DÖNEM
: 22 YASAMA
YILI : 3
T. B. M. M.
TUTANAK DERGİSİ
CİLT : 67
28 inci Birleşim
7 Aralık 2004 Salı
İ
Ç İ N D E K İ L E R
I. -
GEÇEN TUTANAK ÖZETİ
II. - GELEN KÂĞITLAR
III. -
YOKLAMA
IV. - BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A)
GÜNDEMDIŞI KONUŞMALAR
1. - Ankara Milletvekili Remziye
Öztoprak'ın, Türk kadınına seçme ve seçilme hakkı verilişinin 70 inci
yıldönümüne ilişkin gündemdışı konuşması
2. - İzmir Milletvekili Canan Arıtman'ın
Türk kadınına seçme ve seçilme hakkı verilişinin 70 inci yıldönümüne ilişkin
gündemdışı konuşması
3. - Kilis Milletvekili Veli Kaya'nın,
Kilis İlinin düşman işgalinden kurtarılışının 83 üncü yıldönümüne ilişkin
gündemdışı konuşması
B) GENSORU,
GENEL GÖRÜŞME, MECLİS SORUŞTURMASI VE MECLİS ARAŞTIRMASI ÖNERGELERİ
1. - Bursa Milletvekili Mustafa Özyurt ve
26 milletvekilinin, Ulubat Gölü çevresine kurulacak organize sanayi bölgesinin
doğuracağı muhtemel zararların araştırılarak alınması gereken önlemlerin
belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/236)
2. - Gaziantep Milletvekili Abdulkadir
Ateş ve 25 milletvekilinin, Ziraat Bankasının çöken bilgiişlem ağı ile yeni
kurulan sistemin neden olduğu sorunların ve iddiaların araştırılarak alınması
gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin
önergesi (10/237)
C)
TEZKERELER VE ÖNERGELER
1. - Devlet Bakanı Beşir Atalay'ın
Türkmenistan'a yaptığı resmî ziyarete katılacak milletvekillerine ilişkin
Başbakanlık tezkeresi (3/713)
2. - İzmir Milletvekili Hakkı Ülkü'nün,
Jeotermal Kaynaklar ve Mineralli Sular Kanunu Teklifinin (2/76) doğrudan
gündeme alınmasına ilişkin önergesi (4/229)
3. - Malatya Milletvekili Muharrem
Kılıç'ın, Muhtar ve İl Genel Meclisi Üyelerinin Sosyal Güvenlikleri Hakkında
Kanun Teklifinin (2/141) doğrudan gündeme alınmasına ilişkin önergesi (4/230)
V. - KANUN
TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER
1. - Siirt Milletvekili Öner Gülyeşil'in
yasama dokunulmazlığının kaldırılması hakkında Başbakanlık tezkeresi ve Anayasa
ve Adalet Komisyonları üyelerinden kurulu Karma Komisyon Raporu (3/406) (S.
Sayısı: 576)
2. - Kocaeli Milletvekili Mehmet Sefa
Sirmen'in yasama dokunulmazlığının kaldırılması hakkında Başbakanlık tezkeresi
ve Anayasa ve Adalet Komisyonları üyelerinden kurulu Karma Komisyon Raporu
(3/410) (S. Sayısı: 577)
3. - Siirt Milletvekili Recep Tayyip
Erdoğan'ın yasama dokunulmazlığının kaldırılması hakkında Başbakanlık tezkeresi
ve Anayasa ve Adalet Komisyonları üyelerinden kurulu Karma Komisyon Raporu
(3/420) (S. Sayısı: 578)
4. - Kocaeli Milletvekili Mehmet Sefa
Sirmen'in yasama dokunulmazlığının kaldırılması hakkında Başbakanlık tezkeresi
ve Anayasa ve Adalet Komisyonları üyelerinden kurulu Karma Komisyon Raporu
(3/421) (S. Sayısı: 585)
5. - İstanbul Milletvekili Kemal
Unakıtan'ın yasama dokunulmazlığının kaldırılması hakkında Başbakanlık
tezkeresi ve Anayasa ve Adalet Komisyonları üyelerinden kurulu Karma Komisyon
Raporu (3/452) (S. Sayısı: 586)
6. - Türkiye Büyük Millet Meclisi
Saymanlığının Ekim, Kasım, Aralık 2003 ayları hesabına ait Türkiye Büyük Millet
Meclisi Hesaplarını İnceleme Komisyonu Raporu (5/9) (S. Sayısı: 690)
7. - Türkiye Büyük Millet Meclisi
Saymanlığının Ocak, Şubat, Mart 2004 ayları hesabına ait Türkiye Büyük Millet
Meclisi Hesaplarını İnceleme Komisyonu Raporu (5/10) (S. Sayısı: 691)
8. - Türkiye Büyük Millet Meclisi
Saymanlığının Nisan, Mayıs, Haziran 2004 ayları hesabına ait Türkiye Büyük
Millet Meclisi Hesaplarını İnceleme Komisyonu Raporu (5/11) (S. Sayısı: 692)
9. - Türkiye Büyük Millet Meclisi
Saymanlığının Temmuz, Ağustos, Eylül 2004 ayları hesabına ait Türkiye Büyük
Millet Meclisi Hesaplarını İnceleme Komisyonu Raporu (5/12) (S. Sayısı: 693)
10. - Çanakkale Milletvekilleri Mehmet
Daniş ve İbrahim Köşdere'nin, Gelibolu Yarımadası Tarihî Millî Parkı Kanununa
Geçici Bir Madde Eklenmesine Dair Kanun Teklifi (Kamu İhale Kanununa Geçici
Madde Eklenmesine Dair Kanun Teklifi) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu
(2/212) (S. Sayısı: 305)
11. - 9.7.2004 Tarihli ve 5215 Sayılı
Belediye Kanunu ve Anayasanın 89 uncu ve 104 üncü Maddeleri Gereğince
Cumhurbaşkanınca Bir Daha Görüşülmek Üzere Geri Gönderme Tezkeresi ile Plan ve
Bütçe Komisyonu Raporu (1/871) (S. Sayısı: 669)
VI. -
ÖNERİLER
A) DANIŞMA
KURULU ÖNERİSİ
1. - Genel Kurulun çalışma gün ve saatleri
ile gündemdeki sıralamanın yeniden düzenlenmesine ilişkin Danışma Kurulu
önerisi
VII. -
SORULAR VE CEVAPLAR
A) SÖZLÜ
SORULAR VE CEVAPLARI
1. - Burdur Milletvekili Ramazan Kerim
Özkan'ın, Burdur-Bucak-Kızılkaya Beldesindeki Ziraat Bankası şubesinin
kapatılmasına ilişkin Devlet Bakanından sözlü soru önergesi (6/634) ve yazılı
soruya çevrilmesi nedeniyle konuşması
2. - Malatya Milletvekili Ferit Mevlüt
Aslanoğlu'nun, Halkbankın özelleştirilmesine ilişkin Devlet Bakanından sözlü soru önergesi (6/639) ve yazılı soruya
çevrilmesi nedeniyle konuşması
3. - Adana Milletvekili Atilla
Başoğlu'nun, yabancı şirketlerin Doğu ve Güneydoğu Anadolu'daki petrol arama
faaliyetlerine ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanından sözlü soru önergesi
(6/645) ve Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanı Mehmet Hilmi Güler'in cevabı
4. - Adana Milletvekili Atilla
Başoğlu'nun, petrol aramalarında gerekli derinliğe inilmediği iddialarına
ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanından sözlü soru önergesi (6/651) ve
Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanı Mehmet Hilmi Güler'in cevabı
5. - İzmir Milletvekili Vezir Akdemir'in,
tüplügaz sektöründeki dağıtım payları ile vergi oranına ilişkin Enerji ve Tabiî
Kaynaklar Bakanından sözlü soru önergesi (6/697) ve Enerji ve Tabiî Kaynaklar
Bakanı Mehmet Hilmi Güler'in cevabı
6. - Balıkesir Milletvekili Sedat
Pekel'in, organize sanayi bölgelerindeki elektrik ve yatırım indirimlerinin
kaldırılmasına ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanından sözlü soru önergesi
(6/704) ve Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanı Mehmet Hilmi Güler'in cevabı
7. - Adana Milletvekili Atilla
Başoğlu'nun, ilaçta klinik paketlemeye gidilip gidilmeyeceğine ilişkin Sağlık
Bakanından sözlü soru önergesi (6/646)
8. - Sivas Milletvekili Nurettin Sözen'in,
iş akitleri feshedilen Div-Han Demir Madenî çalışanlarına ilişkin Başbakandan
sözlü soru önergesi (6/647)
9. - Antalya Milletvekili Osman Özcan'ın,
ABD'nin Kuzey Irak'ta bölücü terör örgütüne destek verdiği iddialarına ilişkin
Başbakandan sözlü soru önergesi (6/652) ve İçişleri Bakanı Abdülkadir Aksu'nun
cevabı
B) YAZILI
SORULAR VE CEVAPLARI
1. - İzmir Milletvekili Ahmet ERSİN'in,
İzmir-Çeşme-Çiftlikköy'de bir oteldeki uygulamaya ilişkin Başbakandan sorusu ve
Kültür ve Turizm Bakanı Erkan MUMCU'nun cevabı (7/3401)
* Ek cevap
2. - Konya Milletvekili Atilla KART'ın,
tarımsal sulamada kullanılan elektrik borçlanmasına ve elektriğe uygulanan
KDV'ye ilişkin Başbakandan sorusu ve Maliye Bakanı Kemal UNAKITAN'ın cevabı
(7/3798)
3. - Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in,
Zeki Müren'in yeni nesillere tanıtılmasına ilişkin sorusu ve Kültür ve Turizm
Bakanı Erkan MUMCU'nun cevabı (7/3819)
4. - Samsun Milletvekili Haluk KOÇ'un,
Samsun'da eski öğretmenevi binasının "kent müzesi" yapılıp
yapılmayacağına ilişkin sorusu ve Kültür ve Turizm Bakanı Erkan MUMCU'nun
cevabı (7/3820)
5. - Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in,
Mudanya Mütarekesinin ulusal düzeyde kutlanmasına yönelik çalışmalara ilişkin
Başbakandan sorusu ve Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Mehmet Ali ŞAHİN'in
cevabı (7/3843)
6. - Adana Milletvekili Atilla
BAŞOĞLU'nun, Yenikapı Mevlevihanesinin kundaklanmasına ilişkin sorusu ve Devlet
Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Mehmet Ali ŞAHİN'in cevabı (7/3852)
7. - Hatay Milletvekili Züheyir AMBER'in,
Hatay'da bulunan bir kilisenin mevcut eksiklerinin giderilmesi için yapılan
çalışmalara ilişkin sorusu ve Kültür ve Turizm Bakanı Erkan MUMCU'nun cevabı
(7/3859)
8.- İzmir Milletvekili Muharrem TOPRAK'ın,
İzmir-Kiraz Devlet Hastanesi inşaatına ilişkin sorusu ve Sağlık Bakanı Recep
AKDAĞ'ın cevabı (7/3919)
9.-
Yozgat Milletvekili Emin KOÇ'un, TRT'nin malî durumuna ilişkin
Başbakandan sorusu ve Devlet Bakanı Beşir ATALAY'ın cevabı (7/3938)
10. - İstanbul Milletvekili Lokman
AYVA'nın, özürlülerin oy verme işlemlerine uygulanacak elektronik sistemde
görme özürlülerin dikkate alınıp alınmadığına ilişkin sorusu ve Adalet Bakanı
Cemil ÇİÇEK'in cevabı (7/3944)
11. - İstanbul Milletvekili Gürsoy
EROL'un, İstanbul, Ankara ve İzmir Büyükşehir Belediyeleri bünyelerindeki
iştirak şirketlerine ilişkin sorusu ve İçişleri Bakanı Abdülkadir AKSU'nun
cevabı (7/3965)
12. - Antalya Milletvekili Nail
KAMACI'nın, Kumluca Belediyesinin ilçedeki birahanelerde bayanların
çalıştırılmasını yasakladığı iddialarına ilişkin sorusu ve İçişleri Bakanı
Abdülkadir AKSU'nun cevabı (7/3968)
13. - İzmir Milletvekili Oğuz OYAN'ın,
Altındağ Belediyesine bağlı bazı personelin başka kurumlarda geçici olarak
görevlendirilmesine ilişkin sorusu ve İçişleri Bakanı Abdülkadir AKSU'nun
cevabı (7/3970)
14. - Antalya Milletvekili Nail
KAMACI'nın, Antalya Uluslararası Kesmeçiçek Mezatı için arsa tahsisinin
yapılamamasına ilişkin sorusu ve İçişleri Bakanı Abdülkadir AKSU'nun cevabı
(7/3972)
15. - İzmir Milletvekili Hakkı ÜLKÜ'nün,
Aliağa Belediyesince İlçe Millî Eğitim Müdürlüğü emrinde görevlendirilen memur
ve işçilere ilişkin sorusu ve İçişleri Bakanı Abdülkadir AKSU'nun cevabı
(7/3973)
16. - İstanbul Milletvekili Emin ŞİRİN'in,
bakanlığın gayrimenkullerinin dökümüne ilişkin sorusu ve Maliye Bakanı Kemal
UNAKITAN'ın cevabı (7/3976)
17. - Niğde Milletvekili Orhan ERASLAN'ın,
Esnaf ve Kefalet Kooperatiflerince esnafa verilen kredilere ilişkin sorusu ve
Sanayi ve Ticaret Bakanı Ali COŞKUN'un cevabı (7/3983)
18. - Hatay Milletvekili Züheyir AMBER'in,
Şehirhatları İşletmesi Müdürlüğü gemilerinde kullanılan can yeleklerine ilişkin
sorusu ve Ulaştırma Bakanı Binali YILDIRIM'ın cevabı (7/3992)
19. - Çanakkale Milletvekili Ahmet
KÜÇÜK'ün, Çanakkale Valiliğinin basın açıklamalarıyla ilgili uygulamasına ve
Bakanlık genelgesine ilişkin sorusu ve İçişleri Bakanı Abdülkadir AKSU'nun
cevabı (7/4000)
20. - Zonguldak Milletvekili Nadir
SARAÇ'ın, oto galerilerinin konut bölgeleri dışına taşınıp taşınmayacağına
ilişkin sorusu ve İçişleri Bakanı Abdülkadir AKSU'nun cevabı (7/4017)
21. - Antalya Milletvekili Nail
KAMACI'nın, bazı otobüs firmalarının Ankara'daki özel terminallerden yolcu
almalarının yasaklandığı iddiasına ilişkin sorusu ve İçişleri Bakanı Abdülkadir
AKSU'nun cevabı (7/4019)
22. - Ankara Milletvekili İsmail
DEĞERLİ'nin, Ankara Büyükşehir Belediyesince yapılan elektronik su saatleri
ihalesine ilişkin sorusu ve İçişleri Bakanı Abdülkadir AKSU'nun cevabı (7/4020)
23. - Denizli Milletvekili Ümmet
KANDOĞAN'ın, Elazığ'a bağlı Alacakaya-Arıcak yol projesine ilişkin sorusu ve
Bayındırlık ve İskân Bakanı Zeki ERGEZEN'in cevabı (7/4033)
24. - Elazığ Milletvekili Abdulbaki
TÜRKOĞLU'nun, oto galericilerinin şehir dışına taşınmasına yönelik yasal
düzenleme yapılıp yapılmayacağına ilişkin sorusu ve İçişleri Bakanı Abdülkadir
AKSU'nun cevabı (7/4054)
25. - Samsun Milletvekili Haluk KOÇ'un,
Samsun Gazi Belediyesinin, personelin çalışma saatleri ile ilgili uygulamasına
ilişkin sorusu ve İçişleri Bakanı Abdülkadir AKSU'nun cevabı (7/4056)
26.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün,
Posof-Türkgözü sınır kapısındaki personel ihtiyacına ilişkin sorusu ve Devlet
Bakanı Kürşad TÜZMEN'in cevabı (7/4096)
27. - Yozgat Milletvekili Emin KOÇ'un,
Anadolu Ajansına ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı Beşir ATALAY'ın cevabı
(7/4115)
28. - Kırklareli Milletvekili Mehmet S.
KESİMOĞLU'nun, Kırklareli-Babaeski-Kavaklı Beldesi yaya üstgeçidi projesine
ilişkin sorusu ve Bayındırlık ve İskân Bakanı Zeki ERGEZEN'in cevabı (7/4116)
29. - Ankara Milletvekili Eşref ERDEM'in,
bölünmüş yol projesine,
Bolu Tüneli ihalesine,
İlişkin soruları ve Bayındırlık ve İskân
Bakanı Zeki ERGEZEN'in cevabı (7/4132, 4133)
30. - Yozgat Milletvekili Emin KOÇ'un, TRT'de
yayımlanan Alaturca programının sunucularına ödenen ücrete ilişkin sorusu ve
Devlet Bakanı Beşir ATALAY'ın cevabı (7/4158)
31. - İstanbul Milletvekili Kemal
KILIÇDAROĞLU'nun, bazı kurumların başkan ve genel müdürlerinin aylık
gelirlerine ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı Güldal AKŞİT'in cevabı (7/4171)
32. - İzmir Milletvekili Yılmaz KAYA'nın,
TRT İzmir Bölge Müdürlüğündeki bazı atamalara ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı
Beşir ATALAY'ın cevabı (7/4114)
I. - GEÇEN
TUTANAK ÖZETİ
TBMM Genel Kurulu saat 12.00'de açılarak
dört oturum yaptı.
Burdur Milletvekili Ramazan Kerim Özkan,
Burdur-Isparta tren seferlerinin iptal edilmesi ile tasarruf tedbirleri
uyarınca ilde bazı kamu kuruluşlarının kapatılmasından doğan sıkıntılara,
Mersin Milletvekili Hüseyin Özcan,
Mersin'de narenciye, sebze ve meyve,
Mersin Milletvekili Ali Er, Türkiye'de
narenciye, sebze ve meyve,
Üreticilerinin sorunlarına ve alınması
gereken tedbirlere,
İlişkin gündemdışı birer konuşma yaptılar.
Kültür ve Turizm Bakanı Erkan Mumcu'nun
İngiltere'ye yaptığı resmî ziyarete ekli listede adları yazılı
milletvekillerinin de iştirak etmesinin uygun bulunduğuna ilişkin Başbakanlık
tezkeresi kabul edildi.
Gündemin "Kanun Tasarı ve Teklifleri
ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler" kısmının:
1 inci sırasında bulunan, Kamu İhale
Kanununa Geçici Madde Eklenmesine Dair Kanun Teklifinin (2/212) (S. Sayısı:
305) görüşmeleri, daha önce geri alınan maddelere ilişkin komisyon raporu henüz
gelmediğinden, ertelendi.
2 nci sırasında bulunan, Ceza Muhakemeleri
Usulü Kanunu Tasarısının (1/535, 1/292) (S. Sayısı: 698) görüşmeleri
tamamlandı; tasarının kabul edilip kanunlaştığı açıklandı.
7 Aralık 2004 Salı günü saat 15.00'te
toplanmak üzere, birleşime 22.00'de son verildi.
|
Ali Dinçer |
|
|
Başkanvekili |
|
|
Mehmet Daniş |
Ahmet Gökhan Sarıçam |
|
Çanakkale |
Kırklareli |
|
Kâtip Üye |
Kâtip Üye |
|
Bayram Özçelik |
|
|
Burdur |
|
|
Kâtip Üye |
|
No.: 36
II. - GELEN KÂĞITLAR
6 Aralık 2004 Pazartesi
Sözlü Soru Önergesi
1. - Muğla Milletvekili
Ali Cumhur YAKA'nın, Muğla-Fethiye'de Hazineden Toplu Konut İdaresine
devredilen alana ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/1351) (Başkanlığa
geliş tarihi: 26.11.2004)
Yazılı Soru Önergeleri
1. - Malatya Milletvekili
Muharrem KILIÇ'ın, Malatya'da don felaketinden zarar gören çiftçilere ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/4241) (Başkanlığa geliş tarihi: 22.11.2004)
2. - Iğdır Milletvekili
Dursun AKDEMİR'in, Spor Toto Teşkilât Müdürlüğünün 2001 yılında yaptığı bir
ihaleye ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/4242) (Başkanlığa geliş
tarihi: 24.11.2004)
3. - Iğdır Milletvekili
Dursun AKDEMİR'in, özelleştirme mağduru işsizlere ilişkin Başbakandan yazılı
soru önergesi (7/4243) (Başkanlığa geliş tarihi: 24.11.2004)
4. - Yozgat Milletvekili
Emin KOÇ'un, İnsan Hakları Danışma Kuruluna ilişkin Başbakandan yazılı soru
önergesi (7/4244) (Başkanlığa geliş tarihi: 24.11.2004)
5. - Denizli Milletvekili
Ümmet KANDOĞAN'ın, sosyal güvenlik kapsamında çalışanlara ve özlük haklarına
ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/4245) (Başkanlığa geliş tarihi:
24.11.2004)
6. - Denizli Milletvekili
Ümmet KANDOĞAN'ın, sanal ortamda oynanan şans oyunlarının denetimine ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/4246) (Başkanlığa geliş tarihi: 24.11.2004)
7. - Denizli Milletvekili
Ümmet KANDOĞAN'ın, Sayıştay üyeliği seçimlerine ilişkin Başbakandan yazılı soru
önergesi (7/4247) (Başkanlığa geliş tarihi: 24.11.2004)
8. - Konya Milletvekili
Atilla KART'ın, Alaaddin Çakıcı'nın yurtdışına çıkışıyla ilgili iddialara
ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/4248) (Başkanlığa geliş tarihi:
25.11.2004)
9. - Çanakkale
Milletvekili Ahmet KÜÇÜK'ün, yurtdışına yaptığı resmî seyahatlere ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/4249) (Başkanlığa geliş tarihi: 25.11.2004)
10. - İstanbul
Milletvekili Emin ŞİRİN'in, Millî Güvenlik Siyaset Belgesine ve Genelkurmay
Başkanının bu konudaki açıklamasına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi
(7/4250) (Başkanlığa geliş tarihi: 26.11.2004)
11. - İzmir Milletvekili
Ahmet ERSİN'in, silahlı saldırıya uğrayan spor yazarı ve TV yorumcularına ve
faillerine ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/4251) (Başkanlığa geliş
tarihi: 26.11.2004)
12. - Hatay Milletvekili
Gökhan DURGUN'un, bir davada usul ve yasaya aykırı karar verdiği iddia edilen
hâkime ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru önergesi (7/4252) (Başkanlığa
geliş tarihi: 23.11.2004)
13. - Iğdır Milletvekili
Dursun AKDEMİR'in, yeni Türk Ceza Kanunu'nun uygulanmasına ilişkin Adalet
Bakanından yazılı soru önergesi (7/4253) (Başkanlığa geliş tarihi: 24.11.2004)
14. - Denizli
Milletvekili Ümmet KANDOĞAN'ın, orman kadastro tapulama ve tescil çalışmalarına
ilişkin Çevre ve Orman Bakanından yazılı soru önergesi (7/4254) (Başkanlığa
geliş tarihi: 24.11.2004)
15. - İstanbul
Milletvekili Gürsoy EROL'un, Amasya-Yeşilırmak'taki balık ölümlerine ilişkin
Çevre ve Orman Bakanından yazılı soru önergesi (7/4255) (Başkanlığa geliş
tarihi: 26.11.2004)
16. - Iğdır Milletvekili
Dursun AKDEMİR'in, Irak'ta hayatını kaybeden Türk vatandaşlarına ilişkin
Dışişleri Bakanı ve Başbakan Yardımcısından yazılı soru önergesi (7/4256)
(Başkanlığa geliş tarihi: 26.11.2004)
17. - İstanbul
Milletvekili Onur ÖYMEN'in, Yunanistan'ın kendine ait olmayan bazı kayalıklara
bayrak diktiği iddialarına ilişkin Dışişleri Bakanı ve Başbakan Yardımcısından
yazılı soru önergesi (7/4257) (Başkanlığa geliş tarihi: 26.11.2004)
18. - İstanbul
Milletvekili Onur ÖYMEN'in, Fener Rum Patriği için "Ekümenik"
sıfatını kullanan bazı büyükelçilere ilişkin Dışişleri Bakanı ve Başbakan
Yardımcısından yazılı soru önergesi (7/4258) (Başkanlığa geliş tarihi:
26.11.2004)
19. - Antalya
Milletvekili Osman ÖZCAN'ın, Antalya'nın turizm bölgelerindeki trafo
merkezlerinin yenilenme gerekliliğine ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar
Bakanından yazılı soru önergesi (7/4259) (Başkanlığa geliş tarihi: 24.11.2004)
20. - Karaman
Milletvekili Mevlüt AKGÜN'ün, Karaman'daki elma üreticilerinin sulamada
kullandığı enerjide indirim sağlanmasına ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar
Bakanından yazılı soru önergesi (7/4260) (Başkanlığa geliş tarihi: 26.11.2004)
21. - Iğdır Milletvekili
Dursun AKDEMİR'in, köy ve mahalle muhtarlarının özlük haklarına ilişkin
İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/4261) (Başkanlığa geliş tarihi:
12.11.2004)
22. - İstanbul
Milletvekili Gürsoy EROL'un, Küçükçekmece Gölü ve Haliç'teki kirliliğe ilişkin
İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/4262) (Başkanlığa geliş tarihi:
24.11.2004)
23. - İstanbul
Milletvekili Gürsoy EROL'un, belediyelerin borçlarına ilişkin İçişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/4263) (Başkanlığa geliş tarihi: 24.11.2004)
24. - Yozgat Milletvekili
Emin KOÇ'un, makam aracı ve koruma tahsislerine ilişkin İçişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/4264) (Başkanlığa geliş tarihi: 25.11.2004)
25. - Hatay Milletvekili
Gökhan DURGUN'un, bir davada usule aykırı şekilde iade edilen ilam harcına
ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru önergesi (7/4265) (Başkanlığa geliş
tarihi: 23.11.2004)
26. - İstanbul
Milletvekili Gürsoy EROL'un, yabancıların taşınmaz mal alım bedelini düşük
gösterdikleri iddiasına ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru önergesi (7/4266)
(Başkanlığa geliş tarihi: 24.11.2004)
27. - İstanbul
Milletvekili Emin ŞİRİN'in, emekli bir ilahiyatçı öğretim üyesinin bazı
görüşlerinin din öğretimi üzerindeki etkisine ilişkin Millî Eğitim Bakanından
yazılı soru önergesi (7/4267) (Başkanlığa geliş tarihi: 22.11.2004)
28. - Denizli
Milletvekili Ümmet KANDOĞAN'ın, Ankara-Sincan'daki Mareşal Fevzi Çakmak Lisesi
inşaatına ilişkin Millî Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/4268)
(Başkanlığa geliş tarihi: 25.11.2004)
29. - Yozgat Milletvekili
Emin KOÇ'un, Yozgat'taki öğretmen ve okul müdürü atamalarına ilişkin Millî
Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/4269) (Başkanlığa geliş tarihi:
25.11.2004)
30. - Kırklareli
Milletvekili Mehmet S. KESİMOĞLU'nun, yeni üniversite kurma kriterlerine
ilişkin Millî Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/4270) (Başkanlığa geliş
tarihi: 25.11.2004)
31. - İzmir Milletvekili
Türkân MİÇOOĞULLARI'nın, il ve ilçe millî eğitim müdürlüklerine yapılan
atamalara ilişkin Millî Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/4271)
(Başkanlığa geliş tarihi: 25.11.2004)
32. - İstanbul
Milletvekili Emin ŞİRİN'in, Türk Gıda Kodeksi-Enerji İçecekleri Tebliğinde
yapılan değişikliğe ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından yazılı soru önergesi
(7/4272) (Başkanlığa geliş tarihi: 24.11.2004)
33. - Karaman
Milletvekili Mevlüt AKGÜN'ün, Karaman'da doğal afetten zarar gören elma
üreticilerine yapılacak desteğe ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/4273) (Başkanlığa geliş tarihi: 26.11.2004)
34. - İstanbul
Milletvekili Emin ŞİRİN'in, Türk Gıda Kodeksi-Enerji İçeceği Tebliğinde yapılan
değişikliğe ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/4274) (Başkanlığa
geliş tarihi: 24.11.2004)
35. - İstanbul
Milletvekili Emin ŞİRİN'in, TMSF-İnterbank borç tasfiyesi anlaşmasına ilişkin
Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısından (Abdüllatif ŞENER) yazılı soru
önergesi (7/4275) (Başkanlığa geliş tarihi: 24.11.2004)
36. - Konya Milletvekili
Atilla KART'ın, Mercedes Benz Türk A.Ş. hakkında ihbarda bulunan kişiye ilişkin
Devlet Bakanından (Kürşad TÜZMEN) yazılı soru önergesi (7/4276) (Başkanlığa
geliş tarihi: 24.11.2004)
37. - Adana Milletvekili
Kemal SAĞ'ın, Çukurova Devlet Senfoni Orkestrasının kadro sorununa ilişkin
Kültür ve Turizm Bakanından yazılı soru önergesi (7/4277) (Başkanlığa geliş
tarihi: 24.11.2004)
38. - Kırklareli
Milletvekili Mehmet S. KESİMOĞLU'nun, Kırklareli-Lüleburgaz-Ahmetbey Ziraat
Bankası Şubesinin kapatılma nedenine ilişkin Devlet Bakanından (Ali BABACAN)
yazılı soru önergesi (7/4278) (Başkanlığa geliş tarihi: 25.11.2004)
Süresi İçinde Cevaplandırılmayan Yazılı Soru Önergeleri
1. - İstanbul
Milletvekili Emin ŞİRİN'in, 3004 sayılı Kanunun uygulanmasına ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/3803)
2. - Bursa Milletvekili
Kemal DEMİREL'in, Bursa-Yenişehir Ovası Yeraltı Sulama Projesine ilişkin Enerji
ve Tabiî Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi (7/3817)
3. - Adana Milletvekili
N. Gaye ERBATUR'un, İSKEN Sugözü Termik Santraline ilişkin Enerji ve Tabiî
Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi (7/3818)
4. - Konya Milletvekili
Atilla KART'ın, Konya-Cihanbeyli-Kandil Kasabasına lise açılmasına ilişkin
Millî Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/3822)
5. - Isparta Milletvekili
Mevlüt COŞKUNER'in, ücretsiz ders kitabı dağıtımı ile ilgili bazı iddialara
ilişkin Millî Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/3823)
6. - Isparta Milletvekili
Mevlüt COŞKUNER'in, Isparta İlindeki öğretmen açığına ve yapılacak atamalara
ilişkin Millî Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/3824)
7. - Isparta Milletvekili
Mevlüt COŞKUNER'in, kanser riski yüksek bölgelerdeki sağlık hizmetlerine
ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/3838)
8. - İstanbul
Milletvekili Emin ŞİRİN'in, VİP salonları ile ilgili yeni düzenlemelere ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/3839)
9. - Konya Milletvekili
Atilla KART'ın, Ankara-Konya arası demiryolu projesine ilişkin Başbakandan
yazılı soru önergesi (7/3840 )
10. - İzmir Milletvekili
Ahmet ERSİN'in, İzmir-Alsancak Limanının ulaşım, yedek parça ve teknik personel
sorununa ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/3841)
11. - Iğdır Milletvekili
Dursun AKDEMİR'in, belediyelere yapılan ayni ve nakdi yardımlara ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/3846)
12. - İstanbul
Milletvekili Emin ŞİRİN'in, Avrupa Müzesi Projesine ilişkin Dışişleri Bakanı ve
Başbakan Yardımcısından yazılı soru önergesi (7/3850)
13. - Gaziantep
Milletvekili Abdulkadir ATEŞ'in, İran'ın uranyum zenginleştirme çalışmalarına
ilişkin Dışişleri Bakanı ve Başbakan Yardımcısından yazılı soru önergesi
(7/3851)
14. - Zonguldak
Milletvekili Harun AKIN'ın, Türkiye Taş Kömürü Kurumunda üretim ve istihdamın
artırılması için yapılacak çalışmalara ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar
Bakanından yazılı soru önergesi (7/3870)
15. - İzmir Milletvekili
Muharrem TOPRAK'ın, üniversitelerde görev yapan idari personelin ekonomik
durumlarının iyileştirilmesine ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi
(7/3878)
16. - Antalya
Milletvekili Nail KAMACI'nın, Antalya-Serik'teki yurt binasının hizmete
açılmamasının nedenine ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/3879)
17. - Antalya
Milletvekili Nail KAMACI'nın, Belek-Antalya arası yolcu taşıyan bir
kooperatifin güzergahına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/3880)
18. - Antalya
Milletvekili Nail KAMACI'nın, Antalya'ya ikinci bir liman inşa edilmesi yönünde
çalışma olup olmadığına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/3881)
19. - Yalova Milletvekili
Muharrem İNCE'nin, bilgisayarlı eğitimin sorunlarına ve bazı iddialara ilişkin
Millî Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/3888)
20. - İstanbul
Milletvekili Emin ŞİRİN'in,
ilköğretim ders kitaplarının birine Hz. Muhammed'in
resminin basıldığı iddialarına ilişkin Millî Eğitim Bakanından yazılı soru
önergesi (7/3889)
21. - İzmir Milletvekili
Yılmaz KAYA'nın, Lise 1. sınıf coğrafya ders kitabına ilişkin Millî Eğitim
Bakanından yazılı soru önergesi (7/3890)
22. - Antalya
Milletvekili Feridun Fikret BALOĞLU'nun, yaptığı bir yazılı açıklamaya ilişkin
Maliye Bakanından yazılı soru önergesi (7/3891)
23. - İstanbul
Milletvekili Emin ŞİRİN'in, Ziraat ve Halk Bankalarında personel tarafından
gerçekleştirildiği iddia edilen zimmet olaylarına ilişkin Devlet Bakanından
(Ali BABACAN) yazılı soru önergesi (7/3895)
24. - İstanbul
Milletvekili Emin ŞİRİN'in, bir dini cemaatin Avrupa Parlamentosu nezdinde
temsilciliği olup olmadığına ilişkin Dışişleri Bakanı ve Başbakan
Yardımcısından yazılı soru önergesi (7/3899)
25. - İzmir Milletvekili
Abdurrezzak ERTEN'in, bazı kurumlarda personele parmak izi kontrol uygulaması
yapıldığı iddialarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/3901)
26. - Niğde Milletvekili
Orhan ERASLAN'ın, Çukurova grubunun TMSF'ye olan borcuna ilişkin Devlet
Bakanından (Ali BABACAN) yazılı soru önergesi (7/3911)
27. - Niğde Milletvekili
Orhan ERASLAN'ın, faiz dışı fazla, borçlanma ve sürdürülebilir kalkınmaya
ilişkin Devlet Bakanından (Ali BABACAN) yazılı soru önergesi (7/3912)
28. - Hatay Milletvekili
Züheyir AMBER'in, Hazine Müsteşarlığından TMSF'ye aktarılan paranın kayıtlarına
ilişkin Devlet Bakanından (Ali BABACAN) yazılı soru önergesi (7/3913)
29. - Antalya
Milletvekili Osman ÖZCAN'ın, Ankara Büyükşehir Belediyesinin borçlarına ve bazı
uygulamalarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/3916)
No. : 37
7 Aralık 2004 Salı
Tasarılar
1. - Türkiye Cumhuriyeti
Küçük ve Orta Ölçekli Sanayi Geliştirme ve Destekleme İdaresi Başkanlığı ile
Romanya Kobiler ve Kooperatifler Ulusal Kurumu Arasındaki Mutabakat ve
İşbirliği Zaptının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı (1/934)
(Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabiî Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji ve Dışişleri
Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi: 29.11.2004)
2. - Denizcilik
Müsteşarlığının Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamede
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı (1/935) (Millî Eğitim, Kültür,
Gençlik ve Spor; Plan ve Bütçe ve
Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş
tarihi: 1.12.2004)
Teklif
1. - Kütahya Milletvekili
Soner Aksoy ile Adana Milletvekili Tacidar Seyhan'ın; Tarım Satış Kooperatif ve
Birlikleri Hakkında Kanun ile Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği ile Odalar ve
Borsalar Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi (2/354) (Sanayi,
Ticaret, Enerji, Tabiî Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonuna) (Başkanlığa
geliş tarihi: 7.12.2004)
Raporlar
1. - Arsa Ofisi Kanunu ve
Toplu Konut Kanununda Değişiklik Yapılması ile Arsa Ofisi Genel Müdürlüğünün
Kaldırılması Hakkında Kanun Tasarısı ve Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm
ile Plan ve Bütçe Komisyonları Raporları (1/917) (S. Sayısı: 700) (Dağıtma
tarihi: 7.12.2004) (GÜNDEME)
2. - Türkiye Cumhuriyeti
Tarım ve Köyişleri Bakanlığı ile Lübnan Cumhuriyeti Tarım Bakanlığı Arasında
Tarım Alanında Teknik, Bilimsel ve Ekonomik İşbirliği Protokolünün
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Tarım, Orman ve
Köyişleri ile Dışişleri Komisyonları Raporları (1/875) (S. Sayısı: 702)
(Dağıtma tarihi: 7.12.2004) (GÜNDEME)
3. - Türkiye Cumhuriyeti
Tarım ve Köyişleri Bakanlığı ile Küba Cumhuriyeti Tarım Bakanlığı Arasında
Karantina ve Bitki Koruma Alanında İşbirliği Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun
Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Tarım, Orman ve Köyişleri ile Dışişleri
Komisyonları Raporları (1/909) (S. Sayısı: 703) (Dağıtma tarihi: 7.12.2004)
(GÜNDEME)
4. - Türkiye Cumhuriyeti
Tarım ve Köyişleri Bakanlığı ile Küba Cumhuriyeti Tarım Bakanlığı Arasında
Veterinerlik Alanında İşbirliği Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna
Dair Kanun Tasarısı ve Tarım, Orman ve Köyişleri ile Dışişleri Komisyonları
Raporları (1/921) (S. Sayısı: 704) (Dağıtma tarihi: 7.12.2004) (GÜNDEME)
5. - Türkiye Cumhuriyeti
Tarım ve Köyişleri Bakanlığı ile Moğolistan Gıda ve Tarım Bakanlığı Arasında
Tarım Alanında Teknik, Bilimsel ve Ekonomik İşbirliği Protokolünün
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Tarım, Orman ve
Köyişleri ile Dışişleri Komisyonları Raporları (1/926) (S. Sayısı: 705)
(Dağıtma tarihi: 7.12.2004) (GÜNDEME)
6. - Konya Milletvekili
Atilla Kart'ın Yasama Dokunulmazlığının Kaldırılması Hakkında Başbakanlık
Tezkeresi ve Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyon
Raporu (3/453) (S. Sayısı: 587) (Dağıtma tarihi: 7.12.2004) (GÜNDEME)
7. - Burdur Milletvekili
Bayram Özçelik'in Yasama Dokunulmazlığının Kaldırılması Hakkında Başbakanlık
Tezkeresi ve Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyon
Raporu (3/454) (S. Sayısı: 588) (Dağıtma tarihi: 7.12.2004) (GÜNDEME)
8. - Bursa Milletvekili
Mehmet Emin Tutan ve Giresun Milletvekili Ali Temür'ün Yasama
Dokunulmazlıklarının Kaldırılması
Hakkında Başbakanlık Tezkeresi ve Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden
Kurulu Karma Komisyon Raporları (3/455) (S. Sayısı: 589) (Dağıtma tarihi:
7.12.2004) (GÜNDEME)
9. - Ağrı Milletvekili
Naci Arslan'ın Yasama Dokunulmazlığının Kaldırılması Hakkında Başbakanlık
Tezkeresi ve Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyon
Raporu (3/456) (S. Sayısı: 590) (Dağıtma tarihi: 7.12.2004) (GÜNDEME)
10. - Zonguldak
Milletvekili Nadir Saraç'ın Yasama Dokunulmazlığının Kaldırılması Hakkında
Başbakanlık Tezkeresi ve Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu
Karma Komisyon Raporu (3/457) (S. Sayısı: 591) (Dağıtma tarihi: 7.12.2004)
(GÜNDEME)
11. - Düzce Milletvekili
Fahri Çakır'ın Yasama Dokunulmazlığının Kaldırılması Hakkında Başbakanlık
Tezkeresi ve Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyon
Raporu (3/462) (S. Sayısı: 592) (Dağıtma tarihi: 7.12.2004) (GÜNDEME)
12. - Zonguldak
Milletvekili Nadir Saraç'ın Yasama Dokunulmazlığının Kaldırılması Hakkında
Başbakanlık Tezkeresi ve Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu
Karma Komisyon Raporu (3/463) (S. Sayısı: 593) (Dağıtma tarihi: 7.12.2004)
(GÜNDEME)
13. - İstanbul
Milletvekili Kemal Kılıçdaroğlu'nun Yasama Dokunulmazlığının Kaldırılması
Hakkında Başbakanlık Tezkeresi ve Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden
Kurulu Karma Komisyon Raporu (3/464) (S. Sayısı: 594) (Dağıtma tarihi:
7.12.2004) (GÜNDEME)
14. - Çanakkale
Milletvekili İbrahim Köşdere'nin Yasama Dokunulmazlığının Kaldırılması Hakkında
Başbakanlık Tezkeresi ve Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu
Karma Komisyon Raporu (3/465) (S. Sayısı: 595) (Dağıtma tarihi: 7.12.2004)
(GÜNDEME)
15. - Siirt Milletvekili
Recep Tayyip Erdoğan, İstanbul Milletvekilleri Mehmet Mustafa Açıkalın ve İdris
Naim Şahin, Kırşehir Milletvekili Mikail Arslan'ın Yasama Dokunulmazlıklarının
Kaldırılması Hakkında Başbakanlık Tezkeresi ve Anayasa ve Adalet Komisyonları
Üyelerinden Kurulu Karma Komisyon Raporları (3/466) (S. Sayısı: 596) (Dağıtma
tarihi: 7.12.2004) (GÜNDEME)
16. - Mardin Milletvekili
Muharrem Doğan'ın Yasama Dokunulmazlığının Kaldırılması Hakkında Başbakanlık
Tezkeresi ve Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyon
Raporu (3/467) (S. Sayısı: 597) (Dağıtma tarihi: 7.12.2004) (GÜNDEME)
17. - Elazığ Milletvekili
Mehmet Kemal Ağar'ın Yasama Dokunulmazlığının Kaldırılması Hakkında Başbakanlık
Tezkeresi ve Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyon
Raporu (3/468) (S. Sayısı: 598) (Dağıtma tarihi: 7.12.2004) (GÜNDEME)
18. - Yozgat Milletvekili
Mehmet Erdemir'in Yasama Dokunulmazlığının Kaldırılması Hakkında Başbakanlık
Tezkeresi ve Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyon
Raporu (3/480) (S. Sayısı: 599) (Dağıtma tarihi: 7.12.2004) (GÜNDEME)
19. - Mersin Milletvekili
Vahit Çekmez'in Yasama Dokunulmazlığının Kaldırılması Hakkında Başbakanlık
Tezkeresi ve Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyon
Raporu (3/494) (S. Sayısı: 600) (Dağıtma tarihi: 7.12.2004) (GÜNDEME)
20. - Denizli
Milletvekili Osman Nuri Filiz'in Yasama Dokunulmazlığının Kaldırılması Hakkında
Başbakanlık Tezkeresi ve Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu
Karma Komisyon Raporu (3/495) (S. Sayısı: 601) (Dağıtma tarihi: 7.12.2004)
(GÜNDEME)
21. - Şanlıurfa
Milletvekili Mahmut Yıldız'ın Yasama Dokunulmazlığının Kaldırılması Hakkında
Başbakanlık Tezkeresi ve Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu
Karma Komisyon Raporu (3/496) (S. Sayısı: 602) (Dağıtma tarihi: 7.12.2004)
(GÜNDEME)
22. - Konya Milletvekili
Özkan Öksüz'ün Yasama Dokunulmazlığının Kaldırılması Hakkında Başbakanlık
Tezkeresi ve Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyon
Raporu (3/497) (S. Sayısı: 603) (Dağıtma tarihi: 7.12.2004) (GÜNDEME)
23. - Kütahya
Milletvekili Hüsnü Ordu'nun Yasama Dokunulmazlığının Kaldırılması Hakkında
Başbakanlık Tezkeresi ve Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu
Karma Komisyon Raporu (3/498) (S. Sayısı: 604) (Dağıtma tarihi: 7.12.2004)
(GÜNDEME)
24. - Tokat Milletvekili
Feramus Şahin'in Yasama Dokunulmazlığının Kaldırılması Hakkında Başbakanlık
Tezkeresi ve Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyon
Raporu (3/500) (S. Sayısı: 605) (Dağıtma tarihi: 7.12.2004) (GÜNDEME)
25. - Mardin Milletvekili
Süleyman Bölünmez'in Yasama Dokunulmazlığının Kaldırılması Hakkında Başbakanlık
Tezkeresi ve Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyon
Raporu (3/501) (S. Sayısı: 606) (Dağıtma tarihi: 7.12.2004) (GÜNDEME)
26. - Şanlıurfa
Milletvekili Abdurrahman Müfit Yetkin'in Yasama Dokunulmazlığının Kaldırılması
Hakkında Başbakanlık Tezkeresi ve Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden
Kurulu Karma Komisyon Raporu (3/502) (S. Sayısı: 607) (Dağıtma tarihi:
7.12.2004) (GÜNDEME)
Meclis Araştırması Önergeleri
1. - Bursa Milletvekili
Mustafa Özyurt ve 26 Milletvekilinin, Ulubat Gölü çevresine kurulacak organize
sanayi bölgesinin doğuracağı muhtemel zararların araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla
Anayasanın 98 inci, İçtüzüğün 104 ve 105 inci maddeleri uyarınca bir Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/236) (Başkanlığa geliş tarihi:
2.12.2004)
2. - Gaziantep
Milletvekili Abdulkadir Ateş ve 25 Milletvekilinin, Ziraat Bankasının çöken
bilgi işlem ağı ile yeni kurulan sistemin neden olduğu sorunların ve iddiaların
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Anayasanın 98
inci, İçtüzüğün 104 ve 105 inci maddeleri uyarınca bir Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/237) (Başkanlığa geliş tarihi: 2.12.2004)
BİRİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 15.00
7 Aralık 2004 Salı
BAŞKAN : Başkanvekili İsmail ALPTEKİN
KÂTİP ÜYELER : Harun TÜFEKCİ (Konya), Ahmet KÜÇÜK
(Çanakkale)
BAŞKAN - Türkiye Büyük
Millet Meclisinin 28 inci Birleşimini açıyorum.
