BIM 2 10 2004-03-04T12:20:00Z 2004-03-04T12:20:00Z 84 54135 308570 TBMM 2571 617 378945 9.3821 0 6 nk 6 nk 0

DÖNEM : 22        YASAMA YILI : 2

 

 

 

T. B. M. M.

TUTANAK DERGİSİ

 

CİLT : 42

 

56 ncı Birleşim

24 Şubat 2004 Salı

 

 

İ Ç İ N D E K İ L E R  I. - GEÇEN TUTANAK ÖZETİ

 II. - GELEN KÂĞITLAR

III. - YOKLAMALAR

IV. - BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI

A) GÜNDEMDIŞI KONUŞMALAR

1. - Isparta Milletvekili Mevlüt Coşkuner'in, Bağ-Kur emeklileri, dul ve yetimleri ile bakmakla yükümlü oldukları kişilerin sorunlarına ve alınması gereken önlemlere ilişkin gündemdışı konuşması

2. - Kars Milletvekili Yusuf Selahattin Beyribey'in, adliye binalarının içinde bulunduğu durum ile adlî personelin sorunlarına ve alınması gereken önlemlere ilişkin gündemdışı konuşması

3. - Çorum Milletvekili Feridun Ayvazoğlu'nun, ülkemizdeki sosyal güvenlik sistemlerinin yapısal ve işlevsel sorunlarına ve alınması gereken önlemlere ilişkin gündemdışı konuşması

B) Gensoru, Genel Görüşme, Meclİs SoruşturmasI ve Meclİs AraştIrmasI Önergelerİ

1. - Ankara Milletvekili Yakup Kepenek ve 44 milletvekilinin, 2004 Yılı Özelleştirme Programı konusunda genel görüşme açılmasına ilişkin önergesi (8/10)

C) Tezkereler ve Önergeler

1. - Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt'ün, Hoçivan Hasköy Adıyla Bir İlçe Kurulması Hakkında Kanun Teklifinin (2/198) doğrudan gündeme alınmasına ilişkin önergesi (4/147)

2. - Balıkesir Milletvekili Sedat Pekel'in, Bir İl ve İki İlçe Kurulmasına Dair Kanun Teklifinin (2/194) doğrudan gündeme alınmasına ilişkin önergesi (4/148)

V. - ÖNERİLER

A) Sıyasî Partİ Grubu Önerİlerİ

1. - Sözlü sorular ile diğer denetim konularının görüşülmemesine, kanun tasarı ve tekliflerinin görüşülmesine ve çalışma saatlerinin yeniden düzenlenmesine ilişkin AK Parti Grubu önerisi

VI. - KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER

1. - Adlî Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Bölge Adliye Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yetkileri Hakkında Kanun Tasarısı ve Adalet Komisyonu Raporu (1/521) (S. Sayısı : 146)

2. - Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Tasarısı ve Adalet Komisyonu Raporu (1/523) (S. Sayısı : 152)

3. - Çanakkale Milletvekilleri Mehmet Daniş ve İbrahim Köşdere'nin; Gelibolu Yarımadası Tarihî Millî Parkı Kanununa Geçici Bir Madde Eklenmesine Dair Kanun Teklifi (Kamu İhale Kanununa Geçici Madde Eklenmesine Dair Kanun Teklifi) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (2/212) (S. Sayısı : 305)

4. - Kamu Yönetiminin Temel İlkeleri ve Yeniden Yapılandırılması Hakkında Kanun Tasarısı ile İçişleri, Plan ve Bütçe ve Anayasa Komisyonları Raporları (1/731) (S. Sayısı : 349)

 

VII. - AÇIKLAMALAR VE SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR

1. - Ankara Milletvekili Oya Araslı'nın, Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Mehmet Ali Şahin'in, ileri sürmüş olduğu görüşlerden farklı görüşleri kendisine atfetmesi nedeniyle konuşması

VIII. - SORULAR VE CEVAPLAR

A) YazIlI Sorular ve CevaplarI

1. - Adana Milletvekili Atilla Başoğlu'nun, Alman cezaevlerinde Türk mahkûmlara yönelik insan hakları ihlallerine ilişkin sorusu ve Adalet Bakanı Cemil Çiçek'in cevabı (7/1720)

2. - İstanbul Milletvekili Ahmet Sırrı Özbek'in, Gebze Cezaevindeki nüfus kaydı olmayan bir tutukluya ilişkin Başbakandan sorusu ve Adalet Bakanı Cemil Çiçek'in cevabı (7/1730)

3. - Trabzon Milletvekili Cevdet Erdöl'ün, lise düzeyindeki eğitim programları ve meslek liselerine ilişkin sorusu ve Millî Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik'in cevabı (7/1741)

4. - Isparta Milletvekili Mevlüt Coşkuner'in, sözleşmeli sağlık personeli sınavına ilişkin sorusu ve Millî Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik'in cevabı (7/1764)

5. - İstanbul Milletvekili Kemal Kılıçdaroğlu'nun, Bingöl depreminde hasar gören bir yatılı bölge okulunun onarım ihalesine ilişkin sorusu ve Millî Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik'in cevabı (7/1771)

6. - İstanbul Milletvekili Kemal Kılıçdaroğlu'nun, Bingöl'deki öğretmen sayısına ve Çeltiksuyu Yatılı İlköğretim Okuluna ilişkin sorusu ve Millî Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik'in cevabı (7/1772)

7. - İzmir Milletvekili Enver Öktem'in, SSK hastanelerine 2002 yılında alınan sözleşmeli personelin kadroya alınmalarına ilişkin sorusu ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Murat Başesgioğlu'nun cevabı (7/1786)

8. - Kırşehir Milletvekili Mikail Arslan'ın, belediyelerdeki üst düzey yöneticilere makam tazminatı ödenmesi için bir çalışma olup olmadığına ilişkin Başbakandan sorusu ve Maliye Bakanı Kemal Unakıtan'ın cevabı (7/1819)

9. - Konya Milletvekili Atilla Kart'ın bazı şirketlere ve araç kayıt bilgilerine ilişkin Başbakandan sorusu ve Maliye Bakanı Kemal Unakıtan'ın cevabı (7/1822)

10. - Adana Milletvekili Kemal Sağ'ın, DSİ Genel Müdürlüğünde görevli iki personelin geçici olarak İstanbul'da görevlendirilmelerine ilişkin Başbakandan sorusu ve Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanı Mehmet Hilmi Güler'in cevabı (7/1826)

11. - Edirne Milletvekili Rasim Çakır'ın, SSK işitme cihazı ihalesine ilişkin sorusu ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Murat Başesgioğlu'nun cevabı (7/1834)

12.- Sinop Milletvekili Engin Altay'ın, üniversitelerin kullanmadığı 2003 yılı araştırma ödeneklerine ilişkin Başbakandan sorusu ve Maliye Bakanı Kemal Unakıtan'ın cevabı (7/1836)

13. - Muğla Milletvekili Ali Cumhur Yaka'nın, bekçi kadrolarına ve silah ruhsatlarına ilişkin sorusu ve İçişleri Bakanı Abdülkadir Aksu'nun cevabı (7/1835)

14. - Kocaeli Milletvekili İzzet Çetin'in, TÜPRAŞ'ın özelleştirilmesi ihalesine ilişkin sorusu ve Maliye Bakanı Kemal Unakıtan'ın cevabı (7/1868)

15. - Niğde Milletvekili Orhan Eraslan'ın, Niğde-Bor-Kemerhisar'da kapatılan Ziraat Bankası Şubesinin yeniden açılıp açılmayacağına ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı Ali Babacan'ın cevabı (7/1872)

16. - İstanbul Milletvekili Emin Şirin'in, Kur'an kurslarına ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı Mehmet Aydın'ın cevabı (7/1874)

17. - Denizli Milletvekili Mustafa Gazalcı'nın, eğitim kurumları yöneticilerinin atama ve yer değiştirmeleri hakkındaki yönetmeliğe ilişkin sorusu ve Millî Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik'in cevabı (7/1879)

18. - İstanbul Milletvekili Emin Şirin'in, Genelkurmay Başkanlığının verdiği brifinge ilişkin Başbakandan sorusu ve Millî Savunma Bakanı M. Vecdi Gönül'ün cevabı (7/1881)

19.- Karaman Milletvekili Mevlüt Akgün'ün, Türk vatandaşlığından çıkarılanlara ilişkin sorusu ve İçişleri Bakanı Abdülkadir Aksu'nun cevabı (7/1889)

20. - Bursa Milletvekili Kemal Demirel'in, Bursa'daki bazı meslek liselerinin teçhizat ihtiyaçlarına ilişkin sorusu ve Millî Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik'in cevabı (7/1892)

21. - Ankara Milletvekili İsmail Değerli'nin, Ankara'daki bazı sosyal alanların bakımına ve korunmasına ilişkin sorusu ve İçişleri Bakanı Abdülkadir Aksu'nun cevabı (7/1894)

22. - Antalya Milletvekili Hüseyin Ekmekcioğlu'nun, gebe düve ihtiyacının karşılanmasına,

- Iğdır Milletvekili Dursun Akdemir'in, tarım ve hayvancılık politikasına,

İlişkin soruları ve Tarım ve Köyişleri Bakanı Sami Güçlü'nün cevabı (7/1908,1912)

23. - Aydın Milletvekili Özlem Çerçioğlu'nun, TÜPRAŞ'ın özelleştirilmesi ihalesine ilişkin sorusu ve Maliye Bakanı Kemal Unakıtan'ın cevabı (7/1914)

24. - Adana Milletvekili Atilla Başoğlu'nun, gübre fiyatlarına ilişkin sorusu ve Tarım ve Köyişleri Bakanı Sami Güçlü'nün cevabı (7/1915)

I. - GEÇEN TUTANAK ÖZETİ

TBMM Genel Kurulu saat 15.00'te açılarak altı oturum yaptı.

Bayburt Milletvekili Fetani Battal, Bayburt'un düşman işgalinden kurtarılışının 86 ncı yıldönümüne,

İstanbul Milletvekili Ali Rıza Gülçiçek, Bektaşiler ve Alevîler için muharrem ayının önemine,

İlişkin gündemdışı birer konuşma yaptılar.

Ağrı Milletvekili Mehmet Kerim Yıldız'ın, belediyelerin çeşitli kurum ve kuruluşlara olan borçlarının yarattığı sıkıntılara ve bu borçların yeniden yapılandırılması gerektiğine ilişkin gündemdışı konuşmasına, İçişleri Bakanı Abdülkadir Aksu cevap verdi.

Bulgaristan Ulusal Meclisi Başkanı Ognyan Gerdjikov ve beraberindeki parlamento heyetinin Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığının konuğu olarak ülkemizi resmî ziyaretine ilişkin Başkanlık tezkeresi Genel Kurulun bilgisine sunuldu.

Antalya Milletvekili Feridun Fikret Baloğlu'nun (6/802, 6/825, 6/899) esas numaralı sözlü sorularını geri aldığına ilişkin önergesi okundu, sözlü soruların geri verildiği bildirildi.

Samsun Milletvekili Haluk Koç ve 48 milletvekilinin, Konya'da çöken bina özelinde yapı güvenliğindeki sorunların araştırılarak etkin imar denetiminin ve sağlıklı yapılaşmanın sağlanması için (10/169),

Aydın Milletvekili Ahmet Ertürk ve 29 milletvekilinin, zeytin ve zeytinyağı üretiminde karşılaşılan sorunların araştırılarak (10/170),

Alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergeleri Genel Kurulun bilgisine sunuldu; önergelerin gündemdeki yerlerini alacağı ve öngörüşmelerinin, sırası geldiğinde yapılacağı açıklandı.

Türkiye Büyük Millet Meclisinde, Türkiye - Suudi Arabistan Parlamentolararası Dostluk Grubunun kurulmasına ilişkin Başkanlık tezkeresi, kabul edildi.

Gündemin "Kanun Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler" kısmının:

1 inci sırasında bulunan, Adlî Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Bölge Adliye Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yetkileri Hakkında Kanun Tasarısının (1/521) (S. Sayısı: 146),

2 nci sırasında bulunan, Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Tasarısının (1/523) (S. Sayısı: 152),

3 üncü sırasında bulunan, Kamu İhale Kanununa Geçici Madde Eklenmesine Dair Kanun Teklifinin (2/212) (S. Sayısı: 305),

Görüşmeleri, daha önce geri alınan maddelere ilişkin komisyon raporları henüz gelmediğinden, ertelendi.

4 üncü sırasında bulunan, Kamu Yönetimi Temel İlkeleri ve Yeniden Yapılandırılması Hakkında Kanun Tasarısının (1/731) (S. Sayısı: 349), görüşmelerine devam olunarak, 10 uncu maddesine kadar kabul edildi; 10 uncu maddesi üzerinde bir süre görüşüldü.

24 Şubat 2004 Salı günü saat 15.00'te toplanmak üzere, birleşime 23.55'te son verildi.

Nevzat Pakdil

Başkanvekili

 

Suat Kılıç

Ahmet Küçük

 

Samsun

Çanakkale

 

Kâtip Üye

Kâtip Üye

 

                                                    II. - GELEN KÂĞITLAR                                            No. :87

20 Şubat 2004 Cuma

Tezkere

1. - Yozgat Milletvekili MehmetErdemir’in Yasama Dokunulmazlığının Kaldırılması Hakkında Başbakanlık Tezkeresi (3/480) (Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyona) (Başkanlığa geliş tarihi : 18.2.2004)

                                                      23 Şubat 2004 Pazartesi                                            No. :88

Tasarılar

1. - Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Özbekistan Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Uluslararası Terörizmle Mücadelede İşbirliği Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı (1/756) (İçişleri ve Dışişleri Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi : 18.2.2004)

2. - Tekstil Ürünleri Ticaretine Dair 2003/1 Sayılı Türkiye-Litvanya Ortak Komite Kararının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı (1/757) (Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabiî Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji ve Dışişleri Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi : 18.2.2004)

3. - Noterlik Kanununun Bir Maddesinde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı (1/758) (Adalet Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi : 18.2.2004)

4. - Aşırı Derecede Yaralayan ve Ayırım Gözetmeyen Etkileri Bulunan Belirli Konvansiyonel Silahların Kullanımının Yasaklanması veya Sınırlandırılması Sözleşmesi ve Eki I; Tadil Edilmiş II. ve IV. Protokollerin Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı (1/759) (Millî Savunma ve Dışişleri Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi : 18.2.2004)

5. - Türkiye Cumhuriyeti ile Lüksemburg Büyük Dükalığı Arasında Sosyal Güvenlik Sözleşmesinin Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı (1/760) (Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler ve Dışişleri Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi : 18.2.2004)

Teklifler

1. - Yalova Milletvekili Muharrem İnce'nin; Elbistan Adıyla Bir İl Kurulmasına Dair Kanun Teklifi (2/251) (İçişleri ve Plan ve Bütçe Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi : 13.2.2004)

2. - Samsun Milletvekili Mustafa Çakır'ın; Devlet Memurları ve Türk Silahlı Kuvvetleri Personel Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi (2/252) (Plan ve Bütçe Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi : 13.2.2004)

3. - Manisa Milletvekili Bülent Arınç'ın; Türkiye Büyük Millet Meclisi Vakfı Kanunu Teklifi (2/253) (Plan ve Bütçe Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi : 18.2.2004)

Raporlar

1. - Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Uganda Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Ticaret, Ekonomik ve Teknik İşbirliği Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ile Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabiî Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji ve Dışişleri Komisyonları Raporları (1/466) (S. Sayısı : 375) (Dağıtma tarihi : 23.2.2004) (GÜNDEME)

2. - Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Gabon Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Genel Ticari, Ekonomik, Kültürel ve Teknik İşbirliği Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ile Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabiî Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji ve Dışişleri Komisyonları Raporları (1/467) (S. Sayısı : 376) (Dağıtma tarihi : 23.2.2004) (GÜNDEME)

3. - Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Kongo Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Ticaret, Ekonomik ve Teknik İşbirliği Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ile Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabiî Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji ve Dışişleri Komisyonları Raporları (1/472) (S. Sayısı : 377) (Dağıtma tarihi : 23.2.2004) (GÜNDEME)

4. - Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ve Kosta Rika Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Teknik İşbirliği Çerçeve Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ile Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabiî Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji ve Dışişleri Komisyonları Raporları (1/474) (S. Sayısı : 378) (Dağıtma tarihi : 23.2.2004) (GÜNDEME)

5. - Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Jamaika Hükümeti Arasında Ticaret ve Ekonomik İşbirliği Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ile Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabiî Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji ve Dışişleri Komisyonları Raporları (1/480) (S. Sayısı : 379) (Dağıtma tarihi : 23.2.2004) (GÜNDEME)

6. - Türkiye Cumhuriyeti ve Karayip Devletleri Birliği Arasında İşbirliği Çerçeve Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu (1/485) (S. Sayısı : 380) (Dağıtma tarihi : 23.2.2004) (GÜNDEME)

7. - Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Lüksemburg Büyük Dükalığı Hükümeti Arasında Kültür, Eğitim, Bilim, Basın-Yayın, Gençlik ve Spor Alanlarında İşbirliği Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ile Millî Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor ve Dışişleri Komisyonları Raporları (1/680) (S. Sayısı : 381) (Dağıtma tarihi : 23.2.2004) (GÜNDEME)

8. - Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Güney Afrika Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Kültür, Sanat, Eğitim, Bilim, Teknoloji, Spor, Dinlence ve Gençlik Alanlarında İşbirliği Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ile Millî Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor ve Dışişleri Komisyonları Raporları (1/709) (S. Sayısı : 382) (Dağıtma tarihi : 23.2.2004) (GÜNDEME)

9. - Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Çek Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Kültür, Eğitim, Bilim, Gençlik ve Spor Alanlarında İşbirliği Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ile Millî Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor ve Dışişleri Komisyonları Raporları (1/712) (S. Sayısı : 383) (Dağıtma tarihi : 23.2.2004) (GÜNDEME)

10. - Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğünün Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ve Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (1/754) (S. Sayısı : 384) (Dağıtma tarihi : 23.2.2004) (GÜNDEME)

11. - Yüksek Öğrenim Öğrencilerine Burs, Kredi Verilmesine İlişkin Kanun Tasarısı ve Millî Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor Komisyonu Raporu (1/755) (S. Sayısı : 385) (Dağıtma tarihi : 23.2.2004) (GÜNDEME)

Sözlü Soru Önergeleri

1. - Hatay Milletvekili Züheyir Amber'in, KOBİ'lerin ve esnafın vergi yüküne ve kredi şartlarına ilişkin Maliye Bakanından sözlü soru önergesi (6/954) (Başkanlığa geliş tarihi : 13.2.2004)

2. - Hatay Milletvekili Züheyir Amber'in, Hatay İlinde doğrudan gelir desteği ödemelerinin ne zaman yapılacağına ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/955) (Başkanlığa geliş tarihi : 13.2.2004)

3. - Burdur Milletvekili Ramazan Kerim Özkan'ın, Burdur'un Bucak İlçesindeki bir yolun asfaltlanmasına ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/956) (Başkanlığa geliş tarihi : 13.2.2004)

4. - Kars Milletvekili Selami Yiğit'in, yetkili sendika tespitinde zorluk çıkartıldığı iddialarına ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından sözlü soru önergesi (6/957) (Başkanlığa geliş tarihi : 13.2.2004)

5. - Kars Milletvekili Selami Yiğit'in, Kars köylerindeki yol ve su çalışmalarına ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/958) (Başkanlığa geliş tarihi : 13.2.2004)

6. - Kars Milletvekili Selami Yiğit'in, Çin'den yapılan ithalatın etkilerine ilişkin Devlet Bakanından (Kürşad Tüzmen) sözlü soru önergesi (6/959) (Başkanlığa geliş tarihi : 13.2.2004)

7. - Kars Milletvekili Selami Yiğit'in, bankaların kredi kartlarına uyguladığı faiz oranlarına ilişkin Devlet Bakanından (Ali Babacan) sözlü soru önergesi (6/960) (Başkanlığa geliş tarihi : 13.2.2004)

8. - Kars Milletvekili Selami Yiğit'in, özelleştirme sonucu işsiz kalanların kamuda istihdamına ilişkin Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısından (Abdüllatif Şener) sözlü soru önergesi (6/961) (Başkanlığa geliş tarihi : 13.2.2004)

9. - Kars Milletvekili Selami Yiğit'in, zorunlu tasarruf kesintilerinin ödenmesinde yaşanan sorunlara ilişkin Devlet Bakanından (Ali Babacan) sözlü soru önergesi (6/962) (Başkanlığa geliş tarihi : 13.2.2004)

10. - Kars Milletvekili Selami Yiğit'in, SSK ve BAĞ-KUR'un idari yapıları ile üst düzey yönetici atamalarına ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından sözlü soru önergesi (6/963) (Başkanlığa geliş tarihi : 13.2.2004)

11. - Kars Milletvekili Selami Yiğit'in, kayıt dışı istihdamın ve ücretlerin düşük beyan edilmesinin denetimine ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından sözlü soru önergesi (6/964) (Başkanlığa geliş tarihi : 13.2.2004)

12. - Ankara Milletvekili Mehmet Tomanbay'ın, Mısırlı bir gazeteciye türbanlı fotoğrafıyla basın kartı verilmesine ilişkin Devlet Bakanından (Beşir Atalay) sözlü soru önergesi (6/965) (Başkanlığa geliş tarihi : 16.2.2004)

Yazılı Soru Önergeleri

1. - Manisa Milletvekili Hasan Ören'in, TBMM'de çalışan geçici işçilerin özlük haklarına ilişkin Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanından yazılı soru önergesi (7/1993) (Başkanlığa geliş tarihi : 23.1.2004)

2. - İzmir Milletvekili Canan Arıtman'ın, Başbakanlık Müsteşarının bir ifadesine ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/1994) (Başkanlığa geliş tarihi : 30.1.2004)

3. - Çanakkale Milletvekili Ahmet Küçük'ün, Çin malları ithalatının ulusal ekonomiye etkilerine ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/1995) (Başkanlığa geliş tarihi : 13.2.2004)

4. - Yalova Milletvekili Muharrem İnce'nin, bakanlıklarda vekaleten görev yapan bürokratlara ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/1996) (Başkanlığa geliş tarihi : 13.2.2004)

5. - Adana Milletvekili Kemal Sağ'ın, BDDK'nın bir taşınmazı kiralamasına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/1997) (Başkanlığa geliş tarihi : 16.2.2004)

6. - Adana Milletvekili N. Gaye Erbatur'un, Adana İlinde fabrikaların hava kirliliğine karşı denetlenip denetlenmediğine ilişkin Çevre ve Orman Bakanından yazılı soru önergesi (7/1998) (Başkanlığa geliş tarihi : 11.2.2004)

7. - Antalya Milletvekili Nail Kamacı'nın, Orman Genel Müdürlüğü görevlilerinin, Orman Mühendisleri Odası şube seçimlerine müdahale ettikleri iddialarına ilişkin Çevre ve Orman Bakanından yazılı soru önergesi (7/1999) (Başkanlığa geliş tarihi : 13.2.2004)

8. - İstanbul Milletvekili Güldal Okuducu'nun, SHÇEK Saray Rehabilitasyon Merkezindeki atamalara ilişkin Devlet Bakanından (Güldal Akşit) yazılı soru önergesi (7/2000) (Başkanlığa geliş tarihi : 12.2.2004)

9. - İstanbul Milletvekili Güldal Okuducu'nun, kadroları SHÇEK'de olmayan bazı görevlilere lojman tahsis edildiği iddiasına ilişkin Devlet Bakanından (Güldal Akşit) yazılı soru önergesi (7/2001) (Başkanlığa geliş tarihi : 12.2.2004)

10. - Yalova Milletvekili Muharrem İnce'nin, bağlı kurumlarda yapılan atamalara ilişkin Devlet Bakanından (Güldal Akşit) yazılı soru önergesi (7/2002) (Başkanlığa geliş tarihi : 13.2.2004)

11. - Bursa Milletvekili Kemal Demirel'in, Bursa'nın Orhangazi İlçesinde bazı enerji nakil hatlarında meydana gelen arızalara ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi (7/2003) (Başkanlığa geliş tarihi : 12.2.2004)

12. - Antalya Milletvekili Nail Kamacı'nın, Antalya İlinin elektrik şebekesine ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi (7/2004) (Başkanlığa geliş tarihi : 13.2.2004)

13. - Samsun Milletvekili Musa Uzunkaya'nın, bazı sivil toplum kuruluşlarının faaliyetlerinde ayrımcı uygulamalar yaptıkları iddiasına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/2005) (Başkanlığa geliş tarihi : 10.2.2004)

14. - Ankara Milletvekili İsmail Değerli'nin, Ankara Büyükşehir Belediyesinin kamulaştırdığı bir arsayı sattığı iddiasına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/2006) (Başkanlığa geliş tarihi : 12.2.2004)

15. - İstanbul Milletvekili Kemal Kılıçdaroğlu'nun, Ankara Büyükşehir Belediyesinin kamulaştırdığı bir arsayı sattığı iddiasına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/2007) (Başkanlığa geliş tarihi : 12.2.2004)

16. - Antalya Milletvekili Nail Kamacı'nın, seçim sürecinde verilecek inşaat ruhsatlarının denetimine ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/2008) (Başkanlığa geliş tarihi : 13.2.2004)

17. - İstanbul Milletvekili Kemal Kılıçdaroğlu'nun, belirlenen yerler dışında kurban kesenlere kesilen cezalara ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/2009) (Başkanlığa geliş tarihi : 13.2.2004)

18. - Tunceli Milletvekili Hasan Güyüldar'ın, İnternetten kimlik numarası bilgisine ulaşmanın çifte vatandaşlıkta doğuracağı soruna ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/2010) (Başkanlığa geliş tarihi : 13.2.2004)

19. - Kırklareli Milletvekili Mehmet S. Kesimoğlu'nun, bir akrabasına Diyarbakır Valiliğinde oda tahsis edildiği ve görev verildiği iddiasına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/2011) (Başkanlığa geliş tarihi : 13.2.2004)

20. - Ankara Milletvekili İsmail Değerli'nin, Ankara Büyükşehir Belediyesinin ve bağlı kuruluşlarının şirketlerindeki çalışanlara ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/2012) (Başkanlığa geliş tarihi : 16.2.2004)

21. - Ankara Milletvekili İsmail Değerli'nin, Mamak Belediye Başkanı ve bazı Meclis üyeleriyle ilgili çeşitli iddialara ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/2013) (Başkanlığa geliş tarihi : 16.2.2004)

22. - Tunceli Milletvekili Hasan Güyüldar'ın, Almanya'daki vatandaşlarımızın vergi numaralarına İnternet üzerinden Alman makamlarının da ulaşabilmesine ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru önergesi (7/2014) (Başkanlığa geliş tarihi : 13.2.2004)

23. - İstanbul Milletvekili Bihlun Tamaylıgil'in, özelleştirilen Kilis Suma Fabrikasına ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru önergesi (7/2015) (Başkanlığa geliş tarihi : 16.2.2004)

24. - İstanbul Milletvekili Zeynep Damla Gürel'in, araştırma proje ödeneklerinin bütçeye gelir kaydedilmesine ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru önergesi (7/2016) (Başkanlığa geliş tarihi : 16.2.2004)

25. - Adana Milletvekili N. Gaye Erbatur'un, Adana yöresinin endemik bitkilerinin korunmasına ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/2017) (Başkanlığa geliş tarihi : 11.2.2004)

26. - Adana Milletvekili N. Gaye Erbatur'un, greyfurt ihracat desteğine ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/2018) (Başkanlığa geliş tarihi : 11.2.2004)

27. - İstanbul Milletvekili Emin Şirin'in, İstanbul-Ankara seferinde kullanılan yataklı vagonlardaki yeni bir uygulamaya ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi (7/2019) (Başkanlığa geliş tarihi : 11.2.2004)

28. - Bursa Milletvekili Kemal Demirel'in, Bursa-Nilüfer-Gölyazı Beldesinin balıkçı barınağı yapımına ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi (7/2020) (Başkanlığa geliş tarihi : 13.2.2004)

29. - Adana Milletvekili Atilla Başoğlu'nun, çocuk mahkemelerine ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru önergesi (7/2021) (Başkanlığa geliş tarihi : 11.2.2004)

30. - Trabzon Milletvekili Asım Aykan'ın, misyonerlik faaliyetlerine ilişkin Devlet Bakanından (Mehmet Aydın) yazılı soru önergesi (7/2022) (Başkanlığa geliş tarihi : 30.1.2004)

31. - Manisa Milletvekili Hasan Ören'in, organize sanayi bölgelerine ayrılan ödeneklere ilişkin Sanayi ve Ticaret Bakanından yazılı soru önergesi (7/2023) (Başkanlığa geliş tarihi : 13.2.2004)

32. - Yalova Milletvekili Muharrem İnce'nin, deprem konutlarının tapu dağıtımına ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı soru önergesi (7/2024) (Başkanlığa geliş tarihi : 13.2.2004)

Süresi İçinde Cevaplandırılmayan Yazılı Soru Önergeleri

1. - Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt'ün, işsizlik sigortasına ve vergi primlerini ödeyemeyen esnafa ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/1733)

2. - Trabzon Milletvekili Cevdet Erdöl'ün, üniversitelerde intihal yaptığı belgelenen öğretim üyesi olup olmadığına ilişkin Millî Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/1740)

3. - İzmir Milletvekili Vezir Akdemir'in, ücretlilerin aylıklarında iyileştirme yapılıp yapılmayacağına ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru önergesi (7/1743)

4. - İzmir Milletvekili Vezir Akdemir'in, uyuşturucu kullanımını önlemek için alınan tedbirlere ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/1744)

5. - Adana Milletvekili Atilla Başoğlu'nun, belediyelerin doğalgaz aboneliğinde aldığı ücrete ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/1749)

6. - Adana Milletvekili Atilla Başoğlu'nun, Türk vatandaşlarının yurt dışında gayrimenkul edinme haklarına ilişkin Dışişleri Bakanı ve Başbakan Yardımcısından yazılı soru önergesi (7/1750)

7. - Adana Milletvekili Atilla Başoğlu'nun, Irak'ta gelişen olaylara ilişkin Dışişleri Bakanı ve Başbakan Yardımcısından yazılı soru önergesi (7/1752)

8. - Adana Milletvekili Atilla Başoğlu'nun, Talabani ve Barzani'nin Türk pasaportlarını iade etmelerine ilişkin Dışişleri Bakanı ve Başbakan Yardımcısından yazılı soru önergesi (7/1753)

9. - İstanbul Milletvekili Emin Şirin'in, Rusya ile yapılan doğalgaz müzakerelerine ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/1759)

10. - Iğdır Milletvekili Yücel Artantaş'ın, İstanbul Emniyet Müdürlüğü bünyesinde yapılan bir hizmet içi eğitim programına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/1761)

11. - Tekirdağ Milletvekili Enis Tütüncü'nün, SSK, Bağ-Kur ve Emekli Sandığının bağlı iştiraklerine ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/1770)

12. - İstanbul Milletvekili Kemal Kılıçdaroğlu'nun, konut edindirme yardımı amacıyla toplanan paraya ilişkin Devlet Bakanından (Ali Babacan) yazılı soru önergesi (7/1774)

                                                          24 Şubat 2004 Salı                                                     No. :89

Rapor

1. - Çeşitli Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Tasarısı ve Millî Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor Komisyonu Raporu (1/753) (S. Sayısı : 386) (Dağıtma tarihi :24.2.2004) (GÜNDEME)

Genel Görüşme Önergesi

1. - Ankara Milletvekili Yakup Kepenek ve 44 Milletvekilinin, 2004 Yılı Özelleştirme Programı konusunda Anayasanın 98 inci, İçtüzüğün 102 ve 103 üncü maddeleri uyarınca bir genel görüşme açılmasına ilişkin önergesi (8/10) (Başkanlığa geliş tarihi : 18.2.2004)

BİRİNCİ OTURUM

Açılma Saati : 15.00

24 Şubat 2004 Salı

BAŞKAN : Başkanvekili Sadık YAKUT

KÂTİP ÜYELER : Mehmet DANİŞ (Çanakkale), Yaşar TÜZÜN (Bilecik)

BAŞKAN - Türkiye Büyük Millet Meclisinin 56 ncı Birleşimini açıyorum.

Toplantı yetersayısı vardır; görüşmelere başlıyoruz.

Gündeme geçmeden önce, üç arkadaşıma gündemdışı söz vereceğim.

Gündemdışı ilk söz, Bağ-Kur ve işçi emeklilerinin sorunları ve talepleriyle ilgili söz isteyen, Isparta Milletvekili Mevlüt Coşkuner'e aittir.

Buyurun Sayın Coşkuner. (CHP sıralarından alkışlar)

Konuşma süreniz 5 dakikadır.

IV. - BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI

A) GÜNDEMDIŞI KONUŞMALAR

1. - Isparta Milletvekili Mevlüt Coşkuner'in, Bağ-Kur emeklileri, dul ve yetimleri ile bakmakla yükümlü oldukları kişilerin sorunlarına ve alınması gereken önlemlere ilişkin gündemdışı konuşması

MEVLÜT COŞKUNER (Isparta) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; yaşamları, çileleri, umutları birbirine benzeyen Bağ-Kur ve işçi emeklileri, onların dul ve yetimleri hakkında gündemdışı söz almış bulunuyorum; Yüce Meclisi saygıyla selamlarım.

Gelir dağılımındaki eşitsizliklerin düzeltilmesi, sosyal devlet anlayışının bir gereğidir ve bunun sağlanabilmesi için, belli ekonomik, sosyal ve malî politikaların uygulanması gerekmektedir. Emeklilerin korunması, bütün dünyada, sosyal güvenliğin temel sorunlarından birini oluşturmaktadır. Emeklilerin korunması, yeterli düzeyde aylık belirlenmesi ve bu düzeyin korunmasıyla mümkündür; ancak, emekli aylıkları, hem yetersizdir hem de enflasyona yenik düşmektedir. Yoksulluk kavramı bir neden değildir, bir sonuçtur; gelir dağılımı eşitsizliğinin sonucunu göstermektedir.

Gelir dağılımında ciddî boyutlarda eşitsizlik olan bir ülkede yaşamaktayız. 5 400 000 işçi ve Bağ-Kur emeklisi ve onların dulları, yetimleri ile bakmakla yükümlü olduklarıyla birlikte toplam 20 000 000 insanımız mağdur durumdadır ve onları, yoksulluk sınırının altında yaşamaya mecbur bırakmışız. Ayrıca, bu yetmezken, vergisini ödemiş, primini ödemiş emeklilerimiz zor durumdadır. Bu emeklilerimiz, kendi günlük yaşamlarına katkıda bulunmak için, emekli olduktan sonra, esnaflık yapayım deyince, maalesef, bir kuruma bağlı olmalarına rağmen, onların maaşından belli bir, yüzde olarak, para kesilmektedir; yani, primini ödeyen bu insanlar ikinci defa mağdur edilmektedir. Emekli aylıklarının oranlarının, yüzdesinin hesaplanmasında yeniden düzenlemeye gidildiğinde, hiç değilse, bir miktar olsun, emeğini yıllarca bu millete harcamış ve bu kesime katkı sağlamış kesim düşünülmelidir.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Türkiye İşçi Emeklileri Derneğinin, 19 Ocak günlü, tüm milletvekillerine göndermiş oldukları mektuplardan sizlere örnekler okuyacağım :

"Sayın milletvekillerimiz, Türkiye İşçi Emeklileri Derneği olarak, başta 72 şubemizde teşkilatlanmış 1 000 000'u aşkın üyemiz olmak üzere, bütün işçi ve Bağ-Kur emeklilerimiz ile dul ve yetimleri, seslerini her platformda duyurmaya çalışmaktadır. Ülkemizin içerisinde bulunduğu ekonomik darboğazın aşılabilmesi için, en samimî duygularımızla, üzerimize düşen her fedakârlığı yerine getirdik. Yaşamlarımızın sonbaharında olsak bile, yarınlara ve sizlere olan güvenimizi, inancımızı hiç kaybetmedik; ancak, sizler de takdir edersiniz ki, hayatlarının sonbaharını yaşayan bizlerin artık önünde bir başka bahar bulunmamaktadır, bizler artık yarınlar için umut besleyecek yaşlarımızı çoktan aştık; şimdi, sadece istek ve talep makamıyız.

Yaptığımız tüm fedakârlıkların, torunlarımızın, çocuklarımızın ve siz değerli vatan evlatlarımızın aydınlık Türkiyesi için olduğunun bilincindeyiz. Yarınlarımız olan sizlere ve genç Türkiye Cumhuriyetine çok değerli eserler bırakıyoruz. 72 000 000 insanımızın yürüdüğü yollarda, tedavi gördüğü hastanelerde, eğitim gördüğü okullarda, kısacası, yaşamın her alanında ve mekânında bizlerin alınteri, elemeği, göznuru vardır.

Gerek çalışma yaşamlarımızda ve gerekse emekliliğe ilk adımımızı attığımızda, ülkemizin peşini bir türlü bırakmayan ekonomik krizlerle birlikte yaşlandık. Yaşanan tüm ekonomik sıkıntıların yükünü en ağır biçimde omuzlarında hisseden bizler olduk. Hiçbir şekilde sorumlusu olmadığımız bu ekonomik krizin faturasını biz ödedik. Siz değerli milletvekillerimize tarihî bir sorumluluk düşüyor.

1- Avrupa Birliğiyle bütünleşme yolunda atılacak adımların başına, emeklilerimiz için yapılacak düzenlemeleri koyalım.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Buyurun Sayın Coşkuner.

MEVLÜT COŞKUNER (Devamla) - "Örneğin, yapılacak küçük bir ek düzenlemeyle, emeklilerimize, çağdaş ülkelerde veya Avrupa Birliği ülkelerinde olduğu gibi, sendika hakkı tanıyan bir hükmü Anayasamıza yerleştirelim.

2- Yıllardır, her platformda dile getirmeye çalıştığımız, bir haksızlığı ortadan kaldıracak şekilde, işçi emeklilerinin umutla beklediği intibak yasasını elbirliğiyle çıkaralım ve adaletsizliği ortadan kaldıralım.

3- Sosyal güvenlik kuruluşlarımızın tek çatı altında toplanmaya çalışıldığı bu dönemde, işçi, memur, Bağ-Kur emeklileri arasında var olan ücret farklılığını, en azından taban aylıklarını ortadan kaldıralım.

Toplumca yaşadığımız ekonomik sıkıntıların bilincinde olan insanlar olarak, en azından, torunlarımıza bir okul harçlığı veya bayramlarda yüzlerini güldürecek, başımızı dik tutabilmeyi sağlayacak kadar bir para verebilelim. Açlık sınırına taşınan maaşlarımızı, biraz daha üzerine çıkarmaya gayret ederseniz, bizi sevindirirsiniz. Bu konuda hükümetimizin ikna edilmesinde, siz değerli milletvekillerimizin yardımlarını bekliyoruz.

Her zaman ifade ettik ve bir kez daha yineliyoruz: Bizler size güveniyoruz. Bu ülkenin her taşında bizden parça var. Yaşanan ekonomik krizlerin, içerisinde bulunduğumuz coğrafyanın bizlere getirdiği yükleri, her zaman bizler ödemekteyiz. Bu ülkeyi IMF kurtarmayacak, siz milletvekillerimiz ve vatanını seven evlatlarımız kurtaracaktır. Bizler, eli nasırlı, yüzü nurlu, ağzı dualı insanlarız. Bu kurtuluş mücadelesinde, dualarımızla ve tüm varlığımızla sizlere destek olmak da, bizlerin tarihî sorumluluğudur. Son bir yıldır zam almadan 332 000 000 liralık aylıklarımızla sürdürdüğümüz yaşantımız ve yaptığımız fedakârlıklar, bu sorumluluğu yerine getirmek için..."

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Coşkuner.

Gündemdışı ikinci söz...

K. KEMAL ANADOL (İzmir) - Son cümlesini söylesin, teşekkür etsin...

BAŞKAN - Sayın Coşkuner, süreniz bitti, 2 dakikalık süreyi verdim, 1 dakika kalınca...

MEVLÜT COŞKUNER (Devamla) - 20 000 000 insanın sesini duyuruyorum...

HALUK KOÇ (Samsun) - Teşekkür etsin Sayın Başkan...

BAŞKAN - Buyurun Sayın Coşkuner.

MEVLÜT COŞKUNER (Devamla) - "...yetimlerimiz için yapmış olduğunuz ve bundan sonra yapacağınız tüm hizmetler için sonsuz şükranlarımızı sunuyoruz.

Bizler sizlerle beraber bu ülkenin bütün sorunlarına saf tutmaya hazırız ve sizleri sevgiyle selamlıyoruz" diyorlar.

Ben de Yüce Meclisi sevgiyle selamlıyorum; bütün milletvekillerimden işçi emeklilerine destek bekliyorum.

Saygılarımla. (Alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Coşkuner.

Gündemdışı ikinci söz, adliye binaları ve adlî personelin sorunları hakkında söz isteyen Kars Milletvekili Yusuf Selahattin Beyribey'e aittir.

Buyurun Sayın Beyribey.

AHMET ERSİN (İzmir) - Sayın Başkan, hükümet nerede, hükümet?! Bu arkadaşlar kime konuşuyorlar?!

2. - Kars Milletvekili Yusuf Selahattin Beyribey'in, adliye binalarının içinde bulunduğu durum ile adlî personelin sorunlarına ve alınması gereken önlemlere ilişkin gündemdışı konuşması

YUSUF SELAHATTİN BEYRİBEY (Kars) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Adalet Bakanlığı taşra teşkilatının adliye hizmet binalarının ve adlî personelin sorunlarıyla ilgili olarak gündemdışı söz almış bulunmaktayım; bu vesileyle, Yüce Heyetinizi saygılarımla selamlarım.

Anayasamızda yer alan üç temel kuvvetten biri olan yargı kuvvetini bağımsız mahkemeler yerine getirmektedir. Bağımsız mahkemelerimiz, gücünü temel hukuk prensipleri ve Anayasamızdan almaktadır. Bu çerçevede, bağımsız mahkemelerce haklarında hürriyeti bağlayıcı cezalar verilen ve tutuklanan kişilerin tedbir ve cezalarının yerine getirilmesi, ıslah edilmeleri, topluma yararlı birer fert haline getirilmeleri, toplum eğitim bilgisinden yoksun olanlara bu eğitimin verilmesi, bu kişilerin meslek sahibi edilmeleri gibi birçok görevleri bulunan ceza infaz kurumları ve tutukevlerimizi de yargı kuvvetinin içerisine dahil etmek gerekmektedir; yani, adalet, bütün kurum ve kuruluşlarıyla beraber bir bütün olarak değerlendirilmelidir. Zira "adalet mülkün temelidir" ifadesinde de belirtildiği gibi, adalet kavramı önemlidir; ancak, yargı ve yargı erkini kullanarak, Türk Milleti adına adalet dağıtan kamu görevlilerinin içerisinde yaşadıkları sorunları da bir an evvel çözmek gerekir.

Liberal siyasî sistemlerde, kamu hizmetlerinin özel sektöre devri öngörülür. Devletin iktisadî sistemden çekilmesi, kamu tarafından kullanılan ekonomik değerlerin olabildiğince küçülmesi temel amaç olarak alınır; ancak, en açık, en serbest ekonomik sistemlerde bile, adalet hizmetlerini devletin kendisi vermek zorundadır. Adalet hizmetleri, özel sektöre devredilemez.

Bu itibarla, adalet teşkilatının sorunlarını teşhis etmek, bunları bir an evvel çözmek gerekmektedir. Bu düşünceyle hareket eden hükümetimiz, bu göreve geldiği günden bugüne kadar, yargının ve yargı gücünü kullanan kamu görevlilerinin sorunlarının bilincinde olmuştur.

Yargının temel sorunlarının başında, çağımıza ayak uyduramamış, zamanında değişiklikleri yapılmamış mevzuat hükümleri gelmektedir. Hükümet, birbuçuk yıla yaklaşan süreç içerisinde, gerek Türk Ceza Kanununda gerek infaz hukuku hakkındaki kanunda gerekse birçok değişik mevzuatta değişiklik yaparak, bunları Meclise getirmiş ve Meclisin desteğini alarak kanunlaştırmıştır. Avrupa Birliğine girmeyi temel amaçlarından birisi edinmiş olan hükümetimiz, uyum kanunlarını paketler halinde Yüce Meclisimize sunarak, kanunlaşmasını sağlamış, yine mevzuatımıza kazandırmıştır.

Adalet Bakanlığımızda devam eden mevzuatı çağımıza uygun hale getirme çalışmalarına itiraz eden, direnç gösteren bazı çevrelerin ifadeleri bizleri üzmektedir.

Değerli milletvekilleri, birçok ilimizde, ilçemizde, adalet hizmetleri, vilayet binaları veya hükümet binaları içerisindeki bölümlerde verilmeye çalışılmakta, mekân  yetersizliği ve bina yetersizliği verimi ve kaliteyi düşürmekte, dosyalar üst üste birikmektedir. Bunun için, ekonomimizin tam olarak rahatlaması, gelir ve giderlerin dengelenmesi, Adalet Bakanlığına, bütçeden yeterli miktarda para veya pay ayırmakla mümkündür.

Hükümetimiz, bu bütçe döneminde, bütçede yüzde 24 artış yaparak, beklenen enflasyonun üzerinde bir ek yardımda bulunmuştur, ek gelir sağlamıştır; böylelikle, bu konuda işleri çözeceği mesajını vermiştir.

Hâkim ve savcılarımızın ve adlî personelin özlük sorunlarının, bu mesleği icra edenler tarafından değil, bizler tarafından dile getirilmesi gerekmektedir. Yeni göreve başlayan bir savcının aldığı maaş 900 000 000 lira civarındadır. Birinci sınıf bir savcının aldığı maaş ise 1 700 000 000 lira civarındadır. Yine, adlî personelin maaşları da çok düşük rakamlarda kalmaktadır. Katılmamama rağmen, bir Yargıtay başkanının söylediği gibi, adlî personel vicdanı ile cüzdanı arasında sıkışmıştır. Bu adlî personeli, cüzdanı ile vicdanı arasındaki sıkışıklıktan kurtaracak yasal ve ekonomik düzenlemelerin bir an önce yapılmasının gerektiğini düşünmekteyim.

Dünyanın hiçbir ülkesinde -hatta en geri kalmış ülkelerde bile- yargı kuvvetini kullananların maaşları ve özlük hakları, diğer meslek gruplarıyla kıyaslanamaz. Bu nedenledir ki, o ülkelerde, bu mesleği icra edenler, mesailerinin tamamını adalete dağıtmaktadır.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Buyurun Sayın Beyribey.

YUSUF SELAHATTİN BEYRİBEY (Devamla) - Tamamlıyorum Sayın Başkanım.

İlk cümlemde de, yargının bir bütün olarak değerlendirilmesi gerektiğini belirtmiş, bu çerçevede, cezaevlerinin, yargının bir parçası olduğunu söylemiştim. Şu anda, birçok ilimizde boş cezaevi bulunmakta ve buralarda, boşu boşuna personel istihdam edilmekte ve israf yapılmaktadır. Avrupa Birliğine girecek olan ülkemizin cezaevlerinin de, Avrupa Birliği standartlarında olması gerekmektedir. Bir an evvel cezaevlerimizin ıslah edilmesi ve yeniden yapılandırılması gerekmektedir.

Birçok ilçemizde adliye binalarının kapatılacağı ve bu ilçelerdeki adliyelerin kaldırılacağı doğrultusunda bir bilgi, kulaktan kulağa, fısıltı halinde yayılmaktadır. Sayın Adalet Bakanımız Cemil Çiçek'ten, bunun doğru olup olmadığını öğrenmek istiyorum. Ben, Kars'ın ilçelerindeki adliye binalarının kaldırılacağı bilgisinin doğru olduğu kanaatini taşımıyorum; çünkü, AK Parti, hizmeti, vatandaşının ayağına götürme felsefesiyle hareket eden bir partidir. Bugün itibariyle yurt dışında olan Sayın Bakanımız Cemil Çiçek'in, döndüğü zaman bu sorumla ve personelle ilgili konuda açıklama yapacağı kanaatini taşıyorum.

İstanbul ve Ankara İllerimiz başta olmak üzere, birçok ilimizde, yetersiz cezaevi koşullarını gidermek amacıyla planlamalar yapılmaktadır; ancak, geçmiş yıllarda yeterli sayıda personel alımı olmadığı için, bunlar yeterli ve istenilen düzeyde çalışmamaktadır. Normalde, gelişmiş ülkelerde, cezaevinde olan mahkûm sayısının yarısı kadar da personel istihdam edilir; Türkiye'de ise, bu, 1/4 oranındadır ve mutlaka personel ihtiyacı duyulmaktadır.

Netice olarak, bu adliye binalarının kapatılıp kapatılmayacağı, personelin durumunun düzeltilip düzeltilmeyeceği konusunda, Adalet Bakanımızın bir cevap vereceği kanaatini taşıyorum; Yüce Heyetinizi saygılarımla selamlıyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Beyribey.

Gündemdışı üçüncü söz, ülkemizde sosyal güvenlik sisteminin yapısal ve işlevsel sorunları hakkında söz isteyen, Çorum Milletvekili Feridun Ayvazoğlu'na aittir.

Buyurun Sayın Ayvazoğlu. (CHP sıralarından alkışlar)

Konuşma süreniz 5 dakikadır.

3. - Çorum Milletvekili Feridun Ayvazoğlu'nun, ülkemizdeki sosyal güvenlik sistemlerinin yapısal ve işlevsel sorunlarına ve alınması gereken önlemlere ilişkin gündemdışı konuşması

FERİDUN AYVAZOĞLU (Çorum) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; milletvekili olarak yaptığım yurt gezilerinde ve seçim bölgem olan Çorum'da yurttaşlarımız tarafından şahsıma intikal ettirilen ve çoğunlukla dar ve sabit gelirlilerin sorunlarını içeren konularla ilgili olarak gündemdışı söz almış bulunuyorum; ancak, şunu ifade etmeden geçemeyeceğim: Biz, burada sorunlarımızı anlatırken, tartışırken, burada bulunan, Mecliste hazır olması gereken milletvekillerimizle birlikte, sayın hükümet yetkililerimizin de olmaması, bizleri gerçekten üzmüştür; ancak, şu anda aramızda bulunan ve hükümet sıralarında yer almış bulunan Sayın Bakanımızın bu hassasiyeti şahıs olarak göstermiş olmasından dolayı, kendisine teşekkürü de borç biliyoruz. Bu duygu ve düşüncelerle, hepinizi saygı ve sevgilerimle selamlayarak sözlerime başlamak istiyorum.

Sayın milletvekilleri, üzülerek tespit ve ifade etmek durumundayım ki, ülkemiz, bir sorunlar yumağı halinde ve yurttaşlarımız bu sorunların altında ezilmiş durumdadırlar. Bunların başında da, hepimizin bildiği gibi, toplumun çok büyük bir kesimini oluşturan SSK'lı ve Bağ-Kurlu emekliler ile yine emekli olarak adlandırdığımız bir toplum kesimi gelmektedir.

Şimdi, bu sorunlardan bazılarına Yüce Meclisin ve hükümetin dikkat ve ilgisini çekmeye çalışacağım. Bunlardan önemlice bir bölümü, Bağ-Kur ve diğer sosyal güvenlik kuruluşlarının mevzuatı ve faaliyetleriyle ilgili bulunmaktadır.

Bilindiği üzere, Bağ-Kur Yasası 2.8.2003 tarihinde değiştirilerek, daha önce sadece Bağ-Kur emeklilerinden ticaret ve serbest mesleklerini devam ettirenler için getirilen, 12 nci gelir basamağının yüzde 10 oranındaki sosyal güvenlik destek primi ödeme zorunluluğu, diğer sosyal güvenlik kanunlarına göre emekli olanlara da uygulanmaya başlanmıştır. Zamanında, yasaya uygun olan primlerini ödeyip emekli aylığına hak kazanan bu insanlardan, geçimlerini sağlamak zorunda oldukları için, ticaret yapıyor veya serbest mesleğini icra ediyor, devam ettiriyor diye, bu faaliyetlerinin yasal vergisini de ödedikleri halde, destek primi istenmesi, sadece sosyal güvenlik sisteminin açıklarını kapatma endişesinden kaynaklanmış olması gerekir. Böyle bir düşüncenin Anayasamıza uygunluğu söylenemeyeceği gibi, yine, Anayasamızdaki eşitlik ilkesine de uygun olmadığı ve aykırı olduğu da bir gerçektir. Bununla birlikte, insanlarımızın girişimcilik hevesinin de, bu şekilde, manevî yönden ortadan kaldırılmış olduğu da ayrı bir gerçektir.

Emekli Sandığı, SSK ve özellikle Bağ-Kur emeklileri düşük aylık aldıkları için zaten mağdur durumda; bu insanlardan yüksek oranda destek primi alınması hakkaniyet ölçüleriyle de bağdaşmamaktadır. Bu nedenle, bu sistemden tümüyle vazgeçilmesi ve eğer bu mümkün olmayacaksa, prim oranının yüzde 1'e çekilmesi, Yüce Meclisin ve hükümetin değerlendirmesine muhtaçtır.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; yine, bilindiği gibi, Bağ-Kur Genel Müdürlüğü, ülkemizde, sadece il merkezlerinde örgütlenmiş durumdadır. İl merkezlerine ilaveten de 133 ilçede -büyük ilçeler- irtibat bürosu mevcuttur. Uygulamada, yaşlılık ve malullük aylığı alan sigortalıların sağlık yardımına muhtaç 18 yaşını dolduran çocukları için her yıl sağlık karnesi vize zorunluluğu sürdürülmektedir. Bu zorunluluk, Bağ-Kur örgütü bulunmayan ilçelerde ve bu ilçelerin köylerinde oturan sigortalılar için büyük bir eziyet haline gelmiştir. Bu sıkıntının ortadan kaldırılmasını temin için, tıpkı Bağ-Kur Yönetim Kurulunun daha önce sigortalı eşleri ve 18 yaşından küçüklerden vize zorunluluğunu kaldıran ve muafiyet getiren 13.5.1999 tarih ve 133 sayılı kararında olduğu gibi, ilgililerden muafiyet beyan formu tanzimi istenerek taahhüt alınması mümkündür. Nitekim, Emekli Sandığı Yönetim Kurulu, 22.1.2004 tarih ve 6 sayılı kararıyla sağlık karnelerine konulan vize uygulamalarını...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Buyurun Sayın Ayvazoğlu.

FERİDUN AYVAZOĞLU (Devamla) - ...ortaöğretimde 20, yükseköğretimde ise 25 yaşına kadar kaldırmıştır veya bu yola gidilemiyorsa, sigortalıların yoğun olduğu irtibat bürosu ve örgüt bulunmayan ilçelerde kaymakamlarla işbirliği halinde yer ve araç gereç temin edilerek her ayın belli günlerinde merkezden eleman gönderilmek suretiyle sorunun çözümüne de gidilebilir düşüncesindeyiz.

Değerli milletvekilleri, yine sosyal güvenlik kuruluşlarının uygulamalarının yarattığı bir başka olumsuzluk da, ölen sigortalılara bağlı olarak maaş alan 18 yaşını tamamlamış yetimlerin maaş vizesi sorunudur. Bilindiği üzere, bu konumda yetim maaşı alanların yaşayıp yaşamadıklarının, yaşıyorlarsa okula devam edip etmediklerinin denetlenmesi zorunluluğu, vize mecburiyeti olarak karşımıza çıkmaktadır. Tabiatıyla, bu durumdakilerin hak sahipliği konumunun devam edip etmediği, Nüfus ve Vatandaşlık İşleri Genel Müdürlüğü sistemiyle bilgisayar ortamında bulunacağı, kişi hakkında tüm bilgilere ulaşılabileceği gibi, üniversitelerden de öğrencilik statüsünün devam etmediğinin araştırılması pekâlâ mümkündür.

Sayın milletvekilleri, dikkatinize sunmak istediğim son olarak şu konu vardır: Çırak, kalfa veya ustaların eğitimiyle ilgili okullarda ve işletmelerde yapılacak meslekî eğitime ilişkin esasları düzenleyen söz konusu yasanın ilgili maddelerinde, Sosyal Sigortalar Kanununun iş kazaları ve meslek hastalıkları ile hastalık sigortası hükümleri uygulanmakta ve sigorta primleri, İş Kanununun ilgili hükümleri uyarınca, Bakanlık bütçesine konulan ödenekten karşılanmaktadır; ancak, maalesef, çıraklar da bu haklarından yeterince faydalanamamaktadır.

Değerli arkadaşlarım, zor şartlarda insanca yaşam mücadelesiyle ayakta kalmaya çalışan tüm emeklilerimizin onurlarını kurtarmak bizlere ve siz saygıdeğer milletvekillerine ve özellikle de iktidarda bulunan hükümete düşmektedir.

Emeklilerimizin onurlu bir yaşam mücadelesinde, bizlerin de katkısını görmek, emeklerinin karşılığını görmek en büyük haklarıdır diyorum. Bu  duygu ve düşüncelerle, Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. (Alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Ayvazoğlu.

Gündeme geçiyoruz.

Başkanlığın Genel Kurula diğer sunuşları vardır.

Bir genel görüşme önergesi vardır; okutuyorum :

B) Gensoru, Genel Görüşme, Meclİs SoruşturmasI ve Meclİs AraştIrmasI Önergelerİ

1. - Ankara Milletvekili Yakup Kepenek ve 44 milletvekilinin, 2004 Yılı Özelleştirme Programı konusunda genel görüşme açılmasına ilişkin önergesi (8/10)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

                                 16 Şubat 2004

Geçen hafta, 11 Şubat 2004 günü, özelleştirmeden sorumlu Maliye Bakanı Sayın Kemal Unakıtan tarafından açıklanan ''2004 Yılı Özelleştirme Programı'', toplumu ve devlet faaliyetlerini ilgilendiren çok önemli bir konudur.

Çünkü, açıklamada, 2004'te, daha önceki özelleştirme programlarından "farklı bir yöntem" izleneceği belirtilmektedir. Bu çerçevede:

1. Özelleştirmede, 2003 uygulamasının sonuçları değerlendirilmelidir.

2. Sayın Bakanın, "gerçek alıcılara göre strateji belirlenecek" sözleri,

a) Hükümetin "satış öncesi" kimi alıcılarla gizli görüşme yapacağı kuşkusu taşımaz mı?

b) Bu durum, kimi 2003 örneklerinde görüldüğü gibi, KİT'in, siyasal yandaşlara çok ucuza satılacağı anlamına mı geliyor?

c) Bu köklü yöntem değişikliği hangi yasal düzenlemeye dayanmaktadır?

3. İhale sonrası, teklif veren tarafların kamuoyu önünde açık artırıma girmesi yöntemi neden terk edilmektedir?

4. En önemli ve stratejik KİT'in satılmasına çalışılacağı anlaşılan 2004 yılında, özelleştirmeden sorumlu bakanın, kamu görevlilerine ''ağzınızdan rakam duymayacağım'' biçiminde bir yasaklama getirmesinin nedenleri nelerdir?

