BIM 2 1 2004-03-11T08:38:00Z 2004-03-11T08:38:00Z 36 26293 149874 TBMM 1248 299 184055 9.3821 0 6 nk 6 nk 0

 DÖNEM : 22 YASAMA YILI : 2

 

 

 

T. B. M. M.

TUTANAK DERGİSİ

 

CİLT : 39

 

43 üncü Birleşim

15 Ocak 2004 Perşembe

 

 

İ Ç İ N D E K İ L E R

 I. - GEÇEN TUTANAK ÖZETİ

 II. - GELEN KÂĞITLAR

III. - BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI

A) GÜNDEMDIŞI KONUŞMALAR

1. - Kırıkkale Milletvekili Halil Tiryaki'nin, Kırıkkale İlinin sosyal ve ekonomik sorunlarıyla, Kırıkkale Üniversitesinin çözüm üzerindeki etkilerine ilişkin gündemdışı konuşması

2. - Kırşehir Milletvekili Hüseyin Bayındır'ın, Kırşehir İlinde yaşanan sıkıntılara, özellikle çiftçilerin sorunlarına ve alınması gereken tedbirlere ilişkin gündemdışı konuşması ve Tarım ve Köyişleri Bakanı Sami Güçlü'nün cevabı

3. - Manisa Milletvekili Ufuk Özkan'ın, Sağlık Bakanlığının Millî Eğitim Bakanlığıyla birlikte yapmış olduğu sözleşmeli personel alımıyla ilgili sınavın yöntemine ve buna bağlı olarak yapılan atamalardaki sorunlara ilişkin gündemdışı konuşması ve  Millî Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik'in cevabı

B) TEZKERELER VE ÖNERGELER

1. - (9/3) esas numaralı Meclis Soruşturması Komisyonu Geçici Başkanlığının, Komisyonun başkan, başkanvekili, sözcü ve kâtip üye seçimini yaptığına ilişkin tezkeresi (3/446)

IV.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER

1. - Adlî Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Bölge Adliye Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yetkileri Hakkında Kanun Tasarısı ve Adalet Komisyonu Raporu (1/521) (S. Sayısı: 146)

2. - Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Tasarısı ve Adalet Komisyonu Raporu (1/523) (S. Sayısı: 152)

3. - Çanakkale Milletvekilleri Mehmet Daniş ve İbrahim Köşdere'nin; Gelibolu Yarımadası Tarihî Millî Parkı Kanununa Geçici Bir Madde Eklenmesine Dair Kanun Teklifi (Kamu İhale Kanununa Geçici Madde Eklenmesine Dair Kanun Teklifi) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (2/212) (S. Sayısı: 305)

4. - Şanlıurfa Milletvekili Yahya Akman ve 14 Milletvekilinin; Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünde Değişiklik Yapılması Hakkında İçtüzük Teklifi ve Anayasa Komisyonu Raporu (2/182) (S. Sayısı: 300)

5. - Yükseköğretim Kurumları Teşkilatı Kanununun Bir Maddesinde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısı ve Millî Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor Komisyonu Raporu (1/716) (S. Sayısı: 319)

6. - Elektronik İmza Kanunu Tasarısı ile Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm;  Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabiî Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji ve Adalet Komisyonları Raporları (1/613) (S. Sayısı: 333)

V.- SÖYLEVLER

1. - Avrupa Birliği Komisyonu Başkanı Romano Prodi'nin, Türkiye'nin Avrupa Birliğine adaylığı konusunda bilgi vermek üzere Genel Kurula hitaben konuşması

VI.- SORULAR VE CEVAPLAR

A) YAZILI SORULAR VE CEVAPLARI

1. - İstanbul Milletvekili Emin Şirin'in, havaalanlarında VIP salonlarını kullananlarla ilgili bir düzenleme yapılıp yapılmayacağına ilişkin sorusu ve Adalet Bakanı Cemil Çiçek'in cevabı (7/1440)

2. - Antalya Milletvekili Atila Emek'in, Manavgat Su Temin Projesi tesislerinin işletmeye açılmamasının nedenlerine ilişkin Başbakandan sorusu ve Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanı Mehmet Hilmi Güler'in cevabı (7/1585)

3. - Ankara Milletvekili İsmail Değerli'nin, doğalgaz borcu bulunan belediyelere ilişkin sorusu ve Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanı Mehmet Hilmi Güler'in cevabı (7/1627)

4.- Antalya Milletvekili Nail Kamacı'nın, Beydağları Sahil Millî Parkındaki tesisin tadilatıyla ilgili iddialara ilişkin sorusu ve Çevre ve Orman Bakanı Osman Pepe'nin cevabı (7/1676)
I. - GEÇEN TUTANAK ÖZETİ

TBMM Genel Kurulu saat 15.00'te açılarak beş oturum yaptı.

Samsun Milletvekili Mustafa Demir, Türkiye'nin dünya turizmindeki konumuna ve Karadeniz Bölgesinin, Türkiye, turizmindeki yerine,

Hatay Milletvekili Züheyir Amber, Akdeniz ülkeleri arasında "sürdürülebilir kalkınma" ilkesi temelinde "Global Water Partnership" ve "MİO-ECSDE" adlı çevre kuruluşlarının yürüttükleri su ve su kirlenmesinden doğan sorunlara,

İlişkin gündemdışı birer konuşma yaptılar.

Aksaray Milletvekili Ali Rıza Alaboyun'un, sosyal güvenlik sistemindeki gelişmeler ve bireysel emeklilik sisteminde yaşanan sorunlara ilişkin gündemdışı konuşmasına, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Murat Başesgioğlu cevap verdi.

Bankacılık ve finans sektörünün sağlıklı bir yapı ve işleyişe kavuşturulması için alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla kurulan (10/10, 11, 36, 39 ve 127) esas numaralı Meclis Araştırması Komisyonunun, başkan, başkanvekili, sözcü ve kâtip seçimine ilişkin tezkeresi Genel Kurulun bilgisine sunuldu.

Doğalgaz alım anlaşmalarında devlet alım satımına fesat karıştırdığı ve bu eyleminin Türk Ceza Kanununun 205 inci maddesine uyduğu iddiasıyla Enerji ve Tabiî Kaynaklar eski Bakanı Mustafa Cumhur Ersümer ile ayrıca bakanlıkları sırasında uyguladıkları yanlış ve usulsüz enerji politikalarında ilgili kurum ve kuruluşların uyarılarını dikkate almayarak kamuyu zarara uğrattıkları ve bu suretle görevi ihmal ve görevi kötüye kullanma fiillerini işledikleri ve bu eylemlerinin Türk Ceza Kanununun 230 uncu maddesinin ikinci fıkrasına ve 240 ıncı maddesine uyduğu iddiasıyla Enerji ve Tabiî Kaynaklar eski Bakanları Mustafa Cumhur Ersümer ve Zeki Çakan ile bakanlığı sırasında enerji ve doğalgaz anlaşmalarında Türkiye aleyhine anlaşma ve uygulamaların yapılmasına yol açtığı ve bu eyleminin Türk Ceza Kanununun 205 inci maddesine uyduğu iddiasıyla Enerji ve Tabiî Kaynaklar eski Bakanı Mustafa Cumhur Ersümer ile ayrıca bakanlıkları sırasında DSİ Genel Müdürlüğünde usulsüz uygulamalara onay verdikleri ve bu eylemlerinin Türk Ceza Kanununun 230 ve 366 ncı maddelerine uyduğu iddiasıyla Enerji ve Tabiî Kaynaklar eski bakanları Mustafa Cumhur Ersümer ve Zeki Çakan haklarında kurulması kabul edilen (9/4, 7) esas numaralı Meclis Soruşturması Komisyonu üyeliklerine, gruplarınca kendilerine düşen üyelikler için 3 katı olarak gösterdikleri adaylar arasından, her grup için ayrı adçekme suretiyle tespit edilen milletvekilleri seçildiler; Başkanlıkça, Komisyonun başkan, başkanvekili, sözcü ve kâtip üye seçimini yapmak üzere toplanacağı gün, saat ve yere ilişkin duyuruda bulunuldu.

Gündemin "Sözlü Sorular" kısmının:

1 inci sırasında bulunan                         (6/369),

2 nci        "                        "                        (6/372),

3 üncü     "                        "                        (6/374),

5 inci       "                        "                        (6/378),

Esas numaralı sorular, üç birleşim içinde cevaplandırılmadığından yazılı soruya çevrildi.

4 üncü sırasında bulunan                           (6/375),

10 uncu     "                          "                          (6/387),

12 nci        "                          "                          (6/392),

14 üncü     "                          "                          (6/395),

97 nci        "                          "                          (6/490),

Esas numaralı sorulara, Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Abdüllatif Şener cevap verdi; (6/490) esas numaralı soru sahibi de karşı görüşlerini açıkladı.

6 ncı  sırasında bulunan                          (6/381),

7 nci          "                         "                         (6/382),

8 inci         "                         "                         (6/384),

9 uncu            "                              "                              (6/385),

11 inci            "                              "                              (6/389),

13 üncü          "                              "                              (6/394),

15 inci            "                              "                              (6/396),

16 ncı             "                              "                              (6/397),

17 nci             "                              "                              (6/398),

18 inci            "                              "                              (6/399),

19 uncu          "                              "                              (6/400),

20 nci             "                              "                              (6/401),

21 inci            "                              "                              (6/402),

22 nci             "                              "                              (6/403),

23 üncü          "                              "                              (6/404),

24 üncü          "                              "                              (6/405),

25 inci            "                              "                              (6/406),

26 ncı             "                              "                              (6/407),

27 nci             "                              "                              (6/408),

28 inci            "                              "                              (6/409),

29 uncu          "                              "                              (6/410),

30 uncu          "                              "                              (6/412),

31 inci            "                              "                              (6/413),

32 nci             "                              "                              (6/414),

33 üncü          "                              "                              (6/415),

34 üncü          "                              "                              (6/417),

35 inci            "                              "                              (6/418),

36 ncı             "                              "                              (6/420),

37 nci             "                              "                              (6/421),

38 inci            "                              "                              (6/422),

39 uncu          "                              "                              (6/424),

40 ıncı            "                              "                              (6/425),

41 inci            "                              "                              (6/426),

42 nci             "                              "                              (6/427),

43 üncü          "                              "                              (6/428),

44 üncü          "                              "                              (6/429),

45 inci            "                              "                              (6/430),

46 ncı             "                              "                              (6/431),

47 nci             "                              "                              (6/432),

48 inci            "                              "                              (6/433),

49 uncu          "                              "                              (6/434),

50 nci             "                              "                              (6/435),

51 inci            "                              "                              (6/436),

52 nci             "                              "                              (6/437),

53 üncü          "                              "                              (6/438),

54 üncü          "                              "                              (6/439),

55 inci            "                              "                              (6/440),

56 ncı             "                              "                              (6/441),

57 nci             "                              "                              (6/442),

58 inci            "                              "                              (6/444),

59 uncu          "                              "                              (6/445),

60 ıncı            "                              "                              (6/446),

61 inci            "                              "                              (6/447),

62 nci             "                              "                              (6/448),

63 üncü          "                              "                              (6/449),

64 üncü          "                              "                              (6/452),

65 inci            "                              "                              (6/453),

66 ncı             "                              "                              (6/454),

67 nci             "                              "                              (6/456),

68 inci            "                              "                              (6/458),

69 uncu          "                              "                              (6/459),

70 inci            "                              "                              (6/460),

71 inci            "                              "                              (6/462),

72 nci             "                              "                              (6/463),

73 üncü          "                              "                              (6/464),

74 üncü          "                                                            (6/465),

75 inci            "                              "                              (6/467),

76 ncı             "                              "                              (6/469),

77 nci             "                              "                              (6/470),

78 inci            "                              "                              (6/471),

79 uncu          "                              "                              (6/472),

80 inci            "                              "                              (6/473),

81 inci            "                              "                              (6/474),

82 nci             "                              "                              (6/475),

83 üncü          "                              "                              (6/476),

84 üncü          "                              "                              (6/477),

85 inci            "                              "                              (6/478),

86 ncı             "                              "                              (6/479),

87 nci             "                              "                              (6/480),

88 inci            "                              "                              (6/481),

89 uncu          "                              "                              (6/482),

90 ıncı            "                              "                              (6/483),

91 inci            "                              "                              (6/484),

92 nci             "                              "                              (6/485),

93 üncü          "                              "                              (6/486),

94 üncü          "                              "                              (6/487),

95 inci            "                              "                              (6/488),

96 ncı sırasında bulunan                          (6/489),

98 inci        "                          "                          (6/491),

99 uncu      "                          "                          (6/492),

100 üncü    "                          "                          (6/493),

101 inci      "                          "                          (6/494),

Esas numaralı sorular, ilgili bakanlar Genel Kurulda hazır bulunmadıklarından, ertelendi.

Gündemin "Kanun Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler" kısmının:

1 inci sırasında bulunan, Adlî Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Bölge Adliye Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yetkileri Hakkında Kanun Tasarısının (1/521) (S. Sayısı: 146),

2 nci sırasında bulunan, Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Tasarısının (1/523) (S. Sayısı: 152),

3 üncü sırasında bulunan Kamu İhale Kanununa Geçici Madde Eklenmesine Dair Kanun Teklifinin (2/212) (S. Sayısı: 305),

Görüşmeleri, daha önce geri alınan maddelere ilişkin komisyon raporları henüz gelmediğinden;

15 inci sırasında bulunan, Şanlıurfa Milletvekili Yahya Akman ve 14 Milletvekilinin; Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünde Değişiklik Yapılması Hakkında İçtüzük Teklifinin (2/182) (S. Sayısı: 300),

22 nci sırasında bulunan, Yükseköğretim Kurumları Teşkilatı Kanununun Bir Maddesinde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısının (1/716) (S. Sayısı: 319),

Görüşmeleri, Komisyon yetkilileri Genel Kurulda hazır bulunmadığından;

Ertelendi.

4 üncü sırasında bulunan, Otobüs ve Otokarlarla Uluslararası Arızî Yolcu Taşımacılığı Anlaşmasının (1/510) (S. Sayısı: 260),

5 inci sırasında bulunan, Merkezî ve Doğu Avrupa İçin Bölgesel Çevre Merkezi Şartının (1/590) (S. Sayısı: 261),

6 ncı sırasında bulunan, Birleşmiş Milletler ve Yardımcı Personelinin Güvenliği Sözleşmesine Katılmamızın (1/364) (S. Sayısı: 273),

7 nci sırasında bulunan, Çocukların Korunması ve Ülkelerarası Evlat Edinme Konusunda İşbirliğine Dair Sözleşmenin (1/595) (S. Sayısı: 283),

8 inci sırasında bulunan, Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Letonya Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Turizm Alanında İşbirliği Anlaşmasının (1/370) (S. Sayısı: 291),

9 uncu sırasında bulunan, Dünya Turizm Teşkilatı Tüzüğünün Bazı Maddelerinde Yapılan Değişikliklerin (1/369) (S. Sayısı: 290),

10 uncu sırasında bulunan, Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Litvanya Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Denizcilik Anlaşmasının (1/372) (S. Sayısı: 292),

11 inci sırasında bulunan, Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Lübnan Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Denizcilik Anlaşmasının (1/378) (S. Sayısı: 293),

12 nci sırasında bulunan, Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Letonya Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Denizcilik Anlaşmasının (1/380) (S. Sayısı: 294),

13 üncü sırasında bulunan, Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Venezuela Cumhuriyeti Hükümeti Arasındaki Turizm Alanında İşbirliği Anlaşmasının (1/416) (S. Sayısı: 295),

14 üncü sırasında bulunan, Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Romanya Sosyalist Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Ankara'da 2 Mayıs 1966 Tarihinde İmzalanan Sivil Hava Ulaştırma Anlaşmasına Ek Protokolün (1/486) (S. Sayısı: 296),

16 ncı sırasında bulunan, Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Bahreyn Devleti Hükümeti Arasında Hava Taşımacılığı Anlaşmasının (1/411) (S. Sayısı: 309),

17 nci sırasında bulunan, Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Hırvatistan Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Hava Taşımacılığı Anlaşmasının (1/412) (S. Sayısı: 310),

18 inci sırasında bulunan, Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Polonya Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Örgütlü Suçlar, Terörizm ve Diğer Suçlarla Mücadelede İşbirliği Anlaşmasının (1/612) (S. Sayısı: 313),

19 uncu sırasında bulunan, Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Estonya Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Hava Taşımacılığı Anlaşmasının (1/483) (S. Sayısı: 311),

20 nci sırasında bulunan, Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Bulgaristan Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Sahil Güvenlik İşbirliği Anlaşmasının (1/504) (S. Sayısı: 312),

21 inci sırasında bulunan, Türkiye Cumhuriyeti ile Gürcistan Arasında Ortak Sınırın Antipersonel Mayınlardan Arındırılması ve Bunların Gelecekte Sınır Koruma Amacıyla Kullanılmaması İçin Bir İkili Rejim Tesis Edilmesi Hakkında Anlaşmanın (1/458) (S. Sayısı: 314),

23 üncü sırasında bulunan, Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Güney Afrika Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Hava Taşımacılığı Anlaşmasının (1/383) (S. Sayısı: 321),

24 üncü sırasında bulunan, Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Moldova Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Hava Taşımacılığı Anlaşmasının (1/382) (S. Sayısı: 320),

25 inci sırasında bulunan, Yolsuzluğa Karşı Ceza Hukuku Sözleşmesinin (1/285) (S. Sayısı: 211'e 1 inci Ek),

26 ncı sırasında bulunan, Türkiye Cumhuriyeti ile Azerbaycan Cumhuriyeti Arasında Hukukî ve Ticarî Konularda Adlî İşbirliği Anlaşmasının (1/515) (S. Sayısı: 324),

27 nci sırasında bulunan, Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Fransa Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Nükleer Enerjinin Barışçıl Amaçlı Kullanımı İçin İşbirliği Anlaşmasının (1/423) (S. Sayısı: 325),

28 inci sırasında bulunan, Türkiye Cumhuriyeti ile Amerika Birleşik Devletleri Arasında Nükleer Enerjinin Barışçıl Kullanımına İlişkin İşbirliği Anlaşması ve Eki Mutabakat Zaptının (1/451) (S. Sayısı: 326),

29 uncu sırasında bulunan, Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı Statüsünün Bazı Maddelerinde Yapılan Değişikliklerin (1/470) (S. Sayısı: 327),

Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarılarının, görüşmelerini müteakiben elektronik cihazla yapılan açıkoylamalarından sonra, kabul edilip kanunlaştıkları açıklandı.

15 Ocak 2004 Perşembe günü saat 15.00'te toplanmak üzere, birleşime 21.26'da son verildi.

 

Sadık Yakut

 

 

Başkanvekili

 

 

Mevlüt Akgün

Türkân Miçooğulları

 

Karaman

İzmir

 

Kâtip Üye

Kâtip Üye

 

 

 

 

Suat Kılıç

Yaşar Tüzün

 

Samsun

Bilecik

 

Kâtip Üye

Kâtip Üye

 


No. : 67

II. - GELEN KÂĞITLAR

15 Ocak 2004 Perşembe

Tezkere

1. - Türkiye Büyük Millet Meclisinin Denetimine Tâbi Kuruluşların 2002 Yılı Faaliyetleri, Bilanço, Kâr ve Zarar Hesaplarına Ait Raporların Sunulduğuna İlişkin Başbakanlık Tezkeresi (3/444) (Kamu İktisadi Teşebbüsleri Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi: 9.1.2004)

Rapor

1. - Afyon Milletvekili Ahmet Koca ve 2 Milletvekilinin, Telgraf ve Telefon Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ve Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (2/234) (S. Sayısı: 336) (Dağıtma tarihi: 15.1.2004) (GÜNDEME)

Sözlü Soru Önergesi

1. - Ankara Milletvekili Yakup Kepenek'in, şeker kotalarına ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/922) (Başkanlığa geliş tarihi: 12.1.2004)

Yazılı  Soru Önergeleri

1. - Iğdır Milletvekili Dursun Akdemir'in, emniyet mensuplarına düzenlenen konferansta bir profesörün yaptığı konuşmaya ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/1845) (Başkanlığa geliş tarihi: 12.1.2004)

2. - İstanbul Milletvekili Emin Şirin'in, tarımsal sigorta konusunda kanun tasarısı hazırlanmasına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/1846) (Başkanlığa geliş tarihi: 12.1.2004)

3. - İzmir Milletvekili Muharrem Toprak'ın, Türk Tarih Kurumu Basımevine ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/1847) (Başkanlığa geliş tarihi: 12.1.2004)

4. - İstanbul Milletvekili Onur Öymen'in, ABD'nin Türkiye'deki üsleri kullanmasına ilişkin Dışişleri Bakanı ve Başbakan Yardımcısından yazılı soru önergesi (7/1848) (Başkanlığa geliş tarihi: 12.1.2004)

5. - Tunceli Milletvekili V. Sinan Yerlikaya'nın, Yükseköğrenim Kredi ve Yurtlar Kurumunca verilen öğrenim kredisine ilişkin Millî Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/1849) (Başkanlığa geliş tarihi: 12.1.2004)

6. - İzmir Milletvekili Ahmet Ersin'in, İzmir'in Konak İlçesindeki SSK'ya ait bir binanın kullanımına ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından yazılı soru önergesi (7/1850) (Başkanlığa geliş tarihi: 12.1.2004)

7. - İstanbul Milletvekili Emin Şirin'in, Abdulah Öcalan ile ilgili bazı konulara ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru önergesi (7/1851) (Başkanlığa geliş tarihi: 13.1.2004)

8. - İstanbul Milletvekili Emin Şirin'in, kamuda çalışan Teknik Eğitim Fakültesi mezunlarının statüleriyle ilgili bir düzenleme yapılıp yapılmayacağına ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru önergesi (7/1852) (Başkanlığa geliş tarihi: 13.1.2004)

9. - İstanbul Milletvekili Emin Şirin'in, BDDK'nın devraldığı bankaların sorunlu kredi alacaklarına ilişkin Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısından (Abdüllatif Şener) yazılı soru önergesi (7/1853) (Başkanlığa geliş tarihi: 13.1.2004)

10. - İstanbul Milletvekili Emin Şirin'in, TÜPRAŞ'ın özelleştirilmesi ihalesine ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/1854) (Başkanlığa geliş tarihi: 14.1.2004)

11. - İstanbul Milletvekili Emin Şirin'in, Basın Bültenine alınan gazetelerin belirlenme kriterlerine ilişkin Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanından yazılı soru önergesi (7/1855) (Başkanlığa geliş tarihi: 14.1.2004)

12. - İstanbul Milletvekili Emin Şirin'in, İtalyan basınında çıkan Aria ile ilgili bazı iddialara  ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/1856) (Başkanlığa geliş tarihi: 8.1.2004)

13. - Kocaeli Milletvekili İzzet Çetin'in, AK Parti il başkanlarının ihalelere müdahale ettiği iddiasına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/1857) (Başkanlığa geliş tarihi: 9.1.2004)

BİRİNCİ OTURUM

Açılma Saati: 15.00

15 Ocak 2004 Perşembe

BAŞKAN : Başkanvekili Nevzat PAKDİL

KÂTİP ÜYELER: Suat KILIÇ (Samsun), Türkân MİÇOOĞULLARI (İzmir)

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 43 üncü Birleşimini açıyorum.

Toplantı yetersayısı vardır; görüşmelere başlıyoruz.

Gündeme geçmeden önce, üç arkadaşıma gündemdışı söz vereceğim. Konuşma süreleri 5'er dakikadır. Hükümet bu konuşmalara cevap verebilir. Hükümetin cevap süresi 20 dakikadır.

Gündemdışı ilk söz, Kırıkkale Üniversitesinin sorunlarıyla ilgili söz isteyen Kırıkkale Milletvekili Halil Tiryaki'ye aittir.

Sayın Tiryaki, buyurun. (Alkışlar)

III. - BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI

A) GÜNDEMDIŞI KONUŞMALAR

1. - Kırıkkale Milletvekili Halil Tiryaki'nin, Kırıkkale İlinin sosyal ve ekonomik sorunlarıyla, Kırıkkale Üniversitesinin çözüm üzerindeki etkilerine ilişkin gündemdışı konuşması

HALİL TİRYAKİ (Kırıkkale) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Kırıkkale İlimizin gelişmesine yardımcı olacak konuları ve ilimizin sorunlarını dile getirmek üzere söz almış bulunuyorum; Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.

Savaştan çıkan, yorgun ve perişan olan Türk Ordusu, bir yandan Osmanlının borcunu ödüyor, bir yandan da her şeyini dış ülkelerden temin ediyordu.

Bu olumsuz şartlarla yola çıkan paşalarımız, Ulu Önderin talimatıyla, İç Anadolu'da, Türk Ordusunun ihtiyacı olan mühimmat ve malzemeleri temin etmek amacıyla bir fabrika kurulması için köyümüze gelirler ve yer talep ederler. O günkü köyün muhtarı olan dayım Hüseyin Kahya, köyün topraklarını, hiç para talep etmeden köy namına hibe ederler.

Kırıkkale, küçük bir köy iken, 1925 yılında Mühimmat Fabrikasının temelinin atılmasıyla kısa sürede gelişerek, 1937 yılında nahiye ve 1989 yılında il statüsüne kavuşmuştur. Bu kadar kısa sürede yatay ve dikey olarak sürekli gelişmenin temel nedeni, birbiri ardına açılan fabrikalardır. Bünyesinde yetiştirdiği kalifiye işgücüyle ildeki mevcut sanayiin temelini oluşturmuştur. Makine Kimyanın kurulmasıyla, başta savunma sanayiine ve özel sektöre imalat yapan Makine Kimya, ayrıca, fabrikada yetişen kalifiye elemanların Türkiye'nin dört bir yanında serbest piyasada iş yapması, Türkiye'nin ve özel sektörün gelişmesinde çok büyük bir katkı sağlamıştır.

Makine Kimya, Türkiye ve Kırıkkale için önemliyken, 24 Ocak kararları ve bu kararı hayata geçiren Özal Hükümetleri, Makine Kimyanın da sonunu hazırlamışlardır. Cumhuriyet Halk Partisinin kurucusu ve lideri, aynı zamanda modern Türkiye Cumhuriyetinin kurucusu Ulu Önder Atatürk'ün, Kırıkkale ve Türkiye'ye armağanı olan Makine Kimya, yanlış ve taraflı politikalarla yok edilmeye çalışmıştır.

Ben, Kırıkkale halkının bağrından çıkmış bir Kırıkkaleli olarak ve Makine Kimyanın kurulması için toprak bağışlayanların torunu olarak, bu gidişattan büyük üzüntü ve kaygı duymaktayım. Şimdi de, Makine Kimyaya yapıldığı gibi bir şeyler yapılmaya çalışıldığı konusunda kuşkuluyum; çünkü, geriye dönüşü çok zor bir noktaya gelindiğini düşünüyorum.

Ancak, bir konuda mutlu ve ümitliyim. Kırıkkale'de, artık bir üniversitemiz vardır. Bundan sonra, inatla ve kararlılıkla üniversiteye çalışmalıyız diye düşünüyorum. Bu arada üniversitenin kurulmasında emeği geçen herkese de teşekkür ediyorum.

Boşalmış olan Kırıkkalemizin caddelerinde, artık, asık yüzlü insanlarla değil, cıvıl cıvıl gençlerimizin güler yüzüyle karşılaşıyoruz.

Hiç şüphesiz ki, dünyadaki bütün medenî ve uluslararası arenada yer alan ülkelerin ilk ve tek hedefi, bilim ve fen alanında gelişmektir; insanlığın geleceği için, insanlığa olabildiğince en güzel imkânların sunulması için, var güçleriyle hizmet ve mücadele etmektir.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; ekonomik bağımsızlığını elde etmiş, demokratikleşme ve insan hakları alanında ilerlemiş, bireysel özgürlüğe ve temel hak ve özgürlüklere sonuna kadar kapı açmış ülkeler, bütçesinin en büyük payını eğitim ve öğretim kurumlarına ayırmaktadırlar.

Kırıkkale halkı, geçmişte yaşanan ekonomik ve sosyal sorunlardan dolayı tam bir ümitsizlik ve çaresizlik içindeyken, ilimizde temeli atılan Kırıkkale Üniversitesiyle,  halkımız, yeni bir çehre, yeni bir yüz, yeni bir dünyayla tanışmış ve yarınlara dönük ümitleri filizlenmiş ve yeşermiştir.