III. - Y O K L A M A
BAŞKAN - Sayın
milletvekilleri, elektronik cihazla yoklama yapacağım.
Yoklama için 5 dakika
süre vereceğim. Sayın milletvekillerinin oy düğmelerine basarak salonda
bulunduklarını bildirmelerini; bu süre içerisinde elektronik sisteme giremeyen
milletvekillerinin, salonda hazır bulunan teknik personelden yardım
istemelerini; buna rağmen sisteme giremeyen üyelerin ise, yoklama pusulalarını,
teknik personel aracılığıyla, 5 dakikalık süre içerisinde Başkanlığa
ulaştırmalarını rica ediyorum.
Yoklama işlemini
başlatıyorum.
(Elektronik cihazla
yoklama yapıldı)
BAŞKAN - Sayın
milletvekilleri, toplantı yetersayısı vardır; görüşmelere başlıyoruz.
Gündeme geçmeden önce, üç
sayın milletvekiline gündemdışı söz vereceğim.
Gündemdışı ilk söz, Türk
kadınının seçme ve seçilme hakkının yasalaşmasının 70 inci yılı münasebetiyle
söz isteyen Ankara Milletvekili Sayın Remziye Öztoprak'a aittir.
Buyurun Sayın Öztoprak.
(AK Parti sıralarından alkışlar)
Süreniz 5 dakika.
IV. -
BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A)
GÜNDEMDIŞI KONUŞMALAR
1. - Ankara
Milletvekili Remziye Öztoprak'ın, Türk kadınına seçme ve seçilme hakkı
verilişinin 70 inci yıldönümüne ilişkin gündemdışı konuşması
REMZİYE ÖZTOPRAK (Ankara)
- Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bugün, 5 Aralık 1934 tarihli yasayla
Türk kadınına seçme ve seçilme hakkının verilmesiyle ilgili konuşmak istiyorum.
Bu hakkın 70 inci yılını kutluyoruz ve bu konuda, gündemdışı söz almış
bulunuyorum; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Yaşamın her alanında
kadın ile erkek eşit olmalıdır; demokrasi ve insan haklarında da bence ilk
kural budur; oysa, tüm dünya ülkelerinde kadının eşitlik durumunu sağlamak için
yapılan mücadele halen devam etmektedir. Gelişmiş ülkelerde bile ancak İkinci Dünya
Savaşından sonra elde edilen kadının seçme ve seçilme hakkı ile kadın temsili
çok az ülkede yüzde 30'lar seviyesi civarındadır.
Kurtuluş Savaşında Türk
kadınının cephe ve cephe gerisinde gösterdiği üstün hizmet, onun siyaset
bilincine, var olduğundan beri sahip olduğunun delilidir. Cumhuriyetimizin ilk
yıllarında gerçekleşen devrimlerin tamamı Türk kadınına insan hakları ve demokrasi
açısından pek çok kazanım sağlamakla birlikte, kadınımız seçme ve seçilme
hakkını üç aşamada elde etmiştir.
1930 yılında belediye,
1933 yılında ihtiyar heyeti, 1934 yılında ise milletvekili seçilebilmesi
yasalarla sağlanmıştır. Türk kadınının, Yüce Türk Parlamentosunda temsili, 1935
seçimlerinde 18 kadınımızın milletvekili olarak seçilmesiyle başlamıştır. Zamanla
bu oran artmadığı gibi düşmeler de göstermiştir. Bugün Meclisimizdeki 24 kadın
milletvekili Türk kadınını temsil etmek için var gücüyle çalışmasına rağmen, bu
oranın çok düşük olduğu bilinen bir gerçektir. Birçok ülkede kadınların
siyasete atılma hakkını Türk kadınından sonra elde etmesine rağmen, bugün Türk
kadını siyasette yok denecek kadar azdır. 2004 yılı 28 Martında yapılan yerel
seçimler neticesinde seçilen 3 228
belediye başkanının sadece 22'si kadındır. Bunun da 1'i ilçe, diğerleri ise
belde belediye başkanlarıdır. İl genel ve belediye meclisi üyeliklerinde de
durum farklı değildir; o da binde 1'ler civarındadır. Oysa, yerel yönetimlerde
kadının olması gerekir. Kadınımızın siyasete yerel yönetimlerle girmesi
sağlanmalıdır ki, yerelden genele tüm birimlerde kadınımızın seçme ve seçilme
hakkını kullandırmada başarılı olalım.
Bir ülke uygarlığının
seviyesi, kadınının siyasal, kamusal ve toplumsal alandaki yeri ve hayat
standardıyla ölçülür. Türk kadını kamusal ve toplumsal alanda çok başarılıdır.
Siyasette ise, eşit muamele ve fırsat eşitliğine sahip olmadığı için, layık
olduğu yerde ve başarılı olacağına inandığımız yerde değildir.
Dolayısıyla, toplumumuzun
yüzde 52'sini teşkil etmesine rağmen, Türk kadını, kendi kendini yönetme
hakkını elde edememiştir. Hakkı olduğu konumda değildir.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Lütfen,
konuşmanızı tamamlayın efendim.
REMZİYE ÖZTOPRAK
(Devamla) - Bunun için bize düşen görev, kadınımızın eğitim ve refah seviyesini
artırarak siyasal karar organlarında da temsilini sağlamaktır. Kadınımızı
siyasette gereken düzeye getirebilmek için, güçlü kadın hareketlerine, kadın
dayanışmasına, kota sistemine ve pozitif ayırımcılığa ihtiyaç vardır.
Erkeklerin de, aile içinden başlayarak tüm toplum ve siyasî partilerde
kadınlara gerekli desteği vermeleri ve bunun olması gerektiğine yürekten
inanmaları gerekir.
İlk kadın milletvekilimiz
Satı Kadının yöresinden ve ilçesinden Türkiye Büyük Millet Meclisine gelen bir
kadın milletvekili olarak, tüm kadınlarımızı temsilen, Yüce Atatürk'ün Türk
Kadınına devrimlerle verdiği tüm hakları sonuna kadar kullanmaya kararlı olduğumuzu
bildirir, Yüce Meclisimizi saygılarımla selamlarım. (Alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür
ediyorum Sayın Öztoprak.
Gündemdışı ikinci söz
isteği, yine aynı konuda, İzmir Milletvekili Sayın Canan Arıtman'a aittir.
Buyurun Sayın Arıtman.
2. - İzmir
Milletvekili Canan Arıtman'ın, Türk kadınına seçme ve seçilme hakkı verilişinin
70 inci yıldönümüne ilişkin gündemdışı konuşması
CANAN ARITMAN (İzmir) -
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlarım.
Bundan tam yetmiş yıl
önce -yani, 5 Aralık 1934'te- Türk kadını siyasal haklarını kazandı; hem de
bugün üyesi olmaya çalıştığımız Avrupa Birliği ülkelerinin pek çoğundan
yıllarca önce ve onlara öncülük ederek.
Türk kadını siyasal
haklarını kazandığında tüm dünyada sadece 17 ülkede kadınların siyasal hakkı
vardı ve Türkiye, kadınına siyasal hakkı tanıyan ilk ve tek İslam ülkesiydi.
Kadınlara siyasal hakkın
tanınması cumhuriyet devrimlerinden biridir. Cumhuriyetimizin kurucusu
Atatürk'ün hepsini on yıl içerisinde gerçekleştirdiği devrimlerin -yani, 1924,
Tevhidi Tedrisat Kanunu; 1925, Kıyafet Kanunu; 1926, Medenî Kanun ve 1934, kadınlara
siyasî hakların tanınmasıyla ilgili kanun- hepsi de aynı zamanda kadın
devrimidir ve Ulu Önder Atatürk, bu nedenle, yüzyılın en büyük kadın hakları
savunucusudur.
Türk kadını, yüzyıllardır
kafeslerin, peçelerin, çarşafların ardında, tüm toplumsal ve ekonomik, eğitsel
ve siyasal haklarından yoksun olarak kul konumunda yaşarken, bu devrimlerle
birey konumuna yükseldi. Ünlü ozanımız Nazım Hikmet'in dizelerindeki gibi,
soframızdaki yeri öküzümüzden sonra gelen kadınımız, cumhuriyet devrimleri
sonrası erkeğiyle eşit birey olarak ülkemizin kalkınmasında rol aldı.
Kalkınmanın,
çağdaşlaşmanın, eksiksiz demokrasinin ilk şartı, kadın - erkek eşitliğidir;
ama, sözde kalmayan, yaşama geçen eşitlik. Tüm dünyada yüzyıllar boyu süren,
uğrunda can verilen kadın hakları mücadelesinde, ilk talep edilen hak, daima
siyasal hak olmuştur; yani, kendi geleceğini tayin edebilme hakkı. Bu, birincil
insan hakkıdır ve demokrasi talebidir.
Dünyada ilk siyasal hak
talepleri, Fransız İhtilalinden sonra, 1791'de Fransa'da olmuştur. Fransız
Kadın Yurttaş Beyannamesini hazırlayan ve okuyan Olympe de Gouge isimli Fransız
kadını "madem erkekler gibi giyotine gönderiliyorum, o zaman, erkekler
gibi oy hakkım olmalı" dedi ve bu sözün bedelini, giyotinde can vererek
ödedi. O Fransız kadını, ancak İkinci Dünya Savaşından sonra, 1945'te siyasal
hakkını kazandı.
Değerli arkadaşlarım,
şimdi, Avrupa Birliği nedeniyle televizyonlarda izliyoruz, Avrupa
Parlamentosunu görüyoruz; ne kadar çağdaş bir görüntü değil mi; bizim Meclisimizden
ne kadar uzak bir görüntü değil mi! Evet, siyasal haklarını pek çok Avrupa
ülkesinden onlarca yıl önce, örneğin İsviçre'den kırk yıl önce alan kadınımız,
bugün ülke siyasetinin neresinde?!
Siyaset biliminde,
kadının yeri o ülke parlamentosundaki kadın oranıyla belirlenir. Türk kadını,
ilk kez Parlamentoya girdiğinde, 1935 yılında bu oran yüzde 4,6'ydı ve tüm
cumhuriyet tarihimiz boyunca, bir daha bu orana ulaşamadık. Yetmiş yıl sonra,
yani bugün, Parlamentomuzdaki kadın oranı yüzde 4,4'tür. Yerel parlamentolarda
yüzde 1'ler civarındadır, belediye başkanlıklarında binde 5'tir.
Beyefendiler, geriye
gidiyoruz. Son yerel seçimlerde alınan sonuçlar, kadınlar açısından, bir önceki
seçimlere göre çok daha kötüdür. Avrupa parlamentoları arasında sonuncu
sıradayız. Dünya parlamentoları arasında 112 nci sıradayız, pek çok Afrika
ülkesinin bile gerisindeyiz, yüzde 4'lük oranla, İran gibi şeriatla yönetilen
ülkelerle aynı dilimdeyiz. Oysa, Kuzey Avrupa ülkelerinde bu oran yüzde 35,
İsveç'te ise yüzde 45'tir. Bu gerçekler, ülkemizde nüfusun ve seçmenlerin
yarısını oluşturan kadınlarımızın siyasette temsil edilemediğinin
göstergesidir. Ülkemizde, hâlâ, kadınları, erkekler temsil etmektedir. Yüzde
4,4'lük oranla, demokrasimiz, kadınsız demokrasi, yani, eksik demokrasidir veya
bir bilim kadınımızın dediği gibi "defolu, ayıplı" demokrasidir ve bu
ayıptan kurtulmak için, görevi olanlar, hiçbir şey yapmamaktadır. Kadının
siyasette temsil edilememesi, onların eğitiminden sağlığına, çalışma yaşamından
aile yaşamına ve şiddete maruz kalmasına kadar bir dizi ağır sorunlara ve
eşitsizliğe neden olmaktadır. Türkiye, bu eksik demokratik temsil sorununu
çözmeden, çağdaş, demokratik ve gelişmiş ülke konumuna yükselemez. Ülkemizin
değişim, kalkınma, çağdaşlaşma ve demokratikleşme yolunda, kadınların katkısına
ve bakış açısına ihtiyacı vardır.
Beyefendiler, kısaca, biz
kadınlar olmadan, çağdaş, demokrat ve...
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Arıtman,
mikrofonu açıyorum; buyurun efendim.
CANAN ARITMAN (Devamla) -
Teşekkür ederim.
...kısaca, Avrupalı hiç
olamazsınız.
Kadınların siyasete
katılımının önünde, eğitimsizlik, ekonomik güçsüzlük, fırsat eşitsizliği,
geleneksel cinsiyete dayalı rol, toplumsal cinsiyet eşitsizliği gibi bir dizi
neden vardır. Çözüm, bizden sonra gelip, bizi fersah fersah geçen Batılı çağdaş
demokratik ülkelerin uyguladığı yoldur. Bu ülkeler, kadınlarının siyasete ve
yönetime katılmalarının önünü açacak olumlu ayırımcılık, fırsat önceliği, kota
gibi özel önlemleri anayasa ve yasalarına koymuşlardır. Türkiye, ne yazık ki,
bu gibi önlemleri almakta çok geç kalmıştır. Halbuki, CEDAW ve Pekin+5 gibi,
Birleşmiş Milletlerin hazırladığı ve Türkiye'nin de imzaladığı uluslararası
sözleşmelere göre, kadınların siyasete ve parlamentolara katılımını artırmaya
yönelik özel önlemlerin alınması, kotaların uygulanması, hükümetlerin
kaçınılmaz görevleridir. Cinsiyet kotası uygulaması, her bir cinsiyetin,
temsilde kritik eşik denen en az yüzde 30'luk temsil ve katılımının yasayla
zorunlu kılınmasıdır. Bunun için, Anayasa ile Siyasî Partiler ve Seçim
Yasalarımızda gerekli değişiklikler yapılmalıdır.
Biz, Cumhuriyet Halk
Partisi olarak, tüm bu yasal değişiklikler için bugüne değin her türlü çabayı
gösterdik ve göstermeye de devam edeceğiz. Siz, AKP İktidarı olarak, bu yasal
değişiklikleri yapmadığınız takdirde, hiçbir zaman ve hiçbir yerde, kadından yana,
demokrasiden yana bir şey yaptık iddiasında bulunmayın; asla inandırıcı
olamazsınız. Zina ve kadını kadın doktora muayene ettirmekle uğraştığınız kadar
bu konuda çaba harcasaydınız, inanıyorum ki, bugün, Avrupa Birliği kapısında
endişeyle beklemezdik.
Hepinizi saygıyla
selamlarım. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür
ediyorum Sayın Arıtman.
Gündemdışı üçüncü söz
isteği, Kilis İlinin kurtarılış yıldönümü münasebetiyle, Kilis Milletvekili
Sayın Veli Kaya'ya attir.
Buyurun Sayın Kaya. (AK
Parti sıralarından alkışlar)
3. - Kilis
Milletvekili Veli Kaya'nın, Kilis İlinin düşman işgalinden kurtarılışının 83
üncü yıldönümüne ilişkin gündemdışı konuşması
VELİ KAYA (Kilis) - Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; Kilis İlimizin düşman işgalinden
kurtarılışının 83 üncü yıldönümü münasebetiyle gündemdışı söz almış
bulunuyorum; Yüce Heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri,
hepinizin bildiği üzere, 1900'lü yıllar, Türkiye'nin güneyden, kuzeyden ve
batısından işgal edildiği yıllar. İşte, bu işgale uğrayan illerimizden biri de
güzel Kilis İlimizdir. Kilis, Suriye sınırında, Türklüğün kalesi olmaya devam
eden şirin bir kentimizdir. 1995 yılında Gaziantep İlinden ayrılarak müstakil
il olmuştur. İl olma sürecinden sonraki gelişmeleri, isterseniz, biraz sonra
anlatayım; ama, burada, biraz duygusal olmam gerekiyor; biraz, ülkenin içinde
bulunduğu önemli koşulları dile getirmemiz gerekiyor.
Maalesef, son zamanlarda,
Türk gençliğinin ülkenin millî bütünlük ve beraberliği konusunda çok duyarlı
olmadığını görmekteyiz. Komşumuz Irak mezalim altında inim inim inlerken,
onların başına gelenleri burada canlı canlı görürken, yetmiş sene, seksen sene
önce düşman işgalinden nasıl kurtulduğumuzu görmezden gelen ve hatırlamaktan
âciz durumda bir gençliği sanki görür gibiyim. Bizim kurtuluşumuzu ve kurtuluş
sevincimizi, inşallah, Irak Halkı da yaşar diye düşünüyorum.
Bu arada parantez
açıyorum; ben de, Türkiye'deki kadınların seçme ve seçilme hakkının 70 inci
yıldönümünü onlarla beraber kutlamak istiyorum.
Değerli milletvekilleri,
Kilis düşman işgalinden kurtarıldı; ama, fakir ve fukaralıktan bir türlü
kurtarılamadı. Kilis, 1995 senesinde bir gecede vilayet yapıldı. 3 tane köyümüz
-köy diyorum; belediyelik bile değildi- ilçe yapıldı. Sınırlarını söyleyeyim;
hepiniz çok dikkatle dinleyin lütfen; doğusunda Gaziantep İli, kuzeyinde
Gaziantep İli, batısında tekrar Gaziantep İli, güneyinde Suriye sınırıyla kendi
kendine komşu bir vilayet. Yüzölçümü il olamayacak kadar dar tutulmuş. Bu
nedenle, Kilis, halkı ciddî anlamda bir yoksullukla mücadele eden küçücük bir
ilimiz; ama, kamuoyundaki namımız çok iyi değil; maalesef, bunu, burada dile
getirmek durumundayım. Kilis, sanki kaçakçılıkla iştigal eden bir kentmiş gibi,
herkes Kilis'e ve Kilisliye kaçakçı gözüyle bakıyor. Oysa, Kilisliler, tarihi
boyunca, devletinin menettiği hiçbir şeyle iştigal etmemiş, devletiyle beraber
olmaya, 12 Eylül öncesinde de, sonrasında da, tarihte de devletin yanında yer
almaya devam etmiştir; millî birlik ve bütünlüğümüze zarar gelmeyecek her türlü
davranışı sergilemeye devam etmiştir.
Değerli milletvekilleri,
Kilis il olmuş; on yıl boyunca devletten bir tek hizmet alamamış. Bir tek
hizmet alamamış; sadece il payesi verilmiş. Peki, biz, iktidar olduktan sonra
bir şeyler yapmaya çalıştık; yeterli mi; inanın ki yetersiz. Sayın Başbakanımızın
hükümet programında yer alan duble yol projesini, Bayındırlık Bakanının da
destekleriyle -sağ olsun; burada bunu ifade etmekte fayda var- Kilis-Gaziantep
arası, arkadaşlar, 60 kilometrelik bir yol; birbuçuk saatte zor gidiliyordu-
bugün, o yolun birinci şeridini açtık. İnşallah, 2005'in ilk yarısında duble
yolun ikinci şeridini açarak, Gaziantep'i ve dolayısıyla Türkiye'yi Ortadoğu'ya
bağlayacak önemli bir yolun açılışını hep beraber göreceğiz.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Kaya,
mikrofonu açıyorum; buyurun, tamamlayın efendim.
VELİ KAYA (Devamla) -
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
İnşallah, Sayın
Başbakanımız da bu yolun açılışına gelerek, Kilis halkını rahatlatacak bazı
kararları, orada açıklayacaklardır.
Değerli milletvekilleri,
Kilis, Türkiye üzümünün çok önemli miktarını yetiştiren bir vilayetimiz.
Yıllık, 100 000-150 000 ton üzüm üretimi mevcuttur. Bunun yanında, sadece
Tekelin şu anda özelleşen bir suma fabrikası vardı. O da maalesef, özelleşti.
Kilisli, kuruüzümünü ve yaşüzümünü, maalesef, bu sene fabrikaya veremez oldu.
Bu fabrika da bu sene üzüm almadı; aldıysa da, komik bir fiyatla, üreticiyle
dalga geçer gibi çok cüzi bir rakam vermek suretiyle, maalesef, Kilislinin
üzümünü elinde bıraktı. Önümüzdeki sene ne olur; inşallah, hayırlı şeyler olur
diye düşünüyorum.
Şimdi, Kilis'in
jeopolitik durumu çok önemli. Habur Sınır Kapısında yaşanan sıkıntıları hepiniz
biliyorsunuz. Türkiye, çok önemli olaylarla karşı karşıya gelmektedir.
Değerli milletvekilleri,
Ortadoğu'yu Karadeniz'e bağlayan, Ortadoğu'yu Ege'ye bağlayan yolun,
Kilis-Öncüpınar Sınır Kapısından, Suriye üzerinden, Türkiye ticaretinin
yapılacağını ve çok önemli olacağını ifade ederek, buradan bir koridor
açılmasını, yani, Kahramanmaraş ve Gaziantep'in sınır noktası olan Nurdağı
İlçesinden Kilis-Suriye üzerine bir sınır yolu açıldığında, çok önemli bir
ticaret yolu olacağını burada söylüyorum. Bununla ilgili de Sayın Bayındırlık
Bakanıyla yaptığımız görüşmelerde, karayolu ağı kapsamına alındığı ve 53
kilometrelik kısmı da projelendirilmek üzeredir; çok sevindirici bir olay.
Burada, Kilislilere ve Türkiye'ye bu sevinci vermek istiyoruz; çünkü, bu yol,
sadece Kilis'i değil, Türkiye'yi ilgilendiriyor.
Değerli milletvekilleri,
bir vilayet susuz olur mu! Su, medeniyet demektir; susuz hiçbir medeniyeti
yaşamanız mümkün değil. Kilis'te, maalesef, su da yok. Kişi başına yazın 50
litreye kadar düşen bir susuzluk var. Biz, Allah nasip ederse, Kilis'in su sorununu
da bu hükümetle birlikte çözmüş bulunuyoruz. Seve Barajını, belediye
başkanlığına aktarmak suretiyle, belediye hizmetine vermek suretiyle ve merkezî
hükümetin de katkılarıyla -Kilis en az yirmi sene su ihtiyacını
karşılayamayacaktır; ama- Kilis'in yüzyıllık su ihtiyacını karşılayacak bir
projemiz var; Afrın Projesi. O da, inşallah, bu hükümet döneminde devreye
girecek. Bir yüzyıl, hem şu anda boşa akıp giden, sadece Suriye sınırlarına
akan Afrın Çayının önünde büyük bir baraj yapmak suretiyle, bu önlemi
alabiliriz.
BAŞKAN - Sayın Kaya,
toparlar mısınız.
VELİ KAYA (Devamla) -
Sayın Başkanım, toparlıyorum.
Değerli milletvekilleri,
sorunlar o kadar çok ki; her memleketin bu kadar önemli sorunu vardır.
Biliyorum, belki, arkadaşlar sabırsızlıkla beni dinliyorlar; 81 vilayetten
birisi; doğru; ama, ilk defa Kilis'in sorunlarını taşıyoruz arkadaşlar. Onun
için, müsamahanıza sığınıyorum.
Değerli arkadaşlar, şimdi,
Kilis'te çok enteresan bir yapılaşma var. Kilisli işadamları Kilis'te
oturmazlar; ama, 39 okulun 25'ine yakınını Kilisli işadamları yapmıştır.
Kilisliler 2 fakülte, 1 yüksekokul yapmışlardır ve 1 tıp fakültesinin yapımı
için de taahhütte bulunmuşlardır. Devletin hiç katkısı olmadan... Hatta şunu
söyleyeyim ben: Gaziantep Üniversitesi, Kilis fakültelerine ve yüksekokullarına
üniversite geliştirme ödeneği verememekte, makam aracı alamamakta. Kilisli
işadamları, üniversite elamanlarının, öğretim elemanlarının devletten doğan
farkını bizzat kendileri ödemekte, makam aracını bizzat kendileri almaktadır.
Biz, bu nedenle diyoruz ki, Kilis'te 4 fakülte, 2 yüksekokulla birlikte,
üniversiteli bir şehir olmayı hak ettik.
Arkadaşlar, Sayın Başkan
ikaz etmeden, Atatürk'ün bir veciz sözüyle konuşmamı bitirmek istiyorum.
Atatürk, Kurtuluş Harbi
sırasında, eski bir otomobile binmiş, Halep'ten Kilis'e gecenin saat 3
sularında -düzenli bir ordu yok- elini kolunu sallayarak geleceğini zannediyor;
ama, Kilisliler, kendi aralarında organize olmuşlar, Suriye sınırında ve Kilis'in
çeşitli yerlerinde nöbet tutmaktadırlar; Kilisliler aracı durduruyorlar,
"dur, kimdir o" dediklerinde, Mustafa Kemal Paşa "benim"
diyor. "Siz kimsiniz" diye sorduklarında "ben Mustafa
Kemalim" diyor. Kilisliler buna pek inanmak istemiyorlar; ama, Mustafa
Kemal'in emireri olan Mehmet Çavuş, Paşanın sesini tanıyor ve diyor ki:
"Arkadaşlar, bu, Mustafa Kemal Paşa." Atatürk orada şunu söylüyor:
"İlk ayak bastığım bu Türk topraklarındaki uyanıklığa hayran kaldım. Türk
Milleti böyle uyanık kaldıkça payidar olacaktır."
Arkadaşlar, hepinize
saygılar sunuyorum; beni dinleme zahmetinde bulundunuz.
Heyetinizi saygıyla
selamlıyorum. (Alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür
ediyorum Sayın Kaya.
Sayın milletvekilleri,
Anayasa ve Adalet Komisyonları üyelerinden kurulu karma komisyonun, bazı sayın
milletvekillerinin yasama dokunulmazlıklarına ilişkin 5 ayrı raporu vardır,
sırasıyla okutup bilgilerinize sunacağım.
Bu raporlar ve daha
sonraki sunuşlarımız uzun olduğundan, Kâtip Üyenin oturduğu yerden okumasını
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
İlk raporu okutuyorum:
V. - KANUN
TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER
İŞLER
1. - Siirt
Milletvekili Öner Gülyeşil'in yasama dokunulmazlığının kaldırılması hakkında
Başbakanlık tezkeresi ve Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu
Karma Komisyon Raporu (3/406) (S. Sayısı: 576) (x)
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Görevi kötüye kullanma
suçunu işlediği iddia olunan Siirt Milletvekili Öner Gülyeşil hakkında
düzenlenen yasama dokunulmazlığının kaldırılmasına dair Başbakanlık tezkeresi
ve eki dosya hakkındaki hazırlık komisyonu raporu, Karma Komisyonumuzun 26
Mayıs 2004 tarihli toplantısında görüşülmüştür.
Karma Komisyonumuz isnat
olunan eylemin niteliğini dikkate alarak Siirt Milletvekili Öner Gülyeşil
hakkındaki kovuşturmanın milletvekilliği sıfatının sona ermesine kadar
ertelenmesine karar vermiştir.
Raporumuz, Genel Kurulun
bilgilerine arz edilmek üzere Yüksek Başkanlığa saygıyla sunulur.
Burhan Kuzu
İstanbul
Komisyon Başkanı ve üyeler
Karşı Oy Yazısı
Anayasamızın 83 üncü
maddesinde yasama dokunulmazlığı başlığı altında mutlak ve geçici anlamda iki
tür dokunulmazlık düzenlenmiştir. Mutlak dokunulmazlık, milletvekillerinin
Meclis çalışmalarındaki oy ve sözlerinden, Mecliste ileri sürdükleri
düşüncelerden, o oturumdaki Başkanlık Divanının teklifi üzerine Meclisçe başka
bir karar alınmadıkça bunları Meclis dışında tekrarlamak ve açığa vurmaktan
sorumlu tutulmamalarını sağlamaktadır. Mutlak dokunulmazlık adı verilen ve
kaldırılması söz konusu olmayan bu dokunulmazlığın amacı, milletvekillerinin
düşüncelerini serbestçe ifade etmelerine imkân tanımaktır.
Geçici dokunulmazlık ise,
seçimden önce veya sonra suç işlediği ileri sürülen bir milletvekilinin
Meclisin kararı olmadıkça tutulamamasını, sorguya çekilememesini,
tutuklanamamasını ve yargılanamamasını; hakkında verilmiş olan ceza hükmünün
üyelik sıfatı sona erinceye kadar yerine getirilmemesini sağlamaktadır.
Geçici dokunulmazlık TBMM
kararıyla kaldırılabilmektedir.
Geçici dokunulmazlığın
amacı, milletvekillerinin yasama çalışmalarına katılımının tutuklanma, sorguya
çekilme, yargılanma veya tutulma gibi nedenlerle engellenmemesi ve siyasî
iktidarın keyfîleşebilecek suç isnatları veya ceza kovuşturmalarına karşı korunmasıdır.
Günümüzde pek çok ülkede
geçici dokunulmazlığın kapsamının daraltıldığı görülmektedir.
Türkiye ise bu gelişimin
dışında kalmıştır.
Bu durum, geçici
dokunulmazlığın toplum tarafından giderek bir ayrıcalık olarak görülmesine yol
açmıştır.
Son zamanlarda kimi
vatandaşlarımızda yolsuzluk olaylarının bir bölümünün siyasetçiyle bağlantılı
olduğu ve dokunulmazlık nedeniyle bu yolsuzlukların takibinin güçleştiği
yolunda bir kanı oluşmaya başlamıştır. Bu kanı, Parlamentonun saygınlığının
olumsuzca etkilenmesine ve dokunulmazlıkların hukuk devletinin gerçekleşmesinin
önündeki bir engel olarak görülmesine neden olmaktadır.
Milletvekillerinin
dokunulmazlıklarının kaldırılması konusunda yargı organlarından gelen
taleplerin sonuca bağlanmasının uzun zaman alması veya Meclisçe genellikle
kovuşturmanın milletvekili sıfatının sona ermesine kadar ertelenmesine karar
verilmesi, toplumun adalet duygusunu da zedelemektedir.
Diğer yandan
dokunulmazlığının kaldırılmaması, hakkında suç isnadı bulunan milletvekilinin
yargılanma hakkından yararlanmasına da imkân bırakmamaktadır.
Bütün bu kanı ve
değerlendirmelerin siyasal yaşantımızdaki olumsuz etkilerinin daha büyük
boyutlara ulaşmasını engellemek için Anayasamızın 83 üncü maddesinin
değiştirilmesi ve geçici dokunulmazlığın kapsamının daraltılması gerekmektedir.
Bu konuda CHP ve siyasî partilerimizin pek çoğu 2002 seçimleri sırasında
topluma taahhütte bulunmuştur.
