DÖNEM
: 22 CİLT : 55 YASAMA YILI : 2
T. B. M. M.
TUTANAK DERGİSİ
110 uncu Birleşim
6 Temmuz 2004 Salı
İ
Ç İ N D E K İ L E R
I. - GEÇEN TUTANAK ÖZETİ
II. - GELEN KÂĞITLAR
III. -
YOKLAMALAR
IV. -
BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A)
GÜNDEMDIŞI KONUŞMALAR
1.- Çorum Milletvekili Agâh Kafkas'ın,
Ahıska Türkleri 1 inci Uluslararası Kurultayına ilişkin gündemdışı konuşması ve
Devlet Bakanı Mehmet Aydın’ın cevabı
2.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt’ün,
Ahıska Türklerinin sorunlarına ve alınması gereken tedbirlere ilişkin
gündemdışı konuşması ve Devlet Bakanı Mehmet Aydın’ın cevabı
3.- Kırıkkale Milletvekili Murat
Yılmazer’in, Makine ve Kimya Endüstrisi Kurumunun Kırıkkale Mühimmat
Fabrikasında meydana gelen patlamanın yıldönümü münasebetiyle, kurumun
sorunlarına ve alınması gereken tedbirlere ilişkin gündemdışı konuşması
B)
TEZKERELER VE ÖNERGELER
1.- İsviçre Federal Parlamentosu Kantonlar
Meclisi Kanadı Dışpolitika Komisyonu Başkanı ve beraberindeki Parlamento
heyetinin, Türkiye Büyük Millet Meclisinin konuğu olarak resmî temaslarda
bulunmak üzere ülkemizi ziyaretlerine ilişkin Başkanlık tezkeresi (3/613)
2.- Portekiz Parlamento Başkanı Mota
Amaral ve beraberindeki Parlamento heyetinin, Türkiye Büyük Millet Meclisinin
konuğu olarak resmî temaslarda bulunmak üzere ülkemizi ziyaretlerine ilişkin
Başkanlık tezkeresi (3/614)
3.- Denizli Milletvekili Ümmet Kandoğan’ın
(6/1130) esas numaralı sözlü sorusunu geri aldığına ilişkin önergesi (4/205)
4.- İnsan Hakları Komisyonu Başkanı
Nevşehir Milletvekili Mehmet Elkatmış’ın, Komisyonun, Türkiye Büyük Millet
Meclisinin tatilde olduğu dönemde de çalışmasına ilişkin tezkeresi (3/615)
5.- Sağlık Bakanı Recep Akdağ’ın
Macaristan'a yaptığı resmî ziyarete katılacak milletvekillerine ilişkin
Başbakanlık tezkeresi (3/616)
6.- Devlet Bakanı Mehmet Aydın’ın Yemen,
Oman, Birleşik Arap Emirlikleri, Katar, Bahreyn ve Kuveyt'e yaptığı resmî
ziyarete katılacak milletvekillerine ilişkin Başbakanlık tezkeresi (3/617)
7.- Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın; Hollanda
ve Belçika'ya yaptığı resmî ziyarete katılacak milletvekillerine ilişkin
Başbakanlık tezkeresi (3/618)
8.- Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın;
Amerika Birleşik Devletlerine yaptığı resmî ziyarete katılacak
milletvekillerine ilişkin Başbakanlık tezkeresi (3/619)
V.-
ÖNERİLER
A) SİYASÎ
PARTİ GRUBU ÖNERİLERİ
1.- Gündemdeki sıralama ile çalışma
saatlerinin yeniden düzenlenmesine ilişkin AK Parti Grubu önerisi
VI.- KANUN
TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER
1.- Adlî Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile
Bölge Adliye Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yetkileri Hakkında Kanun Tasarısı
ve Adalet Komisyonu Raporu (1/521) (S. Sayısı: 146)
2.- Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununda
Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Tasarısı ve Adalet Komisyonu Raporu
(1/523) (S. Sayısı: 152)
3.- Çanakkale
Milletvekilleri Mehmet Daniş ve İbrahim Köşdere'nin, Gelibolu Yarımadası Tarihî
Millî Parkı Kanununa Geçici Bir Madde Eklenmesine Dair Kanun Teklifi (Kamu
İhale Kanununa Geçici Madde Eklenmesine Dair Kanun Teklifi) ile Plan ve Bütçe Komisyonu
Raporu (2/212) (S. Sayısı: 305)
4.- Kamu Yönetiminin Temel İlkeleri ve
Yeniden Yapılandırılması Hakkında Kanun Tasarısı ile İçişleri, Plan ve Bütçe ve
Anayasa Komisyonları Raporları (1/731) (S.Sayısı: 349)
5.- Özel Gelir ve Özel Ödeneklerin
Düzenlenmesi ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Tasarısı ve Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (1/827)
(S.Sayısı:618)
6.- Belediyeler Kanunu Tasarısı ile Avrupa
Birliği Uyum, İçişleri ve Plan ve Bütçe Komisyonları Raporları (1/766) (S.
Sayısı: 616)
VII.-
SORULAR VE CEVAPLAR
A) YAZILI
SORULAR VE CEVAPLARI
1.- Denizli Milletvekili Ümmet
KANDOĞAN'ın, 2002-2004 yılları arasındaki iç ve dış borca ilişkin Başbakandan
sorusu ve Devlet Bakanı Ali BABACAN'ın cevabı (7/2574)
2.- Ankara Milletvekili Yılmaz ATEŞ'in,
ASKİ'nin bir ihalesine ilişkin Başbakandan sorusu ve İçişleri Bakanı Abdülkadir
AKSU'nun cevabı (7/2619)
3.- Antalya Milletvekili Nail KAMACI'nın,
ülkemizdeki yakıt üretimine ilişkin sorusu ve Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanı
Mehmet Hilmi GÜLER'in cevabı (7/2626)
4.- Kırklareli Milletvekili Mehmet S.
KESİMOĞLU'nun, TBMM'de akıllı kart uygulamasına ilişkin sorusu ve Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanı Bülent ARINÇ'ın cevabı (7/2641)
5.- Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in,
Bursa-İznik İlçesinde bulunan Beştaş Anıtının korunmasına ilişkin sorusu ve
Kültür ve Turizm Bakanı Erkan MUMCU'nun cevabı (7/2661)
6.- Hatay Milletvekili İnal BATU'nun,
Romen vatandaşlara vize uygulanmasına ilişkin sorusu ve Dışişleri Bakanı ve
Başbakan Yardımcısı Abdullah GÜL'ün cevabı (7/2677)
7.- Antalya Milletvekili Tuncay ERCENK'in,
Antalya'da bir imar plânı değişikliği uygulamasına ilişkin Başbakandan sorusu
ve İçişleri Bakanı Abdülkadir AKSU'nun cevabı (7/2685)
8.- Antalya Milletvekili Nail KAMACI'nın
DSİ'nin kuruluş yıldönümü harcamalarına ilişkin Başbakandan sorusu ve Enerji ve
Tabiî Kaynaklar Bakanı Mehmet Hilmi GÜLER'in cevabı (7/2688)
9.- Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in,
Bursa-İnegöl-Kurşunlu beldesinin doğal ve tarihi değerlerinin korunmasına
ilişkin sorusu ve Kültür ve Turizm Bakanı Erkan MUMCU'nun cevabı (7/2698)
10.- İstanbul Milletvekili Emin ŞİRİN'in,
araştırma komisyonlarının önerilerinin uygulanmasına ve geçici komisyonların
çalışma esaslarına ilişkin sorusu ve Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı
Bülent ARINÇ'ın cevabı (7/2771)
11.- Adana Milletvekili Atilla
BAŞOĞLU'nun, Klasik Batı Müziği ve Klasik Türk Müziğinin geliştirilmesine
ilişkin sorusu ve Kültür ve Turizm Bakanı Erkan MUMCU'nun cevabı (7/2800)
12.- İzmir Milletvekili Ahmet ERSİN'in,
Bandırma'ya nakledilen Alsancak Sigara Fabrikası işçilerine ilişkin Başbakandan
sorusu ve Maliye Bakanı Kemal UNAKITAN'ın cevabı (7/2827)
13.- Denizli Milletvekili Ümmet
KANDOĞAN'ın, SSK'nın sözleşme yaptığı özel hastanelere ilişkin sorusu ve
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Murat BAŞESGİOĞLU'nun cevabı (7/2829)
14.- Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL’in,
SSK ve Bağ-Kurlu hastaların ilaç bedellerinin düzenli ödenmesine ilişkin sorusu
ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Murat BAŞESGİOĞLU'nun cevabı (7/2830)
15.- Denizli Milletvekili Ümmet
KANDOĞAN'ın, ABD ile karşılıklı uygulanan gümrük vergisi oranına ilişkin Maliye
Bakanından sorusu ve Devlet Bakanı Kürşad TÜZMEN'in cevabı (7/2832)
16.- Çanakkale Milletvekili Ahmet
KÜÇÜK'ün, bölünmüş yol çalışmalarına ve Çanakkale'nin kapsama dahil olup
olmadığına ilişkin sorusu ve Bayındırlık ve İskân Bakanı Zeki ERGEZEN'in cevabı
(7/2842)
17.- İstanbul Milletvekili Emin ŞİRİN'in,
Meclis araştırması komisyonunda görevlendirilen bir kamu görevlisine ilişkin
sorusu ve Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı Bülent ARINÇ'ın cevabı (7/2844)
18.- Antalya Milletvekili Nail KAMACI'nın,
Antalya'da bir siyasi parti yöneticisi, milletvekili ve ilde görevli
bürokratların katılımıyla yapıldığı iddia edilen toplantıya ilişkin Başbakandan
sorusu ve Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Mehmet Ali ŞAHİN'in cevabı
(7/2848)
19.- İstanbul Milletvekili Emin ŞİRİN'in,
bir Meclis araştırması komisyonu raporunda yer alan bazı konulara ilişkin
Başbakandan sorusu ve Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Mehmet Ali ŞAHİN'in
cevabı (7/2854)
20.- Denizli Milletvekili Ümmet
KANDOĞAN'ın, kaçakçılığa ve gümrük çalışanlarına ilişkin sorusu ve Devlet
Bakanı Kürşad TÜZMEN'in cevabı (7/2865)
21.- Diyarbakır Milletvekili Muhsin
KOÇYİĞİT'in, Ergani Barajı yapım çalışmalarına ilişkin sorusu ve Enerji ve
Tabiî Kaynaklar Bakanı Mehmet Hilmi GÜLER'in cevabı (7/2866)
22.- Antalya Milletvekili Nail KAMACI'nın,
Alanya'daki bir taşocağına ilişkin sorusu ve Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanı
Mehmet Hilmi GÜLER'in cevabı (7/2867)
23.- Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in,
küçük ilçe ve köylerde düzenlenen şenliklerin kültür turizmi açısından geniş
kitlelere duyurulmasına yönelik çalışmalara ilişkin sorusu ve Kültür ve Turizm
Bakanı Erkan MUMCU'nun cevabı (7/2874)
24.- Samsun Milletvekili Haluk KOÇ'un,
Anayasa Mahkemesinin bir iptal kararı nedeniyle yasal düzenlemenin yapılıp
yapılmayacağına ilişkin sorusu ve Sağlık Bakanı Recep AKDAĞ'ın cevabı (7/2880)
25.- İzmir Milletvekili Erdal
KARADEMİR'in, nitelik bakımından orman vasfının kaybedilmesinin ölçütlerine
ilişkin sorusu ve Çevre ve Orman Bakanı Osman PEPE'nin cevabı (7/2891)
26.- Tekirdağ Milletvekili Erdoğan
KAPLAN'ın, Karayolları Genel Müdürlüğü 1 inci ve 17 nci Bölge Müdürlüklerine
ilişkin sorusu ve Bayındırlık ve İskân Bakanı Zeki ERGEZEN'in cevabı (7/2906)
I. - GEÇEN TUTANAK ÖZETİ
TBMM Genel Kurulu saat 14.00'te açılarak
üç oturum yaptı.
İstanbul Milletvekili Algan Hacaloğlu'nun,
barış, demokrasi ve insan hakları konularına ilişkin gündemdışı konuşmasına
Adalet Bakanı Cemil Çiçek, görüşleriyle katkıda bulundu.
Erzurum Milletvekili, Mücahit Daloğlu,
yasadışı yollardan yurda kaçak hayvan girişinin önlenmesine ve,
Erzurum Milletvekili İbrahim Özdoğan,
Erzurum'un sosyoekonomik ve kültürel yapısına ve ekonomik kalkınma için,
Alınması gereken tedbirlere ilişkin
gündemdışı birer konuşma yaptılar.
5186 sayılı Memurlar ve Diğer Kamu
Görevlilerinin Yargılanması Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılması Hakkında
Kanunun bazı maddelerinin bir kez daha görüşülmek üzere geri gönderildiğine
ilişkin Cumhurbaşkanlığı tezkeresi Genel Kurulun bilgisine sunuldu.
Antalya Milletvekili Mehmet Dülger'in
(6/1166) esas numaralı sözlü sorusunu geri aldığına ilişkin önergesi okundu;
sorunun geri verildiği bildirildi.
Ankara Milletvekili Yakup Kepenek ve 24
milletvekilinin, medyanın sorunlarının çağdaş demokrasi çerçevesinde
araştırılarak bağımsız ve tarafsız bir medya için gerekli yasal düzenlemelere
zemin hazırlanması amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi
(10/204) Genel Kurulun bilgisine sunuldu; önergenin gündemdeki yerini alacağı
ve öngörüşmesinin, sırası geldiğinde yapılacağı açıklandı.
Türkiye Büyük Millet Meclisi ile Arjantin
Parlamentosu arasında Parlamentolararası Dostluk Grubu kurulmasına ilişkin
Başkanlık tezkeresi;
Gündemin "Kanun Tasarı ve Teklifleri
ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler" kısmının 26 ncı sırasında yer alan
616 sıra sayılı Belediyeler Kanunu Tasarısının bu kısmın 6 ncı sırasına
alınmasına ve diğer işlerin sırasının buna göre teselsül ettirilmesine, çalışma
süresinin ise bugünkü birleşimde 14.00-21.00 saatleri arasında olmasına ilişkin
Danışma Kurulu önerisi;
Kabul edildi.
Gündemin "Kanun Tasarı ve Teklifleri
ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler" kısmının:
1 inci sırasında bulunan, Adlî Yargı İlk
Derece Mahkemeleri ile Bölge Adliye Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yetkileri
Hakkında Kanun Tasarısının (1/521) (S. Sayısı: 146),
2 nci sırasında bulunan, Hukuk Usulü
Muhakemeleri Kanununda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Tasarısının (1/523)
(S. Sayısı: 152),
3 üncü sırasında bulunan, Kamu İhale
Kanununa Geçici Madde Eklenmesine Dair Kanun Teklifinin (2/212) (S. Sayısı:
305),
Görüşmeleri, daha önce geri alınan
maddelere ilişkin komisyon raporları henüz gelmediğinden;
4 üncü sırasında bulunan, Kamu Yönetiminin
Temel İlkeleri ve Yeniden Yapılandırılması (1/731) (S. Sayısı: 349),
5 inci sırasında bulunan, Özel Gelir ve
Özel Ödeneklerin Düzenlenmesi ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde
Değişiklik Yapılması (1/827) (S. Sayısı: 618),
Hakkında Kanun Tasarılarının görüşmeleri,
ilgili komisyon yetkilileri Genel Kurulda hazır bulunmadığından;
Ertelendi.
6 ncı sırasına alınan, Belediye Kanunu
Tasarısı (1/766) (S. Sayısı: 616) 15 inci maddesine kadar kabul edildi,
birleşime verilen aradan sonra, ilgili Komisyon yetkililerinin Genel Kurulda
hazır bulunmadıkları anlaşıldığından, müzakereleri ertelendi.
6 Temmuz 2004 Salı günü saat 15.00'te
toplanmak üzere, birleşime 20.41'de son verildi.
Nevzat Pakdil
Başkanvekili
|
Ahmet Küçük |
|
Enver Yılmaz |
|
Çanakkale |
|
Ordu |
|
Kâtip Üye |
|
Kâtip Üye |
No. : 161
II. - GELEN
KÂĞITLAR
2 Temmuz
2004 Cuma
Tasarılar
1.- Kültür Yatırımları ve Girişimlerini
Teşvik Kanunu Tasarısı (1/847) (Adalet; Millî Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor
ve Plan ve Bütçe Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi: 2.7.2004)
2.- Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma
Kanunu ile Çeşitli Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısı
(1/848) (Plan ve Bütçe; İçişleri, Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm ve
Millî Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi:
2.7.2004)
Raporlar
1.- Türkiye Cumhuriyeti ile Lüksemburg
Büyük Dükalığı Arasında Sosyal Güvenlik Sözleşmesinin Onaylanmasının Uygun
Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu (1/760) (S.
Sayısı: 625) (Dağıtma tarihi: 2.7.2004) (GÜNDEME)
2.- Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti Sağlık
Bakanlığı ile Kosova Geçici Özyönetim Kurumları (Sağlık Bakanlığı) Adına Görev
Yapan Birleşmiş Milletler Kosova Geçici Yönetimi Arasında Sağlık Alanında
İşbirliği Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve
Dışişleri Komisyonu Raporu (1/762) (S. Sayısı: 626) (Dağıtma tarihi: 2.7.2004)
(GÜNDEME)
3.- Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile
Sırbistan ve Karadağ Bakanlar Kurulu Arasında Turizm Alanında İşbirliği
Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri
Komisyonu Raporu (1/799) (S. Sayısı: 627) (Dağıtma tarihi: 2.7.2004) (GÜNDEME)
4.- Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile
Suriye Arap Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Petrol, Gaz ve Maden Kaynakları
Alanında İşbirliğine Dair Protokolün Onaylanmasının Uygun Bulunduğu Hakkında
Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu (1/800) (S. Sayısı: 628) (Dağıtma
tarihi: 2.7.2004) (GÜNDEME)
5.- Adli Yardım Taleplerinin İletilmesine
İlişkin Avrupa Sözleşmesine Ek Protokolün Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair
Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu (1/812) (S. Sayısı: 629) (Dağıtma
tarihi: 2.7.2004) (GÜNDEME)
6.- Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile
Cezayir Demokratik Halk Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Enerji Alanında İşbirliği
Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri
Komisyonu Raporu (1/813) (S. Sayısı: 630) (Dağıtma tarihi: 2.7.2004) (GÜNDEME)
7.- Kimberley Süreci Sertifika Sistemine
Katılmamızın Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ile Dışişleri Komisyonu
Raporu (1/816) (S. Sayısı: 631) (Dağıtma tarihi: 2.7.2004) (GÜNDEME)
8.- Karayolları Trafik Kanununda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ve İçişleri Komisyonu Raporu (1/557)
(S. Sayısı: 632) (Dağıtma tarihi: 2.7.2004) (GÜNDEME)
9.- Terörle Mücadele Kanununda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ve İçişleri Komisyonu Raporu (1/621) (S.
Sayısı: 633) (Dağıtma tarihi: 2.7.2004) (GÜNDEME)
10.- Antalya Milletvekilleri Fikret
Badazlı, Mehmet Dülger, Mevlüt Çavuşoğlu, Osman Akman ile Burhan Kılıç'ın;
Antalya İli Kale İlçesi Adının "Demre" Olarak Değiştirilmesi Hakkında
Kanun Teklifi ile Antalya Milletvekilleri Osman Kaptan, Atila Emek, Osman
Özcan, Tuncay Ercenk, Feridun F. Baloğlu, Hüseyin Ekmekçioğlu ve Nail
Kamacı'nın Aynı Mahiyetteki Kanun Teklifi ve İçişleri Komisyonu Raporu (2/60,
2/69) (S. Sayısı: 634) (Dağıtma tarihi: 2.7.2004) (GÜNDEME)
No. : 162
5 Temmuz
2004 Pazartesi
Tasarı
1.- Sinema Filmlerinin Değerlendirilmesi
ve Sınıflandırılması ile Desteklenmesi Hakkında Kanun Tasarısı (1/849) (Plan ve
Bütçe; Adalet ve Millî Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor Komisyonlarına)
(Başkanlığa geliş tarihi : 5.7.2004)
Raporlar
1.- İstanbul Milletvekili Hüseyin Besli ve
58 milletvekili ile Samsun Milletvekili Haluk Koç ve 55 milletvekilinin
Türkbank ihalesi sürecinde malın satımında ve değerinde fesat oluşturacak
ilişki ve görüşmelere girdikleri ve bu eylemlerinin Türk Ceza Kanununun 205
inci maddesine uyduğu iddiasıyla eski Başbakan A. Mesut Yılmaz ve Devlet eski
Bakanı Güneş Taner haklarında Anayasanın 100 üncü ve İçtüzüğün 107 nci
maddeleri uyarınca bir Meclis soruşturması açılmasına ilişkin önergeleri ve
Meclis Soruşturması Komisyonu Raporu (9/5, 6) (S.Sayısı: 621) (Dağıtma tarihi:
5.7.2004)
2.- İstanbul Milletvekili Hüseyin Besli ve
64 milletvekili ile Samsun Milletvekili Haluk Koç ve 55 milletvekilinin
Bakanlığı sırasında enerji ve doğalgaz anlaşmalarında Türkiye aleyhine anlaşma
ve uygulamaların yapılmasına yol açtığı, Devlet alım satımına fesat
karıştırdığı ve bu eylemlerinin Türk Ceza Kanununun 205 inci maddesine uyduğu
iddiasıyla Enerji ve Tabiî Kaynaklar Eski Bakanı Mustafa Cumhur Ersümer ile ayrıca
bakanlıkları sırasında uyguladıkları yanlış ve usulsüz enerji politikalarında
ilgili kurum ve kuruluşların uyarılarını dikkate almayarak kamuyu zarara
uğrattıkları, DSİ Genel Müdürlüğünde usulsüz uygulamalara onay verdikleri ve bu
suretle görevi ihmal ve görevi kötüye kullanma fiillerini işledikleri ve bu
eylemlerinin Türk Ceza Kanununun 230, 240 ve 366 ncı maddelerine uyduğu
iddiasıyla Enerji ve Tabiî Kaynaklar
Eski Bakanları Mustafa Cumhur Ersümer ve Zeki Çakan haklarında Anayasanın 100
üncü ve İçtüzüğün 107 nci maddeleri uyarınca bir Meclis soruşturması açılmasına
ilişkin önergeleri ve Meclis Soruşturması Komisyonu Raporu (9/4,7) (S.Sayısı:
622) (Dağıtma tarihi: 5.7.2004)
3.- Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde
Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile Plan ve Bütçe
Komisyonu Raporu (1/825) (S. Sayısı: 635) (Dağıtma tarihi: 5.7.2004) (GÜNDEME)
4.- Sağlık Hizmetleri Temel Kanununda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ve Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu
(1/744) (S. Sayısı: 636) (Dağıtma tarihi: 5.7.2004) (GÜNDEME)
5.- Ankara Milletvekili Oya Araslı ve 10
milletvekilinin; 657 Sayılı Devlet Memurları Kanununun Bazı Maddelerinin
Değiştirilmesi Hakkında Kanun Teklifi ile İstanbul Milletvekili Zeynep Karahan
Uslu ve 9 milletvekilinin; Devlet Memurları Kanununda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Teklifi ve Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (2/211, 2/221) (S.
Sayısı: 637) (Dağıtma tarihi: 5.7.2004) (GÜNDEME)
No. : 163
6 Temmuz 2004 Salı
Sözlü Soru Önergeleri
1.- Muğla Milletvekili
Ali ARSLAN'ın, bazı vakıfların kuruluş amaçları dışında faaliyet yaptıkları
iddiasına ilişkin Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısından (Mehmet Ali ŞAHİN)
sözlü soru önergesi (6/1181) (Başkanlığa geliş tarihi: 11.6.2004)
2.- Antalya Milletvekili
Feridun Fikret BALOĞLU'nun, Antalya-Isparta karayolu üzerine kurulacak
"Dünya Ormanı" projesine ilişkin Çevre ve Orman Bakanından sözlü soru
önergesi (6/1182) (Başkanlığa geliş tarihi: 16.6.2004)
3.- Muğla Milletvekili
Ali Cumhur YAKA'nın, Muğla-Fethiye'de çevre kirliliğine neden olan batık bir
gemiye ilişkin Çevre ve Orman Bakanından sözlü soru önergesi (6/1183)
(Başkanlığa geliş tarihi: 16.6.2004)
4.- Antalya Milletvekili
Feridun Fikret BALOĞLU'nun, Antalya-Korkuteli İlçesinin sulama suyu sorununa
ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanından sözlü soru önergesi (6/1184)
(Başkanlığa geliş tarihi: 11.6.2004)
5.- Mersin Milletvekili
Hüseyin GÜLER'in, sağlık çalışanlarının özlük hakları ve çalışma koşullarının
iyileştirilmesi konusunda ne gibi çalışmalar yapıldığına ilişkin Sağlık
Bakanından sözlü soru önergesi (6/1185) (Başkanlığa geliş tarihi: 15.6.2004)
6.- Mersin Milletvekili
Hüseyin GÜLER'in, SSK'nın açmış olduğu bir ihaleye ilişkin Çalışma ve Sosyal
Güvenlik Bakanından sözlü soru önergesi (6/1186) (Başkanlığa geliş tarihi:
15.6.2004)
7.- Balıkesir
Milletvekili Sedat PEKEL'in, özürlü memur alımı sınavına ilişkin Kültür ve
Turizm Bakanından sözlü soru önergesi (6/1187) (Başkanlığa geliş tarihi:
15.6.2004)
8.- Balıkesir
Milletvekili Orhan SÜR'ün, Halk Bankasından kredi kullanan bir firmaya ilişkin
Devlet Bakanından (Ali BABACAN) sözlü soru önergesi (6/1188) (Başkanlığa geliş
tarihi: 15.6.2004)
9.- Iğdır Milletvekili
Dursun AKDEMİR'in, ilaç sektöründeki bazı sorunlara ilişkin Sağlık Bakanından
sözlü soru önergesi (6/1189) (Başkanlığa geliş tarihi: 15.6.2004)
10.- Balıkesir
Milletvekili Sedat PEKEL'in, Bandırma sahil bandı ve balıkçı barınağı projesine
ilişkin Ulaştırma Bakanından sözlü soru önergesi (6/1190) (Başkanlığa geliş
tarihi: 16.6.2004)
Yazılı Soru Önergeleri
1.- Kırklareli
Milletvekili Mehmet S.KESİMOĞLU'nun, T.B.M.M.'de Akıllı Kart uygulamasına
ilişkin Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanından yazılı soru önergesi (7/2641)
(Başkanlığa geliş tarihi : 14.5.2004)
2.- İstanbul Milletvekili
Emin ŞİRİN'in, araştırma komisyonlarının önerilerinin uygulanmasına ve geçici
komisyonların çalışma esaslarına ilişkin Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanından yazılı soru önergesi (7/2771) (Başkanlığa geliş tarihi : 1.6 2004)
3.- İstanbul Milletvekili
Emin ŞİRİN'in, Meclis Araştırma Komisyonunda görevlendirilen bir kamu
görevlisine ilişkin Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanından yazılı soru önergesi (7/2844) (Başkanlığa geliş
tarihi : 8.6 2004)
4.- Konya Milletvekili
Atilla KART'ın, Fas-Türkiye ilişkilerine ilişkin Başbakandan yazılı soru
önergesi (7/2921) (Başkanlığa geliş tarihi: 11.6.2004)
5.- Antalya Milletvekili
Nail KAMACI'nın, Antalya-Tekirova Belediye Başkanı hakkındaki bazı iddialara
ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/2922) (Başkanlığa geliş tarihi:
11.6.2004)
6.- Antalya Milletvekili
Nail KAMACI'nın, elma ve patates ihracatındaki teşvik uygulamasına ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/2923) (Başkanlığa geliş tarihi: 11.6.2004)
7.- Sinop Milletvekili
Engin ALTAY'ın, bir vatandaşın Romanya Gümrük Kapısında karşılaştığı haksızlığa
ve konsolosluğun tutumuna ilişkin Dışişleri Bakanı ve Başbakan Yardımcısından
yazılı soru önergesi (7/2924) (Başkanlığa geliş tarihi: 11.6.2004)
8.- Hatay Milletvekili
İnal BATU'nun, AB üyesi bazı ülkelerin Türk vatandaşlarına vize alımında
çıkardıkları sorunlara ilişkin Dışişleri Bakanı ve Başbakan Yardımcısından
yazılı soru önergesi (7/2925) (Başkanlığa geliş tarihi: 11.6.2004)
9.- Yalova Milletvekili
Muharrem İNCE'nin, G-8 zirvesine katılan Başbakanın üst düzeyde karşılanmadığı
iddialarına ilişkin Dışişleri Bakanı ve Başbakan Yardımcısından yazılı soru
önergesi (7/2926) (Başkanlığa geliş tarihi: 11.6.2004)
10.- Bursa Milletvekili
Kemal DEMİREL'in, Bakanlıkta çalışan arkeolog sayısına ve ek göstergelerine
ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından yazılı soru önergesi (7/2927) (Başkanlığa
geliş tarihi: 11.6.2004)
11.- Antalya Milletvekili
Feridun Fikret BALOĞLU'nun, Zeugma mozaiklerinin taşınması sırasında zarar
gördüğü iddiasına ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından yazılı soru önergesi
(7/2928) (Başkanlığa geliş tarihi: 16.6.2004)
12.- Antalya Milletvekili
Osman ÖZCAN'ın, turistlerin alışverişlerinin seyahat acentalarınca
yönlendirilmesine ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından yazılı soru
önergesi(7/2929) (Başkanlığa geliş tarihi: 16.6.2004)
13.- Kırklareli
Milletvekili Mehmet S. KESİMOĞLU'nun, Kırklareli'ne cezaevi yapımı ve bir
tarihi eserin cezaevine dönüştürüleceği iddiasına ilişkin Adalet Bakanından
yazılı soru önergesi (7/2930) (Başkanlığa geliş tarihi: 11.6.2004)
14.- Bursa Milletvekili
Kemal DEMİREL'in, Bursa-Harmancık İlçesinin adli merkez olarak
Kütahya-Tavşanlı'ya bağlanmasına ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru önergesi
(7/2931) (Başkanlığa geliş tarihi: 11.6.2004)
15.- Konya Milletvekili
Atilla KART'ın, Suriye gezisine ve bu geziye bir yargıcın katılıp katılmadığına
ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru önergesi (7/2932) (Başkanlığa geliş
tarihi: 15.6.2004)
16.- İzmir Milletvekili
Enver ÖKTEM'in, Balda Destekleme Projesine ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/2933) (Başkanlığa geliş tarihi: 11.6.2004)
17.- Antalya Milletvekili
Nail KAMACI'nın, Antalya Tarım İl Müdürlüğüyle ilgili bazı iddialara ilişkin
Tarım ve Köyişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/2934) (Başkanlığa geliş
tarihi: 11.6.2004)
18.- Antalya Milletvekili
Feridun Fikret BALOĞLU'nun, zeytin ve zeytinyağı sektörünün sorunlarına ilişkin
Tarım ve Köyişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/2935) (Başkanlığa geliş
tarihi: 16.6.2004)
19.- İzmir Milletvekili
Canan ARITMAN'ın, İshakpaşa Sarayının onarım çalışmalarına yönelik bazı
iddialara ilişkin Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısından (Mehmet Ali ŞAHİN)
yazılı soru önergesi (7/2936) (Başkanlığa geliş tarihi: 11.6.2004)
20.- İstanbul
Milletvekili Emin ŞİRİN'in, ulusal televizyon kanallarının yayın ağına ilişkin
Devlet Bakanından (Beşir ATALAY) yazılı soru önergesi (7/2937) (Başkanlığa
geliş tarihi: 11.6.2004)
21.- İzmir Milletvekili
Yılmaz KAYA'nın, Tarişbank borçlusu çiftçilere ilişkin Devlet Bakanından (Ali
BABACAN) yazılı soru önergesi (7/2938) (Başkanlığa geliş tarihi: 11.6.2004)
22.- Adana Milletvekili
Atilla BAŞOĞLU'nun, sokak çocuklarının sorunlarının çözümüne yönelik
çalışmalara ilişkin Devlet Bakanından (Güldal AKŞİT) yazılı soru önergesi
(7/2939) (Başkanlığa geliş tarihi: 11.6.2004)
23.- İstanbul
Milletvekili Gürsoy EROL'un, saç ithalatındaki haksız rekabet iddiasına ilişkin
Devlet Bakanından (Kürşad TÜZMEN) yazılı soru önergesi (7/2940) (Başkanlığa
geliş tarihi: 11.6.2004)
24.- Bursa Milletvekili
Kemal DEMİREL'in, bölünmüş yol projesiyle ilgili bazı iddialara ilişkin
Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı soru önergesi (7/2941) (Başkanlığa geliş
tarihi: 11.6.2004)
25.- Adana Milletvekili
Atilla BAŞOĞLU'nun, KAR Programında görevli personelin mesai ücretlerine
ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi (7/2942) (Başkanlığa geliş
tarihi: 11.6.2004)
26.- Iğdır Milletvekili
Dursun AKDEMİR'in, Muğla-Dalaman-Akköprü Baraj inşaatı ve kamulaştırma
çalışmalarına ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi
(7/2943) (Başkanlığa geliş tarihi: 14.6.2004)
27.-
Samsun Milletvekili Musa UZUNKAYA'nın, eğitim uçuşu yaparken düşen askeri
uçaklara ve bazı iddialara ilişkin Millî Savunma Bakanından yazılı soru
önergesi (7/2944) (Başkanlığa geliş tarihi: 15.6.2004)
28.- Iğdır Milletvekili
Yücel ARTANTAŞ'ın, Türkiye Kızılay Derneğindeki bazı görev değişikliklerine
ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/2946) (Başkanlığa geliş tarihi:
11.6.2004)
29.- Adana Milletvekili
Atilla BAŞOĞLU'nun, makam araçlarına ve giderlerine ilişkin Başbakandan yazılı
soru önergesi (7/2947) (Başkanlığa geliş tarihi: 11.6.2004)
30.- Adana Milletvekili
Atilla BAŞOĞLU'nun, kapatılan bankaların ve özelleştirilen kurumların
personeline ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/2948) (Başkanlığa geliş
tarihi: 11.6.2004)
31.- Adana Milletvekili
Atilla BAŞOĞLU'nun, Safranbolu'nun tarihi dokusunun korunmasına yönelik
çalışmalara ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/2949) (Başkanlığa geliş
tarihi: 11.6.2004)
32.- Adana Milletvekili
Atilla BAŞOĞLU'nun, mesaiye gelmeden maaş aldığı iddia edilen kamu personeline
ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/2950) (Başkanlığa geliş tarihi:
11.6.2004)
33.- İstanbul
Milletvekili Emin ŞİRİN'in, Boston'a düzenlenen seyahatin resmi olup olmadığına
ve masrafına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/2951) (Başkanlığa
geliş tarihi: 11.6.2004)
34.- İstanbul
Milletvekili Emin ŞİRİN'in, Marmara Bölgesinde olası bir deprem için alınan
tedbirlere ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/2952) (Başkanlığa geliş
tarihi: 11.6.2004)
35.- Antalya Milletvekili
Nail KAMACI'nın, Antalya-Kemer duble yol inşaatına ilişkin Başbakandan yazılı
soru önergesi (7/2953) (Başkanlığa geliş tarihi: 11.6.2004)
36.-
İstanbul Milletvekili Emin ŞİRİN'in, Kamu İhale Kanununun kapsamına ve bu
konuda yeni bir düzenleme ihtiyacına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi
(7/2954) (Başkanlığa geliş tarihi: 14.6.2004)
37.- İstanbul
Milletvekili Emin ŞİRİN'in, Haberleşme Yüksek Kurulunun toplanamamasına ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/2955) (Başkanlığa geliş tarihi: 14.6.2004)
38.- Konya Milletvekili
Atilla KART'ın, Konya'da yapılması planlanan bir toplantının başka bir şehre
alındığı iddiasına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/2956) (Başkanlığa
geliş tarihi: 15.6.2004)
39.- İzmir Milletvekili
Erdal KARADEMİR'in, 4916 sayılı Yasanın uygulamasına ilişkin Başbakandan yazılı
soru önergesi (7/2957) (Başkanlığa geliş tarihi: 15.6.2004)
40.- Antalya Milletvekili
Feridun Fikret BALOĞLU'nun, ABD'ye yapılan seyahate ilişkin Başbakandan yazılı
soru önergesi (7/2958) (Başkanlığa geliş tarihi: 15.6.2004)
41.- Manisa Milletvekili
Hasan ÖREN'in, Et ve Balık Kurumunun özelleştirilme çalışmaları ve bazı
iddialara ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/2959) (Başkanlığa geliş
tarihi: 16.6.2004)
42.- Konya Milletvekili
Atilla KART'ın, Koruma Müdürü ile bir polis memuru hakkındaki bazı iddialara
ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/2960) (Başkanlığa geliş tarihi:
22.6.2004)
43.- Adana Milletvekili
Atilla BAŞOĞLU'nun, tarımsal üretimin sevkinde bürokratik işlemlerin
azaltılmasına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/2961) (Başkanlığa
geliş tarihi: 22.6.2004)
44.- İstanbul
Milletvekili Mehmet Ali ÖZPOLAT'ın, İstanbul'da yapılacak olan uluslararası
toplantılar için doğal afetlere karşı önlem alınıp alınmadığına ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/2962) (Başkanlığa geliş tarihi: 22.6.2004)
45.- Konya Milletvekili
Atilla KART'ın, Tuz Gölü ile ilgili Meclis Araştırması Raporunda yer alan bazı
sorunlara ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/2963) (Başkanlığa geliş
tarihi: 22.6.2004)
46.- Iğdır Milletvekili
Dursun AKDEMİR'in, TMSF'nin el koyduğu bir grubun yayın organlarına ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/2964) (Başkanlığa geliş tarihi: 23.6.2004)
47.- Antalya Milletvekili
Feridun Fikret BALOĞLU'nun, ana muhalefet partisi liderine tazminat davası açan
ilk ve son Başbakanın kim olduğuna ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru
önergesi (7/2965) (Başkanlığa geliş tarihi: 11.6.2004)
48.- Trabzon Milletvekili
Şevket ARZ'ın, Trabzon'a bağlı bazı ilçe adliyelerinin kaldırılıp
kaldırılmayacağına ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru önergesi (7/2966)
(Başkanlığa geliş tarihi: 16.6.2004)
49.- Niğde Milletvekili
Orhan ERASLAN'ın, Aksaray-Ankara arasındaki bölünmüş yolun ihale, keşif artışı
ve maliyetine ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı soru önergesi
(7/2967) (Başkanlığa geliş tarihi: 11.6.2004)
50.- Bursa Milletvekili
Kemal DEMİREL'in, Bursa-İnegöl-Kurşunlu içmesuyu projesine ilişkin Bayındırlık
ve İskân Bakanından yazılı soru önergesi (7/2968) (Başkanlığa geliş tarihi:
16.6.2004)
51.- Bursa Milletvekili
Kemal DEMİREL'in, Bursa İli Büyükorhan-Harmancık karayoluna ilişkin Bayındırlık
ve İskân Bakanından yazılı soru önergesi (7/2969) (Başkanlığa geliş tarihi:
16.6.2004)
52.- İstanbul
Milletvekili Emin ŞİRİN'in, G-8 zirvesine katılan Başbakanın üst düzeyde
karşılanmadığı iddialarına ilişkin Dışişleri Bakanı ve Başbakan Yardımcısından
yazılı soru önergesi (7/2970) (Başkanlığa geliş tarihi: 11.6.2004)
53.- Iğdır Milletvekili
Dursun AKDEMİR'in, G-8 zirvesine katılan Başbakanın üst düzeyde karşılanmadığı
iddialarına ilişkin Dışişleri Bakanı ve Başbakan Yardımcısından yazılı soru
önergesi (7/2971) (Başkanlığa geliş tarihi: 14.6.2004)
54.- İzmir Milletvekili
K. Kemal ANADOL'un, bazı TRT çalışanlarına ilişkin Devlet Bakanından (Beşir
ATALAY) yazılı soru önergesi (7/2972) (Başkanlığa geliş tarihi: 15.6.2004)
55.- İzmir Milletvekili
K. Kemal ANADOL'un, iki TRT çalışanı ile ilgili bazı iddialara ilişkin Devlet
Bakanından (Beşir ATALAY) yazılı soru önergesi (7/2973) (Başkanlığa geliş
tarihi: 16.6.2004)
56.- Iğdır Milletvekili
Dursun AKDEMİR'in, BAĞ-KUR'un esnaf ve sanatkârlarla, tarım sigortalılarından
prim alacağına ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından yazılı soru
önergesi (7/2974) (Başkanlığa geliş tarihi: 14.6.2004)
57.- Denizli Milletvekili
Ümmet KANDOĞAN'ın, SSK ve BAĞ-KUR primlerine ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik
Bakanından yazılı soru önergesi (7/2975) (Başkanlığa geliş tarihi: 14.6.2004)
58.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Ardahan İl Çevre ve Orman Müdürlüğünün
personel ihtiyacına ilişkin Çevre ve Orman Bakanından yazılı soru önergesi
(7/2976) (Başkanlığa geliş tarihi: 16.6.2004)
59.- Diyarbakır Milletvekili
Muhsin KOÇYİĞİT'in, Ergani Çimento Fabrikasının bacalarına filtre
takılmamasının nedenlerine ilişkin Çevre ve Orman Bakanından yazılı soru
önergesi (7/2977) (Başkanlığa geliş tarihi: 22.6.2004)
60.- Kırklareli
Milletvekili Mehmet S. KESİMOĞLU'nun, Kıyıköy ya da İğneada'dan Saros Körfezine
döşenmesi planlanan petrol boru hattına ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar
Bakanından yazılı soru önergesi (7/2978) (Başkanlığa geliş tarihi: 11.6.2004)
61.- Adana Milletvekili
Atilla BAŞOĞLU'nun, Çakıt suyunun ıslah çalışmalarına ilişkin Enerji ve Tabiî
Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi (7/2979) (Başkanlığa geliş tarihi:
22.6.2004)
62.- İzmir Milletvekili
Canan ARITMAN'ın, İshakpaşa Sarayının onarım çalışmalarına ilişkin Kültür ve
Turizm Bakanından yazılı soru önergesi (7/2980) (Başkanlığa geliş tarihi:
11.6.2004)
63.- Adana Milletvekili
Atilla BAŞOĞLU'nun, kapalı tutulan müzelere ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından
yazılı soru önergesi (7/2981) (Başkanlığa geliş tarihi: 11.6.2004)
64.- İstanbul Milletvekili
İrfan GÜNDÜZ'ün, Devlet Tiyatrolarında yapılan bazı uygulamalarla Devletin
zarara uğratıldığı iddialarına ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından yazılı soru
önergesi (7/2982) (Başkanlığa geliş tarihi: 15.6.2004)
65.- Bursa Milletvekili
Kemal DEMİREL'in, Bursa-Büyükorhan-Derecik Köyünde bazilika kalıntıları bulunan
arazilerin kamulaştırılıp kamulaştırılmayacağına ilişkin Kültür ve Turizm
Bakanından yazılı soru önergesi (7/2983) (Başkanlığa geliş tarihi: 16.6.2004)
66.- Bursa Milletvekili
Kemal DEMİREL'in, Bursa-Büyükorhan-Derecik Köyündeki bazilika kalıntıları
bekçisine ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından yazılı soru önergesi (7/2984)
(Başkanlığa geliş tarihi: 16.6.2004)
67.- Iğdır Milletvekili
Yücel ARTANTAŞ'ın, Meclis Lojmanlarının satışına ilişkin Maliye Bakanından
yazılı soru önergesi (7/2985) (Başkanlığa geliş tarihi: 11.6.2004)
68.- İstanbul
Milletvekili Emin ŞİRİN'in, TÜRK TELEKOM'a ait gayrimenkullere ilişkin Maliye
Bakanından yazılı soru önergesi (7/2986) (Başkanlığa geliş tarihi: 11.6.2004)
69.- Konya Milletvekili
Atilla KART'ın, Konya-Selçuklu-Aşağıpınarbaşı köyünde bulunan bir hazine
arazisinin belediyeye tahsisine ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru önergesi
(7/2987) (Başkanlığa geliş tarihi: 11.6.2004)
70.- Muğla Milletvekili
Ali ARSLAN'ın, kamu bankalarının özelleştirilmesine ilişkin Maliye Bakanından
yazılı soru önergesi (7/2988) (Başkanlığa geliş tarihi: 11.6.2004)
71.- Denizli Milletvekili
Ümmet KANDOĞAN'ın, vergi barışından yararlanan kamu kuruluşlarına ilişkin
Maliye Bakanından yazılı soru önergesi (7/2989) (Başkanlığa geliş tarihi:
14.6.2004)
72.- Ardahan Milletvekili
Ensar ÖĞÜT'ün, Ardahan Tekel Pazarlama ve Dağıtım Başmüdürlüğünün bina ve
personel ihtiyacına ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru önergesi (7/2990)
(Başkanlığa geliş tarihi: 16.6.2004)
73.- Edirne Milletvekili
Nejat GENCAN'ın, ilköğretimde başarı ve eğitim kalitesinin artırılması ile
Edirne'de Anadolu ve Fen Lisesi açılıp açılmayacağına ilişkin Millî Eğitim
Bakanından yazılı soru önergesi (7/2991) (Başkanlığa geliş tarihi: 11.6.2004)
74.-
Muğla Milletvekili Ali ARSLAN'ın, Din Bilgisi ve Ahlâk Derslerine giren bir
öğretmenin ifadelerine ilişkin Millî Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi
(7/2992) (Başkanlığa geliş tarihi: 11.6.2004)
75.- Yalova Milletvekili
Muharrem İNCE'nin, Emekli Sandığı Yönetim Kurulunun teknik öğretmenlere fiili
hizmet zammı verilmesine son verilmesine dair kararına ilişkin Millî Eğitim
Bakanından yazılı soru önergesi (7/2993) (Başkanlığa geliş tarihi: 15.6.2004)
76.- Uşak Milletvekili
Osman COŞKUNOĞLU'nun, öğrencilere Bakanlıkça dağıtılacak kitaplara ilişkin
Millî Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/2994) (Başkanlığa geliş tarihi:
22.6.2004)
77.- Denizli Milletvekili
Ümmet KANDOĞAN'ın, kredi borcunu ödemeyen üniversite mezunlarına ilişkin Millî
Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/2995) (Başkanlığa geliş tarihi:
23.6.2004)
78.-
Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in, küçük sanayicilerin aldığı "Kapasite
Raporu" işlemlerine ilişkin
Sanayi ve Ticaret Bakanından yazılı soru önergesi (7/2996) (Başkanlığa geliş
tarihi: 16.6.2004)
79.- Denizli Milletvekili
Ümmet KANDOĞAN'ın, hipermarketlerin küçük esnafın satışları üzerindeki
etkilerine ilişkin Sanayi ve Ticaret Bakanından yazılı soru önergesi (7/2997)
(Başkanlığa geliş tarihi: 23.6.2004)
80.- Iğdır Milletvekili
Yücel ARTANTAŞ'ın, TCDD demiryolu bakım onarım ihalesini kazanan firmaya
ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi (7/2998) (Başkanlığa geliş
tarihi: 11.6.2004)
81.- Adana Milletvekili
Atilla BAŞOĞLU'nun, ADSL hizmetine ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı soru
önergesi (7/2999) (Başkanlığa geliş tarihi: 11.6.2004)
82.- Denizli Milletvekili
Ümmet KANDOĞAN'ın, demiryolu projelerine ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı
soru önergesi (7/3000) (Başkanlığa geliş tarihi: 14.6.2004)
83.- Denizli Milletvekili
Ümmet KANDOĞAN'ın, DHMİ'ye bağlı havaalanlarına ilişkin Ulaştırma Bakanından
yazılı soru önergesi (7/3001) (Başkanlığa geliş tarihi: 14.6.2004)
84.- İstanbul
Milletvekili Kemal KILIÇDAROĞLU'nun, mobil telefon işletmecilerinin Hazineye
olan borçlarına ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi (7/3002)
(Başkanlığa geliş tarihi: 18.6.2004)
85.- Antalya Milletvekili
Nail KAMACI'nın, psiko-somatik düzenleyici bazı ilaçlara ilişkin Sağlık
Bakanından yazılı soru önergesi (7/3003) (Başkanlığa geliş tarihi: 11.6.2004)
86.- Manisa Milletvekili
Hasan ÖREN'in, üzüm üreticilerinin Tarişbank'a olan borçlarına ilişkin Devlet
Bakanı ve Başbakan Yardımcısından (Abdüllatif ŞENER) yazılı soru önergesi
(7/3004) (Başkanlığa geliş tarihi: 11.6.2004)
87.- Ankara Milletvekili
Ersönmez YARBAY'ın, Merkez Bankası Mensupları Sosyal Güvenlik ve Yardımlaşma
Sandığı Vakfına ilişkin Devlet Bakanından (Ali BABACAN) yazılı soru önergesi
(7/3005) (Başkanlığa geliş tarihi: 15.6.2004)
88.- Yalova Milletvekili
Muharrem İNCE'nin, Yalova Sivil Savunma Müdürlüğünün personel ve araç
ihtiyacına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/3006)
(Başkanlığa geliş tarihi: 16.6.2004)
89.- Ankara Milletvekili
Yakup KEPENEK'in, ithal edilen palm yağı ile ilgili bazı iddialara ilişkin
Tarım ve Köyişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/3007) (Başkanlığa geliş
tarihi: 16.6.2004)
90.- İstanbul
Milletvekili Kemal KILIÇDAROĞLU'nun, Süper Lig kulüplerinin yıllık
hasılatlarına ve ödedikleri vergilere ilişkin Devlet Bakanı ve Başbakan
Yardımcısından (Mehmet Ali ŞAHİN) yazılı soru önergesi (7/3008) (Başkanlığa
geliş tarihi: 22.6.2004)
Süresi İçinde Cevaplandırılmayan Yazılı Soru Önergeleri
1.- İstanbul Milletvekili
Ali Rıza GÜLÇİÇEK'in Sivas katliamı sanıklarına ilişkin Başbakandan yazılı soru
önergesi (7/2312)
2.- Bursa Milletvekili
Kemal DEMİREL'in Bursa-Ray Projesine ilişkin Devlet Bakanından (Ali BABACAN)
yazılı soru önergesi (7/2443)
3.- Bursa Milletvekili
Kemal DEMİREL'in büyükşehir belediyelerinin kullandıkları kredilere ilişkin
Devlet Bakanından (Ali BABACAN) yazılı soru önergesi (7/2512)
4.- Adana Milletvekili
Atilla BAŞOĞLU'nun Çanakkale Şehitleri Abidesine ilişkin Başbakandan yazılı
soru önergesi (7/2569)
5.- Adana Milletvekili
Atilla BAŞOĞLU'nun Çanakkale Şehitliği'nin bakımına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/2575)
6.- Tekirdağ Milletvekili
Mehmet Nuri SAYGUN'un 2003 yılı Dış Ticaret Açığına ilişkin Devlet Bakanından
(Ali BABACAN) yazılı soru önergesi (7/2591)
7.- Hatay Milletvekili Züheyir
AMBER'in Kamu Bankalarının İstihdam Dışı Kalan Personeline ilişkin Devlet
Bakanından (Ali BABACAN) yazılı soru önergesi (7/2592)
8.- Adana Milletvekili
Atilla BAŞOĞLU'nun, Adanalı sanayicilerin teşviklerden yararlandırılmasına
ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/2617)
9.- Ankara Milletvekili
Yılmaz ATEŞ'in, ASKİ'nin bir ihalesine ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi
(7/2619)
10.- Adana Milletvekili
Atilla BAŞOĞLU'nun, Adana İlinin yatırım ve istihdam teşviki kanunu kapsamının
dışında tutulmasına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/2620)
11.- Adana Milletvekili
Atilla BAŞOĞLU'nun, KKTC ile ilgili Avrupa Konseyi Parlamenter Meclisi
toplantısına ilişkin Dışişleri Bakanı ve Başbakan Yardımcısından yazılı soru
önergesi (7/2622)
12.- Malatya Milletvekili
Muharrem KILIÇ'ın, Başkonsolosluk hizmetlerine ilişkin Dışişleri Bakanı ve
Başbakan Yardımcısından yazılı soru önergesi (7/2623)
13.- Muğla Milletvekili
Fahrettin ÜSTÜN'ün, iç ve dış borçlara ilişkin Devlet Bakanından (Ali BABACAN)
yazılı soru önergesi (7/2637)
14.- İstanbul
Milletvekili Bihlun TAMAYLIGİL'in, kamu bankalarının özelleştirilmesi ile
ilgili danışman firmalarla anlaşma yapılıp yapılmadığına ilişkin Devlet
Bakanından (Ali BABACAN) yazılı soru önergesi (7/2647)
15.- Konya Milletvekili
Atilla KART'ın, Halk Bankasının ve Ziraat Bankasının takipteki alacaklarına
ilişkin Devlet Bakanından (Ali BABACAN) yazılı soru önergesi (7/2648)
16.- Ardahan Milletvekili
Ensar ÖĞÜT'ün, Arpaçay ve Susuz ovalarının sulama projesine ilişkin Enerji ve
Tabiî Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi (7/2653)
17.- Konya Milletvekili
Atilla KART'ın, Ankara'da meydana gelen bir mahalle kavgasıyla ilgili
gelişmelere ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/2656)
18.- Konya Milletvekili
Atilla KART'ın, bazı polis karakollarında şiddet uygulandığı iddialarına
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/2658)
19.- Çanakkale
Milletvekili Ahmet KÜÇÜK'ün, SSK ve BAĞ-KUR emeklilerinin ücretlerine ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/2683)
20.- İzmir Milletvekili
K. Kemal ANADOL'un, Türkiye'de işkence merkezleri olduğu iddiasına ve
Türkiye'nin Irak politikasına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi
(7/2684)
21.- Edirne Milletvekili
Necdet BUDAK'ın, İğne Ada-Saros arasında yapılması planlanan boru hattı
projesine ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi
(7/2692)
22.- Yalova Milletvekili
Muharrem İNCE'nin, teknik öğretmenlere ilişkin Millî Eğitim Bakanından yazılı
soru önergesi (7/2700)
23.- Antalya Milletvekili
Feridun Fikret BALOĞLU'nun, ilköğretim öğrencilerine ücretsiz ders kitabı
dağıtılmasına ilişkin Millî Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/2702)
24.- İstanbul
Milletvekili Emin ŞİRİN'in, özel bir televizyonda yayınlanan ayin törenine
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/2715)
25.- Denizli Milletvekili
Mustafa GAZALCI'nın, ders kitaplarına ilişkin Millî Eğitim Bakanından yazılı
soru önergesi (7/2720)
BİRİNCİ
OTURUM
Açılma
Saati: 15.00
6 Temmuz
2004 Salı
BAŞKAN:
Başkanvekili Sadık YAKUT
KÂTİP
ÜYELER: Mehmet DANİŞ (Çanakkale), Türkân MİÇOOĞULLARI (İzmir)
BAŞKAN - Türkiye Büyük Millet Meclisinin
110 uncu Birleşimini açıyorum.
Toplantı yetersayısı vardır; görüşmelere
başlıyoruz.
Gündeme geçmeden önce, üç sayın
milletvekiline gündemdışı söz vereceğim.
Gündemdışı ilk söz, 1 inci Uluslararası
Ahıska Türkleri Kurultayı hakkında söz isteyen, Çorum Milletvekili Agâh
Kafkas'a aittir.
Buyurun Sayın Kafkas. (AK Parti
sıralarından alkışlar)
IV. -
BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A)
GÜNDEMDIŞI KONUŞMALAR
1.- Çorum
Milletvekili Agâh Kafkas'ın, Ahıska Türkleri 1 inci Uluslararası Kurultayına
ilişkin gündemdışı konuşması ve Devlet Bakanı Mehmet Aydın’ın cevabı
AGÂH KAFKAS (Çorum) - Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; Ahıska Türkleri 1 inci Kurultayı nedeniyle söz almış
bulunmaktayım; Yüce Heyeti saygıyla selamlıyorum.
29 Haziran-4 Temmuz tarihleri arasında
Azerbaycan'ın Bakû kentinde 1 inci Uluslararası Ahıska Türkleri Kurultayı
toplanmıştır. Türk dünyasının yetimleri olan, yurtsuz ve bugüne değin sahipsiz
Ahıska Türklerinin onlarca yıldan beridir devam edegelen insanlıkdışı
dramlarına çare bulmak, maddî manevî yaralarını sarmak amacıyla toplanan bu
kurultaya, iktidar ve muhalefetten olmak üzere, 16 milletvekili arkadaşımızla
katıldık.
Değerli milletvekilleri, 1578 yılında,
Osmanlı Sultanı III. Murat Han zamanında Osmanlı topraklarına katılan Ahıska
bölgesi, bugün, Ardahan İlimize 48, Posof İlçemize 12 kilometrelik mesafededir.
Ahıska, 1578-1828 yılları arasında tam 250 yıl Osmanlı hâkimiyetinde kalmıştır.
28 Ağustos 1828 tarihinde Ahıska'nın Rusların hâkimiyetine geçmesiyle birlikte
de dram başlamıştır ve 1917 komünist ihtilaliyle birlikte, Türk ve Müslüman
nüfusa zaman zaman baskı uygulama, sürgüne göndermeler de başlamıştır.
Bu arada, İkinci Dünya Savaşı patlak
verir. Bu savaşta, Stalin, Ahıska'dan eli silah tutan 40 000 insanı silah
altına alır. Geriye kalan kadınlar, kızlar da demiryollarında çalıştırılır.
Bilmezler, bilmezler ki o kadınlar, kızlar, o demiryolları, bir gün onların
sürgün yolları olacak. Erkeklerin kimi askerden dönmüş, kimi dönmemiştir.
Bir gece, 14 Kasımda, zemheri kış gününde,
bir gecede, bütün Ahıska bölgesindeki 91 000 kişi, Ortaasya'ya sürgüne
gönderilir; iki saat içerisinde hayvan vagonlarına sıkış tepiş itelenerek
doldurulurlar. Aylarca süren yolculukta 40 000'i Kazakistan, 30 000'i
Özbekistan, 16 000'i Kırgızistan ve 5 000'i de diğer yerlere olmak üzere,
Ahıska'dan boşaltılırlar, âdeta Ortaasya'ya serpilirler. Bu sürgünde 17 000
kişi hastalıktan, açlıktan ve soğuktan Allah'ın rahmetine kavuşmuştur. Bunlar
mezarsızdırlar. Bunların toprağa gömülmesine bile izin verilmez, kara gömerek
yollarına devam etmeleri sağlanır.
Bu kanlı olay, 1944-1956 yılları arasında
yaşanmıştır. Sürgün gören bu insanların o bölgede köyden köye gitmeleri bile
yasaklanmıştır.
Ahıskalılar, başta Özbekistan, Kazakistan,
Kırgızistan ve diğer yerleşim birimlerinde, kısa da olsa, huzurlu bir yaşam
içerisindeyken, 4 Haziran 1989'da komünist Rusya, Özbekistan'ın Fergana ve
Taşkent İllerinde kardeşçe yaşayan Özbek ve Ahıska Halklarını birbirine
düşürür, kardeş kanı dökülür bu kez de; 100'ün üzerinde insan ölür, 1 000'in
üzerinde insan yaralanır, 1 200 ev yakılır. Yine, Ahıskalılara sürgün yolu
gözükmüştür ve 160 000 Ahıskalı, bu kez de Özbekistan'dan sürülürler,
topraksız, yurtsuz, çoğunluğu Azerbaycan'a giderler. Şu anda sayıları 400
000'in üzerinde Müslüman Ahıskalı Türk, Ermenistan dışında, başta Rusya olmak
üzere, Bağımsız Devletler Topluluğunun 11 cumhuriyetinde, 4 263 köy ve kasabada
göçmen olarak yaşamaktadırlar.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN - Buyurun Sayın Kafkas.
AGÂH KAFKAS (Devamla) - Gürcistan Devleti,
Ahıskalıların öz vatanlarına dönmeleri konusunda devamlı olarak çekimser
kalmaktadır ve gereğini bir türlü hayata geçirmemektedir.
Sizlerin de bildiği gibi, 2 Temmuz 1992
tarihinde, 3835 sayılı Kanunla, Ahıskalı Türklerin Türkiye'ye kabul edilmeleri
sağlanmıştır; ancak, Türkiye'ye göç etmek isteyenler, turist olarak gelmek
zorunda kalmışlardır. Ankara ve güzel yurdumuzun İstanbul, İzmir, Antalya,
Konya gibi çeşitli il ve ilçelerine yerleştirilmişlerdir. On yıldan beri,
ikâmet tezkereleriyle yaşamaktadırlar. Türkiye'de yaşayan bu insanların ne
durumda olduklarını sizlere anlatmaya gerek görmüyorum.
Değerli milletvekilleri, 1 inci
Uluslararası Ahıska Türkleri Kurultayında Dışişleri Komisyonu, Kültürel İşler
Komisyonu, Sosyal ve Çalışma Komisyonu, Ekonomi ve Tarım Komisyonu olmak üzere 4 ayrı çalışma komisyonu kurularak,
bu konuya ilişkin, Ahıska Türklerinin sorunları ve çözüm önerileri üzerinde
titiz bir çalışma yapılmıştır. Bu komisyonlarda, Ahıska Türklerinin kendi
yurtlarına dönüş probleminin hallinde davanın uluslararası kuruluşlara
anlatılması gerekliliğine işaret edilmiştir. Ahıska Türklerinin ülkelerinden
zorla başka yerlere sürüldükleri, onların vatanlarına dönme haklarının Avrupa
İnsan Hakları Sözleşmesiyle tanınmış en tabiî hakları olmasına ve Stalin
tarafından sürgüne gönderilen toplulukların hemen hemen tamamının kendi
vatanlarına dönmüş olmalarına rağmen, yalnız Ahıska Türklerinin bu haktan
mahrum kaldığı gerçeği bütün dünya tarafından bilinmelidir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Kafkas toparlar mısınız.
Buyurun.
AGÂH KAFKAS (Devamla) - Toparlayacağım
Başkanım.
Avrupa Konseyi, Gürcistan Denetim
Raporunda, Ahıskalıların anavatanlarına dönmeleri için gereken kanunun
çıkarılması ve gereğinin yapılmasını istemesine rağmen, sorun hâlâ
çözülememiştir. Bu konuda Yüce Meclisimizin Avrupa Konseyi üyesi değerli
milletvekili arkadaşlarımızın çok olumlu katkılarını ve girişimlerini
biliyoruz. Ahıska Türklerinin siyasî, sosyal ve ekonomik meselelerinin kültürel
kimliklerine bağlı olduğu, dolayısıyla
kültürel ve eğitim problemlerinin çözüme kavuşturulmasına öncelik verilmesi
delegeler tarafından ortak kanaat olarak ifade edilmiştir.
Üniversite mezunu, yetenekli Ahıskalı
gençlere lisansüstü eğitim ve öğretim için, Türkiye ve diğer ülkelerde imkân
tanınması ile orta ve yükseköğrenimin tamamlanmasında Ahıskalı Türk
öğrencilerin denklik problemlerinin bulunduğu ve üçüncü ülkelerde diplomaları
geçerli olacak şekilde bu problemin çözülmesi talep edilmektedir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Kafkas, teşekkür eder misiniz.
Buyurun.
AGÂH KAFKAS (Devamla) - Sayın Başkan, izin
verirseniz toparlıyorum.
Ahıska Türklerinin Gürcistan'da kalan
vatan topraklarındaki maddî, kültürel varlıklarının -cami, medrese, han gibi-
mutlaka, UNESCO'da, dünya kültürel mirası olarak kaydedilmesi gerektiği
ortadadır.
Değerli dostlar, ben şöyle toparlamak
istiyorum: Birçok insan kendi topraklarında kimliksizleşirken, Ahıskalılar,
yetmiş yılda üç sürgün yemelerine rağmen, kimliklerini bir bayrak gibi
taşımışlardır. Hıngâllarıyla, örtmeleriyle, bişileriyle, toylarıyla,
kimliklerini yüreklerinde, belleklerinde, onurlarında taşımışlardır. Onlar
biziz, onlar bizim insanlarımız ve biz onlarız.
Ahıska Türklerinin Ahıska'ya dönmesi,
vatan hasretinin bitmesi, gözyaşının ve acının dinmesi temennisiyle Yüce
Heyetinizi saygıyla selamlarken, Ahıska, işgal, çile, sürgün, gözyaşı ve
yeniden yeşeren umutların adıdır diyorum.
Hepinizi, tekrar, saygıyla selamlıyorum. (Alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Kafkas.
Gündemdışı ikinci söz, Ahıska Türklerinin
sorunlarıyla ilgili söz isteyen, Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt'e aittir.
Buyurun Sayın Öğüt.
2. -
Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt’ün, Ahıska Türklerinin sorunlarına ve alınması
gereken tedbirlere ilişkin gündemdışı konuşması ve Devlet Bakanı Mehmet Aydın’ın
cevabı
ENSAR ÖĞÜT (Ardahan) - Sayın Başkan, sayın
milletvekilleri; geçen hafta Azerbaycan'ın başkenti Bakü'de gerçekleştirilen
Ahıska Türkleri Kurultayıyla ilgili söz almış bulunuyorum. Kurultayımıza,
Meclis Başkanvekilimiz Sadık Yakut'un başkanlığında 16 milletvekili katıldı.
Sayın Başkana ve bütün arkadaşlara teşekkür ediyorum, emeği geçen herkese de
teşekkür ediyorum.
Değerli arkadaşlar, konuşmama başlamadan
önce, bir şey açıklayacağım. Şu fotoğrafa bir bakar mısınız; bu hayvan,
Türkiye'de yaşıyor mu?! Bu hayvan, Hindistan'da yaşayan bir hayvan; İran ve
Irak üzerinden, Türkiye'ye kaçak geliyor. Sayın Bakanıma da göstereyim;
hörgüçlü bir hayvan. Ben, bunun resmini, geçen hafta, sekiz gün önce,
Ardahan'da çektirdim. Türkiye'de, hayvancılık sıfıra inmiş, korkunç derecede
kaçak hayvan geliyor; hükümetten rica ediyorum -Sayın Bakanım da buradayken-
bunu önleyelim; bu, çok önemli, hayvancılık için, çiftçimiz için çok önemli.
Değerli arkadaşlar, 14 Kasım 1914'te,
hayvan vagonlarına doldurularak, hayvan muamelesi yapılarak, Ortaasya'ya sürgün
edilen Ahıska Türkleri, ne yazık ki, halen vatanlarına dönememişlerdir.
Sovyetler Birliğinin dağılmasından sonra, bütün milletler, kendi vatanlarına
dönmüş, kendi memleketlerine dönmüş, cumhuriyetini kurmuş, özerk yapısını
kurmuş; sadece ve sadece Ahıska Türkleri hiçbir yerde temsil edilemiyor.
Şimdi, burada, insan hakları söz konusu.
