BIM 2 7 2004-12-30T08:37:00Z 2004-12-30T08:37:00Z 57 33829 192830 TBMM 1606 385 236808 9.3821 0 6 nk 6 nk 0

DÖNEM : 22        YASAMA YILI : 3

 

 

 

T. B. M. M.

TUTANAK DERGİSİ

 

CİLT : 67

 

28 inci Birleşim

7 Aralık 2004 Salı

 

 

İ Ç İ N D E K İ L E R

  I. - GEÇEN TUTANAK ÖZETİ

 II. - GELEN KÂĞITLAR

III. - YOKLAMA

 IV. - BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI

A) GÜNDEMDIŞI KONUŞMALAR

1. - Ankara Milletvekili Remziye Öztoprak'ın, Türk kadınına seçme ve seçilme hakkı verilişinin 70 inci yıldönümüne ilişkin gündemdışı konuşması

2. - İzmir Milletvekili Canan Arıtman'ın Türk kadınına seçme ve seçilme hakkı verilişinin 70 inci yıldönümüne ilişkin gündemdışı konuşması

3. - Kilis Milletvekili Veli Kaya'nın, Kilis İlinin düşman işgalinden kurtarılışının 83 üncü yıldönümüne ilişkin gündemdışı konuşması

B) GENSORU, GENEL GÖRÜŞME, MECLİS SORUŞTURMASI VE MECLİS ARAŞTIRMASI ÖNERGELERİ

1. - Bursa Milletvekili Mustafa Özyurt ve 26 milletvekilinin, Ulubat Gölü çevresine kurulacak organize sanayi bölgesinin doğuracağı muhtemel zararların araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/236)

2. - Gaziantep Milletvekili Abdulkadir Ateş ve 25 milletvekilinin, Ziraat Bankasının çöken bilgiişlem ağı ile yeni kurulan sistemin neden olduğu sorunların ve iddiaların araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/237)

C) TEZKERELER VE ÖNERGELER

1. - Devlet Bakanı Beşir Atalay'ın Türkmenistan'a yaptığı resmî ziyarete katılacak milletvekillerine ilişkin Başbakanlık tezkeresi (3/713)

2. - İzmir Milletvekili Hakkı Ülkü'nün, Jeotermal Kaynaklar ve Mineralli Sular Kanunu Teklifinin (2/76) doğrudan gündeme alınmasına ilişkin önergesi (4/229)

3. - Malatya Milletvekili Muharrem Kılıç'ın, Muhtar ve İl Genel Meclisi Üyelerinin Sosyal Güvenlikleri Hakkında Kanun Teklifinin (2/141) doğrudan gündeme alınmasına ilişkin önergesi (4/230)

V. - KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER

1. - Siirt Milletvekili Öner Gülyeşil'in yasama dokunulmazlığının kaldırılması hakkında Başbakanlık tezkeresi ve Anayasa ve Adalet Komisyonları üyelerinden kurulu Karma Komisyon Raporu (3/406) (S. Sayısı: 576)

2. - Kocaeli Milletvekili Mehmet Sefa Sirmen'in yasama dokunulmazlığının kaldırılması hakkında Başbakanlık tezkeresi ve Anayasa ve Adalet Komisyonları üyelerinden kurulu Karma Komisyon Raporu (3/410) (S. Sayısı: 577)

3. - Siirt Milletvekili Recep Tayyip Erdoğan'ın yasama dokunulmazlığının kaldırılması hakkında Başbakanlık tezkeresi ve Anayasa ve Adalet Komisyonları üyelerinden kurulu Karma Komisyon Raporu (3/420) (S. Sayısı: 578)

4. - Kocaeli Milletvekili Mehmet Sefa Sirmen'in yasama dokunulmazlığının kaldırılması hakkında Başbakanlık tezkeresi ve Anayasa ve Adalet Komisyonları üyelerinden kurulu Karma Komisyon Raporu (3/421) (S. Sayısı: 585)

5. - İstanbul Milletvekili Kemal Unakıtan'ın yasama dokunulmazlığının kaldırılması hakkında Başbakanlık tezkeresi ve Anayasa ve Adalet Komisyonları üyelerinden kurulu Karma Komisyon Raporu (3/452) (S. Sayısı: 586)

6. - Türkiye Büyük Millet Meclisi Saymanlığının Ekim, Kasım, Aralık 2003 ayları hesabına ait Türkiye Büyük Millet Meclisi Hesaplarını İnceleme Komisyonu Raporu (5/9) (S. Sayısı: 690)

7. - Türkiye Büyük Millet Meclisi Saymanlığının Ocak, Şubat, Mart 2004 ayları hesabına ait Türkiye Büyük Millet Meclisi Hesaplarını İnceleme Komisyonu Raporu (5/10) (S. Sayısı: 691)

8. - Türkiye Büyük Millet Meclisi Saymanlığının Nisan, Mayıs, Haziran 2004 ayları hesabına ait Türkiye Büyük Millet Meclisi Hesaplarını İnceleme Komisyonu Raporu (5/11) (S. Sayısı: 692)

9. - Türkiye Büyük Millet Meclisi Saymanlığının Temmuz, Ağustos, Eylül 2004 ayları hesabına ait Türkiye Büyük Millet Meclisi Hesaplarını İnceleme Komisyonu Raporu (5/12) (S. Sayısı: 693)

10. - Çanakkale Milletvekilleri Mehmet Daniş ve İbrahim Köşdere'nin, Gelibolu Yarımadası Tarihî Millî Parkı Kanununa Geçici Bir Madde Eklenmesine Dair Kanun Teklifi (Kamu İhale Kanununa Geçici Madde Eklenmesine Dair Kanun Teklifi) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (2/212) (S. Sayısı: 305)

11. - 9.7.2004 Tarihli ve 5215 Sayılı Belediye Kanunu ve Anayasanın 89 uncu ve 104 üncü Maddeleri Gereğince Cumhurbaşkanınca Bir Daha Görüşülmek Üzere Geri Gönderme Tezkeresi ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (1/871) (S. Sayısı: 669)

VI. - ÖNERİLER

A) DANIŞMA KURULU ÖNERİSİ

1. - Genel Kurulun çalışma gün ve saatleri ile gündemdeki sıralamanın yeniden düzenlenmesine ilişkin Danışma Kurulu önerisi

VII. - SORULAR VE CEVAPLAR

A) SÖZLÜ SORULAR VE CEVAPLARI

1. - Burdur Milletvekili Ramazan Kerim Özkan'ın, Burdur-Bucak-Kızılkaya Beldesindeki Ziraat Bankası şubesinin kapatılmasına ilişkin Devlet Bakanından sözlü soru önergesi (6/634) ve yazılı soruya çevrilmesi nedeniyle konuşması

2. - Malatya Milletvekili Ferit Mevlüt Aslanoğlu'nun, Halkbankın özelleştirilmesine ilişkin Devlet Bakanından  sözlü soru önergesi (6/639) ve yazılı soruya çevrilmesi nedeniyle konuşması

3. - Adana Milletvekili Atilla Başoğlu'nun, yabancı şirketlerin Doğu ve Güneydoğu Anadolu'daki petrol arama faaliyetlerine ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanından sözlü soru önergesi (6/645) ve Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanı Mehmet Hilmi Güler'in cevabı

4. - Adana Milletvekili Atilla Başoğlu'nun, petrol aramalarında gerekli derinliğe inilmediği iddialarına ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanından sözlü soru önergesi (6/651) ve Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanı Mehmet Hilmi Güler'in cevabı

5. - İzmir Milletvekili Vezir Akdemir'in, tüplügaz sektöründeki dağıtım payları ile vergi oranına ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanından sözlü soru önergesi (6/697) ve Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanı Mehmet Hilmi Güler'in cevabı

6. - Balıkesir Milletvekili Sedat Pekel'in, organize sanayi bölgelerindeki elektrik ve yatırım indirimlerinin kaldırılmasına ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanından sözlü soru önergesi (6/704) ve Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanı Mehmet Hilmi Güler'in cevabı

7. - Adana Milletvekili Atilla Başoğlu'nun, ilaçta klinik paketlemeye gidilip gidilmeyeceğine ilişkin Sağlık Bakanından sözlü soru önergesi (6/646)

8. - Sivas Milletvekili Nurettin Sözen'in, iş akitleri feshedilen Div-Han Demir Madenî çalışanlarına ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/647)

9. - Antalya Milletvekili Osman Özcan'ın, ABD'nin Kuzey Irak'ta bölücü terör örgütüne destek verdiği iddialarına ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/652) ve İçişleri Bakanı Abdülkadir Aksu'nun cevabı

B) YAZILI SORULAR VE CEVAPLARI

1. - İzmir Milletvekili Ahmet ERSİN'in, İzmir-Çeşme-Çiftlikköy'de bir oteldeki uygulamaya ilişkin Başbakandan sorusu ve Kültür ve Turizm Bakanı Erkan MUMCU'nun cevabı (7/3401)

* Ek cevap

2. - Konya Milletvekili Atilla KART'ın, tarımsal sulamada kullanılan elektrik borçlanmasına ve elektriğe uygulanan KDV'ye ilişkin Başbakandan sorusu ve Maliye Bakanı Kemal UNAKITAN'ın cevabı (7/3798)

3. - Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in, Zeki Müren'in yeni nesillere tanıtılmasına ilişkin sorusu ve Kültür ve Turizm Bakanı Erkan MUMCU'nun cevabı (7/3819)

4. - Samsun Milletvekili Haluk KOÇ'un, Samsun'da eski öğretmenevi binasının "kent müzesi" yapılıp yapılmayacağına ilişkin sorusu ve Kültür ve Turizm Bakanı Erkan MUMCU'nun cevabı (7/3820)

5. - Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in, Mudanya Mütarekesinin ulusal düzeyde kutlanmasına yönelik çalışmalara ilişkin Başbakandan sorusu ve Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Mehmet Ali ŞAHİN'in cevabı (7/3843)

6. - Adana Milletvekili Atilla BAŞOĞLU'nun, Yenikapı Mevlevihanesinin kundaklanmasına ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Mehmet Ali ŞAHİN'in cevabı (7/3852)

7. - Hatay Milletvekili Züheyir AMBER'in, Hatay'da bulunan bir kilisenin mevcut eksiklerinin giderilmesi için yapılan çalışmalara ilişkin sorusu ve Kültür ve Turizm Bakanı Erkan MUMCU'nun cevabı (7/3859)

8.- İzmir Milletvekili Muharrem TOPRAK'ın, İzmir-Kiraz Devlet Hastanesi inşaatına ilişkin sorusu ve Sağlık Bakanı Recep AKDAĞ'ın cevabı (7/3919)

9.-  Yozgat Milletvekili Emin KOÇ'un, TRT'nin malî durumuna ilişkin Başbakandan sorusu ve Devlet Bakanı Beşir ATALAY'ın cevabı (7/3938)

10. - İstanbul Milletvekili Lokman AYVA'nın, özürlülerin oy verme işlemlerine uygulanacak elektronik sistemde görme özürlülerin dikkate alınıp alınmadığına ilişkin sorusu ve Adalet Bakanı Cemil ÇİÇEK'in cevabı (7/3944)

11. - İstanbul Milletvekili Gürsoy EROL'un, İstanbul, Ankara ve İzmir Büyükşehir Belediyeleri bünyelerindeki iştirak şirketlerine ilişkin sorusu ve İçişleri Bakanı Abdülkadir AKSU'nun cevabı (7/3965)

12. - Antalya Milletvekili Nail KAMACI'nın, Kumluca Belediyesinin ilçedeki birahanelerde bayanların çalıştırılmasını yasakladığı iddialarına ilişkin sorusu ve İçişleri Bakanı Abdülkadir AKSU'nun cevabı (7/3968)

13. - İzmir Milletvekili Oğuz OYAN'ın, Altındağ Belediyesine bağlı bazı personelin başka kurumlarda geçici olarak görevlendirilmesine ilişkin sorusu ve İçişleri Bakanı Abdülkadir AKSU'nun cevabı (7/3970)

14. - Antalya Milletvekili Nail KAMACI'nın, Antalya Uluslararası Kesmeçiçek Mezatı için arsa tahsisinin yapılamamasına ilişkin sorusu ve İçişleri Bakanı Abdülkadir AKSU'nun cevabı (7/3972)

15. - İzmir Milletvekili Hakkı ÜLKÜ'nün, Aliağa Belediyesince İlçe Millî Eğitim Müdürlüğü emrinde görevlendirilen memur ve işçilere ilişkin sorusu ve İçişleri Bakanı Abdülkadir AKSU'nun cevabı (7/3973)

16. - İstanbul Milletvekili Emin ŞİRİN'in, bakanlığın gayrimenkullerinin dökümüne ilişkin sorusu ve Maliye Bakanı Kemal UNAKITAN'ın cevabı (7/3976)

17. - Niğde Milletvekili Orhan ERASLAN'ın, Esnaf ve Kefalet Kooperatiflerince esnafa verilen kredilere ilişkin sorusu ve Sanayi ve Ticaret Bakanı Ali COŞKUN'un cevabı (7/3983)

18. - Hatay Milletvekili Züheyir AMBER'in, Şehirhatları İşletmesi Müdürlüğü gemilerinde kullanılan can yeleklerine ilişkin sorusu ve Ulaştırma Bakanı Binali YILDIRIM'ın cevabı (7/3992)

19. - Çanakkale Milletvekili Ahmet KÜÇÜK'ün, Çanakkale Valiliğinin basın açıklamalarıyla ilgili uygulamasına ve Bakanlık genelgesine ilişkin sorusu ve İçişleri Bakanı Abdülkadir AKSU'nun cevabı (7/4000)

20. - Zonguldak Milletvekili Nadir SARAÇ'ın, oto galerilerinin konut bölgeleri dışına taşınıp taşınmayacağına ilişkin sorusu ve İçişleri Bakanı Abdülkadir AKSU'nun cevabı (7/4017)

21. - Antalya Milletvekili Nail KAMACI'nın, bazı otobüs firmalarının Ankara'daki özel terminallerden yolcu almalarının yasaklandığı iddiasına ilişkin sorusu ve İçişleri Bakanı Abdülkadir AKSU'nun cevabı (7/4019)

22. - Ankara Milletvekili İsmail DEĞERLİ'nin, Ankara Büyükşehir Belediyesince yapılan elektronik su saatleri ihalesine ilişkin sorusu ve İçişleri Bakanı Abdülkadir AKSU'nun cevabı (7/4020)

23. - Denizli Milletvekili Ümmet KANDOĞAN'ın, Elazığ'a bağlı Alacakaya-Arıcak yol projesine ilişkin sorusu ve Bayındırlık ve İskân Bakanı Zeki ERGEZEN'in cevabı (7/4033)

24. - Elazığ Milletvekili Abdulbaki TÜRKOĞLU'nun, oto galericilerinin şehir dışına taşınmasına yönelik yasal düzenleme yapılıp yapılmayacağına ilişkin sorusu ve İçişleri Bakanı Abdülkadir AKSU'nun cevabı (7/4054)

25. - Samsun Milletvekili Haluk KOÇ'un, Samsun Gazi Belediyesinin, personelin çalışma saatleri ile ilgili uygulamasına ilişkin sorusu ve İçişleri Bakanı Abdülkadir AKSU'nun cevabı (7/4056)

26.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Posof-Türkgözü sınır kapısındaki personel ihtiyacına ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı Kürşad TÜZMEN'in cevabı (7/4096)

27. - Yozgat Milletvekili Emin KOÇ'un, Anadolu Ajansına ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı Beşir ATALAY'ın cevabı (7/4115)

28. - Kırklareli Milletvekili Mehmet S. KESİMOĞLU'nun, Kırklareli-Babaeski-Kavaklı Beldesi yaya üstgeçidi projesine ilişkin sorusu ve Bayındırlık ve İskân Bakanı Zeki ERGEZEN'in cevabı (7/4116)

29. - Ankara Milletvekili Eşref ERDEM'in, bölünmüş yol projesine,

Bolu Tüneli ihalesine,

İlişkin soruları ve Bayındırlık ve İskân Bakanı Zeki ERGEZEN'in cevabı (7/4132, 4133)

30. - Yozgat Milletvekili Emin KOÇ'un, TRT'de yayımlanan Alaturca programının sunucularına ödenen ücrete ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı Beşir ATALAY'ın cevabı (7/4158)

31. - İstanbul Milletvekili Kemal KILIÇDAROĞLU'nun, bazı kurumların başkan ve genel müdürlerinin aylık gelirlerine ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı Güldal AKŞİT'in cevabı (7/4171)

32. - İzmir Milletvekili Yılmaz KAYA'nın, TRT İzmir Bölge Müdürlüğündeki bazı atamalara ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı Beşir ATALAY'ın cevabı (7/4114)

 


I. - GEÇEN TUTANAK ÖZETİ

TBMM Genel Kurulu saat 12.00'de açılarak dört oturum yaptı.

Burdur Milletvekili Ramazan Kerim Özkan, Burdur-Isparta tren seferlerinin iptal edilmesi ile tasarruf tedbirleri uyarınca ilde bazı kamu kuruluşlarının kapatılmasından doğan sıkıntılara,

Mersin Milletvekili Hüseyin Özcan, Mersin'de narenciye, sebze ve meyve,

Mersin Milletvekili Ali Er, Türkiye'de narenciye, sebze ve meyve,

Üreticilerinin sorunlarına ve alınması gereken tedbirlere,

İlişkin gündemdışı birer konuşma yaptılar.

Kültür ve Turizm Bakanı Erkan Mumcu'nun İngiltere'ye yaptığı resmî ziyarete ekli listede adları yazılı milletvekillerinin de iştirak etmesinin uygun bulunduğuna ilişkin Başbakanlık tezkeresi kabul edildi.

Gündemin "Kanun Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler" kısmının:

1 inci sırasında bulunan, Kamu İhale Kanununa Geçici Madde Eklenmesine Dair Kanun Teklifinin (2/212) (S. Sayısı: 305) görüşmeleri, daha önce geri alınan maddelere ilişkin komisyon raporu henüz gelmediğinden, ertelendi.

2 nci sırasında bulunan, Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu Tasarısının (1/535, 1/292) (S. Sayısı: 698) görüşmeleri tamamlandı; tasarının kabul edilip kanunlaştığı açıklandı.

7 Aralık 2004 Salı günü saat 15.00'te toplanmak üzere, birleşime 22.00'de son verildi.

 

Ali Dinçer

 

 

Başkanvekili

 

 

Mehmet Daniş

Ahmet Gökhan Sarıçam

 

Çanakkale

Kırklareli

 

Kâtip Üye

Kâtip Üye

 

Bayram Özçelik

 

 

Burdur

 

 

Kâtip Üye

 


No.: 36

II. - GELEN KÂĞITLAR

6 Aralık 2004 Pazartesi

Sözlü Soru Önergesi

1. - Muğla Milletvekili Ali Cumhur YAKA'nın, Muğla-Fethiye'de Hazineden Toplu Konut İdaresine devredilen alana ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/1351) (Başkanlığa geliş tarihi: 26.11.2004)

Yazılı Soru Önergeleri

1. - Malatya Milletvekili Muharrem KILIÇ'ın, Malatya'da don felaketinden zarar gören çiftçilere ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/4241) (Başkanlığa geliş tarihi: 22.11.2004)

2. - Iğdır Milletvekili Dursun AKDEMİR'in, Spor Toto Teşkilât Müdürlüğünün 2001 yılında yaptığı bir ihaleye ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/4242) (Başkanlığa geliş tarihi: 24.11.2004)

3. - Iğdır Milletvekili Dursun AKDEMİR'in, özelleştirme mağduru işsizlere ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/4243) (Başkanlığa geliş tarihi: 24.11.2004)

4. - Yozgat Milletvekili Emin KOÇ'un, İnsan Hakları Danışma Kuruluna ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/4244) (Başkanlığa geliş tarihi: 24.11.2004)

5. - Denizli Milletvekili Ümmet KANDOĞAN'ın, sosyal güvenlik kapsamında çalışanlara ve özlük haklarına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/4245) (Başkanlığa geliş tarihi: 24.11.2004)

6. - Denizli Milletvekili Ümmet KANDOĞAN'ın, sanal ortamda oynanan şans oyunlarının denetimine ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/4246) (Başkanlığa geliş tarihi: 24.11.2004)

7. - Denizli Milletvekili Ümmet KANDOĞAN'ın, Sayıştay üyeliği seçimlerine ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/4247) (Başkanlığa geliş tarihi: 24.11.2004)

8. - Konya Milletvekili Atilla KART'ın, Alaaddin Çakıcı'nın yurtdışına çıkışıyla ilgili iddialara ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/4248) (Başkanlığa geliş tarihi: 25.11.2004)

9. - Çanakkale Milletvekili Ahmet KÜÇÜK'ün, yurtdışına yaptığı resmî seyahatlere ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/4249) (Başkanlığa geliş tarihi: 25.11.2004)

10. - İstanbul Milletvekili Emin ŞİRİN'in, Millî Güvenlik Siyaset Belgesine ve Genelkurmay Başkanının bu konudaki açıklamasına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/4250) (Başkanlığa geliş tarihi: 26.11.2004)

11. - İzmir Milletvekili Ahmet ERSİN'in, silahlı saldırıya uğrayan spor yazarı ve TV yorumcularına ve faillerine ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/4251) (Başkanlığa geliş tarihi: 26.11.2004)

12. - Hatay Milletvekili Gökhan DURGUN'un, bir davada usul ve yasaya aykırı karar verdiği iddia edilen hâkime ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru önergesi (7/4252) (Başkanlığa geliş tarihi: 23.11.2004)

13. - Iğdır Milletvekili Dursun AKDEMİR'in, yeni Türk Ceza Kanunu'nun uygulanmasına ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru önergesi (7/4253) (Başkanlığa geliş tarihi: 24.11.2004)

14. - Denizli Milletvekili Ümmet KANDOĞAN'ın, orman kadastro tapulama ve tescil çalışmalarına ilişkin Çevre ve Orman Bakanından yazılı soru önergesi (7/4254) (Başkanlığa geliş tarihi: 24.11.2004)

15. - İstanbul Milletvekili Gürsoy EROL'un, Amasya-Yeşilırmak'taki balık ölümlerine ilişkin Çevre ve Orman Bakanından yazılı soru önergesi (7/4255) (Başkanlığa geliş tarihi: 26.11.2004)

16. - Iğdır Milletvekili Dursun AKDEMİR'in, Irak'ta hayatını kaybeden Türk vatandaşlarına ilişkin Dışişleri Bakanı ve Başbakan Yardımcısından yazılı soru önergesi (7/4256) (Başkanlığa geliş tarihi: 26.11.2004)

17. - İstanbul Milletvekili Onur ÖYMEN'in, Yunanistan'ın kendine ait olmayan bazı kayalıklara bayrak diktiği iddialarına ilişkin Dışişleri Bakanı ve Başbakan Yardımcısından yazılı soru önergesi (7/4257) (Başkanlığa geliş tarihi: 26.11.2004)

18. - İstanbul Milletvekili Onur ÖYMEN'in, Fener Rum Patriği için "Ekümenik" sıfatını kullanan bazı büyükelçilere ilişkin Dışişleri Bakanı ve Başbakan Yardımcısından yazılı soru önergesi (7/4258) (Başkanlığa geliş tarihi: 26.11.2004)

19. - Antalya Milletvekili Osman ÖZCAN'ın, Antalya'nın turizm bölgelerindeki trafo merkezlerinin yenilenme gerekliliğine ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi (7/4259) (Başkanlığa geliş tarihi: 24.11.2004)

20. - Karaman Milletvekili Mevlüt AKGÜN'ün, Karaman'daki elma üreticilerinin sulamada kullandığı enerjide indirim sağlanmasına ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi (7/4260) (Başkanlığa geliş tarihi: 26.11.2004)

21. - Iğdır Milletvekili Dursun AKDEMİR'in, köy ve mahalle muhtarlarının özlük haklarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/4261) (Başkanlığa geliş tarihi: 12.11.2004)

22. - İstanbul Milletvekili Gürsoy EROL'un, Küçükçekmece Gölü ve Haliç'teki kirliliğe ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/4262) (Başkanlığa geliş tarihi: 24.11.2004)

23. - İstanbul Milletvekili Gürsoy EROL'un, belediyelerin borçlarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/4263) (Başkanlığa geliş tarihi: 24.11.2004)

24. - Yozgat Milletvekili Emin KOÇ'un, makam aracı ve koruma tahsislerine ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/4264) (Başkanlığa geliş tarihi: 25.11.2004)

25. - Hatay Milletvekili Gökhan DURGUN'un, bir davada usule aykırı şekilde iade edilen ilam harcına ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru önergesi (7/4265) (Başkanlığa geliş tarihi: 23.11.2004)

26. - İstanbul Milletvekili Gürsoy EROL'un, yabancıların taşınmaz mal alım bedelini düşük gösterdikleri iddiasına ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru önergesi (7/4266) (Başkanlığa geliş tarihi: 24.11.2004)

27. - İstanbul Milletvekili Emin ŞİRİN'in, emekli bir ilahiyatçı öğretim üyesinin bazı görüşlerinin din öğretimi üzerindeki etkisine ilişkin Millî Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/4267) (Başkanlığa geliş tarihi: 22.11.2004)

28. - Denizli Milletvekili Ümmet KANDOĞAN'ın, Ankara-Sincan'daki Mareşal Fevzi Çakmak Lisesi inşaatına ilişkin Millî Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/4268) (Başkanlığa geliş tarihi: 25.11.2004)

29. - Yozgat Milletvekili Emin KOÇ'un, Yozgat'taki öğretmen ve okul müdürü atamalarına ilişkin Millî Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/4269) (Başkanlığa geliş tarihi: 25.11.2004)

30. - Kırklareli Milletvekili Mehmet S. KESİMOĞLU'nun, yeni üniversite kurma kriterlerine ilişkin Millî Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/4270) (Başkanlığa geliş tarihi: 25.11.2004)

31. - İzmir Milletvekili Türkân MİÇOOĞULLARI'nın, il ve ilçe millî eğitim müdürlüklerine yapılan atamalara ilişkin Millî Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/4271) (Başkanlığa geliş tarihi: 25.11.2004)

32. - İstanbul Milletvekili Emin ŞİRİN'in, Türk Gıda Kodeksi-Enerji İçecekleri Tebliğinde yapılan değişikliğe ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/4272) (Başkanlığa geliş tarihi: 24.11.2004)

33. - Karaman Milletvekili Mevlüt AKGÜN'ün, Karaman'da doğal afetten zarar gören elma üreticilerine yapılacak desteğe ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/4273) (Başkanlığa geliş tarihi: 26.11.2004)

34. - İstanbul Milletvekili Emin ŞİRİN'in, Türk Gıda Kodeksi-Enerji İçeceği Tebliğinde yapılan değişikliğe ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/4274) (Başkanlığa geliş tarihi: 24.11.2004)

35. - İstanbul Milletvekili Emin ŞİRİN'in, TMSF-İnterbank borç tasfiyesi anlaşmasına ilişkin Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısından (Abdüllatif ŞENER) yazılı soru önergesi (7/4275) (Başkanlığa geliş tarihi: 24.11.2004)

36. - Konya Milletvekili Atilla KART'ın, Mercedes Benz Türk A.Ş. hakkında ihbarda bulunan kişiye ilişkin Devlet Bakanından (Kürşad TÜZMEN) yazılı soru önergesi (7/4276) (Başkanlığa geliş tarihi: 24.11.2004)

37. - Adana Milletvekili Kemal SAĞ'ın, Çukurova Devlet Senfoni Orkestrasının kadro sorununa ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından yazılı soru önergesi (7/4277) (Başkanlığa geliş tarihi: 24.11.2004)

38. - Kırklareli Milletvekili Mehmet S. KESİMOĞLU'nun, Kırklareli-Lüleburgaz-Ahmetbey Ziraat Bankası Şubesinin kapatılma nedenine ilişkin Devlet Bakanından (Ali BABACAN) yazılı soru önergesi (7/4278) (Başkanlığa geliş tarihi: 25.11.2004)

Süresi İçinde Cevaplandırılmayan Yazılı Soru Önergeleri

1. - İstanbul Milletvekili Emin ŞİRİN'in, 3004 sayılı Kanunun uygulanmasına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/3803)

2. - Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in, Bursa-Yenişehir Ovası Yeraltı Sulama Projesine ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi (7/3817)

3. - Adana Milletvekili N. Gaye ERBATUR'un, İSKEN Sugözü Termik Santraline ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi (7/3818)

4. - Konya Milletvekili Atilla KART'ın, Konya-Cihanbeyli-Kandil Kasabasına lise açılmasına ilişkin Millî Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/3822)

5. - Isparta Milletvekili Mevlüt COŞKUNER'in, ücretsiz ders kitabı dağıtımı ile ilgili bazı iddialara ilişkin Millî Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/3823)

6. - Isparta Milletvekili Mevlüt COŞKUNER'in, Isparta İlindeki öğretmen açığına ve yapılacak atamalara ilişkin Millî Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/3824)

7. - Isparta Milletvekili Mevlüt COŞKUNER'in, kanser riski yüksek bölgelerdeki sağlık hizmetlerine ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/3838)

8. - İstanbul Milletvekili Emin ŞİRİN'in, VİP salonları ile ilgili yeni düzenlemelere ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/3839)

9. - Konya Milletvekili Atilla KART'ın, Ankara-Konya arası demiryolu projesine ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/3840 )

10. - İzmir Milletvekili Ahmet ERSİN'in, İzmir-Alsancak Limanının ulaşım, yedek parça ve teknik personel sorununa ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/3841)

11. - Iğdır Milletvekili Dursun AKDEMİR'in, belediyelere yapılan ayni ve nakdi yardımlara ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/3846)

12. - İstanbul Milletvekili Emin ŞİRİN'in, Avrupa Müzesi Projesine ilişkin Dışişleri Bakanı ve Başbakan Yardımcısından yazılı soru önergesi (7/3850)

13. - Gaziantep Milletvekili Abdulkadir ATEŞ'in, İran'ın uranyum zenginleştirme çalışmalarına ilişkin Dışişleri Bakanı ve Başbakan Yardımcısından yazılı soru önergesi (7/3851)

14. - Zonguldak Milletvekili Harun AKIN'ın, Türkiye Taş Kömürü Kurumunda üretim ve istihdamın artırılması için yapılacak çalışmalara ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi (7/3870)

15. - İzmir Milletvekili Muharrem TOPRAK'ın, üniversitelerde görev yapan idari personelin ekonomik durumlarının iyileştirilmesine ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/3878)

16. - Antalya Milletvekili Nail KAMACI'nın, Antalya-Serik'teki yurt binasının hizmete açılmamasının nedenine ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/3879)

17. - Antalya Milletvekili Nail KAMACI'nın, Belek-Antalya arası yolcu taşıyan bir kooperatifin güzergahına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/3880)

18. - Antalya Milletvekili Nail KAMACI'nın, Antalya'ya ikinci bir liman inşa edilmesi yönünde çalışma olup olmadığına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/3881)

19. - Yalova Milletvekili Muharrem İNCE'nin, bilgisayarlı eğitimin sorunlarına ve bazı iddialara ilişkin Millî Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/3888)

20. - İstanbul Milletvekili Emin ŞİRİN'in,   ilköğretim   ders   kitaplarının   birine   Hz. Muhammed'in resminin basıldığı iddialarına ilişkin Millî Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/3889)

21. - İzmir Milletvekili Yılmaz KAYA'nın, Lise 1. sınıf coğrafya ders kitabına ilişkin Millî Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/3890)

22. - Antalya Milletvekili Feridun Fikret BALOĞLU'nun, yaptığı bir yazılı açıklamaya ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru önergesi (7/3891)

23. - İstanbul Milletvekili Emin ŞİRİN'in, Ziraat ve Halk Bankalarında personel tarafından gerçekleştirildiği iddia edilen zimmet olaylarına ilişkin Devlet Bakanından (Ali BABACAN) yazılı soru önergesi (7/3895)

24. - İstanbul Milletvekili Emin ŞİRİN'in, bir dini cemaatin Avrupa Parlamentosu nezdinde temsilciliği olup olmadığına ilişkin Dışişleri Bakanı ve Başbakan Yardımcısından yazılı soru önergesi (7/3899)

25. - İzmir Milletvekili Abdurrezzak ERTEN'in, bazı kurumlarda personele parmak izi kontrol uygulaması yapıldığı iddialarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/3901)

26. - Niğde Milletvekili Orhan ERASLAN'ın, Çukurova grubunun TMSF'ye olan borcuna ilişkin Devlet Bakanından (Ali BABACAN) yazılı soru önergesi (7/3911)

27. - Niğde Milletvekili Orhan ERASLAN'ın, faiz dışı fazla, borçlanma ve sürdürülebilir kalkınmaya ilişkin Devlet Bakanından (Ali BABACAN) yazılı soru önergesi (7/3912)

28. - Hatay Milletvekili Züheyir AMBER'in, Hazine Müsteşarlığından TMSF'ye aktarılan paranın kayıtlarına ilişkin Devlet Bakanından (Ali BABACAN) yazılı soru önergesi (7/3913)

29. - Antalya Milletvekili Osman ÖZCAN'ın, Ankara Büyükşehir Belediyesinin borçlarına ve bazı uygulamalarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/3916)
No. : 37

7 Aralık 2004 Salı

Tasarılar

1. - Türkiye Cumhuriyeti Küçük ve Orta Ölçekli Sanayi Geliştirme ve Destekleme İdaresi Başkanlığı ile Romanya Kobiler ve Kooperatifler Ulusal Kurumu Arasındaki Mutabakat ve İşbirliği Zaptının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı (1/934) (Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabiî Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji ve Dışişleri Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi: 29.11.2004)

2. - Denizcilik Müsteşarlığının Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı (1/935) (Millî Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor;  Plan ve Bütçe ve Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi: 1.12.2004)

Teklif

1. - Kütahya Milletvekili Soner Aksoy ile Adana Milletvekili Tacidar Seyhan'ın; Tarım Satış Kooperatif ve Birlikleri Hakkında Kanun ile Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği ile Odalar ve Borsalar Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi (2/354) (Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabiî Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi: 7.12.2004)

Raporlar

1. - Arsa Ofisi Kanunu ve Toplu Konut Kanununda Değişiklik Yapılması ile Arsa Ofisi Genel Müdürlüğünün Kaldırılması Hakkında Kanun Tasarısı ve Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm ile Plan ve Bütçe Komisyonları Raporları (1/917) (S. Sayısı: 700) (Dağıtma tarihi: 7.12.2004) (GÜNDEME)

2. - Türkiye Cumhuriyeti Tarım ve Köyişleri Bakanlığı ile Lübnan Cumhuriyeti Tarım Bakanlığı Arasında Tarım Alanında Teknik, Bilimsel ve Ekonomik İşbirliği Protokolünün Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Tarım, Orman ve Köyişleri ile Dışişleri Komisyonları Raporları (1/875) (S. Sayısı: 702) (Dağıtma tarihi: 7.12.2004) (GÜNDEME)

3. - Türkiye Cumhuriyeti Tarım ve Köyişleri Bakanlığı ile Küba Cumhuriyeti Tarım Bakanlığı Arasında Karantina ve Bitki Koruma Alanında İşbirliği Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Tarım, Orman ve Köyişleri ile Dışişleri Komisyonları Raporları (1/909) (S. Sayısı: 703) (Dağıtma tarihi: 7.12.2004) (GÜNDEME)

4. - Türkiye Cumhuriyeti Tarım ve Köyişleri Bakanlığı ile Küba Cumhuriyeti Tarım Bakanlığı Arasında Veterinerlik Alanında İşbirliği Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Tarım, Orman ve Köyişleri ile Dışişleri Komisyonları Raporları (1/921) (S. Sayısı: 704) (Dağıtma tarihi: 7.12.2004) (GÜNDEME)

5. - Türkiye Cumhuriyeti Tarım ve Köyişleri Bakanlığı ile Moğolistan Gıda ve Tarım Bakanlığı Arasında Tarım Alanında Teknik, Bilimsel ve Ekonomik İşbirliği Protokolünün Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Tarım, Orman ve Köyişleri ile Dışişleri Komisyonları Raporları (1/926) (S. Sayısı: 705) (Dağıtma tarihi: 7.12.2004) (GÜNDEME)

6. - Konya Milletvekili Atilla Kart'ın Yasama Dokunulmazlığının Kaldırılması Hakkında Başbakanlık Tezkeresi ve Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyon Raporu (3/453) (S. Sayısı: 587) (Dağıtma tarihi: 7.12.2004) (GÜNDEME)

7. - Burdur Milletvekili Bayram Özçelik'in Yasama Dokunulmazlığının Kaldırılması Hakkında Başbakanlık Tezkeresi ve Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyon Raporu (3/454) (S. Sayısı: 588) (Dağıtma tarihi: 7.12.2004) (GÜNDEME)

8. - Bursa Milletvekili Mehmet Emin Tutan ve Giresun Milletvekili Ali Temür'ün Yasama Dokunulmazlıklarının  Kaldırılması Hakkında Başbakanlık Tezkeresi ve Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyon Raporları (3/455) (S. Sayısı: 589) (Dağıtma tarihi: 7.12.2004) (GÜNDEME)