Ancak şu ana kadar böyle
bir Anayasa değişikliği gerçekleştirilmemiştir.
Bu durumda, milletvekili
dokunulmazlığının hukuk devleti ilkesinin gerçekleşmesini güçleştirici bir
husus haline dönüşmemesi, TBMM'nin saygınlığını zedeleyecek eleştirilere neden
olmaması ve milletvekillerinin yargılanarak aklanma hakkından yararlanmalarını
engellememesi için bir tek çözüm kalmıştır; o da, hakkında dokunulmazlığının
kaldırılması istemi bulunan milletvekillerinin dokunulmazlığının kaldırılmasına
karar verilmesidir.
Bu nedenlerle,
komisyonun, kovuşturmanın milletvekilliği sıfatının sona ermesine kadar
ertelenmesi yolundaki kararına katılmıyoruz.
|
Uğur Aksöz |
Mehmet Ziya Yergök |
Halil Ünlütepe |
|
Adana |
Adana |
Afyon |
|
Yüksel Çorbacıoğlu |
Oya Araslı |
Feridun F. Baloğlu |
|
Artvin |
Ankara |
Antalya |
|
Tuncay Ercenk |
Atila Emek |
Feridun Ayvazoğlu |
|
Antalya |
Antalya |
Çorum |
|
Yılmaz Kaya |
Muharrem Kılıç |
Orhan Eraslan |
|
İzmir |
Malatya |
Niğde |
|
İ. Sezai Önder |
|
|
|
Samsun |
|
|
BAŞKAN - Bilgilerinize
sunulmuştur.
İkinci raporu okutuyorum:
2. -
Kocaeli Milletvekili Mehmet Sefa Sirmen'in yasama dokunulmazlığının
kaldırılması hakkında Başbakanlık tezkeresi ve Anayasa ve Adalet Komisyonları
Üyelerinden Kurulu Karma Komisyon Raporu (3/410) (S. Sayısı: 577) (x)
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Belediye Bütçe ve
Muhasebe Usulü Tüzüğü ile 4749 sayılı Kanun hükümlerine aykırı hareket
etmek suçunu işlediği iddia olunan
Kocaeli Milletvekili M. Sefa Sirmen hakkında düzenlenen yasama
dokunulmazlığının kaldırılmasına dair Başbakanlık tezkeresi ve eki dosya
hakkındaki hazırlık komisyonu raporu, Karma Komisyonumuzun 26 Mayıs 2004
tarihli toplantısında görüşülmüştür.
Karma Komisyonumuz isnat
olunan eylemin niteliğini dikkate alarak Kocaeli Milletvekili M. Sefa Sirmen
hakkındaki kovuşturmanın milletvekilliği sıfatının sona ermesine kadar
ertelenmesine karar vermiştir.
Raporumuz, Genel Kurulun
bilgilerine arz edilmek üzere Yüksek Başkanlığa saygıyla sunulur.
Burhan Kuzu
İstanbul
Komisyon Başkanı ve üyeler
Karşı Oy Yazısı
Anayasamızın 83 üncü
maddesinde yasama dokunulmazlığı başlığı altında mutlak ve geçici anlamda iki
tür dokunulmazlık düzenlenmiştir. Mutlak dokunulmazlık, milletvekillerinin
Meclis çalışmalarındaki oy ve sözlerinden, Mecliste ileri sürdükleri
düşüncelerden, o oturumdaki Başkanlık Divanının teklifi üzerine Meclisçe başka
bir karar alınmadıkça bunları Meclis dışında tekrarlamak ve açığa vurmaktan
sorumlu tutulmamalarını sağlamaktadır. Mutlak dokunulmazlık adı verilen ve
kaldırılması söz konusu olmayan bu dokunulmazlığın amacı, milletvekillerinin
düşüncelerini serbestçe ifade etmelerine imkân tanımaktır.
Geçici dokunulmazlık ise,
seçimden önce veya sonra suç işlediği ileri sürülen bir milletvekilinin
Meclisin kararı olmadıkça tutulamamasını, sorguya çekilememesini,
tutuklanamamasını ve yargılanamamasını; hakkında verilmiş olan ceza hükmünün
üyelik sıfatı sona erinceye kadar yerine getirilmemesini sağlamaktadır.
Geçici dokunulmazlık TBMM
kararıyla kaldırılabilmektedir.
Geçici dokunulmazlığın
amacı, milletvekillerinin yasama çalışmalarına katılımının tutuklanma, sorguya
çekilme, yargılanma veya tutulma gibi nedenlerle engellenmemesi ve siyasî
iktidarın keyfîleşebilecek suç isnatları veya ceza kovuşturmalarına karşı korunmasıdır.
Günümüzde pek çok ülkede
geçici dokunulmazlığın kapsamının daraltıldığı görülmektedir.
Türkiye ise bu gelişimin
dışında kalmıştır.
Bu durum, geçici
dokunulmazlığın toplum tarafından giderek bir ayrıcalık olarak görülmesine yol
açmıştır.
Son zamanlarda kimi
vatandaşlarımızda yolsuzluk olaylarının bir bölümünün siyasetçiyle bağlantılı
olduğu ve dokunulmazlık nedeniyle bu yolsuzlukların takibinin güçleştiği
yolunda bir kanı oluşmaya başlamıştır. Bu kanı, Parlamentonun saygınlığının
olumsuzca etkilenmesine ve dokunulmazlıkların hukuk devletinin gerçekleşmesinin
önündeki bir engel olarak görülmesine neden olmaktadır.
Milletvekillerinin
dokunulmazlıklarının kaldırılması konusunda yargı organlarından gelen
taleplerin sonuca bağlanmasının uzun zaman alması veya Meclisçe genellikle
kovuşturmanın milletvekili sıfatının sona ermesine kadar ertelenmesine karar
verilmesi, toplumun adalet duygusunu da zedelemektedir.
Diğer yandan
dokunulmazlığının kaldırılmaması, hakkında suç isnadı bulunan milletvekilinin
yargılanma hakkından yararlanmasına da imkân bırakmamaktadır.
Bütün bu kanı ve
değerlendirmelerin siyasal yaşantımızdaki olumsuz etkilerinin daha büyük
boyutlara ulaşmasını engellemek için Anayasamızın 83 üncü maddesinin
değiştirilmesi ve geçici dokunulmazlığın kapsamının daraltılması gerekmektedir.
Bu konuda CHP ve siyasî partilerimizin pek çoğu 2002 seçimleri sırasında
topluma taahhütte bulunmuştur.
Ancak şu ana kadar böyle
bir Anayasa değişikliği gerçekleştirilmemiştir.
Bu durumda, milletvekili
dokunulmazlığının hukuk devleti ilkesinin gerçekleşmesini güçleştirici bir
husus haline dönüşmemesi, TBMM'nin saygınlığını zedeleyecek eleştirilere neden
olmaması ve milletvekillerinin yargılanarak aklanma hakkından yararlanmalarını
engellememesi için bir tek çözüm kalmıştır; o da, hakkında dokunulmazlığının
kaldırılması istemi bulunan milletvekillerinin dokunulmazlığının kaldırılmasına
karar verilmesidir.
Bu nedenlerle,
komisyonun, kovuşturmanın milletvekilliği sıfatının sona ermesine kadar
ertelenmesi yolundaki kararına katılmıyoruz.
|
Uğur Aksöz |
Mehmet Ziya Yergök |
Halil Ünlütepe |
|
Adana |
Adana |
Afyon |
|
Yüksel Çorbacıoğlu |
Oya Araslı |
Feridun F. Baloğlu |
|
Artvin |
Ankara |
Antalya |
|
Tuncay Ercenk |
Atila Emek |
Feridun Ayvazoğlu |
|
Antalya |
Antalya |
Çorum |
|
Yılmaz Kaya |
Muharrem Kılıç |
Orhan Eraslan |
|
İzmir |
Malatya |
Niğde |
|
İ. Sezai Önder |
|
|
|
Samsun |
|
|
BAŞKAN - Bilgilerinize
sunulmuştur.
Üçüncü raporu okutuyorum:
3. - Siirt
Milletvekili Recep Tayyip Erdoğan'ın yasama dokunulmazlığının kaldırılması
hakkında Başbakanlık tezkeresi ve Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden
Kurulu Karma Komisyon Raporu (3/420) (S. Sayısı: 578) (x)
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Görevi ihmal suçunu
işlediği iddia olunan Siirt Milletvekili Recep Tayyip Erdoğan hakkında
düzenlenen yasama dokunulmazlığının kaldırılmasına dair Başbakanlık tezkeresi
ve eki dosya hakkındaki hazırlık komisyonu raporu, Karma Komisyonumuzun 26
Mayıs 2004 tarihli toplantısında görüşülmüştür.
Siirt Milletvekili Recep
Tayyip Erdoğan Komisyonumuza yazılı olarak savunmasını göndermiştir.
Karma Komisyonumuz isnat olunan eylemin niteliğini
dikkate alarak Siirt Milletvekili Recep Tayyip Erdoğan hakkındaki kovuşturmanın
milletvekilliği sıfatının sona ermesine kadar ertelenmesine karar vermiştir.
Raporumuz, Genel Kurulun
bilgilerine arz edilmek üzere Yüksek Başkanlığa saygıyla sunulur.
Burhan Kuzu
İstanbul
Komisyon Başkanı ve üyeler
Karşı Oy Yazısı
Anayasamızın 83 üncü
maddesinde, yasama dokunulmazlığı başlığı altında mutlak ve geçici anlamda iki
tür dokunulmazlık düzenlenmiştir. Mutlak dokunulmazlık, milletvekillerinin
Meclis çalışmalarındaki oy ve sözlerinden, Mecliste ileri sürdükleri düşüncelerden,
o oturumdaki Başkanlık Divanının teklifi üzerine Meclisçe başka bir karar
alınmadıkça bunları Meclis dışında tekrarlamak ve açığa vurmaktan sorumlu
tutulmamalarını sağlamaktadır. Mutlak dokunulmazlık adı verilen ve kaldırılması
söz konusu olmayan bu dokunulmazlığın amacı, milletvekillerinin düşüncelerini
serbestçe ifade etmelerine imkân tanımaktır.
Geçici dokunulmazlık ise,
seçimden önce veya sonra suç işlediği ileri sürülen bir milletvekilinin,
Meclisin kararı olmadıkça tutulamamasını, sorguya çekilememesini,
tutuklanamamasını ve yargılanamamasını; hakkında verilmiş olan ceza hükmünün
üyelik sıfatı sona erinceye kadar yerine getirilmemesini sağlamaktadır.
Geçici dokunulmazlık TBMM
kararıyla kaldırılabilmektedir.
Geçici dokunulmazlığın
amacı, milletvekillerinin yasama çalışmalarına katılımının tutuklanma, sorguya
çekilme, yargılanma veya tutulma gibi nedenlerle engellenmemesi ve siyasî
iktidarın keyfîleşebilecek suç isnatları veya ceza kovuşturmalarına karşı korunmasıdır.
Günümüzde pek çok ülkede
geçici dokunulmazlığın kapsamının daraltıldığı görülmektedir.
Türkiye ise bu gelişimin
dışında kalmıştır.
Bu durum, geçici
dokunulmazlığın toplum tarafından giderek bir ayrıcalık olarak görülmesine yol
açmıştır.
Son zamanlarda, kimi
vatandaşlarımızda yolsuzluk olaylarının bir bölümünün siyasetçiyle bağlantılı
olduğu ve dokunulmazlık nedeniyle bu yolsuzlukların takibinin güçleştiği
yolunda bir kanı oluşmaya başlamıştır. Bu kanı, Parlamentonun saygınlığının
olumsuzca etkilenmesine ve dokunulmazlıkların hukuk devletinin gerçekleşmesinin
önündeki bir engel olarak görülmesine neden olmaktadır.
Milletvekillerinin
dokunulmazlıklarının kaldırılması konusunda yargı organlarından gelen
taleplerin sonuca bağlanmasının uzun zaman alması veya Meclisçe genellikle
kovuşturmanın milletvekili sıfatının sona ermesine kadar ertelenmesine karar
verilmesi, toplumun adalet duygusunu da zedelemektedir.
Diğer yandan
dokunulmazlığının kaldırılmaması, hakkında suç isnadı bulunan milletvekilinin
yargılanma hakkından yararlanmasına da imkân bırakmamaktadır.
Bütün bu kanı ve
değerlendirmelerin siyasal yaşantımızdaki olumsuz etkilerinin daha büyük
boyutlara ulaşmasını engellemek için, Anayasamızın 83 üncü maddesinin
değiştirilmesi ve geçici dokunulmazlığın kapsamının daraltılması gerekmektedir.
Bu konuda, CHP ve siyasî partilerimizin pek çoğu 2002 seçimleri sırasında
topluma taahhütte bulunmuştur.
Ancak şu ana kadar böyle
bir Anayasa değişikliği gerçekleştirilmemiştir.
Bu durumda, milletvekili
dokunulmazlığının hukuk devleti ilkesinin gerçekleşmesini güçleştirici bir
husus haline dönüşmemesi, TBMM'nin saygınlığını zedeleyecek eleştirilere neden
olmaması ve milletvekillerinin yargılanarak aklanma hakkından yararlanmalarını
engellememesi için bir tek çözüm kalmıştır; o da, hakkında dokunulmazlığının
kaldırılması istemi bulunan milletvekillerinin dokunulmazlığının kaldırılmasına
karar verilmesidir.
Bu nedenlerle,
komisyonun, kovuşturmanın milletvekilliği sıfatının sona ermesine kadar
ertelenmesi yolundaki kararına katılmıyoruz.
|
Uğur Aksöz |
Mehmet Ziya Yergök |
Halil Ünlütepe |
|
Adana |
Adana |
Afyon |
|
Yüksel Çorbacıoğlu |
Oya Araslı |
Feridun F. Baloğlu |
|
Artvin |
Ankara |
Antalya |
|
Tuncay Ercenk |
Atila Emek |
Feridun Ayvazoğlu |
|
Antalya |
Antalya |
Çorum |
|
Yılmaz Kaya |
Muharrem Kılıç |
Orhan Eraslan |
|
İzmir |
Malatya |
Niğde |
|
İ. Sezai Önder |
|
|
|
Samsun |
|
|
BAŞKAN - Bilgilerinize
sunulmuştur.
Dördüncü raporu
okutuyorum:
4. -
Kocaeli Milletvekili Mehmet Sefa Sirmen'in yasama dokunulmazlığının
kaldırılması hakkında Başbakanlık tezkeresi ve Anayasa ve Adalet Komisyonları
Üyelerinden Kurulu Karma Komisyon Raporu (3/421) (S. Sayısı: 585) (x)
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Görevi ihmal suçu
işlediği iddia olunan Kocaeli Milletvekili M. Sefa Sirmen hakkında düzenlenen
yasama dokunulmazlığının kaldırılmasına dair Başbakanlık tezkeresi ve eki dosya
hakkındaki hazırlık komisyonu raporu, karma komisyonumuzun 26 Mayıs 2004 tarihli
toplantısında görüşülmüştür.
Karma komisyonumuz isnat
olunan eylemin niteliğini dikkate alarak, Kocaeli Milletvekili M. Sefa Sirmen
hakkındaki kovuşturmanın milletvekilliği sıfatının sona ermesine kadar
ertelenmesine karar vermiştir.
Raporumuz, Genel Kurulun
bilgilerine arz edilmek üzere Yüksek Başkanlığa saygıyla sunulur.
Burhan Kuzu
İstanbul
Komisyon Başkanı ve üyeler
Karşı Oy Yazısı
Anayasamızın 83 üncü
maddesinde yasama dokunulmazlığı başlığı altında mutlak ve geçici anlamda iki
tür dokunulmazlık düzenlenmiştir. Mutlak dokunulmazlık, milletvekillerinin
Meclis çalışmalarındaki oy ve sözlerinden, Mecliste ileri sürdükleri
düşüncelerden, o oturumdaki Başkanlık Divanının teklifi üzerine Meclisçe başka
bir karar alınmadıkça bunları Meclis dışında tekrarlamak ve açığa vurmaktan
sorumlu tutulmamalarını sağlamaktadır. Mutlak dokunulmazlık adı verilen ve
kaldırılması söz konusu olmayan bu dokunulmazlığın amacı, milletvekillerinin
düşüncelerini serbestçe ifade etmelerine imkân tanımaktır.
Geçici dokunulmazlık ise,
seçimden önce veya sonra suç işlediği ileri sürülen bir milletvekilinin
Meclisin kararı olmadıkça tutulamamasını, sorguya çekilememesini,
tutuklanamamasını ve yargılanamamasını; hakkında verilmiş olan ceza hükmünün
üyelik sıfatı sona erinceye kadar yerine getirilmemesini sağlamaktadır.
Geçici dokunulmazlık TBMM
kararıyla kaldırılabilmektedir.
Geçici dokunulmazlığın
amacı, milletvekillerinin yasama çalışmalarına katılımının tutuklanma, sorguya
çekilme, yargılanma veya tutulma gibi nedenlerle engellenmemesi ve siyasî
iktidarın keyfîleşebilecek suç isnatları veya ceza kovuşturmalarına karşı korunmasıdır.
Günümüzde pek çok ülkede
geçici dokunulmazlığın kapsamının daraltıldığı görülmektedir.
Türkiye ise bu gelişimin
dışında kalmıştır.
Bu durum, geçici
dokunulmazlığın toplum tarafından giderek bir ayrıcalık olarak görülmesine yol
açmıştır.
Son zamanlarda kimi
vatandaşlarımızda yolsuzluk olaylarının bir bölümünün siyasetçiyle bağlantılı
olduğu ve dokunulmazlık nedeniyle bu yolsuzlukların takibinin güçleştiği
yolunda bir kanı oluşmaya başlamıştır. Bu kanı, Parlamentonun saygınlığının
olumsuzca etkilenmesine ve dokunulmazlıkların hukuk devletinin gerçekleşmesinin
önündeki bir engel olarak görülmesine neden olmaktadır.
Milletvekillerinin
dokunulmazlıklarının kaldırılması konusunda yargı organlarından gelen
taleplerin sonuca bağlanmasının uzun zaman alması veya Meclisçe genellikle
kovuşturmanın milletvekili sıfatının sona ermesine kadar ertelenmesine karar
verilmesi, toplumun adalet duygusunu da zedelemektedir.
Diğer yandan
dokunulmazlığının kaldırılmaması, hakkında suç isnadı bulunan milletvekilinin
yargılanma hakkından yararlanmasına da imkân bırakmamaktadır.
Bütün bu kanı ve
değerlendirmelerin siyasal yaşantımızdaki olumsuz etkilerinin daha büyük
boyutlara ulaşmasını engellemek için Anayasamızın 83 üncü maddesinin
değiştirilmesi ve geçici dokunulmazlığın kapsamının daraltılması gerekmektedir.
Bu konuda CHP ve siyasî partilerimizin pek çoğu 2002 seçimleri sırasında
topluma taahhütte bulunmuştur.
Ancak şu ana kadar böyle
bir Anayasa değişikliği gerçekleştirilmemiştir.
Bu durumda, milletvekili
dokunulmazlığının hukuk devleti ilkesinin gerçekleşmesini güçleştirici bir
husus haline dönüşmemesi, TBMM'nin saygınlığını zedeleyecek eleştirilere neden
olmaması ve milletvekillerinin yargılanarak aklanma hakkından yararlanmalarını
engellememesi için bir tek çözüm kalmıştır; o da, hakkında dokunulmazlığının
kaldırılması istemi bulunan milletvekillerinin dokunulmazlığının kaldırılmasına
karar verilmesidir.
Bu nedenlerle,
Komisyonun, kovuşturmanın milletvekilliği sıfatının sona ermesine kadar
ertelenmesi yolundaki kararına katılmıyoruz.
|
Uğur Aksöz |
Mehmet Ziya Yergök |
Halil Ünlütepe |
|
Adana |
Adana |
Afyon |
|
Yüksel Çorbacıoğlu |
Oya Araslı |
Feridun F. Baloğlu |
|
Artvin |
Ankara |
Antalya |
|
Tuncay Ercenk |
Atila Emek |
Feridun Ayvazoğlu |
|
Antalya |
Antalya |
Çorum |
|
Yılmaz Kaya |
Muharrem Kılıç |
Orhan Eraslan |
|
İzmir |
Malatya |
Niğde |
|
İ. Sezai Önder |
|
|
|
Samsun |
|
|
BAŞKAN - Bilgilerinize
sunulmuştur.
Şimdi, son raporu
okutuyorum:
5. -
İstanbul Milletvekili Kemal Unakıtan'ın yasama dokunulmazlığının kaldırılması
hakkında Başbakanlık tezkeresi ve Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden
Kurulu Karma Komisyon Raporu (3/452) (S. Sayısı: 586) (x)
Türkiye Büyük Millet
Meclis Başkanlığına
Vergi Usul Kanununa
muhalefet suçunu işlediği iddia olunan İstanbul Milletvekili Kemal Unakıtan
hakkında düzenlenen yasama dokunulmazlığının kaldırılmasına dair Başbakanlık
tezkeresi ve eki dosya hakkındaki hazırlık komisyonu raporu, Karma
Komisyonumuzun 26 Mayıs 2004 tarihli toplantısında görüşülmüştür.
İstanbul Milletvekili
Kemal Unakıtan Komisyonumuza yazılı olarak dokunulmazlığının kaldırılması
talebini iletmiştir.
Karma Komisyonumuz isnat
olunan eylemin niteliğini dikkate alarak İstanbul Milletvekili Kemal Unakıtan
hakkındaki kovuşturmanın Milletvekilliği sıfatının sona ermesine kadar
ertelenmesine karar vermiştir.
Raporumuz, Genel Kurulun
bilgilerine arz edilmek üzere Yüksek Başkanlığa saygıyla sunulur.
Burhan Kuzu
İstanbul
Komisyon Başkanı ve üyeler
Karşı oy yazısı
Anayasamızın 83 üncü
maddesinde yasama dokunulmazlığı başlığı altında mutlak ve geçici anlamda iki
tür dokunulmazlık düzenlenmiştir. Mutlak dokunulmazlık, milletvekillerinin
Meclis çalışmalarındaki oy ve sözlerinden, Mecliste ileri sürdükleri
düşüncelerden, o oturumdaki Başkanlık Divanının teklifi üzerine Meclisçe başka
bir karar alınmadıkça bunları Meclis dışında tekrarlamak ve açığa vurmaktan
sorumlu tutulmamalarını sağlamaktadır. Mutlak dokunulmazlık adı verilen ve
kaldırılması söz konusu olmayan bu dokunulmazlığın amacı, milletvekillerinin
düşüncelerini serbestçe ifade etmelerine imkân tanımaktır.
Geçici dokunulmazlık ise,
seçimden önce veya sonra suç işlediği ileri sürülen bir milletvekilinin
Meclisin kararı olmadıkça tutulamamasını, sorguya çekilememesini,
tutuklanamamasını ve yargılanamamasını; hakkında verilmiş olan ceza hükmünün
üyelik sıfatı sona erinceye kadar yerine getirilmemesini sağlamaktadır.
Geçici dokunulmazlık TBMM
kararıyla kaldırılabilmektedir.
Geçici dokunulmazlığın
amacı, milletvekillerinin yasama çalışmalarına katılımının tutuklanma, sorguya
çekilme, yargılanma veya tutulma gibi nedenlerle engellenmemesi ve siyasî
iktidarın keyfîleşebilecek suç isnatları veya ceza kovuşturmalarına karşı korunmasıdır.
Günümüzde pek çok ülkede
geçici dokunulmazlığın kapsamının daraltıldığı görülmektedir.
Türkiye ise bu gelişimin
dışında kalmıştır.
Bu durum, geçici
dokunulmazlığın toplum tarafından giderek bir ayrıcalık olarak görülmesine yol
açmıştır.
Son zamanlarda kimi
vatandaşlarımızda yolsuzluk olaylarının bir bölümünün siyasetçiyle bağlantılı
olduğu ve dokunulmazlık nedeniyle bu yolsuzlukların takibinin güçleştiği
yolunda bir kanı oluşmaya başlamıştır. Bu kanı, Parlamentonun saygınlığının
olumsuzca etkilenmesine ve dokunulmazlıkların hukuk devletinin gerçekleşmesinin
önündeki bir engel olarak görülmesine neden olmaktadır.
Milletvekillerinin
dokunulmazlıklarının kaldırılması konusunda yargı organlarından gelen
taleplerin sonuca bağlanmasının uzun zaman alması veya Meclisçe genellikle
kovuşturmanın milletvekili sıfatının sona ermesine kadar ertelenmesine karar
verilmesi, toplumun adalet duygusunu da zedelemektedir.
Diğer yandan
dokunulmazlığının kaldırılmaması, hakkında suç isnadı bulunan milletvekilinin
yargılanma hakkından yararlanmasına da imkân bırakmamaktadır.
Bütün bu kanı ve
değerlendirmelerin siyasal yaşantımızdaki olumsuz etkilerinin daha büyük
boyutlara ulaşmasını engellemek için Anayasamızın 83 üncü maddesinin
değiştirilmesi ve geçici dokunulmazlığın kapsamının daraltılması gerekmektedir.
Bu konuda CHP ve siyasî partilerimizin pek çoğu 2002 seçimleri sırasında
topluma taahhütte bulunmuştur.
Ancak şu ana kadar böyle
bir Anayasa değişikliği gerçekleştirilmemiştir.
Bu durumda, milletvekili
dokunulmazlığının hukuk devleti ilkesinin gerçekleşmesini güçleştirici bir
husus haline dönüşmemesi, TBMM'nin saygınlığını zedeleyecek eleştirilere neden
olmaması ve milletvekillerinin yargılanarak aklanma hakkından yararlanmalarını
engellememesi için bir tek çözüm kalmıştır; o da, hakkında dokunulmazlığının
kaldırılması istemi bulunan milletvekillerinin dokunulmazlığının kaldırılmasına
karar verilmesidir.
Bu nedenlerle,
komisyonun, kovuşturmanın milletvekilliği sıfatının sona ermesine kadar
ertelenmesi yolundaki kararına katılmıyoruz.
|
Uğur Aksöz |
Mehmet Ziya Yergök |
Halil Ünlütepe |
|
Adana |
Adana |
Afyon |
|
Yüksel Çorbacıoğlu |
Oya Araslı |
Feridun F. Baloğlu |
|
Artvin |
Ankara |
Antalya |
|
Tuncay Ercenk |
Atila Emek |
Feridun Ayvazoğlu |
|
Antalya |
Antalya |
Çorum |
|
Yılmaz Kaya |
Muharrem Kılıç |
Orhan Eraslan |
|
İzmir |
Malatya |
Niğde |
|
İ. Sezai Önder |
|
|
|
Samsun |
|
|
BAŞKAN - Bilgilerinize
sunulmuştur.
Sayın milletvekilleri,
Türkiye Büyük Millet Meclisi Hesaplarını İnceleme Komisyonunun 4 adet raporu
vardır; ayrı ayrı okutup bilgilerinize sunacağım:
Birinci raporu
okutuyorum:
6. -
Türkiye Büyük Millet Meclisi Saymanlığının Ekim, Kasım, Aralık 2003 ayları
hesabına ait Türkiye Büyük Millet Meclisi Hesaplarını İnceleme Komisyonu Raporu
(5/9) (S. Sayısı: 690) (x)
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
2003 yılı ekim ayı
başında mevcut para :
3 481 257 621 000 TL.
2003 yılı ekim, kasım,
aralık aylarında
Ziraat Bankasının aldığı
para : 59 093
128 912 000 TL.
Toplam :
62 574 386 533 000 TL.
2003 yılı ekim, kasım,
aralık aylarında
Ziraat Bankasının
harcadığı para :
59 378 307 409 000 TL.
2004 yılı ocak ayı
başında bankada
mevcut para : 3 196 079 124
000 TL.
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Saymanlığının 2003 yılı ekim, kasım, aralık aylarına ait hesapları
incelendi;
2003 yılı ekim ayında
Ziraat Bankasındaki mevcut para 3 481 257 621 000 TL'dir. Ekim, kasım, aralık
dönemi itibariyle hazineden 59 093 128 912 000.- TL alınarak bankadaki toplam
para 62 574 386 533 000 TL olmuştur. Mevcut paradan bu üç aylık dönemde yapılan
harcamalar 59 378 307 409 000 TL, kalan paramız 3 196 079 124 000 TL olup
saymanlıktaki defterlerle sarf evrakının birbirine uygun olduğu görülmüştür.
Genel Kurulun bilgisine
arz edilmek üzere Yüksek Başkanlığa sunulur.
|
Başkan |
Başkanvekili |
Sözcü |
|
İsmail Özgün |
İsmail Ericekli |
Fahri Keskin |
|
Balıkesir |
Çankırı |
Eskişehir |
|
Kâtip |
Denetçi |
Üye |
|
Mustafa Cumur |
Mehmet Emin Tutan |
Saffet Benli |
|
Trabzon |
Bursa |
Mersin |
|
Üye |
Üye |
Üye |
|
Mustafa Zeydan |
İsmet Atalay |
Vezir Akdemir |
|
Hakkâri |
İstanbul |
İzmir |
BAŞKAN - Bilgilerinize
sunulmuştur.
İkinci raporu okutuyorum:
7. -
Türkiye Büyük Millet Meclisi Saymanlığının Ocak, Şubat, Mart 2004 ayları
hesabına ait Türkiye Büyük Millet Meclisi Hesaplarını İnceleme Komisyonu Raporu
(5/10) (S. Sayısı: 691) (x)
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
2004 yılı ocak ayı
başında mevcut para :
3 196 079 124 000 TL.
2004 yılı ocak, şubat,
mart aylarında
Ziraat Bankasının aldığı
para : 66
754 752 055 000 TL.
Toplam
: 69 950 831 179 000 TL.
2004 yılı ocak, şubat,
mart aylarında
Ziraat Bankasının
harcadığı para :
60 909 889 057 000 TL.
2004 yılı nisan ayı
başında bankada
mevcut para : 9 040 942 122
000 TL.
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Saymanlığının 2004 yılı ocak, şubat, mart aylarına ait hesapları
incelendi;
2004 yılı ocak ayında
Ziraat Bankasındaki mevcut para 3 196 079 124 000 TL'dir. ocak, şubat, mart
dönemi itibariyle hazineden 66 754 752 055 000 TL alınarak, bankadaki toplam
para 69 950 831 179 000 TL olmuştur. Mevcut paradan bu üç aylık dönemde yapılan
harcamalar 60 909 889 057 000 TL, kalan paramız 9 040 942 122 000 TL olup,
saymanlıktaki defterlerle sarf evrakının birbirine uygun olduğu görülmüştür.
Genel Kurulun bilgisine
arz edilmek üzere Yüksek Başkanlığa sunulur.
|
Başkan |
Başkanvekili |
Sözcü |
|
İsmail Özgün |
İsmail Ericekli |
Fahri Keskin |
|
Balıkesir |
Çankırı |
Eskişehir |
|
Kâtip |
Denetçi |
Üye |
|
Mustafa Cumur |
Mehmet Emin Tutan |
Saffet Benli |
|
Trabzon |
Bursa |
Mersin |
|
Üye |
Üye |
Üye |
|
Mustafa Zeydan |
İsmet Atalay |
Vezir Akdemir |
|
Hakkâri |
İstanbul |
İzmir |
BAŞKAN - Bilgilerinize
sunulmuştur.
Üçüncü raporu okutuyorum:
8. -
Türkiye Büyük Millet Meclisi Saymanlığının Nisan, Mayıs, Haziran 2004 ayları
hesabına ait Türkiye Büyük Millet Meclisi Hesaplarını İnceleme Komisyonu Raporu
(5/11) (S. Sayısı: 692) (x)
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
2004 yılı nisan ayı
başında mevcut para : 9 040 942 122 000
TL.
2004 yılı nisan, mayıs,
haziran aylarında
Ziraat Bankasının aldığı
para : 62 209 830 567 000 TL.
Toplam :
71 250 772 689 000 TL.
2004 yılı nisan, mayıs,
haziran aylarında
Ziraat Bankasının
harcadığı para : 60 952 084 176 000 TL.
2004 yılı temmuz ayı
başında Bankada
mevcut para : 10 298 688 513 000 TL.
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Saymanlığının 2004 yılı nisan, mayıs, haziran aylarına ait hesapları
incelendi;
2004 yılı nisan ayında
Ziraat Bankasındaki mevcut para 9 040 942 122 000 TL'dir. nisan, mayıs, haziran
dönemi itibariyle hazineden 62 209 830 567 000 TL alınarak bankadaki toplam
para 71 250 772 689 000 TL olmuştur. Mevcut paradan bu üç aylık dönemde yapılan
harcamalar 60 952 084 176 000 TL, kalan paramız 10 298 688 513 000 TL olup
saymanlıktaki defterlerle sarf evrakının birbirine uygun olduğu görülmüştür.
Genel Kurulun bilgisine
arz edilmek üzere Yüksek Başkanlığa sunulur.
|
Başkan |
Başkanvekili |
Sözcü |
|
İsmail Özgün |
İsmail Ericekli |
Fahri Keskin |
|
Balıkesir |
Çankırı |
Eskişehir |
|
Kâtip |
Denetçi |
Üye |
|
Mustafa Cumur |
Mehmet Emin Tutan |
Saffet Benli |
|
Trabzon |
Bursa |
Mersin |
|
Üye |
Üye |
Üye |
|
Mustafa Zeydan |
İsmet Atalay |
Vezir Akdemir |
|
Hakkâri |
İstanbul |
İzmir |
BAŞKAN- Bilgilerinize
sunulmuştur.
Dördüncü üncü raporu
okutuyorum:
9. -
Türkiye Büyük Millet Meclisi Saymanlığının Temmuz, Ağustos, Eylül 2004 ayları
hesabına ait Türkiye Büyük Millet Meclisi Hesaplarını İnceleme Komisyonu Raporu
(5/12) (S. Sayısı: 693)(xx)
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
2004 yılı temmuz ayı
başında mevcut para :
10 298 688 513 000 TL.
2004 yılı temmuz,
ağustos, eylül aylarında
Ziraat Bankasının aldığı
para : 62
722 087 717 000 TL.
Toplam :
73 020 776 230 000 TL.
2004 yılı temmuz,
ağustos, eylül aylarında
Ziraat Bankasının
harcadığı para :
61 990 730
150 000 TL.
2004 yılı ekim ayı
başında bankada
mevcut para : 11 030 046 080
000 TL.
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Saymanlığının 2004 yılı temmuz, ağustos, eylül aylarına ait hesapları
incelendi;
2004 yılı nisan ayında
Ziraat Bankasındaki mevcut para 10 298 688 513 000 TL'dir. temmuz, ağustos,
eylül dönemi itibariyle hazineden 62 722 087 717 000 TL alınarak bankadaki
toplam para 73 020 776 230 000 TL olmuştur. Mevcut paradan bu üç aylık dönemde
yapılan harcamalar 61 990 730 150 000 TL, kalan paramız 11 030 046 080 000 TL
olup saymanlıktaki defterlerle sarf evrakının birbirine uygun olduğu
görülmüştür.
Genel Kurulun bilgisine
arz edilmek üzere Yüksek Başkanlığa sunulur.
|
Başkan |
Başkanvekili |
Sözcü |
|
İsmail Özgün |
İsmail Ericekli |
Fahri Keskin |
|
Balıkesir |
Çankırı |
Eskişehir |
|
Kâtip |
Denetçi |
Üye |
|
Mustafa Cumur |
Mehmet Emin Tutan |
Saffet Benli |
|
Trabzon |
Bursa |
Mersin |
|
Üye |
Üye |
Üye |
|
Mustafa Zeydan |
İsmet Atalay |
Vezir Akdemir |
|
Hakkâri |
İstanbul |
İzmir |
BAŞKAN - Bilgilerinize
sunulmuştur.
2 adet Meclis araştırması
önergesi vardır; ayrı ayrı okutup, bilgilerinize sunacağım.
Birinci önergeyi
okutuyorum:
IV. -
BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI (Devam)
B) GENSORU,
GENEL GÖRÜŞME, MECLİS SORUŞTURMASI VE MECLİS ARAŞTIRMASI ÖNERGELERİ
1. - Bursa
Milletvekili Mustafa Özyurt ve 26 milletvekilinin, Ulubat Gölü çevresine
kurulacak organize sanayi bölgesinin doğuracağı muhtemel zararların
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/236)
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Dünyanın en önemli sulak
alanları arasında sayılan ve Türkiye'nin 1994 yılında taraf olduğu Ramsar
Sözleşmesiyle korumayı üstlendiği Uluabat Gölü ve çevresine kurulmak istenilen
organize sanayi bölgesi için Çevre ve Orman Bakanlığınca izin verilmesi birçok
çelişkinin ortaya çıkmasına neden olmuştur.
Konunun daha ayrıntılı
araştırılarak çelişkilerin giderilmesi, sanayi bölgelerine yer seçilirken çok
daha titiz davranılması, ayrıca, ülkemiz yatırımlarının atıl durumlara
düşmemesi ve doğal kaynaklarımızın korunabilmesi amacıyla, Anayasanın 98 inci
ve Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünün 104 üncü ve 105 inci maddeleri
gereğince Meclis araştırması açılması hususunda gereğini arz ederiz.
1- Mustafa Özyurt (Bursa)
2- Yücel Artantaş (Iğdır)
3- Mevlüt Coşkuner (Isparta)
4- Nurettin Sözen (Sıvas)
5- Birgen Keleş (İstanbul)
6- Hakkı Ülkü (İzmir)
7- Sedat Pekel (Balıkesir)
8- Mehmet Ziya Yergök (Adana)
9- Osman Özcan (Antalya)
10- Hüseyin Ekmekcioğlu (Antalya)
11- Ali Cumhur Yaka (Muğla)
12- Muharrem Toprak (İzmir)
13- Yakup Kepenek (Ankara)
14- Atilla Kart (Konya)
15- Nadir Saraç (Zonguldak)
16- Kemal Demirel (Bursa)
17- Bihlun Tamayligil (İstanbul)
18- Muharrem Kılıç (Malatya)
19- Feridun Fikret
Baloğlu (Antalya)
20- Mehmet Küçükaşık (Bursa)
21- Mehmet Ali Arıkan (Eskişehir)
22- Nejat Gencan (Edirne)
23- Halil Ünlütepe (Afyon)
24- Vahit Çekmez (Mersin)
25- Canan Arıtman (İzmir)
26- Ufuk Özkan (Manisa)
27- Mehmet Boztaş (Aydın)
Gerekçe:
Bursa, ülkemizin
sanayileşmesine katkı sağlayan, en önemli sanayi kentlerimizden biridir. Ancak,
sanayileşmeyle birlikte, doğal kaynaklarımız ve Türkiyemizin ürün çeşitliliğine
sahip Bursa Ovası büyük oranda zarar görmüş, doğal ve temiz su kaynaklarımız,
şeftalimiz, kestanemiz sanayileşmeyle birlikte tehditler almış, içilebilir su
kaynakları yok edilmiştir.
