DÖNEM
: 22 YASAMA
YILI : 2
T. B. M. M.
TUTANAK DERGİSİ
CİLT : 41
52 nci Birleşim
12 Şubat 2004 Perşembe
İ
Ç İ N D E K İ L E R
II. - GELEN KÂĞITLAR
III. -
BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A)
GÜNDEMDIŞI KONUŞMALAR
1. - Sakarya Milletvekili Süleyman
Gündüz'ün, Cem Karaca'nın vefatı nedeniyle merhumun sanatçı kişiliğine ilişkin
gündemdışı konuşması
2. - Denizli Milletvekilli V. Haşim
Oral'ın, Denizli İli Çivril İlçesindeki elma üreticilerinin sorunları ve bu
konuda yapılması gereken çalışmalara ilişkin gündemdışı konuşması ve Tarım ve
Köyişleri Bakanı Sami Güçlü'nün cevabı
3. - Ordu Milletvekili Hamit Taşçı'nın,
kadının toplum içindeki yeri ve sorunları ile alınması gereken önlemlere
ilişkin gündemdışı konuşması
B)
TEZKERELER VE ÖNERGELER
1. - Litvanya Meclis Başkanı Arturas
Paulauskas ve beraberindeki parlamento heyetinin, Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığının konuğu olarak ülkemizi resmî ziyaretine ilişkin Başkanlık
tezkeresi (3/475)
2. - Antalya Milletvekili Feridun Fikret
Baloğlu'nun (6/900) esas numaralı sözlü sorusunu geri aldığına ilişkin önergesi
(4/143)
C) GENSORU,
GENEL GÖRÜŞME, MECLİS SORUŞTURMASI VE MECLİS ARAŞTIRMASI ÖNERGELERİ
1. - Aydın Milletvekili Ahmet Ertürk ve 23
milletvekilinin, Büyük Menderes Havzasındaki çevre sorunlarının araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergesi (10/167)
D) ÇEŞİTLİ
İŞLER
1. - Genel Kurulu ziyaret eden
Sırbistan-Karadağ Devletler Birliği Başkanı Sivettozar Maroviç ve beraberindeki
heyete Başkanlıkça "Hoşgeldiniz" denilmesi
IV. - KANUN
TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER
1. - Adlî Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile
Bölge Adliye Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yetkileri Hakkında Kanun Tasarısı
ve Adalet Komisyonu Raporu (1/521) (S. Sayısı : 146)
2. - Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununda
Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Tasarısı ve Adalet Komisyonu Raporu
(1/523) (S. Sayısı : 152)
3. - Çanakkale Milletvekilleri Mehmet
Daniş ve İbrahim Köşdere'nin; Gelibolu Yarımadası Tarihî Millî Parkı Kanununa
Geçici Bir Madde Eklenmesine Dair Kanun Teklifi (Kamu İhale Kanununa Geçici
Madde Eklenmesine Dair Kanun Teklifi) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu
(2/212) (S. Sayısı : 305)
4. - İcra ve İflas Kanununda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ve Adalet Komisyonu Raporu (1/718) (S. Sayısı :
372)
5. - Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile
Bosna-Hersek Bakanlar Kurulu Arasında Uluslararası Karayolu Taşımacılığı
Anlaşması ile Anlaşmada Değişiklik Yapan Notaların Onaylanmasının Uygun
Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ile Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm ve
Dışişleri Komisyonları Raporları (1/661) (S. Sayısı : 344)
6. - Avrupa Radyokomünikasyon Ofisi
Kuruluş Sözleşmesinin Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ile
Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm ve Dışişleri Komisyonları Raporları
(1/667) (S. Sayısı : 345)
7. - Sınıraşan Örgütlü Suçlara Karşı
Birleşmiş Milletler Sözleşmesine Ek Ateşli Silahlar, Parçaları ve Aksamları ile
Mühimmatının Yasadışı Üretimine ve Kaçakçılığına Karşı Protokolün
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ile İçişleri ve Dışişleri
Komisyonları Raporları (1/668) (S. Sayısı : 346)
8. - Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile
Ukrayna Bakanlar Kurulu Arasında
Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Ukrayna Hükümeti Arasında Ticarî
Denizcilik Anlaşmasına Değişiklik Getiren Protokolün Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna
Dair Kanun Tasarısı ile Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm ve Dışişleri
Komisyonları Raporları (1/672) (S. Sayısı : 348)
9. - Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile
Kırgız Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Kendi Vatandaşlarının Geri Kabulüne
İlişkin Anlaşmanın Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ile
İçişleri ve Dışişleri Komisyonları Raporları (1/671) (S. Sayısı : 347)
10. - Özel Karayolu Taşıtlarının Geçici
İthaline Dair Gümrük Sözleşmesi Değişikliklerinin Onaylanmasının Uygun
Bulunduğu Hakkında Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu (1/415) (S.
Sayısı : 351)
11. - Eşyanın Sınırlardaki Kontrollerinin
Uyumlaştırılmasına İlişkin Uluslararası Sözleşmenin Onaylanmasının Uygun
Bulunduğu Hakkında Kanun Tasarısı ile Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabiî Kaynaklar,
Bilgi ve Teknoloji ve Dışişleri Komisyonları Raporları (1/430) (S. Sayısı :
352)
12. - Geçici İthalat Sözleşmesinin
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu
Raporu (1/679)
(S. Sayısı : 353)
V. -
SORULAR VE CEVAPLAR
A) YAZILI
SORULAR VE CEVAPLARI
1. - Bursa Milletvekili Kemal Demirel'in,
Bursa Yenişehir Havaalanına ilişkin sorusu ve Ulaştırma Bakanı Binali
Yıldırım'ın cevabı (7/1866)
2. - Antalya Milletvekili Osman Kaptan'ın,
damızlık düve ithalatına ilişkin sorusu ve Tarım ve Köyişleri Bakanı Sami
Güçlü’nün cevabı (7/1870)
I. - GEÇEN TUTANAK ÖZETİ
TBMM Genel Kurulu saat 15.00'te açılarak
iki oturum yaptı.
Aksaray Milletvekili Ali Rıza Alaboyun,
NATO'ya üyelik anlaşmamızın Türkiye Büyük Millet Meclisince onaylanmasının 52
nci yıldönümü ile NATO'daki son gelişmelere,
Aydın Milletvekili Ahmet Ertürk, Büyük
Menderes Nehri taşkınlarını önlemek amacıyla yapımına devam edilen Çine
Barajında son yağışlardan sonra meydana gelen hasara,
İlişkin gündemdışı birer konuşma yaptılar.
Malatya Milletvekili Ferit Mevlüt
Aslanoğlu'nun, Malatya yöresinde tütün ekiminin yasaklanması ve tütün alım
noktalarının kapatılmasının üreticiler üzerindeki olumsuz etkilerine ilişkin
gündemdışı konuşmasına, Tarım ve Köyişleri Bakanı Sami Güçlü cevap verdi.
Manisa Milletvekili Nuri Çilingir ve 22
milletvekilinin, kuru üzüm ticaretindeki sorunların araştırılarak alınması
gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin
önergesi (10/166) Genel Kurulun bilgisine sunuldu; önergenin gündemdeki yerini
alacağı ve öngörüşmesinin, sırası geldiğinde yapılacağı açıklandı.
(9/4,7) esas numaralı Meclis Soruşturması
Komisyonu Başkanlığının, Komisyonun başkanvekili ve sözcü,
(9/5,6) esas numaralı Meclis Soruşturması
Komisyonu Geçici Başkanlığının, Komisyonun başkan, başkanvekili, sözcü ve kâtip
üye,
Seçimlerini yaptıklarına ilişkin
tezkereleri, Genel Kurulun bilgisine sunuldu.
Türkiye Büyük Millet Meclisinde, Türkiye -
Kostarika Parlamentolararası Dostluk Grubunun kurulmasına,
TBMM Başkanı Bülent Arınç'ın, 4 üncü
Avrupa-Akdeniz Meclis Başkanları Konferansına katılmak üzere Malta Meclis
Başkanının resmî davetine icabetine,
İlişkin Başkanlık tezkereleri kabul
edildi.
Kamu vakıfları ile kamu bünyesinde kurulu
dernek ve yardımlaşma sandıkları konusunun araştırılarak bu oluşumlardan
kaynaklanan sorunların çözümü için alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla kurulan (10/12, 28) esas numaralı Meclis Araştırması Komisyonu
üyeliklerine gruplarınca aday gösterilen milletvekilleri seçildiler;
Başkanlıkça, komisyonun başkan, başkanvekili, sözcü ve kâtip üye seçimini
yapmak üzere toplanacağı gün, saat ve yere ilişkin duyuruda bulunuldu.
Gündemin "Kanun Tasarı ve Teklifleri
ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler" kısmının:
1 inci sırasında bulunan, Adlî Yargı İlk
Derece Mahkemeleri ile Bölge Adliye Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yetkileri
Hakkında Kanun Tasarısının (1/521) (S. Sayısı : 146),
2 nci sırasında bulunan, Hukuk Usulü
Muhakemeleri Kanununda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Tasarısının (1/523)
(S. Sayısı : 152),
3 üncü sırasında bulunan, Kamu İhale
Kanununa Geçici Madde Eklenmesine Dair Kanun Teklifinin (2/212) (S. Sayısı :
305),
Görüşmeleri, daha önce geri alınan
maddelere ilişkin komisyon raporları henüz gelmediğinden;
6 ncı sırasında bulunan, İcra ve İflas
Kanununda Değişiklik Yapılmasına (1/718) (S. Sayısı : 372),
7 nci sırasında
bulunan, Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Bosna-Hersek Bakanlar Kurulu Arasında
Uluslararası Karayolu Taşımacılığı Anlaşması ile Anlaşmada Değişiklik Yapan
Notaların Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna (1/661) (S. Sayısı: 344),
Dair Kanun Tasarılarının görüşmeleri,
komisyon yetkilileri Genel Kurulda hazır bulunmadıklarından,
Ertelendi.
Anayasanın 89 uncu
maddesi gereğince Cumhurbaşkanınca bir daha görüşülmek üzere geri gönderilen:
4 üncü sırasında bulunan, Olağanüstü Hal
Bölge Valiliği İhdası Hakkında Kanun Hükmünde Kararnameye Bir Geçici Madde
Eklenmesine Dair 17.12.2003 Tarihli ve 5023 (1/724) (S. Sayısı: 339),
5 inci sırasında bulunan, At Yarışları
Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair 17.12.2003 Tarihli ve 5022 (1/723)
(S. Sayısı : 370),
Sayılı Kanunların, görüşmelerini
müteakiben elektronik cihazla yapılan açıkoylamalardan sonra, kabul edilip
kanunlaştıkları açıklandı.
12 Şubat 2004 Perşembe günü saat 15.00'te
toplanmak üzere, birleşime 17.03'te son verildi.
İsmail Alptekin |
|
Başkanvekili |
|
Türkân
Miçooğulları |
Mevlüt
Akgün |
İzmir |
Karaman |
Kâtip Üye |
Kâtip Üye |
No. : 81
II. - GELEN KÂĞITLAR
12 Şubat 2004 Perşembe
Tasarılar
1. - Gençlik ve Spor
Genel Müdürlüğünün Teşkilât ve Görevleri Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı (1/754) (Millî Eğitim, Kültür,
Gençlik ve Spor ve Plan ve Bütçe Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi:
10.2.2004)
2. - Yüksek Öğrenim
Öğrencilerine Burs, Kredi Verilmesine İlişkin Kanun Tasarısı (1/755) (Plan ve
Bütçe ve Millî Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor Komisyonlarına) (Başkanlığa
geliş tarihi: 10.2.2004)
Teklifler
l. - Bitlis Milletvekili
Vahit Kiler'in; Yüksek Öğrenim Kredi ve Yurtlar Kanununda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Teklifi (2/249) (Plan ve Bütçe ve Millî Eğitim, Kültür, Gençlik
ve Spor Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi: 9.2.2004)
2. - Bitlis Milletvekili
Vahit Kiler'in; Milletvekili Seçimi Kanununun Bir Maddesinde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/250) (Anayasa Komisyonuna) (Başkanlığa geliş
tarihi: 9.2.2004)
Raporlar
1. - Endüstriyel
Tasarımların Uluslararası Tesciline İlişkin Lahey Anlaşmasının Cenevre Metnine
Katılmamızın Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ile Sanayi, Ticaret, Enerji,
Tabiî Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji ve Dışişleri Komisyonları Raporları (1/646)
(S. Sayısı: 366) (Dağıtma tarihi: 12.2.2004) (GÜNDEME)
2. - Marka Kanunu
Andlaşmasına Katılmamızın Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri
Komisyonu Raporu (1/665) (S. Sayısı: 368) (Dağıtma tarihi: 12.2.2004) (GÜNDEME)
Meclis Araştırması Önergesi
1. - Aydın Milletvekili Ahmet
Ertürk ve 23 Milletvekilinin, Büyük Menderes Havzasındaki çevre sorunlarının
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Anayasanın 98
inci, İçtüzüğün 104 ve 105 inci maddeleri uyarınca bir Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/167) (Başkanlığa geliş tarihi: 30.1.2004)
Süresi İçinde Cevaplandırılmayan Yazılı Soru Önergesi
1. - Bursa Milletvekili
Kemal Demirel'in, Bursa-Yenişehir-Sinanpaşa Camii'nin korunması ve
restorasyonuna ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından yazılı soru önergesi
(7/1679)
BİRİNCİ OTURUM
Açılma Saati : 15.00
12 Şubat 2004 Perşembe
BAŞKAN : Başkanvekili İsmail ALPTEKİN
KÂTİP ÜYELER : Mevlüt AKGÜN (Karaman), Türkân MİÇOOĞULLARI
(İzmir)
BAŞKAN - Türkiye Büyük
Millet Meclisinin 52 nci Birleşimini açıyorum.
Toplantı yetersayısı
vardır; görüşmelere başlıyoruz.
Sayın milletvekilleri,
gündeme geçmeden önce, üç değerli milletvekili arkadaşımıza gündemdışı söz
vereceğim.
Gündemdışı ilk söz,
sanatçı Cem Karaca'nın vefatı hakkında görüşlerini bildirmek isteyen Sakarya
Milletvekili Sayın Süleyman Gündüz'e aittir.
Buyurun Sayın Gündüz. (AK
Parti sıralarından alkışlar)
Süreniz 5 dakikadır.
III. -
BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A)
GÜNDEMDIŞI KONUŞMALAR
1. -
Sakarya Milletvekili Süleyman Gündüz'ün, Cem Karaca'nın vefatı nedeniyle
merhumun sanatçı kişiliğine ilişkin gündemdışı konuşması
SÜLEYMAN GÜNDÜZ (Sakarya)
- Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; sizleri saygıyla selamlıyorum.
8 Şubat Pazar sabahı,
güneş, insanları yazdan kalma bir güne hazırlarken, İstanbul'da bir adam öldü.
Kadife pantolonlu, koyu renk gözlüklü, beyaz atlı süvari canevinden vurulmuştu.
Hicretin küçüğü gibi
büyüğünü de yapan biri için, küçük sürgünden sonra büyük sürgün de bitmiş
oluyordu; geriye, 200'ü aşkın beste, sayısız konser, sıcak, canlı ve özenli bir
Türkçe, seçkinciliğe itibar etmeyen bir seçkinlik, tevazua gerek duyulmayacak
kadar insanîlik bırakarak.
Ergen odalarındaki
yalnızlığını radyodaki sesiyle paylaşan bir toplumun olgunluğa adım attığının
işareti oldu cenazesi. O, çınarlı, kubbeli, mavi limanın mendireğidir artık.
Evrensel değerlerle buluşmanın, sahip olunanlardan vazgeçmeyi gerektirmediğinin
yaşayan örneğiydi. İnsanî değerlere "şimdi" ve "burada"nın
sahiciliğini kattı. Gidişi, günümüzde eksikliğini duyduğumuz tüm değerleri bize
bir kez daha hatırlattı. Bundan sonra da, eksikliğini duyduğumuz her değer bize
onu hatırlatacaktır.
Dadaloğlu'nun, Pir
Sultan'ın, Nazım Hikmet'in çizgileri onda buluştu. O, Şeyh Ahmed Yesevî'nin
yaktığı ateşi, şerbet gibi dolu dolu içti. Hani, dizelerinde söylediği gibi
"Şeyh Ahmed Yesevî'nin yaktığı ateş, ateş değil sanki bir şerbet, iç dolu
dolu."
Ahmed Hâşim gibi, Ahmed
Hamdi Tanpınar gibi, Cemil Meriç gibi, Oğuz Atay gibi, Asaf Halet Çelebi gibi,
Araf'ta zannedildi; halbuki, yalnızca korku ve ümit çizgisindeydi.
O, bir dönemin sanatçısı
olmadı, çağları aştı ve zamanının ruhunu oluşturdu. İnsan olarak, insanlık
adına söylediklerinin siyasî izdüşümündeki ışık, gölge oyunlarına bakarak,
hakkındaki doğru-yanlış yargısında bulunanlar, zamanının doğrularını bizzat
kurduğunu göremediler. Ölüm, bir kez daha, karşımıza, kıymet bilmezliğin telafi
edilemez acısıyla çıktıysa, bu, son olsun.
"Resimdeki
Gözyaşları"nın ozanına selam olsun; o, artık toprakla sırlandı.
Hepinizi saygıyla
selamlıyorum. (Alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür
ediyorum Sayın Gündüz.
İkinci söz isteği,
Denizli İli Çivril İlçesindeki elma üreticilerinin sorunları hakkında söz talep
eden Denizli Milletvekili Sayın Haşim Oral'a aittir.
Buyurun Sayın Oral.
Süreniz 5 dakikadır.
2. -
Denizli Milletvekilli V. Haşim Oral'ın, Denizli İli Çivril İlçesindeki elma
üreticilerinin sorunları ve bu konuda yapılması gereken çalışmalara ilişkin
gündemdışı konuşması ve Tarım ve Köyişleri Bakanı Sami Güçlü'nün cevabı
V. HAŞİM ORAL (Denizli) -
Sayın Başkanım, sayın milletvekili arkadaşlarım; Denizli'nin Çivril İlçesi,
Türkiye'deki elma üretiminin yaklaşık yüzde 6'sını gerçekleştirmektedir; yani,
ciddî bir potansiyel, tabiri caizse, ciddî bir ihracat kaynağı olması mümkün
bir ilçemizdir.
Çivril'de, elma ağacı
dikili alan yaklaşık 18 000 dekar -yaklaşık 900 000 ağaç- geçen yılki elma
rekoltesi de yaklaşık 220 000 ton civarındadır. Çivril'de yaklaşık 5 000 aile
elmadan geçiniyor ve bir o kadar aile de, yine, bu ailelerin elma yetiştirmesinde
katkıda bulunuyor.
Çivril'de, her yıl,
ortalama 90 000 ile 100 000 arasında elma fidanı üretiliyor. Yine, küçük; ama,
yaptığı iş itibariyle çok büyük olan bu ilçede, 36 adet soğukhava deposu
bulunmaktadır. 2001 yılı mahsulünün fiyatı 500 000 lira ile 1 100 000 lira
arasında değişirken, 2002 mahsulü 400 000 lira ile 800 000 lira arasında fiyat
değişimine uğramıştır ve 2003 mahsulü ise 250 000 lira ile 400 000 lira
arasında değerdedir. Dolayısıyla, gün geçtikçe değerini yitiren bir üretim.
Kalitesinin artmasına rağmen, ihracatta pazar bulamayan, hatta, Çivrilli
üreticilerin tabiriyle, ithalat yapılması nedeniyle, diğer tarım ürünlerinde
olduğu gibi, gün geçtikçe, kimliklerini, topraklarını... Ürettikleri çok
yararlı besin maddelerini üretemez hale gelen çiftçiler...
Çok açıkça söylüyorum;
Çivril'e gidip, ziyaret ettiğiniz zaman -Sayın Tarım Bakanımın da burada
olmasından yararlanarak bunları konuşmak istiyorum- Çivrilli elma üreticisi
"acaba Sayın Bakanın bize kastı mı var" diyor. Yani, eğer bu şekilde...
Çünkü, aynı sıkıntıyı, geçen sene, yine ben bu mikrofondan dile getirmiştim. O
gün için, Sayın Bakanımız, Türkiye Büyük Millet Meclisinde, Çivrilliye,
Denizliliye "elma ithalatı yapılmayacak" diye söz vermişti; ama,
şimdi görüyorum ki, Türkiye'de, İspanya'dan gelen elmalar, diğer ülkelerden
gelen elmalar, hem bizim üretimimizden daha az kaliteli hem de daha masraflı
olmak üzere bize sunuluyor.
Çivril'de soğukhava
depolarında yaklaşık 40 000 ton elma bulunuyor. Geçen yıl bugünlerde, soğukhava
deposu çıkışında 1 kilogram elma toptan 700 000-800 000 liraya satılırken, şu
anda 400 000 liranın altında satılmak zorunda. 1 kilogram elmanın tarlada
yetiştirilme maliyeti 150 000 lira; toplama, hasat ve ambalaj masrafları 50 000
lira; depolama için kullanılan ve 20 kilogram alan 1 adet tahta kasanın
maliyeti kilogram başına 100 000 lira ve soğukhava deposu ücreti 110 000 lira
olmak üzere, elmanın maliyeti asgarî 410 000 liraya geliyor.
Şimdi, ben, Çivril'deki
üreticiler adına, buradan, Sayın Bakanıma rica ediyorum: Sayın Bakanım, onların
Ankara'ya, Tarım ve Köyişleri Bakanlığına kadar gelmelerini önlemek; yani, hem
o masrafı yapmalarını engellemek hem o moral çöküntüsünü ortadan kaldırmak
için, buradan, Çivril'deki elma üreticilerine "biz, başka bir ülkeden elma
ithal etmeyeceğiz" demeli, demek zorunda; yurttaş da bunu bekliyor. Eğer,
bunu diyemeyecekse, o zaman bir alternatif üretilmek zorunda. Soğukhava
depolarında çürüyen bu elmaların, en azından, askeriyede değerlendirilmesi
konusunda, devlet, kendi içinde birtakım tedbirleri almak zorunda.
Yine, üreticiden
tüketiciye gelirken, aradaki "komisyoncu" diye nitelendirdiğimiz
kişilerin elmanın üzerinden aşırı kâr etmeleri, kâr etmeye çalışmaları, hem
üreticiye zarar vermekte hem de bu ürün tüketiciye sunulurken, çok farklı bir
pazarla, çok farklı bir fiyatla sunulmakta. Yani, burada kaybeden üretici
oluyor, burada kaybeden Türk insanı oluyor, Türk tarımı oluyor.
Sözlerimi bitirirken,
Sayın Bakanımdan tekrar istirham ediyorum, rica ediyorum: Lütfen, özellikle,
elmanın ithalatına izin vermeyin, bizim kalitemizden daha düşük kaliteli
yabancı ürünlerin Türkiye'de pazarlanmasına fırsat vermeyin. Daha da
öztürkçesi, lütfen, Türk tarımına, eskiden baktığınız gibi bakmayın, gereken
önlemleri alın. Siz bu önlemleri alırsanız, bizler de sizlerin destekçisi
olacağız, sizlerin elma üreticisine yapmak istediğiniz katkılar konusunda bizler
de sizlere destek olacağız.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Oral,
sözlerinizi tamamlayın lütfen.
V. HAŞİM ORAL (Devamla) -
Tabiî, Sayın Başkanım; teşekkür ederim.
Bütün elma üreticileri
adına, Sayın Bakanımızdan, tekrar, bu konuda duyarlılık rica ediyorum. Geçen
sene, milletvekilliğimizin ilk sürecinde, bu konuda, gereken desteği biraz
olsun vermişti. Bu sene daha fazla desteğe ihtiyacımız var; çünkü, elmanın, hem
maliyeti arttı hem de fiyatı düştü. Dolayısıyla, bu konudaki hassasiyetimizi
Sayın Bakanla paylaşmak istedim.
Elma üreticileri
Çivril'den Ankara'ya gelmek istiyor. Biz, onların vekilleriyiz. Biz, onların
buradaki sorunlarının çözümünde yardımcı olacağız. Eminim, Sayın Bakanım da,
buna katkı koyacaktır.
Hepinize sevgi ve
saygılar sunuyorum. (Alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür
ediyoruz Sayın Oral.
Hükümet adına, Tarım ve
Köyişleri Bakanımız Profesör Sayın Sami Güçlü; buyurun efendim. (AK Parti
sıralarından alkışlar)
TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANI
SAMİ GÜÇLÜ (Konya) - Sayın Başkanım, sayın milletvekilleri; Denizli
Milletvekilimiz Sayın Haşim Oral, Çivril İlçesinden hareketle, elma
üreticilerimizin sorunlarını dile getirdi; görüşlerine bütün kalbimle katılıyorum.
Bu sene, elma üreticilerimizin içerisinde bulunduğu durum, biraz önce ifade
ettikleri çerçeve dahilindedir. Hadisenin genel değerlendirmesini yaparken,
özellikle, üzerinde durduğu hususa cevap vereceğim; ancak, daha baştan, dikkatler
dağılmadan, konuyla ilgili söylemek istediğim husus şudur.
Türkiye'de, elma üretimi
2 500 000 tondur. 1990 yılında 1 900 000 tondan, 2 500 000 tona yükselmiştir.
İhracat miktarımız 10 000 ton civarındadır; 10 000, 20 000, 12 000 ton diye,
yıllar itibariyle, seyretmektedir. Dolayısıyla, içtüketim 2 000 000 ton
civarındadır. İthal edilen miktar, 2001 yılında 1 500 ton, 2003 yılında 2 500
tondur. 2 500 000 ton elma üretiyoruz, ithal ettiğimiz miktar, 2003 yılında 2
500 tondur; yani, bindelerle ifade edebileceğimiz bir orandır; dolayısıyla,
elmayla ilgili sorun ithalattan kaynaklanmamaktadır.
Elmayla ilgili sorun,
mevcut üretimin içpiyasada tüketilememesi, fazla olan kısmın ihraç
edilememesidir; temel sorun budur ve bu bizim sorunumuzdur. Bu, elma
üreticilerimizin sorunlarına cevap ararken, bakmak durumunda olduğumuz temel
tablodur.
İthalatla ilgili konuyu
da, yine dikkatler dağılmadan söyleyeyim: 1 Temmuz-1 Ocak tarihleri arasında,
yani, elmanın üretim sezonunda ithalat izni verilmemektedir. İthalat izninin,
yani, biraz önce bahsettiğim 2 500 tonluk ithalatın 2003 yılında yapıldığı
dönem de 1 Ocak ile 1 Temmuz arasıdır. Tahmin edeceğiniz gibi, ülkemizde elma
tüketicileri sadece kendi vatandaşlarımız değildir. Yurtdışından gelen 10 000
000'a yakın turist vardır ve bazı lüks tüketim birimlerinde özel elma talebi
söz konusudur; yani, gelen elmalar da, bizim ürettiklerimizin bir bakıma rakibi
değildir; tüketenler de, bizim elmalarımızın tüketicileri değildir; ama, bütün
bunlara rağmen, 2 500 tonluk bir miktar, toplam elma sorunumuz açısından bir
problem teşkil etmemektedir.
Ben anafikri böylece
ortaya koyduktan sonra, Çivril başta olmak üzere, elma üreticilerimizin ithalat
yapılıyor diye bir kaygıya düşmelerine sebep olmadığını söylüyorum ve konuyu
genel olarak şöyle değerlendirmek istiyorum.
Tabiî, ülkemiz büyük bir
tarımsal üretim potansiyeline sahip ve ekolojik bakımdan çok zengin bir ülke ve
bu, meyve ve sebze başta olmak üzere çok çeşitli ürünler üretilmesine imkân
veriyor. Dünyada elma üretimi 59 000 000 ton. Çin, Amerika Birleşik Devletleri
ve Fransa'dan sonra Türkiye dördüncü büyük üretici. 2003 yılındaki üretimimiz 2
500 000 ton. Buna karşılık yurtiçi tüketimimiz 2 000 000 ton civarında, fireler
düştükten sonra. Dolayısıyla, dünyada fert başına elma tüketimi ortalama 8
kilogram iken Türkiye'de 27 kilogram. Yani, biz, içpiyasada da elma tüketimini
artıralım, bu sorunu çözelim dediğimiz zaman da, böyle bir problem var. Dünyada
fert başına ortalama tüketimin neredeyse 3 katının üzerinde bir elma tüketimi
var; ama, buna rağmen, içtüketimi de artırmamız, elbette, belli bir ölçüde,
sınır içerisinde mümkün.
Ülkemizin çok değişik
yerlerinde üretilebilmekte; 60 ilimizde 460 çeşit elma üretilmekte ve bunların
içerisinde ticarî anlamda yetiştirilen çeşitlerin sayısı 8 ilâ 10'dur. Ticarî
amaçlı üretilen bu elmaların birçoğu da, yerli bir tek ürünümüzün yanında -öne
çıkan Amasya cinsinin dışında- yabancı menşeli elmalardır.
Sayın milletvekilimizin
ifade ettiği gibi, üretim alanı Denizli İlimizde 62 000 dekardır; bunun
içerisinde de özellikle Çivril öne çıkmaktadır ve Denizli İlindeki elma
üretiminin üçte 2'si bu ilçede yapılmaktadır. Ayrıca, bu ilçemizde ağaç başına
ortalama verim Türkiye'nin çok üzerindedir; ağaç başına 250 kilograma kadar
elma alınabilmektedir; dolayısıyla, önemi de oradan gelmektedir.
Başlıca sorunları ise,
üretilen elmanın içpiyasada tüketilmesi, ihracatının yapılamamasıdır. Yani, bu
Çivril'le ilgili özel bir durumdur; âdeta, tüm üretiminin içpiyasaya dönük
yapılmasıdır.
Mevcut soğukhava
tesislerinin çoğunun teknik yönden yetersizliği söz konusudur. Gerekli
paketleme ve ambalajlama tesislerinin bulunmaması söz konusudur. Ancak,
Çivril-Emirhisar Beldesinde, ağırlık ve ebatlama açısından, elma paketleme ve
standardizasyon tesisinin temeli atılmıştır ve bu konuda bir çalışma
yürütülmektedir. Bu da, tabiî, sevindirici bir haberdir; il özel idaresi
kanalıyla yapılmaktadır.
Ürün standardının
istenilen seviyede olmaması genel bir sorunumuzdur. Depolamada elektrik
giderlerinin yüksekliği söz konusudur.