9. - Ağrı Milletvekili Naci Arslan'ın Yasama Dokunulmazlığının Kaldırılması Hakkında Başbakanlık Tezkeresi ve Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyon Raporu (3/456) (S. Sayısı: 590) (Dağıtma tarihi: 7.12.2004) (GÜNDEME)

10. - Zonguldak Milletvekili Nadir Saraç'ın Yasama Dokunulmazlığının Kaldırılması Hakkında Başbakanlık Tezkeresi ve Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyon Raporu (3/457) (S. Sayısı: 591) (Dağıtma tarihi: 7.12.2004) (GÜNDEME)

11. - Düzce Milletvekili Fahri Çakır'ın Yasama Dokunulmazlığının Kaldırılması Hakkında Başbakanlık Tezkeresi ve Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyon Raporu (3/462) (S. Sayısı: 592) (Dağıtma tarihi: 7.12.2004) (GÜNDEME)

12. - Zonguldak Milletvekili Nadir Saraç'ın Yasama Dokunulmazlığının Kaldırılması Hakkında Başbakanlık Tezkeresi ve Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyon Raporu (3/463) (S. Sayısı: 593) (Dağıtma tarihi: 7.12.2004) (GÜNDEME)

13. - İstanbul Milletvekili Kemal Kılıçdaroğlu'nun Yasama Dokunulmazlığının Kaldırılması Hakkında Başbakanlık Tezkeresi ve Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyon Raporu (3/464) (S. Sayısı: 594) (Dağıtma tarihi: 7.12.2004) (GÜNDEME)

14. - Çanakkale Milletvekili İbrahim Köşdere'nin Yasama Dokunulmazlığının Kaldırılması Hakkında Başbakanlık Tezkeresi ve Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyon Raporu (3/465) (S. Sayısı: 595) (Dağıtma tarihi: 7.12.2004) (GÜNDEME)

15. - Siirt Milletvekili Recep Tayyip Erdoğan, İstanbul Milletvekilleri Mehmet Mustafa Açıkalın ve İdris Naim Şahin, Kırşehir Milletvekili Mikail Arslan'ın Yasama Dokunulmazlıklarının Kaldırılması Hakkında Başbakanlık Tezkeresi ve Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyon Raporları (3/466) (S. Sayısı: 596) (Dağıtma tarihi: 7.12.2004) (GÜNDEME)

16. - Mardin Milletvekili Muharrem Doğan'ın Yasama Dokunulmazlığının Kaldırılması Hakkında Başbakanlık Tezkeresi ve Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyon Raporu (3/467) (S. Sayısı: 597) (Dağıtma tarihi: 7.12.2004) (GÜNDEME)

17. - Elazığ Milletvekili Mehmet Kemal Ağar'ın Yasama Dokunulmazlığının Kaldırılması Hakkında Başbakanlık Tezkeresi ve Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyon Raporu (3/468) (S. Sayısı: 598) (Dağıtma tarihi: 7.12.2004) (GÜNDEME)

18. - Yozgat Milletvekili Mehmet Erdemir'in Yasama Dokunulmazlığının Kaldırılması Hakkında Başbakanlık Tezkeresi ve Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyon Raporu (3/480) (S. Sayısı: 599) (Dağıtma tarihi: 7.12.2004) (GÜNDEME)

19. - Mersin Milletvekili Vahit Çekmez'in Yasama Dokunulmazlığının Kaldırılması Hakkında Başbakanlık Tezkeresi ve Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyon Raporu (3/494) (S. Sayısı: 600) (Dağıtma tarihi: 7.12.2004) (GÜNDEME)

20. - Denizli Milletvekili Osman Nuri Filiz'in Yasama Dokunulmazlığının Kaldırılması Hakkında Başbakanlık Tezkeresi ve Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyon Raporu (3/495) (S. Sayısı: 601) (Dağıtma tarihi: 7.12.2004) (GÜNDEME)

21. - Şanlıurfa Milletvekili Mahmut Yıldız'ın Yasama Dokunulmazlığının Kaldırılması Hakkında Başbakanlık Tezkeresi ve Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyon Raporu (3/496) (S. Sayısı: 602) (Dağıtma tarihi: 7.12.2004) (GÜNDEME)

22. - Konya Milletvekili Özkan Öksüz'ün Yasama Dokunulmazlığının Kaldırılması Hakkında Başbakanlık Tezkeresi ve Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyon Raporu (3/497) (S. Sayısı: 603) (Dağıtma tarihi: 7.12.2004) (GÜNDEME)

23. - Kütahya Milletvekili Hüsnü Ordu'nun Yasama Dokunulmazlığının Kaldırılması Hakkında Başbakanlık Tezkeresi ve Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyon Raporu (3/498) (S. Sayısı: 604) (Dağıtma tarihi: 7.12.2004) (GÜNDEME)

24. - Tokat Milletvekili Feramus Şahin'in Yasama Dokunulmazlığının Kaldırılması Hakkında Başbakanlık Tezkeresi ve Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyon Raporu (3/500) (S. Sayısı: 605) (Dağıtma tarihi: 7.12.2004) (GÜNDEME)

25. - Mardin Milletvekili Süleyman Bölünmez'in Yasama Dokunulmazlığının Kaldırılması Hakkında Başbakanlık Tezkeresi ve Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyon Raporu (3/501) (S. Sayısı: 606) (Dağıtma tarihi: 7.12.2004) (GÜNDEME)

26. - Şanlıurfa Milletvekili Abdurrahman Müfit Yetkin'in Yasama Dokunulmazlığının Kaldırılması Hakkında Başbakanlık Tezkeresi ve Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyon Raporu (3/502) (S. Sayısı: 607) (Dağıtma tarihi: 7.12.2004) (GÜNDEME)

Meclis Araştırması Önergeleri

1. - Bursa Milletvekili Mustafa Özyurt ve 26 Milletvekilinin, Ulubat Gölü çevresine kurulacak organize sanayi bölgesinin doğuracağı muhtemel zararların  araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Anayasanın 98 inci, İçtüzüğün 104 ve 105 inci maddeleri uyarınca bir Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/236) (Başkanlığa geliş tarihi: 2.12.2004)

2. - Gaziantep Milletvekili Abdulkadir Ateş ve 25 Milletvekilinin, Ziraat Bankasının çöken bilgi işlem ağı ile yeni kurulan sistemin neden olduğu sorunların ve iddiaların araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Anayasanın 98 inci, İçtüzüğün 104 ve 105 inci maddeleri uyarınca bir Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/237) (Başkanlığa geliş tarihi: 2.12.2004)


BİRİNCİ OTURUM

Açılma Saati: 15.00

7 Aralık 2004 Salı

BAŞKAN : Başkanvekili İsmail ALPTEKİN

KÂTİP ÜYELER : Harun TÜFEKCİ (Konya), Ahmet KÜÇÜK (Çanakkale)

BAŞKAN - Türkiye Büyük Millet Meclisinin 28 inci Birleşimini açıyorum.

III. - Y O K L A M A

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, elektronik cihazla yoklama yapacağım.

Yoklama için 5 dakika süre vereceğim. Sayın milletvekillerinin oy düğmelerine basarak salonda bulunduklarını bildirmelerini; bu süre içerisinde elektronik sisteme giremeyen milletvekillerinin, salonda hazır bulunan teknik personelden yardım istemelerini; buna rağmen sisteme giremeyen üyelerin ise, yoklama pusulalarını, teknik personel aracılığıyla, 5 dakikalık süre içerisinde Başkanlığa ulaştırmalarını rica ediyorum.

Yoklama işlemini başlatıyorum.

(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, toplantı yetersayısı vardır; görüşmelere başlıyoruz.

Gündeme geçmeden önce, üç sayın milletvekiline gündemdışı söz vereceğim.

Gündemdışı ilk söz, Türk kadınının seçme ve seçilme hakkının yasalaşmasının 70 inci yılı münasebetiyle söz isteyen Ankara Milletvekili Sayın Remziye Öztoprak'a aittir.

Buyurun Sayın Öztoprak. (AK Parti sıralarından alkışlar)

Süreniz 5 dakika.

IV. - BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI

A) GÜNDEMDIŞI KONUŞMALAR

1. - Ankara Milletvekili Remziye Öztoprak'ın, Türk kadınına seçme ve seçilme hakkı verilişinin 70 inci yıldönümüne ilişkin gündemdışı konuşması

REMZİYE ÖZTOPRAK (Ankara) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bugün, 5 Aralık 1934 tarihli yasayla Türk kadınına seçme ve seçilme hakkının verilmesiyle ilgili konuşmak istiyorum. Bu hakkın 70 inci yılını kutluyoruz ve bu konuda, gündemdışı söz almış bulunuyorum; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Yaşamın her alanında kadın ile erkek eşit olmalıdır; demokrasi ve insan haklarında da bence ilk kural budur; oysa, tüm dünya ülkelerinde kadının eşitlik durumunu sağlamak için yapılan mücadele halen devam etmektedir. Gelişmiş ülkelerde bile ancak İkinci Dünya Savaşından sonra elde edilen kadının seçme ve seçilme hakkı ile kadın temsili çok az ülkede yüzde 30'lar seviyesi civarındadır.

Kurtuluş Savaşında Türk kadınının cephe ve cephe gerisinde gösterdiği üstün hizmet, onun siyaset bilincine, var olduğundan beri sahip olduğunun delilidir. Cumhuriyetimizin ilk yıllarında gerçekleşen devrimlerin tamamı Türk kadınına insan hakları ve demokrasi açısından pek çok kazanım sağlamakla birlikte, kadınımız seçme ve seçilme hakkını üç aşamada elde etmiştir.

1930 yılında belediye, 1933 yılında ihtiyar heyeti, 1934 yılında ise milletvekili seçilebilmesi yasalarla sağlanmıştır. Türk kadınının, Yüce Türk Parlamentosunda temsili, 1935 seçimlerinde 18 kadınımızın milletvekili olarak seçilmesiyle başlamıştır. Zamanla bu oran artmadığı gibi düşmeler de göstermiştir. Bugün Meclisimizdeki 24 kadın milletvekili Türk kadınını temsil etmek için var gücüyle çalışmasına rağmen, bu oranın çok düşük olduğu bilinen bir gerçektir. Birçok ülkede kadınların siyasete atılma hakkını Türk kadınından sonra elde etmesine rağmen, bugün Türk kadını siyasette yok denecek kadar azdır. 2004 yılı 28 Martında yapılan yerel seçimler neticesinde seçilen  3 228 belediye başkanının sadece 22'si kadındır. Bunun da 1'i ilçe, diğerleri ise belde belediye başkanlarıdır. İl genel ve belediye meclisi üyeliklerinde de durum farklı değildir; o da binde 1'ler civarındadır. Oysa, yerel yönetimlerde kadının olması gerekir. Kadınımızın siyasete yerel yönetimlerle girmesi sağlanmalıdır ki, yerelden genele tüm birimlerde kadınımızın seçme ve seçilme hakkını kullandırmada başarılı olalım.

Bir ülke uygarlığının seviyesi, kadınının siyasal, kamusal ve toplumsal alandaki yeri ve hayat standardıyla ölçülür. Türk kadını kamusal ve toplumsal alanda çok başarılıdır. Siyasette ise, eşit muamele ve fırsat eşitliğine sahip olmadığı için, layık olduğu yerde ve başarılı olacağına inandığımız yerde değildir.

Dolayısıyla, toplumumuzun yüzde 52'sini teşkil etmesine rağmen, Türk kadını, kendi kendini yönetme hakkını elde edememiştir. Hakkı olduğu konumda değildir.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Lütfen, konuşmanızı tamamlayın efendim.

REMZİYE ÖZTOPRAK (Devamla) - Bunun için bize düşen görev, kadınımızın eğitim ve refah seviyesini artırarak siyasal karar organlarında da temsilini sağlamaktır. Kadınımızı siyasette gereken düzeye getirebilmek için, güçlü kadın hareketlerine, kadın dayanışmasına, kota sistemine ve pozitif ayırımcılığa ihtiyaç vardır. Erkeklerin de, aile içinden başlayarak tüm toplum ve siyasî partilerde kadınlara gerekli desteği vermeleri ve bunun olması gerektiğine yürekten inanmaları gerekir.

İlk kadın milletvekilimiz Satı Kadının yöresinden ve ilçesinden Türkiye Büyük Millet Meclisine gelen bir kadın milletvekili olarak, tüm kadınlarımızı temsilen, Yüce Atatürk'ün Türk Kadınına devrimlerle verdiği tüm hakları sonuna kadar kullanmaya kararlı olduğumuzu bildirir, Yüce Meclisimizi saygılarımla selamlarım. (Alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Öztoprak.

Gündemdışı ikinci söz isteği, yine aynı konuda, İzmir Milletvekili Sayın Canan Arıtman'a aittir.

Buyurun Sayın Arıtman.

2. - İzmir Milletvekili Canan Arıtman'ın, Türk kadınına seçme ve seçilme hakkı verilişinin 70 inci yıldönümüne ilişkin gündemdışı konuşması

CANAN ARITMAN (İzmir) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlarım.

Bundan tam yetmiş yıl önce -yani, 5 Aralık 1934'te- Türk kadını siyasal haklarını kazandı; hem de bugün üyesi olmaya çalıştığımız Avrupa Birliği ülkelerinin pek çoğundan yıllarca önce ve onlara öncülük ederek.

Türk kadını siyasal haklarını kazandığında tüm dünyada sadece 17 ülkede kadınların siyasal hakkı vardı ve Türkiye, kadınına siyasal hakkı tanıyan ilk ve tek İslam ülkesiydi.

Kadınlara siyasal hakkın tanınması cumhuriyet devrimlerinden biridir. Cumhuriyetimizin kurucusu Atatürk'ün hepsini on yıl içerisinde gerçekleştirdiği devrimlerin -yani, 1924, Tevhidi Tedrisat Kanunu; 1925, Kıyafet Kanunu; 1926, Medenî Kanun ve 1934, kadınlara siyasî hakların tanınmasıyla ilgili kanun- hepsi de aynı zamanda kadın devrimidir ve Ulu Önder Atatürk, bu nedenle, yüzyılın en büyük kadın hakları savunucusudur.

Türk kadını, yüzyıllardır kafeslerin, peçelerin, çarşafların ardında, tüm toplumsal ve ekonomik, eğitsel ve siyasal haklarından yoksun olarak kul konumunda yaşarken, bu devrimlerle birey konumuna yükseldi. Ünlü ozanımız Nazım Hikmet'in dizelerindeki gibi, soframızdaki yeri öküzümüzden sonra gelen kadınımız, cumhuriyet devrimleri sonrası erkeğiyle eşit birey olarak ülkemizin kalkınmasında rol aldı.

Kalkınmanın, çağdaşlaşmanın, eksiksiz demokrasinin ilk şartı, kadın - erkek eşitliğidir; ama, sözde kalmayan, yaşama geçen eşitlik. Tüm dünyada yüzyıllar boyu süren, uğrunda can verilen kadın hakları mücadelesinde, ilk talep edilen hak, daima siyasal hak olmuştur; yani, kendi geleceğini tayin edebilme hakkı. Bu, birincil insan hakkıdır ve demokrasi talebidir.

Dünyada ilk siyasal hak talepleri, Fransız İhtilalinden sonra, 1791'de Fransa'da olmuştur. Fransız Kadın Yurttaş Beyannamesini hazırlayan ve okuyan Olympe de Gouge isimli Fransız kadını "madem erkekler gibi giyotine gönderiliyorum, o zaman, erkekler gibi oy hakkım olmalı" dedi ve bu sözün bedelini, giyotinde can vererek ödedi. O Fransız kadını, ancak İkinci Dünya Savaşından sonra, 1945'te siyasal hakkını kazandı.

Değerli arkadaşlarım, şimdi, Avrupa Birliği nedeniyle televizyonlarda izliyoruz, Avrupa Parlamentosunu görüyoruz; ne kadar çağdaş bir görüntü değil mi; bizim Meclisimizden ne kadar uzak bir görüntü değil mi! Evet, siyasal haklarını pek çok Avrupa ülkesinden onlarca yıl önce, örneğin İsviçre'den kırk yıl önce alan kadınımız, bugün ülke siyasetinin neresinde?!

Siyaset biliminde, kadının yeri o ülke parlamentosundaki kadın oranıyla belirlenir. Türk kadını, ilk kez Parlamentoya girdiğinde, 1935 yılında bu oran yüzde 4,6'ydı ve tüm cumhuriyet tarihimiz boyunca, bir daha bu orana ulaşamadık. Yetmiş yıl sonra, yani bugün, Parlamentomuzdaki kadın oranı yüzde 4,4'tür. Yerel parlamentolarda yüzde 1'ler civarındadır, belediye başkanlıklarında binde 5'tir.

Beyefendiler, geriye gidiyoruz. Son yerel seçimlerde alınan sonuçlar, kadınlar açısından, bir önceki seçimlere göre çok daha kötüdür. Avrupa parlamentoları arasında sonuncu sıradayız. Dünya parlamentoları arasında 112 nci sıradayız, pek çok Afrika ülkesinin bile gerisindeyiz, yüzde 4'lük oranla, İran gibi şeriatla yönetilen ülkelerle aynı dilimdeyiz. Oysa, Kuzey Avrupa ülkelerinde bu oran yüzde 35, İsveç'te ise yüzde 45'tir. Bu gerçekler, ülkemizde nüfusun ve seçmenlerin yarısını oluşturan kadınlarımızın siyasette temsil edilemediğinin göstergesidir. Ülkemizde, hâlâ, kadınları, erkekler temsil etmektedir. Yüzde 4,4'lük oranla, demokrasimiz, kadınsız demokrasi, yani, eksik demokrasidir veya bir bilim kadınımızın dediği gibi "defolu, ayıplı" demokrasidir ve bu ayıptan kurtulmak için, görevi olanlar, hiçbir şey yapmamaktadır. Kadının siyasette temsil edilememesi, onların eğitiminden sağlığına, çalışma yaşamından aile yaşamına ve şiddete maruz kalmasına kadar bir dizi ağır sorunlara ve eşitsizliğe neden olmaktadır. Türkiye, bu eksik demokratik temsil sorununu çözmeden, çağdaş, demokratik ve gelişmiş ülke konumuna yükselemez. Ülkemizin değişim, kalkınma, çağdaşlaşma ve demokratikleşme yolunda, kadınların katkısına ve bakış açısına ihtiyacı vardır.

Beyefendiler, kısaca, biz kadınlar olmadan, çağdaş, demokrat ve...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Arıtman, mikrofonu açıyorum; buyurun efendim.

CANAN ARITMAN (Devamla) - Teşekkür ederim.

...kısaca, Avrupalı hiç olamazsınız.

Kadınların siyasete katılımının önünde, eğitimsizlik, ekonomik güçsüzlük, fırsat eşitsizliği, geleneksel cinsiyete dayalı rol, toplumsal cinsiyet eşitsizliği gibi bir dizi neden vardır. Çözüm, bizden sonra gelip, bizi fersah fersah geçen Batılı çağdaş demokratik ülkelerin uyguladığı yoldur. Bu ülkeler, kadınlarının siyasete ve yönetime katılmalarının önünü açacak olumlu ayırımcılık, fırsat önceliği, kota gibi özel önlemleri anayasa ve yasalarına koymuşlardır. Türkiye, ne yazık ki, bu gibi önlemleri almakta çok geç kalmıştır. Halbuki, CEDAW ve Pekin+5 gibi, Birleşmiş Milletlerin hazırladığı ve Türkiye'nin de imzaladığı uluslararası sözleşmelere göre, kadınların siyasete ve parlamentolara katılımını artırmaya yönelik özel önlemlerin alınması, kotaların uygulanması, hükümetlerin kaçınılmaz görevleridir. Cinsiyet kotası uygulaması, her bir cinsiyetin, temsilde kritik eşik denen en az yüzde 30'luk temsil ve katılımının yasayla zorunlu kılınmasıdır. Bunun için, Anayasa ile Siyasî Partiler ve Seçim Yasalarımızda gerekli değişiklikler yapılmalıdır.

Biz, Cumhuriyet Halk Partisi olarak, tüm bu yasal değişiklikler için bugüne değin her türlü çabayı gösterdik ve göstermeye de devam edeceğiz. Siz, AKP İktidarı olarak, bu yasal değişiklikleri yapmadığınız takdirde, hiçbir zaman ve hiçbir yerde, kadından yana, demokrasiden yana bir şey yaptık iddiasında bulunmayın; asla inandırıcı olamazsınız. Zina ve kadını kadın doktora muayene ettirmekle uğraştığınız kadar bu konuda çaba harcasaydınız, inanıyorum ki, bugün, Avrupa Birliği kapısında endişeyle beklemezdik.

Hepinizi saygıyla selamlarım. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Arıtman.

Gündemdışı üçüncü söz isteği, Kilis İlinin kurtarılış yıldönümü münasebetiyle, Kilis Milletvekili Sayın Veli Kaya'ya attir.

Buyurun Sayın Kaya. (AK Parti sıralarından alkışlar)

3. - Kilis Milletvekili Veli Kaya'nın, Kilis İlinin düşman işgalinden kurtarılışının 83 üncü yıldönümüne ilişkin gündemdışı konuşması

VELİ KAYA (Kilis) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Kilis İlimizin düşman işgalinden kurtarılışının 83 üncü yıldönümü münasebetiyle gündemdışı söz almış bulunuyorum; Yüce Heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Değerli milletvekilleri, hepinizin bildiği üzere, 1900'lü yıllar, Türkiye'nin güneyden, kuzeyden ve batısından işgal edildiği yıllar. İşte, bu işgale uğrayan illerimizden biri de güzel Kilis İlimizdir. Kilis, Suriye sınırında, Türklüğün kalesi olmaya devam eden şirin bir kentimizdir. 1995 yılında Gaziantep İlinden ayrılarak müstakil il olmuştur. İl olma sürecinden sonraki gelişmeleri, isterseniz, biraz sonra anlatayım; ama, burada, biraz duygusal olmam gerekiyor; biraz, ülkenin içinde bulunduğu önemli koşulları dile getirmemiz gerekiyor.

Maalesef, son zamanlarda, Türk gençliğinin ülkenin millî bütünlük ve beraberliği konusunda çok duyarlı olmadığını görmekteyiz. Komşumuz Irak mezalim altında inim inim inlerken, onların başına gelenleri burada canlı canlı görürken, yetmiş sene, seksen sene önce düşman işgalinden nasıl kurtulduğumuzu görmezden gelen ve hatırlamaktan âciz durumda bir gençliği sanki görür gibiyim. Bizim kurtuluşumuzu ve kurtuluş sevincimizi, inşallah, Irak Halkı da yaşar diye düşünüyorum.

Bu arada parantez açıyorum; ben de, Türkiye'deki kadınların seçme ve seçilme hakkının 70 inci yıldönümünü onlarla beraber kutlamak istiyorum.

Değerli milletvekilleri, Kilis düşman işgalinden kurtarıldı; ama, fakir ve fukaralıktan bir türlü kurtarılamadı. Kilis, 1995 senesinde bir gecede vilayet yapıldı. 3 tane köyümüz -köy diyorum; belediyelik bile değildi- ilçe yapıldı. Sınırlarını söyleyeyim; hepiniz çok dikkatle dinleyin lütfen; doğusunda Gaziantep İli, kuzeyinde Gaziantep İli, batısında tekrar Gaziantep İli, güneyinde Suriye sınırıyla kendi kendine komşu bir vilayet. Yüzölçümü il olamayacak kadar dar tutulmuş. Bu nedenle, Kilis, halkı ciddî anlamda bir yoksullukla mücadele eden küçücük bir ilimiz; ama, kamuoyundaki namımız çok iyi değil; maalesef, bunu, burada dile getirmek durumundayım. Kilis, sanki kaçakçılıkla iştigal eden bir kentmiş gibi, herkes Kilis'e ve Kilisliye kaçakçı gözüyle bakıyor. Oysa, Kilisliler, tarihi boyunca, devletinin menettiği hiçbir şeyle iştigal etmemiş, devletiyle beraber olmaya, 12 Eylül öncesinde de, sonrasında da, tarihte de devletin yanında yer almaya devam etmiştir; millî birlik ve bütünlüğümüze zarar gelmeyecek her türlü davranışı sergilemeye devam etmiştir.

Değerli milletvekilleri, Kilis il olmuş; on yıl boyunca devletten bir tek hizmet alamamış. Bir tek hizmet alamamış; sadece il payesi verilmiş. Peki, biz, iktidar olduktan sonra bir şeyler yapmaya çalıştık; yeterli mi; inanın ki yetersiz. Sayın Başbakanımızın hükümet programında yer alan duble yol projesini, Bayındırlık Bakanının da destekleriyle -sağ olsun; burada bunu ifade etmekte fayda var- Kilis-Gaziantep arası, arkadaşlar, 60 kilometrelik bir yol; birbuçuk saatte zor gidiliyordu- bugün, o yolun birinci şeridini açtık. İnşallah, 2005'in ilk yarısında duble yolun ikinci şeridini açarak, Gaziantep'i ve dolayısıyla Türkiye'yi Ortadoğu'ya bağlayacak önemli bir yolun açılışını hep beraber göreceğiz.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Kaya, mikrofonu açıyorum; buyurun, tamamlayın efendim.

VELİ KAYA (Devamla) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.

İnşallah, Sayın Başbakanımız da bu yolun açılışına gelerek, Kilis halkını rahatlatacak bazı kararları, orada açıklayacaklardır.

Değerli milletvekilleri, Kilis, Türkiye üzümünün çok önemli miktarını yetiştiren bir vilayetimiz. Yıllık, 100 000-150 000 ton üzüm üretimi mevcuttur. Bunun yanında, sadece Tekelin şu anda özelleşen bir suma fabrikası vardı. O da maalesef, özelleşti. Kilisli, kuruüzümünü ve yaşüzümünü, maalesef, bu sene fabrikaya veremez oldu. Bu fabrika da bu sene üzüm almadı; aldıysa da, komik bir fiyatla, üreticiyle dalga geçer gibi çok cüzi bir rakam vermek suretiyle, maalesef, Kilislinin üzümünü elinde bıraktı. Önümüzdeki sene ne olur; inşallah, hayırlı şeyler olur diye düşünüyorum.

Şimdi, Kilis'in jeopolitik durumu çok önemli. Habur Sınır Kapısında yaşanan sıkıntıları hepiniz biliyorsunuz. Türkiye, çok önemli olaylarla karşı karşıya gelmektedir.

Değerli milletvekilleri, Ortadoğu'yu Karadeniz'e bağlayan, Ortadoğu'yu Ege'ye bağlayan yolun, Kilis-Öncüpınar Sınır Kapısından, Suriye üzerinden, Türkiye ticaretinin yapılacağını ve çok önemli olacağını ifade ederek, buradan bir koridor açılmasını, yani, Kahramanmaraş ve Gaziantep'in sınır noktası olan Nurdağı İlçesinden Kilis-Suriye üzerine bir sınır yolu açıldığında, çok önemli bir ticaret yolu olacağını burada söylüyorum. Bununla ilgili de Sayın Bayındırlık Bakanıyla yaptığımız görüşmelerde, karayolu ağı kapsamına alındığı ve 53 kilometrelik kısmı da projelendirilmek üzeredir; çok sevindirici bir olay. Burada, Kilislilere ve Türkiye'ye bu sevinci vermek istiyoruz; çünkü, bu yol, sadece Kilis'i değil, Türkiye'yi ilgilendiriyor.

Değerli milletvekilleri, bir vilayet susuz olur mu! Su, medeniyet demektir; susuz hiçbir medeniyeti yaşamanız mümkün değil. Kilis'te, maalesef, su da yok. Kişi başına yazın 50 litreye kadar düşen bir susuzluk var. Biz, Allah nasip ederse, Kilis'in su sorununu da bu hükümetle birlikte çözmüş bulunuyoruz. Seve Barajını, belediye başkanlığına aktarmak suretiyle, belediye hizmetine vermek suretiyle ve merkezî hükümetin de katkılarıyla -Kilis en az yirmi sene su ihtiyacını karşılayamayacaktır; ama- Kilis'in yüzyıllık su ihtiyacını karşılayacak bir projemiz var; Afrın Projesi. O da, inşallah, bu hükümet döneminde devreye girecek. Bir yüzyıl, hem şu anda boşa akıp giden, sadece Suriye sınırlarına akan Afrın Çayının önünde büyük bir baraj yapmak suretiyle, bu önlemi alabiliriz.

BAŞKAN - Sayın Kaya, toparlar mısınız.

VELİ KAYA (Devamla) - Sayın Başkanım, toparlıyorum.

Değerli milletvekilleri, sorunlar o kadar çok ki; her memleketin bu kadar önemli sorunu vardır. Biliyorum, belki, arkadaşlar sabırsızlıkla beni dinliyorlar; 81 vilayetten birisi; doğru; ama, ilk defa Kilis'in sorunlarını taşıyoruz arkadaşlar. Onun için, müsamahanıza sığınıyorum.

Değerli arkadaşlar, şimdi, Kilis'te çok enteresan bir yapılaşma var. Kilisli işadamları Kilis'te oturmazlar; ama, 39 okulun 25'ine yakınını Kilisli işadamları yapmıştır. Kilisliler 2 fakülte, 1 yüksekokul yapmışlardır ve 1 tıp fakültesinin yapımı için de taahhütte bulunmuşlardır. Devletin hiç katkısı olmadan... Hatta şunu söyleyeyim ben: Gaziantep Üniversitesi, Kilis fakültelerine ve yüksekokullarına üniversite geliştirme ödeneği verememekte, makam aracı alamamakta. Kilisli işadamları, üniversite elamanlarının, öğretim elemanlarının devletten doğan farkını bizzat kendileri ödemekte, makam aracını bizzat kendileri almaktadır. Biz, bu nedenle diyoruz ki, Kilis'te 4 fakülte, 2 yüksekokulla birlikte, üniversiteli bir şehir olmayı hak ettik.

Arkadaşlar, Sayın Başkan ikaz etmeden, Atatürk'ün bir veciz sözüyle konuşmamı bitirmek istiyorum.

Atatürk, Kurtuluş Harbi sırasında, eski bir otomobile binmiş, Halep'ten Kilis'e gecenin saat 3 sularında -düzenli bir ordu yok- elini kolunu sallayarak geleceğini zannediyor; ama, Kilisliler, kendi aralarında organize olmuşlar, Suriye sınırında ve Kilis'in çeşitli yerlerinde nöbet tutmaktadırlar; Kilisliler aracı durduruyorlar, "dur, kimdir o" dediklerinde, Mustafa Kemal Paşa "benim" diyor. "Siz kimsiniz" diye sorduklarında "ben Mustafa Kemalim" diyor. Kilisliler buna pek inanmak istemiyorlar; ama, Mustafa Kemal'in emireri olan Mehmet Çavuş, Paşanın sesini tanıyor ve diyor ki: "Arkadaşlar, bu, Mustafa Kemal Paşa." Atatürk orada şunu söylüyor: "İlk ayak bastığım bu Türk topraklarındaki uyanıklığa hayran kaldım. Türk Milleti böyle uyanık kaldıkça payidar olacaktır."

Arkadaşlar, hepinize saygılar sunuyorum; beni dinleme zahmetinde bulundunuz.

Heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (Alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Kaya.

Sayın milletvekilleri, Anayasa ve Adalet Komisyonları üyelerinden kurulu karma komisyonun, bazı sayın milletvekillerinin yasama dokunulmazlıklarına ilişkin 5 ayrı raporu vardır, sırasıyla okutup bilgilerinize sunacağım.

Bu raporlar ve daha sonraki sunuşlarımız uzun olduğundan, Kâtip Üyenin oturduğu yerden okumasını oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

İlk raporu okutuyorum:

V. - KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN

GELEN DİĞER İŞLER

1. - Siirt Milletvekili Öner Gülyeşil'in yasama dokunulmazlığının kaldırılması hakkında Başbakanlık tezkeresi ve Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyon Raporu (3/406) (S. Sayısı: 576) (x)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görevi kötüye kullanma suçunu işlediği iddia olunan Siirt Milletvekili Öner Gülyeşil hakkında düzenlenen yasama dokunulmazlığının kaldırılmasına dair Başbakanlık tezkeresi ve eki dosya hakkındaki hazırlık komisyonu raporu, Karma Komisyonumuzun 26 Mayıs 2004 tarihli toplantısında görüşülmüştür.

Karma Komisyonumuz isnat olunan eylemin niteliğini dikkate alarak Siirt Milletvekili Öner Gülyeşil hakkındaki kovuşturmanın milletvekilliği sıfatının sona ermesine kadar ertelenmesine karar vermiştir.

Raporumuz, Genel Kurulun bilgilerine arz edilmek üzere Yüksek Başkanlığa saygıyla sunulur.

   Burhan Kuzu

           İstanbul

       Komisyon Başkanı ve üyeler

Karşı Oy Yazısı

Anayasamızın 83 üncü maddesinde yasama dokunulmazlığı başlığı altında mutlak ve geçici anlamda iki tür dokunulmazlık düzenlenmiştir. Mutlak dokunulmazlık, milletvekillerinin Meclis çalışmalarındaki oy ve sözlerinden, Mecliste ileri sürdükleri düşüncelerden, o oturumdaki Başkanlık Divanının teklifi üzerine Meclisçe başka bir karar alınmadıkça bunları Meclis dışında tekrarlamak ve açığa vurmaktan sorumlu tutulmamalarını sağlamaktadır. Mutlak dokunulmazlık adı verilen ve kaldırılması söz konusu olmayan bu dokunulmazlığın amacı, milletvekillerinin düşüncelerini serbestçe ifade etmelerine imkân tanımaktır.

Geçici dokunulmazlık ise, seçimden önce veya sonra suç işlediği ileri sürülen bir milletvekilinin Meclisin kararı olmadıkça tutulamamasını, sorguya çekilememesini, tutuklanamamasını ve yargılanamamasını; hakkında verilmiş olan ceza hükmünün üyelik sıfatı sona erinceye kadar yerine getirilmemesini sağlamaktadır.

Geçici dokunulmazlık TBMM kararıyla kaldırılabilmektedir.

Geçici dokunulmazlığın amacı, milletvekillerinin yasama çalışmalarına katılımının tutuklanma, sorguya çekilme, yargılanma veya tutulma gibi nedenlerle engellenmemesi ve siyasî iktidarın keyfîleşebilecek suç isnatları veya ceza kovuşturmalarına karşı korunmasıdır.

Günümüzde pek çok ülkede geçici dokunulmazlığın kapsamının daraltıldığı görülmektedir.

Türkiye ise bu gelişimin dışında kalmıştır.

Bu durum, geçici dokunulmazlığın toplum tarafından giderek bir ayrıcalık olarak görülmesine yol açmıştır.

Son zamanlarda kimi vatandaşlarımızda yolsuzluk olaylarının bir bölümünün siyasetçiyle bağlantılı olduğu ve dokunulmazlık nedeniyle bu yolsuzlukların takibinin güçleştiği yolunda bir kanı oluşmaya başlamıştır. Bu kanı, Parlamentonun saygınlığının olumsuzca etkilenmesine ve dokunulmazlıkların hukuk devletinin gerçekleşmesinin önündeki bir engel olarak görülmesine neden olmaktadır.

Milletvekillerinin dokunulmazlıklarının kaldırılması konusunda yargı organlarından gelen taleplerin sonuca bağlanmasının uzun zaman alması veya Meclisçe genellikle kovuşturmanın milletvekili sıfatının sona ermesine kadar ertelenmesine karar verilmesi, toplumun adalet duygusunu da zedelemektedir.

Diğer yandan dokunulmazlığının kaldırılmaması, hakkında suç isnadı bulunan milletvekilinin yargılanma hakkından yararlanmasına da imkân bırakmamaktadır.

Bütün bu kanı ve değerlendirmelerin siyasal yaşantımızdaki olumsuz etkilerinin daha büyük boyutlara ulaşmasını engellemek için Anayasamızın 83 üncü maddesinin değiştirilmesi ve geçici dokunulmazlığın kapsamının daraltılması gerekmektedir. Bu konuda CHP ve siyasî partilerimizin pek çoğu 2002 seçimleri sırasında topluma taahhütte bulunmuştur.

Ancak şu ana kadar böyle bir Anayasa değişikliği gerçekleştirilmemiştir.

Bu durumda, milletvekili dokunulmazlığının hukuk devleti ilkesinin gerçekleşmesini güçleştirici bir husus haline dönüşmemesi, TBMM'nin saygınlığını zedeleyecek eleştirilere neden olmaması ve milletvekillerinin yargılanarak aklanma hakkından yararlanmalarını engellememesi için bir tek çözüm kalmıştır; o da, hakkında dokunulmazlığının kaldırılması istemi bulunan milletvekillerinin dokunulmazlığının kaldırılmasına karar verilmesidir.

Bu nedenlerle, komisyonun, kovuşturmanın milletvekilliği sıfatının sona ermesine kadar ertelenmesi yolundaki kararına katılmıyoruz.

