Normal TBMM 2 3 2004-04-29T13:30:00Z 2004-04-29T13:30:00Z 38 25226 143791 TBMM 1198 287 176585 9.3821 0 6 nk 6 nk 0

DÖNEM : 22        YASAMA YILI : 2

 

 

 

T. B. M. M.

TUTANAK DERGİSİ

 

CİLT : 46

 

73 üncü Birleşim

14 Nisan 2004 Çarşamba

 

 

İ Ç İ N D E K İ L E R

 

  I.- GEÇEN TUTANAK ÖZETİ

 II.- GELEN KÂĞITLAR

III.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI

A) GÜNDEMDIŞI KONUŞMALAR

1.- Giresun Milletvekili Mehmet Işık'ın, Giresun'da fındık üretimini etkileyen don olayı sonucunda üreticilerin zararının boyutlarına ve alınması gereken önlemlere ilişkin gündemdışı konuşması ve Adalet Bakanı Cemil Çiçek'in cevabı

2.- Aksaray Milletvekili Ali Rıza Alaboyun'un, sanayicilerimizin üretimde kullandıkları hammadde ve parçaların ithalatında gümrüklerde karşılaştıkları sorunlara ve alınması gereken tedbirlere ilişkin gündemdışı konuşması ve Devlet Bakanı Kürşad Tüzmen’in cevabı

3.- Şanlıurfa Milletvekili Mehmet Vedat Melik'in, Şanlıurfa il merkezinden geçen E-26 karayolu üzerindeki trafik yoğunluğunun yarattığı sorunlara ve alınması gereken tedbirlere ilişkin gündemdışı konuşması ve Devlet Bakanı Kürşad Tüzmen'in cevabı

B) GENSORU, GENEL GÖRÜŞME, MECLİS SORUŞTURMASI VE MECLİS ARAŞTIRMASI ÖNERGELERİ

1.- Ankara Milletvekili Yakup Kepenek ve 23 milletvekilinin, TÜBİTAK Marmara Araştırma Merkezi Başkanının istifası konusunda bir genel görüşme açılmasına ilişkin önergesi (8/12)

C) TEZKERELER VE ÖNERGELER

1.- (9/9) esas numaralı Meclis Soruşturması Komisyonu Geçici Başkanlığının, Komisyonun başkan, başkanvekili, sözcü ve kâtip üye seçimini yaptığına ilişkin tezkeresi (3/526)

2.- Konya Milletvekili Ahmet Işık'ın, (9/9) esas numaralı Meclis Soruşturması Komisyonu üyeliğinden çekildiğine ilişkin önergesi (4/167)

3.- Adıyaman Milletvekili Mehmet Özyol'un, (9/9) esas numaralı Meclis Soruşturması Komisyonu üyeliğinden çekildiğine ilişkin önergesi (4/168)

IV.- SÖYLEVLER

1.- Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev'in Genel Kurula hitaben konuşması

V.- ÖNERİLER

A) DANIŞMA KURULU ÖNERİLERİ

1.- Türkiye Büyük Millet Meclisinin 23 Nisan 2004 Cuma günü saat 14.00'te özel gündemle toplanmasına ilişkin Danışma Kurulu önerisi

B) BAŞKANLIK ÖNERİLERİ

1.- Türkiye Büyük Millet Meclisinin kuruluşunun 84 üncü yıldönümü ve Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı  kutlamaları için Genel Kurulda özel bir görüşme açılması ve konuşma süreleri ile o gün başka bir konunun görüşülmemesine ilişkin Başkanlık önerisi

VI.- SEÇİMLER

A) BAŞKANLIK DİVANINDA AÇIK BULUNAN ÜYELİĞE SEÇİM

1.- Başkanlık Divanında açık bulunan TBMM Başkanvekilliğine seçim

VII.- SORULAR VE CEVAPLAR

A) SÖZLÜ SORULAR VE CEVAPLARI

1.- Adana Milletvekili Atilla Başoğlu'nun, bir milletvekili eşinin bulunduğu göreve ilişkin Adalet Bakanından sözlü soru önergesi (6/491) ve Adalet Bakanı Cemil Çiçek'in cevabı

2.- Adana Milletvekili Atilla Başoğlu'nun, bazı atamalara ilişkin Devlet Bakanından sözlü soru önergesi (6/492)

3.- Adana Milletvekili Atilla Başoğlu'nun, bazı atamalara ilişkin Sanayi ve Ticaret Bakanından sözlü soru önergesi (6/495) ve Sanayi ve Ticaret Bakanı Ali Coşkun'un cevabı

4.- Adıyaman Milletvekili Mahmut Göksu'nun, Adıyaman'daki organize sanayi bölgesi ve bazı küçük sanayi siteleriyle ilgili çalışmalara ilişkin Sanayi ve Ticaret Bakanından sözlü soru önergesi (6/514) ve Sanayi ve Ticaret Bakanı Ali Coşkun'un cevabı

5.- Niğde Milletvekili Orhan Eraslan'ın, Devlete ait şeker fabrikalarında, memurlara yemek verilmemesine ilişkin Sanayi ve Ticaret Bakanından sözlü soru önergesi (6/563) ve Sanayi ve Ticaret Bakanı Ali Coşkun'un cevabı

6.- Niğde Milletvekili Orhan Eraslan'ın, Niğde Organize Sanayi Bölgesi Arıtma Tesisi Projesinin kredi ihtiyacına ilişkin Sanayi ve Ticaret Bakanından sözlü soru önergesi (6/564) ve Sanayi ve Ticaret Bakanı Ali Coşkun'un cevabı

7.- Adana Milletvekili Atilla Başoğlu'nun, bazı atamalara ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/496)

8.- Adana Milletvekili Atilla Başoğlu'nun, bazı atamalara ilişkin Maliye Bakanından sözlü soru önergesi (6/497)

9.- Adana Milletvekili Atilla Başoğlu'nun, bazı şahısların atamalarına ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/498)

10.- Niğde Milletvekili Orhan Eraslan'ın, Niğde Gebere Barajından yapılan sulamadaki ücret tarifesine ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanından sözlü soru önergesi (6/502)

11.- İzmir Milletvekili Hakkı Ülkü'nün, yakınlarının yetişememesi nedeniyle THY uçağının kalkışının geciktirildiği şeklinde basında çıkan haberlere ilişkin Maliye Bakanından sözlü soru önergesi (6/503)

12.- Manisa Milletvekili Ufuk Özkan'ın, Millî Piyango İdaresinin özelleştirme kapsamına alınmasının nedenlerine ilişkin Maliye Bakanından sözlü soru önergesi (6/504) ve Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Mehmet Ali Şahin'in cevabı

13.- Manisa Milletvekili Ufuk Özkan'ın, Millî Piyango İdaresinin özelleştirilmesine ilişkin Maliye Bakanından sözlü soru önergesi (6/505) ve Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Mehmet Ali Şahin'in cevabı

14.- Adıyaman Milletvekili Mahmut Göksu'nun, THY sabah seferlerinde dağıtılan gazetelere ilişkin Maliye Bakanından sözlü soru önergesi (6/512) ve Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Mehmet Ali Şahin'in cevabı

15.- Kars Milletvekili Selami Yiğit'in, özelleştirme kapsamındaki Sarıkamış Ayakkabı Fabrikasına ilişkin Maliye Bakanından sözlü soru önergesi (6/522) ve Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Mehmet Ali Şahin'in cevabı

16.- Kahramanmaraş Milletvekili Mehmet Yılmazcan'ın, Kahramanmaraş Organize Sanayi Bölgesinin serbest bölgeye dönüştürülüp dönüştürülmeyeceğine ilişkin Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısından sözlü soru önergesi (6/511)

17.- Antalya Milletvekili Osman Kaptan'ın, Antalya'ya doğalgaz verilip verilmeyeceğine ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanından sözlü soru önergesi (6/526)

18.- İzmir Milletvekili Hakkı Ülkü'nün, özelleştirme sonucu işten çıkarılan işçilerin durumlarına ilişkin Maliye Bakanından sözlü soru önergesi (6/528) ve Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Mehmet Ali Şahin'in cevabı

19.- Malatya Milletvekili Muharrem Kılıç'ın, özelleştirme sonucu işini kaybeden işçilerin istihdamına ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/529) ve Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Mehmet Ali Şahin'in cevabı

B) YAZILI SORULAR VE CEVAPLARI

1.- İstanbul Milletvekili Ali Rıza Gülçiçek'in, bir yasadışı örgütün propagandasını yaptıkları iddiasıyla Fransa'dan sınırdışı edilen bazı kişilere ilişkin sorusu ve İçişleri Bakanı Abdülkadir Aksu'nun cevabı (7/1907)

2.- İstanbul Milletvekili Kemal Kılıçdaroğlu'nun, bir köşeyazarının yargı ile ilgili iddialarına ilişkin sorusu ve Adalet Bakanı Cemil Çiçek'in cevabı (7/1926)

3.- Denizli Milletvekili Mehmet Neşşar'ın, Dr.Muhittin Ülker Acil Yardım ve Travmatoloji Hastanesine ilişkin sorusu ve Sağlık Bakanı Recep Akdağ'ın cevabı (7/2040)

4.- Bursa Milletvekili Ertuğrul Yalçınbayır'ın, kanun tasarısı taslaklarına ve düzenleyici işlemlere ilişkin sorusu ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Murat Başesgioğlu'nun cevabı (7/2121)

5.- Tekirdağ Milletvekili Enis Tütüncü'nün, Tekirdağ'da özelleştirme sosyal destek projesinin uygulanması için yapılması gereken çalışmalara ilişkin sorusu ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Murat Başesgioğlu'nun cevabı (7/2178)

6.- İstanbul Milletvekili Emin Şirin'in, Uzan grubu medya şirketlerine atanan yöneticilerin giderlerine ve şirketlerdeki makam araçlarına ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Abdüllatif Şener'in cevabı (7/2181)

7.- Bursa Milletvekili Kemal Demirel'in, Bursa'nın İznik İlçesindeki tarımsal sorunlara ilişkin sorusu ve Tarım ve Köyişleri Bakanı Sami Güçlü'nün cevabı (7/2201)

8.- Konya Milletvekili Atilla Kart'ın, Konya Şeker Fabrikasının taşınacağı alana ilişkin sorusu ve Sanayi ve Ticaret Bakanı Ali Coşkun'un cevabı (7/2209)

9.- İstanbul Milletvekili Güldal Okuducu'nun, İstanbul İl Sosyal Hizmetler Müdürünün görevden alınmasına ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı Güldal Akşit'in cevabı (7/2212)

10.- Iğdır Milletvekili Dursun Akdemir'in, kapanan işyerlerine ilişkin sorusu ve Sanayi ve Ticaret Bakanı Ali Coşkun'un cevabı (7/2224)

11.- Burdur Milletvekili Ramazan Kerim Özkan'ın, Bağ-Kur ve isteğe bağlı tarım sigortalılarının birikmiş prim borç faizlerine ilişkin sorusu ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Murat Başesgioğlu'nun cevabı (7/2227)

12.- Antalya Milletvekili Hüseyin Ekmekcioğlu'nun, kültür mantarı üreticiliğine ilişkin sorusu ve Tarım ve Köyişleri Bakanı Sami Güçlü'nün cevabı (7/2230)

13.- Iğdır Milletvekili Dursun Akdemir'in, Iğdır Kâzım Karabekir Tarım İşletmesinin düşük kapasitede çalıştırılmasına ilişkin sorusu ve Tarım ve Köyişleri Bakanı Sami Güçlü'nün cevabı (7/2278)

VIII.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER

1.- Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Letonya Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Gümrük Konularında İşbirliği ve Karşılıklı Yardım Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu (1/675) (S. Sayısı: 358)

2.- Adlî Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Bölge Adliye Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yetkileri Hakkında Kanun Tasarısı ve Adalet Komisyonu Raporu (1/521) (S. Sayısı: 146)

3.- Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Tasarısı ve Adalet Komisyonu Raporu (1/523) (S. Sayısı: 152)

4.- Çanakkale Milletvekilleri Mehmet Daniş ve İbrahim Köşdere'nin; Gelibolu Yarımadası Tarihî Millî Parkı Kanununa Geçici Bir Madde Eklenmesine Dair Kanun Teklifi (Kamu İhale Kanununa Geçici Madde Eklenmesine Dair Kanun Teklifi) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (2/212) (S. Sayısı: 305)

5.- Kamu Yönetiminin Temel İlkeleri ve Yeniden Yapılandırılması Hakkında Kanun Tasarısı ile İçişleri, Plan ve Bütçe ve Anayasa Komisyonları Raporları (1/731) (S.Sayısı: 349)

6.- Aile Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yargılama Usullerine Dair Kanunda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Tasarısı ve Adalet Komisyonu Raporu (1/765) (S. Sayısı: 395)

7.- Noterlik Kanununun Bir Maddesinde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ve Adalet Komisyonu Raporu (1/758) (S. Sayısı: 394)

8.- Uzman Jandarma Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ve İçişleri Komisyonu Raporu (1/737) (S. Sayısı: 374)

IX.- KİT KOMİSYONU RAPORU

1.- Kamu İktisadî Teşebbüslerinin denetimine ait 2000-2001 yıllarına ilişkin komisyon raporu


I. - GEÇEN TUTANAK ÖZETİ

TBMM Genel Kurulu saat 15.00'te açılarak iki oturum yaptı.

Oturum Başkanı ve TBMM Başkanvekili Sadık Yakut, Irak'ın Felluce Şehrinde Amerika Birleşik Devletleri Ordusuna ait helikopterlerce bir caminin bombalanması olayını kınayan konuşma yaptı.

Balıkesir Milletvekili Sedat Pekel'in, Türkiye'deki istihdam ile işsizlik,

Bursa Milletvekili Mehmet Emin Tutan'ın, Bursa çiftçisinin ve meyve üreticisinin,

Manisa Milletvekili Hasan Ören'in, Manisa'da meyve bahçelerini, özellikle de bağları etkileyen dolu, sel ve don olayları sonucunda üreticilerin,

Sorunlarına ve alınması gereken tedbirlere ilişkin gündemdışı konuşmalarına, Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Mehmet Ali Şahin cevap verdi.

Kars Milletvekili Selami Yiğit'in (6/962),

Antalya Milletvekili Feridun Fikret Baloğlu'nun (6/977),

Esas numaralı sözlü sorularını geri aldıklarına ilişkin önergeleri okundu; soruların geri verildiği bildirildi.

Hatay Milletvekili Fuat Geçen'in, (9/5,6) esas numaralı Meclis Soruşturması Komisyonu üyeliğinden çekildiğine;

Samsun Milletvekili Musa Uzunkaya ve 26 milletvekilinin, Türk sporunun içinde bulunduğu olumsuzlukların araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına (10/179);

İlişkin önergeleri Genel Kurulun bilgisine sunuldu; Meclis araştırması önergesinin gündemdeki yerini alacağı ve öngörüşmesinin, sırası geldiğinde yapılacağı açıklandı.

Genel Kurulun 13.4.2004 Salı günkü (bugün) birleşiminde, gündemin "Genel Görüşme ve Meclis Araştırması Yapılmasına Dair Öngörüşmeler" kısmının 149 uncu sırasında yer alan, İzmir Milletvekili Ahmet Ersin ve 22 milletvekilinin, Güneydoğu Asya ve Çin'den gelen ürünler karşısında yerli sanayinin durumunun araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesine ilişkin (10/173) esas numaralı Meclis araştırması önergesinin öngörüşmelerinin yapılmasına; gündemin "Kanun Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler" kısmının 20 nci, 19 uncu, 18 inci ve 21 inci sıralarında yer alan 395, 394, 374 ve 396 sıra sayılı kanun tasarılarının bu kısmın 5 inci, 6 ncı, 7 nci ve 9 uncu sıralarına alınmasına, daha önce gelen kâğıtlar listesinde yayımlanan ve dağıtılan 402, 401, 397, 398, 399 ve 400 sıra sayılı kanun tasarılarının ise 48 saat geçmeden, bu kısmın 8, 10, 11, 12, 13 ve 14 üncü sıralarına alınmasına ve diğer işlerin sırasının buna göre teselsül ettirilmesine ilişkin Danışma Kurulu önerisi, kabul edildi.

Malatya Milletvekili Ferit Mevlüt Aslanoğlu'nun; 4077 Sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunun 10/A Maddesine Bir Fıkra İlave Edilmesi Hakkında Kanun Teklifinin (2/186), İçtüzüğün 37 nci maddesine göre doğrudan gündeme alınmasına ilişkin önergesinin, kabul edilmediği,

İzmir Milletvekili Canan Arıtman'ın; Türk Ceza Kanununun 492 nci Maddesinin Yedinci Bendinin Değiştirilmesi Hakkında Kanun Teklifinin (2/54), İçtüzüğün 37 nci maddesine göre doğrudan gündeme alınmasına ilişkin önergesinin, yapılan görüşmelerden sonra, kabul edildiği,

Açıklandı.

Karadeniz sahil yolu işlerinin ihalesinde müteahhit firmaların önceden anlaştıklarının bilinmesine rağmen, fiyatları ayarlayarak ve rekabete meydan vermeyerek devleti büyük ölçüde zarara uğrattığı ve bu eyleminin Türk Ceza Kanununun 205 inci maddesine uyduğu iddiasıyla Bayındırlık ve İskân eski Bakanı Yaşar Topçu hakkında kurulması kabul edilen (9/9) esas numaralı Meclis Soruşturması Komisyonu üyeliklerine gruplarınca kendilerine düşen üyelikler için 3 katı olarak gösterdikleri adaylar arasından, her grup için ayrı adçekme suretiyle tespit edilen milletvekilleri seçildiler; Başkanlıkça, Komisyonun başkan, başkanvekili, sözcü ve kâtip üye seçimini yapmak üzere toplanacağı gün, saat ve yere ilişkin duyuruda bulunuldu.

Gündemin "Sözlü Sorular" kısmının:

1 inci sırasında bulunan (6/475),

2 nci      " " (6/479),

3 üncü   " " (6/480),

Esas numaralı sözlü sorulara, Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Mehmet Ali Şahin,

4 üncü sırasında bulunan (6/482)

7 nci        "         " (6/488),

20 nci      "         " (6/508),

Esas numaralı sözlü sorulara, Çevre ve Orman Bakanı Osman Pepe,

6 ncı sırasında bulunan (6/486),

10 uncu " " (6/494),

15 inci  " " (6/501),

25 inci  " " (6/525),

Esas numaralı sözlü sorulara, İçişleri Bakanı Abdülkadir Aksu,

Cevap verdi; (6/480), (6/482), (6/486) esas numaralı soru sahipleri de cevaplara karşı görüşlerini açıkladı.

5 inci sırasında bulunan (6/485) esas numaralı soru, üç birleşim içinde cevaplandırılmadığından, yazılı soruya çevrildi.

Gündemin "Genel Görüşme ve Meclis Araştırması Yapılmasına Dair Öngörüşmeler" kısmının 149 uncu sırasında bulunan, İzmir Milletvekili Ahmet Ersin ve 22 milletvekilinin, Güneydoğu Asya ve Çin'den gelen ürünler karşısında yerli sanayinin durumunun araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesinin (10/173), yapılan öngörüşmesinden sonra, kabul edilmediği açıklandı.

14 Nisan 2004 Çarşamba günü saat 15.00'te toplanmak üzere, birleşime 19.00'da son verildi.

                                                       

Sadık Yakut

 

 

 

 

 

Başkanvekili

 

 

Enver Yılmaz

 

Türkân Miçooğulları

 

Ordu

 

İzmir

 

Kâtip Üye 

 

Kâtip Üye

                                                                                                                                 No. : 110

II. - GELEN KÂĞITLAR

14 Nisan 2004 Çarşamba

Rapor

1.- Türkiye Büyük Millet Meclisi Kamu İktisadî Teşebbüsleri Komisyonunun, kamu iktisadî teşebbüslerinin 2000 ve 2001 yıllarına ait bilanço ve netice hesapları ile faaliyet raporlarından denetimleri tamamlananlara dair raporu (Sayı : 1-228) (Dağıtma tarihi: 14.4.2004) (Rapor, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 14.04.2004 tarihli 73 üncü Birleşim Tutanak Dergisine eklenmiştir.)

Genel Görüşme Önergesi

1.- Ankara Milletvekili Yakup Kepenek ve 23 Milletvekilinin, TÜBİTAK Marmara Araştırma Merkezi Başkanının istifası konusunda Anayasanın 98 inci, İçtüzüğün 102 ve 103 üncü maddeleri uyarınca bir genel görüşme açılmasına ilişkin önergesi (8/12) (Başkanlığa geliş tarihi: 13.4.2004)

BİRİNCİ OTURUM

14 Nisan 2004 Çarşamba

Açılma Saati : 15.00

BAŞKAN : Başkanvekili Sadık YAKUT

KÂTİP ÜYELER : Enver Yılmaz (Ordu), Türkân MİÇOOĞULLARI (İzmir)

BAŞKAN - Türkiye Büyük Millet Meclisinin 73 üncü Birleşimini açıyorum.

Toplantı yetersayısı vardır; görüşmelere başlıyoruz.

Gündeme geçmeden önce, üç sayın milletvekiline gündemdışı söz vereceğim.

Gündemdışı ilk söz, Giresun İlinde meydana gelen don zararıyla ilgili söz isteyen, Giresun Milletvekili Sayın Mehmet Işık'a aittir.

Buyurun Sayın Işık. (Alkışlar)

III.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI

A) GÜNDEMDIŞI KONUŞMALAR

1.- Giresun Milletvekili Mehmet Işık'ın, Giresun'da fındık üretimini etkileyen don olayı sonucunda üreticilerin zararının boyutlarına ve alınması gereken önlemlere ilişkin gündemdışı konuşması ve Adalet Bakanı Cemil Çiçek'in cevabı

MEHMET IŞIK (Giresun) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Giresun'da meydana gelen don olayının fındık ürününe verdiği zararla ilgili olarak söz almış bulunuyorum. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Hepimizin bildiği gibi, Türkiye'de 600 000-700 000 ton fındık üretilmekte, bunun yüzde 15-20'si kadarı da Giresun'da üretilmektedir. İhracattan elde edilen yıllık gelir 800 000 000 ile 1 000 000 000 dolar arasında değişmektedir; yani, Türkiye'nin monopol durumda olduğu, dünya üretiminin büyük bir kısmını karşıladığı tek üründür; istenirse, tek fiyatı da tespit edecek durumdadır Giresun, fındıkta.

4 Nisanı 5 Nisana bağlayan gece Giresun'da meydana gelen don olayı Giresun bölgesinde büyük zararlara sebep olmuş, fındık mahsulünde, alçak rakımlarda yüzde 20, orta rakımlarda yüzde 70 ve üst kesimlerde de yüzde 100'e kadar varan büyük zararlar meydana getirmiştir.

Ziraat Odası, Fiskobirlik, Fındık Araştırma Enstitüsü, Tarım İl Müdürlüğünden aldığım bilgilere göre, bu zarar ileriki yılları da etkileyecek boyutlara varmıştır. Eğer aldığım bilgiler doğruysa -ki, diğer ilgililerden aldığım bilgiler, doğrudan, zarar gören üreticilerden bana yansıyan bilgilerdir; onun için, doğruluk derecesini tam bilemiyorum- zarar, Trabzon'da yüzde 10, Ordu İlinde yüzde 40 ve batı bölgesinde yüzde 5 civarındadır.

Hepimizin bildiği gibi, Giresun, ekonomik bakımdan geri kalmış, sanayileşememiş, turizmden, ulaşımdan yeterli katkı alamamış, kendi kaderiyle baş başa yaşayan, tamamen, ekonomisi fındığa bağlı bir ildir; sadece memur maaşları, işçi ücretleri -merkezden gelen işçi ücretleri- ve fındık geliriyle hayatiyetini, geçimini devam ettirmeye çalışmaktadır.

Giresun'da 1 100 000 dekar arazide fındık üretimi yapılmaktadır. Yıllık 100 000 ilâ 110 000 ton fındık üretilmektedir. Ürünümüzün yurt ekonomisine katkısı, 200 000 000-250 000 000 dolar civarındadır.

Giresun fındığının diğer fındıklardan farklı bir konumu da vardır. Giresun fındığı, aroma bakımından diğerlerinden daha lezzetlidir, yağ miktarı fazladır, beyazlatmaya uygundur, çerez olarak kullanılması caziptir ve ihracatta kental başına da 10 ilâ 15 dolar yüksek fiyatla satılmaktadır.

Bu derece önemli olan ve halkın tek geçim kaynağı olan fındık, don zararı yüzünden tamamen yok olmuş durumdadır. Bu, yalnız bu yıla ait bir zarar da değildir. Fındık ağaçlarında donun meydana getirdiği zarar en az dört beş yıl, gelecek yıllarda da devam edecek, dolayısıyla Giresun halkı büyük bir çöküntüyle karşı karşıya kalacaktır.

Ekmeğini bile temin edemeyecek duruma düşen Giresun halkı çocuğunu okutamayacak, yeterli sağlık hizmeti alamayacak ve göçmekten başka bir çaresi kalmayacaktır. Bu vesileyle, Giresun'un, Türkiye'de en fazla göç veren ilk üç ilden biri olduğunu da belirtmek istiyorum.

Giresun'da yaşanacak bu dram konusunda bilgi vermek ve eğer varsa, hükümetin önlemleri konusunda bilgilenmek ve hemşerilerime ulaştırmak için, Sayın Tarım Bakanından bir hafta önce randevu istedim; ancak, Sayın Bakanın 450 000 Giresunlunun bu önemli mağduriyetinden daha önemli konuları olacak ki, kendisiyle görüşme olanağı bulamadım. Bu gelişme konusunda sizleri bilgilendirmek istiyorum ve bu davranışı takdirlerinize sunuyorum.

Dün, başka bölgelerde meydana gelen don zararlarıyla ilgili olarak bölge milletvekillerinin yaptıkları konuşmalar üzerine, Sayın Başbakan Yardımcısının, bütçede yeterli ödenek olmadığı gerekçesiyle çiftçimizin zararlarının yeterli düzeyde karşılanmasının mümkün olamayacağı konusundaki açıklamasını, burada üzüntüyle izledim. Sorunun çözümünün tarım sigortasında olduğunu söyledi; doğrudur, doğru bir çözümdür; ancak, sigorta kanununun çıkarılması ve uygulamaya konulmasının zaman alacağı açıktır. Böyle bir çözümün, ürününün tamamına yakınını kaybeden Giresun halkının mağduriyetini gidermeyeceği ve Giresun halkının onarılması zor bir yıkımla karşı karşıya kalacağı açıktır. Giresun halkı, eğer bu şekilde bir yardım düşünülmüyorsa, yeterli ödenek yoksa, kaderiyle baş başa kalacaktır; bunu, özellikle belirtmek istiyorum.

Bu aşamada, hükümetin, Giresun'u derhal afet bölgesi ilan ederek, bir şekilde, vatandaşın bu zararını telafi edecek önlemleri almasını bekliyor ve umuyorum.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Işık, toparlayabilir misiniz.

Buyurun.

MEHMET IŞIK (Devamla) - Giresunlu hemşerilerime geçmiş olsun diyor, hepinizi saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

Teşekkür ederim Sayın Başkan.

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Işık.

Gündemdışı konuşmaya, Adalet Bakanı Sayın Cemil Çiçek cevap vereceklerdir.

Buyurun Sayın Çiçek.

