DÖNEM
: 22 CİLT : 47 YASAMA YILI : 2
T. B. M. M.
TUTANAK DERGİSİ
77 nci Birleşim
22 Nisan 2004 Perşembe
İ
Ç İ N D E K İ L E R
Sayfa
I. - GEÇEN TUTANAK
ÖZETİ
II. - GELEN KÂĞITLAR
III. -
BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A)
GÜNDEMDIŞI KONUŞMALAR
1.- İstanbul Milletvekili Şükrü Mustafa
Elekdağ'ın, sözde Ermeni soykırımı iddialarına ilişkin gündemdışı konuşması
2.- Hatay Milletvekili Fuat Geçen'in,
sözde Ermeni soykırımı iddialarına ilişkin gündemdışı konuşması
3.- Elazığ Milletvekili Mehmet Kemal
Ağar'ın, Kıbrıs'taki son gelişmelere, Annan Planıyla ilgili yapılacak
referanduma, planın Kıbrıs ve Türkiye için sonuçlarına ve asılsız Ermeni
soykırımı iddialarına ilişkin gündemdışı konuşması
B) Tezkereler ve Önergeler
1.- Ankara Milletvekili Muzaffer R.
Kurtulmuşoğlu'nun (6/751) ve (6/752) esas numaralı sözlü sorularını geri
aldığına ilişkin önergesi (4/173)
2.- (9/4,7) esas numaralı Meclis
Soruşturması Komisyonu Başkanlığının süre uzatımına ilişkin tezkeresi (3/537)
IV.-
ÖNERİLER
A) Sıyasî Partı Grubu Önerılerı
1.- Genel Kurulun 26 Nisan 2004 Pazartesi
günü 15.00-19.00 saatleri arasında çalışmasına ve bu birleşimde kanun tasarı ve
tekliflerinin görüşülmesine ilişkin AK Parti Grubu önerisi
V.- KANUN
TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER
1.- Adlî Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile
Bölge Adliye Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yetkileri Hakkında Kanun Tasarısı
ve Adalet Komisyonu Raporu (1/521) (S. Sayısı: 146)
2.- Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununda
Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Tasarısı ve Adalet Komisyonu Raporu
(1/523) (S. Sayısı: 152)
3.- Çanakkale Milletvekilleri Mehmet Daniş
ve İbrahim Köşdere'nin; Gelibolu Yarımadası Tarihî Millî Parkı Kanununa Geçici
Bir Madde Eklenmesine Dair Kanun Teklifi (Kamu İhale Kanununa Geçici Madde
Eklenmesine Dair Kanun Teklifi) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (2/212) (S.
Sayısı: 305)
4.- Kamu Yönetiminin Temel İlkeleri ve
Yeniden Yapılandırılması Hakkında Kanun Tasarısı ile İçişleri, Plan ve Bütçe ve
Anayasa Komisyonları Raporları (1/731) (S.Sayısı: 349)
5.- Entegre Devre Topoğrafyalarının
Korunması Hakkında Kanun Tasarısı ve Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabiî Kaynaklar,
Bilgi ve Teknoloji Komisyonu Raporu (1/695) (S. Sayısı: 416)
VI.-
SORULAR VE CEVAPLAR
A) Yazili Sorular ve Cevaplari
1.- Adana Milletvekili Atilla Başoğlu'nun,
Adana'da bazı okul binalarının teknik şartnamelerine ilişkin Başbakandan sorusu
ve Bayındırlık ve İskân Bakanı Zeki Ergezen'in cevabı (7/2099)
2.- Iğdır Milletvekili Dursun Akdemir'in,
şeker pancarı kotalarına ve kimyasal tatlandırıcı girişine ilişkin Başbakandan
sorusu ve Sanayi ve Ticaret Bakanı Ali Coşkun'un cevabı (7/2174)
3.- Adana Milletvekili Yakup Kepenek'in,
SSK'nın "e-bildirge" uygulamasını yaptırdığı şirkete ilişkin sorusu
ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Murat Başesgioğlu'nun cevabı (7/2179)
4.- Malatya Milletvekili Muharrem
Kılıç'ın, çiftçilere doğrudan gelir desteği ödemelerine ilişkin sorusu ve Tarım
ve Köyişleri Bakanı Sami Güçlü'nün cevabı (7/2240)
5.- Denizli Milletvekili Mehmet Neşşar'ın,
karayolu yatırım programlarına ve maliyetlerine ilişkin sorusu ve Bayındırlık
ve İskân Bakanı Zeki Ergezen’in cevabı (7/2268)
I. - GEÇEN TUTANAK ÖZETİ
TBMM Genel Kurulu saat 15.00'te açılarak
üç oturum yaptı.
Isparta Milletvekili Mevlüt Coşkuner'in,
Isparta ve diğer üretim bölgelerindeki elma üreticilerinin sorunlarına ve bu
sorunların çözümü,
Erzurum Milletvekili İbrahim Özdoğan'ın,
Erzurum'da mera ıslah çalışmalarıyla, plansız ve aşırı kullanımdan kaynaklanan
sorunların giderilmesi,
İçin alınması gereken tedbirlere ilişkin
gündemdışı konuşmalarına, Tarım ve Köyişleri Bakanı Sami Güçlü,
Manisa Milletvekili Ufuk Özkan'ın, sağlık
sistemimizin genel sorunlarına ilişkin gündemdışı konuşmasına, Sağlık Bakanı
Recep Akdağ;
Cevap verdi.
Malatya Milletvekili Muharrem Kılıç ve 37
milletvekilinin, don olayları nedeniyle
kayısı üreticilerinin uğradığı zararların araştırılarak alınması gereken
önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi
(10/184) Genel Kurulun bilgisine sunuldu; önergenin gündemdeki yerini alacağı
ve öngörüşmesinin, sırası geldiğinde yapılacağı açıklandı.
Bulgaristan Ulusal Meclis Başkanı Ognyan
Gerdikov ve Bulgaristan Ulusal Meclisi Kültür Komisyonu Başkanı Stefan
Danailov'un, TBMM Millî Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor Komisyonu Başkanı ve
üyelerinden oluşan bir parlamento heyetini Bulgaristan'a resmî davetlerine
icabet edilmesine ilişkin Başkanlık tezkeresi, kabul edildi.
(9/5, 6) esas numaralı Meclis Soruşturması
Komisyonunda açık bulunan ve Adalet ve Kalkınma Partisi Grubuna düşen 1
üyeliğe, Grubunca 3 katı olarak gösterilen adaylar arasından adçekme suretiyle
Muğla Milletvekili Orhan Seyfi Terzibaşıoğlu seçildi.
Gündemin "Kanun Tasarı ve Teklifleri
ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler" kısmının:
1 inci sırasında bulunan, Adlî Yargı İlk
Derece Mahkemeleri ile Bölge Adliye Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yetkileri
Hakkında Kanun Tasarısının (1/521) (S. Sayısı: 146),
2 nci sırasında bulunan, Hukuk Usulü
Muhakemeleri Kanununda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Tasarısının (1/523)
(S. Sayısı: 152),
3 üncü sırasında bulunan Kamu İhale
Kanununa Geçici Madde Eklenmesine Dair Kanun Teklifinin (2/212) (S. Sayısı:
305),
Görüşmeleri, daha önce geri alınan
maddelere ilişkin komisyon raporları henüz gelmediğinden;
4 üncü sırasında bulunan, Kamu Yönetiminin
Temel İlkeleri ve Yeniden Yapılandırılması Hakkında Kanun Tasarısının (1/731)
(S. Sayısı: 349), görüşmeleri, ilgili komisyon yetkilileri Genel Kurulda hazır
bulunmadığından;
Ertelendi.
5 inci sırasında bulunan, Tekstil Ürünleri
Ticaretine Dair 2003/1 Sayılı Türkiye-Litvanya Ortak Komite Kararının (1/757)
(S Sayısı: 396),
6 ncı sırasında bulunan, Avrupa Topluluğu
ve Türkiye Cumhuriyeti Arasında Uyuşturucu veya Psikotrop Maddelerin Yasadışı
Üretiminde Sıkça Kullanılan Ara ve Kimyasal Maddelere Dair Anlaşmanın (1/727)
(S. Sayısı: 401),
7 nci sırasında bulunan, Türkiye
Cumhuriyeti ile Peru Cumhuriyeti Arasında Yasadışı Yollardan Ticareti Yapılan,
İhraç Edilen veya El Değiştiren Kültürel, Arkeolojik, Sanatsal ve Tarihî
Varlıkların Korunması, Konservasyonu, Ele Geçirilmesi ve İadesine İlişkin
Anlaşmanın (1/603) (S.Sayısı: 397),
8 inci sırasında bulunan, Türkiye
Cumhuriyeti ile Bosna-Hersek Arasında Sosyal Güvenlik Sözleşmesinin (1/664) (S.
Sayısı: 398),
9 uncu sırasında bulunan, Türkiye
Cumhuriyeti Hükümeti ile Güney Afrika Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Polis
İşbirliği Anlaşmasının (1/710) (S.Sayısı: 399),
10 uncu sırasında bulunan, Türkiye
Cumhuriyeti ile Çek Cumhuriyeti Arasında Sosyal Güvenlik Sözleşmesinin (1/717)
(S.Sayısı: 400),
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair
Kanun Tasarılarının, elektronik cihazla yapılan açıkoylamalardan sonra;
11 inci sırasında bulunan, Türk Silahlı
Kuvvetlerinde İlk Nasıp İstihkakına İlişkin (1/564) (S.Sayısı: 408),
12 nci sırasında bulunan, Türkiye
Cumhuriyeti Ordusu Subay, Askerî Memur ve Muadilleriyle Astsubayların
Giyeceğine Dair Kanunun Bir Maddesinde Değişiklik Yapılmasına
İlişkin (1/566) (S. Sayısı: 411),
13 üncü sırasında bulunan, Emniyet
Teşkilatı Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair (1/784) (S.Sayısı: 403),
14 üncü sırasında bulunan, Kooperatifler
Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında (1/782) (S.Sayısı: 407),
Kanun Tasarılarının, görüşmelerini
müteakiben;
Kabul edilip kanunlaştıkları açıklandı.
22 Nisan 2004 Perşembe günü saat 15.00'te
toplanmak üzere, birleşime 18.40'ta son verildi.
|
|
Yılmaz Ateş |
|
|
|
Başkanvekili |
|
|
Mehmet Daniş |
|
Suat Kılıç |
|
Çanakkale |
|
Samsun |
|
Kâtip Üye |
|
Kâtip Üye |
No. : 116
II. - GELEN KÂĞITLAR
22 Nisan 2004 Perşembe
Sözlü Soru Önergeleri
1. - Balıkesir
Milletvekili Sedat PEKEL'in, çocuk yuvalarında ve huzurevlerinde yapılan
atamalara ilişkin Devlet Bakanından (Güldal AKŞİT) sözlü soru önergesi (6/1047)
(Başkanlığa geliş tarihi: 12.4.2004)
2.- Tokat Milletvekili
Feramus ŞAHİN'in, bir hastalığın tedavisi çalışmalarına ilişkin Sağlık
Bakanından sözlü soru önergesi (6/1048) (Başkanlığa geliş tarihi: 12.4.2004)
3.- Balıkesir
Milletvekili Sedat PEKEL'in, kamu çalışanlarının ücretlerinin iyileştirilmesine
ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/1049) (Başkanlığa geliş tarihi:
12.4.2004)
4.- Iğdır Milletvekili
Dursun AKDEMİR'in, kayısı üreticilerinin uğradığı zarara ilişkin Tarım ve
Köyişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/1050) (Başkanlığa geliş tarihi:
13.4.2004)
5.- Manisa Milletvekili
Nuri ÇİLİNGİR'in, Manisa-Salihli İlçesine müze açılıp açılmayacağına ilişkin
Kültür ve Turizm Bakanından sözlü soru önergesi (6/1051) (Başkanlığa geliş
tarihi: 14.4.2004)
6.- Diyarbakır
Milletvekili Muhsin KOÇYİĞİT'in, OHAL bölgesi dışına çıkartılan kamu
personeline ilişkin İçişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/1052)
(Başkanlığa geliş tarihi: 14.4.2004)
7.- Balıkesir
Milletvekili Sedat PEKEL'in, Balıkesir Körfez Bölgesinde tarım ilaçlarının
kullanımına ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/1053)
(Başkanlığa geliş tarihi: 14.4.2004)
8.- Bilecik Milletvekili
Yaşar TÜZÜN'ün, özelleştirme mağduru işçilere ilişkin Maliye Bakanından sözlü
soru önergesi (6/1054) (Başkanlığa geliş tarihi: 15.4.2004)
9.- Iğdır Milletvekili
Dursun AKDEMİR'in, özelleştirilen kurumlardaki işçilere ilişkin Başbakandan
sözlü soru önergesi (6/1055) (Başkanlığa geliş tarihi: 15.4.2004)
10.- Iğdır Milletvekili
Dursun AKDEMİR'in, Elazığ İlinin ekonomik sorunlarına ilişkin Başbakandan sözlü
soru önergesi (6/1056) (Başkanlığa geliş tarihi: 15.4.2004)
11.- Iğdır Milletvekili
Dursun AKDEMİR'in, Elazığ İlinin turizm varlıklarına sahip çıkılmasına ilişkin
Kültür ve Turizm Bakanından sözlü soru önergesi (6/1057) (Başkanlığa geliş
tarihi: 15.4.2004)
12.- Iğdır Milletvekili
Dursun AKDEMİR'in, Elazığ İline ayrılan yatırım payına ilişkin Başbakandan
sözlü soru önergesi (6/1058) (Başkanlığa geliş tarihi: 15.4.2004)
13.- Edirne Milletvekili
Necdet BUDAK'ın, Edirne İlindeki tarihi eserlerin bakım ve onarımına ilişkin
Kültür ve Turizm Bakanından sözlü soru önergesi (6/1059) (Başkanlığa geliş
tarihi: 15.4.2004)
Yazılı Soru Önergeleri
1.- Denizli Milletvekili
Mehmet U. NEŞŞAR'ın, sağlıkla ilgili harcamalara ilişkin Başbakandan yazılı
soru önergesi (7/2275) (Başkanlığa geliş tarihi: 1.4.2004)
2.- Konya Milletvekili
Atilla KART'ın, ortağı olduğu şirketler olup olmadığına ve bu şirketlerin vergi
durumuna ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/2329) (Başkanlığa geliş
tarihi: 9.4.2004)
3.- Iğdır Milletvekili
Dursun AKDEMİR'in, Iğdır İli ve çevresindeki bazı yatırım projelerine ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/2334) (Başkanlığa geliş tarihi: 13.4.2004)
4.- İstanbul Milletvekili
Emin ŞİRİN'in, THY İtalya Milano Bürosu ve Kültür Turizm Ofisinin çalışanlarına
ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/2335) (Başkanlığa geliş tarihi:
13.4.2004)
5.- Mersin Milletvekili
Mustafa ÖZYÜREK'in, EMASYA birliklerine ilişkin Başbakandan yazılı soru
önergesi (7/2336) (Başkanlığa geliş tarihi: 14.4.2004)
6.- Adana Milletvekili
Kemal SAĞ'ın, Ziraat Bankası ve Halk Bankası yönetim kurulu üyelerine ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/2337) (Başkanlığa geliş tarihi: 14.4.2004)
7.- Antalya Milletvekili
Nail KAMACI'nın, AK Parti Aşkale İlçe Başkanının Aşkale Kaymakamına hakaret
ettiği iddialarına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/2338)
(Başkanlığa geliş tarihi: 14.4.2004)
8.- Antalya Milletvekili
Osman KAPTAN'ın, Maliye Bakanlığı Teftiş Kurulunun bir raporundaki görüşüne
ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/2339) (Başkanlığa geliş tarihi:
14.4.2004)
9.- Konya Milletvekili
Atilla KART'ın, aday adayı olan Giresun Valisinin görevine tekrar başlatılıp
başlatılmayacağına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/2340)
(Başkanlığa geliş tarihi: 15.4.2004)
10.- İstanbul
Milletvekili Emin ŞİRİN'in, bazı gazetecilerden oluşan "İkinci
Cumhuriyetçi"ler listesinin
gerçekliğine ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/2341)
(Başkanlığa geliş tarihi: 15.4.2004)
11.- Kırıkkale
Milletvekili Halil TİRYAKİ'nin, son seçimler sırasında Kırıkkale'de meydana
gelen olaylara ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/2342) (Başkanlığa
geliş tarihi: 15.4.2004)
12.- Antalya Milletvekili
Feridun Fikret BALOĞLU'nun, Antalya çevre yolu çalışmasına ilişkin Bayındırlık
ve İskân Bakanından yazılı soru önergesi (7/2343) (Başkanlığa geliş tarihi:
14.4.2004)
13.- Antalya Milletvekili
Feridun Fikret BALOĞLU'nun, Antalya-Kemer karayolundaki yol genişletme
çalışmalarına ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı soru önergesi
(7/2344) (Başkanlığa geliş tarihi: 14.4.2004)
14.- Ankara Milletvekili
Yakup KEPENEK'in, grev ertelemelerine ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik
Bakanından yazılı soru önergesi (7/2345) (Başkanlığa geliş tarihi: 12.4.2004)
15.- Denizli Milletvekili
Mehmet U. NEŞŞAR'ın, Performansa Dayalı Döner Sermaye Ödemesi uygulamalarına
ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından yazılı soru önergesi (7/2346)
(Başkanlığa geliş tarihi: 14.4.2004)
16.-Antalya Milletvekili
Feridun Fikret BALOĞLU'nun, üniversitelerin araştırma fonlarının serbest
bırakılmasına ilişkin Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısından (Abdüllatif
ŞENER) yazılı soru önergesi (7/2347) (Başkanlığa geliş tarihi: 15.4.2004)
17.- İstanbul
Milletvekili Emin ŞİRİN'in, bir yayın grubuna ait mal varlıklarının satışına
ilişkin Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısından (Abdüllatif ŞENER) yazılı soru
önergesi (7/2348) (Başkanlığa geliş tarihi: 14.4.2004)
18.- Diyarbakır
Milletvekili Muhsin KOÇYİĞİT'in, Diyarbakır'da yerel yayın yapan bir radyonun
kapatılmasına ilişkin Devlet Bakanından (Beşir ATALAY) yazılı soru önergesi
(7/2309) (Başkanlığa geliş tarihi: 8.4.2004)
19.- İzmir Milletvekili
Yılmaz KAYA'nın, TRT'de yönetici değişikliklerine ilişkin Devlet Bakanından
(Beşir ATALAY) yazılı soru önergesi (7/2349) (Başkanlığa geliş tarihi:
14.4.2004)
20.- Kırıkkale
Milletvekili Halil TİRYAKİ'nin, hayatını kaybeden bir kişinin ailesine yardım
yapılmasına ilişkin Devlet Bakanından (Beşir ATALAY) yazılı soru önergesi
(7/2350) (Başkanlığa geliş tarihi: 15.4.2004)
21.- Iğdır Milletvekili
Yücel ARTANTAŞ'ın, Türkiye-Ermenistan-Azerbaycan arasındaki diplomatik
ilişkilere ilişkin Dışişleri Bakanı ve Başbakan Yardımcısından yazılı soru
önergesi (7/2351) (Başkanlığa geliş tarihi: 12.4.2004)
22.- İzmir Milletvekili
Yılmaz KAYA'nın, bir açıklamasına ilişkin Dışişleri Bakanı ve Başbakan
Yardımcısından yazılı soru önergesi (7/2352) (Başkanlığa geliş tarihi:
14.4.2004)
23.- Sinop Milletvekili
Engin ALTAY'ın, bir vatandaşın AİHM'ye götürdüğü bir davaya ilişkin Dışişleri
Bakanı ve Başbakan Yardımcısından yazılı soru önergesi (7/2353) (Başkanlığa
geliş tarihi: 14.4.2004)
24.- Muğla Milletvekili
Ali ARSLAN'ın, Dalaman Akköprü Barajı İnşaatı nedeniyle konulan konut yasağına
ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi (7/2354)
(Başkanlığa geliş tarihi: 14.4.2004)
25.- Antalya Milletvekili
Feridun Fikret BALOĞLU'nun, Alanya'daki DİM Barajı inşaatına ilişkin Enerji ve
Tabiî Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi (7/2355) (Başkanlığa geliş
tarihi: 14.4.2004)
26.- Diyarbakır
Milletvekili Muhsin KOÇYİĞİT'in, OHAL bölgesi dışına çıkartılan kamu
personeline ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/2356)
(Başkanlığa geliş tarihi: 14.4.2004)
27.- Kırklareli
Milletvekili Mehmet S. KESİMOĞLU'nun, aday adayı olan Giresun Valisinin
görevine tekrar başlatılıp başlatılmayacağına ilişkin İçişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/2357) (Başkanlığa geliş tarihi: 15.4.2004)
28.- Antalya Milletvekili
Feridun Fikret BALOĞLU'nun, polis emeklilerinin sorunlarına ilişkin İçişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/2358) (Başkanlığa geliş tarihi: 15.4.2004)
29.- Ağrı Milletvekili
Mehmet Melik ÖZMEN'in, İtalya Milano Kültür ve Turizm Ofisi çalışanlarına
ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından yazılı soru önergesi (7/2359) (Başkanlığa
geliş tarihi: 13.4.2004)
30.- Bursa Milletvekili
Kemal DEMİREL'in, Bursa-Büyükorhan-Derecik Köyünde bulunan tarihi kalıntılara
ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından yazılı soru önergesi (7/2360) (Başkanlığa
geliş tarihi: 14.4.2004)
31.- Antalya Milletvekili
Feridun Fikret BALOĞLU'nun, Antalya-Kemer karayolundaki yol genişletme
çalışmalarına ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından yazılı soru önergesi (7/2361)
(Başkanlığa geliş tarihi: 14.4.2004)
32.- Antalya Milletvekili
Feridun Fikret BALOĞLU'nun, müze ve ören yerlerine girişlere ilişkin Kültür ve
Turizm Bakanından yazılı soru önergesi (7/2362) (Başkanlığa geliş tarihi:
15.4.2004)
33.- Konya Milletvekili
Atilla KART'ın, oğlunun mısır ve arpa ithalatına ilişkin Maliye Bakanından
yazılı soru önergesi (7/2330) (Başkanlığa geliş tarihi: 9.4.2004)
34.- İzmir Milletvekili
Yılmaz KAYA'nın, bir paneldeki açıklamasına ilişkin Maliye Bakanından yazılı
soru önergesi (7/2363) (Başkanlığa geliş tarihi: 14.4.2004)
35.- Mersin Milletvekili
Şefik ZENGİN'in, Ankara-Etimesgut Hava Lojmanlarında dairelerin gazlı şofbenden
elektrikli şofbene geçmesine ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru önergesi
(7/2364) (Başkanlığa geliş tarihi: 14.4.2004)
36.- Antalya Milletvekili
Osman KAPTAN'ın, Bakanlık Teftiş Kurulunun bir raporundaki görüşüne ilişkin
Maliye Bakanından yazılı soru önergesi (7/2365) (Başkanlığa geliş tarihi:
14.4.2004)
37.- Bursa Milletvekili
Kemal DEMİREL'in, Taşımalı Eğitime ilişkin Millî Eğitim Bakanından yazılı soru
önergesi (7/2366) (Başkanlığa geliş tarihi: 14.4.2004)
38.- Yalova Milletvekili
Muharrem İNCE'nin, deprem bölgelerinde görev yapan öğretmenlerin rotasyon
dışında tutulup tutulmayacağına ilişkin Millî Eğitim Bakanından yazılı soru
önergesi (7/2367) (Başkanlığa geliş tarihi: 14.4.2004)
39.- Ağrı Milletvekili
Mehmet Melik ÖZMEN'in, THY İtalya Milano Müdürüne ilişkin Maliye Bakanından
yazılı soru önergesi (7/2368) (Başkanlığa geliş tarihi: 13.4.2004)
40.- Mersin Milletvekili
Hüseyin ÖZCAN'ın, Mersin-Tarsus İlçesinde tarım üreticilerinin uğradığı
zararlara ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/2369)
(Başkanlığa geliş tarihi: 15.4.2004)
41.- Iğdır Milletvekili
Dursun AKDEMİR'in, bağcılıkla uğraşan çiftçilerin zararlarının giderilmesine
ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/2370) (Başkanlığa
geliş tarihi: 15.4.2004)
42.- Burdur Milletvekili
Ramazan Kerim ÖZKAN'ın, genetiği değiştirilmiş ürünlere ilişkin Tarım ve
Köyişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/2371) (Başkanlığa geliş tarihi:
15.4.2004)
43.- Konya Milletvekili
Nezir BÜYÜKCENGİZ'in, Konya-Ankara arası Hızlı Tren Hattı Projesine ilişkin
Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi (7/2372) (Başkanlığa geliş tarihi:
14.4.2004)
44.- Antalya Milletvekili
Feridun Fikret BALOĞLU'nun, fırtınada hasar gören Antalya-Çayağzı Limanının
onarımına ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi (7/2373)
(Başkanlığa geliş tarihi: 14.4.2004)
45.- İstanbul
Milletvekili Bihlun TAMAYLIGİL'in, SHÇEK'e bağlı çocuk yuvalarının denetimine
ilişkin Devlet Bakanından (Güldal AKŞİT) yazılı soru önergesi (7/2374)
(Başkanlığa geliş tarihi: 12.4.2004)
46.- Antalya Milletvekili
Feridun Fikret BALOĞLU'nun, Bingöl İl Sağlık Müdürlüğü binasına ilişkin Sağlık
Bakanından yazılı soru önergesi (7/2375) (Başkanlığa geliş tarihi: 14.4.2004)
47.- Antalya Milletvekili
Feridun Fikret BALOĞLU'nun, Antalya-Korkuteli İlçesinde kapalı spor salonu
inşaatına ilişkin Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısından (Mehmet Ali ŞAHİN)
yazılı soru önergesi (7/2376) (Başkanlığa geliş tarihi: 14.4.2004)
48.-
Tokat Milletvekili Feramus ŞAHİN'in, Tokat İlinde bir cezaevi yapımına ilişkin
Adalet Bakanından yazılı soru önergesi (7/2377) (Başkanlığa geliş tarihi:
14.4.2004)
BİRİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 15.00
22 Nisan 2004 Perşembe
BAŞKAN: Başkanvekili Yılmaz ATEŞ
KÂTİP ÜYELER: Suat KILIÇ (Samsun), Türkân MİÇOOĞULLARI
(İzmir)
BAŞKAN - Sayın
milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 77 nci Birleşimini açıyorum.
