DÖNEM
: 22 YASAMA
YILI : 2
T. B. M. M.
TUTANAK DERGİSİ
CİLT : 46
73 üncü Birleşim
14 Nisan 2004 Çarşamba
İ
Ç İ N D E K İ L E R
I.- GEÇEN TUTANAK
ÖZETİ
II.- GELEN KÂĞITLAR
III.-
BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A)
GÜNDEMDIŞI KONUŞMALAR
1.- Giresun Milletvekili Mehmet Işık'ın,
Giresun'da fındık üretimini etkileyen don olayı sonucunda üreticilerin
zararının boyutlarına ve alınması gereken önlemlere ilişkin gündemdışı
konuşması ve Adalet Bakanı Cemil Çiçek'in cevabı
2.- Aksaray Milletvekili Ali Rıza
Alaboyun'un, sanayicilerimizin üretimde kullandıkları hammadde ve parçaların
ithalatında gümrüklerde karşılaştıkları sorunlara ve alınması gereken
tedbirlere ilişkin gündemdışı konuşması ve Devlet Bakanı Kürşad Tüzmen’in
cevabı
3.- Şanlıurfa Milletvekili Mehmet Vedat
Melik'in, Şanlıurfa il merkezinden geçen E-26 karayolu üzerindeki trafik
yoğunluğunun yarattığı sorunlara ve alınması gereken tedbirlere ilişkin
gündemdışı konuşması ve Devlet Bakanı Kürşad Tüzmen'in cevabı
B) GENSORU,
GENEL GÖRÜŞME, MECLİS SORUŞTURMASI VE MECLİS ARAŞTIRMASI ÖNERGELERİ
1.- Ankara Milletvekili Yakup Kepenek ve
23 milletvekilinin, TÜBİTAK Marmara Araştırma Merkezi Başkanının istifası
konusunda bir genel görüşme açılmasına ilişkin önergesi (8/12)
C)
TEZKERELER VE ÖNERGELER
1.- (9/9) esas numaralı Meclis
Soruşturması Komisyonu Geçici Başkanlığının, Komisyonun başkan, başkanvekili,
sözcü ve kâtip üye seçimini yaptığına ilişkin tezkeresi (3/526)
2.- Konya Milletvekili Ahmet Işık'ın,
(9/9) esas numaralı Meclis Soruşturması Komisyonu üyeliğinden çekildiğine
ilişkin önergesi (4/167)
3.- Adıyaman Milletvekili Mehmet Özyol'un,
(9/9) esas numaralı Meclis Soruşturması Komisyonu üyeliğinden çekildiğine
ilişkin önergesi (4/168)
IV.-
SÖYLEVLER
1.- Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham
Aliyev'in Genel Kurula hitaben konuşması
V.-
ÖNERİLER
A) DANIŞMA
KURULU ÖNERİLERİ
1.- Türkiye Büyük Millet Meclisinin 23
Nisan 2004 Cuma günü saat 14.00'te özel gündemle toplanmasına ilişkin Danışma
Kurulu önerisi
B)
BAŞKANLIK ÖNERİLERİ
1.- Türkiye Büyük Millet Meclisinin
kuruluşunun 84 üncü yıldönümü ve Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı kutlamaları için Genel Kurulda özel bir
görüşme açılması ve konuşma süreleri ile o gün başka bir konunun
görüşülmemesine ilişkin Başkanlık önerisi
VI.-
SEÇİMLER
A)
BAŞKANLIK DİVANINDA AÇIK BULUNAN ÜYELİĞE SEÇİM
1.- Başkanlık Divanında açık bulunan TBMM
Başkanvekilliğine seçim
VII.-
SORULAR VE CEVAPLAR
A) SÖZLÜ
SORULAR VE CEVAPLARI
1.- Adana Milletvekili Atilla Başoğlu'nun,
bir milletvekili eşinin bulunduğu göreve ilişkin Adalet Bakanından sözlü soru
önergesi (6/491) ve Adalet Bakanı Cemil Çiçek'in cevabı
2.- Adana Milletvekili Atilla Başoğlu'nun,
bazı atamalara ilişkin Devlet Bakanından sözlü soru önergesi (6/492)
3.- Adana Milletvekili Atilla Başoğlu'nun,
bazı atamalara ilişkin Sanayi ve Ticaret Bakanından sözlü soru önergesi (6/495)
ve Sanayi ve Ticaret Bakanı Ali Coşkun'un cevabı
4.- Adıyaman Milletvekili Mahmut
Göksu'nun, Adıyaman'daki organize sanayi bölgesi ve bazı küçük sanayi
siteleriyle ilgili çalışmalara ilişkin Sanayi ve Ticaret Bakanından sözlü soru
önergesi (6/514) ve Sanayi ve Ticaret Bakanı Ali Coşkun'un cevabı
5.- Niğde Milletvekili Orhan Eraslan'ın,
Devlete ait şeker fabrikalarında, memurlara yemek verilmemesine ilişkin Sanayi
ve Ticaret Bakanından sözlü soru önergesi (6/563) ve Sanayi ve Ticaret Bakanı
Ali Coşkun'un cevabı
6.- Niğde Milletvekili Orhan Eraslan'ın,
Niğde Organize Sanayi Bölgesi Arıtma Tesisi Projesinin kredi ihtiyacına ilişkin
Sanayi ve Ticaret Bakanından sözlü soru önergesi (6/564) ve Sanayi ve Ticaret
Bakanı Ali Coşkun'un cevabı
7.- Adana Milletvekili Atilla Başoğlu'nun,
bazı atamalara ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/496)
8.- Adana Milletvekili Atilla Başoğlu'nun,
bazı atamalara ilişkin Maliye Bakanından sözlü soru önergesi (6/497)
9.- Adana Milletvekili Atilla Başoğlu'nun,
bazı şahısların atamalarına ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/498)
10.- Niğde Milletvekili Orhan Eraslan'ın,
Niğde Gebere Barajından yapılan sulamadaki ücret tarifesine ilişkin Enerji ve
Tabiî Kaynaklar Bakanından sözlü soru önergesi (6/502)
11.- İzmir Milletvekili Hakkı Ülkü'nün,
yakınlarının yetişememesi nedeniyle THY uçağının kalkışının geciktirildiği
şeklinde basında çıkan haberlere ilişkin Maliye Bakanından sözlü soru önergesi
(6/503)
12.- Manisa Milletvekili Ufuk Özkan'ın,
Millî Piyango İdaresinin özelleştirme kapsamına alınmasının nedenlerine ilişkin
Maliye Bakanından sözlü soru önergesi (6/504) ve Devlet Bakanı ve Başbakan
Yardımcısı Mehmet Ali Şahin'in cevabı
13.- Manisa Milletvekili Ufuk Özkan'ın,
Millî Piyango İdaresinin özelleştirilmesine ilişkin Maliye Bakanından sözlü
soru önergesi (6/505) ve Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Mehmet Ali
Şahin'in cevabı
14.- Adıyaman Milletvekili Mahmut
Göksu'nun, THY sabah seferlerinde dağıtılan gazetelere ilişkin Maliye
Bakanından sözlü soru önergesi (6/512) ve Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı
Mehmet Ali Şahin'in cevabı
15.- Kars Milletvekili Selami Yiğit'in,
özelleştirme kapsamındaki Sarıkamış Ayakkabı Fabrikasına ilişkin Maliye
Bakanından sözlü soru önergesi (6/522) ve Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı
Mehmet Ali Şahin'in cevabı
16.- Kahramanmaraş Milletvekili Mehmet
Yılmazcan'ın, Kahramanmaraş Organize Sanayi Bölgesinin serbest bölgeye
dönüştürülüp dönüştürülmeyeceğine ilişkin Devlet Bakanı ve Başbakan
Yardımcısından sözlü soru önergesi (6/511)
17.- Antalya Milletvekili Osman Kaptan'ın,
Antalya'ya doğalgaz verilip verilmeyeceğine ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar
Bakanından sözlü soru önergesi (6/526)
18.- İzmir Milletvekili Hakkı Ülkü'nün,
özelleştirme sonucu işten çıkarılan işçilerin durumlarına ilişkin Maliye
Bakanından sözlü soru önergesi (6/528) ve Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı
Mehmet Ali Şahin'in cevabı
19.- Malatya Milletvekili Muharrem
Kılıç'ın, özelleştirme sonucu işini kaybeden işçilerin istihdamına ilişkin
Başbakandan sözlü soru önergesi (6/529) ve Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı
Mehmet Ali Şahin'in cevabı
B) YAZILI
SORULAR VE CEVAPLARI
1.- İstanbul Milletvekili Ali Rıza
Gülçiçek'in, bir yasadışı örgütün propagandasını yaptıkları iddiasıyla
Fransa'dan sınırdışı edilen bazı kişilere ilişkin sorusu ve İçişleri Bakanı
Abdülkadir Aksu'nun cevabı (7/1907)
2.- İstanbul Milletvekili Kemal
Kılıçdaroğlu'nun, bir köşeyazarının yargı ile ilgili iddialarına ilişkin sorusu
ve Adalet Bakanı Cemil Çiçek'in cevabı (7/1926)
3.- Denizli Milletvekili Mehmet Neşşar'ın,
Dr.Muhittin Ülker Acil Yardım ve Travmatoloji Hastanesine ilişkin sorusu ve
Sağlık Bakanı Recep Akdağ'ın cevabı (7/2040)
4.- Bursa Milletvekili Ertuğrul
Yalçınbayır'ın, kanun tasarısı taslaklarına ve düzenleyici işlemlere ilişkin
sorusu ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Murat Başesgioğlu'nun cevabı
(7/2121)
5.- Tekirdağ Milletvekili Enis
Tütüncü'nün, Tekirdağ'da özelleştirme sosyal destek projesinin uygulanması için
yapılması gereken çalışmalara ilişkin sorusu ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik
Bakanı Murat Başesgioğlu'nun cevabı (7/2178)
6.- İstanbul Milletvekili Emin Şirin'in,
Uzan grubu medya şirketlerine atanan yöneticilerin giderlerine ve şirketlerdeki
makam araçlarına ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı
Abdüllatif Şener'in cevabı (7/2181)
7.- Bursa Milletvekili Kemal Demirel'in,
Bursa'nın İznik İlçesindeki tarımsal sorunlara ilişkin sorusu ve Tarım ve
Köyişleri Bakanı Sami Güçlü'nün cevabı (7/2201)
8.- Konya Milletvekili Atilla Kart'ın,
Konya Şeker Fabrikasının taşınacağı alana ilişkin sorusu ve Sanayi ve Ticaret
Bakanı Ali Coşkun'un cevabı (7/2209)
9.- İstanbul Milletvekili Güldal
Okuducu'nun, İstanbul İl Sosyal Hizmetler Müdürünün görevden alınmasına ilişkin
sorusu ve Devlet Bakanı Güldal Akşit'in cevabı (7/2212)
10.- Iğdır Milletvekili Dursun Akdemir'in,
kapanan işyerlerine ilişkin sorusu ve Sanayi ve Ticaret Bakanı Ali Coşkun'un
cevabı (7/2224)
11.- Burdur Milletvekili Ramazan Kerim
Özkan'ın, Bağ-Kur ve isteğe bağlı tarım sigortalılarının birikmiş prim borç
faizlerine ilişkin sorusu ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Murat
Başesgioğlu'nun cevabı (7/2227)
12.- Antalya Milletvekili Hüseyin
Ekmekcioğlu'nun, kültür mantarı üreticiliğine ilişkin sorusu ve Tarım ve
Köyişleri Bakanı Sami Güçlü'nün cevabı (7/2230)
13.- Iğdır Milletvekili Dursun Akdemir'in,
Iğdır Kâzım Karabekir Tarım İşletmesinin düşük kapasitede çalıştırılmasına
ilişkin sorusu ve Tarım ve Köyişleri Bakanı Sami Güçlü'nün cevabı (7/2278)
VIII.-
KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER
1.- Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile
Letonya Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Gümrük Konularında İşbirliği ve
Karşılıklı Yardım Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun
Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu (1/675) (S. Sayısı: 358)
2.- Adlî Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile
Bölge Adliye Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yetkileri Hakkında Kanun Tasarısı
ve Adalet Komisyonu Raporu (1/521) (S. Sayısı: 146)
3.- Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununda
Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Tasarısı ve Adalet Komisyonu Raporu
(1/523) (S. Sayısı: 152)
4.- Çanakkale Milletvekilleri Mehmet Daniş
ve İbrahim Köşdere'nin; Gelibolu Yarımadası Tarihî Millî Parkı Kanununa Geçici
Bir Madde Eklenmesine Dair Kanun Teklifi (Kamu İhale Kanununa Geçici Madde
Eklenmesine Dair Kanun Teklifi) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (2/212) (S.
Sayısı: 305)
5.- Kamu Yönetiminin Temel İlkeleri ve
Yeniden Yapılandırılması Hakkında Kanun Tasarısı ile İçişleri, Plan ve Bütçe ve
Anayasa Komisyonları Raporları (1/731) (S.Sayısı: 349)
6.- Aile Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve
Yargılama Usullerine Dair Kanunda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Tasarısı
ve Adalet Komisyonu Raporu (1/765) (S. Sayısı: 395)
7.- Noterlik Kanununun Bir Maddesinde
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ve Adalet Komisyonu Raporu (1/758)
(S. Sayısı: 394)
8.- Uzman Jandarma Kanununda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ve İçişleri Komisyonu Raporu (1/737) (S.
Sayısı: 374)
IX.- KİT
KOMİSYONU RAPORU
1.- Kamu İktisadî Teşebbüslerinin
denetimine ait 2000-2001 yıllarına ilişkin komisyon raporu
I. - GEÇEN
TUTANAK ÖZETİ
TBMM Genel Kurulu saat 15.00'te açılarak
iki oturum yaptı.
Oturum Başkanı ve TBMM Başkanvekili Sadık
Yakut, Irak'ın Felluce Şehrinde Amerika Birleşik Devletleri Ordusuna ait
helikopterlerce bir caminin bombalanması olayını kınayan konuşma yaptı.
Balıkesir Milletvekili Sedat Pekel'in,
Türkiye'deki istihdam ile işsizlik,
Bursa Milletvekili Mehmet Emin Tutan'ın,
Bursa çiftçisinin ve meyve üreticisinin,
Manisa Milletvekili Hasan Ören'in,
Manisa'da meyve bahçelerini, özellikle de bağları etkileyen dolu, sel ve don
olayları sonucunda üreticilerin,
Sorunlarına ve alınması gereken tedbirlere
ilişkin gündemdışı konuşmalarına, Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Mehmet
Ali Şahin cevap verdi.
Kars Milletvekili Selami Yiğit'in (6/962),
Antalya Milletvekili Feridun Fikret
Baloğlu'nun (6/977),
Esas numaralı sözlü sorularını geri
aldıklarına ilişkin önergeleri okundu; soruların geri verildiği bildirildi.
Hatay Milletvekili Fuat Geçen'in, (9/5,6)
esas numaralı Meclis Soruşturması Komisyonu üyeliğinden çekildiğine;
Samsun Milletvekili Musa Uzunkaya ve 26
milletvekilinin, Türk sporunun içinde bulunduğu olumsuzlukların araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına
(10/179);
İlişkin önergeleri Genel Kurulun bilgisine
sunuldu; Meclis araştırması önergesinin gündemdeki yerini alacağı ve
öngörüşmesinin, sırası geldiğinde yapılacağı açıklandı.
Genel Kurulun 13.4.2004 Salı günkü (bugün)
birleşiminde, gündemin "Genel Görüşme ve Meclis Araştırması Yapılmasına
Dair Öngörüşmeler" kısmının 149 uncu sırasında yer alan, İzmir
Milletvekili Ahmet Ersin ve 22 milletvekilinin, Güneydoğu Asya ve Çin'den gelen
ürünler karşısında yerli sanayinin durumunun araştırılarak alınması gereken
önlemlerin belirlenmesine ilişkin (10/173) esas numaralı Meclis araştırması
önergesinin öngörüşmelerinin yapılmasına; gündemin "Kanun Tasarı ve
Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler" kısmının 20 nci, 19 uncu,
18 inci ve 21 inci sıralarında yer alan 395, 394, 374 ve 396 sıra sayılı kanun
tasarılarının bu kısmın 5 inci, 6 ncı, 7 nci ve 9 uncu sıralarına alınmasına,
daha önce gelen kâğıtlar listesinde yayımlanan ve dağıtılan 402, 401, 397, 398,
399 ve 400 sıra sayılı kanun tasarılarının ise 48 saat geçmeden, bu kısmın 8,
10, 11, 12, 13 ve 14 üncü sıralarına alınmasına ve diğer işlerin sırasının buna
göre teselsül ettirilmesine ilişkin Danışma Kurulu önerisi, kabul edildi.
Malatya Milletvekili Ferit Mevlüt
Aslanoğlu'nun; 4077 Sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunun 10/A
Maddesine Bir Fıkra İlave Edilmesi Hakkında Kanun Teklifinin (2/186), İçtüzüğün
37 nci maddesine göre doğrudan gündeme alınmasına ilişkin önergesinin, kabul
edilmediği,
İzmir Milletvekili Canan Arıtman'ın; Türk
Ceza Kanununun 492 nci Maddesinin Yedinci Bendinin Değiştirilmesi Hakkında
Kanun Teklifinin (2/54), İçtüzüğün 37 nci maddesine göre doğrudan gündeme
alınmasına ilişkin önergesinin, yapılan görüşmelerden sonra, kabul edildiği,
Açıklandı.
Karadeniz sahil yolu işlerinin ihalesinde
müteahhit firmaların önceden anlaştıklarının bilinmesine rağmen, fiyatları
ayarlayarak ve rekabete meydan vermeyerek devleti büyük ölçüde zarara uğrattığı
ve bu eyleminin Türk Ceza Kanununun 205 inci maddesine uyduğu iddiasıyla
Bayındırlık ve İskân eski Bakanı Yaşar Topçu hakkında kurulması kabul edilen
(9/9) esas numaralı Meclis Soruşturması Komisyonu üyeliklerine gruplarınca
kendilerine düşen üyelikler için 3 katı olarak gösterdikleri adaylar arasından,
her grup için ayrı adçekme suretiyle tespit edilen milletvekilleri seçildiler;
Başkanlıkça, Komisyonun başkan, başkanvekili, sözcü ve kâtip üye seçimini
yapmak üzere toplanacağı gün, saat ve yere ilişkin duyuruda bulunuldu.
Gündemin "Sözlü Sorular"
kısmının:
1 inci sırasında bulunan (6/475),
2 nci " " (6/479),
3 üncü
" " (6/480),
Esas numaralı sözlü sorulara, Devlet
Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Mehmet Ali Şahin,
4 üncü sırasında bulunan (6/482)
7 nci " "
(6/488),
20 nci " " (6/508),
Esas numaralı sözlü sorulara, Çevre ve
Orman Bakanı Osman Pepe,
6 ncı sırasında bulunan (6/486),
10 uncu " " (6/494),
15 inci
" " (6/501),
25 inci
" " (6/525),
Esas numaralı sözlü sorulara, İçişleri
Bakanı Abdülkadir Aksu,
Cevap verdi; (6/480), (6/482), (6/486)
esas numaralı soru sahipleri de cevaplara karşı görüşlerini açıkladı.
5 inci sırasında bulunan (6/485) esas
numaralı soru, üç birleşim içinde cevaplandırılmadığından, yazılı soruya
çevrildi.
Gündemin "Genel Görüşme ve Meclis
Araştırması Yapılmasına Dair Öngörüşmeler" kısmının 149 uncu sırasında
bulunan, İzmir Milletvekili Ahmet Ersin ve 22 milletvekilinin, Güneydoğu Asya
ve Çin'den gelen ürünler karşısında yerli sanayinin durumunun araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergesinin (10/173), yapılan öngörüşmesinden sonra, kabul edilmediği
açıklandı.
14 Nisan 2004 Çarşamba günü saat 15.00'te
toplanmak üzere, birleşime 19.00'da son verildi.
Sadık Yakut |
|
|
|
|
|
Başkanvekili |
|
|
Enver Yılmaz |
|
Türkân Miçooğulları |
|
Ordu |
|
İzmir |
|
Kâtip
Üye |
|
Kâtip
Üye |
No. : 110
II. - GELEN KÂĞITLAR
14 Nisan 2004 Çarşamba
Rapor
1.- Türkiye Büyük Millet
Meclisi Kamu İktisadî Teşebbüsleri Komisyonunun, kamu iktisadî teşebbüslerinin
2000 ve 2001 yıllarına ait bilanço ve netice hesapları ile faaliyet
raporlarından denetimleri tamamlananlara dair raporu (Sayı : 1-228) (Dağıtma
tarihi: 14.4.2004) (Rapor, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 14.04.2004 tarihli
73 üncü Birleşim Tutanak Dergisine eklenmiştir.)
Genel Görüşme Önergesi
1.- Ankara Milletvekili
Yakup Kepenek ve 23 Milletvekilinin, TÜBİTAK Marmara Araştırma Merkezi
Başkanının istifası konusunda Anayasanın 98 inci, İçtüzüğün 102 ve 103 üncü
maddeleri uyarınca bir genel görüşme açılmasına ilişkin önergesi (8/12)
(Başkanlığa geliş tarihi: 13.4.2004)
BİRİNCİ OTURUM
14 Nisan 2004 Çarşamba
Açılma Saati : 15.00
BAŞKAN : Başkanvekili Sadık YAKUT
KÂTİP ÜYELER : Enver Yılmaz (Ordu), Türkân MİÇOOĞULLARI
(İzmir)
BAŞKAN - Türkiye Büyük
Millet Meclisinin 73 üncü Birleşimini açıyorum.
Toplantı yetersayısı
vardır; görüşmelere başlıyoruz.
Gündeme geçmeden önce, üç
sayın milletvekiline gündemdışı söz vereceğim.
Gündemdışı ilk söz,
Giresun İlinde meydana gelen don zararıyla ilgili söz isteyen, Giresun
Milletvekili Sayın Mehmet Işık'a aittir.
Buyurun Sayın Işık.
(Alkışlar)
III.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A)
GÜNDEMDIŞI KONUŞMALAR
1.- Giresun
Milletvekili Mehmet Işık'ın, Giresun'da fındık üretimini etkileyen don olayı
sonucunda üreticilerin zararının boyutlarına ve alınması gereken önlemlere
ilişkin gündemdışı konuşması ve Adalet Bakanı Cemil Çiçek'in cevabı
MEHMET IŞIK (Giresun) - Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; Giresun'da meydana gelen don olayının fındık ürününe
verdiği zararla ilgili olarak söz almış bulunuyorum. Hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Hepimizin bildiği gibi,
Türkiye'de 600 000-700 000 ton fındık üretilmekte, bunun yüzde 15-20'si kadarı
da Giresun'da üretilmektedir. İhracattan elde edilen yıllık gelir 800 000 000
ile 1 000 000 000 dolar arasında değişmektedir; yani, Türkiye'nin monopol
durumda olduğu, dünya üretiminin büyük bir kısmını karşıladığı tek üründür;
istenirse, tek fiyatı da tespit edecek durumdadır Giresun, fındıkta.
4 Nisanı 5 Nisana
bağlayan gece Giresun'da meydana gelen don olayı Giresun bölgesinde büyük
zararlara sebep olmuş, fındık mahsulünde, alçak rakımlarda yüzde 20, orta
rakımlarda yüzde 70 ve üst kesimlerde de yüzde 100'e kadar varan büyük zararlar
meydana getirmiştir.
Ziraat Odası,
Fiskobirlik, Fındık Araştırma Enstitüsü, Tarım İl Müdürlüğünden aldığım
bilgilere göre, bu zarar ileriki yılları da etkileyecek boyutlara varmıştır.
Eğer aldığım bilgiler doğruysa -ki, diğer ilgililerden aldığım bilgiler,
doğrudan, zarar gören üreticilerden bana yansıyan bilgilerdir; onun için,
doğruluk derecesini tam bilemiyorum- zarar, Trabzon'da yüzde 10, Ordu İlinde
yüzde 40 ve batı bölgesinde yüzde 5 civarındadır.
Hepimizin bildiği gibi,
Giresun, ekonomik bakımdan geri kalmış, sanayileşememiş, turizmden, ulaşımdan
yeterli katkı alamamış, kendi kaderiyle baş başa yaşayan, tamamen, ekonomisi
fındığa bağlı bir ildir; sadece memur maaşları, işçi ücretleri -merkezden gelen
işçi ücretleri- ve fındık geliriyle hayatiyetini, geçimini devam ettirmeye
çalışmaktadır.
Giresun'da 1 100 000
dekar arazide fındık üretimi yapılmaktadır. Yıllık 100 000 ilâ 110 000 ton
fındık üretilmektedir. Ürünümüzün yurt ekonomisine katkısı, 200 000 000-250 000
000 dolar civarındadır.
Giresun fındığının diğer
fındıklardan farklı bir konumu da vardır. Giresun fındığı, aroma bakımından
diğerlerinden daha lezzetlidir, yağ miktarı fazladır, beyazlatmaya uygundur,
çerez olarak kullanılması caziptir ve ihracatta kental başına da 10 ilâ 15
dolar yüksek fiyatla satılmaktadır.
Bu derece önemli olan ve
halkın tek geçim kaynağı olan fındık, don zararı yüzünden tamamen yok olmuş
durumdadır. Bu, yalnız bu yıla ait bir zarar da değildir. Fındık ağaçlarında
donun meydana getirdiği zarar en az dört beş yıl, gelecek yıllarda da devam
edecek, dolayısıyla Giresun halkı büyük bir çöküntüyle karşı karşıya
kalacaktır.
Ekmeğini bile temin
edemeyecek duruma düşen Giresun halkı çocuğunu okutamayacak, yeterli sağlık
hizmeti alamayacak ve göçmekten başka bir çaresi kalmayacaktır. Bu vesileyle,
Giresun'un, Türkiye'de en fazla göç veren ilk üç ilden biri olduğunu da
belirtmek istiyorum.
Giresun'da yaşanacak bu
dram konusunda bilgi vermek ve eğer varsa, hükümetin önlemleri konusunda
bilgilenmek ve hemşerilerime ulaştırmak için, Sayın Tarım Bakanından bir hafta
önce randevu istedim; ancak, Sayın Bakanın 450 000 Giresunlunun bu önemli
mağduriyetinden daha önemli konuları olacak ki, kendisiyle görüşme olanağı
bulamadım. Bu gelişme konusunda sizleri bilgilendirmek istiyorum ve bu
davranışı takdirlerinize sunuyorum.
Dün, başka bölgelerde
meydana gelen don zararlarıyla ilgili olarak bölge milletvekillerinin
yaptıkları konuşmalar üzerine, Sayın Başbakan Yardımcısının, bütçede yeterli
ödenek olmadığı gerekçesiyle çiftçimizin zararlarının yeterli düzeyde
karşılanmasının mümkün olamayacağı konusundaki açıklamasını, burada üzüntüyle
izledim. Sorunun çözümünün tarım sigortasında olduğunu söyledi; doğrudur, doğru
bir çözümdür; ancak, sigorta kanununun çıkarılması ve uygulamaya konulmasının
zaman alacağı açıktır. Böyle bir çözümün, ürününün tamamına yakınını kaybeden
Giresun halkının mağduriyetini gidermeyeceği ve Giresun halkının onarılması zor
bir yıkımla karşı karşıya kalacağı açıktır. Giresun halkı, eğer bu şekilde bir
yardım düşünülmüyorsa, yeterli ödenek yoksa, kaderiyle baş başa kalacaktır;
bunu, özellikle belirtmek istiyorum.
Bu aşamada, hükümetin,
Giresun'u derhal afet bölgesi ilan ederek, bir şekilde, vatandaşın bu zararını
telafi edecek önlemleri almasını bekliyor ve umuyorum.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Işık,
toparlayabilir misiniz.
Buyurun.
MEHMET IŞIK (Devamla) -
Giresunlu hemşerilerime geçmiş olsun diyor, hepinizi saygıyla selamlıyorum.
(CHP sıralarından alkışlar)
Teşekkür ederim Sayın
Başkan.
BAŞKAN - Teşekkür
ediyorum Sayın Işık.
Gündemdışı konuşmaya,
Adalet Bakanı Sayın Cemil Çiçek cevap vereceklerdir.
Buyurun Sayın Çiçek.