ADALET BAKANI CEMİL ÇİÇEK (Ankara) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; ülkemiz, başta kuraklık, sel, dolu ve don zararları gibi doğal afetlere daima açık olan bir coğrafyada yer almaktadır. Zaman zaman vuku bulan bu afetler hepimizi üzüntüye sevk etmektedir. Bu afetler sebebiyle zarar gören halkımıza devlet tarafından gerekli yardımlar yeteri kadar sağlanamadığı takdirde de, özellikle çiftçilerimiz, önemli ekonomik kayıplarla karşı karşıya kalmaktadır. Bu afete maruz kalan çiftçilerimizin gelirlerinin genellikle yılda bir tek ürüne bağlı olması, bu kayıpların telafi edilmesinin ne ölçüde önem taşıdığını da ortaya koymaktadır.

Bu yıl, birçok ilimizde tarımsal üretim, don, sel ve fırtına gibi olumsuz iklim koşullarından etkilenmiştir; bu illerimizin başında da Giresun gelmektedir. Giresun İlimizde 4 Nisan 2004 tarihinde meydana gelen alışılmışın dışında yoğun kar yağışı, rüzgâr ve soğuk hava nedeniyle gece sıcaklığı sıfırın altına inmiş ve don olayı meydana gelmiştir. Hava sıcaklığı 5 Nisan 2004 sabahı itibariyle -2 dereceye kadar da düşmüştür ve bundan, hem fındık bahçeleri ve hem de kivi bahçeleri zarar görmüştür. Giresun İlimizde monokültür tarım yapılmakta olup, hâkim ürün fındıktır. 2003 yılı rakamlarına göre Giresun İlinde fındık üretim miktarı 78 000 ton olup, Türkiye üretiminin yüzde 17'sini teşkil etmektedir. Yaklaşık 65 000 çiftçi ailesi 97 000 hektar alanda fındık üretimi yapmaktadır. Bu sahalar, 0-250 metre rakıma kadar sahil kol, 250-500 metre rakım arası orta kol, 500 metre ve üzeri alanlar ise yüksek kol olarak tanımlanmaktadır.

Don olayının görüldüğü 4 Nisan 2004 gecesi akabinde konu İl Tarım Müdürlüğünce bütün ilçe müdürlüklerine duyurulmuş ve fındık tarımı yapılan merkez ve 12 ilçe müdürlüğünce öntespit çalışmaları yapılmıştır. Bu çalışmalar neticesinde, sahil kolda ortalama yüzde 10, orta kolda yüzde 50, yüksek kolda da yüzde 70 civarında don zararı olduğu tespit edilmiştir. Özellikle orta ve yüksek koldaki zarar gören alanlarda, don zararı sadece yaprak ve karanfille sınırlı olmayıp, genç sürgünlerin tamamen yaralanıp yanmasına neden olmuştur.Bu durumun, sadece bu yılın değil, gelecek yılın ürün verimini de olumsuz etkileyeceği düşünülmektedir.

Olumsuz iklim koşulları nedeniyle zarar gören karanfillerin haricinde, bitki üzerinde bulunan ve şu an itibariyle sağlam görünen karanfillerde de döllenmedeki olumsuzluklar haziran ayında ortaya çıkacak ve meyve dökümleriyle zarar daha da netleşecektir.

Don zararına maruz kalan il ve ilçelerde öninceleme çalışmaları tamamlanmış ve hasar tespit komisyonları oluşturulmuştur. Bu çalışmalar tamamlandıkça, yöredeki don zararının oranları tam olarak belirlenecek, çiftçilerimize de gerekli yardımların sağlanmasına çalışılacaktır.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bugün itibariyle, doğal afete maruz kalan üreticilerimize yardım edilmesi amacıyla yürürlükte bulunan yasal düzenlemeler maalesef yeterli değildir, hatta bu konuda boşluk olduğu bile söylenebilir. Bütçe imkânlarının da yeterli olmadığı dikkate alındığında, bu alanda yeni bir düzenlemeye ihtiyaç olduğu da aşikârdır.

2002 yılı başına kadar ülkemizde doğal afete maruz kalan üreticilere yardım yapılmasını sağlayan 2 tane yasa vardı. Bunlardan birincisi, taa 1948'in 14 Temmuzunda yürürlüğe giren 5254 sayılı Muhtaç Çiftçilere Ödünç Tohumluk Verilmesi Hakkında Kanundur. Bu kanun çerçevesinde, kuraklık, don, sel, haşere, yangın ve benzeri afetlerden mahsulü zarara uğrayıp tohumluğu kalmamış ve kredi kuruluşlarından tohum kredisi alamayacak halde bulunan üreticilere yapılan yardımlar vardı. İkincisi ise, 3 Mart 2001 tarihinde yürürlüğe giren 4629 sayılı Bazı Fonların Tasfiyesi Hakkında Kanundur.1 Ocak 2002 tarihinden itibaren, bu yasa da yürürlükten kaldırıldı. Doğal afete maruz kalan üreticilere yardım sağlayan bir diğer kanun ise, 20 Haziran 1977 tarihinde yürürlüğe giren Tabiî Afetlerden Zarar Gören Çiftçilere Yapılacak Yardımlar Hakkında Kanundur. 2090 sayılı Kanun kapsamında, tarımsal ürünleri, canlı-cansız üretim araçları ve tesisleri, değer itibariyle en az yüzde 40 oranında zarar gören ve tarımsal üretim imkânı kalmayan çiftçilere yardım yapılması öngörülmektedir. 2090 sayılı Kanun tamamen yürürlükte olmasına rağmen, kanunun fonla ilgili maddeleri yürürlükten kaldırıldığı için, 1 Ocak 2002 tarihinden itibaren, doğal afete maruz kalan üreticilere, aynî veya nakdî olarak, ihtiyaç duyulan düzeyde yardım yapılamamıştır.

Görüldüğü gibi, bugün itibariyle, doğal afete maruz kalan üreticilerimize, mevcut yasalar ve düzenlemeler ve kaynaklarla, arzu edilen seviyede yardım yapılamadığı ortadadır. Bu nedenlerle, yeni bir düzenlemeye ihtiyaç vardır. Tarım Bakanlığı, bu konuyla ilgili olarak çok yönlü çalışmalarını sürdürmektedir.

Bu tedbirlerin başında, bir taraftan tarım sigortaları hakkında kanunun desteklenmesi, çıkarılması ve ülkede bu boşluğun doldurulması gelmektedir. Her afet -inşallah olmaz ama- vuku bulduğunda, her defasında...

HASAN ÖREN (Manisa) - Sayın Bakan, yazılı mı okuyorsunuz?! Tarım Bakanımız yok burada, elinize bir şey veriliyor, onu okuyorsunuz!

2090 sayılı Kanunda, afette yüzde 40'ın üzerinde zarara uğrayan illere yardım yapılması hususu var.

BAŞKAN - Sayın milletvekilim, yerinizden müdahale etmezseniz iyi olur.

HASAN ÖREN (Manisa) - Dün de aynı şey oldu, bugün de aynı şey oldu; çözümle ilgili...

BAŞKAN - Buyurun Sayın Bakan.

ADALET BAKANI CEMİL ÇİÇEK (Devamla) - Sayın Milletvekili, konunun önemine binaen, ciddiyetine binaen, ilgili bakanlıktan gelen yazıyı aynen okumak, benim siyasî nezaketimin ve terbiyemin gereğidir. İçimden geldiği gibi, arzu ettiğim gibi, kafamdan estiği gibi konuşamam. İlgili bakanlık hangi düzeyde doğru bilgi verdiyse ben onu size aktarmak mecburiyetindeyim. (AK Parti sıralarından alkışlar)

HASAN ÖREN (Manisa) - Bizim sorduğumuzun cevabı değil bu söyledikleriniz.

ADALET BAKANI CEMİL ÇİÇEK (Devamla) - Bakın, bu alışkanlığı ikide bir gündeme getirmeyin. Siyaset adamının, ağzından çıkan lafa dikkat etmesi lazım, verdiği sözün de arkasında durması lazım.

HASAN ÖREN (Manisa) - Efendim, milletvekili olarak bir şey soruyorum, cevabını alamıyorum.

ADALET BAKANI CEMİL ÇİÇEK (Devamla) - Zaten zarar görmüş ve şu an mağdur olan insanlara, böylesine, keyfe mayeşa, gelişigüzel, bir anlık güzel haber vermeyi ben de isterim; ama, siyasette işin doğrusunu söylemek gibi de bir huyum vardır. Onun için, doğru rakamları, doğru bilgileri size aktarıyorum. Bu, işinize gelir ya da gelmez, ayrı mesele; ama, benim görevim, şu anki mevzuat çerçevesinde doğruları söylemektir.

Ortada bir boşluk var; bu boşluk, yeterli yardım yapmayı engelliyor. Yapılması gereken iş, bir taraftan tarım sigortası hakkındaki kanunu bir an önce çıkarmak; ama, öbür taraftan da güncelliğini kaybetmiş ve işlemeyen yasaları bir an evvel, süratle ortadan kaldırmak suretiyle... Belli ki, Türkiye, her sene, değişik yörelerimizde bu nevi sıkıntıları yaşıyor. Bir dahaki sefere, bu neviden boşluklar sebebiyle insanlarımızın mağduriyetini bir başka zamana tehir etmek yerine, olabildiğince bir yasal zemine oturtmaktır. Söylediğim de budur. Bunu buradan okusam ne olur, böyle söylesem ne olur!

HASAN ÖREN (Manisa) - 2090 sayılı Kanun buna cevaz veriyor; 2090 sayılı Kanuna göre, Afet Fonuna para aktarılır...

ADALET BAKANI CEMİL ÇİÇEK (Devamla) - Bize göre, cevaz veriyorsa, biz veririz. Giresunlu vatandaşlarımızı, mağdur insanları sizin düşündüğünüz kadar biz de düşünürüz; çünkü, biz de halkın seçtiği iktidar olarak burada görev yapıyoruz. Lütfen, bunun böyle kabul edilmesini rica ediyorum. Bu neviden çalışmalar, ümit ederim ki, önümüzdeki kısa zaman içerisinde Meclisin gündemine getirilir ve vatandaşlarımızın beklentilerine de bu ölçüde cevap verme imkânı olur.

Hepinize teşekkür ediyor, saygılar sunuyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Bakanım.

Gündemdışı ikinci söz, imalatçı sanayicilerimizin ithalatta ve gümrüklerde karşılaştığı sorunlarla ilgili söz isteyen, Aksaray Milletvekili Ali Rıza Alaboyun'a aittir.

Buyurun Sayın Alaboyun. (AK Parti sıralarından alkışlar)

2.- Aksaray Milletvekili Ali Rıza Alaboyun'un, sanayicilerimizin üretimde kullandıkları hammadde ve parçaların ithalatında gümrüklerde karşılaştıkları sorunlara ve alınması gereken tedbirlere ilişkin gündemdışı konuşması ve Devlet Bakanı Kürşad Tüzmen’in cevabı

ALİ RIZA ALABOYUN (Aksaray) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; sanayici imalatçılarımızın üretimde kullandıkları ithal hammadde ve parçaların ithalatında karşılaştıkları sorunları dile getirmek üzere söz almış bulunuyorum; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; sanayicilerimizin yaptıkları aramamul ithalatı sırasında banka transfer dekontları önemli bir sorun oluşturmaktadır. Gümrük Yönetmeliğinin 119 uncu maddesinde, beyannameye eklenmesi gereken belgeler arasında döviz transfer belgesi veya banka transfer dekontu istenmediği halde, bu belge ibraz edilmeden gümrük işlemleri tamamlanmamaktadır. Uzun zaman alan bu işlemler nedeniyle, ithal edilen ürünler zamanında üretim bandına sokulamamakta ve üretimde gecikmelere neden olmaktadır. Bu durum, özellikle çetin bir rekabetin yaşandığı Avrupa piyasasında pazar kaybına yol açmaktadır. İthalat esnasında bu belge ya istenmemeli ya da onaylanmış kişi unvan belgesi olan ithalatçıların da beyanına itibar edilmelidir.

Diğer bir konu, eksik belgeler için tanınan süredir. Gümrük Genel Tebliği Seri No:31'le başlatılan uygulamayla, onaylanmış kişi unvan belgesi sahiplerine ithalat işlemlerindeki eksik belgelerini tamamlamak için bir ay süre tanınmıştır. Ancak, ilgili tarafla ilişki kurmak,  özellikle nakliye esnasında kaybolan evrakların yeniden tanzimi ve gelmesi bazen uzun zaman almaktadır. Bu sürenin, sanayicimizi ve bürokratlarımızı rahatlatacak şekilde, ilgili tebliğin 10/f maddesindeki sürenin bir aydan üç aya çıkarılmasında yarar vardır.

Bir başka konu, Kayıt Yoluyla İthalat Tebliğinin bir an önce uygulamaya konulması konusudur. Bu konuyla ilgili Gümrük Kanunumuzda ve Gümrük Yönetmeliğimizde gerekli düzenlemeler yapılmış bulunmaktadır. 23.12.2003 tarihli ve 25325 sayılı Resmî Gazetede Gümrük Yönetmeliğinde yapılan değişikliklerle (A) sınıfı onaylanmış kişi statü belgesi olanların bu uygulamadan yararlanacağı ve imalatçı olması gerektiği belirtilmiştir; ancak, usul ve esasları belirleyen uygulamaya yönelik bir genelge yayımlanmamıştır. Belirsizliğin ortadan kalkması açısından bu genelgenin bir an önce yayımlanmasında yarar vardır.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; ülkemizde en önemli sektörü oluşturan otomotiv, tekstil, elektronik ve benzeri sanayi kolları, ürettikleri mamul için yurt dışındaki farklı firmalardan, farklı tarihlerde ve farklı ürün, yan ürün ve parça ithal etmektedirler. Bu tür uygulamalar için, Gümrükler Genel Müdürlüğümüzce, farklı özet beyan muhteviyatı malzemeler için tek bir serbest dolaşıma giriş beyannamesiyle ithalat yapılabileceği izni verilmiştir. Beyanname düzenlenmesiyle ilgili yönetmelik gereğince, birden fazla gönderici firma ve aracı banka olması halinde, bir firma, serbest dolaşıma giriş beyannamesinin 2 nolu sütununa, diğerlerinin ise liste halinde beyanname ekine yazılması gerektiği bildirilmiştir; fakat, uygulamada, ekli listeye, kambiyo müdürlüklerince ve bankalarca itibar edilmemektedir. Bu kuruluşlar, sadece banka ve firmanın belirtildiği beyannameye itibar etmektedirler. Bu durum bürokrasiyi artırmakta ve kambiyo taahhüt hesabı kapama aşamasında çeşitli sorunlar yaratmaktadır. Sorunun çözülebilmesi için, serbest dolaşıma giriş beyannamesinin 2 ve 28 nolu sütunlarına "çeşitli" ibaresi olarak yazılması ve bu konuda yasal düzenlemenin yapılması gerekmektedir.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; ithalatçı birliklerinin kurulmasıyla ithalatın daha iyi monitör edileceği bir gerçektir; ancak, bu birliklerin kurulmasıyla bürokrasinin artacağı konusunda genel bir kaygı mevcuttur.

Bir diğer unsur, orijinal fatura temini için verilen süre yetersizdir. İthalatın bir an önce tamamlanması için, faksla gönderilmiş olan faturanın orijinalini temin için onbeş gün süre verilmiştir. Onbeş günde orijinal faturanın ulaşmasında bazı sıkıntılar çıkmaktadır. Sanayiciyi ve bürokrasiyi rahatlatacak bu sürenin onbeş günden otuz güne çıkarılmasında yarar vardır.

Bir başka konu ise, KDV ve gümrük vergisi ödemeleri periyodik bir takvime bağlanmalıdır. Üretimleri için sürekli ve binlerce parça ithal etmek zorunda kalan firmaların, ithal aşamasında oluşan KDV, gümrük vergisi ve benzeri bedellerin aynı gün yatırılma zorunluluğu bulunmaktadır. Tahsilatta aynı gün yatırma zorunluluğu kaldırılmalı ve haftalık veya aylık gibi periyodik yatırma kolaylığı getirilmelidir.

İthal edilen aramalı ürünlerin ISO 9001 sertifikası olmasına rağmen TSE'ye uygunluk şartının aranması, bürokrasiyi artırmaktadır. Bu uygulama, 1 Ocak 1996 tarih ve 1/95 sayılı Türkiye-AB Ortaklık Konseyi Kararına ve 5 Ocak 1997 tarihli ve 22868 sayılı Resmî Gazetede yayımlanan otomotiv standartlarıyla ilgili anlaşmadaki taahhütlere aykırıdır. Tip onay belgesiyle, bir araç, TSE'ye tabi tutulmadan ithal edilmesine karşılık, otomotiv imalatında kullanılan aramamul veya yedek parçanın TSE'ye tabi tutulması çelişki oluşturmaktadır.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Buyurun Sayın Alaboyun.

ALİ RIZA ALABOYUN (Devamla) - Kaldı ki, Tüketiciyi Koruma Kanunu gereğince, ithal edilen bir aracın en az on yıllık yedek parçasını bulundurma zorunluluğu vardır.

Ayrıca, ihtisas gümrükleri için belirlenen hammadde ağırlığı artırılmalıdır. Hammadde ithalatı yapan sanayici imalatçılar için ithalatın 50 kilograma kadar olan kısmı ihtisas gümrüklerinden muaf tutulmaktadır. Büyük çapta ve sürekli ithalat yapan imalatçı ile kısa süreli ve küçük ithalatçıyı birbirinden ayırmak gerekmektedir. Bu nedenle, sanayici imalatçıya hammadde temininde kolaylık ve süreklilik sağlamak amacıyla, 50 kilogramlık sınırın 250 kilograma çıkarılmasında yarar vardır.

Konunun, Sayın Bakanımız ve Gümrük Müsteşarlığımızca hassas bir şekilde ele alınacağını umuyor, tüm Meclisi saygıyla selamlıyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Alaboyun.

Sayın milletvekilleri, Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer'in davetlisi olarak ülkemizi ziyaret etmekte olan Azerbaycan Cumhurbaşkanı Sayın İlham Aliyev, bugün, Genel Kurula hitaben bir konuşma yapmak istemişlerdir.

Bu hususu oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Gündemdışı üçüncü söz, Şanlıurfa İlinden geçen E - 26 karayolu hakkında söz isteyen, Şanlıurfa Milletvekili Mehmet Vedat Melik'e aittir.

Buyurun Sayın Melik. (CHP sıralarından alkışlar)

 3.- Şanlıurfa Milletvekili Mehmet Vedat Melik'in, Şanlıurfa il merkezinden geçen E-26 karayolu üzerindeki trafik yoğunluğunun yarattığı sorunlara ve alınması gereken tedbirlere ilişkin gündemdışı konuşması ve Devlet Bakanı Kürşad Tüzmen'in cevabı

MEHMET VEDAT MELİK (Şanlıurfa) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Şanlıurfa il merkezinden geçen E - 26 karayolu veya Şanlıurfa'daki tabiriyle İpek Yolu hakkında konuşmak üzere gündemdışı söz almış bulunuyorum; bu vesileyle, öncelikle, hepinizi en derin saygılarımla selamlarım.

Değerli arkadaşlar, ülkemizin en kalabalık ve en tehlikeli karayolu, yoğun olarak Irak'a gidilen ve Irak'tan petrol ürünleri taşımacılığının yapıldığı Şanlıurfa şehir merkezine uzanan, buradan geçen yoldur. Bu yolun Şanlıurfa İli sınırları içinde kalan bölümünde yılda ortalama 50 kişi trafik kazaları nedeniyle ölmektedir; ki, bu rakam, sadece olay yerinde ölen insanlarımızı kapsamaktadır; yani, olay mahallinden alınıp hastanelere götürüldükten sonra hayatını kaybeden insanlarımız bu sayıya dahil değildir. Bu yolun Şanlıurfa şehir merkezindeki bölümünden ortalama olarak günde 18 000 araç geçmektedir. Bu araçların büyük bir çoğunluğu hampetrol, fuel oil, benzin, mazot ve LPG taşıyan ağır tonajlı tankerlerdir.

12 Mart 2004 günü, bu yolun geçtiği şehir merkezinde, sigorta kavşağı dediğimiz yerde, yüklü bir tankerin, önünde seyreden bir binek aracına çarpması sonucunda 2 kişi ölmüş; yine, 19 Mart 2004 tarihinde, aynı mevkide, otogarın önünde, petrol ürünü yüklü bir tankerin, önündeki araca çarpması sonucu 3 kişi ölmüş, tanker patlamış, alevlerin yandaki akaryakıt istasyonuna ve otogara sıçraması yoğun çabalarla önlenmiş, saatlerce yol tıkanmış; bu arada, olaya tepki gösteren çok sayıda vatandaş yolu kesmiş, yetkilileri protesto etmiş, uzun uğraşlardan sonra vatandaşların olaysız bir şekilde dağılmaları sağlanmıştır.

Urfa Valiliğinin uzun bir süredir bu yolla ilgili olarak Karayolları Genel Müdürlüğüyle yaptığı görüşmeler bu hadise üzerine daha da yoğunlaşmış, bilinen bürokratik görüşmeler devam ederken, 9 Nisan 2004 tarihinde, aynı yol üzerinde, yeşil ışıkta geçmekte olan hemşerimiz bir kadına kırmızı ışıkta duramayan bir tanker çarparak ölümüne sebebiyet vermiştir.

Değerli arkadaşlar, Bayındırlık Bakanlığı ve Karayolları Genel Müdürlüğü bu sorunun çözümünü bizlerden çok daha iyi bilmektedirler. Dolayısıyla, Urfa şehir merkezinden geçen, her an daha büyük bir faciaya neden olacak bu yolun şehrin dışına alınması için hazırlanmış projenin, derhal, savaş haliymiş gibi, hemen, bütün bürokratik kurallar, mevzuat, keşif artışı gibi vatandaşın artık anlamadığı boş laflar bir tarafa bırakılarak uygulamaya konulması gerekir. Artık, Şanlıurfalılar tarafından "ipek yolu" değil "ölüm yolu" olarak adlandırılan bu yolun tamamen şehir dışına çıkarılması gerekir.

Yirmi yılı aşkın bir süredir aynı yoğunlukta çalışan bu yolun sorunları ve çözüm projeleri yetkililerce çok iyi bilinmesine rağmen, neden bugüne kadar bir tedbir alınmamıştır? Mevcut projenin derhal uygulamaya konulması için, ille de 500 000 nüfuslu Urfa merkezinde, akaryakıt istasyonları ve yüzlerce konut arasında LPG tankerlerinin petrol yüklü tankerlerle çarpışarak, cumhuriyet tarihinin en çok can kaybına sebebiyet verecek en büyük yangınının çıkmasını mı beklemek gerekmektedir?! Ama, ben, bu sorunun çözümünde Şanlıurfalıların beklediği kadar hızlı adımlar atılacağı kanısında değilim; çünkü, bir önceki hükümet döneminde büyük bir bölümü iyileştirilen, şu anda kullanılmakta olan Gaziantep-Şanlıurfa karayolunun geriye kalan bölümündeki çalışmaları "nasılsa bir gün otoyol bitecektir, boşuna masraf etmeyelim" diye durduran zihniyetin hiçbir şeyi çözebileceğine inanmıyorum.

Belki, biraz sonra, yetkililer, bize, bu yolla ilgili klasik bilgiler verirken, otoyol projesinin nasıl başladığını, hangi aşamalara geldiğini ve ödenek durumunu anlatarak olayı savuşturduklarını sanacaklardır; ama, Urfa halkının bu laflara artık karnı toktur.

Değerli milletvekilleri, Şanlıurfa-Gaziantep otoyolu için 2004 yılında ayrılmış olan ödeneğin derhal Şanlıurfa çevre yolu bölümüne harcanması için gerekli çalışmaların başlatılması gerekir.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Melik, toparlayabilir misiniz.

Buyurun.

MEHMET VEDAT MELİK (Devamla) - Bununla ilgili olarak, Şanlıurfa Mimarlar ve Mühendisler Odasının, söz konusu çevre yoluyla ilgili, başta Cumhurbaşkanı olmak üzere, tüm ilgili kurumlara sunduğu raporların da dikkate alınarak, çevre yol projesinin doğu bağlantı kısmının Harran Üniversitesi Osmanbey Kampusunun ilerisinde Viranşehir-Mardin karayoluna birleştirilmesi şeklinde tadil edilmesi gereklidir ki, bir iki yıl için bu yolda her gün seyahat edecek olan yaklaşık 7 000 öğrenci de bu ateş çemberinin içinde kalmasın.

Hepinizi saygılarımla selamlıyorum. (Alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Melik.

Gündemdışı konuşmaya, Devlet Bakanı Sayın Kürşad Tüzmen cevap vereceklerdir.

Buyurun Sayın Tüzmen. (AK Parti sıralarından alkışlar)

 DEVLET BAKANI KÜRŞAD TÜZMEN (Gaziantep) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Şanlıurfa İlinin şehir merkezinden geçen İpek Yolu, bir diğer adıyla E-26 karayoluyla ilgili olarak Şanlıurfa Milletvekilimiz Sayın Vedat Melik'in yapmış olduğu gündemdışı konuşma hakkında bilgi arz etmek üzere söz almış bulunmaktayım; bu vesileyle, Yüce Heyetinizi saygıyla selamlarım.

Şanlıurfa içinden geçen "İpek Yolu" veya "E-26 Yolu" olarak tabir edilen söz konusu yol, Güney TETEK Projesi olarak da bilenen Şanlıurfa-Viranşehir-Kızıltepe-Cizre-Silopi-Habur yolu olup, 367 kilometre uzunluğundadır. Yaklaşık yirmi yıldan beri yoğun taşıt trafiğine hizmet vermektedir.

Ekonomik ömrünü doldurmuş ve mevcut trafik yükünü taşıyamaz hale gelmiş olan bu yolun Şanlıurfa-Silopi arasındaki kısmının, acil eylem planı kapsamında yapılan bölünmüş yollar kapsamında değerlendirilmek üzere 2004 yılı yatırım programına alınması için Devlet Planlama Teşkilatı Müsteşarlığı ve gerekli finansman kaynağının temin edilmesi için de Maliye Bakanlığı ile Hazine Müsteşarlığı nezdinde gerekli çalışmalar yürütülmektedir.

Yolun proje çalışmalarına devam edilmekte olup, 2004 yılı etüt proje programında yer alan 75 kilometrelik Şanlıurfa-Viranşehir kesiminin 27.3.2005'te, 72 kilometrelik Viranşehir-Kızıltepe kesiminin ise 3 Nisan 2005'te, 55 kilometrelik Kızıltepe-Nusaybin kesiminin 9 Ekim 2004'te, 45 kilometrelik Nusaybin-Oyalı ayrımının 14.8.2004'te ve 55 kilometrelik Oyalı ayrımı-Cizre kesiminin de 15.9.2004 tarihlerinde tamamlanması planlanmıştır. Ayrıca, Cizre çevre yolu ile Cizre-Silopi arası, emanet usulü olarak projelendirilmekte olup, 2004 yılında bitirilmesi planlanmıştır. 2004 yılında, Şanlıurfa-Kızıltepe-Cizre-Silopi yolu, yatırım programına alınıp ve yeterli ödenek temin edildiğinde, öncelikle projesi tamamlanan kesimlerin ihaleleri yapılarak işe başlanacaktır.

Arz eder, Yüce Heyetinizi tekrar saygıyla selamlarım. (Alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Bakan.