 

Uğur Aksöz

Mehmet Ziya Yergök

Halil Ünlütepe

 

Adana

Adana

Afyon

 

Yüksel Çorbacıoğlu

Oya Araslı

Feridun F. Baloğlu

 

Artvin

Ankara

Antalya

 

Tuncay Ercenk

Atila Emek

Feridun Ayvazoğlu

 

Antalya

Antalya

Çorum

 

Yılmaz Kaya

Muharrem Kılıç

Orhan Eraslan

 

İzmir

Malatya

Niğde

 

İ. Sezai Önder

 

 

 

Samsun

 

 

BAŞKAN - Bilgilerinize sunulmuştur.

İkinci raporu okutuyorum:

2. - Kocaeli Milletvekili Mehmet Sefa Sirmen'in yasama dokunulmazlığının kaldırılması hakkında Başbakanlık tezkeresi ve Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyon Raporu (3/410) (S. Sayısı: 577) (x)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Belediye Bütçe ve Muhasebe Usulü Tüzüğü ile 4749 sayılı Kanun hükümlerine aykırı hareket etmek  suçunu işlediği iddia olunan Kocaeli Milletvekili M. Sefa Sirmen hakkında düzenlenen yasama dokunulmazlığının kaldırılmasına dair Başbakanlık tezkeresi ve eki dosya hakkındaki hazırlık komisyonu raporu, Karma Komisyonumuzun 26 Mayıs 2004 tarihli toplantısında görüşülmüştür.

Karma Komisyonumuz isnat olunan eylemin niteliğini dikkate alarak Kocaeli Milletvekili M. Sefa Sirmen hakkındaki kovuşturmanın milletvekilliği sıfatının sona ermesine kadar ertelenmesine karar vermiştir.

Raporumuz, Genel Kurulun bilgilerine arz edilmek üzere Yüksek Başkanlığa saygıyla sunulur.

   Burhan Kuzu

           İstanbul

       Komisyon Başkanı ve üyeler

Karşı Oy Yazısı

Anayasamızın 83 üncü maddesinde yasama dokunulmazlığı başlığı altında mutlak ve geçici anlamda iki tür dokunulmazlık düzenlenmiştir. Mutlak dokunulmazlık, milletvekillerinin Meclis çalışmalarındaki oy ve sözlerinden, Mecliste ileri sürdükleri düşüncelerden, o oturumdaki Başkanlık Divanının teklifi üzerine Meclisçe başka bir karar alınmadıkça bunları Meclis dışında tekrarlamak ve açığa vurmaktan sorumlu tutulmamalarını sağlamaktadır. Mutlak dokunulmazlık adı verilen ve kaldırılması söz konusu olmayan bu dokunulmazlığın amacı, milletvekillerinin düşüncelerini serbestçe ifade etmelerine imkân tanımaktır.

Geçici dokunulmazlık ise, seçimden önce veya sonra suç işlediği ileri sürülen bir milletvekilinin Meclisin kararı olmadıkça tutulamamasını, sorguya çekilememesini, tutuklanamamasını ve yargılanamamasını; hakkında verilmiş olan ceza hükmünün üyelik sıfatı sona erinceye kadar yerine getirilmemesini sağlamaktadır.

Geçici dokunulmazlık TBMM kararıyla kaldırılabilmektedir.

Geçici dokunulmazlığın amacı, milletvekillerinin yasama çalışmalarına katılımının tutuklanma, sorguya çekilme, yargılanma veya tutulma gibi nedenlerle engellenmemesi ve siyasî iktidarın keyfîleşebilecek suç isnatları veya ceza kovuşturmalarına karşı korunmasıdır.

Günümüzde pek çok ülkede geçici dokunulmazlığın kapsamının daraltıldığı görülmektedir.

Türkiye ise bu gelişimin dışında kalmıştır.

Bu durum, geçici dokunulmazlığın toplum tarafından giderek bir ayrıcalık olarak görülmesine yol açmıştır.

Son zamanlarda kimi vatandaşlarımızda yolsuzluk olaylarının bir bölümünün siyasetçiyle bağlantılı olduğu ve dokunulmazlık nedeniyle bu yolsuzlukların takibinin güçleştiği yolunda bir kanı oluşmaya başlamıştır. Bu kanı, Parlamentonun saygınlığının olumsuzca etkilenmesine ve dokunulmazlıkların hukuk devletinin gerçekleşmesinin önündeki bir engel olarak görülmesine neden olmaktadır.

Milletvekillerinin dokunulmazlıklarının kaldırılması konusunda yargı organlarından gelen taleplerin sonuca bağlanmasının uzun zaman alması veya Meclisçe genellikle kovuşturmanın milletvekili sıfatının sona ermesine kadar ertelenmesine karar verilmesi, toplumun adalet duygusunu da zedelemektedir.

Diğer yandan dokunulmazlığının kaldırılmaması, hakkında suç isnadı bulunan milletvekilinin yargılanma hakkından yararlanmasına da imkân bırakmamaktadır.

Bütün bu kanı ve değerlendirmelerin siyasal yaşantımızdaki olumsuz etkilerinin daha büyük boyutlara ulaşmasını engellemek için Anayasamızın 83 üncü maddesinin değiştirilmesi ve geçici dokunulmazlığın kapsamının daraltılması gerekmektedir. Bu konuda CHP ve siyasî partilerimizin pek çoğu 2002 seçimleri sırasında topluma taahhütte bulunmuştur.

Ancak şu ana kadar böyle bir Anayasa değişikliği gerçekleştirilmemiştir.

Bu durumda, milletvekili dokunulmazlığının hukuk devleti ilkesinin gerçekleşmesini güçleştirici bir husus haline dönüşmemesi, TBMM'nin saygınlığını zedeleyecek eleştirilere neden olmaması ve milletvekillerinin yargılanarak aklanma hakkından yararlanmalarını engellememesi için bir tek çözüm kalmıştır; o da, hakkında dokunulmazlığının kaldırılması istemi bulunan milletvekillerinin dokunulmazlığının kaldırılmasına karar verilmesidir.

Bu nedenlerle, komisyonun, kovuşturmanın milletvekilliği sıfatının sona ermesine kadar ertelenmesi yolundaki kararına katılmıyoruz.

                

 

Uğur Aksöz

Mehmet Ziya Yergök

Halil Ünlütepe

 

Adana

Adana

Afyon

 

Yüksel Çorbacıoğlu

Oya Araslı

Feridun F. Baloğlu

 

Artvin

Ankara

Antalya

 

Tuncay Ercenk

Atila Emek

Feridun Ayvazoğlu

 

Antalya

Antalya

Çorum

 

Yılmaz Kaya

Muharrem Kılıç

Orhan Eraslan

 

İzmir

Malatya

Niğde

 

İ. Sezai Önder

 

 

 

Samsun

 

 

BAŞKAN - Bilgilerinize sunulmuştur.

Üçüncü raporu okutuyorum:

3. - Siirt Milletvekili Recep Tayyip Erdoğan'ın yasama dokunulmazlığının kaldırılması hakkında Başbakanlık tezkeresi ve Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyon Raporu (3/420) (S. Sayısı: 578) (x)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görevi ihmal suçunu işlediği iddia olunan Siirt Milletvekili Recep Tayyip Erdoğan hakkında düzenlenen yasama dokunulmazlığının kaldırılmasına dair Başbakanlık tezkeresi ve eki dosya hakkındaki hazırlık komisyonu raporu, Karma Komisyonumuzun 26 Mayıs 2004 tarihli toplantısında görüşülmüştür.

Siirt Milletvekili Recep Tayyip Erdoğan Komisyonumuza yazılı olarak savunmasını göndermiştir.

Karma  Komisyonumuz isnat olunan eylemin niteliğini dikkate alarak Siirt Milletvekili Recep Tayyip Erdoğan hakkındaki kovuşturmanın milletvekilliği sıfatının sona ermesine kadar ertelenmesine karar vermiştir.

Raporumuz, Genel Kurulun bilgilerine arz edilmek üzere Yüksek Başkanlığa saygıyla sunulur.

   Burhan Kuzu

           İstanbul

       Komisyon Başkanı ve üyeler

Karşı Oy Yazısı

Anayasamızın 83 üncü maddesinde, yasama dokunulmazlığı başlığı altında mutlak ve geçici anlamda iki tür dokunulmazlık düzenlenmiştir. Mutlak dokunulmazlık, milletvekillerinin Meclis çalışmalarındaki oy ve sözlerinden, Mecliste ileri sürdükleri düşüncelerden, o oturumdaki Başkanlık Divanının teklifi üzerine Meclisçe başka bir karar alınmadıkça bunları Meclis dışında tekrarlamak ve açığa vurmaktan sorumlu tutulmamalarını sağlamaktadır. Mutlak dokunulmazlık adı verilen ve kaldırılması söz konusu olmayan bu dokunulmazlığın amacı, milletvekillerinin düşüncelerini serbestçe ifade etmelerine imkân tanımaktır.

Geçici dokunulmazlık ise, seçimden önce veya sonra suç işlediği ileri sürülen bir milletvekilinin, Meclisin kararı olmadıkça tutulamamasını, sorguya çekilememesini, tutuklanamamasını ve yargılanamamasını; hakkında verilmiş olan ceza hükmünün üyelik sıfatı sona erinceye kadar yerine getirilmemesini sağlamaktadır.

Geçici dokunulmazlık TBMM kararıyla kaldırılabilmektedir.

Geçici dokunulmazlığın amacı, milletvekillerinin yasama çalışmalarına katılımının tutuklanma, sorguya çekilme, yargılanma veya tutulma gibi nedenlerle engellenmemesi ve siyasî iktidarın keyfîleşebilecek suç isnatları veya ceza kovuşturmalarına karşı korunmasıdır.

Günümüzde pek çok ülkede geçici dokunulmazlığın kapsamının daraltıldığı görülmektedir.

Türkiye ise bu gelişimin dışında kalmıştır.

Bu durum, geçici dokunulmazlığın toplum tarafından giderek bir ayrıcalık olarak görülmesine yol açmıştır.

Son zamanlarda, kimi vatandaşlarımızda yolsuzluk olaylarının bir bölümünün siyasetçiyle bağlantılı olduğu ve dokunulmazlık nedeniyle bu yolsuzlukların takibinin güçleştiği yolunda bir kanı oluşmaya başlamıştır. Bu kanı, Parlamentonun saygınlığının olumsuzca etkilenmesine ve dokunulmazlıkların hukuk devletinin gerçekleşmesinin önündeki bir engel olarak görülmesine neden olmaktadır.

Milletvekillerinin dokunulmazlıklarının kaldırılması konusunda yargı organlarından gelen taleplerin sonuca bağlanmasının uzun zaman alması veya Meclisçe genellikle kovuşturmanın milletvekili sıfatının sona ermesine kadar ertelenmesine karar verilmesi, toplumun adalet duygusunu da zedelemektedir.

Diğer yandan dokunulmazlığının kaldırılmaması, hakkında suç isnadı bulunan milletvekilinin yargılanma hakkından yararlanmasına da imkân bırakmamaktadır.

Bütün bu kanı ve değerlendirmelerin siyasal yaşantımızdaki olumsuz etkilerinin daha büyük boyutlara ulaşmasını engellemek için, Anayasamızın 83 üncü maddesinin değiştirilmesi ve geçici dokunulmazlığın kapsamının daraltılması gerekmektedir. Bu konuda, CHP ve siyasî partilerimizin pek çoğu 2002 seçimleri sırasında topluma taahhütte bulunmuştur.

Ancak şu ana kadar böyle bir Anayasa değişikliği gerçekleştirilmemiştir.

Bu durumda, milletvekili dokunulmazlığının hukuk devleti ilkesinin gerçekleşmesini güçleştirici bir husus haline dönüşmemesi, TBMM'nin saygınlığını zedeleyecek eleştirilere neden olmaması ve milletvekillerinin yargılanarak aklanma hakkından yararlanmalarını engellememesi için bir tek çözüm kalmıştır; o da, hakkında dokunulmazlığının kaldırılması istemi bulunan milletvekillerinin dokunulmazlığının kaldırılmasına karar verilmesidir.

Bu nedenlerle, komisyonun, kovuşturmanın milletvekilliği sıfatının sona ermesine kadar ertelenmesi yolundaki kararına katılmıyoruz.

 

Uğur Aksöz

Mehmet Ziya Yergök

Halil Ünlütepe

 

Adana

Adana

Afyon

 

Yüksel Çorbacıoğlu

Oya Araslı

Feridun F. Baloğlu

 

Artvin

Ankara

Antalya

 

Tuncay Ercenk

Atila Emek

Feridun Ayvazoğlu

 

Antalya

Antalya

Çorum

 

Yılmaz Kaya

Muharrem Kılıç

Orhan Eraslan

 

İzmir

Malatya

Niğde

 

İ. Sezai Önder

 

 

 

Samsun

 

 

BAŞKAN - Bilgilerinize sunulmuştur.

Dördüncü raporu okutuyorum:

4. - Kocaeli Milletvekili Mehmet Sefa Sirmen'in yasama dokunulmazlığının kaldırılması hakkında Başbakanlık tezkeresi ve Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyon Raporu (3/421) (S. Sayısı: 585) (x)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görevi ihmal suçu işlediği iddia olunan Kocaeli Milletvekili M. Sefa Sirmen hakkında düzenlenen yasama dokunulmazlığının kaldırılmasına dair Başbakanlık tezkeresi ve eki dosya hakkındaki hazırlık komisyonu raporu, karma komisyonumuzun 26 Mayıs 2004 tarihli toplantısında görüşülmüştür.

Karma komisyonumuz isnat olunan eylemin niteliğini dikkate alarak, Kocaeli Milletvekili M. Sefa Sirmen hakkındaki kovuşturmanın milletvekilliği sıfatının sona ermesine kadar ertelenmesine karar vermiştir.

Raporumuz, Genel Kurulun bilgilerine arz edilmek üzere Yüksek Başkanlığa saygıyla sunulur.

   Burhan Kuzu

           İstanbul

       Komisyon Başkanı ve üyeler

Karşı Oy Yazısı

Anayasamızın 83 üncü maddesinde yasama dokunulmazlığı başlığı altında mutlak ve geçici anlamda iki tür dokunulmazlık düzenlenmiştir. Mutlak dokunulmazlık, milletvekillerinin Meclis çalışmalarındaki oy ve sözlerinden, Mecliste ileri sürdükleri düşüncelerden, o oturumdaki Başkanlık Divanının teklifi üzerine Meclisçe başka bir karar alınmadıkça bunları Meclis dışında tekrarlamak ve açığa vurmaktan sorumlu tutulmamalarını sağlamaktadır. Mutlak dokunulmazlık adı verilen ve kaldırılması söz konusu olmayan bu dokunulmazlığın amacı, milletvekillerinin düşüncelerini serbestçe ifade etmelerine imkân tanımaktır.

Geçici dokunulmazlık ise, seçimden önce veya sonra suç işlediği ileri sürülen bir milletvekilinin Meclisin kararı olmadıkça tutulamamasını, sorguya çekilememesini, tutuklanamamasını ve yargılanamamasını; hakkında verilmiş olan ceza hükmünün üyelik sıfatı sona erinceye kadar yerine getirilmemesini sağlamaktadır.

Geçici dokunulmazlık TBMM kararıyla kaldırılabilmektedir.

Geçici dokunulmazlığın amacı, milletvekillerinin yasama çalışmalarına katılımının tutuklanma, sorguya çekilme, yargılanma veya tutulma gibi nedenlerle engellenmemesi ve siyasî iktidarın keyfîleşebilecek suç isnatları veya ceza kovuşturmalarına karşı korunmasıdır.

Günümüzde pek çok ülkede geçici dokunulmazlığın kapsamının daraltıldığı görülmektedir.

Türkiye ise bu gelişimin dışında kalmıştır.

Bu durum, geçici dokunulmazlığın toplum tarafından giderek bir ayrıcalık olarak görülmesine yol açmıştır.

Son zamanlarda kimi vatandaşlarımızda yolsuzluk olaylarının bir bölümünün siyasetçiyle bağlantılı olduğu ve dokunulmazlık nedeniyle bu yolsuzlukların takibinin güçleştiği yolunda bir kanı oluşmaya başlamıştır. Bu kanı, Parlamentonun saygınlığının olumsuzca etkilenmesine ve dokunulmazlıkların hukuk devletinin gerçekleşmesinin önündeki bir engel olarak görülmesine neden olmaktadır.

Milletvekillerinin dokunulmazlıklarının kaldırılması konusunda yargı organlarından gelen taleplerin sonuca bağlanmasının uzun zaman alması veya Meclisçe genellikle kovuşturmanın milletvekili sıfatının sona ermesine kadar ertelenmesine karar verilmesi, toplumun adalet duygusunu da zedelemektedir.

Diğer yandan dokunulmazlığının kaldırılmaması, hakkında suç isnadı bulunan milletvekilinin yargılanma hakkından yararlanmasına da imkân bırakmamaktadır.

Bütün bu kanı ve değerlendirmelerin siyasal yaşantımızdaki olumsuz etkilerinin daha büyük boyutlara ulaşmasını engellemek için Anayasamızın 83 üncü maddesinin değiştirilmesi ve geçici dokunulmazlığın kapsamının daraltılması gerekmektedir. Bu konuda CHP ve siyasî partilerimizin pek çoğu 2002 seçimleri sırasında topluma taahhütte bulunmuştur.

Ancak şu ana kadar böyle bir Anayasa değişikliği gerçekleştirilmemiştir.

Bu durumda, milletvekili dokunulmazlığının hukuk devleti ilkesinin gerçekleşmesini güçleştirici bir husus haline dönüşmemesi, TBMM'nin saygınlığını zedeleyecek eleştirilere neden olmaması ve milletvekillerinin yargılanarak aklanma hakkından yararlanmalarını engellememesi için bir tek çözüm kalmıştır; o da, hakkında dokunulmazlığının kaldırılması istemi bulunan milletvekillerinin dokunulmazlığının kaldırılmasına karar verilmesidir.

Bu nedenlerle, Komisyonun, kovuşturmanın milletvekilliği sıfatının sona ermesine kadar ertelenmesi yolundaki kararına katılmıyoruz.

                 

 

Uğur Aksöz

Mehmet Ziya Yergök

Halil Ünlütepe

 

Adana

Adana

Afyon

 

Yüksel Çorbacıoğlu

Oya Araslı

Feridun F. Baloğlu

 

Artvin

Ankara

Antalya

 

Tuncay Ercenk

Atila Emek

Feridun Ayvazoğlu

 

Antalya

Antalya

Çorum

 

Yılmaz Kaya

Muharrem Kılıç

Orhan Eraslan

 

İzmir

Malatya

Niğde

 

İ. Sezai Önder

 

 

 

Samsun

 

 

BAŞKAN - Bilgilerinize sunulmuştur.

Şimdi, son raporu okutuyorum:

5. - İstanbul Milletvekili Kemal Unakıtan'ın yasama dokunulmazlığının kaldırılması hakkında Başbakanlık tezkeresi ve Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyon Raporu (3/452) (S. Sayısı: 586) (x)

Türkiye Büyük Millet Meclis Başkanlığına

Vergi Usul Kanununa muhalefet suçunu işlediği iddia olunan İstanbul Milletvekili Kemal Unakıtan hakkında düzenlenen yasama dokunulmazlığının kaldırılmasına dair Başbakanlık tezkeresi ve eki dosya hakkındaki hazırlık komisyonu raporu, Karma Komisyonumuzun 26 Mayıs 2004 tarihli toplantısında görüşülmüştür.

İstanbul Milletvekili Kemal Unakıtan Komisyonumuza yazılı olarak dokunulmazlığının kaldırılması talebini iletmiştir.

Karma Komisyonumuz isnat olunan eylemin niteliğini dikkate alarak İstanbul Milletvekili Kemal Unakıtan hakkındaki kovuşturmanın Milletvekilliği sıfatının sona ermesine kadar ertelenmesine karar vermiştir.

Raporumuz, Genel Kurulun bilgilerine arz edilmek üzere Yüksek Başkanlığa saygıyla sunulur.

   Burhan Kuzu

           İstanbul

       Komisyon Başkanı ve üyeler

Karşı oy yazısı

Anayasamızın 83 üncü maddesinde yasama dokunulmazlığı başlığı altında mutlak ve geçici anlamda iki tür dokunulmazlık düzenlenmiştir. Mutlak dokunulmazlık, milletvekillerinin Meclis çalışmalarındaki oy ve sözlerinden, Mecliste ileri sürdükleri düşüncelerden, o oturumdaki Başkanlık Divanının teklifi üzerine Meclisçe başka bir karar alınmadıkça bunları Meclis dışında tekrarlamak ve açığa vurmaktan sorumlu tutulmamalarını sağlamaktadır. Mutlak dokunulmazlık adı verilen ve kaldırılması söz konusu olmayan bu dokunulmazlığın amacı, milletvekillerinin düşüncelerini serbestçe ifade etmelerine imkân tanımaktır.

Geçici dokunulmazlık ise, seçimden önce veya sonra suç işlediği ileri sürülen bir milletvekilinin Meclisin kararı olmadıkça tutulamamasını, sorguya çekilememesini, tutuklanamamasını ve yargılanamamasını; hakkında verilmiş olan ceza hükmünün üyelik sıfatı sona erinceye kadar yerine getirilmemesini sağlamaktadır.

Geçici dokunulmazlık TBMM kararıyla kaldırılabilmektedir.

Geçici dokunulmazlığın amacı, milletvekillerinin yasama çalışmalarına katılımının tutuklanma, sorguya çekilme, yargılanma veya tutulma gibi nedenlerle engellenmemesi ve siyasî iktidarın keyfîleşebilecek suç isnatları veya ceza kovuşturmalarına karşı korunmasıdır.

Günümüzde pek çok ülkede geçici dokunulmazlığın kapsamının daraltıldığı görülmektedir.

Türkiye ise bu gelişimin dışında kalmıştır.

Bu durum, geçici dokunulmazlığın toplum tarafından giderek bir ayrıcalık olarak görülmesine yol açmıştır.

Son zamanlarda kimi vatandaşlarımızda yolsuzluk olaylarının bir bölümünün siyasetçiyle bağlantılı olduğu ve dokunulmazlık nedeniyle bu yolsuzlukların takibinin güçleştiği yolunda bir kanı oluşmaya başlamıştır. Bu kanı, Parlamentonun saygınlığının olumsuzca etkilenmesine ve dokunulmazlıkların hukuk devletinin gerçekleşmesinin önündeki bir engel olarak görülmesine neden olmaktadır.

Milletvekillerinin dokunulmazlıklarının kaldırılması konusunda yargı organlarından gelen taleplerin sonuca bağlanmasının uzun zaman alması veya Meclisçe genellikle kovuşturmanın milletvekili sıfatının sona ermesine kadar ertelenmesine karar verilmesi, toplumun adalet duygusunu da zedelemektedir.

Diğer yandan dokunulmazlığının kaldırılmaması, hakkında suç isnadı bulunan milletvekilinin yargılanma hakkından yararlanmasına da imkân bırakmamaktadır.

Bütün bu kanı ve değerlendirmelerin siyasal yaşantımızdaki olumsuz etkilerinin daha büyük boyutlara ulaşmasını engellemek için Anayasamızın 83 üncü maddesinin değiştirilmesi ve geçici dokunulmazlığın kapsamının daraltılması gerekmektedir. Bu konuda CHP ve siyasî partilerimizin pek çoğu 2002 seçimleri sırasında topluma taahhütte bulunmuştur.

Ancak şu ana kadar böyle bir Anayasa değişikliği gerçekleştirilmemiştir.

Bu durumda, milletvekili dokunulmazlığının hukuk devleti ilkesinin gerçekleşmesini güçleştirici bir husus haline dönüşmemesi, TBMM'nin saygınlığını zedeleyecek eleştirilere neden olmaması ve milletvekillerinin yargılanarak aklanma hakkından yararlanmalarını engellememesi için bir tek çözüm kalmıştır; o da, hakkında dokunulmazlığının kaldırılması istemi bulunan milletvekillerinin dokunulmazlığının kaldırılmasına karar verilmesidir.

Bu nedenlerle, komisyonun, kovuşturmanın milletvekilliği sıfatının sona ermesine kadar ertelenmesi yolundaki kararına katılmıyoruz.

 

Uğur Aksöz

Mehmet Ziya Yergök

Halil Ünlütepe

 

Adana

Adana

Afyon

 

Yüksel Çorbacıoğlu

Oya Araslı

Feridun F. Baloğlu

 

Artvin

Ankara

Antalya

 

Tuncay Ercenk

Atila Emek

Feridun Ayvazoğlu

 

Antalya

Antalya

Çorum

 

Yılmaz Kaya

Muharrem Kılıç

Orhan Eraslan

 

İzmir

Malatya

Niğde

 

İ. Sezai Önder

 

 

 

Samsun

 

 

BAŞKAN - Bilgilerinize sunulmuştur.

Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisi Hesaplarını İnceleme Komisyonunun 4 adet raporu vardır; ayrı ayrı okutup bilgilerinize sunacağım:

Birinci raporu okutuyorum:

6. - Türkiye Büyük Millet Meclisi Saymanlığının Ekim, Kasım, Aralık 2003 ayları hesabına ait Türkiye Büyük Millet Meclisi Hesaplarını İnceleme Komisyonu Raporu (5/9) (S. Sayısı: 690) (x)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

2003 yılı ekim ayı başında mevcut para                                : 3 481 257 621 000 TL.

2003 yılı ekim, kasım, aralık aylarında                

Ziraat Bankasının aldığı para                                : 59 093 128 912 000 TL.

                        Toplam                                : 62 574 386 533 000 TL.

2003 yılı ekim, kasım, aralık aylarında

Ziraat Bankasının harcadığı para                                : 59 378 307 409 000 TL.

2004 yılı ocak ayı başında bankada

mevcut para                                : 3 196 079 124 000 TL.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Saymanlığının 2003 yılı ekim, kasım, aralık aylarına ait hesapları incelendi;

2003 yılı ekim ayında Ziraat Bankasındaki mevcut para 3 481 257 621 000 TL'dir. Ekim, kasım, aralık dönemi itibariyle hazineden 59 093 128 912 000.- TL alınarak bankadaki toplam para 62 574 386 533 000 TL olmuştur. Mevcut paradan bu üç aylık dönemde yapılan harcamalar 59 378 307 409 000 TL, kalan paramız 3 196 079 124 000 TL olup saymanlıktaki defterlerle sarf evrakının birbirine uygun olduğu görülmüştür.

Genel Kurulun bilgisine arz edilmek üzere Yüksek Başkanlığa sunulur.

 

Başkan

Başkanvekili

Sözcü

 

İsmail Özgün

İsmail Ericekli

Fahri Keskin

 

Balıkesir

Çankırı

Eskişehir

 

Kâtip

Denetçi

Üye

 

Mustafa Cumur

Mehmet Emin Tutan

Saffet Benli

 

Trabzon

Bursa

Mersin

 

Üye

Üye

Üye

 

Mustafa Zeydan

İsmet Atalay

Vezir Akdemir

 

Hakkâri

İstanbul

İzmir

BAŞKAN - Bilgilerinize sunulmuştur.

İkinci raporu okutuyorum:

7. - Türkiye Büyük Millet Meclisi Saymanlığının Ocak, Şubat, Mart 2004 ayları hesabına ait Türkiye Büyük Millet Meclisi Hesaplarını İnceleme Komisyonu Raporu (5/10) (S. Sayısı: 691) (x)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

2004 yılı ocak ayı başında mevcut para                                : 3 196 079 124 000 TL.

2004 yılı ocak, şubat, mart aylarında                

Ziraat Bankasının aldığı para                                : 66 754 752 055 000 TL.

                        Toplam                   : 69 950 831 179 000 TL.

2004 yılı ocak, şubat, mart aylarında

Ziraat Bankasının harcadığı para                                : 60 909 889 057 000 TL.

2004 yılı nisan ayı başında bankada

mevcut para                                : 9 040 942 122 000 TL.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Saymanlığının 2004 yılı ocak, şubat, mart aylarına ait hesapları incelendi;

2004 yılı ocak ayında Ziraat Bankasındaki mevcut para 3 196 079 124 000 TL'dir. ocak, şubat, mart dönemi itibariyle hazineden 66 754 752 055 000 TL alınarak, bankadaki toplam para 69 950 831 179 000 TL olmuştur. Mevcut paradan bu üç aylık dönemde yapılan harcamalar 60 909 889 057 000 TL, kalan paramız 9 040 942 122 000 TL olup, saymanlıktaki defterlerle sarf evrakının birbirine uygun olduğu görülmüştür.

Genel Kurulun bilgisine arz edilmek üzere Yüksek Başkanlığa sunulur.

 

Başkan

Başkanvekili

Sözcü

 

İsmail Özgün

İsmail Ericekli

Fahri Keskin

 

Balıkesir

Çankırı

Eskişehir

 

Kâtip

Denetçi

Üye

 

Mustafa Cumur

Mehmet Emin Tutan

Saffet Benli

 

Trabzon

Bursa

Mersin

 

Üye

Üye

Üye

 

Mustafa Zeydan

İsmet Atalay

Vezir Akdemir

 

Hakkâri

İstanbul

İzmir

BAŞKAN - Bilgilerinize sunulmuştur.

Üçüncü raporu okutuyorum:

8. - Türkiye Büyük Millet Meclisi Saymanlığının Nisan, Mayıs, Haziran 2004 ayları hesabına ait Türkiye Büyük Millet Meclisi Hesaplarını İnceleme Komisyonu Raporu (5/11) (S. Sayısı: 692) (x)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

2004 yılı nisan ayı başında mevcut para : 9 040 942 122 000 TL.

2004 yılı nisan, mayıs, haziran aylarında   

Ziraat Bankasının aldığı para : 62 209 830 567 000 TL.

                        Toplam                                : 71 250 772 689 000 TL.

2004 yılı nisan, mayıs, haziran aylarında

Ziraat Bankasının harcadığı para : 60 952 084 176 000 TL.

2004 yılı temmuz ayı başında Bankada

mevcut para    : 10 298 688 513 000 TL.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Saymanlığının 2004 yılı nisan, mayıs, haziran aylarına ait hesapları incelendi;

2004 yılı nisan ayında Ziraat Bankasındaki mevcut para 9 040 942 122 000 TL'dir. nisan, mayıs, haziran dönemi itibariyle hazineden 62 209 830 567 000 TL alınarak bankadaki toplam para 71 250 772 689 000 TL olmuştur. Mevcut paradan bu üç aylık dönemde yapılan harcamalar 60 952 084 176 000 TL, kalan paramız 10 298 688 513 000 TL olup saymanlıktaki defterlerle sarf evrakının birbirine uygun olduğu görülmüştür.

Genel Kurulun bilgisine arz edilmek üzere Yüksek Başkanlığa sunulur.

 

Başkan

Başkanvekili

Sözcü

 

İsmail Özgün

İsmail Ericekli

Fahri Keskin

 

Balıkesir

Çankırı

Eskişehir

 

Kâtip

Denetçi

Üye

 

Mustafa Cumur

Mehmet Emin Tutan

Saffet Benli

 

Trabzon

Bursa

Mersin

 

Üye

Üye

Üye

 

Mustafa Zeydan

İsmet Atalay

Vezir Akdemir

 

Hakkâri

İstanbul

İzmir

BAŞKAN- Bilgilerinize sunulmuştur.

Dördüncü üncü raporu okutuyorum:

9. - Türkiye Büyük Millet Meclisi Saymanlığının Temmuz, Ağustos, Eylül 2004 ayları hesabına ait Türkiye Büyük Millet Meclisi Hesaplarını İnceleme Komisyonu Raporu (5/12) (S. Sayısı: 693)(xx)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

2004 yılı temmuz ayı başında mevcut para                                : 10 298 688 513 000 TL.

2004 yılı temmuz, ağustos, eylül aylarında       

Ziraat Bankasının aldığı para                                : 62 722 087 717 000 TL.

                        Toplam                                : 73 020 776 230 000 TL.

2004 yılı temmuz, ağustos, eylül aylarında

Ziraat Bankasının harcadığı para                                :                                 61 990 730 150 000 TL.

2004 yılı ekim ayı başında bankada

mevcut para                                :                                11 030 046 080 000 TL.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Saymanlığının 2004 yılı temmuz, ağustos, eylül aylarına ait hesapları incelendi;

2004 yılı nisan ayında Ziraat Bankasındaki mevcut para 10 298 688 513 000 TL'dir. temmuz, ağustos, eylül dönemi itibariyle hazineden 62 722 087 717 000 TL alınarak bankadaki toplam para 73 020 776 230 000 TL olmuştur. Mevcut paradan bu üç aylık dönemde yapılan harcamalar 61 990 730 150 000 TL, kalan paramız 11 030 046 080 000 TL olup saymanlıktaki defterlerle sarf evrakının birbirine uygun olduğu görülmüştür.

Genel Kurulun bilgisine arz edilmek üzere Yüksek Başkanlığa sunulur.

 

Başkan

Başkanvekili

Sözcü

 

İsmail Özgün

İsmail Ericekli

Fahri Keskin

 

Balıkesir

Çankırı

Eskişehir

 

Kâtip

Denetçi

Üye

 

Mustafa Cumur

Mehmet Emin Tutan

Saffet Benli

 

Trabzon

Bursa

Mersin

 

Üye

Üye

Üye

 

Mustafa Zeydan

İsmet Atalay

Vezir Akdemir

 

Hakkâri

İstanbul

İzmir

BAŞKAN - Bilgilerinize sunulmuştur.

2 adet Meclis araştırması önergesi vardır; ayrı ayrı okutup, bilgilerinize sunacağım.

Birinci önergeyi okutuyorum:

IV. - BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI (Devam)

B) GENSORU, GENEL GÖRÜŞME, MECLİS SORUŞTURMASI VE MECLİS ARAŞTIRMASI ÖNERGELERİ

1. - Bursa Milletvekili Mustafa Özyurt ve 26 milletvekilinin, Ulubat Gölü çevresine kurulacak organize sanayi bölgesinin doğuracağı muhtemel zararların araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/236)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Dünyanın en önemli sulak alanları arasında sayılan ve Türkiye'nin 1994 yılında taraf olduğu Ramsar Sözleşmesiyle korumayı üstlendiği Uluabat Gölü ve çevresine kurulmak istenilen organize sanayi bölgesi için Çevre ve Orman Bakanlığınca izin verilmesi birçok çelişkinin ortaya çıkmasına neden olmuştur.

Konunun daha ayrıntılı araştırılarak çelişkilerin giderilmesi, sanayi bölgelerine yer seçilirken çok daha titiz davranılması, ayrıca, ülkemiz yatırımlarının atıl durumlara düşmemesi ve doğal kaynaklarımızın korunabilmesi amacıyla, Anayasanın 98 inci ve Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünün 104 üncü ve 105 inci maddeleri gereğince Meclis araştırması açılması hususunda gereğini arz ederiz.

1-  Mustafa Özyurt                                (Bursa)

2-  Yücel Artantaş                                (Iğdır)

3-  Mevlüt Coşkuner                                (Isparta)

4-  Nurettin Sözen                                (Sıvas)

5-  Birgen Keleş                                (İstanbul)

6-  Hakkı Ülkü                                (İzmir)

7-  Sedat Pekel                                (Balıkesir)

8-  Mehmet Ziya Yergök                                (Adana)

9-  Osman Özcan                                (Antalya)

10- Hüseyin Ekmekcioğlu                                (Antalya)

11- Ali Cumhur Yaka                                (Muğla)

12- Muharrem Toprak                                (İzmir)

13- Yakup Kepenek                                (Ankara)

14- Atilla Kart                                (Konya)

15- Nadir Saraç                                (Zonguldak)

16- Kemal Demirel                                (Bursa)

17- Bihlun Tamayligil                                (İstanbul)

18- Muharrem Kılıç                                (Malatya)

19- Feridun Fikret Baloğlu                                (Antalya)

20- Mehmet Küçükaşık                                (Bursa)

21- Mehmet Ali Arıkan                                (Eskişehir)

22- Nejat Gencan                                (Edirne)

23- Halil Ünlütepe                                (Afyon)

24- Vahit Çekmez                                (Mersin)

25- Canan Arıtman                                (İzmir)

26- Ufuk Özkan                                (Manisa)

27- Mehmet Boztaş                                (Aydın)

Gerekçe:

Bursa, ülkemizin sanayileşmesine katkı sağlayan, en önemli sanayi kentlerimizden biridir. Ancak, sanayileşmeyle birlikte, doğal kaynaklarımız ve Türkiyemizin ürün çeşitliliğine sahip Bursa Ovası büyük oranda zarar görmüş, doğal ve temiz su kaynaklarımız, şeftalimiz, kestanemiz sanayileşmeyle birlikte tehditler almış, içilebilir su kaynakları yok edilmiştir.

Oysa, sanayileşmede olması gereken sürdürülebilir sanayileşmedir. Gelişme ve sanayileşmenin yanında doğal kaynaklarımızı korumak ve bizden sonraki nesillere, bize bırakılanları bozmadan devretmek insanlık borcumuzdur.

Dünyanın en önemli sulak alanları arasında sayılan ve Türkiye'nin 1944 yılında taraf olduğu Ramsar Sözleşmesiyle korumayı üstlendiği Ulubat Gölü ve çevresine altı yıldan beri yapılmak istenilen organize sanayi bölgesi için Çevre ve Orman Bakanlığınca gerekli izin verilmiştir.