Toplantı yetersayısı
vardır; görüşmelere başlıyoruz.
Sayın milletvekilleri,
gündeme geçmeden önce, üç sayın milletvekiline gündemdışı söz vereceğim.
Gündemin birinci ve
ikinci sırasında söz alan sayın milletvekilleri, Ermeni soykırımı iddiasıyla
ilgili görüş açıklayacaklardır. Konuyu inceledim; geçen yıl Sayın Sadık Yakut
Başkanlığında yapılan birleşimde, sayın milletvekilleri bu konudaki
görüşlerini, ulusal, millî bir dava olduğu için, 5 dakikayla sınırlı kalmadan
açıklamışlardır. Bugün de bu geleneğimizi sürdüreceğiz.
Gündemdışı ilk söz,
Ermeni Devletinin ve Ermeni diasporasının iddialarıyla ilgili söz isteyen,
İstanbul Milletvekili Sayın Şükrü Elekdağ'a aittir.
Buyurun Sayın Elekdağ.
(Alkışlar)
III. -
BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A)
GÜNDEMDIŞI KONUŞMALAR
1.-
İstanbul Milletvekili Şükrü Mustafa Elekdağ'ın, sözde Ermeni soykırımı
iddialarına ilişkin gündemdışı konuşması
ŞÜKRÜ MUSTAFA ELEKDAĞ
(İstanbul) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Türkiye'nin, dünyaya,
Ermenilere soykırımı uygulamış bir Müslüman ülke olarak tanıtılması amacını güden
bir kampanyayla karşı karşıyayız. Giderek güçlenen bu kampanyanın kazanmış
olduğu uluslararası boyutun ülkemizin çıkarlarını tehdit eden bir nitelik
kazandığı hiçbir kuşkuya mahal bırakmıyor.
Nitekim, son yıllarda,
Rusya'da Dumadan sonra, Kanada ve Yunanistan Parlamentoları, Belçika Senatosu,
İtalya Parlamentosu, Avrupa Konseyi Parlamenter Meclisi ve Avrupa Birliği
Avrupa Parlamentosu, peş peşe, Ermeni soykırımını tanıdıkları yolunda kararlar
aldılar. Arjantin ve Lübnan yasama organlarının da bu nitelikte kararları
mevcut değerli arkadaşlarım. Dün de, Kanada Parlamentosunun Avam Kamarası
kanadı, 1915 Ermeni soykırımını tanıdığını ve bu hareketi insanlığa karşı bir
suç olarak kınadığı yolunda bir karar aldı. Bu kararıyla Kanada Parlamentosu,
Ermeni aktivistlerin yalan ve iftiralarına kanarak ve onların karanlık
niyetlerine alet olarak tarihe ve Türklere karşı çok büyük bir haksızlık yaptı.
Değerli arkadaşlarım,
Kanada Parlamentosu bu tutumuyla aynı zamanda barışa ve insanlığa da büyük
kötülük etmiştir; çünkü, insanların beynine yalanlarla kin ve nefret zehri
şırıngalayarak onları birbirlerinin can düşmanı haline getirmek, toplumların
ruhunu nesilden nesile geçecek ve iflah olmaz şekilde kirletmek, terörizmin en
adi ve en aşağılanacak türüdür. Bu nedenle bu kürsüden, Kanada Parlamentosunu
kınıyorum. Kanadalılar, yasama organlarının bu kararı nedeniyle utanç
duymalılar.
Değerli arkadaşlarım,
tarihsel perspektiften değerlendirildiği takdirde, Türkiye'ye karşı girişilen
bu geniş çaplı psikopolitik kuşatma harekâtı, kaygı verici çağrışımlara yol
açıyor; çünkü, Ermeni sorununun çıkış sebepleri incelenirse, bu sorunun, yapay
olarak, Çarlık Rusyası, İngiltere ve Fransa tarafından kendi emperyalist
çıkarları doğrultusunda yaratıldığı ve Osmanlı İmparatorluğuna müdahale için
bir araç olarak kullanıldığı görülür. Günümüzde de gelişmelerin seyri, Ermeni
soykırımı iddiasının bazı devletlerin ve bazı uluslararası kuruluşların, Türk
dışpolitikasını yönlendirmek veya etkilemek amacıyla kullanabilecekleri bir koz
niteliğini kazanmaya başladığını ortaya koyuyor. Bu hususta en ufak bir şüphesi
olanlara şu sorunun yanıtını aramalarını öneririm: Avrupa Konseyi Parlamenter
Meclisi ve Avrupa Birliği Avrupa Parlamentosunun, Türkiye'yi Ermeni
soykırımıyla suçlayan kararlar almalarının arkasındaki siyasî odakların
tutumlarını iyiniyetle bağdaştırmak veya amaçlarını tarihî gerçekleri ortaya
çıkarmak olarak izah etmek kabil midir? Aklı başında hiç kimse bu soruyu
"evet" diye yanıtlayamaz. Bu girişimlerin arkasındaki esas amacın,
Türkiye'nin Avrupa Birliğiyle bütünleşme sürecini engellemek ve Amerika'yla
ilişkilerinin kopmasına yol açmak, yani, ülkemizi, Batı dünyasına
yabancılaştırarak, izole etmek ve zayıf düşürmek olduğu açıktır.
Değerli arkadaşlarım,
ben, bu sorunu Yüce Meclisin dikkatine getirmek ve sadece tarihimizi karalamayı
değil, aynı zamanda ulusal çıkarlarımızı ve toprak bütünlüğümüzü hedef alan
dünya çapındaki bu sistematik kampanyayla mücadelede yararlanabileceğimiz bazı
önerilerde bulunmak için gündemdışı söz almış bulunuyorum.
Bu konuda önemle altını
çizmek istediğim bir husus var. Konuşmamda kullanacağım "Ermeni"
sıfatıyla, hiçbir şekilde Cumhuriyet Türkiyesinin sadık evlatları olan Ermeni
vatandaşlarımızı kastetmiyorum. Onlar, bu devlete bağlı, kaderlerini bu ülkenin
geleceğiyle özdeşleştirmiş, vatanlarına karşı her türlü yükümlülüklerini yerine
getiren kardeşlerimiz, çok değer verdiğimiz yurttaşlarımızdır.
Değerli arkadaşlarım,
Ermenistan'da ve başta Amerika olmak üzere Ermeni diasporasının etkin bir
konuma sahip olduğu ülkelerde, Ermeniler, her yıl 24 Nisan tarihinde sözde
Ermeni soykırımını anarlar. Bu münasebetle, söz konusu ülkelerde, Türkiye'yi,
bu insanlığa karşı ağır suçla itham eden parlamento kararları çıkarmaya
çalışır, gazete makaleleri yayımlatır, soykırımı anısına abideler diktirir ve
çeşitli eylemler düzenlerler.
Ermeni aktivistlerin
Türkiye'ye karşı yürüttükleri düşmanca etkinliklerde Amerika'ya öncelik
vermelerinin üç esas nedeni vardır:
Bunlardan birincisi,
Amerika'daki propaganda kampanyasında, Ermeni diasporasının kendini diğer
ülkelere nazaran daha güçlü hissetmesidir. Bu güç, Ermenilerin, Amerika'da, bu
ülkenin kamuoyunu, medyasını ve siyasal sistemini yönlendirmede yararlandıkları
vasıtaların -yani, lobileri ile finansal kaynaklarının- etkin ve zengin
olmasından ileri geliyor.
İkinci neden, dünyanın
yegâne süper gücü olan Amerika yasama organından çıkarılacak Ermeni iddialarını
destekleyen bir kararın, diğer ülkelerin parlamentoları ve Birleşmiş Milletler
ile diğer uluslararası örgütler bünyesindeki insan hakları kurulları için
etkileyici bir örnek teşkil edeceği ve bu şekilde, hem Türkiye üzerinde
soykırımının tanınması hususunda dayanılmaz bir baskı oluşturulacağı hem de
Ermenilerin öngördüğü tazminat ve toprak taleplerine zemin hazırlayacağı
inancından kaynaklanıyor.
Üçüncü nedeni ise, Türk
dışpolitikasının önemli bir boyutunu oluşturan Türk-Amerikan ilişkilerinin
kopmasına yol açarak ülkemizi zayıf düşürmektir.
Değerli arkadaşlarım,
ulus olarak belleğimiz çok zayıf olduğundan, anımsatma ihtiyacını duyuyorum.
ASALA terör örgütü, aralarında 5 büyükelçimiz ile 4 başkonsolosumuz ve 1 de
askerî ataşemiz bulunan 36 diplomat ve dış görevlimiz ile bunların aile efradı
da dahil olmak üzere 42 vatandaşımızı alçakça katlettikten sonra, 1984 yılında terör
eylemlerine son verdi.
Terör eylemleri, Ermeni
radikallerin üç aşamalı planlarının birinci aşamasını oluşturmaktadır.
ASALA'nın terör eylemleriyle güttüğü amaç, sözde Ermeni soykırımı iddialarını
dünya gündemine taşımak ve dünya kamuoyunun ve medyasının dikkatinin bu sorun
üzerine odaklanmasını sağlamaktı. Ermeni katiller, planlarının ilk aşamasıyla
güttükleri hedefin gerçekleştiği kanısına vardıktan sonra, terör eylemlerine
son vermişlerdir.
Planın ikinci aşaması,
Ermeni soykırımı iddiasının dünya ülkeleri tarafından fiilen ve hukuken bir
gerçek olarak tanınmasını amaçlayan bir kamuoyu etkileme stratejisinin
yürürlüğe konulmasını gerektiriyor. Halen uygulanmakta olan bu stratejinin
hedefi, başta Amerikan Kongresi olmak üzere, mümkün olduğu kadar çok ülke
parlamentosunun soykırımı iddiasına destek vermesini sağlamak suretiyle,
Türkiye'yi baskı altında soykırımını kabul etmek zorunda bırakmaktır. Bundan
sonra üçüncü aşamaya geçilecek ve önce, Ermenilerin Türkiye'den yüklü bir
tazminat talebinde bulunmaları sağlanacak, sonra da Ermenistan'ın toprak
taleplerine hukukî bir zemin hazırlanmış olacaktır.
Objektif bir
değerlendirme yaptığımız takdirde, Ermeni örgütlerinin üç aşamalı planlarının
uygulanması hususunda kayda değer bir mesafe almış oldukları görülür. Birinci
aşamayı başarıyla uygulamışlardır. İkinci aşamada ise ciddî bir ilerleme
kaydetmişlerdir.
1970'li yılların
ortalarından itibaren yoğunlaşan Ermeni soykırımı kampanyası ve terör eylemleri
karşısında Türkiye'nin aktif, etkili ve kesintisiz bir politika izlediğini
söylemek mümkün değildir değerli arkadaşlarım. Soykırımı iddialarını içeren
yasa tasarıları, Amerikan Kongresine, Fransız Parlamentosuna veya diğer Batı
devletleri yasama organlarına kabul için getirildiğinde, Türk makamları daima saman
alevine benzer bir çaba içine girmişler, bazı tepkiler göstermişler, Türkiye
Büyük Millet Meclisi teessüflerini bildiren bir açıklama yapmış, sonra da her
şey unutuluvermiştir. Devletimizin bu sorunla mücadeleyi öngören bir stratejisi
mevcut değildir.
Değerli arkadaşlarım,
soykırımı iddiasına objektif bir şekilde ve belgelere dayanılarak yaklaşılırsa,
şu gerçekler tartışılmaz bir şekilde ortaya çıkmaktadır:
Dünyaya soykırımı olarak
kabul ettirilmeye çalışılan olayın, bu kavramla uzaktan yakından bir ilişkisi
yoktur. Zira, Osmanlı Hükümetinin Ermeni Milletine karşı sistematik bir kıyım
uygulamak veya Ermenileri yok etmek gibi önceden veya sonradan alınmış bir
kararı, planı veya niyeti hiçbir zaman olmamıştır.
Ermeni ahalinin bir
bölümünün zorunlu göçe tabi tutulmasının nedeni, etnik kökenleri veya dinî
inançları değildir. Bu kişiler, sırf, savaş sırasında Osmanlı topraklarını
işgal eden Rusya ile işbirliği yaptıkları, gönüllü birlikler oluşturarak
düşmana yardım ettikleri, yer yer ayaklandıkları, Türk ve Müslüman ahalinin
köylerine silahlı saldırılar düzenledikleri ve ülke savunmasını yapan cephedeki
askerlerin hayatlarına kastettiklerinden dolayı yer değişimine, yani tehcire
mecbur edilmişlerdir.
Osmanlı Devletinin ölüm
kalım savaşı verdiği bir dönemde, Ermenilerin, düşmanla işbirliğinde bulunarak
devlete ihanet etmelerinden, devletin güvenliğini ve ülke savunmasını ciddî
şekilde tehdit eden sabotaj ve silahlı eylemler yapmalarından dolayı, tehcir
olayı, devletin varlığını koruma hakkı çerçevesinde, meşru ve hukuken haklı bir
önlemdir.
Ermenilerin Doğu
Anadoludaki çarpışmalar ve tehcir sırasında, kayıplar verdikleri doğrudur;
ancak, savaşın başlamasıyla birlikte Doğu Anadoluda ayaklanan Ermeni çetelerin,
Türk ve Müslüman ahaliye karşı büyük katliamlar yaptıklarını da unutmamak
lazımdır.
Bu durumda, toplumlar
arasında had safhaya varmış olan kin ve intikam duyguları ve savaş koşullarında
hükümetin asayişi sağlamakta âciz kalmış olması, tehcir sürecinde kafilelerin
sevkıyatında ciddî düzensizliklere yol açmıştır. Bu meyanda, araç, yakıt, gıda
ve ilaç yetersizliği, ağır iklim koşulları ve tifüs gibi salgın hastalıklar,
Ermeniler üzerinde olduğu kadar, Türkler üzerinde de ağır tahribata yol
açmıştır.
Yer değiştirme sırasında
bazı Ermeni kafilelerinin, farklı etnik kökenli Müslüman çapulcuların
saldırısına uğradıkları doğrudur; ancak, Türk mahkemelerinin, bu tür suçluları
muhakeme ettikleri ve 1 000'den fazla idam kararı verdikleri de akıldan
çıkarılmamalıdır. Bu gerçekler ışığında, Ermenilerin, soykırımına uğradıkları
yolundaki iddiaların geçersizliği tartışılmaz bir biçimde ortaya çıkmaktadır;
ancak, konuya hukukî açıdan bakıldığında bu gerçek daha berrak bir nitelik
kazanıyor değerli arkadaşlarım. Nitekim "soykırımı" kavramı,
Birleşmiş Milletlerin bu konuda 1951'de yürürlüğe giren Soykırımı Suçunun
Önlenmesi ve Cezalandırılması Sözleşmesinde şöyle tarif edilmiştir:
"Soykırımı, ulusal, ırksal, etnik veya dinsel bir grubun mensuplarının,
yok etme niyet ve kastıyla, tamamen veya kısmen imha edilmesidir." Oysa,
buraya kadarki izahatımızdan, Osmanlı Hükümetinin, Ermeni milletine karşı kıyım
uygulamak ve Ermenileri kısmen veya tamamen imha etmek gibi bir planının, niyet
ve kastının hiçbir zaman olmadığı anlaşılacaktır.
Ermeniler, 89 yıldır, tüm
çabalarına rağmen, böyle bir niyet ve planı ortaya koyan tek bir geçerli
belgeyi dünya kamuoyuna sunamamışlardır. Nitekim, ünlü bilim adamı ve tarihçi
Bernard Lewis, bu konuda, 1993'te Le Monde Gazetesinde yayımlanan makalesinde
şöyle diyordu: "Osmanlı Hükümetinin Ermeni ulusuna karşı kitlesel imhayı
öngören bir planı olduğunu gösteren geçerli kanıt yoktur... Türklerin tehcire
başvurmalarının meşru nedenleri vardır. Zira, Ermeniler, Osmanlı topraklarını
işgal eden Rusya'yla ittifak halinde Türklere karşı çarpışıyorlardı." Bu
gerçekler, Ermenilerin, soykırımına uğradıkları yolundaki iddialarını temelden
çürütüyor.
Değerli arkadaşlarım,
şimdi, size özetleyeceğim "Malta Sürgünleri" olayı da, soykırımı
iddialarının ne denli düzmece ve mesnetsiz olduğu hakkında açık bir fikir
verecektir.
Bu olay şöyle cereyan
etmiştir: İstanbul'daki İngiliz işgal yönetimi, Sevr Anlaşmasının 230 uncu
maddesi gereği olarak, Ermeni olaylarını kovuşturmak amacıyla Osmanlı
Hükümetine mahkemeler kurdurdu. Bunların en ünlüsü Nemrut Mustafa Mahkemesiydi.
Bu mahkemenin iki özelliğinden birincisi, savaş sırasında iktidar olan İttihat
ve Terakki Partisinin düşmanı olan Hürriyet ve İtilaf Partisi Hükümeti
tarafından kurulmuş olması, ikincisi de, sanıklara, kesinlikle, savunma hakkı
tanımamasıydı. İngilizler, mahkemenin adil yargı yapmayacağı kanısına varınca,
Ermeni patrikhanesinin raporlarına dayanarak tutuklamış oldukları ve esas
itibariyle, Ermeni katliamından sorumlu tuttukları 144 Türk sanığı İngiliz mahkemesinde yargılama
kararını aldılar. Sonra da, aralarında sadrazam, meclis başkanı, genelkurmay
başkanı, şeyhülislam, bakanlar, bazı mebuslar, valiler ve ordu komutanları
bulunan bu 144 sanığı, aleyhlerinde hukuksal kanıtların oluşturulmasına kadar,
İngiliz kolonisi olan Malta Adasına sürdüler; ancak, bilahara, patrikhane
raporlarının propaganda niteliğinde olduğu ve mahkemede kanıt olarak
kullanılamayacağı anlaşılınca, telaşa düşen İngilizler, İstanbul'da mutlak
otorite konumunda olan İngiliz işgal yönetimi vasıtasıyla, Osmanlı Devletinin
tüm devlet arşivlerini bir uzmanlar kuruluna taratıp incelettiler ve yoğun
sorgulamalarda bulundular. Buna rağmen, katliam iddiasını doğrulayacak hiçbir
kanıt, hiçbir belge, hiçbir emirname bulamadılar. Alınan bu sonuç nedeniyle
etekleri tutuşan İngilizler, son çareyi Amerika'ya başvurmakta buldular ve
Washington'dan Türkleri toplu kıyımla suçlayacak belgelerin kendilerine acilen
gönderilmesini resmen talep ettiler.
Değerli arkadaşlarım,
Birinci Dünya Savaşı sırasında Amerika, Osmanlı İmparatorluğuna karşı savaşa
girmemiş, bundan dolayı da ilişkiler kesilmemişti. Bu nedenle, Türkiye'de
görevlerini sürdüren Amerikan diplomatik ve konsolosluk görevlileri ve
misyonerleri, Ermeni tehcirini tüm Anadolu'da çok özel bir dikkatle izlemişler
ve tehcire uğrayan Ermenilere örgütlü bir şekilde insanî yardımda
bulunmuşlardı. Bu itibarla, Ermenilere karşı planlanmış bir toplu kıyım
yapıldıysa bunların kayıtlarının Amerikan arşivlerinde mutlaka bulunması
gerekiyordu; ancak, İngiltere'nin Washington Büyükelçiliğinden bir uzmanın Amerikan
arşivlerinde yaptığı araştırmanın sonucu tam bir düş kırıklığı yarattı.
Araştırmadan sonra, İngiliz Büyükelçiliğinden Londra'ya çekilen 13 Temmuz 1921
tarihli telgrafla, Amerika'nın elinde Malta'daki sanıkları suçlamada kanıt
olarak kullanılabilecek hiçbir belge olmadığı bildirildi.
Bunun üzerine, İngiliz
Kraliyet Başsavcısı, 29 Temmuz 1921 tarihli kararıyla, Malta'da sürgünde olan
sanıkları Ermeni katliamıyla suçlayacak nitelikte bir kanıt bulunamadığını
açıklamak mecburiyetinde kaldı. Böylece, Malta sürgünleri temize çıktı ve
serbest bırakıldı. Bu suretle, soykırımı iddialarının mesnetsizliği de
saptanmış oldu; ne var ki, bu gelişmenin Ermenilerin cesaretini kırdığı
söylenemez.
Değerli arkadaşlarım,
şimdi, sizlere Ermeni soykırımı iftirası konusunda ilk bellibaşlı yayın olan ve
bu iddianın altyapısını oluşturan "Mavi Kitap"tan ve bununla ilgili
müthiş bir sahtekârlıktan söz edeceğim.
Değerli arkadaşlarım,
hemen belirteyim ki, Türkiye'nin tarihinde hiçbir yayın ülkemize bu kitap kadar
muazzam bir zarar vermemiş, ülkemizin imajını bu denli tahribata uğratmamıştır.
1916'dan bugüne kadar Ermeni soykırımı hakkında yazılan onbinlerce kitap,
onbinlerce makale Mavi Kitaptan alıntılar yapmış, bu kitabın gerçekleri
yansıttığı varsayımıyla, Türkiye'ye karşı iftira ve karalama kampanyasının
sürdürülmesinde etkin olmuştur.
Hiç kuşkunuz olmasın,
Ermeni lobiciler, Kanadalı parlamento üyelerini sözde soykırımı kararını almaya
ikna etmek için yine bu kitaptan yararlanmışlardır.
Esas ismi "Osmanlı
İmparatorluğunda Ermenilere Yapılan Muamele, 1915-1916" olan bu gayet
hacimli kitabın, ilk bakışta, kişisel bir girişimin ürünü olduğu ve Amerika'da
büyükelçilik yapmış olan Viscount Bryce tarafından, sonradan dünya çapında üne
kavuşan tarihçi Arnold Toynbee'nin yardımıyla yazıldığı izlenimi
edinilmektedir.
Kitap, İngiliz
Dışişlerinin olumlu görüşü ve İngiliz Parlamentosunun onayıyla, Parlamento Mavi
Kitaplar Serisi bağlamında basılmıştır. Bu nedenle, aynı zamanda "Mavi
Kitap" olarak da tanımlanmaktadır.
Değerli arkadaşlarım,
Mavi Kitap, tehcirin, Osmanlı Hükümeti tarafından tasarlanan bir etnik imha
planı olduğunu ileri sürmekte ve bu iddiayı kanıtlamak amacıyla da, Ermenilere
karşı yapılan korkunç zulüm, vahşet ve katliamları anlatan görgü tanıklarının
ifadelerine, gözlemlere ve raporlara yer vermektedir; fakat, orijinal kitapta
kaynaklar açıklanmamıştır. Yani, ifadelerine başvurulan tanıklar, bilgi veren
ve raporları hazırlayan kişilerin isimleri kitapta yer almıyordu. Bilgi veren
kişilerden "bay A", "bayan B", "bölgedeki bir yabancı
gezgin", "çok önemli bir şahsiyet" gibi tanımlamalarla
bahsediliyordu. Bu şekilde hareketin nedeni de, bu kişilere güya zarar
verilmesini önleme gerekçesiyle izah ediliyordu; ancak, değerli arkadaşlarım,
İngilizler gerçek isimlerin kayıtlarını tutmuşlardı ve şans eseri bu kayıtları
içeren belge İngiliz Dışişleri Bakanlığı arşivlerinde bir süre önce Amerikalı
Türk dostu tarihçi Prof. Justin McCarthy tarafından keşfedildi ve böylece,
Türkleri, dünyaya, insanlıktan nasibini almamış, kana susamış, onur, vicdan ve
merhamet duyguları tamamen körlenmiş yaratıklar olarak tanıtan Mavi Kitabın
sırrı çözüldü. Bu müthiş belge, Mavi Kitaptaki Ermeni soykırımı iddiasının,
İngiltere istihbarat örgütünün Savaş Propagandası Gizli Bürosu tarafından Birinci
Dünya Savaşı sırasında hazırlatılan asılsız belgelere dayanılarak uydurulan
büyük bir yalan olduğunu ortaya koyuyordu. Bu propaganda bürosu, savaş sonuna
kadar Londra'da "Wellington House" denilen binada çalışmıştı; savaş
bitince İngiltere Hükümeti tüm belgeleri yaktırarak imha ettirmişti; ama,
nasılsa, Prof. Justin McCarthy'nin bulduğu bu belge imhadan kurtulmuş ve bugüne
kadar kimsenin el atmadığı bir arşiv kutusunda kalmıştı.
Keşfedilen belge, Mavi
Kitaptaki görüşlerin, Türkiye aleyhine propaganda yapan Amerikalı misyonerlere,
Türkiye'nin can düşmanı Ermeni aktivistlere, Ermeni gazetelerinde çıkan
haberlere, İstanbul Ermeni Patriğine, Rus ordularıyla birlikte Osmanlılara
karşı çarpışan Ermeni ihtilalci Taşnak Partisi üyelerine ve Ermeni bağımsızlık hareketi
temsilcisi Boghos Nubar Paşaya ait olduğunu ortaya koyuyordu. Yani, sizin
anlayacağınız, Mavi Kitabın gerçekle hiçbir alakası yoktu. Eğer, Prof. Justin
Mc Carthy'nin İngiliz arşivlerinde bulduğu kayıtlar Mavi Kitabın yayımlandığı
dönemde açıklanmış olsaydı, kitap, çok beceriksizce hazırlanmış bir propaganda
malzemesi olarak görülecek ve hiçbir etkisi de olmayacaktı.