Oysa, sanayileşmede
olması gereken sürdürülebilir sanayileşmedir. Gelişme ve sanayileşmenin yanında
doğal kaynaklarımızı korumak ve bizden sonraki nesillere, bize bırakılanları
bozmadan devretmek insanlık borcumuzdur.
Dünyanın en önemli sulak
alanları arasında sayılan ve Türkiye'nin 1944 yılında taraf olduğu Ramsar
Sözleşmesiyle korumayı üstlendiği Ulubat Gölü ve çevresine altı yıldan beri
yapılmak istenilen organize sanayi bölgesi için Çevre ve Orman Bakanlığınca gerekli
izin verilmiştir.
Sanayi bölgesi
kurulmasına altı yıl önce karşı çıkan Çevre ve Orman Bakanlığının da ahşap ve
metal sektörüyle sınırlanması koşuluyla OSB'ne izin vermesi dikkat çekicidir.
Oysa, 22 Temmuz 1998 tarihli Çevre ve Orman Bakanlığı yazısında özetle,
organize sanayi bölgesinde yer alacak tesislerin atıksularını arıttıktan sonra
Ulubat Gölüne verilmesi durumunda bile tehlike sınırına yaklaşmış olan göl için
olumsuz etkiler yaratacağı ve gölün bataklaşma sürecine gireceği gerçeği
anlatılmaktadır. Diğer yandan, Çevre Bakanlığının 21 Ağustos 2000 tarihli yazısında,
önlem alınmadığı takdirde kısa süre sonra gölde ötröfikasyonun atıklar
nedeniyle oksijen azalması- kaçınılmaz olacağı vurgulanmıştır.
Bütün bu olumsuz
koşulları bilen Çevre ve Orman Bakanlığına 13 Ocak 2004 tarihinde yeniden görüş
sorulduğunda ve 22 Mart 2004 tarihinde Sanayi ve Ticaret Bakanlığına gönderilen
yanıtta "Bursa 2020 yılı çevre düzeni planı plan değişikliği adı altında
söz konusu alanın organize sanayi bölgesi olarak onandığını bildirdiği
öğrenilmiştir.
Sanayi bölgelerinin yer
seçimlerinde çok dikkatli ve titiz davranılması, daha önce yapılan hataların
tekrarlanmaması, tarihî ve doğal kaynaklarımızın korunmasının hepimizin aslî ve
vazgeçilmez görevi olması düşüncesiyle, çelişkilerle dolu bu uygulamanın bir an
önce durdurulması ve ölü yatırımların başlamaması için bu araştırma önergesinin
verilmesi kaçınılmaz olmuştur.
BAŞKAN- Bilgilerinize
sunulmuştur.
Önerge gündemde yerini
alacak ve Meclis araştırması açılıp açılmaması konusundaki öngörüşmeler, sırası
geldiğinde yapılacaktır.
Şimdi, ikinci araştırma
önergesini okutuyorum:
2. -
Gaziantep Milletvekili Abdulkadir Ateş ve 25 milletvekilinin, Ziraat Bankasının
çöken bilgiişlem ağı ile yeni kurulan sistemin neden olduğu sorunların ve
iddiaların araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla
Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/237)
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Son günlerde, Ziraat
Bankası Genel Müdürlüğünün bilgiişlem ağının çökmesi nedeniyle meydana geldiği
öne sürülen trilyonlarca liralık zararın yanı sıra, yeni kurulan sistemle
ilgili olarak ortaya çıkan sorunların bankaya, banka müşterilerine,
emeklilerimize nasıl yansıdığının ve yine ortaya atılan diğer bazı çekince ve
iddiaların araştırılması amacıyla Anayasanın 98 ve TBMM İçtüzüğünün 104 ve 105
inci maddeleri gereğince Meclis araştırması açılmasını arz ederiz.
Gerekçe:
Geçtiğimiz günlerde
görsel ve yazılı medyada, Ziraat Bankası Genel Müdürlüğünün 4603 sayılı Yasayla
yeniden yapılandırılması çerçevesinde bilgisayar ağlarının yenilenmesi amacıyla
Ziraat Bankasının iştiraki Finansal Teknoloji Hizmetleri (Fintek) AŞ ile Microsoft
arasında yapılmış olan yazılım anlaşmasıyla ilgili birçok iddia gündeme
gelmiştir.
Fan@rt adı verilen bu
sistemin hayata geçirilmesi aşamasında Ziraat Bankası Genel Müdürlüğünün
bilgiişlem ağı üç gün süreyle çökmüş ve banka, emekli aylığı ödemeleri, kredi
kartı tahsilatları, mevduat, EFT, havale ve kamu şirketleriyle ilgili bazı
ödemeler ve tahsilatlar gibi birçok işlemini gerçekleştirememiştir. Bu sayede
bankanın trilyonlarca Türk Lirası zarara uğradığı iddia edilmektedir.
Aslında, bankanın
sistemde meydana gelen sorunlarının, güvenlik nedeniyle Türk mühendis ve veri
tabanı uzmanlarına çözdürülmesi gerekirken, Oracle firmasınca Fransa'dan
getirilen bir ekibe yaptırılması önemli mahzurları da birlikte getirmiştir.
Örneğin, devletin üst düzey bazı yöneticileri ile bazı devlet kurumlarının
gizli kalması gereken adres ve para hareketleri yabancıların bilgisine açılmış
olabilecektir. Bu tür, ülkemiz açısından hayatî önem taşıyan bilgilerin
yabancıların eline geçme olasılığının da ciddîye alınarak araştırılması
gerekmektedir.
Milyonlarca Amerikan
Doları tutarında para harcandığı öne sürülen Microsoftun Windows SQL veri
tabanı sisteminin çökmesi sonucu meydana gelen zararın, yüklenici firma
tarafından karşılanmasına yönelik herhangi bir güvence ya da teminatın alınıp
alınmadığı konusunda net açıklamaların yapılmaması da, konunun araştırılması
yönündeki hassasiyeti göstermektedir.
Yine iddialar arasında;
Fintek firmasında çalışan uzman kişilerin partizanca tutumlar nedeniyle
görevlerinden alındığı ve yerlerine, işin uzmanı olmayan kişilerin atandığı,
aslında, bir yıl önce hayata geçirilmesi gereken sistemin bir yıl gecikmeyle
kurulması ve bu sistemin de çökmesi sonucunu doğurduğu da bulunmaktadır.
Sistem düzeldi
açıklamaları yapılmasına rağmen, sistemin çok yavaş çalışması, bazı işlemlerin
yapılamaması gibi sorunlar nedeniyle, toplumumuzda en fazla sevgi ve saygıyı
hak eden, yeterince değer gösterilmesi gereken emeklilerimiz, bütün olumsuz
fiziksel koşullarına rağmen, günlerce banka kuyruklarında bekletilmekte,
horlanmakta, sıra kavgalarına maruz bırakılmakta ve bazıları da hastanelik
olmaktadır. Teknolojinin insan yaşamını kolaylaştırması gerektiği bir yüzyılda
yaşarken, biz, hâlâ, toplumumuzun en çok yardım elinin uzatılması gereken
emeklilerimize bu önemi vermemekte ve onları mağdur etmekteyiz ve bu
mağduriyeti, maalesef, milyonlarca dolar harcayarak yaratmaktayız.
Her iki firma, yani,
Microsoft ve Oracle tarafından kabul edilmeyen sistem sorununun nereden
kaynaklandığının ortaya çıkarılması, bu sorun sonucunda meydana gelen banka
zararının tespiti ve bu zararın kimler tarafından karşılanacağının bilinmesi,
ayrıca, ihale aşamasında bir kusurunun bulunup bulunmadığı, yine, YTL'ye geçiş
aşamasında sistemden doğabileceği öne sürülen sorunların araştırılması ve en
önemlisi, bankayla işlem yapan emeklilerimiz ve diğer vatandaşlarımızın
mağduriyetinin önüne geçilmesi amacıyla, Meclis araştırması açılmasının yerinde
olacağı düşüncesindeyiz.
1- Abdulkadir Ateş (Gaziantep)
2- Nurettin Sözen (Sivas)
3- Hakkı Ülkü (İzmir)
4- Sedat Pekel (Balıkesir)
5- Mevlüt Coşkuner (Isparta)
6- Mehmet Ziya Yergök (Adana)
7- Hüseyin Ekmekcioğlu (Antalya)
8- Osman Özcan (Antalya)
9- Muharrem Kılıç (Malatya)
10- Birgen Keleş (İstanbul)
11 - Ali Cumhur Yaka (Muğla)
12 - Muharrem Toprak (İzmir)
13 - Mustafa Özyurt (Bursa)
14 - Yakup Kepenek (Ankara)
15 - Atilla Kart (Konya)
16 - Nadir Saraç (Zonguldak)
17 - Bihlun Tamaylıgil (İstanbul)
18 - Feridun Fikret
Baloğlu (Antalya)
19 - Mehmet Küçükaşık (Bursa)
20 - Nejat Gencan (Edirne)
21 - Mehmet Ali Arıkan (Eskişehir)
22 - Halil Ünlütepe (Afyon)
23 - Vahit Çekmez (Mersin)
24 - Canan Arıtman (İzmir)
25 - Ufuk Özkan (Manisa)
26 - Mehmet Boztaş (Aydın)
BAŞKAN - Bilgilerinize
sunulmuştur.
Önerge gündemde yerini
alacak ve Meclis araştırması açılıp açılmaması konusundaki öngörüşme, sırası
geldiğinde yapılacaktır.
Sayın milletvekilleri,
Başbakanlığın, Anayasanın 82 nci maddesine göre verilmiş bir tezkeresi vardır;
okutup, oylarınıza sunacağım.
C)
TEZKERELER VE ÖNERGELER
1. - Devlet
Bakanı Beşir Atalay'ın Türkmenistan'a yaptığı resmî ziyarete katılacak
milletvekillerine ilişkin Başbakanlık tezkeresi (3/713)
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Devlet Bakanı Prof. Dr.
Beşir Atalay'ın, Sultan Sancar Türbesinin açılışına katılmak üzere, bir heyetle
birlikte, 16-18 Kasım 2004 tarihleri arasında Türkmenistan'a yaptığı resmî
ziyarete ekli listede adları yazılı milletvekillerinin de iştirak etmesi uygun
görülmüş ve bu konudaki Bakanlar Kurulu kararının sureti ilişikte
gönderilmiştir.
Anayasanın 82 nci
maddesine göre gereğini arz ederim.
Recep Tayyip Erdoğan
Başbakan
Liste:
İsmail Alptekin (Ankara)
Kemal Sağ (Adana)
Halil Ünlütepe (Afyon)
Naci Aslan (Ağrı)
Hamza Albayrak (Amasya)
Hacı İbrahim Kabarık (Bartın)
M. Ali Suçin (Batman)
Fahrettin Poyraz (Bilecik)
Ramazan Kerim Özkan (Burdur)
Metin Kaşıkoğlu (Düzce)
Mehmet Işık (Giresun)
Recep Özel (Isparta)
Mehmet Sekmen (İstanbul)
Ali Öğüten (Karabük)
Mustafa Duru (Kayseri)
Ramazan Can (Kırıkkale)
Veli Kaya (Kilis)
Eyüp Ayar (Kocaeli)
İzzet Çetin (Kocaeli)
Orhan Erdem (Konya)
Erdoğan Özegen (Niğde)
Durdu Mehmet Kastal (Osmaniye)
Ayhan Sefer Üstün (Sakarya)
Cahit Can (Sinop)
Feramus Şahin (Tokat)
BAŞKAN - Kabul edenler...
Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Danışma Kurulunun bir
önerisi vardır; okutup, oylarınıza sunacağım.
VI. -
ÖNERİLER
A) DANIŞMA
KURULU ÖNERİLERİ
1. - Genel
Kurulun çalışma gün ve saatleri ile gündemdeki sıralamanın yeniden
düzenlenmesine ilişkin Danışma Kurulu önerisi
Danışma Kurulu Önerisi
No: 115 Tarihi: 7.12.2004
Gündemin "Kanun
Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler" kısmının 28
inci sırasında yer alan 669 sıra sayılı 9.7.2004 tarihli 5215 sayılı Belediye
Kanunu ve Anayasanın 89 uncu ve 104 üncü maddeleri gereğince Cumhurbaşkanınca bir
daha görüşülmek üzere geri gönderme tezkeresinin bu kısmın 2 nci sırasına,
7.12.2004 tarihli gelen kâğıtlarda yayımlanan 700 sıra sayılı kanun tasarısının
48 saat geçmeden 3 üncü sırasına, gündemin 29 uncu sırasında yer alan 674 sıra
sayılı kanun tasarısının 4 üncü sırasına, 93 üncü sırasında yer alan 683 sıra
sayılı kanun tasarısının 5 inci sırasına, 103 üncü sırasında yer alan 694 sıra
sayılı kanun tasarısının 6 ncı sırasına, 7.12.2004 tarihli gelen kâğıtlarda
yayımlanan 702 sıra sayılı kanun tasarısının 48 saat geçmeden 7 nci sırasına,
703 sıra sayılı kanun tasarısının 8 inci sırasına, 704 sıra sayılı kanun
tasarısının 9 uncu sırasına, 705 sıra sayılı kanun tasarısının 10 uncu
sırasına, gündemin 104 üncü sırasında yer alan 697 sıra sayılı kanun
tasarısının 11 inci sırasına alınmasının; 7.12.2004 Salı günkü birleşimde sözlü
sorulardan sonra, diğer denetim konularının görüşülmeyerek, kanun tasarı ve
tekliflerinin görüşülmesinin ve bu birleşimde 3 üncü sıraya kadar olan tasarı
ve tekliflerin görüşmelerinin tamamlanmasına kadar çalışma süresinin
uzatılmasının; 8.12.2004 Çarşamba günkü birleşimde sözlü soruların
görüşülmemesinin; Genel Kurulun 13.12.2004 Pazartesi günü saat 10.00'da
toplanmasının ve bu birleşimde de kanun tasarı ve tekliflerinin görüşülmesinin
Genel Kurulun onayına sunulması Danışma Kurulunca uygun görülmüştür.
|
Bülent Arınç |
|
|
Türkiye Büyük Millet Meclisi |
|
|
Başkanı |
|
|
Eyüp Fatsa |
Ali Topuz |
|
AK Parti Grubu Başkanvekili |
CHP Grubu Başkanvekili |
BAŞKAN - Öneriyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
İçtüzüğün 37 nci
maddesine göre verilmiş 2 adet doğrudan gündeme alınma önergesi vardır; ayrı
ayrı okutup işleme alacağım ve oylarınıza sunacağım.
İlk önergeyi okutuyorum:
IV. -
BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI (Devam)
C)
TEZKERELER VE ÖNERGELER (Devam)
2. - İzmir
Milletvekili Hakkı Ülkü'nün, Jeotermal Kaynaklar ve Mineralli Sular Kanunu
Teklifinin (2/76) doğrudan gündeme alınmasına ilişkin önergesi (4/229)
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
4.2.2003 tarihli
Jeotermal Enerji ve Mineralli Sular Kanunu Teklifini Başkanlığınıza arz ettim.
Ancak, ilgili kanun teklifi komisyonlara sevk edildiği tarihten 45 gün,
verilmesinden itibaren ise bir yıl iki ay geçmesine rağmen, esas komisyon olan
Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabiî Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonunun
gündemine alınmamıştır.
Türkiye Büyük Millet
Meclisi İçtüzüğünün 37 nci maddesine dayanarak, teklifin doğrudan Genel Kurul
gündemine alınması için gereğinin yapılmasını saygılarımla arz ederim.
Hakkı Ülkü
İzmir
BAŞKAN - Buyurun Sayın
Ülkü.
Süreniz 5 dakika efendim.
HAKKI ÜLKÜ (İzmir) -
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; söylenildiği gibi, Şubat 2003'te vermiş
olduğum bir önergenin ancak birbuçuk yıl sonra gündeme gelmesi, Meclisin ne
kadar hızlı çalıştığını da göstermektedir. Ben, İçtüzükten kaynaklanan, böylesine
bir nedenden dolayı da geciktiğini söylemeden geçemeyeceğim.
Değerli arkadaşlar, bu,
jeotermal yasası teklifinin çok önemli olduğunu düşünüyorum ve bu inançla, işin
sonuna kadar takipçisi olmayı da taa belediye başkanlığımdan bu yana
sürdüregeldim. Bu nedenle de, Sayın Bakanımıza soru yöneltmiştim, geçenlerde,
Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanlığı bütçesi komisyonda görüşülürken. Oradan
almış olduğum yanıtta -herhalde, bugün,
buraya daha çabuk gelmesini de beraberinde getirdi- deniliyor ki:
"Jeotermal kanunu tasarısı çalışmaları Bakanlığımca bitirilmiş ve sektörün
görüşüne açılmış olup, Başbakanlığa gönderilecektir. Bu tasarı yasalaşıncaya
kadar 5.6.2004 tarihli ve 25483 sayılı Resmî Gazetede yayımlanan 5177 sayılı
Kanunun geçici 4 üncü maddesi eklenerek, bu konudaki boşluk giderilmeye
çalışılmıştır. Buna göre ilk müracaatlar, özel idareye yapılmakta; talep, Maden
İşleri Genel Müdürlüğü ve MTA Genel Müdürlüğü tarafından değerlendirilmekte,
uygun görülenlere de il özel idaresince ruhsat verilmektedir." Bu, zaten
işletilmeye çalışılan bir sistem; ancak, bugüne kadar işletiliyor muydu diye
sorarsanız, ne yazık ki işletilemiyor.
Bakanlığımızın vermiş
olduğu bu cevaptan sonra bir durum saptaması yapmak gerekirse, kaynak
zenginliği açısından dünyada 7 ülke arasında yer alan Türkiye termal sularını
kullanamamakta; hem debi ve sıcaklıkları hem de çeşitli fiziksel ve kimyasal
özellikleriyle Avrupa'daki termal sulardan daha üstün nitelikler taşımasına
rağmen, ülkemiz, ne yazık ki, yeteri kadar bundan faydalanmamaktadır. Jeotermal
ısı ve kaplıca uygulamalarında, ülkemiz, dünyada 5 inci sırada bulunmaktadır;
yani, sırasıyla söylemek gerekirse, 1 inci sırada Çin, 2 nci sırada Japonya, 3
üncü sırada ABD, 4 üncü sırada İzlanda ve 5 inci sırada Türkiye gelmektedir.
Jeotermal enerjinin ucuz
olduğunu, kendi enerjimiz olduğunu, musluğunun kendi elimizde olduğunu bir kez
daha hatırlatmak istiyorum. Son zamanlarda BOTAŞ Genel Müdürümüzün de dediği
gibi, petrol fiyatlarına bağlı olarak, Türkiye'nin değişik yerlerine -doğalgaz
ihalesi yapılarak- doğalgaz götürülmek istenmektedir; hiç değilse jeotermal
kaynakların bulunduğu alanlarda, farklı bir gözle bakılarak, en asgarî düzeye
indirilmelidir. Kendi yöremden örnek verirsem, İzmir bu anlamda oldukça
zengindir. İzmir'in jeotermal kaynaklar açısından -hem ilçelerinin hem de il
merkezinin- zengin olduğu düşünülürse ve Türkiye'nin değişik yerlerinde de buna
benzer zenginlikler olduğu gözönüne alınırsa, o zaman, jeotermal kaynaklar için
jeotermal yasasının çıkarılması ve pratik olarak uygulanması lazım. Şimdiki
duruma göre, MTA Genel Müdürlüğünün mü, il özel idaresinin mi, belediyelerin
mi, kimin sahibi olduğu belli olmayan bu durumun düzeltilmesi gerekmektedir.
Ben, olmayan bir
jeotermal yasasının çıkarılması yönünde vermiş olduğum bu önergenin,
tarafınızca, Yüce Meclisimizce, bir an önce gündeme alınarak kabul edilmesinin
ve kargaşaların bu şekilde giderilmesinin, sıcaksuyla ısıtılma yönünde bekleyen
kentlerimizin de sıcaksuyla ısıtılmasına katkıda bulunulmasının sayısız
yararları olduğuna inanıyorum. Muhatabı belli olduğu takdirde, ülkemizin birçok
yerindeki sıcaksu kaynaklarının, doğalgaza oranla altıda 1 oranında daha ucuz
olması nedeniyle rahatlıkla kullanılabileceği ve kullanılması esnasında da hiç
kimsenin buna zam yapmayacağı bilinciyle hareket edileceğini zannediyor ve bu
düşüncelerimle, Sayın Bakanımız ve Yüce Meclisimizden, bu yasanın bir önce
çıkarılmasını talep ediyorum.
Hepinize sevgiler,
saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür
ediyorum Sayın Ülkü.
Komisyon Başkanı Sayın
Soner Aksoy'un söz isteği var.
Buyurun Sayın Başkan. (AK
Parti sıralarından alkışlar)
Sizin de süreniz 5
dakika.
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ,
TABİÎ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU BAŞKANI SONER AKSOY (Kütahya) -
Muhterem Başkan, kıymetli arkadaşlarım; Cumhuriyet Halk Partili milletvekili
değerli kardeşimizin vermiş olduğu kanun teklifi, Komisyonumuzda dikkatle incelenmiştir
ve tabiatıyla, ileri sürdüğü konu son derece önemlidir.
Biz, kanun teklifinin
içeriği ve taşıdığı manayı, yakinen, Komisyon olarak incelemiş bulunuyoruz;
ancak, arkadaşımızın teklifi gelmeden önce, biz, Sayın Hasan Anğı'nın
başkanlığında bir altkomisyon kurmak suretiyle, jeotermal enerji konusunda bir
kanun teklifi hazırlama istikametinde, ciddî bir çalışma yaptık ve bu
çalışmamız, birkaç maddeden ibaret değil, ihatalı bir çalışmadır. Bu çalışma
sonuçlanmıştır; ancak, bu sırada, Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanlığının da
jeotermal enerji konusunda önemli çalışmalar yaptığını ve Maden Tetkik ve Arama
Enstitüsünde de, bu istikamette, ciddî çalışmaların olduğunu öğrendik ve Maden
Tetkik ve Arama Genel Müdürlüğü ve Enerji Bakanlığı yetkilileri de bize
önümüzdeki günlerde çalışmalarını açıklayacaklarını ifade ettiler. Bunun
üzerine, hem bu kardeşimizin vermiş olduğu teklif hem bizim komisyonumuzca
oluşturulan teklif hem de Bakanlığın hazırlamış olduğu çalışmaları
komisyonumuzda birleştirelim düşüncesi içerisinde teklifi gündeme almadık. Aksi
takdirde, düşündüğümüz, gündeme alınması gereken bir teklifti.
Şimdi, Enerji
Bakanlığının hazırlamış olduğu çalışma uygun bir mecraa girmiş bulunuyor, bizim
çalışmamızla da birleşme durumunda, bu, Bakanlar Kurulundan bir tasarı olarak
Komisyonumuza bugünlerde gelecektir, geldiği zaman sayın arkadaşımızın da
teklifini birleştirerek Komisyonumuzda bunu daha derli toplu olarak görüşüp
huzurunuza getireceğiz. Düşüncemiz budur, gecikmesinin nedeni de budur.
Bilgilerinize arz eder,
saygılar sunarım. (Alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederim
Sayın Aksoy.
Hükümetin bir talebi?..
Yok.
Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler...Kabul edilmemiştir.
İkinci önergeyi
okutuyorum:
3. -
Malatya Milletvekili Muharrem Kılıç'ın, Muhtar ve İl Genel Meclisi Üyelerinin
Sosyal Güvenlikleri Hakkında Kanun Teklifinin (2/141) doğrudan gündeme
alınmasına ilişkin önergesi (4/230)
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Plan ve Bütçe
Komisyonunda bulunan 2/141 esas nolu kanun teklifim, komisyona giriş tarihinden
itibaren 45 gün geçtiği halde sonuçlandırılmamıştır.
Bu nedenle, kanun
teklifimin Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünün 37 nci maddesine göre Genel
Kurul gündemine alınmasını saygılarımla arz ederim.
Muharrem Kılıç
Malatya
BAŞKAN -Sayın Kılıç,
buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)
Süreniz 5 dakika.
MUHARREM KILIÇ (Malatya)
- Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; Mayıs 2003'te vermiş olduğum, muhtarlar
ve il genel meclisi üyelerinin sosyal güvenlikleriyle ilgili yasa teklifim
nedeniyle söz almış bulunmaktayım; Yüce Heyeti saygıyla selamlıyorum.
Önce, bir saptamada
bulunmak istiyorum. Ülkemizde 50 000'in üzerinde köy ve mahalle muhtarı, 3 208
de il genel meclisi üyesi bulunmaktadır.
Muhtarlarımız, vatandaşın
devletle olan ilişkilerinde ilk basamaktır. Vatandaşın doğumundan başlayarak,
evlenmesinde, askerliğinde, yaşamının her alanında, hatta ölümünde, görev ve
sorumlulukları büyüktür. Muhtarlar, hem köyün seçilmiş temsilcileri hem de
devletin görevlileri konumundadır. Köye gelen herkes, önce muhtarla muhatap
olur, kendisine muhtar tarafından rehberlik yapılır, muhtarca konuk edilir;
köyün işlerini takip için sık sık kaymakama, daire müdürlerine, askerlik
şubesine, jandarmaya uğrar; vatandaşların yapılması gereken işlemlerinde de
onlar ile devlet görevlileri arasında koşturur dururlar. Mahalle muhtarlarımız
da, gelişen şehirleşmeyle birlikte, nüfusu bazen onbinleri bulan mahalle
halkının sorunlarıyla uğraşmak zorundadır. Mahallenin su, otobüs durağı,
elektrik, kanalizasyon, sağlıkocağı gibi ihtiyaçlarıyla ilgili, kaymakamlık,
ilçe belediyesi, büyükşehir belediyesi arasında gidip gelirler.
Değerli arkadaşlar, biraz
da, muhtarlarımız gibi seçilmiş olan, yöresel sorunların çözümü için il
düzeyinde katkı ve yardım sağlayan il genel meclisi üyelerimizden söz edelim.
Bunlar, kendi illerinde, âdeta yerel parlamenter konumundadırlar. İlde, yerel bazda
çözümlenecek sorunları saptayarak, çözümü için büyük çaba harcarlar. İl genel
meclisi üyelerimiz, il düzeyinde çözümlenebilecek sorunlar bakımından
muhtarlarımızın da rehberi konumundadırlar. Özellikle köy muhtarlarımız, il
genel meclisi üyelerini alarak, valilikte ve daire müdürlüklerindeki
sorunlarının çözümü için birlikte çalışırlar.
Değerli milletvekilleri,
bu kadar önemli görevleri olan muhtar ve il genel meclisi üyelerimizin
aldıkları ödenek ve sosyal güvenlik konumlarını sizlerin takdirlerine
sunuyorum. Siz değerli milletvekillerimizin, bu açıklamayı dikkatle
dinlemelerini istirham ediyorum.
Muhtarlarımız, ayda 107
000 000 TL ödenek almaktadırlar. Köyün veya mahallenin sorunlarını takip için
gittiklerinde, harcırah almamaktadırlar. Gelen konuklara yaptıkları masraflarla
ilgili olarak herhangi bir temsil ödenekleri de bulunmamaktadır. Ancak,
muhtarlar, seçildikten sonra doğrudan Bağ-Kurla ilişkilendirildiklerinden, en
düşük basamaktan en yüksek basamağa kadar, 146 000 000 TL ile 545 000 000 TL
arasında Bağ-Kur primi ödemeleri gerekmektedir; yani, aldıkları ödenek, zorunlu
olarak ödemeleri gereken Bağ-Kur primlerini bile karşılamaktan uzaktır.
Muhtarlarımızın aldıkları
ödenek ile yaptıkları masraflar ve ödedikleri Bağ-Kur primleri arasında büyük
açık bulunduğundan, pek çok muhtarımız Bağ-Kur primlerini ödeyemedikleri için
icralık olmuştur. Halkın ve devletin temsilcisi konumundaki muhtarlarımızın
durumu içler acısıdır.
Sayın milletvekilleri, il
genel meclisi üyelerimizin durumu muhtarlardan da kötüdür. Yerel yönetimlerin
en üst kademesindeki karar organında yer alan il genel meclisi üyelerimiz,
muhtarlar kadar da ödenek alamamaktadır.
Mahallî İdareler Genel
Müdürlüğünden aldığım bilgiye göre, bunlara, yılda iki kez yapılması gereken
toplantılarda, toplantı başına 16 000 000 TL huzur hakkı ödenmektedir.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Efendim, lütfen
tamamlayın.
MUHARREM KILIÇ (Devamla)
- İl genel meclisi üyelerinin herhangi bir sosyal güvenlik kurumuyla ilişiği de
bulunmamaktadır; yani, il genel meclisi üyelerinin herhangi bir sosyal
güvencesi yok.
Değerli milletvekilleri,
Anayasamızın 18 inci maddesine göre, angarya yasaktır. Yine, Anayasamızın 55
inci maddesinde "ücret, emeğin karşılığıdır. Devlet, çalışanların
yaptıkları işe uygun, adaletli bir ücret elde etmeleri ve sosyal yardımlardan
yararlanmaları için gerekli tedbirleri alır" hükmü yer almaktadır.
Hükümetten, Anayasamızın bu amir hükümlerine göre, soruna elatmasını ve çözüm
bulmasını talep ediyoruz.
Değerli arkadaşlar, parti
ayırımı yapmadan, Meclis olarak bu soruna elatmalıyız. Muhtarlarımız ve il
genel meclisi üyelerimiz, vatandaş arasında parti ayırımı yapmadan hizmet
veriyorlar. Biz de, bu hizmetin karşılığı olmasa bile, kısmen de olsa bir karşılık
olmak üzere, bunlara, hiç olmazsa, brüt asgarî ücret tutarında bir ödenek
bağlayalım ve primlerinin kaynağından kesilip Bağ-Kura yatırılmasını sağlayarak
görevimizi yapalım.
Siz değerli milletvekili
arkadaşlarımın, bu kanun teklifime duyarlı yaklaşacaklarını umuyorum. Bu
sorunlar yıllardır konuşulmakta; ancak, çözüm üretilmemektedir. Değerli
arkadaşlarım, bu sorunu, hep beraber çözerek, hem muhtarlarımıza hem il genel
meclisi üyelerimize bir hizmet yapmış olalım diye düşünüyorum.
Bu nedenlerle, bu
konuşmalar doğrultusunda, Yüce Heyetin, vermiş olduğum kanun teklifime destek
olmasını bekler, tüm arkadaşlarımı saygıyla, sevgiyle selamlarım. (Alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür
ediyoruz.
Başka söz isteği?.. Yok.
Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmemiştir.
Gündemin "Sözlü
Sorular" kısmına geçiyoruz.
VII. -
SORULAR VE CEVAPLAR
A) SÖZLÜ
SORULAR VE CEVAPLARI
1. - Burdur
Milletvekili Ramazan Kerim Özkan'ın, Burdur-Bucak-Kızılkaya Beldesindeki Ziraat
Bankası şubesinin kapatılmasına ilişkin Devlet Bakanından sözlü soru önergesi
(6/634) ve yazılı soruya çevrilmesi nedeniyle konuşması
BAŞKAN - Soruyu
cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok.
Bu önerge, üç birleşim
içinde cevaplandırılmadığından, İçtüzüğün 98 inci maddesinin son fıkrası
uyarınca yazılı soruya çevrilecektir; önerge, gündemden çıkarılmıştır.
RAMAZAN KERİM ÖZKAN
(Burdur) - Söz istiyorum Sayın Başkan.
BAŞKAN - Buyurun Sayın
Özkan.
Süreniz 5 dakika.
RAMAZAN KERİM ÖZKAN
(Burdur) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; birkaç gün önce, Burdur'da
kaybettiğimiz değerleri sizlerle paylaşmıştım. Bu kaybettiğimiz değer, sizin
döneminizde değil; bu değeri, Bucak İlçemizin Kızılkaya Kasabasında bulunan
Ziraat Bankasını 30.5.2001 tarihinde kapattık, oradaki vatandaşlarımız bundan
mağdur oldu. Her iki parti, seçimlere giren diğer tüm partiler, biz de dahil,
Adalet ve Kalkınma Partisi de dahil, Doğru Yol da dahil, Anavatan da dahil, MHP
de dahil, tümü, bu bankanın seçimlerden sonra -iktidara gelinir veya muhalefete
gelinir- konunun Meclise taşınacağına ve açılması yönünde çalışma yapılacağına
söz verdik; bu konuda da senet imzaladık o beldede.
BAYRAM ÖZÇELİK (Burdur) -
Senet nerede?
RAMAZAN KERİM ÖZKAN
(Devamla) - Kızılkaya'da verdik Sayın Bayram Özçelik kardeşim. Eczacı bir
kardeşimiz o seçim alanında bize bir kâğıt getirdi. Bu konuyu Türkiye Büyük
Millet Meclisinde gündeme taşıyacağız diye ben imza verdim ve o imzanın
gereğini de yapıyorum.
Değerli arkadaşlarım,
Kızılkaya'nın etrafında Korkuteli İlçesi var; onun en az 10 tane köyü var.
Yine, bunun etrafında Ürkütlümüz var, kasaba; Gündoğdumuz var, kasaba; Bucak'a
da 24 kilometre, yani, en yakın yer Bucak, oraya da 24 kilometre. Buradaki insanlarımız
geçmişte kuraklığı yaşadı. Buradaki köylerimizin hiçbirini 100x2, 50x4
hayvancılık desteğinden yararlandıramadık; yani, bu bankayı yönetenler bu
bankayı çalıştırmadı. Bu banka onun için kapatıldı. Burada mevduat var,
emeklilerimiz var. Burası Antalya'nın bir turizm beldesi. Yazın turizm beldesi
konumuna gelmeye başladı. Bu beldede şu anda çimento fabrikası kuruluyor,
kurulma aşamasında. Beldeyi de Adalet ve Kalkınma Partili bir belediye
başkanımız idare ediyor şu anda. Bunların istekleri bu; bunu sizlerle
paylaşıyorum.
Sayın Bakanımız
gerekçesinde diyor ki -tabiî, o günleri görmedi Bakanımız, 2001 tarihinde
kapatıldı bu banka- "buna göre, bulunduğu yerleşim birimi belde olan,
sürekli zarar eden, kaynak toplama -kaynak toplayamaz; kredi vermedik- kaynak
kullandırma..." O vatandaşlar inek kredisi istedi, koyun kredisi istedi,
elma yetiştirmek için, elma bahçesi yapmak için krediler istedi; bir türlü
verilmedi. Şu anda oranın halkı üretmek istiyor, onun için bu bankanın
açılmasını istiyoruz.
Buradan yararlanacak
köylerimizi söylüyorum: Antalya İline bağlı, hemen yanında, Çukurca, Karakuyu,
Leylek, Yakaköy, Çaykenarı, Köseler; yine bizim Bucakımızın Uğurlu,
Kızılcaağaç, Yüreğil, Anbahan (Heybeli), Ürkütlü, Yuva... Bu köyler bu bankadan
yararlanıyorlardı; ama, ellerindeki değeri kaybedince, mevduatlarını... Onlar,
başka yerdeki mevduatlarını da buraya getirme sözü veriyorlar şu anda. Bizim
Burdurlumuz tasarrufu sever, tasarrufu vardır. Lütfen, bu Ziraat Bankasını
Bucakımızın şirin beldesi Kızılkaya'ya kazandıralım. Birkaç kişiyle
çalıştırılabilir; 1 idareci, 2 memur, 1 bankamatik istiyoruz. Sayın grup
yetkililerimizden, Sayın Başbakan Yardımcımızdan bunu rica ediyorum.
Bu duygularla, Yüce
Heyete saygılarımı, sevgilerimi sunuyorum.
Teşekkür ederim. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederim
Sayın Özkan.
2. -
Malatya Milletvekili Ferit Mevlüt Aslanoğlu'nun, Halkbankın özelleştirilmesine
ilişkin Devlet Bakanından sözlü soru
önergesi (6/639) ve yazılı soruya çevrilmesi nedeniyle konuşması
BAŞKAN - Soruyu
cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok.
Buna göre, bu önerge, üç birleşim
içinde cevaplandırılmadığı için, İçtüzüğün 98 inci maddesinin son fıkrası
uyarınca yazılı soruya çevrilecektir; dolayısıyla, gündemden çıkarılmıştır.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU
(Malatya) - Sayın Başkanım, söz istiyorum.
BAŞKAN - Buyurun efendim.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU
(Malatya) - Sayın Başkanım, Yüce Meclisin çok değerli milletvekilleri; bazı
değerler var ki, ülkenin kalkınmasında, ülkenin ekonomik kalkınmasında yön
verici değerlerdir; bunlar özelleştirilemez. Finansman... Ülke ekonomisine yön
veren bir kurum; yön verir. Bazı değerler özelleştirilemez.
Halk Bankasının
özelleştirilmesi yönünde çalışmalar olduğunu hep duyuyoruz. Halk Bankası,
esnafın bankası; Türkiye'de, küçük esnafın, küçük sanayicinin bankası. Eğer bir
ülkede finansmanı özelleştirirseniz... Yani, bir Ziraat Bankası, bir Halk
Bankası, Türk ekonomisinin dinamizminde çok önemli rol oynayan bankalardır.
Eğer, bugün, Türk sanayiinde, Türkiye'nin her kesiminde Türk ekonomisi bu hale
geldiyse, Halk Bankasının çok büyük rolü vardır. Şimdi, soruyorum size; esnaf
mı Halk Bankasını bu hale getirdi; niye özelleştiriyorsunuz?! O zaman, bu esnaf
ne olacak; bu küçük sanayici ne olacak? Kendi ülkemizde kendi katmadeğerimizi
yaratan bu insanları kimlerin eline terk edeceğiz? Bu bir devlet politikasıdır.