Ülkemizde tarım
ürünlerinin gereği gibi pazarlanamaması, hem üretici hem tüketici açısından
olumsuz sonuçları da beraberinde getirmektedir. Bu çerçevede, elma üretim
sezonunun başlamasıyla birlikte, pazarlama, üreticilerimizin her zaman karşı
karşıya kaldığı en önemli sorundur.
Elma ihracatının
artırılması için Bakanlığımızca alınan birkısım çalışmalar ve tedbirler var; iç
ve dışpazar isteklerine uygun yeni çeşit geliştirme ve adaptasyon çalışmaları
gibi. Ülkede, dıştalebi olan elma ağaçların dikilmesi ve üretimin bu yöne
kaydırılması, giderek yaygınlaşmaktadır
Üretimi kısa sürede
artıran bodur ve yarı bodur elma yetiştiriciliğinin yaygınlaştırılması bu
kapsamdadır. Soğukhava depoları, sınıflama ve ambalajlama tesislerinin
desteklenmesi sınırlı ölçüde devam etmektedir.
Üretimin fazla olduğu
yıllarda, Bakanlığımızca, elmaya ihracat teşviki verilmesi için gerekli
girişimlerde bulunulmaktadır. Nitekim, geçtiğimiz yıllarda, elmanın ihracatı
konusunda bazı desteklerin olduğu, konuyla özel olarak ilgilenen
arkadaşlarımızın bilgisi dahilindedir.
Biraz önce söylediğim
gibi, dışticaret politikası açısından yıl ikiye ayrılmıştır ve bunun
içerisinde, Türkiye'deki üretim sezonunda ithalat izni verilmemektedir;
uluslararası ilişkilerimiz bakımından böyle bir uygulamanın çok katı bir
şekilde yapılması, yapmış olduğumuz anlaşmalar açısından da bazı eksorunlar
getirmesine rağmen. Alınan bu tedbirler sektörün sorununu tamamıyla çözecek
boyutta elbette değildir.
Bakanlığımız tarafından
soruna köklü çözüm bulabilmek için Hükümetimizin programında kısa vadede
yapılması gereken yasal düzenlemeler içerisinde yer alan Üretici Birlikleri
Yasası Tasarısı, ilgili kurumların da görüşleri alınarak hazırlanmış ve
Başbakanlığa sunulmuştur. Bu konuda üreticilerimizin, daha üretim safhası
içindeyken, pazarlama konusuna kaynak ayırması, insangücü tahsis etmesi ve bu
konuda ilgili tüm kuruluşlar arasında bir işbirliğinin yapılması şarttır. Tarımsal
ürünlerin en temel sorunu bu noktaya kaymıştır. Üretimi artırmakta, artık, bir
sorun kalmamıştır, ancak, üretilen ürünlerin değerlendirilmesi ve
pazarlanabilmesi konusunda hem üreticilere hem Bakanlığımıza hem Dışticaret Müsteşarlığımıza
ve başka birimlerimize, yani, konuyla ilgili her kesime görev düşmektedir.
Tarımsal ürünlerin
pazarlanması, üretimin vazgeçilmez bir parçasıdır. Bu nedenle, ürünlerin
piyasaya arz edilmeden önce, sınıflama, boylama ve ambalajlama işlemlerinin
yanı sıra, dayanıklılığının artırılabilmesi ve kalitenin korunması için
sarartma, ilaçlama, kurutma, mumlama ve soğuk muhafaza gibi işlemlerden
geçirilmesi önemlidir. Biraz önce söyledim, Denizli İl Özel İdaresinde
başlatılan ve Emirhisar'da devam eden faaliyet buna iyi bir örnektir.
Uzun yıllardır tarımsal
pazarlamada ihtiyaç duyulan bu altyapının istenilen seviyeye çıkarılamaması,
üretimi ve üreticiyi olumsuz etkilemekte. Bu amaçla, Bakanlığımız tarafından
tarımsal amaçlı kooperatifler vasıtasıyla, bütçe imkânları çerçevesinde,
üreticilerimize destek verilmektedir ve ihtiyaç duyulan altyapı sağlanmaya
çalışılmaktadır; ancak, bu konuya tahsis edilen kaynağın, soruna kısa vadede
çözüm getirecek gücü yoktur.
Bir genel değerlendirmeyi
şöyle yaparak konuşmamı bitirmek istiyorum: Ülkemiz dünyada elma üreten önemli
ülkeler arasında yer almakta; ayrıca, kişi başına elma tüketimi dünya
ortalamasının neredeyse 4 katına yakın; ancak, ülkemiz, elma üretimi, iç ve
dışpazarlaması gibi konularda arzu edilen noktaya gelmemiştir. Dış pazarların
talep ettiği elma çeşitlerinin ülkemize adaptasyonunun sağlanması ve üretimin
bu doğrultuda yönlendirilmesi büyük önem arz etmektedir. Bununla birlikte, elma
üretiminde, bahçeden nihaî tüketiciye kadar geçen sürecin, uygun çeşit, pazar
isteklerine göre üretim, örgütlenme, paketleme ve ambalajlama konularını da
kapsayan bir anlayışla ele alınması gerekmektedir. Bu amaçla, kamu kuruluşları
ve özel sektör işbirliğiyle sorunların çözümü yönünde hepimizin dahil olacağı
bir çalışmanın yapılması ve bu alanlarda belli bir mesafenin alınması ancak
böyle mümkün olabilecektir.
Ben, başta Çivril olmak
üzere, bu yıl, elma üreticilerimizin içinde bulunduğu durumun, biraz önce Sayın
Milletvekilimizin de ifade ettiği gibi, gerçekten kabul edilemez bir durum
olduğunu, çok büyük zararlar ettiklerini, aslında bir yıl önce de durumlarının
yine iyi olmadığını; ancak, kısa vadede, birkısım konularda daha dikkatli ve
tedbirli davranmamız gerektiğini, ihracat konusunda daha önce yapmış olduğumuz,
almış olduğumuz desteklerin bu yıl yapılan müracaata daha kısa sürede cevap
vererek, bir ihracat kapısının açılması gerektiğini; ama, uzun vadede pazarlama
sorununu uluslararası alanda çözecek bir örgütlenmeye gitmemiz gerektiğini
ifade ediyor, hepinizi saygıyla selamlıyorum. (Alkışlar)
BAŞKAN - Sayın Bakana
teşekkür ediyoruz.
Gündemdışı üçüncü söz
isteği, kadın ve toplum konusunda, Ordu Milletvekili Sayın Hamit Taşcı'ya
aittir.
Buyurun Sayın Taşcı. (AK
Parti sıralarından alkışlar)
Süreniz 5 dakika.
3. - Ordu
Milletvekili Hamit Taşçı'nın, kadının toplum içindeki yeri ve sorunları ile
alınması gereken önlemlere ilişkin gündemdışı konuşması
HAMİT TAŞCI (Ordu) -
Sayın Başkan, sayın milletvekilleri, ekranları başında bizi izleyen bayanlar,
baylar, ümidimiz ve geleceğimiz olan gençler; hepinizi sevgi ve saygıyla
selamlıyorum.
Konuşmamın konusu kadın
ve toplum. Kadın ve erkek ayırımı, kadın ve erkek sözcüğü, ayrı ayrı bir bütünü
ifade etmiyor; türümüzün ortak adı insan. Bu gezegende insan türü, temel ilahî
öğretilerin tümünde, bir erkek ve bir kadınla yaşamı başlatır. İlk erkeğin adı
"Âdem" ilk bayanın adı da "Havva"dır; bugün, gezegendeki
tüm insanlığın ortak atası ve anasıdır. Bu iki insanla, insanlığın çileli
serüveni böyle başlar bu gezegende. Kutsal kitapların ortak anlatımına göre,
önce cennete sonra da gezegene indirildiler. Zamanın o kesitinden bugüne,
çileli yaşam bu gezegende süregelir.
Kadın, ilk insanın eşi,
gezegendeki tüm insanlığın ortak anası; son elçi Hz. Muhammed'in ifadesiyle,
cennetin ayaklarının altına serildiği yüce bir varlık. Kadın anadır, kadın
bacıdır, eştir, candır, arkadaştır, sevgilidir, sevgidir, özlemdir, yaşamın
sırrını saklayan eşsiz ve yüce bir varlıktır. Zamanın bugünkü kesitinde,
gezegendeki insanlığın yarısı, ülkemizdeki vatandaşlarımızın yarısı, yaşamın
yarısı, türümüzün devamı için anagüç, anakadın, kadın ana, kadın, kadın...
2000 nüfus sayımına göre,
ülkemizde nüfusumuzun 34 000 000'unu kadınlar teşkil eder. Yaklaşık, kadın
nüfusumuz, nüfusumuzun yarısı, Türkiye Cumhuriyeti Devletinin ana dinamiği, ana
gücü, ulus olarak soyumuzun devamının ana simgesi. Ülkemizin ana dinamiğini,
türümüzün ana gücünü teşkil eden kadınımızın, bugün, toplumdaki durumu nedir;
bu durumun tespitini yapalım mı hep birlikte.
Kadınlarımızın sağlık
durumu nedir; anne olmasının sırrını ne kadar anlayabildik; gebelik, doğum,
doğum sonrası dönemde verilen hizmet yeterli mi; çocuk sağlığı hizmetleri,
yeterli ve dengeli beslenme hizmetlerinde alınan mesafeler ya da var olan
eksiklikler nelerdir; doğum sürecinde anne ve bebek ölümleri için alınan
tedbirler yeterli mi; dünya ülkeleriyle aramızdaki mesafeler nelerdir;
ulusumuzun ana dinamiğini oluşturan ve soyumuzun devamını sağlayacak olan kadınımızın
eğitim durumu nedir?.. Ülkemizde kadınlarımızın hâlâ yüzde 20'si okuma yazma
bilmemektedir; bu, bizim için utançtır; biz, hâlâ bu utançla yaşamaya devam
ediyoruz. Okuma yazma oranı ise, ancak yüzde 80'lerdedir. Bugün ancak 1 160 000
civarındaki kadınımız önlisans ve lisans eğitimi yapabilmiştir. Bugün bu
istatistikler gösteriyor ki, anamız olan, bacımız olan, eşimiz olan,
nüfusumuzun yarısının eğitim durumu içler acısı, utanç verici. Bir yandan
çağdaşlık arayışı, bir yandan cehalet içinde yüzen yarımız! Nasıl çağdaş
uygarlığı yakalayacağız, nasıl yeni bir medeniyet inşa edeceğiz?!. Bir yanda
cehalet içinde boğulup yok olan kadınımız, bir yanda okumak isteyen kızlarımıza
köhnemiş anlayışlar nedeniyle okuma şansı tanımayışımız; bu kafayla nereye
kadar?!..
Çalışma yaşamına gelince;
Türkiye'de kadın istihdamı, temel sorun alanlarından biri olarak varlığını
sürdürmektedir. Kadınların işgücüne
katılım oranı 1990'da yüzde 34 civarında iken, 1998'de yüzde 27, 2000 yılında
ise yüzde 23'e düşmüştür. Çalışan 100 kadından 57'si kendi iş alanı olan tarım
sektöründe, 14'ü sanayi sektöründe, 29'u da hizmet sektöründe, genelde çok
düşük ücretlerle çalıştırılmaktadır.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Toparlar mısınız
efendim.
Buyurun.
HAMİT TAŞCI (Devamla)-
Kadınımızın eğitim düzeyi arttıkça işgücüne katılım olanakları artmaktadır.
Siyasal yaşam ve karar
mekanizmalarına katılım: Ülkemizde, kadınların hem siyasal yaşama hem de karar
mekanizmalarına katılmalarının önünde yasal bir engel bulunmamaktadır. Yasal
engel olmamakla beraber, kadınların siyasal yaşama ve karar mekanizmalarına
katılmaları erkeklerle eşit düzeyde değildir. Özellikle, seçilme hakkından
yararlanma, siyasal ve yönetsel karar mekanizmalarında yer alma konusunda
cinsler arasında eşitsizlik çok belirgin bir şekilde varlığını sürdürmekte ve
kadınlar, karşılarına çıkan engeller nedeniyle erkeklerin çok gerisinde
kalmaktadır.
Ülkemizin
ana dinamiğini ve yaşamımızın yarısını oluşturan, türümüzün devamını sağlayan
kadınımız, bugün iç ve dış tehditlerle karşı karşıyadır. Yaradılışı güzel,
kendi güzel anamız, bacımız, eşimiz ve kızlarımız, cehalet, madde bağımlılığı, fuhuşla,
yaradılışta kendine verilen aslî görevlerinden uzaklaştırılmaya çalışılarak,
ulusumuzun geleceği yok edilmek istenmektedir. Toplumun sosyolojik analizini
yaptığımızda, bu ciddî tehdit açıkça görülmektedir. Türkiye coğrafyasında
doğurgan anaların oluşturduğu dinamik genç nüfusu görenler, bu gücün önünü
kesmek için, toplumu oluşturmada esas unsur olan kadınımız için tuzaklar
kurmaktadır. Nitelikli ve yeterli eğitimi veremediğimiz için, her türlü eğlence
yerleri, barlar, pavyonlar, diskotekler, gece kulüpleri ve benzeri yerler
tuzaklarla doludur. Sigara, alkol, madde bağımlılığı, fuhuş, kadın ticaretiyle,
kadınımız, sosyal ve toplumsal sorun haline getirilerek, aile yapımız
çökertilmeye ve geleceğimiz karartılmaya çalışılmaktadır. Tarihin
derinliklerinden getirdiğimiz değerlerimiz ve toplum yapımız tahrip edilerek,
kültür ve medeniyetimiz zayıflatılmaya, aile ve toplum dokumuz bozulmaya
çalışılıyor. Kadınlarımız ve toplumumuzu tehdit eden bu unsurlarla savaşmak,
nitelikli eğitim ve değerler sistemimizin korunmasıyla mümkündür. Parlamento
da, yasalardaki boşlukların giderilmesi, devletin bütün kurum ve kuruluşlarının
görevlerini üstün gayretle yerine getirmesi, geleceğimizin sağlıklı
yapılanmasını sağlayacaktır.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; kadınlarımız, yaşamın bütün alanlarında erkeklerimiz kadar
görev ve sorumluluk almadıkça, değişim ve gelişmemizde hedeflenen ve istenen
sonuçlara ulaşılamayacaktır. Bu, kadınımızın, yaşamın bütün evrelerinde ve
alanlarında kendilerini hazırlamaları, gayret ve istekleri, görev ve
sorumlulukları üstlenmeleri bilinç ve şuuruyla mümkün olacaktır.
Kadınlarımızın, anne,
bacı, eş ve saygıdeğer bir varlık olmaktan çıkarılıp sömürülmemesi, o seçkin ve
saygın yerinin her ortam ve şartta korunması dilek ve temennisiyle, hepinizi
saygıyla selamlıyorum. (Alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür
ediyoruz Sayın Taşçı.
Gündemdışı konuşmalar
tamamlanmıştır.
Sayın milletvekilleri,
Başkanlığın Genel Kurula diğer sunuşları vardır.
Kâtip Üyenin sunuşları
oturarak okuması hususunu oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul
etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Sayın milletvekilleri,
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığının bir tezkeresi vardır; okutup,
bilgilerinize sunacağım.
B)
TEZKERELER VE ÖNERGELER
1. -
Litvanya Meclis Başkanı Arturas Paulauskas ve beraberindeki parlamento
heyetinin, Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığının konuğu olarak ülkemizi
resmî ziyaretine ilişkin Başkanlık tezkeresi (3/475)
11.2.2004
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Genel Kuruluna
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlık Divanının 11 Ocak 2002 tarih ve 95 sayılı Kararıyla Litvanya
Meclis Başkanı Arturas Paulauskas ve beraberindeki parlamento heyetinin TBMM
Başkanlığının konuğu olarak ülkemize resmî ziyarette bulunması
kararlaştırılmıştır.
Söz konusu heyetin
ülkemizi ziyareti, Türkiye Büyük Millet Meclisinin Dış İlişkilerinin
Düzenlenmesi Hakkında 3620 sayılı Kanunun 7 nci maddesi gereğince, Genel
Kurulun bilgisine sunulur.
Bülent
Arınç
Türkiye
Büyük Millet Meclisi
Başkanı
BAŞKAN - Bilgilerinize
sunulmuştur.
Bir Meclis araştırması
önergesi vardır; okutuyorum:
C) GENSORU,
GENEL GÖRÜŞME, MECLİS SORUŞTURMASI VE MECLİS ARAŞTIRMASI ÖNERGELERİ
1. - Aydın
Milletvekili Ahmet Ertürk ve 23 milletvekilinin, Büyük Menderes Havzasındaki
çevre sorunlarının araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/167)
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Aydın, Denizli ve Uşak
İllerimizi sosyoekonomik yönden etkileyen Büyük Menderes Nehri kirliliğinin ve
çevresel etkilerinin araştırılıp alınması gereken tedbirlerin belirlenmesi
amacıyla, Anayasanın 98 inci, Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünün 104 ve
105 inci maddeleri gereğince Meclis araştırması açılmasını arz ederiz.
27.1.2004
1.- Ahmet Ertürk (Aydın)
2.- Osman Nuri Filiz (Denizli)
3.- Ahmet Rıza Acar (Aydın)
4.- Osman Akman (Antalya)
5.- Zülfü Demirbağ (Elazığ)
6.- Ahmet Çağlayan (Uşak)
7- Ömer İnan (Mersin)
8- Musa Sıvacıoğlu (Kastamonu)
9.- Ahmet Kambur (Tekirdağ)
10.- Ali Ayağ (Edirne)
11.- Süleyman Turgut (Manisa)
12.- Tevfik Ensari (İzmir)
13.- Yusuf Selahattin
Beyribey (Kars)
14.- Atilla Koç (Aydın)
15.- Soner Aksoy (Kütahya)
16.- Alaettin Güven (Kütahya)
17.- Mustafa Nuri Akbulut
(Erzurum)
18.- Hüsnü Ordu (Kütahya)
19.- Serpil Yıldız (İzmir)
20.- Mahmut Durdu (Gaziantep)
21.- Durdu Mehmet Kastal (Osmaniye)
22.- Fatma Şahin (Gaziantep)
23.- Semiha Öyüş (Aydın)
24.- Fahri Keskin (Eskişehir)
Gerekçe :
Ege Bölgesinin en büyük
akarsuyu olan Büyük Menderes Nehrinin başlangıç noktası, Afyon'a bağlı Dinar
İlçesinin doğusundaki kireçtaşı dikliklerinden doğan ve Karapınar suyuyla
beslenen kaynaktır. Afyon, Uşak ve Denizli İllerindeki muhtelif dere ve çaylar
güneye doğru akarak nehre katılırlar. Uşak'tan gelen Banaz Çayı deri sanayii ve
kimyevî atıklarla, Denizli İlinden gelen Çürüksu Çayı tekstil ve endüstriyel
atıklarla, Kızıldere Bölgesinden jeotermal kaynaklı sular da yüksek miktar
borla nehre katılır. Söke Ovasından geçerek Akköy yakınlarından Ege Denizine
dökülür. Uzunluğu 584 kilometredir. Ayrıca, yaklaşık 25 000 kilometrekarelik
havzaya düşen ortalama yıllık yağış toplamı 16 milyar metreküp civarındadır.
Ege Bölgesinin candamarı konumunda bir akarsudur.
Büyük Menderes Nehri,
yöremiz çiftçilerinin tarımsal amaçlı su ihtiyaçlarını karşılayan çok önemli
bir kaynaktır. Ancak, Büyük Menderes Nehri, yerleşim birimlerinin evsel, sanayi
merkezlerinin endüstriyel, sağlık kuruluşlarından ise tıbbî atıklar nedeniyle
yoğun kirlenmeye maruz kalmaktadır. Valilikler ve birçok çevre kuruluşu
tarafından yapılan tahlillerde, Büyük Menderes Nehri suyunun içeriğinde çevre
ve insan sağlığı açısından yaşamsal tehlike içeren maddeler tespit edilmiştir.
Ayrıca, Büyük Menderes Nehrinde yüksek bor değerleri mevcuttur. Bu değerler,
Germencik'te 75 mg/l'ye kadar ulaşır. Kızıldere Jeotermal Santralında
kullanılan atık sular ortalama 32 mg/l bor içerirler ve 250 l/s debiyle Büyük
Menderes Nehrine akıtılırlar. Bu kullanılan jeotermal sular 2 m3/s debisinde
bulunan nehirdeki bor içeriklerini 4,4 mg/1 değerine kadar yükseltir. Büyük
Menderes Nehri sularının kirlenmesiyle birlikte, yörede jeotermal suların
kullanılması, reenjeksiyon yapılamadığı sürece borun zehirleyici özelliği
nedeniyle ekonomik önemini azaltmaktadır. Büyük Menderes Nehrindeki yüksek
miktarda bulunan bor içerikleri narenciye gibi bitkilerde zehirleyici etkiler
meydana getirmektedir.
Yukarıda açıklandığı gibi
ülkemiz ve Ege Bölgesi için gerek çevresel gerekse sosyoekonomik açıdan son
derece önemli bir yer işgal eden Büyük Menderes Nehrinin ve havzasının doğal
dengesinin korunması son derece hayatî öneme sahiptir.
Sanayi tesislerinin
gerekli çevresel önlemleri almadan, gerekli arıtma işlemlerini
gerçekleştirmeden sanayi atıklarını Büyük Menderes Nehrine boşaltmaları
sonucunda nehirde canlı hayatı son bulmuştur. Bunun yanında, tarım arazilerinin
bu suyla sulanması sonucunda üretimde verim kayıpları ve toprakların
çoraklaşması sonucuna doğru hızla gidilmektedir. Nehrin suyuyla temas eden
insanlarda da değişik deri hastalıkları ve diğer sağlık sorunları başgöstermektedir.
Ayrıca, akarsulardaki debilerin çok azalması, atık suların arıtılmadan nehre
bırakılmasının önlenmesini daha da önemli kılmaktadır.
Büyük Menderes Nehrinin
Ege Denizine ulaştığı kıyılarda 30 kilometre uzunluğunda bir delta
oluşmaktadır. Çok çeşitli tür ve sayıda kuşların barındığı delta, 1994
tarihinde millî park statüsüne alınmıştır. Ayrıca, havzada yer alan Bafa
Gölünde, başta su ürünleri olmak üzere, çok çeşitli ekolojik zenginlikler
vardır.
Havzadaki tarım
topraklarının önemli ölçüde kirlendiği ve verim düşüklüğüne uğradığı, ayrıca
Bafa Gölü ve Menderes Deltasındaki ekolojik zenginlikleri de son derece olumsuz
etkilediği, yapılan değişik çalışmalar neticesinde ortaya çıkmıştır.
Büyük Menderes Nehrinin
ve deltasının, bir an önce, nedenleri bilinen bu çevre felaketinden
kurtarılması, ileride oluşacak sosyoekonomik problemlerin önlenmesi ve
sürdürülebilir kalkınma anlayışı içerisinde havzanın master planının hazırlanması
kaçınılmaz bir zorunluluktur.
Havza bir bütün olarak
ele alınmalı ve kurumlar arasında koordinasyon sağlanarak, önemli çevre
sorunları ve sosyoekonomik problemlerin bir an önce çözümlenmesi yönünde
gerekli adımların atılması gerekmektedir.
BAŞKAN - Bilgilerinize
sunulmuştur.
Önerge, gündemde yerini
alacak ve Meclis araştırması açılıp açılmaması konusundaki öngörüşme, sırası
geldiğinde yapılacaktır.
Sözlü soru önergesinin
geri alınmasına dair bir önerge vardır; okutuyorum:
B)
TEZKERELER VE ÖNERGELER (Devam)
2. -
Antalya Milletvekili Feridun Fikret Baloğlu'nun (6/900) esas numaralı sözlü
sorusunu geri aldığına ilişkin önergesi (4/143)
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Gündemin "Sözlü
Sorular" kısmının 424 üncü sırasında yer alan (6/900) esas numaralı sözlü
soru önergemi geri alıyorum.
Gereğini saygılarımla arz
ederim.
Feridun
Fikret Baloğlu
Antalya
BAŞKAN - Sözlü soru
önergesi geri verilmiştir.
Sayın milletvekilleri,
gündemin "Kanun Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer
İşler" kısmına geçiyoruz.
IV. - KANUN TASARI VE
TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER
İŞLER
1. - Adlî
Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Bölge Adliye Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve
Yetkileri Hakkında Kanun Tasarısı ve Adalet Komisyonu Raporu (1/521) (S. Sayısı
: 146)
2. - Hukuk
Usulü Muhakemeleri Kanununda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Tasarısı ve
Adalet Komisyonu Raporu (1/523) (S. Sayısı : 152)
3. -
Çanakkale Milletvekilleri Mehmet Daniş ve İbrahim Köşdere'nin; Gelibolu
Yarımadası Tarihî Millî Parkı Kanununa Geçici Bir Madde Eklenmesine Dair Kanun
Teklifi (Kamu İhale Kanununa Geçici Madde Eklenmesine Dair Kanun Teklifi) ile
Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (2/212) (S. Sayısı : 305)
BAŞKAN -Adlî Yargı İlk
Derece Mahkemeleri ile Bölge Adliye Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yetkileri
Hakkında Kanun Tasarısının, Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununda Değişiklik
Yapılmasına İlişkin Kanun Tasarısının ve Çanakkale Milletvekilleri Mehmet Daniş
ve İbrahim Köşdere'nin; Gelibolu Yarımadası Tarihî Millî Parkı Kanununa Geçici
Bir Madde Eklenmesine Dair Kanun Teklifinin geri alınan maddeleriyle ilgili
komisyon raporları henüz gelmediğinden, tasarıların ve teklifin müzakerelerini
erteliyoruz.
İcra ve İflas Kanununda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ve Adalet Komisyonu raporunun
müzakeresine başlıyoruz.
4. - İcra ve İflas Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair
Kanun Tasarısı ve Adalet Komisyonu Raporu (1/718) (S. Sayısı : 372) (x)
BAŞKAN - Komisyon?..
Yerinde.
Hükümet?.. Yerinde.
Komisyon raporu, 372 sıra
sayısıyla bastırılıp dağıtılmıştır.
Tasarının tümü üzerinde
görüşmelere başlıyoruz.
Tasarının tümü üzerinde,
AK Parti Grubu adına, Isparta Milletvekili Sayın Recep Özel; buyurun.
Süreniz 20 dakikadır.
AK PARTİ GRUBU ADINA
RECEP ÖZEL (Isparta) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 372 sıra sayılı
İcra ve İflas Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı hakkında AK
Parti Grubu adına söz almış bulunmaktayım; Parti Grubum ve şahsım adına en
kalbî duygularla Yüce Meclisi selamlıyorum.
Ekonominin, etkin,
verimli, güvenli ve istikrarlı işleyebilmesi için, ülke genelinde yaşanan
ekonomik krizlerden çıkılması, her
şeyden önce, işletmelerin, verimli ve düzenli bir şekilde çalışmaları,
borçlarını ödeyebilecek, edimlerini yerine getirebilecek ve alacaklarını tahsil
edebilecek bir durumda; yani, ekonomik güvenlik içerisinde olmaları
gerekmektedir.
(x) 372 S. Sayılı Basmayazı tutanağa eklidir.
Ülkemizde, özel hukuk
ilişkilerinden doğan alacakların tahsili, İcra ve İflas Kanunu hükümlerinin
uygulanmasıyla sağlanır. Bu tasarıyla getirilen ve İcra ve İflas Kanununun
Onikinci Babına monte edilen, sermaye şirketleri ve kooperatiflerin uzlaşma
yoluyla yeniden yapılandırılması kurumu, iflas, konkordato ve mal varlığının
terki suretiyle konkordato kurumlarından ayrı olarak yepyeni bir icra ve iflas
yöntemi olarak hukuk hayatımıza girmektedir. Pekâla, bu şekildeki bir
tasarının, icra ve iflas gibi, genel bir yasa içerisinde değil, ayrı bir yasa
olarak getirilmesi ve yasalaşması doğru olurdu diye söylenebilir. Bu bir tercih
meselesidir. Bizce, getirilen düzenleme, icra ve iflas hukukunun bir parçasıdır;
zira, alacaklıların alacağını alması, borçlunun ise borcunu ödeyebilmesi temel
ilkesine dayanmaktadır. İcra ve İflas Kanunu içerisine konulmakta bir mahzur bulunmamaktadır;
bilakis, uygulayıcılar açısından ve maddeler arasındaki atıflar ve terimler
açısından da yerinde bir uygulamadır.
Ekonomik düzende rekabet
edemeyen işletmeler ve girişimciler daima mevcut olacaktır. Alacaklı ile borçlu
arasındaki hassas dengeyi gözeten, öngörülebilir ve şeffaf bir icra ve iflas
hukuku, bu işletmeler ve girişimciler, yatırımcılar için etkili bir çıkış yolu
sağlayarak veya onların yeniden yapılandırılmalarına imkân tanıyarak ve böylece
de ticarî yükümlülüklerin yerine getirilmemesinden kaynaklanan sakıncaları en
aza indirgeyerek, ticarî ilişkilerin ve finansal sistemin istikrar kazanmasında
hayatî bir rol oynar.
Sosyal ve ekonomik
koşullardaki değişiklikler nedeniyle, aslında, ekonomik hayatlarını devam
ettirmeleri mümkün olan bazı ticarî işletmeler, borçlarını ödeyemedikleri veya
mal varlıkları borçlarını karşılayamadığı için ekonomik varlıklarını yitirme
tehlikesiyle karşı karşıya kalmaktadırlar. Bu tehlike, iyi niyetli borçluları
olduğu kadar alacağını tahsil edememe durumuyla karşı karşıya kalan
alacaklıları ve en önemlisi, işini kaybetme riskine maruz kalan işçileri de
tehdit etmekte; bu tehdit ve durum, sonuçta, bölgesel ve millî ekonomiyi de
etkilemektedir. Bu gibi durumlarda, ekonomik varlığını devam ettirebilme
ihtimali olan işletmelerin mal varlığını koruyucu önlemler almak veya yeniden
yapılandırılmalarını sağlamak, alacaklıların ve borçluların karşılıklı hak ve
yükümlülüklerini düzenlemek herkesin yararınadır. İşte bu amaca ulaşmak, İcra
ve İflas Kanununun bu amaca ulaşmasını zorlaştıran bazı yönlerini düzeltmek ve
boşluklarını doldurmak, kötü niyetli kişilerin İcra ve İflas Kanunundaki bu
boşluklardan yararlanma girişimlerini önlemek, uygulamadaki duraksamaları
gidermek için işbu tasarı Meclis gündemine gelmiş bulunmaktadır.