Bunun akabinde, ilimizde tıp fakültesi, mühendislik fakültesi gibi önemli ilim ve irfan yuvalarının peş peşe açılması sonucunda da, halkımıza büyük moral gelmiş, sosyal hareketlilik canlanmış, ekonomi kıpırdamış ve yüzler gülmeye başlamıştır.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; sayın hükümet üyelerine şu çağrıda bulunmak istiyorum: Gelin, Kırıkkale halkına, Kırıkkale üniversitesine el uzatın, sahip çıkın ve savunduğunuz ilkelerin arkasında durun diyorum; çünkü, üniversitemiz, son beş yılda elde ettiği başarılarla, Türkiye'nin en hızlı gelişen ve en önde gelen üniversitelerinden birisi olmuştur. Öğrenci sayısı 12 000'i geçmiş, öğretim elemanlarının sayısı 630'a yükselmiştir. Kampus inşaatının yüzde 50'si tamamlanmıştır. Son yıllarda açılan diş hekimliği fakültesiyle, fakülte sayısı 8'e ulaşmıştır.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Tiryaki, size 1 dakika eksüre vereceğim; lütfen, konuşmanızı tamamlar mısınız.

Buyurun.

HALİL TİRYAKİ (Devamla) - Teşekkür ederim Başkanım.

Ayrıca, 3 yüksekokulu, 3 enstitü ile 5 araştırma merkezi faaliyet halindedir. Tıp fakültesi bünyesindeki ameliyathane tam gün, dolu olarak, çalışmaktadır.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; tüm bu olumlu gelişmelere karşılık, çok küçük bir mekânda hizmet veren Tıp Fakültesi Hastanesinde öğretim üyelerinin oturacağı oda sayısında bile eksiklikler olduğu gibi, yer darlığı nedeniyle acil servis açılamamaktadır. Temel tıp bölümleri eğitimleri başka binalarda hizmet vermek zorunda kalmaktadır.

Birbuçuk yıl önce Sağlık eski Bakanı Osman Durmuş'un gayret ve çabalarıyla Yüksek İhtisas Devlet Hastanesi açıldı. Bu hizmetten dolayı da, Sayın Durmuş'a, ilim adına, teşekkür ediyorum.

Kırıkkale'de yeni açılan Yüksek İhtisas Hastanesi, eski devlet hastanesinin boşalttığı tesis, Tıp Fakültesi Hastanesi karşısında ve atıl tutulmaktadır. Bu kamu malının üniversiteye tahsisiyle Üniversite Hastanesinin kullanım alanı yeterli hale gelebilecek ve 100 civarında olan yatak sayısı, hiçbir ödenek ve harcamaya gerek kalmaksızın 300'e çıkarılacaktır.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Tiryaki, son defa süreyi uzatıyorum, bir daha uzatmayacağım.

Buyurun.

HALİL TİRYAKİ (Devamla) - Teşekkür ederim.

Böylece, 43 vilayetin Ankara'ya bağlantılarının kesişim noktasında bulunan Kırıkkale, hem çok gelişmiş ve yeterli mekâna ulaşmış bir hastaneye sahip olacak hem de Ankara'ya gelmek durumunda olan hastaların ihtiyacını karşılayacaktır.

Kırıkkale Üniversitesinin kampusü şehir merkezine yaklaşık 7 kilometre uzaklıkta olup, pek yakın bir gelecekte sayıları 30 000'i bulacak öğrencilerimizin ulaşımında büyük problemler yaşanacaktır. Lastik tekerlekli sistemle öğrenci ve çalışanların taşınması neredeyse şimdiden imkânsız hale gelmiştir, bu problem gittikçe daha da zorlaşmaktadır. Yüzey yapısı çok uygun olan ve devlet karayoluna paralel bir raylı sistemin inşaı, hem üniversitemizi rahatlatacak hem de Kırıkkale Şehrimizin Kızılırmak'a doğru gelişimini hızlandıracaktır. Çok büyük malî külfet gerektirmeyen bu projenin bir an evvel gerçekleştirilmesinde büyük yarar vardır.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Tiryaki...

HALİL TİRYAKİ (Devamla) - Sizden önceki başkanın rızasını almıştım Başkanım... (Alkışlar)

BAŞKAN - Sayın Tiryaki, vaktiniz geçiyor; buyurun...

HALİL TİRYAKİ (Devamla) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Kırıkkale İlimizin Keskin İlçesinde 2 300 dönüm arazi üzerinde kurulu bulunan Tarım Bakanlığına bağlı hindi üretim merkezi bu sene haziran ayında kapatılmıştır. Kırıkkale Üniversitemizin son derece gelişmiş bir veteriner fakültesi vardır. Bu tesis, Keskin ekonomisi için hayatî önemi haizdir. Son günlerde, bu tesisin özelleşeceği yönünde duyumlar vardır. Burası, Veteriner Fakültesine bağlı bir işletme haline getirilebilirse, hem yöremize hem de ülke ekonomisine büyük katkı sağlamasının yanında, bin senelik mazisi olan Keskin İlçemize de güzellik ve canlılık getirecektir. Bunun yanında, bilimsel bir üretim merkezi haline dönüştürülmesi amacıyla üniversitemize devri çok yararlı olacaktır. Kırıkkale Üniversitesi, hızla gelişen yapısıyla, Ankara'nın yanı başında çok güzel bir banliyö üniversitesi konumuna erecektir.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; yukarıda çok kısaca değinmeye çalıştığım birkaç küçük sorunun çözülmesi halinde hem yöremize hem de ülkemize çok değerli hizmetler vereceğinden hiç kuşku duymadığımı ve yüzbinlerce Kırıkkalelinin de benimle aynı düşünceyi taşıdığını ve yürekten arzu ettiğini belirtmek istiyorum.

Kırıkkale Üniversitemizin gelişmesi, önünün açılması ve Kırıkkale'yle bütünlük sağlaması için, Kırıkkale Üniversitesi ile Kırıkkale il merkezi arasına raylı taşıma sisteminin kurulması, Kırıkkale Kadın Doğum ve Çocuk Hastalıkları Hastanesinin Tıp Fakültesi bünyesine verilmesi ve özelleştirilmesi, gündemde olan Keskin hindi yetiştirme merkezinin Veterinerlik Fakültesi bünyesine devredilmesi ve Kırıkkalemizin kalkınması yönünde, Kırıkkale halkı, hükümet yetkililerinden yardım beklemektedir.

Kırıkkale Üniversitemizin sorunlarını çözmek için bir an önce kolların sıvanmasını diliyorum. Ayrıca, üniversitemizde yılmadan, yorulmadan, gece gündüz demeden öğrencilerine bilim ve ilim dalındaki gayretlerini esirgemeyen değerli hocalarımıza huzurlarınızda şükranlarımı sunuyorum.

Bu duygularla, tüm Heyetinizi, saygıyla selamlıyorum. (Alkışlar)

BAŞKAN - Sayın Tiryaki, teşekkür ediyorum.

Gündemdışı ikinci söz, Kırşehir'in sorunlarıyla ilgili söz isteyen, Kırşehir Milletvekili Hüseyin Bayındır'a aittir.

Sayın Bayındır, buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)

2. - Kırşehir Milletvekili Hüseyin Bayındır'ın, Kırşehir İlinde yaşanan sıkıntılara, özellikle çiftçilerin sorunlarına ve alınması gereken tedbirlere ilişkin gündemdışı konuşması ve Tarım ve Köyişleri Bakanı Sami Güçlü'nün cevabı

HÜSEYİN BAYINDIR (Kırşehir) - Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; Kırşehir İlinin sorunlarıyla ilgili gündemdışı söz almış bulunuyorum; Yüce Heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Değerli arkadaşlar, öncelikle, bugün sizlere Kırşehir'in tarihî geçmişini ve konumunu aktarmak istiyorum. Kırşehir, Ankara'ya 180 kilometre uzaklıkta, modern yaşamı benimsemiş, çağdaş insanlarıyla bugüne kadar devletine, milletine, kendi kültürüne bağlı, hoşgörülü, dost gönüllü, nüktedan insanların yaşadığı bir kenttir.

Kırşehir, bir kültür şehridir; neden mi; daha 13 üncü Yüzyılda Avrupa, Ortaçağ karanlığını yaşarken Anadolu'nun ortasında, Hünkar Hacı Bektaş Veli gibi bir değerin, yine, yaşdaşı, akranı, aynı dönemin Ahilik felsefesinin kurucusu, esnafların piri Ahi Evran-ı Veli'nin memleketidir.

Yine, Şeyh Edebali'nin Kırşehir doğumlu olduğunu biliyor muydunuz? Yine, sevginin timsali, sevginin, adıyla anılan Yunus'un Kırşehirli olduğunu biliyor muydunuz? Bütün bu değerleri taşıyan Kırşehir insanları, bugün, aynı ölçülerde kendi kültürüne, her ne kadar sahip çıkmaya çalışsa da, zor günler yaşamakta.

Değerli arkadaşlarım, biliniz ki, Kırşehir kültürün, Kırşehir türkü pınarının yoğrulduğu yerdir. Kırşehir denince akla bozlaklar gelir. Kırşehir denince akla "kalktı göç eyledi Avşar elleri/ağır ağır giden eller bizimdir/Arap atlar, yakın eyler ırağı/yüce dağdan aşan yollar bizimdir" dizeleri, Dadaloğlu'nun bu dörtlüğünü havalandıran Rahmetli Muharrem Ertaş gelir; onun oğlu Neşat Ertaş gelir. Bir "Zahidem" türküsü, bir "mapushane" türküsü, bir "Kırşehir'in gülleri" türküsü yurdun dört bir tarafında söylenir. Türkü pınarıdır Kırşehir.

Değerli arkadaşlarım, buradan, Kültür ve Turizm Bakanımıza seslenmek istiyorum. Benim de müdürlüğüm döneminde, Kırşehir Anadolu abdal kültürünün son temsilcileri olan bir 15 kişilik grup kuruldu. Bu 15 kişilik grubun, Türkiye'de de dünyanın çeşitli ülkelerinde de konserler verdiğini, basından izlemişsinizdir, duymuşsunuzdur. Türkünün başka yönüyle söylendiği, ağıtın bir başka yorumlandığı Kırşehir'de, bu abdallar topluluğuna, sizden, bütün Kırşehirliler adına, bu işi yapan insanlar adına, zor durumda kalan bu insanlar adına, bir 15 kişilik daha, koroya katkı sağlamanızı istiyorum.

Sanayimiz çok fazla gelişmemiştir. Devletten yatırımı çok fazla alamamış bir iliz biz. Kendi yağıyla kavrulmaya çalışan, kendi esnafıyla ayakta kalmaya çalışan bir iliz. Esnaf odalarından aldığım resmî rakamlarla, 2003 yılı içerisinde, Kırşehir'de, kepengi kapanan, satışına son verilen, işinden edilen esnaf sayısı 598'dir arkadaşlar; 2003 yılında, o enflasyonu düşürdük dediğiniz yılda, enflasyonun 18,4'lere çekildiğini söylediğiniz dönemde, kapanan dükkân sayısı 598'dir arkadaşlar.

HACI TURAN (Kırşehir) - Açılan ne kadar?!

HÜSEYİN BAYINDIR (Devamla) - Açılanı söyleyeceğim Hacı Bey; açılan 415; eksidesiniz, bunu bilin.

Değerli arkadaşlarım, burada, Kırşehir'i anlatıyorum. Elbette, Kırşehir'in geçim kaynağı -sanayiinin çok fazla olmadığını söyledim- tarımdır. Burada, tarımın borçlarının ertelenmesi konuşulurken, Sayın Bakana "Sayın Bakanım, Kırşehir'de, üç yıldır kuraklık var; gelin, bu yasayı, buradan, bu şekilde değil de, erteleme şeklinde, taksitlendirme şeklinde değil de, nasıl ki naylonfaturacının suçunu affediyorsanız, nasıl ki hortumcuyu, banka hortumlayanları affediyorsanız, gelin, bu insanların borçlarını da silin; o insanların da, devletine, size hizmet eden, size ürün getiren o insanların da bu borçlarını, bir defaya mahsus ortadan kaldırın" dedik; ama, olmadı.

Sayın Bakana, şimdi, tekrar bir şey söylüyorum buradan: Bu insanlar zorda, Kırşehir çiftçisi taksitlerini ödeyemedi. Eğer, bu ayın sonuna kadar da bu şekilde giderse, borç yeniden başa dönecek, çalışacak faiz oranı da yüzde 115'lerde. İnsanların ambarında tohumluk buğdayı yok ki, sana para ödesin! Yok işte!.. Olmayınca, neyini alacaksınız Kırşehir çiftçisinin?!

Sayın Bakandan bir de ricam var; bakın, 2003 yılı doğrudan gelir desteğini, Kırşehir merkezinde...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Buyurun.

HÜSEYİN BAYINDIR (Devamla) - ... Mucur'da ve Kaman'da ödemediniz.

HACI TURAN (Kırşehir) - Kaman bu ay...

HÜSEYİN BAYINDIR (Devamla) - Sayın Bakan, babanızın parasını mı veriyorsunuz?! IMF'den aldığınız bu paraları versenize insanlara!

Önümüz bayram... Açıkça söylüyorum, önümüz bayram; bu bayramdan önce, Kırşehir çiftçisinin parasını ödeyin. Ödemezseniz, onlar adına, iki elim yakanızda, bunu da bilin.

HACI TURAN (Kırşehir) - Bu ay ödeniyor...

HÜSEYİN BAYINDIR (Devamla) - Değerli arkadaşlar, bir Sağlık Bakanımız çıktı; gazetelerde manşet "sözleşmeli sağlık personeli alacağım, şeffaf sınav yapacağım" diyor. 84 000 yoksul insan çocuğu, annesi, babası, dayısı, amcası "kızım, oğlum işe girecek" diye, aylarca ders çalıştılar. Sınava girdiler, alınan insan sayısı 11 255! Sıfır puan alan işe yerleştirildi, 70 puan alan işe yerleştirilemedi. Sağlık Bakanına buradan söylüyorum: Bu ne perhiz, bu ne lahana turşusu! Sağlık Bakanım, bu bayram, kınanı, uzat da, eline ben yakayım; hiç değilse, boyalı iktidarın kınalı bakanı olun.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Bayındır, son defa uzatıyorum. Bu defa, alkışlarla da olsa, keseceğim sözünüzü; haberiniz olsun.

Buyurun.

HÜSEYİN BAYINDIR (Devamla) - Sayın Sağlık Bakanına diyorum ki, uzatın, bu bayram elinize kınayı ben yakayım; hiç değilse, boyalı AKP Hükümetinin kınalı bakanı olun. Yakışmamıştır, olmamıştır. Bir sürü insandan mektup alıyoruz, bir sürü insandan telefon alıyoruz. Bunlar, bir Sağlık Bakanının yapacağı işler değildir. Bu sınavın gözden geçirilmesi şarttır diye düşünüyorum.

Değerli arkadaşlarım, Kırşehir'i anlatmaya, sorunlarını ülke sorunlarıyla bütünleştirmeye çalıştım bu kısa vakitte. Beni dinlediğiniz için hepinize teşekkür ediyorum.

Sayın Başkan, size de teşekkür ediyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Sağ olun.

Teşekkür ederim Sayın Bayındır.

Tarım ve Köyişleri Bakanı konuşmaya cevap verecektir.

Sayın Bakan; buyurun. (AK Parti sıralarından alkışlar)

TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANI SAMİ GÜÇLÜ (Konya) - Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum. Kırşehir Milletvekilimiz Sayın Hüseyin Bayındır, kendi şehriyle ilgili sorunları dile getirirken, daha çok tarımla ilgili sorunlara yer ayırdı; elbette, haklı. Ülkemizin birçok şehri, iktisadî faaliyetler içerisinde, sanayi ve hizmet sektörlerinden çok fazla pay alma imkânına sahip değil. İç Anadolunun birçok ili de bu şartlarda. Dolayısıyla, kendisinin de belirttiği gibi, sanayiin çok gelişmemiş olduğu bu ilimizde öne çıkan yön, elbette, tarım ve yine, kendisinin belirttiği gibi kültürel özelliklerdir. Ben de, bu bahsettiği, saydığı Hacı Bektaşı Veli Hazretlerinin yaşadığı ve Anadolu'daki Türk kültürünün tohumlarının atıldığı, saçıldığı bu beldemizle, şehrimizle ilgili konularda düşüncelerimi ifade etmek istiyorum; hepinizi, tekrar, saygıyla selamlıyorum.

HALİL TİRYAKİ (Kırıkkale) - Sayın Bakan, bizim hindi çiftliğimizin veterinerlik fakültesine bağlanması konusu vardı...

TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANI SAMİ GÜÇLÜ (Devamla) - Efendim, Hüseyin Beyi kızdırmadan ben ona bir cevap vereyim, sonra, sizinle özel görüşelim.

HALİL TİRYAKİ (Kırıkkale) - Tamam, teşekkür ederim.

TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANI SAMİ GÜÇLÜ (Devamla) - Hüseyin Beyin, tabiî, Meclisimizin içerisindeki o renkli siması ve canlı hali hepimiz açısından önemli. Ben de paylaştığım bu kültürel duygulara ilaveten, ekonomik konularda, daha çok tarımla ilgili konularda kısaca cevap vermek istiyorum.

Bildiğiniz gibi, tarımsal faaliyetler konusunda yeni bir yaklaşımla tarımsal desteklerin uygulandığını biliyoruz. Kırşehirimizin toplam 657 000 hektar olan yüzölçümünün içerisinde, neredeyse yüzde 70'e yakın bir tarımsal üretim alanı var; ancak, kıraç, toplam verimlilik açısından, tabiî şartlar itibariyle çok bereketli sayamayacağımız bu topraklar içerisinde, sulanabilen alan fevkalade az, 34 000 hektardır ve neredeyse yüzde 8 civarında bir orana tekabül etmektedir ki, İç Anadolu açısından sulamanın önemi, kendisini büyük bir şekilde ortaya koymaktadır.

Tabiî, bugünlerde, çiftçilerimiz açısından önemli olan, doğrudan gelir desteği uygulamalarıdır. Kırşehirimize, 2002 yılında -bir fikir vermek için söylüyorum- 31 trilyon liralık bir ödeme aktarılmıştır. 2003 yılı ödemelerine de, bildiğiniz gibi, aralık ayının sonunda başladık. Bu uygulama içerisinde... Yine, hepiniz öğrendiniz; çünkü, bölgenizden gelen talepler, ister istemez, nasıl bir yöntem takip edildiğini gündeme getirdi; bu sene, hiçbirimizin rahatsız olmayacağı bir yöntem -geçen seneki de çok iyiydi; ama, bu sene daha da iyileştirilmiş- uyguluyoruz. Devlet İstatistik Enstitüsü ile Devlet Planlama Teşkilatımızın gerçekleştirmiş olduğu ve bizim de, nasıl ödeyelim dediğimiz bir zaman diliminde hazır hale gelen, Türkiye'nin tüm ilçelerinin gelişmişlik sırasına göre oluşan bir sıralamayı baz aldık ve buna göre uygulamaya başladık. Bu uygulama Bahçesaray'dan başladı ve uygulamaya 378 ilçemiz girdi. Bunların içerisine, hepinizin bildiği gibi, kendi bölgelerinizdeki ilçelerden bazıları girdi, bir kısmı girmedi. Kırşehir'de de, Akçakent, Akpınar, Boztepe ve Çiçekdağı, bu ilk ödeme grubuna giren ilçelerimizdir; 7,5 trilyon civarında bir ödeme yapılmıştır. Bilindiği gibi, bu, ilçelerimizin toplam alacaklarının yüzde 50'sine tekabül etmektedir. Önümüzdeki günlerde, normal sıraya göre, Kaman ocak ayında, Mucur şubat ayında, merkez de mart ayında, yüzde 50'lik alacaklarını tahsil edeceklerdir.

Ben, Sayın Hüseyin Bayındır'ın, Kırşehir'in son yıllarda bir kuraklık geçirdiği ifadesine katılıyorum. İç Anadolu Bölgesi, özellikle 2003 yılında, gerçekten çok büyük bir kuraklık yaşadı. Kırıkkale, Kırşehir ve bölge içerisinde yer alan illerimizde, bu sebeple, üretimdeki bazı düşmeler meydana geldi. Özellikle merkez ve Kaman'da üretimdeki düşme dikkate değerdir; ancak, biz, afete uğrayan, kuraklığa uğrayan bu ilçelerimizle ilgili yaptığımız hesaplamalarda, bu illerden, ilçelerden gelen bilgilere göre, toplam tarımsal üretimin yüzde 1'inden daha çok bir kayıp oranı yakaladığımız illere öncelik verdik; ama, bu kuraklığı ifade etmek üzere gelen resmî kayıtlarda, bu oran yüzde 1'in bile altında geldi. Bu, belki çok doğru bir yaklaşım değildi; ama, işleyiş içerisinde, böyle bir öne çekme içerisinde, aranan resmî evrakta oranların bu kadar düşük çıkması durumunda bunları öne çekemedik ve dolayısıyla, sıraya bağlı kaldık; ama, Kaman bu konuda çok büyük bir kayba uğramayacak ocak ayı içerisinde -ayın 25'i civarında- bu ödemeler, muhtemelen, kendilerine intikal edecek. Mucur ve merkezin -dediğim gibi- müteakip aylarda alacağını söylüyorum.

Eğer yanlış duymadıysam, Kırşehir'in bazı ilçelerinin 2002 yılıyla ilgili doğrudan gelir desteğini alamadığını anladım; ama, bende böyle bir bilgi yok.

HÜSEYİN BAYINDIR (Kırşehir) - 2003...

TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANI SAMİ GÜÇLÜ (Devamla) - 2003'e yeni başladık; yani, 2002'yle ilgili bir sorun yok.

Efendim -çok kısa olarak ifade edeyim- doğrudan gelir desteğiyle ilgili gelişmeler bunlar.

Yine, Kırşehir'le ilgili gelişmelere kısaca değinmek istiyorum. Hayvancılık destekleriyle ilgili, bu ilimize yaptığımız destekler var. 279 milyarlık bir ödeme gerçekleştirilmiş, süt teşvikleriyle ilgili, aynı şekilde...

Şekerpancarı kotasından dolayı ayçiçeği ekimini teşvik etmek amacıyla uyguladığımız program, 2003 yılında, 41 köy ve 216 çiftçiyi kapsamına almış ve 274 trilyon liralık bir ödeme söz konusu. Bunun dışında, normal olarak, 2004 yılında büyük ölçüde artış beklediğimiz hayvancılık desteklerinden de daha büyük bir pay alacağına inanıyorum.

Ben, özellikle hayvancılık açısından, yem bitkilerinin ekiminin hızla yayılabileceği, genişleyebileceği tabiî şartlara sahip olan ilçelerimiz için, il özel idareleri ve yerli kaynaklardan sabit yatırımları yapacak bir işbirliği teklif edilebilirse, desteklenecek kooperatiflerin sayısının da artabileceğini ifade ediyorum.

Kırşehir'le ilgili verdiğim bu kısa bilgileri burada sona erdiriyor, hepinizi saygıyla selamlıyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Sayın Bakan, teşekkür ediyorum.

Saygıdeğer milletvekilleri, gündemdışı üçüncü söz, Sağlık Bakanlığının 13 Aralık 2003 tarihli sınavıyla ilgili söz isteyen Manisa Milletvekili Ufuk Özkan'a aittir.

Sayın Özkan, buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)

3. - Manisa Milletvekili Ufuk Özkan'ın, Sağlık Bakanlığının Millî Eğitim Bakanlığıyla birlikte yapmış olduğu sözleşmeli personel alımıyla ilgili sınavın yöntemine ve buna bağlı olarak yapılan atamalardaki sorunlara ilişkin gündemdışı konuşması ve  Millî Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik'in cevabı

UFUK ÖZKAN (Manisa) - Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; son iki haftanın gündemine yerleşen bir konuyu sizlerle paylaşmak için söz almış bulunuyorum; Yüce Heyeti saygıyla selamlıyorum.

Değerli arkadaşlarım, Sağlık Bakanlığının Millî Eğitim Bakanlığıyla birlikte yapmış olduğu bir imtihan var biliyorsunuz. Bununla ilgili kısa birkaç tane notu sizlerle paylaşmak istiyorum. Önce, kılavuzdan bir iki bilgi vereceğim, daha sonra da çelişkileri anlatacağım.

Biliyorsunuz, başvuru kılavuzunun ücreti 2 000 000 lira, sınav ücreti de 25 000 000 lira. Sınava başvuranların toplam sayısı 83 380 ve bu sayının içinden 11 255 kişi işine yerleştirilmiş bulunuyor.

Değerli arkadaşlarım, kısaca, genel yetenek ve genel kültürle ilgili 25'er ve alan bilgisini kapsayan 70 soruyla, toplam 120 soruluk bir imtihandır. Alan bilgisinin herkesin bilgisi alanında olduğunu da bilirsek sıfır puanın da önemini o zaman algılamış ve anlamış olacağız.

Yine, bu kılavuzda, bu sistemde 3 yanlışın 1 doğruyu götüreceği yazılmasına rağmen, imtihanda bununla ilgili aykırı bir görüşün de olduğunu tespit etmiş bulunuyoruz, onu da sizlerle paylaşmak istiyorum.

Şu paragrafı sizlere okumak istiyorum: "Sınav sonucunda yerleştirme: Yerleştirme işleminde adaylar, önce puanına, sonra tercih sırasına bakılmak suretiyle yerleştirileceklerdir. Tercihlerinden herhangi birine yerleşemeyen adaylar "tercihinizin dışında bir yere atanmak istiyor musunuz bölümüne 'istiyorum' kodlayarak açık kalan kontenjanlara puan sırasında yerleştirilirler.

Aynı pozisyon unvanından birden çok hizmet birimlerinde açık kontenjan kalması durumunda, o unvana sahip adaylar hizmet birimlerine bilgisayar ortamında kurayla belirlenirler."

Şuna da dikkatinizi çekmek istiyorum: İnternet sayfasında, biliyorsunuz, 29 Aralık günü bunlar açıklandı. Bu kılavuzda, internet sayfasında bütün adayları açıklarken "adayların başarı sırasına göre" ibaresiyle bir madde var. Ben, adayların başarı sıralamasını bunda görmedim.

Değerli arkadaşlarım, ayın 29'unda bunlar açıklandıktan sonra, insanlar, merakla, kazanıp kazanmadıklarını araştırmak için internet başına geçtiler. Oradan alınan bilgileri sizlerle de, bizlerle de paylaştılar. 1 puanla, sıfır puanla kazananların, 60, 70, 79 puanlarla kaybedenlerin listesi, yanılmıyorsam, sizlerde de vardır.

Yine, bir ilimizden örnek vermek istiyorum. İlimizin birinde, 94 yerleşim birimine 178 kişi atanmış. Bu 178 kişinin en üst puanı 88 puan, en alt puanı, taban puanı da sıfır puan. Başarı ortalaması bu kadar yüksek olan bir yerde sıfır puanla işe yerleştirmeyi hangi mantıkla açıklayacağız, izah edeceğiz, bilemiyorum.

1 Ocakta gazetelere yansıyan ve Sağlık Bakanı Sayın Recep Akdağ'ın, sınav sorumluluğunu Millî Eğitim Bakanlığına atarak bu işten sıyrılmasının imkânı olmadığını söylemek istiyorum.

Yine, Sağlık Bakanlığı Basın Müşaviri Ebubekir Akkaymak, sıfır puan almalarına rağmen 16 kişinin atamasının yapılmasına anlam veremediğini söylüyor.

Değerli arkadaşlarım, vatandaşlarımızdan, gençlerimizden gelen şikâyet dilekçelerinin içinde, bir tanesi şunu yazıyor; bakın, insanların duygularıyla nasıl oynuyoruz: Eski hükümetlerden girerek, bugünkü hükümetin icraatını söylüyor. "Hiçbir hükümet duygularımızla, düşüncelerimizle, insanlık onurumuzla bu kadar dalga geçip, bu kadar oynamamıştı." Bu, bu yapılan sınav neticesinde AKP Hükümetine söyleniyor.

Yine, bu arkadaşımızın iddiası, sınavda kimlik kontrolünün yapılmadığı. Yine, bu arkadaşımız, haklı olarak şunu söylüyor: "Sınav sorularının doğru cevapları açıklanmadı. Yani, bizler 1 puan aldık; ama, bu puanın ne kadar doğru olduğunu bizler bilmiyoruz." Bunlar önemli.

Yine, şu var: Kitapçığın üzerinde uyarı olarak bir yazı varmış, imtihan kitapçığının üzerinde "doğrular gözönünde bulundurulacaktır" ibaresi varmış. Bu uyarı üzerine, o sınıftaki gözlemciye "3 yanlış 1 doğruyu götürecek mi" diye ısrarla soruluyor; oradaki yetkili de, bunun gözönüne alınmamasını söylüyor.

