DÖNEM : 22 YASAMA
YILI : 2
T. B. M. M.
TUTANAK DERGİSİ
CİLT : 39
43 üncü Birleşim
15 Ocak 2004 Perşembe
İ
Ç İ N D E K İ L E R
I. - GEÇEN TUTANAK ÖZETİ
II. - GELEN KÂĞITLAR
III. -
BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A)
GÜNDEMDIŞI KONUŞMALAR
1. - Kırıkkale Milletvekili Halil
Tiryaki'nin, Kırıkkale İlinin sosyal ve ekonomik sorunlarıyla, Kırıkkale
Üniversitesinin çözüm üzerindeki etkilerine ilişkin gündemdışı konuşması
2. - Kırşehir Milletvekili Hüseyin
Bayındır'ın, Kırşehir İlinde yaşanan sıkıntılara, özellikle çiftçilerin
sorunlarına ve alınması gereken tedbirlere ilişkin gündemdışı konuşması ve
Tarım ve Köyişleri Bakanı Sami Güçlü'nün cevabı
3. - Manisa Milletvekili Ufuk Özkan'ın,
Sağlık Bakanlığının Millî Eğitim Bakanlığıyla birlikte yapmış olduğu sözleşmeli
personel alımıyla ilgili sınavın yöntemine ve buna bağlı olarak yapılan
atamalardaki sorunlara ilişkin gündemdışı konuşması ve Millî Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik'in cevabı
B)
TEZKERELER VE ÖNERGELER
1. - (9/3) esas numaralı Meclis
Soruşturması Komisyonu Geçici Başkanlığının, Komisyonun başkan, başkanvekili,
sözcü ve kâtip üye seçimini yaptığına ilişkin tezkeresi (3/446)
IV.- KANUN
TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER
1. - Adlî Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile
Bölge Adliye Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yetkileri Hakkında Kanun Tasarısı
ve Adalet Komisyonu Raporu (1/521) (S. Sayısı: 146)
2. - Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununda
Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Tasarısı ve Adalet Komisyonu Raporu (1/523)
(S. Sayısı: 152)
3. - Çanakkale Milletvekilleri Mehmet
Daniş ve İbrahim Köşdere'nin; Gelibolu Yarımadası Tarihî Millî Parkı Kanununa
Geçici Bir Madde Eklenmesine Dair Kanun Teklifi (Kamu İhale Kanununa Geçici
Madde Eklenmesine Dair Kanun Teklifi) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu
(2/212) (S. Sayısı: 305)
4. - Şanlıurfa Milletvekili Yahya Akman ve
14 Milletvekilinin; Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünde Değişiklik
Yapılması Hakkında İçtüzük Teklifi ve Anayasa Komisyonu Raporu (2/182) (S.
Sayısı: 300)
5. - Yükseköğretim Kurumları Teşkilatı
Kanununun Bir Maddesinde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısı ve Millî
Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor Komisyonu Raporu (1/716) (S. Sayısı: 319)
6. - Elektronik İmza Kanunu Tasarısı ile
Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm;
Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabiî Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji ve Adalet
Komisyonları Raporları (1/613) (S. Sayısı: 333)
V.-
SÖYLEVLER
1. - Avrupa Birliği Komisyonu Başkanı
Romano Prodi'nin, Türkiye'nin Avrupa Birliğine adaylığı konusunda bilgi vermek
üzere Genel Kurula hitaben konuşması
VI.-
SORULAR VE CEVAPLAR
A) YAZILI
SORULAR VE CEVAPLARI
1. - İstanbul Milletvekili Emin Şirin'in,
havaalanlarında VIP salonlarını kullananlarla ilgili bir düzenleme yapılıp
yapılmayacağına ilişkin sorusu ve Adalet Bakanı Cemil Çiçek'in cevabı (7/1440)
2. - Antalya Milletvekili Atila Emek'in,
Manavgat Su Temin Projesi tesislerinin işletmeye açılmamasının nedenlerine
ilişkin Başbakandan sorusu ve Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanı Mehmet Hilmi Güler'in
cevabı (7/1585)
3. - Ankara Milletvekili İsmail
Değerli'nin, doğalgaz borcu bulunan belediyelere ilişkin sorusu ve Enerji ve
Tabiî Kaynaklar Bakanı Mehmet Hilmi Güler'in cevabı (7/1627)
4.- Antalya Milletvekili Nail Kamacı'nın,
Beydağları Sahil Millî Parkındaki tesisin tadilatıyla ilgili iddialara ilişkin
sorusu ve Çevre ve Orman Bakanı Osman Pepe'nin cevabı (7/1676)
I. - GEÇEN TUTANAK ÖZETİ
TBMM Genel Kurulu saat 15.00'te açılarak
beş oturum yaptı.
Samsun Milletvekili Mustafa Demir,
Türkiye'nin dünya turizmindeki konumuna ve Karadeniz Bölgesinin, Türkiye,
turizmindeki yerine,
Hatay Milletvekili Züheyir Amber, Akdeniz
ülkeleri arasında "sürdürülebilir kalkınma" ilkesi temelinde
"Global Water Partnership" ve "MİO-ECSDE" adlı çevre
kuruluşlarının yürüttükleri su ve su kirlenmesinden doğan sorunlara,
İlişkin gündemdışı birer konuşma yaptılar.
Aksaray Milletvekili Ali Rıza Alaboyun'un,
sosyal güvenlik sistemindeki gelişmeler ve bireysel emeklilik sisteminde
yaşanan sorunlara ilişkin gündemdışı konuşmasına, Çalışma ve Sosyal Güvenlik
Bakanı Murat Başesgioğlu cevap verdi.
Bankacılık ve finans sektörünün sağlıklı
bir yapı ve işleyişe kavuşturulması için alınması gereken önlemlerin
belirlenmesi amacıyla kurulan (10/10, 11, 36, 39 ve 127) esas numaralı Meclis
Araştırması Komisyonunun, başkan, başkanvekili, sözcü ve kâtip seçimine ilişkin
tezkeresi Genel Kurulun bilgisine sunuldu.
Doğalgaz alım anlaşmalarında devlet alım
satımına fesat karıştırdığı ve bu eyleminin Türk Ceza Kanununun 205 inci
maddesine uyduğu iddiasıyla Enerji ve Tabiî Kaynaklar eski Bakanı Mustafa
Cumhur Ersümer ile ayrıca bakanlıkları sırasında uyguladıkları yanlış ve
usulsüz enerji politikalarında ilgili kurum ve kuruluşların uyarılarını dikkate
almayarak kamuyu zarara uğrattıkları ve bu suretle görevi ihmal ve görevi
kötüye kullanma fiillerini işledikleri ve bu eylemlerinin Türk Ceza Kanununun
230 uncu maddesinin ikinci fıkrasına ve 240 ıncı maddesine uyduğu iddiasıyla
Enerji ve Tabiî Kaynaklar eski Bakanları Mustafa Cumhur Ersümer ve Zeki Çakan
ile bakanlığı sırasında enerji ve doğalgaz anlaşmalarında Türkiye aleyhine
anlaşma ve uygulamaların yapılmasına yol açtığı ve bu eyleminin Türk Ceza
Kanununun 205 inci maddesine uyduğu iddiasıyla Enerji ve Tabiî Kaynaklar eski
Bakanı Mustafa Cumhur Ersümer ile ayrıca bakanlıkları sırasında DSİ Genel
Müdürlüğünde usulsüz uygulamalara onay verdikleri ve bu eylemlerinin Türk Ceza
Kanununun 230 ve 366 ncı maddelerine uyduğu iddiasıyla Enerji ve Tabiî
Kaynaklar eski bakanları Mustafa Cumhur Ersümer ve Zeki Çakan haklarında
kurulması kabul edilen (9/4, 7) esas numaralı Meclis Soruşturması Komisyonu
üyeliklerine, gruplarınca kendilerine düşen üyelikler için 3 katı olarak
gösterdikleri adaylar arasından, her grup için ayrı adçekme suretiyle tespit
edilen milletvekilleri seçildiler; Başkanlıkça, Komisyonun başkan,
başkanvekili, sözcü ve kâtip üye seçimini yapmak üzere toplanacağı gün, saat ve
yere ilişkin duyuruda bulunuldu.
Gündemin "Sözlü Sorular"
kısmının:
1 inci sırasında bulunan (6/369),
2 nci " " (6/372),
3 üncü " " (6/374),
5 inci " " (6/378),
Esas numaralı sorular, üç birleşim içinde
cevaplandırılmadığından yazılı soruya çevrildi.