Küreselleşen bir dünyada yaşıyoruz. Küreselleşen dünyada, insan hakları,
özgürlükler, eşitlik, çok önem taşıyor. Özellikle Avrupa Birliğinin statüsünde,
bu çok önem taşıyor. Türkiye'de de bunu yaşıyoruz; Türkiye'deki halkların da
kardeşliği için, bu Meclisten, bu kürsüden, birlik, beraberlik ve eşitlik
olması için, her zaman, Büyük Millet Meclisi, görüş birliğiyle, bir görüş tezi
çıkarmıştır. Ancak, Ahıska Türkleriyle ilgili, 1992'de çıkarılan bir yasa dahi,
Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti tarafından yürürlüğe doğru dürüst konulmamıştır.
1999'da, Gürcistan Avrupa Birliğine girmek
için müracaat ettiğinde, Avrupa Birliği, Gürcistan'a, Ahıska Türklerinin de
özerk bir yapısı olması ve insan hakları çerçevesinde mültecilerin topraklarına
geri dönmesi için bir şart koyuyor; Gürcistan da "üç yıl içerisinde,
Ahıska Türklerinden gelmek isteyenleri topraklarına yerleştireceğim"
diyor; ama, beş yıl geçmesine rağmen, halen yerleştirilmediler. Ancak, 20
Mayısta, Gürcistan Cumhurbaşkanı Sayın Saakashvili Türkiye'yi ziyaret
ettiğinde, bütün Ahıska Türkü dernekleri, vakıfları kendisiyle görüştü, bizzat
ben de görüştüm; kendisi, bize iyi bir haber verdi "Osetya Eyaletindeki
karışıklıktan sonra, Ahıska Türklerinin sorunlarını ele alacağım ve Ahıska
Türklerinin yurda dönmeleri ve topraklarına yerleşmeleri için elimden geleni
yapacağım" dedi. Bu, bizim için çok önemli bir adımdır. Ben, buradan,
Gürcistan Cumhurbaşkanı Sayın Saakashvili'ye teşekkür ediyorum Ahıska Türkleri
adına.
Değerli arkadaşlar, küreselleşen dünyada,
kimse kimseye düşman olmamalı, kimse ırkçılık yapmamalı, bulunduğu yerde,
bulunduğu devletin kanunlarına ve vatandaşlık görevlerine sadık kalmalıdır. Bu,
Ahıska Türkleri için de geçerlidir. Yani, Ahıska Türkleri, gidip Gürcistan'da
bir devlet kurmak peşinde değiller; sefil, sefalet içerisinde, mağdur bir
biçimde yaşayan insanlar var. Şu anda, Rusya'da, 32 000, kimliksiz, vatansız,
boşlukta olan Ahıska Türkü var. Bunlar, topraksız, vatansız ve kimlikleri yok.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN - Buyurun Sayın Öğüt.
ENSAR ÖĞÜT (Devamla) - Toparlıyorum
Başkanım.
Bu insanlar "bize toprağımızı
versinler, toprağımızı işleyelim" diyor; çünkü, çok çalışkan bir millet,
uyumlu bir millet; ılımlı bir millet, kendi örf, âdet, gelenek, görenek,
kültürüne de sahip bir millet. Yıllardır ezilmesine rağmen, kültürünü, inanç
yapısını kaybetmemiştir. Orada, sizden bizden daha iyi Türkçe konuşan insanlar
var, gidin göreceksiniz. Böyle bir milletin kendi topraklarına dönmesi için,
komşumuz ve dostumuz Gürcistan'la iyi geçinmemiz gerekiyor, oraya gidecek
Ahıska Türklerinin de Gürcistan kanunlarına riayet etmesi gerekiyor; onlara da
buradan sesleniyorum. Gürcistan'ın büyümesi, kalkınması, gelişmesi için de,
elimizden gelen her şeyi yapmak mecburiyetindeyiz.
Bir kere, Gürcistan, Ardahan'ın sınırı;
Posof kapısı var, tam çalışmıyor, onun tam kapasite çalışması lazım;
Çıldır-Aktaş kapısı var, kesinlikle, derhal açılması lazım; Kars-Tiflis
demiryolu var, derhal yapılması lazım. Kars-Tiflis demiryolu ve Çıldır-Aktaş
kapısı, tarihî İpek Yoludur arkadaşlar. Bu yol yapılırsa, hem Gürcistan
kalkınacak hem Türkiye faydalanacak ve Türk cumhuriyetlerine, eski Sovyetler
Birliğine, Çin'e kadar uzanan bu yol, 1 500 000 000 insanı Türkiye'ye
bağlayacaktır ve Gürcistan kalkınacak, Gürcistan'ın ekonomisi geliştiği zaman
Türkiye'nin ekonomisi de gelişecek.
Bu nedenle, Ahıska Türklerinin vatanlarına
yerleşme aşamasında Ahıska Türklerine yakın ilgi gösteren Gürcistan
yetkililerine de teşekkür etmek gerekiyor ve mutlak surette onların tezlerine
sahip çıkmak gerekiyor. Avrupa Birliği platformunda da bu işin en iyi şekilde,
uzlaşmacı bir yöntemle, en uygun bir şekilde çözümlenmesi ve Gürcistan'a,
Ahıska bölgesine, Ahıska Türklerinin yerleştirilmesi gerekiyor. Eğer Ahıska
Türkleri oraya yerleşmezse, Gürcistan'ın gelecekte oradaki 500 000 Ermeni'yle
başı belaya girecek.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Öğüt, toparlar mısınız.
Buyurun.
ENSAR ÖĞÜT (Devamla) - Sayın Başkanım,
toparlıyorum.
Şu anda Ermenistan'ın hayali,
Ermenistan'dan, Acaristan üzerinden Karadenize ulaşmaktır; ama, Ahıska Türkleri
buraya gelir yerleşirse, Ermenistan zayıflayacak, oradaki Ermeni lobisi
zayıflayacak, Türk lobisi Gürcistan'a destek verecektir, Gürcistan siyasî
anlamda güçlenecektir.
Bu nedenle, hükümetimizden istirhamım var.
Hükümetin yapması gerekenler:
1.- 3835 sayılı Ahıska Türklerinin
Türkiye'ye Kabulü ve İskânına Dair Kanuna göre, onlara kimlikleri ve yerleşim
alanları verilmesi lazım.
2.- Acil olarak, Ahıska Türklerine,
dünyanın neresinde olursa olsun, çifte pasaport verilmesi lazım; çifte pasaport
verilirse, Türkiye'yle yakın ilişkileri olur ve kendi haklarını daha iyi
savunurlar.
3.- Ahıska Türklerine, iş bulana kadar -şu
anda mevcutlara- eğitim ve sağlıkta ücretsiz hizmet verilmesi lazım.
4.- En önemlisi, şu anda, 32 000 Ahıska
Türkü boşlukta, perişan bir şekilde Rusya'da bekletiliyor. Bu insanların derhal
Türkiye'ye getirilmesi, geçici ikamet verilmesi, bunların burada barındırılması
lazım. Bu, insan hakları için, insanlık için, adalet için, din için, iman için
-neye sayarsanız sayın- elzemdir, bunlara hizmet etmek de en büyük ibadettir.
Değerli arkadaşlar, Türkiye Cumhuriyeti
Hükümetinin, Ahıska Türklerinin sorunlarını giderecek şekilde 3835 sayılı
Yasayı işletmesini; ağustos ayında Gürcistan'a gidecek Sayın Başbakanın,
Gürcistan yetkilileriyle bu konuyu görüşüp, bir an evvel, Ahıska Türklerinin sorunlarına
çözüm bulmalarını diliyor, hepinize saygılar sunuyorum. (Alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Öğüt.
Gündemdışı konuşmalara, Hükümet adına,
Devlet Bakanı Sayın Mehmet Aydın cevap verecektir.
Buyurun Sayın Aydın. (Alkışlar)
DEVLET BAKANI MEHMET AYDIN (İzmir) - Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum ve Ahıska
Türklerinin sorununu, bir bakıma bir insanlık dramını dile getirdikleri için de
arkadaşlarıma teşekkür ediyorum.
İzin verirseniz, Ahıska Türkleriyle ilgili
konuya gelmeden önce, Gürcistan'la ilişkilerimiz konusunda birkaç noktaya temas
etmek istiyorum; çünkü, buna Sayın Milletvekilimiz de temas ettiler.
Malumunuz olduğu üzere, bizim şu anda
bütün komşularımızla ilişkilerimiz, pozitif olmak şartıyla, en iyi düzeydedir,
en iyi düzlemdedir. Bizim Gürcistan ile olan ilişkilerimiz de, hakikaten, son
derece iyi bir durumdadır; askerî ilişkilerimiz son derece iyidir; gerek eğitim
ve öğretim konusunda gerek başka alanlarda, elimizden gelen yardım önemli
ölçüde yapılmaktadır. Bu sene benim bizzat gittiğim ve Türkiye'de organize
ederek taşıdığımız çok miktarda -hakikaten çok miktarda, kelimenin her
anlamıyla çok miktarda- yardımı bizzat götürdük ve orada, ilgililerle beraber,
bunun dağıtımına, paylaşımına katkıda bulunduk. Bu yardım, Gürcistan'ın şimdiki
Cumhurbaşkanının göreve başlamasından önceydi. Kendisi dahil, hepsiyle
görüştük. Türkiye'nin yardımı konusunda da, zaten, başından beri, milletimize,
devletimize, Hükümetimize karşı son derece müteşekkir durumdadırlar ve bu iyi
ilişkilerimiz zaten devam edecek, etmek durumundadır.
Arkadaşlarımın da söylediği gibi,
Özbekistan'ın Fergana bölgesinde yaşanan, olaylardan sonra uluslararası
kamuoyunun gündemine gelen Ahıska Türkleri, 1990'lı yılların başından itibaren
Türkiye'ye göç etmeye başlamışlar; bu süreç halen devam etmektedir. Aslında
göç, halkın deyimiyle, 93 Muharebesinden itibaren zaten peyderpey devam ediyor;
ama, 1990'lı yıllardan sonra bu gözle görülür bir biçimde artmıştır. Nitekim,
bu sürecin bir sonucu, 30 000'i aşkın Ahıska Türkü, bugün, ülkemizde,
Türkiye'de yaşamaktadır.
Bu süreç zarfında ülkemize gelen Ahıska
Türklerine, bulundukları ülkelerde yaşayan, orada yaşamaya devam eden Ahıska
Türklerine ve anayurtları Ahıska'ya dönenlere, dönmek isteyenlere, Türk
hükümetleri ellerinden gelen her türlü yardımı yapmışlardır, yapmaya da devam
ediyorlar.
Yine, arkadaşımızın bahsettiği, 1992
yılında çıkan 3835 sayılı Ahıska Türklerinin Türkiye'ye Kabulü ve İskânına Dair
Kanun, aslında önemli ölçüde yürürlüğünü devam ettirmiştir. Bu kanuna
dayanılarak, Türkiye'ye 150 aile getirilmiş ve iskâna tabi tutulmuştur; ama,
esasında, burada öngörülen miktar, tabiî, 150 ailenin üzerinde, 500 civarında
ailenin iskânıyla ilgilidir. Farklı sebeplerden dolayı -onların bir kısmına
temas edeceğim, bir kısmına temas etmeye vaktim yok- bu 500 ailenin getirilmesi
imkânı, maalesef, gerçekleşememiştir.
Yine, 1994 yılından itibaren, bugüne
kadar, 17 000 civarında Ahıskalı soydaşımızın, dağılan Sovyetler Birliği üyesi
ülkelerden ülkemize geldiği ve geri dönmedikleri bilinmektedir; çünkü,
özellikle Rusya Federasyonunca, Ahıska Türklerinin elinde bulunan pasaportlara
"işbu pasaport sahibi Rusya Federasyonu vatandaşı değildir" şeklinde
bir not konulduğu, bir kaşe basıldığı "daimî ikametgâh çıkışlı"
damgası vurulduğu için geriye dönemiyorlar ve bu bakımdan da ciddî sıkıntılarla
karşı karşıya geliyorlar.
Ahıska Türklerinin Türkiye'de
karşılaştıkları sorunlar oldukça çoktur; ama, bunları dört ana başlıkta
toplamamız ve değerlendirmemiz mümkündür. Bunlardan ilki, eski Sovyetler
Birliği ülkelerinde çalışarak emeklilik hakkı kazanmış ve Türkiye'de emekli
yaşını doldurmuş kişilerin emekli sayılması; ikincisi, Türkiye'ye gelmiş
olanlardan, mezun olan öğrencilerin diploma geçerliliğinin sağlanması, üçüncüsü,
çalışma izninin sağlanması ve diğeri de, ikamet izniyle ilgili sorunların
giderilmesi. Bugüne kadar, bu cümleden olmak üzere, 29 779 kişiye ikamet izni
verilmiştir.
Türkiye'ye göç eden Ahıska Türklerinin
Türkiye'deki diğer hemşerileriyle birlikte kurdukları 16 dernek -buraya
dikkatinizi çekmek istiyorum- ve 2 adet de federasyon bulunmaktadır. Burada
üzülerek ifade edeyim ki, bu derneklerin çokluğu, bilgi akışını düzenleme
bakımından her zaman olumlu sonuç verememekte ve birtakım sıkıntılara da sebep
olmaktadır. Yine, pek çok soydaşımızla ilgili, sivil toplum kuruluşlarında
olduğu, derneklerde olduğu gibi, burada da bazen birbirleriyle çelişen bilgiler
gelebilmekte ve her zaman çok olumlu olmayan birtakım rekabetlerin olduğu da
gözden kaçmamaktadır. Bunların düzelmesi için de, biz, zaten sürekli olarak bu
derneklerle işbirliği içerisindeyiz ve kamu açısından, kendileri açısından
yararlı olan hedeflere doğru işbirliği içerisinde yürümek bakımından da
çabalarımız sürmektedir.
Iğdır İlinde iskâna tabi tutulan
Ahıskalıların bir de tarım arazisi talepleri vardır; o konuyla ilgili mevzuatın
imkân vermesi halinde, kanunun tekrar ele alınarak, Iğdır İlinde iskâna tabi
tutulan Ahıska Türklerine tarım arazisi tahsisinin çok yerinde olacağı, yararlı
olacağı Bakanlığımız tarafından ilgili kurumlara iletilmiştir.
Ahıskalılar arasında -demin de söylediğim
gibi- hedef birliği sağlanamaması, bir bakıma, Bakanlık olarak, bizim, karşı
karşıya bulunduğumuz sıkıntıların başında gelmektedir. Ahıska Türkleri
arasında; 1.- Türkiye'ye göç etmek ve dolayısıyla, Türkiye'ye gelip, yerleşmek
isteyenler vardır.
2.- Nihai hedef olarak, bugünkü Gürcistan
sınırları içinde yer alan yurtlarına, yani Ahıska'ya geri dönmek isteyenler
vardır. Buradaki toprakların da önemli bir kısmı, maalesef, özellikle Ermeni
nüfus tarafından fiilî işgal altındadır; dolayısıyla, Gürcistan Hükümetinin,
aynı zamanda bu konuda maddî bir sıkıntısı olduğu da gözlenmektedir ve o konuda
yardım talebi vardır.
3.- Mülteci olarak kabul görmek isteyen ve
Ahıska sorununun, böylece, Birleşmiş Milletler gündeminde daha rahat yer
almasını sağlamaya çalışan gruplar vardır.
4.-Bir de, bütün bunlara rağmen,
bulundukları ülkelerde tam vatandaş olarak, yurttaş olarak bu hakkı alıp, orada
kalmak isteyenler vardır.
Bu arada bir şey daha ilave edeyim; bir
de, Amerika'ya göç gibi, en azından 5 000 kişiyi ilgilendiren bir projenin de
şu sıralarda konuşulmakta olduğunu ifade etmek istiyorum.
Son olarak, Türk cumhuriyetlerinden, Türk
ve akraba topluluklarından, öğrenci getirme projesi çerçevesinde de Türkiye'ye
getirilen Ahıska kökenli öğrencilerin durumuna bir iki cümleyle temas edeyim.
Mevcut öğrenci sayısı 596'dır, bu, nüfusa göre, aslında, oldukça iyi bir rakam
sayılır. 2004-2005 yılı için ayrılan kontenjan da 80'in üstündedir; bunların
20'si Azerbaycan, 20'si Kazakistan, 20'si Kırgızistan, 20'si de Rus
federasyonunda yerleşik olan veya demin anlattığım şartlar altında orada kalan
Ahıska Türkleridir ve bir de Ukrayna'daki Ahıska Türklerine verilmiş olan
kontenjanlardır.
Bu konuda, aslında, imkânlarımız vardır,
imkânlarımız açıktır -eğer, gerekiyorsa- biz, bu Ahıska kökenli öğrencilerin
taleplerine daha sıcak bakabilmekteyiz; gerek lisans gerek yükseklisans ve
gerekse doktora düzeyinde kapılarımızın açık olduğunu tekrar ifade etmek
istiyorum.
Hepinize saygılarımı sunuyorum. (Alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Bakan.
Gündemdışı üçüncü söz, Makine ve Kimya
Endüstrisi Kurumunun Kırıkkale Mühimmat Fabrikasında meydana gelen patlamanın
yıldönümü münasebetiyle söz isteyen Kırıkkale Milletvekili Murat Yılmazer'e
aittir.
Buyurun Sayın Yılmazer.
3.-
Kırıkkale Milletvekili Murat Yılmazer’in, Makine ve Kimya Endüstrisi Kurumunun
Kırıkkale Mühimmat Fabrikasında meydana gelen patlamanın yıldönümü
münasebetiyle, kurumun sorunlarına ve alınması gereken tedbirlere ilişkin
gündemdışı konuşması
MURAT YILMAZER (Kırıkkale) - Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; gündemdışı söz alarak, kısaca, Makine ve Kimya
Endüstrisi Kurumunun tarihinden ve Makine Kimyada meydana gelen patlamalardan
bahsetmek istiyorum.
Özellikle bugünü seçmemdeki maksat, 3
Temmuz 1997'de Makine Kimyada meydana gelen büyük bir patlama yedinci yılını
doldurmuş durumda; şehirde sürekli anılan bir patlama, Türkiye'nin ve dünyanın
gündemini üç gün işgal etmiş bir patlama.
Bu patlama, Kırıkkale'de, 3 Temmuz 1997'de
sabah saat 8.50'de meydana geldi. Makine Kimyanın mühimmat fabrikasının imla
işletmesinde bir TNT atölyesinin alev alması neticesi TNT'de yangın meydana
gelmiş, akabinde de patlamalarla, TNT depolarına sıçramış, bu sektörde, bu
üretim sahasında çok büyük çapta sayılacak bir hal almıştı.
Kırıkkale, o zamanlar, perişan günler
geçirmiş ve iki gün tamamen boşaltılmıştı. Patlamalar, birinci günün akşamüstü
kontrol altına alınmıştı. Allah'a çok şükür ki, ölüm fazla olmadı; tesislerde
1, şehirde de, şarapnel tesiriyle gerçekleşen 3 ölüm oldu. Ölenlere Allah'tan
rahmet diliyorum. Ucuz atlatıldı; ama, bunun parasal faturası, 1997'nin
değerleriyle, Makine Kimyaya ve ülkemize 55 trilyon liraya mal olmuştur.
Makine Kimya, tabiî, kendi fabrikalarında,
işletmelerinde meydana gelen yarayı en kısa zamanda sarmaya çalıştı. 1997'de
patlayan o imla tesisini, 12,7 trilyon lira harcayarak, tekrar 1999'da
işletmeye aldı.
Makine Kimya, 1925 yılında Kırıkkale'de
kurulmuş, Türkiye'nin en büyük entegre tesislerinden biri olarak, 1930'lu
yıllarda 13 işletmeye ulaşmıştır. Bunun 6 tane fabrikası Kırıkkale'de mevcut ve
halen de Kırıkkale'de üretime devam etmektedir. Burada, 1930'ların
teknolojisiyle yerleşmiş bir işletmeye hâkim.
Makine Kimyanın ana
gayesi, ülkenin savunma sanayiine yönelik olarak, mühimmat, silah, mermi, top
vesaire üretimini yapmaktır. Makine Kimya, askerî ihtiyaçlara, polisin
ihtiyaçlarına yönelik üretim yapmaktadır. Bunların parlayıcı ve patlayıcı
özellikleri de vardır. Makine Kimya, 1930'ların teknolojisiyle, demir-çelik ve
demirdışı metaller sektöründe, 1930 yılından 1985 yılına kadar, Türkiye'nin
yükünü taşımış, Türkiye'de bir okul görevi görmüş, çalışan mühendisiyle,
işçisiyle, teknik personeliyle Türkiye'de bir özel sektörün de oluşmasında en
büyük paya sahip olmuş; ama, kendini, bir türlü, dünyada bu sektörde gelişen
teknolojiye göre yenileyememiş, sadece, 1955-1960 yılları arasında bir yenileme
ve genişleme projesi uygulamış, onun dışında teknolojiye ayak uyduramamış;
bugünkü durumu da aynı. Tabiî, bu patlamaların nedenlerinin başında eski
teknoloji ve emniyetsizlik önde geliyordu. Yeni kurulan imla tesisinde ise, bu,
tamamen giderilmiş durumda; ama, diğer bütün işletmelerinde de acil
modernizasyona ihtiyaç var. Ülkenin sanayiinin bulunduğu konum neyse, Makine Kimya da aynı
durumda; dünyada gelişen teknolojiye ayak uyduramamış. Ülkenin ekonomik ve
sanayisel kalkınmasının çizgisini Makine Kimya da yaşıyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Yılmazer, toparlayabilir
misiniz.
Buyurun.
MURAT YILMAZER (Devamla) - Dünya, bu
sektörde birkaç defa teknoloji değiştirmiş; ama, Makine Kimya henüz bulunduğu
yerde sayıyor. Makine Kimya, maliyeti yüksek üretim yapmakta, dolayısıyla, sipariş
noksanlığı çekmekte; çok büyük bir makine parkına sahip, şu anda çok üretimi
terk etmiş durumda. Ben, burada, işadamlarımıza, ilgili sanayicilerimize de
sesleniyorum; Makine Kimya, bugünlerde, kiralama yöntemi adı altında yeni bir
sistemle, atıl duran tezgahlarını ve yerlerini de kiraya vermekte, bazı
kolaylıklar da sağlamaktadır; ilgilenen sanayicilerimizin Makine Kimya
yönetimiyle diyalog kurmalarının iyi olacağı kanaatindeyim; bu tesisimizin bir
an önce ayağa kalkması lazım. 1960-1970 arasında 17 000 kişiyi istihdam eden
Makine Kimyada, bugün, 6 700 kişi çalışmakta; 13 fabrikasının 6'sı
Kırakkale'de, 2'si Ankara'da, 2'si Elmadağ'da, 1'i de Çankırı'da bulunmaktadır.
Böyle bir güzide, teknik, arşiv ve bilgi birikimine sahip bu entegre tesis,
ülkemizin gelişmesine orantılı olarak, savunma sanayiinin dünyadaki değişimine orantılı olarak bir an
önce, inşallah, tekrar modernize olacaktır; bu konuda çalışmalar içerisinde
olduğunu yakinen de takip ediyorum; tekrar ayağa kalkacağı kanaatindeyim.
Makine Kimya demek, aynı zamanda
Kıkrıkkale demek, Kırıkköyü'yle başlayan bu macera, Kırıkkale'yi vilayet
yapıyor. Şu an nüfusu 220 000 olan bir şehir ve tam bir Türkiye mozaiği var.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
MURAT YILMAZER (Devamla) - Sayın Başkan, 1
dakika daha eksüre rica ediyorum...
BAŞKAN -Buyurun Sayın Yılmazer.
MURAT YILMAZER (Devamla) -İstihdam için
ülkemizin her vilayetinden insanımız oraya gelip yerleşmiş. Ayrıca,
Kırıkkale'de ticaret ve ekonomi, tamamen Makine Kimyayla artıyor, eksiliyor. Şu
anki konumu itibariyle, şehir de, Makine Kimyanın düştüğü sıkıntıyı yaşıyor;
Kırıkkale'de de hep bu konuşuluyor.
Ben, ileride, Makine Kimyayı, daha özel
bir gündemle gündeminize getireceğim. Patlamalar dolayısıyla bu sözü almıştım.
5 patlamada 15'e yakın insanımız can vermişti; kendilerini ben rahmetle
anıyorum. 1986'da 8 itfaiyeci, 1997'de de 1'i Makine Kimyalı, 3'ü dışarıdan
olmak üzere, 4 insanımızı kaybetmiştik. Allah, bir daha, böyle felaketleri
ülkemize göstermesin diyorum. Makine Kimyada şehit olan bu kardeşlerimize Allah
rahmet eylesin.
Selam ve saygılarımı sunuyorum. (AK Parti
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN -Teşekkür ediyorum Sayın Yılmazer.
Başkanlığın Genel Kurula diğer sunuşları
vardır.
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığının
2 adet tezkeresi vardır; ayrı ayrı okutup, bilgilerinize sunacağım.
Birinci tezkereyi okutuyorum:
B)
TEZKERELER VE ÖNERGELER
1.- İsviçre
Federal Parlamentosu Kantonlar Meclisi Kanadı Dışpolitika Komisyonu Başkanı ve
beraberindeki Parlamento heyetinin, Türkiye Büyük Millet Meclisinin konuğu
olarak resmî temaslarda bulunmak üzere ülkemizi ziyaretlerine ilişkin Başkanlık
tezkeresi (3/613)
2.7.2004
Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kuruluna
TBMM Başkanlık Divanının 10 Ekim 2003
tarih ve 19 sayılı kararıyla, İsviçre Federal Parlamentosu Kantonlar Meclisi
Kanadı Dışpolitika Komisyonu Başkanı ve beraberindeki parlamento heyetinin
Türkiye Büyük Millet Meclisinin konuğu olarak resmî temaslarda bulunmak üzere
ülkemizi ziyareti uygun bulunmuştur.
Türkiye Büyük Millet Meclisinin Dış
İlişkilerinin Düzenlenmesi Hakkında 3620 sayılı Kanunun 7 nci maddesi gereğince
Genel Kurulun bilgisine sunulur.
Nevzat Pakdil
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanı Vekili
BAŞKAN - Bilgilerinize sunulmuştur.
İkinci tezkereyi okutuyorum:
2.-
Portekiz Parlamento Başkanı Mota Amaral ve beraberindeki Parlamento heyetinin,
Türkiye Büyük Millet Meclisinin konuğu olarak resmî temaslarda bulunmak üzere
ülkemizi ziyaretlerine ilişkin Başkanlık tezkeresi (3/614)
2.7.2004
Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kuruluna
Portekiz Parlamento Başkanı Mota Amaral ve
beraberindeki heyet, 19-23 Temmuz 2004 tarihleri arasında Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanı Sayın Bülent Arınç'ın konuğu olarak ülkemize resmî ziyarette bulunacaktır.
Söz konusu heyetin ülkemizi ziyareti,
Türkiye Büyük Millet Meclisinin Dış İlişkilerinin Düzenlenmesi Hakkında 3620
sayılı Kanunun 7 nci maddesi gereğince Genel Kurulun bilgisine sunulur.
Nevzat Pakdil
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanı Vekili
BAŞKAN - Bilgilerinize sunulmuştur.
Sözlü sorunun geri alınmasına dair 1
önerge vardır; okutuyorum:
3.- Denizli
Milletvekili Ümmet Kandoğan’ın (6/1130) esas numaralı sözlü sorusunu geri
aldığına ilişkin önergesi (4/205)
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Gündemin "Sözlü Sorular"
kısmının 475 inci sırasında yer alan (6/1130) esas numaralı sözlü soru önergemi
geri alıyorum.
Gereğini saygılarımla arz ederim.
Ümmet Kandoğan
Denizli
BAŞKAN - Sözlü soru önergesi geri
verilmiştir.
İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu
Başkanlığının bir tezkeresi vardır; okutup, oylarınıza sunacağım.
4.- İnsan
Hakları Komisyonu Başkanı Nevşehir Milletvekili Mehmet Elkatmış’ın, Komisyonun,
Türkiye Büyük Millet Meclisinin tatilde olduğu dönemde de çalışmasına ilişkin
tezkeresi (3/615)
1.7.2004
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Komisyonumuzun 22 nci Dönem ikinci Yasama
Yılının 24 Haziran 2004 tarihli 17 nci toplantısında, ülkemizde ve dünyada
meydana gelebilecek, Komisyonun görev alanına giren gelişmelere ivedilikle
müdahale edilebilmesini sağlamak amacıyla, Komisyonun, TBMM'nin tatilde olduğu
dönemde de çalışmasına ve bu hususta Komisyon Başkanına yetki verilmesine karar
verilmiştir.
TBMM İçtüzüğünün 25 inci maddesi uyarınca
gereğini müsaadelerine arz ederim.
Mehmet Elkatmış
Nevşehir
Komisyon Başkanı
BAŞKAN - Kabul edenler... Kabul
etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Başbakanlığın, Anayasanın 82 nci maddesine
göre verilmiş 4 adet tezkeresi vardır; ayrı ayrı okutup oylarınıza sunacağım.
Birinci tezkereyi okutuyorum:
5.- Sağlık
Bakanı Recep Akdağ’ın Macaristan'a yaptığı resmî ziyarete katılacak
milletvekillerine ilişkin Başbakanlık tezkeresi (3/616)
1.7.2004
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Sağlık Bakanı Prof. Dr. Recep Akdağ'ın,
Dördüncü Avrupa Sağlık ve Çevre Bakanları Konferansına katılmak üzere, bir
heyetle birlikte 22-25 Haziran 2004 tarihlerinde Macaristan'a yaptığı resmî
ziyarete, Muş Milletvekili Dr. Medeni Yılmaz'ın da iştirak etmesi uygun
görülmüş ve bu konudaki Bakanlar Kurulu kararının sureti ilişikte
gönderilmiştir.
Anayasanın 82 nci maddesine göre gereğini
arz ederim.
Recep Tayyip Erdoğan
Başbakan
BAŞKAN - Kabul edenler... Kabul
etmeyenler... Kabul edilmiştir.
İkinci tezkereyi okutuyorum:
6.- Devlet
Bakanı Mehmet Aydın’ın Yemen, Oman, Birleşik Arap Emirlikleri, Katar, Bahreyn
ve Kuveyt'e yaptığı resmî ziyarete katılacak milletvekillerine ilişkin
Başbakanlık tezkeresi (3/617)
2.7.2004
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Devlet Bakanı Prof. Dr. Mehmet Aydın'ın,
görüşmelerde bulunmak üzere, bir heyetle birlikte 28 Mayıs-1 Haziran 2004
tarihleri arasında Yemen, Oman, Birleşik Arap Emirlikleri, Katar, Bahreyn ve
Kuveyt'e yaptığı resmî ziyarete, Ankara Milletvekili Mustafa Said Yazıcıoğlu'nun
da iştirak etmesi uygun görülmüş ve bu konudaki Bakanlar Kurulu Kararının
sureti ilişikte gönderilmiştir.
Anayasanın 82 nci maddesine göre gereğini
arz ederim.
Recep Tayyip Erdoğan
Başbakan
BAŞKAN - Kabul edenler... Kabul
etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Üçüncü tezkereyi okutuyorum:
7.-
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın; Hollanda ve Belçika'ya yaptığı resmî ziyarete
katılacak milletvekillerine ilişkin Başbakanlık tezkeresi (3/618)
2.7.2004
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşmelerde bulunmak üzere, bir heyetle
birlikte 15-16 Haziran 2004 tarihlerinde Hollanda'ya ve AB Devlet ve Hükümet
Başkanları Zirvesine katılmak üzere 17-18 Haziran 2004 tarihlerinde Belçika'ya
yaptığım resmî ziyarete, ekli listede adları yazılı milletvekillerinin de
iştirak etmesi uygun görülmüş ve bu konudaki Bakanlar Kurulu Kararının sureti
ilişikte gönderilmiştir.
Anayasanın 82 nci maddesine göre gereğini
arz ederim.
Recep Tayyip Erdoğan
Başbakan
Liste
Ömer Çelik (Adana)
Tuncay Ercenk (Antalya)
Hacı İbrahim Kabarık (Bartın)
İrfan Rıza Yazıcıoğlu (Diyarbakır)
Yücel Artantaş (Iğdır)
Egemen Bağış (İstanbul)
Sinan Özkan (Kastamonu)
Beşir Hamidi (Mardin)
Şaban Dişli (Sakarya)
BAŞKAN - Kabul edenler... Kabul
etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Dördüncü tezkereyi okutuyorum:
8.-
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın; Amerika Birleşik Devletlerine yaptığı resmî
ziyarete katılacak milletvekillerine ilişkin Başbakanlık tezkeresi (3/619)
2.7.2004
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
G-8 Zirve Toplantısına katılmak ve
görüşmelerde bulunmak üzere, bir heyetle birlikte 8-13 Haziran 2004 tarihleri
arasında Amerika Birleşik Devletlerine yaptığım resmî ziyarete ekli listede
adları yazılı milletvekillerinin de iştirak etmesi uygun görülmüş ve bu
konudaki Bakanlar Kurulu Kararının sureti ilişikte gönderilmiştir.
Anayasanın 82 nci maddesine göre gereğini
arz ederim.
Recep Tayyip Erdoğan
Başbakan
Liste:
Ömer Çelik (Adana)
Egemen Bağış (İstanbul)
Şaban Dişli (Sakarya)
BAŞKAN - Kabul edenler... Kabul
etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Adalet ve Kalkınma Partisi Grubunun
İçtüzüğün 19 uncu maddesine göre verilmiş bir önerisi vardır; okutup,
oylarınıza sunacağım.
V.-
ÖNERİLER
A) SİYASÎ
PARTİ GRUBU ÖNERİLERİ
1.- Gündemdeki sıralama ile çalışma saatlerinin yeniden düzenlenmesine
ilişkin AK Parti Grubu önerisi
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Danışma Kurulu, 6.7.2004 Salı günü (bugün)
yapılan ilk çağrıda Cumhuriyet Halk Partisi Grubu temsilcisinin katılmaması
nedeniyle toplanamadığından, Grubumuzun aşağıdaki önerisinin İçtüzüğün 19 uncu
maddesi gereğince Genel Kurulun onayına sunulmasını arz ederim.
Sadullah Ergin
AK Parti Grup Başkanvekili
Öneri :
1- Genel Kurulun 6.7.2004 Salı günkü
(bugün) birleşiminde sözlü sorular ve diğer denetim konularının, 7.7.2004
Çarşamba günkü birleşimde ise sözlü soruların görüşülmemesi,
Gündemin "Kanun Tasarı ve Teklileri
ile Komisyonlar Gelen Diğer İşler" kısmının 29 uncu sırasında yer alan 624
sıra sayılı kanun tasarısının bu kısmın 7 nci sırasına, 28 inci sırasında yer
alan 623 sıra sayılı kanun tasarısının 8 inci sırasına, 37 nci sırasında yer
alan 632 sıra sayılı kanun tasarısının 9 uncu sırasına, 38 inci sırasında yer
alan 633 sıra sayılı kanun tasarısının 10 uncu sırasına, 27 nci sırasında yer
alan 619 sıra sayılı kanun tasarısının 11 inci sırasına alınması, daha önce
gelen kâğıtlar listesinde yayımlanan ve dağıtılmış bulunan 636 ve 635 sarı
sayılı kanun tasarılarının ise 48 saat geçmeden bu kısmın 12 nci ve 13 üncü
sıralarına alınması ve diğer işlerin sırasının buna göre teselsül ettirilmesi,
Genel Kurulun çalışma sürelerinin, bugünkü
birleşimde 616 sıra sayılı kanun tasarısının görüşmelerinin bitimine kadar
uzatılması, 7.7.2004 Çarşamba günkü birleşimde ise saat 14.00'te toplanması ve
619 sıra sayılı kanun tasarısının görüşmelerinin bitimine kadar uzatılması,
8.7.2004 Perşembe günü de saat 14.00'te toplanması ve 635 sıra sayılı kanun
tasarısının görüşmelerinin bitimine kadar uzatılması,
2- 13.7.2004 Salı günü Genel Kurulun saat
14.00'te toplanması ve bu birleşimde, daha önce gelen kâğıtlar listesinde
yayımlanan ve dağıtılan 621 ve 622 sıra sayılı Meclis soruşturması komisyonları
raporlarının görüşmelerinin yapılması, sözlü sorular ve diğer denetim
konularının görüşülmemesi önerilmiştir.
BAŞKAN - Kabul edenler... Kabul
etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Sayın milletvekilleri, çocukları sokağa
düşüren nedenlerle sokak çocuklarının sorunlarının araştırılarak alınması
gereken tedbirlerin belirlenmesi amacıyla kurulan (10/111, 160 ve 180) esas
numaralı Meclis Araştırması Komisyonu, daha önceki toplantıda başkan,
başkanvekili, sözcü ve kâtip üye seçimini yapamamıştı. Bu komisyona seçilmiş
bulunan sayın üyelerin, 6.7.2004 Salı günü (bugün) saat 17.00'de Anabina Zemin
Kat PTT karşısındaki Meclis Araştırması Komisyonları Toplantı Salonunda
toplanarak, başkan, başkanvekili, sözcü ve kâtip seçimini yapmalarını rica
ediyorum. Komisyonun toplantı, yer ve saati ayrıca ilan tahtalarına asılmıştır.
Alınan karar gereğince, sözlü soruları ve
diğer denetim konularını görüşmüyor, gündemin
"Kanun Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer
İşler" kısmına geçiyoruz.
VI.- KANUN TASARI VE
TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER
İŞLER
1.- Adlî
Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Bölge Adliye Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve
Yetkileri Hakkında Kanun Tasarısı ve Adalet Komisyonu Raporu (1/521) (S.
Sayısı: 146)
2.- Hukuk
Usulü Muhakemeleri Kanununda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Tasarısı ve
Adalet Komisyonu Raporu (1/523) (S. Sayısı: 152)
3.-
Çanakkale Milletvekilleri Mehmet Daniş ve İbrahim Köşdere'nin, Gelibolu
Yarımadası Tarihi Millî Parkı Kanununa Geçici Bir Madde Eklenmesine Dair Kanun
Teklifi (Kamu İhale Kanununa Geçici Madde Eklenmesine Dair Kanun Teklifi) ile
Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (2/212) (S. Sayısı: 305)
BAŞKAN - Adlî Yargı İlk Derece Mahkemeleri
ile Bölge Adliye Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yetkileri Hakkında Kanun
Tasarısının, Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununda Değişiklik Yapılmasına İlişkin
Kanun Tasarısının ve Çanakkale Milletvekilleri Mehmet Daniş ve İbrahim
Köşdere'nin; Gelibolu Yarımadası Tarihî Millî Parkı Kanununa Geçici Bir Madde
Eklenmesine Dair Kanun Teklifinin geri alınan maddeleriyle ilgili komisyon
raporları henüz gelmediğinden, tasarıların ve teklifin müzakerelerini
erteliyoruz.
Kamu Yönetimi Temel Kanunu Tasarısının
müzakeresine kaldığımız yerden devam edeceğiz.
4.- Kamu Yönetiminin Temel İlkeleri ve Yeniden
Yapılandırılması Hakkında Kanun Tasarısı ile İçişleri, Plan ve Bütçe ve Anayasa
Komisyonları Raporları (1/731) (S. Sayısı: 349)
BAŞKAN - Komisyon?.. Yok.
Tasarının müzakeresi ertelenmiştir.
Özel Gelir ve Özel Ödeneklerin
Düzenlenmesi ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Tasarısının müzakeresine kaldığımız yerden devam
edeceğiz.
5.- Özel
Gelir ve Özel Ödeneklerin Düzenlenmesi ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde
Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısı ve Plan ve Bütçe
Komisyonu Raporu (1/827) (S. Sayısı: 618)
BAŞKAN - Komisyon?.. Yok.
Tasarının müzakeresi ertelenmiştir.
Belediyeler Kanunu Tasarısı ile Avrupa
Birliği Uyum, İçişleri ve Plan ve Bütçe Komisyonları raporlarının müzakeresine
kaldığımız yerden devam ediyoruz.
6.-
Belediyeler Kanunu Tasarısı ile Avrupa Birliği Uyum, İçişleri ve Plan ve Bütçe
Komisyonları Raporları (1/766) (S. Sayısı: 616) (x)
BAŞKAN - Komisyon?.. Burada.
Hükümet?.. Burada.
Kâtip Üyenin oturduğu yerden okuması
hususunu oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul
edilmiştir.
15 inci maddeyi okutuyorum:
Belediyenin yetkileri ve imtiyazları
MADDE 15.- Belediyenin yetkileri ve
imtiyazları şunlardır:
a) Belde sakinlerinin mahallî müşterek
nitelikteki ihtiyaçlarını karşılamak amacıyla her türlü faaliyet ve girişimde
bulunmak.
b) Kanunların belediyeye verdiği yetki
çerçevesinde yönetmelik çıkarmak, emir vermek, belediye yasakları koymak ve
uygulamak, kanunlarda belirtilen cezaları vermek.
c) Gerçek ve tüzel kişilerin faaliyetleri
ile ilgili olarak kanunlarda belirtilen izin veya ruhsatı vermek.
d) Özel kanunları gereğince belediyeye ait
vergi, resim, harç, katkı ve katılma paylarının tarh, tahakkuk ve tahsilini
yapmak; vergi, resim ve harç dışındaki özel hukuk hükümlerine göre tahsili
gereken doğalgaz, su, atık su ve hizmet karşılığı alacakların tarh, tahakkuk ve
tahsilini yapmak veya yaptırmak.
e) Müktesep haklar saklı kalmak üzere;
içme, kullanma ve endüstri suyu sağlamak; atık su ve yağmur suyunun
uzaklaştırılmasını sağlamak; bunlar için gerekli tesisleri kurmak, kurdurmak,
işletmek ve işlettirmek.
f) Toplu taşıma yapmak; bu amaçla otobüs,
deniz ve su ulaşım araçları, tünel, raylı sistem dâhil her türlü toplu taşıma
sistemlerini kurmak, kurdurmak, işletmek ve işlettirmek.
g) Hafriyat toprağı ve moloz döküm
alanlarını, kum, çakıl, odun, kömür ve hurda depolama alanlarını ve satış
yerlerini belirlemek; bu alan ve yerler ile taşımalarda çevre kirliliği
oluşmaması için gereken tedbirleri almak; katı atıkların toplanması, taşınması,
ayrıştırılması, geri kazanımı, ortadan kaldırılması ve depolanması ile ilgili
bütün hizmetleri yapmak ve yaptırmak.
h) Mahallî müşterek nitelikteki
hizmetlerin yerine getirilmesi amacıyla, belediye sınırları ve mücavir alanlar
içerisinde taşınmaz malları almak, kamulaştırmak, satmak, kiralamak veya kiraya
vermek, trampa etmek, tahsis etmek, bunlar üzerinde sınırlı aynî hak tesis
etmek.
i) Borç almak, bağış kabul etmek.
j) Toptancı ve perakendeci halleri, otobüs
terminali, fuar alanı, yat limanı ve mezbaha kurmak, kurdurmak, işletmek,
işlettirmek veya bu yerlerin gerçek ve tüzel kişilerce açılmasına izin vermek.
k) 1.5.2003 tarihli ve 4856 sayılı Kanunun
9 uncu maddesinin (ı) bendine göre oluşturulacak kural ve standartlara uymak
kaydıyla motorlu taşıt muayene ve emisyon ölçümü yapmak veya yaptırmak.
l) Vergi, resim ve harçlar dışında kalan
ve miktarı yirmibeş milyar Türk Lirasına kadar olan dava konusu
uyuşmazlıkların, anlaşmayla tasfiyesine karar vermek.
m) İkinci ve üçüncü sınıf gayri sıhhî
müesseseler ile umuma açık istirahat ve eğlence yerlerini ruhsatlandırmak ve
denetlemek.
n) Beldede ekonomi ve ticaretin
geliştirilmesi ve kayıt altına alınması amacıyla izinsiz satış yapan seyyar
satıcıları faaliyetten men etmek, izinsiz satış yapan seyyar satıcıların
faaliyetten men edilmesi sonucu, cezası ödenmeyerek iki gün içinde geri
alınmayan gıda maddelerini gıda bankalarına, cezası ödenmeyerek otuz gün içinde
geri alınmayan gıda dışı malları yoksullara vermek.
o) Reklam panoları ve tanıtıcı tabelalar
konusunda standartlar getirmek.
Belediye, (e), (f) ve (g) bentlerinde
belirtilen hizmetleri Danıştayın görüşü ve İçişleri Bakanlığının kararıyla
süresi kırkdokuz yılı geçmemek üzere imtiyaz yoluyla devredebilir; toplu taşıma
hizmetlerini imtiyaz veya tekel oluşturmayacak şekilde ruhsat vermek suretiyle
yerine getirebileceği gibi toplu taşıma hatlarını kiraya verme veya 67 nci
maddedeki esaslara göre hizmet satın alma yoluyla yerine getirebilir.
Büyükşehir ve il belediyeleri, meclis
kararıyla il sınırları içinde; turizm, sağlık, sanayi ve ticaret yatırımlarının
ve üniversitelerin su, termal su, kanalizasyon, doğalgaz, yol ve aydınlatma
gibi alt yapı çalışmalarını faiz almaksızın on yıla kadar geri ödemeli veya
ücretsiz olarak yapabilir veya yaptırabilir, bunun karşılığında yapılan
tesislere ortak olabilir; ilde turizmi geliştirecek projelere İçişleri
Bakanlığının onayı ile ücretsiz veya düşük bir bedelle amacı haricinde
kullanılmamak kaydıyla arsa tahsis edebilir.
Belediye, belde sakinlerinin belediye
hizmetleriyle ilgili görüş ve düşüncelerini tespit etmek amacıyla kamuoyu
yoklaması ve araştırması yapabilir.
Belediye mallarına karşı suç işleyenler
Devlet malına karşı suç işlemiş sayılır.
Belediyenin proje karşılığı borçlanma
yoluyla elde ettiği gelirleri, şartlı bağışlar ve kamu hizmetlerinde fiilen
kullanılan malları haczedilemez.
BAŞKAN - Madde üzerinde, Cumhuriyet Halk
Partisi Grubu adına Çanakkale Milletvekili İsmail Özay; buyurun. (CHP
sıralarından alkışlar)
Konuşma süreniz 10 dakikadır.
CHP GRUBU ADINA İSMAİL ÖZAY (Çanakkale) -
Sayın Başkanım, değerli Meclis üyeleri; Türkiye'de belediyelerimiz yetmişdört
yıldan bu yana, bildiğimiz, 1580 sayılı Yasayla yönetiliyor. Hiç tartışmasız,
günümüz koşulları altında bu yasanın artık yetersiz kaldığı bir gerçek; ama bir
şeyin altını ayrıntısıyla çizmek istiyorum. Bu yasa yaşayan bir yasa, halen
uygulanmakta olan bir yasa. Bunu şunun için söylüyorum. Yasayı koyanlar,
cumhuriyetin ilk döneminde görev yapan insanlar, o kadrolar bu yasayı
hazırlarken o kadar önemli bir öngörü içerisinde bulunabilmişler ki, yetmişbeş
yıl sonra da kullanabildiğimiz bir yasa halen yürürlükte bulunabiliyor. Yeni
yasamızı yaparken bu öngörünün, bu uzak görüşlülüğün hâkim olmasını diliyorum.
Değerli arkadaşlarım, aslında yerel
yönetim yasaları otuz yıldan bu yana bu ülkede konuşuluyor, yeni değil, sadece
bugünün ihtiyacı değil; ama bu sürece baktığımızda, bu dönemdeki üçüncü
denememiz. Bundan önce 1979 yılında Cumhuriyet Halk Partisi İktidarında bir kez
denemede bulunduk; Cumhurbaşkanından bu denememiz döndü. Baktığımızda,
incelediğimizde, 1979 yılında yeterli katılımın olmadığı, ortak aklı bulma
konusundaki endişelerin Cumhurbaşkanından dönmesine neden olduğu bir gerçek.
Burada katılım ve ortak aklı 1979'da bulamadık ve yasayı yürürlüğe koyamadık.
Daha sonraki denememiz 1984 yılında, Sayın Özal döneminde. Bu dönemde de, biraz
önce aradığımız o öngörüyü, uzak görüşlülüğü bulma imkânını bulamadık. Aslında,
özde gerçekten tutarlı değişiklikler yapıldı, yerel yönetimlere önemli yetkiler
verildi; ama ortak aklı bulamamanın gereği, o yasanın bir süre sonra kadük
olduğunu gördük. Örneğin, imar konusunda yerel yönetimlere verdiğimiz
yetkileri, bir müddet sonra bakanlıkların kullandığını, Toplu Konut İdaresinin
kullandığını, başka kurumların, merkezî idarelerin kullandığını gördük. Bu
şekilde, yetki paylaşımı dağılmış oldu. Örneğin, Belediye Gelirleri Yasası,
evet, çağdaştı, 1984 yılında doğru bir yaklaşımdı; ama, enflasyona yönelik
baskıyı bir türlü ortadan kaldıramadık.
Değerli arkadaşlarım, bunu şunun için
söylüyorum: Ortak aklı bulamadığımız zaman ya Anayasa Mahkemesinden dönen ya da
işlemesi söz konusu olmayan yasaları çıkarıyoruz. O nedenle, bu yasanın da
-ortak aklı bulma konusunda enerji harcamadığımız inancı içerisinde- çok uzun
süreli olacağına inanmıyorum. Zaman zaman, kuliste çeşitli belediye başkanı arkadaşlarımızla, her partiden
arkadaşlarımızla konuşuyoruz; bu tasarının da yeterli olmadığı, eksik olduğu
genel olarak ortaya çıkan bir gerçek; ama, burada yapılan eleştirilerle bazı
düzeltmelerin olabileceğine, ortak akla yakın bir değerlendirmeye kavuşabileceğimize
inanmak istiyorum.
Bu arada, müsaade ederseniz, küçük bir
sitemimi İçişleri Bakanımıza yöneltmek istiyorum. Özellikle kamu yönetiminin
yapılanması konusunda zaman zaman gelen yasalarda hep şu sözcükten
bahsediliyor: Avrupa Yerel Yönetimler Özerklik Şartı. Değerli
parlamenterlerimiz, bu, gerçekten çok önemli bir özerklik şartı; ama, bunu,
sadece sözde bırakıyoruz. Avrupa Yerel Yönetimler Özerklik Şartını 1988 yılında
kabul etmişiz, 1991 yılında Parlamentomuzdan geçirmişiz; 3 bölüm, 18 maddeden
oluşan bir yasa, en önemli hususları birinci bölümdeki 10 maddeden oluşuyor, 31
fıkra, yüzde 40'ına çekince koymuşuz; yani, Bakanlar Kurulunun Meclisten aldığı
yetkiye göre, sadece Bakanlar Kurulunda kabul edilmesiyle gerçekleşecek olan
Avrupa Yerel Yönetimler Özerklik Şartını, Bakanlar Kurulu daha gündemine
almıyor; ama, söz söyleme sırası geldiğinde de, sürekli olarak Avrupa Yerel
Yönetimler Özerklik Şartına atıfta bulunuluyor.
Bakın, çekince koyduğumuz maddeler neler;
katılımı düzenleyen 4 üncü maddesi, denetimi düzenleyen 8 inci maddesi, malî
yetki ve özerklik konusundaki 9 uncu maddesi, uluslararası ilişkilerde özerklik
konusundaki 10 uncu maddesi.
Değerli arkadaşlarım, sözünü yerine
getiriyoruz; ama, eylemi konusunda -hükümetin, sadece bir Bakanlar Kurulu
kararıyla uyma gereği olan- bir uluslararası anlaşmayı yerine getirmiyoruz. Bu
ayrıntıyı, bu detayı İçişleri Bakanımızın bilgisine sunmak istiyorum.
Türkiye'nin, artık, Avrupa Yerel
Yönetimler Özerklik Şartına çekincelerini ortadan kaldırma dönemi gelmiş ve
geçmektedir.
Değerli arkadaşlarım, bu örgütlenmeyi
gerçekleştiriyoruz, bu yerel yönetim yasa tasarısını yürürlüğe koyacağız; ama,
hangi ölçekte, nasıl bir yerel yönetim örgütlenmesi yaptığımız konusunda da net
değiliz. Nasıl net değiliz; bakın, yaklaşık 3 215 belediyemiz var. 3 215
belediyeyle ilgili, önümüzdeki günlerdeki, bu belediyelerin ölçek bazındaki
durumları net değil. Mesela, yüzde 10 belediyemiz, 340 belediyemiz, 2 000
nüfusun altında ve üstelik tasarıyı 2005 yılında bunların sona erip ermeyeceği
konusunda bir boşluk içerisinde yürürlüğe koyuyoruz. Birbuçuk yıl, ülkenin
yüzde 10 belediyesinde yerel yönetim hizmetleri zaafa uğrayacaktır. Ölçek
açısından, Türkiye'nin tanımlayamadığı bir nüfus, yüzde 10 belediye içerisinde
vardır.
Örgütlenme konusunda başka bir ölçek
sıkıntımızı ortaya koyalım. Eğer, bu tasarı kanunlaşacak olursa, yürürlüğe
girdiği tarihten itibaren 2 100 nüfuslu belediye görevine devam edecek; ama, 4
000 nüfuslu büyük bir köyde köy kanunları geçerli olacak. Bu çelişkiyi, bu
yanlışlığı, Türkiye sürekli olarak yaşayacak. O anlamda, örgütlenme bakımından
farklı bir belediye yapısı ortaya çıkıyor.
Mesela, mücavir alanlarla ilgili
-yanılmıyorsam, bir tek 14 üncü maddeye Plan ve Bütçe Komisyonunda bir fıkra
ilave edildi- hiçbir ifade yok. Mücavir alanlarda, yaklaşık, özellikle kıyı
kesiminde 1 000 000 insanımız yaşıyor. Burada, özellikle mücavir alan,
belediyelerin rant kapısı, çeşitli insanların rant elde ettikleri, imar
yönetimine yönelik bir yapılanmayı içeriyor; ama, Türkiye, mücavir alanlarını
tanımlamalı.
Bakın, mücavir alanlarda yaşayan bu
insanlarımız yerel seçimlerde oy kullanma hakkına sahip değiller. Yine, Avrupa
Yerel Yönetimler Özerklik Şartının 3 üncü ve 4 üncü maddesine aykırı bir hüküm.
Bunlardan hiç bahsetmiyoruz.
Mesela, mahalle ölçeği, yerel yönetimlerin
temelini, tabanını oluşturan bir yapı; 100 nüfuslu mahallemiz de var 100 000
nüfuslu mahallemiz de var. Bunları gözönüne almadan, ölçek boyutundaki
değerlendirmelerimizi yapmadan oluşturacağımız bir yerel yönetim yasasının çok
başarılı olacağına inanmıyorum.
Değerli arkadaşlarım, şüphesiz ki, bu
tasarı, yerel yönetimlerin yetkilerinin artırılması konusunda iyi niyetli
yaklaşımları gerçekleştiriyor; ama, tek başına, yetkileri artırmak için kanun
maddelerine birkaç sözcük ilave etmekle yetkiler artmaz. Yetkilerin artabilmesi
için, bunun kaynak boyutunun da ortaya çıkması lazım. Zaman zaman, hükümet
temsilcileri, gelirler yasasının arkadan geleceğini söylüyorlar.
Değerli arkadaşlarım, bakın, mevcut çerçeve
içerisinde belediyelerin yetkileri var. Örneğin, imar yetkisi, 1984'ten beri,
yaklaşık yirmi yıldır kullanılıyor; ama, Türkiye'deki belediyeler hâlâ daha
koruma imar planını yapamıyorlar. Mesele yetkiyi vermek değil, bu yetkiyi
yapabilecek erki ve kaynağı gerçekleştirebilmek.
Örneğin, şimdi, okulların bakım ve
onarımını, eski eserlerin onarımını vermeye çalışacağız; ama, kaynakları iyi
tarif etmeden bu yetkileri vermemiz çok doğru bir yaklaşım değil. Yerel
yönetimlere yetki bombardıman ederek çok çağdaş olunmaz.
Bence, ortak aklı şöyle bulabilmeliyiz:
Türkiye'de yapmamız gereken, özellikle kentsel yaşam standardı kavramını
belirlemeliyiz ve buna göre de kentlerimizin yaşam standardını
oluşturabilmeliyiz. Buna göre, her şeyden önce bir yerel yönetim envanterine
sahip olabilmeliyiz. Kentlerimizde ne var? Acaba, çağdaş yaşam kalitesine uygun
hangi hedeflerimiz olabilmeli? Şüphesiz ki bunların malî kaynaklarını
oluşturabiliriz ve ona göre de bir kaynak planlaması yaparak, ancak belediye
gelirleri yasasını çıkararak başarıya ulaşabiliriz ve bununla ilgili de zaman
koyarak, Türkiye'de tüm kentlerdeki yaşam standardını yükseltebiliriz.
Artık, günümüzde kişi başına düşen millî
gelirin yüksek olması, bir ülkenin gelişmiş olduğunun ispatı değildir. Bir
ülkenin kentlerinde sosyolojik anlamdaki yaşam standardının yüksek olması da
gelişmişlik çizgisidir.
Değerli arkadaşlarım, sürem daraldığı için
biraz hızlanıyorum. Bence, tasarının 15 inci maddesinde, gerçekten, yerel
yönetim yasalarına yönelik, önümüzdeki dönemde yerel yönetimlerin iflasına
yönelik bir zemin hazırlanıyor. Bu, tüm belediye gelirlerinin haczedilmesine
yöneliktir.
Şu yaklaşım söylenebilir; başarısız
belediyeler, har vurup harman savuran belediyeler tabiî ki cezalandırılmalı,
alacaklar alınmalı denilebilir; ama, değerli arkadaşlarım, burada, şu çelişki
var: Bir belediyenin batması, bir belediyenin iflasa sürüklenmesi, sadece
borçlanmayla olmaz, kötü yönetimle de olur. Sadece borçlanmaya yönelik,
tasarının 68 inci maddesinde bir hüküm getiriliyor, 240 ıncı maddeye sokuluyor,
görevi kötüye kullanmaya sokuluyor; yani, yasa dışında borçlanırsanız,
suçlusunuz.
Peki, kötü yönetimi gerçekleştirirseniz,
vergilerinizi ödemezseniz, işçinizin parasını ödemezseniz, bu şekilde
borçlanırsanız?.. Ona, herhangi bir müeyyide yok. Kendi içerisinde bu
çelişkileri taşıyan bu tasarıdaki bu hüküm, önümüzdeki dönemde, belediyelerde,
iflasa doğru giden bu yapıyı ortaya çıkaracaktır.
Değerli arkadaşlarım, sevgili
milletvekilleri; gerçekten, bu yasa tasarısının iyi yönleri de var; ama, çok
alelacele hazırlanmış, uygulamada sıkıntılarla karşılaşacağımız hükümleri
içeriyor. Türkçeleştirilmiş; o yönüyle gerçekten çok önemli.
Öztürkçeleştirilmiş; bu, olumlu bir yaklaşım. Örneğin, ütücü, sütnine, kayıkçı,
eczane açmak gibi sorumluluklardan belediyeyi kurtarmış, artık böyle
sorumluluklar yok.
Şimdi, ben, bu yasa tasarısına baktığımda,
eski bir siyasî liderimizin değerlendirmesini anımsatmak durumundayım.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Özay, toparlayabilir
misiniz.
Buyurun.
İSMAİL ÖZAY (Devamla) - Teşekkür ederim
Sayın Başkan; toparlıyorum.
Bu yasa tasarısını inceledikten sonra,
eski bir siyasî liderimizin değerlendirmesini anımsatmak istiyorum, aklıma o
geliyor; eski liderimiz "sizi gidi taklitçiler sizi; bu, pansuman
yasası" derdi. Değerli milletvekilleri, gerekten bir pansuman yasasını
gözden geçiriyoruz.
Daha sağlıklı bir şekilde, topluma yarar
getirecek bir yasayı çıkarabilecek ortak aklı bulmaya tüm Parlamentoyu davet
ediyor, hepinize saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Özay.
Madde üzerinde, şahsı adına, Balıkesir
Milletvekili Sayın Sedat Pekel; buyurun.
Konuşma süreniz 5 dakikadır.
SEDAT PEKEL (Balıkesir) - Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; Belediyeler Kanunu Tasarısının 15 inci maddesi
üzerinde, şahsım adına söz almış bulunmaktayım; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, varlık sebepleri
toplumların ortak ihtiyaçlarını karşılamak, toplumun ve bireylerin güvenliğini
sağlamak olan kamu yönetiminin halka en yakın kesimi yerel yönetimlerdir.
Ülkemizde yerel yönetimler, üçlü bir
yapıdan oluşmaktadır; belediyeler, il özel idareleri, köyler. Ancak, yerel
yönetimler deyince, akla, önce belediyeler gelmektedir; çünkü, ülke nüfusunun
yüzde 80'i belediyelik alanlarda yaşamaktadır.
Hepinizin bildiği gibi, belediyeler birer
demokrasi okuludur. Sosyoekonomik koşulların gerçekleştirilmesinde giderek
artan oranda söz ve yetki sahibi olan belediyeler, bu bakımdan, önemli işlevler
yüklenmektedirler. Örneğin, merkezî yönetimlerin özellikle 1980 sonrasında
uyguladıkları liberal politikalarla birlikte, çokuluslu dünya firmalarının
giderek artan tekelci etkinlikleri karşısında yerel halkın ekonomik
savunmasının yapılması daha da bir önem kazanmış, tüketicinin tekelci ve
spekülatif kesimlere karşı korunması sorumluluğu daha da artmış ve bu görev,
demokratik kuruluşlar olan yerel yönetimlere düşmüştür.
Çağdaş belediyecilik anlayışında,
belediyelerin yurttaşlara verdiği hizmet çok çeşitlilik içermektedir. Az önce
sözünü ettiğim örneğin yanı sıra, belediyeler, sadece tüketiciyi koruma
göreviyle sınırlı kalmamakta, ayrıca, genç işsizlerin istihdam sorunlarını
çözme yükümlülüğünü üstlenebilmekte ve istihdamı geliştirme projeleri
uygulamaktadır.
Kentsel nüfusun giderek artması, yerel
yönetimleri ve yerelden verilen hizmetleri giderek daha önemli kılmaktadır.
Çağdaş kentlerin oluşumunda, yerel yönetimlerin yadsınamaz bir rolü vardır.
Özetle, belediyeler, yurttaşlara, doğumdan ölüme, geniş bir hizmet yelpazesi
içinde hizmet vermektedirler.
Değerli milletvekilleri, hızla değişen bir
dünyada, içinde bulunduğumuz ekonomik, toplumsal ve siyasal sorunlar giderek
derinleşmektedir. Bu gelişmeler, kaçınılmaz bir biçimde yerel yönetimlere de
yansımaktadır. Yaklaşık 7 milyar dolar malî kaynak kullanan ve yine yaklaşık
300 000 personelin çalıştığı kurumlar olan belediyelerin daha etkin, verimli ve
kaliteli hizmet üretmeleri, kentlerimizin gelişimi, toplumun huzuru açısından
büyük önem arz etmektedir. Bu nedenle, fonksiyonları hem nitelik hem de nicelik
olarak genişleyen belediyelerin, genişleyen bu fonksiyonları yerine
getirebilmesi için malî kaynakların yeterince sağlanması gerekmektedir.
Anayasa, belediyelere, görevleriyle orantılı olarak, gelir kaynaklarının
merkezî idare tarafından sağlanacağını hükme bağlamışken, hepimizin bildiği
gibi, yürürlükteki kanunlar hızla gelişen yerel yönetimlerimizin malî kaynak
sorunlarına çözüm getirememekte, hatta, zaman içinde yerel yönetimlerin elini
kolunu bağlamaktadır. Bu açıdan bakıldığında, görüşmekte olduğumuz tasarı,
yerel yönetimlerin gelirlerini artırıcı hükümler içermektedir; ancak, bunun
nasıl gerçekleştirileceği tartışma konusudur.
Sayın milletvekilleri, tasarının 15 inci
maddesinin son fıkrasında "belediyenin proje karşılığı borçlanma yoluyla
elde ettiği gelirleri, şartlı bağışlar ve kamu hizmetlerinde fiilen kullanılan
malları haczedilemez" denilmiştir. Bu hükümden, belediyelerin, kamu
hizmetlerinde fiilen kullanılmayan mallarının haczedilebileceği anlaşılmaktadır.
1580 sayılı Kanunun 19 uncu maddesinin yedinci fıkrasında "belediye daire
ve şubeleri, bahçeleri, umuma ait akar olmayan açık ve kapalı mahalleri emlak
vergisinden müstesna olmak, belediye vergi ve resimleri ile hidematı ammeye
muhtas ve akar olmayan emval ve eşyası üzerine haciz konulmamak" hükmü yer
almaktadır. Yani, bu düzenlemeye göre, haczedilebilirlik için doğrudan doğruya
kamu hizmetinde kullanılmama ve gelir getirmeme koşulları birlikte
aranmaktadır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Pekel, toparlayabilir
misiniz.
Buyurun.
SEDAT PEKEL (Devamla) - Oysa, tasarı, bu
doğrultuda bir düzenleme getirmediği gibi, aksi bir durum yaratmaktadır.
Sayın milletvekilleri, haciz kurumu,
arkasından iflas kurumunu getirir. Bu taslağın benimsediği mantığı uygulamaya
koyan ülkelerde yerel yönetim iflas yasalarının da çıktığı bilinmektedir. Bu
hüküm, yerel yönetim sistemini, iflas kurumuna açacak hükümdür. Söz konusu
gelirler, o idarenin gördüğü kamu hizmetinin karşılığıdır. Bu gelirlerin
haczinin öngörülmesi, o idarenin kamu hizmeti görememesi anlamına gelmektedir.
Bunun ne anlama geldiği çok açıktır; az önce sözünü ettiğim ülke nüfusunun
yüzde 80'inin belediyelik alanlarda yaşadığı ülkemizde, yurttaşlara doğumdan
ölüme geniş bir hizmet yelpazesi içinde verilen hizmetin iflas etmesi söz
konusu olacaktır. Ortaya çıkacak karışıklık nedeniyle, yoksul yaşam alanlarının
daha fazla yoksullaşması, birçok yurttaşın kamusal mal ve hizmetlerden
yararlanamaması, sosyal hakların yok edilmesinin yanı sıra, demokratikleşme
sürecinin de zarar görmesi kaçınılmaz olacaktır.
Sözlerime son verirken, hepinizi saygıyla
selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Pekel.
Madde üzerinde 6 adet önerge vardır.
Önergeleri, önce geliş sırasına göre
okutacağım, sonra aykırılıklarına göre işleme alacağım.