Rakam açıklamamak:

a) KİT fiyatları konusunda toplumun bilgisiz kalmasına ve özelleştirmenin bu nedenle zarar görmesine yol açmayacak mıdır?

b) Bu uygulama, AKP Hükümetinin ''saydam'' ve ''açık'' bir yönetim anlayışına sahip olduğu iddiasıyla nasıl bağdaşıyor?

c) Fiyatsız satış olamayacağına göre, özelleştirilecek KİT'in satış öncesi fiyatını kimler bilebilecektir?

d) Bu durum, özelleştirme işlemlerine, rüşvet ve yolsuzluk gölgesinin düşmesine neden olmaz mı?

Sorularına doğru yanıt bulmak amacıyla, Anayasanın 98 inci ve İçtüzüğün 101, 102 ve 103 üncü maddeleri uyarınca ''genel görüşme'' açılmasını istiyoruz.

Saygılarımızla.

  1. - Yakup Kepenek (Ankara)

  2. - Ufuk Özkan (Manisa)

  3. - Mehmet  Küçükaşık (Bursa)

  4. - Mehmet Parlakyiğit (Kahramanmaraş)

  5. - Nurettin Sözen (Sivas)

  6. - Necati Uzdil (Osmaniye)

  7 .- Vahit Çekmez(Mersin)

  8. - Halil Akyüz (İstanbul)

  9. - Muharrem Eskiyapan (Kayseri)

10. - Ersoy Bulut (Mersin)

11. - Uğur Aksöz (Adana)

12. - Mustafa Gazalcı (Denizli)

13. - Mehmet Mesut Özakcan (Aydın)

14. - Gökhan Durgun (Hatay)

15. - Mustafa Sayar (Amasya)

16. - V. Haşim Oral (Denizli) 

17. - Halil Tiryaki (Kırıkkale)

18. - Bayram Ali Meral (Ankara)

19. - Esat Canan (Hakkâri) 

20. - Mehmet Nuri Saygun (Tekirdağ)

21. - Mehmet Vedat Melik (Şanlıurfa)

22. - Züheyir Amber (Hatay)

23. - Atilla Kart (Konya)

24. - Ayşe Gülsün Bilgehan (Ankara)

25. - Mehmet Vedat Yücesan (Eskişehir)

26. - Mehmet S. Kesimoğlu (Kırklareli)

27 .- İsmail Özay (Çanakkale)

28. - Emin Koç (Yozgat)

29. - Abdulkadir Ateş (Gaziantep)

30. - Hasan Fehmi Güneş (İstanbul)

31. - Muharrem İnce (Yalova)

32. - Ahmet Sırrı Özbek (İstanbul)

33. - Nadir Saraç (Zonguldak)

34. - Atilla Başoğlu (Adana)

35. - Canan Arıtman (İzmir)

36. - Hasan Aydın (İstanbul)

37. - Kemal Kılıçdaroğlu (İstanbul)

38. - A. İsmet Çanakcı (Ankara)

39. - Hasan Güyüldar (Tunceli)

40. - Ahmet Güryüz Ketenci (İstanbul)

41. - Ensar Öğüt (Ardahan)

42. - Nezir Büyükcengiz (Konya)

43. - Orhan Sür (Balıkesir)

44. - Bülent Baratalı (İzmir)

45. - Yüksel Çorbacıoğlu (Artvin)

Gerekçe :

Özelleştirmeden sorumlu olan Maliye Bakanı Sayın Kemal Unakıtan'ın  11 Şubat 2004'te açıkladığı ''2004 Yılı Özelleştirme Programı'' üzerine Genel Görüşme açılmalıdır. Çünkü:

1- Özelleştirmenin 2003'te çok başarısız olduğu, Maliye Bakanı Sayın Kemal Unakıtan'ın açıkladığı sayılardan anlaşılmaktadır. Bakanın açıklamasına göre, 2003 yılında, 4 milyar dolarlık bir satış planlanmasına karşılık, 2 200 000 000 dolarlık bir özelleştirme yapılabilmiş ve 248 000 000 dolarlık nakit girişi sağlanmıştır. Gerçekleşme/planlama oranı yüzde 55'te kalmıştır ve net nakit girişi de 248 000 000 dolarla planlananın yüzde 6'sı düzeyindedir. Benzer başarısızlıkların yaşanmaması için, nedenlerinin enine boyuna incelenmesi gerekir.

2- Özelleştirme, her zaman tartışmaya açıktır. Özellikle de satış yöntemi, fiyat saptanması ve çalışanların hakları, haklı olarak kamuoyunun yakın ilgisini çekmektedir. Bu nedenle, özelleştirmenin açık ve saydam yapılması, bu konudaki yasal düzenlemelere uyulması ve kamu yararı gözetilmesi önemlidir.

Bu açıdan bakılınca, Sayın Bakanın 2004'te ''özelleştirmenin çarşı pazara göre belirlenecek'' sözleri ile özelleştirmeyle ilgili kamu görevlilerine ''rakam söyleme yasağı'' getirmiş olması, birkaç bakımdan irdelenmelidir.

a) Sayın Bakanın açıkladığı 2004 yılı özelleştirme yöntemi bu konudaki mevzuata uygun mudur?

b) Bakanın yaklaşımı, bu konudaki tartışmaları ve kuşkuları çok daha artıracaktır; çünkü, önceden rakam söylememek ''fiyat açıklamamak'' anlamına gelir. Böyle olunca da ''satıcıya göre satış'' gibi bir uygulama kaçınılmaz olacaktır. Bu yaklaşım özelleştirmenin amaçlarıyla nasıl bağdaşır sorusunun tartışılması gerekir.

c) Özelleştirmeyle alınacak sonuç ne olursa olsun, özelleştirme işlemlerini yürüten kamu görevlilerinin üzerine, doğru olup olmadığına bakılmaksızın, rüşvetin ve yolsuzluğun gölgesi düşecektir. Demokratik ve hesap veren hükümet anlayışıyla bağdaşmamasına ek olarak, Sayın Bakanın, kamu çalışanlarının üzerine rüşvet ve yolsuzluk kuşkusunu düşürmeye hakkı olmamalıdır.

Yukarıdaki nedenlerle, Meclisin, ''2004 Yılı Özelleştirme Programı"nı genel görüşme konusu yapması ve toplumun ve ekonominin bu yaşamsal sorununun yasalara ve demokratik hesap verme kurallarına uygun yürütülmesi için gerekli önlemleri bir an önce alması, sorumluluğunun bir gereği olarak düşünülmelidir .

BAŞKAN - Bilgilerinize sunulmuştur.

Önerge, gündemde yerini alacak ve genel görüşme açılıp açılmaması konusundaki öngörüşme, sırası geldiğinde yapılacaktır.

Adalet ve Kalkınma Partisi Grubunun, İçtüzüğün 19 uncu maddesine göre verilmiş bir önerisi vardır; okutup, oylarınıza sunacağım.

V. - ÖNERİLER

A) SİyasÎ Partİ Grubu Önerİlerİ

1. - Sözlü sorular ile diğer denetim konularının görüşülmemesine, kanun tasarı ve tekliflerinin görüşülmesine ve çalışma saatlerinin yeniden düzenlenmesine ilişkin AK Parti Grubu önerisi

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Danışma Kurulunun 24.2.2004 Salı günü (bugün) yaptığı toplantıda siyasî parti grupları arasında oybirliği sağlanamadığından, İçtüzüğün 19 uncu maddesi gereğince, Grubumuzun aşağıdaki önerisinin Genel Kurulun onayına sunulmasını arz ederim.

                                     Eyüp Fatsa

                                                Ordu

                        AK Parti Grup Başkanvekili

Öneri :

Genel Kurulun 24.2.2004 Salı günkü (bugün) ve 25.2.2004 Çarşamba günkü birleşimlerinde; sözlü sorular ile diğer denetim konularının görüşülmemesi, çalışma süresinin ise 24.2.2004 Salı günkü birleşimde saat 24.00'e kadar, 25.2.2004 Çarşamba ve 26.2.2004 Perşembe günkü birleşimlerde 14.00-24.00 saatleri arasında olması, 26.2.2004 Perşembe günkü birleşimde 349 sıra sayılı kanun tasarısının görüşmelerinin saat 24.00'e kadar bitirilememesi halinde bu tasarının görüşmelerinin bitimine kadar çalışma süresinin uzatılması.

BAŞKAN - Önerinin aleyhinde söz isteyen?..

K. KEMAL ANADOL (İzmir) - Aleyhte...

BAŞKAN - Buyurun Sayın Anadol.

Konuşma süreniz 10 dakikadır.

K. KEMAL ANADOL (İzmir) - Sayın Başkan, Yüce Meclisin saygıdeğer üyeleri; Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına hepinizi sevgi ve saygıyla selamlıyorum.

Değerli arkadaşlarım, bugün yapılan Danışma Kurulu toplantısına Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu Başkanvekili Sayın Eyüp Fatsa'yla birlikte katıldık ve maalesef, bir anlaşma sağlayamadık.

Arkadaşlar, kamuoyunda çok büyük tartışmalar yaratan, olumsuz birtakım yankılara neden olan ve toplumda, gerçekten, bir uzlaşma sağlayamayan ve yasalaştığı takdirde Türkiye'nin en az altmış yetmiş yıllık dönemini ipotek altına alacak olan bu tasarıda vaki ısrarı, bu aceleciliği, bu ivedi tavrı anlamak mümkün değil. Türkiye'nin gündeminde çok önemli sorunlar var. Halkın gereksinimleri çok fazla. Bunlara çare arayacağımıza, bunlara çare bulacağımıza, bunları mercek altına alıp Türkiye'nin bu önemli sorunlarını Meclis gündemine taşıyacağımıza, gerçekten toplumsal uzlaşma isteyen, bir millî mutabakat isteyen böylesine önemli bir yasayı ne olursa olsun Meclisten geçirme gayretini, gerçekten, anlamak mümkün değil.

Arkadaşlar, şu ortaya çıktı: Hükümet adına bu yasayı takip eden Sayın Başbakan Yardımcısının çeşitli açıklamalarına karşın, bu yasayla ilgili olan sivil toplum kuruluşları, meslek odaları, üniversiteler açıkladılar "bizim görüşlerimiz alınmadı, bizim görüşlerimize başvurulmadı" dediler. Grubumuz adına tasarının tümü üzerinde konuşan Sayın Hasan Fehmi Güneş, bunları, teker teker, somut örneklerle ortaya koydu. Şu anda, Parlamentonun dışında bulunan ve bu tasarıyla ilgili olan örgütler, tüzelkişilikler, doğrudan bu yasayla ilgilenen ve çıkarı zedelenme sorunu olan özel kişiler, hiçbir sosyal güvencesi kalmayacak olan işçiler, statüsü ortadan kalkacak olan memurlar gazetelere tam sayfa ilanlar veriyorlar, şikâyetlerini dile getiriyorlar, bunu tınmıyorsunuz; hem "mutabakat; gelin, muhalif olduğunuz maddeyi söyleyin, düzeltelim" diye, şeklen, bu kürsüden, bu mikrofondan konuşuyorsunuz; ama, tam sayfa ilanlara, Yol-İş Sendikasının -Türkiye'nin en büyük sendikalarından biri- tam sayfa ilanlarına bakmıyorsunuz, okumuyorsunuz bile...

İLYAS ARSLAN (Yozgat) - Hepsini okuyoruz.

K. KEMAL ANADOL (Devamla) - ...ve bunu, Meclise getirip, gayriinsanî koşullarla... Parantez içerisinde, bunu da söylemek zorundayım. Hâlâ, davası devam ediyor; sanıkları hakkındaki soruşturma afla düştü şu Meclis salonunun; hukuk davaları devam ediyor. Sayın Meclis Başkanından, hâlâ kesin kabulünün yapılmadığını öğrendim. Kabulü tamamlanmamış şu salon inşaatının ve -eski halini de bilen bir milletvekili olarak söylüyorum- maliyeti bu kadar yüksek bu salonun yapımı sırasında, maalesef, Meclisin açıldığı 1960'taki havalandırma sistemi, eskiyen havalandırma sistemi devam ediyor; kulise çıktığımız vakit, iktidar ve muhalefet milletvekilleri, sürekli şikâyet ediyorlar baş ağrısından, iyi havalanmadığı için; ışık düzeninden şikâyet ediyorlar. Yani, bunu da, altını çizerek belirtmekte yarar görüyorum. Sayın Meclis Başkanı da katıldılar bu düşünceme ve siz, bu tasarıyı geçirmek için, sabaha kadar, bu Parlamentoyu çalışmaya mecbur ediyorsunuz.

Kaç madde bu; geçici maddeleriyle beraber 60 madde diyelim. Bir hafta çalıştık burada, hem de bütün çalışma koşullarını zorlayarak çalıştık; kaç madde geçti; 9 madde. Yani, bunu, bu tasarıyı, şimdi, şu Danışma Kurulundan geçmeyen grup önerinizle, bu hafta sonuna kadar geçireceğinizi mi sanıyorsunuz; mümkün değil arkadaşlar. Niye zorluyorsunuz Parlamentoyu; niye zorluyorsunuz?! Bence, bunu yapacağınıza, bu tasarıyı geri çekip, gerçekten ulusal mutabakat isteyen bu konuda, bu sivil toplum örgütleriyle, üniversitelerle, Parlamento içerisinde Anamuhalefet Partisiyle, otursanız, bir konuşsanız, bir anlaşsak, bütün milletin benimseyeceği şekle soksak ve o zaman çabuk geçirsek, daha iyi olmaz mı arkadaşlar?! Niye bu inatlaşma?! Yani, bu inatlaşma, ne bu Parlamentoya ne Adalet ve Kalkınma Partisine ne Cumhuriyet Halk Partisine yarar getirir ne de millete faydası var arkadaşlar.

Bu kadar acele ediyorsunuz, başka konularda niye acele etmiyorsunuz? Dokunulmazlık dosyaları var; Anayasa Komisyonunda, karma komisyonda bekliyor.

HALİL TİRYAKİ (Kırıkkale) - Onu açma!

K. KEMAL ANADOL (Devamla) - Onu açmayalım...

ALİ RIZA BODUR (İzmir) - Onu açma; çünkü, cılk...

HÜSEYİN BAYINDIR (Kırşehir) - Gocunurlar!..

K. KEMAL ANADOL (Devamla) - Yani, arkadaşlar, millet bunu bekliyor.

ASIM AYKAN (Trabzon) - Dilekçenizi versenize...

K. KEMAL ANADOL (Devamla) - Biz, dilekçemizi verdik. Cumhuriyet Halk Partili milletvekilleri "aman, dokunulmazlığımı kaldırın" diye dilekçeler yağdırıyorlar.

ASIM AYKAN (Trabzon) - Kim verdi?!

K. KEMAL ANADOL (Devamla) - Kim mi verdi; Hakkı Ülkü verdi, Sefa Sirmen verdi, Atilla Kart verdi...

ASIM AYKAN (Trabzon) - Nerede?!

K. KEMAL ANADOL (Devamla) - Bakın, isimleri sayıyorum. Daha sayayım mı?!

Muharrem İnce verdi...

Niye; Cumhuriyet Halk Partili milletvekilleri "önce bizim dokunulmazlık dosyalarımız temizlensin, biz yargılanmak istiyoruz, adil yargılanma hakkı Anayasaya göre en doğal insan hakkıdır" diye başvurdular, dilekçeler verdiler.

İLYAS ARSLAN (Yozgat) - Basına açıklama yapıyorlar!..

K. KEMAL ANADOL (Devamla) - Bizim arkamıza saklanıyorsunuz, bizim dokunulmazlıklarımızı kaldırmıyorsunuz, kendi dokunulmazlıklarınızın devamını sağlıyorsunuz, ondan sonra, Sayın Başbakanın dosyasını da dönem sonrasına bırakıyorsunuz. Niye orada acele etmiyorsunuz?!

İLYAS ARSLAN (Yozgat) - Bizim korkumuz yok; dosya sizde...

K. KEMAL ANADOL (Devamla) - Bu telaş niye orada yok?!

ASIM AYKAN (Trabzon) - Yapmayın allahaşkına!..

K. KEMAL ANADOL (Devamla) - Niye, dokunulmazlık söz konusu olunca bu acele yok, anlamak mümkün değil... İlle bu yasayı çıkaracaksınız.

Biz, halkın sesine kulak veriyoruz. Parlamentonun dışındaki demokrasi güçlerinin, bu yasayla doğrudan ilgili işçi sendikalarının, memur sendikalarının, üniversitelerin, bu yasayı istemeyen güçlerin sesini burada dile getiriyoruz. Parlamento dışındaki bu sesleri, bu kürsüden, bu mikrofondan dile getiriyoruz ve bu yasanın ülkeye hayır getirmeyeceğini söylüyoruz. Onun için, bu tür acelelere, emrivakilere Anamuhalefet Partisi olarak, Cumhuriyet Halk Partisi olarak karşı olduğumuzu bir kez daha belirtiyoruz. Bu tasarının bu hafta buradan geçemeyeceğini, geçmeyeceğini belirtiyorum ve zorlamanızın bir faydasının olmayacağını söylüyorum.

Hepinize saygılar sunarım. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Anadol.

EYÜP FATSA (Ordu) - Sayın Başkan, önerinin lehinde söz istiyorum.

BAŞKAN - Önerinin lehinde söz isteyen, AK Parti Grup Başkanvekili Sayın Eyüp Fatsa; buyurun. (AK Parti sıralarından alkışlar)

EYÜP FATSA (Ordu) - Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; İçtüzüğümüzün 19 uncu maddesine istinaden bir önerimiz oldu; ancak, Danışma Kurulunda mutabakat sağlanamadığı için önerimizi Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kurulu iradesine getirdik. Danışma Kurulu önerisinin lehinde AK Parti Grubumuz adına söz almış bulunuyorum; bu vesileyle de Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.

Değerli arkadaşlar, geçtiğimiz hafta, Türkiye Büyük Millet Meclisinin gündeminde görüşülmeye başlanan Kamu Reformu Yasa Tasarısıyla ilgili, geçtiğimiz hafta da Meclisin gündemine alınmasıyla alakalı bir Danışma Kurulu toplantısı yapmıştık; ancak, Anamuhalefet Partimizin Grup Başkanvekili Sayın Haluk Koç, Danışma Kuruluna gelmeden önce Grubumuza bir teklifle geldi. Biz, o Danışma Kurulu önerimizde çarşamba ve perşembe günleri Meclisin 15.00-24.00, cuma günü de 15.00'ten başlamak suretiyle kanun tasarısının bitimine kadar çalışmasını istiyorduk. Bize gelen teklifte denildi ki: "Siyasî partilerin belediye başkanlarının aday adaylığının tespiti noktasında son günler yaşanıyor, partimizin de bu meyanda danışma kurulu toplantıları, başkanlık divanı toplantıları oluyor, milletvekili arkadaşlarımız seçim bölgelerine gidiyor, genel merkezimizle birtakım görüşmeleri, onlara talepleri oluyor; dolayısıyla, buna fırsat vermek için, eğer uygunsa, cuma günkü görüşmeleri bu Danışma Kurulu önerisinden çıkaralım, çarşamba, perşembe günleri 15.00-24.00 saatleri arasında görüşelim, önümüzdeki hafta da salı günü ve diğer günler denetim yapmadan bu tasarının görüşülmesine devam edelim sizce uygunsa." Biz de, muhalefetin getirmiş olduğu bu teklifi değerlendirdik, uygun olduğunu kendilerine bildirdik ve geçen haftanın gündemini, muhalefetin isteği üzerine tanzim ettik; ancak, o gün de, Grup önerimize destek vermemişlerdi. Kaldı ki, geçen hafta, nöbetçi olan Grup Başkanvekili Sayın Haluk Koç, salı günü ve haftanın diğer günlerinde bu tasarının görüşülmesi konusunda, biz kendilerine bir teklif götürmeden, bize bir teklif getirmişti. Biz, o düşünceden hareketle, bugün Danışma Kurulunun toplanmasını istedik; ancak, kendi teklifleri olmasına rağmen, geçen hafta bize destek vermediler, bugün de destek vermeyeceklerini ifade ettiler; saygıyla karşılarız.

Değerli arkadaşlar, tabiî, Kamu Reformu Yasa Tasarısıyla ilgili çok şey söylendi; özellikle, geçen hafta tasarının tümü üzerinde görüşmeleri yapılırken. Bugün, Anamuhalefet Partimizin Çok Saygıdeğer Grup Başkanvekili Sayın Anadol da, aynı, bilinen gerekçeleri tekrar etti.  "Tartışılmadı", "ne yapmak istiyorsunuz", "milletten ne kaçırmak istiyorsunuz" gibi, gerçekten, bu tasarıyı ve bu tasarıyı Türkiye Büyük Millet Meclisi gündemine getiren hükümet iradesini anlamayan, onun düşüncelerini ve kararlılığını yansıtmayan bir anlayışla, sürekli, bu tasarının Türkiye Büyük Millet Meclisi gündeminden geriye çekilmesini talep ediyorlar. Bu, bir şey kaçırmak değildir. Bunun böyle olmadığını herkes biliyor, kamuoyu da biliyor. İşte, bu tasarıyla ilgili her şey Türkiye Büyük Millet Meclisi kürsüsünden yetmiş milyon insanımızla paylaşılarak, onların bilgisi dahilinde yapılıyor. Kaldı ki, bir sene de bunun hazırlığı yapıldı. Bununla ilgili neler yapıldığını geçen hafta ifade ettik.

Sayın Anadol "bir sendikamız -ismini vererek- bunun aleyhinde tam sayfa ilanlar verdi, karşı çıkıyorlar" dedi. Tabiî, eğer böyle düşünülürse, bu tasarının lehinde, gazetelere tam sayfa ilan verecek onlarca sivil toplum örgütünün de varlığını sayın muhalefetin bilmesi gerekir.

ALİ TOPUZ (İstanbul) - Kim var; göster de görelim.

EYÜP FATSA (Devamla) - Değerli arkadaşlar, görüşlerinizi burada ifade ediyorsunuz ve muhalefet partisi olarak da, İçtüzükten kaynaklanan bütün engelleme haklarınızı kullanıyorsunuz; buna saygı duyarız. Bu, İçtüzüğün size vermiş olduğu bir haktır; ancak, bu, bir acelecilik değildir, bu tasarıyla ilgili, hükümetin ortaya koyduğu kararlılıktır. Bunun böyle bilinmesini arzu ediyorum.

Tabiî, hiç gereği yokken, her seferinde, dokunulmazlıkları Türkiye'nin gündemine getiren, sanki bütün öncelik buymuş gibi, bütün işin başına bunu koyan muhalefete buradan bir şey sormak istiyorum. Değerli arkadaşlar, bu Mecliste her dönem kurulan bir komisyon vardı; uyum komisyonu. Bu dönemin başında da, Meclis oluşur oluşmaz, iktidar ve muhalefet partilerinden, bu uyum komisyonunun oluşturulmasını ve iktidar ve muhalefet partilerinin bu komisyona eşit sayıda üye vermelerini Sayın Meclis Başkanı talep etti; ama, Anamuhalefet Partimiz, bu komisyonun çalışmasına fırsat vermediği gibi, komisyonun kurulmasıyla ilgili bütün vaki davetlere de olumsuz cevap vererek, üye vermemiştir.  Hatta, bu komisyon oluşursa, oluşturulursa, bu komisyonun oluşmasına destek verirlerse, bu komisyonunun gündeminin birinci sırasına dokunulmazlıklarla  ilgili yasal ve Anayasal değişikliklerin alınmasının mümkün olacağı kendilerine ifade edildiği halde, ısrarla, ne bu komisyonun çalışmasına imkân vermişlerdir ne de üye vermişlerdir.

Değerli arkadaşlar, mesele, sizin anlattığınız gibi değil. Komisyonun çalışmasını niye engellediniz? Gündemine ilk olarak dokunulmazlıkların alınması taahhüt edildiği halde, komisyona niye üye vermediniz? Yani, lütfen... Burada, her seferinde dokunulmazlığı gündeme getiren arkadaşların, bunun gerekçelerini de aziz milletimize ve Genel Kurula izah etmeleri gerekir.

Değerli arkadaşlar, ben, olayın teferruatına girmiyorum; ancak, bir şey daha söyleyeceğim: Türkiye'nin gündeminde çok önemli meseleler olduğunu; dolayısıyla -sanki, bu önemsiz bir meseleymiş gibi- daha önemlileri varken, önemsiz bir meseleyi Meclisin gündemine getirme isteğinin doğru olmadığını arkadaşımız ifade etti. Evet, Türkiye'nin çok önemli meseleleri vardır; bunu inkâr etmek, bunu görmemek mümkün değildir; ama, Türkiye'nin problemlerinin temelinde de, devletin merkeziyetçi yapısı yatmaktadır; mevcut yönetim ve devlet yapısının bu hantal yapısı yatmaktadır. Dolayısıyla, eğer, biz, Kamu Reformu Yasa Tasarısını kanunlaştıramaz ve uygulamaya koyamazsak, hiç kimse aklından çıkarmasın ki, şimdi "çok önemli" diye ifade ettiğimiz meseleleri aşmamız, halletmemiz de mümkün değildir; o meselelerin halli, bu tasarının hayata geçmesiyle mümkündür.

Ben, bu duygularla, Genel Kurulun Grup önerimize olumlu oy vereceği kanaatimi ifade ediyor, Genel Kurulu bir kere daha saygıyla selamlıyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Fatsa.

Önerinin aleyhinde söz isteyen, Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkanvekili Sayın Haluk Koç; buyurun.

Konuşma süreniz 10 dakikadır.

SALİH KAPUSUZ (Ankara) - Zaman kazanmak istiyorsunuz.

HALUK KOÇ (Samsun) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Adalet ve Kalkınma Partisinin Grup önerisinin aleyhinde söz almış bulunuyorum; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Değerli arkadaşlarım, Grup Başkanvekili değerli arkadaşım Eyüp Fatsa'nın konuşmasında, toplantıya muhatap olarak adımın da geçmesi dolayısıyla söz aldım; o konuya bir açıklık getirmek istiyorum. Geçen haftaki nöbetçi görevim sırasında, Sayın Fatsa'yla da, Sayın Kapusuz'la da, Adalet ve Kalkınma Partisinde benzer görev yapan muhatap arkadaşlarım olarak, bu görüşmelerde birlikte bulunduk. Şunu ifade etmek istiyorum: Evet, doğrudur, ben Sayın Fatsa'yı ziyaret ettim, Sayın Kapusuz'la da daha sonra konuştuk; Sayın Topuz da, Sayın Kapusuz'la konuştu ve geçen haftanın yoğunluğu içerisinde, siyasî partilerin aday belirleme süreçlerinin sonuna yaklaştığımızı, bu dönem içerisinde milletvekillerimizin bölgelerindeki adaylıklarla ilgili çeşitli sorunlarının olduğunu; bunları iletmek için çeşitli randevu talepleri olduğunu söyledik. Sizin Grubunuzda da benzer durumlar söz konusu olmuştur. Bu yoğun mesai arasında o hafta için görüşülmesini talep ettiğiniz ve oldukça geniş bir mesai dilimi önerdiğiniz bu tasarının layıkıyla görüşülemeyeceği ve son gün sabaha kadar olan görüşme teklifinde sıkıntılarla karşılaşılacağı için, "cuma günü bunu görüşmeyelim" önerisini ben götürdüm; ama, hemen şunu da -Sayın Fatsa tanıktırlar, kendisi belirttiği için söylüyorum- ifade ettim: "Biz, Cumhuriyet Halk Partisi olarak Kamu Yönetimi Temel Kanunu Tasarısının görüşülmesine karşıyız. Bu tasarının hükümet tarafından geri çekilmesi talebini dile getiriyoruz." Bu, mesai konusunda cuma gününün bundan muaf tutulması talebini dile getirdim; ama, görüşülmesine karşı olduğumuz düşüncemi de Sayın Fatsa'ya ilettim. Dolayısıyla, bir uzlaşma zemini doğmamış oluyor burada. Bunu ifade etmek istiyorum.

Değerli arkadaşlarım, şimdi, Sayın Fatsa, konuşması sırasında -belki sürçülisan ederek- Sayın Anadol'un konuşmasına atıfta bulunarak "Saygıdeğer Grup Başkanvekili, hükümetin getirdiği bu görüşlere uygun bir tavır sergilemiyor" gibi... Böyle bir anlam çıkardım ben. Not aldım, elimde. Tutanaklardan kendisi izleyebilir sonra, doğru olup, yanlış olmadığını...

Değerli arkadaşlarım, bir muhalefet grup başkanvekilinin hükümetin görüşlerine uygun görüş belirtme zorunluluğu var mı demokrasilerde; böyle bir olay söz konusu mu; böyle bir şey söz konusu bile değil. Ben, bunu sürçülisan olarak kabul ediyorum.

Bir başka konu: Bakın, burada kendisi değindiği için, ben açıklıkla söylüyorum ve burada sizlerin de görüşünüze başvuruyorum değerli arkadaşlarım. Hepinizin elinde bu Meclisin bir İçtüzük kitabı var.

Sayın Başkan, Sayın Kapusuz'u uyarır mısınız...

Bu kitabın başında Anayasamız var, ikinci bölümünde de İçtüzük var. Şimdi, ben hepinize soruyorum. Hiç çarpıtmayın bu konuyu, hiç yokuşa sürmeyin: O Meclis İçtüzüğünde, bu Genel Kurulda bir anayasa değişikliği yapılmadan önce "siyasî partiler arasında bir uzlaşma komisyonu kurulması zorunludur" diye bir madde var mı? Böyle bir madde yok değerli arkadaşlarım.

SALİH KAPUSUZ (Ankara)- Yok; ama, teamül var, teamü.!..

HALUK KOÇ (Devamla)- Bu, çok partinin grubunun bulunduğu bir parlamentoda, böylesi anayasa değişikliği tekliflerinin, daha önce, gruplar arasında bir konsensüs, bir uzlaşma aranması amacıyla kurulmuş -kendisinin ifadesiyle söylüyorum- alışılagelmiş bir komisyon; yani, teamüldeki bir komisyon. Böyle bir komisyon ikili partide yok ve ben, size temel çelişkinizi söyleyeceğim şimdi.

Bakın, Orman Yasasıyla ilgili, 169 ve 170 inci maddelerle ilgili değişiklikleri Genel Kurula taşırken, o dayatmayı sergilerken -Sayın Anayasa Komisyonu Başkanı da biraz sonra komisyon sıralarında yerini alacak; yanılıyorsam beni düzeltin -bir uzlaşma komisyonu kurma ihtiyacı hissettiniz mi; böyle bir komisyondan geçirdiniz mi 169, 170 teklifini buraya getirirken?!. Demek ki... Bakın, çelişkinizi ben ifade ediyorum, çelişkinizi ifade ediyorum. Yani, siz, istediğiniz noktayı, buraya, bir uzlaşma komisyonu falan aramadan getirip, dayatabiliyorsunuz; sıra dokunulmazlıklara, 83 ve 100 üncü maddeye geldiği zaman "niye uzlaşma komisyonuna üye vermiyorsunuz" sığınmasına giriyorsunuz.

Değerli arkadaşlarım, bu çelişkiyi her yerde söylüyorsunuz; uzlaşma komisyonunun bir İçtüzük gereği olmadığını bir kere daha hatırlatıyorum. Bu argümanı, bu gerekçeyi bir daha kullanırsanız, siyasî hata hanenize yazılacak bir konu olduğunu bir kere daha kibarca ifade etmek istiyorum.

Değerli arkadaşlarım, şimdi, bakın...

SALİH KAPUSUZ (Ankara)- 5 dakika daha kazandınız.

HALUK KOÇ (Devamla)- 5 dakikam var, evet; ben onu gözlüyorum.

BAŞKAN- Sayın Kapusuz, lütfen...

HALUK KOÇ (Devamla)- Efendim, Sayın Kapusuz'un da söz hakkı var; lehinde, 10 dakika, o da konuşabilir.

SALİH KAPUSUZ (Ankara)- Yok, konuşmayacağım.

HALUK KOÇ (Devamla)- Görüşlerinden faydalanmış olabiliriz; uzlaşma komisyonuyla ilgili, belki, bir içtüzük önerisinde bulunur ve Genel Kurul bunu değerlendirir, tartışır, bir öntartışma fırsatı olur. İsterseniz, usul tartışması da açabiliriz, uzlaşma komisyonu gerekli mi gerekli değil mi diye. Biz, Grubumuz olarak, bu usul tartışmasına da her boyutuyla katılırız. Önemli olan tartışılması Sayın Kapusuz.

Sayın milletvekilleri, görüşülmekte olan yasa, ciddî bir yasadır, çeşitli boyutlarda Türkiye'yi sıkıntılarla karşı karşıya getirebilecek olan bir yasadır. Bunu, yapıcı bir şekilde, burada, çeşitli maddeleri görüşülürken ifade ediyoruz, ifade etmeye de devam edeceğiz. Ben, konuşma fırsatı bulduğum her platformda, sizlerin duyarlılıklarına seslenmeye devam edeceğim.

Bakın, Sayın Bakanımız burada; biraz sonra soru-cevap uygulaması olacak, kendisiyle tekrar ikili diyaloglarımız olacak. Sayın Komisyon Başkanımız da oturacak; onunla da diyaloglarımız olacak.

Şimdi, geçen haftaki konuşmalar sırasında Sayın Kuzu şöyle söylemişti: "Bana bir tane maddesini gösterin Anayasaya aykırı, iddia ediyorum..."

Değerli arkadaşlarım, bakın, elimde birçok müellifin, otörün, konuyla ilgili uzmanın görüşü var. Taslağın merkezî idare ile mahallî idareler arasında kurduğu yetki ve görev bölüşümü, yani 6,7,8 ve 9 uncu maddeler, geçen maddeler -geçen haftadan sorulduğu için, yanıtsız kaldığı için söylüyorum ve sizlere seslenmek istiyorum- Anayasanın 127 nci ve 128 inci maddelerine aykırıdır.

DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI MEHMET ALİ ŞAHİN (İstanbul) - Niçin?..

HALUK KOÇ (Devamla) - Aranızda hukukçular var...

Bakın, 127 ve 128 inci maddelerine bu görev aktarımı aykırıdır. Açıkça, iki defa söyleyerek ifade ediyorum.

Yine, tasarının kamu hizmetlerinin özelleştirilmesine yönelik 10 uncu maddesi -ki, önergeler görüşülecek şimdi- temel esasları, ilkeleri ve yöntemleri belirlemediği, yeterli açıklık ve somutlukla bir düzenleme getirmediği için, Anayasanın yasama yetkisinin devredilmezliğini öngören 7 nci maddesi ile idarenin yasallığı ilkesini öngören -yine- 123 üncü maddesine aykırıdır.

Bunları kaç defa söyleyeceğiz değerli arkadaşlarım. Daha, elimde... Çok geniş bu. Getirdiğiniz tasarının diğer maddeleriyle ilgili Anayasaya aykırılık gerekçeleri ve hangi maddelerine ne için aykırı olduğu defaatle söyleniyor ve burada bizleri kandıramıyorlar. Bakın, açık söylüyorum; sizleri de kandıramadıklarına, inandıramadıklarına ben inanıyorum. Bunları, defaatle... "Aykırı değil, benim süzgecimden geçti..."

Sayın milletvekilleri, bu nasıl süzgeç?! Bu, süzgeç değil, kevgir oldu yahu geçen seneden beri. Bakın, Sayın Kuzu'nun süzgecinden geçen, Anayasaya uygunluk bakımından, uygun olduğu iddia edilen her konu, aykırılık gerekçesiyle Anayasa Mahkemesinden döndü. Çok madde var elimde; ben, geçen hafta listesini sundum. Şimdi, bu gerçekleri konuşmak zorundayız, bunları ifade etmek zorundayız. Lütfen, doğruları paylaşın değerli arkadaşlarım, doğruları paylaşın.

Yani, bunu çok sık yineledim; sayısal çoğunluk, hukuk devletini, kendi dediklerinin doğru olduğu yönünde oluşturamaz. Sayısal çoğunluk, geçici bir çoğunluktur. Bir anayasa devletindeyiz; anayasa hukuku var. Benim sayısal çoğunluğum, şu aşamada, bu konjonktürde bu dediğimi yasa olarak buradan çıkarır mantığı doğru mu; doğru; ama, hukuk devleti açısından doğru mu; doğru değil. Bunu paylaşmaya çalışıyorum, bunu ifade etmeye çalışıyorum. Süre daraldığı için, birçok boyutuna girmeyeceğim; ama, diğer maddelerin Anayasanın hangi maddelerine aykırı olduğu konusunda eğer sohbet etmek isteyen arkadaşlarımız varsa, kendilerine de sunabilirim.

Değerli milletvekilleri, bakın, ulusal duyarlılığınıza sesleniyorum: Bu tasarının birçok noktasında, ulusal zenginliklerimiz -kültür olsun, sermaye olsun- birçok açıdan tehlike altındadır. Lütfen, lütfen, bu duyarlılıkları paylaşın; hiç olmazsa, bazı yanlışlardan dönün.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN -Buyurun Sayın Koç.

SALİH KAPUSUZ (Ankara) - Bu tehlike, Türkiye Cumhuriyeti için değil, Cumhuriyet Halk Partisi için vardır.

HALUK KOÇ (Devamla) - Sayın Kapusuz'a söz vereceksiniz değil mi efendim; sabırsızlanıyor?..

BAŞKAN - Evet Sayın Koç, Sayın Kapusuz'a söz vereceğim.

Buyurun.

HALUK KOÇ (Devamla) - Değerli arkadaşlarım, en doğrusu, bu tasarının -bunu tüm iyi niyetimle söylüyorum- geri çekilmesidir. Türkiye'nin dokusuna uygun, Türkiye'nin küreselleşme boyutunda uğrayacağı zararları hesap edebilen, Türkiye'nin ulusal  bütünlüğünü hesap edebilen, küreselleşmenin Türkiye üzerindeki emellerini hesap edebilen bir ulusal duyarlılıkla yaklaşın lütfen. Bu ulusal duyarlılığı gösterecek çok sayıda arkadaşım var aranızda, ben biliyorum.

Saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Koç.

Sayın Kapusuz, söz istiyor musunuz?

SALİH KAPUSUZ (Ankara) - Hayır efendim, oylamaya geçelim.

BAŞKAN - Öneriyi oylarınıza sunuyorum.

K. KEMAL ANADOL (İzmir) - Karar yetersayısının aranılmasını istiyorum Sayın Başkan.

BAŞKAN - Arayacağım Sayın Anadol.

Kabul edenler... Kabul etmeyenler...

Sayın milletvekilleri, kâtip üyeler arasında sayım açısından farklılık olduğu için elektronik cihazla oylama yapacağız.

Sayın Gazalcı, Sayın Koç, Sayın Kart, Sayın Özay, Sayın Kepenek ve Sayın Karademir, söz talebinde bulunmuşsunuz; ancak, elektronik cihazla oylama yaptığımız takdirde isimleriniz silineceğinden sisteme yeniden girmeniz rica olunur.

Oylama için 3 dakika süre veriyorum.

Oylama işlemini başlatıyorum.

(Elektronik cihazla oylama yapıldı)

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, pusula gönderen sayın milletvekillerinin Genel Kurul salonunda bulunup bulunmadıklarını arayacağım.

Sayın Harun Tüfekçi?.. Burada.

Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Sayın Murat Başesgioğlu'na vekâleten Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Sayın Mehmet Ali Şahin?.. Burada.

Sayın Abdullah Çetinkaya?.. Yok.

HALUK KOÇ (Samsun) - Abdullah Bey yok, pusulası var!

MUSTAFA ERDOĞAN YETENÇ (Manisa) - Bu ayıp yahu!

BAŞKAN - Millî Eğitim Bakanı Sayın Hüseyin Çelik?.. Burada.

Sayın Kerim Özkul?.. Burada.

Sayın Hasan Angı?.. Burada.

Dışişleri Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Sayın Abdullah Gül'e vekâleten Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Sayın Abdüllatif Şener?.. Burada.

Sayın Mehmet Kılıç?.. Burada.

Sayın Mehmet Özlek?.. Burada.

Sayın Nevzat Pakdil?.. Burada.

Sayın Hüseyin Tanrıverdi?..

Sayın Hakan Taşçı?.. Burada

Sayın Halil Aydoğan?.. Burada

Sayın Ahmet İnal?.. Burada

Sayın Köksal Toptan?.. Burada

Sayın Cemal Kaya?..

Sayın Süleyman Turgut?..

Devlet Bakanı Sayın Mehmet Aydın?.. Burada

Sayın Mustafa Tuna?..

K. KEMAL ANADOL (İzmir) - Sayın Başkan, olmayan üyelere hangi işlemi yapacaksınız?..

ABDULKADİR ATEŞ (Gaziantep) - Sahte imza atmak sahtekârlıktır. Sahtekârlık suçtur. (CHP sıralarından "Ayıp, ayıp" sesleri)

BAŞKAN - Sayın Anadol, neye itiraz ediyorsunuz?

K. KEMAL ANADOL (İzmir) - Olmayan üyelere hangi işlemi yapacaksınız diye soruyorum.

BAŞKAN - Henüz okumamız bitmedi, sayıyoruz.

Sayın Edip Uğur?..

Sağlık Bakanı Sayın Recep Akdağ'a vekaleten Millî Eğitim Bakanı Sayın Hüseyin Çelik?.. Burada.

Sayın Mustafa Zeydan?.. Burada

Sayın Ekrem Erdem?.. Burada

Sayın milletvekilleri, karar yetersayısı vardır, öneri kabul edilmiştir.

K. KEMAL ANADOL (İzmir)- Şimdi soruyorum: Okuduğunuz halde burada olmayan üyeler hakkında hangi işlemi yapacaksınız Sayın Başkan?

ABDULKADİR ATEŞ (Gaziantep)- Bu sahtekârlığa göz mü yumacaksınız Sayın Başkan?!

BAŞKAN- Sayın milletvekilleri bu konuda uyarılmıştır.

MUSTAFA ERDOĞAN YETENÇ (Manisa)- Bir daha sahtekârlık yapmayın...

BAŞKAN- Sayın milletvekilleri, pusula gönderen sayın milletvekillerinin salonda hazır bulunmaları Başkanlık Divanınca tebliğ olunur. (CHP sıralarından "Bu kadar mı" sesleri)

K. KEMAL ANADOL (İzmir)- Bu kadar mı yani?!

BAŞKAN- Sayın milletvekilleri, İçtüzüğün 37 nci maddesine göre verilmiş 2 adet doğrudan gündeme alınma önergesi vardır; ayrı ayrı okutup işleme alacağım ve oylarınıza sunacağım.

İlk önergeyi okutuyorum :

IV. - BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI (Devam)

C) Tezkereler ve Önergeler

1. - Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt'ün, Hoçivan Hasköy Adıyla Bir İlçe Kurulması Hakkında Kanun Teklifinin (2/198) doğrudan gündeme alınmasına ilişkin önergesi (4/147)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

(2/198) esas numaralı kanun teklifim, 45 gün içinde komisyonda görüşülmediğinden, İçtüzüğün 37 nci maddesi gereğince doğrudan gündeme alınması konusunda gereğinin yapılmasını saygılarımla arz ederim. 13.2.2004

                                      Ensar Öğüt

                                          Ardahan

BAŞKAN- Buyurun Sayın Öğüt.

Konuşma süreniz 5 dakikadır.

ENSAR ÖĞÜT (Ardahan)- Sayın Başkan, değerli arkadaşlar; Ardahan İline bağlı Hoçivan Hasköy adıyla bir ilçe kurulması için vermiş olduğum kanun teklifiyle ilgili söz almış bulunmaktayım.

Değerli arkadaşlar, ben, Hoçivan Hasköy'ün ilçe olması dışında şunu söylemek istiyorum: Dün, Ardahan'ın düşman işgalinden kurtarılışının 83 üncü yıldönümüydü. Ardahan'la ilgili gündemdışı söz istememe rağmen söz verilmedi; ama, burada, bunu işledikten sonra, ilçe olmasıyla ilgili görüşlerimi açıklayacağım.

Edirne'den Ardahan'a kadar bu toprakları vatan yapan bütün şehitleri rahmet ve saygıyla anıyorum; Ardahan'ın tabyalarında yatan şehitlere de rahmet diliyorum, Ardahanlılara da saygılarımı sunuyorum.

Değerli arkadaşlar, 1950'lere kadar çok zengin olan Ardahanımız bugün 700 000'den fazla göç vermiştir, 130 000 civarında insan yaşamaktadır ve bu insanlarımızın çoğu, yani yüzde 70'i, işsizlikle ve yoksullukla yaşam mücadelesi veren bir toplum haline gelmiştir.

Kar kış demeden kış şartlarında yaşam mücadelesi veren, sınırda anadan doğma bekçilik yapan bu insanlara, ne yazık ki, şu ana kadar -59 uncu hükümet de dahil- hiçbir hükümet el atmadı, bölgenin kalkınmasıyla  ilgili de hiçbir proje sunmadı.

Ama, ne yazık ki, sınır ili olan Ardahan'ın sınırının öteki tarafında, Kafkaslar, Rusya ve Türk cumhuriyetlerinde 300 000 000 insan yaşıyor; bu, çok ciddî bir şey. Bu insanların ticaret hacminden yararlanamıyoruz.

Ardahan'ın 2 sınır kapısı var; Çıldır Aktaş kapısı kapalı, Posof Türkgözü kapısı da yarım çalışıyor. Bir ara, mazot ticareti yapan Ardahan esnafının yüzü biraz güler gibi oldu; ama, büyük şirketlerin, holdinglerin, kuruluşların, akaryakıt  firmalarının bastırması nedeniyle, Mesut Yılmaz dönemindeki hükümet mazot ticaretini de yasakladı. Ardahan esnafının, 100 trilyon liraya yakın, SSK ve Bağ-Kura prim borcu var, Gelir Vergisi borcu var.

Hakikaten, iki defa Rusya'ya savaş tazminatı olarak verilen Ardahan'ın, Türkiye'nin garantisi olarak verilen Ardahan'ın, bugünkü konumuna baktığımızda, ne kadar mağdur olduğunu görmekteyiz. Bu nedenle...

DURSUN AKDEMİR (Iğdır) - Ensar Bey, Iğdır da aynı...

ENSAR ÖĞÜT (Devamla) - Tabiî ki, Kars, Ardahan, Iğdır, bir bütün olarak o bölgenin -Erzurum'da, Artvin'de, Doğu Anadolu'da- bütün Türkiye'nin kalkınması için Kars-Tiflis demiryolunun yapılması lazım. İpekyolu Çin'e kadar gidiyor; 1 500 000 000 insana ulaşan İpekyolunun, derhal, bir an evvel yapılması lazım, hem doğunun hem Türkiye'nin kalkınması için.

Değerli arkadaşlar, Ardahan İline bağlı Eskibucak, Hoçivan Hasköy, Hülya Avşar'ın babasının köyüdür; kendisiyle de iftihar ediyoruz. Ben Hülya Avşar'ın yakınlarıyla da görüştüm; eğer Hasköy ilçe olursa, kendileri de katkı sunacaklarını söylediler. Şimdi, devlet, hükümet demesin ki, bizim paramız yok; binayı biz yapacağız. Hoçivan Hasköy ilçe olsun; binayı biz yapacağız. Şu anda, Hoçivan Hasköy'ün, 21 pare köyü var; 20 000 civarında nüfusu var; 80 000 nüfusu dışarıya göç etmiş. Ardahan'a 33 kilometre, Kars'a 65 kilometre olan Hoçivan Hasköy ve köylüleri, tarım, hayvancılık ve balcılıkla uğraşıyorlar. 100 000 civarında büyükbaş ve küçükbaş hayvanı olan bu bölge, hakikaten, kış şartları altında, ziraat yapamıyor, tarım yapamıyor, hayvanlarını da besleyemiyor; insanlarına da bakamıyor. İnsanlarımız, Hoçivan yöresinde hastane olmadığı için, kızaklarda ölüyor.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN -Buyurun Sayın Öğüt.

ENSAR ÖĞÜT (Devamla) - Doktorumuz yok. Öğretmenimiz sürgün gitmiş, hastamız kızakta ölmüş; hiç kimsenin umurunda değil. Şu kış şartlarında televizyonları izliyorsunuz, İstanbul'a 10 santimetre kâr yağıyor, hayat felç oluyor; ama, orada, 1,5 metre kâr var; insanlar dimdik duruyor, sınırda Türkiye'yi bekliyor. Böyle insanlara hizmet etmek ibadet değil de nedir... Oradaki insanlara hizmet etmek, oradaki insanları kalkındırmak en büyük ibadettir arkadaşlar.

Bu nedenle, Hoçivan Hasköy'ün ilçe olması, o bölgenin kalkınmasını sağlayacaktır. O bölgedeki kapalı sağlık ocaklarının bir an evvel açılmasını istirham ediyorum. O bölgeye okulların kurulması ve eğitimin en üst düzeye gelmesi gerekiyor; hakikaten çok zor durum. Türkiye'de, Ardahan, eğitimde sonuncu. Arkadaşlar, bu, hepimizin ayıbıdır. Ardahan, Türkiye'nin garantisi olarak, üç defa Rusya'ya savaş tazminatı olarak veriliyor.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

ENSAR ÖĞÜT (Devamla) - Sayın Başkan, 1 dakika süre verir misiniz; bitiriyorum

BAŞKAN - Sayın Öğüt, teşekkür eder misiniz...

Buyurun.

ENSAR ÖĞÜT (Devamla) - Türkiye için kırküç yıl Rus işgali altında kalan Ardahan, bugün, bu Meclisi kurmuş, cumhuriyeti kurmuş, cumhuriyet devrimlerine sahip çıkmış, Türkiye'ye sahip çıkmış, sınırda bekçilik yapıyor. Bu insanlara hizmet etmek -demin de dedim- en büyük ibadettir. Sizden istirham ediyorum, Hoçivan Hasköy'ün, 21 pare köyüyle birlikte ilçe olması için kabul oyu vermenizi istirham ediyor; hepinize saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Öğüt.

Başka söz talebi?.. Yok.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.

İkinci önergeyi okutuyorum :

2. - Balıkesir Milletvekili Sedat Pekel'in, Bir İl ve İki İlçe Kurulmasına Dair Kanun Teklifinin (2/194) doğrudan gündeme alınmasına ilişkin önergesi (4/148)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

5.11.2003 tarihinde vermiş olduğum (2/194) esas numaralı, Bir İl ve İki İlçe Kurulmasına Dair Kanun Teklifim, üzerinden kırkbeş günden fazla zaman geçmiş olmasına rağmen komisyonda görüşülmemiştir. Kanun teklifimin İçtüzüğün 37 nci maddesine göre doğrudan Genel Kurul gündemine alınması hususunda gereğini arz ederim. 30.1.2004

Saygılarımla.

                                      Sedat Pekel

                                          Balıkesir

BAŞKAN- Sayın Pekel, söz istiyor musunuz?

SEDAT PEKEL (Balıkesir) - Evet Sayın Başkan.

BAŞKAN - Buyurun.

SEDAT PEKEL (Balıkesir) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Bandırma İlçesinin  Sarıköy ve Edincik Beldelerinin de ilçe olmasıyla ilgili kanun teklifimin doğrudan gündeme alınmasıyla ilgili söz almış bulunmaktayım; Yüce Meclisi saygıyla selamlarım.

Değerli milletvekilleri, Anayasamızın 126 ncı maddesi, ülkemizin merkezî idare kuruluşu bakımından, coğrafî  durumuna, ekonomik şartlar ve kamu hizmetlerinin gereklerine göre, illere; illerin de, diğer kademeli bölümlere ayrılacağını hüküm altına almış bulunmaktadır. Bu ilke doğrultusunda ülkemiz, il, ilçe ve belde olarak teşkilatlanmış bulunmaktadır. Kamu hizmetlerinin verimli ve etkili bir şekilde yürütülmesi, ülkemizin coğrafî yapısındaki özelliklerin değerlendirilmesi, sosyokültürel ve sosyoekonomik dengelerde görülen değişikliklerin de zaman içerisinde iyi bir şekilde izlenmesi gerekmektedir. Bununla birlikte, sosyal devlet ilkesi gereğince kamu hizmetlerinin etkin ve verimli şekilde yerine getirilmesi için taşra teşkilatını geliştirmek ve güçlendirmek kaçınılmaz bir zorunluluk halini almaktadır.

Sayın milletvekilleri, 2000 yılı nüfus sayımına göre, nüfusu 100 000'i aşan Bandırma'nın coğrafî yapısı, sosyokültürel ve sosyoekonomik yapısı incelendiğinde, il olması büyük önem taşımaktadır. Marmara Denizi kıyısında yer alan Bandırma, güneye doğru Manyas Gölüne dek uzanır. Bandırma, Balıkesir, Bursa, Çanakkale illeriyle doğrudan karayoluyla bağlanırken, Balıkesir üzerinden demiryoluyla İzmir'e, denizyoluyla da İstanbul'a ulaşım sağlanmaktadır. Bandırma, bu iller başta olmak üzere, pek çok ilimizle de ticaret ve sanayi açısından  yoğun bağlantılar içindedir.

Bandırma'da, Marmara Bölgesinin İstanbul'dan sonra en büyük ve en modern tesislerine sahip liman mevcuttur. Her türlü maddenin ihracat ve ithalatının yapıldığı Bandırma Limanından, başta boraks, mermer, çimento, bitkisel yağlar, salça ihracı yapılmaktadır. 2002 yılında yapılan ihracat 215 000 000 dolar, ithalat 176 000 000 dolar iken, 2003 yılı toplam ihracatı 213 000 000, ithalatıysa 299 000 000 dolar olarak gerçekleşmiştir.

Değerli milletvekilleri, başta Bandırma olmak üzere, Erdek, Gönen, Manyas, Marmara ve Susurluk İlçelerinin, coğrafî avantajlarından kaynaklanan ürün çeşitliliği bulunmakta, zeytin, zeytinyağı, domates, hububat, çeltik, şekerpancarı gibi ürünler yetiştirilebilmekte, buna bağlı olarak da, tarıma dayalı sanayi her geçen gün gelişmektedir. Süt ve süt ürünleri, tavukçuluk ve balıkçılık gibi ülke ekonomisinde önemli yer tutan sektörlerin beraberinde, sanayimiz açısından ekonomik değer taşıyan borikasit, boraks, sülfirikasit ve yapay gübre üreten modern tesisler bulunmaktadır.

Bunun yanı sıra, Devlet Planlama Teşkilatı Müsteşarlığının yapmış olduğu illerin sosyoekonomik gelişmişlik sıralaması araştırmasına göre, Bandırma, Balıkesir İli içinde en yüksek gelişmişlik endeksiyle ilk sırada yer almış, Türkiye genelindeyse, 1996 yılında 33 üncü sırada bulunurken, 2003 verilerine göre artı 7 oranında büyüyerek 30 uncu sıraya yükselmiştir.

Bandırma'nın il olmasıyla, başta ilçenin ve diğer komşu ilçelerin sorunlarına da çözüm üretilebilecektir. Örneğin, Marmara ilçemizdeki bir yurttaşımız, devlet kurumlarından herhangi birinin bölge müdürlüğüne ulaşabilmek için adadan beş saatlik bir yol katetmek zorunda kalmakta, dönebilmek içinse bir gece konaklaması gerekmektedir. Yurttaşlarımızın bu ve benzeri sorunlarını Bandırma'nın il olması çözecektir.

Değerli milletvekilleri, Türkiye'nin gündemini yıllardır meşgul eden bu gerçeği, bu teklifin altına imza koyan başta Balıkesir bölgesi CHP ve AKP milletvekili arkadaşlarım olmak üzere, Edirne'den Ardahan'a, Trabzon'dan Adana'ya 160 milletvekili arkadaşım da imza koyarak gözler önüne sermiştir. Bandırma'nın il olması için AKP İktidarının da Bandırmalılara sözü vardır. Bu sözün yerine getirilmemesi, AKP Hükümetini zora sokacaktır. Yıllardır popülist yaklaşımlarla "il yapacağız" vaadiyle Bandırmalı vatandaşlarımızdan oy alanlar, siyaset gündeminden düşmüşlerdir.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Buyurun Sayın Pekel; konuşmanızı tamamlayın.

SEDAT PEKEL (Devamla) - Şimdi, ortada, siyasetüstü bir çalışma vardır; CHP ve AKP milletvekillerinin, Bandırma'nın il yapılması için yürüttüğü bir çalışma vardır. Artık, Bandırma'nın il yapılmasının vakti gelmiştir; bir hakkın, geç de olsa, hak edenlere, yani Bandırmalılara verilmesinin zamanı gelmiştir.

Değerli milletvekilleri, Edincik ve Sarıköy Beldelerine de, hem ekonomik hem sosyal gelişme açısından, artık, ilçe statüsünün tanınması bir zorunluluk haline gelmiştir. 2000 yılı nüfus sayımına göre 5 224 nüfusu olan Sarıköy'e, hasat mevsiminde başka illerden çok sayıda yurttaşımız gelmekte ve istihdam olanağı bulabilmektedir. İstihdama sağladığı olanağın yanı sıra, belde ekonomisine katkısı olan çeltik, un, yem, süt ve süttozu fabrikaları bulunan Sarıköy, tarım ve hayvancılık bakımından büyük bir potansiyele sahiptir. Sarıköy'ün ve diğer yandan da Edincik'in ilçe olması, hem şu ana kadar yakalamış oldukları gelişmeyi devam ettirmelerine hem de bu gelişmenin kültürel açıdan desteklenmesine katkıda bulunacaktır.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

SEDAT PEKEL (Devamla) - Sarıköylü yurttaşlarımıza ilçe olma sözünü veren AKP'nin, önlerine gelen bu fırsatı objektif olarak değerlendireceğine, benimle birlikte tüm Sarıköylüler de inanmaktadır.

Sayın milletvekilleri, Bandırma'nın il olmasında, Edincik ve Sarıköy Beldelerinin de ilçe olmasında, ekonomik, sosyal, coğrafî ve kamu hizmetlerinin gereklerine göre büyük yararlar bulunmaktadır. Bu kanun teklifi, bu amaçla hazırlanmıştır.

Siyasetüstü bu çalışmaya imza koyarak bir ilki de imzalamış olan CHP ve AKP Balıkesir milletvekili arkadaşlarımla birlikte, yasa teklifimin Genel Kurul gündemine alınması için gereğinin yapılacağına inancım tamdır. Bandırma'nın il, Edincik ve Sarıköy'ün de ilçe olması için verdiğim teklifi imzalayan başta CHP ve AKP milletvekili arkadaşlarıma ve yasa teklifimin doğrudan gündeme alınması için destek vereceğini düşündüğüm tüm milletvekili arkadaşlarıma teşekkür eder, hepinize saygılar sunarım. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Pekel.

Başka söz talebi?.. Yok.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.

Birleşime 5 dakika ara veriyorum.

Kapanma Saati : 16.33

İKİNCİ OTURUM

Açılma Saati: 16.40

BAŞKAN : Başkanvekili Sadık YAKUT

KÂTİP ÜYELER: Mehmet DANİŞ (Çanakkale), Yaşar TÜZÜN (Bilecik)

BAŞKAN - Sayın Milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 56 ncı Birleşiminin İkinci Oturumunu açıyorum.

