DÖNEM
: 22 CİLT : 43 YASAMA YILI : 2
T. B. M. M.
TUTANAK DERGİSİ
63 üncü Birleşim
4 . 3 . 2004 Perşembe
İ
Ç İ N D E K İ L E R I. - GEÇEN TUTANAK ÖZETİ
II. - GELEN KÂĞITLAR
III. -
BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A)
GÜNDEMDIŞI KONUŞMALAR
1. - Uşak Milletvekili Osman
Coşkunoğlu'nun, Rekabet Kurumunun kuruluşunun 7 nci yıldönümü ile serbest
rekabet ortamının sağlanmasındaki önemine ilişkin gündemdışı konuşması
2. - Erzurum Milletvekili İbrahim
Özdoğan'ın, Erzurum İlinde ikinci bir üniversite kurulmasının önemine ve
yararlarına ilişkin gündemdışı konuşması
3. - Kastamonu Milletvekili Mehmet
Yıldırım'ın, Kastamonu-Küre'deki Eti Bakır Anonim Şirketinin
özelleştirilmesinin yaratacağı sorunlar ile bu konuda yapılması gereken
çalışmalara ve özelleştirme düşüncesinden vazgeçilmesine ilişkin gündemdışı
konuşması ve Maliye Bakanı Kemal Unakıtan'ın cevabı
B) Tezkereler ve Önergeler
1. - Avrupa-Akdeniz Parlamenter
Asamblesinde Türkiye Büyük Millet Meclisini temsil etmek üzere gruplarınca
isimleri bildirilen milletvekillerine ilişkin Başkanlık tezkeresi (3/499)
2. - Samsun Milletvekili İlyas Sezai
Önder'in (6/904) ve (6/906) esas numaralı sözlü sorularını geri aldığına
ilişkin önergesi (4/151)
C) Gensoru, Genel Görüşme, Meclİs SoruşturmasI ve Meclİs AraştIrmasI
Önergelerİ
1. - Malatya Milletvekili Muharrem Kılıç
ve 27 milletvekilinin, Malatya Pamuklu Sanayi İşletmesinin özelleştirilmesi
konusunda Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/174)
IV. -
ÖNERİLER
A) DanIşma Kurulu Önerİlerİ
1. - Gündemdeki sıralama ile Türkiye Büyük
Millet Meclisinin çalışmalarına ara vermesine ilişkin Danışma Kurulu önerisi
V. - KANUN
TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER
1. - Adlî Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile
Bölge Adliye Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yetkileri Hakkında Kanun Tasarısı
ve Adalet Komisyonu Raporu (1/521) (S. Sayısı : 146)
2. - Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununda
Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Tasarısı ve Adalet Komisyonu Raporu
(1/523) (S. Sayısı : 152)
3. - Çanakkale Milletvekilleri Mehmet
Daniş ve İbrahim Köşdere'nin; Gelibolu Yarımadası Tarihî Millî Parkı Kanununa
Geçici Bir Madde Eklenmesine Dair Kanun Teklifi (Kamu İhale Kanununa Geçici
Madde Eklenmesine Dair Kanun Teklifi) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu
(2/212) (S. Sayısı : 305)
4. - Kamu Yönetiminin Temel İlkeleri ve
Yeniden Yapılandırılması Hakkında Kanun Tasarısı ile İçişleri, Plan ve Bütçe ve
Anayasa Komisyonları Raporları (1/731) (S.Sayısı : 349)
5. - 2004 Malî Yılı Bütçe Kanunu ile Bağlı
Cetvellerinde ve 2004 Malî Yılı Katma Bütçeli İdareler Bütçe Kanununa Bağlı
Cetvellerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ve Plan ve Bütçe
Komisyonu Raporu (1/764) (S. Sayısı : 393)
6. - Kuzey Ankara Girişi Kentsel Dönüşüm
Projesi Kanunu Tasarısı ve Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonu
Raporu (1/735) (S. Sayısı : 371)
7. - Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğünün
Teşkilât ve Görevleri Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına
Dair Kanun Tasarısı ve Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (1/754) (S. Sayısı : 384)
8. - Türk Ceza Kanununa Bir Geçici Madde
Eklenmesine İlişkin Kanun Teklifi ve Adalet Komisyonu Raporu (2/177, 2/155) (S.
Sayısı : 361)
VI. -
AÇIKLAMALAR VE SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR
1. - İstanbul Milletvekili Ali Topuz'un,
Maliye Bakanı Kemal Unakıtan'ın, Grubuna sataşması nedeniyle konuşması
VII. -
SORULAR VE CEVAPLAR
A) YazIlI Sorular ve CevaplarI
1. - Ankara Milletvekili İsmail
Değerli'nin, Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı ile ilgili davalara ilişkin
sorusu ve Adalet Bakanı Cemil Çiçek'in cevabı (7/1630)
2. - Konya Milletvekili Atilla Kart'ın,
yasama dokunulmazlığının kaldırılması istemleriyle ilgili dosyalara ilişkin
Başbakandan sorusu ve Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Mehmet Ali Şahin'in
cevabı (7/1883)
3. - İstanbul Milletvekili Onur Öymen'in,
İstanbul'da yaşanan kar fırtınasında yetkililerin sorumluluğuna ilişkin sorusu
ve İçişleri Bakanı Abdülkadir Aksu'nun cevabı (7/1903)
4. - İstanbul Milletvekili Berhan
Şimşek'in, İstanbul'da yaşanan kar fırtınasında yetkililerin sorumluluğuna
ilişkin Başbakandan sorusu ve İçişleri Bakanı Abdülkadir Aksu'nun cevabı
(7/1919)
5. - Antalya Milletvekili Nail Kamacı'nın,
Antalya'da selden zarar gören çiftçilerin mağduriyetinin giderilmesine ilişkin
Başbakandan sorusu ve Tarım ve Köyişleri Bakanı Sami Güçlü'nün cevabı (7/1933)
6. - Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt'ün,
TÜPRAŞ'ın satışına ilişkin Başbakandan sorusu ve Maliye Bakanı Kemal
Unakıtan'ın cevabı (7/1945)
7. - İzmir Milletvekili Hakkı Ülkü'nün,
İzmir Emek Otellerinin yenilenme ve modernizasyonu ile ulaslararası otel
zincirleri eliyle işlettirilmesi projesine ilişkin sorusu ve Maliye Bakanı
Kemal Unakıtan'ın cevabı (7/1946)
8. - İstanbul Milletvekili Bihlun
Tamaylıgil'in, Başbakanlık Teftiş Kurulunun Vakıfbank incelemesine ilişkin
Başbakandan sorusu ve Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Mehmet Ali Şahin'in
cevabı (7/1971)
9. - Kırklareli Milletvekili Mehmet
S.Kesimoğlu'nun, bir akrabasına Diyarbakır Valiliğinde oda tahsis edildiği ve
görev verildiği iddiasına ilişkin sorusu ve İçişleri Bakanı Abdülkadir Aksu'nun
cevabı (7/2011)
10. - İstanbul Milletvekili Bihlun
Tamaylıgil'in, özelleştirilen Kilis Suma Fabrikasına ilişkin sorusu ve Maliye
Bakanı Kemal Unakıtan'ın cevabı (7/2015)
I. - GEÇEN
TUTANAK ÖZETİ
TBMM Genel Kurulu saat 15 .00'te açılarak
dört oturum yaptı.
Balıkesir Milletvekili Orhan Sür, Tekelin
Alkollü İçkiler Sanayi ve Ticaret Anonim Şirketinde bulunan yüzde 100
oranındaki hissesinin blok satışına,
Erzurum Milletvekili Mustafa Nuri Akbulut,
Erzurum’da günlük hayatı etkileyen yoğun kâr yağışının olumsuz etkilerine ve
alınması gereken tedbirlere,
Ankara Milletvekili Yakup Kepenek, Öğretim
Birliği Yasasının kabulünün 80 inci yıldönümüne ve ülkemizde sağladığı
gelişmelere,
İlişkin gündemdışı birer konuşma yaptılar.
İzmir Milletvekili Ahmet Ersin ve 22
milletvekilinin,Güneydoğu Asya ve Çin’den gelen ürünler karşısında yerli
sanayiin durumunun araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/173), Genel Kurulun
bilgisine sunuldu; önergenin gündemdeki yerini alacağı ve öngörüşmesinin,
sırası geldiğinde yapılacağı açıklandı.
Gündemin “Kanun Tasarı ve Teklifleri ile
Komisyonlardan Gelen Diğer İşler” kısmının :
1 inci sırasında bulunan, Adlî Yargı İlk
Derece Mahkemeleri ile Bölge Adliye Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yetkileri
Hakkında Kanun Tasarısının (1/521) (S. Sayısı :146),
2 nci sırasında bulanan, Hukuk Usulü
Muhakemeleri Kanununda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Tasarısının (1/523)
(S. Sayısı :152),
3 üncü sırasında bulunan Kamu İhale
Kanununa Geçici Madde Eklenmesine Dair Kanun Teklifinin (2/212) (S. Sayısı
:305),
Görüşmeleri, daha önce geri alınan
maddelere ilişkin komisyon raporları henüz gelmediğinden;
4 üncü sırasında bulunan, Kamu Yönetiminin
Temel İlkeleri ve Yeniden Yapılandırılması Hakkında Kanun Tasarısının (1/731)
(S. Sayısı :349) görüşmeleri, ilgili komisyon yetkilileri Genel Kurulda hazır
bulunmadığından;
Ertelendi.
5 inci sırasında bulunan, Çeşitli
Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Tasarısının (1/753) (S. Sayısı
:386), yapılan görüşmelerden,
6 ncı sırasında bulunan, Yüksek Öğrenim
Öğrencilerine Burs, Kredi Verilmesine İlişkin Kanun Tasarısının (1/755) (S.
Sayısı : 385), görüşmelerini müteakiben elektronik cihazla yapılan
açıkoylamadan,
Sonra, kabul edilip kanunlaştıkları
açıklandı.
4 Mart 2004 Perşembe günü saat 15.00’te
toplanmak üzere, birleşime 20.36’da son verildi.
Nevzat
Pakdil
Başkanvekili
Enver Yılmaz Türkân Miçooğulları
Ordu İzmir
Kâtip Üye Kâtip
Üye
II. - GELEN
KÂĞITLAR No. :95
4 Mart 2004 Perşembe
Tasarılar
1. - Belediyeler Kanunu
Tasarısı (1/766) (İçişleri ve Plan ve Bütçe Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş
tarihi : 3.3.2004)
2. - İl Özel İdareleri
Kanunu Tasarısı (1/767) (İçişleri ve Plan ve Bütçe Komisyonlarına) (Başkanlığa
geliş tarihi : 3.3.2004)
3. - Büyükşehir
Belediyeleri Kanunu Tasarısı (1/768) (İçişleri ve Plan ve Bütçe Komisyonlarına)
(Başkanlığa geliş tarihi : 3.3.2004)
Rapor
1. - 5027 Sayılı 2004
Malî Yılı Bütçe Kanunu ile 5029 Sayılı 2004 Malî Yılı Katma Bütçeli İdareler
Bütçe Kanunu ve Bu Kanunlara Bağlı Cetvellerde Değişiklik Yapılmasına Dair
Kanun Tasarısı ve Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (1/764) (S. Sayısı : 393)
(Dağıtma tarihi : 4.3.2004) (GÜNDEME)
Meclis Araştırması Önergesi
1. - Malatya Milletvekili
Muharrem Kılıç ve 28 Milletvekilinin, Malatya Pamuklu Sanayi İşletmesinin
özelleştirilmesi konusunda Anayasanın 98 inci, İçtüzüğün 104 ve 105 inci
maddeleri uyarınca bir Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/174)
(Başkanlığa geliş tarihi : 2.3.2004)
Süresi İçinde Cevaplandırılmayan Yazılı Soru Önergesi
1. - İzmir Milletvekili
Enver Öktem'in, ABD Dışişleri Bakanıyla yaptığı görüşmeye ilişkin Dışişleri
Bakanı ve Başbakan Yardımcısından yazılı soru önergesi (7/1840)
BİRİNCİ OTURUM
Açılma Saati : 15.00
4 Mart 2004 Perşembe
BAŞKAN : Başkanvekili Nevzat PAKDİL
KÂTİP ÜYELER : Enver YILMAZ (Ordu), Türkân MİÇOOĞULLARI
(İzmir)
BAŞKAN - Sayın
milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 63 üncü Birleşimini açıyorum.
Toplantı yetersayısı
vardır; görüşmelere başlıyoruz.
Gündeme geçmeden önce üç
arkadaşıma gündemdışı söz vereceğim.
Konuşma süreleri 5'er
dakikadır.
Hükümet bu konuşmalara
cevap verebilir. Hükümetin konuşma süresi 20 dakikadır.
Gündemdışı ilk söz,
Rekabet Kurumunun Kuruluşunun 7 nci yıldönümü nedeniyle söz isteyen Uşak
Milletvekili Sayın Osman Coşkunoğlu'na aittir.
Buyurun Sayın
Coşkunoğlu.(CHP sıralarından alkışlar)
III. -
BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A)
GÜNDEMDIŞI KONUŞMALAR
1. - Uşak
Milletvekili Osman Coşkunoğlu'nun, Rekabet Kurumunun kuruluşunun 7 nci
yıldönümü ile serbest rekabet ortamının sağlanmasındaki önemine ilişkin
gündemdışı konuşması
OSMAN COŞKUNOĞLU (Uşak) -
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Rekabet Kurumu, 13 Aralık 1994 tarihinde yürürlüğe giren 4054
sayılı Rekabetin Korunması Hakkında Kanun uyarınca kuruldu; fakat, Rekabet
Kurumunun karar organı olan Rekabet Kurulu, üyelerinin atanmasındaki gecikme
nedeniyle ancak 5 Mart 1997 tarihinde çalışmalarına başlayabildi.
4054 sayılı Yasanın temel
maddeleri, Anayasamızın 167 nci maddesinin de bir gereğidir. Anayasamızın 167
nci maddesi, para, kredi, sermaye, mal ve hizmet piyasalarının sağlıklı ve
düzenli işlemelerini sağlayıcı ve geliştirici tedbirleri alma, piyasalarda
fiilî veya anlaşma sonucu doğacak tekelleşme ve kartelleşmeyi önleme görev ve
sorumluluğunu devlete yüklemiştir.
Yasanın amacı üç ana
başlık altında toplanabilir:
Birincisi; mal ve hizmet
piyasalarındaki rekabeti engelleyici, bozucu veya kısıtlayıcı anlaşma, karar ve
uygulamaları önlemek.
İkincisi; piyasaya hâkim
olan, egemen güç olan teşebbüslerin bu hâkimiyetlerini kötüye kullanmalarını
önlemek, bunun için gerekli düzenleme ve denetlemeleri yapmak.
Yasanın üçüncü amacı,
hâkim durum yaratmaya veya var olan bir hâkim durumu güçlendirmeye yönelik
birleşme ve devralma niteliğindeki her türlü işlemi de önlemektir
Yasanın uygulanmasında
kamu girişimleri ya da özel girişimler arasında herhangi bir fark
gözetilmemiştir. Yasayı uygulamakla görevli bulunan Rekabet Kurulu, faaliyete
geçtiği günden bu yana, çimentodan suni gübreye, gazete ve dergi dağıtımından
gıda ürünlerine, LPG'den kömüre, GSM mobil telefon hizmetleri piyasasından
kredi kartları piyasasına kadar çok sayıda mal ve hizmet piyasasındaki rekabeti
bozucu ya da engelleyici davranışa müdahale etmiş, zaman zaman ağır para cezaları
vermiştir. Bunun yakın bir örneği 4 Ekim 2002'de Türk Telekom Anonim Şirketine
verilen 1 trilyon 136 milyar lira cezadır.
Rekabet Kurulu henüz çok
gençtir, 7 yaşında; birçok eksikiği de vardır; ama, çalışmalarının düzeyi ve
çalışanlarının yetkinliği açısından başarılı diyebiliriz. Bunu, OECD tarafından
Eylül 2002'de yayımlanan "Hukukî Düzenlemelerde Reform, Türkiye"
isimli raporunda da görmek mümkündür. Dolayısıyla, bu denli önemli görevler
üstlenmiş bulunan Rekabet Kurumuna ve karar organı olan Rekabet Kuruluna
yapılacak atamalarda, kurumun çalışma konusuyla ilgili deneyim, bilgi ve ehliyet
unsurlarına önem verilmelidir. Değerli AKP milletvekilleri ve hükümet, yani,
Başbakanımızın dediği gibi, aydan, Merih'ten gelmemiş olmak yeterli bir kriter
değildir.
Bir önemli nokta -tüm
düzenleyici kurullar için gerekli noktadır bu aynı zamanda- siyasî müdahalenin
olmamasıdır. Bu kurullar umursanmadan girişimlerde bulunulmuştur geçmişte. Aria
için, başta, bundan önceki hükümet döneminde, roming, yani Turkcell ve Telsimin
altyapısını kullanma sözü verilmiştir siyasî irade tarafından, ondan sonra da,
geçen yıl, şimdiki Başbakanımız tarafından, bu sorunun çözümleneceği sözü verilmiştir.
Bunlar, düzenleyici kurulların dışında siyasî iradelerin söz vermeye yetkisinin
olmadığı konulardır; daha doğrusu, olmaması gereken vaatlerdir. Bunlardan
kaçınıp, bu kurulların görevlerini yapmasına müdahale etmemek gerekir.
Rekabeti korumanın önemi
nedir; burada, işin cilvesi, bir sosyal demokrat parti olan Cumhuriyet Halk
Partisi olarak bizim bu konuyu anlatmamız, serbest piyasa iddiasıyla şimdiye
kadar görev yapmış olan hükümetlere bunu anlatma görevinin bize düşmüş
olmasıdır.
Değerli arkadaşlar,
serbest piyasa veya serbestlik, özgürlük, başıboşluktan farklıdır; bir; bu
anlaşılmalıdır. Kuralsız, isteyenin istediğini yaptığı bir ortam, serbest bir
ortam değildir.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın
Coşkunoğlu, 1 dakikalık eksürenizi başlatıyorum; lütfen konuşmanızı tamamlar
mısınız.
Buyurun.
OSMAN COŞKUNOĞLU
(Devamla) - Peki, 1 dakikada tamamlamaya çalışayım.
Sadece, serbestlik,
özgürlük, başıboşlukla karıştırılmamalıdır; birincisi bu.
İkincisi, güven, çok
önemli bir faktördür. Güven ortamının olmadığı, ahbap çavuş ilişkilerinin
olduğu, iktidarların keyfî uygulamalarının olduğu, kayıtdışı ekonominin olduğu,
yine, iktidarların, basiretsiz, bazı yönetim hatalarının olduğu -bakın, daha
senenin ikinci ayındayız ve bir ekbütçe yapıyoruz; iki ay önce yaptığımız
bütçeyi revize ediyoruz- yargı organlarının yeterli olmadığı -güçlerinin,
olanaklarının, koşullarının- mafyanın, yolsuzlukların olduğu bir ortamda,
Rekabet Kurumu olsa da, yasalar olsa da, rekabet ortamını sağlamak mümkün
değildir.
Ben, sözlerimi burada
bitirirken, bugün yaşgününü kutlayan Rekabet Kurumuna iyi yıllar diler,
başarılar dilerim; hepinize saygılar sunarım. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederim
Sayın Coşkunoğlu.
Gündemdışı ikinci söz,
Erzurum kamuoyunun Erzurum'a ikinci bir üniversite kurulması talebi ve
nedenleri hakkında söz isteyen Erzurum Milletvekili İbrahim Özdoğan'a aittir.
Sayın Özdoğan, buyurun.
2. -
Erzurum Milletvekili İbrahim Özdoğan'ın, Erzurum İlinde ikinci bir üniversite
kurulmasının önemine ve yararlarına ilişkin gündemdışı konuşması
İBRAHİM ÖZDOĞAN (Erzurum)
- Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Yüce Heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Erzurum'un ekonomik ve
sosyal gelişmişlik göstergeleri, tarihî geçmişine ve jeopolitik konumuna
yakışmayacak derecede alt seviyelerdedir. Bunda, yıllardan beri süregelen
yanlış ekonomik ve sosyal politikaların etkisi büyüktür. Yıllardan beri
uygulanan ekonomik politikalar, bölge insanının sosyal ve psikolojik yapısı,
bölgenin sahip olduğu kaynakların durumu gözardı edilerek uygulanmıştır.
İlimiz, coğrafî ve iklim
şartlarının olumsuzluğu gerekçesiyle, sanayi yatırımlarından hak ettiği payı
alamamıştır. Gayri safî millî hâsıladan aldığı pay, yıllar içinde azalan bir
trend izlemiş, her geçen gün biraz daha fakirleşmek durumunda kalmıştır. Bunun
sonucunda yaşanan göç, bir yandan bölgenin demografik yapısını bozarken, diğer
yandan, göç alan batı illerinde, uzun vadede çözülmesi çok zor sorunlar
yaratmıştır. Oysa, bölgenin sahip olduğu olumsuz gibi görünen özellikleri
avantaja çevirecek özgün projeler uygulanabilir. Bu bağlamda oluşturulacak olan
kalkınma stratejisi, Erzurum'u, bir eğitim, sağlık, kültür ve turizm merkezi
yapma esasında oluşturulmalıdır.
Bu stratejinin en önemli
ayağı, Erzurum'u, bölgesinde bir eğitim merkezi durumuna getirmektir. Bunun
için gerekli nüfus yoğunluğu ile ekonomik, sosyal ve fizikî altyapı mevcuttur.
Atatürk Üniversitesinin bünyesinde bulunmayan fakültelerden oluşturulacak yeni
bir üniversite kurulması, aşağıdaki gerekçelerden dolayı hayatî bir önem arz
etmektedir.
Atatürk Üniversitesi 43
000 öğrencisi, 5 000 personeli, 2 600 akademisyeni, yıllık 125 trilyonluk resmî
bütçesi, aylık ortalama 12 trilyonluk öğrenci harcamalarıyla, Erzurum
ekonomisine çok önemli bir katkı ve ilimiz sosyokültürel hayatına müthiş bir
dinamizm sağlamaktadır. Kurulacak ikinci bir üniversite, bu katkıyı önemli
ölçüde artıracaktır; ilimizin ve bölgemizin kalkınmasında itici bir lokomotif
güç oluşturacaktır.
Erzurum'da ikinci bir
üniversite kurulmasını destekleyen sosyal, ekonomik, kültürel altyapı ve nüfus
yoğunluğu mevcuttur. Kurulacak üniversite, ilimizin ve bölgemizin ihtiyaç
duyduğu yetişmiş insangücü sıkıntısını giderecektir. Atatürk Üniversitesinin
kırkyedi yıllık birikim ve deneyimleri, teknik altyapısı ve akademik kadrosu,
kurulacak üniversiteye önemli destekler sağlayacaktır. Erzurum, doğunun,
Karadeniz, Güneydoğu ve İç Anadoluya açılan kapısı olma konumuyla, bu bölgede
bir üniversite şehri olarak, zaten bölgenin merkezi konumundadır. Kurulacak
ikinci üniversite, ilimizin bu imajını pekiştirerek, Erzurum'un bölgesel bir
cazibe merkezi haline gelmesinde önemli bir rol oynayacak ve bölgesel kalkınma
yolunda önemli bir dinamik olacaktır.
Erzurum, Türkiye
Cumhuriyetinin ve Türkiyeli Avrupa Birliğinin, Kafkasya, Ortaasya, İran ve
Uzakdoğu kapısıdır; Hazar petrollerinin ve Ortaasya doğalgazının Avrupa'ya
transfer merkezidir. Bu bölgede iktisaden ve siyaseten güçlü bir Türkiye
olabilmenin yolu, kalkınmış bir Erzurum'dan geçer. Tarihî geçmişi ve jeopolitik
konumu incelendiğinde, bu, çok net bir şekilde görülecektir.
Kurulacak ikinci
üniversiteye uluslararası bir statü kazandırılması durumunda, çok önemli bir
ulusal ihtiyaç da giderilmiş olacaktır. Ağırlıklı yabancı dille eğitim veren;
bünyesinde, genetik, işletme, elektronik, petrol, doğalgaz, havacılık ve uzay
mühendisliği gibi gelecekte popüler olacak mühendislik dalları ile stratejik
araştırma birimleri ihdas eden, bölge ülkelerinde konuşulan dilleri seçmeli
derslerle veren bir formatta oluşturulacak ve bölge ülkelerinin ve Türk
cumhuriyetlerinin, ekonomik, sosyal ve kültürel yapısı ile psikolojik ve
stratejik faktörler üzerinde ihtisaslaşan bir üniversite, 600 000 000'luk bir
coğrafyayla bağlarımızı güçlendirecek; donanımlı insangücü yetiştirme ve Avrupa
Birliğine aday Türkiye'yi bölgesinde lider yapacak altyapıyı hazırlama ve
geleceğe yönelik bölgesel stratejiler üretme doğrultusunda ulusal bir ihtiyacı
da giderecektir. Bölge ülkelerine öğrenci kontenjanı tahsis edilmesi ve öğrenci
değişim programlarıyla, Erzurum'u, uluslararası nitelikte bir bölgesel
üniversite merkezi haline getirecektir. Yabancı dille eğitim veren böyle bir
üniversite, aynı zamanda, ekonomik ve sosyal hayatın gelişmesine çok yönlü katkılar
sağlayacaktır.
Bu gerekçeler
doğrultusunda, Erzurum'a kurulacak ikinci bir üniversitenin üstleneceği misyon
ve ilkeleri de çok önemlidir ve sıralamak gerekirse şöyle olmalıdır.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Özdoğan,
lütfen, konuşmanızı tamamlar mısınız.
İBRAHİM ÖZDOĞAN (Devamla)
- Üniversite hayatının, eğitim, araştırma, idarî ve bu gibi her türlü alanında
mükemmeliyeti yakalamayı hedeflemelidir. Uluslararası düzeyde yüksek eğitim
standartlarına ulaşmayı, bu standartları korumayı amaç edinmelidir.
Sonuç olarak şunu
diyebiliriz: Erzurum insanı, vatanperverdir; her zaman devletin yanında olmuş,
ülkenin ve milletin bölünmez bütünlüğünü savunmuş; tarih boyunca, içeriden ve
dışarıdan gelen bölücü ve yıkıcı tehditlere karşı bir kalkan vazifesi görmüş;
bu uğurda, üzerine düşen her türlü fedakârlığı yapmıştır.
En son olarak şunu
aktarmak istiyorum: Türkiye Cumhuriyetinin temellerinin de atıldığı Erzurum'a
kurulacak bu üniversiteye, yukarıda saydığımız şartlar da gözönünde tutulursa,
yakışan isim "Avrasya Teknik Üniversitesi" dir.
Teşekkür ediyor, saygılar
sunuyorum. (Alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederim
Sayın Özdoğan.
Gündemdışı üçüncü söz,
Küre Eti Bakır Anonim Şirketinin özelleştirilmesiyle ilgili söz isteyen
Kastamonu Milletvekili Mehmet Yıldırım'a aittir.
Sayın Yıldırım, buyurun.
(CHP sıralarından alkışlar)
3. -
Kastamonu Milletvekili Mehmet Yıldırım'ın, Kastamonu-Küre'deki Eti Bakır Anonim
Şirketinin özelleştirilmesinin yaratacağı sorunlar ile bu konuda yapılması
gereken çalışmalara ve özelleştirme düşüncesinden vazgeçilmesine ilişkin gündemdışı
konuşması ve Maliye Bakanı Kemal Unakıtan'ın cevabı
MEHMET YILDIRIM
(Kastamonu) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Kastamonu Küre Eti Bakır
Anonim Şirketinin özelleştirilmesiyle ilgili gündemdışı söz almış bulunuyorum;
Yüce Meclise saygılar sunuyorum.
Kastamonu Küre'deki bakır
madenlerinin tarihi çok eskidir. İstanbul'un fethinde kullanılan topların
hammaddesi olan bakırın buradan elde edildiği bilinmekte, 2 000 000 tonun
üzerinde cüruf ve 9 000 000 ton civarında da bakır pirit madeni rezervi
bulunmaktadır. Eti Bakır AŞ, mevcut 251 işçisi, 66 memuru, 70 taşeron
işçisiyle, yılda ortalama 80 000 ton bakır, 150 000 ton da pirit konsantresi
üretmekte, iç ve dış pazara satmaktadır. Şirketin 2003 yılı kârı 5 trilyon 250
milyardır.
Rahmetli Teoman Erel'in,
16 Temmuz 1985 tarihinde Milliyet Gazetesindeki köşesinde, Küre'deki 2 000 000
ton cüruf içinde bulunan kobalt işlenmiş, Küre'deki kobaltla Amerika Birleşik
Devletlerinin ilgilendiği ve kobalt konusunda MTA 1980 Maden Haberleri Bülteni
kaynak gösterilerek, 2 200 000 000 dolarlık kobalt olduğu ve 592 000 000
dolarlık da altın bulunduğu iddia edilmiştir.
Şimdi, sizlere soruyorum,
stratejik bir maden olan kobaltı, ulusal güvenliğimiz ve uçak sanayimiz için,
kalkınmamız için kullanacak, bu hakkı savunacak milletvekili, köşe yazarı, yeni
Teoman Ereller bu ülkede yok mu?!
İstanbul Teknik
Üniversitesinde kobalt fizibilitesi raporları mevcuttur. Bu konuda, Doç.Dr.
Okan Akdemir ve Doç.Dr. Adnan Tekin, 1980 yılında gerekli araştırmaları
yapmıştır.
Küre Dağlarının
eteklerinde petrol olduğunu söylediğimde, Sayın Enerji Bakanı da, bu kürsüden,
bu kobaltın da cürufun da değerlendirileceğini ifade etmiştir.
Değerli arkadaşlar,
26.2.2004 tarihinde Eti Bakır AŞ 33 000 000 dolara Cengizler Grubuna
satılmıştır. Samsun Tekkeköy İzabe Tesisleri, varlık satışı olarak 1 080 dönüm
arsa da bu işe dahil edilmiştir. Şirketin, şu anda, kasasında 10 trilyon 70
milyar nakit parası vardır, 2 trilyon 698 milyarlık her an nakde çevrilebilir
kaynağı mevcuttur. Yaklaşık olarak 12 trilyon 768 milyar lirası vardır. 20 000
ton hazır ve konsantre tesisi ve stoku bulunmaktadır, bu da 9 600 000 dolar
nakde karşılık gelmektedir. Kısaca, kasada 19 200 000 dolar vardır. Samsun'daki
1 080 dönüm arsa da 30-40 trilyon civarında etmektedir.
Bu satış gerçekleştiği
zaman, alan şirketin kasasından -arsayı hariç tutarsak- 13 800 000 dolar
çıkmaktadır. Bu da arsanın değerinin yarısına eşittir. Bu nasıl satış
arkadaşlar?! Tüccar siyaset bu mu yoksa?! Buna ne kul razı olur ne Kastamonu-Küreliler
ne de Yüce Allah razı olur.
İşçileri sokağa atacağız,
memurları dağıtacağız, Küre madenlerini, on yıl, rezerv bitinceye kadar, 250
000 000 doları da Cengizler Grubunun kasasına aktaracağız!
Özelleştirme adına,
Taşköprü-SEKA'yı sattık, 486 işçiyi sokağa bıraktık. Küre'de de 250 işçiyi
sokağa bıraktığımız zaman, Kastamonu ve Kastamonuluyu bitirip göçe mi
zorlayacağız! Sizleri vicdanınızla karşı karşıya bırakmak istiyorum.
Sevgili ilkokul
öğretmenimin yapmış olduğu -belki, bana kızacaksınız; ama- görsel bir gösteriyi
de, bilginizden çıkmaması için burada anlatmak istiyorum. Bu, sağ elimdeki
pirittir, bakır madenidir. Bu da Fatih Sultan Mehmet'in, toplarını döktürmek
için, o gün, iptidai şartlar içinde bakırını aldığı ve şu anda 2 000 000 ton
rezervi olan, kobaltı içinde bulunan, kobalt madenini içeren cüruftur. Bu da
satışın içindedir.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Yıldırım,
lütfen, konuşmanızı tamamlar mısınız.
Buyurun.
MEHMET YILDIRIM (Devamla)
- Tamamlıyorum efendim.
Sevgili milletvekilleri,
bu satış dursun. On yıl sonra bu madenler bitecektir. Devletin kasasında 250
000 000 dolar para kalacaktır. Bu satışın Özelleştirme Yüksek Kurulundan geri
çevrilmesini istiyorum, Küreli işçiler adına istiyorum, Kastamonulular adına
istiyorum, ülkem için istiyorum.
Değerli arkadaşlar,
Kastamonu, afet bölgesi. Sayın Başkanımın da müsaadesiyle, bana gelen mektubu
okuyorum: "Sayın vekilim, İnebolu-Cide karayolu devlet yoludur. 26-27
Şubat gecesi Denizkonak Köyünde heyelan oldu; meskenler yıkıldı, ulaşım
kapandı; yöremizin küçük esnafı, kamyoncular, minibüsçüler perişan, köylü
panikte; seçim zamanı görmeye alıştığımız siyasîler nerede?" Ben,
Kastamonululara diyorum ki, ben, Meclisin kürsüsündeyim.
Karayollarına, yolların
onarılması için 5 trilyon lira civarında ve köy hizmetleri için özel idareye 5
trilyon lira civarında kaynak aktarılmasını diliyor; Yüce Meclise saygılar
sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN -Sayın Yıldırım,
teşekkür ederim.
MALİYE BAKANI KEMAL
UNAKITAN (İstanbul) - Sayın Başkan, cevap vermek istiyorum.
BAŞKAN - Buyurun Sayın
Bakanım. (AK Parti sıralarından alkışlar)
MALİYE BAKANI KEMAL
UNAKITAN (İstanbul) - Sayın Başkan, çok teşekkür ediyorum.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Kastamonu Milletvekili Sayın Mehmet Yıldırım'ın, Küre Eti
Bakır AŞ'nin özelleştirilmesiyle ilgili yaptığı gündemdışı konuşmasına cevap
vermek üzere huzurunuza gelmiş bulunuyorum; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Bilindiği üzere, Eti
Bakır AŞ'deki kamu hisseleri, 1993 yılında, özelleştirme programına alınan
Karadeniz Bakır İşletmeleri AŞ'yle birleştirilmiş ve birlikte özelleştirilmek
üzere, 2000 yılında özelleştirme programına alınmıştır.
Önce, şunu arz etmek
istiyorum : Eti Bakır AŞ'de bulunan yüzde 100 oranındaki kamu hissesinin, blok
satış yöntemiyle, Karadeniz Bakır İşletmelerine ait Samsun İşletmesinin ise,
varlık satışı yönetimiyle, birlikte satışına yönelik, Temmuz 2003 tarihinde ilk
olarak ihaleye çıkılmış; ancak, yeterli teklif alınamadığı için ihale iptal
edilmiştir.
Karadeniz Bakır
İşletmeleri Samsun İşletmesinin varlık satışı yöntemiyle özelleştirilmesi
amacıyla, ilk olarak Mart 1995 tarihinde ihaleye çıkılmış; ancak, teklif
alınamaması sebebiyle, ihale o zaman da iptal edilmiş. Diğer yandan, Karadeniz
Bakır İşletmelerinin hisse satışı yöntemiyle özelleştirilmesi amacıyla Nisan
2000 tarihinde ihaleye çıkılmış; ancak, teklif alınamaması sebebiyle, ihale
yine iptal edilmiştir. Yapılan üç ihalede de satışı mümkün olmayan şirketlere
yönelik, son olarak, 16 Ocak 2004 tarihinde yeniden ihaleye çıkılmış ve son
teklif verme tarihi olan 24.2.2004 tarihinde, Eti Bakır AŞ hisseleri ile
Karadeniz Bakır İşletmeleri Samsun İşletmesinin birlikte özelleştirilmesine
yönelik 5 adet teklif alınmış; 26.2.2004 tarihinde, gerekli rekabet ortamı da
sağlanarak, kamuoyuna, basın ve bölge milletvekillerine açık ve tüm teklif
sahiplerinin katılımıyla yapılan açık artırma sonunda, CEKA İnşaat, 33 000 000
ABD Dolarıyla en yüksek teklifi vermiştir.
Söz konusu özelleştirme
işlemine ilişkin alınacak Rekabet Kurulu görüşü de dikkate alınmak şartıyla,
Özelleştirme Yüksek Kurulunun onayına sunulacak ve karar istihsalini müteakip,
Eti Bakır AŞ, Karadeniz Bakır İşletmeleri Samsun İşletmesi, alıcıya
devredilecektir.
Bilindiği üzere, doğal
kaynaklar Anayasayla korunarak devletin hüküm ve tasarrufu altına alınmıştır.
Bu çerçevede, madenlerin işletilerek katmadeğer kazandırılması amacıyla,
halihazırda, gerek devlet eliyle ve gerekse özel sektör tarafından işletmecilik
yapılmaktadır. Yapılan Eti Bakır AŞ özelleştirmesi, bu anlamda, kamu eliyle
yürütülen maden işletmeciliğinin özel sektöre devri yönünde
değerlendirilmelidir. Eti Bakır AŞ'nin toplam maden rezervi 2003 yılı itibariyle
8 037 000 ton düzeyindedir. Aynı dönemde, şirket cevheri üretimi yaklaşık 1 013
000 ton olduğuna göre, madenin ömrü yaklaşık olarak 7,4-7,5 yıl olarak
hesaplanabilir.
Karadeniz Bakır
İşletmeleri ve Samsun İşletmesi sürekli zarar eder durumda olup, fonlanması da
gerekmektedir. 1995 ile 2004 yılları arasında, buraya, biz, 120 000 000 dolar
kaynak aktarmak mecburiyetinde kalmışız. Neden; zarar ediyor da onun için.
BAYRAM ALİ MERAL (Ankara)
- Soygunculara teleferik yaptırdılar.
MALİYE BAKANI KEMAL
UNAKITAN (Devamla) - 120 000 000 dolara teleferik!.. Gittiniz mi oraya?! Ben
oraya gittim, biliyorum; şu andaki teknolojiyi de biliyorum.
BAYRAM ALİ MERAL (Ankara)
- Öyle değil Sayın Bakan... Teleferiğe milyarlar yatırmışlar. Yazık!
MALİYE BAKANI KEMAL
UNAKITAN (Devamla) - Evet, sizin işletmecilik anlayışınız böyle.
FERAMUS ŞAHİN (Tokat) -
Sizinki nasıl?!
BAYRAM ALİ MERAL (Ankara)
- Sizin anlayışınız, ver kurtul!
MALİYE BAKANI KEMAL
UNAKITAN (Devamla) - Diğer yandan, işletme, mevcut durumu itibariyle, zarar
eden, devamlı zarar eden bir bilanço yapısı içerisindedir. Nitekim, 2003 yılı
17 000 000 dolar zararla kapatılmıştır.
MEHMET YILDIRIM
(Kastamonu) - Hayır... 5,2 trilyon lira kârı var Sayın Bakan.
BAŞKAN - Sayın Yıldırım,
lütfen...
MALİYE BAKANI KEMAL
UNAKITAN (Devamla) - Hesaplar bende; para da benden çıkıyor.
MEHMET YILDIRIM
(Kastamonu) - Bende de hesaplar var.
MALİYE BAKANI KEMAL
UNAKITAN (Devamla) - Sendeki hesaplar doğru değil.
MEHMET YILDIRIM
(Kastamonu) - Devletin arşivleri açık... Sayın Bakan orada, eski genel müdür
orada; o iyi bilir.
BAŞKAN - Sayın
Yıldırım...
MEHMET YILDIRIM
(Kastamonu) - Yanlış... Ellerini vicdanlarına koysunlar. Sayın Enerji Bakanı
anlatsın.
BAŞKAN - Sayın Yıldırım,
lütfen...
Buyurun Sayın Bakanım.
MALİYE BAKANI KEMAL
UNAKITAN (Devamla) - Bakınız, arkadaşlar, şu anda oradaki teknoloji de eski bir
teknoloji ve dolayısıyla -ben yeni
gittim, oraları tek tek gezdim, gördüm- oraların, zaten, olan arsalarını da tamamen
ayırdık, işletme olarak bıraktık; çünkü, arsalarını ayrı değerlendireceğiz.
Şimdi, aslolan, özelleştirme yoluyla yeni alacak kimse, teknolojisini
geliştirmek suretiyle orayı daha rasyonel bir hale getirecek.
Şimdi, milyonlarca dolar,
her sene, zarar eden kuruluşlarda -hepimizin cebinden çıkıyor bu paralar- buna
devam mı edeceğiz, bütün millete yük olarak devam mı edeceğiz, yoksa, bunu,
özelleştirmek suretiyle, hem belli parayı -33 000 000 dolar paramızı- alıp hem
teknolojiyi yenileyip hem de oraları rasyonel bir hale mi getireceğiz; hangisi
doğru yol?