İlk önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 616 sıra sayılı Belediye
Kanunu Tasarısının 15 inci maddesinin son fıkrasındaki "malları"
ibaresinden sonra gelmek üzere "ile belediye tarafından tahsil edilen
vergi, resim ve harç gelirleri" ibaresinin eklenmesini arz ve teklif
ederiz.
|
Sadullah
Ergin |
Nevzat
Pakdil |
Asım
Aykan |
|
Hatay |
Kahramanmaraş |
Trabzon |
|
Ünal
Kacır |
|
Mustafa
Ataş |
|
İstanbul |
|
İstanbul |
BAŞKAN - İkinci önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 616 sıra sayılı
Belediyeler Kanunu Tasarısının 15 inci maddesinin son fıkrasının aşağıdaki
şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Mehmet Akif Hamzaçebi |
Bülent Baratalı |
Türkân Miçooğulları |
|
|
Trabzon |
İzmir |
İzmir |
|
Ali Kemal Kumkumoğlu |
|
Mehmet Küçükaşık |
|
İstanbul |
|
Bursa |
"Belediyenin proje karşılığı
borçlanma yolu ile elde ettiği gelirleri, vergi, resim, harç gelirleri ve
şartlı bağışlar ve kamu hizmetlerinde fiilen kullanılan malları
haczedilemez."
BAŞKAN - Üçüncü önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Belediyeler Kanunu Tasarısının 15 inci
maddesinin (h) bendinin aşağıdaki gibi değiştirilmesini saygılarımızla arz ve
teklif ederiz.
|
Mustafa Gazalcı |
Hakkı Ülkü |
Haluk Koç |
|
Denizli |
İzmir |
Samsun |
|
Salih Gün |
|
Mesut Özakcan |
|
Kocaeli |
|
Aydın |
"h) Mahallî müşterek nitelikteki
hizmetlerin yerine getirilmesi amacıyla, taşınmaz mallar almak, kamulaştırmak,
satmak, kiralamak veya kiraya vermek, takas etmek, tahsis etmek, bunlar
üzerinde sınırlı aynî hak tesis etmek,"
BAŞKAN - Dördüncü önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 616 sıra sayılı Belediye
Kanunu Tasarısının 15 inci maddesinin birinci fıkrasının; (e) bendinin sonuna
"kaynak sularını işletmek veya işlettirmek," ibaresinin eklenmesini;
aynı fıkranın (g) bendinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini ve fıkraya
aşağıdaki (p) bendinin eklenmesini, (m) bendindeki "ikinci ve üçüncü
sınıf" ibaresinin madde metninden çıkarılmasını, aynı maddenin birinci
fıkrasından sonra gelmek üzere aşağıdaki fıkranın eklenmesini ve aynı maddenin
mevcut üçüncü fıkrasının aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
|
Sadullah Ergin |
Muzaffer Baştopçu |
Hüseyin Tanrıverdi |
|
Hatay |
Kocaeli |
Manisa |
|
Hamit Taşcı |
|
Ahmet Kambur |
|
Ordu |
|
Tekirdağ |
"g) Katı atıkların toplanması,
taşınması, ayrıştırılması, geri kazanımı, ortadan kaldırılması ve depolanması
ile ilgili bütün hizmetleri yapmak ve yaptırmak,"
"p) Hafriyat toprağı ve moloz döküm
alanlarını; sıvılaştırılmış petrol gazı (LPG) depolama sahalarını; inşaat
malzemeleri, odun, kömür ve hurda depolama alanları ve satış yerlerini
belirlemek; bu alan ve yerler ile taşımalarda çevre kirliliği oluşmaması için
gereken tedbirleri almak"
Önerilen yeni ikinci fıkra:
"m) bendinde belirtilen gayri sıhhî
müesseselerden birinci sınıf olanların ruhsatlandırılması ve denetlenmesi,
büyükşehir ve il merkez belediyeleri dışındaki yerlerde il özel idaresi
tarafından yapılır."
Üçüncü fıkra:
"İl sınırları içinde büyükşehir
belediyeleri, belediye ve mücavir alan sınırları içinde il belediyeleri ile
nüfusu 50 000'i geçen belediyeler, meclis kararıyla; turizm, sağlık, sanayi ve
ticaret yatırımlarının ve eğitim kurumlarının su, termal su, kanalizasyon,
doğalgaz, yol ve aydınlatma gibi altyapı çalışmalarını faiz almaksızın on yıla
kadar geri ödemeli veya ücretsiz olarak yapabilir veya yaptırabilir, bunun
karşılığında yapılan tesislere ortak olabilir; sağlık, eğitim, sosyal hizmet ve
turizmi geliştirecek projelere İçişleri Bakanlığının onayı ile ücretsiz veya
düşük bir bedelle amacı dışında kullanılmamak kaydıyla arsa tahsis
edebilir."
BAŞKAN - Beşinci önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 616 sıra sayılı kanun
tasarısının 15 inci maddesinin birinci fıkrasının (k) bendinin metinden
çıkarılması ve bu değişiklik doğrultusunda bentlerin teselsül ettirilmesini arz
ve teklif ederiz.
|
Haluk
İpek |
Sadullah
Ergin |
T.Ziyaeddin
Akbulut |
|
Ankara |
Hatay |
Tekirdağ |
|
Asım
Aykan |
Mustafa
Açıkalın |
Taner
Yıldız |
|
Trabzon |
İstanbul |
Kayseri |
BAŞKAN - Altıncı ve en
aykırı önergeyi okutup işleme alacağım.
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 616
sıra sayılı tasarının 15 inci maddesinin üçüncü fıkrasının madde metninden
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
|
M. Akif
Hamzaçebi |
Bülent
Baratalı |
Türkân
Miçooğulları |
|
Trabzon |
İzmir |
İzmir |
|
Ali
Kemal Kumkumoğlu |
|
Mehmet
Küçükaşık |
|
İstanbul |
|
Bursa |
BAŞKAN - Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ SABAHATTİN
YILDIZ (Muş) - Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN - Hükümet önergeye katılıyor mu?
İÇİŞLERİ BAKANI ABDÜLKADİR AKSU (İstanbul)
- Katılmıyoruz efendim.
BAŞKAN - Sayın Hamzaçebi konuşacak mısınız,
gerekçeyi mi okutayım?
HALUK KOÇ (Samsun) - Gerekçe okunsun.
BAŞKAN - Gerekçeyi okutuyorum.
Gerekçe:
Anılan hüküm, belediyelerin üçüncü
kişilere ait birtakım ticarî yatırımlarının altyapı ihtiyaçlarının belediye
bütçesinden gerektiğinde karşılıksız olarak karşılanmasını öngörmektedir. Kamu
kaynaklarının bir esası ve politikası olmaksızın karşılıksız olarak üçüncü
kişilere aktarılması sonucunu yaratacak olan bu hükmün tasarıdan çıkarılması
gerekmektedir.
BAŞKAN - Önergeyi oylarınıza sunuyorum...
HALUK KOÇ (Samsun) - Karar yetersayısının
aranılmasını istiyorum.
BAŞKAN - Karar yetersayısını arayacağım
Sayın Koç.
Önergeyi kabul edenler... Kabul
etmeyenler...
Sayın milletvekilleri, karar yetersayısı
yoktur.
Birleşime 10 dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati
: 16.26
İKİNCİ OTURUM
Açılma
Saati: 16.38
BAŞKAN:
Başkanvekili Sadık YAKUT
KÂTİP
ÜYELER: Mehmet DANİŞ (Çanakkale), Türkân MİÇOOĞULLARI (İzmir)
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, Türkiye
Büyük Millet Meclisinin 110 uncu Birleşiminin İkinci Oturumunu açıyorum.
616 sıra sayılı kanun tasarısının
görüşmelerine kaldığımız yerden devam ediyoruz.
VI.- KANUN TASARI VE
TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER
İŞLER (Devam)
6.-
Belediyeler Kanunu Tasarısı ile Avrupa Birliği Uyum, İçişleri ve Plan ve Bütçe
Komisyonları Raporları (1/766) (S. Sayısı: 616) (Devam)
BAŞKAN - Komisyon ve Hükümet yerinde.
Tasarının 15 inci maddesi üzerinde
verilmiş önergenin oylanmasında karar yetersayısı bulunamamıştı.
Şimdi, Trabzon Milletvekili Âkif Hamzaçebi
ve arkadaşlarının vermiş olduğu önergeyi tekrar oylarınıza sunacağım ve karar
yetersayısını arayacağım.
Önergeyi kabul edenler... Kabul
etmeyenler... Sayın milletvekilleri, karar yetersayısı vardır; önerge kabul
edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 616 sıra sayılı kanun
tasarısının 15 inci maddesinin birinci fıkrasının (k) bendinin metinden
çıkarılmasını ve bu değişiklik doğrultusunda bentlerin teselsül ettirilmesini
arz ve teklif ederiz.
Haluk İpek (Ankara) ve arkadaşları
BAŞKAN - Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ SABAHATTİN
YILDIZ (Muş) - Takdire bırakıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN - Hükümet katılıyor mu?
İÇİŞLERİ BAKANI ABDÜLKADİR AKSU (İstanbul)
- Katılıyoruz efendim.
BAŞKAN - Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Araç muayene hizmetleri, 22.9.2003 tarih
ve 2003/64 sayılı Özelleştirme Yüksek Kurulu kararıyla özelleştirme programına
alındığından, bu hizmetin yürütülmesi özel sektöre devredileceğinden, söz
konusu bendin çıkarılması gerekmektedir.
BAŞKAN - Önergeyi kabul edenler... Kabul
etmeyenler... Önerge kabul edilmiştir.
Sayın milletvekilleri, (k) bendinin
çıkarılmasına ve diğer bentlerin buna göre teselsül ettirilmesine dair az
önceki önerge kabul edildiğinden, şimdiki önergeyi, içinde atıfta bulunulan
bentleri teselsül ettirerek okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 616 sıra sayılı
Belediyeler Kanunu Tasarısının 15 inci maddesinin birinci fıkrasının (e)
bendinin sonuna "kaynak sularını işletmek veya işlettirmek"
ibaresinin eklenmesini; aynı fıkranın (g) bendinin aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini ve fıkraya aşağıdaki "o" bendinin eklenmesini; (l)
bendindeki "ikinci ve üçüncü sınıf" ibaresinin madde metninden çıkarılmasını;
aynı maddenin birinci fıkrasından sonra gelmek üzere aşağıdaki fıkranın
eklenmesini ve aynı maddenin mevcut üçüncü fıkrasının aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Sadullah Ergin (Hatay) ve arkadaşları
g) Katı atıkların toplanması, taşınması,
ayrıştırılması, geri kazanımı, ortadan kaldırılması ve depolanmasıyla ilgili
bütün hizmetleri yapmak ve yaptırmak,
o) Hafriyat toprağı ve moloz döküm
alanlarını; sıvılaştırılmış petrol gazı (LPG) depolama sahalarını; inşaat
malzemeleri, odun, kömür ve hurda depolama alanları ve satış yerlerini
belirlemek; bu alan ve yerler ile taşımalarda çevre kirliliği oluşmaması için
gereken tedbirleri almak,"
Önerilen yeni ikinci fıkra:
l) "(l) bendinde belirtilen gayri
sıhhî müesseselerden birinci sınıf olanların ruhsatlandırılması ve
denetlenmesi, büyükşehir ve il merkez belediyeleri dışındaki yerlerde il özel
idaresi tarafından yapılır."
Üçüncü fıkra:
"İl sınırları içinde büyükşehir
belediyeleri, belediye ve mücavir alan sınırları içinde il belediyeleri ile
nüfusu 50 000'i geçen belediyeler, meclis kararıyla; turizm, sağlık, sanayi ve
ticaret yatırımlarının ve eğitim kurumlarının su, termal su, kanalizasyon,
doğalgaz, yol ve aydınlatma gibi altyapı çalışmalarını faiz almaksızın on yıla
kadar geri ödemeli veya ücretsiz olarak yapabilir veya yaptırabilir, bunun
karşılığında yapılan tesislere ortak olabilir; sağlık, eğitim, sosyal hizmet ve
turizmi geliştirecek projelere İçişleri Bakanlığının onayıyla ücretsiz veya
düşük bir bedelle amacı dışında kullanılmamak kaydıyla arsa tahsis
edebilir."
BAŞKAN - Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ SABAHATTİN
YILDIZ (Muş) - Takdire bırakıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN - Hükümet katılıyor mu?
İÇİŞLERİ BAKANI ABDÜLKADİR AKSU (İstanbul)
- Katılıyoruz efendim.
BAŞKAN - Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Belediyelere kaynak suyu işletme yetkisi
verilmektedir. Beldenin temizliği ve esenliği bakımından önem arz eden
malzemelerin (kömür, çakıl, hafriyat toprağı, LPG depolama alanları) belediye
tarafından tespit edilecek alanlarda depolanması bir zorunluluktur. Belediyenin
yetkili olduğu alanlardaki gayri sıhhî müesseselerin tümüne ruhsat vermesi ve
denetlemesi görevleri içinde olması gereken bir husustur. Altyapı hizmetlerinin
sadece üniversiteleri değil de bütün eğitim kurumlarını kapsaması, maddeyle
güdülen amaca daha uygun düşmektedir.
BAŞKAN - Önergeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Belediyeler Kanunu Tasarısının 15 inci
maddesinin (h) bendinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini saygılarımızla arz
ve teklif ederiz.
Mustafa Gazalcı (Denizli) ve arkadaşları
h) Mahallî müşterek nitelikteki
hizmetlerin yerine getirilmesi amacıyla, taşınmaz mallar almak, kamulaştırmak,
satmak, kiralamak veya kiraya vermek, takas etmek, tahsis etmek, bunlar
üzerinde sınırlı aynî hak tesis etmek,
BAŞKAN - Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ SABAHATTİN
YILDIZ (Muş) - Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN - Hükümet katılıyor mu?
İÇİŞLERİ BAKANI ABDÜLKADİR AKSU (İstanbul)
- Katılmıyoruz efendim.
BAŞKAN - Sayın Koç?..
HALUK KOÇ (Samsun) - Gerekçe okunsun Sayın
Başkan.
BAŞKAN - Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Belediyeler, hizmetleri ve görevleri
nedeniyle, bazen, belediye sınırları ve mücavir alan sınırları dışındaki
taşınmazlardan yararlanmak durumunda kalmaktadır.
BAŞKAN - Önergeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 616 sıra sayılı
Belediyeler Kanunu Tasarısının 15 inci maddesinin son fıkrasının aşağıdaki
şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Bülent Baratalı (İzmir) ve arkadaşları
Belediyenin proje karşılığı borçlanma yolu
ile elde ettiği gelirleri, vergi, resim, harç gelirleri ve şartlı bağışlar ve
kamu hizmetlerinde fiilen kullanılan malları haczedilemez.
BAŞKAN - Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ SABAHATTİN
YILDIZ (Muş) - Katılmıyoruz.
BAŞKAN - Hükümet katılıyor mu?
İÇİŞLERİ BAKANI ABDÜLKADİR AKSU (İstanbul)
- Katılmıyoruz.
BAŞKAN - Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
15 inci maddenin son fıkrasıyla getirilen
düzenlemeyle, belediyelerin vergi, resim ve harçlarının haczedilmesi olanaklı
hale gelmiştir.
Vergi, resim ve harç gelirlerinin
haczedilmesi yolu açıldığında üçüncü şahıs ihbarnameleriyle, daha, mükellef
vergisini belediyeye ödemeden haciz alacaklısına ödemek zorunda kalacağı için,
vergi ödeme mükellefiyetinin yerine getirilip getirilmediğiyle ilgili
anlaşmazlıklar ortaya çıkacaktır.
Öte yandan, belediyelerin vergi, resim ve
haçlarının haczedilmesi, olanağı, belediyelerin daha kolay bir şekilde
borçlanmalarına ve kamu borç stokunun hızla artmasına yol açacaktır.
Bir kamu idaresinin vergi, resim ve harç
gibi kamu alacakları, o idarenin gördüğü kamu hizmetinin karşılığıdır. Bu
alacakların haczedilmesi, o idarenin kamu hizmeti görememesiyle eş anlamlıdır.
Belediyeleri kamu hizmeti göremez hale getirmemek için madde metnine
"vergi, resim ve harçlar" ibaresi eklenmiştir.
BAŞKAN - Önergeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 616 sıra sayılı Belediye
Kanunu Tasarısının 15 inci maddesinin son fıkrasındaki "malları"
ibaresinden sonra gelmek üzere "ile belediye tarafından tahsil edilen
vergi, resim ve harç gelirleri" ibaresinin eklenmesini arz ve teklif
ederiz.
Sadullah Ergin (Hatay) ve arkadaşları
BAŞKAN - Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ SABAHATTİN
YILDIZ (Muş) - Takdire bırakıyoruz.
BAŞKAN - Hükümet katılıyor mu?
İÇİŞLERİ BAKANI ABDÜLKADİR AKSU (İstanbul)
- Katılıyoruz.
BAŞKAN - Sayın Ergin?..
SADULLAH ERGİN (Hatay) - Gerekçeyi okutun
Sayın Başkan.
BAŞKAN - Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Belediyelerin, kamu hizmetlerinin yapımı
sırasında parasal sıkıntıya düşerek hizmetleri aksatmaması için.
BAŞKAN - Önergeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmiştir.
15 inci maddeyi, kabul edilen önergeler
doğrultusunda oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul
edilmiştir.
16 ncı maddeyi okutuyorum:
Belediyeye tanınan muafiyetler
MADDE 16.- Belediyenin kamu hizmetine
ayrılan veya kamunun yararlanmasına açık, gelir getirmeyen taşınmaz malları ile
bunların inşa ve kullanımları her türlü vergi, resim, harç, katılma ve katkı
paylarından muaftır.
BAŞKAN - Madde üzerinde Cumhuriyet Halk
Partisi Grubu adına söz isteyen, Aydın Milletvekili Sayın Mesut Özakcan;
buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)
Konuşma süreniz, şahsınız adına da söz
istediğiniz için, 15 dakikadır.
CHP GRUBU ADINA MEHMET MESUT ÖZAKCAN
(Aydın) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşmekte olduğumuz 616 sıra
sayılı Belediyeler Kanunu Tasarısının 16 ncı maddesinde, Cumhuriyet Halk
Partisi Grubu ve şahsım adına söz almış bulunuyorum; hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Değerli arkadaşlar, yerel yönetimler
deyince, kuşkusuz, akla, öncelikle belediyeler gelmektedir ve bu da
kaçınılmazdır; çünkü, ülke nüfusumuzun önemli bir kısmı belediyelik alanlarda
yaşamaktadır. Belediyelerin tabi olduğu yasalar güncel ihtiyaçlara cevap
vermemektedir. Kentsel yapının ve ihtiyaçların değişimine karşın, yerel
yönetimlere yönelik çıkarılan yasaların oldukça eski tarihlere dayanması,
yereldeki değişime uygun yeni yasal düzenlemeleri zorunlu kılmaktadır.
Merkezî idarenin, belediyeler üzerinde
Demokles'in kılıcı gibi sallanan ağır vesayet yetkisi söz konusudur ve bu
durum, belediyelerin hareket alanını giderek daraltmaktadır. Kendi kaynaklarını
yaratan, ihtiyacına cevap verecek kaynakların aktarıldığı, kendini yöneten
belediye yapısı halen kurulamamıştır; bu düzenlemelerle de kurulamayacaktır.
Merkezden belediyelere aktarılan paylar yetersizdir ve bu payların dağılımında
bile çeşitli yöntemlerle yıllardır partizanlıklar yapılmakta, muhalif olan
belediyeler cezalandırılmakta ve yerel yönetimler arasında yapılan ayırımcılık
belediyeler arasındaki dengesizlikleri artırmaktadır. Bütün bu gelişmeler
sonucu kentsel yapı bozulurken, kentsel hizmetler de istenilen düzeyde
verilememektedir.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
önümüze gelen "yerel yönetimler reformu" adı altındaki bu yasalar,
düzenlemeler, ülkemizin, ulusumuzun onlarca yıllık geleceğini şekillendirecek
önemli yasalardır. Belediyeler Kanunu Tasarısı da, Kamu Yönetimi Temel Kanunu
Tasarısı esas alınarak hazırlanmıştır. Oysa, bu tasarı, pek çok hükmüyle
Anayasaya aykırılıklar içermektedir. Aynı mantıkla ele alınan Belediyeler
Kanunu Tasarısında da doğal olarak Anayasaya aykırı düzenlemelere yer
verilmiştir. İl Özel İdaresi Kanununda, Belediyeler Kanunu Tasarısında ve
Büyükşehir Belediyeleri Kanunu Tasarısında çok sayıda yetki ve görev tekrarı
bulunmaktadır. Böyle bir düzenleme, tasarılar yasalaştığında pek çok bürokratik
işlemin doğmasına, yetki ve görev karmaşasına ve kavgasına sebep olacaktır.
Değerli milletvekilleri, şunu belirtmek
gerekir ki, Belediyeler Kanunu Tasarısı da, bundan öncekiler gibi, Kamu
Yönetimi Temel Kanunu Tasarısı, İl Özel İdaresi Kanunu ve önümüzdeki günlerde
gelecek Büyükşehir Belediyeleri Kanunu Tasarısı gibi tümüyle katılımdan uzak,
çoğulcu, katılımcı demokrasi anlayışımızdan uzak, geniş halk kesimlerinin,
üniversitelerimizin, siyasî partilerimizin, sivil toplum kuruluşlarımızın,
yerel yönetimlerimizin, sendikalarımızın katkı ve katılımlarından uzak bir
şekilde hazırlanmıştır; dolayısıyla, toplumsal bir mutabakat söz konusu
olamadığı için, demokratik bir katılım süreci söz konusu olmadığı için,
yasaların yapılanma gerekçeleri olarak sunulan demokratiklik, şeffaflık,
katılımcılık gibi iddiaların gerçekçi olmadığı, hazırlık süreçlerinde
gösterilen yaklaşımlarla ortaya çıkmıştır.
Değerli arkadaşlar, yerel yönetimlere
yönelik hazırlanan bu tasarılar yanında, önemli tasarı olarak, belediye ve il
özel idareleri gelirleri kanunu tasarısı henüz kamuoyuna açıklanmış değildir.
Yerel yönetimlerin güçlendirilmesi iddiasıyla hazırlanan bu yasa tasarılarıyla,
yerel yönetimlerin bu hizmetleri yerine getirecek malî olanaklara sahip olup
olmayacağı net bir şekilde belli değildir.
Belediyeler Kanunu Tasarısının genel
gerekçesinde "belediyeler, sorumluluklarında bulunan hizmetleri görmek
için yeterli kaynaklara da sahip değillerdir" denilmektedir. Yerel
yönetimlere devredilen alanlar itibariyle, genel bütçelere bakıldığında, yerel
yönetimlere önemli oranda kaynak aktarımının yapılması gerektiği görülmektedir.
Bunun yapılmaması durumunda, yerel yönetimlere, belediyelere, borçlanma,
özelleştirme dışında seçenek bırakılmayacaktır. Bu yasalar görüşülürken, Kamu
Yönetimi Temel Kanunu Tasarısının 10 uncu maddesinde yer alan "mahallî
idarelere yetki, görev ve sorumluluklarıyla orantılı gelir kaynakları
sağlanır" ifadesinin ne ölçüde yerine getirileceğinin de bilinmesi,
dolayısıyla, bu paket yasaları içerisinde belediye ve il özel idareleri
gelirleri kanunu tasarısının da bulunması gerekirdi; böylelikle, tasarılar
bütünlüklü olarak ele alınmış olur, ne yaptığımızı bilerek, görerek ortaya
koymuş olabilirdik.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
görüşmekte olduğumuz Belediyeler Kanunu Tasarısına baktığımız zaman, büyükşehir
belediyesi, il özel idaresi, yetki, imtiyaz, görev ve sorumluluklarında örtüşen
birçok benzerlik bulunmaktadır; kimin, neyi, nasıl yapacağının ayrıntılı olarak
sınırları belli değildir. Değerli arkadaşlar "iki ebeli çocuk şaşı
doğar" diye hepinizin bildiği bir halk deyimi vardır. Eğer, bu yasalar
Anayasa Mahkemesinden dönmez ve bu şekliyle uygulanacak olursa, vatandaş da,
yerel yönetimler de ne yapacağını şaşar hale gelecektir.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
belediyelerin sorumlulukları, görevleri, yetki ve imtiyazları arasında,
hizmetlerin özel kişi ve kurumlar tarafından yaptırılmasına olanak sağlayan
"kurdurmak", "işlettirmek", "yaptırmak" ifadeleri
hemen her maddede yer almaktadır. Bu düzenlemeyle, kamusal nitelikli hizmetler,
yerel yönetimler tarafından değil, özel sektöre yaptırılacaktır.
Belediye meclisinin görevleri arasında,
belediyeler adına imtiyaz verilmesine ve belediye yaptırımlarının yap-işlet
veya yap-işlet-devret modeliyle yapılmasına, belediyeye ait şirket, işletme ve
iştiraklerin özelleştirilmesine karar vermek de sayılmaktadır. Belediyeler
Kanunu Tasarısında, belediyelerin görev ve sorumlulukları içerisinde
"belediye, öncelikle, imar, su ve çevre sağlığı, temizlik ve katı atık,
zabıta, itfaiye, acil yardım, kurtarma ve ambulans, şehiriçi trafik, defin ve
mezarlıklar -bunun altını çizerek tekrarlıyorum; defin ve mezarlıklar- ağaçlandırma,
park ve yeşilalanlar, konut, kültür ve sanat, turizm ve tanıtım, gençlik ve
spor, sosyal hizmet ve yardım, evlendirme, meslek ve beceri kazandırma, ekonomi
ve ticaretin geliştirilmesi hizmetlerini yapar veya yaptırır"
denilmektedir.
Değerli milletvekilleri, tabiî ki, il özel
idareleri, büyükşehir belediyeler ve belediyeler ve gelirleriyle ilgili yasa
tasarıları, bir bütünün parçalarıdır; bunların hepsini de bir paket olarak
değerlendirmek durumundayız.
Büyükşehir belediyesinin görev, yetki ve
sorumluluklarının yer aldığı 7 nci maddeye bakarsak, 7 nci maddenin fıkraları,
bentleri, alfabenin (z) harfine kadar gitmektedir. Aynı 7 nci maddede
"ilçe ve ilk kademe belediyelerinin görev ve yetkileri şunlardır"
denilerek, (e) bendinde "defin ile ilgili hizmetleri yürütmek"
ifadesi yer almaktadır. Bu 7 nci maddenin (s) bendinde, büyükşehir
belediyesinin görev ve yetkileri içinde "defin ile ilgili hizmetleri
yürütmek, mezarlık alanlarını tespit etmek, mezarlıklar tesis etmek ve
işletmek, işlettirmek" hükmü yer almaktadır.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
aynı madde içerisinde, büyükşehir ile ilçe ve ilk kademe belediyeleri arasında
bu görev ve sorumluluklar örtüşmekte; ancak, büyükşehir belediyesinin,
fazladan, "mezarlıkları tesis etmek ve işletmek, işlettirmek" gibi
bir yetkisi bulunmaktadır.Yani, mezarlıkları işletme haline getirir ve
işlettirirseniz, elbette, mezarlığı işleten, kâr amacıyla size hizmet sunacak,
ömrü, açlık sınırının altında, zorluklarla geçmiş vatandaşın, cenazesi bile
müşteri muamelesi görecektir; yani, vatandaşın, dirisi değil, ölüsü de müşteri
haline getirilmiş olacaktır. Sosyal devletin yok edilişinin çok somut bir
örneğidir bu.
Değerli arkadaşlar, tasarının bir önceki
maddesinin son fıkrasını da özellikle vurgulamak, buna dikkatleri çekmek
istiyorum. "Belediye vergileri, resimleri, harçları ve proje karşılığı
borçlanma yoluyla elde edilen gelirleri, şartlı bağışlar ile kamu hizmetlerinde
fiilen kullanılan malları haczedilemez" denilmektedir.
Bu hükümden, belediyelerin kamu hizmetlerinde
fiilen kullanılmayan mallarının haczedilebileceği anlaşılmakta. Bu hüküm, yerel
yönetim sisteminde iflas kurumunun önünü açacak bir düzenlemedir. 1580 sayılı
Kanunun 19 uncu maddesinin 7 nci fıkrasında yer alan düzenlemede,
haczedilebilirlik için, doğrudan doğruya kamu hizmetinde kullanılmama ve akar,
gelir getirmeme koşulları birlikte aranmaktadır. Tasarıdaki düzenlemenin bu
şekilde düzeltilmesine ihtiyaç vardır.
Yine o son fıkradan bir önceki fıkrada,
"Belediye mallarına karşı suç işleyenler devlet malına karşı suç işlemiş
sayılır" ifadesi yer almakta. Şimdi, belediyenin malına karşı bir suç
işlendiğinde "devlet malı" olarak nitelendiriliyor; ama,
kullanılmayan mallar haczedilebiliyor; yani, devlet malının haczinin önü
açılıyor. Aynı madde içerisinde bu çelişkiler yaşanıyor.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
tabiî ki, bu tasarılarla, yerel yönetimlere, belediyelerimize, yetkiler,
sorumluluklar, kaynaklar aktarılacaktır. Burada önemli olan, zihniyetin de
değişmesidir.
Bakınız, bundan onbeş gün kadar önce,
Aydın İlimizin Karacasu İlçesinin Geyre Beldesiyle ilgili bir olay yaşadım.
Hepinizin bildiği gibi, Geyre Harabeleri olarak da bilinen Aphrodisias Antik
Kenti, bizim bölgemizde turistlerin en çok ziyaret ettikleri bir uğrak yeridir.
Belediye, kendi ismiyle anılan bu antik
kentte otopark ve tuvaleti işletme talebinde bulunmuş; fakat, Bakanlığımız,
bunun işletmesinin Bakanlık tarafından yapılacağını bildirerek, ücretlerin
belirtilip, biletlerin bastırılıp gönderileceği ifade etmiştir.
Otoparklarda, örneğin, otobüslerden 10 000
000, minibüslerden 6 000 000, otomobillerden ise 4 000 000 TL otopark ücretinin
alınmasına diye, Döner Sermaye İşletme Merkez Müdürlüğü karar almış ve makama,
Sayın Bakanın onayına sunmuş ve Sayın Bakanımız da onaylamışlar.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN - Toparlar mısınız Sayın Özakcan.
Buyurun.
MEHMET MESUT ÖZAKCAN (Devamla) - Teşekkür
ediyorum; bitiriyorum.
Aphrodisias Müzesine gönderilecek
biletlerle, otoparkın işletmesinin bile, hâlâ, Bakanlığımız tarafından
yürütülmesi kararlaştırılıyor ve ismiyle anılan belediyeye dahi o yetki ve
görev verilemiyor.
Değerli
milletvekillerimiz, bu tasarılarla birlikte zihniyetin de değişmesine, elbette
ihtiyacımız vardır.
Yüce Meclisimize saygılar sunuyorum,
hepinize teşekkür ediyorum; sağ olun. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Özakcan.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
17 nci maddeyi okutuyorum:
İKİNCİ KISIM
Belediyenin Organları
BİRİNCİ BÖLÜM
Belediye Meclisi
Belediye meclisi
MADDE 17.- Belediye meclisi, belediyenin
karar organıdır ve ilgili kanunda gösterilen esas ve usullere göre seçilmiş
üyelerden oluşur.
BAŞKAN - Madde üzerinde Cumhuriyet Halk
Partisi Grubu adına söz isteyen İzmir Milletvekili Sayın Hakkı Ülkü; buyurun.
(CHP sıralarından alkışlar)
Konuşma süreniz 10 dakikadır.
CHP GRUBU ADINA HAKKI ÜLKÜ (İzmir) - Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; 616 sıra sayılı Belediyeler Kanunu Tasarısının
17 nci maddesi üzerinde, Cumhuriyet Halk Partisi adına söz almış bulunmaktayım;
hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Bu madde, bir tek satırla yazılmış olan;
ama, önemi çok büyük olan bir madde. Maddede deniliyor ki: "Belediye
meclisi, belediyenin karar organıdır ve ilgili kanunda gösterilen esas ve
usullere göre seçilmiş üyelerden oluşur."
Şimdi, buradan yola çıkarak, geçmişe
yönelik olarak bakıldığında, yasa çıkarma tekniğinde bazı öneriler olmuş;
örneğin, geçmiş yasama döneminde. "Eğer, bir ülkede kanun çıkararak o
ülkenin sorunları halledilmiş olsa, yeryüzünde sorunlu hiçbir toplum ve hiçbir
devlet kalmaz. Demek ki, mesele, sadece kanun çıkarmak değil, kaliteli kanun
yapmaktır. Yasama Meclisi olarak bizim dikkat etmemiz gereken husus, nasıl
olursa olsun bir kanunu çıkarmak değil, değiştirmeye çalıştığımız kanundan daha
mükemmelini yapmaktır ve toplumun ihtiyaçlarını uzun süre karşılayacak bir
tasarıyı yasalaştırmaktır. Mesela, 1580 sayılı Belediyeler Kanunu gibi. Bu
kanun da, uzunca bir süredir toplumun ihtiyaçlarını karşılıyor. Dolayısıyla,
bizim, bunca yıldır gündemde olan ve toplumun bir ölçüde ihtiyacını karşılayan
bir kanunu değiştirirken, ondan daha modern, daha çağdaş, daha problemleri
çözen bir tasarıyı getirmemiz gerekir."
Bu sözler, 18 Kasım 1999 tarihinde bu kürsüden
şimdiki Adalet Bakanı Sayın Cemil Çiçek tarafından söylenilmiş olan sözlerdir.
Peki, önümüze gelen bu tasarı böyle mi?
Bu tasarıyı hem İçişleri Komisyonunda hem
de Plan ve Bütçe Komisyonunda birçok arkadaşımızın ve kuruluşun katkı ve
görüşleriyle bu aşamaya getirmiş bulunuyoruz. Biraz daha gerilere gidersek, bu
tasarının bu hale gelmesi için, geçmişten bu yana, Bakanlığın, belediye
birliklerinin, sendikaların, üniversitelerin, baroların, meslek odalarının ve
diğer birçok demokratik kitle örgütünün de uğraş verdiği ve en son Türk
Belediyeler Birliği tarafından belki de yirmisekizincisini tartıştığımız
taslaklardan birisi de budur diyebiliriz. Nihayet diyebiliriz; ama, doğrusunu
söylemek gerekirse, 1580 sayılı Yasa 163 maddeden ibaretti, bu yasa da 89'u
esas, 8'i geçici olmak üzere 97 maddenin bir araya gelmesinden başka çok fazla
bir şey ifade etmeyen bir yasa diye düşünülebilir. Çünkü, belediye
başkanlarının istemi ile burada üzerinde durduklarımız arasında çok fazla bir
bağıntı yok. Belediye başkanlarının ne istediklerini biraz sonra 19 uncu
maddede söz aldığımda sizlere madde madde sıralayacağım; ama, onu bir kenara
bırakarak şunları söylemek istiyorum: Belediyecilik yirmidört saat görev
yapılması gereken önemli bir mevkidir. Çünkü, bir belediye başkanı 7 kocalı
Hürmüz'den beterdir. Olayın teknik yönü bir tarafa, belediye başkanlığı,
İçişleri Bakanlığı ve ona bağlı olan genel müdürlük ve müdürlükleri,
valilikleri ve kaymakamlıklarıyla, Bayındırlık Bakanlığıyla ona bağlı
müsteşarlık, genel müdürlük ve müdürlükleriyle, Çevre ve Orman Bakanlığıyla,
onun il müdürlükleriyle, Maliye Bakanlığı ve ona bağlı olan genel müdürlükler,
müdürlükler ve hatta şefliklerle, Adalet Bakanlığıyla ve ona bağlı savcılıklar
ve hâkimlerle, Kültür Bakanlığı ve ona bağlı olan müdürlükleri ve özellikle de
SİT kurullarıyla, Çalışma Bakanlığı ve ona bağlı olan SSK'yla, sendikalarla,
diğer demokratik kitle örgütleriyle, muhtarlıklarla ve akla gelmeyen birsürü
dernek ve kuruluşlarla muhataptır. Bu nedenle, belediye başkanlarının birçoğu,
bizim bu konuştuğumuz şimdiki dile aşina değillerdir. Onlar, günlük, somut
yaşadıklarından yola çıkarak, sorunların çözümünü de somut olarak isterler.
Zaten, yasaların yapılmasının nedeni nedir ya da niçin yapılır yasalar; o
beldede, o ülkede halkın refahını artırmak, daha iyi bir yönetim, işsizlik ve
yoksulluğa çare bulmak ve genişletilmiş demokrasi için.
Kesinlikle kimseyi eleştirmek için
söylemiyorum. Şimdi, bırakalım 5 000 metreleri, 10 000 metreleri veya
pergelleri de, Türkiye'de yerel yönetimler nasıl olmalıdır, belediyecilik
deyince ne anlıyoruz, kentleşme için ne yapmak gerek? Bu konuda, tasarının
kendi anlayışı çerçevesinde, elbette maddeler var; ama, biz, bu bağlamda,
ülkenin tümünün belediyelik olmasını ve bunun için de "alan yönetimi"
adı altında yeni bir yönetim biçimini öneriyoruz; çünkü, metrelerle
uğraşıldığında aksaklıklar çıkıyor.
Hele göç alan bir kentin belediye başkanı
iseniz, kent, o dediğiniz metreler yüzünden kuşatılıyor, saçaklar oluşuyor,
sağlıksız yerleşim başlıyor. Eğer, sanayi kentiyseniz, çarpık sanayileşme
kendini gösteriyor. Eğer, organize sanayi bölgesi içerisindeyseniz, Sanayi
Bakanlığının çıkarmış olduğu organize sanayi bölgesi yönetmeliklerine göre,
yönetimlerine giremiyorsunuz ya da ne bileyim, referandum yapsanız soruşturmaya
uğruyorsunuz, toplantı yapıp halkla görüşlerinizi paylaşmak isteseniz, toplantı
ve gösteri yürüyüşleri hakkındaki yasalara göre dava açılabiliyor.
Bakanlıklarla eşgüdüm halinde çalışmak alabildiğine zor; çünkü, partizanca
davranılıyor; imzasız bir mektup başınıza iş açabiliyor, aylarca mahkemelere
gidip geliyorsunuz memurlarınızla birlikte, bütün bu işlerin altından
kalkamıyorsunuz.
Şimdi, burada, Sayın Bakan,
katılımcılıktan dem vurdu konuşmalarında; tabiî ki, son zamanlarda çokça moda
olan ve kulağa da hoş gelen, katılımcı demokrasi, performans yönetimi,
saydamlık, şeffaflık gibi kavramları da dile getirdiler. Bunlara katılmamak
mümkün değil; ama, bunlar yeni şeyler değil.
Hatırlarsanız, İstanbul'da, 1996 yılında,
İnsan Yerleşimleri Konferansı (Habitat) adı altında toplantılar yapıldı. Bu
toplantılardan sonra "İstanbul Deklarasyonu" adı altında bir bildiri
yayımlandı; üstelik, epeyce de uzun. Bu bildirinin "Yerel yönetimlerin ve
onların birliklerinin/ağlarının ademimerkezîleştirilmesi ve güçlendirilmesi"
başlığı altındaki "yapılacak işler" bölümünün maddeleri içerisinde,
sadece memurların performans ölçütlerini değil, aynı zamanda "kamuya ait
malların ve kamu hizmetlerinin sunum, işletim ve bakımı, halkın
gereksinimlerinin sağlanması ve kentlerin malî ve diğer potansiyellerinin
değerlendirilmesi alanlarındaki yenilikçi uygulamalar hakkında cinsiyete, yaşa
ve gelir düzeyine göre ayrıştırılmış bilgilerin toplanması, bunların
karşılaştırmalı analizlerinin yapılması ve elde edilen bilgilerin yayılması
yoluyla yerel yetkililerin başarı ve performansını artırmalı"
denilmektedir.
Yine bir başka maddesinde, "halk
katılımı" ve "kentli bağlılığı" kavramları geliştirilmiştir.
İşte, burada da, yerel düzeyde gereksinmeleri yanıtlayabilen geniş tabanlı katılım
ile saydam ve hesap verebilen yönetimler gündeme getirilmektedir. Politika,
program ve projelerin uygulanmasında, kaynak seferberliğinden mahalle tabanlı
eylem planlaması dahil olmak üzere, katılımcı mekanizmaların kurulması ve
güçlendirilmesi önerilmektedir.
Yerel yönetimlerin ve sivil toplumun
katılımını Habitat gündeminde etkin uygulama olarak sunan yetkililer
"yerel yönetimler, semt kuruluşları ve sivil toplum kuruluşlarının eğitim,
sağlık, yoksulluk, insan hakları, sosyal bütünleşme, altyapı, yaşam kalitesinin
iyileştirilmesi, yardım ve rehabilitasyon alanlarında güçlendirilmesine ve
politikaların üretilmesine, uygulanmasına yapıcı bir biçimde katılabilir
kılınmasını gerektirmektedir" diyerek, bu amaçla, bir dizi kuruluş ve
onlara bağlı alanları da saydıktan sonra, semtleri ve mahalleleri de katarak,
işçi sendikalarını, adil koşullar altında iş olanakları yaratılmasına, eğitim,
sağlık ve diğer temel yerleşmelerin gerçekleştirilmesine ve bunların
kolaylaştırılmasına, ekonomik ortamın geliştirilmesine katkıda bulunmaya teşvik
ederek, akademik kurumların...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Ülkü, toparlayabilir
misiniz.
Buyurun.
HAKKI ÜLKÜ (Devamla) - Kısa kesmek zorunda
kalıyorum.
Bunlardan başka da, belki de en önemlisi,
başarı değerlendirmesi, göstergeler ve en iyi uygulamalar anlamında bildiride
altı çizilmesi gereken görüşlere yer verilerek, Birleşmiş Milletlere rapor
edilecek şekilde hükümetleri bağlamıştır.
Biz de, her düzeydeki bu çalışmalarımızı
-başka örnekler de verecektim; ama, zaman yetmediği için kısa kesmek
zorundayım- bu karakteristik öncelikleri, bu sıralamaya çalıştığım öncelikleri
dikkate alarak, her yılın sonunda Birleşmiş Milletlere bildirmeye deklare
etmeye yönelik çalışmaları yapıyoruz, yapmaktayız, yapmak durumundayız.
Bu da gösteriyor ki, çok uzun zamandan
beri tartışılan Belediye Kanunu Tasarısı, birçok uluslararası süzgeçten
geçtikten sonra, bugünkü konumuna gelmiş, şimdi de Genel Kurulda tartışılıyor
olmuştur. Her yasa maddesi görüşülürken yinelediğimiz gibi, keşke, biz de,
kendimize özgü ve ülkemizin kendi özelliklerini dikkate alarak, yasaları daha
özerk, daha bağımsız; ama, Avrupa Birliği normları çerçevesinde çıkarabilme
olanağına sahip olsaydık.
Bunu söylemek istemezdim, üstelik içim de
acıyor; ama, bir Antalya örneği var ki yürekler acısı. Özetleyemiyorum; ama,
şunu diyebilirim ki, Arjantin, Antalya örneği gibi nedenle batmış ve halen
düzelememiştir. Antalya'da kanalizasyon işlerini yapmak isteyen, su işlerini
yapmak isteyen bir firma, kanalizasyonu da bahane ederek, Antalya'nın gelecek
yirmibeş yılına ipotek koymuştur. Yasalar hazırlanırken bunların da dikkate
alınması gerektiğini düşünüyorum.
Bu düşüncelerle saygılar sunuyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Ülkü.
Madde üzerinde, şahsı adına söz isteyen
İstanbul Milletvekili Hasan Fehmi Güneş; buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)
Konuşma süreniz 5 dakikadır.
HASAN FEHMİ GÜNEŞ (İstanbul) - Sayın
Başkan, sayın milletvekilleri; görüşülmekte olan tasarının 17 nci maddesiyle
ilgili bir iki önerimi dikkatinize sunmak için söz aldım.
17 nci madde belediye meclisinin
oluşumundan söz etmekte ve genel bir ifadeyle belediye meclisinin, belediyenin
karar organı olduğunu ileri sürmektedir. Bu tasarı, kamu yönetiminin yeniden
yapılandırılmasına ilişkin bir iddianın bir parçası olarak gündeme gelmiştir;
kamu yönetiminin daha modern, daha çağdaş, daha verimli, daha iyi çalışabilir
bir hale gelmesi için bir hazırlıktır, paketin hedefi budur. Öyleyse,
belediyede de bu doğrultuda yenilikler getirmesi gerekir, reform yapması
gerekir. Zaten, sunulurken, bunun bir reform paketi olduğu ileri sürülmüştü;
ama kabul etmeliyiz ki, Belediye Yasası 1580'e göre reform niteliği taşıyan çok
ciddî yenilikler getirmemektedir.
Belediye meclisi nasıl oluşmaktadır; o
kentteki nüfusa göre çıkacak belediye meclisi üyesi sayısı kadar adayı bütün
partiler listelerine yazmakta ve onlar seçilmektedir. Temsil edilen kimdir;
genel olarak kent halkı. Halbuki, belediye bir yerel yönetim birimidir. Kent,
tek başına bir birim değildir, kent başka birimlerden oluşmaktadır ve bunun
tüzelkişiliği ya da yönetim birimi olarak ele alınacak ilk ünitesi mahalledir.
O halde, belediye meclisinin mahalleleri temsil etmesi, kente yapılacak
hizmetlerin dengeli, adil, verimli ve yaygın (genel) olmasını sağlayacaktır;
yani, belediye meclisi, mahalleleri temsil eden üyelerden oluşmalıdır. Böyle
bir yenilik getirilebilirdi bu tasarıyla ve o zaman, bir anlamda bir reform
niteliği taşıyabilirdi; onu yapmadık.
Benim dileğim şudur: Belediye meclisi
seçimleri, belediye organları ve meclisleri seçimleri ayrı bir yasayla
düzenlenmektedir; 2927 sayılı Yasayla. 2927 sayılı Yasayı ele almalıyız ve 2927
sayılı Yasayı, belediye meclislerinin, mahalleleri temsil edecek biçimde oluşmasını
sağlayacak bir düzenleme haline getirmeliyiz. Ancak o zaman, daha yeni, daha
çağdaş, daha ileri bir belediye meclisi kurduğumuzdan söz edebiliriz.
Hemşeri hukukundan söz ediyoruz bu
tasarıda. Hemşeri hukukunu, hemşeri hakkını adil olarak belediye meclisine kim
yansıtacak? Öyle oluyor ki, bir kentte -İstanbul'da var; İstanbul'da belediye
başkanlığı yapan arkadaşlarımız var burada, benden çok daha iyi biliyorlar- bir
mahalleden, meclis üyelerinin hemen hemen çoğu çıkıp geliyor, diğer mahalleler
temsil edilemiyor; diğer mahallelerin ihtiyaçları, hizmet dağılımından
yararlanmaları sağlanamıyor, adil olunamıyor.
O halde, bir mahalle büyüklük ölçekleri
standartlaştırılarak, bir ölçek ayarlaması, eşitlemesi yapılarak, mahalle
temsili esasına dayanan bir belediye meclisi konseptini geliştirmekle, hem
demokrasinin yerelleşmesi hem kent halkının yönetime katılması sağlanır.
Demokrasinin özü katılımdır, onu sağlamalıyız. Onu da, bu tür düzenlemelerle
sağlayabiliriz. Mahalle mecliste temsil edilemiyorsa, mahalleli "benim
temsilcim sensin, bu mahallenin şu ihtiyaçlarını niye programa aldırmadın, şu
İmar Yasası değişikliği yapılırken, bizim mahalledeki şu sorunu niye gündeme
getirmedin" diyebilmelidir; onu diyecek bir muhatap bulmalıdır ve onu o seçmiş
olmalıdır, onun sicil amiri o olmalıdır.
Değerli arkadaşlarım, bunu dikkatinize
sunmak istedim. Bu, daha sonra 2927'de ve diğer düzenlemelerde yerine
getirilebilir.
Teşekkür ederim. (Alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Güneş.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum...
HALUK KOÇ (Samsun) - Karar yetersayısının
aranılmasını istiyoruz.
BAŞKAN - Arayacağım Sayın Koç.
Kabul edenler... Kabul etmeyenler...
Sayın milletvekilleri, karar yetersayısı
yoktur.
Birleşime 10 dakika ara veriyorum.
Kapanma
Saati : 17.23
ÜÇÜNCÜ OTURUM
Açılma
Saati: 17.35
BAŞKAN:
Başkanvekili Sadık YAKUT
KÂTİP
ÜYELER: Mehmet DANİŞ (Çanakkale), Türkân MİÇOOĞULLARI (İzmir)
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, Türkiye
Büyük Millet Meclisinin 110 uncu Birleşiminin Üçüncü Oturumunu açıyorum.
616 sıra sayılı kanun tasarısının
görüşmelerine kaldığımız yerden devam ediyoruz.
VI.- KANUN TASARI VE
TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER
İŞLER (Devam)
6.-
Belediyeler Kanunu Tasarısı ile Avrupa Birliği Uyum, İçişleri ve Plan ve Bütçe
Komisyonları Raporları (1/766) (S. Sayısı: 616) (Devam)
BAŞKAN - Komisyon ve Hükümet yerinde.
Tasarının 17 nci maddesinin oylanmasında
karar yetersayısı bulunamamıştı.
Şimdi, 17 nci maddeyi tekrar oylarınıza
sunacağım ve karar yetersayısı arayacağım.
Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Karar
yetersayısı vardır; madde kabul edilmiştir.
18 inci maddeyi okutuyorum:
Meclisin görev ve yetkileri
MADDE 18.- Belediye meclisinin görev ve
yetkileri şunlardır:
a) Stratejik plan ile yatırım ve çalışma
programlarını, belediye faaliyetlerinin ve personelinin performans ölçütlerini
görüşmek ve kabul etmek,
b) Bütçe ve kesin hesabı kabul etmek,
bütçede kurumsal kodlama yapılan birimler ile fonksiyonel sınıflandırmanın
birinci düzeyleri arasında aktarma yapmak,
c) Belediyenin imar planlarını görüşmek ve
onaylamak,
d) Borçlanmaya karar vermek,
e) Taşınmaz mal alımına, satımına,
takasına, tahsisine, tahsis şeklinin değiştirilmesine veya tahsisli bir
taşınmazın kamu hizmetinde ihtiyaç duyulmaması halinde tahsisin kaldırılmasına;
üç yıldan fazla kiralanmasına ve süresi yirmi beş yılı geçmemek kaydıyla bunlar
üzerinde sınırlı aynî hak tesisine karar vermek,
f) Kanunlarda vergi, resim, harç ve
katılma payı konusu yapılmayan ve ilgililerin isteğine bağlı hizmetler için
uygulanacak ücret tarifesini belirlemek,
g) Şartlı bağışları kabul etmek,
h) Vergi, resim ve harçlar dışında kalan
ve miktarı beş milyardan yirmibeş milyar Türk Lirasına kadar, dava konusu olan
belediye alacaklarının anlaşma ile tasfiyesine karar vermek,
i) Bütçe içi işletme ile Türk Ticaret
Kanununa tabi ortaklıklar kurulmasına veya bu ortaklıklardan ayrılmaya, sermaye
artışına ve gayrimenkul yatırım ortaklığı kurulmasına karar vermek,
j) Belediye adına imtiyaz verilmesine ve
belediye yatırımlarının yap-işlet veya yap-işlet-devret modeli ile yapılmasına;
belediyeye ait şirket, işletme ve iştiraklerin özelleştirilmesine karar vermek,
k) Encümen üyeleri ile ihtisas
komisyonları üyelerini seçmek,
l) Norm kadro çerçevesinde belediyenin ve
bağlı kuruluşlarının kadrolarının ihdas, iptal ve değiştirilmesine karar
vermek,
m) Belediye tarafından çıkarılacak
yönetmelikleri kabul etmek,
n) Meydan, cadde, sokak ve parklara ad
vermek,
o) Diğer mahallî idarelerle birlik
kurulmasına, kurulmuş birliklere katılmaya veya ayrılmaya karar vermek,
p) Yurt içindeki ve İçişleri Bakanlığının
izniyle yurt dışındaki belediyeler ve mahallî idare birlikleriyle karşılıklı
işbirliği yapılmasına; kardeş kent ilişkileri kurulmasına; ekonomik ve sosyal
ilişkileri geliştirmek amacıyla kültür, sanat ve spor gibi alanlarda faaliyet
ve projeler gerçekleştirilmesine; bu çerçevede arsa, bina ve benzeri tesisleri
yapma, yaptırma, kiralama veya tahsis etmeye karar vermek,
r) Fahrî hemşehrilik payesi ve beratı
vermek,
s) Belediye başkanıyla encümen arasındaki
anlaşmazlıkları karara bağlamak,
t) Mücavir alanlara belediye hizmetlerinin
götürülmesine karar vermek.
BAŞKAN - Madde üzerinde, Cumhuriyet Halk
Partisi Grubu adına, İstanbul Milletvekili Sayın Birgen Keleş; buyurun. (CHP
sıralarından alkışlar)
Sayın Keleş, şahsınız adına da söz
talebiniz olduğu için, konuşma süreniz 15 dakikadır.
CHP GRUBU ADINA BİRGEN KELEŞ (İstanbul) -
Sayın Başkan, Sayın milletvekilleri; Belediyeler Yasası Tasarısının 18 inci
maddesi üzerinde, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına ve kendi adıma söz almış
bulunuyorum ve Yüce Meclise saygılar sunuyorum.
Kamu Yönetimi Temel Yasası Tasarısı,
merkezî idare ile yerel yönetimler arasında yeni bir görev, yetki bölüşümü
yapmaktadır ve hem mahallî idareleri hem de merkezî idareyi
yetkilendirmektedir; kamu hizmetlerinin özel kişiler tarafından görülmesi
açısından yetkilendirmektedir.
Belediyeler Yasası Tasarısı da, bu Kamu
Yönetimi Temel Yasası Tasarısına uygun olarak hazırlanmıştır ve öngördüğü yapı,
Anayasada öngörülen yapıya aykırıdır. Anayasaya göre, yerel yönetimler, il,
belediye ve köy halkının mahallî müşterek ihtiyaçlarını karşılamak için
kurdurulmaktadır. Oysa, tasarıda, yerel yönetimler genel yetkili, merkezî idare
de özel yetkili konumuna getirilmiştir ve bu durum, Anayasanın 126 ncı ve 127
nci maddelerine aykırıdır. Ayrıca, tasarıyla, yerel yönetimlere verilen
görevlerin yapacağı hizmetler, çoğu kez, mahallî müşterek ihtiyaç tanımından
uzaktır.
Anayasa Mahkemesi kararları da, imar planı
yapımı gibi yerelliği tartışılmayan alanlarda bile bu görevin yerellik
niteliğinin, mahallî müşterek ihtiyaç olarak nitelendirilemeyeceğini kabul
etmektedir; çünkü, yerel planların, ülke ve bölge planlamalarıyla, çevre düzeni
planlarıyla uyumlu olmasını öngörmektedir. Dolayısıyla da, bu nedenle, yerel
niteliği olsa da, mahallî müşterek ihtiyaç olarak değerlendirilemez demektedir
aldığı kararlarda.
Şimdi, incelemekte olduğumuz tasarı, kamu
hizmetlerinin piyasaya gördürülmesi açısından da Anayasaya aykırılıklar
içermektedir.
Değerli arkadaşlarım, kamu hizmetlerinin
görülmesi için piyasadan mal ve hizmet alınması başka bir şeydir, kamu
hizmetlerinin görülmesi işini özel sektöre devretmek başka bir şeydir.
Anayasanın 128 inci maddesi, kamu iktisadî teşebbüslerinin ve kamu tüzelkişilerinin
genel idare esaslarına göre yapacakları hizmetlerde kamu personelinin
kullanılmasını zorunlu görmektedir. Anayasa Mahkemesi kararlarına göre de bu
böyledir. Oysa, incelemekte olduğumuz tasarıda, belediye meclisleri,
belediyeler adına imtiyaz verilmesine, bazı yatırımların yap-işlet,
yap-işlet-devret yöntemiyle yapılmasına, belediyeye ait şirket, işletme ve
iştiraklerin özelleştirilmesine, hiçbir sınır gözetmeden karar verebilmektedir.
İşte, bu yönden de Anayasanın 128 inci maddesine aykırıdır. Kaldı ki, Anayasa
Mahkemesinin kararlarına göre, kamu hizmetlerinin özel girişimcilere
devredilmesi konusunda eğer herhangi bir ilke koymuyorsanız, bunun yöntemini
belirlemiyorsanız, o zaman, yapılan iş, yasama yetkisinin devredilmezliği
ilkesine de aykırıdır. Yürütme organının yasayla yetkilendirilmesi, görevin
yasayla tanımlanması anlamına gelmemektedir. O nedenledir ki, Anayasanın 8 inci
maddesinde, yürütme, görevini Anayasaya ve yasalara göre yürütür denilmektedir
ve belediyelerin uygun gördükleri hizmetleri, özel sektöre, herhangi bir
tanımlama yapmadan, sınırlama yapmadan, olduğu gibi devretmesi de, Anayasanın,
yasama yetkisinin devredilmezliği ilkesini belirleyen 7 nci maddesine ve
idarenin yasallığı ilkesini belirleyen, içeren, 123 üncü maddesine aykırıdır.
Şimdi, aslında, bu belediyeler tasarısında
karşılaştığımız hizmetlerden birçoğu, görevlerden birçoğu Anayasaya aykırıdır;
ama, ayrıca, bir kısmı, verilen yetkilerin bir kısmı gerçekçi olmaktan uzaktır,
geçersizdir ve birbirleriyle ve başka tasarılardaki hükümlerle de çelişkilidir.
Şimdi, izin verirseniz sayın
milletvekilleri, buna biraz açıklık getirmek istiyorum. Örneğin, imar
planlarının görüşülmesi ve onaylanması belediye meclislerinin görevi olarak
belirlenmiştir; ama, bu, bunların tek başına alacağı bir karar değildir; çünkü,
imar planları konusunda il özel idareleri de yetkilidir, büyükşehir belediyesi
yetkilidir, Toplu Konut İdaresi yetkilidir, Özelleştirme İdaresi Başkanlığı
bile yetkilidir. Nitekim, son zamanlarda, Toplu Konut İdaresi Başkanlığı, mesela,
Bakırköy Belediyesinin yetkilerini gasbetmiş ve yeşilalanları, herhangi bir
kural tanımadan, istediği kişilere satmaya başlamıştır. Aynı konuda farklı
kurumların görevlendirilmesi ve bunların aralarında koordinasyon sağlayacak bir
birim olmaması, verilen görevleri gerçekçi olmaktan uzaklaştırmaktadır.
Şimdi, tek tek kurumlar tarafından
yapılacak olan stratejik planların bir bütün oluşturması savı da, yine aynı
şekilde gerçekçi değildir; çünkü, bu mümkün değildir.
Yine, taşra teşkilatı dağıtılan bakanlıkların
dağıtılan taşra teşkilatlarındaki görevlilerinin yerel yönetimlerde
görevlendirilmesi, yerel yönetimlere verilen norm kadro düzenlemesi göreviyle
de bağdaşmamaktadır; onun için de gerçekçi değildir.
Belediye meclisinin görevlerini belirleyen 18 inci maddede yer
alan bazı görevler de, ulusal hedefler açısından geçerli değildir sayın
milletvekilleri. Örneğin, yatırımları belediyelerin ayrı ayrı teşvik etmesi
öngörülmüştür. Şimdi, belediyelerin, yatırımları ayrı ayrı teşvik etmesi ve
bina ve arazi tahsis etmesi, teşvikten beklenen yararların elde edilmesini
mümkün kılmayabilir; çünkü, belediyeler, eğer sadece kendi sınırları içerisinde
bir değerlendirme yaparlarsa, o açıdan bir değerlendirme yaparlarsa, o zaman
yaptıkları değerlendirme sonucunda kaynaklar verimsiz kullanılabilir, arz-talep
dengesi olumsuz etkilenebilir, büyük ölçekli yatırımların sağlayacağı teknoloji
avantajından ve ölçek avantajından yararlanılması mümkün olmayabilir ve genel
teşvik sistemine aykırılıklar ortaya çıkabilir, ekonomik dengesizlikler
artırılabilir.
Sayın milletvekilleri, ayrıca, ayrı ayrı
yapılan teşvikleri izlemek, bunların, yatırımı, istihdamı artırmak, bölgeler
arasında dengesizliği gidermek gibi genel teşvik hedefleriyle bağdaşıp
bağdaşmadığını anlamak ve Dünya Ticaret Örgütü, Avrupa Birliği normları
çerçevesinde bunları değerlendirmek de mümkün olmayacaktır.
Belediye meclisi görevleri arasında yer
alan bazı maddeler de birbirleriyle ve tasarının diğer maddeleriyle
çelişkilidir demiştim. Örneğin, Büyükşehir Belediyeleri Kanunu Tasarısındaki
büyük şehirlerin görevleri ile ilçe belediyelerinin görevleri birbirleriyle
çakışmaktadır. Ayrıca, ilçe belediyelerine Büyükşehir Belediyeleri Kanunu
Tasarısında verilen görevler ile normal olarak Belediyeler Kanunu Tasarısında
verilen görevler birbirlerinden çok farklıdır. Büyükşehir Belediyeleri Kanunu
Tasarısında ilçe belediyelerinin hemen bütün görevleri büyükşehir
belediyelerine alınmış ve ilçe belediyeleri, âdeta bir büro durumuna
indirgenmiştir.
Ayrıca, biliyorsunuz, belediyeler ile il
özel idareleri arasında, görevlerde, belediye sınırı içinde, dışında diye bir
ayırım söz konusudur ve bunlar, kendi görevlerine bir öncelik verirken, malî
durumlarına, görevin, ihtiyacın önemine ve de görev yapılacak olan yerin gelişmişlik
durumuna göre değerlendirme yapacaklardır. Bunlar kendi kendilerine bu görev
değerlendirmelerini yaparken arada boşluk kalması, bazı görevlere il özel
idarelerinin de, belediyelerin de talip olmaması, onun sonucunda, o görevin
yapılamaması pekâlâ mümkündür. Valilere verilen koordinasyon yetkisiyle, bunun
aşılması da mümkün değildir; çünkü, yeni getirilen Malî Yönetim Kanunu
Tasarısında yer alan hükümlere göre, eğer bir bütçede harcama yer almıyorsa, o
zaman, o bütçe yılı içinde yer almayan harcamanın yapılması -yeni yasaya göre-
mümkün olmayacaktır.
Sayın milletvekilleri, tabiî, taşra
teşkilatı dağılan bakanlıkların kendilerinden alınan taşra görevlerine artık el
atamayacakları konusunda kesin bir hüküm bulunması da, boşluk yaratılmasını
daha mümkün hale getirmektedir.
Sayın milletvekilleri, şimdi,
belediyelerin yarısı, nüfusu 2 000'den az olan belediyelerdir ve bunlar da
diğer belediyeler gibi, sanki kapasiteleri aynıymış gibi, aynı görevlerle
yükümlü kılınmışlardır. Bu, tasarının en önemli açmazlarından bir tanesidir.
Tasarının diğer büyük açmazı da, getirilen
değişikliğin malî portesinin belli olmamasıdır. Neye mal olacağı belli olmadığı
için, neler yapılması gerektiği de çok açık değildir. Yani, malî portesi belli
olmayınca, kaynakları ne kadar artırmanız gerektiği de çok bilinmemektedir.
Tasarıda, ayrıca, kültür ve tabiat
varlıklarının, tarihî eserlerin korunması, bakım ve onarımının yapılması,
korunması mümkün olmayan yerlerde yeniden inşaı görevi de belediyelere
verilmiştir. Bu da, birkaç nedenden, doğru bir yaklaşım değildir. Bir defa,
Kültür Bakanlığına bağlı olan Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulunun
görev yapamamasının bir nedeni, kaynak eksikliğidir. Belediyelerde de kaynaklar
çok bol değildir, kaynak eksikliği vardır.
Değerli arkadaşlarım, kaldı ki, asıl
önemli neden şudur: Bunların bakımı, tamiri veyahut da yeniden inşaı, son
derece özel bilgi, birikim, deneyim isteyen şeylerdir ve bu bilgilerden,
deneyimlerden yoksun olan kişilerin bu işleri görmesi veyahut da yönlendirmesi mümkün
değildir.
Ayrıca, sadece tabiat varlıklarının
korunması gibi bir görevi bile belediyelere vermek çok anlamlı olmayabilir;
çünkü, belediyeler, bu konularda en büyük baskılara maruz kalacak olan
birimlerdir. Tabiat varlıklarını korumaktan vazgeçilmesi ve o alanların inşaata
açılması için büyük siyasî baskılarla ve yöreden gelen baskılarla
karşılaşacakları açıktır.
Sayın milletvekilleri, aslında,
incelemekte olduğumuz tasarıların zamanlamasının da çok doğru olduğunu söylemek
mümkün değildir. Avrupa Birliği, gelişmiş ülkelerden oluşan, gelişmiş ülkelerin
kaldırabileceği politikaları benimseyen, sanayileşmiş ülkelerin meydana
getirdiği bir topluluktur ve hem Topluluktaki ülkelerin ulaştığı gelişmişlik
düzeyi hem de sayılarının çok artması sonucunda, aday ülkelere yapılan destek
de eskisinden çok daha farklı boyutlardadır, çok daha aza indirgenmiştir. Böyle
bir durumda, ülkelerin kendi kapasiteleri ve kendi yaptıkları uygulamalar çok
önem taşımaktadır.
Türkiye, Avrupa Birliğinden yardım
almadan, tek başına ve üye olmadan gümrük birliğini gerçekleştirmiş tek
ülkedir; ama, tabiî, bunun büyük maliyeti de olmuştur. Örneğin, tarım ürünleri
dışalımının serbestleştirilmesi, tarım desteklerinin kaldırılması, tarım
üreticisine büyük darbe vurmuştur; gümrük birliği uygulaması da, Türkiye'nin
büyük dışticaret açıkları vermesine sebep olmuştur. Diğer politikalarla
birlikte yatırımlar düşmüş, işsizlik ve borçlar artmıştır. Özelleştirmede ısrar
edilmesi ve ne pahasına olursa olsun sürdürülmesi de, teknolojinin ilerlemesini
engellemiş ve sanayileşme gündem dışına çıkarılmıştır. Şimdi, biz, böyle bir
durumdayken, tam aday ülke olarak çok güçlü olmamız gerekirken, üniter devlet
yapısını zayıflatabilecek ve kamu yönetimini en azından bir süre felce
uğratabilecek değişiklikler yapmaktayız.
Sayın milletvekilleri, radikal kararlar
almak, Parlamentoda çoğunluğa sahip
olan partiler için çok önemli ve övünülecek bir iş değildir. Önemli olan,
alınan kararların ne derece doğru olduğu ve ülke yararına sonuç verip
vermeyeceğidir. Örneğin, tam üye olmadan tarım üreticisinin korunması,
güçlendirilmesi, Avrupa'daki ziraatçılarla, tarım üreticileriyle rekabet
edebilir düzeye getirilmesi fevkalade önemliyken, biraz önce değindiğim gibi,
ters yönde adımlar atılmıştır; şimdi yine o adımları atmaya devam ediyoruz;
iktidarınız zamanında da ediyoruz. Örneğin, 1980'li yıllarda TİGEM'e
bağladığımız devlet üretme çiftliklerini özelleştiriyoruz ve bu tasarılarla
Tarım Bakanlığının taşra teşkilatını kaldırarak, tarım üreticisini Avrupalı
üreticiler karşısında iyice savunmasız hale getiriyoruz. Merkezî idarenin
görevlerini sınırlamak, onu özel görevli konumuna getirmek ve birçok bakanlığın
taşra teşkilatını, bölge teşkilatını kaldırmak, bakanlıklar tarafından görülen
kamu hizmetlerini kapasitelerine bakmadan belediyelere vermek ve dolaylı olarak
da özel girişimcilerin kâr etmek amacıyla alacakları kararlara terk etmek
-çünkü "belediyeler yapamadıkları işleri veyahut da istedikleri işleri
özel sektöre yaptırabilir" diyorsunuz - Türkiye'nin içinde bulunduğu
koşullarda olumsuz sonuçlar verecek olan gelişmelerdir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Keleş, toparlayabilir
misiniz.
