BIM 2 2 2004-05-04T14:23:00Z 2004-05-04T14:23:00Z 39 23129 131837 TBMM 1098 263 161905 9.2812 0 6 nk 6 nk 0

DÖNEM : 22        CİLT : 47       YASAMA YILI : 2

 

 

 

T. B. M. M.

TUTANAK DERGİSİ

 

 

76 ncı Birleşim

21 Nisan 2004 Çarşamba

 

 

İ Ç İ N D E K İ L E R

                                                      Sayfa    

  I. - GEÇEN TUTANAK ÖZETİ

 II. - GELEN KÂĞITLAR

III. - BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI

A) GündemdIşI Konuşmalar

1.- Isparta Milletvekili Mevlüt Coşkuner'in, Isparta ve diğer üretim bölgelerindeki elma üreticilerinin sorunlarına ve bu sorunların çözümü için alınması gereken tedbirlere ilişkin gündemdışı konuşması ve Tarım ve Köyişleri Bakanı Sami Güçlü'nün cevabı

2.- Erzurum Milletvekili İbrahim Özdoğan'ın, Erzurum'da mera ıslah çalışmaları ile plansız ve aşırı kullanımdan kaynaklanan sorunların giderilmesi için alınması gereken tedbirlere ilişkin gündemdışı konuşması ve Tarım ve Köyişleri Bakanı Sami Güçlü'nün cevabı

3.- Manisa Milletvekili Ufuk Özkan'ın, sağlık sistemimizin genel sorunlarına ilişkin gündemdışı konuşması ve Sağlık Bakanı Recep Akdağ'ın cevabı

B) Gensoru, Genel Görüşme, Meclİs SoruşturmasI ve Meclİs AraştIrmasI Önergelerİ

1.- Malatya Milletvekili Muharrem Kılıç ve 37 milletvekilinin, don olayları  nedeniyle kayısı üreticilerinin uğradığı zararların araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/184)

C) Tezkereler ve Önergeler

1.- Bulgaristan Ulusal Meclis Başkanı Ognyan Gerdikov ve Bulgaristan Ulusal Meclisi Kültür Komisyonu Başkanı Stefan Danailov'un, TBMM Millî Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor Komisyonu Başkanı ve üyelerinden oluşan bir parlamento heyetini Bulgaristan'a resmî davetlerine icabet edilmesine ilişkin Başkanlık tezkeresi (3/536)

IV.- SEÇİMLER

A) Komİsyonlarda AçIk Bulunan Üyelİklere Seçİm

1.- (9/5, 6) esas numaralı Meclis Soruşturması Komisyonunda açık bulunan üyeliğe seçim

V.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER

1.- Adlî Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Bölge Adliye Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yetkileri Hakkında Kanun Tasarısı ve Adalet Komisyonu Raporu (1/521) (S. Sayısı: 146)

2.- Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Tasarısı ve Adalet Komisyonu Raporu (1/523) (S. Sayısı: 152)

3.- Çanakkale Milletvekilleri Mehmet Daniş ve İbrahim Köşdere'nin; Gelibolu Yarımadası Tarihî Millî Parkı Kanununa Geçici Bir Madde Eklenmesine Dair Kanun Teklifi (Kamu İhale Kanununa Geçici Madde Eklenmesine Dair Kanun Teklifi) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (2/212) (S. Sayısı: 305)

4.- Kamu Yönetiminin Temel İlkeleri ve Yeniden Yapılandırılması Hakkında Kanun Tasarısı ile İçişleri, Plan ve Bütçe ve Anayasa Komisyonları Raporları (1/731) (S.Sayısı: 349)

5.- Tekstil Ürünleri Ticaretine Dair 2003/1 Sayılı Türkiye-Litvanya Ortak Komite Kararının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri  Komisyonu Raporu  (1/757) (S. Sayısı: 396)

6.- Avrupa Topluluğu ve Türkiye Cumhuriyeti Arasında Uyuşturucu veya Psikotrop Maddelerin Yasadışı Üretiminde Sıkça Kullanılan Ara ve Kimyasal Maddelere Dair Anlaşmanın Onaylanmasının Uygun Bulunduğu Hakkında Kanun Tasarısı ile Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler; İçişleri ve Dışişleri Komisyonları Raporları (1/727) (S. Sayısı: 401)

7.- Türkiye Cumhuriyeti ile Peru Cumhuriyeti Arasında Yasadışı Yollardan Ticareti Yapılan, İhraç Edilen veya El Değiştiren Kültürel, Arkeolojik, Sanatsal ve Tarihî Varlıkların Korunması, Konservasyonu, Ele Geçirilmesi ve İadesine İlişkin Anlaşmanın Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ile Millî Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor ve Dışişleri Komisyonları Raporları (1/603) (S. Sayısı: 397)

8.- Türkiye Cumhuriyeti ile Bosna-Hersek Arasında Sosyal Güvenlik Sözleşmesinin Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ile Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler ve Dışişleri Komisyonları Raporları (1/664) (S. Sayısı: 398)

9.- Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Güney Afrika Cumhuriyeti Hükümeti  Arasında Polis İşbirliği Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ile İçişleri ve Dışişleri Komisyonları Raporları (1/710) (S. Sayısı: 399)

10.- Türkiye Cumhuriyeti ile Çek Cumhuriyeti Arasında Sosyal Güvenlik Sözleşmesinin Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ile Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler ve Dışişleri Komisyonları Raporları (1/717) (S. Sayısı: 400)

11.- Türk Silahlı Kuvvetlerinde İlk Nasıp İstihkakına İlişkin Kanun Tasarısı ve Millî Savunma Komisyonu Raporu (1/564) (S. Sayısı: 408)

12.- Türkiye Cumhuriyeti Ordusu Subay, Askerî Memur ve Muadilleriyle Astsubayların Giyeceğine Dair Kanunun Bir Maddesinde Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Tasarısı ile İçişleri ve Millî Savunma Komisyonları Raporları (1/566) (S. Sayısı: 411)

13.- Emniyet Teşkilatı Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ve İçişleri Komisyonu Raporu (1/784) (S. Sayısı: 403)

14.- Kooperatifler Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısı ve Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabiî Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonu Raporu (1/782) (S.Sayısı: 407)

VI.- SORULAR VE CEVAPLAR

A) YazIlI Sorular ve CevaplarI

1.- Adana Milletvekili Atilla Başoğlu'nun, trona maden yataklarının bulunduğu arazileri satın alanlara ilişkin Başbakandan sorusu ve Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanı Mehmet Hilmi Güler'in cevabı (7/2052)

2.- İzmir Milletvekili Canan Arıtman'ın, iki bakanlığın birleştirilmesi sırasında görevden alınan üst düzey yöneticilere ilişkin sorusu ve Kültür ve Turizm Bakanı Erkan Mumcu'nun cevabı (7/2081)

3.- Aydın Milletvekili Mehmet Mesut Özakcan'ın, Sugözü Termik Santralına ilişkin sorusu ve Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanı Mehmet Hilmi Güler'in cevabı (7/2125)

4.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt'ün, Ardahan'daki sel felaketinin yol açtığı hasarın giderilmesi için alınması gereken tedbirlere,

1998'de Ardahan'ın Çıldır İlçesinde meydana gelen sel felaketinden zarar görenlerin ödenmeyen hasar paralarına,

İlişkin soruları ve Bayındırlık ve İskân Bakanı Zeki Ergezen'in cevabı (7/2175, 2176)

5.- İstanbul Milletvekili Kemal Kılıçdaroğlu'nun, BDDK'ya ait bazı araçların tahsisiyle ilgili iddialara ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Abdüllatif Şener'in cevabı (7/2180)

6.- Samsun Milletvekili Haluk Koç'un, Samsun TEDAŞ Müessese Müdürlüğünce açılan ihalelerdeki yolsuzluk iddialarına ilişkin sorusu ve Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanı Mehmet Hilmi Güler'in cevabı (7/2185)

7.- Trabzon Milletvekili Kemalettin Göktaş'ın, kanser tedavisi gören hastalara ilişkin sorusu ve Sağlık Bakanı Recep Akdağ'ın cevabı (7/2203)

8.- Adana Milletvekili N. Gaye Erbatur'un, kredi kartı faizlerinin indirilmesine ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı Ali Babacan'ın cevabı (7/2205)

9.- İzmir Milletvekili Hakkı Ülkü'nün, İzmir-Pınarbaşı Yarış Pistine ilişkin sorusu ve Bayındırlık ve İskân Bakanı Zeki Ergezen'in cevabı (7/2225)

10.- Mersin Milletvekili Mustafa Özyürek'in, TPAO Genel Müdürlüğünün personel alım sınavına ilişkin sorusu ve Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanı Mehmet Hilmi Güler'in cevabı (7/2231)

11.- İstanbul Milletvekili Berhan Şimşek'in, RTÜK'ün 2001-2003 yıllarının denetlenmesiyle ilgili DDK raporuna ilişkin Başbakandan sorusu ve Devlet Bakanı Beşir Atalay'ın cevabı (7/2238)

12.- Adana Milletvekili Atilla Başoğlu'nun, engelliler için ayrılan ödenek miktarına ilişkin Başbakandan sorusu ve Devlet Bakanı Güldal Akşit'in cevabı (7/2247)

13.- Adana Milletvekili Atilla Başoğlu'nun, engellilerin toplu taşım araçlarından daha rahat yararlanmalarını sağlayacak tedbirlere ilişkin Başbakandan sorusu ve Devlet Bakanı Güldal Akşit'in cevabı (7/2248)

14.- Adana Milletvekili Atilla Başoğlu'nun, milletvekillerine dağıtılan yayınların okunduktan sonra değerlendirilmesine ilişkin TBMM Başkanı'ndan sorusu ve Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı Bülent Arınç'ın cevabı (7/2289)


I. - GEÇEN TUTANAK ÖZETİ

TBMM Genel Kurulu saat 15.00'te açılarak üç oturum yaptı.

Oturum Başkanı TBMM Başkanvekili Yılmaz Ateş, Türkiye Büyük Millet Meclisinin açılışının 84 üncü yıldönümünü kutlayan bir konuşma yaptı.

İstanbul Milletvekili Hasan Fehmi Güneş, köy enstitülerinin kuruluşunun 64 üncü yıldönümüne,

Giresun Milletvekili Hasan Aydın, Giresun'un turizm potansiyeline, ilin turizm gelirlerinden hak ettiği payı alabilmesi için yapılması gerekenlere,

İstanbul Milletvekili Ahmet Sırrı Özbek, İsrail'in Filistinli liderlere yönelik saldırıları ve suikast politikalarının yaratacağı sorunlara,

İlişkin gündemdışı birer konuşma yaptılar.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanvekili İsmail Alptekin'in, Saraybosna'da düzenlenen "Güneydoğu Avrupa Ülkeleri (GDAÜ) İşbirliği Süreci Parlamento Başkanları Toplantısı"na katılmak üzere Bosna-Hersek Parlamentosu Temsilciler Meclisi Başkanı Nikola Spırıc'ın resmî davetine beraberinde bir Parlamento heyetiyle icabetine ilişkin Başkanlık tezkeresi Genel Kurulun bilgisine sunuldu.

Adana Milletvekili N. Gaye Erbatur ve 68 milletvekilinin, kadınlara yönelik töre ve namus cinayetlerinin nedenlerinin araştırılarak (10/182),

Hatay Milletvekili Züheyir Amber ve 29 milletvekilinin, kadının toplumdaki yerinin belirlenmesi, haklarının çağdaş medeniyetler düzeyine çıkarılabilmesi için (10/183),

Alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergeleri, Genel Kurulun bilgisine sunuldu; önergelerin gündemdeki yerlerini alacağı ve öngörüşmelerinin, sırası geldiğinde yapılacağı açıklandı.

(9/5, 6) esas numaralı Meclis Soruşturması Komisyonu Başkanlığının süre uzatımına ilişkin tezkeresi okundu; daha önce verilen 2 aylık çalışma süresini doldurması nedeniyle, İçtüzüğün 110 uncu maddesine göre, Komisyona 2 aylık kesin süre verildiği açıklandı.

TAIEX tarafından Brüksel'de düzenlenecek olan "Dilekçeler ve AB Vatandaşlarının Hakları" konulu senimere TBMM Dilekçe Komisyonundan 2 üyenin iştirakine ilişkin Başkanlık tezkeresi;

Sağlık Bakanı Recep Akdağ'ın,

Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Abdüllatif Şener'in,

Çek Cumhuriyetine,

Kültür ve Turizm Bakanı Erkan Mumcu'nun, Almanya'ya,

Yaptıkları resmî ziyaretlere katılmaları uygun görülen milletvekillerine ilişkin Başbakanlık tezkereleri;

Genel Kurulun 20.4.2004 Salı günkü birleşiminde, gündemin "Genel Görüşme ve Meclis Araştırması Yapılmasına Dair Öngörüşmeler" kısmının 82 nci sırasında yer alan (10/111), 132 nci sırasında yer alan (10/160) ve 158 inci sırasında yer alan (10/180) esas numaralı Meclis araştırması önergelerinin görüşmelerinin birleştirilerek yapılmasına ve bu işlerin görüşmelerinin bitiminden sonra kanun tasarı ve tekliflerinin görüşülmesine; gündemin "Kanun Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler" kısmının 26 ncı sırasında yer alan 405 sıra sayılı kanun tasarısının bu kısmın 5 inci sırasına, 24 üncü sırasında yer alan 403 sıra sayılı kanun tasarısının 14 üncü sırasına, daha önce gelen kâğıtlar listesinde yayımlanan ve dağıtılan, 408, 411, 407, 416, 409, 410, 412, 413, 414 ve 415 sıra sayılı kanun tasarılarının ise 48 saat geçmeden, bu kısmın 12, 13, 15, 16, 17, 18, 19, 20, 21 ve 22 nci sıralarına alınmasına ve diğer işlerin sırasının buna göre teselsül ettirilmesine; çalışma sürelerinin bugünkü birleşimde 405 sıra sayılı kanun tasarısının görüşmelerinin bitimine kadar, 21.4.2004 Çarşamba günkü birleşimde de sözlü soruların görüşülmemesine ve 407 sıra sayılı kanun tasarısının görüşmelerinin bitimine kadar uzatılmasına ilişkin Danışma Kurulu önerileri,

Kabul edildi.

Denizli Milletvekili Mustafa Gazalcı'nın, 17 Nisanın Her Yıl "Eğitim Bayramı" Olarak Kutlanması Hakkında (2/126),

Kocaeli Milletvekili İzzet Çetin'in, 4736 Sayılı Kamu Kurum ve Kuruluşlarının Ürettikleri Mal ve Hizmet Tarifeleri ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanunun Bir Maddesinin Değiştirilmesine Dair (2/248),

Kanun Tekliflerinin doğrudan gündeme alınmasına ilişkin önergelerinin, yapılan görüşmelerden sonra, kabul edildikleri açıklandı.

Gündemin "Sözlü Sorular" kısmının:

1 inci sırasında bulunan      (6/496),

2 nci         "    "                   (6/497),

3 üncü      "    "                   (6/498),

6 ncı         "    "                   (6/511),

Esas numaralı sorular, üç birleşim içinde cevaplandırılmadığından, İçtüzük gereğince yazılı soruya çevrildi.

4 üncü sırasında bulunan                   (6/502),

5 inci        "    "                   (6/503),

7 nci         "    "                   (6/526),

8 inci        "    "                   (6/531),

14 üncü    "    "                   (6/541),

15 inci      "    "                   (6/542),

17 nci       "    "                   (6/544),

18 inci      "    "                   (6/546),

19 uncu    "    "                   (6/547),

20 nci       "    "                   (6/548),

37 nci       "    "                   (6/569),

43 üncü    "    "                   (6/575),

44 üncü    "    "                   (6/576),

Esas numaralı sorulara Kültür ve Turizm Bakanı Erkan Mumcu;

21 inci sırasında bulunan(6/549) esas numaralı sözlü soruya, Devlet Bakanı Güldal Akşit;

Cevap verdi; (6/502), (6/541), (6/542), (6/544), (6/546), (6/547), (6/575), (6/576), (6/548), (6/549) esas numaralı soru sahipleri de cevaplara karşı görüşlerini açıkladı.

9 uncu sırasında bulunan                   (6/532),

10 uncu    "    "                   (6/533),

11 inci      "    "                   (6/535),

12 nci       "    "                   (6/536),

13 üncü    "    "                   (6/537),

16 ncı       "    "                   (6/543),

Esas numaralı sorular, ilgili bakanlar Genel Kurulda hazır bulunmadıklarından, ertelendi.

Genel Kurulu ziyaret eden Almanya Federal Meclis Başkanı Wolfgang Thierse ve beraberindeki heyete Başkanlıkça "Hoşgeldiniz" denildi.

Iğdır Milletvekili Dursun Akdemir ve 45 milletvekilinin, sokak çocuklarının sorunlarının çözümlenebilmesi için (10/111),

Eskişehir Milletvekili Cevdet Selvi ve 22 milletvekilinin, öncelikle sokakta yaşayan çocuklar arasında yaygınlaşan ve toplumun geleceğini tehlikeye düşüren uyuşturucu kullanımı konusunda (10/160),

Konya Milletvekili Orhan Erdem ve 44 milletvekilinin, çocuklarımızı sokağa iten nedenlerin araştırılarak (10/180),

Alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergelerinin, birlikte yapılan öngörüşmelerden sonra, kabul edildiği açıklandı.

Kurulacak komisyonun :

12 üyeden teşekkül etmesi,

Çalışma süresinin, başkan, başkanvekili, sözcü ve kâtip üye seçimi tarihinden başlamak üzere, üç ay olması,

Gerektiğinde Ankara dışında da çalışması,

Kabul edildi.

Gündemin "Kanun Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler" kısmının:

1 inci sırasında bulunan, Adlî Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Bölge Adliye Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yetkileri Hakkında Kanun Tasarısının (1/521) (S. Sayısı: 146),

2 nci sırasında bulunan, Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Tasarısının (1/523) (S. Sayısı: 152),

3 üncü sırasında bulunan Kamu İhale Kanununa Geçici Madde Eklenmesine Dair Kanun Teklifinin (2/212) (S. Sayısı: 305),

Görüşmeleri, daha önce geri alınan maddelere ilişkin komisyon raporları henüz gelmediğinden,

4 üncü sırasında bulunan, Kamu Yönetiminin Temel İlkeleri ve Yeniden Yapılandırılması Hakkında Kanun Tasarısının (1/731) (S. Sayısı: 349) görüşmeleri, ilgili Komisyon yetkilileri Genel Kurulda hazır bulunmadığından,

Ertelendi.

5 inci sırasına alınan, Türk Ticaret Kanununun Bazı Maddelerinin Değiştirilmesi Hakkında Kanun Tasarısının (1/761) (S. Sayısı: 405), görüşmelerini müteakiben, kabul edilip kanunlaştığı açıklandı.

21 Nisan 2004 Çarşamba günü saat 15.00'te toplanmak üzere, birleşime 20.11'de son verildi.

                                      Yılmaz Ateş

                                    Başkanvekili

Mehmet Daniş                                                 Suat Kılıç

        Çanakkale                                                      Samsun

Kâtip Üye                                 Kâtip Üye                                                                                                                                                                                  No.: 115

II. - GELEN KÂĞITLAR

21 Nisan 2004 Çarşamba

Sözlü Soru Önergeleri

 

1.- Gümüşhane Milletvekili Sabri Varan'ın, hayvan sağlığıyla ilgili bazı maddelerin uyuşturucu olarak kullanımının önlenmesine ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/1042) (Başkanlığa geliş tarihi: 12.4.2004)

2.- Gümüşhane Milletvekili Sabri Varan'ın, bazı ilaçların uyuşturucu olarak kullanımının önlenmesine ilişkin Sağlık Bakanından sözlü soru önergesi (6/1043) (Başkanlığa geliş tarihi: 12.4.2004)

3.- Diyarbakır Milletvekili Muhsin Koçyİğİt'in, SSK ve Bağ-Kur emeklilerinin aylıklarına ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından sözlü soru önergesi (6/1044) (Başkanlığa geliş tarihi: 9.4.2004)

4.- Muğla Milletvekili Fahrettin Üstün'ün, tüketici kuruluşlarına yapılması gereken ödemelere ilişkin Sanayi ve Ticaret Bakanından sözlü soru önergesi (6/1045) (Başkanlığa geliş tarihi: 9.4.2004)

5.- Muğla Milletvekili Fahrettin Üstün'ün, tüketicinin korunması hakkındaki mevzuata ilişkin Sanayi ve Ticaret Bakanından sözlü soru önergesi (6/1046) (Başkanlığa geliş tarihi: 9.4.2004)

Yazılı Soru Önergeleri

1.- Adana Milletvekili Atilla Başoğlu'nun, milletvekillerine dağıtılan yayınların okunduktan sonra değerlendirilmesine ilişkin Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanından yazılı soru önergesi (7/2289) (Başkanlığa geliş tarihi: 7.4.2004)

2.- Konya Milletvekili Atilla Kart'ın Tümosan'ın özelleştirilmesine ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/2311) (Başkanlığa geliş tarihi: 9.4.2004)

3.- İstanbul Milletvekili Ali Rıza Gülçİçek'in, Sivas katliamı sanıklarına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/2312) (Başkanlığa geliş tarihi: 9.4.2004)

4.- Tokat Milletvekili Orhan Ziya Dİren'in, Tokat İlinin online sistemine dahil edilmesine ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından yazılı soru önergesi (7/2313) (Başkanlığa geliş tarihi: 9.4.2004)

5.- İstanbul Milletvekili Gürsoy Erol'un, yanık tedavi merkezlerine ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından yazılı soru önergesi (7/2314) (Başkanlığa geliş tarihi: 9.4.2004)

6.- Muğla Milletvekili Ali Arslan'ın, Milas ve Yatağan'daki linyit işletmelerine ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi (7/2315) (Başkanlığa geliş tarihi: 9.4.2004)

7.- Adana Milletvekili Tacidar Seyhan'ın, bazı bürokrat atamalarına ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi (7/2316) (Başkanlığa geliş tarihi: 9.4.2004)

8.- Manisa Milletvekili Hasan Ören'in, trafik tescil işlemlerindeki yasal boşlukların giderilmesine ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/2317) (Başkanlığa geliş tarihi: 9.4.2004)

9.- Ankara Milletvekili İsmail Değerlİ'nin, Ankara Büyükşehir Belediyesinde usulsüzlük yapıldığı iddiasına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/2318) (Başkanlığa geliş tarihi: 9.4.2004)

10.- Adana Milletvekili N. Gaye Erbatur'un, Emekli Sandığı sağlık hizmetlerinden yararlanma hakkına ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru önergesi (7/2319) (Başkanlığa geliş tarihi: 9.4.2004)

11.- İzmir Milletvekili Muharrem Toprak'ın, üniversite araştırma fonlarında bekleyen ödeneğe ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru önergesi (7/2320) (Başkanlığa geliş tarihi: 9.4.2004)

12.- Afyon Milletvekili Halil Ünlütepe'nin, bir il sağlık müdürüyle ilgili iddiaya ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/2321) (Başkanlığa geliş tarihi: 9.4.2004)

13.- İstanbul Milletvekili Gürsoy Erol'un, yanık tedavi merkezlerine ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/2322) (Başkanlığa geliş tarihi: 9.4.2004)

14.- Muğla Milletvekili Ali Arslan'ın, Muğla-Dalaman'da tarımsal üretime verilen zararın önlenmesine ilişkin Çevre ve Orman Bakanından yazılı soru önergesi (7/2323) (Başkanlığa geliş tarihi: 9.4.2004)

15.- Konya Milletvekili Nezir Büyükcengİz'in, bir millî eğitim müdürünün reddettiği etkinlik talebine ilişkin Millî Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/2324) (Başkanlığa geliş tarihi: 9.4.2004)

16.- İstanbul Milletvekili Gürsoy Erol'un, özürlü vatandaşların oy kullanımıyla ilgili YSK tarafından alınan tedbirlere ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru önergesi (7/2325) (Başkanlığa geliş tarihi: 9.4.2004)

17.- Samsun Milletvekili Musa Uzunkaya'nın, Ziraat Bankası ve Halkbank yönetim kurulu üyelerinin maaşlarına ilişkin Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısından (Abdüllatif ŞENER) yazılı soru önergesi (7/2326) (Başkanlığa geliş tarihi: 9.4.2004)

18.- Antalya Milletvekili Nail KamacI'nın, Antalya'da yapılan bir toplantıya ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/2327) (Başkanlığa geliş tarihi: 9.4.2004)

19.- Adana Milletvekili Atilla Başoğlu'nun, Fener Rum Patrikhanesine ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/2331) (Başkanlığa geliş tarihi: 1.4.2004)

Meclis Araştırması Önergesi

1.- Malatya Milletvekili Muharrem KIlIç ve 37 Milletvekilinin, don olayları nedeniyle kayısı üreticilerinin uğradığı zararların araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Anayasanın 98 inci, İçtüzüğün 104 ve 105 inci maddeleri uyarınca bir Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/184) (Başkanlığa geliş tarihi: 20.4.2004)

 


BİRİNCİ OTURUM

Açılma Saati: 15.00

21 Nisan 2004 Çarşamba

BAŞKAN: Başkanvekili Yılmaz ATEŞ

KÂTİP ÜYELER: Mehmet DANİŞ (Çanakkale), Suat KILIÇ (Samsun)

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 76 ncı Birleşimini açıyorum.