Değerli arkadaşlarım, basından ve vatandaşlarımızdan gelen şikâyetler üzerine Grup Başkanvekilimiz Sayın Haluk Koç'un ve Diyarbakır Milletvekilimiz Sayın Muhsin Koçyiğit'in, hem Sağlık Bakanından hem de Başbakandan sorduğumuz sorulara yazılı cevap istemesine rağmen, şu ana kadar bunlarla da ilgili bir cevap alamamış bulunuyoruz.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

UFUK ÖZKAN (Devamla) - Toparlayacağım Sayın Başkanım, önemli bir konu...

Değerli arkadaşlarım, biz, bunlara cevap alamamamıza rağmen, basın yoluyla elimize bazı bilgiler geçiyor. Bu bilginin bir tanesi basın bülteni; Sağlık Bakanlığı Basın ve Halkla İlişkiler Müşavirliğinin açıklamış olduğu bir bülten var. Bu bültende aynen şu yazıyor: "Bilgi eksikliğinden kaynaklandığını düşündüğümüz bu konunun aydınlığa kavuşturulması için aşağıdaki açıklamanın yapılması gereği duyulmuştur."

Değerli arkadaşlar, biz, bunlarla ilgili bilgilenmek için soru sorduk; sorduğumuz sorulara cevap alamadık.

Yine, devam ediyor: "Bu sınav, bir seçme ve yerleştirme sınavıdır. Yerleştirme işleminde, adaylar, önce puanına, sonra tercih sırasına bakılmak suretiyle yerleştirilecektir. 'Tercihlerinizin dışında bir yere atanmak istiyor musunuz' sorusuna 'istiyorum'u kodlayan adaylar, açık kalan kontenjanlara puan sırasına göre yerleştirileceklerdir." Yani, bu puandan ne anlıyorsunuz, çok merak ediyorum. Sonra "Tercihleri dışında herhangi bir yere atanmak isteyen adaylar, yine, puan üstünlüğüne göre yerleştirileceklerdir" deniliyor. Yani, puan üstünlüğü, her konuda gözümüzün önüne geliyor.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

UFUK ÖZKAN (Devamla) - Sayın Başkan, çok az kaldı; toparlayacağım.

BAŞKAN - Sayın Özkan, buyurun.

UFUK ÖZKAN (Devamla) -Değerli arkadaşlarım, öngörü üzerine bir konunun üstüne gidilmesi mümkün değildir; imtihanı hiçbir öngörünün üzerine tesis edemezsiniz, inşa edemezsiniz.

Aynen şu söyleniyor: "Sistem, yüksek puan alan bir adayı istemediği yere tayin etmekle, adayın bu yere gitmeyeceği, o yerin boş kalacağı öngörüsü üzerine hazırlanmıştır." Böyle bir saçma öngörü ve bunun üzerine tesis edilmiş bir imtihan yöntemi olabilir mi?

NEVZAT DOĞAN (Kocaeli) - Köylere gitsin istemiyor musunuz?

UFUK ÖZKAN (Devamla) - Gitmelerini istiyoruz. Siz, gitmemesi öngörüsüyle bunu yapamazsınız.

Sürem kısıtlı, hemen toparlamak istiyorum. Sıfırı burada düzeltmeye ve anlatmaya çalışıyorlar. "Buradaki sıfır, mutlak manada sıfır olmayıp, puanların normalize edilmesinden kaynaklanan bir değerdir. Bilgisayarda sıfır puan aldığı görülen bu adayların ham puanları 20 ile 33 arasındadır." Burada da şu ifade ediliyor: Aritmetikte sıfır nasıl oluyor 1'den büyük görünüyor, bunu anlatmaya çalışıyorlar. Ben, sıfırın 1'den büyük olduğunu burada görüyorum; başka türlü anlamam da mümkün değil.

Değerli arkadaşlarım, duyarlı AKP'li milletvekillerinin de...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Özkan, şu anda, Millî Eğitim Bakanı, herhalde, bu konularla ilgili genişçe bir açıklama yapacak.

UFUK ÖZKAN (Devamla) - Sayın Başkan, son bir dakika... Bir iki sorum var, ondan sonra bitiriyorum. Her zaman yapmam, kusura bakmayın.

BAŞKAN - Buyurun.

UFUK ÖZKAN (Devamla) - Değerli arkadaşlarım, hükümetimiz her konuda bir dönüşüm... Sağlıkta dönüşüm, tarımda dönüşüm, kamu personel rejiminde dönüşüm... Bu dönüşümlerle, her zaman, maalesef, dönüşümlerin dönülmez bir yola girdiğini de bize gösteriyor.

Bu yerleştirme imtihanında, yine, imtihanı kazanamadığı halde, insanlarımıza, iki Bakanımızın, Sayın Hüseyin Çelik ve Sayın Recep Akdağ'ın, "sesinizi çıkarmayın, durun, oturun oturduğunuz yerde; 2004 yılından itibaren sizleri de gerekli yerlere yetiştireceğiz" diye bir beyanatları var

Değerli arkadaşlarım, yine, AKP Grubundaki duyarlı arkadaşlarımızın, AKP Grup toplantısında yapmış olduğu bir tespite değerli iki Bakan, cevaben, bu iddiaların ortaya atıldığını ve sıfır puandaki haklılıklarını anlatmaya çalışıyorlar ve Sayın Başbakan buna cevap veriyor, atamalarda hakkaniyetin gözetilmesini isteyerek "sınavı kim kazandıysa onlar atanacaktır" diyor. Sizlere, hepinize soruyorum: Bu konudaki, bu imtihandaki hakkaniyet sıfır puan ile 70 puan arasına nasıl sığıyor, merak ediyorum.

Saygılarımla. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim.

Sayın Özkan'ın konuşmalarına, Millî Eğitim Bakanı Sayın Hüseyin Çelik cevap verecektir.

Buyurun Sayın Bakanım. (AK Parti sıralarından alkışlar)

MİLLÎ EĞİTİM BAKANI HÜSEYİN ÇELİK (Van) - Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; Manisa Milletvekili Sayın Ufuk Özkan'ın, Sağlık Bakanlığı tarafından sınavla alınan sözleşmeli personelle ilgili olarak yapmış olduğu gündemdışı konuşmaya Hükümet adına cevap vermek üzere söz almış bulunuyorum; Yüce Heyetinizi en derin saygılarımla selamlıyorum.

Aslında, gündemdışı bu konuşmaya Değerli Sağlık Bakanımız cevap verecekti; ancak, kendisi yabancı bir heyetle konuşmak zorunda olduğu için ve sınavı yapan bakanlık benim Bakanlığım olduğu için, Hükümet adına, gündemdışı bu konuşmaya ben cevap vereceğim.

Öncelikle, değerli arkadaşlarıma bazı konularda bilgiler vermek istiyorum. Bildiğiniz gibi, Türkiye'de merkezî sınav yapma konusunda uzmanlaşmış olan iki değerli kuruluşumuz vardır; biri ÖSYM, biri de Millî Eğitim Bakanlığına bağlı olan Eğitim Teknolojileri Genel Müdürlüğüdür. Bugüne kadar, Türkiye'deki bütün merkezî sınavlar bu iki kuruluşumuz tarafından yapılmıştır. İki kuruluşumuz da, özellikle, sağlıklı merkezî sınav yapma ve sonuçlandırma konusunda rüştlerini ispatlayan, gerçekten, kalkınmış dünya ülkeleri düzeyinde sınav yapma başarısı elde etmiş olan kuruluşlardır.

Cumhuriyet Halk Partili arkadaşlarımın, özellikle, sıfır aldığı, itibarî olarak sıfır aldığı tespit edilen 16 adayın atanmasını fırsat bilerek, tabiri caizse, âdeta "mal görmüş Mağribî" mantığıyla buna sarılmasını kesinlikle doğru bulmuyorum.(CHP sıralarından gürültüler)

HALUK KOÇ (Samsun) - Sayın Bakan... Sayın Bakan, yani...

MİLLÎ EĞİTİM BAKANI HÜSEYİN ÇELİK (Devamla) - Efendim, bu, bir deyimdir; niçin rahatsız oluyorsunuz?! Buraya gelip...

UFUK ÖZKAN (Manisa) - Ortada bir mal yok, Sayın Bakan.

MİLLÎ EĞİTİM BAKANI HÜSEYİN ÇELİK (Devamla) - Değerli CHP'liler...

HALUK KOÇ (Samsun) - Sayın Bakan, ortada ne mal var, ne Mağribî. Bu üslup yakışmıyor...

MİLLÎ EĞİTİM BAKANI HÜSEYİN ÇELİK (Devamla) - Ben üslup üstadıyım, bu üslubun ne olduğunu çok iyi biliyorum...

HALUK KOÇ (Samsun) - Yakışmıyor... Normal bir uyarıydı.

MİLLÎ EĞİTİM BAKANI HÜSEYİN ÇELİK (Devamla) - Buraya gelip, halkı yanıltan, doğru olmayan bilgiler verdiğiniz zaman, biz sesimizi çıkarmıyoruz Sayın Koç.

HALUK KOÇ (Samsun) - Ne alakası var?!..

UFUK ÖZKAN (Manisa) - Sayın Bakan, konuşmamızda halkı yanıltan bir şey var mı?

BAŞKAN - Sayın Bakan, lütfen konuşmanıza devam ediniz.

Buyurun.

MİLLÎ EĞİTİM BAKANI HÜSEYİN ÇELİK (Devamla) - Müsaade edin, ben açıklama yapayım; tatmin olmadıysanız, daha sonra, çeşitli şekillerde, platformlarda bu fikirlerinizi söylersiniz.

Değerli arkadaşlarım, yıllardan beri, Türkiye'de çok ciddî bir yardımcı sağlık personeli açığı olduğu ortadadır. Sadece lise düzeyinde eğitim yapan, Sağlık Bakanlığına bağlı, 300'e yakın sağlık meslek lisesi vardır, meslek yüksekokullarımızın sağlık teknikeri yetiştiren birçok bölümü vardır; yıllardır bu bölümlerden öğrenciler mezun olur ve bir türlü atamaları yapılmaz, bunlar değerlendirilmez.

İlk defa, AK Parti Hükümeti döneminde, 59 uncu hükümet döneminde, özellikle, ülkemizin geri kalmış, kalifiye eleman temininde güçlük çekilen yörelerinde çalıştırmak üzere, üstelik çok cazip ücretlerle, sözleşmeli sağlık personeli uygulaması başlatılmıştır. Değerli Sağlık Bakanımız bununla ilgili bir yasa tasarısı getirmiştir, Sayın Başbakanımız bu meseleye gereken önemi vermiştir, Türkiye Büyük Millet Meclisinden bu yasa geçmiş ve yürürlüğe girmiştir.

Bakın, Türkiye'de açılan böyle bir sınava 83 380 kişinin başvurması, bu konudaki beklentinin, bu konudaki mezunların ebadını ve büyüklüğünü gösteriyor. Çok fazla işsiz insan var; meslek yüksekokullarını bitirmişler, liseleri bitirmişler, ebe olacaklar, hemşire olacaklar, diyetisyen olacaklar, sağlık memur olacaklar; ama, atamaları yapılmıyor.

Şimdi, AK Parti Hükümeti böyle bir imkân sağlamış ve Türkiye çapında, özellikle -tekrar altını çiziyorum- geri kalmış, sağlık personeline en fazla ihtiyaç duyulan yerlere, 11 255 kişinin ataması yapılmış; yani, bu ülkenin evladı olan, bizim insanımız olan 11 255 kişiye iş bulunmuş. Şimdi, bunu görmezlikten gelemezsiniz.

Gelelim sınav meselesine. Değerli arkadaşlar, önce puan sonra tercihin özellikle ne anlama geldiğini siz bilmiyor musunuz veya "anlamakta güçlük çekiyoruz" sorunuza cevap vereyim. Eğer 83 380 kişinin hepsinin birbiriyle yarıştığını, hepsinin tek bir sınava ve tek bir kadroya talipmiş gibi bir sıralamaya tabi tutulacağını düşünüyorsanız, bu sizi yanıltır, bu doğru değil. Örnek veriyorum; bakınız, diyelim ki, diyetisyen tayin edeceksiniz. Diyetisyenler kendi arasında yarışır. Bir başka yarışma söyleyeyim: Diyelim ki, Adıyaman'ın Çelikhan, Kâhta veya Gerger ilçelerinde, Kars'ın Digor İlçesinde 5 sağlık memuru kadrosu var. Bu sağlık memuru kadrosuna 15 kişi müracaat etmişse, o 15 kişi kendi içinde, birbiriyle yarışır. Siz, o 15 kişinin puan üstünlüğünü esas alırsınız. Buna bir örnek vereyim: Diyelim ki, bir öğrenci Boğaziçi Üniversitesi Elektronik Mühendisliğine girmek istiyor. 220 puan alır ÖSS sınavında; fakat, puanı buna yetmediği için oraya giremez; ama, öte taraftan, 150-160 puan alan bir başka öğrenci, ülkenin diğer bir yerindeki, taşradaki bir üniversiteye müracaat eder, üniversiteye girebilir. Öğretmen atamalarından size bir örnek vereyim: Biz, geçen yıl, sadece 20 fizikçi aldık; çünkü, fizik öğretmenine çok fazla ihtiyacımız yok. KPSS'den -ki, bunu ÖSYM yapıyor- puanı 90'ın üzerinde olanların bile atamasını yapamadık; ama, 2 000 İngilizce öğretmenine ihtiyacımız olduğu için, puanı 45 olanı İngilizce öğretmeni olarak tayin ettik. Peki, şimdi siz, efendim, (x) şahıs KPSS'den 95 puan aldı, öğretmen olamadı; ama, (y) şahıs 45 puan aldı, öğretmen oldu diyebilir misiniz? Her kategori kendi içinde yarışır.

Ben, daha somut bir örnek vereyim değerli arkadaşlar: Ben lisedeyken, okulumuzun güreş takımı vardı. Bir arkadaşımız 100 artı kiloda güreşiyordu. 100 kilonun üzerinde lise öğrencisi olur mu? Vardı böyle birisi. Bu arkadaşımız, il çapında yapılan yarışmalarda, hiçbir rakibi çıkmadığı için, otomatikman il birincisi oldu. Arkasından, bölge birinciliği şampiyonasına gittik, hiçbir rakibi çıkmadığı için orada da bölge birincisi oldu ve madalya taktı.

UFUK ÖZKAN (Manisa) - Sayın Bakan, sıfır puan alanlar 100 kilonun üzerindeki güreşçiler mi; onu mu anlatıyorsunuz?

MİLLÎ EĞİTİM BAKANI HÜSEYİN ÇELİK (Devamla) - Müsaade et... Müsaade et... Müsaade et, cevap vereceğim size.

Sonra, Türkiye şampiyonasına gittik, bu arkadaşımıza bir rakip çıktı ve -bu 100 artı kiloda güreşen kişi de zaten güreşçi falan değildi-. ilk saniyede tuş olmasına rağmen Türkiye ikincisi oldu, kendisine madalya taktılar ve bir ay da o madalyayı boynundan çıkarmadı.

Değerli arkadaşlar, ben örnek veriyorum. Kars'ın Digor İlçesinde, sağlık memurluğu pozisyonuna müracaat etmiş olan bir kişi, eğer ondan başka kimse müracaat etmemişse, sadece kendisiyle yarışmıştır; puanı 2 de olabilir, 3 de olabilir, 5 de olabilir, 0 da olabilir. Bu puan hesaplama yöntemine göre sıfırın ne anlama geldiğini, basın yoluyla defalarca açıkladık; ama, anlamak istemeyene bunu anlatmak mümkün değil.

Netice itibariyle, üniversite sınavlarında, eğer bir bölüme 100 kişi alınacaksa ve o bölüme 300 kişi müracaat etmişse, o 300 kişi kendi içerisinde yarışır.

Gelelim, diğer taraftan, altıncı tercih meselesine: Kılavuzda deniliyor ki: "Eğer, 5 tercihle, kişiler, istedikleri yerlere giremezlerse ve buna rağmen açık kalırsa, kimsenin tercih etmediği yerler olursa, o zaman 'ben Türkiye'nin herhangi bir yerinde çalışırım' şıkkını işaretleyen kimseler de atanabilir." 1 000 küsur aday bu şekilde yerleştirilmiş; ama, bir şahıs, Türkiye'nin en ücra köşesinde, kimsenin rağbet etmediği, kimsenin tercih etmediği bir yeri tercih etmişse ve oraya atanmışsa, bunu garipsemenin, buna yanlış demenin bir anlamı var mı?!

Ben size şunu söylüyorum: Sınav yapma tekniği açısından bu sınavda en ufak bir kayırma, en ufak bir şaibe, en ufak bir hile hud'a yapılmamıştır. (CHP sıralarından "atamalarda yanlışlık yapılmıştır" sesleri)

Hayır, atamada da yapılmamıştır. Bakın, 11 255 kişi yerleştirilmiş, siz, sabah akşam 16 kişiden söz ediyorsunuz.

UFUK ÖZKAN (Manisa) - Bir hata var, hatadan bahsediyoruz Sayın Bakan.

MİLLÎ EĞİTİM BAKANI HÜSEYİN ÇELİK (Devamla) - Peki, şunu söyleyeyim: Bu 16 kişi, eğer tespit ederseniz ki... Bu 16 kişi benim veya AK Partili diğer milletvekili arkadaşlarımızın yakınıdır, bunlara iltimasta bulunulmuştur iddiasını ispat ederseniz, siz, her türlü şeyi söyleme hakkına sahip olursunuz.

UFUK ÖZKAN (Manisa) - Sayın Bakan, bunu aramamıza gerek yok, bir hata var.

MİLLÎ EĞİTİM BAKANI HÜSEYİN ÇELİK (Devamla) - Kesinlikle hata falan söz konusu değil arkadaşlar; hata, vesaire söz konusu değildir. Her müracaatçı kendi kategorisinde yarışmıştır, kendi kategorisinde müracaatta bulunmuştur ve ona göre de yerleştirme yapılmıştır.

Peki, önce puan, sonra tercih ne demek... Diyelim ki, birisi, birinci tercihle -bakın, bir yer söylüyorum- Van'ın Muradiye İlçesine talepte bulunmuş; ama, puanı 70. Bir başka aday beşinci tercihle aynı pozisyonu talep etmişse, onun da puanı 80 ise, öncelik 80 alanadır; ama, 5 tercih içerisinde bulunuyorsa... Dünyanın her yerinde, bu tür tercihlerde önce puan... Ama, onu tercih etmesi lazım, o kategoriye girmesi lazım.

Birisi gelip size diyor ki: "Benim puanım şu kadar; ama, ben giremedim." Her ÖSS sınavından sonra, her LGS sınavından sonra siz öğrencilerden şunu duymuyor musunuz: "Efendim, benim puanım çok yüksek; ama, ben tercihten kaybettim." Bu insanlar tercihten kazanmıştır, kaybedenler tercihten kaybetmiştir.

Biz, eğer, bu sınava giren, büyük beklenti içerisinde olan insanlara, Türkiye'de yardımcı sağlık personeline olan ihtiyaç devam ediyor, biz bu puanları da iki yıl boyunca geçerli sayacağız, 2004 ve 2005 yılı içerisinde yapılacak sınavlarda da puanı yüksek olan bu  eğer tercihlerinde isabet ederlerse, onlar da atanacaktır diyorsak, bunun neresi yanlış, bunun neresi fena?!

Onun için, değerli milletvekilleri, tekrar söylüyorum: 59 uncu hükümet, yıllardır kanayan bir yara olan, Türkiye'nin geri kalmış yörelerindeki yardımcı sağlık personeli meselesini halletmiştir, bununla ilgili bir yasa çıkarmıştır, bir sınav yapmıştır ve oralara da atamalarda bulunulmuştur. Bu konuda, herhangi bir yanlışlık da söz konusu değildir.

Bazı illerimizde toplu kopyalar tespit edilmiştir, ikili, üçlü kopyalar tespit edilmiştir ve bunların sınavları iptal edilmiştir. Bakın, şu anda, bu illerin de listesi elimde. Hangi ilde toplu kopya vardır, hangi ilde hile hud'a, şaibe söz konusudur; bunlar tespit edilmiştir ve bunlar iptal edilmiştir.

Dolayısıyla, sınavın sağlığı açısından, ben, şahsen, vicdanen bir şüphe hissetsem, bu sınavın sonuçları beni tatmin etmese, gerçekten, birilerine haksızlık yapıldığı gibi bir kanaatimiz oluşsa, ben de, Sayın Sağlık Bakanı da, Sayın Başbakanımız da, Hükümetimiz de bu işe müdahale eder ve bu sınav iptal edilirdi; ama, burada, kesinlikle, sınavın iptal edilmesini gerektirecek bir şey yoktur. Bütün salonlarda, gözetmen ve salon başkanı olarak sınavları yapan insanlar, yanlışın doğruyu götüreceğini, teker teker, sınıftaki bütün öğrencilere yüksek sesle defalarca ifade etmişlerdir.

UFUK ÖZKAN (Manisa) - Sayın Bakan, Samsun'da var; vereceğim ismini...

MİLLÎ EĞİTİM BAKANI HÜSEYİN ÇELİK (Devamla) - Sizin iddia ettiğiniz gibi, eğer, birisi böyle söylemişse... Bakın, onun sınıfını tespit edelim, sınıftaki diğer öğrencileri çağıralım, ifadelerini alalım; göreceksiniz ki, bu iddianız kesinlikle doğru bir iddia değildir.

Onun için, değerli arkadaşlarım, 11 255 gencimiz  iş sahibi olmuştur. Bunlardan bir kısmı, muhtemelen, atandıkları yerleri beğenmeyip gitmeyebilirler. Onların yerine de, yine, puan üstünlüğüne göre, tercihe göre yerleştirme yapılacaktır. Yapılan işlem doğrudur; ama, nedense... Bunu anlamakta bazı arkadaşlarımız zorluk çekebilir; biz de, kendilerine, sonuna kadar bunu anlatmaya gayret göstereceğiz.

Ben, bu düşüncelerle, kazanan, şu anda yerleştirilen 11 255 gencimize yeni iş hayatlarında başarılar diliyorum, insanımızın sağlığıyla ilgili güzel hizmetler yapacaklarına inanıyorum; ama, atanmayan gençlere de, buradan sesleniyorum, aldıkları puanlar iki yıl boyunca geçerli olacaktır, Hükümetimiz sözleşmeli sağlık personeli uygulamasını sürdürecektir, 2004-2005 yılı içerisinde Sağlık Bakanlığına bu amaçla tahsis edilen kadrolar, puan üstünlüğü ve tercih esasına göre bu gençlerimize tahsis edilecektir diyorum ve Hükümetimiz adına, Yüce Heyetinizi saygılarımla selamlıyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Bakan.

Saygıdeğer milletvekilleri, Başkanlığın Genel Kurula diğer sunuşları vardır.

Bakanlıkları sırasında ilgili kuruluşların raporlarının gereğinin yapılmasını geciktirerek ve gerekli tedbirleri zamanında almayarak görevlerini yerine getirmemek suretiyle, Türkiye Halk Bankasının zarara uğramasına sebep oldukları iddiasıyla, Devlet eski Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Hüsamettin Özkan ve Devlet eski Bakanı Recep Önal haklarında kurulan (9/3) esas numaralı Meclis Soruşturması Komisyonunun başkan, başkanvekili, sözcü ve kâtip seçimine dair bir tezkeresi vardır; okutuyorum :

B) TEZKERELER VE ÖNERGELER

1. - (9/3) esas numaralı Meclis Soruşturması Komisyonu Geçici Başkanlığının, Komisyonun başkan, başkanvekili, sözcü ve kâtip üye seçimini yaptığına ilişkin tezkeresi (3/446)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Komisyonumuz Başkan, Başkanvekili, Sözcü ve Kâtip üyelerini seçmek üzere 14.01.2004 Çarşamba günü Saat 17.00'de ana bina zemin kat, TRT karşısı, üyeler lokantası yanı, soruşturma komisyonu toplantı salonunda 13 üye ile  toplanmış ve aşağıda isimleri yazılı sayın üyeler belirtilen görevlere seçilmişlerdir.

İlyas Sezai Önder

            Samsun

       Komisyon Geçici Başkanı

                 Adı ve Soyadı                         Seçim Bölgesi                         Aldığı Oy

Başkan: Mehmet Ergün Dağcıoğlu                                (Tokat)                                11

Başkanvekili: Ayhan Sefer Üstün                                (Sakarya)                                11

Sözcü: Zeynep Karahan Uslu                                (İstanbul)                                11

Kâtip: Telat Karapınar                                (Ankara)                                12

BAŞKAN - Bilgilerinize sunulmuştur.

Ülkemizde konuk bulunan Avrupa Birliği Komisyonu Başkanı Sayın Romano Prodi, bugün, Genel Kurula hitaben bir konuşma yapmak istemişlerdir.

Bu hususu oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Enerji ve Tabiî Kaynaklar eski Bakanları Mustafa Cumhur Ersümer ve Zeki Çakan haklarında kurulan (9/4,7) esas numaralı Meclis Soruşturması Komisyonuna seçilmiş bulunan sayın üyelerin, 15 Ocak 2004 Perşembe günü (bugün) saat 17.00'de, ana bina, zemin kat, PTT karşısındaki Meclis soruşturması komisyonları toplantı salonunda toplanarak, başkan, başkanvekili, sözcü ve kâtip seçimini yapmalarını rica ediyorum.

Komisyonun toplantı yeri ve saati ayrıca ilan tahtalarına asılmıştır.

Gündemin "Kanun Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler" kısmına geçiyoruz.

IV.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN

GELEN DİĞER İŞLER

1. - Adlî Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Bölge Adliye Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yetkileri Hakkında Kanun Tasarısı ve Adalet Komisyonu Raporu (1/521) (S. Sayısı: 146)

2. - Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Tasarısı ve Adalet Komisyonu Raporu (1/523) (S. Sayısı: 152)

3. - Çanakkale Milletvekilleri Mehmet Daniş ve İbrahim Köşdere'nin; Gelibolu Yarımadası Tarihî Millî Parkı Kanununa Geçici Bir Madde Eklenmesine Dair Kanun Teklifi (Kamu İhale Kanununa Geçici Madde Eklenmesine Dair Kanun Teklifi) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (2/212) (S. Sayısı: 305)

BAŞKAN - Adlî Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Bölge Adliye Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yetkileri Hakkında Kanun Tasarısının; Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Tasarısının; Çanakkale Milletvekilleri Mehmet Daniş ve İbrahim Köşdere'nin ve Gelibolu Yarımadası Tarihî Millî Parkı Kanununa Geçici Bir Madde Eklenmesine Dair Kanun Teklifinin geri alınan maddeleriyle ilgili komisyon raporları henüz gelmediğinden, tasarıların ve teklifin müzakerelerini erteliyoruz.

Şanlıurfa Milletvekili Yahya Akman ve 14 milletvekilinin, Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünde Değişiklik Yapılması Hakkında İçtüzük Teklifi ve Anayasa Komisyonu raporunun müzakerelerine başlayacağız.

4. - Şanlıurfa Milletvekili Yahya Akman ve 14 Milletvekilinin; Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünde Değişiklik Yapılması Hakkında İçtüzük Teklifi ve Anayasa Komisyonu Raporu (2/182) (S. Sayısı: 300)

BAŞKAN - Komisyon?.. Yok.

Teklifin görüşülmesi ertelenmiştir.

Yükseköğretim Kurumları Teşkilatı Kanununun Bir Maddesinde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısı ve Millî Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor Komisyonu raporunun müzakerelerine başlayacağız.

5. - Yükseköğretim Kurumları Teşkilatı Kanununun Bir Maddesinde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısı ve Millî Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor Komisyonu Raporu (1/716) (S. Sayısı: 319)

BAŞKAN - Komisyon?.. Yok.

Tasarının görüşülmesi ertelenmiştir.

Elektronik İmza Kanunu Tasarısı ile Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm, Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabiî Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji ve Adalet Komisyonları raporlarının müzakeresine başlıyoruz.

6. - Elektronik İmza Kanunu Tasarısı ile Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm;  Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabiî Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji ve Adalet Komisyonları raporları (1/613) (S.Sayısı: 333) (x)

BAŞKAN - Komisyon?.. Yerinde.

Hükümet?.. Yerinde.

Komisyon raporu, 333 sıra sayısıyla bastırılıp dağıtılmıştır.

Tasarının tümü üzerinde, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına, Adana Milletvekili Tacidar Seyhan; buyurun.