BİRGEN KELEŞ (Devamla) - Değerli
arkadaşlarım, çünkü, bu dönemde borçları hızla artan, borçlarını borç alarak
ödeyen, konsolide bütçe içerisindeki yatırımları tarihindeki en düşük düzeye
inen Türkiye, kaynaklarını etkin bir şekilde kullanmalıydı; bunun da yolu,
merkezî idare kanalıyla, toplumun çeşitli kesimlerini yönlendirmek, en uygun
politikaları benimsemek ve tam üyeliğe ekonomik açıdan da hızla hazırlanmayı
sağlamaktı; ama, yaptığımız iş tam ters yöndedir.
İncelemekte olduğumuz tasarının bu açıdan
olumlu katkı yapacağına inanmıyorum; Türkiye'nin sorunlarının çözümünü ve tam
üyeliğe hazırlanmayı kolaylaştıracağını düşünmüyorum. Böyle bir dönemde,
tasarının, üniter devlet yapısını zayıflatmasını ve federatif bir yapının
altyapısını hazırlamasını da fevkalade tehlikeli buluyorum.
Teşekkür ederim. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Keleş.
Madde üzerinde, şahsı adına, Denizli
Milletvekili Ümmet Kandoğan söz istemiştir.
Buyurun Sayın Kandoğan.
Konuşma süreniz 5 dakikadır.
ÜMMET KANDOĞAN (Denizli) - Sayın Başkan,
değerli üyeler; Yüce Heyetinizi saygıyla selamlıyorum. Görüşülmekte olan kanun
tasarısının 18 inci maddesi hakkında şahsım adına söz almış bulunuyorum.
1930 yılında yürürlüğe giren 1580 sayılı
Belediye Kanununun 1930 yılından beri Türkiye'de görmüş olduğu işlev, yerine
getirmiş olduğu fonksiyonlar ve kanunun, 1930 yılında çıkarılmış haliyle, ne
kadar ileri görüşlü bir kanun olduğu, Türkiye'nin dertlerini, problemlerini
çözme konusunda bugüne kadar büyük görevler yerine getirdiği hepimizin
malumudur. Ancak, daha sonra çıkarılan birçok kanunla, 1580 sayılı Kanunla belediyelere
verilen görevler merkezî idareye aktarılmış ve bu nedenle de, belediyeler,
içinde bulunduğumuz günlerde, artık, görevlerini, fonksiyonlarını tam olarak
yerine getiremez hale gelmişlerdir.
İşte böyle bir ortamda Meclis gündemine
getirilen bu kanun tasarısının, belediyeler için gerçekten bir reform olmasını,
belediyelerin 2000'li yıllardaki problemlerini gerçekten çözebilecek nitelikte
bir kanun tasarısı olmasını arzu ederdik. Ancak, bu kanun tasarısı, mahallî
idarelerin merkezî idarenin vesayetinden kurtarılması, özerkleştirilmesi,
mahallî ve müşterek ihtiyaçların yerinden yapılması gerekçesinden yola
çıkılarak Meclis gündemine getirildi. Ancak, bu kanun tasarısının ilgili
maddelerini tek tek ele alacak olursak, getirilen bu gerekçeden çok farklı olarak,
hâlâ birçok konuda yerelleşmenin, özerkleşmenin ve halkın bizatihi katılımının
çok fazla gerçek olmadığını da görüyoruz. Bu kanun tasarısının uygulanması
noktasında, sivil toplum örgütlerinin, vatandaşların ve kamu görevlilerinin son
derece kısıtlı katılımlar içerisinde olduğunu görüyoruz. Örneğin, mahalle
muhtarlarının, sadece ihtisas komisyonlarında fikirlerini beyan
edebileceklerini, ancak, oylamada bile söz sahibi olamayacaklarını, yine, bu
kanun tasarısında görüyoruz. Ancak, gönül isterdi ki, bütün sivil toplum
örgütleri, kamu kurum ve kuruluşlarının temsilcileri ve seçilmiş diğer kişiler,
bu belediye meclislerinde bizatihi görev alarak, hatta, görüşlerini açıklayarak
birçok konuda katkı ve fayda sağlayabilsinler.
İdarî vesayetten kurtarıyoruz derken,
yaklaşık 30'a yakın maddede, valilerin onayı ve görüşü, yine aynı şekilde,
istenilmeye devam ediliyor. Eğer biz, gerçekten, mahallî idarelerin idarî
vesayetten kurtarılmasını arzu ediyorsak ve bu kanun tasarısının getirilişinin
ana gerekçesi de bu ise, bu kanun tasarısının içerisindeki birçok hususun bu
şekilde yer almasını izah etmenin de mümkün olmadığı düşüncesindeyim.
Yine, bu kanun tasarısıyla, nüfusu 100
000'in üzerindeki belediyelerde atanmış 4 görevlinin, nüfusu 100 000'in altında
olan belediyelerde de atanmış 3 kişinin
belediye encümenlerinde işinin ne olduğunu da Yüce Meclise sormak istiyorum.
Eğer, biz, gerçekten, idarî vesayetin fazlalığından şikâyetçi isek, merkezî
idarenin vesayetinden şikâyetçi isek, belediyelerin sadece seçilmiş kişi ve
organlardan müteşekkil olmasını istiyorsak, belediye encümenlerinde, hâlâ,
atanmış kişilerin -belediye başkanını da gözönüne alacak olursak-
seçilmişlerden daha fazla olduğunun izahını da yapmanın zor olduğu
düşüncesindeyim.
Yine, bu kanun tasarısıyla, kamuoyunda
BİT'ler olarak bilinen ve Türkiye'nin en büyük problemlerinden biri olan
KİT'lerin yanında, belediye iktisadî teşebbüslerinin de hayata geçirilmesi
noktasında açık hükümlerin konulmasıyla, önümüzdeki günlerde, belediyelerin
bünyesinde de -aynen KİT'lerde olduğu gibi- lüzumsuz şirketlerin, haklarında
birçok dedikoduya mahal verecek birçok şirketin olmasının da, hem mevcut
hükümetin hem de içerisinde bulunduğumuz günlerde dünyanın, genel stratejisine
aykırı olarak BİT'lerin kurulmasının ve yaşatılmasının da haklı ve mantıklı bir
izahının yapılması kesinlikle mümkün değildir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Kandoğan, toparlayabilir
misiniz.
Buyurun.
ÜMMET KANDOĞAN (Devamla) - Yine, idarî
vesayetten şikâyet ederken, hizmetlerin aksaması halinde, İçişleri Bakanının,
aksayan hizmetlerin yerine getirilmesi noktasında valiye görev vermesini de
nasıl izah edeceğiz?! Seçilmiş kişilerin önplanda olmasını arzu ediyoruz,
seçilmiş organların mahallî yönetimlerde görev almasını arzu ediyoruz; ancak,
böyle bir durumda, İçişleri Bakanının bir baskı unsuru olarak, bir belediyenin
görmediği veya göremediği, belki çeşitli sebeplerle yapamadığı hizmetleri, o
ilin valisinin, belediye başkanı yerine geçerek, onun yerine, onun adına o hizmetleri
yapmasını da izah etmek kolaylıkla mümkün değildir arkadaşlar.
Yine, bu Belediyeler Kanunu Tasarısıyla
getirilen ve büyük bir ihtimalle Cumhurbaşkanının bozma gerekçesi olarak öne
sürebileceği bir maddeyi de, tutanaklara geçmesi açısından, huzurlarınızda
ifade etmek istiyorum. 15 inci madde, büyükşehir belediyelerinin il sınırları
içinde... Dikkatinizi çekmek istiyorum, Belediye Kanununun 3 üncü maddeside
"beldenin ve belde sakinlerinin mahallî müşterek nitelikteki
ihtiyaçları" deniliyor. Belde ve belediye sakinlerinin mahallî müşterek
nitelikteki hizmetlerini görmek üzere kurulan belediyeler... Ancak, 15 inci
maddede önergeyle bir değişiklik de yapıldı; büyükşehir belediye başkanları, il
sınırları içerisinde, meclis kararıyla, turizm, sağlık, sanayi ve ticaret
yatırımlarının ve eğitim kurumlarının su, termal su, kanalizasyon, doğalgaz,
yol ve aydınlatma gibi altyapı çalışmalarını yapacak veya yaptıracak. Hani,
belediyeler, belde sınırları içerisinde mahallî müşterek ihtiyaçları görmek
için kuruluyordu; oysa, büyükşehir belediyelerine, il sınırları içerisinde
-dikkatinizi çekiyorum, belediye sınırları içerisinde değil- bu tür yatırımları
yapmayla ilgili bir yetki veriliyor...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ÜMMET KANDOĞAN (Devamla) - Eğer bu
maddenin bu fıkrasında değişiklik yapmayacak olursak, büyük bir ihtimalle, hem
Anayasaya aykırı olmasından hem de Belediye Kanununa aykırı olmasından dolayı,
bu maddenin ilgili hükmünün mutlaka Cumhurbaşkanı tarafından veya Anayasa
Mahkemesine giderse Anayasa Mahkemesi tarafından bozulacağının bilinmesini Yüce
Meclisin bilgilerine sunuyor, Yüce Heyetinizi saygı ve sevgiyle selamlıyorum.
(CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Kandoğan.
Madde üzerinde 6 adet önerge vardır; önergeleri
önce geliş sırasıyla okutacağım, sonra aykırılıklarına göre işleme alacağım.
İlk önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 616 sıra sayılı Belediye
Kanunu Tasarısının 18 inci maddesinin birinci fıkrasının (k) bendinin başına
"Meclis başkanlık divanını ve" ibaresinin eklenmesini ve aynı
fıkranın (n) bendinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
|
Haluk İpek |
Ahmet Işık |
Asım Aykan |
|
Ankara |
Konya |
Trabzon |
|
Ahmet Yeni |
Ömer Özyılmaz |
Muzaffer Gülyurt |
|
Samsun |
Erzurum |
Erzurum |
|
Yüksel Çavuşoğlu |
|
Mevlüt Çavuşoğlu |
|
Karaman |
|
Antalya |
"n) Meydan, cadde,
sokak, park, tesis ve benzerlerine ad vermek; mahalle kurulması, kaldırılması,
birleştirilmesi, adlarıyla sınırlarının tespiti ve değiştirilmesine karar
vermek; beldeyi tanıtıcı amblem, flama ve benzerlerini kabul etmek,"
BAŞKAN - İkinci önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 616
nolu kanun tasarısının 18 inci maddesinin (n) bendinin "parklara"
ibaresinden sonra "ilgili belde, sokak, cadde sâkinlerinin onayı
alındıktan sonra" şeklinde ilave yapılmasını arz ederiz.
Ferit Mevlüt Aslanoğlu |
Halil Ünlütepe |
Feridun Ayvazoğlu |
|
|
Malatya |
Afyon |
Çorum |
|
Mustafa Gazalcı |
|
Feridun Baloğlu |
|
Denizli |
|
Antalya |
BAŞKAN - Üçüncü önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 616
sıra sayılı Belediye Kanunu Tasarısının 18 inci maddesinin birinci fıkrasının
(c) bendinin sonuna "Büyükşehir ve il belediyelerinde il çevre düzeni
planını kabul etmek" ibaresinin eklenmesini arz ve teklif ederiz.
|
Haluk İpek |
Cavit Torun |
Mehmet Çerçi |
|
Ankara |
Diyarbakır |
Manisa |
|
Mehmet Kerim Yıldız |
Ömer Özyılmaz |
İbrahim Çakmak |
|
Ağrı |
Erzurum |
Tokat |
|
|
Resul Tosun |
|
|
|
Tokat |
|
BAŞKAN - Dördüncü
önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 616
sıra sayılı kanun tasarısının 18 inci maddesine (t) bendinden sonra gelmek
üzere aşağıdaki bendin eklenmesini arz ve teklif ederiz.
"u) İmar planlarına
uygun şekilde hazırlanmış belediye imar programlarını görüşerek kabul
etmek."
|
Erdal Karademir |
Orhan Sür |
R. Kerim Özkan |
|
İzmir |
Balıkesir |
Burdur |
|
Mehmet Kartal |
Halil Tiryaki |
Nadir Saraç |
|
Van |
Kırıkkale |
Zonguldak |
BAŞKAN - Beşinci önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 616
sıra sayılı Belediyeler Kanunu Tasarısının 18 inci maddesinin (j) bendindeki
"belediyeye ait şirket, işletme ve iştiraklerin özelleştirilmesine"
ibaresinin madde metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
|
Bülent Baratalı |
Türkân Miçooğulları |
A. Kemal Kumkumoğlu |
|
İzmir |
İzmir |
İstanbul |
|
Mehmet Küçükaşık |
|
M. Akif Hamzaçebi |
|
Bursa |
|
Trabzon |
BAŞKAN - En aykırı ve son
önergeyi okutup, işleme alıyorum:
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Görüşmekte olduğumuz 616
sıra sayılı Belediyeler Kanunu Tasarısının 18 inci maddesinin (o) bendinin,
Anayasaya aykırılığı nedeniyle madde metninden çıkarılmasını arz ve teklif
ederiz.
|
Bülent Baratalı |
Türkân Miçooğulları |
A. Kemal Kumkumoğlu |
|
İzmir |
İzmir |
İstanbul |
|
Mehmet Küçükaşık |
|
Nadir Saraç |
|
Bursa |
|
Zonguldak |
BAŞKAN - Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ SABAHATTİN
YILDIZ (Muş) - Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN - Hükümet katılıyor mu?
İÇİŞLERİ BAKANI ABDÜLKADİR AKSU (İstanbul)
- Katılmıyoruz.
BAŞKAN - Sayın Baratalı?..
MUSTAFA ÖZYÜREK (Mersin) - Gerekçeyi
okutalım efendim.
BAŞKAN - Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe
Tasarının 18 inci maddesinin (o) bendi
hükmüne göre "diğer mahallî idarelerle birlik kurulmasına, kurulmuş
birliklere katılmaya veya ayrılmaya karar vermek" belediye meclisinin
görev ve yetkileri arasında sayılmıştır.
Anayasanın 127 nci maddesinin son
fıkrasında "Mahallî idarelerin belirli kamu hizmetlerinin görülmesi
amacıyla, kendi aralarında Bakanlar Kurulunun izniyle birlik kurmaları, görevleri,
yetkileri, maliye ve kolluk işleri ve merkezî idareyle karşılıklı bağ ve
ilgileri kanunla düzenlenir" denilmiştir. Görüldüğü üzere, mahallî
idarelerin birlik kurabilmeleri için "Bakanlar Kurulunun izni"
Anayasal bir zorunluluktur. Bu nedenle söz konusu (o) bendi Anayasaya açıkça
aykırıdır.
BAŞKAN - Önergeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 616 sıra sayılı
Belediyeler Kanunu Tasarısının 18 inci maddesinin (j) bendindeki
"belediyeye ait şirket, işletme ve iştiraklerin özelleştirilmesine"
ibaresinin madde metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Bülent Baratalı (İzmir) ve arkadaşları
BAŞKAN - Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ SABAHATTİN
YILDIZ (Muş) - Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN - Hükümet katılıyor mu?
İÇİŞLERİ BAKANI ABDÜLKADİR AKSU (İstanbul)
- Katılmıyoruz.
BAŞKAN - Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe :
Belediyeler Kanununun 18/j maddesinde
belediye meclisine, belediyeye ait şirket, işletme ve iştiraklerin
özelleştirilmesine karar verme yetkisi verilmiştir.
4046 sayılı Kanunun kapsam başlıklı 1 inci
maddesinin (e) bendine göre, belediye ve il özel idarelerine ait ticarî amaçlı kuruluşlarla pay
oranlarına bakılmaksızın her türlü iştiraklerindeki paylarının
özelleştirilmelerine ilişkin esasları bu kanun kapsamında düzenlemiştir. Aynı
kanunun 3 üncü maddesine göre, kanunun 1 inci maddesinde sayılan kuruluşların "özelleştirme
kapsamına" alınmasına Özelleştirme Yüksek Kurulu karar verir.
Diğer bütün kamu kurum, iştirak ve
işletmelerinin özelleştirme kararlarını Özelleştirme İdaresi verirken, belediye
şirketlerinin özelleştirme kararlarını belediye meclisi verecektir. Ayrıca,
bilindiği gibi belediye şirketleri Bakanlar Kurulunun izni olmadan kurulamaz.
Bakanlar Kurulu kararıyla kurulmasına karar verilen bir şirketin belediye
meclisinin kararıyla özelleştirilmesi ve Bakanlar Kurulunun onayına ilişkin
gerekçeler ortadan kalkmadan meclis kararıyla özelleştirmeye karar verilmesi
hukuka uygun değildir.
Öte yandan, yürürlükte olan bir kanunu
ortadan kaldırmadan, o kanunda yer alan hususları dikkate almaksızın ve tamamen
yürürlükteki kanunun aksine bir hüküm getirilmesi, bir hukuk devletinde asla
kabul edilmeyecek bir durumdur; çünkü, böyle bir durum, hukuk düzeninden
beklenen belirliliği engeller.
Yukarıda açıklanan nedenlerle, belediye
meclisine, belediyeye ait şirket, işletme ve iştiraklerin özelleştirilmesine
karar verme yetkisi verilmesi, Anayasanın hukuk devleti ilkesine aykırıdır.
BAŞKAN - Önergeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 616 sıra sayılı kanun
tasarısının 18 inci maddesine (t) bendinden sonra gelmek üzere aşağıdaki bendin
eklenmesini arz ve teklif ederiz.
u) İmar planlarına uygun şekilde
hazırlanmış belediye imar programlarını görüşerek kabul etmek.
Erdal Karademir (İzmir) ve arkadaşları
BAŞKAN - Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ SABAHATTİN
YILDIZ (Muş) - Sayın Başkan, takdire bırakıyoruz.
BAŞKAN - Hükümet önergeye katılıyor mu?
İÇİŞLERİ BAKANI ABDÜLKADİR AKSU (İstanbul)
- Katılıyoruz.
BAŞKAN - Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
İmar Kanununun 10 uncu maddesinde belediye
meclislerine verilen bu görev, yapılan imar planlarının uygulanması açısından
gerekli ve zorunludur. İmar planlarının yürürlüğe girmesiyle birlikte,
planların yaşama geçmesi, imar programlarının hazırlanması gerekmektedir.
BAŞKAN - Önergeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmiştir.
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ SABAHATTİN
YILDIZ (Muş) - Sayın Başkan, kabul edilen önergedeki bendin (c) bendinin
arkasına eklenmesi, kanun tekniği bakımından daha uygun olacaktır. Uygun
görülürse, o şekilde bir redaksiyon yetkisi istiyoruz.
BAŞKAN - Önerge kabul edildi.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 616 sıra sayılı Belediye
Kanunu Tasarısının 18 inci maddesinin birinci fıkrasının (c) bendinin sonuna
"Büyükşehir ve il belediyelerinde il çevre düzeni planını kabul
etmek" ibaresinin eklenmesini arz ve teklif ederiz.
Haluk İpek (Ankara) ve arkadaşları
BAŞKAN - Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ SABAHATTİN
YILDIZ (Muş) - Takdire bırakıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN - Hükümet katılıyor mu?
İÇİŞLERİ BAKANI ABDÜLKADİR AKSU (İstanbul)
- Katılıyoruz efendim.
BAŞKAN - Sayın Ergin?..
SADULLAH ERGİN (Hatay) - Gerekçeyi okutun
Sayın Başkan.
BAŞKAN - Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe: Genel Kurulda kabul edilmiş olan
5197 sayılı İl Özel İdaresi Kanununda, il çevre düzeni planının, il özel
idaresi ile büyükşehirlerde büyükşehir belediyesi, diğer illerde il merkez
belediyesi tarafından ortaklaşa hazırlanacağı hükme bağlanmıştır. Dolayısıyla,
çevre düzeni planının kabulünün meclisin görevleri arasında sayılması uygun
olacaktır.
BAŞKAN - Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 616 nolu kanun
tasarısının 18 inci maddesinin (n) bendinin "parklara" ibaresinden
sonra "ilgili belde, sokak, cadde sakinlerinin onayı alındıktan
sonra" şeklinde ilave yapılmasını arz ederiz.
Ferit Mevlüt Aslanoğlu (Malatya) ve arkadaşları
BAŞKAN - Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ SABAHATTİN
YILDIZ (Muş) - Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN - Hükümet katılıyor mu?
İÇİŞLERİ BAKANI ABDÜLKADİR AKSU (İstanbul)
- Katılmıyoruz efendim.
BAŞKAN -Sayın Aslanoğlu, gerekçe mi?..
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Malatya) - Söz
istiyorum Sayın Başkan.
BAŞKAN - Buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Malatya) - Sayın
Başkanım, değerli milletvekilleri; bazı sokak ve caddeler var ki, o şehirle
özdeşleşmiştir; insanların çocukluğundan beri o sokak, o cadde, o meydan, o
şehirde onunla anılıyor. Siz, İzmir'de Dokuz Eylül Meydanını herhangi bir
isimle değiştirseniz bile, herkes orayı
Dokuz Eylül Meydanı olarak bilir. Maalesef oldu; Sayın Bakanım, Sayın
Komisyon, katılmadınız; ama, Malatya'da İnönü Parkının ismi Hürriyet Parkı
oldu, Hürriyet Parkı olarak değiştirildi. İnönü, Malatya'yla özdeşleşmiş, bu
ülkenin İkinci Cumhurbaşkanı. İnönü Parkının adını değiştirmek hiç kimsenin
cüretinde değildir; ama, maalesef, oldu. Onun için, lütfen, o yörede oturan
insanların bir bilgisine başvurun. "Ben değiştirdim oldu" mantığıyla,
Sayın Bakanım, bazen, o şehrin bazı konularda özdeşleşmiş isimleri gidiyor.
Bizim istirhamımız bu; yani "ben değiştirdim, oldu" değil, şehirle
özdeşleşmiş...
Trabzon'da Faroz Meydanının ismini
değiştirebilir misiniz?
ASIM AYKAN (Trabzon) -Orası Yalı Mahallesidir;
ilgisi yok.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Devamla) - Nasıl
ilgisi yok Asım Bey?..
ASIM AYKAN (Trabzon) -Orası Yalı
Mahallesidir, Faroz değil.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Devamla)- Ama,
efendim, ben Malatyalıyım...
Sayın Başkanım, ben Malatyalıyım; Faroz Meydanı,
benim için, Trabzon'da bir... "Faroz" kelimesi...
ASIM AYKAN (Trabzon) - Mahallî isim,
resmiyette yok.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Devamla) - Evet
efendim, mahallî isim. Resmî olan şeyleri söylüyorum.
BAŞKAN -Sayın Aslanoğlu, Genel Kurula
hitap eder misiniz.
Buyurun.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU(Devamla) - Onun
için, efendim, bizim istirhamımız bu.
Hepinize saygılar sunuyorum.
Teşekkür ederim. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın
Aslanoğlu.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum :
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 616 sıra sayılı Belediye
Kanunu Tasarısının 18 inci maddesinin birinci fıkrasının (k) bendinin başına
"Meclis başkanlık divanını ve" ibaresinin eklenmesini ve aynı
fıkranın (n) bendinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Haluk İpek (Ankara) ve arkadaşları
"n) Meydan, cadde, sokak, park, tesis
ve benzerlerine ad vermek; mahalle kurulması, kaldırılması, birleştirilmesi,
adlarıyla sınırlarının tespiti ve değiştirilmesine karar vermek; beldeyi
tanıtıcı amblem, flama ve benzerlerini kabul etmek,"
BAŞKAN - Komisyon önergeye katılıyor mu ?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ SABAHATTİN
YILDIZ (Muş) -Takdire bırakıyoruz.
BAŞKAN - Hükümet katılıyor mu?
İÇİŞLERİ BAKANI ABDÜLKADİR AKSU
(İstanbul)-Katılıyoruz efendim.
BAŞKAN - Gerekçeyi okutuyorum :
Gerekçe:
Mahalle kurulması, kaldırılması,
birleştirilmesi ile beldeyi tanıtıcı amblem ve flamanın tespitine ilişkin
kararlar da ilgili maddelerde belediye meclisinin görevleri arasında
sayıldığından, bunların belediye meclisinin görevlerini belirten madde
içerisinde de belirtilmesi uygun olacaktır.
BAŞKAN - Önergeyi oylarınıza sunuyorum :
Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmiştir.
Kabul edilen önergeler doğrultusunda 18
inci maddeyi oylarınıza sunuyorum : Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Madde
kabul edilmiştir.
19 uncu maddeyi okutuyorum :
Başkanlık divanı
MADDE 19.- Belediye meclisi, seçim
sonuçlarının ilânını takip eden beşinci gün belediye başkanının başkanlığında
kendiliğinden toplanır. Meclis bu toplantıda, üyeleri arasından, gizli oyla
meclis birinci ve ikinci başkan vekili ile iki kâtip üyeyi ilk iki yıl için görev
yapmak üzere seçer. İlk iki yıldan sonra seçilecek başkanlık divanı yapılacak
ilk mahallî idareler seçimlerine kadar görev yapar.
Başkanlık divanı seçimi üç gün içinde
tamamlanır.
Meclise belediye başkanı, katılamaması
durumunda meclis birinci başkan vekili, onun da katılamaması durumunda ikinci
başkan vekili başkanlık eder. Ancak yıllık faaliyet raporunun görüşüldüğü
meclis toplantısı meclis başkan vekilinin başkanlığında yapılır.
Başkanlık divanında boşalma olması
durumunda kalan süreyi tamamlamak üzere yenisi seçilir.
Meclis başkanı, meclis çalışmalarında
düzeni sağlamakla yükümlüdür.
Meclisin çalışmalarına ve katılıma ilişkin
esas ve usuller İçişleri Bakanlığı tarafından çıkarılacak yönetmelikle
düzenlenir.
BAŞKAN - Madde üzerinde, Cumhuriyet Halk
Partisi Grubu ve şahsı adına söz isteyen İzmir Milletvekili Sayın Hakkı Ülkü;
buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)
Sayın Ülkü, aynı zamanda şahsınız adına da
söz istediğiniz için, konuşma süreniz 15 dakikadır.
CHP GRUBU ADINA HAKKI ÜLKÜ (İzmir) - Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; 616 sıra sayılı Belediyeler Kanunu Tasarısının
19 uncu maddesi üzerinde, Cumhuriyet Halk Partisi ve şahsım adına söz almış
bulunmaktayım; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
biraz önceki konuşmamda, aslında, konuştuğumuz konuların belediye başkanlarını
çok fazla ilgilendirmediğini, belediye başkanlarının ne istediklerinin önemli
olduğunu ve bunları 19 uncu maddede söz aldığımda sizlere aktaracağımı
söylemiştim.
Uzun yıllar belediye başkanlığı yapmış bir
kişi olarak ve arkadaşlarımızdan gelen bazı önerileri de dikkate alarak, bir
belediye başkanı ne ister denildiğinde, bunları, sizlere, alt alta sıralamak
istiyorum. Elbette, belediye meclisi başkanlık divanı oluşturulması hakkında
bazı şeyler söyleyeceğiz; ama, ona geçmeden önce, basite indirgemek anlamında,
bir belediye başkanının derdi, çıkacak olan bu yasanın teknik boyutları değil
de, kendi yaşamış olduğu sorunlarından yola çıkarak, onun kendi istemleri
doğrultusunda, ortak bir uzlaşmanın nasıl olabileceğine ilişkindir. Gerçi,
daha, 2464 sayılı Belediye Gelirleri Yasasının değiştirilmesine ilişkin
herhangi bir tasarı veya teklif gündeme gelmiş değil, komisyona da gelmiş
değil; ama, geldiğinde, bu konuları daha sık görüşeceğiz gibi geliyor. Neyi;
belediye başkanlarının daha fazla ödenek istediklerini. Belediye başkanlarının
derdi bu; daha fazla ödenek.
Belediye başkanlarının başka derdi nedir:
Özlük haklarında güvence; bakanlıklarla ilişkilerde partizanca davranılmaması;
imzasız dilekçelerle başının ağrıtılmaması; Hazine, vakıf ve Arsa Ofisi gibi
kurumların arazi, arsa ve binalarının belediyelere devri; yazışmalarda
serbestlik -yani, bir belediye başkanı, rahatlıkla, herhangi bir makama yazı
yazabilmeli, o yazı, İçişleri Bakanlığına valilik kanalıyla gitmediği için geri
dönmemeli- kullanacağı otonun "hizmet otosu" adı altında değil
"makam otosu" olarak tabir edilmesi, tariflenmesi; çevre düzeni
planları hariç, tüm planların kendilerince yapılması; katılımcılığı kendi yerel
özelliklerine göre saptamalarının serbestliği; eleman alımındaki serbestlik ve
bununla ilgili olarak vali onayı gibi birtakım kısıtlamaların kaldırılması;
zorunlu ve ihtiyarî görev diye, belediyelerin görevlerinin sayılmaması; kentiçi
trafiği gibi önemli bir konunun belediyeler tarafından düzenlenmesi; Çevre
Yasasıyla ellerinden alınan yetkilerin geri verilmesi ve bu anlamda
belediyelerin yaptırım uygulayabilmesi; organize sanayi bölgelerinin
yönetiminde zorunlu olarak yer almaları; denize kıyısı olan belediyelerin denizlerde
yetkili kılınması ve gıda maddeleri üretim yerlerinin belediyeler tarafından
denetlenmesinin sağlanmasıdır.
Peki, bunları söyledikten sonra,
belediyeler neler yapmamalı, belediye başkanları neler yapmamalı diye
düşünürsek, ilk akla gelen şunlar oluyor: Tüm siyasî partilerimiz, kendi seçim
bildirgelerinde, kendi anlayışları çerçevesinde, belediye seçimlerine giderken
bazı şeyler söylemektedirler elbette; ama, önemli 2-3 maddenin, parti ayırımı
olmaksızın, tüm belediyelerce uygulanması şarttır. Bir defa, bağış alınması
yasaklanmalıdır. İmar planında yeşilalan olarak görülen yerlerin üzerinde
oynanması ağır suç kapsamında değerlendirilmelidir. SİT alanlarına
dokunulmamalıdır. Kendi bütçelerini zorlayacak borçlanmalara girmeleri
önlenmelidir.
Değerli arkadaşlarım, bunların, belediye
başkanları açısından yaşamsal sorunlar olduğunu unutmayalım.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
maddeye gelince, okuduklarımdan da anlaşılacağı üzere, madde, bakıldığında,
Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünün belediyelere de uygulanmasını
beraberinde getirmiştir; yani, Başkanlık Divanında süreler nasıl ilk iki yıl
için farklı ve ondan sonraki yıllar için farklı olarak tanımlanmışsa, burada da
böyle tanımlanmıştır ve kabul edilebilecek olan bir maddedir.
Biraz bu maddeyi de vesile ederek, demin
de söylemiş olduğum gibi, 89'u esas, 8'i geçici olmak üzere toplam 97 maddelik
bu yasa tasarısının, 1930 tarihinde çıkmış olan 1580 sayılı Yasadan -bir önceki
maddede yaptığım konuşmada belirttiğim, hatta, bir arkadaşımın da burada ifade
ettiği gibi- daha fazla bir şey getirdiğini de söylemek mümkün değil; ama, şunu
itiraf etmeliyiz ve övünçle söylemeliyiz ki, yasa, gerçekten de,
Türkçeleştirilmiştir; sadeleştirilmiştir, Türkçeleştirilmiştir. Bunun ötesinde,
çok fazla köklü bir değişiklik yoktur.
Dünyanın bunca hızlı değişime uğradığı bir
dönemde, eğer halen, bu demin söylediklerimi bir kenara bırakarak başka bazı
şeyleri söylemek gerekirse, ben sizlere, inandığım, düşündüğüm ve yerel
yönetimlerde özellikle uygulanmasını arzu ettiğim, temsilî demokrasiden
doğrudan demokrasiye geçiş aşamalarında, içerisinde bulunduğumuz durumu da
irdeleyerek, bazı teorik bilgiler sunmak istiyorum.
Temsilî demokrasi şu anda büyük bir kriz
geçiriyor. Bu da, doğrudan, demokrasinin önemini gösteriyor ve önünü de açıyor.
1923'te ilan edilen cumhuriyetimiz 1950'de çokpartili yaşama adım atabildi ve
temsilî demokrasi bütün eksikliklerine rağmen uygulanmaya başlanıldı. Ülkenin
parlamenter demokrasi deneyi, hiçbir zaman, olması gereken genişliğe ve kaliteye
sahip olamadı. Onun sınırlarını genişletmek, gelişmiş sanayi toplumlarındaki
standartlara ulaştırmak için epey uğraş verildi; ama, onarmakla, sağını solunu
çekiştirerek genişletmeye çalışmakla dikiş tutmuyor.
Gelişmiş ülkelerde temsilî demokrasi dar gelmeye
başladı. O nedenle, bütün bunlar dünyanın gündeminde. Demokrasinin
demokratikleştirilmesi ya da demokrasinin yerelleştirilmesi ve
derinleştirilmesi gerekiyor. Bunun yeri ve yönü, tabiî ki, Ömer Dinçer yasaları
değil. Bunu, şu nedenle hatırlatıyorum: Kamu Yönetimi Temel Kanunu Tasarısı
tartışmaları esnasında, Müsteşar Ömer Dinçer şöyle diyor : "Globalleşen
dünyada ulus devletin gücü zayıflıyor; globalleşme, evrensel kültür ve hayat
tarzı empoze ediyor; ancak, globalleşme, başka bir kutbun da, varlığını
sürdürülebilmek için ortaya çıkmasına neden oluyor. Bu da, mahallî bir
kültürdür; dolayısıyla, globalleşmenin olduğu her yerde, mahallî kültürlerin
geliştiğini görüyoruz. Bizim ülkemiz de söz konusu olduğunda, mahallî kültür
İslamdır. Globalleşme ne kadar artarsa, İslam da o kadar çok artacaktır."
Ve devamla: "Laiklik, milliyetçilik ve cumhuriyet gibi temel ilkelerin,
yerini, ademimerkeziyetçi, daha Müslüman bir yapıya devretmesi zamanı
geldi" diyor. Bunları daha dün gazete sütunlarında okumuştuk bildiğiniz
gibi.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
biz, belediyelerin demokratikleşmesini ve doğrudan demokrasinin uygulamalarını
bu çıkacak olan yasalarla getirmek isterken, yönetimin dinselleştirilmesi
anlamını taşıyan böylesi yaklaşımların da bizleri ürküttüğünü özellikle
söylemek istiyorum.
Sanayi toplumlarında, sanayi toplumu
olmadan temsilî demokrasi de olamazdı, temsilî demokrasi toplumu olmadan da
sanayi toplumu gelişemezdi. Sanayi toplumu geliştikçe, sayıları artan ve
hareketlenen işçi sınıfının ve diğer çalışan kesimin çıkarlarının
temsilcilerinin de siyasî rejim içinde yerlerini alması kaçınılmazdı. Batı'nın
muhafazakâr, liberal, sosyalist, sosyaldemokrat, komünist ve benzeri partileri
bu süreç içinde ortaya çıkıp temsilî demokrasinin vazgeçilmez unsurları ve
taşıyıcıları olmuştur doğal olarak. Kısacası, tanımlarsak, neydi temsilî
demokrasinin esası; seçmenler siyasî kararları doğrudan kendileri alamazlar, bu
kararları kendi adlarına alacak kişileri seçerler. Bu yetki devri, belirli
aralıklarla yapılan seçimlerle gerçekleşir. Bu şekilde oluşan parlamentolar,
teorik olarak, birbirlerine rakip güçlerin temsilcilerinin temsil ettikleri
kitleler adına birbirleriyle pazarlık yapıp ulaştıkları kurumlardır, şimdi
olduğu gibi. Bu sistem, yaşama ve çalışma koşulları bakımından sanayi toplumuna
da denk düşüyor. Sanayi toplumunun yavaş yavaş aşılmasıyla, bunun yolu, yaşam
biçimleri, çalışma ve değer yargıları, siyasî talepleri hızla değişebilen
farklı bir yapı ortaya çıkmaya başlamıştır. Artık, olmayan kitleleri temsil
etmek iddiasındaki temsilî demokrasi, bunun temel kurumları yavaş yavaş farklı
bir yapıya bürünmeye başlamıştır. Politikacılar bile, bırakalım geniş seçmen
kitlelerini, kendini dahi temsil edemez hale gelmeye başlamıştır. Bunu, genel
olarak algılarsak, sanayi devriminin gerçekleşmemesi, onun getirdiği sınıfların
oluşmaması ve yeteri kadar sermaye birikimi olmaması denilebilir; ama, gelinen
noktada, temsil krizi, ülkemizde de yaklaşık aynıdır. Hatta, diyebiliriz ki,
sanayi toplumu olamadığımız için temsilî demokrasiye de yeteri kadar sahip
olamayan ülkemiz, şimdi de, bilgi toplumuna doğru çok ciddî adım atabilmiş
değildir. Küreselleşmenin yarattığı sancıları derinlemesine yaşayan bir ülke
konumundayız.
Yeni, en yeni iletişim teknolojileri
anında ülkemize giriyor. Dağ başında yaşayan insanlar dünyada neler olup
bittiğinin farkına varabiliyor. Seçmen kitleleri, popülist politikaların sonuna
gelindiğini yaşayarak görüyor. Daha dün yapılan anketlerde, halk,
politikacılara olan güvensizliğini rakamlarla ifade ediyor ve güvenmiyor.
Temsil yeteneğini yitiren, kendisine
güvenmeyen politikacı, yeniden seçilebilmek uğruna, seçmen gruplarının
inançlarıyla, kutsal değerleriyle oynuyor, çeşitli ikiyüzlülüklere
başvuruluyor, sistemin yenilenmesi dile getiriliyor; hemen arkasından,
başkanlık mı, yoksa yarı başkanlık mı diye tartışma açılıyor. Hatta, açılmakla
kalınmıyor, çeşitli ülkelere, bu konuda araştırma yapılması için heyetler
gönderiliyor ya da tek dereceli mi iki dereceli mi seçim yapalım konusu gündeme
geliyor.
Oysa, son zamanlarda, sandığa gidenlerin
azalmasını önlemek için çare aranırken, böyle entrikalar yerine, Seçim
Yasasında, Siyasî Partiler Yasasında yapılacak olan değişikliklerle seçmenlerin
politikadan uzaklaşmalarına engel olunabilir; onları, doğrudan sorunlarına
sahip çıkan vatandaş haline getirebiliriz.
Temsil krizini derinleştiren bir başka şey
daha var; bu da, temsilî demokrasinin artan karar yükü altında ezilmesidir. Baş
döndürücü bir hızla ilerleyen küreselleşme, aynı hızla sonuçlandırılması
gereken karar yükünü sürekli artırıyor. Hantal bürokrasi, aşırı merkezî yapı
vesaire gibi bilinen nedenlerle, artan bu kadar karar yükünün altından
kalkılamıyor. Bu durum, güven bunalımı yaratıyor. Kuşkusuz, ülkenin tamamını
ilgilendiren sorunlar yerel kararlarla çözülemez; ama, sadece belirli bir
yöreyi, ili, ilçeyi, mahalleyi ilgilendiren sorunlar da ulusal düzeyde
çözülemiyor. Ülkemizde bütün kararlar, sadece ulusal düzeyde ve merkezde
alınıyor. Bunun yerelle paylaştırılması, ama, dikkatli ve ülke bütünlüğünün
gözönüne alınacağı şekilde olması lazım.
Biz, toplumda çeşitlenme eğilimini bir
tehdit olarak algılamıyoruz. Bu hususta geçmişte hazırlanmış epey raporlarımız
da var. Toplumdaki siyasî yabancılaşmayı çok önemli buluyoruz. Çünkü, güven
eksikliğini ortadan kaldıramayan, toplumun enerjisini, katılımını
geliştiremeyen bir rejim yalnızlaşır, dış güçlerin baskısı ve olası
komplolarına daha açık hale gelir, ekonomik ve siyasal bağımlılığı artar.
Rüşvet, sahtecilik, devlet kaynaklarının hortumlanması, devlet içinde
çeteleşme, mafyalaşma...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Ülkü, toparlayabilir
misiniz.
Buyurun.
HAKKI ÜLKÜ (Devamla) - Toparlıyorum
efendim.
...engellenemez, şeffaflık sağlanamaz. Bu
durum da, toplumun enerjisini, yaratıcılığını, coşkusunu umudunu tüketir;
korkutucu olan da budur.
Temsilî demokrasiyi aşmak büyük bir
ihtiyaçtır; bir başka deyimle, doğrudan demokrasiye geçmek demektir. Demokrasi,
bilindiği gibi, toplumun kendisini temsilcileri aracılığıyla değil, doğrudan
kendisinin yönetmesidir. Demin de bahsettiğim gibi, temsilî demokrasi, madem,
birçok tıkanmalara yol açıyor, madem, değişik kesimler arasında uzlaşma
sağlayamaz hale geliyor, o halde, hiç değilse, yerelde bu uygulamanın
başlatılması, ama, gerçekten başlatılması şart.
Hızla bilgi toplumuna doğru gidiyoruz.
Denilebilir ki, çok ütopik bir durumdur bu, hatta, imkânsızdır. Oysa, geçen son
on yıla bakarsak, gerçekleşen göz kamaştırıcı ilerlemeler, teknik engelleri
bütünüyle ortadan kaldırmıştır. İşte, internet, uydular, cep telefonları,
fiberoptik kablolar, banka kartları; bunları kullanmak ve öğrenmek istemek
artık çocuk oyuncağıdır. Eğer siyasî kararlar konusunda beceri, bilgi ve
deneyim gerekir itirazı söz konusu olacaksa, o, bir tercih meselesidir ve onu
da bu bilgi çağında yapmak çok zor olmasa gerek.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
doğrudan demokrasi bir çırpıda hayata geçmez, önce yerel düzeylerde sınanması
lazım. Belediye başkanlığı seçiminde, belediye meclislerinin kararlarının oluşumunda,
yetkilerin belirlenmesinde, karar üretme tarzlarında, belki de aynı şekilde
mahalle ve köy muhtarlığı ile ihtiyar heyeti kurumlarında doğrudan demokrasi
uygulaması başlatılabilir. Bunu başlatmış ve büyük ölçüde başarılı olmuş
belediyeler de vardır. Mesela, kendi ilçemden kent parlamentosunu örnek olarak
verebilirim. Yurtdışından örnek verirsek, Brezilya'nın Porto Allegra Kentinde
uygulanan katılımcı bütçe, doğrudan demokrasinin güzel bir örneğidir.
Devletin tepeden alacağı bir kararla
doğrudan demokrasinin uygulanamayacağını hepimiz biliriz; ama, siyasî
partilerin, sendikaların, meslek örgütlerinin doğrudan demokrasinin
yerleşmesinde büyük görevi vardır ve bunlar demokratikleşmede çok önemli bir
adımdır. Geçmişten bugüne kadar Türk belediyecilik tarihine bakıldığında,
belediye başkanlarımızın, özellikle sosyaldemokrat belediye başkanlarının
çeşitli modeller ürettiğine tanık olmaktayız.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Ülkü, toparlar mısınız.
HAKKI ÜLKÜ (Devamla) - Toparlıyorum
efendim; teşekkür ediyorum.
Bunlar, yapısal değişikliğin ve yerinden
yönetimin güçlendirilmesinin çerçevelerini az çok belirlemektedir zaten; ancak,
sosyal olayların yavaş gerçekleştiğini ve görünmez olduğunu dikkate alırsak, bu
değişimleri de bu şekilde yorumlamak doğru olsa gerek.
İdarî yapımızın paralelinde yönetim
oluşturmak istenildiğine göre -ki, bu bizim de arzumuz- elbette, Prens
Sabahattin modeli değildir bu; elbette, bu model, nihaî amaçta bizi yetki
genişletilmesi yerine farklı bir örgütlenmeye götürür. Bunun adı, Prens
Sabahattin'in kendi deyimiyle, cemaatleri, tarikatları güçlendirmektir; bu da
bilimi reddeder. Oysa, bilimin öncülüğünde yapılanmış, çağdaş, katılımcı ve
ülkemiz koşullarına göre örgütlenmiş, onu besleyen kararları açık tutmuş,
saydam bir yönetimin gerçekleşmesini öngören bir yönetim modeli öneriyoruz.
Hepinize saygılar sunuyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Ülkü.
Maddeyle ilgili 1 önerge vardır;
okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 616 sıra sayılı Belediye
Kanunu Tasarısının 19 uncu maddesinin birinci fıkrasındaki "ikinci
başkanvekili ile" ibaresinden sonra gelmek üzere "en az"
ibaresinin ilavesini arz ve teklif ederiz.
|
Haluk İpek |
Hasan Ali Çelik |
Soner Aksoy |
|
Ankara |
Sakarya |
Kütahya |
|
Mevlüt Çavuşoğlu |
Yüksel Çavuşoğlu |
Ahmet Koca |
|
Antalya |
Karaman |
Afyon |
|
|
Şemsettin Murat |
|
|
|
Elazığ |
|
BAŞKAN - Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ SABAHATTİN
YILDIZ (Muş) - Takdire bırakıyoruz.
BAŞKAN - Hükümet katılıyor mu önergeye?
İÇİŞLERİ BAKANI ABDÜLKADİR AKSU (İstanbul)
- Katılıyoruz.
BAŞKAN - Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe: İki kâtip üye, meclis
çalışmalarında zaman zaman yetersiz kalmaktadır. Kâtip üye sayısının 3'e çıkarılması bu bakımdan
daha uygun olacaktır.
BAŞKAN - Önergeyi oylarınıza sunuyorum...
HALUK KOÇ (Samsun) - Karar yetersayısının
aranılmasını istiyoruz.
BAŞKAN - Arayacağım Sayın Koç.
Önergeyi kabul edenler... Kabul
etmeyenler...
Karar yetersayısı yoktur; birleşime 10
dakika ara veriyorum.
Kapanma
Saati : 18.38
DÖRDÜNCÜ
OTURUM
Açılma
Saati: 18.51
BAŞKAN:
Başkanvekili Sadık YAKUT
KÂTİP
ÜYELER: Mehmet DANİŞ (Çanakkale), Türkân MİÇOOĞULLARI (İzmir)
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, Türkiye
Büyük Millet Meclisinin 110 uncu Birleşiminin Dördüncü Oturumunu açıyorum.
616 sıra sayılı kanun tasarısının
görüşmelerine kaldığımız yerden devam ediyoruz.
VI.- KANUN TASARI VE
TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER
İŞLER (Devam)
6.-
Belediyeler Kanunu Tasarısı ile Avrupa Birliği Uyum, İçişleri ve Plan ve Bütçe
Komisyonları Raporları (1/766) (S. Sayısı: 616) (Devam)
BAŞKAN - Komisyon ve Hükümet yerinde.
Tasarının 19 uncu maddesi üzerinde verilen
önergenin oylamasında karar yetersayısı bulunamamıştı.
Şimdi, Ankara Milletvekili Haluk İpek ve
arkadaşlarının önergesini tekrar oylayacağım ve karar yetersayısını arayacağım.
Kabul edenler... Kabul etmeyenler...
Önerge kabul edilmiştir; karar yetersayısı vardır.
Kabul edilen önerge doğrultusunda 19 uncu
maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul
edilmiştir.
20 nci maddeyi okutuyorum:
Meclis toplantısı
MADDE 20.- Belediye meclisi, her ayın ilk
haftası, meclis tarafından önceden belirlenen günde, mutat toplantı yerinde
toplanır. Ekim ayı toplantısı dönem başı toplantısıdır.
Bütçe görüşmesine rastlayan toplantı
süresi en çok yirmi gün, diğer toplantıların süresi en çok beş gündür.
Mutat toplantı yeri dışında
toplanılmasının zorunlu olduğu durumda üyelere önceden bilgi vermek kaydıyla
meclis başkanının belediye sınırları içerisinde belirlediği yerde toplantı
yapılır. Ayrıca, toplantının yeri ve zamanı mutat usullerle belde halkına
duyurulur.
Meclis toplantıları açıktır. Meclis
başkanının veya üyelerden herhangi birinin gerekçeli önerisi üzerine,
toplantıya katılanların salt çoğunluğuyla kapalı oturum yapılmasına karar
verilebilir.
Meclis görüşmeleri görevlilerce tutanağa
geçirilir, başkan ve kâtip üyeler tarafından imzalanır. Toplantılar, meclisin
kararıyla sesli ve görüntülü cihazlarla da kaydedilebilir.
BAŞKAN - Madde üzerinde, Cumhuriyet Halk
Partisi Grubu adına söz isteyen, Muğla Milletvekili Ali Arslan; buyurun.
Sayın Arslan, şahsınız adına da söz
istediğiniz için, konuşma süreniz 15 dakikadır.
Buyurun.
CHP GRUBU ADINA ALİ ARSLAN (Muğla) - Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan 616 sıra sayılı Belediyeler
Kanunu Tasarısının 20 nci maddesi üzerinde, şahsım ve Grubum adına söz almış
bulunuyorum; görüşlerimi belirtmeden önce, Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
Belediyeler Kanunu Tasarısı, yıllardan
beri ekonomik anlamda darboğaza girmiş, birçoğunun, bırakın rutin işleri,
personel harcamalarını bile karşılamakta güçlük çektiği 3 215 belediyemizin
yanında, nüfusumuzun neredeyse yüzde 80'ini ilgilendiren çok önemli bir tasarı.
BAŞKAN - Sayın Arslan, bir saniye.
Sayın milletvekilleri, Genel Kurul
Salonunda büyük bir uğultu var; sayın hatibi dinler misiniz.
Buyurun Sayın Arslan.
ALİ ARSLAN (Devamla) - Bu tasarı, 1930
yılında çıkarılan ve halka hizmetteki engin ileri görüşlülüğü yanında,
demokrasimizin gelişmesine, yerleşmesine büyük katkıda bulunan, belediyeleri
âdeta birer demokrasi okulu, birer kamu yönetimi fakültesi haline getiren;
ancak, 1960'lı yıllardan başlayarak, değiştirilmesi için çok uğraşılmış, hele
1970'li yılların ortasından itibaren, küreselleşme rüzgârlarının tüm dünyayı
etkilemesiyle, toplum kesiminin neredeyse tümünün ikna edilerek, değiştirilmesi
konusunda büyük bir istek olan 1580 sayılı Yasayı değiştirecek olan bir tasarı.
Elbette, yetmişdört yıllık bir yasada eksiklikler olması, değişim ihtiyacı
kaçınılmazdır.
Avrupa Yerel Yönetimler Özerklik Şartının
önsözünde de belirtildiği üzere, yerel yönetimler, her türlü demokratik rejimin
temellerinden birisidir. Vatandaşların, kamu yönetiminin sevk ve idaresine
katılma hakkı, çağdaş yönetim sisteminin en temel ilkesi olmalıdır ve bu hakkın
en doğrudan kullanım alanı yerel yönetimlerdir. Daha nitelikli demokrasi için,
yerel yönetimler aracılığıyla, vatandaşların, yönetime en etkin ve mümkün olan en
doğrudan katılımının sağlanması, çıkaracağımız yasanın en önemli hedefi
olmalıdır.
Yerel yönetimlerde katılımın
sağlanabileceği, vatandaşın denetiminin sağlanabileceği en önemli organ
belediye meclisleridir. Bu tasarıyla, belediye meclislerinin yapısına bazı
yenilikler getiriliyor gibi görünse de, aslında, dağ fare doğurmuştur.
Tasarıda, meclis üyelerinin beşte 1'i
oranında, muhtarların kendi aralarından belirleyeceği temsilciler, belediye
meclislerinin fahrî üyesidir deniliyor; ancak, belediye meclisi üyesi gibi
sunulan muhtar temsilcileri, sadece ihtisas komisyonları toplantılarına
katılıp, görüş belirtebiliyorlar. Yine, kamu kurumu niteliğindeki meslek
kuruluşları, üniversite ve sendikalar ile gündemdeki konularla ilgili sivil
toplum örgütlerinin temsilcileri, oy kullanma hakkı olmaksızın, kendi görev ve
yetki alanına giren konuların görüşüldüğü ihtisas komisyonu toplantılarına
katılabilecekler ve görüş belirtebilecekler.
Değerli arkadaşlarım, bunun neresi reform,
neresi yenilik?! 1580 sayılı Yasamıza göre, komisyonlar, ihtiyaç duydukları
zaman zaten bu kişilere, bu kurumlara görüş soruyorlardı. Katılımı sağlamada
yenilik diye sunulan bu haklar yeni değildir, reform hiç değildir. Sayın
Bakanın tasarıyı sunuş konuşmasında belirttiği gibi, olsa olsa, katılımcılık
konusunda atılan bir adım olarak değerlendirilebilir; ancak, adım, ileri adım
mıdır geri adım mıdır, yoksa yerinde sayma mıdır, tartışılabilir. Katılımı
sağlama hedefine bu düzenlemelerle ulaşmak mümkün değildir. Katılım,
belediyelerin daha demokratik, daha saydam ve hizmet sunumunda yetkinliğini
sağlayacak en temel öğe olarak algılanmalı ve çıkaracağımız yasayla, vatandaşın
yönetime katılımı mümkün olan en doğrudan yöntemle sağlanmalıdır. Toplumun
eğitim düzeyi en yüksek kesimi olan kamu çalışanlarına, mutlaka, belediye
meclislerinde görev alabilme hakkı sağlanmalıdır.
Bir başka yenilik, 1580 sayılı Yasaya göre
yılda üç defa yapılan olağan meclis toplantılarının, her ay, ayda 1 defa ve en
çok 5 gün yapılmasını sağlayan düzenleme. Ancak, olağanüstü meclis toplantıları
kaldırılıyor. Mevcut halde de olağanüstü toplantılarla bunu sağlamak mümkündü;
yani, mevcut yasa, belediye meclisi toplantılarının her ay yapılması hususunda
bir engel koymamıştı. Bunu da, yepyeni, harika bir değişiklik olarak görmemiz
mümkün değil; bu da olsa olsa geri bir adım olarak değerlendirilebilir.
Değerli arkadaşlarım, belediye meclisi
toplantıları, mutlaka, en etkin yollarla vatandaşa duyurulmalı; halkın, meclis
toplantılarına gözlemci olarak katılması mutlaka sağlanmalıdır. Bilişim çağında
yaşadığımız bu dönemde, hepimizin bildiği gibi, Türkiye Büyük Millet Meclisi,
tutanakları internet ortamında yayımlıyor; aynı şekilde, belediye meclisi
toplantıları da internet ortamında yayımlanmalı; bu yasa bunu mutlaka
sağlamalıdır.
Katılımın yanında, halkın doğrudan
denetimi, hatta, referandum yoluyla belediye yönetiminin geri çağrılmasının
yolu açılmalıdır.
Değerli arkadaşlarım, iki dönem belediye
meclisi üyeliği yapmış bir arkadaşınız olarak, görev yaptığım sırada, halk
denetiminin ne kadar önemli olduğuna tanık oldum.
Bildiğiniz gibi, kentlerin ortak çıkarları
ile bireysel çıkarlar zaman zaman çelişmektedir. Bir mahalleye yapılacak bir
okul ya da bir yeşilalan, o mahallenin ortak faydasınadır; ancak, o mahallede
arsa sahibi olan bir ya da birkaç kişi, arsasını kaybetmek durumunda
kalmaktadır.
Bildiğiniz gibi, 1985 yılında, imar planı
yapma yetkisi belediye meclislerine verilmiştir. İlk bakışta çok olumlu gibi
görünen bu uygulamanın, kentleri nasıl beton yığınına çevirdiğine, hep
birlikte, içimiz sızlayarak tanık olduk. Kentin yararına, ancak, kentlerde
yaşayan bazı kişilere zarar verecek ve çağdaş kentlerde bulunması gereken okul,
okul yeri, yol, yeşilalan gibi birçok enstrümanın fütursuzca kaldırılışına
hepimiz tanık olduk ve engel olamadık. Merkezî yönetim, denetimini ya zamanında
yapamadı ya da partili belediye başkanını korumak amacıyla etkin denetim
yapamadı. Halkın denetimi ise, bildiğiniz gibi, ancak beş yılda bir yapılan
yerel seçimlerle mümkün. Beş yıl sonra hesap zamanı geldiğinde, kentler, çoktan
beton yığınına dönüşmüştü, iş işten geçmiş, yapılacak hiçbir şey kalmamıştı. O
açıdan bakılınca, halk denetiminin sürekli ve etkili biçimde yapılmasının
sağlanması, bu yasanın temel hedeflerinden olması gerekir diye düşünüyoruz. Bu
yöndeki düzenlemeler, mutlaka, yasada yer almalıdır.
Değerli arkadaşlarım, bu yasada, katılım,
denetim ve şeffaflığı sağlamak amaç edinilmiş gibi görünse de, küreselleşmenin
dayattığı neoliberal ideoloji doğrultusunda, çokuluslu sermayenin ve onun işbirlikçilerinin
önündeki engellerin, yerel yönetimler aracılığıyla kaldırılması
hedeflenmektedir. Ulus devletin güçlü kurumlarıyla rekabet edemeyen açgözlü
uluslararası tekelci sermaye, yerel yönetimler aracılığıyla özelleştirilen ulus
devletin bu onur abidesi kurumlarını bir bir ortadan kaldıracak, kentli, kamu
hizmetlerinin tümünü parayla satın almak zorunda bırakılacaktır. Belediyenin
görev, yetki ve sorumluluklarını düzenleyen maddesine bakınca, bunu çok net
olarak görüyoruz. Neredeyse, tüm belediye hizmetlerini "yapar ve de
yaptırır" denilerek, özelleştirmenin, taşeronlaştırmanın önü açılmaktadır.
Bu tasarı, performansa dayalı personel
değerlendirmesiyle de, belediye çalışanlarının iş güvencelerini ortadan
kaldıracak, çalışanları sendikasızlaştırmanın önünü açacaktır. Emekçilerin yüz
yıldan beri binbir güçlükle elde ettiği birçok hak ellerinden alınacaktır.
Belediye çalışanları, belediyede iktidara sahip partinin insafına terk
edilecektir.
Yerel yönetimde reform iddiasındaki bu
tasarı, iş güvencesini tehdit eden bu haliyle, baskıcı bir yasa olacaktır. Bu
tasarı, bugün, belediyelerin en çok sıkıntı çektikleri belediye gelirlerine
açıklık getirmemektedir. Her ne kadar, Sayın Bakan sunuş konuşmasında, bu
düzenlemenin ayrı bir yasa tasarısıyla yapılacağını bildirmişse de, her iki
yasa tasarısının eşgüdümlü olarak görüşülmesi, daha objektif değerlendirmeler
yapmamızı sağlamış olacak, muhalefet olarak, biz de, belediyelere verilen
birçok görevin hangi kaynakla yapılabileceğini değerlendirmiş olacaktık.
Değerli arkadaşlarım, bu tasarı, bu
haliyle, yerel yönetimler aracılığıyla demokrasinin gelişmesi, katılımın
sağlanması, halk denetimi ve hizmetlerin etkin sunulmasını sağlamaktan uzak;
ancak, IMF ve Dünya Bankasının dayatması ile çokuluslu şirketlerin önünü açmaya
yönelik bir tasarıdır. Yerel yönetimde yıllardan beri duyulan reform ihtiyacı
gerekçe gösterilerek, halkın tüm hizmetleri parayla satın alma ilkesine göre
düzenlenmiş ve ne yazık ki, çok ihtiyaç duyulan yerel yönetimlerde reform yapma
olanağını heba etmiştir.
Bu düşüncelerle, Yüce Meclisi, yeniden,
saygıyla selamlıyor, tüm olumsuzluklarına ve yetersizliklerine rağmen, yasanın
hayırlı ve uğurlu olmasını diliyor, saygılar sunuyorum.
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Arslan.
Madde üzerinde 3 adet önerge vardır,
önergeleri önce geliş sırasına göre okutacağım, sonra aykırılıklarına göre
işleme alacağım.
Birinci önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 616 sıra sayılı
Belediyeler Kanunu Tasarısının 20 nci maddesinin birinci fıkrasının aşağıdaki
şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
|
Haluk İpek |
Afif Demirkıran |
Ahmet İnal |
|
Ankara |
Batman |
Batman |
|
Maliki Ejder Arvas |
Hikmet Özdemir |
Kemalettin Göktaş |
|
Van |
Çankırı |
Trabzon |
"Belediye meclisi,
kendisi tarafından belirlenecek bir aylık tatil hariç, her ayın ilk haftası,
meclis tarafından önceden belirlenen günde, mutat toplantı yerinde toplanır.
Ekim ayı toplantısı dönem başı toplantısıdır."
BAŞKAN - İkinci önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 616
sıra sayılı Belediyeler Kanunu Tasarısının 20 nci maddesinin son fıkrasına
aşağıdaki fıkranın eklenmesini arz ve teklif ederiz.
|
Bülent Baratalı |
Türkân Miçooğulları |
Ali Kemal Kumkumoğlu |
|
İzmir |
İzmir |
İstanbul |
|
M. Akif Hamzaçebi |
|
Mehmet Küçükaşık |
|
Trabzon |
|
Bursa |
"Kapalı yapılmayan
toplantıların tutanakları isteyen herkese verilir ve varsa görüntüleri ile
birlikte elektronik ortamda yayımlanır. Görüntü kasetlerinin kopyaları maliyet
bedeli karşılığı isteyenlere verilir."
BAŞKAN - Üçüncü ve en
aykırı önergeyi okutup, işleme alacağım.
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 616
sıra sayılı Belediyeler Kanunu Tasarısının 20 nci maddesinin ikinci fıkrasından
sonra gelmek üzere aşağıdaki fıkranın madde metnine eklenmesini arz ve teklif
ederiz.
|
Bülent Baratalı |
Türkân Miçooğulları |
Ali Kemal Kumkumoğlu |
|
İzmir |
İzmir |
İstanbul |
|
Mehmet Küçükaşık |
|
M. Akif Hamzaçebi |
|
Bursa |
|
Trabzon |
"Önemli ve acele bir iş çıkarsa
belediye başkanının yazılı çağrısı veya üyelerden 1/3'ünün gerekçeli teklifi
ile belediye meclisi olağanüstü toplanır."
BAŞKAN - Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANVEKİLİ
MEHMET ALTAN KARAPAŞAOĞLU (Bursa) - Katılmıyoruz efendim.
BAŞKAN - Hükümet katılıyor mu?
İÇİŞLERİ BAKANI ABDÜLKADİR AKSU (İstanbul)
- Katılmıyoruz efendim.
BAŞKAN - Sayın Koç?..
HALUK KOÇ (Samsun) - Gerekçe okunsun.
BAŞKAN - Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
1580 sayılı Kanunda düzenlenmiş olan
olağanüstü toplantı şekli tasarıda kaldırılmıştır. Bu düzenleme, özellikle
kentleşme sürecinin hızlı yaşandığı il, metropol ilçe ve büyükşehir
belediyelerinde karar üretim sürecini sınırlayacaktır.
Merkezî yönetimin bazı görev ve
sorumluluklarını yerel yönetimlere aktarma düşüncesi, belediyelerin karar
organı olan meclislerinin çalışma süresini sınırlamakla çelişmektedir.
Tasarının hem genel gerekçesinde hem 20
nci maddesinin gerekçesinde "Avrupa Yerel Yönetimler Özerklik Şartına
uygunluğu sağlama açısından meclislerin sık sık toplanması ve mahallî
hizmetleri kendi içerisinde müzakere etmesinde fayda görülmektedir"
denilmesine rağmen, olağanüstü toplantıların kaldırılmasıyla bu yaklaşımın tam
tersi bir uygulama ortaya çıkacaktır.
Olağan toplantı günlerini, bütçede en çok
20, diğer aylarda en çok 5 günle sınırlamak, meclislerin yılda sadece 12 gün
toplanmasına yol açabilecek bir sonuç doğurabilecektir.
Bu durum, çok nüfuslu belediyelerde
belediye meclisini devredışı bırakmak anlamına geldiği için değişiklik önergesi
hazırlanmıştır.
BAŞKAN - Önergeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 616 sıra sayılı
Belediyeler Kanunu Tasarısının 20 nci maddesinin son fıkrasına aşağıdaki
fıkranın eklenmesini arz ve teklif ederiz.
Bülent Baratalı (İzmir) ve arkadaşları
"Kapalı yapılmayan toplantıların
tutanakları isteyen herkese verilir ve varsa görüntüleri ile birlikte
elektronik ortamda yayımlanır. Görüntü kasetlerinin kopyaları maliyet bedeli
karşılığı isteyenlere verilir."
BAŞKAN - Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANVEKİLİ
MEHMET ALTAN KARAPAŞAOĞLU (Bursa) - Katılmıyoruz efendim.
BAŞKAN - Hükümet katılıyor mu?
İÇİŞLERİ BAKANI ABDÜLKADİR AKSU (İstanbul)
- Katılmıyoruz efendim.
BAŞKAN - Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Tasarının genel gerekçesinde katılım ve
saydamlığa vurgu yapılmakta, madde gerekçesinde de, toplantıların aleniyeti ve
kararların halka duyurulacağı öngörülmektedir. Saydamlığın gerçekleşmesinin
temel koşullarından biri de, toplantı tutanaklarının isteyenlere verilmesi ve
ilgililerin bilgi edinmelerinin sağlanmasıdır. Kanun tasarısı metninde bu
nitelikte bir düzenleme bulunmadığından, önerilen düzenlemeyle bu eksiklik giderilmektedir.
BAŞKAN - Önergeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 616 sıra sayılı
Belediyeler Kanunu Tasarısının 20 nci maddesinin birinci fıkrasının aşağıdaki
şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Haluk İpek (Ankara) ve arkadaşları
"Belediye meclisi, kendisi tarafından
belirlenecek bir aylık tatil hariç, her ayın ilk haftası, meclis tarafından önceden
belirlenen günde, mutat toplantı yerinde toplanır. Ekim ayı toplantısı dönem
başı toplantısıdır."
BAŞKAN - Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANVEKİLİ
MEHMET ALTAN KARAPAŞAOĞLU (Bursa) - Efendim, uygun görüşle takdire bırakıyoruz.
BAŞKAN - Hükümet katılıyor mu?
İÇİŞLERİ BAKANI ABDÜLKADİR AKSU (İstanbul)
- Katılıyoruz efendim.
BAŞKAN - Sayın Kapusuz?..
SALİH KAPUSUZ (Ankara) - Gerekçe okunsun.
