DÖNEM
: 22 CİLT : 47 YASAMA YILI : 2
T. B. M. M.
TUTANAK DERGİSİ
76 ncı Birleşim
21 Nisan 2004 Çarşamba
İ
Ç İ N D E K İ L E R
Sayfa
I. - GEÇEN TUTANAK ÖZETİ
II. - GELEN KÂĞITLAR
III. -
BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A) GündemdIşI Konuşmalar
1.- Isparta Milletvekili Mevlüt
Coşkuner'in, Isparta ve diğer üretim bölgelerindeki elma üreticilerinin
sorunlarına ve bu sorunların çözümü için alınması gereken tedbirlere ilişkin
gündemdışı konuşması ve Tarım ve Köyişleri Bakanı Sami Güçlü'nün cevabı
2.- Erzurum Milletvekili İbrahim
Özdoğan'ın, Erzurum'da mera ıslah çalışmaları ile plansız ve aşırı kullanımdan
kaynaklanan sorunların giderilmesi için alınması gereken tedbirlere ilişkin
gündemdışı konuşması ve Tarım ve Köyişleri Bakanı Sami Güçlü'nün cevabı
3.- Manisa Milletvekili Ufuk Özkan'ın,
sağlık sistemimizin genel sorunlarına ilişkin gündemdışı konuşması ve Sağlık
Bakanı Recep Akdağ'ın cevabı
B) Gensoru, Genel Görüşme, Meclİs SoruşturmasI ve
Meclİs AraştIrmasI Önergelerİ
1.- Malatya Milletvekili Muharrem Kılıç ve
37 milletvekilinin, don olayları
nedeniyle kayısı üreticilerinin uğradığı zararların araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergesi (10/184)
C) Tezkereler ve Önergeler
1.- Bulgaristan Ulusal Meclis Başkanı
Ognyan Gerdikov ve Bulgaristan Ulusal Meclisi Kültür Komisyonu Başkanı Stefan
Danailov'un, TBMM Millî Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor Komisyonu Başkanı ve
üyelerinden oluşan bir parlamento heyetini Bulgaristan'a resmî davetlerine
icabet edilmesine ilişkin Başkanlık tezkeresi (3/536)
IV.-
SEÇİMLER
A) Komİsyonlarda AçIk Bulunan Üyelİklere Seçİm
1.- (9/5, 6) esas numaralı Meclis
Soruşturması Komisyonunda açık bulunan üyeliğe seçim
V.- KANUN TASARI
VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER
1.- Adlî Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile
Bölge Adliye Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yetkileri Hakkında Kanun Tasarısı
ve Adalet Komisyonu Raporu (1/521) (S. Sayısı: 146)
2.- Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununda
Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Tasarısı ve Adalet Komisyonu Raporu
(1/523) (S. Sayısı: 152)
3.- Çanakkale Milletvekilleri Mehmet Daniş
ve İbrahim Köşdere'nin; Gelibolu Yarımadası Tarihî Millî Parkı Kanununa Geçici
Bir Madde Eklenmesine Dair Kanun Teklifi (Kamu İhale Kanununa Geçici Madde
Eklenmesine Dair Kanun Teklifi) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (2/212) (S.
Sayısı: 305)
4.- Kamu Yönetiminin Temel İlkeleri ve
Yeniden Yapılandırılması Hakkında Kanun Tasarısı ile İçişleri, Plan ve Bütçe ve
Anayasa Komisyonları Raporları (1/731) (S.Sayısı: 349)
5.- Tekstil Ürünleri Ticaretine Dair
2003/1 Sayılı Türkiye-Litvanya Ortak Komite Kararının Onaylanmasının Uygun
Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri
Komisyonu Raporu (1/757) (S.
Sayısı: 396)
6.- Avrupa Topluluğu ve Türkiye
Cumhuriyeti Arasında Uyuşturucu veya Psikotrop Maddelerin Yasadışı Üretiminde
Sıkça Kullanılan Ara ve Kimyasal Maddelere Dair Anlaşmanın Onaylanmasının Uygun
Bulunduğu Hakkında Kanun Tasarısı ile Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler;
İçişleri ve Dışişleri Komisyonları Raporları (1/727) (S. Sayısı: 401)
7.- Türkiye Cumhuriyeti ile Peru
Cumhuriyeti Arasında Yasadışı Yollardan Ticareti Yapılan, İhraç Edilen veya El
Değiştiren Kültürel, Arkeolojik, Sanatsal ve Tarihî Varlıkların Korunması,
Konservasyonu, Ele Geçirilmesi ve İadesine İlişkin Anlaşmanın Onaylanmasının
Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ile Millî Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor
ve Dışişleri Komisyonları Raporları (1/603) (S. Sayısı: 397)
8.- Türkiye Cumhuriyeti ile Bosna-Hersek
Arasında Sosyal Güvenlik Sözleşmesinin Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair
Kanun Tasarısı ile Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler ve Dışişleri
Komisyonları Raporları (1/664) (S. Sayısı: 398)
9.- Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Güney
Afrika Cumhuriyeti Hükümeti Arasında
Polis İşbirliği Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun
Tasarısı ile İçişleri ve Dışişleri Komisyonları Raporları (1/710) (S. Sayısı:
399)
10.- Türkiye Cumhuriyeti ile Çek
Cumhuriyeti Arasında Sosyal Güvenlik Sözleşmesinin Onaylanmasının Uygun
Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ile Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler ve
Dışişleri Komisyonları Raporları (1/717) (S. Sayısı: 400)
11.- Türk Silahlı Kuvvetlerinde İlk Nasıp
İstihkakına İlişkin Kanun Tasarısı ve Millî Savunma Komisyonu Raporu (1/564)
(S. Sayısı: 408)
12.- Türkiye Cumhuriyeti Ordusu Subay,
Askerî Memur ve Muadilleriyle Astsubayların Giyeceğine Dair Kanunun Bir
Maddesinde Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Tasarısı ile İçişleri ve Millî
Savunma Komisyonları Raporları (1/566) (S. Sayısı: 411)
13.- Emniyet Teşkilatı Kanununda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ve İçişleri Komisyonu Raporu (1/784)
(S. Sayısı: 403)
14.- Kooperatifler Kanununda Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Tasarısı ve Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabiî Kaynaklar,
Bilgi ve Teknoloji Komisyonu Raporu (1/782) (S.Sayısı: 407)
VI.-
SORULAR VE CEVAPLAR
A) YazIlI Sorular ve CevaplarI
1.- Adana Milletvekili Atilla Başoğlu'nun,
trona maden yataklarının bulunduğu arazileri satın alanlara ilişkin Başbakandan
sorusu ve Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanı Mehmet Hilmi Güler'in cevabı
(7/2052)
2.- İzmir Milletvekili Canan Arıtman'ın,
iki bakanlığın birleştirilmesi sırasında görevden alınan üst düzey yöneticilere
ilişkin sorusu ve Kültür ve Turizm Bakanı Erkan Mumcu'nun cevabı (7/2081)
3.- Aydın Milletvekili Mehmet Mesut
Özakcan'ın, Sugözü Termik Santralına ilişkin sorusu ve Enerji ve Tabiî
Kaynaklar Bakanı Mehmet Hilmi Güler'in cevabı (7/2125)
4.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt'ün,
Ardahan'daki sel felaketinin yol açtığı hasarın giderilmesi için alınması
gereken tedbirlere,
1998'de Ardahan'ın Çıldır İlçesinde
meydana gelen sel felaketinden zarar görenlerin ödenmeyen hasar paralarına,
İlişkin soruları ve Bayındırlık ve İskân
Bakanı Zeki Ergezen'in cevabı (7/2175, 2176)
5.- İstanbul Milletvekili Kemal
Kılıçdaroğlu'nun, BDDK'ya ait bazı araçların tahsisiyle ilgili iddialara
ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Abdüllatif Şener'in
cevabı (7/2180)
6.- Samsun Milletvekili Haluk Koç'un,
Samsun TEDAŞ Müessese Müdürlüğünce açılan ihalelerdeki yolsuzluk iddialarına
ilişkin sorusu ve Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanı Mehmet Hilmi Güler'in cevabı
(7/2185)
7.- Trabzon Milletvekili Kemalettin
Göktaş'ın, kanser tedavisi gören hastalara ilişkin sorusu ve Sağlık Bakanı
Recep Akdağ'ın cevabı (7/2203)
8.- Adana Milletvekili N. Gaye Erbatur'un,
kredi kartı faizlerinin indirilmesine ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı Ali
Babacan'ın cevabı (7/2205)
9.- İzmir Milletvekili Hakkı Ülkü'nün,
İzmir-Pınarbaşı Yarış Pistine ilişkin sorusu ve Bayındırlık ve İskân Bakanı
Zeki Ergezen'in cevabı (7/2225)
10.- Mersin Milletvekili Mustafa
Özyürek'in, TPAO Genel Müdürlüğünün personel alım sınavına ilişkin sorusu ve
Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanı Mehmet Hilmi Güler'in cevabı (7/2231)
11.- İstanbul Milletvekili Berhan
Şimşek'in, RTÜK'ün 2001-2003 yıllarının denetlenmesiyle ilgili DDK raporuna
ilişkin Başbakandan sorusu ve Devlet Bakanı Beşir Atalay'ın cevabı (7/2238)
12.- Adana Milletvekili Atilla
Başoğlu'nun, engelliler için ayrılan ödenek miktarına ilişkin Başbakandan
sorusu ve Devlet Bakanı Güldal Akşit'in cevabı (7/2247)
13.- Adana Milletvekili Atilla
Başoğlu'nun, engellilerin toplu taşım araçlarından daha rahat yararlanmalarını
sağlayacak tedbirlere ilişkin Başbakandan sorusu ve Devlet Bakanı Güldal
Akşit'in cevabı (7/2248)
14.- Adana Milletvekili Atilla
Başoğlu'nun, milletvekillerine dağıtılan yayınların okunduktan sonra
değerlendirilmesine ilişkin TBMM Başkanı'ndan sorusu ve Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanı Bülent Arınç'ın cevabı (7/2289)
I. - GEÇEN
TUTANAK ÖZETİ
TBMM Genel Kurulu saat 15.00'te açılarak
üç oturum yaptı.
Oturum Başkanı TBMM Başkanvekili Yılmaz
Ateş, Türkiye Büyük Millet Meclisinin açılışının 84 üncü yıldönümünü kutlayan
bir konuşma yaptı.
İstanbul Milletvekili Hasan Fehmi Güneş,
köy enstitülerinin kuruluşunun 64 üncü yıldönümüne,
Giresun Milletvekili Hasan Aydın,
Giresun'un turizm potansiyeline, ilin turizm gelirlerinden hak ettiği payı
alabilmesi için yapılması gerekenlere,
İstanbul Milletvekili Ahmet Sırrı Özbek,
İsrail'in Filistinli liderlere yönelik saldırıları ve suikast politikalarının
yaratacağı sorunlara,
İlişkin gündemdışı birer konuşma yaptılar.
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanvekili
İsmail Alptekin'in, Saraybosna'da düzenlenen "Güneydoğu Avrupa Ülkeleri
(GDAÜ) İşbirliği Süreci Parlamento Başkanları Toplantısı"na katılmak üzere
Bosna-Hersek Parlamentosu Temsilciler Meclisi Başkanı Nikola Spırıc'ın resmî
davetine beraberinde bir Parlamento heyetiyle icabetine ilişkin Başkanlık
tezkeresi Genel Kurulun bilgisine sunuldu.
Adana Milletvekili N. Gaye Erbatur ve 68
milletvekilinin, kadınlara yönelik töre ve namus cinayetlerinin nedenlerinin
araştırılarak (10/182),
Hatay Milletvekili Züheyir Amber ve 29
milletvekilinin, kadının toplumdaki yerinin belirlenmesi, haklarının çağdaş
medeniyetler düzeyine çıkarılabilmesi için (10/183),
Alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergeleri, Genel Kurulun bilgisine
sunuldu; önergelerin gündemdeki yerlerini alacağı ve öngörüşmelerinin, sırası
geldiğinde yapılacağı açıklandı.
(9/5, 6) esas numaralı Meclis Soruşturması
Komisyonu Başkanlığının süre uzatımına ilişkin tezkeresi okundu; daha önce
verilen 2 aylık çalışma süresini doldurması nedeniyle, İçtüzüğün 110 uncu
maddesine göre, Komisyona 2 aylık kesin süre verildiği açıklandı.
TAIEX tarafından Brüksel'de düzenlenecek
olan "Dilekçeler ve AB Vatandaşlarının Hakları" konulu senimere TBMM
Dilekçe Komisyonundan 2 üyenin iştirakine ilişkin Başkanlık tezkeresi;
Sağlık Bakanı Recep Akdağ'ın,
Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı
Abdüllatif Şener'in,
Çek Cumhuriyetine,
Kültür ve Turizm Bakanı Erkan Mumcu'nun,
Almanya'ya,
Yaptıkları resmî ziyaretlere katılmaları
uygun görülen milletvekillerine ilişkin Başbakanlık tezkereleri;
Genel Kurulun 20.4.2004 Salı günkü
birleşiminde, gündemin "Genel Görüşme ve Meclis Araştırması Yapılmasına
Dair Öngörüşmeler" kısmının 82 nci sırasında yer alan (10/111), 132 nci
sırasında yer alan (10/160) ve 158 inci sırasında yer alan (10/180) esas
numaralı Meclis araştırması önergelerinin görüşmelerinin birleştirilerek
yapılmasına ve bu işlerin görüşmelerinin bitiminden sonra kanun tasarı ve
tekliflerinin görüşülmesine; gündemin "Kanun Tasarı ve Teklifleri ile
Komisyonlardan Gelen Diğer İşler" kısmının 26 ncı sırasında yer alan 405
sıra sayılı kanun tasarısının bu kısmın 5 inci sırasına, 24 üncü sırasında yer
alan 403 sıra sayılı kanun tasarısının 14 üncü sırasına, daha önce gelen kâğıtlar
listesinde yayımlanan ve dağıtılan, 408, 411, 407, 416, 409, 410, 412, 413, 414
ve 415 sıra sayılı kanun tasarılarının ise 48 saat geçmeden, bu kısmın 12, 13,
15, 16, 17, 18, 19, 20, 21 ve 22 nci sıralarına alınmasına ve diğer işlerin
sırasının buna göre teselsül ettirilmesine; çalışma sürelerinin bugünkü
birleşimde 405 sıra sayılı kanun tasarısının görüşmelerinin bitimine kadar,
21.4.2004 Çarşamba günkü birleşimde de sözlü soruların görüşülmemesine ve 407
sıra sayılı kanun tasarısının görüşmelerinin bitimine kadar uzatılmasına
ilişkin Danışma Kurulu önerileri,
Kabul edildi.
Denizli Milletvekili Mustafa Gazalcı'nın,
17 Nisanın Her Yıl "Eğitim Bayramı" Olarak Kutlanması Hakkında
(2/126),
Kocaeli Milletvekili İzzet Çetin'in, 4736
Sayılı Kamu Kurum ve Kuruluşlarının Ürettikleri Mal ve Hizmet Tarifeleri ile
Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanunun Bir Maddesinin
Değiştirilmesine Dair (2/248),
Kanun Tekliflerinin doğrudan gündeme
alınmasına ilişkin önergelerinin, yapılan görüşmelerden sonra, kabul
edildikleri açıklandı.
Gündemin "Sözlü Sorular"
kısmının:
1 inci sırasında bulunan (6/496),
2 nci " " (6/497),
3 üncü " " (6/498),
6 ncı " " (6/511),
Esas numaralı sorular, üç
birleşim içinde cevaplandırılmadığından, İçtüzük gereğince yazılı soruya
çevrildi.
4 üncü sırasında bulunan (6/502),
5 inci " " (6/503),
7 nci " " (6/526),
8 inci " " (6/531),
14 üncü " " (6/541),
15 inci " " (6/542),
17 nci " " (6/544),
18 inci " " (6/546),
19 uncu " " (6/547),
20 nci " " (6/548),
37 nci " " (6/569),
43 üncü " " (6/575),
44 üncü " " (6/576),
Esas numaralı sorulara
Kültür ve Turizm Bakanı Erkan Mumcu;
21 inci sırasında
bulunan(6/549) esas numaralı sözlü soruya, Devlet Bakanı Güldal Akşit;
Cevap verdi; (6/502),
(6/541), (6/542), (6/544), (6/546), (6/547), (6/575), (6/576), (6/548), (6/549)
esas numaralı soru sahipleri de cevaplara karşı görüşlerini açıkladı.
9 uncu sırasında bulunan (6/532),
10 uncu " " (6/533),
11 inci " " (6/535),
12 nci " " (6/536),
13 üncü " " (6/537),
16 ncı " " (6/543),
Esas numaralı sorular, ilgili bakanlar
Genel Kurulda hazır bulunmadıklarından, ertelendi.
Genel Kurulu ziyaret eden Almanya Federal
Meclis Başkanı Wolfgang Thierse ve beraberindeki heyete Başkanlıkça
"Hoşgeldiniz" denildi.
Iğdır Milletvekili Dursun Akdemir ve 45
milletvekilinin, sokak çocuklarının sorunlarının çözümlenebilmesi için
(10/111),
Eskişehir Milletvekili Cevdet Selvi ve 22
milletvekilinin, öncelikle sokakta yaşayan çocuklar arasında yaygınlaşan ve
toplumun geleceğini tehlikeye düşüren uyuşturucu kullanımı konusunda (10/160),
Konya Milletvekili Orhan Erdem ve 44
milletvekilinin, çocuklarımızı sokağa iten nedenlerin araştırılarak (10/180),
Alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergelerinin, birlikte yapılan
öngörüşmelerden sonra, kabul edildiği açıklandı.
Kurulacak komisyonun :
12 üyeden teşekkül etmesi,
Çalışma süresinin, başkan, başkanvekili,
sözcü ve kâtip üye seçimi tarihinden başlamak üzere, üç ay olması,
Gerektiğinde Ankara dışında da çalışması,
Kabul edildi.
Gündemin "Kanun Tasarı ve Teklifleri
ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler" kısmının:
1 inci sırasında bulunan, Adlî Yargı İlk
Derece Mahkemeleri ile Bölge Adliye Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yetkileri
Hakkında Kanun Tasarısının (1/521) (S. Sayısı: 146),
2 nci sırasında bulunan, Hukuk Usulü
Muhakemeleri Kanununda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Tasarısının (1/523)
(S. Sayısı: 152),
3 üncü sırasında bulunan Kamu İhale
Kanununa Geçici Madde Eklenmesine Dair Kanun Teklifinin (2/212) (S. Sayısı:
305),
Görüşmeleri, daha önce geri alınan
maddelere ilişkin komisyon raporları henüz gelmediğinden,
4 üncü sırasında bulunan, Kamu Yönetiminin
Temel İlkeleri ve Yeniden Yapılandırılması Hakkında Kanun Tasarısının (1/731)
(S. Sayısı: 349) görüşmeleri, ilgili Komisyon yetkilileri Genel Kurulda hazır
bulunmadığından,
Ertelendi.
5 inci sırasına alınan, Türk Ticaret
Kanununun Bazı Maddelerinin Değiştirilmesi Hakkında Kanun Tasarısının (1/761)
(S. Sayısı: 405), görüşmelerini müteakiben, kabul edilip kanunlaştığı
açıklandı.
21 Nisan 2004 Çarşamba günü saat 15.00'te
toplanmak üzere, birleşime 20.11'de son verildi.
Yılmaz Ateş
Başkanvekili
Mehmet Daniş Suat Kılıç
Çanakkale Samsun
Kâtip Üye Kâtip Üye
No.: 115
II. - GELEN KÂĞITLAR
21 Nisan 2004 Çarşamba
Sözlü Soru Önergeleri
1.- Gümüşhane
Milletvekili Sabri Varan'ın,
hayvan sağlığıyla ilgili bazı maddelerin uyuşturucu olarak kullanımının
önlenmesine ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/1042)
(Başkanlığa geliş tarihi: 12.4.2004)
2.- Gümüşhane
Milletvekili Sabri Varan'ın, bazı
ilaçların uyuşturucu olarak kullanımının önlenmesine ilişkin Sağlık Bakanından
sözlü soru önergesi (6/1043) (Başkanlığa geliş tarihi: 12.4.2004)
3.- Diyarbakır
Milletvekili Muhsin Koçyİğİt'in,
SSK ve Bağ-Kur emeklilerinin aylıklarına ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik
Bakanından sözlü soru önergesi (6/1044) (Başkanlığa geliş tarihi: 9.4.2004)
4.- Muğla Milletvekili
Fahrettin Üstün'ün, tüketici
kuruluşlarına yapılması gereken ödemelere ilişkin Sanayi ve Ticaret Bakanından
sözlü soru önergesi (6/1045) (Başkanlığa geliş tarihi: 9.4.2004)
5.- Muğla Milletvekili
Fahrettin Üstün'ün, tüketicinin
korunması hakkındaki mevzuata ilişkin Sanayi ve Ticaret Bakanından sözlü soru
önergesi (6/1046) (Başkanlığa geliş tarihi: 9.4.2004)
Yazılı Soru Önergeleri
1.- Adana Milletvekili
Atilla Başoğlu'nun,
milletvekillerine dağıtılan yayınların okunduktan sonra değerlendirilmesine
ilişkin Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanından yazılı soru önergesi (7/2289)
(Başkanlığa geliş tarihi: 7.4.2004)
2.- Konya Milletvekili
Atilla Kart'ın Tümosan'ın
özelleştirilmesine ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/2311)
(Başkanlığa geliş tarihi: 9.4.2004)
3.- İstanbul Milletvekili
Ali Rıza Gülçİçek'in, Sivas
katliamı sanıklarına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/2312)
(Başkanlığa geliş tarihi: 9.4.2004)
4.- Tokat Milletvekili
Orhan Ziya Dİren'in, Tokat İlinin
online sistemine dahil edilmesine ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından
yazılı soru önergesi (7/2313) (Başkanlığa geliş tarihi: 9.4.2004)
5.- İstanbul Milletvekili
Gürsoy Erol'un, yanık tedavi
merkezlerine ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından yazılı soru önergesi
(7/2314) (Başkanlığa geliş tarihi: 9.4.2004)
6.- Muğla Milletvekili
Ali Arslan'ın, Milas ve
Yatağan'daki linyit işletmelerine ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanından
yazılı soru önergesi (7/2315) (Başkanlığa geliş tarihi: 9.4.2004)
7.- Adana Milletvekili
Tacidar Seyhan'ın, bazı bürokrat
atamalarına ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi
(7/2316) (Başkanlığa geliş tarihi: 9.4.2004)
8.- Manisa Milletvekili
Hasan Ören'in, trafik tescil
işlemlerindeki yasal boşlukların giderilmesine ilişkin İçişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/2317) (Başkanlığa geliş tarihi: 9.4.2004)
9.- Ankara Milletvekili
İsmail Değerlİ'nin, Ankara
Büyükşehir Belediyesinde usulsüzlük yapıldığı iddiasına ilişkin İçişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/2318) (Başkanlığa geliş tarihi: 9.4.2004)
10.- Adana Milletvekili
N. Gaye Erbatur'un, Emekli
Sandığı sağlık hizmetlerinden yararlanma hakkına ilişkin Maliye Bakanından
yazılı soru önergesi (7/2319) (Başkanlığa geliş tarihi: 9.4.2004)
11.- İzmir Milletvekili
Muharrem Toprak'ın, üniversite araştırma
fonlarında bekleyen ödeneğe ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru önergesi
(7/2320) (Başkanlığa geliş tarihi: 9.4.2004)
12.- Afyon Milletvekili
Halil Ünlütepe'nin, bir il sağlık
müdürüyle ilgili iddiaya ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi
(7/2321) (Başkanlığa geliş tarihi: 9.4.2004)
13.- İstanbul
Milletvekili Gürsoy Erol'un,
yanık tedavi merkezlerine ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi
(7/2322) (Başkanlığa geliş tarihi: 9.4.2004)
14.- Muğla Milletvekili
Ali Arslan'ın, Muğla-Dalaman'da
tarımsal üretime verilen zararın önlenmesine ilişkin Çevre ve Orman Bakanından
yazılı soru önergesi (7/2323) (Başkanlığa geliş tarihi: 9.4.2004)
15.- Konya Milletvekili
Nezir Büyükcengİz'in, bir millî
eğitim müdürünün reddettiği etkinlik talebine ilişkin Millî Eğitim Bakanından
yazılı soru önergesi (7/2324) (Başkanlığa geliş tarihi: 9.4.2004)
16.- İstanbul
Milletvekili Gürsoy Erol'un,
özürlü vatandaşların oy kullanımıyla ilgili YSK tarafından alınan tedbirlere
ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru önergesi (7/2325) (Başkanlığa geliş
tarihi: 9.4.2004)
17.- Samsun Milletvekili
Musa Uzunkaya'nın, Ziraat Bankası
ve Halkbank yönetim kurulu üyelerinin maaşlarına ilişkin Devlet Bakanı ve
Başbakan Yardımcısından (Abdüllatif ŞENER) yazılı soru önergesi (7/2326)
(Başkanlığa geliş tarihi: 9.4.2004)
18.- Antalya Milletvekili
Nail KamacI'nın, Antalya'da
yapılan bir toplantıya ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından yazılı soru
önergesi (7/2327) (Başkanlığa geliş tarihi: 9.4.2004)
19.- Adana Milletvekili
Atilla Başoğlu'nun, Fener Rum
Patrikhanesine ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/2331) (Başkanlığa
geliş tarihi: 1.4.2004)
Meclis Araştırması Önergesi
1.- Malatya Milletvekili
Muharrem KIlIç ve 37
Milletvekilinin, don olayları nedeniyle kayısı üreticilerinin uğradığı
zararların araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla
Anayasanın 98 inci, İçtüzüğün 104 ve 105 inci maddeleri uyarınca bir Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/184) (Başkanlığa geliş tarihi:
20.4.2004)
BİRİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 15.00
21 Nisan 2004 Çarşamba
BAŞKAN: Başkanvekili Yılmaz ATEŞ
KÂTİP ÜYELER: Mehmet DANİŞ (Çanakkale), Suat KILIÇ (Samsun)
BAŞKAN - Sayın
milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 76 ncı Birleşimini açıyorum.