ADALET BAKANI CEMİL ÇİÇEK
(Ankara) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; ülkemiz, başta kuraklık, sel,
dolu ve don zararları gibi doğal afetlere daima açık olan bir coğrafyada yer
almaktadır. Zaman zaman vuku bulan bu afetler hepimizi üzüntüye sevk
etmektedir. Bu afetler sebebiyle zarar gören halkımıza devlet tarafından
gerekli yardımlar yeteri kadar sağlanamadığı takdirde de, özellikle
çiftçilerimiz, önemli ekonomik kayıplarla karşı karşıya kalmaktadır. Bu afete
maruz kalan çiftçilerimizin gelirlerinin genellikle yılda bir tek ürüne bağlı
olması, bu kayıpların telafi edilmesinin ne ölçüde önem taşıdığını da ortaya
koymaktadır.
Bu yıl, birçok ilimizde tarımsal
üretim, don, sel ve fırtına gibi olumsuz iklim koşullarından etkilenmiştir; bu
illerimizin başında da Giresun gelmektedir. Giresun İlimizde 4 Nisan 2004
tarihinde meydana gelen alışılmışın dışında yoğun kar yağışı, rüzgâr ve soğuk
hava nedeniyle gece sıcaklığı sıfırın altına inmiş ve don olayı meydana
gelmiştir. Hava sıcaklığı 5 Nisan 2004 sabahı itibariyle -2 dereceye kadar da
düşmüştür ve bundan, hem fındık bahçeleri ve hem de kivi bahçeleri zarar
görmüştür. Giresun İlimizde monokültür tarım yapılmakta olup, hâkim ürün
fındıktır. 2003 yılı rakamlarına göre Giresun İlinde fındık üretim miktarı 78
000 ton olup, Türkiye üretiminin yüzde 17'sini teşkil etmektedir. Yaklaşık 65
000 çiftçi ailesi 97 000 hektar alanda fındık üretimi yapmaktadır. Bu sahalar,
0-250 metre rakıma kadar sahil kol, 250-500 metre rakım arası orta kol, 500
metre ve üzeri alanlar ise yüksek kol olarak tanımlanmaktadır.
Don olayının görüldüğü 4
Nisan 2004 gecesi akabinde konu İl Tarım Müdürlüğünce bütün ilçe müdürlüklerine
duyurulmuş ve fındık tarımı yapılan merkez ve 12 ilçe müdürlüğünce öntespit
çalışmaları yapılmıştır. Bu çalışmalar neticesinde, sahil kolda ortalama yüzde
10, orta kolda yüzde 50, yüksek kolda da yüzde 70 civarında don zararı olduğu
tespit edilmiştir. Özellikle orta ve yüksek koldaki zarar gören alanlarda, don
zararı sadece yaprak ve karanfille sınırlı olmayıp, genç sürgünlerin tamamen
yaralanıp yanmasına neden olmuştur.Bu durumun, sadece bu yılın değil, gelecek
yılın ürün verimini de olumsuz etkileyeceği düşünülmektedir.
Olumsuz iklim koşulları
nedeniyle zarar gören karanfillerin haricinde, bitki üzerinde bulunan ve şu an
itibariyle sağlam görünen karanfillerde de döllenmedeki olumsuzluklar haziran
ayında ortaya çıkacak ve meyve dökümleriyle zarar daha da netleşecektir.
Don zararına maruz kalan
il ve ilçelerde öninceleme çalışmaları tamamlanmış ve hasar tespit komisyonları
oluşturulmuştur. Bu çalışmalar tamamlandıkça, yöredeki don zararının oranları
tam olarak belirlenecek, çiftçilerimize de gerekli yardımların sağlanmasına
çalışılacaktır.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; bugün itibariyle, doğal afete maruz kalan üreticilerimize
yardım edilmesi amacıyla yürürlükte bulunan yasal düzenlemeler maalesef yeterli
değildir, hatta bu konuda boşluk olduğu bile söylenebilir. Bütçe imkânlarının
da yeterli olmadığı dikkate alındığında, bu alanda yeni bir düzenlemeye ihtiyaç
olduğu da aşikârdır.
2002 yılı başına kadar
ülkemizde doğal afete maruz kalan üreticilere yardım yapılmasını sağlayan 2
tane yasa vardı. Bunlardan birincisi, taa 1948'in 14 Temmuzunda yürürlüğe giren
5254 sayılı Muhtaç Çiftçilere Ödünç Tohumluk Verilmesi Hakkında Kanundur. Bu
kanun çerçevesinde, kuraklık, don, sel, haşere, yangın ve benzeri afetlerden
mahsulü zarara uğrayıp tohumluğu kalmamış ve kredi kuruluşlarından tohum
kredisi alamayacak halde bulunan üreticilere yapılan yardımlar vardı. İkincisi
ise, 3 Mart 2001 tarihinde yürürlüğe giren 4629 sayılı Bazı Fonların Tasfiyesi
Hakkında Kanundur.1 Ocak 2002 tarihinden itibaren, bu yasa da yürürlükten
kaldırıldı. Doğal afete maruz kalan üreticilere yardım sağlayan bir diğer kanun
ise, 20 Haziran 1977 tarihinde yürürlüğe giren Tabiî Afetlerden Zarar Gören
Çiftçilere Yapılacak Yardımlar Hakkında Kanundur. 2090 sayılı Kanun kapsamında,
tarımsal ürünleri, canlı-cansız üretim araçları ve tesisleri, değer itibariyle
en az yüzde 40 oranında zarar gören ve tarımsal üretim imkânı kalmayan
çiftçilere yardım yapılması öngörülmektedir. 2090 sayılı Kanun tamamen
yürürlükte olmasına rağmen, kanunun fonla ilgili maddeleri yürürlükten
kaldırıldığı için, 1 Ocak 2002 tarihinden itibaren, doğal afete maruz kalan
üreticilere, aynî veya nakdî olarak, ihtiyaç duyulan düzeyde yardım
yapılamamıştır.
Görüldüğü gibi, bugün
itibariyle, doğal afete maruz kalan üreticilerimize, mevcut yasalar ve
düzenlemeler ve kaynaklarla, arzu edilen seviyede yardım yapılamadığı
ortadadır. Bu nedenlerle, yeni bir düzenlemeye ihtiyaç vardır. Tarım Bakanlığı,
bu konuyla ilgili olarak çok yönlü çalışmalarını sürdürmektedir.
Bu tedbirlerin başında,
bir taraftan tarım sigortaları hakkında kanunun desteklenmesi, çıkarılması ve
ülkede bu boşluğun doldurulması gelmektedir. Her afet -inşallah olmaz ama- vuku
bulduğunda, her defasında...
HASAN ÖREN (Manisa) -
Sayın Bakan, yazılı mı okuyorsunuz?! Tarım Bakanımız yok burada, elinize bir
şey veriliyor, onu okuyorsunuz!
2090 sayılı Kanunda,
afette yüzde 40'ın üzerinde zarara uğrayan illere yardım yapılması hususu var.
BAŞKAN - Sayın
milletvekilim, yerinizden müdahale etmezseniz iyi olur.
HASAN ÖREN (Manisa) - Dün
de aynı şey oldu, bugün de aynı şey oldu; çözümle ilgili...
BAŞKAN - Buyurun Sayın
Bakan.
ADALET BAKANI CEMİL ÇİÇEK
(Devamla) - Sayın Milletvekili, konunun önemine binaen, ciddiyetine binaen,
ilgili bakanlıktan gelen yazıyı aynen okumak, benim siyasî nezaketimin ve
terbiyemin gereğidir. İçimden geldiği gibi, arzu ettiğim gibi, kafamdan estiği
gibi konuşamam. İlgili bakanlık hangi düzeyde doğru bilgi verdiyse ben onu size
aktarmak mecburiyetindeyim. (AK Parti sıralarından alkışlar)
HASAN ÖREN (Manisa) -
Bizim sorduğumuzun cevabı değil bu söyledikleriniz.
ADALET BAKANI CEMİL ÇİÇEK
(Devamla) - Bakın, bu alışkanlığı ikide bir gündeme getirmeyin. Siyaset
adamının, ağzından çıkan lafa dikkat etmesi lazım, verdiği sözün de arkasında
durması lazım.
HASAN ÖREN (Manisa) -
Efendim, milletvekili olarak bir şey soruyorum, cevabını alamıyorum.
ADALET BAKANI CEMİL ÇİÇEK
(Devamla) - Zaten zarar görmüş ve şu an mağdur olan insanlara, böylesine, keyfe
mayeşa, gelişigüzel, bir anlık güzel haber vermeyi ben de isterim; ama,
siyasette işin doğrusunu söylemek gibi de bir huyum vardır. Onun için, doğru
rakamları, doğru bilgileri size aktarıyorum. Bu, işinize gelir ya da gelmez,
ayrı mesele; ama, benim görevim, şu anki mevzuat çerçevesinde doğruları
söylemektir.
Ortada bir boşluk var; bu
boşluk, yeterli yardım yapmayı engelliyor. Yapılması gereken iş, bir taraftan
tarım sigortası hakkındaki kanunu bir an önce çıkarmak; ama, öbür taraftan da
güncelliğini kaybetmiş ve işlemeyen yasaları bir an evvel, süratle ortadan kaldırmak
suretiyle... Belli ki, Türkiye, her sene, değişik yörelerimizde bu nevi
sıkıntıları yaşıyor. Bir dahaki sefere, bu neviden boşluklar sebebiyle
insanlarımızın mağduriyetini bir başka zamana tehir etmek yerine, olabildiğince
bir yasal zemine oturtmaktır. Söylediğim de budur. Bunu buradan okusam ne olur,
böyle söylesem ne olur!
HASAN ÖREN (Manisa) -
2090 sayılı Kanun buna cevaz veriyor; 2090 sayılı Kanuna göre, Afet Fonuna para
aktarılır...
ADALET BAKANI CEMİL ÇİÇEK
(Devamla) - Bize göre, cevaz veriyorsa, biz veririz. Giresunlu
vatandaşlarımızı, mağdur insanları sizin düşündüğünüz kadar biz de düşünürüz;
çünkü, biz de halkın seçtiği iktidar olarak burada görev yapıyoruz. Lütfen,
bunun böyle kabul edilmesini rica ediyorum. Bu neviden çalışmalar, ümit ederim
ki, önümüzdeki kısa zaman içerisinde Meclisin gündemine getirilir ve
vatandaşlarımızın beklentilerine de bu ölçüde cevap verme imkânı olur.
Hepinize teşekkür ediyor,
saygılar sunuyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür
ediyorum Sayın Bakanım.
Gündemdışı ikinci söz,
imalatçı sanayicilerimizin ithalatta ve gümrüklerde karşılaştığı sorunlarla
ilgili söz isteyen, Aksaray Milletvekili Ali Rıza Alaboyun'a aittir.
Buyurun Sayın Alaboyun.
(AK Parti sıralarından alkışlar)
2.- Aksaray
Milletvekili Ali Rıza Alaboyun'un, sanayicilerimizin üretimde kullandıkları
hammadde ve parçaların ithalatında gümrüklerde karşılaştıkları sorunlara ve
alınması gereken tedbirlere ilişkin gündemdışı konuşması ve Devlet Bakanı
Kürşad Tüzmen’in cevabı
ALİ RIZA ALABOYUN
(Aksaray) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; sanayici imalatçılarımızın
üretimde kullandıkları ithal hammadde ve parçaların ithalatında karşılaştıkları
sorunları dile getirmek üzere söz almış bulunuyorum; hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; sanayicilerimizin yaptıkları aramamul ithalatı sırasında banka
transfer dekontları önemli bir sorun oluşturmaktadır. Gümrük Yönetmeliğinin 119
uncu maddesinde, beyannameye eklenmesi gereken belgeler arasında döviz transfer
belgesi veya banka transfer dekontu istenmediği halde, bu belge ibraz edilmeden
gümrük işlemleri tamamlanmamaktadır. Uzun zaman alan bu işlemler nedeniyle,
ithal edilen ürünler zamanında üretim bandına sokulamamakta ve üretimde
gecikmelere neden olmaktadır. Bu durum, özellikle çetin bir rekabetin yaşandığı
Avrupa piyasasında pazar kaybına yol açmaktadır. İthalat esnasında bu belge ya
istenmemeli ya da onaylanmış kişi unvan belgesi olan ithalatçıların da beyanına
itibar edilmelidir.
Diğer bir konu, eksik
belgeler için tanınan süredir. Gümrük Genel Tebliği Seri No:31'le başlatılan
uygulamayla, onaylanmış kişi unvan belgesi sahiplerine ithalat işlemlerindeki
eksik belgelerini tamamlamak için bir ay süre tanınmıştır. Ancak, ilgili
tarafla ilişki kurmak, özellikle
nakliye esnasında kaybolan evrakların yeniden tanzimi ve gelmesi bazen uzun
zaman almaktadır. Bu sürenin, sanayicimizi ve bürokratlarımızı rahatlatacak
şekilde, ilgili tebliğin 10/f maddesindeki sürenin bir aydan üç aya
çıkarılmasında yarar vardır.
Bir başka konu, Kayıt
Yoluyla İthalat Tebliğinin bir an önce uygulamaya konulması konusudur. Bu
konuyla ilgili Gümrük Kanunumuzda ve Gümrük Yönetmeliğimizde gerekli
düzenlemeler yapılmış bulunmaktadır. 23.12.2003 tarihli ve 25325 sayılı Resmî
Gazetede Gümrük Yönetmeliğinde yapılan değişikliklerle (A) sınıfı onaylanmış
kişi statü belgesi olanların bu uygulamadan yararlanacağı ve imalatçı olması
gerektiği belirtilmiştir; ancak, usul ve esasları belirleyen uygulamaya yönelik
bir genelge yayımlanmamıştır. Belirsizliğin ortadan kalkması açısından bu
genelgenin bir an önce yayımlanmasında yarar vardır.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; ülkemizde en önemli sektörü oluşturan otomotiv, tekstil,
elektronik ve benzeri sanayi kolları, ürettikleri mamul için yurt dışındaki
farklı firmalardan, farklı tarihlerde ve farklı ürün, yan ürün ve parça ithal
etmektedirler. Bu tür uygulamalar için, Gümrükler Genel Müdürlüğümüzce, farklı
özet beyan muhteviyatı malzemeler için tek bir serbest dolaşıma giriş
beyannamesiyle ithalat yapılabileceği izni verilmiştir. Beyanname
düzenlenmesiyle ilgili yönetmelik gereğince, birden fazla gönderici firma ve
aracı banka olması halinde, bir firma, serbest dolaşıma giriş beyannamesinin 2
nolu sütununa, diğerlerinin ise liste halinde beyanname ekine yazılması gerektiği
bildirilmiştir; fakat, uygulamada, ekli listeye, kambiyo müdürlüklerince ve
bankalarca itibar edilmemektedir. Bu kuruluşlar, sadece banka ve firmanın
belirtildiği beyannameye itibar etmektedirler. Bu durum bürokrasiyi artırmakta
ve kambiyo taahhüt hesabı kapama aşamasında çeşitli sorunlar yaratmaktadır.
Sorunun çözülebilmesi için, serbest dolaşıma giriş beyannamesinin 2 ve 28 nolu
sütunlarına "çeşitli" ibaresi olarak yazılması ve bu konuda yasal
düzenlemenin yapılması gerekmektedir.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; ithalatçı birliklerinin kurulmasıyla ithalatın daha iyi
monitör edileceği bir gerçektir; ancak, bu birliklerin kurulmasıyla
bürokrasinin artacağı konusunda genel bir kaygı mevcuttur.
Bir diğer unsur, orijinal
fatura temini için verilen süre yetersizdir. İthalatın bir an önce tamamlanması
için, faksla gönderilmiş olan faturanın orijinalini temin için onbeş gün süre
verilmiştir. Onbeş günde orijinal faturanın ulaşmasında bazı sıkıntılar
çıkmaktadır. Sanayiciyi ve bürokrasiyi rahatlatacak bu sürenin onbeş günden
otuz güne çıkarılmasında yarar vardır.
Bir başka konu ise, KDV
ve gümrük vergisi ödemeleri periyodik bir takvime bağlanmalıdır. Üretimleri
için sürekli ve binlerce parça ithal etmek zorunda kalan firmaların, ithal
aşamasında oluşan KDV, gümrük vergisi ve benzeri bedellerin aynı gün yatırılma
zorunluluğu bulunmaktadır. Tahsilatta aynı gün yatırma zorunluluğu kaldırılmalı
ve haftalık veya aylık gibi periyodik yatırma kolaylığı getirilmelidir.
İthal edilen aramalı
ürünlerin ISO 9001 sertifikası olmasına rağmen TSE'ye uygunluk şartının
aranması, bürokrasiyi artırmaktadır. Bu uygulama, 1 Ocak 1996 tarih ve 1/95
sayılı Türkiye-AB Ortaklık Konseyi Kararına ve 5 Ocak 1997 tarihli ve 22868
sayılı Resmî Gazetede yayımlanan otomotiv standartlarıyla ilgili anlaşmadaki
taahhütlere aykırıdır. Tip onay belgesiyle, bir araç, TSE'ye tabi tutulmadan
ithal edilmesine karşılık, otomotiv imalatında kullanılan aramamul veya yedek
parçanın TSE'ye tabi tutulması çelişki oluşturmaktadır.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Buyurun Sayın
Alaboyun.
ALİ RIZA ALABOYUN
(Devamla) - Kaldı ki, Tüketiciyi Koruma Kanunu gereğince, ithal edilen bir
aracın en az on yıllık yedek parçasını bulundurma zorunluluğu vardır.
Ayrıca, ihtisas
gümrükleri için belirlenen hammadde ağırlığı artırılmalıdır. Hammadde ithalatı
yapan sanayici imalatçılar için ithalatın 50 kilograma kadar olan kısmı ihtisas
gümrüklerinden muaf tutulmaktadır. Büyük çapta ve sürekli ithalat yapan
imalatçı ile kısa süreli ve küçük ithalatçıyı birbirinden ayırmak
gerekmektedir. Bu nedenle, sanayici imalatçıya hammadde temininde kolaylık ve
süreklilik sağlamak amacıyla, 50 kilogramlık sınırın 250 kilograma çıkarılmasında
yarar vardır.
Konunun, Sayın Bakanımız
ve Gümrük Müsteşarlığımızca hassas bir şekilde ele alınacağını umuyor, tüm
Meclisi saygıyla selamlıyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür
ediyorum Sayın Alaboyun.
Sayın milletvekilleri,
Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer'in davetlisi olarak
ülkemizi ziyaret etmekte olan Azerbaycan Cumhurbaşkanı Sayın İlham Aliyev,
bugün, Genel Kurula hitaben bir konuşma yapmak istemişlerdir.
Bu hususu oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Gündemdışı üçüncü söz,
Şanlıurfa İlinden geçen E - 26 karayolu hakkında söz isteyen, Şanlıurfa
Milletvekili Mehmet Vedat Melik'e aittir.
Buyurun Sayın Melik. (CHP
sıralarından alkışlar)
3.- Şanlıurfa
Milletvekili Mehmet Vedat Melik'in, Şanlıurfa il merkezinden geçen E-26
karayolu üzerindeki trafik yoğunluğunun yarattığı sorunlara ve alınması gereken
tedbirlere ilişkin gündemdışı konuşması ve Devlet Bakanı Kürşad Tüzmen'in
cevabı
MEHMET VEDAT MELİK
(Şanlıurfa) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Şanlıurfa il merkezinden
geçen E - 26 karayolu veya Şanlıurfa'daki tabiriyle İpek Yolu hakkında konuşmak
üzere gündemdışı söz almış bulunuyorum; bu vesileyle, öncelikle, hepinizi en
derin saygılarımla selamlarım.
Değerli arkadaşlar,
ülkemizin en kalabalık ve en tehlikeli karayolu, yoğun olarak Irak'a gidilen ve
Irak'tan petrol ürünleri taşımacılığının yapıldığı Şanlıurfa şehir merkezine
uzanan, buradan geçen yoldur. Bu yolun Şanlıurfa İli sınırları içinde kalan
bölümünde yılda ortalama 50 kişi trafik kazaları nedeniyle ölmektedir; ki, bu
rakam, sadece olay yerinde ölen insanlarımızı kapsamaktadır; yani, olay
mahallinden alınıp hastanelere götürüldükten sonra hayatını kaybeden insanlarımız
bu sayıya dahil değildir. Bu yolun Şanlıurfa şehir merkezindeki bölümünden
ortalama olarak günde 18 000 araç geçmektedir. Bu araçların büyük bir çoğunluğu
hampetrol, fuel oil, benzin, mazot ve LPG taşıyan ağır tonajlı tankerlerdir.
12 Mart 2004 günü, bu
yolun geçtiği şehir merkezinde, sigorta kavşağı dediğimiz yerde, yüklü bir
tankerin, önünde seyreden bir binek aracına çarpması sonucunda 2 kişi ölmüş;
yine, 19 Mart 2004 tarihinde, aynı mevkide, otogarın önünde, petrol ürünü yüklü
bir tankerin, önündeki araca çarpması sonucu 3 kişi ölmüş, tanker patlamış,
alevlerin yandaki akaryakıt istasyonuna ve otogara sıçraması yoğun çabalarla
önlenmiş, saatlerce yol tıkanmış; bu arada, olaya tepki gösteren çok sayıda
vatandaş yolu kesmiş, yetkilileri protesto etmiş, uzun uğraşlardan sonra
vatandaşların olaysız bir şekilde dağılmaları sağlanmıştır.
Urfa Valiliğinin uzun bir
süredir bu yolla ilgili olarak Karayolları Genel Müdürlüğüyle yaptığı
görüşmeler bu hadise üzerine daha da yoğunlaşmış, bilinen bürokratik görüşmeler
devam ederken, 9 Nisan 2004 tarihinde, aynı yol üzerinde, yeşil ışıkta geçmekte
olan hemşerimiz bir kadına kırmızı ışıkta duramayan bir tanker çarparak ölümüne
sebebiyet vermiştir.
Değerli arkadaşlar,
Bayındırlık Bakanlığı ve Karayolları Genel Müdürlüğü bu sorunun çözümünü
bizlerden çok daha iyi bilmektedirler. Dolayısıyla, Urfa şehir merkezinden
geçen, her an daha büyük bir faciaya neden olacak bu yolun şehrin dışına
alınması için hazırlanmış projenin, derhal, savaş haliymiş gibi, hemen, bütün
bürokratik kurallar, mevzuat, keşif artışı gibi vatandaşın artık anlamadığı boş
laflar bir tarafa bırakılarak uygulamaya konulması gerekir. Artık, Şanlıurfalılar
tarafından "ipek yolu" değil "ölüm yolu" olarak
adlandırılan bu yolun tamamen şehir dışına çıkarılması gerekir.
Yirmi yılı aşkın bir
süredir aynı yoğunlukta çalışan bu yolun sorunları ve çözüm projeleri
yetkililerce çok iyi bilinmesine rağmen, neden bugüne kadar bir tedbir
alınmamıştır? Mevcut projenin derhal uygulamaya konulması için, ille de 500 000
nüfuslu Urfa merkezinde, akaryakıt istasyonları ve yüzlerce konut arasında LPG
tankerlerinin petrol yüklü tankerlerle çarpışarak, cumhuriyet tarihinin en çok
can kaybına sebebiyet verecek en büyük yangınının çıkmasını mı beklemek
gerekmektedir?! Ama, ben, bu sorunun çözümünde Şanlıurfalıların beklediği kadar
hızlı adımlar atılacağı kanısında değilim; çünkü, bir önceki hükümet döneminde
büyük bir bölümü iyileştirilen, şu anda kullanılmakta olan Gaziantep-Şanlıurfa
karayolunun geriye kalan bölümündeki çalışmaları "nasılsa bir gün otoyol
bitecektir, boşuna masraf etmeyelim" diye durduran zihniyetin hiçbir şeyi
çözebileceğine inanmıyorum.
Belki, biraz sonra,
yetkililer, bize, bu yolla ilgili klasik bilgiler verirken, otoyol projesinin
nasıl başladığını, hangi aşamalara geldiğini ve ödenek durumunu anlatarak olayı
savuşturduklarını sanacaklardır; ama, Urfa halkının bu laflara artık karnı
toktur.
Değerli milletvekilleri,
Şanlıurfa-Gaziantep otoyolu için 2004 yılında ayrılmış olan ödeneğin derhal
Şanlıurfa çevre yolu bölümüne harcanması için gerekli çalışmaların başlatılması
gerekir.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Melik,
toparlayabilir misiniz.
Buyurun.
MEHMET VEDAT MELİK
(Devamla) - Bununla ilgili olarak, Şanlıurfa Mimarlar ve Mühendisler Odasının,
söz konusu çevre yoluyla ilgili, başta Cumhurbaşkanı olmak üzere, tüm ilgili
kurumlara sunduğu raporların da dikkate alınarak, çevre yol projesinin doğu
bağlantı kısmının Harran Üniversitesi Osmanbey Kampusunun ilerisinde
Viranşehir-Mardin karayoluna birleştirilmesi şeklinde tadil edilmesi gereklidir
ki, bir iki yıl için bu yolda her gün seyahat edecek olan yaklaşık 7 000
öğrenci de bu ateş çemberinin içinde kalmasın.
Hepinizi saygılarımla
selamlıyorum. (Alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür
ediyorum Sayın Melik.
Gündemdışı konuşmaya,
Devlet Bakanı Sayın Kürşad Tüzmen cevap vereceklerdir.
Buyurun Sayın Tüzmen. (AK
Parti sıralarından alkışlar)
DEVLET BAKANI KÜRŞAD TÜZMEN (Gaziantep) -
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Şanlıurfa İlinin şehir merkezinden geçen
İpek Yolu, bir diğer adıyla E-26 karayoluyla ilgili olarak Şanlıurfa
Milletvekilimiz Sayın Vedat Melik'in yapmış olduğu gündemdışı konuşma hakkında
bilgi arz etmek üzere söz almış bulunmaktayım; bu vesileyle, Yüce Heyetinizi
saygıyla selamlarım.
Şanlıurfa içinden geçen
"İpek Yolu" veya "E-26 Yolu" olarak tabir edilen söz konusu
yol, Güney TETEK Projesi olarak da bilenen
Şanlıurfa-Viranşehir-Kızıltepe-Cizre-Silopi-Habur yolu olup, 367 kilometre
uzunluğundadır. Yaklaşık yirmi yıldan beri yoğun taşıt trafiğine hizmet
vermektedir.
Ekonomik ömrünü doldurmuş
ve mevcut trafik yükünü taşıyamaz hale gelmiş olan bu yolun Şanlıurfa-Silopi
arasındaki kısmının, acil eylem planı kapsamında yapılan bölünmüş yollar
kapsamında değerlendirilmek üzere 2004 yılı yatırım programına alınması için
Devlet Planlama Teşkilatı Müsteşarlığı ve gerekli finansman kaynağının temin
edilmesi için de Maliye Bakanlığı ile Hazine Müsteşarlığı nezdinde gerekli
çalışmalar yürütülmektedir.
Yolun proje çalışmalarına
devam edilmekte olup, 2004 yılı etüt proje programında yer alan 75 kilometrelik
Şanlıurfa-Viranşehir kesiminin 27.3.2005'te, 72 kilometrelik
Viranşehir-Kızıltepe kesiminin ise 3 Nisan 2005'te, 55 kilometrelik Kızıltepe-Nusaybin
kesiminin 9 Ekim 2004'te, 45 kilometrelik Nusaybin-Oyalı ayrımının 14.8.2004'te
ve 55 kilometrelik Oyalı ayrımı-Cizre kesiminin de 15.9.2004 tarihlerinde
tamamlanması planlanmıştır. Ayrıca, Cizre çevre yolu ile Cizre-Silopi arası,
emanet usulü olarak projelendirilmekte olup, 2004 yılında bitirilmesi
planlanmıştır. 2004 yılında, Şanlıurfa-Kızıltepe-Cizre-Silopi yolu, yatırım
programına alınıp ve yeterli ödenek temin edildiğinde, öncelikle projesi tamamlanan
kesimlerin ihaleleri yapılarak işe başlanacaktır.
Arz eder, Yüce Heyetinizi
tekrar saygıyla selamlarım. (Alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür
ediyorum Sayın Bakan.
DEVLET BAKANI KÜRŞAD
TÜZMEN (Devamla) - İkinci kısımda devam edeceğiz.
BAŞKAN - Devam edeceğiz
Sayın Bakan.