BAŞKAN - Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Kanun tasarısında belediye meclisinin her
ay toplanacağı öngörülmüştür. Dolayısıyla, bir yıl içerisinde belediye meclis
üyelerinin tatil yapma imkânı bulunmamaktadır. Meclisin kendisi tarafından
belirlenecek ayda bir aylık tatil yapması bu bakımdan uygun olacaktır.
BAŞKAN - Önergeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmiştir.
Kabul edilen önerge doğrultusunda 20 nci
maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul
edilmiştir.
HALİL ÜNLÜTEPE (Afyon) - Sayın Başkan, bir
sorum vardı. Daha önce işaret etmiştim; ama...
BAŞKAN - Sayın Ünlütepe, görüşmeler
bitmeden önce işaret etmişsiniz; ama, kusura bakmayın.
HALİL ÜNLÜTEPE (Afyon) - Bir sonraki
maddede de sorabilirim Sayın Başkan.
BAŞKAN - 21 inci maddeyi okutuyorum:
Gündem
MADDE 21.- Gündem, belediye başkanı
tarafından belirlenir ve üyelere en az üç gün önceden bildirilir. Ayrıca
çeşitli yöntemlerle halka duyurulur.
Meclis üyeleri de belediyeye ait işlerle
ilgili konuların gündeme alınmasını önerebilir. Öneri, toplantıya katılanların
salt çoğunluğuyla kabul edildiği takdirde gündeme alınır.
BAŞKAN - Madde üzerinde, Cumhuriyet Halk
Partisi Grubu adına, Denizli Milletvekili Sayın Mustafa Gazalcı; buyurun.
Sayın Gazalcı, şahsınız adına da söz
talebiniz olduğu için, konuşma süreniz 15 dakikadır.
CHP GRUBU ADINA MUSTAFA GAZALCI (Denizli)
- Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; görüştüğümüz Belediyeler
Yasası Tasarısının 21 inci maddesi üzerinde, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu
adına ve kişisel olarak söz aldım; tümünüzü saygıyla selamlarım.
Değerli arkadaşlar, bu madde, belediye
meclislerinin gündemiyle ilgili bir madde. Belediye başkanı bir gündem yapıyor;
üç gün önceden belediye meclisi üyelerine duyuruyor çeşitli yollarla;
katılanların çoğunluğu karar alırsa, gündem değişiyor.
Şimdi, sözde, bir reform tasarısı
görüşüyoruz. Bundan önce de aynı şey oluyordu bu konuda, yeni bir değişiklik
yok. Zaten, bu tasarı, kamuoyuna sunulduğu gibi ne belediyelerin uzun süreli
sorunlarını çözüyor ne de güncel sorunlarına bir çözüm getiriyor. Biraz dil
Türkçeleştirilmiş, keşke daha da Türkçeleştirilmiş olsa; ama, öze yönelik,
içeriğe yönelik bir sıkıntıları giderme tasarısı değil.
Örneğin bu maddenin, yani, gündemle ilgili
maddenin, gerekçesinde birsürü güzel şeyler sıralanmış; katılımcılık, açıklık
falan diye. Peki, nasıl bir katılımcılık var eskiye göre; yurttaşlar, doğrudan,
kendisini ilgilendiren konularda, gelip görüşlerini açıklayabiliyor mu; hayır.
Değerli arkadaşlar, yerel yönetimler,
gerçekten, demokrasinin başladığı yerdir. Orada insanlar kendi sorunlarına en
iyi şekilde çözüm bulursa, sağlıklı bir çevrede yaşarlar. Tersi de olur;
kendisiyle ilgili, imar konusunda, bir başka konuda karar alınır; ama,
yurttaşın, eli kolu bağlanır. O yüzden, özellikle belediye meclisi gündeminin
yalnız yurttaşlar tarafından izlenmesi değil, belediye meclisi karar alırsa, o
konuda, o gündemde, o yurttaş doğrudan kendi derdini anlatabilmelidir, yasa da
buna olanak vermelidir.
Değerli arkadaşlar, bakın, perşembe günü,
14 maddesi oldubittiye geldi. Daha önce, Türkiye'de 340 belediyemizin nüfus
nedeniyle belediyelik hakkı için bir teklif verilmişti bir sevgili milletvekili
tarafından; ama, o, büyük tartışmalara yol açmıştı, Cumhurbaşkanı geri
göndermişti. Ne zaman olmuştu bu; 2003 yılının aralık sonunda ve biz üç ay
sonra bir seçim yaptık 28 Mart 2004'te. Orada insanlar gittiler, belediye
başkanlarını seçtiler, belediye meclisi üyelerini seçtiler. Şimdi, bir yasa
düzenlemesi yapıyoruz, diyoruz ki: "Sizin belediyelik haklarınızı biz yine
alıyoruz; her ne kadar, siz, seçime gittiniz, belediye başkanlarını, belediye
meclisi üyelerini seçmiş olsanız bile, gelecek seçimden başlayarak sizin
tüzelkişiliğinize son veriyoruz." Değerli arkadaşlar, devlet, yurttaşına
güven vermelidir.
Bakın, nüfus değişkendir. 2000 yılında
yapılan bir nüfus sayımını ölçü olarak alıyoruz burada. Yıl 2004... Bir yıl
sonra, sözde, nüfus sayımı yapılacak. Niçin, 2004'te bulunduğumuz halde, 2005
yılında yapılacak nüfus sayımı değil de, geriye doğru giderek, yapılmış bir
nüfus sayımını ölçü alıyoruz? Ben, bunun bir haksızlık olduğuna inanıyorum.
Denizli'de 29 belediye vardır nüfus nedeniyle belediyeliklerine son verilecek,
tüzelkişiliklerine son verilecek. Bir tarihin, bir kimliğin, belediyenin yok
edilmesine ilişkin bir karardan 29 belediyemiz etkileniyor; bütün Türkiye'de de
340 belediye. Değerli arkadaşlar, yeni kurulacak belediyeler için bir ölçüt
konulmuş; 5 000 nüfus... Tamam, bu doğru; ama, geriye doğru, geçmişte yapılmış
bir nüfus sayımından yola çıkarak "senin nüfusun 2 000'in altında
kaldı..." Öyle belediyeler var ki, şimdi, nüfusu ikiye katlanmış. Bir de 5
kilometre içerisinde olan belediyeler yutuluyor; onda da, belediye sınırı, bir
tartışma götürür. Yaz aylarında, özellikle... Bir Karahayıt Belediyemiz var
bizim, Pamukkale'nin yakınında, 15 000 nüfusu var. O nüfus sayımından sonra...
Geçende örnek vermiştim; bir Yassıhöyük Belediyesi var, 2 tane fabrika
kurulmuş, nüfus sayısı ikiye üçe katlanmış.
Değerli arkadaşlar, şimdi, oldubittiye
getirmeyelim. AKP halka hizmet götüreceğine, kazanılmış hakları alıyor,
hizmetleri geri alıyor. Bakın, geçen gün, burada, Meclisi, Türkiye'nin birçok
ilçesinden gelmiş insanlar doldurdu. Niçin gelmişti onlar; "bizim
adliyemizi geri alıyorsunuz; hayır, biz adliyemizi istiyoruz, biz yargılanmak
istiyoruz" diye geldiler.
Şimdi, bir Serinhisar İlçemiz var bizim.
Değerli AKP'liler, Serinhisar İlçesinde 4 yargıç, 1 savcı ve yeteri kadar dosya
da var; Sayın Bakana da söyledim.
Değerli arkadaşlar, ilçeleri kurutuyoruz,
belediyeleri kurutuyoruz. Sevgili AKP'liler, bu rüzgâra, bu modaya, özellikle
dıştan gelen bir küreselleşme rüzgârına tutulup yurttaşa yıllarca getirilmiş
bir hizmeti geri alıyorsunuz. Bakın, önce bankaları kapattınız; yetmedi,
Telekomun şubeleri gitti; yetmedi, adliyeleri, yargılanma hakkını alıyorsunuz;
adam gitsin başka yerde kullansın, tasarruf diyorsunuz; yetmiyor, şimdi de,
belediyeliğini alıyorsunuz; siz mahalle olacaksınız, köy olacaksınız
diyorsunuz. Peki, niçin onları belediye yaptık o zaman?!
AHMET YENİ (Samsun) - Yanlış yapmışlar!..
MUSTAFA CUMUR (Trabzon) - Hepsi yanlış!..
MUSTAFA GAZALCI (Devamla) - Yanlış
yapmışsak, izin verin, şimdi alan yönetimi... Yanlışın bedelini halkımız
çekmez.
Bakın, değerli arkadaşlar...
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, hatibin
sözünü kesmeyelim.
Buyurun Sayın Gazalcı.
MUSTAFA GAZALCI (Devamla) - ...kentleşme o
belediyelerde yerleşmiştir. Bu ilgili maddede... Arkadaşlarım da söyledi, bizim
öyle belediyelerimiz var ki -örneğin Başkarcı Belediyesi elli yıllık belediye,
bir başka belediye, otuz yıllık belediye- nüfusu değişiyor. Şimdi, diyorsunuz
ki: "5 000 nüfusu olanlara biz belediyelik hakkı vereceğiz." Bu
tamam; ama, geriye dönüyorsun; tam dört yıl önce yapılmış bir nüfus sayımından
yola çıkarak, "ben senin belediyelik hakkını alıyorum arkadaş"
diyorsun. Ne gerekçe gösteriyorsun; "bunlar yük" diyorsun.
Şimdi, ben, size tersini söyleyeyim.
Bakın, elimde bir dosya var; bu Çivril'in Işıklı Belediyesi; hem bu belediyenin
yönetimi de sizde. Burada 2 000'in üzerinde imza var; bakın, gösteriyorum. Bu
belediyemiz, yani Işıklı Belediyesi o kadar güzel, o kadar büyük bir yer ki,
tarih orada, kültür orada, turizm orada. Belediyenin yaptığı birtakım
hizmetlerden birkaçını okumak istiyorum arkadaşlar. Burada, belediyenin
işlettiği 2 adet gazino var, 1 çay bahçesi var, soğukhava deposu, akaryakıt
istasyonu, belediye hizmet binası, 2 adet otobüs, 2 adet iş makinesi, 2 adet
kamyon, 1 adet itfaiye aracı var. Burada belediyede 80 000 ton elma üretimi var
değerli arkadaşlar ve bakın, başka neler var: Sağlıkocağı, ilköğretim okulu,
jandarma karakolu, tarım kredi kooperatifi, ziraat teknisyenliği, belediye spor
kulübü, avcılık ve atıcılık kulübü, tarımsal sulama kooperatifi ve kalkınma
kooperatifleri var. Burası, milattan öncesine uzanan 4 000 yıllık bir yerleşim
yeri; Bergama Krallığından, Roma İmparatorluğundan geliyor. 16 ncı Yüzyılda
Kütahya'ya bağlı bir kaza Işıklı; 1972'de belediye olmuş. Hani şu Halikarnas
Balıkçısının anlattığı "Hey Koca Yurt " diye.
Değerli arkadaşlar, şimdi, masabaşında,
halkın iradesiyle ilgili burada, bir karar veriyorsunuz, bürokratlar karar
veriyor. Onlar da gidip görmemişlerdir Işıklı'yı, biz de bilmiyoruz. Bakın,
burada, ekonomik yaşam olarak, tarih olarak, kültür olarak bir kimliği yok
ediyorsunuz.
Şimdi, izin verin, hiç olmazsa, bu
kurulmuş belediyeleri, kazanılmış bir hak sayın ya da alan belediyecilik
anlayışıyla, çevreyle birleştirin. Orada "5 kilometre" demeyelim
"10 kilometre" diyelim. Bundan sonra için -"yanlış
yapılmış" diyen arkadaşlara söylüyorum- doğru yapalım; ama, bu kimlikleri
yok etmeyelim, bunları öldürmeyelim, geçici maddede bunları düzeltelim.
Değerli arkadaşlar, bu belediyeler -eğer,
nüfus tek ölçütse- çevresiyle birleştirilmelidir. O sınırı -5 kilometrede
olmuyorsa- 10 kilometreye çıkarmalıyız kurulmuş belediyeler için. Aksi halde,
bu insanlar devletine küserler.
Bakın, borç bir gerekçe değildir; Türkiye
de borçlu, büyük kentler de borçlu, Ankara Belediyesi, belediyelerin en
borçlusu. Şimdi, o küçük belediyelerin kendi olanaklarıyla hizmeti var. Burada,
Işıklı örneğinde söylediğim gibi -dosyayı görmek isterse, Sayın Bakana
göstereyim; fotoğraflarıyla göndermişler. Üstelik, AKP'li bir belediye. Ben,
işin partisinde değilim- 29 belediyemiz, aynı şekilde böyle yok ediliyor.
Değerli arkadaşlar, Çorum'da var 12 tane.
Onlar da burayı doldurmuşlardı. İnsanlar ağladılar, dertlendiler. Biz
"kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir" geç o maddeyi... 8
böyle geçti, 11 böyle geçti, şimdi böyle geçiyor. Halkın iradesi... Biz, halkın
iradesini temsil ediyoruz. Peki, onlar, o seçime girerken, orada bir halk
iradesi yok muydu?! Kırk yıllık, elli yıllık belediye...
Değerli arkadaşlar, bakın, yerelleşme
diyorsunuz; çelişiyorsunuz, kurulmuş belediyeleri yok ediyorsunuz. Devlet,
köyüne kentine hizmet götürmek zorunda değil mi?! Bir yandan, öğretmenler rütbe
istemiyor onlara zorla rütbe veriyorsunuz, öbür taraftan, köy, kent olmuş,
belediye olmuş, o belediyelik hakkını alıyorsunuz... Şimdi, bu bir çelişkidir.
Bir yandan açıklık, yerelleşme, katılım diyorsunuz, insanlar katılmışlar,
gelmişler belediyelerini kurmuşlar, çoğunun da borcu yok; bakın, burada
verdiğim örnek gibi.
FARUK ANBARCIOĞLU (Bursa) - Örnekler
yanlış.
MUSTAFA GAZALCI (Devamla) - Değerli
arkadaşlar, gelin, kazanılmış hakları koruyalım, devlete olan güveni
sürdürelim; yoksa, her çoğunluğu elde eden, bakmadan, adliyenizi kaldırdım,
belediyenizi kaldırdım... Peki, siz nesiniz, ne yaparsınız?! Yalnız vergi mi
toplarsınız, yalnız vatandaşa zam mı yaparsınız?!
AHMET YENİ (Samsun) - Vatandaş zammı
unuttu.
MUSTAFA GAZALCI (Devamla) - Bırakın, hiç
olmazsa kazanılmış haklara dokunmayın. O yüzden, ben, bu konuda ısrarcıyım.
Değerli arkadaşlar, gelin, kazanılmış
hakları koruyalım. Belediyelikleri, kimlikleri yok etmeyelim. Böyle, Işıklı
gibi, Muğla'da belediyeler var. Sayın Cumhur Yaka anlattı 11 inci maddede;
"nüfusu ikiye üçe katlanmış" dedi. Hiç olmazsa bir inceleme fırsatı
verin. İçişleri Bakanlığı...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Gazalcı, toparlayabilir
misiniz...
Buyurun.
MUSTAFA GAZALCI (Devamla) - Değerli
arkadaşlar, ben, bütün arkadaşlarımdan tekrar bunu düşünmelerini, geçici bir
madde halinde buna çözüm bulmalarını, 2000 yılının nüfus sayımını değil, hiç
olmazsa, bir yıl sonra yapılacak, 2005 yılındaki nüfus sayımının ölçüt
olmasını, bu birleştirmede bunlara biraz daha hoşgörülü bakılmasını, 5
kilometre yerine 10 kilometre olmasını, hiç olmazsa borçsuz belediyeleri, hiç
olmazsa on yılı geçmiş belediyeleri... Bakın, bir ölçü tutun. Burada,
tutuyorsunuz, diyorsunuz ki, 2000 yılında nüfusu şu olanlar... O zaman 1
900'müş, şimdi ikiye üçe katlanmış.
Yeniden söylüyorum, bu karar
düzeltilmelidir ve filizlenmiş belediyecilik anlayışıyla orada oluşan
katılımcılığı, demokrasiyi öldürmemelidir diyorum.
Tümünüze saygılar sunuyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Gazalcı.
Madde üzerinde 10 dakika süreyle soru
cevap işlemi yapılacaktır.
Buyurun Sayın Ünlütepe.
HALİL ÜNLÜTEPE (Afyon) - Sayın Başkan,
delaletinizle, Sayın Bakana, 20 nci madde ve görüştüğümüz 21 inci maddeyle
ilgili soru sormak istiyorum.
Bilindiği gibi, 20 nci maddeyle belediye
meclislerinin toplantısı düzenlenmektedir. Ülkemiz hızlı bir kentleşme süreci
yaşamaktadır. Nüfusumuzun çoğunluğu kent merkezlerinde oturmaktadır. Önümüzdeki
birkaç yılda kent merkezlerinde oturan nüfusun yüzde 70'leri bulacağı, artık,
düşünülmektedir. Kentli, demokratik katılımını kullanarak meclis toplantılarını
takip etmek isteyecektir. Madde metninin üçüncü fıkrasında "toplantının
yeri ve zamanı mutat usullerle belde halkına duyurulur" denilmektedir.
Şimdi, katılım ve şeffaflık yönünden önem
taşıyan, halkın katılımını temin için, belde halkına, belediye meclisi
toplantısının duyurusunu kim, hangi yollarla yapacaktır; duyuru yapılmazsa
yaptırımı nedir?
21 inci maddeyle ilgili sorum da, aynı
gerekçeyle devam etmektedir. 21 inci maddenin ilk fıkrasında da "ayrıca
çeşitli yöntemlerle halka gündem duyurulur" denilmektedir.
Yukarıda belirttiğim gerekçeyle aynı şeyi
soruyorum: Gündem, kim tarafından, hangi yollarla duyurulacaktır; duyuru
yapılmazsa yaptırımı ne olacaktır?
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Ünlütepe.
Buyurun Sayın Gazalcı.
MUSTAFA GAZALCI (Denizli) - Teşekkür
ederim Sayın Başkanım.
Sayın Bakana şunu sormak istiyorum: Bu,
birleştirme, yakın çevresinde olan köyleri, o ilgili belediyeye sokma...
Özellikle, yok olacak belediyelerle ilgili olarak şimdiden çalışmalar
başlatılsa, çevresiyle birleştirilse... Bu konuda, Bakanlığınız bir birleştirme
çalışması düşünmekte midir?
BAŞKAN - Sayın Gazalcı, maddeyle ilgili
sorar mısınız...
MUSTAFA GAZALCI (Denizli) - Peki Sayın
Başkanım.
İkinci sorum: 2005 yılı nüfus sayımını
ölçüt almayı düşünmez misiniz? Çünkü, 2004, 2005'e daha yakın, 2000'e daha
uzaktır. Bu konuda ne düşünüyorsunuz?
Son sorum: Gündemde, yurttaşların, kendi
konusunda konuşmalarıyla ilgili bir hazırlığınız var mı? Yasada
belirtmemişsiniz; ama, ileride çıkarılacak bir yönetmelikle, vatandaşın
doğrudan gelip belediye meclisinde konuşması için bir önlem alıyor musunuz?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Gazalcı.
Buyurun Sayın Bakan.
İÇİŞLERİ BAKANI ABDÜLKADİR AKSU (İstanbul)
- Sayın Başkan, değerli arkadaşlarım; tabiî, belediye meclisi toplantılarının
duyurulması görevi, belediye başkanınındır. Ayrıca, belediye meclislerinin
çalışma usulüyle ilgili yönetmelik de yayımlanacak. Orada, mutat vasıtaların ne
olduğu, nasıl yayınlanacağı daha detaylı bir şekilde anlatılacak, sıraya
konulacaktır; ama, asıl görev, belediye başkanınındır. Çıkarılacak yönetmeliğe
göre, belediye başkanı duyuracak; duyurmadığı takdirde, görevini yerine
getirmediği için de, tabiî ki hakkında işlem yapılabilecek, yani, yapılacak.
Birleştirme çalışmaları konusuna gelince;
dikkatle incelenirse, bu birleştirmeler bundan sonraki seçimde işleme
konulacağı için -o seçime kadar da herhalde bir dört yıldan fazla süremiz
vardır- bu süre içerisinde bazı hazırlıklar yapılabilir.
Nüfus sayımına gelince: 2005 yılı değil de
2010 yılıdır.
MUSTAFA GAZALCI (Denizli) - 2010
yılıymış...
İÇİŞLERİ BAKANI ABDÜLKADİR AKSU (İstanbul)
- Devlet İstatistik Enstitüsüne yeniden nüfus tespitleri yaptırılabilir.
MUSTAFA GAZALCI (Denizli) - Bunu bir
güvence alabilir miyiz Sayın Bakanım?
İÇİŞLERİ BAKANI ABDÜLKADİR AKSU (İstanbul)
- Tasarıda hüküm koymuşuz zaten, var.
Son sorunuz, vatandaşın doğrudan
konuşması... Bu, düşünülmemiştir; çünkü, belediye meclisleri, vatandaşa,
herkese açık, izleyebilirler; ama, o konu henüz düşünülmemiştir.
Teşekkürler Sayın Başkan.
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Bakan.
Maddeyle ilgili 1 önerge vardır;
okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 616 sıra sayılı yasa
tasarısının 21 inci maddesinin sonuna aşağıdaki fıkranın eklenmesini dileriz.
"Belediye meclis üyelerinin kararıyla
toplantıya katılan yurttaşlar görüşlerini açıklayabilir."
|
Mustafa Gazalcı |
Hakkı Ülkü |
Halil Ünlütepe |
|
Denizli |
İzmir |
Afyon |
|
Sıdıka Sarıbekir |
|
Ali Arslan |
|
İstanbul |
|
Muğla |
BAŞKAN - Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANVEKİLİ
MEHMET ALTAN KARAPAŞAOĞLU (Bursa) - Katılmıyoruz efendim.
BAŞKAN - Hükümet katılıyor mu?
İÇİŞLERİ BAKANI ABDÜLKADİR AKSU (İstanbul)
- Katılmıyoruz efendim.
BAŞKAN - Sayın Gazalcı, konuşacak mısınız,
gerekçeyi mi okutayım?
MUSTAFA GAZALCI (Denizli) - Gerekçe
okunsun.
BAŞKAN - Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Katılımcılığın gereği, yurttaşlar kendi
görüşlerini belirtebilmelidir.
BAŞKAN - Önergeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Kabul etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.
Birleşime, 20.35'e kadar ara veriyorum.
Kapanma
Saati : 19.35
BEŞİNCİ
OTURUM
Açılma
Saati: 20.35
BAŞKAN:
Başkanvekili Sadık YAKUT
KÂTİP
ÜYELER: Yaşar TÜZÜN (Bilecik), Mevlüt AKGÜN (Karaman)
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, Türkiye
Büyük Millet Meclisinin 110 uncu Birleşiminin Beşinci Oturumunu açıyorum.
616 sıra sayılı kanun tasarısının
müzakeresine kaldığımız yerden devam ediyoruz.
VI.- KANUN TASARI VE
TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER
İŞLER (Devam)
6.-
Belediyeler Kanunu Tasarısı ile Avrupa Birliği Uyum, İçişleri ve Plan ve Bütçe
Komisyonları Raporları (1/766) (S. Sayısı: 616) (Devam)
BAŞKAN - Komisyon ve Hükümet yerinde.
Tasarının 22 nci maddesini okutuyorum:
Toplantı ve karar yeter sayısı
MADDE 22.- Belediye meclisi, üye tam
sayısının salt çoğunluğuyla toplanır ve katılanların salt çoğunluğuyla karar
verir. Salt çoğunluk belli bir sayının yarısından az olmayan çoğunluğu ifade
eder. Oylamada eşitlik çıkması durumunda meclis başkanının bulunduğu taraf
çoğunluk sayılır. Gizli oylamada eşitlik çıkması durumunda oylama tekrarlanır,
eşitliğin bozulmaması durumunda meclis başkanı tarafından kur'a çekilir. Ancak,
karar yeter sayısı, üye tam sayısının dörtte birinden az olamaz.
Meclisin toplanmasında, üye tam sayısının
salt çoğunluğu sağlanamadığı takdirde başkan, gün ve saatini belirleyerek en
geç üç gün içinde toplanmak üzere meclisi tatil eder. Gelecek toplantı, hazır
bulunan üyelerle yapılır.
Görüşmeler sırasında başkan veya üyelerden
birinin talebi üzerine yapılacak yoklamada karar yeter sayısının bulunmadığı
anlaşılırsa, ikinci fıkradaki hükümler uygulanır.
Üyeler oylarını bizzat kullanır. Gizli oy
kullanmaya fizikî bakımdan engelli üyeler, tayin edecekleri kişi eliyle oy
kullanabilirler.
Oylama gizli, işaretle veya ad okunarak
yapılır. Oy verme kabul, ret veya çekimser şeklinde olur.
Kararlar, meclis başkanı ve kâtip üyeler
tarafından imzalanır ve bir sonraki toplantıda üyelere dağıtılır.
BAŞKAN - Madde üzerinde, Cumhuriyet Halk
Partisi Grubu adına İstanbul Milletvekili Hasan Aydın söz istemiştir.
Buyurun Sayın Aydın. (CHP sıralarından
alkışlar)
Sayın Aydın, aynı zamanda şahsınız adına
da söz istediğiniz için konuşma süreniz 15 dakikadır.
CHP GRUBU ADINA HASAN AYDIN (İstanbul) - Sayın
Başkan, değerli arkadaşlarım; hepinizi saygıyla, sevgiyle selamlıyorum.
Doğrusu, çok önemli bir maddeyi
tartışıyoruz; fakat, o kadar hızlı tartışıyoruz ki, bu yasa tasarısı, zaten,
Parlamentodaki milletvekili arkadaşlarımızın bile ilgilendiği, katkı yaptığı,
destek olduğu bir yasa olamıyor; zira, eğer Parlamentodaki arkadaşlarımız bu
yasa tasarısına katkı yapıyor olsalardı... İnsanların kendilerinin katkı yapmış
oldukları şeylere de ilgi duyması gerek. Çok temel bir yasa yapıyoruz, çok
önemli bir yasa. Gerçekten, ismiyle özdeş olarak değerlendirdiğimizde bir
reform tasarısı olarak da değerlendirebiliriz. Peki, gelişmeler böyle mi; önce,
bir usul hatırlatması yapmak istiyorum.
Değerli arkadaşlar, iktidarsınız -ben, bu
konuşmayı hazırlamak için odamda televizyonu izledim- muhalefet ne zaman önerge
verse, Komisyon Başkanımız ve Sayın Bakanımız, çok klasik bir alışkanlıkla
"katılmıyoruz" diyorlar.
İLYAS ARSLAN (Yozgat) - Komisyonun
çoğunluğu olmadığı için katılamıyor.
HASAN AYDIN (Devamla) - Sizin için takdire
bırakıyor.
"Katılmıyoruz" diyorlar; yani,
bir alışkanlık. Burada verilen önergeler, sanki, mutlak surette, doğru tarafın
Adalet ve Kalkınma Partisinin olduğu kesin; yanlış tarafının da Cumhuriyet Halk
Partisi olduğu kesin, öyle bir kanaat oluşmuş; hatta, öyle bir psikolojik durum
var ki, acaba, Cumhuriyet Halk Partisinin bir önerisini kabul etsek,
televizyonları başında da insanlar izlese, kötü duruma düşer miyiz psikozunu
taşıdığını düşünüyorum; çünkü, sonuçta, bu yasa, ülkemizde hepimiz için geçerli
olan bir yasa...
MUZAFFER BAŞTOPÇU (Kocaeli) - Kabul
ettiklerimiz de var.
HASAN AYDIN (Devamla) - Efendim, kabul
ettikleriniz var da, o da, bir zahmet, öyle bir sivri, öyle bir çıplak, öyle
bir açık ki... O tür olayları, değişiklikleri kabul etmediğiniz zaman da çok
büyük bir zorlukla karşı karşıya kalabileceğiniz durum söz konusu.
Arkadaşlar, yasalar, toplumu yönetmek için
yapılır. Eğer, toplumu yönetecekseniz, toplumun fertleri, bireyleri, o yasayı
ne kadar benimsiyor, ona ne kadar ihtiyaç duyuyor, o çıkarmış olduğunuz yasayı
ne kadar sahiplenebilecek, ne kadar benimseyebilecek esasını gözetmek
zorundasınız. Eğer, toplumun ilgili kesimleri, hiç olmazsa, bu yasanın yapımı
süresinde taslağı süresinde katkı yapmayacaksa, onların düşünceleri alınmayacaksa,
onların fikirleri alınmayacaksa, acaba, o insanlar, kendi yaşamıyla ilgili
kendi sorunlarını masabaşında oturan bürokratlardan daha mı az biliyorlar?..
Yani, daha mı az ilgili olmalılar?.. Yasalar çıkarılırken, dünyanın her
yerinde, oradaki hassasiyetler gözönünde bulundurulur, ilgili kesimler, o
yasanın yapılış sürecinde, mutlaka, içindedirler, düşünceleri içindedir,
katkıları içindedir, katılımları içindedir, yasalar çıkar ve uzun yıllar yeni
bir değişime ihtiyaç duyulmadan yürür.
Adalet ve Kalkınma Partisinin enteresan
bir huyu oluştu; jet yasa, otomatik yasa çıkarma, fabrikasyon yasa...
"Bugün bu yasa bitene kadar çalışacağız..."
AHMET YENİ (Samsun) - İş bitireceğiz, iş.
HASAN AYDIN (Devamla) - İş bitirmek böyle
olmaz. İş, niteliği; iş, kalitesi; iş, üzerinde çalışmışlığı; iş, ona el
kaldıracak olan milletvekillerinin fikirlerinin orada olduğu, o konuda
önerilerinin alındığı ve bu noktada bir rahatlığı, bir eminliği koyduğu
takdirde iş vasfını kazanır; aksi takdirde, iş yapmış gibi, ya da işgüzarmış
gibi görülmeye başlarsınız ve Türkiye'de, aslında -sadece Adalet ve Kalkınma
Partisi Hükümeti döneminde değil- bir yasanın ne kadar ciddîye alınması
gerektiği, toplumun, vatandaşın ne kadar benimsemesi gerektiği, onunla ne kadar
paylaşılması gerektiği, maalesef, bugüne kadar, bir gelenek haline gelemedi.
Sevgili arkadaşlarım, bir şey daha
söylemek istiyorum. Bazı yasalar çıkarıyoruz; güya, yani güya, belediyelerin,
yerel yönetimlerin etkinliğini artırıyoruz. Öylesine çelişkiler var ki
içerisinde... Yerel yönetim; adı üzerinde; eğer, yerel yönetimleri yere kadar
indirebilirseniz, tanıma uygun bir iş yapıyorsunuz demektir. Bu ne demektir;
vatandaşın en rahat ulaşabildiği, vatandaşla en rahat iç içe olabilen,
vatandaşın duygularını, beklentilerini, onunla birlikte yaşamış olduğu için, en
iyi tanıyan kurumlardır yerel yönetimler; ama, burada, bir taraftan devletin
küçülmesi, devletin, kamunun, yerel yönetimlerin içinden elini çekmesi,
devletin hizmete dönüşmesi gibi savlar söz konusu iken, bir taraftan da, böyle,
şişik belediyeler; yan taraftakinin ana merkeze eklenmesi, nüfusu şu kadar
olanların belediye olmaktan çıkarılması...
Bir yetki veriyoruz... Ben, yerel
yönetimlere yetki verilmesinin prensip olarak, ilke olarak çok doğru olduğu
inancındayım; ama, bir adama otomobili verdiğiniz zaman, kendi başına
kullanması gereken bir araba için bile ehliyet istemektesiniz; bir insan bir
hedefe koşacaksa, bir sınavdan geçmesi gereği söz konusu. Yerel yönetimlere
bizim yetki vermiş olmamız demek, her yiğit kendine göre soğan yesin demek
değildir. Bir ülkenin insanları bir ortak felsefeyi paylaşacaklar, bir ortak
anlayışın eğitimini görmüş olacaklar. Bu, bir günde, iki günde kavranılabilecek
bir şey değildir; belli bir süre içerisinde bunların eğitimleri, belli bir süre
içerisinde bunların alışkanlıkları oluşturulacak, yasa ağır ağır işlemeye
başlayacak.
Bu bizim muhasebe yasalarına benziyor. Bir
zamanlar hızlı muhasebe yasaları çıkıyordu. Bir muhasebeci diğer muhasebeciye
"senin haberin yok, bu yasa değişti" dediğinde "yahu, bu yasa
daha iki ay önce çıktı, iki ay önce çıkan bir yasa nasıl olur da
değişebilir!.." Bu yasa da böyle olacak. Yani, müthiş bir cüretkârlıkla,
sayısal çoğunluğun vermiş olduğu inanılmaz derecede yiğitlik ve içgüvenle,
hiçbir şeye dikkat etmeden, söylenenleri ciddîye almadan "sen ne söylersen
söyle kardeşim, ben, bildiğimi yaparım, ister Cumhurbaşkanından döner, ister
Anayasa Mahkemesinden döner..."
Değerli arkadaşlarım, bakınız, oturumlar
için burada harcamış olduğunuz paralar, aynı zamanda insanlarımızın haklarının
ve yetim haklarının burada harcanmasıdır. Bu kadar kolay, bu kadar ucuz;
gidiyor, geri geliyor; gidiyor, bozuluyor; tekrar oturuyoruz, tekrar
toplanıyoruz... Halbuki, bu yasa toplumla birlikte yapılacaksa... Kaldı ki,
eskiden belediye başkanı olan arkadaşlarımız var. Ben, belediye başkanı olan
arkadaşlarımızın -sizin parti de dahil olmak üzere- bu yasanın ne kadar derme
çatma olduğunu, bu yasanın ne kadar sağdan soldan koparma olduğunu, Türkiye'nin
realitesine çok uygun olmadığını ve bir maddenin diğer maddeye ne kadar karşı
olduğunu... Bir vakıa, bir olgu. Anayasaya uyacaksın. Anayasaya ne kadar
yanlışlıklar ve karşıtlıklar taşıdığını, okumasını azıcık bilen bir insan,
Anayasa maddeleriyle yan yana koyduğu zaman anlar. Bu inat niye acaba; yani, bu
neyin inadı?..
ÜNAL KACIR (İstanbul) - Hangisi?..
HASAN AYDIN (Devamla) - Onun hangisi
olduğunu, Anayasa Mahkemesinden döndüğü zaman, o zamanki oturumda -ben, yine
söz alacağım- söyleyeceğim size.
ÜNAL KACIR (İstanbul) - Şimdi söyle de
düzeltelim.
HASAN AYDIN (Devamla) - Ne yazıyor...
Yani, biz, burada defalarca söyledik; göndermiş olduğunuz yasaların yarısı
Anayasa Mahkemesinden dönerken ve Cumhuriyet Halk Partisi "yapmayın, bunu
doğru yapmıyorsunuz" diye ısrar ederken; sonuçta, hükümet
"katılmıyoruz" deyip
"kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir... Geçtik 2
nci maddeye" felsefesiyle ülke yönetilmez.
Değerli arkadaşlarım, bakınız,
demokrasiden söz ediyoruz, yerel yönetimlere yetkiyi aktardığımızda
demokrasinin daha da gelişeceğinden söz ediyoruz. Eğer, böyle bir mesele varsa,
bu noktada, yasa yapıcıların öncelikle kendi zihinlerini düzeltmeleri gerekir.
Bir İktidar Partisi, Anamuhalefet Partisinin bile katılımını reddediyor,
Anamuhalefet Partisinin bile o konudaki katkılarını ciddîye ve dikkate almıyor
"biz böyle yapacağız, siz bunu kabul ederseniz ne âlâ, etmezseniz, biz
bildiğimizi yapacağız" diyorsa, Parlamentoda 550 milletvekilinin
katılımının olmadığı bir yasada toplumun katılımının sağlanıyor olması mümkün
olabilir mi?! Yasa çıkarıyoruz... Ben böyle bir şey görmedim; böyle bir komedi
olur mu ya?! Peki, bunun malî kaynakları, bunun imkânları nasıl sağlanacak; onu
arkadan getiriyoruz... Neyi arkadan getiriyorsunuz?! Yani, bir yasanın
bütünlüğü söz konusudur. Bir yasayı çıkarıyorsunuz, yetkiyi veriyorsunuz; peki,
yetkiyi kullanması noktasında ihtiyaç duyduğu kaynakları nereden bulacak;
bekleyin, biz, önce yasayı çıkaralım, arkasından islimi gelir... Böyle bir
mantık olabilir mi yasada?! Bu, özgüven; arkadaşlar, samimiyetle ifade
ediyorum, bu, sayısal çoğunluğun vermiş olduğu yapay bir özgüven ve bu
özgüvenin ülkeye katkı sağladığı kanaatinde değilim. Bütün meseleleri böyle
götürmeye çalışıyorsunuz.
Şimdi, belediye meclislerine katılım...
Ben İstanbulluyum; İstanbul'da 80 000 nüfuslu mahalleler var. Maltepe'nin
Bağlarbaşı Mahallesinin nüfusu 80 000'dir. Bu yasada, belediye meclisi
üyelerinin nasıl temsil edileceği, hangi mahalleden geleceği, hangi kriterlere
göre ortaya konulacağı, kimi temsil edeceği var mı; yerel yönetim reformundan
bahsediyorsunuz?! Bugünkü belediyelerin durumu nedir; belediye meclisi üyeleri
seçiliyor, bir bakıyorsunuz ki, bir ilçenin 30 mahallesinin 20 tanesinden 1
adet belediye meclisi üyesi bile yok. Yani, koca bir mahalle, belediyeye gittiğinde
-karşısında belediye başkanı oturuyor- kendi mahallesinden 1 belediye meclisi
üyesiyle karşılaşamamaktadır. Değerli arkadaşlarım, biz, yasa yapıcıyız. Kim
temsil edecek? Biz, birimleri küçültecek miyiz küçültmeyecek miyiz?
Benim doğduğum ilçe 10 000 nüfuslu, 10 000
nüfusta kaymakam var, belediye başkanı var, emniyet müdürü var, zabıta var,
jandarma var; ama, 80 000 nüfuslu bir mahallede mahalle muhtarı dışında kamuyu
temsil eden bir tek insan yoksa, bu nasıl iştir ki 80 000 nüfuslu mahalle, 2
000 nüfuslu mahalle, 5 000 nüfuslu mahalle... Önce, idarî yapılanma noktasında,
şu ortaya koymuş olduğunuz yasada hiçbir şey var mı; bundan sonra, mahalleler
şöyle olacaktır, mahallelerin nüfusu şu kadar olacak, geçtiği zaman
bölünecektir gibi... Belediye başkanlarına inisiyatif tanıyorsunuz; isim
değiştirebilir, mahalleleri birleştirebilir... Bunun bir temel kuralı olur,
herkesin ezbere okuduğu temel bir ilkesi olur -Türkiye'nin herhangi bir
yerinden, hangi belediye başkanına sorarsanız sorun- yerel yönetim noktasındaki
yaklaşımlarımızı paylaşan ortak bir dil olur. Bir kurumlaşma, bir çağdaşlaşma
hareketi ancak böyle gerçekleşebilir.
Sana da verdim Adana'daki arkadaşım
yetkiyi, sana da verdim Sivas'taki, Erzincan'daki, Trabzon'daki, İstanbul'daki
arkadaşım yetkiyi, kullan!.. Her biri farklı bir alandan gelmiş; belediye
başkanı olmuş olması, onun, o alanda eğitilmiş olmasını, tecrübeyle donanmış
olmasını falan göstermiyor, bunların da bir eğitime ihtiyacı var.
Peki, belediye başkanı geldikten sonra
valiyle birlikte nasıl bir ilişki içinde olacak?.. Valinin belediye başkanı
üzerinde ne kadar yaptırımı olacak?.. Vali, hangi nedenle belediye başkanının
almış olduğu kararı onaylamak durumunda kalacak?..
Sevgili arkadaşlarım, eğer, biz, meseleyi
bu yanıyla irdelemez ve değerlendirmezsek; biz, bu yasaları yaparız; ama,
yasalar, daha uygulamaya girmeden önce dökülmeye başlar, tekrar toplanıp,
tekrar yasa yapmaya çalışırız.
Bu noktada, bir kere, mahallelerin
küçültülmesi, birimlerin küçültülmesi, yerel yönetimlerin vatandaşa
yaklaştırılması, vatandaşın yerel yönetim sorumlusuna ulaşırken 40 tane
badireden geçmemesi, bu barikatların kaldırılması, vatandaşa doğrudan katılım
yolunun açılması, vatandaşın ve yerel yöneticilerin göz göze gelmeleri
sağlanarak yanlış kararların alınmasının engellenmesinin ortamının
yaratılması... Bunları yasayla yapabilirsiniz.
Biz, burada söylüyoruz; arkadaşlarımız çok
rahatlar; nasıl olsa kabul edilecek... Bazı arkadaşlarımız samimiyetle
dinliyor, bazı arkadaşlarımız da, ya bu, biz bu işe alıştık; zaten, işte,
CHP'liler çıkar konuşurlar, biz de onları biraz, böyle, hafif gülümsemeyle,
hafif, böyle, işte, hadi konuş, ne yapalım; aslında, kısa kesseniz de, şimdi
şunu sabaha kadar sürdürmesek; ne konuşuyorsun be kardeşim, yani, şimdi sabaha
kadar bizi ne bekletiyorsun gibi bir ruh haliyle ve psikozla dinliyor ülke
böyle yönetilemez.
ÜNAL KACIR (İstanbul) - Sadra şifa bir şey
söyle!
HASAN AYDIN (Devamla) - Yahu kardeşim,
senin işin bu mu?! Yani, laf atmazsan orada çatlarsın! Yarım kilo verdim ben burada,
10 dakikadır konuşuyorum.
ÜNAL KACIR (İstanbul) - Ama, bu maddeyle
ilgili bir şey söyle.
HASAN AYDIN (Devamla) - Yahu, şu kürsü
herkese açık, bu maddeyi, şu maddeyi... Ben, bütünlüğü üzerinde, mantığı
üzerinde, zihniyeti üzerinde, felsefesi üzerinde, yaklaşımı üzerinde
konuşuyorum sevgili dostum! Benim bu söylediğimin felsefesini niye almıyorsun;
niye demiyorsun ki, Hasan Aydın, söylüyorsun da; doğru mu?! Sen de benim
bölgemdensin; 80 000 nüfuslu mahalle var. 80 000 nüfuslu mahalleden 1 belediye meclisi
üyesi yok. Bu senin söylemiş olduğun kamu yönetimi reformu tasarısının buna bir
çözüm getirmesi gerekmez mi?! Yok bir şey...
ÜNAL KACIR (İstanbul) - Bu, seçim
yasasıyla gelecek.
HASAN AYDIN (Devamla) - Yahu, ne yasası
arkadaş, mahallenin bölünmesi seçim yasasıyla mı ilgili?! Mahalleler bölünüyor,
mahalleler birleştiriliyor... Sanki karşımda, Fransa'dan gelmiş, Türkiye
Cumhuriyeti yasalarını bilmeyen bir vatandaş orada oturuyor!.. Seçim Yasası!..
ÜNAL KACIR (İstanbul) - Temsil işini Seçim
Yasasında çözersin, burada çözülmez.
HASAN AYDIN (Devamla) - Sevgili dostum,
şunu anlatmaya çalışıyorum: Yerel yönetim reformu ve yasa tasarısını
getiriyoruz gündeme; bir sürü yanlışı var, birbiriyle çelişen bir sürü maddesi
var. Milletvekillerince okunmasına fırsat verilmeyen, milletvekillerinin
ilgisine sunulmayan... Türkiye'de bir gelenek var tabiî; milletvekilleri,
Parlamentoda noter görevini yaparlar, onların fazla bir şey okumalarına gerek
yoktur, onların iyi bilen arkadaşları okumuşlardır, komisyonlarda değerlendirmişlerdir,
Parlamento bir noterdir, oraya gelir, eğer iktidar partisi getiriyorsa, elleri
kaldırırlar ve görevlerini, ülke yönetme görevlerini ifa etmiş olurlar; onların
başkaca, okumak, tartışmak gibi görevleri yoktur. Hepimiz için geçerli olan bir
şey söylüyorum; kapıdan girerken, biz ret mi veriyorduk, kabul mu veriyorduk
noktasındaki bir milletvekili profilinden bahsetmeye çalışıyorum. Bunu
değiştirelim, bu yaklaşımı değiştirelim.
AHMET YENİ (Samsun) - Sizin grup öyle mi?
HASAN AYDIN (Devamla) - Yok canım, bizim
grup öyle de, sizinki, tövbe yani, öyle şey olur mu; sizin grup çok mükemmel,
550 milletvekilinin içerisinde sizin grup bu yasayı incik cincik okumuştur, bu
noktada şerhlerini koymuştur, komisyonlara düşüncelerini iletmiştir!..
HAMZA ALBAYRAK (Amasya) - Okuduk...
HASAN AYDIN (Devamla) - Sen hariç; bak sen
okumuş olabilirsin, ona bir itirazım yok.
Kastettiğim şudur arkadaşlar: Türkiye'de
idarî yapılanmada ciddî bozukluklar vardır. Yerel yönetim meselesi ciddî bir
meseledir. Bu çıkarmış olduğumuz yasaların onlarca yıl gitmesi gerekir, bundan
önce çıkan yasa gibi.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Aydın, toparlayabilir
misiniz.
Buyurun.
HASAN AYDIN (Devamla) - Tamam efendim,
bitiriyorum.
Bu nedenle, bu yasayı bir gözden geçirin,
şu birbuçuk yılı aşan süredeki alışkanlıklarınızın bir kısmını bir değiştirin,
muhalefetin, katkı yapmak amacıyla bazı önerilerde bulunacağını ve bunu dikkate
almak gerektiğini, bunu Meclis binasında değiştirmenin sizleri küçültmeyeceğini,
daha da büyüteceğini, bir ortak akılla bazı ülke meselelerini çözebileceğimizi
bir kere daha hatırlatmak istiyorum.
Hepinizi saygıyla, sevgiyle selamlıyorum.
Sağ olun. (Alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Aydın.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum...
HALUK KOÇ (Samsun) - Önerge var Sayın
Başkan...
BAŞKAN - 1 önerge vardır; okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 616 sıra sayılı Belediye
Kanunu Tasarısının 22 nci maddesinin birinci ve ikinci fıkralarının aşağıdaki
şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
|
Haluk İpek |
Ahmet Rıza Acar |
Zeki Karabayır |
|
Ankara |
Aydın |
Kars |
|
Osman Akman |
M. Atilla Maraş |
Mehmet Özlek |
|
Antalya |
Şanlıurfa |
Şanlıurfa |
|
|
Mustafa Zeydan |
|
|
|
Hakkâri |
|
"Belediye meclisi, üye tamsayısının
salt çoğunluğuyla toplanır ve katılanların salt çoğunluğuyla karar verir.
Ancak, karar yeter sayısı, üye tam sayısının dörtte birinden az olamaz.
Oylamada eşitlik çıkması durumunda meclis başkanının bulunduğu taraf çoğunluk
sayılır. Gizli oylamalarda eşitlik çıkması durumunda oylama tekrarlanır,
eşitliğin bozulmaması durumunda meclis başkanı tarafından kura çekilir.
Meclisin toplanmasında, üye tamsayısının
salt çoğunluğu sağlanamadığı takdirde başkan, gün ve saatini tespit ederek en
geç üç gün içinde toplanmak üzere meclisi tatil eder. Gelecek toplantı, üye
tamsayısının dörtte birinden az olmayan üye sayısı ile yapılır."
BAŞKAN - Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ SABAHATTİN
YILDIZ (Muş) - Takdire bırakıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN - Hükümet katılıyor mu önergeye?
İÇİŞLERİ BAKANI ABDÜLKADİR AKSU (İstanbul)
- Katılıyoruz efendim.
BAŞKAN - Sayın Ergin?..
SADULLAH ERGİN (Hatay) - Gerekçe okunsun
Sayın Başkan.
BAŞKAN -Gerekçeyi okutuyorum :
Gerekçe:
Mahallî idarelerin karar organlarının
toplanma ve karar almalarına ilişkin esas ve usullerin birbirine benzer olması
uygulamada kolaylık sağlayacaktır. Daha önce Genel Kurulda kabul edilen 5197
sayılı İl Özel İdaresi Kanununda il genel meclisi için öngörülen esas ve usullerin
belediye meclislerinin toplanma ve karar almalarında da geçerli olması
sağlanmaktadır.
BAŞKAN - Önergeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmiştir.
III.-
YOKLAMA
BAŞKAN -Maddeyi oylamadan önce, bir
yoklama talebi vardır, okutuyorum :
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 616 sıra sayılı kanun
tasarısının 22 nci maddesinin oylanmasına geçilmesinden önce, İçtüzüğün 57 nci
maddesi gereğince yoklama yapılmasını arz ederiz.
BAŞKAN - Şimdi, yoklama isteyen sayın
üyelerin Genel Kurul salonunda hazır bulunup bulunmadığını tespit edeceğim.
Haluk Koç?..Burada.
Mehmet Yıldırım ?..Burada.
Osman Özcan?..Burada
Bihlun Tamaylıgil?..Burada.
Kemal Demirel?..Burada.
Ufuk Özkan?..Burada.
Mehmet Parlakyiğit?..Burada.
Nurettin Sözen?..Burada.
İsmail Değerli?..Burada.
Vezir Akdemir?..Burada.
Feridun Ayvazoğlu?..Burada.
Hüseyin Ekmekcioğlu?..Burada.
Abdulaziz Yazar?..Burada.
Mustafa Özyürek?..Burada.
Oğuz Oyan?..Burada.
Ferit Mevlüt Aslanoğlu?..Burada.
Muhsin Koçyiğit?..Burada.
Birgen Keleş?..Burada.
Oya Araslı?..Burada.
Osman Coşkunoğlu?..Burada.
Yoklama için 5 dakika süre veriyorum.
Adlarını okuduğum sayın üyelerin, yoklama için elektronik cihaza girmemelerini
rica ediyorum.
Yoklama işlemini başlatıyorum.
(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, toplantı
yetersayısı vardır.
VI.- KANUN TASARI VE
TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER
İŞLER (Devam)
6.-
Belediyeler Kanunu Tasarısı ile Avrupa Birliği Uyum, İçişleri ve Plan ve Bütçe
Komisyonları Raporları (1/766) (S. Sayısı: 616) (Devam)
BAŞKAN - 22 nci maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
23 üncü maddeyi okutuyorum:
Meclis kararlarının kesinleşmesi
MADDE 23.- Belediye başkanı, hukuka aykırı
gördüğü meclis kararlarını, gerekçesini de belirterek yeniden görüşülmek üzere
beş gün içinde meclise iade edebilir.
Yeniden görüşülmesi istenilmeyen kararlar
ile yeniden görüşülmesi istenip de belediye meclisi üye tam sayısının salt
çoğunluğuyla ısrar edilen kararlar kesinleşir.
Belediye başkanı, meclisin ısrarı ile
kesinleşen kararlar aleyhine on gün içinde idarî yargıya başvurabilir.
Kararlar kesinleştiği tarihten itibaren en
geç yedi gün içinde mahallîn en büyük mülkî idare amirine gönderilir. Mülkî
idare amirine gönderilmeyen kararlar yürürlüğe girmez.
Mülkî idare amiri hukuka aykırı gördüğü
kararlar aleyhine on gün içinde idarî yargıya başvurabilir.
Kesinleşen meclis kararlarının özetleri
yedi gün içinde uygun araçlarla halka duyurulur.
BAŞKAN - Madde üzerinde, Cumhuriyet Halk
Partisi Grubu ve şahsı adına, Mersin Milletvekili Sayın Mustafa Özyürek;
buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)
Konuşma süreniz 15 dakikadır.
CHP GRUBU ADINA MUSTAFA ÖZYÜREK (Mersin) -
Sayın Başkan, saygıdeğer milletvekilleri; görüşmekte olduğumuz Belediyeler
Kanunu Tasarısının 23 üncü maddesi üzerinde söz almış bulunuyorum; hepinizi
saygıyla selamlıyorum.
Biraz önce, değerli arkadaşımız Hasan
Aydın konuşurken, kanunların yeteri kadar dikkat edilmeden hazırlandığını ifade
etmişti ve onun üzerine de, iktidara mensup arkadaşlarımızın bazı itirazları
oldu.
Şimdi, tabiî, oylandı, geçti; ama, tespit
açısından şunu söylemek istiyorum: 22 nci maddeye bir göz atarsanız, orada
"salt çoğunluk belli bir sayının yarısından az olmayan çoğunluğu ifade
eder" deniliyor.
Değerli arkadaşlarım, şimdi, bir belediye
yasasında ve toplantı ve karar yetersayısıyla ilgili bir düzenlemede, bu tanımı
buraya koymanın hiçbir manası yoktur. Bu tanım, pek çok yerde geçer, hukukun
temel tariflerinden biridir. Birisi yazarken, herhalde kafasına takılmış, salt
çoğunluk ne demektir demiş, açmış bir metni, bulmuş ve oradan da buraya
geçirmiş. Eğer, salt çoğunlukla ilgili bir tanımı bu kanun tasarısının içine
koymak istiyorsanız, başına bir tanımlar maddesi açarsınız, oraya koyarsınız.
Bu maddenin içine, bunu yerleştirmenin, gerçekten, kanun yapma tekniği
açısından hiçbir anlamı yoktur. Denilebilir ki, ne sakıncası var, ne zararı
var; ama, kanunların, eski deyimle, efradını cami, ağyarını mâni olması
gerekir; yani, neyi anlatmak istiyorsanız, tam olarak onu belirtmeniz lazım.
Gereksiz ifadelerden, haşivden her zaman kaçınmak gerekir.
Bunu şunun için söylüyorum: Ne yazık ki,
alelacele hazırlanan, hükümetten alelacele gelen, komisyonlarda yeteri kadar
değerlendirilemeyen, ne yazık ki, buradaki çalışmalarımızda da hem yeterli
çoğunluğun olmaması hem yeterli zamanın bulunmaması nedeniyle iyi bir şekilde
irdeleyemediğimiz kanunlarda bu şekilde yanlışlar oluyor.
Değerli arkadaşlarım, görüşmekte olduğumuz
tasarı, gerçekten, çok önemli bir tasarı. Dünyanın her yerinde belediyeler çok
önemli kurumlardır, halkın katılımı, halkın yönetime iştiraki açısından son
derece önemli örgütlerdir.
Bu örgütlerin başarılı olabilmesi için, çeşitli
unsurların bir araya gelmesi gerekir. Bu unsurlardan birisi kadrodur, bir
diğeri kaynaktır, bir diğeri zihniyettir. Tabiî, uygun bir çerçevenin, hukukî
çerçevenin bulunması da gerekir; ama, hukukî çerçeveyi ortaya koyduk diye,
belediyelerin sorunlarını çözdüğümüzü düşünemeyiz.
Hepimiz biliyoruz ki, belediyelerimizin
çok büyük bir kaynak sorunu var. Yasa tasarısının gerekçesinde ifade edildiği
ve bizim, Türkiye Büyük Millet Meclisine sunduğumuz belediye borçlarının
tahkimiyle ilgili yasa teklifinde de açıkça belirtildiği gibi,
belediyelerimizin 14 katrilyon liradan fazla borcu vardır. Böylesine büyük bir
borç yükü altında ezilen belediyelerin nasıl hizmet yapacağı, hepinizin aklına
mutlaka takılıyordur. Şimdi, yeni kaynak ihtiyacı olan, tazepara ihtiyacı olan
belediyeler, böylesine büyük bir borç yükü altında nasıl hizmet yapacaklar?
Özellikle seçimden yeni çıkmış, halka pek çok vaatte bulunmuş belediyelerimiz,
öncelikle acı bir gerçekle, kaynak yokluğuyla karşı karşıya kaldılar.
Şimdi, bu belediyeler tasarısı buraya
getirilirken, Belediye Gelirleri Yasasında değişiklik öngören bir tasarıyı da
birlikte getirmek lazımdı. İşte, hükümet, bize hep ne dedi; kamu yönetimi
tasarısı başlıbaşına bir reform, arkasından, il özel idaresi tasarısı bir
reform, belediye tasarısı bir reform, büyükşehir belediye tasarısı bir reform.
Peki, bu reformların, belediyelere verdiğiniz yeni hizmetlerin, görevlerin
karşılığı nerede; finansmanı nasıl sağlanacak? Sürekli, kanun tasarısıyla
Türkiye Büyük Millet Meclisinin önüne gelen hükümet, bu konuda suskundur.
Bu kanunu tasarısıyla, mutlaka, birlikte
getirilmesi gereken belediye gelirleri kanunu tasarısı ortada yoktur. Zaten
belediyelerimizin yeteri kadar yükü var, görevi var; bu tasarıyla da yeni
yükler, yeni görevler, yeni sorumluluklar yüklüyoruz. Bunun nasıl finanse
edileceğine dair soruların cevabı ise yok. Belki, Sayın Bakan, biraz sonra
kalkacak "ileride bunu da getireceğiz" diyecektir; ama, böylesine bir
tasarıyı görüşürken, bunun kaynağının ne olduğunun, kimlerden, nasıl vergi
alınacağının, hangi kaynakların vergilendirileceğinin -hemşerilik vergisi mi
alınacak, otellerde kalanlardan mı vergi alınacak, köprüden geçenlerden vergi
üstüne vergi mi alınacak- konuşulması lazım. Bunları konuşmadan, sadece, işte,
Avrupa Birliğinde bu işler böyle yapılıyor, Amerika Birleşik Devletlerinde
şöyle yapılıyor diye, bir tasarıyı kabul etmemiz çok gerçekçi değil, yeterli
değil.
Değerli arkadaşlarım, kaynak konusu böyle.
Kadro konusu nedir; bu kadrolarla ilgili, norm kadrolarla ilgili, bu tasarıda
da önemli düzenlemeler var, bizim personel kanunlarımızda da yeterli
düzenlemeler var; ama, bir belediyeye gittiğiniz zaman, büyük projeleri
yapacak, imar planlarını yapacak yeterli teknik eleman olmadığını hepimiz
görürüz, biliriz. Niçin yoktur yeterli teknik eleman; çünkü, o insanların
kariyerine, ihtisasına uygun bir ücret düzeni yoktur.
Ayrıca, ne yazık ki, iktidarlarımıza arız
olan bir hastalık, belediye başkanlarımızda da vardır. Her belediye başkanı,
kendi kadrosunu getirme arzusuyla, biraz iş bilen, plandan anlayan, projeden
anlayan, imar planı bilen teknik kadroları hızlı bir şekilde değiştirirler,
geriye, yeni, acemi kadrolar getirirler; onlar tam işi öğreneceği zaman yeni
seçim gelir, tekrar acemiler... Sürekli bir öğrenme aşamasından geçen,
acemiliğinin faturasını o yörede yaşayan belde sakinlerine çıkaran bir
kadrolaşma anlayışıyla karşı karşıyayız. Bu kanun tasarısı da, kadrolaşma
yönünden önemli bir yeniliği ne yazık ki getirmemektedir.
Kaynak yok, kadro açısından yeterli imkânlarımız
yok; acaba, zihniyet, yaklaşım, mantalite açısından ne var? Elbette, bu, sadece
kanunla verilecek bir iş değil. Herkesin, her belediye başkanının, her belediye
meclisi üyesinin, o yörede yaşayan insanlara, nasıl olur da daha iyi hizmet
verebilirim anlayışı içinde olması gerekir. Ne yazık ki, belediyelerimizin pek
çoğunda bu anlayış da yoktur. Sağda solda, iyi niyetli, gerçekten hizmet
aşkıyla yanan; ama, biraz önce söylediğim gibi, yeterli kadro bulamadığı için,
yeterli kaynak sağlayamadığı için o hizmeti de veremeyen belediye başkanlarıyla
karşı karşıyayız. Onun için, bu kanun elbette bir adımdır, bir aşamadır; ama,
bu kanunu çıkardık, belediyelerimizi rahatlattık, belediyelerimizin sorunlarını
çözdük anlayışı doğru değildir değerli arkadaşlarım.
Hemen arkasından, bizim beklentimiz,
belediye gelirleri kanunu tasarısının getirilmesidir. Yine, bu kanunun geçici
maddelerinde öngörülen, belediyelerin borçlarının taksitlendirilmesiyle ilgili
düzenlemenin de daha gerçekçi bir şekilde yapılması, hiç yoksa, mevcut borç
yükünden belediyelerimizin bir ölçüde kurtarılması gerekiyor. Bunları
yapmadığımız takdirde, bu kanunla getirdiğimiz yenilikleri hayata geçirme
şansımız yoktur.
Şimdi, üzerinde konuşmakta olduğum 23 üncü
maddeyle ilgili olarak da bir şeyler söylemek istiyorum. Burada deniliyor ki:
"Belediye başkanı, hukuka aykırı gördüğü meclis kararlarını, gerekçesini
de belirterek yeniden görüşülmek üzere beş gün içinde meclise iade
edebilir." Bu, şu anda yürürlükte bulunan kanunda yer almayan bir hüküm.
Acaba, niçin böyle bir hükme ihtiyaç duyulmuştur? Zaten, belediye başkanı, o
meclisin başkanı. Belediye başkanının havale etmediği konuların -istisnalar
dışında, meclis üyelerinin belli sayıda önerge vermesi dışında- gündeme alınıp
görüşülmesi, çok görülen bir olay da değil. Öyleyse, belediye başkanı, başkanı
olduğu, esas unsuru olduğu bir belediyenin kararlarını niçin tekrar meclise
iade etme yetkisine sahip olsun?! Bu, bana göre, son derece gereksiz bir
düzeltmedir.
Şimdi, bu maddeyi yazanlar, bu maddeyi hazırlayanlarda
öyle bir anlayış, öyle bir psikoloji var ki, meclisler hep yanlış ve hukuka
aykırı kararlar verirler; öyleyse, belediye başkanı buna bir baksın, hukuka
aykırıysa iade etsin... Peki, kararlar meclisten çıkarsa ne olsun; onu da
kaymakama veya valiye gönderelim, o da bir baksın; hukuka aykırı görürse, o da,
gitsin, mahkemede dava açsın.
Şimdi, değerli arkadaşlarım, seçilmiş
organlara güvenmek zorundayız. O nedenle, durmadan, böyle bir yargı kıskacı
altında belediye meclislerini tutmak çok doğru bir yaklaşım değildir. O
bakımdan, ben, burada, belediye başkanının, belediye meclisi kararlarını tekrar
mecliste görüşülmek üzere iade etmesini gereksiz görüyorum. Belki denilebilir
ki, valinin, kaymakamın yargıya gitmesi, zaten o kararların uygulamasını
geciktirmeyecek; bir de yargı süzgecinden geçsin. Böyle bir yaklaşım olabilir;
ama, o da çok gerekli bir yaklaşım değildir.
Şimdi, tabiî, meclislerde, belediyelerde,
o belde halkının sorunlarını bire bir algılayan, çözümlemesi gereken, karar
vermesi gereken insanlar görev yapıyorlar; onun için, o kişileri olabildiği
kadar serbest bırakmamız gerekir. Tabiî, bu tasarının diğer maddelerinde
düzenlenmiş; ama, yeterli değil. Önemli olan, halkla iç içe olmak, o yörenin
insanlarının taleplerini karşılamaktır. Bizim getirdiğimiz, bizim öngördüğümüz
belediye düzenlemelerinde -tabiî, küçük belediyelerden kaçınıyoruz, küçükleri
kapatıyoruz; oysa, Fransa'da uygulanmakta olan belediye sistemi semt
belediyeleri sistemidir; belediye başkanı, halkla, yöre halkıyla iç içe olan
kimsedir- bir Çankaya Belediye Başkanını, bir Yenimahalle Belediye Başkanını,
bir Kadıköy Belediye Başkanını halkın görmesi mümkün değildir. Zaten belediye
başkanının da halkla temas için yeteri kadar vakit bulması söz konusu değildir.
O bakımdan, belediyelerin mümkün olduğu
kadar küçük, mümkün olduğu kadar halka bire bir hizmet veren ve halkın
denetleyebildiği boyutta, büyüklükte olması gerekir. Bizim öngördüğümüz, bu
yasa tasarısıyla öngördüğümüz belediyecilik ise, olabildiği kadar büyük boyutlarda,
olabildiği kadar, bir anlamda, halkın denetiminden uzak yapılardır. Bu
yapılarda da arzuladığımız hesap verebilirliği, saydamlığı sağlama şansımız
yoktur.
Ben, bu maddeyle ilgili görüşlerimi, bu
vesileyle sizlerle paylaşmak istedim. Hepinize saygılar sunuyorum. (Alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Özyürek.
Madde üzerinde 2 adet önerge vardır.
Önergeleri, önce sırasıyla okutacağım,
sonra aykırılıklarına göre işleme alacağım.
İlk önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 616 sıra sayılı yasanın
23 üncü maddesinin 5 inci fıkrasından sonra gelmek üzere aşağıdaki fıkranın
ilave edilmesini arz ederiz.
Ferit Mevlüt Aslanoğlu |
İsmail Değerli |
Nurettin Sözen |
|
|
Malatya |
Ankara |
Sivas |
|
Orhan Sür |
|
Şevket Arz |
|
Balıkesir |
|
Trabzon |
"Belediye başkanı ve
mülkî idare amirinin hukuka aykırı gördüğü ve idarî yargıya başvurduğu kararlar
yargı kararının sonuna kadar uygulanmaz."
BAŞKAN - İkinci ve aykırı
olan önergeyi okutup işleme alıyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 616
sayılı Belediyeler Kanunu Tasarısının 23 üncü maddesinin 3 üncü fıkrasından
sonra gelmek üzere aşağıdaki fıkranın ilave edilmesini arz ve talep ederiz.
"Meclisin ısrarıyla
kesinleşen kararlar hakkında meclis görüşmelerinde karar aleyhine konuşmuş veya
aleyhte oy kullanmış belediye meclis üyeleri de aynı süre içinde idarî yargıya
başvurabilir."
|
Halil Ünlütepe |
Nurettin Sözen |
Canan Arıtman |
|
Afyon |
Sivas |
İzmir |
|
Yaşar Tüzün |
Mustafa Gazalcı |
Hakkı Ülkü |
|
Bilecik |
Denizli |
İzmir |
BAŞKAN - Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ SABAHATTİN
YILDIZ (Muş) - Katılmıyoruz.
BAŞKAN - Hükümet önergeye katılıyor mu?
İÇİŞLERİ BAKANI ABDÜLKADİR AKSU (İstanbul)
- Katılmıyoruz efendim; zaten meclis üyeleri gidebiliyor.
BAŞKAN - Sayın Koç, konuşacak mısınız?
HALUK KOÇ (Samsun) - Gerekçe okunsun Sayın
Başkan.
BAŞKAN - Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Meclis toplantısına katılan belediye
meclis üyelerinin hukuka aykırı olduğuna inandığı meclis kararları aleyhine
dava açma hakkı tanınmalıdır. Dava açma hakkı anayasal bir haktır. Belediye
başkanına bu hak tanınırken belediye meclis üyelerine tanınmaması hukuka
aykırıdır. Katılımcılığa aykırıdır.