Toplantı yetersayısı
vardır; görüşmelere başlıyoruz.
Sayın milletvekilleri,
gündeme geçmeden önce, üç sayın milletvekiline gündemdışı söz vereceğim.
Gündemdışı ilk söz,
Isparta İlindeki depolarda bulunan 75 000 ton elmanın nasıl tüketileceği ve
çözüm önerileri konusunda söz isteyen Isparta Milletvekili Sayın Mevlüt
Coşkuner'e aittir.
Buyurun Sayın Coşkuner.
(CHP sıralarından alkışlar)
III. -
BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A) GündemdIşI Konuşmalar
1.- Isparta
Milletvekili Mevlüt Coşkuner'in, Isparta ve diğer üretim bölgelerindeki elma
üreticilerinin sorunlarına ve bu sorunların çözümü için alınması gereken
tedbirlere ilişkin gündemdışı konuşması ve Tarım ve Köyişleri Bakanı Sami
Güçlü'nün cevabı
MEVLÜT COŞKUNER (Isparta)
- Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Isparta İlinde bulunan 75 000 ton
elmanın tüketilmesi için neler yapılabileceği ve elmacılığın sorunları hakkında
gündemdışı söz almış bulunuyorum; Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
Isparta'yı konuşurken,
tabiî, biraz da bölge şovenizmi yapar gibi oluyor; oysa, Türkiye'nin bir
parçası olan Isparta'nın yanında, Antalya- Elmalı'da 80 000 ton, Karaman'da 40
000 ton ve Denizli Çivril'de... Dün, Meclisin bahçesinde "koş vatandaş
koş, elmaya koş" der gibi, milletvekillerimize, çalışanlara, hizmetlilere
elma dağıtılmasından ne çıkardık, anlamıyorum; nasıl algıladık, bilmiyorum;
ama, Türkiye'de, elma üreticisinin sorununun olduğunu ve bunun çözülmesinin
gerekliliğini açıkça ortaya koymuşuzdur.
Değerli arkadaşlarım,
elbette ki, nüfusumuzun yüzde 40'ı tarım kesiminde çalışmaktadır. Bunun
yanında, Türkiye olarak, elma üretiminde, Çin ve ABD'den sonra gelmekteyiz.
Türkiye'nin kendi içerisinde de, Isparta ilk sırayı teşkil etmektedir.
Isparta'nın Eğirdirinde,
Gelendostunda, Senirkentinde, Yalvaçında, hemen hemen bütün ilçelerinde elma
üretilir. Elma üretiminden önce de Isparta'nın halısı vardı, gülü vardı.
Bunları bitirdik; devlet politikası haline gelmediği için, devlet sadece
seyrettiği için bugün bitirdik; ama, bunların yerini doldurmak isteyen üreticiler
kendilerini elma üretimine yönlendirince, bugün elma da maalesef depolarda
kalmıştır. Bugün, Sayın Bakanımıza sorduğumuz zaman "elma konusunda ne
düşünüyorsunuz; Irak'tan elma girdi mi" dediğimiz zaman
"engelleyemedik" diyorlar.
Onun ötesinde, yine,
burada, öyle zannediyorum ki, arkadaşlarımızdan bazıları, Niğde Milletvekili
Orhan Eraslan, Denizli Milletvekili Haşim Oral, Burdur Milletvekili Ramazan
Kerim Özkan, ayrıca, Muğla Milletvekili Cumhur Yaka da bu konuyu dile
getirmesine rağmen aldığımız cevaplar hiç tatmin edici değil. Cumhur Yaka'nın
sorusuna verilen cevapta şöyle deniliyor: "Aşağıda dökümü yapılmış olan
firmalara elma için sadece ithal belgesi verilen Altuğ Başar 33 000 ton, Demirkale Ticaret-Ali Demirkale 21 000 ton,
Alpaş-Alanya Ticaret 36 000 ton." "Bu üç ay içinde Türkiye'ye elma
girmedi mi" dediğimiz zaman, maalesef, orada kaçamak bir cümle
kullanılıyor: "Türkiye'de üretilen starking ve golden elmanın ithali için
herhangi bir belge verilmiyor" deniliyor, geçiyor. Yani, bu, bizi tatmin
etmiyor; ister beğenin ister beğenmeyin.
Hani, acil eylem planınız
vardı ya, o planı Türkiye'de elmanın yüzde 10'unu üreten insanlara
uygulayıverin de, o üreticinin bir yüzü gülsün, görelim; çünkü, bu üretici,
ilaç parasını ödeyemiyor, altındaki traktörünü satmış, onun ötesinde faizle
para almış; elma ağaçları çiçek açmış, hâlâ daha biz depolarda elma
bekletiyoruz...
Onun için, biz,
üreticinin eğitilmesi nasıl olmalı, elma ambalajlaması nasıl olmalı; burada,
Yüce Mecliste bunu tartışmak isterdik; ama, bir ay sonra elma depolarının
boşaltılması gerekirken, şimdi çiçekler açmışken, maalesef, depolarda elmalar
durmaktadır. Sadece, Isparta-Gelendost'ta ve Eğirdir'de, depolarda bulunan
-Eğirdir Ovasını ve Gelendost'u tamamen kaplamış olan ve kokusunu, rengini o
gölden alan- elmaların bir kısmı da, zaten, hayvanlara yem edilmiştir. Şimdi
duyuyoruz, kalan elmaların tüketilmesi için, sayın valilere "ilköğretim
okullarına elma verilsin" deniliyor.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı.)
BAŞKAN - Sayın Coşkuner,
sözlerinizi tamamlar mısınız.
Buyurun.
MEVLÜT COŞKUNER (Devamla)
- Değerli arkadaşlarım, bugün, elma üreticisi perişan durumda. Mevcut elmanın
tüketilmesi gerektiğini ve çiçek açma mevsiminin geldiğini hatırlatıyorum. Siz,
eğer, bugün, elma üreticisini
rahatlatamazsanız, Türk çiftçisini rahatlatamadığınız gibi, esnafını da
rahatlatamazsınız; çünkü, esnafın alışveriş yapabilmesi için, o elmaların
satılması gerektiği kanaatindeyim.
Aslında, söyleyeceğim çok
şey var; ama, zaman dolmak üzere olduğu için, şunu söylemek istiyorum:
Türkiye'de üretilen starking ve golden cinsi elma ağaçlarının kerestelik olduğu
söylenebilir. Elmacılığın sorunlarını sorduğumuz zaman, bugün, çiftçi, bunu
sizden çok daha iyi biliyor. Çiftçi sizden çok ileride; ama, onun ürettiği
elmanın yerine koyduğunuz bodur elmanın yetiştirilebilmesi için, siz, devlet
katkısı ve teşvik olarak ne veriyorsunuz; onun kullandığı mazotta indirim
yapıyor musunuz, onu teşvik ediyor musunuz; bunu anlamak mümkün değil.
Yani, kimse, üreticiye ders
vermeye kalkmasın; üretici bunun bilinci içerisinde; ama, o üretici sizden şunu
istiyor: "Ben, sana yük olmuyorum, vergimi veriyorum; sen de, elmamın
tüketilmesi için, mutlaka, pazar bul, İran'dan elma sokma ve öbür taraftan
başka elma getirme. Benim elmamı Millî Eğitim Bakanlığında mı, Sağlık
Bakanlığında mı, hangi kurum ve kuruluşta tüketeceksen tüket, beni mağdur etme.
Edersen, bakma, sana verdiğim referans devam ediyor; ama, bunun cezasını da ben
sana veririm" diyor.
Şu acil eylem planınızı
bir de elma üreticilerine uygulayıverin de, şu çiftçinin, üreticinin,
dolayısıyla, esnafın yüzü gülsün diyorum.
Beni dinlediğiniz için
hepinize teşekkür ediyorum.
Saygılar sunuyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederim
Sayın Coşkuner.
Gündemdışı konuşmaya
Tarım ve Köyişleri Bakanı Sayın Sami Güçlü cevap vereceklerdir.
Buyurun Sayın Güçlü. (AK
Parti sıralarından alkışlar)
TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANI
SAMİ GÜÇLÜ (Konya) - Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; Isparta
Milletvekilimiz Sayın Mevlüt Coşkuner'in, bölgesiyle ilgili, çok önemli bir
ürün olan elmanın, şu anda, depolarda kalan kısmı ve bunun, bundan sonra, nasıl
tüketileceği hususuyla ilgili düşüncelerini, önerilerini ve eleştirilerini
dinledik. Kendisine, sektörümüzle ilgili sorunları dile getirdiği için teşekkür
ediyorum.
Ben de, hadiseyi şöyle
değerlendiriyorum: Kendileri, bir bakıma, daha önce sorduğu sorulara ve başka
arkadaşlarımızın sorduğu sorulara, çok tatmin edici cevaplar alınamadığını
söyledi, çiftçilerimizin mağduriyetinden ve bu konuda, kısa bir süre önce
verdiğimiz desteğe rağmen, eğer bu mağduriyetler devam ederse, bunların bir
bakıma cezalandırmaya dönüşeceğinden bahsetti. Ben de bunlarla ilgili
düşüncelerimi ifade etmeye çalışacağım.
Ülkemiz, tarımsal üretim
potansiyeli bakımından dünya üzerinde önemli bir yere sahiptir. Bu sahip olduğu
ekolojik zenginlik başta meyve ve sebze olmak üzere çok çeşitli ürünlerin
yetiştirilmesine imkân tanımaktadır. Dünya elma üretimi yaklaşık 59 000 000
tondur ve bu üretim içerisinde ülkemiz, Çin, Amerika Birleşik Devletleri ve
Fransa'dan sonra 4 üncü sırayı almaktadır.
Türkiye'de, üretim 1990
yılında 1 900 000 tondur, 2003 yılında 2 500 000 tona yükselmiştir. Bu toplam
üretim içerisinde ihracatımızın, yıllar itibariyle, kaydettiği miktarlar
değişiklik arz etmekte; 1990 yılında 33 000 ton, 2002 yılında 1 250 ton, 2003
yılında yaklaşık 10 000 tondur. Türkiye, toplam üretiminin çok önemsiz bir
kısmını, çok az bir kısmını, ihraç edebilmektedir.
İthalat miktarına bakacak
olursak, bu rakam 57 ton ile 15 000 ton arasında değişmiştir. 2002 yılında 15
000 ton, 1990 yılında -benim elimdeki tablodan ifade ediyorum- 57 ton kadar
olmuştur. Dolayısıyla, Türkiye, elma ihracatına nispetle daha az elma ithal
eden bir ülkedir. 2003 yılında ithal ettiğimiz elma miktarı 3 000 ton
civarındadır. Ürettiğimiz miktarı bir daha ifade edecek olursak, 2 500 000
tondur.
Ilıman ve serin iklim
meyvesi olan elma, ülkemizin genelinde, yoğun olarak İç ve Kuzey Anadolu,
Marmara, Ege ve Akdeniz Bölgelerinde yetişmekte, biraz önce Sayın
Milletvekilimizin de saydığı gibi, birkısım bölgelerde ve şehirlerimizde ise
daha yoğun olarak üretimi gerçekleştirilmektedir.
Son yıllarda, güneyde
Göller Bölgesi elmanın önemli yetiştiricilik alanlarını oluşturmaya
başlamıştır. Türkiye'de, yaklaşık 460 elma çeşidi bulunmakla birlikte, ticarî
anlamda yetiştiriciliği yapılan çeşitlerin sayısı 10 civarındadır.
Yaklaşık yüzde 20 fire
oranı dikkate alındığında, ülkemizde elma tüketimi 2 000 000 ton civarında
olup, kişi başına tüketim yaklaşık 27 kilogramdır, dünya ortalaması ise fert
başına 8 kilogramdır. Bu da çok dikkate değer bir orandır.
Isparta İlimizde elma
yetiştiriciliği, 2003 yılı verileri itibariyle, toplam olarak yaklaşık 180 000
dekar alanda yapılmakta olup, bu sahalarda toplu meyvelik şeklinde yaklaşık 3
000 000 adet meyve veren ağaç bulunmaktadır, Eğridir ve Gelendost İlçeleri en
yoğun elma üretiminin yapıldığı ilçelerdir. İlde, yetiştiricilik, genellikle
starking ve golden cinsi elmalarda yapılmakta olup, son yıllarda yarı bodur
çeşitler de dikilmektedir.
İlde, 2003 yılında 530
000 ton elma üretimi gerçekleştirilmiştir. Bu rakam, Türkiye toplam üretiminin
yüzde 20'sini teşkil etmektedir. İlde ağaç başına elma verimi ise 190 kilogram
civarındadır.
Karşılaşılan başlıca
sorunlar ise, işletmelerin küçük olması, üretilen elmanın iç piyasada
tüketilmesi, ihracatının genellikle yapılamaması, mevcut soğukhava tesislerinin
çoğunun teknik yönden yetersiz olması, yeterli paketleme ve ambalajlama
tesislerinin bulunmaması, ürün standardının istenilen seviyede olmaması,
depolamada elektrik giderlerinin yüksekliği, arzu edilen düzeyde üretici
örgütlenmesinin olmaması şeklinde sıralanabilir.
Elma üretim sezonunun
başlamasıyla birlikte, pazarlama, üreticilerimizin her zaman karşı karşıya
kaldığı en önemli bir sorun olarak karşımızdadır. Bugün itibariyle, Isparta
İlimizdeki soğuk hava depolarında yaklaşık 40 000 ton elma bulunduğu tespit
edilmiştir. Depolardaki sofralık elmanın kilogram fiyatı 200 000 ile 600 000
Türk Lirası arasında değişmektedir; meyve suyuna işlenmek üzere satılan elmanın
kilogram fiyatı ise 100 000 Türk Lirası civarındadır.
Bu sorunla ilgili olarak
Bakanlığımızın yaptığı çalışmaları başlıklar halinde şöyle sıralayabilirim:
1- İçtüketimin artırılması amacıyla,
Bakanlığımızca, elma tüketiminin artırılması için, biraz önce sayılan
bölgelerde, yani, Niğde, Karaman, Isparta ve başka elma üreticisi illerimizde
depolardaki elmaların satılamaması üzerine, Adalet, Millî Savunma, Millî Eğitim
ve Sağlık Bakanlıklarına ve 81 il valiliğine yazı yazılarak, bu çerçevede,
cezaevlerinde, okullarda ve askerî birliklerde elma tüketiminin artırılması
hedeflenmiştir.
2- Uluslararası gıda yardımlarına ülkemizde yetiştirilen elmaların
dahil edilmesi konusu gündeme gelmiştir. Birleşmiş Milletler tarafından Irak'a
yapılacak gıda yardımı içerisine elmanın da dahil edilmesi konusunda, Dışişleri
Bakanlığı nezdinde girişimde bulunulmuştur.
3- Bakanlığımızca, elma
ihracatının desteklenmesi konusunda elmaya teşvik verilmesi hususu Dış Ticaret
Müsteşarlığına yazıyla duyurulmuş, konu takip edilmiş; ancak, bu hususta, Para
Kredi ve Koordinasyon Kurulu kararı uzun bir süre çıkmamıştır. Bununla ilgili
gelişmeler konusunda birkaç hususu belirtmek istiyorum. Bu teşebbüs, 1 Ocak ile
31 Nisan tarihleri arasında elma ihracatını teşvik etmeyi kapsayacak bir
öneriyle ortaya çıkmış; ancak, ilgili kurumlar arasında gerekli mutabakat
sağlanamadığı için, bu süre uzamış; bunun üzerine, sürenin tekrar daha ileri
tarihlere sarkması için, yani 1 Nisan - 30 Haziran tarihlerine sarkması için
yeniden görüş değiştirilmiş ve Yüksek Planlama Kurulunun imzasına açılmıştır.
Evet, bu konuda, Bakanlığımız gerekli teşebbüsü vaktinde yapmış olmakla
birlikte, kararın çıkarılması konusundaki gecikmeyi kabul ediyoruz. Bu hususta,
bu tedbiri zamanında alamamamızın birkısım olumsuzluklarıyla karşı karşıyayız.
İthalatta aldığımız
tedbirleri ise şöyle özetleyebilirim: Bakanlığımızın uygulamakta olduğu
politikalarının ana unsuru, başka ürünlerde olduğu gibi, üretim döneminde
-yani, 1 Temmuz - 1 Ocak tarihleri arasında- elma ithalatına kesin olarak izin
verilmemesidir; ocak-temmuz dönemlerinde ise, sınırlı olarak izin
verilmektedir. Biraz önce söylediğim gibi, verilen bu izinlerle ülkemize ne
kadar elma girdiğini tekrar hatırlatacak olursam, 2000'de 3 400 ton, 2001'de 1
500 ton, 2003 yılında yaklaşık 3 000 ton olarak karşımıza çıkmaktadır;
dolayısıyla, elma ithalatı konusunda gerçekleşen rakam Türkiye'deki piyasaları
etkileyecek bir rakam değildir; yani, burada uygulanacak esas tedbir şudur: Yurtiçi
üretim artık iç tüketimle karşılanamayacak bir noktaya gelmiştir ve bu sebeple,
ihracatı artırmaktan; yani, pazarı büyütmekten başka çaremiz yoktur; bu duruma
dikkatinizi çekiyorum.
MEVLÜT COŞKUNER (Isparta)
- Sayın Bakanım, bu elmaları tüketecek miyiz? 200 000 liraya elma satılıyor...
TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANI
SAMİ GÜÇLÜ (Devamla) - Biraz önce söyledim.
MEVLÜT COŞKUNER (Isparta)
- Ama, Isparta'da, 300 000 liraya satılsa, 21 trilyon eder...
TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANI
SAMİ GÜÇLÜ (Devamla) - Kaça satıldığını biraz önce söyledim.
MEVLÜT COŞKUNER (Isparta)
- Maliyetinin çok çok altında...
TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANI
SAMİ GÜÇLÜ (Devamla) - Ayrıca, iç ve dışpazar isteklerine uygun yeni çeşit
geliştirme ve adaptasyon çalışmaları, üretim maliyetini düşürmek üzere bodur ve
yarı bodur elma yetiştiriciliğinin yaygınlaştırılması çalışmaları, soğukhava
depoları, sınıflama ve ambalajlama tesislerinin geliştirilmesi çalışmalarımız
sürdürülmektedir. Alınan bu tedbirler, kısa vadede, sektörümüzün sorununu
tamamıyla çözecek boyutta değildir. Bakanlığımız tarafından, soruna köklü çözüm
bulabilmek için, Hükümetimizin programında kısa vadede yapılması gereken yasal
düzenlemeler içerisinde yer alan üretici birlikleri yasası tasarısıyla ilgili,
kurumların görüşü alınarak, bakanlarımızın da imzası tamamlanmış ve şu anda,
Başbakanımızın imzasıyla birlikte Meclise intikal edecek hale gelmiştir.
Dolayısıyla, üretici örgütlenmesi konusunun, birçok başka alanda olduğu gibi,
elma üreticilerimiz açısından da, pazarlama sorununu çözme konusunda müşterek
hareket etme imkânı vereceğini ve bu sorunun çözümü konusunda ilerleyen dönemde
önemli katkılar yapacağını düşünmekteyim.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri, konuşmamın başında da belirttiğim gibi, ülkemiz, dünyada elma
üreten önemli ülkeler arasında yer almaktadır; kişi başına elma tüketimi de
dünya ortalamasının 4 katıdır. Ancak, ülkemizde elma üretimi, iç ve
dışpazarlaması gibi konularda arzu edilen noktaya gelememiştir. Dışpazarların
talep ettiği elma çeşitlerinin ülkemize adaptasyonunun sağlanması ve üretimin
bu doğrultuda yönlendirilmesi büyük önem arz etmektedir. Bununla birlikte, elma
üretiminde bahçeden, nihaî tüketiciye kadar geçen sürecin, uygun çeşit, pazar
isteklerine göre üretim, örgütlenme, paketleme ve ambalajlama konularını da
kapsayan bir anlayışla ele alınması gerekmektedir. Bu amaçla kamu kuruluşları
ve özel sektör işbirliğiyle sorunların çözümü yönünde gerekli adımların
atılması hususunda gayretler gösterilmektedir.
Hepinizi saygıyla
selamlıyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)
AHMET ERSİN (İzmir) -
Sayın Bakan, stokları eritmek lazım.
BAŞKAN - Teşekkür ederim
Sayın Bakan.
Sayın milletvekilleri,
gündemdışı ikinci söz, çölleşen Erzurum İlinin mera sorunuyla ilgili söz
isteyen Erzurum Milletvekili Sayın İbrahim Özdoğan'a aittir.
Buyurun Sayın Özdoğan.
(AK Parti sıralarından alkışlar)
2.- Erzurum
Milletvekili İbrahim Özdoğan'ın, Erzurum'da mera ıslah çalışmaları ile plansız
ve aşırı kullanımdan kaynaklanan sorunların giderilmesi için alınması gereken
tedbirlere ilişkin gündemdışı konuşması ve Tarım ve Köyişleri Bakanı Sami
Güçlü'nün cevabı
İBRAHİM ÖZDOĞAN (Erzurum)
- Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Yüce Heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Bahsedeceğim konuyla
alakalı olarak 4342 sayılı Mera Kanununun 1 inci maddesi konunun amacını
göstermektedir. Bu madde gereğince, mera, yayla, kışlak ve kamuya ait otlak ve
çayırların bakım ve ıslahının yapılarak verimliliklerinin artırılması ve
sürdürülmesi, kullanımlarının sürekli olarak denetlenmesi, korunması ve gerektiğinde
kullanım amacının değiştirilmesi amaçlanmıştır. Bu amaç doğrultusunda, kanunun
19 uncu maddesine göre muhtarlar ve belediye başkanları, mera, yaylak ve
kışlakların korunmasından ve ayrıca tahsis amacına göre en iyi şekilde
kullanılmasının sağlanmasından sorumludurlar. Hatta, meralara tecavüz edilmesi
halinde, durum, Tarım ve Köyişleri Bakanlığı il ve ilçe müdürlüklerine, valilik
ve kaymakamlıklara iletilerek, Taşınmaz Mal Zilyetliğine Yapılan Tecavüzlerin
Önlenmesi Hakkında 3091 sayılı Kanun ile 2886 sayılı Devlet İhale Kanununun 75
inci maddesinin uygulanması öngörülmüş bulunmaktadır.
Kanunun 22 nci maddesi,
göçerlerin, mera, yaylak veya kışlaklardan yararlandırılmaları hususunun bu
kanun hükümlerine göre tanzim edileceğini amirdir. 23 üncü maddede ise, mera,
yaylak ve kışlağa, komisyonun tahsis kararında belirtilen miktardan fazla
hayvan sokulmayacağı emredilmektedir.
Adı geçen kanuna göre
çıkarılan Mera Yönetmeliğinin 7 nci maddesinde, merada artakalan fazlalıklar
varsa, bunun, en yakın köy veya belediyeye, o köy veya belediyede oturan ve
hayvancılık yapan çiftçilere veya bu amaçlı kuruluşlara öncelikle kiralanması
öngörülmüştür.
İlgili kanuna göre,
meraların tespit, tahdit ve tahsisi mera komisyonları tarafından tamamlandıktan
sonra, ortaya çıkan ihtiyaç fazlası, kanunla öngörülen şekilde kiraya
verilebilir. Halbuki, 1 000'in üzerinde köyü bulunan ilimizde, henüz 70'e yakın
köyde tespit, tahdit ve tahsis çalışmaları tamamlanabilmiştir, geriye kalan
köylerde ise bu işlemler henüz tamamlanmamış, hatta, büyük çoğunluğunda bu
işlemlere başlanmamıştır.
Yapılan gözlemlere, idarî
ve adlî ihtilaflara göre, ilimizde, yoğun göçer hareketi vuku bulmaktadır.
Nitekim, Tarım ve Köy İşleri Bakanlığı Erzurum İl Müdürlüğü verilerine göre,
her yıl 80 000'in üzerinde küçükbaş hayvan, göçerler tarafından, ilimiz
meralarına getirilmektedir. Köylerdeki özel mera ve köy tüzelkişiliğine ait
olan mera kiralamaları bu rakama dahil değildir. Kendi hayvan varlığına
yetmeyen Erzurum meraları, göçer hayvan yetiştiricilerinin işgaliyle, çöl olma
tehlikesiyle karşı karşıyadır.
Yukarıda belirtildiği
gibi, meraların tespit, tahdit ve tahsis işlemleri büyük oranda
yapılamadığından dolayı, ilçeler bazında mera alanı, hayvan varlığı ve
meraların ihtiyacı karşılama oranları teknik anlamda hesaplanarak, mera varlığı
ortaya çıkarılmamıştır. İl genelinde mera alanları, ilin mevcut hayvan
varlığına, otlatma sezonunda -ki, altı aydır- yeterli gelmemektedir; yani, Mera
Yönetmeliğine göre, bitişiğindeki ilçe ve köylerdeki fazlalığı taşıyacak
kapasitede değildir. İl genelinde yapılan değerlendirmede, mera idaresi
esaslarına göre doğru hesaplama yapılmıştır. İl hayvan varlığının mera bitki
örtüsüne zarar vermeden otlatılabilmesi için 106 447 hektar ilave mera alanına
ihtiyaç vardır. Bu da gösteriyor ki, il meraları, mevcut hayvan varlığı için
yeterli değildir. Bu nedenle, çevre illerden gelen göçer hayvan
yetiştiricilerinin Erzurum meralarına tek bir hayvanı sokulmamalıdır.