Sayın milletvekilleri,
Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer'in davetlisi olarak
ülkemizi ziyaret etmekte olan Azerbaycan Cumhurbaşkanı Sayın İlham Aliyev, şu
anda Meclisimizi onurlandırmışlardır; kendilerine, Yüce Meclisimiz adına hoş
geldiniz diyorum. (Ayakta alkışlar)
Alınan karar gereğince,
Sayın Cumhurbaşkanını, konuşmasını yapmak üzere kürsüye davet ediyorum.
Buyurun Sayın
Cumhurbaşkanı.
IV.- SÖYLEVLER
1.-
Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev'in Genel Kurula hitaben konuşması
AZERBAYCAN CUMHURBAŞKANI
İLHAM ALİYEV - Hörmetli Türkiye Böyük Millet Meclisi, hörmetli cenapsedir,
hörmetli milletvekilleri, hanımlar ve cenaplar, aziz dostlar; Türkiye Böyük
Millet Meclisi karşısında çıkış etmek, menim için böyük şereftir. Bu şerefi
mene verdiğinize göre, men size öz minnettarlığımı bildirmek isteyirem.
İkinci gündür ki, men
Türkiye'ye resmî seferi gerçekleştirirem. Artık, demiyorlar ki, bu sefer çok
uğurlu geçiş ve bütün apardığımız danışıklarda, apardığımız sohbetlerde, biz
bir daha emin olduk ki, Türkiye-Azerbaycan dostluk, gardaşlık münasebetleri
devam edir, inkişaf edir, güçlenir. Bu münasebetler Azerbaycan için prioritet
meseledir. Azerbaycan, öz devlet müstegilliğini elde ettikten sonra, bildiğiniz
gibi, onu ilk tanıyan Türkiye olmuştur ve o illerden sonra, bütün dövlerde,
Türkiye daim Azerbaycan'ın yanında olmuş, daim Azerbaycan'a arka dayak
olmuştur. Biz bunu çok yüksek himetlendiririk ve ümit edirik ki, eminik ki,
bundan sonra bizim gardaş ülkelerimiz daim birbirinin yanında olacaklar. Bizim
gücümüz bizim birliğimizdedir. Türkiye'nin gücü Azerbaycan'ın gücüdür,
Azerbaycan'ın gücü Türkiye'nin gücüdür. (Alkışlar)
Azerbaycan, son oniki yıl
erzinde müstegilliği elde ettikten sonra, çok çetin yollardan geçmiştir.
Ülkemiz müstegilliğimizin ilk illerinde böyük tehlikelerle yüzleşmiştir.
Ermenistan tarafından Azerbaycan'a karşı aparılan tecavüzkâr siyaset
Azerbaycan'ın torpaklarının bir hissesinin bitirilmesiyle neticelenmiştir.
Müştegel dahilde veziyet geyri sabit idi istikrarsızlık höküm sürerdi ve
böylelikle Azerbaycan, çok büyük felaketlerle yüz yüze kalmıştır ve halkın
talebiyle 1993 üncü ilde Azerbaycan'ın umumi millî lideri Haydar Aliyev
Azerbaycan'a Başkanlığa gaydandan sonra ölkede veziyet tedricen normallaştı ve
Azerbaycan bu böhran içinden çıkabilmiştir.
Size diyebilerem ki, 1993
üncü ilden 1996 ncı ile kadar, Azerbaycan'da, dahilî, içtimaî, siyasî veziyet çok
gergin idi, bir de çedefe dövlet çevrilişi cehleri gösterilmiştir, vetandaş
muharebesi başlanmıştır. Azerbaycan'da, geyri kanunî silahlı birleşmeleri,
kanunsuz hareketler edildi ve elbette ki, bütün bu hoşa gelmez hallarının
karşısını almak için böyük çabalar sarf olunmuştur. 1996 ncı ilde demiyorlar
ki, Azerbaycan'da sabitlik, istikrar yaranmıştır ve o ilden başlayarak bugüne
kedar ölkemiz inkişaf edir, öz potansiyalini güçlendirir ve iktisadiyatımız da
inkişaf edir. 1996 ncı ilden 2003 üncü ile kadar orta hesapla, bizim
iktisadiyatımız ilde 10 faiz artmıştır. Geçen ilin umumî dahilî mehsulun artımı
-iktisadiyatın esas göstericisidir- 11 faiz olmuştur.
Azerbaycan'da, son yedi
il erzinde inflasya 2-3 faiz teşkil edir. Adam başına düşen harici sermayelere
göre, Azerbaycan, geçmiş Sovyet cumhuriyetleri arasında lidirliği sakliyır ve
son iller erzinde ülkemize 17 milyar dolar sermaye goyulmuştur.
Azerbaycan'da iktisadî
ıslahatlar, uğurla aparılır, özelleştirme programı hayata geçirilir, torpak
özelleştiriliptir. Diğer sanayi müesseseleri, hizmet sektörü demiyorlar ki,
hammısı özelleştiriliptir ve bugün umumî dahilî meçhulunda, Azerbaycan'ın
iktisadiyatında özel sektörün payı yüzde 74 faizdir. Bu onu gösterir ki,
Azerbaycan'da pazar iktisadiyatı prensipleri tam özerksini tatmıştır. Ölke,
pazar iktisadiyatı prensipleri esasında inkişaf edir ve biz eminik ki,
gelecekte de, bu, Azerbaycan'a böyük faydalar, menfaatlar getirecektir.
Eyni zamanda bizim
siyasetimiz sosyal yönümlü siyasettir. Bakmayarak ki, Azerbaycan, artık, yeni
bir sistemde yaşıyor, komünist sisteminden yeni sisteme geçit devrini yaşıyor.
Bütün bunlara bakmayarak, Azerbaycan'da sosyal adalete büyük dikkat
gösteriliyor. Bizim bütçemizin esas mehariç hissesi, sosyal meselelerin halline
yöneliktir, maaşlar, pensiyalar, tekaütler, diğer sosyal muhavinetlerin
ödenilmesi ve artırılması bizim hükümetimiz için prioritet meseledir.
Siyasî ıslahatlar uğurla
barılır. Azerbaycan, muasır, laik, dünyavî devlettir. Azerbaycan'da
demokratikleştirme prosesi uğurla aparılır. İnsan haklarının korunması
istikametinde ölkemiz büyük uğurlar elde etmiştir. Umumi beşer değerlere
ölkemiz çok süratle yiğelenir. Eyni zamanda dünya sivilizasyasına öz değerli
töhhelerini vermektedir.
Azerbaycan'ın çok kadim
tarihi vardır, çok zengin medenî irsi vardır ve elbette ki, biz, bu irsiyi, bu
tarihi töhhe olarak dünya sivilizasyaya bahşedirik.
Üç ilden artıktır ki
Azerbaycan, Avrupa Şûrasının, Avrupa Konseyinin üzüğüdür. Bu yıllar erzinde
ölkemizde ciddî değişiklikler baş vermiştir. Kanun vericilikte değişiklikler
başvermiştir ki, bu, öz növbesinde ölkemizi daha da demokratikleştirir. Avrupa
Şûrasında Azerbaycan'ın faaliyeti çok uğurlu olmuştur ve Avrupa Şûrası, onun
resmî senetlerinde Ermenistan'ı işgalci devlet gibi tanımıştır. Bu, bizim büyük
uğurumuzdur ve hesap ederik ki, gelecek danışıklar prosesine güçlü zemin
yaratacaktır.
Eyni zamanda, bizim,
Avrupa Birliğiyle de münasebetlerimiz inkişaf
edip güçlenir. Çok sevindirici haldir ki, Avrupa Birliği, cenubî Kafkas
üzere susinumaydeni tayin ediptir ve bu onu gösterir ki, Avrupa Birliğinin
bizim bölgemize olan dikkati artar. Biz eminik ki, bütün beynal halk,
içtimayet, Azerbaycan ile bundan sonra da uğurlu emekdaşlık edecek ve
Azerbaycanda, öz geleceğini dünya birliğine, Avrupa mekânına intigrasyada
görür.
Bizim planlarımız çoktur,
programlarımız çoktur. Bu yakınlarda kabul edilmiş ülkemizin sosyal, iktisadî
programı uğurlu hayata geçirilir. Eyni zamanda, yine de bu yakınlarda kabul
edilmiş, ölkemizin regional programı da hayata geçirilir ve böylelikle,
Azerbaycan'ın iktisadiyatı her taraflı inkişaf edecektir. Azerbaycan, her
taraflı inkişaf edecektir. Bölgeler daha da büyük fayda görecek bu programın
hayata geçirilmesinden.
Ölkemizin perspektifleri
çok güzeldir. Bildiğiniz gibi, tekce Azerbaycan üçün değil, bütün bölge üçün ve
geniş manada Avrupa üçün böyük ehemmiyet kesbeden Bakû-Tiflis-Ceyhan neft
kemeri uğurla inşa edilir ve biz eminik ki, vaktında, zamanında o İstismara
verilecektir. Bakû-Tiflis-Ceyhan neft kemerinin teşebbüskârı ve müellifi,
Azerbaycan'ın umum millî lideri Haydar Aliyev olmuştur ve tesadüfî değil ki,
Bakû-Tiflis-Ceyhan şirketi, bu kemere Haydar Aliyev'in adını vermiştir. Men,
size, Haydar Aliyev'in uğurlu neft strategyası sayesinde Azerbaycan'a,
Azerbaycan'ın neft sahesine büyük hacimle imbisditsalar, sermayeler koyuldu.
Azerbaycan, müstagil, hiçkesten asılı olmayarak, müstagil şeklinde öz
siyasetine varır ve biz, nihayet, istediğimize nail olduk. Bakû-Tiflis-Ceyhan
neft kemeri hayaldan gerçeğe çevrilibtir. (Alkışlar)
Bu yolda çoklu
çetinliklerimiz var idi, çoklu engeller, manialar var idi. Azerbaycan, geleceği
için büyük tehlikeler yaratılırdı; ama, bütün bunlara bakmayarak, Azerbaycan'ın
rehberliğinin ve şahsen Prezident Haydar Aliyev'in iradesi, getiyeti, cesareti
her şeyden üstün oluktur. Biz eminik ki, bu boru hattı, bu neft kemeri işe
salınandan sonra, istismara verilenden sonra bölgede bütün veziyet, aphava,
iklim değişecektir ve değişmelidir. Bu kemer, bu boru hattı, bölgemize,
eminamallık, istikrar getirecektir, tehlikesizlik getirecektir. Bu,
Azerbaycan'ı Türkiye ile daha da sık bağlayacaktır. Türkiye'nin ve
Azerbaycan'ın dünyadaki mövgeleri daha da güçlenecektir. Ona göre biz hamımız,
bu kemerin işe salınmasını sebirsizlikle gözlürük ve eminik ki, vaktında gelen
ilin birinci rübünde, biz, Bakû-Tiflis-Ceyhan neft kemerinin tenteneli
açılışını geid edeceğik.
Eyni zamanda ölkelerimiz
üçün böyük ehmiyet kesbeden Bakû-Tiflis-Erzurum gaz kemeri de uğurla ireliye
gedir. Bu layihe, bu proje de heyata geçirilir ve bu bize imkân verecek ki,
Azerbaycan gazı rahat, emniyetli şerayette Türkiye'ye negledilsin ve
Türkiye'den sonra diğer Avrupa ölkelerine çattırılsın ve böyleliğle Avrupa
istihlakçıları üçün Azerbaycan gazı böyük ehmiyet kesbedecek.
Birinci tereften bu gaz
diğer gazlardan ucuz olacak; çünkü, bunun negliyat harçları daha da azdı. Diğer
tereften, her bir istihlakçı için alternatif membe çok vaciptir ve biz de
membeni temin edeceyik.
Bir sözle, bir neçe ilden
sonra bütün bu regional iri migyaslı layiheler heyata geçirilenden sonra
Azerbaycan ve Türkiye el ele vererek uğurla ireliye gidecehler.
Bölgede Türkiyesiz,
Azerbaycansız hiçbir emektaşlık, işbirliği, regional işbirliği mümkün döğül. Bu
bizim böyük nahiyetimizdir. (Alkışlar)
Bu bakımdan, bölgeni daha
da emniyetli etmek üçün, tehlikeni aradan kaldırmak üçün Ermenistan,
Azerbaycan, Dağlık Karabağ münageşesi özhellini tabmalıdır. Uzun illerdir ki bu
münageşe özhellini tabmır.
Bilirsiniz ki,
Ermenistan'ın işgalci siyasetinin neticesinde Azerbaycan'ın torpaklarının 20
faizi işgal altındadır. Bu işgal neticesinde 1 milyondan artık vetandaşımız
kaçgın, göçgün veziyetine düşüptür ve teessüfler olsun ki, beynelhalk içtimayet
özgetiyetini ortaya goymur ve bele olan halda bu münageşe özhellini tabmır.
Azerbaycan'ın mövgeyi
edaletli mövgedir ve bu mövge beynelhalk hukuk normaları esasında kuruluptur.
Beynelhalk hukuk normaları berpa olunmalıdır. Azerbaycan, tüm diğer ölkelerinin
erazi bütünlüğünü tanıyır ve elbette ki, bizim telebimiz odur ki, bizim de
erazi bütünlüğümüz tanınsın, berpa olunsun. Bu, bizim haklı telebimizdir ve men
eminem ki, bu istikamette uğurlar olmalıdır ve olacaktır; çünkü, biz 21 inci
Esırde yaşıyirık, 21 inci Esırde bir ölkenin öbür ölkenin torpaklarının işgal
edilmesi buna yol vermey olmaz.
Ermenistan'ın mövgeyi
ise, hiçbir mentige söykenmir ve bütün beynelhalk hukuk normaları bozur. Nedir
Ermenistan'ın telebi; onların ısra desek telebi bundan ibarettir ki, Dağlık
Karabağ Ermenileri, orada yaşayan Ermeniler, özmügedderatını özleri müeyyen
etsinler.
Birincisi onu demeliyem
ki, Dağlık Karabağ'da yaşayan Ermeniler Dağlık Karabağ'a, gedim Azerbaycan
torpağına, konak, misafir gibi gelmişler. 1820 nci illerde onlar oraya
gelmişler ve bu münasebetle Dağlık Karkabağ'ın başkentinde paytahtında ham
kendi şehrinde bir abide de yucaltılmiştı. Ermenilerin Dağlık Karabağ'a
gelmesinin 150 nci jübleyini teyid etmek maksadıyla.
Bu, meselenin tarihî
terefidir. Diğer terefi bundan ibarettir ki, Ermenistan Devleti vardır ve
Ermeni Halkı, özmügedderatını Ermenistan Devleti çerçevesinde artık müeyyen
ediptir. Eger, Ermeniler, bütün yaşadıkları ölkelerde özmügedderatını müeyyen
etmek eşkine düşerlerse, ne kadar Ermeni Devleti dünyada yer alacak. Ermeniler,
Gürcistan'da yaşıyir, Rusya'da yaşıyir, Amerika'da yaşıyir, Fransa'da, diğer
ölkelerde... Ne üçün, onlar, bütün yaşadıgı ölkelerde özmügedderatını etmeğ
üçün yalnız Azarbaycan'ı seçipler? Bu prinsip, beynelhalk hukuk normalara
zittir. Eğer, Karabağ'da yaşayan Ermeniler, özmügedderatını müeyyen etmek
istiyirlerse, buyursunlar, bunu, Ermenistan Devleti çerçevesinde müeyyen
etsinler.
Dağlık Karabağ Azerbaycan
torpağıdır; hemişi Azerbaycan torpağı olupdur, bundan sonra da Azerbaycan
torpağı olacaktır. (Alkışlar)
Azerbaycan, heç vakt
torpaklarının yitirilmesiyle barışmayacak ve neyin bahasına olursa olsun öz
torpaklarını azad edecektir. (Alkışlar)
Men çok memnunam ki, bu,
bizim edaletli mövgimiz, son zamanlarda bu meseleyle meşgul olan ATET'in, yani,
AGİK'in Minsk Grubu terefinden de gabul edilir ve men eminem ki, yakın
zamanlarda bu istigamette önemli adımlar atılabiler.
Eziz dostlar, men deyit
ettiğim gibi, ikinci gündür ki, Türkiye'ye resmî sefer edirem
Cumhurbaşkanıyken. Men Türkiye'de defelerle olmuşum. Türkiye'ye men çok
bağlıyam, bu ölkeyi çok sevirem. (Alkışlar) Türkiye'yi kendi özüme vatan hesap
edirem; ama, Cumhurbaşkanı kimi menim ilk seferimdir ve men çok heyecanla bu
seferi gözlüyordum. Men, bugün tam getiyetle diyebilerem ki, bu sefer, iki ülke
arasında olan münasebetlerinin inkişafında böyük rol oynayacaktır, yeni merheleye
çevrilecektir.
Bizim ölkelerimiz
arasında münasebetler, bayah deyit ettiğim gibi, çok uğurla inkişaf ediyir.
Bizim millî liderimiz
Haydar Aliyev'in seleri neticesinde, ölkelerimiz arasında münasebetler çok
yüksek pilleye galhıptır. Men, bütün başka sahalerde olduğu gibi bu sahade de
Haydar Aliyev'in siyasetine sadıgem ve bu siyaseti aparacağam, bu yoldan men
dönmeyeceğem ve elimden geleni edeceğem ki, Türkiye-Azerbaycan münasebetleri,
hem miş olduğu gibi, dostluk, gardaşlık prinsipleri esaslansın. (Alkışlar)
Bizim tarihî köklerimiz
birdir, bizim menşeimiz birdir. Biz, Haydar Aliyev demişken, bir millet, iki
devletik ve gücümüz de birliğimizdedir. (Alkışlar) Men eminem ki, bundan sonra, bütün dövlerde, elli ilden sonra,
yüz ilden sonra, ikiyüz ilden sonra, bütün dövlerde, geçmişte olduğu gibi,
bizim gardaş halklarımız daim bir yerde olacaklar.
Bir daha, aziz dostlar,
mene bu fırsati verdiğinize göre, buraya meni devet ettiğinize göre, size
özderin minnettarlığımı bildirmek isteyrem. Yaşasın ebedî dönmez
Türkiye-Azerbaycan birliği, gardaşlığı; yaşasın Böyük Türkiye Cumhuriyeti.
(Alkışlar)
Sağ olun. (Ayakta
alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür
ediyoruz Sayın Cumhurbaşkanı.
Güle güle Sayın
Cumhurbaşkanı.
Devlet Bakanı Sayın
Kürşad Tüzmen, gündemdışı konuşmaya cevap vermeye devam edeceklerdir.
Buyurun Sayın Tüzmen. (AK
Parti sıralarından alkışlar)
III. - BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI (Devam)
A) GÜNDEMDIŞI KONUŞMALAR (Devam)
2.- Aksaray Milletvekili Ali Rıza Alaboyun'un,
sanayicilerimizin üretimde kullandıkları hammadde ve parçaların ithalatında
gümrüklerde karşılaştıkları sorunlara ve alınması gereken tedbirlere ilişkin
gündemdışı konuşması ve Devlet Bakanı Kürşad Tüzmen’in cevabı (Devam)
DEVLET BAKANI KÜRŞAD TÜZMEN (Gaziantep) -
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Aksaray Milletvekilimizin gündemdışı
konuşmasıyla ilgili olarak söz almış bulunuyorum.
Türk imalat sektörünün
korunması amacıyla uygulanan tedbirlerden biraz söz etmek istiyorum.
Temel hedefimiz, bir
taraftan, yatırımcı, ihracatçı ve dürüst ticaret erbabının önündeki engelleri
kaldırarak işlemleri kolaylaştırmak ve hızlandırmak ve bu suretle,
üreticilerimizin uluslararası piyasalardaki rekabet gücünü artırmak, diğer
taraftan da, ülkemizin siyasî, ekonomik ve sosyal düzenini bozabilecek ve
insan, hayvan, bitki ve çevre sağlığını tehdit edebilecek eşya hareketleri ve
kaçakçılık faaliyetlerini önlemek şeklinde özetlenebilir. Bu hedef ve ülkemizin
bulunduğu coğrafî bölgenin özellikleri de dikkate alınarak, her türlü
kaçakçılıkla mücadele için gerekli önlemler alınmaktadır. Yasadışı ticaret için
en zor, yasal ticaret için de en kolay gümrükler hedefimizdir.
Bu arada, e-Birlik Otomasyon Projesinin
tamamlanmasıyla birlikte, Dahilde İşleme Rejimi kapsamında gerçekleştirilen
işlemlere ait ithalat ve ihracat beyannameleri Dış Ticaret Müsteşarlığı ve
İhracatçılar Birliği tarafından izlenebileceğinden, gümrük idaresince ayrıca
bir teyit alınmasına gerek kalmayacaktır. İhracatçı birliklerince belgenin
kapatılmasından sonra, teminatların iadesi mümkün hale gelecektir.
Ayrıca, biliyorsunuz, çok
yakın bir zaman dilimi içerisinde yaptığımız çalışmalar sonucu, bu teminat
uygulamasından kaynaklanan maliyetleri en aza indirmek amacıyla, ihracatın,
özellikle ihracatçı sanayicilerimiz için rekabet koşullarının iyileştirilmesine
yönelik, önceden belirlenmiş güvenilirlik ve performans kriterlerini haiz,
onaylanmış kişiyle ilgili olarak hazırlanan, özellikle "onaylanmış
kişi" uygulamasıyla ilgili hazırladığımız yönetmelik değişikliğiyle ilgili
tebliğ Resmî Gazetede yayımlanarak yürürlüğe girmiştir. Onaylanmış kişi
statüsündeki firmalarımız -ki, biliyorsunuz, bunlar, genellikle, sanayici ve
ihracatçı firmalarımızdır- eksik belge ve beyanname verme, eşyanın sonradan
kontrole tabi tutulması, ATR dolaşım belgesi onaylaması, götürü teminatla tüm
gümrük işlemlerini yapma gibi önemli kolaylıklara sahip bulunmaktadır.
Bu son düzenlemelerle,
ayrıca, 4458 sayılı Gümrük Kanununun öngördüğü basitleştirilmiş usul
türlerinden "kayıt yoluyla rejime giriş" uygulamasına önümüzdeki iki
ay içerisinde geçirilmesi yönünde çalışmalarımız devam etmektedir.
Burada, alınan önlemlerle
ilgili, dün yapmış olduğum konuşmada, Uzakdoğu ve Çin'den gelen mallarla ilgili
olarak çalışmalarımızı anlatmıştım, buna tekrar değinmeyeceğim.
Sayın milletvekilimizin,
konuşmasında ifade ettiği hususlarla ilgili olarak, özellikle,
milletvekilimizin belirttiği gibi, 31 seri numaralı Gümrük Genel Tebliğinin 10
uncu maddesinin (f) bendinde, eksik belgelerin tamamlanması için, beyan
sahibine tanınacak sürenin bir ayı geçemeyeceği genel olarak hüküm altına
alınmış olmasına karşın, aynı bentte, indirimli ve sıfır oranında gümrük
vergisinin uygulanması için gereken belgeler -ATR dolaşım belgesi, EUR1 dolaşım
sertifikası- ile gümrük kıymetiyle ilgili olan belgelerin -orijinal fatura,
sigorta poliçesi, navlun makbuzu/faturası- tamamlanması için bir aydan daha
uzun bir süre belirlenebilmesi ve bu sürenin uzatılması da mümkün kılınmış
bulunmaktadır.
Bilindiği gibi, ithalatta
banka transferlerinin ne şekilde yapılacağı ve hangi belgelerin düzenleneceği
kambiyo mevzuatında düzenlenmiş bulunmaktadır. Diğer taraftan, kabul kredili,
mal mukabili ve vadeli akreditif yoluyla ithalat bedellerinin ödenmesi halinde,
ithalat bedelinin yüzde 6'sı oranında Kaynak Kullanımı Destekleme Fonu
kesintisi yapılmakta ve bu tutarlar da gümrük idarelerince tahakkuku yapılan
Katma Değer Vergisinin matrahına dahil edilmektedir.
Bu ifadelerden
anlaşılabileceği üzere, gümrük idarecilerimiz ve gümrük idarelerimiz, sadece
Gümrük Kanunu ve yönetmeliğiyle ilgili hükümleri uygulamakla yükümlü olmayıp,
dışticaret, kambiyo, vergi ve sair mevzuatla kendisine yüklenen görevleri ifa
etmek durumundadır.
Bu çerçevede, döviz satış
belgesi ve Türk parası transfer belgesi üzerinde yer alan bilgilere, gümrük
idaresince ihtiyaç duyulmakta ve bu belgeler gümrük idaresinin yukarıda sayılan
diğer mevzuatlardan kaynaklanan yükümlülüklerinin yerine getirilmesi bakımından
önem arz etmektedir.
Bilindiği üzere, 4458
sayılı Gümrük Kanunu ve Gümrük Yönetmeliği, Avrupa Birliği müktesebatına uygun
şekilde hazırlanarak, 2000 yılı şubat ayında yürürlüğe girmiş ve Gümrük
Yönetmeliğinde dönem içerisinde gerekli görülen değişiklikler yapılmıştır.
Gümrük işlemlerinde tek idarî belge olarak isimlendirilen ve Avrupa Birliği
ülkelerinde kullanılan beyannamelerle şekil ve içerik yönünden tamamen aynı
olan gümrük beyannameleri kullanılmaktadır. Gümrük beyannamelerinin şekli ve ne
şekilde düzenleneceği, Gümrük Yönetmeliğinin 20 numaralı ekinde yer almaktadır
ve buradaki düzenlemelerimiz tamamıyla Avrupa Birliği Gümrük Koduna uygun ve
paralel bir nitelik arz etmektedir. Dolayısıyla, bankalar ve kambiyo
müdürlüklerinde yaşanan sorun, Avrupa Birliği Gümrük Koduna uygun olarak
hazırlanan gümrük beyannamelerinden kaynaklanan bir sorun olmayıp, kambiyo
mevzuatı ve uygulamasıyla ilgili bir sorundur. Bu konuda sanayicilerimizin yaşadığı
sorunların giderilebilmesi bakımından kambiyo mercileri nezdinde gerekli
girişimlerde bulunmaya devam edeceğiz.
Gümrük vergileri, Avrupa
Birliği Gümrük Koduna uyumlu 4458 sayılı Gümrük Kanununa göre tahakkuk
ettirilip tahsil edilmektedir. Gümrük vergileri, niteliği gereği, gümrük
beyannamesine bağlı olarak tahsil edilen vergilerdir; dolayısıyla, gümrük
beyannamesinde beyan edilen vergilerin haftalık veya aylık periyotlarla
yatırılması gibi bir uygulama da mümkün bulunmamaktadır.
25.10.2000 tarih ve
2000/54 sayılı genelgeyle, orijinal fatura olmaksızın faks faturalarla gümrük
işlemlerinin gerçekleştirilmesine imkân tanınmıştır. Orijinal faturanın temini
için onbeş gün süre tanınmıştır. Bu düzenleme, niteliği itibariyle, işlemleri
kolaylaştırma amacı gütmektedir.
İhtisas gümrükleri
uygulamasında 50 kilograma kadar olan eşyanın ihtisas gümrüğü dışında her
gümrük idaresinden ithali mümkün bulunmaktadır. Bu, 50 kilogramlık miktarın 250
kilograma çıkarılması hususu gündeme getirilmiştir. İhtisas gümrükleri, önemli
ithal kalemleri itibariyle, kıymet, tarife, menşe ve standartlar yönünden etkin
bir denetim yapılması amacıyla kurulmaktadır. Ülkemizde halen, otomotiv,
tekstil, solvent ve bazı petrol ürünleri, telefon cihazı, lüks lambası,
çakmaklar ve diğer ateşleyiciler, porselenden sofra ve mutfak eşyası, cam eşya,
kullanılmış alet ve makineler, halı, düz cam ve deri mamullerinde ihtisas
gümrüğü uygulaması vardır. İhtisas gümrükleri belirlenirken, imalatçı
ithalatçılarımızın yerleri ve işlem yaptıkları gümrük idareleri belirlenerek
yetkili gümrükler belirlenmektedir. Ancak, 50 kilogramlık muafiyet miktarının
yükseltilmesi hususunun uygulamanın amacına ters düşüp düşmeyeceğinin
değerlendirilmesi lazımdır.