Ödeme güçlüğü içerisinde
bulunan şirketler hukuku alanında Avrupa Birliği üyesi devletlerin birçoğunda
ilgili kanunlar hiç de tatminkâr sonuçlar vermemiştir. Bu nedenle de tadil
edilmeleri için çalışmalar yapılmaktadır. Bu çalışmalarda devletler arasındaki
gerçek bir koordinasyon söz konusu olmaksızın, her ülke, kendi bazında bu
düzenlemeleri yapmaktadır. İflas hakkındaki topluluk konvansiyonu tasarısı ise
tam bir başarısızlıkla sonuçlanmıştır.
Bu nedenle, işbu tasarıya
yapılan, birleştirilmiş kurallara aykırı olduğu yönündeki bir eleştirinin de
hiçbir haklı yanı bulunmamaktadır; çünkü, bu tür kurallar şimdilik mevcut
olmadığı gibi, Avrupa Birliği üyesi devletlerin hepsinin benimseyerek kabul
edeceği bir düzenlemenin hazırlanması uzunca bir zaman da alabilecektir.
Bu nedenledir ki,
tasarının şirket kurtarmaya ilişkin hükümleri düzenlenirken, gerek Anglosakson
mevzuatından gerekse kıta Avrupasındaki yasal düzenlemelerden yararlanılarak ve
özellikle, bu yasal düzenlemelerin temelinde bulunan ilke ve alt ilkeler
dikkate alınarak hazırlanmış ve hukukumuzun yerleşmiş kavramlarıyla ahenklik
sağlanmıştır.
Tasarıyla;
- Yeniden yapılandırmaya
ilişkin hükümler getirilmek suretiyle, borçlu işletmelerin mevcut mal
varlığının öncelikle korunması, bilahara değerinin artırılması,
- Tasfiye ve yeniden
yapılandırma arasındaki hassas dengeye ulaşılması,
- Bir ayırım
yapılmaksızın, benzer durumda bulunan bütün alacaklıları kapsayan adil bir
çözümün gerçekleştirilmesi,
- Borçlunun mal
varlığının, münferit alacaklılar tarafından zamanından önce tasfiyesinin
önlenmesi ve dolayısıyla, alacaklılar arasında eşitliğin sağlanması,
- İflas ve konkordato
prosedürlerinin zamanında, etkili ve tarafsız bir şekilde sonuçlandırılması,
- Takip sürecinin,
alacaklının ve borçlunun hak ve menfaatlarını zedelemeden, bunlar arasındaki
hassas dengeyi bozmadan hızlandırılması,
- Kanunda yer alan
hakların suiistimaline, özellikle kötü niyetli itirazlar ve davaların
önlenmesine yönelik tedbirlerin alınması,
- Günümüz gereklerine
uymayan cüzî ve küllî icra sürecini yavaşlatan yöntemlerin değiştirilmesi,
Öngörülmektedir.
Böylece, tasarıyla, malî
sıkıntı içinde bulunup da yeniden yapılandırılmaları halinde yaşamaları mümkün
olan işletmelere, faaliyetlerini verimli bir şekilde sürdürebilecekleri bir
ortamın sağlanması, bu şekilde ticarî faaliyetlerin sürdürülmesi ve genişlemesi
yoluyla, tedarikçi ve alıcı durumunda olan diğer işletme ve kişilere istihdam
ortamı oluşturularak, sonuçta kapasite kullanımının artırılması da
sağlanmaktadır.
Değerli milletvekilleri,
tasarı geneli itibariyle olumlu düzenlemeler getirmekte, bir darboğazdan geçmiş
olan Türk ekonomisindeki iyi niyetli borçlulara, sermaye şirketlerine, bir
nebze de olsa, son şans olarak, alacaklılarla da uzlaşarak, her iki tarafın;
yani, alacaklı ile borçlunun uzlaşma yoluyla durumlarını yeniden
yapılandırmalarına imkân verilerek, bir hayat hakkı daha tanınmaktadır.
Tasarının muhtelif
maddeleriyle İcra ve İflas Kanununun muhtelif maddeleri değiştirilmekte
"yurt düzeyinde tirajı en yüksek beş gazeteden" ibaresi "tirajı
yüzbinin üzerinde olan ve yurt düzeyinde dağıtımı yapılan gazetelerden"
şeklinde değiştirilerek, ilan yapılabilecek gazete sayısı artırılmış, gazetenin
seçiminde daha geniş bir takdir yetkisi verilmiş ve yapılacak ilandan beklenen
faydanın sağlanması amaçlanmıştır.
Ayrıca, tasarının 3 üncü
maddesiyle, kesinleşen kıymet takdirlerinin geçerlilik süresi, menkul ve
gayrimenkul mallardaki iki ayrı süre kaldırılarak, her iki malda da iki yıllık
süre öngörülmüştür.
Hükümet tasarısında
olmayan, fakat, Adalet Komisyonumuzda kabul edilen 5 inci maddeyle de, ticaret
hukuku ile icra ve iflas hukukunun ortak alanlarından birisini oluşturan
sermaye şirketlerinin malî durumunun bozulması halinde alınacak tedbirlerin başında,
tümü itibariyle kapsamlı bir tedbir niteliğinde olan "iflasın
ertelenmesi" kurumu gelmektedir. Malî yapısı sağlam işletmelerin dahi dış
faktörlerin tesiriyle sıkıntıya düşmesi, son yıllarda çok sık görülen bir gerçektir.
Borçlarını ödeyemeyen borçlunun mal varlığının tasfiye edilerek parça parça
satılması ve sağlanan paranın alacaklılar arasında belli oranlar içerisinde pay
edilmesini sağlayan iflas usulüyle, iflastan kurtulma amacı olarak öngörülen
konkordato başvuruları çoğalmıştır. Uzun zaman kullanılmayan veya az
kullanılan, Türk Ticaret Kanununun 324/son maddesindeki iflasın ertelenmesi
kurumunun ihtiyaca tam cevap verebilecek şekilde kullanılabilmesi için, 30 Temmuz
2003 tarihinde yürürlüğe giren 4949 sayılı Yasayla, İcra ve İflas Kanununda
düzenlemeler getirilmiştir.
İflasın ertelenmesi
kurumu önemli bir kurum olup, son yıllardaki iflas başvurularının önemli bir
bölümünde, borçlunun kalan mal varlığının iflas yoluyla tasfiyesi, gerektirdiği
masrafları bile karşılayamamaktadır. Bu durumda, işletmelerin iflasıyla ülke
ekonomisinin kayıpları ve daha önemlisi istihdamın daralması, sosyal bir zaaf
olarak kendini göstermektedir. İşletmelerin mahkeme gözetiminde iyileştirilme
projeleriyle ayakta tutulabilmeleri, işletmeden alacaklı olanların
menfaatlarını ve firma ortakları ile çalışanlarının yararlarını korumaktadır.
Böylece, iflasın ertelenmesi yoluyla, malî sıkıntı içerisinde bulunup, yeniden
yapılandırılmaları halinde yaşaması mümkün olan işletmelere, faaliyetlerini
verimli bir şekilde sürdürebilecekleri bir ortamın sağlanması, bu şekilde,
ticarî faaliyetlerini sürdürmesi ve genişlemesi yoluyla, tedarikçi ve alıcı
durumunda olan diğer işletme ve kişilere istihdam ortamı oluşturularak, sonuçta
kapasite kullanımının artırılması olanağı sağlanmak amacıyla, erteleme
kurumunun detaylarının açıklığa kavuşması hedeflenmektedir.
4949 sayılı Yasayla
eklenen madde, iflasın ertelenmesi süresini iki yılla sınırlandırmıştır. Oysa,
bu süreç daha kısa sürede tamamlanabileceği gibi, işletmenin büyüklüğüne,
içinde bulunduğu koşullara, ekonomideki oynamalara göre daha uzun da sürebilir.
Bu sürenin katı olarak uygulanması, kurtulmasına çok az kalmış bir işletmenin
çok kısa bir süreye daha ihtiyacı varken, yasal zorunluluk nedeniyle, iflası
sonucunu doğurabilir. Kaldı ki, bu süreç, birçok dış ve iç faktöre de bağlıdır.
Örneğin, ülke ekonomisinin gidişatı, sektörel rekabet, düzenleyici ve
denetleyicilerin etkisi, sosyoekonomik yapı ve malî sektörün etkisi gibi dış
faktörler ile organizasyonun büyüklüğü, yönetim yeteneği, operasyonel yetenek,
faaliyetlere ilişkin altyapı, işletme sermayesi ve tedariki gibi birçok iç
faktör bu sürecin süresinin belirlenmesinde etkili olacaktır. Bu nedenle,
sürenin, her somut olayın kendi gelişim ve koşulları doğrultusunda hâkimin
takdirine bırakılmasında yarar vardır. Zaten, kayyımlar vasıtasıyla, süreç,
hâkimin ve mahkemenin kontrolü altındadır. Olumsuz gelişmeler olması halinde,
her zaman, süreyi keserek iflasa karar vermesi mümkündür. Keza, her erteleme
ayrı ayrı temyiz sürecine tabi olduğundan, hâkimin işlemleri de Yargıtayın
denetimi altındadır. Bu nedenlerle, sürenin sınırlandırılmasının, düşünülen
faydalardan çok, ciddî sakıncaları bulunmaktadır. Kaldı ki, doktrinde, iflasın
ertelenmesi kurumunun süresiz olmadığı da genel olarak kabul edilmektedir.
Somut duruma göre, mahkeme ve Yargıtay süreyi ayarlayabilecektir. Yine de,
erteleme süresinin uzatılmasına ilişkin bir üst sınır konulması da
gerekmektedir.
Finansal darboğaz yaşamakta olup, yeniden
yapılandırılmaları halinde yaşamaları mümkün olan firmaların faaliyetlerini
verimli bir şekilde sürdürebilecekleri bir ortamın sağlanması amacıyla ortaya
konulan 4743 sayılı Malî Sektöre Olan Borçların Yeniden Yapılandırılmasına
İlişkin Kanun, yani "İstanbul Yaklaşımı" bu kanun çerçevesinde
firmalara verilen süreler dikkate alındığında, İcra ve İflas Yasasındaki mevcut
iki yıllık sürenin yetersiz kaldığı açıktır. Zira, bununla ilgili uygulamada,
yapılan anlaşmaların çoğunda, ilk iki yıllık süre borçlunun rehabilitasyonu
için ödemesiz dönem olarak bırakılmaktayken, mahkemenin iki yılın neticesinde
iyiye doğru giden bir firmanın iflasına karar vermek zorunda kalması pek doğru
olmasa gerektir. Bu nedenlerle ve gerekçelerle 5 inci madde tasarıya ilave
edilmiştir.
Tasarının diğer
maddelerinde ise, 2004 sayılı İcra ve İflas Kanununun Onikinci Babının başlığı
"KONKORDATO İLE SERMAYE ŞİRKETLERİ VE KOOPERATİFLERİN UZLAŞMA YOLUYLA
YENİDEN YAPILANDIRILMASI" olarak değiştirilmiş ve "IV. SERMAYE ŞİRKETLERİ
VE KOOPERATİFLERİN UZLAŞMA YOLUYLA YENİDEN YAPILANDIRILMASI" üst başlığı
altında 309/m ilâ 309/ü maddeleri eklenmiştir. Bu maddelerde, uzlaşma yoluyla
yapılandırmanın nasıl olacağı, yeniden
yapılandırma projesinin ne şekilde olacağı, hangi hususları içereceği, hangi
belgelerin ekleneceği öngörülmektedir.
Yeni getirilen söz konusu
bu kurum, konkordatodan farklı olarak, esas itibariyle, büyük işletmelerin
borçlarının yeniden yapılandırılmasını sağlamak için düzenlendiğinden, bütün
borçluları değil, sadece sermaye şirketlerini ve kooperatifleri kapsamaktadır.
Bir sermaye şirketinin veya kooperatifin bu düzenlemeden yararlanabilmesi için
aciz halinde olması veya böyle bir tehlikeyle karşı karşıya kalması kuvvetle
muhtemel bulunması gerekmektedir. Buna göre, sermaye şirketi veya kooperatif,
muaccel para borçlarını ödeyemeyecek durumda olmalı veya mevcut ve alacakları
borçlarını karşılamaya yetmemeli ya da böyle bir duruma düşeceği konusunda
kuvvetli emareler olmalıdır. Bu durumda olan bir sermaye şirketi veya
kooperatif, eğer belli oranda alacağa sahip alacaklıların çoğunluğuyla
borçlarının yeniden yapılandırılması konusunda bir proje üzerinde
anlaşabilirse, mahkemeye başvuracaktır.
Getirilen düzenlemeyle,
borçlunun, bütün alacaklılarla uzlaşmak zorunda olmayıp, sadece projeden
etkilenen alacaklılarla uzlaşması yeterlidir. Bu durumda borçlunun birkısım
alacaklılarla işlerini sürdürürken diğer birkısım alacaklılarla borçlarını
yeniden yapılandırmak için uzlaşabilmesi mümkün kılınmaktadır. Ayrıca,
borçlunun, benzer alacağa sahip alacaklılar arasında alacaklı sınıfları
oluşturması da mümkündür; ancak, bu durumda her alacaklı kategorisinin projeyi
gerekli çoğunlukla kabul etmesi gerekmektedir. Böylece, borçluların bu
hükümlerden daha kolay yararlanmaları ve sistemin daha işlevsel olması
sağlanmıştır.
Proje hazırlandıktan
sonra müracaat edilen asliye ticaret mahkemesinde nasıl bir prosedür işleyeceği
de tasarıda açıklanmıştır. Tasdik ve talebin reddi halinde neler olacağı
belirtilmiştir. Ayrıca, projenin tadiline de imkân tanınmıştır. Vergi
istisnaları ve teşvik belgeleri de sıralanmıştır.
Tasarıda, son olarak da,
geçici madde eklenerek, Anayasa Mahkemesinin 26.10.1965 tarihli ve 25/57 sayılı
ve Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 19.11.2003 tarihli ve 2003/737 esas, 2003/700
karar sayılı kararlarında belirtildiği üzere, icra tetkik mercii, ceza
yargılamasında hürriyeti bağlayıcı ceza verebilmekte ve hukuk yargılamasında
maddî hukuk kurallarını uygulamak suretiyle uyuşmazlıkları gidermekte ve bu
suretle, objektif hukuk bağımsız hâkimler eliyle uygulanmakta olduğundan, bir
mahkeme niteliğindedir. İcra tetkik merciinin mahkeme olarak ifade edilmemesi
nedeniyle uygulamada pek çok tereddütler oluşmaktadır. Maddeyle, hem bu
tereddütler giderilmekte hem de tetkik merciinin yerine getirdiği görevlere
uygun biçimde icra mahkemesi olarak anılmasını sağlamak amacıyla, İcra ve İflas
Kanununda yer alan "icra tetkik mercii", "tetkik mercii" ve
"mercii" ibareleri "icra mahkemesi"; "icra mercii
hâkimi" ve "mercii hâkimi" ibareleri "icra hâkimi"
olarak değiştirilmiştir.
Sözlerime burada son verirken,
tasarının ülkemiz ve ekonomimize hayırlar ve bereketler getirmesini diler;
hepinizi saygıyla selamlarım. (Alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür
ediyoruz Sayın Özel.
İkinci söz isteği,
Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına, Niğde Milletvekili Sayın Orhan Eraslan'ın.
Buyurun Sayın Eraslan.
(CHP sıralarından alkışlar)
Süreniz 20 dakika.
CHP GRUBU ADINA ORHAN
ERASLAN (Niğde) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 372 sıra sayısıyla
görüşülmekte olan İcra ve İflas Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısının
tümü üzerinde, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına görüşlerimizi arz edeceğim;
hepinizi saygıyla, sevgiyle selamlarım.
Değerli arkadaşlarım,
17.7.2003 tarihinde, 100 maddenin üzerinde bir tadilatla, İcra ve İflas Yasası
görüşülmüştü, Yüce Meclisimizden birtakım değişiklikler yapılarak çıkarılmıştı.
Şimdi, yeniden, aynı kanunda birtakım değişiklik isteğiyle, hükümet tasarısı
önümüze gelmiş bulunuyor.
Genellikle kamuoyunda da
böyledir; İcra ve İflas Yasası denilince pek sevimli karşılanmaz, icra ve iflas
hukuku denilince de pek sevimli karşılanmaz; çünkü, icra, zoralımdır, malını
zorla almaktır birisinin, bir borçlunun. İflas da daha vahim bir sonuçtur.
Peki, bunun yerine bir şey koyma imkânımız var mı; hayır.
Değerli arkadaşlarım,
devlet odur ki, hukuk devleti odur ki, alacaklıya alacağını hukuk çerçevesi
içerisinde tahsil imkânını verir, borçluya da borcunu hukuk çerçevesi
içerisinde eda imkânını verir. Buna hukuk devleti diyoruz. Eğer, alacaklı
alacağını hukuk çerçevesi içerisinde tahsil edemezse, borçlu da borcunu hukuk
çerçevesi içerisinde eda ederek kurtulamazsa, burada, hukuk devletinden söz
etme olanağı yoktur.
Onun için, gelişmiş tüm
toplumlarda icra ve iflas hukuku diye bir hukuk dalı vardır, icra ve iflas
yasası diye de bir yasa vardır. Bütün sevimsizliğine rağmen, bu, olmak
zorundadır. Üstelik de, icra ve iflas yasasının bir ülkede tıkır tıkır işliyor
olması, sorunsuz işliyor olması, o ülkenin hukuk devletine ne kadar yaklaşmış
olduğunun bir göstergesidir; yani, icra ve iflas yasası, hukuk devletinin
turnusol kâğıdıdır, bir indikatörüdür.
Bir ülkede insanlar,
devlete başvurarak, icra ve iflas kanunu aracılığıyla mı alacaklarını tahsil
ediyorlar; yoksa, eşkıyaya başvurarak, eşkıyaya mı tahsil ettiriyorlar; bu, çok
temel bir ayıraçtır. Eğer devletin organlarından yararlanıyorlarsa, orada hukuk
devleti vardır; yok, özel tahsilat bürolarından, eşkıyadan, mafyadan medet
umuyorlarsa, orada hukuk devletinden bir uzaklaşma vardır. Bu temel çerçeveyi
belirttikten sonra, konunun sevimsizliğiyle birlikte, konuyu irdeleme
durumundayız.
Değerli arkadaşlarım,
İcra ve İflas Yasası da "temel yasa" dediğimiz yasalardandır; tıpkı
Ceza Kanunu gibi, tıpkı Ceza Usul Kanunu gibi, Ticaret Kanunu gibi, Medenî
Kanun gibi temel kanunlardan bir tanesidir. Bunun için, temel kanunlar yapılırken,
azamî düzeyde toplumun her kesimiyle uzlaşma arayışı içerisinde olunmak lazım
gelir; çünkü, temel kanunlar, konjonktürel kanunlar değildir; “konjonktür böyle
getirdi, bugün bunu böyle yapalım, hele bir idare ededuralım, altı ay sonra,
yedi ay sonra başka bir şey yaparız, nasıl olsa biz buradayız, işimiz de kanun
yapmak” mantığıyla temel kanunlar görüşülemez. Temel kanunlar, rejimin temel
göstergeleri olduğu için, üzerinde, çok zarurî ihtiyaç duyulmadıkça oynanmaması
gereken kanunlardır ve geniş mutabakatlarla hazırlanması gereken kanunlardır.
Değerli arkadaşlarım,
şimdi, bizim öteden beri -konuyla yakından ilgili olanlar bilir- icra ve iflas
hukukumuzda tıkanmalar olmuştur; süreç çok uzundur, alacaklı alacağını çok
kolay tahsil edememektedir, tahsilat masraflı olmaktadır, canından bezmektedir,
hatta yakın zamanda -tüm arkadaşlarım hatırlar ki- özel tahsilat büroları da
-ne acıdır ki, bu kürsüden söylemekten de sıkıntı duyuyorum- ülkemizde boy
göstermiştir. İşte, İcra ve İflasta yapılan köklü bir değişiklikle bu
önlenebilmiştir. Böyle sıkıntılı bir süreç yaşanan ülkede, Sayın Adalet
Bakanımız 7.5.2003 tarihinde Adalet Komisyonunda yaptığı bir konuşmada
-metinden okuyacağım değerli arkadaşlarım, Sayın Bakanın sözüdür- şöyle demektedir:
"Türkiye, yeteri kadar yatırım yapamayan bir ülke; bunu, kendi iç
kaynaklarından yapamıyorsa, mutlaka, yabancı sermayeyi de davet etmesi lazım.
Türkiye'de bu anlamda, yatırım yapacak olan kişilerin ihtilaf vukuunda
alacaklarını tahsil edebilmeleri noktasında birkısım düzenlemelerin de
yapılması gerekiyor. Esasen, yalnız yabancılar için değil, kendi içhukukumuz
bakımından da bu neviden düzenlemelerin yapılması gerekiyordu. Bundan
hareketle, biz, böyle bir düzenlemeyi huzurunuza getirdik."
Yabancı sermayenin bir
ülkeye gelme koşulunun alacağını tahsil etmesine bağlı olduğunu büyük bir
vukufiyetle belirtiyor; bunun altına ben de imzamı atarım, doğrudur. Bir ülkeye
yabancı sermaye gelir, kendini riske atarsa, alacağının garantide olup
olmayacağını incelemek, irdelemek durumundadır; hukukî güvenilirlik aramak
durumundadır. Bu konuda Sayın Bakanın belirlediği husus doğrudur; ancak,
yapılan iş, şimdi yaptığımız iş, bu belirlemeyle uyum içerisinde mi; değerli arkadaşlarım,
buna, canı yürekten "evet, uyum içerisinde" demeyi arzu ederdim;
ancak, bu mümkün değil.
Değerli arkadaşlarım,
icra ve iflas hukukumuzda iki aksama var dedik. Birincisi, tahsilat gecikiyor;
ikincisi, tahsilat masraflı. Buna ilişkin, bu sıkıntıları giderecek bir tek
madde yoktur; yani, esas itibariyle yoktur. Daha önce, bizim muhalefetimize
rağmen değiştirilip de geri dönülen bazı şeyler var; ama, onlar tali birtakım
unsurlardır; esas itibariyle yoktur.
Şimdi, huzurunuza gelen
bu değişikliğin ruhunda üç madde var arkadaşlar; birisi 1 inci madde, birisi 5
inci madde, birisi de 9 uncu maddedir. 1 inci maddeye baktığımızda, fiilen
hacizde muhafaza kaldırılıyor -adına ne dersek diyelim- borçlunun üçüncü şahıs
elinde bulunan malına haciz gittiğinde, üçüncü şahıs "benim bunda rehin
hakkım var, mülkiyet hakkım var" derse, İcra ve İflas Kanunumuzun 99 uncu
maddesine göre bir süreç başlatılır, istihkak süreci başlatılır. Böyle demezse,
üçüncü şahsın elinde de olsa bu mal haczedilerek muhafaza altına alınabilir;
ama, bu düzenlemeyle bu imkân yok ediliyor. Bundan sonra borçlu, malının başına
bir üçüncü şahıs koyup da, bu üçüncü şahıs -hiçbir sebep açıklamasına gerek
yoktur- "efendim haczedemezsiniz, götürmenize benim muvafakatim yok"
dediği anda -mülkiyet iddiasında bulunmasına gerek yok, rehin iddiasında
bulunmasına gerek yok- muhafaza yoktur.
Değerli arkadaşlarım,
icra ve iflasla ilgili arkadaşlar çok iyi bilirler, muhafaza, tahsilatın yüzde
90'ıdır. Muhafaza yoksa, tahsilat da yoktur. Değerli arkadaşlarım, o zaman, 1
inci maddeyle, fiilen, muhafazayı ortadan kaldırmış oluyoruz, İcra ve İflas
Kanunumuzun işlerliğini kaybettirmiş oluyoruz. Bunun farkına vararak mı yaptık,
farkına varmayarak mı yaptık bunu, bilmiyorum. Ben, bu hususu komisyonda da
dile getirdim; ama, mutlaka madde metninden çıkması gerekir. Mevcut durumda
ihtiyaç karşılanıyor, mevcut durum bir sorun yaratmıyor. Ortada bir sorun yok,
durup dururken sorun yaratmanın bir âlemi yok. İstismara yol açabilecek bir
düzenleme.
İstismara yol açabilecek
bir düzenleme, şöyle ki: Diyelim ki, ben borçluyum, benim malım üzerinde haciz
yapılacak, bunu bir başka kişiye durdurtuyorum "hayır bu benim uhdemdedir,
sen götüremezsin" diyor, yetiyor bu. Bütününü kanun maddesinden okuyalım
isterseniz; kanun burada arkadaşlarım. Bu yanlıştır, bu doğru değildir. Bu,
çeteyi yaratır. Bu, tahsilat bürolarını yaratır; çünkü, alacağını devlet eliyle
tahsil edemeyen yurttaş, çare aramaya başlar. Bu, geçmişte yaşandı ve köklü bir
değişiklikle önlendi. Bunu, Sayın Bakan tecrübelidir, o zaman da sanırım
Bakanlar Kurulundaydı, bilir. Yeniden, böyle bir yola, böyle bir tahsilat
çetesini -zaten mevcutta yavaş yavaş kımıldanmalar var- hortlatacak bir yola sapılmasının,
Türkiye açısından bir yararı olduğunu düşünmüyorum.
Değerli arkadaşlarım,
şimdi, ikinci önemli değişiklik de, 5 inci maddeyle, iflasın ertelenmesi
noktasındadır. İflasın ertelenmesi, bir Alman müessesesidir. Bizim hukukumuzun
kaynağı, İsviçre icra ve iflas hukukudur. Biz, Alman müessesesini de aldık
hukukumuzda bulunsun diye, Fransız müessesesini de aldık, İsviçre müessesesi de
var; biraz sonra, 9 uncu maddede göreceğiz, Amerikan müessesesi de geliyor;
yani, bir İcra ve İflas Kanunu, koleksiyon olmaz. Ee, Japon müessesesini de
getirelim, Japonlar da sanayide ileriye gitmiş... Yani, böyle olmaz arkadaşlar,
bir bütünlük olur. Haydi, her şeye rağmen dedik ki, Alman müessesesi, İsviçre
müessesesine uyabilir; Ticaret Kanunumuzda da, bu, lafız olarak, 324 üncü
maddede var idi; bunu şekillendirelim. 17.7.2003 tarihinde yaptığımız bir
değişikle, 4949 sayılı Yasayla yaptığımız değişiklikle, 179/a ve 179/b
maddeleri adı altında, iflasın ertelenmesini sağladık.
Değerli arkadaşlarım,
dikkat buyurun; şimdi, iflasın ertelenmesi ne gibi bir hukukî sonuç doğurur;
arkadaşlarımın önünde kanun maddesi olmadığı için, anlamını bilemiyorlar, fark
edemiyorlar. Bakın: "Erteleme kararı üzerine borçlu aleyhine 6183 sayılı
Kanuna göre yapılan takipler de dahil olmak üzere hiçbir takip yapılamaz ve
evvelce başlamış takipler durur; bir takip muamelesi ile kesilebilen zamanaşımı
ve hak düşüren müddetler işlemez.
Erteleme sırasında,
taşınır, taşınmaz veya ticarî işletme rehniyle temin edilmiş alacaklar
nedeniyle rehnin paraya çevrilmesi yoluyla takip başlatılabilir veya başlamış
olan takiplere devam edilebilir; ancak, bu takip nedeniyle muhafaza tedbirleri
alınamaz."
Değerli arkadaşlarım,
yani, herhangi bir kurum ya da kuruluş iflasın ertelenmesi kararı aldığı zaman,
devlet de dahil, hiç kimsenin, hiçbir borç için, o kurumun, kuruluşun aleyhine
icra takibi yapma, alacağını tahsil etme şansı yoktur. Bunun için, biz,
temmuzda, bunun süresi bir yıl olsun, yetmezse bir yıl daha uzatılabilsin
dedik. Yani, kayyımın raporu üzerine bir yıl daha uzatılabilsin.
Arkadaşlar, bu değişiklik
ne zaman çıktı; temmuz ayında. Ne kadar süre geçti; altı ay. Daha bir yıllık
süre geçmedi, artı bir yıl daha geçmedi. Bu kanunun uygulamada işe yaramayacağı
neticesine varabilmiş değiliz. Daha bu kanun işliyor, işlemiyor diye bir şey
yok; çünkü, süresi dolmadı. Şimdi, buna bir değişiklik getiriliyor arkadaşlar.
Süre beş yıla çıkıyor; bir yıl erteleme, kayyımın verdiği rapor dikkate
alınarak toplam dört yıl da uzatma. Yani, bir yıl artı dört yıl, beş yıl. Yani,
borca batık bir şirket, isterse, beş yıl hiçbir takibe uğramadan, hakkında
hiçbir tahsilat işlemi yapılmadan yaşayabilecek. Bunun adına da "istihdamı
güçlendiriyoruz" diyeceğiz...
Arkadaşlar, insanların
hayatının sonu nedir; Allah gecinden versin herkese, ölümdür; şirketlerin,
ticarî tüzelkişilerin de iflastır. Evet, iflas kötüdür, kim diyor iyidir diye;
ama, sağlıksız olan gitmezse, sağlıklısı gelmez; liberalizmin anakuralı budur.
Siz, parti bildirgenizde ekonomik liberalizmi savunuyorsunuz. Yani, ben başka
bir şeyi savunuyorum; bu başka, sizin cihetinizle söylüyorum.
Şimdi, sağlıksız olanın
gitmesi gerekir. Beş yıl boyunca, bu sağlıksız, başka sağlıklıları sömürecekse,
o sağlıklıları da batırma potasına çeker. Bir de, beş yıl, böyle, alacağını
tahsil edemeyen yabancı sermaye, bu ülkeye gelmez Sayın Bakanımın dediği gibi,
kimse kusura bakmasın. Bu, yeni çıkmış bir yasa, iki yıllık süresi dolmamış,
denenmemiş, ne olduğu belli değil, olumlu-olumsuz sonuç vereceği belli değil, o
zaman, neden, bunu bir artı dört yapıp beş yıl daha uzatma ihtiyacı duyuluyor?!