MEHMET YILDIRIM (Kastamonu)
- Sayın Bakan, yanlış bilgi veriyorsunuz. Kasasında 20 000 000 dolar para var,
20 000 000 dolar!..
BAŞKAN - Sayın
Yıldırım... Sayın Yıldırım...
AHMET IŞIK (Konya) -
Bakanım, sen yapmışsan, doğru yapmışsındır.
MALİYE BAKANI KEMAL
UNAKITAN (Devamla) - Şimdi, bunu, tabiî, herkes düşünemiyor; ne yapalım?!
BAŞKAN - Sayın Bakanım,
müsaade eder misiniz... Sayın Yıldırım...
MEHMET YILDIRIM
(Kastamonu) - Ama, yanlış bilgi veriyor.
MALİYE BAKANI KEMAL
UNAKITAN (Devamla) - Evet, biz, bunu yaptık arkadaşlar, yapacağız; buna da,
böyle devam edeceğiz.
BAŞKAN - Sayın Bakanım...
MALİYE BAKANI KEMAL
UNAKITAN (Devamla) - Milletin üzerindeki yükleri birer birer kaldıracağız; o
bacaların tütmesini devam ettireceğiz, işyerlerimizin daha rasyonel bir şekilde
çalışmasına katkılarımıza devam edeceğiz.
Hepinizi saygıyla
selamlıyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederim
Sayın Bakanım.
MEHMET YILDIRIM
(Kastamonu) - Sayın Başkan...
BAŞKAN - Sayın Yıldırım,
lütfen oturur musunuz...
MEHMET YILDIRIM
(Kastamonu) - Sayın Başkan, Sayın Bakan yanlış bilgi vermiştir.
BAŞKAN - Sayın Yıldırım,
lütfen, oturur musunuz... Lütfen...
Sayın Yıldırım, siz
konuşurken hiç kimse size sataşmadı; istediğinizi söylediniz. Sayın Bakan
çıktı, cevap verdi. İstediğiniz anda çıkıp burada konuşma hakkınız yok. Lütfen
oturur musunuz efendim.
MEHMET YILDIRIM
(Kastamonu) - Ama, devletin arşivleri ortada. Enerji Bakanı orada, eski genel
müdür; çıksın, cevap versin.
BAŞKAN - Oturur musunuz
Sayın Yıldırım. Lütfen... Buyurun...
MEHMET YILDIRIM
(Kastamonu) - Bu iş burada bitmeyecek; devam!.. Siz, orayı veremeyeceksiniz
Cengiz İnşaata!
BAŞKAN - Başkanlığın
Genel Kurula diğer sunuşları vardır.
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığının bir tezkeresi
vardır; okutup, bilgilerinize sunacağım.
Sayın milletvekilleri,
Kâtip Üyenin, sunumunu oturduğu yerden yapmasını oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
B) Tezkereler ve Önergeler
1. -
Avrupa-Akdeniz Parlamenter Asamblesinde Türkiye Büyük Millet Meclisini temsil
etmek üzere gruplarınca isimleri bildirilen milletvekillerine ilişkin Başkanlık
tezkeresi (3/499)
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Genel Kuruluna
Türkiye Büyük Millet
Meclisinin Dış İlişkilerinin Düzenlenmesi Hakkında 3620 sayılı Kanunun 2 nci
maddesine göre Türkiye Büyük Millet Meclisini Avrupa-Akdeniz Parlamenter
Asamblesinde temsil edecek grubumuzu oluşturmak üzere, siyasî parti grup
başkanlıklarınca aday gösterilen ve Başkanlık Divanının 4 Mart 2004 tarih ve 33
sayılı kararıyla kabul edilen üyelerin isimleri Genel Kurulun bilgisine
sunulur.
Bülent
Arınç
Türkiye
Büyük Millet Meclisi
Başkanı
Avrupa-Akdeniz
Parlamenter Asamblesi
Metin Yılmaz Bolu
Milletvekili
Mustafa Nuri Akbulut Erzurum
Milletvekili
Nurettin Canikli Giresun
Milletvekili
Zeynep Karahan Uslu İstanbul
Milletvekili
Oğuz Oyan İzmir
Milletvekili
Haluk Koç Samsun
Milletvekili
BAŞKAN - Bilgilerinize
sunulmuştur.
Sözlü soru önergesinin
geri alınmasına dair bir önerge vardır; okutuyorum:
2. - Samsun
Milletvekili İlyas Sezai Önder'in (6/904) ve (6/906) esas numaralı sözlü
sorularını geri aldığına ilişkin önergesi (4/151)
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Gündemin "Sözlü
Sorular" kısmının 414 ve 416 ncı sıralarında yer alan (6/904) ve (6/906)
esas numaralı sözlü soru önergelerimi geri alıyorum.
Gereğini saygılarımla arz
ederim. 3.3.2004
İlyas
Sezai Önder
Samsun
BAŞKAN - Sözlü soru
önergeleri geri verilmiştir.
Bir Meclis araştırması
önergesi vardır; okutuyorum :
C) Gensoru, Genel Görüşme, Meclİs SoruşturmasI ve Meclİs AraştIrmasI
Önergelerİ
1. -
Malatya Milletvekili Muharrem Kılıç ve 27 milletvekilinin, Malatya Pamuklu
Sanayi İşletmesinin özelleştirilmesi konusunda Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergesi (10/174)
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Cumhuriyetin ilk
yıllarında büyük bir başarı örneği olarak kurulan sanayi tesislerinden birisi
olan Sümer Holdinge ait Malatya Pamuklu Sanayi İşletmesi gerçek değerinin çok
altında bir rakama satılmıştır.
Malatya kent merkezinin
içinde kalmış bulunan ve arazisi kentin en merkezî yerinde, yeşilliklerle kaplı
Malatya Pamuklu Sanayi İşletmesi, birçok sektöre, özellikle Türk Silahlı
Kuvvetleri, emniyet mensupları ve Sümerbank mağazaları için emsalsiz kumaşlar
üretmiş; ABD, İngiltere, Almanya, İrlanda, Suudî Arabistan gibi ülkelere çok
kaliteli kumaşlar ihraç etmiş ve böylece azımsanmayacak şekilde kârlar elde
etmiştir.
Malatya'ya istihdam
sağlayan, kâr eden, ihracat yoluyla ülke ekonomisine girdi sağlayan; ancak
özelleştirme kapsamına alınabilmek için çalıştırılmayarak, işçilere
çalıştırılmadan maaş ödenerek âdeta bilinçli olarak zarar ettirilen bu işletme,
değerinin çok altında bir rakama, bir ortak girişim grubuna satılmıştır.
Malatya Pamuklu Sanayi İşletmesinin, değerinin çok altında, arsa değerini bile
yansıtmayan bir rakama satılmasının altında yatan sebeplerin, ihale şartlarının,
ihale sürecinin ve bu ihale sonucunda ülke ekonomisinin uğratıldığı zararların
araştırılması amacıyla Anayasanın 98 inci ve İçtüzüğün 104 üncü ve 105 inci
maddeleri gereğince Meclis araştırması açılmasını saygılarımızla arz ederiz.
2.3.2004
1- Muharrem Kılıç (Malatya)
2- Ferit Mevlüt Aslanoğlu (Malatya)
3- Ahmet Sırrı Özbek (İstanbul)
4- Hüseyin Özcan (Mersin)
5- İsmet Atalay (İstanbul)
6- Mehmet Vedat Melik (Şanlıurfa)
7- Mehmet Ali Özpolat (İstanbul)
8- Gökhan Durgun (Hatay)
9- İnal Batu (Hatay)
10- Ersoy Bulut (Mersin)
11- Ramazan Kerim Özkan
(Burdur)
12- Mehmet Tomanbay
(Ankara)
13- Vezir Akdemir (İzmir)
14- Uğur Aksöz (Adana)
15- Hakkı Ülkü (İzmir)
16- Yakup Kepenek
(Ankara)
17- Kemal Sağ (Adana)
18- Mehmet Ziya Yergök
(Adana)
19- Ali Oksal (Mersin)
20- Nezir Büyükcengiz
(Konya)
21- Hasan Ören (Manisa)
22- Ufuk Özkan (Manisa)
23- Mehmet Nuri Saygun
(Tekirdağ)
24- Nejat Gencan (Edirne)
25- Orhan Sür (Balıkesir)
26- Gürol Ergin (Muğla)
27- N. Gaye Erbatur
(Adana)
28- Sıdıka Sarıbekir
(İstanbul)
Gerekçe :
1937 yılında kurulan
Sümer Holding AŞ'ye ait Malatya Pamuklu Dokuma Fabrikası, Özelleştirme İdaresi
tarafından daha önce iki kez ihaleye çıkarılmıştır. İlk olarak 1998 yılında
fabrikanın özelleştirilmesi için yapılan çalışmalarda fabrikanın o günkü
değerinin tespiti yapılır. Fabrikanın varlıkları (üzerinde konumlandığı arazi,
bina ve müştemilatları, makineler, hammadde vs) için konulan değer
yaklaşık 30 000 000 ABD Dolarıdır.
1998 yılında yapılan ihale sonucunda verilen en yüksek değer olan 11 000 000
ABD Doları fabrikanın gerçek değerinin çok altında görüldüğü için Özelleştirme
İdaresi ihaleden vazgeçmiştir. Fakat, aradan beş yıllık bir süre geçtikten
sonra açılan bu son ihalede, fabrika 6 400 000
ABD Dolarına Tekstilciler Ortak Girişim Grubuna satılmıştır.
1998 yılından bu yana
geçen bu beş yıllık sürede mülkün değeri düşmediği gibi artış göstermiştir.
Satışı gerçekleştirilen gayrimenkul ve fabrikaya beş yıl önce verilen 11 000
000 dolarlık teklif, o zamanki yöneticiler tarafından çok düşük bulunarak ihale
iptal edildiği halde nasıl olur da bu rakamdan daha düşük bir değere, şu anki
değeri 30 000 000 ABD Dolarının çok üstünde olan bu fabrikanın satışı
onaylanmıştır? Oysa, fabrika içinde bulunan tezgâh ve aletlerin şu anki değeri
4 000 000 ABD Dolarının üzerindedir. Yine, fabrika 129 000 metrekare arazi
üzerine kurulu olup, ayrıca sosyal tesisleri, konut alanları ve pek çok binası
bulunmaktadır. İhale bedeli, tek başına arsasının bedelini bile karşılamaktan uzaktır.
Fabrikada 1998 yılında
çalışan 3 000 kişiyle birçok sektör için üretim yapılmaktaydı. Millî Savunma
Bakanlığının talebi doğrultusunda Türk Silahlı Kuvvetlerinin kıyafetleri için
emsali görülmemiş kumaş çeşitleri, İçişleri Bakanlığının talebi sonucu emniyet
mensuplarının kıyafetleri için kumaşlar, halkın ve o zamanki Sümerbank
mağazalarının gözde kumaşları üretiliyordu. Ayrıca, bu dönemde ABD, İngiltere,
Almanya, İrlanda, Suudî Arabistan gibi ülkelere çok kaliteli olduğu tartışmasız
kumaşlar ihraç ediliyordu. ISO 9001 gibi dünya standardı kalite belgesine sahip
olan fabrika, Malatya'ya istihdam sağlamış, azımsanmayacak şekilde kârlar elde
etmiş ve ihracat yoluyla girdi sağlayarak ülke ekonomisine önemli katkılarda
bulunmuştur. Bu sebeplerle, hem Malatya için hem de ülkemiz için çok önemli bir
konuma sahiptir.
Malatya Pamuklu Dokuma
Fabrikası, bir sanayi kuruluşu olmasının yanı sıra, Malatya'nın sosyal,
ekonomik hayatında özel bir yeri vardır. Yıllar süren çabalarla Malatya'nın
simgelerinden biri olmuştur. Fabrikanın yeri Malatya'nın en değerli
yerlerindendir. Makinelerin ise büyük bölümü yenilenmiş, fabrika en son
teknolojiyle donanmıştır.
Tüm bu sebeplerden dolayı
tüm Malatya, bu kuruşlarda çalışan işçileriyle, çiftçisiyle, esnafıyla,
zamanında ve yerinde, hiçbir tahrike kapılmadan, demokratik haklarının
çerçevesini aşmadan tepkisini dile getirmiştir. Sivil toplum kuruluşları da
çeşitli girişimlerde bulunmuşlar; fakat, hiçbir sonuç alınamamıştır.
Malatya Pamuklu Dokuma
Fabrikasını satın alan Ortak Girişim Grubunun fabrikayı çalıştırmayarak sadece
arsasını inşaat sektörü için kullanmak istediği yönünde Malatya kamuoyunda
kuşkular bulunmaktadır. Nitekim, imar planında yeşilalan olarak görülen bu
arazi, ihaleden sonra Özelleştirme İdaresi tarafından yeşilalandan çıkarılarak
inşaat alanına dönüştürülmüştür.
Yukarıda açıklanan tüm bu
gerekçelerle, Malatya ve ülkemiz açısından çok önemli bir konuma sahip olan
Malatya Pamuklu Fabrikası değerinin çok altında bir rakama satılmıştır. İhalede
çok düşük teklif verilmesine rağmen açık artırmaya da gidilmemiştir. İhale ve
ihale sonuçları tartışmalıdır. Bu durumlar karşısında ihale koşullarının, ihale
sürecinin ve ihale sonucunda ülke ekonomisinin uğratıldığı zararların
araştırılması amacıyla bu araştırma önergesi hazırlanmıştır.
BAŞKAN - Bilgilerinize
sunulmuştur.
Önerge gündemde yerini
alacak ve Meclis araştırması açılıp açılmaması konusundaki öngörüşme, sırası
geldiğinde yapılacaktır.
Danışma Kurulunun bir
önerisi vardır; okutup, oylarınıza sunacağım.
IV. -
ÖNERİLER
A) DanIşma Kurulu Önerİlerİ
1. -
Gündemdeki sıralama ile Türkiye Büyük Millet Meclisinin çalışmalarına ara
vermesine ilişkin Danışma Kurulu önerisi
Danışma
Kurulu Önerisi
No. : 69 Tarihi : 4.3.2004
Danışma Kurulunca
aşağıdaki önerilerin Genel Kurulun onayına sunulması uygun görülmüştür.
Bülent
Arınç
Türkiye
Büyük Millet Meclisi
Başkanı
Salih Kapusuz Ali
Topuz
AK Parti Grubu Başkanvekili CHP
Grubu Başkanvekili
Öneriler :
1- Daha önce gelen
kâğıtlar listesinde yayımlanan ve dağıtılan 393 sıra sayılı 5027 Sayılı 2004
Malî Yılı Bütçe Kanunu ile 5029 Sayılı 2004 Malî Yılı Katma Bütçeli İdareler
Bütçe Kanunu ve Bu Kanunlara Bağlı Cetvellerde Değişiklik Yapılmasına Dair
Kanun Tasarısı ve Plan ve Bütçe Komisyonu raporunun, 48 saat geçmeden gündemin
"Kanun Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler"
kısmının 5 inci sırasına alınması ve diğer işlerin sırasının buna göre teselsül
ettirilmesi,
2- 28 Mart 2004 tarihinde
yapılacak Mahallî İdareler Genel Seçimleri nedeniyle, Türkiye Büyük Millet
Meclisinin çalışmalarına, 9.3.2004 Salı gününden başlamak üzere 15 gün ara
verilmesi önerilmiştir.
BAŞKAN - Söz talebi?..
Yok.
Birinci öneriyi okutup,
oylarınıza sunacağım.
1- Daha önce gelen
kâğıtlar listesinde yayımlanan ve dağıtılan 393 sıra sayılı 5027 Sayılı 2004
Malî Yılı Bütçe Kanunu ile 5029 Sayılı 2004 Malî Yılı Katma Bütçeli İdareler
Bütçe Kanunu ve Bu Kanunlara Bağlı Cetvellerde Değişiklik Yapılmasına Dair
Kanun Tasarısı ve Plan ve Bütçe Komisyonu raporunun, 48 saat geçmeden gündemin
"Kanun Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler"
kısmının 5 inci sırasına alınması ve diğer işlerin sırasının buna göre teselsül
ettirilmesi,
BAŞKAN - Kabul edenler...
Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
İkinci öneriyi okutup,
oylarınıza sunacağım.
2- 28 Mart 2004 tarihinde
yapılacak Mahallî İdareler Genel Seçimleri nedeniyle, Türkiye Büyük Millet
Meclisinin çalışmalarına, 9.3.2004 Salı gününden başlamak üzere 15 gün ara
verilmesi önerilmiştir.
BAŞKAN - Oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabule dilmiştir.
Gündemin "Kanun
Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler" kısmına
geçiyoruz
V. - KANUN
TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER
İŞLER
1. - Adlî
Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Bölge Adliye Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve
Yetkileri Hakkında Kanun Tasarısı ve Adalet Komisyonu Raporu (1/521) (S. Sayısı
: 146)
2. - Hukuk
Usulü Muhakemeleri Kanununda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Tasarısı ve
Adalet Komisyonu Raporu (1/523) (S. Sayısı : 152)
3. -
Çanakkale Milletvekilleri Mehmet Daniş ve İbrahim Köşdere'nin; Gelibolu
Yarımadası Tarihî Millî Parkı Kanununa Geçici Bir Madde Eklenmesine Dair Kanun
Teklifi (Kamu İhale Kanununa Geçici Madde Eklenmesine Dair Kanun Teklifi) ile
Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (2/212) (S. Sayısı : 305)
BAŞKAN - Adlî Yargı İlk
Derece Mahkemeleri ile Bölge Adliye Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yetkileri
Hakkında Kanun Tasarısı, Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununda Değişiklik
Yapılmasına İlişkin Kanun Tasarısı ve Çanakkale Milletvekilleri Mehmet Daniş ve
İbrahim Köşdere'nin, Gelibolu Yarımadası Tarihî Millî Parkı Kanununa Geçici Bir
Madde Eklenmesine Dair Kanun Teklifinin geri alınan maddeleriyle ilgili
komisyon raporları henüz gelmediğinden, tasarıların ve teklifin müzakerelerini
erteliyoruz.
Kamu Yönetimi Temel
Kanunu Tasarısının müzakeresine kaldığımız yerden devam edeceğiz.
4. - Kamu
Yönetiminin Temel İlkeleri ve Yeniden Yapılandırılması Hakkında Kanun Tasarısı
ile İçişleri, Plan ve Bütçe ve Anayasa Komisyonları Raporları (1/731) (S.
Sayısı : 349)
BAŞKAN - Komisyon?.. Yok.
Komisyon bulunmadığından tasarının görüşmelerini
erteliyoruz.
5027 sayılı 2004 Malî
Yılı Bütçe Kanunu ile 5029 Sayılı 2004 Malî Yılı Katma Bütçeli İdareler Bütçe
Kanunu ve Bu Kanunlara Bağlı Cetvellerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı ve Plan ve Bütçe Komisyonu raporunun müzakeresine başlıyoruz.
5. - 2004
Malî Yılı Bütçe Kanunu ile Bağlı Cetvellerinde ve 2004 Malî Yılı Katma Bütçeli
İdareler Bütçe Kanununa Bağlı Cetvellerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı ve Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (1/764) (S. Sayısı : 393) (x)
BAŞKAN - Komisyon?.. Burada.
Hükümet?.. Burada.
Komisyon raporu, 393 sıra
sayısıyla bastırılıp dağıtılmıştır.
Sayın milletvekilleri,
tasarının tümü üzerinde, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına, Sayın Kemal
Kılıçdaroğlu; buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA KEMAL
KILIÇDAROĞLU (İstanbul) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 2004 yılı
bütçesi burada görüşülürken, 2004 malî yılı bütçesinin samimî olmadığını,
gerçeği yansıtmadığını ve doğru düzenlenmediğini, Parlamentonun önüne
getirilirken de bu konuda iyi
(x) 393 S. Sayılı Basmayazı tutanağa eklidir.
hazırlık yapılmadığını
ifade etmiştik. Nitekim, daha 2004 yılı bütçesinin mürekkebi kurumadan, Adalet
ve Kalkınma Partisi, cumhuriyet tarihinde bir ilki daha gerçekleştiriyor; bütçe
yılının daha başlangıcında, bütçe ödenekleriyle ilgili tartışmalar dahi henüz
sona ermemişken, ekbütçe tasarısıyla, yine Parlamentonun karşısında.
Şimdi, bu tasarının
gerekçesine baktığımızda şöyle deniliyor: Birincisi, asgarî ücrette artış
olmuştur; fakat, bu artışın olacağını tahmin etmemiştik; ikincisi, SSK ve
Bağ-Kur emeklilerinin maaşlarına birinci yarıyılda yüzde 10, ikinci yarıyılda
yüzde 10 oranında zam yaptık. Bunlar bizim bütçe dengelerimizi bozuyor, yeni
kaynak da bulamıyoruz; o halde, biz, bu ödemelerin karşılığını sağlamak için,
bütçenin diğer harcama kalemlerinden yüzde 13 oranında kesinti yapalım.
Aslında, getirilen tasarının özü bu.
Şimdi, değerli
arkadaşlar, ciddî bir hükümet, bütçe hazırlarken, 2004 yılı içerisinde, yani,
gelecek yılda neleri yapabileceğini, neleri yapacağını düşünür. Devlet Planlama
Teşkilatı var, Maliye Bakanlığı var, Hazine Müsteşarlığı var; bunlar bir araya
gelirler, bürokratlar bir araya gelir; hatta, bütçe hazırlama tekniği, çok
önceden, ilgili kuruluşlara duyurulur; ödenekler hazırlanır, ödenekler üzerinde
durulur; enflasyon rakamı, muhtemel dolar kuru üzerinde pek çok çalışmalar
yapılır ve bütçe, uzun bir çalışma sürecinin sonunda Parlamentoya sevk edilir.
Yine, Anayasaya göre, Parlamentoda, bütçe, çok özel bir gündemle görüşülür ve
yasalaştırılır. Fakat, bir hükümet düşünün; 2004 yılında işçi ve Bağ-Kur emeklilerine
zam yapacağının farkında değil; öyle diyor; çünkü "biz, zam olacağını
bilmiyorduk" diyor. Yine öyle bir hükümet düşünün ki, asgarî ücretin
artacağı, yasaya göre zaten belli iken, asgarî ücret artışının dahi olacağından
haberi yok ve bütçeyi, böyle, Parlamentoya sevk ediyor. Sonuçta, bu bütçe,
ekbütçe, Parlamentoya gelirken, daha Parlamentoda görüşülmeye başlanmadan önce,
Plan ve Bütçe Komisyonunda görüşülmeye başlanmadan önce, bu kez de, Türkiye
Büyük Millet Meclisi Kanunlar ve Kararlar Daire Başkanlığında bir değişiklik
yaptırılıyor. Bakanlar Kurulundan çıkan yüzde 10'luk kesinti, burada yüzde 13'e
çıkarılıyor; yine, bir madde kaldırılarak, yerine, Kıbrıs'la ilgili bir madde
ilave ediliyor. Yani, bu da, hükümetin, bütçe hazırlarken, Parlamentoyu ne
kadar ciddîye aldığını, Türk Halkını ne kadar ciddîye aldığını göstermesi
açısından, özel bir durum. Bu bilgiyi size sunmayı bir görev addettim, bu
nedenle bunu belirttim.
Bakınız değerli
milletvekilleri, bütçelerin samimî olması, bütçelerin ciddî hazırlanması,
sadece yasalarda belirlenen bir kural değildir. Bütün üniversitelerin maliye
kürsülerinde, bütçelerin ne denli samimî hazırlanması gerektiği üzerinde
kitaplar okutulur. Çoğu kez, o branşlardan mezun olan insanlar, kamuda görev
alırken, bütçelerin bu ilkelerinden ödün vermeden, olabildiğince ciddî ve
tutarlı bütçe hazırlamaya çalışırlar; ama, maalesef, bunlar gerçekleşmedi.
Değerli milletvekilleri,
şunu düşünebilirsiniz: Acaba, bu yüzde 13'lük kesinti nereden yapılıyor?
Arkadaşlar, yüzde 13'lük kesintinin birinci kaynağı çiftçiler. Çiftçilere genel
bütçeden yapılacak ödemelerden yüzde 13'lük bir kesinti yapılıyor. Şimdi,
Adalet ve Kalkınma Partisi milletvekilleri, büyük bir ihtimalle, köylere
gittiklerinde kendilerine şu soru yöneltilebilir: Niçin, bizim gelirlerimize
göz dikiyorsunuz? Acaba, çiftçiler, gerçekten, çok varlıklı insanlar mı; gelir
düzeyleri çok mu yüksek ki, bunlara bütçeden ayrılan kaynakların yüzde 13'ünü
kesiyorsunuz? Ama, kesiyorsunuz. Biz, bunun doğru olmadığını ifade ettik; ama,
siz, kesmekten yana olduğunuzu söylüyorsunuz.
Bir başka konu; normalde,
bütçeler kendi gelir kaynaklarını kendileri yaratır. Bu bütçeye baktığınızda,
2004 yılı... Neredeyse birbuçuk yıla yaklaşıyor Adalet ve Kalkınma Partisi
hükümeti göreve geleli; iç ve dışborçlarda tahminin çok üstünde artış var.
Öyle, bakmayın gazetelerde çok parlak sonuçların yayımlandığına; iç ve
dışborçlar konusundaki ciddî artışlar, üzerinde ciddiyetle durulması gereken
konulardan birisi. Plan ve Bütçe Komisyonunda da ifade ettim; bir ülke kendi
ulusal gelir kaynaklarını yaratmaması halinde, gidip IMF'ye teslim olacaktır.
IMF'ye teslim olan hükümetin de geçmişteki deneyimlerini gördük, bundan sonra
da göreceğiz. Eğer, biz, kendi ulusal kaynaklarımıza dayanmazsak, kendi
gelirlerimizi yaratamazsak gelecek için çok parlak bir sınav vermeyeceğimizi de
belirtmek isterim.
Değerli arkadaşlar,
aklınıza bir başka soru daha gelebilir. Yüzde 13'lük kesintiyi, acaba
Parlamentoya getirmek zorunda mıydı hükümet; hayır, böyle bir zorunluluğu
yoktu; çünkü, Maliye Bakanının ödeneklerde kesinti yapma yetkisi var zaten.
2004 yılı bütçesi Resmî Gazetede yayımlandıktan sonra, Sayın Maliye Bakanının
imzasıyla bütün ödeneklerden yüzde 10 kesinti yapılacağına dair genelge çıktı,
harcamaların yüzde 10'luk bir kısmı durduruldu. Yüzde 10 yerine, yüzde 13 de
durdurulabilirdi.
Değerli arkadaşlarım,
Meclise getirilme nedeni şu: Biliyorsunuz, IMF heyeti Türkiye'ye geldi. IMF
heyeti, hükümete güvenmediği için "siz, bunu Türkiye Büyük Millet
Meclisine sunacaksınız ve yüzde 13 kesintiyi yasalaştıracaksınız. Ben, size,
ancak ondan sonra güven duyarım"dedi. Bu tasarının Parlamentoya gelişinin
temel nedeni bu; bunu da bilgilerinize sunmak isterim.
Değerli arkadaşlar, Plan
ve Bütçe Komisyonunda bütçe görüşmeleri devam ederken, ulusal günlük bir
gazetede Sayın Başbakanımızın bir demeci yayımlandı. Sayın Başbakanımız, almış
olduğu başbakanlık aylığıyla geçinemediğini ve bu nedenle ticarî faaliyetlerine
devam ettiğini ifade etti. Değerli bazı milletvekillerimiz, belki bu bilgiyi
okumamış olabilirler. Gazeteci arkadaşımızın, ticarî faaliyetlerini durdurup
durdurmaması konusundaki sorduğu bir soruya, Sayın Başbakan aynen şu yanıtı
veriyor: "Hiçbir ticarî faaliyetimi durdurmak, dondurmak gibi bir durum
söz konusu değil; böyle bir şeye gerek yok. Ben, namusumla çalışıyor, helal
para kazanıyorum; buna kim, ne diyebilir." Sayın Başbakana, ticarî
faaliyette bulunmanın etik olup olmadığı soruluyor, Sayın Başbakan aynen şu
yanıtı veriyor: "Hayır, buna hiç katılmıyorum. Söyledim; etikdışı ne var
ki!"
Değerli arkadaşlar, yine
aynı gazetecinin "siz, pazarlamasını yaptığınız bazı ürünlerin reklamını
yapıyorsunuz diye şikâyet geliyor ve bu da haksız rekabet yaratıyor; bu konuda
ne düşünüyorsunuz? Başbakanın, bir ürünün reklamını yapması değil mi? Bu
ürünün, rakipleriyle arasında haksız rekabet doğurmasına yol açmıyor mu"
sorularına da, Sayın Başbakan aynen şu yanıtı veriyor: "Hayır, neden
olsun; ben, hiç öyle düşünmüyorum."
Değerli milletvekilleri,
üniversitelerde reklamla ilgili ders verilirken "gizli reklam"
denilen bir kural vardır. Örneğin, bir popstarın, bir pop sanatçısının
arkasında bir ürünün reklamını görürsünüz; araba geçerken, o arabanın arkasında
o reklamı görürsünüz. Bu sanatçı, o araba oradan geçtiği için ve o ürünün
dolaylı reklamı yapıldığı için ücret alır. Yine aynı şekilde, Türkiye'de
çekilen dizilerin pek çoğunda, kullanılan araçlar, belli otomobil firmaları
tarafından, sırf kendi araçlarının reklamı olsun diye, bu dizilere ücretsiz
olarak verilir; bu dizilerde, hiçbir zaman "şu otomobili alın"
denilmez; fakat, o otomobil kullanılır.
Değerli arkadaşlar, buna
da gizli reklam denilir. Sayın Başbakan bunu da kabul etmiyor; ama...
RECEP GARİP (Adana) -
Sorulmuş olan bir soruya verilen cevap; bunun reklamla ilgisi yok.
KEMAL KILIÇDAROĞLU
(Devamla) - Değerli Milletvekilim, belki, rahatsız oldunuz; ama, herhangi bir
reklam uzmanına sorarsanız, size, benim bu anlattıklarımın, belki, biraz daha
fazlasını anlatır.
RECEP GARİP (Adana) -
Türkiye'de bir Başbakan normal ticaret yapamaz mı, ticaretini devam ettiremez
mi?
KEMAL KILIÇDAROĞLU
(Devamla) - Hayır!
Eğer, siz, bir ürünün
dolaylı olarak reklamını yaparsanız, o bir reklamdır.
BAŞKAN - Sayın Garip,
Sayın Kılıçdaroğlu, karşılıklı konuşmayalım.
Lütfen, Genel Kurula
hitap ediniz.
KEMAL KILIÇDAROĞLU
(Devamla) - Değerli arkadaşlar, bir başbakan, Türkiye'de, normal koşullarda,
ticarî faaliyet yapamaz; ya ticarî faaliyette bulunacaktır ya Başbakanlık
yapacaktır.
BAŞKAN - Sayın
Kılıçdaroğlu, bu söylediklerinizin maddeyle ilişkisi nedir? Bu hususta bir şey
yok yani...
KEMAL KILIÇDAROĞLU
(Devamla) - Hemen, şimdi oraya geliyorum; maddeyle ilgisine geliyorum efendim.
BAŞKAN - Madde üzerinde
konuşursanız, memnun oluruz.
KEMAL KILIÇDAROĞLU
(Devamla) - Tabiî; çünkü, bu, çok önemli bir olay.
Bakın, yine, Sayın
Başbakan şöyle diyor: "Üstelik..."
BAŞKAN - Sayın
Kılıçdaroğlu, şunu istirham edeyim... Deminden beri bir şey söylemedim. Sayın
Başbakanın, bir gazetede çıkan, bir gazeteciyle yaptığı konuşmalarını burada
aktarıyorsunuz; yani, bunun ekbütçeyle ilgisi nedir; bunu anlamak mümkün değil.
KEMAL KILIÇDAROĞLU
(Devamla) - Hemen kuracağım, göreceksiniz.
BAŞKAN - Lütfen, konuya
gelir misiniz; madde üzerinde konuşalım lütfen.
Buyurun.
KEMAL KILIÇDAROĞLU
(Devamla) - Tabiî... Hay hay...
ZÜLFÜ DEMİRBAĞ (Elazığ) -
İşlerinden dolayı bütçeye yük geliyor!..
KEMAL KILIÇDAROĞLU
(Devamla) - Efendim, bağlantılı olduğunu hemen göreceksiniz; çünkü, biz bu
konuda, Plan ve Bütçe Komisyonunda da bir önerge vermiştik.
Sayın Başbakan, doğru bir
bilgi de vermiyor ve "ben Başbakan olduktan sonra hiçbir şirket kurmadım" diyor. Halbuki,
Başbakan olduktan sonra bir başka pazarlama şirketi daha kurdu.
Şimdi, geliyorum, Sayın
Başkanımızın söylediği "bunun, ticarî faaliyetin bütçeyle ne ilgisi
var" ifadesine. "Yasak mı" diye bir soru geliyor, yasak değil
arkadaşlar, yasak değil. Biz, ahlakî olup olmamasını tartışıyoruz, yasak olup
olmamasını tartışmıyoruz. Her şey yasak olabilir olmayabilir, ahlakî değil.
ÜNAL KACIR (İstanbul) - O
senin kanaatin.
KEMAL KILIÇDAROĞLU
(Devamla) - Hayır efendim.
Bakın, Avrupa Birliğine
üyeyiz, değil mi; Avrupa Birliğinden bana bir tek başbakanın ismini verin
ticarî faaliyetini sürdüren; bir tek isim verin.
AHMET RIZA ACAR (Aydın) -
Berlusconi...
YÜKSEL ÇORBACIOĞLU
(Artvin) - Devretti.
KEMAL KILIÇDAROĞLU
(Devamla) - Berlusconi değil efendim, Berlusconi onları kayyıma devretti,
haberiniz yok.
ÜNAL KACIR (İstanbul) -
Yasaları ona göre yapmak lazım, yapılmamış!
KEMAL KILIÇDAROĞLU
(Devamla) - Değerli arkadaşlar, gelelim bir başka konuya, asıl bütçeyle ilgili
konuya gelelim. Sayın Başbakan diyor ki, ben, aldığım Başbakanlık maaşıyla
geçinemiyorum. Bu ticarî faaliyette bulunmazsam, ben, bu maaşla geçinemem.
Aynen şöyle diyor: "Ayrıca, şunu da söyleyeyim: Ben, ticaret yapmasam,
oradan para kazanmasam bu maaşla geçinemem." Biz de ne yaptık
arkadaşlar... Sayın Başbakanımız bu maaşla geçinemiyor; gerekçesi ne bunun; işte,
bu bütçe yasa tasarısı. Bütçe yasa tasarısı, Başbakana, yeterli, insanca,
onuruyla yaşayabileceği bir maaşı vermiyor. Demek ki, bu anlatımımızın temel
nedeni bu; çünkü, Sayın Başbakan şunu diyemez: "Ben, bu ülkenin
Başbakanıyım, yarın sabah gelip maaşımı 300 milyar lira yapayım." Böyle
bir keyfîlik yok. Bunun sınırlarını kim getiriyor; Başbakanlık; kuralına göre
hazırlayıp sunduğu bütçe yasa tasarısı bu sınırlamayı getiriyor.
Yine ne söylüyor Sayın
Başbakan, bir de örnek veriyor, diyor ki: "Ben, Shröder'le konuşurken ona
sordum: Siz ayda kaç lira maaş alıyorsunuz? Shröder dedi ki; 15 000 euro
alıyorum." Yine, Sayın Başbakan diyor ki: "Bizimki ne ediyor;
herhalde 3 000 euro, gerisini siz düşünün."
Şimdi, değerli
arkadaşlar, tabiî, gazeteye yansımayan, herhalde, şöyle bir konuşma daha
olmuştur: Sayın Shröder sormuştur Sayın Başbakanımıza: "Siz ayda kaç lira
alıyorsunuz?"
BAŞKAN - Sayın
Kılıçdaroğlu, şimdi, burada, olmayan şeylerden bahsetmeyin lütfen efendim.
KEMAL KILIÇDAROĞLU
(Devamla) - O da demiştir ki, büyük bir ihtimalle: "Efendim, ben, 3 000
euro alıyorum." "Peki, nasıl geçiniyorsunuz 3 000 euroyla?"
"Vallahi, ticarî şirket kuruyoruz..."
BAŞKAN - Sayın
Kılıçdaroğlu...
KEMAL KILIÇDAROĞLU
(Devamla) - Buyurun efendim.
BAŞKAN - Yani, maliye
üzerindeki deneyiminizi biliyoruz, bu hususta da konuşursanız iyi olur. Şimdi,
olmadığımız bir ortamdaki konuşmaları, yapılmış gibi aktarmak hiç etik olmuyor.
KEMAL KILIÇDAROĞLU
(Devamla) - Bakın, Sayın Başkan, bir ülkenin...
SALİH KAPUSUZ (Ankara) -
Gazeteciler yapıyor o mukayeseyi!..
KEMAL KILIÇDAROĞLU
(Devamla) - İstirham ediyorum Sayın Kapusuz; bir ülkenin başbakanı, kendi
aylığını bir başka ülkenin başbakanıyla konuşmaz; işin özü bu. Bizi rahatsız
eden nokta bu; çünkü, o, sadece sizin Başbakanınız değil değerli arkadaşlar,
Türkiye Cumhuriyetini temsil ediyor. Bakın, biz, bunu kurtarmak için, bu olayı
düzeltmek için, Plan ve Bütçe Komisyonunda şöyle bir önerge verdik; dedik ki ve
bunu gerçekten çok samimî...
ZÜLFÜ DEMİRBAĞ (Elazığ) -
Nasıl bir önerge verdiniz?..
BAŞKAN- Sayın
Kılıçdaroğlu, buyurun efendim.
KEMAL KILIÇDAROĞLU
(Devamla) - Biz şöyle bir önerge verdik.
ÜNAL KACIR (İstanbul)-
Konu üzerinde konuş!
KEMAL KILIÇDAROĞLU
(Devamla) - Siz, denetim elemanlığından geldiğinizi söylüyorsunuz değerli
kadrolu laf atan arkadaşım. Eğer, yüreğiniz varsa, gelirsiniz, sizinle herhangi
bir yerde özgür ortamda tartışırız; benim dediğim mi doğru, sizin dediğiniz mi
doğru...
ZÜLFÜ DEMİRBAĞ (Elazığ) -
Sayın Kılıçdaroğlu, burada herkesin yüreği de var, böbreği de var...
KEMAL KILIÇDAROĞLU
(Devamla) - Yüreğiniz varsa tabiî; onun için söylüyorum; çünkü, yüreği olan
insanlar gereksiz yere laf atmazlar; otururlar, doğru dürüst, adam gibi
tartışırlar; ben onu kastediyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
ÜNAL KACIR (İstanbul) -
Sen de, adam gibi, madde üzerinde konuş!..
ZÜLFÜ DEMİRBAĞ (Elazığ)-
Sayın Kılıçdaroğlu, burada herkesin yüreği de var, böbreği de var, dalağı da
var!..
KEMAL KILIÇDAROĞLU
(Devamla) - Evet, dalağı da var efendim!..
Şimdi, biz, şöyle bir
önerge verdik...
AYHAN ZEYNEP TEKİN
(Adana) - Türkiye'nin Başbakanını burada çatır çatır haksız yere suçluyorsunuz.
KEMAL KILIÇDAROĞLU
(Devamla) - Hayır, hayır...
AYHAN ZEYNEP TEKİN
(Adana) - Bundan daha özgür bir ortam olabilir mi?..
BAŞKAN - Sayın Tekin...
Sayın Kılıçdaroğlu,
süreniz geçiyor efendim; buyurun.
AYHAN ZEYNEP TEKİN
(Adana) - Türkiye'nin Başbakanını burada aslı astarı olmayan bir şekilde
suçluyorsunuz!..
KEMAL KILIÇDAROĞLU
(Devamla) - Söylediğim bütün kelimeler Sayın Başbakanın ifadesidir.
AYHAN ZEYNEP TEKİN
(Adana) - Hayır, özgür ortamda diyorsunuz da...
KEMAL KILIÇDAROĞLU
(Devamla) - Hayır, bakın, siz, burada bana, Sayın Başbakanın söylemediği
şeyleri söylediğimi söylediniz. Burada kullandığım bütün ifadeler, satır satır
Sayın Başbakana aittir.
SALİH KAPUSUZ (Ankara) -
Olsa bile ne alakası var!..
KEMAL KILIÇDAROĞLU
(Devamla) - Güzel, güzel... Alakasını söylüyorum Sayın Kapusuz. Diyorum ki,
Sayın Başbakanın aylığını... Bakın, bunu çok samimî söylüyorum ve gerçekten de,
bütün eleştirilerin ötesinde...