Bildiğiniz gibi,
özellikle 31.12.2003 tarih ve 25333 sayılı Resmî Gazetede yayımlanan 2004/1
sayılı Dış Ticarette Standardizasyon Tebliğinin 1 inci maddesine göre, tebliğe
ekli listede -ki, Ek 1, Ek 2 ve Ek 3'te bunlar var- serbest dolaşıma giriş
rejimine tabi tutulan ürünlerin, ilgili standartlarına, yönetmeliğine ve teknik
belgesine, asgarî sağlık, emniyet ve çevrenin korunması, tüketicinin doğru
bilgilendirilmesi yönlerinden uygun olması zorunludur.
Aynı tebliğin 5 inci
maddesinde ise, özellikle AQAP, GMP belgesi veya otomotiv üretimine münhasır
imalat yeterlilik belgesi veya tip onayı belgesi sahibi sanayicilerin kendi
ihtiyaçları için ekli listelerde belirtilen ürünlerden yapacakları ithalatta,
bu belgenin ilgili gümrük idaresine ibrazı ve ayrıca, ekli taahhütnamenin
-yani, az evvel söylediğim Ek 1, Ek 2, Ek 3 ve en son Ek 5- verilmesi halinde
gümrük idaresince uygunluk belgesi aranmamaktadır.
Yine, TSE-EN-ISO 9000
kalite sistem belgesi sahibi mal veya hizmet üreten firmaların kendi
ihtiyaçları için ekli listelerde -Ek 2 ve Ek 3'te- belirtilen ürünlerden
yapacakları ithalatta, Türk Standartları Enstitüsüne başvurmaları halinde,
anılan enstitü tarafından yapılacak inceleme neticesinde düzenlenecek
TSE-EN-ISO 9000 kalite sistem belgesinin süresiyle sınırlı olmak üzere en çok
içerisinde bulunulan yılın sonuna kadar geçerli olacak ve uygunluk
değerlendirmesinden muaf olarak ithal edilebilecek ürünleri ve gümrük tarife
istatistik pozisyonlarını belirtecek yazının, yine aynı şekilde, kalite sistem
belgesiyle birlikte gümrük idaresine ibrazı ve ekli taahhütnamelerin verilmesi
halinde gümrük idaresince uygunluk belgesi aranmaz hükmü yer almaktadır.
Ayrıca, Türk Standartları
Enstitüsüne gönderilen 2004 yılı Dış Ticarette Standardizasyon Mevzuatına
İlişkin Uygulama Esaslarında, Türkiye'de just in time sistemine dayalı olarak
uluslararası rekabet koşullarında faaliyet gösteren ve özellikle otomotiv
üretimine münhasır taşıt imalat yeterlilik belgesi-tip onayı belgesi sahibi
otomotiv imalatçısı firmaların ürettikleri ürünler için orijinal yedekparça
temin eden ve bu imalatçı firmalar tarafından, kendi garanti ve sorumlulukları
altında çalıştıkları tevsik edilen yedekparça ithalatçısı pazarlama
kuruluşlarına, orijinal yedekparça ithalatında; orijinal yedekparça üreten
yansanayi kuruluşlarına, üretecekleri bu parçaların üretiminde kullanılmak
üzere ithal edecekleri söz konusu otomotiv imalatçısı firmalar tarafından
onaylanmış listeler kapsamı -listede üretilecek parça ve bu parçanın üretiminde
kullanılacak ürünler GTİP'leriyle belirlenecek- ürünlerin ithalatında, denetim
yapılmadan ithal malı belgesi verilecektir ifadesi yer almaktadır. Bu itibarla,
otomotiv ve yansanayi firmaları, söz konusu muafiyet kapsamında, kendi
ihtiyaçları ve sahibi oldukları servislerde yerli üretim araçları için kullanılmak
üzere yaptıkları ithalatları Dış Ticarette Standardizasyon Mevzuatından muaf
olarak gerçekleştirebilmektedirler.
Diğer taraftan, ithalatçı
birliklerinin kurulmasına yönelik düzenlemeler ihdas edilirken, ithalat
işlemlerinde gecikme olmamasına yönelik olarak gerekli tüm tedbirler alınmakta
olup, bunu teminen günümüz teknolojik imkânlarından da sonuna kadar istifade
edilecektir. Bu meyanda, ithalatçıların bürolarından online işlem tesis
etmelerine imkân tanıyan bilgisayar sistemi kurulması, ithalatçıların gerekli
bilgi verme ve onay prosedürlerini online ortamda kendi bulundukları
mekânlardan yapmalarına imkân sağlayacak sistemlerin kurulması ve gümrük idarelerine
yakın irtibat büroları tesis edilmesi çalışmalarına devam olunmaktadır.
Bu bağlamda, ithal
işlemlerinin yürütülebilmesi için getirilen ithalatçı birliklerine üye olma ile
gümrük beyannamelerinin bu birliklerce onaylanması zorunluluklarının,
ithalatçılara en az külfet sağlayacak ve bürokrasiyi en aza indirgeyecek
şekilde yapılması sağlanacaktır. İthalatçı birliklerinin kurulmasıyla, başta
Uzakdoğu ülkeleri ve bilhassa Çin olmak üzere, tüm ülkelerden gerçekleştirilen
ve menşe yanıltması, çifte fatura kullanımı suretiyle düşük fatura beyanıyla
yapılan ve böylelikle ticaret politikası araçlarının etkisini azaltan ithalatın
bertaraf edilebilmesi, kayıtdışı ekonominin ithalat boyutunun kayıt altına
alınmasına matuf bir mekanizma oluşturulabilmesi, halihazırda yaklaşık üç aylık
gecikmeyle temin edilebilen madde bazındaki ithalat istatistiklerine çok kısa
süre içerisinde ulaşılabilmesine imkân tanıyan bilgi sistemi altyapısının
kurulması ve böylece ithalatın etkin bir şekilde takibi ile gerekli
politikaların tesisinin ve bu politikaların güncel bir şekilde uygulanmasının
mümkün kılınması, bu vesileyle de yerli üreticilerimizin korunması ve ithalatın
disipline edilebilmesi amaçlanmaktadır.
Sonuç olarak, gayemiz,
her konuşmamda da belirttiğim gibi, yasal ticarette en kolay, yasadışı
ticarette ise en zor gümrük idarelerini oluşturmaktır. Bu hedef doğrultusunda,
bir yandan sanayicimizi haksız rekabet yaratan ithalata karşı korurken diğer
yandan bürokratik süreci asgarî seviyeye çekme gayreti göstermekteyiz.
Hepinizi saygıyla
selamlıyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür
ediyorum Sayın Bakan.
Birleşime 10 dakika ara
veriyorum.
Kapanma Saati: 16.09
İKİNCİ OTURUM
Açılma Saati : 16.19
BAŞKAN : Başkanvekili Sadık YAKUT
KÂTİP ÜYELER : Enver Yılmaz (Ordu), Türkân MİÇOOĞULLARI
(İzmir)
BAŞKAN - Sayın
milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 73 üncü Birleşiminin İkinci
Oturumunu açıyorum.
Gündemdışı konuşmalar
tamamlanmıştı.
Başkanlığın Genel Kurula
diğer sunuşları vardır; ancak, sunuşlar uzun olduğu için, Divan Üyesinin
oturduğu yerden sunuşları yapmasını oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler...
Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Bir genel görüşme
önergesi vardır; okutuyorum:
III. - BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI (Devam)
B)
GENSORU, GENEL GÖRÜŞME, MECLİS SORUŞTURMASI VE MECLİS ARAŞTIRMASI ÖNERGELERİ
1.- Ankara
Milletvekili Yakup Kepenek ve 23 milletvekilinin, TÜBİTAK Marmara Araştırma
Merkezi Başkanının istifası konusunda bir genel görüşme açılmasına ilişkin
önergesi (8/12)
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
7 Nisan 2004
Hükümetin, 2003
Mayısından bu yana uyguladığı TÜBİTAK politikası, olumsuz ve giderek ulusal
çıkarlarımıza zarar verecek sonuçlar veriyor. Bu uygulama, toplumu ve devlet
faaliyetlerini çok yakından ilgilendirmektedir.
Bunun son örneklerinden
biri, TÜBİTAK-MAM (Marmara Araştırma Merkezi) Başkanı Prof. Dr. Naci Görür'ün 6
Nisan tarihinde istifa etmesi ve bu nedenle yaptığı kamuoyu açıklamasıdır.
Açıklamada,
TÜBİTAK-MAM'ın başarılarına karşın "...son yönetim değişikliğinden sonra
sürekli ihmal edilmiş ve her fırsatta geri plana itilmiştir. Dünya Bankası,
yeniden yapılanma, eğitim, kurs, yurtdışı alımları, yurtdışı seyahatleri, Avrupa
Birliği Altıncı Çerçeve Programı, teknoloji serbest bölgesi, teknoloji
geliştirme bölgesi, üniversite ilişkileri vb. proje ve faaliyetleri büyük
ölçüde aksamış, hatta durma noktasına gelmiştir. Ülkemizin sivil ve savunma sanayiinde
önemli bir yere sahip olan böyle bir kuruluşun bu hale düşürülmesi üzücü, bir o
kadar da düşündürücüdür.
(...) MAM'ın bu durumunu
içime sindiremediğim ve yapılanların sorumluluğuna ortak olmayı istemediğim
için Merkez Başkanlığı görevimden 6 Nisan 2004 tarihi itibariyle istifa
ediyorum."
Bu istifa açıklamasında
belirtilenler, AKP Hükümetinin TÜBİTAK yönetimine el koymasının verdiği en
yıkıcı sonuçlardan biridir.
Açıklamada sıralanan
faaliyetlerin, değil tamamının, yalnızca bir tanesinin bile aksaması ve hatta
durma noktasına gelmesi, bu ülkenin ekonomisini, bilimsel ve teknolojik
gelişimini ve toplumun üretkenliğinin artırılmasını çok olumsuz yönde
etkileyecektir. Ülkenin gelişip güçlenmesinde kapanmayacak bir büyük yara
açılmakta ve çok önemli ulusal kayıplara neden olunmaktadır. Bu kayıplar
parayla ölçülemez. Bu yıkımların onarımı hiç kolay olmaz, yıllar, giderek on
yıllar alır.
Bu nedenle ve aşağıda
sıralanan ekgerekçelerle, TÜBİTAK-MAM olayı konusunda, Anayasanın 98 inci ve
İçtüzüğün 102 nci ve 103 üncü maddeleri uyarınca genel görüşme açılmasını
istiyoruz.
Saygılarımızla.
1- Yakup Kepenek |
(Ankara) |
2- Mehmet Ali Özpolat |
(İstanbul) |
3- Algan Hacaloğlu |
(İstanbul) |
4- Canan Arıtman |
(İzmir) |
5- Ali Rıza Gülçiçek |
(İstanbul) |
6- Mustafa Özyurt |
(Bursa) |
7- Muhsin Koçyiğit |
(Diyarbakır) |
8- Ayşe Gülsün Bilgehan |
(Ankara) |
9- Gökhan Durgun |
(Hatay) |
10-Zekeriya Akıncı |
(Ankara) |
11-Emin Koç |
(Yozgat) |
12-İsmet Atalay |
(İstanbul) |
13-Ali Cumhur Yaka |
(Muğla) |
14-Erol Tınastepe |
(Erzincan) |
15-M. Akif Hamzaçebi |
(Trabzon) |
16-Mevlüt Coşkuner |
(Isparta) |
17-Naci Aslan |
(Ağrı) |
18-Salih Gün |
(Kocaeli) |
19-Sedat Pekel |
(Balıkesir) |
20-Mesut Özakcan |
(Aydın) |
21-Mustafa Erdoğan Yetenç |
(Manisa) |
22-Birgen Keleş |
(İstanbul) |
23-Hüseyin Ekmekcioğlu |
(Antalya) |
24-Nail Kamacı |
(Antalya) |
Gerekçe :
Bilindiği gibi
TÜBİTAK-MAM (Marmara Araştırma Merkezi) ülkemizin en büyük ve değişik bilim
dallarını tek çatı altında toplayan araştırma ve geliştirme kuruluşudur.
TÜBİTAK'ın en başarılı alt birimi olan, son dört yıl boyunca tüm hedeflerini
katlayarak gerçekleştiren, KALDER'in toplam kalite ödülünü alan, büyük sanayi
kuruluşlarına olduğu kadar KOBİ'lere de Avrupa Birliği Altıncı Çerçeve Programı
konusunda önderlik eden kuruluş, sivil sanayi alanında olduğu kadar savunma
sanayii alanında da çalışmaktadır. MAM, Avrupa Birliği Altıncı Çerçeve
Programına en çok sayıda proje veren kuruluş özelliğini taşımaktadır.
MAM Başkanlığından istifa
etmek zorunda kalan Prof. Dr. Naci Görür'ün kamuoyuna duyurusundan da
anlaşılacağı gibi, çalışmalar aksamış ve hatta durma noktasına gelmiştir.
Meclisin MAM'daki
gelişmeleri öğrenmesi, buradaki olumsuzlukları gidermek üzere gerekli önlemleri
bir an önce alması kaçınılmaz görevlerimizden biri sayılmalıdır.
Bu çerçevede;
1- TÜBİTAK-MAM Başkanı
Prof. Dr. Görür hangi neden ya da nedenlerle istifa etmiştir?
2- TÜBİTAK Yasasında 5001
sayılı Yasayla yapılan değişiklik sonucu yapılan köklü yönetim değişikliğinin
MAM'da yaşanan yönetim sorununa etkisi olmuş mudur?
3- Hükümet ya da TÜBİTAK
yönetimi, MAM konusunda uyarılmış mıdır?
4- MAM'da, TÜBİTAK'ta
yapılan yönetim değişikliğinden sonra hangi araştırma-geliştirme projeleri
aksamış, hangileri durma noktasına gelmiştir?
5- Bu aksama ve
durmaların bilinen parasal tutarı ne kadardır?
6- Prof. Dr. Görür'ün
istifasında, yönetim yetkilerinin sınırlandırılması etkili olmuş mudur?
7- TÜBİTAK-MAM'ın
yürütmekte olduğu araştırma projelerinin sivil ve savunma sanayii ikilisine
göre dağılımları nasıldır?
8- Bu projelerin aksaması
ya da durma noktasına gelmiş olması hangi iç ve dışteknoloji firmalarının
yararına olacaktır?
9- Projelerin aksaması,
durması nedeniyle, ülkemizin savunma sanayii, sanayicileri, KOBİ'leri (küçük ve
orta ölçekli işletmeler), üniversiteleri ve diğer araştırma birimleri, mal ve
hizmet üreten sektörlerinin kayıpları ne kadardır ve bu kayıplar nasıl
karşılanacaktır?
Soruları başta olmak
üzere, TÜBİTAK-MAM konusunda tüm gelişmeler, genel görüşme açılmasıyla ele
alınacak ve bundan sonra yapılması gerekenler, yasal düzenlemeler dahil,
açıklık kazanacaktır.
BAŞKAN - Bilgilerinize
sunulmuştur.
Önerge gündemde yerini
alacak ve genel görüşme açılıp açılmaması konusundaki öngörüşme, sırası
geldiğinde yapılacaktır.
Bayındırlık ve İskân eski
Bakanı Yaşar Topçu hakkında kurulan (9/9) esas numaralı Meclis Soruşturması
Komisyonunun, başkan, başkanvekili, sözcü ve kâtip üye seçimine dair bir
tezkeresi vardır, okutuyorum:
C)
TEZKERELER VE ÖNERGELER
1.- (9/9)
esas numaralı Meclis Soruşturması Komisyonu Geçici Başkanlığının, Komisyonun
başkan, başkanvekili, sözcü ve kâtip üye seçimini yaptığına ilişkin tezkeresi (3/526)
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Bayındırlık ve İskân eski
Bakanı Yaşar Topçu hakkında kurulan (9/9) esas numaralı Meclis Soruşturması
Komisyonu başkan, başkanvekili, sözcü ve kâtip seçimi için 13.4.2004 Salı günü
saat 18.30'da toplanmış ve bu toplantıya 9 komisyon üyesi katılmış; başkanlık
için kullanılan 9 adet, başkanvekilliği için kullanılan 9 adet, sözcülük için
kullanılan 9 adet, kâtiplik için kullanılan 9 adet oy pusulasının tasnifi
sonucu, aşağıda adları yazılı üyeler, karşılarında gösterilen geçerli oyu
alarak, İçtüzüğün 109 uncu ve 24 üncü maddeleri uyarınca başkan, başkanvekili,
sözcü ve kâtip seçilmişlerdir.
Saygıyla arz olunur.
Başkan :
Ünal Kacır |
7 oy |
Başkanvekili : Orhan Yıldız |
7 oy |
Sözcü :
Özkan Öksüz |
7 oy |
Kâtip Üye :
Bayram Özçelik |
7 oy |
Komisyon Geçici Başkanı
Mehmet Atilla Maraş
Şanlıurfa
BAŞKAN - Bilgilerinize
sunulmuştur.
Sayın milletvekilleri,
Bayındırlık ve İskân eski Bakanı Yaşar Topçu hakkında kurulan (9/9) esas
numaralı Meclis Soruşturması Komisyonu üyeliğinden, 2 adet, istifa önergesi
vardır; okutuyorum:
2.- Konya Milletvekili Ahmet Işık'ın, (9/9) esas numaralı
Meclis Soruşturması Komisyonu üyeliğinden çekildiğine ilişkin önergesi (4/167)
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
İçtüzük gereği kurulan
komisyondan, bugün itibariyle seçilmiş olduğumdan istifa ediyorum.
Gereğinin yapılması arz
olunur.
Ahmet Işık
Konya
BAŞKAN - Bilgilerinize
sunulmuştur.
3.- Adıyaman
Milletvekili Mehmet Özyol'un, (9/9) esas numaralı Meclis Soruşturması Komisyonu
üyeliğinden çekildiğine ilişkin önergesi (4/168)
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
13.4.2004 günü Türkiye
Büyük Millet Meclisi Genel Kurulunda Bayındırlık eski Bakanı Yaşar Topçu
hakkında kurulan (9/9) esas numaralı Meclis Soruşturması Komisyonuna, çekilen
kurada seçilmiş bulunmaktayım; ancak, mazeretim sebebiyle söz konusu komisyon
üyeliğinden istifa etmek istiyorum.
Gereğini rica ederim.
Mehmet Özyol
Adıyaman
BAŞKAN - Bilgilerinize
sunulmuştur.
Danışma Kurulunun bir
önerisi vardır; okutup, oylarınıza sunacağım.
V.- ÖNERİLER
A) DANIŞMA
KURULU ÖNERİLERİ
1.- Türkiye
Büyük Millet Meclisinin 23 Nisan 2004 Cuma günü saat 14.00'te özel gündemle
toplanmasına ilişkin Danışma Kurulu önerisi
13.4.2004
Danışma Kurulu Önerisi
Türkiye Büyük Millet
Meclisinin kuruluşunun 84 üncü yıldönümünün ve Ulusal Egemenlik ve Çocuk
Bayramının kutlanması ve günün önem ve anlamının belirtilmesi amacıyla Genel
Kurulda özel bir görüşme yapılması için, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 23
Nisan 2004 Cuma günü saat 14.00'te toplanmasının Genel Kurulun onayına
sunulması, Danışma Kurulunca uygun görülmüştür.
Bülent Arınç
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanı
Eyüp Fatsa Ali Topuz
AK Parti Grubu Başkanvekili
CHP Grubu Başkanvekili
BAŞKAN - Kabul edenler...
Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığının bir önerisi vardır; okutup, oylarınıza sunacağım.
B)
BAŞKANLIK ÖNERİLERİ
1.- Türkiye
Büyük Millet Meclisinin kuruluşunun 84 üncü yıldönümü ve Ulusal Egemenlik ve
Çocuk Bayramı kutlamaları için Genel
Kurulda özel bir görüşme açılması ve konuşma süreleri ile o gün başka bir
konunun görüşülmemesine ilişkin Başkanlık önerisi
13.4.2004
Başkanlık Önerisi
Türkiye Büyük Millet
Meclisinin kuruluşunun 84 üncü yıldönümü ve Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı
olan 23 Nisan 2004 Cuma günü saat 14.00'te Genel Kurulda özel bir görüşme
açılması ve bu görüşmelerde; Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı ile siyasî
parti gruplarının başkanları ve Mecliste üyesi bulunan diğer siyasî partilerin
milletvekili olan genel başkanlarına 10'ar dakika süreyle söz verilmesi ve bu
günde başka bir konunun görüşülmemesi, Danışma Kurulunun görüşüne uygun olarak
önerilmiştir.
Bülent Arınç
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanı
BAŞKAN - Kabul edenler...
Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Gündemin
"Seçim" kısmına geçiyoruz.
VI.-
SEÇİMLER
A)
BAŞKANLIK DİVANINDA AÇIK BULUNAN ÜYELİĞE SEÇİM
1.-
Başkanlık Divanında açık bulunan TBMM Başkanvekilliğine seçim
BAŞKAN - Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlık Divanında boş bulunan ve Cumhuriyet Halk Partisi
Grubuna düşen bir Başkanvekilliği için Ankara Milletvekili Yılmaz Ateş aday
gösterilmiştir.
Oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Gündemin "Sözlü
Sorular" kısmına geçiyoruz.
Sanayi ve Ticaret Bakanı
Sayın Ali Coşkun "Sözlü Sorular" kısmının 3, 13, 44 ve 45 inci
sıralarında yer alan soruları birlikte cevaplandıracaktır. Sayın Bakanın
istemi, sırası geldiğinde yerine getirilecektir.
VII.- SORULAR VE CEVAPLAR
A) SÖZLÜ
SORULAR VE CEVAPLARI
1.- Adana
Milletvekili Atilla Başoğlu'nun, bir milletvekili eşinin bulunduğu göreve
ilişkin Adalet Bakanından sözlü soru önergesi (6/491) ve Adalet Bakanı Cemil
Çiçek'in cevabı
BAŞKAN -Soruyu
cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Burada.
Soruyu okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki sorumun Sayın
Adalet Bakanı Cemil Çiçek tarafından sözlü olarak cevaplandırılması hususunu
saygılarımla arz ederim.
Atilla Başoğlu
Adana
Soru:
AKP Kahramanmaraş
Milletvekili Mehmet Yılmazcan'ın eşi Nesrin Yılmazcan, soru önergemizin Türkiye
Büyük Millet Meclisine verildiği tarih itibariyle hangi görevde bulunmaktadır?
Adı geçen şahsın ataması hangi tarihte, hangi meziyetleri gerekçesiyle
yapılmıştır?
BAŞKAN - Buyurun Sayın
Bakan.
ADALET BAKANI CEMİL ÇİÇEK
(Ankara) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; soru önergesine konu olan ve
şu an Adalet Bakanlığı Personel Genel Müdürlüğü görevini yürüten arkadaşımız
Nesrin Yılmazcan, evvela belirtmek isterim ki, birinci sınıf bir hâkimdir. Daha
evvel Personel Genel Müdürlüğünde tetkik hâkimi olarak uzun süre çalışmış, daha
sonra da Personel Genel Müdür Yardımcısı olarak görev yapmıştır.
Biz, bir kişiyi göreve
getirirken, en evvel özlük dosyasına bakarız. Bir göreve gelmesinde, sicil
durumu itibariyle, hal kâğıtları itibariyle, görev ve sorumluluklarını yerine
getirip getirmediği noktasında herhangi bir husus yoksa, bir soruşturması yoksa
ve şartları da tutuyorsa o kişiyi ona göre görevlendiririz. Aksi halde,
kendisinden kaynaklanmayan sebeplerden dolayı, insanları, sadece, eşi
siyasetçidir diye bir yere getirmemek, o kişiyi cezalandırmak olur.
Samimî olarak ifade
edeyim; benim, parti meselesinde, neye, nasıl baktığımı, yirmi senelik geçmiş
siyasî hayatımda herkes bilir. Bu arkadaşımız son derece başarılıdır; özlük
dosyası itibariyle de Bakanlıkta her zaman takdirle anılan bir arkadaşımızdır.
Bu göreve getirilmesinin sebebi de, daha evvel Personel Genel Müdürlüğünde
uzunca süre görev yapmış olmasıdır. Görevde bulunduğu süre içerisinde de 35
defa hâkim ve savcı kararnamesi hazırlamıştır. Dolayısıyla, zaten, Personel
Genel Müdürlüğü, hâkim ve savcıların tayinlerinde, nakillerinde bir taslak
kararname hazırlar. Esas, tayinleri, nakilleri, terfileri, disiplin
işlemlerini, Anayasamıza, yasalarımıza göre Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu
yapar; o arkadaşımız da buranın üyesi değildir. Dolayısıyla, o arkadaşımız,
siyasî mülahazalarla değil özlük dosyası itibariyle, çalışması, gayreti,
kişiliği ve birinci sınıf hâkim olması hasebiyle, layık olduğu için bu göreve
gelmiştir, getirilmiştir; bugüne kadar da bu kanaatimin aksine herhangi bir
davranışı olmamıştır. İyi ki, bu arkadaşımızı bu göreve getirmişiz.
Bunu huzurlarınızda arz
etmek istiyorum.
Teşekkür ederim. (AK
Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür
ediyorum Sayın Bakan.
2.- Adana Milletvekili Atilla Başoğlu'nun, bazı atamalara
ilişkin Devlet Bakanından sözlü soru önergesi (6/492)
BAŞKAN - Soruyu
cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok.
Bu soru önergesi, üç
birleşim içerisinde cevaplandırılmadığından, İçtüzüğün 98 inci maddesinin son
fıkrası uyarınca yazılı soruya çevrilecektir; önerge gündemden çıkarılmıştır.
3.- Adana
Milletvekili Atilla Başoğlu'nun, bazı atamalara ilişkin Sanayi ve Ticaret
Bakanından sözlü soru önergesi (6/495) ve Sanayi ve Ticaret Bakanı Ali
Coşkun'un cevabı
4.-
Adıyaman Milletvekili Mahmut Göksu'nun, Adıyaman'daki organize sanayi bölgesi
ve bazı küçük sanayi siteleriyle ilgili çalışmalara ilişkin Sanayi ve Ticaret
Bakanından sözlü soru önergesi (6/514) ve Sanayi ve Ticaret Bakanı Ali
Coşkun'un cevabı
5.- Niğde
Milletvekili Orhan Eraslan'ın, Devlete ait şeker fabrikalarında, memurlara
yemek verilmemesine ilişkin Sanayi ve Ticaret Bakanından sözlü soru önergesi
(6/563) ve Sanayi ve Ticaret Bakanı Ali Coşkun'un cevabı
6.- Niğde
Milletvekili Orhan Eraslan'ın, Niğde Organize Sanayi Bölgesi Arıtma Tesisi
Projesinin kredi ihtiyacına ilişkin Sanayi ve Ticaret Bakanından sözlü soru
önergesi (6/564) ve Sanayi ve Ticaret Bakanı Ali Coşkun'un cevabı
BAŞKAN - Bu 4 soruyu
Sanayi ve Ticaret Bakanı Sayın Ali Coşkun
cevaplandıracağından, soruları okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki sorumun Sayın
Sanayi ve Ticaret Bakanı Ali Coşkun tarafından sözlü olarak cevaplandırılması
hususunu saygılarımla arz ederim.
Atilla Başoğlu
Adana
1- Oğlunuz Osman Yıldırım
Coşkun'un herhangi bir yönetim kurulu üyeliği var mıdır? Varsa, hangi
kuruluşlarda yönetim kurulu üyesidir? Kendisine ne kadarlık bir aylık
ödenmektedir?
2- Eşinizin 63 yaşındaki
yeğeni Kemal Güven Önder, soru önergemizin Türkiye Büyük Millet Meclisine
verildiği tarih itibariyle hangi görevde bulunmaktadır? Adı geçen şahsın
ataması hangi tarihte, hangi meziyetleri gerekçesiyle yapılmıştır?
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın,
delaletlerinizle, Sanayi ve Ticaret Bakanı Sayın Ali Coşkun tarafından sözlü
olarak cevaplandırılması için gereğinin yapılmasını arz ederim.
Mahmut Göksu
Adıyaman
1- Adıyaman'da ikinci
organize sanayi bölgesi için Bakanlığınızın herhangi bir çalışması var mı?
Varsa, hangi safhada?
2- Besni, Kâhta, Gölbaşı
küçük sanayi sitelerinin son durumları nedir? Son üç yılda ne kadar ödenek
verilmiştir?