Bu bir sosyal politikadır. Onun için, Halk Bankası özelleştirilemez. Ne
olursunuz, Halk Bankasını özelleştirme lafını bir daha etmeyelim; çünkü, bu,
ülkenin temel kaynaklarını değerlendiren bir kurumdur.
Soruyorum size; Halk
Bankasının bir tek kuruş esnaf kredisi battı mı, tek bir kuruş?.. Biliyorsunuz,
esnaf kefalet kooperatifi aracılığıyla veriyor. Ödemediğin gün... Herkes
ödüyor. Halk Bankasının esnafa yönelik verdiği bir tek kuruş kredi sorunu
olmamıştır. Eğer birisi ödeyemezse, imece usulüyle ödeniyor.
Soruyorum size; bugüne
kadar Halk Bankasının görev zararı, acaba, esnafa verilen krediden mi
oluşmuştur; asla, gününde tıkır tıkır aldığı bir kredidir. Ülke ekonomisinin
daha iyi bir yere gitmesi için, o zaman, dönelim, Halk Bankası, bir tek, esnafa
ve küçük işletmeciye, küçük sanayiciye kredi versin, bunların finansman
sorununu çözsün. Bu ülkenin temel sorunu finansman sorunudur.
Bu ülkede biz bu
insanlara para verirsek, bu insanlara uzun vadeli finansman sağlarsak, bu
insanlar, özellikle küçük vilayetlerde çok büyük katmadeğer yaratır. Bu
insanlar bugün, bir kuruş kredi alamıyor. Bu insanlar bugün, bir kuruşluk
araç-gereç kredisi alamıyor. Siz, küçük esnafın, küçük sanayicinin, orta
ölçekli, uzun vadeli kredilerini Halk Bankasından karşılayın, Halk Bankası, bir
tek, esnafın, küçük sanayicinin, küçük işletmecinin bankası olsun, bak bakayım,
Türkiye'deki, özellikle bu küçük illerimizde ticarî yaşam nereye gidiyor...
İsmi Halk Bankası; ama,
bunların sıkıntısı... Esnaf kefalet kooperatifleri dışında, özellikle
Anadolu'daki ve Türkiye'nin her tarafındaki orta ölçekli firmalar kredi
bulamıyor; sorun burada. Eğer, bunlar, gerek araç-gereç gerekse orta vadeli
işletme kredisi bulduğu zaman, inanın, bu insanlar, ülke ekonomisinin
kalkınmasında çok büyük katmadeğer yaratır.
Böyle bir sorun varken,
Halk Bankasının özelleştirilmesi gibi bir konuyu ülke gündemine getirmek son
derece yanlıştır. Bu açıdan, esnafı, özellikle ihracata yönelik esnafı, bunlar
özendirilerek, bunlara uzun vadeli kaynak yaratılarak... Baktığınız zaman diğer
ülkelere, sadece bir çiçeğini satmak için beş yıl vadeli kredi veriyorlar;
pamuk üreticisine -bugün Türkiye'de Amerikan pamukları var- Amerikan hükümeti
üç yıl vadeli kredi veriyor. Yani, nedir; satıyor ürününü, gününde parasını tiko
alıyor; bu adam o zaman çok iş yapar. Türkiye'de esnafın en büyük sorunu ise,
eğer mal satamıyorsa bir yere... Tek sorun finansman politikamızın olmaması.
Şu anda devletin elinde
iki banka var; Ziraat Bankası tarıma yönelik, Halk Bankası esnafa yönelik. Biz
bu iki kurumu da çökertirsek, Türkiye'deki esnafı, Türkiye'deki özellikle
-zaten yok ama- tarım kesimini çok zor durumda bırakırız. Bu nedenle, Halk Bankasını
özelleştirme kavramını, lütfen, hükümetimiz gündeminden çıkarsın.
Teşekkür ediyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür
ediyorum Sayın Aslanoğlu.
Sayın milletvekilleri,
Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanımız Sayın Hilmi Güler ve İçişleri Bakanımız
Sayın Abdülkadir Aksu, Başkanlığımıza yazılı olarak müracaatta bulunmuşlar ve
Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanımız 3 üncü, 6 ncı, 34 üncü ve 39 uncu sırada yer
alan soruları; aynı şekilde, Sayın İçişleri Bakanımız da, 14 üncü, 15 inci, 17
nci, 36 ncı ve 38 inci sırada yer alan soruları beraber cevaplandırma talebinde
bulunmuşlardır; sırası geldiğinde dikkate alınacaktır.
Sayın milletvekilleri,
birleşime 5 dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 16.42
İKİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 17.05
BAŞKAN : Başkanvekili İsmail ALPTEKİN
KÂTİP ÜYELER : Harun TÜFEKCİ (Konya), Ahmet KÜÇÜK
(Çanakkale)
BAŞKAN - Sayın
milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 28 inci Birleşiminin İkinci
Oturumunu açıyorum.
Şimdi, sözlü sorular
kısmının 3, 6, 34 ve 39 uncu sıralarındaki soruları okutuyorum:
VII. - SORULAR VE CEVAPLAR (Devam)
A) SÖZLÜ SORULAR VE CEVAPLARI (Devam)
3. - Adana
Milletvekili Atilla Başoğlu'nun, yabancı şirketlerin Doğu ve Güneydoğu
Anadolu'daki petrol arama faaliyetlerine ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar
Bakanından sözlü soru önergesi (6/645) ve Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanı Mehmet
Hilmi Güler'in cevabı
4. - Adana
Milletvekili Atilla Başoğlu'nun, petrol aramalarında gerekli derinliğe
inilmediği iddialarına ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanından sözlü soru
önergesi (6/651) ve Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanı Mehmet Hilmi Güler'in cevabı
5. - İzmir
Milletvekili Vezir Akdemir'in, tüplügaz sektöründeki dağıtım payları ile vergi
oranına ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanından sözlü soru önergesi
(6/697) ve Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanı Mehmet Hilmi Güler'in cevabı
6. -
Balıkesir Milletvekili Sedat Pekel'in, organize sanayi bölgelerindeki elektrik
ve yatırım indirimlerinin kaldırılmasına ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar
Bakanından sözlü soru önergesi (6/704) ve Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanı Mehmet
Hilmi Güler'in cevabı
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın
Sayın Enerji Bakanı Hilmi Güler tarafından sözlü olarak cevaplandırılması
hususunu saygılarımla arz ederim.
Atilla Başoğlu
Adana
1. Türkiye'nin doğusunda
ve güneydoğusunda petrol arama ruhsatları olan yabancı şirketler hangileridir?
2. Söz konusu şirketlere
arama ruhsatları hangi süreler ve nereler için verilmiştir?
3. Bu şirketlerin
ruhsatlarının süreleri terör olayları sebebiyle forsmajör duruma düşmeleri
gerekçesiyle uzatılmış mıdır?
4. Yukarıda anılan
gerekçelerle ruhsatların sürelerinin uzatılması ne zamandan beridir
uygulanmaktadır?
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın
Sayın Enerji Bakanı Hilmi Güler tarafından sözlü olarak cevaplandırılması
hususunu saygılarımla arz ederim.
Atilla Başoğlu
Adana
1. Türkiye'nin petrol
varlığının 5 000 metreden daha derinlerde olduğu bilinmesine rağmen niçin 3 000
metreden daha derine inilmemekte ısrar edilmektedir?
2. 5 000 metreden daha
derinlere inme kapasitesine sahip sondaj makinelerimiz şu anda nerede
bulunmaktadır? Depolarda bekletilmekte midir; yoksa, 5 000 metre kapasitenin
altında mı kullanılmaktadır?
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın
Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanı Sayın Hilmi Güler tarafından sözlü olarak
yanıtlanmasını arz ederim.
Vezir Akdemir
İzmir
Tüplügaz sektöründe
faaliyet gösteren satış bayii üyelerimiz kâr marjlarının 1.7.1998 tarihinde
yürürlüğe giren otomatik fiyatlandırma mekanizmasıyla birlikte sent bazında hesaplandığını
belirtmişlerdir.
1- Bakanlar Kurulu
kararıyla LPG tüplügaz sektöründe anadağıtım şirketi ve satış bayii olarak
faaliyet gösteren firmaların toplam brüt geliri 22 sent/kg olarak
belirlenmiştir. Bu gelirin 12 sentlik bazında satış bayiine, 10 sentlik bölümü anadağıtım
şirketine verildiği, bu uygulamanın satış bayisini mağdur ettiğinden dolayı, 15
sent/kg bazında satış bayiine, 7 sent/kg bazında bölümü ana dağıtım şirketine
verilemez mi?
2- Zorunlu tüketim
malları sınıfında yer alan tüplügaz lüks bir mal gibi Özel Tüketim Vergisi
kapsamında değerlendirilmektedir. Bu nedenle tüplügazlar yüzde 76 gibi yüksek
bir oranla vergilendirilmektedir. Bu sahada faaliyet gösteren işletmelerin
faaliyetlerini sürdürebilmeleri için vergi oranları düşürülemez mi?
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın
Enerji Bakanı Sayın Hilmi Güler tarafında sözlü olarak yanıtlanmasını arz
ederim. 24.7.2003
Sedat Pekel
Balıkesir
Organize sanayi
bölgelerinin sanayiciye altyapı ve enerji hizmetlerini kusursuz ve profesyonel
bir şekilde sunmaları, sanayici taleplerine yeterli karşılığı vermelerini
sağlayan yüzde 5 enerji uygulaması 1.4.2003 tarihinden itibaren TEDAŞ
tarafından kaldırılmıştır. Bu nedenle;
1- TEDAŞ'tan elektrik
enerjisi alan OSB'lere yüzde 5'lik indirim sağlanması ne gerekçelerle
kaldırılmıştır?
2- Organize sanayi
bölgelerinin tüketim miktarına bakılmaksızın serbest tüketici olarak kabul
edilmesini sağlayacak mısınız?
3- Organize sanayi
bölgelerinde yüzde 100 olan yatırım indirimleri neden kaldırılmıştır?
4- Yatırım indirimi
olanaklarını ya da benzer bir uygulamayı gerçekleştirmek için çalışmalarınız
var mı?
BAŞKAN - Sayın
milletvekilleri, 3 üncü, 6 ncı, 34 üncü ve 39 uncu sıralardaki sorulara Enerji
ve Tabiî Kaynaklar Bakanımız Sayın Hilmi Güler müştereken cevap vereceklerdir.
Buyurun Sayın Bakan.
Size, bu sorulara cevap
verecek kadar süre veriyorum.
ENERJİ VE TABİÎ KAYNAKLAR
BAKANI MEHMET HİLMİ GÜLER (Ordu) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Adana
Milletvekili Sayın Atilla Başoğlu'nun Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgelerinde
petrol arama ruhsatı sahibi yabancı şirketlere ilişkin sorularına cevaplarımı
arz ediyorum.
Ülkemizde, Güneydoğu
Anadolu ve Doğu Anadolu Bölgelerinde faaliyet gösteren yabancı petrol arama
şirketleri aşağıda verilmektedir:
Aladdin Middle East Ltd.
Avenue Energy Inc.
Petroleum Exploration
Mediterranean Inc.
Chevron Texaco
International Ltd.
Transmediterranean Oil
Company Ltd.
Amity Oil International
Pty. Ltd.
Southwind Energy, Llc.
Medison Oil Turkey Inc.
Bunların dışında,
Dorchester Master Limitet Partnership Şirketi, anılan bölgelerde sahip olduğu
petrol arama ruhsatlarını 2003 yılı haziran ayında terk etmiştir.
Ülkemizde, 6326 sayılı
Petrol Kanununa göre, petrol arama ruhsatnameleri dörder yıllık sürelerle
verilmektedir. Ruhsat süreleri, adı geçen kanunun 55/2 nci maddesi gereğince,
ilk olarak, şirketlerin faaliyetlerine iyi niyetle devam ettiklerinin tespiti
şartıyla iki yıl olarak verilmekte; daha sonra, teminat karşılığında ve
Bakanlar Kurulu kararıyla ve uzatılan süre içerisinde en az 1 adet arama kuyusu
açması şartıyla iki yıl daha uzatılmaktadır.
Kanun gereği, bir arama
ruhsatnamesinin süresi, en çok sekiz yıldır. Petrol İşleri Genel Müdürlüğünce,
6326 sayılı Petrol Kanunu hükümleri, yerli veya yabancı tüm şirketlere eşit
olarak uygulanmaktadır. 2004 yılı nisan ayı sonu itibariyle, Medison Oil Turkey
Şirketinin Adıyaman ve Şanlıurfa İlleri sınırları dahilinde kalan 1 adet,
Petroleum Exploration Mediterranean Şirketinin Van İli sınırları dahilinde
kalan 8 adet, Chevron Texaco International Limitet Şirketinin Mardin, Siirt,
Hakkâri İlleri sınırları dahilinde kalan 5 adet, Aladdin Middle East Limitet
Şirketinin Mardin ve Şırnak İlleri sınırları dahilinde kalan 1 adet,
Transmediterranean Oil Company Şirketinin Diyarbakır, Mardin, Kilis ve Gaziantep
İlleri sınırları dahilinde kalan 2 adet, Amity Oil International Şirketinin
Diyarbakır, Mardin ve Batman İlleri sınırları dahilinde kalan 1 adet petrol
arama ruhsatnameleri bulunmaktadır.
Ayrıca, söz konusu
şirketlerden Aladdin Middle East Limitet ile Transmediterranean Oil Company
şirketlerinin Mardin, Diyarbakır ve Siirt İlleri sınırları dahilinde kalan
müşterek 4 adet; Aladdin Middle East Limitet ile Ersan Petrol Sanayii Anonim
Şirketlerinin Diyarbakır İli sınırları dahilinde kalan müşterek 6 adet;
Alaaddin Middle East Limitet ile Southwind Energy Şirketlerinin Şanlıurfa ve
Mardin İlleri sınırları dahilinde kalan müşterek 9 adet; Aladdin Middle East
Limitet, Ersan Petrol Sanayii AŞ ve Güney Yıldızı Petrol Üretim, Sondaj,
Müteahhitlik ve Ticaret Anonim Şirketlerinin Adıyaman İli sınırları dahilinde
kalan müşterek 1 adet; Transmediterranean Oil Company Limitet, Ersan Petrol
Sanayii AŞ ve Güney Yıldızı Petrol Üretim, Sondaj, Müteahhitlik ve Ticaret
Anonim Şirketlerinin Siirt, Batman, Mardin, Şırnak İlleri sınırları dahilinde
kalan müşterek 2 adet; Aladdin Middle East Limitet, Ersan Petrol Sanayii AŞ ve
Avenue Energy Şirketlerinin Diyarbakır ve Adıyaman İlleri sınırları dahilinde
kalan müşterek 4 adet petrol arama ruhsatnameleri bulunmaktadır.
6326 sayılı Petrol
Kanununun 122 nci maddesi "tabiî afetler, harp, isyan ve diğer mücbir
sebepler petrol ameliyatına tesirleri nispetinde petrol hakkı sahibinin hak ve
vecibelerini talik eder ve bu hak ve vecibelerinde tâbi olduğu müddetler mücbir
sebebin devamı müddetine müsavi miktarda uzatılır" hükmünü içermektedir.
Ülkemizde, olağanüstü hal
uygulaması ilk olarak 19.7.1987 tarihinde başlamış ve 30.11.2002 tarihinde de
kaldırılmıştır. Bu nedenle, olağanüstü halin uygulandığı illerin sınırları
dahilinde kalan petrol arama ruhsatnamelerinin süreleri, şirketlerin bölgedeki
terör olayları nedeniyle faaliyetlerinin aksadığı ve yükümlülüklerini yerine
getirme hususunda zorluklar yaşadıklarının tespiti üzerine, her defasında birer
yıl sürelerle, yukarıda belirtilen madde gereğince uzatılmıştır. Dolayısıyla,
Sayın Atilla Başoğlu'nun sorduğu soruların cevaplarını bu şekilde özetlemiş
oluyorum.
Adana Milletvekili Sayın
Atilla Başoğlu'nun petrol aramalarına ilişkin sorduğu ikinci grup sorular için
cevabımı arz ediyorum:
Bilindiği üzere, petrol
ve doğalgaz arama faaliyetlerinin kapsamında yapılan yoğun jeolojik ve jeofizik
çalışmalar sonucunda, yeraltı katmanlarının yapısı ve petrol bulunabilecek
tabakaların derinliği belirlenmektedir; bunun sonucuna göre, çeşitli
derinliklerde sondajlar yapılmaktadır; elde edilen veriler daha derinlere
inilmesini gerektirdiğinde derin kuyular da açılmaktadır.
Bu kapsamda, Türkiye'nin
petrol varlığının 5 000 metreden daha derinlerde olduğuna dair kanıtlanmış
bilimsel bir veri mevcut olmadığı için, şu andaki sondajlarımız 5 000 metrenin
altında olmaktadır. Bu tür iddialar sık sık ortaya atılıyor; ancak, olasılıktan
öte, bilimsel bir değeri, maalesef, şu andaki verilerimize göre yok.
Türkiye Petrolleri Anonim
Ortaklığı Genel Müdürlüğü, kuruluşundan bugüne kadar 2 243 kuyu açmıştır. 2002
yılının sonuna kadar, 3 000 metrenin üzerinde 328 kuyu, 5 000 metrenin
üzerindeyse 6 kuyu açılmış bulunmaktadır. Yalnız, şu anda, yaptığımız
analizlerde, biz, bu ihtimalin olup olmadığını tekrar gözden geçiriyoruz, her
ne kadar çok zayıf bir ihtimal bile olsa bunu gözden geçiyoruz ve 5 000
metrenin üzerinde kuyu açmamız gerekiyorsa da, onu da tereddüt etmeden açacağız.
Bu arada, Türkiye
Petrolleri Anonim Ortaklığı Genel Müdürlüğünün faal olan 23 sondaj makinesi
mevcuttur. Bunların içinde, 5 000 metre ve daha üstü kapasiteli 7 adet sondaj
makinemiz bulunmaktadır. Yani, eğer böyle bilimsel bir veri 5 000 metrenin
üzerinde kuyu açmamızı gerektiriyorsa, 7 tane sondaj makinemiz vardır ve
bunları kullanmamız mümkündür. Bu makinelerden F-320/6 sondaj makinesi Batman
bölgesine bağlı, Üçbasamak-3 kuyusunda, halen 3 290 metrede sondaj yapmaktadır.
F-320/3 sondaj makinesi, Kuzey Marmara-9 nolu kuyuda 800 metrede sondaj
yapmakta. Bunların dışında, 3DH/F-250 sondaj makinesi de, Mardin-Midyat
Mehmetçik-1'de sondajını tamamlamış, Batman-Beyçayır Kuyusuna nakledilmektedir.
Diğer makinelerden F-320/4 Trakya'da, F-320/5 Batmanda, F-320/2 ve F-320/7
Adıyaman park sahasında bulunmaktadır.
Yalnız, bu arada yeri
gelmişken söyleyeyim. Petrol arama faaliyetlerine yoğun bir şekilde devam
etmekteyiz. Geçen seferki sondajların 2 katı kadar sondaj yapmış bulunmaktayız.
Bu yıl da buna, büyük ölçüde, daha da yüksek oranlarda devam edeceğiz.
Bu arada denizlerde
sondaj yapmaktayız. Bildiğiniz gibi, Akçakoca Ayazlı-1'de ticarî değerde
doğalgaz bulduk. Akçakoca açıklarında
denizde, nisan-mayıs aylarında da beş ayrı yerde daha doğalgaz sondajı
yapacağız.
Onun dışında, 2005
Haziran ayında da, Doğu Karadeniz'de petrol sondajı yapacağız. Bunu BP'yle
ortak olarak yapıyoruz ve şu anda Artvin-Hopa açıklarında sondaj çalışmaları
yapmayı planlıyoruz. Önce, muhtemelen 2 000 metre derinlikte denizin dibini
bulacağız, ondan sonra da muhtemelen 3 000-3 500 metre daha karayı delerek
rezervlere ulaşmaya çalışacağız. Şu anda var veya yok demiyoruz; mutlaka sondaj
yapmamız şart ve gözümüzle görmemiz lazım, onun için ihtiyatlı davranıyoruz.
Şimdi, İzmir Milletvekili
Sayın Vezir Akdemir tarafından tarafıma yöneltilen LPG sektöründe faaliyet
gösteren satış bayilerinin kâr marjlarına ilişkin sorulara cevabımı sunuyorum:
Ülkemizde petrol
ürünlerinin fiyatları 14.3.1998 tarih ve 23286 sayılı Resmî Gazetede
yayımlanarak, 1 Temmuz 1998'de yürürlüğe giren 98/10745 sayılı Kararname ile bu
kararnamenin işleyişine yönelik olarak çıkarılan Petrol İşleri Genel Müdürlüğünün
98/3 sayılı Bakanlığın Tebliği çerçevesinde, dış piyasa fiyatları ve dolar
kurunda ortaya çıkan değişikliklere bağlı olarak rafineriler ve akaryakıt
dağıtım şirketleri tarafından serbest piyasa koşullarına göre -bunun altını çizerek
söylüyorum- belirlenmek üzere otomatik bir mekanizmaya bağlanmıştır.
Aynı kararnamenin 11 inci
maddesinde belirtildiği gibi, LPG dağıtım şirketleri ile bayilerin toplam
dağıtım payları -ki, bunların içine, fire, masraf ve kâr dahildir- dolar
bazında sabitlenmiştir. Dolar bazında sabitlenen söz konusu bu değerler, fiyat
değişim tarihlerinde geçerli olan kur üzerinden Türk Lirasına çevrilerek
fiyatlara yansıtılmaktadır. Tabiî ki, toplam olarak belirlenen dağıtım
paylarının paylaşımı rekabet şartları içerisinde bayi ile dağıtım şirketleri
arasında tespit edilmektedir, buna müdahalemiz yoktur; kendileri bu işi
yapıyorlar. Dolayısıyla, petrol ürünleri fiyatları içerisinde yer alan Özel
Tüketim Vergisinin; yani, ÖTV'nin tespiti ve tahsili Maliye Bakanlığının yetki
alanı içerisinde bulunmaktadır; ancak, Özel Tüketim Vergisi kapsamında
değerlendirilen LPG'den -ki, bundan tüplügaz diye bahsediyoruz" alınan ÖTV
miktarı, diğer akaryakıt ürünlerinden; yani, benzin, motorin ve gazyağından
alınan ÖTV miktarından daha düşüktür.
Bir de, ayrıca, Hükümet
olarak, tüpgazda olan fiyat ayarlamalarında olayın sosyal boyutunu da
düşünerek, bunu mümkün olduğu kadar halkımıza yansıtmamaya çalışıyoruz. Bu da,
bizim, olayın sosyal boyutunu ele alarak düzenlediğimiz bir politikamızdır.
Balıkesir Milletvekili
Sayın Sedat Pekel'in organize sanayi bölgelerinde yüzde 5'lik enerji indirimi
uygulamalarına ilişkin tarafıma yönelttiği 1 ve 2 nci sorularına cevaplarım şu
şekildedir:
Enerji Piyasası Düzenleme
Kurumu tarafından yayımlanan Tarifeler Yönetmeliğinin 22 nci maddesine göre,
tarifeleri düzenlemeye tabi tüzelkişilerin tarife önerileri hazırlanırken,
temel abone gruplarının yanı sıra, alt gruplar ya da bölgesel özellikler ve yük
eğrilerine göre yeni abone grupları önerilebileceği hususu yer almaktadır;
ancak, aynı abone grubuna dahil edilen tüketicilerin, benzer maliyet yapısına
ve benzer tüketim veya talep yapısına sahip olması zorunludur. Bu çerçevede,
benzer maliyet yapısına ve benzer tüketim veya talep eğilimine sahip olmayan ve
çeşitli abone gruplarını bünyesinde barındıran organize sanayi bölgelerinin,
farklı bir abone grubu olarak tanımlanmasına imkân bulunmamaktadır. Bu, kanunun
bir gereğidir; bunun bizim Hükümetimizle bir alakası yok.
Ayrıca, 3 Mart 2001
tarihli Elektrik Piyasası Kanununda, hiçbir abone grubuna ya da tüketiciye
tarife üzerinden indirim yapılmaması esas alınmıştır. Belirli bir bölgedeki
tüketicilerin ya da belirli abone gruplarının desteklenmesi hususu ise ancak
"belirli bölgelerde ve/veya belirli amaçlara yönelik olarak tüketicilerin
desteklenmesi amacıyla sübvansiyon yapılması gerektiğinde, bu sübvansiyon,
fiyatlara müdahale edilmeksizin, miktarı ile esas ve usulleri Bakanlığın
teklifi ve Bakanlar Kurulu kararıyla belirlenmek üzere söz konusu tüketicilere
geri ödeme şeklinde yapılır" hükmünün yer aldığı Kanunun 13 üncü
maddesinin (c) bendi çerçevesinde yapılabilmektedir.
Serbest tüketici limiti
ile perakende satış lisansı alma usul ve esasları, Enerji Piyasası Düzenleme
Kurumu tarafından belirlenerek ilgili mevzuatta yayımlanmıştır. Konuya ilişkin
olarak, Enerji Piyasası Düzenleme Kurumunun, TEDAŞ Genel Müdürlüğüne muhatap,
24 Şubat 2003 tarih ve 747 sayılı yazısında, "OSB'lere -yani, organize
sanayi bölgelerine- elektrik enerjisinin satışı hususu ise kanundaki serbest
tüketici tanımı dikkate alınarak, Elektrik Piyasası Serbest Tüketici Yönetmeliğinin
5 inci maddesiyle düzenleme altına alınmıştır. Buna göre, iletim sistemine doğrudan
bağlı tüketiciler ile yıllık elektrik enerjisi tüketimleri itibariyle kurul
tarafından belirlenen elektrik enerjisi miktarından daha fazla tüketimde
bulunan gerçek ve tüzelkişiler serbest tüketici olarak tanımlanmaktadır. 3 Mart
2003 tarihinden başlamak üzere, Elektrik Piyasası Serbest Tüketici
Yönetmeliğinin 5 inci maddesinin ikinci fıkrası (c) bendi çerçevesinde, bir
araya gelerek tek bir tüzelkişilik oluşturan birden fazla tüketicinin, bir
önceki takvim yılına ait toplam elektrik enerjisi tüketimlerinin serbest
tüketici limitini geçmesi, tedarikçi ile söz konusu tüzelkişiliği ikili anlaşma
yapması ve tüzelkişilik çatısı altında, tüketicilerin elektrik enerjisi
tüketimlerinin tek bir ortak sayaçtan ölçülmesi kaydıyla, serbest tüketici
niteliği kazanılması da mümkündür.
Bu itibarla, OSB
tüzelkişiliğinin bu hükmün kapsamına girmesi halinde, serbest tüketici olarak
elektrik enerjisi satın alması olanak dahilindedir. Ancak, serbest tüketici
niteliği kapsamında satın alınan bu enerjinin tüketicilere satılması, bir
piyasa faaliyeti olan perakende satış faaliyetinin kapsamına girdiğinden,
lisans sahibi olmayan tüzelkişiler tarafından yapılabilmesi mümkün
değildir" denilmektedir.
Ayrıca, Elektrik Piyasası
Serbest Tüketici Yönetmeliğinin 7 nci maddesinde "gerçek veya
tüzelkişilerin, otoprodüktör grubu lisansı, bir tüzelkişinin ortağı olması veya
bir organize sanayi bölgesinde yer alması, serbest tüketici niteliği
kazanmalarından doğan tedarikçilerini seçme haklarını ortadan kaldırmaz"
denilmektedir.
4628 sayılı Elektrik
Piyasası Kanununda serbest tüketicinin "Kurul tarafından belirlenen
elektrik enerjisi miktarından daha fazla tüketimde bulunması veya iletim
sistemine doğrudan bağlı olması nedeniyle tedarikçisini seçme serbestisine
sahip gerçek veya tüzelkişi" şeklinde tanımlanmış olması nedeniyle,
sadece, iletim sistemine doğrudan bağlı olan tüketiciler, tüketim miktarına
bakılmaksızın serbest tüketici olup, dağıtım sistemine bağlı olan OSB'lerin,
tüketim miktarlarına bakılmaksızın serbest tüketici olarak kabul edilmesi
mümkün olamamaktadır.
Üçüncü ve dördüncü soru
Bakanlığım ilgi alanına girmemekte olup, konu Maliye Bakanlığı ve Başbakanlık
Hazine Müsteşarlığının sorumluluk alanında bulunmaktadır.
Bu arada, yeri gelmişken
söyleyeyim; biz, elektriğe herhangi bir zam yapmış filan değiliz ve iktidara
geldiğimiz günden bugüne kadar -ki, yirmidört aydan fazla oldu- elektriğe zam
yapmadığımız gibi, indirimler yaptık. Bunu yaparken de, bütçeye yük olmadan,
tamamıyla, işi, bir enerji yönetimi şeklinde ele aldık; yerli kaynaklara, suya
ve kömüre ağırlık vererek, bir de -mobil santrallar başta olmak üzere- pahalı
olan üretimi durdurarak yaptık ve neticede de, iki yıldır -yirmidört ayı da
geçti- elektriğe zam yapmadığımız gibi, indirimler yaptık; bunu da, zaten,
faturalarınızdan görebilirsiniz.
Hepinize saygılar
sunuyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür
ediyoruz Sayın Bakan.
Efendim, 3, 6, 34 ve 39
uncu sıradaki sorular Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanı Sayın Hilmi Güler
tarafından cevaplandırılmıştır.
Soru sahiplerinin,
yerinden, kısa bir açıklama ya da açıklanmasını istedikleri hususlar konusunda
bir talep hakları var.
Buyurun Sayın Akdemir;
kısa ve öz rica ediyorum.
VEZİR AKDEMİR (İzmir) -
Sayın Başkan, çok teşekkür ediyorum.
Öncelikle, sorumu
cevaplandırdığı için Sayın Bakana da teşekkür etmek istiyorum; ancak, cevabımı
tam net alamadım. Benim buradaki sorum fiyatların düşük oluşuyla ilgilidir;
Sayın Bakan o konuda bir açıklık getirmedi.
2000/1858 sayılı Bakanlar
Kurulu Kararıyla, LPG (tüplügaz) sektöründe anadağıtım şirketi ve satış bayii
olarak faaliyet gösteren firmaların toplam brüt geliri 22 sent/kg olarak
belirlenmiştir. Belirlenen 22 sentlik brüt gelirin 12 sentlik dilimini bayie
veriliyor, geriye kalan 10 sentlik dilimini ise anadağıtım şirketleri
almaktadır.
Burada söz konusu olan,
bayiin almış olduğu 12 sentlik dilimin düşük oluşudur. Sayın Bakana, bu 12
sentlik dilimin artışı söz konusu mudur değil midir, onu sormak istemiştim.
Bir de, tüpler,
özellikle, evde, mutfaklarda kullanılan tüpler sık sık zam almaktadır. Örnek
olarak, 1998 yılından bugüne kadar ev tüpü fiyatları 1 282 kat artarken, dolar
Türk Lirası karşısında yaklaşık yüzde 461 değer kazanmıştır. Buradan görülüyor
ki, mutfakta kullanılan tüp, dolara göre kat kat artmaktadır. Bununla ilgili
bir açıklama alamadık. Tüp fiyatlarının yükselmemesi talebinde bulunmaktayım.
Çok teşekkür ederim.
BAŞKAN - Teşekkür
ediyoruz Sayın Akdemir.
Başka söz talebi?.. Yok.
Bu sorular Sayın Bakan
tarafından cevaplandırılmıştır.
7. - Adana
Milletvekili Atilla Başoğlu'nun, ilaçta klinik paketlemeye gidilip
gidilmeyeceğine ilişkin Sağlık Bakanından sözlü soru önergesi (6/646)
BAŞKAN - Cevap verecek
Sayın Bakan?... Yok
Ertelenmiştir.
8. - Sivas
Milletvekili Nurettin Sözen'in, iş akitleri feshedilen Div-Han Demir Madeni
çalışanlarına ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/647)
BAŞKAN - Cevap verecek
Sayın Bakan?.. Yok.
Ertelenmiştir.
9. -
Antalya Milletvekili Osman Özcan'ın, ABD'nin Kuzey Irak'ta bölücü terör
örgütüne destek verdiği iddialarına ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi
(6/652) ve İçişleri Bakanı Abdülkadir Aksu'nun cevabı
BAŞKAN - Cevap verecek
Sayın Bakan?.. Burada.
Soruyu okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın
Başbakan Sayın Recep Tayyip Erdoğan tarafından sözlü olarak cevaplandırılmasını
arz ederim. 10.8.2003
Osman Özcan
Antalya
1 - MGK toplantısına
sunulan istihbarat raporuna göre, ABD yetkilileri ile PKK/KADEK arasında, Kuzey
Irak'ta 3 ayrı temas gerçekleşmiştir; Cemal Bayık, Osman Öcalan ve Ali Haydar
Kaytan ile. Böylece, Özel Timin gözaltına alınması Cemal Bayık'ı yakalanmaktan
kurtarmıştır. Bu operasyon PKK/KADEK-ABD işbirliği değil midir?
2- PKK/KADEK
televizyonunun Kuzey Irak'ta tekrar faaliyete geçirilmesi için ABD
yetkililerinin malzeme ve teçhizat yardımı yaptığı doğru mudur?
3- Amerika Birleşik
Devletlerinin PKK/KADEK terör örgütü ile AKP'nin bilgisi dahilinde görüştüğünü,
ABD Büyükelçisi itiraf etmiştir. Bu ve buna benzer durumları TBMM'nin gizli bir
oturumunda görüşmeyi düşünüyor musunuz?
4- Irak'a işgal
kuvvetlerinin yerleşmesinin arkasından ülkemizde PKK/KADEK terör örgütünün
faaliyetlerinin artması bir rastlantı mıdır? Bilinen odur ki, ABD ülkemize
karşı dostluğa sığmayan tavırlar içindedir. ABD'ye karşı hangi önlemleri almayı
düşünüyorsunuz?
BAŞKAN- Soruyu İçişleri
Bakanımız Sayın Aksu cevaplandıracak.
Buyurun Sayın Bakan.
İÇİŞLERİ BAKANI
ABDÜLKADİR AKSU (İstanbul)- Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım;
Antalya Milletvekili Sayın Osman Özcan tarafından Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına sunulan ve Sayın Başbakanımızca, kendileri adına tarafımdan
cevaplandırılması tensip edilen, Amerika Birleşik Devletlerinin Kuzey Irak'ta
bölücü terör örgütüne destek verdiği iddiasına ilişkin sözlü soru önergesini
cevaplandırmak için söz almış bulunuyorum; bu vesileyle, Yüce Heyetinizin siz
saygıdeğer üyelerini selamlıyorum.
Soru önergesinde ifade
edildiği biçimde, Amerika Birleşik Devletlerinin çeşitli şekilde Kuzey Irak'ta
bölücü terör örgütüne yardım yaptığına ilişkin elimizde teyit edilmiş bir bilgi
bulunmamaktadır. Bilindiği üzere, 11 Eylül saldırıları, başta Amerika Birleşik
Devletleri olmak üzere uluslararası toplumu terör olaylarına karşı daha duyarlı
hale getirmiştir. ABD'nin Irak'a vaki müdahalesinin arka planındaki sebeplerden
birinin de uluslararası terörle mücadele olduğu, anılan ülkenin yetkili
makamlarınca açıklanmış bulunmaktadır. Öte yandan, ABD'nin, -her üç adıyla da;
yani, PKK, KADEK ve KONGRA-GEL- bu terör örgütünü, terör örgütleri listesine
alarak, dünya kamuoyuna deklare ettiğini de biliyoruz.-
Meseleyi, bu bağlamda
değerlendirdiğimizde, ABD'nin, PKK terör örgütüne yardım anlamına gelecek her
türlü yaklaşımdan uzak durmasının, kendilerinin genel politikalarıyla uyumlu
olacağını söylememiz mümkün olacaktır.
Kaldı ki, Türkiye ve
Amerika Birleşik Devletleri, NATO dahil pek çok uluslararası oluşumda birlikte
hareket eden iki stratejik ortaktır. Hal böyle olunca, ABD'nin, Türkiye'nin
ulusal çıkarlarına aykırı hareket etmesi beklenmemelidir.
Nitekim, son olarak,
Amerika Birleşik Devletleri Ankara Büyükelçiliğinin 31 Temmuz 2003 tarihli
basın açıklamasında, PKK/ KADEK'in Amerika Birleşik Devletleri yasalarına göre
bir terör örgütü olduğu hatırlatılarak, Amerika Birleşik Devletlerinin,
PKK/KADEK tehdidinin Türkiye'yle koordineli olarak ortadan kaldırılması
konusunda kesin kararlı olduğu da belirtilmiştir.
Hepinize saygılar
sunuyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederiz
Sayın Bakan.
OSMAN ÖZCAN (Antalya) -
Sayın Başkan, söz istiyorum.
BAŞKAN - Zatıâliniz,
yerinizden, kısa olarak, buyurun.
OSMAN ÖZCAN (Antalya) -
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Türkiye ne zaman zor bir duruma düşerse,
terör örgütlerinin faaliyetlerinin güneydoğuda azdığını hepimiz biliyoruz.
Evet, Birleşmiş Milletler
kararı var; bir yer işgal edildiği zaman, o memleketin asayişinden, işgal eden
devlet sorumludur. Irak, Amerika Birleşik Devletleri tarafından işgal
edilmiştir. Dolayısıyla, Kuzey Irak'tan ülkemize sızan teröristlerin suçlusu
Amerika Birleşik Devletleridir.İki gün önce gazeteler yazdı; Amerika Birleşik
Devletlerinin, Kuzey Irak'ta 100 defa PKK liderleriyle konuştuğunu, gazeteler
baş sütunlarında verdi.
Değerli arkadaşlarım,
Amerika Birleşik Devletleri, yeniden, Türkiye Cumhuriyetine müracaat ediyor,
PKK'ya af çıkarılmasını istiyor. Amerika Birleşik Devletleri, Türkmenleri
bombalıyor, Kandil Dağına bir tek bomba atmıyor! Amerika Birleşik Devletlerinin
dostluğa sığmayan hareketleri var. Amerika Birleşik Devletleri, Heybeliada'da
ruhban okulunun açılmasını istiyor; fakat, bu okulun ekümenlik şeklinde, yani,
Türkiye'nin karışamayacağı şekilde bir okul olarak açılmasını istiyor. Bunların
hepsi sıradan işler değil. Bugünlere getirilmiş bulunuyor.