Toplantı yetersayısı vardır; görüşmelere başlıyoruz.

Sayın milletvekilleri, gündeme geçmeden önce, üç sayın milletvekiline gündemdışı söz vereceğim.

Gündemdışı ilk söz, Isparta İlindeki depolarda bulunan 75 000 ton elmanın nasıl tüketileceği ve çözüm önerileri konusunda söz isteyen Isparta Milletvekili Sayın Mevlüt Coşkuner'e aittir.

Buyurun Sayın Coşkuner. (CHP sıralarından alkışlar)

III. - BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI

A) GündemdIşI Konuşmalar

1.- Isparta Milletvekili Mevlüt Coşkuner'in, Isparta ve diğer üretim bölgelerindeki elma üreticilerinin sorunlarına ve bu sorunların çözümü için alınması gereken tedbirlere ilişkin gündemdışı konuşması ve Tarım ve Köyişleri Bakanı Sami Güçlü'nün cevabı

MEVLÜT COŞKUNER (Isparta) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Isparta İlinde bulunan 75 000 ton elmanın tüketilmesi için neler yapılabileceği ve elmacılığın sorunları hakkında gündemdışı söz almış bulunuyorum; Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.

Isparta'yı konuşurken, tabiî, biraz da bölge şovenizmi yapar gibi oluyor; oysa, Türkiye'nin bir parçası olan Isparta'nın yanında, Antalya- Elmalı'da 80 000 ton, Karaman'da 40 000 ton ve Denizli Çivril'de... Dün, Meclisin bahçesinde "koş vatandaş koş, elmaya koş" der gibi, milletvekillerimize, çalışanlara, hizmetlilere elma dağıtılmasından ne çıkardık, anlamıyorum; nasıl algıladık, bilmiyorum; ama, Türkiye'de, elma üreticisinin sorununun olduğunu ve bunun çözülmesinin gerekliliğini açıkça ortaya koymuşuzdur.

Değerli arkadaşlarım, elbette ki, nüfusumuzun yüzde 40'ı tarım kesiminde çalışmaktadır. Bunun yanında, Türkiye olarak, elma üretiminde, Çin ve ABD'den sonra gelmekteyiz. Türkiye'nin kendi içerisinde de, Isparta ilk sırayı teşkil etmektedir.

Isparta'nın Eğirdirinde, Gelendostunda, Senirkentinde, Yalvaçında, hemen hemen bütün ilçelerinde elma üretilir. Elma üretiminden önce de Isparta'nın halısı vardı, gülü vardı. Bunları bitirdik; devlet politikası haline gelmediği için, devlet sadece seyrettiği için bugün bitirdik; ama, bunların yerini doldurmak isteyen üreticiler kendilerini elma üretimine yönlendirince, bugün elma da maalesef depolarda kalmıştır. Bugün, Sayın Bakanımıza sorduğumuz zaman "elma konusunda ne düşünüyorsunuz; Irak'tan elma girdi mi" dediğimiz zaman "engelleyemedik" diyorlar.

Onun ötesinde, yine, burada, öyle zannediyorum ki, arkadaşlarımızdan bazıları, Niğde Milletvekili Orhan Eraslan, Denizli Milletvekili Haşim Oral, Burdur Milletvekili Ramazan Kerim Özkan, ayrıca, Muğla Milletvekili Cumhur Yaka da bu konuyu dile getirmesine rağmen aldığımız cevaplar hiç tatmin edici değil. Cumhur Yaka'nın sorusuna verilen cevapta şöyle deniliyor: "Aşağıda dökümü yapılmış olan firmalara elma için sadece ithal belgesi verilen Altuğ Başar 33 000 ton,  Demirkale Ticaret-Ali Demirkale 21 000 ton, Alpaş-Alanya Ticaret 36 000 ton." "Bu üç ay içinde Türkiye'ye elma girmedi mi" dediğimiz zaman, maalesef, orada kaçamak bir cümle kullanılıyor: "Türkiye'de üretilen starking ve golden elmanın ithali için herhangi bir belge verilmiyor" deniliyor, geçiyor. Yani, bu, bizi tatmin etmiyor; ister beğenin ister beğenmeyin.

Hani, acil eylem planınız vardı ya, o planı Türkiye'de elmanın yüzde 10'unu üreten insanlara uygulayıverin de, o üreticinin bir yüzü gülsün, görelim; çünkü, bu üretici, ilaç parasını ödeyemiyor, altındaki traktörünü satmış, onun ötesinde faizle para almış; elma ağaçları çiçek açmış, hâlâ daha biz depolarda elma bekletiyoruz...

Onun için, biz, üreticinin eğitilmesi nasıl olmalı, elma ambalajlaması nasıl olmalı; burada, Yüce Mecliste bunu tartışmak isterdik; ama, bir ay sonra elma depolarının boşaltılması gerekirken, şimdi çiçekler açmışken, maalesef, depolarda elmalar durmaktadır. Sadece, Isparta-Gelendost'ta ve Eğirdir'de, depolarda bulunan -Eğirdir Ovasını ve Gelendost'u tamamen kaplamış olan ve kokusunu, rengini o gölden alan- elmaların bir kısmı da, zaten, hayvanlara yem edilmiştir. Şimdi duyuyoruz, kalan elmaların tüketilmesi için, sayın valilere "ilköğretim okullarına elma verilsin" deniliyor.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı.)

BAŞKAN - Sayın Coşkuner, sözlerinizi tamamlar mısınız.

Buyurun.

MEVLÜT COŞKUNER (Devamla) - Değerli arkadaşlarım, bugün, elma üreticisi perişan durumda. Mevcut elmanın tüketilmesi gerektiğini ve çiçek açma mevsiminin geldiğini hatırlatıyorum. Siz, eğer, bugün,  elma üreticisini rahatlatamazsanız, Türk çiftçisini rahatlatamadığınız gibi, esnafını da rahatlatamazsınız; çünkü, esnafın alışveriş yapabilmesi için, o elmaların satılması gerektiği kanaatindeyim.

Aslında, söyleyeceğim çok şey var; ama, zaman dolmak üzere olduğu için, şunu söylemek istiyorum: Türkiye'de üretilen starking ve golden cinsi elma ağaçlarının kerestelik olduğu söylenebilir. Elmacılığın sorunlarını sorduğumuz zaman, bugün, çiftçi, bunu sizden çok daha iyi biliyor. Çiftçi sizden çok ileride; ama, onun ürettiği elmanın yerine koyduğunuz bodur elmanın yetiştirilebilmesi için, siz, devlet katkısı ve teşvik olarak ne veriyorsunuz; onun kullandığı mazotta indirim yapıyor musunuz, onu teşvik ediyor musunuz; bunu anlamak mümkün değil.

Yani, kimse, üreticiye ders vermeye kalkmasın; üretici bunun bilinci içerisinde; ama, o üretici sizden şunu istiyor: "Ben, sana yük olmuyorum, vergimi veriyorum; sen de, elmamın tüketilmesi için, mutlaka, pazar bul, İran'dan elma sokma ve öbür taraftan başka elma getirme. Benim elmamı Millî Eğitim Bakanlığında mı, Sağlık Bakanlığında mı, hangi kurum ve kuruluşta tüketeceksen tüket, beni mağdur etme. Edersen, bakma, sana verdiğim referans devam ediyor; ama, bunun cezasını da ben sana veririm" diyor.

Şu acil eylem planınızı bir de elma üreticilerine uygulayıverin de, şu çiftçinin, üreticinin, dolayısıyla, esnafın yüzü gülsün diyorum.

Beni dinlediğiniz için hepinize teşekkür ediyorum.

Saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Coşkuner.

Gündemdışı konuşmaya Tarım ve Köyişleri Bakanı Sayın Sami Güçlü cevap vereceklerdir.

Buyurun Sayın Güçlü. (AK Parti sıralarından alkışlar)

TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANI SAMİ GÜÇLÜ (Konya) - Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; Isparta Milletvekilimiz Sayın Mevlüt Coşkuner'in, bölgesiyle ilgili, çok önemli bir ürün olan elmanın, şu anda, depolarda kalan kısmı ve bunun, bundan sonra, nasıl tüketileceği hususuyla ilgili düşüncelerini, önerilerini ve eleştirilerini dinledik. Kendisine, sektörümüzle ilgili sorunları dile getirdiği için teşekkür ediyorum.

Ben de, hadiseyi şöyle değerlendiriyorum: Kendileri, bir bakıma, daha önce sorduğu sorulara ve başka arkadaşlarımızın sorduğu sorulara, çok tatmin edici cevaplar alınamadığını söyledi, çiftçilerimizin mağduriyetinden ve bu konuda, kısa bir süre önce verdiğimiz desteğe rağmen, eğer bu mağduriyetler devam ederse, bunların bir bakıma cezalandırmaya dönüşeceğinden bahsetti. Ben de bunlarla ilgili düşüncelerimi ifade etmeye çalışacağım.

Ülkemiz, tarımsal üretim potansiyeli bakımından dünya üzerinde önemli bir yere sahiptir. Bu sahip olduğu ekolojik zenginlik başta meyve ve sebze olmak üzere çok çeşitli ürünlerin yetiştirilmesine imkân tanımaktadır. Dünya elma üretimi yaklaşık 59 000 000 tondur ve bu üretim içerisinde ülkemiz, Çin, Amerika Birleşik Devletleri ve Fransa'dan sonra 4 üncü sırayı almaktadır.

Türkiye'de, üretim 1990 yılında 1 900 000 tondur, 2003 yılında 2 500 000 tona yükselmiştir. Bu toplam üretim içerisinde ihracatımızın, yıllar itibariyle, kaydettiği miktarlar değişiklik arz etmekte; 1990 yılında 33 000 ton, 2002 yılında 1 250 ton, 2003 yılında yaklaşık 10 000 tondur. Türkiye, toplam üretiminin çok önemsiz bir kısmını, çok az bir kısmını, ihraç edebilmektedir.

İthalat miktarına bakacak olursak, bu rakam 57 ton ile 15 000 ton arasında değişmiştir. 2002 yılında 15 000 ton, 1990 yılında -benim elimdeki tablodan ifade ediyorum- 57 ton kadar olmuştur. Dolayısıyla, Türkiye, elma ihracatına nispetle daha az elma ithal eden bir ülkedir. 2003 yılında ithal ettiğimiz elma miktarı 3 000 ton civarındadır. Ürettiğimiz miktarı bir daha ifade edecek olursak, 2 500 000 tondur.

Ilıman ve serin iklim meyvesi olan elma, ülkemizin genelinde, yoğun olarak İç ve Kuzey Anadolu, Marmara, Ege ve Akdeniz Bölgelerinde yetişmekte, biraz önce Sayın Milletvekilimizin de saydığı gibi, birkısım bölgelerde ve şehirlerimizde ise daha yoğun olarak üretimi gerçekleştirilmektedir.

Son yıllarda, güneyde Göller Bölgesi elmanın önemli yetiştiricilik alanlarını oluşturmaya başlamıştır. Türkiye'de, yaklaşık 460 elma çeşidi bulunmakla birlikte, ticarî anlamda yetiştiriciliği yapılan çeşitlerin sayısı 10 civarındadır.

Yaklaşık yüzde 20 fire oranı dikkate alındığında, ülkemizde elma tüketimi 2 000 000 ton civarında olup, kişi başına tüketim yaklaşık 27 kilogramdır, dünya ortalaması ise fert başına 8 kilogramdır. Bu da çok dikkate değer bir orandır.

Isparta İlimizde elma yetiştiriciliği, 2003 yılı verileri itibariyle, toplam olarak yaklaşık 180 000 dekar alanda yapılmakta olup, bu sahalarda toplu meyvelik şeklinde yaklaşık 3 000 000 adet meyve veren ağaç bulunmaktadır, Eğridir ve Gelendost İlçeleri en yoğun elma üretiminin yapıldığı ilçelerdir. İlde, yetiştiricilik, genellikle starking ve golden cinsi elmalarda yapılmakta olup, son yıllarda yarı bodur çeşitler de dikilmektedir.

İlde, 2003 yılında 530 000 ton elma üretimi gerçekleştirilmiştir. Bu rakam, Türkiye toplam üretiminin yüzde 20'sini teşkil etmektedir. İlde ağaç başına elma verimi ise 190 kilogram civarındadır.

Karşılaşılan başlıca sorunlar ise, işletmelerin küçük olması, üretilen elmanın iç piyasada tüketilmesi, ihracatının genellikle yapılamaması, mevcut soğukhava tesislerinin çoğunun teknik yönden yetersiz olması, yeterli paketleme ve ambalajlama tesislerinin bulunmaması, ürün standardının istenilen seviyede olmaması, depolamada elektrik giderlerinin yüksekliği, arzu edilen düzeyde üretici örgütlenmesinin olmaması şeklinde sıralanabilir.

Elma üretim sezonunun başlamasıyla birlikte, pazarlama, üreticilerimizin her zaman karşı karşıya kaldığı en önemli bir sorun olarak karşımızdadır. Bugün itibariyle, Isparta İlimizdeki soğuk hava depolarında yaklaşık 40 000 ton elma bulunduğu tespit edilmiştir. Depolardaki sofralık elmanın kilogram fiyatı 200 000 ile 600 000 Türk Lirası arasında değişmektedir; meyve suyuna işlenmek üzere satılan elmanın kilogram fiyatı ise 100 000 Türk Lirası civarındadır.

Bu sorunla ilgili olarak Bakanlığımızın yaptığı çalışmaları başlıklar halinde şöyle sıralayabilirim:

1-   İçtüketimin artırılması amacıyla, Bakanlığımızca, elma tüketiminin artırılması için, biraz önce sayılan bölgelerde, yani, Niğde, Karaman, Isparta ve başka elma üreticisi illerimizde depolardaki elmaların satılamaması üzerine, Adalet, Millî Savunma, Millî Eğitim ve Sağlık Bakanlıklarına ve 81 il valiliğine yazı yazılarak, bu çerçevede, cezaevlerinde, okullarda ve askerî birliklerde elma tüketiminin artırılması hedeflenmiştir.

2- Uluslararası gıda yardımlarına ülkemizde yetiştirilen elmaların dahil edilmesi konusu gündeme gelmiştir. Birleşmiş Milletler tarafından Irak'a yapılacak gıda yardımı içerisine elmanın da dahil edilmesi konusunda, Dışişleri Bakanlığı nezdinde girişimde bulunulmuştur.

3- Bakanlığımızca, elma ihracatının desteklenmesi konusunda elmaya teşvik verilmesi hususu Dış Ticaret Müsteşarlığına yazıyla duyurulmuş, konu takip edilmiş; ancak, bu hususta, Para Kredi ve Koordinasyon Kurulu kararı uzun bir süre çıkmamıştır. Bununla ilgili gelişmeler konusunda birkaç hususu belirtmek istiyorum. Bu teşebbüs, 1 Ocak ile 31 Nisan tarihleri arasında elma ihracatını teşvik etmeyi kapsayacak bir öneriyle ortaya çıkmış; ancak, ilgili kurumlar arasında gerekli mutabakat sağlanamadığı için, bu süre uzamış; bunun üzerine, sürenin tekrar daha ileri tarihlere sarkması için, yani 1 Nisan - 30 Haziran tarihlerine sarkması için yeniden görüş değiştirilmiş ve Yüksek Planlama Kurulunun imzasına açılmıştır. Evet, bu konuda, Bakanlığımız gerekli teşebbüsü vaktinde yapmış olmakla birlikte, kararın çıkarılması konusundaki gecikmeyi kabul ediyoruz. Bu hususta, bu tedbiri zamanında alamamamızın birkısım olumsuzluklarıyla karşı karşıyayız.

İthalatta aldığımız tedbirleri ise şöyle özetleyebilirim: Bakanlığımızın uygulamakta olduğu politikalarının ana unsuru, başka ürünlerde olduğu gibi, üretim döneminde -yani, 1 Temmuz - 1 Ocak tarihleri arasında- elma ithalatına kesin olarak izin verilmemesidir; ocak-temmuz dönemlerinde ise, sınırlı olarak izin verilmektedir. Biraz önce söylediğim gibi, verilen bu izinlerle ülkemize ne kadar elma girdiğini tekrar hatırlatacak olursam, 2000'de 3 400 ton, 2001'de 1 500 ton, 2003 yılında yaklaşık 3 000 ton olarak karşımıza çıkmaktadır; dolayısıyla, elma ithalatı konusunda gerçekleşen rakam Türkiye'deki piyasaları etkileyecek bir rakam değildir; yani, burada uygulanacak esas tedbir şudur: Yurtiçi üretim artık iç tüketimle karşılanamayacak bir noktaya gelmiştir ve bu sebeple, ihracatı artırmaktan; yani, pazarı büyütmekten başka çaremiz yoktur; bu duruma dikkatinizi çekiyorum.

MEVLÜT COŞKUNER (Isparta) - Sayın Bakanım, bu elmaları tüketecek miyiz? 200 000 liraya elma satılıyor...

TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANI SAMİ GÜÇLÜ (Devamla) - Biraz önce söyledim.

MEVLÜT COŞKUNER (Isparta) - Ama, Isparta'da, 300 000 liraya satılsa, 21 trilyon eder...

TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANI SAMİ GÜÇLÜ (Devamla) - Kaça satıldığını biraz önce söyledim.

MEVLÜT COŞKUNER (Isparta) -  Maliyetinin çok çok altında...

TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANI SAMİ GÜÇLÜ (Devamla) - Ayrıca, iç ve dışpazar isteklerine uygun yeni çeşit geliştirme ve adaptasyon çalışmaları, üretim maliyetini düşürmek üzere bodur ve yarı bodur elma yetiştiriciliğinin yaygınlaştırılması çalışmaları, soğukhava depoları, sınıflama ve ambalajlama tesislerinin geliştirilmesi çalışmalarımız sürdürülmektedir. Alınan bu tedbirler, kısa vadede, sektörümüzün sorununu tamamıyla çözecek boyutta değildir. Bakanlığımız tarafından, soruna köklü çözüm bulabilmek için, Hükümetimizin programında kısa vadede yapılması gereken yasal düzenlemeler içerisinde yer alan üretici birlikleri yasası tasarısıyla ilgili, kurumların görüşü alınarak, bakanlarımızın da imzası tamamlanmış ve şu anda, Başbakanımızın imzasıyla birlikte Meclise intikal edecek hale gelmiştir. Dolayısıyla, üretici örgütlenmesi konusunun, birçok başka alanda olduğu gibi, elma üreticilerimiz açısından da, pazarlama sorununu çözme konusunda müşterek hareket etme imkânı vereceğini ve bu sorunun çözümü konusunda ilerleyen dönemde önemli katkılar yapacağını düşünmekteyim.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri, konuşmamın başında da belirttiğim gibi, ülkemiz, dünyada elma üreten önemli ülkeler arasında yer almaktadır; kişi başına elma tüketimi de dünya ortalamasının 4 katıdır. Ancak, ülkemizde elma üretimi, iç ve dışpazarlaması gibi konularda arzu edilen noktaya gelememiştir. Dışpazarların talep ettiği elma çeşitlerinin ülkemize adaptasyonunun sağlanması ve üretimin bu doğrultuda yönlendirilmesi büyük önem arz etmektedir. Bununla birlikte, elma üretiminde bahçeden, nihaî tüketiciye kadar geçen sürecin, uygun çeşit, pazar isteklerine göre üretim, örgütlenme, paketleme ve ambalajlama konularını da kapsayan bir anlayışla ele alınması gerekmektedir. Bu amaçla kamu kuruluşları ve özel sektör işbirliğiyle sorunların çözümü yönünde gerekli adımların atılması hususunda gayretler gösterilmektedir.

Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)

AHMET ERSİN (İzmir) - Sayın Bakan, stokları eritmek lazım.

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Bakan.

Sayın milletvekilleri, gündemdışı ikinci söz, çölleşen Erzurum İlinin mera sorunuyla ilgili söz isteyen Erzurum Milletvekili Sayın İbrahim Özdoğan'a aittir.

Buyurun Sayın Özdoğan. (AK Parti sıralarından alkışlar)

2.- Erzurum Milletvekili İbrahim Özdoğan'ın, Erzurum'da mera ıslah çalışmaları ile plansız ve aşırı kullanımdan kaynaklanan sorunların giderilmesi için alınması gereken tedbirlere ilişkin gündemdışı konuşması ve Tarım ve Köyişleri Bakanı Sami Güçlü'nün cevabı

İBRAHİM ÖZDOĞAN (Erzurum) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Yüce Heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Bahsedeceğim konuyla alakalı olarak 4342 sayılı Mera Kanununun 1 inci maddesi konunun amacını göstermektedir. Bu madde gereğince, mera, yayla, kışlak ve kamuya ait otlak ve çayırların bakım ve ıslahının yapılarak verimliliklerinin artırılması ve sürdürülmesi, kullanımlarının sürekli olarak denetlenmesi, korunması ve gerektiğinde kullanım amacının değiştirilmesi amaçlanmıştır. Bu amaç doğrultusunda, kanunun 19 uncu maddesine göre muhtarlar ve belediye başkanları, mera, yaylak ve kışlakların korunmasından ve ayrıca tahsis amacına göre en iyi şekilde kullanılmasının sağlanmasından sorumludurlar. Hatta, meralara tecavüz edilmesi halinde, durum, Tarım ve Köyişleri Bakanlığı il ve ilçe müdürlüklerine, valilik ve kaymakamlıklara iletilerek, Taşınmaz Mal Zilyetliğine Yapılan Tecavüzlerin Önlenmesi Hakkında 3091 sayılı Kanun ile 2886 sayılı Devlet İhale Kanununun 75 inci maddesinin uygulanması öngörülmüş bulunmaktadır.

Kanunun 22 nci maddesi, göçerlerin, mera, yaylak veya kışlaklardan yararlandırılmaları hususunun bu kanun hükümlerine göre tanzim edileceğini amirdir. 23 üncü maddede ise, mera, yaylak ve kışlağa, komisyonun tahsis kararında belirtilen miktardan fazla hayvan sokulmayacağı emredilmektedir.

Adı geçen kanuna göre çıkarılan Mera Yönetmeliğinin 7 nci maddesinde, merada artakalan fazlalıklar varsa, bunun, en yakın köy veya belediyeye, o köy veya belediyede oturan ve hayvancılık yapan çiftçilere veya bu amaçlı kuruluşlara öncelikle kiralanması öngörülmüştür.

İlgili kanuna göre, meraların tespit, tahdit ve tahsisi mera komisyonları tarafından tamamlandıktan sonra, ortaya çıkan ihtiyaç fazlası, kanunla öngörülen şekilde kiraya verilebilir. Halbuki, 1 000'in üzerinde köyü bulunan ilimizde, henüz 70'e yakın köyde tespit, tahdit ve tahsis çalışmaları tamamlanabilmiştir, geriye kalan köylerde ise bu işlemler henüz tamamlanmamış, hatta, büyük çoğunluğunda bu işlemlere başlanmamıştır.

Yapılan gözlemlere, idarî ve adlî ihtilaflara göre, ilimizde, yoğun göçer hareketi vuku bulmaktadır. Nitekim, Tarım ve Köy İşleri Bakanlığı Erzurum İl Müdürlüğü verilerine göre, her yıl 80 000'in üzerinde küçükbaş hayvan, göçerler tarafından, ilimiz meralarına getirilmektedir. Köylerdeki özel mera ve köy tüzelkişiliğine ait olan mera kiralamaları bu rakama dahil değildir. Kendi hayvan varlığına yetmeyen Erzurum meraları, göçer hayvan yetiştiricilerinin işgaliyle, çöl olma tehlikesiyle karşı karşıyadır.

Yukarıda belirtildiği gibi, meraların tespit, tahdit ve tahsis işlemleri büyük oranda yapılamadığından dolayı, ilçeler bazında mera alanı, hayvan varlığı ve meraların ihtiyacı karşılama oranları teknik anlamda hesaplanarak, mera varlığı ortaya çıkarılmamıştır. İl genelinde mera alanları, ilin mevcut hayvan varlığına, otlatma sezonunda -ki, altı aydır- yeterli gelmemektedir; yani, Mera Yönetmeliğine göre, bitişiğindeki ilçe ve köylerdeki fazlalığı taşıyacak kapasitede değildir. İl genelinde yapılan değerlendirmede, mera idaresi esaslarına göre doğru hesaplama yapılmıştır. İl hayvan varlığının mera bitki örtüsüne zarar vermeden otlatılabilmesi için 106 447 hektar ilave mera alanına ihtiyaç vardır. Bu da gösteriyor ki, il meraları, mevcut hayvan varlığı için yeterli değildir. Bu nedenle, çevre illerden gelen göçer hayvan yetiştiricilerinin Erzurum meralarına tek bir hayvanı sokulmamalıdır.