3- Yapımı yıllardır devam
eden, bitmek bilmeyen; hatta, bir yandan da yıkılmaya yüz tutmuş bu küçük
sanayi siteleri için, ileriye dönük olarak Bakanlığınız ne düşünüyor? Bunlardan
birisi de Besni küçük sanayi sitesi. Burası için ne düşünüyorsunuz?
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki sorumun Sanayi
ve Ticaret Bakanı Sayın Ali Coşkun tarafından sözlü olarak cevaplandırılması
için gereğini arz ederim.
Saygılarımla.
Orhan Eraslan
Niğde
Bilindiği üzere, devletin
uhdesinde bulunan şeker fabrikalarında, işçilere, öğrencilere ve kursiyerlere
yemek verildiği halde, memurlara yemek verilmemektedir.
Soru: Şeker
fabrikalarının şehir dışında olmaları gözönünde bulundurularak, görevli
memurlara da yemek verilmesi konusunda yeni bir uygulamaya geçilmesi
düşünülmekte midir?
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki sorumun Sanayi
ve Ticaret Bakanı Sayın Ali Coşkun tarafından sözlü olarak cevaplandırılması
için gereğini arz ederim.
Saygılarımla.
Orhan Eraslan
Niğde
Niğde organize sanayi
sitesinde arıtma tesisi bulunmamaktadır.
Arıtma tesisinin
yapılması için, Organize Sanayi Müdürlüğü, Fertek Belediyesi, Koyunlu
Belediyesi ve Niğde Üniversitesi bir araya gelerek bir proje yaptırmış
bulunmaktadırlar.
Niğde Organize Sanayi
Müdürlüğünün söz konusu tesisi yaptırabilmesi için 2 trilyon TL kredi desteğine
ihtiyaç duymaktadır.
Soru: Niğde Organize
Sanayi Bölgesi arıtma tesisinin hayata geçmesi için gerekli olan 2 trilyon
TL'lik kredi desteği yapılacak mıdır?
BAŞKAN - Soruları
cevaplandırmak üzere, buyurun Sayın Bakan.
SANAYİ VE TİCARET BAKANI
ALİ COŞKUN (İstanbul) - Sayın Başkan, çok değerli milletvekilleri; sözlerime
başlarken hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Adana Milletvekili Sayın
Atilla Başoğlu'nun, atamalara ilişkin, Bakanlığıma sorduğu sözlü soruları
cevaplandırıyorum.
Adı geçen Osman Yıldırım
Coşkun, benim oğlum olup, Almanya'da aynı anda üç üniversiteyi, iktisat,
işletme ve endüstri mühendisliğini bitirmiş, sonra da mastır yapmış, yüksek
endüstri mühendisi olarak hayata atılmıştır; kendi aile şirketimiz olan
BİLTEKTAŞ Bilim ve Teknoloji Araçları Anonim Şirketinde çalışmaktadır, diğer
şirketlerimizde de görevi vardır.
Osman Yıldırım Coşkun,
devlet birimleriyle ilgili hiçbir işi olmadığı gibi, devlette de görev
almamıştır; ancak -gazetede çıkan bir yorum üzerine bu sualin sorulduğunu
zannediyorum- Aycell - Aria birleşmesi neticesinde, 18 Şubat 2004 tarihinde
yapılan genel kurulda, İtalyan tarafının teklifiyle, ittifakla yönetim kuruluna
seçilmiştir.
Ayrıca, aldığı ücret
sorulmaktadır. Ücreti ben de bilmiyorum; arkadaşımız, isterse, ilgili
kuruluştan öğrenebilir.
AHMET ERSİN (İzmir) - Siz
bilirsiniz canım!
SANAYİ VE TİCARET BAKANI
ALİ COŞKUN (Devamla) - Dolayısıyla, devlette herhangi bir görevi yoktur.
Yine aynı kapsamda Sayın
Başoğlu'nun ikinci sorusu, bu önergenin Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına verildiği 16.5.2003 tarihinde Kemal Güven Önder'in hangi görevde
bulunduğuyla ilgilidir. Kemal Güven Önder, Türkiye Şeker Fabrikaları Anonim
Şirketinin bağlı ortaklığı olan Kütahya Şeker Fabrikası Genel Müdür
Yardımcılığı görevinden, 17 Nisan 2003 tarihinde, yani, bir yıl önce resen
emekliye ayrılmıştır.
İlgili, teşekkülümüze,
1.11.1972 tarihinde Gümrük ve Tekel Bakanlığından naklen geçmiştir; muhasebe
şefliği, hesap uzmanlığı, İştirakler Müdür Yardımcılığı ve İştirakler Müdürlüğü
görevlerinde bulunmuştur. Bakanlar Kurulunun 26.12.2002 tarih ve 2002/3509
sayılı müşterek kararıyla teşekkülümüze Genel Müdür Yardımcısı olarak atanmış
-yani, bizden önce- ve Danıştay 5. Dairesinin 27.8.2002 tarihli kararıyla
Ankara 8. İdare Mahkemesinin 31.5.2002 tarih ve 2000/1740 sayılı iptal
kararının onanmasına karar verildiğinden, bu kararın uygulanmasına ilişkin
olarak Bakanlık makamından istihsal edilen 28.1.2003 tarih ve 84 sayılı onayına
istinaden Hacı Duran Gökkaya'nın; yani, daha önce, bizden önce görevden alınmış
arkadaşın görevine dönmesiyle şeker fabrikalarında müşavir kadrosuna
atanmıştır. İlgili, bilahara, müşavir olarak bulunduğu bu dönemde,
özelleştirmeye devredeceğimiz Kütahya Şeker Fabrikaları hakkında rapor
hazırlayabilmesi ve emekli olana kadar ondan yararlanabilmek için Kütahya Şeker
Fabrikalarına tayin edilmiş ve biraz önce söylediğim gibi, 17.4.2003 tarihinde
de 61 yaştan dolayı resen emekliye sevk edilmiştir.
Bu arkadaşın, benimle,
eşimle ya da yakın arkadaşlarımla herhangi bir ilgisi yoktur. Önce, gazetede
"eşinin hocasının kocası" diye çıktı; bunu tekzip ettik; bu kere,
eşimin yeğeni olduğu söylendi. Hiçbir akrabalık bağımız yok, tanımıyorum;
göreve geldikten sonra da, ancak görev dolayısıyla tanıdım. Dolayısıyla, Atilla
Bey, bunları dedikodu şeklinde yayılan gazetelerden alıp soracağına -nihayet,
bu Bakanlık Türkiye'nin bakanlığı, Türkiye Cumhuriyeti hükümetinin bakanlığı-
lütfedip bir telefonla sorsaydı, bunların hepsini ben kendisine arz ederdim;
ama, dedikoduya dayalı böylesi yorumları Yüce Mecliste açıklama fırsatı verdiği
için, kendisine şükranlarımı sunuyorum.
Efendim, Adıyaman
Milletvekili Sayın Mahmut Göksu'nun, Adıyaman'daki organize sanayi bölgesi ve
bazı küçük sanayi siteleriyle ilgili çalışmalara ilişkin olarak yönelttiği
sözlü soruyu cevaplandırıyorum :
Cevap 1: Adıyaman'da
İkinci Organize Sanayi Bölgesi Projesi, 2000, 2001 ve 2002 yılları yatırım
programı tekliflerinde, etüt karakteristiğiyle, Devlet Planlama Teşkilatı
Müsteşarlığına yeni proje olarak teklif edilmiş olup, yatırım programına dahil
edilememiştir. Adıyaman Valiliğinden gelen 13.12.2001 tarih ve 1292 sayılı yazı
ekindeki Organize Sanayi Bölgesi Yatırımı Değerlendirme Raporunda, ilde yer
alan mevcut organize sanayi bölgesinde boş parseller olması nedeniyle ikinci
organize sanayi bölgesine ihtiyaç olmadığı belirtilmiştir. Bu nedenle, proje,
2003 yılı yatırım programı teklifimize dahil edilmemiştir. Ayrıca, Bakanlığımız
ve Maliye Bakanlığı arasında yapılan, organize sanayi bölgeleri ve küçük sanayi
siteleri projeleri ödeneklerinin kullanımı ve kredilendirilmesine ilişkin esas
ve usulleri belirleyen protokol kapsamında "kredilendirme koşulları"
başlıklı madde 13'te belirlenen "ilde daha önce bir organize sanayi bölgesi
kredilendirilmiş ise, ikinci ve sonraki organize sanayi bölgelerinin
kredilendirilmesi için, kredilendirilmiş bulunan mevcut organize sanayi
bölgesine ait parsellerin tamamının tahsis edilmiş olması, parsellerin üçte
2'sinin fiilen üretime geçmiş olması, tevsi projeleri için ilave olarak atıksu
arıtma tesisinin kurulmuş olması, vadesi geçmiş borcunun bulunmaması koşulları
aranır" hükmü gereğince ve parsel tahsis oranının yüzde 89, üretime geçme
oranının yüzde 13 olması nedenleriyle, Adıyaman ikinci organize sanayi
bölgesinin kredilendirilmesi mümkün olamamaktadır.
Cevap 2: Besni Küçük
Sanayi Sitesi, 2003 yılı yatırım programında, 100 milyar TL ödenek, 350 işyeri,
çırak okulu ve altyapı karakteristiğiyle yer almaktadır. 278 işyerine ait
üstyapı inşaatı fizikî gerçekleşmesi yüzde 33'tür. Altyapı inşaatı ihalesi
henüz yapılmamıştır. Proje için bugüne kadar kullandırılan kredinin 2003 yılı
fiyatlarıyla karşılığı 2 trilyon 871 milyar liradır. 2003 yılı birim
fiyatlarıyla 2000, 2001, 2002 yıllarında toplam 1 trilyon 386 milyar lira ödenek
kullandırılmış olup, 2003 yılında 75 milyar lira kredi kullandırılmıştır.
Gölbaşı Küçük Sanayi
Sitesi, 2003 yılı yatırım programında, 150 milyar lira ödenek ve 100 işyeri ve
altyapı karakteristiğiyle devam eden projeler arasında yer almaktadır. 60
işyerine ait üstyapı fizikî gerçekleşmesi yüzde 33'tür. Altyapı inşaatı ihalesi
henüz yapılmamıştır. Proje için bugüne kadar kullandırılan kredinin 2003 yılı
fiyatlarıyla karşılığı 323 600 000 000 liradır. 2003 yılı birim fiyatlarıyla,
2001 yılında, 323 600 000 000 lira ödenek kullandırılmıştır. 2000 yılı yatırım
programında 1 milyar, 2002 yılı yatırım programında 100 milyar lira ödenek
tahsis edilmiş olup, harcama gerçekleşmemiştir. 6.6.2003 tarihi itibariyle,
2003 yılında harcaması bulunmamaktadır.
Özkâhta Küçük Sanayi
Sitesi, 2002 ve 2003 yılları yatırım programı tekliflerinde, 150 işyeri,
çıraklık okulu ve altyapı karakteristiğiyle, Devlet Planlama Teşkilatı
Müsteşarlığına yeni proje olarak teklif edilmiş olup, yatırım programına dahil
edilmemiştir. Söz konusu proje için, 12.7.2000 tarihinde, Bakanlığımız
elemanlarınca, mahallinde yer seçimi çalışmaları yapılmıştır. Küçük sanayi
sitesi yeri olarak uygun görülen Ortanca-Çıraklık Köy yolu mevkiinde yaklaşık 110
dekar büyüklüğündeki alan için, 16.1.2001 tarih ve 322 sayılı yazımızla talimat
yazılmıştır.
Cevap 3: Bilindiği gibi,
ülkemizin yaşamış olduğu ekonomik krizler nedeniyle, zaten kısıtlı olan
kaynakların daha rasyonel bir biçimde kullanılması bir zorunluluk haline
gelmiştir. Bu amaçla, Devlet Planlama Teşkilatı Müsteşarlığınca yürütülen kamu
yatırım programı rasyonelleşme çalışmaları kapsamında, Yüksek Planlama
Kurulunun 27.12.2002 tarih, 2002/132 sayılı kararı ve Bakanlar Kurulunun
30.12.2002 tarih, 2002/5169 sayılı kararına istinaden Bakanlığımız 2002 yılı
yatırım programından 136 adet organize sanayi bölgesi, 28 adet de küçük sanayi
sitesi projesi çıkarılmıştır.
Bakanlığımız desteğiyle
inşaat çalışmaları devam eden Besni Küçük Sanayi Sitesi gibi belirli fizikî
gerçekleşmesi bulunan projelerin bir an önce tamamlanabilmesi için yıl
içerisinde ödenek teminine çalışılacaktır. Ayrıca, devam eden projelerin en
kısa sürede tamamlanabilmesi için 2004 ve daha sonraki yıllarda hazırlanacak
olan yatırım programları teklifleri daha rasyonel hale getirilecektir.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Niğde Milletvekili Sayın Orhan Eraslan'ın, şeker
fabrikalarının şehir dışında olmaları gözönünde bulundurularak görevli
memurlara da yemek verilmesi konusundaki sualini cevaplandırıyorum.
Kuruluş bünyesinde
çalışan sendika üyesi işçilere, 19 uncu Toplu İş Sözleşmesinin 59 uncu
maddesine istinaden, meslekî eğitim gören öğrencilere ise, 3308 sayılı Kanunla
düzenlenen Meslekî Eğitim Sözleşmesinin 26 ncı maddesinin (f) fıkrasına göre ücretsiz
yemek verilmektedir. Sözleşmeli personele, 389 sayılı Kanun Hükmünde
Kararnamenin 33 üncü maddesi hükmüne göre, bedelini ödemek şartıyla yemek
verilebilmektedir. 657 sayılı Kanuna tabi çalışan personel için ise, 15 Ocak
2003 tarih ve 24994 sayılı Resmî Gazetede yayımlanan 2003 Malî Yılı Bütçe
Uygulama Talimatında (Sıra No:2) belirtilen esaslara göre uygulama
yapılmaktadır. Memur ve sözleşmeli personele yemek verilmesi konusunda yeni bir
uygulamaya geçilmesi, mevcut yasa ve yönetmelikler çerçevesinde mümkün
bulunmamaktadır.
Sayın Başkanım,
izninizle, yine, Niğde Milletvekili Sayın Orhan Eraslan'ın, Niğde Organize
Sanayi Bölgesi Arıtma Tesisi Projesinin kredi ihtiyacıyla ilgili sözlü sorusuna
cevap veriyorum.
261 hektar büyüklüğündeki
Niğde Merkez Organize Sanayi Bölgesi 1997 yılında tamamlanmıştır. Bölgede 112
adet sanayi parseli bulunmakta olup, 49 adedinin tahsisi yapılmıştır. Tahsisi
yapılan parsellerde 31 adet sanayi tesisi üretime geçmiş olup, 9 adet tesis
inşaat safhasındadır. Proje için bugüne kadar kullandırılan kredinin 2003 yılı
fiyatlarıyla karşılığı 13 trilyon 98 milyar liradır.
Bakanlığımızca, organize
sanayi bölgeleri atıksu arıtma tesisleriyle ilgili durum tespiti amacıyla
bölgelere anket formları gönderilmiştir. Niğde Organize Sanayi Bölgesi Yönetim
Kurulu, atıksu arıtma tesisinin projelerini hazırladığını bildirmiştir. Diğer
taraftan, söz konusu proje, Bakanlığımız 2004 yılı yatırım programında yer
almamaktadır. Ayrıca, Bakanlığımızca 30.6.2003 tarih ve 7425 sayılı yazımızla,
Niğde Organize Sanayi Bölgesi Yönetim Kurulu Başkanlığına gönderilen altyapı
anket değerlendirmesi konulu yazıda belirtildiği üzere, organize sanayi bölgesi
yönetiminin bölgeye ait merkez arıtma tesisi yapmak istemesi halinde, Türkiye
Sınaî Kalkınma Bankası ile Türkiye Vakıflar Bankası aracılığıyla kullandırılan,
Avrupa Yatırım Bankası kaynaklı, endüstride kirliliği önleme kredisinden
faydalanma imkânı bulunmaktadır.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Niğde Milletvekili Sayın Orhan Eraslan'ın sorusunu böylece
cevaplandırmış bulunuyorum ve bana sunulan sualleri de bitirmiş bulunuyorum.
Sabırla dinlediğiniz için
teşekkür ederim. (Alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür
ediyorum Sayın Bakan.
Soru önergeleri
cevaplandırılmıştır.
7.- Adana Milletvekili Atilla Başoğlu'nun, bazı atamalara
ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/496)
BAŞKAN - Soruyu
cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok.
Sorunun görüşülmesi
ertelenmiştir.
8.- Adana Milletvekili Atilla Başoğlu'nun, bazı atamalara
ilişkin Maliye Bakanından sözlü soru önergesi (6/497)
BAŞKAN - Soruyu
cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok.
Sorunun görüşülmesi
ertelenmiştir.
9.- Adana Milletvekili Atilla Başoğlu'nun, bazı şahısların
atamalarına ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/498)
BAŞKAN - Soruyu
cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok.
Sorunun görüşülmesi
ertelenmiştir.
10.- Niğde Milletvekili Orhan Eraslan'ın, Niğde Gebere
Barajından yapılan sulamadaki ücret tarifesine ilişkin Enerji ve Tabiî
Kaynaklar Bakanından sözlü soru önergesi (6/502)
BAŞKAN - Soruyu cevaplandıracak
Sayın Bakan?.. Yok.
Sorunun görüşülmesi
ertelenmiştir.
11.- İzmir Milletvekili Hakkı Ülkü'nün, yakınlarının
yetişememesi nedeniyle THY uçağının kalkışının geciktirildiği şeklinde basında
çıkan haberlere ilişkin Maliye Bakanından sözlü soru önergesi (6/503)
BAŞKAN - Soruyu
cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok.
Sorunun görüşülmesi
ertelenmiştir.
DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN
YARDIMCISI MEHMET ALİ ŞAHİN (İstanbul) - Sayın Başkan, izin verirseniz, 9, 10,
12 ve 14 üncü sıralardaki sorulara birlikte cevap vermek istiyorum.
BAŞKAN - Peki efendim.
12.- Manisa
Milletvekili Ufuk Özkan'ın, Millî Piyango İdaresinin özelleştirme kapsamına
alınmasının nedenlerine ilişkin Maliye Bakanından sözlü soru önergesi (6/504)
ve Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Mehmet Ali Şahin'in cevabı
13.- Manisa
Milletvekili Ufuk Özkan'ın, Millî Piyango İdaresinin özelleştirilmesine ilişkin
Maliye Bakanından sözlü soru önergesi (6/505) ve Devlet Bakanı ve Başbakan
Yardımcısı Mehmet Ali Şahin'in cevabı
14.-
Adıyaman Milletvekili Mahmut Göksu'nun, THY sabah seferlerinde dağıtılan
gazetelere ilişkin Maliye Bakanından sözlü soru önergesi (6/512) ve Devlet
Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Mehmet Ali Şahin'in cevabı
15.- Kars
Milletvekili Selami Yiğit'in, özelleştirme kapsamındaki Sarıkamış Ayakkabı
Fabrikasına ilişkin Maliye Bakanından sözlü soru önergesi (6/522) ve Devlet
Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Mehmet Ali Şahin'in cevabı
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, 9, 10, 12
ve 14 üncü sıralardaki soru önergelerini Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı
Sayın Mehmet Ali Şahin cevaplandıracaklardır.
Bu sebeple, soruları
okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın
aracılığınızla Sayın Maliye Bakanı Kemal Unakıtan tarafından sözlü olarak
yanıtlandırılmasını arz ederim.
Ufuk Özkan
Manisa
Millî Piyango İdaresi,
kanunlarla belirlenen etkinliklere kaynak sağlamak, piyango, sayısal loto vb.
oyunları düzenlemek ve işletmelerini denetlemek üzere kurulmuştur.
1- Kâr eden bir kuruluş
olan Piyango İdaresi neden özelleştirilmeye çalışılmaktadır?
2- 1 000'e yakın merkez
ve taşra çalışanı ve 15 000 civarındaki bayiiyle, ülke genelinde devletinin
varlığını hissettiren bir kurum olan Piyango İdaresinin işlevini hangi kurum
üstlenecektir?
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın,
aracılığınızla, Sayın Maliye Bakanı Kemal Unakıtan tarafından sözlü olarak
yanıtlanmasını arz ederim.
Ufuk Özkan
Manisa
Millî Piyango İdaresinin
özelleştirilmesi gündemdedir. Bu nedenle;
1- 2002 bilançosu verileriyle,
kamuya aktarılan kaynakların toplam miktarı 428 927 624 000 000 TL'dir.
Vergisini toplamakta zorlanan Hükümet, İdarenin özelleştirilmesi durumunda
vergisini alabilecek midir?
2- Piyango İdaresinin
özelleştirilmesi durumunda da, eğitim, olimpiyat, sosyal hizmetler ve savunma
sanayiine yapılan katkılar devam edecek midir? Eğer devam etmeyecekse, söz
konusu kurumlara dönük malî destek için finans nasıl sağlanacaktır?
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın,
delaletlerinizle, Maliye Bakanı Sayın Kemal Unakıtan tarafından sözlü olarak
cevaplandırılması için gereğinin yapılmasını arz ederim.
Mahmut Göksu
Adıyaman
1.- Türk Hava Yollarının
sabah seferlerinde bazı gazeteler yolculara verilmekte, bazıları ise
verilmemektedir. Verilen ve verilmeyen gazeteler hangileridir? Verilmeyenler
niçin verilmemektedir?
2.- Gazete dağıtımında
bir kriter var mıdır, varsa nelerdir?
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın
Maliye Bakanı Sayın Kemal Unakıtan tarafından, aracılığınızla, sözlü olarak
yanıtlanmasını arz ederim.
Selami Yiğit
Kars
Özelleştirme kapsamına
alınan Kars-Sarıkamış Ayakkabı Fabrikası için son teklif verme süresi 17
Haziran 2003'tür.
1.- Sarıkamış Ayakkabı
Fabrikası kapatıldığı takdirde, çalışan personel Sosyal Destek Projesinden
yararlanacak mı?
2.- İşçilerin iş kaybı
tazminatları ödenecek mi?
3.- Yeniden işe
yerleştirme çalışmaları var mı?
4.- Dünya Bankası, Hazine
Müsteşarlığı, İş Kurumu, KOSGEB, TSE ve DİE yetkilileriyle yapılan görüşmeler
sonucunda hazırlanan sosyal yardım programına Kars alınmış mıdır?
5.- Fabrikanın
satılamaması durumunda alternatif çözüm nedir?
BAŞKAN - Soru
önergelerine, Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Sayın Mehmet Ali Şahin cevap
vereceklerdir.
Buyurun Sayın Bakanım.
(AK Parti sıralarından alkışlar)
DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI MEHMET
ALİ ŞAHİN (İstanbul) - Sayın Başkan, değerli arkadaşlarım; Maliye Bakanımız
Sayın Kemal Unakıtan Beye yöneltilmiş 4 ayrı sözlü soru önergesini
cevaplandırmak için huzurunuzdayım; bu vesileyle, Muhterem Heyetinizi saygıyla
selamlıyorum.
Cevaplandıracağım ilk
soru, Manisa Milletvekili arkadaşımız Sayın Ufuk Özkan'a ait. Kendileri, soru
önergesinde, kısaca, Millî Piyango İdaresinin özelleştirme kapsamına
alınmasının nedenlerini sormaktadır.
Değerli arkadaşlarım,
bilindiği gibi, kamu kurumu şeklinde faaliyette bulunan iktisadî işletmelerde
karar verme süreci uzun zaman almaktadır. Ayrıca, değişik hukuksal ve yönetsel
kurallara uymak zorunda da kalınmaktadır. Oysa, özel işletmelerde bu süreç çok
daha kısalmakta ve bu işletmeler, piyasa kurallarına uymakta çok daha dinamik
bir yapılanma içinde olabilmektedirler.
Millî Piyango İdaresi,
kamuya önemli kaynak aktaran nadir kuruluşlarımızdandır. Bu özelliğini daha da
geliştirmek ve kamuya aktarılan kaynağın daha da artırılmasının sağlanması
için, yukarıda belirttiğimiz yöntem ve kamu idaresi yapılanmasından kaynaklanan
sıkıntıların aşılması amacıyla bu yola başvurulmuştur.
Millî Piyango İdaresinin
özelleştirilmesi hakkında kamuoyunda yanlış bir kanaat olduğunu belirtmek
isterim. Millî Piyango İdaresi "şans oyunları" adıyla tanımlanan
oyunların basım, dağıtım ve çekiliş hakkını devredecektir. Buna yönelik
hukuksal düzenleme çok yakında Yüce Meclise arz edilecektir. İdare, bu hakkını
devrettikten sonra, toplumun genel menfaatını korumak ve bu konudaki
istismarları önlemek amacıyla faaliyetlerini sürdürecek ve çok daha aktif ve
etkin görevler üstlenecektir. Bu konudaki yasal ve yönetsel düzenleme
çalışmaları da, özelleştirme çalışmalarına paralel olarak sürdürülmektedir.
Millî Piyango İdaresi
Genel Müdürlüğü bayilerinin mevcut hakları korunacağı gibi, mevcut bayi sayısı,
pazar payı arttıkça daha da artırılacaktır.
Yine Sayın Özkan'ın, aynı
konuyla ilgili bir başka sorusu var. Sayın Özkan, bu sorusunda da
"hükümet, idarenin özelleştirilmesi durumunda vergisini alabilecek
midir" diye soruyor ve ayrıca "eğitime, sosyal hizmetlere katkılar da
devam edecek midir" diye de yeni bir soruyu eklemiş.
Değerli arkadaşlarım,
Millî Piyango İdaresinin, Kurumlar Vergisi yükümlülüğü bulunmamaktadır. Oysa,
şans oyunlarının lisans hakkının devrini alacak olan özel şirket, yürürlükte
olan mevzuat çerçevesinde Kurumlar Vergisine tabi olacaktır. Özelleştirme
nedeniyle oyun planlarında yapılacak yeni düzenlemelerin paralelinde hâsılatın
artması beklenmekte olup, bu sayede oyun oynatma hakkını devralan özel kuruluş
daha yüksek tutarda vergi ödeyecektir. Halen net kârın yüzde 95'i Savunma
Sanayii Destekleme Fonuna ayrılırken, özelleştirme sonucu brüt hâsılatın yüzde
10'unun Savunma Sanayii Destekleme Fonuna aktarılması söz konusudur. Yapılacak
özelleştirme sonucu hâsılattaki artış, fona ayrılan kaynağın da artmasını
sağlayacaktır. "8 yıllık kesintisiz eğitime katkı payı" adı altında
yapılan ödemeler, bilet bedeli üzerinden tahsil edildiği için bu düzenlemenin
dışında olup, eskiden olduğu gibi uygulama devam edecektir. Diğer faaliyetlere
aktarılacak kaynaklar ise bütçe imkânlarıyla telafi edilmeye çalışılacaktır.
Maliye Bakanımıza tevcih
edilen diğer bir soru da, Adıyaman Milletvekili arkadaşımız Sayın Mahmut
Göksu'nundur. Kendileri, Türk Hava Yollarında sabah seferlerinde dağıtılan
gazetelerin hangi kriterlere göre dağıtıldığını veya seçildiğini sormaktadırlar.
Bu soruya da kısaca cevap vermek istiyorum.
Türk Hava Yolları
seferlerindeki yolcu sayısı esas alınarak gazete dağıtımı yapılmaktadır. Gazete
ve dergilerin seçiminde yolcu taleplerinin yoğunluğu geçmiş dönemlerde ölçü
olarak alınmaktaydı, konunun daha sağlıklı ve istatistikî bilgilere dayalı
olması gerektiği düşüncesiyle yeni dönemde yolculara yönelik bir anket
çalışması gerçekleştirilmiştir. Yapılan anket çalışması sonucunda öncelikle
yolcu tercihleri ve Basın İlan Kurumunun tiraj raporları da dikkate alınarak
gazeteler değerlendirmeye alınmıştır. Türk Hava Yollarında sabah seferlerinde
dağıtılan gazetelerin listesi elimdedir, vaktinizi almamak için bu gazete
isimlerini okumuyorum; ama, soruyu tevcih eden arkadaşımız arzu ederse, bu
listeyi kendisine takdim ederim.
ÜNAL KACIR (İstanbul) - Gazete
dağıtılmıyor artık, kaldırıldı.
DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN
YARDIMCISI MEHMET ALİ ŞAHİN (Devamla) - Hayır, dağıtılıyor, sabah dağıtılıyor.
GÜROL ERGİN (Muğla) - Son
zamanda dağıtılmıyor Sayın Bakan.
DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN
YARDIMCISI MEHMET ALİ ŞAHİN (Devamla) - Değerli arkadaşlarım, Sayın Maliye
Bakanımıza yöneltilmiş diğer bir soruyu Kars Milletvekili arkadaşımız Sayın
Selami Yiğit sormuşlar. "Özelleştirme kapsamına alınan Kars-Sarıkamış
Ayakkabı Fabrikası için son teklif verme süresi 17 Haziran 2003'tür" diyor
ve şu soruları yöneltiyor:
"1.- Sarıkamış
Ayakkabı Fabrikası kapatıldığı takdirde, çalışan personel Sosyal Destek
Projesinden yararlanacak mı?
2.- İşçilerin iş kaybı
tazminatları ödenecek mi?
3.- Yeniden işe
yerleştirme çalışmaları var mı?
4.- Dünya Bankası, Hazine
Müsteşarlığı, İş Kurumu, KOSGEB, Türk Standartları Enstitüsü ve Devlet
İstatistik Enstitüsü yetkilileriyle yapılan görüşmeler sonucunda hazırlanan
sosyal yardım programına Kars alınmış mıdır?
5.- Fabrikanın
satılamaması durumunda alternatif çözüm nedir?" Sayın Maliye Bakanımıza
soruları yöneltmişler. Ben, izin verirseniz, bu soruların cevabını birkaç
cümleyle sizlere takdim etmek istiyorum.
Değerli arkadaşlarım,
Sümer Holding AŞ'ye ait bütün işletmelerin satılması veya kapatılması halinde
sosyal boyutta karşılaşılacak problemleri en aza indirmek amacıyla Dünya
Bankası ikraz anlaşması çerçevesinde Özelleştirme İdaresi Başkanlığı
koordinasyonunda yürütülen İşgücü Uyum Projesi kapsamında çalışmalara yoğunluk
verilerek, İŞKUR ve KOSGEB tarafından verilen hizmetlerden holding işyerlerinde
çalışan işçiler de yararlanacaklardır.
Peki, İŞKUR hangi
hizmetleri verecektir: İşe yerleştirme danışmanlığı, meslekî eğitim kursları,
işbaşında eğitim hizmetleri ile emekliliğine kısa bir süre kalmış işçilerin
toplum yararına çalışmalarına imkân sağlanarak emeklilik süresinin
doldurulması.
Peki, KOSGEB tarafından
hangi hizmet verilecektir : Küçük ölçekli iş danışmanlığı, iş geliştirme
merkezleri hizmetleri gibi hizmetlerin verileceğini huzurunuzda belirtmek
isterim.
Kapatılan veya satılan
işletmelerde çalışan işçilere 4046 sayılı Kanunun "İş Kaybı Tazminatı
Ödenmesi ve Diğer Hizmetlerin Verilmesi" başlıklı 21 inci maddesi
gereğince iş kaybı tazminatı ödenmektedir.
Ayrıca, özelleştirme
nedeniyle sosyal boyutta karşılaşılacak problemleri en aza indirebilmek
amacıyla, Dünya Bankası ikraz anlaşması çerçevesinde, Özelleştirme İdaresi
Başkanlığı koordinasyonunda yürütülen çalışmaların yanı sıra, 4046 sayılı
Kanunun "İş Kaybı Tazminatı Ödenmesi ve Diğer Hizmetlerin Verilmesi"
başlıklı 21 inci maddesi gereğince, kapatılan veya satılan işletmelerde hizmet
akitleri, tabi oldukları iş kanunları ve toplu iş sözleşmeleri gereğince
tazminata hak kazanacak şekilde sona erenlere yeni iş bulma, meslek geliştirme,
edindirme ve yetiştirme eğitimi hizmetleri Özelleştirme Fonundan desteklenerek
ve finanse edilerek öncelikle sağlanmaktadır.
Sümer Holdinge ait bütün
işletmelerin satılması veya kapatılması halinde sosyal boyutta karşılaşılacak
problemleri en aza indirebilmek amacıyla, Dünya Bankası ikraz anlaşması
çerçevesinde, Özelleştirme İdaresi Başkanlığı koordinasyonunda yürütülen İşgücü
Uyum Projesi kapsamında çalışmalara yoğunluk verilerek İŞKUR ve KOSGEB
tarafından hazırlanan sosyal yardım programına Kars İli de alınmıştır. Söz
konusu fabrikanın satışının gerçekleştirilememesi halinde belli bir süre içinde
yeniden ihaleye çıkarılması düşünülmektedir.
4 soruya da Sayın Maliye
Bakanımız adına bu şekilde kısaca cevaplar vermiş oldum.
Muhterem heyetinizi, yeniden,
saygıyla, sevgiyle selamlıyorum efendim. (AK Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür
ediyorum Sayın Bakan.
Böylece, 9,10,12 ve 14
üncü sıralardaki soru önergeleri cevaplandırılmıştır.
UFUK ÖZKAN (Manisa) -
Kısa bir açıklama isteyecektim Sayın Bakandan.
BAŞKAN - Buyurun Sayın
Özkan.
UFUK ÖZKAN (Manisa) -
Teşekkür ediyorum.
Millî Piyangonun,
gerçekten, ülkemizde yapmış olduğu bilhassa eğitim ve spor alanındaki
yatırımlarını biliyoruz. Bunun tereddütünü ve endişesini yaşıyorum; çünkü,
Sayın Bakanımızdan -temel eğitimle ilgili yapılan okullarımız var- bu okulların
yapımının devamı konusunda tatminkâr bir cevabı alamadığımı ifade etmek
istiyorum.
Piyango satıcılarının ve
bayilerinin, kâr oranlarıyla ilgili, özelleştirme olduğu zaman nasıl bir
garantileri olacak? Bunu merak ediyorum.
Bir de "kamu malı
olduğu için piyasa şartlarına hızlı uyum sağlayamıyor, bürokratik engeller var;
bunları aşmakta sıkıntı yaşıyor" açıklamasını pek tatminkâr bulamadım.
Bunu ifade etmek istedim.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN - Teşekkür
ediyorum Sayın Özkan.
Cevap verecek misiniz
Sayın Bakan?
DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN
YARDIMCISI MEHMET ALİ ŞAHİN (İstanbul) - Yazılı cevap verelim.
BAŞKAN - Teşekkür
ediyorum Sayın Bakan.
16.- Kahramanmaraş
Milletvekili Mehmet Yılmazcan'ın, Kahramanmaraş Organize Sanayi Bölgesinin
serbest bölgeye dönüştürülüp dönüştürülmeyeceğine ilişkin Devlet Bakanı ve
Başbakan Yardımcısından sözlü soru önergesi (6/511)
BAŞKAN - Soruyu
cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok.
Ertelenmiştir.
17.- Antalya Milletvekili Osman Kaptan'ın, Antalya'ya
doğalgaz verilip verilmeyeceğine ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanından
sözlü soru önergesi (6/526)
BAŞKAN - Soruyu cevaplandıracak Sayın
Bakan?..Yok.
Ertelenmiştir.
18.- İzmir
Milletvekili Hakkı Ülkü'nün, özelleştirme sonucu işten çıkarılan işçilerin
durumlarına ilişkin Maliye Bakanından sözlü soru önergesi (6/528) ve Devlet
Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Mehmet Ali Şahin’in cevabı
BAŞKAN - Soruyu
cevaplandıracak Sayın Bakan?..
DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN
YARDIMCISI MEHMET ALİ ŞAHİN (İstanbul) - Efendim, izin verirseniz, o soruya ben
cevap vereyim.
BAŞKAN - Bu soruya,
Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Mehmet Ali Şahin cevap verecektir.
Soruyu okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın
Maliye Bakanı Sayın Kemal Unakıtan tarafından sözlü olarak yanıtlanması için
gereğini saygılarımla arz ederim.
Hakkı Ülkü
İzmir
Özelleştirmeler sonucu
işten çıkarmalar, toplumsal bir sorun olarak güncelliğini korumakta, bir yandan
işsizliği derinleştirirken, öte yandan kamuda uzun yıllar boyunca yetişmiş
beceri düzeyi yüksek olan çalışanları üretimin dışına itmektedir. Bu çerçevede;
1.- Emeklilik hakkı
kazanmadan, özelleştirme sonucu işten çıkarılanların başka kamu kuruluşlarına
yerleştirilerek emekliliğe hak kazanmalarına ilişkin çalışmalar yapılmakta
mıdır?
2.- Özelleştirme sonucu
işten çıkarılan emekçiler için ne gibi ekonomik ve sosyal destek programları
uygulaması düşünülmektedir?
3.- Özelleştirme Sosyal
Destek Projesinden yararlanan kaç kişi olmuştur? Bu projeyle kaç kişi yeniden
işe yerleştirilmiştir?
4.- Kamu kuruluşlarında
çalışmış beceri düzeyi yüksek emekçilerin kalifiye özelliklerinden yararlanmak
ve böylece onları üretime yeniden kazandırmak için yeni programlar gündemde
midir?
BAŞKAN - Buyurun Sayın
Bakan.
DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN
YARDIMCISI MEHMET ALİ ŞAHİN (İstanbul) - Sayın Bakan, değerli arkadaşlarım; her
ne kadar bu soru Sayın Maliye Bakanımıza yöneltilmiş ise de, kamuoyunda
"özelleştirme mağdurları" olarak bilinen, özelleştirilen kurumlarımız
sebebiyle, emekliliği de hak etmedikleri için işinden olan kişilerle ilgili bir
çalışmayı Bakanlar Kurulu adına bendeniz yürüttüğüm için, bu konuyla ilgili hem
soruya cevap vermek hem de Genel Kurulu bilgilendirmek için huzurundayım.
Bilindiği gibi,
özelleştirilen kuruluşlarda eğer memur varsa, sözleşmeli personel varsa,
bunlarla ilgili zaten ilgili yasa gereği başka kuruluşlara nakil söz konusudur; zaten emekliliği gelmiş olanlar
da emekliye ayrılmaktadırlar. Burada sorun, memur ve sözleşmeli personel
olmadığı halde, emekliliği de gelmediği için işinden olan kişilerle ilgilidir.
Aslında, tazminatları
ödenmektedir, 8 ay da, özelleştirildikten sonra, kendilerine maaş ödenmeye
devam edilmektedir; ancak, tabiî, Türkiye'nin en önemli sorunlarından biri
işsizliktir. Dün de burada bir vesileyle Türkiye'nin istihdam sorununu görüşme
imkânı bulmuştuk.
Bundan bir süre önce,
Bakanlar Kurulunca, Türkiye Büyük Millet Meclisine, özelleştirmeden dolayı
işsiz kalan kişilerin kamu kurum ve kuruluşlarında memur olarak
görevlendirilmesi, onların memur yapılmasıyla ilgili bir kanun tasarısı gönderilmişti,
Plan ve Bütçe Komisyonunda bir süre üzerinde çalışıldı, altkomisyona
gönderildi; ancak, biz, Hükümet olarak, bu tasarıyı tekrar gözden geçirmek için
geri çektik.
Şimdi, Özelleştirme
İdaresi Başkanlığı, Maliye Bakanlığı, Devlet Planlama Teşkilatı, Başbakanlık
Müsteşarlığı ve benim de katıldığım bir seri toplantı sonucunda, bu durumda
olan kişilerin, kamu kurum ve kuruluşlarında istihdamıyla ilgili, kanunî bir
düzenlemeye gerek olmaksızın, çözüm bulabileceğimiz kanaatine ve sonucuna
vardık. Bu konuyla ilgili hazırlamış olduğumuz öneriyi, ilk toplantısında
Bakanlar Kurulunun bilgisine sunacağız. Bu kişileri, Devlet Memurları Kanununun
4/C maddesi kapsamında kamu kurumlarında değerlendirmemiz mümkün olacak; bunun
için de Bakanlar Kurulu kararı alınması gerekiyor.
Böyle bir çalışmaya,
Özelleştirme İdaresi, Maliye Bakanlığı ve diğer kurumlarla birlikte vardık.
Zannediyorum, önümüzdeki haftalarda, Bakanlar Kurulundan bu sorunu çözecek bir
karar çıkacaktır. Biz, bu sorunu çözmek için yakinen takip ediyoruz, uzman
arkadaşlarımız da üzerinde çalışıyorlar.
Soru üzerine bu bilgileri
sizlerle paylaşma ihtiyacı hissettim.
Hepinize, yeniden,
saygılar sunuyorum efendim. (AK Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederim
Sayın Bakan.
Soru önergesi
cevaplandırılmıştır.
HAKKI ÜLKÜ (İzmir) -
Sayın Başkan...
BAŞKAN - Buyurun Sayın
Ülkü; açıklama isteyeceksiniz galiba.
HAKKI ÜLKÜ (İzmir) -
Evet.
Yapmış olduğu açıklamalar
için öncelikle Sayın Bakanıma teşekkür ediyoruz.
Sayın Başkan, yalnız,
Bakan Beye yönelttiğimiz sorunun tüm yakıcılığıyla önümüzde durduğunu
görmezlikten gelemeyiz. Ülke, tarihimizin en derin krizini 2001 yılında yaşadı.
Krizden çıkış için uygulanan IMF destekli istikrar programının ardından,
programın başarılı olduğu ve bunun en büyük göstergesinin de enflasyondaki
düşüş olduğu öne sürülüyor; enflasyondaki yavaşlamayla birlikte faizlerin
düştüğü, döviz kurlarındaki artışın durduğu, hatta gerilediği, ekonomik büyümenin
ihracata dönük sürdüğü, iyileşmenin bahar havası yarattığı savunuluyor. Bu
gelişmeleri otuz yıllık süre içerisinde
görmediğimiz için, olumlu gelişmeler olarak niteleniyor. Ancak, görüntüde bahar
havasına karşılık, gerçek yaşamda, insanlarımızın gündelik yaşamında bir
iyileşme var mı? İş isteyen, aş isteyen insanlara rahatlıkla iş bulunabiliyor
mu?
BAŞKAN - Sayın Ülkü,
Sayın Bakandan kısa bir açıklama isteme hakkınız var.
HAKKI ÜLKÜ (İzmir) -
Evet, onu söyleyeceğim.
Değerli bilim
adamlarımızdan birisi şöyle diyor: En sürekli istikrar, bitkisel hayattır.
Yatırımın olmadığı, ihracatın yanında ithalatın 2 kat arttığı, üretimin
azaldığı bir ekonomi nasıl yaşar? Zenginlerin zenginliklerini artırdığı,
varoşların da varoşlardan dışarı adım atamadığı, herkesin haddini bildiği,
eşitlik ve özgürlük gibi söylemlerin tamamen ortadan kaldırıldığı bir ortamda
...
BAŞKAN - Sayın Ülkü,
lütfen, açıklamayı talep eder misiniz.
HAKKI ÜLKÜ (İzmir) -
Evet, şimdi soruyorum efendim.
BAŞKAN - Ama, bir hakkı
kötüye kullanıyorsunuz.
HAKKI ÜLKÜ (İzmir) -
Şimdi, 25 Ocak 2004 tarihinde, Sayın Maliye Bakanımız, 1986 yılından bu yana
özelleştirilen şirket ve işletmelerde 15 828 işçinin iş aktinin fesholunduğunu
ve şu anda tamamlanan ve devam eden hizmetler kapsamında işe yerleştirilen ve
yerleştirilecek kişi sayısının 6 602 olduğunu söyledi.
Şimdi, özelleştirmeler
yapılıyor. Özelleştirmelerden sonra, biraz önce Sayın Bakanımızın söylemiş
olduğu gibi, kişiler başka kamu işyerlerine yerleştirilmiyor. Bunun en yakıcı
örneğini, biz, İzmir'de Aliağa'da yaşıyoruz.
BAŞKAN - Sayın Ülkü,
teşekkür ediyorum.
HAKKI ÜLKÜ (İzmir) -
Peki, ben de teşekkür ediyorum.
19.- Malatya Milletvekili Muharrem Kılıç'ın, özelleştirme
sonucu işini kaybeden işçilerin istihdamına ilişkin Başbakandan sözlü soru
önergesi (6/529) ve Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Mehmet Ali Şahin’in
cevabı
BAŞKAN - Soruyu cevaplandıracak Sayın
Bakan?.. Burada.
Soruyu okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın
Başbakan Sayın Recep Tayyip Erdoğan tarafından, Anayasanın 98 inci ve İçtüzüğün
96 ncı maddeleri gereğince, sözlü olarak cevaplandırılmasını arz ederim.
27.5.2003
Muharrem Kılıç
Malatya
57 nci hükümet döneminde
özelleştirilen kurumlar nedeniyle işini kaybeden özelleştirme mağduru
işçilerden 1 800'ü, 25.4.2002 gün ve 24739 mükerrer sayılı Resmî Gazetede
yayımlanan yönetmelik; 18.7.2002 gün ve 24819 sayılı Resmî Gazetede yayımlanan
yönetmelik hükümleri doğrultusunda işe alınmışlardır.
Aynı şartlarda işini
kaybeden 3 000 kişi ise, işe yerleştirilmeyip, mağdur olmuşlardır. Bu bağlamda;
1. - Geçmiş dönemlerde
özelleştirmeler nedeniyle işini kaybetmiş işçilerin yeniden işe alınmalarıyla
ilgili bir çalışmanız var mıdır?
2. - Hükümetiniz
döneminde yapılacak özelleştirmelerde işçilerin işlerini kaybetmemeleri
noktasında bir çalışmanız var mıdır?
BAŞKAN - Soru önergesini
Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Mehmet Ali Şahin cevaplandıracaklardır.
Buyurun Sayın Bakan.
DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN
YARDIMCISI MEHMET ALİ ŞAHİN (İstanbul) - Sayın Başkan, değerli arkadaşlarım;
Sayın Kılıç'ın sorusu da, biraz önce cevaplandırdığım Sayın Ülkü'nün sorusuyla
aşağı yukarı aynı mahiyette, kendileri de özelleştirme sonucu işsiz kalan
kişilerin durumuyla ilgili bir soru yöneltiyorlar. Tabiî, bu soru da cevapsız
kalmamalıdır. En azından sözlü sorular bölümünden çıkarılmalıdır düşüncesiyle
huzurunuzdayım; ancak, Sayın Ülkü "Türkiye'de enflasyon düşüyor, büyüme
rakamları da geçtiğimiz yıllarla mukayese ettiğimizde, olumlu sonuçlar veriyor,
faiz oranları da düşüyor; ancak, halkımızın hayatında ekonomik anlamda ciddî
bir değişiklik olmadı" diye bir değerlendirme yaptılar.
Değerli arkadaşlarım,
Türkiye bu noktaya bir günde, bir ayda, iki yılda gelmedi, yılların hatalı
ekonomik politikalarının sonucu, Türkiye, içerisinde yaşadığımız bu ekonomik
tabloyla karşı karşıya kaldı.
Dolayısıyla, bu sorunları bir çırpıda, bir yılda, birbuçuk yılda -ki, biz
onyedi aydır iktidardayız- çözmek mümkün değil. Ancak, şu örneğimi lütfen hoş
görünüz. Ankara'daki merkez trafo tamir edilmiştir; ancak, bu merkez trafodan
illerimize, ilçelerimize, beldelerimize, köylerimize cereyan verme süreci daha
yeni başlıyor. Dolayısıyla, bozuk olan Ankara'daki merkez trafonun tamirinden
sonra, bu iyileşme, bu cereyan, bu akım mutlaka Türkiye'nin her yerine sirayet
edecektir. İşte bunun çalışmaları, bunun çabası içerisindeyiz.
AHMET ERSİN (İzmir)-
Cereyan mı Hocam?!
DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN
YARDIMCISI MEHMET ALİ ŞAHİN (Devamla)- Tabiî "misalimi hoş görün"
dedim. "Teşbihte hata olmaz" diye bir atasözü vardır. Meramımı daha
iyi anlatabilmek için böyle bir misal verme ihtiyacını hissettim.
Doğrudur, ekonomide
alınan bu tedbirler henüz piyasaya, henüz sokağa tam olarak yansımamıştır; bunu
biz de biliyoruz. Türkiye'nin, biraz önce de belirttim, en önemli sorunu da
işsizliktir, istihdamla ilgili sorundur. Bununla ilgili, Hükümet olarak ne
yaptığımızı, ne yapmaya çalıştığımızı, hangi yasa tasarılarını buraya sevk
ettiğimizi, hangilerinin çıktığını biliyorsunuz. Türkiye'de yatırımları teşvik
etmek ve istihdama yönelik iyileştirmeler yapmak için bir yasal düzenleme
çıktı. Bu kâfi değil. Bir de, şimdi, Maliye Bakanlığı, Hazine Müsteşarlığı, çok
daha yüksek düzeyde yatırım yapacak olan özellikle yerli ve yabancı sermayeyi
yatırıma teşvik etmek için başka bir yasal düzenleme üzerinde çalışıyor.
Türkiye'nin sorunlarını yerli kaynaklarla kısa sürede çözmek mümkün değildir.
Bu nedenle, diğer ülkelerin yaptığı gibi, bizim, yabancı sermayeyi de Türkiye'ye
çekecek, onlara da yatırım yaptıracak, yatırıma sevk edecek olan düzenlemelere
de ihtiyacımız var. Bu konuda Hükümetimiz döneminde birtakım adımlar attık,
yasal düzenlemeler yaptık; ama, tabiî ki, bunların hayata geçirilmesi bir
zamanı gerektirmektedir. İşte, kalkınmada öncelikli yöreler, özellikle kişi
başına düşen millî geliri 1 500 doların altında olan vilayetlere yönelik çıkmış
olan yasal düzenlemeler, Türkiye'yi bir yatırım odağı haline getirmeye yönelik
düzenlemelerdir. Henüz daha yönetmeliği dahi yeni hazırlanıyor. Yani, yasa yeni
çıktı, ocak ayında, yönetmeliği yeni hazırlanıyor. Önümüzdeki aylarda
Türkiye'de ciddî bir yatırım seferberliği olacağını gözlemliyorum. Ziyaret
ettiğim vilayetlerde de böyle bir heyecanı görüyorum. İnanıyorum ki, bu yatırım
seferberliği, istihdam açısından da önemli bir sorunu önemli ölçüde
halledecektir. O nedenle, tabiî, bir an önce herkesin işinin, aşının olmasını,
herkesin, özellikle gençlerimizin, eline diploma verdiğimiz gençlerimizin her
akşam evine başı önüne eğik gitmemesini, dik gitmesini biz de arzu ediyoruz.
Ancak, demin de ifade ettiğim gibi, bu sorunları kısa sürede, hemen çözmek
mümkün değildir ve kaldı ki, biz 3 Kasım seçimlerinden önce, dobra dobra,
halkımıza şunu söyledik; Genel Başkanımız ve Başbakanımız seçim meydanlarında
şunu söyledi: "Size, elimizde sihirli bir değnek var, gelir gelmez,
bununla dokununca her şeyi çözeceğiz vaadinde bulunmuyoruz. Bu sıkıntıları bir
süre birlikte çekeceğiz. Üçüncü yıldan sonra Türkiye'de bazı şeylerin
değiştiğini göreceksiniz, cebinizde bazı şeylerin değiştiğini
göreceksiniz." Seçim meydanlarında halkımıza bu beyanda bulunan bizdik,
popülizm yapmadık, "gelir gelmez her şeyi halledeceğiz" sözünü biz
söylemedik. "Üç yıl birlikte sıkıntı çekeceğiz, sabredeceğiz birlikte;
ama, üçüncü yıldan sonra bu ülkede birçok şeyin değiştiğini göreceksiniz"
diyen biziz. Biz, böyle, dobra dobra...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Bakan,
toparlar mısınız.
Buyurun.
TUNCAY ERCENK (Antalya) -
Sayın Bakan, 18 000 000 kişi yoksulluk sınırının altında!..
AHMET ERSİN (İzmir) -
Sayın Bakan, heyecanlanmayın, heyecanlanmadan konuşun.
DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN
YARDIMCISI MEHMET ALİ ŞAHİN (Devamla) - İzin verin de, nasıl konuşacağıma ben
karar vereyim.
AHMET ERSİN (İzmir) -
Bağırmadan konuşun...
DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN
YARDIMCISI MEHMET ALİ ŞAHİN (Devamla) - Bağırmıyorum. Niye bağırayım ki... Bir
meseleyi konuşuyoruz. Sizinle benim bir problemim falan yok. Lütfen... Soru
sorduğunuz için de ayrıca teşekkür ederiz; bize açıklama imkânı veriyorsunuz.
Sözlerimi tamamlamak
istiyorum. Dolayısıyla, Türkiye'nin birikmiş sorunlarının bir çırpıda
çözülemeyeceğini, biz, zaten, halkımızdan destek isterken de biliyorduk ve bunu
da söyledik. Halkımız da bunu bile bile bize destek verdi. İşte, ekonomide
almış olduğumuz tedbirler, atmış olduğumuz adımlar da ekonomide makro ölçekte
olumlu sonuçlar vermektedir. İnanıyorum ki, demin ifade ettiğim gibi, merkez
trafodaki tamirat sonucu bu cereyan, Anadolumuzun, ülkemizin her tarafına
ulaşacaktır.
Hepinize, yeniden,
saygılar sunuyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür
ediyorum Sayın Bakan.
Soru önergesi
cevaplandırılmıştır.
Böylece, sözlü sorular
için ayrılan süre de tamamlanmıştır.
Gündemin "Oylaması Yapılacak İşler"
kısmına geçiyoruz.
VIII.-
KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER
1.- Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Letonya Cumhuriyeti
Hükümeti Arasında Gümrük Konularında İşbirliği ve Karşılıklı Yardım
Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri
Komisyonu Raporu (1/675) (S. Sayısı: 358) (x)
BAŞKAN - Bu kısımda yer
alan, Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Letonya Cumhuriyeti Hükümeti Arasında
Gümrük Konularında İşbirliği ve Karşılıklı Yardım Anlaşmasının Onaylanmasının
Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısının açıkoylamasına başlıyoruz.
Daha önce yaptığımız
oylamada, açıkoylamanın elektronik cihazla yapılması kabul edilmişti.
Oylama için 3 dakika süre
vereceğim. Bu süre içerisinde sisteme giremeyen üyelerin teknik personelden
yardım istemelerini, bu yardıma rağmen de sisteme giremeyen üyelerin, oy
pusulalarını, oylama için öngörülen 3 dakikalık süre içerisinde Başkanlığa
ulaştırmalarını rica ediyorum.
Ayrıca, vekâleten oy
kullanacak sayın bakanlar var ise, hangi bakana vekâleten oy kullandığını,
oyunun rengini ve kendisinin ad ve soyadı ile imzasını da taşıyan oy
pusulasını, yine, oylama için öngörülen 3 dakikalık süre içerisinde Başkanlığa
ulaştırmalarını rica ediyorum.
Oylama işlemini başlatıyorum.
(Elektronik cihazla
oylama yapıldı)
BAŞKAN - Sayın
milletvekilleri, Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Letonya Cumhuriyeti Hükümeti
Arasında Gümrük Konularında İşbirliği ve Karşılıklı Yardım Anlaşmasının
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısının açıkoylama sonucunu
açıklıyorum:
Kullanılan oy sayısı :
170
Kabul : 168
Ret : 2 (xx)
Bu durumda, toplantı
yetersayısı olmadığı için, birleşime 10 dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati : 17.38
(x) 358 S. Sayılı Basmayazı, 8 Nisan 2004 tarihli 71 inci
Birleşim Tutanağına eklidir.
(xx) Açıkoylama kesin sonuçlarını gösteren tablo tutanağın
sonuna eklidir.
ÜÇÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati : 17.52
BAŞKAN : Başkanvekili Sadık YAKUT
KÂTİP ÜYELER : Türkân MİÇOOĞULLARI (İzmir), Enver Yılmaz
(Ordu)
BAŞKAN - Sayın
milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 73 üncü Birleşiminin Üçüncü
Oturumunu açıyorum.
Görüşmelere kaldığımız
yerden devam ediyoruz.
VIII. - KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
1.- Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Letonya Cumhuriyeti
Hükümeti Arasında Gümrük Konularında İşbirliği ve Karşılıklı Yardım
Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri
Komisyonu Raporu (1/675) (S. Sayısı: 358) (Devam)
BAŞKAN - Türkiye
Cumhuriyeti Hükümeti ile Letonya Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Gümrük
Konularında İşbirliği ve Karşılıklı Yardım Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun
Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısının açıkoylamasında toplantı yetersayısı
bulunamamıştı.