Ben, Amerika Birleşik
Devletleriyle dostluğumuz olmasın, aramız bozulsun gibi bir şey istemiyorum;
dostluğa sığan hareketler yapmasını istiyorum. Hareketleri, tavırları,
davranışları, tutumları... Bizim, Irak'a asker göndermememizin intikamını
alırcasına davranışlar sergiliyor. Ben, bunu kınıyorum ve ilgililerin de,
artık, teslimiyet politikaları değil, dişimizi göstermesini, Amerika Birleşik
Devletlerine yaptığının hatırlatılması doğrultusunda hareket etmelerini istiyorum.
Saygılar sunuyorum.
BAŞKAN - Teşekkür
ediyoruz Sayın Özcan.
Sayın milletvekilleri,
"Sözlü Sorular" için ayrılan süre tamamlanmıştır.
Birleşime 5 dakika ara
veriyorum.
Kapanma Saati:17.40
ÜÇÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati: 17.50
BAŞKAN: Başkanvekili İsmail ALPTEKİN
KÂTİP ÜYELER: Harun TÜFEKCİ (Konya), Ahmet KÜÇÜK (Çanakkale)
BAŞKAN - Sayın
milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 28 inci Birleşiminin Üçüncü
Oturumunu açıyorum.
Alınan karar gereğince
diğer denetim konularını görüşmüyor ve gündemin "Kanun Tasarı ve
Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler" kısmına devam ediyoruz.
V. - KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
10. -
Çanakkale Milletvekilleri Mehmet Daniş ve İbrahim Köşdere'nin, Gelibolu
Yarımadası Tarihî Millî Parkı Kanununa Geçici Bir Madde Eklenmesine Dair Kanun
Teklifi (Kamu İhale Kanununa Geçici Madde Eklenmesine Dair Kanun Teklifi) ile
Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (2/212) (S. Sayısı: 305)
BAŞKAN - Çanakkale
Milletvekilleri Mehmet Daniş ve İbrahim Köşdere'nin, Gelibolu Yarımadası Tarihî
Millî Parkı Kanununa Geçici Bir Madde Eklenmesine Dair Kanun Teklifinin geri
alınan maddeleriyle ilgili komisyon raporu henüz gelmediğinden, teklifin
müzakeresini erteliyoruz.
9.7.2004 tarihli ve 5215
sayılı Belediye Kanunu ve Anayasanın 89 uncu ve 104 üncü maddeleri gereğince
Cumhurbaşkanınca bir daha görüşülmek üzere geri gönderme tezkeresi ile Plan ve
Bütçe Komisyonu raporunun müzakeresine başlıyoruz.
11. -
9.7.2004 Tarihli ve 5215 Sayılı Belediye Kanunu ve Anayasanın 89 uncu ve 104
üncü Maddeleri Gereğince Cumhurbaşkanınca Bir Daha Görüşülmek Üzere Geri
Gönderme Tezkeresi ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (1/871) (S. Sayısı: 669)
(x) (xx)
BAŞKAN - Sayın Komisyon
ve Hükümet?.. Yerinde.
Komisyon raporu 669 sıra
sayısıyla bastırılıp dağıtılmıştır.
Sayın milletvekilleri,
9.7.2004 tarihli ve 5215 sayılı Belediye Kanunu, Anayasanın 89 uncu ve 104 üncü
maddeleri gereğince, Cumhurbaşkanınca uygun bulunmayarak, bir daha görüşülmek
üzere, bu hususta gösterilen gerekçeyle birlikte Başkanlığımıza geri
gönderilmiştir.
Anayasanın 89 uncu
maddesinin ikinci fıkrasında "Cumhurbaşkanınca kısmen uygun bulunmama
durumunda Türkiye Büyük Millet Meclisi sadece uygun bulunmayan maddeleri
görüşebilir" denilmektedir.
İçtüzüğün 81 inci
maddesinin son fıkrasında ise, "Cumhurbaşkanınca yayımlanması kısmen uygun
bulunmayan ve bir daha görüşülmek üzere Türkiye Büyük Millet Meclisine geri
gönderilen kanunların sadece uygun bulunmayan maddelerinin görüşülmesine
kanunun görüşülmesine başlamadan önce Genel Kurulca görüşmesiz karar
verilebilir. Bu durumda, sadece uygun bulunmayan maddelerle ilgili görüşme
açılır... Kanunun tümünün oylaması her halde yapılır" hükümleri yer
almaktadır. Bu hükümlere göre, geri gönderilen kanunun tümünün veya sadece
Cumhurbaşkanınca uygun bulunmayan maddelerinin görüşülmesi Genel Kurulun
kararına bağlıdır.
Bu nedenle, kanunun,
sadece Cumhurbaşkanınca uygun bulunmayan, 3, 14 ve geçici 4 üncü maddelerinin
görüşülmesini Genel Kurulun onayına sunuyorum: Kabul edenler... Kabul
etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Şimdi, 3 üncü maddeyi
okutuyorum:
BELEDİYE KANUNU
Tanımlar
MADDE 3. - Bu Kanunun
uygulanmasında;
a) Belediye: Belde
sakinlerinin mahallî müşterek nitelikteki ihtiyaçlarını karşılamak üzere
kurulan ve karar organı seçmenler tarafından seçilerek oluşturulan, idarî ve
malî özerkliğe sahip kamu tüzel kişisini,
b) Belediyenin organları:
Belediye meclisini, belediye encümenini ve belediye başkanını,
c) Belde: Belediyesi
bulunan yerleşim yerini,
d) Mahalle: Belediye
sınırları içerisinde yer alan, ortak ihtiyaç ve öncelikleri benzer özellikler
gösteren ve sakinleri arasında komşuluk ilişkisi bulunan insanların yaşadığı
idarî birimi,
İfade eder.
BAŞKAN - Maddeyle ilgili
söz isteği var.
AK Parti Grubu adına,
Sakarya Milletvekili Sayın Recep Yıldırım. (AK Parti sıralarından alkışlar)
Süreniz 10 dakika Sayın
Yıldırım.
Buyurun.
AK PARTİ GRUBU ADINA
RECEP YILDIRIM (Sakarya) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 669 sıra
sayılı Belediye Kanununun 3 üncü maddesi üzerinde, AK Parti Grubu adına söz
almış bulunmaktayım; Yüce Heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Genel Kurulunca, 9.7.2004 tarihinde kabul edilen 5215 sayılı Belediye
Kanununun 3, 14 ve geçici 4 üncü maddelerinin Türkiye Büyük Millet Meclisinde
bir kez daha görüşülmesi için, Sayın Cumhurbaşkanımız tarafından, Anayasanın
değişik 89 ve 104 üncü maddeleri uyarınca geri gönderilmiştir.
Belediye Kanununun 3 üncü
maddesinin (a) bendinde, belediyenin, eski metindeki "Beldenin ve"
kısmı Plan ve Bütçe Komisyonu tarafından kaldırılarak "Belde sakinlerinin
mahallî müşterek nitelikteki ihtiyaçlarını karşılamak üzere kurulan ve karar
organı seçmenler tarafından seçilerek oluşturulan, idarî ve malî özerkliğe
sahip kamu tüzel kişisi" biçiminde tanımlanmaktadır.
Ülkemizde, belediyeler,
mahallî idare özerkliğinin gerektirdiği bağımsız karar alma, açıklık ve
katılımı sağlama mekanizmalarına sahip olmadıklarından, demokratik nitelikleri
zayıf olan kurumlardır.
Anayasamızın 127 nci
maddesinde, mahallî müşterek ihtiyaçların mahallî idarelerce karşılanacağı
hükme bağlanmasına rağmen, yasal düzenlemelerde bugüne kadar bu ilkeye
yeterince uyulduğunu söylemek mümkün değildir.
Belediyelerimiz, yerel
kamu hizmetleri alanında genel olarak yetkili değillerdir ve gelirleri de bu
görevleri karşılayamamaktadır. Belediyenin tanımında geçen "idarî ve malî
özerklik" kavramı sınırsız bir özerkliği kapsamamaktadır. Belediyelerin,
bu maddeyle, Anayasa ve diğer kanunlarda öngörülen esas ve sınırlar
çerçevesinde, mahallî müşterek ihtiyaçların karşılanması konusunda karar
organının alacağı kararla harekete geçebilen, harcama yapabilen, borçlanabilen,
her türlü hukukî ehliyete sahip bir kamu tüzelkişisi olduğundan hiçbir kuşku
yoktur.
İdarî ve malî özerkliği,
Anayasanın ilgili maddesinde düzenlenen "idarenin bütünlüğü" ilkesini
ortadan kaldıracak veya zayıflatacak şekilde yorumlamak mümkün değildir.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Belediye Kanununda getirilen yeni düzenlemelerden en önemlisi,
belediyelerin... Kısaca, belediyelerin görevleriyle ilgili yapılan
değişikliklerden bazı maddeleri burada arz etmek istiyorum. Konu olan 3 üncü
maddede "beldenin ve" ibaresi ortadan kaldırılarak, diğer kısımlar
aynı şekilde korunmuştur. Benden sonra söz alacak Konya Milletvekilimiz Halil
Ürün Beyefendi, geniş açıklamalarda bulunacaktır; ama, ben, burada, belediye
kanunlarının getirmiş olduğu başlıkları, yenilikleri kısaca arz etmek
istiyorum.
Büyükşehir Belediyeleri
Kanunu, Belediye Kanunu, İl Özel İdareleri Kanunu ve kamunun yeniden
yapılanmasına dair kanun, hepsi birlikte, bu Meclisten çıkarılmıştı.
Biliyorsunuz, Büyükşehir Belediyeleri Kanunu, Sayın Cumhurbaşkanımız tarafından
onaylanarak yürürlüğe girmiştir. Bu kanunlar, bir zincirin halkaları gibidir,
birbirini tamamlar. Ancak, Büyükşehir Belediyeleri Kanunundan sonra, yaklaşık
beş ay gibi bir sürede belediyelerimizin umutla bekledikleri Belediye Kanunu da,
inşallah, bugün yasalaşır ve Cumhurbaşkanımızın tasdikiyle yürürlüğe girer.
Gezdiğimiz yerlerde,
güneydoğu, doğu ve batı bölgelerinde, belediyelerimiz, farklı yaklaşımlarla, bu
kanunun gelirler düzeyinin de çıkarılmasıyla, yani, "Belediye Gelirleri
Kanunu" ve "Köy Kanunu"nun çıkarılmasıyla yerinden yönetimin hayata
geçirilmesini şiddetle, içtenlikle beklemektedirler. Tabiî, çıkarılan
kanunlarla belli yetkiler artırılıyor, belli bölgeler büyükşehir
belediyelerinin kapsamı içerisine alınıyor, bunların yerine getirilmesi için en
büyük imkân olan yasalar tamamen tatbik edilmiş oluyor; ama, parasız hiçbir
şeyin olması mümkün değildir. Bunun için, geçen hafta, Adıyaman ve Diyarbakır
İllerinde yerel yönetimler toplantısına katıldım; oradaki belediyelerimizin
istek ve arzuları daha başka. Orada, bütün, kendi makam araçlarını kendi
ihtiyaçlarının dışındaki bütün işlerde, kendi yöresinin dışındaki insanların da
ihtiyaçlarının karşılanması için... Şiddetle, maddî imkân ve olanakların
sağlanması istenmektedir. Bunları gözardı etmemiz mümkün değildir.
Değerli arkadaşlar,
Belediye Kanunuyla, belediyenin kuruluşu ve sınırlarıyla ilgili yenilikler
getirilmiştir. Daha önceden, nüfusu 2 000 olan yerleşim birimlerinde belediye
kurulabiliyordu; yeni yasayla, nüfusu 5 000 olan yerleşim birimlerinin ancak
belediye olabileceği hükme bağlanmıştır. Belediye sınırlarının tespiti
basitleştirilmiştir. Daha sonra, belediyelerin birleşme ve ayrılma usulleri
basitleştirilmiştir. Mahalle kurulması kolaylaştırılmıştır.
Bunun dışında,
belediyelerin görev, yetki ve sorumlulukları artırılmıştır. Bunlarla ilgili en
önemli sorun, burada, benim... Diğer
detaylara fazla girmek istemiyorum; ancak, 14 üncü maddede de genişçe mütalaa
edilecek hüküm var. Bu hüküm içerisinde, belediyenin görev ve sorumlulukları
sayılmış ve belediyeler, öncelikle, imar, su ve kanalizasyon, ulaşım gibi
kentsel altyapı ve çevre sorunlarının yanında -yeni getirdiğimiz yeniliklerden
en önemlisi- okulöncesi eğitim kurumları
açabilir, devlete ait her derecedeki okul binalarının inşaatı ile bakım ve
onarımını yapabilir veya yaptırabilir şeklinde ifade edilmiştir; diğer
detaylarına fazla girmiyorum. Burada, her belediye, kendi bölgesindeki kamu
kurum ve kuruluşlarına destek olmak, yardımcı olmak mecburiyetindedir. Bu, daha
önceden, yasalarla sınırlandırılmadığı, belirtilmediği için, her belediye
başkanımız bunlarda sıkıntıya girmiştir, teftişlerde, mutlaka, kendilerine
zimmet çıkmıştır. Mesela, ben, kendi bölgemde, üç dönem belediye başkanlığı
yaptığım dönemde karşılaştığım bir olayı anlatayım: Bir ilköğretim okulunun
arsasının alınmasıyla ilgili, 1989 yılında, belediye encümeni kararıyla arsa
alımına 5 000 000 lira verilmiş; daha sonra, yapılan teftişte zimmet çıkmış ve
bu paranın ilgili belediye başkanından tahsil edilmesi cihetine gidilmiş;
ancak, belediye başkanı ölmesine rağmen, bu vârislerinden alınacağı için, biz,
arkadaşlarla kendi aramızda para toplayarak, ölen belediye başkanı arkadaşımızın
bu borcundan, zimmetinden kurtulmasına vesile olmuşuzdur; yani, bunlar çok
basit mesele; dolayısıyla, bir belediye başkanı, o yöredeki insanların
doğumundan ölümüne kadar, hatta ölümünden sonra da bütün işlerini yapmakla mükellef
olduğundan, bu gibi düzenlemelerin inşallah daha güzel şekilde, noksanlarıyla
birlikte, bundan sonra yapacağımız değişikliklerde kaldırılarak,
belediyelerimizce halkımıza daha iyi hizmet verilebilmesini temenni ediyor, bu
kanunun bugün yasalaşarak, diğer kanunlarla birlikte belediyelerimize ve
halkımıza hayırlı olmasını diliyor, hepinizi, hürmetle ve muhabbetle
selamlıyorum.
Sağ olun, var olun. (AK
Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür
ediyoruz Sayın Yıldırım.
İkinci söz isteği,
Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına ve şahsı adına Ankara Milletvekili Sayın
Yakup Kepenek'in.
Sayın Kepenek, sürenizi
birleştiriyorum; buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA YAKUP
KEPENEK (Ankara) - Sayın Başkan, değerli bakanlar, değerli milletvekilleri ve
belediyeci olsun olmasın bizi izleyenler; görüşmekte olduğumuz Belediye
Yasasının 3 üncü maddesine ilişkin olarak Sayın Cumhurbaşkanımızın yapılmasını
istediği değişiklik, belde halkı ile belde ayırımının ortadan kaldırılmasına
yönelik ve Anayasanın 126 ncı ve 127 nci maddeleri bağlamında yeni bir yasal
düzenleme isteğinden kaynaklanmaktadır.
Komisyon, yaptığı
düzenlemeyle, bu isteği bir ölçüde yerine getirmiştir denilebilir. Burada
belediye tanımlanırken "beldenin ve" sözcüklerini çıkarmış,
böylelikle "belde halkı" yanında "belde hizmetleri"
ayırımına uyulmaya çalışılmıştır. Bununla birlikte, bu düzenlemenin, konunun
salt yasal düzenleme olarak ne ölçüde yeterli olacağı ayrıca tartışılabilir,
tartışma konusudur.
Değerli arkadaşlar,
burada asıl sorun, belediyenin tanımı konusudur. Yasanın görüşülmesi sırasında
iktidarımızın, hükümetimizin belediye tanımı ile -bu yasayla yapılan belediye
tanımı ile- yerellik, yerel yönetim, yerel güçler anlayışının çelişkili
olduğunu, uyumsuz olduğunu, belde halkı ya da belediye halkının sorunlarına
sahip çıkmasının yollarını açmadığını vurgulamıştım. Bu durumu yeniden
dikkatinize sunmak istiyorum.
Değerli arkadaşlar,
ülkemiz, çok fazla içgöç olayıyla karşı karşıyadır. Ankaralının ben Ankaralıyım
demesi, İstanbullunun ben İstanbulluyum demesi, yalnız ve ancak, bu ve benzeri
yerleşim birimlerinde, oraya gelen insanların, kendi yerel kültürlerini
korumakla birlikte, aynı zamanda kendilerini, yerleşim yerlerinin, bulundukları
beldenin, bulundukları yerin birer sahibi olarak görmeleriyle olanaklıdır,
mümkündür. Ankaralı, önce mahallesinden başlayarak, Ankara'nın, mahallesinin
sorunlarına sahip çıkmalı, onları özümsemeli, onlarla, mahallenin sorunlarıyla
iç içe olmalıdır. Ancak böylelikle, beldenin ortak nitelikteki her türlü görev
ve hizmeti birlikte görülebilir. Bu yolladır ki, birey, kişi, kendi beldesinin
sorunlarını özümser, onlarla iç içe gelir, onlarla birlikte yaşar, yöresinin
sorunlarını, beldesinin sorunlarını, mahallesinin sorunlarını kendi sorunu
yapar, onları içselleştirir ve sonuna kadar onların savunucusu olur, onları
sahiplenir, onları benimser. Yerel yönetim anlayışının ya da yönetimin
yerelleşmesinin temelindeki ana neden budur.
Oysa, bu Belediye
Yasasıyla getirilen anlayış -biraz sonra örnekleriyle söyleyeceğim gibi- hiç
de, bu temel ilkeye, bireyin önce kendi mahallesinden başlayarak, kendi
sorunlarına sahip çıkması, onları özümsemesi ilkesine uymamaktadır. Yerel
yönetim, demokrat olmanın, yönetime katılmanın birinci yeridir, başlangıç
yeridir. Bu yolladır ki birey, önce yöresine sahip çıkar, sonra ülkesine sahip
çıkar, evrenselleşir, küresel sorunlara sahip çıkar, çevre sorunlarına sahip
çıkar. Bunu sağlamanın yolu, yerel düzeyde, mahalle düzeyinde katılımla olur.
Üzülerek belirteyim ki, Belediye Yasamız, bu olanağı yöre halkına
vermemektedir. Bu madde çerçevesinde söyleyeceklerim bunlar.
Değerli arkadaşlar,
Anayasamızın ünlü bir düzenlemesi var. Anayasamızda deniliyor ki:
"Kıyılardan yararlanma, ancak kamu yararı varsa olur" Şimdi, ben
buradan soruyorum veya tartışılmasını çok istiyorum: Türkiye'nin 8 333
kilometre uzunluğundaki kıyıları ne ölçüde kamu yararı için kullanılmaktadır,
kamu yararına hizmet vermektedir? Bu 8 333 kilometrelik kıyı şeridinin -hangi
oranda, ne ölçüde- Anayasada yazılan kamu yararı yönünde kullanıldığı burada
söylenebilir mi; bunu söyleme olanağı yok.
Değerli arkadaşlar,
burada, yerellikle, yerel yönetim anlayışı ile bizim yasamız arasındaki
çelişkiyi sergileyen ve yakın günlerde yaşadığımız somut bir olaydan söz etmek
istiyorum. Bu olay, Karadeniz ikili yoluyla ilgilidir. Şimdi, İngilizcesini
bırakalım, duble yol falan demeyelim de, şunun adına Türkçesiyle "ikili
yol" diyelim, onu öneriyorum. Karadeniz kıyı şeridinde halk denizle iç içe
yaşar. Deniz, o yörede, yalnız geçim kaynağı değildir, bir yaşam biçimidir.
Yine, bilirsiniz, o yörede belediyeler 5-10 kilometre arayla dizilmişlerdir.
Bu ikili yolun proje
aşamasında, ihale aşamasında, yapım aşamalarında çok sayıda yanlışlık,
eksiklik, kayıplar ve benzerlerinin olduğu bilinmektedir. Bu konu, ayrıca Yüce
Meclisin gündeminde tutulmalı ve ayrıca değerlendirilmelidir. Ben, o noktaya
girmeyeceğim; ancak, bu yolun yapımında sıra kentlere, kasabalara geldiğinde,
çok ilginç, çok önemli bir tartışma sürüp gitmektedir. Tartışma şudur: İkili
yol kentin içinden mi geçsin yoksa Karadeniz'e göre biraz daha güneyden, dağlık
araziden mi geçsin; tartışma budur.
Çok üzülerek belirteyim
ki, Doğru Karadeniz kıyı şeridinin pek çok ilçesinde yol, kıyı şeridinin
üzerinden geçirilmekte, çoğu yerde deniz doldurularak bu iş yapılmakta ve
burada iki büyük yıkım söz konusu olmaktadır. Bunlardan birincisi, halk ile
onun yaşamının bir parçası olan deniz arasına koca bir duvar örülmektedir; yöre
halkı buna "Berlin Duvarı" diyor. Bir başka önemli kayıp var;
böylelikle, çevre koruması dediğimiz yönde herhangi bir şey yapılamıyor; daha
doğrusu, çevre yıkılıyor, balık nesilleri tüketiliyor. Karadeniz'i bilen bilir,
bu yolların ileride ne ölçüde dayanıklı olacağı da ayrıca mühendislerin
tartışacağı bir konudur; ancak, bu çerçevede iki örnek vermek istiyorum.
Bunlardan bir tanesi Ardeşen İlçesiyle ilgilidir, öbürü Arhavi İlçesiyle
ilgilidir. Ardeşen İlçesinde, yolun güneyden geçmesi yönünde, eski Çevre
Bakanımız, eski belediye başkanımız Sayın Sütlüoğlu'nun, şimdiki belediye
başkanımızın -AK Partilidir- halkın ve sivil toplum kuruluşlarının bütün
istemlerine, taleplerine karşılık, Sayın Başbakanımız, bu yaz Rize'ye gelerek,
kentin güneyinden geçecek yolun çok masraflı olacağı gerekçesiyle, yolun
Ardeşen'in kıyısından geçmesi yönünde emir vermişlerdir, emir buyurulmuştur.
Değerli arkadaşlar,
yerelliği savunacaksınız, yerellik için yasal düzenleme yapacaksınız, her şeyi
yapacaksınız; ama, sıra uygulamaya geldiği vakit, ne belediye başkanını ne
halkı ne de oradaki insanları dinleyeceksiniz. Bu, büyük bir çelişkidir.
Burada bir şey daha var.
Kamu yararı dedik, kamu çıkarı dedik. Ekonomide, iktisatta, kamu yararını
ölçmek kolay olmasa da, bunun değişik yolları, yöntemleri vardır. Önce, şunu
söyleyeyim: Kamu yararı, yalnız bugünkü dolar fiyatıyla ölçülmez. Ardeşen'in
güneyinden geçecek bir yolun maliyeti, diyelim 100 000 000 dolar daha fazla
olacak, bunu ödemem mantığıyla o yol öbür tarafta yapılamaz. Neden yapılamaz;
çünkü, bu, yarınki nesilleri, o ilçenin geleceğini tehlikeye atmak olur, hesaba
katmamak olur. Kamu yararı, güncel hesaplarla bir yana itilecek bir konu
değildir. Dolayısıyla, önce bu noktanın altını çizeyim. Arhavi'ye geleceğim,
yalnız başka bir şeyin daha altını çizeyim.
Değerli arkadaşlar,
Karadeniz otoyolunun, taa başından başlayarak günümüze kadar -başta da
söyledim- ne ölçüde ekonomik ve teknik olarak sağlıklı yapılmakta olduğunun
ayrıca incelenmesi, eğer bir maliyet, yarar, fayda çözümlemesi yapılacaksa,
bunun bütünüyle yapılması gerekir diye düşünüyorum.
Değerli arkadaşlar,
Arhavi'de başka bir facia yaşanıyor. Arhavi'de, belediye başkanlığı, yargıdan,
yolun güneyden geçmesi yönünde karar çıkarıyor ve bu kararı uygulamaya koyuyor,
yolu mühürlüyor. Ama, ne oluyor biliyor musunuz; yürütmeyi durdurma ve benzeri
kararlarla, oradaki yerel yöneticiler baskı altına alınarak, belediye meclisi
üyeleri, savcılar, kaymakamlar ve benzerleri baskı altına alınarak -çevre için
söylüyorum- ve başka bir şey yapılarak, sözümona, yolun gözergâhı
"ripaj" dedikleri bir yöntemle kaydırılarak, değiştirilerek, yol
inşaatı devam ediyor. Şimdi, orada, bir yargıyı dinlememe var, bir baskı olayı
var ve yolun kentin güneyinden geçmesi amacıyla hazırlanan teknik raporlar,
ekonomik raporlar bir yana itilmekte, dikkate alınmamaktadır.
Değerli arkadaşlar, bu
uygulama, hükümetimizin, yereli güçlendirme, yerele değer verme, halkın
çıkarlarını gözetme, yerelden başlayarak yönetimi yeniden düzenleme... Hani,
kamu yönetiminin yeniden yapılandırılmasının ana gerekçesi yerel yönetimi
güçlendirmek değil mi. Şimdi, Ardeşen ve Arhavi'de -başka ilçeleri de
sayabilirim- yapılan uygulama, yereli güçlendirme anlamına gelmiyor. Tam
tersine, yerel istekleri, yerel talepleri baskı altında tutmak, sindirmek, susturmak,
yetkisiz bırakmak anlamına geliyor. Bu yanlıştır. Bu yanlış, yasal
düzenlemelere de yansıyor ve sonuçta, hiç birimizin benimsemeyeceği sonuçlar
çıkıyor.
Doğru dürüst bir inceleme
şunu da gösterir değerli arkadaşlarım: Bu yol inşaatı -bu noktayı ileride bir
başka vesileyle açıklayacağım- kamunun yararını değil, özel çıkarları korumak
için "S" gibi olmaktadır, eğri büğrü olmaktadır. Şunu demek
istiyorum: Ucuza gelecek gerekçesiyle, Karadeniz kıyılarının katledilmesi
önlenmelidir. Yine, şunu tekrar edeyim: Belediyelerimizin -son günlerde
Kadıköy'de ve başka yerlerde yaşanıyor- kendi kıyılarına sahip çıkmasında,
başta hükümetimiz olmak üzere, hepimizin yardımcı olması gerekiyor; yöre
halkının kendi sorunlarına sahip çıkması durumunda, onlara destek vermek
gerekiyor.
Bu anlayışla, yasanın
yeni biçimiyle hayırlı uğurlu olmasını diliyorum, hepinize saygılar sunuyorum.
(Alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür
ediyoruz Sayın Kepenek.
Madde üzerindeki
konuşmalar tamamlanmıştır.
Hükümetin bir söz isteği
yok.
3 üncü maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.
Sayın milletvekilleri, 14
üncü maddeyi okutmadan önce, bir hususu Yüce Heyetinizin bilgilerine arz etmek
istiyorum: Görüşmekte olduğumuz yasanın geçici 4 üncü maddesi ve geneli
üzerindeki oylamalarda üçte 2 çoğunluk aranmaktadır. Bu nedenle, sayın
milletvekillerimizin Genel Kurulda hazır bulunmaları uygun olur diye
düşünüyorum ve bilgilerinize sunuyorum.
14 üncü maddeyi
okutuyorum:
Belediyenin görev ve
sorumlulukları
MADDE 14. - Belediye,
mahallî müşterek nitelikte olmak şartıyla;
a) İmar, su ve
kanalizasyon, ulaşım gibi kentsel alt yapı; coğrafî ve kent bilgi sistemleri;
çevre ve çevre sağlığı, temizlik ve katı atık; zabıta, itfaiye, acil yardım,
kurtarma ve ambulans; şehir içi trafik; defin ve mezarlıklar; ağaçlandırma,
park ve yeşil alanlar; konut; kültür ve sanat, turizm ve tanıtım, gençlik ve
spor; sosyal hizmet ve yardım, evlendirme, meslek ve beceri kazandırma; ekonomi
ve ticaretin geliştirilmesi hizmetlerini yapar veya yaptırır. Büyükşehir
belediyeleri ile nüfusu 50 000'i geçen belediyeler, kadınlar ve çocuklar için
koruma evleri açar.
b) Okul öncesi eğitim
kurumları açabilir; Devlete ait her derecedeki okul binalarının inşaatı ile
bakım ve onarımını yapabilir veya yaptırabilir, her türlü araç, gereç ve
malzeme ihtiyaçlarını karşılayabilir; sağlıkla ilgili her türlü tesisi açabilir
ve işletebilir; kültür ve tabiat varlıkları ile tarihî dokunun ve kent tarihi
bakımından önem taşıyan mekânların ve işlevlerinin korunmasını sağlayabilir, bu
amaçla bakım ve onarımını yapabilir, korunması mümkün olmayanları aslına uygun
olarak yeniden inşa edebilir.
Belediye, kanunlarla
başka bir kamu kurum ve kuruluşuna verilmeyen mahallî müşterek nitelikteki
diğer görev ve hizmetleri de yapar veya yaptırır.
Hizmetlerin yerine
getirilmesinde öncelik sırası, belediyenin malî durumu ve hizmetin ivediliği
dikkate alınarak belirlenir.
Belediye hizmetleri,
vatandaşlara en yakın yerlerde ve en uygun yöntemlerle sunulur. Hizmet
sunumunda özürlü, yaşlı, düşkün ve dar gelirlilerin durumuna uygun yöntemler
uygulanır.
Belediyenin görev,
sorumluluk ve yetki alanı, belediye sınırlarını kapsar.
Belediye meclisinin
kararı ile mücavir alanlara da belediye hizmetleri götürülebilir.
BAŞKAN - Sayın
milletvekilleri, madde üzerindeki görüşmelere geçmeden önce, biraz önce, geçici
madde 4 ve genelinin oylanmasında, zühulen "üçte 2 çoğunluk aranır"
diye bir ifade kullandım; bunu düzeltiyorum; beşte 3 çoğunluk aranır ve bunun
karşılığı 330. Bu düzeltmeyi de yapmış oluyorum.
Şimdi, madde üzerinde, AK
Parti Grubu adına, Konya Milletvekili Sayın Halil Ürün; buyurun efendim. (AK
Parti sıralarından alkışlar)
Sayın Ürün, sizin
şahsınız adına da söz isteğiniz var; sürenizi birleştiriyorum.
Süreniz 15 dakikadır.
AK PARTİ GRUBU ADINA
HALİL ÜRÜN (Konya) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 5215 sayılı
Belediye Kanununun Sayın Cumhurbaşkanımızca Meclise tekrar görüşülmek üzere
iade edilmesi hususunda, üç ayrı madde üzerinde değişiklik veya itiraz
hususları dile gelmiştir. Yazılı olarak gelen bu hususlar incelendikten sonra,
bunlar üzerinde tashihler yapılmıştır. 14 üncü madde üzerinde de, tashihler
yapılmış ve huzurunuza gelmiştir. 14 üncü madde üzerine, şahsım ve AK Parti
Grubu adına söz almış bulunuyorum; Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
Hükümetimiz, yerel
yönetimler reformunu en önemli ve öncelikli görev bilerek, Belediye, İl Özel
İdaresi, Büyükşehir Belediyeleri ve Kamu Yönetimi Temel Kanunu Tasarılarını
hazırlamış ve Meclise sunmuştur. Bu dört kanun Meclisimizce kabul edilmiş,
ancak, Büyükşehir Belediyeleri Kanunu Sayın Cumhurbaşkanımız tarafından
onaylanarak yürürlüğe girmiştir. Kalan üç kanundan şimdi Belediyeler Kanununu
görüşüyoruz, müzakere ediyoruz ve bugün, muhtemelen, inanıyorum ki,
Meclisimizde kabul edilecek ve inşallah, Sayın Cumhurbaşkanımız tarafından da
onaylanarak, bütün belediyelerin, hem muhalefetin hem iktidarın mensubu olan
belediyelerimizin tamamının çok arzuyla bekledikleri bu kanun çıkarılmış ve
yürürlüğe böylece girmiş olacaktır.
Değerli Başkanım, değerli
milletvekillerim; burada 14 üncü maddede itiraz edilen, Sayın
Cumhurbaşkanımızın itiraz ettiği, birinci fıkradır. Birinci fıkradaki itirazı
aynen okuyorum: "Kanunun 14 üncü maddesinin birinci fıkrasında, belediyenin
görev ve sorumlulukları genel ve soyut olarak belirtilmiştir. Bu fıkraya göre
belediyelere, kanunlarla 'münhasıran' -münhasıran tabiri biraz vurgulu olarak
ifade ediliyor- başka bir kamu kurum ve kuruluşuna verilmeyen mahallî müşterek
nitelikteki hizmetleri yapmak ya da yaptırmak, gerekli kararları almak,
uygulamak ve denetlemek görevi verilmiştir. Böylece belediyeler, kamu
hizmetlerinin görülmesi -yine vurgu yapılarak- yönünden 'genel görevli'
kılınmıştır."
Şimdi, burada, yapılan
değişiklikle "münhasıran" sözcüğüyle, merkezî yönetimin Anayasada
tarifini bulan görev ve yetki alanının daha da daraltıldığı, buna karşılık
belediyelerin görev ve yetki alanının genişletildiği ifade edilmiştir, deniliyor.
Bu itiraz da haklı
bulunmuş ve Grubumuz, komisyonlardan da geçtiği şekliyle "münhasıran"
kelimesinin yer aldığı ilk fıkrayı kanun metninden çıkarmıştır.
BAŞKAN - Sayın Ürün, bir
dakikanızı rica edeyim.
Sayın milletvekilleri, şu
anda kürsüde olan sayın hatibi, ben, dinlemekte zorlanıyorum. Özellikle
Bakanlar Kurulu bölümünde çok fazla gürültü oluyor. Arkadaşlarımızdan rica
ediyorum, hatibi sükûnetle dinleyelim.
Buyurun Sayın Ürün.
HALİL ÜRÜN (Devamla) -
Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; Belediye Kanununu çıkarmamızdaki
gerekçeleri de kısaca sizlerle paylaşmak istiyorum.
Ülkemizde Fransız
örneğinden etkilenen ilk belediye idaresi, Osmanlı taşra yönetiminin
merkeziyetçi yapısına uygun olarak, İstanbul'da 1854 yılında kurulmuştur. Geçen
süre içerisinde belediyelerle ilgili çok sayıda düzenleme çalışmaları
yapılmışsa da, en kapsamlısı, cumhuriyetin kuruluşundan sonra 1930 yılında
çıkarılan 1580 sayılı Belediye Kanunu olmuştur. Dönemine göre çok ciddî ve içi
dolu olan bu kanun, zaman içerisinde, günün değişen şartlarına göre, mahallî
ihtiyaçlara, mahallinde seri, verimli, etkili, katılımcı, kaliteli, ekonomik
çözümler üretecek şekilde değiştirilecek yerde, maalesef, âdeta budanmış, katı
merkeziyetçi, popülist, rekabet şartlarından uzak, statükocu bir yapıya
dönüştürülmüştür. Kimi zaman, ilk hali aranır olmuştur bu kanunun.
Dolayısıyla, mahallî
müşterek ihtiyaçlara mahallinde çözüm getirecek yönde değil de, çözümleri
merkeze taşıması yönünde değişikliğe uğraması, 5215 sayılı, mevcut, şu anda
görüşmekte olduğumuz, 3 maddesini görüşmekte olduğumuz Belediye Kanununu; yani,
bu kanunun değişikliğiyle birlikte gelecek olan imkânlardan ülkemizin bütün
belediyelerini ve ülke insanımızı mahrum bırakmıştır bu temel kanun, 1580
sayılı Kanundaki değişiklikler.
Değerli milletvekilleri,
yerel hizmetlerin, merkezî yönetimin âdeta taşra uzantıları olan yöneticilerce
yapılması yerine, doğrudan, seçilmiş mahallî idarelerce ve belediyelerce yerine
getirilmesi halkımızın da talebidir. Şu anda Türkiye'de mevcut 3 215 tane
belediyenin toplam 1 780 küsuru -devamlı katılımlar var; sayısal bazda eğer
ifade edecek olursak yüzde 56, yüzde 57'ye tekabül ediyor- temsil ettiğim
gruba, AK Parti Grubuna, bizim partimize mensup; ama, bunun dışında diğerleri
muhalefete ait belediyelerdir. Dolayısıyla, biz bu kanunu çıkarmakla, merkezde
yer aldığımız halde bize ait yetkileri, AK Parti Hükümetine ait olan yetkileri,
taşradaki ve Anadolu'daki hem muhalefet hem iktidar belediyelerince paylaşmak
istiyoruz. Dolayısıyla, burada, çok haklı bir durumda, hem muhalefet
belediyeleri bundan istifade edecek hem iktidar belediyeleri bu paylaşımdan
istifade edecek ve bir yarış doğacak, daha verimli, daha üretken, daha
kaliteli, daha hızlı, seri hizmet verme imkânları orta yere çıkmış olacaktır ve
elbette, bundan, muhalefet de payını almış olacaktır; merkezî yönetimin
birtakım yetkilerini, muhalefet de, belediyeleri aracılığıyla, yerel
yönetimleri aracılığıyla paylaşmış olacaktır. Bundan dolayı da, ben, muhalefet
milletvekillerimizin de bu kanuna olumlu baktıklarını, bakacaklarını
düşünüyorum. Nitekim, biraz önceki maddede de bu olumlu bakışlarını gördük;
kendilerine huzurlarınızda teşekkür ediyorum.
Değerli arkadaşlar,
bizim, genel anlamda yapısal değişiklik ihtiyacını, demokratikleşme, yerelleşme
ve sivilleşme ekseninde gerçekleştirme mecburiyetimiz var. Biz, bu kanun
çıktıktan sonra, bu kanunda, artık, hiçbir değişiklik olmaz demiyoruz; mutlaka,
günün değişen şartlarına göre, ihtiyaçlara binaen, dünyanın değişen şartlarına
binaen bazı değişiklikler yine olacaktır. Biz, bu değişiklikleri de elbette
buraya getireceğiz; Yüce Meclisimizde sizlerle paylaşıp, değişikliklere ait
düzenlemeleri çıkaracağız.