Ayrıca, ilimize gelen
göçerlerin hayvanları, geldikleri ekolojide kazandıkları davranış
özelliklerinden dolayı, bitki örtüsünü aşırı tahrip edici otlama özelliğine
sahiptir. Örneğin, ilimizde yetişen küçükbaş hayvanlarda, geven ve benzeri
dikenli bitkileri otlama davranışı gözlenmezken, göçerlere ait koyunların bu
bitkilerin genç sürgünlerini otladıkları gözlenmektedir. Yine bu koyunlar,
otladığı bitkiyi kök boğazından kopararak, bitkinin aşırı şekilde tahrip
olmasına neden olmaktadır. Kökünden tahrip olan bitki, çölleşmenin tek
nedenidir Erzurum'da. Erzurum köylüsü bu durumdan çok mustariptir. Bu soruna,
bütün Erzurumlular, hükümetimizden acil çözüm beklemektedir.
Ayrıca, hayvan
hareketleri kontrolsüz olduğundan dolayı, bulaşıcı hayvan hastalıklarının
yaygınlaşmasına zemin hazırlanmaktadır. Bir yandan göçerlerin mera tahribatı,
bir yandan da göçerlerin hayvanlarından bulaşan hastalıklar, Erzurum besicisini
perişan etmiştir.
Göçer hayvancılık
yapanlar, genellikle ürettikleri sütü peynir olarak değerlendirmektedir...
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Sözlerinizi
tamamlar mısınız.
Buyurun Sayın Özdoğan.
İBRAHİM ÖZDOĞAN (Devamla)
- Bunun için, ısıtmada ihtiyaç duydukları enerjiyi, merada bulunan geven ve
diğer odunsu bitkileri söküp yakmak suretiyle karşılamaktadırlar. Zaten aşırı
otlatmaya maruz kalan meralarda erozyona karşı son koruma elemanı olan bu
bitkiler de bu şekilde tahrip olduğundan, meralarda şiddetli erozyon başlamış
durumdadır. Bu durum, sadece ilimiz meralarında erozyon tahribatıyla sınırlı
kalmayacaktır. Aynı şekilde, ilimiz su kaynaklarından beslenen akarsularımız
üzerindeki barajların dolmasında, akarsu kenarlarında taşkın zararlarının
artmasında etkili olacaktır.
Alınan duyumlara göre,
ilimizde meralar, mera komisyonunun bilgisi dışında çok yüksek ücretlerle köy
muhtarlarınca kiraya verilmektedir. Buna bağlı olarak, merayı kiralayanlar
tarafından anlaşmada belirtilenin çok üzerinde hayvan meraya taşınmaktadır.
Ayrıca, özel arazilere tecavüz ettikleri, köylülerle ihtilafa girdikleri sık
sık duyulmaktadır.
Yine, hayvan sürülerinin yaylalara
çıkarken, ekili arazilere ve özel arazilere zarar verdikleri duyulmaktadır.
Nitekim, bu amaçla, 1997 ve 2004 yıllarında, göçer hareketiyle ilgili olarak
bir düzenleme yapılmıştır; ama, bu düzenlemelerin sadra şifa olmayacağı,
Erzurum köylüsü tarafından yaşanarak bilinmektedir. Radikal çözüm
gerekmektedir.
Yukarıda açıklanan
gerekçeler dikkate alındığında, Erzurum İli meralarının il dışından gelen göçer
hayvancılık yapanlara kesinlikle kiralanmaması gerektiği sonucuna varılmıştır.
Erzurum'un çölleşmemesi için, göçer hayvancılık olayına Tarım ve Köyişleri
Bakanlığının el koyması gerekmektedir; aksi halde, çölleşme ve yok olma, tarih,
kültür, hayvancılık şehri Erzurum için mukadder olacaktır.
Erzurum meraları,
Erzurum'da yaşayan, Erzurum ekonomisi için özveride bulunan, Erzurum'un
çilesini çeken Erzurum'un çiftçi ve köylüsünündür diyor; Yüce Heyetinizi,
tekrar, saygıyla selamlıyorum. (Alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederim
Sayın Özdoğan.
Sayın Özdoğan'ın
gündemdışı konuşmasına, Tarım ve Köyişleri Bakanı Sayın Sami Güçlü cevap
vereceklerdir.
Buyurun Sayın Bakan.
TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANI
SAMİ GÜÇLÜ (Konya) - Sayın Başkan, saygıdeğer milletvekilleri; Erzurum
Milletvekilimiz Sayın İbrahim Özdoğan, Erzurum'da, özellikle göçerlerin, mevsim
geldiğinde bölgeye hayvanlarını nakletmesi ve bunun sonucu olarak, buradaki
bitki örtüsünün ve meraların aşırı kullanılması, tahribi ve bunun sonucunda bir
erozyon tehlikesini dikkatlerimize sunarak, bu konuyu gündeme getirmiştir. Ben
de, Bakanlığımın, Türkiye'de tarımsal faaliyetler bakımından büyük önem arz
eden bu konuyla ilgili görüşlerini bu vesileyle özetlemek istiyorum; tekrar,
hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Ülkemiz hayvancılığının
ihtiyacı olan kaliteli kabayem üretiminin en ucuza temin edildiği kaynak meralardır.
Bakımlı 1 dekar merada, yılda, yaklaşık 200-300 kilogram arasında kuru ot elde
edilebilir; bu da, bir büyükbaş hayvanın, yıllık kaba ot ihtiyacının yaklaşık
onda 1'ini karşılayabilir; ancak, ne yazık ki, yıllar itibariyle bakıldığında,
mera alanlarımızın giderek azaldığı görülmekte ve bunun çevre üzerindeki
etkileri de artarak hissedilmektedir.
1940'lı yıllarda 44 000
000 hektar olan mera alanımız, 2004 yılında 12 400 000 hektara düşmüştür. Esas
dramatik gelişme, mera alanlarımızda meydana gelen bu hızlı azalmadır.
Erzurum İlimiz, çayır ve
mera alanları bakımından şanslı bir durumda olmakla birlikte, karasal bir
iklime sahip olması, topografik yapının engebeli olması ve su ve rüzgâr
erozyonunun yaygın olması, bunun yanı sıra, aşırı ve zamansız otlatma
nedeniyle, meraların durumu, Erzurum açısından da iç açıcı değildir.
İklim ve arazi yapısı
nedeniyle diğer tarım kollarında gelişme imkânı bulamayan bu ilimizde
vazgeçilmez önceliği hayvancılık oluşturmakta, yem bitkileri üretimi ise, gerek
verim gerekse çeşitlilik yönüyle entansif hayvancılıkla uğraşan diğer bölgelere
göre oldukça yetersiz kalmaktadır. Bunun sonucu olarak da, hayvancılık, büyük
ölçüde meralara bağımlı olarak yapılmaktadır.
Erzurum genelinde elde
edilen kabayem miktarının, toplam hayvan varlığının ihtiyacını karşılamadığı ve
yüzde 22 civarında kabayem açığı olduğu belirlenmiştir. Erzurum İlimizde,
meralarda yapılacak iyileştirmeler ile tahdidi yapılarak ıslah edilecek olan 20
000 dekar alanda yaklaşık 4 000 ton kuru ot elde edilecektir; bu da, yaklaşık 1
000 büyükbaş hayvanın kabayem ihtiyacını karşılayacak düzeydedir.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Bakanlığımızca, bu yıl, ülke genelinde, meraların korunması,
vasıflarının iyileştirilmesi, mera sınırlarının bir an önce belirlenmesi ve
ıslah projelerinin uygulamaya konularak hayvancılıkla uğraşan çiftçilerimizin
hizmetine sunulması için çalışmalara hız verilmiştir.
2004 yılına geldiğimizde,
Türkiye genelinde 3 600 000 hektar alanda tespit, 1 900 000 hektar alanda
tahdit çalışmaları tamamlanmıştır. Bir
hususa dikkatinizi çekmek istiyorum: 12 400 000 hektar mera varlığımız
içerisinde, bugüne kadar, 3 600 000 hektar alanda tespit yapılmış, 1 900 000
hektar alanda ise tahdit çalışması tamamlanmıştır; yani, ıslah edilmiş ve bir
uygulama düzeni içerisinde çiftçimizin hizmetine sunulmuş bir mera varlığımız
yoktur. Erzurum İlinde ise 144 000 hektar alan tespit edilmiş, 32 000 hektar
alanda ise tahdit çalışması tamamlanmıştır.
2004 yılında, Türkiye
genelinde 600 000 dekar mera alanının ıslah çalışmasının tamamlanması hedef
alınmıştır. Bu, ülkemizde bir ilktir ve dolayısıyla, Bakanlığımız açısından da
çok öncelik verdiğimiz bir husustur. Erzurum İlimizde ise 2004 yılında ıslahını
hedeflediğimiz büyüklük 20 000 dekar olarak belirlenmiştir. Bu ilimizde mera
ıslah çalışmaları, Doğu Anadolu Tarımsal Araştırma Enstitümüz ve Atatürk
Üniversitesi Ziraat Fakültesi işbirliğiyle devam etmektedir.
Meraların korunması ve
meralardan en üst düzeyde fayda sağlanabilmesi için, aşırı ve zamansız
otlatmadan kaçınılması gerekmektedir. Uygulamaya konulacak ıslah projeleriyle,
meranın ürettiği ot miktarı ile otlatılan hayvan sayısı arasında elverişli bir
denge kurulması sağlanacaktır. Erzurum İlinde son yıllardaki zamansız ve
kontrolsüz otlatmanın devam etmesi halinde, yakın zamanda, üzerinde hayvan
otlatacak mera kalmayacağı gibi, bitki örtüsünün tükenmesinin ardından,
erozyonlarla birlikte, bu alanlardaki toprak örtüsünün de büyük ölçüde azalması
söz konusu olabilecektir.
Meraların korunması ve
aşırı otlatmanın engellenmesi için, yem bitkileri desteklemeleri uygulamaya
konulmuştur. 2003 yılı içerisinde uygulanan ve 2004 yılında da uygulanacak olan
bu desteklemeler kapsamında, ülkemizde, yem bitkileri üretiminde önemli
artışlar sağlanmıştır. Türkiye'de, toplam tarım alanı içerisinde yüzde 3
oranında pay alan yem bitkileri ekim alanı yüzde 6'lara çıkmıştır ve dekar
başına yaklaşık 35 000 000, yem bitkisi desteği yapılmaktadır.
Bakanlığımızın
politikaları içerisinde, meraların geliştirilmesi özel bir yere sahiptir.
Meraların korunması, ıslah edilmesi ve hayvancılıkla uğraşan çiftçilerimizin bu
meralardan azami düzeyde faydalanabilmesi için gerekli tedbirler alınmaktadır
ve alınacaktır. Mera tespit ve tahdit çalışmaları en kısa sürede tamamlanacak,
ıslah çalışmalarına devam edilecektir. Bu arada, meralarımıza olan aşırı
baskının önlenmesi ve hayvancılığın ihtiyaç duyduğu kabayemin tarla bitkileri
alanlarında yetiştirilmesi amacıyla, yem bitkileri tarımının özendirilmesine
ilişkin çalışmalarımız gelecek dönemde de sürdürülecektir.
Sayın milletvekilimizin
bu genel sorun içerisinde, özellikle bölgeye göçerlerle birlikte gelen hayvan
varlığının kontrol edilmesi konusundaki, Bakanlığıma havale etmiş olduğu
konunun incelenmesi ve tedbir alınmasıyla ilgili olarak gerekli çalışmaları
yapacağımı ve bu konuda kendisine bilgi sunacağımı arz ederim; hepinizi
saygıyla selamlarım. (Alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederim
Sayın Bakan.
Gündemdışı üçüncü söz,
genel sağlık sorunları ve hastanelerimizle ilgili söz isteyen Manisa Milletvekili
Sayın Ufuk Özkan'a aittir.
Buyurun Sayın Özkan. (CHP
sıralarından alkışlar)
3.- Manisa
Milletvekili Ufuk Özkan'ın, sağlık sistemimizin genel sorunlarına ilişkin
gündemdışı konuşması ve Sağlık Bakanı Recep Akdağ'ın cevabı
UFUK ÖZKAN (Manisa) -
Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; hepinizi sevgi ve saygıyla
selamlıyorum.
Değerli arkadaşlarım, tıp
ilmini okumadım, hekim olarak karşınızda değilim; fakat, gördüğüm bazı
sıkıntılar, problemler var Ankara'da ve Anadolu'nun çeşitli hastanelerinde
yaşadıklarımız var; bunlarla ilgili sizleri bilgilendirmek, bu konuya sizlerin
de hassasiyetini sağlayabilmek için gündemdışı söz almış bulunuyorum.
Değerli arkadaşlarım,
ülkemiz, dünya insanî gelişim ölçümünde 86 ncı sırada yer alıyor. Bu, sağlığın
da içinde olduğu sosyal göstergeler dikkate alınarak yapılmış bir çalışmadır.
Haziran 2003'te, bize, Sağlık Bakanlığımız tarafından hazırlanmış olan,
sağlıkta dönüşüm politikalarımızın içinde yer aldığı 45 sayfalık bir program
gönderildi. Bunu araştırdım, çalıştım, okudum; içinde, gerçekten, ülkemizin
sıkıntılarını, problemlerini çözecek şeyler olduğu kadar, neticesinde Sayın
Bakanımızın, Bakanlığın hazırlamış olduğu ve ulusal sinerjiyi yaratarak
arkamıza alacağımız moral destekle başarıya ulaşacağımızı ifade etmesine ve
üzerinden yaklaşık onbir ay geçmesine rağmen, geldiğimiz noktada hâlâ
sıkıntıların da devam etmekte olduğunu görüyoruz. Ülkemiz genelinde, gerçekten,
sıkıntılar son derece ciddî bir şekilde devam ediyor; Başkentte de böyle,
çeşitli büyük illerimizde ve ilçelerimizde de böyle.
Değerli arkadaşlarım,
Anadolu'nun küçük bir hastanesinde, dönersermayeyle ilgili çalışma sistemi
kabul edildiğinden dolayı, personel giderlerinin dahi karşılanamadığını hepimiz
görüyoruz ve biliyoruz. Bunun yanında, personel sıkıntısının Anadolu'nun her
yerinde devam ettiğini, performansa göre ücretin çalışanlarımız tarafından
zaman zaman sıkıntıyla karşılandığını, tıbbî ekipman sıkıntısının hâlâ
yaşandığını biliyoruz. Bazı hastanelerimizde ameliyat masasının bir tane olmasından
dolayı yaşanan sıkıntıları, doktorlarımız bizlere anlatıyorlar.
Bakanlığın, 7 tane genel
müdürlüğü, 9 tane daire başkanlığı ve dünya kadar çalışanına rağmen, kurumumuz
içinde tam bir diyaloğun olduğunu, tam bir organizasyon olduğunu söylemek mümkün
değildir. Bununla birlikte, kurumlar arasında sağlıklı bir iletişimin
olmadığını da görüyoruz. Bilhassa SSK hastaneleri, üniversite hastaneleri,
kuruma ait hastaneler, özel hastaneler ve Bakanlık bürokratlarının tam bir uyum
içinde olduğunu söylemek mümkün değil. Bu böyle olunca, problemlerin de
çözümünü beklemek zaten mümkün değil.
O kadar çok problem var
ki, hastanelerin genel durumundan tutun, poliklinik yapan doktorlarımızın
durumundan tutun, çalışanlarımızın durumundan tutun, tahlillerden tutun, hastaneler
arasında, kurumlar arasındaki sevklerden tutun... Yeşil kart sorunu var ki,
hâlâ devam etmektedir. Yeşil kart, tam bir siyasî propaganda malzemesi olmuştur
ve olmaya devam ediyor. Hastanelerimizdeki hasta yatışından hastanın taburcu
edilmesine kadar, bulaşıcı hastalıklardan halk sağlığına kadar, 7 500 000'e
yakın özürlü vatandaşımızın yaşadığı sıkıntılara kadar, eczacı kalfalarının
aylardır taleplerine kadar, o kadar çok problem var ki, bu problemlerin çözümü
için, mutlaka, Bakanlığımızın tam bir uyum içinde olması ve diğer kurum ve
kuruluşlarla da uyum içerisinde olması gerektiğine inanıyorum.
Geçen hafta gazetede
okumuş olduğum bir yazı, inanın, yüreğimi sızlattı. Hakkâri'de böbrek hastası 5
vatandaşımızın böbrek yetmezliğinden dolayı vefat ettiğini, öldüğünü okudum
gazetede. Sebebi şu: Sağlık personeli olmadığı için, hekim olmadığı için,
Hakkâri'deki 5 böbrek hastası vatandaşımız yaşamını kaybediyor. Ne kadar acı
bir şey! Anadolu'nun çeşitli yerlerinde -gazetelere yansımamış olabilir, ama-
bunların hepsini duyuyoruz, okuyoruz ve görüyoruz.
Değerli arkadaşlarım,
Ankara, başkent. Başkentte bir hastaneye, lütfen, merak edin bir gidin, hangi
hastane olursa olsun birisine girin ve o hastanede yaşayan insanlarımızın,
çalışan insanlarımızın, temizleyicisinden, otoparkçısından, güvenlik
görevlisinden, hemşiresinden, sağlıkçısından doktoruna kadar, yaşadıkları
sıkıntıları bir görün ve orada hastalarımızın çekmiş olduğu sıkıntıları görün.
İsim vermeyeceğim; ama, 1
100 hekimi olan, 2 000 çalışanı olan, doktor başına, hekim başına günde 30-40
hastanın düştüğü bir hastaneyi düşünün. Böyle bir hastaneye günde 4 000 hasta
geliyor, 2 000 de çalışanı var; 6 000 kişilik devasa bir mekân; ama, mekânın
fizikî şartları bir kere elverişli değil, ne burada hasta bakmaya elverişli ne
burada hastayı muayene etmeye elverişli. Böyle elverişsiz bir ortamda
yaşadıklarımı -dün gittim, birazcık araştırdım- gördüklerimi size anlatsam,
tüyleriniz diken diken olur.
Değerli arkadaşlarım,
hastane koridorlarında, hastane bahçesinde sedye içinde yatan, sedye içinde
muayene olmayı bekleyen ya da yatış bekleyen insanlarımızı bir görün; görün ve
utanın!..
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Özkan,
sözlerinizi tamamlar mısınız.
Buyurun.
UFUK ÖZKAN (Devamla) -
Kan tahlili için Anadolu'nun çeşitli yerlerinden gelmiş insanları gördüm.
Kastamonu-Tosya'dan sadece kan tahlili için yaşlı bir teyzemizin hastaneye
gelip sabahtan beri kuyrukta beklediğini gördüm. Burada, veznelerin önündeki
kavgaları gördüm. Röntgen çektirmiş; ama, röntgenini bulamayan yaşlı
vatandaşlarımızı gördüm. Sedyenin üstünde, siyah ceset torbasının içinde
önümüzden geçen cesetleri gördüm; o hastaların arasında, moral bekleyen, sağlık
bekleyen insanların arasında!.. İnanın, sağlam insanın girip hasta çıkacağı bir
mekânı gördüm. Burada çalışan, sağlık dağıtan doktorlarımızın bile o mekânda
hasta olabileceklerini tespit ettim.
Değerli arkadaşlarım,
hasta insanı iyileştirmek için harcanacak para, hastalarımız için harcanacak
para, gerçekten, çok ciddî bir yatırımdır; ama, önemli olan, hastalanmamak için
yapılacak olan yatırımlardır ve gerçekten, daha ucuz yatırımlardır. Koruyucu
sağlık hizmetlerine önem vermemizin son derece doğru olacağına inanıyorum.
Milletvekili arkadaşlarımız, ama Ankara'da ama bulundukları yörelerdeki
hastanelerde, sağlık ocaklarında, sağlık birimlerinin tümünde yaşadıkları
sıkıntıları Sağlık Bakanımıza aktarırlarsa, yetkililere aktarırlarsa, faydası
olacağına ve çözüm için de önemli olduğuna inanıyorum.
Değerli arkadaşlarım,
bilhassa Adalet ve Kalkınma Partisindeki arkadaşlarıma seslenmek istiyorum ve
Sayın Bakanımıza seslenmek istiyorum; 3 Ocak 2003 tarihinde yayımlamış
olduğunuz acil eylem planınızı lütfen unutmayınız. Acil eylem planındaki 99,
100 ve 101 inci sayfaları bugün mutlaka bir okuyunuz; neleri söylediğinizi,
neleri bugüne kadar yapamadığınızı görerek, bunları yapmanın yollarını
arayınız.
Sağlıklı yaşamında
gerekli önemi gösteremediğimiz, insan gibi yaşatamadığımız insanlarımıza, hiç
olmazsa hasta olduklarında insan onurunu yaşatmanın yollarını hep birlikte
arayalım diyorum; saygılar, selamlar sunuyorum. (Alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederim
Sayın Özkan.
Gündemdışı konuşmaya,
Hükümet adına, Sağlık Bakanı Sayın Recep Akdağ cevap vereceklerdir.
Buyurun. (AK Parti
sıralarından alkışlar)
SAĞLIK BAKANI RECEP AKDAĞ
(Erzurum) - Sayın Başkanım, değerli milletvekili arkadaşlarım; Sayın
Milletvekilimize, ülkemizin sağlık sorunlarına göstermiş olduğu yakın alakadan
dolayı özellikle teşekkür etmek isterim.
Gerçekten, sağlık
meselesi, bir ülkenin gelişmişlik durumu söz konusu edildiğinde çok önemli;
bütün uygar ülkeler açısından önemli. Ülkelerin gelişmişlik endekslerini
belirlemede de sağlık durumlarını çok önemsiyoruz ve hepimiz biliyoruz ki,
ülkemizde sağlık meseleleri yılların getirdiği sorunlarla iç içe.
Sayın Milletvekilimiz,
muhalefet olmanın gereğini yaparak, normal karşıladığım bir biçimde, bardağın
daha çok boş olan kısmını göstermeye çalıştı; söylediklerinin önemli bir
kısmında da haklıdır. Hakikaten, sağlık sistemimizde düzeltilecek daha çok iş
var, yapılacak çok şey var; ama, ben, bugün, bu konuşmamda, bugüne kadar bu
sorunların aşılması konusunda, Türkiyemizde sağlık meselesinin belli bir
sistematiğe oturtulması konusunda neler yaptık, neleri planlıyoruz, bundan
sonra neler yapacağız; bunların üzerinde durmak istiyorum.
Değerli arkadaşlarım,
elbette, koruyucu sağlık hizmetleri; yani, hastalanmadan önce sağlığın
korunması meselesi, aslında, meselenin özünü teşkil etmektedir. Bunun için de
bizim, özellikle sağlık ocaklarımızda verdiğimiz hizmetleri, pratisyen
hekimlerimizle, ebelerimizle, hemşirelerimizle birinci basamakta verdiğimiz
sağlık hizmetlerimizi öncelikle geliştirmemiz gerekiyor.
Şunu kabul etmeliyiz ki,
1961 yılında sosyalizasyonla ilgili kanun çıkarıldıktan sonra, ilk birkaç yıl
içerisinde hızlı ilerlemeler sağlanmış; ancak, bundan sonra bu hususta,
maalesef, sürekli olarak geriye gidilmiştir.
Biz, öncelikle şunun
üzerinde durduk: Ülkemizde bu birinci basamak sağlık hizmetlerinin
aksamasındaki önemli sebeplerden birisi, bazı bölgelerimizde sağlık
personelimizin, yardımcı sağlık personelimizin, ebemizin, hemşiremizin ve
pratisyen hekimlerimizin azlığıdır. Bunun için, geçtiğimiz yıl içerisinde, Yüce
Meclisimizle birlikte oluşturduğumuz bir yasayla, sözleşmeli personel şeklinde
bir uygulama başlattık ve bu uygulama, bize, geçtiğimiz yıl içerisinde ve 2004
yılının başlarında 15 000'e yakın sağlık personelini, ülkemizde eleman
temininde güçlük çektiğimiz yerlere gönderme imkânını verdi, hem de daha yüksek
ücretlerle. Yani, bir ebemiz, bir hemşiremiz, bir pratisyen hekimimiz, bir
uzman hekimimiz Doğu Anadolu Bölgesinde, Güneydoğu Anadolu Bölgesinde, benim
Şırnağımda, Hakkârimde, Karsımda, Ardahanımda da görev yapmaya başladı ve bu
hususta, 2003 yılında ciddî bir adım atmış olduk. Bu yıl da, bu sözleşmeli
personelleri bu bölgelere göndererek, aradaki korkunç açığı, geçmiş dönemlerde
oluşturulmuş olan büyük açığı kapatma konusunda çalışmalarımıza devam edeceğiz.
Şunu ifade etmek isterim
ki, özellikle uzman hekim noktasında, bu hususta istediğimize henüz ulaşmış
değiliz. Sizler de biliyorsunuz, sözleşmeli personel statüsünde çalışacak uzman
hekimlerimize, bugünün ücret skalalarıyla ayda 3 000 000 000-3 500 000 000 Türk
Lirası ödeme yapabilecek, bunun üzerine de dönersermaye primleriyle aylık
kazançlarını artırabilecek bir sistem getirmiş olmamıza rağmen, bu bölgelerdeki
uzman hekim açığımızı, ihtiyacımız noktasında henüz kapatabilmiş değiliz;
ancak, stratejik noktalarda belirlemiş olduğumuz 950 uzman açığımızın, 2003
yılı içerisinde, 400'ünü kapatmış olduk. Ben, öyle ümit ediyorum ki, 2004 yılı
içerisinde de, geri kalan açığın önemli bir bölümünü kapatma durumunda
olacağız.