İngiltere'nin bu yalan
belgeleri hazırlatmaktan amacı, Amerikan kamuoyunun Ermenilere acıma duygusunu
sömürerek, Amerika'nın savaşa mümkün olduğu kadar erken girmesini sağlamaktı.
Diğer bir amaç da, Osmanlı İmparatorluğunun beklenen çöküşünden sonra, Doğu
Anadoluda, İngiltere ve Fransa'nın himayesinde bir Ermeni Devleti kurdurmak
için zemin hazırlamaktı. İngiltere ve Fransa, Ermenileri kendi taraflarına
çekerek, Rusya'nın işgal etmeyi öngördüğü Osmanlı toprakları yoluyla Akdeniz'e
çıkma stratejisinin önünü kesmeyi planlamışlardı.
Mavi Kitabın, savaşın
gidişatı üzerinde son derece etkili olduğu kesin. Nitekim, bu kitabın, Başkan
Wilson'un Amerika'nın savaşa katılması hususundaki kararını almasında başta
gelen bir etken olduğu, o dönemde İngiliz Hükümetinde görev yapan bakanların
ifadelerine atfen saptanmış olduğu bir gerçek.
Değerli arkadaşlarım,
düzmece olduğunun ortaya çıkmasına rağmen, 2000 yılı sonunda Ermeni propaganda
kuruluşları İngiltere'de Mavi Kitabı yeniden bastırdılar ve Lortlar Kamarası
üyelerinin de katıldığı bir toplantıda medyaya tanıttılar. Bu durumdan rahatsız
olan hayırsever ve milliyetçi bir işadamı olan Remzi Gür, Londra
Büyükelçiliğimizin de onayıyla, 2001 yılı şubat ayında, İngiliz Lortlar
Kamarası binasındaki bir lokalde, Lort Ahmed'in evsahipliği yaptığı 250 kişilik
yemekli bir konferans düzenledi. Birçok Lortlar Kamarası üyesi ile Avam
Kamarası üyesinin ve medya temsilcilerinin katıldığı bu toplantıya ben ve
değerli arkadaşım Prof. Nevzat Yalçıntaş beraber katıldık ve davetlilere hitap
ettik. Sayın Yalçıntaş, tarihsel belge ve argümanlara dayanarak, Ermeni
iddialarının tutarsızlığını ortaya koyan açıklamalarda bulundu.
Değerli arkadaşlarım,
ben, konuşmamda, Mavi Kitabın tamamen sahte ve uydurma belgelerden oluştuğunun
artık açık seçik ortaya çıkmış olduğunu, buna rağmen, bugün, hâlâ, İngiliz
medyasının Türkiye'yi soykırımla suçlamak için sürekli olarak bu kitaba atıfta
bulunduğunu belirttikten sonra, dinleyicilere, İngiltere'nin 1920'de İstanbul'u
işgali sırasında Ermeni katliamıyla suçladığı Türkleri Malta'ya sürdüğünü,
ancak, sanıkların aleyhlerinde hiçbir kanıt bulunmaması nedeniyle serbest
bırakıldıklarını anımsattım ve şu soruyu sordum: Malta sürgünlerini mahkûm
etmek için neden 1916'da yayımlanan Mavi Kitabı kullanmadınız? Bundan sonra,
konuşmama şöyle devam ettim: Mavi Kitap kullanılamazdı; çünkü, tamamen sahte ve
uydurma belgelerden oluşuyordu.
BAŞKAN - Sayın Elekdağ,
konuşmanızı toparlayabilir misiniz.
ŞÜKRÜ MUSTAFA ELEKDAĞ
(Devamla) - Sayın Başkan, birkaç dakika daha müsamahanızı rica edeceğim.
Çünkü, İngiltere Kraliyet
Savcısı, Mavi Kitaptaki iddia ve belgelerin bir İngiliz mahkemesinde kanıt
olarak kabul edilemeyecek derece mesnetsiz ve gerçekdışı olduğu kanısına
varmıştı. İngiltere'nin, parlamentosunun onayıyla, seksenbeş yıl önce, savaş
sırasında Türklere karşı bir iftira ve aşağılama kampanyası yürüttüğü ve bu
amaçla, asılsız ve düzmece belgelerle dolu Mavi Kitabı yayımlattığı artık
tartışmasız bir şekilde kanıtlanmıştır. Buna rağmen, bugün, hâlâ, İngiliz
medyası, Türkiye'yi soykırımla suçlamak için bu kitaba atıfta bulunuyor. O
dönemin tarihi hakkında yazılan tezler, araştırmalar ve kitaplar, Mavi Kitaptan
alıntılar yapıyor. Türkiye'yi soykırımla suçlayan bu kitap, bir ara, terörü
teşvik etti ve çok sayıda masum insanın ölümüne yol açtı; halen de, halkları
birbirlerine düşman ediyor, barış ve güveni dinamitliyor.
Bu saptamalardan sonra,
dinleyicilere şu öneride bulundum: Milletlerin fikirlerini zehirlemek, onları
birbirlerinin can düşmanı haline getirmek ve kin, nefret ve intikam
saplantısının nesilden nesile geçmesine yol açmak bir insanlık suçudur, bir
cinayettir. Bu bakımdan, İngiliz Parlamentosundan ve İngiliz Hükümetinden, Mavi
Kitabın asılsızlığını ilan etmelerini ve Türkiye'den özür dilemelerini
bekliyoruz.
Değerli arkadaşlarım,
Birinci Dünya Savaşı sırasında İngiliz istihbaratı, yine, Viscount Bryce'ı
paravan olarak kullanarak, Almanların savaş esirlerini kaynatıp, onlardan sabun
yaptığı hakkında bir kitap yayımlamış ve dünyayı, bunun gerçek olduğuna
inandırmıştı. Savaş sonrasında bunun bir iftira ve yalan olduğu ortaya çıkınca,
İngiliz Parlamentosu 1925 yılında yaptığı bir açıklamayla gerçeği kabul etti ve
bu iddia tarihin çöp sepetine atıldı.
Değerli arkadaşlarım,
Türkiye Büyük Millet Meclisi de bizim davamıza sahip çıkmalı. İngiliz
Parlamentosunun onayıyla yayımlanan Mavi Kitabın asılsızlığının tanınması ve
açıklanması konusunun takipçisi olmalıdır. İngiliz Parlamentosunun veya
Hükümetinin bu yolda bir açıklama yapmasının, Ermeni soykırımı iddiasını
temelden çürütecek bir gelişme olacağı bilinmelidir. Partilerüstü bir
yaklaşımla bu konuda İngiliz Parlamentosuna yazılacak bir mektubu onayınıza
sunacağız.
Değerli arkadaşlarım,
Amerika'da yaşayan Ermeniler, Türkiye aleyhindeki propagandalarını güçlendirmek
amacıyla, 2000 yılında, bir Ermeni soykırımı müzesi kurmaya karar verdiler. Bu
maksatla, Amerika Ermeni Asamblesi, Beyaz Saraya 2 blok mesafede, yani, 200
metre mesafede görkemli bir bina satın alarak restorasyon inşaatına başladı.
Ermenistan Devlet Başkanı Robert Koçaryan ile Ermeni Apostolik Kilisesinin
Başpiskoposu II. Karekin, inşaatı ziyaret ederek müzeyi kutsadılar. Müzeyi
tasarlayanlar, her yıl 250 000 kişinin ziyaretini beklemektedirler. Bu açıdan,
müze, Amerika'daki hasım lobilerin Türkiye'nin imajını karartma kampanyasında
son derece önemli bir rol oynayacak, Amerikan kamuoyunu ülkemiz aleyhine
sürekli olarak zehirleyecek bir faktör oluşturacaktır.
Amerika'da yapılmış olan
bilimsel anketler, Türkiye ile Amerika arasında yarım asırlık ittifak
ilişkisine rağmen, Amerikan kamuoyunun ülkemiz aleyhinde derin önyargılara
sahip olduğunu ve bunun nedeninin, çok büyük ölçüde, Yunan, Rum ve Ermenilerin
20 nci Asrın başından itibaren Türkiye aleyhinde yürüttükleri yoğun ve
sistematik aşağılama ve iftira kampanyasından kaynaklandığını ortaya koymuştur.
Bu durum, Türk-Amerikan
ilişkilerinin istikrarlı bir yörüngeye.. yerleşmesini engelleyen temel
faktördür değerli arkadaşlarım. Soykırımı müzesinin kurulmasının, Türkiye'nin
Amerika'daki imajının daha da bulanmasına yol açacağı ve dolayısıyla, ikili
ilişkiler üzerinde olumsuz baskılar oluşturacağı muhakkaktır.
Yapılan hukukî
araştırmalardan, Türkiye'nin, müzenin açılmasını engelleyecek hiçbir imkâna
sahip olmadığı anlaşılmıştır. Bu durumda, Ermeni soykırımı müzesinin zararlı
etkilerini bertaraf etmek ve ülkemizin kültür, tarih ve uygarlığını tanıtmak
amacıyla Washington'un mutena bir yerinde bir Anadolu kültür ve medeniyetleri
müzesi kurmanın en isabetli bir yol olacağı düşünülmektedir.
Anadolu kültür ve
medeniyetleri müzesinin önde gelen bir amacı, Türkiye'nin tanıtımı olduğu
kadar, Ermeni iddialarını da dolaylı bir şekilde çürütmek olacaktır; ancak, bir
yanlış anlayışı önlemek amacıyla müzenin esas temasının, tarih boyunca
Anadolu'daki Türk sanatının, kültürünün ve uygarlığının teşhiri olacağını
vurgulamak isterim.
Bu bağlamda, müzenin,
Türkün geleneksel hoşgörüsünü ortaya koymak amacıyla, Hıristiyan zulmünden ve
engizisyondan kaçan Yahudilere Osmanlının vatanını açmasını, Anadolu
topraklarında yüzyıllar boyunca Müslümanlar ile Hıristiyanların ve Yahudilerin
kendi kültürel, meslekî, dinsel ve adalet geleneklerini sürdürmelerini ve barış
içinde yaşamalarını sağlayan millet sisteminin işleyişini ve Osmanlının dinî
inançlara karşı toleranslı tavrını görsel bir şekilde teşhir etmesi
sağlanabilir. Keza, Anadolu kültür ve medeniyetleri müzesi "yetmişiki
millete bir gözle bakan" ve onlara "ne olursan ol yine de gel"
diyen Yunus Emre ve Celâleddin Rûmî'nin hümanizmasını da yansıtmalıdır.
Ermeni propagandası,
Osmanlı Türklerinin, tarih boyunca, gayrimüslimlere ve Ermenilere, her zaman
kötü muamele ettiğini iddia etmektedir. Bu yaklaşımla, konuyu bir
Hıristiyan-Müslüman çatışması zeminine oturtarak, Hıristiyanlık dünyasının
desteğini peşinen elde etmeye çalışmaktadır.
Oysa, gerçekler,
Ermenilerin iddialarının tam tersi yönündedir. Fatih'in İstanbul'u fethinden
sonra, Bizans'ın zulmünden kurtarılan Ermeniler için, tarihlerinin hiçbir
döneminde yaşamadıkları bir güven, özgürlük ve refah çağı başlamıştır.
Ermeniler millet adı altında örgütlenmiş, patrikleri onların ruhanî ve cismanî
lideri olmuş, İstanbul, Ermeniler için bir çekim merkezi niteliğini kazanmıştır.
Osmanlı, milleti sadıka -yani, sadık
millet olarak- baktığı Ermenileri bütün mülkî üst görevlere getirmiş, devletin
en yüksek makamlarına atamıştır.
Değerli arkadaşlarım,
Osmanlı Devletinin çok güzel düzenlenmiş yıllıkları vardır. Bunlara "Salnamei
Devleti Âliyyei Osmaniye" denilir. Bunlara baktığınız zaman, bakan, paşa,
savcı, büyükelçi, vali, yargıç, müsteşar olarak yüzlerce Ermeni görevlisinin
adı sıralanmıştır. Osmanlı Devletinin son döneminde, Gabriel Noradungyan Efendi
Dışişleri Bakanı -düşünebiliyor musunuz, Dışişleri Bakanı- Agop Paşa da Hazine
Bakanı idi.
BAŞKAN - Sayın Elekdağ,
konuşma süreniz 35 dakika oldu; rica ediyorum, toparlar mısınız.
MUSTAFA ŞÜKRÜ ELEKDAĞ
(Devamla) - Toparlıyorum efendim. Çok teşekkür ediyorum.
Bütün bu hususların,
Osmanlının gayrimüslimlere gösterdiği hoşgörü ve eşitlik anlayışı çerçevesinde,
Anadolu kültür ve medeniyetleri müzesinde görsel bir şekilde yer alması
sağlanabilir.
Değerli arkadaşlarım,
bağışlarla finanse edilmesi halinde müzenin kurulmasının daha kolay olacağı
anlaşılıyor. Bu amaçla, Türkiye Büyük Millet Meclisinin manevî desteğiyle, müze
projesinin gerçekleştirilmesi için bir vakıf kurulması uygun olacaktır. Bu
vakfın esas görevi, müze projesini ortaya çıkarmak, finansman imkânlarını oluşturmak,
kuruluş safhasında denetimini yapmak ve kurulduktan sonra, müzenin, etkin
biçimde çalışan ve kendini yenileyen bir kurum niteliğini kazanması için
gerekli önlemleri almak olacaktır.
Değerli arkadaşım Sayın
Egemen Bağış'la, bu projeyi, New York'taki Türk Dernekleri Yönetim Kurulu
Başkanı ve üyeleriyle etraflı bir şekilde görüştük. Muhataplarımız, böyle bir
girişime çok büyük bir coşkuyla destek olacaklarını ve Amerika çapında bir
bağış kampanyasını başlatacaklarını söylediler, bildirdiler; ama, önce, Türkiye
Büyük Millet Meclisinin manevî desteğiyle bir vakıf kurulması gerekli. Bunu
takiben, sadece Amerika'yı değil, Türk varlığının mevcut olduğu Almanya,
Hollanda, Fransa ve Avustralya gibi ülkeleri de kapsamak üzere bir bağış
kampanyası başlatmak mümkün olacaktır.
Sözlerime son verirken,
konuşmamın başında, Türkiye'nin, dünyaya, Ermenilere soykırımı uygulamış bir
Müslüman ülke olarak tanıtılması amacını güden bir kampanyayla karşı karşıya
geldiğini söylemiş ve uluslararası bir boyuta ulaşan bu kampanyanın, hayatî
çıkarlarımızı etkileyebilecek bir koz niteliğini kazanmak üzere olduğuna işaret
etmiştim.
Değerli arkadaşlarım, bu
açıdan değerlendirildiği takdirde, yapmış olduğum önerilerin ülkemizin
çıkarları açısından taşıdığı hayatî önem
anlaşılacaktır. Yüce Meclisimiz bu önerilere destek olursa, tarihin
Türkiye için bir yük olmaktan ve ülkemize karşı siyasî malzeme olarak
kullanılmaktan çıkarılması doğrultusunda somut adımlar atılmış olacaktır.
Türk hükümetleri, 1970'li
yılların ortalarına kadar, Ermeni radikallerin Türkiye aleyhine çalışmalarına
hiç ilgi göstermemiş, bilahara, aralarında büyükelçi ve başkonsoloslarımızın ve
aile efratlarının da bulunduğu 42 diplomatımızı öldüren ASALA karşısında bir
tavır almış; ancak, Ermeni sorunu her patlak verdiğinde, saman alevi gibi yanıp
sönen, tepkisel ve duygusal tavırlarla yetinmiştir. Bu bakımdan, Anadolu kültür
ve medeniyetleri müzesi projesi, bu alanda atılacak ilk ciddî kurumsal adım
olacaktır.
Diğer taraftan, Mavi
Kitabın düzmece olduğunun kabulü hususunda İngiliz Parlamentosu nezdinde
yapılacak girişim de, olumlu sonuç verdiği takdirde, hem soykırımı efsanesinin
temellerini çürütecek hem de İngiliz Parlamentosunu kin, nefret, dinsel
bağnazlık ve ırkçılık temeline dayalı bir tezin savunuculuğunu yapar ve
milletler arasına nifak tohumları eker bir konumdan kurtaracaktır.
Teşekkür ediyorum.
(Alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederim
Sayın Elekdağ.
Gündemdışı ikinci söz,
aynı konuda söz talebinde bulunan, Hatay Milletvekili Sayın Fuat Geçen'e
aittir.
Buyurun Sayın Geçen. (AK
Parti sıralarından alkışlar)
2.- Hatay
Milletvekili Fuat Geçen'in, sözde Ermeni soykırımı iddialarına ilişkin
gündemdışı konuşması
FUAT GEÇEN (Hatay) -
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; asılsız Ermeni soykırımı iddialarıyla
ilgili, şahsım adına, gündemdışı söz almış bulunmaktayım; Yüce Heyeti saygıyla
selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri,
Islahat Fermanıyla Müslümanlar ile gayrimüslimler eşit statüye getirilince
ayrıcalıklarını kaybeden Ermeniler, 1877 ve 1878 Osmanlı - Rus Savaşı
sırasında, Rusya'dan, işgal ettiği Doğu Anadolu topraklarından çekilmemesini,
bölgeye özerklik verilmesini ve lehlerine ıslahat yapılmasını talep ettiler.
1878 yılında toplanan
Berlin Kongresi sonucunda imzalanan Berlin Anlaşmasının 61 inci maddesi de,
Ayastefanos Antlaşmasının 16 ncı maddesi tadil edilerek, aşağıdaki şekli aldı.
Bu maddeyle, Osmanlı Hükümetinin, halkı Ermeni olan eyaletlerde malî
ihtiyaçların gerektirdiği ıslahatı yapması, Ermenilerin Çerkez ve Kürtlere
karşı huzur ve güvenliklerini garanti etmeyi taahhüt edip, bu konuda alacağı
tedbirlerin de uluslararası ülkelerce denetlenmesi hükmü getirilmiştir.
Böylece, ilk defa, Osmanlının içindeki bir azınlığın hürriyetleri ve haklarıyla
ilgili dış ülkelerin denetimi başlamıştır ve Ruslar ve İngilizler tarafından.
Ermenilerin kullanılmaya başlama tarihi de budur.
Değerli milletvekilleri,
Osmanlı Devleti, Birinci Dünya Savaşı içerisinde Ermeni isyanının yoğun
yaşandığı Doğu Anadoluda bir yandan cephede Rus ordularıyla savaşırken, bir
yandan da Ruslarla birlikte cephede Osmanlılara karşı savaşan Ermeni milislerle
mücadele etmek zorunda kalmıştır. Bu yetmiyormuş gibi de, geri cephede Türkleri
katleden, Türk köyü ve kasabalarını yakıp yıkan, ordunun ikmal tesislerine ve
konvoylara saldıran Ermeni çeteleriyle mücadele zorunluluğu başlamıştır.
Osmanlı Devleti, 24 Nisan 1915'te... Ki, bu tarih önemlidir; çünkü, asılsız
soykırımı iddiaları bu tarihi ölçü alır. Aslında, bu tarih, yıkma, yakma,
katletme faaliyetlerinde bulunan işte bu komiteden 2 345 kişinin tutuklanması
tarihidir.
Rus sınırına yakın
bölgelerdeki Ermeni halkının da devlete isyan halinde olduğu görülünce,
Osmanlı, yine kendine yakışanı yapmıştır; yani, o bölgede yaşayan halkın iç
savaştan etkilenmemesi için, güneyde daha güvenli olan bölgelere bu halkı
transfer etmiştir. Tarihte bu vakaya "sevk ve iskân vakası" denilir.
Birinci Dünya Savaşında,
Ermeni soykırımı iddialarından dolayı -az önceki konuşmacının da belirttiği
gibi- 143 Osmanlı aydını tutuklanmış, Malta Adasına sürülmüş, İngilizler
tarafından muhakeme edilmiş, kayda değer bir delil bulunamadığından, hiçbir
isnat hayata geçmediği için serbest bırakılmıştır.
1984 yılında PKK sahneye
çıkarılmış, ASALA Ermeni terör örgütü geri plana çekilmiştir. Belgeler, Bekaa
ve Zeli kamplarında ASALA ve PKK
militanlarının birlikte eğitim gördüğünü ortaya koymaktadır.
O dönemde Ermenilerin
esas amacı, Osmanlı topraklarından parça koparmaktır. Bu amacı gerçekleştirmek
için her yolu denemişler, her gücü kendilerine atfetmişlerdir. Ermeni soykırımının
yıldönümü diye andıkları 24 Nisan, devlet aleyhine faaliyette bulunan ve masum
insanları katleden 2 345 komitecinin tutuklandığı tarihtir.
Sayın milletvekilleri,
bir miktar da, asılsız Ermeni iddialarının arkasındaki gerçeklere yönelelim.
Ermeniler, Türkiye aleyhindeki faaliyet ve girişimlerini sadece düşmanlık ve
intikam duygularıyla açıklamak zorunda gibi görünseler de -aslında, bu
duyguların etkisi olmakla beraber- asıl maksadı dört aşamada özetlemek
mümkündür.
Birinci aşamada, asılsız
soykırım iddiasının, başta büyük ülkeler olmak üzere mümkün olduğu kadar çok
sayıda ülke ile ayrıca, belli başlı uluslararası kuruluşlar tarafından
tanınmasını sağlamaktır.
Olayın ikinci aşaması,
Türkiye'nin, yabancı ülkelerin asıl soykırımın tanınmasından etkilenmesi ve bu
ülkelerin baskısıyla asıl soykırımını tanımak mecburiyetinde bırakılmasıdır.
Üçüncü aşaması,
Türkiye'nin, asılsız soykırımına maruz kalan kişilere veya onların
mirasçılarına tazminat ödemesidir. Burada dikkat edilecek husus, soykırımını
tanımanın, vaktiyle bazı kişilere zarar vermiş olduğunun da kabulü anlamına
geleceği için, genel hukuk ilkesi gereğince bu zararın tazmin edilmesi
gereğidir.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Buyurun Sayın
Geçen.
FUAT GEÇEN (Devamla) -
Diğer bir deyişle, üçüncü aşama ikinci aşamanın doğal bir sonucudur.
Dördüncü aşama ise, Sevr
Antlaşmasını ihya ederek, Doğu Anadoludan Ermenistan'a toprak verilmesi
hayalidir.
Sayın milletvekilleri, bu
talepler ayrıca açıklanmaya gerek olmayacak kadar gerçekdışı olsa da, militan
Ermenilerin inanç ve beklentileri bunlardır. Soykırımı iddiaları, Ermenistan
dışındaki Ermeni toplumunda Ermeni bilincini yaşatmak için ayrıca bir araç
olarak da kullanılmaktadır.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Türkiye Cumhuriyeti açısından olaya baktığımızda, Osmanlı
İmparatorluğunun yıkılması ve Türkiye Cumhuriyetinin kurulmasıyla hukuken ve
fiilen ortadan kalkmış olan Ermeni sorunu, bundan yaklaşık otuz yıl önce
yeniden canlandırılmış ve zaman zaman, Türkiye için endişe kaynağı olabilecek
boyutlara taşınmıştır.
Her şeyden önce, Türkiye
ve Türklerin insanlığa karşı işlenmiş olan en büyük suç olarak soykırımıyla
itham edilmesi, ülkemizin imajını bozmakta ve ilişkilerini zedelemektedir. Aynı
şekilde, uluslararası kuruluşların da bu iddialarla etkilenmeye çalışıldığı ve
bu kuruluşların Türkiye üzerinde baskı aracı olarak kullanılmaya çalışıldığı da
görülmektedir. Bütün bu olumsuzlukların devletimizin girişimleriyle bugüne
kadar önlendiği ve bu yöndeki gayretlerin sürdüğü, teselli kaynağımızdır.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Ermeni sorununun okulların müfredat programlarına alınması,
gençlerin bu konuda bilinçli bir şekilde yetişmeleri sürecinin başlatılması,
önemli bir eksikliği gidermiştir. Ermeni sorunu hakkında üniversitelerde
bilimsel çalışmaları özendirmek ve koordine etmek için Yüksek Öğretim Kurulu
tarafından bir Türk-Ermeni İlişkileri Millî Komitesi oluşturulmuştur. Bu, ümit
verici bir gelişmedir.
Üniversite dışında da
özel bir kuruluş olan Avrasya Stratejik Araştırmalar Merkezi, 2001 yılında
Ermeni Araştırmaları Enstitüsü kurmuştur. Bu enstitü, "Ermeni
Araştırmaları" başlığı altında Türkçe ve İngilizce olmak üzere iki dergi
çıkarmış ve Türkiye'de Ermeni sorunu konusunda çalışmalar yapan bilim adamlarının
katıldığı bir Ermeni Araştırmaları Kongresini gerçekleştirmiştir.
Kendilerine dünyaya
demokrasi ve barış getirme rolü biçen ülkeler, Filistin'de, Kosova'da,
Bosna'da, Mora'da, Çeçenistan'da, hemen yanıbaşımızda, Irak'ta büyük bir
soykırımı gerçekleştirirken, bütün dünya, maalesef, seyirci kalmaktadır. Bu
devletler, asılsız soykırımı iddialarıyla, Osmanlının kendini savunma hakkının
bile, yıllar sonra, bugün, Türkiye Cumhuriyetinden hesabını sorma hayasızlığını
da göstermektedirler.
Millet olarak, Batı'nın çifte
standardını çok iyi anlamamız, devlet olarak da bu şuurla hareket etmemiz
gerektiğine inanıyor, Yüce Heyeti saygıyla selamlıyorum. (Alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederim
Sayın Geçen.
Gündemdışı üçüncü söz,
Kıbrıs'taki son gelişmeler hakkında konuşma talebinde bulunan, Elazığ
Milletvekili Sayın Mehmet Kemal Ağar'a aittir.