CHP GRUBU ADINA TACİDAR SEYHAN (Adana) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Elektronik İmza Kanunu Tasarısı üzerinde, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına görüşlerimizi belirtmek üzere, söz almış bulunuyorum; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Tabiî, biraz daha yalın tutmak istiyorum; bu tasarıyla ne yapılacak, elektronik imza nedir, elektronik imzayı hangi alanlarda kullanacağız?

Elektronik imza, dünyanın birçok yerinde, 52 ülkede, gerek kanun olarak gerek yönetmelik olarak zaten var ve uygulanmaktadır. Üç yıldır, bu ülke sayısı hızla artmaktadır.

Elektronik imzayı genel bir tanımlama olarak alacak olursak, bugün, zaten, Türkiye Büyük Millet Meclisinde, bunu, bir şekilde kullanıyoruz. Kendi masalarımızda kullanmış olduğumuz parmak izi, bir elektronik imzadır, elektronik imzanın biyometri tekniğidir ve teklik özelliği vardır; hiçbirimizin parmak izi bir diğerine benzemediğinden, teklik özelliği taşır. Önce, kendinizi kodluyorsunuz; sonra, kimliğiniz sistem tarafından tanımlandığı anda, hangi biyometri tekniğiyle, hangi parmağınızla gireceğinizi kodluyor ve kendinizi yeniden tanımlıyorsunuz; daha sonra, veri onayına geçiyorsunuz. Şu anda, onaylayacağımız Elektronik İmza Kanunu Tasarısı da, bu tip yöntemlerden oluşmaktadır.

Dünyanın her tarafında, elektronik imza, 3 temel hususta taranabilir. Bunların en önemlilerinden biri biyometri tekniğidir. Biyometri tekniği, kendi içerisinde, avuç içi izi, göz retinası, parmak izi şeklinde değişik şekillerde tanımlanır; bunun teknik özelliği vardır. Diğer bir tanımlama da, sayısal imza tekniğidir. Bir diğer şekliyle sayarsak bu sayısal imza tekniğini, nümerik ve alfanümerik karakterlerle, bilinen karakterler ile bilinmeyen karakterlerin karışımıyla yapılan bir tanımlamadır. Bu da, ikili onay sistemiyle sunulduğundan, teknik özellik taşımaktadır. Peki, biz, sayısal imzayı şimdiye kadar kullanıyor muyuz; onu da kullanıyoruz. Bankalar, interaktif sistemde, bize, havale yapma yetkisini veriyorlar. Bu, bir enformasyon ve entegre sistem olarak gerçekleşmiyor; ama, bir şekilde, biz, bunu kullanıyoruz; havalemizi yapıyoruz, hesabımız geliyor, hesabımızı kodluyoruz, kendi kodumuzu giriyoruz ve bunları Türkiye'yle paylaşıyoruz veya havalemizi yapıyoruz, ticarete de yansıtıyoruz.

Şimdi, Elektronik İmza Kanunu Tasarısı iki şeyi içeriyor. Bir, elektronik imzayı ve imzanın doğrulamasını içeriyor; bir de, kişinin kimlik bilgilerini oluşturan elektronik sertifikayı içeriyor. Bizim, bir de, elektronik sertifika doğrulama merkezlerimiz var; işte, bu merkezleri oluşturarak, kendi kimlik bilgilerimizle, yurt içinde ve yurt dışında, bizim işlem yapmamızı kolaylaştırıyor. Kısacası, maddeler üzerinde, biz, bunları biraz daha aydınlatıcı şekilde açacağız; ama, arkadaşlar, geneli üzerinde, şunu belirlemek istiyorum: Bu imza bize ne kazandıracak; biz, bugün, elektronik tüm işlemin hukukî altyapısını oluşturacağız. Tamamını mı; hayır, değil. Neden değil; çünkü, elektronik tanımlamaya, elektronik veriye ilişkin, hukuk sistemimizde bir düzenleme yoktur. Bu düzenleme yapılmadıkça, bizim, elektronik imza kanununu güvenli bir kalıba oturtmamız mümkün değildir.

Değerli arkadaşlarım ve değerli çalışma arkadaşları bunun da tedbirini almışlar; çok teşekkür ediyorum. Bunu iki aşamaya bırakmışlar; son derece olumlu bir tercihtir bu. Burada, elektronik imza kanununda, resmî törene tabi tutulan hukukî işlemler ile teminat sözleşmelerini, şu anki uygulamanın dışında bırakmışlar, kapsam dışıdır. Bunlar olmamalı mı; bunlar da olmalı; ama, elektronik sözleşmelerle ilgili hukukî bir düzenleme yoktur. Hukuksal açıdan bu düzenleme yapılmadıkça, bunun güvenilirliği sağlanıp test edilmedikçe, bu kanunda bunların işlerlik kazanması mümkün değildir. Arkadaşlar, elektronik sertifikayla ilgili, başlangıç noktasında bir toplumsal güvensizliğin yaşanmaması için, belli bir süre, bunları uygulamanın dışında tutmuşlardır, doğru yapmışlardır; hep birlikte, bu eksiklikleri giderecek altyapı çalışmalarını birlikte yürütmeliyiz diye düşünüyorum.

Burada en önemli unsur şudur arkadaşlar: Bunların hepsi işlem; ama, eğer biz çağdaş toplumlarda e-ticarete atılacaksak, e-devleti gerçekleştireceksek, elektronik imza kanunu olmadan bunu yapmamız mümkün değil; bunu, kamuoyuyla paylaşmak istiyorum. Bir dolu sıkıntıları var. Devlet neden yapmıyor, devlet neden bizim sorunlarımızı elektronik ortamda gidermiyor; onu da açıyorum: E-devlet yapısının ve elektronik ticaret yapısının aslî unsuru elektronik imzadır. Elektronik imza yoksa, e-devlet de yok, e-ticaret de yok; aslına bakarsanız, e-dönüşüm de yok. Onu sağlamadan, bunların üçünden hiçbirini yapamazsınız.

Biz, Türkiye'de bir yere geldik mi; geldik. Önce, e-devlette nereye geldik: Doğru; yıllardır e-devleti konuştuk konuştuk durduk, vatandaşa "e-devlet" yerine "e be devlet" dedirttik; ama, belli, uygun, düzeyli çalışmalar var; takdir de ediyorum. Bu yolda, teknik donanımı yeterli arkadaşlarımız, uzmanlarımız ciddî şekilde çalışıyorlar. Şimdi, bizim görevimiz bunun önünü açmaktır.

Peki, neredeyiz; biz şuradayız değerli arkadaşlar: E-devletin üç boyutu vardır. Bana göre üç, bazı uzmanlar dört tanım kullanıyor. Birisi, interaktif bilgi verme... İnteraktif bilgi verme aşamasında, bir kurum, İnternet sayfasıyla ilgili bilgiler verir veya o kurumun veri tabanına girerek belli bilgileri sorgulama müsaadesini kullanıcıya verir. Biz bunu yaptık mı; yaptık. Nerede yaptık; maliyede yaptık, sigortada yaptık; yani, devlete bağlı kurumlarda interaktif bilgi verme işlemini yerine getirdik.

İkinci aşama var mı; ikinci aşamayı da bence yaptık. İkinci aşamayı da şöyle tanımlıyorum: Muamele (transaction)... Bir sisteme girerek, kullanıcı, güvenli bilgi alanlarına girerek kendi adına bir muamele gerçekleştiriyor. Birçok kurumda yaptık; bankalarda yapıyor, muamelesini gerçekleştiriyor; ama, eksiklerimiz var.

Üçüncü aşama olan data sharing'i yapamıyoruz. Neden yapamıyoruz data sharing'i; veri güvenliği yok; birincisi bu. Yeterli teknik altyapımız yok; iki. Yeterli hukukî düzenlememiz yoktu; üç. Bir veri alışverişi yapacağınız zaman, mutlaka, siz, birey olarak kendinizi tanımlamalısınız. İşte bunun adı, elektronik sertifikadır, elektronik imzadır. Bir kuruma eğer siz belge gönderecekseniz, siz, sertifikanızı kullanmadan, sorgulandıktan sonra belgenin doğruluğunu onaylamadan, onun altına elektronik imzanızı atmadan o belge yasal bir belge olmayacaktır. Bunun için, kurumlar arasındaki iletişimde, mutlaka, elektronik sertifika, elektronik imza gereksinimi vardır. Önemli olan, bunun altyapısının hazırlanmasıdır.

Burada aksamalar olacak mı; olacak tabiî. Birkaç eksiğimiz var.   E-devletin, bir kadrosal altyapısı -uzmanların oluşturulması, yönetici kadrolarının oluşturulması- söz konusudur; ama, bir de, bilişim altyapısının oluşturulması lazım yazılımdan donanıma kadar. Network kurulumlarının gerçekleştirilmesi lazım. Gerekli yazılım ve donanım ihtiyacının mutlak suretle giderilmesi lazım, ülkenin buna açık olması lazım; yenilenmeye açık olması lazım. Mevcut internet yapısının, altyapısının desteklenmesi lazım. Böyle bir niyet var; ama, yeterli değil arkadaşlar.

Bir eksiklik daha var. Biz, bu Elektronik İmza Kanunu Tasarısıyla, teknolojik dönüşümün, teknolojik yenilenmenin başlangıcı olarak bugünü belirlemek zorundayız. Bu ülkenin bir teknolojik dönüşüm ihtiyacı var. Sanayide rekabet etme özelliğini taşıyacak her tür aşama elektronik sertifikadan geçer; çünkü, biz, burada, işgücü tasarrufunu sağlayacağız. Ülke ekonomisinde, dokümantasyondan tutun işgücüne, işgücünden tutun ulaşım masraflarına kadar birçok alanda tasarruf edeceğiz ve zamandan kazanacağız; ama, bu işi yaparken de, biz, bu teknik altyapıyı bilgiye dayandıracağız, bilgi edinme hakkına dayandıracağız. Bilgi toplumu olma özelliğine kavuşabilmek için, bilginin önünü açacağız. Mutlaka internet altyapısının genişletilmesi, yeterli bilgi ağına ve donanıma kavuşturulması, bu alanlar açıldıktan sonra da, her vatandaşımızın bundan, hangi bölge olursa olsun, saydam, şeffaf bir şekilde yararlanması gerekir arkadaşlar.

Lütfen, yönetim biçimimizi bir gözden geçirelim. Yönetimde yeni anlayışları, yeni uygulamaları, yeni yapılanmaları kabul eder düzeye gelelim. Eksiklerimizi görelim. Yönetim eksikliğimiz var mı; var. Türkiye'de bir yetenek arayışı var. Bu ülke, bu ulus, bir tek, yeteneklerini yönetmede eksiklik yaşıyor. Bu ulusun birçok yeteneği vardır; ama, Türkiye Cumhuriyetinde, maalesef, yetenek yönetim anlayışı oturmamıştır. Bunu oturtmak için, paylaşımcı bir idare anlayışının, bilişimin, yönetişimin iyi kavranması lazım. Bu, bir başlangıç noktasıdır, dediğim gibi.

Tasarıyla ilgili bazı endişelerimiz var. Ne var; hukukî açıdan var. Ben, bunlardan birkaçına değinmek istiyorum. Adalet Komisyonuna gitti, o arkadaşlarımız orada çalıştı; ama, Sayın Bakanım da değerlendirirlerse çok sevinirim. Hukukî bilgim olmamasına rağmen, teknolojik bilgimle birleştirdiğimde birkaç alanda eksiklik görüyorum. Örneğin, elektronik imza, elektronik sertifika diyoruz. Arkadaşlar, bu sertifikada beş temel bilgi var. Basite indirgeyerek anlatıyorum; gönderinin tespiti, alındı teyidi, gönderilme yeri, alınma yeri ve alınma zamanı. Bu beş temel bilgi, delil oluşturuyor, delil olarak kabul ediliyor burada; ama, delillere baktığımızda, hukuk "kesin deliller" ve "takdirî deliller" diye, delilleri teker teker tanımlamış. Acaba, bazı kanunlarda değişiklik yapıp, bunların, hangi deliller kapsamında değerlendirileceğinin de tanımlanması gerekmiyor mu diye düşünüyorum; çünkü, elektronik veriyle ilgili bir tanımlamamız yok. Tanımlamadığınız zaman, bu alandaki eksikliklerin tamamı, sadece hâkimin takdirine bırakılacaktır ve elektronik sertifika sağlayıcıları bilirkişilik görevini yerine getirmeden, yargı karar veremeyecektir. Yargının önünü açabilmek için, mutlaka bunun tanımlanması gerektiğine inanıyorum. Birinci eksiklik bu.

İkinci eksiklik, idarî para cezalarında. İdarî para cezalarında -Sayın Bakanımın buraya da özellikle dikkatini çekmek istiyorum- idare mahkemesine başvuruluyor. Biliyorsunuz, idarî para cezalarında, idare mahkemesine -bu kanun tasarısında da öyle deniliyor- başvurmuş olmak, cezanın ödenmesinin önüne geçmiyor; vatandaş o cezayı ödeyecek; ancak, bununla ilgili kurum, Telekomünikasyon Kurumudur. Biz, Telekomünikasyon Kurumunda bir mercie itiraz hakkını, mutlaka doğurmalıyız; yani, ilk itirazın kuruma yapılmasının önünü açmalıyız. Bu bize ne mi sağlar; hazırlıksız kesilmiş, hazırlıksız yapılmış bir teftişin yeniden değerlendirme olanağını sağlar; ikincisi, idare mahkemelerinde dosya birikmesinin önüne geçilir. Eğer burada da bu cezanın kesinleştiği yönünde bir karar verilirse, tabiî ki, vatandaşımız idare mahkemesine gider.

Telekomünikasyon Kurumunda, burada belirlenmeyen, ama, arkadaşlarımızın yönetmelikle belirlemeye çalıştığı -sorumlusu odur- eğer elektronik hizmet sağlayıcılarında, sertifikayı veren kurumlarda iflas olursa, bu görevi yerine getiremeyeceğini, ifa edemeyeceğini söylerse, kapanma durumunda kalırsa "buradaki sertifikalar bir başka kuruma devredilecek", "üç ay önceden bu durumunu bildirmek zorundadır", "haklarıyla birlikte devredilecektir" diyor. Burada bir sigorta sistemi de konulmuştur; o da doğrudur. Onu da saygıyla karşılıyorum; ama, bunun denetlenmesi lazım. Kim denetleyecek; Telekomünikasyon Kurumu.

Telekomünikasyon Kurumu bünyesinde, mutlaka, teknolojik olarak elektronik sertifika sağlayıcılarının denetlenmesini sağlayabilmek için, test ve onaylama merkezlerinin kurulması esastır. Eğer bu merkezleri kurmazsanız, denetimi sadece organik olarak müdürlükler vasıtasıyla sembolik olarak yaparsanız, biz, elektronik sertifika sağlayıcılarının da hakkını koruyamayız, elektronik sertifika sahiplerinin de hakkını koruyamayız. Bunlar, yürütmeyle ilgili eksiklikler; ama, bu ciddiyette bir kanun hazırlayan kurumların, bu önlemleri alacağı kanaatini de taşıyorum; kendilerine de çok teşekkür ediyorum.

Değerli arkadaşlar, teknik alanda çalışan arkadaşlarıma da bir şey ifade etmek istiyorum. Ne olursunuz, bizim bir dönüşüme ihtiyacımız var. Siz, orada meslekî konumlarınızı yerine getireceksiniz, meslekî bilgilerinizi bizlere aktaracaksınız. Yöneticilerinizin sizi şekillendirmesini beklemeyin. Paylaşım odaklarının hepsini müşterek açılımla, bilgiye, birikime ve faydaya dönüştürmeye çalışın. Türkiye'de, daha çok, son on yılda, idarecinin hissiyatı beklenmeye, o hissiyat doğrultusunda çözümler üretilmeye çalışılmaya başlandı. Bu, ıskaladığımız sanayileşmenin önünde ikinci bir engeldir. Mutlaka, kişi, inandığı doğruyu, inandığı teknik altyapıyı gerçekleştirmek için idarecisini, amirini zorlamak, düzenlemesini yapmak zorundadır. "Yahu, bir bakayım; eğer böyle düşünüyorsa, benim gibi düşünüyorsa, o zaman bunu harekete geçiririm" mantığı yanlış. Bizim toplumda var bu.

Bir örnek geldi aklıma: İki arkadaş gidiyorlarmış, biri "yahu, işlerim rast gitmiyor, ne yapayım" demiş, arkadaşı da "yürüdüğün sürece şeytanı lanetle" deyince  "olmaz, daha nereye gideceğim belli değil, o konuda bir fikrim olsun, ondan sonra lanetleyim, başıma şimdiden iş açmayayım" diye cevap vermiş.

Arkadaşlar, bilgide böyle ruhanî bir anlayışa giremeyiz. Bilgide çağdaşlığın ölçüsü, paylaşmaktır, bilgiyi kurumlarına iletmektir, onun gelişmesini sağlamaktır. En büyük tehlikemiz, bilgi kıskançlığıdır, bilginin kullanımının önünü açmamaktır.

Bizim korkularımız var. Burada da şeffaflığı öneriyorum. Ne olursunuz, ticarî sır kavramını değiştirin, bilgideki sır köprülerini aralayın. Gelişmeye yönelik her türlü veriyi, alınabilir özgürlükler çerçevesinde bilgi olarak tanımlayın.

Bizim korkularımız var. Biz, Türkiyeliyiz, Türkiye'de yaşayan insanlarız. Bakın, her birimizin çevresinde vardır; karanlıktan geçerken birçok arkadaşımız ıslık çalar, mezarlıkta yalnız başına korkarız. Neden; bilinmeyenden korkuyoruz, karanlıktan korkuyoruz. Bizi açan, Türk toplumunun dokusunda var olan tek şey, şeffaflık, saydamlık ve anlaşılabilirliktir. Bunu bilgide yapmadığınız sürece, gelişmişliğin önünü açıyorum diyemezsiniz, gelişmişliğin önünde engel olan şeyleri ortadan kaldıramazsınız. Devlet yapısından başlayarak, bilgi yapısına da yeni yatırımlar yapıp, bu ülkenin önünü açmak lazım.

Dikkat edin, özellikle, altyapıyı elektroniğe yapın diyorum; yapın, yazılıma da yapın arkadaşlar. Üçüncü dünya ülkeleri diye tanımlanan birçok ülkenin kendi ulusal yazılımları var. Biz, 70 000 000'luk Türkiye Cumhuriyetinde daha kendi ulusal yazılımımızı oluşturamadık. Ne olursunuz, yazılım sektörünü biz destekleyelim; bunların önünü açalım. Bu yasayla birlikte, onların ülkedeki iletişime katkılarından maksimum derecede faydalanmaya çalışalım. Genç dimağlarımızı yurt dışına göndermek yerine, yurt içinde değerlendirmenin önünü açalım.

Bugün, Hindistan'ın dahi 2002 yılında yazılım ürünleri ihracatı 6 milyar dolara ulaşmışken, 2006 yılı hedefleri 50 milyar dolar olmuşken, Türkiye'nin bir yazılım politikasının olmamasını anlamak ve yazılıma destek vermemesini anlamak mümkün değildir.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Seyhan, buyurun.

TACİDAR SEYHAN (Devamla) - Bu, ulusal bir görevdir. Bu, toplumsal bir görevdir. Bunun güvenlik boyutu vardır.

Bakın, bu tasarıda, örneğin sayısal imzada, bir kısmının bilinir karakterlerden oluşmasını, bir kısmının da bilinmeyen alfanümerik karakterlerden, görünmeyen karakterlerden oluşmasını söylüyoruz. Neden görünmüyor; bilgi güvenliği. Ama, dünya hâlâ tartışıyor; o görünmeyen karakterler, sertifika sağlayıcıları tarafından saklanmalı mıdır, saklanmamalı mıdır? Neden saklanacak; çünkü, savunma alanında bilgi almak gerektiği zaman, güvenlik alanında istihbarat birimlerinin bilgi alması gerektiği zaman, o sayfalara girip, veriyi inceleme hakkını elde etmek istiyorlar. Ama, biz, kullandığımız yazılımın nereye gittiğini bilmiyoruz. Birtakım yazılımların, Genelkurmaya source'leri gidiyor; ama, biz dünyayla ilişkimizin kesilebileceğini, kendi kaynaklarımızdan daha güvenli çıkabileceğimizi düşünürsek, kendi yazılımımıza ne kadar önem vermemiz gerektiği de bu şekilde ortaya çıkmaktadır.

Ben, buradaki, bu işe gönül vermiş arkadaşlarımın, çalışmayla, azimle, bu eksiklikleri giderebileceğine inanıyor, bu konuda çalışma yapan arkadaşlarıma teşekkür ediyor, kanunun Türkiye'ye hayırlı uğurlu olmasını diliyorum.

Teşekkür ediyorum değerli arkadaşlarım. (Alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Seyhan.

Tasarının tümü üzerinde, AK Parti Grubu adına, Denizli Milletvekili Mehmet Yüksektepe; buyurun. (AK Parti sıralarından alkışlar)

AK PARTİ GRUBU ADINA MEHMET YÜKSEKTEPE (Denizli) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Adalet Bakanlığınca hazırlanan Elektronik İmza Kanunu Tasarısıyla ilgili olarak, AK Parti Grubunun görüşlerini sizlerle paylaşmak üzere, Grup adına söz almış bulunmaktayım; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; konuşmama başlamadan önce, CHP Grubu adına konuşan Sayın Seyhan'a, buradan, huzurlarınızda teşekkür ediyorum. Gerçekten çok yapıcı bir konuşma yaptı; çünkü, bu kanun tasarısı, Türkiye toplumunun değişim ve dönüşümünün önünü açacak bir devrim niteliğindeki bir tasarıdır. Bugün, bu yasa tasarısı, Türkiye'yi gelecek yüzyıla taşıyacak büyük bir projenin hayata geçirilmesi açısından önemli bir adımdır.

"E-Türkiye Dönüşüm Projesi" diye adlandırılan bu büyük proje, bilgi toplumu olma sürecinin vazgeçilmez ilkelerindendir. E-Türkiye Dönüşüm Projesi, gelişmiş ülkelerle entegrasyonu sağlayacak ve girmeyi hedeflediğimiz Avrupa Birliğine üyelik sürecinin bir parçası olan e-Avrupa Çerçeve Programının da bir gereğidir.

Ayrıca, yine bu çatı altında görüşeceğimiz Kamu Yönetimi Reformu Yasa Tasarısıyla eşzamanlı yürütülmesi faydalı olacak olan e-Türkiye Dönüşüm Projesinin, Türkiye için bir sıçrama yaratabilecek kadar önemli ekonomik, sosyal ve kamusal boyutunun da olduğunu vurgulamak istiyorum. Dünyada ve Türkiye'de, geleneksel ve alışılmış iletişim yöntemlerinden, ekonomik iletişim yöntemine doğru hızlı bir değişim ve gelişim yaşanmaktadır. Dolayısıyla, yönetim ve iş yapış yöntemleri de, bu değişime uygun gelişim sağlamakta ve çözümler üretmektedir. Bilgisayar ve internetin sosyal ve ekonomik yaşama girmesi, bu alandaki gelişim ve değişimi hızlandırmıştır. Özellikle elektronik imzanın çeşitli alanlarda kullanılır olması sonucu bu kanun tasarısı hazırlanmıştır.

Günlük hayatımızın birçok alanında, kurumlar ve kuruluşlar, özel sektör, elektronik imzanın gereklerini kullanmaktaydılar. Elektronik imza, başka bir elektronik veriye eklenen veya elektronik veriyle mantıksal bağıntısı bulunan ve kimlik doğrulama amacıyla kullanılan elektronik veri diye tanımlanmaktadır. Bu tasarıyla, elektronik ticaret ve kamu alanında yürütülecek e-Türkiye Dönüşüm Projesinin altyapısının aslî unsuru olan elektronik imza düzenlenmiştir. Böylece, tasarının kanunlaşmasıyla, elektronik ticarete ilişkin diğer kanunî düzenlemelerin önü açılacaktır; yani, elektronik imza tasarısıyla ilgili gerçekleştirilecek bu oylama, bu anlamdaki girişim için yeterli değildir. Tabiî ki, eksikliklerimiz olacaktır. Bu yasa tasarısı, teknik anlamda, Türkiye'de, kendi alanında bir ilktir. Dolayısıyla, bazı eksiklikler mutlaka olacaktır; ama, zaman içerisinde, bu eksiklikleri, hep birlikte, yine burada tamamlayacağız.

Tasarıda, hem kanunun adı olarak hem de temel kavram olarak "elektronik imza" kavramı benimsenmiştir. Böylece, bir yandan, kapsayıcı bir üst kavram kullanılarak sayısal imza veya biyometrik tanımlama yöntemlerinin kullanılmasına olanak sağlanmıştır; aynı zamanda, Amerika Birleşik Devletleri, Fransa gibi ülkelerin kanunlarında ve Avrupa Birliği düzenlemelerinde kullanılan başlık ve temel kavramlarla uyum sağlanması istenmiştir. Elektronik imzayla ilgili olarak, Avrupa Birliği Komisyonu, Mayıs 1998'de, Elektronik İmzada Ortak Çerçeve Direktifi Taslağı yayımlamıştır. Bu direktif taslağı şu problemin altını özellikle çiziyordu: Üye ülkelerde, elektronik imzaların hukukî geçerliliği ve servis sağlayıcıların yetki ve onay vermesiyle ilgili birbirlerinden farklı kurallar, elektronik haberleşmenin ve elektronik ticaretin kullanımı ve dolayısıyla içpazarın genişlemesi açısından önemli bir engel teşkil etmekteydi. Yani, burada, Avrupa Birliğinin kendi içerisindeki ilişkilerinde, yazışmalarında, ticarî ilişkilerinde ortak bir veri tabanının kullanılması, ortak bir birimin, ölçünün kullanılması esas alınmıştır. Dolayısıyla, biz de, Avrupa Birliğine aday ülke olarak, inşallah yakında gireceğimiz Avrupa Birliği çerçevesinde, bu yasal değişiklikleri bu anlamda yapmış oluyoruz. 13 Aralık 1999'da son haline getirilen Topluluk Elektronik İmza Çerçevesi Direktifi, dijital imzaların Avrupa Birliğindeki geçerliliğini güvence altına almayı amaçlamıştır. Ayrıca, Birleşmiş Milletlerin 14 Haziran 1996 tarihli Elektronik Ticarete İlişkin Model Kanunu bu kapsamda sayılabilir.

Diğer yandan, çeşitli ülkelerin mevzuatlarında elektronik imzaya ilişkin yasal düzenlemeler yapıldığı gibi, birkısmında ise çalışmalar devam etmektedir. Örneğin, 13 Mart 2000 tarihinde Fransa'da, 1 Ocak 2000 tarihinde Avusturya'da ve birçok OECD ülkesinde, bu elektronik imza yasa tasarısı kabul edilmiş ve şu anda yürürlüktedir. Amerika Birleşik Devletlerinde ise, federal bir kanun olarak, Küresel ve Ulusal Ticarette Elektronik İmzalar Kanunu yürürlüğe girmiştir. Bu kanunun -17 Aralık 1999 tarihli- bizzat Sayın Başkan Clinton tarafından, bütün resmî dairelerde kullanılması talimatı verilmiştir. Buna göre, bütün kamu kurumları, bir yıl içerisinde, vatandaşların ihtiyaç duyduğu en sık kullanılan en az 500 formu internet ortamında sunmuş olacaklardır; yani, her kurum, vatandaşın en çok ihtiyaç duyduğu 500 formu internet ortamına sunacak ve vatandaşlar, bu formları internet üzerinden doldurarak işlemlerini gerçekleştirecektir.

Bunun en güzel örneği, özellikle internette birçok vatandaşımızın müracaat ettiği yeşilkart uygulamasındadır. Daha önceki dönemlerde yeşilkart müracaatı, kâğıt üzerinde doldurulup postalanarak yapılıyordu ve Amerika'ya ulaşıp ulaşmadığı noktasında bir endişe vardı; ama, bugün, internet ortamında hangi sürede doldurulabileceği bellidir -ki, yaklaşık 30 dakika sürmektedir- ve tüm detaylarıyla birlikte, eksiksiz ve doğru bir şekilde -fotoğrafı da dahil olmak üzere- doldurduğunuzda, size bir onay tarihi ve onay numarası veriliyor âdeta bir makbuz gibi ve ondan sonra, o onayı aldıktan sonra, artık, sizin o belgeniz, Amerika'da yapılacak kura çekimine kesinlikle katılacaktır.