Değerli arkadaşlarım,
bunun nedeni belli. Ben, isim zikretmek istemiyorum; ama, basından da duyuldu
-herkesçe malum- iktidara yakın olan bir şirketi kurtarmak için temel yasada
bir değişiklik yapıldığı söyleniyor ve bunun adını biliyoruz, basın yazdı, ben
de biliyorum, Adalet ve Kalkınma Partili milletvekili arkadaşlarımız şifahen de
söylediler; ama, Yüce Meclisin kürsüsünden ifade etmek istemiyorum. Böyle bir
şey için, bu, doğru değildir arkadaşlar. Temel bir kanunun üzerinde böyle bir
değişiklik yapılması doğru değildir. Şirket kurtarma ilk değildir. Zaman zaman
çeşitli iktidarlar şirket kurtarmışlardır. Şirket kurtarmanın yolu, şirket
kurtarma yasası yapacaksın. Muhalefet olarak, biz, destek verir miyiz; bakarız,
şirket optik alanda, elektronik alanda bir teknoloji üretiyor mu, lider bir
kuruluş mu, ülkeye faydalı mı, hakikaten kurtarılması gerekiyor mu, hakikaten
basiretli mi davranmıştır; yoksa, kötü mü davranmıştır, niye batıyor, onu
değerlendiririz, biz de bu ülkenin insanıyız ve yardımcı olmak isteriz; ama,
bakkalcılık şirketini de kurtaralım... Kurtarmayalım arkadaşlar, alacaklı
alacağını alsın, bu ülkenin sırtına yük olmasın. Eğer, bankayı alacağını tahsil
edemez duruma sokarsak, bu defa bankayı batırırız, domino taşı etkisi yapar,
bankanın bedelini de bizler öderiz; bu ülkede sayısız örnekleri var bunun.
Bunun için, temel yasaları bu amaçla kullanmamalıyız değerli arkadaşlarım. Bu
konuda hepinizden sağduyu istiyorum. Bir artı dört yıl istismara açık bir
şeydir, inanılmaz derecede açık bir şeydir. Mevcut haliyle bir artı bir
denenmemiştir, yetersiz olup olmayacağı belli değildir. Kaldı ki -biraz sonra da
görüleceği üzere- iflasın ertelenmesi kararını alan şirket, yeni getirdiğimiz
Anglosakson uygulamasıyla, uzlaşma yoluyla borçların yeniden
yapılandırılmasıyla elini güçlü hale getirip, aynı anda iflasın ertelenmesini
istedi "bankalar, hele bir gelin, ben uzlaşacağım sizinle, borçlarımızı
yeniden yapılandıralım" dediğinde, önüne çöktüremeyeceği finans kuruluşu
yoktur.
Değerli arkadaşlarım,
böyle bir şey haksızlık olur, rekabeti ortadan kaldırır, malî sektörü çökertir,
doğru bir yaklaşım değildir. Her sistemin geciktirici sistemlerini icra ve
iflas hukukumuza ithal ederek icra ve iflas hukuku yapmış olmayız, kanunu
yapmış olmayız; bu kanunun adı tahsilat kanunu, tahsilatın geciktirilmesi
kanunu değil. İşin daha vahimini söyleyeyim: Bu tür şeyler yapılırken, fatura,
hiçbir günahı olmayan işçilere yükleniyor. İşinden, ekmeğinden olmasın diye
yapıyoruz; ama, bu kanunun orijinalinde -Sayın Bakan biliyor, sizler
tanıksınız, hatırlayan arkadaşlar var- "işçiler kıdem tazminatlarını
isteyemez" diye yazılıydı. Bizim muhalefetimizle, bizim bastırmalarımızla
bu olay gerçekleşti.
Değerli arkadaşlarım, 9
uncu maddede de, Anglosakson hukukunda yer alan "chapter eleven"
adıyla yer alan bir müessese getiriliyor. Bu, Avrupa'da bile on yıl, yirmi yıl
tartışılıyor ve ayrı kanunlarla deneniyor; bizde de "İstanbul yaklaşımı"
adı altında denendi. Bu da, bir başka anlı şanlı işadamımızın siparişidir.
Bunlar gazetede çıktı. Merak edenler olursa, kimin, neyi sipariş ettiğini, bu
kürsüden açıklamakta da tereddüt etmem; sırf, Meclisin mehabeti bozulmasın diye
söylemiyorum; o da, onun siparişidir.
Arkadaşlar, bu, İcra ve
İflas Yasası, insaf edelim... Yani, ülke için güzel şeyler yapalım, güzel
olmayan şeyleri temel yasaların arasına sıkıştırarak; yani...
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Eraslan,
mikrofonunuzu açıyorum, lütfen sözlerinizi tamamlayın efendim.
ORHAN ERASLAN (Devamla) -
...açık gitme yerine, kapalı olarak götürmeye çalışmanın doğru bir yanı yoktur
değerli arkadaşlar. Bunun için, bu tasarının 1, 5 ve 9 uncu maddeleri, Türkiye
açısından vahimdir, hukuk devleti açısından vahimdir; buna karşıyız, bu
konudaki düzenlemeleri kabul etmek mümkün değildir.
Sayın Başkanın gösterdiği
hoşgörüyü suiistimal etmemek amacıyla, 9 uncu maddeyle ilgili görüşlerimizi
bilahara da açıklamak üzere -çünkü, o yeterli açıklanamadı- hepinizi, sevgiyle,
saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür
ediyorum Sayın Eraslan.
Tasarının tümü üzerinde,
şahsı adına, Tekirdağ Milletvekili Sayın Nuri Saygun; buyurun.
Sayın Saygun, süreniz 10
dakika.
MEHMET NURİ SAYGUN
(Tekirdağ) - Sayın Başkan, değerli mesai arkadaşlarım; 372 sıra sayılı, İcra ve
İflas Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısıyla ilgili olarak
şahsım adına söz almış bulunuyorum; bu vesileyle, hepinizi sevgilerimle,
saygılarımla selamlıyorum.
Efendim, bu kürsüden 20
Aralık 2003 tarihinde yaptığım konuşmada bir hususa değinmiştim. Bugün, yasanın
temel yapısına değinmeden önce, aynı şeyi bir kez daha söyleme ihtiyacı
duyuyorum. Türkiye Büyük Millet Meclisinin görevi yasa yapmak, yasama görevini
yerine getirmek. Yasama görevi yapılırken iki hususun çok önemli olduğunu
düşünüyorum; bunlardan bir tanesi, toplumun ihtiyaçlarını gözönüne almak ve bu
ihtiyaçlara uygun yasal düzenleme yapmak; ikincisi de, yapılmakta olan yasal
düzenlemenin, belirli bir süreci tamamlamadan, toplumun ekonomik, siyasal,
kültürel yapılarının değişikliğe uğramasından önce çok acil bir şekilde yeni
bir değişikliği yaşamaması gerekir. Ben, Bankalar Yasası için bunu söylemiştim;
bugün aynı şeyi bu yasa için de söylüyorum.
Bakın, 17 Temmuz 2003
tarihinde İcra ve İflas Yasasında önemli değişiklikler içeren 100 maddelik bir
yasa tasarısı gelmişti; 30 Temmuz 2003'te Resmî Gazetede yayımlandı, yürürlüğe
girdi.
Arkadaşlar, o yasa
yapılırken, Türkiye'nin ekonomik yapısı buydu; ama, aradan beş ay geçti, o gün
yaptığımız yasada bugün değişiklik yapmak zorunda hissettik kendimizi.
Türkiye Büyük Millet
Meclisinin hazırlayacağı yasalarda, beş ay önce yaptığınız yasadan beş ay sonra
rücu etmeye kalkarsanız, bu, ne yasama görevi açısından bir sağlık işaretidir
ne de topluma güven verme yönünden yeterli bir güvencedir.
Bu sözlerimi ben aralıkta
söylemiştim, bugün tekrarlıyorum. Umarım, bu konuda, benzeri olayları sık sık
veya bir daha yaşamayız.
Bunun çeşitli zararları
da var tabiî. Ben, bunu, 20 Aralıkta söylerken şuna değinmiştim: Ya hükümet
yasa hazırlamakta deneyimsiz ya da Adalet ve Kalkınma Partisinin bürokratları
bu konuda sınıfta kalıyor. Hangisinin başarısız olduğu konusunda adıma bir şey
söylemek istemiyorum; ama, ortada bir başarısızlık var, bu başarısızlığın
yetkililer tarafından bir an önce ortadan kaldırılmasının doğru olacağına
inanıyorum.
Eğer, bu söylediğim sözler
doğru bulunmuyorsa, yani "efendim, bizim, o zaman yaptığımız yasa
doğruydu, değişiklikler doğruydu" diyorsanız ve beş ay sonra böyle bir
değişiklik getiriyorsanız, o zaman, kafama başka sorular takılıyor. Acaba,
birtakım firmaları, birtakım şirketleri içlerinde bulundukları zor durumdan
kurtarmak adına, objektif değil ama, sübjektif bir hazırlık içinde miyiz? Eğer,
birinci iddiam doğru değil de, doğru olanı bu ise, inanın, çok vahim bir
durumla karşı karşıyayız demek zorundayım ve eğer, hakikaten, iddia buysa, bu
yasa tasarısının tümden, bir an önce geriye çekilmesinin etik açıdan doğru
olacağına inanıyorum.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Grubumuz adına az evvel konuşan Orhan Eraslan arkadaşım,
yasadaki temel çelişkileri, daha geniş bir zaman içerisinde, size ifade etmeye
çalıştı. 1 inci maddedeki bu el koyma hakkının İcra ve İflas Yasasından
çıkarılmasına yönelik hatayı o telaffuz etti; ama, bu arada, güzel bir şey
oldu; Adalet ve Kalkınma Partisinin Grup başkanvekilleri de bu konudaki
yanlışlığı gördüler ve yapılan görüşmeler sonunda, 1 inci maddedeki bu husus önergeyle
değişecek görünüyor. Bu değişikliği sağlayabilirsek, sanıyorum, şu yasa
tasarısındaki birtakım yanlışlıkların bir tanesinden kurtulmuş olacağız.
2 nci maddede, kıymet
takdiri süresi, taşınır ve taşınmaz mallarda iki yıla çıkarılıyor. Şimdi,
ülkemizin ekonomik durumunun gittikçe iyileştiğini kabul etsek dahi -gelişmekte
olan ülkelerde- günbegün büyük veya küçük krizler yaşamamız söz konusu
olabilir. Böyle bir temennimiz yok; ama, bunu da, hiçbir zaman gerçekleşmez
diye iddia edemeyiz. Oysaki, yasa metni çok net; iki yıl boyunca bir daha
kıymet takdiri yapılamaz. Arkadaşlar, ekonomik göstergelerde birtakım değişiklikler
olursa, yasa metninin bu kadar emredici niteliği karşısında, artık, ne olursa
olsun, ekonomideki tablo ne olursa olsun, yeni bir kıymet takdiri yapma hakkı
ortadan kalkıyor. Bu konunun yeni baştan bir düzenlemeye ihtiyacı olduğunu
düşünüyorum, en azından, olağanüstü haller için.
5 inci maddeyle ilgili
çekincelerimizi az evvel arkadaşım ifade etti. Özellikle iki yıllık bir
erteleme süresinin, hiçbir uygulama yapılmadan, birden bire dört yıla
çıkarılmasının hangi mantıkla özdeşleştiğini anlamanın imkânını bulamadım ve
anlayamadım. Şimdi, iki yıllık bir süre koymuşuz, hiçbir uygulama da
yapmamışız, bugüne kadar böyle bir şey yaşamamışız, beş ay süre geçmiş, birden
bire almışız, demişiz ki, hayır, iki yıl uygun değil, bunu dört yıla
çıkarıyoruz. Peki, gerekçesi? Yani, iki yılı uyguladık da, olmadı mı, yanlış mı
gitti, neden dört yıla çıkarıyoruz? Eğer, temel amaç, ülkede ekonomik yaşamda
dört yıllık bir süreye sığınmak suretiyle şirketleri belirsiz bir koruma altına
almaksa, bu, ekonomik yapıya hiç yarar getirmez, aksine, inanılmaz boyutlarda
zarar getirir.
Bu nedenle, bu çerçeve 5
inci maddenin yeni baştan ele alınmasını ve iki yıllık sürenin hiçbir şekilde
dört yıla çıkarılmamasının doğru olacağına inanıyorum.
9 uncu maddeyi anlamak
mümkün değil. Ben, 26 yıl hukukla iştigal ettim, avukatlık yaptım. İcra ve
İflas Yasamızın kaynağını biliyoruz. Kıta Avrupasının bu kaynağa uygun
bölümlerini dönem dönem alıyoruz; ama, bize neden yetmedi, bilmiyorum, birden
bire, kıtalararası bir aşama kaydettik ve Amerikan hukukundan, İcra ve İflas
Yasamızın temel kriterlerine uygun olmayan yeni bir düzenleme getirdik. Şimdi,
bu düzenlemede ilginç hususlar var. Bir kere, İcra ve İflas Yasasının, alacaklı
ve borçluyu eşitlik ilkesi tahtında birlikte koruması gerekirken, bu
düzenlemeyle, alacaklıları defterden siliyoruz ve borçluları koruma altına
almaya çalışıyoruz. Hatta, biraz daha ileri gidiyoruz, böyle bir teklif getirmek
durumuna düşmüş şirketlere yeni finans kaynağı yaratmanın yollarını arıyoruz,
bunu, yasanın metnine dahil ediyoruz.
Şimdi, arkadaşlarım,
hiçbir özel kuruluş, hiçbir finans kuruluşu böylesine bir badireye düşmüş
şirkete ya da kooperatife kredi vermeye meraklı olmaz; ama, eğer, yasada böyle
bir düzenleme yaparsanız, ya devlet bankalarını kullanmak suretiyle bu
kurumlara finans yaratmak durumunda kalırsınız ya da özel bankaları birtakım
siyasî baskılarla zorlar, o tabloya itersiniz ve bir tane şirketi kurtaracağım
derken, yeni bir ekonomik kriz, yeni bir finans sektörü çöküşü yaratırsınız.
Bu nedenle, yasadan,
özellikle böylesine bir proje üretme ihtiyacı olan firmalara yeni finans
kaynakları yaratma konusundaki görüşün, bir an önce, hatta, derhal
çıkarılmasının en doğru karar olacağına inanıyorum.
Bir de, dikkate değer bir
husus var dostlarım. 10 uncu maddede, bu şekilde bir projelendirme talep eden
şirketlerin dürüst davranmamaları halinde, beyanlarının doğru olmaması halinde
tecziye edilmelerine yönelik bir hüküm var.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Saygun,
lütfen toparlar mısınız.
MEHMET NURİ SAYGUN
(Devamla) - Toparlıyorum efendim.
Bu 10 uncu maddede çok
ilginç bir şey var. Bakın, biz çıkardık, karşılıksız çek keşide etmeye bir ceza
verdik. Bir tane çek yaprağına -atıyorum- 50 000 000, 100 000 000 yazdılar. Bir
yıl hapis cezasıyla tecziye edilecek; ama, rakamın ne olduğu meçhul. Belki de
yüzlerce alacaklıyı mağdur edecek bir yalanlar silsilesiyle kendisini bu
projenin altına saklamaya çalışan işadamına, bir karşılıksız çeke verilen
cezayı bile vermeye cesaret edemedik; tecziyesi altı ay ile bir yıl... Eğer,
cezalarda bir eşitlik ilkesi olacaksa, o zaman, böylesine bir mağduriyeti,
bilerek, kasten yaratan o şirket sorumlusunun tecziye edileceği, mahkûm
edileceği cezanın, en azından karşılıksız çekte verilecek olan cezanın çok daha
üstünde olması gerekir diye düşünüyorum.
Bütün bunlardan sonra,
ben, bu değişikliklerin, zamansız, daha önceki yasada yer almamış olmasına
rağmen, alelusul getirilen değişiklikler olduğuna inanıyorum. Özellikle, 1
inci, 5 inci, 9 uncu ve 10 uncu maddelerin, mutlaka, bir kez daha elden
geçirilmesi gerektiğine inanıyorum. 1 inci madde konusunda bir görüş birliğine
varıldı zaten. Diğer maddelerin de bir kez daha değerlendirilmesini istiyorum.
Önemli olan, Meclisten,
çok acele, çok hızlı ve çok fazla yasa çıkarmak değildir; önemli olan, Türk
toplumunun sosyal, siyasal, ekonomik ve kültürel yapılarına uygun, uzun zaman
yaşamda kalacak yasaları ortaya getirmektir.
Bu duygu ve düşüncelerle,
Yüce Meclisimizi saygılarımla selamlıyorum.
Teşekkür ederim. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür
ediyoruz Sayın Saygun.
Sayın milletvekilleri,
tasarının tümü üzerindeki görüşmeler tamamlanmıştır.
Maddelerine geçilmesini
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
1 inci maddeyi
okutuyorum:
İCRA VE İFLÂS KANUNUNDA DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA
DAİR KANUN TASARISI
MADDE 1. - 9.6.1932
tarihli ve 2004 sayılı İcra ve İflâs Kanununun 88 inci maddesinin ikinci
fıkrasının üçüncü cümlesinde yer alan "alacaklının muvafakatı ve üçüncü
şahsın" ibaresi madde metninden çıkarılmıştır.
BAŞKAN - Madde üzerinde
söz isteği?.. Yok.
Ancak, madde üzerinde 1
önerge vardır; önergeyi okutup, işleme alacağım.
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 372
sıra sayılı İcra İflas Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısının
1 inci maddesinin tasarı metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
|
Orhan
Eraslan |
Feridun
Ayvazoğlu |
Muharrem
Kılıç |
|
Niğde |
Çorum |
Malatya |
|
Yüksel
Çorbacıoğlu |
Ziya
Yergök |
Atilla
Kart |
|
Artvin |
Adana |
Konya |
BAŞKAN - Sayın Komisyon,
önergeye katılıyor musunuz?
ADALET KOMİSYONU
BAŞKANVEKİLİ HALİL ÖZYOLCU (Ağrı) - Takdire bırakıyoruz.
BAŞKAN - Sayın Hükümet?..
ADALET BAKANI CEMİL ÇİÇEK
(Ankara) - Sayın Başkan, aslında, bu maddenin metinden çıkarılmasına gerek yok;
fakat, birkısım endişeler var. Sırf bu endişeleri ortadan kaldırmak adına, biz
de bu önergeye katılıyoruz.
BAŞKAN - Komisyonun
takdire bıraktığı ve Hükümetin de katıldığı önergenin gerekçesini okutayım mı
efendim?
MUHARREM KILIÇ (Malatya)
- Evet, gerekçe okunsun.
BAŞKAN - Gerekçeyi
okutuyorum:
Gerekçe:
Bu madde, İcra İflas
Kanunumuzun sistemine uyumsuzluk yaratacağından ve tahsilatı yavaşlatarak
suiistimallere yol açacağından dolayı yasa metninden çıkarılmıştır.
BAŞKAN - Gerekçesi okunan
önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge
kabul edilmiş ve madde tasarı metninden çıkarılmıştır.
2 nci maddeyi 1 inci
madde olarak okutuyorum:
MADDE 1. - 2004 sayılı
Kanunun 114 üncü maddesinin ikinci fıkrasının ikinci cümlesinde yer alan
"yurt düzeyinde tirajı en yüksek beş gazeteden" ibaresi "tirajı
yüzbinin üzerinde olan ve yurt düzeyinde dağıtımı yapılan gazetelerden" şeklinde
değiştirilmiştir.
BAŞKAN - Madde üzerinde
söz isteği?.. Yok.
1 önerge var; okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 372
sıra sayılı, İcra ve İflas Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısının 1 inci maddesindeki "tirajı yüzbinin üzerinde olan ve yurt
düzeyinde dağıtımı yapılan gazetelerden" ibaresinin "tirajı ellibinin
üzerinde olan ve yurt düzeyinde dağıtımı yapılan gazetelerden" şeklinde
değiştirilmesini teklif ediyoruz.
Saygılarımızla.
|
Haluk İpek |
Resul Tosun |
Halil İbrahim Yılmaz |
|
Ankara |
Tokat |
Kütahya |
|
Ali Yüksel Kavuştu |
Muharrem Candan |
İrfan Gündüz |
|
Çorum |
Konya |
İstanbul |
|
Mustafa Öztürk |
Nusret Bayraktar |
Ayhan Zeynep Tekin |
|
Sinop |
İstanbul |
Adana |
|
|
Recep Yıldırım |
|
|
|
Sakarya |
|
BAŞKAN - Sayın
Komisyon?..
ADALET KOMİSYONU
BAŞKANVEKİLİ HALİL ÖZYOLCU (Ağrı) - Takdire bırakıyoruz.
BAŞKAN - Hükümet?..
ADALET BAKANI CEMİL ÇİÇEK
(Ankara) - Sayın Başkan, aslında, bu Tasarıdaki 2 nci maddenin düzenlenmesinin
sebebi, icra iflas ilanlarının, olabildiğince, Türkiye'deki herkes tarafından
bilinmesini ve ona göre, bu ilandan beklenen faydanın azamî ölçüde
sağlanmasıdır; bunu teminen böyle bir düzenleme yapıldı. Daha evvel
"tirajı en yüksek beş gazete" denilmişti, sonradan, bu "tirajı
yüzbinin üzerinde olan ve yurt düzeyinde dağıtımı yapılan gazetelerden"
şeklinde komisyondan geçti. Bizim de kanaatimiz bu yöndedir. Esas itibariyle,
bugün, bu 2 nci maddenin uygulamasına baktığımızda, tirajı yüzbinin üzerinde,
Türkiye çapında dağıtım yapan 17 gazete vardır. Dolayısıyla, bizim açımızdan,
esas itibariyle, beklenen fayda hâsıl olmaktadır; ancak, tabiatıyla, Hükümet
olarak, bu bizim fikrimizdir. Takdir Yüce Meclisindir ve kararına da saygı
duyarız.
BAŞKAN - Komisyon ve
Hükümet takdire bırakıyor.
Önerge sahiplerinden
konuşmak isteyen?..
HALUK İPEK (Ankara) -
Gerekçe okunsun efendim.
BAŞKAN - Gerekçeyi
okutuyorum:
Gerekçe:
Tirajı yüzbinin üzerinde
olan kimi gazeteler özel sektörden yüksek fiyatlarla ilan aldıkları için daha
ucuz olan resmî ilanları yayımlamaya hem sayfalarında yer bulmak açısından hem
de ücret açısından sıcak bakmazlar. Ayrıca, tirajı yüksek gazetelerin genelde
arkasında sermaye grupları bulunduğu için ilan almasalar dahi yayınlarını
sürdürebilirler. İcra iflas ilanları da resmî ilan sayıldığı için, tirajı
yüksek gazeteler bu ilanları yayımlamakta güçlük çekmektedirler. Kolaylıkla
yayımlamış olsalar dahi bu gazeteler kayırılmış, tirajı düşük gazeteler de
cezalandırılmış sayılır.
Oysa, icra iflas
ilanlarının yayımlanmasından maksat yurt çapında duyurulmasıdır. Türkiye
çapında son satıcı konumunda yirmibin civarında bayi vardır. Dolayısıyla yurt
çapında ellibin satan bir gazetede yayımlanan ilan ile bu maksat hâsıl
olmaktadır.
İlanların sadece yüzbinin
üzerindeki gazetelere tahsis edilmesi zaten malî durumu iyi olan gazeteye bir
de devlet desteği vermek demektir. Halbuki, bu desteğe tirajı düşük olan
gazeteler daha muhtaçtır.
Yurt düzeyinde yayınlanan gazetelerde maksat
hasıl olduğuna göre tirajı yirmibin ve daha fazla olan gazetelerin tamamının bu
haktan yararlanması daha adil ve daha yararlı olacaktır.
RESUL TOSUN (Tokat) -
Sayın Başkan, o cümledeki "yirmibin" kelimesi "ellibin"
olacak efendim.
BAŞKAN - Ellibin olarak
düzeltildi.
Gerekçesini dinlediğiniz,
Hükümetin ve Komisyonun takdire bıraktığı değişiklik önergesini oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmiştir.
Böylece, 2 nci maddeyi,
kabul edilen önerge doğrultusunda, 1 inci madde olarak oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
3 üncü maddeyi 2 nci
madde olarak okutuyorum:
MADDE 2. - 2004
sayılı Kanunun 128/a maddesinin ikinci
fıkrasının birinci cümlesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
"Kesinleşen kıymet
takdirinin yapıldığı tarihten itibaren iki yıl geçmedikçe yeniden kıymet
takdiri istenemez."
BAŞKAN- Madde üzerinde
söz talebi?.. Yok.
3 üncü maddeyi 2 nci
madde olarak oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul
edilmiştir.
4 üncü maddeyi 3 üncü
madde olarak okutuyorum:
MADDE 3. - 2004 sayılı
Kanunun 166 ncı maddesinin ikinci fıkrasının ikinci cümlesinde yer alan
"yurt düzeyinde tirajı en yüksek beş gazeteden" ibaresi "tirajı
yüzbinin üzerinde olan ve yurt düzeyinde dağıtımı yapılan gazetelerden"
şeklinde ve üçüncü cümlesinde yer alan "en yüksek" ibaresi
"yüzbinin üzerinde olan ve yurt düzeyinde dağıtımı yapılan" şeklinde
değiştirilmiştir.
BAŞKAN- Evet, bu maddede,
kabul edilen önergeye göre bir çelişki var. Bunu düzeltmemiz lazım.
HALUK İPEK (Ankara)-
Önerge var efendim.
SALİH KAPUSUZ (Ankara)-
Önerge var Sayın Başkan.
BAŞKAN- 3 üncü madde
üzerinde verilmiş 1 önerge var; okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 372
sıra sayılı İcra ve İflas Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısının 3 üncü maddesinde yer alan "yüzbinin üzerinde olan ve yurt
düzeyinde dağıtımı yapılan" ibarelerinin "ellibinin üzerinde olan ve
yurt düzeyinde dağıtımı yapılan" şeklinde değiştirilmesini teklif
ediyoruz.
Saygılarımızla.
|
Haluk İpek |
Resul Tosun |
Halil İbrahim Yılmaz |
|
Ankara |
Tokat |
Kütahya |
|
Muharrem Candan |
İrfan Gündüz |
Mustafa Öztürk |
|
Konya |
İstanbul |
Sinop |
|
Ali Yüksel Kavuştu |
Nusret Bayraktar |
Ayhan Zeynep Tekin |
|
Çorum |
İstanbul |
Adana |
|
|
Recep Yıldırım |
|
|
|
Sakarya |
|
BAŞKAN- Komisyon?..
ADALET KOMİSYONU
BAŞKANVEKİLİ HALİL ÖZYOLCU (Ağrı)- Takdire bırakıyoruz.
BAŞKAN- Hükümet?..
ADALET BAKANI CEMİL ÇİÇEK
(Ankara)- Sayın Başkan, mecburen katılıyoruz; çünkü, bir önceki maddede
"ellibin" olunca, bundan sonraki maddelerde de, aynı şekilde, kabulde
mecburiyet vardır.
BAŞKAN - Hükümetin
katıldığı, Komisyonun takdire bıraktığı önergenin gerekçesini okutuyorum:
Gerekçe:
2 nci maddede yapılan
değişikliğe uyum arz etmesi için gerekmektedir.
BAŞKAN - Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Kabul edilen önerge
doğrultusunda 3 üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul
etmeyenler... Kabul edilmiştir.
5 inci maddeyi 4 üncü
madde olarak okutuyorum:
MADDE 4. - 2004 sayılı
Kanunun 179/b maddesinin dördüncü fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
"Erteleme süresi
azamî bir yıldır. Bu süre kayyımın verdiği raporlar dikkate alınarak mahkemece
uygun görülecek süreler ile uzatılabilir ancak uzatma süreleri toplamı dört
yılı geçemez. Kayyım, mahkemenin belirleyeceği sürelerde iflası ertelenenin
faaliyetleri ve işletmenin durumu konusunda düzenli olarak mahkemeye rapor
verir."
BAŞKAN - Madde üzerinde,
Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına, Artvin Milletvekili Sayın Yüksel
Çorbacıoğlu; buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)
Süreniz 10 dakika.
CHP GRUBU ADINA YÜKSEL
ÇORBACIOĞLU (Artvin) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla
selamlıyorum; görüşülmekte olan tasarının -madde numarası 5 olan- 4 üncü
maddesiyle ilgili görüşlerimi açıklamak üzere söz almış bulunuyorum.
Daha önce bu konuda
Grubumuz ve şahsı adına söz alan her iki milletvekilimin açıkladığı konulara
girmeden, ben, konunun daha kolay anlaşılabilmesi için, örnek olayla bu
maddenin ne sonuç doğuracağını sizlere anlatmak istiyorum.
Öncelikle, tasarı metnine
bakarsanız, genel gerekçe kısmında, ikinci paragrafta, ekonominin etkin ve
verimli olarak işleyebilmesi için bu tasarının gündeme getirildiği söyleniyor.
Yine, devamında "amacın, zor duruma düşen borçluları korumak..." Bu
4949 sayılı Yasadaki gerekçe, kurumsallaştırılmak için, bugün amacın
kurumsallaştırılması amacıyla bu tasarı önümüze gelmiştir. Yani, sonuçta
borçluları koruyacağız ve ekonomide etkinliği de sağlayacağız.
Değerli arkadaşlar,
uygulamada, temmuz ayı itibariyle değiştirdiğimiz bu yasada iflasın ertelenmesi
hakkı, erteleme bir yıl, uzatma ise bir yıl, toplam iki yıl. Bu yasanın metnini
okursanız, bence, yasa yapma tekniği açısından bir de hata yaptık. Eğer, bu
kanunu bu şekilde çıkarırsak, bu metin halinde çıkarsa, yargıda, bunun
uygulanmasında sorun yaşanacaktır. Neden; okuyorum: "Erteleme süresi azamî
bir yıldır. Bu süre kayyımın verdiği raporlar dikkate alınarak mahkemece uygun
görülecek süreler ile uzatılabilir ancak uzatma süreleri toplamı dört yılı
geçemez." Şimdi, arkadaşlar, erteleme ayrı bir kavram, uzatma ayrı bir
kavram. Biz, komisyonda bu konuyu tartışırken iki yıl, yani erteleme ve uzatma
için toplam iki yılın uygun olduğunu söyledik; ama, Adalet ve Kalkınma Partisi
üyesi arkadaşlarımız iki yılın kısa olduğunu, ekonomik koşullar dikkate
alındığında bunun dört yıl olmasının gerektiğini söylediler. Ancak, ertelemenin
bir, uzatmanın da toplam dört yıl olduğu durum karşısında, aslında, biz bu
yasayı yaparken, bu uzatma ve toplamını dört yıl olarak değil, sonuçta beş yıl
olarak uygulamak zorunda kalacağız. Yani, yarın öbür gün bu yasa uygulanırsa,
herhangi bir mahkemeye gidildiğinde, beşinci yıl erteleme talebinde bulunan bir
borçlu, bana göre, bu hakkını elde eder; fakat, bu, siz Adalet ve Kalkınma
Partisi üyesi arkadaşlarımın amacıyla uyuşmayacaktır. Çünkü, arkadaşlarımız,
ekonomik koşullar dikkate alınarak, Türkiye'de dört yıllık sürenin uygun
olduğunu söylediler; yani, zımnen, beş yılın uygun olmadığını da kabul etmiş
oldular; fakat, yasa metni, bunun beş yıl olarak uygulanmasına yol
açabilecektir.