RECEP GARİP (Adana) -
Sayın Hocam, yanlış mantıkla yola çıkıyorsunuz; mantığınızı düzeltin lütfen!..
KEMAL KILIÇDAROĞLU
(Devamla)- Hayır, hayır... Bakın, bunu...
BAŞKAN- Sayın Garip...
Sayın Kılıçdaroğlu,
karşılıklı sohbet sürdükçe konuşmanın insicamı kayboluyor. Lütfen, Genel Kurula
hitap ediniz.
KEMAL KILIÇDAROĞLU
(Devamla) - Hayır, çok samimî olarak söylüyorum ve gerçekten de samimiyim.
ZÜLFÜ DEMİRBAĞ (Elazığ) -
Önergeden bahset...
KEMAL KILIÇDAROĞLU
(Devamla) - Onu söyleyeceğim efendim.
Plan ve Bütçe
Komisyonunda da bunu söyledim.
YÜKSEL ÇORBACIOĞLU
(Artvin)- Sayın Başkan, siz, sataşanları ikaz etmeyip, kürsüde konuşanı ikaz
ediyorsunuz!..
BAŞKAN - Onları da ikaz
ediyorum; karşılıklı konuşmayın diyorum, söylüyorum...
KEMAL KILIÇDAROĞLU
(Devamla) - Onu söyleyeceğim efendim; Plan ve Bütçe Komisyonunda da bunu
söyledim. Bizim ülkemizin Başbakanı, geçinemediğini itiraf ediyor; bunun
gerekçesi de bu bütçedir.
RECEP GARİP (Adana) -
Yani, şimdi, bu benzetmeleri nereye oturtacaksınız?!
KEMAL KILIÇDAROĞLU
(Devamla) - Bu bütçede biz buna bir çözüm getirelim, Sayın Başbakanımızın
aylığını, ayda 15 000 euro karşılığı
Türk Lirası yapalım, böylece bu sorunu aşmış oluruz. Böylece, Sayın Başbakan
da, gidip, bir başka ülkenin başbakanıyla konuşurken niye başını önüne eğsin;
desin ki, ben de ayda 15 000 euro
alıyorum; ticarî faaliyetlerimi de durdurdum, ben de bu işi yapıyorum desin.
Bizim istediğimiz bu. Gelin, buna destek verin, bu işi çözelim. Bakın,
gerçekten, bunu çok samimî söylüyorum. (Gürültüler)
BAŞKAN - Arkadaşlar,
lütfen müdahale etmeyin!
KEMAL KILIÇDAROĞLU
(Devamla) - Benim yaptığım öneri de şu: Milletvekillerinin maaşlarının artması
değil; benim yaptığım öneride şu var: Milletvekillerinin aylıklarından keselim,
Sayın Başbakanın aylığına ilave edelim; bu sorunu da böylece aşmış oluruz. (CHP
sıralarından alkışlar, AK Parti sıralarından gürültüler)
Arkadaşlar, eğer biz bu
ülkede etik kuralları egemen kılmak istiyorsak, eğer bu ülkede siyasete
saygınlık kazandırmak istiyorsak, eğer bu ülkede siyasetin kahvelerde olumsuz
tartışılmasını engellemek istiyorsak, bu tür söylemlerden kaçınmamız gerekiyor.
Aslında, Sayın Başbakanın bu söylemi bu bütçeye o kadar denk geldi ki... Çünkü,
bu bütçe Sayın Başbakanın bu kadar düşük maaş almasına yol açıyor. Şu
söylenebilir: Ticarî faaliyetine devam etsin... O da bir söyleyiştir. Sayın
Başbakan ticarî faaliyetine devam edebilir elbette. O zaman, gelin şunu da
yapalım; değerli hâkimlerimiz de öğleden sonra avukatlık yapsınlar; ne olacak
değerli arkadaşlar! Onlar da zamanının bir kısmını oraya ayırsınlar! Milletvekillerimiz
de, gitsinler, ayrı ayrı yerlerde danışmanlıklarını yapsınlar, sürdürsünler,
devlet dairelerinde iş takipçiliği yapsınlar; böylece, onlar da onun
karşılığında gelir elde etsinler; çünkü, fark etmiyor, o da serbest meslek
faaliyeti oluyor, bu da ticarî faaliyet oluyor...
ZÜLFÜ DEMİRBAĞ (Elazığ) -
İş takipçiliğiyle ticaret aynı mı?!
BAŞKAN - Sayın
Demirbağ...
KEMAL KILIÇDAROĞLU
(Devamla) - Para karşılığı olursa, o, serbest meslek faaliyeti oluyor efendim,
ticarî faaliyet değil; Gelir Vergisi Yasası öyle tanımlıyor.
İşin özeti şu: Tabiî,
siyasete düzeni getirmemiz, siyasete iyi niyeti egemen kılmamız, siyaseti
toplumda saygın kılmamız için, hem bu tür söylemlerden kaçınmak gerekiyor hem
de oturup ciddî ciddî bunun önlemlerini almak gerekiyor. Eğer biz kuralını
getirebilirsek, sanıyorum, pek çok ülke de, Türkiye Cumhuriyetinin Parlamentosu
da saygınlık kazanacaktır.
Ben, bu dilek ve
temenniyle hepinize saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederim
Sayın Kılıçdaroğlu.
AK Parti Grubu adına,
Manisa Milletvekili Sayın Hüseyin Tanrıverdi; buyurun. (AK Parti sıralarından
alkışlar)
AK PARTİ GRUBU ADINA
HÜSEYİN TANRIVERDİ (Manisa) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 5027
sayılı 2004 Malî Yılı Bütçe Kanunu ile 5029 sayılı 2004 Malî Yılı Katma Bütçeli
İdareler Bütçe Kanunu ve Bu Kanunlara Bağlı Cetvellerde Değişiklik Yapılmasına
Dair Kanun Tasarısı üzerinde AK Parti Grubumuz adına söz almış bulunuyorum.
Sözlerimin başında, Yüce Heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Biraz önce Sayın
Kılıçdaroğlu'nu ibretle ve esefle izledim, takip ettim. Doğrusu, Sayın
Kılıçdaroğlu'nu daha önceden de tanıdığım için, kendisine yakışan bir üslup
kullanmadığını ve gerçekten, bu ekbütçe tabir ettiğimiz bütçe üzerinde de
sağlıklı ifadelerde bulunmadığını açıkça ifade etmek istiyorum.
Burada, ekbütçe,
hortumlanan bankaların açığını kapatmak üzere getirilmedi. Bu ekbütçe,
hükümetimizin, hesapsız kitapsız davranarak ortaya çıkan açıklarının
kapatılması, giderilmesi için getirilmedi. Bugüne kadar mağdur olan kesimimizin,
emeklilerimizin, yani, Bağ-Kur emeklilerimizin, SSK emeklilerimizin elinden
tutmak, onların bu ülkede onurlu bir hayat sürmelerine, insanca
yaşayabilmelerine katkı sağlamak üzere bu ekbütçe getirildi.
ORHAN SÜR (Balıkesir) -Aklınız nerede idi ?
HÜSEYİN TANRIVERDİ
(Devamla) - Aklımız şurada idi: Biz, AK Parti olarak elinden tutulması gereken
bütün mağdur kesimlerin elinden tutmak istiyorduk; ama, bize devredilen bütçe
ve ekonomik kaynaklara baktığınız zaman, doğrusu, bu kadar yüksek oranda zam
yapmanız söz konusu değildi. Bütçe üzerinde, o günkü şartlarda -Sayın
Kılıçdaroğlu da Plan ve Bütçe Komisyonunda- belki bu kadar artış yapmak mümkün
değildi. Biz, o takvime bağlı tarih, zaman dilimi içerisinde o kadarını tespit
edip bilahara kendileri için, yani, emeklilerimiz için artışlar yapmayı
düşündük, planladık ve bugün bunu gerçekleştiriyoruz.
Emeklimizin,
çalışanımızın elinden bir şeyler kapmak değil, eline bir şeyler vermek istiyoruz
ve burada, Sayın Kılıçdaroğlu, özellikle, Genel Başkanımızla ilgili ifadelerde
bulundu. Doğrusu, Türkiye Cumhuriyetinin Başbakanına böylesi sözlerin
söylenmesini yakıştıramadım. Muhalefet de olsanız veyahut farklı bir yerde
otursanız da Türkiye Cumhuriyeti Başbakanına böylesi dil uzatmanızın yanlış
olduğunu ifade ediyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)
YÜKSEL ÇORBACIOĞLU
(Artvin) - Kendisi Başbakanın söylediklerini tekrarladı; farklı bir şey
söylemedi ki!
HÜSEYİN TANRIVERDİ
(Devamla) - Bakınız, kulislerde oturduğunuz zaman, milletvekillerimizin aldığı
bu maaşla geçimin zor olduğunu sizler de ifade ediyorsunuz. Hayır deyin!.. Ama,
bütün bu zorluklara rağmen, biz, AK Parti İktidarı olarak Meclise geldiğimizde,
bütçeyi elimize aldığımızda, öncelikle milletvekillerinin maaşına yüzde 100 zam
yapmak yerine, mağdur olan halkımıza bir şeyler vermeyi düşündük. Onun içindir
ki, biz, milletvekilleri olarak lojmanlarımızdan fedakârlıkta bulunduk ve şu
güne kadar maaş artışımızı yapmadık. Niye; tamamen, mağdur olan halkımıza katkı
sağlamak adına.
Şimdi, burada,
Başbakanımız bir doğruyu ifade ediyorsa, buraya yapışıp, mağdur olan kesimleri
inkâr edemezsiniz. O halde, Sayın Kılıçdaroğlu ve böylesi düşünen arkadaşlarım,
Sayın Başbakanımızın sizin 5 kuruşunuza ihtiyacı yok. Sayın Başbakanımız, evet,
şahsî olarak ticaretle uğraşabilir, ekonomik durumunu rahatlatmış olabilir;
ama, 24 saat işinin başındadır. Sayın Genel Başkanınız makamından kalkıp halkın
içine gidemezken...
ORHAN SÜR (Balıkesir) -
Onu kim dedi sana?!
HÜSEYİN TANRIVERDİ
(Devamla) -...Sayın Başbakanımız, günde iki miting yapıyor...
ORHAN SÜR (Balıkesir) -
Kimin uçağıyla gidiyor?..
HÜSEYİN TANRIVERDİ
(Devamla) - ...ve yetmiyor, Gençlerbirliğinin maçına da vakit ayırabiliyor!
Bırakın!.. (AK Parti sıralarından alkışlar)
YÜKSEL ÇORBACIOĞLU
(Artvin) - Hangi araçla gitti o mitinge, hangi uçakla gitti?!.
ORHAN SÜR (Balıkesir) -
Benim Genel Başkanım halkın arasında.
HÜSEYİN TANRIVERDİ
(Devamla) - Şimdi, toplumumuzun bütün kesimini kucaklayabilen, mağdurun sesine
kulak verebilen, halka rağmenci politikaları itmiş bir başbakanı başınızda
taşımanız gerekirken, bu, çok yanlış oluyor; lütfen, kendinize gelin! (AK Parti
sıralarından alkışlar, CHP sıralarından gürültüler)
ORHAN SÜR (Balıkesir) -
Yok canım; sen taşı başında!
YÜKSEL ÇORBACIOĞLU
(Artvin) - Devletin uçağını kullanarak gidiyor.
HÜSEYİN TANRIVERDİ
(Devamla) - Şimdi "artışlardan haberi yok, efendim, şundan haberi yok,
bundan..." Bizim ne yaptığımızdan haberimiz var; biliyoruz...
ORHAN SÜR (Balıkesir) -
Var var; satıyorsunuz memleketi!
HÜSEYİN TANRIVERDİ
(Devamla) - Kendimize takvim biçtik biz; aylık, üç aylık, altı aylık, yıllık
acil eylem planlarını koyduk.
ORHAN SÜR (Balıkesir) -
Üç ay önce aklınız neredeydi bütçeyi yaparken?
Takvimmiş!..
HÜSEYİN TANRIVERDİ
(Devamla) - Sayın Kılıçdaroğlu, arkadaşıma "yüreğiniz yetiyorsa"
diyor. Bunlar, yüreği yeten insanların işidir; takvim koyabilmek, proje
koyabilmek yüreği yeten insanların işidir. (AK Parti sıralarından alkışlar)
ORHAN SÜR (Balıkesir) - Hangi
proje; memleketi satış projesi mi?!
HÜSEYİN TANRIVERDİ
(Devamla) - Bizim yüreğimiz yetiyor. (AK Parti sırlarından alkışlar)
ORHAN SÜR (Balıkesir) - O
yüreği göreceğiz!
HÜSEYİN TANRIVERDİ
(Devamla) - Belki amiyane olacak, ama, bizde mangal kadar yürek var, bizde
yürek var; onun için, hiç telaşa düşmeyin.
ORHAN SÜR (Balıkesir) -
Hiç telaşta değiliz, telaş etmiyoruz.
HÜSEYİN TANRIVERDİ
(Devamla) - Hiç telaşa düşmeyin; işler yolundadır, programımız uygulanıyor.
Gerçekten, biz, şu birbuçuk yıllık dönem içerisinde...
ORHAN SÜR (Balıkesir) -
Uyuyorsunuz; üç ay önce de uyuyordunuz, şimdi de uyuyorsunuz.
BAŞKAN - Sayın Sür,
lütfen...
HÜSEYİN TANRIVERDİ
(Devamla) - ...hayal edemeyeceğiniz, halkımızın düşünemeyeceği işleri becerdik,
başardık, başarımız devam edecek.
ORHAN SÜR (Balıkesir) -
Çok güzel peşkeş çekiyorsunuz...
HÜSEYİN TANRIVERDİ
(Devamla) - Siz ne kadar rahatsız olursanız olun, siz ne kadar yerinizden laf
atarsanız atın, biz bildiğimizi yapacağız; çünkü, bizim bildiklerimiz doğrudur,
programımız güzeldir.
ORHAN SÜR (Balıkesir) -
Size göre...
HÜSEYİN TANRIVERDİ
(Devamla) - Siz, lütfen, bu konularda, varsa katkınız, alternatifiniz, onları
getirin, varsa eksiğimiz, onları söyleyin; çünkü, biz, AK Parti İktidarı
olarak, muhalefetin de sesine kulak veren, sivil toplum örgütlerinin de sesine
kulak veren bir partiyiz, bir iktidarız. Onun içindir ki, biz, başarılıyız.
(CHP sıralarından gülüşmeler)
ORHAN SÜR (Balıkesir) -
Getirdiklerimizi dinlemiyorsunuz.
HÜSEYİN TANRIVERDİ
(Devamla) - Değerli milletvekilleri, ekbütçe dediğimiz bu olay...
ORHAN SÜR (Balıkesir) -
Sayın Başkan, arkadaşımız madde üzerinde mi konuşuyor?!
HÜSEYİN TANRIVERDİ
(Devamla) - ...meseleye ekonomik olarak bakmaktan ziyade...
BAŞKAN - Sayın
Tanrıverdi, bir dakika...
Sayın Sür, hatipleri
rahat bırakırsanız, daha rahat ortamda konuşacaklar. Lütfen, sataşmayın.
ORHAN SÜR (Balıkesir) -
Sayın Başkan, hatibi niye uyarmıyorsunuz?! Demin, diğer hatibi uyardınız!..
BAŞKAN - Kimi?
ORHAN SÜR (Balıkesir) -
Demin Sayın Kılıçdaroğlu'nu uyardınız; bu hatibi niye uyarmıyorsunuz?!
HÜSEYİN TANRIVERDİ
(Devamla) - Sayın Başkanım, değerli milletvekilleri; şimdi, bu bütçe...
BAŞKAN - Sayın
Tanrıverdi, müsaade eder misiniz...
HÜSEYİN TANRIVERDİ
(Devamla) - Bu ekbütçeye baktığınız zaman...
BAŞKAN - Sayın
Tanrıverdi...
Bakınız Sayın Sür, normal
eleştiri sınırları içerisinde, Sayın Kılıçdaroğlu, oradaki bir milletvekili
arkadaşımıza hitaben "yüreğiniz yetiyorsa" vesaire dedi. Ben, bu
konularla ilgili olarak bir şey söylemedim, eleştiri sınırları içerisinde kabul
ettim. Aynı ifadeyi Sayın Tanrıverdi de kullandı. Başka bir şey yok ortalıkta.
ORHAN SÜR (Balıkesir) -
Efendim, Sayın Kılıçdaroğlu'na "maddeye dönün" dediniz!..
BAŞKAN - Sayın
Tanrıverdi, buyurun.
HÜSEYİN TANRIVERDİ
(Devamla) - Şimdi, tabiî ki, maddeye döneceğim, neler yaptığımızı, neler
getirdiğini söyleyeceğim; ama, sizin bu söyledikleriniz karşısında da
susamayız...
BAŞKAN - Sayın
Tanrıverdi, lütfen, Genel Kurula hitap edin.
Buyurun.
HÜSEYİN TANRIVERDİ
(Devamla) - Değerli milletvekilleri, bu ekbütçe, AK Partinin sosyal bakışıdır,
ekonomik politikalar ile sosyal politikaların atbaşı götürüldüğünün önemli
işaretidir. Bizim başarımız, hükümetimizin başarısı bundan kaynaklanmaktadır.
Eğer, ekonomik politikalar farklı, sosyal politikalar farklı mecrada yürürse,
orada sıkıntı var demektir. Bunu gören AK Parti İktidarımız, ekonomik ve sosyal
politikaları, beraberce, atbaşı götürmektedir ve inşallah, böyle götürecek,
sonuç alacaktır.
Değerli milletvekilleri,
bildiğiniz gibi, 2004 malî yılı genel ve katma bütçeleri, uygulanmakta olan
ekonomik program çerçevesinde belirlenen faizdışı fazla ve enflasyon
hedeflerine uygun olarak hazırlanmış ve yasalaşmıştır; ancak, Sosyal Sigortalar
Kurumu ve Bağ-Kur emeklilerinin maaşlarında daha önceki yıllarda oluşan ücret
kayıplarının giderilmesi ve emeklilerin alım güçlerinin artırılması amacıyla
yılın ilk yarısında yüzde 10 ve ikinci yarısında da yüzde 10 olmak üzere artış
yapılmasına karar verilmesi ve asgarî ücrette yapılan yüksek oranlı artış nedeniyle
oluşan sosyal sigorta prim maliyetlerinin bir kısmının devlet tarafından
karşılanmasının öngörülmesi sonucunda doğan ilave finansman yükünün
karşılanması gerekmektedir.
İnsana ve emeğe verdiği
önemi her platformda dile getiren Partimizin ve hükümetimizin 2003 Kasımında
işbaşına geldiğindeki Türkiye tablosunu herkes bilmektedir. İki büyük krize
maruz kalmış, ödemeler dengesi bozulmuş, her gün artan iç ve dışborç karşısında
çaresiz kalmış, hatta, devlet çalışanlarının maaşlarının bile ödenmesinin tehlikeye
girdiği bir ekonomik yapıyı devraldık. 57 nci hükümet döneminde, sosyal
politikalardan bağımsız olarak geliştirilen sıkı para politikalarıyla düşürülen
enflasyon, krizler neticesinde, halkımızın kanını sömürmeye devam etmişti. İlk
olarak, halkımızın yıllardır başına bela olan, ücretlerini, emeklerini kemiren,
yaşattığı bunalımlarla intiharlara, geçim sıkıntısıyla ailelerimizin
parçalanmasına kadar vahim birçok olaya sebep olan enflasyon canavarı, bugün,
artık, dizginlenmiş, deyim yerinde ise, azı dişi sökülmüştür.
Enflasyonla mücadeleyi en
önemli hedef olarak önüne koyan hükümetimiz, işbaşına geldiği andan itibaren
uyguladığı kararlı, disiplinli ve akılcı politikalarla, enflasyon sorununa
büyük bir darbe vurmuştur. 2003 yılında düşüş gösteren, aylık ve yıllık
bazlarda rekorlar kıran enflasyon oranları, 2003 yılı sonunda hedefin bile
altında kalmıştır. 2004 yılı sonu için ise, belirlediğimiz yüzde 12 hedefi
halen geçerlidir.
Değerli milletvekilleri,
Türkiye, 28 yıl aradan sonra, ilk kez AK Parti ile tek haneli enflasyonla
tanışmıştır. Devlet İstatistik Enstitüsü verilerine göre, enflasyon, şubat
ayında, yani bu ay, TEFE'de yüzde 1,64; TÜFE'de binde 5,5 düşüş oldu. Yıllık
bazda ise, enflasyon TEFE'de yüzde 9,14'e, TÜFE'de yüzde 14,28'e geriledi.
Değerli milletvekilleri,
biz, AK Parti olarak, seçim meydanlarında ilk olarak geçim sıkıntısı çeken
halkımızın rahatlaması için neler yapacağımızı söyledik. Acil eylem
planlarımızı ortaya koyduk. Yüce Milletimize söz verdik ve bugün verdiğimiz
sözleri bir bir yerine getirmekten de büyük mutluluk duyuyoruz. Halkımız da,
beklediği ve özlediği politikaları gördükçe, bize olan güvenini tazelemekte,
teveccühünü artırmaktadır.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; bildiğiniz üzere, hayat pahalılığını en derinden duyan
kesimlerin başında emekli, dul ve yetimlerimiz gelmektedir. Daha çok Sosyal
Sigortalar Kurumu ve Bağ-Kurdan maaş alan emeklilerimiz, yıllardır unutulmuştu,
bir köşeye atılmışlardı.
Ben, sendikacılığım
döneminden de çok iyi biliyorum, evine ekmek almakta zorlanan, torunlarına
bayramda harçlık verememenin burukluğunu yaşayan emekliler vardı.
Değerli milletvekilleri,
58 inci hükümet döneminde, 4784 sayılı Kanun uyarınca, Bakanlar Kurulu
kararıyla, Ocak 2003'ten başlamak üzere, SSK ve Bağ-Kur emeklilerine 75 000 000
ile 100 000 000 arasında sosyal destek ödemesi adı altında zam yapılmıştır. Bu
sayede, SSK'lı emeklilerimizin maaşları asgarî aylık 257 000 000'dan 332 000
000'a, azamî aylık ise 495 000 000'dan 575 000 000'a yükseltilmiştir. Bağ-Kurda
ise, 1479 sayılı Esnaf Kanununa tabi 6 ncı basamaktan aylık alan bir emeklinin
aylığı 181 000 000'dan 281 000 000'a, 2926 sayılı Tarım Kanununa tabi 6 ncı
basamaktan aylık alan bir emeklimizin aylığı ise, 115 000 000'dan 215 000 000'a
yükseltilmiştir.
Değerli milletvekilleri,
SSK ve Bağ-Kur emeklilerinin sosyal destek ödemesi yıl içinde de devam
edeceğinden, söz konusu ödeme bitinceye kadar emekli aylıklarında herhangi bir
artış yapılmayacaktı; ancak, emeklilerin içinde bulundukları ekonomik durum
dikkate alınarak tüm bütçe imkânları zorlanmış ve emeklilerimizin maaşlarında
yeniden bir iyileştirme yapılması öngörülmüştür. Bu maliyet, hiçbir ek yük
getirmeden, bütçede yapılacak tasarruflarla karşılanacaktır. 22 Ocak 2004
tarihli ve 5073 sayılı Kanunla, SSK ve Bağ-Kur emekli maaşlarının 2003 yılından
kalan sosyal destek ödemesi aylıklara eklenerek, aylıklar ocak ayında yüzde 10
ve temmuz ayında yüzde 10 oranında artırılmıştır. Bu durumda, SSK'da 2003
aralık ayında 332 000 000 olan asgarî aylık, Ocak 2004'te 364 787 000 TL olmuş
ve Temmuz 2004'te de 400 797 000 TL olacaktır.
Bağ-Kurda ise, 1 inci
basamakta, 2003 Aralık ayında 236 000 000 olan aylık, 2004 Ocak ayında 259 000
000 olmuş ve 2004 Temmuz ayında ise 285 564 000 TL olacaktır.
En çok emeklimizin olduğu
6 ncı basamakta, 2003 Aralık ayında 281 000 000 lira olan aylık, 2004 Ocak
ayında 309 417 000 TL olmuş ve 2004 Temmuz ayında da 340 359 000 TL olacaktır.
Bağ-Kurda, 2926 sayılı
Tarım Kanununa göre 1 inci basamakta 2003 Aralık ayında 169 000 000 lira olan aylık,
2004 Ocak ayında 186 000 000 lira olmuş ve 2004 Temmuz ayında 204 670 000 lira
olacaktır.
Değerli milletvekilleri,
Partimizin, meydanlarda verdiği sözleri tek tek yerine getirmesi birtakım
kesimleri rahatsız edebilir. Bu uygulamalardan ve artışlardan sonra "bunun
kaynağı nerede", "bunlar popülist politikalar" diye, kamuoyunda,
Partimizi ve hükümetimizi suçlamaya kalkabilirler.
Değerli milletvekilleri,
şunun altını, bir kez daha, AK Partililer olarak çiziyoruz ki, biz, bu milletin
hizmetkârıyız; bu millet için ne gerekiyorsa, ne tür bir fedakârlık gerekiyorsa
o yapılacaktır, yapılmaya devam edilecektir,
Biz, bu ülkeyi yarınlara
hazırlamak ve bu milletin kararan bahtını ağartmak sevdasıyla yola çıkmış bir
hizmet neferiyiz. Halka rağmen değil, halkla birlikte büyümeyi siyasetin
anaekseni kıldık. Bu yüzden, halkımız, köhnemiş tartışmalara zerre kadar prim
vermiyor. Bu yüzden, sabah akşam "acaba yeni bir kavga nasıl
çıkarabiliriz, halkın sevincini nasıl gölgeleyebiliriz" diyenlerin
malzemeleri ellerinde kalıyor.
Değerli milletvekilleri,
toplumumuzun geçim sıkıntısı altında olan bir başka kesimi de asgarî ücretli
çalışanlardır. İşbaşına geldiğimizde, net 225 999 000 TL olan asgarî ücret, 1
Ocak 2004-30 Haziran 2004 tarihleri arasında geçerli olmak üzere, brüt 423 000
000, net 303 079 500 lira olarak yeniden tespit edilmiştir. Asgarî ücrette bir
önceki yıla göre yüzde 34,1 oranında artış sağlanmıştır. Aileleriyle birlikte,
yaklaşık, 5 000 000 vatantaşımızı yakından ilgilendiren ve insanî olmadığını
Sayın Başbakanımızın da...
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın
Tanrıverdi, 1 dakika ilave ediyorum sürenize; lütfen, konuşmanızı tamamlayınız.
HÜSEYİN TANRIVERDİ
(Devamla) - ...dile getirdiği asgarî ücretin önümüzdeki dönemde iyileştirilmesi
çalışmaları devam edecektir. Önceki uygulamalardan farklı olarak, bu yıl,
hükümetimiz farkını, yine, ortaya koymuş, hedeflenen enflasyon oranında zam
yapmamıştır. 2004 yılında uygulanacak asgarî ücret artışında hedef enflasyonun
alınması halinde, yüzde 12 artışla net asgarî ücret 253 118 000 TL olacaktı;
yani, aşağıda kalacaktı. Böylece, değerli dostlarım, belirlenen yeni asgarî
ücretin, hem işçi tarafından hem işveren tarafından, toplumda bir bütün olarak
makul bir düzey olarak karşılanması, kabul edilmesi önemlidir.
Değerli milletvekilleri,
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı bütçesinin Sosyal Sigortalar Kurumu
Başkanlığına yapılacak transferler tertibine 3 katrilyon...
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
HÜSEYİN TANRIVERDİ
(Devamla) - Sayın Başkan, son cümlemi söyleyebilir miyim?
BAŞKAN - Sayın
Tanrıverdi, mecburen, sürenizi uzatmayacağım, teşekkür ediyorum. Genel Kurula
teşekkür ederseniz...
HÜSEYİN TANRIVERDİ
(Devamla) - Ben de teşekkür ediyorum, sağ olun. (AK Parti sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederim
nezaketinize; sağ olun.
Sayın milletvekilleri,
tasarının tümü üzerinde Sayın Maliye Bakanı söz istemiştir.
Buyurun Sayın Bakan. (AK
Parti sıralarından alkışlar)
MALİYE BAKANI KEMAL
UNAKITAN (İstanbul) - Sayın Başkan, teşekkür ediyorum.
Sayın Başkan, değerli
üyeler; sözlerime başlarken, hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Bildiğiniz gibi, burada,
Ek Ödenek Kanunu Tasarısını görüşüyoruz. Ek Ödenek Kanunu Tasarısının bir
anlamı var; o da şu: Eskiden hükümetler, maalesef Türkiye Büyük Millet
Meclisinin huzuruna ne kadar az gelirsek, o kadar iyi olur derlerdi. Şimdi,
bizim Hükümetimiz değişik bir politika izliyor, şeffaf politika ve diyoruz ki:
Biz Hükümet olarak ne yapmak istiyorsak; yaptıklarımızda bir değişiklik mi
yapacağız, yeni bir masraf mı açacağız, yeni bir gelirimiz mi olacak, bütçe
kalemlerinde bir değişiklik mi yapacağız; gelelim Büyük Millet Meclisinin
huzuruna ve diyelim ki: "Ey Sayın Büyük Millet Meclisi, eğer onay
verirseniz biz bunları bunları yapmak istiyoruz." Bundan daha açık, daha
seçik bir iş olamaz herhalde. Bu, bizim Hükümetimizin, Meclisimize olan
güveninden, Meclisimize olan saygısından ve şeffaflık politikasına olan
bağlılığımızdan kaynaklanıyor. Yoksa, biz, bu bütçe kanununu yaparken, fasıllar
arasında, ödenekler arasında şu kadar şuraya aktardık, bu kadar buraya
aktardık; onların yetkisini alırdık, eskiler gibi; onları yapardık, Meclisin
hiç haberi bile olmazdı; ama, öyle değil.
Biz iki şey diyoruz: Bir;
arkadaş, biz Hükümet olarak fakir fukaranın yanındayız ve onların yüzünü
güldürmek için de her zaman, bütçemiz elverdiği müddetçe, onların yanında
oluruz, onları destekleriz. Ne yaparız; Bağ-Kur emeklisine zam yaparız, SSK
emeklisine zam yaparız, asgarî ücretliye zam yaparız. Sayın muhalefet partisinin
sayın üyeleri bize ikide bir "ne yaptınız; zammı yapmadınız!" Evet,
yaptık arkadaş, buyur, işte onu getiriyoruz.
Bir de, şimdi, bizim bir
prensibimiz var; diyoruz ki: Kaynağı olmayan harcama yapmayacağız arkadaş biz;
kaynağı varsa yapacağız, yoksa yapmayacağız. Onun için, kaynakları da
getiriyoruz; bakın, bunları da şu kaynaklardan çıkaracağız, masraflardan
tasarruf yapacağız ve ona göre de buradan karşılayacağız... Kısacası, bu kanun
tasarısının ana özeti budur.
Şimdi, ben, soruyorum;
SSK emeklisine, Bağ-Kur emeklisine zam yapmamıza, asgarî ücreti artırmamıza
karşı mısınız; "hayır" diyor arkadaşlar ve muhalefet partisinin sayın
üyeleri de "değiliz" diyorlar. Tamam, kaynağı olmayan bir harcama yapmamızı
ister misiniz; hayır, ona da hayır... Ee, tamam, bizim de yaptığımız bu. Bunun
için bu tasarıyı getirdik.
Şimdi, "efendim,
bütçenin mürekkebi kurumadan bu olur mu?.." Arkadaşlar, burada, benden
önceki arkadaşımız, Anamuhalefet Partisine müntesip arkadaşımız maliyecidir ve
bunu iyi bilir; haziran ayında başlar bütçenin hazırlanması. Bütün ilgili
devlet birimlerinden alınır masraflar, ona göre giderler yapılır, bu
hazırlıklar yapılır ve ekimin 17'sinde, biz, Büyük Millet Meclisine sunmak
mecburiyetindeyiz. Şimdi, gayet rahat, açık, şeffaf bizim politikamız. Bu arada
zamlar da ko-nuşulur, yapılır, edilir ve prosedür yürümek mecburiyetinde. 31
Aralık dediğiniz zaman, kanunun onaylanmış olması lazım; 1 Ocakta da bütçe
kanununun yürürlüğe girmiş olması lazım. Bununla ilgili bir değişiklik olur mu;
her zaman olur; ama, biz, diyoruz ki, bu değişikliği de, her zaman, biz, Büyük
Millet Meclisinin huzuruna getiririz; onun onayına sunarız, onun iradesiyle de
hareket ederiz. Bundan daha iyi, daha takdir edilecek ne var yani?! Biz, bunu
yapıyoruz. Şeffafız, açığız, samimîyiz; yaptığımızı da hem ülkemizle,
milletimizle paylaşıyoruz hem de milletimizin vekilleri olan Büyük Millet
Meclisiyle paylaşıyoruz; bu bir.
İkincisi; Plan ve Bütçe
Komisyonunda konuşulurken, dün bir önerge verdiler: "Efendim, Başbakanımız
ticaretle uğraşıyormuş 3 trilyon fazla verelim..."
Arkadaşlar, bakınız, her
şeyde samimî olmamız lazım. Şimdi, kalkıp da, Sayın Başbakanımız da ticaretle
uğraşıyor falan diye laf etmenin hali yok. Başbakanımız, bir şirketin
ortağıdır.
ALİ TOPUZ (İstanbul) -
Kendisi söyledi...
MALİYE BAKANI KEMAL
UNAKITAN (Devamla) - Sizin, şimdi, içinizde şirket ortağı olan var mı yok mu;
söyleyin bana!..
AHMET IŞIK (Konya) - Hadi
söyleyin bakalım!..
ORHAN SÜR (Balıkesir) -
Ben Başbakan değilim.
MALİYE BAKANI KEMAL
UNAKITAN (Devamla) - Hadi... Çıkarırım tek tek, çıkarırım bak!
ALİ TOPUZ (İstanbul) -
Bizde başbakan yok ama!..
ORHAN SÜR (Balıkesir) -
İçimizde başbakan yok!..
MALİYE BAKANI KEMAL
UNAKITAN (Devamla) - Yönetim kurulu başkanı olanınız da var içinizde, şirket
yönetim kurulu başkanınız da var ve işadamı olduğundan dolayı takdirname
alanlar var içinizde; milletvekili; şurada oturuyor.
ORHAN SÜR (Balıkesir) -
Sayın Bakan, çarpıtıyorsun!..
MALİYE BAKANI KEMAL
UNAKITAN (Devamla) - Şimdi, arkadaşlar, biz, onları kınamıyoruz, saygıyla
karşılıyoruz.
Bakınız, bir şirketin
ortağı olmak ne suçtur ne de yasaktır; böyle bir şey olamaz, etik değildir de
denemez. Cebinde hisse senedi olanlarınız var, onlar da şirket ortağı ve sizin,
şimdi, hiçbir şey söylemeye hakkınız yok. İş Bankasının, parti olarak
ortağısınız. (AK Parti sıralarından alkışlar, CHP sıralarından gürültüler)
Bakın, İş Bankasının Yönetim Kurulunda üyeleriniz var.
ALİ TOPUZ (İstanbul) -
Hiçbirşey bilmiyorsun sen!..
ORHAN SÜR (Balıkesir) -
Burada var mı bir tane?!
MALİYE BAKANI KEMAL
UNAKITAN (Devamla) - Sizde var da...
Karar veriyorsunuz; kime
kredi verelim kime kredi vermeyelim diye karar veriyorsunuz siz, parti olarak
karar veriyorsunuz.
ORHAN SÜR (Balıkesir) -
Vermiyoruz öyle bir karar!
MALİYE BAKANI KEMAL
UNAKITAN (Devamla) - Nasıl vermiyorsun!.. Bakın... İş Bankasının Yönetim Kurulu
üyelerine bak!..
ORHAN SÜR (Balıkesir) -
Burada, bir tane İş Bankası Yönetim Kurulu üyesi yok.
MALİYE BAKANI KEMAL
UNAKITAN (Devamla) - Şimdi, arkadaşlar, öyle laf şeyiyle bu işler olmaz. Şimdi,
o zaman, biz de deriz ki: "İki
grup var; iş üretenler, laf üretenler..." Laf üretmeyin.
ORHAN SÜR (Balıkesir) -
Siz yapıyorsunuz Sayın Bakanım. Siz başındasınız laf üretenlerin...
MALİYE BAKANI KEMAL
UNAKITAN (Devamla) - Tabiî ya... Ben, iş üretenlerin başındayım.
ORHAN SÜR (Balıkesir) -
Çok güzel mısır üretiyorsunuz...
MALİYE BAKANI KEMAL
UNAKITAN (Devamla) - Şimdi, arkadaşlar, sizin içinizde öyle işadamları var ki,
korkunuzdan konuşamıyorlar burada, gelip. Yapmayın!..
Şimdi, bakınız, bir
başbakan şirket ortağı oldu diye, bu kadar lüzumsuz ve gereksiz ve yanlış
konuşulmaz. Samimî olalım... İktidar partisine de sorumluluk düşüyor, muhalefet
partisine de sorumluluk düşüyor. Bu sorumluluk nedir; bu sorumluluk, samimî
olmak, tutarlı olmak, açık ve net olmaktır. Yani, açık ve net olalım; meselemiz
budur. Bakınız, bu açık ve net politikalarımızın neticesinde, işte, görüyoruz,
kaç yıldan beri ilk defa tek haneli enflasyonu yaşadınız, yaşıyor bu millet.
ALİ KEMAL KUMKUMOĞLU
(İstanbul) - Açlıktan, daha da düşecek!
MALİYE BAKANI KEMAL
UNAKITAN (Devamla) - Biz, artık, bu millete iyi gün yaşatmak istiyoruz;
dükkânların kapatılmasını istemiyoruz, işyerlerinin kapatılmasını istemiyoruz;
bu milletin, bu memleketin 70 sente muhtaç olduğu günleri geri getirmek istemiyoruz. (AK Parti
sıralarından alkışlar) Biz, öyle devirler gördük ki, mazot bulamadığımız için,
enerji bakanı paltosuyla oturdu bu memlekette, içeride... Yok; mazot yok,
benzin yok; fabrikalar durdu, kapandı. Şimdi, çok şükür, ihracatımız 50 milyar
doları geçiyor.
Onun için, hep beraber,
hep birlikte hareket edelim ve bu milleti, bu memleketi daha iyi günlere
götürelim, milletimizin yüzünü güldürelim; bu, hepimizin vazifesidir.
Hepinize saygılar
sunuyorum; sağ olun, var olun. (AK Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür
ediyorum.
ALİ TOPUZ (İstanbul) -
Sayın Başkan...
BAŞKAN - Efendim, Sayın
Topuz?
ALİ TOPUZ (İstanbul) -
Sayın Bakan, konuşması sırasında, Cumhuriyet Halk Partisinin İş Bankasının
ortağı olduğunu söyledi. Bu konuda...
BAŞKAN - Doğru...
ALİ TOPUZ (İstanbul) -
Hayır, siz de bilmiyorsunuz; onun için, söz istiyorum. (AK Parti sıralarından
"Biliyoruz" sesleri)
BAŞKAN - Bu konuda...
ALİ TOPUZ (İstanbul) -
Yanlış biliyorsunuz; bu konuda doğru bilgilenmeniz için söz istiyorum.
BAŞKAN - Doğru
bilgilendireceksiniz, Sayın Topuz; buyurun, doğru bilgilendirin efendim. (AK
Parti sıralarından "Biliyoruz, biliyoruz" sesleri)
V. HAŞİM ORAL (Denizli) -
Bilmeyenler öğrensin!..
VI. -
AÇIKLAMALAR VE SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR
1. -
İstanbul Milletvekili Ali Topuz'un, Maliye Bakanı Kemal Unakıtan'ın, Grubuna
sataşması nedeniyle konuşması
ALİ TOPUZ (İstanbul) -
Hiçbiriniz bilmiyorsunuz, kusura bakmayın.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Sayın Maliye Bakanımız, biraz evvel bu kürsüden yaptığı
konuşma sırasında, Cumhuriyet Halk Partisinin, İş Bankasının ortağı olduğu
yolunda bir iddiada bulundu. Bu iddiayı, daha önce de pek çok kişi söyledi. Her
defasında, şimdi yapacağım açıklamaya benzer açıklamalar yapmış olduğumuz
halde, bir türlü, insanlar doğruyu öğrenmek istemiyorlar; doğruyu öğrenmemekte
direniyorlar. Siz de onlardan birilerisiniz gibi geliyor bana.