Sanayi bölgesi kurulmasına altı yıl önce karşı çıkan Çevre ve Orman Bakanlığının da ahşap ve metal sektörüyle sınırlanması koşuluyla OSB'ne izin vermesi dikkat çekicidir. Oysa, 22 Temmuz 1998 tarihli Çevre ve Orman Bakanlığı yazısında özetle, organize sanayi bölgesinde yer alacak tesislerin atıksularını arıttıktan sonra Ulubat Gölüne verilmesi durumunda bile tehlike sınırına yaklaşmış olan göl için olumsuz etkiler yaratacağı ve gölün bataklaşma sürecine gireceği gerçeği anlatılmaktadır. Diğer yandan, Çevre Bakanlığının 21 Ağustos 2000 tarihli yazısında, önlem alınmadığı takdirde kısa süre sonra gölde ötröfikasyonun atıklar nedeniyle oksijen azalması- kaçınılmaz olacağı vurgulanmıştır.

Bütün bu olumsuz koşulları bilen Çevre ve Orman Bakanlığına 13 Ocak 2004 tarihinde yeniden görüş sorulduğunda ve 22 Mart 2004 tarihinde Sanayi ve Ticaret Bakanlığına gönderilen yanıtta "Bursa 2020 yılı çevre düzeni planı plan değişikliği adı altında söz konusu alanın organize sanayi bölgesi olarak onandığını bildirdiği öğrenilmiştir.

Sanayi bölgelerinin yer seçimlerinde çok dikkatli ve titiz davranılması, daha önce yapılan hataların tekrarlanmaması, tarihî ve doğal kaynaklarımızın korunmasının hepimizin aslî ve vazgeçilmez görevi olması düşüncesiyle, çelişkilerle dolu bu uygulamanın bir an önce durdurulması ve ölü yatırımların başlamaması için bu araştırma önergesinin verilmesi kaçınılmaz olmuştur.

BAŞKAN- Bilgilerinize sunulmuştur.

Önerge gündemde yerini alacak ve Meclis araştırması açılıp açılmaması konusundaki öngörüşmeler, sırası geldiğinde yapılacaktır.

Şimdi, ikinci araştırma önergesini okutuyorum:

2. - Gaziantep Milletvekili Abdulkadir Ateş ve 25 milletvekilinin, Ziraat Bankasının çöken bilgiişlem ağı ile yeni kurulan sistemin neden olduğu sorunların ve iddiaların araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/237)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Son günlerde, Ziraat Bankası Genel Müdürlüğünün bilgiişlem ağının çökmesi nedeniyle meydana geldiği öne sürülen trilyonlarca liralık zararın yanı sıra, yeni kurulan sistemle ilgili olarak ortaya çıkan sorunların bankaya, banka müşterilerine, emeklilerimize nasıl yansıdığının ve yine ortaya atılan diğer bazı çekince ve iddiaların araştırılması amacıyla Anayasanın 98 ve TBMM İçtüzüğünün 104 ve 105 inci maddeleri gereğince Meclis araştırması açılmasını arz ederiz.

Gerekçe:

Geçtiğimiz günlerde görsel ve yazılı medyada, Ziraat Bankası Genel Müdürlüğünün 4603 sayılı Yasayla yeniden yapılandırılması çerçevesinde bilgisayar ağlarının yenilenmesi amacıyla Ziraat Bankasının iştiraki Finansal Teknoloji Hizmetleri (Fintek) AŞ ile Microsoft arasında yapılmış olan yazılım anlaşmasıyla ilgili birçok iddia gündeme gelmiştir.

Fan@rt adı verilen bu sistemin hayata geçirilmesi aşamasında Ziraat Bankası Genel Müdürlüğünün bilgiişlem ağı üç gün süreyle çökmüş ve banka, emekli aylığı ödemeleri, kredi kartı tahsilatları, mevduat, EFT, havale ve kamu şirketleriyle ilgili bazı ödemeler ve tahsilatlar gibi birçok işlemini gerçekleştirememiştir. Bu sayede bankanın trilyonlarca Türk Lirası zarara uğradığı iddia edilmektedir.

Aslında, bankanın sistemde meydana gelen sorunlarının, güvenlik nedeniyle Türk mühendis ve veri tabanı uzmanlarına çözdürülmesi gerekirken, Oracle firmasınca Fransa'dan getirilen bir ekibe yaptırılması önemli mahzurları da birlikte getirmiştir. Örneğin, devletin üst düzey bazı yöneticileri ile bazı devlet kurumlarının gizli kalması gereken adres ve para hareketleri yabancıların bilgisine açılmış olabilecektir. Bu tür, ülkemiz açısından hayatî önem taşıyan bilgilerin yabancıların eline geçme olasılığının da ciddîye alınarak araştırılması gerekmektedir.

Milyonlarca Amerikan Doları tutarında para harcandığı öne sürülen Microsoftun Windows SQL veri tabanı sisteminin çökmesi sonucu meydana gelen zararın, yüklenici firma tarafından karşılanmasına yönelik herhangi bir güvence ya da teminatın alınıp alınmadığı konusunda net açıklamaların yapılmaması da, konunun araştırılması yönündeki hassasiyeti göstermektedir.

Yine iddialar arasında; Fintek firmasında çalışan uzman kişilerin partizanca tutumlar nedeniyle görevlerinden alındığı ve yerlerine, işin uzmanı olmayan kişilerin atandığı, aslında, bir yıl önce hayata geçirilmesi gereken sistemin bir yıl gecikmeyle kurulması ve bu sistemin de çökmesi sonucunu doğurduğu da bulunmaktadır.

Sistem düzeldi açıklamaları yapılmasına rağmen, sistemin çok yavaş çalışması, bazı işlemlerin yapılamaması gibi sorunlar nedeniyle, toplumumuzda en fazla sevgi ve saygıyı hak eden, yeterince değer gösterilmesi gereken emeklilerimiz, bütün olumsuz fiziksel koşullarına rağmen, günlerce banka kuyruklarında bekletilmekte, horlanmakta, sıra kavgalarına maruz bırakılmakta ve bazıları da hastanelik olmaktadır. Teknolojinin insan yaşamını kolaylaştırması gerektiği bir yüzyılda yaşarken, biz, hâlâ, toplumumuzun en çok yardım elinin uzatılması gereken emeklilerimize bu önemi vermemekte ve onları mağdur etmekteyiz ve bu mağduriyeti, maalesef, milyonlarca dolar harcayarak yaratmaktayız.

Her iki firma, yani, Microsoft ve Oracle tarafından kabul edilmeyen sistem sorununun nereden kaynaklandığının ortaya çıkarılması, bu sorun sonucunda meydana gelen banka zararının tespiti ve bu zararın kimler tarafından karşılanacağının bilinmesi, ayrıca, ihale aşamasında bir kusurunun bulunup bulunmadığı, yine, YTL'ye geçiş aşamasında sistemden doğabileceği öne sürülen sorunların araştırılması ve en önemlisi, bankayla işlem yapan emeklilerimiz ve diğer vatandaşlarımızın mağduriyetinin önüne geçilmesi amacıyla, Meclis araştırması açılmasının yerinde olacağı düşüncesindeyiz.

1-  Abdulkadir Ateş     (Gaziantep)

2-  Nurettin Sözen                                           (Sivas)

3-  Hakkı Ülkü                                                     (İzmir)

4-  Sedat Pekel                (Balıkesir)

5-  Mevlüt Coşkuner   (Isparta)

6-  Mehmet Ziya Yergök                   (Adana)

7-  Hüseyin Ekmekcioğlu                 (Antalya)

8-  Osman Özcan                                     (Antalya)

9-  Muharrem Kılıç        (Malatya)

10- Birgen Keleş                                       (İstanbul)

11 - Ali Cumhur Yaka                   (Muğla)

12 - Muharrem Toprak         (İzmir)

13 - Mustafa Özyurt        (Bursa)

14 - Yakup Kepenek   (Ankara)

15 - Atilla Kart                                          (Konya)

16 - Nadir Saraç                                   (Zonguldak)

17 - Bihlun Tamaylıgil                (İstanbul)

18 - Feridun Fikret Baloğlu                (Antalya)

19 - Mehmet Küçükaşık   (Bursa)

20 - Nejat Gencan                                       (Edirne)

21 - Mehmet Ali Arıkan               (Eskişehir)

22 - Halil Ünlütepe    (Afyon)

23 - Vahit Çekmez                                     (Mersin)

24 - Canan Arıtman       (İzmir)

25 - Ufuk Özkan                                      (Manisa)

26 - Mehmet Boztaş        (Aydın)

BAŞKAN - Bilgilerinize sunulmuştur.

Önerge gündemde yerini alacak ve Meclis araştırması açılıp açılmaması konusundaki öngörüşme, sırası geldiğinde yapılacaktır.

Sayın milletvekilleri, Başbakanlığın, Anayasanın 82 nci maddesine göre verilmiş bir tezkeresi vardır; okutup, oylarınıza sunacağım.

C) TEZKERELER VE ÖNERGELER

1. - Devlet Bakanı Beşir Atalay'ın Türkmenistan'a yaptığı resmî ziyarete katılacak milletvekillerine ilişkin Başbakanlık tezkeresi (3/713)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Devlet Bakanı Prof. Dr. Beşir Atalay'ın, Sultan Sancar Türbesinin açılışına katılmak üzere, bir heyetle birlikte, 16-18 Kasım 2004 tarihleri arasında Türkmenistan'a yaptığı resmî ziyarete ekli listede adları yazılı milletvekillerinin de iştirak etmesi uygun görülmüş ve bu konudaki Bakanlar Kurulu kararının sureti ilişikte gönderilmiştir.

Anayasanın 82 nci maddesine göre gereğini arz ederim.

Recep Tayyip Erdoğan

         Başbakan

Liste:

İsmail Alptekin                                   (Ankara)

Kemal Sağ                          (Adana)

Halil Ünlütepe                    (Afyon)

Naci Aslan                            (Ağrı)

Hamza Albayrak                                 (Amasya)

Hacı İbrahim Kabarık       (Bartın)

M. Ali Suçin                    (Batman)

Fahrettin Poyraz                                      (Bilecik)

Ramazan Kerim Özkan                  (Burdur)

Metin Kaşıkoğlu                                   (Düzce)

Mehmet Işık                    (Giresun)

Recep Özel                       (Isparta)

Mehmet Sekmen                                   (İstanbul)

Ali Öğüten                      (Karabük)

Mustafa Duru                  (Kayseri)

Ramazan Can                 (Kırıkkale)

Veli Kaya                              (Kilis)

Eyüp Ayar                       (Kocaeli)

İzzet Çetin                       (Kocaeli)

Orhan Erdem                     (Konya)

Erdoğan Özegen                                        (Niğde)

Durdu Mehmet Kastal             (Osmaniye)

Ayhan Sefer Üstün                                       (Sakarya)

Cahit Can                            (Sinop)

Feramus Şahin                     (Tokat)

BAŞKAN - Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Danışma Kurulunun bir önerisi vardır; okutup, oylarınıza sunacağım.

VI. - ÖNERİLER

A) DANIŞMA KURULU ÖNERİLERİ

1. - Genel Kurulun çalışma gün ve saatleri ile gündemdeki sıralamanın yeniden düzenlenmesine ilişkin Danışma Kurulu önerisi

Danışma Kurulu Önerisi

No: 115 Tarihi: 7.12.2004

Gündemin "Kanun Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler" kısmının 28 inci sırasında yer alan 669 sıra sayılı 9.7.2004 tarihli 5215 sayılı Belediye Kanunu ve Anayasanın 89 uncu ve 104 üncü maddeleri gereğince Cumhurbaşkanınca bir daha görüşülmek üzere geri gönderme tezkeresinin bu kısmın 2 nci sırasına, 7.12.2004 tarihli gelen kâğıtlarda yayımlanan 700 sıra sayılı kanun tasarısının 48 saat geçmeden 3 üncü sırasına, gündemin 29 uncu sırasında yer alan 674 sıra sayılı kanun tasarısının 4 üncü sırasına, 93 üncü sırasında yer alan 683 sıra sayılı kanun tasarısının 5 inci sırasına, 103 üncü sırasında yer alan 694 sıra sayılı kanun tasarısının 6 ncı sırasına, 7.12.2004 tarihli gelen kâğıtlarda yayımlanan 702 sıra sayılı kanun tasarısının 48 saat geçmeden 7 nci sırasına, 703 sıra sayılı kanun tasarısının 8 inci sırasına, 704 sıra sayılı kanun tasarısının 9 uncu sırasına, 705 sıra sayılı kanun tasarısının 10 uncu sırasına, gündemin 104 üncü sırasında yer alan 697 sıra sayılı kanun tasarısının 11 inci sırasına alınmasının; 7.12.2004 Salı günkü birleşimde sözlü sorulardan sonra, diğer denetim konularının görüşülmeyerek, kanun tasarı ve tekliflerinin görüşülmesinin ve bu birleşimde 3 üncü sıraya kadar olan tasarı ve tekliflerin görüşmelerinin tamamlanmasına kadar çalışma süresinin uzatılmasının; 8.12.2004 Çarşamba günkü birleşimde sözlü soruların görüşülmemesinin; Genel Kurulun 13.12.2004 Pazartesi günü saat 10.00'da toplanmasının ve bu birleşimde de kanun tasarı ve tekliflerinin görüşülmesinin Genel Kurulun onayına sunulması Danışma Kurulunca uygun görülmüştür.

 

Bülent Arınç

 

 

Türkiye Büyük Millet Meclisi

 

 

Başkanı

 

 

Eyüp Fatsa

Ali Topuz

 

AK Parti Grubu Başkanvekili

CHP Grubu Başkanvekili

BAŞKAN - Öneriyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

İçtüzüğün 37 nci maddesine göre verilmiş 2 adet doğrudan gündeme alınma önergesi vardır; ayrı ayrı okutup işleme alacağım ve oylarınıza sunacağım.

İlk önergeyi okutuyorum:

IV. - BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI (Devam)

C) TEZKERELER VE ÖNERGELER (Devam)

2. - İzmir Milletvekili Hakkı Ülkü'nün, Jeotermal Kaynaklar ve Mineralli Sular Kanunu Teklifinin (2/76) doğrudan gündeme alınmasına ilişkin önergesi (4/229)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

4.2.2003 tarihli Jeotermal Enerji ve Mineralli Sular Kanunu Teklifini Başkanlığınıza arz ettim. Ancak, ilgili kanun teklifi komisyonlara sevk edildiği tarihten 45 gün, verilmesinden itibaren ise bir yıl iki ay geçmesine rağmen, esas komisyon olan Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabiî Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonunun gündemine alınmamıştır.

Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünün 37 nci maddesine dayanarak, teklifin doğrudan Genel Kurul gündemine alınması için gereğinin yapılmasını saygılarımla arz ederim.

      Hakkı Ülkü

                İzmir

BAŞKAN - Buyurun Sayın Ülkü.

Süreniz 5 dakika efendim.

HAKKI ÜLKÜ (İzmir) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; söylenildiği gibi, Şubat 2003'te vermiş olduğum bir önergenin ancak birbuçuk yıl sonra gündeme gelmesi, Meclisin ne kadar hızlı çalıştığını da göstermektedir. Ben, İçtüzükten kaynaklanan, böylesine bir nedenden dolayı da geciktiğini söylemeden geçemeyeceğim.

Değerli arkadaşlar, bu, jeotermal yasası teklifinin çok önemli olduğunu düşünüyorum ve bu inançla, işin sonuna kadar takipçisi olmayı da taa belediye başkanlığımdan bu yana sürdüregeldim. Bu nedenle de, Sayın Bakanımıza soru yöneltmiştim, geçenlerde, Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanlığı bütçesi komisyonda görüşülürken. Oradan almış olduğum yanıtta  -herhalde, bugün, buraya daha çabuk gelmesini de beraberinde getirdi- deniliyor ki: "Jeotermal kanunu tasarısı çalışmaları Bakanlığımca bitirilmiş ve sektörün görüşüne açılmış olup, Başbakanlığa gönderilecektir. Bu tasarı yasalaşıncaya kadar 5.6.2004 tarihli ve 25483 sayılı Resmî Gazetede yayımlanan 5177 sayılı Kanunun geçici 4 üncü maddesi eklenerek, bu konudaki boşluk giderilmeye çalışılmıştır. Buna göre ilk müracaatlar, özel idareye yapılmakta; talep, Maden İşleri Genel Müdürlüğü ve MTA Genel Müdürlüğü tarafından değerlendirilmekte, uygun görülenlere de il özel idaresince ruhsat verilmektedir." Bu, zaten işletilmeye çalışılan bir sistem; ancak, bugüne kadar işletiliyor muydu diye sorarsanız, ne yazık ki işletilemiyor.

Bakanlığımızın vermiş olduğu bu cevaptan sonra bir durum saptaması yapmak gerekirse, kaynak zenginliği açısından dünyada 7 ülke arasında yer alan Türkiye termal sularını kullanamamakta; hem debi ve sıcaklıkları hem de çeşitli fiziksel ve kimyasal özellikleriyle Avrupa'daki termal sulardan daha üstün nitelikler taşımasına rağmen, ülkemiz, ne yazık ki, yeteri kadar bundan faydalanmamaktadır. Jeotermal ısı ve kaplıca uygulamalarında, ülkemiz, dünyada 5 inci sırada bulunmaktadır; yani, sırasıyla söylemek gerekirse, 1 inci sırada Çin, 2 nci sırada Japonya, 3 üncü sırada ABD, 4 üncü sırada İzlanda ve 5 inci sırada Türkiye gelmektedir.

Jeotermal enerjinin ucuz olduğunu, kendi enerjimiz olduğunu, musluğunun kendi elimizde olduğunu bir kez daha hatırlatmak istiyorum. Son zamanlarda BOTAŞ Genel Müdürümüzün de dediği gibi, petrol fiyatlarına bağlı olarak, Türkiye'nin değişik yerlerine -doğalgaz ihalesi yapılarak- doğalgaz götürülmek istenmektedir; hiç değilse jeotermal kaynakların bulunduğu alanlarda, farklı bir gözle bakılarak, en asgarî düzeye indirilmelidir. Kendi yöremden örnek verirsem, İzmir bu anlamda oldukça zengindir. İzmir'in jeotermal kaynaklar açısından -hem ilçelerinin hem de il merkezinin- zengin olduğu düşünülürse ve Türkiye'nin değişik yerlerinde de buna benzer zenginlikler olduğu gözönüne alınırsa, o zaman, jeotermal kaynaklar için jeotermal yasasının çıkarılması ve pratik olarak uygulanması lazım. Şimdiki duruma göre, MTA Genel Müdürlüğünün mü, il özel idaresinin mi, belediyelerin mi, kimin sahibi olduğu belli olmayan bu durumun düzeltilmesi gerekmektedir.

Ben, olmayan bir jeotermal yasasının çıkarılması yönünde vermiş olduğum bu önergenin, tarafınızca, Yüce Meclisimizce, bir an önce gündeme alınarak kabul edilmesinin ve kargaşaların bu şekilde giderilmesinin, sıcaksuyla ısıtılma yönünde bekleyen kentlerimizin de sıcaksuyla ısıtılmasına katkıda bulunulmasının sayısız yararları olduğuna inanıyorum. Muhatabı belli olduğu takdirde, ülkemizin birçok yerindeki sıcaksu kaynaklarının, doğalgaza oranla altıda 1 oranında daha ucuz olması nedeniyle rahatlıkla kullanılabileceği ve kullanılması esnasında da hiç kimsenin buna zam yapmayacağı bilinciyle hareket edileceğini zannediyor ve bu düşüncelerimle, Sayın Bakanımız ve Yüce Meclisimizden, bu yasanın bir önce çıkarılmasını talep ediyorum.

Hepinize sevgiler, saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Ülkü.

Komisyon Başkanı Sayın Soner Aksoy'un söz isteği var.

Buyurun Sayın Başkan. (AK Parti sıralarından alkışlar)

Sizin de süreniz 5 dakika.

SANAYİ, TİCARET, ENERJİ, TABİÎ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU BAŞKANI SONER AKSOY (Kütahya) - Muhterem Başkan, kıymetli arkadaşlarım; Cumhuriyet Halk Partili milletvekili değerli kardeşimizin vermiş olduğu kanun teklifi, Komisyonumuzda dikkatle incelenmiştir ve tabiatıyla, ileri sürdüğü konu son derece önemlidir.

Biz, kanun teklifinin içeriği ve taşıdığı manayı, yakinen, Komisyon olarak incelemiş bulunuyoruz; ancak, arkadaşımızın teklifi gelmeden önce, biz, Sayın Hasan Anğı'nın başkanlığında bir altkomisyon kurmak suretiyle, jeotermal enerji konusunda bir kanun teklifi hazırlama istikametinde, ciddî bir çalışma yaptık ve bu çalışmamız, birkaç maddeden ibaret değil, ihatalı bir çalışmadır. Bu çalışma sonuçlanmıştır; ancak, bu sırada, Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanlığının da jeotermal enerji konusunda önemli çalışmalar yaptığını ve Maden Tetkik ve Arama Enstitüsünde de, bu istikamette, ciddî çalışmaların olduğunu öğrendik ve Maden Tetkik ve Arama Genel Müdürlüğü ve Enerji Bakanlığı yetkilileri de bize önümüzdeki günlerde çalışmalarını açıklayacaklarını ifade ettiler. Bunun üzerine, hem bu kardeşimizin vermiş olduğu teklif hem bizim komisyonumuzca oluşturulan teklif hem de Bakanlığın hazırlamış olduğu çalışmaları komisyonumuzda birleştirelim düşüncesi içerisinde teklifi gündeme almadık. Aksi takdirde, düşündüğümüz, gündeme alınması gereken bir teklifti.

Şimdi, Enerji Bakanlığının hazırlamış olduğu çalışma uygun bir mecraa girmiş bulunuyor, bizim çalışmamızla da birleşme durumunda, bu, Bakanlar Kurulundan bir tasarı olarak Komisyonumuza bugünlerde gelecektir, geldiği zaman sayın arkadaşımızın da teklifini birleştirerek Komisyonumuzda bunu daha derli toplu olarak görüşüp huzurunuza getireceğiz. Düşüncemiz budur, gecikmesinin nedeni de budur.

Bilgilerinize arz eder, saygılar sunarım. (Alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Aksoy.

Hükümetin bir talebi?.. Yok.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler...Kabul edilmemiştir.

İkinci önergeyi okutuyorum:

3. - Malatya Milletvekili Muharrem Kılıç'ın, Muhtar ve İl Genel Meclisi Üyelerinin Sosyal Güvenlikleri Hakkında Kanun Teklifinin (2/141) doğrudan gündeme alınmasına ilişkin önergesi (4/230)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Plan ve Bütçe Komisyonunda bulunan 2/141 esas nolu kanun teklifim, komisyona giriş tarihinden itibaren 45 gün geçtiği halde sonuçlandırılmamıştır.

Bu nedenle, kanun teklifimin Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünün 37 nci maddesine göre Genel Kurul gündemine alınmasını saygılarımla arz ederim.

       Muharrem Kılıç

           Malatya

BAŞKAN -Sayın Kılıç, buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)

Süreniz 5 dakika.

MUHARREM KILIÇ (Malatya) - Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; Mayıs 2003'te vermiş olduğum, muhtarlar ve il genel meclisi üyelerinin sosyal güvenlikleriyle ilgili yasa teklifim nedeniyle söz almış bulunmaktayım; Yüce Heyeti saygıyla selamlıyorum.

Önce, bir saptamada bulunmak istiyorum. Ülkemizde 50 000'in üzerinde köy ve mahalle muhtarı, 3 208 de il genel meclisi üyesi bulunmaktadır.

Muhtarlarımız, vatandaşın devletle olan ilişkilerinde ilk basamaktır. Vatandaşın doğumundan başlayarak, evlenmesinde, askerliğinde, yaşamının her alanında, hatta ölümünde, görev ve sorumlulukları büyüktür. Muhtarlar, hem köyün seçilmiş temsilcileri hem de devletin görevlileri konumundadır. Köye gelen herkes, önce muhtarla muhatap olur, kendisine muhtar tarafından rehberlik yapılır, muhtarca konuk edilir; köyün işlerini takip için sık sık kaymakama, daire müdürlerine, askerlik şubesine, jandarmaya uğrar; vatandaşların yapılması gereken işlemlerinde de onlar ile devlet görevlileri arasında koşturur dururlar. Mahalle muhtarlarımız da, gelişen şehirleşmeyle birlikte, nüfusu bazen onbinleri bulan mahalle halkının sorunlarıyla uğraşmak zorundadır. Mahallenin su, otobüs durağı, elektrik, kanalizasyon, sağlıkocağı gibi ihtiyaçlarıyla ilgili, kaymakamlık, ilçe belediyesi, büyükşehir belediyesi arasında gidip gelirler.

Değerli arkadaşlar, biraz da, muhtarlarımız gibi seçilmiş olan, yöresel sorunların çözümü için il düzeyinde katkı ve yardım sağlayan il genel meclisi üyelerimizden söz edelim. Bunlar, kendi illerinde, âdeta yerel parlamenter konumundadırlar. İlde, yerel bazda çözümlenecek sorunları saptayarak, çözümü için büyük çaba harcarlar. İl genel meclisi üyelerimiz, il düzeyinde çözümlenebilecek sorunlar bakımından muhtarlarımızın da rehberi konumundadırlar. Özellikle köy muhtarlarımız, il genel meclisi üyelerini alarak, valilikte ve daire müdürlüklerindeki sorunlarının çözümü için birlikte çalışırlar.

Değerli milletvekilleri, bu kadar önemli görevleri olan muhtar ve il genel meclisi üyelerimizin aldıkları ödenek ve sosyal güvenlik konumlarını sizlerin takdirlerine sunuyorum. Siz değerli milletvekillerimizin, bu açıklamayı dikkatle dinlemelerini istirham ediyorum.

Muhtarlarımız, ayda 107 000 000 TL ödenek almaktadırlar. Köyün veya mahallenin sorunlarını takip için gittiklerinde, harcırah almamaktadırlar. Gelen konuklara yaptıkları masraflarla ilgili olarak herhangi bir temsil ödenekleri de bulunmamaktadır. Ancak, muhtarlar, seçildikten sonra doğrudan Bağ-Kurla ilişkilendirildiklerinden, en düşük basamaktan en yüksek basamağa kadar, 146 000 000 TL ile 545 000 000 TL arasında Bağ-Kur primi ödemeleri gerekmektedir; yani, aldıkları ödenek, zorunlu olarak ödemeleri gereken Bağ-Kur primlerini bile karşılamaktan uzaktır.

Muhtarlarımızın aldıkları ödenek ile yaptıkları masraflar ve ödedikleri Bağ-Kur primleri arasında büyük açık bulunduğundan, pek çok muhtarımız Bağ-Kur primlerini ödeyemedikleri için icralık olmuştur. Halkın ve devletin temsilcisi konumundaki muhtarlarımızın durumu içler acısıdır.

Sayın milletvekilleri, il genel meclisi üyelerimizin durumu muhtarlardan da kötüdür. Yerel yönetimlerin en üst kademesindeki karar organında yer alan il genel meclisi üyelerimiz, muhtarlar kadar da ödenek alamamaktadır.

Mahallî İdareler Genel Müdürlüğünden aldığım bilgiye göre, bunlara, yılda iki kez yapılması gereken toplantılarda, toplantı başına 16 000 000 TL huzur hakkı ödenmektedir.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Efendim, lütfen tamamlayın.

MUHARREM KILIÇ (Devamla) - İl genel meclisi üyelerinin herhangi bir sosyal güvenlik kurumuyla ilişiği de bulunmamaktadır; yani, il genel meclisi üyelerinin herhangi bir sosyal güvencesi yok.

Değerli milletvekilleri, Anayasamızın 18 inci maddesine göre, angarya yasaktır. Yine, Anayasamızın 55 inci maddesinde "ücret, emeğin karşılığıdır. Devlet, çalışanların yaptıkları işe uygun, adaletli bir ücret elde etmeleri ve sosyal yardımlardan yararlanmaları için gerekli tedbirleri alır" hükmü yer almaktadır. Hükümetten, Anayasamızın bu amir hükümlerine göre, soruna elatmasını ve çözüm bulmasını talep ediyoruz.

Değerli arkadaşlar, parti ayırımı yapmadan, Meclis olarak bu soruna elatmalıyız. Muhtarlarımız ve il genel meclisi üyelerimiz, vatandaş arasında parti ayırımı yapmadan hizmet veriyorlar. Biz de, bu hizmetin karşılığı olmasa bile, kısmen de olsa bir karşılık olmak üzere, bunlara, hiç olmazsa, brüt asgarî ücret tutarında bir ödenek bağlayalım ve primlerinin kaynağından kesilip Bağ-Kura yatırılmasını sağlayarak görevimizi yapalım.

Siz değerli milletvekili arkadaşlarımın, bu kanun teklifime duyarlı yaklaşacaklarını umuyorum. Bu sorunlar yıllardır konuşulmakta; ancak, çözüm üretilmemektedir. Değerli arkadaşlarım, bu sorunu, hep beraber çözerek, hem muhtarlarımıza hem il genel meclisi üyelerimize bir hizmet yapmış olalım diye düşünüyorum.

Bu nedenlerle, bu konuşmalar doğrultusunda, Yüce Heyetin, vermiş olduğum kanun teklifime destek olmasını bekler, tüm arkadaşlarımı saygıyla, sevgiyle selamlarım. (Alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyoruz.

Başka söz isteği?.. Yok.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmemiştir.

Gündemin "Sözlü Sorular" kısmına geçiyoruz.

VII. - SORULAR VE CEVAPLAR

A) SÖZLÜ SORULAR VE CEVAPLARI

1. - Burdur Milletvekili Ramazan Kerim Özkan'ın, Burdur-Bucak-Kızılkaya Beldesindeki Ziraat Bankası şubesinin kapatılmasına ilişkin Devlet Bakanından sözlü soru önergesi (6/634) ve yazılı soruya çevrilmesi nedeniyle konuşması

BAŞKAN - Soruyu cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok.

Bu önerge, üç birleşim içinde cevaplandırılmadığından, İçtüzüğün 98 inci maddesinin son fıkrası uyarınca yazılı soruya çevrilecektir; önerge, gündemden çıkarılmıştır.

RAMAZAN KERİM ÖZKAN (Burdur) - Söz istiyorum Sayın Başkan.

BAŞKAN - Buyurun Sayın Özkan.

Süreniz 5 dakika.

RAMAZAN KERİM ÖZKAN (Burdur) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; birkaç gün önce, Burdur'da kaybettiğimiz değerleri sizlerle paylaşmıştım. Bu kaybettiğimiz değer, sizin döneminizde değil; bu değeri, Bucak İlçemizin Kızılkaya Kasabasında bulunan Ziraat Bankasını 30.5.2001 tarihinde kapattık, oradaki vatandaşlarımız bundan mağdur oldu. Her iki parti, seçimlere giren diğer tüm partiler, biz de dahil, Adalet ve Kalkınma Partisi de dahil, Doğru Yol da dahil, Anavatan da dahil, MHP de dahil, tümü, bu bankanın seçimlerden sonra -iktidara gelinir veya muhalefete gelinir- konunun Meclise taşınacağına ve açılması yönünde çalışma yapılacağına söz verdik; bu konuda da senet imzaladık o beldede.

BAYRAM ÖZÇELİK (Burdur) - Senet nerede?

RAMAZAN KERİM ÖZKAN (Devamla) - Kızılkaya'da verdik Sayın Bayram Özçelik kardeşim. Eczacı bir kardeşimiz o seçim alanında bize bir kâğıt getirdi. Bu konuyu Türkiye Büyük Millet Meclisinde gündeme taşıyacağız diye ben imza verdim ve o imzanın gereğini de yapıyorum.

Değerli arkadaşlarım, Kızılkaya'nın etrafında Korkuteli İlçesi var; onun en az 10 tane köyü var. Yine, bunun etrafında Ürkütlümüz var, kasaba; Gündoğdumuz var, kasaba; Bucak'a da 24 kilometre, yani, en yakın yer Bucak, oraya da 24 kilometre. Buradaki insanlarımız geçmişte kuraklığı yaşadı. Buradaki köylerimizin hiçbirini 100x2, 50x4 hayvancılık desteğinden yararlandıramadık; yani, bu bankayı yönetenler bu bankayı çalıştırmadı. Bu banka onun için kapatıldı. Burada mevduat var, emeklilerimiz var. Burası Antalya'nın bir turizm beldesi. Yazın turizm beldesi konumuna gelmeye başladı. Bu beldede şu anda çimento fabrikası kuruluyor, kurulma aşamasında. Beldeyi de Adalet ve Kalkınma Partili bir belediye başkanımız idare ediyor şu anda. Bunların istekleri bu; bunu sizlerle paylaşıyorum.

Sayın Bakanımız gerekçesinde diyor ki -tabiî, o günleri görmedi Bakanımız, 2001 tarihinde kapatıldı bu banka- "buna göre, bulunduğu yerleşim birimi belde olan, sürekli zarar eden, kaynak toplama -kaynak toplayamaz; kredi vermedik- kaynak kullandırma..." O vatandaşlar inek kredisi istedi, koyun kredisi istedi, elma yetiştirmek için, elma bahçesi yapmak için krediler istedi; bir türlü verilmedi. Şu anda oranın halkı üretmek istiyor, onun için bu bankanın açılmasını istiyoruz.

Buradan yararlanacak köylerimizi söylüyorum: Antalya İline bağlı, hemen yanında, Çukurca, Karakuyu, Leylek, Yakaköy, Çaykenarı, Köseler; yine bizim Bucakımızın Uğurlu, Kızılcaağaç, Yüreğil, Anbahan (Heybeli), Ürkütlü, Yuva... Bu köyler bu bankadan yararlanıyorlardı; ama, ellerindeki değeri kaybedince, mevduatlarını... Onlar, başka yerdeki mevduatlarını da buraya getirme sözü veriyorlar şu anda. Bizim Burdurlumuz tasarrufu sever, tasarrufu vardır. Lütfen, bu Ziraat Bankasını Bucakımızın şirin beldesi Kızılkaya'ya kazandıralım. Birkaç kişiyle çalıştırılabilir; 1 idareci, 2 memur, 1 bankamatik istiyoruz. Sayın grup yetkililerimizden, Sayın Başbakan Yardımcımızdan bunu rica ediyorum.

Bu duygularla, Yüce Heyete saygılarımı, sevgilerimi sunuyorum.

Teşekkür ederim. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Özkan.

2. - Malatya Milletvekili Ferit Mevlüt Aslanoğlu'nun, Halkbankın özelleştirilmesine ilişkin Devlet Bakanından  sözlü soru önergesi (6/639) ve yazılı soruya çevrilmesi nedeniyle konuşması

BAŞKAN - Soruyu cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok.

Buna göre, bu önerge, üç birleşim içinde cevaplandırılmadığı için, İçtüzüğün 98 inci maddesinin son fıkrası uyarınca yazılı soruya çevrilecektir; dolayısıyla, gündemden çıkarılmıştır.

FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Malatya) - Sayın Başkanım, söz istiyorum.

BAŞKAN - Buyurun efendim.

FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Malatya) - Sayın Başkanım, Yüce Meclisin çok değerli milletvekilleri; bazı değerler var ki, ülkenin kalkınmasında, ülkenin ekonomik kalkınmasında yön verici değerlerdir; bunlar özelleştirilemez. Finansman... Ülke ekonomisine yön veren bir kurum; yön verir. Bazı değerler özelleştirilemez.

Halk Bankasının özelleştirilmesi yönünde çalışmalar olduğunu hep duyuyoruz. Halk Bankası, esnafın bankası; Türkiye'de, küçük esnafın, küçük sanayicinin bankası. Eğer bir ülkede finansmanı özelleştirirseniz... Yani, bir Ziraat Bankası, bir Halk Bankası, Türk ekonomisinin dinamizminde çok önemli rol oynayan bankalardır. Eğer, bugün, Türk sanayiinde, Türkiye'nin her kesiminde Türk ekonomisi bu hale geldiyse, Halk Bankasının çok büyük rolü vardır. Şimdi, soruyorum size; esnaf mı Halk Bankasını bu hale getirdi; niye özelleştiriyorsunuz?! O zaman, bu esnaf ne olacak; bu küçük sanayici ne olacak? Kendi ülkemizde kendi katmadeğerimizi yaratan bu insanları kimlerin eline terk edeceğiz? Bu bir devlet politikasıdır. Bu bir sosyal politikadır. Onun için, Halk Bankası özelleştirilemez. Ne olursunuz, Halk Bankasını özelleştirme lafını bir daha etmeyelim; çünkü, bu, ülkenin temel kaynaklarını değerlendiren bir kurumdur.

Soruyorum size; Halk Bankasının bir tek kuruş esnaf kredisi battı mı, tek bir kuruş?.. Biliyorsunuz, esnaf kefalet kooperatifi aracılığıyla veriyor. Ödemediğin gün... Herkes ödüyor. Halk Bankasının esnafa yönelik verdiği bir tek kuruş kredi sorunu olmamıştır. Eğer birisi ödeyemezse, imece usulüyle ödeniyor.