Değerli arkadaşlar, amaç,
borçluyu korurken ekonomide etkinliği sağlamak. Şimdi, ben size çok basit bir
örnek vereceğim. Herhangi bir malın tüketiciye ulaşana kadar bir yığın aşaması
var. Yani, ithalatçı olabilir, ithal eder; imalatçıya verir, ikinci el imal
eder; o toptancıya verir, oradan ana bayie, oradan tali bayie, oradan
perakendeciye, oradan da tüketiciye gider. Şimdi düşünün; ana bayi borçlu. Ana
bayii koruyalım diyoruz. Ana bayii korumak ne demek; borcunu beş yıl süreyle
tahsil edememek demek. Çünkü, bu yasa neyi veriyor; erteleme kararı üzerine
borçlu aleyhine 6183 sayılı Yasa dahil, tüm takibi durduruyor. Parayı tahsil
edemiyor. Kim edemiyor; toptancı tahsil edemiyor. Sonuçta, toptancı tahsil
edemeyince toptancıdan alacaklı olan imalatçı, üretici, sanayici, o işçilerin
çalıştığı -o işçilerin korunmasını düşünüyoruz- fabrika da parasını tahsil
edemeyecek, ithalatçı da tahsil edemeyecek. Yani, siz, orada, bir bayii
koruyayım derken -o da bir sermaye şirketidir, onu koruyayım derken- aslında,
bir sanayii, bütün sistemi batırıyorsunuz; yani, bir kişiyi korurken, zinciri
kırıyor, domino taşı gibi bütün ekonomiyi yıkıyorsunuz.
Değerli arkadaşlar, 1
inci maddede olduğu gibi, ben bu konunun tekrar gözden geçirilerek, 4 üncü
maddedeki bu toplam beş yıl uzatma süresinin çok önemsenerek mevcut haliyle
uygulanmasını öneriyorum. Umarım bu konuda grup başkanvekillerimiz bu düşüncemi
takdir ederler. Eğer bu şekilde geçersek, hem İcra ve İflas Yasasının amacına
uygun hareket etmiş oluruz hem de ekonomide etkinliği bu şekilde sağlamış
oluruz.
Beni dinlediğiniz için
hepinize teşekkür ediyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederim
Sayın Çorbacıoğlu.
Madde üzerinde ikinci söz
isteği, AK Parti Grubu adına, Isparta Milletvekili Sayın Recep Özel'e aittir.
Sayın Özel, buyurun.
Süreniz 10 dakika.
AK PARTİ GRUBU ADINA
RECEP ÖZEL (Isparta) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 4 üncü maddede
herhalde bir yanlış anlaşılma var kanaatindeyim. Sanki, yasada getirilen dört
yıllık süre, blok şeklinde, bir iflasın ertelenmesi dört yıl ertelenecek gibi
algılanıyor. Bu tamamen yanlış bir düşünce. İflasın ertelenmesi, Türk Ticaret
Kanununun 324/son maddesine göre, ticaret mahkemesinden istenecek, ticaret
mahkemesi uygun görürse bir bilirkişi tayin edecek, şirketin mal varlığına
bakacak, yeniden yapılandırılması, ıslahı mümkünse bir yıl erteleme kararı
verebilecek. Bu bir yılın sonunda eğer şirket iyiye gidiyorsa, bu sermaye
şirketi kurtarılabicek, gerçekten borçlarını ödeyebilecek durumdaysa, bir bir
yıl daha ve her bir yıllık dilimler sonunda bunu erteleyebilecek,
öteleyebilecek iflası.
Şimdi, Türk Ticaret
Kanunu 324'e göre iflasının ertelenmesine karar verilmiş olan bir şirket
borçlarını ödüyor, belli bir seviyeye gelmiş; sırf iki yıllık süreden dolayı,
iyi yolda olan bir şirketin, mahkeme, mecburen, yasal zorunluluktan dolayı
iflasına karar verecek.
İflas bir ölümdür;
iflastan dolayı da hiçbir alacaklı memnun değildir. İflasın neticesinde, iflas
masrafları, satılan menkul, gayrimenkul mallardan elde edilen bütün para sadece
masraflarına yetiyor, hiç kimseyi tatmin etmiyor, hiçbir alacaklı iflasın
neticesinden ben memnunum demiyor.
MUHARREM KILIÇ (Malatya)
- İflası sistemden çıkaralım o zaman, iflası tümüyle kaldıralım...
RECEP ÖZEL (Devamla) - Bu
işletmede çalışan birdünya işçi var. Bu işsizlik ortamında biz bunları
yaşatalım mı, yoksa, sırf süreden dolayı, iyiye gitmekte olan bir işletmenin
iflasına mı karar verelim?! Tabiî ki, mahkeme, bir yıl erteledi -her yıl gözden
geçiriyor, kayyım vasıtasıyla bunu denetliyor bilirkişi marifetiyle
denetleniyor- süreyi, ara kararıyla bir yıl uzattı, alacaklının biri mahkemeye
itiraz etti "bu borçlu kötü niyetli, bu şirket iyiye gitmiyor, daha da kötü
duruma düşüyor" dedi; mahkeme, her an, bu itiraz üzerine karar verip,
erteleme süresini orada kesip, iflasına karar verebilir. Bu, hâkimin,
mahkemenin takdirinde olan bir olay.
ORHAN ERASLAN (Niğde) -
Ama, değişiyor şimdi Recep Bey.
RECEP ÖZEL (Devamla) -
Bakın, bununla ilgili uygulamada, bir mahkeme kararında neler yazdığını size
biraz okumak istiyorum: "Bir yıl süreyle ertelenmesine; mahkemece
seçilecek hukukçu, malî müşavir ve işletmeciden oluşan 3 kişilik kayyım heyetinin
atanmasına -bu da ücret takdirinde- şirket faaliyetlerinin kayyım heyetinin
gözetim ve..."
ORHAN ERASLAN (Niğde)-
Ücreti de oku, ücreti de...
RECEP ÖZEL (Devamla)-
"...izni doğrultusunda şirket yönetim kurulunca devamına ve bilirkişi
kurulu raporunda belirtilen tedbirlerin bu şekilde icraına; gerektiğinde kayyım
heyetince profesyonel yönetici istihdam edilmesine; kayyım heyetinin 3 ayda bir
Şubat 2002 tarihi baz alınarak ıslah gelişmelerini gösterir tarzda bilanço
çıkarmak suretiyle rapor vermesine; olumsuz gelişmelerin varlığı halinde, süre
beklenmeksizin, kayyım heyetince bilirkişiden alınacak raporun mahkemeye
ibrazına; mahkememizce 13.3.2002 tarihinde verilen ihtiyatî tedbir kararının
aynen devamına; kayyım heyetince envanter düzenlettirilmesine; davacı şirketin
son iki yıl yönetim kurulu üyeliğini yapan kişilerin tüm gayrimenkulleri
üzerine ihtiyatî tedbir konulmasına; son iki yıl içerisinde görev yapan şirket
yönetim kurulu üyelerinin karı, koca, usul, füru, neseben ve sıhren ikinci dereceye
kadar olan -bu derece dahil- hısımlar, varsa evlat edinen ile evlatlık arasında
ivazlı ve ivazsız tasarruflar yönünden ihtiyatî tedbir konulmasına; bu hususta
icra müdürlüğünün yetkili kılınmasına..."
Şimdi, biz, bu şirketi
batıralım mı?!. Bu kadar tedbir arasında, bunun, mal kaçırması, ertelemesi,
mallarını bir başka yere nakletmesi zaten mümkün değil. Devamlı şekilde
mahkemenin gözetimi altında. Şirkette olumsuz bir gelişme olduğunda, verilen
süre de kötü niyetli olarak kullanıldığında, mahkeme, her zaman, buna el koyup,
verilecek bilirkişi ve kayyım raporları doğrultusunda süreyi kesebilir,
kısaltabilir.
Özellikle, bu süre,
turizm sektöründe çok daha önemli. Biliyorsunuz, turizm sektörü, önemli bir
olaydan dolayı bir yılda, iki yılda kendini toparlayamayabilir, daha uzun
sürelere ihtiyaç duyabilir. O nedenle, biz, işletmelerin yaşaması için... En
ufak bir bakkal dükkânının kapanmasının bile bu ülkede ne anlama geldiğini,
herhalde, bu işsizlik ortamında herkes kabul ediyor.
Bu nedenle, biz, işsizler
ordusu çoğalmasın, bu yeniden yapılandırma projesinde olan işletmelere, iyi
yolda olan işletmelere bir imkân tanıyalım diye, bu maddeyi tasarıya koymuştuk;
kabulünü talep ediyoruz efendim.(AK Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür
ediyorum Sayın Özel.
Madde üzerindeki
görüşmeler tamamlanmıştır
ORHAN ERASLAN (Niğde) -
Sayın Başkan, önergemiz var.
BAŞKAN - 4 üncü madde
üzerinde 1 adet önerge vardır; önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 372
sıra sayılı İcra İflas Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısının
4 üncü maddesinin tasarı metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
|
Orhan Eraslan |
Feridun Ayvazoğlu |
Muharrem Kılıç |
|
Niğde |
Çorum |
Malatya |
|
Yüksel Çorbacıoğlu |
Ziya Yergök |
Atilla Kart |
|
Artvin |
Adana |
Konya |
BAŞKAN - Sayın Komisyon
?..
ADALET KOMİSYONU
BAŞKANVEKİLİ HALİL ÖZYOLCU (Ağrı) - Takdire bırakıyoruz.
BAŞKAN - Hükümet?..
ADALET BAKANI CEMİL ÇİÇEK
(Ankara) - Sayın Başkan, kısa bir açıklama yapmam gerekiyor.
Aslında, önergeyi veren
arkadaşlarımızın bir endişesi var. Bu endişe, buradaki sürelerin uzun olması
sebebiyle kendilerine tanınan imkânın kötüye kullanılabileceği noktasındadır.
Hukukun bir temel kuralı var. Bir hakkın kötüye kullanılmasını hiçbir zaman
kanun himaye etmez. Hele hele, işleyen bir süreç yargı denetimi içerisinde ise
ve ortada da bir kötüye kullanma durumu söz konusu olacaksa, şüphesiz,
mahkemelerin bunu dikkate alması gerekir diye düşünüyoruz. Onun için "mahkemece
uygun görülecek süreler" ifadesi burada geçtiği için ben önergeye
katılmıyorum; "mahkeme" ifadesi olmasaydı bu önergeye katılırdım.
BAŞKAN - Komisyonun
takdire bıraktığı, Hükümetin katılmadığı önergenin sahiplerine söz hakkı
veriyorum.
Buyurun Sayın Eraslan.
ORHAN ERASLAN (Niğde) -
Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; önergemiz üzerine söz almış
bulunuyorum. Hepinizi saygıyla selamlarım.
Değerli arkadaşlarım,
konunun -tabiî, takdir Yüce Meclisin; ama- doğru anlaşılması, iyi anlaşılması
gerekir. Başlangıçtaki konuşmamızda da söylediğim gibi, İcra ve İflâs
Kanunumuzun mehazı, kaynağı İsviçre'dir. Bu, Alman hukukundan gelmedir. Niye
Alman hukukundan gelmedir; Ticaret Kanunumuzun kaynağı Alman Ticaret Kanunudur,
oradan tercüme ederken, 324 üncü maddeyle birlikte bize de bu gelmiş; ama,
uygulaması pek yaygınlaşamamış. Niye; icra iflas sisteminin içine alınmadığı
için... Şimdi, icra iflas sisteminin içine alınmış 17.7.2003 tarihinde, bir yıl
erteleniyor, artı, bir yıl uzatılıyor diye. Birer yıl arayla mahkeme tarafından
uzatılmasının esprisi bu; yoksa, Sayın Recep Özel arkadaşımızın dediği gibi,
her yıl, rapor üzerine, birer yıl, birer yıl karar veriliyor değil. Bu mevcut
durumdan o anlaşılır; ama, bu değişiklikle... Bakın, okuyorum maddeyi:
"Erteleme süresi azamî bir yıldır." İflasın ertelenmesi. "Bu
süre kayyımın verdiği raporlar dikkate alınarak mahkemece uygun görülecek
süreler ile uzatılabilir ancak uzatma süreleri toplamı dört yılı geçemez."
Bir artı dört...
Değerli arkadaşlarım,
şimdi, bütün mesele kayyımda düğümleniyor. İflas hukukunda -ilgilileri bilir-
ballı kaymaklı işler vardır, kayyımlık da bunlardan bir tanesidir. Benim, Recep
Bey okurken "ücreti de oku, ücreti de" diye çabaladığım oydu. Kayyım
tayin edilen insanlara hatırı sayılır bir ücret tayin edilir ve hatırı sayılır
ücret de tayin edilmesi gerekir, doğrusu da odur. Yani, az olsun demiyorum,
doğrusu da odur. Onun için, bu ortamda genellikle kayyımlar, o beklediğimiz
hassasiyeti göstermezler. Usulen tayin edilen bilirkişilere top pas edilir ve
bu şekilde yaşanır.
Ben, ülkemizde de şunu
görmedim: İflasla yok, yoksul hale düşeni hatırlamıyorum; ama, iflas
zenginlerini say derseniz, size bir çırpıda 20 kişi sayarım. Ne acıdır ki, ne
dramatiktir ki, bizim ülkemizde, iflas, zengin olma sebebi sayılıyor. Adam
şirketini iflas ettiriyor; ama, kendi zengin hale geliyor. İşte, bu da bu yolu
açacak bir şey.
Kanun maddesi yanımda;
beş yıl süreyle iflasın ertelenmesi kararı alan adamdan, hele hele o bir yılı
geçirdikten sonraki dört yıl süreyle, ne devlet alacağını alabiliyor ne sigorta
alacağını alabiliyor ne haciz yapılabiliyor ne devlet takip yapabiliyor ne
banka takip yapabiliyor ne alacaklı yapabiliyor ne toptancı ne de tedarikçi;
hiç kimse... Neredeyse, hani mümkün olsa, haşa, bir de "Azrail de bu
adamın canını alamaz" diye bir fıkra eklense olacak yani; öyle bir duruma
getiriliyor. Böyle bir koruma olabilir mi; ekonomik liberalizm ortamında böyle
bir koruma olabilir mi?!
Haa, bu, bir şirket için
çıkarılıyor; şirketin adını biliyoruz, basın yazdı, söyleyebilirim, hiçbir
mahzuru yok; yani, onu kurtarmaya çalışıyorsunuz. Sizden şunu bekliyorum; elma
üreticilerini de kurtarın, patates üreticilerini de kurtarın, bu ülkenin
çiftçisini de kurtarın; o konuya da aynı eğilimi gösterin. Arkadaşlar, burada,
bir şirketi kurtaracağız diye, icra iflas sistemini bozuyorsunuz; o şirket iyi
niyetli de olabilir, kötü niyetlidir demiyorum -kimse hakkında kötü konuşmam-
ama, bu açtığınız yoldan kötü niyetlilerin de yürüyebileceğini görün lütfen.
Beş yıllık bir koruma olur mu icrasız?!. Böyle bir şey yok!
Üstelik, bu hüküm yeni
düzenlendi; temmuz ayında getirildi, altı ay olmadı; iki yıl denenip de
yetmediği görülmedi. İki yıl denenir, yetmez, ihtiyaç doğar ve denilir ki, bu
şirketler iki yılda toparlanamadı, yetmiyor, uzatalım... Daha iki yıl denenmedi
arkadaşlar, altı ay oldu.
Haklı bir nedeni yok,
meşru bir nedeni yok; yani, kabul edilebilir bir yanı yok. Sadece ve sadece,
bir sayın bakanın yakını olan bir şirketi kurtarmaya dönük bir operasyon.
Bunun, İcra ve İflas Kanununda yapılmasını kabul etmek mümkün değil; bunu kabul
etmek mümkün değil değerli arkadaşlarım.
Saygılar sunuyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederim
Sayın Eraslan.
Gerekçesini sayın önerge
sahibinden dinlediğimiz, Komisyonun ve Hükümetin katılmadığı önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmemiştir.
5 inci maddeyi 4 üncü
madde olarak oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Madde
kabul edilmiştir.
6 ncı maddeyi 5 inci
madde olarak okutuyorum:
MADDE 5. - 2004 sayılı
Kanunun 288 inci maddesinin birinci cümlesinde yer alan "yurt düzeyinde
tirajı en yüksek beş gazeteden" ibaresi "tirajı yüzbinin üzerinde
olan ve yurt düzeyinde dağıtımı yapılan gazetelerden" şeklinde
değiştirilmiştir.
BAŞKAN - Madde üzerinde
söz isteği?.. Yok.
Ancak, 1 adet önerge
vardır; önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 372
sıra sayılı İcra ve İflas Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısının 5 inci maddesindeki "tirajı yüzbinin üzerinde olan ve yurt
düzeyinde dağıtımı yapılan gazetelerden" ibaresinin "tirajı ellibinin
(50 000) üzerinde olan ve yurt düzeyinde dağıtımı yapılan gazetelerden"
şeklinde değiştirilmesini teklif ediyoruz.
Saygılarımızla.
|
Haluk İpek |
Resul Tosun |
Halil İbrahim Yılmaz |
|
Ankara |
Tokat |
Kütahya |
|
Muharrem Candan |
İrfan Gündüz |
Mustafa Öztürk |
|
Konya |
İstanbul |
Sinop |
|
Ali Yüksel Kavuştu |
Nusret Bayraktar |
Ayhan Zeynep Tekin |
|
Çorum |
İstanbul |
Adana |
|
|
Recep Yıldırım |
|
|
|
Sakarya |
|
BAŞKAN - Sayın
Komisyon?..
ADALET KOMİSYONU
BAŞKANVEKİLİ HALİL ÖZYOLCU (Ağrı) - Takdire bırakıyoruz.
BAŞKAN - Sayın Hükümet?..
ADALET BAKANI CEMİL ÇİÇEK
(Ankara) - Katılıyoruz.
BAŞKAN - Komisyonun
takdire bıraktığı, Hükümetin katıldığı önergenin gerekçesini mi okutalım?
HALUK İPEK (Ankara) -
Gerekçesi okunsun Sayın Başkan.
BAŞKAN - Gerekçeyi
okutuyorum:
Gerekçe: 2 nci maddede
yapılan değişikliğe uyum arz etmesi için gerekmektedir.
BAŞKAN - Gerekçesini
dinlediğiniz önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler...
Kabul edilmiştir.
5 inci maddeyi, kabul
edilen önerge doğrultusunda oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul
etmeyenler... 5 inci madde kabul edilmiştir.
7 nci maddeyi 6 ncı madde
olarak okutuyorum.
MADDE 6. - 2004
sayılı Kanunun 302 nci maddesinin
ikinci cümlesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
"Bu müddet
içerisinde dava açmayanların teminattan yararlanma ve konkordatoyu feshettirme
hakları düşer."
BAŞKAN - Madde üzerinde
söz isteği?.. Yok.
Herhangi bir önerge de
yok.
7 nci maddeyi 6 ncı madde
olarak oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul
edilmiştir.
8 inci maddeyi 7 nci
madde olarak okutuyorum:
MADDE 7. - 2004 sayılı
Kanunun 309/b maddesinin birinci fıkrasının (4) numaralı bendinde yer alan
"yurt düzeyinde tirajı en yüksek beş gazeteden" ibaresi "tirajı
yüzbinin üzerinde olan ve yurt düzeyinde dağıtımı yapılan gazetelerden" şeklinde
değiştirilmiştir.
BAŞKAN - Madde üzerinde
Komisyonun bir düzeltme talebi var.
ADALET KOMİSYONU
BAŞKANVEKİLİ HALİL ÖZYOLCU (Ağrı) - Bir düzeltme yapılacak burada. Madde
metninde "yurt düzeyinde yayımlanan tirajı en yüksek beş gazeteden"
olması lazım. Bu "yayımlanan" kelimesi yer almamıştır, herhalde
gözden kaçmıştır. Bunun düzeltilmesi gerekiyor.
BAŞKAN - Zaten cümlenin
gelişi de öyle "yayımlanan" ibaresini metne ilave edeceğiz.
YÜKSEL ÇORBACIOĞLU
(Artvin) - Şahsım adına söz istiyorum.
BAŞKAN - Sayın
Çorbacıoğlu'na, 7 nci madde üzerinde söz veriyorum.
Sayın Çorbacıoğlu,
süreniz 5 dakika.
Buyurun.
YÜKSEL ÇORBACIOĞLU
(Artvin) - Sayın Başkan, teşekkür ediyorum.
Sayın milletvekilleri, bu
konuyla ilgili konuşmayacağım, bir konuya açıklık getirmek için söz aldım.
Biraz önce, Sayın Recep
Özel, komisyon üyesi arkadaşımız, bu konunun savunucusu, 5 inci maddeyle ilgili
düşünceleri savunan arkadaşımız "bu uzatmalarda -hani beş yıla kadar olan,
bizim kabul etmediğimiz bu uzatmalarda- eğer bir kötü niyet varsa, çok ciddî
tedbirler var, bir yıl sonra bir daha uzatılmaz, insanlar mağdur olmaz"
dedi sonuç olarak, yanlış anlamadıysam, değil mi?
RECEP ÖZEL (Isparta) -
Süreyi kesebilir bağlamında...
YÜKSEL ÇORBACIOĞLU
(Devamla) - Kesebilir... Veya kesebilir... Hatta kesebilir...
Bakın, benim söylemek
istediğim şu: Ben, iyi niyetli borçluya bu hakkı vermemek lazım diyorum, dikkat
edin, borcunu ödemek isteyene de vermemek lazım; neden; yani, bu iki yılı beş
yıla çıkarmamak lazım. Ben bunu anlatamadım, tekrar söylüyorum; borcunu ödemek
isteyen...
HALUK İPEK (Ankara) -
Dört yıl...
YÜKSEL ÇORBACIOĞLU
(Devamla) - Dört veya beş yıl, fark etmez, kanuna göre beş; ama, siz, dört yıl
diyorsanız, ona da vermeyin; neden; sonuç olarak, icra iflasın amacı olan ve
hakkı olan alacaklının, alacağını tahsil edememesine yol açacaktır.
Bakın, iyi niyetli ve
borcunu ödeyeceğini ispat eden, yani,
mahkemece yapılacak incelemede, denetlemede, bilirkişi raporunda, bu
kişi borcunu ödeyecektir, ödüyordur, uygundur, ertelemesi, uzatılması uygundur
diyorsunuz; ancak, bu, sonuç olarak, alacaklıyı zor duruma sokuyor. Bakın,
işçiden bahsettik; yani, işçilerimizin, istihdamın korunması için, emeğin
korunması için, ekonominin korunmasından bahsettik. Dikkat edin, bir fabrika
mal satıyor toptancısına, tek toptancısı, tek distribütörü, tek sorumlusu,
bütün malını ona sattı ve o kişi, parayı ödemiyor, iyi niyetli olarak, yani,
yok, ödeyemiyor. Raporlara bakıyorsunuz, bilançolara bakıyorsunuz,
yaptıklarına, sunduğu her şeye bakıyorsunuz, borcunu ödeyecektir; ne kadar
zamanda; beş yıla kadar; yani, biz, iki yıl zor dayanan bir fabrikayı, yüzlerce
işçiyi, beş yıl dayanmaya mecbur bırakıyoruz. Ben bunu anlatamadım herhalde
arkadaşlar. Kötü niyetliyi değil, iyi niyetliyi de korursak, yine, ekonomiyi
sekteye uğratırız, istihdama da zarar vermiş oluruz.
Bu konuda açıklama yapma
ihtiyacı hissettim.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN - Teşekkür
ediyorum Sayın Çorbacıoğlu.
Madde üzerinde 1 önerge
var; okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 372
sıra sayılı İcra ve İflas Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısının 7 nci maddesindeki
"tirajı yüzbinin üzerinde olan ve yurt düzeyinde dağıtımı yapılan
gazetelerden" ibaresinin; "trajı ellibinin (50 000) üzerinde olan ve
yurt düzeyinde dağıtımı yapılan gazetelerden" şeklinde değiştirilmesini
teklif ediyoruz.
|
Haluk
İpek |
Resul
Tosun |
Halil
İbrahim Yılmaz |
|
Ankara |
Tokat |
Kütahya |
|
Muharrem Candan |
İrfan
Gündüz |
Mustafa
Öztürk |
|
Konya |
İstanbul |
Sinop |
|
Ali
Yüksel Kavuştu |
Nusret
Bayraktar |
Ayhan
Zeynep Tekin |
|
Çorum |
İstanbul |
Adana |
|
|
Recep
Yıldırım |
|
|
|
Sakarya |
|
BAŞKAN - Sayın
Komisyon?..
ADALET KOMİSYONU BAŞKANVEKİLİ
HALİL ÖZYOLCU (Ağrı) - Takdire bırakıyoruz.
BAŞKAN - Takdire
bırakıyorsunuz.
Sayın Hükümet?..
ADALET BAKANI CEMİL ÇİÇEK
(Ankara) - Katılıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN - Katılıyorsunuz.
Sayın İpek?..
HALUK İPEK (Ankara) -
Gerekçe okunsun.
BAŞKAN - Gerekçeyi
okutuyorum:
Gerekçe:
2 nci maddede yapılan
değişikliğe uyum arz etmesi için gerekmektedir.
BAŞKAN - Gerekçesini
dinlediğiniz, Hükümetin katıldığı, Komisyonun takdire bıraktığı önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul
edilmiştir.
Sayın milletvekilleri,
şimdi, 8 inci maddeyi 7 nci madde olarak, kabul edilen önerge doğrultusunda ve
Komisyonun yaptığı düzeltme çerçevesinde oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler...
Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Sayın milletvekilleri,
bildiğiniz gibi, tasarının 8 inci maddesi, bu kanuna 11 yeni madde
eklemektedir. Eklenen bu maddeleri ayrı ayrı okutup, ayrı ayrı işleme alacağım.
Şimdi, çerçeve 8 inci
maddeye bağlı 309/m maddesini okutup işleme alacağım; oylamayı ona göre
yapacağım.
MADDE 8. - 2004 sayılı
Kanunun Onikinci Babının başlığı "KONKORDATO İLE SERMAYE ŞİRKETLERİ VE
KOOPERATİFLERİN UZLAŞMA YOLUYLA YENİDEN YAPILANDIRILMASI" olarak
değiştirilmiş ve 309/l maddesinden sonra gelmek üzere "IV. SERMAYE ŞİRKETLERİ
VE KOOPERATİFLERİN UZLAŞMA YOLUYLA YENİDEN YAPILANDIRILMASI" üst başlığı
altında 309/m ilâ 309/ü maddeleri eklenmiştir.
"IV. SERMAYE
ŞİRKETLERİ VE KOOPERATİFLERİN UZLAŞMA YOLUYLA YENİDEN YAPILANDIRILMASI
Uzlaşma yoluyla yeniden
yapılandırma:
MADDE 309/m - Muaccel
para borçlarını ödeyemeyecek durumda olan veya mevcut ve alacakları borçlarını
karşılamaya yetmeyen ya da bu hallerden birine düşme tehlikesiyle karşı karşıya
kalması kuvvetle muhtemel olan bir sermaye şirketi veya kooperatif, önceden
müzakere edilmiş ve projeden etkilenen alacaklılar tarafından gerekli çoğunluk
sağlanarak kabul edilmiş olan yeniden yapılandırma projesi ile birlikte,
muamele merkezinin bulunduğu yer asliye ticaret mahkemesine, uzlaşma yoluyla
yeniden yapılandırma için başvurabilir.
309/m ilâ 309/ü
maddelerinde geçen "projeden etkilenen alacaklılar" terimi, yeniden
yapılandırma projesi ile alacakları, hakları veya menfaatleri yeniden
yapılandırılacak alacaklıları ifade eder.
"Gerekli
çoğunluk" terimi, projeden etkilenip oylamaya katılan alacaklıların sayı
itibarıyla en az yarısını aşan ve oy kullanan alacaklıların alacaklarının en az
üçte ikisini oluşturan ve projenin kabulü için gerekli olan çoğunluğu ifade eder.
Projenin birden fazla alacaklı sınıfı içermesi halinde, her alacaklı sınıfının
kendi içinde projeyi gerekli çoğunluk ile kabul etmiş olması gerekir.
BAŞKAN - Madde üzerinde,
Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına, Niğde Milletvekili Sayın Orhan Eraslan'ın
söz isteği var..
Buyurun Sayın Eraslan.
CHP GRUBU ADINA ORHAN
ERASLAN (Niğde) - Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; çerçeve 8
inci madde üzerine, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına söz almış bulunuyorum;
hepinizi saygıyla, sevgiyle selamlıyorum.
Değerli arkadaşlarım,
bununla, İcra ve İflas Yasasına yeni bir sistem geliyor. Bu 10 dakikalık zaman
içerisinde bu sistemi ne kadar açıklayabilirim, onu bilemiyorum; ancak,
yetişmezse, diğer maddelerde de, müteakip
maddelerde de söz almam gerekecek; Sayın Başkan biraz toleranslı
davranırsa, bölünmemesi açısından 13-14 dakika içerisinde yetiştirip bir daha
söz almamayı düşünüyorum.
Değerli arkadaşlarım,
icra ve iflas hukukumuzda, başlangıçta da açıkladığım gibi, kaynağımız,
mehazımız İsviçre yasası. Daha sonra, çeşitli vesilelerle Almanlardan ve
Fransızlardan değişiklikler almışız. Ticarî şirketlerin iflasından önceki,
iflası geciktirici birtakım müesseseleri düzenlemişiz, bunlar bizim hukukumuzda
var. Ne var; konkordato var, temmuzda düzenledik, mal varlığının terki
suretiyle konkordato var. Yine, temmuz ayında düzenlediğimiz -biraz önce
konuştuk- iflasın ertelenmesi var. Bütün bunlar, Kıta Avrupası hukuklarında
bulunan, iflastan önce basiretli tacire imkân veren müesseseler.
Şimdi, yeni bir
müesseseyle karşı karşıyayız. Bu müessese "uzlaşma yoluyla borçların
yeniden yapılandırılması" olarak icra iflas hukukumuza konulmak isteniyor.