DEVLET BAKANI KÜRŞAD TÜZMEN (Devamla) - İkinci kısımda devam edeceğiz.

BAŞKAN - Devam edeceğiz Sayın Bakan.

Sayın milletvekilleri, Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer'in davetlisi olarak ülkemizi ziyaret etmekte olan Azerbaycan Cumhurbaşkanı Sayın İlham Aliyev, şu anda Meclisimizi onurlandırmışlardır; kendilerine, Yüce Meclisimiz adına hoş geldiniz diyorum. (Ayakta alkışlar)

Alınan karar gereğince, Sayın Cumhurbaşkanını, konuşmasını yapmak üzere kürsüye davet ediyorum.

Buyurun Sayın Cumhurbaşkanı.

IV.- SÖYLEVLER

1.- Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev'in Genel Kurula hitaben konuşması

AZERBAYCAN CUMHURBAŞKANI İLHAM ALİYEV - Hörmetli Türkiye Böyük Millet Meclisi, hörmetli cenapsedir, hörmetli milletvekilleri, hanımlar ve cenaplar, aziz dostlar; Türkiye Böyük Millet Meclisi karşısında çıkış etmek, menim için böyük şereftir. Bu şerefi mene verdiğinize göre, men size öz minnettarlığımı bildirmek isteyirem.

İkinci gündür ki, men Türkiye'ye resmî seferi gerçekleştirirem. Artık, demiyorlar ki, bu sefer çok uğurlu geçiş ve bütün apardığımız danışıklarda, apardığımız sohbetlerde, biz bir daha emin olduk ki, Türkiye-Azerbaycan dostluk, gardaşlık münasebetleri devam edir, inkişaf edir, güçlenir. Bu münasebetler Azerbaycan için prioritet meseledir. Azerbaycan, öz devlet müstegilliğini elde ettikten sonra, bildiğiniz gibi, onu ilk tanıyan Türkiye olmuştur ve o illerden sonra, bütün dövlerde, Türkiye daim Azerbaycan'ın yanında olmuş, daim Azerbaycan'a arka dayak olmuştur. Biz bunu çok yüksek himetlendiririk ve ümit edirik ki, eminik ki, bundan sonra bizim gardaş ülkelerimiz daim birbirinin yanında olacaklar. Bizim gücümüz bizim birliğimizdedir. Türkiye'nin gücü Azerbaycan'ın gücüdür, Azerbaycan'ın gücü Türkiye'nin gücüdür. (Alkışlar)

Azerbaycan, son oniki yıl erzinde müstegilliği elde ettikten sonra, çok çetin yollardan geçmiştir. Ülkemiz müstegilliğimizin ilk illerinde böyük tehlikelerle yüzleşmiştir. Ermenistan tarafından Azerbaycan'a karşı aparılan tecavüzkâr siyaset Azerbaycan'ın torpaklarının bir hissesinin bitirilmesiyle neticelenmiştir. Müştegel dahilde veziyet geyri sabit idi istikrarsızlık höküm sürerdi ve böylelikle Azerbaycan, çok büyük felaketlerle yüz yüze kalmıştır ve halkın talebiyle 1993 üncü ilde Azerbaycan'ın umumi millî lideri Haydar Aliyev Azerbaycan'a Başkanlığa gaydandan sonra ölkede veziyet tedricen normallaştı ve Azerbaycan bu böhran içinden çıkabilmiştir.

Size diyebilerem ki, 1993 üncü ilden 1996 ncı ile kadar, Azerbaycan'da, dahilî, içtimaî, siyasî veziyet çok gergin idi, bir de çedefe dövlet çevrilişi cehleri gösterilmiştir, vetandaş muharebesi başlanmıştır. Azerbaycan'da, geyri kanunî silahlı birleşmeleri, kanunsuz hareketler edildi ve elbette ki, bütün bu hoşa gelmez hallarının karşısını almak için böyük çabalar sarf olunmuştur. 1996 ncı ilde demiyorlar ki, Azerbaycan'da sabitlik, istikrar yaranmıştır ve o ilden başlayarak bugüne kedar ölkemiz inkişaf edir, öz potansiyalini güçlendirir ve iktisadiyatımız da inkişaf edir. 1996 ncı ilden 2003 üncü ile kadar orta hesapla, bizim iktisadiyatımız ilde 10 faiz artmıştır. Geçen ilin umumî dahilî mehsulun artımı -iktisadiyatın esas göstericisidir- 11 faiz olmuştur.

Azerbaycan'da, son yedi il erzinde inflasya 2-3 faiz teşkil edir. Adam başına düşen harici sermayelere göre, Azerbaycan, geçmiş Sovyet cumhuriyetleri arasında lidirliği sakliyır ve son iller erzinde ülkemize 17 milyar dolar sermaye goyulmuştur.

Azerbaycan'da iktisadî ıslahatlar, uğurla aparılır, özelleştirme programı hayata geçirilir, torpak özelleştiriliptir. Diğer sanayi müesseseleri, hizmet sektörü demiyorlar ki, hammısı özelleştiriliptir ve bugün umumî dahilî meçhulunda, Azerbaycan'ın iktisadiyatında özel sektörün payı yüzde 74 faizdir. Bu onu gösterir ki, Azerbaycan'da pazar iktisadiyatı prensipleri tam özerksini tatmıştır. Ölke, pazar iktisadiyatı prensipleri esasında inkişaf edir ve biz eminik ki, gelecekte de, bu, Azerbaycan'a böyük faydalar, menfaatlar getirecektir.

Eyni zamanda bizim siyasetimiz sosyal yönümlü siyasettir. Bakmayarak ki, Azerbaycan, artık, yeni bir sistemde yaşıyor, komünist sisteminden yeni sisteme geçit devrini yaşıyor. Bütün bunlara bakmayarak, Azerbaycan'da sosyal adalete büyük dikkat gösteriliyor. Bizim bütçemizin esas mehariç hissesi, sosyal meselelerin halline yöneliktir, maaşlar, pensiyalar, tekaütler, diğer sosyal muhavinetlerin ödenilmesi ve artırılması bizim hükümetimiz için prioritet meseledir.

Siyasî ıslahatlar uğurla barılır. Azerbaycan, muasır, laik, dünyavî devlettir. Azerbaycan'da demokratikleştirme prosesi uğurla aparılır. İnsan haklarının korunması istikametinde ölkemiz büyük uğurlar elde etmiştir. Umumi beşer değerlere ölkemiz çok süratle yiğelenir. Eyni zamanda dünya sivilizasyasına öz değerli töhhelerini vermektedir.

Azerbaycan'ın çok kadim tarihi vardır, çok zengin medenî irsi vardır ve elbette ki, biz, bu irsiyi, bu tarihi töhhe olarak dünya sivilizasyaya bahşedirik.

Üç ilden artıktır ki Azerbaycan, Avrupa Şûrasının, Avrupa Konseyinin üzüğüdür. Bu yıllar erzinde ölkemizde ciddî değişiklikler baş vermiştir. Kanun vericilikte değişiklikler başvermiştir ki, bu, öz növbesinde ölkemizi daha da demokratikleştirir. Avrupa Şûrasında Azerbaycan'ın faaliyeti çok uğurlu olmuştur ve Avrupa Şûrası, onun resmî senetlerinde Ermenistan'ı işgalci devlet gibi tanımıştır. Bu, bizim büyük uğurumuzdur ve hesap ederik ki, gelecek danışıklar prosesine güçlü zemin yaratacaktır.

Eyni zamanda, bizim, Avrupa Birliğiyle de münasebetlerimiz inkişaf  edip güçlenir. Çok sevindirici haldir ki, Avrupa Birliği, cenubî Kafkas üzere susinumaydeni tayin ediptir ve bu onu gösterir ki, Avrupa Birliğinin bizim bölgemize olan dikkati artar. Biz eminik ki, bütün beynal halk, içtimayet, Azerbaycan ile bundan sonra da uğurlu emekdaşlık edecek ve Azerbaycanda, öz geleceğini dünya birliğine, Avrupa mekânına intigrasyada görür.

Bizim planlarımız çoktur, programlarımız çoktur. Bu yakınlarda kabul edilmiş ülkemizin sosyal, iktisadî programı uğurlu hayata geçirilir. Eyni zamanda, yine de bu yakınlarda kabul edilmiş, ölkemizin regional programı da hayata geçirilir ve böylelikle, Azerbaycan'ın iktisadiyatı her taraflı inkişaf edecektir. Azerbaycan, her taraflı inkişaf edecektir. Bölgeler daha da büyük fayda görecek bu programın hayata geçirilmesinden.

Ölkemizin perspektifleri çok güzeldir. Bildiğiniz gibi, tekce Azerbaycan üçün değil, bütün bölge üçün ve geniş manada Avrupa üçün böyük ehemmiyet kesbeden Bakû-Tiflis-Ceyhan neft kemeri uğurla inşa edilir ve biz eminik ki, vaktında, zamanında o İstismara verilecektir. Bakû-Tiflis-Ceyhan neft kemerinin teşebbüskârı ve müellifi, Azerbaycan'ın umum millî lideri Haydar Aliyev olmuştur ve tesadüfî değil ki, Bakû-Tiflis-Ceyhan şirketi, bu kemere Haydar Aliyev'in adını vermiştir. Men, size, Haydar Aliyev'in uğurlu neft strategyası sayesinde Azerbaycan'a, Azerbaycan'ın neft sahesine büyük hacimle imbisditsalar, sermayeler koyuldu. Azerbaycan, müstagil, hiçkesten asılı olmayarak, müstagil şeklinde öz siyasetine varır ve biz, nihayet, istediğimize nail olduk. Bakû-Tiflis-Ceyhan neft kemeri hayaldan gerçeğe çevrilibtir. (Alkışlar)

Bu yolda çoklu çetinliklerimiz var idi, çoklu engeller, manialar var idi. Azerbaycan, geleceği için büyük tehlikeler yaratılırdı; ama, bütün bunlara bakmayarak, Azerbaycan'ın rehberliğinin ve şahsen Prezident Haydar Aliyev'in iradesi, getiyeti, cesareti her şeyden üstün oluktur. Biz eminik ki, bu boru hattı, bu neft kemeri işe salınandan sonra, istismara verilenden sonra bölgede bütün veziyet, aphava, iklim değişecektir ve değişmelidir. Bu kemer, bu boru hattı, bölgemize, eminamallık, istikrar getirecektir, tehlikesizlik getirecektir. Bu, Azerbaycan'ı Türkiye ile daha da sık bağlayacaktır. Türkiye'nin ve Azerbaycan'ın dünyadaki mövgeleri daha da güçlenecektir. Ona göre biz hamımız, bu kemerin işe salınmasını sebirsizlikle gözlürük ve eminik ki, vaktında gelen ilin birinci rübünde, biz, Bakû-Tiflis-Ceyhan neft kemerinin tenteneli açılışını geid edeceğik.

Eyni zamanda ölkelerimiz üçün böyük ehmiyet kesbeden Bakû-Tiflis-Erzurum gaz kemeri de uğurla ireliye gedir. Bu layihe, bu proje de heyata geçirilir ve bu bize imkân verecek ki, Azerbaycan gazı rahat, emniyetli şerayette Türkiye'ye negledilsin ve Türkiye'den sonra diğer Avrupa ölkelerine çattırılsın ve böyleliğle Avrupa istihlakçıları üçün Azerbaycan gazı böyük ehmiyet kesbedecek.

Birinci tereften bu gaz diğer gazlardan ucuz olacak; çünkü, bunun negliyat harçları daha da azdı. Diğer tereften, her bir istihlakçı için alternatif membe çok vaciptir ve biz de membeni temin edeceyik.

Bir sözle, bir neçe ilden sonra bütün bu regional iri migyaslı layiheler heyata geçirilenden sonra Azerbaycan ve Türkiye el ele vererek uğurla ireliye gidecehler.

Bölgede Türkiyesiz, Azerbaycansız hiçbir emektaşlık, işbirliği, regional işbirliği mümkün döğül. Bu bizim böyük nahiyetimizdir. (Alkışlar)

Bu bakımdan, bölgeni daha da emniyetli etmek üçün, tehlikeni aradan kaldırmak üçün Ermenistan, Azerbaycan, Dağlık Karabağ münageşesi özhellini tabmalıdır. Uzun illerdir ki bu münageşe özhellini tabmır.

Bilirsiniz ki, Ermenistan'ın işgalci siyasetinin neticesinde Azerbaycan'ın torpaklarının 20 faizi işgal altındadır. Bu işgal neticesinde 1 milyondan artık vetandaşımız kaçgın, göçgün veziyetine düşüptür ve teessüfler olsun ki, beynelhalk içtimayet özgetiyetini ortaya goymur ve bele olan halda bu münageşe özhellini tabmır.

Azerbaycan'ın mövgeyi edaletli mövgedir ve bu mövge beynelhalk hukuk normaları esasında kuruluptur. Beynelhalk hukuk normaları berpa olunmalıdır. Azerbaycan, tüm diğer ölkelerinin erazi bütünlüğünü tanıyır ve elbette ki, bizim telebimiz odur ki, bizim de erazi bütünlüğümüz tanınsın, berpa olunsun. Bu, bizim haklı telebimizdir ve men eminem ki, bu istikamette uğurlar olmalıdır ve olacaktır; çünkü, biz 21 inci Esırde yaşıyirık, 21 inci Esırde bir ölkenin öbür ölkenin torpaklarının işgal edilmesi buna yol vermey  olmaz.

Ermenistan'ın mövgeyi ise, hiçbir mentige söykenmir ve bütün beynelhalk hukuk normaları bozur. Nedir Ermenistan'ın telebi; onların ısra desek telebi bundan ibarettir ki, Dağlık Karabağ Ermenileri, orada yaşayan Ermeniler, özmügedderatını özleri müeyyen etsinler.

Birincisi onu demeliyem ki, Dağlık Karabağ'da yaşayan Ermeniler Dağlık Karabağ'a, gedim Azerbaycan torpağına, konak, misafir gibi gelmişler. 1820 nci illerde onlar oraya gelmişler ve bu münasebetle Dağlık Karkabağ'ın başkentinde paytahtında ham kendi şehrinde bir abide de yucaltılmiştı. Ermenilerin Dağlık Karabağ'a gelmesinin 150 nci jübleyini teyid etmek maksadıyla.

Bu, meselenin tarihî terefidir. Diğer terefi bundan ibarettir ki, Ermenistan Devleti vardır ve Ermeni Halkı, özmügedderatını Ermenistan Devleti çerçevesinde artık müeyyen ediptir. Eger, Ermeniler, bütün yaşadıkları ölkelerde özmügedderatını müeyyen etmek eşkine düşerlerse, ne kadar Ermeni Devleti dünyada yer alacak. Ermeniler, Gürcistan'da yaşıyir, Rusya'da yaşıyir, Amerika'da yaşıyir, Fransa'da, diğer ölkelerde... Ne üçün, onlar, bütün yaşadıgı ölkelerde özmügedderatını etmeğ üçün yalnız Azarbaycan'ı seçipler? Bu prinsip, beynelhalk hukuk normalara zittir. Eğer, Karabağ'da yaşayan Ermeniler, özmügedderatını müeyyen etmek istiyirlerse, buyursunlar, bunu, Ermenistan Devleti çerçevesinde müeyyen etsinler.

Dağlık Karabağ Azerbaycan torpağıdır; hemişi Azerbaycan torpağı olupdur, bundan sonra da Azerbaycan torpağı olacaktır. (Alkışlar)

Azerbaycan, heç vakt torpaklarının yitirilmesiyle barışmayacak ve neyin bahasına olursa olsun öz torpaklarını azad edecektir. (Alkışlar)

Men çok memnunam ki, bu, bizim edaletli mövgimiz, son zamanlarda bu meseleyle meşgul olan ATET'in, yani, AGİK'in Minsk Grubu terefinden de gabul edilir ve men eminem ki, yakın zamanlarda bu istigamette önemli adımlar atılabiler.

Eziz dostlar, men deyit ettiğim gibi, ikinci gündür ki, Türkiye'ye resmî sefer edirem Cumhurbaşkanıyken. Men Türkiye'de defelerle olmuşum. Türkiye'ye men çok bağlıyam, bu ölkeyi çok sevirem. (Alkışlar) Türkiye'yi kendi özüme vatan hesap edirem; ama, Cumhurbaşkanı kimi menim ilk seferimdir ve men çok heyecanla bu seferi gözlüyordum. Men, bugün tam getiyetle diyebilerem ki, bu sefer, iki ülke arasında olan münasebetlerinin inkişafında böyük rol oynayacaktır, yeni merheleye çevrilecektir.

Bizim ölkelerimiz arasında münasebetler, bayah deyit ettiğim gibi, çok uğurla inkişaf ediyir.

Bizim millî liderimiz Haydar Aliyev'in seleri neticesinde, ölkelerimiz arasında münasebetler çok yüksek pilleye galhıptır. Men, bütün başka sahalerde olduğu gibi bu sahade de Haydar Aliyev'in siyasetine sadıgem ve bu siyaseti aparacağam, bu yoldan men dönmeyeceğem ve elimden geleni edeceğem ki, Türkiye-Azerbaycan münasebetleri, hem miş olduğu gibi, dostluk, gardaşlık prinsipleri esaslansın. (Alkışlar)

Bizim tarihî köklerimiz birdir, bizim menşeimiz birdir. Biz, Haydar Aliyev demişken, bir millet, iki devletik ve gücümüz de birliğimizdedir. (Alkışlar)  Men eminem ki, bundan sonra, bütün dövlerde, elli ilden sonra, yüz ilden sonra, ikiyüz ilden sonra, bütün dövlerde, geçmişte olduğu gibi, bizim gardaş halklarımız daim bir yerde olacaklar.

Bir daha, aziz dostlar, mene bu fırsati verdiğinize göre, buraya meni devet ettiğinize göre, size özderin minnettarlığımı bildirmek isteyrem. Yaşasın ebedî dönmez Türkiye-Azerbaycan birliği, gardaşlığı; yaşasın Böyük Türkiye Cumhuriyeti. (Alkışlar)

Sağ olun. (Ayakta alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyoruz Sayın Cumhurbaşkanı.

Güle güle Sayın Cumhurbaşkanı.

Devlet Bakanı Sayın Kürşad Tüzmen, gündemdışı konuşmaya cevap vermeye devam edeceklerdir.

Buyurun Sayın Tüzmen. (AK Parti sıralarından alkışlar)

III. - BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI (Devam)

A) GÜNDEMDIŞI KONUŞMALAR (Devam)

2.- Aksaray Milletvekili Ali Rıza Alaboyun'un, sanayicilerimizin üretimde kullandıkları hammadde ve parçaların ithalatında gümrüklerde karşılaştıkları sorunlara ve alınması gereken tedbirlere ilişkin gündemdışı konuşması ve Devlet Bakanı Kürşad Tüzmen’in cevabı (Devam)

DEVLET BAKANI KÜRŞAD TÜZMEN (Gaziantep) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Aksaray Milletvekilimizin gündemdışı konuşmasıyla ilgili olarak söz almış bulunuyorum.

Türk imalat sektörünün korunması amacıyla uygulanan tedbirlerden biraz söz etmek istiyorum.

Temel hedefimiz, bir taraftan, yatırımcı, ihracatçı ve dürüst ticaret erbabının önündeki engelleri kaldırarak işlemleri kolaylaştırmak ve hızlandırmak ve bu suretle, üreticilerimizin uluslararası piyasalardaki rekabet gücünü artırmak, diğer taraftan da, ülkemizin siyasî, ekonomik ve sosyal düzenini bozabilecek ve insan, hayvan, bitki ve çevre sağlığını tehdit edebilecek eşya hareketleri ve kaçakçılık faaliyetlerini önlemek şeklinde özetlenebilir. Bu hedef ve ülkemizin bulunduğu coğrafî bölgenin özellikleri de dikkate alınarak, her türlü kaçakçılıkla mücadele için gerekli önlemler alınmaktadır. Yasadışı ticaret için en zor, yasal ticaret için de en kolay gümrükler hedefimizdir.

Bu arada,  e-Birlik Otomasyon Projesinin tamamlanmasıyla birlikte, Dahilde İşleme Rejimi kapsamında gerçekleştirilen işlemlere ait ithalat ve ihracat beyannameleri Dış Ticaret Müsteşarlığı ve İhracatçılar Birliği tarafından izlenebileceğinden, gümrük idaresince ayrıca bir teyit alınmasına gerek kalmayacaktır. İhracatçı birliklerince belgenin kapatılmasından sonra, teminatların iadesi mümkün hale gelecektir.

Ayrıca, biliyorsunuz, çok yakın bir zaman dilimi içerisinde yaptığımız çalışmalar sonucu, bu teminat uygulamasından kaynaklanan maliyetleri en aza indirmek amacıyla, ihracatın, özellikle ihracatçı sanayicilerimiz için rekabet koşullarının iyileştirilmesine yönelik, önceden belirlenmiş güvenilirlik ve performans kriterlerini haiz, onaylanmış kişiyle ilgili olarak hazırlanan, özellikle "onaylanmış kişi" uygulamasıyla ilgili hazırladığımız yönetmelik değişikliğiyle ilgili tebliğ Resmî Gazetede yayımlanarak yürürlüğe girmiştir. Onaylanmış kişi statüsündeki firmalarımız -ki, biliyorsunuz, bunlar, genellikle, sanayici ve ihracatçı firmalarımızdır- eksik belge ve beyanname verme, eşyanın sonradan kontrole tabi tutulması, ATR dolaşım belgesi onaylaması, götürü teminatla tüm gümrük işlemlerini yapma gibi önemli kolaylıklara sahip bulunmaktadır.

Bu son düzenlemelerle, ayrıca, 4458 sayılı Gümrük Kanununun öngördüğü basitleştirilmiş usul türlerinden "kayıt yoluyla rejime giriş" uygulamasına önümüzdeki iki ay içerisinde geçirilmesi yönünde çalışmalarımız devam etmektedir.

Burada, alınan önlemlerle ilgili, dün yapmış olduğum konuşmada, Uzakdoğu ve Çin'den gelen mallarla ilgili olarak çalışmalarımızı anlatmıştım, buna tekrar değinmeyeceğim.

Sayın milletvekilimizin, konuşmasında ifade ettiği hususlarla ilgili olarak, özellikle, milletvekilimizin belirttiği gibi, 31 seri numaralı Gümrük Genel Tebliğinin 10 uncu maddesinin (f) bendinde, eksik belgelerin tamamlanması için, beyan sahibine tanınacak sürenin bir ayı geçemeyeceği genel olarak hüküm altına alınmış olmasına karşın, aynı bentte, indirimli ve sıfır oranında gümrük vergisinin uygulanması için gereken belgeler -ATR dolaşım belgesi, EUR1 dolaşım sertifikası- ile gümrük kıymetiyle ilgili olan belgelerin -orijinal fatura, sigorta poliçesi, navlun makbuzu/faturası- tamamlanması için bir aydan daha uzun bir süre belirlenebilmesi ve bu sürenin uzatılması da mümkün kılınmış bulunmaktadır.

Bilindiği gibi, ithalatta banka transferlerinin ne şekilde yapılacağı ve hangi belgelerin düzenleneceği kambiyo mevzuatında düzenlenmiş bulunmaktadır. Diğer taraftan, kabul kredili, mal mukabili ve vadeli akreditif yoluyla ithalat bedellerinin ödenmesi halinde, ithalat bedelinin yüzde 6'sı oranında Kaynak Kullanımı Destekleme Fonu kesintisi yapılmakta ve bu tutarlar da gümrük idarelerince tahakkuku yapılan Katma Değer Vergisinin matrahına dahil edilmektedir.

Bu ifadelerden anlaşılabileceği üzere, gümrük idarecilerimiz ve gümrük idarelerimiz, sadece Gümrük Kanunu ve yönetmeliğiyle ilgili hükümleri uygulamakla yükümlü olmayıp, dışticaret, kambiyo, vergi ve sair mevzuatla kendisine yüklenen görevleri ifa etmek durumundadır.

Bu çerçevede, döviz satış belgesi ve Türk parası transfer belgesi üzerinde yer alan bilgilere, gümrük idaresince ihtiyaç duyulmakta ve bu belgeler gümrük idaresinin yukarıda sayılan diğer mevzuatlardan kaynaklanan yükümlülüklerinin yerine getirilmesi bakımından önem arz etmektedir.

Bilindiği üzere, 4458 sayılı Gümrük Kanunu ve Gümrük Yönetmeliği, Avrupa Birliği müktesebatına uygun şekilde hazırlanarak, 2000 yılı şubat ayında yürürlüğe girmiş ve Gümrük Yönetmeliğinde dönem içerisinde gerekli görülen değişiklikler yapılmıştır. Gümrük işlemlerinde tek idarî belge olarak isimlendirilen ve Avrupa Birliği ülkelerinde kullanılan beyannamelerle şekil ve içerik yönünden tamamen aynı olan gümrük beyannameleri kullanılmaktadır. Gümrük beyannamelerinin şekli ve ne şekilde düzenleneceği, Gümrük Yönetmeliğinin 20 numaralı ekinde yer almaktadır ve buradaki düzenlemelerimiz tamamıyla Avrupa Birliği Gümrük Koduna uygun ve paralel bir nitelik arz etmektedir. Dolayısıyla, bankalar ve kambiyo müdürlüklerinde yaşanan sorun, Avrupa Birliği Gümrük Koduna uygun olarak hazırlanan gümrük beyannamelerinden kaynaklanan bir sorun olmayıp, kambiyo mevzuatı ve uygulamasıyla ilgili bir sorundur. Bu konuda sanayicilerimizin yaşadığı sorunların giderilebilmesi bakımından kambiyo mercileri nezdinde gerekli girişimlerde bulunmaya devam edeceğiz.

Gümrük vergileri, Avrupa Birliği Gümrük Koduna uyumlu 4458 sayılı Gümrük Kanununa göre tahakkuk ettirilip tahsil edilmektedir. Gümrük vergileri, niteliği gereği, gümrük beyannamesine bağlı olarak tahsil edilen vergilerdir; dolayısıyla, gümrük beyannamesinde beyan edilen vergilerin haftalık veya aylık periyotlarla yatırılması gibi bir uygulama da mümkün bulunmamaktadır.

25.10.2000 tarih ve 2000/54 sayılı genelgeyle, orijinal fatura olmaksızın faks faturalarla gümrük işlemlerinin gerçekleştirilmesine imkân tanınmıştır. Orijinal faturanın temini için onbeş gün süre tanınmıştır. Bu düzenleme, niteliği itibariyle, işlemleri kolaylaştırma amacı gütmektedir.

İhtisas gümrükleri uygulamasında 50 kilograma kadar olan eşyanın ihtisas gümrüğü dışında her gümrük idaresinden ithali mümkün bulunmaktadır. Bu, 50 kilogramlık miktarın 250 kilograma çıkarılması hususu gündeme getirilmiştir. İhtisas gümrükleri, önemli ithal kalemleri itibariyle, kıymet, tarife, menşe ve standartlar yönünden etkin bir denetim yapılması amacıyla kurulmaktadır. Ülkemizde halen, otomotiv, tekstil, solvent ve bazı petrol ürünleri, telefon cihazı, lüks lambası, çakmaklar ve diğer ateşleyiciler, porselenden sofra ve mutfak eşyası, cam eşya, kullanılmış alet ve makineler, halı, düz cam ve deri mamullerinde ihtisas gümrüğü uygulaması vardır. İhtisas gümrükleri belirlenirken, imalatçı ithalatçılarımızın yerleri ve işlem yaptıkları gümrük idareleri belirlenerek yetkili gümrükler belirlenmektedir. Ancak, 50 kilogramlık muafiyet miktarının yükseltilmesi hususunun uygulamanın amacına ters düşüp düşmeyeceğinin değerlendirilmesi lazımdır.