Tabiî, ülkemizde, sağlık
konusunda planlanmış yatırımların dengesizliği, gerekli olan yerlerde yeni
yatırımların yapılmayışı, oysa gereksiz yerlerde birçok yatırımın başlamış
olması da, önümüzdeki önemli bir problemdi. Ben de, isim vermeden örneklemek
istiyorum. Bir taraftan, sayın milletvekilimizin söylediği gibi, âdeta,
merdiven altlarında hasta yatırmak zorunluluğu olan aşırı kalabalık hastaneler
varken, öte yandan, nüfusu 3 000 olan, 5 000 olan ilçelerimize hastane
yapılmasına başlanılmıştı. Biz, hükümet etmeye başladığımızda, Türkiye'de, bu
şekildeki yarım kalmış sağlık yatırımı 1 152 idi. Altı ay süren bir envanter
çalışmasıyla, bu sayıyı, başlanmamış birkısım yatırımları programdan çıkararak,
önce 800'e, daha sonra da 600 civarına indirmiş durumdayız. Tabiî, bu, bize,
yapmamız gereken yeni yatırımlar için de imkân sağlamış oluyor. Bazı örnekler
vereyim. Bu sayede, kısıtlı bütçe imkânlarına rağmen, 2003 yılı içerisinde,
Şanlıurfa İlimizde, yapımı onbeş yıldır bekleyen bir hastanemizi, birbuçuk yıl
içerisinde bitirip hizmete sokabilmiş olduk. Ümraniye'de, yapımı onüç senedir
bekleyen bir hastanemizi bitirip hizmete sokmuş olduk. Bunun gibi birçok
örneğimiz var.
2004 yılı içerisinde de,
yine, elimizdeki kısıtlı yatırım imkânlarını en verimli bir biçimde kullanarak,
asla popülizm yapmayarak, asla siyasî içerikli yeni yatırım yapmayarak, bu husustaki
eksikleri gidermeye çalışıyoruz.
Birinci basamak sağlık
hizmetlerini verirken, şöyle bir prensip belirledik: Bir sağlık ocağında
çalışan pratisyen hekimlerimizin, mutlaka, her birinin kendi odası olmalı ve bu
odada, hem koruyucu sağlık hizmetlerini hem de tedavi edici sağlık hizmetlerini
yürütmelidirler ve bu hususta çok ciddî bir mesafe aldık. Şöyle bir uygulama
vardı: Pratisyen hekimlerimiz, bir hizmet vermenin ötesinde, tıpta uzmanlık
sınavına hazırlanan yahut gelecekle ilgili ümitleri aşınmış meslektaşlarımız
olarak, sağlık ocaklarında, âdeta, yapmak istediklerini yapamamanın verdiği bir
yılgınlıkla çalışıyorlardı. Biz, şunu yaptık: Pratisyen hekimlerimizin her
birine birer oda açmak suretiyle -ki, bu hedefimize bugün için yüzde 90
oranında kavuşmuş durumdayız- pratisyen hekimlerimizin itibarlarını, bir defa,
kendilerine iade etme cihetine gittik. Yani, bir sağlık ocağında 10 sağlık
ocağı hekimi, pratisyen hekim varken, eğer, siz, 1 veya 2 odada hasta hizmeti
veriyorsanız, hasta muayenesi yapıyorsanız, kuşkusuz, burada sağlıklı bir
hizmet yürümüyor demektir; ama, artık, Türkiye'de, bugün, bir sağlık ocağında 8
pratisyen hekim varsa, bu 8 pratisyen hekimin her birinin kendi odaları, kendi
hizmet mekânları var. Dolayısıyla, hizmet konusunda mekân oluşturma noktasında,
bir defa, elimizdeki mekânları olumlu bir biçimde kullanmış olduk.
Bunun dışında, size,
İstanbul İlinden örnek vermek isterim. İstanbul İlimizde, birinci basamakta,
yani, sağlık ocağı ve benzeri kurumlarda hizmet verdiğimiz hasta odalarının
sayısı biz geldiğimizde 300 civarındayken, bugün, bu sayı 900'lere çıkmış
durumdadır ve yine, İstanbul İlimizde, birinci basamakta günde ortalama 20 000
hasta muayene edilirken, bu sayı, bugün 60 000'lere çıkmış durumdadır; ancak,
60 000'lere çıkmış olan bu sayı da bugün için yeterli olmuyor.
Yine, bununla birlikte,
hastanelerimizdeki poliklinik oda sayılarımızı artırmak ve hastanelerimize
bağlı, özellikle eğitim hastanelerimize bağlı semt poliklinikleri açarak,
poliklinik sıkıntısını ortadan kaldırmak için büyük bir gayret gösteriyoruz.
Ben, Değerli Milletvekilimin örnek verdiği hastaneyi çok iyi biliyorum. O
hastanede, biz göreve başladığımızda 60 poliklinik odası vardı, bugün 100
poliklinik odası var; ama, bu 100 poliklinik odası da yetmiyor; çünkü, biz,
1950'li yılların kavramlarıyla, 1950'li yılların konseptleriyle yaptığımız
hastane polikliniklerinde 2004 yılının hizmetini vermeye çalışıyoruz!.. Yani,
Türkiye Cumhuriyetinde, geçtiğimiz on yıllarda devasa kamu binaları yapılırken,
çok lüks kamu hizmet binaları yapılırken, hastanecilik konusunda, maalesef, çok
geride kalmış durumdayız. Şimdi, biz, bir taraftan mevcut hastanelerimizin
kapasitelerini artırma cihetine gidiyoruz, öte yandan da bu hastanelerimize,
özellikle semt poliklinikleri anlamında, bu hastanelerimizle birlikte çalışan,
afiliye çalışan yeni poliklinikler açarak hizmeti bu anlamda rahatlatma
cihetine gidiyoruz.
Kuşkusuz, bütün ülke için
devrim niteliğinde olan, Sosyal Sigortalar Kurumu ve Sağlık Bakanlığımız
arasında, daha doğrusu Çalışma Bakanlığı ve Sağlık Bakanlığımız arasındaki
ortak uygulamaları tekrar zikretmek burada çok yerinde olacak.
Ülkemizde, yıllarca,
aşağı yukarı bu ülke nüfusunun yarısını teşkil eden Sosyal Sigortalı hastalar,
biliyorsunuz üvey evlat muamelesi görmüştü. 200'e yakın hastane, belki bir o
kadar dispanserle hizmet almaya çalışan bu hastaların hastanelerinden randevu
alamadıkları ve aslında sigortalı olmalarına rağmen, sigortalı bir kişi olarak
kendilerini, çoluk çocuklarını, ailelerini, ana babalarını bu hizmetten
yararlandıramadıklarını hepimiz biliyorduk; ama, bakın, artık, Türkiye
Cumhuriyetinde ikinci sınıf insan, üçüncü sınıf insan muamelesi hiçbir
vatandaşımıza yapılmıyor. Artık, bugün, kamu nazarında, hükümet nazarında,
Sosyal Sigortalı da olsanız, Bağ-Kurlu da olsanız, Emekli Sandığına tabi de
olsanız, yeşikartlı da olsanız, birbirine benzer imkânlarda, ülkenin şu an için
ne kadar imkânı varsa, bunları ortak bir biçimde paylaşma imkânına sahipsiniz.
Tabiî, bu noktada yeşilkartlı hastalarımız için de ciddî iyileştirmeler yaptık.
Bunlar çok yeni olduğu için, belki Değerli Milletvekilimizin gözünden kaçtı.
Bir yeşilkartlı hasta, geçmişte, kendi yeşilkartını aldığı bölgedeki sağlık
ocağına müracaat etmeden başka bir sağlık kuruluşuna başvuramıyordu. Önce, o
sağlık ocağına gidecek, oradan kendi bağlı olduğu hastaneye gidecek, oradan
başka bir yere giderse, gidecekti. Şu anda bunu ortadan kaldırmış durumdayız.
Diğer vatandaşlarımız, bu hususta, Sosyal Sigortalı hastalarımız, Bağ-Kurlu
hastalarımız hangi imkânlara sahiplerse, yeşilkartlı hastalarımız da bu
imkânlara sahipler. Yani, bir kamu hastanesine, bir devlet hastanesine, hatta
bir Sosyal Sigortalar Kurumu hastanesine, yeşilkartlı bir hastamız doğrudan
müracaat etme ve hizmet alma imkânına sahip olmuş oluyor.
Tabiî, şunu özellikle
ifade etmek istiyorum: Bu ülkede, biz, hastaların, hastane kapılarından,
acillerinden geri çevrildikleri yılları yaşadık. Bu ülkede, biz, hastaların,
ücretlerini ödeyemedikleri için hastanelerde rehin tutuldukları dönemleri de
biliyoruz. Bu ülkede, biz, bebek cenazelerini -ben bir çocuk hekimiyim, bizzat
yaşadığım hadiselerdir bunlar- ücretleri ödenemediği için, ödenmediği için
morglarda bekletildiğini de biliyoruz; ama, bakınız, artık, AK Parti
Hükümetinde bunlara yer olmadığını, bütün örgütümüze, bütün sağlık
çalışanlarına -Sağlık Bakanlığının uhdesinde olsun Sağlık Bakanlığının dışında
olsun- bütün sağlık kuruluşlarına açık ve net bir biçimde ilan etmiş durumdayız
ve bu meseleyi çok yakinen de takip ediyoruz. (AK Parti sıralarından alkışlar)
Ülkenin hangi köşesinde olursa olsun, en ücra noktasında olsa bile,
vatandaşımıza böyle bir muamele varsa süratle bunun üzerine gidiyoruz ve
süratle bu meseleyi soruşturuyoruz. Sevinerek söyleyebilirim ki, artık, buna
benzer hadiseler, ülkemizde, her gün yaşanan, sıradan, gündelik hayatın bir
parçası olmaktan çıkmış, bugün için istisnaî olaylar halini almıştır. Bu
istisnalara bile gönlümüz razı değil, bunları bile kesinlikle kabul etmiyoruz;
etmediğimizi de, kamuoyu da, aziz milletimiz de çok iyi bir biçimde
bilmektedir.
Tabiî, bu arada, bütün
hastanelerimizin çalışma şartlarını iyileştirmek açısından, sadece merkezden
yönetilme mantığından da büyük ölçüde uzaklaştık. Sağlık Bakanlığına bağlı bir
hastanemiz, kendi ihtiyaçlarını kendi dönersermayesinden karşılayabiliyor.
Kendi ihtiyaçlarını karşılamak için -ihtiyaç duyarsa- hizmet satın alması
yapabiliyor, kendi ihtiyaçlarını karşılamak için -ihtiyaç duyarsa- herhangi bir
cihaz kiralama, bu cihazı hatta personeliyle birlikte çalıştırma imkânını da
bulabiliyor. Bunun için de örnek vermek isterim. Şişli Etfal Hastanemiz, bunun
ilk örneklerini veren hastanelerimizden birisidir. İstanbul İlimizin çok yoğun
çalışan, kalabalık hastanelerinden birisi olan Şişli Etfal Hastanemizde bir MR
ve tomografi çektirebilmek için ya
aylarca beklemeniz gerekiyordu veya bunu dışarıda çektirmeniz gerekiyordu. Biz
işbaşına geldiğimizde, birçok hastane gibi, Şişli Etfal Hastanemiz de,
maalesef, icralık hastanelerdendi. Biz, İstanbul Doğalgaz İdaresine ricacı olarak
icrayı önlemiştik, geldiğimizde; ancak, bugün bunlar geride kaldı. Bugün, Şişli
Etfal Hastanemiz, özel sektörle işbirliği halinde kiralamış olduğu MR, 2
tomografi ve diğer görüntüleme cihazlarıyla, artık vatandaşımıza, bekletmeden,
hizmet verebilecek bir duruma geldi.
Bugün, artık Bursa'daki
bir onkoloji hastanemiz -yine kısa vadeli çözümler açısından söylüyorum-
Bursa'da özel bir oteli kiralamak suretiyle 100 yataklı onkoloji hastanesinin
ayaktan bakım oteli haline getirmiş ve mükemmel bir hizmeti, bu şekilde
vatandaşımıza ulaştırmış durumdadır.
Tabiî, özellikle,
hastanelerimizde objektif performansa dayalı dönersermaye uygulamalarından da
bahsetmek isterim. Bunlar, gerçekten Sağlık Bakanlığı hastanelerimizin,
geçmişte yürüttüğü hizmetlerle kıyaslanamayacak biçimde, verimli çalışmasının
önünü açan yeni uygulamalar haline gelmiştir. Öyle ki, artık birçok devlet
hastanemizde, geçmişte yapılan ameliyat miktarlarının 2 misli ameliyat
yapılabilmektedir. Nasıl bir uygulama getirdik, bunu değerli milletvekillerimize,
sizlere ve yüce milletimize tekrar ifade etmek isterim; çünkü, hakikaten, çok
önemsediğimiz bir husustur.
Şöyle bir uygulama
yapıyoruz: Örnek olarak, kamu hastanesinde çalışan bir uzman hekimi ele alalım.
Bu uzman hekimimizin aldığı bir maaş var, bu maaşın üzerine de, kendi
hastanesinin dönersermayesinden elde edebileceği bir ekgelir, bir katkı payı
var. Geçmişte de bu katkı payı vardı; ama, bu katkı payları için, biz,
maalesef, üst limitleri çok düşük tutmuştuk. Geçmiş hükümetler döneminde, bu,
bir çıplak maaşı geçemiyordu; yani, ne kadar çalışırsanız çalışın, bir hekim
olarak, bir sağlık çalışanı olarak ne kadar üretirseniz üretin,
dönersermayelerden alabileceğiniz katkı payı belli bir noktadaydı. Tabiî, bunun
sonucu olarak, eğitiminin başlangıcından beri beklentisi yüksek olan uzman
hekimler, bu husustaki kazançlarını başka yerlerde, bir anlamda başka kapılarda
aramak zorunda bırakılıyorlardı; ama, bugün, benim bir uzman hekimim, hastanede
çalışıp iş ürettiği sürece ve ölçüde, kendi maaşının 7 katına kadar
dönersermaye katkı payı alabilmektedir ve Anadolu'daki birçok hastanemiz,
bugün, bunun örnekleriyle doludur.
Elbette, bize, birçok
geri bildirim geliyor. Bu geri bildirimlerden, uygulamayla ilgili bazı
değişikliklerin yapılması gerektiği şeklinde düşünceler de ortaya çıktı. Zaten,
başından beri, bunu, bir dinamik süreç olarak benimsediğimiz için, bu
değişiklikleri yaparak, ortaya koyduğumuz sistemi daha rafine hale getirerek,
daha olumlu hale getirerek, yolumuza devam ediyoruz; ancak, Bakanlığımıza gelen
geri bildirimlerden anladığımıza göre, uzman hekimlerimiz, pratisyen
hekimlerimiz ve sağlık çalışanlarımız arasındaki şu andaki düşünce şudur:
Acaba, Bakanlık, gerçekten, böyle çağdaş bir uygulamaya devam edecek midir;
yoksa, bu, bir önuygulama şeklinde olup da, yarın uygulamadan kaldırılacak
mıdır endişesini taşımaktadırlar. Ben, Yüce Meclisimizin önünde şunu özellikle
ifade etmek istiyorum: Bu dönersermaye katkı paylarıyla ortaya koyduğumuz yeni
işletmecilik anlayışından, hakikaten biz çok memnunuz sağlık çalışanlarımızın
çok memnun olduğu gibi ve biz inanıyoruz ki, ülkemizde, önümüzdeki yıllarda,
özellikle kamu hizmetinin önünü açacak olan, kamuda hizmet verimliliğini ortaya
koyacak olan uygulamalar bu kabil uygulamalar olmalıdır. Yani, ben, kamuda
çalışan bir devlet memuru olarak, bir hemşire olarak, ebe olarak, bir pratisyen
hekim olarak, bir uzman hekim olarak daha çok iş ürettiğimde, hastamı daha çok
memnun ettiğimde, daha verimli çalıştığımda, bir hastane başhekimi olarak,
hastanemi daha verimli bir işletme olarak yönettiğimde daha çok
kazanabileceğime inanırsam, bu hususta mutlaka verimliliğim artacaktır. Bu, çok
tabiî bir sonuçtur ve biz, bugün, bunun sonuçlarını almaya başlamış durumdayız.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN- Sayın Bakanım,
konuşmanızı tamamlar mısınız.
Buyurun.
SAĞLIK BAKANI RECEP AKDAĞ
(Devamla)- Tabiî, sağlıkta yapılanlar için hakikaten özel bir oturum ihdas
etsek ve bunları başlıklarıyla konuşmak istesek, belki de, Yüce Meclisimizin
önünde iki saat de konuşsak zaman bize yetmeyecektir, üç saat de konuşsak zaman
bize yetmeyecektir.
Bakınız, yepyeni bir
uygulama olarak, bütün hastanelerimizde hasta hakları birimleri oluşturuyoruz.
Artık, hastalarımız da bir taraf olarak, kendi haklarını arayan bir taraf
olarak hastanelerde yerini alıyorlar. Ben göreve başladıktan sonra, onlarca,
belki yüzlerce sivil toplum örgütüyle görüştüm. Yüzlerce diyebiliyorum; çünkü,
bir kısmıyla birkaç kere görüştüm, birçok kere görüştüm; ama, hastaların
hakkını koruyan sivil toplum örgütleri noktasında Türkiye'de âdeta bir yoku
yaşıyoruz. Yalnızca İstanbul'da bir dernek vardı ve bu hususta, aslında,
meselenin tarafı olmak itibariyle, en önemli tarafını oluşturan hastalar,
vatandaşlar açısından, maalesef, hiçbir ses çıkmıyordu; ama, biz, Sağlık
Bakanlığı olarak, şimdi bütün hastanelerimizde hem de sivil toplum örgütünün
katılmasını isteyerek, hasta hakları derneklerinin bizatihi meselenin içinde
olmasını teşvik ederek, hasta hakları birimleri kuruyoruz.
Değerli milletvekilleri,
şuna canı gönülden, yürekten inanıyorum: Yüce Meclisimiz de, tıpkı bizim
taşıdığımız heyecanı, Sağlık Bakanı olarak benim taşıdığım heyecanı ve hükümet
olarak AK Parti hükümetimizin taşıdığı heyecanı hissediyor. Yani, 72 000 000'un
içinde hiç kimse düşünemezsiniz ki, sağlıkla ilgili meseleler söz konusu
olduğunda kendisini ilgilendirdiğini hissetmesin.
Dolayısıyla, ben, bugüne
kadar yaptığımız bütün çalışmalarda olduğu gibi bundan sonraki çalışmalarımızda
da, ülkemiz insanına daha sağlıklı bir hayat sunma çalışmalarımızda Yüce
Meclisimizin en değerli katkıları vereceğine inanıyor, hepinizi saygılarımla
selamlıyorum. (Alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederim
Sayın Bakan.
Sayın milletvekilleri,
Başkanlığın Genel Kurula diğer sunuşları vardır.
Bir Meclis araştırması
önergesi vardır, okutuyorum:
B) Gensoru, Genel Görüşme, Meclİs SoruşturmasI ve
Meclİs AraştIrmasI Önergelerİ
1.- Malatya
Milletvekili Muharrem Kılıç ve 37 milletvekilinin, don olayları nedeniyle kayısı üreticilerinin uğradığı
zararların araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla
Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/184)
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
4-6 Nisan 2004 tarihleri
arasında Malatya, Iğdır ve Erzincan genelinde geceleri hava sıcaklığı - 3 ilâ -
12 santigrat derecelerde seyrettiğinden, uzun süreli, kuvvetli don olaylarının
yaşanması, kayısı ve diğer meyve ağaçlarındaki çiçeklerin, çağlaların donmasına
neden olmuştur.
Geçimi büyük ölçüde
kayısı ve meyve üretimi olan Malatyalılar, Iğdırlılar ve Erzincanlılar için bu
durum doğal bir felaket halini almıştır.
Bu doğal felaket
nedeniyle meydana gelen zararların tespiti, zararların giderilmesi ve alınacak
önlemlerle ilgili olarak Anayasamızın 98 inci maddesi ve İçtüzüğümüzün 104 ve
105 inci maddeleri gereğince Meclis araştırması açılmasını saygılarımızla arz
ediyoruz.
1- Muharrem Kılıç (Malatya)
2- Ferit Mevlüt Aslanoğlu (Malatya)
3- Dursun Akdemir (Iğdır)
4- Yücel Artantaş (Iğdır)
5- Erol Tınastepe (Erzincan)
6- Mehmet Kartal (Van)
7- A. İsmet Çanakcı (Ankara)
8- Mustafa Özyürek (Mersin)
9- Ayşe Gülsün Bilgehan (Ankara)
10- Mehmet Nuri Saygun (Tekirdağ)
11- İzzet Çetin (Kocaeli)
12- Zekeriya Akıncı (Ankara)
13- Muharrem İnce (Yalova)
14- Ersoy Bulut (Mersin)
15- M. Cevdet Selvi (Eskişehir)
16- Mustafa Gazalcı (Denizli)
17- Ahmet Yılmazkaya (Gaziantep)
18- Mehmet Parlakyiğit (Kahramanmaraş)
19- Halil Tiryaki (Kırıkkale)
20- Naci Aslan (Ağrı)
21- Mehmet Ziya Yergök (Adana)
22- Nurettin Sözen (Sivas)
23- Nail Kamacı (Antalya)
24- Ramazan Kerim Özkan (Burdur)
25- Osman Özcan (Antalya)
26- Mevlüt Coşkuner (Isparta)
27- Atila Emek (Antalya)
28- Muhsin Koçyiğit (Diyarbakır)
29- Hasan Güyüldar (Tunceli)
30- Mehmet Ali Özpolat (İstanbul)
31- Ali Dinçer (Bursa)
32- Nezir Büyükcengiz (Konya)
33- Mehmet Ali Arıkan (Eskişehir)
34- Nuri Çilingir (Manisa)
35- Engin Altay (Sinop)
36- Hüseyin Özcan (Mersin)
37- Erdal Karademir (İzmir)
38- Ali Cumhur Yaka (Muğla)
Gerekçe:
Kayısı ve meyve üretimi
Malatya, Iğdır ve Erzincan ekonomisinde çok önemli bir yere sahiptir. Özellikle
Malatya'da üretilen kayısının büyük bölümü kurutularak yaklaşık yüzde 90'ı
ihraç edilmektedir. Malatya ve çevresi kayısı üretiminden yılda 200 000 000
dolarlık, ekonomiye katkı sağlamaktadır.
Malatya, Iğdır ve
Erzincan için, aynı zamanda ülke ekonomisi için bu kadar öneme sahip olan
kayısı ve diğer meyve ağaçlarında 4-6 Nisan 2004 tarihleri arasında meydana
gelen kuvvetli don olayları sebebiyle çiçekler ve çağlalar tümüyle zarar görerek
büyük bir doğal felaket yaşanmıştır. Bu doğal felaket sadece kayısı ve meyve
üreticisini değil, bu illerimizin sanayicisini, esnafını, daha doğrusu
yaşlısıyla, genciyle, öğrencisiyle tüm vatandaşlarımızı etkilemiştir. Yapılan
ilk tespitlere göre ürün kayıpları yer yer yüzde 90 ilâ yüzde 100 civarını
bulmaktadır. Bu nedenle olayın doğal afet kapsamında değerlendirilmesi
gerektiği düşüncesindeyiz.
Şu anda Malatyalılar,
Iğdırlılar ve Erzincanlılar bu felaket karşısında büyük bir üzüntü
içerisindedirler. Kayısı üretimine güvenerek yapmış oldukları kredi borçları,
ilaç ve gübre borçları ve esnafa yaptıkları borçlar nedeniyle her an icra ve
haciz kıskacıyla karşı karşıya kalabileceklerdir. Sağlığa, eğitime ve normal
yaşamlarına ayırabilecekleri kaynakları da kalmamıştır.
Tüm bu durumlar
karşısında, Malatya, Iğdır ve Erzincan çevresini etkileyen donma olayları
nedeniyle oluşan doğal felaket sonucundaki uğranılan zararların boyutunun
tespiti; bu zararların tazmini yönünde neler yapılabileceğinin ve alınacak önlemlerin
neler olabileceğinin saptanması amacıyla bu araştırma önergesi hazırlanmıştır.
BAŞKAN - Teşekkür ederim.
Bilgilerinize
sunulmuştur.
Önerge gündemde yerini
alacak ve Meclis araştırması açılıp açılmaması konusundaki öngörüşme, sırası
geldiğinde yapılacaktır.
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığının bir tezkeresi vardır; okutup, oylarınıza sunacağım:
C) Tezkereler ve Önergeler
1.-
Bulgaristan Ulusal Meclis Başkanı Ognyan Gerdikov ve Bulgaristan Ulusal Meclisi
Kültür Komisyonu Başkanı Stefan Danailov'un, TBMM Millî Eğitim, Kültür, Gençlik
ve Spor Komisyonu Başkanı ve üyelerinden oluşan bir parlamento heyetini
Bulgaristan'a resmî davetlerine icabet edilmesine ilişkin Başkanlık tezkeresi
(3/536)
20.4.2004
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Genel Kuruluna
Bulgaristan Ulusal Meclis
Başkanı Prof. Ognyan Gerdikov ve Bulgaristan Ulusal Meclisi Kültür Komisyonu
Başkanı Prof. Stefan Danailov'un, TBMM Millî Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor
Komisyonu Başkanı Tayyar Altıkulaç ve Komisyon üyelerinden oluşan bir
Parlamento heyetini 14-15 Mayıs 2004 tarihleri arasında Sofya'da düzenlenecek
olan "Kültür-Güneydoğu Avrupa'da İstikrar Öğesi" forumuna davet
etmiştir.
Söz konusu davete icabet
edilmesi hususu Türkiye Büyük Millet Meclisinin Dış İlişkilerinin Düzenlenmesi
Hakkında 3620 sayılı Kanunun 6 ncı maddesi hükümleri uyarınca Genel Kurulun
tasviplerine sunulur.