Şimdi, tekrar, tasarının
açıkoylamasını yapacağız.
Oylama için 3 dakika süre
vereceğim. Bu süre içerisinde sisteme giremeyen üyelerin teknik personelden
yardım istemelerini, bu yardıma rağmen de sisteme giremeyen üyelerin, oy
pusulalarını, oylama için öngörülen 3 dakikalık süre içerisinde Başkanlığa
ulaştırmalarını rica ediyorum.
Ayrıca, vekâleten oy
kullanacak sayın bakanlar var ise, hangi bakana vekâleten oy kullandığını,
oyunun rengini ve kendisinin ad ve soyadı ile imzasını da taşıyan oy
pusulasını, yine, oylama için öngörülen 3 dakikalık süre içerisinde Başkanlığa
ulaştırmalarını rica ediyorum.
Oylama işlemini
başlatıyorum.
(Elektronik cihazla
oylama yapıldı)
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, Türkiye
Cumhuriyeti Hükümeti ile Letonya Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Gümrük
Konularında İşbirliği ve Karşılıklı Yardım Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun
Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısının açık oylama sonucunu açıklıyorum:
Kullanılan oy sayısı :
270
Kabul : 270 (x)
Buna göre, tasarı kabul
edilmiş ve kanunlaşmıştır.
Gündemin "Kanun
Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler" kısmına devam
ediyoruz.
2.- Adlî Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Bölge Adliye
Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yetkileri Hakkında Kanun Tasarısı ve Adalet
Komisyonu Raporu (1/521) (S. Sayısı: 146)
3.- Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununda Değişiklik
Yapılmasına İlişkin Kanun Tasarısı ve Adalet Komisyonu Raporu (1/523) (S.
Sayısı: 152)
4.- Çanakkale Milletvekilleri Mehmet Daniş ve İbrahim
Köşdere'nin; Gelibolu Yarımadası Tarihî Millî Parkı Kanununa Geçici Bir Madde
Eklenmesine Dair Kanun Teklifi (Kamu İhale Kanununa Geçici Madde Eklenmesine
Dair Kanun Teklifi) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (2/212) (S. Sayısı: 305)
(x) Açıkoylama kesin sonuçlarını gösteren tablo tutanağın
sonuna eklidir.
BAŞKAN - Adlî Yargı İlk Derece Mahkemeleri
ile Bölge Adliye Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yetkileri Hakkında Kanun
Tasarısının, Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununda Değişiklik Yapılmasına İlişkin
Kanun Tasarısının ve Çanakkale Milletvekilleri Mehmet Daniş ve İbrahim
Köşdere'nin, Gelibolu Yarımadası Tarihî Millî Parkı Kanununa Geçici Bir Madde
Eklenmesine Dair Kanun Teklifinin geri alınan maddeleriyle ilgili komisyon
raporları henüz gelmediğinden, tasarıların ve teklifin müzakeresini
erteliyoruz.
Kamu Yönetimi Temel
Kanunu Tasarısının müzakeresine kaldığımız yerden devam edeceğiz.
5.- Kamu Yönetiminin Temel İlkeleri ve Yeniden
Yapılandırılması Hakkında Kanun Tasarısı ile İçişleri, Plan ve Bütçe ve Anayasa
Komisyonları Raporları (1/731) (S. Sayısı: 349)
BAŞKAN - Komisyon?.. Yok.
Komisyon bulunmadığından,
tasarının müzakeresini erteliyoruz.
Aile Mahkemelerinin
Kuruluş, Görev ve Yargılama Usullerine Dair Kanunda Değişiklik Yapılmasına
İlişkin Kanun Tasarısı ve Adalet Komisyonu raporunun müzakeresine başlıyoruz.
6.- Aile Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yargılama
Usullerine Dair Kanunda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Tasarısı ve Adalet
Komisyonu Raporu (1/765) (S. Sayısı: 395) (x)
BAŞKAN - Komisyon?.. Yerinde.
Hükümet?.. Yerinde.
Komisyon raporu 395 sıra
sayısıyla bastırılıp dağıtılmıştır.
Tasarının tümü üzerinde,
Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına söz isteyen Çorum Milletvekili Feridun
Ayvazoğlu; buyurun.
CHP GRUBU ADINA FERİDUN
AYVAZOĞLU (Çorum) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Aile Mahkemelerinin
Kuruluş, Görev ve Yargılama Usullerine Dair Kanunda Değişiklik Yapılmasına
İlişkin Kanun Tasarısı üzerinde söz almış bulunuyorum; bu vesileyle, Yüce
Meclisi saygıyla selamlıyorum.
Bilindiği üzere, 9 Ocak
2003 tarihinde aile mahkemeleriyle ilgili yasa tasarısı Meclisimiz tarafından
kabul edilmiş ve kanunlaşarak yürürlüğe girmiştir.
BAŞKAN - Sayın Ayvazoğlu,
bir saniye...
Sayın milletvekilleri,
Genel Kuruldaki uğultudan dolayı sayın hatibin konuşması anlaşılmamaktadır.
Buyurun Sayın Ayvazoğlu.
FERİDUN AYVAZOĞLU
(Devamla) - Aile mahkemeleri, aile hukukundan doğan dava ve işleri görmek
üzere, her ilde ve merkez nüfusu 100 000'in üzerindeki her ilçede tek hâkimli
ve asliye mahkemesi derecesinde olmak üzere kurulan mahkemelerden bir
tanesidir. Kısacası, ihtisas mahkemesi adıyla anılan bir mahkemedir.
Bu mahkemelerin
görevleri, 4787 sayılı Kanunun 4 üncü maddesinde tek tek sayılmıştır. Söz
konusu maddenin 1 numaralı bendinde, 4721 sayılı Türk Medenî Kanununun İkinci
Kitabında yer alan dava ve işlerin aile mahkemesinin görev alanı içinde kaldığı
belirtilmektedir.
Medenî Kanunun İkinci
Kitabının "Vesayet" başlıklı Üçüncü Kısmında, kayyımlık, yasal
danışmanlık, koruma amacıyla özgürlüğün kısıtlanması, değerli şeylerin
saklanması, paraların yatırılması, ticarî ve sınaî işletmelerin işletilmesi
veya tasfiyesi ve taşınmazların satılması gibi, doğrudan aile hukukunu
ilgilendirmeyen konular yer almakta olup, bu konular, niteliği itibariyle ayrı
bir uzmanlık alanı gerektirmekte ve aile hukukundan çok genel hukuku
ilgilendirmektedir.
(x) 395 S. Sayılı Basmayazı tutanağa eklidir.
Hükümet tarafından
hazırlanan tasarıyla -Komisyonumuz tarafın da bu gerekçeleri uygun görülmekle
birlikte- ilgili kanunun 7 nci maddesi bu amaçla değiştirilmiş ve ikinci
fıkrası yürürlükten kaldırılmış bulunmaktadır.
Adalet Komisyonumuzda bu
değişiklikle ilgili yapılan görüşmede bir öneri daha getirilmiştir. O önerinin
amacının gerçekten mantığa uygun bir şekilde ortaya çıktığı gerçeği de
saptanmıştır; şöyle ki: Elbette, her kanun Yüce Meclis tarafından yapılırken,
yürürlüğe konulurken iyi niyetli çerçeveler içerisinde ve ölçüsünde ortaya
konulur ve bu şekilde kanunlaşır; ama, bu kanunların birtakım sıkıntılarının
yaşanabilmesi veya olumlu sonuçlarını verebilmesi de kanunların uygulanmasıyla
ortaya çıkmaktadır. Böyle bir uygulamayla da, bu yasanın uygulanması sonucu
sıkıntılarının neler olduğu bir kez daha gözler önüne serilmiş oluyor.
Aile mahkemelerinde görev
yapacak hâkimler için 30 yaşın doldurulması koşulunun zorunlu olarak aranması
durumunda, birkısım bölgelerde görev yapacak hâkim tayininde sıkıntı
yaşanabileceği, bu sıkıntıların içerisinden bir tanesidir.
Yine, aile mahkemelerinde
görev yapacak hâkimlerde evlilik koşulunun zorunlu olarak aranması durumunda
da, bu mahkemelerde görev yaparken boşanmış bulunan ve konusunda gerçekten
uzmanlaşmış olan hâkimlerin bu mahkemelerde görev yapamamaları sonucu ortaya
çıkacaktır.
Bu nedenlerle, maddede
yer alan, evli ve çocuk sahibi olma ile 30 yaşını doldurmuş bulunma şartlarını
da, aile hukuku alanında lisansüstü eğitim yapmış olma gibi tercih nedeni sayma
amacıyla, Aile Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yargılama Usullerine Dair
Kanunun 3 üncü maddesinde yer alan "evli ve çocuk sahibi, 30 yaşını
doldurmuş ve tercihan" ibaresini "tercihan, evli ve çocuk sahibi, 30
yaşını doldurmuş ve" şeklinde değiştirmek amacıyla, tasarıya yeni çerçeve
1 inci madde ilave edilmiş bulunmaktadır. Amacı ve gerekçesi az önce
söylediğimize dayanmaktadır.
Tasarıya ilave edilen
yeni çerçeve 1 inci maddede kanunun tarihi, sayısı ve adı zikredildiğinden,
kanunun tarihi ve adı 2 nci madde metninden çıkarılmış ve 2 nci madde bu
şekilde kabul edilmiştir.
Değerli milletvekilleri,
elbette ülkemizin içerisinde bulunduğu ve yaşadığı sıkıntılar gözönüne
alındığında, böyle bir kanunun sadece bir iki maddesinin değiştirilmesindeki
amaca bakıldığında çok da önemli gözükmeyebilir; ama, ne olursa olsun, Yüce
Mecliste, eğer sayın milletvekilleri tarafından görüşülmekte olan bir yasa
varsa veya bu yasanın birtakım maddeleri eğer buraya kadar intikal ediyorsa, bu
yasanın veya maddelerinin gerçekten önemli olduğuna işaret etmektedir. O
açıdan, böyle bir yasanın ilgili iki maddesinin değiştirilmesi gerçekten önem
taşımaktadır; çünkü, bunun sıkıntılarını, uygulamalarda yine hâkimlerimiz,
savcılarımız ve bunun uygulama aşamasında görev alan adliyecilerimiz yaşamaktadır
ve bunun sonucunda da, elbette bu sıkıntıları halk yaşamaktadır, mahkemelerden
adalet bekleyen vatandaşlarımız, davacılarımız, davalılarımız ve bu uğurda
mücadele veren avukatlarımız yaşamaktadır.
İşte böyle bir sıkıntının
az da olsa giderilmesi amacıyla, vesayet hukuku bölümünün aile mahkemelerinin
kuruluşuna ilişkin bu kanundan çıkarılacak olması, uygulamalardaki bu
sıkıntıları, sanıyoruz az da olsa giderecektir umudundayız.
Yine, az önce belirtmiş
olduğumuz, bu mahkemelerde görev yapacak olan hâkimlerimizin niteliklerinin ne
olması gerektiğine ilişkin aranan şartlara bakıldığında, bununla ilgili
maddenin değiştirilmesi, bu sıkıntıların ve gerçekten Bakanlığın hâkim
bulmaktaki sıkıntılarının bir derece de olsa giderilmesi anlamı çıkacağından,
böyle bir maddenin yasa metnine konulması uygun olacaktır kanısındayız.
Biz, Cumhuriyet Halk
Partisi olarak, elbette bu tür iyi niyetlerle çıkarılmış olan yasaların her
zaman yanında ve destekçisi olduğumuzu, bu kürsüden defalarca söyledik; ama,
burada konuştuğumuz birtakım yasalarla ilgili sıkıntıları burada sizlere
sunarken, bunun bizlere bir şeyler daha hatırlatması gerekiyor; hatırlatması
gereken şeylerin başında ise, yargının bağımsızlığından tutalım, yargıda görev
yapan hâkim ve savcıların özlük haklarına kadar çeşitli konular gelmektedir.
Bizlerin, mutlaka ve mutlaka, Meclis olarak, Yüce Meclisimizin üyeleri olarak,
bunları da değerlendirmemiz gerekir.
Şu anda, Plan ve Bütçe
Komisyonunda, hâkim ve savcıların özlük haklarına ilişkin, kısacası maaşlarının
artırılmasına ilişkin birtakım çalışmaların olduğunu da biliyoruz; ancak,
yıllardan beri, bu konuda, adliye camiasında, hâkim ve savcılar camiasında,
gerçekten bir sıkıntı ve beklenti içerisinde olunduğunu da hep gördük, yaşadık.
Bunu yaşamamızın nedeni de, yıllardan beri benim mesleğimin cumhuriyet
savcılığı olmasıdır. Cumhuriyet savcılığı yaptığım süre içerisinde, on yıllık
süre içerisinde, hep maaş artışının hesabıyla aylar gelmiş geçmiştir.
Gerçekten, yargının bağımsızlığını, Anayasamızda yer alan yargıya verilmesi
gereken önemi, demokrasinin üç ayağından biri olarak kabul edilen yargının bağımsızlığını
gündeme getiriyorsak ve hâkim ve savcıların maaşları artacaktır umuduyla ikide
bir gündeme getiriyorsak, basında bunlar yer alıyorsa, inanıyorum ki -aslında
inanmak istemem; ama, inanıyorum ve görüyorum ki- bu, yargı mensuplarının
onurlarının incindiğinin de bir ifadesi ve göstergesidir. Biz, yargı mensupları
olarak değerli yargıçlarımızın, cumhuriyet savcılarının, sadece ve sadece,
maaşlarının artırılması, eksiltilmesi veya daha da iyileştirilmesi gibi
konularla onurlarının incitilmemesi gerektiğine inanıyoruz.
Çok değerli arkadaşlarım,
değerli milletvekilleri; hepimiz, bu Yüce Meclisin kürsüsüne çıktığımızda bir
şeylerden bahsederiz; demokrasiden bahsederiz; yasama, yürütme, yargı şeklinde
demokrasinin üç ayağından bahsederiz. Bunlardan bahsettiğimizde, elbette,
bunlara verilmesi gereken önemin de ne derece olması gerektiğine yürekten
inanmamız gerekir. Anayasamızın 159 uncu maddesinde, yüksek yargı kuruluşu
olarak, Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulunun seçilmiş üyelerinin dışında,
Sayın Adalet Bakanının, Sayın Müsteşarın tabiî üye olarak kalmasının yargı
bağımsızlığına ne derece olumsuz yönde etki edebileceğini de hiçbir zaman
gözden uzak tutmamamız gerekir.
Bugün, Sayın Adalet
Bakanımızın hukukçu kişiliğine, kendi kişiliğine karşı saygımız ve güvenimiz
olabilir; ama, bugünlerde yaşanan siyasetin ve iktidarın, yarın, nasıl ve
kimlerin eline geçebileceğini bir bilim kuralı olarak ele alırsak, bunu, gerçekten,
yargı bağımsızlığını olumsuz yönde etkileyebileceğinin en önemli işaretidir
diye söyleyebiliyoruz; çünkü, öyle bir hüküm var ki 159 uncu maddede, Sayın
Adalet Bakanı, gerekli gördüğünde, bir savcının veya bir hâkimin geçici süreyle
bir yerde görevlendirilmesine karar verebiliyor. Bunu, biz, Sayın Adalet
Bakanımızın şahsıyla özdeşleştirmiş halde değiliz; ama, bunun, her an için
kullanılabilecek, Demokles'in kılıcı gibi yargıcın ve savcının başında
bulunmasının da, Anayasada belirtilen yargı bağımsızlığını ne derece
etkileyeceğini, siz değerli milletvekillerimizin takdirine bırakıyorum.
Elbette, önümüzdeki
günlerde anayasa değişiklikleri gelecektir, bunlar konuşulacaktır, basına
aksettirilecektir. İşte, bugünden itibaren veya daha önceleri de olmasını dilediğimiz
yargı bağımsızlığına çok çok önemli etkisi olabilecek, Anayasanın 159 uncu
maddesinin de hükümet tarafından veya gruplar tarafından değiştirilebilmesi
için, bu yönde, bağımsız yargının etkin hale gelebilmesi için elimizden gelen
her şeyi yapabilmemiz gerekir diye düşünüyorum.
Aile Mahkemelerinin
Kuruluş, Görev ve Yargılama Usullerine Dair Kanunun bir maddesinin
değiştirilmesi vesileyle huzurunuzda görüşlerimizi ifade ettik. Elbette, bu
maddenin değiştirilmesine Cumhuriyet Halk Partisi Grubu olarak olumlu oy vereceğimizi
bildiriyoruz. Her iyi niyetli çalışmanın yanında olacağımızın bir kez daha
bilinmesini istiyor, Yüce Meclisi bu duygu ve düşüncelerle, saygıyla, sevgiyle
selamlıyorum. (Alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür
ediyorum Sayın Ayvazoğlu.
Tasarının tümü üzerinde
AK Parti Grubu adına söz isteyen Aydın Milletvekili Sayın Semiha Öyüş; buyurun.
(AK Parti sıralarından alkışlar)
AK PARTİ GRUBU ADINA SEMİHA ÖYÜŞ (Aydın) -
Sayın Başkan, değerli üyeler; Grubum adına söz aldım, hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Anayasamızın
"Ailenin korunması" kenar başlıklı 41 inci maddesinde, ailenin Türk
toplumunun temeli olduğu ve devletin, ailenin huzur ve refahı ile özellikle
ananın ve çocukların korunması için gerekli tedbirleri alacağı ve gereken
teşkilatı kuracağı belirtilmektedir.
Toplumun temelini
oluşturan ailenin korunması için gerekli önlemlerin alınması ihtiyacı her geçen
gün artmaktadır. Hiç şüphesiz, bir toplumda sosyal barış ve adaletin
sağlanmasında, demokratik haklara saygılı, sağlıklı, topluma yararlı bireylerin
yetiştirilmesinde ailenin önemi inkâr edilemez bir gerçektir. Ailenin korunması
görevi ise devlete aittir.
Günümüzde, birçok sahada
olduğu gibi sosyal yapıdaki baş döndürücü gelişmeler ve karmaşıklık, eşlerin ve
çocukların da sorunlarının artmasına ve olumsuzluklar yaşamalarına neden
olabilmektedir. Bu sorunların çözümünde yargı alanına giren konular bakımından
da birtakım yenilikler getirilmesi zorunluluğu bulunmaktaydı. Birçok ülkenin
içhukukunda aile mahkemelerine ilişkin düzenlemelerin yer almasına karşın, 4787
sayılı Aile Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yargılama Usullerine Dair Kanunun
yürürlüğe girmesine kadar, ülkemizde yürürlükte olan mevzuat hükümlerine göre,
aileye ilişkin dava ve işler genel mahkemelerde görülmekteydi. Bu mahkemeler,
aileye ilişkin davaların yanı sıra, diğer hukuk davalarına da bakmak durumunda
olup, ayrıca, aileyle ilgili uyuşmazlıkların çözümünde ihtiyaç duyulan
psikolog, pedagog ve sosyal çalışmacı gibi elemanları bünyesinde
bulunduramamaktaydı. Bu durum, mevcut mahkemelerin aile hukukundan doğan dava
ve işlerin çözümlenmesinde kendilerinden beklenen işlevi yeterince yerine
getirmesine engel olmaktaydı.
4721 sayılı Türk Medenî
Kanununun, özellikle aile hukukuna ilişkin hükümlerinden beklenen amacın
gerçekleşmesi bakımından da aile mahkemelerinin kurulması bir ihtiyaç haline
gelmişti. Bu nedenle, Ocak 2003'te, aile mahkemelerini kuran 4787 sayılı Yasa
Meclisimizde kabul edilip yasalaştı.
Bünyesinde psikolog,
pedagog ve sosyal çalışmacı bulunan aile mahkemeleri, aile hukukundan doğan
dava ve işleri taraflar arasındaki karşılıklı saygı, sevgi ve hoşgörünün
korunması ilkesini gözeterek, gerektiğinde uzmanlardan da yararlanarak, eşlerin
ve çocukların karşı karşıya oldukları sorunların sulh yoluyla çözümünü
sağlamakla görevlidir. Yargılama görevinin yanında, toplumun temel taşı olan
ailenin korunmasına yönelik koruyucu, eğitici ve sosyal önlemler alma gibi
önemli işlevleri de yerine getiren aile mahkemelerinin, kısa zamanda, iş
yükünün çok fazla olduğu görülmüştür.
4787 sayılı Yasanın 3
üncü maddesinde, aile mahkemelerinde görev yapacak olan hâkimler için, 30 yaşın
doldurulması ve evli olunması koşulu zorunlu olarak aranmaktaydı. Bu halde,
birkısım bölgelerde görev yapacak hâkim tayininde sıkıntı yaşanabileceği
ortadadır. Yine, aile mahkemelerinde görev yapacak hâkimlerde evlilik koşulunun
zorunlu olarak aranması durumunda, bu mahkemelerde görev yaparken boşanmış
bulunan ve konusunda uzmanlaşmış olan hâkimlerin bu mahkemelerde görev
yapamamaları gibi bir sonuç ortaya çıkacaktır. Bu nedenlerle, maddede yer alan
"evli ve çocuk sahibi olma" ile "30 yaşını doldurmuş
bulunma" şartlarını da, aile hukuku alanında lisansüstü eğitim yapmış olma
gibi tercih nedeni saymak gereklidir.
4787 sayılı Kanunun 4
üncü maddesine göre, 4721 sayılı Türk Medenî Kanununun İkinci Kitabında yer
alan dava ve işlerin aile mahkemesinin görev alanı içinde kaldığı
belirtilmektedir. "Vesayet" başlıklı bu Üçüncü Kısımda, kayyımlık,
yasal danışmanlık, koruma amacıyla özgürlüğün kısıtlanması, değerli şeylerin
saklanması, paraların yatırılması, ticarî ve sınaî işletmelerin işletilmesi
veya tasfiyesi ve taşınmazların satılması gibi doğrudan aile hukukunu
ilgilendirmeyen konular yer almakta olup, bu konular niteliği itibariyle ayrı
bir uzmanlık alanı gerektirmekte ve aile hukukundan çok genel hukuku
ilgilendirmektedir. Bu itibarla, aile mahkemelerinin kuruluş amacına uygun
olarak görev alanının yeniden belirlenerek, vesayet konusuna istisna
getirilmesi gerekmiştir.
Bu amaçla, Aile
Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yargılama Usullerine Dair Kanunda değişiklik
öneren bu yasa tasarısını olumlu bulduğumuz yönündeki görüşlerimizi sunarak,
Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. (Alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür
ediyorum Sayın Öyüş.
Tasarının tümü üzerinde
başka söz isteyen?.. Yok.
Tasarının tümü üzerindeki
görüşmeler tamamlanmıştır.
Maddelerine geçilmesini
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
1 inci maddeyi
okutuyorum:
AİLE MAHKEMELERİNİN KURULUŞ, GÖREV VE YARGILAMA USULLERİNE
DAİR KANUNDA DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA İLİŞKİN KANUN TASARISI
MADDE 1. - 9.1.2003
tarihli ve 4787 sayılı Aile Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yargılama
Usullerine Dair Kanunun 3 üncü maddesinde yer alan "evli ve çocuk sahibi,
otuz yaşını doldurmuş ve tercihan" ibaresi, "tercihan, evli ve çocuk
sahibi, otuz yaşını doldurmuş ve" şeklinde değiştirilmiştir.
BAŞKAN - Madde üzerinde
söz isteyen?.. Yok.
Maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
2 nci maddeyi okutuyorum:
MADDE 2. - 4787 sayılı
Kanunun 4 üncü maddesinin (1) numaralı bendine "Türk Medenî
Kanununun" ibaresinden sonra gelmek üzere "Üçüncü Kısım hariç olmak
üzere" ibaresi eklenmiştir.
BAŞKAN - Madde üzerinde
söz isteyen?.. Yok.
Maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
3 üncü maddeyi
okutuyorum:
MADDE 3. - 4787 sayılı
Kanunun 7 nci maddesinin ikinci fıkrası yürürlükten kaldırılmıştır.
BAŞKAN - Madde üzerinde
söz isteyen?.. Yok.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
4 üncü maddeyi
okutuyorum:
MADDE 4. - 4787 sayılı
Kanuna aşağıdaki geçici madde eklenmiştir.
"GEÇİCİ MADDE
2.- Bu Kanunun yürürlüğe girdiği
tarihte aile mahkemelerinde görülmekte olan ve 4721 sayılı Türk Medenî
Kanununun İkinci Kitabının Üçüncü Kısmında yer alan konularla ilgili dava ve
işler yetkili ve görevli mahkemesine devredilir
BAŞKAN - Madde üzerinde
söz isteyen?.. Yok.
Maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
5 inci maddeyi
okutuyorum:
MADDE 5. - Bu Kanun
yayımı tarihinde yürürlüğe girer.
BAŞKAN - Madde üzerinde
söz isteyen?.. Yok.
Maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
6 ncı maddeyi okutuyorum:
MADDE 6. - Bu Kanun
hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür.
BAŞKAN - Madde üzerinde
söz isteyen?.. Yok.
Maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.
Tasarının tümünü
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Tasarı kabul edilmiş
ve kanunlaşmıştır.
Noterlik Kanununun Bir
Maddesinde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ve Adalet Komisyonu
raporunun müzakerelerine başlıyoruz.
7.- Noterlik Kanununun Bir Maddesinde Değişiklik Yapılmasına
Dair Kanun Tasarısı ve Adalet Komisyonu Raporu (1/758) (S. Sayısı: 394) (x)
BAŞKAN - Komisyon ve hükümet?.. Yerinde.
Komisyon raporu 394 sıra
sayısıyla bastırılıp dağıtılmıştır.
Tasarının tümü üzerinde,
Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına, Artvin Milletvekili Sayın Yüksel
Çorbacıoğlu; buyurun efendim.
Konuşma süreniz 20
dakika.
CHP GRUBU ADINA YÜKSEL
ÇORBACIOĞLU (Artvin) - Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; görüşülmekte olan
yasa tasarısı üzerinde, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına söz almış
bulunuyorum; bu vesileyle, Yüce Meclisi saygıyla selamlarım.
Değerli milletvekilleri,
bu yasa tasarısının gerekçesi, bir bölge idare mahkemesi üyesi hâkimin noterlik
belgesini alma konusunda Adalet Bakanlığına yaptığı başvurusunun reddi üzerine
yetkili mahkemede açılan davada mahkemenin noterlikle ilgili bu konudaki
düzenlemenin Anayasaya aykırılığından bahisle Anayasa Mahkemesine başvurması ve
Anayasa Mahkemesinin de bu konuda iptal kararı vermesidir. Bunun üzerine bu
yasanın düzenlenmesine karar verilmiştir.
Değerli arkadaşlar,
Anayasa Mahkemesinin kararını, açılan davanın gerekçelerini incelediğimizde,
önümüze şu gerekçe çıkıyor; staj dışında noterlik yapma yetkisini düzenleyen
ilgili maddeyi, ben, size okumak istiyorum: "Adlî veya askerî hâkimlik
yahut savcılıklara atanmış veya avukat unvanını kazanmış olan veya Avukatlık
Kanununa göre staj ve avukatlık sınavı şartlarından bağışıklı olarak avukatlığa
kabul olunmaya hak kazanmış bulananlar, noterlik stajına tabi değildirler."
Bu, 1512 sayılı Noterlik Yasasının 6 ncı maddesi; yani, ayrık durum, staj
yapmadan noterlik yetkisini almayı tanımlıyor.
Şimdi, burada açılan
davanın gerekçesi şu: Adlî veya askerî hâkimlik yahut savcılıklara tanınan bu
hakkın, idarî yargı hâkimlerine tanınmaması Anayasaya aykırıdır; bu gerekçeden
dolayı dava açılmış. Biz de bu konuda düzenlemeyi şu şekilde yapıyoruz
-maddenin tamamını okumayacağım, eklediğimiz kısmı okuyorum- "...veyahut hukuk fakültesi mezunu
olup, idarî yargı hâkimlik veya savcılıklarına atanmış..." Yani, burada,
hukuk fakültesi mezunu olma şartı ile idare mahkemelerinde hâkim ve savcılara
bu hakkın tanınması konusunda yasayı düzenliyoruz.