Bildiğiniz gibi, özellikle 31.12.2003 tarih ve 25333 sayılı Resmî Gazetede yayımlanan 2004/1 sayılı Dış Ticarette Standardizasyon Tebliğinin 1 inci maddesine göre, tebliğe ekli listede -ki, Ek 1, Ek 2 ve Ek 3'te bunlar var- serbest dolaşıma giriş rejimine tabi tutulan ürünlerin, ilgili standartlarına, yönetmeliğine ve teknik belgesine, asgarî sağlık, emniyet ve çevrenin korunması, tüketicinin doğru bilgilendirilmesi yönlerinden uygun olması zorunludur.

Aynı tebliğin 5 inci maddesinde ise, özellikle AQAP, GMP belgesi veya otomotiv üretimine münhasır imalat yeterlilik belgesi veya tip onayı belgesi sahibi sanayicilerin kendi ihtiyaçları için ekli listelerde belirtilen ürünlerden yapacakları ithalatta, bu belgenin ilgili gümrük idaresine ibrazı ve ayrıca, ekli taahhütnamenin -yani, az evvel söylediğim Ek 1, Ek 2, Ek 3 ve en son Ek 5- verilmesi halinde gümrük idaresince uygunluk belgesi aranmamaktadır.

Yine, TSE-EN-ISO 9000 kalite sistem belgesi sahibi mal veya hizmet üreten firmaların kendi ihtiyaçları için ekli listelerde -Ek 2 ve Ek 3'te- belirtilen ürünlerden yapacakları ithalatta, Türk Standartları Enstitüsüne başvurmaları halinde, anılan enstitü tarafından yapılacak inceleme neticesinde düzenlenecek TSE-EN-ISO 9000 kalite sistem belgesinin süresiyle sınırlı olmak üzere en çok içerisinde bulunulan yılın sonuna kadar geçerli olacak ve uygunluk değerlendirmesinden muaf olarak ithal edilebilecek ürünleri ve gümrük tarife istatistik pozisyonlarını belirtecek yazının, yine aynı şekilde, kalite sistem belgesiyle birlikte gümrük idaresine ibrazı ve ekli taahhütnamelerin verilmesi halinde gümrük idaresince uygunluk belgesi aranmaz hükmü yer almaktadır.

Ayrıca, Türk Standartları Enstitüsüne gönderilen 2004 yılı Dış Ticarette Standardizasyon Mevzuatına İlişkin Uygulama Esaslarında, Türkiye'de just in time sistemine dayalı olarak uluslararası rekabet koşullarında faaliyet gösteren ve özellikle otomotiv üretimine münhasır taşıt imalat yeterlilik belgesi-tip onayı belgesi sahibi otomotiv imalatçısı firmaların ürettikleri ürünler için orijinal yedekparça temin eden ve bu imalatçı firmalar tarafından, kendi garanti ve sorumlulukları altında çalıştıkları tevsik edilen yedekparça ithalatçısı pazarlama kuruluşlarına, orijinal yedekparça ithalatında; orijinal yedekparça üreten yansanayi kuruluşlarına, üretecekleri bu parçaların üretiminde kullanılmak üzere ithal edecekleri söz konusu otomotiv imalatçısı firmalar tarafından onaylanmış listeler kapsamı -listede üretilecek parça ve bu parçanın üretiminde kullanılacak ürünler GTİP'leriyle belirlenecek- ürünlerin ithalatında, denetim yapılmadan ithal malı belgesi verilecektir ifadesi yer almaktadır. Bu itibarla, otomotiv ve yansanayi firmaları, söz konusu muafiyet kapsamında, kendi ihtiyaçları ve sahibi oldukları servislerde yerli üretim araçları için kullanılmak üzere yaptıkları ithalatları Dış Ticarette Standardizasyon Mevzuatından muaf olarak gerçekleştirebilmektedirler.

Diğer taraftan, ithalatçı birliklerinin kurulmasına yönelik düzenlemeler ihdas edilirken, ithalat işlemlerinde gecikme olmamasına yönelik olarak gerekli tüm tedbirler alınmakta olup, bunu teminen günümüz teknolojik imkânlarından da sonuna kadar istifade edilecektir. Bu meyanda, ithalatçıların bürolarından online işlem tesis etmelerine imkân tanıyan bilgisayar sistemi kurulması, ithalatçıların gerekli bilgi verme ve onay prosedürlerini online ortamda kendi bulundukları mekânlardan yapmalarına imkân sağlayacak sistemlerin kurulması ve gümrük idarelerine yakın irtibat büroları tesis edilmesi çalışmalarına devam olunmaktadır.

Bu bağlamda, ithal işlemlerinin yürütülebilmesi için getirilen ithalatçı birliklerine üye olma ile gümrük beyannamelerinin bu birliklerce onaylanması zorunluluklarının, ithalatçılara en az külfet sağlayacak ve bürokrasiyi en aza indirgeyecek şekilde yapılması sağlanacaktır. İthalatçı birliklerinin kurulmasıyla, başta Uzakdoğu ülkeleri ve bilhassa Çin olmak üzere, tüm ülkelerden gerçekleştirilen ve menşe yanıltması, çifte fatura kullanımı suretiyle düşük fatura beyanıyla yapılan ve böylelikle ticaret politikası araçlarının etkisini azaltan ithalatın bertaraf edilebilmesi, kayıtdışı ekonominin ithalat boyutunun kayıt altına alınmasına matuf bir mekanizma oluşturulabilmesi, halihazırda yaklaşık üç aylık gecikmeyle temin edilebilen madde bazındaki ithalat istatistiklerine çok kısa süre içerisinde ulaşılabilmesine imkân tanıyan bilgi sistemi altyapısının kurulması ve böylece ithalatın etkin bir şekilde takibi ile gerekli politikaların tesisinin ve bu politikaların güncel bir şekilde uygulanmasının mümkün kılınması, bu vesileyle de yerli üreticilerimizin korunması ve ithalatın disipline edilebilmesi amaçlanmaktadır.

Sonuç olarak, gayemiz, her konuşmamda da belirttiğim gibi, yasal ticarette en kolay, yasadışı ticarette ise en zor gümrük idarelerini oluşturmaktır. Bu hedef doğrultusunda, bir yandan sanayicimizi haksız rekabet yaratan ithalata karşı korurken diğer yandan bürokratik süreci asgarî seviyeye çekme gayreti göstermekteyiz.

Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Bakan.

Birleşime 10 dakika ara veriyorum.

Kapanma Saati: 16.09

 

İKİNCİ OTURUM

Açılma Saati : 16.19

BAŞKAN : Başkanvekili Sadık YAKUT

KÂTİP ÜYELER : Enver Yılmaz (Ordu), Türkân MİÇOOĞULLARI (İzmir)

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 73 üncü Birleşiminin İkinci Oturumunu açıyorum.

Gündemdışı konuşmalar tamamlanmıştı.

Başkanlığın Genel Kurula diğer sunuşları vardır; ancak, sunuşlar uzun olduğu için, Divan Üyesinin oturduğu yerden sunuşları yapmasını oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Bir genel görüşme önergesi vardır; okutuyorum:

III. - BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI (Devam)

 B) GENSORU, GENEL GÖRÜŞME, MECLİS SORUŞTURMASI VE MECLİS ARAŞTIRMASI ÖNERGELERİ

1.- Ankara Milletvekili Yakup Kepenek ve 23 milletvekilinin, TÜBİTAK Marmara Araştırma Merkezi Başkanının istifası konusunda bir genel görüşme açılmasına ilişkin önergesi (8/12)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

                                                                                                   7 Nisan 2004

Hükümetin, 2003 Mayısından bu yana uyguladığı TÜBİTAK politikası, olumsuz ve giderek ulusal çıkarlarımıza zarar verecek sonuçlar veriyor. Bu uygulama, toplumu ve devlet faaliyetlerini çok yakından ilgilendirmektedir.

Bunun son örneklerinden biri, TÜBİTAK-MAM (Marmara Araştırma Merkezi) Başkanı Prof. Dr. Naci Görür'ün 6 Nisan tarihinde istifa etmesi ve bu nedenle yaptığı kamuoyu açıklamasıdır.

Açıklamada, TÜBİTAK-MAM'ın başarılarına karşın "...son yönetim değişikliğinden sonra sürekli ihmal edilmiş ve her fırsatta geri plana itilmiştir. Dünya Bankası, yeniden yapılanma, eğitim, kurs, yurtdışı alımları, yurtdışı seyahatleri, Avrupa Birliği Altıncı Çerçeve Programı, teknoloji serbest bölgesi, teknoloji geliştirme bölgesi, üniversite ilişkileri vb. proje ve faaliyetleri büyük ölçüde aksamış, hatta durma noktasına gelmiştir. Ülkemizin sivil ve savunma sanayiinde önemli bir yere sahip olan böyle bir kuruluşun bu hale düşürülmesi üzücü, bir o kadar da düşündürücüdür.

(...) MAM'ın bu durumunu içime sindiremediğim ve yapılanların sorumluluğuna ortak olmayı istemediğim için Merkez Başkanlığı görevimden 6 Nisan 2004 tarihi itibariyle istifa ediyorum."

Bu istifa açıklamasında belirtilenler, AKP Hükümetinin TÜBİTAK yönetimine el koymasının verdiği en yıkıcı sonuçlardan biridir.

Açıklamada sıralanan faaliyetlerin, değil tamamının, yalnızca bir tanesinin bile aksaması ve hatta durma noktasına gelmesi, bu ülkenin ekonomisini, bilimsel ve teknolojik gelişimini ve toplumun üretkenliğinin artırılmasını çok olumsuz yönde etkileyecektir. Ülkenin gelişip güçlenmesinde kapanmayacak bir büyük yara açılmakta ve çok önemli ulusal kayıplara neden olunmaktadır. Bu kayıplar parayla ölçülemez. Bu yıkımların onarımı hiç kolay olmaz, yıllar, giderek on yıllar alır.

Bu nedenle ve aşağıda sıralanan ekgerekçelerle, TÜBİTAK-MAM olayı konusunda, Anayasanın 98 inci ve İçtüzüğün 102 nci ve 103 üncü maddeleri uyarınca genel görüşme açılmasını istiyoruz.

Saygılarımızla.

1- Yakup Kepenek

(Ankara)

2- Mehmet Ali Özpolat

(İstanbul)

3- Algan Hacaloğlu

(İstanbul)

4- Canan Arıtman

(İzmir)

5- Ali Rıza Gülçiçek

(İstanbul)

6- Mustafa Özyurt

(Bursa)

7- Muhsin Koçyiğit

(Diyarbakır)

8- Ayşe Gülsün Bilgehan

(Ankara)

9- Gökhan Durgun

(Hatay)

10-Zekeriya Akıncı

(Ankara)

11-Emin Koç

(Yozgat)

12-İsmet Atalay

(İstanbul)

13-Ali Cumhur Yaka

(Muğla)

14-Erol Tınastepe

(Erzincan)

15-M. Akif Hamzaçebi

(Trabzon)

16-Mevlüt Coşkuner

(Isparta)

17-Naci Aslan

(Ağrı)

18-Salih Gün

(Kocaeli)

19-Sedat Pekel

(Balıkesir)

20-Mesut Özakcan

(Aydın)

21-Mustafa Erdoğan Yetenç

(Manisa)

22-Birgen Keleş

(İstanbul)

23-Hüseyin Ekmekcioğlu

(Antalya)

24-Nail Kamacı

(Antalya)

Gerekçe :

Bilindiği gibi TÜBİTAK-MAM (Marmara Araştırma Merkezi) ülkemizin en büyük ve değişik bilim dallarını tek çatı altında toplayan araştırma ve geliştirme kuruluşudur. TÜBİTAK'ın en başarılı alt birimi olan, son dört yıl boyunca tüm hedeflerini katlayarak gerçekleştiren, KALDER'in toplam kalite ödülünü alan, büyük sanayi kuruluşlarına olduğu kadar KOBİ'lere de Avrupa Birliği Altıncı Çerçeve Programı konusunda önderlik eden kuruluş, sivil sanayi alanında olduğu kadar savunma sanayii alanında da çalışmaktadır. MAM, Avrupa Birliği Altıncı Çerçeve Programına en çok sayıda proje veren kuruluş özelliğini taşımaktadır.

MAM Başkanlığından istifa etmek zorunda kalan Prof. Dr. Naci Görür'ün kamuoyuna duyurusundan da anlaşılacağı gibi, çalışmalar aksamış ve hatta durma noktasına gelmiştir.

Meclisin MAM'daki gelişmeleri öğrenmesi, buradaki olumsuzlukları gidermek üzere gerekli önlemleri bir an önce alması kaçınılmaz görevlerimizden biri sayılmalıdır.

Bu çerçevede;

1- TÜBİTAK-MAM Başkanı Prof. Dr. Görür hangi neden ya da nedenlerle istifa etmiştir?

2- TÜBİTAK Yasasında 5001 sayılı Yasayla yapılan değişiklik sonucu yapılan köklü yönetim değişikliğinin MAM'da yaşanan yönetim sorununa etkisi olmuş mudur?

3- Hükümet ya da TÜBİTAK yönetimi, MAM konusunda uyarılmış mıdır?

4- MAM'da, TÜBİTAK'ta yapılan yönetim değişikliğinden sonra hangi araştırma-geliştirme projeleri aksamış, hangileri durma noktasına gelmiştir?

5- Bu aksama ve durmaların bilinen parasal tutarı ne kadardır?

6- Prof. Dr. Görür'ün istifasında, yönetim yetkilerinin sınırlandırılması etkili olmuş mudur?

7- TÜBİTAK-MAM'ın yürütmekte olduğu araştırma projelerinin sivil ve savunma sanayii ikilisine göre dağılımları nasıldır?

8- Bu projelerin aksaması ya da durma noktasına gelmiş olması hangi iç ve dışteknoloji firmalarının yararına olacaktır?

9- Projelerin aksaması, durması nedeniyle, ülkemizin savunma sanayii, sanayicileri, KOBİ'leri (küçük ve orta ölçekli işletmeler), üniversiteleri ve diğer araştırma birimleri, mal ve hizmet üreten sektörlerinin kayıpları ne kadardır ve bu kayıplar nasıl karşılanacaktır?

Soruları başta olmak üzere, TÜBİTAK-MAM konusunda tüm gelişmeler, genel görüşme açılmasıyla ele alınacak ve bundan sonra yapılması gerekenler, yasal düzenlemeler dahil, açıklık kazanacaktır.

BAŞKAN - Bilgilerinize sunulmuştur.

Önerge gündemde yerini alacak ve genel görüşme açılıp açılmaması konusundaki öngörüşme, sırası geldiğinde yapılacaktır.

Bayındırlık ve İskân eski Bakanı Yaşar Topçu hakkında kurulan (9/9) esas numaralı Meclis Soruşturması Komisyonunun, başkan, başkanvekili, sözcü ve kâtip üye seçimine dair bir tezkeresi vardır, okutuyorum:

 C) TEZKERELER VE ÖNERGELER

1.- (9/9) esas numaralı Meclis Soruşturması Komisyonu Geçici Başkanlığının, Komisyonun başkan, başkanvekili, sözcü ve kâtip üye seçimini yaptığına ilişkin tezkeresi (3/526)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Bayındırlık ve İskân eski Bakanı Yaşar Topçu hakkında kurulan (9/9) esas numaralı Meclis Soruşturması Komisyonu başkan, başkanvekili, sözcü ve kâtip seçimi için 13.4.2004 Salı günü saat 18.30'da toplanmış ve bu toplantıya 9 komisyon üyesi katılmış; başkanlık için kullanılan 9 adet, başkanvekilliği için kullanılan 9 adet, sözcülük için kullanılan 9 adet, kâtiplik için kullanılan 9 adet oy pusulasının tasnifi sonucu, aşağıda adları yazılı üyeler, karşılarında gösterilen geçerli oyu alarak, İçtüzüğün 109 uncu ve 24 üncü maddeleri uyarınca başkan, başkanvekili, sözcü ve kâtip seçilmişlerdir.

Saygıyla arz olunur.

Başkan         : Ünal Kacır

7 oy

Başkanvekili : Orhan Yıldız

7 oy

Sözcü           : Özkan Öksüz

7 oy

Kâtip Üye     : Bayram Özçelik

7 oy

                                                        Komisyon Geçici Başkanı

                                                        Mehmet Atilla Maraş

                                                                          Şanlıurfa

BAŞKAN - Bilgilerinize sunulmuştur.

Sayın milletvekilleri, Bayındırlık ve İskân eski Bakanı Yaşar Topçu hakkında kurulan (9/9) esas numaralı Meclis Soruşturması Komisyonu üyeliğinden, 2 adet, istifa önergesi vardır; okutuyorum:

2.- Konya Milletvekili Ahmet Işık'ın, (9/9) esas numaralı Meclis Soruşturması Komisyonu üyeliğinden çekildiğine ilişkin önergesi (4/167)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

İçtüzük gereği kurulan komisyondan, bugün itibariyle seçilmiş olduğumdan istifa ediyorum.

Gereğinin yapılması arz olunur.

                                                                      Ahmet Işık

                                                                             Konya

BAŞKAN - Bilgilerinize sunulmuştur.

 3.- Adıyaman Milletvekili Mehmet Özyol'un, (9/9) esas numaralı Meclis Soruşturması Komisyonu üyeliğinden çekildiğine ilişkin önergesi (4/168)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

13.4.2004 günü Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kurulunda Bayındırlık eski Bakanı Yaşar Topçu hakkında kurulan (9/9) esas numaralı Meclis Soruşturması Komisyonuna, çekilen kurada seçilmiş bulunmaktayım; ancak, mazeretim sebebiyle söz konusu komisyon üyeliğinden istifa etmek istiyorum.

Gereğini rica ederim.

                                                               Mehmet Özyol

                                                                       Adıyaman

BAŞKAN - Bilgilerinize sunulmuştur.

Danışma Kurulunun bir önerisi vardır; okutup, oylarınıza sunacağım.

V.- ÖNERİLER

A) DANIŞMA KURULU ÖNERİLERİ

1.- Türkiye Büyük Millet Meclisinin 23 Nisan 2004 Cuma günü saat 14.00'te özel gündemle toplanmasına ilişkin Danışma Kurulu önerisi

                                                                        13.4.2004

Danışma Kurulu Önerisi

Türkiye Büyük Millet Meclisinin kuruluşunun 84 üncü yıldönümünün ve Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramının kutlanması ve günün önem ve anlamının belirtilmesi amacıyla Genel Kurulda özel bir görüşme yapılması için, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 23 Nisan 2004 Cuma günü saat 14.00'te toplanmasının Genel Kurulun onayına sunulması, Danışma Kurulunca uygun görülmüştür.

                                                                   Bülent Arınç

                                                        Türkiye Büyük Millet Meclisi

                                                                           Başkanı

Eyüp Fatsa                                               Ali Topuz

AK Parti Grubu Başkanvekili                                CHP Grubu Başkanvekili

BAŞKAN - Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığının bir önerisi vardır; okutup, oylarınıza sunacağım.

 B) BAŞKANLIK ÖNERİLERİ

1.- Türkiye Büyük Millet Meclisinin kuruluşunun 84 üncü yıldönümü ve Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı  kutlamaları için Genel Kurulda özel bir görüşme açılması ve konuşma süreleri ile o gün başka bir konunun görüşülmemesine ilişkin Başkanlık önerisi

                                                                        13.4.2004

Başkanlık Önerisi

Türkiye Büyük Millet Meclisinin kuruluşunun 84 üncü yıldönümü ve Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı olan 23 Nisan 2004 Cuma günü saat 14.00'te Genel Kurulda özel bir görüşme açılması ve bu görüşmelerde; Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı ile siyasî parti gruplarının başkanları ve Mecliste üyesi bulunan diğer siyasî partilerin milletvekili olan genel başkanlarına 10'ar dakika süreyle söz verilmesi ve bu günde başka bir konunun görüşülmemesi, Danışma Kurulunun görüşüne uygun olarak önerilmiştir.

                                                                   Bülent Arınç

                                                        Türkiye Büyük Millet Meclisi

                                                                           Başkanı

BAŞKAN - Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Gündemin "Seçim" kısmına geçiyoruz.

 VI.- SEÇİMLER

A) BAŞKANLIK DİVANINDA AÇIK BULUNAN ÜYELİĞE SEÇİM

1.- Başkanlık Divanında açık bulunan TBMM Başkanvekilliğine seçim

BAŞKAN - Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlık Divanında boş bulunan ve Cumhuriyet Halk Partisi Grubuna düşen bir Başkanvekilliği için Ankara Milletvekili Yılmaz Ateş aday gösterilmiştir.

Oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Gündemin "Sözlü Sorular" kısmına geçiyoruz.

Sanayi ve Ticaret Bakanı Sayın Ali Coşkun "Sözlü Sorular" kısmının 3, 13, 44 ve 45 inci sıralarında yer alan soruları birlikte cevaplandıracaktır. Sayın Bakanın istemi, sırası geldiğinde yerine getirilecektir.

VII.- SORULAR VE CEVAPLAR

A) SÖZLÜ SORULAR VE CEVAPLARI

1.- Adana Milletvekili Atilla Başoğlu'nun, bir milletvekili eşinin bulunduğu göreve ilişkin Adalet Bakanından sözlü soru önergesi (6/491) ve Adalet Bakanı Cemil Çiçek'in cevabı

BAŞKAN -Soruyu cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Burada.

Soruyu okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorumun Sayın Adalet Bakanı Cemil Çiçek tarafından sözlü olarak cevaplandırılması hususunu saygılarımla arz ederim.

                                                                 Atilla Başoğlu

                                                                              Adana

Soru:

AKP Kahramanmaraş Milletvekili Mehmet Yılmazcan'ın eşi Nesrin Yılmazcan, soru önergemizin Türkiye Büyük Millet Meclisine verildiği tarih itibariyle hangi görevde bulunmaktadır? Adı geçen şahsın ataması hangi tarihte, hangi meziyetleri gerekçesiyle yapılmıştır?

BAŞKAN - Buyurun Sayın Bakan.

ADALET BAKANI CEMİL ÇİÇEK (Ankara) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; soru önergesine konu olan ve şu an Adalet Bakanlığı Personel Genel Müdürlüğü görevini yürüten arkadaşımız Nesrin Yılmazcan, evvela belirtmek isterim ki, birinci sınıf bir hâkimdir. Daha evvel Personel Genel Müdürlüğünde tetkik hâkimi olarak uzun süre çalışmış, daha sonra da Personel Genel Müdür Yardımcısı olarak görev yapmıştır.

Biz, bir kişiyi göreve getirirken, en evvel özlük dosyasına bakarız. Bir göreve gelmesinde, sicil durumu itibariyle, hal kâğıtları itibariyle, görev ve sorumluluklarını yerine getirip getirmediği noktasında herhangi bir husus yoksa, bir soruşturması yoksa ve şartları da tutuyorsa o kişiyi ona göre görevlendiririz. Aksi halde, kendisinden kaynaklanmayan sebeplerden dolayı, insanları, sadece, eşi siyasetçidir diye bir yere getirmemek, o kişiyi cezalandırmak olur.

Samimî olarak ifade edeyim; benim, parti meselesinde, neye, nasıl baktığımı, yirmi senelik geçmiş siyasî hayatımda herkes bilir. Bu arkadaşımız son derece başarılıdır; özlük dosyası itibariyle de Bakanlıkta her zaman takdirle anılan bir arkadaşımızdır. Bu göreve getirilmesinin sebebi de, daha evvel Personel Genel Müdürlüğünde uzunca süre görev yapmış olmasıdır. Görevde bulunduğu süre içerisinde de 35 defa hâkim ve savcı kararnamesi hazırlamıştır. Dolayısıyla, zaten, Personel Genel Müdürlüğü, hâkim ve savcıların tayinlerinde, nakillerinde bir taslak kararname hazırlar. Esas, tayinleri, nakilleri, terfileri, disiplin işlemlerini, Anayasamıza, yasalarımıza göre Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu yapar; o arkadaşımız da buranın üyesi değildir. Dolayısıyla, o arkadaşımız, siyasî mülahazalarla değil özlük dosyası itibariyle, çalışması, gayreti, kişiliği ve birinci sınıf hâkim olması hasebiyle, layık olduğu için bu göreve gelmiştir, getirilmiştir; bugüne kadar da bu kanaatimin aksine herhangi bir davranışı olmamıştır. İyi ki, bu arkadaşımızı bu göreve getirmişiz.

Bunu huzurlarınızda arz etmek istiyorum.

Teşekkür ederim. (AK Parti sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Bakan.

2.- Adana Milletvekili Atilla Başoğlu'nun, bazı atamalara ilişkin Devlet Bakanından sözlü soru önergesi (6/492)

BAŞKAN - Soruyu cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok.

Bu soru önergesi, üç birleşim içerisinde cevaplandırılmadığından, İçtüzüğün 98 inci maddesinin son fıkrası uyarınca yazılı soruya çevrilecektir; önerge gündemden çıkarılmıştır.

3.- Adana Milletvekili Atilla Başoğlu'nun, bazı atamalara ilişkin Sanayi ve Ticaret Bakanından sözlü soru önergesi (6/495) ve Sanayi ve Ticaret Bakanı Ali Coşkun'un cevabı

4.- Adıyaman Milletvekili Mahmut Göksu'nun, Adıyaman'daki organize sanayi bölgesi ve bazı küçük sanayi siteleriyle ilgili çalışmalara ilişkin Sanayi ve Ticaret Bakanından sözlü soru önergesi (6/514) ve Sanayi ve Ticaret Bakanı Ali Coşkun'un cevabı

5.- Niğde Milletvekili Orhan Eraslan'ın, Devlete ait şeker fabrikalarında, memurlara yemek verilmemesine ilişkin Sanayi ve Ticaret Bakanından sözlü soru önergesi (6/563) ve Sanayi ve Ticaret Bakanı Ali Coşkun'un cevabı

6.- Niğde Milletvekili Orhan Eraslan'ın, Niğde Organize Sanayi Bölgesi Arıtma Tesisi Projesinin kredi ihtiyacına ilişkin Sanayi ve Ticaret Bakanından sözlü soru önergesi (6/564) ve Sanayi ve Ticaret Bakanı Ali Coşkun'un cevabı

BAŞKAN - Bu 4 soruyu Sanayi ve Ticaret Bakanı Sayın Ali Coşkun  cevaplandıracağından, soruları okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorumun Sayın Sanayi ve Ticaret Bakanı Ali Coşkun tarafından sözlü olarak cevaplandırılması hususunu saygılarımla arz ederim.

                                                                 Atilla Başoğlu

                                                                              Adana

1- Oğlunuz Osman Yıldırım Coşkun'un herhangi bir yönetim kurulu üyeliği var mıdır? Varsa, hangi kuruluşlarda yönetim kurulu üyesidir? Kendisine ne kadarlık bir aylık ödenmektedir?

2- Eşinizin 63 yaşındaki yeğeni Kemal Güven Önder, soru önergemizin Türkiye Büyük Millet Meclisine verildiği tarih itibariyle hangi görevde bulunmaktadır? Adı geçen şahsın ataması hangi tarihte, hangi meziyetleri gerekçesiyle yapılmıştır?