4 üncü sırasında bulunan (6/375),
10 uncu " " (6/387),
12 nci " " (6/392),
14 üncü " " (6/395),
97 nci " " (6/490),
Esas numaralı sorulara, Devlet Bakanı ve
Başbakan Yardımcısı Abdüllatif Şener cevap verdi; (6/490) esas numaralı soru
sahibi de karşı görüşlerini açıkladı.
6 ncı sırasında bulunan (6/381),
7 nci " " (6/382),
8 inci " " (6/384),
9 uncu " " (6/385),
11 inci " " (6/389),
13 üncü " " (6/394),
15 inci " " (6/396),
16 ncı " " (6/397),
17 nci " " (6/398),
18 inci " " (6/399),
19 uncu " " (6/400),
20 nci " " (6/401),
21 inci " " (6/402),
22 nci " " (6/403),
23 üncü " " (6/404),
24 üncü " " (6/405),
25 inci " " (6/406),
26 ncı " " (6/407),
27 nci " " (6/408),
28 inci " " (6/409),
29 uncu " " (6/410),
30 uncu " " (6/412),
31 inci " " (6/413),
32 nci " " (6/414),
33 üncü " " (6/415),
34 üncü " " (6/417),
35 inci " " (6/418),
36 ncı " " (6/420),
37 nci " " (6/421),
38 inci " " (6/422),
39 uncu " " (6/424),
40 ıncı " " (6/425),
41 inci " " (6/426),
42 nci " " (6/427),
43 üncü " " (6/428),
44 üncü " " (6/429),
45 inci " " (6/430),
46 ncı " " (6/431),
47 nci " " (6/432),
48 inci " " (6/433),
49 uncu " " (6/434),
50 nci " " (6/435),
51 inci " " (6/436),
52 nci " " (6/437),
53 üncü " " (6/438),
54 üncü " " (6/439),
55 inci " " (6/440),
56 ncı " " (6/441),
57 nci " " (6/442),
58 inci " " (6/444),
59 uncu " " (6/445),
60 ıncı " " (6/446),
61 inci " " (6/447),
62 nci " " (6/448),
63 üncü " " (6/449),
64 üncü " " (6/452),
65 inci " " (6/453),
66 ncı " " (6/454),
67 nci " " (6/456),
68 inci " " (6/458),
69 uncu " " (6/459),
70 inci " " (6/460),
71 inci " " (6/462),
72 nci " " (6/463),
73 üncü " " (6/464),
74 üncü " (6/465),
75 inci " " (6/467),
76 ncı " " (6/469),
77 nci " " (6/470),
78 inci " " (6/471),
79 uncu " " (6/472),
80 inci " " (6/473),
81 inci " " (6/474),
82 nci " " (6/475),
83 üncü " " (6/476),
84 üncü " " (6/477),
85 inci " " (6/478),
86 ncı " " (6/479),
87 nci " " (6/480),
88 inci " " (6/481),
89 uncu " " (6/482),
90 ıncı " " (6/483),
91 inci " " (6/484),
92 nci " " (6/485),
93 üncü " " (6/486),
94 üncü " " (6/487),
95 inci " " (6/488),
96 ncı sırasında bulunan (6/489),
98 inci " " (6/491),
99 uncu " " (6/492),
100 üncü " " (6/493),
101 inci " " (6/494),
Esas numaralı sorular, ilgili bakanlar
Genel Kurulda hazır bulunmadıklarından, ertelendi.
Gündemin "Kanun Tasarı ve Teklifleri
ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler" kısmının:
1 inci sırasında bulunan, Adlî Yargı İlk
Derece Mahkemeleri ile Bölge Adliye Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yetkileri
Hakkında Kanun Tasarısının (1/521) (S. Sayısı: 146),
2 nci sırasında bulunan, Hukuk Usulü
Muhakemeleri Kanununda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Tasarısının (1/523)
(S. Sayısı: 152),
3 üncü sırasında bulunan Kamu İhale
Kanununa Geçici Madde Eklenmesine Dair Kanun Teklifinin (2/212) (S. Sayısı:
305),
Görüşmeleri, daha önce geri alınan
maddelere ilişkin komisyon raporları henüz gelmediğinden;
15 inci sırasında bulunan, Şanlıurfa
Milletvekili Yahya Akman ve 14 Milletvekilinin; Türkiye Büyük Millet Meclisi
İçtüzüğünde Değişiklik Yapılması Hakkında İçtüzük Teklifinin (2/182) (S.
Sayısı: 300),
22 nci sırasında bulunan, Yükseköğretim
Kurumları Teşkilatı Kanununun Bir Maddesinde Değişiklik Yapılması Hakkında
Kanun Tasarısının (1/716) (S. Sayısı: 319),
Görüşmeleri, Komisyon yetkilileri Genel
Kurulda hazır bulunmadığından;
Ertelendi.
4 üncü sırasında bulunan, Otobüs ve
Otokarlarla Uluslararası Arızî Yolcu Taşımacılığı Anlaşmasının (1/510) (S.
Sayısı: 260),
5 inci sırasında bulunan, Merkezî ve Doğu
Avrupa İçin Bölgesel Çevre Merkezi Şartının (1/590) (S. Sayısı: 261),
6 ncı sırasında bulunan, Birleşmiş
Milletler ve Yardımcı Personelinin Güvenliği Sözleşmesine Katılmamızın (1/364)
(S. Sayısı: 273),
7 nci sırasında bulunan, Çocukların
Korunması ve Ülkelerarası Evlat Edinme Konusunda İşbirliğine Dair Sözleşmenin
(1/595) (S. Sayısı: 283),
8 inci sırasında bulunan, Türkiye
Cumhuriyeti Hükümeti ile Letonya Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Turizm Alanında
İşbirliği Anlaşmasının (1/370) (S. Sayısı: 291),
9 uncu sırasında bulunan, Dünya Turizm
Teşkilatı Tüzüğünün Bazı Maddelerinde Yapılan Değişikliklerin (1/369) (S.
Sayısı: 290),
10 uncu sırasında bulunan, Türkiye
Cumhuriyeti Hükümeti ile Litvanya Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Denizcilik
Anlaşmasının (1/372) (S. Sayısı: 292),
11 inci sırasında bulunan, Türkiye
Cumhuriyeti Hükümeti ile Lübnan Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Denizcilik
Anlaşmasının (1/378) (S. Sayısı: 293),
12 nci sırasında bulunan, Türkiye
Cumhuriyeti Hükümeti ile Letonya Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Denizcilik
Anlaşmasının (1/380) (S. Sayısı: 294),
13 üncü sırasında bulunan, Türkiye
Cumhuriyeti Hükümeti ile Venezuela Cumhuriyeti Hükümeti Arasındaki Turizm
Alanında İşbirliği Anlaşmasının (1/416) (S. Sayısı: 295),
14 üncü sırasında bulunan, Türkiye
Cumhuriyeti Hükümeti ile Romanya Sosyalist Cumhuriyeti Hükümeti Arasında
Ankara'da 2 Mayıs 1966 Tarihinde İmzalanan Sivil Hava Ulaştırma Anlaşmasına Ek
Protokolün (1/486) (S. Sayısı: 296),
16 ncı sırasında bulunan, Türkiye
Cumhuriyeti Hükümeti ile Bahreyn Devleti Hükümeti Arasında Hava Taşımacılığı
Anlaşmasının (1/411) (S. Sayısı: 309),
17 nci sırasında bulunan, Türkiye
Cumhuriyeti Hükümeti ile Hırvatistan Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Hava
Taşımacılığı Anlaşmasının (1/412) (S. Sayısı: 310),
18 inci sırasında bulunan, Türkiye
Cumhuriyeti Hükümeti ile Polonya Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Örgütlü Suçlar,
Terörizm ve Diğer Suçlarla Mücadelede İşbirliği Anlaşmasının (1/612) (S.