Ayrıca, ilimize gelen göçerlerin hayvanları, geldikleri ekolojide kazandıkları davranış özelliklerinden dolayı, bitki örtüsünü aşırı tahrip edici otlama özelliğine sahiptir. Örneğin, ilimizde yetişen küçükbaş hayvanlarda, geven ve benzeri dikenli bitkileri otlama davranışı gözlenmezken, göçerlere ait koyunların bu bitkilerin genç sürgünlerini otladıkları gözlenmektedir. Yine bu koyunlar, otladığı bitkiyi kök boğazından kopararak, bitkinin aşırı şekilde tahrip olmasına neden olmaktadır. Kökünden tahrip olan bitki, çölleşmenin tek nedenidir Erzurum'da. Erzurum köylüsü bu durumdan çok mustariptir. Bu soruna, bütün Erzurumlular, hükümetimizden acil çözüm beklemektedir.

Ayrıca, hayvan hareketleri kontrolsüz olduğundan dolayı, bulaşıcı hayvan hastalıklarının yaygınlaşmasına zemin hazırlanmaktadır. Bir yandan göçerlerin mera tahribatı, bir yandan da göçerlerin hayvanlarından bulaşan hastalıklar, Erzurum besicisini perişan etmiştir.

Göçer hayvancılık yapanlar, genellikle ürettikleri sütü peynir olarak değerlendirmektedir...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sözlerinizi tamamlar mısınız.

Buyurun Sayın Özdoğan.

İBRAHİM ÖZDOĞAN (Devamla) - Bunun için, ısıtmada ihtiyaç duydukları enerjiyi, merada bulunan geven ve diğer odunsu bitkileri söküp yakmak suretiyle karşılamaktadırlar. Zaten aşırı otlatmaya maruz kalan meralarda erozyona karşı son koruma elemanı olan bu bitkiler de bu şekilde tahrip olduğundan, meralarda şiddetli erozyon başlamış durumdadır. Bu durum, sadece ilimiz meralarında erozyon tahribatıyla sınırlı kalmayacaktır. Aynı şekilde, ilimiz su kaynaklarından beslenen akarsularımız üzerindeki barajların dolmasında, akarsu kenarlarında taşkın zararlarının artmasında etkili olacaktır.

Alınan duyumlara göre, ilimizde meralar, mera komisyonunun bilgisi dışında çok yüksek ücretlerle köy muhtarlarınca kiraya verilmektedir. Buna bağlı olarak, merayı kiralayanlar tarafından anlaşmada belirtilenin çok üzerinde hayvan meraya taşınmaktadır. Ayrıca, özel arazilere tecavüz ettikleri, köylülerle ihtilafa girdikleri sık sık duyulmaktadır.

Yine, hayvan sürülerinin yaylalara çıkarken, ekili arazilere ve özel arazilere zarar verdikleri duyulmaktadır. Nitekim, bu amaçla, 1997 ve 2004 yıllarında, göçer hareketiyle ilgili olarak bir düzenleme yapılmıştır; ama, bu düzenlemelerin sadra şifa olmayacağı, Erzurum köylüsü tarafından yaşanarak bilinmektedir. Radikal çözüm gerekmektedir.

Yukarıda açıklanan gerekçeler dikkate alındığında, Erzurum İli meralarının il dışından gelen göçer hayvancılık yapanlara kesinlikle kiralanmaması gerektiği sonucuna varılmıştır. Erzurum'un çölleşmemesi için, göçer hayvancılık olayına Tarım ve Köyişleri Bakanlığının el koyması gerekmektedir; aksi halde, çölleşme ve yok olma, tarih, kültür, hayvancılık şehri Erzurum için mukadder olacaktır.

Erzurum meraları, Erzurum'da yaşayan, Erzurum ekonomisi için özveride bulunan, Erzurum'un çilesini çeken Erzurum'un çiftçi ve köylüsünündür diyor; Yüce Heyetinizi, tekrar, saygıyla selamlıyorum. (Alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Özdoğan.

Sayın Özdoğan'ın gündemdışı konuşmasına, Tarım ve Köyişleri Bakanı Sayın Sami Güçlü cevap vereceklerdir.

Buyurun Sayın Bakan.

TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANI SAMİ GÜÇLÜ (Konya) - Sayın Başkan, saygıdeğer milletvekilleri; Erzurum Milletvekilimiz Sayın İbrahim Özdoğan, Erzurum'da, özellikle göçerlerin, mevsim geldiğinde bölgeye hayvanlarını nakletmesi ve bunun sonucu olarak, buradaki bitki örtüsünün ve meraların aşırı kullanılması, tahribi ve bunun sonucunda bir erozyon tehlikesini dikkatlerimize sunarak, bu konuyu gündeme getirmiştir. Ben de, Bakanlığımın, Türkiye'de tarımsal faaliyetler bakımından büyük önem arz eden bu konuyla ilgili görüşlerini bu vesileyle özetlemek istiyorum; tekrar, hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Ülkemiz hayvancılığının ihtiyacı olan kaliteli kabayem üretiminin en ucuza temin edildiği kaynak meralardır. Bakımlı 1 dekar merada, yılda, yaklaşık 200-300 kilogram arasında kuru ot elde edilebilir; bu da, bir büyükbaş hayvanın, yıllık kaba ot ihtiyacının yaklaşık onda 1'ini karşılayabilir; ancak, ne yazık ki, yıllar itibariyle bakıldığında, mera alanlarımızın giderek azaldığı görülmekte ve bunun çevre üzerindeki etkileri de artarak hissedilmektedir.

1940'lı yıllarda 44 000 000 hektar olan mera alanımız, 2004 yılında 12 400 000 hektara düşmüştür. Esas dramatik gelişme, mera alanlarımızda meydana gelen bu hızlı azalmadır.

Erzurum İlimiz, çayır ve mera alanları bakımından şanslı bir durumda olmakla birlikte, karasal bir iklime sahip olması, topografik yapının engebeli olması ve su ve rüzgâr erozyonunun yaygın olması, bunun yanı sıra, aşırı ve zamansız otlatma nedeniyle, meraların durumu, Erzurum açısından da iç açıcı değildir.

İklim ve arazi yapısı nedeniyle diğer tarım kollarında gelişme imkânı bulamayan bu ilimizde vazgeçilmez önceliği hayvancılık oluşturmakta, yem bitkileri üretimi ise, gerek verim gerekse çeşitlilik yönüyle entansif hayvancılıkla uğraşan diğer bölgelere göre oldukça yetersiz kalmaktadır. Bunun sonucu olarak da, hayvancılık, büyük ölçüde meralara bağımlı olarak yapılmaktadır.

Erzurum genelinde elde edilen kabayem miktarının, toplam hayvan varlığının ihtiyacını karşılamadığı ve yüzde 22 civarında kabayem açığı olduğu belirlenmiştir. Erzurum İlimizde, meralarda yapılacak iyileştirmeler ile tahdidi yapılarak ıslah edilecek olan 20 000 dekar alanda yaklaşık 4 000 ton kuru ot elde edilecektir; bu da, yaklaşık 1 000 büyükbaş hayvanın kabayem ihtiyacını karşılayacak düzeydedir.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Bakanlığımızca, bu yıl, ülke genelinde, meraların korunması, vasıflarının iyileştirilmesi, mera sınırlarının bir an önce belirlenmesi ve ıslah projelerinin uygulamaya konularak hayvancılıkla uğraşan çiftçilerimizin hizmetine sunulması için çalışmalara hız verilmiştir.

2004 yılına geldiğimizde, Türkiye genelinde 3 600 000 hektar alanda tespit, 1 900 000 hektar alanda tahdit çalışmaları tamamlanmıştır.  Bir hususa dikkatinizi çekmek istiyorum: 12 400 000 hektar mera varlığımız içerisinde, bugüne kadar, 3 600 000 hektar alanda tespit yapılmış, 1 900 000 hektar alanda ise tahdit çalışması tamamlanmıştır; yani, ıslah edilmiş ve bir uygulama düzeni içerisinde çiftçimizin hizmetine sunulmuş bir mera varlığımız yoktur. Erzurum İlinde ise 144 000 hektar alan tespit edilmiş, 32 000 hektar alanda ise tahdit çalışması tamamlanmıştır.

2004 yılında, Türkiye genelinde 600 000 dekar mera alanının ıslah çalışmasının tamamlanması hedef alınmıştır. Bu, ülkemizde bir ilktir ve dolayısıyla, Bakanlığımız açısından da çok öncelik verdiğimiz bir husustur. Erzurum İlimizde ise 2004 yılında ıslahını hedeflediğimiz büyüklük 20 000 dekar olarak belirlenmiştir. Bu ilimizde mera ıslah çalışmaları, Doğu Anadolu Tarımsal Araştırma Enstitümüz ve Atatürk Üniversitesi Ziraat Fakültesi işbirliğiyle devam etmektedir.

Meraların korunması ve meralardan en üst düzeyde fayda sağlanabilmesi için, aşırı ve zamansız otlatmadan kaçınılması gerekmektedir. Uygulamaya konulacak ıslah projeleriyle, meranın ürettiği ot miktarı ile otlatılan hayvan sayısı arasında elverişli bir denge kurulması sağlanacaktır. Erzurum İlinde son yıllardaki zamansız ve kontrolsüz otlatmanın devam etmesi halinde, yakın zamanda, üzerinde hayvan otlatacak mera kalmayacağı gibi, bitki örtüsünün tükenmesinin ardından, erozyonlarla birlikte, bu alanlardaki toprak örtüsünün de büyük ölçüde azalması söz konusu olabilecektir.

Meraların korunması ve aşırı otlatmanın engellenmesi için, yem bitkileri desteklemeleri uygulamaya konulmuştur. 2003 yılı içerisinde uygulanan ve 2004 yılında da uygulanacak olan bu desteklemeler kapsamında, ülkemizde, yem bitkileri üretiminde önemli artışlar sağlanmıştır. Türkiye'de, toplam tarım alanı içerisinde yüzde 3 oranında pay alan yem bitkileri ekim alanı yüzde 6'lara çıkmıştır ve dekar başına yaklaşık 35 000 000, yem bitkisi desteği yapılmaktadır.

Bakanlığımızın politikaları içerisinde, meraların geliştirilmesi özel bir yere sahiptir. Meraların korunması, ıslah edilmesi ve hayvancılıkla uğraşan çiftçilerimizin bu meralardan azami düzeyde faydalanabilmesi için gerekli tedbirler alınmaktadır ve alınacaktır. Mera tespit ve tahdit çalışmaları en kısa sürede tamamlanacak, ıslah çalışmalarına devam edilecektir. Bu arada, meralarımıza olan aşırı baskının önlenmesi ve hayvancılığın ihtiyaç duyduğu kabayemin tarla bitkileri alanlarında yetiştirilmesi amacıyla, yem bitkileri tarımının özendirilmesine ilişkin çalışmalarımız gelecek dönemde de sürdürülecektir.

Sayın milletvekilimizin bu genel sorun içerisinde, özellikle bölgeye göçerlerle birlikte gelen hayvan varlığının kontrol edilmesi konusundaki, Bakanlığıma havale etmiş olduğu konunun incelenmesi ve tedbir alınmasıyla ilgili olarak gerekli çalışmaları yapacağımı ve bu konuda kendisine bilgi sunacağımı arz ederim; hepinizi saygıyla selamlarım. (Alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Bakan.

Gündemdışı üçüncü söz, genel sağlık sorunları ve hastanelerimizle ilgili söz isteyen Manisa Milletvekili Sayın Ufuk Özkan'a aittir.

Buyurun Sayın Özkan. (CHP sıralarından alkışlar)

3.- Manisa Milletvekili Ufuk Özkan'ın, sağlık sistemimizin genel sorunlarına ilişkin gündemdışı konuşması ve Sağlık Bakanı Recep Akdağ'ın cevabı

UFUK ÖZKAN (Manisa) - Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; hepinizi sevgi ve saygıyla selamlıyorum.

Değerli arkadaşlarım, tıp ilmini okumadım, hekim olarak karşınızda değilim; fakat, gördüğüm bazı sıkıntılar, problemler var Ankara'da ve Anadolu'nun çeşitli hastanelerinde yaşadıklarımız var; bunlarla ilgili sizleri bilgilendirmek, bu konuya sizlerin de hassasiyetini sağlayabilmek için gündemdışı söz almış bulunuyorum.

Değerli arkadaşlarım, ülkemiz, dünya insanî gelişim ölçümünde 86 ncı sırada yer alıyor. Bu, sağlığın da içinde olduğu sosyal göstergeler dikkate alınarak yapılmış bir çalışmadır. Haziran 2003'te, bize, Sağlık Bakanlığımız tarafından hazırlanmış olan, sağlıkta dönüşüm politikalarımızın içinde yer aldığı 45 sayfalık bir program gönderildi. Bunu araştırdım, çalıştım, okudum; içinde, gerçekten, ülkemizin sıkıntılarını, problemlerini çözecek şeyler olduğu kadar, neticesinde Sayın Bakanımızın, Bakanlığın hazırlamış olduğu ve ulusal sinerjiyi yaratarak arkamıza alacağımız moral destekle başarıya ulaşacağımızı ifade etmesine ve üzerinden yaklaşık onbir ay geçmesine rağmen, geldiğimiz noktada hâlâ sıkıntıların da devam etmekte olduğunu görüyoruz. Ülkemiz genelinde, gerçekten, sıkıntılar son derece ciddî bir şekilde devam ediyor; Başkentte de böyle, çeşitli büyük illerimizde ve ilçelerimizde de böyle.

Değerli arkadaşlarım, Anadolu'nun küçük bir hastanesinde, dönersermayeyle ilgili çalışma sistemi kabul edildiğinden dolayı, personel giderlerinin dahi karşılanamadığını hepimiz görüyoruz ve biliyoruz. Bunun yanında, personel sıkıntısının Anadolu'nun her yerinde devam ettiğini, performansa göre ücretin çalışanlarımız tarafından zaman zaman sıkıntıyla karşılandığını, tıbbî ekipman sıkıntısının hâlâ yaşandığını biliyoruz. Bazı hastanelerimizde ameliyat masasının bir tane olmasından dolayı yaşanan sıkıntıları, doktorlarımız bizlere anlatıyorlar.

Bakanlığın, 7 tane genel müdürlüğü, 9 tane daire başkanlığı ve dünya kadar çalışanına rağmen, kurumumuz içinde tam bir diyaloğun olduğunu, tam bir organizasyon olduğunu söylemek mümkün değildir. Bununla birlikte, kurumlar arasında sağlıklı bir iletişimin olmadığını da görüyoruz. Bilhassa SSK hastaneleri, üniversite hastaneleri, kuruma ait hastaneler, özel hastaneler ve Bakanlık bürokratlarının tam bir uyum içinde olduğunu söylemek mümkün değil. Bu böyle olunca, problemlerin de çözümünü beklemek zaten mümkün değil.

O kadar çok problem var ki, hastanelerin genel durumundan tutun, poliklinik yapan doktorlarımızın durumundan tutun, çalışanlarımızın durumundan tutun, tahlillerden tutun, hastaneler arasında, kurumlar arasındaki sevklerden tutun... Yeşil kart sorunu var ki, hâlâ devam etmektedir. Yeşil kart, tam bir siyasî propaganda malzemesi olmuştur ve olmaya devam ediyor. Hastanelerimizdeki hasta yatışından hastanın taburcu edilmesine kadar, bulaşıcı hastalıklardan halk sağlığına kadar, 7 500 000'e yakın özürlü vatandaşımızın yaşadığı sıkıntılara kadar, eczacı kalfalarının aylardır taleplerine kadar, o kadar çok problem var ki, bu problemlerin çözümü için, mutlaka, Bakanlığımızın tam bir uyum içinde olması ve diğer kurum ve kuruluşlarla da uyum içerisinde olması gerektiğine inanıyorum.

Geçen hafta gazetede okumuş olduğum bir yazı, inanın, yüreğimi sızlattı. Hakkâri'de böbrek hastası 5 vatandaşımızın böbrek yetmezliğinden dolayı vefat ettiğini, öldüğünü okudum gazetede. Sebebi şu: Sağlık personeli olmadığı için, hekim olmadığı için, Hakkâri'deki 5 böbrek hastası vatandaşımız yaşamını kaybediyor. Ne kadar acı bir şey! Anadolu'nun çeşitli yerlerinde -gazetelere yansımamış olabilir, ama- bunların hepsini duyuyoruz, okuyoruz ve görüyoruz.

Değerli arkadaşlarım, Ankara, başkent. Başkentte bir hastaneye, lütfen, merak edin bir gidin, hangi hastane olursa olsun birisine girin ve o hastanede yaşayan insanlarımızın, çalışan insanlarımızın, temizleyicisinden, otoparkçısından, güvenlik görevlisinden, hemşiresinden, sağlıkçısından doktoruna kadar, yaşadıkları sıkıntıları bir görün ve orada hastalarımızın çekmiş olduğu sıkıntıları görün.

İsim vermeyeceğim; ama, 1 100 hekimi olan, 2 000 çalışanı olan, doktor başına, hekim başına günde 30-40 hastanın düştüğü bir hastaneyi düşünün. Böyle bir hastaneye günde 4 000 hasta geliyor, 2 000 de çalışanı var; 6 000 kişilik devasa bir mekân; ama, mekânın fizikî şartları bir kere elverişli değil, ne burada hasta bakmaya elverişli ne burada hastayı muayene etmeye elverişli. Böyle elverişsiz bir ortamda yaşadıklarımı -dün gittim, birazcık araştırdım- gördüklerimi size anlatsam, tüyleriniz diken diken olur.

Değerli arkadaşlarım, hastane koridorlarında, hastane bahçesinde sedye içinde yatan, sedye içinde muayene olmayı bekleyen ya da yatış bekleyen insanlarımızı bir görün; görün ve utanın!..

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Özkan, sözlerinizi tamamlar mısınız.

Buyurun.

UFUK ÖZKAN (Devamla) - Kan tahlili için Anadolu'nun çeşitli yerlerinden gelmiş insanları gördüm. Kastamonu-Tosya'dan sadece kan tahlili için yaşlı bir teyzemizin hastaneye gelip sabahtan beri kuyrukta beklediğini gördüm. Burada, veznelerin önündeki kavgaları gördüm. Röntgen çektirmiş; ama, röntgenini bulamayan yaşlı vatandaşlarımızı gördüm. Sedyenin üstünde, siyah ceset torbasının içinde önümüzden geçen cesetleri gördüm; o hastaların arasında, moral bekleyen, sağlık bekleyen insanların arasında!.. İnanın, sağlam insanın girip hasta çıkacağı bir mekânı gördüm. Burada çalışan, sağlık dağıtan doktorlarımızın bile o mekânda hasta olabileceklerini tespit ettim.

Değerli arkadaşlarım, hasta insanı iyileştirmek için harcanacak para, hastalarımız için harcanacak para, gerçekten, çok ciddî bir yatırımdır; ama, önemli olan, hastalanmamak için yapılacak olan yatırımlardır ve gerçekten, daha ucuz yatırımlardır. Koruyucu sağlık hizmetlerine önem vermemizin son derece doğru olacağına inanıyorum. Milletvekili arkadaşlarımız, ama Ankara'da ama bulundukları yörelerdeki hastanelerde, sağlık ocaklarında, sağlık birimlerinin tümünde yaşadıkları sıkıntıları Sağlık Bakanımıza aktarırlarsa, yetkililere aktarırlarsa, faydası olacağına ve çözüm için de önemli olduğuna inanıyorum.

Değerli arkadaşlarım, bilhassa Adalet ve Kalkınma Partisindeki arkadaşlarıma seslenmek istiyorum ve Sayın Bakanımıza seslenmek istiyorum; 3 Ocak 2003 tarihinde yayımlamış olduğunuz acil eylem planınızı lütfen unutmayınız. Acil eylem planındaki 99, 100 ve 101 inci sayfaları bugün mutlaka bir okuyunuz; neleri söylediğinizi, neleri bugüne kadar yapamadığınızı görerek, bunları yapmanın yollarını arayınız.

Sağlıklı yaşamında gerekli önemi gösteremediğimiz, insan gibi yaşatamadığımız insanlarımıza, hiç olmazsa hasta olduklarında insan onurunu yaşatmanın yollarını hep birlikte arayalım diyorum; saygılar, selamlar sunuyorum. (Alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Özkan.

Gündemdışı konuşmaya, Hükümet adına, Sağlık Bakanı Sayın Recep Akdağ cevap vereceklerdir.

Buyurun. (AK Parti sıralarından alkışlar)

SAĞLIK BAKANI RECEP AKDAĞ (Erzurum) - Sayın Başkanım, değerli milletvekili arkadaşlarım; Sayın Milletvekilimize, ülkemizin sağlık sorunlarına göstermiş olduğu yakın alakadan dolayı özellikle teşekkür etmek isterim.

Gerçekten, sağlık meselesi, bir ülkenin gelişmişlik durumu söz konusu edildiğinde çok önemli; bütün uygar ülkeler açısından önemli. Ülkelerin gelişmişlik endekslerini belirlemede de sağlık durumlarını çok önemsiyoruz ve hepimiz biliyoruz ki, ülkemizde sağlık meseleleri yılların getirdiği sorunlarla iç içe.

Sayın Milletvekilimiz, muhalefet olmanın gereğini yaparak, normal karşıladığım bir biçimde, bardağın daha çok boş olan kısmını göstermeye çalıştı; söylediklerinin önemli bir kısmında da haklıdır. Hakikaten, sağlık sistemimizde düzeltilecek daha çok iş var, yapılacak çok şey var; ama, ben, bugün, bu konuşmamda, bugüne kadar bu sorunların aşılması konusunda, Türkiyemizde sağlık meselesinin belli bir sistematiğe oturtulması konusunda neler yaptık, neleri planlıyoruz, bundan sonra neler yapacağız; bunların üzerinde durmak istiyorum.

Değerli arkadaşlarım, elbette, koruyucu sağlık hizmetleri; yani, hastalanmadan önce sağlığın korunması meselesi, aslında, meselenin özünü teşkil etmektedir. Bunun için de bizim, özellikle sağlık ocaklarımızda verdiğimiz hizmetleri, pratisyen hekimlerimizle, ebelerimizle, hemşirelerimizle birinci basamakta verdiğimiz sağlık hizmetlerimizi öncelikle geliştirmemiz gerekiyor.

Şunu kabul etmeliyiz ki, 1961 yılında sosyalizasyonla ilgili kanun çıkarıldıktan sonra, ilk birkaç yıl içerisinde hızlı ilerlemeler sağlanmış; ancak, bundan sonra bu hususta, maalesef, sürekli olarak geriye gidilmiştir.

Biz, öncelikle şunun üzerinde durduk: Ülkemizde bu birinci basamak sağlık hizmetlerinin aksamasındaki önemli sebeplerden birisi, bazı bölgelerimizde sağlık personelimizin, yardımcı sağlık personelimizin, ebemizin, hemşiremizin ve pratisyen hekimlerimizin azlığıdır. Bunun için, geçtiğimiz yıl içerisinde, Yüce Meclisimizle birlikte oluşturduğumuz bir yasayla, sözleşmeli personel şeklinde bir uygulama başlattık ve bu uygulama, bize, geçtiğimiz yıl içerisinde ve 2004 yılının başlarında 15 000'e yakın sağlık personelini, ülkemizde eleman temininde güçlük çektiğimiz yerlere gönderme imkânını verdi, hem de daha yüksek ücretlerle. Yani, bir ebemiz, bir hemşiremiz, bir pratisyen hekimimiz, bir uzman hekimimiz Doğu Anadolu Bölgesinde, Güneydoğu Anadolu Bölgesinde, benim Şırnağımda, Hakkârimde, Karsımda, Ardahanımda da görev yapmaya başladı ve bu hususta, 2003 yılında ciddî bir adım atmış olduk. Bu yıl da, bu sözleşmeli personelleri bu bölgelere göndererek, aradaki korkunç açığı, geçmiş dönemlerde oluşturulmuş olan büyük açığı kapatma konusunda çalışmalarımıza devam edeceğiz.