Ayrıca, ABD'de bulunan Kırtasiye ile Mücadele Kanunu gereğince, 2003'ten önce tüm eyalet hükümetleri, federal hükümetle yaptıkları yazışmaları internet ortamında gerçekleştireceklerdir. Yani, bu, şu anlama gelmektedir: Eğer e-devlete geçiş noktasında dönüşümü gerçekleştirdiğimiz takdirde, 81 vilayetimiz, merkezî hükümetle yaptığı tüm yazışmaları internet üzerinden gerçekleştirecektir. Bu, hem zaman tasarrufudur hem de kâğıt ve emek tasarrufu ve maddî tasarruftur.

Öte yandan, birçok Avrupa ülkesi, konuya ilişkin mevzuat hazırlamış ya da hazırlanan tasarıları ülkelerinin hukukî altyapılarına göre, yürütme ya da yasama organlarının gündemine almışlardır. Nitekim, 28 OECD ülkesi arasında elektronik imzayla ilgili yasal düzenlemesi olmayan tek ülke biziz maalesef. Avrupa Birliğine üye ülkelerin de tamamında bu yasalar mevcuttur. Artık, bizim de bu düzenlemeleri yaparak, hızlıca hayata geçirmemiz kaçınılmazdır. Elektronik ticaretin gelişmesi ve elektronik imzanın kullanıcılar tarafından benimsenmesi için açık ağ sistemine güven duyulmasının sağlanması gerekir. Bu güvenin sağlanabilmesi, taraflar arasında karşılıklı olarak iletilen bilgilerin gizliliğinin ve bütünlüğünün korunması, tarafların kimliklerinin doğruluğunun güvence altına alınmasına ilişkin hukukî düzenlemenin yapılmasıyla mümkün olacaktır.

Hukukî ve ticarî işlemlerde zaman, yer ve işgücü tasarrufu sağlanması bakımından, kullanıcıların, gelecekte elektronik imzayı tercih edecekleri daha şimdiden görülmektedir. 

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hükümetimizin acil eylem planında ve Başbakanlık genelgelerinde e-devlet yaklaşımına öncelik verilmiştir. Nitekim, 58 inci ve 59 uncu hükümetlerin acil eylem planı, e- Türkiye Dönüşüm Projesini doğrudan içerdiği gibi; vergi, vatandaşlık ve sosyal güvenlik numaralarının birleştirilmesi, yeni telekomünikasyon kanununun çıkarılması, telekomünikasyon alanında ikinci düzenlemelerin yapılması gibi tedbirler düşünülmüştü.

Yine, acil eylem planında, e-Türkiye Dönüşüm Projesiyle ilişkilendirilen 14 eylem daha bulunmaktadır.

Başbakanlığın 27 Şubat 2003 tarihli ve 12 sayılı genelgesine göre, e- Türkiye Dönüşüm Projesinin başlıca hedefleri şunlardır:

Vatandaşlarımıza daha kaliteli ve hızlı kamu hizmetinin sunulması.

Katılımcı, şeffaf, etkin ve basit iş süreçlerine sahip olmayı ilke edinmiş bir devlet yapısı.

Kamu hizmetlerinin sunumunda bilgi ve iletişim teknolojilerinden azamî ölçüde yararlanarak  iyi yönetişim ilkelerinin hayata geçirilmesi.

E-Türkiye Dönüşüm Projesi, genel olarak demokratikleşme, özel olarak ise kamu yönetimi reformu çerçevesinde yürütülecek, bu bağlamda değişik reform projeleriyle karşılıklı etkileri dikkate alınarak hayata geçirilecektir.

Dikkat edilirse, bu hususlar, aynı zamanda Kamu Yönetimi Reformu Tasarısının genel gerekçesinde yer alan "iyi yönetişim" amaçlarıyla da paralellik arz etmektedir. Özellikle en son yayımlanan, 4 Aralık 2003 tarihli 48 sayılı Başbakanlık genelgesinde "...Eylemler, acil eylem planında yer alan; kamu yönetiminin yeniden yapılandırılması, kamuda şeffaflığın ve hesap verilebilirliğin sağlanması, kamu hizmetlerinde etkinliğin artırılması ve vatandaşlara daha hızlı ve nitelikli hizmet sunumuna ilişkin diğer eylemler ile bütünlük içerisinde yürütülecektir" denilmektedir.

Yine, kamu yönetimi anlayışı veya iyi yönetişim yaklaşımı ile e-devlet yaklaşımı birbirinin ayrılmaz bir parçasıdır. E-devlet, iyi yönetişim kavramının en önemli uygulama aracıdır.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Sayın Başbakanımız, 1 Eylül 2003 tarihinde Lütfi Kırdar Fuar ve Kongre Merkezinde yapılan Bilişim Zirvesi ve CeBİT Eurasia Fuarının ortak açılış törenine, Berlin'den video konferansla katılmıştır. İletişim teknolojilerinin dünyayı küçültmesinin canlı örneğini sergileyen bağlantının en önemli özelliği, pahalı canlı yayın sistemleriyle değil, Polycom'un ticarî video konferans üniteleriyle gerçekleştirilmesi ve buna rağmen çok yüksek görüntü kalitesinin elde edilmesidir.

Sayın Başbakanımız, konuşmasında, bilgi ve iletişim teknolojilerinin Türkiye için taşıdığı stratejik önemin altını çizmiş, devletin e-devlet uygulamaları ve bilişim sektörünün desteklenmesinin önemini vurgulamıştır.

Yine, Sayın Başbakanımız, 27 Eylül 2003 tarihinde, 6 ihracatçı birliğin kurucu ortaklığında hayata geçirilen, küçük ve orta ölçekli firmalar başta olmak üzere, tüm ihracatçı firmaların dışpazar faaliyetlerinde satış potansiyellerini artırmak ve bilişim altyapılarını güçlendirerek uluslararası rekabet avantajı yaratmak amacıyla kurulan TİM Ticaret Noktasının açılışını yapmıştır. Türkiye'de e-ihracat dönüşümünü başlatma noktasında önemli bir adım olan bu proje gibi birçok e-ticaret uygulamasının önünü açacak olan bir yasal düzenlemedir bugün görüştüğümüz elektronik imza.

Sayın Başkan, değerli arkadaşlar; bildiğiniz üzere, e-Türkiye Dönüşüm Projesinin amaçları, kurumsal yapısı ve uygulama esasları 27 Şubat 2003 tarihli genelge ile duyurulmuş, e-Türkiye Dönüşüm Projesinin koordinasyonu, değerlendirilmesi ve yönlendirilmesiyle ilgili olarak DPT görevlendirilirken, ayrıca, DPT bünyesinde Bilgi Toplumu Dairesi Başkanlığı kurulmuştur.

DPT Müsteşarlığının koordinatörlüğünde 8 çalışma grubuyla yürütülen çalışmalar sonucu, 2003-2004 yıllarını kapsayan kısa dönem eylem planı hazırlanmıştır. Sayın Başbakan Yardımcımız Abdüllatif Şener Beyin başkanlığında hazırlanan ve yürütülen bu eylem planında çok ciddî hedefler konulmuştur. Buna göre, kısa dönem eylem planında, öncelikli olarak kamu kurumlarınca çevrimiçi hizmetlerin etkin bir şekilde sunulabilmesi için, birlikte çalışabilirlik ve güvenli bilgi sistemlerinin oluşturulmasına yönelik eylemlere yer verilmiştir. Ayrıca, kısa dönem eylem planında yer alan eylemlerin, acil eylem planındaki kamu yönetiminin yeniden yapılandırılması, kamu hizmetlerinde etkinliğin sağlanması ve vatandaşlara yönelik hizmetlere ilişkin eylemlerle bir bütünlük içerisinde olmasına dikkat edilmiştir. Bunun yanı sıra, e-Avrupa 2005 girişimi hedefleri gözönünde bulundurulmuş ve Avrupa Birliği müktesebatına uyuma ilişkin hususların da eylemlere yansıtılmasına özen gösterilmiştir.

Kısa dönem eylem planının ilk maddesi, e-Türkiye dönüşüm projesinin, toplumun tüm kesimlerini kapsayacak, ulusal fayda ve katmadeğeri artıracak şekilde gerçekleştirilmesi amacıyla bilgi toplumu stratejisinin oluşturulmasıyla ilgilidir. Bu strateji, emeğe dayalı toplumdan bilgi toplumuna, geleneksel üretim-tüketim ekonomisinden bilgi ekonomisine geçişte önümüzü aydınlatacaktır. Eylem planına bilgi toplumu stratejisinin yanı sıra bazı hedefler de konulmuştur.

Düzenleyici ve yasal çerçevenin çizildiği hukukî altyapı; bu çerçevede, e-Avrupa hedeflerinden bilgi toplumunun temel yapı taşlarını oluşturma çabalarının hızlandırılması kapsamında, gerekli yasal düzenlemelerin yapılması yönünde eylemler içermektedir. Elektronik imzayla birlikte kişisel verilerin korunması, ulusal bilgi güvenliği, bilgi edinme hakkı, yeni telekomünikasyon kanunları ile Türk Ceza Kanununun bilgi ve iletişim teknolojileri alanına özgü suç ve cezaları içeren değişiklik tasarısının yasalaşması öngörülmüştür. Yani, elektronik imza yasasıyla birlikte, önümüzdeki dönemde, bu bahsettiğim konularla ilgili de düzenlemenin acilen yapılması gerekir ki, bu elektronik imzanın bir anlamı olsun.

Hizmetlerin sunulacağı teknik altyapı ve bilgi güvenliği çerçevesinde, telekomünikasyon altyapısı, uydu bağlantıları, uluslararası bağlantı hızı ve kapasitesinin artırılması hedeflenmektedir. Bu çerçevede, Ulaştırma Bakanlığımızın geniş bant uygulamaları ve ADSL uygulamaları başlatılmıştı. Bununla birlikte, bu çalışmalarla, bundan sonra daha hızlı ve daha ucuz internet erişimi imkânı sağlanacaktır. Yani, bununla birlikte, yaklaşık yüzde 60'a varan bir internet ulaşım ve ücret avantajı sağlanmıştır.

Aynı zamanda, gerekli teknik altyapının da düzenlenmesi gerekir. Hatırlayın, Cezayir depremindeki olumsuzluklardan dolayı, günlerce, Türkiye, Avrupa ve dünyayla internet bağlantısını gerçekleştirememişti. İşte, bu gibi sıkıntıların bertaraf edilmesi için, yine, Ulaştırma Bakanlığımızın, Yunanistan üzerinden Avrupa'ya ulaşacak ve oradan da Amerika'ya ulaşacak yeni bir internet erişim hattının yedeklenerek kurulması, bu hattın herhangi bir şekilde olumsuzlukla karşılaşması durumunda, yine, komşu ülkelerin uydu sistemleriyle ortak bir yardımlaşmayla bu internet erişiminin kesintisiz olarak sağlanması düşünülmüştür.

Hizmetlerin sunulacağı bilgi toplumunun gerektirdiği insan kaynağı planlamasına ve yetiştirilmesine yönelik eylemlerin yer aldığı eğitim ve insan kaynakları çerçevesinde ise, insan kaynağına, yatırım hedefine uygun olarak, Millî Eğitim Bakanlığı tarafından yürütülen ve okullarda öğretmen ve öğrencilerin internete ve çoklu ortam kaynaklarına uygun düzeyde erişimini sağlamayı hedefleyen proje kapsamında, 2003-2004 döneminde 4 000 bilgi teknolojisi sınıfının daha kurulması öngörülmüştür.

Örneğin, geçtiğimiz günlerde, Millî Eğitim Bakanlığımızca "gelecek için eğitim" programı çerçevesinde üçüncüsü Van'da açılan bilişim laboratuvarı kuruldu. Bu laboratuvar, bölge için bir merkez vazifesi görecektir. Önümüzdeki üç yıl içerisinde, özel sektörle de işbirliği yapılarak, gelecek için eğitim programı çerçevesinde, 50 000 öğretmenin bilgisayar eğitimi alması hedeflenmektedir.

Değerli arkadaşlar, bir eğitimci olarak, sizlere bir örnek vermek istiyorum. Bir öğretmen sınıfa girdiğinde, karşısındaki 9 ve 10 yaşlarında olan çocuklarımız, eğer, bilgisayarı, bilgisayar programlarını o öğretmenden daha iyi biliyorsa, o sınıfta, o öğretmenin güvenilirliğini ve etkinliğini siz değerlendirin.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Buyurun Sayın Yüksektepe.

MEHMET YÜKSEKTEPE (Devamla) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Yine, çocuklarımız, kullandığımız cep telefonlarının fonksiyonlarını bizden çok daha iyi bilmekte ve kullanmaktadırlar; çünkü, yeni beyinler, teknolojik değişim ve dönüşüme daha kolay uyum ve adapte olmaktadırlar. Bundan dolayı, öğretmenlerimizin ve eğitimcilerimizin bu açığını hızlı bir şekilde kapatacak bu programları yaygınlaştırmak durumundayız.

Kurumların birlikte çalışabilir entegre hizmetler sunmalarına yönelik çalışmalara referans sağlayacak standartların oluşturulması gerekir.

E-Avrupa'da da önemle üzerinde durulan tematik alanlardan e-sağlık çerçevesinde, entegre sağlık enformasyon sistemlerinin geliştirilebilmesine yönelik çalışma yapılması, ulusal elektronik hasta kayıtlarında yer alacak klinik verilerin kodlanması, tıbbî malzeme ve ilaç takip sistemlerinin oluşturulması gibi eylemlerin de gerçekleştirilmesi hedeflenmektedir.

Yine, bugünlerde, çok sık bir şekilde yaygın olan bir grip rahatsızlığı var. Değerli arkadaşlar, eğer bu sistem Sağlık Bakanlığında kullanıldığında, Anadolunun herhangi bir köşesindeki bir klinikte meydana gelecek bir vakanın yayılma hızı, şiddeti ve niteliği -eğer bulaşıcı ise- anında internet üzerinden tespit edilecek ve buna yönelik olarak, koruyucu sağlık hizmetleriyle ilgili önlemlerin alınması kolaylaşacaktır.

Yine, tedavide kullanılan ilaçların ve ekipmanların kullanımı da bu kodlama sistemiyle takip edilecek; dolayısıyla, geçtiğimiz günlerde yaşanan Neşter Operasyonu gibi operasyonların yaşanmaması için, daha şeffaf ve adil bir yönetimi burada vurgulamak istiyorum.

Özellikle düşük teknolojiye dayalı geleneksel sektörleri de içerecek şekilde, KOBİ'lerde e-ticaret ve e-iş bilincinin oluşturulması, şirketlerin internet üzerinden e-ticarete hazırlık sürecinin kolaylaştırılması, ortak e-ticaret bilgi havuzunun oluşturulması, dış ticarette kullanılan bilgi ve belgelerin elektronik ortamda paylaşılması gibi eylemler vasıtasıyla, e-iş ve e-ticaretin büyüyüp gelişebileceği ortamın hazırlanması hedeflenmektedir.

Enformasyon sistemleri yönetiminin birincil amacı, enformasyonu toplamak değil, yaymaktır. Enformasyon, kamu kurumları arasında veya herhangi bir organizasyon içerisinde başarıyı sağlayan bir araçtır.

Vergi, vatandaşlık ve sosyal güvenlik gibi numaraların birleştirilmesi, MERNİS kimlik paylaşım sistemiyle vatandaş bilgilerinin paylaşılması gibi eylemler ile kurumların gerçekleştirmekte oldukları birbirinden kopuk projeler arasında entegrasyonu sağlamak ve yapılacak yatırımlarla, bilginin toplanılmasını değil, paylaşılmasını öne çıkaran projeleri sistem yaklaşımı içerisinde gerçekleştirmek amaçlanmaktadır. Bu proje hayata geçirildiğinde, artık, vatandaşlarımız kimlik taşımayacaktır.

Sayın Başkanımızın izniyle, burada bir hikâye anlatmak istiyorum. Bir İngiliz, bir Fransız, bir de Türk vatandaşını ıssız bir adaya gönderecekler. Adaya göndermeden önce "vazgeçemediğiniz bir eşyayı yanınıza almak ister misiniz veya hangi eşyayı almak istersiniz" diye sorulduğunda, İngiliz "ben viskimden ayrılamam" der, Fransız "ben bordo şarabımdan ayrılamam" der, Türk vatandaşı ise, yanına, 1 adet nüfus cüzdan sureti, 2 adet vesikalık fotoğraf, 1 adet savcılıktan iyi hal kâğıdı, 1 adet de muhtarlıktan ikametgâh belgesi almak ister; çünkü, her kurumda, vatandaştan bu belgeler istenilmektedir. Artık, bundan sonra, bu belgelerin hiçbirini taşımak ve hazırlamak durumunda kalmayacağız arkadaşlar.

Benim sadece anahatlarıyla kısaca aktardığım bu eylemlerin 2004 yılı içerisinde tamamlanması hedeflenmektedir.

Sayın Başkan, değerli arkadaşlar; tüm bunları anlatmaktaki amacım, size, AK Parti İktidarıyla değişen devlet-vatandaş ilişkisindeki farkı hissettirmektir.

Artık, vatandaşına müşteri gözüyle bakan ve müşteri memnuniyetini her şeyin üzerinde tutan bir devlet anlayışını, topladığı vergileri, insanının mutluluğu ve gençlerinin yarınını düşünerek harcayan bir devlet anlayışını getirmeye çalışıyoruz.

Bu anlayıştan yola çıkarak, e-devlet projesi, aynı zamanda, devlet-vatandaş ilişkisini yeniden yorumlayan bir projedir.

Tüm bu değişim ve dönüşüm, devletle interaktif bir ilişkisi olan katılımcı ve hesap soran vatandaş profili ortaya çıkaracaktır.

Başka bir ifadeyle "elektronik devlet" diye adlandırılan uygulama, kamu hizmetlerinin kalitesini artırmakta bir araç olarak kullanılabilir; çünkü, elektronik devlet, resmî işlemlerle ilgili olarak zaman ve mesafe sorunlarını ortadan kaldıracak ve insanlara, istedikleri zaman ve mekanda kamu hizmeti ve kamusal bilgi sunacaktır.

BAŞKAN - Sayın Yüksektepe, lütfen konuşmanızı tamamlar mısınız.

MEHMET YÜKSEKTEPE (Devamla) - Hemen bitiriyorum.

İnternetin kamu yönetiminde kullanılması demek olan e-devlet için ise "kamu anlayışının ve hizmet süreçlerinin yeniden formatlanmasıdır" diyebiliriz.

Sayın Başkan, değerli arkadaşlar, görüşmekte olduğumuz Elektronik İmza Kanunu Tasarısı yasalaştığında bu anlattığım kamu yönetiminin yeniden formatlanmasının en önemli aracı olacaktır.

Bu kanunu çıkarmakla, geç de olsa, bilgi toplumuna geçişte önemli bir sıçrama sağlamış olacağız ve üyesi olacağımız Avrupa Birliği normlarını da kamu yönetimi anlamında yakalamış alacağız.

Beni sabırla dinlediğiniz için teşekkür eder, hepinize saygılarımı sunarım. (AK Parti sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Yüksektepe.

Saygıdeğer milletvekilleri, tasarının tümü üzerinde, şahsı adına, Konya Milletvekili Sayın Ahmet Işık; buyurun. (AK Parti sıralarından alkışlar)

AHMET IŞIK (Konya) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Elektronik İmza Yasası Tasarısının geneli hakkında şahsım adına söz almış bulunmaktayım; Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bilgisayar ve internet ağı gelişmiş ve bu gelişimle birlikte, sosyal ve ekonomik hayat akışı daha da hızlanmış olup, işbu durum ise, birkısım yasal düzenlemelerin yapılmasını zarurî hale getirmiştir.

Tasarıda, bilgisayar ve internetin sosyal ve ekonomik yaşama girmesi, internet kullanımının bir parçasını oluşturan elektronik imza kullanımının sağlanması için uluslararası düzeyde bu konuda çalışmalar başlatılmış olup, sürdürüldüğü; 13 Aralık 1999 tarihli Avrupa Parlamentosu ve Konseyi Elektronik İmza Direktifi ile Birleşmiş Milletlerin 14 Haziran 1996 tarihli Elektronik Ticarete İlişkin Model Kanununun bu kapsamda sayılabileceği; diğer yandan, çeşitli ülkelerin mevzuatında elektronik imzaya ilişkin yasal düzenleme yapıldığı, bir kısmında ise, çalışmaların devam ettiği görülmekte olup, örneğin, Fransa'da 13 Mart 2000 tarihli ve 2000/230 sayılı Kanunla, elektronik imza, Medenî Kanunun 1316/4 üncü maddesinde yer almış olup, bu maddenin uygulanması amacıyla 30 Mart 2001 tarihli ve 2001/272 sayılı Kararnameyle elektronik imza hakkında bir düzenleme yapılarak yürürlüğe konulduğu; Avusturya'da ise, 1 Ocak 2000 tarihinde yürürlüğe giren Elektronik İmza Kanunuyla bu konuda düzenleme yapılmış olup, bundan başka, Amerika Birleşik Devletlerinde federal bir kanun olarak Küresel ve Ulusal Ticarette Elektronik İmzalar Kanununun yürürlüğe girdiği; öte yandan, birçok Avrupa ülkesinde konuya ilişkin mevzuat hazırlandığı ya da hazırlanan tasarıların, ilgili ülkelerin hukukî yapılarına göre, yürütme ya da yasama organlarının gündeminde bulunduğu da gerekçenin ifadesinden anlaşılmaktadır.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; tasarıda, elektronik ticaret ve kamu alanında yürütülecek "e-devlet" olarak adlandırılan projenin altyapısının aslî unsuru olan elektronik imza düzenlemesi yapılarak, tasarının kanunlaşmasıyla, elektronik ticarete ilişkin diğer kanunî düzenlemelerin önünün açılacağı, hem kanunun adı olarak hem de temel kavram olarak "elektronik imza" kavramının benimseneceği, böylelikle, bir taraftan, kapsayıcı bir üst kavram kullanılarak sayısal imza veya biyometrik tanımlama yöntemlerinin kullanımına olanak sağlandığı, diğer taraftan, Amerika Birleşik Devletleri ve Fransa gibi ülkelerin kanunlarında ve Avrupa Birliği düzenlemelerinde kullanılan başlık ve temel kavramlarla uyumun sağlandığı gerekçede vurgulanmaktadır.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; tasarıdaki ifadeyle, elektronik imzanın eşsiz bir şekilde oluşmasını sağlayan yegâne veri, imza oluşturma verisidir. İmza oluşturma verisi imza sahibine aittir ve kişinin imzasıyla kişi arasındaki bağı kurar.

Diğer deyişle, aynı imza oluşturma verisinin diğer bir kişinin eline geçmesi durumunda, imza sahibinin imzasıyla bağını ispat etmek olanaksızlaşır. Yargı, bir elektronik imzanın, iddia edildiği kişiye ait olup olmadığını belirlemek için ilk adım olarak, kişinin kimliğini, sertifikası üzerinden tespit edecektir. Bu noktada, sertifika hizmet sağlayıcılarının önemi ortaya çıkmaktadır; ikinci adımda, imzayı doğrulama işini yapacaktır.

İmza doğrulama bir matematiksel işlemdir ve imzanın yaratıldığı elektronik imza oluşturma verisinin, sertifikaya sahip kişiye ait olduğunu ve imzalı veride tahrifat olmadığını gösterir. Yargı, son olarak, imzanın oluşturulduğu aracın güvenli olup olmadığını sorgulayacaktır. Buradaki kritik soru, imza oluşturma verisinin gizliliğinin korunup korunmadığıdır. İmza oluşturma verisinin, imza oluşturma aracının dışına çıkması engellenmemişse, kişinin imzayı oluştururken kullandığı aracın bir önemi kalmaz; çünkü, kolaylıkla imza oluşturma verisinin aracın dışına çıkmış olduğu ve başka bir araç ve kişi tarafından kullanıldığı iddia edilebilir. İddianın geçerliliğini araştırmak teknik olarak güçleşir. Bu nedenle, tasarıda, güvenli elektronik imza oluşturma araçlarının üzerinde kayıtlı olan elektronik imza oluşturma verilerinin araç dışına hiçbir biçimde çıkarılmamasını ve gizliliğini sağlaması istendiği de belirtilmektedir.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; tasarıda elektronik sertifika hizmet sağlayıcılarının, elektronik sertifika verdiği kişilerin kimliklerini ve elektronik sertifika sahibinin, üçüncü kişiler adına hareket edebilme yetkisi, meslekî veya diğer kişisel bilgilerin, elektronik sertifikada bulunması durumunda, bunların resmî belgelere dayandırılması, elektronik hizmet sağlayıcılarının, imza oluşturma verilerini üretmesi veya elektronik sertifika hizmet sağlayıcısına ait binalarda veya onun sağladığı araçlarla üretilmesi durumunda, elektronik sertifika hizmet sağlayıcısının, bu işlemin gizliliğini sağlaması ve bu şekilde üretilen imza oluşturma verisinin bir kopyasını almaması veya bu veriyi saklamaması düzenlenmiş ve böylelikle, elektronik imzanın güvenilirliği ve taklit edilememesinin teminat altına alındığı tasarıda ifade edilmektedir.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Elektronik İmza Yasa Tasarısının, yasalaşarak, ekonomik ve sosyal hayata çokyönlü katkı getireceği inancıyla, Yüce Meclisi, tekrar, saygıyla selamlıyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Işık.

Saygıdeğer milletvekilleri, tasarının tümü üzerindeki görüşmeler tamamlanmıştır.

Maddelerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

1 inci maddeyi okutuyorum:

ELEKTRONİK İMZA KANUNU TASARISI

BİRİNCİ KISIM

Amaç, Kapsam ve Tanımlar

Amaç

MADDE 1.- Bu Kanunun amacı, elektronik imzanın hukukî ve teknik yönleri ile kullanımına ilişkin esasları düzenlemektir.

BAŞKAN - Madde üzerinde, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına, Adana Milletvekili Sayın Tacidar Seyhan; buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)

CHP GRUBU ADINA TACİDAR SEYHAN (Adana) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 1 inci madde üzerinde değerlendirmeye geçmeden önce, geneli üzerinde eksik kalmış birkaç değerlendirmeyi de sizlerle paylaşmak istiyorum.

Bu yasa tasarısı, elektronik imzayı aktif kılacak, Türkiye'nin önünü açacak; ama, Türkiye'de yönetim ve yetkilendirme anlayışını değiştirmediğimiz sürece, eğitim politikamızda bir zenginleştirme yapmadığımız sürece, bu yasadaki verimliliğimiz düşecektir. Bu verimliliğimizi nasıl artıracağız diye bir soru gelir önümüze.

Değerli arkadaşlar, bütün kurumlarda hizmetiçi programlarımızı yaygınlaştırmalıyız. Dünyanın her yerinde, e-devlete geçiş sürecinde, hizmetiçi eğitim programları hazırlanıyor. Bu programlar içerisinde, politika belirleme, yöneticilerdeki yetkinlik, süreç içerisindeki değişim yönetimi, bilgi kaynakları stratejisi ve planlama, proje ve program yönetimi, performans yönetimi, sermaye planlaması ve yatırım değerlendirmesi, satınalma teknikleri ve satış teknikleri, e-devlet, e-ticaret, e-iş eğitimi, BT güvenlik, yani bilgi garantisi ve daha sonra da teknik eğitim olmak üzere, yönetsel açıdan yönetişim faaliyetlerini maksimum düzeyde yerine getirebilmek için bir eğitim programı düzenlenmektedir.

Türkiye'de de, başarılı olabilmemiz için, mutlaka, böyle bir hizmetiçi eğitim programına ihtiyacımız vardır. Bu eğitim programında aynı zamanda şunu yapabiliriz: Bizde, içerik geliştirme ve kapasite geliştirme, hemen hemen yok olmaya başladı. Maksimum kapasite kullanılmamaya başlandı ve tüketici bilinci gittikçe zayıflamaya başladı. Elektronik ortam geliştikçe, elektronik ortamdaki hızlı değişime, bizim bilişim teknolojileri konusundaki eğitim politikamız ayak uydurmadıkça, bizim tüketici bilincimiz düşmeye başladı değerli arkadaşlarım. Takdir edersiniz ki -az önce arkadaşımız dikkat çekti- biz, elektronik araçlarımızı ve yazılım organlarımızı yüzde 2 performansla kullanıyoruz. Artık, Türkiye'de de, dünyada olduğu gibi, maksimum düzeyde kullanımı sağlayabilmemiz lazım ya da tüketici bilincini oluşturup, işimizi gören, ihtiyacımız olan kapasitelerin kullanımı için teknolojik yatırımımızı bilgiye dayalı ve bilinçli düzenlememiz lazım. Artık, geçmişteki "malım büyük olsun eşeğim çekmesin" anlayışı bitmiştir. Teknoloji ürünleri satan bir mağazaya girdiğimizde şu konuşmalar olur: "Ne almak istiyorsunuz beyefendi?" "Bir iletişim aracı." "Hangisini verelim?" "Canım, hangisi en iyisiyse." "Ne olsun içinde?" "Her şey olsun." Her şeyi biliyor muyuz; hayır. Kullandığımız performans yüzde 1; yazık!.. Teknoloji, dünyada o kadar hızlı değişiyor ve bizim ihracat politikamız, değişime ayak uydurmak için bunların önünü öyle bir açıyor ki, neredeyse, tabiri caizse, biraz komik; ama, kargoda eski olmaya başladı elektronik ürünler. Ne zaman demode olacak diyorsunuz "kargoda" diye espri yapıyorlar. Böyle bir gelişimde, mutlaka, tüketici bilincinin oluşturulması ve bu bilincin bilgiye, bilince dayalı olarak geliştirilmesi gerekir. Teknolojiye eğitiminizi uydurmazsanız teknoloji mezarlığına döndürürsünüz ülkeyi. Geçmişte bunu yaşadık. Aldığımız XT'ler, IT'ler elimizde kaldı. Üç yılda bu ülke bilgisayar mezarlığına döndü. Aynı şeyi cep telefonlarında yaşadık, iletişim cihazlarında yaşadık.