Sayısı: 313),
19 uncu sırasında bulunan, Türkiye
Cumhuriyeti Hükümeti ile Estonya Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Hava
Taşımacılığı Anlaşmasının (1/483) (S. Sayısı: 311),
20 nci sırasında bulunan, Türkiye
Cumhuriyeti Hükümeti ile Bulgaristan Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Sahil
Güvenlik İşbirliği Anlaşmasının (1/504) (S. Sayısı: 312),
21 inci sırasında bulunan, Türkiye
Cumhuriyeti ile Gürcistan Arasında Ortak Sınırın Antipersonel Mayınlardan
Arındırılması ve Bunların Gelecekte Sınır Koruma Amacıyla Kullanılmaması İçin
Bir İkili Rejim Tesis Edilmesi Hakkında Anlaşmanın (1/458) (S. Sayısı: 314),
23 üncü sırasında bulunan, Türkiye
Cumhuriyeti Hükümeti ile Güney Afrika Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Hava
Taşımacılığı Anlaşmasının (1/383) (S. Sayısı: 321),
24 üncü sırasında bulunan, Türkiye
Cumhuriyeti Hükümeti ile Moldova Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Hava
Taşımacılığı Anlaşmasının (1/382) (S. Sayısı: 320),
25 inci sırasında bulunan, Yolsuzluğa
Karşı Ceza Hukuku Sözleşmesinin (1/285) (S. Sayısı: 211'e 1 inci Ek),
26 ncı sırasında bulunan, Türkiye
Cumhuriyeti ile Azerbaycan Cumhuriyeti Arasında Hukukî ve Ticarî Konularda Adlî
İşbirliği Anlaşmasının (1/515) (S. Sayısı: 324),
27 nci sırasında bulunan, Türkiye
Cumhuriyeti Hükümeti ile Fransa Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Nükleer Enerjinin
Barışçıl Amaçlı Kullanımı İçin İşbirliği Anlaşmasının (1/423) (S. Sayısı: 325),
28 inci sırasında bulunan, Türkiye
Cumhuriyeti ile Amerika Birleşik Devletleri Arasında Nükleer Enerjinin Barışçıl
Kullanımına İlişkin İşbirliği Anlaşması ve Eki Mutabakat Zaptının (1/451) (S.
Sayısı: 326),
29 uncu sırasında bulunan, Uluslararası
Atom Enerjisi Ajansı Statüsünün Bazı Maddelerinde Yapılan Değişikliklerin
(1/470) (S. Sayısı: 327),
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair
Kanun Tasarılarının, görüşmelerini müteakiben elektronik cihazla yapılan
açıkoylamalarından sonra, kabul edilip kanunlaştıkları açıklandı.
15 Ocak 2004 Perşembe günü saat 15.00'te
toplanmak üzere, birleşime 21.26'da son verildi.
|
Sadık Yakut |
|
|
Başkanvekili |
|
|
Mevlüt Akgün |
Türkân Miçooğulları |
|
Karaman |
İzmir |
|
Kâtip Üye |
Kâtip Üye |
|
|
|
|
Suat Kılıç |
Yaşar Tüzün |
|
Samsun |
Bilecik |
|
Kâtip Üye |
Kâtip Üye |
No. : 67
II. - GELEN
KÂĞITLAR
15 Ocak
2004 Perşembe
Tezkere
1. - Türkiye Büyük Millet Meclisinin
Denetimine Tâbi Kuruluşların 2002 Yılı Faaliyetleri, Bilanço, Kâr ve Zarar
Hesaplarına Ait Raporların Sunulduğuna İlişkin Başbakanlık Tezkeresi (3/444)
(Kamu İktisadi Teşebbüsleri Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi: 9.1.2004)
Rapor
1. - Afyon Milletvekili Ahmet Koca ve 2
Milletvekilinin, Telgraf ve Telefon Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Teklifi ve Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (2/234) (S. Sayısı: 336) (Dağıtma
tarihi: 15.1.2004) (GÜNDEME)
Sözlü Soru
Önergesi
1. - Ankara Milletvekili Yakup Kepenek'in,
şeker kotalarına ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/922) (Başkanlığa
geliş tarihi: 12.1.2004)
Yazılı Soru Önergeleri
1. - Iğdır Milletvekili Dursun Akdemir'in,
emniyet mensuplarına düzenlenen konferansta bir profesörün yaptığı konuşmaya
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/1845) (Başkanlığa geliş
tarihi: 12.1.2004)
2. - İstanbul Milletvekili Emin Şirin'in,
tarımsal sigorta konusunda kanun tasarısı hazırlanmasına ilişkin Başbakandan
yazılı soru önergesi (7/1846) (Başkanlığa geliş tarihi: 12.1.2004)
3. - İzmir Milletvekili Muharrem
Toprak'ın, Türk Tarih Kurumu Basımevine ilişkin Başbakandan yazılı soru
önergesi (7/1847) (Başkanlığa geliş tarihi: 12.1.2004)
4. - İstanbul Milletvekili Onur Öymen'in,
ABD'nin Türkiye'deki üsleri kullanmasına ilişkin Dışişleri Bakanı ve Başbakan
Yardımcısından yazılı soru önergesi (7/1848) (Başkanlığa geliş tarihi:
12.1.2004)
5. - Tunceli Milletvekili V. Sinan
Yerlikaya'nın, Yükseköğrenim Kredi ve Yurtlar Kurumunca verilen öğrenim
kredisine ilişkin Millî Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/1849)
(Başkanlığa geliş tarihi: 12.1.2004)
6. - İzmir Milletvekili Ahmet Ersin'in,
İzmir'in Konak İlçesindeki SSK'ya ait bir binanın kullanımına ilişkin Çalışma
ve Sosyal Güvenlik Bakanından yazılı soru önergesi (7/1850) (Başkanlığa geliş
tarihi: 12.1.2004)
7. - İstanbul Milletvekili Emin Şirin'in,
Abdulah Öcalan ile ilgili bazı konulara ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru
önergesi (7/1851) (Başkanlığa geliş tarihi: 13.1.2004)
8. - İstanbul Milletvekili Emin Şirin'in,
kamuda çalışan Teknik Eğitim Fakültesi mezunlarının statüleriyle ilgili bir
düzenleme yapılıp yapılmayacağına ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru
önergesi (7/1852) (Başkanlığa geliş tarihi: 13.1.2004)
9. - İstanbul Milletvekili Emin Şirin'in,
BDDK'nın devraldığı bankaların sorunlu kredi alacaklarına ilişkin Devlet Bakanı
ve Başbakan Yardımcısından (Abdüllatif Şener) yazılı soru önergesi (7/1853)
(Başkanlığa geliş tarihi: 13.1.2004)
10. - İstanbul Milletvekili Emin Şirin'in,
TÜPRAŞ'ın özelleştirilmesi ihalesine ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi
(7/1854) (Başkanlığa geliş tarihi: 14.1.2004)
11. - İstanbul Milletvekili Emin Şirin'in,
Basın Bültenine alınan gazetelerin belirlenme kriterlerine ilişkin Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanından yazılı soru önergesi (7/1855) (Başkanlığa
geliş tarihi: 14.1.2004)
12. - İstanbul Milletvekili Emin Şirin'in,
İtalyan basınında çıkan Aria ile ilgili bazı iddialara ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi
(7/1856) (Başkanlığa geliş tarihi: 8.1.2004)
13. - Kocaeli Milletvekili İzzet Çetin'in,
AK Parti il başkanlarının ihalelere müdahale ettiği iddiasına ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/1857) (Başkanlığa geliş tarihi: 9.1.2004)
BİRİNCİ
OTURUM
Açılma
Saati: 15.00
15 Ocak
2004 Perşembe
BAŞKAN :
Başkanvekili Nevzat PAKDİL
KÂTİP
ÜYELER: Suat KILIÇ (Samsun), Türkân MİÇOOĞULLARI (İzmir)
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, Türkiye
Büyük Millet Meclisinin 43 üncü Birleşimini açıyorum.
Toplantı yetersayısı vardır; görüşmelere
başlıyoruz.
Gündeme geçmeden önce, üç arkadaşıma
gündemdışı söz vereceğim. Konuşma süreleri 5'er dakikadır. Hükümet bu
konuşmalara cevap verebilir. Hükümetin cevap süresi 20 dakikadır.
Gündemdışı ilk söz, Kırıkkale
Üniversitesinin sorunlarıyla ilgili söz isteyen Kırıkkale Milletvekili Halil
Tiryaki'ye aittir.
Sayın Tiryaki, buyurun. (Alkışlar)
III. -
BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A)
GÜNDEMDIŞI KONUŞMALAR
1. -
Kırıkkale Milletvekili Halil Tiryaki'nin, Kırıkkale İlinin sosyal ve ekonomik
sorunlarıyla, Kırıkkale Üniversitesinin çözüm üzerindeki etkilerine ilişkin
gündemdışı konuşması
HALİL TİRYAKİ (Kırıkkale) - Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; Kırıkkale İlimizin gelişmesine yardımcı olacak
konuları ve ilimizin sorunlarını dile getirmek üzere söz almış bulunuyorum;
Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
Savaştan çıkan, yorgun ve perişan olan
Türk Ordusu, bir yandan Osmanlının borcunu ödüyor, bir yandan da her şeyini dış
ülkelerden temin ediyordu.