Şunu ifade etmek isterim ki, özellikle uzman hekim noktasında, bu hususta istediğimize henüz ulaşmış değiliz. Sizler de biliyorsunuz, sözleşmeli personel statüsünde çalışacak uzman hekimlerimize, bugünün ücret skalalarıyla ayda 3 000 000 000-3 500 000 000 Türk Lirası ödeme yapabilecek, bunun üzerine de dönersermaye primleriyle aylık kazançlarını artırabilecek bir sistem getirmiş olmamıza rağmen, bu bölgelerdeki uzman hekim açığımızı, ihtiyacımız noktasında henüz kapatabilmiş değiliz; ancak, stratejik noktalarda belirlemiş olduğumuz 950 uzman açığımızın, 2003 yılı içerisinde, 400'ünü kapatmış olduk. Ben, öyle ümit ediyorum ki, 2004 yılı içerisinde de, geri kalan açığın önemli bir bölümünü kapatma durumunda olacağız.

Tabiî, ülkemizde, sağlık konusunda planlanmış yatırımların dengesizliği, gerekli olan yerlerde yeni yatırımların yapılmayışı, oysa gereksiz yerlerde birçok yatırımın başlamış olması da, önümüzdeki önemli bir problemdi. Ben de, isim vermeden örneklemek istiyorum. Bir taraftan, sayın milletvekilimizin söylediği gibi, âdeta, merdiven altlarında hasta yatırmak zorunluluğu olan aşırı kalabalık hastaneler varken, öte yandan, nüfusu 3 000 olan, 5 000 olan ilçelerimize hastane yapılmasına başlanılmıştı. Biz, hükümet etmeye başladığımızda, Türkiye'de, bu şekildeki yarım kalmış sağlık yatırımı 1 152 idi. Altı ay süren bir envanter çalışmasıyla, bu sayıyı, başlanmamış birkısım yatırımları programdan çıkararak, önce 800'e, daha sonra da 600 civarına indirmiş durumdayız. Tabiî, bu, bize, yapmamız gereken yeni yatırımlar için de imkân sağlamış oluyor. Bazı örnekler vereyim. Bu sayede, kısıtlı bütçe imkânlarına rağmen, 2003 yılı içerisinde, Şanlıurfa İlimizde, yapımı onbeş yıldır bekleyen bir hastanemizi, birbuçuk yıl içerisinde bitirip hizmete sokabilmiş olduk. Ümraniye'de, yapımı onüç senedir bekleyen bir hastanemizi bitirip hizmete sokmuş olduk. Bunun gibi birçok örneğimiz var.

2004 yılı içerisinde de, yine, elimizdeki kısıtlı yatırım imkânlarını en verimli bir biçimde kullanarak, asla popülizm yapmayarak, asla siyasî içerikli yeni yatırım yapmayarak, bu husustaki eksikleri gidermeye çalışıyoruz.

Birinci basamak sağlık hizmetlerini verirken, şöyle bir prensip belirledik: Bir sağlık ocağında çalışan pratisyen hekimlerimizin, mutlaka, her birinin kendi odası olmalı ve bu odada, hem koruyucu sağlık hizmetlerini hem de tedavi edici sağlık hizmetlerini yürütmelidirler ve bu hususta çok ciddî bir mesafe aldık. Şöyle bir uygulama vardı: Pratisyen hekimlerimiz, bir hizmet vermenin ötesinde, tıpta uzmanlık sınavına hazırlanan yahut gelecekle ilgili ümitleri aşınmış meslektaşlarımız olarak, sağlık ocaklarında, âdeta, yapmak istediklerini yapamamanın verdiği bir yılgınlıkla çalışıyorlardı. Biz, şunu yaptık: Pratisyen hekimlerimizin her birine birer oda açmak suretiyle -ki, bu hedefimize bugün için yüzde 90 oranında kavuşmuş durumdayız- pratisyen hekimlerimizin itibarlarını, bir defa, kendilerine iade etme cihetine gittik. Yani, bir sağlık ocağında 10 sağlık ocağı hekimi, pratisyen hekim varken, eğer, siz, 1 veya 2 odada hasta hizmeti veriyorsanız, hasta muayenesi yapıyorsanız, kuşkusuz, burada sağlıklı bir hizmet yürümüyor demektir; ama, artık, Türkiye'de, bugün, bir sağlık ocağında 8 pratisyen hekim varsa, bu 8 pratisyen hekimin her birinin kendi odaları, kendi hizmet mekânları var. Dolayısıyla, hizmet konusunda mekân oluşturma noktasında, bir defa, elimizdeki mekânları olumlu bir biçimde kullanmış olduk.

Bunun dışında, size, İstanbul İlinden örnek vermek isterim. İstanbul İlimizde, birinci basamakta, yani, sağlık ocağı ve benzeri kurumlarda hizmet verdiğimiz hasta odalarının sayısı biz geldiğimizde 300 civarındayken, bugün, bu sayı 900'lere çıkmış durumdadır ve yine, İstanbul İlimizde, birinci basamakta günde ortalama 20 000 hasta muayene edilirken, bu sayı, bugün 60 000'lere çıkmış durumdadır; ancak, 60 000'lere çıkmış olan bu sayı da bugün için yeterli olmuyor.

Yine, bununla birlikte, hastanelerimizdeki poliklinik oda sayılarımızı artırmak ve hastanelerimize bağlı, özellikle eğitim hastanelerimize bağlı semt poliklinikleri açarak, poliklinik sıkıntısını ortadan kaldırmak için büyük bir gayret gösteriyoruz. Ben, Değerli Milletvekilimin örnek verdiği hastaneyi çok iyi biliyorum. O hastanede, biz göreve başladığımızda 60 poliklinik odası vardı, bugün 100 poliklinik odası var; ama, bu 100 poliklinik odası da yetmiyor; çünkü, biz, 1950'li yılların kavramlarıyla, 1950'li yılların konseptleriyle yaptığımız hastane polikliniklerinde 2004 yılının hizmetini vermeye çalışıyoruz!.. Yani, Türkiye Cumhuriyetinde, geçtiğimiz on yıllarda devasa kamu binaları yapılırken, çok lüks kamu hizmet binaları yapılırken, hastanecilik konusunda, maalesef, çok geride kalmış durumdayız. Şimdi, biz, bir taraftan mevcut hastanelerimizin kapasitelerini artırma cihetine gidiyoruz, öte yandan da bu hastanelerimize, özellikle semt poliklinikleri anlamında, bu hastanelerimizle birlikte çalışan, afiliye çalışan yeni poliklinikler açarak hizmeti bu anlamda rahatlatma cihetine gidiyoruz.

Kuşkusuz, bütün ülke için devrim niteliğinde olan, Sosyal Sigortalar Kurumu ve Sağlık Bakanlığımız arasında, daha doğrusu Çalışma Bakanlığı ve Sağlık Bakanlığımız arasındaki ortak uygulamaları tekrar zikretmek burada çok yerinde olacak.

Ülkemizde, yıllarca, aşağı yukarı bu ülke nüfusunun yarısını teşkil eden Sosyal Sigortalı hastalar, biliyorsunuz üvey evlat muamelesi görmüştü. 200'e yakın hastane, belki bir o kadar dispanserle hizmet almaya çalışan bu hastaların hastanelerinden randevu alamadıkları ve aslında sigortalı olmalarına rağmen, sigortalı bir kişi olarak kendilerini, çoluk çocuklarını, ailelerini, ana babalarını bu hizmetten yararlandıramadıklarını hepimiz biliyorduk; ama, bakın, artık, Türkiye Cumhuriyetinde ikinci sınıf insan, üçüncü sınıf insan muamelesi hiçbir vatandaşımıza yapılmıyor. Artık, bugün, kamu nazarında, hükümet nazarında, Sosyal Sigortalı da olsanız, Bağ-Kurlu da olsanız, Emekli Sandığına tabi de olsanız, yeşikartlı da olsanız, birbirine benzer imkânlarda, ülkenin şu an için ne kadar imkânı varsa, bunları ortak bir biçimde paylaşma imkânına sahipsiniz. Tabiî, bu noktada yeşilkartlı hastalarımız için de ciddî iyileştirmeler yaptık. Bunlar çok yeni olduğu için, belki Değerli Milletvekilimizin gözünden kaçtı. Bir yeşilkartlı hasta, geçmişte, kendi yeşilkartını aldığı bölgedeki sağlık ocağına müracaat etmeden başka bir sağlık kuruluşuna başvuramıyordu. Önce, o sağlık ocağına gidecek, oradan kendi bağlı olduğu hastaneye gidecek, oradan başka bir yere giderse, gidecekti. Şu anda bunu ortadan kaldırmış durumdayız. Diğer vatandaşlarımız, bu hususta, Sosyal Sigortalı hastalarımız, Bağ-Kurlu hastalarımız hangi imkânlara sahiplerse, yeşilkartlı hastalarımız da bu imkânlara sahipler. Yani, bir kamu hastanesine, bir devlet hastanesine, hatta bir Sosyal Sigortalar Kurumu hastanesine, yeşilkartlı bir hastamız doğrudan müracaat etme ve hizmet alma imkânına sahip olmuş oluyor.

Tabiî, şunu özellikle ifade etmek istiyorum: Bu ülkede, biz, hastaların, hastane kapılarından, acillerinden geri çevrildikleri yılları yaşadık. Bu ülkede, biz, hastaların, ücretlerini ödeyemedikleri için hastanelerde rehin tutuldukları dönemleri de biliyoruz. Bu ülkede, biz, bebek cenazelerini -ben bir çocuk hekimiyim, bizzat yaşadığım hadiselerdir bunlar- ücretleri ödenemediği için, ödenmediği için morglarda bekletildiğini de biliyoruz; ama, bakınız, artık, AK Parti Hükümetinde bunlara yer olmadığını, bütün örgütümüze, bütün sağlık çalışanlarına -Sağlık Bakanlığının uhdesinde olsun Sağlık Bakanlığının dışında olsun- bütün sağlık kuruluşlarına açık ve net bir biçimde ilan etmiş durumdayız ve bu meseleyi çok yakinen de takip ediyoruz. (AK Parti sıralarından alkışlar) Ülkenin hangi köşesinde olursa olsun, en ücra noktasında olsa bile, vatandaşımıza böyle bir muamele varsa süratle bunun üzerine gidiyoruz ve süratle bu meseleyi soruşturuyoruz. Sevinerek söyleyebilirim ki, artık, buna benzer hadiseler, ülkemizde, her gün yaşanan, sıradan, gündelik hayatın bir parçası olmaktan çıkmış, bugün için istisnaî olaylar halini almıştır. Bu istisnalara bile gönlümüz razı değil, bunları bile kesinlikle kabul etmiyoruz; etmediğimizi de, kamuoyu da, aziz milletimiz de çok iyi bir biçimde bilmektedir.

Tabiî, bu arada, bütün hastanelerimizin çalışma şartlarını iyileştirmek açısından, sadece merkezden yönetilme mantığından da büyük ölçüde uzaklaştık. Sağlık Bakanlığına bağlı bir hastanemiz, kendi ihtiyaçlarını kendi dönersermayesinden karşılayabiliyor. Kendi ihtiyaçlarını karşılamak için -ihtiyaç duyarsa- hizmet satın alması yapabiliyor, kendi ihtiyaçlarını karşılamak için -ihtiyaç duyarsa- herhangi bir cihaz kiralama, bu cihazı hatta personeliyle birlikte çalıştırma imkânını da bulabiliyor. Bunun için de örnek vermek isterim. Şişli Etfal Hastanemiz, bunun ilk örneklerini veren hastanelerimizden birisidir. İstanbul İlimizin çok yoğun çalışan, kalabalık hastanelerinden birisi olan Şişli Etfal Hastanemizde bir MR ve tomografi  çektirebilmek için ya aylarca beklemeniz gerekiyordu veya bunu dışarıda çektirmeniz gerekiyordu. Biz işbaşına geldiğimizde, birçok hastane gibi, Şişli Etfal Hastanemiz de, maalesef, icralık hastanelerdendi. Biz, İstanbul Doğalgaz İdaresine ricacı olarak icrayı önlemiştik, geldiğimizde; ancak, bugün bunlar geride kaldı. Bugün, Şişli Etfal Hastanemiz, özel sektörle işbirliği halinde kiralamış olduğu MR, 2 tomografi ve diğer görüntüleme cihazlarıyla, artık vatandaşımıza, bekletmeden, hizmet verebilecek bir duruma geldi.

Bugün, artık Bursa'daki bir onkoloji hastanemiz -yine kısa vadeli çözümler açısından söylüyorum- Bursa'da özel bir oteli kiralamak suretiyle 100 yataklı onkoloji hastanesinin ayaktan bakım oteli haline getirmiş ve mükemmel bir hizmeti, bu şekilde vatandaşımıza ulaştırmış durumdadır.

Tabiî, özellikle, hastanelerimizde objektif performansa dayalı dönersermaye uygulamalarından da bahsetmek isterim. Bunlar, gerçekten Sağlık Bakanlığı hastanelerimizin, geçmişte yürüttüğü hizmetlerle kıyaslanamayacak biçimde, verimli çalışmasının önünü açan yeni uygulamalar haline gelmiştir. Öyle ki, artık birçok devlet hastanemizde, geçmişte yapılan ameliyat miktarlarının 2 misli ameliyat yapılabilmektedir. Nasıl bir uygulama getirdik, bunu değerli milletvekillerimize, sizlere ve yüce milletimize tekrar ifade etmek isterim; çünkü, hakikaten, çok önemsediğimiz bir husustur.

Şöyle bir uygulama yapıyoruz: Örnek olarak, kamu hastanesinde çalışan bir uzman hekimi ele alalım. Bu uzman hekimimizin aldığı bir maaş var, bu maaşın üzerine de, kendi hastanesinin dönersermayesinden elde edebileceği bir ekgelir, bir katkı payı var. Geçmişte de bu katkı payı vardı; ama, bu katkı payları için, biz, maalesef, üst limitleri çok düşük tutmuştuk. Geçmiş hükümetler döneminde, bu, bir çıplak maaşı geçemiyordu; yani, ne kadar çalışırsanız çalışın, bir hekim olarak, bir sağlık çalışanı olarak ne kadar üretirseniz üretin, dönersermayelerden alabileceğiniz katkı payı belli bir noktadaydı. Tabiî, bunun sonucu olarak, eğitiminin başlangıcından beri beklentisi yüksek olan uzman hekimler, bu husustaki kazançlarını başka yerlerde, bir anlamda başka kapılarda aramak zorunda bırakılıyorlardı; ama, bugün, benim bir uzman hekimim, hastanede çalışıp iş ürettiği sürece ve ölçüde, kendi maaşının 7 katına kadar dönersermaye katkı payı alabilmektedir ve Anadolu'daki birçok hastanemiz, bugün, bunun örnekleriyle doludur.

Elbette, bize, birçok geri bildirim geliyor. Bu geri bildirimlerden, uygulamayla ilgili bazı değişikliklerin yapılması gerektiği şeklinde düşünceler de ortaya çıktı. Zaten, başından beri, bunu, bir dinamik süreç olarak benimsediğimiz için, bu değişiklikleri yaparak, ortaya koyduğumuz sistemi daha rafine hale getirerek, daha olumlu hale getirerek, yolumuza devam ediyoruz; ancak, Bakanlığımıza gelen geri bildirimlerden anladığımıza göre, uzman hekimlerimiz, pratisyen hekimlerimiz ve sağlık çalışanlarımız arasındaki şu andaki düşünce şudur: Acaba, Bakanlık, gerçekten, böyle çağdaş bir uygulamaya devam edecek midir; yoksa, bu, bir önuygulama şeklinde olup da, yarın uygulamadan kaldırılacak mıdır endişesini taşımaktadırlar. Ben, Yüce Meclisimizin önünde şunu özellikle ifade etmek istiyorum: Bu dönersermaye katkı paylarıyla ortaya koyduğumuz yeni işletmecilik anlayışından, hakikaten biz çok memnunuz sağlık çalışanlarımızın çok memnun olduğu gibi ve biz inanıyoruz ki, ülkemizde, önümüzdeki yıllarda, özellikle kamu hizmetinin önünü açacak olan, kamuda hizmet verimliliğini ortaya koyacak olan uygulamalar bu kabil uygulamalar olmalıdır. Yani, ben, kamuda çalışan bir devlet memuru olarak, bir hemşire olarak, ebe olarak, bir pratisyen hekim olarak, bir uzman hekim olarak daha çok iş ürettiğimde, hastamı daha çok memnun ettiğimde, daha verimli çalıştığımda, bir hastane başhekimi olarak, hastanemi daha verimli bir işletme olarak yönettiğimde daha çok kazanabileceğime inanırsam, bu hususta mutlaka verimliliğim artacaktır. Bu, çok tabiî bir sonuçtur ve biz, bugün, bunun sonuçlarını almaya başlamış durumdayız.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN- Sayın Bakanım, konuşmanızı tamamlar mısınız.

Buyurun.        

SAĞLIK BAKANI RECEP AKDAĞ (Devamla)- Tabiî, sağlıkta yapılanlar için hakikaten özel bir oturum ihdas etsek ve bunları başlıklarıyla konuşmak istesek, belki de, Yüce Meclisimizin önünde iki saat de konuşsak zaman bize yetmeyecektir, üç saat de konuşsak zaman bize yetmeyecektir.

Bakınız, yepyeni bir uygulama olarak, bütün hastanelerimizde hasta hakları birimleri oluşturuyoruz. Artık, hastalarımız da bir taraf olarak, kendi haklarını arayan bir taraf olarak hastanelerde yerini alıyorlar. Ben göreve başladıktan sonra, onlarca, belki yüzlerce sivil toplum örgütüyle görüştüm. Yüzlerce diyebiliyorum; çünkü, bir kısmıyla birkaç kere görüştüm, birçok kere görüştüm; ama, hastaların hakkını koruyan sivil toplum örgütleri noktasında Türkiye'de âdeta bir yoku yaşıyoruz. Yalnızca İstanbul'da bir dernek vardı ve bu hususta, aslında, meselenin tarafı olmak itibariyle, en önemli tarafını oluşturan hastalar, vatandaşlar açısından, maalesef, hiçbir ses çıkmıyordu; ama, biz, Sağlık Bakanlığı olarak, şimdi bütün hastanelerimizde hem de sivil toplum örgütünün katılmasını isteyerek, hasta hakları derneklerinin bizatihi meselenin içinde olmasını teşvik ederek, hasta hakları birimleri kuruyoruz.

Değerli milletvekilleri, şuna canı gönülden, yürekten inanıyorum: Yüce Meclisimiz de, tıpkı bizim taşıdığımız heyecanı, Sağlık Bakanı olarak benim taşıdığım heyecanı ve hükümet olarak AK Parti hükümetimizin taşıdığı heyecanı hissediyor. Yani, 72 000 000'un içinde hiç kimse düşünemezsiniz ki, sağlıkla ilgili meseleler söz konusu olduğunda kendisini ilgilendirdiğini hissetmesin.

Dolayısıyla, ben, bugüne kadar yaptığımız bütün çalışmalarda olduğu gibi bundan sonraki çalışmalarımızda da, ülkemiz insanına daha sağlıklı bir hayat sunma çalışmalarımızda Yüce Meclisimizin en değerli katkıları vereceğine inanıyor, hepinizi saygılarımla selamlıyorum. (Alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Bakan.

Sayın milletvekilleri, Başkanlığın Genel Kurula diğer sunuşları vardır.

Bir Meclis araştırması önergesi vardır, okutuyorum:

B) Gensoru, Genel Görüşme, Meclİs SoruşturmasI ve Meclİs AraştIrmasI Önergelerİ

1.- Malatya Milletvekili Muharrem Kılıç ve 37 milletvekilinin, don olayları  nedeniyle kayısı üreticilerinin uğradığı zararların araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/184)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

4-6 Nisan 2004 tarihleri arasında Malatya, Iğdır ve Erzincan genelinde geceleri hava sıcaklığı - 3 ilâ - 12 santigrat derecelerde seyrettiğinden, uzun süreli, kuvvetli don olaylarının yaşanması, kayısı ve diğer meyve ağaçlarındaki çiçeklerin, çağlaların donmasına neden olmuştur.

Geçimi büyük ölçüde kayısı ve meyve üretimi olan Malatyalılar, Iğdırlılar ve Erzincanlılar için bu durum doğal bir felaket halini almıştır.

Bu doğal felaket nedeniyle meydana gelen zararların tespiti, zararların giderilmesi ve alınacak önlemlerle ilgili olarak Anayasamızın 98 inci maddesi ve İçtüzüğümüzün 104 ve 105 inci maddeleri gereğince Meclis araştırması açılmasını saygılarımızla arz ediyoruz.

  1- Muharrem Kılıç        (Malatya)

  2- Ferit Mevlüt Aslanoğlu                (Malatya)

  3- Dursun Akdemir        (Iğdır)

  4- Yücel Artantaş        (Iğdır)

  5- Erol Tınastepe               (Erzincan)

  6- Mehmet Kartal             (Van)

  7- A. İsmet Çanakcı     (Ankara)

  8- Mustafa Özyürek   (Mersin)

  9- Ayşe Gülsün Bilgehan                  (Ankara)

10- Mehmet Nuri Saygun               (Tekirdağ)

11- İzzet Çetin                                                 (Kocaeli)

12- Zekeriya Akıncı       (Ankara)

13- Muharrem İnce            (Yalova)

14- Ersoy Bulut         (Mersin)

15- M. Cevdet Selvi       (Eskişehir)

16- Mustafa Gazalcı      (Denizli)

17- Ahmet Yılmazkaya             (Gaziantep)

18- Mehmet Parlakyiğit    (Kahramanmaraş)

19- Halil Tiryaki   (Kırıkkale)

20- Naci Aslan                                                      (Ağrı)

21- Mehmet Ziya Yergök                   (Adana)

22- Nurettin Sözen           (Sivas)

23- Nail Kamacı    (Antalya)

24- Ramazan Kerim Özkan                  (Burdur)

25- Osman Özcan      (Antalya)

26- Mevlüt Coşkuner   (Isparta)

27- Atila Emek                                                (Antalya)

28- Muhsin Koçyiğit            (Diyarbakır)

29- Hasan Güyüldar  (Tunceli)

30- Mehmet Ali Özpolat                (İstanbul)

31- Ali Dinçer                     (Bursa)

32- Nezir Büyükcengiz                  (Konya)

33- Mehmet Ali Arıkan               (Eskişehir)

34- Nuri Çilingir      (Manisa)

35- Engin Altay           (Sinop)

36- Hüseyin Özcan       (Mersin)

37- Erdal Karademir    (İzmir)

38- Ali Cumhur Yaka                   (Muğla)

Gerekçe:

Kayısı ve meyve üretimi Malatya, Iğdır ve Erzincan ekonomisinde çok önemli bir yere sahiptir. Özellikle Malatya'da üretilen kayısının büyük bölümü kurutularak yaklaşık yüzde 90'ı ihraç edilmektedir. Malatya ve çevresi kayısı üretiminden yılda 200 000 000 dolarlık, ekonomiye katkı sağlamaktadır.

Malatya, Iğdır ve Erzincan için, aynı zamanda ülke ekonomisi için bu kadar öneme sahip olan kayısı ve diğer meyve ağaçlarında 4-6 Nisan 2004 tarihleri arasında meydana gelen kuvvetli don olayları sebebiyle çiçekler ve çağlalar tümüyle zarar görerek büyük bir doğal felaket yaşanmıştır. Bu doğal felaket sadece kayısı ve meyve üreticisini değil, bu illerimizin sanayicisini, esnafını, daha doğrusu yaşlısıyla, genciyle, öğrencisiyle tüm vatandaşlarımızı etkilemiştir. Yapılan ilk tespitlere göre ürün kayıpları yer yer yüzde 90 ilâ yüzde 100 civarını bulmaktadır. Bu nedenle olayın doğal afet kapsamında değerlendirilmesi gerektiği düşüncesindeyiz.

Şu anda Malatyalılar, Iğdırlılar ve Erzincanlılar bu felaket karşısında büyük bir üzüntü içerisindedirler. Kayısı üretimine güvenerek yapmış oldukları kredi borçları, ilaç ve gübre borçları ve esnafa yaptıkları borçlar nedeniyle her an icra ve haciz kıskacıyla karşı karşıya kalabileceklerdir. Sağlığa, eğitime ve normal yaşamlarına ayırabilecekleri kaynakları da kalmamıştır.

Tüm bu durumlar karşısında, Malatya, Iğdır ve Erzincan çevresini etkileyen donma olayları nedeniyle oluşan doğal felaket sonucundaki uğranılan zararların boyutunun tespiti; bu zararların tazmini yönünde neler yapılabileceğinin ve alınacak önlemlerin neler olabileceğinin saptanması amacıyla bu araştırma önergesi hazırlanmıştır.

BAŞKAN - Teşekkür ederim.

Bilgilerinize sunulmuştur.