Huzurlarınızda grup adına yaptığım daha
önceki konuşmamda yer almayan, bu kanunla getirilecek olan yenilikler nelerdir,
bunları da sizlerle paylaşmak istiyorum. Evvela, belediye kuruluş ve
sınırlarıyla ilgili bu kanunun muhtevasındaki değişiklikler nelerdir; bunları,
kısaca ifade etmek istiyorum.
Belediye hizmetlerinin
daha etkili ve verimli olması için, belediye kurulmasında uygulanan nüfus şartı
2 000'den, 5 000'e çıkarılmıştır; dolayısıyla, siyasal amaçlı olarak, ben kendi
yöremdeki falanca köyü belediye yapacağım, falanca yerleşim birimini belediye
yapacağım şeklindeki, uluorta, birtakım popülist yaklaşımlar artık son
bulmuştur AK Partinin iktidarlığıyla.
Belediye sınırlarının
tespiti basitleştirilmiştir. Yeni düzenlemeyle, belediye sınırları, belediye
meclisinin kararı ve valinin onayıyla kesinleşmektedir. Beldelerde birleşme ve
ayrılma esas ve usulleri basitleştirilmiştir. Mahalle kurulması
kolaylaştırılmış, mahalle ve muhtarlığın ihtiyaçlarının belediyelerce
karşılanması öngörülmüştür. Keza, belde ismi değiştirilmesi
kolaylaştırılmıştır. Belde adının, belediye meclisi üye tamsayısının 3/4
çoğunluğunun kararı, valinin görüşü ve İçişleri Bakanlığının onayıyla
değiştirilmesi imkânı getirilmiştir. Eskiden istenilen Danıştay görüşü ve
Bakanlar Kurulu kararı kaldırılmış, daha da basit hale getirilmiştir.
Nüfusu 2 000'den aşağı
düşen belediyelerin tüzelkişiliğinin, Danıştayın görüşü alınarak İçişleri
Bakanlığının teklifi üzerine müşterek kararnameyle sona erdirilmesi imkânı
getirilmiştir.
Şimdi, bir de,
belediyelerin görev, yetki ve sorumlulukları üzerine yapılan değişiklikleri
sizlere ifade etmek istiyorum. Belediyelerin görev ve yetkileri tek tek
sayılmak yerine, alanları sayılarak, mahallî müşterek nitelikteki her türlü
görev ve hizmetin belediyelerce yapılması esası benimsenmiştir.
Belediye meclisi
toplantılarına üniversiteler, sendikalar ve mahalle muhtarları oy hakkı olmadan
katılabileceklerdir. Belediye meclisinin her ay toplanabilmesi imkânı
getirildiğinden, eskiden yapılan olağan ve olağanüstü toplantı sistemine son
verilmiştir. Keza, meclis kararlarının mülkî makamlarca tasdiki usulü
kaldırılmıştır.
Bütün bunlar, yerinden
yönetim ilkelerinin, bizim iktidarımız döneminde nasıl benimsendiğinin ve
değişen dünya şartlarının hayata nasıl hâkim hale getirildiğinin en açık
delilleridir.
Meclis kararlarında,
yine, ihtisas komisyonları toplantısında, sivil toplum örgütlerinin
görüşlerinin alınması sağlanmıştır.
Nüfusu 10 000'in
üstündeki belediyelerde, bir önceki yıl hesabının teftişi için denetim
komisyonu kurulması esası getirilmiştir.
Nüfusu 50 000'in üzerinde
olan belediyelerin, kadın sığınmaevleri açmaları zorunlu hale getirilmiştir.
Yani, bugün, Türkiye'nin en büyük yaralarından birisi de budur. Biz, esas
itibariyle, nüfusu çok büyük olan yerleşim birimlerinde, merkezlerinde bu
derdin daha çok olduğunu dikkate alarak, nüfusu 50 000'in üzerinde olan
yerlerde, bu kanunla böyle bir zorunluluk getirmiş olduk.
Belediye encümeniyle
ilgili yenilikler: Belediye encümen üyelerinin ödenekleri katsayı esasına
bağlanmıştır; katsayı arttıkça ödenekler de artırılmış olacaktır.
Belediye başkanıyla
ilgili yenilikler: Belediye başkanının düşürülmesi halinde, bir sonraki seçimde
aday olmaması ve profesyonel spor klüplerinde başkanlık ve yöneticilik
yapmaması kuralı getirilmiştir. Belediye başkanı iki görevi yürütemez. Kendisi,
yine, desteğini bir şekilde devam ettirsin meşru zeminde; ama, başkanlık
sıfatını burada kullanması doğru değil.
Belediye başkanının görev
yetkileri yeniden düzenlenmiştir. Başkanvekili seçimi, yetkileri ve ödenekleri
yeniden düzenlenmiştir. Belediyelerin stratejik plan ve çalışma programı
yapması esası getirilmiş, konuyla ilgili sivil toplum kuruluşlarının
katılımları sağlanmıştır. Yine, belediye başkanlığının boşalması halinde,
başkanvekilliği seçiminin, en çok dört belediye meclisi toplantısında
sonuçlandırılması esası getirilmiştir.
Belediye teşkilatı ve
personeliyle ilgili yeniliklere gelince; belediyelerde standart kadro esası ve
norm kadro usulü getirilmiştir. Mahallî hizmetlerin etkin ve esnek bir şekilde
yürütülmesine imkân tanınmıştır. Belediye zabıtası ve itfaiye teşkilatıyla
ilgili yeni düzenlemeler getirilmiştir. Meclislerde acil durum planlamasının
yapılması esası getirilmiştir. Deprem, su baskını vesaire gibi tabiî afetlerde
hazırlıklı olunması öngörülmektedir.
Belediyelerde yeni
denetim usulü getirilmiştir. Denetim raporlarının kamuoyuna açıklanması
öngörülmüş olup, içdenetim ve dışdenetim esası getirilerek, içdenetim kurumca,
dışdenetim ise Sayıştayca yapılmaktadır.
Belediye gelirleriyle
ilgili birtakım yenilikler yine getirilmiştir. Bununla ilgili olarak, zaten,
belediye gelirleri yasası tasarısı hazırlanıp daha kapsamlı biçimde
getirilecektir.
Burada, bazı başka
hususlar daha var; ancak, ben, süreyi dikkate alarak sözlerimi toparlamak
istiyorum.
Değerli milletvekilleri,
bu kanun, gerçekten, bendenizin de başında bulunduğum, partimin yerel
yönetimler biriminin tertip ettiği çeşitli toplantılarda dile getiriliyor;
belediyelerimizin bir beklentisidir. Belediyelerimiz, zaten, yetkisi olmadığı
halde, ancak, kanunlarla yasaklayıcı bir hüküm olmadığı halde, sağlıkla ilgili,
eğitimle ilgili, sosyal hayatımızın çeşitli dallarıyla ilgili, altyapıyla
ilgili birçok konuda bütçeyi kullanmaktadırlar; ama, bu yetki kendilerine
verildiği takdirde, hem yetkiyle beraber verilecek olan kaynaklarla mahallinde
bu hizmetlerin...
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
HALİL ÜRÜN (Devamla) -
Sayın Başkanım toparlıyorum.
BAŞKAN - Lütfen
sözlerinizi tamamlayın.
HALİL ÜRÜN (Devamla) - Bu
yetkilerin verilmesiyle birlikte, belediyelerimiz, binlerce kişinin Ankara'ya
akın etmesine mâni olacaklardır, Ankara'da hak aramalarına mâni olacaklardır.
Bu haklar mahallinde verilecektir, yerinde verilecektir ve dolayısıyla, işlerin
daha süratli, daha katılımcı, daha şeffaf, daha seri bir şekilde ve kaliteli
olarak yapılması imkânı gelmiş olacaktır. Değerli Anamuhalefet Partisi
milletvekillerimizin de, bu hususta, değerlendirme yaparken böyle
düşündüklerine inanıyorum.
Bu Kanunun geçmesi
halinde, belediyelerimizin, ciddî yetkilere sahip olarak, ülkemize daha güzel
hizmet vereceğine olan inancımı ifade ediyor, hepinize saygılar, sevgiler,
muhabbetler sunuyor, kanun hayırlı, uğurlu olsun diyorum. (AK Parti
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür
ediyoruz Sayın Ürün.
Cumhuriyet Halk Partisi
Grubu adına, İzmir Milletvekili Sayın Bülent Baratalı; buyurun. (CHP
sıralarından alkışlar)
Süreniz 10 dakikadır.
CHP GRUBU ADINA BÜLENT
BARATALI (İzmir) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan
Belediye Kanununun 14 üncü maddesiyle ilgili olarak Cumhuriyet Halk Partisi
Grubu adına söz almış bulunuyorum; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Sayın Cumhurbaşkanımız,
Anayasanın 89 ve 104 üncü maddeleri gereğince, kendisine verilen taliki veto
yetkisini kullanarak, Belediye Kanununun 3 üncü, 14 üncü ve geçici 4 üncü
maddelerinin Anayasanın 126 ve 127 nci maddelerine aykırı olduğunu belirtmiş ve
yasayı, bir kez daha görüşülmek üzere, Millet Meclisine iade etmiştir. Plan ve
Bütçe Komisyonunda yapılan görüşmeler sonucu, Sayın Cumhurbaşkanının 3 üncü
maddedeki itirazları, endişeleri giderilmiştir. Hakikaten, belde, idarî
teşkilatımız içinde merkezî idarenin bir alt organıdır; köy, belde, ilçe, il
diye giden, merkezî idareye ait olan bir organdır. Bu nedenle, beldenin
ihtiyaçlarını ancak merkezî idare karşılar, yani, genel ortak organ olan merkezî
idare yapabilir. Bunun madde metninden çıkarılması doğru olmuştur. Ancak, 14
üncü maddedeki, başka bir idareye bırakılmayan malî müşterek ihtiyaçların
tekrar malî müşterek organ olan belediyelere bırakılmasında Anayasaya aykırılık
bizce devam etmektedir. Bu görüşümüzü, Plan ve Bütçe Komisyonunda tekrar karşı
oy olarak belirttik; ancak, bu olamadı ve kanunla tekrar önümüze getirilmiş
bulunuyor.
Değerli milletvekilleri,
Kamu Malî Yönetimi ve Kontrol Kanunuyla başlayan, İl Özel İdaresi Kanunu ile
Büyükşehir Belediyeleri Kanunu ve Belediyeler Kanunuyla devam eden bu alanın
düzenlemesinde, Cumhuriyet Halk Partisi olarak sorumlu muhalefet anlayışı
içinde bu kanunlara katkıda bulunmaya çalıştık, Anayasaya aykırılıkları
belirttik; ancak, iktidar, Meclis üstünlüğünü kullanarak bizim yapmaya
çalıştığımız bütün katkıları reddetti ve bizim muhalefet şerhlerimiz doğrultusunda
da Sayın Cumhurbaşkanı, bütün bu kanunları, Büyükşehir Belediyeleri Kanunu
hariç olmak üzere, geriye gönderdi. Biz, Cumhuriyet Halk Partisi olarak,
sorumlu muhalefet anlayışı içinde, görüşlerimizi Plan ve Bütçe Komisyonunda
belirttik ve burada da ben ifade etmeye çalışıyorum.
14 üncü maddenin bu
haliyle geçirilmesi nedeniyle, tabiî, Cumhurbaşkanı kanunu yayımlayacaktır;
ama, bu kanun Anayasa Mahkemesinden geri dönecektir ve kanunun yürürlüğü
oldukça geç bir zamana ertelenecektir. Bu nedenle, bu fıkranın -biraz sonra
önergemiz var, konuşacağız- madde metninden çıkarılması gerekmektedir. Bunu
ifade etmeye çalışıyorum; çünkü, belediyeler, Anayasanın 127 nci maddesine
göre, mahallî müşterek ihtiyaçlar için, belde halkının seçimle oluşturduğu
organlardır, ancak mahallî ve müşterek ihtiyaçları karşılarlar. Oysa, merkezî
idareler -biliyorsunuz, Anayasamız, yönetimi (düalist) ikili olarak
düzenlemiştir- genel ortak ihtiyaçları karşılamak için kurulmuşlardır. Madde bu
haliyle geçerse, genel ve ortak ihtiyaçları karşılayan bir idarenin yerini,
mahallî ve müşterek ihtiyaçları karşılamak için kurulan belediyeler
karşılayacaktır; bu da, Anayasaya aykırıdır. Bu konuda, biz, bu maddeye olumlu
oy veremeyeceğimizi peşinen ifade etmek istiyorum.
Az önce Sayın Ürün'ü
dinledim. Yeni Belediyeler Kanununu çok methederek,1580 sayılı Kanunun dönemini
doldurduğunu ifade etti; ben, o görüşte değilim. 1580 sayılı Kanun,
cumhuriyetimizin en demokratik, en katılımcı ve en şeffaf yasalarından birisidir,
bugüne kadar idare etmiştir.
BAŞKAN - Sayın Baratalı,
bir dakikanızı rica edeyim.
Sayın milletvekilleri,
kürsüde konuşan sayın hatibi dinleyemiyorum; bazı arkadaşlarımız ayakta sohbet
ediyorlar. Kendilerinden rica ediyorum, lütfen, otursunlar; herkes yerine
otursun. Arka sıralardaki arkadaşlardan da rica ediyorum, herkes yerine
otursun. Sayın idare amirlerimiz önce ayakta!..
Buyurun Sayın Baratalı.
BÜLENT BARATALI (Devamla)
- Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Bu kanunun
katılımcılığından bahsetti Sayın Ürün. Muhtarların ve sivil toplum örgütlerinin
belediye faaliyetlerine katılmalarının olası olduğunu söyledi; ama, muhtarlar
ve sivil toplum örgütleri, değerli milletvekilleri, belediye meclisi
toplantılarına katılamazlar, fikir ileri süremezler, ancak çağırıldıkları halde
ihtisas komisyonlarına katılabilirler. Bunun neresinde katılımcılık var,
anlamak pek mümkün değildir!
Coğrafya ve konu olarak
sınırlandırılmış olan bir yerel organın, bir genel organ olarak
konuşlandırılması, buna, bu tür görevler verilmesinin -başta söylediğim
gibi-Anayasaya aykırı olduğunu ifade etmek istiyorum.
İkili şekilde düzenlenen
Türkiye'nin idarî yapısı için, Anayasanın 126 ncı ve 127 nci maddelerinde iki
organ tarif edilmiştir. Bunlardan bir tanesi merkezî idaredir, diğeri ise yerel
yönetimlerdir, yerinden yönetimlerdir. Şimdi, bunların bir kısmını Kamu
Yönetimi Kanunu ve İl Özel İdaresi Kanunuyla yerinden yönetimlere devrediyoruz.
Değerli arkadaşlar, bir
konuya dikkati çekmeye çalışıyorum. Sayın Ürün de belediyeci, ben de yirmiiki
sene belediye başkanlığı yaptım. Bugüne kadar hiçbir belediye başkanının
yetkili olmadığını "ben yetkili değilim" dediğini görmedim. Bakınız,
burada bir yanlışlık yapılıyor. Evet, merkezî idarenin bazı görevleri, yani,
genel ve ortak bir idarenin görevleri -doğrudur- yerinden yönetimlere, yerel
yönetimlere devrediliyor; ama, hangisine devrediliyor; il özel idarelerine
devrediliyor. İl özel idareleri ile belediyeler çok ayrı şey Sayın Ürün; yani,
burada, Belediye Kanunu konuşuluyor. Onun için, bu kanunla, çok kısıtlı,
imkânsızlıklar içerisinde çalışan belediyelerimize hiçbir şey getirilemiyor. Bu
kanunla belediye personelinin hakları düzenlenmiyor, bu kanunla belediye
gelirleri düzenlenmiyor; belediyeler, eski hamam eski tas, üstelik, bazı
görevleri de kendilerine tekrar yüklüyoruz. O nedenle "yeni bir devrim
yaptık, yenileştirdik, değiştirdik" demeyi, burada, doğru bulmuyorum. En
devrimci kanunun 1580 sayılı Kanun olduğunu tekrar ifade ediyorum.
Şimdi, bu kanunla bazı
belediyeleri de kapatıyoruz; nüfusu 2 000'den az olan yerlerin belediyelerini
kapatacağız değerli milletvekilleri, 353 tane belediye kapatılacak. Peki,
buralar ne olacak, bunların kazanılmış hakları ne olacak, bu insanlar tekrar
eski yönetime mi dönecekler? Bakın, köy ile belediyeler arasında büyük farklar
var; belediyeler bir demokrasi okulu...
SALİH GÜN (Kocaeli) -
Kapatamazlar, kapatamazlar.
BÜLENT BARATALI (Devamla)
- Eğer, bu kanun geçerse, Danıştayın da görüşünü alarak kapatacaklar Sayın
Başkan. O nedenle, bu konu için "yenilikçi", "devrimci",
"değişimci", "yeni bir düzenleme" demek çok doğru değil.
Bu kanun, aynı zamanda
hak getirmeyen, müktesep hakları da ortadan kaldıran bir kanun olarak tarihe
geçecektir; çünkü -buradan tekrar söylüyorum- bu kanunun geçmesiyle beraber,
bir yıl içerisinde eğer nüfuslarını -nasıl yükseltirler bilemiyorum- yükseltemezlerse,
3 215 belediyeden 353'ü ortadan kaldırılacaktır. Bu, Anayasaya aykırıdır.
Bunlar seçimle kurulmuşlardır, bunları kanunla kaldıramazsınız. Kaldırırsanız
değerli arkadaşlar, tekrar, bu tasarruflar -yani, Bakanlar Kurulunun yaptığı bu
tasarruflar- yine, yürütmeyi denetleyen Danıştaydan geri döner ve eski haline
gelir.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; bir kez daha söylemeye çalışıyorum; bu yasanın 14 üncü
maddesiyle, mahallî ve müşterek ihtiyaçları gidermek için, merkezî idarenin
görevleri belediyelere verilmiştir. Bu da, Sayın Cumhurbaşkanımızın iade
gerekçesinde görüldüğü gibi, Anayasamızın 126 ve 127 nci maddelerine aykırıdır.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Baratalı,
sözlerinizi tamamlayın.
Buyurun.
BÜLENT BARATALI (Devamla)
- Sözlerimi selamlama cümlesiyle bitirmek istiyorum.
Bu vesileyle, sorumlu
muhalefet anlayışımız gereği, yalnız 14 üncü maddede pürüz kalan ve başka
kanunlarla verilmeyen yetkileri kullandırmaya çalışan Belediyeler Kanununu bu
nedenle ertelemeyelim. Biraz sonra bir önerge vereceğiz; lütfen, önergemizi
destekleyin. Bu fıkrayı madde metninden çıkararak, Sayın Ürün'ün ifadesiyle,
belediyelerimizin, başkanlarımızın büyük bir coşkuyla, iştiyakla, heyecanla
beklediği kanun yürürlüğe girsin.
Cumhuriyet Halk Partisi
Grubu ve şahsım adına Sayın Başkanı ve sayın milletvekillerini saygılarımla
selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür
ediyorum Sayın Baratalı.
Sayın milletvekilleri, 28
inci Birleşimin açılışında, çoğunluk sağlanamadığından, elektronik cihazla
yoklama yaptık. Bu yoklama sırasında hazır bulunmayan arkadaşlarımız daha sonra
Genel Kurulumuzu teşrif ettilerse, yok görünmemeleri bakımından birer pusula
gönderirlerse, herhalde, iyi olur. Bunu da hatırlatmış oluyorum.
Şimdi, aynı madde
üzerinde şahsı adına söz isteği var; Denizli Milletvekili Sayın Ümmet Kandoğan.
Sayın Kandoğan, süreniz 5
dakika.
ÜMMET KANDOĞAN (Denizli)-
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Belediye Kanununun 14 üncü maddesi
üzerinde söz almış bulunuyorum; Yüce Heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Bu Kanun, 9.7.2004
tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisinde görüşülmüş ve kanunlaşmıştı. O
görüşmelerde de, bu kanunun ilgili maddeleri üzerinde çeşitli defalar söz aldım
ve görüşlerimi ifade ettim; ancak, üzerinden dört ay geçtikten sonra, Mecliste,
yeniden aynı kanunun görüşülüyor olması bizleri son derece üzüyor.
Meclisteki o
konuşmalarımızda, bu kanunun çeşitli maddelerinin Anayasaya aykırı olduğunu,
hem ben söyledim hem de Cumhuriyet Halk Partili milletvekilleri çok açık ve net
bir şekilde söylediler. Özellikle, bu 14 üncü maddeyle ilgili olarak,
Anayasanın 126 ncı ve 127 nci maddelerine aykırı olduğu ifade edildi. Ancak, o
gün, hem ben hem CHP'li milletvekilleri bunları söylerken, AK Partili
milletvekili arkadaşlarımızın, bu kanunun bu maddelerinin Anayasaya aykırı olduğunu
söylediğimizde "nereden biliyorsunuz" şeklinde ifadeleri olmuştu.
Ancak, gördük ki, dört ay sonra, maalesef, Mecliste aynı kanunu ve bizim itiraz
ettiğimiz maddeleri yeniden görüşmek için buraya toplandık. Kamu yönetiminin ve
kamu hizmetlerinin temel ilkeleri ve yeniden yapılandırılmasıyla ilgili kanunda
da aynı gerekçeleri ileri sürdük "geliniz, bu Kanunun Anayasaya aykırı
maddelerini yeniden gözden geçirelim, buradan kanunlaşmadan evvel bunları
düzeltelim" şeklinde itirazlarımız oldu; ancak, bunlar da dinlenmemiştir.
Ne yazık ki -bunun altını
çizerek söylüyorum- cumhuriyet tarihi boyunca, Türkiye Büyük Millet Meclisi
tarafından kabul edilen 50 maddelik bir kanunun 22 maddesi, Cumhurbaşkanı
tarafından, tekrar görüşülmek üzere Meclise iade edilmiştir. 22 dönem,
Parlamentoda, bir kanunun yarıya yakın
maddesinin geri gönderilmesi meselesi, bir kez bile görülmemiştir ve maalesef,
Cumhurbaşkanımız tarafından, bu, bu Meclise geri gönderilmiştir.
Şimdi, 14 üncü maddeyle
ilgili olarak, AK Partili milletvekili arkadaşlarımız, çıktılar, burada
konuştular "Cumhurbaşkanının geri gönderme gerekçelerini de gözönüne
alarak, biz, bu kanunda düzenleme yaptık" dediler; ancak, şunun altını
çizmek istiyorum: Bu kanunun geri gönderilme gerekçesinin Plan ve Bütçe
Komisyonunca ve burada konuşan AK Partili milletvekillerimizce ciddî bir
şekilde değerlendirilmediği inancındayım. Bu inanca nereden ulaştığımı sizlere
anlatmak istiyorum.
Bakınız, Cumhurbaşkanımız
geri gönderme gerekçesinde şöyle diyor: "Yapılan düzenlemeden kamu kurum
ve kuruluşlarının görevli kılınması durumunda da belediyenin aynı alandaki
görevinin sona ermediği..." Burası çok açık; yani "münhasıran" kelimesini
madde metninden çıkarınca, Cumhurbaşkanının itiraz ettiği gerekçe ortadan
kalkmıyor. Bunu nereden anlıyoruz; hemen devamında, Sayın Cumhurbaşkanı şöyle
ifade ediyor: "Mühnasıran sözcüğüyle merkezî yönetimin görev ve yetki
alanının daha da daraltıldığı..." Yani, madde metniyle bir daraltılmadan
bahsediliyor, "münhasıran" sözcüğüyle bu daraltılma daha belirgin
hale geliyor diyor Sayın Cumhurbaşkanı. Öyleyse, biz, bu metinden
"münhasıran" sözcüğünü çıkarmakla, Sayın Cumhurbaşkanının itiraz
ettiği gerekçeleri ortadan kaldıramıyoruz. Bunu çok açık ve net bir şekilde
söylüyorum. Aynı kanun bu şekilde Meclisten geçecek olursa, Sayın Cumhurbaşkanı
tarafından tekrar Meclise geri gönderilmesi kesinlikle söz konusudur. Bunu
nereden çıkarıyorum; yine, Cumhurbaşkanımız şöyle diyor: "Bu nedenle,
incelenen yasanın 14 üncü maddesi, Anayasanın 126 ve 127 nci maddelerindeki
ilkelerle bağdaşmamaktadır."
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Kandoğan,
lütfen konuşmanızı tamamlayınız.
ÜMMET KANDOĞAN (Devamla)
- Bu son cümle, bu kanunun, bu maddesinin tümünün Anayasaya aykırı olduğunu
ifade ediyor.
Sayın Halil Ürün Bey,
buradan "münhasıran ile ilgili bölümü kaldırdık" dediler; ancak, o
bölüm, baştan alınmış, madde metninin orta bölümüne yerleştirilmiş. Okuyorum:
"Belediye, kanunlarla başka bir kamu kurum ve kuruluşuna verilmeyen mahallî
müşterek nitelikteki diğer görev ve hizmetleri de yapar ve yaptırır."
Sadece "münhasıran" kelimesi çıkmış, onun dışındaki bölüm, madde
metninin içerisine aynen yerleştirilmiş. Demek ki, bu bölüm madde metninden
çıkarılmamış.
Değerli milletvekilleri,
ben, bu Kamu Yönetiminin Temel İlkeleri ve Yeniden Yapılandırılması Hakkında
Kanunda, İl Özel İdaresi Kanununda ve belediyelerle ilgili kanunda bu
hususların Anayasaya aykırı olduğunu ve bunların Sayın Cumhurbaşkanından geri
döneceğini ve böylelikle, milletimiz için hayatî önemi haiz olan bu kanunların
hayata geçirilmesinin zaman alacağını ifade etmiştim. Zaman beni haklı çıkardı.
Eğer, o gün, bu şekildeki değerlendirmeler gözönüne alınmış olsaydı, belediyelerle
ilgili kanun dört aydan beri yürürlükte olacaktı.
Kamu Yönetiminin Temel
İlkeleri ve Yeniden Yapılandırılması Hakkında Kanun dört aydan beri yürürlükte
olacaktı; ancak, bakınız, Kamu Yönetiminin Temel İlkeleri ve Yeniden
Yapılandırılması Hakkında Kanun, hâlâ Meclisin gündemine getirilemedi, il özel
idareleriyle ilgili kanun hâlâ Meclisin gündemine getirilemedi. Ben, yıllarca,
bu kanunların çıkması özleminde, inancında olan birisiydim. Bunu, geldim burada
bu kürsüde ifade ettim, tekrar ifade ediyorum: Belediye Kanunu, İl Özel İdaresi
Kanunu, Kamu Yönetiminin Temel İlkeleri ve
Yeniden Yapılandırılması Hakkında ilgili Kanun mutlaka kanunlaşmalı,
Meclisten geçmeli; ancak, tekrar ediyorum; Anayasaya aykırılığı çok açıkça
belirgin olan hükümler bu madde metinleri içerisinde yer aldığı sürece bu
kanunlar tekrar Sayın Cumhurbaşkanından geri dönecektir.
Daha önceki konuşmamda
son cümlemi şöyle bağlamıştım: "Bu kanunlar belki bir daha Meclis
gündemine gelmeyecek, belki kanunlaşmayacak; vuslat bir başka bahara mı
kalacak." Tekrar ifade ediyorum: Eğer, bu şekilde, bu kanun da aynen gönderilirse,
ben iddia ediyorum ki, Sayın Cumhurbaşkanı tarafından tekrar geri gönderilecek
ve bizler bu Belediye Kanununun ilgili maddeleri üzerinde tekrar burada
görüşmeler yapacağız. İl Özel İdaresi Kanununda da aynısı olacak, Kamu Yönetiminin
Temel İlkeleri ve Yeniden Yapılandırılması Hakkında Kanunda da aynı şekilde
yeniden görüşmelerimiz olacak ve böylelikle, milletimiz için çok önemli olan bu
kanunların hayata geçirilmesi zaman alacak, belki bu Parlamentoya nasip olmayacak
şeklindeki ifadelerimi bir kez daha ifade ediyor, sizleri sevgi ve saygıyla
selamlıyorum.
BAŞKAN- Teşekkür ediyoruz
Sayın Kandoğan.
Madde üzerindeki
konuşmalar tamamlanmıştır sayın milletvekilleri.
Madde üzerinde verilmiş 2
önerge vardır.
Önergeleri önce geliş
sırasına göre okutacağım, sonra aykırılık derecelerine göre işleme alacağım.
İlk önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 669
sıra sayılı Belediye Kanununun 14 üncü maddesinin sonuna aşağıdaki fıkra
eklenmiştir.
"4562 sayılı
Organize Sanayi Bölgeleri Kanunu ile Sanayi ve Ticaret Bakanlığına ve organize
sanayi bölgelerine tanınan yetki ve sorumluluklar bu kanun kapsamı
dışındadır."
Arz ederiz.
|
Eyüp Fatsa |
Faruk Çelik |
Sadullah Ergin |
|
Ordu |
Bursa |
Hatay |
|
Mevlüt Akgün |
Halil Ürün |
Mustafa Elitaş |
|
Karaman |
Konya |
Kayseri |
|
Soner Aksoy |
Mücahit Daloğlu |
Abdullah Veli Seyda |
|
Kütahya |
Erzurum |
Şırnak |
|
Mehmet Ali Arıkan |
Hasan Anğı |
Burhan Kılıç |
|
Eskişehir |
Konya |
Antalya |
|
Nuri Çilingir |
|
|
|
Manisa |
|
|
BAŞKAN - İkinci önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 5215
sayılı Belediye Kanununun (669 sıra sayılı) Meclise gelen metindeki 14 üncü
maddenin 2 nci fıkrasının metinden çıkarılmasını teklif ederiz.
|
Bülent Baratalı |
Yılmaz Kaya |
Ahmet Ersin |
|
İzmir |
İzmir |
İzmir |
|
Osman Özcan |
Mustafa Özyurt |
|
|
Antalya |
Bursa |
|
BAŞKAN - Sayın
milletvekilleri, bu okuttuğum önerge, en aykırı önerge olduğundan, işleme
alıyorum.
Komisyona soruyorum;
katılıyor musunuz?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
BAŞKANI SAİT AÇBA (Afyon) - Katılmıyoruz.
BAŞKAN - Katılmıyorsunuz.
Hükümet katılıyor mu?
İÇİŞLERİ BAKANI
ABDÜLKADİR AKSU (İstanbul) - Katılmıyoruz efendim.
BAŞKAN - Hükümetin ve
Komisyonun katılmadığı önergenin sahipleri söz mü istiyorlar, yoksa, gerekçeyi
mi okutayım?
BÜLENT BARATALI (İzmir) -
Söz istiyorum Sayın Başkan.
BAŞKAN - Sayın Baratalı,
buyurun.
Süreniz 5 dakika.
BÜLENT BARATALI (İzmir) -
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bir kez daha saygılarımı sunuyorum.
İlk konuşmamda
bahsettiğim gibi, bir kez daha, Türkiye'nin idarî yapısını anlatmak istiyorum.
Anayasanın 126 ncı ve 127 nci maddelerinde, Türkiye'nin idarî yapısı düalist
sisteme uygun olarak düzenlenmiştir;
bir merkezî idare vardır, bir de mahallî idareler vardır. Merkezî idare,
bütün coğrafyada ve hiçbir konuya bağlı kalmaksızın, genel, ortak ihtiyaçların
giderilmesi için kurulmuştur. Bunun görevlerinin kazuistik olarak sayılmasına
gerek yoktur; çünkü, bütün coğrafyada ve konuya bağlı olmaksızın görev yapan
bir idaredir.
Yerinden yönetimler,
mahallî idareler ise, konu ve coğrafya olarak bağlı, kuruldukları yerde
organları seçimle teşekkül eden ve mahallî müşterek ihtiyaçları gidermekle
görevli olan idarelerdir. Yerel yönetimlerin bu tür görevlerle
görevlendirilmesi, yani, madde metninden çıkarılmasını istediğimiz şekilde
görevlendirilmesi, Anayasanın Türkiye'nin idarî yapısını düzenleyen 126 ncı ve
127 nci maddelerine aykırıdır. Sayın Cumhurbaşkanı da, bunu, Anayasanın 89 uncu
ve 104 üncü maddelerinin kendisine verdiği yetkilere dayanarak, bir kez daha
görüşülmek üzere, tâlikî veto yetkisiyle, Türkiye Büyük Millet Meclisine
göndermiştir.
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Plan ve Bütçe Komisyonunda görüşülen yasanın 3 maddesinden 3 üncüsünde
bizce de Anayasaya uygunluk sağlanmıştır. Geçici 4 üncü madde de, zaten, tekrar
getirilmemiştir. Şimdi, üzerinde konuştuğumuz 14 üncü maddedir. 14 üncü maddede
Sayın Cumhurbaşkanının üzerinde durduğu Anayasaya aykırılık endişeleri ve
gerekçeleri bizce ortadan kaldırılmamıştır. Biz, buna, az önce, sorumlu
muhalefet anlayışımız içinde, yasanın bir an önce yürürlüğe girmesine yönelik
olarak söylediğim gibi, Plan ve Bütçe Komisyonunda katkıda bulunmaya çalıştık
ve bu maddenin nasıl düzenlenmesi gerektiği konusunda görüşlerimizi belirttik.
Ancak, Plan ve Bütçe Komisyonunda, ısrarla, Sayın Cumhurbaşkanının Anayasaya
aykırı bulduğu bu madde tekrar konuldu. Bu maddeyi bir kez daha sizlerin
bilgisine ve takdirine sunmak için okumak istiyorum: "Belediye, kanunlarla
başka bir kamu kurum ve kuruluşuna verilmeyen mahallî müşterek nitelikteki
diğer görev ve hizmetleri de yapar veya yaptırır."
Değerli milletvekilleri,
bu madde, içinden "münhasıran" kelimesinin çıkarılmasıyla bile,
Anayasaya uygun hale gelmemiştir. Muhtemeldir ki, eğer, bu okuduğum şekilde
geçerse, Cumhurbaşkanı bunu Anayasaya göre yayımlayacaktır; ama, Cumhuriyet
Halk Partisi, söylediğim ve karşı oy yazısındaki gerekçelerle, Anayasaya
aykırılığı konusunda tekrar Anayasa Mahkemesine gidecektir ve yine muhtemeldir
ki, Anayasa Mahkemesinden bu kanun iptal edilerek geri gelecektir. Sayın milletvekillerine
bunu bir kez daha anlatmak için önerge verdik ve bir kez daha söylüyorum;
gelin, maddeden bu bölümü çıkaralım ve Sayın Ürün'ün ifadesindeki gibi,
belediyecilerimizin heyecanla, büyük bir coşkuyla bekledikleri, büyük bir coşkuyla
bekledikleri, bütün beldelerin sorunlarını bir kerede, bir tılsımla ortadan
kaldıracak olan bu kanun yürürlüğe girsin diyorum.
Bu fıkranın maddeden
çıkarılmasını öneriyorum ve tekrar, sayın milletvekillerine saygı ve
sevgilerimi sunuyorum.
Teşekkür ederim Sayın
Başkan. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür
ediyoruz.
Sayın milletvekilleri,
Hükümetin ve Komisyonun katılmadığı, biraz önce gerekçesini dinlediğimiz
önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge
kabul edilmemiştir.
İkinci önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 669
sıra sayılı Belediye Kanununun 14 üncü maddesinin sonuna aşağıdaki fıkra eklenmiştir.
"4562 sayılı
Organize Sanayi Bölgeleri Kanunu ile Sanayi ve Ticaret Bakanlığına ve organize
sanayi bölgelerine tanınan yetki ve sorumluluklar bu kanun kapsamı
dışındadır."
Arz ederiz.
Eyüp Fatsa (Ordu) ve arkadaşları
BAŞKAN - Sayın Komisyon
önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
BAŞKANI SAİT AÇBA (Afyon) - Katılıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN - Hükümet
katılıyor mu?..
İÇİŞLERİ BAKANI
ABDÜLKADİR AKSU (İstanbul) - Katılıyoruz efendim.
EYÜP FATSA (Ordu) -
Gerekçeyi okutalım.
BAŞKAN - Gerekçeyi
okutuyorum:
Gerekçe:
Türkiye Büyük Millet
Meclisinde 10.7.2004 tarihinde kabul edilen ve 23.7.2004 tarih ve 25531 sayılı
Resmî Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren Büyükşehir Belediyesi Kanununun
"Büyükşehir, ilçe ve ilk kademe belediyelerinin görev ve sorumlulukları"
başlıklı 7 nci maddesinin sonuna, büyükşehir belediyeleri ile 4562 sayılı
Kanuna göre kurulan organize sanayi bölgeleri arasında yetki kargaşası meydana
gelmemesi amacıyla yukarıda teklif edilen hüküm eklenmiş ve yasalaşmıştır.
Aynı amaçla buna benzer
bir hüküm, TBMM'de 9.7.2004 tarihinde kabul edilen 5215 sayılı Belediye
Kanununun "Belediyenin görev ve sorumlulukları" başlıklı 14 üncü
maddesine de eklenmiştir. Ancak, Cumhurbaşkanlığınca yeniden görüşülmek üzere
iade edilen adı geçen kanunun Plan ve Bütçe Komisyonunda tekrar görüşülmesi
sırasında, söz konusu hükmün metinden çıkarıldığı görülmüştür.
Organize sanayi
bölgelerinin 4562 sayılı Kanunla verilen yetkilerini kullanabilmesi ve çoğu
zaman sınır komşusu veya iç içe olan belediyeler ile OSB'ler arasında yetki
kargaşasına sebep olunmaması için, Büyükşehir Belediyesi Kanununda olan yukarıdaki
hükme Belediye Kanununda da yer verilmesi amaçlanmıştır.
BAŞKAN - Sayın
milletvekilleri, gerekçesini dinlediğiniz, Komisyonunun ve Hükümetin katıldığı
önergeyi oylarınıza sunuyorum...
Komisyon katılmadı mı?
SALİH KAPUSUZ (Ankara) -
Katıldı Sayın Başkan.
YAŞAR TÜZÜN (Bilecik) -
Bu önergeyle eklenecek fıkrayı Komisyon çıkardı.
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
BAŞKANI SAİT AÇBA (Afyon) - Sayın Başkan "katılıyorum" dedim ben.
BAŞKAN - Efendim,
önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul
edilmiştir.
Şimdi, 14 üncü maddeyi,
kabul edilen önerge doğrultusunda oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul
etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.