Bu olumsuz şartlarla yola çıkan
paşalarımız, Ulu Önderin talimatıyla, İç Anadolu'da, Türk Ordusunun ihtiyacı
olan mühimmat ve malzemeleri temin etmek amacıyla bir fabrika kurulması için
köyümüze gelirler ve yer talep ederler. O günkü köyün muhtarı olan dayım
Hüseyin Kahya, köyün topraklarını, hiç para talep etmeden köy namına hibe
ederler.
Kırıkkale, küçük bir köy iken, 1925
yılında Mühimmat Fabrikasının temelinin atılmasıyla kısa sürede gelişerek, 1937
yılında nahiye ve 1989 yılında il statüsüne kavuşmuştur. Bu kadar kısa sürede
yatay ve dikey olarak sürekli gelişmenin temel nedeni, birbiri ardına açılan
fabrikalardır. Bünyesinde yetiştirdiği kalifiye işgücüyle ildeki mevcut
sanayiin temelini oluşturmuştur. Makine Kimyanın kurulmasıyla, başta savunma
sanayiine ve özel sektöre imalat yapan Makine Kimya, ayrıca, fabrikada yetişen
kalifiye elemanların Türkiye'nin dört bir yanında serbest piyasada iş yapması,
Türkiye'nin ve özel sektörün gelişmesinde çok büyük bir katkı sağlamıştır.
Makine Kimya, Türkiye ve Kırıkkale için
önemliyken, 24 Ocak kararları ve bu kararı hayata geçiren Özal Hükümetleri,
Makine Kimyanın da sonunu hazırlamışlardır. Cumhuriyet Halk Partisinin kurucusu
ve lideri, aynı zamanda modern Türkiye Cumhuriyetinin kurucusu Ulu Önder
Atatürk'ün, Kırıkkale ve Türkiye'ye armağanı olan Makine Kimya, yanlış ve
taraflı politikalarla yok edilmeye çalışmıştır.
Ben, Kırıkkale halkının bağrından çıkmış
bir Kırıkkaleli olarak ve Makine Kimyanın kurulması için toprak bağışlayanların
torunu olarak, bu gidişattan büyük üzüntü ve kaygı duymaktayım. Şimdi de,
Makine Kimyaya yapıldığı gibi bir şeyler yapılmaya çalışıldığı konusunda
kuşkuluyum; çünkü, geriye dönüşü çok zor bir noktaya gelindiğini düşünüyorum.
Ancak, bir konuda mutlu ve ümitliyim.
Kırıkkale'de, artık bir üniversitemiz vardır. Bundan sonra, inatla ve
kararlılıkla üniversiteye çalışmalıyız diye düşünüyorum. Bu arada üniversitenin
kurulmasında emeği geçen herkese de teşekkür ediyorum.
Boşalmış olan Kırıkkalemizin caddelerinde,
artık, asık yüzlü insanlarla değil, cıvıl cıvıl gençlerimizin güler yüzüyle
karşılaşıyoruz.
Hiç şüphesiz ki, dünyadaki bütün medenî ve
uluslararası arenada yer alan ülkelerin ilk ve tek hedefi, bilim ve fen
alanında gelişmektir; insanlığın geleceği için, insanlığa olabildiğince en
güzel imkânların sunulması için, var güçleriyle hizmet ve mücadele etmektir.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
ekonomik bağımsızlığını elde etmiş, demokratikleşme ve insan hakları alanında
ilerlemiş, bireysel özgürlüğe ve temel hak ve özgürlüklere sonuna kadar kapı
açmış ülkeler, bütçesinin en büyük payını eğitim ve öğretim kurumlarına
ayırmaktadırlar.
Kırıkkale halkı, geçmişte yaşanan ekonomik
ve sosyal sorunlardan dolayı tam bir ümitsizlik ve çaresizlik içindeyken,
ilimizde temeli atılan Kırıkkale Üniversitesiyle, halkımız, yeni bir çehre, yeni bir yüz, yeni bir dünyayla
tanışmış ve yarınlara dönük ümitleri filizlenmiş ve yeşermiştir.
Bunun akabinde, ilimizde tıp fakültesi,
mühendislik fakültesi gibi önemli ilim ve irfan yuvalarının peş peşe açılması
sonucunda da, halkımıza büyük moral gelmiş, sosyal hareketlilik canlanmış,
ekonomi kıpırdamış ve yüzler gülmeye başlamıştır.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
sayın hükümet üyelerine şu çağrıda bulunmak istiyorum: Gelin, Kırıkkale
halkına, Kırıkkale üniversitesine el uzatın, sahip çıkın ve savunduğunuz
ilkelerin arkasında durun diyorum; çünkü, üniversitemiz, son beş yılda elde
ettiği başarılarla, Türkiye'nin en hızlı gelişen ve en önde gelen üniversitelerinden
birisi olmuştur. Öğrenci sayısı 12 000'i geçmiş, öğretim elemanlarının sayısı
630'a yükselmiştir. Kampus inşaatının yüzde 50'si tamamlanmıştır. Son yıllarda
açılan diş hekimliği fakültesiyle, fakülte sayısı 8'e ulaşmıştır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Tiryaki, size 1 dakika
eksüre vereceğim; lütfen, konuşmanızı tamamlar mısınız.
Buyurun.
HALİL TİRYAKİ (Devamla) - Teşekkür ederim
Başkanım.
Ayrıca, 3 yüksekokulu, 3 enstitü ile 5
araştırma merkezi faaliyet halindedir. Tıp fakültesi bünyesindeki ameliyathane
tam gün, dolu olarak, çalışmaktadır.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; tüm
bu olumlu gelişmelere karşılık, çok küçük bir mekânda hizmet veren Tıp
Fakültesi Hastanesinde öğretim üyelerinin oturacağı oda sayısında bile
eksiklikler olduğu gibi, yer darlığı nedeniyle acil servis açılamamaktadır.
Temel tıp bölümleri eğitimleri başka binalarda hizmet vermek zorunda
kalmaktadır.
Birbuçuk yıl önce Sağlık eski Bakanı Osman
Durmuş'un gayret ve çabalarıyla Yüksek İhtisas Devlet Hastanesi açıldı. Bu
hizmetten dolayı da, Sayın Durmuş'a, ilim adına, teşekkür ediyorum.
Kırıkkale'de yeni açılan Yüksek İhtisas
Hastanesi, eski devlet hastanesinin boşalttığı tesis, Tıp Fakültesi Hastanesi
karşısında ve atıl tutulmaktadır. Bu kamu malının üniversiteye tahsisiyle
Üniversite Hastanesinin kullanım alanı yeterli hale gelebilecek ve 100
civarında olan yatak sayısı, hiçbir ödenek ve harcamaya gerek kalmaksızın 300'e
çıkarılacaktır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Tiryaki, son defa süreyi
uzatıyorum, bir daha uzatmayacağım.
Buyurun.
HALİL TİRYAKİ (Devamla) - Teşekkür ederim.
Böylece, 43 vilayetin Ankara'ya
bağlantılarının kesişim noktasında bulunan Kırıkkale, hem çok gelişmiş ve
yeterli mekâna ulaşmış bir hastaneye sahip olacak hem de Ankara'ya gelmek
durumunda olan hastaların ihtiyacını karşılayacaktır.
Kırıkkale Üniversitesinin kampusü şehir
merkezine yaklaşık 7 kilometre uzaklıkta olup, pek yakın bir gelecekte sayıları
30 000'i bulacak öğrencilerimizin ulaşımında büyük problemler yaşanacaktır.
Lastik tekerlekli sistemle öğrenci ve çalışanların taşınması neredeyse şimdiden
imkânsız hale gelmiştir, bu problem gittikçe daha da zorlaşmaktadır. Yüzey
yapısı çok uygun olan ve devlet karayoluna paralel bir raylı sistemin inşaı,
hem üniversitemizi rahatlatacak hem de Kırıkkale Şehrimizin Kızılırmak'a doğru
gelişimini hızlandıracaktır. Çok büyük malî külfet gerektirmeyen bu projenin
bir an evvel gerçekleştirilmesinde büyük yarar vardır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Tiryaki...