Değerli arkadaşlar,
Anayasamızın Üçüncü Kısmı biliyorsunuz, üç bölümden, yargı, yasama ve yürütme
bölümünden oluşmakta. Üçüncü Bölümdeki yargı bölümünü tararsak, incelersek,
bunun içerisinde Sayıştayı da buluruz. Sayıştay da sonuç olarak Türk yönetim
sistemi içerisinde yargı bünyesinde olan bir kurumdur ve Sayıştayımızın 8
dairesi var, her dairenin 6 üyesi var, 10 savcımız var; bunlar da 2802 sayılı
Hâkimler ve Savcılar Yasasına tabi, onların özlük haklarından yararlanmaktalar.
Bunu ben niye söylüyorum; şunun için: Şimdi, eğer ortada hukuka aykırılık
varsa; yani, adlî ve askerî hâkim ve savcılara tanınan hakkın, idare mahkemesi
üyelerinin hukuk mezunlarına tanınması gerekiyorsa, bir hukukçu olarak -ki,
hukukun temeli eşitlik, adalettir- bence, hukuk fakültesi mezunu olan Sayıştay
daire üyelerine de tanınması lazım. Yani, bu bölge idare mahkemesi üyesinin
açtığı davayı, Anayasa Mahkemesi sonuç olarak kabul etmiştir. Bir Sayıştay
üyesi de aynı konuda bir dava açarsa, yine aynı sorunla karşı karşıya kalırız;
yine, hukuk fakültesi mezunu olan ve yargının unsuru sayılan Sayıştay daire
üyesinin de aynı hakkı olduğunu tescil etmemiz gerekir. Ben,
(x) 394 S. Sayılı Basmayazı tutanağa eklidir.
bunu bir eksiklik olarak
görüyorum. Yani, burada yapılan düzenlemeyi Cumhuriyet Halk Partisi Grubu
olarak doğru buluyoruz, adlî ve askerî yargı hâkim ve savcılarına tanınan
hakların, idare mahkemesinin hukukçu üyelerine de tanınmasını uygun görüyoruz;
ama, eksik buluyoruz. Sayıştay üyelerinin de, bana göre, aynı haktan
yararlanması lazım.
Diğer taraftan, bu davayı
açan kişinin ne kadar süreli hâkimlik yaptığını bilmiyorum; ama, size ilginç
bir şey söyleyeceğim; hem Anayasa Mahkemesi açısından hem de bu yasanın
düzenlenmesi açısından. Şimdi, biz diyoruz ki, hukuk fakültesi mezunu olan
idare mahkemesi hâkimlerine bu hakkı verelim. Yani, bunun diğer anlamı şudur:
Hukuk fakültesi mezunu olmayan idare mahkemesi üyelerine bu hak verilmesin,
noter olamasınlar; güzel.
Şimdi, ben, bu kanunun
metnini size tekrar okuyacağım, avukatlıkla ilgili son bölümünü okuyorum:
"Avukatlık Kanununa göre staj -bu
tarafını bırakıyorum- ve avukatlık sınavı şartlarından bağışıklı olarak
avukatlığa kabul olunmaya hak kazanmış bulunanlar..." Yani, avukatlık
yapmak için de, aynı noterlikte olduğu gibi staj şartı vardır, eğer staj
yapmıyor iseniz de -bazı kişilere bu hak tanınmıştır- onlara da staj yapmadan
avukatlık yapma hakkı tanınmıştır.
Şimdi, ben size, staj
yapmadan kimler avukat olabilir onu sayacağım; "İstisnalar" başlıklı
madde 4'ü okuyorum: "Adlî, idarî ve askerî yargı hâkimlik ve
savcılıklarında -arayı atlıyorum- en az dört yıl süreyle hizmet etmiş
olanlar..."
Şimdi, bir yandan, idare
mahkemesinin sadece hukukçularına noterlik yapma belgesini vereceğiz, bu yasa
tasarısıyla bu hakkı tanıyacağız, hukukçu olmayan üyelerine bu hakkı vermiyoruz
diyeceğiz -üstelik bir yığın da davaya
konu olmuş- ama, bir yandan da kanun maddesinde şu var, avukatlık sınavı
şartlarından bağışıklı olarak avukatlığa kabul olunmaya hak kazanmış bulunanlar
da noter olabilir. Avukatlık sınavı şartlarından bağışıklı olanların içerisinde
idare mahkemelerinin hukukçu olmayan üyeleri de var. Yani, bu bir çelişki değil
mi?!
Şimdi, bunu
toparladığımızda, sadece hukukçulara vereceğiniz bir hak, aslında, zaten
kanunda düzenlenmiş, hukukçu olmayanlara da verilmiş. Bence, bu davacı, yani,
bu tasarıyı düzenlememize neden olan, işin başlangıcındaki davacı, Adalet
Bakanlığına müracaat ettiğinde, eğer süresi yetiyorsa, tabiî -yetmiyorsa bir
şey demiyorum- dört yıl süreli hizmeti varsa, hukukçu olmasına bile gerek yok;
başka fakültelerden, yani, hukuk fakültesi değil, başka fakültelerden mezun olmuş
olsa bile, zaten avukatlık hakkını elde ediyor; avukatlık hakkını elde edenler,
yine, Noterlik Yasasında belirtildiği üzere, noterlik hakkını da elde ediyor.
MUSTAFA NURİ AKBULUT
(Erzurum) - Orada hatalı...
YÜKSEL ÇORBACIOĞLU
(Devamla) - Efendim, ben, kanunun maddesini okuyorum; Avukatlık Kanununun 4
üncü maddesini okursanız, adlî, idarî ve askerî yargı hâkimliği, yani, idarî
hâkimliğin hukukçusu, idarecisi ayrılmıyor.
MUSTAFA NURİ AKBULUT
(Erzurum) - Bakar mısınız kanuna...
YÜKSEL ÇORBACIOĞLU
(Devamla) - Efendim, yok; bunu kesin biliyorum; yani, bunun da bir çelişki
olduğunu düşünerek... Gerçi, bu tasarıyı, sonuç olarak biz kabul ediyoruz,
olumlu oy vereceğiz, sanıyorum, buradan da olumlu çıkacak; ama, bu tasarıyı bu
şekilde düzenlemekle, bence, sorunu aşmış olmayacağız; bu sorun yine önümüze
gelecek; yani, Meclisin bu çalışması sırasında, fazla da zaman kaybının doğru
olmadığını düşünerek, daha bir hassas hareket etmemiz gerekir kanaatindeyim.
Tabiî, bu hassaslığı, sadece
yasaları düzenlerken değil, yasaları uygularken de göstermemiz lazım. Ben, bu
vesileyle, özellikle rahatsız olduğum için, o duygularımı da sizlerle paylaşmak
istiyorum; yani, dokunulmazlık konusundaki iddialarımızı bir tarafa bırakarak,
sadece, karma komisyonun, Anayasa ve Adalet Komisyonlarının ortak olarak
çalıştığı, Mecliste bulunan 100'ün üzerindeki dosyayla ilgili görüşlerimi
söylemek istiyorum. Bu dosyalarla ilgili verilen kararları biliyorsunuz; dönem
sonuna ertelenmiştir. Bu konudaki karar, tabiî ki, sayıları fazla olduğu için,
Adalet ve Kalkınma Partisinin üyelerinin oylarıyla alınmıştır; ama, şunu da
size söylemek istiyorum: Bu dosyalarla ilgili haklarında yargılama veya
soruşturma yapılması istenilen Cumhuriyet Halk Partisinin tüm milletvekilleri,
yargılanmayı istediler, dokunulmazlığın kaldırılmasını istediler. İlginçtir,
sizlerin içinden de, Adalet ve Kalkınma Partisinin içinden de arkadaşlarımızın
bir kısmı "ben de yargılanmak istiyorum" dedi. Yani, yargılanmak
istemeyen de vardı, yargılanmak isteyenler de vardı; ama, buna rağmen,
yargılanmak isteyen Adalet ve Kalkınma Partili arkadaşlarımızın bile
yargılanmasının önünü açmadık. Yasa yapmanın önemli olduğu kadar, bu yasalara
amacına hizmet eder şekilde uymanın da doğru olduğu kanaatimi sizlerle
paylaşmak istiyorum.
Son olarak, bu konuyla
ilgili değil; ama, söz almışken -özür diliyorum Sayın Başkan- bir konuyu yine
sizlerin dikkatlerine sunmak istiyorum; çünkü, gündemdışı söz alma konusunda
sıra bekleyeceğiz, epey bir uzun süre var.
Türkiye'nin çok önemli
yatırımlarıyla ilgili bir şey söylemek istiyorum. Çoruh Havzası üzerinde,
cumhuriyet tarihimizin en büyük yatırımlarından -yani GAP'tan sonra en büyük
yatırımdır- yaklaşık 10 milyar dolar keşif bedelli enerji yatırımları, ki,
bunlar, gerçekleşme bedeli belki de 15 milyar dolara kadar gidecek, ciddî
yatırımlardır. 27 parça iş yapılacaktır; barajlar, santrallar, enerji
üniteleri...
Bu konuda şu anda
başlamış olan 3 baraj vardır; Muratlı, Borçka ve Deriner Barajları. Bir an önce
başlaması gereken Yusufeli Barajı vardır. Orada, insanlar, hayatlarını bu
barajın başlamasına endekslemiş; ama, bir türlü bunu başlatamadık. Tabiî,
yatırımlarla ilgili kısıtlamalar buna engel; ancak, ben, bunların içerisinden
bir tek Deriner Barajıyla ilgili bir şey söylemek istiyorum.
500 000 000 dolarlık
yatırım şu anda gerçekleşmiş durumda. Yani, bu halk, oraya 500 000 000 dolar
para döktü; ama, çıkan ek işlerle beraber, belki bir o kadar daha yatırımın
yapılması lazım; ancak, yaklaşık on aydır bu yatırım bekliyor; mayıs ayında
açılır, yeniden faaliyete geçer diye bekliyoruz. Artvin'in nefesini tıkayan,
Artvin'in ekonomik ve sosyal hayatını gerçekten çok büyük ölçüde sekteye
uğratan bu baraj ihalesinin, sadece Artvin açısından değil, ülke açısından da bir
an önce gerçekleşmesi gerekir. Neden derseniz; tek bir gerekçe söyleyeceğim: Bu
yıl verilmesi düşünülen para, bu barajın bir yıllık ödeneği 80 000 000
dolardır; ama, bu barajın faaliyete geçmesinin bir yıl gecikmesinin Türk
ekonomisine olan zararı 200 000 000 dolardır. Yani, eğer, bu baraj faaliyete
geçerse, ülkemiz enerji ihtiyacının 200 000 000 dolarlık kısmını, yurtdışından
ithal edeceği doğalgaza, petrole veya şuna buna vermeden, oradan elde etmiş
olacaktır.
Ben, hem bu sorunu
sizlerle paylaşmak hem de yetkililerin, hükümetin, bir an önce bu yatırımları
gerçekleştirmesini istiyorum. Bu yatırımlar, hem ülkenin enerji ihtiyacını
karşılayacak hem istihdama destek olacak hem bölgeme, Artvin'e de önemli
hizmetler getirecektir. O nedenle, bu anlamda, herkesi biraz daha göreve
çağırıyorum, desteklerinizi istiyorum.
Beni dinlediğiniz için
hepinize teşekkür ediyor, Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. (Alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür
ediyorum Sayın Çorbacıoğlu.
Tasarının tümü üzerinde,
AK Parti Grubu adına, Çorum Milletvekili Sayın Muzaffer Külcü; buyurun. (AK
Parti sıralarından alkışlar)
Konuşma süreniz 20
dakikadır.
AK PARTİ GRUBU ADINA MUZAFFER KÜLCÜ (Çorum) -
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Noterlik Kanununun 6 ncı maddesine bir
fıkra eklenmesiyle ilgili tasarı üzerinde, AK Parti Grubu adına söz almış
bulunuyorum; bu vesileyle, Yüce Heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri,
hepimizin bildiği gibi, noterler, hukukî işlemlerde güvenliği sağlamak -bu
işlemler, ya noterin direkt düzenleme yapması ya da hazır bir belgeyi
onaylaması yoluyla olabilir- kişiler arasındaki muhtemel anlaşmazlıkları
çözmek, bunların önüne daha önceden geçebilmek için aradaki ilişkileri
belgelendirmek ve kanunlarla verilen bu gibi benzer işlemleri yapmakla
görevlidirler ve 1512 sayılı Noterlik Kanununun 5 inci maddesine göre, noterlik
stajını tamamlamak ve staj sonrasında verilen belgeyi almak suretiyle de,
herkes, noterlik yapma hakkına sahip olabilmektedir.
5 inci maddeden sonra
gelen 6 ncı maddede de, noter olacak kişilerin hangi hallerde bu stajı yapmadan
muaf tutulacağı ayrıntılı olarak düzenlenmiştir; yani, bu düzenlemeye ilişkin
bir idarî hâkim, Anayasanın eşitlik ilkesine dayanarak Yüksek Mahkememize bir
dava açmış ve biz de, bu açılan davanın neticesi olarak, karşımıza çıkan durumu
düzeltmek amacıyla, bugün, bir tasarıyla Meclisin huzuruna gelmiş
bulunmaktayız.
Anayasa Mahkemesinin 11
Kasım 2002 tarihli ve 2001/252 esas ve 2002/102 sayılı kararıyla, Noterlik
Kanununun bahsedilen 6 ncı maddesi üzerinde bir iptal işlemi
gerçekleştirilmiştir. Bu iptalde gerekçe olarak da, aynı fakültelerden mezun
olan, aynı eğitimi alan, özlük hakları, atanmaları ve terfileri itibariyle de
aynı esaslara tabi kılınmış olan hâkimlerin, noterlikle ilgili bir talepleri
olduğu zaman farklı bir prosedüre tabi tutulması, Anayasa Mahkememizce Anayasanın
eşitlik ilkesine aykırı görülmüştür.
Talep ve gerekçe
doğrudur; çünkü, kanunlar önünde aynı hukukî konumlara sahip olan birden fazla
kimsenin farklı hukukî durumlara tabi kılınması, ifade edildiği gibi,
Anayasanın eşitlik ilkesine apaçık aykırılık göstermektedir. Bu aykırılık
durumunu tespit ederek, Yüksek Mahkememiz de, talep gibi mevcut durumu iptal
etmiştir. İptal sonrasında da uygulamada herhangi bir boşluk meydana gelmemesi
için, kararın yayımı tarihinden itibaren bir yıllık süreyi öngörerek, o süre
içerisinde gerekli düzenlemenin yapılmasını kararında belirtilmiştir.
Bu tasarı, az önce ifade
ettiğim gibi, aynı fakültelerden mezun olmuş ve özlük hakları itibariyle aynı
duruma tabi olan farklı kurumlardaki hâkimlerin noterlikle ilgili talebindeki o
staj konusunu aşmak amacıyla hazırlanmış olan bir tasarıdır.
Bakınız "herkes,
dil, ırk, renk, cinsiyet, siyasî düşünce, felsefî inanç, din, mezhep ve benzeri
sebeplerle ayırım gözetilmeksizin kanun önünde eşittir" diye Anayasamızın
10 uncu maddesi amir bir hüküm içermektedir. Bu ilkeyle, birbirlerinin aynı
durumunda olanlara ayrı kuralların uygulanması ayrıcalıklı kişi ve kurumların
yaratılmasına sebep olmaktadır. Yasa önündeki eşitlik, elbette herkesin her
yönden aynı kurallara tabi olması gibi bir anlamı içermemektedir. Durum ve
konumlarındaki özellikler, kimi kişiler ya da topluluklar için değişik
kuralları ve değişik uygulamaları gerektirebilir; ancak, aynı hukuksal durumlar
aynı, ayrıksı hukuksal durumlar da ayrı kurallara tabi tutulursa zikrettiğimiz
Anayasamızın eşitlikle ilgili maddesi de zedelenmemiş olacaktır.
Yine, Anayasamızın 138
inci maddesinde mahkemelerin bağımsızlığı, 139 uncu maddesinde hâkimlik ve
savcılık teminatı, 140 ıncı maddesinde ise hâkimlik ve savcılık mesleği
düzenlenmiş olup, bu maddelerde, hiçbir şekilde, görev alanları dışında adlî ve
idarî hâkim ve savcılar arasında farklı bir durum gözetilmemiştir. Bu nedenle,
adlî veya askerî yargı hâkim ve savcıları ile idarî yargı hâkim ve savcıları,
yasalar önünde aynı hukukî durumda bulunduklarından, noterlik stajından muaf
tutulacaklar arasında hukuk fakültesi mezunu idarî yargı hâkim ve savcılarının
sayılmaması, mahkeme kararında da tespit edildiği gibi, Anayasanın eşitlik
ilkesine aykırı bir tutumdur.
Anayasamızın 9 uncu
maddesinde, yargı yetkisinin, Türk Milleti adına bağımsız mahkemelerce
kullanılacağı; 10 uncu maddesinde, devlet organları ve idare makamlarının bütün
işlemlerinde kanun önünde eşitlik ilkesine uygun olarak hareket etmek zorunda
oldukları; 140 ıncı maddesindeyse, hâkim ve savcıların adlî ve idarî yargı
hâkim ve savcıları olarak görev yapacakları; yine, 2802 sayılı Kanunun 2 nci
maddesinde de, bu kanunun adlî yargı hâkim ve cumhuriyet savcılarıyla, idarî
yargı hâkim ve savcıları arasında uygulanacağı hükümleri açık bir şekilde yer
almıştır.
Değerli milletvekilleri,
gerek Anayasamız gerekse hâkim ve savcılarla ilgili 2802 sayılı Kanun, hâkim ve
savcılık mesleğinde çalışanları idarî ve adlî yargı hâkim ve savcıları olarak
ayırıma tabi tutmuş; ancak, bu iki yargı yerinde görev yapan hâkim ve
savcıların adaylığa alınmaları, mesleğe kabul edilmeleri, meslek içerisindeki
terfileri, atama esas ve usulleri ile, maaş ve özlük hakları, emeklilik ve
disiplin hükümleri bakımından aralarında hiçbir farklı durum gözetilmemiştir.
Peki, sorun nerede diye
baktığımızda, karşımıza çıkan şey şudur ki; Noterlik Kanunu, 1972 senesinde
kabul edilmiş ve Resmî Gazetede 5.2.1972 tarihinde yayımlanmış, mayıs ayının
5'inde yürürlüğe girmiştir. Noterlik Kanununun kabul edildiği tarihte idare
mahkemeleriyle ilgili düzenleme yapılmış değildi, 80 sonrası Anayasasındaki
değişiklikle birlikte Noterlik Kanununun 6 ncı maddesinde paralel bir düzenleme
yapılmamıştır ve eksiklik buradan kaynaklanmaktadır. Bugün, Anayasa
Mahkememizin kararı doğrultusunda bu değişikliği gerçekleştireceğiz ve
inşallah, tasarının yasalaşmasıyla birlikte bu durum da değiştirilmiş olacak ve
hukuk fakültesi mezunu idarî yargı hâkimlerimiz de bundan sonra bu mağduriyeti
yaşamayacaklardır.
Ben, şimdiden, oy verecek
bütün arkadaşlarımıza teşekkür ediyorum; kanunun hayırlı olmasını diliyor,
saygılar sunuyorum. (Alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür
ediyorum Sayın Külcü.
Tasarının tümü üzerindeki
görüşmeler tamamlanmıştır.
Tasarının maddelerine
geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul
edilmiştir.
1 inci maddeyi
okutuyorum:
NOTERLİK
KANUNUNUN BİR MADDESİNDE DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR
KANUN TASARISI
MADDE 1. - 18.1.1972 tarihli ve 1512 sayılı
Noterlik Kanununun 6 ncı maddesinin
birinci fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
"Adlî veya askerî
yargı hâkimlik yahut savcılıklarına veyahut hukuk fakültesi mezunu olup, idarî
yargı hâkimlik veya savcılıklarına atanmış veya avukat unvanını kazanmış olan
veya Avukatlık Kanununa göre staj ve avukatlık sınavı şartlarından bağışıklı
olarak avukatlığa kabul olunmaya hak kazanmış bulunanlar, noterlik stajına tâbi
değildirler."
BAŞKAN - Madde üzerinde
söz isteyen?..Yok.
Maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
2 nci maddeyi okutuyorum:
MADDE 2. - Bu Kanun yayımı tarihinde
yürürlüğe girer.
BAŞKAN - Madde üzerinde
söz isteyen?..Yok.
Maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
3 üncü maddeyi
okutuyorum:
MADDE 3. - Bu Kanun
hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür.
BAŞKAN - Madde üzerinde
söz isteyen?..Yok.
Maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Tasarının tümünü oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Tasarı kabul edilmiş ve
kanunlaşmıştır.
Uzman Jandarma Kanununda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ve İçişleri Komisyonu raporunun
müzakeresine başlıyoruz.
8.- Uzman Jandarma Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair
Kanun Tasarısı ve İçişleri Komisyonu Raporu (1/737) (S. Sayısı: 374) (x)
(x) 374 S. Sayılı Basmayazı tutanağa eklidir.
BAŞKAN - Komisyon ve
Hükümet yerinde.
Komisyon raporu 374 sıra
sayısıyla bastırılıp dağıtılmıştır.
Tasarının tümü üzerinde,
AK Parti Grubu adına Yalova Milletvekili Şükrü Önder; buyurun.
Konuşma süreniz 20
dakikadır.
AK PARTİ GRUBU ADINA
ŞÜKRÜ ÖNDER (Yalova) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 374 sıra
sayısıyla görüşülen Uzman Jandarma Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı üzerinde Grubum adına söz almış bulunuyorum; hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Ülkemizde, çoksesli
müziğin başlangıcı, Padişah II. Mahmut'un, 1826 yılında, orduya, Avrupa'da
olduğu gibi, askerî bandoların kurulması talimatıyla olmuştur. Saraya ait
devlet törenlerinde görev almak üzere, Mızıka-i Hümayun, aynı zamanda -askerî
bando okulu olarak da- diğer ordu bandolarına personel yetiştirmek üzere, 23
Kasım 1831 tarihinde Askerî Mızıka Okulu olarak açılmıştır.
Jandarma Genel
Komutanlığında ilk bandonun kuruluşu ise 1900'lü yılların başına
rastlamaktadır. Jandarma Genel Komutanlığındaki bandolar, oluşumlarından
günümüze kadar, Türk Silahlı Kuvvetlerinin moral ve motivasyonuna katkılarının
yanı sıra, çoksesli müziğin ülkemizde her seviyeye tanıtımına ve sevdirilmesine
çok büyük hizmetler vermiştir.
Yurdumuzun yüzde 92'sinde
görev yapan Jandarma Genel Komutanlığının Türkiye çapındaki etkinliği, şüphesiz
ki, çok büyüktür. Bu kapsamda, böyle güçlü bir kuvvetin bünyesinde faaliyet
gösteren ve toplumun her seviyesine hitap eden bir kültür ve sanat elçisi olan
jandarma bandoları çok büyük bir sorumluluk üstlenmiştir.
Jandarma bandolarının en
büyüğü ve özel imkânlarla donatılmış olan Jandarma Genel Komutanlığı Bandosu,
her geçen gün, yurt içinde ve yurt dışında faaliyetlerini geliştirerek,
başarılı işlere imza atmaktadır.
Jandarma Genel
Komutanlığı Bandosu, Avrupa'nın hemen hemen her ülkesinde festivallere
katılmış, konserler vermiş, birçok alanda ilklerin öncüsü olmuştur. Radyo ve TV
kayıtlarıyla repertuarını her gün geliştirirken, bir ilki daha
gerçekleştirerek, modern anlamda, CD ve kasetler yayınlayarak, faaliyet alanını
genişletmiştir.
Ülkemizin sanatçılarıyla
ortak olarak çıkarılan, daha geniş bir halk kitlesine hitap eden CD
kayıtlarıyla tüm yurtta beğeni kazanırken, mehterle yaptığı projelerle de
tarihine sahip çıktığını bir kez daha gözler önüne sermiştir.
Tüm bu hizmetlerin
ışığında, ülkemizde, her alanda olduğu kadar, Türk Silahlı Kuvvetlerinde Türk
kadınının yeri ve önemi her geçen gün artmaktadır. (FIEP) Uluslararası Jandarma
Birliğine üye ülkelerde ve diğer dünya bandolarında bayan personelin uyumlu ve
başarılı çalışmaları gözlenmektedir.
Bunun gibi, dünya çapında
birçok ülke bandolarında ve orkestralarında olduğu gibi, çoksesli müziğin en
önemli unsurlarından olan koroların faaliyet alanı içinde bayan personelin yeri
ve önemi tartışılmazdır. Nitekim, Jandarma Genel Komutanlığı Bandosuna ilk defa
2004 yılı itibariyle 4 bayan assubay alınmıştır. Jandarma Genel Komutanlığı
Bandosundaki bu bayan personelin, müzikal ve sanatsal yönüyle yoruma katkısı ve
uyumlu çalışması bizzat müşahede edilmiştir.
Ülke çapındaki müzik
eğitim kurumlarında yetişmiş değerli birçok bayan müzisyenin iş bulma ve
istihdam sorunlarının bulunduğu bir gerçektir. Böyle yetişmiş ve de hazır
kaynağın Jandarma Genel Komutanlığı Bandolarında kullanılacak olması, ülkemizin
ekonomik durumuna yeni eğitim masrafları getirmeden büyük bir kazanım olacağı
ortada olan bir gerçektir.
Dünya çapında
uluslararası vizyonu olan bir Türkiye'den bahsederken, Türk kadınının da her
alanda olduğu gibi, Jandarma Genel Komutanlığı Bandosunda alacağı görev ve
sorumlulukların da önemi giderek artmaktadır.
Ulu Önder Atatürk'ün
gösterdiği muasır medeniyet hedefleri yolunda, içinde bulunduğumuz bilgi ve
kültür çağında Türk kadınının yerini alması vazgeçilmez bir ihtiyaç olmuştur.
Bu nedenle, tasarıya AK
Parti Grubu olarak olumlu oy vereceğimizi bildirir, hepinizi saygıyla
selamlarım. (Alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür
ediyorum Sayın Önder.
Başka söz talebi?.. Yok.
Tasarının tümü üzerindeki
müzakereler tamamlanmıştır.
Maddelerine
geçilmesi hususunu oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul
edilmiştir.
1 inci maddeyi
okutuyorum:
UZMAN JANDARMA KANUNUNDA DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR
KANUN TASARISI
MADDE 1. - 28.5.1988
tarihli ve 3466 sayılı Uzman Jandarma Kanununun 4 üncü maddesi aşağıdaki
şekilde değiştirilmiştir.
"Madde 4. - Uzman
jandarma kaynaklarını, 18 yaşını bitirmiş ve 24 yaşını geçmeyen en az lise veya
dengi okul mezunu erkeklerden;
a) Muvazzaf askerlik
hizmetini yapmış olanlardan terhisi müteakip iki yıl içerisinde müracaat
edenler,
b) Muvazzaf askerlik
hizmetini yapmamış olanlar,
teşkil eder.
Sadece jandarma bando
komutanlıklarında istihdam edilmek üzere, 18 yaşını bitirmiş ve 24 yaşını
geçmeyen en az lise veya dengi okul mezunu bayanlar da, uzman jandarma
kaynakları arasında yer alır."
BAŞKAN - Madde üzerinde söz talebi?..Yok.
Maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler...Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
2 nci maddeyi okutuyorum:
MADDE 2- Bu Kanun yayımı
tarihinde yürürlüğe girer.
BAŞKAN - Madde üzerinde
söz talebi?..Yok.
Maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler...Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
3 üncü maddeyi okutuyorum
:
MADDE 3- Bu Kanun
hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür.
BAŞKAN - Madde üzerinde
söz isteyen?..Yok.
Maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler...Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Tasarının tümünü
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Tasarı kabul edilmiş
ve kanunlaşmıştır.
Kanun tasarı ve
tekliflerini sırasıyla görüşmek için, 15 Nisan 2004 Perşembe günü saat 15.00'te
toplanmak üzere, birleşimi kapatıyorum.
Kapanma Saati : 18.54
IX. - KİT KOMİSYONU RAPORU
1. - Kamu İktisadî Teşebbüslerinin denetimine ait 2000-2001
yıllarına ilişkin komisyon raporu (*)
(*) KİT Komisyonu Raporu tutanağa eklidir.