Buyurun Sayın Ağar. (DYP
sıralarından alkışlar)
3.- Elazığ
Milletvekili Mehmet Kemal Ağar'ın, Kıbrıs'taki son gelişmelere, Annan Planıyla
ilgili yapılacak referanduma, planın Kıbrıs ve Türkiye için sonuçlarına ve
asılsız Ermeni soykırımı iddialarına ilişkin gündemdışı konuşması
MEHMET KEMAL AĞAR
(Elazığ) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Türkiye'nin, Türkiye
Cumhuriyetinin tarihî günler yaşadığı dönemleri hep birlikte idrak ederek
gidiyoruz. Günbegün, 24 saat içerisinde fevkalade önemli gelişmeler olmaktadır
ve bütün bu gelişmelerin, Meclisimizce yakînen ve canlı olarak takibi
gerekmektedir. Zaman zaman da, noksan olan bilgilendirilmenin daha bir sıklıkta
yapılmasını beklerdik; ancak, ortaya çıkan gelişmeler, mutlak şekilde
Meclisimizle paylaşılma gereğini ortaya çıkarmaktadır.
Kıbrıs konusunda bir
uzlaşmazlık belgesi halinde ortaya çıkan ve Türkiye'nin uluslararası düzeyde
imzaladığı anlaşmalardan doğan hak ve hukukunu kısıtlayan ya da ortadan
kaldıran planın bütünüyle aceleye getirilerek referanduma sunulmasını teşvik
suretiyle hükümetimiz, millet ve tarih önünde büyük bir sorumluluk yüklenmiştir
ve elbette ki bu ağır sorumluluk, hükümeti var eden iktidar grubuyla müştereken
paylaşılmaktadır. Önümüzde yaşayacağımız üç dört günlük sürenin sonunda Meclis
bir kararla karşı karşıya kaldığında, bu sorumluluğun temelinde iktidar
grubunun ta kendisi olacaktır.
Birleşmiş Milletler
çevrelerinden edindiğimiz bilgilere göre, 9 000 sayfalık planın eklerini
inceleme fırsatını dahi bulamayan müzakere heyetimiz, Genel Sekretere
gönderdiği bir mektupla, referandum sonrası imzayla sözleşme haline gelmesi
tasarlanan Annan Planının eklerini oluşturan metinlerdeki bağlayıcı hükümlere
ilişkin olarak çekince beyanında bulunmuştur. Gizli tutulduğu anlaşılan bu
yazılı beyana rağmen hükümet, siyasî bir kararla referandum sürecinin içinde
kalmakta direnerek, Kıbrıs Türk Halkını da, kendisinin de bilmediği bir metni
hemen oylamaya mecbur etmektedir. Bizatihi kendilerinin çekince koymak
mecburiyetini hissettikleri bir metnin bütün kontrollerden geçmiş gibi kabul
etmek suretiyle referanduma sunulmasının doğruluğunu, ben, takdirlerinize
sunmak istiyorum.
Bir örnek vermek
gerekirse -dün de bir basın toplantısında bir sayın parlamenter ifade
etmişler-Annan Planındaki kurucu sözleşme taslağının 3 numaralı ekinde yer alan
Kıbrıs deniz sahasına ilişkin federal kanun hükümleri, tanınmadığı ve
onaylamadığı deniz hukuku sözleşmesinde Türkiye'yi taraf haline getirmektedir.
Böylece, Türk savaş ve ticaret gemilerinin Ada etrafındaki 12 millik alandan
geçiş hakkı bile kısıtlanmış olacağı gerçeği ortadadır ve buna benzer henüz
incelenmemiş nice hükümlerin var olduğu, eklerin olduğu ifade edilmektedir.
KKTC ve Türkiye'nin
menfaatlarını gözetmediği açıkça bilinen bir planı -iyi tarafları olabilir, hep
bunlar anlatılmaktadır; kötü tarafları yeterli ölçüde ifade edilmemiştir-
usulüne uygun olmayan ve Anayasamıza aykırı şekilde, yıllarca ambargo altında
yaşamış ve bu kez mal ve mülkünden de olacak bir halkın psikolojik zafiyetinden
yararlanarak, onlara acele tarafından onaylatma amacı güden hükümet, bu
istikametteki yoğun bir propaganda faaliyetinin fiilen de içinde olmaktadır.
Karşıt propaganda faaliyetlerine tavır koyanların, aynı şekilde, hiçbir
propagandanın içinde olmama mecburiyetleri olduğu gerçeği ortadadır.
Bilindiği gibi, yeni
gelişme, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyinden çıkarılmak istenen karar ve
son anda vetoyla geri dönen karar meselesidir. Bunun da derin bir şekilde
değerlendirilme mecburiyeti vardır.
Bilindiği gibi, Kıbrıs
Rum Hükümetinin büyük ortağı AKEL, tutumuna belirginlik kazandırmak üzere,
referandumun ertelenmesini talep etmişti. Bu taktiğin beklenen sonucu
verememesi, sonunda ABD ile AB'nin ağır baskısı karşısında, AKEL, yeni bir
taktikle, planın aynen uygulanacağına dair bir Birleşmiş Milletler Güvenlik
Konseyi kararı alınması durumunda pozisyonlarını değiştireceği sinyalini
vermiştir.
Şimdi, burada,
dikkatinizi çekmek istediğim konu, Türk tarafının derogasyonların AB açısından
güvence altına alınmasına ilişkin ısrarlı girişimlerine ciddî bir destek vermek
için bugüne değin hiçbir özel çaba sarf etmeyen Birleşmiş Milletler Genel
Sekreteri Kofi Annan'ın, bu defa, sadece hükümetin ortağı olan bir siyasî parti
AKEL'in talepleri doğrultusunda derhal harekete geçmesi ve böyle bir kararı
referandumdan önce çıkarmak için olağanüstü çaba göstermesi, Genel Sekreterin,
ABD, İngiltere ve AB baskısı altında ne denli Rum yanlısı tutum
sergileyebileceğinin açık bir göstergesidir.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Buyurun Sayın
Ağar.
MEHMET KEMAL AĞAR
(Devamla) - Şu açıdan meseleye dikkat çekmek istiyorum: Bu tutum, ayrıca, Rum
tarafının, referandumda hayır sonucu çıksa da, 1 Mayıstan sonra Annan Planını
kendi lehlerinde iyileştirmek üzere verecekleri uğraşta, Birleşmiş Milletler
Genel Sekreterini rahatlıkla yanlarında bulacağı konusunda bir gösterge olarak
karşımızdadır.
Şimdi, dünkü karar ne
getirmiştir, ne değildir; bu konuda hükümetin gerekli bilgiyi vermesini
beklerdik; ancak, bu saate kadar böyle bir şey görülmedi. Müsaadeniz olursa,
Yüce Meclise bu konuda kısaca bir bilgi
arz etmek istiyorum.
İngiltere tarafından
hazırlanan ve Rusya'nın veto ettiği karar tasarısının ana amacı, Kıbrıs Rum
tarafının talepleri doğrultusunda, Türkiye'nin sözleşmelerden doğan garanti
hakkını tümüyle ortadan kaldırmak ve kabul edildiği takdirde, Annan Planı
uygulamasını tümüyle Birleşmiş Milletlere bırakmaktır.
Tasarı, bir denetleme
komisyonu kurmakta ve planın tümünün uygulamasını bu komisyonun yetkisine
bırakmaktadır. Böylece, Kıbrıs, bugün Irak'ta olduğu gibi, belki, ondan da öte
bir manda ülkesi durumuna sokulmaktadır.
Belki de Bremer 2 diye
adlandıracağımız bir denetleme komisyonu başkanı atanmakta ve başkanın yanına,
ekonomik, siyasî, hukukî ve güvenlik konularından sorumlu 4 danışman
atanmaktadır. "UNSIMIC" kısa adı verilen bu teşkilatın güvenlik
bağlamındaki yetkisi, Birleşmiş Milletler Barış Gücü askerlerinden daha da
fazladır.
Komisyonun silahlı
kuvvetleri, Ada'da konuşlanmış tüm Türk ve Yunan Silahlı Kuvvetleri
mensuplarını tümüyle kontrol yetkisine sahiptir. Güvenlik açısından, kanun ve
nizamın temini ve soruşturma yetkisi de bu kuvvetlere verilmektedir.
Komisyonun yetkileri 1
Mayıs 2004'te başlayıp asgarî 2010 yılına kadar devam edecektir; ihtiyaç
duyulduğunda da, sonsuza kadar işletebilmesi yetkileri verilmektedir.
Kıbrıs'a uygulanması
öngörülen silah ambargosu, askersizleştirilme çerçevesine sokulmakta, bu da
Birleşmiş Milletler Anayasasının Yedinci Bölümü hükümlerine tabi olmaktadır ve
böylelikle, Türkiye'nin herhangi bir müdahalesine karşı, silahlı müdahale de
dahil olmak üzere, uluslararası bir yetkinin önü açılmaktadır.
Garanti anlaşmaları ve
garantör ülke mefhumu ortadan kaldırılmaktadır.
Ada'ya asker gönderme
imkânları, silah kullanmayı yasaklayan Birleşmiş Milletler Yasasının 2 nci
maddesinin dördüncü paragrafı uyarınca ortadan kaldırılmaktadır; tüm
uygulamanın uluslararası barış ve güvenliği ilgilendirir bir olay olarak kabul
edilmesi dolayısıyla, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyinin yetkisi altına
girmektedir.
Şimdi, meseleye bu
yönüyle bakıldığında, böylesine ağır hükümler içeren ve Türkiye'nin bütün
menfaatlarına aykırı olan bir karar tasarısı veto edildikten sonra da, Kofi
Annan tarafından tekrar beyanda bulunularak, referandumdan sonra tasarının
yeniden masada olacağı ifade edilmiştir.
Şimdi, bütün bu
gelişmeler olurken, hükümet, buna seyirci kalmakta, hiçbir tepki göstermemekte
ve bakanlarımız tarafından da "önemsenecek bir şey yok"
denilebilmektedir. Durumun vahametini takdirlerinize sunmak istiyorum.
Meseleye başka bir yandan
bakıldığında, Rusya, bu tasarıyı veto ederken, Yunanistan'ın iddia ettiği gibi,
Türkiye'nin menfaatlarını falan gözetmiş değildir. Rusya, Annan Planına
"evet" çıktığı takdirde, doğu Akdeniz'de, başta İngiltere ve Amerika
olmak üzere AB'nin kontrolünde bir stratejik üssün yaratılmış olacağının
bilincinde ve kendi menfaatları doğrultusunda oy kullanmıştır. Aslında, Rusya
ve Türkiye'nin stratejik menfaatlarının, bu karar tasarısı bağlamında da bir
uyuşma halinde olduğu görülmektedir.
Hüzün verici bir taraf
da, bugün Sayın Denktaş'ın bir beyanını gördüm; kırk yıldan beri "Allah
Türkiye'den razı olsun"un dışında bir söz söylemeyen Sayın Denktaş'ın,
bugün "Allah Rusya'dan razı olsun" demek zorunda kalmasını da, hazin
bir tecelli olarak, yine takdirlerinize ifade ediyorum.
Bütün bu gelişmeler devam
ederken, biraz evvel konuşan iki sayın milletvekilimizin de -şükranlarımı ifade
ediyorum- çok vukufiyetle ifade ettikleri gibi, Kanada Parlamentosunun da 24
Nisanı Ermeni soykırımını anma günü olarak büyük bir çoğunlukla kabul ettiğinin
üzücü haberini aldık. Elbette, Sayın Elekdağ'ın ifade ettikleri gibi, kaderini
bu ülkenin geleceğine bağlamış olan bütün Ermeni vatandaşlarımızı bu konunun
dışında tutmak kaydıyla, millî davalardaki gevşeklik, zafiyet ve
umursamazlığın, gelecekte ne ölçüde daha farklı olumsuz gelişmelere sebebiyet
vereceği de açık bir gerçek olarak karşımızda durmaktadır. Bugün, hepimizin
varlığı, ülkenin, cumhuriyetin devamı, bekası ve Türkiye'nin hak ve
menfaatlarının korunmasıdır; varlığımızın sebebi budur ve elbette ki, her
Türkiye Cumhuriyeti hükümeti de, başlangıcından ebediyete kadar, bu çerçeve
içerisinde hareket etmek durumundadır. Yaşadığımız günler önemlidir;
bugünlerde, günbegün, dakikabedakika, anbean önemli gelişmeler olmaktadır.
Türkiye Büyük Millet Meclisinin bütün üyeleri, büyük bir kemali ciddiyetle, bu
meseleleri takip etmek durumundadırlar. Yarın, Büyük Millet Meclisi tarihî bir
kararla karşı karşıya geleceği noktada, bütün bu meseleleri, en ince noktasına
kadar kavramak durumundadır.
Bütün bu gelişmeler devam
ederken, elbette ki, 23 Nisan 1920'nin 84 üncü yıldönümü gelmektedir. Yarın, bu
salonlarda yine beraber olacağız, müştereken görüşme imkânımız olacak ve bu
çerçeve içerisinde, milletimiz, Cumhurbaşkanından da, Başbakandan da, Türkiye
televizyonlarından, ulusa sesleniş biçiminde, meseleyi bütün açıklığıyla, bütün
yönleriyle anlatmasını beklemektedir. Kıbrıs'ta seçim yasakları başlamadan
evvel, mutlak şekilde, Türkiye'de, millet, meselenin her yönüyle bilgilenmek
mecburiyetindedir. Türkiye'nin dört bir tarafından, bu konudaki merak, bu
konudaki talep, telefonlarla, telgraflarla, çeşitli nakil vasıtalarıyla bize ulaşmaktadır.
Ben, başta İktidar Partisi Grubumuz olmak üzere, Parlamentonun tümüyle, bu
tarihî sorumluluğu taşıyacak ağırlık içerisinde olduğu inancı içerisindeyim;
hepimizin yapması lazım olan konu budur.
Bir diğer önemli konu da,
geçtiğimiz günlerde, konunun, dünkü Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi
kararının içeriğinin anlaşılmasından sonra ortaya çıkan sonuçlardan sonra da,
kısa bir dönem evvel devam edegelen olaylarla ilgili bir konuyu da
dikkatlerinize sunmak istiyorum. Demokratik ülkelerde, elbette Genelkurmay
Başkanlarının basın toplantısı yapmaları âdetten değildir veya hükümetlerin
bilgisi dahilinde kamuoyunu bilgilendirmek maksadıyla bu toplantıları
yaptıkları açık bir gerçektir, bilinen bir gerçektir.
Gazete haberlerinden
okuduğumuz ve tekzip edilmediğine göre de, Sayın Başbakanın Japonya seyahatinde
bu basın toplantısını telefonla takip ettiğini öğrendiğimizde, hükümetin
bilgisi dışında gerçekleşen bir basın toplantısı olduğu anlaşılmaktadır.
Meselede, açıklamadan net bir mesaj alınması konusu, bugünkü Birleşmiş
Milletler Güvenlik Konseyi kararıyla açıklığa kavuşmuştur. Beklenen, sadece,
Ada'nın, Türkiye'nin askerî stratejik konumu açısından, Türkiye'nin hak ve
menfaatları açısından, Türkiye'nin millî geleceği açısından neyi ifade ettiği
konusu idi. Bugünkü bu kararla bu konu da açıklığa çıkmış oluyor. Dolayısıyla,
değerli arkadaşlarımın, zaman kısıtlılığı dolayısıyla çok kısaca bilgi sunduğum
Güvenlik Konseyi karar tasarısını alarak ve bununla ilgili konuları çok net bir
şekilde değerlendirerek, yarın, öbür gün, belki de kısa bir zaman sonra önümüze
gelecek meselelere hazırlıklı olmasının fevkalade önemli olduğu konusunu
bilgilerinize arz etmek istiyorum.
Konuşmama başlarken ihmal
ettiğim, Sayın Araslı'nın sırasını bana verme konusunda gösterdiği nezaketine
şükranlarımı ifade etmek istiyorum.
Meclisimizi, Sayın
Başkanı saygılarla selamlıyorum. (Alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederim
Sayın Ağar.
Başkanlığın, Genel Kurula
diğer sunuşları vardır.
Sözlü soruların geri
alınmasına dair bir önerge vardır; okutuyorum :
B) Tezkereler ve Önergeler
1.- Ankara
Milletvekili Muzaffer R. Kurtulmuşoğlu'nun (6/751) ve (6/752) esas numaralı
sözlü sorularını geri aldığına ilişkin önergesi (4/173)
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Gündemin 204 ve 205 inci
sıralarında yer alan (6/751) ve (6/752) esas numaralı soru önergelerimi geri
çekiyorum.
Gereğini saygıyla arz
ederim.
|
|
21.4.2004 |
|
|
Muzaffer R. Kurtulmuşoğlu |
|
|
Ankara |
BAŞKAN - Teşekkür ederim.
Sözlü soru önergeleri
geri verilmiştir.
Sayın milletvekilleri,
bakanlığı sırasında enerji ve doğalgaz anlaşmalarında Türkiye aleyhine anlaşma
ve uygulamaların yapılmasına yol açtığı, devlet alım satımına fesat
karıştırdığı iddiasıyla Enerji ve Tabiî Kaynaklar eski Bakanları Mustafa Cumhur
Ersümer ve Zeki Çakan haklarında kurulan 9/4, 7 esas numaralı Meclis
Soruşturması Komisyonu Başkanlığının, Komisyonun çalışma süresinin uzatılmasına
dair bir tezkeresi vardır; okutup bilgilerinize sunacağım.
2.- (9/4,7)
esas numaralı Meclis Soruşturması Komisyonu Başkanlığının süre uzatımına
ilişkin tezkeresi (3/537)
22.4.2004
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Enerji ve Tabiî Kaynaklar
eski Bakanları Mustafa Cumhur Ersümer ve Zeki Çakan haklarında Anayasanın 100
üncü ve İçtüzüğün 107 nci maddeleri uyarınca 10.2.2004 tarihinde (9/4,7) esas
numaralı Meclis Soruşturması Komisyonu kurulmuştur.
Anayasa ve İçtüzük gereği
kendisine verilen iki aylık süre içerisinde çalışmalarını tamamlayamayan
Komisyonumuz, TBMM'nin 9.3.2004 tarihli 63 üncü Birleşiminde almış olduğu onbeş
günlük ara verme kararı da gözönüne alınarak 25.4.2004 tarihinden itibaren iki
aylık eksüre istenmesine karar vermiştir.
Gereğini bilgilerinize
arz ederim.
|
|
Musa Sıvacıoğlu |
|
|
Kastamonu |
|
|
Komisyon Başkanı |
BAŞKAN - Sayın
milletvekilleri, bu Komisyon daha önce iki ay süre kullanmıştır. Anayasanın 100
üncü ve İçtüzüğün 110 uncu maddeleri, soruşturmasını iki ay içinde bitiremeyen
komisyona iki aylık yeni ve kesin süre verileceği hükmünü içermektedir. Bu
nedenle, Komisyonun süre talebini bilgilerinize sunuyorum.
Komisyona, 25.4.2004
tarihinden geçerli olmak üzere, iki aylık yeni ve kesin süre verilmiştir.
Adalet ve Kalkınma
Partisi Grubunun, İçtüzüğün 19 uncu maddesine göre verilmiş bir önerisi vardır;
okutup oylarınıza sunacağım.
IV.-
ÖNERİLER
A) Sıyasî Partı Grubu Önerılerı
1.- Genel
Kurulun 26 Nisan 2004 Pazartesi günü 15.00-19.00 saatleri arasında çalışmasına
ve bu birleşimde kanun tasarı ve tekliflerinin görüşülmesine ilişkin AK Parti
Grubu önerisi
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Danışma Kurulunun
22.4.2004 Perşembe günü (bugün) yaptığı toplantıda siyasî parti grupları
arasında oybirliği sağlanamadığından, İçtüzüğün 19 uncu maddesi gereğince
Grubumuzun aşağıdaki önerisinin Genel Kurulun onayına sunulmasını arz ederim.
|
|
Haluk
İpek |
|
|
Ankara |
|
|
AK Parti
Grubu Başkanvekili |
Öneri:
Genel Kurulun 26 Nisan
2004 Pazartesi günü saat 15.00-19.00 saatleri arasında çalışması ve bu
birleşimde kanun tasarı ve tekliflerinin görüşülmesi önerilmiştir.
BAŞKAN - Teşekkür ederim.
HALUK KOÇ (Samsun) -
Aleyhte söz istiyorum Sayın Başkan.
BAŞKAN - Buyurun.
HALUK KOÇ (Samsun) -
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Danışma Kurulunda uzlaşma olmaması
üzerine, Adalet ve Kalkınma Partisi Grubunun getirdiği grup önerisinin
aleyhinde söz almış bulunuyorum; tümünüzü ve Yüce Meclisi saygıyla
selamlıyorum.
Değerli arkadaşlarım, bu
İktidar Partisi grup önerisinin, alışık olmadığımız bir öneri olduğunu hemen
ifade etmek durumundayım. Bunun amacını düşünerek, amacını varsayımlara
dayandırarak, böyle bir önerinin neden yapıldığı konusunda görüşlerimi ifade
etmek için huzurunuzdayım.
Değerli arkadaşlarım,
öncelikle, hemen şunu ifade edeyim; Türkiye Büyük Millet Meclisinde, gerçekten
varsayımlara dayanarak bir gündem belirlenmesi, yanlış bir girişimdir. Şimdi,
nedir bu varsayım, hemen onu gündeme getireceğim.
Bildiğiniz gibi, Sayın
Genel Başkanın da biraz önce ifade ettiği gibi, hepimizin bilgisi dahilinde
olan, cumartesi günü, 24 Nisanda, Kıbrıs'ta, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyetinde
ve güneyde, Rum kesiminde, Annan Planının referanduma sunulması gerçekleşecek.
Şimdi, kuzeyde ve güneyde "evet-evet" sonucu gerçekleşirse, bunun,
bir an önce, uluslararası bir sözleşme haline getirilip, 1 Mayıstan önce,
Türkiye Büyük Millet Meclisinde onaya sunulması varsayımı var.
Varsayımın iki ayağı var;
birincisi, kuzeyde ve güneyde yapılacak referandumda evet çıkması olayı;
ikincisi de, bunun, 1 Mayısta, bir uluslararası anlaşma haline getirilerek,
Türkiye Büyük Millet Meclisinden onay alınması.
Değerli arkadaşlarım, şimdi,
bunun, pazartesi günü Genel Kurulun toplanması önerisiyle ne ilgisi var
diyeceksiniz. Bildiğiniz gibi, İçtüzüğümüzün 36 ncı maddesi çok net ve açık; 36
ncı maddeye göre, komisyonlarda, komisyonlara havale edilen işlerin
görüşülmesine havale tarihinden itibaren 48 saat geçmeden başlanamıyor.
Pazartesi günü Genel Kurulun toplanması kararı alınırsa, "evet -
evet" sonucu da çıkarsa referandumdan, o zaman, pazartesi günü yeni bir
Danışma Kurulu önerisi gelecek ve Danışma Kurulunda, Dışışleri Komisyonunda bir
uluslararası sözleşmenin 48 saatten önce görüşülmesi için bir Danışma Kurulu
tavsiye kararı alınması önerilecek.
Şimdi, iki gruptan oluşan
bir Parlamentoda görev yapıyoruz. Ben, arkadaşlarımın yanlış bir hukuksal
taktikle yola çıktıklarını ifade etmek istiyorum buradan ve son derecede açık,
geçmiş dönemlere ait uygulamalar da elimde var; bu yanlışı da, buradan ifade
ediyorum. Bu kararın oylanmasında, bu bilgilere, belki ihtiyacınız olacak; onun
için, huzurlarınızda arz etmek istiyorum. 36 ncı madde çok net ve açık, bunu
söyledim. 19 uncu madde de, Danışma Kurulunun görevlerini ifade ediyor. 36 ncı
maddede "grupların ortak onayıyla bir tavsiye kararı olur ise, bu
komisyon, gündemindeki konuyu 48 saat dolmadan görüşebilir" deniliyor.
Bununla ilgili çeşitli uygulamalar var; bu dönemde de var. Bu dönemde, üç örnek
var elimde; 23.12.2003, 3.3.2004; 24.7.2003; Faruk Çelik - Mustafa Özyürek,
Salih Kapusuz - Ali Topuz, Faruk Çelik - Ali Topuz... Bunlar, Danışma
Kurulunda, o gün için gerekli konunun, 48 saat geçmeden ilgili komisyonlarda
görüşülmesinin Danışma Kurulunca tavsiye kararına bağlanması önerisi. Her iki
grubun da müştereken karar verdiği bir süreç bu.
Bizim buradaki
muhalefetimiz çok net ve açık. Ortada, henüz net bilgi sahibi olmadığımız bir
bilgi demeti getirilecek ve bu bilgi demeti, bir uluslararası anlaşma olarak
bizim onayımıza sunulacak.
Değerli arkadaşlarım,
bilgi sahibi olmadan, gözü kapalı, Türkiye Büyük Millet Meclisini bir onay
makamı haline çevirmeye hakkımız yok; bunu açıklıkla söylüyorum. Neyin onayı
istenecek bizlerden, bu da çok önemli. Şimdi, 9 000 sayfalık bir planın -eğer
"evet-evet" çıkarsa tabiî, ikinci varsayım olarak- eklerinde her gün,
ama her gün, anbean, Türkiye'nin ve Kuzey Kıbrıs Türk Halkının çıkarlarıyla
çelişen yeni yeni tuzakların ortaya çıktığı bir bilgi demeti...
Türkiye Büyük Millet
Meclisine verilen mesaj âdeta şu: Biz her şeyi düzenledik; sizden başka artık
kimse sorgulamıyor bu işi, siz de bırakın. Kapatın gözünüzü, mühürleyin
vicdanınızı; ulusal çıkarlar falan, böyle modası geçmiş lafların peşinde de pek
koşmayın. Ne yapalım, yeni dünya düzeni bu. Bu yeni dünya düzeni içerisinde de,
bu konuyla ilgili bize verilen pazıl parçasını koymamız gereken yere koyma
görevimiz var. Türkiye Büyük Millet Meclisinden de bunun bir uluslararası
anlaşma şeklinde onaylanması gerekiyor 1 Mayısa kadar... Bütün olay bu, değerli
arkadaşlarım.