Değerli arkadaşlarım, bu,
Anglosakson hukuku dediğimiz ya da Angloamerikan hukuku dediğimiz Amerikan
hukukundan kaynaklanan bir sistemdir. Dünyadaki değişmeler çerçevesinde, dünya
tek kutuplu hale gelince, güçlü, hukukunu dayattı; bu bir mucizeymiş, sanki
kurtuluş buradaymış gibi, incelenmeden, bunları kendi bünyelerine uydurmaya
çalışma, bizim gibi gelişmekte olan dünyanın çeşitli ülkelerinde var. Bize de,
ne yazık ki temmuz ayında geldi bu, o zaman eleştirilerimiz oldu, hükümet geri
çekti bu bölümünü, şimdi yeniden geliyor.
Kaynağı, Amerikan Ticaret
Yasasında "chapter eleven" yani, 11 inci bölüm olarak geçen ve 1101
ile 1167 nci maddeler arasında düzenlenmiş 66 maddelik -iflas yerine aciz
yasası da diyebileceğimiz- bir bölüm. Bu, Amerikan hukukunun müessesesi. Bizim
icra iflas hukukumuz, Kara Avrupası hukukundan iktibas edilmiştir, alınmıştır.
Bizim hukukumuza yamamaya çalıştığımız Amerikan sistemi ile bizim hukukumuzun
arasında, ciddî anlamda bir uyuşmazlık vardır, anlayış uyuşmazlığı vardır, kan
uyuşmazlığı vardır.
Bu konuda ülkemizde
yeteri kadar uzman da yoktur. Bu konu hukuk fakültelerimizde tartışılmış da
değildir. Bu konu sempozyumlarda görüşülmüş de değildir. Bu konu, bir genç
arkadaşımızın tez konusu yaptığı ve Türkiye'deki yazılı metnin hepsinin ondan
ibaret olduğu, ne idiği daha belli olamayan bir kurumdur, müessesedir. Şimdi,
kendisi de, tez konusu yapan arkadaşımız da, bunun icra iflas hukuku içerisinde
mi yer alması gerektiği, yoksa, başka bir yerde mi yer alması gerektiği
konusunda kesin olarak karar verebilmiş değildir.
Bunu Avrupa yirmi yıl
tartışmış değerli arkadaşlarım. Almanya'da 1978'den bu tarafa tartışılmış;
kısmen kendi hukukları içerisine iktibas etmişler; tamamen değil. Fransa'da
çeşitli denemeler olmuş; ama, uyum sağlayamamış. Bu neye benzer; bizim
gittiğimiz aracın adı otomobil; birden, bakıyoruz, kamyon geliyor. Yahu kamyon
daha büyük; acaba, biz, iki tekere kamyon tekeri taksak olur mu otomobile;
olmaz arkadaşlar, uymaz. Bu, bunun aynısıdır.
Şimdi, bütünüyle bu
sistem alınmasın diye bir düşünüş içerisinde değilim; ama, bu, bir denenmeli;
bu, bir tartışılmalı; ama, uygulamaya konularak değil de, tartışılarak,
sempozyumlarda, bilim adamlarıyla, hukuk fakültelerinde uzun bir tartışma
süreci yaşanarak olgunlaştırılmalı, ondan sonra sisteme getirilmeli ve değerli
arkadaşlarım, sistemin de başlangıçta doğrudan doğruya içine getirilmemeli.
Bizim İcra ve İflas Yasamız o zaman yamalı bohçaya döner. Almanya'da bir şey
gördün, al! Fransa'da gördün, al! İsviçre'de; zaten kendisi o menşeden. Ben,
demin, espriyle karışık Sayın Bakana dedim; Japonya'nın da ekonomisi iyi; bir
de onlarınkini alalım, fena da olmaz!
Şimdi, değerli
arkadaşlarım, bunu bizden önce deneyen üçüncü dünya ülkeleri oldu ya da
gelişmekte olan ülkeler oldu. Bunun örnekleri var; Endonezya örneği var. Şimdi,
bu örneği yeteri kadar ben de incelemiş değilim. Türkiye'de inceleyen birisi de
yok; merak saikıyla da araştırıyorum, ciddî bir inceleme yok. Bu yasa orada
çöküş yaşattı, çöküş getirdi, malî sistemi allak bullak etti. Bu yasa, bizim
sistemimize uygulandığında, bankaları batırma yasası olur.
Bakın, bankaları
kurtarmak için, tahsilatları hızlandırmak için Anayasamızın sınırını da
zorlayarak, bizim de desteğimizle, bir yasa çıkarıldı. Şimdi, orada ne
yapıyorsak, geriye alıyoruz bununla. Bu yasayla malî sistem çöker. Bu yasayla,
borçlu, alacaklılar arasında eşit davranmak mecburiyetinde değil;
alacaklılarını gruplandırıyor, sınıflandırıyor. Bir bölümüne, sen -mesela-
tedarikçi şirketsin, bana ver malı, borcumu, parayı öderim diyor, ona ödemeye
devam ediyor; ama, kredi kullandığı kuruluşa, sen bekleyeceksin, sen
kreditörsün, sen alamayacaksın paranı diyebiliyor ya da bir başka gruba başka
bir şey diyebiliyor. Böyle bir sistem...
Haa, Amerikan sistemi
böyle. Bu, bir tercihtir, siyasî tercihtir. Hükümet, öyle de bir tercih
yapabilir; ama, o zaman yasanın bütününün elden geçmesi lazım; yani, yamalı
bohça gibi üzerinde olmaz; yani, Kıta Avrupası sisteminin üzerinde, yani,
Amerikan konkordatosu diyebileceğimiz bir sistem emanet durur, uygun durmaz;
demin söylediğim gibi, otomobile kamyon parçası monte edilmiş gibi olur. Bunu
bir tartışalım. Daha Türkiye'de bunun nasıl uygulanacağının uzmanı yok, bileni de
yok; sadece ve sadece, bir hukuk fakültesinde bir doktora tezi konusu. Haa,
bunun takipçisi var yalnız, onu söyleyeyim. Anlı şanlı bir işadamımız; o da
basında çıktı; ismini söylemek istemiyorum; sorarsanız, söylerim; hiçbir kaygım
yok. (AK Parti sıralarından "Söyle... Söyle..." sesleri)
Necmettin Öztemir,
efendim. Sayın Bakanımıza "bizim yasa ne zaman çıkacak" dedi ve
komisyona da geldi, kendisi takip etti; yani, bunlar gazetede var, basında
haber oldu. Şimdi, biz, bununla, bunu, komisyonda tartıştık temmuz öncesi. Bu,
alışılması gereken bir şey, öğrenilmesi gereken bir şey. Böyle, ısmarlamalarla,
birisi gördü, harika buldu; bunlarla, hukuk düzenine, çok temel bir tercih
olan... Yani, bir temel tercih koyuyorsun; Kıta Avrupası hukukundan
ayrılıyorum, Anglosakson hukukuna gidiyorum diyorsun. Bu, çok temel bir
tercihtir, çok aşırı bir temel tercihtir, radikal bir değişikliktir. Bunun
tartışılması lazım. Burada, böyle, birileri istiyor, işte, hele bir deneyelim,
üç beş sene böyle gitsin... Olmaz arkadaşlar. Üç beş senenin sonunda malî
sistem kontrol edemeyeceğimiz kadar yıkıma uğrayabilir. Bakın, Bankalar Birliği
Başkanının, geçen, basında bir demeci vardı, ciddî anlamda bir demeci vardı:
"Türkiye'de kredi konusunda kaygılıyız, endişeliyiz" diyor. Farklı hazırlıklar
içerisindeler. Bu sistem, sempozyumlarda bir konuşulsun; hukuk fakültelerinde
sistemi bir tanıyalım; bizim gibi gelişmekte olan ülkelerdeki uygulama
sonuçları ne; onları öğrenelim. Bunlar olmadan, arkadaşlar, biz getirdik, oldu,
çoğunluğumuz da var, kaldırırız, indiririz, sen ne dersen de, boş ver, biz
bildiğimizi okuruz anlayışıyla Türkiye'de iyi şeyler yapma olanağı yoktur.
Sağduyulu davranalım; bu konu bir on yıl tartışılsın Türkiye'de diyorum.
Hepinize saygılar,
sevgiler sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür
ediyorum Sayın Eraslan.
Sayın milletvekilleri,
madde üzerindeki konuşmalar tamamlanmıştır.
1 önerge var; okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 372
sıra sayılı İcra İflas Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısının
8 inci maddesinin tasarı metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
|
Orhan Eraslan |
Feridun Ayvazoğlu |
Muharrem Kılıç |
|
Niğde |
Çorum |
Malatya |
|
Yüksel Çorbacıoğlu |
Ziya Yergök |
Atilla Kart |
|
Artvin |
Adana |
Konya |
BAŞKAN - Sayın
Komisyon?..
ADALET KOMİSYONU
BAŞKANVEKİLİ HALİL ÖZYOLCU (Ağrı) - Olumsuz; ama, takdire bırakıyoruz.
BAŞKAN - Sayın Hükümet?..
ADALET BAKANI CEMİL ÇİÇEK
(Ankara) - Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN - Sayın Eraslan,
gerekçeyi mi okutayım?
ORHAN ERASLAN (Niğde) -
Gerekçeyi okutun Sayın Başkan. Biraz önce konuştum, tekrarı olmasın.
BAŞKAN - Gerekçeyi
okutuyorum:
Gerekçe:
Bu madde, İcra İflas
Kanunumuzun sistemine uyumsuzluk yaratacağından ve tahsilatı yavaşlatarak
suiistimallere yol açacağından dolayı yasa metninden çıkarılmıştır.
BAŞKAN - Hükümetin
katılmadığı, Komisyonun takdire bıraktığı ve biraz önce gerekçesini
dinlediğiniz önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler...Kabul etmeyenler...
Kabul edilmemiştir.
Şimdi, 309/m maddesini
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Madde kabul
edilmiştir.
309/n maddesini
okutuyorum:
Yeniden yapılandırma
projesi:
MADDE 309/n - Asliye
ticaret mahkemesine sunulacak yeniden yapılandırma projesi, aşağıdaki hususları
içerir :
1- Projeden etkilenen
alacaklıların tâbi olacağı koşullar ve benzer alacaklara sahip olan alacaklılar
arasında eşitliğin ne şekilde sağlanacağı.
2- Projenin, borçlunun
taraf olduğu sözleşmelere etkisi.
3- Projenin, borçlunun
malvarlığı üzerindeki tasarruf yetkisine etkisi.
4- Borçların yeniden
yapılandırılması için gerekli görülüyorsa, borçlunun kredi gibi finansman
kaynaklarına başvurup başvurmayacağı.
5- Borçlunun işletmesinin
kısmen ya da tamamen devri, diğer bir şirket veya şirketlerle birleşmesi,
sermaye yapısının veya ana sözleşmesinin değiştirilmesi, borçlu işletmenin
yönetiminde yer alacak kişilerin belirlenmesi, borçların vadelerinin
uzatılması, faiz oranlarının değiştirilmesi, menkul kıymet ihracı gibi projenin
uygulanabilirliğini sağlayabilecek yöntemler.
6- Tasdik kararından
sonra projenin uygulanmasının kim tarafından ve nasıl denetleneceği.
7- Projeyi reddeden
alacaklının alacağının, bu alacaklı projede kendi sınıfı için öngörülen haktan
daha azını açıkça kabul etmediği sürece, nitelik itibarıyla benzerlik gösteren
alacaklarla eşit muameleye tâbi olacağı.
Hukukî nitelikleri büyük
ölçüde birbirine benzer olan alacakların aynı sınıfta yer almaları şartıyla,
proje, alacaklıları birden fazla sınıf içerisinde gruplandırabilir.
BAŞKAN - Madde üzerinde
söz isteği?.. Yok.
Önerge yok.
309/n maddesini
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
309/o maddesini
okutuyorum:
Başvuruya eklenecek
belgeler:
MADDE 309/o - Başvuruya
eklenecek belgeler şunlardır:
1- Yeniden yapılandırma
projesi.
2- Borçlunun malî
durumunu gösterir belgeler, ayrıntılı bilanço, defterlerinin vaziyetini
bildiren bir cetvel, gelir tablosu ve borçlunun malî durumunu açıklayıcı diğer
bilgi ve belgeler.
3- Projenin, borçluyu
yeniden ödeme kabiliyetine kavuşturarak muaccel borçlarını ödeme planına göre
ödeyebilecek ve nakit akışını gerçekleştirecek duruma getireceğini gösteren
belgeler.
4- Projeden etkilenen ve
etkilenmeyen alacaklılar ile bunların alacaklarının listesi.
5- Başvuru öncesi
müzakere sürecini tanımlayan ve projeden etkilenen alacaklıların proje hakkında
karar vermelerine olanak sağlayan yeterli bilgilendirmenin iadeli taahhütlü
mektup ya da noter ihbarnamesi gibi uygun araçlarla yerine getirildiğini
gösteren delilleri de içeren açıklamalar.
6- Projeden etkilenip de
onay veren alacaklıların, bu beyanlarını içeren, imzası ve tarihi noterlikçe
onaylı tutanaklar.
7- Projeye göre
alacaklıların eline geçecek miktar ile borçlunun iflâsı halinde alacaklıların
eline geçebilecek muhtemel miktarı karşılaştırmalı olarak gösteren belge.
8- Sayı ve meblağ
itibarıyla çoğunluk koşulunun gerçekleştiğini gösteren cetvel.
9- Borçlunun ödeme
kabiliyetine kavuşabileceğini ve projede yer alan koşullara uymasının mümkün
olduğunu gösteren ve gerekli nitelikleri haiz bir bağımsız denetim kuruluşu
tarafından hazırlanmış bulunan finansal analiz raporları ile dayanakları.
BAŞKAN - Madde üzerinde
söz isteği?.. Yok.
Önerge yok.
309/o maddesini
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
309/ö maddesini
okutuyorum:
Başvuru üzerine ve ara
dönemde mahkemece yapılacak işlem ve alınacak tedbirler:
MADDE 309/ö - Mahkeme,
başvurudan itibaren otuz gün içinde gerçekleşecek olan duruşmanın gününü
belirler; başvuruyu, 288 inci maddede öngörülen usule göre ilanen duyurur ve
projeden etkilenip adresi bilinen tüm alacaklılara tebliğ eder. Yapılacak olan
ilan ve tebligatta, başvurunun kapsam ve sonuçları, başvuru dosyasının hangi
tarihten itibaren nerede görülebileceği ve itirazların da ileri sürülebileceği
duruşmanın günü ve saati gösterilir.
Mahkeme, ayrıca,
borçlunun veya alacaklılardan birinin talebi üzerine, başvuru hakkında
verilecek nihai kararın verilmesine kadar geçecek olan dönem için borçlunun
malvarlığını korumaya yönelik ve borçlunun faaliyetleri bakımından gerekli
gördüğü tedbirleri derhal alır. Bu durumda mahkeme, tespit edilen duruşma
gününü beklemeksizin ayrıca bir duruşma günü tayin edebilir, alacaklılar ve
borçlu tarafından seçilmiş, atanmasından projenin tasdikine veya reddine
ilişkin kararın verilmesine kadar borçlunun faaliyetlerinin sevk ve idaresini
bizzat üstlenecek ya da bu faaliyetleri denetleyecek olan ve lazım gelen bilgi
ve tecrübeye sahip ve gerekli nitelikleri haiz bir veya birkaç ara dönem
denetçisi tayin edebilir. Alacaklılar ve borçlunun ara dönem denetçisi
seçmedikleri ya da herhangi bir denetçi üzerinde anlaşmaya varamadıkları, ancak
şartların ara dönem denetçisi atanmasını gerekli kıldığı hallerde mahkeme,
niteliği ve yetkileri yönetmelikle belirlenecek olan bir veya birkaç ara dönem
denetçisini re'sen atayabilir.
Mahkeme, projeden
etkilenen alacaklıların borçluya karşı başlattıkları takiplerin ve bu
takiplerle ilgili olan davaların, 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü
Hakkında Kanuna göre yapılan takipleri ve davaları da kapsayacak şekilde
durdurulmasına, yeni icra takibi yapılmasının etkilenen alacaklılar için
yasaklanmasına, ihtiyati tedbir ve ihtiyati haciz kararlarının uygulanmamasına
ara dönem için karar verebilir. Bu durumda, bir takip muamelesiyle kesilebilen
zamanaşımı ve hak düşüren süreler işlemez.
Ara dönemde borçlu,
işletmenin devamı için zorunluysa veya malvarlığının kıymetinin korunması ya da
artırılması için gerekli görülmesi hâlinde, kredi gibi finansman araçlarına
başvurabilir. Bir finansman kaynağının kullanılabilmesi için teminat verilmesi
gerekiyorsa, bu teminat öncelikle borçlunun daha önce üzerinde rehin tesis
edilmemiş taşınır veya taşınmaz malları üzerinde sağlanır.
Finansman kaynağı terimi,
borçluya hammadde gibi işletmenin faaliyet gösterebilmesi için gerekli mal ve
hizmetleri sağlayanları da kapsar.
BAŞKAN - Madde üzerinde
söz isteği?.. Yok.
Önerge yok.
Maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
309/p maddesini
okutuyorum:
Başvurunun mahkemece
incelenmesi ve kanun yolları:
MADDE 309/p - Tasdik
duruşmasında mahkeme, ara dönem denetçisini, borçlu işletmenin yetkililerini ve
duruşmada hazır bulunan alacaklıları dinler. Mahkeme, borçlunun yeniden
yapılandırmaya iyiniyetle başvurduğunu, 309/m ilâ 309/o maddelerindeki
şartların yerine geldiğini ve projeyi reddetmiş olan her alacaklının projeyle
eline geçecek miktarın en az iflâs tasfiyesi sonunda eline geçecek miktara eşit
olduğunu tespit ettiği takdirde, en geç otuz gün içinde başvurunun tasdikine,
aksi halde reddine karar verir.
Mahkeme, tasdik kararı
ile birlikte, borçlu ile alacaklıların bu konudaki görüşlerini de dikkate
alarak, yetkileri sadece projenin yerine getirilmesine ilişkin esasları
denetleyip alacaklılara durumu düzenli olarak rapor etmekten ibaret olan bir
veya birkaç proje denetçisi tayin edebilir. Borçlu ve alacaklılar, denetçi
seçmedikleri ya da herhangi bir denetçi üzerinde anlaşmaya varamadıkları
takdirde, mahkeme, nitelikleri ve görev alanı yönetmelikle belirlenecek olan bir
denetçiyi re'sen atayabilir.
Tasdik veya ret kararının
tebliğinden itibaren on gün içinde borçlu ve tasdik duruşması sırasında
itirazda bulunmuş olan alacaklılar kararı temyiz edebilirler. Bu konudaki
temyiz incelemesi ivedilikle yapılır ve verilecek karara karşı, karar düzeltme
yoluna başvurulamaz.
Tarafların itirazı ve
temyiz maktu harca tâbidir.
BAŞKAN - Madde üzerinde
söz isteği?.. Yok.
Önerge yok.
Maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
309/r maddesini
okutuyorum:
Kararın sonuçları:
MADDE 309/r - Yeniden
yapılandırma projesi, tüm hüküm ve sonuçlarını, başvurunun tasdikine ilişkin
kararın verildiği andan itibaren doğurmaya başlar. Projenin koşulları, projeden
etkilenen alacaklılarla yapılmış olan tüm sözleşme hükümlerinden önce gelir.
Kararın temyiz incelemesi
sonunda Yargıtayca bozulması üzerine, projenin tasdik kararının icrası
kendiliğinden durur. Bozma kararına kadar yapılan işlemler geçerliliğini
muhafaza eder.
Projeden etkilenip
etkilenmediğine bakılmaksızın, borçlunun taraf olduğu sözleşmelerde projenin
tadiline veya feshine yol açabilecek veyahut borçlunun yeniden yapılandırma
yoluna başvurmasının temerrüt hali oluşturacağına ya da akde aykırılık teşkil
edeceğine ilişkin hükümler bulunması halinde, bu hükümler borçlunun yeniden
yapılandırma yoluna başvurması durumunda uygulanmaz.
Başvurunun tasdiki
talebinin reddine ilişkin mahkeme kararının verilmesi halinde, mahkemece
verilmiş tedbirler kalkar, durmuş olan dava ve takiplere devam edilir.
BAŞKAN - Madde üzerinde
söz isteği?.. Yok.
Önerge yok.
Maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
309/s maddesini
okutuyorum:
Uzlaşma yoluyla yeniden
yapılandırmanın feshi:
MADDE 309/s - Sermaye
şirketleri ve kooperatiflerin uzlaşma yoluyla yeniden yapılandırılmasında, 307
nci madde ile 308 inci maddenin birinci fıkrası kıyasen uygulanır. Yeniden
yapılandırmanın tamamen feshine karar verilir ve bu karar kesinleşirse, durum
mahkemece 288 inci maddede öngörülen usule göre ilânen duyurulur. İlândan
itibaren on gün içinde, projeden
etkilenen alacaklılar tasdik kararını vermiş olan mahkemeden borçlunun derhal
iflâsına karar verilmesini isteyebilirler.
BAŞKAN - Madde üzerinde
söz isteği?.. Yok.
Önerge yok.
Maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.
309/ş maddesini
okutuyorum:
Uzlaşma yoluyla yeniden
yapılandırma projesinin tadili :
MADDE 309/ş - Projenin
bir kısmının ihlali halinde, bu ihlal sadece bazı alacaklıları etkiliyorsa,
hakları ihlal edilen bu alacaklıların borçlu ile projenin tadili konusunda
anlaşmaya varmaları durumunda, tadil edilmiş proje mahkemenin tasdikine
sunulur. Projenin devamı için bu tadilatın yapılması zorunlu ise ve tadil
edilmiş proje hakları ihlal edilmiş olan alacaklıları projeden etkilenen diğer
alacaklılardan daha uygun bir duruma getirmiyorsa, mahkeme tadil edilmiş projeyi
tasdik eder. Yeniden yapılandırma projesinin tasdikine ilişkin usul projenin
tadili hakkında da uygulanır.
BAŞKAN - Madde üzerinde
söz isteği?.. Yok.
Önerge yok.
Maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
309/t maddesini
okutuyorum:
Uzlaşma yoluyla yeniden
yapılandırma projesinin ihlali ve muhtelif hükümler:
MADDE 309/t- Borçlunun
projeden doğan yükümlülüklerini tamamen veya kısmen zamanında yerine
getirmemesi halinde durum proje denetçisi, borçlu veya projeden etkilenen
alacaklılar tarafından projeyi tasdik etmiş olan mahkemeye bildirilir. Aynı
hak, projenin tasdikinden önce borçluya teminat mukabili veya teminatsız olarak
kredi gibi finansman kaynağı yaratıp bundan kaynaklanan alacağını kısmen veya
tamamen elde edemeyen alacaklı için de söz konusudur. Bu bildirim üzerine mahkeme,
borçlunun malvarlığının korunabilmesi için, borçlunun malvarlığı üzerindeki
tasarruflarını önleyici tedbirler de dahil olmak üzere, gerekli muhafaza
tedbirlerini alır ve bir duruşma günü tayin ederek 288 inci maddede öngörülen
usule göre ilânen duyurur. Mahkeme, projeden etkilenen veya etkilenmeyen
alacaklıların vakî itirazlarını inceledikten sonra, borçlunun yükümlülüklerini
kısmen veya tamamen yerine getirmediğini, projenin uygulanmayıp tadilinin de
söz konusu olmadığını veya finansman alacaklısının alacağını tamamen ya da
kısmen elde edemediğini tespit edince derhal borçlunun iflâsına hükmeder.
Sermaye şirketleri ve
kooperatiflerin uzlaşma yoluyla yeniden yapılandırılmasına, bankalar ve sigorta
şirketleri borçlu sıfatı ile başvuramazlar.
Ara dönem denetçisi ve
proje denetçisi hakkında 334/a madde hükümleri uygulanır.
BAŞKAN - Madde üzerinde
söz isteği?.. Yok.
Önerge yok.
Maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
309/u maddesini
okutuyorum:
Harç, vergi istisnaları
ve teşvik belgeleri:
MADDE 309/u - Tasdik
edilen proje kapsamındaki;
1- Yapılacak işlemler ve
düzenlenecek kâğıtlar, 488 sayılı Damga Vergisi Kanununa göre ödenecek damga
vergisi ve 492 sayılı Harçlar Kanununa göre ödenecek harçlardan,
2- Alacaklılar tarafından
her ne nam altında olursa olsun tahsil edilecek tutarlar, 6802 sayılı Gider
Vergileri Kanunu gereği ödenecek banka ve sigorta muameleleri vergisinden,
3- Borçluya kullandırılan
ve kullandırılacak krediler, Kaynak Kullanımı Destekleme Fonundan,
4- Diğer benzeri
işlemler, kâğıtlar ve krediler vergi, resim, harç ve fon yükümlülüklerinden
(4306 sayılı Kanun uyarınca ödenmesi gereken Eğitime Katkı Payı hariç),
İstisna edilmiştir.
İstisna, alacaklıların
tasdik edilen proje kapsamında edindikleri varlıkları elden çıkardıkları
hallerde de uygulanır.
Tasdik edilen proje
hükümleri uyarınca tahsilinden vazgeçilen alacak tutarları 213 sayılı Vergi
Usul Kanunu hükümlerine göre alacaklı için değersiz alacak, borçlu için ise
vazgeçilen alacak olarak dikkate alınır.
Tasdik edilen proje
hükümleri uyarınca uygulamaya konulan işlemlerin gerçekleşmemesi halinde dahi,
bu madde uyarınca uygulanmış istisnalar
geri alınmaz.
Uzlaşma yoluyla yeniden
yapılandırma projesine göre borçları yeni bir itfa planına bağlanan borçlular
tarafından alınmış olan teşvik belgelerinin süreleri ile ihracat taahhüt
süreleri, projeler ile belirlenen süreler kadar uzatılmış sayılır.
Sermaye şirketleri ve
kooperatiflerin uzlaşma yoluyla yeniden yapılandırılmasının uygulanması
sırasında aranacak noter onaylı belgelere ilişkin noter harcı maktu olarak
alınır.
BAŞKAN - Madde üzerinde
söz isteyen?.. Yok.
Maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul
etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.
Madde 309/ü maddesini
okutuyorum:
Yönetmelik:
MADDE 309/ü - Bu Kanunun
yayımı tarihinden itibaren iki ay içinde Adalet Bakanlığınca sermaye şirketleri
ve kooperatiflerin uzlaşma yoluyla yeniden yapılandırılmasının uygulanmasına
ilişkin yönetmelik yürürlüğe konulur.
BAŞKAN - Madde üzerinde
söz isteyen?.. Yok.
Maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.
Sayın milletvekilleri,
çerçeve 9 uncu maddeyi 8 inci madde olarak, okunan ve kabul edilen maddelerle
birlikte oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul
edilmiştir.
III. -
BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI (Devam)
D) ÇEŞİTLİ
İŞLER
1. - Genel
Kurulu ziyaret eden Sırbistan-Karadağ Devletler Birliği Başkanı Sivettozar
Maroviç ve beraberindeki heyete Başkanlıkça "Hoşgeldiniz" denilmesi
BAŞKAN - Sayın
milletvekilleri, Sırbistan-Karadağ Devletler Birliği Başkanı Sayın Sivettozar
Maroviç şu anda Genel Kurulumuzu onurlandırmışlardır. Kendilerine, Yüce Genel
Kurulumuz adına, hoşgeldiniz diyorum. (Alkışlar)
IV. - KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER
İŞLER (Devam)
4. - İcra ve İflas Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair
Kanun Tasarısı ve Adalet Komisyonu Raporu (1/718) (S. Sayısı : 372) (Devam)
BAŞKAN - 10 uncu maddeyi
9 uncu madde olarak okutuyorum:
MADDE 9. - 2004 sayılı
Kanunun 334 üncü maddesi başlığı ile birlikte aşağıdaki şekilde
değiştirilmiştir.
"Konkordatoda veya
sermaye şirketleri ile kooperatiflerin uzlaşma yoluyla yeniden
yapılandırılmasında yetkili kimseleri hataya düşüren ya da konkordato veya
uzlaşma yoluyla yeniden yapılandırma koşullarına uymayan borçlunun cezası :
Madde 334. - Konkordato
mühleti elde etmek veya konkordato veya sermaye şirketleri ile kooperatiflerin
uzlaşma yoluyla yeniden yapılandırma projesini tasdik ettirmek için gerçeğe
aykırı hesap veya bilanço göstererek malî durumu hakkında alacaklıları,
komiseri, ara dönem denetçisini veya yetkili memuru hataya düşürmek veya
konkordato projesine ya da sermaye şirketleri ve kooperatiflerin uzlaşma
yoluyla yeniden yapılandırılması projesine uymamak yoluyla kasten zarara
sebebiyet veren borçlu, ilgilinin icra mahkemesine yapacağı şikâyet üzerine
altı aydan bir yıla kadar hafif hapis cezası ile cezalandırılır."
BAŞKAN - Madde üzerinde
söz isteği?.. Yok.
Maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.
11 inci maddeyi 10 uncu
madde olarak okutuyorum:
MADDE 10. - 2004 sayılı
Kanunun geçici 5 inci maddesinin (13) numaralı bendi aşağıdaki şekilde
değiştirilmiş, (16) numaralı bendinde yer alan "sözleşmelerde"
ibaresinden sonra "de" ibaresi ve (38) numaralı bendinde yer alan
"davalarında" ibaresinden sonra "da" ibaresi
eklenmiştir."
13.- 68/b maddesinde
değişiklik yapan hükmü, Kanunun yürürlüğe girmesinden sonra gönderilen hesap
özetleri ve ihtarnamelerde,"
BAŞKAN - Madde üzerinde
söz isteği?.. Yok.
Maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.
12 nci maddeyi 11 inci
madde olarak okutuyorum:
MADDE 11. - 2004 sayılı
Kanuna aşağıdaki geçici madde eklenmiştir.
GEÇİCİ MADDE 6. - Bu
Kanunda yer alan "icra tetkik mercii", "tetkik mercii" ve
"mercii" ibareleri "icra mahkemesi"; "icra mercii
hâkimi" ve "mercii hâkimi" ibareleri "icra hâkimi"
olarak değiştirilmiştir. Çeşitli mevzuatta icra tetkik mercii ve hâkimine
yapılmış bulunan atıflar icra mahkemesi ve hâkimine yapılmış sayılır.
BAŞKAN - Madde üzerinde
söz isteği?.. Yok.
Maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.
13 üncü maddeyi 12 nci
madde olarak okutuyorum:
MADDE 12. - Bu Kanun
yayımı tarihinde yürürlüğe girer.