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın, delaletlerinizle, Sanayi ve Ticaret Bakanı Sayın Ali Coşkun tarafından sözlü olarak cevaplandırılması için gereğinin yapılmasını arz ederim.

                                                              Mahmut Göksu

                                                                       Adıyaman

1- Adıyaman'da ikinci organize sanayi bölgesi için Bakanlığınızın herhangi bir çalışması var mı? Varsa, hangi safhada?

2- Besni, Kâhta, Gölbaşı küçük sanayi sitelerinin son durumları nedir? Son üç yılda ne kadar ödenek verilmiştir?

3- Yapımı yıllardır devam eden, bitmek bilmeyen; hatta, bir yandan da yıkılmaya yüz tutmuş bu küçük sanayi siteleri için, ileriye dönük olarak Bakanlığınız ne düşünüyor? Bunlardan birisi de Besni küçük sanayi sitesi. Burası için ne düşünüyorsunuz?

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorumun Sanayi ve Ticaret Bakanı Sayın Ali Coşkun tarafından sözlü olarak cevaplandırılması için gereğini arz ederim.

Saygılarımla.

                                                                 Orhan Eraslan

                                                                               Niğde

Bilindiği üzere, devletin uhdesinde bulunan şeker fabrikalarında, işçilere, öğrencilere ve kursiyerlere yemek verildiği halde, memurlara yemek verilmemektedir.

Soru: Şeker fabrikalarının şehir dışında olmaları gözönünde bulundurularak, görevli memurlara da yemek verilmesi konusunda yeni bir uygulamaya geçilmesi düşünülmekte midir?

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorumun Sanayi ve Ticaret Bakanı Sayın Ali Coşkun tarafından sözlü olarak cevaplandırılması için gereğini arz ederim.

Saygılarımla.

                                                                 Orhan Eraslan

                                                                               Niğde

Niğde organize sanayi sitesinde arıtma tesisi bulunmamaktadır.

Arıtma tesisinin yapılması için, Organize Sanayi Müdürlüğü, Fertek Belediyesi, Koyunlu Belediyesi ve Niğde Üniversitesi bir araya gelerek bir proje yaptırmış bulunmaktadırlar.

Niğde Organize Sanayi Müdürlüğünün söz konusu tesisi yaptırabilmesi için 2 trilyon TL kredi desteğine ihtiyaç duymaktadır.

Soru: Niğde Organize Sanayi Bölgesi arıtma tesisinin hayata geçmesi için gerekli olan 2 trilyon TL'lik kredi desteği yapılacak mıdır?

BAŞKAN - Soruları cevaplandırmak üzere, buyurun Sayın Bakan.

SANAYİ VE TİCARET BAKANI ALİ COŞKUN (İstanbul) - Sayın Başkan, çok değerli milletvekilleri; sözlerime başlarken hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Adana Milletvekili Sayın Atilla Başoğlu'nun, atamalara ilişkin, Bakanlığıma sorduğu sözlü soruları cevaplandırıyorum.

Adı geçen Osman Yıldırım Coşkun, benim oğlum olup, Almanya'da aynı anda üç üniversiteyi, iktisat, işletme ve endüstri mühendisliğini bitirmiş, sonra da mastır yapmış, yüksek endüstri mühendisi olarak hayata atılmıştır; kendi aile şirketimiz olan BİLTEKTAŞ Bilim ve Teknoloji Araçları Anonim Şirketinde çalışmaktadır, diğer şirketlerimizde de görevi vardır.

Osman Yıldırım Coşkun, devlet birimleriyle ilgili hiçbir işi olmadığı gibi, devlette de görev almamıştır; ancak -gazetede çıkan bir yorum üzerine bu sualin sorulduğunu zannediyorum- Aycell - Aria birleşmesi neticesinde, 18 Şubat 2004 tarihinde yapılan genel kurulda, İtalyan tarafının teklifiyle, ittifakla yönetim kuruluna seçilmiştir.

Ayrıca, aldığı ücret sorulmaktadır. Ücreti ben de bilmiyorum; arkadaşımız, isterse, ilgili kuruluştan öğrenebilir.

AHMET ERSİN (İzmir) - Siz bilirsiniz canım!

SANAYİ VE TİCARET BAKANI ALİ COŞKUN (Devamla) - Dolayısıyla, devlette herhangi bir  görevi yoktur.

Yine aynı kapsamda Sayın Başoğlu'nun ikinci sorusu, bu önergenin Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verildiği 16.5.2003 tarihinde Kemal Güven Önder'in hangi görevde bulunduğuyla ilgilidir. Kemal Güven Önder, Türkiye Şeker Fabrikaları Anonim Şirketinin bağlı ortaklığı olan Kütahya Şeker Fabrikası Genel Müdür Yardımcılığı görevinden, 17 Nisan 2003 tarihinde, yani, bir yıl önce resen emekliye ayrılmıştır.

İlgili, teşekkülümüze, 1.11.1972 tarihinde Gümrük ve Tekel Bakanlığından naklen geçmiştir; muhasebe şefliği, hesap uzmanlığı, İştirakler Müdür Yardımcılığı ve İştirakler Müdürlüğü görevlerinde bulunmuştur. Bakanlar Kurulunun 26.12.2002 tarih ve 2002/3509 sayılı müşterek kararıyla teşekkülümüze Genel Müdür Yardımcısı olarak atanmış -yani, bizden önce- ve Danıştay 5. Dairesinin 27.8.2002 tarihli kararıyla Ankara 8. İdare Mahkemesinin 31.5.2002 tarih ve 2000/1740 sayılı iptal kararının onanmasına karar verildiğinden, bu kararın uygulanmasına ilişkin olarak Bakanlık makamından istihsal edilen 28.1.2003 tarih ve 84 sayılı onayına istinaden Hacı Duran Gökkaya'nın; yani, daha önce, bizden önce görevden alınmış arkadaşın görevine dönmesiyle şeker fabrikalarında müşavir kadrosuna atanmıştır. İlgili, bilahara, müşavir olarak bulunduğu bu dönemde, özelleştirmeye devredeceğimiz Kütahya Şeker Fabrikaları hakkında rapor hazırlayabilmesi ve emekli olana kadar ondan yararlanabilmek için Kütahya Şeker Fabrikalarına tayin edilmiş ve biraz önce söylediğim gibi, 17.4.2003 tarihinde de 61 yaştan dolayı resen emekliye sevk edilmiştir.

Bu arkadaşın, benimle, eşimle ya da yakın arkadaşlarımla herhangi bir ilgisi yoktur. Önce, gazetede "eşinin hocasının kocası" diye çıktı; bunu tekzip ettik; bu kere, eşimin yeğeni olduğu söylendi. Hiçbir akrabalık bağımız yok, tanımıyorum; göreve geldikten sonra da, ancak görev dolayısıyla tanıdım. Dolayısıyla, Atilla Bey, bunları dedikodu şeklinde yayılan gazetelerden alıp soracağına -nihayet, bu Bakanlık Türkiye'nin bakanlığı, Türkiye Cumhuriyeti hükümetinin bakanlığı- lütfedip bir telefonla sorsaydı, bunların hepsini ben kendisine arz ederdim; ama, dedikoduya dayalı böylesi yorumları Yüce Mecliste açıklama fırsatı verdiği için, kendisine şükranlarımı sunuyorum.

Efendim, Adıyaman Milletvekili Sayın Mahmut Göksu'nun, Adıyaman'daki organize sanayi bölgesi ve bazı küçük sanayi siteleriyle ilgili çalışmalara ilişkin olarak yönelttiği sözlü soruyu cevaplandırıyorum :

Cevap 1: Adıyaman'da İkinci Organize Sanayi Bölgesi Projesi, 2000, 2001 ve 2002 yılları yatırım programı tekliflerinde, etüt karakteristiğiyle, Devlet Planlama Teşkilatı Müsteşarlığına yeni proje olarak teklif edilmiş olup, yatırım programına dahil edilememiştir. Adıyaman Valiliğinden gelen 13.12.2001 tarih ve 1292 sayılı yazı ekindeki Organize Sanayi Bölgesi Yatırımı Değerlendirme Raporunda, ilde yer alan mevcut organize sanayi bölgesinde boş parseller olması nedeniyle ikinci organize sanayi bölgesine ihtiyaç olmadığı belirtilmiştir. Bu nedenle, proje, 2003 yılı yatırım programı teklifimize dahil edilmemiştir. Ayrıca, Bakanlığımız ve Maliye Bakanlığı arasında yapılan, organize sanayi bölgeleri ve küçük sanayi siteleri projeleri ödeneklerinin kullanımı ve kredilendirilmesine ilişkin esas ve usulleri belirleyen protokol kapsamında "kredilendirme koşulları" başlıklı madde 13'te belirlenen "ilde daha önce bir organize sanayi bölgesi kredilendirilmiş ise, ikinci ve sonraki organize sanayi bölgelerinin kredilendirilmesi için, kredilendirilmiş bulunan mevcut organize sanayi bölgesine ait parsellerin tamamının tahsis edilmiş olması, parsellerin üçte 2'sinin fiilen üretime geçmiş olması, tevsi projeleri için ilave olarak atıksu arıtma tesisinin kurulmuş olması, vadesi geçmiş borcunun bulunmaması koşulları aranır" hükmü gereğince ve parsel tahsis oranının yüzde 89, üretime geçme oranının yüzde 13 olması nedenleriyle, Adıyaman ikinci organize sanayi bölgesinin kredilendirilmesi mümkün olamamaktadır.

Cevap 2: Besni Küçük Sanayi Sitesi, 2003 yılı yatırım programında, 100 milyar TL ödenek, 350 işyeri, çırak okulu ve altyapı karakteristiğiyle yer almaktadır. 278 işyerine ait üstyapı inşaatı fizikî gerçekleşmesi yüzde 33'tür. Altyapı inşaatı ihalesi henüz yapılmamıştır. Proje için bugüne kadar kullandırılan kredinin 2003 yılı fiyatlarıyla karşılığı 2 trilyon 871 milyar liradır. 2003 yılı birim fiyatlarıyla 2000, 2001, 2002 yıllarında toplam 1 trilyon 386 milyar lira ödenek kullandırılmış olup, 2003 yılında 75 milyar lira kredi kullandırılmıştır.

Gölbaşı Küçük Sanayi Sitesi, 2003 yılı yatırım programında, 150 milyar lira ödenek ve 100 işyeri ve altyapı karakteristiğiyle devam eden projeler arasında yer almaktadır. 60 işyerine ait üstyapı fizikî gerçekleşmesi yüzde 33'tür. Altyapı inşaatı ihalesi henüz yapılmamıştır. Proje için bugüne kadar kullandırılan kredinin 2003 yılı fiyatlarıyla karşılığı 323 600 000 000 liradır. 2003 yılı birim fiyatlarıyla, 2001 yılında, 323 600 000 000 lira ödenek kullandırılmıştır. 2000 yılı yatırım programında 1 milyar, 2002 yılı yatırım programında 100 milyar lira ödenek tahsis edilmiş olup, harcama gerçekleşmemiştir. 6.6.2003 tarihi itibariyle, 2003 yılında harcaması bulunmamaktadır.

Özkâhta Küçük Sanayi Sitesi, 2002 ve 2003 yılları yatırım programı tekliflerinde, 150 işyeri, çıraklık okulu ve altyapı karakteristiğiyle, Devlet Planlama Teşkilatı Müsteşarlığına yeni proje olarak teklif edilmiş olup, yatırım programına dahil edilmemiştir. Söz konusu proje için, 12.7.2000 tarihinde, Bakanlığımız elemanlarınca, mahallinde yer seçimi çalışmaları yapılmıştır. Küçük sanayi sitesi yeri olarak uygun görülen Ortanca-Çıraklık Köy yolu mevkiinde yaklaşık 110 dekar büyüklüğündeki alan için, 16.1.2001 tarih ve 322 sayılı yazımızla talimat yazılmıştır.

Cevap 3: Bilindiği gibi, ülkemizin yaşamış olduğu ekonomik krizler nedeniyle, zaten kısıtlı olan kaynakların daha rasyonel bir biçimde kullanılması bir zorunluluk haline gelmiştir. Bu amaçla, Devlet Planlama Teşkilatı Müsteşarlığınca yürütülen kamu yatırım programı rasyonelleşme çalışmaları kapsamında, Yüksek Planlama Kurulunun 27.12.2002 tarih, 2002/132 sayılı kararı ve Bakanlar Kurulunun 30.12.2002 tarih, 2002/5169 sayılı kararına istinaden Bakanlığımız 2002 yılı yatırım programından 136 adet organize sanayi bölgesi, 28 adet de küçük sanayi sitesi projesi çıkarılmıştır.

Bakanlığımız desteğiyle inşaat çalışmaları devam eden Besni Küçük Sanayi Sitesi gibi belirli fizikî gerçekleşmesi bulunan projelerin bir an önce tamamlanabilmesi için yıl içerisinde ödenek teminine çalışılacaktır. Ayrıca, devam eden projelerin en kısa sürede tamamlanabilmesi için 2004 ve daha sonraki yıllarda hazırlanacak olan yatırım programları teklifleri daha rasyonel hale getirilecektir.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Niğde Milletvekili Sayın Orhan Eraslan'ın, şeker fabrikalarının şehir dışında olmaları gözönünde bulundurularak görevli memurlara da yemek verilmesi konusundaki sualini cevaplandırıyorum.

Kuruluş bünyesinde çalışan sendika üyesi işçilere, 19 uncu Toplu İş Sözleşmesinin 59 uncu maddesine istinaden, meslekî eğitim gören öğrencilere ise, 3308 sayılı Kanunla düzenlenen Meslekî Eğitim Sözleşmesinin 26 ncı maddesinin (f) fıkrasına göre ücretsiz yemek verilmektedir. Sözleşmeli personele, 389 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin 33 üncü maddesi hükmüne göre, bedelini ödemek şartıyla yemek verilebilmektedir. 657 sayılı Kanuna tabi çalışan personel için ise, 15 Ocak 2003 tarih ve 24994 sayılı Resmî Gazetede yayımlanan 2003 Malî Yılı Bütçe Uygulama Talimatında (Sıra No:2) belirtilen esaslara göre uygulama yapılmaktadır. Memur ve sözleşmeli personele yemek verilmesi konusunda yeni bir uygulamaya geçilmesi, mevcut yasa ve yönetmelikler çerçevesinde mümkün bulunmamaktadır.

Sayın Başkanım, izninizle, yine, Niğde Milletvekili Sayın Orhan Eraslan'ın, Niğde Organize Sanayi Bölgesi Arıtma Tesisi Projesinin kredi ihtiyacıyla ilgili sözlü sorusuna cevap veriyorum.

261 hektar büyüklüğündeki Niğde Merkez Organize Sanayi Bölgesi 1997 yılında tamamlanmıştır. Bölgede 112 adet sanayi parseli bulunmakta olup, 49 adedinin tahsisi yapılmıştır. Tahsisi yapılan parsellerde 31 adet sanayi tesisi üretime geçmiş olup, 9 adet tesis inşaat safhasındadır. Proje için bugüne kadar kullandırılan kredinin 2003 yılı fiyatlarıyla karşılığı 13 trilyon 98 milyar liradır.

Bakanlığımızca, organize sanayi bölgeleri atıksu arıtma tesisleriyle ilgili durum tespiti amacıyla bölgelere anket formları gönderilmiştir. Niğde Organize Sanayi Bölgesi Yönetim Kurulu, atıksu arıtma tesisinin projelerini hazırladığını bildirmiştir. Diğer taraftan, söz konusu proje, Bakanlığımız 2004 yılı yatırım programında yer almamaktadır. Ayrıca, Bakanlığımızca 30.6.2003 tarih ve 7425 sayılı yazımızla, Niğde Organize Sanayi Bölgesi Yönetim Kurulu Başkanlığına gönderilen altyapı anket değerlendirmesi konulu yazıda belirtildiği üzere, organize sanayi bölgesi yönetiminin bölgeye ait merkez arıtma tesisi yapmak istemesi halinde, Türkiye Sınaî Kalkınma Bankası ile Türkiye Vakıflar Bankası aracılığıyla kullandırılan, Avrupa Yatırım Bankası kaynaklı, endüstride kirliliği önleme kredisinden faydalanma imkânı bulunmaktadır.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Niğde Milletvekili Sayın Orhan Eraslan'ın sorusunu böylece cevaplandırmış bulunuyorum ve bana sunulan sualleri de bitirmiş bulunuyorum.

Sabırla dinlediğiniz için teşekkür ederim. (Alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Bakan.

Soru önergeleri cevaplandırılmıştır.

7.- Adana Milletvekili Atilla Başoğlu'nun, bazı atamalara ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/496)

BAŞKAN - Soruyu cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok.

Sorunun görüşülmesi ertelenmiştir.

8.- Adana Milletvekili Atilla Başoğlu'nun, bazı atamalara ilişkin Maliye Bakanından sözlü soru önergesi (6/497)

BAŞKAN - Soruyu cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok.

Sorunun görüşülmesi ertelenmiştir.

9.- Adana Milletvekili Atilla Başoğlu'nun, bazı şahısların atamalarına ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/498)

BAŞKAN - Soruyu cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok.

Sorunun görüşülmesi ertelenmiştir.

10.- Niğde Milletvekili Orhan Eraslan'ın, Niğde Gebere Barajından yapılan sulamadaki ücret tarifesine ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanından sözlü soru önergesi (6/502)

BAŞKAN - Soruyu cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok.

Sorunun görüşülmesi ertelenmiştir.

11.- İzmir Milletvekili Hakkı Ülkü'nün, yakınlarının yetişememesi nedeniyle THY uçağının kalkışının geciktirildiği şeklinde basında çıkan haberlere ilişkin Maliye Bakanından sözlü soru önergesi (6/503)

BAŞKAN - Soruyu cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok.

Sorunun görüşülmesi ertelenmiştir.

DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI MEHMET ALİ ŞAHİN (İstanbul) - Sayın Başkan, izin verirseniz, 9, 10, 12 ve 14 üncü sıralardaki sorulara birlikte cevap vermek istiyorum.

BAŞKAN - Peki efendim.

12.- Manisa Milletvekili Ufuk Özkan'ın, Millî Piyango İdaresinin özelleştirme kapsamına alınmasının nedenlerine ilişkin Maliye Bakanından sözlü soru önergesi (6/504) ve Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Mehmet Ali Şahin'in cevabı

13.- Manisa Milletvekili Ufuk Özkan'ın, Millî Piyango İdaresinin özelleştirilmesine ilişkin Maliye Bakanından sözlü soru önergesi (6/505) ve Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Mehmet Ali Şahin'in cevabı

14.- Adıyaman Milletvekili Mahmut Göksu'nun, THY sabah seferlerinde dağıtılan gazetelere ilişkin Maliye Bakanından sözlü soru önergesi (6/512) ve Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Mehmet Ali Şahin'in cevabı

15.- Kars Milletvekili Selami Yiğit'in, özelleştirme kapsamındaki Sarıkamış Ayakkabı Fabrikasına ilişkin Maliye Bakanından sözlü soru önergesi (6/522) ve Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Mehmet Ali Şahin'in cevabı

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, 9, 10, 12 ve 14 üncü sıralardaki soru önergelerini Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Sayın Mehmet Ali Şahin cevaplandıracaklardır.

Bu sebeple, soruları okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın aracılığınızla Sayın Maliye Bakanı Kemal Unakıtan tarafından sözlü olarak yanıtlandırılmasını arz ederim.

                                                                    Ufuk Özkan

                                                                            Manisa

Millî Piyango İdaresi, kanunlarla belirlenen etkinliklere kaynak sağlamak, piyango, sayısal loto vb. oyunları düzenlemek ve işletmelerini denetlemek üzere kurulmuştur.

1- Kâr eden bir kuruluş olan Piyango İdaresi neden özelleştirilmeye çalışılmaktadır?

2- 1 000'e yakın merkez ve taşra çalışanı ve 15 000 civarındaki bayiiyle, ülke genelinde devletinin varlığını hissettiren bir kurum olan Piyango İdaresinin işlevini hangi kurum üstlenecektir?

 Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın, aracılığınızla, Sayın Maliye Bakanı Kemal Unakıtan tarafından sözlü olarak yanıtlanmasını arz ederim.

                                                                    Ufuk Özkan

                                                                            Manisa

Millî Piyango İdaresinin özelleştirilmesi gündemdedir. Bu nedenle;

1- 2002 bilançosu verileriyle, kamuya aktarılan kaynakların toplam miktarı 428 927 624 000 000 TL'dir. Vergisini toplamakta zorlanan Hükümet, İdarenin özelleştirilmesi durumunda vergisini alabilecek midir?

2- Piyango İdaresinin özelleştirilmesi durumunda da, eğitim, olimpiyat, sosyal hizmetler ve savunma sanayiine yapılan katkılar devam edecek midir? Eğer devam etmeyecekse, söz konusu kurumlara dönük malî destek için finans nasıl sağlanacaktır?

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın, delaletlerinizle, Maliye Bakanı Sayın Kemal Unakıtan tarafından sözlü olarak cevaplandırılması için gereğinin yapılmasını arz ederim.

                                                              Mahmut Göksu

                                                                       Adıyaman

1.- Türk Hava Yollarının sabah seferlerinde bazı gazeteler yolculara verilmekte, bazıları ise verilmemektedir. Verilen ve verilmeyen gazeteler hangileridir? Verilmeyenler niçin verilmemektedir?

2.- Gazete dağıtımında bir kriter var mıdır, varsa nelerdir?

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Maliye Bakanı Sayın Kemal Unakıtan tarafından, aracılığınızla, sözlü olarak yanıtlanmasını arz ederim.

                                                                     Selami Yiğit

                                                                                Kars

Özelleştirme kapsamına alınan Kars-Sarıkamış Ayakkabı Fabrikası için son teklif verme süresi 17 Haziran 2003'tür.

1.- Sarıkamış Ayakkabı Fabrikası kapatıldığı takdirde, çalışan personel Sosyal Destek Projesinden yararlanacak mı?

2.- İşçilerin iş kaybı tazminatları ödenecek mi?

3.- Yeniden işe yerleştirme çalışmaları var mı?

4.- Dünya Bankası, Hazine Müsteşarlığı, İş Kurumu, KOSGEB, TSE ve DİE yetkilileriyle yapılan görüşmeler sonucunda hazırlanan sosyal yardım programına Kars alınmış mıdır?

5.- Fabrikanın satılamaması durumunda alternatif çözüm nedir?

BAŞKAN - Soru önergelerine, Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Sayın Mehmet Ali Şahin cevap vereceklerdir.

Buyurun Sayın Bakanım. (AK Parti sıralarından alkışlar)

 DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI MEHMET ALİ ŞAHİN (İstanbul) - Sayın Başkan, değerli arkadaşlarım; Maliye Bakanımız Sayın Kemal Unakıtan Beye yöneltilmiş 4 ayrı sözlü soru önergesini cevaplandırmak için huzurunuzdayım; bu vesileyle, Muhterem Heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Cevaplandıracağım ilk soru, Manisa Milletvekili arkadaşımız Sayın Ufuk Özkan'a ait. Kendileri, soru önergesinde, kısaca, Millî Piyango İdaresinin özelleştirme kapsamına alınmasının nedenlerini sormaktadır.

Değerli arkadaşlarım, bilindiği gibi, kamu kurumu şeklinde faaliyette bulunan iktisadî işletmelerde karar verme süreci uzun zaman almaktadır. Ayrıca, değişik hukuksal ve yönetsel kurallara uymak zorunda da kalınmaktadır. Oysa, özel işletmelerde bu süreç çok daha kısalmakta ve bu işletmeler, piyasa kurallarına uymakta çok daha dinamik bir yapılanma içinde olabilmektedirler.

Millî Piyango İdaresi, kamuya önemli kaynak aktaran nadir kuruluşlarımızdandır. Bu özelliğini daha da geliştirmek ve kamuya aktarılan kaynağın daha da artırılmasının sağlanması için, yukarıda belirttiğimiz yöntem ve kamu idaresi yapılanmasından kaynaklanan sıkıntıların aşılması amacıyla bu yola başvurulmuştur.

Millî Piyango İdaresinin özelleştirilmesi hakkında kamuoyunda yanlış bir kanaat olduğunu belirtmek isterim. Millî Piyango İdaresi "şans oyunları" adıyla tanımlanan oyunların basım, dağıtım ve çekiliş hakkını devredecektir. Buna yönelik hukuksal düzenleme çok yakında Yüce Meclise arz edilecektir. İdare, bu hakkını devrettikten sonra, toplumun genel menfaatını korumak ve bu konudaki istismarları önlemek amacıyla faaliyetlerini sürdürecek ve çok daha aktif ve etkin görevler üstlenecektir. Bu konudaki yasal ve yönetsel düzenleme çalışmaları da, özelleştirme çalışmalarına paralel olarak sürdürülmektedir.

Millî Piyango İdaresi Genel Müdürlüğü bayilerinin mevcut hakları korunacağı gibi, mevcut bayi sayısı, pazar payı arttıkça daha da artırılacaktır.

Yine Sayın Özkan'ın, aynı konuyla ilgili bir başka sorusu var. Sayın Özkan, bu sorusunda da "hükümet, idarenin özelleştirilmesi durumunda vergisini alabilecek midir" diye soruyor ve ayrıca "eğitime, sosyal hizmetlere katkılar da devam edecek midir" diye de yeni bir soruyu eklemiş.

Değerli arkadaşlarım, Millî Piyango İdaresinin, Kurumlar Vergisi yükümlülüğü bulunmamaktadır. Oysa, şans oyunlarının lisans hakkının devrini alacak olan özel şirket, yürürlükte olan mevzuat çerçevesinde Kurumlar Vergisine tabi olacaktır. Özelleştirme nedeniyle oyun planlarında yapılacak yeni düzenlemelerin paralelinde hâsılatın artması beklenmekte olup, bu sayede oyun oynatma hakkını devralan özel kuruluş daha yüksek tutarda vergi ödeyecektir. Halen net kârın yüzde 95'i Savunma Sanayii Destekleme Fonuna ayrılırken, özelleştirme sonucu brüt hâsılatın yüzde 10'unun Savunma Sanayii Destekleme Fonuna aktarılması söz konusudur. Yapılacak özelleştirme sonucu hâsılattaki artış, fona ayrılan kaynağın da artmasını sağlayacaktır. "8 yıllık kesintisiz eğitime katkı payı" adı altında yapılan ödemeler, bilet bedeli üzerinden tahsil edildiği için bu düzenlemenin dışında olup, eskiden olduğu gibi uygulama devam edecektir. Diğer faaliyetlere aktarılacak kaynaklar ise bütçe imkânlarıyla telafi edilmeye çalışılacaktır.

Maliye Bakanımıza tevcih edilen diğer bir soru da, Adıyaman Milletvekili arkadaşımız Sayın Mahmut Göksu'nundur. Kendileri, Türk Hava Yollarında sabah seferlerinde dağıtılan gazetelerin hangi kriterlere göre dağıtıldığını veya seçildiğini sormaktadırlar. Bu soruya da kısaca cevap vermek istiyorum.