Değerli arkadaşlarım, İş
Bankasının yüzde 28 dolayındaki hissesi Atatürk'e aittir. Atatürk'ün vasiyeti
gereği de, bu hisselerin yönetilmesi, Cumhuriyet Halk Partisine görev olarak
verilmiştir.
AHMET IŞIK (Konya) - Ne
fark eder?!
ALİ TOPUZ (Devamla) -
Sizin, bunun farkını anlamıyorsanız burada oturmamanız lazım!..
AHMET IŞIK (Konya) -
Sonuçta, yönetiyorsunuz.
BAŞKAN - Sayın Işık...
ALİ TOPUZ (Devamla) -
Burada oturmamanız lazım!..
AHMET IŞIK (Konya) -
Millet karar verir millet!.. Burada oturmama millet karar verir, siz değil!..
BAŞKAN - Sayın Işık...
ALİ TOPUZ (Devamla) -
Siz, hak etmiyorsunuz burada oturmayı!..
BAŞKAN - Sayın Işık...
Sayın Topuz...
ALİ TOPUZ (Devamla) - Hak
etmiyorsunuz!..
BAŞKAN - Sayın Topuz, müsaade eder misiniz.
AHMET IŞIK (Konya) - Buna
millet karar verir...
BAŞKAN - Sayın Işık...
ALİ TOPUZ (Devamla) -
Şimdi, söylediğimi anlamamakta ısrar etmek, bir kasıttan başka bir şeyle ifade
edilemez...
AHMET IŞIK (Konya) -
Bankayı yönetiyorsunuz, bankayı!..
BAŞKAN - Sayın Işık...
AHMET IŞIK (Konya) -
Biraz saygılı olun.
BAŞKAN - Sayın Işık...
Sayın Topuz... Müsaade
eder misiniz...
ALİ TOPUZ (Devamla) - Siz
saygılı olacaksınız önce...
AHMET IŞIK (Konya) -
Millet verir bu kararı, siz bu kararı
veremezsiniz.
ALİ TOPUZ (Devamla) -
Ben, sizin buraya layık olmadığınızı söylüyorum; bir dahaki sefer, belki
gelmeyeceksiniz buraya...
AHMET IŞIK (Konya) - Aynı
şekilde iade ediyorum size!...
ALİ TOPUZ (Devamla) -
Benim kanaatim budur...
AHMET IŞIK (Konya) - İade
ediyorum size!..
ALİ TOPUZ (Devamla) -
Böyle hareket eden, layık değildir buraya!..
BAŞKAN - Sayın Topuz...
AHMET IŞIK (Konya) - Size
iade ediyorum...
ALİ TOPUZ (Devamla) - Bir
defa daha söylüyorum...
AHMET IŞIK (Konya) - İade
ediyorum...
ALİ TOPUZ (Devamla) -
...yüz defa daha söylüyorum, bin defa daha söylüyorum; var mı bir diyeceğiniz.
(CHP sıralarından alkışlar)
AHMET IŞIK (Konya) - Size
iade ediyorum...
ALİ TOPUZ (Devamla) -
Benim kanaatim budur. Kanaatimi değiştiremezsiniz.
BAŞKAN - Sayın Topuz,
müsaade eder misiniz...
AHMET IŞIK (Konya) - Siz
layık değilsiniz buraya...
BAŞKAN -Sayın Işık...
ALİ TOPUZ (Devamla) - O
da sizin kanaatiniz.
AHMET IŞIK (Konya) - 28
Martta bu kararı millet verecektir.
BAŞKAN - Sayın Işık...
ALİ TOPUZ (Devamla) - O
da sizin kanaatiniz...
AHMET IŞIK (Konya) -
Millet verecektir bu kararı.
ALİ TOPUZ (Devamla) - Ben, beşinci defadır
burada bulunuyorum.
AHMET IŞIK (Konya) -
Millet verecektir o kararı.
BAŞKAN - Sayın Işık...
ALİ TOPUZ (Devamla) -
Ben, beşinci defadır bu Mecliste bulunuyorum; sen ikinci defa bulun, ondan
sonra konuş!..
BAŞKAN - Sayın Topuz...
ALİ TOPUZ (Devamla) -
Değerli arkadaşlarım...
BAŞKAN - Sayın Topuz,
müsaade eder misiniz efendim.
ALİ TOPUZ (Devamla) -
Buyurun efendim.
BAŞKAN - Sayın Işık ve
Sayın Topuz, yani, karşılıklı olarak, bir tehevvür neticesi, karşılıklı bir
sataşma oldu. Birbirinize söylediğiniz sözleri ben yok kabul ediyorum.
Buradaki olay şu: Sayın
Işık, sakince dinleyiniz. Olan bir olayı, mevzuatı açıklıyor Sayın Topuz;
açıklayıp yerine oturacak. Lütfen, sakince dinleyiniz.
Buyurun.
ALİ TOPUZ (Devamla) -
Değerli arkadaşlarım, Atatürk hisselerinin yönetim görevinin Cumhuriyet Halk
Partisine verilmesi, bir vasiyet gereğidir. Atatürk'ün vasiyetini reddetme
imkânı da hiç kimse için söz konusu olamaz.
V. HAŞİM ORAL (Denizli) -
Ama, herkes dinlesin bunu; herkes dinlesin...
ALİ TOPUZ (Devamla) -
Zorunlu olarak verilmiş bir görevdir ve bu görevi Cumhuriyet Halk Partili 2
kişi veya yerine göre, 3 kişi, 4 kişi, o yönetim kurulunda bulunarak yerine
getirirler. İş Bankası ile Cumhuriyet Halk Partisi arasında hiçbir ilişki
yoktur. Hiçbir biçimde, İş Bankasının hesaplarıyla, Cumhuriyet Halk Partisinin
bir alakası yoktur. Atatürk hisselerinin gelirlerinin tamamı, Atatürk'ün
vasiyetinde belirtilen ve halen yaşamakta olanlar varsa, onlara bağlanan aylıklar
dışında kalanı, olduğu gibi Türk Dil Kurumu ve Türk Tarih Kurumuna aktarılır.
Bu paraların tamamı oraya aktarılır. Bu paralar, Türk Dil Kurumunun ve Türk
Tarih Kurumunun masrafları için kullanılır. Dolayısıyla, Cumhuriyet Halk
Partisiyle hiçbir ilgisi yoktur.
V. HAŞİM ORAL (Denizli)-
Kârdan pay alıyor mu Parti, onu da söyleyin Başkanım, anlamayanlar
anlasınlar...
BAŞKAN - Sayın Oral,
söyledi, söyledi.
V.HAŞİM ORAL (Denizli) -
Hayır, anlamayanlar anlasın diye söylüyorum. Yorgunu yokuşa sürmeye gerek yok.
ALİ TOPUZ (Devamla) -
Değerli arkadaşlarım, hiçbir biçimde, Cumhuriyet Halk Partisinin, buradan bir
çıkarı, bir menfaatı olamaz. Zaten, Siyasî Partiler Kanununa göre de, hiçbir
siyasî parti, gelir getirebilecek bir işle uğraşamaz, bir şirketin ortağı
olamaz. Dolayısıyla, bu kadar açık bir gerçeği, burada, Sayın Maliye Bakanının,
bir bilgi eksikliğinden kaynaklanarak söylediğini kabul etmek istiyorum.
Aslında, bir Maliye Bakanının bunu bilmemesi -eğer bilmiyorsa- çok da hoş bir
durum değildir, Maliye Bakanının bunu çok iyi bilmesi gerekir; ama, ben onu,
bilmiyor diye kabul ediyorum.
YÜKSEL ÇORBACIOĞLU
(Artvin) - Cumhuriyet Halk Partisine vergi tahakkuk ettirsinler, eğer biz
ortaksak, kârımız varsa!
ALİ TOPUZ (Devamla) -
Dolayısıyla, bu konunun, bir defa daha bu kürsüye getirilmemesini diliyorum.
Biz, bugün, burada, İktidar ve Anamuhalefet Partileri olarak, üzerinde mutabık
kaldığımız bazı yasaları, birlikte çıkarmak için uğraşırken, ortaya bu tip
tartışmaları getirmenin doğru olmadığını söylüyorum.
SALİH KAPUSUZ (Ankara) -
İki taraf için de söylüyorsunuz değil mi Ali Bey?
ALİ TOPUZ (Devamla) -
Efendim, evet, iki taraf için de söylüyorum. Tabiî iki taraf için de
söylüyorum; ama, bu işleri başlatmak konusunda, milletvekillerinin gösterdiği
tedbirsizliğe veya özensizliğe sıfatlı olan kişilerin katılmaması lazım, hele
sayın bakanların hiç bu yola girmemeleri lazım.
Biz, bugün, bu yasaları
buradan çıkarmak için uğraşıyoruz. Bu çabamızı da devam ettireceğiz. İkide bir,
buradan, bizim sinirlerimizi gerecek şekilde tahrikkâr sözler söylenmesin. Biz,
hiçbir tahrikin altında kalmak niyetinde değiliz, her şeyin cevabını vermek
isteriz. Bu gerginliğe biz sebep olmak istemiyoruz; ama, İktidar Partisi de
sebep olmama konusunda özen göstermelidir diyorum.
Hepinizi, sevgiyle,
saygıyla selamlıyorum.
Teşekkür ederim. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederim
Sayın Topuz.
V. - KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
5. - 2004 Malî Yılı Bütçe Kanunu ile Bağlı Cetvellerinde ve
2004 Malî Yılı Katma Bütçeli İdareler Bütçe Kanununa Bağlı Cetvellerde
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ve Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu
(1/764) (S. Saysı :393) (Devam)
BAŞKAN - Sayın
milletvekilleri, tasarının tümü üzerindeki görüşmeler tamamlanmıştır.
Tasarının maddelerine
geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul
edilmiştir.
1 inci maddeyi okutuyorum
:
2004 MALÎ YILI BÜTÇE KANUNU İLE BAĞLI CETVELLERİNDE VE 2004
MALÎ YILI KATMA BÜTÇELİ İDARELER BÜTÇE KANUNUNA BAĞLI CETVELLERDE DEĞİŞİKLİK
YAPILMASINA DAİR KANUN TASARISI
MADDE 1. - 24.12.2003
tarihli ve 5027 sayılı 2004 Malî Yılı Bütçe Kanununa ekli (A) işaretli cetvelde
aşağıdaki değişiklikler yapılmıştır.
a) Çalışma ve Sosyal
Güvenlik Bakanlığı bütçesinin (18.67.00.00-10.9.9.01-1-05.2) tertibine
3.047.000.000.000.000 lira, (18.67.00.00 -10.9.9.02-1-05.2) tertibine
423.000.000.000.000 lira,
b) Maliye Bakanlığı
bütçesinin (12.01.31.00- 01.1.2.00-1-09.6) tertibine 35.000.000.000.000 lira,
Ödenek eklenmiştir.
BAŞKAN - Madde üzerinde,
Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına, İstanbul Milletvekili Ali Kemal
Kumkumoğlu; buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)
Süreniz 10 dakikadır.
CHP GRUBU ADINA ALİ KEMAL
KUMKUMOĞLU (İstanbul) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Görüşmekte olduğumuz yasa
tasarısı üzerinde, kısaca ekbütçe diyeceğimiz yasa tasarısı üzerinde,
Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına söz almış bulunuyorum; hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Değerli arkadaşlarım,
sanıyorum şöyle bir sorunumuz var: Konuların kendilerini tartışmakta biraz
zorlanıyoruz ve bunu, çok bilinçli olarak, gerçekten bilerek ve isteyerek yapan
arkadaşlarımız var. Bu ülke, gerçekten, zaman zaman, çok sıkıntılı süreçler
yaşadı. Hâlâ, İkinci Dünya Savaşı yıllarında, Türkiye'de, insanlarımızın ekmek
yapabilmek için gerekli olan buğdayı bulamadığı, arpayı bulamadığı günler
siyasette argüman olarak konuşulur; ama, bunu, siyaseten kullanan arkadaşlarımızın,
yurttaşlarımızın veya siyasîlerimizin tamamı, İkinci Dünya Savaşının, bizim
içerisinde yer aldığımız coğrafyada, nasıl bir felaket yarattığını, nasıl bir
felaket oluşturduğunu bilir, bilmesine rağmen, bunu yeterince kavrayamamış olan
yurttaşlarımızı aldatabilmek, yanıltabilmek adına, bunu kullanır.
Kıbrıs olayında,
Kıbrıs'ın bir Yunan adası haline dönüştürülebilmesi, enosisle, Kıbrıs'ta
başlatılan bir harekâta karşı, Türkiye'nin yapmak zorunda olduğu, cesaretle
yapmak durumunda kaldığı bir hareketin karşılığı olarak ortaya çıkan ambargonun
Türkiye'de yarattığı sorunları herkes bilir; ama, bir sayın bakan, çıkıp,
buradan, çok rahatlıkla "biz, mazot bulamadığı için kaloriferleri yanmayan
Enerji Bakanlığında, paltosuyla oturan Enerji Bakanı tanıyoruz" der.
Şimdi, ben anlarım;
vatandaş, o ambargo nedeniyle, Sanayağı bulamadığı için, belki o sıkıntıyı
yaşadığı için, çocuğuna yemek pişirecek yağ bulamadığı için bu sıkıntıyı ifade
ediyor olabilir; ama, bir sayın bakanın, ülkenin bu gerçeklerini bile bile,
sadece, burada siyaseten malzeme olsun düşüncesiyle bunları kullanmasının,
siyasetimize ne kattığını, siyasetimize nasıl bir seviye, nasıl bir düzey
getirdiğini, hangi seviyeye ve hangi düzeye taşıdığını arkadaşlarımın takdirine
sunuyorum.
Bir başka arkadaşım
"halkın içerisine çıkamayan genel başkan" dedi. Ne ilgisi var
bununla?! Üstelik, partimizin grubunu da bu konuyla ilgili olarak suçlamaya
çalışarak. Ne yapmış Cumhuriyet Halk Partisinin Genel Başkanı? Halkın içerisine
çıkamayacak, Cumhuriyet Halk Partisinin Genel Başkanı ne yapmış sayın sözcü,
söyler misiniz?
BAYRAM ÖZÇELİK (Burdur) -
Hiçbir şey yapmadı!..
ALİ KEMAL KUMKUMOĞLU (Devamla)
- Bu ülkeyi, Irak Savaşının içerisine, Irak bataklığının içerisine sokmak için,
tek tek milletvekillerini ikna etmeye mi çalışmış? 8 milyar dolar kredi
alacağım diye, kredi karşılığında, seksen yıllık cumhuriyetin dışpolitika
geleneklerini yok mu saymış?! (AK Parti sıralarından "hadi canım
sende" sesi)
Türkiye'yi, IMF'nin
talimatlarıyla yönetilen, şu anda yapmakta olduğumuz, görüşmekte olduğumuz
kanun tasarısı gibi, daha bir hafta önce yürürlüğe girmiş bir bütçe yasasının
ardından, bir hafta sonra, burada, yeniden bir bütçe görüşmek üzere, bizi, bir
şeye mahkûm ve mecbur mu etmiş?
Hakkında, kırk yıllık
siyasal yaşamı boyunca, bir tek yolsuzluğu, bir tek usulsüzlüğü, ailesiyle,
kendisiyle ilgili...
BAYRAM ÖZÇELİK (Burdur) -
İş yapmıyorsa...
ALİ KEMAL KUMKUMOĞLU
(Devamla) - Evet; yani, iş yapmıyorsa... Mesela, yolsuzluk yapması lazım size
göre, değil mi?!
İşte, onun için,
siyasetçinin, başbakanın, ticaretle uğraşmaması lazım; onun için, Başbakanın,
eğer maaşı kendisine gerçekten yetmiyorsa, bu ülkenin mevcut yapısı, mevcut
kaynakları içerisinde hiçbir anlam ifade etmeyen bu kaynağın, Başbakanın bu
lafı söylememesi "ne yapalım, ben yaşamımı sürdüremiyorum, geçinemiyorum,
onun için ticaret yapmak mecburiyetindeyim" dememesi için, bu imkânın ona
sağlanması lazım. Başbakan buradan şikâyetçi, Başbakan yaptığı işten memnun değil,
Başbakan maaşından şikâyetçi... Yani, siz...
ABDULLAH VELİ SEYDA
(Şırnak) - Kimse memnun değil.
ALİ KEMAL KUMKUMOĞLU
(Devamla) - Elbette memnun değil. Eğer öyle bir şey olmuş olsa, Başbakan,
maaşının yetersizliğinden şikâyetçi olmaz.
ABDULLAH VELİ SEYDA
(Şırnak) - Şerefle görev yapıyor.
BAŞKAN - Sayın
Kumkumoğlu, bir dakikanızı rica edeyim...
ALİ KEMAL KUMKUMOĞLU
(Devamla) - Zamanımızı durduralım Sayın Başkan.
BAŞKAN - Sayın
Kumkumoğlu, şunu ifade ediyorum...
SALİH KAPUSUZ (Ankara) -
Arkadaşların aynı şeyi, temcit pilavı gibi, tekrar etmesinin ne faydası var?!..
BAŞKAN - Arkadaşlar, bir
dakika...
SALİH KAPUSUZ (Ankara) -
Konuşuldu sabahtan beri, aynı şeyleri tekrar edip duruyorsunuz!...
BAŞKAN - Sayın Kapusuz,
bir dakika...
ALİ KEMAL KUMKUMOĞLU
(Devamla) - Sayın Başkan, süremi...
BAŞKAN - Sayın
Kumkumoğlu, sürenize ilave edeceğim.
Bakınız, biraz önce,
burada, Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkanvekili Sayın Ali Topuz çıktı ve
Danışma Kurulu olarak üzerinde anlaşılan bazı kanunlar vardı, bu kanunların
bugün geçmesi lazım olduğunu söyledi; AK Parti Grup Başkanvekili Sayın Salih
Kapusuz'a hitaben, her iki gruba da sükûnet tavsiye etti. Salih Bey de oradan
onayladı. Dolayısıyla, herhangi bir gerilime sebebiyet vermeden, bugünkü
oturumumuzu güzelce tamamlayalım, şu kanunlarımızı çıkaralım inşallah ve ondan
sonra, demokrasi için seçim meydanlarına gidelim diyorum.
Buyurun.
ALİ KEMAL KUMKUMOĞLU
(Devamla) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Ben gerginlik yaratmak
için değil, Cumhuriyet Halk Partisine yönelik, haksız, eleştiri bile
denemeyecek, bilinçli yapılmış birtakım saldırıları karşılamak, bir Cumhuriyet
Halk Partili olarak bunları cevaplandırmak üzere, bu ifadeleri zorunlu olarak
kullanmak durumunda kaldım.
Değerli arkadaşlarım,
bakın, biz, yeni bir bütçeyi uygulamaya koyduk. Sayın Kemal Kılıçdaroğlu
söyledi; bunların geleceği bilinmiyor muydu? Maliye Bakanının veya Maliye
Bakanlığı yetkililerinin, bunların olacağını bilmemesi mümkün müdür?! Ama,
şöyle bir şey yapılıyor, şöyle bir kurnazlık: Önce, bir defa, mevcut bütçede
yatırımları, çiftçiye vereceklerimizi, hastanelere, okullara, yani, eğitime,
sağlığa, adalete ayıracağımız kaynakları yüksek düzeyden, oralardan bir yerlerden
gösterelim. Vatandaş bununla çok ilgilidir, bunlarla, konuya muhatap olan
herkes bütçe görüşmeleri sırasında ilgilenir. Sonra, buradan başka alanlara
kaynak aktarma ihtiyacı içerisinde bulunduğumuzda yüzde 13'ünü kestik, buradan
buraya ayırdık...
Sayın Bakan diyor ki:
"Efendim, biz, kaynağı olmadan herhangi bir yere, herhangi bir para
veremeyiz." Peki, Sayın Bakan, bu kaynağı nereden buldunuz?
"Harcamalardan kestik..." Hangi harcamalardan Sayın Bakan?
Üreticilere, çiftçilere "sevgili çiftçi kardeşlerim, biz, kaynağı olmayan
bir parayı bir yerden bir yere veremeyiz; o sebeple, SSK emeklilerine vermek
durumunda kaldığımız parayı, size ayırdığımız doğrudan gelir desteğinden
keserek, yüzde 13'ünü oradan keserek SSK emeklilerine veriyoruz" desenize
buradan Sayın Bakan. Niye söylemiyorsunuz?!
BAYRAM ÖZÇELİK (Burdur) -
Yanlış...
ALİ KEMAL KUMKUMOĞLU
(Devamla) - Hayır, niye söylemiyorsunuz?! Yani, bu nasıl bir kaynak?!
Komisyonda da söyledim. Ali'nin fesini Veli'ye, Veli'nin külahını Hasan'a
giydirerek kaynak bulduğumuzu, kaynak oluşturduğumuzu söyleyerek kimi kandırmaya
çalışıyoruz?! Hangi kaynak bu? Sağlıktan kes, eğitimden kes, yatırımlardan kes,
çiftçiden, köylüden kes!.. "Biz fakir fukaranın yanındayız" diyor
Sayın Bakan. Demek, bizim köylülerimiz fakir fukara olmaktan kurtulmuşlar(!)
Onlardan kesip toplumun diğer kesimlerine verebildiğimize göre, bizim
köylülerimiz fakir fukaralıktan kurtulmuşlar sayenizde(!) Tebrik ediyorum
doğrusu; eğer, köylülerimiz de gerçekten böyle düşünüyorsa. Ama, kimden
kesemiyoruz mesela; faiz gelirlerinden kesemiyoruz; yani, belli bir orana
kadar, bu yıl 350 milyar liranın üzerinde olduğunu bildiğimiz rakama kadar
sıfır vergiyle, sıfır rakamla vergilendirilen faiz gelirlerinden bir tek kuruş
kesemiyoruz. Bu mu sizin politikanız Sayın Bakan?! Yani, kaynak demek, köylüden
alıp SSK'lıya, yarın, SSK'lının -daha önce yaptığınız gibi- ilacından kesip
memura, memurun emekliliğinden kesip köylünün doğrudan destekleme alımlarına,
kaynak dolaştırarak, ayırarak değil... Kaynak dolaştırarak hangi sorunu
çözdüğünüzü düşünüyorsunuz? Her şey çarpıtma; her şey, şu televizyonlar
aracılığıyla bizi izleyen vatandaşlarımızı yanıltmaya dönük bir uygulama.
Şimdi, burada, SSK
emeklilerine, Bağ-Kur emeklilerine, asgarî ücrete birtakım zamlar yapılmaya
çalışılırken, toplantılar, paneller, televizyon görüşmeleri, olağanüstü
gösterişli açıklama toplantıları vesaireler yapılıyordu. Şimdi, köylüye
ayırdığımız kaynağın yüzde 13'ünü kesiyoruz. Hadi, bunu da, gidip, ziraat
odalarındaki bir toplantıda açıklasanıza!..
MALİYE BAKANI KEMAL
UNAKITAN (İstanbul) - Açıklarız, açıklarız... Hiç merak etmeyin.
ALİ KEMAL KUMKUMOĞLU
(Devamla) - Şimdi, çarpıtmalar bununla da kalmıyor; mesela "birinci altı
ay yüzde 10, ikinci altı ay yüzde 10 zam verdik; kümülatif yüzde 21. Biz, çok
zam yapıyoruz..."
Değerli arkadaşlarım,
bunu, Maliyenin yetkililerine bile, yeri geldiğinde, söylettiriyorlar.
Başlangıçta, yılbaşında yüzde 20 zam yapıp, yıl sonuna kadar, bunu, böyle
tutsak, biz, emekliye yüzde kaç zam yapmış oluruz; yüzde 20. Nasıl oluyor da
birinci altı ay yüzde 10, ikinci altı ay da yüzde 10 zam yaptığımız zaman yüzde
21 zam yapmış oluyoruz?! Kaç yapar?
AHMET RIZA ACAR (Aydın) -
Kaç yapar, hesap et bakalım?
BAŞKAN - Sayın Acar...
Sayın Acar, lütfen efendim, hatibe müdahale etmeyelim.
Buyurun.
ALİ KEMAL KUMKUMOĞLU
(Devamla) - Evet, hâlâ burada bir milletvekili arkadaşım "kaç yapar"
diyebiliyor; yani, bunun, hâlâ yüzde 21 olduğunu söyleyebilecek kadar... İfade
bulamıyorum.
DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN
YARDIMCISI MEHMET ALİ ŞAHİN (İstanbul) - Sayın Kumkumoğlu, ben size izah
ederim.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın
Kumkumoğlu, bir dakika efendim.
İlave sürenizi de
ekledim; buyurun.
ALİ KEMAL KUMKUMOĞLU
(Devamla) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Yüzde 10 artı yüzde
10'dan yüzde 21 çıkaracak kadar marifetli, becerikli bir Maliye yönetimiyle
karşı karşıyayız.
Ama, değerli
arkadaşlarım, bunların hiçbirisiyle vatandaşımızın sorunlarına, problemlerine
gerçek anlamda çözüm bulabilmemiz mümkün değildir. Siyasal varlığını, toplumun
yoksul kesimlerinin daha refah içerisinde yaşayabileceği, daha eşit koşullarda
yaşayabileceği üzerine oturtmuş, sosyaldemokrat bir parti olan Cumhuriyet Halk
Partisini, buradan "siz, SSK emeklilerine zam verilmesine, Bağ-Kur
emeklilerine zam verilmesine, asgarî ücretin yükseltilmesine karşı mı çıkıyorsunuz"
gibi birtakım, yine, bizi dinleyen yurttaşımızı yanıltmaya, Cumhuriyet Halk
Partisinin gerçek niyetini bildiğiniz halde, Cumhuriyet Halk Partisini, ola ki,
bazı vatandaşların gözünde töhmet altında bırakabilir miyiz yaklaşımıyla
Cumhuriyet Halk Partisini buradan suçlamaya çalışarak, Cumhuriyet Halk
Partisinin Genel Başkanını, daha dün Ankara'nın kahvelerinde dolaşan Cumhuriyet
Halk Partisinin Genel Başkanını "vatandaşın içine çıkmaya cesaret
edemiyor" diye, buradan, göstermeye çalışarak Türkiye'nin sorunlarını
çözemezsiniz. Gerçek kaynak, vergidir. Gerçek kaynak, kayıtdışı ekonominin
kayıt içerisine alınmasıdır, kayıt içerisine alınmasıdır. Gerçek kaynak,
vergiden muaf tuttuğumuz; ama toplumun bütün kesimlerini rahatsız eden bazı
noktalara akan kaynakların o noktalara akışının engellenmesidir.
Biz, daha adil, daha
eşit, toplumun yoksul kesimlerine gerçek anlamda kaynak aktaran, birisinden
alıp ötekisine veren değil, alınması gereken yerden alıp toplumun ihtiyacı olan
kesimlerine veren...
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
ALİ KEMAL KUMKUMOĞLU
(Devamla) - Teşekkür edeceğim Sayın Başkan.
BAŞKAN - Sayın
Kumkumoğlu, buyurun.
ALİ KEMAL KUMKUMOĞLU
(Devamla) - ...toplumun, gerçek anlamda verilmesi gereken, kaynak aktarılması
gereken kesimlerine kaynak aktaran doğru politikaların uygulanmasını esas
alıyoruz ve bu anlayış içerisinde hükümetin yapacağı her şeye, bugüne kadar
olduğu gibi bundan sonra da destek olmaya çalışacağız.
Teşekkür ederim. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederim.
Sayın milletvekilleri,
madde üzerindeki görüşmeler tamamlanmıştır.
1 inci maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.
2 nci maddeyi okutuyorum...
MADDE 2. - 5027 sayılı
Kanunun 8 inci maddesine aşağıdaki (d)
ve (e) bentleri eklenmiştir.
"d) 1. Bütçe
Kanunlarına ekli (A) işaretli cetvellerde ekonomik sınıflandırmanın birinci
düzeyindeki (01) Personel Giderleri ile (02) Sosyal Güvenlik Kurumlarına Devlet
Primi Giderleri kodlarında yer alan ödenekler,
2. Maliye Bakanlığı
bütçesinin ekonomik sınıflandırmanın birinci düzeyindeki (09) Yedek Ödenek
kodunda yer alan ödenekler ile (12.01.31.00-10.9.9.03-1-05.1),
(12.01.31.00-10.9.9.04-1-05.2), (12.01.31.00-10.9.9.05-1-05.1) ve
(12.01.31.00-01.1.2.77-1-05.4) tertiplerinde yer alan ödenekler,
3. Çalışma ve Sosyal
Güvenlik Bakanlığı bütçesinin (18.67.00.00-10.9.9.01-1-05.2) ve
(18.67.00.00-10.9.9.02.-1-05.2) tertiplerinde yer alan ödenekler,
4. Hazine Müsteşarlığı
bütçesinin ekonomik sınıflandırmanın birinci düzeyindeki (04) Faiz Giderleri
kodunda yer alan ödenekler ile (07.82.30.00-01.5.0.00-1-08.1), (07.82.31.00 -10.5.0.02-1-05.2),
(07.82.30.00-04.1.1.00-1-05.6) ve (07.82.30.00-04.1.1.00-1-07.2) tertiplerinde
yer alan ödenekler,
Hariç olmak üzere, Bütçe
Kanunlarına ekli (A) işaretli cetvellerde yer alan ödeneklerin % 13'ü iptal
edilmiştir.
Bu iptallerle ilgili
bütçe işlemlerini gerçekleştirmeye ve bu işlemler sonucu doğacak Hazine yardımı
fazlalarını iptal etmeye Maliye Bakanı yetkilidir.
e) Ekonomik
sınıflandırmanın birinci düzeyindeki (06) Sermaye Giderleri kodlarında yer alan
ödeneklerden (d) bendine göre yapılacak iptaller, (c) bendinde belirtilen
iptaller yapıldıktan sonra kalan ödenek üzerinden yapılır."
BAŞKAN - 2 nci madde
üzerinde, şahsı adına, Artvin Milletvekili Sayın Yüksel Çorbacıoğlu; buyurun.
(CHP sıralarından alkışlar)
Konuşma süreniz 5
dakika.
YÜKSEL ÇORBACIOĞLU
(Artvin) - Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Yasanın genel
gerekçesinden ve Sayın Bakanımızın da açıklamalarından anlaşılacağı gibi, bu
ekbütçe tasarısının amacı, asgarî ücretliye ve SSK, Bağ-Kur emeklilerine
yapılan fazladan zammın kaynağının yaratılmasıdır.
Değerli arkadaşlar, bir
kere, 2004 yılı bütçesini, biz 2003 yılının sonunda, aralık ayında
yasalaştırdık ve hemen, 2004 yılının ocak ayında, asgarî ücretliler, SSK ve
Bağ-Kur emeklileri hakkında anılan miktarda zammı da uyguladık.
Şimdi, Sayın Bakanım
burada dedi ki: Biz bu zammı yaptık da yanlış mı yaptık; yani, asgarî ücretliye
ve emeklilere zam yaptık, yanlış mı yaptık? Ben, yanlış yaptınız demiyorum;
ama, eksik yaptınız diyorum. Daha fazlasını yapabilseydiniz keşke; çünkü,
emeklimizin de, asgarî ücretlimizin de aldıkları maaşın açlık sınırının altında
olduğunu biliyorsunuz. Biz, yanlış değil, eksik yaptığınızı söylüyoruz;
öncelikle bu düzeltmeyi yapalım. İkinci aşamada, karşılığını bulmak için bu
ekbütçeyi yaptık; yanlış mı yaptık diyorsunuz. Burada ekbütçeye ayırdığınız,
bulduğunuz kaynakların türünü pek benimsemesek de, ben şahsen size şunu
söylüyorum; buna da itirazımız yok.
Değerli arkadaşlar, sayın
milletvekilleri ve bizi izleyen vatandaşlarımızın da doğruyu öğrenmesi
açısından, Cumhuriyet Halk Partisinin itirazı şu: Türkiye Cumhuriyeti gibi
koskoca bir devleti yöneten hükümetin, bir ay sonrasını görememesi, önünü
görememesi. Siz, bu 2004 yılı bütçesini yaparken, bu zamların ne kadar
olacağını düşünmemiş miydiniz; düşündünüz, belli oranda bunu bütçeye
uyguladınız. Yani, siz, bir ay sonrasını göremiyorsunuz; bizim itirazımız bu,
başka bir şey değil. Devleti yöneten insanların, Başbakanın, Maliye Bakanının,
hükümetin, bu konuda, en azından bir ay sonra bütçede neye ihtiyacı olacağını
bilmesi gerektiği kanaatindeyim.
Diğer taraftan, Sayın
Işık -sanıyorum meslektaşız, eğer yanlış bilmiyorsam hukukçu olduğunuzu
sanıyorum- "Cumhuriyet Halk Partisinin İş Bankasındaki ortaklığı"
diyor; yöneticiliğini, ortaklık olarak algıladı; ancak, kendisinin bir hukukçu
olarak bilmesi lazım...
AHMET IŞIK (Konya) -
Kastedilen, yönetici iradesi olduğu. Bu anlama gelen bir sözdü.
YÜKSEL ÇORBACIOĞLU
(Devamla) - Müsaade ederseniz, ben anlatayım.
BAŞKAN - Sayın Işık...
Sayın Işık, müsaade eder misiniz.
AHMET IŞIK (Konya) -
Kastedilen o değil; kastedilen, bu tasarrufta ne kadar katkısı olduğudur.
BAŞKAN - Sayın Işık,
lütfen efendim.
YÜKSEL ÇORBACIOĞLU
(Devamla) - Müsaade ederseniz...
Bir hukukçu olarak
bilirsiniz ki "kayyımlık" diye bir müessese vardır. Çok iyi
bilirsiniz; Türk Ticaret Kanununda, İcra İflas Yasasında, Amme Alacakları
Yasasında, bankacılık mevzuatında bile vardır. Kayyım, yöneticidir. Kendisine
verilen yetkiyle, bir şirketi, sahibi olmadığı bir şirketi kayyım olarak
yönetir; ama, o şirketin ortağı değildir, o şirketin gelirinden kâr payı da
almaz. O nedenle, Cumhuriyet Halk Partisinin yönetici mi olduğunu, ortak mı
olduğunu...
AHMET IŞIK (Konya) -
Oradaki beyan, yönetici iradesinin olduğu anlamında bir sözdür.
YÜKSEL ÇORBACIOĞLU
(Devamla) - Müsaade edin, ben anladım... Ben anladım...
BAŞKAN - Sayın
Çorbacıoğlu müsaade eder misiniz.
Sayın Işık...
V. HAŞİM ORAL (Denizli) -
Yeter be!..
BAŞKAN - Sayın Oral,
lütfen...
YÜKSEL ÇORBACIOĞLU
(Devamla) - Bu ayırımı, bir hukukçu olarak bilmenizi düşünürdüm. Neyse, bu
konuyu kapatıyorum.
AHMET IŞIK (Konya) -
Benim hukukçuluğumla ilgili yorum yapmaya sizin hakkınız yoktur. Bundaki
kastımı size açıkladım.
BAŞKAN - Sayın
Çorbacıoğlu, lütfen devam ediniz; buyurun.
AHMET IŞIK (Konya) -
Buradaki kastım, yönetimde iradesi olmasıdır.
BAŞKAN - Sayın Işık...
AHMET IŞIK (Konya) - Onun
için, siz, kendi hukukçuluğunuzu kendinize saklayın.
BAŞKAN - Sayın Işık, şunu
istirham edeyim: Bakınız, buraya çıkan hatipler konuşuyorlar...
AHMET IŞIK (Konya) -
Sayın Başkan, söz hakkı istiyorum.
BAŞKAN - Bir dakika...
Sayın Işık, eğer konuşmak istiyorsanız, şahsınız adına veya grup adına söz
alırsınız, çıkar konuşursunuz. Lütfen,
oradan hatiplere müdahale etmeyiniz.
AHMET IŞIK (Konya) -
Talepte bulundum, yazılı talepte bulundum.
BAŞKAN - Sayın
Çorbacıoğlu, buyurun efendim.
YÜKSEL ÇORBACIOĞLU
(Devamla) - Sayın Başkanım, bu süreyi ilave ederseniz memnun olurum.
BAŞKAN - İlave edeceğim
efendim. Buyurun.
YÜKSEL ÇORBACIOĞLU
(Devamla) - Ben söylediğimin arkasındayım; aynen söylüyorum. Hukukçu olmanıza
bile gerek yok; bir milletvekili olarak, kayyımlık ile ortaklığı bilmek
zorundasınız. Bunu iddia ediyorum; doğrusu budur.
HALİL TİRYAKİ (Kırıkkale)
- Ne olduğunu anlatın şuna.
BAŞKAN - Sayın Tiryaki,
lütfen...
YÜKSEL ÇORBACIOĞLU
(Devamla) - Sayın Bakanımızın şu sözünü de anlamış değilim. Cumhuriyet Halk
Partisini, İş Bankasının ortağı olarak niteledi. Kayıtlarda bu şekildedir;
bakın.
Ben, Sayın Bakana,
görevinizi niye ihmal ediyorsunuz diye bir sitemde bulunacağım.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Buyurun Sayın
Çorbacıoğlu.
YÜKSEL ÇORBACIOĞLU
(Devamla) - Eğer, Cumhuriyet Halk Partisi İş Bankasının ortağı ise, bu
ortaklıktan dolayı elde ettiği gelirden Cumhuriyet Halk Partisi vergi vermiş
midir vermemiş midir, araştırdınız mı?! Eğer, biz vergi vermediysek, Vergi Usul
Yasasına göre bize işlem yapmanız lazım. Böyle bir şey yaptınız mı; yapmadınız.
Neden; çünkü, biz, Cumhuriyet Halk Partisi olarak, İş Bankasının ortağı
değiliz.
Bunları çok iyi bilmenize
rağmen, burada, insanların kafasını karıştırmaya, bizi dinleyen vatandaşların
gözü önünde, sanki, bizim işadamı olduğumuz veya İş Bankasının ortağı olduğumuz
imajını yaratmaya çalışarak, bence, görevinizi, biraz, iyi niyeti aşarak kötüye
kullandığınız kanaatinde olduğumu söylüyor; hepinize saygılarımı sunuyorum.
(CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederim
Sayın Çorbacıoğlu.
2 nci maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.
Birleşime 5 dakika ara
veriyorum.
Kapanma Saati : 17.03
İKİNCİ OTURUM
Açılma Saati : 17.12
BAŞKAN : Başkanvekili Nevzat PAKDİL
KÂTİP ÜYELER : Enver YILMAZ (Ordu), Türkân MİÇOOĞULLARI
(İzmir)
BAŞKAN - Sayın
milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 63 üncü Birleşiminin İkinci
Oturumunu açıyorum.
393 sıra sayılı tasarının
görüşmelerine devam ediyoruz.
V. - KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
5. - 2004 Malî Yılı Bütçe Kanunu ile Bağlı Cetvellerinde ve
2004 Malî Yılı Katma Bütçeli İdareler Bütçe Kanununa Bağlı Cetvellerde
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ve Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu
(1/764) (S. Sayısı : 393) (Devam)
BAŞKAN - Komisyon ve
Hükümet yerinde.
Tasarının 3 üncü
maddesini okutuyorum:
MADDE 3. - 5027 sayılı
Kanunun 17 nci maddesinin (c) bendinde yer alan "gizli hizmet
giderleri," ibaresinden sonra gelmek üzere "tedavi ve cenaze
giderleri" ibaresi ile maddeye
aşağıdaki (g) bendi eklenmiştir.
"g) Hazine
Müsteşarlığı bütçesinin (07.82.36.00-01.1.2.00-1-08.2),
(07.82.30.00-04.1.1.00-1-07.2), (07.82.30.00-04.1.1.00-1-05.6),
(07.82.32.00-01.2.1.00-1-08.2) tertipleri arasında herhangi bir sınırlandırmaya
tâbi olmaksızın aktarma yapmaya veya bu tertiplerde yer alan ödenekleri Hazine
Müsteşarlığı bütçesinde yeni açılacak bir tertibe aktarmaya Hazine
Müsteşarlığının bağlı olduğu Bakan ile ilgili Devlet Bakanının teklifi üzerine
Maliye Bakanı yetkilidir. Aktarılan bu ödeneklerin kullanımına ilişkin mevcut
usul, esas ve şartları değiştirmeye ve yeni usul, esas ve şartları tespit
etmeye Maliye Bakanlığının uygun görüşü üzerine Hazine Müsteşarlığının bağlı
olduğu Bakan ile ilgili Devlet Bakanı yetkilidir."
BAŞKAN - Madde üzerinde
söz talebi?.. Yok.
3 üncü maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
YAKUP KEPENEK (Ankara) -
Sayın Başkan, şahsım adına, söz istiyorum.
BAŞKAN - Geçti.
YAKUP KEPENEK (Ankara) -
Sayın Başkan, 4 üncü madde üzerinde, şahsım adına söz istiyorum.