BAŞKAN - Madde üzerinde
söz isteği?.. Yok.
Maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.
14 üncü maddeyi 13 üncü
madde olarak okutuyorum:
MADDE 13. - Bu Kanun hükümlerini
Bakanlar Kurulu yürütür.
BAŞKAN - Madde üzerinde
söz isteği?.. Yok.
Maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.
Sayın milletvekilleri,
tasarının tümü açıkoylamaya tabidir.
Açıkoylamanın şekli
hakkında Genel Kurulun kararını alacağım.
Açıkoylamanın elektronik
oylama cihazıyla yapılmasını oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul
etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Oylama için 4 dakika süre
vereceğim. Bu süre içerisinde sisteme giremeyen üyelerin teknik personelden
yardım istemelerini, bu yardıma rağmen de sisteme giremeyen üyelerin, oy
pusulalarını, oylama için öngörülen 4 dakikalık süre içerisinde Başkanlığa
ulaştırmalarını rica ediyorum.
Ayrıca, vekâleten oy
kullanacak sayın bakanlar var ise, hangi bakana vekâleten oy kullandığını,
oyunun rengini ve kendisinin ad ve soyadı ile imzasını da taşıyan oy
pusulasını, yine, oylama için öngörülen 4 dakikalık süre içerisinde Başkanlığa
ulaştırmalarını rica ediyorum.
Oylama işlemini
başlatıyorum.
(Elektronik cihazla
oylama yapıldı)
BAŞKAN - Sayın
milletvekilleri, İcra ve İflas Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısının açıkoylama sonucunu açıklıyorum:
Kullanılan oy sayısı : 343
Kabul : 274
Ret : 69(x)
Böylece, yasa tasarısı
kabul edilmiştir; hayırlı olmasını diliyorum.
Sayın milletvekilleri,
birleşime 20 dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 17.54
(x) Açıkoylama kesin sonuçlarını gösteren tablo tutanağın
sonuna eklidir.
İKİNCİ OTURUM
Açılma Saati : 18.30
BAŞKAN : Başkanvekili İsmail ALPTEKİN
KÂTİP ÜYELER : Mevlüt AKGÜN (Karaman), Türkân MİÇOOĞULLARI
(İzmir)
BAŞKAN - Sayın
milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 52 nci Birleşiminin İkinci
Oturumunu açıyorum.
Çalışmalarımıza
kaldığımız yerden devam ediyoruz.
Türkiye Cumhuriyeti
Hükümeti ile Bosna-Hersek Bakanlar Kurulu Arasında Uluslararası Karayolu
Taşımacılığı Anlaşması ile Anlaşmada Değişiklik Yapan Notaların Onaylanmasının
Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ile Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve
Turizm ve Dışişleri Komisyonları raporlarının müzakeresine başlıyoruz.
IV. - KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER
İŞLER (Devam)
5. - Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Bosna-Hersek Bakanlar
Kurulu Arasında Uluslararası Karayolu Taşımacılığı Anlaşması ile Anlaşmada
Değişiklik Yapan Notaların Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı
ile Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm ve Dışişleri Komisyonları Raporları
(1/661) (S. Sayısı : 344) (X)
BAŞKAN - Komisyon?..
Burada.
Hükümet?.. Burada.
Komisyon raporu, 344 sıra
sayısıyla bastırılıp, dağıtılmıştır.
Tasarının tümü üzerinde,
Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına İstanbul Milletvekili Halil Akyüz; buyurun.
(CHP sıralarından alkışlar)
Süreniz 20 dakika.
CHP GRUBU ADINA HALİL
AKYÜZ (İstanbul) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Türkiye Cumhuriyeti
Hükümeti ile Bosna-Hersek Bakanlar Kurulu Arasında Uluslararası Karayolu
Taşımacılığı Anlaşması ile Anlaşmada Değişiklik Yapan Notaların Onaylanmasının
Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısıyla ilgili olarak bilgi sunmak üzere söz
almış bulunuyorum; Cumhuriyet Halk Partisi Grubu ve şahsım adına, Yüce
Heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Bosna-Hersek, Avrupa
kıtasının güneybatı, Balkan Yarımadasının ise kuzeybatı köşesinde yer
almaktadır. Neretva Nehrinin denize döküldüğü mevkide 20 kilometrelik bir
toprak parçasıyla denize ulaşır; ancak, limanı yoktur. Kuzey ve batıda
Hırvatistan, doğuda Sırbistan, güneydoğuda ise Karadağ tarafından çevrilmiştir.
Ülke, 1 Mart 1992
tarihinde bağımsızlığına kavuşmuştur. Yönetim şekli federal demokratik
cumhuriyettir. Yüzölçümü 51 129 kilometrekare olup, nüfusu 4 000 000'dur.
Başkenti Sarayevo, para birimi ise markadır.
Ülkenin endüstrileri,
çelik, kömür, demir, çinko, manganez, boksit, tekstil ürünleri, tütün ürünleri,
petrol rafinerisi, tank ve uçak montaj sanayiidir.
Doğal kaynakları, kömür,
demir, boksit, manganez, ormanlar, krom, kurşun, çinko ve bakırdır.
2001 yılı verilerine göre
ihracatı 1 100 000 000 dolardır. İhracat malları, çeşitli imalatlar ve
işlenmemiş metallerdir.
(X) 344 S. Sayılı Basmayazı tutanağa eklidir.
İhracat yaptığı ülkeler,
Hırvatistan, İsviçre, İtalya ve Almanya'dır.
İthalatı 3 100 000 000
dolardır. İthalat malları, makine, taşıma araçları, endüstriyel ürünler,
yiyecek malzemeleridir.
İthalat yaptığı ülkeler,
Hırvatistan, Slovenya, İtalya ve Almanya'dır.
Ülkemizin Bosna-Hersek'e
ihraç ettiği ürünler, dizel, yarı dizel motorlu taşıtlar, halı, askerî
mühimmat, demir-çelikten ve ev eşyalarından ibarettir.
İthal ettiği ürünler ise,
rafine edilmiş bakır, elektrikli lokomotif, askerî mühimmat ve kimyasal
ürünlerdir.
Bosna-Hersek'te faaliyet
gösteren Türk firmalarının sayısı 48'dir. Büyük bir kısmı küçük ve orta ölçekli
işletmeler olan bu firmaların ülkedeki yatırımlarının tutarı yaklaşık 20 000
000 eurodur. Ayrıca, bu ülkedeki Türk firmaları arasında işbirliğinin
geliştirilmesi amacıyla, 6 Mart 1997 tarihinde Türk-Bosna İşadamları Derneği
kurulmuştur. Ülkemizde faaliyet gösteren Bosna-Hersek sermayeli firma sayısı
ise 7'dir. Bu firmalardaki Bosna-Hersek sermayesi 260 milyar TL olup, bu
meblağ, ülkemizdeki toplam yabancı yatırımların onbinde 9'una tekabül
etmektedir.
Ülkemiz ile Bosna-Hersek
arasında imzalanan anlaşmalar, Ticaret ve Ekonomik İşbirliği Anlaşması,
Yatırımların Karşılıklı Teşviki ve Korunması Anlaşması, Uluslararası Karayolu
Taşımacılığı Anlaşması, Serbest Ticaret Anlaşması, Gümrük İdarelerinin
Karşılıklı Yardımlaşmasına Dair Anlaşma, Veterinerlik Alanında İşbirliği
Protokolüdür.
İmzalanması düşünülen
anlaşmalar ise, çifte vergilendirmenin önlenmesi anlaşması,
Türkiye-Bosna-Hersek denizcilik anlaşmasıdır.
Etnik grupları, Sırp,
Boşnak, Hırvat ve Yugoslavlardır.
Türklerin Balkanlarla
olan ilişkisi 5 inci Yüzyılda başlamıştır ve imparatorluğun Balkanlardaki
egemenliğiyle daha kalıcı bir zemine oturtulmuştur. Osmanlı İmparatorluğu ve
kısmen Tito döneminde istikrarlı bir dönem yaşayan Balkanlar, 1980'de Tito'nun
ölümüyle bir bunalım ve parçalanma yaşamıştır. Soğuksavaş döneminde, farklı
etnik ve dinî yapıları, iktisadî ve siyasî sistemiyle uluslararası ilişkiler
yönünden tampon bir bölge olan Balkanlar, dünyanın en hassas bölgelerinden
olmuştur.
Balkan ülkeleri
içerisinde Bosna-Hersek, ekonomik ve siyasî açıdan birçok Balkan ülkesinin
menfaatlarının kesişme noktası konumunda olduğundan, daima savaş alanı
olmuştur.
Ülkede, 1990 yılı
sonlarında yapılan seçimleri Aliya İzzetbegoviç kazanmış ve devlet başkanı
seçilmiştir. Bosna-Hersek Cumhuriyeti, ırkçı Sırpların boykotuna rağmen, bir
referandum düzenlemiş ve çıkan sonuç üzerine, Mart 1992'de bağımsızlığını ilan
etmiştir. Bu referandumda, Müslümanlar, Katolikler ve cumhuriyet sınırlarında
yaşayan diğer unsurlar bağımsızlık yönünde oy kullanmışlardır; fakat, bu olay
neticesinde, ülkede, çeteci Sırp milisleri, neredeyse tamamı Sırp olan Yugoslav
Federal Ordusunun da desteğini alarak, 20 nci Yüzyılın en büyük katliamlarından
birini gerçekleştirmiştir. Önceleri ırkçı Sırplara karşı birlikte savaşan
Müslümanlar ile Hırvatlar, 1992 yılının sonlarında birbirlerine karşı savaşmaya
başlamışlardır. Bu olay öncesinde Sırbistan ve Hırvatistan hükümet
başkanlarının toplanıp aralarındaki savaşı sona erdirmeleri oldukça ilgi
çekmiştir. Böylece, Boşnaklar tamamen yalnızlığa mahkûm olmuşlar ve yetersiz de
olsa, Hırvatistan üzerinden gelen yardımlar kesilmiştir.
Gelişen bu olaylar
sonucunda, Bosna-Hersek'in üç etnik kesime bölünme teklifine şiddetle karşı
çıkan devlet başkanı, yapılan barış görüşmelerinde, bu teklifi kabul etmek
zorunda kalacağını belirtmiştir. Avrupa'nın arabuluculuk yaptığı barış
görüşmelerinde yapılmak istenen, nüfusun çoğunluğunu oluşturan Boşnaklara cüzî
bir toprak parçası bırakarak, ekonomik ve siyasî güçlerini yok etmektir.
Soğuksavaşın sona
ermesiyle birlikte, dünyada yükselen değer küreselleşme olmuştur.
Globalleşmenin birçok faktörü olsa da, önplana, ekonominin serbestleşmesi
çıkmıştır. Dünyadaki ticaret, hızlı bir şekilde, sınırötesine yayılmaya
başlamıştır. Dünya, küreselleşmeyle birlikte küçülmüştür. Politikalar,
ticaretin önündeki engelleri ortadan kaldırmayı hedeflemiştir ve bugün, hızlı
bir şekilde devam etmektedir. Bu durum, ülkeler arasındaki sınırları şeffaflaştırmakta
ve teknolojik imkânlarla birlikte, dünya ticaretini sürekli artırmaktadır.
2000 yılında dünya
ticaret hacmi 6 trilyon 400 milyar dolara çıkmıştır. 2005 yılında ise dünya
ticaretinin 8 trilyon dolara ulaşacağı tahmin edilmektedir. Bugün, sadece
Amerika Birleşik Devletlerinde, haftada 450 civarında yeni ürün piyasaya
sunulmaktadır.
Bu olayların hepsi,
ticaretin hızlı yükselmesi, öte yandan elektronik ortamda ticaret hacminin
büyük boyutlara ulaşması, bir konuyu, artık, dünya ülkelerinin dikkate almasına
neden olmaktadır; bu konu da taşımacılıktır. Dünyada bu kadar milyon dolarlık
ticaret yapılırken, yapılan ticaretin taşınması gerekmektedir; yani, elektronik
ortamda satış yapılmakta; ancak, aynı şey, taşımada mümkün olmamaktadır. Bu da
gösteriyor ki, taşımacılık, dünyada yükselen değerlerdendir.
Bugün, Türk kara
nakliyesi, 30 000 araçlık filosu, 2 500 000 000 dolarlık yatırımı, yan
sektörleriyle birlikte 250 000 kişiye istihdam sağlayarak, ülke ekonomisine,
2003 yılında 4 milyar dolara yakın katkı sağlamaktadır. Bu katkı, Avrupa'nın
birinci sırasında yerini almaktadır. Uluslararası arenada nakliyecilik yapan
Türk firmaları Avrupa'da birinci olsalar da, dünyadaki taşımacılık rakamlarına
göre oldukça düşük pay almaktadır. Oysa, Türkiye, jeopolitik ve coğrafî konumunu
kullanarak, dünyanın lojistik ve taşıma merkezi olabilir; çünkü, Türkiye, batı
ile doğu arasında çok önemli bir köprü görevindedir. Batıda üretilen malların
doğuya, doğudaki hammaddenin batı pazarlarına taşınması için Türkiye kilit
nokta konumundadır.
Dünyada taşımacılık
sektöründeki payın fazla olması nedeniyle, ülkeler arasında bu anlamda rekabet
de başlamıştır. Bundan dolayı, modern İpek Yolu uluslararası taşımacılık
koridoruna alternatif olarak, İran, Hindistan ve Rusya bir araya gelerek,
kuzey-güney koridorunu oluşturmuşlar. Türk taşımacılarının, bugünden, yurtdışında
yatırım yapması, ileride uluslararası network'lerin yaratılması, dünya
taşımacılık pazarından aldığımız payın artması için son derece önem taşımaktadır.
Bunu sağlamak için, yurt dışında yatırım yapmak isteyen nakliyecilere düşük
faizli ve uzun vadeli işyeri açma kredisi verilebilir. Buna karşılık, yurt
dışında yaratılacak bu yeni potansiyel, oluşturacağı yeni sinerjiyle, kazanç,
fazlasıyla artmış olacaktır.
Ülkemiz ile 47 ülke
arasında uluslararası karayolu taşımacılığı anlaşması bulunmakta olup, ayrıca,
3 ülkeyle söz konusu anlaşma parafe edilmiştir. Yugoslavya Federal
Cumhuriyetinin dağılmasından sonra kurulan Slovenya, Hırvatistan ve Makedonya
ile de uluslararası karayolu taşımacılığı anlaşmaları imzalanmıştır.
Bosna-Hersek, Türkiye ile Avrupa arasındaki transit karayolu üzerinde stratejik
konuma sahip bir ülkedir. Ülkemiz ile Bosna-Hersek arasında imzalanan Uluslararası
Karayolu Taşımacılığı Anlaşmasının yürürlüğe girmesiyle, iki ülke arasında ve
üzerlerinde yapılmakta olan karayoluyla yolcu ve eşya taşımacılığı belli
düzenlemeler içerisinde cereyan edecek, bu alanda sorunların ortaya çıkması
halinde çözümlenebilmesi için başvurulabilecek bir mevzuat mevcut olacaktır.
Anılan anlaşmayla, ikili
ve transit yolcu ve eşya taşımaları için kolaylıklar getirilmektedir. Bu
anlaşmayla, geçiş ücretleri, ikili ve transit eşya ve yolcu taşımacılığının
tabi olacağı izin belgesi prosedürü, dönüş yükü ve üçüncü ülke taşımaları,
hangi tür eşya taşımalarının izin belgesinden
muaf tutulacağı, taşıt personeli ve taşımacıların uyacağı kurallar,
taşıma faaliyetlerinden doğan ödemelerin ne şekilde yapılacağı, yolcu ve eşya
taşımacılığına ilişkin gümrük ve diğer formalitelerin kolaylaştırılması, eşya
taşımacılığında teminat konusu, yolcu, bagaj ve eşya için yaptırılacak sigorta,
karma komisyonun kurulması ve görevleri düzenlenmektedir.
Bu düzenleme ışığında,
ülkemiz ile Bosna-Hersek arasında imzalanan Karayolu Taşımacılığı Anlaşmasıyla
anlaşmada değişiklik yapan notaların onaylanarak yürürlüğe girmesinin, Balkan
ülkeleri üzerinden yapılan uluslararası karayolu taşımacılığımıza olumlu
katkılarının olacağını düşünerek, hepinizi saygıyla selamlıyorum. (Alkışlar)
BAŞKAN- Teşekkür ediyoruz
Sayın Akyüz.
Tasarının tümü üzerindeki
görüşmeler tamamlanmıştır.
Maddelerine geçilmesini
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
1 inci maddeyi
okutuyorum:
TÜRKİYE CUMHURİYETİ HÜKÜMETİ İLE BOSNA - HERSEK BAKANLAR
KURULU ARASINDA ULUSLARARASI KARAYOLU TAŞIMACILIĞI ANLAŞMASI İLE
ANLAŞMADA DEĞİŞİKLİK YAPAN NOTALARIN ONAYLANMASININ UYGUN
BULUNDUĞUNA DAİR KANUN TASARISI
MADDE 1. - 21 Ocak 1998
tarihinde Ankara'da imzalanan "Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile
Bosna-Hersek Bakanlar Kurulu Arasında Uluslararası Karayolu Taşımacılığı
Anlaşması" ile Anlaşmada değişiklik yapan notaların onaylanması uygun bulunmuştur.
BAŞKAN - Madde üzerinde
söz isteği?.. Yok.
Maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
2 nci maddeyi okutuyorum:
MADDE 2. - Bu Kanun
yayımı tarihinde yürürlüğe girer.
BAŞKAN - Madde üzerinde
söz talebi?.. Yok.
Maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
3 üncü maddeyi
okutuyorum:
MADDE 3. - Bu Kanun
hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür.
BAŞKAN - Madde üzerinde
söz talebi?.. Yok.
Maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Sayın milletvekilleri,
tasarının tümü açıkoylamaya tabidir.
Açıkoylamanın şekli
hakkında Genel Kurulun kararını alacağım.
Açıkoylamanın elektronik
oylama cihazıyla yapılmasını oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul
etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Oylama için 3 dakika süre
vereceğim. Bu süre içerisinde sisteme giremeyen üyelerin, teknik personelden
yardım istemelerini, bu yardıma rağmen de sisteme giremeyen üyelerin, oy
pusulalarını, oylama için öngörülen 3 dakikalık süre içerisinde Başkanlığa
ulaştırmalarını rica ediyorum.
Ayrıca, vekâleten oy
kullanacak sayın bakanlar var ise, hangi bakana vekâleten oy kullandığını,
oyunun rengini ve kendisinin ad ve soyadı ile imzasını da taşıyan oy
pusulasını, yine, oylama için öngörülen 3 dakikalık süre içerisinde Başkanlığa
ulaştırmalarını rica ediyorum.
Oylama işlemini
başlatıyorum.
(Elektronik cihazla
oylama yapıldı)
BAŞKAN - Sayın
milletvekilleri, Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Bosna-Hersek Bakanlar Kurulu
Arasında Uluslararası Karayolu Taşımacılığı Anlaşması ile Anlaşmada Değişiklik
Yapan Notaların Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısının
açıkoylama sonucunu açıklıyorum:
Kullanılan oy sayısı : 228
Kabul : 228 (x)
Böylece, kanun tasarısı
kabul edilmiş ve kanunlaşmıştır; hayırlı olsun.
Avrupa Radyokomünikasyon
Ofisi Kuruluş Sözleşmesinin Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun
Tasarısı ile Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm ve Dışişleri Komisyonları
raporlarının müzakeresine başlıyoruz.
6. - Avrupa Radyokomünikasyon Ofisi Kuruluş Sözleşmesinin
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ile Bayındırlık, İmar,
Ulaştırma ve Turizm ve Dışişleri Komisyonları Raporları (1/667) (S. Sayısı:
345) (xx)
BAŞKAN - Komisyon ve
Hükümet yerinde.
Komisyon raporu, 345 sıra
sayısıyla bastırılıp dağıtılmıştır.
Tasarının tümü üzerinde
söz isteği?.. Yok.
Tasarının tümü üzerindeki
görüşmeler tamamlanmıştır.
Tasarının maddelerine
geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul
edilmiştir.
1 inci maddeyi
okutuyorum:
AVRUPA RADYOKOMÜNİKASYON OFİSİ KURULUŞ SÖZLEŞMESİNİN
ONAYLANMASININ UYGUN BULUNDUĞUNA DAİR KANUN TASARISI
MADDE 1. - 23 Haziran
1993 tarihinde Lahey'de imzaya açılan ve Türkiye tarafından
16 Nisan 1998 tarihinde imzalanan "Avrupa Radyokomünikasyon Ofisi Kuruluş
Sözleşmesi"nin onaylanması uygun bulunmuştur.
BAŞKAN - Madde üzerinde
söz isteği?.. Yok.
1 inci maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.
2 nci maddeyi okutuyorum:
MADDE 2. - Bu Kanun
yayımı tarihinde yürürlüğe girer.
BAŞKAN - Madde üzerinde
söz talebi?.. Yok.
2 nci maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
3 üncü maddeyi
okutuyorum:
MADDE 3. - Bu Kanun
hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür.
BAŞKAN - Maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Sayın milletvekilleri,
tasarının tümü açıkoylamaya tabidir.
Açıkoylamanın şekli
hakkında Genel Kurulun kararını alacağım.
Açıkoylamanın elektronik
oylama cihazıyla yapılmasını oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul
etmeyenler... Kabul edilmiştir.
(x) Açıkoylama kesin sonuçlarını gösteren tablo tutanağın
sonuna eklidir.
(xx) 344 S. Sayılı Basmayazı tutanağa eklidir.
Oylama için 3 dakika süre
vereceğim. Bu süre içerisinde sisteme giremeyen üyelerin teknik personelden
yardım istemelerini, bu yardıma rağmen de sisteme giremeyen üyelerin, oy
pusulalarını, oylama için öngörülen 3 dakikalık süre içerisinde Başkanlığa
ulaştırmalarını rica ediyorum.
Ayrıca, vekâleten oy
kullanacak sayın bakanlar var ise, hangi bakana vekâleten oy kullandığını,
oyunun rengini ve kendisinin ad ve soyadı ile imzasını da taşıyan oy
pusulasını, yine, oylama için öngörülen 3 dakikalık süre içerisinde Başkanlığa
ulaştırmalarını rica ediyorum.
Oylama işlemini
başlatıyorum.
(Elektronik cihazla
oylama yapıldı)
BAŞKAN - Sayın
milletvekilleri, Avrupa Radyokomünikasyon Ofisi Kuruluş Sözleşmesinin
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısının açıkoylama sonucunu
açıklıyorum:
Kullanılan oy sayısı : 225
Kabul : 225 (x)
Böylece, kanun tasarısı
kabul edilmiş ve kanunlaşmıştır; hayırlı olsun.
Sınıraşan Örgütlü Suçlara
Karşı Birleşmiş Milletler Sözleşmesine Ek Ateşli Silahlar, Parçaları ve
Aksamları ile Mühimmatının Yasadışı Üretimine ve Kaçakçılığına Karşı Protokolün
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ile İçişleri ve Dışişleri
Komisyonları raporlarının müzakeresine başlıyoruz.
7. - Sınıraşan Örgütlü Suçlara Karşı Birleşmiş Milletler
Sözleşmesine Ek Ateşli Silahlar, Parçaları ve Aksamları ile Mühimmatının
Yasadışı Üretimine ve Kaçakçılığına Karşı Protokolün Onaylanmasının Uygun
Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ile İçişleri ve Dışişleri Komisyonları
Raporları (1/668) (S. Sayısı: 346) (xx)
BAŞKAN - Komisyon ve
Hükümet yerinde.
Komisyon raporu, 346 sıra
sayısıyla bastırılıp dağıtılmıştır.
Tasarının tümü üzerinde
söz isteği?.. Yok.
Tasarının tümü üzerindeki
müzakereler tamamlanmıştır.
Maddelerine geçilmesini
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Maddelerine
geçilmesi kabul edilmiştir.
1 inci maddeyi
okutuyorum:
SINIRAŞAN ÖRGÜTLÜ SUÇLARA KARŞI BİRLEŞMİŞ MİLLETLER
SÖZLEŞMESİNE EK ATEŞLİ SİLAHLAR, PARÇALARI VE AKSAMLARI İLE MÜHİMMATININ
YASADIŞI ÜRETİMİNE VE KAÇAKÇILIĞINA KARŞI PROTOKOLÜN ONAYLANMASININ UYGUN
BULUNDUĞUNA DAİR
KANUN TASARISI
MADDE 1. - 28 Haziran
2002 tarihinde imzalanan "Sınıraşan Örgütlü Suçlara Karşı Birleşmiş
Milletler Sözleşmesine Ek Ateşli Silahlar, Parçaları ve Aksamları ile
Mühimmatının Yasadışı Üretimine ve Kaçakçılığına Karşı Protokol"ün onaylanması
uygun bulunmuştur.
BAŞKAN - Madde üzerinde
söz isteği?.. Yok.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.
2 nci maddeyi okutuyorum:
MADDE 2. - Bu Kanun
yayımı tarihinde yürürlüğe girer.
BAŞKAN - Madde üzerinde
söz isteği?.. Yok.
(x) Açıkoylama kesin sonuçlarını gösteren tablo tutanağın
sonuna eklidir.
(xx) 346 S. Sayılı Basmayazı tutanağa eklidir.
Maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.
3 üncü maddeyi
okutuyorum:
MADDE 3. - Bu Kanun
hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür.
BAŞKAN - Madde üzerinde
söz isteği?.. Yok.
Maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Sayın milletvekilleri,
tasarının tümü açıkoylamaya tabidir.
Açıkoylamanın şekli
hakkında Genel Kurulun kararını alacağım.
Açıkoylamanın elektronik
oylama cihazıyla yapılmasını oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul
etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Oylama için 3 dakika süre
vereceğim. Bu süre içerisinde sisteme giremeyen üyelerin teknik personelden yardım
istemelerini, bu yardıma rağmen de sisteme giremeyen üyelerin, oy pusulalarını,
oylama için öngörülen 3 dakikalık süre içerisinde Başkanlığa ulaştırmalarını
rica ediyorum.
Ayrıca, vekâleten oy
kullanacak sayın bakanlar var ise, hangi bakana vekâleten oy kullandığını,
oyunun rengini ve kendisinin ad ve soyadı ile imzasını da taşıyan oy
pusulasını, yine, oylama için öngörülen 3 dakikalık süre içerisinde Başkanlığa
ulaştırmalarını rica ediyorum.
Oylama işlemini
başlatıyorum.
(Elektronik cihazla
oylama yapıldı)
BAŞKAN - Sayın
milletvekilleri, Sınıraşan Örgütlü Suçlara Karşı Birleşmiş Milletler
Sözleşmesine Ek Ateşli Silahlar, Parçaları ve Aksamları ile Mühimmatının
Yasadışı Üretimine ve Kaçakçılığına Karşı Protokolün Onaylanmasının Uygun
Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısının açıkoylama sonucunu açıklıyorum:
Kullanılan oy sayısı :
226
Kabul : 226 (x)
Böylece tasarı kabul
edilmiş ve kanunlaşmıştır; hayırlı olsun.
Türkiye Cumhuriyeti
Hükümeti ile Ukrayna Bakanlar Kurulu Arasında Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile
Ukrayna Hükümeti Arasında Ticari Denizcilik Anlaşmasına Değişiklik Getiren
Protokolün Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ile
Bayındırlık, İmar, Ulaştırma, Turizm ve Dışişleri Komisyonları raporlarının
müzakeresine başlıyoruz
8. - Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Ukrayna Bakanlar
Kurulu Arasında Türkiye Cumhuriyeti
Hükümeti ile Ukrayna Hükümeti Arasında Ticarî Denizcilik Anlaşmasına Değişiklik
Getiren Protokolün Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ile
Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm ve Dışişleri Komisyonları Raporları
(1/672) (S. Sayısı : 348) (xx)
BAŞKAN - Komisyon ve
Hükümet yerinde.
Komisyon raporu, 348 sıra
sayı ile bastırılıp dağıtılmıştır.
Tasarının tümü üzerinde
söz isteği?..Yok.
Tasarının tümü üzerindeki
görüşmeler tamamlanmış olup, maddelerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
(x) Açıkoylama kesin sonuçlarını gösteren tablo tutanağın
sonuna eklidir.
(xx) 348 S. Sayılı Basmayazı tutanağa eklidir.
1 inci maddeyi
okutuyorum:
TÜRKİYE CUMHURİYETİ HÜKÜMETİ İLE UKRAYNA BAKANLAR KURULU
ARASINDA TÜRKİYE CUMHURİYETİ HÜKÜMETİ İLE UKRAYNA HÜKÜMETİ ARASINDA TİCARÎ
DENİZCİLİK ANLAŞMASINA DEĞİŞİKLİK GETİREN PROTOKOLÜN
ONAYLANMASININ UYGUN BULUNDUĞUNA DAİR KANUN TASARISI
MADDE 1. - 19 Haziran
2003 tarihinde Kiev'de imzalanan "Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Ukrayna
Bakanlar Kurulu Arasında Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Ukrayna Hükümeti
Arasında Ticarî Denizcilik Anlaşmasına Değişiklik Getiren Protokol"ün
onaylanması uygun bulunmuştur.
BAŞKAN - Madde üzerinde
söz isteği?.. Yok.
Maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
2 nci maddeyi okutuyorum:
MADDE 2. - Bu Kanun
yayımı tarihinde yürürlüğe girer.
BAŞKAN - Söz isteği?..
Yok. Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul
edilmiştir.
3 üncü maddeyi
okutuyorum:
MADDE 3. - Bu Kanun
hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür.
BAŞKAN - Söz isteği?..
Yok. Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul
edilmiştir.
Tasarının tümü
açıkoylamaya tabidir.
Açıkoylamanın şekli
hakkında Genel Kurulun kararını alacağım.
Açıkoylamanın elektronik
oylama cihazıyla yapılmasını oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul
etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Oylama için 3 dakika süre
vereceğim. Bu süre içerisinde sisteme giremeyen üyelerin teknik personelden
yardım istemelerini, bu yardıma rağmen de sisteme giremeyen üyelerin, oy
pusulalarını, oylama için öngörülen 3 dakikalık süre içerisinde Başkanlığa
ulaştırmalarını rica ediyorum.
Ayrıca, vekâleten oy
kullanacak sayın bakanlar var ise, hangi bakana vekâleten oy kullandığını,
oyunun rengini ve kendisinin ad ve soyadı ile imzasını da taşıyan oy
pusulasını, yine, oylama için öngörülen 3 dakikalık süre içerisinde Başkanlığa
ulaştırmalarını rica ediyorum.