Türk Hava Yolları seferlerindeki yolcu sayısı esas alınarak gazete dağıtımı yapılmaktadır. Gazete ve dergilerin seçiminde yolcu taleplerinin yoğunluğu geçmiş dönemlerde ölçü olarak alınmaktaydı, konunun daha sağlıklı ve istatistikî bilgilere dayalı olması gerektiği düşüncesiyle yeni dönemde yolculara yönelik bir anket çalışması gerçekleştirilmiştir. Yapılan anket çalışması sonucunda öncelikle yolcu tercihleri ve Basın İlan Kurumunun tiraj raporları da dikkate alınarak gazeteler değerlendirmeye alınmıştır. Türk Hava Yollarında sabah seferlerinde dağıtılan gazetelerin listesi elimdedir, vaktinizi almamak için bu gazete isimlerini okumuyorum; ama, soruyu tevcih eden arkadaşımız arzu ederse, bu listeyi kendisine takdim ederim.

ÜNAL KACIR (İstanbul) - Gazete dağıtılmıyor artık, kaldırıldı.

DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI MEHMET ALİ ŞAHİN (Devamla) - Hayır, dağıtılıyor, sabah dağıtılıyor.

GÜROL ERGİN (Muğla) - Son zamanda dağıtılmıyor Sayın Bakan.

DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI MEHMET ALİ ŞAHİN (Devamla) - Değerli arkadaşlarım, Sayın Maliye Bakanımıza yöneltilmiş diğer bir soruyu Kars Milletvekili arkadaşımız Sayın Selami Yiğit sormuşlar. "Özelleştirme kapsamına alınan Kars-Sarıkamış Ayakkabı Fabrikası için son teklif verme süresi 17 Haziran 2003'tür" diyor ve şu soruları yöneltiyor:

"1.- Sarıkamış Ayakkabı Fabrikası kapatıldığı takdirde, çalışan personel Sosyal Destek Projesinden yararlanacak mı?

2.- İşçilerin iş kaybı tazminatları ödenecek mi?

3.- Yeniden işe yerleştirme çalışmaları var mı?

4.- Dünya Bankası, Hazine Müsteşarlığı, İş Kurumu, KOSGEB, Türk Standartları Enstitüsü ve Devlet İstatistik Enstitüsü yetkilileriyle yapılan görüşmeler sonucunda hazırlanan sosyal yardım programına Kars alınmış mıdır?

5.- Fabrikanın satılamaması durumunda alternatif çözüm nedir?" Sayın Maliye Bakanımıza soruları yöneltmişler. Ben, izin verirseniz, bu soruların cevabını birkaç cümleyle sizlere takdim etmek istiyorum.

Değerli arkadaşlarım, Sümer Holding AŞ'ye ait bütün işletmelerin satılması veya kapatılması halinde sosyal boyutta karşılaşılacak problemleri en aza indirmek amacıyla Dünya Bankası ikraz anlaşması çerçevesinde Özelleştirme İdaresi Başkanlığı koordinasyonunda yürütülen İşgücü Uyum Projesi kapsamında çalışmalara yoğunluk verilerek, İŞKUR ve KOSGEB tarafından verilen hizmetlerden holding işyerlerinde çalışan işçiler de yararlanacaklardır.

Peki, İŞKUR hangi hizmetleri verecektir: İşe yerleştirme danışmanlığı, meslekî eğitim kursları, işbaşında eğitim hizmetleri ile emekliliğine kısa bir süre kalmış işçilerin toplum yararına çalışmalarına imkân sağlanarak emeklilik süresinin doldurulması.

Peki, KOSGEB tarafından hangi hizmet verilecektir : Küçük ölçekli iş danışmanlığı, iş geliştirme merkezleri hizmetleri gibi hizmetlerin verileceğini huzurunuzda belirtmek isterim.

Kapatılan veya satılan işletmelerde çalışan işçilere 4046 sayılı Kanunun "İş Kaybı Tazminatı Ödenmesi ve Diğer Hizmetlerin Verilmesi" başlıklı 21 inci maddesi gereğince iş kaybı tazminatı ödenmektedir.

Ayrıca, özelleştirme nedeniyle sosyal boyutta karşılaşılacak problemleri en aza indirebilmek amacıyla, Dünya Bankası ikraz anlaşması çerçevesinde, Özelleştirme İdaresi Başkanlığı koordinasyonunda yürütülen çalışmaların yanı sıra, 4046 sayılı Kanunun "İş Kaybı Tazminatı Ödenmesi ve Diğer Hizmetlerin Verilmesi" başlıklı 21 inci maddesi gereğince, kapatılan veya satılan işletmelerde hizmet akitleri, tabi oldukları iş kanunları ve toplu iş sözleşmeleri gereğince tazminata hak kazanacak şekilde sona erenlere yeni iş bulma, meslek geliştirme, edindirme ve yetiştirme eğitimi hizmetleri Özelleştirme Fonundan desteklenerek ve finanse edilerek öncelikle sağlanmaktadır.

Sümer Holdinge ait bütün işletmelerin satılması veya kapatılması halinde sosyal boyutta karşılaşılacak problemleri en aza indirebilmek amacıyla, Dünya Bankası ikraz anlaşması çerçevesinde, Özelleştirme İdaresi Başkanlığı koordinasyonunda yürütülen İşgücü Uyum Projesi kapsamında çalışmalara yoğunluk verilerek İŞKUR ve KOSGEB tarafından hazırlanan sosyal yardım programına Kars İli de alınmıştır. Söz konusu fabrikanın satışının gerçekleştirilememesi halinde belli bir süre içinde yeniden ihaleye çıkarılması düşünülmektedir.

4 soruya da Sayın Maliye Bakanımız adına bu şekilde kısaca cevaplar vermiş oldum.

Muhterem heyetinizi, yeniden, saygıyla, sevgiyle selamlıyorum efendim. (AK Parti sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Bakan.

Böylece, 9,10,12 ve 14 üncü sıralardaki soru önergeleri cevaplandırılmıştır.

UFUK ÖZKAN (Manisa) - Kısa bir açıklama isteyecektim Sayın Bakandan.

BAŞKAN - Buyurun Sayın Özkan.

UFUK ÖZKAN (Manisa) - Teşekkür ediyorum.

Millî Piyangonun, gerçekten, ülkemizde yapmış olduğu bilhassa eğitim ve spor alanındaki yatırımlarını biliyoruz. Bunun tereddütünü ve endişesini yaşıyorum; çünkü, Sayın Bakanımızdan -temel eğitimle ilgili yapılan okullarımız var- bu okulların yapımının devamı konusunda tatminkâr bir cevabı alamadığımı ifade etmek istiyorum.

Piyango satıcılarının ve bayilerinin, kâr oranlarıyla ilgili, özelleştirme olduğu zaman nasıl bir garantileri olacak? Bunu merak ediyorum.

Bir de "kamu malı olduğu için piyasa şartlarına hızlı uyum sağlayamıyor, bürokratik engeller var; bunları aşmakta sıkıntı yaşıyor" açıklamasını pek tatminkâr bulamadım. Bunu ifade etmek istedim.

Teşekkür ediyorum.

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Özkan.

Cevap verecek misiniz Sayın Bakan?

DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI MEHMET ALİ ŞAHİN (İstanbul) - Yazılı cevap verelim.

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Bakan.

 16.- Kahramanmaraş Milletvekili Mehmet Yılmazcan'ın, Kahramanmaraş Organize Sanayi Bölgesinin serbest bölgeye dönüştürülüp dönüştürülmeyeceğine ilişkin Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısından sözlü soru önergesi (6/511)

BAŞKAN - Soruyu cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok.

Ertelenmiştir.

17.- Antalya Milletvekili Osman Kaptan'ın, Antalya'ya doğalgaz verilip verilmeyeceğine ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanından sözlü soru önergesi (6/526)

 BAŞKAN - Soruyu cevaplandıracak Sayın Bakan?..Yok.

Ertelenmiştir.

 18.- İzmir Milletvekili Hakkı Ülkü'nün, özelleştirme sonucu işten çıkarılan işçilerin durumlarına ilişkin Maliye Bakanından sözlü soru önergesi (6/528) ve Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Mehmet Ali Şahin’in cevabı

BAŞKAN - Soruyu cevaplandıracak Sayın Bakan?..

DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI MEHMET ALİ ŞAHİN (İstanbul) - Efendim, izin verirseniz, o soruya ben cevap vereyim.

BAŞKAN - Bu soruya, Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Mehmet Ali Şahin cevap verecektir.

Soruyu okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Maliye Bakanı Sayın Kemal Unakıtan tarafından sözlü olarak yanıtlanması için gereğini saygılarımla arz ederim.

                                                                     Hakkı Ülkü

                                                                               İzmir

Özelleştirmeler sonucu işten çıkarmalar, toplumsal bir sorun olarak güncelliğini korumakta, bir yandan işsizliği derinleştirirken, öte yandan kamuda uzun yıllar boyunca yetişmiş beceri düzeyi yüksek olan çalışanları üretimin dışına itmektedir. Bu çerçevede;

1.- Emeklilik hakkı kazanmadan, özelleştirme sonucu işten çıkarılanların başka kamu kuruluşlarına yerleştirilerek emekliliğe hak kazanmalarına ilişkin çalışmalar yapılmakta mıdır?

2.- Özelleştirme sonucu işten çıkarılan emekçiler için ne gibi ekonomik ve sosyal destek programları uygulaması düşünülmektedir?

3.- Özelleştirme Sosyal Destek Projesinden yararlanan kaç kişi olmuştur? Bu projeyle kaç kişi yeniden işe yerleştirilmiştir?

4.- Kamu kuruluşlarında çalışmış beceri düzeyi yüksek emekçilerin kalifiye özelliklerinden yararlanmak ve böylece onları üretime yeniden kazandırmak için yeni programlar gündemde midir?

BAŞKAN - Buyurun Sayın Bakan.

DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI MEHMET ALİ ŞAHİN (İstanbul) - Sayın Bakan, değerli arkadaşlarım; her ne kadar bu soru Sayın Maliye Bakanımıza yöneltilmiş ise de, kamuoyunda "özelleştirme mağdurları" olarak bilinen, özelleştirilen kurumlarımız sebebiyle, emekliliği de hak etmedikleri için işinden olan kişilerle ilgili bir çalışmayı Bakanlar Kurulu adına bendeniz yürüttüğüm için, bu konuyla ilgili hem soruya cevap vermek hem de Genel Kurulu bilgilendirmek için huzurundayım.

Bilindiği gibi, özelleştirilen kuruluşlarda eğer memur varsa, sözleşmeli personel varsa, bunlarla ilgili zaten ilgili yasa gereği başka kuruluşlara nakil söz  konusudur; zaten emekliliği gelmiş olanlar da emekliye ayrılmaktadırlar. Burada sorun, memur ve sözleşmeli personel olmadığı halde, emekliliği de gelmediği için işinden olan kişilerle  ilgilidir.

Aslında, tazminatları ödenmektedir, 8 ay da, özelleştirildikten sonra, kendilerine maaş ödenmeye devam edilmektedir; ancak, tabiî, Türkiye'nin en önemli sorunlarından biri işsizliktir. Dün de burada bir vesileyle Türkiye'nin istihdam sorununu görüşme imkânı bulmuştuk.

Bundan bir süre önce, Bakanlar Kurulunca, Türkiye Büyük Millet Meclisine, özelleştirmeden dolayı işsiz kalan kişilerin kamu kurum ve kuruluşlarında memur olarak görevlendirilmesi, onların memur yapılmasıyla ilgili bir kanun tasarısı gönderilmişti, Plan ve Bütçe Komisyonunda bir süre üzerinde çalışıldı, altkomisyona gönderildi; ancak, biz, Hükümet olarak, bu tasarıyı tekrar gözden geçirmek için geri çektik.

Şimdi, Özelleştirme İdaresi Başkanlığı, Maliye Bakanlığı, Devlet Planlama Teşkilatı, Başbakanlık Müsteşarlığı ve benim de katıldığım bir seri toplantı sonucunda, bu durumda olan kişilerin, kamu kurum ve kuruluşlarında istihdamıyla ilgili, kanunî bir düzenlemeye gerek olmaksızın, çözüm bulabileceğimiz kanaatine ve sonucuna vardık. Bu konuyla ilgili hazırlamış olduğumuz öneriyi, ilk toplantısında Bakanlar Kurulunun bilgisine sunacağız. Bu kişileri, Devlet Memurları Kanununun 4/C maddesi kapsamında kamu kurumlarında değerlendirmemiz mümkün olacak; bunun için de Bakanlar Kurulu kararı alınması gerekiyor.

Böyle bir çalışmaya, Özelleştirme İdaresi, Maliye Bakanlığı ve diğer kurumlarla birlikte vardık. Zannediyorum, önümüzdeki haftalarda, Bakanlar Kurulundan bu sorunu çözecek bir karar çıkacaktır. Biz, bu sorunu çözmek için yakinen takip ediyoruz, uzman arkadaşlarımız da üzerinde çalışıyorlar.

Soru üzerine bu bilgileri sizlerle paylaşma ihtiyacı hissettim.

Hepinize, yeniden, saygılar sunuyorum efendim. (AK Parti sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Bakan.

Soru önergesi cevaplandırılmıştır.

HAKKI ÜLKÜ (İzmir) - Sayın Başkan...

BAŞKAN - Buyurun Sayın Ülkü; açıklama isteyeceksiniz galiba.

HAKKI ÜLKÜ (İzmir) - Evet.

Yapmış olduğu açıklamalar için öncelikle Sayın Bakanıma teşekkür ediyoruz.

Sayın Başkan, yalnız, Bakan Beye yönelttiğimiz sorunun tüm yakıcılığıyla önümüzde durduğunu görmezlikten gelemeyiz. Ülke, tarihimizin en derin krizini 2001 yılında yaşadı. Krizden çıkış için uygulanan IMF destekli istikrar programının ardından, programın başarılı olduğu ve bunun en büyük göstergesinin de enflasyondaki düşüş olduğu öne sürülüyor; enflasyondaki yavaşlamayla birlikte faizlerin düştüğü, döviz kurlarındaki artışın durduğu, hatta gerilediği, ekonomik büyümenin ihracata dönük sürdüğü, iyileşmenin bahar havası yarattığı savunuluyor. Bu gelişmeleri otuz  yıllık süre içerisinde görmediğimiz için, olumlu gelişmeler olarak niteleniyor. Ancak, görüntüde bahar havasına karşılık, gerçek yaşamda, insanlarımızın gündelik yaşamında bir iyileşme var mı? İş isteyen, aş isteyen insanlara rahatlıkla iş bulunabiliyor mu?

BAŞKAN - Sayın Ülkü, Sayın Bakandan kısa bir açıklama isteme hakkınız var.

HAKKI ÜLKÜ (İzmir) - Evet, onu söyleyeceğim.

Değerli bilim adamlarımızdan birisi şöyle diyor: En sürekli istikrar, bitkisel hayattır. Yatırımın olmadığı, ihracatın yanında ithalatın 2 kat arttığı, üretimin azaldığı bir ekonomi nasıl yaşar? Zenginlerin zenginliklerini artırdığı, varoşların da varoşlardan dışarı adım atamadığı, herkesin haddini bildiği, eşitlik ve özgürlük gibi söylemlerin tamamen ortadan kaldırıldığı bir ortamda ...

BAŞKAN - Sayın Ülkü, lütfen, açıklamayı talep eder misiniz.

HAKKI ÜLKÜ (İzmir) - Evet, şimdi soruyorum efendim.

BAŞKAN - Ama, bir hakkı kötüye kullanıyorsunuz.

HAKKI ÜLKÜ (İzmir) - Şimdi, 25 Ocak 2004 tarihinde, Sayın Maliye Bakanımız, 1986 yılından bu yana özelleştirilen şirket ve işletmelerde 15 828 işçinin iş aktinin fesholunduğunu ve şu anda tamamlanan ve devam eden hizmetler kapsamında işe yerleştirilen ve yerleştirilecek kişi sayısının 6 602 olduğunu söyledi.

Şimdi, özelleştirmeler yapılıyor. Özelleştirmelerden sonra, biraz önce Sayın Bakanımızın söylemiş olduğu gibi, kişiler başka kamu işyerlerine yerleştirilmiyor. Bunun en yakıcı örneğini, biz, İzmir'de Aliağa'da yaşıyoruz.

BAŞKAN - Sayın Ülkü, teşekkür ediyorum.

HAKKI ÜLKÜ (İzmir) - Peki, ben de teşekkür ediyorum.

19.- Malatya Milletvekili Muharrem Kılıç'ın, özelleştirme sonucu işini kaybeden işçilerin istihdamına ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/529) ve Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Mehmet Ali Şahin’in cevabı

 BAŞKAN - Soruyu cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Burada.

Soruyu okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Başbakan Sayın Recep Tayyip Erdoğan tarafından, Anayasanın 98 inci ve İçtüzüğün 96 ncı maddeleri gereğince, sözlü olarak cevaplandırılmasını arz ederim. 27.5.2003

                                                              Muharrem Kılıç

                                                                          Malatya

57 nci hükümet döneminde özelleştirilen kurumlar nedeniyle işini kaybeden özelleştirme mağduru işçilerden 1 800'ü, 25.4.2002 gün ve 24739 mükerrer sayılı Resmî Gazetede yayımlanan yönetmelik; 18.7.2002 gün ve 24819 sayılı Resmî Gazetede yayımlanan yönetmelik hükümleri doğrultusunda işe alınmışlardır.

Aynı şartlarda işini kaybeden 3 000 kişi ise, işe yerleştirilmeyip, mağdur olmuşlardır. Bu bağlamda;

1. - Geçmiş dönemlerde özelleştirmeler nedeniyle işini kaybetmiş işçilerin yeniden işe alınmalarıyla ilgili bir çalışmanız var mıdır?

2. - Hükümetiniz döneminde yapılacak özelleştirmelerde işçilerin işlerini kaybetmemeleri noktasında bir çalışmanız var mıdır?

BAŞKAN - Soru önergesini Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Mehmet Ali Şahin cevaplandıracaklardır.

Buyurun Sayın Bakan.

DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI MEHMET ALİ ŞAHİN (İstanbul) - Sayın Başkan, değerli arkadaşlarım; Sayın Kılıç'ın sorusu da, biraz önce cevaplandırdığım Sayın Ülkü'nün sorusuyla aşağı yukarı aynı mahiyette, kendileri de özelleştirme sonucu işsiz kalan kişilerin durumuyla ilgili bir soru yöneltiyorlar. Tabiî, bu soru da cevapsız kalmamalıdır. En azından sözlü sorular bölümünden çıkarılmalıdır düşüncesiyle huzurunuzdayım; ancak, Sayın Ülkü "Türkiye'de enflasyon düşüyor, büyüme rakamları da geçtiğimiz yıllarla mukayese ettiğimizde, olumlu sonuçlar veriyor, faiz oranları da düşüyor; ancak, halkımızın hayatında ekonomik anlamda ciddî bir değişiklik olmadı" diye bir değerlendirme yaptılar.

Değerli arkadaşlarım, Türkiye bu noktaya bir günde, bir ayda, iki yılda gelmedi, yılların hatalı ekonomik politikalarının sonucu, Türkiye, içerisinde yaşadığımız bu ekonomik tabloyla  karşı karşıya kaldı. Dolayısıyla, bu sorunları bir çırpıda, bir yılda, birbuçuk yılda -ki, biz onyedi aydır iktidardayız- çözmek mümkün değil. Ancak, şu örneğimi lütfen hoş görünüz. Ankara'daki merkez trafo tamir edilmiştir; ancak, bu merkez trafodan illerimize, ilçelerimize, beldelerimize, köylerimize cereyan verme süreci daha yeni başlıyor. Dolayısıyla, bozuk olan Ankara'daki merkez trafonun tamirinden sonra, bu iyileşme, bu cereyan, bu akım mutlaka Türkiye'nin her yerine sirayet edecektir. İşte bunun çalışmaları, bunun çabası içerisindeyiz.

AHMET ERSİN (İzmir)- Cereyan mı Hocam?!

DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI MEHMET ALİ ŞAHİN (Devamla)- Tabiî "misalimi hoş görün" dedim. "Teşbihte hata olmaz" diye bir atasözü vardır. Meramımı daha iyi anlatabilmek için böyle bir misal verme ihtiyacını hissettim.

Doğrudur, ekonomide alınan bu tedbirler henüz piyasaya, henüz sokağa tam olarak yansımamıştır; bunu biz de biliyoruz. Türkiye'nin, biraz önce de belirttim, en önemli sorunu da işsizliktir, istihdamla ilgili sorundur. Bununla ilgili, Hükümet olarak ne yaptığımızı, ne yapmaya çalıştığımızı, hangi yasa tasarılarını buraya sevk ettiğimizi, hangilerinin çıktığını biliyorsunuz. Türkiye'de yatırımları teşvik etmek ve istihdama yönelik iyileştirmeler yapmak için bir yasal düzenleme çıktı. Bu kâfi değil. Bir de, şimdi, Maliye Bakanlığı, Hazine Müsteşarlığı, çok daha yüksek düzeyde yatırım yapacak olan özellikle yerli ve yabancı sermayeyi yatırıma teşvik etmek için başka bir yasal düzenleme üzerinde çalışıyor. Türkiye'nin sorunlarını yerli kaynaklarla kısa sürede çözmek mümkün değildir. Bu nedenle, diğer ülkelerin yaptığı gibi, bizim, yabancı sermayeyi de Türkiye'ye çekecek, onlara da yatırım yaptıracak, yatırıma sevk edecek olan düzenlemelere de ihtiyacımız var. Bu konuda Hükümetimiz döneminde birtakım adımlar attık, yasal düzenlemeler yaptık; ama, tabiî ki, bunların hayata geçirilmesi bir zamanı gerektirmektedir. İşte, kalkınmada öncelikli yöreler, özellikle kişi başına düşen millî geliri 1 500 doların altında olan vilayetlere yönelik çıkmış olan yasal düzenlemeler, Türkiye'yi bir yatırım odağı haline getirmeye yönelik düzenlemelerdir. Henüz daha yönetmeliği dahi yeni hazırlanıyor. Yani, yasa yeni çıktı, ocak ayında, yönetmeliği yeni hazırlanıyor. Önümüzdeki aylarda Türkiye'de ciddî bir yatırım seferberliği olacağını gözlemliyorum. Ziyaret ettiğim vilayetlerde de böyle bir heyecanı görüyorum. İnanıyorum ki, bu yatırım seferberliği, istihdam açısından da önemli bir sorunu önemli ölçüde halledecektir. O nedenle, tabiî, bir an önce herkesin işinin, aşının olmasını, herkesin, özellikle gençlerimizin, eline diploma verdiğimiz gençlerimizin her akşam evine başı önüne eğik gitmemesini, dik gitmesini biz de arzu ediyoruz. Ancak, demin de ifade ettiğim gibi, bu sorunları kısa sürede, hemen çözmek mümkün değildir ve kaldı ki, biz 3 Kasım seçimlerinden önce, dobra dobra, halkımıza şunu söyledik; Genel Başkanımız ve Başbakanımız seçim meydanlarında şunu söyledi: "Size, elimizde sihirli bir değnek var, gelir gelmez, bununla dokununca her şeyi çözeceğiz vaadinde bulunmuyoruz. Bu sıkıntıları bir süre birlikte çekeceğiz. Üçüncü yıldan sonra Türkiye'de bazı şeylerin değiştiğini göreceksiniz, cebinizde bazı şeylerin değiştiğini göreceksiniz." Seçim meydanlarında halkımıza bu beyanda bulunan bizdik, popülizm yapmadık, "gelir gelmez her şeyi halledeceğiz" sözünü biz söylemedik. "Üç yıl birlikte sıkıntı çekeceğiz, sabredeceğiz birlikte; ama, üçüncü yıldan sonra bu ülkede birçok şeyin değiştiğini göreceksiniz" diyen biziz. Biz, böyle, dobra dobra...

 (Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Bakan, toparlar mısınız.

Buyurun.

TUNCAY ERCENK (Antalya) - Sayın Bakan, 18 000 000 kişi yoksulluk sınırının altında!..

AHMET ERSİN (İzmir) - Sayın Bakan, heyecanlanmayın, heyecanlanmadan konuşun.

DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI MEHMET ALİ ŞAHİN (Devamla) - İzin verin de, nasıl konuşacağıma ben karar vereyim.

AHMET ERSİN (İzmir) - Bağırmadan konuşun...

DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI MEHMET ALİ ŞAHİN (Devamla) - Bağırmıyorum. Niye bağırayım ki... Bir meseleyi konuşuyoruz. Sizinle benim bir problemim falan yok. Lütfen... Soru sorduğunuz için de ayrıca teşekkür ederiz; bize açıklama imkânı veriyorsunuz.

Sözlerimi tamamlamak istiyorum. Dolayısıyla, Türkiye'nin birikmiş sorunlarının bir çırpıda çözülemeyeceğini, biz, zaten, halkımızdan destek isterken de biliyorduk ve bunu da söyledik. Halkımız da bunu bile bile bize destek verdi. İşte, ekonomide almış olduğumuz tedbirler, atmış olduğumuz adımlar da ekonomide makro ölçekte olumlu sonuçlar vermektedir. İnanıyorum ki, demin ifade ettiğim gibi, merkez trafodaki tamirat sonucu bu cereyan, Anadolumuzun, ülkemizin her tarafına ulaşacaktır.

Hepinize, yeniden, saygılar sunuyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Bakan.

Soru önergesi cevaplandırılmıştır.

Böylece, sözlü sorular için ayrılan süre de tamamlanmıştır.

 Gündemin "Oylaması Yapılacak İşler" kısmına geçiyoruz.

 VIII.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN

GELEN DİĞER İŞLER

1.- Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Letonya Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Gümrük Konularında İşbirliği ve Karşılıklı Yardım Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu (1/675) (S. Sayısı: 358) (x)

BAŞKAN - Bu kısımda yer alan, Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Letonya Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Gümrük Konularında İşbirliği ve Karşılıklı Yardım Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısının açıkoylamasına başlıyoruz.

Daha önce yaptığımız oylamada, açıkoylamanın elektronik cihazla yapılması kabul edilmişti.

Oylama için 3 dakika süre vereceğim. Bu süre içerisinde sisteme giremeyen üyelerin teknik personelden yardım istemelerini, bu yardıma rağmen de sisteme giremeyen üyelerin, oy pusulalarını, oylama için öngörülen 3 dakikalık süre içerisinde Başkanlığa ulaştırmalarını rica ediyorum.

Ayrıca, vekâleten oy kullanacak sayın bakanlar var ise, hangi bakana vekâleten oy kullandığını, oyunun rengini ve kendisinin ad ve soyadı ile imzasını da taşıyan oy pusulasını, yine, oylama için öngörülen 3 dakikalık süre içerisinde Başkanlığa ulaştırmalarını rica ediyorum.

Oylama işlemini başlatıyorum.

(Elektronik cihazla oylama yapıldı)

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Letonya Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Gümrük Konularında İşbirliği ve Karşılıklı Yardım Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısının açıkoylama sonucunu açıklıyorum:

Kullanılan oy sayısı : 170

Kabul                      : 168

Ret                          : 2 (xx)

Bu durumda, toplantı yetersayısı olmadığı için, birleşime 10 dakika ara veriyorum.

 

Kapanma Saati : 17.38

                        

(x) 358 S. Sayılı Basmayazı, 8 Nisan 2004 tarihli 71 inci Birleşim Tutanağına eklidir.

(xx) Açıkoylama kesin sonuçlarını gösteren tablo tutanağın sonuna eklidir.

 

 

ÜÇÜNCÜ OTURUM

Açılma Saati : 17.52

BAŞKAN : Başkanvekili Sadık YAKUT

KÂTİP ÜYELER : Türkân MİÇOOĞULLARI (İzmir), Enver Yılmaz (Ordu)

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 73 üncü Birleşiminin Üçüncü Oturumunu açıyorum.