4 üncü maddeyi okutuyorum
:
MADDE 4. - 5027 sayılı Kanunun 44 üncü maddesinin
ikinci fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
"Bütçelerinin (01.4)
ekonomik sınıflandırma kodunda yer alan
ödenekleri aşmayacak şekilde yaparlar. Söz konusu ekonomik koda
bütçelerin başka tertiplerinden ödenek
aktarılamaz (2003/6402 sayılı Bakanlar Kurulu
Kararı uyarınca İngilizce Dil Öğreticiliği ve Bilgisayar Öğreticiliği
görevlerinde istihdam edilen kısmî zamanlı geçici personel ücretleri hariç); ödenek üstü harcama
yapılamaz."
BAŞKAN - Madde üzerinde,
şahsı adına, Ankara Milletvekili Sayın Yakup Kepenek; buyurun.
YAKUP KEPENEK (Ankara) -
Sayın Başkan, değerli arkadaşlar; görüşülmekte olan tasarının Plan ve Bütçe
Komisyonundaki görüşmelerinde, parti çalışmalarım, siyasî çalışmalarım
nedeniyle bulunamadım. Tartışmaları izlemeye çalıştım. Burada, çok önemli
bulduğum bir konuda sizinle görüşlerimi paylaşmak ve kimi doğruların altını
çizmek istiyorum.
Değerli arkadaşlar,
piyasa mantığının, piyasa serbestisinin, piyasa özgürlüğünün temelinde iki
eşitlik var; bunlardan birincisi, sermayedar, kapitalist, girişimci -adına ne
derseniz deyin- kredi kaynaklarına diğerleriyle eşit uzaklıkta olacak; ikincisi, yine, sermayedar, girişimci,
üretici, tüccar, alım satımlarında diğerleriyle eşitlik içinde olacak. Bu ne
demektir; bu, haksız rekabet olmaması demektir. Sayın Bakan, biraz evvel
"sizde de var, bizde de var tüccar siyasetçi, Başbakana da çok
takılmayın" demeye getirdi.
Değerli arkadaşlar, bu
düşünce -Sayın Bakan şu anda yok galiba- piyasa mantığına külliyen, tamamen
aykırıdır. Neden aykırıdır; çünkü, gerek özel ilişkilerde, satın almalarda,
gerek öbür, devletin satın almalarında, ister istemez, siz emir verseniz de
vermeseniz de, siyasetçinin firması kollanır, onunla iş yapılır. Onun doğrudan
getirisi olur, olmaz, o hiç önemli değil. Bu nedenle, hepimiz, eğer, siyasetin
ticaretle iç içe geçmesinin zararlarını yaşayan bu toplumda düzgünlük
istiyorsak, netlik istiyorsak, saydamlık istiyorsak, bunu sağlamak zorundayız.
Neyi sağlamak zorundayız; siyasetçinin fiilen ticaretle bağını kesmek
zorundayız. Ahlakın da, doğruluğun da, dürüstlüğün de başlangıç noktası budur.
Haa, bir nokta daha var, o da çok önemli; o da şudur: Bunu talep etmesi
gerekenler, bunu istemesi gerekenler, bu sözleri söylemesi gerekenler
dışarıdaki tüccardır, işadamıdır, TOBB'dur, TÜSİAD'dır ve başka örgütlerdir.
Şunu demek istiyorum: Piyasa ekonomisinde hakça, eşitçe çalışmaya, rekabete
taraftar olanlar, isteyenler, öncelikle, en baştan siyasetçinin ticaretle
uğraşmasına karşı çıkmalıdır. Ben, burada, hiç kimsenin sözcüsü değilim; ben,
burada, doğruluğun, açıklığın, dürüstlüğün, hepimizin sahip olduğu bu
değerlerin egemen olması için söylüyorum bunları, onun için söz aldım; ama,
şunu söylüyorum açık açık; Türkiye'nin, sermaye dünyasının, girişimci
dünyasının, işadamı dünyasının, bu düzeyde, yani, siyasetçinin karışmasıyla
ortaya çıkan haksız rekabete karşı çıkması gerekir, bunun düzeltilmesini
istemesi gerekir. Bir başka nokta var; onlara kalmadan, bizim, bunu
gerçekleştirmemiz gerekir. Bunu yapacağımızı düşünüyorum, yapmamız gerektiğini
düşünüyorum.
Bu düşüncelerle, hepinize
saygılar sunuyor ve Sayın Başkana da bana bu olanağı verdiği için teşekkür
ediyorum.
Sağ olun. (Alkışlar)
BAŞKAN- Teşekkür ediyorum
Sayın Kepenek.
Komisyonun bir söz talebi
var.
Sayın Karapaşaoğlu,
buyurun.
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
BAŞKANVEKİLİ MEHMET ALTAN KARAPAŞAOĞLU (Bursa)- Efendim, 4 üncü maddenin ikinci
satırında "maddesinin" sözünden sonra ikinci fıkrası geliyor. Bize
göre, o ikinci fıkrayı silerek "birinci fıkrasının (d) bendinden sonra
gelen paragrafın" demek lazım. Onu iletiyorum efendim, düzeltilmesi lazım.
BAŞKAN- Evet, gerekli
düzeltme yapılmıştır.
Sayın milletvekilleri,
Komisyonun ifade ettiği bu düzeltmeyle birlikte maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.
5 inci maddeyi okutuyorum
:
MADDE 5. - 5027 sayılı
Kanunun 49 uncu maddesinin (i) bendinde yer alan "(
tıbbî malzeme hâsılatının % 5'i)"
ibaresi "( ilaç ve tıbbî sarf malzemesi hâsılatının % 5'i)" olarak
değiştirilmiş ve maddeye aşağıdaki bentler eklenmiştir.
"u) 13.3.1913
tarihli İl Özel İdaresi Kanununun 78
inci maddesinin 16 ncı bendinin ikinci fıkrası, 2004 yılı için "Yatırım nitelikli katkı tutarlarına ilişkin
bilgiler Devlet Planlama Teşkilatı Müsteşarlığına gönderilir." şeklinde uygulanır.
v) 4.11.1981 tarihli ve
2547 sayılı Yükseköğretim Kanununun 36 ncı maddesinin (a) işaretli fıkrasının
(2) numaralı bendinin (a) işaretli alt bendi, 15.3.2004 tarihinden itibaren,
"Tazminat, yan ödeme, ödenek, herhangi bir ek ücret ve döner sermaye gelirlerinden
pay veya ücret alamazlar. Ancak, devamlı statüde görev yapan emsali profesör ve
doçentlerin yararlandığı makam ve görev tazminatlarından 1/2 oranında
yararlanırlar." şeklinde uygulanır.
BAKAN - Sayın
Karapaşaoğlu buyurun.
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
BAŞKANVEKİLİ MEHMET ALTAN KARAPAŞAOĞLU (Bursa) - Maddenin (u) paragrafının
ikinci satırında "16 ncı bendinin" deniliyor, orada sadece "16
numaralı bendinin" olacak.
BAŞKAN - "16
ncı" değil, "16 numaralı bendinin" olacak.
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
BAŞKANVEKİLİ MEHMET ALTAN KARAPAŞAOĞLU (Bursa) - "16 numaralı" olacak
"numaralı" sözü eklenecek.
Bir de (v) bendinde, üç
ve dördüncü satırda "işaretli fıkrasının" "işaretli alt
bendi" gibi sözlerin, iki sözün "işaretli" sözünün tasarıdan
çıkması lazım efendim. Yani "a" fıkrasının "(2)" numaralı
bendinin "(a)" alt bendi gibi ifadeler olması lazım.
BAŞKAN - Sayın
Karapaşaoğlu, gerekli notlar alınmıştır.
Bu düzeltmeler ışığında
maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Madde kabul
edilmiştir.
6 ncı maddeyi okutuyorum
:
MADDE 6. - 5027 sayılı
Kanuna bağlı (İ) İşaretli Cetvelin (d) bendinde yer alan 8.1.1943 tarihli ve
4353 sayılı Kanunun 30 uncu maddesi için öngörülen parasal sınır
1.000.000.000.000 lira, 31 inci maddesi için öngörülen parasal sınır 500.000.000.000
lira olarak değiştirilmiştir.
BAŞKAN - Madde üzerinde 1
adet önerge vardır; önergeyi okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 393
sıra sayılı tasarının 6 ncı maddesine "5027 sayılı Kanuna bağlı"
ibaresinden sonra gelmek üzere aşağıdaki ibarenin eklenmesini arz ve teklif
ederiz.
Salih Kapusuz Abdullah Veli
Seyda Hamza Albayrak
Ankara Şırnak Amasya
Şerif Birinç Recep Yıldırım
Bursa Sakarya
"(H) işaretli
cetvelin (II) numaralı fıkrasının (B) bendinde 50 nci maddenin 3 üncü bendinde
yer alan Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğü personeline öngörülen gündelik
miktarı (a) alt bendinde 5 500 000 TL, (b) alt bendinde 5 500 000 TL, (c) alt
bendinde 5 000 000 TL olarak,"
BAŞKAN - Komisyon
önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
BAŞKANVEKİLİ MEHMET ALTAN KARAPAŞAOĞLU (Bursa) - Uygun görüşle takdire
bırakıyoruz efendim.
BAŞKAN - Hükümet?..
MALİYE BAKANI KEMAL
UNAKITAN (İstanbul) - Katılıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN - Sayın Kapusuz?..
SALİH KAPUSUZ (Ankara) -
Gerekçe okunsun.
BAŞKAN - Gerekçeyi
okutuyorum :
Gerekçe: 2004 malî yılı
için "H işaretli" cetvelde "arazî üzerinde çalışanlara verilecek
tazminatlar" bölümünün (II) sayılı cetvelin (B) bendinde yer alan
miktarlar değiştirilmiş bulunmaktadır.
Öngörülen değişiklik
mevcut bütçe ödenekleri ile karşılanacağından ek ödeneğe ihtiyaç
duyulmayacaktır. Değişiklik (H) cetvelini içermektedir.
BAŞKAN - Sayın
milletvekilleri, Komisyonun takdire bıraktığı, Hükümetin katıldığı önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul
edilmiştir.
Kabul edilen önerge
doğrultusunda 6 ncı maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul
etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.
7 nci maddeyi okutuyorum
:
MADDE 7. - Bu Kanun yayımı
tarihinde yürürlüğe girer.
BAŞKAN - Madde üzerinde
söz talebi?.. Yok.
Maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.
8 inci maddeyi okutuyorum
:
MADDE 8. - Bu Kanun
hükümlerini Maliye Bakanı yürütür.
BAŞKAN - Madde üzerinde
söz talebi?.. Yok.
Maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.
Sayın milletvekilleri,
tasarının tümü açıkoylamaya tabidir.
Açıkoylamanın şekli
hakkında Genel Kurulun kararını alacağım.
Açıkoylamanın elektronik
oylama cihazıyla yapılmasını oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul
etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Saygıdeğer
milletvekilleri, oylama için 5 dakika süre vereceğim. Bu süre içerisinde
sisteme giremeyen üyelerin teknik personelden yardım istemelerini, bu yardıma
rağmen de sisteme giremeyen üyelerin, oy pusulalarını, oylama için öngörülen 5
dakikalık süre içerisinde Başkanlığa ulaştırmalarını rica ediyorum.
Ayrıca, vekâleten oy
kullanacak sayın bakanlar var ise, hangi bakana vekâleten oy kullandığını,
oyunun rengini ve kendisinin ad ve soyadı ile imzasını da taşıyan oy
pusulasını, yine, oylama için öngörülen 5 dakikalık süre içerisinde Başkanlığa
ulaştırmalarını rica ediyorum.
Oylama işlemini
başlatıyorum.
(Elektronik cihazla
oylama yapıldı)
BAŞKAN - Sayın
milletvekilleri, 5027 Sayılı 2004 Malî Yılı Bütçe Kanunu ile 5029 Sayılı 2004
Malî Yılı Katma Bütçeli İdareler Bütçe Kanunu ve Bu Kanunlara Bağlı Cetvellerde
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı (1/764) (S. Sayısı : 393) açıkoylama
sonucunu açıklıyorum:
Kullanılan oy sayısı :
274
Kabul : 273
Ret : 1 (x)
Tasarı kanunlaşmıştır;
hayırlı, uğurlu olmasını temenni ediyorum.
Sayın milletvekilleri,
Sayın Bakan bir teşekkür konuşması yapacaktır.
Buyurun Sayın Bakan.
MALİYE BAKANI KEMAL
UNAKITAN (İstanbul)- Değerli arkadaşlar, bu ekbütçe kanun tasarısını kabul
etmiş bulunuyorsunuz. Bundan dolayı, göstermiş olduğunuz gayretlere, katkılara
çok teşekkür ediyorum; hayırlı olsun.
(x) Açıkoylama kesin sonuçlarını gösteren tablo tutanağın
sonuna eklidir.
Hepinize saygılar
sunuyorum. (Alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederim
Sayın Bakan.
Sayın milletvekilleri,
Kuzey Ankara Girişi Kentsel Dönüşüm Projesi Kanunu Tasarısı ve Bayındırlık,
İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonu raporunun müzakerelerine başlıyoruz.
6. - Kuzey Ankara Girişi Kentsel Dönüşüm Projesi Kanunu
Tasarısı ve Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonu Raporu (1/735) (S.
Sayısı : 371) (x)
BAŞKAN - Komisyon?.. Burada.
Hükümet?.. Burada.
Komisyon raporu 371 sıra
sayısıyla bastırılıp dağıtılmıştır.
Tasarının tümü üzerinde
söz talebi?.. Yok.
Tasarının maddelerine
geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul
edilmiştir.
1 inci maddeyi okutuyorum
:
KUZEY ANKARA GİRİŞİ KENTSEL DÖNÜŞÜM PROJESİ KANUNU TASARISI
Amaç
MADDE 1. - Bu Kanunun
amacı, kuzey Ankara girişi ve çevresini kapsayan alanlarda kentsel dönüşüm
projesi çerçevesinde fiziksel durumun ve çevre görüntüsünün geliştirilmesi, güzelleştirilmesi
ve daha sağlıklı bir yerleşim düzeni sağlanması ile kentsel yaşam düzeyinin
yükseltilmesidir.
BAŞKAN - 1 inci madde
üzerinde, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına, Kahramanmaraş Milletvekili Sayın
Mehmet Parlakyiğit; buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA MEHMET
PARLAKYİĞİT (Kahramanmaraş) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Kuzey
Ankara Girişi Kentsel Dönüşüm Projesi Kanunu Tasarısı hakkında, Cumhuriyet Halk
Partisi Grubu adına söz almış bulunuyorum; Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
Ülkemizde konut ve
kentleşme konusundaki en önemli sorun, kaçak, ruhsatsız yapılaşma ve
gecekondulaşmadır. Dargelirli vatandaşlarımızın, sağlıklı bir çevrede, her
türlü modern standartlara sahip konutlar edinme sorunu büyük boyutlardadır.
Özellikle kentlerimizin etrafında oluşan kaçak yapılaşmış alanlar, kentler için
sosyal ve fiziksel açıdan büyük problemler yaratmaktadır. Dolayısıyla,
ülkemizde planlı bir kentleşmenin sağlanabilmesi için atılacak en önemli
adımlardan biri, gecekondulaşmanın önlenmesi ve gecekondu alanlarının
dönüşümünün sağlanmasıdır.
Bu kapsamda,
gecekondulaşmanın önlenmesi, mevcut gecekondu alanlarının dönüşümü ve
gecekondularda yaşayanların yaşamlarını iyileştirmek için gerekli tedbirlerin
alınması uluslararası düzeyde önem arz eden hususlardır.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; bu kapsamda, öncelikli olarak, Başkentimiz Ankara'nın ulusal
ve uluslararası düzeyde bir giriş kapısı niteliğinde olan Kuzey Ankara kent
girişi Esenboğa protokol yolu ve çevresindeki gecekondu alanlarının dönüşümü
özel bir önem arz etmektedir.
Söz konusu bölge,
Ankara'nın kimliğini simgesel olarak belirlemektedir ve bu yönüyle de kenti
temsil niteliği bulunan bir bölgedir. Ayrıca, fizikî olarak da kentin omurgası
konumundadır.
Bu bölgede yaşayan
nüfusun büyük bir bölümünün kentsel altyapı hizmetlerinden mahrum olmaları
nedeniyle, bölge, sağlıksız, çevre kalitesinden yoksun bir mekân haline
gelmiştir.
Tüm bu özellikler dikkate
alındığında, kuzey Ankara kent girişindeki gecekondu bölgesinin tasfiyesi ve
bölgenin, altyapısı, çevresi, yerleşim alanları ve görünümüyle özel olarak
düzenlenmesi
(x) 371 S. Sayılı Basmayazı tutanağa eklidir.
önem arz etmektedir. Bu
nedenle, sorunun çözümü, vatandaşa ve bölgenin sorunlarına en yakın olan yerel
yönetimler ile merkezî yönetim arasındaki işbirliği ve ortaklık anlayışını
gerektirmektedir.
Bu amaçlarla, yol boyunca
bir kentsel cephe imajı geliştirilmesine yönelik bir proje hazırlanarak
uygulanması, vatandaşlarımızın sağlıklı koşullarda yaşamasını sağlayacağı gibi,
çevresel değerleri artıracak ve Başkentimizin, dünya başkentleri arasında hak
ettiği yeri almasına katkı sağlayacaktır.
Bu tür özel projelerin
süratle geliştirilmesi ve uygulanması, ancak, ilgili kurum ve kuruluşların
yetki, görev ve koordinasyonunun, projenin özelliklerine göre, özel olarak
belirlendiği hukukî düzenlemelerle mümkün olabilecektir. Nitekim, ülkemizde, bu
tür özel projeler, özel hukukî düzenlemeler yapılarak gerçekleştirilmiştir.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Kuzey Ankara Girişi Kentsel Dönüşüm Projesi, genelde, Altındağ
ve Keçiören Belediyelerinin etki alanları içerisinde uygulanacaktır. Bugünkü
haliyle, bu bölgelerin bazı bölümlerinde imar uygulamaları yapıldığından,
imarlı parsellerde ve onaylı plan gereği oluşan kamuya tahsisli alanlarda,
uygulamalar, yürürlükteki hukukî statüye uygun olarak devam etmektedir; ancak,
imar uygulamalarının dışında kalan alanlarda, ne yazık ki, ülkemizin acı
gerçeği gecekondulaşma bütün hızıyla devam etmektedir. Sonuçta, bu alanlardaki
farklı yapılaşmalar, görüşülmekte olan tasarının bu bölgeler için öngördüğü
Kuzey Ankara Girişi Kentsel Dönüşüm Projesinin hayata geçirilmesinde,
yürürlükteki hukukî düzenlemelerin yeterli olamayacağını ortaya çıkarmıştır. Bu
itibarla, bu tasarıyla, Ankara'nın kent omurgasını, ulusal ve uluslararası
giriş kapısını oluşturan ve tarihsel kimliğini yansıtan bu bölgede, Başkentimizin
simgesi olacak, modern bir bölge düzenlemesinin yapılması amaçlanmaktadır.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; tasarıyla, kuzey Ankara kent girişi Esenboğa protokol yolu ve
çevresini kapsayan alanlarda fiziksel durumun ve çevre görüntüsünün
geliştirilmesi, güzelleştirilmesi ve daha sağlıklı bir yerleşim düzeni
sağlanması ile kentsel yaşam düzeyinin yükseltilmesi amaçlanmıştır.
Tasarıda geçen
"Tanımlar" maddesinde Kuzey Ankara Girişi Kentsel Dönüşüm Projesinin
plan ve etüt safhasından hizmete sunuluncaya kadar geçen sürede, Bayındırlık ve
İskân Bakanlığının, Toplu Konut İdaresi Başkanlığının, Ankara Büyükşehir
Belediyesi ile proje uygulama alanları kapsamındaki Altındağ ve Keçiören
Belediyelerinin, tasarıda detayları belirtilen sorumlulukları taşıyacakları
ifade edilmektedir.
Proje alan sınırları
içerisinde kalan bölgede ilgili mevzuatına göre ilçe belediyelerine ve diğer
kamu kuruluşlarına ait olan her ölçek ve nitelikteki imar planları, parselasyon
planları ve benzeri imar uygulamalarına dair izin ve yetkiler ile proje onayı,
yapı izni, yapım sürecindeki yapı denetimi, yapı kullanma izni ve benzeri
inşaata dair izin ve yetkilerin Ankara Büyükşehir Belediyesine ait olduğu, 1/5
000'lik nâzım imar planlarının Bakanlık tarafından onanarak yürürlüğe gireceği,
diğer işlemlerdeki yetkilerin ise Büyükşehir Belediyesine ait olması hususu
kesinleşmiştir.
Ayrıca, proje sınırları
içindeki tüm gayrimenkullerin de kanununun yürürlüğe girdiği tarihten önce
mevzuata uygun olarak yapılmış ve onaylanmış herhangi ölçek ve türdeki bir imar
planı kapsamında kalsalar dahi, bu kanuna göre yapılacak plan hükümlerine tabi
olacağı hususu düzenlenmiştir.
Bu bölgede kanunun
yürürlüğe girmesinden önce yapılmış olan planların uygulanmasının kanunun
yürürlüğe girdiği tarihten itibaren duracağı, bu planların kısmen veya tamamen
uygulanmaya devam edilmesi ya da bu kanuna göre yeniden yapılması hususunda
Ankara Büyükşehir Belediyesinin yetkili olduğu hususu karara bağlanmıştır.
Proje uygulaması
tamamlandıktan sonra, Ankara Büyükşehir Belediyesinin bu kanundan kaynaklanan
yetkilerinin ilgili mevzuata göre ilçe belediyeleri ve diğer kamu kuruluşlarına
devredileceği hususu da madde hükmündedir.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; proje alan sınırları içerisinde bulunan binalı veya binasız
arsa ve arazilerde projenin gerçekleştirilmesi için gerekli değişikliklerin
yapılabilmesi bakımından, Ankara Büyükşehir Belediyesinin, imar planlarına göre
yeniden arazî ve arsa düzenlemesi yapabilmesi amaçlanmıştır.
Projenin süratle
geliştirilerek, uygulanması, proje için ihtiyaç duyulan gayrimenkullerin temini
bakımından da özel düzenlemeyi zorunlu kıldığından, proje alan sınırları
içerisinde kalan bölgede proje için ihtiyaç duyulan gayrimenkullerin malikleri
ve hak sahipleriyle rızaya dayalı anlaşmaların yapılması ve gayrimenkullerin
kamulaştırma yapılmadan bu anlaşmalar çerçevesinde projede kullanılması imkânı
getirilmiştir. Anlaşma sağlanamaması durumunda ise, kamu yararı çerçevesinde
kamulaştırma yolunun kullanılması imkân dahilindedir. Diğer taraftan, kamu
tüzelkişilerinin mülkiyetinde bulunan gayrimenkullerin bedelsiz olarak
belediyeye devredileceği söylenmiştir.
Projedeki işlerin yönetim
ve yürütülmesine dair esaslar belirlenirken, buna göre, kentsel tasarım
projeleri ile konut, sosyal donatı, çevre düzenlemesi ve teknik altyapı
projelerinin Toplu Konut İdaresi Başkanlığı tarafından yapılacağı veya projeye
dahil sözleşmeler uyarınca yaptırılacağı hususu düzenlenmiştir.
Projedeki müşavirlik ve
kontrollük hizmetlerinin gereğince yürütülebilmesini teminen, bu hizmetleri
yürütmek üzere idare ve belediye tarafından özel hukuk hükümlerine tabi şirket
kurulması veya kurulmuş şirketlere ortak olunması imkânı getirilmiştir.
Yukarıda belirtilenlerin
dışında kalan yapım dahil tüm işlerin ise belediye tarafından yapılması veya
yaptırılması amaçlanmıştır.
Gerekli kaynağın, genel
bütçeden belediye ve idarenin bütçesine aktarılacak ödenekle ve belediye ve
idarenin kendi kaynaklarından sağlayacağı destekle oluşturulacağı
düzenlenmiştir. Ayrıca, gerektiğinde idarenin kendi kaynaklarından kredi
kullandırması suretiyle de projenin finansmanına katkı sağlanması imkânı
getirilmiştir.
Projeden elde edilecek
gelirlerin, oluştukça, projenin finansmanında kullanılması amaçlanmıştır.
Projenin tamamlanmasından sonra harcanmamış bir gelir kalması ihtimaline
karşılık bu gelirin dağılım esasları belirlenmiştir.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN- Sayın
Parlakyiğit, buyurun efendim, konuşmanızı tamamlayın.
MEHMET PARLAKYİĞİT
(Devamla) - Projenin malî kaynakları arasında kendi gelirleriyle finansmanı
hususuna da yer verilmiş olması ve bir anlamda, projenin kendi finansmanını
sağlaması hususunun öngörülmüş olması dikkate alınarak, projenin malî
kaynaklarının en iyi şekilde değerlendirilmesi, banka veya bankalarda en yüksek
gelirle nemalandırılması ve benzeri imkânların kullanılması bakımından, bütçe
kanunlarının kamu haznedarlığına dair hükümlerinde yer alan, kamu kurumlarının,
kaynaklarını Merkez Bankası veya kamu bankalarında toplamalarına dair
sınırlamaların veya kamu kurumlarına dair benzeri düzenlemelerin projeye dair
hesap veya hesaplar bakımından uygulanmaması ve bu anlamda hesapla ilgili
işlemlerin özel hukuk hükümlerine tabi olması öngörülmüştür.
Bu kanun tasarısında
hüküm bulunmayan imar konularıyla ilgili İmar Kanunu hükümlerinin geçerli
olacağı belirtilmiş ve kanunun uygulanmasını teminen yönetmelik çıkarma
konusunda Bayındırlık ve İskân Bakanlığına yetkiler verilmiştir.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; görüştüğümüz Kuzey Ankara Girişi Kentsel Dönüşüm Projesi
Kanunu Tasarısına, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu olarak olumlu yaklaştığımızı
ve kabul oyu vereceğimizi bildirir, Yüce Meclisi saygıyla selamlarım.
(Alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederim
Sayın Parlakyiğit.
1 inci madde üzerindeki
görüşmeler tamamlanmıştır.
Maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.
2 nci maddeyi okutuyorum
:
Kapsam
MADDE 2. - Bu Kanun, ekli
"Protokol Yolu Sınır Krokisi"nde gösterilen Kuzey Ankara Girişi
Kentsel Dönüşüm Projesi alan sınırları içindeki her tür ve ölçekteki planlar,
inşa edilecek resmî ve özel her türlü yapı, altyapı ve sosyal donatı düzenlemeleri
ve kamulaştırma işlemleri ile Projenin amacına uygun gerçekleştirilmesine
yönelik usul ve esasları kapsar.
BAŞKAN - Madde üzerinde
söz talebi?.. Yok.
2 nci maddeyi, ekli
Protokol Yolu Sınır Krokisiyle birlikte oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler...
Kabul etmeyenler... Madde kabul edilmiştir
3 üncü maddeyi okutuyorum
:
Tanımlar
MADDE 3.- Bu Kanunda
geçen;
a) Bakanlık : Toplu Konut
İdaresi Başkanlığının bağlı olduğu bakanlığı,
b) İdare : Toplu Konut
İdaresi Başkanlığını,
c) Belediye : Ankara
Büyükşehir Belediyesini,
d) İlçe belediyeleri :
Altındağ ve Keçiören Belediyelerini,
e) Proje : Kuzey Ankara
Girişi Kentsel Dönüşüm Projesini,
İfade eder.
BAŞKAN - Madde üzerinde
söz talebi?.. Yok.
3 üncü maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.
4 üncü maddeyi okutuyorum
:
Plan ve ruhsata ilişkin
hükümler
MADDE 4.- İlgili
mevzuatına göre ilçe belediyeleri ve diğer kamu kuruluşlarına ait olan, her
ölçek ve nitelikteki imar planları, parselasyon planları ve benzeri imar
uygulamalarına dair izin ve yetkiler ile proje onayı, yapı izni, yapım sürecindeki
yapı denetimi, yapı kullanma izni ve benzeri inşaata dair izin ve yetkiler
Proje alan sınırları içinde kalan bölgede Belediyeye aittir. Belediyece
hazırlanacak 1/5000'lik nazım imar planları Bayındırlık ve İskân Bakanlığı
tarafından onanarak yürürlüğe girer.
Proje alan sınırları
içindeki tüm gayrimenkuller, bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten önce
mevzuata uygun olarak yapılmış ve onaylanmış herhangi bir ölçek ve türdeki imar
planı kapsamında kalsalar dahi, bu Kanuna göre yapılacak plan hükümlerine tâbi
olurlar.
Proje alan sınırları
içinde kalan bölgede, bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten önce yapılmış olan
planların uygulanması Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten itibaren durur. Bu
planların kısmen veya tamamen uygulanmaya devam edilmesi ya da bu Kanuna göre
yeniden yapılması hususunda Belediye yetkilidir.
Proje uygulaması tamamlandıktan
sonra, Belediyenin bu Kanundan kaynaklanan yetkileri ilgili mevzuatına göre
ilçe belediyeleri ve diğer kamu kuruluşlarına devredilir.
BAŞKAN - Madde üzerinde
söz talebi?.. Yok.
4 üncü maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.
5 inci maddeyi okutuyorum
:
Arazi ve arsa düzenlemesi
MADDE 5.- Belediye, Proje
alan sınırları içinde bulunan binalı veya binasız arsa ve arazilerde yeni
yapılacak imar planlarına göre düzenleme yapar.
Fiilen bir kamu hizmetinde
kullanılan ve üzerinde kullanım amacına yönelik yapı bulunan taşınmazlar hariç
olmak üzere, Proje alan sınırları içerisinde kalan bölgede Proje için ihtiyaç
duyulan arazi ve arsalardan, kamu tüzel kişilerinin mülkiyetinde bulunanlar
bedelsiz olarak Belediyeye devredilir. Gerçek kişilerin ve özel hukuk tüzel
kişilerinin mülkiyetinde bulunan gayrimenkuller ile 24.2.1984 tarihli ve 2981
sayılı İmar ve Gecekondu Mevzuatına Aykırı Yapılara Uygulanacak Bazı İşlemler
ve 6785 Sayılı İmar Kanununun Bir Maddesinin Değiştirilmesi Hakkında Kanuna
göre hak sahibi olan kişilerin haklarına konu gayrimenkuller, malikler ve hak
sahipleriyle yapılacak anlaşmalar çerçevesinde Projede kullanılır. Bu
anlaşmaların usul ve esasları yönetmelikle belirlenir.
Anlaşma sağlanamayan
hallerde gerçek kişilerin ve özel hukuk tüzel kişilerinin mülkiyetinde bulunan
gayrimenkuller Belediye tarafından kamulaştırılabilir. Bu Kanun uyarınca
yapılacak kamulaştırmalar 4.11.1983 tarihli ve 2942 sayılı Kamulaştırma
Kanununun 3 üncü maddesinin ikinci fıkrasındaki, iskân projelerinin
gerçekleştirilmesi amaçlı kamulaştırma sayılır.
Proje alan sınırları
içinde yapılacak planlarda, kamu tesislerine ayrılan veya ayrılacak alanlar,
daha önce Belediyeye devredilmiş ise, devir miktarını aşmayacak kısmı bedelsiz
olarak ilgili kamu tüzel kişisine geri verilir.
BAŞKAN - Madde üzerinde
söz talebi?.. Yok.
Madde üzerinde verilmiş 1
adet önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan Kuzey
Ankara Girişi Kentsel Dönüşüm Projesi Kanunu Tasarısının 5 inci maddesinin
sonuna gelmek üzere aşağıdaki fıkraların ilave edilmesini arz ve teklif ederiz.
Salih Kapusuz Hüsnü Ordu Öner Gülyeşil
Ankara Kütahya Siirt
Abdulkadir Kart Fatih Arıkan
Rize Kahramanmaraş
Proje alanı içerisinde
2981 sayılı "İmar ve Gecekondu Mevzuatına Aykırı Yapılara Uygulanacak Bazı
İşlemler ve 6785 sayılı İmar Kanununun Bir Maddesinin Değiştirilmesi Hakkındaki
Kanun" ile aynı 2981 sayılı Kanunun bazı maddelerini değiştiren 3290 ve
3366 sayılı Kanunlardan süre itibariyle yararlanamayan, ancak 1 Ocak 2000
tarihinden önce yapıldığını belgeleyen ruhsatsız yapı ve gecekondu sahipleri,
hak sahipleri için yapılacak konutlardan, bedelini 10 yıl içinde ödemeyi taahhüt
etmek kaydıyla hak sahibi olurlar. Hak sahibi olacak kişiler, bu ödemeleri 775
sayılı Gecekondu Kanunundaki hükümlere göre yaparlar.
Proje alanı sınırlarında
kalan ve içmesuyu kullanımından vazgeçilen baraj ve koruma kuşaklarındaki su
havzalarını planlamaya ve bunlara ilişkin sınırları belirlemeye belediye
yetkilidir.
BAŞKAN - Komisyon
önergeye katılıyor mu?
BAYINDIRLIK, İMAR,
ULAŞTIRMA VE TURİZM KOMİSYONU BAŞKANI ADEM BAŞTÜRK (Kayseri) - Takdire
bırakıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN - Hükümet?..
DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN
YARDIMCISI MEHMET ALİ ŞAHİN (İstanbul) - Katılıyoruz efendim.
SALİH KAPUSUZ (Ankara) -
Gerekçe okunsun.
BAŞKAN - Gerekçeyi
okutuyorum:
Gerekçe: Proje alanı
kapsamında kalan bölgelerde 1984 yılından sonra yapılmış ancak hak sahibi
olamamış çok sayıda vatandaşımız bulunmaktadır. Özel bir proje alanı olması
dolayısıyla, burada oturan vatandaşların mağdur olmasını önlemek amacıyla, 10
yılda parası alınmak kaydıyla vatandaş konut sahibi yapılmaktadır. Zaten,
hükümetimizin konut politikası da, vatandaşları 10 yıl içinde kira öder gibi
ödeme yaptırarak hak sahibi yapmaktır.
Proje alanı içinde kalan
Çubuk-1 Barajının 10 yıldan beri kente içmesuyu vermesi yasaklanmıştır; çünkü,
Çubuk-1 Barajı, maalesef, Çubuk'tan gelen kanalizasyon atıklarıyla doludur. Bu
nedenle, proje alanı içindeki su havzalarının yeniden belirlenmesi
gerekmektedir.
BAŞKAN - Sayın
milletvekilleri, Komisyonun takdire bıraktığı, Hükümetin katıldığı önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul
edilmiştir.
Kabul edilen önerge
doğrultusunda 5 inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul
etmeyenler... 5 inci madde kabul edilmiştir.
6 ncı maddeyi okutuyorum
:
Proje yönetimi
MADDE 6.- Proje alan
sınırlarındaki kentsel tasarım projeleri ile konut, sosyal donatı, çevre
düzenlemesi ve teknik alt yapı projeleri ile yapım dahil diğer işler belediye
ve İdare tarafından, Bakanlıkça tespit edilecek görev dağılımına göre yapılır
veya yaptırılır.
Projedeki müşavirlik ve
kontrollük hizmetleri İdare ve Belediye tarafından özel hukuk hükümlerine göre
kurulacak veya iştirak edilecek şirket tarafından bedeli karşılığında
yürütülür.
BAŞKAN - Madde üzerinde
söz talebi?.. Yok.
Maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler...Kabul etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.
7 nci maddeyi okutuyorum
:
Finansman ve gelirler
MADDE 7. - Proje için
gerekli malî kaynak, ilgili yıl bütçe kanunlarında gösterilen miktarda İdare ve
Belediye bütçesinin özel tertiplerine intikal ettirilecek ödenekler ile
Belediye ve İdarenin kendi kaynaklarından ayıracağı ödenekler ve satış
gelirleri dahil her türlü Proje geliriyle sağlanır. Bu ödenekler ve Proje
gelirleri İdare ve Belediye tarafından açılacak müşterek banka hesabına
aktarılır ve Projeye dair her türlü harcama bu hesaptan yapılır. Hesapla ilgili
işlemler, kamu kurumlarının kaynaklarını banka hesabında toplamalarına dair
düzenlemeler uygulanmaksızın özel hukuk hükümlerine göre yürütülür.
İdare, bütçesine
aktarılan ödeneklerden veya kendi kaynaklarından, Projedeki konut, sosyal
donatı, çevre düzenlemesi ve teknik alt yapı işlerinde kullanılmak üzere,
Belediyeye konut kredisi sağlayabilir. Bu kredinin usul ve esasları yönetmelikle
belirlenir.
Projeden elde edilen
gelirler Projenin finansmanında kullanılır. Projenin tamamlanmasından sonra
artan Proje geliri varsa, bu gelirin Bakanlık tarafından belirlenecek kısmı,
İdare, Belediye, ilçe belediyeleri ve proje alan sınırları içerisinde alanı
bulunan diğer belediyelerin bütçesine, kalan kısmı ise genel bütçeye gelir
kaydedilir.
BAŞKAN - Madde üzerinde
söz talebi?.. Yok.
Maddeyi oylarınıza
sunuyorum : Kabul edenler... Kabul etmeyenler... 7 nci madde kabul edilmiştir.
8 inci maddeyi okutuyorum
:
Diğer hükümler
MADDE 8.- Bu Kanunda
hüküm bulunmayan hallerde 3.5.1985 tarihli ve 3194 sayılı İmar Kanununun ilgili
hükümleri uygulanır.
Belediye ve İdare
tarafından yapılacak konut ve işyeri satışları 2.3.1984 tarihli ve 2985 sayılı
Toplu Konut Kanunu hükümlerine göre yapılır.
Bu Kanunda belirtilen
yönetmelikler ile Kanunun uygulanmasına ilişkin diğer yönetmelikler Bakanlık
tarafından hazırlanarak yürürlüğe konulur.
BAŞKAN - Madde üzerinde
söz talebi?.. Yok.
Maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... 8 inci madde kabul edilmiştir.
9 uncu maddeyi okutuyorum
:
Yürürlük
Madde 9.- Bu Kanun yayımı
tarihinde yürürlüğe girer.
BAŞKAN - Madde üzerinde
söz talebi?.. Yok.
9 uncu maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... 9 uncu madde kabul edilmiştir.
10 uncu maddeyi
okutuyorum :
Yürütme
Madde 10.- Bu Kanun
hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür.
BAŞKAN - Madde üzerinde
söz talebi?.. Yok.
Maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.
Sayın milletvekilleri,
tasarının tümünü oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler...
Tasarı kabul edilmiş ve kanunlaşmıştır; hayırlı olmasını temenni ediyorum.
Sayın milletvekilleri,
Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğünün Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun ile
Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ve Plan ve Bütçe
Komisyonu raporunun müzakeresine başlıyoruz.
7. - Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğünün Teşkilat ve
Görevleri Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı ve Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (1/754) (S. Sayısı : 384) (x)
BAŞKAN - Komisyon?..
Yerinde.
Hükümet?.. Yerinde.
Komisyon raporu 384 sıra
sayısıyla bastırılıp dağıtılmıştır.
Tasarının tümü üzerinde,
Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına, Karaman Milletvekili Sayın Fikret Ünlü;
buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA FİKRET
ÜNLÜ (Karaman) - Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; 384 sıra sayılı Gençlik
ve Spor Genel Müdürlüğünün Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun ile Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ve Plan ve Bütçe Komisyonu
raporu üzerinde Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına söz aldım; hepinizi
saygıyla selamlıyorum.
Değerli arkadaşlarım,
önce, dün tüm ulusumuza büyük gurur yaşatan, büyük sevinç yaşatan
Gençlerbirliği Kulübümüzü, başta Sayın İlhan Cavcav olmak üzere yöneticilerini,
çalıştırıcılarını, teknik direktörü, hepsini kutluyoruz, başarılarının devamını
diliyoruz. (Alkışlar)
(x) 384 S. Sayılı Basmayazı tutanağa eklidir.
Değerli arkadaşlarım,
izninizle, konuya girmeden önce, aslında tüm insanlık adına, küçük bir insanlık
hikâyesini sizlerle paylaşmak istiyorum. Dolaylı olarak sporla da ilgisi çok
fazla aslında; çünkü, yüzyıllardır bütün dünyada ırk ayırımı, dil ve din
farklılıkları, mezhep ayrılıkları, herhangi bir siyasî düşünce ayrılığı
gözetilmeksizin, bildiğiniz gibi, spor sahalarında insanlar yarışıyor, hep
yarışıyoruz. Bunun, bütün bu organizasyonların tek ve en büyük amacı -iki gün
önce de söylediğim gibi, binlerce yıldır böyle- ideal bir insan tipi
oluşturabilmektir, bütün bu değerlere bağlı insan olabilmektir. Bu açıdan, bu
anlatacağım hikâyeyi çok önemsiyorum; o bakımdan, belki de bizim Genel Kurulumuzda
böyle değerlendirmelerin yapılmasının yararlı olacağına da inandığım için
sizlerle paylaşmak istedim.