Önerge gündemde yerini alacak ve Meclis araştırması açılıp açılmaması konusundaki öngörüşme, sırası geldiğinde yapılacaktır.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığının bir tezkeresi vardır; okutup, oylarınıza sunacağım:

C) Tezkereler ve Önergeler

1.- Bulgaristan Ulusal Meclis Başkanı Ognyan Gerdikov ve Bulgaristan Ulusal Meclisi Kültür Komisyonu Başkanı Stefan Danailov'un, TBMM Millî Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor Komisyonu Başkanı ve üyelerinden oluşan bir parlamento heyetini Bulgaristan'a resmî davetlerine icabet edilmesine ilişkin Başkanlık tezkeresi (3/536)

                                                                                                        20.4.2004

Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kuruluna

Bulgaristan Ulusal Meclis Başkanı Prof. Ognyan Gerdikov ve Bulgaristan Ulusal Meclisi Kültür Komisyonu Başkanı Prof. Stefan Danailov'un, TBMM Millî Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor Komisyonu Başkanı Tayyar Altıkulaç ve Komisyon üyelerinden oluşan bir Parlamento heyetini 14-15 Mayıs 2004 tarihleri arasında Sofya'da düzenlenecek olan "Kültür-Güneydoğu Avrupa'da İstikrar Öğesi" forumuna davet etmiştir.

Söz konusu davete icabet edilmesi hususu Türkiye Büyük Millet Meclisinin Dış İlişkilerinin Düzenlenmesi Hakkında 3620 sayılı Kanunun 6 ncı maddesi hükümleri uyarınca Genel Kurulun tasviplerine sunulur.                  

                                                                   Bülent Arınç

                                                        Türkiye Büyük Millet Meclisi

                                                                           Başkanı

BAŞKAN - Teşekkür ederim.

Oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Teşekkür ederim. Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Sayın milletvekilleri, gündemin "Seçim" kısmına geçiyoruz.

Türkbank ihalesi sürecinde malın satımında ve değerinde fesat oluşturacak ilişki ve görüşmelere girdikleri iddiasıyla, eski Başbakan Mesut Yılmaz ve Devlet eski Bakanı Güneş Taner haklarında kurulan (9/5,6) esas numaralı Meclis Soruşturması Komisyonunda boş bulunan, Adalet ve Kalkınma Partisi Grubuna düşen 1 üyelik için seçim yapacağız.

IV. - SEÇİMLER

A) KOMİSYONLARDA AÇIK BULUNAN ÜYELİKLERE SEÇİM

1.- (9/5, 6) esas numaralı Meclis Soruşturması Komisyonunda açık bulunan üyeliğe seçim.

BAŞKAN - Adalet ve Kalkınma Partisinin 1 üyelik için 3 katı olarak gösterdiği adayların adlarını okutuyorum:

Ahmet Yeni                      (Samsun)

Orhan Seyfi Terzibaşıoğlu                    (Muğla)

Hasan Kara                           (Kilis)

BAŞKAN - Adayların adları torbaya konulmuştur; torbadan bir isim çekeceğiz.

(9/5,6) esas numaralı Meclis Soruşturması Komisyonu üyeliliğine Muğla Milletvekili Sayın Seyfi Terzibaşıoğlu seçilmiştir; hayırlı olmasını diliyorum.

Sayın milletvekilleri, alınan karar gereğince, sözlü soru önergelerini görüşmüyor ve gündemin "Kanun Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler" kısmına geçiyoruz.

V. - KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN

GELEN DİĞER İŞLER

1.- Adlî Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Bölge Adliye Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yetkileri Hakkında Kanun Tasarısı ve Adalet Komisyonu Raporu (1/521) (S. Sayısı: 146)

2.- Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Tasarısı ve Adalet Komisyonu Raporu (1/523) (S. Sayısı: 152)

3.- Çanakkale Milletvekilleri Mehmet Daniş ve İbrahim Köşdere'nin; Gelibolu Yarımadası Tarihî Millî Parkı Kanununa Geçici Bir Madde Eklenmesine Dair Kanun Teklifi (Kamu İhale Kanununa Geçici Madde Eklenmesine Dair Kanun Teklifi) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (2/212) (S. Sayısı: 305)

BAŞKAN - Adlî Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Bölge Adliye Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yetkileri Hakkında Kanun Tasarısının, Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Tasarısının ve Çanakkale Milletvekilleri Mehmet Daniş ve İbrahim Köşdere'nin, Gelibolu Yarımadası Tarihî Millî Parkı Kanununa Geçici Bir Madde Eklenmesine Dair Kanun Teklifinin geri alınan maddeleriyle ilgili komisyon raporları henüz gelmediğinden, tasarıların ve teklifin müzakeresini erteliyoruz.

Kamu Yönetimi Temel Kanunu Tasarısının müzakeresine kaldığımız yerden devam edeceğiz.

4.- Kamu Yönetimi Temel İlkeleri ve Yeniden Yapılandırılması Hakkında Kanun Tasarısı ile İçişleri, Plan ve Bütçe ve Anayasa Komisyonları Raporları (1/731) (S. Sayısı: 349)

BAŞKAN - Komisyon?.. Yok.

Komisyon bulunmadığından, tasarının müzakeresini erteliyoruz.

Sayın milletvekilleri, Tekstil Ürünleri Ticaretine Dair 2003/1 Sayılı Türkiye-Litvanya Ortak Komite Kararının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu raporunun müzakeresine başlıyoruz.

5.- Tekstil Ürünleri Ticaretine Dair 2003/1 Sayılı Türkiye-Litvanya Ortak Komite Kararının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu (1/757) (S.Sayısı: 396) (X)

BAŞKAN - Komisyon?.. Burada.

Hükümet?.. Burada.

Komisyon raporu 396 sıra sayısıyla bastırılmış, dağıtılmıştır.

Tasarının tümü üzerinde söz talebi?.. Yok.

Tasarının maddelerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler.. Teşekkür ederim. Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

1 inci maddeyi okutuyorum:

TEKSTİL ÜRÜNLERİ TİCARETİNE DAİR 2003/1 SAYILI TÜRKİYE-LİTVANYA ORTAK KOMİTE KARARININ ONAYLANMASININ UYGUN BULUNDUĞUNA DAİR

KANUN TASARISI

MADDE 1. - 23 Haziran 2003 tarihinde Vilnius'ta imzalanan Tekstil Ürünleri Ticaretine Dair 2003/1 sayılı Türkiye-Litvanya Ortak Komite Kararı’nın onaylanması uygun bulunmuştur.

BAŞKAN - Madde üzerinde söz talebi?.. Yok.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Teşekkür ederim. Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

2 nci maddeyi okutuyorum:

MADDE 2.- Bu Kanun yayımı tarihinde yürürlüğe girer.

BAŞKAN - Madde üzerinde söz talebi?.. Yok.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Teşekkür ederim. Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

3 üncü maddeyi okutuyorum:

MADDE 3.- Bu Kanun hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür.

BAŞKAN - Madde üzerinde söz talebi?..Yok.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Teşekkür ederim. Kabul etmeyenler...  Kabul edilmiştir.

Sayın milletvekilleri, tasarı üzerindeki görüşmeler tamamlanmıştır.

Tasarının tümü açıkoylamaya tabidir.

Açıkoylamanın şekli hakkında Genel Kurulun kararını alacağım.

Açıkoylamanın elektronik oylama cihazıyla yapılmasını oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler...Teşekkür ederim.  Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Sayın milletvekilleri, oylama için 3 dakika süre vereceğim. Bu süre içerisinde sisteme giremeyen üyelerin teknik personelden yardım istemelerini, bu yardıma rağmen de sisteme giremeyen üyelerin, oy pusulalarını, oylama için öngörülen 3 dakikalık süre içerisinde Başkanlığa ulaştırmalarını rica ediyorum.

Ayrıca, vekâleten oy kullanacak sayın bakanlar var ise, hangi bakana vekâleten oy kullandığını, oyunun rengini ve kendisinin ad ve soyadı ile imzasını da taşıyan oy pusulasını, yine, oylama için öngörülen 3 dakikalık süre içerisinde Başkanlığa ulaştırmalarını rica ediyorum. Sisteme giremeyen milletvekillerinin Genel Kurulu terk etmemelerini rica ediyorum.

Oylama işlemini başlatıyorum.

(Elektronik cihazla oylama yapıldı)

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, Tekstil Ürünleri Ticaretine Dair 2003/1 Sayılı Türkiye-Litvanya Ortak Komite Kararının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısının açıkoylama sonucunu açıklıyorum:

Kullanılan oy sayısı:                                 271

Kabul:                                271                          (X)

Tasarı kabul edilmiş ve kanunlaşmıştır; hayırlı olmasını diliyorum.

Avrupa Topluluğu ve Türkiye Cumhuriyeti Arasında Uyuşturucu veya Psikotrop Maddelerin Yasadışı Üretiminde Sıkça Kullanılan Ara ve Kimyasal Maddelere Dair Anlaşmanın Onaylanmasının Uygun Bulunduğu Hakkında Kanun Tasarısı ile Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler; İçişleri ve Dışişleri Komisyonları raporlarının müzakeresine başlıyoruz.

6.- Avrupa Topluluğu ve Türkiye Cumhuriyeti Arasında Uyuşturucu veya Psikotrop Maddelerin Yasadışı Üretiminde Sıkça Kullanılan Ara ve Kimyasal Maddelere Dair Anlaşmanın Onaylanmasının Uygun Bulunduğu Hakkında Kanun Tasarısı ile Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler; İçişleri ve Dışişleri Komisyonları Raporları (1/727) (S. Sayısı: 401) (XX)

BAŞKAN - Komisyon?.. Yerinde.

Hükümet?.. Yerinde.

Komisyon raporu 401 sıra sayısıyla bastırılıp dağıtılmıştır.

Tasarının tümü üzerinde söz isteyen milletvekili?.. Yok.

Maddelerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Teşekkür ederim. Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

1 inci maddeyi okutuyorum:

AVRUPA TOPLULUĞU VE TÜRKİYE CUMHURİYETİ ARASINDA UYUŞTURUCU VEYA PSİKOTROP MADDELERİN YASADIŞI ÜRETİMİNDE SIKÇA KULLANILAN ARA VE KİMYASAL MADDELERE DAİR ANLAŞMANIN ONAYLANMASININ UYGUN

BULUNDUĞU HAKKINDA KANUN TASARISI

MADDE 1. - "Avrupa Topluluğu ve Türkiye Cumhuriyeti Arasında Uyuşturucu veya Psikotrop Maddelerin Yasadışı Üretiminde Sıkça Kullanılan Ara ve Kimyasal Maddelere Dair Anlaşma"nın onaylanması uygun bulunmuştur.

BAŞKAN - Madde üzerinde söz talebi?.. Yok.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Teşekkür ederim. Kabul etmeyenler... 1 inci madde kabul edilmiştir.

2 nci maddeyi okutuyorum:

MADDE 2. - Bu Kanun yayımı tarihinde yürürlüğe girer.

BAŞKAN - Madde üzerinde söz talebi?.. Yok.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Teşekkür ederim. Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

3 üncü maddeyi okutuyorum:

MADDE 3. - Bu Kanun hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür.

BAŞKAN - Madde üzerinde söz talebi?.. Yok.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Teşekkür ederim. Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Sayın milletvekilleri, tasarının tümü açıkoylamaya tabidir.

Açıkoylamanın şekli hakkında Genel Kurulun kararını alacağım.

Açıkoylamanın elektronik oylama cihazıyla yapılmasını oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Teşekkür ederim. Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Sayın milletvekilleri, oylama için 3 dakika süre vereceğim. Bu süre içerisinde sisteme giremeyen üyelerin teknik personelden yardım istemelerini, bu yardıma rağmen de sisteme giremeyen üyelerin, oy pusulalarını, oylama için öngörülen 3 dakikalık süre içerisinde Başkanlığa ulaştırmalarını rica ediyorum.

Ayrıca, vekâleten oy kullanacak sayın bakanlar var ise, hangi bakana vekâleten oy kullandığını, oyunun rengini ve kendisinin ad ve soyadı ile imzasını da taşıyan oy pusulasını, yine, oylama için öngörülen 3 dakikalık süre içerisinde Başkanlığa ulaştırmalarını rica ediyorum.

Oylama işlemini başlatıyorum.

(Elektronik cihazla oylama yapıldı)

BAŞKAN- Sayın milletvekilleri, Avrupa Topluluğu ve Türkiye Cumhuriyeti Arasında Uyuşturucu veya Psikotrop Maddelerin Yasadışı Üretiminde Sıkça Kullanılan Ara ve Kimyasal Maddelere Dair Anlaşmanın Onaylanmasının Uygun Bulunduğu Hakkında Kanun Tasarısının açıkoylama sonucunu açıklıyorum:

Kullanılan oy sayısı                                : 241

Kabul                                : 241(X)

Böylece, tasarı kabul edilmiş ve kanunlaşmıştır; hayırlı olmasını diliyorum.

Sayın milletvekilleri, Türkiye Cumhuriyeti ile Peru Cumhuriyeti Arasında Yasadışı Yollardan Ticareti Yapılan, İhraç Edilen veya El Değiştiren Kültürel, Arkeolojik, Sanatsal ve Tarihî Varlıkların Korunması, Konservasyonu, Ele Geçirilmesi ve İadesine İlişkin Anlaşmanın Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ile Millî Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor ve Dışişleri Komisyonları raporlarının müzakeresine başlıyoruz.

7. - Türkiye Cumhuriyeti ile Peru Cumhuriyeti Arasında Yasadışı Yollardan Ticareti Yapılan, İhraç Edilen veya El Değiştiren Kültürel, Arkeolojik, Sanatsal ve Tarihî Varlıkların Korunması, Konservasyonu, Ele Geçirilmesi ve İadesine İlişkin Anlaşmanın Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ile Millî Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor ve Dışişleri Komisyonları Raporları (1/603) (S. Sayısı: 397)  (XX)

BAŞKAN- Komisyon?.. Yerinde.

Hükümet?.. Yerinde.

Komisyon raporu 397 sıra sayısıyla bastırılıp dağıtılmıştır.

Tasarının tümü üzerinde söz isteyen sayın milletvekili?.. Yok.

Tasarının maddelerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Teşekkür ederim. Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

1 inci maddeyi okutuyorum:

TÜRKİYE CUMHURİYETİ İLE PERU CUMHURİYETİ ARASINDA YASADIŞI YOLLARDAN TİCARETİ YAPILAN, İHRAÇ EDİLEN VEYA EL DEĞİŞTİREN KÜLTÜREL, ARKEOLOJİK, SANATSAL VE TARİHÎ VARLIKLARIN KORUNMASI, KONSERVASYONU, ELE GEÇİRİLMESİ VE İADESİNE İLİŞKİN ANLAŞMANIN ONAYLANMASININ

UYGUN BULUNDUĞUNA DAİR KANUN TASARISI

MADDE 1. - 6 Şubat 2003 tarihinde Viyana'da imzalanan "Türkiye Cumhuriyeti ile Peru Cumhuriyeti Arasında Yasadışı Yollardan Ticareti Yapılan, İhraç Edilen veya El Değiştiren Kültürel, Arkeolojik, Sanatsal ve Tarihî Varlıkların Korunması, Konservasyonu, Ele Geçirilmesi ve İadesine İlişkin Anlaşma"nın onaylanması uygun bulunmuştur.

BAŞKAN- Teşekkür ederim.

Madde üzerinde söz talebi?.. Yok.

Oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Teşekkür ederim. Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

2 nci maddeyi okutuyorum:

MADDE 2. - Bu Kanun yayımı tarihinde yürürlüğe girer.

BAŞKAN- Teşekkür ederim.

Madde üzerinde söz talebi?.. Yok.

Oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Teşekkür ederim. Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

3 üncü maddeyi okutuyorum:

MADDE 3. - Bu Kanun hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür.

BAŞKAN- Madde üzerinde söz talebi?.. Yok.

Oylarınıza sunuyorum Kabul edenler... Teşekkür ederim. Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Sayın milletvekilleri, tasarının tümü açıkoylamaya tabidir.

Açıkoylamanın şekli hakkında Genel Kurulun kararını alacağım.

Açıkoylamanın elektronik oylama cihazıyla yapılmasını oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Teşekkür ederim. Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Sayın milletvekilleri, oylama için 3 dakika süre vereceğim. Bu süre içerisinde sisteme giremeyen üyelerin teknik personelden yardım istemelerini, bu yardıma rağmen de sisteme giremeyen üyelerin, oy pusulalarını, oylama için öngörülen 3 dakikalık süre içerisinde Başkanlığa ulaştırmalarını rica ediyorum.

Ayrıca, vekâleten oy kullanacak sayın bakanlar var ise, hangi bakana vekâleten oy kullandığını, oyunun rengini ve kendisinin ad ve soyadı ile imzasını da taşıyan oy pusulasını, yine, oylama için öngörülen 3 dakikalık süre içerisinde Başkanlığa ulaştırmalarını rica ediyorum.

Oylama işlemini başlatıyorum.

(Elektronik cihazla oylama yapıldı)

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, Türkiye Cumhuriyeti ile Peru Cumhuriyeti Arasında Yasadışı Yollardan Ticareti Yapılan, İhraç Edilen veya El Değiştiren Kültürel, Arkeolojik, Sanatsal ve Tarihî Varlıkların  Korunması, Konservasyonu, Ele Geçirilmesi ve İadesine İlişkin Anlaşmanın Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısının açıkoylamasının sonucunu açıklıyorum:

Kullanılan oy sayısı:                                266

Kabul:                                266 (X)

Tasarı kabul edilmiş ve kanunlaşmıştır; hayırlı olmasını diliyoruz.

Sayın milletvekilleri, Türkiye Cumhuriyeti ile Bosna-Hersek Arasında Sosyal Güvenlik Sözleşmesinin Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ile Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler ve Dışişleri Komisyonları raporlarının müzakeresine başlıyoruz.

8. - Türkiye Cumhuriyeti İle Bosna-Hersek Arasında Sosyal Güvenlik Sözleşmesinin Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı İle Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler ve Dışişleri Komisyonları Raporları (1/664) (S. Sayısı: 398) (X)

BAŞKAN - Komisyon?.. Yerinde.

Hükümet?.. Yerinde.

Komisyon raporu 398 sıra sayısıyla bastırılıp dağıtılmıştır.

Tasarının tümü üzerinde söz isteyen?.. Yok.

Maddelerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Teşekkür ederim. Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

1 inci maddeyi okutuyorum:

TÜRKİYE CUMHURİYETİ İLE BOSNA-HERSEK ARASINDA SOSYAL GÜVENLİK

SÖZLEŞMESİNİN ONAYLANMASININ UYGUN BULUNDUĞUNA DAİR KANUN TASARISI

MADDE 1. - 27 Mayıs 2003 tarihinde Ankara'da imzalanan "Türkiye Cumhuriyeti ile Bosna-Hersek Arasında Sosyal Güvenlik Sözleşmesi"nin onaylanması uygun bulunmuştur.

BAŞKAN - Teşekkür ederim.

Madde üzerinde söz talebi?.. Yok.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Teşekkür ederim. Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

2 nci maddeyi okutuyorum:

MADDE 2. - Bu Kanun yayımı tarihinde yürürlüğe girer.

BAŞKAN - Teşekkür ederim.

Madde üzerinde söz talebi?.. Yok.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Teşekkür ederim. Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

3 üncü maddeyi okutuyorum:

MADDE 3. - Bu Kanun hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür.

 BAŞKAN - Madde üzerinde söz talebi?.. Yok.

Oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Teşekkür ederim. Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Sayın milletvekilleri, tasarının tümü açıkoylamaya tabidir.

Açıkoylamanın şekli hakkında Genel Kurulun kararını alacağım.

Açıkoylamanın elektronik oylama cihazıyla yapılmasını oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Teşekkür ederim. Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Sayın milletvekilleri, oylama için 3 dakika süre vereceğim. Bu süre içerisinde sisteme giremeyen üyelerin teknik personelden yardım istemelerini, bu yardıma rağmen de sisteme giremeyen üyelerin, oy pusulalarını, oylama için öngörülen 3 dakikalık süre içerisinde Başkanlığa ulaştırmalarını rica ediyorum.

Ayrıca, vekâleten oy kullanacak sayın bakanlar var ise, hangi bakana vekâleten oy kullandığını, oyunun rengini ve kendisinin ad ve soyadı ile imzasını da taşıyan oy pusulasını, yine, oylama için öngörülen 3 dakikalık süre içerisinde Başkanlığa ulaştırmalarını rica ediyorum.

Oylama işlemini başlatıyorum.

(Elektronik cihazla oylama yapıldı)

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, Türkiye Cumhuriyeti ile Bosna-Hersek Arasında Sosyal Güvenlik Sözleşmesinin Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısının açıkoylama sonucunu açıklıyorum:

Kullanılan oy sayısı : 242

Kabul                     : 242 (X)

Böylece, kanun tasarısı kabul edilmiş ve kanunlaşmıştır; hayırlı olmasını diliyorum. 

Sayın milletvekilleri, Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Güney Afrika Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Polis İşbirliği Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ile İçişleri ve Dışişleri Komisyonları raporlarının müzakeresine başlıyoruz.

9.- Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Güney Afrika Cumhuriyeti Hükümeti  Arasında Polis İşbirliği Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ile İçişleri ve Dışişleri Komisyonları Raporları (1/710) (S. Sayısı: 399) (XX)

BAŞKAN - Komisyon?.. Yerinde.

Hükümet?.. Yerinde.

Komisyon raporu 399 sıra sayısıyla bastırılıp dağıtılmıştır.

Tasarının tümü üzerinde söz isteyen?.. Yok.

Maddelerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Teşekkür ederim. Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

1 inci maddeyi okutuyorum:

TÜRKİYE CUMHURİYETİ HÜKÜMETİ İLE GÜNEY AFRİKA CUMHURİYETİ HÜKÜMETİ ARASINDA POLİS İŞBİRLİĞİ ANLAŞMASININ ONAYLANMASININ

UYGUN BULUNDUĞUNA DAİR KANUN TASARISI

MADDE 1. - 14 Ekim 2003 tarihinde Ankara'da imzalanan "Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Güney Afrika Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Polis İşbirliği Anlaşması"nın onaylanması uygun bulunmuştur.

BAŞKAN - Madde üzerinde söz talebi?.. Yok.

Oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Teşekkür ederim. Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

2 nci maddeyi okutuyorum:

MADDE 2. - Bu Kanun yayımı tarihinde yürürlüğe girer.

BAŞKAN - Madde üzerinde söz talebi?.. Yok.

Oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Teşekkür ederim. Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

3 üncü maddeyi okutuyorum:

MADDE 3. - Bu Kanun hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür.

BAŞKAN - Madde üzerinde söz talebi?.. Yok.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Teşekkür ederim. Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Sayın milletvekilleri tasarının tümü açıkoylamaya tabidir.

Açıkoylamanın şekli hakkında Genel Kurulun kararını alacağım.

Açıkoylamanın elektronik oylama cihazıyla yapılmasını oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Teşekkür ederim. Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Sayın milletvekilleri, oylama için 3 dakika süre vereceğim.

Oylama işlemini başlatıyorum.

(Elektronik cihazla oylama yapıldı)

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Güney Afrika Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Polis İşbirliği Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısının açıkoylama sonucunu açıklıyorum:

Kullanılan oy sayısı                                 : 217

Kabul                                : 216

Çekimser                                :     1 (X)

Böylece, tasarı kabul edilmiş ve kanunlaşmıştır; hayırlı olmasını diliyorum.

Türkiye Cumhuriyeti ile Çek Cumhuriyeti Arasında Sosyal Güvenlik Sözleşmesinin Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ile Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler ve Dışişleri Komisyonları raporlarının müzakeresine başlıyoruz.

10.- Türkiye Cumhuriyeti ile Çek Cumhuriyeti Arasında Sosyal Güvenlik Sözleşmesinin Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ile Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler ve Dışişleri Komisyonları Raporları (1/717) (S. Sayısı: 400) (XX)

BAŞKAN - Komisyon?.. Yerinde.

Hükümet?.. Yerinde.

Komisyon raporu 400 sıra sayısıyla bastırılıp dağıtılmıştır.

Tasarının tümü üzerinde söz talebi?.. Yok.

Maddelerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Teşekkür ederim. Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

1 inci maddeyi okutuyorum:

TÜRKİYE CUMHURİYETİ İLE ÇEK CUMHURİYETİ ARASINDA  SOSYAL GÜVENLİK SÖZLEŞMESİNİN ONAYLANMASININ UYGUN BULUNDUĞUNA DAİR KANUN TASARISI

MADDE 1. - 2 Ekim 2003 tarihinde Ankara'da imzalanan "Türkiye Cumhuriyeti ile Çek Cumhuriyeti Arasında Sosyal Güvenlik Sözleşmesi"nin onaylanması uygun bulunmuştur.

BAŞKAN - Madde üzerinde söz talebi?.. Yok.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Teşekkür ederim. Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

2 nci maddeyi okutuyorum:

MADDE 2.- Bu Kanun yayımı tarihinde yürürlüğe girer.