Bakın, burada teknolojiden yararlanıyor muyuz; yok. Yatırım yapıyoruz; Mecliste de yararlanamıyoruz. Ben, bilişim alanında birçok şeyi, size, görsel olarak vermek istiyorum; ama, arka planda, laptopumu takıp, görsel olarak size göstereceğim bir pano yok. Neden yok, nedir bunun maliyeti... Ben, buraya, laptopumla gelip, fişimi takıp, Türkiye'yle, sizinle görüşlerimi, düşüncemi paylaşmak istiyorum.

Bilgi almak istediğinde Meclis Başkanlığı, birisi katılmak istediğinde, yurt dışında olsa dahi, biz, burada video konferans sistemiyle bazı önemli insanları dinleyebilmeliyiz; anında, bazı ülkelerin görüşmelerinden haber alabilmeliyiz. Biz, Türkiye Büyük Millet Meclisiyiz; biz burada teknolojiyi paylaşamazsak, biz burada teknolojiyi kullanamazsak, ülkeye bunun iyi bir şey olduğunu anlatamayız. Teknolojiye asıl burada ihtiyacımız var.

Bakın, bugün, önümüze, simültane tercüme için cihazlar konulmuş; ne kadar güzel. Hepimiz, kavrayabilmek için, bilgiyi anında almak, tercüme etmek zorundayız. Eğer, bu bilinci soluyabilirsek, ben inanıyorum, Türkiye'nin önünü hep birlikte açacağız.

Değerli arkadaşlar, yazılım dedim; lütfen yazılıma önem verelim. Bakın, istihdam için de bu çok önemlidir. Elektronik imza bir yandan personel tasarrufu sağlıyor; ama, eğer, yazılım altyapısına önem vermezseniz, Türkiye'de işsizlik yine artar; çünkü, bu kullanıldıkça personel sayısı düşecek; bunu yazılımla kapatmak zorundayız. 1 tekstil işçisinin istihdamı için en az 55 000 dolar harcamanız gerekiyor; ama, yazılımda bir istihdamın maliyeti, sadece 4 500 dolardır. Böyle bir alana yatırım yapmak, zaruret haline gelmiştir.

Değerli arkadaşlarım, yetkilendirme dedik, kuruliçi yetkilendirme de var. Bakın, ben burada da kullanmak istiyorum. Artık, elektronik imza çıkıyor; soru önergelerimi, araştırma önergelerimi, Meclis Başkanlığına, elektronik imzamı kullanarak vermek istiyorum. Vatandaşlar öyle kullanacak.

Bu tasarı görüşülmeden önce, Sayın Reha Denemeç'le, bir bilişim konferansında beraberdik. Orada bir arkadaşımız "ben Türkiye'de yaşıyorum. MERNİS Projesini uyguluyorsunuz. Benim bir vergi numaram var. Bir devlet kurumuna gidiyorum, adımı veriyorum; önce benden kimlik numaramı istiyor, daha sonra vergi numaramı istiyor. Nerede e-devlet?! Ben üç gün izin aldım; bu üç günlük izinde taşınacaktım. Elektrik paramı yatırmama rağmen naklimi yaptıramadım; elektrik idaresine gittim, su idaresine gittim; kargoya haber verdim; telefon sistemini ve kablolu yayınlarımı devrettim ve üç günüm gitti, harçlar ödedim, param da gitti" diyor.

Değerli arkadaşlarım, model olarak, biz, bazı şeyleri uygulamak zorundayız. Genel anlayış olarak millî eğitim politikamız var, savunma politikamız var; ama, bu ülkede bir bilişim politikamız yok. Bunların nedeni hep bilişimsizlik, bilişim politikamızın olmayışı. Değerli arkadaşlar, hem enerji politikasında hem bilişim politikasında, çok kısa vadede bir düzenleme yapma ihtiyacımız var.

Singapur'a gidiyorsunuz -orası bir model- karşınıza bankamatik gibi bir cihaz çıkıyor; kodunuzu giriyorsunuz, elektronik sertifikanıza ulaşıyorsunuz, taşınacağınız adresi veriyorsunuz; elektrik, su, doğalgaz ve telefonunuz, ne varsa, o adrese iki gün içerisinde naklediliyor; gitmenize gerek yok. Bunun faydası nerede; o müracaatı yapanın kim olduğunu biliyor. İşte, bu olmadan, biz onu yapamazdık; ama, artık, bunun önünü açıyoruz; kişiyi tanımlıyoruz, tanıyoruz. Bunu harekete geçirmeliyiz.

Strateji erken oluşmaz. Kurumlar arasında veri iletişiminin -data sharing'in- sağlanabilmesinin önünü açmalıyız, kurumlarda yetkilendirme yapmalıyız. Değerli arkadaşlar, genel müdür adına kimin, müsteşar adına kimin yetkilendirileceğini bildirmeliyiz ve elektronik sertifikayla, devlet kademesindeki işlemlerimizin de hızla yapılmasının önünü açmalıyız. Bunu yapmadığımız sürece, Türkiye'de e-devlet yolunda birtakım engelleri aşmak mümkün değildir.

Pilot uygulamalar, daha sonra genel uygulamalar... Değerli arkadaşlar, ben inanıyorum; Türk insanı zekîdir, teknolojiye kısa sürede adapte olur; biz, bunu, hep birlikte, yardımlaşmayla aşacağız.

Tabiî, kanun tasarısıyla ilgili de bir şey söylemek istiyorum. Hukukî niteliğini belirliyoruz biz burada. Değerli arkadaşlar, elektronik sertifikayla birlikte elektronik veri saklanıyor.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Seyhan, konuşmanızı tamamlar mısınız.

Buyurun.

TACİDAR SEYHAN (Devamla) - Tabiî efendim, tamamlıyorum.

 Biz, imzalı olan verinin -özellikle bu madde için söylüyorum bunu- imzaladığımız verinin bir delil olarak kabul edilmesini bu tasarıda söylüyoruz; niteliğini tanımlayamıyoruz; ama, söylüyoruz. Ancak, bir düzenlemeyle imzalı olmayan verilerin hukukî boyutunun ne  olduğunu da tanımlamamız lazım. Eğer, biz, elektronik ortamda verilerin hukukî boyutunu tanımlamazsak, bu çelişkiyi mahkemelerde çok sık yaşarız. Mutlaka, bu tasarıdan hemen sonra, bu yasa tasarısına ek olabilecek yeni hukukî düzenlemelerin bizim hukuk yaşamımıza kazandırılması lazım.

Bu düzenlemeleri hep birlikte yapacağımız inancıyla, hepinizi, yeniden, sevgi ve saygıyla selamlıyor, saygılar sunuyorum.

Teşekkür ediyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Seyhan.

Saygıdeğer milletvekilleri, 1 inci madde üzerindeki görüşmeler tamamlanmıştır.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

2 nci maddeyi okutuyorum:

Kapsam

MADDE 2.- Bu Kanun, elektronik imzanın hukukî yapısını, elektronik sertifika hizmet sağlayıcılarının faaliyetlerini ve her alanda elektronik imzanın kullanımına ilişkin işlemleri kapsar.

BAŞKAN - Madde üzerinde, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına, Samsun Milletvekili Haluk Koç; buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)

CHP GRUBU ADINA HALUK KOÇ (Samsun) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Görüşmekte olduğumuz kanun tasarısı, yüksek teknolojinin çağın gereklerine uygun bir şekilde ülkemizde yerleştirilmesine dönük bir yasa tasarısı. Bunu, tüm boyutlarıyla -bir iki ek önergemiz olacak, uyarılarımız olacak- destekliyoruz.

Şimdi, yüksek teknolojiyi kullanmak çağın gereği dedik. Bunun  altyapısını oluşturmak da çağın gereği. Ben, konuyla bağlantılı olduğunu düşünüyorum; Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu içerisinde öğretim üyesi olarak görev  yapan, o kökenden gelen bazı arkadaşlarımla da konuştum; yüksek teknolojinin ülkede yerleşmesi, sadece ithal ikame bir mantıkla gerçekleştirilirse, bunun hem bedeli yüksek olur hem de devamlılığı tartışmalı hale gelir.

Değerli arkadaşlarım, araştırma ve geliştirme dediğimiz konu, yüksek teknoloji alanında da son derece önemli; gerek iktidar gerek muhalefet grubundan sözcü arkadaşlarımız, tümü üzerindeki konuşmalarda bunu dile getirdiler. Fakat, Türkiye'deki araştırma ve geliştirme temeline baktığımız zaman, aralık ayı sonrasında bazı sıkıntıların doğduğunu sizlerle paylaşmak istiyorum.

Değerli arkadaşlarım, Türkiye'de araştırma ve geliştirmenin temeli üniversitelerdir. Türkiye'deki teknoloji geliştirme konusunda da temel kurumlar üniversiteler ve üniversitelerin yaptığı ar-ge çalışmalarıdır. Şimdi, Sayın Maliye Bakanının, 31 Aralık 2003 tarihinde verdiği bir olurla, üniversitelerin bilimsel araştırma projelerinin desteklenmesi için kullanılan özel gelir ve özel ödenekler 2003 yılı sonunda bütçeye gelir olarak kaydedilmiştir.

Değerli arkadaşlarım, bilimsel araştırma projelerinin yüzde 100'e yakın büyüklükle esas kaynağı olan özel ödenekler nereden geliyor, ben, size bunları anlatmak istiyorum kısaca. Üniversitelerin kendi yarattığı kaynaklarla oluşan dönersermayelerden yüzde 5 oranında aktarımla sağlanmaktadır. Özel gelirlerse, bilimsel araştırma projeleri sonucunda elde edilen ürün ve hizmetlerin sağladığı çok küçük miktarlardaki gelirlerdir. Üniversitelerde bilimsel araştırmanın yegâne kaynağı olan ödeneklerin, 2003 yılı sonunda, 2004'e devredilerek kullanılacak olan kesimlerinin bütçeye gelir olarak kaydedilmesi, bilimsel araştırmaların durdurulması anlamına gelmektedir.

Sayın milletvekilleri, gerçekten önemli bir konu. Bu duyarlılığı ortak paylaşmamız ve bu konuda mutlaka bir adım atmamız gerekiyor; ben, onun için ifade ediyorum,  şu anda tüm üniversitelerde -bir döküm vereceğim- bilimsel araştırma projeleri kaynaksız kalmış durumdadır. Örneğin, siyaset konumumdan önce mensubu olduğum Ankara Üniversitesinde, 362 adet projenin ihtiyacı olan 9 trilyon Türk Liralık -ki, kaynağını da ifade etmiştim- özel ödenek, üniversitenin elinden bu şekilde alınmıştır. Benzer şekilde, İstanbul Üniversitesinin 14 trilyon Türk Liralık -üç örnek vereceğim- Gazi Üniversitesinin de 5 trilyon Türk Lirası büyüklüğündeki ödenekleri dahil olmak üzere, Türkiye'deki tüm üniversitelerin bilimsel araştırma projeleri ödenekleri toplamı olan yaklaşık 130 trilyon lira, bütçeye gelir kaydedilmiş ve araştırma kaynakları ortadan kaldırılmıştır. Maliye Bakanlığının ve Sayın Bakanın, YÖK Başkanı Sayın Teziç'le bu konuda görüşmesinden sonra "projelerin ihtiyacı varsa bildirilsin, ödenek tahsisi yaparız" açıklaması olmuştur.

Değerli arkadaşlarım, şimdi, bu yaklaşım, sorunu çözmemektedir. Bunun getirdiği birtakım sakıncaları da sizlerle paylaşmak istiyorum. Bu uygulamayla, bilimsel araştırma özgürlüğü zedelenmiş olmaktadır. Bilimsel araştırmada, bilimsellikdışı ağır bir bürokratik süreç devreye sokulmaktadır ve bu gibi nedenlerle, bilimsel araştırmanın yolu -ki, yüksek teknoloji yaratmada ar-ge'nin önemine değinmiştim, yerli üretimin önemine değinmiştim- bu şekilde, Türkiye'de kapatılmaktadır. Ülkemiz, bilimsel araştırma kaynaklarının kesilmesinin bedelini, inanın, yüksek maliyetle, çok daha yüksek maliyetle geri ödeyecektir.

Değerli milletvekilleri, şu anda, Türkiye'de, özgün bilimsel araştırma ve araştırma-geliştirme, yani ar-ge çalışmalarının yüzde 90'ı, üniversiteler ve üniversite mensubu akademisyenler tarafından yapılmaktadır. Yapılan uluslararası saygın bilimsel yayınların hemen hemen tamamının, ülkemize ait önemli buluşların ve bize ait patent ve faydalı modellerin üniversitelerden kaynaklanması, bunun en açık göstergesidir. Bu çalışmaların temelinin üniversitelerin bilimsel araştırma projeleri ödeneklerince oluşturulduğu unutulmamalıdır.

Sayın milletvekilleri, bakın, Avrupa Birliği sürecinde zorlu bir yolculuğa çıkmış bulunuyoruz. Bugün akşamüstü de, Sayın Prodi, Genel Kurula hitap edecek. Şimdi, acaba, orada ne oluyor? Türkiye'de, biz, bu ödenekleri, bu şekilde, elimizdeki altın yumurtlayan bir tavuktan alıyoruz -maliyetini karşılaştırmak için söylüyorum- çok daha pahalısını, dışarıda üretilmiş olarak, teknoloji olarak geri alacağız. Avrupa Birliği Bilimsel Araştırma Altıncı Çerçeve Programı da dahil olmak üzere, ülkemizin üyesi olduğu ve büyük katkılar ödediği bilimsel araştırma projeleri programları da, yapılan icraatlardan, inanın, son derece olumsuz etkilenecektir. Üniversitelerimiz ve bilim insanlarımızın, söz konusu ve benzeri programlara, uluslararası proje önerileriyle katılımı için, ana çatı ve destek, yine, üniversitelerin, bu bilimsel araştırma projeleri birimleri ve araştırma projeleri özel ödenekleridir. Şimdi, bu çatının da içi boşaltılmış durumda oluyor.

Değerli arkadaşlarım, bakın, bugün, Milliyet Gazetesinde, Sayın Meral Tamer'in köşesinde, bu konu dile getiriliyor. Hangi dünya görüşüne sahip olursa olsun... Türkiye'de araştırma yapan, araştırmayı bırakın -yani, belli bir akademik sıfatı olan kişilerin araştırma yapmasından bahsetmiyorum- doktora çalışması yapan ve bu doktora çalışmasını da bu ödeneklerden karşılayan genç araştırıcıların araştırma yapma imkânları da, maalesef, kapatılmaktadır. Maliye Bakanlığının el koyduğu bu fonların en önemli yönlerinden biri de, çoğu yüksek lisans ve doktora tezinin -vurguladığım gibi- bu kaynaklardan desteklenmesidir.

Sayın milletvekilleri, bakın, bilhassa, çoğunuzun geldiği bölgede yeni kurulan -bir üniversite yaşamı için "yeni" sıfatını kullanıyorum- ve gelişmekte olan üniversiteler var. Bu üniversitelerin kendi ayakları üzerinde durmaları ve üniversitelerarası yarışta, bilimsel yarışta kendi araştırma ürünlerini ortaya koyabilmeleri, bu yarışta önemli bir yol kat etmeleri için, bu kaynaklar en önemli unsurdur; bunların da önü tıkanmaktadır; yani, Türkiye'deki tüm üniversitelerden bu feryat yükselmektedir.

Benim önerim -Sayın Faruk Çelik'e de illettim- Sayın Maliye Bakanına -bugün, Hükümeti temsilen Sayın Adalet Bakanı oturuyorlar-bu konunun hassasiyetini hatırlatmaktır. Şöyle söyleyebilirsiniz -konunun dışında olan arkadaşlarımız için söylüyorum- hiçbir araştırma projesi için, sosyal bilimlerde ya da diğer müspet bilimlerde, 31 Aralık 2003 tarihinde ya da o yıl sonunda bitecek diye bir kural yok. Öyle sosyal boyutlu araştırmalar var ki, üç yıl sürebilir, dört yıl sürebilir, beş yıl sürebilir; müspet bilimlerde öyle araştırmalar var ki, çeşitli maddeler kullanılır ve bu maddelerin miatlı, ömürlü birtakım kitleri vardır. Bunların hiçbirini 31 Aralıkta bitecek diye sınırlamamız mümkün değildir. Birçok doktora tezi yarım kalmıştır, birçok araştırma yarım kalmıştır. Ben, bu konuda, yüksek teknolojiyle ilgili bir yasa tasarısının görüşüldüğü bu oturumda, bu konuyu, buna bağlayarak duyarlılıklarınızı rica ediyorum.

Hepinizi saygılarımla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Koç.

2 nci madde üzerindeki görüşmeler tamamlanmıştır.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

3 üncü maddeyi okutuyorum:

Tanımlar

MADDE 3.- Bu Kanunda geçen;

a) Elektronik veri: Elektronik, optik veya benzeri yollarla üretilen, taşınan veya saklanan kayıtları,

b) Elektronik imza: Başka bir elektronik veriye eklenen veya elektronik veriyle mantıksal bağlantısı bulunan ve kimlik doğrulama amacıyla kullanılan elektronik veriyi,

c) İmza sahibi: Elektronik imza oluşturmak amacıyla bir imza oluşturma aracını kullanan gerçek kişiyi,

d) İmza oluşturma verisi: İmza sahibine ait olan, imza sahibi tarafından elektronik imza oluşturma amacıyla kullanılan ve bir eşi daha olmayan şifreler, kriptografik gizli anahtarlar gibi verileri,

e) İmza oluşturma aracı: Elektronik imza oluşturmak üzere, imza oluşturma verisini kullanan yazılım veya donanım aracını,

f) İmza doğrulama verisi: Elektronik imzayı doğrulamak için kullanılan şifreler, kriptografik açık anahtarlar gibi verileri,

g) İmza doğrulama aracı: Elektronik imzayı doğrulamak amacıyla imza doğrulama verisini kullanan yazılım veya donanım aracını,

h) Zaman damgası: Bir elektronik verinin, üretildiği, değiştirildiği, gönderildiği, alındığı ve / veya kaydedildiği zamanın tespit edilmesi amacıyla, elektronik sertifika hizmet sağlayıcısı tarafından elektronik imzayla doğrulanan kaydı,

ı) Elektronik sertifika: İmza sahibinin imza doğrulama verisini ve kimlik bilgilerini birbirine bağlayan elektronik kaydı,

j) Kurum: Telekomünikasyon Kurumunu,

İfade eder.

BAŞKAN - Madde üzerinde söz talebi?.. Yok.

3 üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir

4 üncü maddeyi okutuyorum:

İKİNCİ KISIM

Güvenli Elektronik İmza ve Sertifika Hizmetleri

BİRİNCİ BÖLÜM

Güvenli Elektronik İmza, Güvenli Elektronik İmza Oluşturma ve Doğrulama Araçları

 

Güvenli elektronik imza

MADDE 4.- Güvenli elektronik imza;

a) Münhasıran imza sahibine bağlı olan,

b) Sadece imza sahibinin tasarrufunda bulunan güvenli elektronik imza oluşturma aracı ile oluşturulan,

c) Nitelikli elektronik sertifikaya dayanarak imza sahibinin kimliğinin tespitini sağlayan,

d) İmzalanmış elektronik veride sonradan herhangi bir değişiklik yapılıp yapılmadığının tespitini sağlayan,

Elektronik imzadır.

BAŞKAN - Madde üzerinde söz talebi?.. Yok.

4 üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir

5 inci maddeyi okutuyorum:

Güvenli elektronik imzanın hukukî sonucu ve uygulama alanı

MADDE 5.- Güvenli elektronik imza, elle atılan imza ile aynı hukukî sonucu doğurur.

Kanunların resmî şekle veya özel bir merasime tabi tuttuğu hukukî işlemler ile teminat sözleşmeleri güvenli elektronik imza ile gerçekleştirilemez.

BAŞKAN - Madde üzerinde söz talebi?.. Yok.

5 inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir

6 ncı maddeyi okutuyorum

Güvenli elektronik imza oluşturma araçları

MADDE 6.- Güvenli elektronik imza oluşturma araçları;

a) Ürettiği elektronik imza oluşturma verilerinin kendi aralarında bir eşi daha bulunmamasını,

b) Üzerinde kayıtlı olan elektronik imza oluşturma verilerinin araç dışına hiçbir biçimde çıkarılamamasını ve gizliliğini,

c) Üzerinde kayıtlı olan elektronik imza  oluşturma verilerinin, üçüncü kişilerce elde edilememesini, kullanılamamasını ve elektronik imzanın sahteciliğe karşı korunmasını,

d) İmzalanacak verinin imza sahibi dışında değiştirilememesini ve bu verinin imza sahibi tarafından imzanın oluşturulmasından önce görülebilmesini,

Sağlayan imza oluşturma araçlarıdır.

BAŞKAN - Madde üzerinde söz talebi?.. Yok.

6 ncı maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

7 nci maddeyi okutuyorum:

Güvenli elektronik imza doğrulama araçları

MADDE 7.- Güvenli elektronik imza doğrulama araçları;

a) İmzanın doğrulanması için kullanılan verileri, değiştirmeksizin doğrulama yapan kişiye gösteren,

b) İmza doğrulama işlemini güvenilir ve kesin bir biçimde çalıştıran ve doğrulama sonuçlarını değiştirmeksizin doğrulama yapan kişiye gösteren,

c) Gerektiğinde, imzalanmış verinin güvenilir bir biçimde gösterilmesini sağlayan,

d) İmzanın doğrulanması için kullanılan elektronik sertifikanın doğruluğunu ve geçerliliğini güvenilir bir biçimde tespit ederek sonuçlarını değiştirmeksizin doğrulama yapan kişiye gösteren,

e) İmza sahibinin kimliğini değiştirmeksizin doğrulama yapan kişiye gösteren,

f) İmzanın doğrulanması ile ilgili şartlara etki edecek değişikliklerin tespit edilebilmesini sağlayan,

İmza doğrulama araçlarıdır.

BAŞKAN - Madde üzerinde söz talebi?.. Yok.

7 nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

8 inci maddeyi okutuyorum:

İKİNCİ BÖLÜM

Elektronik Sertifika Hizmet Sağlayıcısı, Nitelikli Elektronik Sertifika ve

Yabancı Elektronik Sertifikalar

Elektronik sertifika hizmet sağlayıcısı

MADDE 8.- Elektronik sertifika hizmet sağlayıcısı, elektronik sertifika, zaman damgası ve elektronik imzalarla ilgili hizmetleri sağlayan kamu kurum ve kuruluşları ile gerçek veya özel hukuk tüzel kişilerdir. Elektronik sertifika hizmet sağlayıcısı, Kuruma yapacağı bildirimden iki ay  sonra faaliyete geçer.

Elektronik sertifika hizmet sağlayıcısı yapacağı bildirimde;

a) Güvenli ürün ve sistemleri kullanmak,

b) Hizmeti güvenilir bir biçimde yürütmek,

c) Sertifikaların taklit ve tahrif edilmesini önlemekle ilgili her türlü tedbiri almak,

İle ilgili şartları sağladığını ayrıntılı bir biçimde gösterir.

Kurum, yukarıdaki şartlardan birinin eksikliğini veya yerine getirilmediğini tespit ederse, bu eksikliklerin giderilmesi için, elektronik sertifika hizmet sağlayıcısına bir ayı geçmemek üzere bir süre verir, bu süre içinde elektronik sertifika hizmet sağlayıcısının faaliyetlerini durdurur. Sürenin sonunda eksikliklerin giderilmemesi halinde elektronik sertifika hizmet sağlayıcısının faaliyetine son verir. Kurumun bu kararlarına karşı 19 uncu maddenin ikinci fıkrası hükümleri gereğince itiraz edilebilir.

Elektronik sertifika hizmet sağlayıcılarının faaliyetlerinin devamı sırasında bu maddede gösterilen şartları kaybetmeleri hâlinde de yukarıdaki fıkra hükümleri uygulanır.

Elektronik sertifika hizmet sağlayıcıları, Kurumun belirleyeceği ücret alt ve üst sınırlarına uymak zorundadır.

BAŞKAN - 8 inci madde üzerinde, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına, Uşak Milletvekili Sayın Osman Coşkunoğlu; buyurun efendim.

CHP GRUBU ADINA OSMAN COŞKUNOĞLU (Uşak) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Değerli arkadaşlar, Elektronik İmza Kanunu Tasarısının 8 inci maddesi üzerinde söz aldım.

Burada, elektronik sertifika hizmet sağlayıcıları ilk kez tasarının içerisinde tanımlanıyor. Ben de, elektronik sertifika hizmet sağlayıcısı hakkında tasarıda gözden kaçmış gibi gelen birkaç noktaya dikkat çekmek istiyorum.

Şimdi, elektronik sertifika hizmet sağlayıcısı demek, size, elektronik imzada kullanacağınız... Elektronik imza ne demek; aslında, bir şifredir. Vakıa, bu tasarının gerekçesinde biyonik imzayı da kapsayan bir tanım var; ama, şu anda onunla ilgili herhangi bir madde veya düzenleme yok. Elektronik imza bu tasarının tanımladığı, aslında, dijital veya sayısal dediğimiz bir şifredir. Nasıl, diplomatik iletişim belli bir şifre üzerinden yapılırsa, arzu edilmeyen herhangi birisi bunu okuyup anlayamasın diye; elektronik imza da veya sayısal, dijital imza da, imzanızı ifade eden, başka birinin okuyup taklit edemeyeceği size özgü bir imzadır ve tabiî, alanın teyit edebileceği bir şifredir. Şimdi, basite indirgersek, böyle bir şifreyi size verecek olan, kullanıcıya verecek olan sertifika hizmet sağlayıcısıdır. Bu tasarının bu maddesindeki veya herhangi bir diğer maddesindeki sertifika hizmet sağlayıcısının, servis sağlayıcısının şu veya bu şekilde akredite olması belirtilmemiştir; o şart koşulmamıştır. Bunun tam nedenini anlayamadım; çünkü, çok önemli bir ihmal gibi geliyor bana. 8 inci maddenin gerekçesinde "Avrupa Birliği Direktifinde öngörüldüğü üzere elektronik sertifika hizmet sağlayıcılarının faaliyete geçmeleri konusunda tasarıda herhangi bir sınırlama öngörülmemiştir" deniliyor. Belki akreditasyonu bir sınırlama olarak değerlendirdikleri için, ne bu maddede ne de herhangi bir maddede bundan söz ediliyor. Bunu, bir sakınca olarak belirtmek isterim. Belki yönetmeliklerle bunun düzenlenmesi düşünülüyor.

Biraz, teknolojiyi ifade etmek istersem, bu elektronik imzada veya dijital, sayısal imzada teknoloji çok hızlı gelişiyor. Bir şifredir bu; unutmayın. Şifreler, zaman içerisinde teknoloji ve bilimdeki gelişmeyle -şifreleri de matematiksel modellerle geliştirirler- daha kompleks, daha sofistike, daha çözülmesi zor hale, kopyalanması zor hale getirilir. Bugün kullanılan teknoloji, 128 veya 164 bittir. Bu, şu anda bile aşılmış; 1 024 bitlik teknoloji, yani kopyalanması daha zor, deşifre edilmesi daha zor teknolojiler şu anda bile yürürlüktedir.