Şimdi, bu, tabiî,
beklenen senaryo tutarsa. Bu senaryo tutarsa, pazartesi günü bu süreç sanıyorum
ki işletilecek; ama, şunu çok net ve açık ifade ediyorum: Cumhuriyet Halk
Partisi Grubu olarak, pazartesi günü, oluşacak uluslararası sözleşmenin 48 saat
geçmeden Dışişleri Komisyonunda görüşülmesi yönünde gelecek bir Danışma Kurulu
teklifine Cumhuriyet Halk Partisi olarak onay vermeyeceğiz. Dolayısıyla,
pazartesi günü, Danışma Kurulu, 36 ncı
maddenin ikinci fıkrasında belirtilen -lütfen, İçtüzüğe
bakarsanız- bir tavsiye kararı almadan dağılmış olacak. Dolayısıyla, Danışma
Kurulunun bir tavsiye kararı oluşturulmadan, bunu, bir grup önerisi olarak tek başınıza
Genel Kurula getirmeniz İçtüzük hükümlerine aykırıdır.
EYÜP FATSA (Ordu) - Şimdi
geldi.
HALUK KOÇ (Devamla) -
Hayır, o başka. Ben pazartesi günkü süreci söylüyorum Sayın Fatsa; kaçırdınız
ilk başta söylediğimi. Belki, tam izleyemediniz.
EYÜP FATSA (Ordu) -
Kaçırmadım; sizi izliyorum.
HALUK KOÇ (Devamla) -
Şimdi, bu varsayım tutmuyor değerli arkadaşlarım. Onun için, pazartesi günkü
Genel Kurul toplantısı teklifini bence reddedin; daha şimdiden bir İçtüzük
ihlali yapmama konusunda temkinli davranmış olacaksınız. İçtüzük 19 ve 36
açık...
Şimdi, elimde değişik
şeyler var; 5 parti grubunun olduğu dönemde alınan kararlar var. 3 partinin
tavsiyesiyle geliyor ve burada tartışılıyor; ama, bu döneme ait de 2 grubun
ortak kararıyla tavsiye şeklinde gelenler var. Bunu, hiçbir şekilde, tek parti
grubu önerisi olarak bir tavsiye kararına dönüştüremezsiniz, 36/2'ye
sığdıramazsınız, hukuksal gerekçesini bu şekilde oluşturamazsınız.
Değerli arkadaşlarım,
şimdi, biz, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu ve milletvekilleri olarak bir kere
daha şunu sizlere ifade etmeyi bir görev sayıyoruz. Yeterince bilgi sahibi
olmadığımız çok önemli bir konuda -içinizde bu bilgiye sahip olduğunu ifade
eden varsa bizi de bilgilendirmesini bekleriz her zaman- oldubittilerin içinde
olmayacağımızı, bir kere daha, Yüce Meclis çatısı altında, Cumhuriyet Halk
Partisi Grup Başkanvekili olarak, Grubumdaki tüm milletvekili arkadaşlarım
adına ifade etmeyi bir borç biliyorum.
İkincisi, İçtüzüğün
yanlış yorumlanıp, bir hukuksal çelişkinin yaşatılma olasılığına karşı hepinizi
şimdiden uyarıyoruz, daha bugünden uyarıyoruz. Bu amaçlara dönük, yanlış
kurgulanmış bir planın ilk aşamasını oluşturan bu öneriyi kabul etmemenizi
öneriyorum; yani, gerekçelerini anlattım. Lütfen, bir kere sağlıklı düşünün, değerlendirin.
36 ncı maddeyi okuyun, 36'nın ikinci bölümünü okuyun, 19'u okuyun ve bunun
gerçekleşmeyeceğini görün. Onun için, pazartesi günkü Genel Kurul toplantısı
teklifini şimdiden reddedelim; diğer kısmı kendiliğinden gerçekleşmemiş olur.
Saygılarımı sunuyorum.
(CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederim
Sayın Koç.
Sayın Haluk İpek, buyurun
efendim. (AK Parti sıralarından alkışlar)
HALUK İPEK (Ankara) -
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Pazartesi günü, yine,
gündemde olan tasarı ve tekliflerin görüşülmesiyle ilgili, Meclis Genel
Kurulunun açılmasıyla ilgili bir Danışma Kurulu önerimiz vardı; sevgili
adaşımızla, Grup Başkanvekili arkadaşımızla anlaşamadık ve huzurunuza geldik.
Tabiî, biraz önce Sayın Ağar
önemli bir cümle sarf etti, dedi ki: "Çok önemli günler yaşıyoruz; anbean,
çok önemlidir." Dolayısıyla, çok önemli günler yaşıyoruz ve Kıbrıs
konusunda da; anbean, çok önemli. Bir referandum olacak; bunun neticesinde
farklı sonuçlar olabilir. İnşallah, referandumun neticesi, orada bulunan Kıbrıs
Türk Halkına hayırlı, uğurlu olur, hayırlara vesile olur diye diliyorum.
Referandumun neticesi
Türkiye'yi ilgilendirecek mi; ilgilendirecek. Neden; çünkü, Türkiye, garantör
ülke. Referandumun sonucunda atılacak, Türkiye'nin atması gerekecek adımlar
olabilecek. Bu çatı altında, Türkiye Büyük Millet Meclisinde Kıbrıs konusu çok
görüşüldü. Pazartesi günü yeniden görüşülmesiyle ilgili zaruret doğabilir.
İşte, grup önerisi, bu amaçladır. Türkiye Büyük Millet Meclisinin konuyla
ilgilenmesi kadar doğal bir şey olamaz. Neden; çünkü, Birleşmiş Milletler
konuyla ilgileniyor, Avrupa Birliği konuyla ilgileniyor; tüm dünya bu konuyla
ilgilenirken, garantör olan Türkiye'nin ve Türkiye Büyük Millet Meclisinin
kapalı olması düşünülemez. Bu nedenle, Türkiye Büyük Millet Meclisi pazartesi
günü açılmalıdır, çalışmalarına devam etmelidir ve ona göre de, anbean,
gelişecek olaylar hakkında, gerektiğinde, tavır alabilmelidir.
Komisyonların çalışmasına
gelince... İçtüzüğü şöyle dikkatle incelediğiniz zaman, Genel Kurulu
çalıştırmak, birinci derecede iktidarın, yani, burada bulunan çoğunluğun
görevidir. Eğer, iktidar ve muhalefet anlaşamadıkları takdirde, kendileri
Danışma Kurulunda herhangi bir tavsiye kararı alamadıkları takdirde, şu anda
yapmış olduğumuz gibi, Genel Kurulun oylarına sunuluyor; pazartesi günü de
Genel Kurulun oyuna sunulacak. Sayın Koç'a bu yönüyle de katılmıyorum.
Grup önerimiz lehinde oy
kullanmalarını bütün arkadaşlarımızdan diliyor, hepinize saygılar sunuyorum. (AK
Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederim
Sayın İpek.
Başka söz talebi?.. Yok.
Öneriyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Teşekkür ederim. Kabul etmeyenler... Teşekkür
ederim. Öneri kabul edilmiştir.
Sayın milletvekilleri,
gündemin "Kanun Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer
İşler" kısmına geçiyoruz.
V. - KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER
1.- Adlî Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Bölge Adliye
Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yetkileri Hakkında Kanun Tasarısı ve Adalet
Komisyonu Raporu (1/521) (S. Sayısı: 146)
2.- Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununda Değişiklik
Yapılmasına İlişkin Kanun Tasarısı ve Adalet Komisyonu Raporu (1/523) (S.
Sayısı: 152)
3.- Çanakkale Milletvekilleri Mehmet Daniş ve İbrahim
Köşdere'nin; Gelibolu Yarımadası Tarihî Millî Parkı Kanununa Geçici Bir Madde
Eklenmesine Dair Kanun Teklifi (Kamu İhale Kanununa Geçici Madde Eklenmesine
Dair Kanun Teklifi) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (2/212) (S. Sayısı: 305)
BAŞKAN - Adlî Yargı İlk
Derece Mahkemeleri ile Bölge Adliye Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yetkileri
Hakkında Kanun Tasarısının, Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununda Değişiklik
Yapılmasına İlişkin Kanun Tasarısının ve Çanakkale Milletvekilleri Mehmet Daniş
ve İbrahim Köşdere'nin, Gelibolu Yarımadası Tarihî Millî Parkı Kanununa Geçici
Bir Madde Eklenmesine Dair Kanun Teklifinin geri alınan maddeleriyle ilgili
komisyon raporları henüz gelmediğinden, tasarıların ve teklifin müzakerelerini
erteliyoruz.
Kamu Yönetimi Temel
Kanunu Tasarısının müzakeresine kaldığımız yerden devam edeceğiz.
4.- Kamu Yönetiminin Temel
İlkeleri ve Yeniden Yapılandırılması Hakkında Kanun Tasarısı ile
İçişleri, Plan ve Bütçe ve Anayasa Komisyonları Raporları (1/731) (S. Sayısı:
349)
BAŞKAN - Komisyon?.. Yok.
Komisyon bulunmadığından,
tasarının müzakeresini erteliyoruz.
Sayın milletvekilleri,
Entegre Devre Topografyalarının Korunması Hakkında Kanun Tasarısı ve Sanayi,
Ticaret, Enerji, Tabiî Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonu raporunun
müzakerelerine başlıyoruz.
5. - Entegre Devre Topoğrafyalarının Korunması Hakkında
Kanun Tasarısı ve Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabiî Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji
Komisyonu Raporu (1/695) (S. Sayısı: 416) (x)
BAŞKAN - Komisyon?..
Burada.
Hükümet?.. Burada.
Komisyon raporu 416 sıra
sayısıyla bastırılıp dağıtılmıştır.
Tasarının tümü üzerinde,
Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına, Sayın Tacidar Seyhan; buyurun.
CHP GRUBU ADINA TACİDAR
SEYHAN (Adana) - Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; Entegre Devre
Topoğrafyalarının Korunması Hakkında Kanun Tasarısı hakkında, Cumhuriyet Halk
Partisi Grubu adına, görüşlerimi belirtmek üzere söz almış bulunuyorum;
hepinizi sevgi ve saygıyla selamlıyorum.
Değerli arkadaşlar, bizi
izleyen arkadaşlarımızın da aydınlanması açısından kısa bir bilgi vermek
istiyorum. Aslında hepimizin çok yakından ilgilendiği bir konu; entegre
devreler günlük yaşamımızda var. Entegre devre topoğrafyaları ülkemizde de
işlem görüyor. Özellikle yoğun olarak ASELSAN'ın çalışmalarında bu
topoğrafyalardan yararlanılıyor, topografik haritaların düzenlenmesi konusunda
ciddî şekilde planlama yapılıyor, üretim yapılmaya çalışılıyor; fakat, daha
çok, bunun hangi amaçla hazırlandığını, burada, paylaşmak istiyorum sizlerle.
Değerli arkadaşlarım,
1999 yılından beri bu kanun hazırlanmaya çalışılıyor. Bu tasarı, bugün, değerli
bakanlık temsilcileri, Adalet ve Kalkınma Partisinin komisyon üyeleri ve bizler
tarafından düzenlenip sizin huzurlarınıza getirildi.
Değerli arkadaşlar, zaten
olması gereken bir konuydu. Avrupa'da ve yurt dışındaki birçok ülkede bu var.
Biz, sadece, Türkiye'deki çağdaş teknolojiyi, yurt dışındaki sermayeyi biraz
daha güvence içine alacak bir düzenlemeyi, bir enstitümüzün kontrolü altında
sağlamaya çalıştık.
(X) 416 S. Sayılı Basmayazı tutanağa eklidir.
Entegre devre nedir?
Hepimizin yaşamında var, hepimiz bilgisayar kullanıyoruz. Oradaki ana hafıza
dediğimiz CPU'nun içerisine yerleştirilmiş olan transistorlar üç boyutludur,
katmanları vardır; bunların hepsi, bir entegre devreyi oluşturur veya
bilgisayarınızda kullandığınız hafızaların hepsi, bir entegre devreyi temsil
eder. Bunların üç boyutlu, sabitleşmiş olarak görüntülenmesi, entegre devre
topoğrafyasını oluşturur. İşte, biz, bunun için hukukî düzenlemeyi yapmaya
çalıştık.
Değerli arkadaşlarım,
bunu yaparken, teknolojik çözüm üretmek, ulusumuzu teknolojik yatırımların
birer kaynağı haline getirmek, onları buluş ve yeniden kullanabilecekleri
teknolojik kaynaklar olarak işleme almak için böyle bir tasarıyı yasalaştırmaya
çalıştık. Tabiî, hep beraber, arkadaşlarımızla, gerekli önlemleri de almaya
çalıştık.
Kanun, hizmet ilişkisinde
üniversite görevlilerinin de, üniversite mensuplarının da hak sahipliğini
düzenlemektedir. Eğer yurt içinde böyle bir hak elde edilirse bunun da
korunmasını sağlamaktadır. Yurt dışından yurt içine yatırım yapan yabancı
işletmecinin de korunmasını sağlamaktadır; bu nedenle, zorunlu lisansın
kaldırılması durumu, sadece, Bakanlar Kurulunun kararına bırakılmıştır. Kamu
yararı, ulusal güvenlik veya hayatî sektörler bakımından önem arz etmediği
sürece bu korumanın devam etmesi hukuken sağlanmıştır.
Ben, öncelikle, bu konuda
emeği geçen bütün arkadaşlarıma çok teşekkür etmek istiyorum. Ancak, hepimizin
bildiği gibi, bir kanunun niteliğinden çok uygulaması çok önemlidir değerli
arkadaşlarım. Ben, burada, bakanlıklar bünyesinde veya diğer kurumlarda
yürütmede önümüze çıkabilecek aksaklıkları da sizlerle paylaşmak istiyorum.
Bunu, büyük bir ihtimalle, Bakanlık, sanıyorum "Endüstriyel Tasarımlar
Daire Başkanlığı" altında faaliyete sokmak isteyecektir. Enstitü
Başkanımız da burada. Daha önce, biz, bu daire başkanlığını kurduk. Başkanlık
düzeyinde ve yönetim kurulu düzeyinde belli çözümlemeler yapıldı; ama, henüz,
Endüstriyel Tasarımlar Daire Başkanlığı faaliyete geçmedi.
Şimdi, biliyorsunuz,
değerli arkadaşlar, eğer kanun çıkarsa, yeterli uzmanı, yeterli ehliyet sahibi
insanı görevlendirmezseniz bu kanun işlemez. Yönetmeliklere atıfta bulunarak,
diyelim ki, korumasını sağlıyorsunuz ve size bir itiraz geldi, bir başvuru
geldi; bunu kiminle yapacaksınız; bir, bilirkişiyle yapabilirsiniz; ikincisi,
kendi bünyenizde çalıştırdığınız teknik adamla yapabilirsiniz. En kolay
kontrolü sağlamak istiyoruz biz. Biz diyoruz ki, Enstitüde yapılacak bu tür
denetimlere, Enstitünün yapısı şu anda uygun değildir. Bu uygunsuzluğu bir
eleştiri noktası olarak aktarmıyorum; eğer, yapılması gereken bir şeyler varsa,
lütfen, Enstitü Başkanımız, ilgili bakanlığımız tedbirlerini alarak, Yüce Meclisin
önüne getirsinler ve biz de, birlikte bu sorunları çözmeye çalışalım diye
aktarıyorum.
Bakın, Enstitü,
bugünlerde binasını değiştiriyor, daha ferah bir ortamda çalışmaya başlıyor.
Belki, burada, diğer daire başkanlıklarını da, o geniş alan içerisinde, araç
gereç, yetkin, eğitilmiş insanlarla donatarak faaliyete geçirmeye çalışacaktır;
amenna; üstümüze ne düşerse biz de yapmaya hazırız. Ancak, bir an önce, bu
Enstitünün raflarındaki dosyaların, sıraları geldikçe oradan indirilerek işleme
alınması lazım. Marka, patent, endüstriyel tasarımlarda, her bölümde sorunun
çözülmesi lazım; ama, bunu yaparken, sadece işleri çözerek yapamazsınız değerli
arkadaşlar; eğitilmiş işgücü, oradaki çalışmanın rehabilitasyonu ve personel
verimliliği esastır. Eğer yöneticilik yapacaksanız, yönetişime de biraz ağırlık
vereceksiniz.
Buradaki 160
arkadaşımızdan 35-40'ı henüz sözleşmesiz çalışıyor. Enstitü Başkanımızın ve
Bakanımızın da dikkatini çekiyorum. Bu arkadaşlarımızı, teknik elemanlarımızı,
lütfen, yapabiliyorsak, birlikte, bir sözleşmeye kavuşturalım. Birinci aksaklık
bu.
Uzman statüsünde çalışan
-daha önce de dile getirdiğimiz- uzmanlık görevi verilen; ama, çalışırken,
devletin önünde, yasa önünde uzman olmayan arkadaşlarımız var. Uzman alacaksak
uzman alalım; almayacak, bunları uzman olarak görevlendireceksek, bu
arkadaşlarımızı uzman statüsüne kavuşturalım. Enstitünün önceliği budur, bunun
yapılmasını hassaten rica ediyorum arkadaşlarımdan.
Bakın, bir yöneticinin
görevi, öncelik sırasını iyi belirlemektir değerli arkadaşlarım. Şimdi, Enstitü
taşınıyor; ben, bugün, baktım, araştırdım; daha demirbaşlar doğru dürüst
yerleşmemiş, zamanla yerleşir, amenna; bugün, Enstitünün eski binasında yemek
çıkmamaya başladı, yeni yerde de yemek verilemiyor, birkaç gün insanlar mağdur
olabilir; bu da anlaşılabilir bir şey; ama, bizim, pratikte, personel
ihtiyacından fazla, personelin üreteceği işe ihtiyacımız var, orada kaliteye
ihtiyacımız var. Elbette onların sosyal ihtiyaçlarını da giderelim, elbette
düzenleyelim; ama, bunun yanında, onların rahat çalışabilmesinin de imkânlarını
sağlayalım; bizim talebimiz budur.
Bakın, beni çok üzen bir
şey olmuştur. Enstitünün bunca sorunu varken, Enstitüye -3 tane Ford Escord
makam aracı vardı, 1 de minibüsü vardı- arkadaşlarımız, geldiler, 6 tane Fiat
Siena kiraladılar, 1 tane daha minibüs kiraladılar, 80 kilometreyle de kontrata
bağladılar, bunu aşarsa şu kadar ödeyeceğiz dediler; bu araçlar, daire
başkanlarını, eski binadan yeni binaya taşıyıp duruyor; yani, yönetimde öncelik
sırası neyse, onu tespit edeceksiniz; ihtiyaçtır, işleri görülmüştür; ama,
Enstitü taşınmıştır, artık, iş bitti. Lütfen, önceliklerimizi birlikte
belirleyelim, neye yarıyorsa, birlikte bakalım. Burası, bir bilim yuvası;
burada, biz, markayı, buluşu, endüstriyel tasarımları değerlendireceğiz,
insanların önünü açacağız, insanlarımızı koruyacağız; burası sefahat yeri
değildir ki. Bakın, yeni açılan bina, Türkiye Kömür İşletmelerinin orada;
oradaki personelin canı çıkıyor; aracıyla gidemeyen otobüsle gidiyor; 5 tane
araç, 6 tane araç tahsis ediliyor; bunlardan koruyalım kendimizi. Buraya
vereceğimiz parayı, uzman personelin, ehliyet sahibi insanların
yetiştirilmesine kullanalım; yapacağımız iş budur değerli arkadaşlar.
Bu çerçevede, birkaç şeyi
daha dile getirmek istiyorum.
Değerli arkadaşlar,
bizim, yönetimde en büyük sorunumuz -dikkatle, bunu paylaşalım; lütfen, ne
olursunuz- birsürü gencimiz okuyor, okuduktan sonra da birsürü hayal
kırıklığıyla evine geri dönüyor ve bir çıkmazın eşiğine giriyor. Eğitim
sistemimiz, sadece fazla diploma üzerine kurulmuş. Ne olursa olsun, hangi
konuda olursa olsun, diploma almak hedef haline gelmiş. Böyle bir eğitim
sistemi!.. Bu nedenle, biz, az eğitilmiş, istemediği işi yapan ve hatta, yanlış
eğitilmiş gençler yetiştiriyoruz. Sonuçta, ortaya şu çıkıyor: Tekrar eğitim söz
konusu oluyor. Tekrar eğitimde arz-talep dengesi oluşuyor ve biz, bu dengeyi,
yeni kurslar açarak kurmaya çalışıyoruz değerli arkadaşlarım. Millî Eğitimden
başlayarak, meslekî eğitime yönlendiren aşamada, hepimize, tüm kurumlarımıza, tüm bakanlıklarımıza çok
ciddî görevler düşüyor.
Birkaç öneride bulunmak
istiyorum. Çağdaş devletin en etkin silahı, yetişmiş eleman çalıştırmaktır;
birinci kural budur. Gelişen ülkelerin en büyük silahı da budur değerli
arkadaşlar. Özellikle, sürekli eğitim merkezlerinin kurulmasına -Millî Eğitim
Bakanımız da buradaydı; ama, gitmiş- mutlaka öncelik verilmesi lazım. Sürekli
eğitim merkezleri dışında, kamunun da sürekli eğitim merkezi kurmasının, bu
merkezleri işletmesinin önünü açmak lazım. Eğer, bunu yaparsak, sürekli
değişim, sürekli eğitim ve sürekli gelişim, Türkiye'nin vazgeçilmez bir unsuru
olur. Türkiye'ye de Türkiyeliliğe de bu yakışır. Türkiye Büyük Millet Meclisi
olarak, biz, bunun arkasında durmalıyız, çağdaş, laik Türkiye'nin de önünü bu
şekilde açmalıyız diye düşünüyorum.
İşgücünde çok ciddî
sıkıntılarımız var. Yeterlilikleri belirlemek, meslekî ilerlemeye öncelik
vermek, yönlendirme yapmak, uluslararası belgeleri üretebilecek eğitim
merkezleri kurmak zorundayız değerli arkadaşlarım. Halk eğitim merkezlerimizi
ve hizmetiçi eğitim merkezlerimizi geliştirip, çağdaş donatımlarla, çağdaş
işgücüyle ve bilgi sahibi insanlarla daha etkin hale getirmeliyiz ve bunun
dışında, nitelikli insangücünü yerinde kullanmak zorundayız ve onları korumak
zorundayız. Eğer, teknik anlam içeren bir konuda, siz, daire başkanlarınızı her
yıl değiştirirseniz, Türkiye'de hiçbir sorunu çözemezsiniz. Bakın, Enstitüde
daire başkanları sürekli değişiyor. Bir yılda, adam geliyor, patent, marka,
endüstriyel tasarım nedir, entegre devre topografyası nedir öğreniyor, ondan
sonra "sen oraya git" diyorsun, yeni adam getiriyorsun. Durun
bakalım, şu işi bir öğreneyim diyor; hizmet süresi geçmeden yeniden değişiyor.
Bunun önüne geçmek zorundayız. Umuyorum, hep birlikte, kurumların
siyasallaşmasının önüne geçeceğiz, ehil gençlerimizi devlet yönetiminde, devlet
kademelerinde etkin hale getirerek Türkiye'nin sorunlarını birlikte çözeceğiz.
Bu sorun hepimizin.
Sonuçta, bizim tek
hedefimiz olmalı. Her alanda kaliteli mal, kaliteli hizmet, işsizliğin
önlenmesi ve uzun süreli istihdamın sağlanması bizim görevimiz olmalıdır. Eğer,
çalıştırdığınız personeller arasında sosyal adaleti sağlayamazsanız, onların iç
dengesini, iç huzurunu koruyamazsanız verimli iş üretemezsiniz.
Değerli arkadaşlar, bu
hafta -biraz da, tabiî, bu işler hep Sanayi Bakanlığının bünyesinde geliştiği
için- internet haftası, ona da değinmek istiyorum. Türkiye, eskiden bilgisayar
çöplüğüydü, şimdi de bir veri çöplüğü haline geliyor. İnternet sayfalarımız gelişsin
diyoruz. O kadar gereksiz veriyi internet sayfalarına yüklüyor ki değerli
arkadaşlarımız, biz, bilgiyi verimli kullanabilme hakkımızdan yararlanamıyoruz.
Hep birlikte bunun önüne geçmemiz lazım. Türkiye'yi bir bilgi çöplüğünden
kurtarmamız lazım. Bilgiyi alıp işleyeceksiniz, iyi, nitelikli bilgi haline
getirip, insana yeniden sunacaksınız; çünkü, bilgi işlemek gelişmektir; çünkü,
bilgiye yönelmek, bilgiyi beslemek çağdaş toplum yaratmanın temel unsurudur.
Hepimizin görevi budur. Etkin ve verimli kullanımını da sağlamak zorundayız.
Nasıl sağlayacaksınız; bilgiye etkin ulaşmanın yolu neyse, ona başvuracaksınız,
hepimiz başvuracağız. Bizim görevimiz, sadece, onun bilgi yanını değil, onun
teknolojik yanını da düşünmektir. Bakın, yasa tasarısı geri çekildi; ama, bir
maddesinde -kurumlarımızda düzenleme
yaparken- bakanlıkların bilgi işlem daire başkanlığı kaldırılıyor. Böyle etkin
bir başkanlığı kaldırarak, bilime, bilgiye hizmet veremeyiz. Bu
başkanlıklarımızı da koruyalım; onların, bilgiyi denetleyen, teknoloji ile
kurumların arasında dengeyi kurabilen etkin gücünü kamuoyuna yansıtmaya
çalışalım.
Arkadaşlar, devletin
öncelikleri vardır -tabiî ki öncelikleri vardır- ama, çağdaş devlet, gelişen
devlet, kendisini bilgi temeline oturtmak zorundadır. Bakın, e-devlet diyoruz,
kullanamadık.