BAŞKAN - Madde üzerinde söz talebi?.. Yok.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Teşekkür ederim. Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

3 üncü maddeyi okutuyorum:

MADDE 3.- Bu Kanun hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür.

BAŞKAN- Madde üzerinde söz talebi?.. Yok.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Teşekkür ederim. Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Sayın milletvekilleri, tasarının tümü açıkoylamaya tabidir.

Açıkoylamanın şekli hakkında Genel Kurulun kararını alacağım.

Açıkoylamanın elektronik oylama cihazıyla yapılmasını oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Teşekkür ederim. Kabul etmeyenler...Kabul edilmiştir.

Sayın milletvekilleri, oylama için 3 dakika süre veriyorum ve oylama işlemini başlatıyorum:

(Elektronik cihazla oylama yapıldı)

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, Türkiye Cumhuriyeti ile Çek Cumhuriyeti Arasında Sosyal Güvenlik Sözleşmesinin Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısının açıkoylama sonucunu açıklıyorum:

Kullanılan oy sayısı                                : 236

Kabul                                : 236 (X)

Tasarı kabul edilmiş ve kanunlaşmıştır.

Sayın milletvekilleri, birleşime 10 dakika ara veriyorum.

Kapanma Saati: 16.58

 


İKİNCİ OTURUM

Açılma Saati: 17.13

BAŞKAN: Başkanvekili Yılmaz ATEŞ

KÂTİP ÜYELER: Mehmet DANİŞ (Çanakkale), Suat KILIÇ (Samsun)

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, 76 ncı Birleşimin İkinci oturumunu açıyorum.

Görüşmelere kaldığımız yerden devam ediyoruz.

Türk Silahlı Kuvvetlerinde İlk Nasıp İstihkakına İlişkin Kanun Tasarısı ve Milli Savunma Komisyonu raporunun müzakeresine başlıyoruz.

V. - KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN

GELEN DİĞER İŞLER (Devam)

11.  Türk Silâhlı Kuvvetlerinde İlk Nasıp İstihkakına İlişkin Kanun Tasarısı ve Millî Savunma Komisyonu Raporu (1/564) (S. Sayısı: 408) (X)

BAŞKAN - Komisyon?.. Burada.

Hükümet?.. Burada.

Komisyon raporu 408 sıra sayısıyla bastırılıp dağıtılmıştır.

Tasarının tümü üzerinde, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına, Tekirdağ Milletvekili Sayın Erdoğan Kaplan; buyurun.

CHP GRUBU ADINA ERDOĞAN KAPLAN (Tekirdağ) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 408 sıra sayılı Türk Silahlı Kuvvetlerinde İlk Nasıp İstihkakına İlişkin Kanun Tasarısı üzerinde Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına söz almış bulunuyorum; bu vesileyle, hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Değerli arkadaşlarım, halen Türk Silahlı Kuvvetlerinde görev yapan subaylara 1944 tarihli ve 4608 sayılı Kanuna göre, assubaylara da 1971 tarihli ve 1468 sayılı Kanuna göre elbise ve teçhizat, ilk nasıp istihkakı olarak verilmektedir.

Nasıp kelimesi, Arapça kökenli olup, atama anlamına gelmektedir ve Osmanlı İmparatorluğu zamanından beri özellikle askeriye sınıfı için ilk olarak bu mesleğe atanmalarını ifade eden yerleşmiş bir kavram haline gelmiştir.

Yine, aradan geçen uzun yıllar boyunca giyecek ve teçhizat teknolojik açıdan çok büyük bir değişime uğramıştır; bu teknolojik ilerleme herhalde durmayacaktır da. Bu nedenle, bu yeni kanun tasarısı hazırlanırken ve personele verilecek ilk nasıp istihkakı belirlenirken tüm personel için müşterek olan ihtiyaçlar kanunda sayılmış, bunun dışında personelin tabi olduğu kuvvet ve statüsüne göre farklılık gösteren diğer ihtiyaçların yönetmelikte tespit edilmesi öngörülmüştür. Ayrıca, her iki şekilde belirlenen ilk nasıp istihkakının cinsinde günün koşullarına göre değişiklik yapmaya ilgili bakanlıklar yetkili kılınarak sık sık yasal düzenlemeye gidilmesi de önlenmiştir.

Böylece, on yıla yakın bir süredir, Türkiye Büyük Millet Meclisi gündeminde yer alan bu konuya güzel bir çözüm bulunmuş olacaktır. Tasarının gerekçesinde ve Millî Savunma Komisyonumuzun raporunda da belirtildiği gibi,1944 yılından kalma bu kanunda en son, 499 sayılı Kanun Hükmünde Kararnameyle 1993 yılında bazı değişiklikler yapılmıştır.

Yine, komisyon raporumuzda da belirtildiği gibi, bu kanun tasarısı, dokuz yıl boyunca, geçmiş hükümetler döneminde de Türkiye Büyük Millet Meclisine sevk edilmişse de, Genel Kurulda kanunlaşamamış ve kadük kalmıştır.

Malî konuların çok fazla yorum ve boşluk kabul etmediği malumlarınızdır. 1944 yılından beri yürürlükte olan bu kanunun aksine, Türk Silahlı Kuvvetleri Personel Kanununda günümüze kadar çok fazla değişiklik olmuştur; örneğin, 1944 yılında yürürlükte bulunan Askerî Personel Kanununda yer alan askerî memur, gümrük ve orman muhafaza kıtaları, artık, Türk Silahlı Kuvvetleri Personel Kanununda yer almamaktadır.

Değerli milletvekilleri, kanunun, milletimize ve Türk Silahlı Kuvvetlerine hayırlı olmasını diler, hepinize en derin saygılarımı sunarım. (Alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Kaplan.

Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu adına, Adana Milletvekili Sayın Ziyattin Yağcı; buyurun. (AK Parti sıralarından alkışlar)

AK PARTİ GRUBU ADINA ZİYATTİN YAĞCI (Adana) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 408 sıra sayılı Türk Silahlı Kuvvetlerinde İlk Nasıp İstihkakına İlişkin Kanun Tasarısı üzerinde, AK Parti Grubu adına söz almış bulunmaktayım; bu vesileyle, hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Değerli arkadaşlarım, bildiğiniz gibi, Türk Silahlı Kuvvetlerinde, çeşitli okullardan mezun olduktan sonra subay veya assubay olarak nasbedilenlere, 4608 ve 1468 sayılı Kanunlar gereğince, bir defaya mahsus olmak üzere, nasıp istihkakı verilmektedir. Bu nasıp istihkakı arasında, ordu tipi tabanca, mermi, kılıç, elbise, iskarpin, hurç, bavul, karyola gibi eşya yer almaktadır. Bu uygulama, ilk defa, 1936 yılında, 2893 sayılı Kanunla, teçhizat bedeli olarak 150 lira verilmesi şeklinde olmuş; ancak, daha sonra, bu miktar kâfi gelmediği gibi, alınan malzemenin renk, şekil ve evsafında birlik sağlanmaması karşısında, 1944 yılında, 4608 sayılı Kanunla, para yerine eşya verilmesi şekline dönüştürülmüştür. 4608 sayılı Kanun hazırlanırken de, 1944 yılında yürürlükte olan askerî mevzuat gözönünde bulundurulmuştur.

1944 yılında yürürlükte bulunan 4273 sayılı Subaylar Heyetine Mahsus Terfi Kanunu ile daha sonra bu kanunu yürürlükten kaldıran 926 sayılı Türk Silahlı Kuvvetleri Personel Kanunu arasında, öngörülen kaynaklar ve istihdam edilecek personel açısından büyük farklılıklar bulunmaktadır. 4608 sayılı Kanunda, bu kanundan yararlanabilmek için, kara, deniz ve hava kuvvetleri ile jandarma, gümrük ve orman muhafaza kıtalarında subay, assubay veya askerî memur olmak üzere, okulları başarıyla ikmal etme koşulu öngörülmüş, 4273 sayılı Kanunda ise, kaynak olarak harp okulları dışında, üniversitelerin muhtelif fakültelerinin askerî kısımlarından söz edilmiştir.

Bugün, Silahlı Kuvvetlerde askerî memur olmadığı gibi, gümrük ve orman muhafaza kıtaları da bulunmamaktadır. Ayrıca, 4608 sayılı Kanun günün ihtiyaçlarına cevap vermekten uzak kalmakta ve 926 sayılı Kanunda öngörülen kaynakların tümünü kapsamamaktadır. Ayrıca, uzman jandarmalıktan assubaylığa, assubaylıktan subaylığa nasbedilme gibi durumlarda nasıl bir uygulama yapılacağı konusunda da tereddütler ve farklı yorumlar gündeme gelmektedir.

Sonuç olarak, güncelliğini yitirmiş bulunan 4608 ve 1468 sayılı Kanunların yürürlükten kaldırılarak, bunların yerine geçecek ve günün ihtiyaçlarına cevap verebilecek yeni bir düzenlemeye gidilmesi zarureti ortaya çıkmıştır. Bu nedenlerle, Türk Silahlı Kuvvetlerinde askerlik hizmeti dışında muvazzaf statüde görevlendirilecek personele ilk nasıplarında verilecek istihkakı belirlemek ve uygulamadaki sıkıntıları giderebilmek amacıyla bu tasarı hazırlanmıştır.

Değerli arkadaşlarım, bildiğiniz gibi, görüşmekte olduğumuz kanun tasarısı, 1995 yılında Sayın Çiller Hükümetince hazırlanarak Meclisimize intikal ettirilmiştir ve maalesef, ancak dokuz sene sonra, bugün müzakere edebiliyoruz. Yılların birikmiş işlerini bitirmek gibi bir görevi yerine getirdiğimiz için, Yüce Meclisi kutluyorum.

Değerli arkadaşlarım, görüştüğümüz tasarı, 7 asıl, 3 geçici, 2 de yürürlük ve yürütme maddelerinden olmak üzere toplam 12 maddeden oluşmaktadır.

Bu tasarı ve gerekçelerine baktığımız zaman, gördüğümüz şunlardır: Bu tasarı, Türk Silahlı Kuvvetlerine alınan, belli bir hizmet sözleşmesine tabi subay, sözleşmeli subay, assubay, sözleşmeli assubay ve uzman jandarmalar ile bunları istihdam edecek birlik, karargâh, kurum ve kuruluşları kapsamaktadır. Er, erbaş, uzman erbaş ve yedek subaylar kanunun dışındadır. Zira, bunların yiyecek, giyecek, bakım ve barınmaları devletçe karşılanmaktadır. Bu kanun, kuvvete ve statüye göre farklılık arz etmeyen tüm personelin müşterek ihtiyaçlarını belirlemekte ve farklılıkların düzenlenmesini yönetmeliklere bırakmaktadır. Ayrıca, günün şartlarına uyarlamayı ise, ilgili bakanlıklara bırakmakta; dolayısıyla, sık sık kanun değişikliğine gerek kalmaması sağlanmaktadır. Detaylar kanun maddelerinde mündemiçtir.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; kanun tasarısının 3 üncü maddesine yeni bir fıkra ilavesi için bir önergemiz olacak. Türk Silahlı Kuvvetlerinde dış kaynaklardan muvazzaf subaylığa nasbedilen personel bulunmaktadır -bunlar doktor, mühendis gibi personeldir- bu personelin bir yıllık adaylık süresini tamamlamalarını müteakip tabanca veya mermi istihkakına kavuşmalarına yönelik bir düzenleme yapılması, istihkakta eşitlik açısından yerinde olacaktır. Takdir tabiî ki Yüce Meclisindir.

Bu vesileyle, hepinizi saygıyla selamlıyor, kanunun milletimize ve Türk Silahlı Kuvvetlerine hayırlı olmasını diliyorum. (Alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Yağcı.

Sayın milletvekilleri, tasarının  tümü üzerindeki görüşmeler tamamlanmıştır.

Maddelerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Teşekkür ederim. Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

1 inci maddeyi okutuyorum:

TÜRK SİLAHLI KUVVETLERİNDE İLK NASIP İSTİHKAKINA

İLİŞKİN KANUN TASARISI

Amaç

MADDE 1. - Bu Kanunun amacı, Türk Silahlı Kuvvetleri personeline verilecek ilk nasıp istihkakı ile ilgili hususları belirlemektir.

BAŞKAN - Teşekkür ederim.

Madde üzerinde söz talebi?.. Yok.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Teşekkür ederim. Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

2 nci maddeyi okutuyorum:

Kapsam

MADDE 2. - Bu Kanun; subay (yedek subay hariç), sözleşmeli subay, astsubay, sözleşmeli astsubay ve uzman jandarmalarla bunları istihdam edecek Türk Silahlı Kuvvetleri (Jandarma Genel Komutanlığı ve Sahil Güvenlik Komutanlığı dahil) birlik, karargâh, kurum ve kuruluşlarını kapsar.

BAŞKAN - Teşekkür ederim.

Madde üzerinde söz talebi?.. Yok.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Teşekkür ederim. Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir

3 üncü maddeyi okutuyorum:

İlk nasıp istihkakı

MADDE 3. - Bu Kanun kapsamına giren personele, ilk nasıplarında; birer adet ordu tipi tabanca ve birer kutu mermi, bavul, yazlık ve kışlık elbise ve iskarpin ile kaput veya pardösü ve yönetmelikte belirtilecek diğer eşya ve teçhizat verilir.

Bu eşya ve teçhizatın cinsinde, günün koşullarına ve Türk Silahlı Kuvvetleri Kıyafet Yönetmeliğine göre, malî imkânlar da dikkate alınarak değişiklik yapmaya Millî Savunma Bakanlığı ile İçişleri Bakanlığı yetkilidir.

BAŞKAN - Teşekkür ederim.

Madde üzerinde söz talebi?.. Yok.

1 adet önerge vardır; okutup, işleme koyacağım.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 408 sıra sayılı kanun tasarısının 3 üncü maddesine aşağıdaki metnin ikinci fıkra olarak eklenmesini arz ve teklif ederiz.

 

Haluk İpek

Haluk Koç

Cengiz Kaptanoğlu

 

Ankara

Samsun

İstanbul

 

Mehmet Dülger

Hüseyin Kansu

 

 

Antalya

İstanbul

 

"Ancak, 926 sayılı Türk Silahlı Kuvvetleri Personel Kanununun 14 üncü maddesine göre dış kaynaktan muvazzaf subaylığa geçirilenlere ordu tipi tabanca ve mermi bir yıllık deneme süresini tamamlamalarını müteakip verilir."

BAŞKAN - Teşekkür ederim.

Komisyon önergeye katılıyor mu?

MİLLÎ SAVUNMA KOMİSYONU BAŞKANVEKİLİ YÜKSEL ÇAVUŞOĞLU (Karaman) - Uygundur.

BAŞKAN - Hükümet?..

MİLLÎ SAVUNMA BAKANI MEHMET VECDİ GÖNÜL (Kocaeli) - Katılıyoruz efendim.

BAŞKAN - Önerge sahipleri?..

HALUK İPEK (Ankara) - Gerekçe okunsun.

BAŞKAN - Gerekçeyi okutuyorum:

Gerekçe:

Türk Silahlı Kuvvetlerinde dış kaynaktan muvazzaf subaylığa nasbedilenlere de tabanca ve mermi verilmesi istihkakta eşitlik sağlanması açısından yerinde olacaktır.

BAŞKAN - Teşekkür ederim.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Teşekkür ederim. Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Kabul edilen önerge doğrultusunda maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Teşekkür ederim. Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

4 üncü maddeyi okutuyorum:

Bir defa faydalanma

MADDE 4. - İlk nasıp istihkakından hiçbir şekilde ikinci kez faydalanılamaz. Ancak, astsubaylıktan subaylığa geçiş gibi nedenlerle ikinci kez nasbı yapılanlardan ilk nasıp istihkakında farklılık olanlar, yönetmelikte belirtilecek ek ilk nasıp istihkakından da istifade ettirilirler.

BAŞKAN - Teşekkür ederim.

Madde üzerinde söz talebi?.. Yok.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Teşekkür ederim. Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

5 inci maddeyi okutuyorum:

Yönetmelik

MADDE 5. - Personelin bağlı olduğu kuvvet komutanlığı, sınıf ve statüsü ve görev özelliği gibi hususlar dikkate alınarak hazırlanacak ilk nasıp istihkakı listeleri ile sınıf ve statü değişikliği nedeniyle uygulanacak ek ilk nasıp istihkakı listeleri, eşya ve teçhizatın kapsamı, miktarı, cinsi, verilme şekli ve bu Kanunla ilgili diğer usul ve esaslar Millî Savunma, İçişleri ve Maliye bakanlıklarınca birlikte çıkarılacak bir yönetmelikte gösterilir.

BAŞKAN - Teşekkür ederim.

Madde üzerinde söz talebi?.. Yok.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Teşekkür ederim. Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

6 ncı maddeyi okutuyorum:

Cezaî müeyyide

MADDE 6. - Bu Kanuna ve çıkarılacak yönetmeliğe göre verilecek tabanca ve mermiler, Türk Silahlı Kuvvetlerinden ilişik kesilmedikçe hiçbir şekilde başkasına verilemez ve devredilemez. Aksine davrananlar altı aydan bir yıla kadar hapis cezası ile tecziye edilir.

BAŞKAN - Teşekkür ederim.

Madde üzerinde söz talebi?.. Yok.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Teşekkür ederim. Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

7 nci maddeyi okutuyorum:

Yürürlükten kaldırılan kanunlar

MADDE 7. - 10.7.1944 tarihli ve 4608 sayılı Muvazzaf Subay ve Askerî Memurlara Verilecek Elbise ve Teçhizat Hakkında Kanun ile 12.8.1971 tarihli ve 1468 sayılı Türk Silahlı Kuvvetlerinde Astsubay Nasbedilenlere Giyecek ve Teçhizat Verilmesi Hakkında Kanun yürürlükten kaldırılmıştır.

BAŞKAN - Teşekkür ederim.

Madde üzerinde söz talebi?.. Yok.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Teşekkür ederim. Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Geçici 1 inci maddeyi okutuyorum:

GEÇİCİ MADDE 1. - Bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten önce 4608 ve 1468 sayılı kanunlardan istifade edenler, bu Kanuna ve çıkarılacak yönetmeliğe göre tâbi oldukları listelerde daha önce almadıkları ve 6.5.1960 tarihli ve 7471 sayılı Kanun kapsamına girmeyen bir eşya varsa sadece onu alırlar.

BAŞKAN - Teşekkür ederim.

Madde üzerinde söz talebi?.. Yok.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Teşekkür ederim. Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Geçici 2 nci maddeyi okutuyorum:

GEÇİCİ MADDE 2. - Bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihte görevde olan astsubaylarla astsubaylıktan subaylığa geçenlerden, 4608 ve 1468 sayılı kanunlara göre kendilerine tabanca verilmeyenlere de bu Kanuna göre tabanca ve mermi verilir.

BAŞKAN - Madde üzerinde söz talebi?.. Yok.

Oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Teşekkür ederim. Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Geçici 3 üncü maddeyi okutuyorum:

GEÇİCİ MADDE 3. - Bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten önce 4608 ve 1468 sayılı kanunlar ile bu kanunlarda değişiklik yapan kanun ve kanun hükmünde kararnameler gereğince kendilerine tabanca ve mermi verilenler de, Türk Silahlı Kuvvetlerinden ilişikleri kesilmedikçe tabanca ve mermilerini her ne suretle olursa olsun başkalarına veremez ve devredemezler. Aksine davrananlar hakkında da 6 ncı maddedeki cezaî müeyyide uygulanır.

BAŞKAN - Teşekkür ederim.

Madde üzerinde söz talebi?.. Yok.

Oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Teşekkür ederim. Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

8 inci maddeyi okutuyorum:

Yürürlük

MADDE 8. - Bu Kanun yayımı tarihinde yürürlüğe girer.

BAŞKAN - Teşekkür ederim.

Madde üzerinde söz talebi?.. Yok.

Oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Teşekkür ederim. Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

9 uncu maddeyi okutuyorum:

Yürütme

MADDE 9. - Bu Kanun hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür.

BAŞKAN - Teşekkür ederim.

Madde üzerinde söz talebi?.. Yok.

Oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Teşekkür ederim. Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Tasarının tümünü oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Teşekkür ederim. Kabul etmeyenler... Tasarı kabul edilmiş ve kanunlaşmıştır; hayırlı olmasını diliyorum.

Sayın milletvekilleri, Türkiye Cumhuriyeti Ordusu Subay, Askerî Memur ve Muadilleriyle Astsubayların Giyeceğine Dair Kanunun Bir Maddesinde Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Tasarısı ile İçişleri ve Millî Savunma Komisyonları raporlarının müzakeresine başlıyoruz.

12.- Türkiye Cumhuriyeti Ordusu Subay, Askerî Memur ve Muadilleriyle Astsubayların Giyeceğine Dair Kanunun Bir Maddesinde Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Tasarısı ile İçişleri ve Millî Savunma Komisyonları Raporları (1/566) (S. Sayısı: 411) (X)

BAŞKAN - Komisyon?.. Yerinde.

Hükümet?.. Yerinde.

Komisyon raporu 411 sıra sayısıyla bastırılıp dağıtılmıştır.

Tasarının tümü üzerinde, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına, Edirne Milletvekili Sayın Rasim Çakır söz istemiştir.

Buyurun Sayın Çakır. (CHP sıralarından alkışlar)

CHP GRUBU ADINA RASİM ÇAKIR (Edirne) - Sayın Başkan, değerli arkadaşlarım; 6.5.1960 tarihli ve 7471 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Ordusu Subay, Askerî Memur ve Muadilleriyle Assubayların Giyeceğine Dair Kanunun 7.2.1990 tarihli ve 3612 sayılı Kanun ile değişik 2 nci maddesine bir fıkra ilave edilmesiyle iİlgili çıkacak kanun hakkında Cumhuriyet Halk Partisinin görüşlerini ifade etmek üzere söz almış bulunuyorum.

23 Nisan Ulusal Egemenlik Haftasını kutladığımız bir dönemde Silahlı Kuvvetlerle ilgili böyle bir yasa maddesini görüşürken sizlerle paylaşmak istediğim konuları da ifade etmek istiyorum. Türk Silahlı Kuvvetleri, Türkiye Büyük Millet Meclisi ordusu olarak kurulmuş. Ulusal Kurtuluş Savaşında bizzat Türkiye Büyük Millet Meclisi, Meclis ordusunun ihtiyaçlarını Meclisten tespit eder, tedarik eder bir anlayışla oluşmuş; fakat, süreç içerisinde ihtiyaçların genişlemesi, işlerin yoğunlaşması, tabiî, yetki ve sorumlulukların paylaşılması anlamında farklı anlayışların da gündeme gelmesine sebep olmuş. Belki, sizler de hatırlarsınız, Antalya'da görev yapan bir askerin, havalar ısındığında kışlık elbisesini çıkarabilmesi için, Erzurum'un ısınmasını bekler bir noktadan bugünlere gelinmiş. Bugün, harp silah, araç ve teknolojilerinin değişmesi, gelişmesi, haliyle o teknolojiye maruz kalan veya kullanan insanların kıyafetleriyle ilgili de değişikliklerin oluşmasına sebep olmuş, özellikle mevsim farklılıklarından kaynaklanan veya nükleer harp silah, araç ve gereçlerinin gelişmesinden kaynaklanan kıyafet değişiklikleri de gündeme gelmiştir. Haliyle, bu ekstra ikinci kıyafetlerin Silahlı Kuvvetler mensuplarına verilebilmesi, dağıtılabilmesi, bunların miadının belirlenmesi, bunların kimlere hangi sürelerle verilebileceğiyle ilgili karar verilebilmesi noktasında, Yüce Meclisimizin uhdesinde bulunan yetkiyi, Genelkurmay Başkanlığımızın teklifi ve Millî Savunma Bakanlığımız ile İçişleri Bakanlığımızın kararına bırakmakla ilgili  bir madde eklemeyi görüşüyoruz.

Tabiî, bu demokratikleşme süreci içerisinde daha ileri demokratik aşamaları da gönül arzu ediyor. Diliyoruz, bundan sonra, daha ileri demokratik aşamalara da burada hep beraber karar veririz; yani, emrine teslim ettiğimiz vatan evlatlarını ölüme gönderebilme yetkisini verdiğimiz komutanlarımıza, görevlerini yapabilme noktasında daha geniş yetki ve daha çabuk karar alma yetkilerinin verilebilmesi anlamında bir demokratikleşme sürecinin yaşanabileceğini, yaşandığını görüyoruz.

Bu vesileyle, bugün Yüce Meclisimizin devretmiş olduğu bu yetkinin ve çıkacak olan bu kanunun Silahlı Kuvvetlerimize ve milletimize hayırlı olmasını diliyor, saygılarımı sunuyorum. (Alkışlar)

BAŞKAN- Teşekkür ederim Sayın Çakır.

Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu adına, Adana Milletvekili Sayın Ziyattin Yağcı.

Buyurun Sayın Yağcı.

AK PARTİ GRUBU ADINA ZİYAETTİN YAĞCI (Adana)- Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bu tasarı da, sekiz yıl önce, Sayın Erbakan'ın Başbakanlığı zamanında Meclisimizin gündemine gelmiş bir tasarıdır. Bunca yıl niye görüşülemediğini anlamakta, doğrusu, güçlük çekmekteyim; ama, böyle olmuş.

411 sıra sayılı Türkiye Cumhuriyeti Ordusu Subay, Askerî Memur ve Muadilleriyle Assubayların Giyeceğine Dair Kanunun Bir Maddesinde Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Tasarısı üzerinde AK Parti Grubu adına söz almış bulunuyorum; bu vesileyle, hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Değerli arkadaşlarım, bildiğiniz gibi, 211 sayılı Türk Silahlı Kuvvetleri İç Hizmet Kanununa göre, Silahlı Kuvvetler mensupları, vazife sırasında üniforma giymekle yükümlüdürler. Giyilecek kıyafetin şekli ise yönetmelikle belirlenmekte ve kıyafette, renk, şekil ve evsaf birliğini sağlamak önem arz etmektedir.

Diğer taraftan, günün koşullarına ve görev özelliklerine göre askerî personelin bir kısmı eğitimde ve kıta başında vazife gördükleri halde, diğer bir kısmı ise karargâhlarda ve askerî kurumlarda çalışmaktadırlar.

Bu nedenlerle, 7471 sayılı Kanuna göre, personelin istihkakı; eğitim ve hizmet giyeceği şeklinde iki başlık altında belirlenmiş bulunmaktadır.

7471 sayılı Kanunun 1 inci maddesinde belirtilen yer ve koşullarda görev yapan subay ve assubaylara, erata mahsus olan birer elbise, birer kaput ve bir çift ayakkabı eğitim istihkakı olarak verilmekte; kanunun 3 üncü maddesine göre de, tüm subay ve assubaylara hizmet giyeceği olarak, kıyafet yönetmeliğinde belirtilen birer elbiselik, birer kaputluk ve birer çift ayakkabı verilmektedir; ancak, harp teknolojisindeki gelişmelere, eğitim ve tatbikatlarda personelin tabi olduğu kuvvete ve görev özelliklerine göre farklı ve yeni ihtiyaçlar ortaya çıkabilmektedir. Örneğin; normal eğitim elbisesi yanında, nükleer atık, lazer ışını ve radyasyona dayanıklı ilave istihkaka, - 40 dereceye kadar dayanıklı özel kış teçhizatına, rüzgâr ceketi, pantolon ve özel bota, yerine göre ihtiyaç duyulmaktadır.

Bu gibi durumlarda sık sık kanun değişikliğine gitmemek için, özellikle olağanüstü haller ile büyük manevralarda, eğitim ve tatbikat ile harekâtlarda görev yapan personelin zorunluluk arz eden giyecek ihtiyaçlarını karşılamak üzere Türk Silahlı Kuvvetleri Kıyafet Yönetmeliğinde özellikleri belirtilecek ilave istihkakın verilebilmesine imkân sağlanması amaçlanmaktadır.

Tasarıyla subay ve assubaylara 7471 sayılı Kanunun 1 inci maddesinde yazılı istihkakları yanında bazı koşullarda ihtiyaç duyulduğunda ilave istihkak verilebilmesine ilgili bakanlık yetkili kılınmaktadır. Böylece, bu konuda sık sık yasal düzenleme yapılması zorunluluğu da ortadan kalkmış olacaktır.

Değerli milletvekilleri, 1940'lı ve 1960'lı yıllardan beri Türk Silahlı Kuvvetleri Personel Kanununda birçok değişiklik yapılmıştır. Bu kanunda, en son 1988 yılında 346 sayılı Kanun Hükmünde Kararnameyle değişiklik yapılmıştır. Bugün için Türk Silahlı Kuvvetlerinde askerî memur ve muadilleri istihdam edilmemektedir; bu nedenle, 7471 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Ordusu Subay, Askerî Memur ve Muadilleriyle Assubayların Giyeceğine Dair Kanunun isminin de "Türkiye Cumhuriyeti Ordusu Subay, Astsubaylarının Giyeceğine ve Teçhizatına Dair Kanun"olarak değiştirilmesi daha yerinde olacaktır. Bu amaçla hazırlamış olduğumuz bir önerge de mevcuttur; Yüce Heyetinizce uygun bulunacağını umuyorum.

Kanunun, milletimize ve Türk Silahlı Kuvvetlerine hayırlı olmasını diliyor, bilvesile, hepinize saygılar sunuyorum. (Alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Yağcı.

Sayın milletvekilleri, tasarının tümü üzerindeki görüşmeler tamamlanmıştır.

Tasarının maddelerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Teşekkür ederim. Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Sayın milletvekilleri, yeni madde ihdasına dair bir önerge vardır...

Sayın milletvekilleri, bir teknik çalışma nedeniyle, birleşime 5 dakika ara veriyorum.

Kapanma Saati: 17.44

 

 

 

 

ÜÇÜNCÜ OTURUM

Açılma Saati: 17.53

BAŞKAN: Başkanvekili Yılmaz ATEŞ

KÂTİP ÜYELER: Mehmet DANİŞ (Çanakkale), Suat KILIÇ (Samsun)

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 76 ncı Birleşimin Üçüncü Oturumunu açıyorum.

411 sıra sayılı kanun tasarısının müzakerelerine kaldığımız yerden devam ediyoruz.

V. - KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN

GELEN DİĞER İŞLER (Devam)

12.- Türkiye Cumhuriyeti Ordusu Subay, Askerî Memur ve Muadilleriyle Astsubayların Giyeceğine Dair Kanunun Bir Maddesinde Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Tasarısı ile İçişleri ve Millî Savunma Komisyonları Raporları (1/566) (S. Sayısı: 411) (Devam)

BAŞKAN - Komisyon ve Hükümet yerinde.

Yeni madde ilavesine ilişkin bir önerge vardı, önerge geri çekilmiştir; işlemden kaldırıyorum.

1 inci maddeyi okutuyorum:

TÜRKİYE CUMHURİYETİ ORDUSU SUBAY, ASKERÎ MEMUR VE MUADİLLERİYLE ASTSUBAYLARIN GİYECEĞİNE DAİR  KANUNUN  BİR MADDESİNDE DEĞİŞİKLİK

YAPILMASINA İLİŞKİN KANUN TASARISI

MADDE 1. - 6.5.1960 tarihli ve 7471 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Ordusu Subay, Askerî Memur ve Muadilleriyle Astsubayların Giyeceğine Dair Kanunun 7.2.1990 tarihli ve 3612 sayılı Kanun ile değişik 2 nci maddesine aşağıdaki fıkra ilave edilmiştir.

"Birinci fıkradaki hallerde ve eğitim hizmetlerinde; 1 inci maddede belirtilen personele, bu maddede yazılı istihkakı yerine benzerini veya hizmet koşulları ve görev özelliğine göre kıyafet yönetmeliğinde tespit edilen ilave eğitim giyeceğini vermeye, kullanılma nitelikleri dikkate alınarak ilave giyeceği sürekli veya geçici olarak vermeye, yenilemeye, miatlarını belirlemeye, Genelkurmay Başkanlığının teklifi üzerine Millî Savunma ve İçişleri bakanlıkları yetkilidir."

BAŞKAN - Teşekkür ederim.

Madde üzerinde söz talebi?..Yok.

Madde üzerinde 1 adet önerge vardır; okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 411 sıra sayılı kanun tasarısının çerçeve 1 inci maddesinin çerçevesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

 

Haluk Koç

Haluk İpek

M. Asım Kulak

 

Samsun

Ankara

Bartın

 

Ziyattin Yağcı

Süleyman Turgut

Fahri Keskin

 

Adana

Manisa

Eskişehir

 

 

Mehmet Fehmi Uyanık

 

 

 

Diyarbakır

 

Madde 1.- 6.5.1960 tarihli ve 7471 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Ordusu Subay, Askerî Memur ve Muadilleriyle Astsubayların Giyeceğine Dair Kanunun adı "Türkiye Cumhuriyeti Ordusu Subay ve Astsubaylarının Giyecek ve Teçhizatına Dair Kanun" olarak değiştirilmiş ve adı geçen Kanunun 7.2.1990 tarihli ve 3612 sayılı Kanun ile değişik 2 nci maddesine aşağıdaki fıkra ilave edilmiştir.

BAŞKAN - Komisyon?..

MİLLî SAVUNMA KOMİSYONU BAŞKANVEKİLİ YÜKSEL ÇAVUŞOĞLU (Karaman) - Takdire bırakıyoruz efendim.

BAŞKAN - Takdire bırakıyorsunuz.

Hükümet ?..

MİLLÎ SAVUNMA BAKANI MEHMET VECDİ GÖNÜL (Kocaeli ) -Katılıyoruz efendim.

BAŞKAN -Katılıyorsunuz.

Gerekçeyi okutuyorum :

Gerekçe:

Önerge ile; Türk Silahlı Kuvvetlerinde "askerî memur ve muadilleri"  istihdam edilmediğinden, Kanunun adından bu ibareler çıkarılmaktadır.

BAŞKAN - Teşekkür ederim.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler...Teşekkür ederim. Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

1 inci maddeyi kabul edilen önerge doğrultusunda oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Teşekkür ederim. Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

2 nci maddeyi okutuyorum :

MADDE 2.- Bu Kanun yayımı tarihinde yürürlüğe girer.

BAŞKAN - Teşekkür ederim.

Madde üzerinde söz talebi?..Yok.

Oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Teşekkür ederim. Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

3 üncü Maddeyi okutuyorum :

MADDE 3.- Bu Kanun hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür.

BAŞKAN - Teşekkür ederim.

Madde  üzerinde söz talebi?..Yok.

Oylarınıza sunuyorum : Kabul edenler... Teşekkür ederim. Kabul etmeyenler...Kabul edilmiştir.

Komisyonun, başlıkla ilgili söz talebi var; buyurun.

MİLLÎ SAVUNMA KOMİSYONU BAŞKANVEKİLİ YÜKSEL ÇAVUŞOĞLU (Karaman) - Sayın Başkanım, tasarıda şöyle bir değişikliği teklif ediyorum: "Türkiye Cumhuriyeti Ordusu Subay, ve Astsubaylarının Giyecek ve Teçhizatına Dair Kanunun Bir Maddesinde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı."

Bir de, oraya "başlığı ile"kelimesini ilave edebilirsek...

BAŞKAN - Yani, şöyle olmasını öneriyorsunuz: "Türkiye Cumhuriyeti Ordusu Subay, Askerî Memur ve Muadilleri ile Astsubaylarının Giyeceğine Dair Kanunun Başlığı ile Bir Maddesinde Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Tasarısı."

MİLLÎ SAVUNMA KOMİSYONU BAŞKANVEKİLİ YÜKSEL ÇAVUŞOĞLU (Karaman) - Doğrudur efendim.

BAŞKAN - Peki.

Tasarının tümünü bu değişiklikle birlikte oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Teşekkür ederim. Kabul etmeyenler... Tasarı kabul edilmiş ve kanunlaşmıştır; hayırlı olmasını diliyorum.

Sayın milletvekilleri, Emniyet Teşkilatı Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ve İçişleri Komisyonu raporunun müzakeresine başlıyoruz.

13.- Emniyet Teşkilâtı Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ve İçişleri Komisyonu Raporu (1/784) (S. Sayısı: 403) (X)

BAŞKAN - Komisyon?.. Yerinde.

Hükümet?.. Yerinde.

Komisyon raporu 403 sıra sayısıyla bastırılıp dağıtılmıştır.

Tasarının tümü üzerinde, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına söz isteyen, Adıyaman Milletvekili Sayın Şevket Gürsoy; buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)

CHP GRUBU ADINA ŞEVKET GÜRSOY (Adıyaman) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Emniyet Teşkilatı Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı üzerinde Cumhuriyet Halk Partisi Grubunun görüşlerini bildirmek üzere söz almış bulunuyorum; bu vesileyle, hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Bilindiği üzere, 2001 yılında, Emniyet Teşkilatı Kanununda 4638 sayılı Yasayla bazı değişiklikler yapılmıştır. Bu yönde kanuna eklenen ek 23 üncü maddeyle, kadrosuzluk nedeniyle emeklilik sistemi düzenlenmiş ve 1 inci sınıf emniyet müdürü kadrosu 500, 2 nci sınıf emniyet müdürü kadrosu 800 ile sınırlandırılmıştır. Ancak, Anayasa Mahkemesinin 11 Haziran 2003 tarihli kararıyla, ek 23 üncü maddenin ikinci fıkrası iptal edilmiştir. Yasa bir bütünlük oluşturduğu için, bazı hükümlerinin iptaliyle bu bütünlük bozulmuş, iptal edilmeyen hükümleri uygulama imkânı kalmamıştır; uygulanması halinde de genç ve başarılı personelin, erken emekli edilerek, mağduriyetine yol açılacak ve hizmet olumsuz etkilenecektir. Dolayısıyla, bu alanda yasal düzenleme yapılması kaçınılmazdır. Öte yandan, konu hakkında Danıştay İdarî İşler Kurulunun sorunun ancak yasal düzenlemeyle aşılabileceği yönündeki görüşü düşüncemizi destekler niteliktedir.

Değişiklik yapılmazsa, 2009 yılına kadar, 2 nci sınıftaki hiçbir personelimiz 1 inci sınıfa terfi edemeyecek; dolayısıyla, düşük maaşla ve 40-45 yaş gibi erken bir yaşta emekli olmak zorunda kalacaklardır. Sadece 1 ve 2 nci sınıflarda değil, diğer alt rütbelerde bekleme süresi açısından da sıkıntı ortaya çıkacak; dolayısıyla, teşkilat içerisinde huzursuzluğa ve adaletsizliğe yol açılacaktır.

Bütün bu nedenlerden dolayı, bu tasarının ardından, Emniyet Teşkilatı personelimizin özlük haklarının ekonomik, sosyal ve kültürel açılımlarını içeren yeni tasarılar getirilmesini bekliyor ve Cumhuriyet Halk Partisi Grubu olarak tasarıyı destekliyoruz.

Bu vesileyle, özveriyle çalışan bütün Emniyet Teşkilatı personelimizi selamlıyor, hepinize saygılar sunuyorum. (Alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Gürsoy.

Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu adına, Eskişehir Milletvekili Sayın Muharrem Tozçöken; buyurun. (AK Parti sıralarından alkışlar)

AK PARTİ GRUBU ADINA MUHARREM TOZÇÖKEN (Eskişehir) - Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; görüşülmekte olan kanun tasarısı hakkında, Grubum adına söz almış bulunuyorum; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Bilindiği gibi, Emniyet Genel Müdürlüğü, İçişleri Bakanlığına bağlı güzide bir kuruluşumuzdur. Polislik mesleği, diğer mesleklerden ayrı olarak, aynı zamanda, rütbe, disiplin ve hiyerarşi mesleğidir.

Emniyet hizmetleri sınıfı ve Emniyet Teşkilatındaki rütbeleri söylemek gerekirse, en üste Emniyet Genel Müdürü, onun altında, sırasıyla 1 inci, 2 nci, 3 üncü ve 4 üncü sınıf emniyet müdürleri, emniyet amirleri, başkomiserler, komiserler ve komiser yardımcıları olmak üzere, amirlerden ve polis memurlarından meydana gelmektedir.

Aynen polis gibi görev yapan, sayıları eskiye göre azalmış olan, yardımcı hizmetler sınıfında bulunan çarşı ve mahalle bekçilerinin bir an önce emniyet hizmetleri sınıfına alınması gerektiğini burada belirtmeyi bir görev biliyorum.

Emniyet Genel Müdürlüğü, merkez ve taşra teşkilatından oluşmaktadır. Emniyet Genel Müdürlüğü merkez teşkilatı, başta Emniyet Genel Müdürü, 5 genel müdür yardımcısı, 28 daire başkanı, daire başkan yardımcıları, hukuk müşavirliği ve yeterli sayıda hukuk müşaviri, şube müdürleri, büro amirleri, polis memurları ve diğer hizmet sınıflarındaki memurlardan müteşekkildir.

Taşra teşkilatı ise, başta Güvenlik Birimleri Fakültesi olmak üzere, polis meslek yüksekokulları, polis koleji; ilde, il emniyet müdürlükleri; ilçede, ilçe emniyet müdürlükleri veya ilçe emniyet amirliklerinden meydana gelmektedir.

Bu hiyerarşik yapı, 3201 sayılı Emniyet Teşkilatı Kanununda öngörülmektedir. Yine, bu yapının, tepe noktasında Emniyet Genel Müdürü olmak üzere, tabandaki polis memurlarına kadar bir piramit şeklinde olması zorunludur. Bu piramidin bozulmaması için her rütbede bulunan personelin yıllara göre çok fazla değişmeden belli bir sayıda olması da gerekmektedir.

Polislerin terfiinde uygulanan iki sistem vardır, bunlardan birincisi, sadece, kıdem sistemi; ikincisi ise, liyakat ve kıdemin birlikte uygulandığı sistemdir. Üst rütbelere terfide, İçişleri Bakanımız Sayın Abdülkadir Aksu'nun bundan önceki İçişleri Bakanlığı döneminde, önce liyakat, sonra kıdem olmak üzere yeterlilik sistemi uygulanmıştır. Bu sistem oldukça başarılı olmuş ve piramit uzun yıllar muhafaza edilmiştir. Bu sistem, personele, devamlı olarak fizikî, meslekî bilgi ve becerilerini yenileme imkânı tanıyan, objektif sınavlar ve objektif sicil notlarıyla takviye edilen bir kurallar bütünüdür. Ancak, daha sonra gelen yönetimlerce liyakat ve sınav sistemi ile "üst rütbelere terfi edeceklerin sayısı bu rütbelerdeki boş kadroların belli oranını geçemez" kuralı terk edilmiştir. Başka bir ifadeyle, 1990'lı yıllarda yönetimlerce liyakat sisteminin terk edilmesinden ve yerine hiçbir sistem getirilmemesinden dolayı, üst rütbelerde boş bulunan kadrolara sadece belirli bekleme süresini dolduran herkesin terfi etmesi neticesinde bir anda barajın kapakları sonuna kadar açılmış ve tüm kadrolar gereğinden fazla dolmuştur. Piramit, başı büyük, gövdesi küçülen, tekrar büyüyen bir hilkat garibesine dönüşmüştür. Bunun sebebi de, sadece kıdeme önem veren, liyakati hiç değere almayan sistemsizlik sisteminin hâkim olmasıdır. Maalesef, 2001 yılında da, hiçbir ilmî veriye dayanmadan, sadece günü kurtarmak ve keyfî uygulama yapabilmek amacıyla Emniyet Teşkilatı Kanununun ek 23 üncü maddesinde değişiklik yapılarak, 1 inci sınıf emniyet müdürü kadrosunun 500'ü, 2 nci sınıf emniyet müdürü kadrosunun da 800'ü aşamayacağı kuralı ve kadrosuzluk sebebiyle emniyet müdürlerine zorunlu emeklilik getirme dayatması kolaylığına gidilmiştir.

Bu çarpık yasal düzenleme de, kadrosuzluk nedeniyle emekli edilecek personelin tespitinde objektif kurallar belirtilmediği için, keyfî uygulamalar ve personel arasında ayırım yapılacağı gerekçesiyle ilgililer tarafından Anayasa Mahkemesine gidilmiş ve Anayasa Mahkemesi de, haklı olarak, bu keyfî uygulamayı öngören fıkrayı iptal etmiştir. Anayasa Mahkemesinin bu kararı gereğince, tüm maddenin uygulama imkânı ortadan kalkmış olup, zincirleme olarak, polis amirlerinin tamamına yakınının üst rütbelere terfii imkânsız hale gelmiştir.

Yukarıdaki sebeplerle, 3201 sayılı Yasanın anılan ek 23 üncü maddesinin ve buna bağlı olan geçici 19 uncu maddesinin birinci fıkrasının yürürlükten kaldırılması zarureti hâsıl olmuştur; ancak, bu durum geçici olup, piramidin yeniden düzeltilmesi ve verimliliğin artırılması, liyakat sistemine geçilmesiyle mümkün olacaktır.

Bunun da, Kamu Personeli Reformu Yasası Tasarısının kanunlaşmasından sonra Emniyet Teşkilatı Kanunu Yasası Tasarısının yeniden ele alınmasıyla gerçekleşeceğine inanıyoruz.

Bu sebeple, tasarıya olumlu baktığımızı belirtiyorum ve sözlerime burada son verirken, Yüce Heyeti saygıyla selamlıyorum. (Alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Tozçöken.

Şahsı adına, Bayburt Milletvekili Sayın Ülkü Güney; buyurun.

ÜLKÜ GÖKALP GÜNEY (Bayburt) - Sayın Başkan, değerli arkadaşlarım; biraz önce burada konuşan değerli arkadaşlarımın ifade ettiği gibi, 3201 sayılı Kanunun sonradan ilave edilen 27 nci maddesinin yürürlükten kaldırılmasıyla ilgili olarak getirilen bu kanun tasarısı üzerinde şahsım adına söz aldım; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Evvela, huzurlarınızda Sayın Bakanı kutluyorum, kendisine teşekkür ediyorum; o gün yapılan bir yanlışı bugün düzeltiyor. Neden;  o gün çıkarılan kanunla "1 inci sınıf ve 2 nci sınıf emniyet müdürlerinin, 1 inci sınıfta 700'ü, 2 nci sınıfta olanların da 800'ü geçmemesi" diye, bıçakla keser gibi bir rakam ortaya konuluyordu; öteki sınıflarda olan insanların tasfiyesini öngören bir kanundu; antidemokratikti, yanlıştı, keyfî bir kanundu. Kimi çıkaracaksınız, kimi ayıklayacaksınız, niçin ayıklayacaksınız? Bugün bu tasarı getirilerek bu haksızlık gideriliyor. Bu nedenle, çok doğru yapılan bir iştir bu.

Burada yapılacak iş... Biraz evvel Değerli Tozçöken'in dediği gibi, piramidin yukarısının şiştiği, alt kısmının daraldığı doğrudur; ama, zaten onu İçişleri Bakanlığı kendi yönetmelikleriyle, kanunun verdiği imkânlarla düzenler, ona göre gider, rakamı ona göre yapar, o piramidi ona göre tutturur; ama, siz, bu süreç içerisinde bir kanun çıkarıp, 500'den yukarı olmaz, 800'den yukarı olmaz, bunların hepsini tasfiye edelim diyemezsiniz. Devlete bu yakışmaz, yakışmayan bir kanundu, yanlış bir kanundu; çok mutluyum, bu düzeltiliyor.

Hepinizin bildiği gibi, burada söylememe gerek yok; Türk polisi -gerek üst düzeydeki kadroları gerekse polislerimiz- büyük özveriyle çalışan ve cidden ülkemizi, cumhuriyetimizi, şahıslarımızı koruyan, kollayan en önemli bir gücümüzdür. Bu insanlarla bu şekilde oynamamak lazım. Bırakın bu şekilde şok kanun ve kararlarla bazı yanlışlar yapmayı, bizim Yüce Meclisimizin yapacağı şey -ki ben bunu biliyorum; İçişleri Bakanlığında buna ait hazırlıklar da var- bu personelin durumlarının düzeltilebilmesi için hem özlük hakları -aldıkları ücreti hepimiz biliyoruz; hepiniz bu işin içindesiniz, her gün birlikte yaşıyoruz- hem de araç ve gereç açısından Batı ülkelerinin seviyesine çıkarabilecek düzenlemeler yapmak. Buna, yine, bu Mecliste hep birlikte karar verelim; bu teşkilatımıza bu şekilde sahip çıkalım.

Ben, tekrar, bu kanun tasarısını buraya getirdiği için Sayın Bakana huzurlarınızda teşekkür ediyorum ve buna olumlu oy vereceğimi burada ifade ediyor, Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. (Alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Güney.

Sayın milletvekilleri, tasarının tümü üzerindeki görüşmeler tamamlanmıştır.

Maddelerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir. Teşekkür ederim.

1 inci maddeyi okutuyorum:

EMNİYET TEŞKİLÂTI KANUNUNDA DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA

DAİR KANUN TASARISI

MADDE 1. - 4.6.1937 tarihli ve 3201 sayılı Emniyet Teşkilatı Kanununun ek 23 üncü maddesi ve geçici 19 uncu maddesinin birinci fıkrası yürürlükten kaldırılmıştır.

BAŞKAN - Madde üzerinde söz talebi?.. Yok.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir. Teşekkür ederim.