Şimdi, böylesine, zaman içerisinde gelişen -bu şifreleme kompleks bir teknolojidir; kompleks olmasaydı bu, biliyorsunuz, diplomatik iletişimlerde çok kolay çözülebilirdi- kompleks bir teknolojide sertifika hizmet sağlayıcısını denetleyecek olan da -şimdi bunun akreditasyonunu istemiyoruz- tasarıya göre Telekomünikasyon Kurumudur...

Şu anda, biliyoruz ki, Plan ve Bütçe Komisyonundan Telgraf ve Telefon Kanunuyla ilgili yeni bir düzenleme geçti; gelecek hafta da, zannedersem, Genel Kurulun gündemine gelecek. Orada da görüyoruz ki, şu andaki durumuyla Telekomünikasyon Kurumu, telekom sektöründeki rekabeti sağlayacak yetkinlik ve etkinlikte bile değil. Bu yetkinlik ve etkinliğin olmadığı rekabet ortamının sağlanamaması sonucu birtakım hatalar oluştu; onları düzeltmeye yönelik bir yasa tasarısı zaten, haftaya gelecek olan. Bunu, hiçbir şekilde, Telekom Kurumunda çalışanları itham veya suçlama şeklinde söylemiyorum; olanakları, yetkileri ve koşullarının çok daha iyileştirilmesi gerektiğini düşündüğüm için söylüyorum. Dolayısıyla, bu kadar önemli bir konuda, Telekom Kurumuna bu elektronik sertifika hizmet sağlayıcılarını denetleme gibi çok önemli bir görev daha verilecek; fakat, bu görevi de var olan kadrolar içerisinde yapmasını beklemek doğru değil. Telekom Kurumunun, bu bakımdan, güçlendirilmesi gerekli ve şu anda, bu gücü taşımadığı telekom sektöründeki durumdan da belli oluyor.

Bu maddeyle ilgili, dikkatinizi çekmek istediğim, sakınca yaratacağını tahmin ettiğim bir diğer nokta, kamu kurum ve kuruluşları ile özel hukuk gerçek veya tüzelkişileri başvurabiliyor elektronik sertifika hizmet sağlayıcısı için ve bunlar, elektronik sertifika almadan önce, iki ay beklemek durumunda. Bu iki ay içerisinde, herhalde, onun yetkinliği araştırılacak; fakat, gerçek kişilerin sadece bu iki ayla sınırlandırılmış bir denetleme altında tutulmuş olmasının da, ben, sakıncalar çıkaracağını, şimdiden, ihtimal olarak ve diğer bazı uygulamalardan bildiklerimin çerçevesi içerisinde, tekrar, burada belirtmek ve bu uyarıyı yapmak istiyorum.

Dolayısıyla; bir, akreditasyon istenmemesi; iki, Telekom kurumunun içinde bulunduğu durum; üç, bu kadar hızlı ilerleyen teknolojide biraz daha geniş bir denetleme koşulunun olmuş olması gerekirdi diye düşünüyorum ve gerçek kişilere sadece iki ay beklemeyle böyle bir yetkinin verilmesini sakıncalı görüyorum. Bunları şimdiden belirtiyorum. Diğer düzenleyici maddelerde (ceza maddesi vesaire) konuşmayacağım. Aslında, elektronik sertifika hizmet sağlayıcısıyla ilgili diğer maddelerde de bu sözünü ettiğim sakıncalar geçerli. Bunlar, zannedersem, yakın bir gelecekte, bu yasayı tekrar değiştirip genişletmemiz ihtiyacını ortaya çıkaracak.

Bu yasa tasarısı, çok daha önemli bir ihtiyacı daha ortaya çıkaracak. Dijital ortama, internete, bilgisayara erişmesi olmayanlara çok büyük olanakların sağlandığı Amerika Birleşik Devletlerinde bile "sayısal uçurum" adıyla anılan ve hiç arzu edilmeyen bir durum vardır. Nedir bu; dijital ortama erişebilenler ile erişemeyenler arasında ve zamanla giderek artan uçurumdur, gelir dağılımındaki uçurum gibi ve gelir dağılımındaki uçuruma paralel bir uçurumdur.

Şimdi, bu gibi düzenlemeleri, Avrupa Birliği, şu bu gibi gerekçelerle yapıyoruz; fakat, bu düzenlemelerin toplumumuzda hangi kesimleri daha da avantajlı duruma getireceği ve hangi kesimleri daha da dezavantajlı duruma getireceğini de şimdiden bilmemiz gerekir. Bu sayısal uçurumun kapatılması, zaman içerisinde, gelir dağılımındaki uçurumun kapatılmasından daha zordur; çünkü, gelir dağılımındaki uçurum, belli maddî desteklerle, âdeta akşamdan sabaha kısmen de olsa kapatılabilir; ama, sayısal uçurumu kapatabilmek için, azaltmak için, belli bir eğitim, çaba -Sayın Tacidar Seyhan da bahsetti- hizmetiçi eğitim gibi, toplumun, tarımdan tutun da her kesimine kadar halka sunulacak eğitimler gibi, zaman alıcı önlemler söz konusudur. Dolayısıyla, şimdi bu geçirdiğimiz yasa tasarısı, Türkiye'de zaten genişlemekte olan sayısal uçurumu daha da kötü hale getirecektir.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Coşkunoğlu, lütfen, konuşmanızı tamamlayınız.

Buyurun.

OSMAN COŞKUNOĞLU (Devamla) - Bu yasa tasarısı, dijital ortama erişebilenler ile erişemeyenler arasındaki haksız uçurumu daha da genişletecektir; dolayısıyla, bu yasa tasarısının ortaya çıkaracağı bu olumsuz durumu önlemek için, şimdiden, toplumsal önlemlerin alınmasını diler; hepinizi saygıyla selamlarım.

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Coşkunoğlu.

8 inci madde üzerindeki görüşmeler tamamlanmıştır.

8 inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

9 uncu maddeyi okutuyorum:

Nitelikli elektronik sertifika

MADDE 9.- Nitelikli elektronik sertifikada;

a) Sertifikanın "nitelikli elektronik sertifika" olduğuna dair bir ibarenin,

b) Sertifika hizmet sağlayıcısının kimlik bilgileri ve kurulduğu ülke adının,

c) İmza sahibinin teşhis edilebileceği kimlik bilgilerinin,

d) Elektronik imza oluşturma verisine karşılık gelen imza doğrulama verisinin,

e) Sertifikanın geçerlilik süresinin başlangıç ve bitiş tarihlerinin,

f) Sertifikanın seri numarasının,

g) Sertifika sahibi diğer bir kişi adına hareket ediyorsa bu yetkisine ilişkin bilginin,

h) Sertifika sahibi talep ederse meslekî veya diğer kişisel bilgilerinin,

ı) Varsa sertifikanın kullanım şartları ve kullanılacağı işlemlerdeki maddî sınırlamalara ilişkin bilgilerin,

j) Sertifika hizmet sağlayıcısının sertifikada yer alan bilgileri doğrulayan güvenli elektronik imzasının,

Bulunması zorunludur.

BAŞKAN - Madde üzerinde söz talebi?.. Yok.

9 uncu maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

10 uncu maddeyi okutuyorum:

Elektronik sertifika hizmet sağlayıcısının yükümlülükleri

MADDE 10.- Elektronik sertifika hizmet sağlayıcısı;

a) Hizmetin gerektirdiği nitelikte personel istihdam etmekle,

b) Nitelikli sertifika verdiği kişilerin kimliğini resmî belgelere göre güvenilir bir biçimde tespit etmekle,

c) Sertifika sahibinin diğer bir kişi adına hareket edebilme yetkisi, meslekî veya diğer kişisel bilgilerinin sertifikada bulunması durumunda, bu bilgileri de resmî belgelere dayandırarak güvenilir bir biçimde belirlemekle,

d) İmza oluşturma verisinin sertifika hizmet sağlayıcısı tarafından veya sertifika talep eden kişi tarafından sertifika hizmet sağlayıcısına ait yerlerde üretilmesi durumunda bu işlemin gizliliğini sağlamak veya sertifika hizmet sağlayıcısının sağladığı araçlarla üretilmesi durumunda, bu işleyişin güvenliğini sağlamakla,

e) Sertifikanın kullanımına ilişkin özelliklerin ve uyuşmazlıkların çözüm yolları ile ilgili şartların ve kanunlarda öngörülen sınırlamalar saklı kalmak üzere güvenli elektronik imzanın elle atılan imza ile eşdeğer olduğu hakkında sertifika talep eden kişiyi sertifikanın tesliminden önce yazılı olarak bilgilendirmekle,

f) Sertifikada bulunan imza doğrulama verisine karşılık gelen imza oluşturma verisini başkasına kullandırmaması konusunda, sertifika sahibini yazılı olarak uyarmak ve bilgilendirmekle,

g) Yaptığı hizmetlere ilişkin tüm kayıtları yönetmelikle belirlenen süreyle saklamakla,

h) Faaliyetine son vereceği tarihten en az üç ay önce durumu Kuruma ve elektronik sertifika sahibine bildirmekle,

Yükümlüdür.

Elektronik sertifika hizmet sağlayıcısı üretilen imza oluşturma verisinin bir kopyasını alamaz veya bu veriyi saklayamaz.

BAŞKAN - Madde üzerinde söz talebi?.. Yok.

10 uncu maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

11 inci maddeyi okutuyorum:

Nitelikli elektronik sertifikaların iptal edilmesi

MADDE 11.- Elektronik sertifika hizmet sağlayıcısı;

a) Nitelikli elektronik sertifika sahibinin talebi,

b) Sağladığı nitelikli elektronik sertifikaya ilişkin veri tabanında bulunan bilgilerin sahteliğinin veya yanlışlığının ortaya çıkması veya bilgilerin değişmesi,

c) Nitelikli elektronik sertifika sahibinin fiil ehliyetinin sınırlandığının, iflâsının veya gaipliğinin ya da ölümünün öğrenilmesi,

Durumunda vermiş olduğu nitelikli elektronik sertifikaları derhâl iptal eder.

Elektronik sertifika hizmet sağlayıcısı, nitelikli elektronik sertifikaların iptal edildiği zamanın tam olarak tespit edilmesine imkân veren ve üçüncü kişilerin hızlı ve güvenli bir biçimde ulaşabileceği bir kayıt oluşturur.

Elektronik sertifika hizmet sağlayıcısı, faaliyetine son vermesi ve vermiş olduğu nitelikli elektronik sertifikaların başka bir elektronik sertifika hizmet sağlayıcısı tarafından kullanımının sağlanamaması durumunda vermiş olduğu nitelikli elektronik sertifikaları derhâl iptal eder.

Elektronik sertifika hizmet sağlayıcısının faaliyetine Kurum tarafından son verilmesi halinde, Kurum faaliyetine son verilen elektronik sertifika hizmet sağlayıcısının vermiş olduğu nitelikli elektronik sertifikaların başka bir elektronik sertifika hizmet sağlayıcısına devredilmesine karar verir ve durumu ilgililere duyurur.

Elektronik sertifika hizmet sağlayıcısı geçmişe yönelik olarak nitelikli elektronik sertifika iptal edemez.

BAŞKAN - Madde üzerinde söz talebi?.. Yok.

11 inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

12 nci maddeyi okutuyorum:

Bilgilerin korunması

MADDE 12.- Elektronik sertifika hizmet sağlayıcısı;

a) Elektronik sertifika talep eden kişiden, elektronik sertifika vermek için gerekli bilgiler hariç bilgi talep edemez ve bu bilgileri kişinin rızası dışında elde edemez,

b) Elektronik sertifika sahibinin izni olmaksızın sertifikayı üçüncü kişilerin ulaşabileceği ortamlarda bulunduramaz,

c) Elektronik sertifika talep eden kişinin yazılı rızası olmaksızın üçüncü kişilerin kişisel verileri elde etmesini engeller. Bu bilgileri sertifika sahibinin onayı olmaksızın üçüncü kişilere iletemez ve başka amaçlarla kullanamaz.

BAŞKAN - Madde üzerinde söz talebi?.. Yok.

12 nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Saygıdeğer milletvekilleri, birleşime 10 dakika ara veriyorum.

 

Kapanma Saati: 17.40
İKİNCİ OTURUM

Açılma Saati: 17.53

BAŞKAN : Başkanvekili Nevzat PAKDİL

KÂTİP ÜYELER: Suat KILIÇ (Samsun), Türkan MİÇOOĞULLARI (İzmir)

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 43 üncü Birleşiminin İkinci Oturumunu açıyorum.

333 sıra sayılı kanun tasarısının müzakeresine kaldığımız yerden devam ediyoruz.

IV.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN

GELEN DİĞER İŞLER (Devam)

6. - Elektronik İmza Kanunu Tasarısı ile Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm;  Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabiî Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji ve Adalet Komisyonları Raporları (1/613) (S. Sayısı: 333) (Devam)

BAŞKAN - Komisyon ve Hükümet yerinde.

13 üncü maddeyi okutuyorum:

Hukukî sorumluluk

MADDE 13.- Elektronik sertifika hizmet sağlayıcısının, elektronik sertifika sahibine karşı sorumluluğu genel hükümlere tâbidir.

Elektronik sertifika hizmet sağlayıcısı, bu Kanun veya bu Kanuna dayanılarak çıkarılan yönetmelik hükümlerinin ihlâli suretiyle üçüncü kişilere verdiği zararları tazminle yükümlüdür. Elektronik sertifika hizmet sağlayıcısı kusursuzluğunu ispat ettiği takdirde tazminat ödeme yükümlülüğü doğmaz.

Elektronik sertifika hizmet sağlayıcısı, söz konusu yükümlülük ihlâlinin istihdam ettiği kişilerin davranışına dayanması hâlinde de zarardan sorumlu olup, elektronik sertifika  hizmet sağlayıcısı, bu sorumluluğundan,  Borçlar  Kanununun 55 inci maddesinde öngörülen türden bir kurtuluş kanıtı getirerek kurtulamaz.

Nitelikli elektronik sertifikanın içerdiği kullanım ve maddî kapsamına ilişkin sınırlamalar hariç olmak üzere, elektronik sertifika hizmet sağlayıcısının üçüncü kişilere ve nitelikli elektronik imza sahibine karşı sorumluğunu ortadan kaldıran veya sınırlandıran her türlü şart geçersizdir.

Elektronik sertifika hizmet sağlayıcısı, bu Kanundan doğan yükümlülüklerini yerine getirmemesi sonucu doğan zararların karşılanması amacıyla sertifika malî sorumluluk sigortası yaptırmak zorundadır. Sigortaya ilişkin usul ve esaslar Hazine Müsteşarlığının görüşü alınarak Kurum tarafından çıkarılacak yönetmelikle belirlenir.

Bu maddede öngörülen sertifika malî sorumluluk sigortası Türkiye'de ilgili branşta çalışmaya yetkili olan sigorta şirketleri tarafından yapılır. Bu sigorta şirketleri sertifika malî sorumluluk sigortasını yapmakla yükümlüdürler. Bu yükümlülüğe uymayan sigorta şirketlerine Hazine Müsteşarlığınca sekizmilyar lira idarî para cezası verilir. Bu para cezasının tahsilinde ve cezaya itiraz usulünde 18 inci madde hükümleri uygulanır.

Elektronik sertifika hizmet sağlayıcısı, nitelikli elektronik sertifikayı elektronik imza sahibine sigorta ettirerek teslim etmekle yükümlüdür.

BAŞKAN - Madde üzerinde söz talebi?.. Yok.

13 üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

14 üncü maddeyi okutuyorum: 

Yabancı elektronik  sertifikalar

MADDE 14.- Yabancı bir ülkede kurulu bir elektronik sertifika hizmet sağlayıcısı tarafından verilen elektronik sertifikaların hukukî sonuçları milletlerarası anlaşmalarla belirlenir.

Yabancı bir ülkede kurulu bir elektronik sertifika hizmet sağlayıcısı tarafından verilen elektronik sertifikaların, Türkiye'de kurulu bir elektronik sertifika hizmet sağlayıcısı tarafından kabul edilmesi durumunda, bu elektronik sertifikalar nitelikli elektronik sertifika sayılır. Bu elektronik sertifikaların kullanılması sonucunda doğacak zararlardan, Türkiye'deki elektronik sertifika hizmet sağlayıcısı da sorumludur.

BAŞKAN - Madde üzerinde söz talebi?..Yok.

14 üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

15 inci maddeyi okutuyorum:

ÜÇÜNCÜ KISIM

Denetim ve Ceza Hükümleri

Denetim

MADDE 15.- Elektronik sertifika hizmet sağlayıcılarının bu Kanunun uygulanmasına ilişkin faaliyet ve işlemlerinin denetimi Kurumca yerine getirilir.

Kurum, gerekli gördüğü zamanlarda elektronik sertifika hizmet sağlayıcılarını denetleyebilir. Denetleme sırasında, denetleme yapmaya yetkili görevliler tarafından her türlü defter, belge ve  kayıtların verilmesi, yönetim yerleri, binalar ve eklentilerine girme, yazılı ve sözlü bilgi alma, örnek alma ve işlem ve hesapları denetleme isteminin elektronik sertifika hizmet sağlayıcıları ve ilgililer tarafından yerine getirilmesi zorunludur.

BAŞKAN - Madde üzerinde söz talebi?..Yok.

15 inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

16 ncı maddeyi okutuyorum:

İmza oluşturma verilerinin izinsiz kullanımı

MADDE 16.- Elektronik imza oluşturma amacı ile ilgili kişinin rızası dışında; imza oluşturma verisi veya imza oluşturma aracını elde eden, veren, kopyalayan ve bu araçları yeniden oluşturanlar ile izinsiz elde edilen imza oluşturma araçlarını kullanarak izinsiz elektronik imza oluşturanlar bir yıldan üç yıla kadar hapis ve beşyüz milyon liradan aşağı olmamak üzere  ağır para cezasıyla cezalandırılırlar.

Yukarıdaki fıkrada işlenen suçlar elektronik sertifika hizmet sağlayıcısı çalışanları tarafından işlenirse bu cezalar yarısına kadar artırılır.

Bu maddedeki suçlar nedeniyle oluşan zarar ayrıca tazmin ettirilir.

BAŞKAN - Madde üzerinde söz talebi?..Yok.

16 ncı maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

17 nci maddeyi okutuyorum:

Elektronik sertifikalarda sahtekârlık

MADDE 17.- Tamamen veya kısmen sahte elektronik sertifika oluşturanlar veya geçerli olarak oluşturulan elektronik sertifikaları taklit veya tahrif edenler ile yetkisi olmadan elektronik sertifika oluşturanlar veya bu elektronik sertifikaları bilerek kullananlar, filleri başka bir suç oluştursa bile ayrıca, iki yıldan beş yıla kadar hapis ve bir milyar liradan aşağı olmamak üzere ağır para cezasıyla cezalandırılırlar.

Yukarıdaki fıkrada işlenen suçlar elektronik sertifika hizmet sağlayıcısı çalışanları tarafından işlenirse bu cezalar yarısına kadar artırılır.

Bu maddedeki suçlar nedeniyle oluşan zarar ayrıca tazmin ettirilir.

BAŞKAN - Madde üzerinde söz talebi?.. Yok.

17 nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

18 inci maddeyi okutuyorum:

İdarî para cezaları

MADDE 18.- Bu Kanunun;

a) 10 uncu  maddesindeki yükümlülüklerinden herhangi birini yerine getirmeyen elektronik sertifika hizmet sağlayıcısına onmilyar lira,

b) 11 inci maddesindeki yükümlülüklerden herhangi birini yerine getirmeyen elektronik sertifika hizmet sağlayıcısına sekizmilyar lira,

c) 12 nci maddesi hükümlerine aykırı hareket edenler hakkında onmilyar lira,

d) 13 üncü maddesinin beş ve yedinci fıkralarındaki yükümlülükleri yerine getirmeyen elektronik sertifika hizmet sağlayıcısına sekizmilyar lira,

e) 15 inci maddesi hükmüne aykırı hareket eden elektronik sertifika hizmet sağlayıcısına yirmimilyar lira,

İdarî para cezası Telekomünikasyon Kurulu tarafından verilir. Verilen para cezalarına dair kararlar ilgililere 7201 sayılı Tebligat Kanunu hükümlerine göre tebliğ edilir. Bu cezalara karşı tebliğ tarihinden itibaren en geç yedi gün içinde yetkili idare mahkemesine itiraz edilebilir. İtiraz, verilen cezanın yerine getirilmesini durdurmaz. İtiraz, zaruret görülmeyen hâllerde, evrak üzerinden inceleme yapılarak en kısa sürede sonuçlandırılır. İtiraz üzerine verilen kararlara karşı Bölge İdare Mahkemesine başvurulabilir. Bölge İdare Mahkemesinin verdiği kararlar kesindir. Bu Kanuna göre verilen idarî para cezaları, kurumun bildirimi üzerine 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun hükümlerine göre Maliye Bakanlığınca tahsil olunur.

BAŞKAN - Madde üzerinde, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına, Adana Milletvekili Sayın Tacidar Seyhan; buyurun.

CHP GRUBU ADINA TACİDAR SEYHAN (Adana) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Bu maddeyle ilgili olarak 17 değişik ülkede yapılan uygulamayı -çok fazla vaktinizi almadan- size belirtmek istiyorum. Tümü üzerindeki konuşmamda da belirttiğim gibi, verilen idarî para cezalarını, para cezası verildikten sonra idare mahkemesine başvurmuş olsanız bile, ödemek zorunda kalıyorsunuz ve sonuçlanmasını aylarca bekliyorsunuz. İtirazlarınız idare mahkemelerine yapılıyor. Bu konuda Avrupa'daki hukuksal düzenlemeleri incelediğimizde -Afrika ülkelerinin bazılarında bile- şöyle bir ibare geçiyor: "Verilen idarî para cezaları bir hafta içerisinde kesinleşir. Bu bir hafta içerisinde idarî para cezası verilen özel veya tüzelkişiler, kuruma itiraz edebilirler. İtiraz, kurumda oluşturulan bir komisyon tarafından değerlendirilir. Bir hafta süre içerisinde itiraza verilen cevapla veya itiraz edilmeyen durumlarda ceza kesinleşmiş sayılır. Cezaların kesinleşmesinden sonra itirazlar idare mahkemesine yapılır." Böyle bir düzenleme var. Birçok ülkede -54 ülkenin 17'sinde- var; ancak, değerli arkadaşlarımızla konuştuk "bizim hukuk sistemimizde diğer cezalarla karşıt duruma düşeceğinden dolayı, biz, bunu buraya koyamayız" dediler. Dolayısıyla, ben, burada şunu vurgulamak istiyorum: Yeniden yapacağımız hukuksal düzenlemelerde bunun da önünü açmak zorundayız değerli arkadaşlarım.

Bir eksiklik de şurada: Biz, elektronik veriyi delil olarak kabul ediyoruz; ama, görüldüğü gibi, elektronik ortamda, internet ortamında, kendi bilgisayarımızdaki veriler bir başka kişi tarafından indirilebilmekte, o veriler, reklam amaçlı veya bilgilendirme amaçlı, alınabilmekte veya veri yollanabilmektedir. Biz, hukukî düzenlemelerde, bu verilerin de niteliğini tanımlamak zorundayız; bunlar, imzasız veriler. İmzalıları anladık; imzasız olanlar hangi koşullarda suç teşkil edecek? Hepinize mail'ler geliyor; hangisi delil olarak, kaçıncı derecede delil olarak değerlendirilecek, bunun bir tanımlaması yok. Elektronik imzayla onaylanmamış veriler konusunda da bir hukukî düzenlemeye mutlaka ihtiyacımız var değerli arkadaşlarım.

Küçük bir şeye daha dikkat çekmek istiyorum. Arkadaşlar, elektronik sertifikada, sertifika hizmet sağlayıcıları, vermiş oldukları sertifikanın sorumluluğunu alıyorlar; ama, bu düzenleme internet adreslerinde de var. Avrupa'nın birçok yerinde hukukî düzenleme de var; fakat, o kadar alınabiliyor ki, bir adresi, internetten, VISA kart numaranızı vererek kiralayabiliyorsunuz. Örneğin: "Tacidar Seyhan. net." Biri giriyor sizin adınıza bu adresi satın alıyor. Birçok vaka görüldü Türkiye'de. Özellikle, siyaset kurumunun bundan etkilenebileceğini düşünerek söylüyorum. Kişilerin hakkında çok ciddî yazılar yazılarak, karalama kampanyaları açılarak bu adresler kullanılıyor; hatta, tanıtım amacıyla bu adresler ücretsiz veriliyor. Eğer biz, elektronik sertifikalarda da yeterli denetimi yapmazsak, bu sertifikalar verildiğinde hizmet sağlayıcıların kişiyle karşılıklı sözleşme yapmasını ve güvenliği sağlamasını sağlayamazsak, Türkiye'de, biz, bu işe fiyaskoyla başlarız; çünkü, her zaman, yapılan olumlu şeyin karşıtı her ülkede gelişiyor. Türkiye'de de bunun arayışları var. Bankalarımızın şifrelerinin nasıl çözüldüğünü, bugün girerseniz birçoğunuzun internet sayfasında görürsünüz. Ben inanıyorum ki, nitelikli elektronik sertifikada bazı saldırılara maruz kalacağız; ama, öncelikle sertifikanın oluşturulmasında yeterli güvenliği sağlayacağız. Bunu yapmadıktan sonra, biz, içimizde bir huzurla elektronik ortamda iletişimi, sözleşme yapmayı, elektronik devletin gereği olan iletişimi sağlayamayız. Enformasyonun temeli güvenliktir. Güvenlik teknolojilerini yenileştirmeli, bizim, mutlaka, istihbarat teşkilatımızda izleme kurulları kurulmalı ve vatandaşın direkt muhatap olacağı yer belirlenmelidir.

Hakkında olumsuz bir şey olan arkadaşımıza diyorlar ki: "Internet sayfası haksız düzenlenmiştir" veya "com adresiniz başkası tarafından satın alınmış, siz, kötü tanıtılır duruma gelmişsiniz." Peki, ben nereye gideceğim?.. "Mahkemeye başvur" diyorlar. Peki, ben, mahkemeye başvurana kadar bu adresteki bilgilerim orada mı kalacak? Benim direkt başvurabileceğim bir yer olmalı. İki ay süreyle hakkımdaki haksız yayını veya herhangi bir arkadaşımın maruz kaldığı kötü muameleyi ortadan kaldırabilecek elektronik bir kurum yok, teşkilat yok. Bu teşkilatların kurulması, yeterli altyapının sağlanması, bu konuda yapılabileceklerin kamuoyuyla paylaşılması ve bilgilendirilmesi gerekir.

Bu düzenlemelerin hepsinin Sayın Bakan nezdinde değerli kurullarca yapılabileceğine inanıyorum ve sonuna kadar, bu yasanın ek yasalarla desteklenmesine katkı vereceğimizi bildiriyor; hepinize, tekrar, Grubum ve şahsım adına saygı ve sevgilerimi sunuyorum. (Alkışlar)

BAŞKAN- Sayın Seyhan, teşekkür ediyorum.

18 inci madde üzerindeki görüşmeler tamamlanmıştır.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

19 uncu maddeyi okutuyorum:

İdarî nitelikteki suçların tekrarı ve kapatma

MADDE 19.- 18 inci maddedeki suçları  işleyenlerin bu suçları işledikleri tarihten itibaren geriye doğru üç yıl içinde  ikinci kez işlemeleri hâlinde para cezaları iki kat olarak uygulanır, üçüncü kez işlemeleri hâlinde ise Kurum tarafından elektronik sertifika hizmet sağlayıcıları hakkında kapatma cezası verilir.

Kapatma cezası verilmesine ilişkin karar 7201 sayılı Tebligat Kanununa göre ilgililere tebliğ edilir. Bu karara  karşı tebliğ tarihinden itibaren en geç yedi gün içinde yetkili idare mahkemesine itiraz edilebilir. İtiraz, yetkili makam tarafından verilen kapatma kararının yerine getirilmesini durdurmaz. İtiraz, zaruret görülmeyen hâllerde, evrak üzerinden inceleme yapılarak en kısa sürede sonuçlandırılır. İtiraz üzerine verilen kararlara karşı Bölge İdare Mahkemesine başvurulabilir. Bölge İdare Mahkemesinin verdiği kararlar kesindir.

BAŞKAN- Madde üzerinde söz talebi?.. Yok.

19 uncu maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

20 nci maddeyi okutuyorum:

DÖRDÜNCÜ KISIM

Çeşitli Hükümler

Yönetmelik

MADDE 20.- Bu Kanunun 6, 7, 8, 10, 11  ve 14 üncü maddelerinin uygulanmasına ilişkin usul ve esaslar, Kanunun yürürlük tarihinden itibaren altı ay içinde ilgili kurum ve kuruluşların görüşleri alınarak  Kurum tarafından çıkarılacak yönetmeliklerle düzenlenir.