Görüşmelere kaldığımız yerden devam ediyoruz.

VIII. - KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN

GELEN DİĞER İŞLER (Devam)

1.- Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Letonya Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Gümrük Konularında İşbirliği ve Karşılıklı Yardım Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu (1/675) (S. Sayısı: 358) (Devam)

BAŞKAN - Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Letonya Cumhuriyeti Hükümeti  Arasında  Gümrük Konularında İşbirliği ve Karşılıklı Yardım Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısının açıkoylamasında toplantı yetersayısı bulunamamıştı.

Şimdi, tekrar, tasarının açıkoylamasını yapacağız.

Oylama için 3 dakika süre vereceğim. Bu süre içerisinde sisteme giremeyen üyelerin teknik personelden yardım istemelerini, bu yardıma rağmen de sisteme giremeyen üyelerin, oy pusulalarını, oylama için öngörülen 3 dakikalık süre içerisinde Başkanlığa ulaştırmalarını rica ediyorum.

Ayrıca, vekâleten oy kullanacak sayın bakanlar var ise, hangi bakana vekâleten oy kullandığını, oyunun rengini ve kendisinin ad ve soyadı ile imzasını da taşıyan oy pusulasını, yine, oylama için öngörülen 3 dakikalık süre içerisinde Başkanlığa ulaştırmalarını rica ediyorum.

Oylama işlemini başlatıyorum.

(Elektronik cihazla oylama yapıldı)

 BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Letonya Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Gümrük Konularında İşbirliği ve Karşılıklı Yardım Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısının açık oylama sonucunu açıklıyorum:

Kullanılan oy sayısı : 270

Kabul                     : 270 (x)

Buna göre, tasarı kabul edilmiş ve kanunlaşmıştır.

Gündemin "Kanun Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler" kısmına devam ediyoruz.

2.- Adlî Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Bölge Adliye Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yetkileri Hakkında Kanun Tasarısı ve Adalet Komisyonu Raporu (1/521) (S. Sayısı: 146)

3.- Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Tasarısı ve Adalet Komisyonu Raporu (1/523) (S. Sayısı: 152)

4.- Çanakkale Milletvekilleri Mehmet Daniş ve İbrahim Köşdere'nin; Gelibolu Yarımadası Tarihî Millî Parkı Kanununa Geçici Bir Madde Eklenmesine Dair Kanun Teklifi (Kamu İhale Kanununa Geçici Madde Eklenmesine Dair Kanun Teklifi) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (2/212) (S. Sayısı: 305)

                        

(x) Açıkoylama kesin sonuçlarını gösteren tablo tutanağın sonuna eklidir.

 BAŞKAN - Adlî Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Bölge Adliye Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yetkileri Hakkında Kanun Tasarısının, Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Tasarısının ve Çanakkale Milletvekilleri Mehmet Daniş ve İbrahim Köşdere'nin, Gelibolu Yarımadası Tarihî Millî Parkı Kanununa Geçici Bir Madde Eklenmesine Dair Kanun Teklifinin geri alınan maddeleriyle ilgili komisyon raporları henüz gelmediğinden, tasarıların ve teklifin müzakeresini erteliyoruz.

Kamu Yönetimi Temel Kanunu Tasarısının müzakeresine kaldığımız yerden devam edeceğiz.

5.- Kamu Yönetiminin Temel İlkeleri ve Yeniden Yapılandırılması Hakkında Kanun Tasarısı ile İçişleri, Plan ve Bütçe ve Anayasa Komisyonları Raporları (1/731) (S. Sayısı: 349)

 BAŞKAN - Komisyon?.. Yok.

Komisyon bulunmadığından, tasarının müzakeresini erteliyoruz.

Aile Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yargılama Usullerine Dair Kanunda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Tasarısı ve Adalet Komisyonu raporunun müzakeresine başlıyoruz.

6.- Aile Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yargılama Usullerine Dair Kanunda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Tasarısı ve Adalet Komisyonu Raporu (1/765) (S. Sayısı: 395) (x)

 BAŞKAN - Komisyon?.. Yerinde.

Hükümet?.. Yerinde.

Komisyon raporu 395 sıra sayısıyla bastırılıp dağıtılmıştır.

Tasarının tümü üzerinde, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına söz isteyen Çorum Milletvekili Feridun Ayvazoğlu; buyurun.

CHP GRUBU ADINA FERİDUN AYVAZOĞLU (Çorum) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Aile Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yargılama Usullerine Dair Kanunda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Tasarısı üzerinde söz almış bulunuyorum; bu vesileyle, Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.

Bilindiği üzere, 9 Ocak 2003 tarihinde aile mahkemeleriyle ilgili yasa tasarısı Meclisimiz tarafından kabul edilmiş ve kanunlaşarak yürürlüğe girmiştir.

BAŞKAN - Sayın Ayvazoğlu, bir saniye...

Sayın milletvekilleri, Genel Kuruldaki uğultudan dolayı sayın hatibin konuşması anlaşılmamaktadır.

Buyurun Sayın Ayvazoğlu.

FERİDUN AYVAZOĞLU (Devamla) - Aile mahkemeleri, aile hukukundan doğan dava ve işleri görmek üzere, her ilde ve merkez nüfusu 100 000'in üzerindeki her ilçede tek hâkimli ve asliye mahkemesi derecesinde olmak üzere kurulan mahkemelerden bir tanesidir. Kısacası, ihtisas mahkemesi adıyla anılan bir mahkemedir.

Bu mahkemelerin görevleri, 4787 sayılı Kanunun 4 üncü maddesinde tek tek sayılmıştır. Söz konusu maddenin 1 numaralı bendinde, 4721 sayılı Türk Medenî Kanununun İkinci Kitabında yer alan dava ve işlerin aile mahkemesinin görev alanı içinde kaldığı belirtilmektedir.

Medenî Kanunun İkinci Kitabının "Vesayet" başlıklı Üçüncü Kısmında, kayyımlık, yasal danışmanlık, koruma amacıyla özgürlüğün kısıtlanması, değerli şeylerin saklanması, paraların yatırılması, ticarî ve sınaî işletmelerin işletilmesi veya tasfiyesi ve taşınmazların satılması gibi, doğrudan aile hukukunu ilgilendirmeyen konular yer almakta olup, bu konular, niteliği itibariyle ayrı bir uzmanlık alanı gerektirmekte ve aile hukukundan çok genel hukuku ilgilendirmektedir.

                        

(x) 395 S. Sayılı Basmayazı tutanağa eklidir.

Hükümet tarafından hazırlanan tasarıyla -Komisyonumuz tarafın da bu gerekçeleri uygun görülmekle birlikte- ilgili kanunun 7 nci maddesi bu amaçla değiştirilmiş ve ikinci fıkrası yürürlükten kaldırılmış bulunmaktadır.

Adalet Komisyonumuzda bu değişiklikle ilgili yapılan görüşmede bir öneri daha getirilmiştir. O önerinin amacının gerçekten mantığa uygun bir şekilde ortaya çıktığı gerçeği de saptanmıştır; şöyle ki: Elbette, her kanun Yüce Meclis tarafından yapılırken, yürürlüğe konulurken iyi niyetli çerçeveler içerisinde ve ölçüsünde ortaya konulur ve bu şekilde kanunlaşır; ama, bu kanunların birtakım sıkıntılarının yaşanabilmesi veya olumlu sonuçlarını verebilmesi de kanunların uygulanmasıyla ortaya çıkmaktadır. Böyle bir uygulamayla da, bu yasanın uygulanması sonucu sıkıntılarının neler olduğu bir kez daha gözler önüne serilmiş oluyor.

Aile mahkemelerinde görev yapacak hâkimler için 30 yaşın doldurulması koşulunun zorunlu olarak aranması durumunda, birkısım bölgelerde görev yapacak hâkim tayininde sıkıntı yaşanabileceği, bu sıkıntıların içerisinden bir tanesidir.

Yine, aile mahkemelerinde görev yapacak hâkimlerde evlilik koşulunun zorunlu olarak aranması durumunda da, bu mahkemelerde görev yaparken boşanmış bulunan ve konusunda gerçekten uzmanlaşmış olan hâkimlerin bu mahkemelerde görev yapamamaları sonucu ortaya çıkacaktır.

Bu nedenlerle, maddede yer alan, evli ve çocuk sahibi olma ile 30 yaşını doldurmuş bulunma şartlarını da, aile hukuku alanında lisansüstü eğitim yapmış olma gibi tercih nedeni sayma amacıyla, Aile Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yargılama Usullerine Dair Kanunun 3 üncü maddesinde yer alan "evli ve çocuk sahibi, 30 yaşını doldurmuş ve tercihan" ibaresini "tercihan, evli ve çocuk sahibi, 30 yaşını doldurmuş ve" şeklinde değiştirmek amacıyla, tasarıya yeni çerçeve 1 inci madde ilave edilmiş bulunmaktadır. Amacı ve gerekçesi az önce söylediğimize dayanmaktadır.

Tasarıya ilave edilen yeni çerçeve 1 inci maddede kanunun tarihi, sayısı ve adı zikredildiğinden, kanunun tarihi ve adı 2 nci madde metninden çıkarılmış ve 2 nci madde bu şekilde kabul edilmiştir.

Değerli milletvekilleri, elbette ülkemizin içerisinde bulunduğu ve yaşadığı sıkıntılar gözönüne alındığında, böyle bir kanunun sadece bir iki maddesinin değiştirilmesindeki amaca bakıldığında çok da önemli gözükmeyebilir; ama, ne olursa olsun, Yüce Mecliste, eğer sayın milletvekilleri tarafından görüşülmekte olan bir yasa varsa veya bu yasanın birtakım maddeleri eğer buraya kadar intikal ediyorsa, bu yasanın veya maddelerinin gerçekten önemli olduğuna işaret etmektedir. O açıdan, böyle bir yasanın ilgili iki maddesinin değiştirilmesi gerçekten önem taşımaktadır; çünkü, bunun sıkıntılarını, uygulamalarda yine hâkimlerimiz, savcılarımız ve bunun uygulama aşamasında görev alan adliyecilerimiz yaşamaktadır ve bunun sonucunda da, elbette bu sıkıntıları halk yaşamaktadır, mahkemelerden adalet bekleyen vatandaşlarımız, davacılarımız, davalılarımız ve bu uğurda mücadele veren avukatlarımız yaşamaktadır.

İşte böyle bir sıkıntının az da olsa giderilmesi amacıyla, vesayet hukuku bölümünün aile mahkemelerinin kuruluşuna ilişkin bu kanundan çıkarılacak olması, uygulamalardaki bu sıkıntıları, sanıyoruz az da olsa giderecektir umudundayız.

Yine, az önce belirtmiş olduğumuz, bu mahkemelerde görev yapacak olan hâkimlerimizin niteliklerinin ne olması gerektiğine ilişkin aranan şartlara bakıldığında, bununla ilgili maddenin değiştirilmesi, bu sıkıntıların ve gerçekten Bakanlığın hâkim bulmaktaki sıkıntılarının bir derece de olsa giderilmesi anlamı çıkacağından, böyle bir maddenin yasa metnine konulması uygun olacaktır kanısındayız.

Biz, Cumhuriyet Halk Partisi olarak, elbette bu tür iyi niyetlerle çıkarılmış olan yasaların her zaman yanında ve destekçisi olduğumuzu, bu kürsüden defalarca söyledik; ama, burada konuştuğumuz birtakım yasalarla ilgili sıkıntıları burada sizlere sunarken, bunun bizlere bir şeyler daha hatırlatması gerekiyor; hatırlatması gereken şeylerin başında ise, yargının bağımsızlığından tutalım, yargıda görev yapan hâkim ve savcıların özlük haklarına kadar çeşitli konular gelmektedir. Bizlerin, mutlaka ve mutlaka, Meclis olarak, Yüce Meclisimizin üyeleri olarak, bunları da değerlendirmemiz gerekir.

Şu anda, Plan ve Bütçe Komisyonunda, hâkim ve savcıların özlük haklarına ilişkin, kısacası maaşlarının artırılmasına ilişkin birtakım çalışmaların olduğunu da biliyoruz; ancak, yıllardan beri, bu konuda, adliye camiasında, hâkim ve savcılar camiasında, gerçekten bir sıkıntı ve beklenti içerisinde olunduğunu da hep gördük, yaşadık. Bunu yaşamamızın nedeni de, yıllardan beri benim mesleğimin cumhuriyet savcılığı olmasıdır. Cumhuriyet savcılığı yaptığım süre içerisinde, on yıllık süre içerisinde, hep maaş artışının hesabıyla aylar gelmiş geçmiştir. Gerçekten, yargının bağımsızlığını, Anayasamızda yer alan yargıya verilmesi gereken önemi, demokrasinin üç ayağından biri olarak kabul edilen yargının bağımsızlığını gündeme getiriyorsak ve hâkim ve savcıların maaşları artacaktır umuduyla ikide bir gündeme getiriyorsak, basında bunlar yer alıyorsa, inanıyorum ki -aslında inanmak istemem; ama, inanıyorum ve görüyorum ki- bu, yargı mensuplarının onurlarının incindiğinin de bir ifadesi ve göstergesidir. Biz, yargı mensupları olarak değerli yargıçlarımızın, cumhuriyet savcılarının, sadece ve sadece, maaşlarının artırılması, eksiltilmesi veya daha da iyileştirilmesi gibi konularla onurlarının incitilmemesi gerektiğine inanıyoruz.

Çok değerli arkadaşlarım, değerli milletvekilleri; hepimiz, bu Yüce Meclisin kürsüsüne çıktığımızda bir şeylerden bahsederiz; demokrasiden bahsederiz; yasama, yürütme, yargı şeklinde demokrasinin üç ayağından bahsederiz. Bunlardan bahsettiğimizde, elbette, bunlara verilmesi gereken önemin de ne derece olması gerektiğine yürekten inanmamız gerekir. Anayasamızın 159 uncu maddesinde, yüksek yargı kuruluşu olarak, Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulunun seçilmiş üyelerinin dışında, Sayın Adalet Bakanının, Sayın Müsteşarın tabiî üye olarak kalmasının yargı bağımsızlığına ne derece olumsuz yönde etki edebileceğini de hiçbir zaman gözden uzak tutmamamız gerekir.

Bugün, Sayın Adalet Bakanımızın hukukçu kişiliğine, kendi kişiliğine karşı saygımız ve güvenimiz olabilir; ama, bugünlerde yaşanan siyasetin ve iktidarın, yarın, nasıl ve kimlerin eline geçebileceğini bir bilim kuralı olarak ele alırsak, bunu, gerçekten, yargı bağımsızlığını olumsuz yönde etkileyebileceğinin en önemli işaretidir diye söyleyebiliyoruz; çünkü, öyle bir hüküm var ki 159 uncu maddede, Sayın Adalet Bakanı, gerekli gördüğünde, bir savcının veya bir hâkimin geçici süreyle bir yerde görevlendirilmesine karar verebiliyor. Bunu, biz, Sayın Adalet Bakanımızın şahsıyla özdeşleştirmiş halde değiliz; ama, bunun, her an için kullanılabilecek, Demokles'in kılıcı gibi yargıcın ve savcının başında bulunmasının da, Anayasada belirtilen yargı bağımsızlığını ne derece etkileyeceğini, siz değerli milletvekillerimizin takdirine bırakıyorum.

Elbette, önümüzdeki günlerde anayasa değişiklikleri gelecektir, bunlar konuşulacaktır, basına aksettirilecektir. İşte, bugünden itibaren veya daha önceleri de olmasını dilediğimiz yargı bağımsızlığına çok çok önemli etkisi olabilecek, Anayasanın 159 uncu maddesinin de hükümet tarafından veya gruplar tarafından değiştirilebilmesi için, bu yönde, bağımsız yargının etkin hale gelebilmesi için elimizden gelen her şeyi yapabilmemiz gerekir diye düşünüyorum.

Aile Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yargılama Usullerine Dair Kanunun bir maddesinin değiştirilmesi vesileyle huzurunuzda görüşlerimizi ifade ettik. Elbette, bu maddenin değiştirilmesine Cumhuriyet Halk Partisi Grubu olarak olumlu oy vereceğimizi bildiriyoruz. Her iyi niyetli çalışmanın yanında olacağımızın bir kez daha bilinmesini istiyor, Yüce Meclisi bu duygu ve düşüncelerle, saygıyla, sevgiyle selamlıyorum. (Alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Ayvazoğlu.

Tasarının tümü üzerinde AK Parti Grubu adına söz isteyen Aydın Milletvekili Sayın Semiha Öyüş; buyurun. (AK Parti sıralarından alkışlar)

 AK PARTİ GRUBU ADINA SEMİHA ÖYÜŞ (Aydın) - Sayın Başkan, değerli üyeler; Grubum adına söz aldım, hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Anayasamızın "Ailenin korunması" kenar başlıklı 41 inci maddesinde, ailenin Türk toplumunun temeli olduğu ve devletin, ailenin huzur ve refahı ile özellikle ananın ve çocukların korunması için gerekli tedbirleri alacağı ve gereken teşkilatı kuracağı belirtilmektedir.

Toplumun temelini oluşturan ailenin korunması için gerekli önlemlerin alınması ihtiyacı her geçen gün artmaktadır. Hiç şüphesiz, bir toplumda sosyal barış ve adaletin sağlanmasında, demokratik haklara saygılı, sağlıklı, topluma yararlı bireylerin yetiştirilmesinde ailenin önemi inkâr edilemez bir gerçektir. Ailenin korunması görevi ise devlete aittir.

Günümüzde, birçok sahada olduğu gibi sosyal yapıdaki baş döndürücü gelişmeler ve karmaşıklık, eşlerin ve çocukların da sorunlarının artmasına ve olumsuzluklar yaşamalarına neden olabilmektedir. Bu sorunların çözümünde yargı alanına giren konular bakımından da birtakım yenilikler getirilmesi zorunluluğu bulunmaktaydı. Birçok ülkenin içhukukunda aile mahkemelerine ilişkin düzenlemelerin yer almasına karşın, 4787 sayılı Aile Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yargılama Usullerine Dair Kanunun yürürlüğe girmesine kadar, ülkemizde yürürlükte olan mevzuat hükümlerine göre, aileye ilişkin dava ve işler genel mahkemelerde görülmekteydi. Bu mahkemeler, aileye ilişkin davaların yanı sıra, diğer hukuk davalarına da bakmak durumunda olup, ayrıca, aileyle ilgili uyuşmazlıkların çözümünde ihtiyaç duyulan psikolog, pedagog ve sosyal çalışmacı gibi elemanları bünyesinde bulunduramamaktaydı. Bu durum, mevcut mahkemelerin aile hukukundan doğan dava ve işlerin çözümlenmesinde kendilerinden beklenen işlevi yeterince yerine getirmesine engel olmaktaydı.

4721 sayılı Türk Medenî Kanununun, özellikle aile hukukuna ilişkin hükümlerinden beklenen amacın gerçekleşmesi bakımından da aile mahkemelerinin kurulması bir ihtiyaç haline gelmişti. Bu nedenle, Ocak 2003'te, aile mahkemelerini kuran 4787 sayılı Yasa Meclisimizde kabul edilip yasalaştı.

Bünyesinde psikolog, pedagog ve sosyal çalışmacı bulunan aile mahkemeleri, aile hukukundan doğan dava ve işleri taraflar arasındaki karşılıklı saygı, sevgi ve hoşgörünün korunması ilkesini gözeterek, gerektiğinde uzmanlardan da yararlanarak, eşlerin ve çocukların karşı karşıya oldukları sorunların sulh yoluyla çözümünü sağlamakla görevlidir. Yargılama görevinin yanında, toplumun temel taşı olan ailenin korunmasına yönelik koruyucu, eğitici ve sosyal önlemler alma gibi önemli işlevleri de yerine getiren aile mahkemelerinin, kısa zamanda, iş yükünün çok fazla olduğu görülmüştür.

4787 sayılı Yasanın 3 üncü maddesinde, aile mahkemelerinde görev yapacak olan hâkimler için, 30 yaşın doldurulması ve evli olunması koşulu zorunlu olarak aranmaktaydı. Bu halde, birkısım bölgelerde görev yapacak hâkim tayininde sıkıntı yaşanabileceği ortadadır. Yine, aile mahkemelerinde görev yapacak hâkimlerde evlilik koşulunun zorunlu olarak aranması durumunda, bu mahkemelerde görev yaparken boşanmış bulunan ve konusunda uzmanlaşmış olan hâkimlerin bu mahkemelerde görev yapamamaları gibi bir sonuç ortaya çıkacaktır. Bu nedenlerle, maddede yer alan "evli ve çocuk sahibi olma" ile "30 yaşını doldurmuş bulunma" şartlarını da, aile hukuku alanında lisansüstü eğitim yapmış olma gibi tercih nedeni saymak gereklidir.

4787 sayılı Kanunun 4 üncü maddesine göre, 4721 sayılı Türk Medenî Kanununun İkinci Kitabında yer alan dava ve işlerin aile mahkemesinin görev alanı içinde kaldığı belirtilmektedir. "Vesayet" başlıklı bu Üçüncü Kısımda, kayyımlık, yasal danışmanlık, koruma amacıyla özgürlüğün kısıtlanması, değerli şeylerin saklanması, paraların yatırılması, ticarî ve sınaî işletmelerin işletilmesi veya tasfiyesi ve taşınmazların satılması gibi doğrudan aile hukukunu ilgilendirmeyen konular yer almakta olup, bu konular niteliği itibariyle ayrı bir uzmanlık alanı gerektirmekte ve aile hukukundan çok genel hukuku ilgilendirmektedir. Bu itibarla, aile mahkemelerinin kuruluş amacına uygun olarak görev alanının yeniden belirlenerek, vesayet konusuna istisna getirilmesi gerekmiştir.

Bu amaçla, Aile Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yargılama Usullerine Dair Kanunda değişiklik öneren bu yasa tasarısını olumlu bulduğumuz yönündeki görüşlerimizi sunarak, Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. (Alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Öyüş.

Tasarının tümü üzerinde başka söz isteyen?.. Yok.

Tasarının tümü üzerindeki görüşmeler tamamlanmıştır.

Maddelerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

1 inci maddeyi okutuyorum:

AİLE MAHKEMELERİNİN KURULUŞ, GÖREV VE YARGILAMA USULLERİNE DAİR KANUNDA DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA İLİŞKİN KANUN TASARISI

MADDE 1. - 9.1.2003 tarihli ve 4787 sayılı Aile Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yargılama Usullerine Dair Kanunun 3 üncü maddesinde yer alan "evli ve çocuk sahibi, otuz yaşını doldurmuş ve tercihan" ibaresi, "tercihan, evli ve çocuk sahibi, otuz yaşını doldurmuş ve" şeklinde değiştirilmiştir.

BAŞKAN - Madde üzerinde söz isteyen?.. Yok.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

2 nci maddeyi okutuyorum:

MADDE 2. - 4787 sayılı Kanunun 4 üncü maddesinin (1) numaralı bendine "Türk Medenî Kanununun" ibaresinden sonra gelmek üzere "Üçüncü Kısım hariç olmak üzere" ibaresi eklenmiştir.

BAŞKAN - Madde üzerinde söz isteyen?.. Yok.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

3 üncü maddeyi okutuyorum:

MADDE 3. - 4787 sayılı Kanunun 7 nci maddesinin ikinci fıkrası yürürlükten kaldırılmıştır.

BAŞKAN - Madde üzerinde söz isteyen?.. Yok.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

4 üncü maddeyi okutuyorum:

MADDE 4. - 4787 sayılı Kanuna aşağıdaki geçici madde eklenmiştir.

"GEÇİCİ MADDE 2.-  Bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihte aile mahkemelerinde görülmekte olan ve 4721 sayılı Türk Medenî Kanununun İkinci Kitabının Üçüncü Kısmında yer alan konularla ilgili dava ve işler yetkili ve görevli mahkemesine devredilir

BAŞKAN - Madde üzerinde söz isteyen?.. Yok.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

5 inci maddeyi okutuyorum:

MADDE 5. - Bu Kanun yayımı tarihinde yürürlüğe girer.

BAŞKAN - Madde üzerinde söz isteyen?.. Yok.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

6 ncı maddeyi okutuyorum:

MADDE 6. - Bu Kanun hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür.

BAŞKAN - Madde üzerinde söz isteyen?.. Yok.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.

Tasarının tümünü oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Tasarı kabul edilmiş ve kanunlaşmıştır.

Noterlik Kanununun Bir Maddesinde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ve Adalet Komisyonu raporunun müzakerelerine başlıyoruz.

7.- Noterlik Kanununun Bir Maddesinde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ve Adalet Komisyonu Raporu (1/758) (S. Sayısı: 394) (x)

 BAŞKAN - Komisyon ve hükümet?.. Yerinde.

Komisyon raporu 394 sıra sayısıyla bastırılıp dağıtılmıştır.

Tasarının tümü üzerinde, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına, Artvin Milletvekili Sayın Yüksel Çorbacıoğlu; buyurun efendim.

Konuşma süreniz 20 dakika.

CHP GRUBU ADINA YÜKSEL ÇORBACIOĞLU (Artvin) - Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; görüşülmekte olan yasa tasarısı üzerinde, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına söz almış bulunuyorum; bu vesileyle, Yüce Meclisi saygıyla selamlarım.

Değerli milletvekilleri, bu yasa tasarısının gerekçesi, bir bölge idare mahkemesi üyesi hâkimin noterlik belgesini alma konusunda Adalet Bakanlığına yaptığı başvurusunun reddi üzerine yetkili mahkemede açılan davada mahkemenin noterlikle ilgili bu konudaki düzenlemenin Anayasaya aykırılığından bahisle Anayasa Mahkemesine başvurması ve Anayasa Mahkemesinin de bu konuda iptal kararı vermesidir. Bunun üzerine bu yasanın düzenlenmesine karar verilmiştir.

Değerli arkadaşlar, Anayasa Mahkemesinin kararını, açılan davanın gerekçelerini incelediğimizde, önümüze şu gerekçe çıkıyor; staj dışında noterlik yapma yetkisini düzenleyen ilgili maddeyi, ben, size okumak istiyorum: "Adlî veya askerî hâkimlik yahut savcılıklara atanmış veya avukat unvanını kazanmış olan veya Avukatlık Kanununa göre staj ve avukatlık sınavı şartlarından bağışıklı olarak avukatlığa kabul olunmaya hak kazanmış bulananlar, noterlik stajına tabi değildirler." Bu, 1512 sayılı Noterlik Yasasının 6 ncı maddesi; yani, ayrık durum, staj yapmadan noterlik yetkisini almayı tanımlıyor.

Şimdi, burada açılan davanın gerekçesi şu: Adlî veya askerî hâkimlik yahut savcılıklara tanınan bu hakkın, idarî yargı hâkimlerine tanınmaması Anayasaya aykırıdır; bu gerekçeden dolayı dava açılmış. Biz de bu konuda düzenlemeyi şu şekilde yapıyoruz -maddenin tamamını okumayacağım, eklediğimiz kısmı okuyorum-  "...veyahut hukuk fakültesi mezunu olup, idarî yargı hâkimlik veya savcılıklarına atanmış..." Yani, burada, hukuk fakültesi mezunu olma şartı ile idare mahkemelerinde hâkim ve savcılara bu hakkın tanınması konusunda yasayı düzenliyoruz.