Ben, internet haftası
nedeniyle, tüm insanlarımızı, bilgiye kolay erişebilecek alanlara yatırım
yapmaya davet ediyorum. İnsanların karnı doymazken, 400-500 dolara bilgisayar
alıp, bilgiye ulaşabilecek bir pozisyon hazırlayabileceklerini hiçbirimiz
düşünemiyoruz; ama, bu görev, biraz da devletindir. Eğer, siz, okullarınızda
-vakıfların yardımıyla- sürekli eğitim merkezleri kurarsanız, insanları
bilgiyle buluşturursanız, yönlendirirseniz, hizmetiçi eğitimde sürekli eğitimle
kendi kadrolarınızı zenginleştirirseniz -bilginin anakaynağı halktır- halkı da
bilgiyle buluşturursanız, gelişirsiniz.
Bilgiyi kullanmayan bir
toplumda, e-devletin bütün unsurlarını yerine getirseniz, bu insanlarımızın
tamamını e-devletten yararlandırmaya çalışsanız, hiçbir işe yaramaz. Önce,
bilgiyi etkin kullanmanın yolunu onlara öğreteceksiniz, köyünde de olsa
öğrenecek, işyerinde de olsa öğrenecek, okulunda da olsa öğrenecek; bu, hepimiz
sorumluluğu içindedir. Ben, şimdiden, bu olaya, arkadaşlarımın sıcak bakacağını
düşünüyorum; bilgi toplumuna geçişte, bilgi biriktirme, bilgiyi kullanma, bilgi
üretme, yeni teknoloji üretme, bilgiyi yeniden değerlendirme, araştırma
geliştirme çalışmaları yapma, daha çok gelişme ve daha çok zenginlik üretme
yolunda görevlerini yerine getireceklerine inanıyorum.
Bilgilendirme açısından
mevzuatla ilgili bilgilendirmeler, şeffaf devlet anlayışının gereği olarak
bilgi edinme hakkı çerçevesinin genişletilmesi, insanların, yasaklar
çerçevesinde değil, şeffaf devlet anlayışından yararlanmasının sağlanması, hem
enstitülerimizin hem bakanlıklarımızın hem de devlet kuruluşlarımızın temel
görevleridir.
Değerli arkadaşlarım,
konuyu, son günlerde edindiğim iki izlenimle bağlamak istiyorum. Bunun
sanayiyle ilgili yanı şu: Hep, ülkemizde refah, malî açıdan disiplin sağlandı
diyoruz; ama, ben, özellikle Sanayi ve Ticaret Bakanlığının bir hususta
dikkatini çekmek istiyorum. Organize sanayi bölgelerinde 100 işyerini aradım,
en az 300 işçi çalıştırıyorlar. Arkadaşlar, son iki ay içerisinde bu 100
işyerinden çıkarılan işçi sayısı, maalesef, 11 200. 12 işletme akşam
vardiyasını kapatmış, tek vardiyalı üretime geçiyor. İşsizliğin bu kadar
yaygınlaştığı dönemde, ben, bunu bir sinyal olarak görüyorum. Eğer doğru
algılayıp, gerekli tedbirleri almazsak, bizim ülkemizde de bu sinyallerin ciddî
bir bunalıma dönüşeceği tehdidinin olduğunu sizlerle paylaşmak istiyorum.
Beni dinlediğiniz için
hepinize, tekrar, saygı ve sevgiler sunuyor, tasarıda emeği geçen bütün
arkadaşlarıma çok teşekkür ediyor; bu tasarının ülkemize hayırlı, uğurlu
olmasını diliyorum.
Sağ olun. (Alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederim
Sayın Seyhan.
Adalet ve Kalkınma
Partisi Grubu adına, Kayseri Milletvekili Sayın Mustafa Elitaş; buyurun. (AK
Parti sıralarından alkışlar)
AK PARTİ GRUBU ADINA
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Entegre Devre
Topoğrafyalarının Korunması Hakkında Kanun Tasarısıyla ilgili, Adalet ve
Kalkınma Partisi Grubu adına görüşlerimi bildirmek üzere söz almış bulunuyorum;
Yüce Meclisi saygılarımla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri,
bir ülkede ekonomik gelişmişliğin ve destekleyici mahiyetteki ulusal ve
uluslararası ticaretin, sınaî mülkiyet haklarının etkin korunması sağlanmadan
elde edilmesi mümkün değildir. Sınaî mülkiyet haklarının etkin korunması,
özellikle gelişmekte olan ülkelere, çoktaraflı ticaret sistemine ve yeni
küresel ekonomiye entegrasyonunda yol gösteren en etkin mekanizma ve
kriterlerden biridir.
Günümüz dünyası, sınaî
mülkiyet haklarının etkin korunmasının bir ülke ekonomisine ne denli faydalar
sağladığının bilincindedir. Rekabet için gereken hayatî unsurların başında,
buluşlar, yenilikler ve kalite gelmektedir. Bunlar da, sınaî mülkiyet
haklarının etkin korunmasının güvence altında ortaya çıkarılmasıdır.
Sınaî mülkiyet hakları,
büyük bir hızla küreselleşen dünyada sürekli gelişme gösteren serbest piyasa
ekonomisinin en önemli temel taşlarından biridir. Küresel gelişmeler
çerçevesinde, özellikle elektronik ticaretin büyük bir hızla yayıldığı bir
ortamda, sınaî mülkiyet haklarıyla ilgili uygulamalar ve düzenlemeler de, buna
paralel olarak, uyumlu ve hızlı değişim sürecinde olmalıdır.
Dünyanın tek bir pazar
haline geldiği bir ortamda, ticarî faaliyetlerin devamı için en büyük güç,
etkin bir sınaî mülkiyet sisteminin korunmasından kaynaklanmaktadır. Modern ve
etkin bir sınaî mülkiyet sistemini oluşturan öğeler dört ana unsur olarak
karşımıza çıkmaktadır. Bunlar, ihtisas mahkemeleri, ilgili mevzuat altyapısı,
yasal dayanağa sahip bir patent ve marka vekillik sistemi ile patent ofisidir.
Etkin ve rekabet gücü yüksek bir sınaî mülkiyet sisteminin oluşturulabilmesi ve
sanayi ile ticarî hayat önündeki engellerin azaltılabilmesi için, sistemin tüm
halkalarının eksiksiz olarak tamamlanması gerekmektedir. Ülkemizde de, bu zemin,
son dönemde yapılan çalışma ve atılımlarla sağlanmıştır.
Sayın Başkanım, değerli
milletvekilleri; Yüce Meclisimizde görüşülmekte olan bu tasarı, Türk Patent
Enstitüsüne, entegre devre topoğrafyalarının tescili imkânını sağlamaktadır.
Tasarıda öngörülen hususları yürütmek üzere, Türk Patent Enstitüsü Başkanlığı
görevlendirilmiştir. Türk Patent Enstitüsü, sınaî mülkiyet haklarıyla ilgili
tüm işlemleri yürütmek, sanayicilere ve araştırmacılara belge ve bilgi
hizmetleri vermek, sanayiciler ile araştırma-geliştirme faaliyetlerinde bulunan
kişileri ulusal ve uluslararası mevzuat konusunda bilgilendirmek ve
yönlendirmek, sınaî mülkiyet hakları konusunda uluslararası gelişmeleri
izlemek, Türkiye'yi sınaî haklarla ilgili olarak uluslararası platformda temsil
etmek görevlerini yürütmek üzere, 24 Haziran 1994 tarih ve 544 sayılı Kanun
Hükmünde Kararnameyle kurulmuştur; ama, bu Kanun Hükmünde Kararname, gelişen
zaman içerisinde işlevini tamamlamış, yeniden bir yasal düzenlemeye ihtiyaç
duyulmuştur ve bu dönem içerisinde, komisyonumuzun katkılarıyla 19 Kasım 2003
tarihinde 5000 sayıyla kanunlaştırılmıştır.
Türk Patent Enstitüsü,
544 sayılı Kanun Hükmünde Kararnameyle, eleman yetersizliğinden ve vasıflı
eleman olmadığından dolayı kıt imkânlarla çalışma ortamını elde ederken, 5000
sayılı Kanunla birlikte, hem eleman takviyesi yapılmış hem de uzman sayısının
artırılmasıyla birlikte daha hızlı ve işlevsel bir görev üstlenmiştir.
Türk Patent Enstitüsü,
genel tanımıyla, patentler ve faydalı modeller, ticaret ve hizmet markaları,
coğrafî işaretler ve endüstriyel tasarımlar şeklinde sıralanan sınaî mülkiyet
haklarının korunmasıyla ilgili tüm işlemleri yürütmek ve sınaî mülkiyet hakları
konusunda Türkiye'nin taraf olduğu uluslararası anlaşmalardan doğan
yükümlülükleri yerine getirmenin yanı sıra, bir diğer önemli sınaî mülkiyet
hakkı olan entegre devre topoğrafyalarından da sorumlu olması öngörülmüştür.
Türkiye, fikrî ve sınaî
mülkiyet hakları alanında dünya ve özellikle Avrupa Birliğiyle uyum sağlama
sürecinde büyük faaliyetler göstermek üzere, bu kapsamda uluslararası mahiyette
sınaî mülkiyetin korunmasına dair anlaşmalara katılım sağlanarak
yükümlülüklerini yerine getirmiş bulunmaktadır. Entegre Devre Topoğrafyalarının
Korunması Hakkında Kanun Tasarısı da, yine bu kapsamda Yüce Meclise sunulmuş
olmaktadır. Bu kanun, Türk Patent Enstitüsünün, uluslararası platformda
hazırlamak ve uygulamaya koymak zorunda olduğu son kanundur. Bu kanunun
yürürlüğe girmesiyle, Türk Patent Enstitüsü, Avrupa Birliğine uyum süreci
içerisinde, mevzuatıyla ilgili olarak yapması gereken tüm çalışmalarını
tamamlamış olacaktır.
Bu kanuna, esas olarak
iki bakımdan ihtiyaç duyulmuştur. Birincisi; 1/95 sayılı Türkiye-AB Ortaklık
Konseyi kararının 8 No'lu Ekinin 7 nci maddesinin ikinci fıkrası gereğince,
gümrük birliğinin gerçekleşme tarihi olan 1.1.1996 tarihinden geçerli, üç yıl
içerisinde Avrupa mevzuatına uygun düzenleme yapılması, Dünya Ticaret Örgütü
Kuruluş Anlaşmasına üyeliğimiz nedeniyle, söz konusu anlaşmanın aki Ticaretle
Bağlantılı Fikrî Mülkiyet Hakları Anlaşması yükümlülüklerine uyum sağlanması
gerekliliğidir.
İkinci olarak da, ülkemiz
ekonomisine sağlayacağı katkılar ve ülkemizin sanayi ve ticaret hayatını
yakından ilgilendiren sorumluluklardır.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; sanayi alanındaki yenilikler, yeni tasarımlar, yeni entegre
devre topoğrafyaları, verimliliğin ve ekonomik büyümenin ana faktörlerindendir.
Yenilik ve buluşlar,
genel olarak, yeni ürünlerin ve yeni usullerin bulunması ve geliştirilmesi ve
bunların ekonomiye intikalini sağlayan gelişim olarak kabul edilmektedir.
Tasarım, bir ürünün tümü,
bir parçası veya üzerindeki süslemenin, çizgi, biçim, renk, doku, ses, malzeme
veya esneklik gibi duyulan ve algılanabilen özelliklerinin oluşturduğu bir
bütündür.
Entegre devre
topoğrafyası ise, entegre devreyi oluşturan tabakaların üç boyutlu dizilimini
gösteren ve herhangi bir formatla sabitlenmiş görüntüler dizisidir.
Takdir edersiniz ki,
entegre devre topoğrafyaları, teknolojilerle doğrudan ilişkisi nedeniyle ülkenin
teknik ve ekonomik gelişmesi açısından çok mühim bir konudur. Entegre devre
topoğrafyalarının korunmasına yönelik sistemler, sınaî haklar alanında yeni bir
gelişmedir. Dolayısıyla, bu tasarı, küresel gelişmelerin takip edilerek,
uluslararası yükümlülüklerimizin yerine getirilmesi, ulusal ekonomimizin
sağlıklı gelişimi ve sınaî mülkiyet haklarının korunmasıyla ilgili
yeknesaklığın sağlanabilmesi açısından önem arz etmektedir.
Entegre devre
topoğrafyalarının korunmasına ilişkin kanun tasarısı çalışmalarında, bir yandan
Türkiye'nin gerçeklerine ve ihtiyaçlarına uygun işleyebilecek bir sistemin
oluşturulması gözönünde bulundurulmakla beraber, öte yandan uluslararası
düzenlemelerden de yararlanılmıştır.
Entegre devre
topoğrafyalarına koruma sağlanmasının nedeni, yalnızca Avrupa Birliği ve Dünya
Ticaret Örgütü nezdindeki yükümlülüklerimiz veya bu sistem ve teknolojileri
geliştiren kişilerin ödüllendirilmesinin temini olmayıp, aynı zamanda bireysel
yaratıcılığın keşif ve buluşları teşvik işlevini ya da diğer türlü yeni
teknolojik çözümlerle, genel kamu yararına, orijinal, tamamen yeni ürünlerin
üretilmesi amacıyla, insanî, malî ve teknolojik kaynaklara yeterli miktarda
yatırımın özendirilmesidir.
Entegre devre
topoğrafyalarının Türkiye'de tesciliyle, dış teknoloji yurt içine çekilerek,
kalkınma ve gelişmenin daha geniş bir kitleye yayılması ve teknolojik ilerleme
kaydedilmesi mümkün olabilecektir. Teknoloji üreticisi veya buluş sahibi,
meydana getirdiği mamulün korunacağı konusunda teminat bulursa, daha çok yaratıcı
faaliyet yapma istek ve arzusu içerisine girecek ve böylece, ücret ya da uygun
bir bedel karşılığında ürünü seri biçimde üretebilecek veya diğer şekillerde
kullanabilecektir.
Hazırlanan kanun
tasarısı, hazırlanma sürecinde Başbakanlık Kanunlar ve Kararlar Genel
Müdürlüğünce iki sefer revize edilmiştir. Bu arada, kanun tasarısı üzerinde
görüşleri alınmak üzere, TÜBİTAK, ASELSAN, Türk Standartları Enstitüsü, Devlet
Planlama Teşkilatı, Adalet Bakanlığı, Dış Ticaret Müsteşarlığı, Sanayi ve
Ticaret Bakanlığı, Hazine Müsteşarlığı, Gümrük Müsteşarlığı, Kültür Bakanlığı,
Dışişleri Bakanlığı ve İstanbul Teknik Üniversitesine gönderilmiş, anılan
kurumlardan gelen görüşler genelde olumlu olmuştur.
Tasarı, TÜBİTAK, ASELSAN,
TSE, DPT ve Adalet Bakanlığından gelen görüşler doğrultusunda revize edilerek
nihai şeklini almıştır.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; sizlere, kanunun koruma ve uygulama alanıyla ilgili olarak
entegre devre topoğrafyasının ne olduğunu kısaca açıklayarak sözlerimi
tamamlamak istiyorum.
Entegre devre, elektronik
bir işlevi veya bunun yanında diğer fonksiyonları yerine getirmek üzere
tasarlanmış, en az bir aktif elemanı olan ve ara bağlantılarından bir kısmının
ya da tümünün bir parça malzeme içerisinde veya üzerinde bir araya getirilmiş
ara veya nihaî formdaki bir ürünü ifade etmektedir.
Entegre devre
topoğrafyası ise, entegre devreyi oluşturan tabakaların üç boyutlu dizilimini
gösteren ve herhangi bir formatta sabitlenmiş görüntüler dizisi olup, her
görüntü entegre devrenin üretiminin herhangi bir aşamasındaki yüzeyinin
tamamının veya bir kısmının görünümünü ifade etmektedir.
Entegre Devre
Topoğrafyalarının Korunması Hakkında Kanun Tasarısı 9 bölüm ve 43 maddeden
oluşmaktadır.
Türkiye'nin, uluslararası
alandaki yükümlülüklerini yerine getirmesi ve bu alanda en azından kısa dönemde
fazla başvuru beklenmese de ülkemizin ekonomik ve teknolojik gelişmesine
katkıda bulunması bakımından entegre devre topoğrafyalarının korunmasına
ilişkin mevzuatın bir an önce yürürlüğe konulmasında fayda olacağına
inanıyorum.
Yasanın hazırlanmasında
emeği geçen bürokratlara, komisyon üyelerine ve siz değerli milletvekillerine
teşekkürlerimi sunarken, yasanın Yüce Milletimize hayırlı olmasını diler, Yüce
Meclisimizi saygılarımla selamlarım. (Alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederim
Sayın Elitaş.
Sayın milletvekilleri,
tasarının tümü üzerindeki görüşmeler tamamlanmıştır.
Tasarının maddelerine
geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Teşekkür ederim. Kabul
etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Sayın milletvekilleri,
birleşime 10 dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati : 17.00
İKİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 17.13
BAŞKAN: Başkanvekili Yılmaz ATEŞ
KÂTİP ÜYELER: Suat KILIÇ (Samsun), Türkân MİÇOOĞULLARI
(İzmir)
BAŞKAN - Sayın
milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 77 nci Birleşiminin İkinci
Oturumunu açıyorum.
416 sıra sayılı kanun
tasarısının müzakeresine kaldığımız yerden devam ediyoruz.
V. - KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
5. - Entegre Devre Topoğrafyalarının Korunması Hakkında
Kanun Tasarısı ve Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabiî Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji
Komisyonu Raporu (1/695) (S. Sayısı: 416) (Devam)
BAŞKAN - Komisyon ve
Hükümet yerinde.
1 inci maddeyi
okutuyorum:
ENTEGRE DEVRE TOPOĞRAFYALARININ KORUNMASI HAKKINDA
KANUN TASARISI
BİRİNCİ BÖLÜM
Amaç, Kapsam ve Tanımlar
Amaç ve kapsam
MADDE l. - Bu Kanunun
amacı, bu Kanun hükümlerine uygun entegre devre topoğrafyalarının korunmasını,
bu alanda rekabet ortamının oluşturulmasını ve bu suretle sanayinin gelişmesini
sağlamaktır.
Bu Kanun, tescilli
entegre devre topoğrafyalarının korunmaları ile ilgili esasları, kuralları ve
şartları kapsar. Bu Kanun kapsamında entegre devre topoğrafyalarına sağlanan
koruma, hak sahiplerinin diğer kanunlarla getirilen korumalardan
yararlanmalarına engel teşkil etmez.
BAŞKAN - Teşekkür ederim.
Madde üzerinde söz
talebi?.. Yok.
Oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler... Teşekkür ederim. Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
2 nci maddeyi okutuyorum:
Tanımlar
MADDE 2. - Bu Kanunda
geçen;
a) Entegre devre:
Elektronik bir işlevi veya bunun gibi diğer işlevleri yerine getirmek üzere
tasarlanmış, en az bir aktif elemanı olan ve ara bağlantılarından bir kısmının
ya da tümünün bir parça malzeme içerisinde ve/veya üzerinde bir araya
getirilmiş ara veya son formdaki bir ürünü,
b) Entegre devre
topoğrafyası: Entegre devreyi oluşturan tabakaların üç boyutlu dizilimini
gösteren, üretim amacıyla hazırlanmış ve herhangi bir formatta sabitlenmiş
görüntüler dizisi olup, her görüntü entegre devrenin üretiminin herhangi bir
aşamasındaki yüzeyinin tamamının veya bir kısmının görünümünü,
c) Enstitü: Türk Patent
Enstitüsünü,
d) Sicil: Entegre Devre
Topoğrafyaları Sicilini,
e) Lisans: Kullanım
hakkını,
f) Lisans sözleşmesi:
Entegre devre topoğrafyası hakkı sahibinin entegre devre topoğrafyasının
kullanım hakkını üçüncü kişilere verdiği sözleşmeyi,
g) Bülten: Sicile
kaydedilen entegre devre topoğrafyalarının yayımlandığı bülteni,
h) Yeniden İnceleme ve
Değerlendirme Kurulu: Sınaî mülkiyet haklarının tescil işlemleri ile ilgili
Enstitünün almış olduğu kararlara karşı başvuru sahibi veya üçüncü kişiler
tarafından yapılacak itirazları inceleyen ve değerlendiren Kurulu,
ı) Mahkeme: İhtisas
mahkemelerini,
İfade eder.
BAŞKAN - Teşekkür ederim
Madde üzerinde söz
talebi?.. Yok.
Maddeyi oylarınıza
Sunuyorum: Kabul edenler... Teşekkür ederim. Kabul etmeyenler... Kabul
edilmiştir.
3 üncü maddeyi
okutuyorum:
İKİNCİ BÖLÜM
Korumadan Yararlanacak
Kişiler, Korumanın Konusu, Şartları ve Süresi
Korumadan yararlanacak
kişiler
MADDE 3. - Bu Kanun ile
sağlanan korumadan; Türkiye Cumhuriyeti vatandaşları, Türkiye Cumhuriyeti
sınırları içinde ikametgâhı olan ve sınaî veya ticarî faaliyette bulunan gerçek
ve tüzel kişiler ile ilgili uluslararası anlaşmaların hükümleri dahilinde
başvuru hakkına sahip kişiler yararlanır.
Birinci fıkra hükmü
kapsamı dışında kalmasına rağmen, Türkiye Cumhuriyeti uyruğundaki kişilere
kanunen veya fiilen entegre devre topoğrafyası koruması tanıyan devletlerin
uyruğundaki gerçek ve tüzel kişiler de karşılıklılık ilkesi gözetilerek
Türkiye'de bu haktan yararlanırlar.
BAŞKAN - Teşekkür ederim.
Madde üzerinde söz
talebi?.. Yok.
Maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Teşekkür ederim. Kabul etmeyenler... Kabul
edilmiştir.
4 üncü maddeyi
okutuyorum:
Korumanın konusu
MADDE 4. - Orijinal
niteliğe sahip entegre devre topoğrafyaları, tescil belgesi verilerek korunur.
Koruma; entegre devre topoğrafyasının dayandığı içerik, işlem süreci, sistem,
teknik veya topoğrafyanın kendisi dışında topoğrafyada sabitlenmiş bilgiye
uygulanmaz.
Bu Kanun kapsamındaki
korumadan yararlanma, yapısında koruma altına alınmış bir entegre devre
topoğrafyası bulunduran entegre devrenin, herhangi bir üründe kullanılıp
kullanılmamasına bağlı değildir.
BAŞKAN - Teşekkür ederim.
Madde üzerinde söz
talebi?..Yok.
Oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler...Teşekkür ederim. Kabul etmeyenler...Kabul edilmiştir.
5 inci maddeyi
okutuyorum:
Orijinallik
MADDE 5. - Bir entegre
devre topoğrafyası, tasarlayıcısının kendi fikrî çabası sonucu ortaya çıkmış ve
tasarlama sırasında entegre devre üreticileri ve entegre devre topoğrafyası
tasarlayıcıları arasında bilinmiyorsa orijinal sayılır.
Bilinen elemanların ve
ara bağlantıların düzenlenmesinden oluşan bir entegre devre topoğrafyası, bütün
olarak ele alındığında, bir araya getirilmiş şekli bakımından orijinallik
şartını taşıyorsa korumadan yararlanır.
BAŞKAN - Teşekkür ederim.
Madde üzerinde söz
talebi?..Yok.
Oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler...Teşekkür ederim. Kabul etmeyenler...Kabul edilmiştir.
6 ncı maddeyi okutuyorum:
Korumanın başlangıcı ve
süresi
MADDE 6. - Bu Kanuna göre
entegre devre topoğrafyasına sağlanan korumanın başlangıcı; entegre devre
topoğrafyasının, hak sahibi tarafından veya onun izniyle üçüncü bir kişi
tarafından, yurt içinde veya yurt dışında ilk kez ticarî açıdan piyasaya
sürüldüğü tarihten itibaren iki yıl içinde tescil başvurusunun da yapılmış
olması kaydıyla; sözü edilen piyasaya sürülme tarihi veya ticarî açıdan piyasaya
sürümün olmadığı hâllerde, tescil başvurusunun yapıldığı tarihtir.
Koruma süresi, birinci
fıkrada belirtilen başlangıç tarihinden itibaren on yıl olup, bu süre onuncu
takvim yılının bitiminde sona erer.
Entegre devre
topoğrafyası gizlilik gerektiren hâller dışında, ticarî olarak kullanılmamışsa
ve tasarlandığı tarihten itibaren onbeş yıl içerisinde Enstitüye tescil için
başvurulmamışsa entegre devre topoğrafyasını koruma hakkı talep edilemez.
BAŞKAN - Teşekkür ederim.
Madde üzerinde söz
talebi?..Yok.
Oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler...Teşekkür ederim. Kabul etmeyenler...Kabul edilmiştir.
7 nci maddeyi okutuyorum:
ÜÇÜNCÜ BÖLÜM
Hak Sahipliği, Hak
Sahibinin Yetkileri ve Koruma Hakkının Sınırlandırılması
Hak sahipliği
MADDE 7. - Entegre devre
topoğrafyasını koruma hakkı, tasarlayıcısına veya onun hukukî haleflerine
aittir.
Entegre devre
topoğrafyasının birden çok kişi tarafından tasarlandığı durumlarda, aralarında
aksine bir sözleşme yoksa, koruma hakkı bu kişiler tarafından müştereken
kullanılır.
BAŞKAN - Teşekkür ederim.
Madde üzerinde söz
talebi?.. Yok.
Maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Teşekkür ederim. Kabul etmeyenler... Kabul
edilmiştir.
8 inci maddeyi
okutuyorum:
Hizmet ilişkisinde hak
sahipliği
MADDE 8. - Aralarındaki
sözleşmede aksine bir hüküm yoksa; memur, hizmetli ve işçilerin işlerini
görürken tasarladıkları entegre devre topoğrafyasının koruma hakkı işverenlere
aittir.
Sözleşmesi gerektirmediği
hâlde memur, hizmetli veya işçinin; işyerindeki bilgiler ya da araçlardan
faydalanarak, bir entegre devre topoğrafyası yapması durumunda, yapılan entegre
devre topoğrafyasının koruma hakkı işverenlere ait olur. Bu durumda memur,
hizmetli veya işçiye yaptığı entegre devre topoğrafyasının önemi göz önüne
alınarak, tespit edilecek bir bedel ödenir. Tarafların bedel konusunda
anlaşamamaları hâlinde, söz konusu bedel mahkemece belirlenir.