Bülent Arınç
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanı
BAŞKAN - Teşekkür ederim.
Oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler... Teşekkür ederim. Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Sayın milletvekilleri,
gündemin "Seçim" kısmına geçiyoruz.
Türkbank ihalesi
sürecinde malın satımında ve değerinde fesat oluşturacak ilişki ve görüşmelere
girdikleri iddiasıyla, eski Başbakan Mesut Yılmaz ve Devlet eski Bakanı Güneş
Taner haklarında kurulan (9/5,6) esas numaralı Meclis Soruşturması Komisyonunda
boş bulunan, Adalet ve Kalkınma Partisi Grubuna düşen 1 üyelik için seçim
yapacağız.
IV. - SEÇİMLER
A) KOMİSYONLARDA AÇIK BULUNAN ÜYELİKLERE SEÇİM
1.- (9/5, 6) esas numaralı Meclis Soruşturması Komisyonunda
açık bulunan üyeliğe seçim.
BAŞKAN - Adalet ve
Kalkınma Partisinin 1 üyelik için 3 katı olarak gösterdiği adayların adlarını
okutuyorum:
Ahmet Yeni (Samsun)
Orhan Seyfi Terzibaşıoğlu
(Muğla)
Hasan Kara (Kilis)
BAŞKAN - Adayların adları
torbaya konulmuştur; torbadan bir isim çekeceğiz.
(9/5,6) esas numaralı
Meclis Soruşturması Komisyonu üyeliliğine Muğla Milletvekili Sayın Seyfi
Terzibaşıoğlu seçilmiştir; hayırlı olmasını diliyorum.
Sayın milletvekilleri,
alınan karar gereğince, sözlü soru önergelerini görüşmüyor ve gündemin
"Kanun Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler"
kısmına geçiyoruz.
V. - KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER
1.- Adlî Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Bölge Adliye
Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yetkileri Hakkında Kanun Tasarısı ve Adalet
Komisyonu Raporu (1/521) (S. Sayısı: 146)
2.- Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununda Değişiklik
Yapılmasına İlişkin Kanun Tasarısı ve Adalet Komisyonu Raporu (1/523) (S.
Sayısı: 152)
3.- Çanakkale Milletvekilleri Mehmet Daniş ve İbrahim
Köşdere'nin; Gelibolu Yarımadası Tarihî Millî Parkı Kanununa Geçici Bir Madde
Eklenmesine Dair Kanun Teklifi (Kamu İhale Kanununa Geçici Madde Eklenmesine
Dair Kanun Teklifi) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (2/212) (S. Sayısı: 305)
BAŞKAN - Adlî Yargı İlk
Derece Mahkemeleri ile Bölge Adliye Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yetkileri
Hakkında Kanun Tasarısının, Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununda Değişiklik
Yapılmasına İlişkin Kanun Tasarısının ve Çanakkale Milletvekilleri Mehmet Daniş
ve İbrahim Köşdere'nin, Gelibolu Yarımadası Tarihî Millî Parkı Kanununa Geçici
Bir Madde Eklenmesine Dair Kanun Teklifinin geri alınan maddeleriyle ilgili
komisyon raporları henüz gelmediğinden, tasarıların ve teklifin müzakeresini
erteliyoruz.
Kamu Yönetimi Temel
Kanunu Tasarısının müzakeresine kaldığımız yerden devam edeceğiz.
4.- Kamu Yönetimi Temel İlkeleri ve Yeniden Yapılandırılması
Hakkında Kanun Tasarısı ile İçişleri, Plan ve Bütçe ve Anayasa Komisyonları
Raporları (1/731) (S. Sayısı: 349)
BAŞKAN - Komisyon?.. Yok.
Komisyon bulunmadığından,
tasarının müzakeresini erteliyoruz.
Sayın milletvekilleri,
Tekstil Ürünleri Ticaretine Dair 2003/1 Sayılı Türkiye-Litvanya Ortak Komite
Kararının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri
Komisyonu raporunun müzakeresine başlıyoruz.
5.- Tekstil Ürünleri Ticaretine Dair 2003/1 Sayılı
Türkiye-Litvanya Ortak Komite Kararının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair
Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu (1/757) (S.Sayısı: 396) (X)
BAŞKAN - Komisyon?..
Burada.
Hükümet?.. Burada.
Komisyon raporu 396 sıra
sayısıyla bastırılmış, dağıtılmıştır.
Tasarının tümü üzerinde
söz talebi?.. Yok.
Tasarının maddelerine
geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler.. Teşekkür ederim. Kabul
etmeyenler... Kabul edilmiştir.
1 inci maddeyi
okutuyorum:
TEKSTİL ÜRÜNLERİ TİCARETİNE DAİR 2003/1 SAYILI
TÜRKİYE-LİTVANYA ORTAK KOMİTE KARARININ ONAYLANMASININ UYGUN BULUNDUĞUNA DAİR
KANUN TASARISI
MADDE 1. - 23 Haziran
2003 tarihinde Vilnius'ta imzalanan Tekstil Ürünleri Ticaretine Dair 2003/1
sayılı Türkiye-Litvanya Ortak Komite Kararı’nın onaylanması uygun bulunmuştur.
BAŞKAN - Madde üzerinde
söz talebi?.. Yok.
Maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Teşekkür ederim. Kabul etmeyenler... Kabul
edilmiştir.
2 nci maddeyi okutuyorum:
MADDE 2.- Bu Kanun yayımı
tarihinde yürürlüğe girer.
BAŞKAN - Madde üzerinde
söz talebi?.. Yok.
Maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Teşekkür ederim. Kabul etmeyenler... Kabul
edilmiştir.
3 üncü maddeyi
okutuyorum:
MADDE 3.- Bu Kanun
hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür.
BAŞKAN - Madde üzerinde
söz talebi?..Yok.
Maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Teşekkür ederim. Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Sayın milletvekilleri,
tasarı üzerindeki görüşmeler tamamlanmıştır.
Tasarının tümü
açıkoylamaya tabidir.
Açıkoylamanın şekli
hakkında Genel Kurulun kararını alacağım.
Açıkoylamanın elektronik
oylama cihazıyla yapılmasını oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler...Teşekkür
ederim. Kabul etmeyenler... Kabul
edilmiştir.
Sayın milletvekilleri,
oylama için 3 dakika süre vereceğim. Bu süre içerisinde sisteme giremeyen
üyelerin teknik personelden yardım istemelerini, bu yardıma rağmen de sisteme
giremeyen üyelerin, oy pusulalarını, oylama için öngörülen 3 dakikalık süre
içerisinde Başkanlığa ulaştırmalarını rica ediyorum.
Ayrıca, vekâleten oy
kullanacak sayın bakanlar var ise, hangi bakana vekâleten oy kullandığını,
oyunun rengini ve kendisinin ad ve soyadı ile imzasını da taşıyan oy
pusulasını, yine, oylama için öngörülen 3 dakikalık süre içerisinde Başkanlığa
ulaştırmalarını rica ediyorum. Sisteme giremeyen milletvekillerinin Genel
Kurulu terk etmemelerini rica ediyorum.
Oylama işlemini
başlatıyorum.
(Elektronik cihazla
oylama yapıldı)
BAŞKAN - Sayın
milletvekilleri, Tekstil Ürünleri Ticaretine Dair 2003/1 Sayılı
Türkiye-Litvanya Ortak Komite Kararının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair
Kanun Tasarısının açıkoylama sonucunu açıklıyorum:
Kullanılan oy sayısı: 271
Kabul: 271 (X)
Tasarı kabul edilmiş ve
kanunlaşmıştır; hayırlı olmasını diliyorum.
Avrupa Topluluğu ve
Türkiye Cumhuriyeti Arasında Uyuşturucu veya Psikotrop Maddelerin Yasadışı
Üretiminde Sıkça Kullanılan Ara ve Kimyasal Maddelere Dair Anlaşmanın
Onaylanmasının Uygun Bulunduğu Hakkında Kanun Tasarısı ile Sağlık, Aile,
Çalışma ve Sosyal İşler; İçişleri ve Dışişleri Komisyonları raporlarının
müzakeresine başlıyoruz.
6.- Avrupa Topluluğu ve Türkiye Cumhuriyeti Arasında
Uyuşturucu veya Psikotrop Maddelerin Yasadışı Üretiminde Sıkça Kullanılan Ara
ve Kimyasal Maddelere Dair Anlaşmanın Onaylanmasının Uygun Bulunduğu Hakkında
Kanun Tasarısı ile Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler; İçişleri ve Dışişleri
Komisyonları Raporları (1/727) (S. Sayısı: 401) (XX)
BAŞKAN - Komisyon?..
Yerinde.
Hükümet?.. Yerinde.
Komisyon raporu 401 sıra
sayısıyla bastırılıp dağıtılmıştır.
Tasarının tümü üzerinde
söz isteyen milletvekili?.. Yok.
Maddelerine geçilmesini
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Teşekkür ederim. Kabul etmeyenler...
Kabul edilmiştir.
1 inci maddeyi
okutuyorum:
AVRUPA TOPLULUĞU VE TÜRKİYE CUMHURİYETİ ARASINDA UYUŞTURUCU
VEYA PSİKOTROP MADDELERİN YASADIŞI ÜRETİMİNDE SIKÇA KULLANILAN ARA VE KİMYASAL
MADDELERE DAİR ANLAŞMANIN ONAYLANMASININ UYGUN
BULUNDUĞU HAKKINDA KANUN TASARISI
MADDE 1. - "Avrupa
Topluluğu ve Türkiye Cumhuriyeti Arasında Uyuşturucu veya Psikotrop Maddelerin
Yasadışı Üretiminde Sıkça Kullanılan Ara ve Kimyasal Maddelere Dair
Anlaşma"nın onaylanması uygun bulunmuştur.
BAŞKAN - Madde üzerinde
söz talebi?.. Yok.
Maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Teşekkür ederim. Kabul etmeyenler... 1 inci madde
kabul edilmiştir.
2 nci maddeyi okutuyorum:
MADDE 2. - Bu Kanun
yayımı tarihinde yürürlüğe girer.
BAŞKAN - Madde üzerinde
söz talebi?.. Yok.
Maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Teşekkür ederim. Kabul etmeyenler... Kabul
edilmiştir.
3 üncü maddeyi
okutuyorum:
MADDE 3. - Bu Kanun
hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür.
BAŞKAN - Madde üzerinde
söz talebi?.. Yok.
Maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Teşekkür ederim. Kabul etmeyenler... Kabul
edilmiştir.
Sayın milletvekilleri,
tasarının tümü açıkoylamaya tabidir.
Açıkoylamanın şekli
hakkında Genel Kurulun kararını alacağım.
Açıkoylamanın elektronik
oylama cihazıyla yapılmasını oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Teşekkür
ederim. Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Sayın milletvekilleri,
oylama için 3 dakika süre vereceğim. Bu süre içerisinde sisteme giremeyen
üyelerin teknik personelden yardım istemelerini, bu yardıma rağmen de sisteme
giremeyen üyelerin, oy pusulalarını, oylama için öngörülen 3 dakikalık süre
içerisinde Başkanlığa ulaştırmalarını rica ediyorum.
Ayrıca, vekâleten oy
kullanacak sayın bakanlar var ise, hangi bakana vekâleten oy kullandığını,
oyunun rengini ve kendisinin ad ve soyadı ile imzasını da taşıyan oy
pusulasını, yine, oylama için öngörülen 3 dakikalık süre içerisinde Başkanlığa
ulaştırmalarını rica ediyorum.
Oylama işlemini başlatıyorum.
(Elektronik cihazla
oylama yapıldı)
BAŞKAN- Sayın
milletvekilleri, Avrupa Topluluğu ve Türkiye Cumhuriyeti Arasında Uyuşturucu
veya Psikotrop Maddelerin Yasadışı Üretiminde Sıkça Kullanılan Ara ve Kimyasal
Maddelere Dair Anlaşmanın Onaylanmasının Uygun Bulunduğu Hakkında Kanun
Tasarısının açıkoylama sonucunu açıklıyorum:
Kullanılan oy sayısı : 241
Kabul : 241(X)
Böylece, tasarı kabul
edilmiş ve kanunlaşmıştır; hayırlı olmasını diliyorum.
Sayın milletvekilleri,
Türkiye Cumhuriyeti ile Peru Cumhuriyeti Arasında Yasadışı Yollardan Ticareti
Yapılan, İhraç Edilen veya El Değiştiren Kültürel, Arkeolojik, Sanatsal ve
Tarihî Varlıkların Korunması, Konservasyonu, Ele Geçirilmesi ve İadesine
İlişkin Anlaşmanın Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ile
Millî Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor ve Dışişleri Komisyonları raporlarının
müzakeresine başlıyoruz.
7. - Türkiye Cumhuriyeti ile Peru Cumhuriyeti Arasında
Yasadışı Yollardan Ticareti Yapılan, İhraç Edilen veya El Değiştiren Kültürel,
Arkeolojik, Sanatsal ve Tarihî Varlıkların Korunması, Konservasyonu, Ele
Geçirilmesi ve İadesine İlişkin Anlaşmanın Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna
Dair Kanun Tasarısı ile Millî Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor ve Dışişleri
Komisyonları Raporları (1/603) (S. Sayısı: 397) (XX)
BAŞKAN- Komisyon?..
Yerinde.
Hükümet?.. Yerinde.
Komisyon raporu 397 sıra
sayısıyla bastırılıp dağıtılmıştır.
Tasarının tümü üzerinde
söz isteyen sayın milletvekili?.. Yok.
Tasarının maddelerine
geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Teşekkür ederim. Kabul
etmeyenler... Kabul edilmiştir.
1 inci maddeyi
okutuyorum:
TÜRKİYE CUMHURİYETİ İLE PERU CUMHURİYETİ ARASINDA YASADIŞI
YOLLARDAN TİCARETİ YAPILAN, İHRAÇ EDİLEN VEYA EL DEĞİŞTİREN KÜLTÜREL,
ARKEOLOJİK, SANATSAL VE TARİHÎ VARLIKLARIN KORUNMASI, KONSERVASYONU, ELE
GEÇİRİLMESİ VE İADESİNE İLİŞKİN ANLAŞMANIN ONAYLANMASININ
UYGUN BULUNDUĞUNA DAİR KANUN TASARISI
MADDE 1. - 6 Şubat 2003
tarihinde Viyana'da imzalanan "Türkiye Cumhuriyeti ile Peru Cumhuriyeti
Arasında Yasadışı Yollardan Ticareti Yapılan, İhraç Edilen veya El Değiştiren
Kültürel, Arkeolojik, Sanatsal ve Tarihî Varlıkların Korunması, Konservasyonu,
Ele Geçirilmesi ve İadesine İlişkin Anlaşma"nın onaylanması uygun
bulunmuştur.
BAŞKAN- Teşekkür ederim.
Madde üzerinde söz
talebi?.. Yok.
Oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler... Teşekkür ederim. Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
2 nci maddeyi okutuyorum:
MADDE 2. - Bu Kanun
yayımı tarihinde yürürlüğe girer.
BAŞKAN- Teşekkür ederim.
Madde üzerinde söz talebi?..
Yok.
Oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler... Teşekkür ederim. Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
3 üncü maddeyi
okutuyorum:
MADDE 3. - Bu Kanun
hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür.
BAŞKAN- Madde üzerinde
söz talebi?.. Yok.
Oylarınıza sunuyorum
Kabul edenler... Teşekkür ederim. Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Sayın milletvekilleri,
tasarının tümü açıkoylamaya tabidir.
Açıkoylamanın şekli
hakkında Genel Kurulun kararını alacağım.
Açıkoylamanın elektronik
oylama cihazıyla yapılmasını oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Teşekkür
ederim. Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Sayın milletvekilleri,
oylama için 3 dakika süre vereceğim. Bu süre içerisinde sisteme giremeyen
üyelerin teknik personelden yardım istemelerini, bu yardıma rağmen de sisteme
giremeyen üyelerin, oy pusulalarını, oylama için öngörülen 3 dakikalık süre
içerisinde Başkanlığa ulaştırmalarını rica ediyorum.
Ayrıca, vekâleten oy
kullanacak sayın bakanlar var ise, hangi bakana vekâleten oy kullandığını,
oyunun rengini ve kendisinin ad ve soyadı ile imzasını da taşıyan oy
pusulasını, yine, oylama için öngörülen 3 dakikalık süre içerisinde Başkanlığa
ulaştırmalarını rica ediyorum.
Oylama işlemini
başlatıyorum.
(Elektronik cihazla
oylama yapıldı)
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri,
Türkiye Cumhuriyeti ile Peru Cumhuriyeti Arasında Yasadışı Yollardan Ticareti
Yapılan, İhraç Edilen veya El Değiştiren Kültürel, Arkeolojik, Sanatsal ve
Tarihî Varlıkların Korunması,
Konservasyonu, Ele Geçirilmesi ve İadesine İlişkin Anlaşmanın Onaylanmasının
Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısının açıkoylamasının sonucunu açıklıyorum:
Kullanılan oy sayısı: 266
Kabul: 266 (X)
Tasarı kabul edilmiş ve
kanunlaşmıştır; hayırlı olmasını diliyoruz.
Sayın milletvekilleri,
Türkiye Cumhuriyeti ile Bosna-Hersek Arasında Sosyal Güvenlik Sözleşmesinin
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ile Sağlık, Aile, Çalışma
ve Sosyal İşler ve Dışişleri Komisyonları raporlarının müzakeresine başlıyoruz.
8. - Türkiye Cumhuriyeti İle Bosna-Hersek Arasında Sosyal
Güvenlik Sözleşmesinin Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı İle
Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler ve Dışişleri Komisyonları Raporları
(1/664) (S. Sayısı: 398) (X)
BAŞKAN - Komisyon?..
Yerinde.
Hükümet?.. Yerinde.
Komisyon raporu 398 sıra
sayısıyla bastırılıp dağıtılmıştır.
Tasarının tümü üzerinde
söz isteyen?.. Yok.
Maddelerine geçilmesini
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Teşekkür ederim. Kabul etmeyenler...
Kabul edilmiştir.
1 inci maddeyi
okutuyorum:
TÜRKİYE CUMHURİYETİ İLE BOSNA-HERSEK
ARASINDA SOSYAL GÜVENLİK
SÖZLEŞMESİNİN ONAYLANMASININ UYGUN
BULUNDUĞUNA DAİR KANUN TASARISI
MADDE 1. - 27 Mayıs 2003
tarihinde Ankara'da imzalanan "Türkiye Cumhuriyeti ile Bosna-Hersek
Arasında Sosyal Güvenlik Sözleşmesi"nin onaylanması uygun bulunmuştur.
BAŞKAN - Teşekkür ederim.
Madde üzerinde söz
talebi?.. Yok.
Maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Teşekkür ederim. Kabul etmeyenler... Kabul
edilmiştir.
2 nci maddeyi okutuyorum:
MADDE 2. - Bu Kanun
yayımı tarihinde yürürlüğe girer.
BAŞKAN - Teşekkür ederim.
Madde üzerinde söz
talebi?.. Yok.
Maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Teşekkür ederim. Kabul etmeyenler... Kabul
edilmiştir.
3 üncü maddeyi
okutuyorum:
MADDE 3. - Bu Kanun
hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür.
BAŞKAN - Madde üzerinde söz talebi?.. Yok.
Oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler... Teşekkür ederim. Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Sayın milletvekilleri,
tasarının tümü açıkoylamaya tabidir.
Açıkoylamanın şekli
hakkında Genel Kurulun kararını alacağım.
Açıkoylamanın elektronik
oylama cihazıyla yapılmasını oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Teşekkür
ederim. Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Sayın milletvekilleri,
oylama için 3 dakika süre vereceğim. Bu süre içerisinde sisteme giremeyen
üyelerin teknik personelden yardım istemelerini, bu yardıma rağmen de sisteme
giremeyen üyelerin, oy pusulalarını, oylama için öngörülen 3 dakikalık süre
içerisinde Başkanlığa ulaştırmalarını rica ediyorum.
Ayrıca, vekâleten oy
kullanacak sayın bakanlar var ise, hangi bakana vekâleten oy kullandığını,
oyunun rengini ve kendisinin ad ve soyadı ile imzasını da taşıyan oy
pusulasını, yine, oylama için öngörülen 3 dakikalık süre içerisinde Başkanlığa
ulaştırmalarını rica ediyorum.
Oylama işlemini
başlatıyorum.
(Elektronik cihazla
oylama yapıldı)
BAŞKAN - Sayın
milletvekilleri, Türkiye Cumhuriyeti ile Bosna-Hersek Arasında Sosyal Güvenlik
Sözleşmesinin Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısının
açıkoylama sonucunu açıklıyorum:
Kullanılan oy sayısı :
242
Kabul : 242 (X)
Böylece, kanun tasarısı
kabul edilmiş ve kanunlaşmıştır; hayırlı olmasını diliyorum.
Sayın milletvekilleri,
Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Güney Afrika Cumhuriyeti Hükümeti Arasında
Polis İşbirliği Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun
Tasarısı ile İçişleri ve Dışişleri Komisyonları raporlarının müzakeresine
başlıyoruz.
9.- Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Güney Afrika
Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Polis
İşbirliği Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ile
İçişleri ve Dışişleri Komisyonları Raporları (1/710) (S. Sayısı: 399) (XX)
BAŞKAN - Komisyon?..
Yerinde.
Hükümet?.. Yerinde.
Komisyon raporu 399 sıra
sayısıyla bastırılıp dağıtılmıştır.
Tasarının tümü üzerinde
söz isteyen?.. Yok.
Maddelerine geçilmesini
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Teşekkür ederim. Kabul etmeyenler...
Kabul edilmiştir.
1 inci maddeyi
okutuyorum:
TÜRKİYE CUMHURİYETİ HÜKÜMETİ İLE GÜNEY AFRİKA CUMHURİYETİ
HÜKÜMETİ ARASINDA POLİS İŞBİRLİĞİ ANLAŞMASININ ONAYLANMASININ
UYGUN BULUNDUĞUNA DAİR KANUN TASARISI
MADDE 1. - 14 Ekim 2003
tarihinde Ankara'da imzalanan "Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Güney
Afrika Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Polis İşbirliği Anlaşması"nın
onaylanması uygun bulunmuştur.
BAŞKAN - Madde üzerinde
söz talebi?.. Yok.
Oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler... Teşekkür ederim. Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
2 nci maddeyi okutuyorum:
MADDE 2. - Bu Kanun
yayımı tarihinde yürürlüğe girer.
BAŞKAN - Madde üzerinde
söz talebi?.. Yok.
Oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler... Teşekkür ederim. Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
3 üncü maddeyi
okutuyorum:
MADDE 3. - Bu Kanun
hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür.
BAŞKAN - Madde üzerinde
söz talebi?.. Yok.
Maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Teşekkür ederim. Kabul etmeyenler... Kabul
edilmiştir.
Sayın milletvekilleri
tasarının tümü açıkoylamaya tabidir.
Açıkoylamanın şekli
hakkında Genel Kurulun kararını alacağım.
Açıkoylamanın elektronik
oylama cihazıyla yapılmasını oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Teşekkür
ederim. Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Sayın milletvekilleri,
oylama için 3 dakika süre vereceğim.
Oylama işlemini
başlatıyorum.
(Elektronik cihazla
oylama yapıldı)
BAŞKAN - Sayın
milletvekilleri, Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Güney Afrika Cumhuriyeti
Hükümeti Arasında Polis İşbirliği Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna
Dair Kanun Tasarısının açıkoylama sonucunu açıklıyorum:
Kullanılan oy sayısı : 217
Kabul : 216
Çekimser : 1 (X)
Böylece, tasarı kabul
edilmiş ve kanunlaşmıştır; hayırlı olmasını diliyorum.
Türkiye Cumhuriyeti ile
Çek Cumhuriyeti Arasında Sosyal Güvenlik Sözleşmesinin Onaylanmasının Uygun
Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ile Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler ve
Dışişleri Komisyonları raporlarının müzakeresine başlıyoruz.
10.- Türkiye Cumhuriyeti ile Çek Cumhuriyeti Arasında Sosyal
Güvenlik Sözleşmesinin Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ile
Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler ve Dışişleri Komisyonları Raporları
(1/717) (S. Sayısı: 400) (XX)
BAŞKAN - Komisyon?..
Yerinde.
Hükümet?.. Yerinde.
Komisyon raporu 400 sıra
sayısıyla bastırılıp dağıtılmıştır.
Tasarının tümü üzerinde
söz talebi?.. Yok.
Maddelerine geçilmesini
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Teşekkür ederim. Kabul etmeyenler...
Kabul edilmiştir.
1 inci maddeyi
okutuyorum:
TÜRKİYE
CUMHURİYETİ İLE ÇEK CUMHURİYETİ ARASINDA
SOSYAL GÜVENLİK SÖZLEŞMESİNİN ONAYLANMASININ UYGUN BULUNDUĞUNA DAİR
KANUN TASARISI
MADDE 1. - 2 Ekim 2003
tarihinde Ankara'da imzalanan "Türkiye Cumhuriyeti ile Çek Cumhuriyeti
Arasında Sosyal Güvenlik Sözleşmesi"nin onaylanması uygun bulunmuştur.
BAŞKAN - Madde üzerinde
söz talebi?.. Yok.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler... Teşekkür ederim. Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
2 nci maddeyi okutuyorum:
MADDE 2.- Bu Kanun yayımı
tarihinde yürürlüğe girer.
BAŞKAN - Madde üzerinde
söz talebi?.. Yok.
Maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Teşekkür ederim. Kabul etmeyenler... Kabul
edilmiştir.
3 üncü maddeyi
okutuyorum:
MADDE 3.- Bu Kanun
hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür.
BAŞKAN- Madde üzerinde
söz talebi?.. Yok.
Maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Teşekkür ederim. Kabul etmeyenler... Kabul
edilmiştir.
Sayın milletvekilleri,
tasarının tümü açıkoylamaya tabidir.
Açıkoylamanın şekli
hakkında Genel Kurulun kararını alacağım.
Açıkoylamanın elektronik
oylama cihazıyla yapılmasını oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Teşekkür ederim.
Kabul etmeyenler...Kabul edilmiştir.
Sayın milletvekilleri,
oylama için 3 dakika süre veriyorum ve oylama işlemini başlatıyorum:
(Elektronik cihazla
oylama yapıldı)
BAŞKAN - Sayın
milletvekilleri, Türkiye Cumhuriyeti ile Çek Cumhuriyeti Arasında Sosyal
Güvenlik Sözleşmesinin Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısının
açıkoylama sonucunu açıklıyorum:
Kullanılan oy sayısı : 236
Kabul : 236 (X)
Tasarı kabul edilmiş ve
kanunlaşmıştır.
Sayın milletvekilleri,
birleşime 10 dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 16.58
İKİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 17.13
BAŞKAN: Başkanvekili Yılmaz ATEŞ
KÂTİP ÜYELER: Mehmet DANİŞ (Çanakkale), Suat KILIÇ (Samsun)
BAŞKAN - Sayın
milletvekilleri, 76 ncı Birleşimin İkinci oturumunu açıyorum.
Görüşmelere kaldığımız
yerden devam ediyoruz.
Türk Silahlı
Kuvvetlerinde İlk Nasıp İstihkakına İlişkin Kanun Tasarısı ve Milli Savunma
Komisyonu raporunun müzakeresine başlıyoruz.
V. - KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
11. Türk Silâhlı
Kuvvetlerinde İlk Nasıp İstihkakına İlişkin Kanun Tasarısı ve Millî Savunma
Komisyonu Raporu (1/564) (S. Sayısı: 408) (X)
BAŞKAN - Komisyon?..
Burada.
Hükümet?.. Burada.
Komisyon raporu 408 sıra
sayısıyla bastırılıp dağıtılmıştır.
Tasarının tümü üzerinde,
Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına, Tekirdağ Milletvekili Sayın Erdoğan
Kaplan; buyurun.
CHP GRUBU ADINA ERDOĞAN
KAPLAN (Tekirdağ) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 408 sıra sayılı Türk
Silahlı Kuvvetlerinde İlk Nasıp İstihkakına İlişkin Kanun Tasarısı üzerinde
Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına söz almış bulunuyorum; bu vesileyle,
hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli arkadaşlarım,
halen Türk Silahlı Kuvvetlerinde görev yapan subaylara 1944 tarihli ve 4608
sayılı Kanuna göre, assubaylara da 1971 tarihli ve 1468 sayılı Kanuna göre
elbise ve teçhizat, ilk nasıp istihkakı olarak verilmektedir.
Nasıp kelimesi, Arapça
kökenli olup, atama anlamına gelmektedir ve Osmanlı İmparatorluğu zamanından
beri özellikle askeriye sınıfı için ilk olarak bu mesleğe atanmalarını ifade
eden yerleşmiş bir kavram haline gelmiştir.
Yine, aradan geçen uzun
yıllar boyunca giyecek ve teçhizat teknolojik açıdan çok büyük bir değişime
uğramıştır; bu teknolojik ilerleme herhalde durmayacaktır da. Bu nedenle, bu
yeni kanun tasarısı hazırlanırken ve personele verilecek ilk nasıp istihkakı
belirlenirken tüm personel için müşterek olan ihtiyaçlar kanunda sayılmış,
bunun dışında personelin tabi olduğu kuvvet ve statüsüne göre farklılık
gösteren diğer ihtiyaçların yönetmelikte tespit edilmesi öngörülmüştür. Ayrıca,
her iki şekilde belirlenen ilk nasıp istihkakının cinsinde günün koşullarına
göre değişiklik yapmaya ilgili bakanlıklar yetkili kılınarak sık sık yasal
düzenlemeye gidilmesi de önlenmiştir.
Böylece, on yıla yakın
bir süredir, Türkiye Büyük Millet Meclisi gündeminde yer alan bu konuya güzel
bir çözüm bulunmuş olacaktır. Tasarının gerekçesinde ve Millî Savunma
Komisyonumuzun raporunda da belirtildiği gibi,1944 yılından kalma bu kanunda en
son, 499 sayılı Kanun Hükmünde Kararnameyle 1993 yılında bazı değişiklikler
yapılmıştır.
Yine, komisyon
raporumuzda da belirtildiği gibi, bu kanun tasarısı, dokuz yıl boyunca, geçmiş
hükümetler döneminde de Türkiye Büyük Millet Meclisine sevk edilmişse de, Genel
Kurulda kanunlaşamamış ve kadük kalmıştır.
Malî konuların çok fazla
yorum ve boşluk kabul etmediği malumlarınızdır. 1944 yılından beri yürürlükte
olan bu kanunun aksine, Türk Silahlı Kuvvetleri Personel Kanununda günümüze
kadar çok fazla değişiklik olmuştur; örneğin, 1944 yılında yürürlükte bulunan
Askerî Personel Kanununda yer alan askerî memur, gümrük ve orman muhafaza
kıtaları, artık, Türk Silahlı Kuvvetleri Personel Kanununda yer almamaktadır.
Değerli milletvekilleri,
kanunun, milletimize ve Türk Silahlı Kuvvetlerine hayırlı olmasını diler,
hepinize en derin saygılarımı sunarım. (Alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederim
Sayın Kaplan.
Adalet ve Kalkınma
Partisi Grubu adına, Adana Milletvekili Sayın Ziyattin Yağcı; buyurun. (AK
Parti sıralarından alkışlar)
AK PARTİ GRUBU ADINA
ZİYATTİN YAĞCI (Adana) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 408 sıra sayılı
Türk Silahlı Kuvvetlerinde İlk Nasıp İstihkakına İlişkin Kanun Tasarısı
üzerinde, AK Parti Grubu adına söz almış bulunmaktayım; bu vesileyle, hepinizi
saygıyla selamlıyorum.
Değerli arkadaşlarım,
bildiğiniz gibi, Türk Silahlı Kuvvetlerinde, çeşitli okullardan mezun olduktan
sonra subay veya assubay olarak nasbedilenlere, 4608 ve 1468 sayılı Kanunlar
gereğince, bir defaya mahsus olmak üzere, nasıp istihkakı verilmektedir. Bu
nasıp istihkakı arasında, ordu tipi tabanca, mermi, kılıç, elbise, iskarpin,
hurç, bavul, karyola gibi eşya yer almaktadır. Bu uygulama, ilk defa, 1936
yılında, 2893 sayılı Kanunla, teçhizat bedeli olarak 150 lira verilmesi
şeklinde olmuş; ancak, daha sonra, bu miktar kâfi gelmediği gibi, alınan
malzemenin renk, şekil ve evsafında birlik sağlanmaması karşısında, 1944
yılında, 4608 sayılı Kanunla, para yerine eşya verilmesi şekline
dönüştürülmüştür. 4608 sayılı Kanun hazırlanırken de, 1944 yılında yürürlükte
olan askerî mevzuat gözönünde bulundurulmuştur.
1944 yılında yürürlükte
bulunan 4273 sayılı Subaylar Heyetine Mahsus Terfi Kanunu ile daha sonra bu
kanunu yürürlükten kaldıran 926 sayılı Türk Silahlı Kuvvetleri Personel Kanunu
arasında, öngörülen kaynaklar ve istihdam edilecek personel açısından büyük
farklılıklar bulunmaktadır. 4608 sayılı Kanunda, bu kanundan yararlanabilmek
için, kara, deniz ve hava kuvvetleri ile jandarma, gümrük ve orman muhafaza
kıtalarında subay, assubay veya askerî memur olmak üzere, okulları başarıyla
ikmal etme koşulu öngörülmüş, 4273 sayılı Kanunda ise, kaynak olarak harp
okulları dışında, üniversitelerin muhtelif fakültelerinin askerî kısımlarından
söz edilmiştir.
Bugün, Silahlı
Kuvvetlerde askerî memur olmadığı gibi, gümrük ve orman muhafaza kıtaları da
bulunmamaktadır. Ayrıca, 4608 sayılı Kanun günün ihtiyaçlarına cevap vermekten
uzak kalmakta ve 926 sayılı Kanunda öngörülen kaynakların tümünü
kapsamamaktadır. Ayrıca, uzman jandarmalıktan assubaylığa, assubaylıktan
subaylığa nasbedilme gibi durumlarda nasıl bir uygulama yapılacağı konusunda da
tereddütler ve farklı yorumlar gündeme gelmektedir.
Sonuç olarak,
güncelliğini yitirmiş bulunan 4608 ve 1468 sayılı Kanunların yürürlükten
kaldırılarak, bunların yerine geçecek ve günün ihtiyaçlarına cevap verebilecek
yeni bir düzenlemeye gidilmesi zarureti ortaya çıkmıştır. Bu nedenlerle, Türk
Silahlı Kuvvetlerinde askerlik hizmeti dışında muvazzaf statüde
görevlendirilecek personele ilk nasıplarında verilecek istihkakı belirlemek ve
uygulamadaki sıkıntıları giderebilmek amacıyla bu tasarı hazırlanmıştır.
Değerli arkadaşlarım,
bildiğiniz gibi, görüşmekte olduğumuz kanun tasarısı, 1995 yılında Sayın Çiller
Hükümetince hazırlanarak Meclisimize intikal ettirilmiştir ve maalesef, ancak
dokuz sene sonra, bugün müzakere edebiliyoruz. Yılların birikmiş işlerini
bitirmek gibi bir görevi yerine getirdiğimiz için, Yüce Meclisi kutluyorum.
Değerli arkadaşlarım,
görüştüğümüz tasarı, 7 asıl, 3 geçici, 2 de yürürlük ve yürütme maddelerinden
olmak üzere toplam 12 maddeden oluşmaktadır.
Bu tasarı ve
gerekçelerine baktığımız zaman, gördüğümüz şunlardır: Bu tasarı, Türk Silahlı
Kuvvetlerine alınan, belli bir hizmet sözleşmesine tabi subay, sözleşmeli
subay, assubay, sözleşmeli assubay ve uzman jandarmalar ile bunları istihdam
edecek birlik, karargâh, kurum ve kuruluşları kapsamaktadır. Er, erbaş, uzman
erbaş ve yedek subaylar kanunun dışındadır. Zira, bunların yiyecek, giyecek,
bakım ve barınmaları devletçe karşılanmaktadır. Bu kanun, kuvvete ve statüye
göre farklılık arz etmeyen tüm personelin müşterek ihtiyaçlarını belirlemekte
ve farklılıkların düzenlenmesini yönetmeliklere bırakmaktadır. Ayrıca, günün
şartlarına uyarlamayı ise, ilgili bakanlıklara bırakmakta; dolayısıyla, sık sık
kanun değişikliğine gerek kalmaması sağlanmaktadır. Detaylar kanun maddelerinde
mündemiçtir.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; kanun tasarısının 3 üncü maddesine yeni bir fıkra ilavesi için
bir önergemiz olacak. Türk Silahlı Kuvvetlerinde dış kaynaklardan muvazzaf
subaylığa nasbedilen personel bulunmaktadır -bunlar doktor, mühendis gibi
personeldir- bu personelin bir yıllık adaylık süresini tamamlamalarını müteakip
tabanca veya mermi istihkakına kavuşmalarına yönelik bir düzenleme yapılması,
istihkakta eşitlik açısından yerinde olacaktır. Takdir tabiî ki Yüce
Meclisindir.
Bu vesileyle, hepinizi
saygıyla selamlıyor, kanunun milletimize ve Türk Silahlı Kuvvetlerine hayırlı
olmasını diliyorum. (Alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederim
Sayın Yağcı.
Sayın milletvekilleri,
tasarının tümü üzerindeki görüşmeler
tamamlanmıştır.
Maddelerine geçilmesini
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Teşekkür ederim. Kabul etmeyenler...
Kabul edilmiştir.
1 inci maddeyi
okutuyorum:
TÜRK SİLAHLI KUVVETLERİNDE İLK NASIP İSTİHKAKINA
İLİŞKİN KANUN TASARISI
Amaç
MADDE 1. - Bu Kanunun
amacı, Türk Silahlı Kuvvetleri personeline verilecek ilk nasıp istihkakı ile
ilgili hususları belirlemektir.
BAŞKAN - Teşekkür ederim.
Madde üzerinde söz
talebi?.. Yok.
Maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Teşekkür ederim. Kabul etmeyenler... Kabul
edilmiştir.
2 nci maddeyi okutuyorum:
Kapsam
MADDE 2. - Bu Kanun;
subay (yedek subay hariç), sözleşmeli subay, astsubay, sözleşmeli astsubay ve
uzman jandarmalarla bunları istihdam edecek Türk Silahlı Kuvvetleri (Jandarma
Genel Komutanlığı ve Sahil Güvenlik Komutanlığı dahil) birlik, karargâh, kurum
ve kuruluşlarını kapsar.
BAŞKAN - Teşekkür ederim.
Madde üzerinde söz
talebi?.. Yok.
Maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Teşekkür ederim. Kabul etmeyenler... Kabul
edilmiştir
3 üncü maddeyi
okutuyorum:
İlk nasıp istihkakı
MADDE 3. - Bu Kanun
kapsamına giren personele, ilk nasıplarında; birer adet ordu tipi tabanca ve
birer kutu mermi, bavul, yazlık ve kışlık elbise ve iskarpin ile kaput veya
pardösü ve yönetmelikte belirtilecek diğer eşya ve teçhizat verilir.
Bu eşya ve teçhizatın
cinsinde, günün koşullarına ve Türk Silahlı Kuvvetleri Kıyafet Yönetmeliğine
göre, malî imkânlar da dikkate alınarak değişiklik yapmaya Millî Savunma
Bakanlığı ile İçişleri Bakanlığı yetkilidir.
BAŞKAN - Teşekkür ederim.
Madde üzerinde söz
talebi?.. Yok.
1 adet önerge vardır;
okutup, işleme koyacağım.
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 408
sıra sayılı kanun tasarısının 3 üncü maddesine aşağıdaki metnin ikinci fıkra
olarak eklenmesini arz ve teklif ederiz.
|
Haluk İpek |
Haluk Koç |
Cengiz Kaptanoğlu |
|
Ankara |
Samsun |
İstanbul |
|
Mehmet Dülger |
Hüseyin Kansu |
|
|
Antalya |
İstanbul |
|
"Ancak, 926 sayılı
Türk Silahlı Kuvvetleri Personel Kanununun 14 üncü maddesine göre dış kaynaktan
muvazzaf subaylığa geçirilenlere ordu tipi tabanca ve mermi bir yıllık deneme
süresini tamamlamalarını müteakip verilir."
BAŞKAN - Teşekkür ederim.
Komisyon önergeye
katılıyor mu?
MİLLÎ SAVUNMA KOMİSYONU
BAŞKANVEKİLİ YÜKSEL ÇAVUŞOĞLU (Karaman) - Uygundur.
BAŞKAN - Hükümet?..
MİLLÎ SAVUNMA BAKANI
MEHMET VECDİ GÖNÜL (Kocaeli) - Katılıyoruz efendim.
BAŞKAN - Önerge
sahipleri?..
HALUK İPEK (Ankara) -
Gerekçe okunsun.
BAŞKAN - Gerekçeyi
okutuyorum:
Gerekçe:
Türk Silahlı
Kuvvetlerinde dış kaynaktan muvazzaf subaylığa nasbedilenlere de tabanca ve
mermi verilmesi istihkakta eşitlik sağlanması açısından yerinde olacaktır.
BAŞKAN - Teşekkür ederim.
Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Teşekkür ederim. Kabul etmeyenler... Kabul
edilmiştir.
Kabul edilen önerge
doğrultusunda maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Teşekkür ederim.
Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
4 üncü maddeyi
okutuyorum:
Bir defa faydalanma
MADDE 4. - İlk nasıp istihkakından
hiçbir şekilde ikinci kez faydalanılamaz. Ancak, astsubaylıktan subaylığa geçiş
gibi nedenlerle ikinci kez nasbı yapılanlardan ilk nasıp istihkakında farklılık
olanlar, yönetmelikte belirtilecek ek ilk nasıp istihkakından da istifade
ettirilirler.
BAŞKAN - Teşekkür ederim.
Madde üzerinde söz
talebi?.. Yok.
Maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Teşekkür ederim. Kabul etmeyenler... Kabul
edilmiştir.
5 inci maddeyi
okutuyorum:
Yönetmelik
MADDE 5. - Personelin
bağlı olduğu kuvvet komutanlığı, sınıf ve statüsü ve görev özelliği gibi
hususlar dikkate alınarak hazırlanacak ilk nasıp istihkakı listeleri ile sınıf
ve statü değişikliği nedeniyle uygulanacak ek ilk nasıp istihkakı listeleri,
eşya ve teçhizatın kapsamı, miktarı, cinsi, verilme şekli ve bu Kanunla ilgili
diğer usul ve esaslar Millî Savunma, İçişleri ve Maliye bakanlıklarınca
birlikte çıkarılacak bir yönetmelikte gösterilir.
BAŞKAN - Teşekkür ederim.
Madde üzerinde söz
talebi?.. Yok.
Maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Teşekkür ederim. Kabul etmeyenler... Kabul
edilmiştir.
6 ncı maddeyi okutuyorum:
Cezaî müeyyide
MADDE 6. - Bu Kanuna ve
çıkarılacak yönetmeliğe göre verilecek tabanca ve mermiler, Türk Silahlı
Kuvvetlerinden ilişik kesilmedikçe hiçbir şekilde başkasına verilemez ve
devredilemez. Aksine davrananlar altı aydan bir yıla kadar hapis cezası ile
tecziye edilir.
BAŞKAN - Teşekkür ederim.
Madde üzerinde söz
talebi?.. Yok.
Maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Teşekkür ederim. Kabul etmeyenler... Kabul
edilmiştir.
7 nci maddeyi okutuyorum:
Yürürlükten kaldırılan
kanunlar
MADDE 7. - 10.7.1944
tarihli ve 4608 sayılı Muvazzaf Subay ve Askerî Memurlara Verilecek Elbise ve
Teçhizat Hakkında Kanun ile 12.8.1971 tarihli ve 1468 sayılı Türk Silahlı Kuvvetlerinde
Astsubay Nasbedilenlere Giyecek ve Teçhizat Verilmesi Hakkında Kanun
yürürlükten kaldırılmıştır.
BAŞKAN - Teşekkür ederim.
Madde üzerinde söz
talebi?.. Yok.
Maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Teşekkür ederim. Kabul etmeyenler... Kabul
edilmiştir.
Geçici 1 inci maddeyi
okutuyorum:
GEÇİCİ MADDE 1. - Bu
Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten önce 4608 ve 1468 sayılı kanunlardan
istifade edenler, bu Kanuna ve çıkarılacak yönetmeliğe göre tâbi oldukları
listelerde daha önce almadıkları ve 6.5.1960 tarihli ve 7471 sayılı Kanun
kapsamına girmeyen bir eşya varsa sadece onu alırlar.
BAŞKAN - Teşekkür ederim.
Madde üzerinde söz
talebi?.. Yok.
Maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Teşekkür ederim. Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Geçici 2 nci maddeyi
okutuyorum:
GEÇİCİ MADDE 2. - Bu
Kanunun yürürlüğe girdiği tarihte görevde olan astsubaylarla astsubaylıktan
subaylığa geçenlerden, 4608 ve 1468 sayılı kanunlara göre kendilerine tabanca
verilmeyenlere de bu Kanuna göre tabanca ve mermi verilir.
BAŞKAN - Madde üzerinde
söz talebi?.. Yok.
Oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler... Teşekkür ederim. Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Geçici 3 üncü maddeyi
okutuyorum:
GEÇİCİ MADDE 3. - Bu
Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten önce 4608 ve 1468 sayılı kanunlar ile bu
kanunlarda değişiklik yapan kanun ve kanun hükmünde kararnameler gereğince
kendilerine tabanca ve mermi verilenler de, Türk Silahlı Kuvvetlerinden
ilişikleri kesilmedikçe tabanca ve mermilerini her ne suretle olursa olsun
başkalarına veremez ve devredemezler. Aksine davrananlar hakkında da 6 ncı
maddedeki cezaî müeyyide uygulanır.
BAŞKAN - Teşekkür ederim.
Madde üzerinde söz
talebi?.. Yok.
Oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler... Teşekkür ederim. Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
8 inci maddeyi
okutuyorum:
Yürürlük
MADDE 8. - Bu Kanun
yayımı tarihinde yürürlüğe girer.
BAŞKAN - Teşekkür ederim.
Madde üzerinde söz
talebi?.. Yok.
Oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler... Teşekkür ederim. Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
9 uncu maddeyi
okutuyorum:
Yürütme
MADDE 9. - Bu Kanun
hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür.
BAŞKAN - Teşekkür ederim.
Madde üzerinde söz
talebi?.. Yok.
Oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler... Teşekkür ederim. Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Tasarının tümünü
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Teşekkür ederim. Kabul etmeyenler...
Tasarı kabul edilmiş ve kanunlaşmıştır; hayırlı olmasını diliyorum.
Sayın milletvekilleri,
Türkiye Cumhuriyeti Ordusu Subay, Askerî Memur ve Muadilleriyle Astsubayların
Giyeceğine Dair Kanunun Bir Maddesinde Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun
Tasarısı ile İçişleri ve Millî Savunma Komisyonları raporlarının müzakeresine
başlıyoruz.
12.- Türkiye Cumhuriyeti Ordusu Subay, Askerî Memur ve
Muadilleriyle Astsubayların Giyeceğine Dair Kanunun Bir Maddesinde Değişiklik
Yapılmasına İlişkin Kanun Tasarısı ile İçişleri ve Millî Savunma Komisyonları
Raporları (1/566) (S. Sayısı: 411) (X)
BAŞKAN - Komisyon?..
Yerinde.
Hükümet?.. Yerinde.
Komisyon raporu 411 sıra
sayısıyla bastırılıp dağıtılmıştır.
Tasarının tümü üzerinde,
Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına, Edirne Milletvekili Sayın Rasim Çakır söz
istemiştir.
Buyurun Sayın Çakır. (CHP
sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA RASİM
ÇAKIR (Edirne) - Sayın Başkan, değerli arkadaşlarım; 6.5.1960 tarihli ve 7471
sayılı Türkiye Cumhuriyeti Ordusu Subay, Askerî Memur ve Muadilleriyle
Assubayların Giyeceğine Dair Kanunun 7.2.1990 tarihli ve 3612 sayılı Kanun ile
değişik 2 nci maddesine bir fıkra ilave edilmesiyle iİlgili çıkacak kanun
hakkında Cumhuriyet Halk Partisinin görüşlerini ifade etmek üzere söz almış
bulunuyorum.
23 Nisan Ulusal Egemenlik
Haftasını kutladığımız bir dönemde Silahlı Kuvvetlerle ilgili böyle bir yasa
maddesini görüşürken sizlerle paylaşmak istediğim konuları da ifade etmek
istiyorum. Türk Silahlı Kuvvetleri, Türkiye Büyük Millet Meclisi ordusu olarak
kurulmuş. Ulusal Kurtuluş Savaşında bizzat Türkiye Büyük Millet Meclisi, Meclis
ordusunun ihtiyaçlarını Meclisten tespit eder, tedarik eder bir anlayışla
oluşmuş; fakat, süreç içerisinde ihtiyaçların genişlemesi, işlerin
yoğunlaşması, tabiî, yetki ve sorumlulukların paylaşılması anlamında farklı
anlayışların da gündeme gelmesine sebep olmuş. Belki, sizler de hatırlarsınız,
Antalya'da görev yapan bir askerin, havalar ısındığında kışlık elbisesini
çıkarabilmesi için, Erzurum'un ısınmasını bekler bir noktadan bugünlere
gelinmiş. Bugün, harp silah, araç ve teknolojilerinin değişmesi, gelişmesi,
haliyle o teknolojiye maruz kalan veya kullanan insanların kıyafetleriyle
ilgili de değişikliklerin oluşmasına sebep olmuş, özellikle mevsim
farklılıklarından kaynaklanan veya nükleer harp silah, araç ve gereçlerinin
gelişmesinden kaynaklanan kıyafet değişiklikleri de gündeme gelmiştir. Haliyle,
bu ekstra ikinci kıyafetlerin Silahlı Kuvvetler mensuplarına verilebilmesi,
dağıtılabilmesi, bunların miadının belirlenmesi, bunların kimlere hangi
sürelerle verilebileceğiyle ilgili karar verilebilmesi noktasında, Yüce
Meclisimizin uhdesinde bulunan yetkiyi, Genelkurmay Başkanlığımızın teklifi ve
Millî Savunma Bakanlığımız ile İçişleri Bakanlığımızın kararına bırakmakla
ilgili bir madde eklemeyi görüşüyoruz.
Tabiî, bu demokratikleşme
süreci içerisinde daha ileri demokratik aşamaları da gönül arzu ediyor.
Diliyoruz, bundan sonra, daha ileri demokratik aşamalara da burada hep beraber
karar veririz; yani, emrine teslim ettiğimiz vatan evlatlarını ölüme
gönderebilme yetkisini verdiğimiz komutanlarımıza, görevlerini yapabilme
noktasında daha geniş yetki ve daha çabuk karar alma yetkilerinin verilebilmesi
anlamında bir demokratikleşme sürecinin yaşanabileceğini, yaşandığını
görüyoruz.
Bu vesileyle, bugün Yüce
Meclisimizin devretmiş olduğu bu yetkinin ve çıkacak olan bu kanunun Silahlı
Kuvvetlerimize ve milletimize hayırlı olmasını diliyor, saygılarımı sunuyorum.