HALİL TİRYAKİ (Devamla) - Sizden önceki
başkanın rızasını almıştım Başkanım... (Alkışlar)
BAŞKAN - Sayın Tiryaki, vaktiniz geçiyor;
buyurun...
HALİL TİRYAKİ (Devamla) - Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; Kırıkkale İlimizin Keskin İlçesinde 2 300 dönüm arazi
üzerinde kurulu bulunan Tarım Bakanlığına bağlı hindi üretim merkezi bu sene
haziran ayında kapatılmıştır. Kırıkkale Üniversitemizin son derece gelişmiş bir
veteriner fakültesi vardır. Bu tesis, Keskin ekonomisi için hayatî önemi
haizdir. Son günlerde, bu tesisin özelleşeceği yönünde duyumlar vardır. Burası,
Veteriner Fakültesine bağlı bir işletme haline getirilebilirse, hem yöremize
hem de ülke ekonomisine büyük katkı sağlamasının yanında, bin senelik mazisi
olan Keskin İlçemize de güzellik ve canlılık getirecektir. Bunun yanında,
bilimsel bir üretim merkezi haline dönüştürülmesi amacıyla üniversitemize devri
çok yararlı olacaktır. Kırıkkale Üniversitesi, hızla gelişen yapısıyla,
Ankara'nın yanı başında çok güzel bir banliyö üniversitesi konumuna erecektir.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
yukarıda çok kısaca değinmeye çalıştığım birkaç küçük sorunun çözülmesi halinde
hem yöremize hem de ülkemize çok değerli hizmetler vereceğinden hiç kuşku
duymadığımı ve yüzbinlerce Kırıkkalelinin de benimle aynı düşünceyi taşıdığını
ve yürekten arzu ettiğini belirtmek istiyorum.
Kırıkkale Üniversitemizin gelişmesi,
önünün açılması ve Kırıkkale'yle bütünlük sağlaması için, Kırıkkale
Üniversitesi ile Kırıkkale il merkezi arasına raylı taşıma sisteminin
kurulması, Kırıkkale Kadın Doğum ve Çocuk Hastalıkları Hastanesinin Tıp
Fakültesi bünyesine verilmesi ve özelleştirilmesi, gündemde olan Keskin hindi
yetiştirme merkezinin Veterinerlik Fakültesi bünyesine devredilmesi ve
Kırıkkalemizin kalkınması yönünde, Kırıkkale halkı, hükümet yetkililerinden
yardım beklemektedir.
Kırıkkale Üniversitemizin sorunlarını
çözmek için bir an önce kolların sıvanmasını diliyorum. Ayrıca, üniversitemizde
yılmadan, yorulmadan, gece gündüz demeden öğrencilerine bilim ve ilim dalındaki
gayretlerini esirgemeyen değerli hocalarımıza huzurlarınızda şükranlarımı
sunuyorum.
Bu duygularla, tüm Heyetinizi, saygıyla
selamlıyorum. (Alkışlar)
BAŞKAN - Sayın Tiryaki, teşekkür ediyorum.
Gündemdışı ikinci söz, Kırşehir'in
sorunlarıyla ilgili söz isteyen, Kırşehir Milletvekili Hüseyin Bayındır'a
aittir.
Sayın Bayındır, buyurun. (CHP sıralarından
alkışlar)
2. -
Kırşehir Milletvekili Hüseyin Bayındır'ın, Kırşehir İlinde yaşanan sıkıntılara,
özellikle çiftçilerin sorunlarına ve alınması gereken tedbirlere ilişkin
gündemdışı konuşması ve Tarım ve Köyişleri Bakanı Sami Güçlü'nün cevabı
HÜSEYİN BAYINDIR (Kırşehir) - Sayın
Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; Kırşehir İlinin sorunlarıyla ilgili
gündemdışı söz almış bulunuyorum; Yüce Heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli arkadaşlar, öncelikle, bugün
sizlere Kırşehir'in tarihî geçmişini ve konumunu aktarmak istiyorum. Kırşehir,
Ankara'ya 180 kilometre uzaklıkta, modern yaşamı benimsemiş, çağdaş
insanlarıyla bugüne kadar devletine, milletine, kendi kültürüne bağlı,
hoşgörülü, dost gönüllü, nüktedan insanların yaşadığı bir kenttir.
Kırşehir, bir kültür şehridir; neden mi;
daha 13 üncü Yüzyılda Avrupa, Ortaçağ karanlığını yaşarken Anadolu'nun
ortasında, Hünkar Hacı Bektaş Veli gibi bir değerin, yine, yaşdaşı, akranı,
aynı dönemin Ahilik felsefesinin kurucusu, esnafların piri Ahi Evran-ı Veli'nin
memleketidir.
Yine, Şeyh Edebali'nin Kırşehir doğumlu
olduğunu biliyor muydunuz? Yine, sevginin timsali, sevginin, adıyla anılan
Yunus'un Kırşehirli olduğunu biliyor muydunuz? Bütün bu değerleri taşıyan
Kırşehir insanları, bugün, aynı ölçülerde kendi kültürüne, her ne kadar sahip
çıkmaya çalışsa da, zor günler yaşamakta.
Değerli arkadaşlarım, biliniz ki, Kırşehir
kültürün, Kırşehir türkü pınarının yoğrulduğu yerdir. Kırşehir denince akla
bozlaklar gelir. Kırşehir denince akla "kalktı göç eyledi Avşar
elleri/ağır ağır giden eller bizimdir/Arap atlar, yakın eyler ırağı/yüce dağdan
aşan yollar bizimdir" dizeleri, Dadaloğlu'nun bu dörtlüğünü havalandıran
Rahmetli Muharrem Ertaş gelir; onun oğlu Neşat Ertaş gelir. Bir
"Zahidem" türküsü, bir "mapushane" türküsü, bir
"Kırşehir'in gülleri" türküsü yurdun dört bir tarafında söylenir.
Türkü pınarıdır Kırşehir.
Değerli arkadaşlarım, buradan, Kültür ve
Turizm Bakanımıza seslenmek istiyorum. Benim de müdürlüğüm döneminde, Kırşehir
Anadolu abdal kültürünün son temsilcileri olan bir 15 kişilik grup kuruldu. Bu
15 kişilik grubun, Türkiye'de de dünyanın çeşitli ülkelerinde de konserler
verdiğini, basından izlemişsinizdir, duymuşsunuzdur. Türkünün başka yönüyle
söylendiği, ağıtın bir başka yorumlandığı Kırşehir'de, bu abdallar topluluğuna,
sizden, bütün Kırşehirliler adına, bu işi yapan insanlar adına, zor durumda
kalan bu insanlar adına, bir 15 kişilik daha, koroya katkı sağlamanızı
istiyorum.
Sanayimiz çok fazla gelişmemiştir.
Devletten yatırımı çok fazla alamamış bir iliz biz. Kendi yağıyla kavrulmaya
çalışan, kendi esnafıyla ayakta kalmaya çalışan bir iliz. Esnaf odalarından
aldığım resmî rakamlarla, 2003 yılı içerisinde, Kırşehir'de, kepengi kapanan,
satışına son verilen, işinden edilen esnaf sayısı 598'dir arkadaşlar; 2003
yılında, o enflasyonu düşürdük dediğiniz yılda, enflasyonun 18,4'lere
çekildiğini söylediğiniz dönemde, kapanan dükkân sayısı 598'dir arkadaşlar.
HACI TURAN (Kırşehir) - Açılan ne kadar?!
HÜSEYİN BAYINDIR (Devamla) - Açılanı
söyleyeceğim Hacı Bey; açılan 415; eksidesiniz, bunu bilin.
Değerli arkadaşlarım, burada, Kırşehir'i
anlatıyorum. Elbette, Kırşehir'in geçim kaynağı -sanayiinin çok fazla
olmadığını söyledim- tarımdır. Burada, tarımın borçlarının ertelenmesi
konuşulurken, Sayın Bakana "Sayın Bakanım, Kırşehir'de, üç yıldır kuraklık
var; gelin, bu yasayı, buradan, bu şekilde değil de, erteleme şeklinde,
taksitlendirme şeklinde değil de, nasıl ki naylonfaturacının suçunu
affediyorsanız, nasıl ki hortumcuyu, banka hortumlayanları affediyorsanız,
gelin, bu insanların borçlarını da silin; o insanların da, devletine, size
hizmet eden, size ürün getiren o insanların da bu borçlarını, bir defaya mahsus
ortadan kaldırın" dedik; ama, olmadı.