BAŞKAN - Teşekkür ederim.
Madde üzerinde söz
talebi?.. Yok.
Maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Teşekkür ederim. Kabul etmeyenler... Kabul
edilmiştir.
9 uncu maddeyi
okutuyorum:
Üniversite mensuplarının
hak sahipliği
MADDE 9. - Üniversitelere
bağlı fakülte ve yüksek okullarda bilimsel çalışma yapmakta olan öğretim
elemanlarınca tasarlanan entegre devre topoğrafyaları üzerindeki hak, öğretim
elemanlarına aittir.
Öğretim kurumu, entegre
devre topoğrafyasıyla sonuçlanan araştırmalar için özel olarak belli araç ve
gereçleri sağlamak suretiyle harcamalarda bulunmuşsa, öğretim elemanları
öğretim kurumuna entegre devre topoğrafyasının değerlendirildiğini yazı ile
bildirmekle, talep hâlinde, entegre devre topoğrafyasının değerlendirme şekli
ve elde edilen kazanç miktarı hakkında bilgi vermekle yükümlüdür. Öğretim
kurumu, kendisine yapılan yazılı bildirim tarihinden itibaren üç ay içinde elde
edilen kazançtan uygun bir miktarın verilmesini talep edebilir. Ancak, talep
edilecek miktar öğretim kurumu tarafından yapılan harcamaları aşamaz.
BAŞKAN - Teşekkür ederim.
Madde üzerinde söz
talebi?.. Yok.
Maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Teşekkür ederim. Kabul etmeyenler... Kabul
edilmiştir.
10 uncu maddeyi
okutuyorum:
Hizmet sözleşmesi dışında
kalan sözleşmelerde hak sahipliği
MADDE 10. - Hizmet
sözleşmesi dışında kalan iş görme sözleşmeleri çerçevesinde tasarlanan entegre
devre topoğrafyalarının hak sahibi, aksine bir anlaşma yoksa işi veren kişidir.
BAŞKAN - Teşekkür ederim.
Madde üzerinde söz
talebi?.. Yok.
Oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler... Teşekkür ederim. Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
11 inci maddeyi
okutuyorum:
Entegre devre
topoğrafyası hak sahibinin yetkileri
MADDE 11. - Entegre devre
topoğrafyası hak sahibi, izni dışında yapılan aşağıdaki fiilleri önleme
konusunda inhisarî yetkilere sahiptir:
a) Orijinal olma
şartlarını haiz bulunmayan parçaların çoğaltılması hariç olmak üzere, koruma
altındaki entegre devre topoğrafyasının bütününün veya bir kısmının, bir
entegre devre içine alınması ya da bunun dışında herhangi bir şekilde
çoğaltılması.
b) Korunan bir entegre
devre topoğrafyasının, korunan entegre devre topoğrafyasını içeren bir entegre
devrenin ya da yasal olmayan bir biçimde çoğaltılmış entegre devre
topoğrafyasını içeren ürünün ithali, satışı veya ticarî amaçlı dağıtılması.
BAŞKAN - Teşekkür ederim.
Madde üzerinde söz
talebi?.. Yok.
Oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler... Teşekkür ederim. Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
12 nci maddeyi
okutuyorum:
Koruma hakkının
sınırlandırıldığı durumlar
MADDE 12. - Aşağıda
sayılan fiiller entegre devre topoğrafyası koruma hakkı kapsamı dışındadır:
a) Koruma altındaki
entegre devre topoğrafyasının ticarî olmayan kişisel amaçlar için veya yalnızca
değerlendirme, analiz, araştırma ya da eğitim amaçları için çoğaltılması.
b) (a) bendinde
belirtilen analiz ve değerlendirme sonucu ortaya çıkan ve orijinal olan entegre
devre topoğrafyasının 11 inci maddedeki fiillere konu edilmesi.
c) Korunan entegre devre
topoğrafyasının veya bu entegre devre topoğrafyasını üzerinde bulunduran
entegre devrenin, hak sahibi tarafından veya onun onayı ile yurt içinde veya
yurt dışında piyasaya sürülmesinden sonra, söz konusu entegre devre
topoğrafyası veya entegre devrenin ithalatı, satılması veya ticarî amaçlı
dağıtımı.
d) 11 inci maddenin (b)
bendinde belirtilen fiillerin, bu tür bir fiili gerçekleştiren veya
gerçekleştirilmesini isteyen şahsın, söz konusu entegre devreyi ya da bu
entegre devre üzerinde kullanılan herhangi bir entegre devre topoğrafyasını
edinirken, bunun kanunlara aykırı tarzda çoğaltılmış bir entegre devre ya da
entegre devre topoğrafyası olduğunu bilmediği ya da bilmesinin mümkün olmadığı
ancak, bu kişinin entegre devre ya da entegre devre topoğrafyalarının kanunlara
aykırı tarzda çoğaltılmış olduğunu fark ettiği andan sonra, yalnızca o zamana
kadar elinde tuttuğu ya da sipariş ettiği mallar üzerinden 11 inci maddenin (b)
bendinde belirtilen fiilleri gerçekleştirmek ve hak sahibine bu entegre devre
ya da entegre devre topoğrafyaları ile ilgili olarak makul bir bedel ödemek
şartıyla işlenmesi.
e) Üçüncü bir kişi
tarafından bağımsız olarak tasarlanmış orijinal ve birebir aynı olan bir
entegre devre topoğrafyasına ilişkin olarak 11 inci maddenin (b) bendindeki
fiillerden herhangi birinin gerçekleştirilmesi.
BAŞKAN - Teşekkür ederim.
Madde üzerinde söz
talebi?.. Yok.
Oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler... Teşekkür ederim. Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
13 üncü maddeyi
okutuyorum:
DÖRDÜNCÜ BÖLÜM
Başvuru Şartları ve
Tescil
Tescil mercii
MADDE 13. - Entegre devre
topoğrafyalarının tescilinde yetkili kuruluş, Enstitüdür. Tescil başvuruları
yazılı olarak ve her entegre devre topoğrafyası için ayrı yapılır.
BAŞKAN - Teşekkür ederim.
Madde üzerinde söz
talebi?.. Yok.
Oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler... Teşekkür ederim. Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
14 üncü maddeyi
okutuyorum:
Başvuru şartları
MADDE 14. - Entegre devre
topoğrafyası tescil başvuru dilekçesi aşağıdaki bilgi ve belgeleri ihtiva eder;
a) Başvuru sahibinin adı ve adresi.
b) Entegre devre
topoğrafyası hakkında özet bilgi.
c) Başvuru ücretinin
ödendiğine dair belge.
d) Entegre devre
topoğrafyasının ilk ticarî kullanım tarihi veya böyle bir kullanımın
gerçekleşmediğine dair beyan.
e) 7, 8, 9 ve 10 uncu
maddelere göre hak sahipliğinin ne şekilde elde edildiğinin beyanı.
f) Başvuru vekil
aracılığı ile yapılıyorsa vekâletname.
g) Başvuru tüzel kişi
adına yapılıyor ise imza sirküleri.
h) Entegre devrenin
yerine getirdiği elektronik işlevleri tanımlayan bilgileri de içeren entegre
devre topoğrafyası kopya veya çizimleri.
Ancak, ibraz edilen kopya
veya çizimlerin entegre devre topoğrafyasının tanınmasına yeterli olması
durumunda, entegre devrenin üretimiyle ilgili parçalara ait kopya veya çizimler
verilmeyebilir.
Başvuruya ilişkin usul ve
esaslar yönetmelikle düzenlenir.
BAŞKAN - Teşekkür ederim.
Madde üzerinde söz
talebi?.. Yok.
Oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler... Teşekkür ederim. Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
15 inci maddeyi
okutuyorum.
Şekli inceleme ve başvuru
tarihinin kesinleşmesi
MADDE 15. - Başvurunun 14
üncü maddedeki koşullara ve yönetmeliğe uygun bir şekilde yapılmadığı
durumlarda; Enstitü başvuru sahibine bildirimde bulunarak eksiklikleri
gidermesi için tebliğ tarihinden itibaren iki aylık süre verir.
Ancak;
a) Başvuru dilekçesi,
b) Başvuru sahibinin
kimliğine ilişkin bilgiler,
c) Entegre devre topoğrafyasının
kopyaları ya da çizimleri,
başvuru sırasında
verilmiş ise, başvuru Enstitüye verildiği tarih itibarıyla kesinleşir.
Başvurunun Enstitüye
verildiği tarihte, ikinci fıkrada sayılan koşullarda eksiklik olması halinde
başvuru, eksikliklerin giderildiği tarih itibarıyla kesinleşir.
Eksiklikler verilen süre
içerisinde giderilmediği takdirde, başvuru yapılmamış sayılır.
BAŞKAN - Teşekkür ederim.
Madde üzerinde söz
talebi?.. Yok.
Oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler... Teşekkür ederim. Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
16 ncı maddeyi
okutuyorum:
Tescil ve yayımlama
MADDE 16. - Başvurunun
kesinleşmesiyle Enstitü; başvuruyu, başvuru dilekçesinde belirtilen bilgilerin
doğruluğunu, başvuru yapanın başvuru yapma hakkına sahip olup olmadığını, entegre
devre topoğrafyasının orijinal olup olmadığını incelemeksizin; Sicile kaydeder.
Sicil alenidir. Ücretin
ödenmesi koşuluyla sicil örneği alınabilir. Ücretler, Enstitü tarafından
yayımlanacak tebliğ ile belirlenir.
Sicile kaydı yapılmış
entegre devre topoğrafyası, Bültende yayımlanır. Sicilde yer alacak bilgiler
yönetmelikle belirlenir.
BAŞKAN - Teşekkür ederim.
Madde üzerinde söz
talebi?.. Yok.
Oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler... Teşekkür ederim. Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
17 nci maddeyi
okutuyorum:
BEŞİNCİ BÖLÜM
Devir, İntikal, Rehin,
Haciz ve Lisans
Devir, intikal, rehin ve
haciz
MADDE 17. - Entegre devre
topoğrafyası başvurusu veya tescilinden doğan haklar başkasına devredilebilir
ve miras yoluyla intikal eder. Bu haklar üzerinde ölüme bağlı tasarrufların
yapılması mümkündür.
Başvuru ve tescilden
doğan hak, kanunî veya akdî rehne ve hacze konu olabilir. Bu durumda
taraflardan birinin talebi üzerine ilgili haklar Sicile kaydedilir ve Bültende
yayımlanır. Rehin hakkı ve haciz bakımından 4721 sayılı Türk Medenî Kanunu ile
2004 sayılı İcra ve İflas Kanununun ilgili hükümleri uygulanır.
Başvuru ve tescilden
doğan hak üzerinde yapılacak sağlararası işlemler yazılı şekle tâbidir.
Başvuru ve tescilden
doğan entegre devre topoğrafyası hakkının devri veya miras yolu ile intikali,
tebliğde öngörülen ücretin ödenmesi ile Sicile kaydedilir ve Bültende
yayımlanır. Yayım tarihi üçüncü şahıslara karşı hüküm ifade etme tarihidir.
BAŞKAN- Teşekkür ederim.
Madde üzerinde söz
talebi?.. Yok.
Oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler... Teşekkür ediyorum. Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
18 inci maddeyi
okutuyorum:
Lisans
MADDE 18. - Başvuru ve
tescilden doğan hakla ilgili olarak lisans sözleşmesi yapılabilir. Taraflardan
birinin talebi üzerine lisans sözleşmesi Sicile kayıt ve ilân edilir. Enstitü,
ibraz edilen sözleşmeye ait gizli bilgileri dosyalayarak saklar. Lisans
sözleşmesi Sicile kaydedilmediği sürece üçüncü kişilere karşı ileri sürülemez.
Lisans, inhisarî lisans
veya inhisarî olmayan lisans şeklinde verilebilir. Aksi sözleşmede
kararlaştırılmamışsa lisans inhisarî değildir. Lisans veren, entegre devre
topoğrafyasını kendi kullanabileceği gibi, üçüncü kişilere aynı entegre devre
topoğrafyasına ilişkin başka lisanslar da verebilir.
İnhisarî lisans söz
konusu olduğu zaman, lisans veren başkasına lisans veremez ve hakkını açıkça
saklı tutmadıkça, kendisi de entegre devre topoğrafyasını kullanamaz.
Aksi sözleşmede
kararlaştırılmamışsa, lisans alanlar, sözleşmeden doğan haklarını üçüncü kişilere
devredemezler ve alt lisans veremezler.
Aksi sözleşmede
kararlaştırılmamışsa, inhisarî lisansa sahip olan kişi, üçüncü bir kişi
tarafından, entegre devre topoğrafyası hakkı sahibinin tescilden doğan
haklarına tecavüz edilmesi durumunda, entegre devre topoğrafyası hakkı
sahibinin bu Kanun uyarınca açabileceği davaları, kendi adına açabilir.
İnhisarî olmayan lisans sahiplerinin dava açma hakları yoktur.
Entegre devre
topoğrafyası hakkına tecavüz dolayısıyla dava açma hakkı olmayan bir lisans
alan, noter vasıtasıyla yapacağı bir bildirim ile dava açmasını entegre devre
topoğrafyası hakkı sahibinden isteyebilir. Entegre devre topoğrafyası hakkı
sahibinin, bu talebi kabul etmemesi veya bildirimin alındığı tarihten itibaren
üç ay içerisinde dava açmaması hâlinde lisans alan, yaptığı bildirimi de
ekleyerek kendi adına dava açabilir. Lisans alan, dava açtığı takdirde, dava
açtığını entegre devre topoğrafyası hakkı sahibine bildirmekle yükümlüdür.
Lisans alan, ciddî bir zarar tehlikesi karşısında ve üç aylık sürenin
geçmesinden önce ihtiyati tedbire karar verilmesini mahkemeden talep edebilir.
BAŞKAN- Teşekkür ederim.
Madde üzerinde söz
talebi?.. Yok.
Oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler... Teşekkür ederim. Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
19 uncu maddeyi
okutuyorum:
ALTINCI BÖLÜM
Hükümsüzlük Hâlleri,
Hakkın Sona Ermesi ve İşlem Yapma Yetkisi Olanlar
Hükümsüzlük talebi ve
hükümsüzlük hâlleri
MADDE 19. - Aşağıdaki
hâllerde entegre devre topoğrafyası hakkının hükümsüz sayılmasına, tüketici
dernekleri, 8.3.1950 tarihli ve 5590 sayılı Kanun ile 17.7.1964 tarihli ve 507
sayılı Kanuna tâbi kuruluşlar ve diğer menfaati olan kişilerin talebi üzerine
mahkemece karar verilir:
a) Entegre devre
topoğrafyasının 4 üncü ve 5 inci maddelerde belirtilen koruma şartlarını haiz
olmadığı ispat edilmişse.
b) Entegre devre
topoğrafyası hak sahipliğinin başka kişi veya kişilere ait olduğu ispat
edilmişse.
c) Entegre devre
topoğrafyası tescil başvurusunun yapılmasından önce entegre devre
topoğrafyasının yurt içinde veya yurt dışında ticarî kullanımı durumunda, söz
konusu başvurunun, 6 ncı maddenin birinci fıkrasında belirtilen süre içinde
yapılmadığı ispat edilirse.
Hükümsüzlük nedenleri
entegre devre topoğrafyasının bir bölümüne ilişkin bulunuyorsa, sadece ilgili
bölümün hükümsüzlüğüne karar verilir.
Hükümsüzlük, karşı dava
olarak da ileri sürülebilir.
Mahkeme gerek dava
açıldığında, gerek kararın kesinleşmesi hâlinde durumu Enstitüye bildirir.
Enstitü duyuru ve kararı en kısa sürede Sicile kaydeder ve Bültende yayımlar.
BAŞKAN - Teşekkür ederim.
Madde üzerinde söz
talebi?.. Yok.
Maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Teşekkür ederim. Kabul etmeyenler... Kabul
edilmiştir.
20 nci maddeyi
okutuyorum:
Hükümsüzlüğün etkisi
MADDE 20. - Entegre devre
topoğrafyasının hükümsüzlüğüne karar verilmesi hâlinde, karar geçmişe etkili
sonuçlar doğurur.
Entegre devre
topoğrafyası hakkı sahibinin kötüniyetli olarak hareket etmesinden kaynaklanan
zararın giderilmesine ilişkin tazminat talepleri saklı kalmak üzere, hükümsüzlüğün
geriye dönük etkisi aşağıdaki durumları etkilemez:
a) Entegre devre
topoğrafyasının hükümsüz sayılmasından önce, bir entegre devre topoğrafyasına
tecavüz sebebiyle verilen hukuken kesinleşmiş ve uygulanmış kararlar.
b) Entegre devre
topoğrafyasının hükümsüzlüğüne karar verilmeden önce, yapılmış ve uygulanmış
sözleşmeler. Ancak, hâl ve şartlara göre, haklı sebepler ve hakkaniyet ilkesi
göz önünde bulundurularak sözleşme uyarınca ödenmiş bedelin kısmen veya tamamen
iadesi mümkündür.
Entegre devre topoğrafyasının
hükümsüzlüğüne ilişkin kesinleşmiş karar, herkese karşı hüküm doğurur.
BAŞKAN - Teşekkür ederim.
Madde üzerinde söz
talebi?.. Yok.
Oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler... Teşekkür ederim. Kabul etmeyenler. Kabul edilmiştir.
21 inci maddeyi okutuyorum:
Hakkın sona erme
sebepleri
MADDE 21. - Entegre devre
topoğrafyası koruma hakkı; koruma süresinin dolması veya entegre devre
topoğrafyası hakkı sahibinin bu hakkından vazgeçmesi hâllerinden birinin
gerçekleşmesi ile sona erer.
Entegre devre topoğrafyası
koruma hakkının sona ermesi hâlinde, sona erme sebebinin gerçekleşmiş olduğu
andan itibaren hakkın konusu kamu malı sayılır. Bu husus Enstitü tarafından
Bültende ilân edilir.
BAŞKAN - Teşekkür ederim.
Madde üzerinde söz
talebi?.. Yok.
Oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler... Teşekkür ederim. Kabul etmeyenler. Kabul edilmiştir.
22 nci maddeyi
okutuyorum:
Koruma hakkından vazgeçme
MADDE 22. - Entegre devre
topoğrafyası koruma hakkı sahibi, başvuru veya tescilden doğan hakkından
vazgeçebilir.
Vazgeçme isteğinin yazılı
olarak Enstitüye bildirilmesi gerekir. Vazgeçme, Sicile kayıt tarihi itibarıyla
hüküm doğurur.
Sicile kayıt edilmiş
hakların ve lisansların sahiplerinin izni olmadıkça, hak sahibi hakkından
vazgeçemez.
Entegre devre
topoğrafyası koruma hakkı üzerinde, üçüncü bir kişi tarafından hak sahipliği
iddia edilmekte ise onun izni olmadıkça, entegre devre topoğrafyası koruma
hakkından vazgeçilemez.
BAŞKAN - Teşekkür ederim.
Madde üzerinde söz
talebi?.. Yok.
Oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler... Teşekkür ederim. Kabul etmeyenler. Kabul edilmiştir.
23 üncü maddeyi
okutuyorum:
Enstitü nezdinde işlem
yapma yetkisi olan kişiler
MADDE 23. - Entegre devre
topoğrafyası başvurusu yapan gerçek ve tüzel kişiler ile Sicile kayıtlı patent
vekilleri Enstitü nezdinde işlem yapabilir.
Tüzel kişiler, yetkili
organları tarafından tayin edilen kişi veya kişilerce temsil edilirler.
İkametgâhı yurt dışında
bulunan kişiler ancak Sicile kayıtlı patent vekilleri vasıtasıyla temsil
edilirler.
Vekil tayin edilmesi
hâlinde, tüm işlemler vekil vasıtasıyla yapılır. Vekile yapılan tebligat asile
yapılmış sayılır.
BAŞKAN - Teşekkür ederim.
Madde üzerinde söz
talebi?.. Yok.
Oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler... Teşekkür ederim. Kabul etmeyenler. Kabul edilmiştir.
24 üncü maddeyi
okutuyorum:
YEDİNCİ BÖLÜM
Tecavüz Sayılan Fiiller,
Davalar, Mahkemeler, İhtiyati Tedbirler ve Zamanaşımı
Hakka tecavüz sayılan
fiiller
MADDE 24. - 12 nci
maddede sayılan fiiller hariç olmak üzere, 11 inci maddenin (a) ve (b) bentlerinde
sayılan fiillerin işlenmesi durumunda, bu fiillerin işlenmesinin önlenmesi
için, zarar görenin dava açma hakkı vardır.
Entegre devre
topoğrafyası başvurusu, 16 ncı maddeye göre Bültende yayımlandığı takdirde
başvuru sahibi, entegre devre topoğrafyasına vaki tecavüzlerden dolayı dava
açma hakkına sahiptir. Tecavüz eden, başvurudan veya kapsamından haberdar
edilmiş ise başvurunun Bültende yayımlanmış olmasına bakılmaz. Tecavüz edenin
kötüniyetli olduğuna mahkeme tarafından hükmolunursa, yayımdan önce de
tecavüzün varlığı kabul edilir.
BAŞKAN - Teşekkür ederim.
Madde üzerinde söz
talebi?... Yok.
Oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler... Teşekkür ederim. Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
25 inci maddeyi
okutuyorum:
Devir talebinde bulunma
hakkı
MADDE 25. - Başvuruya
konu olan temel unsurun, üçüncü bir kişinin entegre devre topoğrafyasından
izinsiz alınması durumunda, bu üçüncü kişi başvurunun kendisine devredilmesini
mahkemeden talep edebilir.
Başvurunun tescil edilmiş
olması durumunda ise üçüncü kişi tescilin yayımlanmasından itibaren üç yıl
içerisinde, tescilin kendi adına devredilmesini ve Sicilin buna göre
düzeltilmesini mahkemeden talep edebilir.
BAŞKAN - Teşekkür ederim.
Madde üzerinde söz
talebi?.. Yok.
Oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler... Teşekkür ederim. Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
26 ncı maddeyi
okutuyorum:
Hak sahibinin hakları ve
hukuk davalarında yetkili mahkeme
MADDE 26. - Başvuru veya
tescilden doğan hakkı tecavüze uğrayan entegre devre topoğrafyası hak sahibi,
mahkemeden aşağıdaki taleplerde bulunabilir:
a) Tecavüz fiilini
ispatlayacak delillerin tespiti.
b) Fiilin tecavüz olup
olmadığının tespiti.
c) Tecavüzün giderilmesi
ve maddî-manevî zararın tazmini.
d) Entegre devre
topoğrafyasından doğan haklara tecavüz suretiyle üretilen veya ithal edilen
ürünlere ve bunların üretiminde doğrudan doğruya kullanılan araçlara el
konulması.
e) Hakka tecavüz eden
kişi aleyhine verilen mahkeme kararının, masrafları tecavüz eden tarafından
karşılanarak ilgililere tebliğ edilmesi ve kamuya ilân yoluyla duyurulması.
f) Hakka tecavüzün
durdurulması ve devamını önlemek üzere tedbirlerin alınması, (d) bendine göre
el konulan ürünlerin ve araçların şekillerinin değiştirilmesi veya entegre
devre topoğrafyasından doğan haklara tecavüzün önlenmesi kaçınılmaz ise imhası.
g) Mümkün olduğu takdirde
(d) bendi uyarınca el konulan ürün ve araçlar üzerinde kendisine mülkiyet hakkı
tanınması. Bu durumda, söz konusu ürünlerin değeri, tazminat miktarından
düşülür. Bu değer, kabul edilen tazminatı aştığı takdirde, aşan miktar entegre
devre topoğrafyası hak sahibince karşı tarafa ödenir.
Tedbirler konusunda
mahkeme, 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun ilgili hükümlerine göre
karar verir.
Hak sahibi tarafından
üçüncü kişiler aleyhine açılacak hukuk davalarında yetkili mahkeme, davacının
yerleşim yerinin olduğu veya suçun işlendiği veya tecavüz fiilinin etkilerinin
görüldüğü yerdeki mahkemedir.
Davacının Türkiye'de
yerleşim yerinin olmaması hâlinde yetkili mahkeme, Sicile kayıtlı vekilin işyerinin
bulunduğu yerdeki ve eğer vekillik kaydı silinmiş ise Enstitü merkezinin
bulunduğu yerdeki mahkemedir.
Üçüncü kişiler tarafından
entegre devre topoğrafyası başvurusu veya entegre devre topoğrafyası hakkı
sahibi aleyhine açılacak davalarda yetkili mahkeme, davalının yerleşim yerinin
bulunduğu yerdeki mahkemedir. Entegre devre topoğrafyası başvurusu veya entegre
devre topoğrafyası hakkı sahibinin Türkiye'de ikamet etmemesi hâlinde, bu
maddenin dördüncü fıkrası hükmü uygulanır.
Birden fazla mahkemenin
yetkili olduğu durumda yetkili mahkeme, ilk davanın açıldığı mahkemedir.
BAŞKAN - Teşekkür ederim.
Madde üzerinde söz
talebi?.. Yok.
Maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Teşekkür ederim. Kabul etmeyenler... Kabul
edilmiştir.
27 nci maddeyi
okutuyorum:
Tecavüzü kanıtlayan
belgeleri talep etme
MADDE 27. - Entegre devre
topoğrafyası hak sahibi, entegre devre topoğrafyasının kendi izni olmaksızın
kullanılması sonucunda uğramış olduğu zarar miktarının belirlenmesi için
tazminat yükümlüsünden kullanım ile ilgili belgeleri vermesini talep edebilir.
BAŞKAN - Teşekkür ederim.
Madde üzerinde söz
talebi?.. Yok.
Maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Teşekkür ederim. Kabul etmeyenler... Kabul
edilmiştir.