BAŞKAN - Önergeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 616 sıra sayılı yasanın
23 üncü maddesinin 5 inci fıkrasından sonra gelmek üzere aşağıdaki fıkranın
ilave edilmesini arz ederiz
Ferit Mevlüt Aslanoğlu (Malatya) ve arkadaşları
"Belediye başkanı ve mülkî idare
amirinin hukuka aykırı gördüğü ve idarî yargıya başvurduğu kararlar yargı
kararının sonuna kadar uygulanmaz. "
BAŞKAN - Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ SABAHATTİN
YILDIZ (Muş) - Katılmıyoruz.
BAŞKAN - Hükümet katılıyor mu?..
İÇİŞLERİ BAKANI ABDÜLKADİR AKSU (İstanbul)
- Katılmıyoruz efendim.
BAŞKAN - Önerge sahibi olarak Sayın
Aslanoğlu, buyurun.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Malatya) - Sayın
Başkan, değerli arkadaşlarım; belediye başkanı "bu karar yargıya aykırı,
bu karar hukuka aykırı" diyor ve onaylamıyor. Tekrar meclis toplanıyor;
meclis, salt çoğunluğuyla tekrar onaylıyor. Hukuka aykırı bir kararı, belediye
başkanı, idarî yargıya götürüyor ve aynı zamanda, mülkî idare amirine
gönderiyor. Mülkî idare amiri de "bu, yasaya aykırı" diyor; yani, hem
belediye başkanı yasaya aykırı olduğunu kabul ediyor hem mülkî idare amiri ve
mahkemeye gidiyor, başvuruyor her ikisi birden; ama, mülkî idare amirinin
mahkemeye başvurmasından yedi gün sonra, belediye meclisinde alınan bu karar,
uygulamaya geçiliyor. Yani, yasaya aykırı.
Yarın, bunun doğuracağı sonuçlar var; kamu
da zarar görür, kişiler de zarar görür. Hiç değilse, bu tür, hem belediye başkanının
hem mülkî idare amirinin "yasaya aykırı" dediği karar, idarî
mahkemeden ihtiyatî tedbirle, bir şekilde, yargı kararından sonra uygulanırsa,
kamu ve kişiler zarar görmez.
Bu açıdan, takdirlerinize sunuyorum. Bu
maddenin, ikili sigorta... Belediye başkanı ve mülkî idare amiri, eğer
"yasaya aykırı" diyorsa, bu iki kişiye de inanmak zorundayız. Yasaya
aykırı olan bir işlemi tatbik etmeyelim.
Hepinize saygılar sunuyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın
Aslanoğlu.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.
23 üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.
24 üncü maddeyi okutuyorum:
İhtisas komisyonları
MADDE 24.- Belediye meclisi, her dönem
başı toplantısında, üyeleri arasından seçilecek en az üç en fazla beş kişiden
oluşan ihtisas komisyonları kurabilir.
İhtisas komisyonları, her siyasî parti
grubunun ve bağımsız üyelerin meclisteki üye sayısının meclis üye tam sayısına
oranlanması suretiyle oluşturulur. İl ve ilçe belediyeleri ile nüfusu 10.000'in
üzerindeki belediyelerde plân ve bütçe ile imar komisyonlarının kurulması
zorunludur.
Meclis toplantısını müteakip imar
komisyonu en fazla on iş günü, diğer komisyonlar ise beş iş günü içinde
kendilerine havale edilen işleri sonuçlandırır. Komisyonlar kendilerine havale
edilen işlerle ilgili raporlarını bu sürenin sonunda meclise sunmadıkları
takdirde, konu meclis başkanı tarafından doğrudan gündeme alınır.
İhtisas komisyonlarının görev alanına
giren işler bu komisyonlarda görüşüldükten sonra belediye meclisinde karara
bağlanır.
Mahalle muhtarlarının, belediye meclisi
üye tam sayısının beşte biri oranında her yıl kendi aralarından seçeceği
temsilciler, büyükşehir belediye meclisi hariç, belediye meclisinin fahrî
üyesidir. Fahrî üyeler, ihtisas komisyonu toplantılarına katılarak görüşlerini
belirtebilir, ancak oy kullanamaz.
Ayrıca, kamu kurumu niteliğindeki meslek
kuruluşları, üniversite ve sendikalar ile gündemdeki konularla ilgili sivil
toplum örgütlerinin temsilcileri, oy hakkı olmaksızın kendi görev ve faaliyet
alanlarına giren konuların görüşüldüğü ihtisas komisyonu toplantılarına
katılabilir ve görüş bildirebilir.
Komisyon çalışmalarında uzman kişilerden
yararlanılabilir.
Komisyon raporları alenîdir, çeşitli
yollarla halka duyurulur ve isteyenlere meclis tarafından maliyetlerini aşmamak
üzere belirlenecek bedel karşılığında verilir.
BAŞKAN - Madde üzerinde, Cumhuriyet Halk
Partisi Grubu adına, söz isteyen Bilecik Milletvekili Yaşar Tüzün; buyurun.
Şahsınız adına da söz istediğiniz için,
konuşma süreniz 15 dakikadır.
CHP GRUBU ADINA YAŞAR TÜZÜN (Bilecik) -
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bugün görüşmekte olduğumuz Belediyeler
Kanunu Tasarısının 24 üncü maddesi üzerinde, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu ve
şahsım adına söz almış bulunuyorum; Yüce Heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, yeni bir yüzyılın
başında yaşanan hızlı değişim ve yenileşme, toplumları ve ekonomik örgütleri,
değişmeye ve gelişmeye, diğer bir ifadeyle, yeni durumlara adapte olmaya
zorlamaktadır. Bu olgu, toplumsal bir kurum olan belediye yönetim sistemi ve bu
sistem içinde belirli fonksiyonları gerçekleştirmek amacıyla oluşturulmuş
bulunan belediye organları için de geçerlidir. Yönetim, dinamik bir süreç olup,
sürekli olarak değişmek ve gelişmek zorundadır. Artan arzu, istek ve hizmetler,
yönetimin gelişmesini zorunlu kıldığı gibi, örgütsel çalışmaları da beraberinde
getirmektedir.
Bu düşüncelerin ışığında hazırlanan Yerel
Yönetimler Kanunu Tasarısının ikinci ayağı olan Belediyeler Kanunu Tasarısı
hazırlanırken, 24 üncü maddeyle, belediye meclislerine altkomisyon kurma
yetkisi vererek değişim geliştirilmek istenilmiş, katılımcılığın sağlanması
düşünülmüştür. Tabiî ki, bunlar, olması gereken ve ihtiyaç duyulan
değişimlerdir; ancak, bu değişimler yapılırken, yani, bu kanunlar hazırlanırken
daha fazla katılımcılığın sağlanıp, üniversitelerin ilgili bölümlerinden, sivil
toplum örgütlerinden, mahallî idarecilik yapmış yöneticilerden görüşler
alınarak hazırlanmış olsaydı, daha uzun vadeli, daha kalıcı, değişikliklere
ihtiyaç duyulmayan kanun tasarıları da hazırlanırdı.
Bugün burada bir kanun tasarısı
çıkarıyoruz, yarın uygulamadaki aksaklıkları görüp, aynı kanun maddesinde
değişiklik yapma ya da ek madde koyma ihtiyacı duyuyoruz; o zaman, çıkarmış
olduğumuz kanunlar bütünlüğünü yitiriyor. Örneğin, yeni çıkarılan İhale
Kanununda çıktığı günden bugüne kadar o kadar çok değişiklik yapıldı ki, çıkış
halinden eser kalmadı, bütünlüğü de tamamen bozuldu. Daha önce görüştüğümüz.
Kamu Yönetimi Temel Kanunu Tasarısı, İl Özel İdareleri Kanunu ve bugün
görüştüğümüz Belediyeler Kanunu Tasarısı da aynı akıbete uğrayacaktır diye
düşünüyorum.
Sayın Başkan, değerli arkadaşlar;
görüşmekte olduğumuz 24 üncü madde, belediye meclislerine ihtisas komisyonları
kurma yetkisi vermektedir. Bu maddenin gerekçelerine baktığımızda
"toplumsal birikimin belediyelerimize yansıtılması, diğer taraftan
katılımın artırılması ve bu komisyonların etkinliğini sağlayacak bir yapıya
kavuşturulması amaçlanmıştır. İhtisas komisyonları yoluyla kararların
tartışılarak alınması, kararların mecliste görüşülmeden önce komisyonlarda
olgunlaştırılması ve ilgili sivil toplum örgütlerinin de görüşlerinin alınması
için ihtisas komisyonları oluşturulmuştur" denilmektedir. Oysa, kanun
tasarısına baktığımızda, madde gerekçesinin dışında bir tasarı olduğu göze
çarpmaktadır. Madde gerekçesinde geniş katılımdan bahsediyorsunuz, yerel
yönetimlerin, dolayısıyla, belediyelerin en önemli birimi olan muhtarlıklara,
komisyonlarda fahrî üyelik veriyorsunuz, oy kullanma hakkı vermiyorsunuz. Bu
nasıl bir katılımcılık anlayışıdır?!
Değerli arkadaşlarım, yerel yönetimlerde,
muhtarlar, çok önemli misyonlar üstlenmiş durumdadırlar. Muhtarlar, o
mahallenin sorunlarını, ihtiyaçlarını en iyi bilen kişiler olarak, bu ihtiyaç
ve istekleri üst kademelere taşıyan önemli bir görev üstlenmişlerdir. Bu
sebeple, hiç değilse, ihtisas komisyonlarına muhtarların katılımının mutlaka
sağlanması ile oy kullanma hakkının verilmesinin yerinde karar olacağı
kanaatindeyim.
Yine aynı maddede "İl ve ilçe
belediyeleri ile nüfusu 10 000'in üzerindeki belediyelerde plan ve bütçe ile
imar komisyonlarının kurulması zorunludur" ifadesine yer veriliyor, diğer
belediyelerde böyle bir zorunluluk aranmıyor. Zorunluluk getirilmeyen bu
belediyeler, bütçe, plan ve imar hizmetlerini ifa etmiyorlar mı ki, bunlarda
böyle bir şart aranmıyor? Kaldı ki, plan, bütçe ve imar konularında en fazla
sorun yaşanan belediyeler, nüfusu 10 000'in altında olan küçük belediyelerdir.
Bu çıkarılan tasarıda, bu sorunlara çözüm getirilmesi gerekirken, 10 000'in
altındaki belediyelerde, plan ve bütçe ile imar komisyonlarının kurulması
mecburiyetinin getirilmemesi, sorunları çözmeyecek, ihtiyaçlara cevap
vermeyecektir.
24 üncü maddede, ihtisas komisyonları
gerekçesinde "Türkiye Büyük Millet Meclisi komisyonlarının çalışma
sisteminde olduğu gibi ihtisas komisyonlarının görev alanına giren işlerin
ilgili komisyonda görüşüldükten sonra belediye meclisinde karara bağlanması
sistemi getirilmek suretiyle meclis üyelerinin kararlara etkin bir şekilde
katılımı sağlanmaktadır" ibaresine yer verilmiştir. Türkiye Büyük Millet
Meclisi ihtisas komisyonlarında yer alan milletvekilleri, görev aldıkları
komisyonlarla ilgili olarak, belirli bilgi, birikim ve deneyime sahip
kişilerden oluşmaktadır. Ayrıca, bu komisyonların, teknik elemanlarından oluşan
altkomisyonları da mevcuttur. Oysaki, belediye meclisinde oluşturulacak ihtisas
komisyonlarında, bu kriterlere uyan komisyon üyesi bulmakta zorluk
çekilecektir.
Kurulacak komisyonlar, çalışmalarında
uzman kişilerden yararlanabilir ifadesi kullanılmıştır. Uzman kişilerden
yararlanılabilmesi için, ücret yönünden tatmin edici bir ücret ödenilmesi
gerekir ki, uzman kadrolar da bu komisyonlarda görev alabilsinler. İhtisas
komisyonlarında görev alacak belediye meclisi üyelerine, 39 uncu maddede
belediye başkanına ödenen maaşın günlük hesabının üçte 1 oranını aşmamak üzere,
meclisin belirleyeceği rakam üzerinden ücret ödenecektir denilmektedir. Ayrıca,
bu toplantı, toplantı gün sayısı üzerinden, imar komisyonunda en fazla 10 gün,
diğer komisyonlarda 5 günle sınırlanmıştır. Bu rakamlar üzerinden yola çıkacak
olursak, ihtisas komisyonlarına katılacak meclis üyelerine, 100 000 000 ile 150
000 000 arasında ücret ödenecektir.
Değerli arkadaşlarım, şimdi, sizlere
soruyorum: Yüzde 80'i esnaftan oluşan belediye meclisi üyeleri, bu ücret
karşılığında, işyerini kapatıp komisyon çalışmalarına katılabilir mi?! Belediye
meclisi toplantılarında bile zaman zaman çoğunluk sağlayamıyoruz; geçmişte
sağlayamadık. Sizce, çoğunluğu sağlayamayan bir belediye meclisi, bu ihtisas
komisyonlarını nasıl çalıştıracak?! Türkiye Büyük Millet Meclisinde, belirli
bilgi ve birikime sahip ihtisas komisyonu üyelerinden ve teknik elemanlardan
oluşan altkomisyonlarda bile bu durumlar gözden kaçabiliyorsa, alınan birçok
karar Anayasa Mahkemesinden geri dönüyorsa, belediye meclisi tarafından
oluşturulacak ihtisas komisyonlarının sağlıklı olacağı kanaatinde değilim.
Belki, bu sorunlar, büyükşehir belediye meclislerinde, il ve büyük ilçe
belediye meclislerinde yaşanmayacaktır; ama, mevcut belediye sayısının yüzde
70'ini oluşturan küçük belediyelerde yaşanacaktır.
Değerli arkadaşlarım, mutlaka, tek bir
belediye modelinden vazgeçilip, görevleri, gelirleri bakımından kırsal,
kentsel, turizme dayalı belediye modelleri oluşturulsaydı ve bu modellere göre
gerekli bilgi, birikim ve donanıma sahip ihtisas komisyonlarının kurulmasına
imkân sağlansaydı, daha sağlıklı sonuçlar alınırdı kanaatindeyim.
Değerli arkadaşlarım, geçtiğimiz hafta
Meclisimize gelen Belediyeler Kanunu Tasarısı üzerinde görüşüyoruz,
görüşmelerimiz bundan sonra da devam edecek; ancak, perşembe gününden beri,
gerek Marmara Bölgesinde gerekse diğer bölgelerde bulunan ilçe, il ve
büyükşehir belediye başkanlarıyla gerekli telefon görüşmelerini yaptık.
Gerçekten, şuna inanmanızı istiyorum: Çıkacak bu yasadan hiç kimse memnun
değil. Görüşme yaptığımız tüm belediye başkanları, çıkacak olan bu yasada
herhangi bir yeniliğin, herhangi bir katkının olmadığını söylüyorlar; biz de
bunu söylüyoruz. Öyleyse, ısrar etmemizin anlamı nedir, onu da bir türlü
çözemiyorum.
Bu yasa tasarısı, gerçekten, Türkiye
Cumhuriyetinde yaşayan 70 000 000 insanımızın 50 000 000'unu direkt, yakından
ilgilendiriyor. Böylesine önemli bir tasarı, 3 225 yeni seçilmiş belediye
başkanımızla, belediyeler birlikleriyle, sivil toplum kuruluşlarıyla,
üniversitelerle, halkımızın menfaatına olacak, daha kapsamlı, reform niteliğini
taşıyabilecek bir kanun olarak Türkiye Büyük Millet Meclisine gelmiş olsaydı,
gerçekten, 3 225 belediye başkanımıza daha bir hırs, daha bir şevk
sağlayacaktık; ancak, herhangi bir değişiklik söz konusu olmadığı gibi,
belediye başkanlarımızın ve belediye meclisi üyelerimizin de özlük haklarında
hiçbir iyileşme yapılmadığını görüyoruz. O nedenle, bu yasa tasarısı, belki de
Adalet ve Kalkınma Partisinin oylarıyla geçecektir; ancak, şuna inanmanızı
istiyorum: Gerçekten, reform niteliğini taşımayan bir yasa Meclisimizin
gündemindedir. Bu Parlamentoda, geçmişte bu onurlu görevi yapmış çok değerli
arkadaşlarım var, bunlar da bunun bilincindedir.
Öyleyse, bunu çok iyi değerlendirip, ilk
fırsatta hem belediye başkanlarımızı rahatlatacak, belediye meclisi
üyelerimizi, kurulacak komisyonları hem maddî açıdan, özlük hakları açısından
hem de diğer düzenlemelerle, reform niteliğinde, Avrupa Birliğine uyum sürecine
yakışacak bir kanun tasarısını çıkarmak umuduyla, Sayın Bakanımıza ve
hükümetimize bir kez daha bu konudaki düşüncelerimi aktarıyor; Yüce Meclisi
saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Tüzün.
Madde üzerinde, şahsı adına söz isteyen,
İstanbul Milletvekili Sayın Hasan Fehmi Güneş; buyurun. (CHP sıralarından
alkışlar)
HASAN FEHMİ GÜNEŞ (İstanbul) - Sayın
Başkan, sayın milletvekilleri; ihtisas komisyonlarıyla ilgili bazı önerilerimi,
görüşlerimi, itirazlarımı sunmak istiyorum bu 5 dakikalık zaman içerisinde.
Bir kere, komisyonun, ihtisas komisyonu
olması, fazla iddialı bir sözcük. Mesela, Türkiye Büyük Millet Meclisindeki
komisyonlar, komisyondur, ihtisas komisyonu değildir. İhtisas komisyonu olması,
orada çalışanların tümünün mütehassıs, uzman olması gibi bir anlam içerir ki,
Belediyeler Kanunu Tasarısında düzenlenen komisyonlar öyle değil. Bunun, bir
kere daha konuşulmasında, düşünülmesinde yarar var. Orada belediye meclisi
üyeleri var ve asıl komisyonu onlar oluşturuyor, 3 ya da 5 kişi. Diğerleriyle
ilgili düzenleme onları birer üye haline getirmiyor; çünkü, oy hakları yok;
benim itirazım da buna.
Şimdi, ihtisas komisyonlarında mahalle
muhtarları var; mahalle muhtarlarının bir kısmı var, belediye meclisi üye
tamsayısının beşte 1'i oranında. Bu üyeler, maddeye göre, belediye meclisinin
fahrî üyesi; ama, belediye meclisine katılamıyorlar, ihtisas komisyonu dediğimiz
komisyona katılıyorlar; orada da söz hakkı var, oy hakkı yok... Bu, üyelik
falan değil. Bunlar, belediye meclisinin fahrî üyesi. Nasıl meclis üyesiyse,
fahrî üyesi olduğu meclise katılamıyor, onun bir altyapısı durumundakine
katılıyor. Olmamış; mahalleleri temsil edememişiz belediye meclislerinde. Bu
tasarıyla çok ileri değişiklikler yapılabilirdi; olmamış. Mesela, vesayeti
kaldıramamışsınız, kaldırmamışsınız, vesayet hâlâ devam ediyor. Katılımı tam
sağlayabilirdiniz, sağlayamamışsınız, sağlamamışsınız. Muhtarları oraya
getiriyorsunuz, belediye meclisi üye tamsayısının beşte 1 oranında; onlar nasıl
seçilecek? İhtisas komisyonunda, çok yeni bir komisyonda söz hakkı
veriyorsunuz; oy hakkı vermiyorsunuz, mahalle temsil edilmiyor. Halbuki,
muhtarlar, yerel yöneticilerdir. 9 uncu maddede düzenlemişiz muhtarları,
mahalleye karşı sorumluluk vermişiz. Mahallenin ihtiyaçları tespit edilecek,
onların yerine getirilmesi için "yükümlüsün" demişiz
"yükümlülük" sözünü kullanmışız; ama, meclise sokmamışız, uyduruk
komisyonda -affedersiniz- bir söz hakkı vermişiz. Bu, doğru değil; bu
haksızlık; hemşerilerin katılımı sağlanmamış. Hemşerilerin katılımının
sağlanmadığı bir katılımdan demokratik bir yönetim çıkarmanız mümkün değil.
Denilebilir ki "efendim, 76 ncı maddeye göre kent konseyi kuruyoruz, orada
muhtarlar da olabilir."
Değerli arkadaşlar, yerel yönetimlerde
esas olan, toplumun, halkın ve onun temsilcilerinin -ki, mahalle muhtarları
onlardan çok önemli bir kesimdir- yönetime katılması, karara katılmasıdır. Kent
konseyleri birer gönüllü kuruluştur, gönüllülük esasına göre oluşan birer
kuruluştur ve daha çok birer sivil toplum örgütü görevini yerine getirecek
durumdadırlar. Sivil toplum örgütlülüğü ile yöneticilik, yönetim sorumluluğu
aynı şey değildir.
Muhtarlarla ilgili bu düzenlemeyi, şehir
yönetiminde, kent yönetiminde bir noksanlık olarak algılamalıyız. Muhtarların,
9 uncu maddede verdiğimiz görevleri tam olarak yerine getirmesini sağlayacak
bir düzenlemeye ihtiyaç vardır. Hazır, ileri, reform niteliğinde düzenlemeler
getirecek bir yasa yapma noktasındayken, bu ihmal edilmemelidir; katılım ancak
böyle sağlanabilir. Bu katılımdan bu maddede de, maalesef, iyi bir
düzenlemeyle, yeterli bir düzenlemeyle yüz yüze gelmemekteyiz.
Bütün bunlar yeniden gözden geçirilmelidir.
Korkarım ki, yasa böyle çıkarsa, bütün bunları düzenlemek için, çok kısa bir
süre sonra tekrar görüşeceğiz.
Saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Güneş.
Madde üzerinde 10 dakika süreyle
soru-cevap işlemi yapılacaktır.
Buyurun Sayın Coşkunoğlu.
OSMAN COŞKUNOĞLU (Uşak) - Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Aracılığınızla Sayın Bakana 2 soru
yöneltmek istiyorum.
Biraz önce, Sayın Güneş'in de üzerinde
ısrarla durduğu gibi, üstelik, katılımcılık ve halka hizmeti en yakın noktada
verme iddiasının ısrarla altı çizile çizile getirilmiş bir yasa tasarısında,
katılımcılık konusunda mahalle muhtarlarına neden daha fazla yetki verilemiyor,
neden ağırlıklarını hissettirmelerine olanak sağlayacak mekanizmalar sunulmuyor?
Birinci sorum bu.
İkinci sorum: Maddenin son fıkrasında
şöyle deniliyor: "Komisyon raporları alenîdir, çeşitli yollarla halka
duyurulur ve isteyenlere meclis tarafından maliyetlerini aşmamak üzere
belirlenecek bedel karşılığında verilir." Şimdi, burada "maliyetlerini
aşmamak üzere belirlenecek bedel karşılığında verilir" cümlesi, Bilgi
Edinme Hakkı Yasasının 10 uncu maddesiyle uyumlu, bunda bir sorun yok; fakat,
daha önce yasalaştırdığımız İl Özel İdareleri Yasasının, ihtisas
komisyonlarıyla ilgili 16 ncı maddesinin son fıkrasında şöyle bir keyfî ifade
vardır: "Komisyon raporları alenîdir, çeşitli yollarla halka duyurulur ve
isteyenlere il genel meclisi tarafından belirlenecek bedel karşılığında
verilir." Şimdi, il genel meclisinin belirleyeceği bir bedel karşılığında
olunca, keyfî; arzu ettiği bedeli koyabilir. Burada "maliyetleri aşmamak
üzere" denilmektedir. Bu farkı açıklayabilir mi acaba Sayın Bakan; il
genel meclisi, burada, bu şekilde, bu tasarıyla, neden keyfî bir ücret
belirleme hakkını ele aldı?
Ayrıca, bir de dilek?.. Bu bilgi çağı
dediğimiz ortamda, bu bilgileri daha yaygın bir şekilde, direkt internet
üzerinden paylaşma... Bunun buraya zorlayıcı bir unsur olarak konulmuş olmasını
da dilerdim. Bu konuda görüşleriniz varsa, onu da duymak isterim.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın
Coşkunoğlu.
Buyurun Sayın Bakan.
İÇİŞLERİ BAKANI ABDÜLKADİR AKSU (İstanbul)
- Sayın Başkan, değerli arkadaşlarım; biz, her zaman iddia ettik ve ediyoruz;
bu tasarılar, gerçekten, katılımcı bir yaklaşımla hazırlanmıştır. Bu maddeyle
de, işte, bakın, bütün mahalle muhtarları olmasa bile birkısım mahalle
muhtarları, kendi aralarından seçecekleri sayıda ihtisas komisyonlarına katılıp
görüş bildiriyorlar. Yine, ayrıca, sivil toplum örgütlerinin, üniversitelerin
ve konusuyla ilgili diğer sivil toplum örgütlerinin, belediyelerin ihtisas
komisyonlarına katılıp görüş açıklayabilme imkânları vardır. Bu, gerçekten,
katılımcılık bakımından önemli bir adım.
Şimdi, komisyon raporlarıyla ilgili ikinci
soruya gelince; burada "maliyeti geçmeyecek" deniliyor, "İl Özel
İdaresi Kanunu Tasarısında böyle bir hüküm yok" deniliyor. Plan ve Bütçe
Komisyonunda görüşülürken, buraya bu ifade konulmuştur. Aslında, Bilgi Edinme
Hakkı Kanununa uygundur, bu da uygundur, ona aykırı bir durum değildir.
OSMAN COŞKUNOĞLU (Uşak) - Biz onu ifade
ettik; komisyonda da ifade ettik, Genel Kurulda da ifade ettik.
İÇİŞLERİ BAKANI ABDÜLKADİR AKSU (İstanbul)
- Evet, ona öyle geçmişti, sonra buna... Burada, belki, İl Özel İdaresi Kanunu
Tasarısı görüşülürken hatırlatılsaydı bu şekilde ona da bir ilave
yapılabilirdi.
OSMAN COŞKUNOĞLU (Uşak) - Söyledik
efendim.
İÇİŞLERİ BAKANI ABDÜLKADİR AKSU (İstanbul)
- Yani, bunların ikisinde de yasaya aykırı bir durum yoktur, yasaya uygundur.
Arz ediyorum Sayın Başkan.
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Bakan.
Madde üzerinde 2 adet önerge vardır.
Önergeleri, önce geliş sırasına göre okutacağım, sonra aykırılıklarına göre
işleme alacağım.
Birinci önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Belediyeler Kanunu Tasarısının 24 üncü
maddesinin ilk fıkrasının aşağıdaki gibi değiştirilmesini saygılarımızla arz ve
teklif ederiz.
|
Mustafa Gazalcı |
Haluk Koç |
Hakkı Ülkü |
|
Denizli |
Samsun |
İzmir |
|
Salih Gün |
|
Mesut Özakcan |
|
Kocaeli |
|
Aydın |
"belediye meclisi
her dönem başı toplantısında, üyeleri arasından seçilecek en az üç, en fazla
yedi kişiden oluşan ihtisas komisyonları kurabilir."
BAŞKAN - İkinci ve aykırı
olan önergeyi okutup, işleme alıyorum:
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 616
sıra sayılı Belediye Kanunu Tasarısının 24 üncü maddesinin beşinci fıkrasının
madde metninden çıkarılmasını ve aynı maddenin altıncı fıkrasının aşağıdaki
şekilde değiştirilmesini arz ve tekli ederiz.
|
Haluk İpek |
Seyfi Terzibaşıoğlu |
M. Yaşar Öztürk |
|
Ankara |
Muğla |
Yozgat |
|
Özkan Öksüz |
Abdulbaki Türkoğlu |
Metin Yılmaz |
|
Konya |
Elazığ |
Bolu |
"Mahalle muhtarları ve ildeki kamu
kuruluşlarının amirleri ile ildeki kamu kurumu niteliğindeki meslek
kuruluşları, üniversiteler, sendikalar ve gündemdeki konularla ilgili sivil
toplum örgütlerinin temsilcileri, oy hakkı olmaksızın kendi görev ve faaliyet
alanlarına giren konuların görüşüldüğü ihtisas komisyonu toplantılarına
katılabilir ve görüş bildirebilir."
BAŞKAN - Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ SABAHATTİN
YILDIZ (Muş) - Takdire bırakıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN - Hükümet katılıyor mu?
İÇİŞLERİ BAKANI ABDÜLKADİR AKSU (İstanbul)
- Katılıyoruz efendim.
HALUK İPEK (Ankara) - Gerekçe okunsun.
BAŞKAN - Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Mahalle muhtarları belediye yönetimi ile
yakın bir işbirliği içerisinde görev yapmaktadırlar. Bunların ayrıca belediye
meclisinin fahrî üyesi olduklarını belirtmek uygulamada anlam karışıklığına da
yol açabilecektir. Öneri ile mahalle muhtarlarının komisyon çalışmalarına
katılmaları ve görüşlerini belirtmeleri ayrıca düzenlenmektedir.
BAŞKAN - Önergeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Belediyeler Kanunu Tasarısının 24 üncü
maddesinin ilk fıkrasının aşağıdaki gibi değiştirilmesini saygılarımızla arz ve
teklif ederiz.
Mustafa Gazalcı (Denizli) ve arkadaşları
"belediye meclisi her dönem başı
toplantısında, üyeleri arasından seçilecek en az üç, en fazla yedi kişiden
oluşan ihtisas komisyonları kurabilir."
BAŞKAN - Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ SABAHATTİN
YILDIZ (Muş) - Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN - Hükümet önergeye katılıyor mu?
İÇİŞLERİ BAKANI ABDÜLKADİR AKSU (İstanbul)
- Katılamıyoruz efendim.
BAŞKAN - Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Siyasî partilerin üyelerinin ihtisas
komisyonlarında dağılımının eşitlikçi bir biçimde sağlanması komisyonların
çalışmasını olumlu bir biçimde etkileyecektir. İhtisas komisyonları
üyeliklerinin artırılmasıyla daha iyi bir denetim mekanizması oluşturulmasının
önü açılacaktır.
BAŞKAN - Önergeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.
Kabul edilen önerge doğrultusunda 24 üncü
maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Madde kabul
edilmiştir.
25 inci maddeyi okutuyorum:
Denetim komisyonu
MADDE 25.- İl ve ilçe belediyeleri ile
nüfusu 10.000'in üzerindeki belediyelerde, belediye meclisi, her ocak ayı
toplantısında belediyenin bir önceki yıl gelir ve giderleri ile hesap ve
işlemlerinin denetimi için kendi üyeleri arasından gizli oyla ve üye sayısı
üçten az beşten çok olmamak üzere bir denetim komisyonu oluşturur. Komisyon,
her siyasî parti grubunun ve bağımsız üyelerin meclisdeki üye sayısının meclis
üye tam sayısına oranlanması suretiyle oluşur.
Komisyon, belediye başkanı tarafından
belediye binası içinde belirlenen yerde çalışır ve çalışmalarında kamu
kuruluşları personelinden, gerektiğinde uzman kişi ve kuruluşlardan
yararlanabilir. Bu kişi veya kuruluşlara ödenecek ücret, meclis tarafından
kararlaştırılır.
Komisyon belediye birimleri ve bağlı
kuruluşlarından her türlü bilgi ve belgeyi isteyebilir. Bu istekler
gecikmeksizin yerine getirilir.
Komisyon, çalışmasını şubat ayı sonuna
kadar tamamlar ve buna ilişkin raporunu izleyen ayın onbeşine kadar meclis
başkanlığına sunar.
Konusu suç teşkil eden hususlarla ilgili
olarak meclis başkanlığı tarafından yetkili mercilere suç duyurusunda bulunulur.
BAŞKAN - Madde üzerinde söz talebi?.. Yok.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Kabul etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.
26 ncı maddeyi okutuyorum:
Meclisin bilgi edinme ve denetim yolları
MADDE 26.- Belediye meclisi, bilgi edinme
ve denetim yetkisini faaliyet raporunu değerlendirme, denetim komisyonu, soru,
genel görüşme ve gensoru yoluyla kullanır.
Meclis üyeleri, meclis başkanlığına önerge
vererek belediye işleriyle ilgili konularda sözlü veya yazılı soru sorabilir.
Soru, belediye başkanı veya görevlendireceği kişi tarafından sözlü veya yazılı
olarak cevaplandırılır.
Meclis üyelerinin en az üçte biri, meclis
başkanlığına istekte bulunarak, belediyenin işleriyle ilgili bir konuda genel
görüşme açılmasını isteyebilir. Bu istek meclis tarafından kabul edildiği
takdirde gündeme alınır.
Belediye başkanınca meclise sunulan bir
önceki yıla ait faaliyet raporundaki açıklamalar, meclis üye tam sayısının
dörtte üç çoğunluğuyla yeterli görülmezse yetersizlik kararıyla görüşmeleri
kapsayan tutanak, meclis başkan vekili tarafından mahallîn mülkî idare amirine
gönderilir.
Vali, dosyayı gerekçeli görüşüyle birlikte
Danıştaya gönderir.
Yetersizlik kararı, Danıştayca uygun
görüldüğü takdirde belediye başkanı, başkanlıktan düşer.
Meclis üye tam sayısının en az üçte biri
oranındaki üyenin imzasıyla belediye başkanı hakkında gensoru önergesi
verilebilir. Gensoru önergesi, meclis üye tam sayısının salt çoğunluğunun oyu
ile gündeme alınır.
Gensoru önergesinin karara bağlanmasında
dördüncü fıkraya göre işlem yapılır.
BAŞKAN - Madde üzerinde Cumhuriyet Halk
Partisi Grubu adına söz isteyen, Hatay Milletvekili Sayın Abdulaziz Yazar;
buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)
Konuşma süreniz 10 dakikadır.
CHP GRUBU ADINA ABDULAZİZ YAZAR (Hatay) -
Değerli Başkan, sevgili arkadaşlar; Belediyeler Kanunu Tasarısının 26 ncı
maddesi üzerinde Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına söz almış bulunmaktayım;
Yüce Heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli arkadaşlarım, yerel yönetim
reformu, yalnızca yerel yönetim birimlerinin yeniden düzenlenmesi değil, tüm
devlet yapılanmasının ve dolayısıyla, temel toplumsal ilişkilerin yeniden
düzenlenmesi demektir. Yönetsel sistemden hareketle, toplumsal ilişkilerde
kurulacak yeni bir denge, doğal olarak kazanan ve yitiren tarafların yeniden
tanımlanması ve toplumsal konumların yeniden belirlenmesi sonucunu ortaya
çıkaracaktır. Yerel yönetim reformunun sık sık gündeme gelmesi, sorunun böyle
bir kapsama sahip olmasından kaynaklanıyor. Oysa, böyle bir kapsam, bir tür
bıkkınlık içeren vasıflandırmalardan ve acelecilik sergileyen taleplerden uzak
durmayı gerektirmektedir.
Yerel yönetimlerde reform sorununun
şiddeti, Batı uygarlığı kapsamında yer alan toplumlarda son ikiyüz yıldan bu
yana büyük dönüşüm dönemlerinde yükselmiştir. Bu sorunun günümüzde sürekli
yükselen şiddeti, belki de, büyük dönüşüm dönemlerinden birinin tam ortasında
olduğumuzu göstermektedir. Özellikle, bu dönemlerde, aceleci yaklaşımlardan
uzak olunması gerekmektedir.
Şu an gündemimizde olan ve yerel
yönetimleri düzenleyen kanun tasarıları ile Kamu Yönetiminin Temel İlkeleri ve
Yeniden Yapılandırılması Hakkında Kanun Tasarısı birlikte değerlendirildiğinde,
aceleci bir yaklaşım sergilendiği, yönetimlerarası hizmet bölüşümünde gerçekçi
kriterlere yer verilmediği, ilgili kuruluşların ve bilimsel gerçeklerin tam
olarak dikkate alınmadığı görülmektedir.
Değerli arkadaşlarım, 26 ncı madde,
belediye meclislerinin bilgi edinme ve denetim yetkilerini düzenlemektedir.
Belediyenin karar organı olan ve halkın oylarının temsil edildiği belediye
meclisleri, aynı zamanda, bilgi edinme ve denetim yetkisine de sahiptir, tıpkı
bizim burada millet adına kullandığımız bilgi edinme ve denetim yetkisi gibi.
Meclis, bu yetkisini, faaliyet raporunu değerlendirerek, soru, genel görüşme, gensoru
yoluyla ve denetim komisyonu kurmak suretiyle kullanır. Bu yetkiler içinde en
önemlisi, faaliyet raporlarının değerlendirilmesidir. Halkın verdiği yetkiyi
kullanan belediye meclisi, başkanını ve dolayısıyla da yürüttüğü faaliyetleri
etkili olarak denetlemelidir. Faaliyetlerin yeterli görülmemesi halinde dosya
üzerinde valinin gerekçeli görüşünün alınması, belediyelerin kurtulması gereken
ağır vesayet yetkisinin bir yansımasıdır. Vesayet denetiminden çok, hukuk
denetiminden çok, hukuk denetimine önem verilmelidir. Günümüzde ağır vesayet,
bir yanılgı haline gelmiştir. Konu yüce yargıya gideceğinden, vali tarafından
değil, doğrudan belediye meclisi başkanvekili tarafından Danıştaya
sunulmalıdır.
Yönetimin temel fonksiyonları arasında
denetim önemli bir yer tutmaktadır. Özellikle, özelleştirme ve yerinden
yönetimin gündeme geldiği bir ortamda, denetimin anlamı ve önemi daha da
artmaktadır. Devletin düzenleyici ve denetleyici olarak halkın yararını
koruyacak bir işlev üstlendiği günümüz dünyasında yönetimin kalitesi, denetimin
kalitesiyle yakından ilişkili hale gelmektedir. Ne var ki, ülkemizde arzu
edilen nitelikte bir denetim sistemi oluşturulmamıştır.
Mevcut denetim sistemine bakıldığında ilk
akla gelenler; fazla sayıda ama etkisiz denetim, kurallara uygunluğa ve geçmişe
dönük denetim, hedeflerden ve performans göstergelerinden yoksun bir denetim ve
yetersiz kamuoyu denetimidir. Çok sayıda, birbiriyle zaman zaman örtüşen,
kurallara göre çalışma üzerinde yoğunlaşan ve "hata bulma" mantığı
ağırlıklı denetim sonucunda, belediye başkanları iş yapamaz hale getirildikleri
gibi, israf ve yolsuzluklara da herhangi bir çözüm üretilmemektedir.
Denetimde keyfîlik ve denetim sisteminin
siyasî tercihlerle amaçdışı kullanımı da eklenildiğinde, denetim sistemi son
derece sorunlu bir haldedir. Aksi takdirde, ülkemizde bu ölçüde israf ve
yolsuzlukların yaşanması ve halkın ihtiyaçlarının karşılıksız kalması
gerçeğiyle karşı karşıya kalınamazdı.
Denetimde esas olan, halkın katılımının
artırılması ve belediye yönetiminin şeffaflaştırılmasıdır. Çağdaş
demokrasilerin önemli bir niteliği olan katılımcı demokrasi ilkeleri yerel
yönetimlerde de geçerlidir. Bu tasarıda her şey var da, en önemlisi olan halk
yok. Kent halkının etkin katılımını sağlayacak ilk önemli adımın saydamlık ve
bilgi edinme hakkı olduğu kuşkusuzdur.
Yeni yetkilerle donatılan belediyelerin
karar almadan ve uygulamaya geçmeden önce malî kaynaklar ve harcamalar
konusunda kent halkını bilgilendirmesi ile halkın gereksinimlerinin ve
eğilimlerinin belirlenmesi önemli bir konudur.
Arkadaşlar, belediyelerden bahsediyoruz
da, bu arada muhtarları unutuyoruz. Öyle köyler, mahalleler var ki, birçok
belediyeden büyük sınırları ve nüfusları vardır. İlgili kanun tasarısında il
genel meclisiyle ilgili düzenleme yaparken onları unuttuk. Muhtarlara, en az,
en düşük devlet memuru kadar maaş verelim, onlara kullanabilecekleri bir bütçe
ayıralım.
Kent halkının sürekli bilgilendirilmesi ve
onların kararlara katılması sağlanmalıdır. Bazı önemli kararlar için yerel
referandum yapılmasının ve yerel meslek örgütleri, sivil toplum kuruluşları,
hemşeri derneklerinden oluşan bir kent konseyi türü yapılanmanın görüşlerine
başvurulmasının yararlı olacağı kuşkusuzdur. Tasarıda, halkın denetimini
sağlayıcı ciddî bir yaklaşım bulunmamaktadır.
Değerli arkadaşlarım, Belediyeler Kanunu
Tasarısının sorun olabilecek bölümlerinin Türkiye'nin gerçekleri gözönünde
bulundurularak değiştirilmesini bekliyoruz.
Konuşmamı tamamlamadan önce, ülkemiz ve
İskenderun için tarihî önemi olan 5 Temmuzda Türk Ordusunun İskenderun'a
girişinin yıldönümü nedeniyle bu anlamlı günü sizlerle paylaşmak istiyor,
İskenderunlu hemşerilerim ve şahsım adına, hepinize, bir kez daha, sevgiler ve
saygılar sunuyorum. (Alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Yazar.
Madde üzerinde, şahsı adına söz isteyen,
Balıkesir Milletvekili Sayın Sedat Pekel; buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)
SEDAT PEKEL (Balıkesir) - Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan Belediyeler Kanunu Tasarısının 26
ncı maddesi üzerinde şahsım adına söz aldım; konuşmama başlamadan önce,
hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Sayın milletvekilleri, yerel yönetim
birimleri içerisinde özel bir öneme sahip olan belediyeler, yerel halkın
beklentilerine cevap verebilecek, demokrasinin aşağıdan yukarıya doğru
geliştirilip güçlendiği, kentte ve beldede yaşayan insanların günlük
yaşamlarını düzenleyen, kolaylaştıran, yaşam kalitelerini artıran, kent veya
belde halkının en temel ihtiyaçlarının karşılandığı, halka en yakın yönetim
birimidir.
Belediyeler, kurumsal yapısı ve yönetim
anlayışı bakımından, demokratik, katılımcı, açık ve şeffaf bir yapıda
olmalıdır. Açıklık ve şeffaflığın olmadığı yerde her türlü haksızlığın,
usulsüzlüğün görülme olasılığı çok yüksektir. Bu nedenle, yerel yönetimlerin
tüm organlarının işlev ve yetkilerinin yeniden düzenlenmesi, katılıma,
denetlenmeye, halka açılması gerekmektedir.
Değerli milletvekilleri, tasarının bu
maddesiyle, belediyenin karar organı olarak tanımlanan belediye meclisinin
bilgi edinme ve denetim yolları düzenlenmekte, bununla birlikte, belediye
meclisinin, bilgi edinme ve denetim yetkisinin -yine, bu tasarının 56 ncı
maddesinde de- faaliyet raporunu değerlendirme, denetim komisyonu, soru, genel
görüşme ve gensoru yoluyla kullanılacağı hükme bağlanmaktadır.
Maddenin ikinci fıkrasında, belediye
meclisi üyelerinin, meclis başkanlığına önerge vererek, belediye işleriyle
ilgili konularda yazılı ve sözlü soru sorabileceği ve bu soruların, belediye
başkanı veya görevlendireceği personel tarafından yanıtlanacağı belirtilmektedir;
ancak, meclis üyeleri tarafından verilen soru önergelerinin hangi süreler
içerisinde yanıtlanacağı belirtilmemiştir. Türkiye Büyük Millet Meclisinde de
süre uygulaması yoktur. Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanı Sayın Hilmi Güler'in
sözlü olarak yanıtlaması istemiyle verdiğim 28 Temmuz 2003 tarihli soru önergem
de henüz yanıtlanmamıştır. Bu durumda, soru önergesi, önemini, anlamını ve
güncelliğini yitirmektedir.
Bir denetim aracı olan soru önergelerinin
yanıtlanması için süre belirlenmeli ve madde metnine eklenmelidir. Süresi
içerisinde yanıtlanmayan soruların ne olacağı ve belediye başkanı veya
görevlendireceği kişinin soruyu süresi içerisinde yanıtlamaması durumunda nasıl
bir yaptırımla karşılaşacağı da maddede yer almalıdır. Belediye başkanı veya görevlendireceği
kişinin meclis üyesine verdiği yanıtın tatmin edici olmaması durumunda meclis
üyesinin başvuracağı yöntemlerin madde metninde yer almaması, denetime ilişkin
getirilen bu düzenlemelerin yasa metninden öteye geçemeyeceğini göstermektedir.
Çıkarılan yasaların bir eksikliği gidermesi, bir yanlışlığı düzeltmesi temel
amaç olmalıdır.
Ülkemizde, yerel yönetimler üzerinde
denetim, özellikle kamuoyu denetimi hemen hemen hiç yoktur. Yaptırımı belli
olmayan mekanizmaların madde metninde yer alması, bu hükümlerin uygulanmasını
ve amacına hizmet etmesini engellemektedir. Bu eksiklikler, AKP'nin denetlemeye
ve denetlenmeye bakışını da yansıtmaktadır.
Sayın milletvekilleri, klasik
yönetimbilimi kavramlarından biri olan denetim, yönetim sürecinin önemli bir
parçasıdır, yönetimin temel işlemlerinden biridir. Denetim sürecinin sağlıklı
işlemesi, idarenin etkili bir şekilde denetlenmesi, kamu yönetiminin etkin ve
rasyonel çalışmasının temel koşullarından birisidir. Belediye meclisi
üyelerinin belediye işleriyle ilgili konularda bilgi edinmelerinin önünün
açılması, faaliyet raporunun değerlendirilmesi ve denetim komisyonunun
kurulması, belediyeleri bir nebze şeffaflığa, açıklığa yaklaştıracaktır. Ancak,
yerel yönetimler, Anayasamızda da ifade edildiği gibi, mahallî müşterek
ihtiyaçları karşılamak üzere kurulan kamu tüzelkişileridir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Pekel, toparlayınız.
Buyurun.
SEDAT PEKEL (Devamla) - "Bilgi edinme
ve denetim" başlıklı bu maddede, belediye işleriyle ilgili konularda
belediye meclisi üyelerinin bilgilenmeleri ve belediye yönetiminin denetlenmesi
amaçlanmaktadır. Yerel yönetimler, halka en yakın hizmet birimi olmasının yanı
sıra, mahallî müşterek ihtiyaçları karşılamak üzere kuruldukları için, esas
denetimin halk tarafından yapılması gerekmektedir. O nedenle, belediye
meclisinin bütün kararları halka açık olmalı, teknolojinin olanaklarından
faydalanılarak kamuoyunun bilgisine sunulmalıdır.
Değerli milletvekilleri, şeffaflık,
açıklık, hesap verilebilirlik, çağdaş kamu yönetiminin temel ve vazgeçilmez
kavramlarıdır. Devlet aygıtının görevi, bu organlarıyla, kamu yararına hizmet
etmektir, insana hizmet etmektir. Yapılacak olan düzenlemelerin de bu amaçlara
uygun olması, devletin varlığının ve koyacağı kuralların tartışılmasını
engelleyecektir.
Türkiye'de, bu haliyle, elbette, bir yerel
yönetimler reformu gerçekleştirilmelidir. Ancak, AKP'nin reform dediği bu
tasarı, yetkiyi merkezden ve yerel yönetimden özel sektöre devretmekte, halktan
çok uzak bir yerel yönetim sistemi kurulmasını hedeflemektedir.
Değerli milletvekilleri, sözlerime burada
son verirken, Yüce Heyetinizi, tekrar, saygıyla selamlıyorum. (Alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Pekel.
Maddeyle ilgili 1 önerge vardır;
okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 616 sıra sayılı Belediye
Kanunu Tasarısının 26 ncı maddesinin yedinci fıkrasının sonuna "ve üç tam
gün geçmedikçe görüşülemez" ibaresinin eklenmesini arz ve teklif ederiz.
|
Ahmet Rıza Acar |
Yahya Akman |
Tevfik Akbak |
|
Aydın |
Şanlıurfa |
Çankırı |
|
Ali Ayağ |
İsmail Özgün |
Ünal Kacır |
|
Edirne |
Balıkesir |
İstanbul |
BAŞKAN - Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ SABAHATTİN
YILDIZ (Muş) - Takdire bırakıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN - Hükümet katılıyor mu?
İÇİŞLERİ BAKANI ABDÜLKADİR AKSU (İstanbul)
- Katılıyoruz efendim.
BAŞKAN - Gerekçeyi okutuyorum.
Gerekçe:
Belediye başkanının, kendisi hakkında
verilen gensoru önergesini cevaplandırabilmesi için yeterli bir süreye sahip
olması gerekmektedir. Bu hazırlık, gensoru önergesinin sağlıklı bir şekilde
görüşülmesi ve tartışılması için gereklidir.
BAŞKAN - Önergeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmiştir.
Kabul edilen önerge doğrultusunda 26 ncı
maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Madde kabul
edilmiştir.
27 nci maddeyi okutuyorum:
Başkan ve meclis üyelerinin görüşmelere
katılamayacağı durumlar
MADDE 27.- Belediye başkanı ve meclis
üyeleri, münhasıran; kendileri, ikinci derece dâhil kan ve kayın hısımları ve
evlatlıkları ile ilgili işlerin görüşüldüğü meclis toplantılarına katılamazlar.
BAŞKAN - Madde üzerinde söz isteği?.. Yok.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
28 inci maddeyi okutuyorum:
Başkan ve meclis üyelerinin yükümlülükleri
MADDE 28.- Belediye başkanı görevi
süresince veya görevinin sona ermesinden itibaren üç yıl süreyle, meclis
üyeleri ise görevleri süresince ve görevlerinin sona ermesinden itibaren iki
yıl süreyle, belediye ve bağlı kuruluşlarına karşı doğrudan doğruya veya
dolaylı olarak taahhüde giremez, komisyonculuk ve temsilcilik yapamaz.
BAŞKAN - Madde üzerinde, Cumhuriyet Halk
Partisi Grubu ve şahsı adına, Ankara Milletvekili Sayın İsmail Değerli.
Buyurun Sayın Değerli.
Konuşma süreniz 15 dakikadır.
CHP GRUBU ADINA İSMAİL DEĞERLİ (Ankara) -
Sayın Başkan, değerli arkadaşlar; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli arkadaşlar, beş yıl belediye
başkanlığı yaptığım için, özellikle, biraz geneli üzerinde bazı sunumlar yapmak
istiyorum.
Bir yasa çıkarılırken, gerçekten, önce bir
toplumsal mutabakat sağlanması lazım. Bu yerel yönetimlerle ilgili yasa
tasarısı, uzun zamandan beri tartışılıyor, yıllardan beri, 1994'ten beri
tartışılıyor; ama, ne yazık ki, bunun üzerinde, toplumsal bir mutabakat
sağlanamadı. Toplumun değişik kesimleri, bu yasa tasarısına karşı çıktı.
Yasa tasarısının tamamını okuduğunuz
zaman, gerçekten de, bu eksiklikleri daha rahat görüyorsunuz. Özellikle, bir
yıldan beri, bu, hükümette de tartışılmakta, kamuoyunda da tartışılmaktadır;
ama, nedense, sendikalarla bir anlaşmaya varılamadı. Bugün, belediye
sendikaları, Türkiye Belediye Memurları Sendikası (Tüm Bel - Sen), Genel - İş,
Hak - İş ve diğer sendikalar bu yasa tasarısına karşı çıktı, bununla ilgili de
bir hayli eylemler yaptı.
Değerli arkadaşlar, bu tasarıyla,
gerçekten çalışma barışı bozuluyor, çalışma özgürlüğü engelleniyor, çoğu yerde
sözleşmeli personel önplana çıkıyor. Bu sözleşmeli personelin eşi memursa, Türkiye'nin
başka bir yerine tayin olup gidiyorsa, sözleşmeli personel oraya nasıl
gidecektir? Eşi Erzurum'da, kendisi Edirne'de veya İstanbul'da! Bu insanın
ailesini bölüyorsunuz çıkaracağınız bu yasayla. Bu kişi, sözleşmeli olarak bir
belediyede çalışıyorsa, eşinin yanına gitmesi için, bir başka belediyede
sözleşme şansını yakalayabilmeli ki, oraya gidebilsin. Dolayısıyla, bu
tasarıyla, bir kere, çalışma özgürlüğünü engellemiş oluyoruz.
Meclis kararlarının kesinleşmesinden
sonra, belediye başkanına ikinci bir yetki tanıyorsunuz; diyorsunuz ki "bu
olmadı, herhalde burada bir yanlışlık var, meclis bunu tekrar görüşsün."
Siz, bunu meclise iade ettiğiniz zaman, hem belediye başkanını sıkıntıya sokmuş
oluyorsunuz hem de belediye meclisi üyelerini sıkıntıya sokmuş oluyorsunuz, bir
de zamanı uzatmış oluyorsunuz. Neden yani; bir mecliste eğer bu karar
kesinleşmişse, belediye meclisi bunu kabul etmişse -zaten, eğer bir yanlışlık
varsa, büyükşehir belediyesi varsa büyükşehir belediyesi buna karşı gelecek
veyahut da mülkî idare amiri buna karşı gelecek- siz, bunu ikinci bir sefer
niye meclise gönderiyorsunuz?! Burada, insanın aklına farklı şeyler geliyor;
farklı şeylerin uygulanmasını, dolayısıyla teşvik etmiş oluyorsunuz.
Belediye meclisi üyeleri seçimiyle ilgili
olarak... Gerçekten, öyle mahalleler var ki, 50 000, 100 000 nüfuslu, 1 tane
belediye meclisi üyesi yok. Öbür tarafta, 5 000 nüfusu olan bir mahallede, bir
bakıyorsunuz ki, 3 tane belediye meclisi üyesi var. Bence, bu yasada eksik olan
yanlardan birisi de, bu mahalleleri temsil edecek kişilerin, temsilcilerin
mecliste bulunmayışıdır; bu, çok büyük bir eksikliktir.
Yetki devri var... Şimdi, "bazı
konularda, belediye başkanı, yetkilerini ilgili kişilere devredebilir"
deniliyor. Bunlar hangi konular, bu belirsiz. Bu yasa tasarısı, tamamen, iyi
niyetli belediye başkanlarına göre dizayn edilmiştir. Eğer belediye başkanı iyi
niyetli değilse, canı istemediği konularla ilgili olarak yetkisini birine
devreder, tatile veya izne gider, gerçekten, akla hayale gelmeyen projelere
imza attırır veya ödemelere imza attırır. Ondan sonra, acemi birisi eğer bunu
imzalamışsa; ki, biz bunun örneklerini çok gördük, büyükşehir belediyelerinde
özellikle bunu çok gördük, Ankara'da da çok gördük, işine gelmediği konularda
yetkisini bir başkasına devrediyor, kendisi şehir dışına çıkıyor veya izinli
sayılıyor, altında imza; ondan sonra, ilgili kişiler yargılanıyor ve çıkıp,
efendim, bunun altında benim imzam yok... Bu yetki devirlerini, yine, bu yasada
belirtmemiz gerekir.
Bakıyorsunuz, belediye meclisi üyelerinin
hiçbir sosyal hakkı yok bu yasada. Siz dünya kadar yetki veriyorsunuz, belediye
başkanlarına zaten sınırsız yetki veriyorsunuz. Bu sınırsız yetkiler, ileride,
gerçekten, belediye başkanlarının başına büyük çoraplar örer, eğer o belediye
başkanı gerçekten iyi niyetli değilse. Siz bu yetkileri veriyorsunuz, belediye
meclisi üyeleri bu yetkileri üstleniyor; ama, bir bakıyorsunuz, belediye
meclisi üyelerinin hiçbir sosyal hakkı yok. Hastalandığı zaman nasıl muayene
olacak, çoluk çocuğu rahatsız olduğu zaman onların sosyal sorunları nasıl
çözülecek?
Hele hele, verilen maaşlar çok komik. Bu
yasayla bile getirilmiş, deniliyor ki: "Belediye meclisi üyeleri, belediye
başkanının aldığı brüt maaşın üçte 1'i kadar alır." Bunu da güne bölerseniz,
belediye başkanının ayda aldığı maaşın günlük kısmına tekabül eden ücrete
karşılık brüt maaş alır diyorsunuz. Şimdi, ben bir hesap yaptım gelen bu
yasayla ilgili olarak; 10 000 ile 25 000 arasında nüfusu olan yerlerde bir
belediye meclisi üyesinin alacağı para 25 740 000 lira brüttür, günlük. Şimdi,
bir de, bir ayda bu belediye 5 gün toplanacak. Siz bunu 5 ile çarptığınız
zaman, günde 25 000 000 lira alan, her oturum başı 25 000 000 lira alan bir
belediye meclisi üyesi ayda 118 000 000 lira alacaktır. Şimdi, 118 000 000
lirayla kim çalışır?! Nüfusu 250 000 ile 500 000 arasında olan bir belediyenin
meclis üyesinin şu an alacağı günlük brüt yevmiye 55 770 000 lira. Ayda 5 kere
toplanacak; aldığı para 278 000 000 lira "Katsayıyı artıracağız" diyorlar;
10 000 artıyor; ona göre hesap ettiğiniz zaman, 10 000 ile 25 000 arasında
nüfusu olan bir yerdeki arkadaşın, belediye meclisi üyesinin alacağı para ayda
150 000 000 lira, 250 000 ile 500 000 arasında nüfusu olan yerlerdeki belediye
meclisi üyesinin alacağı para 300 000 000 lira. Şimdi, bu kadar yük
yükleyeceksiniz belediye meclisi üyelerine, hiçbir sosyal hakkı yok, alacağı
para ortada, ondan sonra bu belediye meclisi üyeleri ne yapacaktır; işte, halk
arasında bir sürü dedikodusu olacaktır. Bu belediye meclisi üyesi, ya dosya
takip edecektir ya büfe peşinde koşacaktır ya simityeri ya pazaryeri arkasında
koşacaktır. Nasıl güveneceğiz biz buna?!
Değerli arkadaşlar, gerçekten, hiçbir
sosyal hakkı olmayan bu belediye meclisi üyelerini mağdur ediyoruz; yani, bu insanların,
hiç olmazsa ailesini geçindirebilecek kadar bir maaşı alması gerekir. Biz,
belediye başkanları olarak ne yapıyorduk bu arkadaşlara; ayda 22 gün toplanmış
gibi işlem yapıyorduk, 22 gün üzerinden para veriyorduk. Arkasından, Sayıştay
denetiminde mahkemeye gidiyorsun, ananın adı, babanın adı, durmadan
yargılanıyorsun. O zaman, şu aşamada, bu yasayla da belediye meclisi üyeleri
yine aynı konumda, belediye başkanları yine aynı konumda. Belediye başkanları
22 gün üzerinden para verecektir, arkasından mahkemelerde yargılanacaktır. O
zaman, bunu, belirli bir kurala bağlamak gerekiyor.
Şimdi, imar kararlarında da yine bir
anarşi yaratılıyor. Büyükşehir belediyesinin olduğu yerlerde 1/2000'liğe kadar
yetki büyükşehrin. Öbür tarafta ilçe belediyeleri ona göre bir plan, toplukonut
alanları yaratılanlara Toplu Konut İdaresi bir plan yapacak; o olmadı, il özel
idareleri kendilerine göre yine bir planlamaya girecek. Peki, bu üçlü, dörtlü
kombinasyonda, oradaki imar ıslah planları veyahut da normal imar planları nasıl
yapılacaktır?! Yine, bununla ilgili bir sıkıntı var.
Öbür tarafta, değerli arkadaşlar,
Türkiye'de yaygın bir şekilde özelleştirme yapılmaktadır. Siz, bir tarafta
özelleştirmeyi yapıyorsunuz, öbür tarafta belediyelere sınırsız şirket kurma
hakkı veriyorsunuz; ki, bugüne kadar büyükşehir belediyelerinde veyahut da
şirketi olan diğer belediyelerde belediye başkanlarının çoğu yargılanmış
durumda; birsürü yolsuzluk, haksızlık yapılıyor. Siz, şimdi, sınırsız şirket
kurma yetkisi veriyorsunuz; ne oluyor; ondan sonra bu işler tamamen
özelleşiyor, her türlü özel kuruluşlarla ortaklığa giriliyor, uluslararası
şirketlerle ortaklığa giriliyor; ondan sonra görün Türkiye'nin halini! Şu an,
zaten, Türkiye'de, belediyelerin devlete yüklediği aşağı yukarı 20 katrilyon
liraya yakın bir yük var. Siz bu şirketleri kurarsanız, gerçekten yolsuzlukları
teşvik etmiş olursunuz.
Onun yanında "belediye malları
haczedilemez" diyorsunuz, kamuya ait belediye malları haczedilemez.
Belediye başkanları sene başında bir meclis kararı alır; ne kadar gelirleri
varsa, bu gelirlerin tamamı kamuya aittir, haczedilemez der; ondan sonra, dünya
kadar işi ihale eder; işi müteahhitlere verir, müteahhitlere de para ödemez,
dünya kadar borçlanır, müteahhit alacaklarını almak için haciz koyduramaz;
ondan sonra, siz, bu belediyeleri, bu şekilde, gittikçe daha çok borçlandırmış
olacaksınız. Gerçekten bu da bir sıkıntıdır.
Değerli arkadaşlar, yine, çalışanlarla
ilgili olarak, sendikal haklarla ilgili olarak, ben, bu yasada hiçbir şeye
rastlamadım; yani, o çalışanlar ne olacak. Zaten sözleşmeli personel getirerek
bunu engelliyorsunuz; dünya kadar belediyeyi kapatıyorsunuz; onları tüm
borçlarıyla, personeliyle beraber ilgili yere devrediyorsunuz; burada hakları
gasbediliyor. Sözleşmeli personel uygulamasını getirerek aileleri bölüyorsunuz.
Ondan sonra, sendikal hakla ilgili olarak hiçbir madde, doğru dürüst hiçbir şey
yok bu yasada. Yani, ben merak ediyorum -gerçekten, Partinizde de, Adalet ve
Kalkınma Partisinde de birhayli sendikacı var; hiç kimsenin sesi de çıkmıyor-
bunların hakları ne olacak, nasıl olacak, bu çalışan personel ne yapacak;
bununla ilgili olarak da hiç kimseden bir ses çıkmıyor değerli arkadaşlar.
Özellikle bu maddeye döndüğümüz zaman,
belediye başkanlarının, görev süresince ve görevleri sona erdikten sonra
belediyeyle üç yıl herhangi bir alışverişe girmemesi, belediye meclisi
üyelerinin, iki yıl, belediyeyle her türlü ticarî ilişkilerini kesmeleri, uygun
bir karardır; bu, yerinde olan bir karardır.
Dolayısıyla, bu konuyla ilgili olarak, bu
madde bu haliyle ve bu şekliyle uygundur; ama, biraz önce izah ettiğim
konularla ilgili olarak, bu tasarıda, birhayli eksiklik var. Özellikle belediye
meclisi üyelerinin sosyal hakları ve aldıkları hakkıhuzurlarıyla ilgili olarak
bir düzenlemenin getirilmesi gerekir. 32 nci maddede bu maaşlar düzenleniyor
zaten. Orada bir önergemiz de var. Adalet ve Kalkınma Partili arkadaşlarımız da
destek olursa, hiç olmazsa, belediye meclisi üyeleri, çocuklarını, evlerini
geçindirecek kadar bir hakkıhuzur almış olurlar.
Bu duygularla, hepinizi saygıyla
selamlarım. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Değerli.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Kabul etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.
29 uncu maddeyi okutuyorum:
Meclis üyeliğinin sona ermesi
MADDE 29.- Meclis üyeliği, ölüm ve istifa
durumunda kendiliğinden sona erer. Meclis üyeliğinden istifa dilekçesi belediye
başkanlığına verilir ve başkan tarafından meclisin bilgisine sunulur.
Özürsüz veya izinsiz olarak arka arkaya üç
birleşim günü veya bir yıl içinde yapılan toplantıların yarısına katılmayan
üyenin üyeliğinin düşmesine, savunması alındıktan sonra üye tam sayısının salt
çoğunluğuyla karar verilir.
Belediye meclisi üyeliğine seçilme
yeterliğinin kaybedilmesi durumunda, valinin bildirmesi üzerine Danıştay
tarafından üyeliğin düşmesine karar verilir.
BAŞKAN - Madde üzerinde, Cumhuriyet Halk
Partisi Grubu adına ve şahsı adına söz isteyen, Ankara Milletvekili Sayın
İsmail Değerli; buyurun.
Konuşma süreniz 15 dakikadır.
CHP GRUBU ADINA İSMAİL DEĞERLİ (Ankara) -
Değerli arkadaşlar, biraz önce, zaten, özellikle meclis üyeleri üzerinde
durdum; beş yıllık belediye başkanlığım döneminde gerçekten bu sıkıntıları
çektiğimiz için dile getirdim.
Şimdi, meclis üyelerinin ölüm ve istifa
durumları belli; zaten başkana bildiriliyor, dolayısıyla, bu istifalar kabul
ediliyor. Onun yanında, özürsüz ve izinsiz üst üste üç birleşime katılmayan
belediye meclis üyelerinin, eğer belediye başkanı ve meclis isterse, belediye
meclis üyeliği düşüyor. Yine, bir yıl içerisinde yapılan toplantıların yarısına
katılmamışsa meclisi üyelikleri düşüyor. Bunun yanında, belediye meclisi
üyeliğine seçilme yeterliliğini kaybedenlerin, valinin teklifi üzerine
Danıştayca, belediye meclisi üyeliği sona erdiriliyor; ancak, burada, ben şunu
vurgulayayım: Özellikle yıllarca belediye meclisi üyeliği yapan arkadaşlarımız,
ölüm esnasında hiçbir sosyal hakka sahip değil. Eğer bu kişi, Sosyal Sigortalar
Kurumuna bağlı bir işyerinde çalışıyorsa -zaten devlet memurları belediye
meclisi üyesi olamıyor- bu sosyal hakları elde ediyor; ama, eğer sigortalı
değilse, bir başka yerde çalışmıyorsa belediye meclisi üyesi, onlarca sene
belediye meclisi üyeliği yapan bu kişinin ölümü esnasında çoluk çocuğu perişan
oluyor, ortada kalıyor. Ben, az önce de söylediğim gibi, bunların bu sosyal
haklarının biraz düzeltilmesi gerektiğine inanıyorum.
Hepinize saygılar sunuyorum. (Alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Değerli.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
İZZET ÇETİN (Kocaeli) - Sayın Başkan,
demin soru hakkı için işaret buyurdum, 28 inci maddede de işaret ettim;
bakmadınız...
BAŞKAN - Sayın Çetin, söz vereceğim.
30 uncu maddeyi okutuyorum...
İZZET ÇETİN (Kocaeli) - Sayın Başkan, 30
uncu maddeden önce, Sayın Bakana sorumu yöneltmek istiyorum.
BAŞKAN - Sayın Çetin, maddeyi okutayım,
sorunuzu yine sorun.
İZZET ÇETİN (Kocaeli) - Sorumu sormak
istiyorum Sayın Bakana.
BAŞKAN - Sayın Çetin, soru sorma sırası
geçti; sorunuzu sorduracağım; aynı maddeyle ilgili sorunuzu sorun.
İZZET ÇETİN (Kocaeli) - 28 ve 29 uncu
madde birbiriyle bağlantılı diye 28 inci maddede işaret etmedim 29 uncu maddede
sorarım diye; yine geçiyorsunuz.