Konunun kahramanı iki
kişi; biri, bugün otobüsle Makedonya'ya gidiyor, Manisa'daki şoför İsmail
Şengül. Bana telefon açtı "Bakanım, sen de geliyor musun" dedi, ben
gidemiyorum dedim; birkaç gün önce uçak kazasında kaybettiğimiz büyük Türk dostu,
spor adamı, devlet adamı Cumhurbaşkanı Boris Trajkovski'nin cenazesine gidiyor
İsmail. Devlet yönetiminden kim katılıyor, şu ana kadar bilmiyorum; ama asıl
hikâye şu, değerli arkadaşlarım.
2002'de idi, ben,
Makedonya ile ilişkilerden sorumlu Devlet Bakanı iken, Makedonya Cumhurbaşkanı
Boris Trajkovski Türkiye'ye geldi Cumhurbaşkanımızın davetlisi olarak; yeni
cumhurbaşkanı olmuştu, ilk ziyareti Türkiye'ye oluyordu. Akşam,
Cumhurbaşkanlığında bana dedi ki: "Benim tanıdığım, Türkiye'ye göç etmiş
bir aile var, otuzbeş kırk yıldır hiç görmediğim, benim bir çocukluk arkadaşım
vardı, İsmail; ben, onların evlerinde büyümüştüm; annesi, bize, börekler çörekler
yapardı; çoğu zaman onlarda kalırdım. Sonra, Türkiye'ye göçtüler. Biz, adını
İso diye biliyoruz; İsmail'di, ama biz İso derdik. -Herhalde, o rejimin gereği
olarak saklıyorlardı- O gün bugündür, kendisinden, aileden hiç haber alamadım,
nerede oturuyorlar, soyadları ne oldu, ne iş yapıyorlar hiç bilmiyorum."
Ben, Sayın Cumhurbaşkanım
üzülmeyin, ben İsmail'i yarın size bulurum dedim. "Nasıl
bulacaksın?.." Buluruz, dedim. Neyse... Dışarı çıktık, bizleri izleyen
medya mensuplarına olayı anlattım; akşam televizyonlarda söylendi; öbür gün de,
bu haber gazetelerde yer aldı. İsmail, Manisa'da şoförlük yapıyor, bir gazetede
bunu okumuş "Türkiye'deki, İso lakaplı İsmail kim?" Aslında, İsmail,
Boris'in cumhurbaşkanı olduğunu da bilmiyor; bu beni tarif ediyor, bu benim
diye yollara düşüyor, Manisa Gençlik ve Spor İl Müdürlüğüne gidiyor, İl Müdürü
beni arıyor. Biz, o gün, İstanbul'da Şarık Tara'nın, öğleyin, Cumhurbaşkanı
onuruna verdiği yemekte beraberiz. Boris ile Şarık Bey dostlar. Neyse, fazla
uzatmayayım. İl Müdürü Vedat Bayram telefonu getirdi, dedi ki: "Sayın
Bakanım, İsmail telefonda." Ben, telefonu Boris'e uzattım; başladılar
konuşmaya. Ben, bir cumhurbaşkanının gözlerinden sicim gibi yaşların
döküldüğünü gördüm. Akşam Makedonya'ya dönecek, görüştüremiyoruz; İstanbul'da
kardeşleri var, onlarla buluşturabildik ve ben dedim ki; ben size İsmail'i
göndereceğim. Bir iki ay sonra, İsmail'i, bir sporcu kafilesiyle Makedonya'ya
gönderdim, malzemeci olarak kadroya aldık, bürokratlar da bilirler. Bir hafta
kaldı, Cumhurbaşkanının misafiri oldu. Sonra, o yaz, bizim özel misafirimiz
olarak Türkiye'ye geldiler, ailece tatil yaptılar. Çok yazık oldu tabiî, böyle
bir Türk dostu insanı kaybetti Türk dünyası.
Bunu, biraz da şunun için
anlatıyorum: Biz, ondan sonra, bu uluslararası gençlik kamplarına çok daha
fazla önem vermeye başladık; Sayın Bakana da bu vesileyle tekrar hatırlatmak
istiyorum. İnsan ilişkilerinin, diyalogların, sevginin, saygının, günü
geldiğinde bütün insanlığı ne kadar değiştirebileceğini, kararlarda ne kadar
etkili olabileceğini düşündüğüm için, buna inandığım için, bunu, biraz da tüm
insanlık adına anlatmış oldum.
Değerli arkadaşlarım,
şimdi, sponsorluk, biraz da ödül ve özerkliği kapsayan yeni değişiklikle
gündeme getirilen yeni yasa tasarısına gelelim. En başta, Sayın Bakanım ve
Genel Müdür Mehmet Atalay olmak üzere, değerli bürokrat arkadaşlarımı canı
gönülden kutluyorum. Yalnız şunu
söyleyeyim: Sayın Süleyman Demirel'in "GAP'ı gaptırmam" diye bir lafı
vardır; ben de sponsorlukla ilgili yasayı kaptırmam; onu da söyleyeyim; çünkü,
ilk kez benim dönemimde, 57 nci hükümet döneminde sponsorlukla ilgili yasayı
çıkardık; fakat, o zaman, sınırlı oldu, kapsamını genişletemedik. Burada suçlu
arayacak değilim. Çok uğraştım, didindim; ama, kapsamı sınırlı tutuldu,
uluslararası faaliyetler ve organizasyonlarla sınırlı kaldı. Yine, Gençlik ve
Spor Genel Müdürlüğünün uygun göreceği yarım kalmış tesisler ya da yeni
yapılacak olanlar bizim sponsorlukla ilgili yasamızda da vardı; o, aynen
korunmuş; hatta, kulüpler ve federasyonlar da içine alınarak daha da
genişletilmiş.
Değerli arkadaşlarım, bir
Gençlerbirliğinin başarısı gibi, geçmişte
sporda kazanılmış, hepimizi güldüren, hepimizin büyük ortak sevinç
kaynağı olan tüm başarıların ülkemiz insanları üzerinde ne kadar etkili olduğunu
gözönüne alırsak, spora ve sporcuya yapılan bu tür yatırımların önemini,
değerini daha iyi kavrıyoruz.
Değerli arkadaşlarım,
şunu da antrparantez söyleyeyim: Maliye bürokratlarının -Sayın Maliye Bakanımız
burada yoklar- çok fazla inceleyebilmiş olduğunu da sanmıyorum. Gerçekten,
Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğünün bürokratları bu konuda büyük başarı
sağlamışlar, kabul ettirmek için büyük uğraş verdiklerine inanıyorum; çünkü,
kapsamına baktığınız zaman, istismara da çok açıktır. Aslında, Sayıştay ve
Maliye, tabiî, bu yönetmeliği uygun görecek, o aşamaya geldiğinde biraz daha
zorlanacaklardır diye tahmin ediyorum. Düşünsenize, Türkiye'de binlerce kulüp
var, yüzbinlerce lisanslı sporcu var; yalnız, Adana'da, yılda, 2 950 tane,
Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğünün denetimi, bilgisi altında yapılan ulusal
organizasyon var. Yılda, 500'ün üzerinde uluslararası müsabaka yapılıyor.
Demek ki, Türkiye'de,
Genel Müdürlüğün denetimi altında, 100 000'in üzerinde ulusal, yurtiçi müsabaka
yapılıyor. Bunların tümüne sponsor bulup, para aktarmaya kalkarsanız, tabiî ki,
Türk sporu büyük bir atılım yaşar, bundan büyük gurur duyuyoruz, büyük sevinç
duyuyoruz; ama, bir yanı var ki, çok iyi denetlenmesi gerekir, istismara da
açıktır. Gerçi, yeminli malî müşavirler ve Genel Müdürlüğün denetimi
getirilmiş; ama, yeterli değildir. Bizim ülkemizde iyi niyetli insanlar da var,
ne yazık ki, farklı düşünenler de var. O bakımdan, kulüpler, bir ölçüde
karapara aklama merkezleri haline gelebilir. Onun için -tabiî ki, bunu telaffuz
da etmek istemem, ama- ben, yine, arkadaşlarımın dirayetiyle, iradesiyle, bu engellerin
de aşılabileceğini tahmin ediyorum, bunu da sağlayacaklardır; onu da
hatırlatmadan edemiyorum.
Değerli arkadaşlarım,
yasa tasarısı Plan ve Bütçe Komisyonunda görüşülürken, bizim, Cumhuriyet Halk
Partili komisyon üyesi değerli arkadaşlarım, Mehmet Akif Hamzaçebi, Kemal
Kılıçdaroğlu, Ali Kemal Kumkumoğlu, Osman Coşkunoğlu, Gürol Ergin, Mehmet Mesut
Özakcan, Yakup Kepenek ve Kâzım Türkmen'in, bir konuda, aslında tavsiye
anlamında ayrışık oyları var. Bunu, izninizle, çok kısa, tutanaklara geçmesi
açısından okumak istiyorum. Ayrıca, uyarıcı bir niteliği olduğu için de
önemsiyorum :
"Sekizinci Beş
Yıllık Kalkınma Planına göre, spor tesisleri ve faaliyetlerinin, spor
elemanlarının hizmetiçi eğitimlerinin, malî ve idarî açıdan tam bağımsız spor
kulüpleri, federasyonlar ile özel teşebbüs ve mahallî idareler tarafından yapılması
veya işletilmesi sağlanacak, kamu kesiminin görevi ise, denetlemek,
yönlendirmek, teşvik etmek ve bu alandaki bilim ve teknolojideki yenilikleri
takip etmek olacaktır.
Bu çerçevede, halen özerk
olan Futbol Federasyonu dışındaki federasyonların özerk bir yapıya
kavuşturulması yönündeki düzenleme olumludur; ancak, özerkliğin idarî bir
kararla gerçekleşecek olması sakıncalıdır.
Bilindiği gibi, özerklik,
merkezî idare dışında bir alanın yaratılmasıdır. Bu nedenle, özerkliğin, Futbol
Federasyonu örneğinde olduğu gibi kanunla gerçekleştirilmesi gerekir.
Federasyonların idarî kararla özerklik ve buna paralel olarak tüzelkişilik
kazanması, aynı şekilde, yine, idarî bir kararla özerkliklerinin ve
tüzelkişiliklerinin sona ermesi sonucunu yaratır. Bu da son derece
sakıncalıdır. Düzenlemenin bu şekilde Anayasanın 7 ve 8 inci maddeleriyle
uyumlu olmadığı düşünülmektedir."
Değerli arkadaşlarım,
özerklik, bildiğiniz gibi, aynı meslekten, uzman kişilerin oluşturduğu kamu
kuruluşları için düşünülmüş bir düzenlemedir, geliştirilmiş bir kavramdır. Onun
için, meslekten insanlar ve uzman kişiler olmasını gerektirir. Tabiî ki, bizim
spor federasyonlarımızda buna çok özen gösteriyoruz, dikkat ediyoruz; en
azından, branşla ilgisi çok fazladır.
Şimdi, burada dikkat
çekmek için söylüyorum; bizde, üniversiteler, yargı organları, basın-yayın
kuruluşları, Diyanet İşleri Başkanlığı, benzer, yani uzmanlık gerektiren,
meslekten insanların oluşturduğu kurumlar özerk hale getirilmiştir.
Federasyonları da özerk yaparken, bu amaca yönelik olarak, buna hizmet etsin
diye destekliyoruz.
Şimdi, tabiî, idarî bir
kararla, Büyük Atatürk zamanında, 1938'de çıkarılan 3530 sayılı Yasada yer
almıştır Merkez Danışma Kurulu; onların uygun bulması ve ilgili sayın bakanın
önerisi, başbakanın oluruyla, federasyonları özerk yapacağız. Güzel, pratik bir
yoldur. Hukukî temeli -arkadaşlarımın çekincelerinde de var- ne kadar sağlıklı,
doğrusu ben de bilmiyorum, tartışmakta yarar var; aslında, tartışmışlardır da.
Aynı şekilde, idarî bir kararla özerkliklerine son verilebilir diye bir kaygı
var tabiî, bir tereddüt var; onun da giderilebileceğini tahmin ediyorum değerli
arkadaşlarım.
Sponsorlukla ilgili
yasanın uygulanabilmesi için, hiç kuşku yok ki, yasanın çok iyi tanıtılması
lazım. Bizim iş dünyamızdaki hayırsever insanlarımızın, spora gönül vermiş,
spor bilinciyle gelişmiş, spor kültürünü kavramış insanların bu yasadan
haberdar olması gerekiyor. Biz, uluslararası diye sınırlı tuttuk. Şunu da
söyleyeyim: İnanın, onlar da vergiden düşmediler. Aydın Doğan Bey ile Sakıp
Sabancı Bey dışında, ne yazık ki -adlarını da vermek istedik değerli yöneticilerimizin;
bir kampanya başlattık, yarım kalan tesisleri tamamlayın, adınız da yaşasın
diye- çok fazla ilgi uyandıramadı. Biz de çaba gösterdik.
Tanıtılması gerekiyor.
Nerede tanıtılacak; mutlaka, yine, spor ortamlarında, spor çevrelerinde ve
sporun önemini, değerini bu insanlara anlatarak, yaptıkları hizmetin, yalnız
vergiden düşmek için değil, kârdan düşmek için değil, toplum yararına bir
hizmet olduğu bilincine de ulaşmalarına katkı yapmak için çok iyi tanıtılması
lazım. Nereler olabilir; bizim bugün 54 üniversitemizde beden eğitimi ve spor
yüksekokulları var. Değerli yönetici arkadaşlarımız bilirler, üç ayda bir, biz,
onlarla, Bilgi Paylaşım Projeleri adı altında toplantılar yapıyorduk. Bölgedeki
bütün sporadamları, üniversitelerdeki bütün sporadamları, 54 üniversitenin
sporadamları, o üniversitede, her üç ayda bir başka bir üniversitede
toplantılar yaparak Türkiye'de bu sorunları tartışıyorduk. Bunlara, sponsorluk
yapabilecek o bölgedeki işadamları, yatırım yapabileceğini düşündüğünüz kişiler
de davet edilerek o spor ortamı içerisinde etkilenirler diye düşünüyorum. Böyle
bir tavsiyem var değerli yönetici arkadaşlarımıza.
Sporculara destek olmak
amacıyla otuz yıldır mücadele veriliyor Türkiye'de. İlk kez, övünmek gibi
olmazsa, yine, benim Beden Terbiyesi Genel Müdürü olduğum dönemde 700-800
sporcuya maaş veriyorduk; "İticigüç Yönetmeliği" adı altında çıkardık.
Yalnız uluslararası değil, ulusal alanda, yurtiçi müsabakalarda, yıldızlar,
gençler ve büyükler kategorilerinde birinci ve ikinci, hatta, üçüncü gelenlere
maaş bağladık. Sayıştaydan izin aldık; tabiî, Maliyenin izniyle, katkısıyla.
Sanıyorum, üç yıla yakın, bizim sporcularımız maaş aldı; aylık maaşlı, kalifiye
bir işçi maaşına eşitti o zamanlar. 800'ün üzerinde sporcuya maaş bağladık. Çok
gerekliydi. O zamanlar büyük atılım yapıldı. Sonradan, bunu, ödül yönetmeliğine
dönüştürdüler ve arkasından, tabiî, biz, onu daha da geliştirdik, yine, 57 nci
hükümet döneminde, müşavirlik yasası ve ödül yasası diye. Sporcularımız, Avrupa
ve dünya şampiyonu, olimpiyat şampiyonu oldukları zaman yüzlerce altın
alıyorlar. Bir Avrupa şampiyonu 450 altın alıyor; az değil. Yani, dünya
üçüncüsü olan futbolcularımız dahil, hatta kulüplerimize, UEFA şampiyonu olmuş
Galatasaray dahil, hepsine bu ödüller verildi. Şimdi, tabiî, sponsorlukla bu kapsam
daha da genişletiliyor.
Aslında, sizlere, ben,
her sözümün arasında, hem teşekkür etmek istiyorum hem kutlamak istiyorum; ama,
izninizle, tabiî, 20 dakika, yalnız sizi övmekle geçmez; onun için, geçmişte
yapılanları da hatırlatmakta yarar var değerli arkadaşlarım.
Şimdi, yalnız, tabiî,
kurumlara yardımcı olabilecek, sponsorluk yapabilecek insanlarla ilgili değil;
Türkiye'de, biz, spor bilincini, spor kültürünü geliştirmeden, ne yaparsak, ne
kadar iyi niyetle yaklaşırsak yaklaşalım, kalıcı bir barış sürecine
ulaşamayacağız. İşte, görüyorsunuz, bazen çok üst düzeyde başarılar elde
ediliyor; sonunda, tekrar düşüş oluyor. Bu, hangi dönemde olursa olsun, hiç
sorun değil; yani, bir başarı düzeyi yakalandı son yıllarda; arkadaşlarımız da,
onu, gayretle sürdürmeye çalışıyorlar; ama, bunun toplumsal bir başarıya
dönüşebilmesi için, mutlaka, toplumda spor bilincinin, spor kültürünün
gelişmesi lazım değerli arkadaşlarım. Bunun için, Türkiye'de, toplumun
öncülerinin, öncü insanların, liderlerin, gençlerin gözündeki -sanatçı olsun,
bilimadamı olsun, siyasetçi olsun- kahramanların spor yaşamı çok önemli. O
bakımdan, o insanları da federasyonlarda görevlendirerek -başkan olsun,
yönetici olsun, tabiî seçimle geliyorlar, ama- toplum önünde, spor kamuoyu
önünde onları göstermekte büyük yarar var. Ben, çoğu zaman görüyorum,
bakıyorum, tenis kortlarında, basketbol sahalarında, yüzmede olsun, okçulukta
olsun, dağ başlarında olsun, basketbolda, voleybolda, futbolda, başka bütün
spor branşlarında, hepsinde, herkes... Sayın Başbakanımız, futbolcu kişiliğiyle
çocukların ilgisini çekiyordur hiç kuşku yok. Genel Başkanımız Sayın Deniz
Baykal, benim bildiğim, kırk yıldır her sabah istisnasız yürüyor. Ben,
geçenlerde, Ankara Spor Kulübünde sabahın 7.30'unda Sayın Rahmi Koç'la
karşılaştım -orası otel değil, sabahın 7.30'u- hayrola Rahmi Bey dedim
"ben Hiltonda kalıyorum, oradaki tesislerde tadilat varmış, burada
olduğunu söylediler" dedi; sabahın 7'sinde geliyor, spor yapıyor. İki
günlüğüne Ankara'ya geliyor Rahmi Bey, spor salonuna gidiyor. Ben dedim ki,
bunu bir örnek olarak her yerde anlatacağım. Sözümü de tutmuş oldum, doğrusu.
Şimdi, tenis
kortlarındaki sanatçılarımız, başka alanlardakiler, çok etkili oluyor. Bir
Göksel Arsoy, Herkes İçin Spor Federasyonu Başkanlığına getirildi.
Sayın Grup
Başkanvekilimiz, eğer uygun görürseniz, acaba, kişisel söz hakkımı da kullanıp
devam edebilir miyim; çünkü, zamanım yetmeyecek.
SALİH KAPUSUZ (Ankara) -
İstifade ettik; ama, yeter Sayın Bakanım; işimiz çok.
FİKRET ÜNLÜ (Devamla) -
Peki, işleri çok; doğru. Çok önemli olduğu için...
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
ALİ TOPUZ (İstanbul) -
Sayın Başkan, Sayın Ünlü kişisel olarak da konuşmak istiyor; başka konuşacak
olan da yok Başkanım...
BAŞKAN - Sayın Ünlü,
devam mı edeceksiniz efendim?
FİKRET ÜNLÜ (Devamla) -
Evet Sayın Başkan.
BAŞKAN - Peki, ben, size,
eski bir genel müdür ve spordan sorumlu eski bir Bakan olarak, birkaç dakika
müsaade edeceğim.
Buyurun, konuşmanızı
tamamlayın.
FİKRET ÜNLÜ (Devamla) -
Çok teşekkür ediyorum.
Değerli arkadaşlarım,
söylemek istediğim, konunun asıl bu yönüne önem vermek gerekiyor. Bu arada,
Sayın Bakanımıza çok görev düşüyor. Kendisini de spor sahalarında ve diğer
ortamlarda gençlerle, sporcularla görüyoruz; oralarda, işte dediğim
kahramanları da yanına davet ederek gösterirse -ne yazık ki, onlarla daha çok
ilgi uyandırıyor- onda da büyük yarar var.
Bu arada, yine, bizim
dönemimizde çıktı; fakat, bir eksiklikti; itiraf ediyorum; onun düzeltilmesi
için bir önerge verildi; değerli arkadaşlarımın dikkatine sunuyorum. Şimdi,
biz, olimpiyat şampiyonlarımız ile 1'den fazla dünya şampiyonu olan
sporcularımızı en üst düzeye getirdik, bakan müşaviri yaptık. Avrupa şampiyonu
olanlar konusunda çok şikâyet geldi, çok sızlanma oldu; gerçekten, bir
eksiklikti.
Değerli arkadaşlarım,
biz, o yasanın kapsamını genişletemedik. Şimdi kaç Avrupa şampiyonumuz var!..
Oysa, bakın "40 000 kişi alacağız devlet kadrolarına" deniliyor. Her
dönemde benzer rakamlar telaffuz ediliyor. Onun için, sayıları, sanıyorum 30'u,
40'ı geçmez. Disiplinleri bakımından kolay Avrupa şampiyonu olan arkadaşlarımız
da var, zor olanlar da var; yani, bir Süreyya Ayhan'ı düşünün şimdi, herkes
yılın sporcusu seçiyor; ama, Avrupa şampiyonu şu anda. Dünya ikincisi, Avrupa
şampiyonu, inşallah, olimpiyat şampiyonu da olacak. Onun için, Avrupa
şampiyonlarını da bir cümleyle ona ekleyebilirsek, büyük bir hizmet yapmış oluruz
diye düşünüyorum.
Beni sabırla dinlediğiniz
için çok teşekkür ediyorum; hepinizi saygıyla selamlıyorum. (Alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederim
Sayın Ünlü.
AK Parti Grubu adına,
Trabzon Milletvekili Sayın Faruk Özak; buyurun. (AK Parti sıralarından
alkışlar)
AK PARTİ GRUBU ADINA
FARUK NAFİZ ÖZAK (Trabzon) - Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım;
Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğünün Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun ile
Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı üzerinde, AK Partisi
Grubu adına söz almış bulunuyorum; Grubum ve şahsım adına, Yüce Heyetinizi ve
aziz milletimizi saygıyla selamlıyorum.
Bugün, tüm spor
camiamızın, klüplerimizin, federasyonlarımızın ve özellikle sporcularımızın ve
gençlerimizin heyecanla beklediği bir kanun tasarısını görüşüyoruz. Bugün
görüşeceğimiz 2 madde, önümüzdeki aylarda Meclise getirip yasalaşmasını
planladığımız spor yüksek kurumu yasası tasarısının maddeleridir.
Spor yüksek kurumu yasası
tasarısı, sporla ilgili ilke, hedef ve politikaları belirlemek, spor
federasyonlarını sağlıklı bir altyapıya kavuşturarak idarî ve malî yönden
özerkliğini sağlamak, toplumun her bireyinin spor hizmetlerinden yararlanmasına
öncülük etmek, spor için gerekli fırsatları ve teşvikleri sağlamak, spor
alanında teknik bilgi ve ilgiyi artırıcı yayınlar yapmak, yaptırmak ve
faaliyetlerde bulunmak gibi önemli hedefleri olan bir kanun tasarısıdır.
Genç bir nüfusa sahip
olmanın avantajını taşıyan ülkemizde, gençliğin, Türkiye için çok büyük bir
potansiyel ve dinamizm olduğunun bilincinde olan Partimiz, gençliğe sunulacak
her türlü hizmette önderlik etmeyi ilke edinmiştir.
Partimiz, özgür
düşünceli, kendi başına karar verebilen, sorgulayan, kendi toplumunun ve
evrensel anlayışın doğrularından haberdar olan ve hayatın güçlükleriyle baş
edebilecek donanımlı ve yetenekli çağdaş gençler yetiştirmeyi hedeflemektedir.
Bu anlamda, gençlik ve spor alanında gelişmeyi ve çağdaşlaşmayı engelleyen
unsurların, görüşmekte olduğumuz sponsorluk ve federasyonlara özerklik veren
yasa tasarısıyla aşılacağına inanmaktayız.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Anayasamızın "Sosyal ve Ekonomik Haklar ve Ödevler"
başlıklı Üçüncü Bölüm, 58 ve 59 uncu maddelerinde, gençlik ve sporun
geliştirilmesi ve korunması konusunda devlete ve bizlere önemli yükümlülükler
getirilmiştir.
BAŞKAN - Sayın Özak, bir
dakika; sistemde bir sıkıntı var; mikrofon çalışmıyor.
Sayın Özak, tekrar size
söz vereceğim.
Birleşime 5 dakika ara
veriyorum.
Kapanma Saati : 18.25
ÜÇÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati : 18.41
BAŞKAN : Başkanvekili Nevzat PAKDİL
KÂTİP ÜYELER : Türkân MİÇOOĞULLARI (İzmir), Enver YILMAZ
(Ordu)
BAŞKAN - Sayın
milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 63 üncü Birleşiminin Üçüncü
Oturumunu açıyorum.
384 sıra sayılı tasarının
müzakerelerine devam ediyoruz.
V. - KANUN TASARI VE
TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
7. - Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğünün Teşkilat ve
Görevleri Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı ve Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (1/754) (S. Sayısı : 384) (Devam)
BAŞKAN - Komisyon ve
Hükümet yerinde.
Tasarının tümü üzerinde,
AK Parti Grubu adına Trabzon Milletvekili Sayın Faruk Özak'ın söz talebi vardı.
Sayın Özak, sistemde, su
dökülmesinden dolayı teknik bir arıza oldu; dolayısıyla, mikrofon otomatik
olarak kesilmeyeceği için, sürenizin dolduğunu biz size haber vereceğiz.
Konuşmanıza isterseniz baştan başlayın, nasıl takdir ederseniz...
Buyurun. (AK Parti
sıralarından alkışlar)
AK PARTİ GRUBU ADINA
FARUK NAFİZ ÖZAK (Trabzon) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Gençlik ve
Spor Genel Müdürlüğünün Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun ile Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı üzerinde, AK Parti Grubu
adına söz almış bulunuyorum; Grubum ve şahsım adına Yüce Heyetinizi ve aziz
milletimizi saygıyla selamlıyorum.
Bugün, tüm spor
camiamızın, klüplerimizin, federasyonlarımızın ve özellikle sporcularımızın ve
gençlerimizin heyecanla beklediği bir kanun tasarısını görüşüyoruz. Bugün
görüşeceğimiz 2 madde, önümüzdeki aylarda Meclise getirip yasalaşmasını
planladığımız, spor yüksek kurumu yasası tasarısının maddeleridir.
Spor yüksek kurumu yasası
tasarısı, sporla ilgili ilke, hedef ve politikaları belirlemek, spor
federasyonlarını sağlıklı bir altyapıya kavuşturarak idarî ve malî yönden
özerkliğini sağlamak, toplumun her bireyinin spor hizmetlerinden yararlanmasına
öncülük etmek, spor için gerekli fırsatları ve teşvikleri sağlamak, spor
alanında teknik bilgi ve ilgiyi artırıcı yayınlar yapmak, yaptırmak ve
faaliyetlerde bulunmak gibi önemli hedefleri olan bir kanun tasarısıdır.
Genç bir nüfusa sahip
olmanın avantajını taşıyan ülkemizde, gençliğin, Türkiye için çok büyük bir
potansiyel ve dinamizm olduğunun bilincinde olan Partimiz, gençliğe sunulacak
her türlü hizmette önderlik etmeyi ilke edinmiştir.
Partimiz, özgür
düşünceli, kendi başına karar verebilen, sorgulayan, kendi toplumunun ve
evrensel anlayışın doğrularından haberdar olan ve hayatın güçlükleriyle baş
edebilecek donanımlı ve yetenekli çağdaş gençler yetiştirmeyi hedeflemektedir.
Bu anlamda, gençlik ve spor alanında gelişmişliği ve çağdaşlaşmayı engelleyen
unsurların, görüşmekte olduğumuz, sponsorluk ve federasyonlara özerklik veren
yasa tasarısıyla aşılacağına inanmaktayız.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Anayasamızın "Sosyal ve Ekonomik Haklar ve Ödevler"
başlıklı Üçüncü Bölümünün, 58 ve 59 uncu maddelerinde, gençlik ve sporun
geliştirilmesi ve korunması konusunda devlete önemli yükümlülükler getirilmiştir.
Dünyada ve ülkemizde meydana
gelen sosyal, ekonomik ve kültürel olaylar, ülkeler arasında ilişkilerin
artması ve çeşitlenmesine yol açmıştır. Bunun bir yönünü de, sportif
faaliyetler oluşturmaktadır. Bu faaliyetlerin düzenlenmesinde ve yerine
getirilmesinde en önemli araçlardan birisi de sponsorluk faaliyetleridir.
Spora olan toplumsal
talebin artması, uluslararası spor yarışmalarının önemi ve medyanın spora olan
büyük ilgisi, gençlik ve spora, devletin dışında, ihtiyaç duyulan kaynakların
sağlanabileceğini göstermiştir. Sponsorluğun bu anlamda teşvik edilmesi,
yukarıda belirtilen devletin sosyal devlet fonksiyonunu yerine getirmesinde
yardımcı bir unsur olacaktır. Sporda sponsorluk öyle bir ilişkidir ki, bu
ilişkiyle, sponsor unvanıyla hareket eden bir ticaret şirketi, tüm branşlardaki
spor faaliyeti alanında, ulusal ya da uluslararası bir spor organizasyonuna,
federasyona, amatör ya da profesyonel spor kulübüne, amatör ya da profesyonel
sporcuya sağladığı aynî ve/veya nakdî katkı karşılığında, markasının ve/veya
ürününün tanıtımı ve reklamı hususunda bazı haklar elde eder. Sponsorluk, isim
sponsorluğu, uluslararası organizasyon sponsorluğu, ulusal organizasyon
sponsorluğu, kulüp ya da sporcu sponsorluğu, federasyon sponsorluğu ve naklen
yayın sponsorluğu olmak üzere sınıflandırılmaktadır. Bunların açılımına
girmeyeceğim.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; sponsorluk, günümüzde, birçok organizasyonun iletişim
karmasının önemli elemanlarından biri haline gelmiştir. Yakın zamana kadar bir
iletişim aracı olarak düşünülmeyen sponsorluk, son zamanlarda pazarlamanın bir
elemanı ve firmalar için bir iletişim yöntemi olarak kullanılmaya başlanmıştır.
Bir başka ifadeyle, değerlendirilmesi ve yönlendirilmesi gereken bir hizmet
sektörü olan sporun nitelikli hizmet üretilebilmesi için sahip olduğu ya da
olabileceği ekonomik koşulların güçlü olmasını gerekli kılmaktadır.
Gençlik ve Spor Genel
Müdürlüğünün, 12 Nisan 2001 tarih ve 4644 sayılı Kanunla yürürlüğe giren ve
yürürlüğe girdiği günden itibaren yasa kapsamının darlığı ve buna bağlı olarak
hizmetlerin amaçlanan biçimde gerçekleşmemesi eleştirilerine muhatap olan
yasayı tekrar ele alarak gündeme getirmesi, çok olumlu ve beklenen bir
çalışmadır. Burada, Sayın Fikret Ünlü'nün de ifadeleri, gerçekten çok
anlamlıydı; kendilerine teşekkür ediyoruz.
Dünya genelinde 2000-2001
yılları arasında, reklam harcamaları yüzde 5,8, sponsorluk harcamaları ise
yüzde 12 oranında artış göstermiştir. 2000 yılında sponsorluk harcamaları 22
000 000 000 dolar iken, 2001 yılında 24 500 000 000 dolara çıkmıştır. Bu
harcamaların, 9 400 000 000 doları ABD'de gerçekleşirken 7 400 000 000 dolarlık
kısmı Avrupa'da, kalan meblağ ise diğer kıtalarda gerçekleşmiştir. 2002 yılında
ise, sponsorluk harcamaları olarak 26 000 000 000 dolarlık bir rakamı
görüyoruz. Ülkemizde sponsorluk harcamaları ise, maalesef, 150 000 000 ilâ 200
000 000 dolar seviyelerinde kalmıştır.
Sporun etkili gücünü fark
eden bütün gelişmiş ülkeler ve iş çevreleri, hem kendi propagandalarını hem de
ürünlerinin tanıtımını spor müsabakaları aracılığıyla yapmaya ve bu suretle iç
ve dış ticaret hacimlerini artırmaya özen göstermektedirler; bu amaçla sporda
pazarlama ve sponsorluk enstitüleri kurmak suretiyle sporun tanıtım ve
propaganda gücünden azamî derecede yararlanmaktadırlar. Bir bakıma, ekonomik
yönden güçlü olan kişi ve kuruluşların sosyal sorumluluk anlayışı içerisinde
sponsorluk hizmetleriyle insanlardan kazandıkları imkanları yine insanlara
yöneltmeleri çağdaş ülkelerde sıklıkla görülmektedir. Bu yaklaşıma örnek olarak
İsveç'i gösterebiliriz. Bu ülkede spor kulüplerinin yerel sponsorluk kaynakları
oldukça geniştir.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; 21 inci Yüzyıla girdiğimiz dönemde, sporda gelişmiş ülkelerin
ifade edilen yönetim tarzıyla spor yapma oranları oldukça yüksektir. Avrupa
ülkelerinde genel nüfus oranlarına göre spor yapma oranı en düşük yüzde 25
iken, bu oran, ülkemizde, maalesef, bindelerle ifade edilmektedir. 2000 yılı
verilerine göre, yaklaşık 10 000 000 nüfuslu Portekiz'de 2 000 000, 5 000 000
nüfuslu Danimarka'da 2 000 000, 55 000 000 nüfuslu Fransa'da 13 000 000, 57 000
000 nüfuslu İtalya'da ise 14 000 000 insan spor yapabilmektedir. Ülkemizde ise,
6 161 spor kulübü aracılığıyla 440 000'e yakın sporcu aktif olarak spor
yaparken "herkes için spor" faaliyetlerine katılan insan sayısı ise,
maalesef, 160 000 civarında kalmaktadır.
Çok sayıda insanımıza
spor imkânı sunabilmek için gerekli olabilecek tesis ve araç gereç
ihtiyaçlarının giderilebilmesi bu tasarının yasalaşmasıyla mümkün
olabilecektir. Sponsorlukla kulüplerin sporcularına sunabilecekleri çalışma
ortamlarının nitelikleri gelişebilecek ve bu yolla nitelikli bir ortamda
çalışabilmenin getirdiği öncelikle performanslarının artırımıyla başarıya
ulaşabileceklerdir; yani, kulüpler ve federasyonlar, bir bakıma, sponsorlukla
rekabet gücünü yakalayabileceklerdir. Bu uygulamayla ülke sporunda geçici
değil, sürekliliği olan başarılar elde eden sporculara sahip bir ülke olmanın
mutluluğunu taşıyabileceğiz.
Sponsorlukla ilgili
tasarının yürürlüğe girmesiyle, tamamlanmamış spor tesislerinin Türk sporuna
hizmet vermesi sağlanacaktır.
Sporun, toplumumuzun
vazgeçilmez tutkusu ve yaşam biçimi haline getirilebilmesi için öncelikle
çocuklarımız ve gençlerimizi spor yapmaya teşvik etmek, sporu sevdirmek,
yetenekli sporcuları belirlemek ve ülke sporuna elit sporcular yetiştirmek;
sigara, içki, uyuşturucu ve kumar gibi zararlı alışkanlıklardan uzak tutmak;
milletini seven, hoşgörülü, sosyal, üretken insanlar olarak yetişmeleri için
bilimsel spor anlayışına uygun ortam ve olanakları sağlamak amacıyla spor
tesisi yapımları planlanmaktadır.
Ancak, her geçen yıl
devlet bütçesinden ayrılan ödeneklerin azalmasıyla, söz konusu tesislerin
tamamlanmasında problemler oluşmaktadır. Şöyle bir örnek vermek isterim:
Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğünün 1976 yılında devlet bütçesinden almış olduğu
pay 4 ise, 2001 ve 2002 yılında bu pay 1'e düşmüştür.
2001 yılında yürürlüğe
giren yasadaki olumsuzluklar, bu tasarıyla ortadan kaldırılarak, Gelirler ve
Kurumlar Vergisinde, profesyonel spor dallarında yüzde 50 -profesyonel futbolcu
ücretleri hariç- amatör spor dallarında ise yüzde 100 gider yazma imkânı
sağlanmaktadır.
Eski yasada, yalnızca
federasyonların yıllık faaliyet programlarında yer alan uluslararası
faaliyetlere sponsor olunabilmekteyken, çıkacak yasayla, ulusal, bireysel ve
kulüpler bazında da yararlanabilme imkânı doğmaktadır.
Ayrıca, planlanan ve acil
yapılması gerektiği halde bütçe dengeleri nedeniyle yapılamayan tesislerin
yapımına başlanılabilecektir.
Yasa tasarısıyla, Genel
Müdürlüğün yıllık faaliyet programında yer alan ulusal ve uluslararası gençlik
ve spor organizasyonları,
Sporcuların transfer
bedelleri hariç olmak üzere, spor kulüpleri ile federasyonların yıllık
programlarında bulunan, sporun yaygınlaştırılması ve sporcuların
desteklenmesine yönelik resmî spor faaliyetleri,
Kamu kurum ve kuruluşları
ve yerel yönetimlerle spor kulüplerine ait spor tesislerinden Genel Müdürlükçe
uygun görülenlerin yapımı, bakımı ve onarımı,
Federasyonların ve spor
kulüplerinin sportif hizmet ve faaliyetlerinin yürütülebilmesi için gerekli
olan sportif araç gereç ve malzemelerin temini ve en önemlisi, ferdî lisanslı
sporcuların Genel Müdürlükçe ferdî olarak katılmalarına izin verilen ulusal
veya uluslararası organizasyonlara gerçek ve tüzelkişilerin sponsor olabilme
imkânı getirilmektedir.
Özetlersek; bu tasarıyla,
özellikle sporu çok seven, bu konuda çok kabiliyetli olan ve desteklendiği
zaman çok daha büyük başarılara imza atacak Türk gençliğinin önü açılmaktadır.
Özellikle kulüplerimize,
yaşadıkları büyük ekonomik sıkıntıları ve zorlukları aşmada önemli katkılar
sağlanıyor. Biz inanıyoruz ki, bu tasarıyla nüfusumuza oranla dünya
standartlarına göre çok az sayıdaki lisanslı sporcu sayımız artacaktır.
Sporumuzdaki ve sporcumuzdaki kalite artacak, başarı çoğalacak ve gurur
duyduğumuz geleceğimizin teminatı gençlerimiz daha fazla spor yapabilecektir.
Ödül yönetmeliğindeki
"başarılı ol ödül al" düşüncesine bu tasarıyla yapılacak katkılarla
-başarmak için- destek olunacağı ve teşvik edileceği için, dünya, olimpiyat ve
diğer organizasyonlarda daha başarılı sonuçlar alacağımıza yürekten inanmaktayım.
Ayrıca, bugün amatör
kulüplerimiz, birinci, ikinci ve üçüncü lig kulüplerimizin yaşadığı ekonomik
sıkıntı hepimizin malumudur. Bu kulüplerimize, sponsorlarca yapılacak
katkılarla, bir bakıma, bunlar, gerçek anlamda spora yönelebileceklerdir; gerek
eğitim gerek spor, araç gereç ve tesis açısından daha nitelikli hale
geleceklerdir. Ayrıca, sponsorluk, istihdam ve inşaat sektörünün gelişmesine
yardımcı da olacaktır; öyle düşünüyorum.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Özellikle, Türkiye Cumhuriyetinin kurucusu Ulu Önder Mustafa
Kemal Atatürk'ün, sponsorluğu, ülkemizde ilk uygulayan olduğunu sizlere
belirtmek istiyorum. 1931 yılında New York'tan havalanıp, okyanusu geçerek,
hiçbir yere uğramadan İstanbul'a uçarak, uzun uçuşta dünya rekoru kıran, John
Polanda ve Russel Bortman'ın sponsorluğunu Türkiye ve Mustafa Kemal Atatürk
üstlenmiştir.