Çalışmalarımıza kaldığımız yerden devam edeceğiz.

Alınan karar gereğince, sözlü soru önergeleriyle diğer denetim konularını görüşmüyor, gündemin "Kanun Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler" kısmına geçiyoruz.

VI. - KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN

GELEN DİĞER İŞLER

1. - Adlî Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Bölge Adliye Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yetkileri Hakkında Kanun Tasarısı ve Adalet Komisyonu Raporu (1/521) (S. Sayısı : 146)

2. - Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Tasarısı ve Adalet Komisyonu Raporu (1/523) (S. Sayısı : 152)

3. - Çanakkale Milletvekilleri Mehmet Daniş ve İbrahim Köşdere'nin; Gelibolu Yarımadası Tarihî Millî Parkı Kanununa Geçici Bir Madde Eklenmesine Dair Kanun Teklifi (Kamu İhale Kanununa Geçici Madde Eklenmesine Dair Kanun Teklifi) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (2/212) (S. Sayısı : 305)

BAŞKAN -Adlî Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Bölge Adliye Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yetkileri Hakkında Kanun Tasarısı; Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Tasarısı ve Çanakkale Milletvekilleri Mehmet Daniş ve İbrahim Köşdere'nin, Gelibolu Yarımadası Tarihî Millî Parkı Kanununa Geçici Bir Madde Eklenmesine Dair Kanun Teklifinin geri alınan maddeleriyle ilgili komisyon raporları henüz gelmediğinden, tasarıların ve teklifin müzakeresini erteliyoruz.

Kamu Yönetimi Temel Kanunu Tasarısı ile İçişleri, Plan ve Bütçe ve Anayasa Komisyonları raporlarının müzakerelerine kaldığımız yerden devam ediyoruz.

4. - Kamu Yönetiminin Temel İlkeleri ve Yeniden Yapılandırılması Hakkında Kanun Tasarısı ile İçişleri, Plan ve Bütçe ve Anayasa Komisyonları Raporları (1/731) (S. Sayısı : 349) (x)

BAŞKAN - Komisyon ve Hükümet yerinde.

Tasarının 10 uncu maddesinin müzakereleri tamamlanmıştı; ancak, madde üzerindeki soru-cevap işlemlerinde kalmıştık.

Madde üzerinde soru cevap işlemi yapılacaktır.

Soru cevap işlemine ayrılan süre, 5 dakika soru sorma süresi, 5 dakika cevap verme süresi olmak üzere, 10 dakikadır.

Soru sormak isteyen Sayın Karademir, buyurun.

ERDAL KARADEMİR (İzmir) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

Bakanımıza sormak istiyorum: Anayasamızda, sosyal devlet ilkesi benimsenmiş ve bu, açıkça belirtilmiştir. Sosyal hizmet sunumunun odak noktası insandır. İnsana yönelik hizmetlerde de insan

                                                

(x) 349 S. Sayılı Basmayazı 18.2.2004 tarihli 54 üncü Birleşim Tutanağına eklidir.

hakları ve sosyal adalet esastır. Anayasamızda ve uluslararası sözleşmelerde de, sosyal hizmet bir yurttaşlık hakkıdır. Bu hakların kullanılmasında, insan hakları ve adalet ilkeleri gözetilmek zorundadır.

Anayasamızın 41 inci maddesine göre, devlet, ailenin huzur ve refahı ile özellikle annenin ve çocukların korunması ve aile planlamasının öğretimi ile uygulanmasını sağlamak için gerekli tedbirleri almak ve teşkilatını kurmakla yetkili kılındığına göre, tasarının Anayasayla çeliştiği konusunda ne düşünmektesiniz?

Teşekkür ediyorum.

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Karademir.

Buyurun Sayın Koç.

HALUK KOÇ (Samsun) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Sayın Bakanla, geçen haftadan kalan bir soru cevap diyaloğumuz var. O konuda, belki, aradan geçen tatil süresince, sosyal devlet tanımına, sporda sponsorluk yasası ya da serbest piyasa ekonomisi kavramları dışında bir yanıt oluşturabilmişlerdir diye düşünüyorum.

Bu söylediğim konular dışında, bu yasanın, sosyal devlet ilkesini zedeleyip zedelemediği konusunda bir açıklık getirebilir mi Sayın Bakan? Bunu sormak istiyorum.

Sayın Kuzu, geçen hafta içerisinde defeatle ifade etmiştir. Deminki İktidar Partisi Grup önerisinin aleyhine de belirttiğim bazı hususlar vardı -bilmiyorum, Sayın Kuzu komisyonun arka sıralarında oturuyor muydu oturmuyor muydu- bununla ilgili çelişen temel maddeleri söyledim. Kendisinin "bu bizim süzgecimizden geçmiştir; bu yasa tasarısının hiçbir maddesi Anayasaya aykırı değildir" şeklinde ifadesi vardı.

Tasarının 6, 7, 8, 9 uncu maddeleri, Anayasanın 127 ve 128 incimaddelerine; kamu hizmetlerinin özelleştirilmesine dönük 10 uncu maddesi, Anayasanın 123 maddesine; yine, bu tasarının 41 inci maddesi, Anayasanın 125 inci maddesine aykırıdır iddialarım var. Anayasa Komisyonu Başkanı Sayın Burhan Kuzu da, geçen haftaki tezlerine karşılık, bu ifadeler karşısında, ne görüş beyan edeceklerdir; merak ediyorum.

Saygılar sunuyorum.

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Koç.

Buyurun Sayın Gazalcı.

MUSTAFA GAZALCI (Denizli) - Teşekkür ederim Sayın Başkanım.

"Bu tasarının hükümet tarafından gündeme getirilmesindeki temel amaç, yerel yönetimlere kaynak aktarmaktır" savlardan birisi bu; ancak, bu görüştüğümüz maddede bir belirsizlik var "mahallî idarelere genel bütçe vergi gelirleri tahsilatından pay ayrılır" denilmektedir.

1- Bu payın oranı nedir?

2- Görev ve sorumluluklarıyla orantılı gelir kaynakları nerelerden sağlanacaktır?

3- Yaz ve kış mevsimlerinde nüfusu değişen ya da Denizli-Pamukkale'deki gibi, dünya incisi, insanlığın ortak değeri yerlere nasıl bir kaynak aktarılacaktır? Başınızın çaresine bakın mı denilecektir?

Teşekkür ederim.

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Gazalcı.

Buyurun Sayın Özay.

İSMAİL ÖZAY (Çanakkale) - Sayın Başkanım, Sayın Bakanımıza bir soru yöneltmek istiyorum.

10 uncu madde, malî kaynaklardan bahsediyor ve bu malî kaynakları belirlerken de, temel bir yaklaşım içerisinde bulunuluyor. Bu temel yaklaşımı irdelediğimizde, tasarının gerekçesinde sıkça bahsedilen Avrupa Yerel Yönetimler Özerklik Şartına atıfta bulunuluyor. Avrupa Yerel Yönetimler Özerklik Şartının 9 uncu maddesinde malî kaynaklardan bahsediliyor. Bu temel kavramlar içerisinde özellikle -8 fıkradan oluşuyor- 3'üne Türkiye Cumhuriyeti çekince koymuş durumda; fakat, dikkati çeken 5 inci madde var, kabul ettiğimiz 5 inci madde.

5 inci maddede aynen şöyle deniliyor: "Malî bakımdan daha zayıf olan yerel makamların korunması, potansiyel malî kaynakların ve karşılanması gereken malî yükün eşitsiz dağılımının etkinliklerini ortadan kaldırmaya yönelik malî eşitleme yöntemlerinin veya buna eş önlemlerin alınmasını gerektirir."

BAŞKAN - Sayın Özay, sorunuzu sorar mısınız. Soru sorma süresi dolmak üzeredir.

Buyurun.

İSMAİL ÖZAY (Çanakkale) - Acaba, temel yaklaşımı içerisinde, tasarıda bu maddeye yer verilmediğine göre, hükümetimizce bu maddeye rezerv konulmuş durumda mı? Çünkü, 10 uncu maddede bu konuda hiçbir açıklık yok. Onu sormak istiyorum.

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Özay.

Soru sorma süresi tamamlanmıştır.

Sorulara cevap verme süresi 5 dakikadır.

Buyurun Sayın Bakan.

DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI MEHMET ALİ ŞAHİN (İstanbul) - Sayın Başkanım, teşekkür ederim.

Dört değerli arkadaşımın sorularına kısa kısa cevap vereceğim; ancak, Anayasa Komisyonu Başkanımıza da bir soru yöneltildi; o da bana ayrılan bu süreden bir miktar kullanmak istiyor.

Sayın Karademir ile Sayın Koç, yine, sosyal devlet ilkesi üzerinde durdular. Özellikle Sayın Koç, bizim sosyal devlet ilkemizin ne olduğunu, ne olması gerektiğini geçtiğimiz hafta yapılan görüşmeler esnasında da çeşitli sorularla gündeme getirmişti.

Bilindiği gibi, Anayasanın 2 nci maddesinde sosyal devlet ilkesi düzenlenmiştir. Anayasa koyucu, sosyal devlet ilkesinden neyi kastettiğini Anayasanın gerekçesinde yazmıştır. İzin verirseniz bu gerekçeyi okumak istiyorum:

"Sosyal hukuk devleti ise, bizzat devletin koyduğu hukuk kurallarına uyacağı ve çalışan, çalıştığı halde elde ettiği ürün ile mutlu olabilmek için tasarladığı maddî ve manevî değerlere sahip olamayan kişilerin yardımcısı olacağı ilkesini belirtmektedir."

Nitekim, yine, elimdeki kitapta, Anayasa Mahkemesinin, sosyal devletten ne anlaşılması gerektiğiyle ilgili birtakım içtihatları da var.

Şimdi, ben, bunlarla ilgili ve sizin sorunuza da cevap olsun diye bazı bölümler okumak istiyorum; ama, tabiî, süre süratle ilerliyor. Dolayısıyla, bizim, sosyal devletten anladığımız, Anayasanın 2 nci maddesinin gerekçesinde ve Anayasa Mahkemesinin muhtelif kararlarında değinildiği şekilde bir anlayıştır. Bunu, sorunuza cevaben vurgulamak istiyorum.

Ayrıca, Sayın Gazalcı, mahallî idarelere ayrılan pay nedir diye sordular. Bu, bilindiği gibi, Belediye Gelirleri Kanununda yapılacak olan değişiklikle ortaya çıkacaktır. Şu anda, bu konuda çalışmalar devam etmektedir. Sadece nüfus değil, diğer bazı objektif kriterler de bu çalışmalarda ele alınmaktadır. Bunlar nedir diye soracak olursanız; yaz-kış nüfusunun farklılığı, gece-gündüz nüfusunun farklılığı; bu kriterlerden biridir. Ayrıca, yerel yönetimin; yani, belediyenin bulunduğu bölge, gelişmişlik düzeyi gibi kriterler, çalışmalar esnasında ele alınmaktadır. Bu taslak, tasarı haline dönüştüğünde, kuşkusuz ki, sizlere de gönderilecektir, görüşleriniz alınacaktır; çok kısa sürede de Parlamentoya sevk etmeyi düşünüyoruz; geldiğinde, bunları, burada, daha geniş şekilde değerlendirme imkânına sahip olacağız.

Sayın Komisyon Başkanımız da, herhalde süre kullanacak. 1,5 dakika var...

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Bakan.

Buyurun Sayın Başkan.

ANAYASA KOMİSYONU BAŞKANI BURHAN KUZU (İstanbul) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Sayın Koç, deminki konuşmasında ve şimdiki sorusunda, Anayasaya aykırılıktan söz etti. Şimdi, bir defa, bu elimizdeki metin içerisinde, Anayasaya aykırı hükümler bulunur, bulunmaz; o, ayrı bir tartışma konusu.

Benim demek istediğim şu: Şimdi, biz, yaptığımız incelemede, ekim metnine baktığımızda, 5-6 maddede bazı sorunlar vardı; benim ikazlarım üzerine bunlar dikkate alındı ve düzeltildi; ama, buna rağmen gözden kaçan durum olabilir.

Sayın Koç, genel olarak, şu şu madde Anayasaya aykırı diye böyle yuvarlak bir itiraz yapılmaz; yani, bunu, mutlaka, somut olarak göstermemiz lazım. Dememiz gerekir ki "şu maddenin şu cümlesi..." Anayasamızı açıyorum  "idarenin kuruluş ve görevleri, merkezî yönetim ve yerinden yönetim esaslarına dayanır" deniliyor idarenin esaslarıyla ilgili 123 üncü maddede, bu madde önemli bir madde. Fakat, ne kadarı merkezde kalır, ne kadarı taşraya verilir; bu hususlar yok Anayasamızda...

Şu bir gerçek ki, bizim Anayasamızın genel yapısı daha çok merkeze yönelik; ama, biz, bunu, Anayasanın bütününden çıkarmaya çalışıyoruz; yoksa, maddelerinde, bunu, çok net olarak görmüyoruz.

"Mahallî, müşterek ihtiyaçlar..." Nedir bunlar; eğitim olabilir, sağlık olabilir, yoruma bağlı bunlar. Başka ülkelerde bunlar hep verilmiş taşra teşkilatlarına. O bakımdan, çok genel olarak "şu aykırı, bu aykırı" şeklinde sözler yerine, bence somut olarak bunlar verilirse, belki onlar dikkat alınır; ona bakmak lazım. Onu anlatmaya çalışıyorum Sayın Koç; yoksa, demek istediğimiz...

Mesela, yasa tasarısında "idarî vesayet" ve "idarenin bütünlüğü" esasları çok sık vurgulanıyor. Bu yasa tasarısının bizi rahatsız eden yönü -biz derken, genel olarak sizleri ve belki kamuoyunu- öteki yasadan farklı bir yapı arz etmesidir; yani, bir anlamda çerçeve yasa görünümünü veriyor. Gerçi, çıkaracağımız yasanın ismi falan değiştirildi, içerisindeki demin anlattığım kaygılar falan giderildi; ama, yine de, bu yasa tasarısı, bu haliyle, bazı sorunlar taşıyor gibi gözüküyor.

Buna şöyle bakmak lazım: Çıkaracağımız bu yasayla ilgili Anayasaya aykırılık talebinde bulunulmuş olsa... Danıştay Başkanımız, kendisiyle istişari mütalaamda, görüşlerini aldığımda "sırf bu yüzden Anayasaya aykırılık ileri sürülemez" diyor -yani sadece bu iddiayla- ama, şu olamaz: Diyelim ki, biz, bundan sonra bir yasa çıkardık "efendim bu yasa aykırı..." Olabilir; bu yasa, onun üzerinde bir yasa değil ki. Yalnız, sadece bu haliyle -alışmadığımız bir yol bile olsa bu- sırf bu sebebe dayanarak -tartışmalı bir konu olmakla beraber- Anayasaya aykırı olduğunu düşünmüyorum.

Demek istediğim şu: Benim bulunduğum komisyonda süzgeçten geçti; göz göre göre Anayasaya aykırı bir hüküm olmadığını düşünüyorum; bunu anlatmaya çalışıyorum.

Teşekkür ederim.

ATİLA EMEK (Antalya) - Bütün bilim adamları aksini söylüyor Sayın Başkan.

ANAYASA KOMİSYONU BAŞKANI BURHAN KUZU (İstanbul) - Ben de bilim adamıyım efendim; otuz yıl kürsüde ders verdim herhalde; bizi de saymanızı ummamız lazım.

ATİLA EMEK (Antalya) - Bütün Anayasa hocaları aksini söylüyor.

ANAYASA KOMİSYONU BAŞKANI BURHAN KUZU (İstanbul) - Efendim, aksini söyleyebilir; bunların hiç biri nass değil.

ATİLA EMEK (Antalya) - O zaman, siz iyi göremiyorsunuz herhalde.

ANAYASA KOMİSYONU BAŞKANI BURHAN KUZU (İstanbul) - Anlamadım... Nasıl dediniz?..

ATİLA EMEK (Antalya) - Siz iyi göremiyorsunuz.

ANAYASA KOMİSYONU BAŞKANI BURHAN KUZU (İstanbul) - Biz o işi bilmiyor muyuz?!. Çok ayıp oluyor yani! Bunu bana söylememen lazımdı.

Teşekkür ederim.

BAŞKAN - Sayın Başkan, teşekkür ediyorum.

Madde üzerinde 5 adet önerge vardır. Önergeleri, önce, geliş sıralarına göre okutacağım; sonra, aykırılıklarına göre işleme alacağım.

Kâtip üyenin önergeleri oturarak okumasını oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Birinci önergeyi okutuyorum :

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

349 sıra sayılı Kamu Yönetimi Temel Kanunu Tasarısının 10 uncu maddesinde geçen "ve bu paylardan yapılacak kesintilere" ibaresinin madde metninden çıkarılmasını arz ederim.

                                   Kerim Özkul

                                             Konya

BAŞKAN - İkinci önergeyi okutuyorum :

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

349 sıra sayılı Kamu Yönetimi Temel Kanunu Tasarısının 10 uncu maddesinde geçen "orantılı" ibaresinden sonra "ve yeterli" ibaresinin eklenmesini arz ederim.

                                   Kerim Özkul

                                             Konya

BAŞKAN - Üçüncü önergeyi okutuyorum :

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

349 sıra sayılı Kamu Yönetimi Temel Kanunu Tasarısının 10 uncu madde başlığının "Parasal kaynak dağılımı" şeklinde değiştirilmesini arz ederim.

                                   Kerim Özkul

                                             Konya

BAŞKAN - Dördüncü önergeyi okutuyorum :

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 349 sıra sayılı yasa tasarısının 10 uncu maddesinin tasarıdan çıkarılmasını ve diğer madde numaralarının buna göre teselsül ettirilmesini arz ve teklif ederiz.

 

Kemal Kılıçdaroğlu

Ensar Öğüt

Yücel Artantaş

 

İstanbul

Ardahan

Iğdır

 

Mehmet Boztaş

 

Mustafa Gazalcı

 

Aydın

 

Denizli

BAŞKAN - Beşinci önergeyi okutuyorum :

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 349 sıra sayılı kanun tasarısının "Malî kaynak dağılımı" başlıklı 10 uncu maddesinin tasarı metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.

 

Haluk Koç

Mehmet Mesut Özakcan

Halil Akyüz

 

Samsun

Aydın

İstanbul

 

Mehmet Kartal

Güldal Okuducu

Oya Araslı

 

Van

İstanbul

Ankara

 

 

Enis Tütüncü

 

 

 

Tekirdağ

 

BAŞKAN - Beş ve dördüncü önergeler aynı mahiyette olduğu ve en aykırı önergeler oldukları için, önce onlara işlem yapacağım.

Komisyon önergeye katılıyor mu?

ANAYASA KOMİSYONU BAŞKANI BURHAN KUZU (İstanbul) - Katılmıyoruz Efendim.

BAŞKAN - Hükümet katılıyor mu?

DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI MEHMET ALİ ŞAHİN (İstanbul) - Biz de katılmıyoruz efendim.

BAŞKAN - Sayın Koç, gerekçeyi mi okutayım?

HALUK KOÇ (Samsun) - Gerekçeyi okutun Sayın Başkan.

BAŞKAN - Gerekçeyi okutuyorum :

Gerekçe :

349 sıra sayılı kanun tasarısının "Malî kaynak dağılımı" başlıklı 10 uncu maddesinin gerekçesi aynen şöyledir:

"Mahallî idarelere yetki devredilmesinin ve bu çerçevede mahallî müşterek hizmetlerin tamamının mahallî idarelerce yerine getirilmesinin ön şartlarından biri de mahallî idarelere yeterli miktarda kaynak sağlanmasıdır. Bu amaçla, maddede, mahallî idarelere yetki, görev ve sorumluluklarıyla orantılı gelir kaynakları sağlanması öngörülmektedir. Buna paralel olarak, mahallî idarelere sağlanacak malî kaynakların dağılımının objektif kriterlere göre gerçekleştirilmesini sağlayacak mekanizmalar kurulacaktır."

Kamu Yönetimi Temel Kanunu Tasarısının 10 uncu maddesinde; "Mahallî idarelere yetki, görev ve sorumluluklarıyla orantılı gelir kaynakları sağlanır. Mahallî idarelere genel bütçe vergi gelirleri tahsilatından pay ayrılır. Payların ayrılmasına, dağıtımına ve bu paylardan yapılacak kesintilere ilişkin usul ve esaslar kanunla düzenlenir" denilmektedir.

Mahallî idareleri ekonomik olarak rahatlatacak, onlara yeni kaynaklar aktaracak yasal düzenlemelerin bu yasada değil, mahallî idarelerin kendi özel yasalarında ve somut iyileştirmeleri içerecek biçimde yapılması gerekir.

Kamu Yönetimi Temel Kanunu Tasarısı, mahallî idareleri ekonomik olarak rahatlatacak yeni hiçbir şey getirmeden ve zaten Anayasada da var olan hükümleri tekrar yasa hükmü haline getirmektedir.

Bilindiği gibi, Anayasanın 127 nci maddesi aynen şöyledir:

"Mahallî idareler; il, belediye veya köy halkının mahallî müşterek ihtiyaçlarını karşılamak üzere kuruluş esasları kanunla belirtilen ve karar organları, gene kanunda gösterilen, seçmenler tarafından seçilerek oluşturulan kamu tüzelkişileridir.

Mahallî idarelerin kuruluş ve görevleri ile yetkileri, yerinden yönetim ilkesine uygun olarak kanunla düzenlenir.

(Değişik Fıkra: 23.07.1995-4121 Sayılı Kanun, Madde 12) Mahallî idarelerin seçimleri, 67 nci maddedeki esaslara göre beş yılda bir yapılır. Ancak, milletvekili genel veya ara seçiminden önceki veya sonraki bir yıl içinde yapılması gereken mahallî idareler organlarına ve bu organların üyelerine ilişkin genel veya ara seçimler milletvekili genel veya ara seçimleriyle birlikte yapılır. Kanun, büyük yerleşim merkezleri için özel yönetim biçimleri getirebilir.

Mahallî idarelerin seçilmiş organlarının, organlık sıfatını kazanmalarına ilişkin itirazların çözümü ve kaybetmeleri, konusundaki denetim yargı yolu ile olur. Ancak, görevleri ile ilgili bir suç sebebi ile hakkında soruşturma veya kovuşturma açılan mahallî idare organları veya bu organların üyelerini, İçişleri Bakanı, geçici bir tedbir olarak, kesin hükme kadar uzaklaştırabilir.

Merkezî idare, mahallî idareler üzerinde, mahallî hizmetlerin idarenin bütünlüğü ilkesine uygun şekilde yürütülmesi, kamu görevlerinde birliğin sağlanması, toplum yararının korunması  ve mahallî ihtiyaçların gereği gibi karşılanması amacıyla, kanunda belirtilen esas ve usuller dairesinde idarî vesayet yetkisine sahiptir.

Mahallî idarelerin belirli kamu hizmetlerinin görülmesi amacı ile, kendi aralarında Bakanlar Kurulunun izni ile birlik kurmaları, görevleri, yetkileri, maliye ve kolluk işleri ve merkezî idare ile karşılıklı bağ ve ilgileri kanunla düzenlenir. Bu idarelere, görevleri ile orantılı gelir kaynakları sağlanır."

Yerel yönetimler, görevleri ile orantılı gelir kaynaklarına sahip olma ihtiyacı içindedir. Halk, lüzumsuz oyalamalar yerine somut adımların atılmasını istiyor. Belediyelerin gelirlerini artıracak basit yasal düzenlemeler yerine "mahallî idarelere  yetki, görev ve sorumluluklarıyla orantılı gelir kaynakları sağlanır." "Mahallî idarelere genel bütçe vergi gelirleri tahsilatından pay ayrılır" şeklindeki hiç kimsenin itirazı olmayan ve zaten Anayasamızda ve yasalarımızda olan hükümleri tekrar yasa hükmü haline getirmenin ne yararı olabilir.

Bu nedenle oyalama yerine somut adımların atılmasını sağlamak amacıyla 10 uncu maddenin tasarıdan çıkarılması uygun olacaktır.

BAŞKAN - Sayın Koç, önergeniz hakkında konuşacak mısınız, gerekçeyi mi okutayım?

HALUK KOÇ (Samsun) - Gerekçe okunsun Sayın Başkan.

BAŞKAN - Gerekçeyi okutuyorum:

Gerekçe:

Madde tanım olarak objektif kıstaslar getirmekten uzaktır.

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, bu iki önerge 10 uncu maddenin metinden çıkarılmasıyla ilgili.

Önergeyi oylarınıza...

HALUK KOÇ (Samsun) - Sayın Başkan, karar yetersayısının aranılmasını istiyorum.

BAŞKAN - Arayacağım Sayın Koç.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler...

HALUK KOÇ (Samsun) - Sayın Başkan, karar yetersayısı yok; sıksan da çıkmaz.

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, karar yetersayısı yoktur.

Birleşime 5 dakika ara veriyorum.

Kapanma Saati : 17.04

ÜÇÜNCÜ OTURUM

Açılma Saati : 17.10

BAŞKAN : Başkanvekili Sadık YAKUT

KÂTİP ÜYELER : Mehmet DANİŞ (Çanakkale), Yaşar TÜZÜN (Bilecik)

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 56 ncı Birleşiminin Üçüncü Oturumunu açıyorum.

349 sıra sayılı kanun tasarısının müzakerelerine devam ediyoruz.

VI. - KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN

GELEN DİĞER İŞLER (Devam)

4. - Kamu Yönetiminin Temel İlkeleri ve Yeniden Yapılandırılması Hakkında Kanun Tasarısı ile İçişleri, Plan ve Bütçe ve Anayasa Komisyonları Raporları (1/731) (S. Sayısı : 349) (Devam)

BAŞKAN - Komisyon ve Hükümet yerinde.

Tasarının 10 uncu maddesinin metinden çıkarılmasına dair önergelerin oylanmasında karar yetersayısı bulanamamıştı.

Şimdi önergeleri tekrar oylarınıza sunacağım ve karar yetersayısını arayacağım.

Komisyonun ve Hükümetin katılmadığı önergeyi kabul edenler... Kabul etmeyenler... Karar yetersayısı vardır; önerge kabul edilmemiştir.

Diğer önergeyi okutuyorum :

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

349 sıra sayılı Kamu Yönetimi Temel Kanunu Tasarısının 10 uncu madde başlığının "Parasal kaynak dağılımı" şeklinde değiştirilmesini arz ederim.

                                   Kerim Özkul

                                             Konya

BAŞKAN - Komisyon önergeye katılıyor mu?

ANAYASA KOMİSYONU BAŞKANI BURHAN KUZU (İstanbul) - Katılmıyoruz.

BAŞKAN - Hükümet katılıyor mu?..

DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI MEHMET ALİ ŞAHİN (İstanbul) - Katılmıyoruz efendim.

BAŞKAN - Gerekçeyi mi okutayım?

KERİM ÖZKUL (Konya) - Gerekçe okunsun.

BAŞKAN - Gerekçeyi okutuyorum:

Gerekçe :

İfadenin daha anlaşılır hale getirilmesi amaçlanmıştır.

BAŞKAN - Komisyonun ve Hükümetin katılmadığı önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.

Diğer önergeyi okutuyorum :

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

349 sıra sayılı Kamu Yönetimi Temel Kanunu Tasarısının 10 uncu maddesinde geçen "orantılı" ibaresinden sonra "ve yeterli" ibaresinin eklenmesini arz ederim.

                                   Kerim Özkul

                                             Konya

KERİM ÖZKUL (Konya) - Sayın Başkan, önergemi ve bundan sonraki önergelerimi geri çekiyorum.

BAŞKAN - Önergeler geri çekilmiştir.

10 uncu maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... 10 uncu madde kabul edilmiştir.

11 inci maddeyi okutuyorum :

Kamu hizmetlerinin gördürülmesi

MADDE 11. - Kamu hizmetlerinin daha etkili ve verimli olarak yerine getirilebilmesi amacıyla, Merkezî idare ile mahallî idareler, kendilerine ait hizmetlerden kanunlarda öngörülenleri, ilgileri itibariyle üniversitelere, kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşlarına, hizmet birliklerine, özel sektöre ve alanında uzmanlaşmış sivil toplum örgütlerine gördürebilir. Bu durumda idarenin sorumluluğuna ilişkin hükümler saklıdır.

BAŞKAN - Madde üzerinde, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına, Sayın Oya Araslı; buyurun efendim. (CHP sıralarından alkışlar)

Sayın Araslı, konuşma süreniz 10 dakika.

CHP GRUBU ADINA OYA ARASLI (Ankara) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 349 sıra sayılı tasarının 11 inci maddesi üzerinde, Cumhuriyet Halk Partisi Grubunun görüşlerini açıklamak üzere söz almış bulunuyorum; sizleri saygıyla selamlıyorum.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bu tasarı, hükümet tarafından, bir yeniden yapılandırma ve reform girişimi olarak topluma takdim edilmiştir. Kamu yönetiminde bir yeniden yapılandırmanın gerekli olduğu, Cumhuriyet Halk Partisinin yıllardır savunduğu bir görüştür; ama, bu tasarı, ne halkın yeniden yapılandırmadan beklentilerini karşılayabilmektedir ne Cumhuriyet Halk Partisinin anladığı anlamda bir yeniden yapılandırmayı getirmektedir ne de bir reform niteliği taşımaktadır. Bu tasarı incelendiği zaman, aslında, sadece, yönetsel ve ulusal yapıyı ve vatandaş-devlet ilişkilerini küreselleşmenin belirlediği hedeflere ve sermaye beklentilerine uyarlamaya yöneldiği görülmektedir.

Bu gerek ve beklentiler de şunlardır: Merkezî yönetimin yetkileri ve görevleri büyük ölçüde yerel yönetimlere aktarılacaktır, kamu hizmeti kavramının kapsamı daraltılacaktır, kamu personeli sayısı azaltılacaktır, kamu hizmetlerinin üretim ve sunumu özelleştirilecektir. Bunların sonucunda, merkezî yönetim zayıflayacaktır, devlet küçülecektir ve sosyal devlet karakterini hızla kaybedecektir.

Bu sıraladıklarımıza baktığımız zaman, bu amaçların, bu hedeflerin, bu beklentilerin büyük ölçüde laik cumhuriyet düzenini yıkmaya yönelenlerin beklentileriyle ve hedefleriyle çakıştığı görülmektedir.

Tasarının 11 inci maddesi de, bu hedef ve beklentilere en güzel biçimde yanıt veren bir madde olarak karşımıza çıkmaktadır; toplumun beklentilerine değil, sadece, sıraladığımız bu beklentilere yanıt veren bir düzenleme olarak karşımıza çıkmaktadır.

Tasarının 11 inci maddesinde merkezî idare ile mahallî idarelerin kendilerine ait hizmetlerden kanunlarda öngörülenleri, ilgileri itibariyle üniversitelere, kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşlarına, hizmet birliklerine, özel sektöre ve alanında uzmanlaşmış sivil toplum örgütlerine gördürebileceği bildirilmiştir.

Bu hüküm, devletin, pek çok alanda kamu hizmeti üretmekten ve kamu hizmeti sunmaktan çekilmesine imkân hazırlayan, zemin hazırlayan bir düzenlemedir.

Niçin; bunu sizlere açıklamak istiyorum: Bir önceki maddede, gelirlerden mahallî yönetimlere pay ayrılacağından söz edilmişti. Bu payın, ne kadarlık bir pay olduğunu hepimiz biliyoruz. Şu anda mahallî yönetimler kaynak sıkıntısı içerisindedirler ve sırtlarında, burada sıralanan, mahallî yönetimlere devredilmesini -bu yasanın- öngördüğü hiçbir görev de henüz yoktur; ama, şimdi, bu kaynaklar bu kadar azken, mahallî yönetimlerin sırtına bir de merkezî yönetimin bugüne kadar yerine getirdiği; ama, bu yasayla üzerinden attığı birtakım kamu hizmetlerini yerine getirme yükümlülüğü yüklenmektedir.

Mahallî yönetimler hangi kaynakla bu görevleri yerine getirecektir; elbette ki, kaynak sıkıntısı çeken mahallî yönetim birimi, üzerine düşen bu görevleri yerine getirmek için kamu hizmetinin özelleştirilmesi yoluna gidecektir. Bir başka deyişle, bu hizmetin görülmesini özel sermayeye, özel sektöre bırakacaktır. O andan itibaren de, kamu hizmeti, kamu hizmeti olma niteliğini kaybedecektir; çünkü, kamu hizmeti, vatandaşa bedava sunulması gereken bir hizmettir, eşit bir şekilde sunulması gereken bir hizmettir, kâr amacı gözetilmeden sunulması gereken bir hizmettir; ama, siz, bu hizmeti görme işini özel sektöre bıraktığınız zaman, kâr unsuru devreye girecektir. Özel sektör, bunu bedava üretip, topluma bedava sunmayacaktır; üzerine, kendisi için bir kâr koyarak topluma sunacaktır ve o zaman, sunulan bu hizmetin bedelini karşılamaya malî imkânı yeten vatandaşlar bu hizmetten yararlanacaktır, yetmeyen vatandaşlar içinse, artık öyle bir kamu hizmetine erişmek söz konusu olmayacaktır. Bunun vatandaş için ne kadar büyük bir ıstırap kaynağı oluşturacağını düşünebiliyor musunuz?!

Vatandaş, kamu hizmetlerinin, kamu yönetiminin yeniden yapılandırılması denildiği zaman, eğitim hizmetine, avuç dolusu parayı özel okullara vermeden, aynı kalitede, devletin okulundan ulaşmayı beklemektedir; özel hastaneye gitmeden, devletin hastanesinde, kendisine en az özel hastanede sunulduğu kadar kaliteli bir sağlık hizmeti sunulmasını beklemektedir; vatandaşın beklentisi bu; ama, siz, bu tasarıyla ne yapıyorsunuz; kamu hizmetine ulaşmayı, vatandaş için, bugüne kadar olduğundan kat kat pahalı ve erişilmez bir hale getiriyorsunuz. Böyle bir düzenin kime yararı var; sermayeye yararı var; bu alanlardan para kazanacaklar. Kime zararı var; vatandaşa var; çünkü, ucuz ve kaliteli kamu hizmetine rahatlıkla ulaşamayacaklar; vatandaşlar arasında bir eşitsizlik ortaya çıkacak.

Peki, Adalet ve Kalkınma Partisi, bu tasarıyı hazırlarken bunları düşünmedi mi?! Düne kadar, meydanlarda, yoksulun yanındayız diyordu; fakirin arkasındayız, onun desteği olacağız diyordu; ama, ne yazık ki, bu tasarıyı hazırlarken, meydanlarda bol keseden dağıttıkları bu vaatleri unutmuş görünüyorlar, yoksul kesimi tamamen gözden çıkarmış görünüyorlar ve tamamen sermayenin hizmetine yönelik bir politikayı, bu tasarıya monte etmiş, yerleştirmiş durumdalar. Bunun ayıbını, ben, Adalet ve Kalkınma Partisine bırakıyorum. Vatandaşa meydanlarda ne söyleyip Meclise geldikleri zaman ne yaptıklarının hesabını onlar vereceklerdir; ama, burada, Cumhuriyet Halk Partisi olarak bizi üzen, Türkiye Cumhuriyeti Devletinin vatandaşları, böyle bir kadere terk edilmemelidir; layık değildir. Sosyal devlet ilkesi, böyle, bir kalemde gözden çıkarılmamalıdır. Biz, burada, bunları vurgulamak istiyoruz; çünkü, getirilen bu uygulama, sosyal devleti, Anayasadaki sosyal devleti sosyal devlet olmaktan çıkaracaktır; bu düzenleme, buna imkân hazırlayacaktır.

Bu düzenlemenin, bunun yanında, Anayasaya aykırı pek çok yanı vardır. Bakınız Anayasanın 128 inci maddesinde ne deniliyor: Merkezî idare esaslarına göre yerine getirilmesi gereken kamu hizmetleri... Gerek merkezî idarenin gerek KİT'lerin gerekse kamu tüzelkişilerinin yerine getirmesi gereken kamu hizmetleri kamu personeli tarafından, memurlar ve diğer kamu çalışanları tarafından yerine getirilir. Bu düzenlemeye baktığınız zaman, bu ilkenin aşılması için gereken her türlü zemin yaratılmış. Bu getirilen, Anayasa hükmüyle nasıl bağdaştırılacak? İşte "neresi Anayasaya aykırı" denildiği zaman, benim görebildiğim, Anayasa Mahkemesi kararlarının Anayasanın hükümlerine aykırılığını gösterdiği yanlardan birisi bu. Bunu sizlerin dikkatine sunmak istiyorum. Biraz önce, eşitlik ilkesine aykırı nasıl durumların ortaya çıkabileceğini söyledim. Bu hüküm eşitlik ilkesini de çiğnemektedir, o açıdan da Anayasaya aykırıdır. Hepimizin bildiği gibi, Anayasaya aykırı olan bir hüküm hukuk devleti ilkesiyle de bağdaşamaz. Anayasaya aykırı olan bir hüküm Anayasanın üstünlüğü ve bağlayıcılığı ilkeleriyle de bağdaşamaz.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Buyurun Sayın Araslı.

OYA ARASLI (Devamla) - Bitiriyorum Sayın Başkan.

Bu nedenle, bu düzenlemeler Anayasanın 2 nci ve 11 inci maddeleriyle de uyum halinde değildir. Bu hususa dikkatlerinizi çekmek istiyorum; uyarsınız, uymazsınız; bugüne kadar uymadınız, yasaları bir kere değil, Anayasa Mahkemesi iptal ettikten sonra bir kere daha görüşmemiz gerekti çoğu kez. Yine Anayasa Mahkemesinin kararlarına ve Anayasanın ne dediğine kulak asmadınız, yaptığınız düzenleme tekrar Anayasa Mahkemesinden döndü, tekrar burada görüşmek zorunda kaldık. "Bu vakitleri kaybetmeyelim, acelemiz var; gece yarılarına, sabahlara kadar çalışalım" diyorsunuz. İnsanın dikkatini zinde tutabileceği sürelerin fevkinde bir çalışma programıyla önümüze geliyorsunuz. Bunları yapmaya gerek yok hızlı çalışabilmek için. Yeter ki, siz, neyin Anayasaya uygun olduğunu, neyin olmadığını ayırt edebilesiniz, burada yapılan uyarılara kulak asabilesiniz. O zaman, bu kazanmaya yöneldiğiniz vakitleri, biz, zaten, eskiden kaybetmemiş oluruz.

Onun için, bu uyarıyı burada yinelemekte yarar görüyorum ve sizleri saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Araslı.

Madde üzerinde şahsı adına söz isteyen Kırşehir Milletvekili Hüseyin Bayındır; buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)

Sayın Bayındır, konuşma süreniz 5 dakikadır.

HÜSEYİN BAYINDIR (Kırşehir) - Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; 349 sıra sayılı Kamu Yönetimi Temel Kanunu Tasarısının 11 inci maddesi üzerinde şahsım adına söz almış bulunuyorum; Yüce Heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Sözlerime başlamadan önce, Aziz Türk Milleti önünde, kuyuya taş atan, bu kadar akıllı insanın çıkarmaya çalıştığı bir tasarıyı Meclise getiren, cumhuriyetle, Anayasanın temel ilkeleriyle, laiklik ilkesiyle, milliyetçilik ilkesiyle sorunu olan Başbakanlık Müsteşarı Sayın Ömer Dinçer'i Yüce Türk Milleti adına kınıyorum. (CHP sıralarından "Bravo" sesleri, alkışlar)

Değerli arkadaşlarım, 13 üncü Yüzyılda Ahilikte bir felsefe vardır, o da şudur: Ekonomide esnaflar kendi aralarında yaptıkları üretimde, denetimlerini, yine, kendi mekanizmaları içerisinde yaparlarmış ve bunlar herhangi bir çalıntı, herhangi bir yalan, herhangi bir riyakârlık ya da bir başkasının hakkını gasbeden bir anlayışla bir esnaf bulurlarsa, ceza olarak o esnafın pabucunun bir tanesini dama atarlarmış. Ben de buradan söylüyorum; işte, bu tasarıyı hazırlayan Ömer Dinçer'in intihalle 1995 yılında bilimsel bir kitap çaldığını -işte, gazetelerde var- yine, 1994 yılında yayımlanan makalesinin de nereden çalındığını tahmin ediyorum; o makalesini de kimden çaldığını, kimden intihal ettiğini siz daha iyi bilirsiniz diyorum ve buradan, Yüce Türk Milleti önünde, Başbakanlık Müsteşarı Sayın Ömer Dinçer'in, Ahiler diyarının milletvekili olarak, pabucunu Başbakanlık Müsteşarlığının damına atıyorum; ayağın yalın senin bundan sonra. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Sayın Bayındır, maddeyle ilgili konuşur musunuz.

HÜSEYİN BAYINDIR (Devamla) - Geliyorum Başkan.

Değerli arkadaşlarım, öncelikle, genel olarak bazı noktalara değinmek istiyorum. Ülkemizde kamu yönetimi alanında yeniden yapılanmaya ihtiyaç olduğu tartışma götürmez bir gerçektir. Her reformun bir birikimin sonucu oluştuğunu da hepimiz biliyoruz. Kamu yönetimi sistemimiz, yıllardan beri, sağ anlayışların, yani sizlerin iktidarları tarafından hantallaştırılmış, yozlaştırılmış ve işlevsiz hale getirilmiştir. Kamu yönetimi sisteminin yeniden düzenlenmesi ihtiyacı ortadadır. Zaten, biz, değişmeyen tek şeyin değişim olduğunu biliyoruz; ama, buradaki değişime, çağdaş bir kamu yönetimi anlayışıyla değil, gerici bir kafayla hazırlandığı için karşı çıkıyoruz.

Tasarı birçok bakımdan yetersiz ve Türkiye'yi çağdaş bir kamu yönetimi yapısına kavuşturma niteliğinden uzaktır. Türkiye'de devletin yeniden yapılandırılmasına ihtiyaç vardır, bu doğrudur; ancak, bu yapılandırma ihtiyacı, devletin yeniden yapılandırılmasıdır; devletin bölünerek, parçalanarak yerelselleştirilmesi değildir. İktidar, Türkiye'de kamu yönetimini altüst eden bir yaklaşımı reform olarak sunmaktadır. Ülkemizin üniter devlet yapısını bozacak, sosyal devlet anlayışını ve iş güvencesini ortadan kaldıracak bu tasarının ülkemize hiçbir fayda getirmeyeceği açıktır; esasen, bunu siz de biliyorsunuz.

Ne yazık ki, bu tasarı ve bunu izleyecek olan düzenlemeler, maalesef, bu konuyla ilgili beklentilerimizi karşılayamadığı gibi, Türkiye'yi çok karanlık, çok çelişkili ve sıkıntılı bir döneme taşıyacak niteliklere sahiptir.

Gündeme getirildiğinden bugüne, açık tartışma ortamlarında tartışılmasını engellemek istiyorsunuz. Bu engellemenizin arkasındaki gerekçenin de, bütün kamu çalışanlarına, memurlara, işçilere, köylülere, yoksul insanlara hiçbir fayda getirmeyeceği açıkça belli olan bu tasarının hesabını da, 28 Martta, Türk insanı, size soracak. 

Madde 11 "kamu hizmetleri üniversitelere, meslek kuruluşlarına, hizmet birliklerine, özel sektöre ve alanında uzmanlaşmış sivil toplum örgütlerine gördürülebilir" hükmünü taşıyor. Buradaki temel kastın özel sektör olduğunu hepimiz biliyoruz. Niye biliyoruz, biliyor musunuz; Başbakanı ticaret yapan bir ülkede, kendi şirketini kuran bir ülkede, Başbakanın ticaretle uğraştığı bir ülkede yaşıyoruz. Bu ülkede bir Maliye Bakanımız var "ithal ettiği mısırın çocuğunun tavuklarına yem olduğunu" söylüyor. Ben de Sayın Bakana diyorum ki, Sayın Bakan, ufak at da, civcivlere de yem et onları! (CHP sıralarından "Bravo" sesleri, alkışlar) 

Bu tasarıyla, kamu hizmeti ticarî bir işletmeye dönüştürülmekte, merkezî hükümetten yerel yönetimlere ve özelleştirilerek oradan da sermayeye...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Bayındır, maddeyle ilgili konuşsaydınız, süreniz yetecekti.

Buyurun.

HÜSEYİN BAYINDIR (Devamla) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

Arkadaşlar, elimdeki bu kitaplar nedir, biliyor musunuz -kürsüye gelirken "hazırlıklı mısınız" dediniz- Türkiye'deki bilim adamları, Türkiye'deki sendikalar, Türkiye'deki sivil toplum örgütleri, sizin bu çıkarmaya çalıştığınız tasarının Türkiye gerçekleriyle bağdaşmadığını, açık seçik ve net bir şekilde haykırdılar. Kızılay Meydanında kulaklarınız sağır mıydı, tıkalı mıydı, duymadınız mı o insanları? Siz, o insanların neler yapacaklarını göreceksiniz. İşte, sendikaların yazdıkları; işte, bilim adamlarının yazdıkları; bütün bunlar bilmiyor da yalnızca bir grup AKP'li siz mi biliyorsunuz?!

Sizin bildiğiniz ülke ortada; yoksulluk dizboyu, açlık dizboyu... Bu tasarıyla, devletin üniter yapısının bozulma tehlikesiyle karşı karşıya olduğunu biliyoruz. Sizin takıyyeci olduğunuz da, artık netleşti. Biz, sizin art niyetinizden kaynaklı, bu tasarının mimarından kaynaklı, bu tasarının sosyal taraflarıyla görüşmediğinizden kaynaklı bu tasarıya ret oyu vereceğiz.

Beni dinlediğiniz için hepinize teşekkür ediyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Bayındır.

Madde üzerinde, şahsı adına, Konya Milletvekili Sayın Ahmet Işık; buyurun. (AK Parti sıralarından alkışlar)

AHMET IŞIK (Konya) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Kamu Yönetiminin Temel İlkeleri ve Yeniden Yapılandırılması Hakkında Kanun Tasarısının 11 inci maddesi hakkında şahsım adına söz almış bulunmaktayım; bu vesileyle, Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.

Yüce Meclisin ilk kuruluş aşamasından bugüne kadarki süreçte, "büyük millet, büyük devlet" davasına katkıda bulunmuş olanlardan, başta Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere, milletvekillerimizden ahrete intikal edenleri rahmetle, hayatta olanları da saygıyla anıyorum.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; dünyada kamu yönetiminde hızlı değişim ve dönüşümler yaşanırken, maalesef, Türkiye'de bu çalışmalar başarısızlıkla sonuçlanmış ve istenilen kaliteye ulaşılamamıştır. 59 uncu hükümet, tarihî bir adımla, kamu yönetimindeki temel değişiklikleri öngören işbu tasarıyı büyük bir azim ve kararlılıkla Yüce Meclisin gündemine taşımış bulunmaktadır. Tasarıda öngörüldüğü üzere, küreselleşme ve sanayi toplumu şartlarından bilgi toplumuna geçiş şeklinde özetlenebilecek olan dünyadaki gelişmeler ve halkımızın artan ve çeşitlenen talepleri ve ana hatlarıyla ortaya konan değişimler ve eğilimler, ülkemizin kamu yönetimi alanına yansıtılamamış ve bunun sonucunda, gün geçtikçe daha belirgin hale gelen yeniden yapılanma ihtiyacı ortaya çıkmış olup, rekabete açık bir dünyada halkın rızasına dayalı olmayan bir yönetim, insanları mutsuz kılmakta, nitelikli insangücünü başka ülkelere kaçırabilmekte, buna karşın, artan yabancı sermaye yatırımlarından faydalanamamakta, sonuçta uluslararası rekabette ülkenin nispî konumu kötüleştirilmektedir.

Değerli milletvekilleri, tasarıdaki yeni yönetim anlayışıyla, hukukun güvencesi altında sivil toplum kuruluşlarına geniş bir alan tanınmakta, yerel ve yerinden yönetim yapılarını öne çıkarmakta, herkesin bilgi edinme hakkı olduğu, hesap verilebilirliğin artırıldığı, insan kaynaklarını geliştirmeyi ve güçlendirmeyi hedefleyen, mevzuatta kısalık ve sadelikten yana, bilgi teknolojilerini yönetimin bütün süreçlerine yayan ve kullanan uygulamayla ülkemizde yaşayan milyonlarca insanın özgür ve müreffeh yaşaması kadar, gelecek nesillerin mutluluğu açısından da önemine dikkat çekilmektedir.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; tasarı dünyada ve ülkemizde yaşanan değişimler sonucunda, Türkiye'de kamu yönetiminde yeniden yapılanmayı gerekli kılan dört temel açığı, stratejik açık, bütçe açığı, performans açığı ve güven açığı şeklinde özetlemekte ve devamla, bu dört açık, yönetimde değişim çabalarının temelinde yatan sorunlara kapsamlı bir  çerçeve sunmakta, stratejik bir bakış açısından ve bu uzun vadeli planlamadan yoksun bir çerçevede aşırı büyüyen ve merkezileşen kamu idaresi, gelirini aşan harcamalara yönelmekte ve kaynaklarını verimli kullanmayarak bütçe açığı oluşturmaktadır. Halkın beklentilerini karşılamayarak performans açığı vermekte, bu verimsiz yönetim süreci çeşitli yozlaşma ve yolsuzluk olaylarıyla birleştiğinde ise, halkın yönetime olan güvenini eritmekte olduğu ifade edilmiştir.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; dünyada değişim ve 1980 sonrası ülkemizin, ithal ikameci ve içe dönük stratejiye geçmesi, özellikle piyasa ekonomisine dönüştürmeye dönük politikalar, kamu yönetimi alanında da değişimi uyaran önemli bir faktör olduğu, dünyanın birçok ülkesinde olduğu gibi ülkemizde de bu dönemde yeniden yapılanma kavramının geniş kabul görmesi ve tartışılmasının rastlantı olmadığı vurgulanmakta, toplumun taleplerine daha duyarlı, katılımcılığa önem veren, hedef ve önceliklerini netleştirmiş, hesap veren, şeffaf, daha küçük, ancak daha etkin, kamunun üretimden çekilmesi, düzenleyici işlevinin güçlendirilmesi, özel sektör ve toplumla paydaşlık ilişkisi geliştirilmesi; kamu, piyasa ve sivil toplumun birbiriyle rakip değil, birbirini tamamlayıcı olarak öngörüldüğü vurgulanmaktadır.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN- Buyurun Sayın Işık.

AHMET IŞIK (Devamla)- Hükümet tarafından, küreselleşme ve bilgi toplumu süreçlerinin bütün dünyada meydana getirdiği değişimin yeniden yapılanma süreci içinde dikkatle izlenmesi ve değerlendirilmesi, değişimin süreçlerinin rekabeti artırdığı, halkın yönetimden beklentilerini yükselterek ve daha kaliteli bir yönetimin zorunlu kılındığı, içe kapanmanın bir çare olmadığı, küresel süreçlere strateji geliştirerek uyum sağlama ve fırsatların değerlendirilmesini, bütün bu değişim süreçlerinin ulus devletleri ve merkezî yönetim yapılarını ortadan kaldırmadığı; sonuç olarak, kamu kurumlarının, daha az kaynakla daha fazla ve daha kaliteli hizmet üretecek şekilde etkinlikleri artırılarak enerjilerinin öncelikli alanlara yoğunlaştırıldığı ifade edilmektedir.

Değerli milletvekilleri, tasarının, tarihî bir dönüşümü gerçekleştireceği ve beraberinde ise, beklenen yapısal değişimi getireceği inancıyla, Yüce Meclisi tekrar saygıyla selamlıyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)

BAŞKAN- Teşekkür ediyorum Sayın Işık.

Sayın milletvekilleri, madde üzerinde, İçtüzüğün 72 nci maddesine göre verilmiş 1 adet önerge vardır; önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan Kamu Yönetimi Temel Kanunu Tasarısıyla "kamuda ilk kez bütün kamu kurumlarının uyması gereken temel ilkelerin bir bütün olarak ortaya konulduğu, kamuda katılımcılık, şeffaflık, hesap verebilirlik, etkililik, hizmetlerin sonucuna odaklılık, insan haklarına saygı, bürokratik işlemlerde ve mevzuatta sadelik, bilgi teknolojilerinden yararlanma ve benzeri ilkelerin uygulanabilir hale getirildiği teşkilat yapıları, yatay organizasyon ve yetki devri esası uyarınca yeni ve etkin bir çerçeveye kavuşturulmakta olduğu, bakanlıklar ve kuruluşlar arasındaki görev dağılımı netleştirilerek mükerrerliklerin önlenmesinin öngörüldüğü, gereksiz hale gelmiş kuruluşların veya işlevlerin tasfiyesi veya uygun birimlere devri gündeme getirildiği, merkezî idare ile mahallî idareler arasında yetki ve görev paylaşımı netleştirilerek, merkezî idarenin stratejik düzeyde etkinliği arttırılırken, mahallî idarelerin operasyonel düzeyde esneklikleri ve kaynaklarının genişletildiği, devletin aslî hizmetleri dışında bakanlıkların taşra teşkilatının ortadan kaldırılarak yerel ve yerinden yönetim birimlerinin güçlendirildiği, kamuda stratejik yönetim anlayışının benimsendiği ve kaynak tahsisi mekanizmalarıyla ilişkisinin kurulduğu, denetim sistemi performans esaslı ve içdenetim boyutunun güçlendirilmiş hale getirildiği, halk denetçisi (ombudsman) mekanizması dahil olmak üzere kamu denetiminin güçlendirildiği, bu kapsamda merkezî idarenin görev ve fonksiyonlarının belirlendiği, mahallî müşterek nitelikli görev ve hizmetlerin mahallî idarelere bırakıldığı, yine bu kapsamda merkezî birimlerin strateji geliştirme, genel koordinasyon ve yönlendirme kapasitesi artırılırken, mahallî idarelerin inisiyatif kullandırma ve operasyonel esnekliğinin vurgulandığı, değişen koşulların gerektirdiği farklılaşma ihtiyacını giderecek esneklikler verilirken bütünlük içinde uyumlu çalışmanın gerektirdiği minimum genel standart birliğinin de korunduğu, etkililik ve ekonomiklik ilkelerinden vazgeçmeden, mahallî ihtiyaçların yerel düzeyde karşılanması ilkesinden hareket edildiği, ayrıca Kamu Yönetimi Temel Kanunu Tasarısında kamu yönetiminde bütünlük ilkesinin korunmasına, merkezî yapılar ile mahallî idareler arasında tamamlayıcı bir anlayışla, işbirliği ile, koordinasyona azamî önem verildiği, yine idarî usul, saydamlık ve vatandaşın bilgi edinme hakkı, e-dönüşüm Türkiye projesi ve e-devlet bürokrasinin azaltılması ve basitleştirilmesi, vatandaş memnuniyetinin ölçülmesi, performans sistemine ve ödüllendirmeye geçiş, kamuda etik kuralların gözden geçirilmesi gibi birçok alanda yapılacak düzenlemelerle bu kanunda öngörülen çağdaş yönetim anlayışı hayata geçirileceği" genel gerekçede belirtilmiş ise de, tasarı, kamuoyunda, sivil toplum kuruluşlarında yeteri kadar tartışılamadığı için aceleyle yapılacak bir düzenlemeyle uygulamada büyük sorunlarla karşılaşılacak, kamu yönetiminde arzu edilen kaliteye ulaşılamayacak ve tasarının genel gerekçesinde ve madde gerekçesinde belirtilen hedeflere de erişilemeyecektir.

Kamu Yönetimi Temel Kanunu Tasarısının yasalaşmasıyla kamu hizmetlerinin yerinden yönetimle daha etkin olarak sunulacağı söylenmektedir. Oysa, sorun, bu hizmetleri merkezî kamu yönetiminin mi yoksa yerel yönetimlerin mi sunacağından önce, devletin bu hizmetleri sunmayı temel görev sayıp saymadığıdır, bu hizmetler için yeterli ödenek ayırıp ayırmadığıdır. Yeni düzenlemenin böyle bir meselesi yoktur; daha doğrusu, kamu hizmeti sunma sorumluluğu merkezî yönetimin üzerinden atılmaya çalışılmaktadır.

Üstelik, kamu hizmeti üretimi sadece yerele aktarılmamakta, yerel yönetimler aracılığıyla bir bölümü piyasaya, özel üretime aktarılmakta, "vatandaş" kavramı yerine "müşteri" kavramı getirilmektedir.

Bütün bu nedenlerle, maddenin görüşülmesine devam edilerek konunun daha çok aydınlığa ve açıklığa kavuşmasında sayısız ve sınırsız yarar bulunduğuna inandığımız için, Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünün 72 nci maddesi uyarınca, görüşülmekte olan maddeyle ilgili görüşmelerin devam etmesine karar verilmesi için bu önerge verilmiştir.

Kamu Yönetimi Temel Kanunu Tasarısının görüşülmekte olan 11 inci maddesiyle ilgili görüşmelerin, İçtüzüğün 72 nci maddesi uyarınca devam etmesine karar verilmesini arz ederiz.

 

Haluk Koç

Ahmet Ersin

Osman Kaptan

 

Samsun

İzmir

Antalya

 

Muharrem Eskiyapan

Sedat Pekel

Birgen Keleş

 

Kayseri

Balıkesir

İstanbul

 

 

Halil Tiryaki

 

 

 

Kırıkkale

 

K. KEMAL ANADOL (İzmir) - Karar yetersayısının aranılmasını istiyorum.

BAŞKAN - Karar yetersayısını arayacağım.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Sayın milletvekilleri, karar yetersayısı yoktur.

Birleşime 10 dakika ara veriyorum.

Kapanma Saati : 17.45

DÖRDÜNCÜ OTURUM

Açılma Saati : 17.58

BAŞKAN : Başkanvekili Sadık YAKUT

KÂTİP ÜYELER : Mehmet DANİŞ (Çanakkale), Yaşar TÜZÜN (Bilecik)

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 56 ncı Birleşiminin Dördüncü Oturumunu açıyorum.

349 sıra sayılı kanun tasarısının müzakeresine kaldığımız yerden devam ediyoruz.

VI. - KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN

GELEN DİĞER İŞLER (Devam)

4. - Kamu Yönetiminin Temel İlkeleri ve Yeniden Yapılandırılması Hakkında Kanun Tasarısı ile İçişleri, Plan ve Bütçe ve Anayasa Komisyonları Raporları (1/731) (S. Sayısı : 349) (Devam)

BAŞKAN - Komisyon ve Hükümet yerinde.

11 inci maddeyle ilgili olarak, İçtüzüğün 72 nci maddesine göre verilen görüşmelerin devamına ilişkin önergenin oylanmasında karar yetersayısı bulunamamıştı.

Şimdi, önergeyi tekrar oylarınıza sunacağım ve karar yetersayısını arayacağım.

Önergeyi Kabul edenler... Kabul etmeyenler...

HALUK KOÇ (Samsun) - Sayın Başkan, yok yok; Sayın Bakanla 126, Atilla Beyle 127 kişi ediyor.

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, karar yetersayısı vardır; önerge kabul edilmemiştir.

Madde üzerinde 10 dakika süreyle soru-cevap işlemi yapılacaktır.