BAŞKAN - Sayın Çetin, söylediğiniz
doğrudur; ama, sırası geçti. 30 uncu maddeyi okutayım, sorunuzu sorduracağım
diyorum.
İZZET ÇETİN (Kocaeli) - Benim sorum 28 ve
29 uncu maddeyle bağlantılı...
BAŞKAN - Söz hakkı vereceğim, sorunuzu
soracaksınız.
İZZET ÇETİN (Kocaeli) - Hayır; şimdi
sormam gerekirdi ama.
BAŞKAN - Sayın Çetin, zamanında ikaz etmiş
olmanız gerekirdi; burada ben göremedim.
İZZET ÇETİN (Kocaeli) - Mikrofonumun ışığı
yanıyor Sayın Başkan; 28 inci maddede de yanıyor idi, 29 uncu maddede de
yanıyor idi...
BAŞKAN - 30 uncu maddeyi okutuyorum:
İZZET ÇETİN (Kocaeli) - Sayın Başkan,
İçtüzüğü ihlal ediyorsunuz; soru sorma hakkım var benim.
BAŞKAN - Buyurun, maddeyi okuyunuz...
Meclisin feshi
MADDE 30.- Belediye meclisi;
a) Kendisine kanunla verilen görevleri
süresi içinde yapmayı ihmal eder ve bu durum belediyeye ait işleri sekteye veya
gecikmeye uğratırsa,
b) Belediyeye verilen görevlerle ilgisi
olmayan siyasî konularda karar alırsa,
İçişleri Bakanlığının bildirisi üzerine
Danıştayın kararı ile feshedilir.
İçişleri Bakanlığı gerekli gördüğü
takdirde meclisin feshine dair bildiri ile birlikte karar verilinceye kadar
meclis toplantılarının ertelenmesini de ister. Danıştay, bu hususu en geç bir
ay içinde karara bağlar.
Bu şekilde feshedilen meclisin yerine
seçilen meclis, kalan süreyi tamamlar.
BAŞKAN - Madde üzerinde, Cumhuriyet Halk
Partisi Grubu adına ve şahsı adına söz isteyen, Konya Milletvekili Sayın Nezir
Büyükcengiz; buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA NEZİR BÜYÜKCENGİZ (Konya)
- Sayın Başkan, Yüce Meclisin değerli üyeleri; görüşülmekte olan 616 sıra
sayılı Belediyeler Kanunu Tasarısının 30 uncu maddesi üzerinde Cumhuriyet Halk
Partisi Grubu ve şahsım adına söz almış bulunuyorum; bu vesileyle, Sayın
Başkanı ve Yüce Meclisin siz değerli üyelerini saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, 22 nci Parlamento
Döneminin, halkımızı doğrudan ilgilendiren ve en önemli yasa tasarılarından
birini bugün görüşmekteyiz.
Bilindiği gibi, belediyeler, belediye
sınırları içerisinde yaşayan insanların önemli ihtiyaçlarıyla ilgili hizmet
üreten kuruluşlarımızın başında gelmektedirler. İlk kez 1854 yılında
İstanbul'da kurularak çalışmalarına başlayan belediye teşkilatı, zamanla yurdun
dört bir tarafına yayılarak, bugün itibariyle sayısı 3 225'e ulaşmıştır.
Belediyeler, 1930 yılında çıkarılan 1580
sayılı Belediye Kanunu ile 1984 yılında çıkarılan 3030 sayılı Büyükşehir
Belediyelerinin Yönetimi Hakkında Kanunla bugüne kadar görevlerini
sürdürmüşler, hizmetlerini yürütmeye çalışmışlardır. 1580 sayılı Yasa,
çıkışında çok mükemmel olmasına karşın, bu yasaların yürürlüğe girmesinin
üzerinden uzun yıllar geçmesi nedeniyle birçok hüküm geçerliliğini yitirmiş,
hizmetin yürütülmesi bazı konularda olanaksız hale gelmeye başlamıştır.
Yasalardaki yetersizliklerden dolayı,
belediyelerimiz görevlerini yerine getirme ve hizmet sunmada büyük güçlüklerle
karşı karşıyadırlar. Bu ve benzeri gerekçelerle, Belediyeler Yasası
Tasarısının, birçok eksikliğine rağmen, Yüce Meclisin gündemine gelmesi olumlu
bir gelişmedir.
Değerli milletvekilleri, tasarının şu anda
görüştüğümüz 30 uncu maddesi, belediye meclisinin feshiyle ilgilidir. Değerli
arkadaşlarım, demokrasiyle yönetilen ülkelerde, seçimle gelinen görevlerin ve
seçimle oluşturulan kurulların feshedilmesi, demokrasiyi özümsemiş kişilerin
kolayca içlerine sindirebilecekleri bir durum değildir. Ülkemizin demokrasi
tarihinde, 27 Mayıs 1960 ve 12 Eylül 1980'de yapılan müdahaleler, şu anda
çatısı altında bulunduğumuz Yüce Meclisimizin feshedilmesini de beraberinde
getirmiştir. Aradan geçen zaman içerisinde, fesihlerin ne kadar yanlış olduğu
ve bunun sonucunda, ülkemizin, ekonomik, siyasal ve sosyal açıdan çok büyük
kayıplara uğradığı, herkesin kabul edebileceği bir gerçek olarak ortaya
çıkmıştır. Anayasamızın ve seçim yasalarımızın ilgili hükümleri uyarınca, beş
yılda bir yapılan ve halkın oylarıyla oluşturulan belediye meclislerinin de,
yine halkın oylarıyla, seçimle gelen seçimle gider ilkesi doğrultusunda,
görevinin son bulması, hepimizin kabul edebileceği ideal bir yöntemdir.
Değerli arkadaşlarım, bu madde, tasarının
tümü içerisinde, belki de, en az uygulanacak olan maddelerden biridir. Şöyle
ki; görüştüğümüz 30 uncu madde, eski haliyle 53 üncü madde olarak
yürürlükteyken, 2002 ve 2003 yıllarını kapsayan iki yıllık dönemde, 3 225
belediye meclisinden sadece 3 tanesinin feshedilmesinde uygulanmıştır. Bunlar,
İstanbul-Ümraniye-Taşdelen Belediye Meclisi, Çorum Belediye Meclisi ve
Hatay-Mızraklı Belediye Meclisidir; bu maddenin çeşitli bentlerinde yazılı
gerekçelerle feshedilmişlerdir.
Bu madde, iki bentten oluşmakta, (a)
fıkrasında "Kendisine kanunla verilen görevleri süresi içinde yapmayı
ihmal eder ve bu durum belediyeye ait işleri sekteye veya gecikmeye
uğratırsa" denilmektedir.
Değerli arkadaşlarım, bu fıkrada
belirtilen hususlar, meclisin görevini en iyi biçimde yapması konusunda uyarı
amacıyla maddeye eklenilmiş gibi gözükmektedir. Burada, demokrasinin erdemi ve
güzelliği bir kere daha ortaya çıkıyor; çünkü, seçimle oluşturulan belediye
meclisindeki değişik partilere mensup üyeler, iktidar-muhalefet ilişkileri
içerisinde, muhalefet üyelerinin uyarı görevlerini yerine getirmeleri
sonucunda, bu fıkranın uygulanmasına gerek kalmadan, meclis, belediye
hizmetlerini ve yapması gerekenleri, kendisine kanunla verilen görevleri süresi
içinde yapmayı ihmal edemeyecektir.
Belediye meclislerinde, belediyelerin
hizmet ve görevleriyle ilgili olmayan, siyasî konuların görüşülmesi ve karar
alınması eski yasada fesih nedeni sayılırken, yeni düzenlemeyle, maddenin (b)
fıkrasında, siyasî konuların görüşülmesi fesih nedeni olmaktan çıkarılmış ve
sadece siyasî kararlar alınması biçiminde geliştirilmiştir. Kanımca, bu fıkra,
devletin üniter yapısına yönelik siyasî kararların alınmasını engellemek
içindir. Bu fıkrada belirtilen gerekçeyle de meclisin feshedilmesi doğru bir uygulama
değildir. Belediye meclisinin bir oturumunda, belediyenin hizmet ve
görevleriyle ilgili olmayan, siyasî bir konunun görüşülmesi esnasında doğru
olan fikir ve düşüncelerini beyan ederek, görüşmeler sonucunda, yani, karar
alma aşamasında karar alınmasına karşı çıkıp ret oyu kullanan, yani, doğruyu
yapan üyelerin, yanlış karara katılan üyelerin yasaya aykırı bu davranışları
nedeniyle azledilmeleri, yani, kurunun yanında yaşın da yanması, hukukun temel
ilkelerine aykırıdır. Örneğin, Çanakkale Belediyesinin 25 belediye meclisi
üyesi vardır. Farz edelim ki, Çanakkale Belediye Meclisi, bir oturumunda, bu
fıkrada belirtilen görevi dışındaki siyasî bir kararın alınması konusunda bir
görüşme yapmıştır; bu görüşmede, 25 üyenin 13'ü siyasî kararın alınması doğrultusunda
oy kullanmış, diğer 12 üye ise buna karşı çıkarak yanlışlığını belirtmiş ve
karşı oy, ret oyu kullanmıştır. Şimdi, bu 13 kişinin oyuyla alınan karar
dolayısıyla, diğer 12 belediye meclisi üyesi, çok büyük bir haksızlığa
uğrayarak, belediye meclisinin feshedilmesi sonucunda, seçilmiş oldukları
görevlerinden azledilmiş olacaklardır. Bu nedenle, "Meclis üyeliğinin sona
ermesi" başlıklı 29 uncu maddede mütalaa edilerek, bu tür bir uygulama
sonucunda, sadece belediye meclisi üyelerinin görevlerine son verilmesi; yani,
yanlışlığı yapanın görevine son verilmesi daha uygundur, daha doğrudur diye
düşünüyorum.
Değerli arkadaşlarım, her şeye rağmen,
bizim isteğimiz, seçimle gelen kişi ve organların seçimdışında görevden
alınmamalarının kural haline getirildiği, eksiksiz bir demokrasiye ülkemizin
ulaşmasıdır.
Değerli milletvekilleri, ülkemizde,
çokpartili demokratik rejime geçtiğimizden günümüze kadar geçen ellidört yıl
içerisinde, yerel yönetimlerin çalışmaları esnasında, belediyecilik konusunda
önemli iki yanlışlık sürekli uygulamaya konulmuştur. Bu yanlışlıklardan
birisini belediye başkanları, diğerini ise merkezî hükümet yapmıştır. Belediye
başkanları, seçildikten sonra sürekli partizanlık yapmışlar -hepsini
kastetmiyorum tabiî; ama, birçok yerde uygulama bu şekilde gelişmiştir- ve
sanki, sadece kendisini seçen, kendisine oy veren, kendi partisine mensup
vatandaşların, o belediye sınırları içerisindeki seçmenlerin belediye
başkanıymış gibi hareket etme eğiliminde olmuşlardır.
1950'li yıllarda, Londra'ya seyahate giden
ve incelemelerde bulunan bir heyetteki merhum Şeyhülmuharririn adıyla anılan
Burhan Felek'in Milliyet Gazetesinde bir yazısını okumuştum. Londra Belediye
Başkanını ziyaret ederler ve "Sayın Başkan, hangi partidensiniz" diye
sorarlar; başkanın cevabı "seçilmeden önce muhafazakâr partidendim; ama,
şimdi, Londra Belediye Başkanıyım" biçimindedir. Belediye başkanları,
seçildikten sonra, görevleri esnasında, artık, o ilçenin, o beldenin, o ilin, o
büyükşehrin belediye başkanı olduklarını unutmamaları ve oradaki insanların
tümüne hizmet etmeleri gerekir diye düşünüyorum.
Değerli arkadaşlarım, ayrıca, ülkemizde,
bugüne kadar, gelmiş geçmiş tüm iktidarlar, yine bu ellidört yıllık süre
içerisinde, kendi partilerine mensup başkanların olduğu belediyeleri öz evlat,
muhalefete mensup başkanların olduğu belediyeleri ise üvey evlat, hatta bir
yabancı gibi görme alışkanlığından kendilerini kurtaramamışlardır. Bu uygulama,
zaman zaman, halkın özgür iradesiyle yerel yöneticilerini seçme imkânını
elinden almış, iktidar partisine mensup belediye başkanı seçtiği takdirde daha
çok hizmet alabileceği yönündeki görüş ağır basarak bu şekilde oy kullanmış;
ancak, sonuçta yine umduğunu bulamamıştır.
Ülkemiz için büyük önem taşıyan
Belediyeler Kanunu Tasarısının görüşüldüğü bu aşamada, hükümetten dileğimiz
odur ki, kısa bir süre önce, demokratik seçimlerle göreve gelen tüm
belediyelere, hangi siyasî partiye mensup olurlarsa olsunlar, devletin
olanaklarından yararlanma konusunda yansız davranmasıdır. Geçmişte, bu konuda taraf
tutan, partizanlık yapan, kendi partilerine mensup belediyelere devletin bütün
olanaklarını cömertçe tahsis ederken, muhalefete mensup belediyeleri ve
oralarda yaşayan yurttaşları âdeta cezalandırır bir anlayışla çalışmalarını
sürdüren hükümetler, bu uygulamalarından hiçbir yarar görememişler ve sonunda
hayal kırıklığına, hüsrana uğramışlardır. O nedenle, bu yanlışlıkların
ülkemizin gündeminde tekrar yer almaması, başta gelen dileğimizdir.
Değerli arkadaşlarım, belediyelerimizin en
önemli sorunu, 30 uncu maddeye kadar konuşan birçok arkadaşımın da
konuşmalarında sık sık anımsattıkları biçimde, dile getirdikleri biçimde,
ekonomik sorundur. Ülkemizde görev yapan belediyelerimizin çok büyük bir
çoğunluğu, ekonomik sıkıntı nedeniyle, bırakınız büyük yatırım ve hizmetleri
gerçekleştirmeyi, günlük hizmetleri yürütebilme ve çalışanlarının maaş ve
ücretlerini ödeyebilme olanağından dahi yoksundurlar. Sayın Başbakan belediye
başkanlığından gelen birisidir. Bu sıkıntıları çok iyi bildiğine inanıyorum.
Bizlerin uyarısına da gerek kalmadan, bu tasarıda belirtilen hükümler ve yeni
düzenlenecek yasalar çerçevesinde, belediyelerin ekonomik sorunlarını bir an
önce çözüme kavuşturmalıdır.
Değerli milletvekilleri, bu tasarının
yasalaşması halinde, ülkemizdeki 3 225 belediyemizi, bu belediyelerimiz
sınırları içerisinde yaşayan ve nüfusumuzun yaklaşık yüzde 79'unu ilgilendiren
bu tasarının, ülkemize, ulusumuza iyilikler getirmesi dileğiyle, Cumhuriyet
Halk Partisi Grubu adına, hepinize en derin saygılarımı sunuyorum.
Teşekkür ederim. (Alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın
Büyükcengiz.
Buyurun Sayın Bakan.
İÇİŞLERİ BAKANI ABDÜLKADİR AKSU (İstanbul)
- Sayın Başkan, değerli arkadaşlarım; biraz önce konuşan arkadaşımız
"iktidarlar, hep, kendi belediyelerine sahip olmuş, muhalefet
belediyelerine de üvey evlat muamelesi yapmış" şeklinde ifade kullandılar.
Biz, iktidar olduğumuzdan beri belediyeler arasında hiçbir ayırım yapmadan
yardımları yapıyoruz. İktidar olur olmaz, Sayın Başbakan, ilkönce, İller
Bankasına borcu olan belediyelerden yüzde 40 kesinti yapılması, geriye kalan
yüzde 60 paralarının da gönderilmesi konusunda bizzat talimat vermişlerdi. Bu,
hiçbir ayırım yapmadan bütün belediyelere uygulandı.
Maliye Bakanlığımız, belediyelere yardım
yaparken nüfus esasına göre yardım yaptı, yine belediyeler arasında ayırım
yapılmadı.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Malatya) - Maliye
Bakanı değil; ayırımcılık yaptı.
İÇİŞLERİ BAKANI ABDÜLKADİR AKSU (İstanbul)
- Nüfusa göre gönderdi ve İçişleri Bakanı olarak, geçen yıl, Mahallî İdareler
Fonundan da ihtiyacı olan belediyelere yardım yaptık. Bu yardımı yaparken
hiçbir ayırım yapmadık. Şunu da iddia edebilirim ki, geçen dönem, muhalefet
belediyelerine daha çok gönderdik; onların dokümanlarını da getirip burada
dağıtabiliriz.
Arz ediyorum Sayın Başkan. (AK Parti
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Bakan.
Madde üzerinde 10 dakika süreyle
soru-cevap işlemi yapılacaktır.
Buyurun Sayın Çetin.
İZZET ÇETİN (Kocaeli) - Sayın Başkan, iki
madde geçmiş de olsa, bu hakkı bana kullandırdığınız için teşekkür ediyorum.
Sayın Bakandan 28 inci ve 29 uncu
maddelere dönük sorular soracağım için, önce maddeyi okumak istiyorum. Maddede
"Belediye başkanı, görevi süresince veya görevinin sona ermesinden
itibaren üç yıl süreyle, meclis üyeleri ise görevleri süresince ve görevlerinin
sona ermesinden itibaren iki yıl süreyle belediye ve bağlı kuruluşlarına karşı
doğrudan doğruya veya dolaylı olarak taahhüde giremez, komisyonculuk ve
temsilcilik yapamaz" deniliyor.
Sayın Bakan, belediye bağlı kuruluşu
nedir? Tasarıdaki "Tanımlar" başlıklı 3 üncü maddeye bakıldığında;
maddede böyle bir tanım yoktur. Madde 28'de belirtilen, belediye başkanı ve
meclis üyelerinin hiçbir şekilde ilişki kuramayacağı birimler nelerdir? Bunlar,
özel yasayla kurulan su, kanal idareleri gibi kuruluşlar mı? Bunlar büyükşehir
belediyelerinde var; bu tasarının düzenlediği belediyelerde yoktur; yani,
bunlar olamaz. Şirketler mi?
Madde 68/e'de "Belediye ve bağlı
kuruluşlarıyla bunların sermayesinin yüzde 50'sinden fazlasına sahip oldukları
şirketler" diye devam ediyor; demek ki, bağlı kuruluşlar da değil.
Bütçeiçi işletmeler mi? Bütçeiçi işletmeye bağlı kuruluş olamaz; adı üzerinde,
belediye içindedir. İşletmeler mi? Değildir; çünkü, madde 38/k'da ikisi,
yanyana, ayrı ayrı sayılmakta. Yine, madde 55'te de, işletme ve bağlı kuruluş,
yan yana, ayrı ayrı sayılmakta.
Madde 55'te "belediyelere bağlı
kuruluş ve işletmeler de yukarıdaki esaslara göre denetlenir"
denilmektedir. Tasarıda tanımlanmayan; ama, önemli yasaklar ve yükümlülükler
sıralanırken, anılan bağlı kuruluştan kasıt nedir? Bunlar, tanımlar maddesinde
neden sayılmamıştır? Bu durumda, bu tasarı, kötü bir yasa tasarısı çalışması
değil de nedir; izah edebilir misiniz?
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Çetin.
Buyurun Sayın Bakan.
İÇİŞLERİ BAKANI ABDÜLKADİR AKSU (İstanbul)
- Sayın Başkan, değerli arkadaşlarım; belediyelere bağlı kuruluşlar yasayla
belirtilmiştir. Bunlar, İSKİ, ASKİ, EGO ve İETT gibi kuruluşlardır. Misaller
daha çoğaltılabilir. Bunlar, belediyelerin bağlı kuruluşlarıdır ve bunlar kendi
özel kanunlarında da yazılıdır "bağlı kuruluş" şeklinde de açıklanır.
Bu 28 inci maddeye göre, belediye başkan ve meclis üyelerine, bu kanunla
kurulmuş bağlı kuruluşlarla ilişki konusunda yasak getiriliyor; buna uymak
zorundalar.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Bakan.
Buyurun Sayın Çetin.
İZZET ÇETİN (Kocaeli) - Sayın Başkanım,
izninizle, bir soru daha sormak istiyorum.
Sayın Bakanım İller Bankasıyla ilgili
olarak az evvel bir açıklamada bulundu. İller Bankasındaki belediyelerin
paylarını, iktidar-muhalefet ayırımı gözetmeksizin bütün belediyelere eşit
olarak gönderdiklerini söyledi. Şimdi, burada, Sayın Bakanıma bu konuya ilişkin
kısa bir soru sormak istiyorum.
Dünya Bankası Türkiye eski Temsilcisi Ajay
Chhibber, Antalya'da, Akdeniz Belediyeler Birliğinin yaptığı bir toplantıda,
İller Bankasını ortadan kaldıracaklarını; çünkü, bu kurumun hantal ve verimsiz
olduğunu ilan etmişti birkaç yıl önce, sizin iktidarınızdan önce. Chhibber,
Dünya Bankası içinde bir belediyeler ortak fonu oluşturma hazırlığı içinde
olduklarını, Türkiye'de belediyelerin projelerini doğrudan doğruya Dünya
Bankasına vereceklerini ve krediyi doğrudan kendilerinin sağlayacaklarını,
yani, Dünya Bankasının sağlayacağını, İller Bankasının devredışı bırakılacağını
açıklamıştı. AKP İktidarında, Sayın Bakanın İçişleri Bakanlığında, Ajay
Chhibber'in bu açıklamaları bertaraf edilebildi mi; yoksa, belediyelerimiz ve
İller Bankası üzerinde Dünya Bankasının vesayeti halen devam ediyor mu? Sayın
Bakandan açıklamasını rica ediyorum.
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Çetin.
Buyurun Sayın Bakan.
İÇİŞLERİ BAKANI ABDÜLKADİR AKSU (İstanbul)
- Sayın Başkan, değerli arkadaşlarım; İller Bankası, şu anda, meri kanununa
göre yürümektedir, işlemektedir, işlemlerini de buna göre yapmaktadır. O
beyanla bağlı değil İller Bankası ve benim, biraz önce de burada ifade ettiğim
konu şuydu: İller Bankası, bizim iktidar olduğumuz günden itibaren, borcu olan
belediyelerin, yüzde 40'ını borcuna mahsuben kesti, yüzde 60'ını da bütün
belediyelere eşit olarak, ayrım yapmadan gönderdi ve bu uygulamaya da devam
ediyor.
İller Bankası da kendi mevzuatına uygun
olarak görevine devam etmektedir.
Arz ediyorum efendim.
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Bakan.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Kabul etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.
31 inci maddeyi okutuyorum:
Boşalan meclisin görevinin yerine
getirilmesi
MADDE 31.- Belediye meclisinin;
a) Danıştay tarafından feshi veya meclis
toplantılarının ertelenmesi,
b) Meclis üye tam sayısının yarıdan
fazlasının tutuklanması,
c) Yedek üyelerin getirilmesinden sonra da
meclis üye tam sayısının yarısından aşağı düşmesi,
d) Geçici olarak görevden
uzaklaştırılması,
Hallerinde, meclis çalışabilir duruma
gelinceye veya yeni meclis seçimi yapılıncaya kadar meclis görevi, belediye
encümeninin memur üyeleri tarafından yürütülür.
BAŞKAN - Madde üzerinde, şahsı adına söz
isteyen, Samsun Milletvekili Sayın Haluk Koç; buyurun. (CHP sıralarından
alkışlar)
HALUK KOÇ (Samsun) - Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli arkadaşlarım, ben, bir konuyu
dikkatlerinize getirmek istiyorum. Gerçekten, geçen sene de, preslenmiş bir
takvimle, yoğunlaştırılmış bir çalışma programıyla, bütün yıl boyunca boşa
geçirilen birçok zamanı temmuz ayında telafi etmeye çalıştık. Bu sene de
aynısına tanık oluyoruz ve çok önemli bir yasa tasarısını -benim, bugün,
başından beri izlediğim, görüşülen maddeler boyunca- hiçbir Adalet ve Kalkınma
Partili sayın milletvekili arkadaşımın görüşünü öğrenmeden geçirmiş olacağız.
Şunu dikkatlerinize getirmek istiyorum
değerli arkadaşlarım: Gerçekten önemli bir kanun tasarısı ve Genel Kurulda
paylaşılmadan gele gele 30 uncu maddeye geldik. Genel Kurulda bizim bilinçli
bir engelleme yaptığımızı söylemiyorum, bilinçli değil, konuşmak isteyen
milletvekili arkadaşlarımız -ki çoğu belediye başkanlığı görevi yapmış olan
arkadaşlarımız- bu konudaki, ilgili maddelerde, görüşlerini ifade etmek
istiyorlar ve bazı maddelerde, yine, sayın üyelerimizin merak ettikleri birkaç
soruyu Sayın Bakana yöneltmeleri söz konusu.
Israrla "bitimine kadar" diye
bir program var önümüzde. Bu, sağlıklı bir çalışma ortamı değil değerli
arkadaşlarım. Yarın, yine, aynı şekilde, preslenmiş, yoğunlaştırılmış
büyükşehir belediyeleriyle ilgili bir tasarı, peşinden karayollarıyla ilgili
bir tasarı, peşinden çeşitli kanunlarda değişiklik yapan bir kanun tasarısı,
Sağlık Bakanlığıyla ilgili bir kanun tasarısı; yani, bütün bunları... Bakın,
nisan, mayıs aylarını bir düşünün bu sene; sadece uluslararası anlaşma
görüştük. Bu senenin ekim, kasım aylarını düşünün, Parlamentonun açıldığı
tarih; devletin bürokrasisi çalışıyor, bakanlar çalışıyor, ekim, kasım ayına
hazır hiçbir yasayla gelmedi iktidarınız ve geçen sene olduğu gibi temmuz
ayında yoğunlaştırılmış bir program... Bu, sağlıklı bir yasama görevi değil
değerli arkadaşlarım.
Ben, bir tabloyu sizlerin huzurunuza
getirmek istiyorum. Yemek arasından önce karar yetersayısının aranılması
istendiğinde süratle salona giren İktidar Partisi milletvekilleri ellerini
kaldırarak girmeye başladılar; halbuki, o sırada bizim bir önergemiz
oylanıyordu, onun dahi farkında değillerdi. Bu tablolara olanak vermeyelim;
sağlıklı bir çalışma düzeni içerisinde ne kadarını yapabiliyorsak o kadarını
yapalım. Meclisi zorlamayalım, milletvekillerini zorlamayalım, insan çalışma
gücünü zorlamayalım, belleğimizi zorlamayalım ve bu konuda, ben, sizin
sağduyunuza seslenmek istiyorum. Bu, çalışma amacından kaçış değildir.
İstediğiniz kadar çalışabiliriz; ama, bunun sağlıklı olması lazım ve burada
karşılıklı tartışma ortamında, sizlerden de söz alan değerli arkadaşlarımız
olsa -içinizde belediye başkanlığı yapmış birçok arkadaşımız var- bu konuda
onların da fikirleri belki getirilen son dakika önergelerinden çok daha farklı
birtakım katkılar getirecek. Bunları da duymak gerekir ve belki de konuşmak
isteyen birçok milletvekili arkadaşımız var; ama, çabuk geçsin diye konuşma
imkânından mahrum kalıyorlar. Bu iyi bir yasama tarzı değil, uygun bir yasama
tarzı değil, saygın bir yasama tarzı değil; ben, bunu ifade etmek istedim.
Hepinize saygılar sunuyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Koç.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Kabul etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.
Birleşime 10 dakika ara veriyorum.
Kapanma
Saati : 23.03
ALTINCI
OTURUM
Açılma
Saati: 23.18
BAŞKAN:
Başkanvekili Sadık YAKUT
KÂTİP
ÜYELER: Mehmet DANİŞ (Çanakkale), Yaşar TÜZÜN (Bilecik)
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, Türkiye
Büyük Millet Meclisinin 110 uncu Birleşiminin Altıncı Oturumunu açıyorum.
616 sıra sayılı kanun tasarısının
müzakerelerine kaldığımız yerden devam ediyoruz.
VI.- KANUN TASARI VE
TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER
İŞLER (Devam)
6.-
Belediyeler Kanunu Tasarısı ile Avrupa Birliği Uyum, İçişleri ve Plan ve Bütçe
Komisyonları Raporları (1/766) (S. Sayısı: 616) (Devam)
BAŞKAN - Komisyon ve Hükümet yerinde.
Tasarının 32 nci maddesini okutuyorum:
Huzur ve izin hakkı
MADDE 32.- Meclis üyelerine, meclis
toplantılarına ve ihtisas komisyonları toplantılarına katıldıkları her gün
için, 39 uncu madde uyarınca belediye başkanına ödenmekte olan aylık brüt
ödeneğin günlük tutarının üçte birini geçmemek üzere meclis tarafından
belirlenecek miktarda huzur hakkı ödenir. Huzur hakkı ödenecek gün sayısı, 20
nci maddenin ikinci fıkrasında ve 24 üncü maddenin üçüncü fıkrasında belirtilen
toplantı günü sayısından fazla olamaz.
Meclis üyeleri hastalıkları süresince
izinli sayılır. Ayrıca mazeretleri durumunda, bir yıl içindeki toplantı
süresinin yarısını aşmamak şartıyla istekleri üzerine meclis tarafından izin
verilebilir.
BAŞKAN - Madde üzerinde Cumhuriyet Halk
Partisi Grubu adına ve şahsı adına Bilecik Milletvekili Yaşar Tüzün; buyurun.
(CHP sıralarından alkışlar)
Sayın Tüzün, konuşma süreniz 15 dakikadır.
CHP GRUBU ADINA YAŞAR TÜZÜN (Bilecik) -
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşmekte olduğumuz Belediyeler Kanunu
Tasarısının 32 nci maddesi üzerinde Cumhuriyet Halk Partisi Grubu ve şahsım
adına söz almış bulunuyorum.
Değerli milletvekilleri, 21 inci Asrın
yükselen değeri olarak ifade ettiğimiz ve aynı zamanda yaratılmışların en
mütekâmili olan insanın huzurunu, güvenliğini sağlamak, ortak nitelikli
gereksinimlerini karşılamak devletin temel görevidir. Siyasal bir organizasyon
olan devletin, merkezî idareyi kurmasının amacı, ülke toprakları içerisinde
yaşayan insanların ortak nitelikteki iç ve dışgüvenlik, adalet, kalkınma,
sosyal güvenlik ve toplumsal refah gibi değerlerini yükseltmektir.
Bu amaçlara ulaşmak için ülkemizde yönetim
görevi ve sorumluluğu, merkezî yönetim ve yerel yönetim olmak üzere iki ayrı
örgüte bırakılmıştır. Bu iki ayrı örgütü, karşılaştırdığımız zaman, yerel
yönetimler, seçmenlere veya belde halkına yakınlık olarak, demokrasinin hayata
geçmesi açısından daha fazla olanak sağlamaktadır.
Temsil açısından bakıldığında, temsilciler
ile seçmenler arasında coğrafî ve toplumsal mesafe azdır.
Bu nedenle, yerel yönetimler, etkili bir
demokrasi modelinin hayata geçmesi açısından elverişli bir yönetimdir. Gelişen
dünyaya paralel olarak ülkemizde de halkımızın istek ve arzularının artması,
gereksinimlerinin karşılanması konusunda yerel yönetimlerle ilgili kanunların
yetersiz kaldığı, güncelleşmesi gerektiği açıkça ortadadır.
Bu düşüncelerin ışığında yola çıkan 59
uncu hükümet, yerel yönetimleri düzenleyen kanun tasarıları ile Kamu
Yönetiminin Temel İlkeleri ve Yeniden Yapılandırılması Hakkında Kanun Tasarısı
birlikte değerlendirildiğinde, yönetimlerarası hizmet bölüşümünde ve özlük
haklarında, gerçekçi, eşit hak ve kriterlere yer vermediği görülmektedir.
Görüşmekte olduğumuz Belediyeler Kanunu
Tasarısının 32 nci maddesinde "meclis üyelerine, meclis toplantılarına ve
ihtisas komisyonları toplantılarına katıldıkları her gün için, 39 uncu madde
uyarınca belediye başkanına ödenmekte olan aylık brüt ödemenin günlük tutarının
üçte 1'ini geçmemek üzere meclis tarafından belirlenecek miktarda huzurhakkı
ödenir" denilmektedir.
39 uncu maddede, belediye başkanlarına,
nüfus oranlarına göre ödenecek, devlet memurları aylık katsayısıyla çarpımı
sonucu ortaya çıkan rakamların günlük yevmiyesi üzerinden yola çıkılarak,
belediye meclisi üyesine ödenecek huzurhakkının hesaplanacağı ortadadır.
Mevcut belediyelerin yüzde 64'ünü
oluşturan 5 000'in altındaki belediyelerde belediye başkanına ödenecek ücret,
50 000x36 450 -devlet memurları maaş katsayısı- sonucu ortaya çıkan rakamdır.
Bunun karşılığı olarak belediye başkanına ödenecek rakam, brüt 1 822 000 000
liradır. Bu hesaplamaya göre, belediye başkanının günlüğü 60 750 000 liraya
tekabül etmektedir.
Belediye meclisi üyelerine oturumhakkı
olarak, başkanın günlük yevmiyesinin üçte 1'ini geçmemek üzere meclisin takdir
edeceği rakamın ödeneceği gözönüne alınırsa, bir meclis üyesine oturum başına
20 000 000 Türk Lirası brüt ücret ödenecektir.
Değerli arkadaşlarım, yine aynı maddenin
devamında "20 nci maddenin ikinci fıkrasında ve 24 üncü maddenin üçüncü
fıkrasında" denilerek, oturum günü sayıları sınırlandırılmıştır. Buna
göre, meclis toplantılarının 5 gün, bütçe görüşmelerinin 20 gün olduğunu
düşünürsek, bir belediye meclisi üyesi en üst rakamla 80 gün oturuma katılacak,
ilçesi, beldesi için kararlar alacak ve karşılığında, en üst rakamla 1 600 000
000 Türk Lirası alacaktır. Bunun aylık ortalaması 130 000 000'u geçmeyecektir.
İhtisas komisyonlarında görev alan meclis
üyelerine, komisyonun görevine göre -imar komisyonunda 10 gün, diğer
komisyonlarda 5 gün- aylık 100 000 000 ekgelir sağlanmaktadır. Bu rakamlar,
brüt rakamlardır.
5 000 ve altı nüfusa sahip belediye
meclisi üyelerine ödenecek rakamlar bunlardır.
Nüfusu 50 000 ile 100 000 arasındaki
belediyelerde durum farklı değildir. Belediye meclisi üyelerine günlük, en
fazla ve brüt üzerinden 36 000 000, aylık 180 000 000 ücret ödenecektir.
Nüfusu 2 000 000'un üzerinde olan bir
belediyedeki meclis üyemiz ise aylık 465 000 000 civarında bir ücret alacaktır.
Bunlar, meclis toplantıları için ihtisas komisyonlarında da görev almaları
durumunda, buna yakın huzurhakkı alacaklardır.
Sizlere sunmuş olduğum bu rakamlar, en üst
ve brüt üzerinden hesaplanarak ortaya çıkan rakamlardır. Uygulamada, bu
rakamların çok altında rakamlar ortaya çıkacaktır.
Bunun yanında, bir hafta evvel Meclisten
geçirdiğimiz İl Özel İdaresi Kanunuyla, meclis üyelerine, 2 200x36 450 -devlet
memurları maaş katsayısı- sonucu ortaya çıkan rakam ödenmektedir. Bu da 400 000
000 lira brüte tekabül etmektedir. Buna göre, nüfusu 100 000 ile 250 000
arasında olan bir belediyenin meclis üyeleri ile yine aynı nüfusa sahip, hatta,
nüfusu daha az olan bir yerin il genel meclisi üyeleri arasında yüzde 100'e
varan ücret adaletsizliği görülmektedir.
Değerli milletvekilleri, hükümet
yetkililerimiz zaman zaman yazılı ve görsel basına çıkıp demeçler veriyor
"kamu personel reformu hazırlıyoruz, eşit işe eşit ücret getiriyoruz"
diyorlar. Oysa, yeni çıkarılan bu kanunlar ile söyledikleri çelişiyor. Hiç
değilse, yeni çıkardığımız bu kanunlarla, eşit işe eşit ücret uygulamasını
sağlamamız gerekiyor. Bir beldenin, bir ilçenin, bir ilin belediye meclisinde
görev alacaksınız, o yerleşim biriminin sosyal, ekonomik, sağlık, eğitim, imar,
altyapı, zabıta, itfaiye ve sivil savunma hizmetlerinin uygulanması
kararlarında aktif rol oynayacaksınız, bu kararları alırken de her türlü olaya
maruz kalacaksınız; işyerinizi kapatacaksınız, bunun karşılığında, çok komik,
çok cüzi rakamlarda ücret alacaksınız. Bunun, adaletli, hakkaniyet içerisinde
bir yaklaşım olduğunu düşünmüyorum.
Elbette, bu görevleri yerine getirirken
birilerini kırıyorsunuz, belki de düşman kazanıyorsunuz; birçok insanı,
firmaları, şirketleri karşınıza alıyorsunuz. Karşılığında, kendinizi koruyacak
hiçbir ama hiçbir imkâna sahip değilsiniz. Belediye başkanı olarak görev
yapıyorsunuz ve görevde kaldığınız süre içerisinde silah taşıma ruhsatınız var;
belediye başkanlığı göreviniz bitince silah taşıma ruhsatınız iptal ediliyor,
bulundurmaya çevriliyor. Görevdeyken çok fazla ihtiyaç duymuyorsunuz.
Görevdeyken, yanınızda şoförünüz var, korumanız var, zabıtanız var; sizi,
olabilecek her türlü tehlikeye karşı koruyacak güvenlik güçleriniz var. Oysa,
belediye başkanlığı göreviniz bittiğinde, bunların hiçbiri yanınızda olmayacak.
Esas, kendinizi koruyacağınız dönem, o dönemdir. Böyle bir dönemde, belediye
başkanlığı yapmış bir arkadaşa veya belediye meclisi üyeliği yapmış bir
arkadaşa silah taşıma ruhsatını vermeyeceğiz... Bu, gerçekten, belediye
başkanlarımızın özlük hakları açısından en önemli konudur.
ZÜLFÜ DEMİRBAĞ (Elazığ) - Ellerinden bir
kaza çıkmasın diye...
YAŞAR TÜZÜN (Devamla) - Bunu müteakiben,
elbette, belediye başkanlarımız, bizler kadar değerli insanlardır;
seçilmişlerdir, şehreminidirler. Eskiden, belediye başkanlarına
"şehremini" denilirdi. Şehremini demek, şehrin emin olan insanı
demektir; yani, şehir, kendini, bu kişiye veya bu kişilere teslim etmiş. Dolayısıyla,
şehrin kendisini teslim ettiği insana bizim böyle bir güvensizliği duymamız,
böyle bir yetkiyi vermememiz, bizim ayıbımızdır diye düşünüyorum.
Diğer konu, belediye başkanlarımıza yeşil
pasaport verilmesiyle ilgili. Yani, 3 225 belediye başkanımıza yeşil pasaport
versek ne olur vermesek ne olur; bunu niçin sakınıyoruz?! Şehrin emini olan ve
şehri teslim ettiğimiz insana, maalesef, silah taşıma ruhsatını ve yeşil
pasaport imkânını sunamıyoruz.
Değerli arkadaşlarım, bu nedenle, belediye
başkanlarına ve belediye meclisi üyelerine görevde kaldıkları süre içerisinde
ve sonrasında silah taşıma ruhsatı verilmesinin yerinde bir karar olacağını
düşünüyorum. Belki, bu düzenlemeyle bu hak tanınmayabilir; ama -Sayın Bakanımız
da burada- önümüzdeki günlerde, yeni bir düzenlemeyle, belediye başkanlarımızı
bu haklara kavuşturmamız gerekir diye düşünüyorum.
Değerli arkadaşlarım, belediye meclisi
üyelerinin görevde kaldıkları süre içerisinde herhangi bir sosyal güvenlik
kapsamı içerisine alınmalarının, en azından, sağlık hizmetlerinden
yararlandırılmalarının gerekliliğine inanıyorum. Belediye meclisi üyeliği
yapıyorsunuz, bulunduğunuz yerleşim biriminde yaşayan insanların
gereksinimlerinin karşılanması konusunda karar veren organın üyesisiniz;
karşılığında, hak ettiğiniz değeri alamıyorsunuz. Bu bağlamda, görev yaparken,
zaman zaman karamsar, bazen kırgın, bazen kızgın oluyorsunuz, bu arada da
sağlıklı kararlar veremiyorsunuz.
Geçmişte belediye meclisi üyeliği ve
belediye başkanlığı yapmış bir arkadaşınız olarak, görevlerim esnasında
yaşadığım ve gözlemlediğim birkaç konuyu da burada, sizlerle paylaşmak
istiyorum.
Değerli arkadaşlarım, özellikle,
çıkaracağımız bu yasada, belediyelerin içine düşmüş olduğu ekonomik sıkıntıyı
çözen bir madde göremiyorum. Belediye sınırları içerisinde, özellikle, organize
sanayi bölgelerinde bulunan sanayicilerin, aynı bölgede, belediye imar planı
içerisinde oldukları halde, o belediyenin tüm imkânlarını ve o kentin işçisini,
suyunu, havasını, toprağını kullanıp, kirlettiği halde, maalesef, o organize
sanayi bölgesindeki sanayici veya birinci derecede esnaf, vergisini, o belediye
sınırları içerisinde bulunan vergi dairesine yatırmıyor. Gerçekten bu büyük bir
kayıp ve haksızlıktır. Bunu sayacak olursak, birçok il var; bunlardan biri de
Bilecik.
Bilecik İlimizde organize sanayi
bölgelerinde bulunan tam 57 tane fabrika var ve yaklaşık 10 000 kişilik bir işçi istihdam
ediyorlar. Bu 57 fabrikamızın içerisinde, geçtiğimiz yılın sonunda sadece 1
fabrika vergi kaydını Bilecik'e aldırdı ve dolayısıyla, 56 fabrikanın vergi
mükellefiyeti başka illerde, özellikle, İstanbul İlinde; dolayısıyla, vergiden
alması gereken payı belediyemiz ve belediyelerimiz alamamaktadır.
Bu konudaki yasal düzenlemeler -biraz önce
Sayın Bakanımıza da arz ettim- inşallah, kısa bir zamanda, Meclis gündemine
getirilir diye düşünüyorum.
Değerli milletvekilleri, bu kanun
tasarılarını bu Meclisten çıkarırken, kanunun kısa ömürlü değil uzun ömürlü
olmasına, uzun vadede ihtiyaçlara cevap vermesine özen gösterelim. Çıkardığımız
kanun uygulamalarında yaşanan sorunlar nedeniyle, kısa sürede kanun maddeleri
üzerinde değişiklik yapmaya gidiyoruz, birçok kanun maddesini değiştiriyoruz.
Yapmış olduğumuz bu değişiklikler kanunun bütünlüğünü bozuyor ve bu nedenle,
devletin çok önemli bir örgütü olan mahallî idareler yasalarının görüşüldüğü bu
kanun tasarılarında ve mahallî idarelerin en önemli ayağı olan Belediyeler
Kanunu Tasarısında karar verirken, daha hassas davranmamız gerektiğini
düşünüyorum.
Değerli arkadaşlarım, bugün, burada, bu
kanunun bir an evvel çıkması noktasında ısrarcılığınızı anlayamıyorum.
Özellikle Adalet ve Kalkınma Partisinin grup başkanvekilleri ve bu parti
içerisinde, geçmişte, bu yerel yönetimlerde görev almış arkadaşlarım da niye
gelip konuşmuyorlar, niye seçim bölgesinde belediye başkanlığı yaptığı dönem
içerisindeki sıkıntılarını bu kürsüde dile getirmiyorlar; onu da anlamış
değilim. Gerçekten, bu grubun içerisinde, geçmişte belediye başkanlığı yapmış
çok değerli arkadaşlarım var, onların da düşüncelerini burada dile
getirmelerini isterdim, onlardan da faydalanmamız gerektiğine inanıyordum;
ancak, her nedense konuşmuyorlar. Sayın Grup Başkanvekilimiz yasakladı mı acaba
arkadaşlara bu konuşmaları?..
Değerli arkadaşlarım, mahallî idareler
yasası tasarısı, 1980 sonrası Türkiye'nin gündeminde hep olmuştur ve bundan
böyle de olmaya devam edecektir. Milletvekili olduğumda en umutlu olduğum bir
kanun, mahallî idareler; yani, yerel yönetimler, belediyeler kanunuydu. Bunda
da inancım şuydu: Geçmişte belediye başkanlığı yapmış, çok değerli 31 arkadaşım
var. Özellikle, geçmişte Başbakanımızın da bu görevi üstlenmesinden dolayı, en
az bizim kadar mahallî idarelerin ve özellikle belediyelerin sıkıntısını
bildiğini tahmin ediyordum ve bunların çözümlenmesi noktasında yeni
düzenlemelerin yapılacağına inanıyordum; ancak, bu inandığımız anlamda,
yıllardır üzerinde konuştuğumuz, 90'dan fazla maddesi olan bu düzenlemenin
yetersiz olduğunu görüyorum.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Tüzün, toparlayabilir
misiniz.
Buyurun
YAŞAR TÜZÜN (Devamla) - 3 225 belediye
başkanı adına ve 3 225 belediye başkanının hizmet ettiği, Türkiye'nin yaklaşık
50 000 000 insanı adına, bu tasarının gerçekten yetersiz olduğunu bir kez daha
ifade ediyorum.
Yüce Meclise saygılar sunuyorum.
(Alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Tüzün.
Madde üzerinde, şahsı adına, Hatay
Milletvekili Sayın Sadullah Ergin; buyurun. (AK Parti sıralarından alkışlar)
Konuşma süreniz 5 dakikadır.
SADULLAH ERGİN (Hatay) - Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan Belediyeler Yasası Tasarısının 32
nci maddesi üzerinde şahsım adına söz almış bulunuyorum. Tabiî, bu sözü, biraz
da, muhalefete mensup milletvekillerimizin ısrarı üzerine almış bulunuyorum.
Bir önceki maddede ve bu maddede söz alan
iki sayın sözcü, bu tasarının apar topar Meclise taşındığını ve İktidar Partisi
milletvekillerinin konu üzerinde görüş serdetmediklerini, konuşmadıklarını
ısrarla dile getirdiler. Bu konuyu tavzih etme ihtiyacını duyduk. Şöyle ki: Bu
tasarının her satırında, her virgülünde, her noktasında, Adalet ve Kalkınma
Partili milletvekillerimizin çok yoğun emeği var, göznuru var, birikimlerinin
yansıması var. Grubumuzda, çok sayıda belediye başkanlığı yapmış arkadaşımız
var; doğrudur. Bu yasa tasarısı, Türkiye Büyük Millet Meclisine sevk edildiği
andan itibaren, gerek komisyon aşamasında, gerek komisyon sonrası Genel Kurul
aşamasında çok yoğun bir çalışma yaptık ve bu çalışmaya, çok sayıda,
milletvekilimiz iştirak ettiler. Şu anda, Meclis Genel Kurulunda görüşülmekte
olan maddeler üzerinde de, birçok önerge hazırladı milletvekili arkadaşlarımız
ve kendi tecrübelerini, bu yasa metni üzerine aktarmaya gayret ettiler; ancak,
İktidar Partisinin milletvekilleri, tabiî olarak, burada, siyaseten kendilerini
aktarma, anlatma ya da bir yerlere mesaj verme ihtiyacı duymamış olabilirler.
Bunu da anlayışla karşılamanız gerektiğini düşünüyorum. Muhalefet partisinin bu
ihtiyacına da saygı duyuyoruz. Buna, herhangi bir itirazımız olmadı şu ana
kadar; ama, bilinmelidir ki, bu tasarının her kelimesinde, her virgülünde, AK
Partili milletvekillerinin büyük emekleri olmuştur, büyük gayretleri olmuştur.
Ben, buradan, hepsine teşekkür ediyorum.
Ayrıca, Meclisin biraz yoğun çalıştığı,
temponun çok yoğun tutulduğu yönünde bir eleştiri oldu. Doğrudur, ona
katılıyorum, tempo yoğun ve çalışma saatleri de bir hayli uzun; ancak, değerli
arkadaşlar, kısmet olursa, kısa bir süre sonra, yaz tatili için, bütün
arkadaşlarımız kendi seçim bölgelerine dağılacaklar. Takdir edersiniz ki, AK
Parti Hükümetinin kendine hedef olarak koyduğu bir tarih var; yıl sonunda,
aralık ayı itibariyle, Avrupa Birliğinden müzakere tarihi alınması noktasında
bir hedef var ve biz tatildeyken Türkiye ile ilgili rapor tutulmaya
başlanılacak ve Türkiye'deki gerek yasal değişikliklerin gerekse yapılmış olan
bu değişikliklerin tatbikatı noktasında, Türkiye hakkında, raportörler
raporlarını hazırlayacaklar. Dolayısıyla, bizim böylesine bir hedefimiz var, bu
hedefe ulaşabilmek için yoğun bir tempoda çalışmamız gerekiyordu zaten.
Bizim bu hafta için öngördüğümüz tasarılar
içerisinde Belediyeler Kanunu Tasarısı var -bugün görüşüyoruz- arkasından, ölüm
cezalarının kaldırılmasına dair, Anayasada, biliyorsunuz değişiklik yapmıştık;
bu değişikliğin, haklı olarak, diğer yasalarda mevcut düzenlemeleri var; Türk
Ceza Yasasında, değişik yasalarda, değişik metinlerde ölüm cezasına atıflar
var. Elbette ki, Anayasamızdan bunu kaldırdıktan sonra, bu yasalardan da, bu
metinlerden de, bu ölüm cezası ibarelerinin ayıklanması gerekiyordu; bunu
yapmak istiyoruz. Benzeri uygulamalar var, yerel yönetimlerde yapmak
istediğimiz reformun diğer ayakları var. Biliyorsunuz, Kamu Yönetimi Temel
Kanunu Tasarısı belli bir noktaya gelmiş durumda, il genel meclisini de
düzenleyen, il özel idarelerinin yasası bu Meclisten geçirildi; şimdi,
Belediyeler Kanunu Tasarısı, arkasından, Büyükşehir Belediyeleri Kanunu
Tasarısı gündeme gelecek ve dolayısıyla, bir bütün içerisinde, yerel yönetim
reformunu yapmış, AB uyum yasalarını temin etmiş, Kopenhag Kriterlerinde
öngörülen birtakım düzenlemeleri yapmış ve bunları hayata geçirmiş bir hükümet
ve Meclis olarak tatile girme arzumuz var.
Temponun zaman zaman inip çıktığını
söyledi sayın milletvekillerimiz; doğrudur. Bu da tabiîdir; gelişen, değişen
ihtiyaçlara göre, zaman zaman tempo artar, zaman zaman rölantide gider; ama,
şunu ifade etmeden geçemeyeceğim; bu Meclis, iktidarıyla muhalefetiyle, çok
önemli işlere imza atmıştır.
Değerli arkadaşlar, 19 uncu Dönem Türkiye
Büyük Millet Meclisinin, dört yıl iki aylık çalışma döneminde Meclise 601
tasarı ve teklif sevk edilmiş, bunlardan 194 tanesi yasalaştırılabilmiş...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Ergin, toparlar mısınız.
SADULLAH ERGİN (Devamla) - ...sevk edilen
tasarıların, tekliflerin yüzde 32.2'sini yasalaştırabilmiş.
20 nci Dönem Meclisimiz üç yıl üç ay görev
yapmış; 609 tasarı ve teklif sevk edilmiş bu Meclise, bunlardan 226 tanesi
yasalaşmış; oransal rakam yüzde 37,1.
21 inci Dönem Meclisimiz üç yıl altı ay
süreyle görev yapmış; 753 tasarı ve teklif sevk edilmiş; bunlardan 388 tanesi
yasalaşmış; oran yüzde 51,5; ki, bu, en yüksek oranıdır son dört dönem
Meclisin.
22 nci Dönem Meclisimiz, yani bu
Parlamento ise, şu ana kadar bir yıl yedi ay -öbürlerine göre üçte 1 mesabesinde-
görev yapmış; ama, sevk edilen tasarı ve teklif 586, bunlardan yasalaşanlar
441; oran itibariyle yüzde 75,2.
Gerçekten, yoğun bir tempoyla, ağır bir iş
yüküyle çalışıyoruz; ama, bizim bir farkımız olmalı; çünkü, Türkiye'de işler
iyiye gitmiyordu. Türkiye'de işlerin düzelebilmesi için yoğun bir tempoyla
yarınlara yönelik çalışmaları yapmamız gerekiyordu. Dolayısıyla, bu Meclise,
iktidarıyla muhalefetiyle, gelecek nesiller, inşallah, hayır dua edecektir diye
düşünüyorum ve bu duygularla, hepinizi saygıyla selamlıyorum. (AK Parti
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Ergin.
Madde üzerinde 10 dakika süreyle
soru-cevap işlemi yapılacaktır.
Buyurun Sayın Çetin.
İZZET ÇETİN (Kocaeli) - Sayın Başkanım,
biraz evvel 28 ve 29 uncu maddelerle ilgili olarak Sayın Bakanımıza sorduğumuz
soruya, bağlı kuruluş olarak EGO, ASKİ, İSKİ gibi cevap verildi. Burada maddî
bir hata var; yani, bunlar büyükşehir belediyelerinin bağlı kuruluşu.
Büyükşehir belediye yasası ayrıca görüşülecek. Bağlı kuruluş büyükşehir
belediyesi kuruluşuysa...
BAŞKAN - Sayın Çetin, maddeyle ilgili
sorar mısınız...
İZZET ÇETİN (Kocaeli) - Maddeyle ilgili de
soracağım. O maddî hatayı Sayın Bakanın düzeltmesi gerekir; yani, Belediye
Kanununda ne işi var; çünkü, burada, biraz evvel de söyledik, 3 225 belediye
başkanı, ilişkiye giremeyecekleri bağlı kuruluşları öğrenmek istiyor, 225 000
seçilmiş belediye meclisi üyesi, yerel yönetici öğrenmek istiyor; yani, burada,
Sayın Bakanın, ASKİ, İSKİ gibi, konuyu geçiştirmesi doğru değil; bu, bir.
İkincisi, biraz evvel Sayın AKP Grup
Başkanvekili arkadaşımız, AB istedi diye, yani, Dünya Bankası istedi diye, biz,
burada, alelacele yasa yapıyoruz...
Şimdi, soruma bir bakınız. 31 inci
maddede, biz diyoruz ki sonunda; meclis çalışabilir duruma gelinceye veya yeni
meclis seçimi yapılıncaya kadar meclis görevi belediye encümeninin memur
üyeleri tarafından yürütülür. Oysa, yerel yönetimlerde, ister il özel
idarelerinde olsun ister belediyelerde olsun, bu yerel yönetimlerin görev ve
sorumlulukları...
BAŞKAN - Sayın Çetin, soru sorar
mısınız!..
İZZET ÇETİN (Kocaeli) - Soruyorum efendim.
...seçilmiş üyelere aittir.
Bakınız, 1580 sayılı Belediyeler Kanununun
31 inci maddesi "belediye meclisi seçimi eylül ayında yapılır, fesih ve
iptal ve istifa suretiyle meclis vaktinden evvel dağılırsa, yeni meclisin
seçimine, bunların bildirildiği tarihten itibaren bir ay içinde başlanır ve bu
takdirde seçim işlerine ait süreler seçimin başladığı günden hesaplanarak
belediyece ilan olunur" hükmünü içeriyor; yani, bir süre var. Şimdiki
düzenlemede durumun ortaya çıktığı zamandan itibaren -ne zaman olacağı belli
değil- belediye encümeninin memur üyeleri...
BAŞKAN - Sayın Çetin, lütfen soru sorar
mısınız!..
İZZET ÇETİN (Kocaeli) - Soruyorum efendim.
...seçim yapılıncaya kadar işi götürür
deniliyor. Tasarıda zaman belirtilmiyor. Boşalan meclisler karşısında yeni
meclis seçimi için zaman öngörülmemiş olması önemli bir boşluk değil midir?
Şimdi, siz, böyle, hızlı, özensiz bir yasama süreci yürütürseniz, elbette Cumhuriyet
Halk Partisi karşı çıkar, eleştirir. Yarın, Cumhurbaşkanından ya da Anayasa
Mahkemesinden böyle yasalar elbette döner. O zaman sizin...
BAŞKAN - Sayın Çetin!.. Sayın Çetin!..
İZZET ÇETİN (Kocaeli) - Soruyorum efendim,
soruyorum... İzin verirseniz...
BAŞKAN - Sayın Çetin, beni sözünüzü kesmek
zorunda bırakmayın; lütfen, soruyu sorar mısınız!
İZZET ÇETİN (Kocaeli) - Hemen sorumu
soruyorum... Sürem de var daha!
BAŞKAN - Süreyle ilgili değil Sayın Çetin;
burada soru soracaksınız siz.
Buyurun.
İZZET ÇETİN (Kocaeli)- Efendim, soruyu
soruyorum; neden süre öngörülmemiş diyorum. Yarın, bu boşluk nedeniyle yasa
ilgili makamlardan dönerse, bu yüce makamları sizin suçlama hakkınız olabilir
mi, her şeye itiraz ediyorlar diye. "Özenle yasa yapıyoruz" diyor
arkadaşım; yasanın özensiz olduğunu Sayın Bakanımız görmüyor mu?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Çetin.
Buyurun Sayın Bakanım.
İÇİŞLERİ BAKANI ABDÜLKADİR AKSU (İstanbul)
- Sayın Başkan, değerli arkadaşlarım, şimdi, önce birinci soru, şu anda
yürürlükte olan 1580 sayılı Belediye Kanunu ve onun yerine tartıştığımız
-inşallah, kanunlaşacak- katkılarınızla gelecek olan yasa, bütün belediyelerle
ilgili genel bir yasadır; hem büyükşehir belediyeleri için geçerlidir hem diğer
bütün il, ilçe, belde belediyeleri için geçerlidir. Burada biz ne demişiz;
"belediye ve bağlı kuruluşlar." Yani, bu kişiler, belediye başkanları
ve belediye meclisi üyeleri, belediyelerden de iş alamazlar. Bağlı kuruluş....
Bağlı kuruluş yalnız büyükşehirde varsa, oradaki bağlı kuruluşlardan iş
alamayacaktır; o bakımdan yazılmıştır. Maddede bir eksiklik...
İZZET ÇETİN (Kocaeli) - Kanunlarda yok
Sayın Bakanım.
İÇİŞLERİ BAKANI ABDÜLKADİR AKSU (İstanbul)
- Büyükşehirlerde bağlı kuruluş vardır; oradan iş alamayacak. Diğer
belediyelerin de belediyenin kendisinden iş alamayacak, iş yapamayacak.
İZZET ÇETİN (Kocaeli) - Belediyelerin
böyle kuruluşu yok ki!
İÇİŞLERİ BAKANI ABDÜLKADİR AKSU (İstanbul)
- İkinci soruya gelince; bakın, seçimle ilgili hükümler Mahallî İdareler Seçimi
Kanununda vardır. O kanunda, boşalan belediye meclisi üyeliklerine ne zaman
seçim yapılır, yazıyor. Kanunda deniliyor ki, bu kadar süre içinde itiraz
edilir, ondan sonra seçim yapılır. (AK Parti sıralarından alkışlar) Lütfen, o
kanunu açın, okuyun! Arz ediyorum.
Teşekkürler.
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Bakanım.
Madde üzerinde 3 adet önerge vardır;
önergeleri, önce geliş sırasıyla okutacağım, sonra aykırılıklarına göre işleme
alacağım.
İlk önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 616 sıra sayılı Belediye
Kanunu Tasarısının 32 nci maddesinin birinci fıkrasının başındaki
"Meclis" ibaresinden sonra gelmek üzere "başkan ve"
ibaresinin eklenmesini arz ve teklif ederiz.
|
Faruk Ünsal |
Ali Küçükaydın |
Hikmet Özdemir |
|
Adıyaman |
Adana |
Çankırı |
|
Zülfü Demirbağ |
|
Sinan Özkan |
|
Elazığ |
|
Kastamonu |
BAŞKAN - İkinci önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
616 sıra sayılı Belediyeler Kanunu Tasarısının 32 nci maddesinin
birinci fıkrasının aşağıdaki gibi değiştirilmesini saygılarımızla arz ve teklif
ederiz.
|
Hakkı Ülkü |
Yaşar Tüzün |
Mustafa Gazalcı |
|
İzmir |
Bilecik |
Denizli |
|
Halil Ünlütepe |
Atila Emek |
Haluk Koç |
|
Afyon |
Antalya |
Samsun |
|
|
Canan Arıtman |
|
|
|
İzmir |
|
Meclis üyelerine,
belediye meclis üyelerine, nüfusu 50 000'e kadar olan belediyelerde 5 000,
nüfusu 50 000 ve üzerindeki belediyelerde 10 000 gösterge rakamının devlet
memurları için belirlenen aylık katsayıyla çarpımı sonucu bulunacak miktarda
aylık brüt huzurhakkı ödenir.
BAŞKAN - Üçüncü ve en
aykırı önergeyi okutup, işleme alıyorum:
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 616
sıra sayılı yasa tasarısının 32 nci maddesinin aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini öneririz.
|
Mehmet Parlakyiğit |
Hüseyin Özcan |
Mustafa Gazalcı |
|
Kahramanmaraş |
Mersin |
Denizli |
|
Yaşar Tüzün |
İsmail Değerli |
Haluk Koç |
|
Bilecik |
Ankara |
Samsun |
Madde 32.- Meclis üyelerine, meclis
toplantılarına ve ihtisas komisyonları toplantılarına katıldıkları her gün
için, 39 uncu madde uyarınca belediye başkanına ödenmekte olan aylık brüt
ödeneğin günlük tutarının ½'sini (yarısını) geçmemek üzere meclis tarafından
belirlenecek miktarda huzurhakkı ödenir.
Ayrıca, meclis üyeleri hastalıkları
süresince izinli sayılır ve huzurhakları kesilmez. Aile efradı muayene ve
tedavileri devlet hastanelerinde yapılır, ücretleri belediyece karşılanır.
BAŞKAN - Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ SABAHATTİN
YILDIZ (Muş) - Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN - Hükümet katılıyor mu?
İÇİŞLERİ BAKANI ABDÜLKADİR AKSU (İstanbul)
- Katılmıyoruz efendim.
İSMAİL DEĞERLİ (Ankara) - Söz istiyorum
Sayın Başkan.
BAŞKAN - Buyurun Sayın Değerli.
İSMAİL DEĞERLİ (Ankara) - Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; bu belediye meclisi üyelerinin özlük haklarıyla ilgili
biraz önce de yine konuşmuştum.
Şimdi, ödenecek hakkıhuzurları, gerçekten,
çok komik bir rakam. Burada getirdiğimiz, belediye başkanının aldığı brüt
maaşın hiç olmazsa 1/2'sinin ödenmesi; çünkü, ayda 5 tane resmî toplantı
yapabiliyor. Halbuki, biz, belediye başkanlığımızda, bunu, 22 gün üzerinden
hesaplayıp para ödüyorduk ve bununla ilgili olarak da birhayli yargılandık.
Şimdi, bir kere, 5 günle sınırlandığı için
bu verilecek ücret çok düşük bir para; bir. İkincisi, hastalığı nedeniyle izinli
olan belediye meclisi üyelerine huzurhakkı verilmiyor, bu yasaya göre, izinli
sayılır deniliyor; çünkü, izinli olan bir kişiye, siz, huzurhakkı veremezsiniz.
Hiç olmazsa, izinli olduğu dönemde bu belediye meclisi üyesi huzurhakkı alsın.
Böyle bir öneri; bir.
İkincisi, hastalandı, ailesi, çoluğu
çocuğu hastalandı, ne olacak, bu adam nereden ödeyecek, bunun karşılığını ne
yapacak, sağlık giderlerini nasıl karşılayacak bu ücreti?.. Bunun için de,
belediye meclisi üyesinin, gerçekten, çoluğu çocuğu, ailesi hasta olduğu zaman,
hiç olmazsa, devlet hastanelerinde muayenesi, tedavisi yapılsın ve bunun ücreti
de belediyelerce karşılansın. Yani, bunda anormal ne var?! Gerçekten en güzel
sosyal bir hak bu, belediye meclisi üyeleri için.
Şimdi, ne yapıyorsunuz; hiçbir hak
vermiyorsunuz. Değerli arkadaşlar, daha önce de belirttim, insanları suça
teşvik etmeyelim. Yani, huzurhakkı alamayan, doğru dürüst maaş alamayan, bir
işi olmayan bir adam ne olacaktır?.. Hiç olmazsa, 39 uncu maddede, belediye
meclisi üyesi seçilen kişiler Emekli Sandığıyla ilişkilendirilsin, belirli bir
ücret verilsin, eğer işi yoksa. Sosyal Sigortalara bağlı değilse, bir işi
yoksa, bu kişi belediye meclisi üyesi olduğu zaman, belediye meclisi üyeliği
sona erene kadar Emekli Sandığıyla ilişkilendirilsin, belirli bir ücret
verilsin, çoluk çocuğu da, hiç olmazsa, devlet hastanelerinden faydalansın.
Ben, bunun, Meclis tarafından kabul edileceğine inanıyorum.
Hepinize saygılar sunuyorum.
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Değerli.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
616 sıra sayılı Belediyeler Kanunu
Tasarısının 32 nci maddesinin birinci fıkrasının aşağıdaki gibi değiştirilmesini
saygılarımızla arz ve teklif ederiz.
Hakkı Ülkü (İzmir) ve arkadaşları
Meclis üyelerine, belediye meclis
üyelerine, nüfusu 50 000'e kadar olan belediyelerde 5 000, nüfusu 50 000 ve
üzerindeki belediyelerde 10 000 gösterge rakamının devlet memurları için
belirlenen aylık katsayıyla çarpımı sonucu bulunacak miktarda aylık brüt
huzurhakkı ödenir.
BAŞKAN - Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ SABAHATTİN
YILDIZ (Muş) - Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN - Hükümet önergeye katılıyor mu?
İÇİŞLERİ BAKANI ABDÜLKADİR AKSU (İstanbul)
- Katılmıyoruz efendim.
HALUK KOÇ (Samsun) - Söz istiyorum Sayın
Başkan.
BAŞKAN - Buyurun Sayın Koç.
HALUK KOÇ (Samsun) - Sayın Başkan, değerli
arkadaşlarım; bu önergenin gerekçesini okutmak çok daha kısa olabilirdi; ama,
değerli meslektaşım Sayın Ergin'in demin konuşması sırasında Cumhuriyet Halk
Partisi sözcülerinin bir yerlere mesaj verme gayretinde bulunduğunu ima eden
sözleri oldu ve doğrudan söyledi.
Şunu açıklıkla belirtmek istiyorum, hiçbir
Cumhuriyet Halk Partili milletvekilinin, bir yasama görevi sürecinde, hele de
bu yasa tasarısı sırasında bir yerlere mesaj vermek gibi bir görevi yok;
sadece, Yasama Organında, muhalefet görevini, ilgili maddeler geldiğinde
layıkıyla yerine getirmeye çalışıyor. Öncelikle bunu düzeltmeye çalışıyorum.