Soruyorum size; bugüne kadar Halk Bankasının görev zararı, acaba, esnafa verilen krediden mi oluşmuştur; asla, gününde tıkır tıkır aldığı bir kredidir. Ülke ekonomisinin daha iyi bir yere gitmesi için, o zaman, dönelim, Halk Bankası, bir tek, esnafa ve küçük işletmeciye, küçük sanayiciye kredi versin, bunların finansman sorununu çözsün. Bu ülkenin temel sorunu finansman sorunudur.

Bu ülkede biz bu insanlara para verirsek, bu insanlara uzun vadeli finansman sağlarsak, bu insanlar, özellikle küçük vilayetlerde çok büyük katmadeğer yaratır. Bu insanlar bugün, bir kuruş kredi alamıyor. Bu insanlar bugün, bir kuruşluk araç-gereç kredisi alamıyor. Siz, küçük esnafın, küçük sanayicinin, orta ölçekli, uzun vadeli kredilerini Halk Bankasından karşılayın, Halk Bankası, bir tek, esnafın, küçük sanayicinin, küçük işletmecinin bankası olsun, bak bakayım, Türkiye'deki, özellikle bu küçük illerimizde ticarî yaşam nereye gidiyor...

İsmi Halk Bankası; ama, bunların sıkıntısı... Esnaf kefalet kooperatifleri dışında, özellikle Anadolu'daki ve Türkiye'nin her tarafındaki orta ölçekli firmalar kredi bulamıyor; sorun burada. Eğer, bunlar, gerek araç-gereç gerekse orta vadeli işletme kredisi bulduğu zaman, inanın, bu insanlar, ülke ekonomisinin kalkınmasında çok büyük katmadeğer yaratır.

Böyle bir sorun varken, Halk Bankasının özelleştirilmesi gibi bir konuyu ülke gündemine getirmek son derece yanlıştır. Bu açıdan, esnafı, özellikle ihracata yönelik esnafı, bunlar özendirilerek, bunlara uzun vadeli kaynak yaratılarak... Baktığınız zaman diğer ülkelere, sadece bir çiçeğini satmak için beş yıl vadeli kredi veriyorlar; pamuk üreticisine -bugün Türkiye'de Amerikan pamukları var- Amerikan hükümeti üç yıl vadeli kredi veriyor. Yani, nedir; satıyor ürününü, gününde parasını tiko alıyor; bu adam o zaman çok iş yapar. Türkiye'de esnafın en büyük sorunu ise, eğer mal satamıyorsa bir yere... Tek sorun finansman politikamızın olmaması.

Şu anda devletin elinde iki banka var; Ziraat Bankası tarıma yönelik, Halk Bankası esnafa yönelik. Biz bu iki kurumu da çökertirsek, Türkiye'deki esnafı, Türkiye'deki özellikle -zaten yok ama- tarım kesimini çok zor durumda bırakırız. Bu nedenle, Halk Bankasını özelleştirme kavramını, lütfen, hükümetimiz gündeminden çıkarsın.

Teşekkür ediyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Aslanoğlu.

Sayın milletvekilleri, Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanımız Sayın Hilmi Güler ve İçişleri Bakanımız Sayın Abdülkadir Aksu, Başkanlığımıza yazılı olarak müracaatta bulunmuşlar ve Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanımız 3 üncü, 6 ncı, 34 üncü ve 39 uncu sırada yer alan soruları; aynı şekilde, Sayın İçişleri Bakanımız da, 14 üncü, 15 inci, 17 nci, 36 ncı ve 38 inci sırada yer alan soruları beraber cevaplandırma talebinde bulunmuşlardır; sırası geldiğinde dikkate alınacaktır.

Sayın milletvekilleri, birleşime 5 dakika ara veriyorum.

 

Kapanma Saati: 16.42
İKİNCİ OTURUM

Açılma Saati: 17.05

BAŞKAN : Başkanvekili İsmail ALPTEKİN

KÂTİP ÜYELER : Harun TÜFEKCİ (Konya), Ahmet KÜÇÜK (Çanakkale)

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 28 inci Birleşiminin İkinci Oturumunu açıyorum.

Şimdi, sözlü sorular kısmının 3, 6, 34 ve 39 uncu sıralarındaki soruları okutuyorum:

VII. - SORULAR VE CEVAPLAR (Devam)

A) SÖZLÜ SORULAR VE CEVAPLARI (Devam)

3. - Adana Milletvekili Atilla Başoğlu'nun, yabancı şirketlerin Doğu ve Güneydoğu Anadolu'daki petrol arama faaliyetlerine ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanından sözlü soru önergesi (6/645) ve Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanı Mehmet Hilmi Güler'in cevabı

4. - Adana Milletvekili Atilla Başoğlu'nun, petrol aramalarında gerekli derinliğe inilmediği iddialarına ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanından sözlü soru önergesi (6/651) ve Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanı Mehmet Hilmi Güler'in cevabı

5. - İzmir Milletvekili Vezir Akdemir'in, tüplügaz sektöründeki dağıtım payları ile vergi oranına ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanından sözlü soru önergesi (6/697) ve Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanı Mehmet Hilmi Güler'in cevabı

6. - Balıkesir Milletvekili Sedat Pekel'in, organize sanayi bölgelerindeki elektrik ve yatırım indirimlerinin kaldırılmasına ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanından sözlü soru önergesi (6/704) ve Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanı Mehmet Hilmi Güler'in cevabı

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Sayın Enerji Bakanı Hilmi Güler tarafından sözlü olarak cevaplandırılması hususunu saygılarımla arz ederim.

  Atilla Başoğlu

              Adana

1. Türkiye'nin doğusunda ve güneydoğusunda petrol arama ruhsatları olan yabancı şirketler hangileridir?

2. Söz konusu şirketlere arama ruhsatları hangi süreler ve nereler için verilmiştir?

3. Bu şirketlerin ruhsatlarının süreleri terör olayları sebebiyle forsmajör duruma düşmeleri gerekçesiyle uzatılmış mıdır?

4. Yukarıda anılan gerekçelerle ruhsatların sürelerinin uzatılması ne zamandan beridir uygulanmaktadır?

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Sayın Enerji Bakanı Hilmi Güler tarafından sözlü olarak cevaplandırılması hususunu saygılarımla arz ederim.

  Atilla Başoğlu

              Adana

1. Türkiye'nin petrol varlığının 5 000 metreden daha derinlerde olduğu bilinmesine rağmen niçin 3 000 metreden daha derine inilmemekte ısrar edilmektedir?

2. 5 000 metreden daha derinlere inme kapasitesine sahip sondaj makinelerimiz şu anda nerede bulunmaktadır? Depolarda bekletilmekte midir; yoksa, 5 000 metre kapasitenin altında mı kullanılmaktadır?

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanı Sayın Hilmi Güler tarafından sözlü olarak yanıtlanmasını arz ederim.

Vezir Akdemir

                İzmir

Tüplügaz sektöründe faaliyet gösteren satış bayii üyelerimiz kâr marjlarının 1.7.1998 tarihinde yürürlüğe giren otomatik fiyatlandırma mekanizmasıyla birlikte sent bazında hesaplandığını belirtmişlerdir.

1- Bakanlar Kurulu kararıyla LPG tüplügaz sektöründe anadağıtım şirketi ve satış bayii olarak faaliyet gösteren firmaların toplam brüt geliri 22 sent/kg olarak belirlenmiştir. Bu gelirin 12 sentlik bazında satış bayiine, 10 sentlik bölümü anadağıtım şirketine verildiği, bu uygulamanın satış bayisini mağdur ettiğinden dolayı, 15 sent/kg bazında satış bayiine, 7 sent/kg bazında bölümü ana dağıtım şirketine verilemez mi?

2- Zorunlu tüketim malları sınıfında yer alan tüplügaz lüks bir mal gibi Özel Tüketim Vergisi kapsamında değerlendirilmektedir. Bu nedenle tüplügazlar yüzde 76 gibi yüksek bir oranla vergilendirilmektedir. Bu sahada faaliyet gösteren işletmelerin faaliyetlerini sürdürebilmeleri için vergi oranları düşürülemez mi?

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Enerji Bakanı Sayın Hilmi Güler tarafında sözlü olarak yanıtlanmasını arz ederim. 24.7.2003

      Sedat Pekel

          Balıkesir

Organize sanayi bölgelerinin sanayiciye altyapı ve enerji hizmetlerini kusursuz ve profesyonel bir şekilde sunmaları, sanayici taleplerine yeterli karşılığı vermelerini sağlayan yüzde 5 enerji uygulaması 1.4.2003 tarihinden itibaren TEDAŞ tarafından kaldırılmıştır. Bu nedenle;

1- TEDAŞ'tan elektrik enerjisi alan OSB'lere yüzde 5'lik indirim sağlanması ne gerekçelerle kaldırılmıştır?

2- Organize sanayi bölgelerinin tüketim miktarına bakılmaksızın serbest tüketici olarak kabul edilmesini sağlayacak mısınız?

3- Organize sanayi bölgelerinde yüzde 100 olan yatırım indirimleri neden kaldırılmıştır?

4- Yatırım indirimi olanaklarını ya da benzer bir uygulamayı gerçekleştirmek için çalışmalarınız var mı?

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, 3 üncü, 6 ncı, 34 üncü ve 39 uncu sıralardaki sorulara Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanımız Sayın Hilmi Güler müştereken cevap vereceklerdir.

Buyurun Sayın Bakan.

Size, bu sorulara cevap verecek kadar süre veriyorum.

ENERJİ VE TABİÎ KAYNAKLAR BAKANI MEHMET HİLMİ GÜLER (Ordu) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Adana Milletvekili Sayın Atilla Başoğlu'nun Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgelerinde petrol arama ruhsatı sahibi yabancı şirketlere ilişkin sorularına cevaplarımı arz ediyorum.

Ülkemizde, Güneydoğu Anadolu ve Doğu Anadolu Bölgelerinde faaliyet gösteren yabancı petrol arama şirketleri aşağıda verilmektedir:

Aladdin Middle East Ltd.

Avenue Energy Inc.

Petroleum Exploration Mediterranean Inc.

Chevron Texaco International Ltd.

Transmediterranean Oil Company Ltd.

Amity Oil International Pty. Ltd.

Southwind Energy, Llc.

Medison Oil Turkey Inc.

Bunların dışında, Dorchester Master Limitet Partnership Şirketi, anılan bölgelerde sahip olduğu petrol arama ruhsatlarını 2003 yılı haziran ayında terk etmiştir.

Ülkemizde, 6326 sayılı Petrol Kanununa göre, petrol arama ruhsatnameleri dörder yıllık sürelerle verilmektedir. Ruhsat süreleri, adı geçen kanunun 55/2 nci maddesi gereğince, ilk olarak, şirketlerin faaliyetlerine iyi niyetle devam ettiklerinin tespiti şartıyla iki yıl olarak verilmekte; daha sonra, teminat karşılığında ve Bakanlar Kurulu kararıyla ve uzatılan süre içerisinde en az 1 adet arama kuyusu açması şartıyla iki yıl daha uzatılmaktadır.

Kanun gereği, bir arama ruhsatnamesinin süresi, en çok sekiz yıldır. Petrol İşleri Genel Müdürlüğünce, 6326 sayılı Petrol Kanunu hükümleri, yerli veya yabancı tüm şirketlere eşit olarak uygulanmaktadır. 2004 yılı nisan ayı sonu itibariyle, Medison Oil Turkey Şirketinin Adıyaman ve Şanlıurfa İlleri sınırları dahilinde kalan 1 adet, Petroleum Exploration Mediterranean Şirketinin Van İli sınırları dahilinde kalan 8 adet, Chevron Texaco International Limitet Şirketinin Mardin, Siirt, Hakkâri İlleri sınırları dahilinde kalan 5 adet, Aladdin Middle East Limitet Şirketinin Mardin ve Şırnak İlleri sınırları dahilinde kalan 1 adet, Transmediterranean Oil Company Şirketinin Diyarbakır, Mardin, Kilis ve Gaziantep İlleri sınırları dahilinde kalan 2 adet, Amity Oil International Şirketinin Diyarbakır, Mardin ve Batman İlleri sınırları dahilinde kalan 1 adet petrol arama ruhsatnameleri bulunmaktadır.

Ayrıca, söz konusu şirketlerden Aladdin Middle East Limitet ile Transmediterranean Oil Company şirketlerinin Mardin, Diyarbakır ve Siirt İlleri sınırları dahilinde kalan müşterek 4 adet; Aladdin Middle East Limitet ile Ersan Petrol Sanayii Anonim Şirketlerinin Diyarbakır İli sınırları dahilinde kalan müşterek 6 adet; Alaaddin Middle East Limitet ile Southwind Energy Şirketlerinin Şanlıurfa ve Mardin İlleri sınırları dahilinde kalan müşterek 9 adet; Aladdin Middle East Limitet, Ersan Petrol Sanayii AŞ ve Güney Yıldızı Petrol Üretim, Sondaj, Müteahhitlik ve Ticaret Anonim Şirketlerinin Adıyaman İli sınırları dahilinde kalan müşterek 1 adet; Transmediterranean Oil Company Limitet, Ersan Petrol Sanayii AŞ ve Güney Yıldızı Petrol Üretim, Sondaj, Müteahhitlik ve Ticaret Anonim Şirketlerinin Siirt, Batman, Mardin, Şırnak İlleri sınırları dahilinde kalan müşterek 2 adet; Aladdin Middle East Limitet, Ersan Petrol Sanayii AŞ ve Avenue Energy Şirketlerinin Diyarbakır ve Adıyaman İlleri sınırları dahilinde kalan müşterek 4 adet petrol arama ruhsatnameleri bulunmaktadır.

6326 sayılı Petrol Kanununun 122 nci maddesi "tabiî afetler, harp, isyan ve diğer mücbir sebepler petrol ameliyatına tesirleri nispetinde petrol hakkı sahibinin hak ve vecibelerini talik eder ve bu hak ve vecibelerinde tâbi olduğu müddetler mücbir sebebin devamı müddetine müsavi miktarda uzatılır" hükmünü içermektedir.

Ülkemizde, olağanüstü hal uygulaması ilk olarak 19.7.1987 tarihinde başlamış ve 30.11.2002 tarihinde de kaldırılmıştır. Bu nedenle, olağanüstü halin uygulandığı illerin sınırları dahilinde kalan petrol arama ruhsatnamelerinin süreleri, şirketlerin bölgedeki terör olayları nedeniyle faaliyetlerinin aksadığı ve yükümlülüklerini yerine getirme hususunda zorluklar yaşadıklarının tespiti üzerine, her defasında birer yıl sürelerle, yukarıda belirtilen madde gereğince uzatılmıştır. Dolayısıyla, Sayın Atilla Başoğlu'nun sorduğu soruların cevaplarını bu şekilde özetlemiş oluyorum.

Adana Milletvekili Sayın Atilla Başoğlu'nun petrol aramalarına ilişkin sorduğu ikinci grup sorular için cevabımı arz ediyorum:

Bilindiği üzere, petrol ve doğalgaz arama faaliyetlerinin kapsamında yapılan yoğun jeolojik ve jeofizik çalışmalar sonucunda, yeraltı katmanlarının yapısı ve petrol bulunabilecek tabakaların derinliği belirlenmektedir; bunun sonucuna göre, çeşitli derinliklerde sondajlar yapılmaktadır; elde edilen veriler daha derinlere inilmesini gerektirdiğinde derin kuyular da açılmaktadır.

Bu kapsamda, Türkiye'nin petrol varlığının 5 000 metreden daha derinlerde olduğuna dair kanıtlanmış bilimsel bir veri mevcut olmadığı için, şu andaki sondajlarımız 5 000 metrenin altında olmaktadır. Bu tür iddialar sık sık ortaya atılıyor; ancak, olasılıktan öte, bilimsel bir değeri, maalesef, şu andaki verilerimize göre yok.

Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığı Genel Müdürlüğü, kuruluşundan bugüne kadar 2 243 kuyu açmıştır. 2002 yılının sonuna kadar, 3 000 metrenin üzerinde 328 kuyu, 5 000 metrenin üzerindeyse 6 kuyu açılmış bulunmaktadır. Yalnız, şu anda, yaptığımız analizlerde, biz, bu ihtimalin olup olmadığını tekrar gözden geçiriyoruz, her ne kadar çok zayıf bir ihtimal bile olsa bunu gözden geçiyoruz ve 5 000 metrenin üzerinde kuyu açmamız gerekiyorsa da, onu da tereddüt etmeden açacağız.

Bu arada, Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığı Genel Müdürlüğünün faal olan 23 sondaj makinesi mevcuttur. Bunların içinde, 5 000 metre ve daha üstü kapasiteli 7 adet sondaj makinemiz bulunmaktadır. Yani, eğer böyle bilimsel bir veri 5 000 metrenin üzerinde kuyu açmamızı gerektiriyorsa, 7 tane sondaj makinemiz vardır ve bunları kullanmamız mümkündür. Bu makinelerden F-320/6 sondaj makinesi Batman bölgesine bağlı, Üçbasamak-3 kuyusunda, halen 3 290 metrede sondaj yapmaktadır. F-320/3 sondaj makinesi, Kuzey Marmara-9 nolu kuyuda 800 metrede sondaj yapmakta. Bunların dışında, 3DH/F-250 sondaj makinesi de, Mardin-Midyat Mehmetçik-1'de sondajını tamamlamış, Batman-Beyçayır Kuyusuna nakledilmektedir. Diğer makinelerden F-320/4 Trakya'da, F-320/5 Batmanda, F-320/2 ve F-320/7 Adıyaman park sahasında bulunmaktadır.

Yalnız, bu arada yeri gelmişken söyleyeyim. Petrol arama faaliyetlerine yoğun bir şekilde devam etmekteyiz. Geçen seferki sondajların 2 katı kadar sondaj yapmış bulunmaktayız. Bu yıl da buna, büyük ölçüde, daha da yüksek oranlarda devam edeceğiz.

Bu arada denizlerde sondaj yapmaktayız. Bildiğiniz gibi, Akçakoca Ayazlı-1'de ticarî değerde doğalgaz bulduk.  Akçakoca açıklarında denizde, nisan-mayıs aylarında da beş ayrı yerde daha doğalgaz sondajı yapacağız.

Onun dışında, 2005 Haziran ayında da, Doğu Karadeniz'de petrol sondajı yapacağız. Bunu BP'yle ortak olarak yapıyoruz ve şu anda Artvin-Hopa açıklarında sondaj çalışmaları yapmayı planlıyoruz. Önce, muhtemelen 2 000 metre derinlikte denizin dibini bulacağız, ondan sonra da muhtemelen 3 000-3 500 metre daha karayı delerek rezervlere ulaşmaya çalışacağız. Şu anda var veya yok demiyoruz; mutlaka sondaj yapmamız şart ve gözümüzle görmemiz lazım, onun için ihtiyatlı davranıyoruz. 

Şimdi, İzmir Milletvekili Sayın Vezir Akdemir tarafından tarafıma yöneltilen LPG sektöründe faaliyet gösteren satış bayilerinin kâr marjlarına ilişkin sorulara cevabımı sunuyorum:

Ülkemizde petrol ürünlerinin fiyatları 14.3.1998 tarih ve 23286 sayılı Resmî Gazetede yayımlanarak, 1 Temmuz 1998'de yürürlüğe giren 98/10745 sayılı Kararname ile bu kararnamenin işleyişine yönelik olarak çıkarılan Petrol İşleri Genel Müdürlüğünün 98/3 sayılı Bakanlığın Tebliği çerçevesinde, dış piyasa fiyatları ve dolar kurunda ortaya çıkan değişikliklere bağlı olarak rafineriler ve akaryakıt dağıtım şirketleri tarafından serbest piyasa koşullarına göre -bunun altını çizerek söylüyorum- belirlenmek üzere otomatik bir mekanizmaya bağlanmıştır.

Aynı kararnamenin 11 inci maddesinde belirtildiği gibi, LPG dağıtım şirketleri ile bayilerin toplam dağıtım payları -ki, bunların içine, fire, masraf ve kâr dahildir- dolar bazında sabitlenmiştir. Dolar bazında sabitlenen söz konusu bu değerler, fiyat değişim tarihlerinde geçerli olan kur üzerinden Türk Lirasına çevrilerek fiyatlara yansıtılmaktadır. Tabiî ki, toplam olarak belirlenen dağıtım paylarının paylaşımı rekabet şartları içerisinde bayi ile dağıtım şirketleri arasında tespit edilmektedir, buna müdahalemiz yoktur; kendileri bu işi yapıyorlar. Dolayısıyla, petrol ürünleri fiyatları içerisinde yer alan Özel Tüketim Vergisinin; yani, ÖTV'nin tespiti ve tahsili Maliye Bakanlığının yetki alanı içerisinde bulunmaktadır; ancak, Özel Tüketim Vergisi kapsamında değerlendirilen LPG'den -ki, bundan tüplügaz diye bahsediyoruz" alınan ÖTV miktarı, diğer akaryakıt ürünlerinden; yani, benzin, motorin ve gazyağından alınan ÖTV miktarından daha düşüktür.

Bir de, ayrıca, Hükümet olarak, tüpgazda olan fiyat ayarlamalarında olayın sosyal boyutunu da düşünerek, bunu mümkün olduğu kadar halkımıza yansıtmamaya çalışıyoruz. Bu da, bizim, olayın sosyal boyutunu ele alarak düzenlediğimiz bir politikamızdır.

Balıkesir Milletvekili Sayın Sedat Pekel'in organize sanayi bölgelerinde yüzde 5'lik enerji indirimi uygulamalarına ilişkin tarafıma yönelttiği 1 ve 2 nci sorularına cevaplarım şu şekildedir:

Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu tarafından yayımlanan Tarifeler Yönetmeliğinin 22 nci maddesine göre, tarifeleri düzenlemeye tabi tüzelkişilerin tarife önerileri hazırlanırken, temel abone gruplarının yanı sıra, alt gruplar ya da bölgesel özellikler ve yük eğrilerine göre yeni abone grupları önerilebileceği hususu yer almaktadır; ancak, aynı abone grubuna dahil edilen tüketicilerin, benzer maliyet yapısına ve benzer tüketim veya talep yapısına sahip olması zorunludur. Bu çerçevede, benzer maliyet yapısına ve benzer tüketim veya talep eğilimine sahip olmayan ve çeşitli abone gruplarını bünyesinde barındıran organize sanayi bölgelerinin, farklı bir abone grubu olarak tanımlanmasına imkân bulunmamaktadır. Bu, kanunun bir gereğidir; bunun bizim Hükümetimizle bir alakası yok.

Ayrıca, 3 Mart 2001 tarihli Elektrik Piyasası Kanununda, hiçbir abone grubuna ya da tüketiciye tarife üzerinden indirim yapılmaması esas alınmıştır. Belirli bir bölgedeki tüketicilerin ya da belirli abone gruplarının desteklenmesi hususu ise ancak "belirli bölgelerde ve/veya belirli amaçlara yönelik olarak tüketicilerin desteklenmesi amacıyla sübvansiyon yapılması gerektiğinde, bu sübvansiyon, fiyatlara müdahale edilmeksizin, miktarı ile esas ve usulleri Bakanlığın teklifi ve Bakanlar Kurulu kararıyla belirlenmek üzere söz konusu tüketicilere geri ödeme şeklinde yapılır" hükmünün yer aldığı Kanunun 13 üncü maddesinin (c) bendi çerçevesinde yapılabilmektedir.

Serbest tüketici limiti ile perakende satış lisansı alma usul ve esasları, Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu tarafından belirlenerek ilgili mevzuatta yayımlanmıştır. Konuya ilişkin olarak, Enerji Piyasası Düzenleme Kurumunun, TEDAŞ Genel Müdürlüğüne muhatap, 24 Şubat 2003 tarih ve 747 sayılı yazısında, "OSB'lere -yani, organize sanayi bölgelerine- elektrik enerjisinin satışı hususu ise kanundaki serbest tüketici tanımı dikkate alınarak, Elektrik Piyasası Serbest Tüketici Yönetmeliğinin 5 inci maddesiyle düzenleme altına alınmıştır. Buna göre, iletim sistemine doğrudan bağlı tüketiciler ile yıllık elektrik enerjisi tüketimleri itibariyle kurul tarafından belirlenen elektrik enerjisi miktarından daha fazla tüketimde bulunan gerçek ve tüzelkişiler serbest tüketici olarak tanımlanmaktadır. 3 Mart 2003 tarihinden başlamak üzere, Elektrik Piyasası Serbest Tüketici Yönetmeliğinin 5 inci maddesinin ikinci fıkrası (c) bendi çerçevesinde, bir araya gelerek tek bir tüzelkişilik oluşturan birden fazla tüketicinin, bir önceki takvim yılına ait toplam elektrik enerjisi tüketimlerinin serbest tüketici limitini geçmesi, tedarikçi ile söz konusu tüzelkişiliği ikili anlaşma yapması ve tüzelkişilik çatısı altında, tüketicilerin elektrik enerjisi tüketimlerinin tek bir ortak sayaçtan ölçülmesi kaydıyla, serbest tüketici niteliği kazanılması da mümkündür.

Bu itibarla, OSB tüzelkişiliğinin bu hükmün kapsamına girmesi halinde, serbest tüketici olarak elektrik enerjisi satın alması olanak dahilindedir. Ancak, serbest tüketici niteliği kapsamında satın alınan bu enerjinin tüketicilere satılması, bir piyasa faaliyeti olan perakende satış faaliyetinin kapsamına girdiğinden, lisans sahibi olmayan tüzelkişiler tarafından yapılabilmesi mümkün değildir" denilmektedir.

Ayrıca, Elektrik Piyasası Serbest Tüketici Yönetmeliğinin 7 nci maddesinde "gerçek veya tüzelkişilerin, otoprodüktör grubu lisansı, bir tüzelkişinin ortağı olması veya bir organize sanayi bölgesinde yer alması, serbest tüketici niteliği kazanmalarından doğan tedarikçilerini seçme haklarını ortadan kaldırmaz" denilmektedir.

4628 sayılı Elektrik Piyasası Kanununda serbest tüketicinin "Kurul tarafından belirlenen elektrik enerjisi miktarından daha fazla tüketimde bulunması veya iletim sistemine doğrudan bağlı olması nedeniyle tedarikçisini seçme serbestisine sahip gerçek veya tüzelkişi" şeklinde tanımlanmış olması nedeniyle, sadece, iletim sistemine doğrudan bağlı olan tüketiciler, tüketim miktarına bakılmaksızın serbest tüketici olup, dağıtım sistemine bağlı olan OSB'lerin, tüketim miktarlarına bakılmaksızın serbest tüketici olarak kabul edilmesi mümkün olamamaktadır.

Üçüncü ve dördüncü soru Bakanlığım ilgi alanına girmemekte olup, konu Maliye Bakanlığı ve Başbakanlık Hazine Müsteşarlığının sorumluluk alanında bulunmaktadır.

Bu arada, yeri gelmişken söyleyeyim; biz, elektriğe herhangi bir zam yapmış filan değiliz ve iktidara geldiğimiz günden bugüne kadar -ki, yirmidört aydan fazla oldu- elektriğe zam yapmadığımız gibi, indirimler yaptık. Bunu yaparken de, bütçeye yük olmadan, tamamıyla, işi, bir enerji yönetimi şeklinde ele aldık; yerli kaynaklara, suya ve kömüre ağırlık vererek, bir de -mobil santrallar başta olmak üzere- pahalı olan üretimi durdurarak yaptık ve neticede de, iki yıldır -yirmidört ayı da geçti- elektriğe zam yapmadığımız gibi, indirimler yaptık; bunu da, zaten, faturalarınızdan görebilirsiniz.

Hepinize saygılar sunuyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyoruz Sayın Bakan.

Efendim, 3, 6, 34 ve 39 uncu sıradaki sorular Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanı Sayın Hilmi Güler tarafından cevaplandırılmıştır.

Soru sahiplerinin, yerinden, kısa bir açıklama ya da açıklanmasını istedikleri hususlar konusunda bir talep hakları var.

Buyurun Sayın Akdemir; kısa ve öz rica ediyorum.

VEZİR AKDEMİR (İzmir) - Sayın Başkan, çok teşekkür ediyorum.

Öncelikle, sorumu cevaplandırdığı için Sayın Bakana da teşekkür etmek istiyorum; ancak, cevabımı tam net alamadım. Benim buradaki sorum fiyatların düşük oluşuyla ilgilidir; Sayın Bakan o konuda bir açıklık getirmedi.

2000/1858 sayılı Bakanlar Kurulu Kararıyla, LPG (tüplügaz) sektöründe anadağıtım şirketi ve satış bayii olarak faaliyet gösteren firmaların toplam brüt geliri 22 sent/kg olarak belirlenmiştir. Belirlenen 22 sentlik brüt gelirin 12 sentlik dilimini bayie veriliyor, geriye kalan 10 sentlik dilimini ise anadağıtım şirketleri almaktadır.

Burada söz konusu olan, bayiin almış olduğu 12 sentlik dilimin düşük oluşudur. Sayın Bakana, bu 12 sentlik dilimin artışı söz konusu mudur değil midir, onu sormak istemiştim.

Bir de, tüpler, özellikle, evde, mutfaklarda kullanılan tüpler sık sık zam almaktadır. Örnek olarak, 1998 yılından bugüne kadar ev tüpü fiyatları 1 282 kat artarken, dolar Türk Lirası karşısında yaklaşık yüzde 461 değer kazanmıştır. Buradan görülüyor ki, mutfakta kullanılan tüp, dolara göre kat kat artmaktadır. Bununla ilgili bir açıklama alamadık. Tüp fiyatlarının yükselmemesi talebinde bulunmaktayım.

Çok teşekkür ederim.

BAŞKAN - Teşekkür ediyoruz Sayın Akdemir.

Başka söz talebi?.. Yok.

Bu sorular Sayın Bakan tarafından cevaplandırılmıştır.

7. - Adana Milletvekili Atilla Başoğlu'nun, ilaçta klinik paketlemeye gidilip gidilmeyeceğine ilişkin Sağlık Bakanından sözlü soru önergesi (6/646)

BAŞKAN - Cevap verecek Sayın Bakan?... Yok

Ertelenmiştir.

8. - Sivas Milletvekili Nurettin Sözen'in, iş akitleri feshedilen Div-Han Demir Madeni çalışanlarına ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/647)

BAŞKAN - Cevap verecek Sayın Bakan?.. Yok.

Ertelenmiştir.

9. - Antalya Milletvekili Osman Özcan'ın, ABD'nin Kuzey Irak'ta bölücü terör örgütüne destek verdiği iddialarına ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/652) ve İçişleri Bakanı Abdülkadir Aksu'nun cevabı

BAŞKAN - Cevap verecek Sayın Bakan?.. Burada.

Soruyu okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Başbakan Sayın Recep Tayyip Erdoğan tarafından sözlü olarak cevaplandırılmasını arz ederim. 10.8.2003

  Osman Özcan

           Antalya

1 - MGK toplantısına sunulan istihbarat raporuna göre, ABD yetkilileri ile PKK/KADEK arasında, Kuzey Irak'ta 3 ayrı temas gerçekleşmiştir; Cemal Bayık, Osman Öcalan ve Ali Haydar Kaytan ile. Böylece, Özel Timin gözaltına alınması Cemal Bayık'ı yakalanmaktan kurtarmıştır. Bu operasyon PKK/KADEK-ABD işbirliği değil midir?

2- PKK/KADEK televizyonunun Kuzey Irak'ta tekrar faaliyete geçirilmesi için ABD yetkililerinin malzeme ve teçhizat yardımı yaptığı doğru mudur?

3- Amerika Birleşik Devletlerinin PKK/KADEK terör örgütü ile AKP'nin bilgisi dahilinde görüştüğünü, ABD Büyükelçisi itiraf etmiştir. Bu ve buna benzer durumları TBMM'nin gizli bir oturumunda görüşmeyi düşünüyor musunuz?

4- Irak'a işgal kuvvetlerinin yerleşmesinin arkasından ülkemizde PKK/KADEK terör örgütünün faaliyetlerinin artması bir rastlantı mıdır? Bilinen odur ki, ABD ülkemize karşı dostluğa sığmayan tavırlar içindedir. ABD'ye karşı hangi önlemleri almayı düşünüyorsunuz?

BAŞKAN- Soruyu İçişleri Bakanımız Sayın Aksu cevaplandıracak.

Buyurun Sayın Bakan.

İÇİŞLERİ BAKANI ABDÜLKADİR AKSU (İstanbul)- Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; Antalya Milletvekili Sayın Osman Özcan tarafından Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına sunulan ve Sayın Başbakanımızca, kendileri adına tarafımdan cevaplandırılması tensip edilen, Amerika Birleşik Devletlerinin Kuzey Irak'ta bölücü terör örgütüne destek verdiği iddiasına ilişkin sözlü soru önergesini cevaplandırmak için söz almış bulunuyorum; bu vesileyle, Yüce Heyetinizin siz saygıdeğer üyelerini selamlıyorum.

Soru önergesinde ifade edildiği biçimde, Amerika Birleşik Devletlerinin çeşitli şekilde Kuzey Irak'ta bölücü terör örgütüne yardım yaptığına ilişkin elimizde teyit edilmiş bir bilgi bulunmamaktadır. Bilindiği üzere, 11 Eylül saldırıları, başta Amerika Birleşik Devletleri olmak üzere uluslararası toplumu terör olaylarına karşı daha duyarlı hale getirmiştir. ABD'nin Irak'a vaki müdahalesinin arka planındaki sebeplerden birinin de uluslararası terörle mücadele olduğu, anılan ülkenin yetkili makamlarınca açıklanmış bulunmaktadır. Öte yandan, ABD'nin, -her üç adıyla da; yani, PKK, KADEK ve KONGRA-GEL- bu terör örgütünü, terör örgütleri listesine alarak, dünya kamuoyuna deklare ettiğini de biliyoruz.-

Meseleyi, bu bağlamda değerlendirdiğimizde, ABD'nin, PKK terör örgütüne yardım anlamına gelecek her türlü yaklaşımdan uzak durmasının, kendilerinin genel politikalarıyla uyumlu olacağını söylememiz mümkün olacaktır.

Kaldı ki, Türkiye ve Amerika Birleşik Devletleri, NATO dahil pek çok uluslararası oluşumda birlikte hareket eden iki stratejik ortaktır. Hal böyle olunca, ABD'nin, Türkiye'nin ulusal çıkarlarına aykırı hareket etmesi beklenmemelidir.

Nitekim, son olarak, Amerika Birleşik Devletleri Ankara Büyükelçiliğinin 31 Temmuz 2003 tarihli basın açıklamasında, PKK/ KADEK'in Amerika Birleşik Devletleri yasalarına göre bir terör örgütü olduğu hatırlatılarak, Amerika Birleşik Devletlerinin, PKK/KADEK tehdidinin Türkiye'yle koordineli olarak ortadan kaldırılması konusunda kesin kararlı olduğu da belirtilmiştir.

Hepinize saygılar sunuyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederiz Sayın Bakan.

OSMAN ÖZCAN (Antalya) - Sayın Başkan, söz istiyorum.

BAŞKAN - Zatıâliniz, yerinizden, kısa olarak, buyurun.

OSMAN ÖZCAN (Antalya) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Türkiye ne zaman zor bir duruma düşerse, terör örgütlerinin faaliyetlerinin güneydoğuda azdığını hepimiz biliyoruz.

Evet, Birleşmiş Milletler kararı var; bir yer işgal edildiği zaman, o memleketin asayişinden, işgal eden devlet sorumludur. Irak, Amerika Birleşik Devletleri tarafından işgal edilmiştir. Dolayısıyla, Kuzey Irak'tan ülkemize sızan teröristlerin suçlusu Amerika Birleşik Devletleridir.İki gün önce gazeteler yazdı; Amerika Birleşik Devletlerinin, Kuzey Irak'ta 100 defa PKK liderleriyle konuştuğunu, gazeteler baş sütunlarında verdi.

Değerli arkadaşlarım, Amerika Birleşik Devletleri, yeniden, Türkiye Cumhuriyetine müracaat ediyor, PKK'ya af çıkarılmasını istiyor. Amerika Birleşik Devletleri, Türkmenleri bombalıyor, Kandil Dağına bir tek bomba atmıyor! Amerika Birleşik Devletlerinin dostluğa sığmayan hareketleri var. Amerika Birleşik Devletleri, Heybeliada'da ruhban okulunun açılmasını istiyor; fakat, bu okulun ekümenlik şeklinde, yani, Türkiye'nin karışamayacağı şekilde bir okul olarak açılmasını istiyor. Bunların hepsi sıradan işler değil. Bugünlere getirilmiş bulunuyor.

Ben, Amerika Birleşik Devletleriyle dostluğumuz olmasın, aramız bozulsun gibi bir şey istemiyorum; dostluğa sığan hareketler yapmasını istiyorum. Hareketleri, tavırları, davranışları, tutumları... Bizim, Irak'a asker göndermememizin intikamını alırcasına davranışlar sergiliyor. Ben, bunu kınıyorum ve ilgililerin de, artık, teslimiyet politikaları değil, dişimizi göstermesini, Amerika Birleşik Devletlerine yaptığının hatırlatılması doğrultusunda hareket etmelerini istiyorum.