(Alkışlar)
BAŞKAN- Teşekkür ederim
Sayın Çakır.
Adalet ve Kalkınma
Partisi Grubu adına, Adana Milletvekili Sayın Ziyattin Yağcı.
Buyurun Sayın Yağcı.
AK PARTİ GRUBU ADINA
ZİYAETTİN YAĞCI (Adana)- Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bu tasarı da,
sekiz yıl önce, Sayın Erbakan'ın Başbakanlığı zamanında Meclisimizin gündemine
gelmiş bir tasarıdır. Bunca yıl niye görüşülemediğini anlamakta, doğrusu,
güçlük çekmekteyim; ama, böyle olmuş.
411 sıra sayılı Türkiye
Cumhuriyeti Ordusu Subay, Askerî Memur ve Muadilleriyle Assubayların Giyeceğine
Dair Kanunun Bir Maddesinde Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Tasarısı
üzerinde AK Parti Grubu adına söz almış bulunuyorum; bu vesileyle, hepinizi
saygıyla selamlıyorum.
Değerli arkadaşlarım,
bildiğiniz gibi, 211 sayılı Türk Silahlı Kuvvetleri İç Hizmet Kanununa göre,
Silahlı Kuvvetler mensupları, vazife sırasında üniforma giymekle yükümlüdürler.
Giyilecek kıyafetin şekli ise yönetmelikle belirlenmekte ve kıyafette, renk,
şekil ve evsaf birliğini sağlamak önem arz etmektedir.
Diğer taraftan, günün
koşullarına ve görev özelliklerine göre askerî personelin bir kısmı eğitimde ve
kıta başında vazife gördükleri halde, diğer bir kısmı ise karargâhlarda ve
askerî kurumlarda çalışmaktadırlar.
Bu nedenlerle, 7471
sayılı Kanuna göre, personelin istihkakı; eğitim ve hizmet giyeceği şeklinde
iki başlık altında belirlenmiş bulunmaktadır.
7471 sayılı Kanunun 1
inci maddesinde belirtilen yer ve koşullarda görev yapan subay ve assubaylara,
erata mahsus olan birer elbise, birer kaput ve bir çift ayakkabı eğitim
istihkakı olarak verilmekte; kanunun 3 üncü maddesine göre de, tüm subay ve
assubaylara hizmet giyeceği olarak, kıyafet yönetmeliğinde belirtilen birer
elbiselik, birer kaputluk ve birer çift ayakkabı verilmektedir; ancak, harp
teknolojisindeki gelişmelere, eğitim ve tatbikatlarda personelin tabi olduğu
kuvvete ve görev özelliklerine göre farklı ve yeni ihtiyaçlar ortaya
çıkabilmektedir. Örneğin; normal eğitim elbisesi yanında, nükleer atık, lazer
ışını ve radyasyona dayanıklı ilave istihkaka, - 40 dereceye kadar dayanıklı
özel kış teçhizatına, rüzgâr ceketi, pantolon ve özel bota, yerine göre ihtiyaç
duyulmaktadır.
Bu gibi durumlarda sık
sık kanun değişikliğine gitmemek için, özellikle olağanüstü haller ile büyük
manevralarda, eğitim ve tatbikat ile harekâtlarda görev yapan personelin
zorunluluk arz eden giyecek ihtiyaçlarını karşılamak üzere Türk Silahlı
Kuvvetleri Kıyafet Yönetmeliğinde özellikleri belirtilecek ilave istihkakın
verilebilmesine imkân sağlanması amaçlanmaktadır.
Tasarıyla subay ve
assubaylara 7471 sayılı Kanunun 1 inci maddesinde yazılı istihkakları yanında
bazı koşullarda ihtiyaç duyulduğunda ilave istihkak verilebilmesine ilgili
bakanlık yetkili kılınmaktadır. Böylece, bu konuda sık sık yasal düzenleme
yapılması zorunluluğu da ortadan kalkmış olacaktır.
Değerli milletvekilleri,
1940'lı ve 1960'lı yıllardan beri Türk Silahlı Kuvvetleri Personel Kanununda
birçok değişiklik yapılmıştır. Bu kanunda, en son 1988 yılında 346 sayılı Kanun
Hükmünde Kararnameyle değişiklik yapılmıştır. Bugün için Türk Silahlı
Kuvvetlerinde askerî memur ve muadilleri istihdam edilmemektedir; bu nedenle,
7471 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Ordusu Subay, Askerî Memur ve Muadilleriyle
Assubayların Giyeceğine Dair Kanunun isminin de "Türkiye Cumhuriyeti
Ordusu Subay, Astsubaylarının Giyeceğine ve Teçhizatına Dair Kanun"olarak
değiştirilmesi daha yerinde olacaktır. Bu amaçla hazırlamış olduğumuz bir
önerge de mevcuttur; Yüce Heyetinizce uygun bulunacağını umuyorum.
Kanunun, milletimize ve
Türk Silahlı Kuvvetlerine hayırlı olmasını diliyor, bilvesile, hepinize
saygılar sunuyorum. (Alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederim
Sayın Yağcı.
Sayın milletvekilleri,
tasarının tümü üzerindeki görüşmeler tamamlanmıştır.
Tasarının maddelerine
geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Teşekkür ederim. Kabul
etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Sayın milletvekilleri,
yeni madde ihdasına dair bir önerge vardır...
Sayın milletvekilleri,
bir teknik çalışma nedeniyle, birleşime 5 dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 17.44
ÜÇÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati: 17.53
BAŞKAN: Başkanvekili Yılmaz ATEŞ
KÂTİP ÜYELER: Mehmet DANİŞ (Çanakkale), Suat KILIÇ (Samsun)
BAŞKAN - Sayın
milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 76 ncı Birleşimin Üçüncü
Oturumunu açıyorum.
411 sıra sayılı kanun
tasarısının müzakerelerine kaldığımız yerden devam ediyoruz.
V. - KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
12.- Türkiye Cumhuriyeti Ordusu Subay, Askerî Memur ve
Muadilleriyle Astsubayların Giyeceğine Dair Kanunun Bir Maddesinde Değişiklik
Yapılmasına İlişkin Kanun Tasarısı ile İçişleri ve Millî Savunma Komisyonları
Raporları (1/566) (S. Sayısı: 411) (Devam)
BAŞKAN - Komisyon ve
Hükümet yerinde.
Yeni madde ilavesine
ilişkin bir önerge vardı, önerge geri çekilmiştir; işlemden kaldırıyorum.
1 inci maddeyi
okutuyorum:
TÜRKİYE CUMHURİYETİ ORDUSU SUBAY, ASKERÎ MEMUR VE
MUADİLLERİYLE ASTSUBAYLARIN GİYECEĞİNE DAİR
KANUNUN BİR MADDESİNDE
DEĞİŞİKLİK
YAPILMASINA İLİŞKİN KANUN TASARISI
MADDE 1. - 6.5.1960
tarihli ve 7471 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Ordusu Subay, Askerî Memur ve
Muadilleriyle Astsubayların Giyeceğine Dair Kanunun 7.2.1990 tarihli ve 3612
sayılı Kanun ile değişik 2 nci maddesine aşağıdaki fıkra ilave edilmiştir.
"Birinci fıkradaki
hallerde ve eğitim hizmetlerinde; 1 inci maddede belirtilen personele, bu
maddede yazılı istihkakı yerine benzerini veya hizmet koşulları ve görev
özelliğine göre kıyafet yönetmeliğinde tespit edilen ilave eğitim giyeceğini
vermeye, kullanılma nitelikleri dikkate alınarak ilave giyeceği sürekli veya
geçici olarak vermeye, yenilemeye, miatlarını belirlemeye, Genelkurmay
Başkanlığının teklifi üzerine Millî Savunma ve İçişleri bakanlıkları
yetkilidir."
BAŞKAN - Teşekkür ederim.
Madde üzerinde söz
talebi?..Yok.
Madde üzerinde 1 adet
önerge vardır; okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 411
sıra sayılı kanun tasarısının çerçeve 1 inci maddesinin çerçevesinin aşağıdaki
şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
|
Haluk Koç |
Haluk İpek |
M. Asım Kulak |
|
Samsun |
Ankara |
Bartın |
|
Ziyattin Yağcı |
Süleyman Turgut |
Fahri Keskin |
|
Adana |
Manisa |
Eskişehir |
|
|
Mehmet Fehmi Uyanık |
|
|
|
Diyarbakır |
|
Madde 1.- 6.5.1960
tarihli ve 7471 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Ordusu Subay, Askerî Memur ve
Muadilleriyle Astsubayların Giyeceğine Dair Kanunun adı "Türkiye
Cumhuriyeti Ordusu Subay ve Astsubaylarının Giyecek ve Teçhizatına Dair
Kanun" olarak değiştirilmiş ve adı geçen Kanunun 7.2.1990 tarihli ve 3612
sayılı Kanun ile değişik 2 nci maddesine aşağıdaki fıkra ilave edilmiştir.
BAŞKAN - Komisyon?..
MİLLî SAVUNMA KOMİSYONU
BAŞKANVEKİLİ YÜKSEL ÇAVUŞOĞLU (Karaman) - Takdire bırakıyoruz efendim.
BAŞKAN - Takdire
bırakıyorsunuz.
Hükümet ?..
MİLLÎ SAVUNMA BAKANI
MEHMET VECDİ GÖNÜL (Kocaeli ) -Katılıyoruz efendim.
BAŞKAN -Katılıyorsunuz.
Gerekçeyi okutuyorum :
Gerekçe:
Önerge ile; Türk Silahlı
Kuvvetlerinde "askerî memur ve muadilleri" istihdam edilmediğinden, Kanunun adından bu ibareler
çıkarılmaktadır.
BAŞKAN - Teşekkür ederim.
Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler...Teşekkür ederim. Kabul etmeyenler... Kabul
edilmiştir.
1 inci maddeyi kabul
edilen önerge doğrultusunda oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Teşekkür
ederim. Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
2 nci maddeyi okutuyorum
:
MADDE 2.- Bu Kanun yayımı
tarihinde yürürlüğe girer.
BAŞKAN - Teşekkür ederim.
Madde üzerinde söz
talebi?..Yok.
Oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler... Teşekkür ederim. Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
3 üncü Maddeyi okutuyorum
:
MADDE 3.- Bu Kanun
hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür.
BAŞKAN - Teşekkür ederim.
Madde üzerinde söz talebi?..Yok.
Oylarınıza sunuyorum :
Kabul edenler... Teşekkür ederim. Kabul etmeyenler...Kabul edilmiştir.
Komisyonun, başlıkla ilgili
söz talebi var; buyurun.
MİLLÎ SAVUNMA KOMİSYONU
BAŞKANVEKİLİ YÜKSEL ÇAVUŞOĞLU (Karaman) - Sayın Başkanım, tasarıda şöyle bir
değişikliği teklif ediyorum: "Türkiye Cumhuriyeti Ordusu Subay, ve
Astsubaylarının Giyecek ve Teçhizatına Dair Kanunun Bir Maddesinde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı."
Bir de, oraya
"başlığı ile"kelimesini ilave edebilirsek...
BAŞKAN - Yani, şöyle
olmasını öneriyorsunuz: "Türkiye Cumhuriyeti Ordusu Subay, Askerî Memur ve
Muadilleri ile Astsubaylarının Giyeceğine Dair Kanunun Başlığı ile Bir
Maddesinde Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Tasarısı."
MİLLÎ SAVUNMA KOMİSYONU
BAŞKANVEKİLİ YÜKSEL ÇAVUŞOĞLU (Karaman) - Doğrudur efendim.
BAŞKAN - Peki.
Tasarının tümünü bu
değişiklikle birlikte oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Teşekkür ederim.
Kabul etmeyenler... Tasarı kabul edilmiş ve kanunlaşmıştır; hayırlı olmasını
diliyorum.
Sayın milletvekilleri,
Emniyet Teşkilatı Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ve
İçişleri Komisyonu raporunun müzakeresine başlıyoruz.
13.- Emniyet Teşkilâtı Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair
Kanun Tasarısı ve İçişleri Komisyonu Raporu (1/784) (S. Sayısı: 403) (X)
BAŞKAN - Komisyon?..
Yerinde.
Hükümet?.. Yerinde.
Komisyon raporu 403 sıra
sayısıyla bastırılıp dağıtılmıştır.
Tasarının tümü üzerinde,
Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına söz isteyen, Adıyaman Milletvekili Sayın
Şevket Gürsoy; buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA ŞEVKET
GÜRSOY (Adıyaman) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Emniyet Teşkilatı
Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı üzerinde Cumhuriyet Halk
Partisi Grubunun görüşlerini bildirmek üzere söz almış bulunuyorum; bu
vesileyle, hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Bilindiği üzere, 2001
yılında, Emniyet Teşkilatı Kanununda 4638 sayılı Yasayla bazı değişiklikler
yapılmıştır. Bu yönde kanuna eklenen ek 23 üncü maddeyle, kadrosuzluk nedeniyle
emeklilik sistemi düzenlenmiş ve 1 inci sınıf emniyet müdürü kadrosu 500, 2 nci
sınıf emniyet müdürü kadrosu 800 ile sınırlandırılmıştır. Ancak, Anayasa
Mahkemesinin 11 Haziran 2003 tarihli kararıyla, ek 23 üncü maddenin ikinci
fıkrası iptal edilmiştir. Yasa bir bütünlük oluşturduğu için, bazı hükümlerinin
iptaliyle bu bütünlük bozulmuş, iptal edilmeyen hükümleri uygulama imkânı kalmamıştır;
uygulanması halinde de genç ve başarılı personelin, erken emekli edilerek,
mağduriyetine yol açılacak ve hizmet olumsuz etkilenecektir. Dolayısıyla, bu
alanda yasal düzenleme yapılması kaçınılmazdır. Öte yandan, konu hakkında
Danıştay İdarî İşler Kurulunun sorunun ancak yasal düzenlemeyle aşılabileceği
yönündeki görüşü düşüncemizi destekler niteliktedir.
Değişiklik yapılmazsa,
2009 yılına kadar, 2 nci sınıftaki hiçbir personelimiz 1 inci sınıfa terfi
edemeyecek; dolayısıyla, düşük maaşla ve 40-45 yaş gibi erken bir yaşta emekli
olmak zorunda kalacaklardır. Sadece 1 ve 2 nci sınıflarda değil, diğer alt
rütbelerde bekleme süresi açısından da sıkıntı ortaya çıkacak; dolayısıyla,
teşkilat içerisinde huzursuzluğa ve adaletsizliğe yol açılacaktır.
Bütün bu nedenlerden
dolayı, bu tasarının ardından, Emniyet Teşkilatı personelimizin özlük
haklarının ekonomik, sosyal ve kültürel açılımlarını içeren yeni tasarılar
getirilmesini bekliyor ve Cumhuriyet Halk Partisi Grubu olarak tasarıyı
destekliyoruz.
Bu vesileyle, özveriyle
çalışan bütün Emniyet Teşkilatı personelimizi selamlıyor, hepinize saygılar
sunuyorum. (Alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederim
Sayın Gürsoy.
Adalet ve Kalkınma
Partisi Grubu adına, Eskişehir Milletvekili Sayın Muharrem Tozçöken; buyurun.
(AK Parti sıralarından alkışlar)
AK PARTİ GRUBU ADINA
MUHARREM TOZÇÖKEN (Eskişehir) - Sayın Başkan, değerli milletvekili
arkadaşlarım; görüşülmekte olan kanun tasarısı hakkında, Grubum adına söz almış
bulunuyorum; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Bilindiği gibi, Emniyet
Genel Müdürlüğü, İçişleri Bakanlığına bağlı güzide bir kuruluşumuzdur. Polislik
mesleği, diğer mesleklerden ayrı olarak, aynı zamanda, rütbe, disiplin ve
hiyerarşi mesleğidir.
Emniyet hizmetleri sınıfı
ve Emniyet Teşkilatındaki rütbeleri söylemek gerekirse, en üste Emniyet Genel
Müdürü, onun altında, sırasıyla 1 inci, 2 nci, 3 üncü ve 4 üncü sınıf emniyet
müdürleri, emniyet amirleri, başkomiserler, komiserler ve komiser yardımcıları
olmak üzere, amirlerden ve polis memurlarından meydana gelmektedir.
Aynen polis gibi görev
yapan, sayıları eskiye göre azalmış olan, yardımcı hizmetler sınıfında bulunan
çarşı ve mahalle bekçilerinin bir an önce emniyet hizmetleri sınıfına alınması
gerektiğini burada belirtmeyi bir görev biliyorum.
Emniyet Genel Müdürlüğü,
merkez ve taşra teşkilatından oluşmaktadır. Emniyet Genel Müdürlüğü merkez
teşkilatı, başta Emniyet Genel Müdürü, 5 genel müdür yardımcısı, 28 daire
başkanı, daire başkan yardımcıları, hukuk müşavirliği ve yeterli sayıda hukuk
müşaviri, şube müdürleri, büro amirleri, polis memurları ve diğer hizmet
sınıflarındaki memurlardan müteşekkildir.
Taşra teşkilatı ise,
başta Güvenlik Birimleri Fakültesi olmak üzere, polis meslek yüksekokulları,
polis koleji; ilde, il emniyet müdürlükleri; ilçede, ilçe emniyet müdürlükleri
veya ilçe emniyet amirliklerinden meydana gelmektedir.
Bu hiyerarşik yapı, 3201
sayılı Emniyet Teşkilatı Kanununda öngörülmektedir. Yine, bu yapının, tepe
noktasında Emniyet Genel Müdürü olmak üzere, tabandaki polis memurlarına kadar
bir piramit şeklinde olması zorunludur. Bu piramidin bozulmaması için her
rütbede bulunan personelin yıllara göre çok fazla değişmeden belli bir sayıda
olması da gerekmektedir.
Polislerin terfiinde
uygulanan iki sistem vardır, bunlardan birincisi, sadece, kıdem sistemi;
ikincisi ise, liyakat ve kıdemin birlikte uygulandığı sistemdir. Üst rütbelere
terfide, İçişleri Bakanımız Sayın Abdülkadir Aksu'nun bundan önceki İçişleri
Bakanlığı döneminde, önce liyakat, sonra kıdem olmak üzere yeterlilik sistemi uygulanmıştır.
Bu sistem oldukça başarılı olmuş ve piramit uzun yıllar muhafaza edilmiştir. Bu
sistem, personele, devamlı olarak fizikî, meslekî bilgi ve becerilerini
yenileme imkânı tanıyan, objektif sınavlar ve objektif sicil notlarıyla takviye
edilen bir kurallar bütünüdür. Ancak, daha sonra gelen yönetimlerce liyakat ve
sınav sistemi ile "üst rütbelere terfi edeceklerin sayısı bu rütbelerdeki
boş kadroların belli oranını geçemez" kuralı terk edilmiştir. Başka bir
ifadeyle, 1990'lı yıllarda yönetimlerce liyakat sisteminin terk edilmesinden ve
yerine hiçbir sistem getirilmemesinden dolayı, üst rütbelerde boş bulunan
kadrolara sadece belirli bekleme süresini dolduran herkesin terfi etmesi
neticesinde bir anda barajın kapakları sonuna kadar açılmış ve tüm kadrolar
gereğinden fazla dolmuştur. Piramit, başı büyük, gövdesi küçülen, tekrar
büyüyen bir hilkat garibesine dönüşmüştür. Bunun sebebi de, sadece kıdeme önem
veren, liyakati hiç değere almayan sistemsizlik sisteminin hâkim olmasıdır.
Maalesef, 2001 yılında da, hiçbir ilmî veriye dayanmadan, sadece günü kurtarmak
ve keyfî uygulama yapabilmek amacıyla Emniyet Teşkilatı Kanununun ek 23 üncü
maddesinde değişiklik yapılarak, 1 inci sınıf emniyet müdürü kadrosunun 500'ü,
2 nci sınıf emniyet müdürü kadrosunun da 800'ü aşamayacağı kuralı ve
kadrosuzluk sebebiyle emniyet müdürlerine zorunlu emeklilik getirme dayatması
kolaylığına gidilmiştir.
Bu çarpık yasal düzenleme
de, kadrosuzluk nedeniyle emekli edilecek personelin tespitinde objektif
kurallar belirtilmediği için, keyfî uygulamalar ve personel arasında ayırım
yapılacağı gerekçesiyle ilgililer tarafından Anayasa Mahkemesine gidilmiş ve
Anayasa Mahkemesi de, haklı olarak, bu keyfî uygulamayı öngören fıkrayı iptal
etmiştir. Anayasa Mahkemesinin bu kararı gereğince, tüm maddenin uygulama
imkânı ortadan kalkmış olup, zincirleme olarak, polis amirlerinin tamamına
yakınının üst rütbelere terfii imkânsız hale gelmiştir.
Yukarıdaki sebeplerle,
3201 sayılı Yasanın anılan ek 23 üncü maddesinin ve buna bağlı olan geçici 19 uncu
maddesinin birinci fıkrasının yürürlükten kaldırılması zarureti hâsıl olmuştur;
ancak, bu durum geçici olup, piramidin yeniden düzeltilmesi ve verimliliğin
artırılması, liyakat sistemine geçilmesiyle mümkün olacaktır.
Bunun da, Kamu Personeli
Reformu Yasası Tasarısının kanunlaşmasından sonra Emniyet Teşkilatı Kanunu
Yasası Tasarısının yeniden ele alınmasıyla gerçekleşeceğine inanıyoruz.
Bu sebeple, tasarıya
olumlu baktığımızı belirtiyorum ve sözlerime burada son verirken, Yüce Heyeti
saygıyla selamlıyorum. (Alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederim
Sayın Tozçöken.
Şahsı adına, Bayburt
Milletvekili Sayın Ülkü Güney; buyurun.
ÜLKÜ GÖKALP GÜNEY
(Bayburt) - Sayın Başkan, değerli arkadaşlarım; biraz önce burada konuşan
değerli arkadaşlarımın ifade ettiği gibi, 3201 sayılı Kanunun sonradan ilave
edilen 27 nci maddesinin yürürlükten kaldırılmasıyla ilgili olarak getirilen bu
kanun tasarısı üzerinde şahsım adına söz aldım; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Evvela, huzurlarınızda
Sayın Bakanı kutluyorum, kendisine teşekkür ediyorum; o gün yapılan bir yanlışı
bugün düzeltiyor. Neden; o gün
çıkarılan kanunla "1 inci sınıf ve 2 nci sınıf emniyet müdürlerinin, 1
inci sınıfta 700'ü, 2 nci sınıfta olanların da 800'ü geçmemesi" diye,
bıçakla keser gibi bir rakam ortaya konuluyordu; öteki sınıflarda olan
insanların tasfiyesini öngören bir kanundu; antidemokratikti, yanlıştı, keyfî
bir kanundu. Kimi çıkaracaksınız, kimi ayıklayacaksınız, niçin
ayıklayacaksınız? Bugün bu tasarı getirilerek bu haksızlık gideriliyor. Bu nedenle,
çok doğru yapılan bir iştir bu.
Burada yapılacak iş...
Biraz evvel Değerli Tozçöken'in dediği gibi, piramidin yukarısının şiştiği, alt
kısmının daraldığı doğrudur; ama, zaten onu İçişleri Bakanlığı kendi
yönetmelikleriyle, kanunun verdiği imkânlarla düzenler, ona göre gider, rakamı
ona göre yapar, o piramidi ona göre tutturur; ama, siz, bu süreç içerisinde bir
kanun çıkarıp, 500'den yukarı olmaz, 800'den yukarı olmaz, bunların hepsini
tasfiye edelim diyemezsiniz. Devlete bu yakışmaz, yakışmayan bir kanundu,
yanlış bir kanundu; çok mutluyum, bu düzeltiliyor.
Hepinizin bildiği gibi,
burada söylememe gerek yok; Türk polisi -gerek üst düzeydeki kadroları gerekse
polislerimiz- büyük özveriyle çalışan ve cidden ülkemizi, cumhuriyetimizi,
şahıslarımızı koruyan, kollayan en önemli bir gücümüzdür. Bu insanlarla bu
şekilde oynamamak lazım. Bırakın bu şekilde şok kanun ve kararlarla bazı
yanlışlar yapmayı, bizim Yüce Meclisimizin yapacağı şey -ki ben bunu biliyorum;
İçişleri Bakanlığında buna ait hazırlıklar da var- bu personelin durumlarının
düzeltilebilmesi için hem özlük hakları -aldıkları ücreti hepimiz biliyoruz;
hepiniz bu işin içindesiniz, her gün birlikte yaşıyoruz- hem de araç ve gereç
açısından Batı ülkelerinin seviyesine çıkarabilecek düzenlemeler yapmak. Buna,
yine, bu Mecliste hep birlikte karar verelim; bu teşkilatımıza bu şekilde sahip
çıkalım.
Ben, tekrar, bu kanun
tasarısını buraya getirdiği için Sayın Bakana huzurlarınızda teşekkür ediyorum
ve buna olumlu oy vereceğimi burada ifade ediyor, Yüce Meclisi saygıyla
selamlıyorum. (Alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederim
Sayın Güney.
Sayın milletvekilleri,
tasarının tümü üzerindeki görüşmeler tamamlanmıştır.
Maddelerine geçilmesini
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Teşekkür ederim.
1 inci maddeyi
okutuyorum:
EMNİYET TEŞKİLÂTI KANUNUNDA DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA
DAİR KANUN TASARISI
MADDE 1. - 4.6.1937
tarihli ve 3201 sayılı Emniyet Teşkilatı Kanununun ek 23 üncü maddesi ve geçici
19 uncu maddesinin birinci fıkrası yürürlükten kaldırılmıştır.
BAŞKAN - Madde üzerinde
söz talebi?.. Yok.
Maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir. Teşekkür
ederim.