Sponsorlukta günümüzde
kimlerin sponsor olamayacağı konusu önem arz etmektedir. Her ne kadar bu konu
yönetmeliklerle belirlenecekse de, bizim bu konudaki düşüncemiz şu şekildedir;
kimler sponsorluk yapamamalıdır: Muzır ve porno yayınların üreticileri,
dağıtıcıları, satıcısı şirketlerle; ağır alkollü içeceklerin üreticisi,
dağıtıcısı, satıcısı, şişeleyicisi şirketlerle; sigara üreticisi, dağıtıcısı,
satıcısı şirketlerle, uyuşturucu ve/veya keyif verici maddelerin üretimini
yapan şirketlerle, çocukların ve gençlerin ruh ve beden sağlığına zarar verici
nitelikte ürünlerin üretimini, dağıtımını ve satışını yapan şirketlerle siyasî
kişi, kuruluş ve oluşumlarla ve Türkiye'nin genel güvenliği aleyhine faaliyette
bulunanlarla sponsorluk anlaşması yapılmamalıdır.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; hafta içerisinde Yüce Meclisimizce kabul edilen Spor
Müsabakalarında Şiddet ve Düzensizliğin Önlenmesine Dair Yasayla spor
kulüplerimize verilen spor alanlarının donatımına ve denetimine ilişkin birtakım
yükümlülükler, bugün görüşülen sponsorluk tasarısıyla daha nitelikli olabilecek
ve kulüpleri parasal yükten kurtarabilecektir. Öte yandan, spordan sorumlu kamu
yönetimince, çıkarılacak sponsorluk kanunu özel sektöre çok çok iyi anlatılmalı
ve ikna edici bilimsel yöntemler kullanılmalıdır. Bu konuda ilgili özel
sektörün yapılacak tanıtım faaliyetlerine vereceği önem, arz ve talep konusu
içinde değerlendirilebileceğinden, reklam şirketlerinden de yararlanılma bir
politika olarak düşünülmelidir; yani, yasayı çıkarmak yetmiyor, bunu çok iyi
tanıtmamız gerekiyor.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; 59 uncu hükümet programında "dünyanın ve Türkiye'nin
gelişen ve değişen şartları dikkate alınarak yeni bir spor politikası
oluşturulacaktır; sporun her dalında uluslararası standartları yakalamak için
her türlü destek verilecektir" ifadesine yer verilmiştir. Bu
değerlendirmeler çerçevesinde, devlet bütçesinden yardım alan, devletin siyasî
ve idarî birimleri tarafından yönetilmeyip, ancak denetlenebilen idarî ve malî
yönden özerk federasyonların kurulması amaçlanmış ve uluslararası federasyonlar
gibi yapılanmalarına imkân sağlanmak istenmiştir. Böylece, federasyonlar
faaliyetlerini daha verimli ve süratli bir şekilde organize edebilecekler ve
spor faaliyetlerini, daha geniş coğrafyada daha geniş kitlelere ulaştırılmasını
sağlayacaklardır. Özerk federasyonların gelirlerinin sportif amaçlı kullanılıp
kullanılmadığı denetime tabi olacak, spor hizmet ve faaliyetlerinin
düzenlenmesi ve yürütülmesine ilişkin iş ve işlemleri ise federasyonların
bünyesinde oluşturulacak kurullarda görüşülerek otokontrol sistemi işletilecek
ve hizmetlerde verimlilik ve kalite sağlanabilecektir. Federasyonların özerk
hale gelmesiyle, Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğü, elindeki gücü bırakmaktadır.
Gerçekten, Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğümüzü ve spordan sorumlu Bakanımızı
kutlamak lazım. Şu anda istedikleri federasyon başkanını seçme imkânına ve
gücüne sahip olmalarına rağmen, bu işte liyakati ve bilgiyi önplana
çıkardıkları için kendilerini kutluyorum.
Dünyada sporun devlet
eliyle yönetildiği 3 tane ülke var; Çin, Küba ve Kuzey Kore. Özellikle Çin,
olimpiyatları yapmaya hak kazandıktan sonra, o da sporda demokrasiyi
benimsemiş, çok önemli atılımlar yapmıştır. O bakımdan, sporda demokrasinin
önemini özerk federasyonlarda göreceğiz. Verimli, kaliteli, daha çabuk karar
verebilen, daha iyi planlama yapabilen federasyonlarla Türk sporu çok daha
ileri gidebilecektir.
Özerklik öncesi ve
sonrası durumu karşılaştırdığımızda, bunun içinde en iyi örnek, özellikle
Futbol Federasyonumuzdur. İdarî, teknik ve malî başarının boyutlarını Futbol Federasyonumuzda
özerk yasa uygulamalarıyla görebiliyoruz.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; dünyada ve ülkemizdeki gelişmeler ışığında, Türk spor teşkilat
yapısı da bir değişim ihtiyacı içine girmiştir. Dünya ülkelerinde olduğu gibi,
ülkemizde de, spor hizmetlerinin yürütülmesinde, devletin sporu yönlendirici,
özendirici, destekleyici ve denetleyici olmasıyla, sporda demokratik bir ortam
sağlanmış olabilecektir. Böylece, federasyonlar, daha verimli çalışabilecekler,
organize edilebilecekler, rasyonel çalışıp, en iyi planlamayı yaparak spor
faaliyetlerini daha geniş kitlelere ulaştırabileceklerdir.
Daha kaliteli ve
nitelikli sporcuların yetiştirilmesi, daha kaliteli spor tesislerinin
oluşturulmasıyla, uygun bir spor iklimi, spor bilinci ve spor kültürü
oluşturulacaktır. Bu aşamada, gençlik, millî eğitim ve sporcu üçgeni daha verimli
hale getirilerek, lisanslı sporcu sayısının hem nitelik ve hem de nicelik
olarak artırımı sağlanacaktır.
BAŞKAN- Sayın Özak,
konuşmanızı tamamlar mısınız.
FARUK NAFİZ ÖZAK
(Devamla)- Tamamlıyorum Sayın Başkanım.
Kanun tasarısında, özerk
olacak federasyonların faal sporcu sayıları, faal kulüp sayıları, spor dalının
ülkemiz ve dünyadaki yaygınlığı ve gelişme potansiyeli, gelirlerinin
giderlerini karşılayabilme yeterliliği, spor dalının olimpik olup olmadığı,
federasyon veya bağlı kulüplerin tesis durumu gibi özerk olabilme ölçütleri yer
almaktadır.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; gençliğimiz ve sporumuz için çok önemli ve bence, bir zihniyet
devrimi olarak nitelendirilmesi gereken bu tasarı için Sayın Başbakanımıza,
Bakanlar Kurulumuza, Sayın Bakanımıza, Gençlik ve Spor Genel Müdürümüze,
değerli arkadaşlarımıza ve özellikle Cumhuriyet Halk Partisi Grubundaki değerli
arkadaşlarımıza, Sayın Fikret Ünlü'ye, herkese sonsuz teşekkür ediyorum;
yasamızın hayırlı, uğurlu olmasını diliyor, saygılar sunuyorum. (Alkışlar)
BAŞKAN- Teşekkür ederim
Sayın Özak.
Şahsı adına, Konya
Milletvekili Sayın Ahmet Işık; buyurun. (AK Parti sıralarından alkışlar)
AHMET IŞIK (Konya) -
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; diğer adıyla sporsorluk olan yasa
tasarısının geneli hakkında şahsım adına söz almış bulunmaktayım; bu vesileyle,
Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; hazırlanan tasarıyla, sponsorluk yapılabilecek spor hizmet ve
faaliyetlerinin kapsamı genişletilmiştir. Yeni düzenlemede, uluslararası
organizasyonların yanı sıra, ulusal organizasyonlar ile kamu kurum ve
kuruluşları, yerel yönetimlere ait spor tesislerinin yapım, bakım ve onarımları
da kapsama dahil edilmiş; kulüpler ile ferdî lisanslı sporcuların faaliyetleri
için de sponsorluk yapabilme imkânı getirilmiş, sponsorluk kapsamında yapılan
aynî veya nakdî harcamaların, amatör spor dalları için tamamı, profesyonel spor
dallarında ise yüzde 50'sinin Gelir Vergisi Kanunu ile Kurumlar Vergisi
Kanununa göre gider sayılacağı düzenlemesi yapılarak, sponsorluktan beklenen
hedefe ulaşılması ifade edilmiş ve Anayasanın 58 inci ve 59 uncu maddelerine
atıfta bulunulmuştur.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; özerk federasyonlar kurularak, uluslararası federasyonlarda
olduğu üzere yapılanmalar öngörülerek, daha fonksiyonel, daha verimli, daha
hızlı ve daha yaygın bir aktiviteye kavuşacağı amaçlanmakta; hükümet, özerk
federasyonların gelirlerinin sportif amaçlı kullanılıp kullanılmadığının
denetime tabi olacağını, sportif faaliyetlerin düzenlenmesi ve yürütülmesine
ilişkin iş ve işlemlerin ise federasyonun bünyesinde oluşturulacak kurulda
görüşülerek, otokontrol sisteminin işletileceğini, günümüzdeki bilimsel ve
teknolojik gelişmelerin ışığında toplumsal değişme hızının ortaya çıkardığı
ihtiyaçları karşılamak için, spor sisteminin çağdaş bir yapıya kavuşturulması,
dinamik, gelişmeye açık, etkinliği ve verimliliği gözeten, özerk hizmetlerle
spor faaliyetlerinin yürütülmesinin amaçlandığını ifade etmektedir.
Değerli milletvekilleri,
tasarıyla, devlet bütçesinden yardım alan, devletin siyasî ve idarî birimleri
tarafından yönetilmeyip, ancak denetlenebilen idarî ve malî yönden özerk
federasyonlar kurulması amaçlanmış ve uluslararası federasyonlar gibi
yapılanmalarına imkân sağlanmak istenilmiştir. Tasarıda, böylece,
federasyonların faaliyetlerini daha verimli ve süratli bir şekilde organize
edebilecekleri ve spor faaliyetlerinin daha geniş kitlelere ulaştırılmasının
sağlanacağı; talepte bulunmaları halinde Genel Müdürlükçe uygun görülen
federasyonlara faal sporcu sayısı, faal kulüp sayısı, spor dalının ülkemiz ve
dünyadaki yaygınlığı ve gelişme potansiyeli, gelirin giderlerini karşılayabilme
yeterliliği, spor dallarının olimpik olup olmadığı, federasyon ve bağlı
kulüplerin tesis durumu gibi kriterler esas alınarak özerklik verilebileceği;
bu kriterlerin tespitiyle, federasyon kurullarının teşkili, Genel Müdürlüğe ait
tesislerden yararlanmaları, denetimleri gibi hususlara ilişkin genel esasları
belirleme yetkisinin Genel Müdürlüğe ait olacağı ve Genel Müdürlüğün bu amaçla
hazırlayacağı esasların Resmî Gazetede yayımlanarak yürürlüğe gireceği,
federasyonların da bu esaslara uygun olarak kendi statülerini hazırlayacakları
ifade edilmektedir.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; sponsorluk yasası olarak da ifade edilen işbu tasarı hakkında
konuşurken, seçim bölgem olan Konya'nın en büyük aktivitelerinden birisi olan
Konyaspordan da kısaca bahsetmek istiyorum.
Yüce Atatürk'ün
Söylevinden, ulusal mücadele yıllarında dahi Konya İlimizde futbol oynandığını
tespit edebilmekteyiz.
Şehrimizde ilk resmî
kulüp 1922 yılında Gençlerbirliği olarak kurulmuş, 1923 yılında Konya
İdmanyurdu, 1927 yılında Selçukspor ve 1982 yılında da Konyaspor kurulmuştur.
Bu sezon lige ayrı bir
hava ve renk getiren Konyasporun başarısı ise takdire şayandır. Sevgi ve
hoşgörü şehri Konyamız, ünlü düşünür Mevlâna Celâleddin Rûmî'yle ayrı bir
konumu ve önemi haiz olmakta ve spordaki hoşgörüyü daha anlamlı hale
getirmektedir.
Değerli milletvekilleri,
Konyaspor olarak sıkıntı ve taleplerimizin bir kısmını aktarmak gerekirse,
Konya Atatürk Stadyumunda bulunan veledrom pistinin kaldırılarak tribün
yapılmasının; işbu stadyumun UEFA standartlarına uygun hale getirilerek
Konyaspora kiralanmasının; Kayacık'ta Konyaspor kompleksi için belediyeye
tahsisi yapılan arazinin bürokratik işlemlerinin bir an önce tamamlanmasının;
Lig TV gelirlerinin dağıtımındaki kriterlerin yeniden düzenlenmesinin;
uluslararası özel ya da resmî müsabakaların ve saha kapatmadan dolayı üçüncü
bir sahada oynanan lig müsabakalarının Mevlânâ felsefesinin ve hoşgörüsünün
maruf hale geldiği Konya İlimizde oynanmasının anlamlı olacağı kanaatini de
ifade etmek isterim.
Yüce Meclisi, tekrar,
saygıyla selamlıyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederim
Sayın Işık.
Tasarının tümü üzerindeki
görüşmeler tamamlanmıştır.
Tasarının maddelerine
geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul
edilmiştir.
1 inci maddeyi okutuyorum
:
GENÇLİK VE SPOR GENEL MÜDÜRLÜĞÜNÜN TEŞKİLAT VE GÖREVLERİ
HAKKINDA KANUN İLE BAZI KANUNLARDA DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA
DAİR KANUN TASARISI
MADDE 1. - 21.5.1986
tarihli ve 3289 sayılı Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğünün Teşkilat ve Görevleri
Hakkında Kanunun ek 3 üncü maddesinin madde başlığı ile üçüncü fıkrası
aşağıdaki şekilde değiştirilmiş ve maddenin sonuna aşağıdaki fıkralar
eklenmiştir.
"Ödül ve
sponsorluk"
"Ulusal veya
uluslararası gençlik ve spor hizmet ve faaliyetlerini desteklemek amacıyla
gerçek ve tüzel kişiler;
a) Genel Müdürlüğün
yıllık faaliyet programında yer alan ulusal ve uluslararası gençlik ve spor
organizasyonları,
b) Sporcuların transfer
bedelleri hariç olmak üzere spor kulüpleri ile federasyonların yıllık
programlarında bulunan sporun yaygınlaştırılması ve sporcuların desteklenmesine
yönelik resmî sportif faaliyetleri,
c) Kamu kurum ve
kuruluşları ve yerel yönetimler ile spor kulüplerine ait spor tesislerinden
Genel Müdürlükçe uygun görülenlerin yapımı, bakımı ve onarımı,
d) Federasyonların ve
spor kulüplerinin sportif hizmet ve faaliyetlerinin yürütülebilmesi için
gerekli olan sportif araç, gereç ve malzemelerin temini,
e) Ferdi lisanslı
sporcuların, Genel Müdürlükçe ferdi olarak katılmalarına izin verilen ulusal
veya uluslar arası organizasyonları,
Kapsamında sponsorluk
yapabilirler."
"Ferdi veya takım
sporcuları ile gençlik ve spor kulüpleri, ulusal veya uluslararası sportif
faaliyetlerde; Genel Müdürlüğün belirleyeceği esaslar dahilinde reklam
alabilirler.
Sportif faaliyetlere,
sporculara, spor kulüplerine, federasyonlara veya tesislere yapılacak
harcamalara ilişkin belgeler Genel Müdürlüğün kontrol ve tasdikine tâbidir.
Spor tesisleri için yapılacak yapım harcamaları ile Genel Müdürlükçe çıkarılacak
yönetmelikle belirlenen tutarı aşan bakım ve onarım işlerine ilişkin harcamalar
yeminli malî müşavirlerce tasdik edilir.
Sponsorluk ve reklamla
ilgili esas ve usuller Genel Müdürlükçe çıkarılacak yönetmelikle
belirlenir."
BAŞKAN - Madde üzerinde
söz talebi?.. Yok.
Madde üzerinde 2 adet
önerge vardır; önergeleri önce geliş sıralarına göre okutacağım; sonra,
aykırılıklarına göre işleme alacağım.
Birinci önergeyi
okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan Gençlik
ve Spor Genel Müdürlüğünün Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun ile Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısının 1 inci maddesinde yer
alan ek 3 üncü maddenin üçüncü fıkrasına (e) bendinden sonra gelmek üzere
aşağıdaki bendin eklenmesini arz ve teklif ederiz.
"f) Türkiye Millî
Olimpiyat Komitesi ile Paralimpik Komitesinin sportif faaliyetlerine ilişkin
hizmetleri"
Salih Kapusuz Telat Karapınar Ayhan Sefer Üstün
Ankara Ankara Sakarya
Mehmet Kerim Yıldız Taner Yıldız
Ağrı Kayseri
BAŞKAN - İkinci
okutacağım önerge en aykırı önerge olup, okuttuktan sonra işleme alacağım.
İkinci önergeyi
okutuyorum :
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan Gençlik
ve Spor Genel Müdürlüğünün Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun ile Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısının 1 inci maddesinde yer
alan ek 3 üncü maddenin üçüncü fıkrasının (d) ve (e) bentlerinin aşağıdaki
şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
"d) Federasyonların
ve spor kulüplerinin sportif hizmet ve faaliyetlerinin yürütülebilmesi için
gerekli olan spor organizasyonları ile sportif araç, gereç ve malzemelerin
temini,
e) Ferdî lisanslı
sporcuların Genel Müdürlük veya federasyonlarca ferdî olarak katılmalarına izin
verilen ulusal veya uluslararası organizasyonları,"
Salih Kapusuz Telat Karapınar Ayhan Sefer Üstün
Ankara Ankara Sakarya
Mehmet Kerim Yıldız Taner Yıldız
Ağrı Kayseri
BAŞKAN - Komisyon
önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
BAŞKANVEKİLİ MEHMET ALTAN KARAPAŞAOĞLU (Bursa) - Efendim, uygun görüşle takdire
bırakıyoruz.
BAŞKAN - Hükümet?..
DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN
YARDIMCISI MEHMET ALİ ŞAHİN (İstanbul) - Katılıyoruz efendim.
BAŞKAN - Sayın Kapusuz?..
SALİH KAPUSUZ (Ankara) -
Gerekçe okunsun Sayın Başkan.
BAŞKAN - Gerekçeyi
okutuyorum:
Gerekçe :
Spor organizasyonları ile
federasyonların özerklikleri kapsamında
sporcuların ferdî olarak katılmalarına izin verecekleri organizasyonların
sponsorluk kapsamına alınması amaçlanmıştır.
BAŞKAN- Komisyonun
takdire bıraktığı, Hükümetin katıldığı önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum
:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan Gençlik
ve Spor Genel Müdürlüğünün Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun ile Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısının 1 inci maddesinde yer alan ek 3 üncü maddenin üçüncü fıkrasına
(e) bendinden sonra gelmek üzere aşağıdaki bendin eklenmesini arz ve teklif
ederiz.
"f) Türkiye Millî
Olimpiyat Komitesi ile Paralimpik Komitesinin sportif faaliyetlerine ilişkin
hizmetleri,"
Salih Kapusuz (Ankara) ve arkadaşları
BAŞKAN - Komisyon
önergeye katılıyor mu ?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
BAŞKANVEKİLİ MEHMET ALTAN KARAPAŞAOĞLU(Bursa) -Uygun görüşle takdire
bırakıyoruz.
BAŞKAN - Hükümet ?..
DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN
YARDIMCISI MEHMET ALİ ŞAHİN (İstanbul) - Katılıyoruz efendim.
SALİH KAPUSUZ (Ankara) -
Gerekçeyi okutun efendim.
BAŞKAN - Gerekçeyi
okutuyorum:
Gerekçe :
Türkiye Millî Olimpiyat
Komitesi ve Paralimpik Komitesinin
sportif faaliyetlerinin de sponsorluk kapsamına alınması amaçlanmıştır.
BAŞKAN- Komisyonun
takdire bıraktığı, Hükümetin katıldığı önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmiştir.
Kabul edilen önergeler
doğrultusunda 1 inci maddeyi oylarınıza sunuyorum : Kabul edenler... Kabul
etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.
2 nci maddeyi okutuyorum
:
MADDE 2. - 3289 sayılı
Kanuna aşağıdaki ek madde eklenmiştir.
"Özerklik
EK MADDE 9. -
Federasyonlara talepte bulunmaları durumunda Merkez Danışma Kurulunun uygun
görüşü, Genel Müdürlüğün bağlı olduğu Bakanın teklifi ve Başbakanın onayı ile
idarî ve malî özerklik verilebilir. Federasyonun kuruluşuna ilişkin kararın,
Resmî Gazetede yayımlanması ile tüzel kişilik kazanılır.
Özerk olan federasyonlar;
organları genel kurulu tarafından seçimle göreve gelen, her türlü kararlarını
kendi organları içerisinde alan, bütçesi genel kurul tarafından onaylanan ve
ibra edilen federasyonlardır.
Özerklikte aşağıdaki
kriterler göz önünde bulundurulur:
a) Faal sporcu sayısı,
b) Faal kulüp sayısı,
c) Spor dalının ülkemiz
veya dünyadaki yaygınlığı ve gelişme potansiyeli,
d) Gelirlerinin
giderlerini karşılayabilme yeterliliği,
e) Spor dalının olimpik
olup olmadığı,
f) Federasyon veya bağlı
kulüplerin tesis durumu.
Özerkliği onanan
federasyon, hazırlayacağı ana statü ve buna bağlı talimatlara göre genel
kurulunu ve yetkilendireceği diğer organlarının oluşumunu, görev ve yetkilerini
belirler. Özerk federasyonlar, uluslararası federasyonların öngördüğü kurulları
oluşturmak zorundadır.
Özerk federasyonların;
genel kurullarının toplanması ve
çalışmalarına ilişkin usul ve esaslar ile kimlerin oy kullanabileceği ve
Tahkim Kurulu ile ilişkileri Genel Müdürlükçe düzenlenecek çerçeve statü ile
belirlenir. Özerk federasyonlarca hazırlanacak ana statü, çerçeve statüye
aykırı olamaz.
Özerk federasyonların
ceza veya disiplin kurullarınca verilen kararlara karşı Tahkim Kuruluna itiraz
edilebilir.
Tahkim Kurulu dört yıl için Genel Kurulca seçilecek beş
asil, beş yedek hukukçu üyeden teşekkül eder. Üyeler kendi aralarından bir
başkan seçerler. Tahkim Kurulu
kararları kesindir.
Tahkim Kurulu, federasyon
ile kulüpler; federasyon ile hakemler; federasyon ile teknik direktör ve
antrenörler; kulüpler ile teknik direktör ve antrenörler; kulüpler ile
oyuncular; kulüpler ile kulüpler arasında çıkacak ihtilaflar hakkında yönetim
kurulunca verilecek kararlar ile disiplin veya ceza kurulu kararlarını,
ilgililerin itirazı üzerine inceleyerek kesin karara bağlar.
Özerk federasyonların
gelirleri; katılım payı, tescil, vize, transfer, itiraz, ceza, yayın,
sponsorluk, reklam, yardım, bağış ve
benzeri gelirler ile federasyon bütçesinin öz gelirlerinin %15'ini geçmemek
üzere Genel Müdürlük bütçesinden ayrılacak paydan oluşur.
Özerk federasyonların
gelirleri ana statüsünde belirlenen usul ve esaslar dahilinde harcanır. Genel
Müdürlük bütçesinden özerk federasyonlara, ilgili branşın alt yapısına ve
eğitime ilişkin projelerinin desteklenmesi amacıyla gerektiğinde kaynak tahsis
edilebilir. Özerk federasyonların tüm gelirleri her türlü vergi, resim ve
harçtan muaftır.
Genel Müdürlük, özerk
federasyonların talebi durumunda, kendisine ait spor tesislerinin
işletilmesini, menkul ve gayrimenkullerini bedelsiz olarak kırkdokuz yıla kadar
federasyonun faaliyetleri için tahsis edebilir. Söz konusu spor tesisleri ile
menkul ve gayrimenkullerin tahsis amacı dışında kullanılması halinde, tahsis
işlemi Genel Müdürlükçe iptal edilir.
Özerk federasyonların her
türlü faaliyet ve işlemleri Genel Müdürlüğün bağlı olduğu Bakanlığın denetimine tâbidir. Bu denetim
sonucunda görevi başında kalmasında sakınca görülen federasyon başkanı veya
yönetim kurulu üyeleri hakkında karar almak üzere, Genel Müdürlüğün bağlı
olduğu Bakan, genel kurulu olağanüstü toplantıya çağırır."
BAŞKAN - Madde üzerinde
söz isteği?.. Yok.
Madde üzerinde 1 adet
önerge vardır; önergeyi okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan Gençlik
ve Spor Genel Müdürlüğünün Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun ile Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısının 2 nci maddesinde yer
alan ek 9 uncu maddenin altı ve yedinci fıkralarının aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
"Özerk
federasyonların ceza veya disiplin kurullarınca verilen kararlara karşı Genel
Müdürlük bünyesinde oluşturulacak Tahkim Kuruluna itiraz edilebilir.
Tahkim Kurulu yedi asil
ve yedi yedek üyeden teşekkül eder. Üyelerin beşinin hukukçu, ikisinin ise spor
alanında bilimsel çalışmalar yapmış veya sporda idareci, teknikadam ve benzeri
görevlerde bulunmuş kariyer sahibi kişi olmaları şarttır. Üyeler Genel Müdürün
teklifi ve Genel Müdürlüğün bağlı olduğu Bakanın onayı ile altı yıl için
görevlendirilir. Üyeler kendi aralarından bir başkan seçerler. Tahkim Kurulu
tarafından verilen kararlar kesindir. Tahkim Kurulunun görev, yetki ve
sorumlulukları ile çalışma usul ve esasları yönetmelikle belirlenir."
Salih Kapusuz Telat Karapınar Ayhan Sefer Üstün
Ankara Ankara Sakarya
Mehmet Kerim Yıldız Taner
Yıldız Durdu Mehmet Kastal
Ağrı Kayseri Osmaniye
BAŞKAN - Komisyon
önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
BAŞKANVEKİLİ MEHMET ALTAN KARAPAŞAOĞLU (Bursa) - Efendim, uygun görüşle takdire
bırakıyoruz.
BAŞKAN - Hükümet?..
DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN
YARDIMCISI MEHMET ALİ ŞAHİN (İstanbul) - Katılıyoruz efendim.
SALİH KAPUSUZ (Ankara) -
Gerekçe okunsun efendim.
BAŞKAN - Gerekçeyi
okutuyorum:
Gerekçe :
Özerk federasyonların
ceza ve disiplin kurulları tarafından verilen kararların Genel Müdürlük
bünyesinde oluşturulacak Tahkim Kurulu tarafından incelenmesi ve kesin olarak
karara bağlanması amaçlanmıştır. Her federasyonun kendi bünyesi içerisinde ayrı
bir tahkim kurulu oluşturulması bu kuruldan beklenen amacı yerine
getirmeyecektir. Tarafsız bir kurulun oluşturulması ve bu kurulda yer alacak
üyelerden bir kısmının da spor alanında kariyer sahibi olan kişilerden seçilmesi
öngörülmüştür.
ALİ TOPUZ (İstanbul) -
Sayın Başkan, bu konuyla ilgili bir tartışma var orada; belki bir başka sonuç
çıkar. Bir defa daha Sayın Bakana sorar mısınız; belki orada bir şey olmuştur.
Bir uyarı var çünkü. Burada, bir ikinci Tahkim Kurulu kurularak, genel müdürlük
emrinde...
BAŞKAN - Sayın Başkan,
yapılan o müzakere, bu önergeyle ilgili değil galiba.
ALİ TOPUZ (İstanbul) - Bu
önergeyle ilgili... Konu, Tahkim Kurulu değil mi efendim?.. Sayın Bakana bir
öneri yapılıyor.
SALİH KAPUSUZ (Ankara) -
Tamam, tamam; oylayın.
BAŞKAN - Sayın
milletvekilleri, Komisyonun takdire bıraktığı, Hükümetin katıldığı önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul
edilmiştir.
Kabul edilen önerge
doğrultusunda 2 nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul
etmeyenler... Kabul edilmiştir.
3 üncü maddeyi okutuyorum
:
MADDE 3. - 3289 sayılı
Kanuna aşağıdaki geçici madde eklenmiştir.
"GEÇİCİ MADDE 9. -
Ek 9 uncu maddenin dokuzuncu fıkrasında öngörülen Genel Müdürlük bütçesinden
ayrılacak pay ile ilgili oran, federasyonların
özerk olduğu tarihten itibaren üç yıl sonra uygulanır. Bu tarihe kadar
Genel Müdürlük her türlü desteği sağlar."
BAŞKAN - Madde üzerinde
söz talebi?... Yok.
Sayın milletvekilleri,
maddeyi oylarınıza sunuyorum : Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Madde Kabul
edilmiştir.
Sayın milletvekilleri,
yeni madde ihdasına dair bir önerge vardır.
Malumları olduğu üzere,
görüşülmekte olan tasarı veya teklife konu kanunun, komisyon metninde
bulunmayan; ancak, tasarı veya teklifle çok yakın ilgisi bulunan bir maddesinin
değiştirilmesini isteyen ve komisyonun salt çoğunlukla katıldığı önergeler
üzerinde yeni bir madde olarak görüşme açılacağı, İçtüzüğün 87 nci maddesinin
dördüncü fıkrası hükmüdür.
Bu nedenle, önergeyi
okutup Komisyona soracağım. Komisyon önergeye salt çoğunlukla, yani 21 üyesiyle
katılırsa, önerge üzerinde yeni bir madde olarak görüşme açacağım. Komisyonun
salt çoğunlukla katılmaması halinde ise, önergeyi işlemden kaldıracağım.
Şimdi önergeyi okutuyorum
:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 384
sıra sayılı tasarıya aşağıdaki maddenin 4 üncü madde olarak eklenmesini ve
diğer maddelerin buna göre yeniden teselsül ettirilmesini arz ve teklif ederiz.
Fikret Ünlü Kemal Kılıçdaroğlu Hasan Güyüldar
Karaman İstanbul Tunceli
Yakup Kepenek Edip Safder Gaydalı
Ankara Bitlis
Madde 4. - 657 sayılı
Devlet Memurları Kanununun 59 uncu maddesinin birinci fıkrasında yer alan
"Dünya Şampiyonluğu" ifadesi "Dünya ve Avrupa Şampiyonluğu"
şeklinde değiştirilmiştir.
BAŞKAN - Sayın Komisyon,
önergeye salt çoğunlukla katılıyor musunuz?..
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
BAŞKANVEKİLİ MEHMET ALTAN KARAPAŞAOĞLU (Bursa) - Efendim, yeterli çoğunluğumuz
olmadığı için, katılma imkânı bulamıyoruz.
BAŞKAN - Sayın
milletvekilleri, Komisyon önergeye salt çoğunlukla katılamamış olduğundan,
önergeyi işlemden kaldırıyorum.
4 üncü maddeyi okutuyorum
:
MADDE 4. - 31.12.1960
tarihli ve 193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun 89 uncu maddesinin birinci
fıkrasına aşağıdaki (5) numaralı bent eklenmiştir.
"5. 3289 sayılı
Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğünün Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun ile
17.6.1992 tarihli ve 3813 sayılı
Türkiye Futbol Federasyonu Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanun kapsamında
yapılan sponsorluk harcamalarının; amatör spor dalları için tamamı, profesyonel
spor dalları için % 50'si,"
BAŞKAN - Madde üzerinde
söz isteyen?.. Yok.
4 üncü maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... 4 üncü madde kabul edilmiştir.
5 inci maddeyi okutuyorum
:
MADDE 5. - 3.6.1949
tarihli ve 5422 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun 14 üncü maddesinin birinci
fıkrasının (6) numaralı bendinin sonuna aşağıdaki alt bent eklenmiştir.
"3289 sayılı Gençlik
ve Spor Genel Müdürlüğünün Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun ile
17.6.1992 tarihli ve 3813 sayılı Türkiye Futbol Federasyonu
Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanun kapsamında yapılan sponsorluk
harcamalarının; amatör spor dalları için tamamı, profesyonel spor dalları için
%50'si,"
BAŞKAN - Madde üzerinde
söz talebi?.. Yok.
5 inci maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.
6 ncı maddeyi okutuyorum
:
Madde 6.- Bu Kanun yayımı
tarihinde yürürlüğe girer.
BAŞKAN - Madde üzerinde
söz talebi?.. Yok.
Maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... 6 ncı madde kabul edilmiştir.
7 nci maddeyi okutuyorum
:
Madde 7.- Bu Kanun
hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür.
BAŞKAN - Madde üzerinde
söz talebi?.. Yok.
7 nci maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.
Saygıdeğer
milletvekilleri, tasarının tümü açıkoylamaya tabidir.
Açıkoylamanın şekli
hakkında Genel Kurulun kararını alacağım.
Açıkoylamanın elektronik
oylama cihazıyla yapılmasını oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul
etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Oylama için 5 dakika süre
vereceğim. Bu süre içerisinde sisteme giremeyen üyelerin teknik personelden
yardım istemelerini, bu yardıma rağmen de sisteme giremeyen üyelerin, oy
pusulalarını, oylama için öngörülen 5 dakikalık süre içerisinde Başkanlığa
ulaştırmalarını rica ediyorum.
Ayrıca, vekâleten oy
kullanacak sayın bakanlar var ise, hangi bakana vekâleten oy kullandığını,
oyunun rengini ve kendisinin ad ve soyadı ile imzasını da taşıyan oy
pusulasını, yine, oylama için öngörülen 5 dakikalık süre içerisinde Başkanlığa
ulaştırmalarını rica ediyorum.
Oylama işlemini
başlatıyorum.
(Elektronik cihazla
oylama yapıldı)
BAŞKAN - Sayın
milletvekilleri, Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğünün Teşkilat ve Görevleri Hakkında
Kanun ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısının
açıkoylama sonucunu açıklıyorum:
Kullanılan oy sayısı :
254
Kabul : 254 (x)
Böylece, kanun tasarısı
kabul edilmiş ve kanunlaşmıştır; hayırlı ve uğurlu olmasını temenni ediyorum.
Sayın Bakan teşekkür
konuşması yapacaklardır.
Buyurun Sayın Bakan. (AK
Parti sıralarından alkışlar)
DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN
YARDIMCISI MEHMET ALİ ŞAHİN (İstanbul) - Sayın Başkanım, değerli arkadaşlar;
spor camiasını ilgilendiren iki önemli konuda Türk sporuna ciddî bir ivme
kazandıracak düzenleme yaptık. Her iki gruba mensup değerli milletvekili
arkadaşlarımı tebrik ediyorum, teşekkür ediyorum, takdirlerimi sunuyorum.
Cumhuriyet hükümetlerinin
görevi, kendisinden önceki hükümetlerin yapamadığı icraatları yapmak, yapılmış
olanların üstüne yenilerini ilave etmektir.
Türkiye'de sponsorlukla
ilgili en ciddî adım, 2001 yılında atıldı. Bu adımı atan spordan sorumlu Devlet Bakanımız Sayın Ünlü'ydü. Şimdi, hep
birlikte, bu adımlara yeni adımlar ilave ediyoruz. Sponsorlukla ilgili alanı
daha da genişletiyoruz. Bu, Türk sporunu daha da geliştirecektir, başarılı
sporcularımızın sayısını daha da artıracaktır; yarım kalmış, bir türlü
bitirilememiş tesislerimizin bir an önce bitirilmesiyle ilgili, birtakım
işadamlarımızın sponsor olarak bunları bitirmelerini temin edecektir, böyle bir
yolu açtık.
Özellikle
federasyonlarımızın, belirli şartları taşımaları halinde, özerk olmalarının
yolunu açtık. İnanıyorum ki, Türk sporu daha da gelişecektir ve Türkiye'yi,
dünyada, Avrupa'da başarıyla temsil eden ve ay yıldızlı bayrağımızı hep göndere
çektirecek olan sporcuları yetiştirmeye vesile olacaktır, bunların sayısını
artıracaktır.
Yeniden, Genel Kurula,
tüm milletvekili arkadaşlarımıza teşekkür ediyorum, saygılar sunuyorum.
(Alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederim
Sayın Bakan.
Cumhuriyet Halk Partisi
Grup Başkanvekilleri Mersin Milletvekili Mustafa Özyürek, İzmir Milletvekili
Oğuz Oyan, Samsun Milletvekili Haluk Koç ile 2 Milletvekilinin, Türk Ceza
Kanununa
(x) Açıkoylama kesin sonuçlarını gösteren tablo tutanağın
sonuna eklidir.
Geçici İki Madde
Eklenmesine İlişkin Kanun Teklifi ile Adalet ve Kalkınma Partisi Grup
Başkanvekili Ordu Milletvekili Eyüp Fatsa'nın, Türk Ceza Kanununa Bir Geçici
Madde Eklenmesine İlişkin Kanun Teklifi ve Adalet Komisyonu raporunun görüşmelerine
başlıyoruz.
8. - Türk Ceza Kanununa Bir Geçici Madde Eklenmesine İlişkin
Kanun Teklifi ve Adalet Komisyonu Raporu (2/177, 2/155) (S. Sayısı : 361) (x)
BAŞKAN - Komisyon?..
Burada.
Hükümet?.. Burada.
Komisyon raporu 361 sıra
sayısıyla bastırılıp dağıtılmıştır.
Teklifin tümü üzerinde,
Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına, Adana Milletvekili Sayın Ziya Yergök;
buyurun. (Alkışlar)
CHP GRUBU ADINA MEHMET
ZİYA YERGÖK (Adana) - Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; Türk Ceza Kanununa
Bir Geçici Madde Eklenmesine Dair 361 sıra sayılı Kanun Teklifi hakkında
Cumhuriyet Halk Partisi Grubunun görüş ve düşüncelerini açıklamak üzere söz
almış bulunuyorum; Yüce Meclisin değerli üyelerini saygıyla selamlayarak
sözlerime başlamak istiyorum.
Görüşülmekte olan ve
komisyonda birleştirilerek Yüce Meclise gelen bu kanun teklifleriyle, yakın
tarihimizin önemli ve olumsuz bir dönüm noktasını oluşturan 12 Eylül
müdahalesinin sonucu olarak ortaya çıkan ve hâlâ devam etmekte olan bir
mağduriyete ve haksızlığa son verilmesi amaçlanmaktadır. 12 Eylül 1980 askerî
darbesinden sadece kişiler değil, kurumlar da payını almış, Parlamento
feshedilmiş, siyasî partiler, sendikalar, dernekler kapatılmış, özgürlükçü ve demokratik
bir anayasa olan 1961 Anayasası ortadan kaldırılmıştır. Öyle ki, cumhuriyeti
kuran, devleti kuran, çokpartili siyasal yaşamın öncüsü ve ulusal kurtuluş
hareketimizin örgütü olan Cumhuriyet Halk Partisi de bu dönemde kapatılmış ve
oniki yıl kapalı kalmıştır.
6 Kasım 1983 seçimleriyle
yeniden siyasal yaşamın normale dönmeye başlamasından günümüze kadar Türkiye
Büyük Millet Meclisinde yapılan yasa ve anayasa değişiklikleriyle, demokrasinin
önündeki engeller, 12 Eylülün getirdiği olumsuzluklar aşılmaya çalışılmıştır.
Avrupa Birliğine uyum
çerçevesinde de olsa, çeşitli yasalarda değişiklik içeren 7 ayrı
demokratikleşme paketi Türkiye Büyük Millet Meclisinde kabul edilmiştir. Yine,
1987'den günümüze, 1982 Anayasasında birçok kez değişiklik yapılmış, Anayasanın
demokratikleşmesi yönünde olumlu adımlar atılmıştır.
Bütün bu olumlu
gelişmelere, yasal ve anayasal düzenlemelere rağmen, 12 Eylül döneminin
olumsuzluklarının ve bu olumsuzlukların getirdiği mağduriyetin tam anlamıyla sökülüp
atıldığı söylenemez. Hâlâ, eksiksiz bir demokrasi için, demokrasinin bütün
kurallarıyla ve kurumlarıyla işlemesi için, demokratik hak ve özgürlüklerin,
toplumun tüm bireyleri tarafından eksiksiz kullanımı için yapılması gereken
işler, atılması gereken adımlar bulunmaktadır; bunun için de, Parlamentoya
düşen görevler vardır.