Saygılar sunuyorum.

BAŞKAN - Teşekkür ediyoruz Sayın Özcan.

Sayın milletvekilleri, "Sözlü Sorular" için ayrılan süre tamamlanmıştır.

Birleşime 5 dakika ara veriyorum.

Kapanma Saati:17.40

 

ÜÇÜNCÜ OTURUM

Açılma Saati: 17.50

BAŞKAN: Başkanvekili İsmail ALPTEKİN

KÂTİP ÜYELER: Harun TÜFEKCİ (Konya), Ahmet KÜÇÜK (Çanakkale)

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 28 inci Birleşiminin Üçüncü Oturumunu açıyorum.

Alınan karar gereğince diğer denetim konularını görüşmüyor ve gündemin "Kanun Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler" kısmına devam ediyoruz.

V. - KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN

GELEN DİĞER İŞLER (Devam)

10. - Çanakkale Milletvekilleri Mehmet Daniş ve İbrahim Köşdere'nin, Gelibolu Yarımadası Tarihî Millî Parkı Kanununa Geçici Bir Madde Eklenmesine Dair Kanun Teklifi (Kamu İhale Kanununa Geçici Madde Eklenmesine Dair Kanun Teklifi) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (2/212) (S. Sayısı: 305)

BAŞKAN - Çanakkale Milletvekilleri Mehmet Daniş ve İbrahim Köşdere'nin, Gelibolu Yarımadası Tarihî Millî Parkı Kanununa Geçici Bir Madde Eklenmesine Dair Kanun Teklifinin geri alınan maddeleriyle ilgili komisyon raporu henüz gelmediğinden, teklifin müzakeresini erteliyoruz.

9.7.2004 tarihli ve 5215 sayılı Belediye Kanunu ve Anayasanın 89 uncu ve 104 üncü maddeleri gereğince Cumhurbaşkanınca bir daha görüşülmek üzere geri gönderme tezkeresi ile Plan ve Bütçe Komisyonu raporunun müzakeresine başlıyoruz.

11. - 9.7.2004 Tarihli ve 5215 Sayılı Belediye Kanunu ve Anayasanın 89 uncu ve 104 üncü Maddeleri Gereğince Cumhurbaşkanınca Bir Daha Görüşülmek Üzere Geri Gönderme Tezkeresi ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (1/871) (S. Sayısı: 669) (x) (xx)

BAŞKAN - Sayın Komisyon ve Hükümet?.. Yerinde.

Komisyon raporu 669 sıra sayısıyla bastırılıp dağıtılmıştır.

Sayın milletvekilleri, 9.7.2004 tarihli ve 5215 sayılı Belediye Kanunu, Anayasanın 89 uncu ve 104 üncü maddeleri gereğince, Cumhurbaşkanınca uygun bulunmayarak, bir daha görüşülmek üzere, bu hususta gösterilen gerekçeyle birlikte Başkanlığımıza geri gönderilmiştir.

Anayasanın 89 uncu maddesinin ikinci fıkrasında "Cumhurbaşkanınca kısmen uygun bulunmama durumunda Türkiye Büyük Millet Meclisi sadece uygun bulunmayan maddeleri görüşebilir" denilmektedir.

İçtüzüğün 81 inci maddesinin son fıkrasında ise, "Cumhurbaşkanınca yayımlanması kısmen uygun bulunmayan ve bir daha görüşülmek üzere Türkiye Büyük Millet Meclisine geri gönderilen kanunların sadece uygun bulunmayan maddelerinin görüşülmesine kanunun görüşülmesine başlamadan önce Genel Kurulca görüşmesiz karar verilebilir. Bu durumda, sadece uygun bulunmayan maddelerle ilgili görüşme açılır... Kanunun tümünün oylaması her halde yapılır" hükümleri yer almaktadır. Bu hükümlere göre, geri gönderilen kanunun tümünün veya sadece Cumhurbaşkanınca uygun bulunmayan maddelerinin görüşülmesi Genel Kurulun kararına bağlıdır.

Bu nedenle, kanunun, sadece Cumhurbaşkanınca uygun bulunmayan, 3, 14 ve geçici 4 üncü maddelerinin görüşülmesini Genel Kurulun onayına sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Şimdi, 3 üncü maddeyi okutuyorum:

BELEDİYE KANUNU

Tanımlar

MADDE 3. - Bu Kanunun uygulanmasında;

a) Belediye: Belde sakinlerinin mahallî müşterek nitelikteki ihtiyaçlarını karşılamak üzere kurulan ve karar organı seçmenler tarafından seçilerek oluşturulan, idarî ve malî özerkliğe sahip kamu tüzel kişisini,

b) Belediyenin organları: Belediye meclisini, belediye encümenini ve belediye başkanını,

c) Belde: Belediyesi bulunan yerleşim yerini,

d) Mahalle: Belediye sınırları içerisinde yer alan, ortak ihtiyaç ve öncelikleri benzer özellikler gösteren ve sakinleri arasında komşuluk ilişkisi bulunan insanların yaşadığı idarî birimi,

İfade eder.

BAŞKAN - Maddeyle ilgili söz isteği var.

AK Parti Grubu adına, Sakarya Milletvekili Sayın Recep Yıldırım. (AK Parti sıralarından alkışlar)

Süreniz 10 dakika Sayın Yıldırım.

Buyurun.

AK PARTİ GRUBU ADINA RECEP YILDIRIM (Sakarya) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 669 sıra sayılı Belediye Kanununun 3 üncü maddesi üzerinde, AK Parti Grubu adına söz almış bulunmaktayım; Yüce Heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kurulunca, 9.7.2004 tarihinde kabul edilen 5215 sayılı Belediye Kanununun 3, 14 ve geçici 4 üncü maddelerinin Türkiye Büyük Millet Meclisinde bir kez daha görüşülmesi için, Sayın Cumhurbaşkanımız tarafından, Anayasanın değişik 89 ve 104 üncü maddeleri uyarınca geri gönderilmiştir.

Belediye Kanununun 3 üncü maddesinin (a) bendinde, belediyenin, eski metindeki "Beldenin ve" kısmı Plan ve Bütçe Komisyonu tarafından kaldırılarak "Belde sakinlerinin mahallî müşterek nitelikteki ihtiyaçlarını karşılamak üzere kurulan ve karar organı seçmenler tarafından seçilerek oluşturulan, idarî ve malî özerkliğe sahip kamu tüzel kişisi" biçiminde tanımlanmaktadır.

Ülkemizde, belediyeler, mahallî idare özerkliğinin gerektirdiği bağımsız karar alma, açıklık ve katılımı sağlama mekanizmalarına sahip olmadıklarından, demokratik nitelikleri zayıf olan kurumlardır.

Anayasamızın 127 nci maddesinde, mahallî müşterek ihtiyaçların mahallî idarelerce karşılanacağı hükme bağlanmasına rağmen, yasal düzenlemelerde bugüne kadar bu ilkeye yeterince uyulduğunu söylemek mümkün değildir.

Belediyelerimiz, yerel kamu hizmetleri alanında genel olarak yetkili değillerdir ve gelirleri de bu görevleri karşılayamamaktadır. Belediyenin tanımında geçen "idarî ve malî özerklik" kavramı sınırsız bir özerkliği kapsamamaktadır. Belediyelerin, bu maddeyle, Anayasa ve diğer kanunlarda öngörülen esas ve sınırlar çerçevesinde, mahallî müşterek ihtiyaçların karşılanması konusunda karar organının alacağı kararla harekete geçebilen, harcama yapabilen, borçlanabilen, her türlü hukukî ehliyete sahip bir kamu tüzelkişisi olduğundan hiçbir kuşku yoktur.

İdarî ve malî özerkliği, Anayasanın ilgili maddesinde düzenlenen "idarenin bütünlüğü" ilkesini ortadan kaldıracak veya zayıflatacak şekilde yorumlamak mümkün değildir.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Belediye Kanununda getirilen yeni düzenlemelerden en önemlisi, belediyelerin... Kısaca, belediyelerin görevleriyle ilgili yapılan değişikliklerden bazı maddeleri burada arz etmek istiyorum. Konu olan 3 üncü maddede "beldenin ve" ibaresi ortadan kaldırılarak, diğer kısımlar aynı şekilde korunmuştur. Benden sonra söz alacak Konya Milletvekilimiz Halil Ürün Beyefendi, geniş açıklamalarda bulunacaktır; ama, ben, burada, belediye kanunlarının getirmiş olduğu başlıkları, yenilikleri kısaca arz etmek istiyorum.

Büyükşehir Belediyeleri Kanunu, Belediye Kanunu, İl Özel İdareleri Kanunu ve kamunun yeniden yapılanmasına dair kanun, hepsi birlikte, bu Meclisten çıkarılmıştı. Biliyorsunuz, Büyükşehir Belediyeleri Kanunu, Sayın Cumhurbaşkanımız tarafından onaylanarak yürürlüğe girmiştir. Bu kanunlar, bir zincirin halkaları gibidir, birbirini tamamlar. Ancak, Büyükşehir Belediyeleri Kanunundan sonra, yaklaşık beş ay gibi bir sürede belediyelerimizin umutla bekledikleri Belediye Kanunu da, inşallah, bugün yasalaşır ve Cumhurbaşkanımızın tasdikiyle yürürlüğe girer.

Gezdiğimiz yerlerde, güneydoğu, doğu ve batı bölgelerinde, belediyelerimiz, farklı yaklaşımlarla, bu kanunun gelirler düzeyinin de çıkarılmasıyla, yani, "Belediye Gelirleri Kanunu" ve "Köy Kanunu"nun çıkarılmasıyla yerinden yönetimin hayata geçirilmesini şiddetle, içtenlikle beklemektedirler. Tabiî, çıkarılan kanunlarla belli yetkiler artırılıyor, belli bölgeler büyükşehir belediyelerinin kapsamı içerisine alınıyor, bunların yerine getirilmesi için en büyük imkân olan yasalar tamamen tatbik edilmiş oluyor; ama, parasız hiçbir şeyin olması mümkün değildir. Bunun için, geçen hafta, Adıyaman ve Diyarbakır İllerinde yerel yönetimler toplantısına katıldım; oradaki belediyelerimizin istek ve arzuları daha başka. Orada, bütün, kendi makam araçlarını kendi ihtiyaçlarının dışındaki bütün işlerde, kendi yöresinin dışındaki insanların da ihtiyaçlarının karşılanması için... Şiddetle, maddî imkân ve olanakların sağlanması istenmektedir. Bunları gözardı etmemiz mümkün değildir.

Değerli arkadaşlar, Belediye Kanunuyla, belediyenin kuruluşu ve sınırlarıyla ilgili yenilikler getirilmiştir. Daha önceden, nüfusu 2 000 olan yerleşim birimlerinde belediye kurulabiliyordu; yeni yasayla, nüfusu 5 000 olan yerleşim birimlerinin ancak belediye olabileceği hükme bağlanmıştır. Belediye sınırlarının tespiti basitleştirilmiştir. Daha sonra, belediyelerin birleşme ve ayrılma usulleri basitleştirilmiştir. Mahalle kurulması kolaylaştırılmıştır.

Bunun dışında, belediyelerin görev, yetki ve sorumlulukları artırılmıştır. Bunlarla ilgili en önemli sorun,  burada, benim... Diğer detaylara fazla girmek istemiyorum; ancak, 14 üncü maddede de genişçe mütalaa edilecek hüküm var. Bu hüküm içerisinde, belediyenin görev ve sorumlulukları sayılmış ve belediyeler, öncelikle, imar, su ve kanalizasyon, ulaşım gibi kentsel altyapı ve çevre sorunlarının yanında -yeni getirdiğimiz yeniliklerden en önemlisi-  okulöncesi eğitim kurumları açabilir, devlete ait her derecedeki okul binalarının inşaatı ile bakım ve onarımını yapabilir veya yaptırabilir şeklinde ifade edilmiştir; diğer detaylarına fazla girmiyorum. Burada, her belediye, kendi bölgesindeki kamu kurum ve kuruluşlarına destek olmak, yardımcı olmak mecburiyetindedir. Bu, daha önceden, yasalarla sınırlandırılmadığı, belirtilmediği için, her belediye başkanımız bunlarda sıkıntıya girmiştir, teftişlerde, mutlaka, kendilerine zimmet çıkmıştır. Mesela, ben, kendi bölgemde, üç dönem belediye başkanlığı yaptığım dönemde karşılaştığım bir olayı anlatayım: Bir ilköğretim okulunun arsasının alınmasıyla ilgili, 1989 yılında, belediye encümeni kararıyla arsa alımına 5 000 000 lira verilmiş; daha sonra, yapılan teftişte zimmet çıkmış ve bu paranın ilgili belediye başkanından tahsil edilmesi cihetine gidilmiş; ancak, belediye başkanı ölmesine rağmen, bu vârislerinden alınacağı için, biz, arkadaşlarla kendi aramızda para toplayarak, ölen belediye başkanı arkadaşımızın bu borcundan, zimmetinden kurtulmasına vesile olmuşuzdur; yani, bunlar çok basit mesele; dolayısıyla, bir belediye başkanı, o yöredeki insanların doğumundan ölümüne kadar, hatta ölümünden sonra da bütün işlerini yapmakla mükellef olduğundan, bu gibi düzenlemelerin inşallah daha güzel şekilde, noksanlarıyla birlikte, bundan sonra yapacağımız değişikliklerde kaldırılarak, belediyelerimizce halkımıza daha iyi hizmet verilebilmesini temenni ediyor, bu kanunun bugün yasalaşarak, diğer kanunlarla birlikte belediyelerimize ve halkımıza hayırlı olmasını diliyor, hepinizi, hürmetle ve muhabbetle selamlıyorum.

Sağ olun, var olun. (AK Parti sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyoruz Sayın Yıldırım.

İkinci söz isteği, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına ve şahsı adına Ankara Milletvekili Sayın Yakup Kepenek'in.

Sayın Kepenek, sürenizi birleştiriyorum; buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)

CHP GRUBU ADINA YAKUP KEPENEK (Ankara) - Sayın Başkan, değerli bakanlar, değerli milletvekilleri ve belediyeci olsun olmasın bizi izleyenler; görüşmekte olduğumuz Belediye Yasasının 3 üncü maddesine ilişkin olarak Sayın Cumhurbaşkanımızın yapılmasını istediği değişiklik, belde halkı ile belde ayırımının ortadan kaldırılmasına yönelik ve Anayasanın 126 ncı ve 127 nci maddeleri bağlamında yeni bir yasal düzenleme isteğinden kaynaklanmaktadır.

Komisyon, yaptığı düzenlemeyle, bu isteği bir ölçüde yerine getirmiştir denilebilir. Burada belediye tanımlanırken "beldenin ve" sözcüklerini çıkarmış, böylelikle "belde halkı" yanında "belde hizmetleri" ayırımına uyulmaya çalışılmıştır. Bununla birlikte, bu düzenlemenin, konunun salt yasal düzenleme olarak ne ölçüde yeterli olacağı ayrıca tartışılabilir, tartışma konusudur.

Değerli arkadaşlar, burada asıl sorun, belediyenin tanımı konusudur. Yasanın görüşülmesi sırasında iktidarımızın, hükümetimizin belediye tanımı ile -bu yasayla yapılan belediye tanımı ile- yerellik, yerel yönetim, yerel güçler anlayışının çelişkili olduğunu, uyumsuz olduğunu, belde halkı ya da belediye halkının sorunlarına sahip çıkmasının yollarını açmadığını vurgulamıştım. Bu durumu yeniden dikkatinize sunmak istiyorum.

Değerli arkadaşlar, ülkemiz, çok fazla içgöç olayıyla karşı karşıyadır. Ankaralının ben Ankaralıyım demesi, İstanbullunun ben İstanbulluyum demesi, yalnız ve ancak, bu ve benzeri yerleşim birimlerinde, oraya gelen insanların, kendi yerel kültürlerini korumakla birlikte, aynı zamanda kendilerini, yerleşim yerlerinin, bulundukları beldenin, bulundukları yerin birer sahibi olarak görmeleriyle olanaklıdır, mümkündür. Ankaralı, önce mahallesinden başlayarak, Ankara'nın, mahallesinin sorunlarına sahip çıkmalı, onları özümsemeli, onlarla, mahallenin sorunlarıyla iç içe olmalıdır. Ancak böylelikle, beldenin ortak nitelikteki her türlü görev ve hizmeti birlikte görülebilir. Bu yolladır ki, birey, kişi, kendi beldesinin sorunlarını özümser, onlarla iç içe gelir, onlarla birlikte yaşar, yöresinin sorunlarını, beldesinin sorunlarını, mahallesinin sorunlarını kendi sorunu yapar, onları içselleştirir ve sonuna kadar onların savunucusu olur, onları sahiplenir, onları benimser. Yerel yönetim anlayışının ya da yönetimin yerelleşmesinin temelindeki ana neden budur.

Oysa, bu Belediye Yasasıyla getirilen anlayış -biraz sonra örnekleriyle söyleyeceğim gibi- hiç de, bu temel ilkeye, bireyin önce kendi mahallesinden başlayarak, kendi sorunlarına sahip çıkması, onları özümsemesi ilkesine uymamaktadır. Yerel yönetim, demokrat olmanın, yönetime katılmanın birinci yeridir, başlangıç yeridir. Bu yolladır ki birey, önce yöresine sahip çıkar, sonra ülkesine sahip çıkar, evrenselleşir, küresel sorunlara sahip çıkar, çevre sorunlarına sahip çıkar. Bunu sağlamanın yolu, yerel düzeyde, mahalle düzeyinde katılımla olur. Üzülerek belirteyim ki, Belediye Yasamız, bu olanağı yöre halkına vermemektedir. Bu madde çerçevesinde söyleyeceklerim bunlar.

Değerli arkadaşlar, Anayasamızın ünlü bir düzenlemesi var. Anayasamızda deniliyor ki: "Kıyılardan yararlanma, ancak kamu yararı varsa olur" Şimdi, ben buradan soruyorum veya tartışılmasını çok istiyorum: Türkiye'nin 8 333 kilometre uzunluğundaki kıyıları ne ölçüde kamu yararı için kullanılmaktadır, kamu yararına hizmet vermektedir? Bu 8 333 kilometrelik kıyı şeridinin -hangi oranda, ne ölçüde- Anayasada yazılan kamu yararı yönünde kullanıldığı burada söylenebilir mi; bunu söyleme olanağı yok.

Değerli arkadaşlar, burada, yerellikle, yerel yönetim anlayışı ile bizim yasamız arasındaki çelişkiyi sergileyen ve yakın günlerde yaşadığımız somut bir olaydan söz etmek istiyorum. Bu olay, Karadeniz ikili yoluyla ilgilidir. Şimdi, İngilizcesini bırakalım, duble yol falan demeyelim de, şunun adına Türkçesiyle "ikili yol" diyelim, onu öneriyorum. Karadeniz kıyı şeridinde halk denizle iç içe yaşar. Deniz, o yörede, yalnız geçim kaynağı değildir, bir yaşam biçimidir. Yine, bilirsiniz, o yörede belediyeler 5-10 kilometre arayla dizilmişlerdir.

Bu ikili yolun proje aşamasında, ihale aşamasında, yapım aşamalarında çok sayıda yanlışlık, eksiklik, kayıplar ve benzerlerinin olduğu bilinmektedir. Bu konu, ayrıca Yüce Meclisin gündeminde tutulmalı ve ayrıca değerlendirilmelidir. Ben, o noktaya girmeyeceğim; ancak, bu yolun yapımında sıra kentlere, kasabalara geldiğinde, çok ilginç, çok önemli bir tartışma sürüp gitmektedir. Tartışma şudur: İkili yol kentin içinden mi geçsin yoksa Karadeniz'e göre biraz daha güneyden, dağlık araziden mi geçsin; tartışma budur.

Çok üzülerek belirteyim ki, Doğru Karadeniz kıyı şeridinin pek çok ilçesinde yol, kıyı şeridinin üzerinden geçirilmekte, çoğu yerde deniz doldurularak bu iş yapılmakta ve burada iki büyük yıkım söz konusu olmaktadır. Bunlardan birincisi, halk ile onun yaşamının bir parçası olan deniz arasına koca bir duvar örülmektedir; yöre halkı buna "Berlin Duvarı" diyor. Bir başka önemli kayıp var; böylelikle, çevre koruması dediğimiz yönde herhangi bir şey yapılamıyor; daha doğrusu, çevre yıkılıyor, balık nesilleri tüketiliyor. Karadeniz'i bilen bilir, bu yolların ileride ne ölçüde dayanıklı olacağı da ayrıca mühendislerin tartışacağı bir konudur; ancak, bu çerçevede iki örnek vermek istiyorum. Bunlardan bir tanesi Ardeşen İlçesiyle ilgilidir, öbürü Arhavi İlçesiyle ilgilidir. Ardeşen İlçesinde, yolun güneyden geçmesi yönünde, eski Çevre Bakanımız, eski belediye başkanımız Sayın Sütlüoğlu'nun, şimdiki belediye başkanımızın -AK Partilidir- halkın ve sivil toplum kuruluşlarının bütün istemlerine, taleplerine karşılık, Sayın Başbakanımız, bu yaz Rize'ye gelerek, kentin güneyinden geçecek yolun çok masraflı olacağı gerekçesiyle, yolun Ardeşen'in kıyısından geçmesi yönünde emir vermişlerdir, emir buyurulmuştur.

Değerli arkadaşlar, yerelliği savunacaksınız, yerellik için yasal düzenleme yapacaksınız, her şeyi yapacaksınız; ama, sıra uygulamaya geldiği vakit, ne belediye başkanını ne halkı ne de oradaki insanları dinleyeceksiniz. Bu, büyük bir çelişkidir.

Burada bir şey daha var. Kamu yararı dedik, kamu çıkarı dedik. Ekonomide, iktisatta, kamu yararını ölçmek kolay olmasa da, bunun değişik yolları, yöntemleri vardır. Önce, şunu söyleyeyim: Kamu yararı, yalnız bugünkü dolar fiyatıyla ölçülmez. Ardeşen'in güneyinden geçecek bir yolun maliyeti, diyelim 100 000 000 dolar daha fazla olacak, bunu ödemem mantığıyla o yol öbür tarafta yapılamaz. Neden yapılamaz; çünkü, bu, yarınki nesilleri, o ilçenin geleceğini tehlikeye atmak olur, hesaba katmamak olur. Kamu yararı, güncel hesaplarla bir yana itilecek bir konu değildir. Dolayısıyla, önce bu noktanın altını çizeyim. Arhavi'ye geleceğim, yalnız başka bir şeyin daha altını çizeyim.

Değerli arkadaşlar, Karadeniz otoyolunun, taa başından başlayarak günümüze kadar -başta da söyledim- ne ölçüde ekonomik ve teknik olarak sağlıklı yapılmakta olduğunun ayrıca incelenmesi, eğer bir maliyet, yarar, fayda çözümlemesi yapılacaksa, bunun bütünüyle yapılması gerekir diye düşünüyorum.

Değerli arkadaşlar, Arhavi'de başka bir facia yaşanıyor. Arhavi'de, belediye başkanlığı, yargıdan, yolun güneyden geçmesi yönünde karar çıkarıyor ve bu kararı uygulamaya koyuyor, yolu mühürlüyor. Ama, ne oluyor biliyor musunuz; yürütmeyi durdurma ve benzeri kararlarla, oradaki yerel yöneticiler baskı altına alınarak, belediye meclisi üyeleri, savcılar, kaymakamlar ve benzerleri baskı altına alınarak -çevre için söylüyorum- ve başka bir şey yapılarak, sözümona, yolun gözergâhı "ripaj" dedikleri bir yöntemle kaydırılarak, değiştirilerek, yol inşaatı devam ediyor. Şimdi, orada, bir yargıyı dinlememe var, bir baskı olayı var ve yolun kentin güneyinden geçmesi amacıyla hazırlanan teknik raporlar, ekonomik raporlar bir yana itilmekte, dikkate alınmamaktadır.

Değerli arkadaşlar, bu uygulama, hükümetimizin, yereli güçlendirme, yerele değer verme, halkın çıkarlarını gözetme, yerelden başlayarak yönetimi yeniden düzenleme... Hani, kamu yönetiminin yeniden yapılandırılmasının ana gerekçesi yerel yönetimi güçlendirmek değil mi. Şimdi, Ardeşen ve Arhavi'de -başka ilçeleri de sayabilirim- yapılan uygulama, yereli güçlendirme anlamına gelmiyor. Tam tersine, yerel istekleri, yerel talepleri baskı altında tutmak, sindirmek, susturmak, yetkisiz bırakmak anlamına geliyor. Bu yanlıştır. Bu yanlış, yasal düzenlemelere de yansıyor ve sonuçta, hiç birimizin benimsemeyeceği sonuçlar çıkıyor.

Doğru dürüst bir inceleme şunu da gösterir değerli arkadaşlarım: Bu yol inşaatı -bu noktayı ileride bir başka vesileyle açıklayacağım- kamunun yararını değil, özel çıkarları korumak için "S" gibi olmaktadır, eğri büğrü olmaktadır. Şunu demek istiyorum: Ucuza gelecek gerekçesiyle, Karadeniz kıyılarının katledilmesi önlenmelidir. Yine, şunu tekrar edeyim: Belediyelerimizin -son günlerde Kadıköy'de ve başka yerlerde yaşanıyor- kendi kıyılarına sahip çıkmasında, başta hükümetimiz olmak üzere, hepimizin yardımcı olması gerekiyor; yöre halkının kendi sorunlarına sahip çıkması durumunda, onlara destek vermek gerekiyor.

Bu anlayışla, yasanın yeni biçimiyle hayırlı uğurlu olmasını diliyorum, hepinize saygılar sunuyorum. (Alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyoruz Sayın Kepenek.

Madde üzerindeki konuşmalar tamamlanmıştır.

Hükümetin bir söz isteği yok.

3 üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.

Sayın milletvekilleri, 14 üncü maddeyi okutmadan önce, bir hususu Yüce Heyetinizin bilgilerine arz etmek istiyorum: Görüşmekte olduğumuz yasanın geçici 4 üncü maddesi ve geneli üzerindeki oylamalarda üçte 2 çoğunluk aranmaktadır. Bu nedenle, sayın milletvekillerimizin Genel Kurulda hazır bulunmaları uygun olur diye düşünüyorum ve bilgilerinize sunuyorum.

14 üncü maddeyi okutuyorum:

Belediyenin görev ve sorumlulukları

MADDE 14. - Belediye, mahallî müşterek nitelikte olmak şartıyla;

a) İmar, su ve kanalizasyon, ulaşım gibi kentsel alt yapı; coğrafî ve kent bilgi sistemleri; çevre ve çevre sağlığı, temizlik ve katı atık; zabıta, itfaiye, acil yardım, kurtarma ve ambulans; şehir içi trafik; defin ve mezarlıklar; ağaçlandırma, park ve yeşil alanlar; konut; kültür ve sanat, turizm ve tanıtım, gençlik ve spor; sosyal hizmet ve yardım, evlendirme, meslek ve beceri kazandırma; ekonomi ve ticaretin geliştirilmesi hizmetlerini yapar veya yaptırır. Büyükşehir belediyeleri ile nüfusu 50 000'i geçen belediyeler, kadınlar ve çocuklar için koruma evleri açar.

b) Okul öncesi eğitim kurumları açabilir; Devlete ait her derecedeki okul binalarının inşaatı ile bakım ve onarımını yapabilir veya yaptırabilir, her türlü araç, gereç ve malzeme ihtiyaçlarını karşılayabilir; sağlıkla ilgili her türlü tesisi açabilir ve işletebilir; kültür ve tabiat varlıkları ile tarihî dokunun ve kent tarihi bakımından önem taşıyan mekânların ve işlevlerinin korunmasını sağlayabilir, bu amaçla bakım ve onarımını yapabilir, korunması mümkün olmayanları aslına uygun olarak yeniden inşa edebilir.

Belediye, kanunlarla başka bir kamu kurum ve kuruluşuna verilmeyen mahallî müşterek nitelikteki diğer görev ve hizmetleri de yapar veya yaptırır.

Hizmetlerin yerine getirilmesinde öncelik sırası, belediyenin malî durumu ve hizmetin ivediliği dikkate alınarak belirlenir.

Belediye hizmetleri, vatandaşlara en yakın yerlerde ve en uygun yöntemlerle sunulur. Hizmet sunumunda özürlü, yaşlı, düşkün ve dar gelirlilerin durumuna uygun yöntemler uygulanır.

Belediyenin görev, sorumluluk ve yetki alanı, belediye sınırlarını kapsar.

Belediye meclisinin kararı ile mücavir alanlara da belediye hizmetleri götürülebilir.

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, madde üzerindeki görüşmelere geçmeden önce, biraz önce, geçici madde 4 ve genelinin oylanmasında, zühulen "üçte 2 çoğunluk aranır" diye bir ifade kullandım; bunu düzeltiyorum; beşte 3 çoğunluk aranır ve bunun karşılığı 330. Bu düzeltmeyi de yapmış oluyorum.

Şimdi, madde üzerinde, AK Parti Grubu adına, Konya Milletvekili Sayın Halil Ürün; buyurun efendim. (AK Parti sıralarından alkışlar)

Sayın Ürün, sizin şahsınız adına da söz isteğiniz var; sürenizi birleştiriyorum.

Süreniz 15 dakikadır.

AK PARTİ GRUBU ADINA HALİL ÜRÜN (Konya) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 5215 sayılı Belediye Kanununun Sayın Cumhurbaşkanımızca Meclise tekrar görüşülmek üzere iade edilmesi hususunda, üç ayrı madde üzerinde değişiklik veya itiraz hususları dile gelmiştir. Yazılı olarak gelen bu hususlar incelendikten sonra, bunlar üzerinde tashihler yapılmıştır. 14 üncü madde üzerinde de, tashihler yapılmış ve huzurunuza gelmiştir. 14 üncü madde üzerine, şahsım ve AK Parti Grubu adına söz almış bulunuyorum; Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.

Hükümetimiz, yerel yönetimler reformunu en önemli ve öncelikli görev bilerek, Belediye, İl Özel İdaresi, Büyükşehir Belediyeleri ve Kamu Yönetimi Temel Kanunu Tasarılarını hazırlamış ve Meclise sunmuştur. Bu dört kanun Meclisimizce kabul edilmiş, ancak, Büyükşehir Belediyeleri Kanunu Sayın Cumhurbaşkanımız tarafından onaylanarak yürürlüğe girmiştir. Kalan üç kanundan şimdi Belediyeler Kanununu görüşüyoruz, müzakere ediyoruz ve bugün, muhtemelen, inanıyorum ki, Meclisimizde kabul edilecek ve inşallah, Sayın Cumhurbaşkanımız tarafından da onaylanarak, bütün belediyelerin, hem muhalefetin hem iktidarın mensubu olan belediyelerimizin tamamının çok arzuyla bekledikleri bu kanun çıkarılmış ve yürürlüğe böylece girmiş olacaktır.

Değerli Başkanım, değerli milletvekillerim; burada 14 üncü maddede itiraz edilen, Sayın Cumhurbaşkanımızın itiraz ettiği, birinci fıkradır. Birinci fıkradaki itirazı aynen okuyorum: "Kanunun 14 üncü maddesinin birinci fıkrasında, belediyenin görev ve sorumlulukları genel ve soyut olarak belirtilmiştir. Bu fıkraya göre belediyelere, kanunlarla 'münhasıran' -münhasıran tabiri biraz vurgulu olarak ifade ediliyor- başka bir kamu kurum ve kuruluşuna verilmeyen mahallî müşterek nitelikteki hizmetleri yapmak ya da yaptırmak, gerekli kararları almak, uygulamak ve denetlemek görevi verilmiştir. Böylece belediyeler, kamu hizmetlerinin görülmesi -yine vurgu yapılarak- yönünden 'genel görevli' kılınmıştır."

Şimdi, burada, yapılan değişiklikle "münhasıran" sözcüğüyle, merkezî yönetimin Anayasada tarifini bulan görev ve yetki alanının daha da daraltıldığı, buna karşılık belediyelerin görev ve yetki alanının genişletildiği ifade edilmiştir, deniliyor.

Bu itiraz da haklı bulunmuş ve Grubumuz, komisyonlardan da geçtiği şekliyle "münhasıran" kelimesinin yer aldığı ilk fıkrayı kanun metninden çıkarmıştır.

BAŞKAN - Sayın Ürün, bir dakikanızı rica edeyim.

Sayın milletvekilleri, şu anda kürsüde olan sayın hatibi, ben, dinlemekte zorlanıyorum. Özellikle Bakanlar Kurulu bölümünde çok fazla gürültü oluyor. Arkadaşlarımızdan rica ediyorum, hatibi sükûnetle dinleyelim.

Buyurun Sayın Ürün.

HALİL ÜRÜN (Devamla) - Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; Belediye Kanununu çıkarmamızdaki gerekçeleri de kısaca sizlerle paylaşmak istiyorum.

Ülkemizde Fransız örneğinden etkilenen ilk belediye idaresi, Osmanlı taşra yönetiminin merkeziyetçi yapısına uygun olarak, İstanbul'da 1854 yılında kurulmuştur. Geçen süre içerisinde belediyelerle ilgili çok sayıda düzenleme çalışmaları yapılmışsa da, en kapsamlısı, cumhuriyetin kuruluşundan sonra 1930 yılında çıkarılan 1580 sayılı Belediye Kanunu olmuştur. Dönemine göre çok ciddî ve içi dolu olan bu kanun, zaman içerisinde, günün değişen şartlarına göre, mahallî ihtiyaçlara, mahallinde seri, verimli, etkili, katılımcı, kaliteli, ekonomik çözümler üretecek şekilde değiştirilecek yerde, maalesef, âdeta budanmış, katı merkeziyetçi, popülist, rekabet şartlarından uzak, statükocu bir yapıya dönüştürülmüştür. Kimi zaman, ilk hali aranır olmuştur bu kanunun.

Dolayısıyla, mahallî müşterek ihtiyaçlara mahallinde çözüm getirecek yönde değil de, çözümleri merkeze taşıması yönünde değişikliğe uğraması, 5215 sayılı, mevcut, şu anda görüşmekte olduğumuz, 3 maddesini görüşmekte olduğumuz Belediye Kanununu; yani, bu kanunun değişikliğiyle birlikte gelecek olan imkânlardan ülkemizin bütün belediyelerini ve ülke insanımızı mahrum bırakmıştır bu temel kanun, 1580 sayılı Kanundaki değişiklikler.

Değerli milletvekilleri, yerel hizmetlerin, merkezî yönetimin âdeta taşra uzantıları olan yöneticilerce yapılması yerine, doğrudan, seçilmiş mahallî idarelerce ve belediyelerce yerine getirilmesi halkımızın da talebidir. Şu anda Türkiye'de mevcut 3 215 tane belediyenin toplam 1 780 küsuru -devamlı katılımlar var; sayısal bazda eğer ifade edecek olursak yüzde 56, yüzde 57'ye tekabül ediyor- temsil ettiğim gruba, AK Parti Grubuna, bizim partimize mensup; ama, bunun dışında diğerleri muhalefete ait belediyelerdir. Dolayısıyla, biz bu kanunu çıkarmakla, merkezde yer aldığımız halde bize ait yetkileri, AK Parti Hükümetine ait olan yetkileri, taşradaki ve Anadolu'daki hem muhalefet hem iktidar belediyelerince paylaşmak istiyoruz. Dolayısıyla, burada, çok haklı bir durumda, hem muhalefet belediyeleri bundan istifade edecek hem iktidar belediyeleri bu paylaşımdan istifade edecek ve bir yarış doğacak, daha verimli, daha üretken, daha kaliteli, daha hızlı, seri hizmet verme imkânları orta yere çıkmış olacaktır ve elbette, bundan, muhalefet de payını almış olacaktır; merkezî yönetimin birtakım yetkilerini, muhalefet de, belediyeleri aracılığıyla, yerel yönetimleri aracılığıyla paylaşmış olacaktır. Bundan dolayı da, ben, muhalefet milletvekillerimizin de bu kanuna olumlu baktıklarını, bakacaklarını düşünüyorum. Nitekim, biraz önceki maddede de bu olumlu bakışlarını gördük; kendilerine huzurlarınızda teşekkür ediyorum.

Değerli arkadaşlar, bizim, genel anlamda yapısal değişiklik ihtiyacını, demokratikleşme, yerelleşme ve sivilleşme ekseninde gerçekleştirme mecburiyetimiz var. Biz, bu kanun çıktıktan sonra, bu kanunda, artık, hiçbir değişiklik olmaz demiyoruz; mutlaka, günün değişen şartlarına göre, ihtiyaçlara binaen, dünyanın değişen şartlarına binaen bazı değişiklikler yine olacaktır. Biz, bu değişiklikleri de elbette buraya getireceğiz; Yüce Meclisimizde sizlerle paylaşıp, değişikliklere ait düzenlemeleri  çıkaracağız.