Herhalde katılıyorsunuz Sayın Ergin.
SADULLAH ERGİN (Hatay) - Ben öyle bir şey
söylemedim.
HALUK KOÇ (Devamla) - Yani, mesaj verme
gibi bir gayret yok.
Bakın, şimdi, bu yasaların çerçevesi ne,
bu yasaların ardı ardına bu şekilde sıkıştırılması ne; bütün bunlar, devletin
yeniden yapılandırılması sürecinde karşımıza çıkan bir zincirin bir halkası.
Değerli arkadaşlarım, sağlıkta da,
eğitimde de, tarımda da, kamu yönetiminde de, kamu iktisadî teşekküllerinin ele
alınışında da, tümünde de yaşanan gelişmeler gerçekten birbirine benzer
gelişmeler. Nedir bunlar; bakarsanız, üç büyük süreç var önümüzde. Bunlar 1980
sonrasında, Türkiye'yi o dönemin olağanüstü koşullarında, belki de, 1980 faşist
darbesinin -adını, altını çizerek söylüyorum- o olağanüstü dönemin, Türkiye'de
küreselleşme sürecine, küreselleşme dönemine bir dekor olarak Türkiye'yi
hazırlaması için yapılan bir darbeydi. Bunu, yirmidört yıl sonra bu şekilde
analiz etmenin, bütün bu gelişmeler ışığında, hiç de yanlış bir yanı olmadığını
düşünüyorum.
Nedir bu; bu sahne hazırlandıktan sonra,
Türkiye'de, 1980'den sonra, önce küreselleşme, ondan sonra özelleştirme ve
ondan sonra da yerelleştirme... Üçü birbirinden ayrılmıyor bütün sektörlerde.
Şimdi, bütün bu yasa tasarıları, bu yelpazeden bakıldığında, önümüze hep aynı
gerçeği getiriyor.
Değerli arkadaşlarım, bunu, belki bir
genel konuşma tarzında, bu Belediyeler Yasası Tasarısı, bu söylediğim dekorda
hangi motifi oluşturuyor, bu sahnede hangi köşede duruyor, bunu, bütün bu
bütünün içinde ele almak daha doğru, uygun olurdu; ama, kısa bir süre
içerisinde ben, bunu çok özetleyerek, size iletmeye çalışacağım.
Şimdi, bütün bu üç süreç de topluma nasıl
yansıtılıyor... Ben, özellikle, içinizde birçok arkadaşımın, Adalet ve Kalkınma
Partisi saflarından önceki siyasî çizgilerinde, millî görüş, ulusalcı görüş,
Türkiye'nin ulusal çıkarlarını savunma noktasında çok daha farklı bir çizgiden
geldiklerini biliyorum.
Şimdi, bu küreselleşme, özelleştirme ve
yerelleşme sürecinde, baktığınız zaman, öyle bir makyaj getiriliyor ki,
katılımcılık deniliyor, özerklik deniliyor, şeffaflık, saydamlık deniliyor.
Yani, bütün bunlar, hiç kimsenin, hemen hemen hiç kimsenin reddedemeyeceği
kavramlar. Yani, bunlarla süslenip getiriliyor bu uygulamalar; aynen burada da
olduğu gibi, belediyecilik yasasında olduğu gibi. Yani, gerçekten de, bir
iktidarın tabana yayılmasını, bütün devlet örgütlenmesinde işleyişin
katılımcılık esasına göre yükseltilmesini, yetkilerin doğrudan ve kolayca
denetlenebilir özerklik statüsüne dayalı bir bürokratik örgütlenmeye
dönüşmesini hiç kimse reddetmez; yani, işin makyajını söylüyorum, hiç kimse
reddetmez; ama, buna sıvadığınız zaman, olayın, bunu, genel liberalizmin ya da
neoliberalizmin, bugün, Türkiye'de yapmak istediği, ulaşmak istediği, bu makyaj
altında nerelere gitmek istediğinin de ipuçları çıkıyor. Bakıyorsunuz,
liberalizm, özgürlüğü hep varsıl kesimler ve bugün yaşadığımız süreçte de
Kargil'inden tutun, birçok alanda, uluslararası tröst şirketlerin, yerli, kendi
gücüyle ayakta durmaya çalışan, ulusal sanayii her alanda yutmasına dönük bir
açılımla da meydana getiriyor. Şimdi, bunlar ne yapıyor; bu özgürlükler, bu
katılımcılık, hep bu yapılar için ve bu liberalizm...
TELAT KARAPINAR (Ankara) - Önergeyle ilgisi
ne?!
HALUK KOÇ (Devamla) - Müsaade edin... Siz
de konuşun; bakın, bir açıklama yapıyorum; burada laf atacak bir şey yok Sayın
Milletvekili.
Şimdi, burada, bu özgürlükler, hep bu
kesim için oluyor ve topluma şu mesaj veriliyor ve ne yazık ki, sizin eski
görüşünüzü söyledim; sizlerin, şu anda, iktidar pozisyonunda, sizin
aracılığınızla veriliyor bu mesaj ve "bu, damla damla, bu refah, topluma
da yayılacak..." Bu topluma, damla damla, hiçbir zaman, bu düzende
yayılmaz değerli arkadaşlarım ve Türkiye gibi, hizmet dağılım farklılıklarının
bütün ülke coğrafyasını...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
HALUK KOÇ (Devamla) - Toparlıyorum Sayın
Başkan.
BAŞKAN - Sayın Koç, belki, biraz önergeyle
ilgili konuşursunuz!..
Buyurun.
HALUK KOÇ (Devamla) - Özür dilerim,
toparlıyorum; çünkü, bu noktada, Sayın Ergin'den sonra bir açıklama yapmak
gerekiyordu. Bu, mesaj vermek değil; ben, anafikrini söylemek istiyorum
konuşmalarımızın.
...ve bu, Türkiye gibi hizmet dağılım
farklılıklarının bütün coğrafyamızda bu kadar derin uçurumlar gösterdiği bir
ülkede, gelir dağılım farklılıklarının günden güne arttığı bir ülkede, bu
özgürlüklerden, damla damla, o toplum kesimlerine hiçbir şey yansımaz. Biz bu
toplumu bu şekilde gerdikçe, sosyal barışımızı tehlikeye düşürme ve etnik
boyutta bu yerelleşmenin bize getirebileceği her türlü riske açık bir toplum
yapısı da oluşturma sürecine giriyoruz.
Bunları ifade ettim; bu önergeyle ilgili
de, gerekçede, gerçekten, belediye meclisi üyelerinin, burada önemli görev ve
sorumluluklar aldıklarını biliyoruz. İçinizde belediye meclisi üyeliğinden
gelen arkadaşlarımız da var ve birçok arkadaşımız da bu şekilde Anadolu'da
çalışıyorlar. Bunlara, hiç olmazsa, devlet memurları için belirlenen aylık
katsayıyla belirlenecek miktarda bir huzurhakkı verilmesi, görevlerini daha
sağlıklı, kimseye ihtiyaç duymadan, daha özgür, daha bağımsız ve bu güvence
içerisinde yapmalarını sağlayacaktır; önerge de onunla ilgilidir.
Teşekkür ediyorum, saygılar sunuyorum.
(CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Koç.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.
Üçüncü önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 616 sıra sayılı Belediye
Kanunu Tasarısının 32 nci maddesinin birinci fıkrasının başındaki
"Meclis" ibaresinden sonra gelmek üzere "başkan ve"
ibaresinin eklenmesini arz ve teklif ederiz.
Faruk Ünsal (Adıyaman) ve arkadaşları
BAŞKAN - Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ SABAHATTİN
YILDIZ (Muş) - Takdire bırakıyoruz efendim.
BAŞKAN - Hükümet katılıyor mu?..
İÇİŞLERİ BAKANI ABDÜLKADİR AKSU (İstanbul)
- Katılıyoruz efendim.
BAŞKAN - Gerekçeyi mi okutayım?
SADULLAH ERGİN (Hatay) - Gerekçe okunsun
efendim.
BAŞKAN - Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe: Meclis toplantılarına katılan
belediye başkanının huzur hakkı almasında uygulamada ortaya çıkacak yanlış
anlamaları önlemek için, söz konusu ibare eklenmektedir.
BAŞKAN - Önergeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmiştir.
Kabul edilen önerge doğrultusunda 32 nci
maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Madde kabul
edilmiştir.
33 üncü maddeyi okutuyorum:
İKİNCİ BÖLÜM
Belediye Encümeni
Belediye encümeni
MADDE 33.- Belediye encümeni, belediye
başkanının başkanlığında;
a) İl belediyelerinde ve nüfusu 100 000'in
üzerindeki belediyelerde, belediye meclisinin her yıl kendi üyeleri arasından
bir yıl için, gizli oyla seçeceği dört üye ile biri malî hizmetler birim amiri
olmak üzere belediye başkanının her yıl birim amirleri arasından seçeceği dört
üyeden,
b) Diğer belediyelerde, belediye
meclisinin her yıl kendi üyeleri arasından bir yıl için, gizli oyla seçeceği üç
üye ile biri malî hizmetler birim amiri olmak üzere belediye başkanının her yıl
birim amirleri arasından seçeceği üç üyeden,
Oluşur.
Belediye başkanının katılamadığı
toplantılarda, belediye başkanının görevlendireceği başkan yardımcısı, encümene
başkanlık eder.
Encümen toplantılarına gündemdeki
konularla ilgili olarak ilgili birim amirleri, belediye başkanı tarafından oy
hakkı olmaksızın görüşleri alınmak üzere çağrılabilir.
BAŞKAN - Madde üzerinde Cumhuriyet Halk
Partisi Grubu ve şahsı adına söz isteyen Balıkesir Milletvekili Sedat Pekel;
buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)
Konuşma süreniz 15 dakikadır.
CHP GRUBU ADINA SEDAT PEKEL (Balıkesir) -
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Belediyeler Kanunu Tasarısının 33 üncü
maddesi üzerine Cumhuriyet Halk Partisi Grubu ve şahsım adına söz aldım;
konuşmama başlamadan önce hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Sayın milletvekilleri, Cumhuriyet Halk
Partisi olarak, ülkemiz idarî yönetim yapımızın etkinlik ve çağdaşlığını
yitirdiğini, eskidiğini, toplumumuzun beklenti ve ihtiyaçlarını karşılayamadığını,
kamu yönetiminde gerçek bir reforma gidilmesinin zorunlu ihtiyaç halini
aldığını düşünmekte ve bunun bir an önce hayata geçirilmesi gerektiğine
inanmaktayız. Şaşırtıcı bir abartıyla merkezîleşmiş, hizmet üretemeyen, iş
göremeyen hantal bir bürokratik yapı yerine, çağdaş, demokrasi anlayışını köklü
ve kalıcı bir hale getiren, yurttaşların yaşamlarını kolaylaştırıcı, ulusal
bütünlüğümüze sahip çıkabilen bir kamusal yönetimin yapılandırılarak hayata
geçirilmesi zorunluluk halini almıştır.
Değerli milletvekilleri, görüşmekte
olduğumuz bu tasarı, kısa bir zaman önce üzerinde çok tartıştığımız Kamu
Yönetimi Temel Kanunu Tasarısı esas alınarak hazırlanmış bir tasarıdır. Bu
tasarı da, tıpkı İl Özel İdareleri Yasası Tasarısı, Büyükşehir Belediyeleri
Kanunu Tasarısı gibi, Kamu Yönetimi Temel Kanunu Tasarısı çerçevesinde
hazırlanmıştır ve bu tasarının bütün özelliklerini, niteliklerini ve
eksikliklerini de taşımaktadır. Tasarının birçok hükmü birbirleriyle ve diğer
tasarılardaki hükümlerle de çelişkilidir ve büyük bir belirsizlik içermektedir.
Bununla birlikte, toplumumuzun, işçisinden memuruna, öğrencisinden emeklisine
geniş bir kesiminin benimsemediği ve tepki gösterdiği, sözde reform olarak
adlandırılan ve Yüce Meclisimizde henüz tümünü oylayıp onaylamadığımız Kamu
Yönetimi Temel Kanunu Tasarısının sakat bir uzvudur. Bu nedenledir ki, bazı
hükümleriyle Anayasaya aykırı olduğunu defalarca dile getirdiğimiz Kamu
Yönetimi Temel Kanunu Tasarısının mantığıyla hazırlanan bu tasarıda da, az
sonra değineceğim gibi, Anayasaya aykırı düzenlemelere yer verilmiştir.
Kamu Yönetimi Temel Kanunu Tasarısı,
birkaç bakanlık dışında, diğer bakanlıkların taşra teşkilatlarını kaldırmakta
ve bu görevlerin yerel yönetimlere devredilmesini öngörmektedir. Yerel
yönetimlere devredilen görevlerin ciddî bir tanımı yapılmamış; fakat, bu
görevlerin belediye sınırları içerisinde olanlarının belediye, belediye
sınırları dışında olanların da il özel idareleri tarafından yürütüleceği hükme
bağlanmıştır. Görev tanımının belirsiz olduğu bu durumun yanı sıra,
belediyeiçi-belediyedışı ayırımı da çok anlamlı yapılmamıştır. Bununla
birlikte, görevlerin birçoğu da yapay olarak ayrılmıştır.
Kamu Yönetimi Temel Kanunu Tasarısında,
ayrıca, bakanlıkların taşra teşkilatının kaldırılması ve bu yörelerdeki görevler
ile kanunlarla başka kamu kurum ve kuruluşlarına verilmeyen mahallî müşterek
ihtiyaçların yerel yönetimler tarafından karşılanacağının öngörülmesi
benimsenmiştir; ancak, bu yapılırken, yerel yönetimlerin iş görme kapasiteleri
ve birbirinden olan farklılıkları ne yazık ki dikkate alınmamıştır. Bu şekilde
yapılan ayırım, açıkça Anayasaya aykırıdır ve büyük bir kargaşaya yol açacak
niteliktedir. Bu belirsizlik ve Anayasaya aykırılıklar, Kamu Yönetimi Temel
Kanunu Tasarısının bir uzvu olan yerel yönetimlerle ilgili diğer tasarılara da
sirayet etmiştir.
Değerli milletvekilleri, belediyeler,
yerel yönetim birimleri içerisinde özel bir öneme sahip olan kuruluşlardır.
Günümüzde nüfusun önemli bir bölümü belediye sınırları içerisinde yaşamaktadır.
Bu nedenle, yerel halkın beklentilerine yanıt verebilecek en yakın idarî birim,
belediyelerdir. Halkın yerel kamusal çıkarlarının teminatı olan belediye
organlarından en önemlilerinden biri de, hiç kuşkusuz, belediye encümenidir.
Encümen, 1580 sayılı Kanunun verdiği görev ve yetkiler kapsamında kararlar
almak suretiyle belediyenin görevlerini yerine getirmesini sağlamaktadır.
Belediye encümeni, belediye başkanı, seçilmiş encümen üyeleri ve 88 inci
maddede belirtilen daire müdürlerinden yazı işleri, hesap işleri, sağlık
işleri, veteriner işleri, fen işleri, personel ve eğitim, hukuk işleri
müdürlerinden oluşmaktadır. Görüşmekte olduğumuz tasarının 33 üncü maddesine
göre ise, belediye encümeni seçilmiş ve atanmış üyelerden oluşmaktadır.
Anayasanın 127 nci maddesinde "Mahallî idareler; il, belediye
veya köy halkının mahallî müşterek ihtiyaçlarını karşılamak üzere kuruluş
esasları kanunla belirtilen ve karar organları, gene kanunda gösterilen,
seçmenler tarafından seçilerek oluşturulan kamu tüzelkişileridir" hükmü
bulunmaktadır. Buna göre, karar organlarının, seçmenler tarafından seçilerek
oluşturulan kamu tüzelkişiliği olduğu açıkça belirtilmiştir.
Değerli milletvekilleri, tasarıda,
belediye encümeninin karar organı mı, yoksa yürütme organı mı olduğu konusu
üzerinde fikir birliği sağlanamadığı görülmektedir. Anayasa Mahkemesi, 22
Haziran 1988 gün ve esas 1987/18, karar 1988/23 sayılı kararında, il daimî
encümenini, il kamu tüzelkişiliğinin karar organlarından biri olarak kabul
etmiş ve il daimî encümeninde memurların da yer almasını sağlamaya yönelik
yasal düzenlemeyi iptal etmiştir. Bununla birlikte, Anayasa Mahkemesi, 13
Haziran 1988 gün ve esas 1987/22, karar 1988/19 sayılı kararında, "Anayasa
gereği kuruluşları ayrı yasalarla düzenlemiş üç ayrı yerel yönetim biriminden
en özgün yapıyı taşıyan belediyeler, 14.4.1930 günlü 1580 sayılı Belediye
Kanununa göre kurulmuşlardır. Bu yasaya göre, belediye tüzelkişiliğinin
organları, belediye meclisi, belediye encümeni ve belediye başkanı olup,
belediye meclisi ile belediye encümeni karar, belediye başkanı ise yürütme
organıdır" denilmiştir. Anayasa Mahkemesinin anılan kararları karşısında,
belediye encümeninde memur üyelere yer verilmesi, tasarının Anayasaya uygun
olarak hazırlanmadığını göstermektedir. Dikkat edileceği üzere, Kamu Yönetimi
Temel Kanunu Tasarısıyla birlikte, yerel yönetimleri düzenlemeye çalışan
taslaklar, Kamu Yönetimi Temel Kanunu Tasarısıyla birlikte
değerlendirildiğinde, Anayasaya aykırılıklar çok açık görülecektir.
Değerli milletvekilleri, tasarının bir sonraki;
yani, 34 üncü maddesi encümenin görev ve yetkilerini hüküm altına almaktadır.
Sekizinci fıkrada, encümenin görev ve yetkileri sıralanmış, ilk fıkrada da,
stratejik plan ve yıllık çalışma programı ile bütçe ve kesinhesabı inceleyip,
belediye meclisine görüş bildirmek hükmüne yer verilmiştir. Diğer hükümler
dışında bir noktaya dikkat çekmek istiyorum. Birkaç ay önce yürürlüğe giren
Kamu Malî Yönetimi ve Kontrol Kanununun beraberinde Kamu Yönetimi Temel Kanunu
Tasarısı ile yerel yönetimlerle ilgili kanun tasarılarında çelişkiler
bulunmaktadır. Yasa ve tasarılarda öngörüldüğü gibi, kamu yönetiminde hesap
verme, sorumluluk ilişkilerini kurmak çok zordur. Kamu Yönetimi Temel Kanunu
Tasarısında öngörülen modele göre, bakanlıklarda merkezî yönetim, politika, amaç
ve hedefleri belirleyecek, yerel yönetimler ise, faaliyetlerini kendi
stratejilerine, amaç ve hedeflerine, performans ölçütlerine uygun olarak
yürüteceklerdir. Bu durumda, taşra teşkilatı olmayan bakanlıklar, yerel
faaliyetler için amaç ve hedef belirlemeyecek, il özel idareleri de, ulusal
ölçekte amaç ve hedeflere yönelik faaliyet yapmayacaktır. Bununla birlikte,
Kamu Yönetimi Temel Kanunu Tasarısında hiyerarşik hesap verme sorumluluğu
zinciri de yoktur. Tasarıda, taşra teşkilatı olmayan bakanlıkların taşradaki
görevleri il özel idarelerine bırakılmıştır; ama, bu görevlerin bir bölümü
merkezî idarenin transfer edeceği gelirlerle yerine getirilecektir. Tahsis
edilen kaynaklarla ilgili hesap verme sorumluluğunun nasıl yerine getirileceği
ve bunların denetiminin ne suretle yapılacağı da belli değildir.
Değerli milletvekilleri, aynı
olumsuzluklar yerel yönetimlerle ilgili yasa tasarılarında da devam etmiştir.
Yerel yönetimlerle ilgili yasa tasarıları, stratejik plan hazırlama, yürütme,
izleme ve değerlendirme görevini valiye, belediye başkanına vermiştir. İl
encümeni, belediye encümeni stratejik plan hakkında görüş bildirecek, il genel
meclisi ya da belediye meclisi de stratejik planı kabul edecektir; yani,
merkezî idarenin stratejik planlar üzerinde -ki, bu planları değiştirerek
onaylayacak veya reddedecek- vesayet denetim yetkisi bile öngörülmemiştir.
Merkezî yönetimin yerel yönetimlerin bütçeleri üzerindeki vesayet, denetimleri
de söz konusu olmadığından, hesap verme, sorumluluk ilişkilerinin nasıl kurulacağı
da net vaziyette değildir.
Değerli arkadaşlarım, Kamu Yönetimi Temel
Kanunu Tasarısı, beraberinde hazırlanan yerel yönetimler tasarıları -ki,
bunlardan İl Özel İdareleri Tasarısı kanunlaşmıştır- bir bütün olarak ele
alındığında, AKP'nin reform adı altında getirdiği tasarılardır. Bu tasarılar,
bütün olarak devlet yapılanmasına odaklanmaktadır ve bu yapıyı, federalist
yerelleşmeci bir yaklaşımla değiştirmeye dönük sürdürmektedir. Bu yaklaşımsa,
ulusal devlet sistemini küresele ve yerele doğru eritmeye gönül vermiş olan
Dünya Bankasının yerelleşme anlayışına paraleldir. Zaten, ekonomimizi teslim
ettiğimiz IMF ve Dünya Bankası, yerelleşmeden, yalnızca, merkezden yerel
yönetimlere yetki devrini anlamamaktadır; Dünya Bankasına göre en iyi
yerelleşme, merkezden ve yerel yönetimden özel sektöre yetki aktarımıdır,
devletin, kamu iktidarı alanını özel sektöre terk etmesidir. Tasarılar, bu
yaklaşımla uyum içinde, yerele aktardıkları yetkileri özel sektöre aktarma
amaçlı hükümler getirmektedir. İller Bankasından vazgeçiş, hazine topraklarını
özel mülkiyet havuzuna terk etme, ihalecilik usulüyle çalışma, hizmetleri
kullanan ödeyecek mantığıyla görme gibi bu hükümler, mekân olarak halka yakın;
ama, iktidar olarak halktan çok uzak bir yerel yönetim sistemi kurmayı hedefleyen
AKP Hükümetinin eseri olarak karşımıza çıkmaktadır.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
sözlerime son verirken, bu tasarının da, diğerleri gibi, ülkemiz çıkarlarına
ters düşeceğine ve zaten zor koşullar altında yaşayan yurttaşlarımızı daha da
mağdur edeceğine dikkatinizi çekiyor, hepinizi saygıyla selamlıyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Pekel.
Madde üzerinde 5 adet önerge vardır;
önergeleri, önce sırasıyla okutacağım, sonra aykırılıklarına göre işleme alacağım.
İlk önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 616 sıra sayılı Belediye
Kanunu Tasarısının 33 üncü maddesinin ikinci fıkrasındaki "başkan
yardımcısı" ibaresinden sonra gelmek üzere "veya encümen üyesi"
ibaresinin eklenmesini arz ve teklif ederiz.
|
Asım Kulak |
Fahrettin Poyraz |
İlyas Çakır |
|
Bartın |
Bilecik |
Rize |
|
Fahri Keskin |
Ahmet Koca |
Mahmut Koçak |
|
Eskişehir |
Afyon |
Afyon |
BAŞKAN - İkinci önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 616
sıra sayılı kanun tasarısın 33 üncü maddesinin (a) bendinde "il
belediyelerinde" ibaresinden sonra gelmek üzere aşağıdaki ibarenin
eklenmesini arz ve teklif ederiz.
"büyükşehir ilçe
belediyelerinde"
|
Erdal Karademir |
Yaşar Tüzün |
Salih Gün |
|
İzmir |
Bilecik |
Kocaeli |
|
Hüseyin Bayındır |
Oğuz Oyan |
Mustafa Özyürek |
|
Kırşehir |
İzmir |
Mersin |
|
Gürol Ergin |
|
Hakkı Ülkü |
|
Muğla |
|
İzmir |
BAŞKAN - Üçüncü önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 616
sıra sayılı kanun tasarısının 33 üncü maddesinin birinci fıkrasının (a) ve (b)
bentlerinin sonuna aşağıdaki ibarenin eklenmesini arz ve teklif ederiz.
"ve belediyede
yetkili memur ve işçi sendikalarının birer temsilcisinden"
|
Oğuz Oyan |
Salih Gün |
Yaşar Tüzün |
|
İzmir |
Kocaeli |
Bilecik |
|
Hüseyin Bayındır |
Nail Kamacı |
Halil Ünlütepe |
|
Kırşehir |
Antalya |
Afyon |
|
Mehmet Yıldırım |
|
Osman Özcan |
|
Kastamonu |
|
Antalya |
BAŞKAN - Dördüncü
önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Belediyeler Kanunu
Tasarısının 33 üncü maddesinin (a) bendinin aşağıdaki gibi değiştirilmesini
saygılarımızla arz ve teklif ederiz.
|
Mustafa Gazalcı |
Yılmaz Kaya |
Hüseyin Bayındır |
|
Denizli |
İzmir |
Kırşehir |
|
Salih Gün |
Yaşar Tüzün |
Halil Ünlütepe |
|
Kocaeli |
Bilecik |
Afyon |
|
Hakkı Ülkü |
Atila Emek |
Canan Arıtman |
|
İzmir |
Antalya |
İzmir |
|
|
Haluk Koç |
|
|
|
Samsun |
|
"a) İl belediyelerinde, büyükşehir
ilçe belediyelerinde ve nüfusu 100 000'in üzerindeki belediyelerde, belediye
meclisinin her yıl kendi üyeleri arasından bir yıl için, gizli oyla seçeceği
dört üye ile biri malî hizmetler birim amiri olmak üzere belediye başkanının
her yıl birim amirleri arasından seçeceği dört üyeden,"
BAŞKAN - Sonuncu ve en aykırı önergeyi
okutup, işleme alıyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 616 sıra sayılı
Belediyeler Kanunu Tasarısının 33 üncü maddesinin aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
|
Bülent Baratalı |
Türkân Miçooğulları |
Yaşar Tüzün |
|
İzmir |
İzmir |
Bilecik |
|
Mehmet Küçükaşık |
Hüseyin Bayındır |
A. Kemal Kumkumoğlu |
|
Bursa |
Kırşehir |
İstanbul |
|
|
Nadir Saraç |
|
|
|
Zonguldak |
|
"Madde 33.- Belediye encümeni,
belediye başkanının başkanlığında;
a) İl belediyelerinde ve nüfusu 100 000'in
üzerindeki belediyelerde, belediye meclisinin her yıl kendi üyeleri arasından
bir yıl için gizli oyla seçeceği beş üye ile biri malî hizmetler birim amiri
olmak üzere belediye başkanının her yıl birim amirleri arasından seçeceği üç
üyeden,
b) Diğer belediyelerde, belediye
meclisinin her yıl kendi üyeleri arasından bir yıl için gizli oyla seçeceği dört
üye ile biri malî hizmetler birim amiri olmak üzere belediye başkanının her yıl
birim amirleri arasından seçeceği iki üyeden,
Oluşur.
Belediye başkanının katılamadığı
toplantılarda, belediye başkanının görevlendireceği başkan yardımcısı, encümene
başkanlık eder.
Encümen toplantılarına gündemdeki
konularla ilgili olarak ilgili birim amirleri, belediye başkanı tarafından oy
hakkı olmaksızın görüşleri alınmak üzere çağrılabilir."
BAŞKAN - Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ SABAHATTİN
YILDIZ (Muş) - Katılmıyoruz.
BAŞKAN - Hükümet önergeye katılıyor mu?
SAĞLIK BAKANI RECEP AKDAĞ (Erzurum) -
Katılmıyoruz.
BAŞKAN - Sayın Koç, konuşacak mısınız;
yoksa, gerekçeyi mi okutayım?
HALUK KOÇ (Samsun) - Gerekçe okunsun.
BAŞKAN - Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Tasarı, il belediyelerinde ve nüfusu 100
000'in üzerindeki belediyelerde yürütme organı olarak görev yapacak olan
belediye encümeninin, dört seçilmiş, dört de atanmış üyeden; diğer
belediyelerde ise, üç seçilmiş ve üç atanmış üyeden oluşmasını öngörmektedir.
Anayasaya göre, yerel yerinden yönetim,
belli bir yörede oturanlara, salt orada oturmaları dolayısıyla ortaya çıkan
ortak gereksinimleri karşılamak amacıyla tanınan özerkliği ifade etmektedir.
Yerel yerinden yönetim kuruluşları, merkezî idarenin, yani, devlet
tüzelkişiliğinin dışında yer alan kamu tüzelkişileridir. Bu kuruluşlar kamu
tüzelkişileri olduklarından, kendilerine ait iradeye sahip olup, devletten ayrı
malvarlıkları ve bütçeleri mevcuttur. Bu kuruluşlarda çalışan kamu görevlileri
merkezî idarenin hiyerarşisine dahil değildir.
Anayasanın 127 nci maddesinin birinci
fıkrasında ifadesini bulan yerel yerinden yönetim kuruluşları, Anayasada, il,
belediye veya köy halkının mahallî müşterek ihtiyaçlarını karşılamak üzere
kuruluş esasları kanunla belirtilen ve karar organları, gene kanunda gösterilen
seçmenler tarafından seçilerek oluşturulan kamu tüzelkişileri olarak
tanımlanmıştır.
Belediyelerin yürütme organının oluşumunda
seçilmişlerin sayısını artırmak amacıyla il belediyelerinde ve nüfusu 100
000'in üzerindeki belediyelerde dört olan seçilmiş sayısı beşe, diğer
belediyelerde üç olan seçilmiş sayısı dörde çıkarılmıştır.
BAŞKAN - Önergeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum :
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Belediyeler Kanunu Tasarısının 33 üncü
maddesinin (a) bendinin aşağıdaki gibi değiştirilmesini saygılarımızla arz ve
teklif ederiz.
Hakkı Ülkü (İzmir) ve arkadaşları
"a) İl belediyelerinde, büyükşehir
ilçe belediyelerinde ve nüfusu 100 000'in üzerindeki belediyelerde, belediye
meclisinin her yıl kendi üyeleri arasından bir yıl için, gizli oyla seçeceği
dört üye ile biri malî hizmetler birim amiri olmak üzere belediye başkanının
her yıl birim amirleri arasından seçeceği dört üyeden,"
BAŞKAN - Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ SABAHATTİN
YILDIZ(Muş)- Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN - Hükümet katılıyor mu?..
SAĞLIK BAKANI RECEP AKDAĞ(Erzurum) -
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN - Gerekçeyi okutuyorum :
Gerekçe:
33 üncü Madde- Belediye encümeni başlığı
altında düzenlenen bu madde çerçevesinde büyükşehir ilçe belediyelerinin de
eklenmesi gerekmektedir. Bunun nedeni, büyükşehir ilçe belediyelerinin
nüfusunun 100 000'in altında olmasına rağmen büyükşehir sınırları dahilinde
olmaları arasında bir çelişki oluşmaktadır.
BAŞKAN - Önergeyi oylarınıza sunuyorum :
Kabul edenler...Kabul etmeyenler...Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum :
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 616 sıra sayılı kanun
tasarısının 33 üncü maddesinin (a) bendinde "il belediyelerinde"
ibaresinden sonra gelmek üzere aşağıdaki ibarenin eklenmesini arz ve teklif
ederiz.
"büyükşehir ilçe belediyelerinde"
Erdal Karademir (İzmir) ve arkadaşları
BAŞKAN - Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ SABAHATTİN
YILDIZ (Muş)- Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN -Hükümet katılıyor mu?
SAĞLIK BAKANI RECEP AKDAĞ (Erzurum) - Katılmıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN - Gerekçeyi okutuyorum :
Gerekçe:
Ülkemizde 100 000'in altında il
belediyeleri bulunduğu dikkate alındığında, maddede belediye encümenlerinin
oluşumunda büyükşehir ilçe belediyelerinin yer almaması büyük bir eksiklik
olarak görülmektedir.
BAŞKAN - Önergeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum :
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 616 sıra sayılı kanun
tasarısının 33 üncü maddesinin birinci fıkrasının (a) ve (b) bentlerinin sonuna
aşağıdaki ibarenin eklenmesini arz ve teklif ederiz.
Oğuz Oyan (İzmir) ve arkadaşları
"ve belediyede yetkili memur ve işçi
sendikalarının birer temsilcisinden"
BAŞKAN - Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ SABAHATTİN
YILDIZ (Muş) - Katılmıyoruz.
BAŞKAN - Hükümet katılıyor mu?..
SAĞLIK BAKANI RECEP AKDAĞ (Erzurum) -
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN - Sayın Oyan, konuşacak mısınız?
OĞUZ OYAN (İzmir) - Gerekçe okunsun.
BAŞKAN - Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Yürütme ve karar organı olan belediye
encümeninde demokratik katılımın en önemli göstergelerinden olan sendikaların
temsilcilerinin bulunması demokratik bir belediye yönetiminin oluşmasına katkı
sağlayacaktır.
BAŞKAN - Önergeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 616 sıra sayılı Belediye
Kanunu Tasarısının 33 üncü maddesinin ikinci fıkrasındaki "başkan
yardımcısı" ibaresinden sonra gelmek üzere "veya encümen üyesi"
ibaresinin eklenmesini arz ve teklif ederiz.
Mahmut Koçak (Afyon) ve arkadaşları
BAŞKAN - Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ SABAHATTİN
YILDIZ (Muş) - Takdire bırakıyoruz.
BAŞKAN - Hükümet önergeye katılıyor mu?
SAĞLIK BAKANI RECEP AKDAĞ (Erzurum) -
Katılıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN - Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Belediye başkanının kendisinin
katılamadığı ve belediye başkan yardımcısı kadrosunun bulunmadığı bir durumda
encümen başkanlığının belediye başkanı tarafından görevlendirilecek bir encümen
üyesi tarafından yürütülmesine imkân sağlanmaktadır.
BAŞKAN - Önergeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmiştir.
Kabul edilen önerge doğrultusunda 33 üncü
maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Madde kabul
edilmiştir.
34 üncü maddeyi okutuyorum:
Encümenin görev ve yetkileri
MADDE 34.- Belediye encümeninin görev ve
yetkileri şunlardır:
a) Stratejik plan ve yıllık çalışma
programı ile bütçe ve kesin hesabı inceleyip belediye meclisine görüş
bildirmek.
b) Yıllık çalışma programına alınan
işlerle ilgili kamulaştırma kararlarını almak ve uygulamak.
c) Öngörülmeyen giderler ödeneğinin
harcama yerlerini belirlemek.
d) Bütçede fonksiyonel sınıflandırmanın
ikinci düzeyleri arasında aktarma yapmak.
e) Kanunlarda öngörülen cezaları vermek.
f) Vergi, resim ve harçlar dışında kalan
ve miktarı beşmilyar Türk Lirasına kadar, dava konusu olan belediye
alacaklarının anlaşma ile tasfiyesine karar vermek.
g) Taşınmaz mal satımına, trampasına ve
tahsisine ilişkin meclis kararlarını uygulamak; süresi üç yılı geçmemek üzere
kiralanmasına karar vermek.
h) Umuma açık yerlerin açılış ve kapanış
saatlerini belirlemek.
BAŞKAN - Madde üzerinde, Cumhuriyet Halk
Partisi Grubu adına söz isteyen, İzmir Milletvekili Sayın Hakkı Ülkü; buyurun.
(CHP sıralarından alkışlar)
Konuşma süreniz 10 dakikadır.
CHP GRUBU ADINA HAKKI ÜLKÜ (İzmir) - Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; encümenin görevleriyle ilgili olan madde
üzerinde, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına söz almış bulunuyorum; hepinizi
saygıyla selamlıyorum.
Gecenin ilerleyen bu saatinde, tabiî, çok
şey söylemek mümkün; ama, yorgunluğu da dikkate alarak, kısa kesmek istiyorum.
Uzun yıllar belediye başkanlığı yaptığımı
her fırsatta söylüyorum. Encümenin görevlerini sizlere sayacak değilim.
Yazıldığı gibi, zaten, onlar da bizim tarafımızdan katkı konulan maddelerdir;
ama, bazı noksanları vardır. Örneğin, bütçede alt programiçi aktarmalara karar
vermek, belediye görevlileri hakkında disiplin cezası verebilmek, belediye
hizmetleriyle alakalı olarak gerçek veya tüzelkişiler hakkında kanunlarda
öngörülen idarî yaptırıma karar vermek, belediyelerin ortak olduğu şirketlerin
belediyeyi temsil eden yönetim kurulu üyelerini ya da denetçilerini belirlemek,
kanunlarla verilen diğer görevleri de yapmak; encümenin görevlerine bunlar
eklenebilir. Gerçi, bu konuda herhangi bir önergemiz yok; ama, faydalı olur
düşüncesiyle bunları söyleme gereği duydum.
Başta da, 17 nci maddede de belirttiğim
gibi -ama, tekrarında yarar umduğum- bizim, bu yeni yüzyılda, yönetim ve devlet
örgütlenmesi yaklaşımlarında nasıl bir perspektifle devleti tasarladığımızı bir
kez daha sizlere sunmak istiyorum.
Ülkemizin bugünkü yönetim düzeni,
çağdaşlığını, etkinliğini ve işlerliğini yitirmiş; yönetim düzeni, zaman
içerisinde kendini yenileyemediğinden, bu alandaki çağdaş değişimleri
izleyemediğinden ve özümseyemediğinden, gerçek anlamıyla eskimiştir.
Bir diğer olumsuzluk da, zaman içerisinde,
merkezî eğilimlerin ağır baskısına ve yoğun uygulamalarına boyun eğmiş
olmasıdır. Bu geriye çekici süreç sonucu, bütün gücün merkezde toplandığı, her
sorunun başkentte çözüldüğü ya da öyle sanıldığı, merkezî örgütlerin olağanüstü
büyüyüp kalabalıklaştığı, hantallaştığı, kaynak tüketici, savurgan bir
bürokratik yapı ortaya çıkmıştır. Bu yeniden yapılanmanın temel hedefi de,
merkez yönetim örgütlerini alabildiğince küçülterek ve yerel yönetimler
üzerindeki tüm vesayet yetkilerini kaldırarak, yerinden yönetimi en güçlü
boyutuyla uygulamaya koymaktır.
Merkezî yönetim ve belediyeler
birbirlerinin rakipleri ve birbirleriyle yarışan yönetim organları değildirler.
Bunu özellikle belirtiyorum. Belediyeler, merkezî yönetimin yanı sıra, idarî
örgütlenmenin ve kamu yönetiminin vazgeçilmez, temel unsurlarıdır. Merkezî
yönetim ve belediyeler, karşılıklı saygıya dayalı, dayatma ve oldubittilerden
uzak, açık ve demokratik ortamda tanımlanmış, sorumluluk, görev, yetki ve
kaynak dengesi hakkaniyetle ve uzlaşılarak kurulmuş, dayanışmacı bir işbölümü
zinciriyle birbirlerini tamamlayan kamu tüzelkişilikleridir. Bu, her alanda,
her zaman tarifi mümkün olan ve söylenebilecek olan sözdür.
Şimdi, belediyelerin içerisinde bulunduğu
durumu, yine "belediye başkanları neler istiyor" başlığıyla sizlere
sunmaya çalıştığımda, belediye başkanlarımızın birçoğundan bu anlamda
telefonlar da aldım ve başka bazı şeyler de söylediler, benim aktarmamı istediler.
Ben de, buna dayanarak, belediye başkanlarımızın neler istediğine ilişkin ve
kendi deneyimlerimizden yola çıkarak, nelerle karşılaştığımıza ilişkin bazı
konulardan bahsetmek istiyorum.
Yine, hepimizin tekrarladığı gibi,
Türkiye'de 3 225 adet belediye var. Bunların 16'sı büyükşehir belediyesi
kapsamında. Seçimlerden epey önce, özellikle büyükşehir belediye başkanları,
televizyona çıkıp, birbirleriyle, Yüzde 5'in nasıl paylaşılacağına ilişkin, pek
de yumuşak olmayan üsluplarla birbirlerini suçlarlarken, halen yürürlükte olan
1580 sayılı Belediye Yasasına tabi olan diğer belediyeler, sanki, bu
kendilerini de ilgilendiriyormuş gibi, o tartışmaları dikkatle izlediler; ama,
sonuçta, kendilerine o yüzde 5 paydan herhangi bir şey verilmediğini görünce ve
bunu anlayınca kafaları dank etmeye başladı ve bizden, bu konunun dile
getirilmesini istediler. Ben de bu konuyu dile getiriyorum.
Şimdi, İller Bankasının Bayındırlık
Bakanlığına bağlı olduğu, ama, İçişleri Bakanlığının belediyelerin aşağı yukarı
tüm işlerine müdahale ettiği bir belediyecilik anlayışında, yüzde 5'in Maliye
Bakanlığı tarafından dağıtıldığını birçok belediye başkanı arkadaşımız
bilmediğinden dolayı, kavganın hangi koşullarda ve hangi zeminde
sürdürüleceğinin bile farkına varamadılar. Oysa, bizim düşüncemize göre, yüzde
5 toplanılan payların, belli bir bölümü büyükşehir belediyelerine verildikten
sonra, geri kalan bölümünün 1580 sayılı Yasaya tabi alan tüm belediyelere
dağıtılmasında sayısız yarar vardır.
Belediyelerin maddî olarak güçlendirilmesi
gerekeceğinden ve belediyeleri bu olay rahatlatacağından dolayı, serzeniş ve
şikâyetler de azalacaktır. Kaldı ki, belediye başkanlarımızın sık sık
"yetkilerimiz yok, yetkilerimiz kısıtlı" dediği konu da, bence, çok
fazla okunmamasından kaynaklanan bir durumdur. Zira, yine, yürürlükte olan
yasanın 19 uncu maddesinde "belediyelerin hakları, salahiyetleri ve
imtiyazları şunlardır" denilerek, şöyle sıralanmaktadır: "Belediye
idareleri, kanunun kendilerine tahmil ettiği vazife ve hizmetleri ifa ettikten
sonra -aynen, o dili okuyorum- belde sakinlerinin müşterek ve medenî
ihtiyaçlarını tesviye edecek her türlü teşebbüsatı icra ederler."
Yani, bu demektir ki, belediye başkanları,
zorunlu olan bazı hizmetleri yerine getirdikten sonra, akla ne kadar iş ve
hizmet geliyorsa, hepsini yaparlar. Demek oluyor ki, belediye yasalarında,
belediye başkanlarını kısıtlayan çok fazla bir hüküm yok.
Belediye başkanlarının asıl üzerinde
durdukları konular, bunun dışında. Bunun çok farkında değiller; ama, başka
arkadaşlarımızın da söylediği gibi, pasaport üzerinde durmaktalar, birçoğu
silah ruhsatı üzerinde durmakta. Bölgesel anlamda, belki bazıları haklı
olabilir. Bazı arkadaşlarımız, emeklilik konusunda ne yapılacağına ilişkin soru
sormaktalar, bazı arkadaşlarımız da SSK'dan ve Bağ-Kurdan emekli oldukları
için, durumlarının düzeltilmesini talep etmektedirler. Özellikle SSK'dan ve
Bağ-Kurdan emekli olan arkadaşlarımızın, emekli olduktan sonra içerisinde
bulundukları durumu, komisyonda da anlattığımız şekilde tekrarlamak istiyorum
sizlere.
Belediye başkanlarının özlük haklarının
iyileştirilmesi, elbette ki olumlu; ancak, geçmişte belediye başkanlığı yapmış
kişiler, görevleri sona erdikten sonra son derece zor durumda kalabilmekte ve
kendilerine yakışmayan işlerde çalışmaktadırlar. Örneğin, simitçilik yapan eski
belediye başkanlarıyla karşılaşılabilmektedir. Bu nedenle, belediye başkanlığı
yapmış kişilerin sosyal güvenlik şemsiyesi altına alınarak itibarlarının
korunması bir zorunluluktur; çünkü, bu kişiler, yerel seçmenler tarafından, belediye
başkanlığı gibi son derece onurlu bir göreve getirilmişlerdir. Bu kişilerin bu
onurlu görevden sonra, kendileri açısından küçük düşürücü işlerde çalışmaları
doğru değildir, zaten böyle bir iş arayamazlar. O nedenle, sayıları 3 000'i
geçmeyen böylesi belediye başkanlarının emeklilik haklarıyla ilgili bir
düzenleme yapılarak, Emekli Sandığıyla ilişki kurdurulmasında son derece yarar
vardır. Ben, bunu, buradan, kürsüden sizlere duyuruyorum ve öneriyorum.
Ayrıca, Sayın Başkan müsaade ederse, bir
iki dakikalık bir konuya daha değinmek istiyorum.
Efendim, denetim konusuna gelmedik henüz;
ama, belki bir daha söz bana gelmez diye söylemek istiyorum. Denetimler
İçişleri Bakanlığının kontrolörleri tarafından yapıldığında -ki, ben bunu her
fırsatta söylüyorum, komisyonlarda da söyledim- ne yazık ki, partizanca
davranmaktan vazgeçilmemektedir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN -Sayın Ülkü, toparlar mısınız.
Buyurun.
HAKKI ÜLKÜ (Devamla) - Tabiî efendim,
teşekkür ediyorum.
Öylesi durumlarla karşılaşılmıştır ki,
örneğin, memurlarla toplu iş sözleşmesi imzaladığımızda mahkeme önüne
çıkmışızdır ya da halkın istemediği bir sanayi kuruluşunun kendi yöremizde
kurulup kurulmamasına ilişkin bir referandum yaptığımızda, yine kendimizi yargı
önünde bulmuşuzdur; işçilere fazla mesai yaptırdığımız için, yine
yargılanmışızdır; vakıf oluşturmak ve vakıf oluşturduktan sonra oraya belediye
bütçesinden belli bir para ayırmaktan yargılanmışızdır; kimsesizlerin -ona,
hukuk dilinde herhalde adlî müzaheret deniliyor- yargılanmaları esnasında
kendilerine yardım etmek için belediyelerin paylarından yüzde 1 oranında
ayırmış olduğumuz para nedeniyle yargı önüne çıkmışızdır; öğrencilere burs
verdiğimiz için yargı önüne çıkmışızdır; hatta dershane açtığımız, hatta stat
yaptığımız için... Şimdi bakıyorum, tasarıda "belediye başkanları, spor
kulüplerinin başkanlığını ve yöneticiliğini yapamaz" denilmektedir; ama,
hiç değilse statların yapılmasına müsaade etsinler diye düşünüyorum.
Bunları söyledikten ve hatırlattıktan sonra,
sözlerimi bağlarken, gecenin bu saatinde, sizlere, her kişinin uzmanı olduğu
alan vardır diyerek, her konudan anlamadığımızı, ama, bu konunun bizim konumuz
olduğunu belirtmek için, Nazım Hikmet'in çok sevdiğim bir dörtlüğünü sizlere
söylemek istiyorum. Nazım Hikmet diyor ki:
"Kimi insan balıkların çeşidini
bilir.
Kimi insan otların;
Kimi insan ezbere sayar yıldızların
adını"
Kimi insan da belediyelerin.
Ben de belediyelerin ezbere sayıyorum tüm
sorunlarını.
Teşekkür ediyor, saygılar sunuyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Ülkü.
Madde üzerinde 2 adet önerge vardır.
Önergeleri, önce geliş sırasına göre okutacağım, sonra, aykırılıklarına göre
işleme alacağım.
İlk önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
616 sıra sayılı Belediyeler Kanunu
Tasarısının "Encümen görev ve yetkileri" başlıklı 34 üncü maddesinin
sonuna (ı) bendinin eklenerek aşağıdaki gibi değiştirilmesini saygılarımızla
arz ve teklif ederiz.
|
Hakkı Ülkü |
Mustafa Gazalcı |
Halil Ünlütepe |
|
İzmir |
Denizli |
Afyon |
|
Yaşar Tüzün |
Atila Emek |
Haluk Koç |
|
Bilecik |
Antalya |
Samsun |
|
|
Canan Arıtman |
|
|
|
İzmir |
|
"ı) Diğer kanunlarda
belediye encümenine verilen görevleri yerine getirmek."
BAŞKAN - İkinci ve aykırı
önergeyi okutup, işeme alacağım.
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 616
sıra sayılı Belediyeler Kanunu Tasarısının 34 üncü maddesinin birinci
fıkrasının (b) bendindeki "almak" ibaresi ile (f) ve (g) bendinin
madde metninden çıkarılmasını ve diğer bentlerin buna göre teselsül
ettirilmesini arz ve teklif ederiz.
|
Bülent Baratalı |
Türkân Miçooğulları |
Mehmet Küçükaşık |
|
İzmir |
İzmir |
Bursa |
|
Mehmet Akif Hamzaçebi |
|
Ali Kemal Kumkumoğlu |
|
Trabzon |
|
İstanbul |
BAŞKAN - Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ SABAHATTİN
YILDIZ (Muş) - Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN - Hükümet katılıyor mu?
İÇİŞLERİ BAKANI ABDÜLKADİR AKSU (İstanbul)
- Katılmıyoruz efendim.
BAŞKAN - Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Tasarının 34 üncü maddesine göre belediye
encümeni, seçilmiş ve atanmış üyelerden oluşmaktadır. Anayasanın 127 nci
maddesi uyarınca, yerel yönetimler "karar organları seçmenler tarafından
seçilerek oluşturulan kamu tüzelkişileri"dir. Kanun tasarısının
gerekçesinde belediye encümeninin yürütme organı olduğu, bu nedenle belediye
encümeninin atanmış üyelerinin de katılımıyla oluşturulduğu belirtilmesine
karşın, belediye encümeninin görev ve yetkilerini belirleyen madde metninde
sadece yürütmeye ilişkin görevler değil, karar organının alabileceği görevler
de verilmiştir.
Anayasa Mahkemesi 22.06.1988 gün ve
E:1987/18, K:1988/23 sayılı kararında, il daimî encümenini "il kamu
tüzelkişiliğinin karar organlarından biri" olarak kabul etmiş ve il daimî
encümeninde memurların da yer almasını sağlamaya yönelik yasal düzenlemeyi
iptal etmiştir. Öte yandan yine Anayasa Mahkemesi, 13.06.1988 gün ve E:1987/22,
K:1988/19 sayılı kararında, "Anayasa gereği kuruluşları ayrı yasalarla
düzenlenmiş üç ayrı yerel yönetim biriminden en özgün yapıyı taşıyan
belediyeler, 14.4.1930 günlü, 1580 sayılı Belediye Kanununa göre
kurulmuşlardır. Bu yasaya göre, belediye tüzelkişiliğinin organları, belediye
meclisi, belediye encümeni ve belediye başkanı olup, belediye meclisiyle
belediye encümeni karar, belediye başkanı ise yürütme organıdır" denilmiştir.
Anayasa Mahkemesinin anılan kararları
karşısında, tasarıda da yürütme organı olarak belirlenen belediye encümenine,
karar organının alabileceği görevleri vermek Anayasaya aykırıdır. Bu nedenle,
yukarıda belirtilen bentlerin madde metninden çıkarılması önerilmiştir.
BAŞKAN - Önergeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
616 sıra sayılı Belediyeler Kanunu
Tasarısının "Encümenin görev ve yetkileri" başlıklı 34 üncü
maddesinin sonuna (ı) bendinin eklenerek aşağıdaki gibi değiştirilmesini
saygılarımızla arz ve teklif ederiz.
Hakkı Ülkü (İzmir) ve arkadaşları
"ı) Diğer kanunlarda belediye
encümenine verilen görevleri yerine getirmek."
BAŞKAN - Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ SABAHATTİN
YILDIZ (Muş) - Takdire bırakıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN - Hükümet katılıyor mu?
İÇİŞLERİ BAKANI ABDÜLKADİR AKSU (İstanbul)
- Katılıyoruz efendim.
BAŞKAN - Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Belediyeler Kanunu dışında diğer yasalarda
belediye encümenine verilen görevler belediye encümeninin görevleri
arasındadır. Yasalar arasında boşluk oluşmaması için bu maddenin de eklenmesi
gerekmektedir.
BAŞKAN - Önergeyi kabul edenler... Kabul
etmeyenler... Önerge kabul edilmiştir.
Sayın milletvekilleri, madde üzerindeki
görüşmeler tamamlanmıştır.
III.-
YOKLAMA
BAŞKAN - Maddenin oylamasından önce bir
yoklama talebi vardır. Şimdi, bu talebi yerine getireceğim.
Önce, yoklama talebinde bulunan sayın
üyelerin isimlerini okutup, salonda bulunup bulunmadıklarını tespit edeceğim.
Yeterli sayıda sayın üye salonda hazırsa, elektronik cihazla yoklama yapacağım.
Şimdi, yoklama talebini okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 616 sıra sayılı kanun
tasarısının 34 üncü maddesinin oylanmasına geçilmesinden önce, İçtüzüğün 57 nci
maddesi gereğince yoklama yapılmasını arz ederiz.
Haluk Koç?.. Burada.
Mevlüt Aslanoğlu?.. Burada.
Hüseyin Bayındır?.. Burada.
Canan Arıtman?..
TÜRKÂN MİÇOOĞULLARI (İzmir) - Tekabbül
ediyorum Sayın Başkan.
BAŞKAN - Oğuz Oyan?.. Burada.
Sedat Pekel?.. Burada.
Yılmaz Kaya?.. Burada.
Mehmet Boztaş?.. Burada.
Nurettin Sözen?.. Burada.
Mehmet Parlakyiğit?.. Burada.
Ufuk Özkan?.. Burada.
Salih Gün?.. Burada.
Osman Coşkunoğlu?.. Burada.
Birgen Keleş?.. Burada.
Halil Ünlütepe?.. Burada.
Erdal Karademir?.. Burada.
Feridun Baloğlu?.. Burada.
Nadir Saraç?.. Burada.
Fahrettin Üstün?.. Burada.
Gürol Ergin?.. Burada.
Yoklama için 3 dakika süre veriyorum.
Adlarını okuttuğum sayın üyelerin yoklama için elektronik cihaza girmemelerini
rica ediyorum.
Yoklama işlemini başlatıyorum.
(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri; toplantı
yetersayısı vardır.
VI.- KANUN TASARI VE
TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER
İŞLER (Devam)
6.- Belediyeler Kanunu Tasarısı ile Avrupa
Birliği Uyum, İçişleri ve Plan ve Bütçe Komisyonları Raporları (1/766) (S.
Sayısı: 616) (Devam)
BAŞKAN - 34 üncü maddeyi kabul edilen
önerge doğrultusunda oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler...
Madde kabul edilmiştir.
35 inci maddeyi okutuyorum:
Encümen toplantısı
MADDE 35.- Belediye encümeni, haftada
birden az olmamak üzere önceden belirlenen gün ve saatte toplanır. Belediye
başkanı acil durumlarda encümeni toplantıya çağırabilir.
Encümen üye tam sayısının salt
çoğunluğuyla toplanır ve katılanların salt çoğunluğuyla karar verir. Oyların
eşitliği durumunda başkanın bulunduğu taraf çoğunluk sayılır. Çekimser oy
kullanılamaz.
Encümen gündemi belediye başkanı
tarafından hazırlanır. Encümen üyeleri başkanının uygun görüşü ile gündem
maddesi teklif edebilir. Belediye başkanı tarafından havale edilmeyen konular
encümende görüşülemez.
Encümene havale edilen konular bir hafta
içinde görüşülerek karara bağlanır.
Alınan kararlar başkan ve toplantıya
katılan üyeler tarafından imzalanır. Karara muhalif kalanlar gerekçelerini de
açıklar.
Encümen başkan ve üyeleri, münhasıran;
kendileri, ikinci derece dâhil kan ve kayın hısımları ve evlatlıkları ile
ilgili işlerin görüşüldüğü encümen toplantılarına katılamazlar.
BAŞKAN - Madde üzerinde, Cumhuriyet Halk
Partisi Grubu adına söz isteyen, Kocaeli Milletvekili Sayın Salih Gün; buyurun.
(CHP sıralarından alkışlar)
Sayın Gün, konuşma süreniz 10 dakikadır.
CHP GRUBU ADINA SALİH GÜN (Kocaeli) -
Seçmen için burada değiliz, Türkiye için buradayız.
Sayın Başkan, Parlamentonun değerli
üyeleri; fiziksel olarak -burada bir sürü doktor ve profesör var, biliyorsunuz-
9 saatten fazla çalışan insanın aldığı karar çok sağlıklı değildir. Bu saatten
sonra alınan kararların da pek sağlıklı olduğuna inanmıyorum ve zannetmiyorum.
Değerli arkadaşlar, 616 sıra sayılı
Belediyeler Kanunu Tasarısının 35 inci maddesi üzerinde Cumhuriyet Halk Partisi
Grubu adına söz almış bulunuyorum; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
35 inci madde, 1580 sayılı Yasaya göre
hemen hemen hiç değişmemiş. Yalnız, 35 inci maddeye bir paragraf eklenilmiş
"belediye başkanı acil durumlarda encümeni toplantıya çağırabilir"
ifadesi ilave edilmiş. Engel gördüğü her konuda, başkan, bu sistemi kullanır.
Başkanın inisiyatifine, tek kişinin inisiyatifine... Demokrasilerde böyle bir
kural uygulanmaz ve bırakılmaz; çünkü, her istediği konuyu, çoğunlukla yaptığı
toplantıda geçiremeyeceğini anlayan belediye başkanı, acil toplantıya, devamlı,
tercih sebebini kullanacaktır.
Belediyenin candamarları, yüzakı,
meclisleri ve encümenlerdir; dürüst bir başkan, dürüst bir meclis ve kararları
fiilen uygulayan encümen ve organlarıdır. 1580 sayılı Yasanın 88 inci
maddesinde kimlerin encümen üyesi olabileceği belirtilmiş olup, şimdi, yeni
yasaya göre, başkan, memurları içerisinden 4 kişiyi kendi belirliyor. Seçilen
encümen üyelerinden, başkana verilen yetkiyle, 4 memuru seçilenlerin yanına
kendi belirliyor. Seçilenler -başkanın çoğunlukla iktidara geldiğini
düşünürseniz- kendisinden ve belirleyeceği memurlar da kendisine yakın
olanlardandır.
Burada, bugüne kadar uygulanan bir durum
vardı. Belediyelerin avukatları vardır, doktorları vardır. Bunlar, encümen
üyeliğine, daire müdürleri olarak girerler. Acaba memurların içerisinden, bu
sistem değiştirilerek, neden başkanın tercihiyle 4 kişi encümene alınıyor? Bu,
devamlı şaibe kokar. Bu, şekilde de devam etmesi mümkün değildir. Bu işler
belediyelerde, arkadaşlar, performansı düşürür, mide bulandırır, halk arasında
belki de haksız dedikodulara neden olur. Bugün, her tarafta uyguladığımız,
daire müdürlerini pasif görevlere ve müdürlük makamlarını vekillere bıraktınız.
Burada da, aynı uygulama, hemen hemen, olsun görüşü var. Memuru encümen üyesi
yapıyorsun, seçilmiş encümen üyeleri zaten sizden, bir de başkana yetki
veriyorsunuz...
"Acil toplantıya çağırma
yetkisi..." Bu ibare... Bunun süresi ne? Maddede "acil toplantıya
çağrılır" ibaresi var. Acil toplantının süresi nedir? Burada iki saat mi
acil toplantı, on saat mi, bir gün mü, yirmidört saat mi, üç gün mü? Bu
maddedeki eksiklik daima şaibe olarak kalır. Zaten, haftada en az bir kez
encümen toplantısı var. Burada "acil encümen toplantısından yirmidört saat
sonra, imza karşılığı, encümen üyelerine haber vererek, haftanın son mesai günü
yapılır" ibaresi konulması uygundur ve encümen üyelerinin tüm katılımı
şartı konulmalıdır.
Sayın Başkan, Parlamentonun değerli
üyeleri; alınan kararların özetleri, toplantı bitiminde, encümen üyelerine
imzalatılmalı ve bir sureti kendilerine verilmelidir. Encümen toplantısı
sonrası yazılımlar daha sonraya kalırsa, kararlarda kelime ve maksatlar
değişebilir.
Belediyedeki en büyük boşluk, evrak ve
kayıt işlerini düzenleyecek bir mevzuatın olmamasıdır. Bugün, belediyelerde,
evrak kayıt işlerini düzenleyecek bir mevzuat yoktur. Bazı belediyelerde bu
muntazaman tutulmasına rağmen, tutulmadığı durumda da hiçbir kimseyi sorumlu
tutamazsınız. Encümen kararları özetleri, tutanak defteri ya da encümen karar
defterinin yasal dayanağı haline getirilmelidir; ya kanuna evrak kayıt
işleriyle ilgili genel bir hüküm konulmalı ya da bu maddeye encümen toplantı
sırasında kayıtların nasıl tutulacağına ilişkin bir paragraf ilave edilmelidir
ve encümen toplantısı haftada en az iki sefer olmalıdır. Böylece, bunun
ilaveleri yapılarak, kimseyi şaibe altında bırakmamak lazım. Örneğin, 1608
sayılı belediye cezalarıyla ilgili kanundaki, beş gün içerisinde karar verilir
olayına yetişemezsiniz. Belediye encümeni bir ceza kesecek; kestiği ceza, 1608
sayılı Yasaya göre, beş gün içerisinde karara bağlanmalı, tebligat yapılmalı.
Eğer o belediyede haftada bir gün encümen oluyorsa, bunu aktarmak mümkün
değildir.
35 inci maddenin üçüncü paragrafında
"Belediye başkanı tarafından havale edilmeyen konular encümende
görüşülemez..." Önemli bir konu, gerekiyorsa... Belediye başkanının, bu
da, inisiyatifine bırakılamaz. Burada, yine bir madde ilave edilmeli, encümene
havale edilmek üzere verilen evrakın, belirli bir sürede, başkanın keyfine
bırakılmadan, encümene havale edilmesi sağlanılmalı. Belediye başkanı bir sene
o evrakı encümene getirmezse, burada yaptırımı, müeyyidesi yok. Nasıl olacak
bu? Buraya bir madde ilave edilmeli, bir hafta içerisinde, onbeş gün içerisinde
veya bir ay içerisinde, başkan, bunu encümene sunmak zorundadır gibi, belirli
bir ifade konulmalıdır.
Bakıyorum, bunlar komisyonlarda
konuşulmuş. Arkadaşlar, burada doğru dürüst bir yasa çıkarılması için, bu
maddeler konuşulmadan evvel, bir yerel yönetimler bakanlığı kurulmalıdır.
Bugün, birçok bakanlığın 81 ilde müdürlüğü, birkaç ilçede -Kültür Bakanlığından
örnek alırsak, müzeler müdürlüğü- kuruluşu vardır. Bunun bakanlığı vardır
-küçük görmüyorum- ama, yerel yönetimlerin, 3 225 belediye başkanı vardır, bakanlığı
yoktur.
Bakanım, sağ olsun, İçişleri Bakanı olarak
buraya gelmiş. Yatırımlarla ilgili bir konuda, belediye başkanı hangi bakanlığa
gidecektir; Bayındırlık Bakanlığına. Borçlarla ilgili olarak nereye gidecektir;
Maliye Bakanlığına.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN - Buyurun Sayın Gün.
SALİH GÜN (Devamla) - Teşekkür ederim.
Yurtdışından bir araba getirse, gideceği
yer, gümrükle ilgili bakanlıktır. Böyle bir tezat olur mu?! Yerel yönetimlerde,
40 000 000 insanın yönetildiği, onlara hizmet edildiği böyle büyük bir
kuruluşun, böyle büyük bir yönetimin, Türkiye'de bakanlığı yok... Bu
maddelerden önce, komisyonda, ilk evvela, bu yerel yönetimler bakanlığı gündeme
gelmeliydi. Yama üzerine yama yapmakla, bu konunun içerisinden çıkmak mümkün
değil. Ne karar alırsanız alın, ne yaparsanız yapın, reform değil, bu, bir
yamadır. Bu yama da, yarın öbür gün, sizlere ve bizlere, Parlamentodaki
parlamenter arkadaşlara, belediye başkanlarının serzenişi olarak dönecektir.
Bunun bir an önce yasa haline getirilip
bakanlık kurulması dileğiyle, hepinize saygılar sunuyorum. (Alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Gün.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Kabul etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.
Birleşime, 5 dakika ara veriyorum.
Kapanma
Saati : 01.02
YEDİNCİ
OTURUM
Açılma
Saati: 01.05
BAŞKAN:
Başkanvekili Sadık YAKUT
KÂTİP
ÜYELER: Yaşar TÜZÜN (Bilecik), Mehmet DANİŞ (Çanakkale)
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, Türkiye
Büyük Millet Meclisinin 110 uncu Birleşiminin Yedinci Oturumunu açıyorum.
616 sıra sayılı kanun tasarısının
müzakeresine kaldığımız yerden devam ediyoruz.
VI.-KANUN TASARI VE
TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER
İŞLER (Devam)
6.-
Belediyeler Kanunu Tasarısı ile Avrupa Birliği Uyum, İçişleri ve Plan ve Bütçe
Komisyonları Raporları (1/766) (S. Sayısı: 616) (Devam)
BAŞKAN - Komisyon ve Hükümet yerinde.
Tasarının 36 ncı maddesini okutuyorum:
Encümen üyelerine verilecek ödenek
MADDE 36.- Belediye encümeni başkan ve
üyelerine, nüfusu 10.000'e kadar olan belediyelerde 3.500, nüfusu
10.001-50.000'e kadar olan belediyelerde 4.500, 50.001-200.000'e kadar olan
belediyelerde 6.000 ve 200.001'in üzerinde olan belediyelerde ise 7.500
gösterge rakamının Devlet memurları için belirlenen aylık katsayı ile çarpımı
sonucu bulunacak tutarda aylık brüt ödenek verilir. Encümenin memur üyelerine
bu tutarın yarısı ödenir.
BAŞKAN - Madde üzerinde söz talebi?.. Yok.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Birleşime 2 dakika ara veriyorum.
Kapanma
Saati : 01.07
SEKİZİNCİ
OTURUM
Açılma
Saati: 01.10
BAŞKAN:
Başkanvekili Sadık YAKUT
KÂTİP
ÜYELER: Yaşar TÜZÜN (Bilecik), Mehmet DANİŞ (Çanakkale)
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, Türkiye
Büyük Millet Meclisinin 110 uncu Birleşiminin Sekizinci Oturumunu açıyorum.
616 sıra sayılı kanun tasarısının
müzakeresine kaldığımız yerden devam edeceğiz.
VI.- KANUN
TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER
İŞLER (Devam)
6.-
Belediyeler Kanunu Tasarısı ile Avrupa Birliği Uyum, İçişleri ve Plan ve Bütçe
Komisyonları Raporları (1/766) (S. Sayısı: 616) (Devam)
BAŞKAN - Komisyon ve Hükümet?.. Yok.
Komisyon ve Hükümetin olmayışı sebebiyle,
kanun tasarı ve tekliflerini sırasıyla görüşmek için, 7 Temmuz 2004 Çarşamba
günü, alınan karar gereğince saat 14.00'te toplanmak üzere, birleşimi
kapatıyorum.
Kapanma
Saati : 01.11