Sayın milletvekilleri,
kanunun geçici 4 üncü maddesi de, Sayın Cumhurbaşkanınca bir daha görüşülmek
üzere geri gönderilmiştir; ancak, Komisyon, bu maddeyi metinden çıkarmıştır. Bu
maddenin yeniden metne eklenmesine dair bir önerge vardır.
Malumunuz olduğu üzere,
görüşülmekte olan tasarı veya teklife konu kanunun, komisyon metninde
bulunmayan; ancak, tasarı veya teklifle çok yakın ilgisi bulunan bir maddesinin
değiştirilmesini isteyen ve komisyonun salt çoğunlukla katıldığı önergeler
üzerinde yeni bir madde olarak görüşme açılacağı, İçtüzüğümüzün 87 nci
maddesinin dördüncü fıkrasında hükme bağlanmıştır.
Bu nedenle, önergeyi
okutup Komisyona soracağım. Komisyon önergeye salt çoğunlukla, yani, 21 üyeyle
katılırsa, önerge üzerinde yeni bir madde olarak görüşme açacağım. Komisyonun
salt çoğunlukla katılmaması halindeyse, önergeyi işlemden kaldıracağım.
SALİH KAPUSUZ (Ankara) -
Sayın Başkan, yerimden bir şey söyleyebilir miyim.
Her ne kadar Başkanlık
yeni bir madde gibi görse de, özü itibariyle, Komisyon tarafından çıkarılan bir
maddenin Genel Kurul tarafından tekrar konulmasıdır; ama, siz, böyle uygun
gördünüz. Bunu, kayıtlara geçmesi açısından, itiraz olarak ifade ediyorum.
BAŞKAN - Teşekkür ederim.
Başkanlık bu konuyu öyle
değerlendirmiştir.
Şimdi, önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 669
sıra sayılı Belediye Kanunu Tasarısına geçici 4 üncü madde olarak aşağıdaki
maddenin eklenmesini arz ve teklif ederiz.
|
Sadullah Ergin |
Eyüp Fatsa |
Halil Ürün |
|
Hatay |
Ordu |
Konya |
|
Soner Aksoy |
Hasan Ali Çelik |
Alaettin Güven |
|
Kütahya |
Sakarya |
Kütahya |
"Bu Kanunun yayımı
tarihine kadar memur temsilcileri ile toplu iş sözleşmesi akdederek veya başka
bir tasarrufta bulunarak belediye, büyükşehir belediyesi ve il özel idaresinde
çalışan kamu personeline her ne ad altında olursa olsun eködemede bulunan kamu
görevlileri hakkında idarî, adlî veya malî yönden herhangi bir yargılama ve
takibat yapılamaz, başlatılmış olanlar işlemden kaldırılır. Daha önce bu fiille
ilgili olarak kesinleşmiş olan mahkûmiyet hükümleri de bütün sonuçlarıyla
birlikte ortadan kaldırılır."
BAŞKAN - Sayın Komisyon
önergeye salt çoğunlukla katılıyor mu? Komisyonun salt çoğunlukla katılıp
katılmadığını tespit etmek için, sayacağım.
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
BAŞKANI SAİT AÇBA (Afyon) - Salt çoğunluğumuz vardır; katılıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN - Evet, aranan
çoğunluk vardır.
Komisyon önergeye salt
çoğunlukla katılmış olduğundan, önerge üzerinde yeni bir madde olarak görüşme
açıyorum.
Söz isteyen var mı? Yok.
Şimdi, bu önergeyi
yeniden okutup, işleme alacağım:
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 669
sıra sayılı Belediye Kanunu Tasarısına geçici 4 üncü madde olarak aşağıdaki
maddenin eklenmesini arz ve teklif ederiz.
Sadullah Ergin (Hatay) ve arkadaşları
"Bu Kanunun yayımı
tarihine kadar memur temsilcileri ile toplu iş sözleşmesi akdederek veya başka
bir tasarrufta bulunarak belediye, büyükşehir belediyesi ve il özel idaresinde
çalışan kamu personeline her ne ad altında olursa olsun eködemede bulunan kamu
görevlileri hakkında idarî, adlî veya malî yönden herhangi bir yargılama ve
takibat yapılamaz, başlatılmış olanlar işlemden kaldırılır. Daha önce bu fiille
ilgili olarak kesinleşmiş olan mahkûmiyet hükümleri de bütün sonuçlarıyla
birlikte ortadan kaldırılır."
BAŞKAN - Komisyon
önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
BAŞKANI SAİT AÇBA (Afyon) - Katılıyoruz.
BAŞKAN - Katılıyorsunuz.
ALİ TOPUZ (İstanbul) -
Sayın Başkan, oylamayla ilgili yerimden bir şey söyleyebilir miyim?
BAŞKAN - Sayın Topuz,
eğer bu maddeyle ilgili açıkoylama konusunu ifade edecekseniz, açıkoylama
yapacağım.
ALİ TOPUZ (İstanbul) -
Hayır efendim.
BAŞKAN - Buyurun,
yerinizden ifade edin.
ALİ TOPUZ (İstanbul) -
Sayın Başkan, önce şunu belirtmeliyim ki, İçtüzüğün 87 nci maddesi uyarınca
yaptığınız uygulama doğrudur; yani, ek bir maddenin buraya getirilebilmesi
için, komisyon metninde olmayan bir konunun getirilmesi gerekiyor; ki, siz bunu
uyguladınız, doğrudur, Sayın Salih Kapusuz arkadaşımızın ifade ettiği gerekçe
İçtüzüğe uygun bir gerekçe değildir; bunu belirtiyorum.
İkincisi, bu oylama, af
niteliğinde bir konuyla ilgili olduğu için, nitelikli çoğunluğu gerektiren bir
oylamadır. Hiç kuşku yok, burada, nitelikli çoğunluk aranacaktır; ancak,
yapacağınız oylama sırasında, cihazların çalışmaması nedeniyle, pusulayla
oylarını bildiren sayın milletvekillerinin salonda bulunup bulunmadığını tespit
etmeniz için, baştan, bir uyarı yapmak gereğini duydum; çünkü, geçmişte, bu
konuyla ilgili, hepimizi üzen bazı olayların olduğunu hep beraber biliyoruz.
Dikkat göstereceğinizi biliyorum; fakat, hatırlatma gereğini de duydum.
Söz verdiğiniz için
teşekkür ediyorum.
BAŞKAN - Teşekkür ederim
Sayın Topuz.
Şimdi, İçtüzüğümüzün 92
nci maddesindeki -bu oylamayla ilgili- hükmü okuyorum: "Tasarı veya teklif
hakkında verilen genel veya özel af ilanını içeren değişiklik önergesinin
kabulü halinde, kabul için gerekli beşte 3 çoğunluğun tespiti için bu önergenin
oylanması açık oylama suretiyle tekrarlanır." Yani, önce, işarî oylamayla,
bu önergeyi oylarınıza sunacağım; ondan sonra, burada bahsedilen nitelikli
çoğunluğu arayan ikinci oylamayı yapacağım.
Önergeyi veren
arkadaşlarımız söz istiyor mu; yoksa, gerekçeyi mi okutalım?
EYÜP FATSA (Ordu) -
Gerekçeyi okutun Sayın Başkan.
BAŞKAN - Gerekçeyi
okutuyorum:
Gerekçe:
Konu hakkında uygulamada
idare ve Sayıştay dahil yargı makamlarının duraksamalı ve farklı uygulamaları
bulunmaktadır. Uygulamadaki farklılıkları gidermek ve 9.7.2004 tarih ve 5215
sayılı Belediye Kanununun, teklif edilen geçici 4 üncü maddenin benzeri geçici
4 üncü maddesinin Cumhurbaşkanlığı makamı tarafından geri gönderme
gerekçesinde, haklarında kesinleşmiş yargı kararı bulunanlar açısından ifade
edilen "hukuk devleti ve eşitlik ilkelerine uygunluk" sağlamak üzere
bu maddenin düzenlenmesi gerekli olmuştur.
BAŞKAN - Sayın
milletvekilleri, önergeyi oylarınıza sunacağım. Biraz önce gerekçesini
dinlediniz.
Önergeyi kabul edenler...
Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmiştir.
Sayın milletvekilleri, şu
anda işaret oyuyla kabul ettiğimiz önerge af ilanı içerdiğinden, İçtüzüğün 92
nci maddesinin son fıkrasına göre -biraz önce okudum- kabulü için beşte 3
çoğunluk; yani 330 oy şartını arayacağım.
Şimdi, beşte 3 çoğunluğun
tespiti için elektronik cihazla açıkoylama yapacağım.
Oylama için 5 dakika süre
vereceğim. Bu süre içerisinde cihaza giremeyen üyelerin oy pusulalarını
ilgililer vasıtasıyla Başkanlığa ulaştırmalarını rica ediyorum.
Vekâleten oy kullanacak
Sayın Bakanlar var ise, hangi bakana vekâleten oy kullandıklarını açıkça
belirtmek suretiyle oylarını kullanabilirler.
Oylama işlemini
başlatıyorum.
ALİ TOPUZ (İstanbul) -
Sayın Başkan, kabul veya ret konusunda bir açıklama yapmadınız.
BAŞKAN - Sayın
milletvekilleri, biraz önce Sayın Topuz'un da ifade ettiği gibi, pusula
gönderen milletvekillerimiz salondan ayrılmasınlar, ayrı ayrı kontrol edeceğim.
ALİ TOPUZ (İstanbul) -
Kabul oylarının nitelikli çoğunluk olarak aranacağını ifade ediyorsunuz değil
mi? Efendim, zapta geçmesi için ifade ediyorum.
BAŞKAN - Efendim, kabul
oyu elbette 330 olacak; yasanın aradığı şart budur.
Buyurun.
(Elektronik cihazla
oylama yapıldı)
BAŞKAN - Sayın
milletvekilleri, şimdi, pusula göndermek suretiyle oylarını kullananların
isimlerini okuyacağım; lütfen, Genel Kurulda hazır olduklarını bildirsinler.
Sayın Hüsnü Ordu?..
Burada.
Sayın Mustafa Zeydan?..
Burada.
Sayın Gürsoy Erol?..
Sayın Şükrü Ayalan?..
Burada.
Sayın Mehmet Zekai
Özcan?.. Burada.
Sayın Sabahattin
Yıldız?..
ALİ KEMAL DEVECİLER
(Balıkesir) - Sayın Başkan, yok; komisyonda da yoktu.
BAŞKAN - Sayın Orhan
Erdem?.. Burada.
Sayın Orhan Yıldız?..
Burada.
Sayın Kerim Özkul?..
Burada.
Sayın Mehmet Ali Bulut?..
Burada.
Sayın Faruk Koca?.. Burada.
Sayın Mustafa Ataş?..
Burada.
Sayın Mücahit Daloğlu?..
Burada.
Sayın Maliki Ejder
Arvas?.. Burada.
Sayın Eyüp Ayar?..
Burada.
Sayın Tevfik Akbak?..
Burada.
Sayın Mustafa Elitaş?..
Burada.
Sayın Sadık Yakut?..
Burada.
Sayın Vahit Kirişçi?..
Sayın Sabahattin
Yıldız?..
Sayın milletvekilleri,
669 sıra sayılı kanun tasarısına geçici 4 üncü madde eklenmesine ilişkin
önergenin açıkoylama sonucunu açıklıyorum:
Kullanılan oy sayısı : 387
Kabul : 330
Ret : 57 (x)
(AK Parti sıralarından
alkışlar)
Böylece, madde, yasanın
aradığı çoğunlukla kabul edilmiştir.
Bu madde kabul edildi;
ancak, geneli oylanacak.
Sayın milletvekilleri...
Değerli arkadaşlar, beni dinlerseniz, çok daha kısa sürede bu yasanın
oylamasını yaparız ve evlerimize gideriz... Arkadaşlar, lütfen beni dinleyin.
Şimdi, yasanın genelinin
oylanmasından önce, İçtüzüğümüzün 86 ncı maddesine göre, oyunun rengini belli
etmek için, aleyhte söz isteği var.
İzmir Milletvekili Sayın
Ahmet Ersin, size, oyunuzun rengini belli etmek üzere söz veriyorum; buyurun.
AHMET ERSİN (İzmir) -
Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Bir yasa çalışması
yaparken, son anda getirilen bir önergeyle, yeni bir madde ihdas ederek, Sayın
Başbakan dahil, birçok belediye başkanını soruşturmalardan kurtardınız.
İnşallah, bu yasa, daha öncekilerde olduğu gibi, yine Anayasa Mahkemesinden
döner.
Sayın milletvekilleri,
iki yıldan beri bu çatı altındayız, bu kutsal çatı altında görev yapmaya
çalışıyoruz ve iki yıldan beri yasa çıkarıyoruz; ancak, çıkardığımız yasalar...
Sayın Başkan, söylediğimi
ben duyamıyorum ki, arkadaşlar nereden anlasınlar!..
Biz, Sayın Başkan
sükûneti sağlasın diyoruz; ama, aslında Sayın Başkan sükûneti bozuyor...
BAŞKAN - Sayın Ersin, siz
Genel Kurula hitap edin.
Buyurun.
AHMET ERSİN (Devamla) -
Sayın milletvekilleri, bu kutsal çatı altında birçok yasa çıkardık. Bu
yasaların Anayasaya aykırı olacağını, olduğunu, birçok kez dile getirdik. Hemen
hemen her getirilen tasarıda özellikle hükümet tasarısında, Anayasaya aykırılık
iddiasında bulunduk ve sonuçta, bizim dediğimiz gibi, Anayasa Mahkemesi bu
yasaları iade etti.
Aslına bakarsanız,
hükümet, sadece yasa hazırlamaktaki acemiliğini ortaya koymakla kalmıyor, kendi
çıkardığı yasalara, yönetmeliklere kendisi uymuyor.
Bir örnek vereyim size,
güncel bir örnek: Şimdi, 11 Aralıkta, biliyorsunuz, federasyon başkanları
seçimi var, 39 federasyon başkanının seçimi var. Şimdi, bununla ilgili bir
yönetmelik çıkardı Sayın Bakan. Bu yönetmeliği, gerçi, burada, Genel Kurulda
inkâr etti "biz böyle bir düzenleme yapmadık" dedi. "Düzenleme
yapmadık" dediği konu da şu: Eski yönetmelikte, federasyon başkanlarının
yükseköğrenimli olması ve yabancı dil bilmesi önde gelen koşullardanken, bu
yeni yönetmelikle bu koşullar kaldırıldı, öğrenim düzeyi liseye indirildi. Bunu
sorduğumda, Sayın Bakan "biz böyle bir düzenleme yapmadık" dedi.
Tabiî, Sayın Bakanın ya çıkardığı yönetmelikten haberi yok ya da bizi yanıltmak
için böyle bir söylemde bulundu.
Şimdi, bu yönetmeliğe de
uygun davranmıyorlar sayın milletvekilleri. Yani, örnek olarak söylüyorum
bunları; hükümetin, kendi çıkardığı yasalarla, yönetmeliklerle çeliştiğini
anlatmak bakımından söylüyorum.
Şimdi, zaten, bu
başkanlık seçimlerinden önce, 60 ilin il müdürü değiştirildi, onların yerine,
belediyelerden atamalar yapıldı. Bunları bir yana bırakalım; örneğin,
yönetmeliğin 6 ncı maddesinin (b) bendinin (h) fıkrasına aykırı bir biçimde,
düzmece kulüpler ihdas edildi, kurduruldu, tescil edildi, onların delegelerini
kendi hanelerine yazdırmak için. Esasen, Sayın Bakanlığın, Genel Müdürün, her
branşta bir adayı var; yani, işin özelliği bu; her branşta adayı var; 39 branşta
39 adayı var.
Şimdi, bu yönetmelik
gereğince yapılması gereken bu seçimlere, maalesef, siyasî baskılar
neticesinde, federasyon başkanlıkları seçimine siyasî baskılar uygulanarak
avantaj sağlanmaya çalışılıyor. Bunu nereden biliyorum; bunu şuradan biliyorum:
Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğü bünyesinde 2 genel müdür yardımcısı, 2 daire
başkanından oluşan bir komite oluşmuş. Bu komite, il müdürleri ve şube müdürlerine
baskı yapıyor. Bizim dediğimiz adaya şu kadar oy çıkarırsanız mesele yok; ama,
çıkaramazsınız sizi görevden alırız diye baskı yapıyorlar; yani, spora siyaset
bulaştırmanın bundan daha açık bir şeyi olamaz.
Şimdi, biz, futboldaki
olumsuzlukları, kirlilikleri arındırmaya çalışıyoruz; ama, sporun içine çeteyi
bunlar sokuyorlar. Tam bir çeteleşme var. Bu 39 federasyon başkanının seçimiyle
ilgili, sayın milletvekilleri, Bakanın ve hükümetin gözetimi altında bir çete
oluştu. Bu çete, bütün il müdürlerine, şube müdürlerine telefonlar ederek,
baskılar kurarak, kendi adaylarının, destekledikleri adayların seçilmesi
konusunda çalışma yapıyor. Bunu Meclisimizin ve Sayın Bakanın, eğer haberi
yoksa -ki, mutlaka vardır; onun haberi olmadan bir şey yapılamaz- bilgisine
sunuyorum.
Değerli milletvekilleri,
bugün kabul ettiğiniz bu yasaya, üzülerek söyleyeyim, aleyhte oy vereceğim ve
benim vereceğim aleyhte oy -sanıyorum- inşallah, Türkiye için hayırlı olur ve
sizin de verdiğiniz kabul oylarının -umuyorum- Anayasa Mahkemesinden dönme
ihtimali yüksek.
Hepinize saygılar
sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür
ediyoruz Sayın Ersin.
Sayın milletvekilleri,
yine, İçtüzüğün 86 ncı maddesi gereğince, oyunun rengini belli etmek üzere söz
isteği var.
Lehte görüşlerini belli
etmek üzere, Konya Milletvekili Sayın Halil Ürün söz istemiştir.
Buyurun Sayın Ürün. (AK
Parti sıralarından alkışlar)
HALİL ÜRÜN (Konya) -
Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; görüşülmekte olan Belediye Kanunu, az önce
ifade ettiğimiz gibi, gerçekten, toplam 3 215 belediyenin tamamının bir
beklentisidir, bir talebidir. Bunların arasında bağımsız belediyelerimiz var,
Cumhuriyet Halk Partisine mensup belediyelerimiz var, Milliyetçi Hareket
Partisine ait belediyelerimiz var, Anavatan Partisine ait belediyelerimiz var.
Elbette, bu belediyelerimizin çoğunluğunu AK Parti teşkil ediyor. AK Partili
belediyeler, nüfus bazında, yüzde 75-80 civarına tekabül ediyor. Bunlar, bu
talepleri, bu hizmetleri yerinde karşılamak üzere, halkın ortak beklentisi, halkın
ortak arzusudur. Bu arzu, hepimizin arzusu olmalıdır. Eğer, biz, halkı temsil
ediyorsak, iktidarıyla muhalefetiyle, halkın beklentilerine bizim Meclis olarak
da cevap vermemiz lazım. Bu kanun değil sadece; elbette, İl Özel İdareleri
Kanunu, Kamu Yönetimi Temel Kanunu ve yürürlüğe sokulan Büyükşehir Belediyeleri
Kanunu ve daha devamında, belki kısa bir süre içerisinde hazırlanıp gelecek
olan Gelirler Kanunu Tasarısı, Köy Kanunu Tasarısı ve çeşitli diğer kanunlar.
Ülkeyi merkezden
yönetmenin ülkeye nasıl ciddî faturalar getirdiğini geçmiş dönemlerden hepimiz
biliyoruz. Geçmiş dönemleri görerek, geçmiş dönemlerin sıkıntılarını görerek,
geçmiş dönemin bize yüklediği birtakım faturaları görerek milletin nasıl cevap
verdiğini, gerek 3 Kasım seçimleri gerekse 28 Mart seçimleri ortaya koydu.
Bizim arzumuz, milletle ters düşmemektir, milletin gönlünde var olan duyguyu
burada seslendirmek; bunu mevzuata dökmek, o doğrultuda düzenlemeler yapmaktır.
Asıl demokrasi de budur. Demokrasinin gereği, elbette sadece çoğunluğun bir
idaresi, bir hükmü, her şeye hâkim olması demek olmadığı gibi, kayıtsız ve
şartsız azınlığın çoğunluğa hükmetmesi de değildir. Demokrasi bir uzlaşma
rejimiyse, demokrasi, meseleleri uzlaşma planında, platformunda ele alıp,
görüşüp karara bağlamaksa, biz, tabiî ki Meclis olarak, bu kararı burada almak
için bir aradayız.
Muhalefet sözcüsü
arkadaşlarımızın ifade ettikleri pek çok husus oldu; âdeta, belediyelerimizi
sanki zora koşacakmışız gibi ifadeler geldi. Tam tersine, belediyelerimiz, bu
kanunun çıkışıyla birlikte rahatlayacaklardır, belediyelerimiz daha rahat karar
alabilme imkânlarına kavuşmuş olacaklardır ve yerel birtakım şartları, yerel
birtakım imkânları hayata geçirmek konusunda bu düzenlemeler onlara yarar
getirecek, onlara fayda sağlayacaktır.
Dolayısıyla, bu kanunun
mutlaka bu Meclisten geçirilmesi gerekiyor ve bu kanun, elbette, geçmiş
dönemlerde birçok çaba ve gayretler sarf edildiği halde, Meclislere geldiği
halde kadük olan düzenlemelerin bir esasını, bir cüzünü teşkil ediyor. Geçmiş
dönemde bu olmadı. İlk defa, bu şans, bu Meclise, bu Parlamentoya düştü; yani,
sizlere, bizlere düştü. Dolayısıyla, ister istemez hepimiz bu kanunun çıkması
doğrultusunda oylarımızı kullanacağız. Elbette, AK Parti Grubu olarak biz de bu
kanunun çıkması doğrultusunda oyumuzu kullanacağız. Bizim aldığımız karar da bu
doğrultudadır. Bunu yaparak, biz, halkın arzularının, çok kısa sürede,
Ankara'ya, merkezî yönetime bağlı olmadan, bağımlı olmadan karşılanması
imkânını getirmiş oluyoruz. Bu imkâna bütün halkımız katılıyor.
Ben, gerçekten, burada,
biraz önce muhalefet sözcüsü bazı arkadaşlarıma da söyledim; dedim ki: Siz, bu
kanuna karşı çıkıyorsunuz. Evet, yer yer, zaman zaman, mantığınıza, kafanıza
uymayan hususlarda elbette karşı çıkacaksınız muhalefet olarak; bizim, buna
saygımız var...
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Ürün,
tamamlarsanız...
HALİL ÜRÜN (Devamla) -
...ama, siz, kendi belediyelerinizin de bu kanundan istifa edebileceğini
görerek, burada onları temsil ettiğinize göre, kendi seçmeninizi temsil
ettiğinize göre -seçmeninizin de beklentisidir bu- mutlaka bu kanuna olumlu
yönde bakmanız ve olumlu doğrultuda oylarınızı kullanmanız gerekir diye
tavsiyemi yaptım âcizane; ama, tabiî ki, saygı duyulur; takdirleri neyse onu o
şekilde kullanacaklardır; fakat, kendi belediyelerine nasıl cevap verecekler,
onlarla yüzleştikleri zaman ne söyleyecekler; doğrusu, merak ediyorum.
YAŞAR TÜZÜN (Bilecik) -
Ne alakası var!..
HALİL ÜRÜN (Devamla) -
Biz, kendi belediyelerimize, bu kanunun çıkışıyla alakalı, bu kanundaki var
olan çeşitli yetkilerin onlara devriyle alakalı ciddî manada sözler verdik ve
bunu yerine getiriyoruz. Kendi programımızda da bu var. Kendi çalışmalarımızı
da buna göre hazırladık. Esas aldığımız husus, yerinden yönetim ilkelerinin
hayata geçirilmesidir. Bunun, ülkemizin gerçek anlamda çıkarlarıyla doğrudan
doğruya ilgisi vardır.
SALİH GÜN (Kocaeli) -
Vatandaş için işkence bu!
HALİL ÜRÜN (Devamla) -
Parti çıkarlarını gözetmeksizin bu Meclisten kanun çıkarmamız lazım. Bizim, AK
Parti olarak, yapmakta olduğumuz da budur. Biz, ülke çıkarlarını parti
çıkarlarının üzerinde görüyoruz. Dolayısıyla, bu anlamda kanun çıkarmaya
çalışıyoruz.
Burada görüşmekte
olduğumuz ve biraz sonra oylaması yapılacak olan madde de bununla ilgilidir. Bu
madde de ülkemizin çıkarlarına ve halkımızın çıkarlarına uygun olan bir
maddedir. Dolayısıyla, biz, bu doğrultuda oyumuzu olumlu kullanacağız. Ben, bu
hususta, sizlere, bu bilgileri vermiş oldum.
Yüce Meclisi saygıyla
selamlıyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür
ediyoruz Sayın Ürün.
86 ncı maddeye göre,
lehte ve aleyhte konuşmalar yapıldı.
Şu anda hükümet adına bir
söz isteği var.
Başbakan Yardımcımız
Sayın Mehmet Ali Şahin, buyurun. (AK Parti sıralarından alkışlar)
YAŞAR TÜZÜN (Bilecik) -
Sayın Başkan, hükümet adına konuşulacaksa, hükümet adına İçişleri Bakanı
oturuyor!..
DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN
YARDIMCISI MEHMET ALİ ŞAHİN (İstanbul) - Değerli Başkanım, saygıdeğer
milletvekili arkadaşlarım; biraz önce kişisel görüşlerini ifade etmek ve oyunun
rengini belli etmek için söz isteyen İzmir Milletvekili arkadaşımız Sayın Ahmet
Ersin Bey, bu haftanın sonunda yapılacak olan federasyon seçimlerinden
bahsederek, Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğünde, Genel Müdürün başkanlığında ve
Genel Müdür Yardımcılarından oluşan bir çete kurulduğunu iddia etti. Bu, çok
ciddî bir iddiadır. Türkiye Cumhuriyeti Devletinin herhangi bir kurumunda görev
yapan kişileri çetelikle suçlamak, sanıyorum, biraz düşünülerek ifade edilmesi
gereken bir sözdür diye değerlendiriyorum. Kuşkusuz ki, Sayın Ersin, bu sözün
ne anlama geldiğini ve ne gibi sonuçlara yol açacağını, konuşurken düşünmüştür.
Şunu ifade edeyim ki,
Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğündeki arkadaşlar, yasalar çerçevesi içerisinde
görevlerini en iyi şekilde yapmanın gayreti ve çabası içerisindedirler.
Federasyon seçimlerine
siyasetin karıştırıldığı iddiası, tamamen gerçekdışıdır. Defalarca açıkladım,
spordan sorumlu bir bakan arkadaşınız olarak, hiçbir seçimle ilgili, benim bir
adayı desteklemem, adayları desteklemem, bu konuda bir tavır belirlemem söz
konusu olamaz. Hep şunu söyledim: Ben, Bakan olarak tarafsız bir konumdayım;
her aday arkadaşımız bana eşit yakınlıkta ve eşit uzaklıktadır. Adaylardan
benimle görüşme talebinde bulunanlar oldu, randevu isteyenler oldu; hiçbiriyle
görüşmedim; çünkü, görüşüldüğü takdirde farklı yorumlara yol açacağını biliyordum; ama, şunu basın aracılığıyla tüm
spor kamuoyuna duyurdum ve dedim ki: Tüm adaylar bizim adaylarımızdır. Oy
kullanacak olan delegeler kimi tercih ederse, kimi seçerse, ben Bakan olarak o
arkadaşımla çalışırım. Şu anda da huzurunuzda bunu teyit ediyorum. Bunun
dışında başka bir sözümüz, beyanımız ve icraatımız asla olamaz. Biz, spora
siyaseti karıştırmama noktasında çok titiziz; ama, Sayın Ersin'den de bu
titizliği göstermesini isteriz.
Federasyon seçimlerine
birkaç gün kala sürekli olarak "federasyon seçimlerine siyaset
karışıyor" diye iddia etmek ve beyanda bulunmak, asıl, seçimlere siyaset
karıştırmaktır. Ben hiçbir federasyon başkan adayıyla görüşmedim. Sayın Ersin,
herhalde bunlardan bir kısmıyla görüşüyor, bir kısmını destekliyor. (AK Parti
sıralarından alkışlar) Böylece, federasyon seçimlerine siyaseti bizzat kendisi
sokuyor; farkında değil.
Bu açıklamayı Yüce
Heyetin huzurunda Genel Kurulumuzda ifade etmeyi bir görev bildim. Çete
suçlaması çok ciddî bir iddiadır. Bunun muhatapları, kuşkusuz ki, yasal
çerçevede gereken neyse yapacaklardır; ama, bu sözü söyleyen de sonuçlarına
katlanacaktır.
Saygılar sunuyorum. (AK
Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür
ediyorum Sayın Bakan.
Sayın milletvekilleri...
AHMET ERSİN (İzmir) -
Sayın Başkan, benim...
BAŞKAN - Sayın Ersin, bir
dakikanızı rica edeyim. Bakınız, siz, oyunuzun rengini belirtmek üzere
aldığınız sözde bir konuya değindiniz...
AHMET ERSİN (İzmir) -
Söylediklerimi çarpıtarak söylüyor Sayın Bakan.
BAŞKAN - Bir dakika
efendim, müsaade eder misiniz...
Elbette ki, milletin
kürsüsünde, bazı ölçüler içerisinde, konunun dışında da bazı konular
açıklanabilir; ancak, Sayın Bakan, ciddî manada bir iddia olduğunu ifade
ederek, bunu bir sataşma olarak kabul edip talepte bulundu ve çok kısa açıklamada
bulundu.
Böylece, oylamaya
geçeceğim, bu meseleyi şimdilik kapatıyorum.
Teşekkür ederim.
AHMET ERSİN (İzmir) -
Sayın Başkan, buradan söyleyeyim o zaman; Sayın Bakanın anladığı anlamda bir
şey söylemedim ben.
BAŞKAN - Sayın
milletvekilleri, bildiğiniz gibi, geçici 4 üncü madde, İçtüzüğümüzün 92 nci
maddesine göre, nitelikli çoğunluk arandığından ve af niteliğinde olduğundan, bu
çoğunluk aranarak oylanmış, çoğunluk bulunmuş ve madde kabul edilmiştir.
Yine, İçtüzüğümüzün 92
nci maddesine göre, yasa içerisinde nitelikli çoğunluğu gerektiren maddelerin
bulunması halinde, o yasanın tümünün oylanmasında da, yine, nitelikli çoğunluk
aranmaktadır.
Şimdi, kanunun tümünü
oylarınıza sunacağım ve elektronik cihazla açıkoylama yapacağım; ancak, bu
oylamada da yine nitelikli çoğunluk, yani, 330 kabul oyunu arayacağım.
Şimdi, cihaza giremeyen
arkadaşlarımız, oy pusulalarını oylarının rengini belirterek Başkanlığa
ulaştırabilirler. Yine, vekâleten oy kullanacak sayın bakanlar var ise, hangi
bakana vekâleten oy kullandığını, oyunun rengini ve kendisinin ad ve soyadı ile
imzasını taşıyan oy pusulasını Başkanlığa ulaştırmalarını rica ediyorum. Bu
konuyu da böylece arz etmiş oldum.
Sayın milletvekilleri,
eğer oy pusulasıyla oy kullanıyorsanız ve oylamanın sonunda sizi aradığımız
zaman bulunmazsanız, oyunuz geçerli olmaz. Onun için, oylamanın sonuna kadar
beklemeniz gerekiyor. Sayın milletvekilleri, tekrar ifade ediyorum, pusulayla
oy kullanan arkadaşlar gitmesinler.
Şimdi, yasanın tümünü
oylarınıza sunuyorum.
Oylama için 5 dakikalık
süre veriyorum.
Oylama işlemini
başlatıyorum.
(Elektronik cihazla
oylama yapıldı)
BAŞKAN - Sayın
milletvekilleri, pusulayla oy kullanan milletvekillerinin Genel Kurulda olup
olmadıklarını arayacağım.
Sayın Ali Yüksel
Kavuştu?.. Burada.
Sayın Faruk Özak?..
Burada.
Sayın Sadık Yakut?..
Burada.
Sayın Hüsnü Ordu?..
Burada.
Sayın Gürsoy Erol?..
Burada.
Sayın Cemal Kaya?..
Burada.
Sayın Faruk Koca?..
Burada.
Sayın Mustafa Zeydan?..
Burada.
Sayın Agâh Kafkas?..
Burada.
Sayın İrfan Rıza
Yazıcıoğlu?.. Burada.
Sayın Mustafa Ataş?..
Burada.
Sayın Şükrü Ayalan?..
Burada.
Sayın Ejder Arvas?..
Burada.
Sayın Orhan Erdem?..
Burada.
Sayın Sabahattin
Cevheri?.. (AK Parti sıralarından
"Plan ve Bütçe Komisyonunda" sesleri) Plan ve Bütçe
Komisyonunda.
BÜLENT BARATALI (İzmir) -
Sayın Başkan, Plan ve Bütçe Komisyonu çalışmalarına saat 20.30'da başlayacak.
BAŞKAN - Sayın Mikail
Arslan?..
İÇİŞLERİ BAKANI
ABDÜLKADİR AKSU (İstanbul) - Plan ve Bütçe Komisyonunda.
BAŞKAN - Plan ve Bütçe
Komisyonunda.
Sayın Alim Tunç?..Burada.
BAŞKAN - Arkadaşlar, Plan
ve Bütçe Komisyonu üyeleri bir süre beklediler ve bize söyleyip gittiler.
BÜLENT BARATALI (İzmir) -
Sayın Başkan, Bütçe Komisyonu çalışmalarına 20.30'da başlayacak!
ALİ KEMAL DEVECİLER
(Balıkesir) - Biz de Plan ve Bütçe Komisyonu üyesiyiz ve buradayız Sayın
Başkan; komisyon çalışmalarına 20.30'da başlayacak!
ORHAN SEYFİ TERZİBAŞIOĞLU
(Muğla) - Sayın Başkan, Komisyon 20.30'da başlıyor diye bir şey yok.
ALİ TOPUZ (İstanbul) - Şu
anda burada bulunmayanı "burada" diye kabul edemezsiniz Sayın Başkan.
ZÜLFÜ DEMİRBAĞ (Elazığ) -
Buyurun, işte, Mikail Arslan burada!
SALİH KAPUSUZ (Ankara) -
Sayın Başkan, Mikail Beyin burada olduğunu belirtin isterseniz, bir yanlış
anlaşılma oldu.
BAŞKAN - Sayın
milletvekilleri, 9.7.2004 Tarihli ve 5215 Sayılı Belediye Kanunu ve Anayasanın
89 uncu ve 104 üncü Maddeleri Gereğince Cumhurbaşkanınca Bir Daha Görüşülmek
Üzere Gönderme Tezkeresinin geneli üzerindeki açıkoylama sonucunu açıklıyorum:
Kullanılan oy sayısı : 375
Kabul : 327
Ret : 48 (x)
Yasanın sonucunu
açıklamak üzere, birleşime 5 dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 20.12
DÖRDÜNCÜ
OTURUM
Açılma
Saati: 20.30
BAŞKAN:
Başkanvekili İsmail ALPTEKİN
KATİP
ÜYELER: Harun TÜFEKCİ (Konya), Ahmet KÜÇÜK (Çanakkale)
BAŞKAN - Sayın
milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 28 inci Birleşiminin Dördüncü
Oturumunu açıyorum.
V. - KANUN
TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER
İŞLER (Devam)
11. -
9.7.2004 Tarihli ve 5215 Sayılı Belediye Kanunu ve Anayasanın 89 uncu ve 104
üncü Maddeleri Gereğince Cumhurbaşkanınca Bir Daha Görüşülmek Üzere Geri
Gönderme Tezkeresi ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (1/871) (S. Sayısı: 669)
(Devam)
BAŞKAN - Önceki oturumda, İçtüzüğün 92 nci maddesi hükmü
gereğince 330 kabul oyuyla kabul edildiği açıklanan yeni geçici madde 4
eklenmesine ilişkin önergenin açık oylamasına sonradan yapılan itirazlar
nedeniyle, elektronik cihaz çıktıları ile oy pusulalarının
karşılaştırılmasından 7 sayın milletvekili adına mükerrer kabul oyu
kullanıldığı, yeni geçici madde 4'ün aldığı kabul oyu sayısının 323 olduğu
anlaşıldığından ve söz konusu önerge, İçtüzüğün 92 nci maddesinde öngörülen
nitelikli çoğunluğu; yani, 330 oyu almadığından, reddedilmiştir; dolayısıyla,
reddedilen yeni geçici madde 4 kanun metninden çıkarılmış ve diğer geçici
maddeler buna göre teselsül ettirilmiştir; yani, madde numaraları değiştirilmiştir.
Bu durumda, kanunun son oylamasında da nitelikli çoğunluk -330 oy- aranma
zorunluluğu kalmamıştır; açıkoylama sonucu, kanun kabul edilmiştir.
İçtüzüğün 146 ncı maddesindeki düzenlemeye göre karar
yetersayısı mevcuttur ve kanun kabul edilmiş olduğundan, hayırlı olmasını
diliyorum.
ALİ TOPUZ (İstanbul) - Sayın Başkan, müsaade ederseniz,
yerimden bir açıklama yapmak istiyorum.
Bu oylamanın yasalara ve İçtüzüğe uygun olup olmadığı
konusunda çeşitli tartışmalar yapılmaktadır. Bu nedenle, grubumuz adına durumu
zapta geçirmek için açıklama yapmak üzere bir kişiye, Sayın Oya Araslı'ya söz
vermenizi rica ediyorum; çünkü, tartışmalı bir durum söz konusudur, bunun
unutulmaması gerekir, zapta geçmesinde yarar vardır. Bu açıdan...
BAŞKAN - Sayın Başkanım, siz açıklamanızı yaptınız. Benim,
bu konudaki Başkanlık kararını açıkladıktan sonra herhangi bir söz verme
imkânım yok; ama, siz, bu açıklamanızı zapta geçirdiniz.
ALİ TOPUZ (İstanbul)- Peki efendim, teşekkür ediyorum.
BAŞKAN- Teşekkür ediyorum.
Sayın milletvekilleri, alınan karar gereğince, kanun tasarı
ve tekliflerini sırasıyla görüşmek için 8 Aralık 2004 Çarşamba günü saat
15.00'te toplanmak üzere birleşimi kapatıyorum.
Kapanma Saati: 20.33