Sayın Kepenek, buyurun.

YAKUP KEPENEK (Ankara) - Teşekkür ederim.

Sayın Başkan, izin verirseniz, aracılığınızla, Sayın Bakanımıza sayılar verip, bir soru sormak istiyorum:

Değerli arkadaşlar, bugün aldığımız Devlet İstatistik Enstitüsü haber bülteninin de kanıtladığı gibi, gösterdiği gibi, ülkemizdeki nüfusun yalnızca yüzde 78,7'si belediye sınırları içindedir. Belediye sınırları içinde olan bu nüfusun da yalnızca yüzde 75'ine kanalizasyon hizmeti götürülebilmektedir. Türkiye belediyelerinin yüzde 25'inde kanalizasyon hizmeti yoktur. Değerli arkadaşlar, bu durum önemli bir sorundur.

Atıksu şebekesinden yararlanan nüfus oranı yüzde 16,8'dir. Bu durum kanıtlıyor ki Sayın Başkan, Sayın Bakan, biz, yerel yönetim hizmetlerinde çok geri kalmış durumdayız.

Çok isterdim ki, tasarının gerekçesinde bu noktalar irdelenerek...

BAŞKAN - Sayın Kepenek, soru sorma süresinin 5 dakika olduğunu hatırlatırım.

Buyurun.

YAKUP KEPENEK (Ankara) - Biliyorum, ama, Sayın Başkan, bu gürültü ortamında soru sormanın da bir beceri olduğunu kabul ediniz.

Şimdi, yerel yönetimlerin bu yetersizliği karşısında, onca hizmeti yerel yönetimlere aktarmanın hizmet sunumu yönünden mantığı ve anlamı nedir?

Sorum bundan ibarettir.

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Kepenek.

Buyurun Sayın Koç.

HALUK KOÇ (Samsun) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Ben, Sayın Bakana bir soru yöneltmek istiyorum. Bu, biraz "arkası yarın" programına döndü. Sayın Bakan, demin, getirdiği kayıtlardan "sosyal devlet" kavramını ifade ettiler.

Ben, Sayın Bakana şunu açıklıkla sormak istiyorum: Demin verdiğiniz yanıtla "sosyal devlet" kavramına getirdiğiniz tanım ile bugün, Mecliste görüşülmek üzere sunduğunuz bu tasarının temel hükümleri çelişiyor mu, çelişmiyor mu Sayın Bakan? Çünkü, vatandaşın -hak olarak- vergi ödeyerek almaya hak kazandığı temel kamusal hizmetleri, önce yerelde, daha sonra, yerelden şirketlere aktararak, özel sektöre aktararak, müşteri konumunda ücretini ödeyerek bu hizmeti alma konumuna indirgenmesi, sizin, demin açık yüreklilikle ifade ettiğiniz "sosyal devlet" kavramıyla bağdaşıyor mu bağdaşmıyor mu Sayın Bakan?

Teşekkür ediyorum.

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Koç.

Buyurun Sayın Gazalcı.

MUSTAFA GAZALCI (Denizli) - Sayın Başkan, bu görüştüğümüz maddeye göre, kamu hizmetlerinin, sözde, daha etkili ve verimli yapılabilmesi için, merkezî ve yerel yönetimlerde, kimi kuruluşlara ve özel sektöre hizmet gördürülebilecek.

1- Var olan kamu görevlileri acaba ne yapacak?

2- Tasarının hemen bundan sonraki, 12 nci maddesinde "idarenin bütünlüğü esastır" denildiği halde, yine, tasarının 17 nci maddesinde "genel yönetimler, bağlı ve ilgili kuruluşlar eliyle yürütülen hizmetler için birim kuramaz" denilmektedir. Bir yandan Bakanlığın merkez örgütüne hizmet yasağı gelirken -yani "bu konuda birim kuramaz" denilirken- öte yandan işlerin başkalarına havale edilmesi, özel kesime bırakılması, kamu kaynaklarını dağıtmak değil midir?

3- Kamu hizmetleri görülürken, bu maddede sıralanan hizmet gördürmelerde bir öncelik sırası var mıdır? Örneğin, bir kamu hizmeti görülürken, önce, birim, kendisi bu işe bakacak, olmazsa kamu kuruluşları, olmazsa üniversiteler, olmazsa özel kesim diye bir sıralama olacak mı; yoksa, her yerel yönetim, bir şirket gibi mi çalışacaktır, öncelikleri özel kesime mi verecektir? İşin niteliği düşünülmeden, birtakım çevrelere kaynak mı aktarılacaktır?

Teşekkür ederim.

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Gazalcı.

Bu şekilde, soru sorma süresi tamamlanmıştır.

Buyurun Sayın Bakan.

Cevap süreniz 5 dakikadır.

DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI MEHMET ALİ ŞAHİN (İstanbul) - Sayın Başkanım, teşekkür ediyorum.

Sayın Kepenek, belediyelerimizin önemli bir bölümünde kanalizasyon şebekesinin bulunmadığından ve altyapı bakımından belediyelerimizin eksikliklerinden bahsetti. Sayın Kepenek'in bu tespiti büyük ölçüde doğrudur, ancak, belediyelerimizi, yerel yönetimlerimizi her bakımdan güçlendirerek bu sorunları aşabiliriz.

Şimdi, biraz önce, 10 uncu maddeyle ilgili soruya verdiğim cevapta, yerel yönetimlerle ilgili bir yasa çalışması yaptığımızı ve Belediye Gelirleri Yasası yerine geçecek bir yasal düzenleme üzerinde çalıştığımızı ifade etmiştim. Belediyelerimize, daha doğrusu, yerel yönetimlere devredilecek olan bu görev ve hizmetleri görebilecekleri kadar kaynak aktarımını, zaten, bu tasarıda öngörüyoruz. Bunun nasıl olacağını, işte, biraz önce bahsettiğim, bu yasal düzenleme içerisinde ortaya koyacağız.

Sayın Koç, yine, sosyal devlet ilkesinden bahsettiler. Sanıyorum, bu tasarı, Türkiye Büyük Millet Meclisinden geçene kadar, Sayın Koç, sosyal devlet ilkesini gündeme getirmeye devam edecektir. "Sosyal devlet ilkesiyle, bu yasa tasarısının getirdiği temel hükümler çelişmiyor mu" ifadesini kullandılar. Asla, çelişmiyor; çünkü, şu anda, bazı kamu kurum ve kuruluşları, kendi yasaları ve yönetmelikleri gereği, bazı hizmetleri, hizmet satın almak suretiyle, zaten gördürüyorlar ve kaldı ki, Anayasanın ilgili maddesinde, kamu hizmetleriyle ilgili sürekli hizmetlerin ve aslî hizmetlerin, memurlar ve diğer kamu görevlileri eliyle yapılacağı yazılı olduğu sürece, sürekli hizmetlerin, memurların ve kamu görevlilerinin dışında kişilere gördürülmesi mümkün değil.

Burada öngörülen, bunun dışındaki hizmetlerle ilgili, kamu kuruluşlarının kanunla öngörülecek şekilde -dikkatinizi çekiyorum ve altını çiziyorum- hangi hizmetler merkezî yönetim tarafından veya mahallî yönetim tarafından, üniversitelere, kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşlarına gördürülecek; bu kanunla tespit edilecek. Ne merkezî yönetim, ne mahallî yönetim, ben şu hizmeti, işte şu kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşuna gördüreceğim, üniversitelere gördüreceğim veya belirli nitelikleri taşıyan özel sektöre gördüreceğim diyebilir. Bunların ne olacağını, yine, Türkiye Büyük Millet Meclisi; yani, yasama organı tayin edecek ve çerçevesini çizecektir. O nedenle, bu konuda, herhangi bir endişeye mahal olmadığı görüşündeyim.

Biraz önce Sayın Araslı'yı, benim, kendisine saygı duyduğum Saygıdeğer Hocamızı dinlerken şöyle bir intibaa kapıldım, daha doğrusu, bende böyle bir intiba uyandı. Şimdi "siz sermayeyi önplana çıkarıyorsunuz, sermayeye ön açıyorsunuz" gibi bir ifadede bulundular. Bakın, kamu kurum ve kuruluşlarında istihdam ettiğimiz memur sayısı ve işçi sayısı bellidir. Kamu işçisi 400 000 civarındadır, memur sayısı 2 400 000 civarındadır. Bunun dışındaki 70 000 000 memleket evladının karnını nerede doyuracaksınız, nerede çalıştıracaksınız, nerede istihdam yaratacaksınız bunlara; kuşkusuz ki, özel sektörün fabrikalarında. Şimdi, sermaye düşmanlığı yaparak, özel sektör düşmanlığı yaparak Türkiye'de hiçbir yere varılamayacağını herkes bilmelidir. (AK Parti sıralarından alkışlar, CHP sıralarından gürültüler)

İZZET ÇETİN (Kocaeli)- Sayın Bakan, yapmayın; hiç kimse özel sektör düşmanlığı yapmıyor.

DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI MEHMET ALİ ŞAHİN (İstanbul)- Bakın, komünizmle yönetilen Çin'de, serbest piyasa ekonomisinin koşulları şu anda yerleştirilmeye çalışılıyor. altı ay önce ziyaret ettim. Yabancı sermaye çekiyor. Komünistler dahi, sosyalistler dahi bu mantığı, bu kafayı bir tarafa attılar, terk ettiler. (AK Parti sıralarından alkışlar) Cumhuriyeti kuran Cumhuriyet Halk Partisi de bu konuda kendisini yeniden bir gözden geçirsin. (CHP sıralarından gürültüler)

Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

BAŞKAN- Teşekkür ediyorum Sayın Bakan.

OYA ARASLI (Ankara)- Sayın Başkan, Sayın Bakan tarafından, adım da verilmek suretiyle, hem görüşlerim olmadığı bir biçimde yansıtılmıştır hem de sataşma yapılmıştır. İçtüzük hükümlerine göre, söz rica ediyorum cevap vermek üzere.

BAŞKAN- Sayın Araslı, tutanakları inceletip ona göre söz vereceğim. (CHP sıralarından gürültüler)

OYA ARASLI (Ankara)- Efendim, tutanağı incelemeye mahal yok. Siz de kulağınızla duydunuz.

BAŞKAN- Niye itiraz ediyorsunuz Sayın Araslı.

OYA ARASLI (Ankara)- Herkes duydu burada. Bu kadar aşikâr bir şeyi... Yapmayın lütfen.

BAŞKAN- Sayın Araslı, takdir hakkı benim.

K. KEMAL ANADOL (İzmir)- Anladık da, çok net Sayın Başkan.

BAŞKAN- Tutanakları getirtip inceleyeceğim, ona göre de karar vereceğim. Talebiniz reddedilmiş değildir.

OYA ARASLI (Ankara)- Sayın Başkan, burada kimsenin Cumhuriyet Halk Partisini komünistlikle, servet düşmanlığıyla itham etmeye hakkı yok.

BAŞKAN- Sayın milletvekilleri, madde üzerinde verilmiş 6 adet önerge vardır. Önergeleri, önce geliş sıralarına göre okutacağım, sonra aykırılıklarına göre işleme alacağım.

HALUK KOÇ (Samsun) - Sayın Başkan, bakın, burada usul hakkında tartışma isteyebiliriz; Cumhuriyet Halk Partisini komünistlikle ya da servet düşmanlığıyla suçlayan bir beyanda bulundu Sayın Bakan. Yani, Partinin hükmî kişiliğine bir sataşma söz konusu.

YAKUP KEPENEK (Ankara) - Partiye saldırı var.

OYA ARASLI (Ankara) - Yapılması gereken...

BAŞKAN - Sayın Koç, talebiniz reddedilmiş değildir; tutanakları getirtip inceleyeceğim. (CHP sıralarından gürültüler)

YAKUP KEPENEK (Ankara) - Ne demek "komünistlerden daha geri kafalısınız." Ayıp!

OYA ARASLI (Ankara) -Bu tarz bir konuşma yaparak bir partiyi kötülemek ayıp!..

YAKUP KEPENEK (Ankara) - Biz size "şeriatçı" demiyoruz, "faşist" demiyoruz; biz size, sabah akşam, şeriatçı mı diyelim, faşist mi diyelim!

BAŞKAN - Sayın Araslı, Sayın Koç, dinler misiniz...

Tüzüğün 69 uncu maddesinin ikinci fıkrasında denilmektedir ki: "Açıklama ve cevaplar için Başkan, aynı oturum içinde olmak üzere söz verme zamanını takdir eder." (CHP sıralarından gürültüler)

İZZET ÇETİN (Kocaeli) - Takdirinizin, zamanında olması lazım.

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, konuşmacıların konuşmalarını dikkatle takip edin; Genel Kurulda uğultu olmadığı takdirde anında anlaşılacaktır. Sayın Araslı'nın talebiyle ilgili "tutanaklar getirtilip inceletilecektir, ona göre karar vereceğim" diye söyledim.

OYA ARASLI (Ankara)- Hayır, cevap hakkını kötüye kullanıyor.

BAŞKAN - İlk önergeyi okutuyorum :

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

349 sıra sayılı Kamu Yönetimi Temel Kanunu Tasarısının 11 inci maddesinde geçen "sivil toplum örgütlerine" ibaresinden sonra "dernek ve vakıflara" ibaresinin eklenmesini arz ederim.

                                   Kerim Özkul

                                             Konya

BAŞKAN - İkinci önergeyi okutuyorum :

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

349 sıra sayılı Kamu Yönetimi Temel Kanunu Tasarısının 11 inci maddesinde geçen "mahallî idareler" ibaresinin "yerel yönetimler" olarak değiştirilmesini arz ederim.

                                   Kerim Özkul

                                             Konya

BAŞKAN - Üçüncü önergeyi okutuyorum :

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

349 sıra sayılı Kamu Yönetimi Temel Kanunu Tasarısının 11 inci maddesinde geçen "hizmet birliklerine" ibaresinin madde metninden çıkarılmasını arz ederim.

                                   Kerim Özkul

                                             Konya

BAŞKAN - Dördüncü önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

349 sıra sayılı Kamu Yönetimi Temel Kanunu Tasarısının 11 inci maddesinde geçen "üniversitelere" ibaresinin madde metninden çıkarılmasını arz ederim.

                                   Kerim Özkul

                                             Konya

BAŞKAN - Beşinci önergeyi okutuyorum :

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 349 sıra sayılı kanun tasarısının "kamu hizmetlerinin gördürülmesi" başlıklı 11 inci maddesinin tasarı metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.

 

Haluk Koç

Halil Tiryaki

Oya Araslı

 

Samsun

Kırıkkale

Ankara

 

Nezir Büyükcengiz

Mehmet Kartal 

Mustafa Gazalcı

 

Konya

Van

Denizli

 

 

Muhsin Koçyiğit

 

 

 

Diyarbakır

 

BAŞKAN - Altıncı önergeyi okutuyorum :

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 349 sıra sayılı kanun tasarısının Anayasaya aykırı olan 11 inci maddesinin tasarı metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.

 

Oya Araslı

Haluk Koç

Nezir Büyükcengiz

 

Ankara

Samsun

Konya

 

Mehmet Kartal

Mustafa Gazalcı

Halil Tiryaki

 

Van

Denizli

Kırıkkale

 

 

Muhsin Koçyiğit

 

 

 

Diyarbakır

 

BAŞKAN - Bu önerge, en aykırı önerge olduğu için işleme koyuyorum.

Komisyon katılıyor mu önergeye?

ANAYASA KOMİSYONU BAŞKANVEKİLİ ATİLLA KOÇ (Aydın) - Katılmıyoruz.

BAŞKAN - Hükümet katılıyor mu?..

DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI MEHMET ALİ ŞAHİN (İstanbul) - Biz de katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN - Sayın önerge sahibi, gerekçeyi mi okutayım, yoksa, konuşacak mısınız?

OYA ARASLI (Ankara) - Önerge üzerinde konuşacağım Sayın Başkan.

BAŞKAN - Buyurun Sayın Araslı

OYA ARASLI (Ankara) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; doğrusu, bu önerge üzerinde konuşacağımı söylerken, bazı tereddütler ve kuşkular taşıdığımı da sizlerden gizlemek istemiyorum. Kuşkularımın nedeni şudur: Acaba, burada söyleyeceğim sözler de, Sayın Bakan tarafından nasıl çarpıtılacak; bunun endişesini taşıyorum. Çünkü, biraz önce, buradan siz, bu hükümle, fakir fukaradan önce sermayenin çıkarlarını gözetiyorsunuz dediğim zaman, Bakanın yorumuna göre, iş, neredeyse, Cumhuriyet Halk Partisinin servet düşmanı olduğu noktasına kadar vardı. Cumhuriyet Halk Partisi servet düşmanı değildir. Bu memlekette kimin görüşlerinin komünizm sayılıp sayılamayacağı ise, burada tartışılamayacak kadar açıktır.. Cumhuriyet Halk Partisi, sosyal demokrat bir partidir; ama, Türkiye'nin şu koşullarında ben halkın hizmetinde parti diye o partiye derim ki, fakir halkın, yoksul yığınların ihtiyacını bir kenara bırakıp sermayenin çıkarlarının peşine düşmesin; burada ifade ettiğim o.

Siz, buradaki düzenlemeyle, sermayeye kâr alanları açıyorsunuz; tabiî açacaksınız. Bu toplumun insanlarına iş bulma görevi de sizlerin; bunu da yapacaksınız; ama, bunu, fakir fukaranın sırtından yapmayacaksınız. İş alanı açacağım, sermayeye alan yaratacağım derken, fakir fukaranın kamu hizmetlerine ulaşma imkânını ortadan kaldırmayacaksınız. Bu mu sermaye düşmanlığı?!

Sayın Bakana soruyorum ve kendisine, bu söylediğimiz sözleri çarpıtarak sermaye düşmanlığı olarak topluma yansıtmayı hiç yakıştıramadığımı buradan ifade ediyorum. (CHP sıralarından alkışlar) Kendisini dürüst bir insan olarak tanırdım. Bu şekilde, demagojiye sapmayacak kadar yürekli bir insan olarak bilirdim. Burada, biraz önce, Cumhuriyet Halk Partisini töhmet altında bırakmak için yapmış olduğu konuşmayı, kendisinde var olarak bildiğim bu hasletlere hiç yakıştıramadığımı da buradan ifade etmek istiyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

Bu tasarının bu maddesi, tamamen yoksulu gözden çıkarmaktadır; yoksulun kamu hizmetlerine ulaşma imkânını ortadan kaldırmaktadır. Bunu yaptığı için şimdi ben de sizleri "yoksul düşmanı" olarak mı ilan edeyim? Yaptığınız bu orada çünkü. Yaptığınız bu. (CHP sıralarından alkışlar) Yoksulun dostu bir düzenleme değil burada getirilmiş olan, sosyal devlet anlayışına taban tabana aykırı bir düzenleme, bu nedenle de, Anayasanın sosyal devlet ilkesine aykırı.

Ayrıca, şunu öğrenmek istiyorum: Burada bir hüküm var "alanında uzman demokratik kitle örgütleri" deniyor. Kim bunlar? Hangi kritere göre belirlenecek bunlar? Anayasamızda yürütmenin kanunîliği diye bir ilke var. Bu, Anayasanın çeşitli yerlerinde ifade edilmiş. Bu demokratik kitle örgütlerinin, sivil toplum örgütlerinin hangi kriterlere göre uzmanlaşmış sayılacağını siz neye göre belirleyeceksiniz? Bu hükümde böyle bir kriter yok, böyle bir düzenleme yok. Tamamen, idareye, serbest biçimde, bu takdir yetkisini kullanma imkânını tanıyor. Bu da yürütmenin, idarenin kanunîliği ilkesine taban tabana zıt, keyfî uygulamalara ardına kadar kapıyı açan bir düzenleme. Bu nedenle hukuk devleti ilkesine de aykırı, Anayasanın 8 inci maddesine de aykırı, Anayasanın üstünlüğü ve bağlayıcılığından söz eden 11 inci maddesine de aykırı. Bu aykırılıkların da giderilmesini sağlayabilmek için tasarının bu hükmünün madde metninden çıkarılarak yeniden düzenlenmesi gerekiyor. Bu hususu bilgilerinize arz etmek için söz istedim.

Saygılar sunarım. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Araslı.

HALUK KOÇ (Samsun) - Karar yetersayısının aranılmasını arz ediyorum.

BAŞKAN - Arayacağım Sayın Koç.

Komisyonun ve Hükümetin katılmadığı önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir; karar yetersayısı vardır.

Diğer önergeyi okutuyorum :

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 349 sıra sayılı kanun tasarısının "Kamu hizmetlerinin gördürülmesi" başlıklı 11 inci maddesinin tasarı metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.

                        Haluk Koç (Samsun) ve arkadaşları

BAŞKAN - Komisyon önergeye katılıyor mu?

ANAYASA KOMİSYONU BAŞKANVEKİLİ ATİLLA KOÇ (Aydın) - Katılmıyoruz efendim.

BAŞKAN - Hükümet katılıyor mu?

DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI MEHMET ALİ ŞAHİN (İstanbul) - Katılmıyoruz efendim.

HALUK KOÇ (Samsun) - Gerekçe okunsun.

BAŞKAN - Önergenin gerekçesini okutuyorum :

Gerekçe :

349 sıra sayılı kanun tasarısının "Kamu hizmetlerinin gördürülmesi" başlıklı 11 inci maddesinin madde gerekçesinde aynen şu ifadelere yer verilmiştir :

"Yeni kamu yönetimi anlayışı doğrultusunda Avrupa Yerel Yönetimler Özerklik Şartına da uygun olarak kamu hizmetlerinin en yakın yerde, en uygun yöntemle ve yönetim birimi tarafından yürütülmesi öngörülmektedir. Kamu hizmetlerinin daha etkili, verimli ve süratli şekilde görülmesi için, merkezî idare veya mahallî idarelere ait hizmetlerden kanunlarda öngörülenlerin gerektiğinde üniversitelere, kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşlarına, hizmet birliklerine, özel sektöre ve alanında uzmanlaşmış sivil toplum örgütlerinde gördürülebilmesine imkân tanınmaktadır. Gelişmiş ülkelerde olduğu gibi çevre, kültür, sanat, sosyal hizmetler gibi alanlar başta olmak üzere, uygun hizmet alanlarında, sivil toplumun katkısını ve katılımını sağlamak amacıyla, hizmetin gereklerine bağlı olarak, maddede belirtilen kurum ve kuruluşlara hizmetlerin gördürülmesi konusunda ek bir kapasite oluşturulması amaçlanmaktadır. Hizmetin bu kuruluşlara gördürülmesi, idarenin görev ve sorumluğunun bu kurum ve kuruluşlara devri anlamına gelmemektedir. İdare, hizmet standart ve usullerini belirler ve hizmetin yürütülmesini denetler. Bu düzenlemeyle, hizmetin yönetimi ve denetimi, ilgili kamu idaresinin sorumluluğundan çıkarılmamakta ve kamu hizmetinin kapsamı daraltılmamakta; hizmetin, belirtilen kurum ve kuruluşlara gördürülmesi suretiyle, kamu hizmetlerinin yürütülüş biçimi çeşitlendirilerek zenginleştirilmektedir.

Tasarının 11 inci maddesinde "kamu hizmetlerinin daha etkili ve verimli olarak yerine getirilebilmesi amacıyla, merkezî idare ve mahallî idareler, kendilerine ait hizmetlerden kanunlarda öngörülenleri, ilgileri itibariyle üniversitelere, kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşlarına, hizmet birliklerine, özel sektör ve alanında uzmanlaşmış sivil toplum örgütlerine gördürebilir" hükmü yer almaktadır.

Bu hüküm, kamu hizmetlerinin merkezî ve mahallî idareler dışındaki birtakım gerçek ve tüzelkişilere gördürülebilmesine, bir başka deyişle, kamu hizmetlerinin özelleştirilmesine imkân tanımaktadır.

Kamu hizmetinin gördürülmesinin herhangi bir ayırım yapılmaksızın özel sektöre bırakılması, devleti sosyal devlet olmaktan çıkaracak ve küçültecek bir husustur.

Halbuki, çağdaş devlet, küçülmüş ve kamu hizmeti görmeyen devlet demek değildir.

Çağdaş devlet, kamu idarelerindeki gücü ve olanakları en üst düzeyde ve verimde harekete geçirerek, vatandaşa kaliteli kamu hizmeti sunan devlettir.

Diğer yandan, kamu hizmetinin görülmesinin özel sektöre bırakılması, vatandaşı müşteri konumuna indirger; kamu hizmetlerinin yönelmesi gereken temel amaç hizmet sunumu olmasına karşın, kâr amacının öne çıkmasına yol açar.

Kâr amacının ise, kamu hizmetlerinin sunumunda ücreti yükselteceği veya kâr için hizmet kalitesinin düşürülmesine neden olacağı açıktır.

Bunlar ise, halkın, kamu yönetiminde yeniden yapılanmadan bekledikleri değildir.

Vatandaşlarımız, kamuda yeniden yapılandırmanın, kendisine erişilebilir, kaliteli kamu hizmeti verilmesini sağlamasını beklemekte; güvenlikte olmak, eğitim ve sağlık hizmetlerine, insanlık onuruna yarışır bir çerçevede ulaşmak, sağlıklı bir çevrede yaşamak, güler yüzlü, hızlı ve düzenli çalışan, şeffaf ve hesap sorulabilir bir yönetime kavuşmak istemektedirler.

Getirilen bu düzenlemeyle, bu beklentilerin arzu edilen biçimde karşılanması mümkün değildir.

Kamu hizmetlerinde özelleştirme, kamu hizmeti kavramının içeriğini boşaltacak, kamu personelinin giderek azalmasına ve sonuçta devletin küçülmesine neden olacak; yoksul yığınların kamu hizmetine erişebilmesini güçleştirecektir.

Bu nedenle, söz konusu 11 inci maddenin yerine yeni bir düzenleme yapılabilmesine imkân tanımak için, söz konusu maddenin tasarı metninden çıkarılmasını önermek gerekli olmuştur.

BAŞKAN - Komisyonun ve Hükümetin katılmadığı önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.

Diğer önergeyi okutuyorum :

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

349 sıra sayılı Kamu Yönetimi Temel Kanunu Tasarısının 11 inci maddesinde geçen "üniversitelere" ibaresinin madde metninden çıkartılmasını arz ederim.

                                   Kerim Özkul

                                             Konya

KERİM ÖZKUL (Konya) - Sayın Başkan, bu önergemi ve diğer önergelerimi geri çekiyorum.

BAŞKAN - Önergeler geri çekilmiştir.

III. - YOKLAMA

BAŞKAN - 11 inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler...

Maddeyi oylamadan önce, yoklama talebi vardır.

SALİH KAPUSUZ (Ankara) - Sayın Başkan, oylamaya geçildi; bir sonraki maddede yaparsınız. Oylamaya geçtikten sonra yoklama yapamazsınız.

BAŞKAN - Önce, yoklama talebinde bulunan sayın üyelerin isimlerini okutup, salonda bulunup bulunmadıklarını tespit edeceğim.

Haluk Koç?.. Burada.

Halil Tiryaki?.. Burada.

Feramus Şahin?.. Burada.

Orhan Ziya Diren?.. Burada.

Mustafa Gazalcı?.. Burada.

Mehmet Semerci?..

K. KEMAL ANADOL (İzmir) - Tekabbül ediyorum.

BAŞKAN - Mehmet Boztaş?..

MUSTAFA ERDOĞAN YETENÇ (Manisa) - Tekabbül ediyorum.

SALİH KAPUSUZ (Ankara) - Kim tekabbül etti Sayın Başkan; salonda yoklar...

BAŞKAN - İzzet Çetin?.. Burada.

HALUK KOÇ (İzmir) - 20 kişi var.

SALİH KAPUSUZ (Ankara) - Yeterli kişi yoksa, yoklama talebi düşer...

BAŞKAN - Erdal Karademir?.. Burada.

Mehmet Işık?..

OYA ARASLI (Ankara) - Tekabbül ediyorum.

BAŞKAN - Sayın Araslı...

Osman Kaptan?.. Burada.

Kerim Özkan?.. Burada.

Osman Özcan?..Burada.

Atilla Kart ?..Burada.

Nurettin Sözen ?..Burada.

Mehmet Parlakyiğit?..Burada.

Ahmet Yılmazkaya?..Burada.

Feridun Ayvazoğlu?..

AHMET ERSİN (İzmir) - Tekabbül ediyorum.

BAŞKAN - Feridun Baloğlu?.. Burada.

Mevlüt Coşkuner?..Burada.

Yeterli sayıda imza vardır; yoklama için 3 dakika süre veriyorum.

Yoklamayı başlatıyorum.

(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, toplantı yetersayısı vardır.

VI. - KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN

GELEN DİĞER İŞLER (Devam)

4. - Kamu Yönetiminin Temel İlkeleri ve Yeniden Yapılandırılması Hakkında Kanun Tasarısı ile İçişleri, Plan ve Bütçe ve Anayasa Komisyonları Raporları (1/731) (S. Sayısı : 349) (Devam)

BAŞKAN - Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.

Sayın milletvekilleri, tutanaklar getirilip incelenmiştir.

Biraz önceki söz talebiyle ilgili, buyurun Sayın Koç.

K. KEMAL ANADOL (İzmir) - Sayın Başkan...

BAŞKAN - Buyurun Sayın Anadol.

OYA ARASLI (Ankara) - Benim talebim olmuştu Sayın Başkan.

K.KEMAL ANADOL (İzmir) - Sayın Araslı konuşacaktı.

BAŞKAN - Şimdi, Sayın Anadol, burada, Sayın Araslı'yla ilgili herhangi bir şey yok.

OYA ARASLI (Ankara) - "Biraz önce konuşan hatip" diyor efendim; tamamen benim sözlerime atıf yapıyor.

BAŞKAN - Sayın Araslı, ben, Sayın Bakanın konuşmasını okuyorum: "Biraz önce, Sayın Araslı'yı, benim kendisine saygı duyduğum Saygıdeğer Hocamızı dinlerken şöyle bir intibaa kapıldım; daha doğrusu, bende böyle bir intiba uyandı. Şimdi 'siz sermayeyi önplana çıkarıyorsunuz, sermayeye ön açıyorsunuz' gibi bir ifadede bulundular. Bakın, kamu kurum ve kuruluşlarında istihdam ettiğimiz memur sayısı ve işçi sayısı bellidir. Kamu işçisi 400 000 civarındadır, memur sayısı 2 400 000 civarındadır. Bunun dışındaki 70 000 000 memleket evladının karnını nerede doyuracaksınız, nerede çalıştıracaksınız, nerede istihdam yaratacaksınız bunlara; kuşkusuz ki, özel sektörün fabrikalarında. Şimdi, sermaye düşmanlığı yaparak, özel sektör düşmanlığı yaparak Türkiye'de hiçbir yere varılamayacağını herkes bilmelidir."

OYA ARASLI (Ankara) - Sayın Başkan, bu sözlere, benim sözlerimin bir sermaye düşmanlığı şeklinde yansıtılmasından başka bir yorum getirilebilir mi?!

BAŞKAN - Sayın Araslı, burada, nerede sataşma var?

OYA ARASLI (Ankara) - Benim söylemiş olduğum fevkalade yanlış şekilde aktarıldı.

BAŞKAN - Buyurun Sayın Araslı. (CHP sıralarından alkışlar)

VII. - AÇIKLAMALAR VE SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR

1. - Ankara Milletvekili Oya Araslı'nın, Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Mehmet Ali Şahin'in, ileri sürmüş olduğu görüşlerden farklı görüşleri kendisine atfetmesi nedeniyle konuşması

OYA ARASLI (Ankara) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; burada, gruplar adına söz aldığımız zaman, fevkalade ciddî bir biçimde, tasarıyla ne getirilmek istendiğini, bunun muhtemel ne gibi sakınca ve yararları olacağını tartışmaya çalışıyoruz. Burada ifade ettiğimiz her söz, bu amacı gerçekleştirmeye yöneliktir. En azından, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu için bu böyledir. Biz, burada, söz alıp bu amaçları gerçekleştirmeye çalışırken, bizi dinleyen bir Sayın Bakanın da, en az bizim kadar, eğer bir yanlışlık varsa, ciddiyetle, bunu düzeltmek amacıyla bizim sözlerimizi dinlemesi ve değerlendirmesi gerekir; yoksa, o sözleri çarpıtıp, bir partiyi, olmadığı niteliklerle nitelendirmek, halkın gözünde servet düşmanı olarak töhmet altında bırakmak, yaralamak için bir değerlendirme yapmaması gerekir. Devlet adamlığı bunu gerektirir. Her bakan, kuşkusuz, devlet adamı niteliğinde olmaz; ama, kural, olmasıdır. Bu olması lazım geleni gerçekleştirmek için de izlenecek yollar bellidir; ağır olarak, sakin olarak, söylenenle ne ifade edilmek istendiğini çarpıtmadan anlayarak ve anlatarak... Biz, toplantılarda bulunan, Türkiye Büyük Millet Meclisindeki konuşmaları izleyen sayın bakanlarımızdan bunu bekliyoruz; yoksa, burada "zenginin hakkı kollanırken fakirin hakkı kollanmıyor" diyen bir kişiyi -ki, Adalet ve Kalkınma Partisi İktidarı, maalesef, iktidara geçtiğinden bu yana, bundan başka bir şey yapmamıştır- bunu söylüyor, bizim bir eksiğimizi ortaya koyuyor; aman, bunu nasıl kapatalım, bunu kapatmanın yolu halkın gözünde bunu servet düşmanı olarak ilan etmektir endişesi içerisinde konuşması değil bir bakanın yapması gereken.

Ben, bunu, Sayın Bakana ifade etmek için burada söz aldım ve kendisinden ve bundan sonra, burada, Türkiye Büyük Millet Meclisi tartışmalarını izleyecek sayın bakanlarımızdan, devlet adamı ciddiyeti içerisinde bize yanıt vermesini beklemek istediğimizi ifade etmek için bu süreyi değerlendirmek gereğini duydum.

Saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Araslı.

VI. - KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN

GELEN DİĞER İŞLER (Devam)

4. - Kamu Yönetiminin Temel İlkeleri ve Yeniden Yapılandırılması Hakkında Kanun Tasarısı ile İçişleri, Plan ve Bütçe ve Anayasa Komisyonları Raporları (1/731) (S. Sayısı : 349) (Devam)

BAŞKAN - 12 nci maddeyi okutuyorum :

İKİNCİ KISIM

Bakanlıklar ile Bağlı ve İlgili Kuruluşların Teşkilatlanmasına İlişkin Esas ve Usuller

BİRİNCİ BÖLÜM

Bakanlıklar ile Bağlı ve İlgili Kuruluşların Teşkilatlanması

Teşkilatlanmaya ilişkin ilke ve esaslar

MADDE 12. - Bakanlıklar ile bağlı ve ilgili kuruluşların kuruluş ve teşkilatlanmasına ilişkin ilke ve esaslar şunlardır:

a) Görev ve yetkilerin tespiti ile teşkilatlanmada, idarenin bütünlüğü ilkesi esas alınır.

b) Bakanlıklar ile bağlı ve ilgili kuruluşların teşkilatlanmasında etkili ve verimli bir yapı kurulması amacıyla, kurum ve kuruluşların görev, yetki ve sorumlulukları tanımlanır. Benzer nitelikteki hizmet ve görevler birden fazla kurum ve kuruluşa verilemez.

c) Bakanlıklar ile bağlı ve ilgili kuruluşlar, stratejik planlarına, yıllık amaç ve hedeflerine bağlı olarak teşkilat yapısını, hizmet kalite standartlarını, yönetim ve hizmet süreçlerini sürekli geliştirici tedbirleri alır.

BAŞKAN - Madde üzerinde, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına söz isteyen Konya Milletvekili Atilla Kart; buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)

Konuşma süreniz 10 dakikadır.

CHP GRUBU ADINA ATİLLA KART (Konya) - Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; görüşülmekte olan tasarının 12 nci maddesi hakkında hem Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına hem de kişisel görüşlerimi beyan etmek üzere söz almış bulunmaktayım; Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.

Değerli arkadaşlarım, kamu yönetimi ve kamunun yapılanması bir bütünlük içinde olur; idaresiyle, yargısıyla, yasama organıyla bir bütünlük içinde bu yapılanmanın tamamlanması gerekir.

BAŞKAN - Sayın Kart, bir saniye...

Sayın milletvekilleri, Genel Kurulda büyük bir uğultu vardır, sayın hatibin konuşması anlaşılmamaktadır.

Buyurun Sayın Kart.

ATİLLA KART (Devamla) - Bu uyum, verimliliği ve demokratikleşmeyi doğrudan etkiler. Hangi uyumdan söz ediyorum; yetki ve denetim mekanizmaları arasındaki uyumdan söz ediyorum değerli arkadaşlarım. Görüşülmekte olan tasarı bu amaca hizmet edebilecek midir? Sorunun esası bu noktada yoğunlaşmaktadır.

Sayın milletvekilleri, devletin teknik yapılanmasının sağlanabilmesi, yolsuzlukla mücadele edilebilmesi ve kamu denetiminin etkin olabilmesi için idarî, adlî ve yasama birimlerindeki denetim mekanizmalarının tutarlı ve tamamlayıcı olması gerekir. Bu denetim mekanizmalarının, mevcut yapı içinde, mevzuatımızda halen yeterli olmadığı da bir vakıadır. Ancak, ilginçtir, 58 ve 59 uncu hükümetler döneminde bu mevcut denetim mekanizmalarının da, bilinçli ve tertipli olarak işlemez hale getirildiğini, rejime yönelik boyutun dışında ve özellikle, sistemin, kurumların, kuralların içinin boşaltılmak istenildiğini üzülerek ve kaygıyla görüyoruz.

Değerli arkadaşlarım, kabul etmek gerekir ki, idarî denetim mekanizmaları içinde teftiş kurullarının ayrı bir önemi ve etkisi vardır. Bu yapının "iç ve dışdenetim" adı altında değiştirilerek, denetim kavramıyla bağdaşmayacak şekilde ve tamamen yürütme organına tabi olacak şekilde, ast-üst ilişkisi içinde bir düzenleme yapılmak istenildiğini görüyoruz.

Her nedense, idarî yapı içinde, yürütme organı adına ve teknik anlamda denetim yapan Maliye, Mülkiye hesap uzmanları kurulları gibi kurullar özellikle hedef alınarak, bu mekanizma devreden çıkarılmak istenmektedir. Bunların yerine, tamamen yürütmenin denetiminde olan ve halen uygulamada mevcut olan kontrolör sistemiyle bu iş yapılmak istenmektedir.

Yapılmak istenilen bu uygulama, idarî vesayeti kaldırmaktan başka bir anlama gelmez değerli arkadaşlarım. Bunun da ötesinde, böyle bir uygulama, idarenin bütünlüğünü ve tekliğini ihlal eden sonuçlar yaratacaktır.

Bu sonuç ve uygulamayı, kendilerine bilimsel ve objektif bir görüntü veren ve hükümet üzerinde belli bir ölçüde etkili olan bazı köşe yazarlarının daha sorumlu davranmaları ümidiyle, önemle vurguluyorum. Ayrıca, bu konuyu, Anayasa Komisyonu Başkanımız Sayın Burhan Kuzu'nun merakını tatmin etmek için de söylüyorum; çünkü, Sayın Kuzu, hangi maddenin Anayasanın hangi maddelerine aykırı olduğunun açıklanması gerektiğini ifade ediyor. Sadece bu maddeyle sınırlı olmak üzere söylüyorum değerli arkadaşlarım. Bu madde ve bu maddeyle bağlantılı olan 38, 39 ve 40 ıncı maddeler, yani, denetimi düzenleyen maddeler, Anayasanın 48, 51, 60 ve en önemlisi 123, 126, 127 nci maddelerine açıkça aykırıdır. Bilim adamı tutarlılığı olan herkes, bu mutlak çelişkileri görür ve buna göre tavır koyar değerli arkadaşlarım.

Değerli arkadaşlarım, bakıyoruz, kayıp trilyon davası, Maliye Bakanıyla ilgili sahte belge ve hayalî ihracat dosyası, İstanbul Büyükşehir Belediyesiyle bağlantılı zimmet, nitelikli dolandırıcılık gibi dosyalardaki raporların, biraz evvel sözünü ettiğim, mülkiye kurulları, Maliye kurulları, hesap uzmanları kurulları gibi kurullar tarafından hazırlanmış olmasının, bu siyasî iktidarı son derece rahatsız ettiği ve endişeye sevk ettiği açıkça görülüyor. Oysa, biliyoruz ki, idarî yapı içindeki sağlıklı denetim mekanizmaları, hem yürütmenin hizmet üretmesini kolaylaştırır hem de ihtilafları büyümeden önlemesi ve bu suretle yargının yükünü azaltması sebebiyle, son derece önemli ve yerinde olan mekanizmalardır. Bu mekanizma, siyasî iktidar tarafından, biraz evvel açıkladığım gerekçelerle, kaldırılmak istenilmektedir.

Değerli arkadaşlarım, bakıyoruz, adlî denetim mekanizmalarında da aynı uygulamayı görüyoruz. Yargının bazı sorunlarını, yargıya güvenmemek noktasına taşıyan ve bunu kendince bir gerekçe olarak kullanmaya çalışan siyasî iktidarın, yargının bu sorunlarını istismar etme ve yargıyı bağımlı hale getirme arayışlarını daha da hızlandırdığını görüyoruz.

Değerli arkadaşlarım, siyasî iktidar, sağlıklı bir kamu yapılanmasını gerçekleştirmek istiyorsa, yargı mekanizması içinde, herhalde, öncelikle Personel Genel Müdürlüğünü Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kuruluna bağlamalı, bunun da devamında Teftiş Kurulunu Adalet Bakanına bağlı olmaktan çıkarıp, Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kuruluna bağlamalıdır. Bu yolda Sayın Bakana yöneltmiş olduğumuz başvuru ve soru önergelerine bugüne kadar hiçbir cevap alınmadığını, üzülerek ifade ediyorum.

Bakıyoruz, bu yapılanmayı gerçekleştirmeyen siyasî iktidarın, uzman bir kuruluş olan Adlî Tıp Kurumunun yapılanmasına da müdahale ettiğini ve bu Kurumu sıradan bir kurum haline getirmeye çalıştığını görüyoruz; tıpkı, TÜBİTAK'a yapılan müdahale gibi.

Adlî kolluk yapılanmasını gerçekleştirmek istemeyen siyasî iktidarın gerek idarî ve gerek adlî yapılanma içerisinde -önemle ifade ediyorum değerli arkadaşlarım- delil toplama sürecine -tekrar ifade ediyorum, delil toplama sürecine- müdahale edilmesini ve yönlendirme yapılmasını sağlayacak bir çalışma içerisinde olduğunu görüyoruz.

Bağlantılı olarak daha vahim bir uygulamadan söz etmek istiyorum. Bakıyoruz, Emniyet yapılanması içerisinde ikinci sınıftan birinci sınıfa terfi işlemleri yapılırken, 81 kişinin terfii yapılırken, 622 kişilik liste içerisinde ilk 150'den sonraki kişilerin terfiinin yapıldığını görüyoruz değerli arkadaşlarım.

Bu uygulama nedir biliyor musunuz; bu uygulama, kadrolaşma falan değil değerli arkadaşlarım; bu uygulama, devletin, kurumların, sistemin içinin boşaltılmasıdır. Bunu yaptığınız zaman, siz, devletin, sistemin arşivini, hafızasını yok ediyorsunuz. En üst düzeyde -hükümeti kast ediyorum- kişisel husumet duygularıyla Organize Suçlar Müdürünü görevden aldığınız zaman, burada, sistemin hafızasını yok ediyorsunuz. Bu hafızayı yok ettiğiniz içindir ki, bu tahribata yol açtığınız içindir ki, orada, İstanbul'daki terör olaylarında istihbarat zafiyeti doğuyor değerli arkadaşlarım. Sistemin içinin boşaltılması derken, bunlardan söz ediyorum.

Değerli arkadaşlarım, bir diğer endişe verici uygulama nedir; yasama denetimi mekanizmaları da işlemez hale getiriliyor; soru önergelerimize ya hiç cevap verilmiyor ya da içeriğine uygun cevap verilmiyor.

Başbakanın ticaret yapmasının sorgulamasını ve takibini yapamıyorsunuz.

Başbakanın yasal özelleştirme sürecinden evvel Vekselberg'le yapmış olduğu görüşmeyle ilgili sorumuza cevap alamıyoruz değerli arkadaşlarım.

Sayın Başbakanın bazı ticarî ürünlere yönelik olarak gizli reklam uygulaması içine girmesinin önünü alamıyoruz, hesabını soramıyoruz.

Bakıyoruz, Başbakanın şahsıyla ilgili ve konusu görevi kötüye kullanma olan İSKİ dosyası, Başbakanlıkta, beş ay boyunca hiçbir işlem yapılmadan bekletiliyor.

Maliye Bakanı ve Albaraka firması yetkilileri hakkında, sahte belge düzenleme suçlamasıyla hazırlanan ve Hazinenin, usulsüzlük, kaçakçılık cezalarıyla birlikte, zararının 7 trilyon lirayı aştığı bir dosya, bakıyoruz, Fatih ve İstanbul Savcılığında, dokuz on ay, hiçbir işlem yapılmadan bekletilebiliyor değerli arkadaşlarım.

Hayalî ihracat yaptığı ve sahte belgeler düzenlediği yolunda ciddî ve kapsamlı raporlar bulunan bir kişi, halen Türkiye Cumhuriyetinin Maliye Bakanı olarak görev yapıyor değerli arkadaşlarım.

Kayıp trilyon dosyasında, yargılamaları mahkûmiyet aşamasına gelen milletvekillerinin dokunulmazlıklarına temas edemiyoruz.

İşte, böyle bir tablo içinde, karma komisyonun neden bir yıl boyunca toplanamadığı ve dokunulmazlıklara temas edilemediği açık olarak ortaya çıkıyor.

Değerli arkadaşlarım, biz, bu soruları soracağız, bunların takibini yapacağız; siz de, bu sorulara, siyasî iktidar olarak cevap ve hesap vereceksiniz. Biz cevap ve hesap vermeyiz diyorsanız, o zaman bu rejimin adı demokrasi olmaz, başka bir şey olur. Size bunları anlatmaya çalışıyoruz.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

ATİLLA KART (Devamla) - Sayın Başkan, kişisel konuşma süremi de, izninizle, bu konuşmamın devamında kullanmak istiyorum. Bunu takdirinize sunuyorum.

BAŞKAN - Buyurun Sayın Kart.

ATİLLA KART (Devamla) - Değerli arkadaşlarım, kamu yönetiminde, böyle bir tasarıyla şeffaflığı, hizmetlerin yerelleşeceğini ve denetim anlayışının geliştirileceğini savunan bir siyasî iktidarın, asgarî ölçülerde tutarlı ve inandırıcı olabilmesi adına, herhalde ve öncelikle, bunların hesabını vermesi gerekir. Mevcut denetim mekanizmalarıyla böylesine ağır hukuk ve İçtüzük ihlalleri yapan bir siyasî iktidarın, bu konulara açıklama getirmesi gerekir.

Değerli arkadaşlarım, bu siyasî iktidarın temel sorunu şu; en hafif deyimiyle ifade ediyorum; kimlik sorunuyla bağlantılı olarak, tutarlı olmamak, inandırıcı olmamak, kamuoyunu yanlış bilgilendirmek ve kamuoyunu yanlış yönlendirmek.

Performans, stratejik plan gibi soyut ve sınırları belli olmayan, ucu açık olan kavramlarla yapılan düzenlemeye de, aslında, pek şaşırmıyoruz. İş Yasasıyla, işçi ve emek aleyhine getirilen düzenlemelerin paraleli olan bu hükümler, bu defa, Kamu Yönetimi Yasası Tasarısıyla, memur konumunda olan kişilere de sirayet ettirilmek istenilmektedir. Başarı ve disiplin konularında, teknik ve objektif ölçüler getirilmemiş olmakla, kamu personelinin teminatını yok ediyorsunuz. Amir durumundaki siyasî otorite ajanlarının, talimatla görev yapmalarının yolunu açıyorsunuz.

Sayın Başkan, birinci sırada cep telefonuyla konuşan arkadaşlarım var; lütfen uyarır mısınız.

Değerli arkadaşlarım, neyi görüyoruz; yasama dokunulmazlığının sınırlandırılmasını hukukdışı manevralarla ve siyasî gücüyle engellemeye çalışan siyasî iktidarın daha da ötesini yapmak istediğini, kürsü sorumsuzluğuna müdahale etme sürecini başlattığını görüyoruz. Bu talihsiz ve ibret verici çelişki, mutlaka değerlendirilmesi gereken bir süreçtir; ancak, maalesef, bu sürecin sonu, kaçınılmaz olarak, keyfî ve totaliter bir sistem uygulamasıdır değerli arkadaşlarım. Bu tasarının özünde, ideolojik boyutun dışında, işte bu amaç vardır değerli arkadaşlarım.

Belirli bir grubu hedef alan son operasyona bakıyoruz değerli arkadaşlarım. İstismarı önlemek amacıyla ifade ediyorum. Yolsuzluk yapan her grubun üstüne ayırım yapılmadan gidilmelidir. Bu grubun üstüne, bir grubun üstüne özel olarak gidilirken, benzer gruplar hakkında -şartları daha evvelden doğmuş olmasına rağmen- yasal işlem yapılmaması ve hoşgörü gösterilmesi, herhalde sorgulanması gereken bir davranıştır. Daha da ötesi, muhalif olan bu basın grubuna karşı, bu vesileyle ve basın özgürlüğünü ihlal etmek pahasına yapılan bir eylem söz konusu; medyanın iktidarlaştırılması yoluyla sansür uygulanması -tekrar ifade ediyorum; medyanın iktidarlaştırılması yoluyla sansür uygulanması- ve bunun devamında da, yandaş ekonomik grup yaratma senaryosunun yeni bir uygulamasını, bütün unsurlarıyla görüyoruz. Meslek etiğine ve sorumluluk duygusuna sahip olan tüm gazetecileri, meslek odalarını, olayın bu yönü üzerinde değerlendirme ve takip yapmaya davet ediyorum. Olayın bu boyutu, elbette, tarafımızdan da takip edilecektir. Bu basın grubunun, henüz aradan iki üç gün geçmeden, siyasî iktidarın borazanı ve yarı resmî organı haline geldiğini ibretle görüyoruz. Herhalde, değerli arkadaşlarım "konjonktürü kullanmak" kavramı bu kadar maharetli kullanılabilir. Bu yönüyle, siyasî iktidarı kutlamak gerekiyor.

Bütün bu sürecin sonunda, değerli arkadaşlarım, yapılan şu: Kurum ve kuralların içi boşaltılmakta, teknik yapının ve sistemin müdahale edilebilir bir yapıya dönüşmesi için, aradaki tuğlalar çekilmektedir. Bu süreçten sonrası gayet kolay olacaktır. Yöntem ve hedef son derece açıktır. Bakıyoruz, bu ilişkiler ağı içinde, bir taraftan, özelleştirme kavramı kullanılarak yandaş gruplar ekonomik olarak güçlendirilmekte, bu ilişki yerel yönetimler aracılığıyla yurt sathına yayılmak istenilmekte ve ülke, bir taraftan dışa bağımlı hale getirilmekte, öbür taraftan da demokratikleşme kavramı ve Avrupa Birliği süreci kullanılarak ve bağlı olarak denetim mekanizmaları zayıflatılarak, etkisizleştirilerek siyasî otoriteye ve dışa bağımlı bir yapı gerçekleştirilmek istenilmektedir.

Değerli arkadaşlarım, sureti haktan görünmekten lütfen vazgeçelim. Şunun adını doğru koyalım. Eğer sağlıklı bir kamu yönetimi yapılanması sağlamak istiyorsanız, böyle bir yapılandırmayı gerçekleştirmek istiyorsanız, bu işin başlangıcı, özerk teftiş kurulları ve bağımsız yargının bütün unsurlarıyla gerçekleştirilmesinden geçer.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Kart, konuşmanızı toparlar mısınız.

Buyurun.

ATİLLA KART (Devamla) - Neyi görüyoruz; mevcut siyasî ve bürokratik kadronun gelecek dönemlere yönelik olarak hesap verme sorumluluğunu ortadan kaldırmayı amaçlayan, bilinçli ve tertipli bir çalışma söz konusu. Sayın Oğuz Oyan'ın deyimiyle "bu tasarı, denetimden kaçış tasarısıdır." Bu ifadeyi ben biraz daha açıyorum; bu tasarı, denetimden kaçışın ve kurumların içinin boşaltılmasının esaslarını düzenleyen bir tasarıdır. Bu yönüyle, itiraf etmek gerekir ki, hukuk sistemimizde emsali bulunmayan bir tasarıdır.

Değerli arkadaşlarım, siz şunu yapabiliyor musunuz; hamaset yapmak yerine, dinî, etnik ve şovenist duygular üzerine politika üretmek yerine, şunu yapabiliyor musunuz; kar yağışıyla nasıl mücadele edileceğini planlayan, depremin sonuçlarına nasıl müdahale edileceğini önceden planlayan, göçük facialarına yol açılmasını önleyen, trafik kazalarının sosyal bir drama dönüşmesini engelleyen, sağlık ve yangın afetleriyle nasıl mücadele edileceğini bilen...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Teşekkür için açıyorum Sayın Kart.

Buyurun.

ATİLLA KART (Devamla) - Değerli arkadaşlarım, şunu görüyoruz: Bir taraftan, Hazineyi zarara uğratan ve içini boşaltan bir Maliye Bakanı, diğer taraftan da sistemin, kurumların ve kuralların içini boşaltmaya çalışan Başbakanlık Müsteşarı ve benzerleri. Kamu yönetiminin yeniden yapılandırılması konusunda samîmiyseniz, ciddîyseniz, tutarlıysanız, herhalde, öncelikle bu ve benzeri ayıplardan kurtulmamız gerekiyor.

Bu arınmayı yaptıktan sonra ve yukarıda açıkladığımız sakıncalar giderildikten sonra, toplumsal uzlaşma sağlandıktan sonra bu tasarıya her türlü desteği vereceğimizi, bu gerekçelerle bu maddeye de ret oyu vereceğimizi beyan ediyor, saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Kart.

Madde üzerinde, AK Parti Grubu adına, Kütahya Milletvekili Hüsnü Ordu; buyurun. (AK Parti sıralarından alkışlar)

Konuşma süreniz 10 dakikadır.

AK PARTİ GRUBU ADINA HÜSNÜ ORDU (Kütahya) - Sayın Başkan, değerli milletvekillerimiz; kamunun yeniden yapılandırılmasıyla ilgili, 12 nci maddeyle ilgili, Grubum ve şahsım adına söz almış bulunuyorum; hepinizi, bu vesileyle, sevgi ve saygıyla selamlıyorum.

Öncelikle, geldiğimiz bu noktada bir tespit yapmak istiyorum. Bu tespiti yaparken, hiç şüphesiz, bu Genel Kurulda bulunan, geçmişte yerel yönetimlerle ilgili, mahallî idarelerle ilgili bir sürü arkadaşımız adına, belediye başkanlarımız adına, kaymakamlarımız, valilerimiz adına ve şahsım olarak da, hasbelkader on yıl gibi bir süreyle ve onun evveliyatında yerel bir idareci olarak, yerel bir yönetici olarak, buradan, bu Genel Kuruldaki bugüne kadar yapılan çalışmalarla ilgili bu meseledeki düşüncelerimi aktarmayı, bir tespiti yapmayı bir görev biliyorum.

Şimdi, ben, Cumhuriyet Halk Partisinde görev yapan bir sürü yerel yöneticimizin, bu tasarının temel felsefesiyle ilgili, merkezî idarenin hantal olmasıyla ilgili, hızlı ve verimli çalışmamasıyla ilgili bu tespitlere aynen katıldığına yürekten inanıyorum ve onlarla konuşuyoruz. Bunda bir problem yok. Peki nedir problem; bizim sorun haline getirdiğimiz şey?.. Bu kanunun temel felsefesinin dışında, temel yaklaşımının dışında, biz, neyi tartışıyoruz?

ERDAL KARADEMİR (İzmir) - Ömer Dinçer felsefesini tartışıyoruz; daha anlayamadın mı?!

HÜSNÜ ORDU (Devamla) - Şimdi, geçmişe bir baktığımızda, kamunun geldiği durum ortada. Merkezî idare hantal, verimsiz, sağlıksız çalışıyor; bu kesin. Peki, biz ne yapmışız ülke olarak, geçmişe bir bakalım, tespit yapalım. Son yarım asırdır değerli milletvekillerim, biz nelerle uğraşmışız; uğraşmamız gereken meseleleri bir tarafa bırakmışız, bakın neler yapmışız: Bu ülke, yarım asırdır Alevî-Sünnî tartışmasını yapıyor, laik-antilaik tartışmasını yapıyor, Kürt-Türk tartışmasını yapıyor; etnik meselelerimizi tartışıyoruz, bölgesel meselelerimizi önplana çıkarıyoruz. Bunlar yetmiyor, hiç şüphesiz hepimizin kabul ettiği ve herkesin katıldığı cihanşümul bir din olan İslam Diniyle ilgili tartışma yapıyoruz ve bunun -altını çiziyorum- siyasetteki temsilciliğinin yapılmaması gereğini ortaya koyuyoruz. Bunlar hepsi doğru şeyler. Yani, AK Parti olarak biz de diyoruz ki; gerçekten cihanşümul bir din olan İslam Dininin temsilcisi AK Parti değildir, bir başka siyasî parti de değildir. Biz de bunu kabul ediyoruz. Bizim ortada bir siyasî yönetim anlayışımız var ve bizim siyasî bir liderimiz var diyoruz, siyaset yönetimi yapıyoruz diyoruz. Bunlarla hiç kimsenin bir sorunu, bir problemi olmuyor; bu sözler, bu laflar herkesin hoşuna gidiyor; ama, bakın, biz, burada bir şeyi daha söylüyoruz. Şimdi, ben söylenen sözlere baktım -bunlar benim şahsımı bağlar- çok değerli sözcülerimizin burada ifade ettiği şeyleri söylüyorum. "Yönetsel terörizm", "cumhuriyet kalelerine saldırmak." Bu tasarıyla ilgili, bizi, cumhuriyet kalelerine saldırmakla suçlayan çok değerli sözcülerimiz oldu, laik cumhuriyete saldırıyla, suçlayan çok değerli sözcülerimiz oldu. Şimdi, bunlar yapılırken Türkiye'de, geçmişe dönüp bakıyoruz; yarım asırdır bunlar söyleniyor. 200 milyar dolar para gitmiş, uçmuş.

ERDAL KARADEMİR (İzmir) - Doğru.

HÜSNÜ ORDU (Devamla) - 206 milyar dolar hâlâ daha borcumuz var.

ERDAL KARADEMİR (İzmir) - Sayenizde!

HÜSNÜ ORDU (Devamla) - Televizyonlara bakıyoruz; hâlâ daha, insanlarımızla ilgili aslî sorunlarımız,  çözülmesi gereken sorunlar ortada dururken, bu ülkenin televizyonlarında hâlâ daha Televole programlarını seyrettiriyorlar bize.