Sayın Bakana, şimdi, tekrar bir şey
söylüyorum buradan: Bu insanlar zorda, Kırşehir çiftçisi taksitlerini
ödeyemedi. Eğer, bu ayın sonuna kadar da bu şekilde giderse, borç yeniden başa
dönecek, çalışacak faiz oranı da yüzde 115'lerde. İnsanların ambarında tohumluk
buğdayı yok ki, sana para ödesin! Yok işte!.. Olmayınca, neyini alacaksınız
Kırşehir çiftçisinin?!
Sayın Bakandan bir de ricam var; bakın,
2003 yılı doğrudan gelir desteğini, Kırşehir merkezinde...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN - Buyurun.
HÜSEYİN BAYINDIR (Devamla) - ... Mucur'da
ve Kaman'da ödemediniz.
HACI TURAN (Kırşehir) - Kaman bu ay...
HÜSEYİN BAYINDIR (Devamla) - Sayın Bakan,
babanızın parasını mı veriyorsunuz?! IMF'den aldığınız bu paraları versenize
insanlara!
Önümüz bayram... Açıkça söylüyorum, önümüz
bayram; bu bayramdan önce, Kırşehir çiftçisinin parasını ödeyin. Ödemezseniz,
onlar adına, iki elim yakanızda, bunu da bilin.
HACI TURAN (Kırşehir) - Bu ay ödeniyor...
HÜSEYİN BAYINDIR (Devamla) - Değerli
arkadaşlar, bir Sağlık Bakanımız çıktı; gazetelerde manşet "sözleşmeli
sağlık personeli alacağım, şeffaf sınav yapacağım" diyor. 84 000 yoksul
insan çocuğu, annesi, babası, dayısı, amcası "kızım, oğlum işe
girecek" diye, aylarca ders çalıştılar. Sınava girdiler, alınan insan
sayısı 11 255! Sıfır puan alan işe yerleştirildi, 70 puan alan işe
yerleştirilemedi. Sağlık Bakanına buradan söylüyorum: Bu ne perhiz, bu ne lahana
turşusu! Sağlık Bakanım, bu bayram, kınanı, uzat da, eline ben yakayım; hiç
değilse, boyalı iktidarın kınalı bakanı olun.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Bayındır, son defa
uzatıyorum. Bu defa, alkışlarla da olsa, keseceğim sözünüzü; haberiniz olsun.
Buyurun.
HÜSEYİN BAYINDIR (Devamla) - Sayın Sağlık
Bakanına diyorum ki, uzatın, bu bayram elinize kınayı ben yakayım; hiç değilse,
boyalı AKP Hükümetinin kınalı bakanı olun. Yakışmamıştır, olmamıştır. Bir sürü
insandan mektup alıyoruz, bir sürü insandan telefon alıyoruz. Bunlar, bir
Sağlık Bakanının yapacağı işler değildir. Bu sınavın gözden geçirilmesi şarttır
diye düşünüyorum.
Değerli arkadaşlarım, Kırşehir'i
anlatmaya, sorunlarını ülke sorunlarıyla bütünleştirmeye çalıştım bu kısa
vakitte. Beni dinlediğiniz için hepinize teşekkür ediyorum.
Sayın Başkan, size de teşekkür ediyorum.
(CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Sağ olun.
Teşekkür ederim Sayın Bayındır.
Tarım ve Köyişleri Bakanı konuşmaya cevap
verecektir.
Sayın Bakan; buyurun. (AK Parti
sıralarından alkışlar)
TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANI SAMİ GÜÇLÜ
(Konya) - Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Kırşehir Milletvekilimiz Sayın Hüseyin Bayındır, kendi şehriyle ilgili
sorunları dile getirirken, daha çok tarımla ilgili sorunlara yer ayırdı;
elbette, haklı. Ülkemizin birçok şehri, iktisadî faaliyetler içerisinde, sanayi
ve hizmet sektörlerinden çok fazla pay alma imkânına sahip değil. İç Anadolunun
birçok ili de bu şartlarda. Dolayısıyla, kendisinin de belirttiği gibi,
sanayiin çok gelişmemiş olduğu bu ilimizde öne çıkan yön, elbette, tarım ve
yine, kendisinin belirttiği gibi kültürel özelliklerdir. Ben de, bu bahsettiği,
saydığı Hacı Bektaşı Veli Hazretlerinin yaşadığı ve Anadolu'daki Türk
kültürünün tohumlarının atıldığı, saçıldığı bu beldemizle, şehrimizle ilgili
konularda düşüncelerimi ifade etmek istiyorum; hepinizi, tekrar, saygıyla
selamlıyorum.
HALİL TİRYAKİ (Kırıkkale) - Sayın Bakan,
bizim hindi çiftliğimizin veterinerlik fakültesine bağlanması konusu vardı...
TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANI SAMİ GÜÇLÜ
(Devamla) - Efendim, Hüseyin Beyi kızdırmadan ben ona bir cevap vereyim, sonra,
sizinle özel görüşelim.
HALİL TİRYAKİ (Kırıkkale) - Tamam,
teşekkür ederim.
TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANI SAMİ GÜÇLÜ
(Devamla) - Hüseyin Beyin, tabiî, Meclisimizin içerisindeki o renkli siması ve
canlı hali hepimiz açısından önemli. Ben de paylaştığım bu kültürel duygulara
ilaveten, ekonomik konularda, daha çok tarımla ilgili konularda kısaca cevap
vermek istiyorum.
Bildiğiniz gibi, tarımsal faaliyetler
konusunda yeni bir yaklaşımla tarımsal desteklerin uygulandığını biliyoruz.
Kırşehirimizin toplam 657 000 hektar olan yüzölçümünün içerisinde, neredeyse
yüzde 70'e yakın bir tarımsal üretim alanı var; ancak, kıraç, toplam verimlilik
açısından, tabiî şartlar itibariyle çok bereketli sayamayacağımız bu topraklar
içerisinde, sulanabilen alan fevkalade az, 34 000 hektardır ve neredeyse yüzde
8 civarında bir orana tekabül etmektedir ki, İç Anadolu açısından sulamanın önemi,
kendisini büyük bir şekilde ortaya koymaktadır.
Tabiî, bugünlerde, çiftçilerimiz açısından
önemli olan, doğrudan gelir desteği uygulamalarıdır. Kırşehirimize, 2002
yılında -bir fikir vermek için söylüyorum- 31 trilyon liralık bir ödeme
aktarılmıştır. 2003 yılı ödemelerine de, bildiğiniz gibi, aralık ayının sonunda
başladık. Bu uygulama içerisinde... Yine, hepiniz öğrendiniz; çünkü,
bölgenizden gelen talepler, ister istemez, nasıl bir yöntem takip edildiğini
gündeme getirdi; bu sene, hiçbirimizin rahatsız olmayacağı bir yöntem -geçen
seneki de çok iyiydi; ama, bu sene daha da iyileştirilmiş- uyguluyoruz. Devlet
İstatistik Enstitüsü ile Devlet Planlama Teşkilatımızın gerçekleştirmiş olduğu
ve bizim de, nasıl ödeyelim dediğimiz bir zaman diliminde hazır hale gelen,
Türkiye'nin tüm ilçelerinin gelişmişlik sırasına göre oluşan bir sıralamayı baz
aldık ve buna göre uygulamaya başladık. Bu uygulama Bahçesaray'dan başladı ve
uygulamaya 378 ilçemiz girdi. Bunların içerisine, hepinizin bildiği gibi, kendi
bölgelerinizdeki ilçelerden bazıları girdi, bir kısmı girmedi. Kırşehir'de de,
Akçakent, Akpınar, Boztepe ve Çiçekdağı, bu ilk ödeme grubuna giren
ilçelerimizdir; 7,5 trilyon civarında bir ödeme yapılmıştır. Bilindiği gibi,
bu, ilçelerimizin toplam alacaklarının yüzde 50'sine tekabül etmektedir.
Önümüzdeki günlerde, normal sıraya göre, Kaman ocak ayında, Mucur şubat ayında,
merkez de mart ayında, yüzde 50'lik alacaklarını tahsil edeceklerdir.