Oylama işlemini
başlatıyorum.
(Elektronik cihazla
oylama yapıldı)
BAŞKAN - Sayın
milletvekilleri, Türkiye Cumhuriyeti
Hükümeti ile Ukrayna Bakanlar Kurulu Arasında
Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Ukrayna Hükümeti Arasında Ticarî
Denizcilik Anlaşmasına Değişiklik Getiren Protokolün Onaylanmasının Uygun
Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısının açıkoylama sonucunu açıklıyorum:
Kullanılan oy sayısı : 235
Kabul : 235 (x)
Böylece, tasarı kabul
edilmiş ve kanunlaşmıştır; hayırlı olsun.
Türkiye Cumhuriyeti
Hükümeti ile Kırgız Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Kendi Vatandaşlarının Geri
Kabulüne İlişkin Anlaşmanın Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun
Tasarısı ile İçişleri ve Dışişleri Komisyonları raporlarının müzaresine
başlıyoruz.
9. - Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Kırgız Cumhuriyeti
Hükümeti Arasında Kendi Vatandaşlarının Geri Kabulüne İlişkin Anlaşmanın
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ile İçişleri ve Dışişleri
Komisyonları Raporları (1/671) (S. Sayısı : 347) (xx)
(x) Açıkoylama kesin sonuçlarını gösteren tablo tutanağın
sonuna eklidir.
(xx) 347 S. Sayılı Basmayazı tutanağa eklidir.
BAŞKAN - Komisyon ve
Hükümet?.. Yerinde.
Komisyon raporu, 347 sıra
sayısıyla bastırılıp dağıtılmıştır.
Tasarının tümü üzerinde,
Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına, İstanbul Milletvekili Sayın Şükrü Mustafa
Elekdağ; buyurun efendim. (CHP sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA ŞÜKRÜ
MUSTAFA ELEKDAĞ (İstanbul) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Türkiye
Cumhuriyeti Hükümeti ile Kırgız Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Kendi
Vatandaşlarının Geri Kabulüne İlişkin Anlaşmanın Onaylanmasının Uygun
Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı üzerinde Cumhuriyet Halk Partisi Grubunun
görüşlerini arz etmek amacıyla söz almış bulunuyorum.
Değerli arkadaşlarım,
esasında, bu ikili anlaşma, yasadışı göç fenomeni gibi, tüm dünyayı meşgul eden
önemli bir global sorunla ilgilidir. Türkiye, bu global sorunun etkilerini,
1990'lı yıllarda kuvvetle hissetmeye başlamıştır. Bu dönemde, ülkemiz üzerinden
Batı Avrupa'ya yönelik yasadışı göç hareketlerinde aşırı artışlar meydana
gelmiştir. Bu artışı oluşturan unsurlardan biri, Sovyet bloğunun dağılmasından
sonra, ülkemizin Romanya, Rusya, Moldovya, Ukrayna ve Belarus vatandaşlarının
yasadışı göçlerinin hedefi haline gelmesidir. Türkiye, ayrıca, özellikle
Afganistan, Irak, Pakistan, İran, Bangladeş ve Ortaasya devletleri
vatandaşlarının yasadışı göçlerinde, Batı Avrupa'ya geçişte bir transit
güzergâhı konumundadır.
Türkiye, bu göç akımının
yoğun boyutlar kazanması üzerine, bir hayli gecikmeli de olsa, 2001 yılı
başından itibaren, yasadışı göçmenlerin ülkelerine veya geldikleri ülkelere
gönderilmesini sağlamak amacıyla, kaynak ve hedef ülkelerle ikili anlaşmalar
akdetme hususunda girişimlerde bulunmuştur.
Esasında, Türkiye'nin
yasadışı göçü önleme hususunda etkin önlemler alması, Avrupa Birliği Katılım
Ortaklığı Belgesinde ve Avrupa Birliği ilerleme raporlarında öngörülen
taleplerin en önemlileri arasında yer almaktadır. Türkiye'nin, yasadışı göç
bağlamında, kabul, geri kabul ve sınırdışı etme gibi uygulamalara ilişkin
Avrupa Birliği müktesebatından katılım öncesi dönemde uygulanması gerekenleri,
orta vadede uygulamaya koyması gereklidir.
Türkiye, bu kapsamda,
doğu sınırındaki komşu ülkeler ile bilahara, doğu sınırındaki komşu ülkelerin
ötesindeki ülkelerle ve batı sınırındaki ülkelerle geri kabul anlaşmaları
akdetmek için girişimlerde bulunmuştur. İşte, Kırgız Cumhuriyetiyle imzalanmış
ve onayınıza sunulmuş olan anlaşma, bu amaçla düzenlenmiş olan bir hukukî
belgedir.
Anlaşmaya taraf
devletlerin topraklarında izinsiz bulunan iki ülke vatandaşlarının geri
kabulüne ilişkin talebin iletilmesinden sonra, bu konudaki kararın onbeş gün
içerisinde alınmasını ve olumlu karar verildiği takdirde geri kabul
prosedürünün on günlük süre içerisinde gerçekleştirilmesini öngörmektedir.
Geri kabul anlaşmaları
yoluyla, özellikle komşu ülkelerden yasadışı göçmen olarak gelen kişilerin,
insanî, düzenli, hızlı ve hukukî bir zeminde, ülkelerine veya geldikleri
ülkelere gönderilmeleri amaçlanmaktadır.
Değerli arkadaşlarım,
bilindiği gibi, Avrupa Birliği ülkeleri, yasadışı göçle mücadeleye büyük önem
vermektedirler. Esasen, Schengen Anlaşmasının, 1999 Amsterdam Anlaşmasıyla
birlikte Avrupa Birliği müktesebatı haline dönüşmesi, Avrupa'da iç sınırların
kaldırılması sonucunu doğurmuş; bu paralelde, yasadışı geçiş ve göçün önlenmesi
için dış sınırların korunması ve güçlendirilmesine ağırlık verilmesi sonucu
ortaya çıkmıştır.
Avrupa Birliği, yasadışı
göçle mücadelede, geri kabul anlaşmalarını kullanışlı bir araç ve kaynak ve
transit ülkeler üzerinde bir baskı unsuru olarak görmektedir. Bu nedenle,
Türkiye, bugüne kadar, Yunanistan, Suriye ve Romanya ile geri kabul anlaşmaları
imzalamıştır. 2001 yılı başından itibaren, 22 ülkeye daha geri kabul anlaşma
taslağı tevdi edilmiştir. Bu meyanda, Bulgaristan ile müzakereler yapılmış,
Libya ve Ukrayna ile de müzakere süreci başlatılmıştır.
Değerli arkadaşlarım,
Türkiye, yasadışı göçün en önemli güzergâhlarından biridir. Türkiye'nin
kuzeydoğu, doğu ve güneydoğusundaki ülkelerde işsizlik oranı çok yüksek ve
gelir düzeyi düşüktür. Ayrıca, bu ülkelerin fertleri, baskıcı uygulamalardan ve
insan hakları ihlallerinden kurtulmak istemektedirler. Batı Avrupa ülkeleri, bu
ülkeler insanlarını mıknatıs gibi çekmektedir. Özel coğrafî konumu nedeniyle
Türkiye, doğudan batıya geçiş trafiğinde en önemli köprü rolünü oynamaktadır.
Birçok ülkenin sınırından geçilmesi gerektiğinden, yasadışı göç ile transit göç
birbirleriyle bağlantılıdır. Ayrıca, geçişlerin riskli ve zor olması, bu işten
para kazanan simsarlar için son derece kârlı bir faaliyet alanı yaratmıştır.
Böylece, göçmenler üzerinden para kazanan mafya grupları, "insan
kaçakçılığı" adı verilen büyük suç örgütlerini oluşturmuşlardır. Bu
bakımdan, insan kaçakçılığı ile göç olgusunun birbirine girmiş durumda olduğunu
söylemek yanlış olmaz.
Değerli arkadaşlarım,
Türkiye, göç trafiğinde bir transit ülke olduğu kadar, aynı zamanda, bir ara
ülkedir. Zira, bazen, göçmen, hedef ülkeye gitmeden Türkiye'de bir iki yıl
kalmaktadır. Bunu, çalışmak veya eğer hedef ülkeden sığınma talep etmişse cevap
beklemek amacıyla yapmaktadır. Ucuz işgücü olmaları nedeniyle, ülkemize gelen
göçmenler iş buluyorlar. Özellikle, Romanya, Moldova, Rusya, Belarus, Ukrayna,
Azerbaycan, Ermenistan ve Bulgaristan uyruklu yabancılar kaçak çalışma ve kaçak
ikamet etme amacıyla Türkiye'ye gelmektedirler. Resmî olmayan kaynaklar,
bunların sayılarının yüzbinleri bulduğunu belirtmektedir değerli arkadaşlarım.
Bu kişiler, tekstil de dahil birçok sanayi dalı yanında, fuhuş, pornografi,
eğlence ve turizm sektöründe istihdam edilmektedir. Ayrıca, sigortasız ve
güvencesiz olarak ev işlerinde çalıştırılmaktadır.
Türkiye sınırının çok
uzun ve dağlık olmasının etkin sınır kontrollerini etkilediği, engellediği, bu
nedenle de göç akımının durdurulamadığı, yetkili makamlarımızca ifade
edilmektedir. Değerli arkadaşlarım, ancak, bu, bir mazeret olamaz. Yasadışı
göçün anagüzergâhı üzerinde olan Türkiye'nin sınırlarını kontrol edememesi,
sınırlarının yol geçen hanından farksız olması, üzüntü verici olduğu kadar
utanç vericidir de. Bugünün ileri teknolojik donanımı ve ulaşım araçlarıyla,
Türkiye'nin, sınırlarını kontrol edememesini, sadece yeteneksizlik, sorumsuzluk
ve beceriksizlikle izah etmek mümkündür.
Yasadışı göçmenler,
Türkiye'ye birçok yoldan giriyorlar. Özellikle sahte pasaportla yaya olarak ve
otobüsle veya otobüs ve kamyonlarda saklanarak sınırı geçiyorlar. Türkiye'ye
giren kaçak göçmenler, ülkemizden, genellikle denizyoluyla çıkıyorlar,
Yunanistan veya İtalya üzerinden Avrupa'ya ulaşıyorlar.
Resmî makamlar, Ege
sahillerinin coğrafî yapısının olumsuz etkisinin ve Yunan adalarının çok yakın
olmasının kaçakçıların işini kolaylaştırdığını vurguluyor.
Tabiatıyla, Türk
topraklarına giriş ve çıkış, bir suç örgütünün yardımıyla ve para karşılığı
olmaktadır. Ancak, değerli arkadaşlarım, bu çaresiz insanların göç maceraları
çoğu kez ölümle bitmektedir. İngiltere sınırında 53 kaçağın bir Türk TIR
kamyonu kasasında havasızlıktan boğulmuş olduğunu anımsayacaksınız. Keza, kısa
bir süre önce, Marmaris'ten kalkıp Rodos açıklarında batan teknede, çoğunluğu
Afgan ve İranlı 52 kişinin boğulması da zihnimizden silinmeyen bir facia.
Ne var ki, insan
kaçakçılığı yapan mafyaların ülkemizde kök salmış olmaları ve ülkemizin
kaçakçılık trafiğinin güzergâhını oluşturması, bu suçların ayıbının Türkiye
üzerine yıkılmasına yol açıyor değerli arkadaşlarım. Akdeniz'deki her göç
skandalı, Türkiye'nin adının Avrupa basınında manşetlere çıkması sonucunu
doğuruyor. Türkiye, bu konuda, İtalya, Amerika ve İngiltere tarafından
uyarılıyor.
Değerli arkadaşlarım,
insan kaçakçılığı, Türkiye'nin imajını karartan, itibarını sarsan bir olgudur.
Avrupa'da ve dünyada Türkiye'nin bu konuda etkin olamadığı ve sorumluluklarını
yerine getiremediği yolunda bir inanç var. Oysa, emniyet birimlerimizin
açıklamaları, bu suçla mücadelede büyük bir gayret içinde olduklarını
gösteriyor. Kurdukları ve ciddî bir eğitimden geçirdikleri özel görev gücü, tüm
mesaisini yasadışı göçün engellenmesi konusuna hasrediyor.
Tarafımıza verilen
bilgilerden, sınırlarımızda kurulacak ve termal kamera sistemiyle donatılacak kulelerin
gece gündüz sınır kontrolü yapacağı ve şüphelenilen Türk bayraklı gemilerin de
takibe alınacağı anlaşılıyor. Her halükârda bu alanda her türlü önlemi süratle
almamız ve Türkiye'yi bu ağır şaibeden kurtarmamız lazım.
Değerli arkadaşlarım,
sözlerime son vermeden önce, PKK ve diğer bazı terör örgütlerinin Türkiye'den
Almanya'ya yaptıkları insan kaçakçılığından da kısaca bahsetmek istiyorum. Bu
konuda, Metin Dalman ve İsmail Tabak adlı iki gazetecinin yazmış oldukları
"Avrupa'da İnsan Ticareti ve PKK" adlı belgesel kitabın beni çok
etkilediğini söylemek isterim. Adı geçen gazeteciler, kitaplarını yazdıkları
sırada, Alman Parlamentosu binasında yer alan Uluslararası Basın Merkezinde
görev yapıyorlardı. Eserleri, çok ciddî bir saha araştırmasına ve ciddî
belgelere dayanıyor. Kitap, şu hususu açıkça ortaya koyuyor: PKK ve diğer terör
örgütleri, Almanya'da, aralarında avukatların da bulunduğu çeteler kurmuşlar. Bunlar,
Türkiye'den iltica etmek isteyen kişileri topluyor ve Almanya'ya götürüyorlar.
Sahte vize, pasaport ve işçi simsarlığı yapan şebekeler aracılığıyla iltica
etmek isteyenlere ihtiyaçları olan her türlü belgeyi sağlıyorlar. En önemlisi,
bu kişilerin, düzenlenen sahte belgelerle, politik baskı altında kalmış ve Türk
Devletinin manevî şahsiyetine karşı suç işlemiş olduklarının gösterilmesi...
Çünkü, Alman iltica makamları, ancak böyle bir suçu işlemiş olan kişilerin
taleplerini dikkate alıyorlar.
Kitaptan yapacağım şu
alıntı, durumun vahametini tüm çıplaklığıyla ortaya koyuyor. Deniliyor ki:
"Son yıllarda, özellikle Türkiye'den her sene ortalama 60 000-70 000 kişi,
'Türkiye'de Kürt olduğum için etnik baskı altındayım. Hayatım, Kürt olduğum
için tehlike altındadır' savıyla Almanya'dan sığınma talebinde bulundu. Bu
durum, bir dizi yeni oluşumu ve soru işaretlerini gündeme getirdi."
Devam ediyorum, kitaptan
okuyorum: "Almanya'da siyasî sığınma hakkının özellikle PKK güdümlü bazı
çevrelerce organize edildiği ve bu yolla terör örgütüne önemli bir kazanç
kapısı yaratıldığı anlaşıldı. Bu sığınma hakkı suiistimalleri ve terör örgütü
PKK'ya giden haksız kazanç çok büyük seviyelere ulaştı. Öyle ki, Romanya,
Afganistan veya Uzakdoğu ülkelerinden kaçarak Almanya'ya sığınan ilticacıların
oranı yüzde 1'e bile ulaşmazken, Kürt kökenli insanların ilticalarının kabul
oranları bazı senelerde yüzde 21'e kadar çıktı.
Almanya'da iltica
mahkemelerinde, Afganistan'dan birincil derdi hayatını kurtarmak olduğu için
yanına kimlik belgesi almadan kaçan bir mültecinin iltica başvurusu belge
eksikliği nedeniyle işleme konulmuyor. Buna karşın, PKK üyesi ve Kürt olduğu
için Türkiye'den 'kaçan' insanların, Alman makamlarının isteyebileceği her
türlü belgeyi yanlarında bulundurdukları görülüyor. Mahkemelere delil olarak
sunulan bu belgelerin çeşitliliği ise dikkat çekiyor. (...) Bu binlerce
'inandırıcı belge' Alman mahkemelerindeki onbinlerce siyasî iltica dosyasının
içeriğini oluşturuyor."
Bu ifadelerinden sonra,
yazarlar, uzun araştırmalar sonucunda sahteliklerini saptadıkları bu belgeler
hakkında şu değerlendirmeyi yapıyorlar; yine kitaptan okuyorum: "Alman
mahkemelerindeki iltica taleplerini içeren dosyalardaki belgeleri 'inandırıcı
belge(!)' olarak vurgulamamızın nedeni ise, hazırlanış biçimleri ve
yazıldıkları daktilolardaki harf karakterlerinden kaynaklanıyor. Belgeler
araştırıldığında, kaleme alan kişilerin Türk yasalarını bile incelemediği
ortaya çıkıyor. Dili ve üslubuyla alelacele hazırlandığı anlaşılan, hukuksal
terimlere yer verilmeyen, mahkemelerin klasik yazım şablonlarının bile
uygulanmadığı belgelerin çoğunda, gerçekte var olmayan makam ve yetkililerin
mühürleri ile imzaları bulunuyor. Alman makamlarına sunulan belgelerdeki
'sahtecilik' zaman zaman inanılmaz boyutlara ulaşıyor. Bir belgede 'Adana
Devlet Güvenlik Mahkemesi' başlığı yer alıyor. Oysa, Adana'da Devlet Güvenlik
Mahkemesi bulunmuyor.
Bu kadar sahte ve aslı
astarı olmayan bilgilerle dolu belgelerin Alman makamlarınca kabul görmesinin
nedeni ise büyük çoğunlukla, Türkiye'nin, PKK ve Türk vatandaşlarının siyasî
sığınma talepleri konusunda üstüne düşen görevi yeterince yerine
getirmemesinden kaynaklanıyor. Türk Hükümetinin, PKK'nın yurt dışındaki aktif
propaganda faaliyetlerine karşı ‘karşı propaganda’ yapmayı becerememesi, Avrupa
medyası ile kamuoyunu PKK militanlarının güdümüne terk ediyor."
Evet, kitapta bunlar
belirtiliyor değerli arkadaşlarım. Ben, Dışişlerine telefon ettim ve
ilgililerden, kitapta tasvir edilen iç karartıcı durumun bugün de devam edip
etmediğini sordum. Sorularıma verilen yanıtlardan, durumda herhangi bir
değişiklik olmadığı sonucunu çıkardım.
Bu konuda, her halükârda,
Dışişleri teşkilatını uyandırmak lazım. Kitapta açıklanan vahim durumun
düzeltilmesi için ne yapıldı? Gereken her türlü girişim, azim ve kararlılıkla
sürdürüldü mü? Başarısız olunduysa, bunun nedenleri acaba iyice tahlil edildi
mi?
Değerli arkadaşlarım, bu
görüş ve duygularla, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu olarak, Türkiye Cumhuriyeti
ile Kırgızistan Cumhuriyeti Arasında Kendi Vatandaşlarının Geri Kabulüne Dair
Anlaşmanın onaylanmasını uygun bulduğumuzu arz eder, Yüce Meclise saygılarımı
sunarım. (Alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederiz
Sayın Elekdağ.
Tasarının tümü üzerindeki
görüşmeler tamamlanmıştır.
Maddelerine geçilmesini
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
1 inci maddeyi
okutuyorum:
TÜRKİYE CUMHURİYETİ
HÜKÜMETİ İLE KIRGIZ CUMHURİYETİ HÜKÜMETİ ARASINDA KENDİ VATANDAŞLARININ GERİ
KABULÜNE İLİŞKİN ANLAŞMANIN ONAYLANMASININ UYGUN BULUNDUĞUNA DAİR KANUN
TASARISI
MADDE 1. - 6 Mayıs 2003
tarihinde Ankara'da imzalanan "Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Kırgız
Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Kendi Vatandaşlarının Geri Kabulüne İlişkin
Anlaşma"nın onaylanması uygun bulunmuştur.
BAŞKAN - Madde üzerinde
söz isteği?.. Yok.
Maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
2 nci maddeyi okutuyorum:
MADDE 2. - Bu Kanun
yayımı tarihinde yürürlüğe girer.
BAŞKAN - Maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
3 üncü maddeyi
okutuyorum:
MADDE 3. - Bu Kanun
hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür.
BAŞKAN -Maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Sayın milletvekilleri,
tasarının tümü açıkoylamaya tabidir.
Açıkoylamanın şekli
hakkında Genel Kurulun kararını alacağım.
Açıkoylamanın elektronik
oylama cihazıyla yapılmasını oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Açıkoylama için 3 dakika
süre vereceğim. Bu süre içerisinde sisteme giremeyen üyelerin teknik
personelden yardım istemelerini, bu yardıma rağmen de sisteme giremeyen
üyelerin, oy pusulalarını, oylama için öngörülen 3 dakikalık süre içerisinde
Başkanlığa ulaştırmalarını rica ediyorum.
Ayrıca, vekâleten oy
kullanacak sayın bakanlar var ise, hangi bakana vekâleten oy kullandığını,
oyunun rengini ve kendisinin ad ve soyadı ile imzasını da taşıyan oy
pusulasını, yine, oylama için öngörülen 3 dakikalık süre içerisinde Başkanlığa
ulaştırmalarını rica ediyorum.
Oylama işlemini
başlatıyorum.
(Elektronik cihazla
oylama yapıldı)
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri,
Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Kırgız Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Kendi
Vatandaşlarının Geri Kabulüne İlişkin Anlaşmanın Onaylanmasının Uygun
Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısının açıkoylama sonucunu açıklıyorum:
Kullanılan oy sayısı : 225
Kabul : 225 (x)
Böylece, tasarı kabul
edilmiş ve kanunlaşmıştır; hayırlı olsun.
Özel Karayolu
Taşıtlarının Geçici İthaline Dair Gümrük Sözleşmesi Değişikliklerinin
Onaylanmasının Uygun Bulunduğu Hakkında Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu
raporunun müzakeresine başlıyoruz.
10. - Özel Karayolu Taşıtlarının Geçici İthaline Dair Gümrük
Sözleşmesi Değişikliklerinin Onaylanmasının Uygun Bulunduğu Hakkında Kanun
Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu (1/415) (S. Sayısı : 351) (xx)
BAŞKAN - Komisyon ve
Hükümet yerinde.
Komisyon raporu, 351 sıra
sayısıyla bastırılıp dağıtılmıştır.
Tasarının tümü üzerinde
söz isteği?.. Yok.
Tasarının tümü üzerindeki
görüşmeler tamamlanmıştır.
Maddelerine geçilmesini
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
1 inci maddeyi
okutuyorum:
ÖZEL KARAYOLU TAŞITLARININ GEÇİCİ İTHALİNE DAİR GÜMRÜK
SÖZLEŞMESİ DEĞİŞİKLİKLERİNİN ONAYLANMASININ UYGUN BULUNDUĞU HAKKINDA
KANUN TASARISI
MADDE 1. - "Özel
Karayolu Taşıtlarının Geçici İthaline Dair Gümrük Sözleşmesi
Değişiklikleri"nin onaylanması uygun bulunmuştur.
BAŞKAN - Madde üzerinde
söz isteği?.. Yok.
Maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
2 nci maddeyi okutuyorum:
MADDE 2. - Bu Kanun
yayımı tarihinde yürürlüğe girer.
BAŞKAN - Madde üzerinde
söz isteği?.. Yok.
Maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
3 üncü maddeyi
okutuyorum:
MADDE 3. - Bu Kanun
hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür.
BAŞKAN - Madde üzerinde
söz isteği?.. Yok.
Maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Sayın milletvekilleri,
tasarının tümü açıkoylamaya tabidir.
Açıkoylamanın şekli
hakkında Genel Kurulun kararını alacağım.
Açıkoylamanın elektronik
oylama cihazıyla yapılmasını oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul
etmeyenler... Kabul edilmiştir.
(x) Açıkoylama kesin sonuçlarını gösteren tablo tutanağın
sonuna eklidir.
(xx) 351 S. Sayılı Basmayazı tutanağa eklidir.
Oylama için 3 dakika süre
vereceğim. Bu süre içerisinde sisteme giremeyen üyelerin teknik personelden
yardım istemelerini, bu yardıma rağmen de sisteme giremeyen üyelerin, oy
pusulalarını, oylama için öngörülen 3 dakikalık süre içerisinde Başkanlığa
ulaştırmalarını rica ediyorum.
Ayrıca, vekâleten oy
kullanacak sayın bakanlar var ise, hangi bakana vekâleten oy kullandığını,
oyunun rengini ve kendisinin ad ve soyadı ile imzasını da taşıyan oy
pusulasını, yine, oylama için öngörülen 3 dakikalık süre içerisinde Başkanlığa
ulaştırmalarını rica ediyorum.
Oylama işlemini
başlatıyorum.
(Elektronik cihazla
oylama yapıldı)
BAŞKAN - Sayın
milletvekilleri, Özel Karayolu Taşıtlarının Geçici İthaline Dair Gümrük
Sözleşmesi Değişikliklerinin Onaylanmasının Uygun Bulunduğu Hakkında Kanun
Tasarısının açıkoylama sonucunu açıklıyorum:
Kullanılan oy sayısı : 219
Kabul : 219 (x)
Böylece, kanun tasarısı
kabul edilmiş ve kanunlaşmıştır; hayırlı olsun.
Eşyanın Sınırlardaki
Kontrollerinin Uyumlaştırılmasına İlişkin Uluslararası Sözleşmenin
Onaylanmasının Uygun Bulunduğu Hakkında Kanun Tasarısı ile Sanayi, Ticaret,
Enerji, Tabiî Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji ve Dışişleri Komisyonları
raporlarının müzakeresine başlıyoruz.
11. - Eşyanın Sınırlardaki Kontrollerinin Uyumlaştırılmasına
İlişkin Uluslararası Sözleşmenin Onaylanmasının Uygun Bulunduğu Hakkında Kanun
Tasarısı ile Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabiî Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji ve
Dışişleri Komisyonları Raporları (1/430) (S. Sayısı : 352) (xx)
BAŞKAN - Komisyon ve
Hükümet yerinde.
Komisyon raporu, 352 sıra
sayısıyla bastırılıp dağıtılmıştır.
Tasarının tümü üzerinde
söz isteği?.. Yok.
Tasarının maddelerine
geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler...
Maddelerine geçilmesi kabul edilmiştir.
1 inci maddeyi
okutuyorum:
EŞYANIN SINIRLARDAKİ KONTROLLERİNİN UYUMLAŞTIRILMASINA
İLİŞKİN ULUSLARARASI SÖZLEŞMENİN ONAYLANMASININ UYGUN BULUNDUĞU
HAKKINDA KANUN TASARISI
MADDE 1. - Birleşmiş
Milletler Avrupa Ekonomik Komisyonu İç Taşımacılık Komitesince hazırlanan ve 21
Ekim 1982 tarihinde Cenevre'de imzalanan "Eşyanın Sınırlardaki
Kontrollerinin Uyumlaştırılmasına İlişkin Uluslararası Sözleşme"nin
onaylanması uygun bulunmuştur.
BAŞKAN - Madde üzerinde
söz isteği?.. Yok.
1 inci maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
2 nci maddeyi okutuyorum:
MADDE 2.- Bu Kanun yayımı
tarihinde yürürlüğe girer.
BAŞKAN - Madde üzerinde
söz isteği?.. Yok.
2 nci maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
(x) Açıkoylama kesin sonuçlarını gösteren tablo tutanağın
sonuna eklidir.
(xx) 352 S. Sayılı Basmayazı tutanağa eklidir.
3 üncü maddeyi
okutuyorum:
MADDE 3.- Bu Kanun
hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür.
BAŞKAN - Madde üzerinde
söz isteği?.. Yok.
3 üncü maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Sayın milletvekilleri,
tasarının tümü açıkoylamaya tabidir.
Açıkoylamanın şekli
hakkında Genel Kurulun kararını alacağım.
Açıkoylamanın elektronik
oylama cihazıyla yapılmasını oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul
etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Oylama için 3 dakika süre
vereceğim. Bu süre içerisinde sisteme giremeyen üyelerin teknik personelden
yardım istemelerini, bu yardıma rağmen de sisteme giremeyen üyelerin, oy
pusulalarını, oylama için öngörülen 3 dakikalık süre içerisinde Başkanlığa
ulaştırmalarını rica ediyorum.
Ayrıca, vekâleten oy
kullanacak sayın bakanlar var ise, hangi bakana vekâleten oy kullandığını,
oyunun rengini ve kendisinin ad ve soyadı ile imzasını da taşıyan oy
pusulasını, yine, oylama için öngörülen 3 dakikalık süre içerisinde Başkanlığa
ulaştırmalarını rica ediyorum.
Oylama işlemini
başlatıyorum.
(Elektronik cihazla
oylama yapıldı)
BAŞKAN - Sayın
milletvekilleri, Eşyanın Sınırlardaki Kontrollerinin Uyumlaştırılmasına İlişkin
Uluslararası Sözleşmenin Onaylanmasının Uygun Bulunduğu Hakkında Kanun
Tasarısının açıkoylama sonucunu açıklıyorum:
Kullanılan oy sayısı : 209
Kabul : 209(x)
Böylece, yasa tasarısı
kabul edilmiş ve kanunlaşmıştır; hayırlı olsun.
Sayın milletvekilleri,
birleşime 5 dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati : 19.53
(x) Açıkoylama kesin
sonuçlarını gösteren tablo tutanağın sonuna eklidir.
ÜÇÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati : 20.00
BAŞKAN : Başkanvekili İsmail ALPTEKİN
KÂTİP ÜYELER : Mevlüt AKGÜN (Karaman), Türkân MİÇOOĞULLARI
(İzmir)
BAŞKAN - Sayın
milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 52 nci Birleşiminin Üçüncü
Oturumunu açıyorum.
Çalışmalarımıza
kaldığımız yerden devam ediyoruz.
Geçici İthalat
Sözleşmesinin Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri
Komisyonu raporunun müzakeresine başlıyacağız.
IV. - KANUN TASARI VE
TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER
İŞLER (Devam)
12. - Geçici İthalat Sözleşmesinin Onaylanmasının Uygun
Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu (1/679) (S.
Sayısı : 353)
BAŞKAN - Komisyon?.. Yok.
Hükümet?.. Yok.
Sayın milletvekilleri,
sözlü soru önergeleri ile diğer denetim konularını sırasıyla görüşmek için, 17
Şubat 2004 Salı günü saat 15.00'te toplanmak üzere, birleşimi kapatıyorum.
Kapanma Saati : 20.02