OSMAN ÖZCAN (Antalya) - Sizin televizyonlar onlar...

ALİ TOPUZ (İstanbul) - Siz iktidarsınız...

HÜSNÜ ORDU (Devamla) - Değerli milletvekillerimiz, şimdi, söylemek istediğim şunlar: Bizim, gerçekten, bu ülkenin sorunlarını bir bir çözme aciliyetimiz var, bu hıza ihtiyacımız var.

MEHMET TOMANBAY (Ankara) - Borçları artırdınız...  40 milyar dolar arttı borç...

HÜSNÜ ORDU (Devamla) - Dolayısıyla, hakikaten, merkezî idarenin görevlerini, yetkilerini yeniden düzenleyen, yerel yönetimlere, yerinden, halka daha yakın, daha aktif, daha hızlı, verdiği imkânlarla yeniden kamunun bu israfını, yolsuzluğunu, suiistimalini önleyecek önemli nedenlerden biri olan bu tasarıyla ilgili, gerçekten, bizim, yerel yönetici olarak sonuna kadar inandığımız hızlılıkla çalışmaya ihtiyacımız var diye samimiyetle düşünüyorum.

MEHMET TOMANBAY (Ankara) - Unakıtan'ın oğlu ne oldu?! Mısırları halledin!..

ERDAL KARADEMİR (İzmir) - Sizin yerel yöneticileriniz bunları bilmiyor mu?! Dokunulmazlıkları kaldırın önce... 

HÜSNÜ ORDU (Devamla) - Şimdi, bunları ifade ettikten sonra, kanunun özeline baktığımızda şunu görüyoruz...

MEHMET TOMANBAY (Ankara) - Tavuk yemini açıkla!..

HÜSNÜ ORDU (Devamla) - Bir örnek vereceğim. Merkezî yönetimin, yerel yönetimlerle, hakikaten, müşterek yaptığı birsürü görev vardır. Merkezî idareden, örneğin Bayındırlık, okul yapar, altyapı yapar, aynı şeyi özel idare de yapar, hatta belediyeler de yapar. Sağlıkla ilgili hizmetleri, Sağlık Bakanlığı yapar, sağlık il müdürlüğü yapar, yine özel idare yapar.

Bu kanunun ana metninde yapılmak istenen şey şu: Merkezî yönetimin yaptığı birtakım hizmetleri, görevleri, taşrada olan bu teşkilatları özel idarelere devrederek, daha hızlı, daha verimli, daha etkin ve tek elden bir bütünleşme yapmayı hedefliyor; bu gerçek.

Bir şey daha hedefliyor. Ben, on yıllık bir yönetici olarak şunu söyleyebilirim: Bu ülkede merkezî idareden bugüne kadar yapılan ihalelerin birçoğuyla -istisnalar hariç- gerçekten, daha pahalı, daha etkin olmayan, daha verimsiz olan binlerce yatırım yapılmıştır. Bunlar, halka yakın, yerinden yönetimler tarafından -hiç şüphesiz inancım tamdır- yapıldığı zaman daha etkin, daha verimli ve daha kontrollü olacaktır.

Bir defa, bu kanunun temel amacında, en azından böyle bir niyet vardır. Bir örnek vereyim: 1990 yılında Köy Hizmetleri Genel Müdürlüğünün yapısına bakalım. Bu yapıya baktığımızda, Köy Hizmetleri Genel Müdürlüğünün 971 000 000 dolarlık toplam gideri var; personel harcamaları yüzde 35, yatırım harcamaları yüzde 61. Gelelim 2001 yılına. 872 000 000 dolarlık bir gideri var; personel harcamaları yüzde 72, yatırım harcamaları ise yüzde 25. Bu bile, onbir senelik bir sürece baktığımızda, kamunun bu temel yaklaşımıyla yatırım harcamalarında ne kadar geriye gittiğinin bir örneğidir, bir tespittir. Bunu birsürü örnekle şekillendirebiliriz.

Gerçekten bu tasarının ana ruhuna dönerek, bu ülkeyi, AK Parti Grubu, yapılması gereken gerçek tasarılarla, gerçek reformlarla...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Ordu, şahsınız adına da söz talebiniz var; kullanacak mısınız?

HÜSNÜ ORDU (Devamla) - Kullanmayacağım.

BAŞKAN - Buyurun.

HÜSNÜ ORDU (Devamla) - ... en hızlı ve en verimli şekilde bu yasaları geçirerek, geçmişte kaybettiğimiz süreleri kaybetmememiz gereğine yürekten inanıyor; bu tasarının, yerel yönetimlere ve ülkemize hayırlı olmasını canıyürekten temenni ediyorum.

Sağ olun, var olun. (AK Parti sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Ordu.

Madde üzerinde şahsı adına, Samsun Milletvekili Haluk Koç; buyurun.

HALUK KOÇ (Samsun) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Kamu Yönetimi Temel Kanunu Tasarısı, bütün taleplerimize rağmen ısrarla görüşülmeye devam ediliyor.

Bu konudaki aksaklıkları biz, sürekli dile getirmeye devam edeceğiz; her konu üzerinde, her madde üzerinde çekincelerimizi ifade edeceğiz; tasarının geneline dönük, o maddeyle bağlantılı hükümler konusundaki düşüncelerimizi açıklayacağız; belli noktalarda sizleri duyarlılığa davet edeceğiz; bunun, yapmamız gereken muhalefet görevlerinin en önemlisi olduğuna inanıyorum.

Sayın Başkan, Cumhuriyet Halk Partisinin, kamu yönetimi konusunda, bu getirilen tasarıdan çok daha ileri söylemleri olduğu ifade edildi biliyorsunuz. Geçen hafta içerisindeki görüşmelerde bunlarla ilgili, Çanakkale Milletvekilimiz Sayın İsmail Özay, Cumhuriyet Halk Partisinin getirmek istediği kamu yönetimi değişikliği ile iktidarınızın sunduğu ve bugün tartışmaya konu olan kanun tasarısı arasında çok önemli farklılıklar olduğunu ifade etmişti; bunları, konuşmacılar arada bir dile getiriyor. "Cumhuriyet Halk Partisi de bunları söylüyordu, niye şimdi farklı bir noktada görüş bildiriyorsunuz, duruş sergiliyorsunuz" diye ifadelerde bulunuyorlar.

Değerli arkadaşlarım, bakın, Türkiye'de yapılacak -bu önerinin dışında söylüyorum- bir kamu yönetimi yapılandırılması -reformu demiyorum; reformun Türkçesi yeniden yapılandırma, yeniden oluşturma- neleri hedeflemelidir; bir defa, kamu hizmetlerini ülke coğrafyasının her yerine eşit ulaştırmayı hedeflemelidir. Türkiye'nin bugünkü gerçeğine baktığınız zaman, ülkenin coğrafyasını gözünüzün önüne getirdiğiniz zaman, ülkenin doğusuyla batısı arasında, kuzeyiyle güneyi arasında hizmet dağılımı farklılığı açısından o kadar derin uçurumlar var ki. Bunu, bu uçurumları en derin yaşayan bölge milletvekilleri yakından biliyorlar, hissediyorlar, seçmenlerini görüyorlar, bölgelerini tanıyorlar.

Şimdi, yapılması gereken en önemli unsur, bu coğrafya bütününde, mutlaka, ülkenin her yerine kamu hizmetlerini eşit ulaştıracak önlemleri alacak bir iradeyi bu yasaya yansıtmaktır.

İkincisi, yurttaşların kamu hizmetlerinden daha etkin ve uygun koşullarda yararlanmasını sağlamaktır.

Sayın Bakanla, bugün üçüncü gün, soru-cevap kısmında -ben "arkası yarın" olarak niteledim- bir sosyal devlet tartışması yapıyoruz. Ben, özellikle Sayın Bakanı sosyal devlet tanımlamasına çekerek, bu yasada yok edilmeye çalışılan sosyal devlet görevini hatırlatmaya çalışıyorum. Peş peşe sorduğum soruların amacı budur.

Sayın Bakan bu sorulara ilk zamanlarda oldukça farklı yanıtlar verdi; sporda sponsorluk yasasını anlattı, serbest piyasa ekonomisinin gereklerini anlattı; fakat, ondan sonra...

SALİH KAPUSUZ (Ankara) - Siz de maddeyle hiç ilgisi olmayan konuşma yapıyorsunuz.

HALUK KOÇ (Devamla) - Sayın Başkan, Sayın Kapusuz söz almak istiyorlar. Demin konuşurken de aynı gayreti gösterdiler. Lütfen, esirgemeyin kendisinden bu söz hakkını.

SALİH KAPUSUZ (Ankara) - Maddeyle hiç alakası yok yapılan konuşmanın. Bunu hatırlatmak istedim.

HALUK KOÇ (Devamla) - Lütfen esirgemeyin. Burada anlatsın, biz de dinleyelim. Hakkı var, konuşabilir.

Bakın, grubu adına kişisel konuşma hakkını kullanmadıkları için, ben şu arada kürsüye çıktım.

SALİH KAPUSUZ (Ankara) - Hakkımızı verdik size.

HALUK KOÇ (Devamla) -O hakkı kullanabilir Sayın Kapusuz.

YEKTA HAYDAROĞLU (Van) - Sayın Kapusuz sizden izin alacak değil herhalde!

SALİH KAPUSUZ (Ankara) - Bu iyiliğimizi unutma!

HALUK KOÇ (Devamla) - Değerli arkadaşlarım, şimdi, burada gerçekten söylüyorum, sosyal devlet... En basitiyle ben size bir ülke gelir haritası sunacağım. Ortada bir ulusal gelirimiz var. Bunu, bir pasta olarak düşünün, bir somun olarak düşünün. Bu somunun yüzde 13,5'ini, bu ülkede yaşayan insanların yüzde 48,5'i alıyor. Değerli milletvekilleri, maalesef, bu gelir dağılımı adaletsizliği derinleşmeye de devam ediyor. Şimdi, bunu düzeltmeden, siz, kamunun vermek durumunda olduğu, vatandaşın vergi ödeyerek almak hakkına sahip olduğu birtakım temel hizmetleri -ki, onlara kamusal hizmetler diyoruz- önce yerelleştirerek -yerelleştirme tartışılabilir; o, bizim programımızda da var- ama, ondan sonra, Sayın Araslı'nın vurguladığı gibi, birtakım kuruluşlara, ne olduğu belli olmayan, tam tanımında ifadesine netlik kazandırmayan bir açılımla, kime, nasıl, ne koşulda devredeceksiniz?!

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

HALUK KOÇ (Devamla) - Sayın Başkan, bağlıyorum.

BAŞKAN - Buyurun Sayın Koç.

HALUK KOÇ (Devamla) - Değerli milletvekilleri, lütfen, kendi bölgelerinizi düşünün. Bu pastadan, ulusal gelirden bu kadar düşük pay alan bölgelerde iseniz, seçim bölgeniz buraları ise, bölgenizde yaşayan hangi insan, sağlığa, kamusal hizmet dışında ücret ödeyerek yaklaşıp bu hakkını talep edebilir; mümkün değil değerli arkadaşlarım. Bakın, mesleğimde yaşayarak geliyorum; mümkün değil. Bakın, aile hekimliği diye bir sistem getiriyorsunuz; bu, tamamen, Dünya Bankasının bir dayatmasıdır. "Efendim, Almanya'da da var; Almanya'da, bu sistem gayet iyi işliyor..." Ben de size diyorum ki, keşke bir Almanya olabilsek, keşke bir Fransa olabilsek; keşke olabilsek Sayın Valim, keşke olabilsek...

BAŞKAN - Sayın Koç, toparlayabilir misiniz.

HALUK KOÇ (Devamla) - Yani, yıllardır sürdürülen bu yanlış yönetimle gelir dağılımı arasında açılan bu uçurumları, farklılıkları keşke giderebilsek. Anadolu'nun hangi coğrafyasında, siz, aile hekimliğiyle hizmet verebileceksiniz, ücretli hale getireceksiniz?! Bakın, bundan kaçış yok; bu sistem bunu getiriyor; piyasalaştırma... Lütfen, düşünün, duyarlı olun. Bu değindiğim, sadece bir boyutu. Fırsat bulursam, kültür boyutuna da ulusal varlıklar boyutuna da ülke bütünlüğü boyutuna da, kendi düşünce penceremden çekincelerimi anlatmaya çalışacağım.

Saygılarımı sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Koç.

Madde üzerindeki konuşmalar tamamlanmıştır.

Saat 20.15'te toplanmak üzere, birleşime ara veriyorum.

Kapanma Saati : 19.15

BEŞİNCİ OTURUM

Açılma Saati : 20.18

BAŞKAN : Başkanvekili Sadık YAKUT

KÂTİP ÜYELER : Mehmet DANİŞ (Çanakkale), Yaşar TÜZÜN (Bilecik)

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 56 ncı Birleşiminin Beşinci Oturumunu açıyorum.

349 sıra sayılı kanun tasarısının görüşmelerine kaldığımız yerden devam ediyoruz.

VI. - KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN

GELEN DİĞER İŞLER (Devam)

4. - Kamu Yönetiminin Temel İlkeleri ve Yeniden Yapılandırılması Hakkında Kanun Tasarısı ile İçişleri, Plan ve Bütçe ve Anayasa Komisyonları Raporları (1/731) (S. Sayısı : 349) (Devam)

BAŞKAN - Komisyon ve Hükümet yerinde.

Sayın milletvekilleri; madde üzerinde İçtüzüğün 72 nci maddesine göre verilmiş bir önerge vardır; önergeyi okutuyorum :

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan Kamu Yönetimi Temel Kanunu Tasarı ile "kamuda ilk kez bütün kamu kurumlarının uyması gereken temel ilkelerin bir bütün olarak ortaya konulduğu, kamuda katılımcılık, şeffaflık, hesap verebilirlik, etkinlik, hizmetlerin sonucuna odaklılık, insan haklarına saygı, bürokratik işlemlerde ve mevzuatta sadelik, bilgi teknolojilerinden yararlanma vb. ilkelerin uygulanabilir hale getirildiği teşkilat yapıları, yatay organizasyon ve yetki devri esası uyarınca yeni ve etkin bir çerçeveye kavuşturulmakta olduğu, bakanlıklar ve kuruluşlar arasındaki görev dağılımı netleştirilerek mükerrerliklerin önlenmesinin öngörüldüğü, gereksiz hale gelmiş kuruluşların veya işlevlerin tasfiyesi veya uygun birimlere devri gündeme getirildiği, merkezî idare ile mahallî idareler arasında yetki ve görev paylaşımı netleştirilerek, merkezî idarenin stratejik düzeyde etkinliği artırılırken, mahallî idarelerin operasyonel düzeyde esneklikleri ve kaynaklarının genişletildiği, devletin aslî hizmetleri dışında bakanlıkların taşra teşkilatının ortadan kaldırılarak yerel ve yerinden yönetim birimlerinin güçlendirildiği, kamuda stratejik yönetim anlayışının benimsendiği ve kaynak tahsisi mekanizmalarıyla ilişkisinin kurulduğu, denetim sistemi performans esaslı ve içdenetim boyutunun güçlendirilmiş hale getirildiği, halk denetçisi (ombudsman) mekanizması dahil olmak üzere kamu denetiminin güçlendirildiği, bu kapsamda merkezî idarenin görev ve fonksiyonlarının belirlendiği, mahallî müşterek nitelikli görev ve hizmetlerin mahallî idarelere bırakıldığı, yine bu kapsamda merkezî birimlerin strateji geliştirme, genel koordinasyon ve yönlendirme kapasitesi artırılırken, mahallî idarelerin inisiyatif kullandırma ve operasyonel esnekliğinin vurgulandığı, değişen koşulların gerektirdiği farklılaşma ihtiyacını giderecek esneklikler verilirken bütünlük içinde uyumlu çalışmanın gerektirdiği minimum genel standart birliğinin de korunduğu, etkililik ve ekonomiklik ilkelerinden vazgeçmeden, mahallî ihtiyaçların yerel düzeyde karşılanması ilkesinden hareket edildiği, ayrıca Kamu Yönetimi Temel Kanunu Tasarısında kamu yönetiminde bütünlük ilkesinin korunmasına, merkezî yapılar ile mahallî idareler arasında tamamlayıcı bir anlayışla, işbirliğiyle, koordinasyonla azamî önem verildiği, yine idarî usul, saydamlık ve vatandaşın bilgi edinme hakkı, e-dönüşüm Türkiye projesi ve e-devlet bürokrasinin azaltılması ve basitleştirilmesi, vatandaş memnuniyetinin ölçülmesi, performans sistemine ve ödüllendirmeye geçiş, kamuda etik kuralların gözden geçirilmesi gibi birçok alanda yapılacak düzenlemelerle bu kanunda öngörülen çağdaş yönetim anlayışının hayata geçirileceği" genel gerekçede belirtilmiş ise de, tasarı, kamuoyunda, sivil toplum kuruluşlarında yeteri kadar tartışılamadığı için aceleyle yapılacak bir düzenlemeyle uygulamada büyük sorunlarla karşılaşılacak, kamu yönetiminde arzu edilen kaliteye ulaşılamayacak ve tasarının genel gerekçesinde ve madde gerekçesinde belirtilen hedeflere de erişilemeyecektir.

Kamu Yönetimi Temel Kanunu Tasarısının yasalaşmasıyla kamu hizmetlerinin yerinden yönetimle daha etkin olarak sunulacağı söylenmektedir. Oysa, sorun, bu hizmetlerin merkezî kamu yönetiminin mi yoksa yerel yönetimlerin mi sunacağından önce, devletin bu hizmetleri sunmayı temel görev sayıp saymadığıdır, bu hizmetler için yeterli ödenek ayırıp ayırmadığıdır. Yeni düzenlemenin böyle bir meselesi yoktur; daha doğrusu, kamu hizmeti sunma sorumluluğu merkezî yönetimin üzerinden atılmaya çalışılmaktadır.

Üstelik, kamu hizmeti üretimi sadece yerele aktarılmamakta, yerel yönetimler aracılığıyla bir bölümü piyasaya, özel üretime aktırılmakta, "vatandaş" kavramı yerine "müşteri" kavramı getirilmektedir.

Bütün bu nedenlerle, maddenin görüşülmesine devam edilerek konunun daha çok aydınlığa ve açıklığa kavuşmasında sayısız ve sınırsız yarar bulunduğuna inandığımız için, Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünün 72 nci maddesi uyarınca görüşülmekte olan maddeyle ilgili görüşmelerin devam etmesine karar verilmesi için bu önerge verilmiştir.

Kamu Yönetimi Temel Kanunu Tasarısının görüşülmekte olan 12 nci maddesiyle ilgili görüşmelerin İçtüzüğün 72 nci maddesi uyarınca devam etmesine karar verilmesini arz ederiz.

 

Haluk Koç

Feridun Baloğlu

Mustafa Gazalcı

 

Samsun

Antalya

Denizli

 

İzzet Çetin

 

Muharrem Kılıç

 

Kocaeli

 

Malatya

HALUK KOÇ (Samsun) - Karar yetersayısının aranılmasını istiyorum.

BAŞKAN - Karar yetersayısını arayacağım Sayın Koç.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler...

Sayın milletvekilleri, karar yetersayısı yoktur; birleşime 10 dakika ara veriyorum.

Kapanma Saati : 20.25

ALTINCI OTURUM

Açılma Saati : 20.35

BAŞKAN : Başkanvekili Sadık YAKUT

KÂTİP ÜYELER : Mehmet DANİŞ (Çanakkale), Yaşar TÜZÜN (Bilecik)

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 56 ncı Birleşiminin Altıncı Oturumunu açıyorum.

349 sıra sayılı kanun tasarısının görüşmelerine kaldığımız yerden devam ediyoruz.

VI. - KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN

GELEN DİĞER İŞLER (Devam)

4. - Kamu Yönetiminin Temel İlkeleri ve Yeniden Yapılandırılması Hakkında Kanun Tasarısı ile İçişleri, Plan ve Bütçe ve Anayasa Komisyonları Raporları (1/731) (S. Sayısı : 349) (Devam)

BAŞKAN - Komisyon ve Hükümet yerinde.

İçtüzüğün 72 nci maddesine göre verilmiş olan önergenin oylanmasında karar yetersayısı bulunamamıştı.

Şimdi, önergeyi tekrar oylarınıza sunacağım ve karar yetersayısını arayacağım.

Önergeyi kabul edenler... Kabul etmeyenler... Karar yetersayısı vardır ve önerge kabul edilmemiştir.

Madde üzerinde 10 dakika süreyle soru-cevap işlemi yapılacaktır.

Buyurun Sayın Koç.

HALUK KOÇ (Samsun) - Sayın Başkan, teşekkür ediyorum.

SALİH KAPUSUZ (Ankara) - Sayın Başkan, soru olmasını istiyoruz, yorum değil.

HALUK KOÇ (Samsun) - Efendim, soru da soracağım; tabiî ki, soruyu sormadan önce soruyu betimleyen ufak bir yorum da yapacağım.

Soru sormasını Grup Başkanvekili arkadaşım Sayın Kapusuz'dan öğrenecek değilim. İtiraz edersiniz, usul hakkında tartışma istersiniz, gerekli görürse Sayın Başkan usul hakkında tartışma açar; 10 dakikayı geçmemek üzere iki kişi lehinde, iki kişi de aleyhinde konuşur Sayın Kapusuz.

BAŞKAN - Sayın Koç...

HALUK KOÇ (Samsun) - Siz, kıdemli bir milletvekilisiniz, ben öğretmeyeceğim bunu size.

BAŞKAN - Sayın Koç, İktidar ve Anamuhalefet Partilerinin Grup Başkanvekillerinin çok güzel anlaştığını tüm Türkiye seyrediyor!

Buyurun.

HALUK KOÇ (Samsun) - Sayın Başkan teşekkür ediyorum.

Ben, Sayın Bakanın, yemek öncesindeki oturumda Cumhuriyet Halk Partisinin tüzelkişiliğiyle ilgili yaptığı açıklamaları şanssız bir döneme bağlıyorum. Sayın Bakanı soru-cevap süresince rahatsız edecek boyutta sorular sormadığımızı düşünüyorum. Sadece "arkası yarın" olarak tanımladığım tarzda, sosyal devleti tanımlama, sosyal devletin bu yasa tasarısıyla nasıl yok edildiği konusunda kendisinin de teyidini alma yönünde sorularımı birbirine ekleyerek soruyorum ve Sayın Bakan, son açıklamasında da bunun teyidini yapmıştır ve "evet, bu yasa, sosyal devlet mantığına, felsefesine terstir" demiştir. Kendisine bu açıklaması için teşekkür ediyorum.

Sayın Bakana sorum şu: Şimdi, küreselleşme dediğimiz olgu, toplumların bu küreselleşmeden beklentisi, dünyanın ileri ülkelerinin refah düzeyine ulaşmak şeklinde özetleniyor. Şimdi, küreselleşme boyutuna baktığımızda, dünyada yarattığı eşitsizlikler de ortada; bu, son derece önemli. Şimdi, küreselleşme, güçlü ulus devletleri daha güçlü kılarken, uluslaşma sürecini yaşayan ülkeler üzerinde parçalayıcı, oranın bütünlüğünü sarsıcı birtakım dayatmaları da beraberinde getiriyor. Sayın Bakan, acaba, bu yasa tasarısının, küreselleşme boyutuyla baktığımızda, Türkiye'nin ulus devlet kavramı içerisinde bir zarar görmesine sebep olup olmayacağı konusundaki görüşleriniz nedir?

Çok teşekkür ediyorum.

Sayın Kapusuz, teşekkür ederim izin verdiğiniz için!

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Koç.

Sayın Karademir, buyurun.

ERDAL KARADEMİR (İzmir) - Sayın Başkan, teşekkür ediyorum.

Bakanımıza şunu sormak istiyorum: Anayasamızın 63 üncü maddesinde "devlet, tarih, kültür ve tabiat varlıklarının ve değerlerinin korunmasını sağlar, bu amaçla destekleyici ve teşvik edici tedbirleri alır" denilmektedir. Yine, Anayasamızın 43 üncü maddesinde "kıyılar, devletin hüküm ve tasarrufu altındadır" denilmektedir. Kıyılar, devletin egemenlik hakkının uzantısı ve devamı olması nedeniyle, devletin egemenliği ve kullanımı altında bulunmasının bir sonucu olarak, kıyılarda kamusal ve özel mülkiyet oluşturulamaz. Görüldüğü gibi, merkezî idare, kıyılar ve kültür ve tabiat varlıklarının özellikleri ve nitelikleri gereği kendisini yetkili ve sorumlu saymaktadır; ancak, kıyılarımızda ve kültür varlıklarımız üzerinde kaçak ve kontrolsüz yapılar ibret abidesi gibi dururken, bu tasarıyla, yerel yönetimlere bırakılacaktır. Dolayısıyla, kıyı alanlarımız başta olmak üzere, bütün kamu mallarımızın, doğal ve kültürel değerlerin korunması, geliştirilmesi nasıl sağlanacaktır?

Teşekkür ediyorum.

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Karademir.

Sayın Akbulut?.. Yok.

Sayın Gazalcı, buyurun.

MUSTAFA GAZALCI (Denizli) - Teşekkür ederim Sayın Başkanım.

Birinci sorum şu: Görüştüğümüz maddenin (a) bendinde, görev ve yetkilerin saptanmasında ve örgütlenmede idarenin bütünlüğü esas alınır denildiği halde, merkezî yönetimlerin bağlı ve ilgili kuruluşlar eliyle yürütülen hizmetler için bakanlık merkez örgütünde ayrıca birim kurulamaz denilmesi, bu ilkeye aykırı değil midir?

İkinci sorum şu: AKP'nin çok övündüğü duble yol yapımında, Bayındırlık ve İskân Bakanı, kamunun bütün araç ve gereçlerini seferber ettiğini; böylelikle, hem daha tutumlu hem de daha verimli olduğunu, Mecliste söyledi. Bu tasarı yasalaşırsa, böyle hizmetlerin birleştirilmesi ya da devletin elindeki bir olanağın, yine, devletin bir işi için başka bir alanda kullanılması yasaklanacak mı; yoksa, iş, özel kesime mi devredilecektir?

Teşekkür ederim.

BAŞKAN - Sayın Gazalcı, teşekkür ediyorum.

Çok kısa olmak şartıyla, Sayın Kepenek, buyurun.

YAKUP KEPENEK (Ankara) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Sayın Bakan konuşmasında "sermaye düşmanlığı yaparak bir yere varılamaz, Çin'de komünistler dahi bunu yapmıyorlar, CHP bu mantığı bir tarafa bıraksın" dediler. Ben, Sayın Bakanın bu sözlerini geri almayı düşünüp düşünmediğini soruyorum ve geri almasını talep ediyorum. Ben, aynı zamanda, CHP Parti Meclisi üyesiyim; bunu önemsiyorum.

BAŞKAN - Sayın Kepenek, süre tamamlanmıştır.

YAKUP KEPENEK (Ankara) - Bir dakika efendim... Bitiriyorum... İzin veriniz...

BAŞKAN - Buyurun.

YAKUP KEPENEK (Ankara) - İkinci sorum: Başbakanın şirket sahibi olmasının, bakanların yakınlarının ticaretle uğraşmasının serbest piyasa mantığıyla ne ölçüde uyuştuğunu, uygun olup olmadığını soruyorum Sayın Bakanımdan?

Üçüncü sorum: Hükümetinizin işbaşında bulunduğu onbeş ay boyunca, Türkiye'ye ne kadar yabancı sermaye gelmiştir, Türkiye'den ne kadar yatırım sermayesi kaçmıştır ve hangi nedenle kaçmıştır?

Teşekkür ederim.

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Kepenek.

Buyurun Sayın Bakan.

DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI MEHMET ALİ ŞAHİN (İstanbul) - Sayın Başkanım, teşekkür ediyorum.

Önce Sayın Koç'un sorularından başlıyorum. "Bu tasarının sosyal devlet mantığına ters düştüğünü ve bunun, benim tarafımdan da teyit edildiğini" ifade ettiler.

Bu tasarının, Anayasanın 2 nci maddesinde öngörülen sosyal devlet ilkesiyle çelişen hiçbir yönü yoktur.

Sağlık ocaklarının, dispanserlerin mahallî yönetimlere bırakılmasının, sosyal devleti nasıl yaralayacağını veya zedeleyeceğini siz milletvekili arkadaşlarımın takdirlerine bırakıyorum.

Biraz sonra görüşeceğiz; 20 olan devlet bakanlıklarının sayısının 8'e indirilmesinin, sosyal devleti nasıl zedelediğini sizlerin takdirine bırakıyorum.

"Dikey örgütlenmeden yatay örgütlenmeye geçelim ve böylece, hiyerarşik kademeler azalsın, vatandaşın işi çabuk görülsün, bugün git yarın gel olmasın, bürokrasi azalsın" öngörüsüyle hazırlanan bu tasarı, allahaşkına, sosyal devlet ilkesinin neresiyle çelişir?!

Burada şu cümleler kullanıldı : "Bu tasarı, yoksulu gözden çıkarma tasarısıdır." Bu cümle, bu tasarıyla yan yana konulduğunda, bunu izah edecek kelime bulmakta oldukça zorlandığımı ifade etmek istiyorum.

Şimdi, bakın, bu tasarıyla, özetle, merkezdeki bazı yetki ve görevler, kaynaklarıyla birlikte mahallî yönetimlere, il özel idarelerine ve belediyelere aktarılıyor; yani, vatandaş, yerinden çözülebilecek bir sorunu için, bundan sonra, merkeze, yani, Ankara'ya gelmek zorunda kalmayacak. Zenginin parası vardır, Ankaralara kadar gelebilir; ama, fakiri, niye Ankara'ya kadar getirtiyorsunuz? Allahaşkına, bu tasarının neresi fakirin karşısında, zenginin yanındadır?!

RAMAZAN KERİM ÖZKAN (Burdur) - Fakir çarşıya çıkamıyor ki! Ankara'yı bırakın, şehre gidemiyor fakir.

DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI MEHMET ALİ ŞAHİN (İstanbul) - Mahallî seçimlere doğru gidiyoruz. Biz, İktidar Partisi olarak, sayın belediye başkanı adaylarımız, il genel meclisi üyesi adaylarımız, belediye meclisi üyesi adaylarımız, gideceğiz vatandaşımıza, biz, İktidar Partisi olarak, yerinde çözülebilecek olan sorunların yerinde çözümlenmesini istiyoruz; 15 tane icracı bakanlığın 9 tanesinin taşra teşkilatlarını, görevleriyle, yetkileriyle ve kaynaklarıyla birlikte sizlere vereceğiz diyeceğiz. Siz, Cumhuriyet Halk Partili arkadaşlarım ne diyeceksiniz; çıkacaksınız, İktidar Partisi, merkezî hükümetten, bazı görevleri, yetkileri, kaynaklarıyla birlikte size devretmek istiyordu; biz, Mecliste aslanlar gibi mücadele ederek, size bu aktarıma engel olduk mu diyeceksiniz? Böyle deyince size ne söyleyecekler, allahaşkına, ne söyleyecekler?! (AK Parti sıralarından alkışlar)

İZZET ÇETİN (Kocaeli) - Biz ne söyleyeceğimizi sizden mi öğreneceğiz...

DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI MEHMET ALİ ŞAHİN (İstanbul) - Siz, şimdi, bu davranışınızla şunu söylemek istiyorsunuz aslında.

İZZET ÇETİN (Kocaeli) - Sorulara cevap verin siz...

DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI MEHMET ALİ ŞAHİN (İstanbul) -  Biz, bu belediye başkanlarına güvenemiyoruz, biz, bu il genel meclisi üyelerine güvenemiyoruz, biz, bu belediye meclisi üyelerine güvenemiyoruz; çünkü, onlar, eğer bu yetkileri kendilerine devredersek, bu ülkenin üniter yapısını bozarlar demek istiyorsunuz..

Biz, bu ülke insanına güveniyoruz, belediye başkanlarına, hangi partiden olursa olsun, güveniyoruz, il genel meclisi üyelerine güveniyoruz ve belediye meclisi üyelerine güveniyoruz. (AK Parti sıralarından alkışlar) Ankara'daki bürokratlarımız ne kadar vatanseverse, bu ülkenin üniter yapısıyla ilgili ne kadar hassassa, yerel yönetimlerdeki yöneticilerimiz de o kadar hassastır. (AK Parti sıralarından "Bravo" sesleri, alkışlar)

İZZET ÇETİN (Kocaeli) - Sorulara yanıt ver, sorulara!..

DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI MEHMET ALİ ŞAHİN (İstanbul) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Bakan.

İZZET ÇETİN (Kocaeli) - Sayın Başkan, sorulara cevap versin, sorulara!..

DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI MEHMET ALİ ŞAHİN (İstanbul) - Haydi, gidin, anlatın bakayım halka; gidin, belediye başkanlarına "biz mâni olduk" deyin!

İZZET ÇETİN (Kocaeli) - Sayın Başkan, bakan sorumluluğunda cevap versin!

YAKUP KEPENEK (Ankara) - Sayın Başkan, sorularıma yanıt istiyorum.

İZZET ÇETİN (Kocaeli) - Sayın Başkan, sorulara yanıt versin!

ERDAL KARADEMİR (İzmir) - Sayın Başkan, sorulara yanıt vermedi.

YAKUP KEPENEK (Ankara) - Sorularımızın hiçbirine yanıt verilmiyor Sayın Başkan; sorularımıza yanıt istiyoruz!

K. KEMAL ANADOL (İzmir) - Sayın Başkan, arkadaşlar "sorularımıza cevap alamadık" diyorlar.

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, madde üzerinde 6 adet önerge vardır; önergeleri önce geliş sıralarına göre okutacağım, sonra aykırılıklarına göre işleme alacağım.

Birinci önergeyi okutuyorum :

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

349 sıra sayılı Kamu Yönetimi Temel Kanunu Tasarısının 12 nci maddesinin birinci cümlesinde geçen "ilke ve esaslar" ibaresinin "ilkeler ve esaslar" olarak değiştirilmesini arz ederim.

                                      Sabri Varan

                                     Gümüşhane

BAŞKAN - İkinci önergeyi okutuyorum :

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

349 sıra sayılı Kamu Yönetimi Temel Kanunu Tasarısının 12 nci maddesinin (c) bendinde geçen "bağlı ve ilgili kuruluşlar" ibaresinin "bağlı, ilgili ve ilişkili kuruluşlar" olarak değiştirilmesini arz ederim.

                                     İsmail Bilen

                                            Manisa

BAŞKAN - Üçüncü önergeyi okutuyorum :

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

349 sıra sayılı Kamu Yönetimi Temel Kanunu Tasarısının 12 nci maddesinin (b) bendinde geçen "bağlı ve ilgili kuruluşların" ibaresinin "bağlı, ilgili ve ilişkili kuruluşların" olarak değiştirilmesini arz ederim.

                             İbrahim Köşdere

                                        Çanakkale

BAŞKAN - Dördüncü önergeyi okutuyorum :

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

349 sıra sayılı Kamu Yönetimi Temel Kanunu Tasarısının 12 nci maddesinin birinci fıkrasının birinci cümlesinde geçen "bağlı ve ilgili kuruluşların" ibaresinin "bağlı, ilgili ve ilişkili kuruluşların" olarak değiştirilmesini arz ederim.

                                   Kerim Özkul

                                             Konya

BAŞKAN - Beşinci önergeyi okutuyorum :

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

349 sıra sayılı Kamu Yönetimi Temel Kanunu Tasarısının 12 nci maddesinin (b) bendinin son cümlesinin (c) bendi olarak düzenlenmesini, mevcut (c) bendinin (d) bendi olarak teselsülünü arz ve teklif ederim.

                              Erdoğan Özegen

                                               Niğde

BAŞKAN - 6 ncı önerge, aynı zamanda en aykırı önerge olduğu için, okutup, işleme alacağım.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 349 sıra sayılı kanun tasarısının Teşkilatlanmaya ilişkin ilke ve esaslar başlıklı 12 nci maddesinin tasarı metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.

 

Haluk Koç

Feridun Baloğlu

Oya Araslı

 

Samsun

Antalya

Ankara

 

Birgen Keleş

Osman Kaptan

R. Kerim Özkan

 

İstanbul

Antalya

Burdur

 

Feramus Şahin

Erdal Karademir

Hüseyin Bayındır

 

Tokat

İzmir

Kırşehir

 

 

Abdulaziz Yazar

 

 

 

Hatay

 

BAŞKAN - Komisyon katılıyor mu?

ANAYASA KOMİSYONU BAŞKANI BURHAN KUZU (İstanbul) - Katılmıyoruz.

BAŞKAN - Hükümet katılıyor mu?

DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI MEHMET ALİ ŞAHİN (İstanbul) - Katılmıyoruz.

HALUK KOÇ (Samsun) - Gerekçeyi okutun efendim.

BAŞKAN - Gerekçeyi okutuyorum :

Gerekçe :

349 sıra sayılı kanun tasarısının Teşkilatlanmaya ilişkin ilke ve esaslar başlıklı 12 nci maddesinin madde gerekçesinde aynen şöyle denilmektedir:

Madde ile, bakanlıklar ile bağlı ve ilgili kuruluşların teşkilatlanmasının ilke ve esasları belirlenmektedir.

Bakanlıklar ile bağlı ve ilgili kuruluşlar teşkilatlanırken ve görev ve yetkileri belirlenirken idarenin bütünlüğü ilkesi esas alınacak ve bu bütünlüğü bozacak şekilde teşkilâtlanma ile görev ve yetki belirlemesi yapılmayacaktır.

Teşkilatlanmada kamu hizmetlerinin etkili ve verimli bir şekilde yerine getirilmesine uygun bir yapı kurulacaktır. Bu amacı sağlamaya yönelik bir yapı oluşturabilmek için kurum ve kuruluşların görev, yetki ve sorumlulukları mutlaka tanımlanacaktır. Özellikle, benzer hizmet ve görevler birden fazla kuruluşa verilmeyecektir. Böylece, kişiler bir iş için birden fazla kurum veya kuruluşa gitmeden yetkili olan tek kuruluştan iş ve işlemlerini tamamlayabilecek ve kurumlar arasındaki yetki çatışmaları da önlenecektir.

Bakanlıklar ile bağlı ve ilgili kuruluşlar belirlemiş oldukları stratejik planlarına, yıllık amaç ve hedeflerine ulaşabilmek için teşkilat yapılarını ve sundukları hizmetlerin kalite standartlarını sürekli geliştirecekler, kamu hizmetlerinin, yararlananlara, daha kısa sürede ulaşması için süreçleri hızlandırıcı tedbirler alacaklardır.

Bu maddede geçen kavramlardan; "sürekli geliştirme" kavramı, kamu kurum ve kuruluşlarında yapı, kaynak, süreç ve sonuçların, bir bütün olarak yönetimin sürekli ve sistematik olarak izlenmesini ve iyileştirilmesini; "strateji" kavramı, belirli amaçları gerçekleştirmek için gerekli kararlar ve faaliyetler bütününü; "stratejik plan" kavramı, kamu kurum ve kuruluşlarının uzun ve orta vadeli amaçları, temel ilke ve politikaları, hedef ve öncelikleri, ölçülebilir  performans göstergeleri ile bunlara ulaşmak için izlenecek yol ve yöntemler ile kaynak dağılımlarını içeren dokümanları;  "stratejik yönetim" kavramı, stratejik planların hazırlanması, uygulanması ve sonuçların değerlendirilmesini ve denetimini; "amaç" kavramı, kurumdan beklenen ve kurumun nihaî olarak gerçekleştirmek istediği, ulaşılması beklenen, arzu edilen sonuçları; "hedef" kavramı, belirli bir dönem içerisinde ulaşılması gereken ve ölçülebilir sonuçları ifade etmektedir.

12 nci maddenin (c) bendinde "bakanlıklar ile bağlı ve ilgili kuruluşlar, stratejik planlarına, yıllık amaç ve hedeflerine bağlı olarak teşkilat yapısını, hizmet kalite standartlarını, yönetim ve hizmet süreçlerini sürekli geliştirici tedbirleri alır" hükmüne yer verilmiştir. Bu hüküm, Anayasanın "Planlama" başlıklı 166 ncı maddesine aykırıdır. Anayasanın 166 ncı maddesi, planın bütünlüğünü bozacak değişikliklerin önlenmesine ilişkin usul ve esasların kanunla düzenleneceğini belirterek TBMM'ye bu konuda görev vermiştir. Stratejik planın tanımı yapılırken, bunun merkezî kalkınma planıyla hiçbir ilişkisi kurulmamıştır ve bu ilişkinin kurulmaması nedeniyle, sanki stratejik plan merkezî kalkınma planının dışında, onunla ilgisi kurulmaması gereken, böyle bir zaruret olmayan bir plan türü olarak ortaya konulmuştur ve böyle konulduğu için, Anayasamızın 166 ncı maddesinde yer alan, planın bağlayıcılığı, planın bütünlüğü ve merkezî planlama ilkelerine tamamen zıt, karşıt bir durum ortaya çıkmaktadır. Ayrıca, hepimizin bildiği gibi, Anayasanın herhangi bir hükmüne aykırı olan bir düzenleme, hukuk devleti ilkesini de zedelemektedir. Hukuk devleti ilkesi, Anayasamızın 2 nci maddesinde yer alan bir ilkedir ve bu nedenle, söz konusu düzenleme, stratejik plan hakkındaki tanımlama, Anayasanın 2 nci maddesine de aykırıdır. Anayasamızın 11 inci maddesi, Anayasanın üstünlüğünü ve bağlayıcılığını ifade etmiştir. Yani, yasama, yürütme ve yargı organları, bütün gerçek ve tüzelkişiler, Anayasa hükümlerine uygun hareket etmek zorundadırlar. Anayasanın 166 ncı maddesindeki ilkelere aykırı olan stratejik plan kavramı, bu nedenle, Anayasanın bağlayıcılığı ve üstünlüğü ilkelerine, dolayısıyla, Anayasanın 11 inci maddesine de aykırıdır.

Bu bakımlardan Anayasaya uygunluğu tartışma yaratacak olan 12 nci maddenin tasarı metninden çıkarılması gerekmektedir.

BAŞKAN- Komisyon ve Hükümetin katılmadığı önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.

Diğer önergeyi okutuyorum :

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

349 sıra sayılı Kamu Yönetimi Temel Kanunu Tasarısının 12 nci maddesinin (b) bendinin son cümlesinin (c) bendi olarak düzenlenmesini, mevcut (c) bendinin (d) bendi olarak teselsülünü arz ve teklif ederim.

                              Erdoğan Özegen

                                               Niğde

BAŞKAN - Komisyon önergeye katılıyor mu?

ANAYASA KOMİSYONU BAŞKANI BURHAN KUZU (İstanbul) - Katılmıyoruz efendim.

BAŞKAN - Hükümet katılıyor mu?

DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI MEHMET ALİ ŞAHİN (İstanbul) - Katılmıyoruz efendim.

ERDOĞAN ÖZEGEN (Niğde) - Gerekçe okunsun efendim.

BAŞKAN - Gerekçeyi okutuyorum :

Gerekçe :

Benzer nitelikteki hizmet ve görevlerin birden fazla kurum ve kuruluşa verilemeyeceği bu mevcut (b) bendinden ayrı bir içerik taşımaktadır. Bu sebeple bu değişikliğe gidilmektedir.

BAŞKAN - Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.

Diğer önergeyi okutuyorum :

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

349 sıra sayılı Kamu Yönetimi Temel Kanunu Tasarısının 12 nci maddesinin birinci fıkrasının birinci cümlesinde geçen "bağlı ve ilgili kuruluşların" ibaresinin "bağlı, ilgili ve ilişkili kuruluşların" olarak değiştirilmesini arz ederim.

                                   Kerim Özkul

                                             Konya

KERİM ÖZKUL (Konya) - Sayın Başkan, önergemi geri çekiyorum.

BAŞKAN - Önerge geri çekilmiştir.

Diğer önergeyi okutuyorum :

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

349 sıra sayılı Kamu Yönetimi Temel Kanunu Tasarısının 12 nci maddesinin (b) bendinde "bağlı ve ilgili kuruluşların" ibaresinin "bağlı, ilgili ve ilişkili kuruluşların" olarak değiştirilmesini arz ederim.

                             İbrahim Köşdere

                                        Çanakkale

BAŞKAN - Komisyon önergeye katılıyor mu?

ANAYASA KOMİSYONU BAŞKANI BURHAN KUZU (İstanbul) - Katılmıyoruz efendim.

BAŞKAN - Hükümet katılıyor mu?

DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI MEHMET ALİ ŞAHİN (İstanbul) - Katılmıyoruz efendim.

İBRAHİM KÖŞDERE (Çanakkale) - Gerekçe okunsun Sayın Başkan.

BAŞKAN - Gerekçeyi okutuyorum :

Gerekçe :

Tasarının 2 nci maddesiyle paralellik sağlanmaktadır.

BAŞKAN - Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.

Diğer önergeyi okutuyorum :

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

349 sıra sayılı Kamu Yönetimi Temel Kanunu Tasarısının 12 nci maddesinin (c) bendinde geçen "bağlı ve ilgili kuruluşlar" ibaresinin "bağlı, ilgili ve ilişikli kuruluşlar" olarak değiştirilmesini arz ederim.

                                     İsmail Bilen

                                            Manisa

BAŞKAN - Komisyon, önergeye katılıyor mu?..

ANAYASA KOMİSYONU BAŞKANI BURHAN KUZU (İstanbul) - Katılmıyoruz.

BAŞKAN - Hükümet katılıyor mu?..

DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI MEHMET ALİ ŞAHİN (İstanbul) - Katılmıyoruz.

İSMAİL BİLEN (Manisa) - Gerekçe okunsun.

BAŞKAN - Gerekçeyi okutuyorum :

Gerekçe :

Tasarının 2 nci maddesiyle paralellik sağlanmaktadır.

BAŞKAN - Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.

Son önergeyi okutuyorum :

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

349 sıra sayılı Kamu Yönetimi Temel Kanunu Tasarısının 12 nci maddesinin birinci cümlesinde geçen "ilke ve esaslar" ibaresinin "ilkeler ve esaslar" olarak değiştirilmesini arz ederim.

                                      Sabri Varan

                                     Gümüşhane

SABRİ VARAN (Gümüşhane) - Önergemi geri çekiyorum.

BAŞKAN - Önerge geri çekilmiştir.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.

13 üncü maddeyi okutuyorum :

Bakanlar Kurulu, Başbakan ve Başbakan yardımcıları

MADDE 13. - Bakanlar Kurulu, Başbakan ve bakanlardan oluşur. Başbakan, Bakanlar Kurulunun başkanı ve Başbakanlık teşkilatının en üst amiridir.

Başbakana yardımcı olmak ve Başbakan tarafından verilecek görevleri yerine getirmek amacıyla sayıları sekizi geçmemek üzere Devlet Bakanı atanabilir. Başbakana yardımcı olmak ve bakanlıklar arasında koordinasyonu sağlamak üzere en çok üç bakan Başbakan Yardımcısı olarak görevlendirilebilir.

Başbakan yardımcıları ile Devlet bakanlarının danışma ve büro hizmetlerini yürütecek personele ait kadrolar Başbakanlık kadro cetvelinde gösterilir.

BAŞKAN - Madde üzerinde, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına söz isteyen Ankara Milletvekili Sayın Mehmet Tomanbay; buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)

CHP GRUBU ADINA MEHMET TOMANBAY (Ankara) - Sayın Başkan, yüce ulusumuzun değerli vekilleri; üzerinde konuştuğumuz yasa tasarısı, AKP İktidarının önemli bir değişikliğini gösteriyor. AKP İktidarı, bu tasarıyla, kendi iktidarı dönemindeki önemli bir değişimi kanıtlıyor; bu tasarıyla, artık, gizli gündemleri ve amaçları gereği, toplumu dönüştürmeye başladıklarını ilan ediyor. Bu tasarıyla, altında imzası bulunan Başbakanlık Müsteşarı Ömer Dinçer'in, o ünlü makalesindeki sözleriyle kanıtladığı gibi, laiklik, cumhuriyetçilik ve milliyetçilik döneminin bittiği, bunun yerine, Türkiye'de, daha İslamî bir yapının kurulmaya başlandığı ilan ediliyor. Bu nedenle, bu tasarı, bir anlamda, Türkiye'de, siyasal rejimi değiştirme tasarısıdır, bunun ilanı tasarısıdır ve bu açıdan da çok önemli bir tasarıdır.

HACI BİNER (Van) - Başka bir şey bilmiyorsunuz ki...

MEHMET TOMANBAY (Devamla) - O zaman, bu tasarının, siyasal rejimi değiştirme tasarısı olmadığını kanıtlamak istiyorsanız, çıkarsınız, burada, çok ciddî bir şekilde açıklarsınız.

RESUL TOSUN (Tokat) - Anlayana açıklarız!

MEHMET TOMANBAY (Devamla) - Ama, bakın, bu tasarı burada konuşulurken, siz değerli AKP milletvekilleri, emir almışcasına -ki, tabiî, aldığınız da çok açık, şu anda belki bu sözlerimle beni biraz dinlemeye başladınız- kürsüye çıkan Cumhuriyet Halk Partili vekillerin açıklamalarını hiçbir şekilde dinlemediğinizi, kafalarınız önünüzde, kendi kâğıtlarınızla meşgul olduğunuzu; bu tasarıyla ilgili Cumhuriyet Halk Partili milletvekillerinin neleri getirmeye çalıştığını, neleri eleştirdiğini, hangi konuda katkıda bulunduğunu hiç dinleme zahmetinde bulunmadığınızı, günlerden beri televizyonları başında bizleri seyreden milyonlarca vatandaşımız görüyor. Vatandaşımız, siz değerli AKP'li milletvekillerinin bu tasarıya ne kadar önem verdiğinizi de böylece televizyonlarda görüyor! Şu anda, tabiî, biraz bakmaya başladınız; ama...

BAŞKAN - Sayın Tomanbay, madde üzerinde konuşur musunuz...

MEHMET TOMANBAY (Devamla) - Geliyorum maddeye Sayın Başkan.

ZÜLFÜ DEMİRBAĞ (Elazığ) - Gerçekle alakası olmayan konuşma bunlar!

MEHMET TOMANBAY (Devamla) - Dolayısıyla, önemli olan, bu tasarıya ne kadar önem verdiğinizdir ve bu tasarıyı ne kadar ciddîye aldığınızdır.

CAVİT TORUN (Diyarbakır) - Şu ana kadar  önemli ne söylediniz?!

MEHMET TOMANBAY (Devamla) - Zaten, o arkadaki amaçları kanıtlamak için, o arkadaki amaçları hayata geçirmek için planlanmış bir tasarı olduğu için, çok fazla üstünde değilsiniz. Sayısal çoğunluğunuza bakarak "biz nasıl olsa bunu geçireceğiz; CHP'liler ne derse desin, hiç önemli değil" yaklaşımı içindesiniz; ama, bu tavrınızı, ne güzel ki milyonlarca vatandaşımız görüyor ve ne kadar önem verdiğinizin farkında oluyorlar!..

Bakın, bu tasarı sizler açısından, toplumu değiştirmeye çalışma açısından çok önemli olmasına rağmen, ne yazıktır ki, biryığın yanlışla dolu, biryığın teknik bozuklukla dolu ve bir yığın Anayasaya aykırılıkla dolu.

CAVİT TORUN (Diyarbakır) - Ne diyorsun, ne anlatıyorsun?!

MEHMET TOMANBAY (Devamla) - Dinlerseniz, hemen söylüyorum; bakın, yanlışları not alın.

Cumhuriyet Halk Partisi milletvekilleri, bizler, bu yanlışları söylemeye devam edeceğiz; ama, söylemeden önce şunu da vurgulamak istiyorum. Milyonlarca vatandaşımız izliyor bizi; kuşkusuz, Cumhuriyet Halk Partisi olarak biz de programımızda, merkezî yönetimin hantallığını ortadan kaldıran, kimi yetkilerini yerel yönetimlere devreden, sosyal devlet ilkesini yerel yönetimler adıyla tüm yurt düzeyine yayan, etkin, işlevsel, düzenleyici bir devlet yapısını oluşturmayı elbette istiyoruz; ama, sizin bu tasarınızın, reform adı altında, reformla hiç ilgisi olmayan ve demin dediğim gibi, sadece rejimi değiştirmeyi amaçlayan bir tasarı olması nedeniyle de buna tümüyle karşı çıkıyoruz. Bu çok açık ortada.

MEHMET EMİN MURAT BİLGİÇ (Isparta) - Hangi madde?..

MEHMET TOMANBAY (Devamla) - Bakın, sivil toplum kuruluşları sokaklarda mitingler yapıyor, doktorlar, öğretmenler, tüm çalışanlar sizlere milyonlarca e-mail gönderiyor; yani, tasarınızın toplumu ne kadar ilgilendirdiğini sizler bu protestolarla görüyorsunuz!...

CAVİT TORUN (Diyarbakır) - Bir tek e-mail gelmedi.

MEHMET TOMANBAY (Devamla) - Değerli milletvekilleri, 13 üncü madde, bu tasarı içindeki maddeler içerisinde en masum görüneni. Aslında bir dolgu maddesi; şimdi o teknik noktaya geliyorum.

Bakın, 13 üncü maddenin başlığı da "Bakanlar Kurulu, Başbakan ve Başbakan Yardımcıları." Tasarı içinde bu maddenin yer aldığı bölümün başlığı ise "Bakanlıklar ile Bağlı ve İlgili Kuruluşların Teşkilatlanması." Kısım başlığı ise "Bakanlıklar ile Bağlı ve İlgili Kuruluşların Teşkilatlanmasına İlişkin Esas ve Usuller." Bu haliyle 13 üncü madde Anayasa hükümlerini yineleyen bir madde; ancak, bu maddede başka yasa hükümleri de tekrarlanmış. Bu tasarının yürürlükten kaldırdığı, 1984 yılında çıkarılarak yürürlüğe giren 3046 sayılı Yasa, tekrarlanan yasalardan birisi; onu tekrarlamışsınız bu maddede. 3046 sayılı Yasanın adı Bakanlıkların Kuruluş ve Görev Esasları Hakkında Kanundur; ama, buradaki beceriksizlik, bilgisizlik nerede, açıklayayım. Bu tasarıda 3046 sayılı Kanunun adı alınmış, kısım, bölüm başlığı yapılmış, kanun kaldırılıp temel kanunun içine taşınmış; ancak, bu taşınma sırasında biryığın hasar ortaya çıkmış. 4 Kasımda açıkladığınız bu tasarının, ilk getirdiğiniz temel yasa taslağının 3 üncü maddesine göre "merkezî idare" denilince ilgili kuruluşlar da anlaşılacaktı ve ilgili kuruluşlar, onun gerekçesinde, hizmet yönünden yerinden yönetim kuruluşuydu; ancak, hizmet yönünden yerinden yönetim kuruluşunun merkezî idare hiyerarşisi dışında özerk kuruluşlar olduğunu size hatırlatmıştık ve siz de, 29 Aralık tarihinde Yüce Meclisimize gönderdiğiniz tasarıda bu maddeyi düzeltmiş, merkezî idare tanımından "ilgili ve ilişkili kuruluşlar"ı çıkarmıştınız. Şimdi, ne olmuş; bütün bunlara karşın tasarının "kısım" ve "bölüm" başlığında "ilgili kuruluşlar" ibaresini kaldırmayı yine unutmuşsunuz.

MEHMET EMİN MURAT BİLGİÇ (Isparta) - Bu maddî hata cumhuriyeti nasıl tehdit ediyor?!

MEHMET TOMANBAY (Devamla) - Hâlâ, bakanlıklar ile ilgili kuruluşları birlikte düzenlemeye kalkmışsınız. Anladınız mı Sayın Vekil, soruyordunuz nedir aksaklık diye? Bu, tam bir bilgisizlik.

Ve tabiî, 3046 sayılı Yasanın başlığında da "ilgili kuruluşlar" ibaresi yok. Böylece, bu yasa taslağını hazırlayanların hukuka giriş dersine ne kadar muhtaç oldukları bir kez daha belgelendi.

Geçen de, burada, Sayın Dengir Mir Mehmet Fırat, kalktı, bize, ilkokul yurttaşlık derslerinden öğrenmemiz gerekenler olduğunu söyledi.

ZÜLFÜ DEMİRBAĞ (Elazığ) - Doğru söylemiş.

MEHMET TOMANBAY (Devamla) - Değerli AKP'liler, biz, yurttaşlık dersini, Yüce Önder Atatürk'ün yurttaşlık kitabından öğrendik; ama, bu tasarıyı hazırlayanlar, ne yazık ki, hukuka giriş dersinden bile haberdar değiller.

CAVİT TORUN (Diyarbakır) - Suiistimal etme!..

MEHMET TOMANBAY (Devamla) - Konumuzla ilgili bir yasa daha var; o da 3056 sayılı Yasa; tarihi 1984, adı "Başbakanlık..." Burada daha büyük bir komiklik var; Başbakanlık Teşkilatı Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin Değiştirilerek Kabulü Hakkında Kanun... Bu yasadaki hükümleri de temel yasada tekrarlıyorsunuz; ama, bu noktada en büyük şaşkınlık, 3046'yı yürürlükten kaldırırken, aynı işleme tabi tuttuğunuz 3056'yı yürürlükten kaldırmıyorsunuz. Tabiî, 3056 sayılı Yasayı, "yürürlükten kaldırılan hükümler" maddesine yazmayı unutmuşsunuz. Bu mu hukuk bilgisi?! Bu mu kanun hazırlama bilgisi?!

Bir başka gariplik de ilk tümceyle ilgili. Bakın "Bakanlar Kurulu, Başbakan ve bakanlardan oluşur" diyor ilk tümceniz. Anayasanın 109 uncu maddesinin ilk tümcesinde ise "Bakanlar Kurulu, Başbakan ve bakanlardan kurulur" deniliyor. Yani, temel yasanızın hükmü ile Anayasa hükmü arasındaki fark "oluşur" ile "kurulur"dan ibaret; bu kadar basit. Bu fark, hikmeti hükümet işi midir nedir, tabiî, size soruyorum. Burada ne büyük bir fark görüyorsunuz, bir büyük hukuk katkısı mı yaptığınızı düşünüyorsunuz; onu tabiî, siz değerli vekillerin bilgisine ve takdirine sunuyorum.

13 üncü maddenin ikinci tümcesi ise şöyle:"Başbakan, Bakanlar Kurulunun başkanı ve Başbakanlık teşkilatının en üst amiridir."

3056 sayılı Yasanın 4 üncü maddesinde de şu tümce yazılı: "Başbakan, Bakanlar Kurulunun başkanı, bakanlıkların ve Başbakanlık teşkilatının en üst amiridir." Bakın, buradaki ilginçlik veya bilgisizlik de nerede...

Anlaşılacağı üzere, bu yasa tasarısında hem Anayasa hükümlerini hem de yürürlükte olan bir başka yasa hükümlerini tekrarlıyorsunuz. Anayasanın daha ayrıntılı düzenlediği Başbakanlığı, Anayasadan daha dar kapsamlı bir hükümle düzenlemeye kalkıyorsunuz. Sanki, bu yasa, Anayasa üstü bir metinmiş gibi, daha genel bir düzenleme yapıyorsunuz.