Değerli arkadaşlar, Anayasamızın Üçüncü Kısmı biliyorsunuz, üç bölümden, yargı, yasama ve yürütme bölümünden oluşmakta. Üçüncü Bölümdeki yargı bölümünü tararsak, incelersek, bunun içerisinde Sayıştayı da buluruz. Sayıştay da sonuç olarak Türk yönetim sistemi içerisinde yargı bünyesinde olan bir kurumdur ve Sayıştayımızın 8 dairesi var, her dairenin 6 üyesi var, 10 savcımız var; bunlar da 2802 sayılı Hâkimler ve Savcılar Yasasına tabi, onların özlük haklarından yararlanmaktalar. Bunu ben niye söylüyorum; şunun için: Şimdi, eğer ortada hukuka aykırılık varsa; yani, adlî ve askerî hâkim ve savcılara tanınan hakkın, idare mahkemesi üyelerinin hukuk mezunlarına tanınması gerekiyorsa, bir hukukçu olarak -ki, hukukun temeli eşitlik, adalettir- bence, hukuk fakültesi mezunu olan Sayıştay daire üyelerine de tanınması lazım. Yani, bu bölge idare mahkemesi üyesinin açtığı davayı, Anayasa Mahkemesi sonuç olarak kabul etmiştir. Bir Sayıştay üyesi de aynı konuda bir dava açarsa, yine aynı sorunla karşı karşıya kalırız; yine, hukuk fakültesi mezunu olan ve yargının unsuru  sayılan  Sayıştay  daire  üyesinin de aynı hakkı olduğunu tescil etmemiz gerekir. Ben,

                            

(x) 394 S. Sayılı Basmayazı tutanağa eklidir.

bunu bir eksiklik olarak görüyorum. Yani, burada yapılan düzenlemeyi Cumhuriyet Halk Partisi Grubu olarak doğru buluyoruz, adlî ve askerî yargı hâkim ve savcılarına tanınan hakların, idare mahkemesinin hukukçu üyelerine de tanınmasını uygun görüyoruz; ama, eksik buluyoruz. Sayıştay üyelerinin de, bana göre, aynı haktan yararlanması lazım.

Diğer taraftan, bu davayı açan kişinin ne kadar süreli hâkimlik yaptığını bilmiyorum; ama, size ilginç bir şey söyleyeceğim; hem Anayasa Mahkemesi açısından hem de bu yasanın düzenlenmesi açısından. Şimdi, biz diyoruz ki, hukuk fakültesi mezunu olan idare mahkemesi hâkimlerine bu hakkı verelim. Yani, bunun diğer anlamı şudur: Hukuk fakültesi mezunu olmayan idare mahkemesi üyelerine bu hak verilmesin, noter olamasınlar; güzel.

Şimdi, ben, bu kanunun metnini size tekrar okuyacağım, avukatlıkla ilgili son bölümünü okuyorum: "Avukatlık Kanununa göre staj  -bu tarafını bırakıyorum- ve avukatlık sınavı şartlarından bağışıklı olarak avukatlığa kabul olunmaya hak kazanmış bulunanlar..." Yani, avukatlık yapmak için de, aynı noterlikte olduğu gibi staj şartı vardır, eğer staj yapmıyor iseniz de -bazı kişilere bu hak tanınmıştır- onlara da staj yapmadan avukatlık yapma hakkı tanınmıştır.

Şimdi, ben size, staj yapmadan kimler avukat olabilir onu sayacağım; "İstisnalar" başlıklı madde 4'ü okuyorum: "Adlî, idarî ve askerî yargı hâkimlik ve savcılıklarında -arayı atlıyorum- en az dört yıl süreyle hizmet etmiş olanlar..."

Şimdi, bir yandan, idare mahkemesinin sadece hukukçularına noterlik yapma belgesini vereceğiz, bu yasa tasarısıyla bu hakkı tanıyacağız, hukukçu olmayan üyelerine bu hakkı vermiyoruz diyeceğiz   -üstelik bir yığın da davaya konu olmuş- ama, bir yandan da kanun maddesinde şu var, avukatlık sınavı şartlarından bağışıklı olarak avukatlığa kabul olunmaya hak kazanmış bulunanlar da noter olabilir. Avukatlık sınavı şartlarından bağışıklı olanların içerisinde idare mahkemelerinin hukukçu olmayan üyeleri de var. Yani, bu bir çelişki değil mi?!

Şimdi, bunu toparladığımızda, sadece hukukçulara vereceğiniz bir hak, aslında, zaten kanunda düzenlenmiş, hukukçu olmayanlara da verilmiş. Bence, bu davacı, yani, bu tasarıyı düzenlememize neden olan, işin başlangıcındaki davacı, Adalet Bakanlığına müracaat ettiğinde, eğer süresi yetiyorsa, tabiî -yetmiyorsa bir şey demiyorum- dört yıl süreli hizmeti varsa, hukukçu olmasına bile gerek yok; başka fakültelerden, yani, hukuk fakültesi değil, başka fakültelerden mezun olmuş olsa bile, zaten avukatlık hakkını elde ediyor; avukatlık hakkını elde edenler, yine, Noterlik Yasasında belirtildiği üzere, noterlik hakkını da elde ediyor.

MUSTAFA NURİ AKBULUT (Erzurum) - Orada hatalı...

YÜKSEL ÇORBACIOĞLU (Devamla) - Efendim, ben, kanunun maddesini okuyorum; Avukatlık Kanununun 4 üncü maddesini okursanız, adlî, idarî ve askerî yargı hâkimliği, yani, idarî hâkimliğin hukukçusu, idarecisi ayrılmıyor.

MUSTAFA NURİ AKBULUT (Erzurum) - Bakar mısınız kanuna...

YÜKSEL ÇORBACIOĞLU (Devamla) - Efendim, yok; bunu kesin biliyorum; yani, bunun da bir çelişki olduğunu düşünerek... Gerçi, bu tasarıyı, sonuç olarak biz kabul ediyoruz, olumlu oy vereceğiz, sanıyorum, buradan da olumlu çıkacak; ama, bu tasarıyı bu şekilde düzenlemekle, bence, sorunu aşmış olmayacağız; bu sorun yine önümüze gelecek; yani, Meclisin bu çalışması sırasında, fazla da zaman kaybının doğru olmadığını düşünerek, daha bir hassas hareket etmemiz gerekir kanaatindeyim.

Tabiî, bu hassaslığı, sadece yasaları düzenlerken değil, yasaları uygularken de göstermemiz lazım. Ben, bu vesileyle, özellikle rahatsız olduğum için, o duygularımı da sizlerle paylaşmak istiyorum; yani, dokunulmazlık konusundaki iddialarımızı bir tarafa bırakarak, sadece, karma komisyonun, Anayasa ve Adalet Komisyonlarının ortak olarak çalıştığı, Mecliste bulunan 100'ün üzerindeki dosyayla ilgili görüşlerimi söylemek istiyorum. Bu dosyalarla ilgili verilen kararları biliyorsunuz; dönem sonuna ertelenmiştir. Bu konudaki karar, tabiî ki, sayıları fazla olduğu için, Adalet ve Kalkınma Partisinin üyelerinin oylarıyla alınmıştır; ama, şunu da size söylemek istiyorum: Bu dosyalarla ilgili haklarında yargılama veya soruşturma yapılması istenilen Cumhuriyet Halk Partisinin tüm milletvekilleri, yargılanmayı istediler, dokunulmazlığın kaldırılmasını istediler. İlginçtir, sizlerin içinden de, Adalet ve Kalkınma Partisinin içinden de arkadaşlarımızın bir kısmı "ben de yargılanmak istiyorum" dedi. Yani, yargılanmak istemeyen de vardı, yargılanmak isteyenler de vardı; ama, buna rağmen, yargılanmak isteyen Adalet ve Kalkınma Partili arkadaşlarımızın bile yargılanmasının önünü açmadık. Yasa yapmanın önemli olduğu kadar, bu yasalara amacına hizmet eder şekilde uymanın da doğru olduğu kanaatimi sizlerle paylaşmak istiyorum.

Son olarak, bu konuyla ilgili değil; ama, söz almışken -özür diliyorum Sayın Başkan- bir konuyu yine sizlerin dikkatlerine sunmak istiyorum; çünkü, gündemdışı söz alma konusunda sıra bekleyeceğiz, epey bir uzun süre var.

Türkiye'nin çok önemli yatırımlarıyla ilgili bir şey söylemek istiyorum. Çoruh Havzası üzerinde, cumhuriyet tarihimizin en büyük yatırımlarından -yani GAP'tan sonra en büyük yatırımdır- yaklaşık 10 milyar dolar keşif bedelli enerji yatırımları, ki, bunlar, gerçekleşme bedeli belki de 15 milyar dolara kadar gidecek, ciddî yatırımlardır. 27 parça iş yapılacaktır; barajlar, santrallar, enerji üniteleri...

Bu konuda şu anda başlamış olan 3 baraj vardır; Muratlı, Borçka ve Deriner Barajları. Bir an önce başlaması gereken Yusufeli Barajı vardır. Orada, insanlar, hayatlarını bu barajın başlamasına endekslemiş; ama, bir türlü bunu başlatamadık. Tabiî, yatırımlarla ilgili kısıtlamalar buna engel; ancak, ben, bunların içerisinden bir tek Deriner Barajıyla ilgili bir şey söylemek istiyorum.

500 000 000 dolarlık yatırım şu anda gerçekleşmiş durumda. Yani, bu halk, oraya 500 000 000 dolar para döktü; ama, çıkan ek işlerle beraber, belki bir o kadar daha yatırımın yapılması lazım; ancak, yaklaşık on aydır bu yatırım bekliyor; mayıs ayında açılır, yeniden faaliyete geçer diye bekliyoruz. Artvin'in nefesini tıkayan, Artvin'in ekonomik ve sosyal hayatını gerçekten çok büyük ölçüde sekteye uğratan bu baraj ihalesinin, sadece Artvin açısından değil, ülke açısından da bir an önce gerçekleşmesi gerekir. Neden derseniz; tek bir gerekçe söyleyeceğim: Bu yıl verilmesi düşünülen para, bu barajın bir yıllık ödeneği 80 000 000 dolardır; ama, bu barajın faaliyete geçmesinin bir yıl gecikmesinin Türk ekonomisine olan zararı 200 000 000 dolardır. Yani, eğer, bu baraj faaliyete geçerse, ülkemiz enerji ihtiyacının 200 000 000 dolarlık kısmını, yurtdışından ithal edeceği doğalgaza, petrole veya şuna buna vermeden, oradan elde etmiş olacaktır.

Ben, hem bu sorunu sizlerle paylaşmak hem de yetkililerin, hükümetin, bir an önce bu yatırımları gerçekleştirmesini istiyorum. Bu yatırımlar, hem ülkenin enerji ihtiyacını karşılayacak hem istihdama destek olacak hem bölgeme, Artvin'e de önemli hizmetler getirecektir. O nedenle, bu anlamda, herkesi biraz daha göreve çağırıyorum, desteklerinizi istiyorum.

Beni dinlediğiniz için hepinize teşekkür ediyor, Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. (Alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Çorbacıoğlu.

Tasarının tümü üzerinde, AK Parti Grubu adına, Çorum Milletvekili Sayın Muzaffer Külcü; buyurun. (AK Parti sıralarından alkışlar)

Konuşma süreniz 20 dakikadır.

 AK PARTİ GRUBU ADINA MUZAFFER KÜLCÜ (Çorum) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Noterlik Kanununun 6 ncı maddesine bir fıkra eklenmesiyle ilgili tasarı üzerinde, AK Parti Grubu adına söz almış bulunuyorum; bu vesileyle, Yüce Heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Değerli milletvekilleri, hepimizin bildiği gibi, noterler, hukukî işlemlerde güvenliği sağlamak -bu işlemler, ya noterin direkt düzenleme yapması ya da hazır bir belgeyi onaylaması yoluyla olabilir- kişiler arasındaki muhtemel anlaşmazlıkları çözmek, bunların önüne daha önceden geçebilmek için aradaki ilişkileri belgelendirmek ve kanunlarla verilen bu gibi benzer işlemleri yapmakla görevlidirler ve 1512 sayılı Noterlik Kanununun 5 inci maddesine göre, noterlik stajını tamamlamak ve staj sonrasında verilen belgeyi almak suretiyle de, herkes, noterlik yapma hakkına sahip olabilmektedir. 

5 inci maddeden sonra gelen 6 ncı maddede de, noter olacak kişilerin hangi hallerde bu stajı yapmadan muaf tutulacağı ayrıntılı olarak düzenlenmiştir; yani, bu düzenlemeye ilişkin bir idarî hâkim, Anayasanın eşitlik ilkesine dayanarak Yüksek Mahkememize bir dava açmış ve biz de, bu açılan davanın neticesi olarak, karşımıza çıkan durumu düzeltmek amacıyla, bugün, bir tasarıyla Meclisin huzuruna gelmiş bulunmaktayız.

Anayasa Mahkemesinin 11 Kasım 2002 tarihli ve 2001/252 esas ve 2002/102 sayılı kararıyla, Noterlik Kanununun bahsedilen 6 ncı maddesi üzerinde bir iptal işlemi gerçekleştirilmiştir. Bu iptalde gerekçe olarak da, aynı fakültelerden mezun olan, aynı eğitimi alan, özlük hakları, atanmaları ve terfileri itibariyle de aynı esaslara tabi kılınmış olan hâkimlerin, noterlikle ilgili bir talepleri olduğu zaman farklı bir prosedüre tabi tutulması, Anayasa Mahkememizce Anayasanın eşitlik ilkesine aykırı görülmüştür.

Talep ve gerekçe doğrudur; çünkü, kanunlar önünde aynı hukukî konumlara sahip olan birden fazla kimsenin farklı hukukî durumlara tabi kılınması, ifade edildiği gibi, Anayasanın eşitlik ilkesine apaçık aykırılık göstermektedir. Bu aykırılık durumunu tespit ederek, Yüksek Mahkememiz de, talep gibi mevcut durumu iptal etmiştir. İptal sonrasında da uygulamada herhangi bir boşluk meydana gelmemesi için, kararın yayımı tarihinden itibaren bir yıllık süreyi öngörerek, o süre içerisinde gerekli düzenlemenin yapılmasını kararında belirtilmiştir.

Bu tasarı, az önce ifade ettiğim gibi, aynı fakültelerden mezun olmuş ve özlük hakları itibariyle aynı duruma tabi olan farklı kurumlardaki hâkimlerin noterlikle ilgili talebindeki o staj konusunu aşmak amacıyla hazırlanmış olan bir tasarıdır.

Bakınız "herkes, dil, ırk, renk, cinsiyet, siyasî düşünce, felsefî inanç, din, mezhep ve benzeri sebeplerle ayırım gözetilmeksizin kanun önünde eşittir" diye Anayasamızın 10 uncu maddesi amir bir hüküm içermektedir. Bu ilkeyle, birbirlerinin aynı durumunda olanlara ayrı kuralların uygulanması ayrıcalıklı kişi ve kurumların yaratılmasına sebep olmaktadır. Yasa önündeki eşitlik, elbette herkesin her yönden aynı kurallara tabi olması gibi bir anlamı içermemektedir. Durum ve konumlarındaki özellikler, kimi kişiler ya da topluluklar için değişik kuralları ve değişik uygulamaları gerektirebilir; ancak, aynı hukuksal durumlar aynı, ayrıksı hukuksal durumlar da ayrı kurallara tabi tutulursa zikrettiğimiz Anayasamızın eşitlikle ilgili maddesi de zedelenmemiş olacaktır.

Yine, Anayasamızın 138 inci maddesinde mahkemelerin bağımsızlığı, 139 uncu maddesinde hâkimlik ve savcılık teminatı, 140 ıncı maddesinde ise hâkimlik ve savcılık mesleği düzenlenmiş olup, bu maddelerde, hiçbir şekilde, görev alanları dışında adlî ve idarî hâkim ve savcılar arasında farklı bir durum gözetilmemiştir. Bu nedenle, adlî veya askerî yargı hâkim ve savcıları ile idarî yargı hâkim ve savcıları, yasalar önünde aynı hukukî durumda bulunduklarından, noterlik stajından muaf tutulacaklar arasında hukuk fakültesi mezunu idarî yargı hâkim ve savcılarının sayılmaması, mahkeme kararında da tespit edildiği gibi, Anayasanın eşitlik ilkesine aykırı bir tutumdur.

Anayasamızın 9 uncu maddesinde, yargı yetkisinin, Türk Milleti adına bağımsız mahkemelerce kullanılacağı; 10 uncu maddesinde, devlet organları ve idare makamlarının bütün işlemlerinde kanun önünde eşitlik ilkesine uygun olarak hareket etmek zorunda oldukları; 140 ıncı maddesindeyse, hâkim ve savcıların adlî ve idarî yargı hâkim ve savcıları olarak görev yapacakları; yine, 2802 sayılı Kanunun 2 nci maddesinde de, bu kanunun adlî yargı hâkim ve cumhuriyet savcılarıyla, idarî yargı hâkim ve savcıları arasında uygulanacağı hükümleri açık bir şekilde yer almıştır.

Değerli milletvekilleri, gerek Anayasamız gerekse hâkim ve savcılarla ilgili 2802 sayılı Kanun, hâkim ve savcılık mesleğinde çalışanları idarî ve adlî yargı hâkim ve savcıları olarak ayırıma tabi tutmuş; ancak, bu iki yargı yerinde görev yapan hâkim ve savcıların adaylığa alınmaları, mesleğe kabul edilmeleri, meslek içerisindeki terfileri, atama esas ve usulleri ile, maaş ve özlük hakları, emeklilik ve disiplin hükümleri bakımından aralarında hiçbir farklı durum gözetilmemiştir.

Peki, sorun nerede diye baktığımızda, karşımıza çıkan şey şudur ki; Noterlik Kanunu, 1972 senesinde kabul edilmiş ve Resmî Gazetede 5.2.1972 tarihinde yayımlanmış, mayıs ayının 5'inde yürürlüğe girmiştir. Noterlik Kanununun kabul edildiği tarihte idare mahkemeleriyle ilgili düzenleme yapılmış değildi, 80 sonrası Anayasasındaki değişiklikle birlikte Noterlik Kanununun 6 ncı maddesinde paralel bir düzenleme yapılmamıştır ve eksiklik buradan kaynaklanmaktadır. Bugün, Anayasa Mahkememizin kararı doğrultusunda bu değişikliği gerçekleştireceğiz ve inşallah, tasarının yasalaşmasıyla birlikte bu durum da değiştirilmiş olacak ve hukuk fakültesi mezunu idarî yargı hâkimlerimiz de bundan sonra bu mağduriyeti yaşamayacaklardır.

Ben, şimdiden, oy verecek bütün arkadaşlarımıza teşekkür ediyorum; kanunun hayırlı olmasını diliyor, saygılar sunuyorum. (Alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Külcü.

Tasarının tümü üzerindeki görüşmeler tamamlanmıştır.

Tasarının maddelerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

1 inci maddeyi okutuyorum:

 NOTERLİK KANUNUNUN BİR MADDESİNDE DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR

KANUN TASARISI

 MADDE 1. - 18.1.1972 tarihli ve 1512 sayılı Noterlik Kanununun 6  ncı maddesinin birinci fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

"Adlî veya askerî yargı hâkimlik yahut savcılıklarına veyahut hukuk fakültesi mezunu olup, idarî yargı hâkimlik veya savcılıklarına atanmış veya avukat unvanını kazanmış olan veya Avukatlık Kanununa göre staj ve avukatlık sınavı şartlarından bağışıklı olarak avukatlığa kabul olunmaya hak kazanmış bulunanlar, noterlik stajına tâbi değildirler."

BAŞKAN - Madde üzerinde söz isteyen?..Yok.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

2 nci maddeyi okutuyorum:

 MADDE 2. - Bu Kanun yayımı tarihinde yürürlüğe girer.

BAŞKAN - Madde üzerinde söz isteyen?..Yok.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

3 üncü maddeyi okutuyorum:

MADDE 3. - Bu Kanun hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür.

BAŞKAN - Madde üzerinde söz isteyen?..Yok.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Tasarının tümünü oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Tasarı kabul edilmiş ve kanunlaşmıştır.

Uzman Jandarma Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ve İçişleri Komisyonu raporunun müzakeresine başlıyoruz.

8.- Uzman Jandarma Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ve İçişleri Komisyonu Raporu (1/737) (S. Sayısı: 374) (x)

                       

(x) 374 S. Sayılı Basmayazı tutanağa eklidir.

BAŞKAN - Komisyon ve Hükümet yerinde.

Komisyon raporu 374 sıra sayısıyla bastırılıp dağıtılmıştır.

Tasarının tümü üzerinde, AK Parti Grubu adına Yalova Milletvekili Şükrü Önder; buyurun.

Konuşma süreniz 20 dakikadır.

AK PARTİ GRUBU ADINA ŞÜKRÜ ÖNDER (Yalova) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 374 sıra sayısıyla görüşülen Uzman Jandarma Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı üzerinde Grubum adına söz almış bulunuyorum; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Ülkemizde, çoksesli müziğin başlangıcı, Padişah II. Mahmut'un, 1826 yılında, orduya, Avrupa'da olduğu gibi, askerî bandoların kurulması talimatıyla olmuştur. Saraya ait devlet törenlerinde görev almak üzere, Mızıka-i Hümayun, aynı zamanda -askerî bando okulu olarak da- diğer ordu bandolarına personel yetiştirmek üzere, 23 Kasım 1831 tarihinde Askerî Mızıka Okulu olarak açılmıştır.

Jandarma Genel Komutanlığında ilk bandonun kuruluşu ise 1900'lü yılların başına rastlamaktadır. Jandarma Genel Komutanlığındaki bandolar, oluşumlarından günümüze kadar, Türk Silahlı Kuvvetlerinin moral ve motivasyonuna katkılarının yanı sıra, çoksesli müziğin ülkemizde her seviyeye tanıtımına ve sevdirilmesine çok büyük hizmetler vermiştir.

Yurdumuzun yüzde 92'sinde görev yapan Jandarma Genel Komutanlığının Türkiye çapındaki etkinliği, şüphesiz ki, çok büyüktür. Bu kapsamda, böyle güçlü bir kuvvetin bünyesinde faaliyet gösteren ve toplumun her seviyesine hitap eden bir kültür ve sanat elçisi olan jandarma bandoları çok büyük bir sorumluluk üstlenmiştir.

Jandarma bandolarının en büyüğü ve özel imkânlarla donatılmış olan Jandarma Genel Komutanlığı Bandosu, her geçen gün, yurt içinde ve yurt dışında faaliyetlerini geliştirerek, başarılı işlere imza atmaktadır.

Jandarma Genel Komutanlığı Bandosu, Avrupa'nın hemen hemen her ülkesinde festivallere katılmış, konserler vermiş, birçok alanda ilklerin öncüsü olmuştur. Radyo ve TV kayıtlarıyla repertuarını her gün geliştirirken, bir ilki daha gerçekleştirerek, modern anlamda, CD ve kasetler yayınlayarak, faaliyet alanını genişletmiştir.

Ülkemizin sanatçılarıyla ortak olarak çıkarılan, daha geniş bir halk kitlesine hitap eden CD kayıtlarıyla tüm yurtta beğeni kazanırken, mehterle yaptığı projelerle de tarihine sahip çıktığını bir kez daha gözler önüne sermiştir.

Tüm bu hizmetlerin ışığında, ülkemizde, her alanda olduğu kadar, Türk Silahlı Kuvvetlerinde Türk kadınının yeri ve önemi her geçen gün artmaktadır. (FIEP) Uluslararası Jandarma Birliğine üye ülkelerde ve diğer dünya bandolarında bayan personelin uyumlu ve başarılı çalışmaları gözlenmektedir.

Bunun gibi, dünya çapında birçok ülke bandolarında ve orkestralarında olduğu gibi, çoksesli müziğin en önemli unsurlarından olan koroların faaliyet alanı içinde bayan personelin yeri ve önemi tartışılmazdır. Nitekim, Jandarma Genel Komutanlığı Bandosuna ilk defa 2004 yılı itibariyle 4 bayan assubay alınmıştır. Jandarma Genel Komutanlığı Bandosundaki bu bayan personelin, müzikal ve sanatsal yönüyle yoruma katkısı ve uyumlu çalışması bizzat müşahede edilmiştir.

Ülke çapındaki müzik eğitim kurumlarında yetişmiş değerli birçok bayan müzisyenin iş bulma ve istihdam sorunlarının bulunduğu bir gerçektir. Böyle yetişmiş ve de hazır kaynağın Jandarma Genel Komutanlığı Bandolarında kullanılacak olması, ülkemizin ekonomik durumuna yeni eğitim masrafları getirmeden büyük bir kazanım olacağı ortada olan bir gerçektir.

Dünya çapında uluslararası vizyonu olan bir Türkiye'den bahsederken, Türk kadınının da her alanda olduğu gibi, Jandarma Genel Komutanlığı Bandosunda alacağı görev ve sorumlulukların da önemi giderek artmaktadır.

Ulu Önder Atatürk'ün gösterdiği muasır medeniyet hedefleri yolunda, içinde bulunduğumuz bilgi ve kültür çağında Türk kadınının yerini alması vazgeçilmez bir ihtiyaç olmuştur.

Bu nedenle, tasarıya AK Parti Grubu olarak olumlu oy vereceğimizi bildirir, hepinizi saygıyla selamlarım. (Alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Önder.

Başka söz talebi?.. Yok.

Tasarının tümü üzerindeki müzakereler tamamlanmıştır.

Maddelerine geçilmesi hususunu oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

1 inci maddeyi okutuyorum:

UZMAN JANDARMA KANUNUNDA DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR

KANUN TASARISI

MADDE 1. - 28.5.1988 tarihli ve 3466 sayılı Uzman Jandarma Kanununun 4 üncü maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

"Madde 4. - Uzman jandarma kaynaklarını, 18 yaşını bitirmiş ve 24 yaşını geçmeyen en az lise veya dengi okul mezunu erkeklerden;

a) Muvazzaf askerlik hizmetini yapmış olanlardan terhisi müteakip iki yıl içerisinde müracaat edenler,

b) Muvazzaf askerlik hizmetini yapmamış olanlar,

teşkil eder.

Sadece jandarma bando komutanlıklarında istihdam edilmek üzere, 18 yaşını bitirmiş ve 24 yaşını geçmeyen en az lise veya dengi okul mezunu bayanlar da, uzman jandarma kaynakları arasında yer alır."

 BAŞKAN - Madde üzerinde söz talebi?..Yok.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler...Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

2 nci maddeyi okutuyorum:

MADDE 2- Bu Kanun yayımı tarihinde yürürlüğe girer.

BAŞKAN - Madde üzerinde söz talebi?..Yok.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler...Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

3 üncü maddeyi okutuyorum :

MADDE 3- Bu Kanun hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür.

BAŞKAN - Madde üzerinde söz isteyen?..Yok.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler...Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Tasarının tümünü oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Tasarı kabul edilmiş ve kanunlaşmıştır.

Kanun tasarı ve tekliflerini sırasıyla görüşmek için, 15 Nisan 2004 Perşembe günü saat 15.00'te toplanmak üzere, birleşimi kapatıyorum.

Kapanma Saati : 18.54

 

IX. - KİT KOMİSYONU RAPORU

1. - Kamu İktisadî Teşebbüslerinin denetimine ait 2000-2001 yıllarına ilişkin komisyon raporu (*)

                     

(*) KİT Komisyonu Raporu tutanağa eklidir.