Ben, Sayın Hüseyin Bayındır'ın,
Kırşehir'in son yıllarda bir kuraklık geçirdiği ifadesine katılıyorum. İç
Anadolu Bölgesi, özellikle 2003 yılında, gerçekten çok büyük bir kuraklık
yaşadı. Kırıkkale, Kırşehir ve bölge içerisinde yer alan illerimizde, bu
sebeple, üretimdeki bazı düşmeler meydana geldi. Özellikle merkez ve Kaman'da
üretimdeki düşme dikkate değerdir; ancak, biz, afete uğrayan, kuraklığa uğrayan
bu ilçelerimizle ilgili yaptığımız hesaplamalarda, bu illerden, ilçelerden
gelen bilgilere göre, toplam tarımsal üretimin yüzde 1'inden daha çok bir kayıp
oranı yakaladığımız illere öncelik verdik; ama, bu kuraklığı ifade etmek üzere
gelen resmî kayıtlarda, bu oran yüzde 1'in bile altında geldi. Bu, belki çok
doğru bir yaklaşım değildi; ama, işleyiş içerisinde, böyle bir öne çekme
içerisinde, aranan resmî evrakta oranların bu kadar düşük çıkması durumunda
bunları öne çekemedik ve dolayısıyla, sıraya bağlı kaldık; ama, Kaman bu konuda
çok büyük bir kayba uğramayacak ocak ayı içerisinde -ayın 25'i civarında- bu
ödemeler, muhtemelen, kendilerine intikal edecek. Mucur ve merkezin -dediğim
gibi- müteakip aylarda alacağını söylüyorum.
Eğer yanlış duymadıysam, Kırşehir'in bazı
ilçelerinin 2002 yılıyla ilgili doğrudan gelir desteğini alamadığını anladım;
ama, bende böyle bir bilgi yok.
HÜSEYİN BAYINDIR (Kırşehir) - 2003...
TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANI SAMİ GÜÇLÜ
(Devamla) - 2003'e yeni başladık; yani, 2002'yle ilgili bir sorun yok.
Efendim -çok kısa olarak ifade edeyim-
doğrudan gelir desteğiyle ilgili gelişmeler bunlar.
Yine, Kırşehir'le ilgili gelişmelere
kısaca değinmek istiyorum. Hayvancılık destekleriyle ilgili, bu ilimize
yaptığımız destekler var. 279 milyarlık bir ödeme gerçekleştirilmiş, süt
teşvikleriyle ilgili, aynı şekilde...
Şekerpancarı kotasından dolayı ayçiçeği
ekimini teşvik etmek amacıyla uyguladığımız program, 2003 yılında, 41 köy ve
216 çiftçiyi kapsamına almış ve 274 trilyon liralık bir ödeme söz konusu. Bunun
dışında, normal olarak, 2004 yılında büyük ölçüde artış beklediğimiz
hayvancılık desteklerinden de daha büyük bir pay alacağına inanıyorum.
Ben, özellikle hayvancılık açısından, yem
bitkilerinin ekiminin hızla yayılabileceği, genişleyebileceği tabiî şartlara
sahip olan ilçelerimiz için, il özel idareleri ve yerli kaynaklardan sabit
yatırımları yapacak bir işbirliği teklif edilebilirse, desteklenecek kooperatiflerin
sayısının da artabileceğini ifade ediyorum.
Kırşehir'le ilgili verdiğim bu kısa
bilgileri burada sona erdiriyor, hepinizi saygıyla selamlıyorum. (AK Parti
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Sayın Bakan, teşekkür ediyorum.
Saygıdeğer milletvekilleri, gündemdışı
üçüncü söz, Sağlık Bakanlığının 13 Aralık 2003 tarihli sınavıyla ilgili söz
isteyen Manisa Milletvekili Ufuk Özkan'a aittir.
Sayın Özkan, buyurun. (CHP sıralarından
alkışlar)
3. - Manisa
Milletvekili Ufuk Özkan'ın, Sağlık Bakanlığının Millî Eğitim Bakanlığıyla
birlikte yapmış olduğu sözleşmeli personel alımıyla ilgili sınavın yöntemine ve
buna bağlı olarak yapılan atamalardaki sorunlara ilişkin gündemdışı konuşması
ve Millî Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik'in
cevabı
UFUK ÖZKAN (Manisa) - Sayın Başkan,
değerli milletvekili arkadaşlarım; son iki haftanın gündemine yerleşen bir
konuyu sizlerle paylaşmak için söz almış bulunuyorum; Yüce Heyeti saygıyla
selamlıyorum.
Değerli arkadaşlarım, Sağlık Bakanlığının
Millî Eğitim Bakanlığıyla birlikte yapmış olduğu bir imtihan var biliyorsunuz.
Bununla ilgili kısa birkaç tane notu sizlerle paylaşmak istiyorum. Önce,
kılavuzdan bir iki bilgi vereceğim, daha sonra da çelişkileri anlatacağım.
Biliyorsunuz, başvuru kılavuzunun ücreti 2
000 000 lira, sınav ücreti de 25 000 000 lira. Sınava başvuranların toplam
sayısı 83 380 ve bu sayının içinden 11 255 kişi işine yerleştirilmiş bulunuyor.
Değerli arkadaşlarım, kısaca, genel
yetenek ve genel kültürle ilgili 25'er ve alan bilgisini kapsayan 70 soruyla,
toplam 120 soruluk bir imtihandır. Alan bilgisinin herkesin bilgisi alanında
olduğunu da bilirsek sıfır puanın da önemini o zaman algılamış ve anlamış
olacağız.
Yine, bu kılavuzda, bu sistemde 3 yanlışın
1 doğruyu götüreceği yazılmasına rağmen, imtihanda bununla ilgili aykırı bir
görüşün de olduğunu tespit etmiş bulunuyoruz, onu da sizlerle paylaşmak
istiyorum.
Şu paragrafı sizlere okumak istiyorum:
"Sınav sonucunda yerleştirme: Yerleştirme işleminde adaylar, önce puanına,
sonra tercih sırasına bakılmak suretiyle yerleştirileceklerdir. Tercihlerinden
herhangi birine yerleşemeyen adaylar "tercihinizin dışında bir yere
atanmak istiyor musunuz bölümüne 'istiyorum' kodlayarak açık kalan
kontenjanlara puan sırasında yerleştirilirler.
Aynı pozisyon unvanından birden çok hizmet
birimlerinde açık kontenjan kalması durumunda, o unvana sahip adaylar hizmet
birimlerine bilgisayar ortamında kurayla belirlenirler."
Şuna da dikkatinizi çekmek istiyorum:
İnternet sayfasında, biliyorsunuz, 29 Aralık günü bunlar açıklandı. Bu
kılavuzda, internet sayfasında bütün adayları açıklarken "adayların başarı
sırasına göre" ibaresiyle bir madde var. Ben, adayların başarı
sıralamasını bunda görmedim.
Değerli arkadaşlarım, ayın 29'unda bunlar
açıklandıktan sonra, insanlar, merakla, kazanıp kazanmadıklarını araştırmak
için internet başına geçtiler. Oradan alınan bilgileri sizlerle de, bizlerle de
paylaştılar. 1 puanla, sıfır puanla kazananların, 60, 70, 79 puanlarla
kaybedenlerin listesi, yanılmıyorsam, sizlerde de vardır.
Yine, bir ilimizden örnek vermek
istiyorum. İlimizin birinde, 94 yerleşim birimine 178 kişi atanmış. Bu 178
kişinin en üst puanı 88 puan, en alt puanı, taban puanı da sıfır puan. Başarı
ortalaması bu kadar yüksek olan bir yerde sıfır puanla işe yerleştirmeyi hangi
mantıkla açıklayacağız, izah edeceğiz, bilemiyorum.
1 Ocakta gazetelere yansıyan ve Sağlık
Bakanı Sayın Recep Akdağ'ın, sınav sorumluluğunu Millî Eğitim Bakanlığına
atarak bu işten sıyrılmasının imkânı olmadığını söylemek istiyorum.
Yine, Sağlık Bakanlığı Basın Müşaviri
Ebubekir Akkaymak, sıfır puan almalarına rağmen 16 kişinin atamasının
yapılmasına anlam veremediğini söylüyor.
Değerli arkadaşlarım, vatandaşlarımızdan,
gençlerimizden gelen şikâyet dilekçelerinin içinde, bir tanesi şunu yazıyor;
bakın, insanların duygularıyla nasıl oynuyoruz: Eski hükümetlerden girerek,
bugünkü hükümetin icraatını söylüyor. "Hiçbir hükümet duygularımızla,
düşüncelerimizle, insanlık onurumuzla bu kadar dalga geçip, bu kadar
oynamamıştı." Bu, bu yapılan sınav neticesinde AKP Hükümetine söyleniyor.