Üstelik, Başbakanlığı düzenleyen ayrıntılı, kapsamlı başka bir yasayı da yürürlükte bırakıyorsunuz; açıkça, varlığını unutuyorsunuz; daha nereyi eleştirelim... Böyle yasa olmaz, böyle hukuk bilgisi olmaz. Açıkçası, ne yaptığınızı bilmiyorsunuz ya da bu tasarıyı hazırlayanlar ne yaptığını bilmiyor.

ZÜLFÜ DEMİRBAĞ (Elazığ) - Sen biliyor musun?!

MEHMET TOMANBAY (Devamla) - Size, işte, ben, bildiğimi söylüyorum, size aktarıyorum.

Ne yaptığınızı bilmemeye bir diğer önemli örnek ise, devlet bakanlığı sayısının 8'e indirilmesiyle ilgili. 13 üncü maddenin ikinci fıkrasında, devlet bakanlığı sayısını 8'e düşürüyorsunuz. Madde gerekçesinde de "Böylece, kamu yönetiminin küçültülmesi -demin, Değerli, Sayın Bakan da aynı şeyi söyledi- daha etkin bir yönetim kurulması ihtiyacı ile kamuoyunun bu doğrultudaki beklentilerinin karşılanması da amaçlanmıştır" diyorsunuz. Oysa, devlet bakanlığı sayısını 8'e indirmeniz yetmez ki; bu sayı en fazla 2 ya da 3 olmalı değerli AKP'liler; çünkü, siz, ne yaptınız bu tasarıyla, 9 bakanlığın taşra kuruluşunu kaldırdınız, birçok kamu kurumunu yok ettiniz. Sonra da, üstelik, 3 Başbakan Yardımcısı varken, hâlâ, 8 devlet bakanlığını savunuyorsunuz... 8 devlet bakanının çalışacağı devlet kurumu mu kaldı, bakanlık mı kaldı?.. Onun için, 2-3 devlet bakanlığı yeter; 8'i çok fazla koyuyorsunuz Sayın Bakan...

ZÜLFÜ DEMİRBAĞ (Elazığ) - Bir iki asır sonra iktidara gelirseniz, yaparsınız!..

MEHMET TOMANBAY (Devamla) - Değerli milletvekilleri, tasarının, 68 sözcükten oluşan en kısa, en sorunsuz maddelerinden biriymiş gibi görünen 13 üncü maddesi de, gördüğünüz gibi bir yığın teknik hatayla ve sorunla dolu.

Bu yasa tasarısının Anayasaya aykırı hükümler taşıdığını söylemek eksik, yetersiz bir değerlendirmedir. Bu yasa tasarısı, Anayasayı yalan yanlış tekrar eden, Anayasayı tagyir ve tebdil eden bir yasadır. AKP Hükümetinin gözü öylesine kara ve başı öylesine dönmüş ki, hazırladığı yasa tasarısının Anayasaüstü bir metin olduğunu bile fark etmiyor, Anayasanın yerine geçecek bir metin olduğunu bile fark etmiyor. Bu, işin, hukuk tekniği açısından görünümüdür.

Bu yasa, hukuksal kargaşa çıkaracaktır. Daha önemlisi, bu yasa, Türkiye'yi üretemez bir duruma sokacak, daha da sömürgeleştirecek ve Türkiye'nin...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

MEHMET TOMANBAY (Devamla) - Sayın Başkan, bitiriyorum

BAŞKAN - Buyurun Sayın Tomanbay.

MEHMET TOMANBAY (Devamla) -Dolayısıyla, bu yasa, Türkiye'nin ulusal birliğini tehlikeye düşürecek bir yasadır. Bunu, burada defalarca tekrarlıyoruz, söylüyoruz; ama, tabiî, yasa, uzun da  bir yasa; içinizde belki birkaç kişi ayrıntılı okudu, diğerleriniz ayrıntılı okumadığınız için, incelemediğiniz için, tehlikeli yönlerini hiçbir şekilde fark etmediğiniz için, burada, tabiî, bir grup bütünlüğüyle, bizleri gülerek izliyor, bizleri bir  anlamda...

ZÜLFÜ DEMİRBAĞ (Elazığ) - Ağlayarak mı izleyelim?!

MEHMET TOMANBAY (Devamla) - Hayır, yani -biraz da, tabiî, sizlerin gülmenizde fayda var- gülerek izliyorsunuz ve kendi yapacağınızı yapıyorsunuz.

Değerli milletvekilleri, hükümet, anayasal düzeni değiştirmek istiyor; ancak, ne yazık ki, AKP'ye oy veren veya vermeyen seçmenlerin laik cumhuriyetin değiştirilmesi gibi bir beklentisi yok. Halkımız, iş istiyor, aş istiyor, parasız eğitim istiyor, kaliteli sağlık hizmeti istiyor; Türkiye'nin fabrikalarının, topraklarının, tesislerinin satılmasını değil, Türkiye'nin üretim yapmasını istiyor.

Bakın, iktidarınız süresince işsiz sayısı arttı, dışborçlar arttı. Dolaylısıyla, gelin, anayasal düzeni tahrip ederek ülkemizi büyük sıkıntılar içine düşürecek bu kargaşa tasarısı yerine, halkımızın sorunlarına çözüm bulalım.

Bu düşüncelerle, bu tasarıya reddoyu vereceğimizi belirtir, hepinize saygılar sunarım. (CHP sıralarından alkışlar; AK Parti sıralarından alkışlar[!])

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Tomanbay.

Madde üzerinde, şahsı adına söz isteyen, Kahramanmaraş Milletvekili Sayın Ali Sezal, buyurun. (AK Parti sıralarından alkışlar)

ALİ SEZAL (Kahramanmaraş) - Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Değerli arkadaşlar, seçim meydanlarında çok söz verdik, bütün partilerimiz söz verdi. Bunlardan bir tanesi de Türkiye'nin yeniden yapılanması idi.

Şimdi, geldiğimiz şu yılda, şu çağda, baktığımızda

HALİL TİRYAKİ (Kırıkkale) - Ekmek, aş dediniz, ekmek aş; yapılanma yoktu!..

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, hatibi dinler misiniz.

ALİ SEZAL (Devamla) - Ekmek, aştan da bahsederiz efendim. Türkiye'nin geldiği bu noktada, bana, hiçbir milletvekili kardeşim, şu daireden memnunuz, şu idareden memnunuz diyemez. Hepimiz bir söz verdik, bu yasayı meydana getirdik, hep beraber, doğrusuyla, yanlışıyla bunu Parlamentoya taşıdık ve bir karar vereceğiz. Değerli muhalefet partisine mensup kardeşlerim itiraz ediyorlar, haklı olabilirler; muhalefetin görevi budur, gereği de budur.

Şimdi, ben, söze komisyondan başlamak istiyorum. İki dönemdir Parlamentodayım, böyle bir şey görmedim. Komisyona girdiğimde, komisyon üyelerinin iskemleleri, değerli muhalefet milletvekilleri tarafından doldurulmuştu ve içeride 100'e yakın değerli parlamenter vardı. Koltuğa...

ERDAL KARADEMİR (İzmir) - Katkı koymak için geldik.

ALİ SEZAL (Devamla) - Tabiî, tabiî, koymak için geldiniz, ona katılıyorum, tavır da koyacaksınız; ama, karşılığını da muhakkak ki alacaksınız.

Şimdi, demokrasiden bahsediyoruz... Halk, AK Partiyi iktidara getirmiş; bir defa bunu kabul edeceksiniz. Muhalefeti de yapacaksınız; ama, komisyonda bir şey görüşülürken, komisyon üyesinin iskemlesine oturup, ben de milletvekiliyim demek, muhalefete yakışmıyor. (CHP sıralarından "Allah Allah" sesleri) Yani, içeriyi 200 milletvekiliyle dolduracaksınız, komisyon üyeleri görüşmeye bile geçemeyecek; olmaz böyle bir şey!

HALUK KOÇ (Samsun) - 175 kişiyiz.

ALİ SEZAL (Devamla) - Değerli kardeşlerim söz istiyor. Değerli Başkan söz veriyor; fakat, muhalefet milletvekilleri, komisyonu, durmadan, laflarla, maalesef, çalışamaz hale getirdi ve o günün neticesinde buraya geldik. Bir özel toplantı yaptık, belki de tartışacağımız maddeleri, değerli muhalefet milletvekillerinin katkılarını alamadan buraya kadar getirdik.

Değerli kardeşlerim, bu ülke bizim ve hepimiz, Türkiye'nin bu yapılanmasından müştekiyiz. Karşılıklı oturacağız, tartışacağız; muhalefet muhalefet görevini yapacak, belki engelleyecek; ama, bu konuşmalara da mâni olmak size hiçbir şey kazandırmaz.

ERDAL KARADEMİR (İzmir) - Hayır; katkı koymak istedik... Altkomisyon kurulabilirdi...

ALİ SEZAL (Devamla) - Değerli kardeşlerim, tavır koyacaksınız; ama, bunu kavga zeminine taşımaya kimsenin hakkı yoktur. (CHP sıralarından gürültüler) Hep beraber yasayı yapacağız, belki yanlış olacak, belki doğru olacak; ama...

BAŞKAN - Sayın Sezal, bir saniye...

Sayın milletvekilleri, geride 45 madde var, konuşacak da çok zamanımız var; kürsü burada... Lütfen, konuşmacıya müdahale etmeyelim.

Buyurun Sayın Sezal.

ALİ SEZAL (Devamla) - Değerli kardeşlerim, evet, ben yanlış söyleyebilirim, siz de yanlış düşünebilirsiniz; Parlamento zemini, tartışarak doğruları bulma zeminidir; bunu, beraber yapacağız. Ben, değerli kardeşlerimden muhalefet değil, katkı bekliyorum. Diyorsunuz ki, çok büyük bir gücünüz var; doğrudur; Türk Halkı, Türkiye Cumhuriyeti Milleti, bu gücü bize vermiş. Eğer...

MEHMET TOMANBAY (Ankara) - Seçim sistemi getirdi, seçim sistemi!

ALİ SEZAL (Devamla) - Seçime gideceğiz efendim; bekleyin, bir ay kaldı; orada da göreceksiniz. Niye tahammül etmiyorsunuz?! Komisyonda tahammül etmiyorsunuz, seçime bir ay kalmış tahammül etmiyorsunuz; bu muhalefetten bir kâr elde edemezsiniz.

BAŞKAN - Sayın Sezal, Genel Kurula hitap eder misiniz.

ALİ SEZAL (Devamla) - Peki efendim.

Değerli arkadaşlar, biz, muhalefettin katkılarını bekliyoruz. Türkiye, yapılanmasıyla iyi bir sürece gelmemiştir; inşallah, bütün dairelerimizi, Ankara'dan alacağız, illerimize taşıyacağız. Bir köprünün yapılmasına, bir köyün köprüsünün yapılmasına Ankara karar vermeyecek; oradaki valimiz, belediye başkanımız, il genel meclisi üyelerimiz, belediye meclisi üyelerimiz karar verecek. Parlamentoya taşıyamadığımız birçok değerimiz, illerimizde bizi bekliyor.

İnşallah, hep beraber, ülkemiz için hayırlı kanunlar çıkarırız diyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum efendim. (AK Parti sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Sezal.

Madde üzerinde, şahsı adına söz isteyen, Ardahan Milletvekili Sayın Ensar Öğüt; buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)

ENSAR ÖĞÜT (Ardahan) - Sayın Başkanım, değerli arkadaşlar; Kamu Yönetimi Temel Kanunu Tasarısının 13 üncü maddesi üzerinde, şahsım adına, söz almış bulunmaktayım.

Bugün, burada, demokratik, laik, sosyal hukuk devletinin yönetilmesiyle ilgili çok temel bir kanun tasarısı, ana bir kanun tasarısı görüşüyoruz; Türkiye'yi yönetecek bir kanun. Bu tasarıyı görüşürken -Türkiye'yi bir bütün olarak- Türkiye'deki bütün sivil toplum örgütlerinin, cumhuriyetçi, Atatürkçü, laik, demokratik sivil toplum örgütlerinin görüşleri alındı mı, onu merak ediyorum. Alınmadı... Nasıl bir toplumsal barış bu?! Nasıl bir toplumsal katkı sunuluyor bununla?! Tek taraflı, topluma tek tip elbise giydirmekle toplumda barış sağlanmaz; bu, toplumda kaos yaratır. Ben, dün değil evvelsi gün İstanbul'daydım. İstanbul'da, 16 tane sivil toplum örgütü, bu tasarının geri çekilmesi için, Şişli Meydanında miting yaptılar. Orada, 10 000 insan vardı. Yarın, o insanlar buraya yürüyecekler, 6 Martta Kızılay Meydanından Meclisin kapısına gelecekler.

ÜNAL KACIR (İstanbul) - Öyle mi örgütlediniz?..

ENSAR ÖĞÜT (Devamla) - Şimdi, size soruyorum; bir kanun çıkarılırken uzlaşma sağlansa kötü bir şey olur mu?.. Sosyal devletin anlayışı bu değil mi arkadaşlar?.. Tabiî ki muhalefet yapacağız; ama, Cumhuriyet Halk Partisi kadar yol gösterici, yapıcı muhalefet de yoktur; onu da size söyleyeyim.  Biz diyoruz ki, böyle bir  tasarı görüşülürken sivil toplum örgütlerinden görüş alınır. Alındı mı; alınmadı. Alınmadı, insanlar yollarda, caddelerde... Böyle bir toplumsal barış olmaz! Bu nedenle, bu tasarının derhal geri çekilmesi lazım. Bakın...

HACİ BİNER (Van) - Söylediniz... Defalarca söylediniz...

ENSAR ÖĞÜT (Devamla) - Müsaade edin... Sırayla konuşuyoruz beyefendi!

9 tane bakanlığı Anadolu'dan alıyorsunuz; Anadolu'daki bütün teşkilatları kapanıyor.

HACİ BİNER (Van) - Defalarca söylediniz...

ENSAR ÖĞÜT (Devamla) - Müsaade edin...

Bunların içerisinde Sağlık Bakanlığı var. Değerli arkadaşlar, bugün, Sağlık Bakanlığına ait olan devlet hastanelerinde ve SSK hastanelerinde, bir yıldan önce, ameliyat olmak için randevu alan sıradan vatandaş var mı?

CAVİT TORUN (Diyarbakır) - Çok...

ENSAR ÖĞÜT (Devamla) - Ne çok!.. Gidin, sorun; altı ay, sekiz ay, bir yıl sonraya gün veriyorlar. Hele, bir de Anadolu'dan Sağlık Bakanlığının teşkilatını kaldırırsanız, sosyal devlet anlayışı farklı bir konuma gelir.

İkincisi ve en önemlisi, Tarım ve Köyişleri Bakanlığı. Değerli arkadaşlar, bakın, bu çok ciddî bir şey. Sosyal devletin görevi vatandaşına hizmettir. Şimdi, nüfusumuzun yüzde 40'ını istihdam ediyor köylü ve çiftçi; siz köylüye hizmet götüren Köy Hizmetleri Müdürlüğünü kapatıyorsunuz!.. (AK Parti sıralarından "Kapatmıyoruz" sesleri)

Efendim, müsaade edin...

AHMET IŞIK (Konya) - Kapatmıyoruz, yanlış biliyorsun.

ENSAR ÖĞÜT (Devamla) - Köy Hizmetleri Müdürlüğü 290 000 kilometre yol açıyor, hizmet veriyor, köylere su götürüyor...

AHMET IŞIK (Konya) - Kapatma yok, devrediliyor...

ENSAR ÖĞÜT (Devamla) - Nasıl devredilecek?.. O zaman, devredilecek, orada çalışan insanlar ne olacak; orada çalışan insanlar işsiz kalacak.

AHMET IŞIK (Konya) - Hayır, hayır, mağdur olmayacak.

ENSAR ÖĞÜT (Devamla) - Bakın, ben size şunu söylüyorum: Bu yasa... (AK Parti sıralarından gürültüler)

Arkadaşlarım, müsaade edin...

Bu yasa IMF'nin dayatmasıyla çıkarılan bir yasadır. (AK Parti sıralarından gürültüler)

RESUL TOSUN (Tokat) - Saptırıyorsun!

ENSAR ÖĞÜT (Devamla) - Müsaade edin...

Bana göre, küreselleşen bir dünyada Türkiye'yi sömürmeye çalışanlardır. Niçin; ben örneğini vereceğim.

Maliye Bakanının oğlu 4 000 ton mısır getirdi mi.. Ne oldu mısır...

ORHAN SEYFİ TERZİBAŞIOĞLU (Muğla) - Ne alakası var?!

ENSAR ÖĞÜT (Devamla) - Bir dakika kardeşim...

HALİL TİRYAKİ (Kırıkkale) - Tavuklarına yedirecek o!

ENSAR ÖĞÜT (Devamla) - Mısır üreticileri nereye gitti, iflas etmedi mi mısır üreten köylü, çiftçi?! Hani çiftçinin, köylünün dostuyduk?! Bakın değerli arkadaşlar, ben şunu söyleyeyim...

BAYRAM ÖZÇELİK (Burdur) - Çorba yaptı çorba.

ENSAR ÖĞÜT (Devamla) - Bakın, ben ekonomistim; iyi dinleyin beni. Rekabet sistemi, dünyada, yaptığınız zaman, Çin'e dayanamazsınız, Amerika'dan gelen ucuz tarım ürünlerine dayanamazsınız... Zaten yabancıların gayesi, bizi rekabet sisteminin içerisine sokmak, kendi ucuz mallarını göndermek, çiftçimize üretim yaptırmamak...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Öğüt, konuşmanızı toparlar mısınız.

Buyurun.

ENSAR ÖĞÜT (Devamla) - Sayın Başkan, bitiriyorum.

...çiftçimizi zorda bırakmak, çiftçimizi iflas ettirmektir. Bugün, her çiftçinin evine, köylünün evine icra gidiyor. İnsanlar perişan bir durumda iken, bir de üretimini eğer bununla kısarsanız, o zaman bu yasanın bir özelliği kalmaz. Benim ve Cumhuriyet Halk Partisi olarak bizim tavsiyemiz şudur arkadaşlar: Bu yasa tasarısı, IMF'nin dayatmasıyla bize dayatılan bir yasa tasarısıdır. Bu yasa tasarısı, emeğe ve emekçiye karşı, emeği ve emekçiyi ezen, insanları işsiz bırakan bir yasa tasarısıdır. Bu yasa tasarısının çekilmesi lazım. Bu yasa tasarısına, Cumhuriyet Halk Partisi olarak ret oyu vereceğiz.

Hepinize saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Öğüt.

Sayın milletvekilleri, madde üzerinde, İçtüzüğün 72 nci maddesine göre verilmiş bir önerge vardır; okutuyorum :

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan Kamu Yönetimi Temel Kanunu Tasarısıyla "kamuda ilk kez bütün kamu kurumlarının uyması gereken temel ilkelerin bir bütün olarak ortaya konulduğu, kamuda katılımcılık, şeffaflık, hesap verebilirlik, etkililik, hizmetlerin sonucuna odaklılık, insan haklarına saygı, bürokratik işlemlerde ve mevzuatta sadelik, bilgi teknolojilerinden yararlanma vb. ilkelerin uygulanabilir hale getirildiği teşkilat yapıları, yatay organizasyon ve yetki devri esası uyarınca yeni ve etkin bir çerçeveye kavuşturulmakta olduğu, bakanlıklar ve kuruluşlar arasındaki görev dağılımı netleştirilerek mükerrerliklerin önlenmesinin öngörüldüğü, gereksiz hale gelmiş kuruluşların veya işlevlerin tasfiyesi veya uygun birimlere devri gündeme getirildiği, merkezî idare ile mahallî idareler arasında yetki ve görev paylaşımı netleştirilerek, merkezî idarenin stratejik düzeyde etkinliği artırılırken, mahallî idarelerin operasyonel düzeyde esneklikleri ve kaynaklarının genişletildiği, devletin aslî hizmetleri dışında bakanlıkların taşra teşkilatının ortadan kaldırılarak yerel ve yerinden yönetim birimlerinin güçlendirildiği, kamuda stratejik yönetim anlayışının benimsendiği ve kaynak tahsisi mekanizmalarıyla ilişkisinin kurulduğu, denetim sistemi performans esaslı ve içdenetim boyutunun güçlendirilmiş hale getirildiği, halk denetçisi (ombudsman) mekanizması dahil olmak üzere kamu denetiminin güçlendirildiği, bu kapsamda merkezî idarenin görev ve fonksiyonlarının belirlendiği, mahallî müşterek nitelikli görev ve hizmetlerin mahallî idarelere bırakıldığı, yine bu kapsamda merkezî birimlerin strateji geliştirme, genel koordinasyon ve yönlendirme kapasitesi artırılırken, mahallî idarelerin inisiyatif kullandırma ve operasyonel esnekliğinin vurgulandığı, değişen koşulların gerektirdiği farklılaşma ihtiyacını giderecek esneklikler verilirken bütünlük içinde uyumlu çalışmanın gerektirdiği minimum genel standart birliğinin de korunduğu, etkililik ve ekonomiklik ilkelerinden vazgeçmeden, mahallî ihtiyaçların yerel düzeyde karşılanması ilkesinden hareket edildiği, ayrıca, Kamu Yönetimi Temel Kanunu Tasarısında, kamu yönetiminde bütünlük ilkesinin korunmasına, merkezî yapılar ile mahallî idareler arasında tamamlayıcı bir anlayışla, işbirliği ile koordinasyona azamî önem verildiği, yine idarî usul, saydamlık ve vatandaşın bilgi edinme hakkı, e-dönüşüm Türkiye projesi ve e-devlet bürokrasisinin azaltılması ve basitleştirilmesi, vatandaş memnuniyetinin ölçülmesi, performans sistemine ve ödüllendirmeye geçiş, kamuda etik kuralların gözden geçirilmesi gibi birçok alanda yapılacak düzenlemelerle, bu kanunda öngörülen çağdaş yönetim anlayışının hayata geçirileceği" genel gerekçede belirtilmiş ise de, tasarı, kamuoyunda, sivil toplum kuruluşlarında yeteri kadar tartışılmadığı için, aceleyle yapılacak bir düzenlemeyle, uygulamada büyük sorunlarla karşılaşılacak, kamu yönetiminde arzu edilen kaliteye ulaşılamayacak ve tasarının genel gerekçesinde ve madde gerekçesinde belirtilen hedeflere de erişilemeyecektir.

Kamu Yönetimi Temel Kanunu Tasarısının yasalaşmasıyla kamu hizmetlerinin yerinden yönetimle  daha etkin olarak sunulacağı söylenmektedir. Oysa sorun, bu hizmetleri merkezî kamu yönetiminin mi yoksa yerel yönetimlerin mi sunacağından önce, devletin bu hizmetleri sunmayı temel görev sayıp saymadığıdır, bu hizmetler için yeterli ödenek ayırıp ayırmadığıdır. Yeni düzenlemenin böyle bir meselesi yoktur; daha doğrusu, kamu hizmeti sunma sorumluluğu merkezî yönetimin üzerinden atılmaya çalışılmaktadır.

Üstelik, kamu hizmeti üretimi sadece yerele aktarılmamakta, yerel yönetimler aracılığıyla bir bölümü piyasaya, özel üretime aktırılmakta, "vatandaş" kavramı yerine "müşteri" kavramı getirilmektedir.

Bütün bu nedenlerle, maddenin görüşülmesine devam edilerek konunun daha çok aydınlığa ve açıklığa kavuşmasında sayısız ve sınırsız yarar bulunduğuna inandığımız için, Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünün 72 nci maddesi uyarınca, görüşülmekte olan maddeyle ilgili görüşmelerin devam etmesine karar verilmesi için bu önerge verilmiştir.

Kamu Yönetimi Temel Kanunu Tasarısının görüşülmekte olan 13 üncü maddesiyle ilgili görüşmelerin, İçtüzüğün 72 nci maddesi uyarınca devam etmesine karar verilmesini arz ederiz.

 

Haluk Koç

Halil Tiryaki

Feramus Şahin

 

Samsun

Kırıkkale

Tokat

 

Muhsin Koçyiğit

 

Mustafa Gazalcı

 

Diyarbakır

 

Denizli

BAŞKAN - Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.

SALİH KAPUSUZ (Ankara) - Sayın Başkan, yerimden bir şey ifade edebilir miyim..

Başından beri dikkatle takip ediyorsunuz. Bu, İçtüzüğün 72 nci maddesiyle ilgili verilmiş olan önergeler, metin ve mahiyet itibariyle aynıdır. Bu, iyi niyetle bağdaşmamaktadır. Bu önergelerin işleme konulması, İçtüzüğün Meclis çalışmalarını düzenleyen diğer maddelerine de aykırıdır. Aynı metin tekrar ediliyor.

Takdirlerinize arz ediyorum efendim.

BAŞKAN -  Sayın Başkan, muhalefet partisi İçtüzüğün verdiği bir hakkı kullanıyor.

Teşekkür ediyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

V. HAŞİM ORAL (Denizli) - Bravo Başkan!

ÜNAL KACIR (İstanbul) - Hakkı suiistimal ediyorlar. Bu, hakkın suiistimalidir.

HALİL TİRYAKİ (Kırıkkale) - Kendiniz önergeleri alıyorsunuz, veriyorsunuz; ona niye bir şey demiyorsunuz?!

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, madde üzerinde 10 dakika süreyle soru-cevap işlemi yapılacaktır. Soru sorma süresi 5 dakikadır.

Sayın Karademir, buyurun.

ERDAL KARADEMİR (İzmir) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

Gerçi, Bakanımıza soru soralım mı sormayalım mı, bilemiyorum. Bakanımıza biraz önce de soru sormuştuk; cevabını alamadık. Onun için, tereddüt de ediyorum; ama, Bakanıma, tekrar sormak istiyorum.

Bilindiği gibi, doğal kaynaklarımız içerisinde önemli bir yer tutan madenlerimiz tükenebilir, yenilenemez ulusal zenginliklerimizdendir, sanayi ve enerjimizin önemli girdileridir ve bu doğal kaynaklarımızın da mahallî idarelere devredileceği, tasarıdan anlaşılmaktadır.

Doğal kaynakların en önemli özelliği, hiçbir topluluk, sınıf ya da katmanın emeği karşılığı üretilmiş olmaması nedeniyle, hiç kimsenin, herhangi bir gerekçeyle sahiplenme hakkı iddia edemeyecek olmasıdır ve dolayısıyla, tanımı gereği, bu kaynakların tasarruf hakkının kamuda olması gerekmektedir.

Tasarı, tabiî servetler ve kaynakların devletin hüküm ve tasarrufu altında olduğu ve bunların aranması ve işletilmesi hakkının devlete ait olduğu hükmünü içeren Anayasamızın 168 inci maddesine aykırılık içermekte midir?

Teşekkür ediyorum.

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Karademir.

Buyurun Sayın Çetin.

İZZET ÇETİN (Kocaeli) - Sayın Başkan, aracılığınızla Sayın Bakana sormak istediğim soru, sosyal devletle ilgili. Sayın Bakan, biraz önce, konuşması sırasında, bu yasanın sosyal devleti güçlendireceğini iddia etti ve bu çerçevede de bazı açıklamalarda bulundu.

Sayın Bakana sorum şu: Tam bir yıl önce işçi sendikaları konfederasyonlarıyla -geçtiğimiz yıl- yaptığınız kamu sözleşmelerinde, 7 nci maddede, özelleştirmeden mağdur olmuş 3 600'e yakın kamu işçisinin, bir önceki hükümet döneminde, yani, 57 nci hükümet döneminde olduğu gibi, diğer sektörlere yerleştirileceğine ilişkin bir akit imzaladınız. Şu anda, bu konuda soru önergesi vermiş olmama rağmen, herhangi bir olumlu yanıt almadım; ancak, 3 600 kişinin mağduriyetinin yanında, yine, sosyal devlet anlayışınıza uygun, 70 000'e varacak sayıda KİT'lerde çalışanları memur kadrolarına aktaracağınızı söylediniz. Bu konunun Plan ve Bütçe Komisyonuna intikal ettiğini, altkomisyona havale edildiğini, altkomisyonda da altı aydır toplantı yapılmadığını, en son olarak da, alt komisyonun toplanması bir yana, bu tasarının komisyondan geri çekildiğini söylediniz.

BAŞKAN - Sayın Çetin, sorunuzu sorar mısınız.

İZZET ÇETİN (Kocaeli) - Soruyorum, soruyorum.

Şimdi, Sayın Bakana sorum şu: Bu tasarıyı geri çekmiş iseniz, çekme gerekçeniz, IMF istedi, dayattı diye mi, yoksa -siz, biraz evvel, Cumhuriyet Halk Partisi olarak, bizi, sermaye düşmanı olarak lanse etmeye çalıştınız- bunu savsaklamak, imzanıza sahip çıkmamak, bir yıldan bu yana, özelleştirmeden mağdur olanları sürüncemede bırakmak, sizin, işçi, işsiz, köylü, yoksul kesimlere düşmanlığınızdan mı kaynaklanıyor Sayın Bakan?

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Çetin.

Buyurun Sayın Kepenek.

YAKUP KEPENEK (Ankara) - Sayın Başkan, çok teşekkür ediyorum.

Biraz önce sorduğum 3 soruya somut, net yanıt istiyorum Sayın Bakan; isterseniz sorularımı yeniden sorayım.

1.- Cumhuriyet Halk Partisini özel sektör düşmanı olarak niteleyip "komünistler dahi, sosyalistler dahi bu mantığı terk ettiler" sözlerini geri alacak mı? Bir Cumhuriyet Halk Partili olarak sözlerini geri almasını ben talep ediyorum.

2. - Başbakanın şirket ortağı olduğu, siyasetçinin nüfuz suiistimali yaptığı, bakan yakınlarının açık açık ticaretle uğraştığı bir ortam ile serbest piyasa ekonomisi nasıl bağdaşıyor?  Siyasetçinin nüfuz ve makamını ticaret için kullanması ile piyasa ekonomisi mantığı bağdaşıyor mu?

3.- Bu hükümet zamanında ülkemize giren doğrudan yatırım sermayesi ne kadardır, ülkemizi terk eden yatırım sermayesi ne kadardır?

Teşekkür ederim Sayın Başkan.

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Kepenek.

Soru sorma süresi tamamlanmıştır.

SALİH KAPUSUZ (Ankara) -   Bu sualler tevcih edilemez Sayın Başkan.

GÖKHAN DURGUN (Hatay) - Niye sıkıntı çekiyorsunuz?!

BAŞKAN - Buyurun Sayın Bakan.

DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI MEHMET ALİ ŞAHİN (İstanbul) - İçtüzüğümüzün 81 inci maddesi, milletvekili arkadaşlarımıza, görüşülmekte olan kanun tasarı ve tekliflerinin maddeleri üzerinde de, ilgili bakana ve dolayısıyla hükümete soru sorma imkânı tanımaktadır; ancak, İçtüzüğün ilgili maddesinin gerekçesi tetkik edildiğinde, görüşülmekte olan maddeyle ilgili, ilgili bakana veya hükümete soru sorulabileceği şeklindedir. Her maddede 5 dakika soru sorma hakkını kullanan arkadaşlarımızın sormuş oldukları soruların önemli bir bölümünün görüşülmekte olan maddeyle hiçbir ilgisi yoktur. Şimdi, soru soran arkadaşlarımız diyorlar ki: "Benim soruma cevap vermiyorsunuz." O kadar ilgisiz sorular soruyorsunuz ki, bu, biraz önce Sayın Kapusuz'un da ifade ettiği gibi, İçtüzüğün tanımış olduğu bazı hakların suiistimali şeklinde de yorumlanabilir.

İZZET ÇETİN (Kocaeli) - Sahte önergeler suiistimal değil mi Sayın Bakan?!

DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI MEHMET ALİ ŞAHİN (İstanbul) - Sahteliğiyle ilgili sorunuz varsa, usulüne göre sorarsanız ve cevabı alırsınız.

Sayın Karademir, madenlerimizin devredilip devredilmeyeceğini sordular. Bizim tasarımızda -Anayasanın ilgili maddesini okudular- böyle bir düzenleme yoktur; bunlar, devletin hüküm ve tasarrufu altındadır, doğrudur; ancak, devlet deyince de, sadece, merkezî hükümeti, yani, Ankara'daki merkezî yönetimi hatırlamayın; devlet deyince, yerel yönetimler ile merkezî yönetimler, birlikte devleti temsil ederler. O bakımdan, devlet deyince aklınıza, sadece, Ankara merkezî yönetim gelmesin.

Deminden beri konuşmaları dinliyorum, sanki, yerel yönetimler, bu ülkede ülke bütünlüğünü ortadan kaldırmak için fırsat kollayan birtakım organlarmış gibi değerlendiriliyor; halbuki, yerel yönetimlerde görev yapan arkadaşlarımız da, en az, merkezde görev yapan arkadaşlarımız kadar ülkenin birliği, bütünlüğü konusunda hassastırlar.

Şimdi, tabiî, arkadaşlarımız istedikleri gibi soru sorma imkânını kullanınca... Biraz önce Sayın Tomanbay "siz bir yerlerden emir almış gibi, işte, gece de Meclisi çalıştırmak suretiyle bu tasarıyı yasalaştırmak istiyorsunuz" dediler; evet, biz, bir yerlerden emir aldık; ama, milletimizden emir aldık; biz, sadece, milletimizden emir alırız. (AK Parti sıralarından "Bravo" sesleri, alkışlar) Milletimize bizim sözümüz var, halkımıza sözümüz var. Türkiye'de yeniden yapılanma konusunda çalışma yapacağız. Ankara'da toplanmış olan, kümelenmiş olan ve Ankara'yı hantal hale getirmiş olan bu yapıyı önemli ölçüde değiştireceğiz, yetkileri, görevleri ve kaynakları mahalline devredeceğiz dedik, halkımız da bize oy verdi, iktidara getirdi. Şimdi, halkımızın bizi desteklemesini emir telakki ediyoruz, işte, vermiş olduğumuz bu sözlerin gereğini yerine getiriyoruz, bundan sonra da getirmeye devam edeceğiz.

"Efendim, bunu tartışmadınız, kimsenin görüşünü almadınız..." Zannetmiyorum ki, cumhuriyet tarihinde bu yasa tasarısı kadar Meclise gelmeden önce tartışma olmuş olsun, görüş alınmış olsun. Bizzat ben gittim birçok yere, Türkiye ve Orta Doğu Amme İdaresi Enstitüsünde üniversitelerimizin rektörlerini topladık, bir gün süreyle orada atölye çalışması yaptık; üniversitelerimizde atölye çalışmaları yapıldı. Şimdi, "efendim, işte, yürüyüşler yapılıyor, mitingler yapılıyor..."

ERDAL KARADEMİR (İzmir) - Niçin yapılıyor?!

DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI MEHMET ALİ ŞAHİN (İstanbul) - Niçin yapılıyor; tekrar ediyorum, bazı sendikalar ve konfederasyonlar, bu yasa tasarısı çıktığında kendilerine ilave yükler ve zahmetler geleceğini düşünüyorlar. Toplusözleşme ve görüşmeleri Ankara'da bir tek kişiyle, bir tek masada yapıyorlardı; şimdi, 15 tane icracı bakanlıktan 9 tanesinin taşra teşkilatlarını, biz, özel idarelere ve belediyelere devredince bu sendikalarımız, bir zahmet, gidip valiliklerle de yapsınlar bu toplusözleşmeleri ve görüşmeleri. Kendileri şunu söyleyemiyorlar, "yahu, rahatımız bozuluyor" diyemiyorlar "üniter yapı bozuluyor" diye ortalıkta dolaşıp duruyorlar; söylesenize "rahatımız bozulacak" diye. (AK Parti sıralarından alkışlar)

Bakın, değerli arkadaşlarım...

Sürem doluyor değil mi Sayın Başkan?

BAŞKAN - Evet Sayın Bakan.

HALİL TİRYAKİ (Kırıkkale) - Yakup Hocaya cevap verin.

DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI MEHMET ALİ ŞAHİN (İstanbul) - Arkadaşlarımızın cevaplandıramadığım sorularını -kuşkusuz ki zabıtlara geçiyor- yazılı olarak cevaplandıracağım. Bu arkadaşlarımız, sorularının cevapsız kalacağı endişesine kapılmasınlar, mutlaka, o sorulara da yazılı olarak cevap vereceğiz.

Bir de, gazetelerde, işte, çarşaf çarşaf ilanlar çıkıyor, bir sendikamızın bu tasarıyla ilgili itirazlarını içeren. Bu tam sayfa çıkan ilanları okuduğunuzda, Köy Hizmetleri Genel Müdürlüğünün niçin personelinin il özel idarelerine devredilmesinin gerekliliğini, Ankara'daki Köy Hizmetleri Genel Müdürlüğünün, niçin kapatılması gerektiğini apaçık görürsünüz; okuyun, tespit edeceksiniz.

Ne diyor : "Ülkemizin 290 000 kilometrelik köy yollarında kar mücadelesi yapıyoruz, köy yollarını açıyoruz." Bunlar, zaten, mahallinde yapılıyor. Bunları, zaten, valiliklerin onayıyla, tensibiyle yapıyorsunuz.

Aslında, şu anda Köy Hizmetleriyle ilgili yaptığımız, fiilî uygulamanın hukuken bir kalıba oturtulması halidir. Efendim, diyorlar ki ilanda: "Bu duble yollara biz yardımcı oluyoruz." Oluyorsunuz işte; tamam, ne güzel. Bundan sonra da devam edecek. Ne bir memurumuz, ne bir işçimiz bu yasa çıktıktan sonra, hiçbiri sokağa konmayacaktır, hiçbiri mağdur edilmeyecektir; sadece, bağlı oldukları kurumlar değişebilir. Sosyal ve ekonomik haklarıyla ilgili, malî haklarıyla ilgili, kendilerine yönelik hiçbir mağduriyet söz konusu olmayacaktır. Televizyonları başında bizleri izleyen vatandaşlarımıza da bunun altını çizerek ifade ediyorum; sadece, şu anda görev yaptıkları illerde çalışmaya devam edeceklerdir. İşte, Ankara'daki bakanlığın veya bir genel müdürlüğün değil, bulundukları yerdeki il özel idarelerinin veya belediyenin personeli olarak devam edeceklerdir.

Sayın Başkanım, teşekkür ediyorum.

BAŞKAN- Teşekkür ediyorum Sayın Bakan.

Madde üzerinde 5 adet önerge vardır.

Önergeleri, önce, geliş sıralarına göre okutacağım, sonra da aykırılık derecelerine göre işleme alacağım.

İlk önergeyi okutuyorum :

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

349 sıra sayılı Kamu Yönetimi Temel Kanunu Tasarısının 13 üncü maddesinin ikinci fıkrasında geçen "ve bakanlıklar arasında koordinasyonu sağlamak" ibaresinin madde metninden çıkarılmasını arz ederim.

                                      Sabri Varan

                                     Gümüşhane

BAŞKAN- İkinci önergeyi okutuyorum :

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

349 sıra sayılı Kamu Yönetimi Temel Kanunu Tasarısının 13 üncü maddesinin ikinci fıkrasında geçen "sekizi" ibaresinin "beşi" olarak değiştirilmesini arz ederim.

                              Erdoğan Özegen

                                               Niğde

BAŞKAN- Üçüncü önergeyi okutuyorum :

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

349 sıra sayılı Kamu Yönetimi Temel Kanunu Tasarısının 13 üncü maddesinin birinci fıkrasında geçen "başkanı" ibaresinin "başı" olarak değiştirilmesini arz ederim.

                                   Kerim Özkul

                                             Konya

BAŞKAN - Dördüncü önergeyi okutuyorum :

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 349 sıra sayılı kanun tasarısının "Bakanlar Kurulu, Başbakan ve Başbakan Yardımcıları" başlıklı 13 üncü maddesinin tasarı metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.

 

Haluk Koç

Mehmet Tomanbay

Erdal Karademir

 

Samsun

Ankara

İzmir

 

Muhsin Koçyiğit

Halil Tiryaki

Oya Araslı

 

Diyarbakır

Kırıkkale

Ankara

 

Şevket Arz

Muharrem Eskiyapan

Feramus Şahin

 

Trabzon

Kayseri

Tokat

BAŞKAN - Son önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 349 sıra sayılı kanun tasarısının "Bakanlar Kurulu, Başbakan ve Başbakan Yardımcıları" başlıklı 13 üncü maddesinin Anayasaya aykırılığı nedeniyle tasarı metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.

 

Oya Araslı

Haluk Koç

Mehmet Tomanbay

 

Ankara

Samsun

Ankara

 

Muhsin Koçyiğit

Osman Özcan

Hüseyin Ekmekcioğlu

 

Diyarbakır

Antalya

Antalya

 

Halil Tiryaki

 

Feramus Şahin

 

Kırıkkale

 

Tokat

BAŞKAN - Bu önerge, aynı zamanda en aykırı önerge olduğu için işleme alıyorum.

Komisyon önergeye katılıyor mu?

ANAYASA KOMİSYONU BAŞKANI BURHAN KUZU (İstanbul) - Katılmıyoruz efendim.

BAŞKAN - Hükümet katılıyor mu?

DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI MEHMET ALİ ŞAHİN (İstanbul) - Biz de katılmıyoruz efendim.

BAŞKAN - Gerekçeyi mi okutalım?

OYA ARASLI (Ankara) - Söz istiyorum efendim.

BAŞKAN - Buyurun Sayın Araslı.

OYA ARASLI (Ankara) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşmekte olduğumuz tasarının 13 üncü maddesi Anayasaya aykırı birtakım hususlar içermektedir, bu nedenle tasarı metninden çıkarılması gerekmektedir. Anayasanın, Başbakana tanımış olduğu yetkiler,  bu tasarıdaki 13 üncü madde metnine daraltılarak intikal ettirilmiştir ve böylece, Anayasanın vermiş olduğu birtakım yetki ve görevler Başbakandan alınmıştır. Bu nedenle, Anayasaya aykırılık içeren bu maddenin yeniden düzenlenmesi amacıyla tasarı metninden çıkarılması gerekmektedir. Muhalefet partisinin milletvekilleri olarak, sizi uyarmak amacıyla bu önergeyi verdik; ama, kimi arkadaşlarımız muhalefet etmeyi, yapılan bir düzenlemeye karşı olmayı katkı olarak kabul etmiyorlar. Adalet ve Kalkınma Partisinin sözcüleri bunu bu şekilde ifade ettiler ve Adalet ve Kalkınma Partisinin, katkıdan, sadece onların buraya getirdikleri düzenlemeleri bizim kabul etmemizi anladığını ortaya koydular.

Değerli arkadaşlarım, muhalefet, bu değildir. Katkı, sadece olumlu oy vererek desteklemek demek değildir; yanlışları ikaz etmek, göstermek de katkıdır ve kanımca, katkıların en büyüğüdür; çünkü, insanı, partiyi, hükümeti birtakım yanlışlardan koruyan işte bu tür katkılardır, eleştirilerdir; ama, maalesef, Adalet ve Kalkınma Partisi, gerek grubundaki milletvekilleriyle gerek Bakanlar Kurulundaki bakanlarıyla bu tür katkıları katkı olarak kabul etmeme anlayışında ve alışkanlığında. Öyle ki, burada dile getirdiğimiz birtakım eleştiriler, sanki bu eleştirileri yapma hakkımız, yetkimiz yokmuş gibi şu çatının altında değerlendiriliyor, bu tür düşünceler ileri sürülüyor ve Adalet ve Kalkınma Partisi Grubundan birtakım milletvekillerimiz ve bugün aramızda bulunan Sayın Bakanımız, bu eleştirilerden yola çıkarak, partimizi çok ağır töhmetler altında bulunduruyorlar ve bizi birtakım ithamlarla karşı karşıya getiriyorlar.

Biraz önce Sayın Bakan "biz, kamu yönetiminin hızlanmasını arzu ediyoruz" dedi; biz de arzu ediyoruz Cumhuriyet Halk Partisi olarak. "Merkezî yönetimdeki yetkiler çoktur; bunları illere, taşra örgütlerine aktarmak istiyoruz" dedi; Cumhuriyet Halk Partisi olarak bizim de kafamızdaki budur; ama, yöntemler ve tarzlar konusunda farklılaşıyoruz. Bir şeyi belki iyi niyetle yapmak istiyorsunuz; ama, getirdiğiniz yöntem, yaptığınız düzenleme, iyi niyetle istediğiniz şeyi gerçekleştirmeye elverişli değil.

Demin burada söyledik; Adalet ve Kalkınma Partisi Hükümetinin kamu yatırımlarına ayırmış olduğu pay çok az. Cumhuriyet dönemine baktığınız zaman, en büyük daralmanın bu dönemde olduğunu görüyorsunuz. Siz, birtakım yetkileri taşra örgütlerine veriyorsunuz, birtakım kamu hizmetlerini yerine getirmek görevini yerel yönetimlere bırakıyorsunuz. Biz de diyoruz ki, bu konuda dikkatli olun. Bakın, özelleştirme kapısını da açıyorsunuz burada. Bu özelleştirme, iyi, güzel, özel sektöre iş imkânı hazırlıyorsunuz, yer açıyorsunuz, onu destekliyorsunuz; ama, onu desteklerken yoksulu gözden çıkarıyorsunuz, dikkat edin diyoruz. Biz de milletimizden bu direktifi aldık. Ülkemizdeki insanların çoğunluğu aç, susuz, yoksul; ucuz ve kaliteli kamu hizmeti bekliyor. Eğer, siz bu yolu açarsanız, onlar, bu hizmete, bekledikleri ölçüde ucuz ulaşamayacaklar. Bizim de söylemek istediğimiz bu. Siz de kalkıyorsunuz diyorsunuz ki: "Halka ne söyleyeceksiniz, nasıl hesap vereceksiniz?" Biz hesabımızı veririz. Biz, yoksulun arkasında olduğumuz için bunu söyledik deriz; ama, siz nasıl vereceksiniz hesabınızı? Yarın öbür gün, yoksul, sağlık hizmetine, eğitim hizmetine, birtakım kamu hizmetlerine ulaşabilmek için kuyruklarda inim inim inlerse, hizmeti satın alabilmek için yetecek parayı cebinde bulamazsa, siz ne yaparsınız? Bize "siz nasıl hesap vereceksiniz" sorusunu sormadan önce, kendinizin ne yapacağınızı düşünün. Biz, böyle bir tehlikeyi gördüğümüz için uyarıda bulunmak istiyoruz.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

OYA ARASLI (Devamla) - Bitiriyorum Sayın Başkan.

BAŞKAN - Sayın Araslı, buyurun.

OYA ARASLI (Devamla) - Ama, siz, bu hakkı, bu imkânı bize çok görüyorsunuz. O kadar çok görüyorsunuz ki, iki dönemdir milletvekilliği yaptığını söyleyen bir arkadaşınız, kalktı, burada, her milletvekilinin İçtüzükten doğan, komisyon toplantılarına katılmak ve görüşlerini ifade etmek hakkı vardır, bunu çok gördü Cumhuriyet Halk Partisi milletvekillerine. "Dizim dizim dizildiler, komisyon üyelerine yer kalmadı" dedi. Kalmadıysa, komisyon başkanı yer bulur efendim; ama, önemli olan, milletvekilinin, o komisyondaki çok önemli tasarının görüşülmesine katkıda bulunmasını sağlamaktır. Bu bile çok görüldü, bu bile burada eleştirildi. Bunu bırakın arkadaşlar; bu yol çıkıcı yol değil, bu yol bizi selamete götürücü bir yol değil ve yaptığımız uyarıları dikkate alın. Bu uyarılar doğrultusunda, bu düzenleme de, 13 üncü madde de Anayasaya aykırıdır. Oyunuzu verirken, 13 üncü maddeyle ilgili bu uyarılarımızı da dikkate almanızı rica ederek, sözlerimi, sizleri saygıyla selamlamak suretiyle bitiriyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Araslı.

Komisyonun ve Hükümetin katılmadığı önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.

İkinci önergeyi okutuyorum :

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 349 sıra sayılı Kanun Tasarısının "Bakanlar Kurulu, Başbakan ve Başbakan Yardımcıları" başlıklı 13 üncü maddesinin tasarı metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.

                        Haluk Koç (Samsun) ve arkadaşları

BAŞKAN - Komisyon önergeye katılıyor mu?

ANAYASA KOMİSYONU BAŞKANI BURHAN KUZU (İstanbul) - Katılmıyoruz efendim.

BAŞKAN - Hükümet katılıyor mu?..

DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI MEHMET ALİ ŞAHİN (İstanbul) - Biz de katılmıyoruz efendim.

HALUK KOÇ (Samsun) - Gerekçe okunsun.

BAŞKAN - Gerekçeyi okutuyorum :

Gerekçe: 349 sıra sayılı kanun tasarısının "Bakanlar Kurulu, Başbakan ve Başbakan Yardımcıları" başlıklı 13 üncü maddesinin madde gerekçesinde aynen şu ifadelere yer verilmiştir:

"Maddede Bakanlar Kurulunun oluşumu, Başbakanın statüsü ve Başbakan Yardımcılarının görevlendirilmesi ile Devlet Bakanlarının atanmasıyla ilgili hususlar düzenlenmektedir.

Anayasa gereği, Bakanlar Kurulu Başbakan ve bakanlardan oluşmaktadır. Bakanlar, Anayasada belirlenen esas ve usullere göre Başbakan tarafından seçilecek ve Cumhurbaşkanı tarafından atanacaktır. Yine, Anayasadaki esas ve usullere göre belirlenen Başbakan hem Bakanlar Kurulunun başkanı hem de Başbakanlık teşkilatının en üst amiridir.

Maddeyle getirilen yeniliklerden biri de Başbakana yardımcı olmak ve Başbakan tarafından verilecek görevleri yerine getirmek amacıyla görev yapmakta olan devlet bakanlıklarının sayısının yirmiden sekize indirilmesidir. Böylece, kamu yönetiminin küçültülmesi, daha etkin bir yönetim kurulması ihtiyacı ile kamuoyunun bu doğrultudaki beklentilerinin karşılanması da amaçlanmıştır.

Başbakanın iş yükünü hafifletmek amacıyla Başbakanlığa bağlı ve ilgili kurumlar Devlet Bakanlarına da bağlanabilir ve ilgilendirilebilir. Ayrıca, birden çok bakanlığın görev alanına giren konularda, Başbakana yardımcı olmak ve bakanlıklar arasında koordinasyonu sağlamak üzere, en çok 3 bakanın Başbakan Yardımcısı olarak görevlendirilebilmesi öngörülmektedir. Başbakan Yardımcıları, Devlet Bakanları arasından görevlendirilebileceği gibi, hizmet bakanları arasından da görevlendirilebilecektir.

Maddede, Başbakan Yardımcıları ile Devlet Bakanlarının danışma ve büro hizmetlerini yürütecek personele ait kadroların Başbakanlık kadro cetvelinden gösterilmesi hükme bağlanmaktadır. Devlet Bakanlarının bir bakanlık teşkilatının bulunmaması sebebiyle, böyle bir düzenlemenin yapılmasında, kanunla öngörülen görevlerin yerine getirilmesi bakımından fayda görülmektedir."

Madde, bu haliyle, kapsaması gereken tüm konuları kapsamamaktadır. Maddenin birinci fıkrası, Anayasanın "Bakanlar Kurulu" başlıklı 109 uncu maddesinde yer alan "Bakanlar Kurulu, Başbakan ve bakanlardan kurulur" ve "Görev ve siyasî sorumluluk" başlıklı 112 nci maddesinde yer alan "Başbakan, Bakanlar Kurulunun başkanı olarak, bakanlıklar arasında işbirliğini sağlar ve hükümetin genel siyasetinin yürütülmesini gözetir. Bakanlar Kurulu, bu siyasetin yürütülmesinden birlikte sorumludur" hükmünün eksik bir tekrarı niteliğindedir. Bu bakımdan, 13 üncü maddenin birinci fıkrasında yeni bir düzenleme getirilmemekte, var olan hükümlerin eksik bir biçimde tekrar edilmesiyle yetinilmektedir.

Maddenin üçüncü fıkrasında, başbakan yardımcıları ile devlet bakanlarının danışma ve büro hizmetlerini yürütecek personele ait kadroların Başbakanlık kadro cetvelinde gösterileceğine ilişkin düzenleme getirilmiştir. Maddenin bu fıkrasında yapılan düzenlemede de, yine, daha önce yürürlükte olan düzenlemeler tekrar edilmiştir.

Tasarı, sivil toplum örgütlerinin katılımı sağlanarak hazırlanmamıştır, buna karşın, kamu yönetiminde katılımcılığı sağlamak iddiasındadır. Üye sayısı itibariyle en çok üyeye sahip kamu görevlilerini temsil eden KESK ve Kamu-Senin ve ilgili diğer sivil toplum örgütlerinin görüşlerini yansıtmayan bu tasarının katılımcı bir anlayışla hazırlanmadığı açıktır.

Yürürlükte olan mevzuatta yer alan hükümleri tekrar etmesi, dolayısıyla, hiçbir yenilik içermeyen hükümlere yer vermesi, özensiz hazırlanması ve katılımcı bir anlayışı yansıtmaması nedenleriyle, maddenin tasarı metninden çıkarılması gerekmektedir.

BAŞKAN - Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.

Diğer önergeyi okutuyorum :

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

349 sıra sayılı Kamu Yönetimi Temel Kanunu Tasarısının 13 üncü maddesinin birinci fıkrasında geçen "başkanı" ibaresinin "başı" olarak değiştirilmesini arz ederim.

                                   Kerim Özkul

                                             Konya

KERİM ÖZKUL (Konya) - Sayın Başkan, önergeyi geri çekiyorum.

BAŞKAN - Önerge geri çekilmiştir.

Diğer önergeyi okutuyorum :

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

349 sıra sayılı Kamu Yönetimi Temel Kanunu Tasarısının 13 üncü maddesinin ikinci fıkrasında geçen "sekizi" ibaresinin "beşi" olarak değiştirilmesini arz ederim.

                              Erdoğan Özegen

                                               Niğde

BAŞKAN - Komisyon önergeye katılıyor mu?

ANAYASA KOMİSYONU BAŞKANI BURHAN KUZU (İstanbul) - Katılmıyoruz efendim.

BAŞKAN - Hükümet önergeye katılıyor mu?

DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI MEHMET ALİ ŞAHİN (İstanbul) - Biz de katılmıyoruz efendim.

SALİH KAPUSUZ (Ankara) - Gerekçe okunsun Sayın Başkan.

BAŞKAN - Gerekçeyi okutuyorum :

Gerekçe :

Devlet bakanlıklarının en asgarî düzeyde tutulması idaredeki dağınıklığı ortadan kaldıracaktır.

BAŞKAN - Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.

Son önergeyi okutuyorum :

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

349 sıra sayılı Kamu Yönetimi Temel Kanunu Tasarısının 13 üncü maddesinin ikinci fıkrasında geçen "ve bakanlıklar arasında koordinasyonu sağlamak" ibaresinin madde metninden çıkarılmasını arz ederim.

                                      Sabri Varan

                                     Gümüşhane

SABRİ VARAN (Gümüşhane) - Sayın Başkan, önergeyi geri çekiyorum.

BAŞKAN - Önerge geri çekilmiştir.

III - YOKLAMA

 

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, 13 üncü madde üzerindeki görüşmeler tamamlanmıştır.

Maddenin oylamasından önce, bir yoklama talebi vardır; şimdi, bu talebi yerine getireceğim.

Önce, yoklama talebinde bulunan sayın üyelerin isimlerini okutup, salonda bulunup bulunmadıklarını tespit edeceğim; yeterli sayıda sayın üye salonda hazırsa, elektronik cihazla yoklama yapacağım.

SALİH KAPUSUZ (Ankara) - Sayın Başkan, şu görüntü, zaten, var olduğunu gösteriyor.

K. KEMAL ANADOL (İzmir) - Zorunlu bir muamele.

BAŞKAN - Yoklama talebinde bulunan üyeleri tespit ediyorum:

Sayın Koç?.. Burada.

Sayın Ekmekcioğlu?.. Burada.

Sayın Özcan?.. Burada.

Sayın Koçyiğit?.. Burada.

Sayın Yetenç?.. Burada.

Sayın Karademir?.. Burada.

Sayın Diren?.. Burada.

Sayın Tiryaki?.. Burada.

Sayın Kerim Özkan?.. Burada.

Sayın Şahin?.. Burada.

Sayın Oral?.. Burada.

Sayın Ufuk Özkan?.. Burada.

Sayın Kılıç?..

K. KEMAL ANADOL (İzmir) - Sayın Başkan, tekabbül ediyorum.

BAŞKAN - Tekabbül ediyorsunuz.

Sayın Çetin?.. Burada.

Sayın Boztaş?.. Burada.

Sayın Ayvazoğlu?.. Burada.

Sayın Melik?.. Burada.

Sayın Kart?.. Burada.

Sayın Sözen?.. Burada.

Sayın Küçükaşık?.. Burada.

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, yoklama için 3 dakika süre veriyorum.

Adlarını okuttuğum sayın üyelerin, yoklama için, elektronik cihaza girmemelerini rica ediyorum.

Yoklama işlemini başlatıyorum:

(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)

BAŞKAN- Sayın milletvekilleri, toplantı yetersayısı vardır.

VI. - KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN

GELEN DİĞER İŞLER (Devam)

4. - Kamu Yönetiminin Temel İlkeleri ve Yeniden Yapılandırılması Hakkında Kanun Tasarısı ile İçişleri, Plan ve Bütçe ve Anayasa Komisyonları Raporları (1/731) (S. Sayısı : 349) (Devam)

BAŞKAN- Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.

14 üncü maddeyi okutuyorum :

Bakanların görev, yetki ve sorumluluğu

MADDE 14. - Bakan, bakanlık kuruluşunun en üst amiri olup, bakanlık icraatından ve emri altındakilerin faaliyet ve işlemlerinden sorumludur. Her bakan aşağıdaki görev, yetki ve sorumluluğa sahiptir:

a) Bakanlığını, Anayasaya, kanunlara, hükümet programına ve Bakanlar Kurulunca belirlenen politika ve stratejilere uygun olarak yönetir.

b) Bakanlığı ile bakanlığına bağlı ve ilgili kuruluşların görev alanına giren hususlarda politika ve stratejiler geliştirir, bunlara uygun olarak yıllık amaç ve hedefler oluşturur, performans ölçütleri belirler, bakanlık bütçesini hazırlar, gerekli yasal ve idarî düzenleme çalışmalarını yapar. Belirlenen stratejiler, amaçlar ve performans ölçütleri doğrultusunda uygulamayı koordine eder, izler ve değerlendirir.

c) Bakanlığı ile bakanlığına bağlı ve ilgili kuruluşların faaliyetlerini, işlemlerini denetler, yönetim sistemlerini gözden geçirir, kurumun yapısı ve yönetim süreçlerinin etkililiğini gözetir, yönetimin geliştirilmesini sağlar.

d) Faaliyet alanına giren konularda diğer bakanlıklar, kamu kurum ve kuruluşları ile işbirliği ve koordinasyonu sağlar.