BAŞKAN- Madde üzerinde söz talebi?.. Yok.

20 nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

21 inci maddeyi okutuyorum:

Kamu kurum ve kuruluşları hakkında uygulanmayacak hükümler

MADDE 21.- Bu Kanunun 8 inci maddesinin dört ve beşinci fıkraları ile 15 ve 19 uncu maddesi hükümleri, elektronik sertifika hizmet sağlama faaliyeti yerine getiren kamu kurum ve kuruluşları hakkında uygulanmaz.

BAŞKAN - Madde üzerinde söz talebi?.. Yok.

21 inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

22 nci maddeyi okutuyorum:

MADDE 22.- 22.4.1926 tarihli ve 818 sayılı Borçlar Kanununun 14 üncü maddesinin birinci fıkrasına aşağıdaki cümle eklenmiştir.

"Güvenli elektronik imza elle atılan imza ile aynı ispat gücünü haizdir."

BAŞKAN - Madde üzerinde söz talebi?.. Yok.

22 nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

23 üncü maddeyi okutuyorum:

MADDE 23.- 18.6.1927 tarihli ve 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununa 295 inci maddeden sonra gelmek üzere aşağıdaki 295/A maddesi eklenmiştir.

"MADDE 295/A- Usulüne göre güvenli elektronik imza ile oluşturulan elektronik veriler senet hükmündedir. Bu veriler aksi ispat edilinceye kadar kesin delil sayılırlar.

Dava sırasında bir taraf kendisine karşı ileri sürülen ve güvenli elektronik imza ile oluşturulmuş veriyi inkar ederse, bu Kanunun 308 inci maddesi kıyas yoluyla uygulanır."

BAŞKAN - Madde üzerinde söz talebi?.. Yok.

23 üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

24 üncü maddeyi okutuyorum:

MADDE 24.- 5.4.1983 tarihli ve 2813 sayılı Telsiz Kanununun 7 nci maddesinin birinci fıkrasına aşağıdaki (m) bendi eklenmiş ve mevcut (m) bendi (n) bendi olarak teselsül ettirilmiştir.

"m) Elektronik İmza Kanunu ile verilen görevleri yerine getirmek,"

BAŞKAN - Madde üzerinde söz talebi?.. Yok.

24 üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

25 inci maddeyi okutuyorum:

Yürürlük

MADDE 25.- Bu Kanun yayımı tarihinden altı ay sonra yürürlüğe girer.

BAŞKAN - Madde üzerinde söz talebi?.. Yok.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

26 ncı maddeyi okutuyorum:

Yürütme

MADDE 26.- Bu Kanun hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür.

BAŞKAN - Madde üzerinde söz talebi?.. Yok.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Sayın milletvekilleri, tasarının tümü üzerindeki görüşmeler tamamlanmıştır.

Tasarının tümünü oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Tasarının kabul edilmesi vesilesiyle, Adalet Bakanımızın, bir teşekkür konuşması talebi vardır; kendisini kürsüye davet ediyorum.

Sayın Bakan, buyurun. (Alkışlar)

ADALET BAKANI CEMİL ÇİÇEK (Ankara) - Sayın Başkan, çok değerli arkadaşlarım; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Bu çatı altında pek çok kanun tasarısını yasalaştırdık. Bugün değerli oylarınızla yasalaştırdığımız husus, bu alanda bir ilk düzenlemedir. Tasarı üzerinde söz alan çok değerli konuşmacıların da ifade ettiği gibi, bir ilk düzenleme olması sebebiyle, şüphesiz, bazı eksiklikler de olabilecektir. Esasen, bu alanda düzenleme yapmış olan ülkeler dahi, bu konuda -eski tabirle, efradını cami, ağyarını mâni- bütün eksiklikleri tümüyle ortadan kaldıracak bir düzenlemeyi henüz yapamamışlardır. Bu alandaki değişim hızla devam ettiği için, yeni ihtiyaçlar çıktıkça ya da uygulamada bazı eksiklikler, aksaklıklar oldukça, bunlar devamlı gündeme gelmekte, yeni kanunlar devreye girmektedir.

Esas itibariyle, biz, bu yasayı düzenlerken, daha çok usul hukuku açısından ağırlık vermeye çalıştık; ama, bu boyutu aşan, bu alanda düzenleme yapılması da gerekmektedir ve bunun pek çok eksiklikleri de vardır. Önümüzdeki zaman dilimi içerisinde, inanıyorum ki, hem bu yasanın uygulamasının ortaya koyabileceği, varsa, sakıncalar, onları gidermek hem de diğer alanlardaki boşluğu da ortadan kaldırabilmek için, başkaca düzenlemeleri de elbirliğiyle bu Meclisten geçireceğiz; çünkü, bu elektronik çağında, daha evvel alışmadığımız veya karşılaşmadığımız pek çok ihtilaflar önümüze gelmektedir.

Elektroniğin sağladığı kolaylıklar olduğu kadar, birkısım zorluklar da var, sürprizler de var. Bunların tümünü ortadan kaldıracak sağlam bir hukukî altyapının oluşabilmesi açısından, bugün kabul ettiğimiz yasa bir ilktir ve önemlidir, arkasının devam etmesi gerekiyor, yüksek teknoloji politikaları çerçevesinde başkaca düzenlemelerin gelmesi gerekiyor. Hatta, belki, bazı alanlarda sadece yasal düzenlemenin yetmediği, belki Anayasa değişikliğine kadar gidebilecek bir hukukî altyapının oluşması gerekiyor; ama, ilk olması hasebiyle, bunu, fevkalade önemli buluyoruz.

Katkılarınızdan dolayı hepinize teşekkür ediyorum.

Bu yasa, milletimize hayırlı ve uğurlu olsun.

Hepinize saygılar sunuyorum. (Alkışlar)

BAŞKAN - Sayın Bakan teşekkür ediyorum.

Sayın milletvekilleri, birleşime 10 dakika ara veriyorum.

 

Kapanma Saati: 18.15

 


ÜÇÜNCÜ OTURUM

Açılma Saati: 18.18

BAŞKAN: Başkanvekili Nevzat PAKDİL

KÂTİP ÜYELER: Suat KILIÇ (Samsun), Türkan MİÇOOĞULLARI (İzmir)

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 43 üncü Birleşimin Üçüncü Oturumunu açıyorum.

Sayın milletvekilleri, ülkemizde konuk olarak bulunan Avrupa Birliği Komisyonu Başkanı Sayın Romano Prodi şu anda Meclisimizi onurlandırmışlardır; kendilerine, Yüce Meclisimiz adına hoşgeldiniz diyorum. (Ayakta alkışlar)

Alınan karar gereğince, Sayın Prodi'yi, konuşmasını yapmak üzere kürsüye davet ediyorum.

Buyurun Sayın Prodi.

V.- SÖYLEVLER

1. - Avrupa Birliği Komisyonu Başkanı Romano Prodi'nin, Türkiye'nin Avrupa Birliğine adaylığı konusunda bilgi vermek üzere Genel Kurula hitaben konuşması

AVRUPA BİRLİĞİ KOMİSYONU BAŞKANI ROMANO PRODI - Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı, Parlamento üyeleri, ekselansları, bayanlar ve baylar; bugün Türkiye Büyük Millet Meclisine hitap etmek benim için büyük bir onurdur. Bu ayrıcalığın çok az kişiye tanındığını biliyorum. Dolayısıyla, bu, Avrupa Birliği ve özellikle de Avrupa Komisyonu açısından önemli bir sembolik değer taşımaktadır.

Tam olarak 80 yıl önce kurulmasından bugüne kadar, Türkiye Büyük Millet Meclisi, ülkedeki siyasî hayatın ağırlık merkezini teşkil etmiştir. Modern, laik bir ülkenin inşaına ve demokrasinin gelişmesine katkıları çok büyüktür.

Cumhuriyetin kurulmasından beri, Türkiye yoluna çıkan engelleri aşarak, böyle bir toplumun inşa edilmesi için sebatkâr bir gayret göstermiştir.

Muasır medeniyet standartlarına ulaşılması, modern Türkiye'nin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk tarafından tayin edilen en belirgin hedef olmuştur. Türkiye'nin içeride ve komşularıyla barış içerisinde, modern, demokratik bir yapıya sahip olması, O'nun en büyük emellerinden biriydi. O'nun Türkiye vizyonu, Avrupa uluslar ailesi içerisinde tam olarak yer almaktı.

Demokratik reformlara yönelik büyük kamuoyu desteği, bu yaklaşımı yansıtmaktadır. 1920'li yıllardaki devrim niteliğindeki değişimlerden, yakın tarihli ve çığır açan siyasal reformlara kadar, her şeyde, Meclisinizin, her zaman, ilerlemenin ön saflarında yer aldığını görmekteyiz ve ben de Türkiye'ye, 1963 yılında Walter Holstein'den bu yana gelen ilk Komisyon Başkanı olmaktan büyük bir şeref duymaktayım. O tarihten bu yana, Avrupa Birliği ekonomik bir topluluk olmaktan, mükellef bir siyasal birlik olma yönünde temel bir değişim gerçekleştirmiştir.. Bu dönemde, Türkiye de, önemli bir tekamül geçirmiştir ve ziyaretim, Avrupa Birliği ve Türkiye arasındaki ilişkilerin hiçbir zaman olmadığı kadar iyi olduğu gerçeğini ve Türkiye'nin adaylığının geleceğine ilişkin önemli kararların bu yıl içinde alınacak olmasını  yansıtmaktadır.

Bu benim Türkiye'ye yaptığım ilk resmî ziyaret olduğundan, soğuk savaş döneminde Türkiye'nin Avrupa'nın güvenlik ve istikrarına katkı sağlamadaki önemli rolünü de hatırlatmak isterim. Bu ikrar, Türkiye'nin, hukukun üstünlüğü ve hepimizin paylaştığı değerlere dayalı, müreffeh ve istikrarlı bir demokrasi geliştirmesine yönelik büyük ilgimizi kısmen açıklayacaktır.

Türkiye'nin, Avrupa ülkeleri arasında emsalsiz bir konuma sahip olduğunu belirtmek isterim ve Türkiye'nin, dost, Müslüman ülkeleri, tekrar tekrar demokrasi ve insan haklarını aktif olarak geliştirmeye davet etmesi çok güçlü bir mesajdır ve bu yeni yüzyılın başlangıcında Türkiye'nin barış ve bölgesel istikrara eşsiz bir katkı sağlayabileceğine inanıyorum.

Anlaşılabilir bir şekilde, Türkiye'nin güneydoğu sınırında Irak savaşının çıkması, Türk karar mercileri ve halkı arasında önemli bir endişe ve kaygı nedeni olmuştur. Geçen yıl bu hassas durumda Türkiye ve onun Büyük Millet Meclisi önemli kararlar almıştır. Irak'ın bütünlüğü ve istikrarının Türkiye ve bölge açısından öneminin tam olarak farkında olduğumuz konusunda sizi temin etmeme müsaade ediniz.

Elli yıl önce, Avrupa'daki ileri görüşlü liderler yeni bir istikamete girmişlerdir. Çatışma yerine uzlaşmayı, savaş yerine bağımsızlığa dayalı barışı, silah gücü yerine hukukun üstünlüğünü tercih etmişlerdir ve istikrar, güvenlik ve refah yaratan bir birliğin, dünyadaki en geniş tek pazarın ve ortak bir para biriminin temellerini atmışlardır. Peşinden, ekonomik ilerlemeyle birlikte, sosyal dayanışma ve insan hak ve özgürlüklerinin teminat altına alınması gelmiştir. Avrupa'nın inişli çıkışlı tarihi karşısında bunlar önemli başarılardır.

Şimdi, işbirliğimizi daha da geliştirecek beklenmedik bir sürece girmiş bulunuyoruz. Amacımız, vatandaşlarının beklentilerine cevap verebilen ve dünya meselelerinde tam anlamıyla bir rol oynayan bir Avrupa Birliğinin yaratılmasıdır.

Türkiye'ye, Avrupa Birliğinin yeni anayasası konusundaki karar öncesinde gelmeyi ümit etmiştim; maalesef, bu gerçekleşmedi. Ancak, bu amaç doğrultusunda çalışmaya devam edeceğiz ve zaman içerisinde anlaşmaya varılacağından eminim.

Kurumlarımızın daha şeffaf ve daha etkin kılınması için, Avrupa Birliğinin kurumsal mimarisinin yeniden tasarlanmasına ihtiyaç vardır. Genişleme bakımından bu reformlar her zamankinden daha büyük bir önem taşımaktadır.

Türkiye, Avrupa'nın geleceğiyle ilgili konvansiyon çalışmalarına katılarak, bu ortak göreve deneyim ve yaratıcılığını katmıştır. Ancak, özellikle dışpolitika ve güvenlik politikası, onun dışında, suç ve adaletsizlikle mücadele ve ekonomik bütünleşme alanlarında önümüze çıkacak yeni sorunları karşılayabilmemiz için, bu başarıların daha da güçlendirilmesi ve geliştirilmesi gerekmektedir. Avrupa Birliği düzeyinde, kararlı bir şekilde ve tek sesle hareket etmeye gayret etmeliyiz. Bu da, gerçek bir ortak dışpolitika ve güvenlik politikası için daha sağlam bir kurumsal çerçevenin ve hepsinden de önemlisi, birlikte hareket etme siyasî iradesinin oluşturulması anlamına gelmektedir.

Şimdi de, sizlerle, Türkiye'nin Avrupa beklentilerine ilişkin bazı düşünceleri paylaşmak istiyorum: Türkiye'de Avrupa Birliğine katılım lehine etkileyici ölçüde bir görüş birliğinin mevcut olduğunun gayet iyi bilincindeyim. Aslında, modernizasyon stratejisine yönelik, neredeyse, oybirliği içinde bir desteğin mevcut olduğu görülmektedir. Ancak, Avrupa Birliği içinde, Türkiye'nin algılamaları konusunda kaygılar mevcut ve Avrupa Birliği ve Türkiye arasındaki ilişkilerin giderek artan bir şekilde politik tartışmaların konusu haline geldiği de bir gerçektir. Türkiye'deki durumun aksine, Avrupa Birliği kamuoyunda Türkiye'nin üyeliğine yönelik bir oybirliği mevcut değildir.

Benim kanaatime göre, Avrupa Birliği ve Türkiye siyasal liderlerinin bu politik gerçeği kabul etmeleri ve buna çözüm getirmeleri önem taşımaktadır. Dinsel boyut konusunda endişe taşıyanlar bulunmaktadır. Başka birileri ise, Birliğin, Türkiye'nin nüfusu büyüklüğündeki bir ülkeyi, Türkiye'nin ekonomik kalkınmasını ve coğrafî konumunu entegre edebilme kapasitesi gibi konuları ileri sürmektedir. Bu kaygıları gidermek zorundayız.

Aslında, Türkiye'nin Avrupa'ya dahil olduğu gerçeği, 1963 tarihli Ortaklık Anlaşmamızda zaten beyan edilmişti. Türkiye'nin net olarak Avrupa'nın bir parçası olduğuna dair görüşümüzden şüphe duyulmamalıdır. Bu, Ortaklık Sözleşmesinde de ikrar edilmiştir zaten. Türk Halkının ezici bir çoğunluğunun, diğer Avrupalılarla aynı değerleri ve hedefleri paylaştığını biliyorum. Hukukun üstünlüğü ve insan haklarına saygıya dayalı bir demokraside yaşamak istiyorlar. Her yerde olduğu gibi, Türkiye'de de terörist saldırılar bu değerleri zedeleme amacı gütmektedir; başarıya ulaşamayacaklardır. Türkiye, Aralık 1999 tarihinde, Helsinki'de adaylık statüsünün tanınmasından bu yana, Kopenhag siyasî kriterlerini karşılama yönünde etkileyici bir ilerleme kaydetmiştir. Adaylık statüsü, geniş kapsamlı bir anayasal ve yasal reform sürecine girmesinde Türkiye'ye yardımcı olmuştur.

Türk Hükümetinin bu reformları gerçekleştirme yönündeki kararlılığı bizleri etkilemiştir. Türkiye'nin kendi vatandaşlarının yararına yönelik olarak politik reformların ilk ve en önemli unsurlar olduğunu bizzat kamuya açıklayarak, Başbakan Erdoğan liderliğindeki mevcut Hükümet, Türkiye'nin modernleşme yönündeki yürüyüşünü devam ettirmektedir.

Çok kısa bir zaman içinde önemli bir anayasal reform ve 7 adet yasama paketi çıkarılmıştır. Bu reformların çoğunun, çoğunluk ve muhalefet partilerinin, her ikisinin de desteğiyle, oybirliğiyle benimsendiğinin de belirtilmesi gereklidir.

Avrupa Komisyonu, müteakip raporlarında, reform sürecinin kapsamını ve önemini ikrar etmiştir. Bu girişimler, idam cezasının ve Türkçe dışındaki dillere ilişkin yasakların kaldırılması gibi, Türkiye bağlamındaki en hassas bazı konulara çözüm getirmiştir ki, bu da, Türk demokrasisinin olgunluğunun artmasının bir işaretidir.

Savunma bütçesi üzerindeki tam parlamenter otorite de dahil olmak üzere, ordunun tam demokratik idaresi sorusu da cevaba kavuşmuştur.

Türkiye, medenî, siyasal, sosyal ve ekonomik haklara ilişkin başlıca Birleşmiş Milletler sözleşmelerini onaylamıştır.

Fikirlerin şiddet içermeyen ifadesinden dolayı mahkûm edilen kişiler serbest bırakılmıştır.

Bu noktada, Avrupa Parlamentosu ve Avrupa kamuoyu, Leyla Zana'nın yeniden yargılanmasını büyük bir dikkatle takip etmektedir.

İşkence karşıtı yasalar önemli ölçüde güçlendirilmiştir ve artık, insanlar kimseyle görüştürülmeksizin gözaltında tutulamamaktadır.

Geride kalan son birkaç yıla bakıldığında ikili ilişkilerimizde köklü bir iklim değişikliği meydana geldiğini söyleyebilirim. Karşılıklı olarak birbirimize yaklaşımımız ve algılamamız açısından uzun bir yol katettik. Geçmişte, Kopenhag siyasal kriterleri açısından Türkiye'nin pozisyonu konusunda anlaşamazken, bugün, insan hakları alanı da dahil olmak üzere, durum hakkında ortak bir değerlendirmeyi çok geniş bir şekilde paylaşıyoruz. Siyasal kriterler konusunda diyaloğumuzu derinleştirdik ve konuları açık bir şekilde ve tabular olmaksızın, detaylı olarak görüşüyoruz.

Komisyon, kasım raporunda, adalet sisteminin bağımsızlık ve etkinliğinin güçlendirilmesi, temel hakların kullanımı açısından genel çerçeve, sivil-ordu ilişkilerinin Avrupa Birliği standartlarıyla tam olarak aynı çizgiye getirilmesi ve güneydoğudaki durumun iyileştirilmesi gibi daha fazla ilerleme ihtiyacı duyulan alanları vurgulamıştır ve Türkiye'nin işte bu eksiklikleri ele aldığını görmekten büyük bir memnuniyet duymaktayız.

Meclisiniz, şu anda, ceza yasası gibi son derece önemli bir yasa taslağı üzerinde çalışmakta ve bunu görüyorum. Hükümet tarafından Temmuz 2003 tarihinde kabul edilen müktesebatın benimsenmesine ilişkin Ulusal Plan, Avrupa Birliği müktesebatına ilişkin oldukça yoğun bir yasama gündemi getirmektedir.

Türk hükümetlerinin fevkalade başarılarını ve Parlamentonun bu benzersiz reformlara vesile olmasını alkışlıyorum; ancak, bunların sistematik ve etkin bir şekilde uygulanmasının sağlanmasının daha da zorlu bir görev olduğu da açıktır.

Burada, geriye kalan yapılması gerekli diğer reformları tartışmak ya da bunların uygulanması konusunda ayrıntılara girmek istemiyorum. Her iki boyut da, katılım ortaklığında ve yukarıda işaret ettiğim kasım raporunda tam olarak tanımlanmıştır zaten. Bu nedenle, nelerin yapılması gerektiği sizin açınızdan gayet nettir ve ben, sizi, başka yeni şartlar olmayacağı konusunda temin edebilirim. Önem taşıyacak olan, tam ve etkin bir uygulamadır. Türk Halkı, Avrupa vatandaşlarınca geniş ölçüde paylaşılan ilke ve değerlere sahip olmaya hazırsa, ülke çapında faklı hükümet ve kamu yönetimi düzeyleri, adalet ve güvenlik güçleri tarafından yasal reformların hükümleri ve ruhuna saygı gösterilmesi şarttır.

Aralık 2002'de Kopenhag'ta düzenlenen Avrupa Birliği Konseyi zirvesi toplantısında Türkiye'ye net bir siyasal yol haritası sunulmuştur. Bu yılın ekim ayında, benim komisyonum, Türkiye'nin, Kopenhag siyasal kriterlerini tam olarak karşılayıp karşılamadığı konusundaki tavsiye kararını, tavsiyenamesini sunacaktır. Bu, komisyon tarafından alınacak en önemli kararlardan birisi olacaktır. Tavsiyenamemizin objektif bir değerlendirmeye dayalı olacağı konusunda sizleri temin etmeme müsaade ediniz. Diğer tüm aday ülkeler için başarıyla kullanılan aynı kriter ve metodolojiyi kullanacağız. Bu bağlamda, mükemmel bir tecrübeye sahibiz. Değerlendirmelerimizin objektifliği, bugüne kadar hiç kimse tarafından tartışılmamıştır. Türkiye konusundaki değerlendirmemiz ve tavsiyenamemizde de aynı standardın korunacağına dair hiçbir şüphe duyulmamalıdır; ama, Avrupa Birliği Konseyi, bu yıl sonu itibariyle, Türkiye'nin Kopenhag siyasî kriterlerini karşıladığına karar vermesi durumunda, katılım müzakerelerinin geciktirilmeksizin açılacağını açıkça ortaya koymuştur. Avrupa Birliği Konseyinin Türkiye'yle katılım müzakerelerini açmaya karar vermesi durumunda, katılımın bir formaliteden ibaret olmadığını ve yakın gelecekte gerçekleşemeyeceğini hatırlatmam gerekir. Müzakereler, böylesine geniş ve karmaşık bir ülkenin pek çok sektöründe karşılaşılan güçlüklerin derecesini yansıtacağından, zaman alacaktır. Ayrıca, Avrupa Birliği müktesebatının benimsenmesi ve uygulanmasının devasa bir görev teşkil ettiğini ve üye devletlerin hukuku açısından önemli anlamlar ihtiva ettiğini de yeniden hatırlatmalıyım. Topluluk hukuku ve mevzuatı, ulusal hukuk karşısında üstünlük taşımaktadır. Avrupa'nın giderek artan sayıdaki ortak politikalarını kapsayan bütünleşme süreci, üye devletler açısından özerkliğin yitirilmesini içermektedir; ancak, birlikte karar ve yasa yapma süreci ve bunun gerektirdiği egemenlik paylaşımı, ekonomik bütünleşme, dışpolitika ve güvenlik politikası gibi politikalar, adalet ve içişleri gibi politika alanlarında, katılımcı üye devletlere önemli yararlar sağlamaktadır.

Müsaadenizle, şimdi, Kıbrıs konusuna değinmek istiyorum. Avrupa Birliği, Ada'nın, Türkiye ve Türk halkı açısından ne derece önemli olduğunun bilincindedir; bundan hiç şüpheniz olmasın. Acı ve yasa yol açan üzücü tarihsel olayları, Türkiye'deki pek çok kişi, hâlâ hatırlamaktadır. Bizim ilerlememizi sağlayan da, bu tarihsel farkındalıktır.

Elli yıllık Avrupa entegrasyonunu mümkün kılan, Fransız-Alman uzlaşmasının gücü olmuştur. Neden, Kıbrıs Halkı da aynı deneyimden yararlanmasın ve onlara, barış ve refah dolu bir gelecek sağlayacak olan, geri dönüşü olmayan bir uzlaşma sürecini izlemesinler... İşte, Kıbrıs ve başkentinin köhne bölünmüşlüğüne son vermenin zamanı gelmiştir. Kuzey ve güney arasındaki sınırın açılmasının ardından, Türk ve Rum Kıbrıslıların kendiliğinden, duygusal ve kardeşçe yeniden birleşmesi, Kıbrıs'ta, toplumların, barış içinde bir arada bulunmasının mümkün olmayacağı yönündeki efsaneyi silmiştir.

Kıbrıs, 1 Mayıs 2004 tarihinde Avrupa Birliğine katılacaktır. Eğer, Türk ve Rum Kıbrıs, Avrupa Birliğine birlikte girebilseydi, bu, hepimiz açısından bir ilham kaynağı oluştururdu. Bu nedenle, tüm tarafları, Birleşmiş Milletler önderliğindeki müzakerelere geciktirmeksizin yeniden girmeye davet ediyoruz. Amaç, Annan Planı  temelinde birleşik bir Kıbrıs'ın 1 Mayıs 2004 tarihinde Avrupa Birliğine katılması için bir anlaşmaya varılması olmalıdır. Biz, kendi adımıza, hızlı bir çözüm bulunması için yardımcı olma konusunda bir isteklilik içindeyiz ve bu konuda da sizleri temin etmeme müsaade ediniz. 1 Mayıs tarihinde kapsamlı bir çözüme ulaşılmasının sadece tüm Kıbrıslıların değil, ama, aynı zamanda bir bütün olarak Doğu Akdeniz'in menfaatına olacağına inanıyorum. Ayrıca, çözüm, Türkiye'nin üyelik beklentilerini de büyük ölçüde rahatlatacak ve bu yılın ikinci yarısında alınacak kararları açıkça etkileyecektir. Net ifade etmek gerekirse, bu, resmî bir şart değildir; ancak, siyasî bir realitedir.

Son seçimlerden bu yana, bu Meclis ve hükümetiniz, Türkiye'nin tarihsel sorumlulukları konusunda etkileyici bir sağduyu sergilemiştir. Aynı bilgeliğin, bu özellikle hassas konuda da sizlere rehberlik edeceğinden eminim.

Sayın Başkan, sayın parlamenterler; bugün, Türkiye, amacına ulaşma ve Avrupa ülkeleri arasındaki hür ve demokratik bir toplum olarak pozisyonunu güçlendirme açısından eşsiz bir fırsata sahiptir. Avrupa Birliğinin, her şeyden önce, özgürlük, demokrasi, insan hakları, temel özgürlükler ve hukukun üstünlüğü ilkelerine dayalı bir ortak değerler topluluğu olduğunu vurgulamak isterim. Tüm bu değerler, Avrupa Birliği temel haklar şartı ile vurgulanmıştır.

Geçen yılın kasım ayında, Komisyon, Türkiye'nin etkileyici yeni çabalar sergilediğini ve bu şekilde Kopenhag siyasal kriterlerini karşılama yönünde önemli bir ilerleme kaydettiğini not etmiştir. Avrupa Birliği Konseyinin, 12-13 Aralıkta, Brüksel'de, bu ilerlemenin Türkiye'yi Birliğe daha da yaklaştırdığını teyit ettiğini de eklemek isterim. Türkiye'nin Avrupa Birliğine daha da yakınlaşma ümitleri, her şeyden önce, kendisinin, Kopenhag siyasî kriterlerini sadece hukukî anlamda değil, uygulamada da karşılama kapasitesine bağlıdır. Bu kriterler Türkiye için icat edilmemiştir. Bunlar, tüm aday ülkeler için eşit olarak geçerlidir. Gelecek ekim ayındaki raporumuz açısından, daha önceki yıllarda da olduğu üzere, Komisyon, diğer tüm aday ülkelere uyguladığı kriterlerin aynısını Türkiye'ye de uygulayacaktır. Raporun adil ve objektif olacağı konusunda hiçbir şüphe bulunmamalıdır. Türkiye'nin, ortak ilkeler, uygulamalar, idealler ve ortak bir gelecekle Avrupa halkları arasındaki haklı yerini alması amacımıza daha da yaklaşmaktayız.

Teşekkür ederim. (Alkışlar)

BAŞKAN - Sayın Prodi'ye, Meclisimiz adına teşekkür ediyorum. (AK Parti sıralarından ayakta alkışlar, CHP sıralarından alkışlar)

Sayın milletvekilleri, sözlü soru önergeleri ile diğer denetim konularını sırasıyla görüşmek için, 20 Ocak 2004 Salı günü saat 15.00'te toplanmak üzere, birleşimi kapatıyorum.

 

Kapanma Saati: 18.46