 Huzurlarınızda grup adına yaptığım daha önceki konuşmamda yer almayan, bu kanunla getirilecek olan yenilikler nelerdir, bunları da sizlerle paylaşmak istiyorum. Evvela, belediye kuruluş ve sınırlarıyla ilgili bu kanunun muhtevasındaki değişiklikler nelerdir; bunları, kısaca ifade etmek istiyorum.

Belediye hizmetlerinin daha etkili ve verimli olması için, belediye kurulmasında uygulanan nüfus şartı 2 000'den, 5 000'e çıkarılmıştır; dolayısıyla, siyasal amaçlı olarak, ben kendi yöremdeki falanca köyü belediye yapacağım, falanca yerleşim birimini belediye yapacağım şeklindeki, uluorta, birtakım popülist yaklaşımlar artık son bulmuştur AK Partinin iktidarlığıyla.

Belediye sınırlarının tespiti basitleştirilmiştir. Yeni düzenlemeyle, belediye sınırları, belediye meclisinin kararı ve valinin onayıyla kesinleşmektedir. Beldelerde birleşme ve ayrılma esas ve usulleri basitleştirilmiştir. Mahalle kurulması kolaylaştırılmış, mahalle ve muhtarlığın ihtiyaçlarının belediyelerce karşılanması öngörülmüştür. Keza, belde ismi değiştirilmesi kolaylaştırılmıştır. Belde adının, belediye meclisi üye tamsayısının 3/4 çoğunluğunun kararı, valinin görüşü ve İçişleri Bakanlığının onayıyla değiştirilmesi imkânı getirilmiştir. Eskiden istenilen Danıştay görüşü ve Bakanlar Kurulu kararı kaldırılmış, daha da basit hale getirilmiştir.

Nüfusu 2 000'den aşağı düşen belediyelerin tüzelkişiliğinin, Danıştayın görüşü alınarak İçişleri Bakanlığının teklifi üzerine müşterek kararnameyle sona erdirilmesi imkânı getirilmiştir.

Şimdi, bir de, belediyelerin görev, yetki ve sorumlulukları üzerine yapılan değişiklikleri sizlere ifade etmek istiyorum. Belediyelerin görev ve yetkileri tek tek sayılmak yerine, alanları sayılarak, mahallî müşterek nitelikteki her türlü görev ve hizmetin belediyelerce yapılması esası benimsenmiştir.

Belediye meclisi toplantılarına üniversiteler, sendikalar ve mahalle muhtarları oy hakkı olmadan katılabileceklerdir. Belediye meclisinin her ay toplanabilmesi imkânı getirildiğinden, eskiden yapılan olağan ve olağanüstü toplantı sistemine son verilmiştir. Keza, meclis kararlarının mülkî makamlarca tasdiki usulü kaldırılmıştır.

Bütün bunlar, yerinden yönetim ilkelerinin, bizim iktidarımız döneminde nasıl benimsendiğinin ve değişen dünya şartlarının hayata nasıl hâkim hale getirildiğinin en açık delilleridir.

Meclis kararlarında, yine, ihtisas komisyonları toplantısında, sivil toplum örgütlerinin görüşlerinin alınması sağlanmıştır.

Nüfusu 10 000'in üstündeki belediyelerde, bir önceki yıl hesabının teftişi için denetim komisyonu kurulması esası getirilmiştir.

Nüfusu 50 000'in üzerinde olan belediyelerin, kadın sığınmaevleri açmaları zorunlu hale getirilmiştir. Yani, bugün, Türkiye'nin en büyük yaralarından birisi de budur. Biz, esas itibariyle, nüfusu çok büyük olan yerleşim birimlerinde, merkezlerinde bu derdin daha çok olduğunu dikkate alarak, nüfusu 50 000'in üzerinde olan yerlerde, bu kanunla böyle bir zorunluluk getirmiş olduk.

Belediye encümeniyle ilgili yenilikler: Belediye encümen üyelerinin ödenekleri katsayı esasına bağlanmıştır; katsayı arttıkça ödenekler de artırılmış olacaktır.

Belediye başkanıyla ilgili yenilikler: Belediye başkanının düşürülmesi halinde, bir sonraki seçimde aday olmaması ve profesyonel spor klüplerinde başkanlık ve yöneticilik yapmaması kuralı getirilmiştir. Belediye başkanı iki görevi yürütemez. Kendisi, yine, desteğini bir şekilde devam ettirsin meşru zeminde; ama, başkanlık sıfatını burada kullanması doğru değil.

Belediye başkanının görev yetkileri yeniden düzenlenmiştir. Başkanvekili seçimi, yetkileri ve ödenekleri yeniden düzenlenmiştir. Belediyelerin stratejik plan ve çalışma programı yapması esası getirilmiş, konuyla ilgili sivil toplum kuruluşlarının katılımları sağlanmıştır. Yine, belediye başkanlığının boşalması halinde, başkanvekilliği seçiminin, en çok dört belediye meclisi toplantısında sonuçlandırılması esası getirilmiştir.

Belediye teşkilatı ve personeliyle ilgili yeniliklere gelince; belediyelerde standart kadro esası ve norm kadro usulü getirilmiştir. Mahallî hizmetlerin etkin ve esnek bir şekilde yürütülmesine imkân tanınmıştır. Belediye zabıtası ve itfaiye teşkilatıyla ilgili yeni düzenlemeler getirilmiştir. Meclislerde acil durum planlamasının yapılması esası getirilmiştir. Deprem, su baskını vesaire gibi tabiî afetlerde hazırlıklı olunması öngörülmektedir.

Belediyelerde yeni denetim usulü getirilmiştir. Denetim raporlarının kamuoyuna açıklanması öngörülmüş olup, içdenetim ve dışdenetim esası getirilerek, içdenetim kurumca, dışdenetim ise Sayıştayca yapılmaktadır.

Belediye gelirleriyle ilgili birtakım yenilikler yine getirilmiştir. Bununla ilgili olarak, zaten, belediye gelirleri yasası tasarısı hazırlanıp daha kapsamlı biçimde getirilecektir.

Burada, bazı başka hususlar daha var; ancak, ben, süreyi dikkate alarak sözlerimi toparlamak istiyorum.

Değerli milletvekilleri, bu kanun, gerçekten, bendenizin de başında bulunduğum, partimin yerel yönetimler biriminin tertip ettiği çeşitli toplantılarda dile getiriliyor; belediyelerimizin bir beklentisidir. Belediyelerimiz, zaten, yetkisi olmadığı halde, ancak, kanunlarla yasaklayıcı bir hüküm olmadığı halde, sağlıkla ilgili, eğitimle ilgili, sosyal hayatımızın çeşitli dallarıyla ilgili, altyapıyla ilgili birçok konuda bütçeyi kullanmaktadırlar; ama, bu yetki kendilerine verildiği takdirde, hem yetkiyle beraber verilecek olan kaynaklarla mahallinde bu hizmetlerin...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

HALİL ÜRÜN (Devamla) - Sayın Başkanım toparlıyorum.

BAŞKAN - Lütfen sözlerinizi tamamlayın.

HALİL ÜRÜN (Devamla) - Bu yetkilerin verilmesiyle birlikte, belediyelerimiz, binlerce kişinin Ankara'ya akın etmesine mâni olacaklardır, Ankara'da hak aramalarına mâni olacaklardır. Bu haklar mahallinde verilecektir, yerinde verilecektir ve dolayısıyla, işlerin daha süratli, daha katılımcı, daha şeffaf, daha seri bir şekilde ve kaliteli olarak yapılması imkânı gelmiş olacaktır. Değerli Anamuhalefet Partisi milletvekillerimizin de, bu hususta, değerlendirme yaparken böyle düşündüklerine inanıyorum.

Bu Kanunun geçmesi halinde, belediyelerimizin, ciddî yetkilere sahip olarak, ülkemize daha güzel hizmet vereceğine olan inancımı ifade ediyor, hepinize saygılar, sevgiler, muhabbetler sunuyor, kanun hayırlı, uğurlu olsun diyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyoruz Sayın Ürün.

Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına, İzmir Milletvekili Sayın Bülent Baratalı; buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)

Süreniz 10 dakikadır.

CHP GRUBU ADINA BÜLENT BARATALI (İzmir) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan Belediye Kanununun 14 üncü maddesiyle ilgili olarak Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına söz almış bulunuyorum; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Sayın Cumhurbaşkanımız, Anayasanın 89 ve 104 üncü maddeleri gereğince, kendisine verilen taliki veto yetkisini kullanarak, Belediye Kanununun 3 üncü, 14 üncü ve geçici 4 üncü maddelerinin Anayasanın 126 ve 127 nci maddelerine aykırı olduğunu belirtmiş ve yasayı, bir kez daha görüşülmek üzere, Millet Meclisine iade etmiştir. Plan ve Bütçe Komisyonunda yapılan görüşmeler sonucu, Sayın Cumhurbaşkanının 3 üncü maddedeki itirazları, endişeleri giderilmiştir. Hakikaten, belde, idarî teşkilatımız içinde merkezî idarenin bir alt organıdır; köy, belde, ilçe, il diye giden, merkezî idareye ait olan bir organdır. Bu nedenle, beldenin ihtiyaçlarını ancak merkezî idare karşılar, yani, genel ortak organ olan merkezî idare yapabilir. Bunun madde metninden çıkarılması doğru olmuştur. Ancak, 14 üncü maddedeki, başka bir idareye bırakılmayan malî müşterek ihtiyaçların tekrar malî müşterek organ olan belediyelere bırakılmasında Anayasaya aykırılık bizce devam etmektedir. Bu görüşümüzü, Plan ve Bütçe Komisyonunda tekrar karşı oy olarak belirttik; ancak, bu olamadı ve kanunla tekrar önümüze getirilmiş bulunuyor.

Değerli milletvekilleri, Kamu Malî Yönetimi ve Kontrol Kanunuyla başlayan, İl Özel İdaresi Kanunu ile Büyükşehir Belediyeleri Kanunu ve Belediyeler Kanunuyla devam eden bu alanın düzenlemesinde, Cumhuriyet Halk Partisi olarak sorumlu muhalefet anlayışı içinde bu kanunlara katkıda bulunmaya çalıştık, Anayasaya aykırılıkları belirttik; ancak, iktidar, Meclis üstünlüğünü kullanarak bizim yapmaya çalıştığımız bütün katkıları reddetti ve bizim muhalefet şerhlerimiz doğrultusunda da Sayın Cumhurbaşkanı, bütün bu kanunları, Büyükşehir Belediyeleri Kanunu hariç olmak üzere, geriye gönderdi. Biz, Cumhuriyet Halk Partisi olarak, sorumlu muhalefet anlayışı içinde, görüşlerimizi Plan ve Bütçe Komisyonunda belirttik ve burada da ben ifade etmeye çalışıyorum.

14 üncü maddenin bu haliyle geçirilmesi nedeniyle, tabiî, Cumhurbaşkanı kanunu yayımlayacaktır; ama, bu kanun Anayasa Mahkemesinden geri dönecektir ve kanunun yürürlüğü oldukça geç bir zamana ertelenecektir. Bu nedenle, bu fıkranın -biraz sonra önergemiz var, konuşacağız- madde metninden çıkarılması gerekmektedir. Bunu ifade etmeye çalışıyorum; çünkü, belediyeler, Anayasanın 127 nci maddesine göre, mahallî müşterek ihtiyaçlar için, belde halkının seçimle oluşturduğu organlardır, ancak mahallî ve müşterek ihtiyaçları karşılarlar. Oysa, merkezî idareler -biliyorsunuz, Anayasamız, yönetimi (düalist) ikili olarak düzenlemiştir- genel ortak ihtiyaçları karşılamak için kurulmuşlardır. Madde bu haliyle geçerse, genel ve ortak ihtiyaçları karşılayan bir idarenin yerini, mahallî ve müşterek ihtiyaçları karşılamak için kurulan belediyeler karşılayacaktır; bu da, Anayasaya aykırıdır. Bu konuda, biz, bu maddeye olumlu oy veremeyeceğimizi peşinen ifade etmek istiyorum.

Az önce Sayın Ürün'ü dinledim. Yeni Belediyeler Kanununu çok methederek,1580 sayılı Kanunun dönemini doldurduğunu ifade etti; ben, o görüşte değilim. 1580 sayılı Kanun, cumhuriyetimizin en demokratik, en katılımcı ve en şeffaf yasalarından birisidir, bugüne kadar idare etmiştir.

BAŞKAN - Sayın Baratalı, bir dakikanızı rica edeyim.

Sayın milletvekilleri, kürsüde konuşan sayın hatibi dinleyemiyorum; bazı arkadaşlarımız ayakta sohbet ediyorlar. Kendilerinden rica ediyorum, lütfen, otursunlar; herkes yerine otursun. Arka sıralardaki arkadaşlardan da rica ediyorum, herkes yerine otursun. Sayın idare amirlerimiz önce ayakta!..

Buyurun Sayın Baratalı.

BÜLENT BARATALI (Devamla) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Bu kanunun katılımcılığından bahsetti Sayın Ürün. Muhtarların ve sivil toplum örgütlerinin belediye faaliyetlerine katılmalarının olası olduğunu söyledi; ama, muhtarlar ve sivil toplum örgütleri, değerli milletvekilleri, belediye meclisi toplantılarına katılamazlar, fikir ileri süremezler, ancak çağırıldıkları halde ihtisas komisyonlarına katılabilirler. Bunun neresinde katılımcılık var, anlamak pek mümkün değildir!

Coğrafya ve konu olarak sınırlandırılmış olan bir yerel organın, bir genel organ olarak konuşlandırılması, buna, bu tür görevler verilmesinin -başta söylediğim gibi-Anayasaya aykırı olduğunu ifade etmek istiyorum.

İkili şekilde düzenlenen Türkiye'nin idarî yapısı için, Anayasanın 126 ncı ve 127 nci maddelerinde iki organ tarif edilmiştir. Bunlardan bir tanesi merkezî idaredir, diğeri ise yerel yönetimlerdir, yerinden yönetimlerdir. Şimdi, bunların bir kısmını Kamu Yönetimi Kanunu ve İl Özel İdaresi Kanunuyla yerinden yönetimlere devrediyoruz.

Değerli arkadaşlar, bir konuya dikkati çekmeye çalışıyorum. Sayın Ürün de belediyeci, ben de yirmiiki sene belediye başkanlığı yaptım. Bugüne kadar hiçbir belediye başkanının yetkili olmadığını "ben yetkili değilim" dediğini görmedim. Bakınız, burada bir yanlışlık yapılıyor. Evet, merkezî idarenin bazı görevleri, yani, genel ve ortak bir idarenin görevleri -doğrudur- yerinden yönetimlere, yerel yönetimlere devrediliyor; ama, hangisine devrediliyor; il özel idarelerine devrediliyor. İl özel idareleri ile belediyeler çok ayrı şey Sayın Ürün; yani, burada, Belediye Kanunu konuşuluyor. Onun için, bu kanunla, çok kısıtlı, imkânsızlıklar içerisinde çalışan belediyelerimize hiçbir şey getirilemiyor. Bu kanunla belediye personelinin hakları düzenlenmiyor, bu kanunla belediye gelirleri düzenlenmiyor; belediyeler, eski hamam eski tas, üstelik, bazı görevleri de kendilerine tekrar yüklüyoruz. O nedenle "yeni bir devrim yaptık, yenileştirdik, değiştirdik" demeyi, burada, doğru bulmuyorum. En devrimci kanunun 1580 sayılı Kanun olduğunu tekrar ifade ediyorum.

Şimdi, bu kanunla bazı belediyeleri de kapatıyoruz; nüfusu 2 000'den az olan yerlerin belediyelerini kapatacağız değerli milletvekilleri, 353 tane belediye kapatılacak. Peki, buralar ne olacak, bunların kazanılmış hakları ne olacak, bu insanlar tekrar eski yönetime mi dönecekler? Bakın, köy ile belediyeler arasında büyük farklar var; belediyeler bir demokrasi okulu...

SALİH GÜN (Kocaeli) - Kapatamazlar, kapatamazlar.

BÜLENT BARATALI (Devamla) - Eğer, bu kanun geçerse, Danıştayın da görüşünü alarak kapatacaklar Sayın Başkan. O nedenle, bu konu için "yenilikçi", "devrimci", "değişimci", "yeni bir düzenleme" demek çok doğru değil.

Bu kanun, aynı zamanda hak getirmeyen, müktesep hakları da ortadan kaldıran bir kanun olarak tarihe geçecektir; çünkü -buradan tekrar söylüyorum- bu kanunun geçmesiyle beraber, bir yıl içerisinde eğer nüfuslarını -nasıl yükseltirler bilemiyorum- yükseltemezlerse, 3 215 belediyeden 353'ü ortadan kaldırılacaktır. Bu, Anayasaya aykırıdır. Bunlar seçimle kurulmuşlardır, bunları kanunla kaldıramazsınız. Kaldırırsanız değerli arkadaşlar, tekrar, bu tasarruflar -yani, Bakanlar Kurulunun yaptığı bu tasarruflar- yine, yürütmeyi denetleyen Danıştaydan geri döner ve eski haline gelir.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bir kez daha söylemeye çalışıyorum; bu yasanın 14 üncü maddesiyle, mahallî ve müşterek ihtiyaçları gidermek için, merkezî idarenin görevleri belediyelere verilmiştir. Bu da, Sayın Cumhurbaşkanımızın iade gerekçesinde görüldüğü gibi, Anayasamızın 126 ve 127 nci maddelerine aykırıdır.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Baratalı, sözlerinizi tamamlayın.

Buyurun.

BÜLENT BARATALI (Devamla) - Sözlerimi selamlama cümlesiyle bitirmek istiyorum.

Bu vesileyle, sorumlu muhalefet anlayışımız gereği, yalnız 14 üncü maddede pürüz kalan ve başka kanunlarla verilmeyen yetkileri kullandırmaya çalışan Belediyeler Kanununu bu nedenle ertelemeyelim. Biraz sonra bir önerge vereceğiz; lütfen, önergemizi destekleyin. Bu fıkrayı madde metninden çıkararak, Sayın Ürün'ün ifadesiyle, belediyelerimizin, başkanlarımızın büyük bir coşkuyla, iştiyakla, heyecanla beklediği kanun yürürlüğe girsin.

Cumhuriyet Halk Partisi Grubu ve şahsım adına Sayın Başkanı ve sayın milletvekillerini saygılarımla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Baratalı.

Sayın milletvekilleri, 28 inci Birleşimin açılışında, çoğunluk sağlanamadığından, elektronik cihazla yoklama yaptık. Bu yoklama sırasında hazır bulunmayan arkadaşlarımız daha sonra Genel Kurulumuzu teşrif ettilerse, yok görünmemeleri bakımından birer pusula gönderirlerse, herhalde, iyi olur. Bunu da hatırlatmış oluyorum.

Şimdi, aynı madde üzerinde şahsı adına söz isteği var; Denizli Milletvekili Sayın Ümmet Kandoğan.

Sayın Kandoğan, süreniz 5 dakika.

ÜMMET KANDOĞAN (Denizli)- Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Belediye Kanununun 14 üncü maddesi üzerinde söz almış bulunuyorum; Yüce Heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Bu Kanun, 9.7.2004 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisinde görüşülmüş ve kanunlaşmıştı. O görüşmelerde de, bu kanunun ilgili maddeleri üzerinde çeşitli defalar söz aldım ve görüşlerimi ifade ettim; ancak, üzerinden dört ay geçtikten sonra, Mecliste, yeniden aynı kanunun görüşülüyor olması bizleri son derece üzüyor.

Meclisteki o konuşmalarımızda, bu kanunun çeşitli maddelerinin Anayasaya aykırı olduğunu, hem ben söyledim hem de Cumhuriyet Halk Partili milletvekilleri çok açık ve net bir şekilde söylediler. Özellikle, bu 14 üncü maddeyle ilgili olarak, Anayasanın 126 ncı ve 127 nci maddelerine aykırı olduğu ifade edildi. Ancak, o gün, hem ben hem CHP'li milletvekilleri bunları söylerken, AK Partili milletvekili arkadaşlarımızın, bu kanunun bu maddelerinin Anayasaya aykırı olduğunu söylediğimizde "nereden biliyorsunuz" şeklinde ifadeleri olmuştu. Ancak, gördük ki, dört ay sonra, maalesef, Mecliste aynı kanunu ve bizim itiraz ettiğimiz maddeleri yeniden görüşmek için buraya toplandık. Kamu yönetiminin ve kamu hizmetlerinin temel ilkeleri ve yeniden yapılandırılmasıyla ilgili kanunda da aynı gerekçeleri ileri sürdük "geliniz, bu Kanunun Anayasaya aykırı maddelerini yeniden gözden geçirelim, buradan kanunlaşmadan evvel bunları düzeltelim" şeklinde itirazlarımız oldu; ancak, bunlar da dinlenmemiştir.

Ne yazık ki -bunun altını çizerek söylüyorum- cumhuriyet tarihi boyunca, Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından kabul edilen 50 maddelik bir kanunun 22 maddesi, Cumhurbaşkanı tarafından, tekrar görüşülmek üzere Meclise iade edilmiştir. 22 dönem, Parlamentoda,  bir kanunun yarıya yakın maddesinin geri gönderilmesi meselesi, bir kez bile görülmemiştir ve maalesef, Cumhurbaşkanımız tarafından, bu, bu Meclise geri gönderilmiştir.

Şimdi, 14 üncü maddeyle ilgili olarak, AK Partili milletvekili arkadaşlarımız, çıktılar, burada konuştular "Cumhurbaşkanının geri gönderme gerekçelerini de gözönüne alarak, biz, bu kanunda düzenleme yaptık" dediler; ancak, şunun altını çizmek istiyorum: Bu kanunun geri gönderilme gerekçesinin Plan ve Bütçe Komisyonunca ve burada konuşan AK Partili milletvekillerimizce ciddî bir şekilde değerlendirilmediği inancındayım. Bu inanca nereden ulaştığımı sizlere anlatmak istiyorum.

Bakınız, Cumhurbaşkanımız geri gönderme gerekçesinde şöyle diyor: "Yapılan düzenlemeden kamu kurum ve kuruluşlarının görevli kılınması durumunda da belediyenin aynı alandaki görevinin sona ermediği..." Burası çok açık; yani "münhasıran" kelimesini madde metninden çıkarınca, Cumhurbaşkanının itiraz ettiği gerekçe ortadan kalkmıyor. Bunu nereden anlıyoruz; hemen devamında, Sayın Cumhurbaşkanı şöyle ifade ediyor: "Mühnasıran sözcüğüyle merkezî yönetimin görev ve yetki alanının daha da daraltıldığı..." Yani, madde metniyle bir daraltılmadan bahsediliyor, "münhasıran" sözcüğüyle bu daraltılma daha belirgin hale geliyor diyor Sayın Cumhurbaşkanı. Öyleyse, biz, bu metinden "münhasıran" sözcüğünü çıkarmakla, Sayın Cumhurbaşkanının itiraz ettiği gerekçeleri ortadan kaldıramıyoruz. Bunu çok açık ve net bir şekilde söylüyorum. Aynı kanun bu şekilde Meclisten geçecek olursa, Sayın Cumhurbaşkanı tarafından tekrar Meclise geri gönderilmesi kesinlikle söz konusudur. Bunu nereden çıkarıyorum; yine, Cumhurbaşkanımız şöyle diyor: "Bu nedenle, incelenen yasanın 14 üncü maddesi, Anayasanın 126 ve 127 nci maddelerindeki ilkelerle bağdaşmamaktadır."

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Kandoğan, lütfen konuşmanızı tamamlayınız.

ÜMMET KANDOĞAN (Devamla) - Bu son cümle, bu kanunun, bu maddesinin tümünün Anayasaya aykırı olduğunu ifade ediyor.

Sayın Halil Ürün Bey, buradan "münhasıran ile ilgili bölümü kaldırdık" dediler; ancak, o bölüm, baştan alınmış, madde metninin orta bölümüne yerleştirilmiş. Okuyorum: "Belediye, kanunlarla başka bir kamu kurum ve kuruluşuna verilmeyen mahallî müşterek nitelikteki diğer görev ve hizmetleri de yapar ve yaptırır." Sadece "münhasıran" kelimesi çıkmış, onun dışındaki bölüm, madde metninin içerisine aynen yerleştirilmiş. Demek ki, bu bölüm madde metninden çıkarılmamış.

Değerli milletvekilleri, ben, bu Kamu Yönetiminin Temel İlkeleri ve Yeniden Yapılandırılması Hakkında Kanunda, İl Özel İdaresi Kanununda ve belediyelerle ilgili kanunda bu hususların Anayasaya aykırı olduğunu ve bunların Sayın Cumhurbaşkanından geri döneceğini ve böylelikle, milletimiz için hayatî önemi haiz olan bu kanunların hayata geçirilmesinin zaman alacağını ifade etmiştim. Zaman beni haklı çıkardı. Eğer, o gün, bu şekildeki değerlendirmeler gözönüne alınmış olsaydı, belediyelerle ilgili kanun dört aydan beri yürürlükte olacaktı.

Kamu Yönetiminin Temel İlkeleri ve Yeniden Yapılandırılması Hakkında Kanun dört aydan beri yürürlükte olacaktı; ancak, bakınız, Kamu Yönetiminin Temel İlkeleri ve Yeniden Yapılandırılması Hakkında Kanun, hâlâ Meclisin gündemine getirilemedi, il özel idareleriyle ilgili kanun hâlâ Meclisin gündemine getirilemedi. Ben, yıllarca, bu kanunların çıkması özleminde, inancında olan birisiydim. Bunu, geldim burada bu kürsüde ifade ettim, tekrar ifade ediyorum: Belediye Kanunu, İl Özel İdaresi Kanunu, Kamu Yönetiminin Temel İlkeleri ve  Yeniden Yapılandırılması Hakkında ilgili Kanun mutlaka kanunlaşmalı, Meclisten geçmeli; ancak, tekrar ediyorum; Anayasaya aykırılığı çok açıkça belirgin olan hükümler bu madde metinleri içerisinde yer aldığı sürece bu kanunlar tekrar Sayın Cumhurbaşkanından geri dönecektir.

Daha önceki konuşmamda son cümlemi şöyle bağlamıştım: "Bu kanunlar belki bir daha Meclis gündemine gelmeyecek, belki kanunlaşmayacak; vuslat bir başka bahara mı kalacak." Tekrar ifade ediyorum: Eğer, bu şekilde, bu kanun da aynen gönderilirse, ben iddia ediyorum ki, Sayın Cumhurbaşkanı tarafından tekrar geri gönderilecek ve bizler bu Belediye Kanununun ilgili maddeleri üzerinde tekrar burada görüşmeler yapacağız. İl Özel İdaresi Kanununda da aynısı olacak, Kamu Yönetiminin Temel İlkeleri ve Yeniden Yapılandırılması Hakkında Kanunda da aynı şekilde yeniden görüşmelerimiz olacak ve böylelikle, milletimiz için çok önemli olan bu kanunların hayata geçirilmesi zaman alacak, belki bu Parlamentoya nasip olmayacak şeklindeki ifadelerimi bir kez daha ifade ediyor, sizleri sevgi ve saygıyla selamlıyorum.

BAŞKAN- Teşekkür ediyoruz Sayın Kandoğan.

Madde üzerindeki konuşmalar tamamlanmıştır sayın milletvekilleri.

Madde üzerinde verilmiş 2 önerge vardır.

Önergeleri önce geliş sırasına göre okutacağım, sonra aykırılık derecelerine göre işleme alacağım.

İlk önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 669 sıra sayılı Belediye Kanununun 14 üncü maddesinin sonuna aşağıdaki fıkra eklenmiştir.

"4562 sayılı Organize Sanayi Bölgeleri Kanunu ile Sanayi ve Ticaret Bakanlığına ve organize sanayi bölgelerine tanınan yetki ve sorumluluklar bu kanun kapsamı dışındadır."

Arz ederiz.

 

Eyüp Fatsa

Faruk Çelik

Sadullah Ergin

 

Ordu

Bursa

Hatay

 

Mevlüt Akgün

Halil Ürün

Mustafa Elitaş

 

Karaman

Konya

Kayseri

 

Soner Aksoy

Mücahit Daloğlu

Abdullah Veli Seyda

 

Kütahya

Erzurum

Şırnak

 

Mehmet Ali Arıkan

Hasan Anğı

Burhan Kılıç

 

Eskişehir

Konya

Antalya

 

Nuri Çilingir

 

 

 

Manisa

 

 

BAŞKAN - İkinci önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 5215 sayılı Belediye Kanununun (669 sıra sayılı) Meclise gelen metindeki 14 üncü maddenin 2 nci fıkrasının metinden çıkarılmasını teklif ederiz.

 

Bülent Baratalı

Yılmaz Kaya

Ahmet Ersin

 

İzmir

İzmir

İzmir

 

Osman Özcan

Mustafa Özyurt

 

 

Antalya

Bursa

 

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, bu okuttuğum önerge, en aykırı önerge olduğundan, işleme alıyorum.

Komisyona soruyorum; katılıyor musunuz?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI SAİT AÇBA (Afyon) - Katılmıyoruz.

BAŞKAN - Katılmıyorsunuz.

Hükümet katılıyor mu?

İÇİŞLERİ BAKANI ABDÜLKADİR AKSU (İstanbul) - Katılmıyoruz efendim.

BAŞKAN - Hükümetin ve Komisyonun katılmadığı önergenin sahipleri söz mü istiyorlar, yoksa, gerekçeyi mi okutayım?

BÜLENT BARATALI (İzmir) - Söz istiyorum Sayın Başkan.

BAŞKAN - Sayın Baratalı, buyurun.

Süreniz 5 dakika.

BÜLENT BARATALI (İzmir) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bir kez daha saygılarımı sunuyorum.

İlk konuşmamda bahsettiğim gibi, bir kez daha, Türkiye'nin idarî yapısını anlatmak istiyorum. Anayasanın 126 ncı ve 127 nci maddelerinde, Türkiye'nin idarî yapısı düalist sisteme uygun olarak düzenlenmiştir;  bir merkezî idare vardır, bir de mahallî idareler vardır. Merkezî idare, bütün coğrafyada ve hiçbir konuya bağlı kalmaksızın, genel, ortak ihtiyaçların giderilmesi için kurulmuştur. Bunun görevlerinin kazuistik olarak sayılmasına gerek yoktur; çünkü, bütün coğrafyada ve konuya bağlı olmaksızın görev yapan bir idaredir.

Yerinden yönetimler, mahallî idareler ise, konu ve coğrafya olarak bağlı, kuruldukları yerde organları seçimle teşekkül eden ve mahallî müşterek ihtiyaçları gidermekle görevli olan idarelerdir. Yerel yönetimlerin bu tür görevlerle görevlendirilmesi, yani, madde metninden çıkarılmasını istediğimiz şekilde görevlendirilmesi, Anayasanın Türkiye'nin idarî yapısını düzenleyen 126 ncı ve 127 nci maddelerine aykırıdır. Sayın Cumhurbaşkanı da, bunu, Anayasanın 89 uncu ve 104 üncü maddelerinin kendisine verdiği yetkilere dayanarak, bir kez daha görüşülmek üzere, tâlikî veto yetkisiyle, Türkiye Büyük Millet Meclisine göndermiştir.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Plan ve Bütçe Komisyonunda görüşülen yasanın 3 maddesinden 3 üncüsünde bizce de Anayasaya uygunluk sağlanmıştır. Geçici 4 üncü madde de, zaten, tekrar getirilmemiştir. Şimdi, üzerinde konuştuğumuz 14 üncü maddedir. 14 üncü maddede Sayın Cumhurbaşkanının üzerinde durduğu Anayasaya aykırılık endişeleri ve gerekçeleri bizce ortadan kaldırılmamıştır. Biz, buna, az önce, sorumlu muhalefet anlayışımız içinde, yasanın bir an önce yürürlüğe girmesine yönelik olarak söylediğim gibi, Plan ve Bütçe Komisyonunda katkıda bulunmaya çalıştık ve bu maddenin nasıl düzenlenmesi gerektiği konusunda görüşlerimizi belirttik. Ancak, Plan ve Bütçe Komisyonunda, ısrarla, Sayın Cumhurbaşkanının Anayasaya aykırı bulduğu bu madde tekrar konuldu. Bu maddeyi bir kez daha sizlerin bilgisine ve takdirine sunmak için okumak istiyorum: "Belediye, kanunlarla başka bir kamu kurum ve kuruluşuna verilmeyen mahallî müşterek nitelikteki diğer görev ve hizmetleri de yapar veya yaptırır."

Değerli milletvekilleri, bu madde, içinden "münhasıran" kelimesinin çıkarılmasıyla bile, Anayasaya uygun hale gelmemiştir. Muhtemeldir ki, eğer, bu okuduğum şekilde geçerse, Cumhurbaşkanı bunu Anayasaya göre yayımlayacaktır; ama, Cumhuriyet Halk Partisi, söylediğim ve karşı oy yazısındaki gerekçelerle, Anayasaya aykırılığı konusunda tekrar Anayasa Mahkemesine gidecektir ve yine muhtemeldir ki, Anayasa Mahkemesinden bu kanun iptal edilerek geri gelecektir. Sayın milletvekillerine bunu bir kez daha anlatmak için önerge verdik ve bir kez daha söylüyorum; gelin, maddeden bu bölümü çıkaralım ve Sayın Ürün'ün ifadesindeki gibi, belediyecilerimizin heyecanla, büyük bir coşkuyla bekledikleri, büyük bir coşkuyla bekledikleri, bütün beldelerin sorunlarını bir kerede, bir tılsımla ortadan kaldıracak olan bu kanun yürürlüğe girsin diyorum.

Bu fıkranın maddeden çıkarılmasını öneriyorum ve tekrar, sayın milletvekillerine saygı ve sevgilerimi sunuyorum.

Teşekkür ederim Sayın Başkan. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyoruz.

Sayın milletvekilleri, Hükümetin ve Komisyonun katılmadığı, biraz önce gerekçesini dinlediğimiz önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.

İkinci önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 669 sıra sayılı Belediye Kanununun 14 üncü maddesinin sonuna aşağıdaki fıkra eklenmiştir.

"4562 sayılı Organize Sanayi Bölgeleri Kanunu ile Sanayi ve Ticaret Bakanlığına ve organize sanayi bölgelerine tanınan yetki ve sorumluluklar bu kanun kapsamı dışındadır."

Arz ederiz.

Eyüp Fatsa (Ordu) ve arkadaşları

BAŞKAN - Sayın Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI SAİT AÇBA (Afyon) - Katılıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN - Hükümet katılıyor mu?..

İÇİŞLERİ BAKANI ABDÜLKADİR AKSU (İstanbul) - Katılıyoruz efendim.

EYÜP FATSA (Ordu) - Gerekçeyi okutalım.

BAŞKAN - Gerekçeyi okutuyorum:

Gerekçe:

Türkiye Büyük Millet Meclisinde 10.7.2004 tarihinde kabul edilen ve 23.7.2004 tarih ve 25531 sayılı Resmî Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren Büyükşehir Belediyesi Kanununun "Büyükşehir, ilçe ve ilk kademe belediyelerinin görev ve sorumlulukları" başlıklı 7 nci maddesinin sonuna, büyükşehir belediyeleri ile 4562 sayılı Kanuna göre kurulan organize sanayi bölgeleri arasında yetki kargaşası meydana gelmemesi amacıyla yukarıda teklif edilen hüküm eklenmiş ve yasalaşmıştır.

Aynı amaçla buna benzer bir hüküm, TBMM'de 9.7.2004 tarihinde kabul edilen 5215 sayılı Belediye Kanununun "Belediyenin görev ve sorumlulukları" başlıklı 14 üncü maddesine de eklenmiştir. Ancak, Cumhurbaşkanlığınca yeniden görüşülmek üzere iade edilen adı geçen kanunun Plan ve Bütçe Komisyonunda tekrar görüşülmesi sırasında, söz konusu hükmün metinden çıkarıldığı görülmüştür.

Organize sanayi bölgelerinin 4562 sayılı Kanunla verilen yetkilerini kullanabilmesi ve çoğu zaman sınır komşusu veya iç içe olan belediyeler ile OSB'ler arasında yetki kargaşasına sebep olunmaması için, Büyükşehir Belediyesi Kanununda olan yukarıdaki hükme Belediye Kanununda da yer verilmesi amaçlanmıştır.

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, gerekçesini dinlediğiniz, Komisyonunun ve Hükümetin katıldığı önergeyi oylarınıza sunuyorum...

Komisyon katılmadı mı?

SALİH KAPUSUZ (Ankara) - Katıldı Sayın Başkan.

YAŞAR TÜZÜN (Bilecik) - Bu önergeyle eklenecek fıkrayı Komisyon çıkardı.

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI SAİT AÇBA (Afyon) - Sayın Başkan "katılıyorum" dedim ben.

BAŞKAN - Efendim, önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Şimdi, 14 üncü maddeyi, kabul edilen önerge doğrultusunda oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.