BAŞKAN - Madde üzerinde, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına, Tekirdağ Milletvekili Sayın Enis Tütüncü; buyurun.

Konuşma süreniz, grup adına 10 dakikadır; şahsınız adına da talebiniz olduğu için, 15 dakikadır.

CHP GRUBU ADINA ENİS TÜTÜNCÜ (Tekirdağ) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Değerli milletvekilleri, bu maddeyle getirilmek istenilen yeni yönetim modeli, stratejik yönetim anlayışına dayandırılıyor; bakanların görev, yetki ve sorumlulukları, bu anlayış içerisinde yeniden tanımlanmaya çalışılıyor.

Hemen belirtmeliyiz ki, bu madde, Anayasanın 112 nci maddesine aykırıdır. 112 nci maddede asıl olan, bakanların birlikte, yani, müteselsil sorumluluk taşımalarıdır. Bu maddeyi, ya böyle düzenlemeyeceksiniz ya da eğer, mutlaka düzenlemek istiyorsanız, Anayasaya göre düzenleyeceksiniz. Ne yazık ki, bu madde, bu haliyle Anayasa Mahkemesinden dönecek olan bir maddedir.

Stratejik yönetim anlayışına gelince, bu anlayış, stratejik planlama temeline oturtuluyor. Bu konudaki görüşlerimin bir bölümünü, önerge üzerindeki konuşmalarımızda dile getirmeye çalışacağım.

AKP, 5 Temmuz 2003 tarihinde, Yüksek Planlama Kurulunda stratejik plan çalışmaları başlatma kararı almıştı. Bu iş için 8 pilot kurum seçilmişti; seçilen kurumlar, 2004 Haziranına kadar, Devlet Planlama Teşkilatı Müsteşarlığı gözetiminde stratejik planlarını yapacaklardı ve uygulamaya geçeceklerdi. Seçilen pilot kurumlar, ancak geçen ay haberdar kılınmışlardır. Karar tarihinden sekiz ay sonra, 16 Şubat 2004'te ise, ilk toplantılarını yapmışlardır. Yani, şunu söylemek istiyorum Sayın Başkan, değerli milletvekilleri: AKP, kendi başlattığı çalışmaları da ciddîye almıyor. Burada, sizi, bu konuda uyarmayı görev sayıyorum; daha onbeş aylık bir iktidarsınız, böyle laçkalık olmaz.

İşin trajikomik yanı ise şudur: Yüksek Planlama Kurulunun söz konusu kararında, 2005 yılı için tüm kamuda stratejik yönetime geçilmesi hükme bağlanmıştı. Peki, bunu nasıl yetiştireceksiniz? Yani, 2005 yılında tüm bakanlıklarda ve bağlı kuruluşlarda stratejik yönetim anlayışına nasıl geçeceksiniz? Bunu anlamak ve kabul etmek mümkün değil. Az önce söylediğim gibi, onbeş aydan bu yana iktidarsınız, mühür sizde; ama, süleyman değilsiniz.

Şimdi, her derde deva, akıllara seza olarak gördüğünüz Kamu Yönetimi Yasa Tasarısını burada savunuyorsunuz. Savunuyorsunuz; ama, gözükara savunuyorsunuz. Bizim eleştirilerimize gözünüzü, kulağınızı kapatıyorsunuz. Hele bir yola çıkalım, göç yolda düzelir...

ORHAN SEYFİ TERZİBAŞIOĞLU (Muğla) - Düzelir değil, düzülür.

ENİS TÜTÜNCÜ (Devamla) - ...diyorsanız -ki, bu tasarı aynen ona benziyor- bilin ki, bu yolun sonu selamet değildir. Neden değildir? Bakınız, küreselleşme sürecinde dünya genelinde bazı yeni haklar, talepler ve bir yığın yeni olanaklar ortaya çıkmaktadır. Bu bağlamda, örneğin, farklı etnik gruplar ya da farklı alt kimlikler kendi kültürlerini, kendi inançlarını geliştirmeye dönük taleplerini yoğunlaştırıyorlar. Halk iş istiyor, aş istiyor, insan onur ve saygınlığına yaraşır bir yaşam düzeyi istiyor.

Uluslaşma sürecini 19 uncu Yüzyılda tamamlamış olan İngiltere, Fransa, Almanya, Japonya gibi ülkelerde, küreselleşme sürecinde ortaya çıkan uyumsuzluklar sorun yaratmadan aşılıyor; ancak, Türkiye'de, sıkıntılarla karşı karşıyayız değerli milletvekilleri. Dikkatinizi çekmek istediğim konu budur. Çünkü, küreselleşme sürecinde yükselen yeni haklar ve talepler, cumhuriyetimizin eşit, özgür ve saygın yurttaşlık bilincindeki aşındırılmanın yoğunlaştığı bir zamana rastladı. Yine, bu zaman kesitinde, ne yazık ki, ülkemizde işsizliğin, yoksulluğun, hırsızlığın, adaletsizliğin ve yolsuzluğun artmasına engel olunamadı. Üstüne üstlük, hırsızlık, yolsuzluk, haksızlık yapandan, kamuoyu vicdanını rahatlatacak biçimde hesap da sorulamıyor.

ORHAN SEYFİ TERZİBAŞIOĞLU (Muğla) - Soruyoruz, hesap soruyoruz.

ENİS TÜTÜNCÜ (Devamla) - Bu nedenle, halkımız, umutsuzluk içinde, kızgın ve tepkili. İşte, Türkiye Büyük Millet Meclisinin önündeki en önemli mesele, böylesine ağır ve güç koşullardan Türkiye'nin nasıl esenliğe çıkarılabileceğinin ortaya konulmasıdır.

İki yol görülüyor. Türkiye, uluslaşma sürecini, cumhuriyetin aynı derecede eşit, özgür ve saygın yurttaşlık bilincini, Kopenhag Kriterleri ışığında yeni bir anlayışla güçlendirerek mi esenliğe çıkarılabilir, yoksa "bırakınız şu ulus olma bilincini ya da cumhuriyetin yurttaşlık kavramını; bunların modası geçti, bunlar başka şeyler" deyip dünya yurttaşlığı anlayışına sarılarak mı esenliğe çıkarılabilecek? Biz, Cumhuriyet Halk Partisi olarak birinci yolu benimsiyoruz. Türkiye, söz konusu zor koşullardan ancak ve ancak, uluslaşma bilincini, cumhuriyet yurttaşı olma bilincini, Kopenhag Kriterleri ışığında, yeni bir anlayışla yoğurarak ve güçlendirerek esenliğe çıkarılabilir. Ulus olma, millet olma anlayışı yok edilirse, bu topraklarda yaşayan insanları hiç kimse ciddîye almaz; her yabancı ülke, her şirket ya da güçlü olan herkes, insanımızı, kendi çıkarları için istediği gibi kullanabilir. Ulus olma anlayışı terk edilirse, cumhuriyetin aynı derecede eşit, özgür ve saygın yurttaşı olma bilinci körletilirse, bu toprağın insanı dar gününde hangi dala tutunacak, nereye sığınacak!

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; ulusçuluğun temelinde, sevgi, barış, güven ve dayanışma bütünlüğünde yurttaşlık anlayışının yattığını bir daha dikkatlerinize sunmak istiyorum. Yurttaşlık anlayışında, bu ülkede yaşayan herkes aynı hakka, aynı hukuka sahip, eşit bireylerdir. Devlet, herkesi eşit şekilde temsil ve ifade eder. Hangi kökenden gelirse gelsin, hangi dili konuşursa konuşsun ve hangi inancı paylaşırsa paylaşsın, hiç kimseyi azınlık konumuna indirgemek mümkün değildir. Her birey, yurttaş olarak, Edirne'den Kars'a, Ardahan'a kadar, bu ülkenin aslî sahibidir. Bu nedenle yurttaşlar arasında karşılıklı anlayış, hoşgörü ve barış egemen kılınmalıdır; farklı etnik, kültürel ve toplumsal duyarlılık kümeleri arasında yeni anlayış ve hoşgörü kanalları açılmalıdır; insanların, kendi farklılıklarıyla, ulusçuluğun eşit yurttaş anlayışında bütünleşmesi esas alınmalıdır.

Birbirine sevgisi ve güveni artan, şefkat ve dayanışma duyguları gelişen bir toplum düzeni kurulması amaçlanmaktadır. Bu nedenle, eğitimde fırsat eşitliği, istihdam, sağlık ve sosyal güvenlik, yarışma özgürlüğü gibi temel haklar, çağdaş sosyal devlet anlayışı çerçevesinde yeniden düzenlenmelidir. Toplumsal dayanışmanın geliştirilmesi için, tüm özendirme yöntemlerinden yararlandırılmalıdır.

Devlet, yurttaşlarını kaderleriyle başbaşa bırakmamalıdır. Ayrıca, her bir yurttaşın diğerinin sorumluluğunu duyacağı bir anlayış toplumda egemen kılınmalıdır. Yurttaşlık anlayışında, yaşlı, engelli, kimsesiz ve korunmaya muhtaç durumda olan insanlarımız, toplumun ortak duyarlılığı ve kaygısı içinde görülmelidir. Sivil toplumun gönüllü kuruluşları, söz konusu ortak duyarlılığın pekiştirilmesi açısından devletçe özendirilmelidir ve desteklenmelidir.

Yurt dışında yaşayan yurttaşlarımız üvey evlat muamelesinden kurtarılmalıdır. Yurttaşlar arasındaki eşitlik, sevgi, barış, güven ve dayanışma bütünlüğü, devlette, işyerinde, belediyelerde, üniversitelerde ve mümkün olan her ortamda önplanda tutulmalıdır. Bunun sağlanmasında, katılımın ve çoğulculuğun sistemli bir şekilde geliştirilmesine özen gösterilmelidir.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bu toprağın insanı, aslında, başka ülkelerde bulunmayan değerleri, başka ülke insanında bulunmayan güzellikleri ve zenginlikleri sinesinde barındırıyor. Bunları dikkate alınca, Türkiye'deki cumhuriyet yurttaşlığı kimliğinin bambaşka bir anlam, bambaşka bir değer ifade ettiği ortaya çıkıyor. Söz konusu değerleri, güzellikleri ve zenginlikleri en iyi gören, en iyi yakalayan kişi, kanımızca, Mustafa Kemal Atatürk olmuştur. Atatürk'ün başarısının temelinde insanımızın özündeki değerleri, insanımızın sinesindeki güzellikleri yakalamak, onu anlamak ve insanımıza güvenmek yatmaktadır.

Hepimiz biliyoruz ki, Anadolu'da, sekizyüz yıl önce, insanın evrende yaşayan en yüce varlık olduğu anlayışı kabul görmüştür. 13 üncü Yüzyıldaki Anadolu hümanizması felsefe sisteminden söz etmek istiyorum. Bu felsefe sisteminin temelinde, Anadolu'da tarih boyunca yaşamış tüm kavimlerin, antik Yunan'ın, İslam öncesi İran'ın, eski Hindistan'ın, Ortaasya Türk boylarının inanç, kültür ve düşünce sistemlerinden süzülen değerler yatmaktadır. Bu değerler, üç semavî din olan Musevîlik, Hıristiyanlık ve İslamiyet inanç sistemleri içinde asırlarca yoğrulmuştur ve son tahlilde, bu değerler, İslamın evrenselliği ve yüceliği ışığında, Hacı Bektaş Veli, Mevlânâ Celâleddin Rûmî ve iktisatçı filozof Ahi Evren tarafından yeni bir mana derinliğine kavuşturulmuştur. Bu düşünce akımında "önce insan" tezi geliştirilmiştir; "insana hizmet, en büyük ibadettir" anlayışı benimsenmiştir. İnsanın yüceliğinden yola çıkılarak, aklın üstünlüğü, düşüncenin aydınlığı, bilginin önemi ve anlamı, kadının değeri ve saygınlığı, özgürlük, barış, dayanışma, sosyal adalet, toplumsallığa açılım gibi konularda, çağını çok aşan düşünceler savunulmuştur. Avrupa'da, insanlar, engizisyon mahkemelerinin vahşeti altında inim inim inlerken, Batı'daki Rönesans hareketinden ikiyüz yıl önce, kanımızca, Anadolu'da, çok ciddî bir aydınlanma hareketi başlatılmıştır. Bu, Anadolu hümanizmasının insan, sevgi ve bilgi odaklı Rönesans hareketidir.

Ne yazık ki, bu aydınlanma süreci, bilinen nedenlerden dolayı sürdürülememiştir. Bu düşünce akımında, hepimiz biliyoruz ki, dincilik aşılmıştır, ırkçılık aşılmıştır, cinsiyet ayırımı aşılmıştır. O zaman söylenenlerin değerine şöyle bir bakınca, bugün, sanki, daha iyi anlaşılıyor.

Mevlânâ, Konya'dan seslenmiş insanlara: "Ey Tanrıyı arayan, aradığın sensin." Hacı Bektaş Veli, Anadolu'nun başka bir yerinden haykırmış: "Benim Kâbem insandır. Hiçbir milleti ve hiçbir insanı ayıplamayınız." Aynı felsefe sisteminin bir filozofu Şeyh Edebali ise, Batı dünyasında devlet anlayışının oluşmasından ikiyüzelli yıl, üçyüz yıl önce, Osman Gazi'ye "Ey oğul, insanı yaşat ki, devlet yaşasın" diye öğüt vermiş. Anadolu hümanizmasının ünlü ozanı Yunus Emre, Anadolu'yu karış karış dolaşarak, insan, sevgi ve bilgi odaklı felsefe sistemini sözüyle, sazıyla anlatmaya çalışmış." Bir kez gönül yıktın ise/ Bu kıldığın namaz değil/ Yetmişiki millet dahi/ Elin, yüzün yumaz değil" demiştir.

Az önce söylediğim gibi, bu düşünce akımını en iyi kavrayan kişi, kanımızca, Gazi Mustafa Kemal Atatürk olmuştur. Mustafa Kemal'in attığı her adımda, getirdiği her yenilikte, sanki, Anadolu hümanizması felsefe sisteminin yansımaları görülmektedir.

Sayın Başkan, değerli arkadaşlarım; bunlara neden değiniyorum; şunun için değiniyorum: Türkiye'deki uluslaşma anlayışı ile yurttaşlık bilincinin temelinde önce insan anlayışı yatmaktadır. Bakınız, Mustafa Kemal ne demiş: "Diyarbakırlı, Vanlı, Erzurumlu, Trabzonlu, İstanbullu, Trakyalı ve Makedonyalı, hep bir soyun evlatları, hep aynı cevherin damarlarıdır. Bizim yeni işimiz budur. Bu damarlar, birbirini duysun ve birbirini tanısın."

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN -Sayın Tütüncü, toparlar mısınız.

Buyurun.

ENİS TÜTÜNCÜ (Devamla) - Toparlıyorum Sayın Başkan.

"Bu dediğim şey gerçek olacak; çünkü, gerçektir. Bu dediğim şey olduğu zaman, başka bir âlem görülecek ve bu âlem, dünyaya hayret verecek; ışığı ve feyzi  insanlığa saçacaktır."

26 Eylül 1932, Diyarbekir Gazetesi.

Değerli milletvekilleri, Mustafa Kemal'in bu ifadesindeki "cevher" sözcüğü, insan varlığı anlamında kullanılmıştır.

Yine, Mustafa Kemal, 27 Mayıs 1935'te insanın yüceliği konusunda şöyle konuşmuştur "İnsanlar arasında kin ve hırs denilen olumsuz duyguları boğmak, öldürmek gerekir; onun yerine, insan denilen varlığın büyüklüğü fikri ve bu büyüklüğü sevmek esası konulmalıdır."

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bu yasa tasarısı, Türkiye'deki uluslaşma anlayışı ile yurttaşlık bilincine ters düşmektedir. Size anlatmaya çalıştığımız  konunun da özü, esası budur. İnsan, sevgi ve bilgi odaklı felsefe sistemi, biliyorsunuz, sekizyüz yıldan bu yana bu topraklarda yoğrularak, yaşanarak, Anadolu ve Rumeli İslamiyet anlayışını oluşturmuştur.  Bunun için, bu yasa tasarısına karşıyız. Bu yasa tasarısı, sanki, az önce söylediğimiz yurttaşlık bilincini, uluslaşma süreci anlayışını ortadan kaldırmaya dönük birtakım çağrışımlar yapmaktadır.

Bu düşünceleri sizlerle paylaşma ihtiyacını duydum. Hepinizi sevgi ve saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Tütüncü.

Madde üzerinde, şahsı adına söz isteyen, Manisa Milletvekili Hüseyin Tanrıverdi; buyurun. (AK Parti sıralarından alkışlar)

Konuşma süreniz 5 dakikadır.

HÜSEYİN TANRIVERDİ (Manisa) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; ülkemiz için büyük önemi haiz olan Kamu Yönetiminin Temel İlkeleri ve Yeniden Yapılandırılması Hakkında Kanun Tasarısının 14 üncü maddesi üzerinde söz almış bulunuyorum; sözlerime başlamadan önce, Yüce Heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Değerli milletvekilleri, soğuk savaş yıllarının sona ermesinden sonra başlayan hızlı değişim, 1990'lı yıllardan itibaren girdiği son süreçte, toplumsal dönüşümleri de getirdi. Türkiye Cumhuriyeti, kurulduğunda, 13 000 000'luk nüfusa, 300 000'lik büyük kentlere sahipti. Bugün ise, Türkiye, 70 000 000'luk nüfusa, milyonları aşan büyük kentlere ulaşmıştır. O günün şartlarında hazırlanan yasalar, artık, bugünün ihtiyaçlarına cevap verememektedir.

Yeni kurulan, muasır medeniyet seviyesini hedefleyen genç cumhuriyet, kendini yenileyemeden, demokratikleşmeyi ve yerelleşmeyi sağlayamadan günümüze kadar gelmiştir. Hâlâ, 1930'lu yıllarda hazırlanan kanunlarla, değişen ve dönüşen bir topluma hizmet sunmak, aydınlık geleceğe taşımak, yarınların daha güçlü Türkiyesini kurmak imkânsızdır. Bugün gelinen noktada, toplumsal sistemimizi, kamu yönetimimizi, kurum ve kuruluşlarımızı yarınlara hazırlayamazsak, Atatürk'ün hedeflediği muasır medeniyet yarışında ülkemiz çok geri kalacaktır. Türkiye'yi yarınlara taşıyacak evrensel çizgilere sahip bu reform tasarısına "istemezük" mantığıyla karşı çıkmanın anlamını, doğrusu, bulamıyorum.

Değerli arkadaşlarım, Türkiye, artık, orta sınıfın teşekkül ettiği, sosyal ve kültürel çoğulculuğun gelişmekte olduğu, dışa açık bir toplumdur. Böyle bir toplumun sorunları, parti devleti zihniyetiyle, otokratik devlet uygulamalarıyla çözülemez. Artık, yeni, evrensel normları, aklı ve bilimi önplanda tutan, modern ve çağdaş yönetim anlayışını getirmek zorundayız.

Değerli milletvekilleri, tasarı üzerinde günlerdir konuşuluyor; ama, kimse, tasarının içeriği hakkında eleştiri getirmiyor.

ERDAL KARADEMİR (İzmir) - Getiriyoruz, getiriyoruz.

HÜSEYİN TANRIVERDİ (Devamla) - Elbette, birileri yapacak, birileri engel olmaya çalışacaktır. Bu kanun tasarısı hakkında da, bazı çevreler, AK Parti Hükümetinin, Türkiye'yi bölünmeye götürdüğünü, eyalet sistemine geçmeye çalıştığını, yerel krallıklar getirmek istediğini dillendiriyor. Daha düne kadar, parti programlarında, seçim beyannamelerinde, hükümet protokollerinde, çeşitli platformlarda "yerel yönetimler güçlendirilmelidir, yerel yönetimlere özerklik verilmelidir, yetkiler yerele devredilmelidir" diyenler, şimdi, bunları AK Parti yapıyor diye cepheden karşı çıkıyorlar, üniter devlet kavramının arkasına sığınarak bu büyük reformu engellemeye çalışıyorlar.

ALİ TOPUZ (İstanbul) - Hayır, hayır... Yakışmıyor...

HÜSEYİN TANRIVERDİ (Devamla) - Tasarının bir kelimesini dahi okumadan beş sayfalık eleştiri getirenleri yüce milletimize havale ediyorum.

ALİ TOPUZ (İstanbul) - Nasıl okumadık; kim okumamış?!

HÜSEYİN TANRIVERDİ (Devamla) - Değerli milletvekilleri, kimse, ülkemizin birtakım hassasiyetlerini kullanarak, aydınlık bir geleceğe sahip ülkemizin önünü tıkamaya çalışmasın. Cumhuriyet kimsenin tekelinde değildir; cumhuriyet, hepimizin cumhuriyetidir. Demokratik cumhuriyet, işleyen devlet, katılımcı demokrasi, herkesin en tabiî hakkıdır.

ALİ TOPUZ (İstanbul) - O zaman, savunun.

ORHAN SEYFİ TERZİBAŞIOĞLU (Muğla) - Savunuyoruz...

HÜSEYİN TANRIVERDİ (Devamla) - Cumhuriyet önünde herkes eşittir. Cumhuriyetin yegâne sahibi vardır; o da, yüce milletimizdir.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bu sistemin kökünden değişmesi gerektiği açıktır. Devletin, demokratik hak ve özgürlüklerin garantörlüğüyle, halkın temel ihtiyaçlarına hizmet veren bir kurum haline, hizmet devletine dönüşmesi, mutlak bir zorunluluktur. Artık, aydınından kırsaldaki köylüsüne kadar herkes, Türkiye'de kanunların yeniden düzenlenmesi gerektiği üzerinde hemfikirdir.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Tanrıverdi, toparlar mısınız.

Buyurun.

HÜSEYİN TANRIVERDİ (Devamla) - Bildiğiniz gibi, dünyada ve ülkemizde birçok şey değişmiştir; ancak, ne yazık ki, kendini yenileyemeyen bazı kafalar vardır.

Değerli milletvekilleri, devleti, yeniden, işleyen, demokratik, dinamik bir yapıya kavuşturmak için hazırlanan bu tasarıyla, inanıyoruz ki, devlet, aslî görev alanına çekilecek ve böylece, dinamizm kazanacak, paslanmış bürokrasi çarkları dönmeye başlayacaktır. Türkiye'nin cumhuriyetten sonra gerçekleştireceği en büyük değişim niteliğinde olan bu tasarının kanunlaşmasıyla, ülkemizin geleceği daha aydınlık, daha huzurlu olacak, geçmişten gelen israfa ve nemelazımcılığa dayanan devlet anlayışı terk edilecektir; devlet-millet arasındaki soğuk duvarlar artık yıkılacaktır; halkından çekinen devlet, devletinden korkan halk olmayacaktır; devlet ile halk arasında sevgi ve güven bağı yeniden tesis edilecektir; çünkü, bizim sevdamız Türkiye sevdasıdır. Biz, en küçüğünden en büyüğüne kadar, yaptığımız bütün hizmetlerin bu topraklar üzerinde yaşayanlar için olduğunun bilincindeyiz.

Değerli milletvekilleri, bu tasarının kanunlaşmasıyla, Türkiye, tarihî ve kültürel misyonuyla örtüşen, güçlü, müreffeh, dinamik ve demokratik bir ülke olma yolunda çok büyük bir adımı atmış olacaktır.

Sözlerime burada son verirken, tekrar, hepinize saygılarımı sunuyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)

Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Tanrıverdi.

Sayın milletvekilleri, madde üzerinde, İçtüzüğün 72 nci maddesine göre verilmiş bir önerge vardır; okutuyorum.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan Kamu Yönetimi Temel Kanunu Tasarısı ile "kamuda ilk kez bütün kamu kurumlarının uyması gereken temel ilkelerin bir bütün olarak ortaya konulduğu, kamuda katılımcılık, şeffaflık, hesap verebilirlik, etkililik, hizmetlerin sonucuna odaklılık, insan haklarına saygı, bürokratik işlemlerde ve mevzuatta sadelik, bilgi teknolojilerinden yararlanma vb. ilkelerin uygulanabilir hale getirildiği teşkilat yapıları, yatay organizasyon ve yetki devri esası uyarınca yeni ve etkin bir çerçeveye kavuşturulmakta olduğu, bakanlıklar ve kuruluşlar arasındaki görev dağılımı netleştirilerek mükerrerliklerin önlenmesinin öngörüldüğü, gereksiz hale gelmiş kuruluşların veya işlevlerin tasfiyesi veya uygun birimlere devri gündeme getirildiği merkezî idare ile mahallî idareler arasında yetki ve görev paylaşımı netleştirilerek, merkezî idarenin stratejik düzeyde etkinliği artırılırken, mahallî idarelerin operasyonel düzeyde esneklikleri ve kaynaklarının genişletildiği devletin aslî hizmetleri dışında bakanlıkların taşra teşkilatının ortadan kaldırılarak yerel ve yerinden yönetim birimlerinin güçlendirildiği, kamuda stratejik yönetim anlayışının benimsendiği ve kaynak tahsisi mekanizmalarıyla ilişkisinin kurulduğu, denetim sisteminin performans esaslı ve iç denetim boyutunun güçlendirilmiş hale getirildiği, halk denetçisi (Ombudsman) mekanizması dahil olmak üzere kamu denetiminin güçlendirildiği, bu kapsamda merkezî idarenin görev ve fonksiyonlarının belirlendiği, mahallî müşterek nitelikli görev ve hizmetlerin mahallî idarelere bırakıldığı, yine bu kapsamda merkezî birimlerin strateji geliştirme, genel koordinasyon ve yönlendirme kapasitesi artırılırken, mahallî idarelerin inisiyatif kullandırma ve operasyonel esnekliğinin vurgulandığı, değişen koşulların gerektirdiği farklılaşma ihtiyacını giderecek esneklikler verilirken, bütünlük içinde uyumlu çalışmanın gerektirdiği minimum genel standart birliğinin de korunduğu, etkililik ve ekonomiklik ilkelerinden vazgeçmeden, mahallî ihtiyaçların yerel düzeyde karşılanması ilkesinden hareket edildiği, ayrıca, Kamu Yönetimi Temel Kanunu Tasarısında, kamu yönetiminde bütünlük ilkesinin korunmasına, merkezî yapılar ile mahallî idareler arasında tamamlayıcı bir anlayışla, işbirliğiyle koordinasyona azamî önem verildiği, yine idarî usul, saydamlık ve vatandaşın bilgi edinme hakkı, e-dönüşüm Türkiye projesi ve e-devlet bürokrasinin azaltılması ve basitleştirilmesi, vatandaş memnuniyetinin ölçülmesi, performans sistemine ve ödüllendirmeye geçiş, kamuda etik kuralların gözden geçirilmesi gibi birçok alanda yapılacak düzenlemelerle bu kanunda öngörülen çağdaş yönetim anlayışının hayata geçirileceği" genel gerekçede belirtilmiş ise de, tasarı, kamuoyunda, sivil toplum kuruluşlarında yeteri kadar tartışılmadığı için, aceleyle yapılacak bir düzenlemeyle, uygulamada büyük sorunlarla karşılaşılacak, kamu yönetiminde arzu edilen kaliteye ulaşılamayacak ve tasarının genel gerekçesinde ve madde gerekçesinde belirtilen hedeflere de erişilemeyecektir.

Kamu Yönetimi Temel Kanunu Tasarısının yasalaşmasıyla kamu hizmetlerinin yerinden yönetimle daha etkin olarak sunulacağı söylenmektedir. Oysa sorun bu hizmetlerin merkezî kamu yönetiminin mi yoksa yerel yönetimlerin mi sunacağından önce, devletin bu hizmetleri sunmayı temel görev sayıp saymadığıdır. Bu hizmetler için yeterli ödenek ayırıp ayırmadığıdır. Yeni düzenlemenin böyle bir meselesi yoktur. Daha doğrusu, kamu hizmeti sunma sorumluluğu merkezî yönetimin üzerinden atılmaya çalışılmaktadır.

Üstelik, kamu hizmeti üretimi sadece yerele aktarılmamakta, yerel yönetimler aracılığıyla bir bölümü piyasaya, özel üretime aktırılmakta, "vatandaş" kavramı yerine "müşteri" kavramı getirilmektedir.

Bütün bu nedenlerle, maddenin görüşülmesine devam edilerek konunun daha çok aydınlığa ve açıklığa kavuşmasında sayısız ve sınırsız yarar bulunduğuna inandığımız için, Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünün 72 nci maddesi uyarınca, görüşülmekte olan maddeyle ilgili görüşmelerin devam etmesine karar verilmesi için bu önerge verilmiştir.

Kamu Yönetimi Temel Kanunu Tasarısının görüşülmekte olan 14 üncü maddesiyle ilgili görüşmelerin, İçtüzüğün 72 nci maddesi uyarınca devam etmesine karar verilmesini arz ederiz.

 

Haluk Koç

Feramus Şahin

Kerim Özkan

 

Samsun

Tokat

Burdur

 

Haşim Oral

 

Halil Tiryaki

 

Denizli

 

Kırıkkale

BAŞKAN - Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.

Madde üzerinde 10 dakika süreyle soru-cevap işlemine geçilecektir.

Soru sorma süresi 5 dakikadır.

Buyurun Sayın Akbulut.

MUSTAFA NURİ AKBULUT (Erzurum) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.

Sayın Başkanım, daha önceden de birkaç kez ifade edildiği üzere, Cumhuriyet Halk Partisinin, devletin yeniden yapılanmasıyla ilgili bir çalışması var. Burada, öncelikle şu tespit yapılıyor: "Toplumun hemen hemen tüm kesimleri, sağlıklı çalışmayan, üretmeyen, kırtasiyeciliğe boğulmuş bir kamu yönetiminin varlığından şikâyetçidir" denildikten sonra "raporun amacının, sorunların saptanmasından çok, kamu yönetiminde var olan sorunların nasıl çözüleceğine ilişkin temel saptamaları yapmak" şeklinde belirtiliyor ve kamu bürokrasisi şöyle tarif ediliyor: "Merkeziyetçi ve statükocu, aşırı formalitelere boğulmuş, gizlilik ve dışa kapalılığı ilke edinmiş, genellikle aracı kullanılmadan ulaşılamayan, kayırmacı, yolsuzluk ve rüşvete açık bir yapı."

Çözüm olarak da "yönetimde merkeziyetçiliği aşacağız, yerelleşmeyi sağlayacağız" denildikten sonra "yerel olarak sunulabilen tüm hizmetlerde merkeziyetçiliğin aşılması ve yerelleşmenin sağlanması, ülkede demokratikleşmenin ve yönetimde etkinliğin temel koşuludur" deniliyor ve devamla: "Merkezî yönetim ile yerel yönetim arasında yetki, görev bölüşümünü yeniden düzenleyeceğiz, yerel yönetimlere kendi sınırları içinde yerel nitelikli tüm hizmetleri özgürce yürütme yetkisi ve sorumluluğu vereceğiz" deniliyor.

BAŞKAN - Sayın Akbulut, soruya gelir misiniz.

MUSTAFA NURİ AKBULUT (Erzurum) - Hemen geliyorum Sayın Başkanım.

Şimdi, uzun yıllardan beri, hiçbir hükümetin yapmaya cesaret edemediği bir değişiklik, Adalet ve Kalkınma Partisi İktidarıyla halka sunuluyor ve bir tasarı olarak Meclise getirildi. Sayın Bakanımızdan, Cumhuriyet Halk Partisinin, halkın yararına olan, uzun yıllardan beri bekleyen  sorunlara çözüm olacak böyle bir tasarıyı engelleme girişimlerini nasıl değerlendirdiğini sormak istiyorum.

Teşekkür ediyorum.

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Akbulut.

ATİLLA KART (Konya) - Hükümete soru soracak Sayın Başkan.

FERİDUN FİKRET BALOĞLU (Antalya) - Kürsüde konuşsun... Ne biçim soru soruyor?!

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, bu konuda hiçbir milletvekili arkadaşımızın itiraz hakkı yoktur; çünkü, herkes aynı şeyi yapıyor.

Buyurun Sayın Karademir.

ERDAL KARADEMİR (İzmir) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

Bakanımıza sormak istiyorum. Tasarıya göre, tarihî, kültürel ve doğal varlıkların belirlenmesi, korunması ve yönetimi için bundan böyle ülke bütününde planlamalar ve havza bazında uygulamalar yapılamayacaktır. Tasarı, yerel siyasî baskılar sonucu, doğal ve kültürel değerlerin amaç dışı kullanımını kolaylaştıracak, arazi kullanım planları ve kararlarında siyasî iradenin belirleyici olmasını sağlayacaktır. Tasarı, bu şekliyle, tahribat yasası olmaktan öteye geçemeyecektir. Tasarı, kamu vicdanında "kime hizmet ediyor" sorularının odağı olacaktır.

Tasarıdaki bu tür sorunların giderilerek kamu ve toplum yararına bir düzenlemeye gidilmesi düşünülmekte midir?

Teşekkür ediyorum.

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Karademir.

Buyurun Sayın Koç.

HALUK KOÇ (Samsun) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

Sayın Bakanı fazla üzmek istemiyorum; çünkü, muhalefet sıralarından sorulan sorulara, Sayın Bakan, kendi partisinin bir il kongresinde, ilçe kongresinde olduğunu sanarak yanıt vermeye çalışıyor; oysa, Sayın Bakanın, şu anda, Türkiye Cumhuriyeti Devleti Hükümetinin bir bakanı olarak Parlamentoda hükümet sıralarında oturduğunu hatırlatmak istiyorum.

BAŞKAN - Sayın Koç, sorunuzu sorar mısınız.

HALUK KOÇ (Samsun) - Soracağım efendim. Sayın Akbulut'a tanıdığınız süreyi bana da tanırsanız, tabiî ki soracağım.

Sayın Akbulut'un yönelttiği soru da Sayın Bakanı zora koşmasın. Sayın Oya Araslı bildirdiler; Cumhuriyet Halk Partisi olarak, bu yasa tasarısının temelindeki yanlışları hatırlatmaya devam ediyoruz ve devam edeceğiz.

Şimdi, Sayın Bakana şunu sormak istiyorum : Sayın Bakanım, sorulan sorulara yanıt vermiyorsunuz. Belki, oturumların uzaması sizin de sinirlerinizi gerdi, insan psikolojisi içerisinde bunu da doğal karşılamak mümkün. O gülümsemenizin, soruların yanıtlanması sırasında, bir başka tarza dönüştüğünü demin izledim, gördüm. Oysa, biz, yapıcı sorular sormaya devam ediyoruz; sinirlenmezseniz, soru sormaya devam edelim Sayın Bakan. Eğer sinirlenirseniz, Sayın Akbulut soru sorsun, güzel bir çanak, siz de cevap verin, bizim sorulara da "yazılı cevap vereceğim" deyip, hiçbir şekilde yanıtlamayın. (AK Parti sıralarından gürültüler)

BAŞKAN - Sayın Koç, henüz soruya gelmediniz.

HALUK KOÇ (Samsun) - Efendim, soruyu soruyorum, Sayın Bakan yazılı olarak cevaplayacaklardır. Ben, bir kere daha yineliyorum, ısrarla söylüyorum; bu yasa tasarısı, Sayın Bakanın kitaplardan okuyarak, burada cevap verdiği tarzda, sosyal devlet ilkesini yok etmektedir. Sayın Bakanın, o tespitine, her ne kadar ilk ifadesinden kaçsa da, ben katılıyorum, onun teyidini üç günde yaptırdığım için de mutluluk duyuyorum.

Teşekkür ederim.

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Koç.

Soru sorma süresi dolmuştur.

Buyurun Sayın Bakan.

DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI MEHMET ALİ ŞAHİN (İstanbul) - Sayın Başkanım, teşekkür ederim.

Evet, sorulara cevap vermeye gayret edeceğim; ancak, bir önceki madde görüşülürken, zaman yetmediği için cevaplandıramadığım, Kocaeli Milletvekili Sayın Çetin'in "özelleştirme mağdurları" olarak nitelediği kişilerle ilgili sorduğu soruya, kısaca cevap vermek istiyorum.

Bilindiği gibi, özelleştirme kapsamındaki kurum ve kuruluşlarda, özelleştirme sonucu burayı satın alan kişiler, birtakım personelle çalışmaya devam ediyorlar, emekliliği gelmiş olan kişiler emekliliklerini istiyorlar; ancak, emekliliği gelmemiş olanlardan, orada çalışma imkânı bulamayan kişilerin ne olacağı sorusu, öteden beri hep gündemde olan bir sorudur.

Biz, bu konuda, Hükümet olarak, Parlamentoya bir yasa tasarısı sevk etmiştik. Sayın Çetin'in de ifade ettiği gibi, Plan ve Bütçe Komisyonunda görüşüldü ve altkomisyona havale edildi. Altkomisyonda uzunca bir süre görüşüldü, tartışıldı; ancak, çok önemli gördüğümüz bu yasa tasarısını bir kez daha gözden geçirerek, yeni bir tasarı olarak Meclise sevk etmek için Bakanlar Kurulunda geri çektik. Bakanlar Kurulunun ilk toplantısında yeniden görüşmek suretiyle, yeni bir tasarı halinde Türkiye Büyük Millet Meclisine sevk etmeyi düşünüyoruz. Sayın Çetin'in sorusu üzerine bu açıklamayı yapma ihtiyacını hissettim.

Sayın Tütüncü'nün Grubu adına yapmış olduğu konuşmada, maddenin Anayasaya aykırı olmasıyla ilgili bir beyanı oldu. Anayasanın 112 nci maddesine tıpatıp uyan bir düzenleme yapmadığımız ifade edildi. Doğrudur; ancak, tasarının, daha doğrusu şu raporun 14 üncü maddeyle ilgili gerekçesi okunduğunda, bu kaygınızın büyük ölçüde giderilebileceği kanaatindeyim; çünkü, burada açıkça şu ifade edilmektedir: "Bakanlar sadece siyasî sorumluluk taşıyan kişiler değil, aynı zamanda bir bakanlığın en üst düzeydeki yöneticisi ve sorumlusudur." Biz, bu anlayışı maddeye taşıdık. Anayasada siyasî sorumluluk da vardır; bakanın, ayrıca bakanlığıyla ilgili sorumluluğu da vardır. Buraya taşımış olduğumuz, bakanlığıyla ilgili sorumluluktur. Anayasa, üstün bir hukuk normudur. Kuşkusuz ki, Anayasa, zaten tüm yasaların üstünde uygulanacaktır. Burada, bize göre Anayasaya bir aykırılık yoktur; bunu ifade etmek istiyorum.

Ulus devlet anlayışının ortadan kaldırılabileceği endişesini ifade ettiniz. Ben, izin verirseniz, bu ulus devletle ilgili tartışmalara, Sayın Zülfü Livaneli'nin bugünkü yazısından bir cümleyle cevap vermek istiyorum. Cumhuriyet Halk Partisi İstanbul Milletvekili Sayın Zülfü Livaneli bugünkü yazısında "Ulus Devlet Bitiyor mu" başlıklı yazısında şöyle diyor: "Hiçbir hükümet, hiçbir devlet küreselleşemez, ulusal kalır. Küreselleşen şirketlerdir ve ekonomidir." Sanıyorum, Sayın Livaneli'nin bu değerlendirmesi, bu tür kaygılara verilebilecek en güzel cevaplardan biridir diye düşünüyorum.

NECATİ UZDİL (Osmaniye) - Kendi fikri o.

DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI MEHMET ALİ ŞAHİN (İstanbul) - Değerli arkadaşlarım, soru soran arkadaşlarımın sorularını cevaplandırmaya çalışıyorum.

Sayın Karademir "tasarıyı geri çekmeyi düşünüyor musunuz" dediniz -çünkü, sizin sorduğunuz soruların bir kısmı, buraya, çok net cümlelerle gelmiyor; siz orada, kuşkusuz ki, net cümlelerle konuşuyorsunuz- ama, belki uğultudan, belki ses düzeninden, doğrusu, konuşmanızın bütününü anlamakta çok güçlük çektim. Eğer -sorularınızı yazılı olarak verebilirseniz- izin verirseniz, onu, bir başka madde görüşülürken değerlendireyim.

Sayın Koç, yine, sosyal devlet konusuna geldiler, benim cevap verme üslubumu eleştirdiler. Sayın Koç, nasıl, sizin soru sorma özgürlüğünüz varsa, izin verin, benim de cevap verme özgürlüğüm olsun. (AK Parti sıralarından alkışlar)

Sayın Başkanım, teşekkür ederim.

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Bakan.

Sayın milletvekilleri, madde üzerinde 2 adet önerge vardır; önergeleri önce geliş sıralarına göre okutacağım, sonra aykırılıklarına göre işleme alacağım.

İlk önergeyi okutuyorum :

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 349 sıra sayılı Kamu Yönetimi Temel Kanunu Tasarısının 14 üncü maddesinin (b) bendinin tasarıdan çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.

 

Enis Tütüncü

Birgen Keleş

Ali Rıza Gülçiçek

 

Tekirdağ

İstanbul

İstanbul

 

Orhan Ziya Diren

 

Feramus Şahin

 

Tokat

 

Tokat

BAŞKAN - İkinci ve en aykırı önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 349 sıra sayılı kanun tasarısının "Bakanların görev, yetki ve sorumlulukları" başlıklı 14 üncü maddesinin tasarı metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.

 

Mehmet Boztaş

İzzet Çetin

Haluk Koç

 

Aydın

Kocaeli

Samsun

 

Mehmet Işık

Nurettin Sözen

Züheyir Amber

 

Giresun

Sivas

Hatay

BAŞKAN - Komisyon önergeye katılıyor mu?

ANAYASA KOMİSYONU BAŞKANI BURHAN KUZU (İstanbul) - Katılmıyoruz efendim.

BAŞKAN - Hükümet katılıyor mu?

DEVLET BAKANI MEHMET AYDIN (İzmir) - Katılmıyoruz efendim.

BAŞKAN - Sayın Koç, gerekçeyi okutuyorum :

Gerekçe :

349 sıra sayılı kanun tasarısının "Bakanların görev, yetki ve sorumlulukları" başlıklı 14 üncü maddesinin madde gerekçesinde aynen şu ifadelere yer verilmiştir:

"Bakanlar sadece siyasî sorumluluk taşıyan kişiler değil, aynı zamanda bir bakanlığın da en üst düzeydeki yöneticisi ve sorumlusudur. Bu bakımdan maddede buna vurgu yapılmış ve bakanların bakanlıkların en üst amiri olduğu ve bakanlığın icraatından ve bakanlık görevlilerinin yaptığı faaliyet ve işlemlerinden sorumlu oldukları belirtilmiştir. Bu yetki ve sorumluluk doğal olarak bakanlığın bağlı ve ilgili kuruluşlarını da kapsamaktadır.

Maddeyle ayrıca bakanların görev, yetki ve sorumlulukları düzenlenmektedir. Yeni kamu yönetimi anlayışında merkezî idarenin uygulamaya yönelik yetkilerinin önemli bir kısmı mahallî idarelere devredilirken, planlama, koordinasyon ve denetleme fonksiyonları artırılmakta ve güçlendirilmektedir. Bunun yanında, yeni yönetim anlayışının temelini oluşturan stratejik yönetim, üst düzey yöneticilerin görev ve yetki tanımında değişiklikleri de gerektirmektedir. Bu nedenle bakanların görev ve yetkileri tanımlanırken bu hususlar da gözönünde bulundurulmuştur.

Maddede ayrıca, bakanların, bakanlığı ile bağlı ve ilgili kuruluşlarını Anayasaya, kanunlara, hükümet programına ve Bakanlar Kurulu tarafından belirlenen politika ve stratejilere uygun olarak yöneteceği ve denetleyeceği hükme bağlanmaktadır.

Bakanlığının, bağlı ve ilgili kuruluşlarının görev alanına giren hususlarda politika ve stratejiler geliştirmek, bunlara uygun yıllık amaç ve hedefler oluşturmak, performans ölçütlerini belirlemek, bakanlık bütçesini hazırlamak ve gerekli yasal ve idarî düzenlemeleri yapmak veya yaptırmak da bakanın görev ve yetki alanına girmektedir. Ayrıca, belirlenen stratejiler, amaçlar ve performans ölçütleri çerçevesinde uygulamanın koordinasyonu, izlenmesi ve değerlendirilmesi de bakanların görevlerindendir.

Bakanların koordinasyon görevi sadece bakanlık içi ve bağlı kuruluşları arasında değil, bakanlığın görev alanına giren konularda diğer bakanlıklar ile tüm kamu kurum ve kuruluşlarını, hatta sivil toplum kuruluşlarını da kapsamaktadır."

Tasarının bakanların görevlerinin sayıldığı (b) bendinde "Bakanlığı ile bakanlığına bağlı ve ilgili kuruluşların görev alanına giren hususlarda politika ve stratejiler geliştirir, bunlara uygun yıllık amaç ve hedefler oluşturur, performans ölçütleri belirler, bakanlık bütçesini hazırlar, gerekli yasal ve idarî düzenleme çalışmalarını yapar. Belirlenen stratejiler, amaçlar ve performans ölçütleri doğrultusunda uygulamayı koordine eder, izler ve değerlendirir" ifadesine yer verilmiştir. Anayasanın 166 ncı maddesiyle, ekonomik, sosyal ve kültürel kalkınmayı, ülke kaynaklarının verimli şekilde kullanılmasını planlamak, bu amaçla gerekli teşkilatı kurmak, devletin görevi kabul edilmiştir. Ayrıca, Anayasa, maddenin üçüncü fıkrasında, kalkınma planının hazırlanmasına, Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından onaylanmasına, değiştirilmesine ve bütünlüğünü bozacak değişikliklerin önlenmesine ilişkin usul ve esasların kanunla düzenleneceği kuralını getirmiştir. Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından onaylanmaları nedeniyle, hukukî güç kazandırılan planların, ekonomik, sosyal ve kültürel kalkınmayı ilgilendiren konularda yasa koyucuyu önceden ilkeleri belirlenmiş bir doğrultuda düzenleme yapmaya zorladığı bir gerçektir. Bakanların görevlerinin sayıldığı bu bentte belirtilen görevlerin kalkınma planıyla ilişkisi madde metninde düzenlenmemiştir. Tasarının 14 üncü maddesinde bakanların görevlerinin sayıldığı maddede yer alan görevlerin kalkınma planlarıyla belirlenen ilkelerle uyumlu olmasını içeren herhangi bir düzenlemeye yer verilmemiştir. Yani, bu haliyle, Anayasa ile çeliştiği noktasında tartışmalara açık ve eksik bir düzenlemedir. Ayrıca, bakanların görevlerinin kalkınma planlarıyla ilişkisinin kurulmamasının uygulamada ortaya çıkaracağı sorunlar da maddenin düzenlenmesinde gözönünde bulundurulmamıştır.

Belirtilen nedenlerle, madde yeniden düzenlenmek üzere, tasarı metninden çıkarılmaktadır.

BAŞKAN- Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.

Diğer önergeyi okutuyorum :

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 349 sıra sayılı Kamu Yönetimi Temel Kanunu Tasarısının 14 üncü maddesinin (b) bendinin tasarıdan çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.

                        Enis Tütüncü (Tekirdağ) ve arkadaşları

BAŞKAN- Komisyon önergeye katılıyor mu?

ANAYASA KOMİSYONU BAŞKANI BURHAN KUZU (İstanbul) - Katılmıyoruz efendim.

BAŞKAN - Hükümet katılıyor mu?

DEVLET BAKANI MEHMET AYDIN (İzmir) - Katılmıyoruz efendim.

BAŞKAN - Sayın Tütüncü, konuşacak mısınız?

ENİS TÜTÜNCÜ (Tekirdağ) - Evet Sayın Başkan.

BAŞKAN - Buyurun Sayın Tütüncü.

Konuşma süreniz 5 dakikadır.

ENİS TÜTÜNCÜ (Tekirdağ) - Teşekkür ederim.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bu madde üzerinde AKP Grubu adına konuşan Sayın Tanrıkulu'nu şaşkınlıkla dinledik.

Sayın Tanrıkulu, burada, Cumhuriyet Halk Partisi sözcülerinin... (AK Parti sıralarından "Tanrıverdi" sesleri)

K.KEMAL ANADOL (İzmir) - Tanrıverdi...

ENİS TÜTÜNCÜ (Devamla) - Tanrıverdi... Affedersiniz, özür diliyorum. Tanrıverdi... Ama "Tanrı" var değil mi...

BAŞKAN - Sayın Tütüncü, önerge üzerinde konuşur musunuz.

Sayın Tanrıverdi, Cumhuriyet Halk Partisi sözcülerinin tasarıdaki maddeleri yeterince okuyamadan buraya çıktıklarını ifade ettiler.

Biz, Cumhuriyet Halk Partisinin sözcüleri olarak ne söylediğimizi, neleri dile getirmeye çalıştığımızı çok iyi biliyoruz ve söylediklerimizin de sonuna kadar arkasındayız; ama, AKP sözcüleri, acaba, sizler neyi, neleri savunduğunuzun farkında mısınız?! Acaba, önümüzdeki dönemde şu anda burada savunduklarınızın arkasında durabilecek misiniz? Çok zor duracağınızı sanıyorum.

AHMET IŞIK (Konya) - Sonuna kadar...

ENİS TÜTÜNCÜ (Devamla) - Göreceğiz.

Sayın Başkan, değerli arkadaşlarım; burada, bu maddede "stratejik planlama" kavramına öylesine bir sarılınmış ki, yani, bir planlamacı olarak bunu da şaşkınlıkla izliyorum.

Bakınız, bir Trakya tabiri vardır: Nekka ekmek, okka köfte. Bilir misiniz bunu? Siz de, ne kadar kuruluş, ne kadar bakanlık varsa o kadar stratejik plan yapıyorsunuz. Peki... Peki de, bu köftenin eti nereden gelecek?! Nereden gelecek?!

SABRİ VARAN (Gümüşhane) - Trakya'dan...

ENİS TÜTÜNCÜ (Devamla) - Un nereden gelecek?

ORHAN SEYFİ TERZİBAŞIOĞLU (Muğla) - Tekirdağ'dan...

ENİS TÜTÜNCÜ (Devamla) - Tekirdağ'dan mı?

Yani, ulusal kalkınma planınız nerede, ulusal kalkınma planı nerede? Anayasaya aykırılık bir de burada var. Bu maddenin içerisinde ulusal kalkınma planının olması lazım. Siz, ulusal kalkınma planını hiç dile getirmeyeceksiniz, ulusal kalkınma planını burada düzenlemeyeceksiniz; ondan sonra, stratejik plan yapacaksınız ve sözümona, bütün kuruluşlarda, bütün bakanlıklarda stratejik plan yapacaksınız ve stratejik plan anlayışı temelinde stratejik yönetim anlayışını sürdüreceksiniz; rahmetli İsmet Paşa sağ olmuş olsaydı, herhalde "hadi canım sende" derdi.

Teşekkür eder, hepinizi, sevgiyle, saygıyla selamlarım. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN -  Teşekkür ediyorum Sayın Tütüncü.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.

15 inci maddeyi okutuyorum :

Müsteşarın görev, yetki ve sorumluluğu

MADDE 15. - Müsteşar, bakanın yardımcısı olup bakanlık hizmetlerini, bakan adına ve onun emir ve yönlendirmesi doğrultusunda, mevzuat hükümlerine, bakanlığın amaç ve politikalarına, stratejik planına uygun olarak düzenler ve yürütür. Bu amaçla, bakanlık kuruluşlarına gereken emirleri verir ve bunların uygulanmasını gözetir ve sağlar.

Müsteşar yukarıda belirtilen hizmetlerin yürütülmesinden bakana karşı sorumludur.

BAŞKAN - Madde üzerinde Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına söz isteyen Sivas Milletvekili Sayın Nurettin Sözen, buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)

Sayın Sözen, konuşma süreniz 10 dakikadır.

CHP GRUBU ADINA NURETTİN SÖZEN (Sivas) - Sayın Başkan, değerli arkadaşlarım; Kamu Yönetimi Temel Yasası Tasarısının 15 inci maddesine ilişkin görüşlerimi sunacağım; bu sunuştan önce, hepinizi saygılarımla selamlıyorum.

Değerli arkadaşlarım, yasalar, Tanrı buyruğu değildir; dolayısıyla, gerekli görülürse, gereksinim duyulursa tümüyle ortadan kaldırılabilir, tümüyle veya bir bölümü değiştirilebilir.

Yeni bir yasa tasarısıyla karşı karşıyayız. Birçok yasanın değişikliğiyle karşı karşıyayız. Bu değişikliklerin Anayasamıza uygun olması gerekmektedir. Yasaların ve değişikliklerin, yasa tasarısının çağdaş olması gerekmektedir. Gelişen ya da değişen gereksinimimizi karşılamalıdır bu değişiklikler. Eski yasaların uygulamasından ortaya çıkan sıkıntıları, zorlukları ve mahzurları ortadan kaldırmalıdır. Eski bir yasayı değiştirirken, kaş yapalım derken göz çıkarılmamalı ya da Dimyat'a pirince giderken evdeki bulgurdan olunmamalıdır.

Değerli arkadaşlarım, oysa, söz konusu yasa tasarısı, konuşan arkadaşlarımızın ifade ettiği gibi, Anayasamızın değişik maddelerine aykırıdır. En başta adı Anayasaya aykırıydı. Altı aydan beri bunu söylemekteydik; geç de olsa, yasa tasarısının müzakeresi sırasında bu değişikliği gerçekleştirdiniz, bir tanesini değiştirdiniz.

Ayrıca, bu yasa tasarısıyla, idarenin bütünlüğü ve idarî vesayet kuralı bozulmakta, asıl önemlisi, sosyal devlet tamamen ortadan kaldırılmaktadır. Ayrıca, kamu hizmetinin özel sektör eliyle yerine getirilmesi, sağlık hizmetlerinin tek elden yönetilme ilkesinin ortadan kaldırılması, çalışanların kazanılan haklarının ortadan kaldırılması, hizmetlerin eşit şekilde verilmesi, dağıtılması gibi anayasal ilkeleri yok saymıştır.

Türkiye Büyük Millet Meclisinin 22 nci Dönem çalışmalarında üzüntüyle gördük ve tespit ettik ki, AKP, Anamuhalefet Partisi veya diğer muhalefet partileri ve de en önemlisi, meslek odaları, sendikalar ve diğer sivil toplum örgütleriyle görüş alışverişinde bulunmayı, tartışmayı, uzlaşmayı yeğlememektedir, bu demokratik yöntemi uygulamayı sevmemektedir. Bu yasa taslağının bugüne dek süren hazırlık sürecinde bu yöntem uygulanmamış; daha kötüsü, uygulandığı iddia edilmiştir. Sadece kendi yandaşı olan bazı sermaye tabanlı oda ve kuruluşlarla görüşmeyi de, bu iddialar için kanıt olarak göstermişlerdir.

Yasa taslağının en önemli sorunlarından biri de, bütünlük sorunudur. Bu çerçeve yasanın 10 kadar yasayla tamamlanacağı bildirilmektedir. Anayasanın bütünlük ilkesini bozmadan, kamuoyunun ve Anamuhalefet Partisinin dahi bilmediği diğer tasarılar ortada yokken, bu tasarı nasıl tartışılabilir, nasıl yasalaşabilir?! Bu tartışmayı kabul etmek, bu tartışmadan hayırlı sonuç beklemek olanaksızdır.

Tasarıda "kamu hizmeti, memurlar, tam zamanlı ve kısmî zamanlı çalışan diğer kamu görevlileri ve işçiler eliyle yürütülür" denilmektedir. Ayrıca, kadro şartı aranmaksızın sözleşmeli statüde kamu görevlisi istihdam edileceği bildirilmektedir. Böylece, başta sağlık çalışanları olmak üzere, tüm çalışanların iş güvenceleri ortadan kalkmaktadır. İl özel idarelerine devredilecek hastanelerin yanında, sağlık ocağı, ana çocuk sağlığı merkezi, verem savaş dispanseri gibi birinci basamak sağlık birimleri de, tasarıda belirtilen kâr amaçlı özerk işletmelere dönüştürülecek ve kamusal hizmet alanı dışına çıkarılacaktır. Bu anlayış ve uygulamalarla, yurttaşın sağlığıyla ilgili ciddî kaygılar ortaya çıkmaktadır.

Tasarıda, kişilerin hak ve özgürlüklerini kullanmalarının önündeki engellerin kaldırılacağı belirtilmektedir. Bu engellerin neler olduğunu bilmek istiyoruz; bunların açıkça ifade edilmesini, yazılmasını bekliyoruz. Bunun, değişik çevrelerce farklı yorumlanacağı ve değerlendirileceği açıktır.

Kamu hizmetlerinin daha etkili ve verimli olarak yerine getirilmesi amacıyla, özel sektöre ve alanında uzmanlaşmış sivil toplum örgütlerine bu hizmetlerin yürütülmesiyle ilgili yetki verilmesi söz konusudur. Bu husus, kamu hizmetleri anlayışıyla bağdaşmamaktadır. Kamu hizmetleri ve kamu yararına tasarı kavramları ortadan kalkmakta, hizmet kavramının yerini kâr almaktadır.

Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 41 inci maddesinde "devlet, ailenin huzur ve refahı ile özellikle ananın ve çocukların korunması ve aile planlamasının öğretimi ile uygulamasını sağlamak için gerekli tedbirleri alır, teşkilâtı kurar" denilmektedir. Yine, Anayasamızın 56 ncı maddesinde "devlet, herkesin hayatını, beden ve ruh sağlığı içinde sürdürmesini sağlamak; insan ve madde gücünde tasarruf ve verimi artırarak, işbirliğini gerçekleştirmek amacıyla sağlık kuruluşlarını tek elden planlayıp hizmet vermesini düzenler" denilmektedir. 41 inci maddede, annenin ve çocukların korunması için devletin teşkilat kurması ve gerekli tedbirleri almasının gerekliliği bildirilmektedir. 56 ncı maddede ise, sağlık kuruluşlarının tek elden planlanması öngörülmektedir. Anayasanın verdiği bu görev nasıl yerine getirilecektir?! Taşra teşkilatı olmayan Sağlık Bakanlığı, anayasal görevlerini nasıl yerine getirecektir?!

 Anlaşılıyor ki, sağlık konusu önemi ölçüsünde ele alınmamıştır. Temel sağlık hizmetleri, bir kamu görevidir, devletin temel görevidir. Sağlık alanında diğer ülkelerle ve uluslararası kuruluşlarla imzalanan bildirge ve anlaşmalarla, devlet, birçok sorumluluk üstlenmiştir. Uluslararası bu sözleşmeler, bildirgeler ve anlaşmalar ne olacaktır, tüm bunları yok mu sayacağız?