2 nci maddeyi okutuyorum:
MADDE 2. - Bu Kanun
yayımı tarihinde yürürlüğe girer.
BAŞKAN - Madde üzerinde
söz talebi?.. Yok.
Maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir. Teşekkür
ederim.
3 üncü maddeyi
okutuyorum:
MADDE 3. - Bu Kanun
hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür.
BAŞKAN - Madde üzerinde
söz talebi?.. Yok.
Maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir. Teşekkür
ederim.
Tasarının tümünü
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Teşekkür ederim.
Böylece, tasarı kabul
edilmiş ve kanunlaşmıştır; hayırlı olmasını diliyorum.
Sayın milletvekilleri,
Kooperatifler Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısı ve Sanayi,
Ticaret, Enerji, Tabiî Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonu raporunun müzakeresine
başlıyoruz.
14. - Kooperatifler Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında
Kanun Tasarısı ve Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabiî Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji
Komisyonu Raporu (1/782) (S.Sayısı: 407) (X)
BAŞKAN - Komisyon?..
Yerinde.
Hükümet?.. Yerinde.
Komisyon raporu 407 sıra
sayısıyla bastırılıp dağıtılmıştır.
Tasarının tümü üzerinde,
Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına, İzmir Milletvekili Sayın Vezir Akdemir;
buyurun.
CHP GRUBU ADINA VEZİR
AKDEMİR (İzmir) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Kooperatifler
Kanununun 1 inci ve 9 uncu maddelerini değiştiren, Kooperatifler Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısı üzerinde, Cumhuriyet Halk Partisi
Grubu adına söz almış bulunmaktayım; bu vesileyle, Yüce Meclisi saygı ve
sevgiyle selamlıyorum.
1163 sayılı Kooperatifler
Kanununun 1 inci ve 9 uncu maddelerinde getirilen kısıtlama nedeniyle, şirket,
sendika ve vakıf gibi tüzelkişilerin kooperatiflere ortak olma imkânı
bulunmamaktaydı. Bu husus, özellikle organize sanayi bölgelerinde, kooperatifler
gibi küçük işletmelerin yoğun olarak faaliyet gösterdiği yerlerde işyerlerinin
büyümesini ve verimli çalışmasını engellemektedir. Bu durumda, özel hukuk
tüzelkişileri de kooperatiflere ortak olamadıklarından, gerçek kişileri
kullanma yoluna gitmekte, bu da, hukukî, malî ve idarî birçok soruna yol
açmaktadır.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; bu nedenle, 1163 sayılı Kooperatifler Kanununun 1 inci ve 9
uncu maddelerinde değişiklik yapılarak, şirket, sendika ve vakıf gibi
tüzelkişiliklere de kooperatiflere ortak olma imkânı sağlanması bir gereklilik
olduğu gibi, gecikmiş bir değişikliktir. Ancak, Kooperatifler Kanunu
değişikliği çalışmaları yapılırken, birinci derecede ilgili kuruluşlar olan
Türkiye Millî Kooperatifler Birliği ile kooperatif merkez ve üst birliklerinin
görüşü alınarak daha kurumsallaşmış bir kooperatifler kanunu düzenlenebilirdi.
Geniş kapsamlı bir kooperatifler kanunu tasarısı ve tek kanun çalışması
çerçevesinde, Avrupa Birliği mevzuatına uyumu konusu da dikkate alınarak, tüm
tarafların katılımıyla yapılacak çalışmalarda daha doğru ve ülke gerçeklerine
cevap verecek bir kooperatifler kanunu yürürlüğe konulabilirdi.
Uluslararası Çalışma
Örgütünün, kooperatiflerin desteklenmesine ilişkin 193 sayılı tavsiye
kararında, hükümetçe, kooperatiflere ilişkin mevzuatın, politikaların ve
düzenlemelerin hazırlanması ve gözden geçirilmesi, kooperatif örgütlerinin ve
ilgili işçi ve işveren örgütlerinin görüşlerinin alınması özellikle
vurgulanmıştır. Halen toplu işyeri ve küçük sanayi siteleri yapı
kooperatiflerine şirketlerin ortak olmaması nedeniyle, şirket yerine gerçek bir
kişi ortak yapılmakta ve şirkete ortak olan işyeri, gerçeğe aykırı bir şekilde,
şahıs üzerinde görülmektedir.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; güven ilişkisine dayanan bu çözümün sorun yarattığı
işlemlerin, sağlıklı ve kanuna uygun olarak yürütülmesi mümkün değildi. Bu
nedenle, yeni kanun tasarısında getirilen değişikliğin bu sorunların çözümü
noktasında gerekli olduğu; yapılan düzenlemeyle, belirtilen tüzelkişiliklerin
kooperatiflere kendi adlarıyla ortak olmaları kanunun ruhuna uygun olduğu gibi,
işlemlerin sağlıklı yürütüleceği de tartışılmaz bir gerçektir.
Ayrıca, ülkemizde yapı
kooperatiflerinin kuruluş, çalışma ve uygulamalarında büyük sorunlar
yaşanmaktadır. Bu sorunlar nedeniyle, yapı kooperatiflerinin gerek yönetim
kurulu ve gerekse denetim kurullarının işleyişinde sıkıntı yaşanmaktadır.
Yönetim kurulları ile yüklenici firma arasında anlaşma, daha sonra hukukî
sorunlara yol açmaktadır. Bu sorunlar, konut inşaatının süresinde
bitirilmemesine, kooperatif üyelerinin mağdur olmasına sebep olmakta ve ülke
ekonomisine de zarar vermektedir. Denetim kurulları da, kanundaki boşluktan
dolayı, yönetim kurullarının hesaplarını sağlıklı bir şekilde denetleme imkânı
bulamamaktadırlar.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; günün koşullarına göre, 100 metrekarelik bir inşaat maliyeti
yaklaşık olarak 40 milyar lira değerindedir. Üyeler, maliyetin yüksek oluşundan
dolayı, aidat ödemelerinde korkunç sıkıntılar yaşamaktadır. Ülke genelinde,
yüzbinlerce konut inşaatı mezarlık olarak beklemektedir. Tek çözüm, üyelerin
mağduriyetlerini gidermektir. Toplu Konut İdaresinin şu anki uyguladığı kredi
sistemi yetersizdir. İnşaat seviyesi yüzde 50 civarındaki inşaatlara 7 500 000
000 milyarlık kredi ayrılmaktadır; bu miktar yetersizdir. Günümüz koşullarına
göre, ülkemizde, inşaat maliyetinin en az yüzde 80'inin Toplu Konut İdaresi
tarafından kredi olarak karşılanması, geri kalan miktarın ise üyeler tarafından
karşılanması mümkün olduğunda ancak konut ihtiyacı karşılanabilir. Diğer
taraftan, konut kooperatiflerinin enerji ihtiyacının temini büyük yük
getirmektedir. Bu bakımdan, Enerji ve Tabiî Kayaklar Bakanlığınca trafoların
yapılması, dargelirli kooperatif üyelerini büyük yükten kurtaracaktır.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; sonuç olarak, 1163 sayılı Kooperatifler Kanununun 1 inci ve 9
uncu maddelerindeki değişikliğe, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu olarak olumlu oy
vereceğimizi belirtiyor, ülkemiz için hayırlı olması dileğiyle, Yüce Meclisi
saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederim
Sayın Akdemir.
Adalet ve Kalkınma
Partisi Grubu adına, Konya Milletvekili Sayın Hasan Anğı; buyurun. (AK Parti
sıralarından alkışlar)
AK PARTİ GRUBU ADINA
HASAN ANĞI (Konya) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan
407 sıra sayılı Kooperatifler Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun
Tasarısı üzerine, AK Parti Grubu adına söz almış bulunuyorum; hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri,
devlet ve özel sektör dışında üçüncü bir ekonomik sektör olarak kooperatifler,
özellikle dar ve ortagelirli vatandaşların, emekleri ile maddî güçlerini
birleştirdikleri ortaklıklardır. Ortak ihtiyaçları, ekonomik güçleri
birleştirerek, yardımlaşma ve dayanışma suretiyle karşılayabilmek için kurulan
kooperatifler, toplumsal gelişim, refah seviyesinin artırılması ve ülke
kalkınmasında da azımsanmayacak katkılar sağlayan kuruluşlardır.
Kooperatifçiliği diğer
ekonomik modellerden ayıran, hatta üstün kılan yön salt ekonomik bir
organizasyon olmaması, insanların farklı duygularına ve beklentilerine hitap
edebilen ortam hazırlamasıdır. En önemli fonksiyonları da, dar ve
ortagelirlilerin ekonomik menfaatlarının korunması ve ihtiyaçlarının
karşılanması için tek umudu niteliğinde olmalarıdır. Adil gelir dağılımının
sağlanması, gelirin ve refahın tabana yayılması, sosyal barış ve huzurun
sağlanmasında kooperatiflerin büyük katkıları bulunmaktadır.
20 nci Yüzyılın son
çeyreğinde her alanda yaşanan hızlı değişim, küreselleşme ve bölgesel
gelişmeler, toplumlarda ekonomik verimlilik ile sosyal adaletin bir arada
gerçekleştirilmesini hedefleyen model arayışlarında da kooperatifler,
tecrübeler ışığında önemli bir seçenek olarak gösterilmektedir.
Dayanışma ruhuyla ortaya
çıkan kooperatifçiliğin, Pazar ile, küçük işletmeler veya müteşebbisler
arasında bir köprü görevini üstlenerek, sağlıklı işleyen ve rekabetçi ekonomik
bir ortamda adil ve insana daha fazla önem veren bir toplum hedefine ulaşmada
insanlığa gerçekten katkı sağlayacağı inancındayım.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; toplumumuzdaki imece geleneğine de uygun olan kooperatifçilik,
ciddî anlamda cumhuriyetimizle birlikte örgütlenmeye başlamış; fakat, bunların
gelişimi ve ivme kazanması 1163 sayılı Kooperatifler Yasasının yürürlüğe
girmesiyle olmuştur. Yasada otuzbeş yıllık dönemde pek çok kez değişiklikler
yapılmıştır. Bugün de gündemimizde olan 2 madde değişikliği kooperatifçiliğin
önünü açacak başlıklardır.
Bugün sayıları 90 000
civarında olan kooperatifler doğrudan 8 500 000, dolaylı olarak 30 000 000
civarında toplum kesimine hitap etmektedirler. Kooperatifler, kalkınma
çabalarında kritik ve belirleyici unsur olan sermayenin ülkeiçi tasarruflarla
karşılanması, içtasarruf oranının artırılması, küçük ve gönüllü tasarrufların
ekonomiye kazandırılarak üretim ve yatırıma aktarılması noktasında da ülkemizde
önemli rol oynamışlardır. Bugün kooperatifçilik sektöründe kullanılan kaynak,
milyar dolarlarla ifade edilir hale gelmiştir. Ülkemiz ekonomisinin dinamik
güçleri olan KOBİ'lerin faaliyet gösterdikleri, hemen hemen yurdumuzun her
köşesinde bulunan küçük sanayi siteleri, toplu işyeri siteleri ve organize
sanayi bölgelerinde de kooperatiflerin izlerini görmekteyiz.
Konut ve inşaat
sektöründe yaratılabilen sabit sermaye yatırımları içerisinde de,
kooperatiflerin azımsanmayacak payları bulunmaktadır.
Esnaf ve
sanatkârlarımızın, çiftçimizin ve küçük üreticimizin finansman ihtiyacının
karşılanmasında, elde edilen ürünlerin pazarlara ulaştırılmasında da, bu kuruluşlar,
önemli rol oynamaktadırlar.
Ayrıca, kooperatifler,
ortaya çıkardıkları istihdam imkânıyla, ülkemizde istihdam ve işsizlik
sorunlarının azaltılmasına fayda sağlamaktadırlar.
Bu kuruluşlar, maliyeti
azaltan yapılarıyla da, enflasyonla mücadele politikalarını yapısal olarak
destekleyen kuruluşlardır.
Kısaca, birey ve toplum
yaşamımızın bir kesitinde, mutlaka, kooperatiflerin ve kooperatifçiliğin
izlerini taşımaktayız.
Değerli milletvekilleri,
ülkemizde, kooperatifçilik alanında önemli mesafeler katedilmesine rağmen, bu
gelişme, maalesef, kalkınmış ülkeler seviyesinde olamamıştır. Bunda,
kooperatifçiliğimizin yaşamış olduğu sorunlar ve kooperatiflere yönelik
yaklaşımlar etkili olmuştur. Kooperatifçiliğimizin, uzun yıllardan beri süren
ve artık neredeyse kronikleşen bu sorunlarını, finansman yetersizliği, denetim,
eğitim ve örgütlenme eksiklikleri başlıkları altında toplamak mümkündür.
Ne yazık ki, ülkemizde
yeterince kooperatifçilik bilincinin oluşturulamaması ve kooperatifçilik
uygulamalarına ilişkin olarak toplumun istenilen bilgi ve bilinç düzeyine
getirilememesi de temel bir sorundur. Yaşanan kimi olumsuzluklar,
kooperatifçiliğe ve kooperatiflere karşı, toplumda güçlüklerle oluşturulan
imajı zedelemiş ve bu kurumlara karşı yaygın güvensizlik yaratmıştır.
Finansman sorunu, ülkemiz
kooperatifçiliğinin yeterince geliştirilememesinde temel bir sorundur.
Kooperatifleri finansman yönünden destekleyecek iç ve dışfinansman kanalları
geliştirilememiş veya geliştirilen kanalların işletilmesinde süreklilik
sağlanamamıştır.
Bugün, neresinden
bakarsak bakalım, ülkemizde, kooperatifçiliğin gerçekten geliştirilmesi, bu
kuruluşların, ülke, ortaklar ve toplum yararları doğrultusunda faaliyet
göstermeleri ve ülkenin ekonomik kaynaklarının etkin kullanımının sağlanması
için denetim, eğitim faaliyetlerinde işletmecilik ilkelerine uyma, yasal
altyapının sürekli olarak ve günün koşullarına uygun hale getirilmesi ve
finansman desteği sağlanması gibi temel sorunları çözerek kooperatifçiliğe yeni
bir dinamizm getirmek zorundayız.
Kaldı ki, sözlerimin
başında da ifade ettiğim gibi, son yıllarda hızlı gelişmeler ışığında
kooperatifçiliğe yönelik yeni yaklaşımlar geliştirilmekte, çok ortaklı kurum ve
kuruluşların kurumsal yönetim ilkeleri doğrultusunda yeniden yapılandırılması,
uluslararası kooperatifçilik ilkelerinin yeniden şekillendirilmesi söz konusu
olmaktadır. Bizler de, bu gelişmeleri, ülkemiz kooperatifçiliğine yansıtmak
durumundayız.
Değerli milletvekilleri,
oldukça olumsuz bir ekonomik miras alarak göreve gelen 58 inci ve 59 uncu
hükümetlerimizin, reel sektörün canlandırılması ve istikrar içinde
sürdürülebilir bir ekonomik yapıya kavuşturulması bağlamında aldığı tedbirler
ve yaptığı düzenlemeler çerçevesinde, kooperatifçiliğimizin durumunu da
gözönünde bulundurması, kooperatifçilik sektöründe olduğu gibi, bizlerde de
büyük memnuniyet yaratmıştır. Daha işin başında alınan kimi tedbirler, sektörde
oldukça olumlu etkiler doğurmuştur. Elbette, başta Başbakanımız olmak üzere,
hükümet üyelerine ve özellikle Sanayi ve Ticaret Bakanımız Sayın Ali Coşkun'a,
bu konuda göstermiş oldukları gayretlerden dolayı şükranlarımı sunmadan
geçemeyeceğim.
Sayın Bakanımızın
gayretleriyle 1163 sayılı Kooperatifler Kanununa bağlı kooperatiflerde 1
ortaklık payının değeri 1 000 000 Türk Lirasına yükseltilmiş, böylelikle de 1
ortağa 50 milyar Türk Lirasına kadar kredi kullanma imkânı sağlanmıştır.
Öte yandan, Türkiye Halk
Bankası aracılığıyla esnaf ve sanatkârlarımıza kullandırılan esnaf kredilerinin
limiti 15 milyar Türk Lirasına yükseltilmiştir. Bakanlar Kurulu kararıyla,
esnaf ve sanatkârlarımızın finansman sorunlarının çözümüne yönelik çok önemli
kolaylıklar getirilmiştir. Öncelikle kredi kullanacak esnaf ve
sanatkârlarımızın Bağ-Kura prim borcu olmaması şartı kararnameyle kaldırılarak,
esnaf ve sanatkârımızın kredi kullanması önemli ölçüde kolaylaştırılmıştır.
Ayrıca, kooperatifler
kefaletiyle kullandırılan kredi faiz oranları da yüzde 75'lerden yüzde 30'lara
düşürülerek, esnaf ve sanatkârlarımızın daha uygun şartlarda kredi kullanması
sağlanmıştır ki, bu, kredi kullanımında yüzde 45 oranında destek anlamına
gelmektedir.
Bunun yanında, kredi
kullandıracak kooperatiflerin takip oranlarının yüzde 60 ve altında olması
şartı kaldırılarak, halen kredi kullandırılamayacak durumda bulunan
kooperatifler, kredi kullandırılabilir hale getirilmiştir. Buna göre, 1 Mayıs
2003 tarihinden itibaren takip oranı yüzde 200 ve altında olan kooperatiflere,
kredi kullandırılabilme imkânı getirilmiştir.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; bugün, 59 uncu hükümetimizin, gerek dünyadaki gerekse
ülkemizdeki gelişmeler karşısında, kooperatiflerin, bundan sonra, ekonomik
açıdan rekabetçi, etkin ve verimli bir şekilde faaliyet gösterebilmelerinin
önündeki engelleri kaldırma konusunda kararlı olduğunu görüyoruz. Görüşmekte
olduğumuz 1163 Sayılı Kooperatifler Kanununun bazı maddelerinin
değiştirilmesine ilişkin tasarının da bu anlayışla hazırlandığını biliyoruz.
Nitekim, tasarıyla, 1163
sayılı Kooperatifler Kanununun 9 uncu maddesi değiştirilerek, tüzelkişilerin
kooperatiflere ortaklığı önündeki sınırlamalar kaldırılmaktadır. Şirketlerin
kooperatiflere ortak olmasının önündeki kanundan kaynaklanan bu sınırlamaların
kaldırılması, bahsedilen sorunları giderebileceği gibi, küçük sanayicimizin,
sanayi siteleri, toplu işyerleri ve organize sanayi bölgelerinde yatırım
yapmaları ve böylece, bu alanda faaliyet gösteren kooperatiflerin
faaliyetlerinin verimlilik ve etkinliklerinin artırılması da mümkün
olabilecektir.
Öte yandan, üreticileri
ile esnafların bir kısmının kendi aralarında oluşturdukları küçük şirketlerle
taşımacılık, üretim ve pazarlama faaliyetlerini yürüttükleri dikkate
alındığında, bu alanda da önemli bir yarar sağlayacağına inanıyorum.
Ayrıca, özellikle tüketim
kooperatiflerinin daha çok işyerlerinde örgütlendiği dikkate alınacak olursa,
özel sektör çalışanlarının kurdukları kooperatiflere, çalışanların
şirketlerinin kurucu ve ortak olabilmesinin, tüketim kooperatiflerinin teşvik
edilmesine ve gelişmesine katkı sağlayacağını düşünüyorum.
Diğer yandan,
Kooperatifler Kanununun mevcut 1 inci maddesinde, "kamu
tüzelkişiliği" denildikten sonra, devamında, il özel idareleri,
belediyeler ve köylerin zikredilmesi, kooperatiflerin kurulmasında öncülük
edecek kamu tüzelkişilerini gereksiz yere sınırlamaktadır. Getirilen
değişikliklerle, bu sınırlamaların kaldırılması ve diğer kamu tüzelkişilerinin
de kooperatiflere ortak olması imkânı sağlanmaktadır.
Sendikalar Kanununun 33
üncü maddesi geniş anlamda yorumlandığında dahi, sendikaların kooperatiflere
ortak olabileceği sonucuna varmak mümkün olamamaktadır. Uygulamada, oda ve
sendikaların kooperatiflere ortak olup olamayacağı konusunda tereddütler
yaşanmaktadır. Yapılan bu düzenlemeyle, söz konusu tereddütler de giderilmiş
olacaktır.
Öte yandan, mevcut yasa
metninde, kooperatif kurabilecekler arasında sayılan cemiyetlerin hukukî
varlıkları Dernekler Kanunuyla sona erdirilmiş olup, bunların faaliyetleri
günümüzde meslek odaları tarafından sürdürülmektedir.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Kooperatifler Kanununun 9 uncu maddesindeki yeni yaklaşımlar
ışığında, 1 inci maddede düzenlenen kooperatifçiliğin tanımında da kimi
düzeltmeler öngörülmüştür. Kooperatifler Kanununun mevcut 1 inci maddesinde,
kooperatifler, teşekkül olarak tanımlanmıştır. Bilindiği gibi teşekkül,
organizasyon anlamına gelmekte olup, literatürde genellikle kamu iktisadî
teşebbüsleri için kullanılan bir kavramdır. Bu nedenle, kooperatiflerin
nitelikleri hukukî bakımdan tartışma konusu olmaktadır. Yapılan düzenlemede
"teşekkül" kavramı yerine "ortaklık" kavramı kullanılarak,
kooperatiflerin gerçek kimliklerini kazanmaları sağlanmaktadır.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; tasarının kabul edilmesi, uygulamada, kooperatifçiliğimize
yeni bir açılım getirecektir. Kamu tüzelkişilerinin yanında, özel hukuk
tüzelkişilerinin de kooperatiflere ortak olmasınına imkân sağlanması,
kooperatifleri finansman yönünden güçlendirecek, bu kuruluşların verimlilik ve
etkinliklerini artıracaktır.
Bu nedenle, AK Parti
Grubu olarak tasarıya olumlu yönde oy kullanacağız.
Sözlerimi bitirirken,
Sanayi ve Ticaret Bakanlığında, 1163 sayılı Kooperatifler Kanununun bir bütün
halinde gözden geçirilerek, katılımcı yaklaşım içerisinde, uygulamada
karşılaşılan sorunların giderilmesine ve kooperatifçilik sektörüne yeni açılımlar
getirilmesine yönelik değişiklik çalışmalarının da sürdürüldüğünü memnuniyetle
ifade etmek istiyorum. Bu çalışmaların da bir an önce tamamlanarak Meclisimize
sevk edilmesini bekliyoruz.
Bu duygu ve düşüncelerle,
hepinizi saygıyla selamlıyorum. (Alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederim
Sayın Anğı.
Tasarının tümü üzerindeki
görüşmeler tamamlanmıştır.
Maddelerine geçilmesini
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Teşekkür ederim. Kabul etmeyenler...
Kabul edilmiştir.
1 inci maddeyi
okutuyorum:
KOOPERATİFLER KANUNUNDA DEĞİŞİKLİK YAPILMASI
HAKKINDA KANUN TASARISI
MADDE 1. - 24.4.1969
tarihli ve 1163 sayılı Kooperatifler Kanununun 1 inci maddesi aşağıdaki şekilde
değiştirilmiştir.
"Madde 1. - Tüzel
kişiliği haiz olmak üzere ortaklarının belirli ekonomik menfaatlerini ve
özellikle meslek veya geçimlerine ait ihtiyaçlarını işgücü ve parasal
katkılarıyla karşılıklı yardım, dayanışma ve kefalet suretiyle sağlayıp korumak
amacıyla gerçek ve tüzel kişiler tarafından kurulan değişir ortaklı ve değişir
sermayeli ortaklıklara kooperatif denir."
BAŞKAN - Teşekkür ederim.
Madde üzerinde söz
talebi?.. Yok.
Oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler... Teşekkür ederim. Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
2 nci maddeyi okutuyorum:
MADDE 2. - 1163 sayılı
Kanunun 9 uncu maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
"Madde 9. - Kamu ve
özel hukuk tüzel kişileri amaçları bakımından ilgilendikleri kooperatiflerin
kuruluşlarına yardımcı olabilir, önderlik edebilir ve ortak olabilirler."
BAŞKAN - Teşekkür ederim.
Madde üzerinde söz
talebi?.. Yok.
Oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler... Teşekkür ederim. Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
3 üncü maddeyi
okutuyorum:
MADDE 3. - Bu Kanun
yayımı tarihinde yürürlüğe girer.
BAŞKAN - Teşekkür ederim.
Madde üzerinde söz talebi?..
Yok.
Oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler... Teşekkür ederim. Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
4 üncü maddeyi
okutuyorum:
MADDE 4. - Bu Kanun
hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür.
BAŞKAN - Teşekkür ederim.
Madde üzerinde söz
talebi?.. Yok.
Oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler... Teşekkür ederim. Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Tasarının tümünü
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Teşekkür ederim. Kabul etmeyenler...
Tasarının tümü kabul edilmiştir.
Böylece, tasarı, kabul
edilmiş ve kanunlaşmıştır; hayırlı olmasını diliyorum.
Sayın milletvekilleri,
iki grubun da olurlarıyla birleşimimizi kapatacağız. Süremiz de dolmak üzere.
Kapatmadan önce, sayın milletvekilleri, bildiğiniz gibi, saat 20.00'de Türkiye
Büyük Millet Meclisimizin Tören Salonunda bestekâr milletvekillerimizin konseri
var; sizleri orada da görmek istiyoruz; yani, davetlimiz olarak sizlerin bu
bestekâr milletvekillerimizi yalnız bırakmamanızı diliyoruz.
Sayın milletvekilleri,
kanun tasarı ve tekliflerini sırasıyla görüşmek için, 22 Nisan 2004 Perşembe
günü saat 15.00'te toplanmak üzere, birleşimi kapatıyorum; iyi akşamlar diliyorum.
Kapanma Saati: 18.40