28 inci maddeyi
okutuyorum:
Yoksun kalınan kazanç
MADDE 28. - Entegre devre
topoğrafyası hak sahibinin uğradığı zarar, sadece fiilî kaybın değerini değil,
ayrıca tescilden doğan haklara tecavüz dolayısıyla yoksun kalınan kazancı da
kapsar.
Yoksun kalınan kazanç,
zarar gören hak sahibinin seçimine bağlı olarak aşağıdaki değerlendirme
usullerinden birine göre hesap edilir:
a) Tecavüz edenin
rekabeti olmasaydı, entegre devre topoğrafyası hak sahibinin entegre devre
topoğrafyasını kullanması ile elde edebileceği muhtemel gelire göre.
b) Tecavüz edenin,
entegre devre topoğrafyasını kullanmakla elde ettiği kazanca göre.
c) Tecavüz edenin,
entegre devre topoğrafyasını bir lisans anlaşması ile hukuka uygun şekilde
kullanmış olması hâlinde ödemesi gereken lisans bedeline göre.
Yoksun kalınan kazancın
hesaplanmasında, entegre devre topoğrafyasının ekonomik önemi, topoğrafyadan
doğan haklara tecavüz edildiği anda geçerlilik süresi ve tecavüz sırasında
entegre devre topoğrafyasına ilişkin lisansların sayısı ve çeşidi gibi etkenler
göz önünde tutulur.
Entegre devre
topoğrafyası koruma hakkı üzerinde tasarruf yetkisi olan kişi, yoksun kalınan
kazancın hesaplanmasında, bu maddede belirtilen değerlendirme usullerinden
birini seçmişse mahkeme, ürünün üretilmesi için entegre devre topoğrafyasının
ekonomik bakımdan önemli bir katkısının bulunduğu kanaatine vardığı takdirde,
kazancın hesaplanmasında makul bir payın daha eklenmesine karar verir.
BAŞKAN - Teşekkür ederim.
Madde üzerinde söz
talebi?.. Yok.
Maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler...Teşekkür ederim. Kabul etmeyenler... Kabul
edilmiştir.
29 uncu maddeyi
okutuyorum:
Zamanaşımı
MADDE 29. - Entegre devre
topoğrafyasından doğan haklara tecavüzden kaynaklanan özel hukuka ilişkin
taleplerde, 818 sayılı Borçlar Kanununun zamanaşımına ilişkin hükümleri
uygulanır.
BAŞKAN - Teşekkür ederim.
Madde üzerinde söz
talebi?.. Yok.
Maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler...Teşekkür ederim. Kabul etmeyenler... Kabul
edilmiştir.
30 uncu maddeyi
okutuyorum:
Enstitü kararlarına karşı
itiraz ve dava açılması
MADDE 30. - Başvuru
sahibi Enstitü kararlarına karşı, kararın tebliğinden itibaren iki ay
içerisinde yazılı olarak Enstitüye itirazda bulunabilir. İtiraz, Enstitü
Yeniden İnceleme ve Değerlendirme Kurulunca incelenerek karara bağlanır.
Yeniden İnceleme ve
Değerlendirme Kurulunun söz konusu kararlarına karşı, kararın tebliğ tarihinden
itibaren altmış gün içinde görevli ve yetkili mahkemede dava açılabilir.
BAŞKAN - Teşekkür ederim.
Madde üzerinde söz
talebi?.. Yok.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler...Teşekkür ederim. Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
31 inci maddeyi
okutuyorum:
Görevli mahkeme
MADDE 31. - Bu Kanunda
öngörülen davalarda görevli mahkeme ihtisas mahkemeleridir. Asliye hukuk ve
asliye ceza mahkemelerinden hangilerinin ihtisas mahkemesi olarak
görevlendirileceğini ve bu mahkemelerin yargı çevresini, Adalet Bakanlığının
teklifi üzerine Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu belirler.
BAŞKAN - Teşekkür ederim.
Madde üzerinde söz
talebi?.. Yok.
Bir önerge var; okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan (1/695)
esas numaralı Entegre Devre Topografyaları Hakkında Kanun Tasarısının 31 inci
maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
"Görevli Mahkeme
Madde 31.- Bu Kanunda
öngörülen davalarda, görevli mahkeme ihtisas mahkemeleridir. Bu mahkemeler, tek
hâkimli olarak görev yaparlar. Asliye hukuk ve asliye ceza mahkemelerinden
hangilerinin ihtisas mahkemesi olarak görevlendirileceğini ve bu mahkemelerin
yargı çevresini, Adalet Bakanlığının teklifi üzerine Hâkimler ve Savcılar
Yüksek Kurulu belirler.
Enstitünün bu Kanun
hükümlerine göre aldığı bütün kararlara karşı açılacak davalarda ve Enstitünün
kararlarından zarar gören üçüncü kişilerin Enstitü aleyhine açacakları davalarda
görevli ve yetkili mahkeme, bu maddenin birinci fıkrasında belirtilen
mahkemelerden, Ankara İhtisas Mahkemeleridir."
|
Sadullah Ergin |
İsmail Soylu |
Eyüp Fatsa |
|
Hatay |
Hatay |
Ordu |
|
Fahri Keskin |
Fikret Badazlı |
|
|
Eskişehir |
Antalya |
|
BAŞKAN - Komisyon?..
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ,
TABİÎ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU BAŞKANVEKİLİ AHMET BÜYÜKAKKAŞLAR
(Konya) - Takdire bırakıyoruz.
BAŞKAN - Hükümet?..
MİLLÎ SAVUNMA BAKANI
MEHMET VECDİ GÖNÜL (Kocaeli) - Katılıyoruz efendim.
BAŞKAN - Gerekçeyi mi okutalım?
HALUK İPEK (Ankara) -
Evet Sayın Başkan.
BAŞKAN - Gerekçeyi
okutuyorum:
Gerekçe:
Yargıda etkinliğin
sağlanması ihtisaslaşmaya bağlıdır. Konu ihtisaslaşmayı gerektirdiğinden, bu
konuda ihtisas yapmış hâkim ihtiyacına cevap verebilmek açısından, değişiklikle
ihtisas mahkemelerinin tek hâkimli olması öngörülmektedir.
Ayrıca, son fıkrada,
görevli ve yetkili mahkemenin Ankara ihtisas mahkemeleri olduğu belirtilmekle,
Ankara'da bulunan Türk Patent Enstitüsü kararlarına karşı ve Enstitü aleyhine
açılacak davaların Ankara ihtisas mahkemelerince karara bağlanması sağlanarak,
bu konuda verilen kararların yeknesaklığı sağlanmaktadır.
Öte yandan, önergeyle,
idarî ve adlî yargı mercileri arasında aynı konuda çelişkili kararların
çıkmasının önlenmesi amaçlanmaktadır.
Diğer taraftan, 22.4.2004
tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Adalet Komisyonunda (1/740) esas
numarayla görüşülen Bazı Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına
Dair Kanun Tasarısında 551 sayılı Patent Haklarının Korunması Hakkında Kanun
Hükmünde Kararnamenin 146 ncı, 556 sayılı Markaların Korunması Hakkında Kanun
Hükmünde Kararnamenin 71 inci, 555 sayılı Coğrafî İşaretlerin Korunması
Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin 30 uncu ve 554 sayılı Endüstriyel
Tasarımların Korunması Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin 58 inci
maddelerinde, Adalet Bakanlığınca önerge verilmek suretiyle, yukarıda teklif
edilen önergemiz çerçevesinde değişiklik yapılmıştır. Böylece, sınaî mülkiyet
haklarının korunmasına dair mezkûr kanun hükmünde kararnamelerdeki hükümlerle
de paralelliğin sağlanması gerçekleşecektir.
BAŞKAN - Teşekkür ederim.
Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Teşekkür ederim. Kabul etmeyenler... Önerge kabul
edilmiştir.
Kabul edilen önerge
doğrultusunda maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Teşekkür ederim.
Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
32 nci maddeyi
okutuyorum:
Hükmün ilânı
MADDE 32. - Dava
sonucunda haklı çıkan taraf, haklı bir sebebin veya menfaatinin bulunması
hâlinde, masrafları karşı tarafa ait olmak üzere, kesinleşmiş kararın günlük
gazete veya benzeri vasıtalarla tamamen veya özet olarak ilân edilmesini talep
etme hakkına sahiptir. İlân hakkı, kararın kesinleşmesinden sonra üç ay içinde
talep edilmezse düşer. İlânın şekli ve kapsamı mahkemece belirlenir.
BAŞKAN - Teşekkür ederim.
Madde üzerinde söz
talebi?.. Yok.
Oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler... Teşekkür ederim. Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
33 üncü maddeyi
okutuyorum:
Tecavüzün yokluğunun
tespiti
MADDE 33. - Menfaati olan
herkes, hak sahibine karşı dava açarak, fiillerinin entegre devre
topoğrafyasından doğan haklara tecavüz teşkil etmediğine karar verilmesini
talep edebilir.
Birinci fıkrada
belirtilen davanın açılmasından önce, menfaati olanlar Türkiye'de giriştikleri
veya girişecekleri sınaî faaliyetin veya bu amaçla yapmış oldukları fiilî
girişimlerin entegre devre topoğrafyasından doğan haklara tecavüz teşkil edip
etmediği konusunda hak sahibinden görüşlerini bildirmesini noter aracılığı ile
talep edebilirler. Bu talebin kendisine tebliğinden itibaren hak sahibinin bir
ay içinde cevap vermemesi veya verilen cevabın menfaat sahibi kişi tarafından
kabul edilmemesi hâlinde, menfaat sahibi birinci fıkrada belirtilen talebi
içeren davayı açabilir.
Bu dava, entegre devre
topoğrafyasından doğan haklara tecavüzden dolayı kendisine karşı dava açılmış
bir kişi tarafından açılamaz.
Dava, entegre devre
topoğrafyası üzerinde hak sahibi bulunan ve Sicile kayıt edilmiş olan bütün hak
sahiplerine tebliğ edilir.
Bu maddede belirtilen
dava, hükümsüzlük davasıyla birlikte de açılabilir.
BAŞKAN - Teşekkür ederim.
Madde üzerinde söz
talebi?.. Yok.
Maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Teşekkür ederim. Kabul etmeyenler... Kabul
edilmiştir.
34 üncü maddeyi
okutuyorum.
İhtiyatî tedbir talebi ve
tedbirin niteliği
MADDE 34. - Bu Kanunda
öngörülen davaları açan veya açacak olan kişiler, davanın etkinliğini temin
etmek üzere görevli ve yetkili mahkemeden ihtiyatî tedbire karar verilmesini
talep edebilir.
İhtiyatî tedbir, dava
açılmadan önce veya dava ile birlikte ya da karar kesinleşene kadar
istenebilir. İhtiyatî tedbir talebi, davadan ayrı olarak incelenir.
İhtiyatî tedbir,
verilecek hükmün etkinliğini tamamen sağlayacak nitelikte olmalı ve aşağıda
belirtilen hususları kapsamalıdır :
a) Davacının entegre
devre topoğrafyasından doğan haklarına tecavüz teşkil eden fiillerin
durdurulması.
b) Entegre devre
topoğrafyasından doğan haklara tecavüz edilerek üretilen veya ithal edilen şeylere Türkiye sınırları içinde veya gümrük
ve serbest liman veya bölge gibi alanlar dahil, bulundukları her yerde el
konulması ve bunların muhafazası.
c) İleride doğması
muhtemel bir zararın tazmini bakımından teminat verilmesi.
BAŞKAN - Teşekkür ederim.
Madde üzerinde söz
talebi?.. Yok.
Maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Teşekkür ederim. Kabul etmeyenler... Kabul
edilmiştir.
35 inci maddeyi
okutuyorum.
Uygulanacak hükümler
MADDE 35. - Tespit
davaları ve ihtiyatî tedbirlerle ilgili olarak, bu Kanunda düzenlenmeyen
hususlarda 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu hükümleri uygulanır.
BAŞKAN - Teşekkür ederim.
Madde üzerinde söz
talebi?.. Yok.
Maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Teşekkür ederim. Kabul etmeyenler... Kabul
edilmiştir.
36 ncı maddeyi
okutuyorum.
Gümrüklerde el koyma
MADDE 36. - Aynısının
üretilmesi hak sahibinin yetkilerine tecavüz oluşturması nedeniyle cezayı
gerektiren taklit mallara, ithalat sırasında hak sahibinin veya temsilcisinin
talebi üzerine, gümrük idareleri tarafından 4458 sayılı Gümrük Kanununun 57 nci
maddesi çerçevesinde işlem yapılır.
Gümrük idarelerindeki el
koyma kararı, kararın tebliğinden itibaren on iş günü içinde esas hakkında
ihtisas mahkemesinde dava açılmaz veya mahkemeden tedbir niteliğinde karar
alınmazsa ortadan kalkar.
BAŞKAN - Teşekkür ederim.
Madde üzerinde söz
talebi?.. Yok.
Oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler... Teşekkür ederim. Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
37 nci maddeyi
okutuyorum:
SEKİZİNCİ BÖLÜM
Zorunlu Lisansın Genel
Şartları ve Sona Ermesi
Zorunlu lisansın verilme
şartları
MADDE 37. - Bir entegre
devre topoğrafyasını, hak sahibinin izni olmaksızın bir kamu kurumunun veya
üçüncü bir kişinin kullanmasına;
a) Kamu yararı, ulusal
güvenlik, genel sağlık veya ulusal ekonominin diğer hayatî sektörlerinin kalkındırılması
nedenleri ile korunan bir entegre devre topoğrafyasının ticarî olmayan
amaçlarla kullanılmasına ihtiyaç duyulması,
b) Korunan bir entegre
devre topoğrafyasının, hak sahibince veya lisans hakkı sahibince
gerçekleştirilen kullanım şeklinin, rekabeti ortadan kaldırıcı nitelikte
olduğunun adlî ya da idarî makamlar tarafından tespiti hâlinde, bu menfi
durumun ortadan kaldırılmasına ihtiyaç duyulması,
Koşullarından birinin
mevcudiyeti halinde Bakanlar Kurulunca karar verilebilir.
Entegre devre topoğrafyası
hak sahibinden sözleşmeye dayalı lisans talebinde bulunan bir kamu kurumu veya
üçüncü kişi, makul ticarî koşullar dahilinde ve makul bir süre içinde talebinin
kabul edilmemesi durumunda, kullanım hakkı için Enstitüye başvurabilir.
Başvuruda, sözleşmeye dayalı lisans talebinde bulunulduğunu tevsik eden bilgi
ve belgeler yer almalıdır. Enstitünün görüşü ve Enstitünün bağlı olduğu
bakanlığın teklifi üzerine Bakanlar Kurulu kararıyla, birinci fıkrada
belirtilen esaslar dahilinde, zorunlu lisans verilerek kullanım hakkı tanınır.
Olağanüstü hallerde ve aciliyet gerektiren durumlarda Bakanlar Kurulu kararı
çıkarılması için bu fıkrada öngörülen koşulların yerine getirilmiş olması
aranmaz.
Entegre devre
topoğrafyasının kullanımının millî savunma, ulusal ekonominin hayatî
sektörlerinin geliştirilmesi veya genel sağlık bakımından önemli olması
hâlinde, zorunlu lisansın verilmesi teklifi Enstitünün bağlı olduğu bakanlık
ile ilgili bakanlıklar tarafından birlikte hazırlanır. Millî savunma bakımından
önemli olması dolayısıyla, zorunlu lisans verilmesine ilişkin karar, entegre
devre topoğrafyasının bir veya bir kaç işletme tarafından kullanılması ile
sınırlandırılabilir.
Bu madde kapsamında
tanınan entegre devre topoğrafyasının kullanımı, kapsam ve süre bakımından yetkili
kılındığı amaçla sınırlı ve sadece iç piyasanın talebini karşılayacak nitelikte
olmalıdır.
Söz konusu bu hak
inhisarî değildir. Bu kullanım hakkının verilmesi hâlinde, entegre devre
topoğrafyası hakkı sahibine, gerçek değere esas kullanım bedeli ödenir.
Kullanım bedeli Bakanlar Kurulunun verdiği yetkinin ekonomik değeri ve
uygulandığı yerde rekabeti ortadan kaldırıcı uygulamaları telafi etme ihtiyacı
göz önüne alınarak, yönetmelikte düzenlenecek esaslar çerçevesinde Enstitüce
belirlenir. Kullanım bedelini kullanım hakkı sahibi öder.
Bakanlar Kurulu kararı
ile üçüncü kişiye verilen kullanım hakkı devredilebilir. Ancak bu devrin
yapılabilmesi için, işletmenin tümünün ya da sadece bu kullanımdan yararlanan
kısmının devredilmesi gerekir. Taraflardan birinin talebi halinde, devir,
Enstitü tarafından Sicile kayıt edilir. Sicile kaydedilmeyen devir üçüncü
kişilere karşı ileri sürülemez.
Kullanım hakkı sahibi,
alt lisans veremez. Bu amaçla yapılan işlem geçersiz sayılır.
Birinci fıkranın (b)
bendinde belirtilen hâllerde kullanım hakkının verilmesi durumunda dördüncü
fıkra hükümleri uygulanmaz.
BAŞKAN - Teşekkür ederim.
Madde üzerinde söz
talebi?.. Yok.
Maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Teşekkür ederim. Kabul etmeyenler... Kabul
edilmiştir.
38 inci maddeyi
okutuyorum:
Zorunlu lisansın sona
ermesi
MADDE 38. - Zorunlu
lisansın verilme kararına neden olan hâlin ortadan kalktığı ve yeniden
gerçekleşmesinin mümkün bulunmadığı durumlarda, entegre devre topoğrafyası hak
sahibinin talebi, Enstitünün uygun görüşü ve Enstitünün bağlı olduğu bakanlığın
teklifi üzerine Bakanlar Kurulunca zorunlu lisansın iptaline karar verilebilir.
BAŞKAN - Teşekkür ederim.
Madde üzerinde söz
talebi?.. Yok.
Maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Teşekkür ederim. Kabul etmeyenler... Kabul
edilmiştir.
39 uncu maddeyi
okutuyorum:
DOKUZUNCU BÖLÜM
Cezalar ve Şikayet Hakkı
Hakka tecavüz hallerinde
uygulanacak cezalar
MADDE 39. - Aşağıda
yazılı fiilleri bilerek işleyenler bir yıldan iki yıla kadar hapis ve onmilyar
liradan yirmimilyar liraya kadar ağır para cezası ile cezalandırılırlar:
a) Entegre devre
topoğrafyası hakkı sahibi olarak belirtilmesi gereken kimlik bildirimini
gerçeğe aykırı olarak yapanlar,
b) Korunan bir entegre
devre topoğrafyasının, korunan bir entegre devre topoğrafyasını içeren entegre
devrenin ya da koruma altında olan bir entegre devre topoğrafyasını içeren
ürünün veya ambalajının üzerine konulmuş entegre devre topoğrafyası koruması
olduğunu belirten işareti yetkisi olmadan kaldıranlar.
c) Kendilerini haksız
olarak entegre devre topoğrafyası başvurusu veya entegre devre topoğrafyası
hakkı sahibi olarak gösterenler.
Aşağıda yazılı fiilleri
işleyenler hakkında, iki yıldan üç yıla kadar hapis ve yirmimilyar liradan
otuzmilyar liraya kadar ağır para cezasına hükmolunur;
a) Hakkı olmadığını veya
tasarruf yetkisi bulunmadığını bilmesi gerektiği hâlde, bu Kanunun devir,
intikal, rehin ve haciz ile ilgili maddelerinde yazılı haklardan birini veya bu
hakla ilgili lisansı başkasına devreden, veren, rehneden ya da bu haklar
üzerinde herhangi bir tasarrufta bulunanlar.
b) Korunan bir entegre
devre topoğrafyası hakkının sahibi olmayan veya koruma süresi biten veya
entegre devre topoğrafyası hakkı hükümsüz kalan veya entegre devre topoğrafyası
korumasından doğan hakkı sona erdiği halde; kendisinin veya başkasının imal
ettiği veya satışa çıkardığı eşyaya veya ambalajlarına veya ticarî evrakına
veya ilânlarına, hukuken korunan bir entegre devre topoğrafyası koruma hakkı
ile ilgili olduğu kanısını uyandıracak şekilde işaretler koyanlar veya bu
amaçla yazılı ve görsel basındaki ilân ve reklamlarda bu tarz yazı, işaret veya
ifadeleri kullananlar.
11 inci maddenin (a) ve
(b) bentlerinde sayılan fiilleri işleyenler hakkında, iki yıldan dört yıla
kadar hapis ve yirmimilyar liradan otuzmilyar liraya kadar ağır para cezasına,
ayrıca işyerlerinin bir yıldan iki yıla kadar kapatılmasına ve aynı süre
ticaretten menedilmelerine hükmolunur.
Bu maddede yazılı
fiillerin tekerrürü hâlinde, yukarıdaki cezalar yarı oranında artırılarak
hükmolunur.
Yukarıda yazılı suçlar,
hizmetlerini yaptıkları sırada bir işletmenin çalışanları tarafından doğrudan
doğruya veya emir üzerine işlenmişse, çalışanlar ile birlikte suçun işlenmesine
mani olmayan işletme sahibi, müdür veya temsilcisi ve hangi unvan ve sıfatla
olursa olsun işletmeyi fiilen yöneten kişi de aynı şekilde cezalandırılır.
Bir tüzel kişinin işleri
yürütülürken bu maddede sayılan suçlardan biri işlenirse, tüzel kişi, masraflar
ve para cezasından müteselsilen sorumlu olur. Fiile iştirak edenler hakkında,
olayın mahiyetine göre 765 sayılı Türk Ceza Kanununun 64, 65, 66 ve 67 nci
maddeleri hükümleri uygulanır.
Bu maddede sayılan
suçlardan dolayı kovuşturma yapılması şikayete bağlıdır.
BAŞKAN - Teşekkür ederim.
Madde üzerinde söz
talebi?.. Yok.
Oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler... Teşekkür ederim. Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
40 ıncı maddeyi
okutuyorum:
Şikâyet hakkına sahip
olanlar
MADDE 40. - Entegre devre
topoğrafyası korumasından doğan hakları tecavüze uğrayandan başka, 24 üncü
maddede sayılanlar dışında kalan suçlarda Enstitü; entegre devre topoğrafyası
hakkı sahibi olarak belirtilmesi gereken kimlik bildiriminin gerçeğe aykırı
olarak yapılması ile korunan bir entegre devre topoğrafyası hakkının sahibi
olmayan veya koruma süresi biten veya entegre devre topoğrafyası hakkı hükümsüz
kalan veya entegre devre topoğrafyası korumasından doğan hakkı sona eren bir
kişinin; kendisinin veya başkasının imal ettiği veya satışa çıkardığı eşyaya
veya ambalajlarına veya ticarî evrakına veya ilânlarına, hukuken korunan bir
entegre devre topoğrafyası koruma hakkı ile ilgili olduğu kanısını uyandıracak
şekilde işaretler koyması veya bu amaçla yazılı ve görsel basındaki ilân ve
reklamlarda, bu tarz yazı, işaret veya ifadeleri kullanması durumlarında
8.3.1950 tarihli ve 5590 sayılı Kanun ile 17.7.1964 tarihli ve 507 sayılı
Kanuna tâbi kuruluşlar ve tüketici dernekleri de şikâyet hakkına sahiptir.
Şikâyetin fiil ve failden haberdar olma tarihinden itibaren iki yıl içinde yapılması
gerekir.
Bu kapsamdaki suçlarla
ilgili şikâyetler acele işlerden sayılır.
Bu madde hükümlerinin
uygulanmasında 1412 sayılı Ceza Muhakemeleri Usulü Kanununun 344 üncü
maddesinin birinci fıkrasının (8) numaralı bendi uygulanmaz.
Bu Kanun hükümlerine göre
başvuru veya tescilden doğan haklara tecavüz dolayısıyla üretilmesi cezayı
gerektiren eşya ile bu eşyaları üretmeye yarayan araç, gereç, cihaz, makine
gibi vasıtaların zaptedilmesi veya el konulması veya yok edilmesinde 765 sayılı
Türk Ceza Kanununun 36 ncı maddesi hükmü ile 1412 sayılı Ceza Muhakemeleri
Usulü Kanununun ilgili hükümleri uygulanır.
BAŞKAN - Teşekkür ederim.
Madde üzerinde söz
talebi?.. Yok.
Oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler... Teşekkür ederim. Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
41 inci maddeyi
okutuyorum:
Yönetmelik
MADDE 41. - Bu Kanunda
öngörülen yönetmelikler, Kanunun yayımı tarihinden itibaren altı ay içinde
Enstitü tarafından hazırlanarak yürürlüğe konulur.
BAŞKAN - Teşekkür ederim.
Madde üzerinde söz
talebi?.. Yok.
Oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler... Teşekkür ederim. Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
42 nci maddeyi
okutuyorum:
Yürürlük
MADDE 42. - Bu Kanun
yayımı tarihinde yürürlüğe girer.
BAŞKAN - Teşekkür ederim.
Madde üzerinde söz
talebi?.. Yok.
Oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler... Teşekkür ederim. Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
43 üncü maddeyi
okutuyorum:
Yürütme
MADDE 43. - Bu Kanun
hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür.
BAŞKAN - Teşekkür ederim.
Madde üzerinde söz
talebi?.. Yok.
Oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler... Teşekkür ederim. Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Tasarının tümünü
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Teşekkür ederim. Kabul etmeyenler...
Kabul edilmiştir.
Tasarı kanunlaşmıştır;
hayırlı olmasını diliyorum.
Sayın milletvekilleri,
iki grup başkanvekillerinin mutabakatı doğrultusunda çalışmalarımızı burada
tamamlıyoruz.
Alınan karar gereğince,
Türkiye Büyük Millet Meclisinin Kuruluşunun 84 üncü Yıldönümünün ve Ulusal
Egemenlik ve Çocuk Bayramının kutlanması ve günün önem ve anlamının
belirtilmesi amacıyla yapılacak görüşmeler için, 23 Nisan 2004 Cuma günü saat
14.00'te toplanmak üzere, birleşimi kapatıyorum.
Kapanma Saati : 18.04