Tasarının 46 ncı maddesinde, hükümetin görevinin sona ermesi durumunda, müsteşarların, başkan ve genel müdürlerin görevlerinin kendiliğinden sona ermesi öngörülmektedir. Böylece, her hükümet değişiminde, her bakanlıkta, yaklaşık 10 üst düzey yönetici, müşavir olacaktır. Oysa, bakanlıklarda ancak 20 müşavir kadrosunun varlığı uygun görülmektedir. Dolayısıyla, iki üç hükümet değişikliğinde, müşavir kadroları kalmayacak ve üst düzey yöneticiler, maalesef, açıkta kalacaktır. Bu sistem, siyasî kadrolaşmanın, yani, partizan üst düzey yönetici yetiştirmenin, atamanın ta kendisidir. İşte, bu partizan üst düzey yöneticileri, kendi siyasî dünyasından insanları da sözleşmeli kadrolara atayacaklar ve işleri bitireceklerdir.

Aynı yasa tasarısının 15 inci maddesinde, müsteşar yardımcılığından söz edilmektedir. Yasa tasarısının 15 inci maddesinde "bakan yardımcılığı", "müsteşar yardımcılığı" olarak yazılmıştır; oysa, dünyanın bütün ileri ülkelerinde, o makam, siyasî bir makamdır. Ülkemizde ise, müsteşarlık, bilindiği gibi, bir devlet görevidir. Siyasî tarihimiz, bu tür partizan kadrolaşmaların ülkemize getirdiği olumsuzlukların öyküleriyle doludur.

Bu yasa tasarısının çok önemli olan bir başka yanı daha vardır. Bilindiği gibi, bu yasa tasarısının taslağı, bir çalışma grubu tarafından hazırlanmıştır; hazırlanan taslak da, Bakanlar Kurulundan geçirilerek, yasa tasarısı halini almıştır. Bu taslağı hazırlayan çalışma grubunun başkanı, daha önce Başbakanın başdanışmanı olan, sonra da Başbakanlık Müsteşarlığına atanan Sayın Ömer Dinçer'dir. Her ne kadar, Sayın Ömer Dinçer'in bu hazırlıklara sonradan katıldığı söyleniyorsa da, bu doğru değildir. Cumhuriyet Halk Partisi Grubunda, taslağın sunuşunu, Sayın Dinçer yapmıştır. Başbakan Yardımcısının, taslağı kamuoyuna sunarken, sağ yanında Sayın Dinçer vardır. Kanun tasarılarının yazıldığı kitaplarda da, grubun başı olarak, Sayın Dinçer belirtilmektedir.

Bu arkadaşımızın, toplumumuzun, devletimizin sosyal ve siyasal yapısı hakkındaki görüşlerini dikkate aldığımızda, bu tasarıyı kabul etmek olanaksızdır. Bu, kabul edilemez bir durumdur. Adı geçen arkadaşımızın düşünceleri, bir makaleyle ortaya çıkmaktadır. Bu makale dokuz yıl önce yazılsa da, Sayın Dinçer, bugün de, makalede yazılanlarla aynı görüşü taşıdığını ifade etmektedir.

Bakın, tarafsız bir yazar, 5 sayfalık makalenin anafikirlerini şöyle özetliyor: "İslam bir bütündür; devlet dahil, tüm insan faaliyetlerini kapsar; bunlardan bir kısmını kabul edip bir kısmını reddetmek olmaz. Şeriat ile Müslüman inancı birbirinden ayrılmaz; Müslüman, şeriatı da tümüyle kabul etmek durumundadır."

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı.)

BAŞKAN - Sayın Sözen, konuşmanızı toparlar mısınız.

Buyurun.

NURETTİN SÖZEN (Devamla) - Teşekkür ederim.

"Devleti tüm olanakları ve gücüyle ele geçirme düşüncesi, İslamiyetin temelinde mevcuttur. Cumhuriyet, laik ve millî devlet kabul edilemez. Devletin tamamı İslamiyete uygun hale getirilmelidir. Cumhuriyetin nitelikleri millete bürokratlar tarafından zorla kabul ettirilmiştir.

İslamî hareket, siyasî yoldan ya da kültürel amaçlı yollardan, uzun vadede devleti ele geçirmeye yönelik olmalıdır."

Kuşkusuz, laik, demokratik, sosyal hukuk devletini korumak için, yemin ederek görev üstlenen siz milletvekillerinin, bu düşünceleri paylaşması, onaylaması mümkün olamaz. Ayrıca, bu düşüncelerin, hiçbir şekilde, tasarıya yansımadığını söylemek de çok safdillik olur. Bu da kabul edilemez.

Bu düşüncelerin ifade edilmesi suç olmayabilir; ancak, bu düşüncelere sahip birinin, laik, demokratik, sosyal hukuk devleti hükümetinin Başbakanlık Müsteşarı olması düşündürücüdür; düşündürücü olduğu kadar da acıdır. Cumhuriyet Halk Partisi Grubu olarak bu acı gerçeği içimize sindiremiyoruz.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

NURETTİN SÖZEN (Devamla) - Sayın Başkan, 1 dakika rica edeceğim; konuşmamın son kısmı kaldı.

BAŞKAN - Sayın Sözen, 1 dakika eksüre verdim sadece teşekkür için...

Buyurun.

NURETTİN SÖZEN (Devamla) - Sayın Dinçer'in düşüncelerinin gölgesi altındaki bu tasarı bizim için bütünüyle kabul edilemez. Sayın Başbakanlık Müsteşarının istifa ettirilmesi bizim dileğimizdir.

Tasarı geri çekilerek, tüm sivil toplum örgütlerinin de görüşlerinin değerlendirildiği, yeni bir yasa tasarının hazırlanmasını ve yasalaşmasını diliyorum.

Demokrasinin bir uzlaşma rejimi olduğunu, bugüne kadar kanıtlayan örnekler, maalesef, 22 nci Dönemde çok görülmedi. Bu vesileyle, belki, bir uzlaşma sağlanabilir. Bu tasarının çekilmesi demokrasiye yapılacak bir katkıdır.

Bu dilek ve düşüncelerle hepinizi, saygılarımla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Sözen.

Madde üzerinde, şahsı adına söz isteyen Şanlıurfa Milletvekili Sayın Mehmet Vedat Melik; buyurun efendim. (CHP sıralarından alkışlar)

Sayın Melik, konuşma süreniz 5 dakikadır.

MEHMET VEDAT MELİK (Şanlıurfa)- Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan Kamu Yönetimi Temel Kanunu Tasarısının 15 inci maddesi hakkında kişisel görüşlerimi belirtmek üzere söz almış bulunuyorum; bu vesileyle, Yüce Meclisi saygıyla selamlarım.

Değerli arkadaşlar, acaba, bu ülkede kamu hizmetlerinin aksaksız yürütülmeye çalışıldığını söyleyen bir tek vatandaş gösterebilir misiniz veya insanca bir yaşamdan bahsedebilmek için hemen saymaya başladığımız sağlık, eğitim, yol, su, elektrik gibi temel hizmetlerin, ülkemizin hemen hemen tamamında, bize benzeyen ülkelere göre dahi çok geride olduğundan kimsenin bir şüphesi var mıdır?!

Ülke halkının büyük bir kısmı yıllardır açlık sınırı altında yaşarken, milletin devletin hizmetinde olduğuna inanan devletin yönetim kademelerinde görev alan seçilmişler ile atanmış görevlilerin, ülke insanının ortak kaynaklarının bir kısmını gösterişli resmî binaların yapımına, onbinlerce gereksiz makam aracı ve lojman alımına harcadığı yönünde de, bana göre, bu Meclis çatısı altında bulunan insanlar arasında bir fikir ayrılığı yoktur.

Değerli arkadaşlar, özellikle son yıllarda, kamu yönetimindeki aşırı merkeziyetçiliğin ülke çapında oluşturduğu sıkıntılardan söz edilmekte, yönetim düzenindeki hantallıktan ve bunun işlemez duruma gelmesinden yakınılmakta, kamu yönetimi uygulamalarındaki verimsizlik ve kaynak israfından söz edilmektedir. Bu konuda yapılan birçok araştırma sonucundaki saptama, uzun yılların verdiği deneyimler ve kamuoyunda oluşan genel kanaat de, aşırı merkeziyetçiliğin bırakılarak, hiç olmazsa, sıradan ve yerel nitelikli hizmetlerin, Anayasaya uygun, demokrasinin kuralları ve kamu hizmetlerinin gerekleri doğrultusunda yerel yönetim birimlerine aktarılması yönündedir.

Değerli arkadaşlar, şimdi bir ilçe düşünün ki, o ilçenin kaymakamlığı, yılın ortasında bozulan ambulansı, kışın akmaya başlayan okulun çatısını tamir ettirememekte, 300-500 metrelik köy yolunun bakım ve onarımını yaptıramamakta veya içmesuyu pompası arızalanan bir köye o pompanın yenisini verememektedir. Niçin; çünkü, il özel idaresi bütçesinde kaynak kalmamıştır; merkezî idareden kaynak istenilmek durumundadır. Bunun da ne kadar süre içerisinde geleceği veya hangi bürokratik engele takılacağı da belli değildir.

Değerli arkadaşlar, insanlarımızın büyük bir çoğunluğunun gelecekle ilgili bir beklentisi pek kalmamıştır; fakat, günlük yaşamlarını rahatlatacak çok basit düzenlemelerin bir an önce yaşama geçirilmesini beklemektedirler. İnsanlarımız, kışın kaloriferli, yazın klimalı evde oturma umudunda da değildirler. Büyük bir çoğunluğunun, olanaksızlıklar nedeniyle, kafasında "tatil" diye bir kavram da yoktur. Bütün istedikleri, çocuğunun elini tutmuş okula kaydettirmeye götürürken, kayıtla görevli kişinin kendisinden istediği parayı verememe durumunda çocuğunun yanında küçük düşmemektir veya çocuklarının, okula giderken yolda donarak veya sorumsuz yönetimlerin açtığı dipsiz çukurlara düşerek ölmemeleridir.

Değerli milletvekilleri, çağdaş medeniyetin sağladığı olanaklardan azamî ölçüde toplumu yararlandırmak, yeni sistemler getirmek, yeni düzenlemeler yapmak veya işlevini yitirmiş olanları kaldırmak, elbette ki, bizim aslî görevlerimizin başında gelmektedir; ama, bu düzenlemeleri yaparken, niye bazılarının bize hatırlatmasını bekliyor ve biraz da, kendimizi, onların istediği şekilde hareket etme mecburiyetinde hissediyoruz; çünkü, her ülkenin kendine özgü şartları vardır. Kamu yönetiminde çok önemli değişikliklere neden olacak ve daha sonra getirilecek yasa tasarılarına da temel teşkil edeceği belirtilen bu tasarının bu haliyle geçmesi durumunda, vatandaşlarımız da, ülkemizin, sosyal, siyasî yapısı ve kültürü gözönüne alınarak, yetkilerin tamamen yerele aktarılması durumunda, şu andaki hizmetin bile alınamayacağı korkusu hâkimdir.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Melik, buyurun.

MEHMET VEDAT MELİK (Devamla) - İşte, ülkemiz insanının ekonomik ve idarî anlamda yaşamını bu kadar yakından ve temelden etkileyecek bir yasa çıkarılırken, tüm kesimlerin bu konudaki görüşleri alınmalıdır. Halkın, genelde kendisine neler getireceğini ve neler götüreceğini, günlük yaşamını nasıl düzenleyeceğini iyice anlamadığı ve dolayısıyla, benimsemediği yasaların Meclis gündemine getirilmesi, iyi niyetli düşünce ve kararların uygulanmasında sıkıntılar yaratacağı gibi, büyük değişimler beklentisinde olan kitlelerde umutsuzluğa sebebiyet verecektir. Bunun en canlı örneği, geçen yıl çıkarılan Topluma Kazandırma Yasasıdır.

Dolayısıyla, bu tasarının tamamen geri çekilmesi, ülkenin bütünündeki, yalnız büyükşehirlerdeki değil, tüm meslek kuruluşları ve sivil toplum örgütlerinin görüşleri alındıktan sonra Meclis gündemine getirilmesinin, ülkemizin menfaatına olacağı kanısındayım.

Hepinizi saygıyla selamlarım. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Melik.

Madde üzerinde, şahsı adına söz isteyen Kahramanmaraş Milletvekili Sayın Hanefi Mahçiçek; buyurun. (AK Parti sıralarından alkışlar)

HANEFİ MAHÇİÇEK (Kahramanmaraş) - Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; görüşülmekte olan tasarımızın 15 inci maddesi üzerinde şahsım adına söz almış bulunuyorum; Yüce Heyetinizi saygıyla selamlarım.

Stratejik bir bakış açısından ve uzun vadeli planlamadan yoksun bir çerçevede aşırı büyüyen ve merkezîleşen kamu idaresi, bu tasarıyla yeni bir anlayış doğrultusunda, Avrupa Yerel Yönetimler Özerklik Şartına da uygun olarak, kamu hizmetlerinin en yakın yerde, en uygun yöntemle ve yönetim birimi tarafından yürütülmesini amaçlamaktadır.

Ülkemizde uyguladığımız bürokratik süreçte bir yatırımın hangi aşamalardan geçtiğini, izninizle, birkaç örnekle Yüce Heyetinize sunmak istiyorum: Diyelim ki, bir kasabada ya da bir ilçede bir gölet yapacaksınız; ülkemizdeki sürece lütfen bir dikkat edelim. İlgili kamu kurumu neresidir; Devlet Su İşleridir. Devlet Su İşlerinin şube müdürlüğü, o göletle ilgili projesini hazırlar, intikal ettirir; nereye; Devlet Su İşleri Bölge Müdürlüğüne, yani ilgili bölge müdürlüğüne.

İlgili bölge müdürlüğü o proje üzerinde çalışır, değerlendirmelerini yapar, gönderir; nereye; Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğüne. Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü aynı proje üzerinde bir değerlendirme daha yapar, gönderir; nereye gönderir; ilgili bakanlığa, yani Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanlığına.

MEHMET KARTAL (Van) - Bir de siyasî partilerin il, ilçe başkanlıklarına gönderir!..

HANEFİ MAHÇİÇEK (Devamla) - İlgili bakanlık da, adı geçen, bahsettiğimiz projeleri, bir demet halinde, Devlet Planlama Teşkilatına gönderir. Devlet Planlama Teşkilatı, önüne gelen aynı nitelikteki yüzlerce proje arasından -eğer seçerse- bir kısmını seçer, programa koyar.

Kamuda çalışan arkadaşlarımız bilir ki, bu süreç en az iki yıl alır. Eğer, o proje programa konulursa, bir izbedel dediğimiz ya da izödenek dediğimiz ödenek konulur; bir yıl da öyle geçer.

Nihayet, bir yıl sonra diyelim, ödenek konulur, üç, dört yılda, o süre zarfında  realize edilmeye çalışılır ve bir gölet, altı, yedi, belki sekiz sene sürer.

Bir başka örnek -eğitimci arkadaşlarımız bilir- diyelim ki, bir kasabada ya da bir ilçede. bir lise yapacaksınız. Millî eğitim müdürlüğü, bildiğiniz gibi, bir tip proje çerçevesinde ihtiyacını belirler, Bakanlığa gönderir; Bakanlık APK'sı, yani Araştırma, Planlama, Koordinasyon Başkanlığı, kendisine intikal eden lise projelerini Planlamaya götürür; Planlama, kaynaklar ile ihtiyaçlar arasında bir denge kurar, o denge çerçevesinde bazı lise projelerini programa koyar, programa koyduktan sonra da ödeneğini koyar. Değerli arkadaşlarım, böyle bir süreçte, böyle bir yapıda, "çalışıyor" demek mümkün mü? İşte, bu yasayla getirilmek istenilen, artık, bu ülkede, bir kentte bir okul yapabilecek, bir göleti yapabilecek yerel yönetimlerin, özellikle valiliklerin bulunduğunu bilmemiz lazım; hatta, tip projeden de öte, oradaki insanların, yaratıcı zekâlarını da kullanarak çok daha iyi projeler ortaya koyabilmesi lazım ve ülkenin, kaynak israfından, zaman israfından kurtarılması için de böyle bir yasa şart.

Bu ülkede, artık, bir liseyi, yedi, sekiz, on senede bitirmememiz lazım. Yerinde, yerel yönetimler tarafından, özel idareler tarafından altı ayda bir liseyi, bitirip, çocuklarımızın, gençlerimizin hizmetine sunmamız lazım. Bunu, bu ülkenin yetişmiş insanları, bu ülkenin gerçekten insan kaynakları başarabilecek güçte; imkân ve fırsat verirsek bunları yapacak. Bugüne kadar bu aşamaları, maalesef, gerçekleştiremedik. Ben inanıyorum ki, inşallah, bu yasayla bu ülkenin kıt kaynakları, kıt zaman dilimleri daha iyi kullanılacak ve kıt yollardan elde ettiğimiz kaynaklarımız israf olmadan halkımızın hizmetine sunulacak.

Bu vesileyle, yasanın, milletimize, ülkemize hayırlı olmasını diliyor, tekrar, Yüce Heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Mahçiçek.

Sayın milletvekilleri, madde üzerinde, İçtüzüğün 72 nci maddesine göre verilmiş bir önerge vardır; önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan Kamu Yönetimi Temel Kanunu Tasarısı ile "kamuda ilk kez bütün kamu kurumlarının uyması gereken temel ilkelerin bir bütün olarak ortaya konduğu, kamuda katılımcılık, şeffaflık, hesap verebilirlik, etkinlilik, hizmetlerin sonucuna odaklılık, insan haklarına saygı, bürokratik işlemlerde ve mevzuatta sadelik, bilgi teknolojilerinden yararlanma vb ilkelerin uygulanabilir hale getirildiği teşkilat yapıları, yatay organizasyon ve yetki devri esası uyarınca yeni ve etkin bir çerçeveye kavuşturulmakta olduğu, bakanlıklar ve kuruluşlar arasındaki görev dağılımı netleştirilerek mükerrerliklerin önlenmesinin öngörüldüğü, gereksiz hale gelmiş kuruluşların veya işlevlerin tasfiyesi veya uygun birimlere devri gündeme getirildiği, merkezî idare ile mahallî idareler arasında yetki ve görev paylaşımı netleştirilerek, merkezî idarenin stratejik düzeyde etkinliği artırılırken, mahallî idarelerin operasyonel düzeyde esneklikleri ve kaynaklarının genişletildiği, devletin aslî hizmetleri dışında bakanlıkların taşra teşkilatının ortadan kaldırılarak yerel ve yerinden yönetim birimlerinin güçlendirildiği, kamuda stratejik yönetim anlayışının benimsendiği ve kaynak tahsisi mekanizmalarıyla ilişkisinin kurulduğu, denetim sistemi performans esaslı ve içdenetim boyutunun güçlendirilmiş hale getirildiği, halk denetçisi (ombudsman) mekanizması dahil olmak üzere kamu denetiminin güçlendirildiği, bu kapsamda merkezî idarenin görev ve fonksiyonlarının belirlendiği, mahallî müşterek nitelikli görev ve hizmetlerin mahallî idarelere bırakıldığı, yine bu kapsamda merkezî birimlerin strateji geliştirme, genel koordinasyon ve yönlendirme kapasitesi artırılırken, mahallî idarelerin inisiyatif kullandırma ve operasyonel esnekliğinin vurgulandığı, değişen koşulların gerektirdiği farklılaşma ihtiyacını giderecek esneklikler verilirken bütünlük içinde uyumlu çalışmanın gerektirdiği minimum genel standart birliğinin de korunduğu etkililik ve ekonomiklik ilkelerinden vazgeçmeden, mahallî ihtiyaçların yerel düzeyde karşılanması ilkesinden hareket edildiği, ayrıca Kamu Yönetimi Temel Kanunu Tasarısında kamu yönetiminde bütünlük ilkesinin korunmasına, merkezî yapılar ile mahallî idareler arasında tamamlayıcı bir anlayışla, işbirliğiyle, koordinasyonla azamî önem verildiği, yine idarî usul, saydamlık ve vatandaşın bilgi edinme hakkı, e-dönüşüm Türkiye projesi ve e-devlet bürokrasinin azaltılması ve basitleştirilmesi, vatandaş memnuniyetinin ölçülmesi, performans sistemine ve ödüllendirmeye geçiş, kamuda etik kuralların gözden geçirilmesi gibi birçok alanda yapılacak düzenlemelerle bu kanunda öngörülen çağdaş yönetim anlayışı hayata geçirileceği" genel gerekçede belirtilmiş ise de, tasarı kamuoyunda, sivil toplum kuruluşlarında yeteri kadar tartışılamadığı için aceleyle yapılacak bir düzenlemeyle uygulamada büyük sorunlarla karşılaşılacak, kamu yönetiminde arzu edilen kaliteye ulaşılamayacak ve tasarının genel gerekçesinde ve madde gerekçesinde belirtilen hedeflere de erişilemeyecektir.

Kamu Yönetimi Temel Kanunu Tasarısının yasalaşmasıyla kamu hizmetlerinin yerinden yönetimle daha etkin olarak sunulacağı söylenmektedir. Oysa, sorun, bu hizmetlerin merkezî kamu yönetiminin mi yoksa yerel yönetimlerinin mi sunacağından önce, devletin bu hizmetleri sunmayı temel görev sayıp saymadığıdır, bu hizmetler için yeterli ödenek ayırıp ayırmadığıdır. Yeni düzenlemenin böyle bir meselesi yoktur; daha doğrusu, kamu hizmeti sunma sorumluluğu merkezî yönetimin üzerinden atılmaya çalışılmaktadır.

Üstelik, kamu hizmeti üretimi sadece yerele aktarılmamakta, yerel yönetimler aracılığıyla bir bölümü piyasaya, özel üretime aktarılmakta, "vatandaş" kavramı yerine "müşteri" kavramı getirilmektedir.

Bütün bu nedenlerle, maddenin görüşülmesine devam edilerek konunun daha çok aydınlığa ve açıklığa kavuşmasında sayısız ve sınırsız yarar bulunduğuna inandığımız için, Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünün 72 nci maddesi uyarınca, görüşülmekte olan maddeyle ilgili görüşmelerin devam etmesine karar verilmesi için bu önerge verilmiştir.

Kamu Yönetimi Temel Kanunu Tasarısının görüşülmekte olan 15 inci maddesiyle ilgili görüşmelerin İçtüzüğün 72 nci maddesi uyarınca devam etmesine karar verilmesini arz ederiz.

 

Haluk Koç

Feramus Şahin

Halil Tiryaki

 

Samsun

Tokat

Kırıkkale

 

Ufuk Özkan

 

V. Haşim Oral

 

Manisa

 

Denizli

BAŞKAN - Önergeyi oylarınıza sunuyorum...

K. KEMAL ANADOL (İzmir) - Karar yetersayısının aranılmasını istiyorum.

BAŞKAN - Karar yetersayısını arayacağım Sayın Anadol.

Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Sayın milletvekilleri, karar yetersayısı vardır; önerge kabul edilmemiştir.

Madde üzerinde, 10 dakika süreyle soru-cevap işlemi yapılacaktır.

Soru sorma süresi 5 dakikadır.

Sayın Boztaş?..Yok.

Buyurun Sayın Tütüncü.

ENİS TÜTÜNCÜ (Tekirdağ) - Teşekkür ederim  Sayın Başkan.

Cumhuriyet Halk Partisi sözcüsü Sayın Nurettin Sözen Hocamızın konuşmasında da belirttiği gibi,  Başbakanlık Müsteşarının o konuşması, gerçekten, bu yasa tasarısının üzerine düşmüştür. Bundan önceki bir konuşmamda da sormuştum; Sayın Bakandan bu konuda kesin bir yanıt vermesini rica ediyorum. Sayın Müsteşarın bu konuşması çerçevesinde, kamudaki bürokrasinin en yüksek makamında oturma hakkı acaba nereden kaynaklanmaktadır? Sayın Müsteşar, burada oturma hakkını, o sözlerine rağmen, nereden bulmaktadır?

Teşekkür ederim Sayın Başkan.

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Tütüncü.

Buyurun Sayın Oral.

V. HAŞİM ORAL (Denizli) - Sayın Bakanım, ben, bir önceki maddeye de atıfta bulunarak sorumu sormak istiyorum; çünkü, bakanlık ile müsteşarlık, et ve tırnak gibidir. Sizin yasanızın gerekçelerinden bir tanesi de, ülkeyi yerelden idare etmek; Ankara'dan, Ankara'daki kargaşadan vatandaşı uzak tutmak; kesinlikle onu beyan ediyorsunuz. Şimdi, ben, 14 üncü maddede de bunu görüyorum; bakanlıkların ve müsteşarların, bağlı ve ilgili kuruluşların görev alanına giren hususlarda politika ve stratejiler geliştirmek, bunlara uygun yıllık amaçlar ve hedefler oluşturmak, performans ölçütlerini belirlemek gibi sorumlulukları var. Şimdi, ben soruyorum; madem ki, yerelden idare edilmek istenilen bir yasayla bu sorunu çözmek istiyoruz, peki, konusunda deneyimli olmayan bir bakan, bu konuda nasıl bir strateji geliştirme hakkını kendisinde bulacak; çünkü, yerelden yapılmıyor; altını çizerek söylüyorum. Yasanın içeriğinde, bu iş, yine, bakan tarafından ve bakanın müsteşarı tarafından yapılıyor. Dolayısıyla, performans ölçütleri yerelde belirlenebilecekken, daha sonra Ankara'ya sunulabilip, Ankara'dan bunun denetlenebileceği aklıseliminden yola çıkarak, bunun tam karşıtı olmuyor mu? Yani, yine, bakanlıklar, bakanlar ve müsteşarlar, bu konuda, belirleyen, stratejileri geliştiren, politikaları geliştiren kişiler oluyorlar; bu bir.

İkincisi, demin de söylediğim gibi...

BAŞKAN - Sayın Oral, soruyu sorar mısınız.

V. HAŞİM ORAL (Denizli) - Sordum efendim; ikinci soruma geliyorum.

Bir de, örneğin, Sağlık Bakanı var, doktor değil. Şimdi, böyle bir bakanın, bir genel müdürün olmadığını da varsayarsak, sadece ve sadece çevresinde bir müsteşarın olduğunu varsayarsak, acaba diyorum, vatandaşın arzu ettiği bu kalite, Ankara'daki bürokrasi karmaşası gerçekten bu yasayla bitmiş mi olacak?

Teşekkür ederim.

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Oral.

Buyurun Sayın Işık.

AHMET IŞIK (Konya) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Sayın Bakanım, 15 inci maddede, müsteşarın görev, yetki ve sorumluluğu düzenlenmektedir. Müsteşar, mevzuat hükümlerine, bakanlığın amaç ve politikalarına, stratejik plana uygun olarak görev yapıp yetki kullanırken ölçütler neler olacaktır? Kısmî de olsa siyasî sorumluluğu var mıdır; yoksa, yalnızca idarî sorumluluğu mu esastır?

Bir diğer sorum şu: Bakanın görevden ayrılması ya da yeni kabine kurulması durumunda, müsteşarın görevinin otomatik olarak sona ermesi söz konusu mudur?

Teşekkür ederim.

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Işık.

Buyurun Sayın Koç.

HALUK KOÇ (Samsun) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

Ben, konunun bir başka boyutuna dikkat çekmek istiyorum ve Sayın Bakana o boyutuyla ilgili bir soru yöneltmek istiyorum.

Küreselleşmenin sonucu olarak, çokuluslu sermayenin, gelişmekte olan ülkelerin doğal kaynaklarına dönük birtakım taleplerinin olduğu ve bunun da, özellikle o ülkelerdeki emekçiler ve bilhassa bu kanun tasarısının hedefinde olan kamu emekçileri ve diğer tüm orta ve alt sınıf için önemli bir sorun oluşturduğu bilinmektedir. Bu, değişik ekonomistlerin de görüşleri içerisinde yer almaktadır. Şimdi, bu konuda bu şekilde fikir beyan edenler, küreselleşmenin üç tane temel dinamiği olduğunu söylüyorlar, yerelleşme ve yönetişim kavramlarıyla iç içe geçtiğini ifade ediyorlar ve bunu da, gelişmiş Batı ülkeleri, bizler gibi gelişmekte olan kaynak aktaracak ülkelere bir model olarak dayatıyorlar. Bugün, dünyada yaşanan tablo budur ve bu tablo karşısında, her ulus, kendi iç dinamiğini bunlara teslim etmemek yönünde bir direnç sergilemektedir. Şimdi, Sayın Müsteşarın -maddeyle bağlantılı sorum bu- bu küreselleşme tezlerinden son derece etkilendiğini ifade eden açıklamaları var ve bu tasarının kaleme alınmasında Sayın Müsteşarın kafasının arkasındaki fikirlere de hizmet edebileceği düşüncesiyle, ulus devletin zayıflaması hedef olarak konuluyor. Sayın Bakan, siz de Müsteşarı sonuna kadar destekliyorsunuz; bu görüşlere katılıyor musunuz?

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Koç.

Buyurun Sayın Bakan.

DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI MEHMET ALİ ŞAHİN (İstanbul) - Sayın Başkanım, önce, bir önceki madde görüşülürken, iyice anlayamadığım için sorusuna cevap veremediğim İzmir Milletvekili arkadaşımız Erdal Karademir Beyin sorusuna kısaca cevap vermek istiyorum. Kendileri, bu tasarıya göre, tarihî, kültürel ve doğal varlıkların belirlenmesi, korunması ve yönetimi için, bundan böyle, ülke bütününde planlamalar ve havza bazında uygulamalar yapılamayacaktır şeklinde bir değerlendirme yaparak, bunun böyle olup olmayacağını, bana, bir soru olarak yönelttiler. Sayın Karademir, bu tasarı, tarihî, kültürel ve doğal varlıkların korunması ve yönetimi konusunda ayrıntılı düzenlemeler içermemektedir. Bilindiği gibi, kültür ve tabiat varlıklarımızın korunması konusunda, 2863 sayılı kültür ve tabiat varlıklarının korunması hakkında bir kanun bulunmaktadır; bu kanun, halen yürürlüktedir ve bu tasarımız da, bu kanunu ortadan kaldırmamaktadır. O bakımdan, endişe etmenize mahal olmadığını ifade etmek istiyorum.

Bunun dışında, Sayın Tütüncü'nün sorusu, aslında, ne görüşmekte olduğumuz tasarıyla ne de şimdi üzerinde görüştüğümüz maddeyle ilgilidir. Sayın Başbakanlık Müsteşarıyla ilgili bir soru yöneltmişlerdir. Geçtiğimiz hafta bu tasarı görüşülürken de, size, hep şu soruyu yönelttik: "Sayın Müsteşarın yapmış olduğu bir konuşmanın bu tasarıya gölgesi düşmüştür ve dolayısıyla, biz, bu nedenle bu tasarıya karşıyız" ifadesini kullanıyorsunuz; biraz önce, Sayın Sözen de, buna benzer bir ifadede bulundu. Biz de, size hep şu soruyu soruyoruz: O konuşmanın hangi cümlesi, hangi kelimesi bu tasarıya yansımışsa lütfen onu söyleyin çıkaralım diyoruz; ama şu ana kadar, evet bu konuşmanın şu bölümü, şu fıkrası, şu cümlesi, şu kelimesi bu tasarıya yansımıştır diye bir beyanda bulunmadınız. Şimdi bir şeye gelmek istiyorum...

HALUK KOÇ (Samsun) - Ya biz anlatamıyoruz ya siz anlamıyorsunuz. Çok gerekçe söyledik.

NECATİ UZDİL (Osmaniye) - Tamamı Sayın Bakan, tamamı; zihniyet bu.

DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI MEHMET ALİ ŞAHİN (İstanbul) - Şimdi, o zaman, ben size şunu soruyorum.

NECATİ UZDİL (Osmaniye) - Siz, bizim yerel yönetimler bildirgemize imza attınız, onu getirin.

DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI MEHMET ALİ ŞAHİN (İstanbul) - Eğer, bu tasarıda öngörülenler, Sayın Müsteşarın görüşlerinin bir yansıması ise, şu görüşlerdeki ifadeler hangi görüşlerin yansımasıdır; "Türkiye'de yönetim sistemini çok köklü bir biçimde yeniden ele alacağız".

HALUK KOÇ (Samsun) - Doğrudur.

DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI MEHMET ALI ŞAHİN (İstanbul) - "Sadece Bakanlar Kurulu düzeyinde değil, Ankara'nın yetkilerini Anadoluyla paylaşacağız". (CHP sıralarından "doğru" sesleri) "Artık Ankara'da merkezî idarede toplanan imkânlar, yetkiler, atamalar, kadrolar Anadoluda illere yansıtılacaktır". (CHP sıralarından "doğru" sesleri) "İller kendi sorunlarını kendi kararlarıyla çözme imkânına kavuşacaklardır. İller düzeyinde bütçe yapılacaktır."

NECATİ UZDİL (Osmaniye) - Konuştuklarınızın tamamı o zihniyet.

BAŞKAN - Bir saniye Sayın Bakan...

DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI MEHMET ALI ŞAHİN (İstanbul) - Dikkatinizi çekiyorum: "İller düzeyinde bütçe yapılacaktır."

BAŞKAN - Sayın Bakan, bir saniye...

DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI MEHMET ALİ ŞAHİN (İstanbul) - "İller ihale yapacaktır. İller vergi koyacaktır ve halkın seçtiği temsilciler, o bölgede halkı yönetir hale geleceklerdir." Bu cümleler bize ait değil.

NECATİ UZDİL (Osmaniye) - Onu yapalım; sadece altına imza koymayalım.

DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI MEHMET ALİ ŞAHİN (İstanbul) - Bu cümleler, sizin Genel Başkanınız Sayın Baykal'a aittir, 28 Eylül 1998'de Olağan Büyük Kongrede söylemiştir. (AK Parti sıralarından alkışlar)

Şimdi, ben size soruyorum; sizin bu düşünceleriniz kimin ürünü?

NECATİ UZDİL (Osmaniye) - Bizim ürünümüz, bizim.

HASAN ÖREN (Manisa) - Cumhuriyetin, cumhuriyetin...

DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI MEHMET ALİ ŞAHİN (İstanbul) - Hangi konuşmanın yansımaları bunlar?

BAŞKAN - Bir saniye Sayın Bakan...

DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI MEHMET ALİ ŞAHİN (İstanbul) - Bakın "illere vergi koyma" sözünden bahsediyorsunuz. "Halkın seçtiği temsilciler, o bölgede halkı yönetir hale gelecektir" diyorsunuz; işte, eyalet sistemi budur. İşte, Türkiye'yi eyaletlere bölme bu düşüncenin ürünüdür; biz, bunu yapmadık.

NECATİ UZDİL (Osmaniye) - Hayır... Saptırma, takıyye yapma.

DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI MEHMET ALİ ŞAHİN (İstanbul) - Biz, sorumlu bir partiyiz, sorumlu bir iktidarız; Türkiye'nin üniter yapısını bozacak ne bir teklifte bulunuruz, ne buraya böyle bir tasarı getiririz. (AK Parti sıralarından alkışlar)

NECATİ UZDİL (Osmaniye) - Belli, belli!

DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI MEHMET ALİ ŞAHİN (İstanbul) - Demek ki, Allah muhafaza etsin, siz iktidar olsaydınız, bunları hayata geçirseydiniz, işte o zaman Türkiye'nin üniter yapısı bozulacaktı. (AK Parti sıralarından alkışlar) Halkımız, ne yaptığını çok iyi biliyor. (AK Parti sıralarından alkışlar) Halkımız, kimi seçeceğini gayet iyi biliyor.

NECATİ UZDİL (Osmaniye) - Anayasaya aykırı olduğunu sizin arkadaşlarınız söylüyor...

BAŞKAN - Sayın Uzdil... Sayın Uzdil...

DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI MEHMET ALİ ŞAHİN (İstanbul) - Bakın, söylediğiniz her sözün, sorduğunuz her sorunun cevabı bizde vardır, çok daha şiddetlisiyle vardır.

NECATİ UZDİL (Osmaniye) - Var, var!..

DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI MEHMET ALİ ŞAHİN (İstanbul) - O nedenle, konuşurken, buraya çıkarken "biz, size yardımcı olmak istiyoruz" diyorsunuz...

ALİ TOPUZ (İstanbul) - Yazdığınızı anlamıyorsunuz!..

DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI MEHMET ALİ ŞAHİN (İstanbul) - Allahaşkına, bakın, şu anda 15 inci maddeyi görüşüyoruz, hiçbir maddeyle ilgili, şu madde şöyle olsun diye bir önerge verdiniz mi?!(AK Parti sıralarından alkışlar)

NECATİ UZDİL (Osmaniye) - Doğru, takıyyenin hepsi sizde var...

DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI MEHMET ALİ ŞAHİN (İstanbul) - Sadece bir şey söylüyorsunuz; bu değişiklik önerisi, madde metninden çıksın, kanun tasarısından çıksın diyorsunuz. (CHP sıralarından gürültüler)

HALUK KOÇ (Samsun) - Tadilat önergesi vermiyoruz.

NECATİ UZDİL (Osmaniye) - Saptırıyorsunuz...

DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI MEHMET ALİ ŞAHİN (İstanbul) - Hiçbir müspet öneri getirmediniz. Nasıl katkı sağlayacaksınız allahaşkına?!

NECATİ UZDİL (Osmaniye) - Anayasa değişmeden bu yasa yürürlüğe girmez diyor sizin arkadaşlarınız...

DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI MEHMET ALİ ŞAHİN (İstanbul) - Anamuhalefet Partisi, kendi öngörüleri de olan böyle bir tasarıya sahip çıkmalıydı.

NECATİ UZDİL (Osmaniye) - Takıyye yapmayın...

DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI MEHMET ALİ ŞAHİN (İstanbul) - Hatta, şunu söylemeliydi: Arkadaşlar, bu eksiktir, şöyle şöyle şöyle önergelerle bunu tamamlayalım, daha da mükemmel hale getirelim. Ama, siz, toptan karşı çıkıyorsunuz. O sizin takdirinizdir. (CHP sıralarından gürültüler).

NECATİ UZDİL (Osmaniye) - Ya, ya, ne güzel!..

DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI MEHMET ALİ ŞAHİN (İstanbul) - Ancak, bu tasarı, ülkemizde, insanlarımızın yıllardır beklediği, kamuda yeniden yapılanmayı gerçekleştirmek için hazırlanmıştır.

NECATİ UZDİL (Osmaniye) - Siz Bakansınız, takıyye yapmayın!..

DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI MEHMET ALİ ŞAHİN (İstanbul) - Parlamento, inanıyorum ki, buna sahip çıkacaktır ve milletimizin bu arzusunu gerçekleştirecektir.

Teşekkür ediyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)

NECATİ UZDİL (Osmaniye) - Siz Türkiye Cumhuriyeti Devletinin Bakanısınız...

ALİ TOPUZ (İstanbul) - Neyi alkışladığınızı sonra anlayacaksınız!

NECATİ UZDİL (Osmaniye) - Sorularımıza yazılı cevap verin.

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Bakan.

Sayın Uzdil, görüşlerinizi, oturduğunuz yerden yüksek sesle söyleyerek değil  de, kürsüden...

NECATİ UZDİL (Osmaniye) - Söz verirseniz bildiririz...

BAŞKAN - Sayın Uzdil, dinler misiniz...

NECATİ UZDİL (Osmaniye) - Dinliyorum...

BAŞKAN - ...kürsüden anlatırsanız, hem Genel Kuruldaki sayın milletvekilleri hem de televizyonları başında dinleyenler faydalanmış olurlar.

Teşekkür ederim.

NECATİ UZDİL (Osmaniye) - Olur efendim, kürsüden anlatayım...

BAŞKAN - Hayır, sizin şu anda söz hakkınız yok efendim.

NECATİ UZDİL (Osmaniye) - Müsaade edin, anlatayım efendim.

BAŞKAN - Madde üzerinde, 1'i Hükümete ait olmak üzere 8 adet önerge vardır; önergeleri önce geliş sırasına göre okutacağım, sonra aykırılık derecesine göre işleme alacağım.

NECATİ UZDİL (Osmaniye) - Siz davet ettiniz ama Sayın Başkan, anlatayım...

BAŞKAN - Sayın Uzdil, bundan sonra görüşülecek 45 madde vardır, söz istersiniz, verilir; ama, oturduğunuz yerden...

NECATİ UZDİL (Osmaniye) - 16 ncı maddede söz istiyorum.

BAŞKAN - ...Türkiye Cumhuriyetinin Başbakan Yardımcısına laf atma hakkınız yoktur.

NECATİ UZDİL (Osmaniye) - Soru soruyorum, yazılı cevap vereceğim diyor, vermiyor.

BAŞKAN - Önergeleri okutuyorum... (AK Parti sıralarından "otur yerine" sesleri)

Oturur musunuz Sayın Uzdil.

NECATİ UZDİL (Osmaniye) - Oturacağız tabiî ki, davet ettiniz diye geldik.

BAŞKAN - Ben sizi kürsüye davet etmedim Sayın Uzdil.

Birinci önergeyi okutuyorum :

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

349 sıra sayılı Kamu Yönetimi Temel Kanunu Tasarısının 15 inci maddesinde geçen "mevzuat hükümlerine" ibaresinin "mevzuata" olarak değiştirilmesini arz ederim.

                                     İsmail Bilen

                                            Manisa

BAŞKAN - İkinci önergeyi okutuyorum :

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

349 sıra sayılı Kamu Yönetimi Temel Kanunu Tasarısının 15 inci maddesinde geçen "emir ve yönlendirmesi" ibaresinin "talimatları" olarak değiştirilmesini arz ederim.

                                      Sabri Varan

                                     Gümüşhane

BAŞKAN - Üçüncü önergeyi okutuyorum :

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 349 sıra sayılı kanun tasarısının 15 inci maddesinde geçen "bakanın yardımcısı olup" ibaresinin "bakandan sonra gelen en üst düzey yetkili olup" şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederim.

                           Mehmet Ali Şahin

                        Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı

BAŞKAN - Dörtüncü önergeyi okutuyorum :

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

349 sıra sayılı Kamu Yönetimi Temel Kanunu Tasarısının 15 inci maddesinin birinci fıkrasındaki "yürütülmesinden" ibaresinden sonra "bağlı bulunduğu" ibaresinin eklenmesini arz ederim.

                             İbrahim Köşdere

                                        Çanakkale

BAŞKAN - Beşinci önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

349 sıra sayılı Kamu Yönetimi Temel Kanunu Tasarısının 15 inci maddesinin birinci fıkrasındaki "gözetir ve" ibaresinin madde metninden çıkarılmasını arz ederim.

                                   Kerim Özkul

                                             Konya

BAŞKAN - Altıncı önergeyi okutuyorum :

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

349 sıra sayılı Kamu Yönetimi Temel Kanunu Tasarısının 15 inci maddesindeki ikinci fıkranın madde metninden çıkarılmasını arz ederim.

                                    Selami Uzun

                                                Sivas

BAŞKAN - Yedinci önergeyi okutuyorum :

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 349 sıra sayılı Kamu Yönetimi Temel Kanunu Tasarısının 15 inci maddesinin birinci fıkrasının metinden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.

 

Hasan Ören

Erdal Karademir

Enis Tütüncü

 

Manisa

İzmir

Tekirdağ

 

Mehmet Kartal

Feramus Şahin

Ufuk Özkan

 

Van

Tokat

Manisa

 

Haşim Oral

 

 

 

Denizli

 

 

BAŞKAN - En aykırı olan son önergeyi okutup işleme alacağım.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 349 sıra sayılı kanun tasarısının "Müsteşarın görev, yetki ve sorumluluğu" başlıklı 15 inci maddesinin tasarı metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.

 

Haluk Koç

Feramus Şahin

Halil Tiryaki

 

Samsun

Tokat

Kırıkkale

 

Haşim Oral

Mustafa Gazalcı

Engin Altay

 

Denizli

Denizli

Sinop

BAŞKAN - Komisyon önergeye katılıyor mu?

DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI MEHMET ALİ ŞAHİN (İstanbul) - Hangi önergeyi okudunuz efendim?

BAŞKAN - En aykırı olan son önerge.

Komisyon önergeye katılıyor mu?

ANAYASA KOMİSYONU BAŞKANI BURHAN KUZU (İstanbul) - Madem öyle, katılmıyoruz efendim.

BAŞKAN - Hükümet katılıyor mu?

DEVLET BAKANI  VE BAŞBAKAN YARDIMCISI MEHMET ALİ ŞAHİN (İstanbul) - Biz de katılmıyoruz efendim.

FERAMUS ŞAHİN (Tokat) - Hangi önergeye katılmadınız?!

ANAYASA KOMİSYONU BAŞKANI BURHAN KUZU (İstanbul) - En aykırı önergeye katılmıyoruz, Anayasaya aykırılık önergesine katılmıyoruz.

BAŞKAN - Sayın Koç, konuşacak mısınız, gerekçeyi mi okutayım?

HALUK KOÇ (Samsun) - Sayın Komisyon Başkanı  gibi hangi önerge olduğunu, doğal olarak benim de anlamam mümkün olmadı.

BAŞKAN - Hangi önerge olduğunu siz de bilmiyorsunuz galiba.

HALUK KOÇ (Samsun) - Hayır, anlamadım.

ENİS TÜTÜNCÜ (Tekirdağ) - Anlaşılmadı efendim. İsimleri tekrar okutur musunuz?

HALUK KOÇ (Samsun) - Gerekçe okunsun.

BAŞKAN - Gerekçeyi okutuyorum :

Gerekçe :

349 sıra sayılı kanun tasarısının "Müsteşarın görev, yetki ve sorumluluğu" başlıklı 15 inci maddesinin madde gerekçesinde aynen şu ifadelere yer verilmiştir:

"Bir bakanlıkta bakandan sonraki en yüksek hiyerarşik amir müsteşardır. Müsteşar, bakanın en yakın yardımcısı ve danışmanı olarak bakanlık hizmetlerini bakan adına onun emir ve direktifleri doğrultusunda mevzuat hükümlerine, bakanlığın amaç ve politikalarına, stratejik planına uygun olarak düzenlemekten ve yürütmekten sorumlu kişidir. Müsteşar, bu görevini yerine getirmek için bakanlık kuruluşlarına gerekli emirleri vermek ve bunların uygulanmasını sağlamakla yükümlüdür. Maddede, müsteşarın bu hizmetlerin yürütülmesinden bakana karşı sorumlu olduğu da hükme bağlanmaktadır."

15 inci maddede müsteşarın görev, yetki ve sorumluluğu belirlenmiş, bakanlık hizmetlerini bakan adına, ve onun emir ve yönlendirmesi doğrultusunda bakanlık kuruluşlarına gereken emirleri vermesi öngörülmüş; ancak, bakan adına işlem yapan müsteşarın imza yetkisine ilişkin hiçbir düzenleme öngörülmemiştir. Tasarının 46 ncı maddesiyle, müsteşarlık görevinin, hükümetin görevinin sona ermesiyle kendiliğinden sona ereceğine ilişkin düzenleme öngörülmesi, bu konudaki düzenlemeyi daha da önemli kılmaktadır. Tasarının 46 ncı maddesiyle siyasallaştırılan müsteşarlık makamının görev, yetki ve sorumluluğunu düzenleyen önemli bir maddenin eksiklikler içermesi, uygulamada birçok sorunu da beraberinde getirecektir. 15 inci maddenin, kapsaması gereken tüm konuları kapsaması, daha özenli ve katılımcı bir anlayışla hazırlanması amacıyla yeniden düzenlenmek üzere tasarı metninden çıkarılması gerekmektedir.

3046 sayılı Bakanlıkların Kuruluş ve Görev Esasları Hakkında 174 sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile 13.12.1983 gün ve 174 sayılı Bakanlıkların Kuruluş ve Görev Esasları Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin Bazı Maddelerinin Kaldırılması ve Bazı Maddelerinin Değiştirilmesi Hakkında 202 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin Değiştirilerek Kabulü Hakkında Kanunun "Müsteşarın görev ve sorumlulukları" başlıklı 22 nci maddesinde, müsteşarın, bakanlık hizmetlerini, kalkınma planlarına ve yıllık programlara uygun olarak düzenleyeceği ve yürüteceği belirtilmiştir. 349 sıra sayılı kanun tasarısının, aynı konuyu düzenleyen, "Müsteşarın görev, yetki ve sorumluluğu" başlıklı 15 inci maddesinde, kalkınma planları ve yıllık programlara ilişkin bir düzenleme getirmemesi, Anayasaya uygunluk açısından tartışmalara neden olacaktır. Anayasanın 166 ncı maddesiyle, ekonomik, sosyal ve kültürel kalkınmayı, ülke kaynaklarının verimli şekilde kullanılmasını planlamak, bu amaçla gerekli teşkilatı kurmak, devletin görevi kabul edilmiştir. Ayrıca, Anayasa, maddenin üçüncü fıkrasında, kalkınma planının hazırlanmasına, Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından onaylanmasına, değiştirilmesine ve bütünlüğünü bozacak değişikliklerin önlenmesine ilişkin usul ve esasların kanunla düzenleneceği kuralını getirmiştir. Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından onaylanmaları nedeniyle, hukukî güç kazandırılan planların, ekonomik, sosyal ve kültürel kalkınmayı ilgilendiren konularda, yasa koyucuyu, önceden ilkeleri belirlenmiş bir doğrultuda düzenleme yapmaya zorladığı bir gerçektir. Bakanların görevlerinin sayıldığı bu bentte, belirtilen görevlerin kalkınma planıyla ilişkisi, madde metninde düzenlenmemiştir. Tasarının 15 inci maddesinde müsteşarın görevlerinin sayıldığı, maddede yer alan görevlerin kalkınma planlarıyla belirlenen ilkelerle uyumlu olmasını içeren herhangi bir düzenlemeye yer verilmemiştir; yani, bu haliyle Anayasayla çeliştiği noktasında tartışmalara açık bir düzenlemedir.

Belirtilen eksiklik ve çelişkilerden dolayı, 349 sıra sayılı kanun tasarısının 15 inci maddesinin yeniden düzenlenmek üzere tasarı metninden çıkarılması gerekmektedir.

BAŞKAN - Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.

Diğer önergeyi okutuyorum :

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 349 sıra sayılı Kamu Yönetimi Temel Kanunu Tasarısının 15 inci maddesinin birinci fıkrasının metinden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.

                        Enis Tütüncü (Tekirdağ) ve arkadaşları.

BAŞKAN - Komisyon önergeye katılıyor mu?

ANAYASA KOMİSYONU BAŞKANI BURHAN KUZU (İstanbul) - Katılmıyoruz.

BAŞKAN - Önergeye Hükümet katılıyor mu?

DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI MEHMET ALİ ŞAHİN (İstanbul) - Katılmıyoruz.

ENİS TÜTÜNCÜ (Tekirdağ) - Söz istiyorum Sayın Başkan.

BAŞKAN - Buyurun Sayın Tütüncü.

ENİS TÜTÜNCÜ (Tekirdağ) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Değerli milletvekilleri, bu maddede, müsteşarın, bakanlık hizmetlerini mevzuat hükümlerine, bakanlığın amaç ve politikalarına, stratejik planına uygun olarak düzenleyeceği ve yürüteceği öngörülmektedir.

Geçen hafta, stratejik plan kavramını düzenleyen 3 üncü maddede yapmış olduğum konuşmada, stratejik planın ne anlama geldiğini teknik ayrıntılarıyla birlikte sizlere sunmaya çalışmıştım. Stratejik planlama, kuruluşların bütçeleme süreçleriyle ilgili bir kavramdır. Bu maddede, stratejik plan kavramının kullanılışına baktığımızda, bunun, yeterince bilinçli, yeterince özenli bir şekilde kullanılmadığı yönünde bir izlenim ortaya çıkıyor. Sanki, dostlar alışverişte görsün kabilinden, bir stratejik planlama anlayışı yansıyor. Sonuçta, şöyle bir manzarayla karşılaşma tehlikesiyle karşı karşıya kalabiliriz:

Yalnızca ve yalnızca bütçeleme süreçlerinden hareket edersek, kamu hizmetlerine, ürün performansı gibi bakılmaya başlanabilir.

Her alanda rekabet anlayışı önplana çıkabilir. "Stratejik plan" anlayışının orijinal kavramında, zaten, bu esaslar var.

Hizmet üreten tüm kamu kuruluşlarında, müşteri memnuniyeti anlayışı egemen olabilir.

Halkımızın, yurttaşlarımızın eşit kamu hizmeti alma hakkı zedelenebilir.

İstihdamda esnekliğin artırılması, sözleşmeli çalışmanın yaygınlaştırılması ve kârlılık hedeflerinin kovalanması gibi politikalar ve uygulamalar, kamu üretimi hizmet alanlarına hâkim olabilir.

Müşteriyi elde tutma -ki, stratejik planlama anlayışının özüdür, esasıdır- organizasyona bağlılığın artırılması çabaları artabilir. Bu çabalara kendimizi kaptırabiliriz. Bu durumda, demokrasi ve özgürlük anlayışı zedelenebilir.

Sayın Başkan, değerli arkadaşlarım; bundan önceki konuşmamda da değinmeye çalıştığım gibi, stratejik planlamaya ve stratejik yönetim anlayışına böylesine ağırlık verilirken ulusal kalkınma planının gerektiği şekilde düzenlenememiş olması, hem kaynak savurganlığına yol açabilir hem denetimi zorlaştırabilir hem de kamu hizmetleri alanını -buraya dikkatlerinizi çekiyorum- dış borçlanmaya ve yabancı sermayenin kârlılık tercihlerine teslim edebilir. Sonuçta, bu tasarıyla, bu ülke insanının kendi devletinden kamu hizmeti alma hakkı kısıtlanabilir. Bunun Türkiye'yi nerelere götürebileceğini, Türkiye'ye nelere mal olabileceğini hepimizin düşünmesi gerekiyor.

Bu duygu ve düşüncelerle "stratejik plan" kavramının doğru kullanılmadığını, yeterince özenle, bilinçle kullanılmadığını, tekrar, dikkatlerinize sunmak istiyor, hepinizi sevgi ve saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Tütüncü.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.

Diğer önergeyi okutuyorum :

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

349 sıra sayılı Kamu Yönetimi Temel Kanunu Tasarısının 15 inci maddesindeki ikinci fıkranın madde metninden çıkarılmasını arz ederim.

                                    Selami Uzun

                                                Sivas

SELAMİ UZUN (Sivas) - Geri çekiyorum Sayın Başkan.

BAŞKAN - Önerge geri çekilmiştir.

Diğer önergeyi okutuyorum :

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

349 sıra sayılı Kamu Yönetimi Temel Kanunu Tasarısının 15 inci maddesinin birinci fıkrasındaki "gözetir ve" ibaresinin madde metninden çıkarılmasını arz ederim.

                                   Kerim Özkul

                                             Konya

KERİM ÖZKUL (Konya) - Sayın Başkan, geri çekiyorum.

BAŞKAN - Önerge geri çekilmiştir.

Diğer önergeyi okutuyorum :

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

349 sıra sayılı Kamu Yönetimi Temel Kanunu Tasarısının 15 inci maddesinin birinci fıkrasındaki "yürütülmesinden" ibaresinden sonra "bağlı bulunduğu" ibaresinin eklenmesini arz ederim.

                             İbrahim Köşdere

                                        Çanakkale

BAŞKAN- Komisyon önergeye katılıyor mu?..

ANAYASA KOMİSYONU BAŞKANI BURHAN KUZU (İstanbul)- Katılmıyoruz efendim.

BAŞKAN- Hükümet katılıyor mu?..

DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI MEHMET ALİ ŞAHİN (İstanbul)- Biz de katılmıyoruz efendim.

SALİH KAPUSUZ (Ankara)- Gerekçe okunsun.

BAŞKAN- Gerekçeyi okutuyorum:

Gerekçe : Yetki kargaşası ortadan kaldırılmalı.

BAŞKAN- Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.

Diğer önergeyi okutuyorum :

Türkiye Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 349 sıra sayılı kanun tasarısının 15 inci maddesinde geçen "bakanın yardımcısı olup" ibaresinin "bakandan sonra gelen en üst düzey yetkili olup" şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederim.

                           Mehmet Ali Şahin

                        Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı

BAŞKAN- Komisyon önergeye katılıyor mu?..

ANAYASA KOMİSYONU BAŞKANI BURHAN KUZU (İstanbul)- Takdire bırakıyoruz efendim.

BAŞKAN- Hükümet önergeye katılıyor mu?..

DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI MEHMET ALİ ŞAHİN (İstanbul)- Sayın Başkanım, katılıyoruz; ancak, şöyle bir talebimiz var:  "Bakandan sonra gelen en üst düzey yetkili" ibaresindeki "yetkili" kelimesinin yerine "kamu görevlisi" ibaresini bir redaksiyon yaparak koyabilirsek daha isabetli olacağını düşünüyorum, eğer böyle bir şey mümkünse.

BAŞKAN- Önergeyi buna göre, okutuyorum :

Türkiye Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 349 sıra sayılı kanun tasarısının 15 inci maddesinde geçen "bakanın yardımcısı olup" ibaresinin "bakandan sonra gelen en üst düzey kamu görevlisi olup" şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederim.

                           Mehmet Ali Şahin

                        Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı

BAŞKAN- Komisyon önergeye katılıyor mu?..

ANAYASA KOMİSYONU BAŞKANI BURHAN KUZU (İstanbul)- Takdire bırakıyoruz.

BAŞKAN- Hükümet önergeye katılıyor mu?..

DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI MEHMET ALİ ŞAHİN (İstanbul)- Katılıyoruz efendim.

K. KEMAL ANADOL (İzmir)- Efendim, önergede tek imza mı olur; 5 imza olması gerekir.

BAŞKAN- Hükümet adına verildi.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Diğer önergeyi okutuyorum :

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

349 sıra sayılı Kamu Yönetimi Temel Kanunu Tasarısının 15 inci maddesinde geçen "emir ve yönlendirmesi" ibaresinin "talimatları" olarak değiştirilmesini arz ederim.

                                      Sabri Varan

                                     Gümüşhane

SABRİ VARAN (Gümüşhane) - Önergemi geri çekiyorum Sayın Başkan.

BAŞKAN - Önerge geri çekilmiştir.

Diğer önergeyi okutuyorum :

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

349 sıra sayılı Kamu Yönetimi Temel Kanunu Tasarısının 15 inci maddesinde geçen "mevzuat hükümlerine" ibaresinin "mevzuata" olarak değiştirilmesini arz ederim.

                                     İsmail Bilen

                                            Manisa

BAŞKAN - Komisyon önergeye katılıyor mu?

ANAYASA KOMİSYONU BAŞKANI BURHAN KUZU (İstanbul) - Katılmıyoruz efendim.

BAŞKAN - Hükümet önergeye katılıyor mu?

DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI MEHMET ALİ ŞAHİN (İstanbul) - Katılmıyoruz efendim.

SALİH KAPUSUZ (Ankara) - Gerekçeyi okutalım Sayın Başkan.

BAŞKAN - Gerekçeyi okutuyorum:

Gerekçe :

Türkçe dil kuralları gereği mevzuat kelimesi, mevzuat hükümleri manasını içerdiğinden bu değişiklik teklifi verilmiştir.

BAŞKAN - Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.

Kabul edilen önerge doğrultusunda 15 inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.

Alınan karar gereğince, kanun tasarı ve tekliflerini sırasıyla görüşmek için, 25 Şubat 2004 Çarşamba günü saat 14.00'te toplanmak üzere, birleşimi kapatıyorum.

Kapanma Saati : 23.59