İşte, iktidar ve
muhalefet gruplarınca verilen ve görüşmekte olduğumuz kanun tekliflerinin
hareket noktasında ve gerekçesinde bu anlayış yer almaktadır; olağanüstü
dönemin sonucu olarak ortaya çıkan ve devam eden bir olumsuzluğu ve mağduriyeti
ortadan kaldırma düşüncesi yatmaktadır. Gerçekten de, 12 Eylül askerî
darbesinin yol açtığı olağanüstü koşullarda, çoğunluğu 1978 kuşağına mensup
binlerce, onbinlerce insan mağdur oldu; gözaltında kaybolan, işkencede ölen
insanlarımız oldu; yoğun baskı altında tutulan, ağır işkence gören insanlar,
çok uzun gözaltı sürelerinden sonra, yine uzun süre askerî mahkemelerde
yargılandılar ve mahkûm oldular. Bu insanlara ağır
(x) 361 S. Sayılı Basmayazı tutanağa eklidir.
mahkûmiyet kararlarına ek
olarak, Türk Ceza Yasasının 31 ve 32 nci maddeleri uygulandı; böylece, binlerce
insan, kamudaki haklarından, siyasî haklarından, medenî haklarından, ceza
sürelerine eşdeğer miktarda ve ömürboyu yasaklı hale geldi. Gözaltı sürelerini,
hürriyeti bağlayıcı cezalarını ayrıcalıklı koşullarda değil, aksine çok ağır ve
çok kötü koşullarda çekmelerine ve cezaevlerinden tahliye olmalarına rağmen,
yasaklılıkları ve mağduriyetleri günümüze kadar devam etti.
78'liler Vakfı
yöneticileri tarafından 22 nci Yasama Döneminin başlarında iktidar ve muhalefet
gruplarının gündemine taşınan bu sorun, ilk kez, 6 Şubat 2003 tarihinde, Basın
ve Yayın Yoluyla İşlenen Suçlara İlişkin Dava ve Cezaların Ertelenmesine Dair
Kanunda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Tasarısının görüşülmesi sırasında
dile getirilmiş; ardından, 25 Mart 2003 tarihinde, Adalet Bakanlığının
bütçesinin görüşülmesi sırasında Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına yaptığımız
konuşmada Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kurulunun dikkatine sunulmuş ve
soruna Parlamentoda çözüm bulunması istenmiştir. Daha sonra, iktidar ve
muhalefet gruplarına mensup milletvekillerinin ayrı ayrı verdikleri kanun teklifleriyle,
konu, Türkiye Büyük Millet Meclisinin gündemine taşınmıştır. Bu kanun
teklifleri, Adalet Komisyonundaki görüşmelerde birleştirilip kabul edilmiş ve
bugün, Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kuruluna gelmiş bulunmaktadır.
İktidar ve muhalefet uzlaşmasının önemli ve olumlu bir örneğini oluşturan bu
kanun teklifinin yasalaşmasıyla, çoğunluğu 78 kuşağına mensup binlerce insanın
mağduriyetleri son bulacak, bu kişilerin, kamu haklarından, siyasî haklardan,
medenî haklardan yararlanmaları yolu açılmış olacaktır.
Sayın milletvekilleri,
burada, kamuoyunun ve Genel Kurulun dikkatine sunmak istediğim husus şudur:
Memnu hakların iadesi müessesesi, halihazırda, Türk Ceza Yasasında ve Ceza
Muhakemeleri Usulü Yasasında zaten mevcuttur. Görüştüğümüz kanun teklifiyle,
Türk Ceza Yasasına, sadece, geçici bir madde eklenmektedir. Bu geçici maddeyle
getirilen düzenlemenin yapılmaması halinde, 12 Eylül sonrası yapılan
yargılamalar sonucunda mahkûm olan bu kişiler, cezalarını çekip şartla salıverildikleri
ve cezaevlerinden tahliye oldukları halde, yasaklı halleri devam edecek,
yürürlükte olan mevzuata göre, memnu haklarını talep edebilmeleri için,
birçoğu, 2010'lu, 2020'li yıllara kadar beklemek durumunda kalacaklardı. Böyle
bir durumun, hakla, hukukla, demokrasiyle ve daha da önemlisi, insan onuruyla
bağdaşır bir yönü olmadığı açıktır.
Demokratik bir düzende,
insan onuruna saygı, her şeyin üzerinde gelir. İnsan onuru, insan haklarının
temelini oluşturur. İnsan onuruna saygı, devlet ve toplum yaşamının temel
ilkesidir. Bu nedenledir ki, iktidar ve muhalefet tarafından verilen ve
komisyonda birleştirilen kanun teklifleriyle yapılmakta olan bu düzenleme,
demokratikleşme açısından, hukuk açısından önemli olduğu kadar, toplumsal
barışa, sosyal barışa da önemli katkı sağlayacaktır.
Burada, hemen belirtmek
gerekir ki, memnu hakların iadesi, genel aftan tamamen farklı bir durumdur.
Genel af, fiilin niteliğini, verilen cezayı ve bu cezanın geçici ya da sürekli
bütün sonuçlarını kapsamına aldığı halde, memnu hakların iadesi müessesesi,
sadece, cezadan doğan yasaklılık ve ehliyetsizlikleri geleceğe yönelik kaldıran
yargısal bir işlemdir. Memnu hakların geri verilmesi kararının etkileri ileriye
yöneliktir. Örneğin, süresiz memuriyetten yasaklılık halini düşünelim. Burada
memnu hakların iadesiyle, hükümlü, otomatik olarak eski görevine iade
edilmemekte; ancak idarece tekrar atanabilme niteliğini kazanmaktadır. Tabiî
ayrıca memnu hakları iade edilenler geleceğe dönük olarak siyasî haklarını,
medenî haklarını da kullanma imkânına kavuşmaktadır.
Adalet Komisyonunda
birleştirilen, iktidar ve muhalefete mensup komisyon üyelerince oybirliğiyle
kabul edilen bu olumlu ve yararlı kanun teklifi, inanıyorum ki, Türkiye Büyük
Millet Meclisi Genel Kurulunda da yine oybirliğiyle kabul edilecektir.
Bu duygu ve düşüncelerle,
Genel Kurula saygılarımı sunuyorum, teşekkür ediyorum. (Alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederim
Sayın Yergök.
AK Parti Grubu adına,
Sayın Eyüp Fatsa; buyurun. (AK Parti sıralarından alkışlar)
AK PARTİ GRUBU ADINA EYÜP
FATSA (Ordu) - Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; 361 sıra
sayısıyla basılmış ve Türkiye Büyük Millet Meclisinde görüşülmekte olan Türk
Ceza Kanununa Bir Geçici Madde Eklenmesine İlişkin Kanun Teklifi üzerinde -ki,
bu teklifin altında şahsımın da imzası vardır- Grubum adına söz almış
bulunuyorum; bu vesileyle, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Değerli arkadaşlar,
görüşülmekte olan kanun teklifi, Türkiye'de demokrasimizin eriştiği zirve
açısından önemli bir göstergedir. Gönül arzu ederdi ki, Türkiyemizde bu tür
yasakların oluşmadığı veya bu tür yasakların oluşmasına zemin hazırlayan
olayların olmadığı bir ortamda yaşayalım.
Arkadaşlar, 1970'li
yılları hep beraber yaşadık. Bu dönem, ülkemiz ve milletimiz açısından,
karanlık, zor, sıkıntılı dönemlerdi. Ben de, bu kürsüden, tıpkı, İstiklal Marşı
şairimiz merhum Âkif'in "Allah, bu millete bir daha İstiklal Marşı
yazdırmayı nasip etmesin" dediği gibi, Allah, bu millete, 1970'li yılların
şartlarını bir daha yaşatmasın diyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)
Değerli arkadaşlar, zira,
olağanüstü bir süreçti. Hatırlayın, kurtarılmış şehirler, kurtarılmış
mahalleler, kasabalar, köyler, sokaklar; ideolojik bölünmeler, etnik
bölünmeler, mezhep farklılıklarından dolayı meydana gelen, hepimizin, milletçe
içini kanatan olaylar, üniversite olayları ve sayamayacağım, bugün hiçbirimizin
hatırlamak, bir daha da yaşamak istemediği birçok acı olay... Böyle bir
süreçten geçtik.
İşte bu süreçte,
Türkiye'de yaşayan herkes, Türkiye'nin birçok kurumu da dahil, bu süreçten
olumlu veya olumsuz etkilendi; ama, genelde, herkes bundan olumsuz etkilendi.
Binlerce üniversite genci, bu süreçte hayatını kaybetti; binlercesi
mahkemelerde, hapishanelerde, sıkıyönetim mahkemelerinde, cezaevlerinde çile
çekti, sıkıntı çekti; aileler gözyaşına boğuldu, anneler acı ve ıstırap çekti.
Hâlâ, bu acı dönemin sıkıntılarını ve yaralarını sarmakta zorluk çekiyoruz.
İşte, bu olağanüstü
dönemde, herkesin olumsuz etkilendiği bu karanlık dönemde yaşanılan sıkıntılar
neticesinde, gerek sıkıyönetim askerî mahkemelerinde gerekse sivil mahkemelerde
ceza almış, düşüncesinden, fikrinden dolayı ceza almış, cezasını çekmiş, şartlı
veya bihakkın tahliye olmuş; ama, memnu hakları iade edilmemiş bu binlerce
insan aramızda dolaşıyor, seçme ve seçilme hakları yok, vatandaşlık haklarını
kullanamıyor, kamuda görev alamıyor, işlerini kuramıyor, vasi tayin etmeden bir
şeye karar veremiyor. Düşünce olarak da aralarında siyasî yelpazenin her
kesiminden insanlar var; ama, bunlar, bir düşünce ve fikir suçlusudur.
Dolayısıyla, bugün, 2004
yılında, Avrupa'nın, Avrupa Birliğinin kapısına dayanmış, önemli demokratik
açılımlar yapmış, reformlar yapmış, Anayasasında düşünce ve fikri suç sayan
maddeleri kaldırmış veya onlarla ilgili ciddî düzenlemeler yapmış, uyum
paketleri çıkarmış ve en son Avrupa Konseyi Parlamenter Meclisi Denetim
Komisyonunun insan hakları konusundaki denetiminden de çıkmış bir Türkiye'nin,
artık, bu tür yasaklarla ve ayıplarla var olması mümkün değildir.
Türkiye Büyük Millet
Meclisi, bugün, çok önemli bir karar verecek ve gerçekten, hatırladığımızda da
hepimizin vicdanını karartan ve kanatan bir yarayı burada tedavi etmiş
olacaktır; onun için, önemlidir. Bu konuda, özellikle bu kanun teklifinin
altında imzası olan ve imza veren bu arkadaşlara destek veren, iktidar ve
muhalefet gruplarına mensup milletvekili arkadaşlarımız, çok önemli bir
sorumluluk, çok önemli bir görev yerine getiriyor. Bu Meclise yakışan da budur.
Değerli arkadaşlar,
bakın, birtakım vehimlerle, birtakım endişelerle, korkularla demokratikleşmek,
temel hak ve hürriyetleri, bireysel hakları ihdas etmek mümkün olmadı.
Geçmişte, hatırlayın,
141,142, 163 üncü maddeler, âdeta, birçok şeyin emniyet supabı olarak görülüyor ve dolayısıyla, bunların kalkması
halinde, bu ülkede kaos ve anarşi olacağı, birtakım toplumsal olayların vuku
bulacağı gibi endişeler yaşandı; ama, kalktı, ne oldu; gördük ki, bu
korkuların, bu vehimlerin hepsi yersizmiş.
Türk Ceza Kanununun 312
nci maddesinde değişiklik yapıldı. Terörle Mücadele Kanununun 8 inci maddesi
kaldırıldı, 7 nci maddesinde önemli değişiklikler yapıldı. Ölüm cezası
kaldırıldı, yeniden yargılanma hakkı verildi, anadilde yayın imkânı geldi. Hep
bu vehimlerle, korkularla büyüdük; gördük ki, bu yasaklar kalktığı zaman, bu
ülkeye bir şey olmuyor, olması da mümkün değildir. Zira, Türkiye Cumhuriyeti
Devleti, büyük bir devlettir; kendine karşı, millî birliğine, bütünlüğüne
karşı, ulusal güvenliğine karşı işlenebilecek veya kalkışılabilecek her türlü
suç ve olaya karşı tedbir alabilecek ve bunu bertaraf edebilecek güçtedir.
Dolayısıyla, bu vehimlerin hiç kimseye bir faydası olmamıştır, sadece, zaman
içerisinde, bu vehimlerden kaynaklanan korkuları ve sıkıntıları yaşadık; işte
bu sıkıntılardan, vehimlerden kurtulmanın, çok az da olsa önemli bir
göstergesi.
Değerli arkadaşlar, belki
konuşulacak çok şey vardır; ama, biz, bütün önyargılardan kurtularak bu kanun
teklifini buraya getirdik.
Bu kanun teklifinin Genel
Kurula gelmesinde, başta Sayın Başbakanımızın, Adalet Bakanımızın, Anayasa
Komisyonu Başkanımızın ve üyelerinin, Adalet Komisyonu Başkanımızın ve
özellikle üyelerinin, Adalet Bakanlığı bürokratlarının, Cumhuriyet Halk Partisi
Grup Başkanvekillerinin ve özellikle Adana Milletvekilimiz Ziya Beyin,
Cumhuriyet Halk Partisi Grubunun ve AK Parti Grubunun önemli desteği ve katkıları
olmuştur; emeği geçen herkese, katkısı olan herkese, AK Parti Grubu adına
teşekkürlerimi arz ediyorum.
Arkadaşlar, bu yasayla
beraber sağlanacak imkânlar, demokratik imkânlar, bir lütuf değildir, bir
hakkın iadesidir.
Ben, bu düşüncelerle, bu
kanun teklifinin hayırlı olmasını temenni ediyor; Genel Kurulu da saygıyla
selamlıyorum. (Alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederim
Sayın Fatsa.
Teklifin tümü üzerindeki
görüşmeler tamamlanmıştır.
Maddelerine geçilmesini
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
1 inci maddeyi okutuyorum
:
TÜRK CEZA KANUNUNA BİR GEÇİCİ MADDE EKLENMESİNE İLİŞKİN
KANUN TEKLİFİ
MADDE 1. - 1.3.1926
tarihli ve 765 sayılı Türk Ceza Kanununa aşağıdaki geçici madde eklenmiştir.
"GEÇİCİ MADDE 1. -
31.12.1987 tarihinden evvel işlenmiş suçlarla ilgili olarak mahkemeler
tarafından yapılan yargılamalar sonucunda; haklarında mahkumiyet kararı
verilenlerden, bu Kanunun yayımı tarihinden önce bihakkın tahliye olanlar ile
şartlı salıverilenlerin Türk Ceza Kanununun 122 ve 123 üncü maddelerindeki
süreler ve 4.4.1929 tarihli ve 1412 sayılı Ceza Muhakemeleri Usulü Kanununun
417 nci maddesinin (2) ve (3) numaralı bentlerinde yer alan koşul aranmaksızın;
mahkemelerce memnu haklarının iadesine karar verilir."
BAŞKAN - Madde üzerinde,
Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına, Denizli Milletvekili Sayın Mustafa
Gazalcı; buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA MUSTAFA
GAZALCI (Denizli) - Sayın Başkan, değerli arkadaşlar; Cumhuriyet Halk Partisi
Grubu adına, görüşmekte olduğumuz 361 sıra sayılı Türk Ceza Yasasına Geçici Bir
Madde Eklenmesine İlişkin Kanun Teklifi üzerinde söz aldım; tümünüzü saygıyla
selamlıyorum.
Gerçekten, güzel bir iş
yapıyoruz, yarım özgürlüğü tamamlıyoruz. 12 Eylül üzerine, her iki grubun
temsilcileri de, yapılanları, çekilen acıları anlattılar; eksik bile
anlattılar. Çok şeyler yapıldı; ama, 12 Eylülün yaraları tam sarılmadı.
Değerli arkadaşlar,
bugün, bir hakkı teslim ediyoruz. Bu yasanın kapsamına girenler, bundan
yararlananlar, yaralarını bir ölçüde sarmış olacaklar, bugüne değin çektikleri
acıları, geç de olsa, belki, bu hakkın geri teslimiyle sona erdirilmiş olacak.
Ama, 12 Eylülün, başta 12 Eylül Anayasası olmak üzere... Birçok maddeleri
değişmiş olmakla birlikte, düzeltilmesi gereken başta Anayasamız var. Türk Dil
Kurumu, Tarih Kurumu eskiden özerk yapıdaydı; maalesef, özerkliği gitti;
düzeltilmesi gereken o konu önümüzde duruyor.
Benim, asıl, burada söz
almama neden olan bir şey var değerli arkadaşlar. Kişilere özgürlük veriyoruz;
ama, kimi derneklerin suçluluğu devam ediyor. Şimdi, bakın, 12 Eylülden sonra,
siyasî partiler açıldı, siyasîlere hakları teslim edildi. Sendikalar açıldı,
malları geri verildi; ama, 12 Eylülden sonra kapatılan derneklerin ya da
kapatılmış sayılan derneklerin malları geri verilmedi, o dernekler affedilmedi.
Hukukta bir eşitlik vardır. Derneği kuran kişileri bağışlıyorsunuz ya da
hakkını teslim ediyorsunuz; ama, tüzelkişilik olarak o dernek, o kuruluş suçlu
olmaya devam ediyor... Bir örnek vermek istiyorum; Tüm Öğretmenler Birleşme ve
Dayanışma Derneği, kısa adı TÖBDER. TÖBDER, 12 Eylülden sonra kapatılan en
büyük öğretmen örgütüdür, yalnız Türkiye'nin değil, Ortadoğu'nun; 650 şubesi,
200 000 üyesi vardı bu derneğin. Şimdi, bu derneğin, gizli örgüt sayılarak,
askerî mahkemede, sıkıyönetim mahkemesinde 65 yöneticisine beş ile sekiz yıl
arasında cezalar verildi. Aradan yıllar geçti; başta derneğin Genel Başkanı
Gültekin Gazioğlu olmak üzere 20 yöneticisi, sivil mahkemede, Ankara'da
aklandı. Askerî mahkeme mallarına el koymuştu. Şimdi, bu, çelişkili bir durum.
1981'de yargılanıyorlar askerî mahkemede, yöneticiler cezalandırılıyor,
mallarına el konuluyor; hâlâ, Hazinede; bu dosyanın içerisinde var; sonra, o
derneğin genel başkanı ve kimi yöneticileri aklanıyor. Avukat Halit Çelenk
"TÖBDER Davası" adıyla bir kitap yayımlamıştır bu konuda. Biz
öğretmenler, Parlamentoya başvurduk. Geçtiğimiz dönemde, Malatya Milletvekili
Mustafa Yılmaz bir yasa önerisi verdi bu konuda; ama, görüşülemedi, geri kaldı.
Şimdi, biz, 66 arkadaş bir yasa önerisi verdik; kapatılan derneklerini -yalnız
TÖBDER değil, başka dernekler de varsa, onlar da içinde olmak üzere- Hazinece
el konulan malları da geri verilmek üzere, yeniden açılmasını istiyoruz.
Değerli arkadaşlar, AKP
yöneticileriyle görüştük, Adalet Bakanıyla görüştük, Adalet Komisyonu
üyeleriyle görüştük. Bakın, 200 000 üyeli derneğin üyelerinin kendi katkısıyla
aldıkları binalar, mallar, şu anda Hazinededir; partilerin verilmiş,
sendikaların verilmiş... Biliyorum, arkadaşlar sabırsız; başta Başkanımız olmak
üzere; ama, değerli arkadaşlar, kişilere özgürlük veriyorsunuz, onların
kurdukları dernek, suçlu olmaya tüzelkişilik olarak devam ediyor; bu çelişkinin
giderilmesi gerekir; bu çelişkinin, bu Parlamento tarafından düzeltilmesi
gerekiyor.
Şimdi, ben, burada, 12
Eylül üstüne söylev veren arkadaşlarım, hep beraber veriyoruz, 12 Eylülü
kınıyoruz; ama, AKP yöneticilerinden özellikle bir işbirliği istiyorum; aynen,
partilerin, sendikaların olduğu gibi, derneklerin de açılması gerekir, eğer tam
özgürlük olacaksa. Yasa önerisi verilmiştir. Yine, muhalefet ve iktidar,
birlikte, bu yarayı da saralım diyorum.
Bu fırsatı da verdiğiniz
için teşekkür ediyorum, saygılar sunuyorum değerli arkadaşlar. (Alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederim
Sayın Gazalcı.
Madde üzerinde, şahsı
adına, Nevşehir Milletvekili Sayın Mehmet Elkatmış; buyurun efendim. (AK Parti
sıralarından alkışlar)
MEHMET ELKATMIŞ
(Nevşehir) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinize hayırlı akşamlar
diliyor, saygılar sunuyorum.
Görüşmekte olduğumuz bu
kanun teklifi çok önemli bir tekliftir, önem veriyoruz; çünkü, insan hakları
ihlali olarak görüyoruz, bu teklifteki hükümden dolayı haklarını teslim etmek
istediğimiz arkadaşlara. Bildiğiniz gibi, 22 nci Dönemde, demokrasi, hukukun
üstünlüğü ve insan hakları konusunda çok önemli kanunlar çıkardık. Tabiî ki,
yapacağımız daha çok şeyler var.
Geçenlerde, bir sivil
toplum örgütü, bir çalışma yapmış, bize çalışmasının neticesini getirdi.
Türkiye'de daha binlerce kanunda insan haklarını engelleyen hususlar var ve
bunları 2 000 sayfalık bir kitap halinde toplamışlar, getirdiler. Yani, daha
işimiz çok. O nedenle, bu kanunun mutlaka geçmesi gerektiğine inanıyoruz ve
hukukun üstünlüğünü sağlamak için hepimize çok büyük görevler düşüyor. Bu,
tabiî, bir lütuf da değil; arkadaşlarımızın da ifade ettiği gibi, bu, bir hakkın
teslimidir. İnsan hakları konusunda bu kadar reform yasaları çıkardık; ancak,
biraz evvel söylediğim gibi, insan hakları ihlaliyle ilgili daha 2 000 sayfalık
engeller var. Onun için, bu yasanın acilen çıkarılması gerekiyordu.
Arkadaşlarımıza ben
teşekkür ediyorum; şimdiye kadar unutulan, çıkarılmayan böyle bir şeyi
akıllarına getirmişler, böyle bir teklif vermişler. Her iki gruptaki, gerek AK
Partideki gerek Cumhuriyet Halk Partisindeki arkadaşlarımıza teşekkür ediyorum
ve bu kanunun hayırlı olmasını diliyorum.
Teşekkür ediyorum.
(Alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederim
Sayın Elkatmış.
Sayın Kafkas,
konuşmayacaksınız galiba, öyle mi?
AGÂH KAFKAS (Çorum) -
Konuşacağım Sayın Başkan.
BAŞKAN - 3 dakika
konuşun, buyurun.
ALİ TOPUZ (İstanbul) -
Sayın Başkan, bizden de Sayın Muharrem Kılıç Bey şahsı adına konuşacak.
BAŞKAN - Muharrem Bey de
bir sonraki maddede konuşsun.
Şahsı adına, Çorum
Milletvekili Agâh Kafkas, buyurun.
AGÂH KAFKAS (Çorum) -
Türk Ceza Kanununa Bir Geçici Madde Eklenmesine İlişkin Kanun Teklifinin 1 inci
maddesi üzerinde kişisel görüşlerimi açıklamak üzere söz almış bulunuyorum.
Türkiye, üçüncü bin yılın
başında, Parlamentomuz tarafından, demokratik açılımlarını tamamlayan ve Avrupa
Birliği sürecinde hızla ilerleyen bir ülke fotoğrafı sergilemektedir; ancak,
hep beraber biliyoruz ki, bu süreci bu dönem hızlandırmış olmamız, geçmişte
demokrasimizin uğradığı bir kazayla da çok ilgili. 12 Eylülün yaralarını birer
birer sarıyoruz. Avrupa Birliği mevzuatına uyum konusunda 7 tane paketi, bu 22
nci Dönem Parlamentosu, büyük bir kararlılıkla ortaya koydu.
Bu memnuniyeti ifade
ederken, 12 Eylülün yaralarını sararken, o dönemin önemli dinamikleri, o
dönemin genç nesilleri, ülke adına farklı kesimlerde büyük bir mücadele
verdiler. Siyasetin farklı kesimlerindeydi ve 12 Eylül darbesinin ağır
faturasını hep beraber ödedi bu nesil. Ödedi; ama, çekilen cezalar, çekilen
acılar bir kenarda kaldı ve o insanlar, bütün haklarından mahrum, memnu hak
dediğimiz seçme hakkından mahrum, hatta evlenme hakkından mahrum, kamu
görevlerinden yararlanma hakkından mahrum; mal ve paralarını idare etme hakkı
bile olmayan; eğer bir ülke adına savaşıp madalya alırlarsa, bu madalyasını
bile taşıma hakkına sahip olmayan bir nesil olarak çok acılarıyla başbaşa
kaldılar.
Şimdi, bunca güzel
demokratik açılımları yapan Parlamentomuz bu yarayı tamir ediyor. Ben de, bu
yaranın tamir edilmesinde emeği geçen herkesi kutluyorum.
Bir başka açıdan da,
demokrasi mücadelesini veren sivil toplum örgütlerimizin önemine burada dikkat
çekmek istiyorum. Eğer istemleri haklı, inatla, sabırla bir mücadele
verilebiliyorsa, bu sesi mutlaka bu Parlamento duyuyor. İşte, ben, burada,
78'liler Vakfının Değerli Başkanı Celalettin Can ve arkadaşlarını, yine, bu
yasanın bu noktaya gelmesinde büyük gayreti olan Hak-İş Konfederasyonunun Genel
Başkanı Sayın Salim Uslu ve arkadaşlarını ve yine, bu Parlamentoda, Grup
Başkanvekilimiz Sayın Eyüp Fatsa olmak üzere, Cumhuriyet Halk Partisi Grup
Başkanvekillerini ve Parlamentoda milletvekili olduğu günden bu yana demokratik
açılımlar konusunda duyarlılık gösteren bütün milletvekili arkadaşlarımı kutluyorum
ve yeniden topluma özgür bireyler olarak birkısım insanımızı, onbinlerce
insanımızı kazandırmış olmanın onuru ve mutluluğu bu Parlamentonundur diyorum;
herkesi saygıyla selamlıyorum. (Alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederim
Sayın Kafkas.
Sayın milletvekilleri,
madde üzerinde 1 adet önerge vardır; okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 361
sıra sayılı kanun tasarısının 1 inci maddesiyle Türk Ceza Kanununa eklenen
geçici 1 inci maddesinde yer alan "koşul" ibaresinin
"koşullar" olarak değiştirilmesini ve "mahkemelerce"
ibaresinden önce gelmek üzere "talep halinde" ibaresinin eklenmesini
arz ve teklif ederiz.
Salih Kapusuz Ali Topuz Hamit Taşcı
Ankara İstanbul
Ordu
Orhan Eraslan M.Ziya Yergök Muharrem Kılıç
Niğde Adana
Malatya
BAŞKAN - Komisyon
önergeye katılıyor mu?
ADALET KOMİSYONU
BAŞKANVEKİLİ HALİL ÖZYOLCU (Ağrı) - Takdire bırakıyoruz.
BAŞKAN - Hükümet?..
DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN
YARDIMCISI MEHMET ALİ ŞAHİN (İstanbul) - Katılıyoruz efendim.
BAŞKAN - Gerekçe mi
okunsun?
SALİH KAPUSUZ (Ankara) -
Gerekçe okunsun.
BAŞKAN - Gerekçeyi
okutuyorum:
Gerekçe :
Maddedeki anlam ve ifade
bütünlüğünün sağlanması ve Ceza Muhakemeleri Usulü Kanununun 417 nci
maddesindeki 2 ve 3 numaralı bentlerinde birden fazla koşul yer aldığından,
uygulamada oluşabilecek tereddütleri gidermek amacıyla bu değişiklik teklifi
hazırlanmıştır.
BAŞKAN - Sayın
milletvekilleri, Komisyonun takdire bıraktığı, Hükümetin katıldığı önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul
edilmiştir.
Saygıdeğer milletvekili
arkadaşlarım, 1 inci maddeyi kabul edilen önerge doğrultusunda oylarınıza
sunacağım; ancak, madde af ilanını içerdiğinden, Anayasanın 87 nci ve İçtüzüğün
92 nci maddelerinin hükümleri uyarınca, kabulü için üye tamsayısının beşte 3
çoğunluğunun oyunu arayacağım.
Bu nedenle, maddenin
oylamasını açıkoylama şeklinde yapacağız.
Açıkoylamanın şekli
hakkında Genel Kurulun kararını alacağım.
Açık oylamanın elektronik
oylama cihazıyla yapılmasını oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul
etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Sayın milletvekilleri,
oylama için 5 dakika süre vereceğim. Bu süre içerisinde sisteme giremeyen
üyelerin teknik personelden yardım istemelerini, bu yardıma rağmen de sisteme
giremeyen üyelerin, oy pusulalarını, oylama için öngörülen 5 dakikalık süre
içerisinde Başkanlığa ulaştırmalarını rica ediyorum.
Ayrıca, vekâleten oy
kullanacak sayın bakanlar var ise, hangi bakana vekâleten oy kullandığını,
oyunun rengini ve kendisinin ad ve soyadı ile imzasını taşıyan oy pusulasını,
yine, oylama için öngörülen 5 dakikalık süre içerisinde Başkanlığa
ulaştırmalarını rica ediyorum.
Sayın milletvekilleri,
lütfen, Genel Kuruldan ayrılmayınız; çünkü, tasarının tümü üzerinde de açık
oylama yapılacaktır.
Oylama işlemini
başlatıyorum.
(Elektronik cihazla
oylama yapıldı)
BAŞKAN - Sayın
milletvekilleri, Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkanvekilleri Mersin
Milletvekili Mustafa Özyürek, İzmir Milletvekili Oğuz Oyan, Samsun Milletvekili
Haluk Koç ile 2 Milletvekilinin, Türk Ceza Kanununa Geçici İki Madde
Eklenmesine İlişkin Kanun Teklifi ile Adalet ve Kalkınma Partisi Grup
Başkanvekili Ordu Milletvekili Eyüp Fatsa'nın, Türk Ceza Kanununa Bir Geçici
Madde Eklenmesine İlişkin Kanun Teklifinin (2/177, 2/155)(S.Sayısı: 361) 1 inci
maddesinin açıkoylamasının sonucunu açıklıyorum:
Kullanılan oy sayısı :
355
Kabul : 355 (x)
Sayın milletvekilleri,
madde kabul edilmiştir.
2 nci maddeyi okutuyorum:
MADDE 2.- Bu Kanun yayımı
tarihinde yürürlüğe girer.
BAŞKAN - Madde üzerinde,
Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına, Malatya Milletvekili Sayın Muharrem Kılıç;
buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA MUHARREM
KILIÇ (Malatya) - Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; 361 sıra sayılı Türk
Ceza Kanununa Bir Geçici Madde Eklenmesine İlişkin Kanun Teklifinin 2 nci
maddesi üzerinde, Grubumuz adına söz almış bulunmaktayım; Yüce Heyeti saygıyla
selamlıyorum.
Öncelikle, toplumun
kanayan yaralarından biri olan 12 Eylül mağdurlarının bu sorunlarına aynı
duyarlılıkla yaklaşarak, kanun teklifi veren Cumhuriyet Halk Partisi Grup
Başkanvekilleri Sayın Oğuz Oyan ile Sayın Haluk Koç'a, yine, Adalet ve Kalkınma
Partisi Grup Başkanvekili Sayın Eyüp Fatsa'ya teşekkürlerimi sunuyorum.
Muhalefetin ve iktidarın,
sorunlara bu şekilde, ortak yaklaşım gösteriyor olması, demokrasimiz açısından
olumlu ve sevindirici bir yaklaşımdır. Cumhuriyet Halk Partisi, olumlu ve
yapıcı muhalefet anlayışıyla, toplum yararına olarak, her alanda, iktidarın
yapacağı yasal çalışmalara katkı sunmaya hazırdır ve bunun örneklerini de
vermiştir. Nitekim, Meclise sunulan pek çok yasa tasarısı ve teklifinde gerek
komisyonlarda gerekse Genel Kurulda her türlü olumlu katkıyı sunarak, oylarıyla
desteklemiştir; özellikle, demokrasinin tüm kurum ve kurallarıyla uygulanması
ve Avrupa Birliğine uyuma ilişkin yasal düzenlemelerde tam destek vermiştir.
Sayın milletvekilleri,
gerek 1970'lerde gerekse 1980 öncesi ve sonrası yıllarda yaşanan olaylar,
toplumun çok büyük bir kesimini etkilemiştir. Bu insanların büyük çoğunluğu,
ellerine silah da almamış olan fikir ve düşünce suçlularıdır. Bu memleketin
gazetecileri, yazarları, bilimadamları, sendikacıları, dernek yöneticileri,
öğretmeni, öğrencisi, düşüncelerini açıkladığı, görüşlerini yazıya döktüğü
için, toplumsal sorunlara el attığı için, ağır cezalara çarptırılmışlardır. Bu
vatandaşlarımızın yargılamaları, ne yazık ki, adil biçimde de yapılmamıştır.
Yüzbinlerce insan, günlerce, haftalarca, hatta, bazen aylarca süren
sorgulamalardan geçirildi; gerek zabıta sorgulamalarında gerekse savcılık
aşamasında avukatları yanlarında bulunamadan, baskı ve zora dayalı biçimde
ifadeleri alındı; kanıt
(x) Açıkoylama kesin sonuçlarını gösteren tablo tutanağın
sonuna eklidir.
olarak kabul edilmemesi
gereken bu ifadelere dayanılarak mahkemelere davalar açıldı. Ne yazık ki, bu
insanların çoğunluğunun yargılandığı askerî mahkemeleri, bağımsız ve tarafsız
mahkemeler olarak kabul etmek de mümkün değildir. Askerî mahkemelerin hâkim ve
savcıları o dönemdeki askerî hiyerarşi içinde atanıyor, yer değiştiriyor ve
görevden alınıyordu. Bu nedenle, doğal hâkim ilkesine de uyulmamıştır. Yine,
İnsan Hakları Evrensel Bildirgesinin 10 uncu maddesinin "herkesin bağımsız
ve yansız bir mahkemede yargılanma hakkı bulunmaktadır" ilkesine rağmen,
bu yargılanmalarda ne doğal hâkim ilkesine ne de tarafsız ve yansız mahkeme
ilkelerine uyulmuştur. İşte, bu koşullarda yapılan olağanüstü yargılamalarla,
bu insanlar, çok ağır cezalara mahkûm oldular. Bazıları on yılı aşkın süreler
cezaevinde yatarak tahliye oldular. Ancak, bu insanlar, cezaevinden çıktıktan
sonra da, almış oldukları cezaların feri hükümleri olarak Türk Ceza Kanununun
31 inci ve 33 üncü maddeleri uyarınca verilmiş bulunan kısıtlılıklarla
karşılaştılar. Bu kısıtlılıklar kamu görevlerinden yasaklanma, memuriyetten
mahrumiyet, seçme ve seçilme haklarından yoksun kılınma, babalık ve kocalık
haklarını kullanamama, vasi olamama gibi durumlardı. Cezaevinde cezalarını
çekerek çıkmış olan bu insanların bu haklarına kavuşabilmeleri için, ceza
sürelerinin tümüyle dolması ve bu süreden sonra da Türk Ceza Kanununun 122 nci
ve 123 üncü maddelerindeki sürelerin geçmesi; ayrıca, Ceza Muhakemeleri Usulü
Kanununun 417 nci maddesinde belirlendiği biçimde, bu süreler içinde iyi halli
olduklarını kanıtlamaları gerekmekteydi. Birkısım hükümlüler için, Türk Ceza
Kanununun 122 nci ve 123 üncü maddelerindeki sürelerin dolması 2016 yılını bile
geçmektedir. 1980'li yıllardan bu yana yirmi yılı aşkın bir süre geçmiştir. Bu
nedenle, bu süreleri beklemek mağduriyetlerini artıracağından, bu süreleri
beklemeden, çoğunluğu o günlerin olağanüstü şartlarında cezalandırılmış bulunan
bu insanları toplumla barıştırarak, bir an önce normal yaşama dönmelerini sağlamak doğru bir hareket
tarzıdır.
Bunun yanında, hiçbir
kamu hizmeti vermediğimiz, normal yaşama geçme şartlarını oluşturmadığımız bu
insanlardan bir de iyi hal belgesi istemek açık bir çelişkidir. Bu nedenle de,
bu yasa teklifiyle Ceza Muhakemeleri Usulü Kanununun 417 nci maddesindeki iyi
hal şartı da aranmayacaktır.
Yasa teklifi, 31.12.1987
tarihinden önce işlenmiş suçlara ilişkindir. Bundaki amaç, 12 Eylül döneminin
olağanüstü uygulamalarının bu tarihte sona erdiğinin kabul edilmiş olmasıdır.
Zira, 1987 yılında yapılan referandumla siyasî yasaklıların yasakları sona
erdirilmişti.
Getirilen kanun teklifi,
bu vatandaşların hükümlülüğünü ve geçmişteki sabıkasını kaldırıcı bir nitelik
taşımaktadır; sadece, geçmişe yürütülmeksizin geri verilen haklardan, bu
vatandaşlarımızın, yasanın yürürlüğe girmesinden sonra yararlanmalarını
sağlamaya yöneliktir.
Sayın milletvekilleri,
her iki grup tarafından da desteklenen bu teklife Parlamentomuzdaki tüm
milletvekillerimizin olumlu oy vereceklerine inanıyorum. Böylece, hem
demokrasimizin çıtasının yükseltilmesine katkıda bulunmuş hem de en az 25 000
vatandaşımızın mağduriyetlerine son vermiş olacağız.
Yüce Heyeti saygıyla
selamlıyorum. (Alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederim
Sayın Kılıç.
2 nci maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
3 üncü maddeyi
okutuyorum:
MADDE 3. - Bu Kanun
hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür.
MEHMET ÖZLEK (Şanlıurfa)
- Sayın Başkan...
BAŞKAN - Madde üzerinde,
şahsı adına Sayın Özlek, buyurun.
MEHMET ÖZLEK (Şanlıurfa)
- Sayın Başkanım, teşekkür ediyorum.
Değerli arkadaşlar, onbeş
aydır beraberiz. Bazen birbirimize sertleştik, bazen tatlı olduk; ama, Meclis
ara veriyor, hepimiz seçim bölgesine gidiyoruz. Zannediyorum, bu son konuşma
olacak. Onun için, bizim Grup Başkanvekilimiz Salih Kapusuz ve Sayın Ali Topuz
buraya gelsinler, birbirlerine sarılsınlar ve vatandaşa güzel bir resim
verelim. (Alkışlar)
Hayır, buraya gelin.
BAŞKAN - Sayın Özlek,
lütfen... Konuşmanızı bitirdiyseniz, lütfen yerinize oturun.
Buyurunuz.
MEHMET ÖZLEK (Devamla) -
Sayın Başkanım, teşekkür ediyorum. (Alkışlar)
BAŞKAN - Ben teşekkür
ederim.
3 üncü maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.
Sayın milletvekilleri,
teklifin 1 inci maddesi af ilanı içerdiğinden, tümünün oylamasını da açıkoylama
şeklinde yapacağız ve üye tamsayısının beşte 3 çoğunluğunun oyunu arayacağız.
Açıkoylamanın şekli
hakkında Genel Kurulun kararını alacağım.
Açıkoylamanın elektronik
oylama cihazıyla yapılmasını oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul
etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Oylama için 5 dakika süre
vereceğim. Bu süre içerisinde sisteme giremeyen üyelerin teknik personelden
yardım istemelerini, bu yardıma rağmen de sisteme giremeyen üyelerin, oy
pusulalarını, oylama için öngörülen 5 dakikalık süre içerisinde Başkanlığa
ulaştırmalarını rica ediyorum.
Ayrıca, vekâleten oy
kullanacak sayın bakanlar var ise, hangi bakana vekâleten oy kullandığını,
oyunun rengini ve kendisinin ad ve soyadı ile imzasını da taşıyan oy
pusulasını, yine, oylama için öngörülen 5 dakikalık süre içerisinde Başkanlığa
ulaştırmalarını rica ediyorum.
Oylama işlemini
başlatıyorum.
(Elektronik cihazla
oylama yapıldı)
BAŞKAN - Sayın
milletvekilleri, Türk Ceza Kanununa Bir Geçici Madde Eklenmesine İlişkin Kanun
Teklifinin (2/177, 2/155) (S.Sayısı: 361) tümünün açıkoylama sonucunu
açıklıyorum:
Kullanılan oy sayısı :
364
Kabul : 364 (x)
(Alkışlar)
Böylece, kanun teklifi
kanunlaşmıştır; hayırlı ve uğurlu olmasını temenni ediyorum.
Alınan karar gereğince,
sözlü soru önergeleri ile kanun tasarı ve tekliflerini sırasıyla görüşmek için,
24 Mart 2004 Çarşamba günü saat 15.00'te toplanmak üzere, birleşimi
kapatıyorum.
Kapanma Saati : 20.30
(x) Açıkoylama kesin sonuçlarını gösteren tablo tutanağın
sonuna eklidir.