2 nci maddeyi okutuyorum:

MADDE 2. - Bu Kanun yayımı tarihinde yürürlüğe girer.

BAŞKAN - Madde üzerinde söz talebi?.. Yok.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir. Teşekkür ederim.

3 üncü maddeyi okutuyorum:

MADDE 3. - Bu Kanun hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür.

BAŞKAN - Madde üzerinde söz talebi?.. Yok.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir. Teşekkür ederim.

Tasarının tümünü oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir. Teşekkür ederim.

Böylece, tasarı kabul edilmiş ve kanunlaşmıştır; hayırlı olmasını diliyorum.

Sayın milletvekilleri, Kooperatifler Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısı ve Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabiî Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonu raporunun müzakeresine başlıyoruz.

14. - Kooperatifler Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısı ve Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabiî Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonu Raporu (1/782) (S.Sayısı: 407) (X)

BAŞKAN - Komisyon?.. Yerinde.

Hükümet?.. Yerinde.

Komisyon raporu 407 sıra sayısıyla bastırılıp dağıtılmıştır.

Tasarının tümü üzerinde, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına, İzmir Milletvekili Sayın Vezir Akdemir; buyurun.

CHP GRUBU ADINA VEZİR AKDEMİR (İzmir) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Kooperatifler Kanununun 1 inci ve 9 uncu maddelerini değiştiren, Kooperatifler Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısı üzerinde, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına söz almış bulunmaktayım; bu vesileyle, Yüce Meclisi saygı ve sevgiyle selamlıyorum.

1163 sayılı Kooperatifler Kanununun 1 inci ve 9 uncu maddelerinde getirilen kısıtlama nedeniyle, şirket, sendika ve vakıf gibi tüzelkişilerin kooperatiflere ortak olma imkânı bulunmamaktaydı. Bu husus, özellikle organize sanayi bölgelerinde, kooperatifler gibi küçük işletmelerin yoğun olarak faaliyet gösterdiği yerlerde işyerlerinin büyümesini ve verimli çalışmasını engellemektedir. Bu durumda, özel hukuk tüzelkişileri de kooperatiflere ortak olamadıklarından, gerçek kişileri kullanma yoluna gitmekte, bu da, hukukî, malî ve idarî birçok soruna yol açmaktadır.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bu nedenle, 1163 sayılı Kooperatifler Kanununun 1 inci ve 9 uncu maddelerinde değişiklik yapılarak, şirket, sendika ve vakıf gibi tüzelkişiliklere de kooperatiflere ortak olma imkânı sağlanması bir gereklilik olduğu gibi, gecikmiş bir değişikliktir. Ancak, Kooperatifler Kanunu değişikliği çalışmaları yapılırken, birinci derecede ilgili kuruluşlar olan Türkiye Millî Kooperatifler Birliği ile kooperatif merkez ve üst birliklerinin görüşü alınarak daha kurumsallaşmış bir kooperatifler kanunu düzenlenebilirdi. Geniş kapsamlı bir kooperatifler kanunu tasarısı ve tek kanun çalışması çerçevesinde, Avrupa Birliği mevzuatına uyumu konusu da dikkate alınarak, tüm tarafların katılımıyla yapılacak çalışmalarda daha doğru ve ülke gerçeklerine cevap verecek bir kooperatifler kanunu yürürlüğe konulabilirdi.

Uluslararası Çalışma Örgütünün, kooperatiflerin desteklenmesine ilişkin 193 sayılı tavsiye kararında, hükümetçe, kooperatiflere ilişkin mevzuatın, politikaların ve düzenlemelerin hazırlanması ve gözden geçirilmesi, kooperatif örgütlerinin ve ilgili işçi ve işveren örgütlerinin görüşlerinin alınması özellikle vurgulanmıştır. Halen toplu işyeri ve küçük sanayi siteleri yapı kooperatiflerine şirketlerin ortak olmaması nedeniyle, şirket yerine gerçek bir kişi ortak yapılmakta ve şirkete ortak olan işyeri, gerçeğe aykırı bir şekilde, şahıs üzerinde görülmektedir.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; güven ilişkisine dayanan bu çözümün sorun yarattığı işlemlerin, sağlıklı ve kanuna uygun olarak yürütülmesi mümkün değildi. Bu nedenle, yeni kanun tasarısında getirilen değişikliğin bu sorunların çözümü noktasında gerekli olduğu; yapılan düzenlemeyle, belirtilen tüzelkişiliklerin kooperatiflere kendi adlarıyla ortak olmaları kanunun ruhuna uygun olduğu gibi, işlemlerin sağlıklı yürütüleceği de tartışılmaz bir gerçektir.

Ayrıca, ülkemizde yapı kooperatiflerinin kuruluş, çalışma ve uygulamalarında büyük sorunlar yaşanmaktadır. Bu sorunlar nedeniyle, yapı kooperatiflerinin gerek yönetim kurulu ve gerekse denetim kurullarının işleyişinde sıkıntı yaşanmaktadır. Yönetim kurulları ile yüklenici firma arasında anlaşma, daha sonra hukukî sorunlara yol açmaktadır. Bu sorunlar, konut inşaatının süresinde bitirilmemesine, kooperatif üyelerinin mağdur olmasına sebep olmakta ve ülke ekonomisine de zarar vermektedir. Denetim kurulları da, kanundaki boşluktan dolayı, yönetim kurullarının hesaplarını sağlıklı bir şekilde denetleme imkânı bulamamaktadırlar.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; günün koşullarına göre, 100 metrekarelik bir inşaat maliyeti yaklaşık olarak 40 milyar lira değerindedir. Üyeler, maliyetin yüksek oluşundan dolayı, aidat ödemelerinde korkunç sıkıntılar yaşamaktadır. Ülke genelinde, yüzbinlerce konut inşaatı mezarlık olarak beklemektedir. Tek çözüm, üyelerin mağduriyetlerini gidermektir. Toplu Konut İdaresinin şu anki uyguladığı kredi sistemi yetersizdir. İnşaat seviyesi yüzde 50 civarındaki inşaatlara 7 500 000 000 milyarlık kredi ayrılmaktadır; bu miktar yetersizdir. Günümüz koşullarına göre, ülkemizde, inşaat maliyetinin en az yüzde 80'inin Toplu Konut İdaresi tarafından kredi olarak karşılanması, geri kalan miktarın ise üyeler tarafından karşılanması mümkün olduğunda ancak konut ihtiyacı karşılanabilir. Diğer taraftan, konut kooperatiflerinin enerji ihtiyacının temini büyük yük getirmektedir. Bu bakımdan, Enerji ve Tabiî Kayaklar Bakanlığınca trafoların yapılması, dargelirli kooperatif üyelerini büyük yükten kurtaracaktır.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; sonuç olarak, 1163 sayılı Kooperatifler Kanununun 1 inci ve 9 uncu maddelerindeki değişikliğe, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu olarak olumlu oy vereceğimizi belirtiyor, ülkemiz için hayırlı olması dileğiyle, Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Akdemir.

Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu adına, Konya Milletvekili Sayın Hasan Anğı; buyurun. (AK Parti sıralarından alkışlar)

AK PARTİ GRUBU ADINA HASAN ANĞI (Konya) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan 407 sıra sayılı Kooperatifler Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısı üzerine, AK Parti Grubu adına söz almış bulunuyorum; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Değerli milletvekilleri, devlet ve özel sektör dışında üçüncü bir ekonomik sektör olarak kooperatifler, özellikle dar ve ortagelirli vatandaşların, emekleri ile maddî güçlerini birleştirdikleri ortaklıklardır. Ortak ihtiyaçları, ekonomik güçleri birleştirerek, yardımlaşma ve dayanışma suretiyle karşılayabilmek için kurulan kooperatifler, toplumsal gelişim, refah seviyesinin artırılması ve ülke kalkınmasında da azımsanmayacak katkılar sağlayan kuruluşlardır.

Kooperatifçiliği diğer ekonomik modellerden ayıran, hatta üstün kılan yön salt ekonomik bir organizasyon olmaması, insanların farklı duygularına ve beklentilerine hitap edebilen ortam hazırlamasıdır. En önemli fonksiyonları da, dar ve ortagelirlilerin ekonomik menfaatlarının korunması ve ihtiyaçlarının karşılanması için tek umudu niteliğinde olmalarıdır. Adil gelir dağılımının sağlanması, gelirin ve refahın tabana yayılması, sosyal barış ve huzurun sağlanmasında kooperatiflerin büyük katkıları bulunmaktadır.

20 nci Yüzyılın son çeyreğinde her alanda yaşanan hızlı değişim, küreselleşme ve bölgesel gelişmeler, toplumlarda ekonomik verimlilik ile sosyal adaletin bir arada gerçekleştirilmesini hedefleyen model arayışlarında da kooperatifler, tecrübeler ışığında önemli bir seçenek olarak gösterilmektedir.

Dayanışma ruhuyla ortaya çıkan kooperatifçiliğin, Pazar ile, küçük işletmeler veya müteşebbisler arasında bir köprü görevini üstlenerek, sağlıklı işleyen ve rekabetçi ekonomik bir ortamda adil ve insana daha fazla önem veren bir toplum hedefine ulaşmada insanlığa gerçekten katkı sağlayacağı inancındayım.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; toplumumuzdaki imece geleneğine de uygun olan kooperatifçilik, ciddî anlamda cumhuriyetimizle birlikte örgütlenmeye başlamış; fakat, bunların gelişimi ve ivme kazanması 1163 sayılı Kooperatifler Yasasının yürürlüğe girmesiyle olmuştur. Yasada otuzbeş yıllık dönemde pek çok kez değişiklikler yapılmıştır. Bugün de gündemimizde olan 2 madde değişikliği kooperatifçiliğin önünü açacak başlıklardır.

Bugün sayıları 90 000 civarında olan kooperatifler doğrudan 8 500 000, dolaylı olarak 30 000 000 civarında toplum kesimine hitap etmektedirler. Kooperatifler, kalkınma çabalarında kritik ve belirleyici unsur olan sermayenin ülkeiçi tasarruflarla karşılanması, içtasarruf oranının artırılması, küçük ve gönüllü tasarrufların ekonomiye kazandırılarak üretim ve yatırıma aktarılması noktasında da ülkemizde önemli rol oynamışlardır. Bugün kooperatifçilik sektöründe kullanılan kaynak, milyar dolarlarla ifade edilir hale gelmiştir. Ülkemiz ekonomisinin dinamik güçleri olan KOBİ'lerin faaliyet gösterdikleri, hemen hemen yurdumuzun her köşesinde bulunan küçük sanayi siteleri, toplu işyeri siteleri ve organize sanayi bölgelerinde de kooperatiflerin izlerini görmekteyiz.

Konut ve inşaat sektöründe yaratılabilen sabit sermaye yatırımları içerisinde de, kooperatiflerin azımsanmayacak payları bulunmaktadır.

Esnaf ve sanatkârlarımızın, çiftçimizin ve küçük üreticimizin finansman ihtiyacının karşılanmasında, elde edilen ürünlerin pazarlara ulaştırılmasında da, bu kuruluşlar, önemli rol oynamaktadırlar.

Ayrıca, kooperatifler, ortaya çıkardıkları istihdam imkânıyla, ülkemizde istihdam ve işsizlik sorunlarının azaltılmasına fayda sağlamaktadırlar.

Bu kuruluşlar, maliyeti azaltan yapılarıyla da, enflasyonla mücadele politikalarını yapısal olarak destekleyen kuruluşlardır.

Kısaca, birey ve toplum yaşamımızın bir kesitinde, mutlaka, kooperatiflerin ve kooperatifçiliğin izlerini taşımaktayız.

Değerli milletvekilleri, ülkemizde, kooperatifçilik alanında önemli mesafeler katedilmesine rağmen, bu gelişme, maalesef, kalkınmış ülkeler seviyesinde olamamıştır. Bunda, kooperatifçiliğimizin yaşamış olduğu sorunlar ve kooperatiflere yönelik yaklaşımlar etkili olmuştur. Kooperatifçiliğimizin, uzun yıllardan beri süren ve artık neredeyse kronikleşen bu sorunlarını, finansman yetersizliği, denetim, eğitim ve örgütlenme eksiklikleri başlıkları altında toplamak mümkündür.

Ne yazık ki, ülkemizde yeterince kooperatifçilik bilincinin oluşturulamaması ve kooperatifçilik uygulamalarına ilişkin olarak toplumun istenilen bilgi ve bilinç düzeyine getirilememesi de temel bir sorundur. Yaşanan kimi olumsuzluklar, kooperatifçiliğe ve kooperatiflere karşı, toplumda güçlüklerle oluşturulan imajı zedelemiş ve bu kurumlara karşı yaygın güvensizlik yaratmıştır.

Finansman sorunu, ülkemiz kooperatifçiliğinin yeterince geliştirilememesinde temel bir sorundur. Kooperatifleri finansman yönünden destekleyecek iç ve dışfinansman kanalları geliştirilememiş veya geliştirilen kanalların işletilmesinde süreklilik sağlanamamıştır.

Bugün, neresinden bakarsak bakalım, ülkemizde, kooperatifçiliğin gerçekten geliştirilmesi, bu kuruluşların, ülke, ortaklar ve toplum yararları doğrultusunda faaliyet göstermeleri ve ülkenin ekonomik kaynaklarının etkin kullanımının sağlanması için denetim, eğitim faaliyetlerinde işletmecilik ilkelerine uyma, yasal altyapının sürekli olarak ve günün koşullarına uygun hale getirilmesi ve finansman desteği sağlanması gibi temel sorunları çözerek kooperatifçiliğe yeni bir dinamizm getirmek zorundayız.

Kaldı ki, sözlerimin başında da ifade ettiğim gibi, son yıllarda hızlı gelişmeler ışığında kooperatifçiliğe yönelik yeni yaklaşımlar geliştirilmekte, çok ortaklı kurum ve kuruluşların kurumsal yönetim ilkeleri doğrultusunda yeniden yapılandırılması, uluslararası kooperatifçilik ilkelerinin yeniden şekillendirilmesi söz konusu olmaktadır. Bizler de, bu gelişmeleri, ülkemiz kooperatifçiliğine yansıtmak durumundayız.

Değerli milletvekilleri, oldukça olumsuz bir ekonomik miras alarak göreve gelen 58 inci ve 59 uncu hükümetlerimizin, reel sektörün canlandırılması ve istikrar içinde sürdürülebilir bir ekonomik yapıya kavuşturulması bağlamında aldığı tedbirler ve yaptığı düzenlemeler çerçevesinde, kooperatifçiliğimizin durumunu da gözönünde bulundurması, kooperatifçilik sektöründe olduğu gibi, bizlerde de büyük memnuniyet yaratmıştır. Daha işin başında alınan kimi tedbirler, sektörde oldukça olumlu etkiler doğurmuştur. Elbette, başta Başbakanımız olmak üzere, hükümet üyelerine ve özellikle Sanayi ve Ticaret Bakanımız Sayın Ali Coşkun'a, bu konuda göstermiş oldukları gayretlerden dolayı şükranlarımı sunmadan geçemeyeceğim.

Sayın Bakanımızın gayretleriyle 1163 sayılı Kooperatifler Kanununa bağlı kooperatiflerde 1 ortaklık payının değeri 1 000 000 Türk Lirasına yükseltilmiş, böylelikle de 1 ortağa 50 milyar Türk Lirasına kadar kredi kullanma imkânı sağlanmıştır.

Öte yandan, Türkiye Halk Bankası aracılığıyla esnaf ve sanatkârlarımıza kullandırılan esnaf kredilerinin limiti 15 milyar Türk Lirasına yükseltilmiştir. Bakanlar Kurulu kararıyla, esnaf ve sanatkârlarımızın finansman sorunlarının çözümüne yönelik çok önemli kolaylıklar getirilmiştir. Öncelikle kredi kullanacak esnaf ve sanatkârlarımızın Bağ-Kura prim borcu olmaması şartı kararnameyle kaldırılarak, esnaf ve sanatkârımızın kredi kullanması önemli ölçüde kolaylaştırılmıştır.

Ayrıca, kooperatifler kefaletiyle kullandırılan kredi faiz oranları da yüzde 75'lerden yüzde 30'lara düşürülerek, esnaf ve sanatkârlarımızın daha uygun şartlarda kredi kullanması sağlanmıştır ki, bu, kredi kullanımında yüzde 45 oranında destek anlamına gelmektedir.

Bunun yanında, kredi kullandıracak kooperatiflerin takip oranlarının yüzde 60 ve altında olması şartı kaldırılarak, halen kredi kullandırılamayacak durumda bulunan kooperatifler, kredi kullandırılabilir hale getirilmiştir. Buna göre, 1 Mayıs 2003 tarihinden itibaren takip oranı yüzde 200 ve altında olan kooperatiflere, kredi kullandırılabilme imkânı getirilmiştir.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bugün, 59 uncu hükümetimizin, gerek dünyadaki gerekse ülkemizdeki gelişmeler karşısında, kooperatiflerin, bundan sonra, ekonomik açıdan rekabetçi, etkin ve verimli bir şekilde faaliyet gösterebilmelerinin önündeki engelleri kaldırma konusunda kararlı olduğunu görüyoruz. Görüşmekte olduğumuz 1163 Sayılı Kooperatifler Kanununun bazı maddelerinin değiştirilmesine ilişkin tasarının da bu anlayışla hazırlandığını biliyoruz.

Nitekim, tasarıyla, 1163 sayılı Kooperatifler Kanununun 9 uncu maddesi değiştirilerek, tüzelkişilerin kooperatiflere ortaklığı önündeki sınırlamalar kaldırılmaktadır. Şirketlerin kooperatiflere ortak olmasının önündeki kanundan kaynaklanan bu sınırlamaların kaldırılması, bahsedilen sorunları giderebileceği gibi, küçük sanayicimizin, sanayi siteleri, toplu işyerleri ve organize sanayi bölgelerinde yatırım yapmaları ve böylece, bu alanda faaliyet gösteren kooperatiflerin faaliyetlerinin verimlilik ve etkinliklerinin artırılması da mümkün olabilecektir.

Öte yandan, üreticileri ile esnafların bir kısmının kendi aralarında oluşturdukları küçük şirketlerle taşımacılık, üretim ve pazarlama faaliyetlerini yürüttükleri dikkate alındığında, bu alanda da önemli bir yarar sağlayacağına inanıyorum.

Ayrıca, özellikle tüketim kooperatiflerinin daha çok işyerlerinde örgütlendiği dikkate alınacak olursa, özel sektör çalışanlarının kurdukları kooperatiflere, çalışanların şirketlerinin kurucu ve ortak olabilmesinin, tüketim kooperatiflerinin teşvik edilmesine ve gelişmesine katkı sağlayacağını düşünüyorum.

Diğer yandan, Kooperatifler Kanununun mevcut 1 inci maddesinde, "kamu tüzelkişiliği" denildikten sonra, devamında, il özel idareleri, belediyeler ve köylerin zikredilmesi, kooperatiflerin kurulmasında öncülük edecek kamu tüzelkişilerini gereksiz yere sınırlamaktadır. Getirilen değişikliklerle, bu sınırlamaların kaldırılması ve diğer kamu tüzelkişilerinin de kooperatiflere ortak olması imkânı sağlanmaktadır.

Sendikalar Kanununun 33 üncü maddesi geniş anlamda yorumlandığında dahi, sendikaların kooperatiflere ortak olabileceği sonucuna varmak mümkün olamamaktadır. Uygulamada, oda ve sendikaların kooperatiflere ortak olup olamayacağı konusunda tereddütler yaşanmaktadır. Yapılan bu düzenlemeyle, söz konusu tereddütler de giderilmiş olacaktır.

Öte yandan, mevcut yasa metninde, kooperatif kurabilecekler arasında sayılan cemiyetlerin hukukî varlıkları Dernekler Kanunuyla sona erdirilmiş olup, bunların faaliyetleri günümüzde meslek odaları tarafından sürdürülmektedir.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Kooperatifler Kanununun 9 uncu maddesindeki yeni yaklaşımlar ışığında, 1 inci maddede düzenlenen kooperatifçiliğin tanımında da kimi düzeltmeler öngörülmüştür. Kooperatifler Kanununun mevcut 1 inci maddesinde, kooperatifler, teşekkül olarak tanımlanmıştır. Bilindiği gibi teşekkül, organizasyon anlamına gelmekte olup, literatürde genellikle kamu iktisadî teşebbüsleri için kullanılan bir kavramdır. Bu nedenle, kooperatiflerin nitelikleri hukukî bakımdan tartışma konusu olmaktadır. Yapılan düzenlemede "teşekkül" kavramı yerine "ortaklık" kavramı kullanılarak, kooperatiflerin gerçek kimliklerini kazanmaları sağlanmaktadır.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; tasarının kabul edilmesi, uygulamada, kooperatifçiliğimize yeni bir açılım getirecektir. Kamu tüzelkişilerinin yanında, özel hukuk tüzelkişilerinin de kooperatiflere ortak olmasınına imkân sağlanması, kooperatifleri finansman yönünden güçlendirecek, bu kuruluşların verimlilik ve etkinliklerini artıracaktır.

Bu nedenle, AK Parti Grubu olarak tasarıya olumlu yönde oy kullanacağız.

Sözlerimi bitirirken, Sanayi ve Ticaret Bakanlığında, 1163 sayılı Kooperatifler Kanununun bir bütün halinde gözden geçirilerek, katılımcı yaklaşım içerisinde, uygulamada karşılaşılan sorunların giderilmesine ve kooperatifçilik sektörüne yeni açılımlar getirilmesine yönelik değişiklik çalışmalarının da sürdürüldüğünü memnuniyetle ifade etmek istiyorum. Bu çalışmaların da bir an önce tamamlanarak Meclisimize sevk edilmesini bekliyoruz.

Bu duygu ve düşüncelerle, hepinizi saygıyla selamlıyorum. (Alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Anğı.

Tasarının tümü üzerindeki görüşmeler tamamlanmıştır.

Maddelerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Teşekkür ederim. Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

1 inci maddeyi okutuyorum:

KOOPERATİFLER KANUNUNDA DEĞİŞİKLİK YAPILMASI

HAKKINDA KANUN TASARISI

MADDE 1. - 24.4.1969 tarihli ve 1163 sayılı Kooperatifler Kanununun 1 inci maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

"Madde 1. - Tüzel kişiliği haiz olmak üzere ortaklarının belirli ekonomik menfaatlerini ve özellikle meslek veya geçimlerine ait ihtiyaçlarını işgücü ve parasal katkılarıyla karşılıklı yardım, dayanışma ve kefalet suretiyle sağlayıp korumak amacıyla gerçek ve tüzel kişiler tarafından kurulan değişir ortaklı ve değişir sermayeli ortaklıklara kooperatif denir."

BAŞKAN - Teşekkür ederim.

Madde üzerinde söz talebi?.. Yok.

Oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Teşekkür ederim. Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

2 nci maddeyi okutuyorum:

MADDE 2. - 1163 sayılı Kanunun 9 uncu maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

"Madde 9. - Kamu ve özel hukuk tüzel kişileri amaçları bakımından ilgilendikleri kooperatiflerin kuruluşlarına yardımcı olabilir, önderlik edebilir ve ortak olabilirler."

BAŞKAN - Teşekkür ederim.

Madde üzerinde söz talebi?.. Yok.

Oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Teşekkür ederim. Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

3 üncü maddeyi okutuyorum:

MADDE 3. - Bu Kanun yayımı tarihinde yürürlüğe girer.

BAŞKAN - Teşekkür ederim.

Madde üzerinde söz talebi?.. Yok.

Oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Teşekkür ederim. Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

4 üncü maddeyi okutuyorum:

MADDE 4. - Bu Kanun hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür.

BAŞKAN - Teşekkür ederim.

Madde üzerinde söz talebi?.. Yok.

Oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Teşekkür ederim. Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Tasarının tümünü oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Teşekkür ederim. Kabul etmeyenler... Tasarının tümü kabul edilmiştir.

Böylece, tasarı, kabul edilmiş ve kanunlaşmıştır; hayırlı olmasını diliyorum.

Sayın milletvekilleri, iki grubun da olurlarıyla birleşimimizi kapatacağız. Süremiz de dolmak üzere. Kapatmadan önce, sayın milletvekilleri, bildiğiniz gibi, saat 20.00'de Türkiye Büyük Millet Meclisimizin Tören Salonunda bestekâr milletvekillerimizin konseri var; sizleri orada da görmek istiyoruz; yani, davetlimiz olarak sizlerin bu bestekâr milletvekillerimizi yalnız bırakmamanızı diliyoruz.

Sayın milletvekilleri, kanun tasarı ve tekliflerini sırasıyla görüşmek için, 22 Nisan 2004 Perşembe günü saat 15.00'te toplanmak üzere, birleşimi kapatıyorum;  iyi akşamlar diliyorum.

Kapanma Saati: 18.40