Sayın milletvekilleri, kanunun geçici 4 üncü maddesi de, Sayın Cumhurbaşkanınca bir daha görüşülmek üzere geri gönderilmiştir; ancak, Komisyon, bu maddeyi metinden çıkarmıştır. Bu maddenin yeniden metne eklenmesine dair bir önerge vardır.

Malumunuz olduğu üzere, görüşülmekte olan tasarı veya teklife konu kanunun, komisyon metninde bulunmayan; ancak, tasarı veya teklifle çok yakın ilgisi bulunan bir maddesinin değiştirilmesini isteyen ve komisyonun salt çoğunlukla katıldığı önergeler üzerinde yeni bir madde olarak görüşme açılacağı, İçtüzüğümüzün 87 nci maddesinin dördüncü fıkrasında hükme bağlanmıştır.

Bu nedenle, önergeyi okutup Komisyona soracağım. Komisyon önergeye salt çoğunlukla, yani, 21 üyeyle katılırsa, önerge üzerinde yeni bir madde olarak görüşme açacağım. Komisyonun salt çoğunlukla katılmaması halindeyse, önergeyi işlemden kaldıracağım.

SALİH KAPUSUZ (Ankara) - Sayın Başkan, yerimden bir şey söyleyebilir miyim.

Her ne kadar Başkanlık yeni bir madde gibi görse de, özü itibariyle, Komisyon tarafından çıkarılan bir maddenin Genel Kurul tarafından tekrar konulmasıdır; ama, siz, böyle uygun gördünüz. Bunu, kayıtlara geçmesi açısından, itiraz olarak ifade ediyorum.

BAŞKAN - Teşekkür ederim.

Başkanlık bu konuyu öyle değerlendirmiştir.

Şimdi, önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 669 sıra sayılı Belediye Kanunu Tasarısına geçici 4 üncü madde olarak aşağıdaki maddenin eklenmesini arz ve teklif ederiz.

 

Sadullah Ergin

Eyüp Fatsa

Halil Ürün

 

Hatay

Ordu

Konya

 

Soner Aksoy

Hasan Ali Çelik

Alaettin Güven

 

Kütahya

Sakarya

Kütahya

"Bu Kanunun yayımı tarihine kadar memur temsilcileri ile toplu iş sözleşmesi akdederek veya başka bir tasarrufta bulunarak belediye, büyükşehir belediyesi ve il özel idaresinde çalışan kamu personeline her ne ad altında olursa olsun eködemede bulunan kamu görevlileri hakkında idarî, adlî veya malî yönden herhangi bir yargılama ve takibat yapılamaz, başlatılmış olanlar işlemden kaldırılır. Daha önce bu fiille ilgili olarak kesinleşmiş olan mahkûmiyet hükümleri de bütün sonuçlarıyla birlikte ortadan kaldırılır."

BAŞKAN - Sayın Komisyon önergeye salt çoğunlukla katılıyor mu? Komisyonun salt çoğunlukla katılıp katılmadığını tespit etmek için, sayacağım.

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI SAİT AÇBA (Afyon) - Salt çoğunluğumuz vardır; katılıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN - Evet, aranan çoğunluk vardır.

Komisyon önergeye salt çoğunlukla katılmış olduğundan, önerge üzerinde yeni bir madde olarak görüşme açıyorum.

Söz isteyen var mı? Yok.

Şimdi, bu önergeyi yeniden okutup, işleme alacağım:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 669 sıra sayılı Belediye Kanunu Tasarısına geçici 4 üncü madde olarak aşağıdaki maddenin eklenmesini arz ve teklif ederiz.

Sadullah Ergin (Hatay) ve arkadaşları

"Bu Kanunun yayımı tarihine kadar memur temsilcileri ile toplu iş sözleşmesi akdederek veya başka bir tasarrufta bulunarak belediye, büyükşehir belediyesi ve il özel idaresinde çalışan kamu personeline her ne ad altında olursa olsun eködemede bulunan kamu görevlileri hakkında idarî, adlî veya malî yönden herhangi bir yargılama ve takibat yapılamaz, başlatılmış olanlar işlemden kaldırılır. Daha önce bu fiille ilgili olarak kesinleşmiş olan mahkûmiyet hükümleri de bütün sonuçlarıyla birlikte ortadan kaldırılır."

BAŞKAN - Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI SAİT AÇBA (Afyon) - Katılıyoruz.

BAŞKAN - Katılıyorsunuz.

ALİ TOPUZ (İstanbul) - Sayın Başkan, oylamayla ilgili yerimden bir şey söyleyebilir miyim?

BAŞKAN - Sayın Topuz, eğer bu maddeyle ilgili açıkoylama konusunu ifade edecekseniz, açıkoylama yapacağım.

ALİ TOPUZ (İstanbul) - Hayır efendim.

BAŞKAN - Buyurun, yerinizden ifade edin.

ALİ TOPUZ (İstanbul) - Sayın Başkan, önce şunu belirtmeliyim ki, İçtüzüğün 87 nci maddesi uyarınca yaptığınız uygulama doğrudur; yani, ek bir maddenin buraya getirilebilmesi için, komisyon metninde olmayan bir konunun getirilmesi gerekiyor; ki, siz bunu uyguladınız, doğrudur, Sayın Salih Kapusuz arkadaşımızın ifade ettiği gerekçe İçtüzüğe uygun bir gerekçe değildir; bunu belirtiyorum.

İkincisi, bu oylama, af niteliğinde bir konuyla ilgili olduğu için, nitelikli çoğunluğu gerektiren bir oylamadır. Hiç kuşku yok, burada, nitelikli çoğunluk aranacaktır; ancak, yapacağınız oylama sırasında, cihazların çalışmaması nedeniyle, pusulayla oylarını bildiren sayın milletvekillerinin salonda bulunup bulunmadığını tespit etmeniz için, baştan, bir uyarı yapmak gereğini duydum; çünkü, geçmişte, bu konuyla ilgili, hepimizi üzen bazı olayların olduğunu hep beraber biliyoruz. Dikkat göstereceğinizi biliyorum; fakat, hatırlatma gereğini de duydum.

Söz verdiğiniz için teşekkür ediyorum.

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Topuz.

Şimdi, İçtüzüğümüzün 92 nci maddesindeki -bu oylamayla ilgili- hükmü okuyorum: "Tasarı veya teklif hakkında verilen genel veya özel af ilanını içeren değişiklik önergesinin kabulü halinde, kabul için gerekli beşte 3 çoğunluğun tespiti için bu önergenin oylanması açık oylama suretiyle tekrarlanır." Yani, önce, işarî oylamayla, bu önergeyi oylarınıza sunacağım; ondan sonra, burada bahsedilen nitelikli çoğunluğu arayan ikinci oylamayı yapacağım.

Önergeyi veren arkadaşlarımız söz istiyor mu; yoksa, gerekçeyi mi okutalım?

EYÜP FATSA (Ordu) - Gerekçeyi okutun Sayın Başkan.

BAŞKAN - Gerekçeyi okutuyorum:

Gerekçe:

Konu hakkında uygulamada idare ve Sayıştay dahil yargı makamlarının duraksamalı ve farklı uygulamaları bulunmaktadır. Uygulamadaki farklılıkları gidermek ve 9.7.2004 tarih ve 5215 sayılı Belediye Kanununun, teklif edilen geçici 4 üncü maddenin benzeri geçici 4 üncü maddesinin Cumhurbaşkanlığı makamı tarafından geri gönderme gerekçesinde, haklarında kesinleşmiş yargı kararı bulunanlar açısından ifade edilen "hukuk devleti ve eşitlik ilkelerine uygunluk" sağlamak üzere bu maddenin düzenlenmesi gerekli olmuştur.

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, önergeyi oylarınıza sunacağım. Biraz önce gerekçesini dinlediniz.

Önergeyi kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmiştir.

Sayın milletvekilleri, şu anda işaret oyuyla kabul ettiğimiz önerge af ilanı içerdiğinden, İçtüzüğün 92 nci maddesinin son fıkrasına göre -biraz önce okudum- kabulü için beşte 3 çoğunluk; yani 330 oy şartını arayacağım.

Şimdi, beşte 3 çoğunluğun tespiti için elektronik cihazla açıkoylama yapacağım.

Oylama için 5 dakika süre vereceğim. Bu süre içerisinde cihaza giremeyen üyelerin oy pusulalarını ilgililer vasıtasıyla Başkanlığa ulaştırmalarını rica ediyorum.

Vekâleten oy kullanacak Sayın Bakanlar var ise, hangi bakana vekâleten oy kullandıklarını açıkça belirtmek suretiyle oylarını kullanabilirler.

Oylama işlemini başlatıyorum.

ALİ TOPUZ (İstanbul) - Sayın Başkan, kabul veya ret konusunda bir açıklama yapmadınız.

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, biraz önce Sayın Topuz'un da ifade ettiği gibi, pusula gönderen milletvekillerimiz salondan ayrılmasınlar, ayrı ayrı kontrol edeceğim.

ALİ TOPUZ (İstanbul) - Kabul oylarının nitelikli çoğunluk olarak aranacağını ifade ediyorsunuz değil mi? Efendim, zapta geçmesi için ifade ediyorum.

BAŞKAN - Efendim, kabul oyu elbette 330 olacak; yasanın aradığı şart budur.

Buyurun.

(Elektronik cihazla oylama yapıldı)

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, şimdi, pusula göndermek suretiyle oylarını kullananların isimlerini okuyacağım; lütfen, Genel Kurulda hazır olduklarını bildirsinler.

Sayın Hüsnü Ordu?.. Burada.

Sayın Mustafa Zeydan?.. Burada.

Sayın Gürsoy Erol?..

Sayın Şükrü Ayalan?.. Burada.

Sayın Mehmet Zekai Özcan?.. Burada.

Sayın Sabahattin Yıldız?..

ALİ KEMAL DEVECİLER (Balıkesir) - Sayın Başkan, yok; komisyonda da yoktu.

BAŞKAN - Sayın Orhan Erdem?.. Burada.

Sayın Orhan Yıldız?.. Burada.

Sayın Kerim Özkul?.. Burada.

Sayın Mehmet Ali Bulut?.. Burada.

Sayın Faruk Koca?..  Burada.

Sayın Mustafa Ataş?.. Burada.

Sayın Mücahit Daloğlu?.. Burada.

Sayın Maliki Ejder Arvas?.. Burada.

Sayın Eyüp Ayar?.. Burada.

Sayın Tevfik Akbak?.. Burada.

Sayın Mustafa Elitaş?.. Burada.

Sayın Sadık Yakut?.. Burada.

Sayın Vahit Kirişçi?..

Sayın Sabahattin Yıldız?..

Sayın milletvekilleri, 669 sıra sayılı kanun tasarısına geçici 4 üncü madde eklenmesine ilişkin önergenin açıkoylama sonucunu açıklıyorum:

Kullanılan oy sayısı                                 : 387

Kabul                                : 330

Ret                                : 57 (x)

(AK Parti sıralarından alkışlar)

Böylece, madde, yasanın aradığı çoğunlukla kabul edilmiştir.

Bu madde kabul edildi; ancak, geneli oylanacak.

Sayın milletvekilleri... Değerli arkadaşlar, beni dinlerseniz, çok daha kısa sürede bu yasanın oylamasını yaparız ve evlerimize gideriz... Arkadaşlar, lütfen beni dinleyin.

Şimdi, yasanın genelinin oylanmasından önce, İçtüzüğümüzün 86 ncı maddesine göre, oyunun rengini belli etmek için, aleyhte söz isteği var.

İzmir Milletvekili Sayın Ahmet Ersin, size, oyunuzun rengini belli etmek üzere söz veriyorum; buyurun.

AHMET ERSİN (İzmir) - Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Bir yasa çalışması yaparken, son anda getirilen bir önergeyle, yeni bir madde ihdas ederek, Sayın Başbakan dahil, birçok belediye başkanını soruşturmalardan kurtardınız. İnşallah, bu yasa, daha öncekilerde olduğu gibi, yine Anayasa Mahkemesinden döner.

Sayın milletvekilleri, iki yıldan beri bu çatı altındayız, bu kutsal çatı altında görev yapmaya çalışıyoruz ve iki yıldan beri yasa çıkarıyoruz; ancak, çıkardığımız yasalar...

Sayın Başkan, söylediğimi ben duyamıyorum ki, arkadaşlar nereden anlasınlar!..

Biz, Sayın Başkan sükûneti sağlasın diyoruz; ama, aslında Sayın Başkan sükûneti bozuyor...

BAŞKAN - Sayın Ersin, siz Genel Kurula hitap edin.

Buyurun.

AHMET ERSİN (Devamla) - Sayın milletvekilleri, bu kutsal çatı altında birçok yasa çıkardık. Bu yasaların Anayasaya aykırı olacağını, olduğunu, birçok kez dile getirdik. Hemen hemen her getirilen tasarıda özellikle hükümet tasarısında, Anayasaya aykırılık iddiasında bulunduk ve sonuçta, bizim dediğimiz gibi, Anayasa Mahkemesi bu yasaları iade etti.

Aslına bakarsanız, hükümet, sadece yasa hazırlamaktaki acemiliğini ortaya koymakla kalmıyor, kendi çıkardığı yasalara, yönetmeliklere kendisi uymuyor.

Bir örnek vereyim size, güncel bir örnek: Şimdi, 11 Aralıkta, biliyorsunuz, federasyon başkanları seçimi var, 39 federasyon başkanının seçimi var. Şimdi, bununla ilgili bir yönetmelik çıkardı Sayın Bakan. Bu yönetmeliği, gerçi, burada, Genel Kurulda inkâr etti "biz böyle bir düzenleme yapmadık" dedi. "Düzenleme yapmadık" dediği konu da şu: Eski yönetmelikte, federasyon başkanlarının yükseköğrenimli olması ve yabancı dil bilmesi önde gelen koşullardanken, bu yeni yönetmelikle bu koşullar kaldırıldı, öğrenim düzeyi liseye indirildi. Bunu sorduğumda, Sayın Bakan "biz böyle bir düzenleme yapmadık" dedi. Tabiî, Sayın Bakanın ya çıkardığı yönetmelikten haberi yok ya da bizi yanıltmak için böyle bir söylemde bulundu.

Şimdi, bu yönetmeliğe de uygun davranmıyorlar sayın milletvekilleri. Yani, örnek olarak söylüyorum bunları; hükümetin, kendi çıkardığı yasalarla, yönetmeliklerle çeliştiğini anlatmak bakımından söylüyorum.

Şimdi, zaten, bu başkanlık seçimlerinden önce, 60 ilin il müdürü değiştirildi, onların yerine, belediyelerden atamalar yapıldı. Bunları bir yana bırakalım; örneğin, yönetmeliğin 6 ncı maddesinin (b) bendinin (h) fıkrasına aykırı bir biçimde, düzmece kulüpler ihdas edildi, kurduruldu, tescil edildi, onların delegelerini kendi hanelerine yazdırmak için. Esasen, Sayın Bakanlığın, Genel Müdürün, her branşta bir adayı var; yani, işin özelliği bu; her branşta adayı var; 39 branşta 39 adayı var.

Şimdi, bu yönetmelik gereğince yapılması gereken bu seçimlere, maalesef, siyasî baskılar neticesinde, federasyon başkanlıkları seçimine siyasî baskılar uygulanarak avantaj sağlanmaya çalışılıyor. Bunu nereden biliyorum; bunu şuradan biliyorum: Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğü bünyesinde 2 genel müdür yardımcısı, 2 daire başkanından oluşan bir komite oluşmuş. Bu komite, il müdürleri ve şube müdürlerine baskı yapıyor. Bizim dediğimiz adaya şu kadar oy çıkarırsanız mesele yok; ama, çıkaramazsınız sizi görevden alırız diye baskı yapıyorlar; yani, spora siyaset bulaştırmanın bundan daha açık bir şeyi olamaz.

Şimdi, biz, futboldaki olumsuzlukları, kirlilikleri arındırmaya çalışıyoruz; ama, sporun içine çeteyi bunlar sokuyorlar. Tam bir çeteleşme var. Bu 39 federasyon başkanının seçimiyle ilgili, sayın milletvekilleri, Bakanın ve hükümetin gözetimi altında bir çete oluştu. Bu çete, bütün il müdürlerine, şube müdürlerine telefonlar ederek, baskılar kurarak, kendi adaylarının, destekledikleri adayların seçilmesi konusunda çalışma yapıyor. Bunu Meclisimizin ve Sayın Bakanın, eğer haberi yoksa -ki, mutlaka vardır; onun haberi olmadan bir şey yapılamaz- bilgisine sunuyorum.

Değerli milletvekilleri, bugün kabul ettiğiniz bu yasaya, üzülerek söyleyeyim, aleyhte oy vereceğim ve benim vereceğim aleyhte oy -sanıyorum- inşallah, Türkiye için hayırlı olur ve sizin de verdiğiniz kabul oylarının -umuyorum- Anayasa Mahkemesinden dönme ihtimali yüksek.

Hepinize saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyoruz Sayın Ersin.

Sayın milletvekilleri, yine, İçtüzüğün 86 ncı maddesi gereğince, oyunun rengini belli etmek üzere söz isteği var.

Lehte görüşlerini belli etmek üzere, Konya Milletvekili Sayın Halil Ürün söz istemiştir.

Buyurun Sayın Ürün. (AK Parti sıralarından alkışlar)

HALİL ÜRÜN (Konya) - Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; görüşülmekte olan Belediye Kanunu, az önce ifade ettiğimiz gibi, gerçekten, toplam 3 215 belediyenin tamamının bir beklentisidir, bir talebidir. Bunların arasında bağımsız belediyelerimiz var, Cumhuriyet Halk Partisine mensup belediyelerimiz var, Milliyetçi Hareket Partisine ait belediyelerimiz var, Anavatan Partisine ait belediyelerimiz var. Elbette, bu belediyelerimizin çoğunluğunu AK Parti teşkil ediyor. AK Partili belediyeler, nüfus bazında, yüzde 75-80 civarına tekabül ediyor. Bunlar, bu talepleri, bu hizmetleri yerinde karşılamak üzere, halkın ortak beklentisi, halkın ortak arzusudur. Bu arzu, hepimizin arzusu olmalıdır. Eğer, biz, halkı temsil ediyorsak, iktidarıyla muhalefetiyle, halkın beklentilerine bizim Meclis olarak da cevap vermemiz lazım. Bu kanun değil sadece; elbette, İl Özel İdareleri Kanunu, Kamu Yönetimi Temel Kanunu ve yürürlüğe sokulan Büyükşehir Belediyeleri Kanunu ve daha devamında, belki kısa bir süre içerisinde hazırlanıp gelecek olan Gelirler Kanunu Tasarısı, Köy Kanunu Tasarısı ve çeşitli diğer kanunlar.

Ülkeyi merkezden yönetmenin ülkeye nasıl ciddî faturalar getirdiğini geçmiş dönemlerden hepimiz biliyoruz. Geçmiş dönemleri görerek, geçmiş dönemlerin sıkıntılarını görerek, geçmiş dönemin bize yüklediği birtakım faturaları görerek milletin nasıl cevap verdiğini, gerek 3 Kasım seçimleri gerekse 28 Mart seçimleri ortaya koydu. Bizim arzumuz, milletle ters düşmemektir, milletin gönlünde var olan duyguyu burada seslendirmek; bunu mevzuata dökmek, o doğrultuda düzenlemeler yapmaktır. Asıl demokrasi de budur. Demokrasinin gereği, elbette sadece çoğunluğun bir idaresi, bir hükmü, her şeye hâkim olması demek olmadığı gibi, kayıtsız ve şartsız azınlığın çoğunluğa hükmetmesi de değildir. Demokrasi bir uzlaşma rejimiyse, demokrasi, meseleleri uzlaşma planında, platformunda ele alıp, görüşüp karara bağlamaksa, biz, tabiî ki Meclis olarak, bu kararı burada almak için bir aradayız.

Muhalefet sözcüsü arkadaşlarımızın ifade ettikleri pek çok husus oldu; âdeta, belediyelerimizi sanki zora koşacakmışız gibi ifadeler geldi. Tam tersine, belediyelerimiz, bu kanunun çıkışıyla birlikte rahatlayacaklardır, belediyelerimiz daha rahat karar alabilme imkânlarına kavuşmuş olacaklardır ve yerel birtakım şartları, yerel birtakım imkânları hayata geçirmek konusunda bu düzenlemeler onlara yarar getirecek, onlara fayda sağlayacaktır.

Dolayısıyla, bu kanunun mutlaka bu Meclisten geçirilmesi gerekiyor ve bu kanun, elbette, geçmiş dönemlerde birçok çaba ve gayretler sarf edildiği halde, Meclislere geldiği halde kadük olan düzenlemelerin bir esasını, bir cüzünü teşkil ediyor. Geçmiş dönemde bu olmadı. İlk defa, bu şans, bu Meclise, bu Parlamentoya düştü; yani, sizlere, bizlere düştü. Dolayısıyla, ister istemez hepimiz bu kanunun çıkması doğrultusunda oylarımızı kullanacağız. Elbette, AK Parti Grubu olarak biz de bu kanunun çıkması doğrultusunda oyumuzu kullanacağız. Bizim aldığımız karar da bu doğrultudadır. Bunu yaparak, biz, halkın arzularının, çok kısa sürede, Ankara'ya, merkezî yönetime bağlı olmadan, bağımlı olmadan karşılanması imkânını getirmiş oluyoruz. Bu imkâna bütün halkımız katılıyor.

Ben, gerçekten, burada, biraz önce muhalefet sözcüsü bazı arkadaşlarıma da söyledim; dedim ki: Siz, bu kanuna karşı çıkıyorsunuz. Evet, yer yer, zaman zaman, mantığınıza, kafanıza uymayan hususlarda elbette karşı çıkacaksınız muhalefet olarak; bizim, buna saygımız var...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Ürün, tamamlarsanız...

HALİL ÜRÜN (Devamla) - ...ama, siz, kendi belediyelerinizin de bu kanundan istifa edebileceğini görerek, burada onları temsil ettiğinize göre, kendi seçmeninizi temsil ettiğinize göre -seçmeninizin de beklentisidir bu- mutlaka bu kanuna olumlu yönde bakmanız ve olumlu doğrultuda oylarınızı kullanmanız gerekir diye tavsiyemi yaptım âcizane; ama, tabiî ki, saygı duyulur; takdirleri neyse onu o şekilde kullanacaklardır; fakat, kendi belediyelerine nasıl cevap verecekler, onlarla yüzleştikleri zaman ne söyleyecekler; doğrusu, merak ediyorum.

YAŞAR TÜZÜN (Bilecik) - Ne alakası var!..

HALİL ÜRÜN (Devamla) - Biz, kendi belediyelerimize, bu kanunun çıkışıyla alakalı, bu kanundaki var olan çeşitli yetkilerin onlara devriyle alakalı ciddî manada sözler verdik ve bunu yerine getiriyoruz. Kendi programımızda da bu var. Kendi çalışmalarımızı da buna göre hazırladık. Esas aldığımız husus, yerinden yönetim ilkelerinin hayata geçirilmesidir. Bunun, ülkemizin gerçek anlamda çıkarlarıyla doğrudan doğruya ilgisi vardır.

SALİH GÜN (Kocaeli) - Vatandaş için işkence bu!

HALİL ÜRÜN (Devamla) - Parti çıkarlarını gözetmeksizin bu Meclisten kanun çıkarmamız lazım. Bizim, AK Parti olarak, yapmakta olduğumuz da budur. Biz, ülke çıkarlarını parti çıkarlarının üzerinde görüyoruz. Dolayısıyla, bu anlamda kanun çıkarmaya çalışıyoruz.

Burada görüşmekte olduğumuz ve biraz sonra oylaması yapılacak olan madde de bununla ilgilidir. Bu madde de ülkemizin çıkarlarına ve halkımızın çıkarlarına uygun olan bir maddedir. Dolayısıyla, biz, bu doğrultuda oyumuzu olumlu kullanacağız. Ben, bu hususta, sizlere, bu bilgileri vermiş oldum.

Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyoruz Sayın Ürün.

86 ncı maddeye göre, lehte ve aleyhte konuşmalar yapıldı.

Şu anda hükümet adına bir söz isteği var.

Başbakan Yardımcımız Sayın Mehmet Ali Şahin, buyurun. (AK Parti sıralarından alkışlar)

YAŞAR TÜZÜN (Bilecik) - Sayın Başkan, hükümet adına konuşulacaksa, hükümet adına İçişleri Bakanı oturuyor!..

DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI MEHMET ALİ ŞAHİN (İstanbul) - Değerli Başkanım, saygıdeğer milletvekili arkadaşlarım; biraz önce kişisel görüşlerini ifade etmek ve oyunun rengini belli etmek için söz isteyen İzmir Milletvekili arkadaşımız Sayın Ahmet Ersin Bey, bu haftanın sonunda yapılacak olan federasyon seçimlerinden bahsederek, Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğünde, Genel Müdürün başkanlığında ve Genel Müdür Yardımcılarından oluşan bir çete kurulduğunu iddia etti. Bu, çok ciddî bir iddiadır. Türkiye Cumhuriyeti Devletinin herhangi bir kurumunda görev yapan kişileri çetelikle suçlamak, sanıyorum, biraz düşünülerek ifade edilmesi gereken bir sözdür diye değerlendiriyorum. Kuşkusuz ki, Sayın Ersin, bu sözün ne anlama geldiğini ve ne gibi sonuçlara yol açacağını, konuşurken düşünmüştür.

Şunu ifade edeyim ki, Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğündeki arkadaşlar, yasalar çerçevesi içerisinde görevlerini en iyi şekilde yapmanın gayreti ve çabası içerisindedirler.

Federasyon seçimlerine siyasetin karıştırıldığı iddiası, tamamen gerçekdışıdır. Defalarca açıkladım, spordan sorumlu bir bakan arkadaşınız olarak, hiçbir seçimle ilgili, benim bir adayı desteklemem, adayları desteklemem, bu konuda bir tavır belirlemem söz konusu olamaz. Hep şunu söyledim: Ben, Bakan olarak tarafsız bir konumdayım; her aday arkadaşımız bana eşit yakınlıkta ve eşit uzaklıktadır. Adaylardan benimle görüşme talebinde bulunanlar oldu, randevu isteyenler oldu; hiçbiriyle görüşmedim; çünkü, görüşüldüğü takdirde farklı yorumlara yol açacağını  biliyordum; ama, şunu basın aracılığıyla tüm spor kamuoyuna duyurdum ve dedim ki: Tüm adaylar bizim adaylarımızdır. Oy kullanacak olan delegeler kimi tercih ederse, kimi seçerse, ben Bakan olarak o arkadaşımla çalışırım. Şu anda da huzurunuzda bunu teyit ediyorum. Bunun dışında başka bir sözümüz, beyanımız ve icraatımız asla olamaz. Biz, spora siyaseti karıştırmama noktasında çok titiziz; ama, Sayın Ersin'den de bu titizliği göstermesini isteriz.

Federasyon seçimlerine birkaç gün kala sürekli olarak "federasyon seçimlerine siyaset karışıyor" diye iddia etmek ve beyanda bulunmak, asıl, seçimlere siyaset karıştırmaktır. Ben hiçbir federasyon başkan adayıyla görüşmedim. Sayın Ersin, herhalde bunlardan bir kısmıyla görüşüyor, bir kısmını destekliyor. (AK Parti sıralarından alkışlar) Böylece, federasyon seçimlerine siyaseti bizzat kendisi sokuyor; farkında değil.

Bu açıklamayı Yüce Heyetin huzurunda Genel Kurulumuzda ifade etmeyi bir görev bildim. Çete suçlaması çok ciddî bir iddiadır. Bunun muhatapları, kuşkusuz ki, yasal çerçevede gereken neyse yapacaklardır; ama, bu sözü söyleyen de sonuçlarına katlanacaktır.

Saygılar sunuyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Bakan.

Sayın milletvekilleri...

AHMET ERSİN (İzmir) - Sayın Başkan,  benim...

BAŞKAN - Sayın Ersin, bir dakikanızı rica edeyim. Bakınız, siz, oyunuzun rengini belirtmek üzere aldığınız sözde bir konuya değindiniz...

AHMET ERSİN (İzmir) - Söylediklerimi çarpıtarak söylüyor Sayın Bakan.

BAŞKAN - Bir dakika efendim, müsaade eder misiniz...

Elbette ki, milletin kürsüsünde, bazı ölçüler içerisinde, konunun dışında da bazı konular açıklanabilir; ancak, Sayın Bakan, ciddî manada bir iddia olduğunu ifade ederek, bunu bir sataşma olarak kabul edip talepte bulundu ve çok kısa açıklamada bulundu.

Böylece, oylamaya geçeceğim, bu meseleyi şimdilik kapatıyorum.

Teşekkür ederim.

AHMET ERSİN (İzmir) - Sayın Başkan, buradan söyleyeyim o zaman; Sayın Bakanın anladığı anlamda bir şey söylemedim ben.

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, bildiğiniz gibi, geçici 4 üncü madde, İçtüzüğümüzün 92 nci maddesine göre, nitelikli çoğunluk arandığından ve af niteliğinde olduğundan, bu çoğunluk aranarak oylanmış, çoğunluk bulunmuş ve madde kabul edilmiştir.

Yine, İçtüzüğümüzün 92 nci maddesine göre, yasa içerisinde nitelikli çoğunluğu gerektiren maddelerin bulunması halinde, o yasanın tümünün oylanmasında da, yine, nitelikli çoğunluk aranmaktadır.

Şimdi, kanunun tümünü oylarınıza sunacağım ve elektronik cihazla açıkoylama yapacağım; ancak, bu oylamada da yine nitelikli çoğunluk, yani, 330 kabul oyunu arayacağım.

Şimdi, cihaza giremeyen arkadaşlarımız, oy pusulalarını oylarının rengini belirterek Başkanlığa ulaştırabilirler. Yine, vekâleten oy kullanacak sayın bakanlar var ise, hangi bakana vekâleten oy kullandığını, oyunun rengini ve kendisinin ad ve soyadı ile imzasını taşıyan oy pusulasını Başkanlığa ulaştırmalarını rica ediyorum. Bu konuyu da böylece arz etmiş oldum.

Sayın milletvekilleri, eğer oy pusulasıyla oy kullanıyorsanız ve oylamanın sonunda sizi aradığımız zaman bulunmazsanız, oyunuz geçerli olmaz. Onun için, oylamanın sonuna kadar beklemeniz gerekiyor. Sayın milletvekilleri, tekrar ifade ediyorum, pusulayla oy kullanan arkadaşlar gitmesinler.

Şimdi, yasanın tümünü oylarınıza sunuyorum.

Oylama için 5 dakikalık süre veriyorum.

Oylama işlemini başlatıyorum.

(Elektronik cihazla oylama yapıldı)

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, pusulayla oy kullanan milletvekillerinin Genel Kurulda olup olmadıklarını arayacağım.

Sayın Ali Yüksel Kavuştu?.. Burada.

Sayın Faruk Özak?.. Burada.

Sayın Sadık Yakut?.. Burada.

Sayın Hüsnü Ordu?.. Burada.

Sayın Gürsoy Erol?.. Burada.

Sayın Cemal Kaya?.. Burada.

Sayın Faruk Koca?.. Burada.

Sayın Mustafa Zeydan?.. Burada.

Sayın Agâh Kafkas?.. Burada.

Sayın İrfan Rıza Yazıcıoğlu?.. Burada.

Sayın Mustafa Ataş?.. Burada.

Sayın Şükrü Ayalan?.. Burada.

Sayın Ejder Arvas?.. Burada.

Sayın Orhan Erdem?.. Burada.

Sayın Sabahattin Cevheri?..  (AK Parti sıralarından "Plan ve Bütçe Komisyonunda" sesleri) Plan ve Bütçe Komisyonunda. 

BÜLENT BARATALI (İzmir) - Sayın Başkan, Plan ve Bütçe Komisyonu çalışmalarına saat 20.30'da başlayacak.

BAŞKAN - Sayın Mikail Arslan?..

İÇİŞLERİ BAKANI ABDÜLKADİR AKSU (İstanbul) - Plan ve Bütçe Komisyonunda.

BAŞKAN - Plan ve Bütçe Komisyonunda.

Sayın Alim Tunç?..Burada.

BAŞKAN - Arkadaşlar, Plan ve Bütçe Komisyonu üyeleri bir süre beklediler ve bize söyleyip gittiler.

BÜLENT BARATALI (İzmir) - Sayın Başkan, Bütçe Komisyonu çalışmalarına 20.30'da başlayacak!

ALİ KEMAL DEVECİLER (Balıkesir) - Biz de Plan ve Bütçe Komisyonu üyesiyiz ve buradayız Sayın Başkan; komisyon çalışmalarına 20.30'da başlayacak!

ORHAN SEYFİ TERZİBAŞIOĞLU (Muğla) - Sayın Başkan, Komisyon 20.30'da başlıyor diye bir şey yok.

ALİ TOPUZ (İstanbul) - Şu anda burada bulunmayanı "burada" diye kabul edemezsiniz Sayın Başkan.

ZÜLFÜ DEMİRBAĞ (Elazığ) - Buyurun, işte, Mikail Arslan burada!

SALİH KAPUSUZ (Ankara) - Sayın Başkan, Mikail Beyin burada olduğunu belirtin isterseniz, bir yanlış anlaşılma oldu.

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, 9.7.2004 Tarihli ve 5215 Sayılı Belediye Kanunu ve Anayasanın 89 uncu ve 104 üncü Maddeleri Gereğince Cumhurbaşkanınca Bir Daha Görüşülmek Üzere Gönderme Tezkeresinin geneli üzerindeki açıkoylama sonucunu açıklıyorum:

Kullanılan oy sayısı                                : 375

Kabul                                : 327

Ret                                : 48 (x)

Yasanın sonucunu açıklamak üzere, birleşime 5 dakika ara veriyorum.

 

Kapanma Saati: 20.12

 


DÖRDÜNCÜ OTURUM

Açılma Saati: 20.30

BAŞKAN: Başkanvekili İsmail ALPTEKİN

KATİP ÜYELER: Harun TÜFEKCİ (Konya), Ahmet KÜÇÜK (Çanakkale)

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 28 inci Birleşiminin Dördüncü Oturumunu açıyorum.

V. - KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN

GELEN DİĞER İŞLER (Devam)

11. - 9.7.2004 Tarihli ve 5215 Sayılı Belediye Kanunu ve Anayasanın 89 uncu ve 104 üncü Maddeleri Gereğince Cumhurbaşkanınca Bir Daha Görüşülmek Üzere Geri Gönderme Tezkeresi ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (1/871) (S. Sayısı: 669) (Devam)

BAŞKAN - Önceki oturumda, İçtüzüğün 92 nci maddesi hükmü gereğince 330 kabul oyuyla kabul edildiği açıklanan yeni geçici madde 4 eklenmesine ilişkin önergenin açık oylamasına sonradan yapılan itirazlar nedeniyle, elektronik cihaz çıktıları ile oy pusulalarının karşılaştırılmasından 7 sayın milletvekili adına mükerrer kabul oyu kullanıldığı, yeni geçici madde 4'ün aldığı kabul oyu sayısının 323 olduğu anlaşıldığından ve söz konusu önerge, İçtüzüğün 92 nci maddesinde öngörülen nitelikli çoğunluğu; yani, 330 oyu almadığından, reddedilmiştir; dolayısıyla, reddedilen yeni geçici madde 4 kanun metninden çıkarılmış ve diğer geçici maddeler buna göre teselsül ettirilmiştir; yani, madde numaraları değiştirilmiştir. Bu durumda, kanunun son oylamasında da nitelikli çoğunluk -330 oy- aranma zorunluluğu kalmamıştır; açıkoylama sonucu, kanun kabul edilmiştir.

İçtüzüğün 146 ncı maddesindeki düzenlemeye göre karar yetersayısı mevcuttur ve kanun kabul edilmiş olduğundan, hayırlı olmasını diliyorum.

ALİ TOPUZ (İstanbul) - Sayın Başkan, müsaade ederseniz, yerimden bir açıklama yapmak istiyorum.

Bu oylamanın yasalara ve İçtüzüğe uygun olup olmadığı konusunda çeşitli tartışmalar yapılmaktadır. Bu nedenle, grubumuz adına durumu zapta geçirmek için açıklama yapmak üzere bir kişiye, Sayın Oya Araslı'ya söz vermenizi rica ediyorum; çünkü, tartışmalı bir durum söz konusudur, bunun unutulmaması gerekir, zapta geçmesinde yarar vardır. Bu açıdan...

BAŞKAN - Sayın Başkanım, siz açıklamanızı yaptınız. Benim, bu konudaki Başkanlık kararını açıkladıktan sonra herhangi bir söz verme imkânım yok; ama, siz, bu açıklamanızı zapta geçirdiniz.

ALİ TOPUZ (İstanbul)- Peki efendim, teşekkür ediyorum.

BAŞKAN- Teşekkür ediyorum.

Sayın milletvekilleri, alınan karar gereğince, kanun tasarı ve tekliflerini sırasıyla görüşmek için 8 Aralık 2004 Çarşamba günü saat 15.00'te toplanmak üzere birleşimi kapatıyorum.

 

Kapanma Saati: 20.33