Yine, bu arkadaşımızın iddiası, sınavda
kimlik kontrolünün yapılmadığı. Yine, bu arkadaşımız, haklı olarak şunu
söylüyor: "Sınav sorularının doğru cevapları açıklanmadı. Yani, bizler 1
puan aldık; ama, bu puanın ne kadar doğru olduğunu bizler bilmiyoruz."
Bunlar önemli.
Yine, şu var: Kitapçığın üzerinde uyarı
olarak bir yazı varmış, imtihan kitapçığının üzerinde "doğrular gözönünde
bulundurulacaktır" ibaresi varmış. Bu uyarı üzerine, o sınıftaki
gözlemciye "3 yanlış 1 doğruyu götürecek mi" diye ısrarla soruluyor;
oradaki yetkili de, bunun gözönüne alınmamasını söylüyor.
Değerli arkadaşlarım, basından ve
vatandaşlarımızdan gelen şikâyetler üzerine Grup Başkanvekilimiz Sayın Haluk
Koç'un ve Diyarbakır Milletvekilimiz Sayın Muhsin Koçyiğit'in, hem Sağlık
Bakanından hem de Başbakandan sorduğumuz sorulara yazılı cevap istemesine
rağmen, şu ana kadar bunlarla da ilgili bir cevap alamamış bulunuyoruz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
UFUK ÖZKAN (Devamla) - Toparlayacağım
Sayın Başkanım, önemli bir konu...
Değerli arkadaşlarım, biz, bunlara cevap
alamamamıza rağmen, basın yoluyla elimize bazı bilgiler geçiyor. Bu bilginin
bir tanesi basın bülteni; Sağlık Bakanlığı Basın ve Halkla İlişkiler
Müşavirliğinin açıklamış olduğu bir bülten var. Bu bültende aynen şu yazıyor:
"Bilgi eksikliğinden kaynaklandığını düşündüğümüz bu konunun aydınlığa
kavuşturulması için aşağıdaki açıklamanın yapılması gereği duyulmuştur."
Değerli arkadaşlar, biz, bunlarla ilgili
bilgilenmek için soru sorduk; sorduğumuz sorulara cevap alamadık.
Yine, devam ediyor: "Bu sınav, bir
seçme ve yerleştirme sınavıdır. Yerleştirme işleminde, adaylar, önce puanına,
sonra tercih sırasına bakılmak suretiyle yerleştirilecektir. 'Tercihlerinizin
dışında bir yere atanmak istiyor musunuz' sorusuna 'istiyorum'u kodlayan
adaylar, açık kalan kontenjanlara puan sırasına göre
yerleştirileceklerdir." Yani, bu puandan ne anlıyorsunuz, çok merak
ediyorum. Sonra "Tercihleri dışında herhangi bir yere atanmak isteyen adaylar,
yine, puan üstünlüğüne göre yerleştirileceklerdir" deniliyor. Yani, puan
üstünlüğü, her konuda gözümüzün önüne geliyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
UFUK ÖZKAN (Devamla) - Sayın Başkan, çok
az kaldı; toparlayacağım.
BAŞKAN - Sayın Özkan, buyurun.
UFUK ÖZKAN (Devamla) -Değerli
arkadaşlarım, öngörü üzerine bir konunun üstüne gidilmesi mümkün değildir;
imtihanı hiçbir öngörünün üzerine tesis edemezsiniz, inşa edemezsiniz.
Aynen şu söyleniyor: "Sistem, yüksek
puan alan bir adayı istemediği yere tayin etmekle, adayın bu yere gitmeyeceği,
o yerin boş kalacağı öngörüsü üzerine hazırlanmıştır." Böyle bir saçma
öngörü ve bunun üzerine tesis edilmiş bir imtihan yöntemi olabilir mi?
NEVZAT DOĞAN (Kocaeli) - Köylere gitsin
istemiyor musunuz?
UFUK ÖZKAN (Devamla) - Gitmelerini
istiyoruz. Siz, gitmemesi öngörüsüyle bunu yapamazsınız.
Sürem kısıtlı, hemen toparlamak istiyorum.
Sıfırı burada düzeltmeye ve anlatmaya çalışıyorlar. "Buradaki sıfır,
mutlak manada sıfır olmayıp, puanların normalize edilmesinden kaynaklanan bir
değerdir. Bilgisayarda sıfır puan aldığı görülen bu adayların ham puanları 20
ile 33 arasındadır." Burada da şu ifade ediliyor: Aritmetikte sıfır nasıl
oluyor 1'den büyük görünüyor, bunu anlatmaya çalışıyorlar. Ben, sıfırın 1'den
büyük olduğunu burada görüyorum; başka türlü anlamam da mümkün değil.
Değerli arkadaşlarım, duyarlı AKP'li
milletvekillerinin de...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Özkan, şu anda, Millî
Eğitim Bakanı, herhalde, bu konularla ilgili genişçe bir açıklama yapacak.
UFUK ÖZKAN (Devamla) - Sayın Başkan, son
bir dakika... Bir iki sorum var, ondan sonra bitiriyorum. Her zaman yapmam,
kusura bakmayın.
BAŞKAN - Buyurun.
UFUK ÖZKAN (Devamla) - Değerli
arkadaşlarım, hükümetimiz her konuda bir dönüşüm... Sağlıkta dönüşüm, tarımda
dönüşüm, kamu personel rejiminde dönüşüm... Bu dönüşümlerle, her zaman,
maalesef, dönüşümlerin dönülmez bir yola girdiğini de bize gösteriyor.
Bu yerleştirme imtihanında, yine, imtihanı
kazanamadığı halde, insanlarımıza, iki Bakanımızın, Sayın Hüseyin Çelik ve
Sayın Recep Akdağ'ın, "sesinizi çıkarmayın, durun, oturun oturduğunuz
yerde; 2004 yılından itibaren sizleri de gerekli yerlere yetiştireceğiz"
diye bir beyanatları var
Değerli arkadaşlarım, yine, AKP Grubundaki
duyarlı arkadaşlarımızın, AKP Grup toplantısında yapmış olduğu bir tespite
değerli iki Bakan, cevaben, bu iddiaların ortaya atıldığını ve sıfır puandaki
haklılıklarını anlatmaya çalışıyorlar ve Sayın Başbakan buna cevap veriyor,
atamalarda hakkaniyetin gözetilmesini isteyerek "sınavı kim kazandıysa
onlar atanacaktır" diyor. Sizlere, hepinize soruyorum: Bu konudaki, bu
imtihandaki hakkaniyet sıfır puan ile 70 puan arasına nasıl sığıyor, merak
ediyorum.
Saygılarımla. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederim.
Sayın Özkan'ın konuşmalarına, Millî Eğitim
Bakanı Sayın Hüseyin Çelik cevap verecektir.
Buyurun Sayın Bakanım. (AK Parti
sıralarından alkışlar)
MİLLÎ EĞİTİM BAKANI HÜSEYİN ÇELİK (Van) -
Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; Manisa Milletvekili Sayın Ufuk
Özkan'ın, Sağlık Bakanlığı tarafından sınavla alınan sözleşmeli personelle
ilgili olarak yapmış olduğu gündemdışı konuşmaya Hükümet adına cevap vermek
üzere söz almış bulunuyorum; Yüce Heyetinizi en derin saygılarımla
selamlıyorum.
Aslında, gündemdışı bu konuşmaya Değerli
Sağlık Bakanımız cevap verecekti; ancak, kendisi yabancı bir heyetle konuşmak
zorunda olduğu için ve sınavı yapan bakanlık benim Bakanlığım olduğu için,
Hükümet adına, gündemdışı bu konuşmaya ben cevap vereceğim.
Öncelikle, değerli arkadaşlarıma bazı
konularda bilgiler vermek istiyorum. Bildiğiniz gibi, Türkiye'de merkezî sınav
yapma konusunda uzmanlaşmış olan iki değerli kuruluşumuz vardır; biri ÖSYM,
biri de Millî Eğitim Bakanlığına bağlı olan Eğitim Teknolojileri Genel
Müdürlüğüdür. Bugüne kadar, Türkiye'deki bütün merkezî sınavlar bu iki
kuruluşumuz tarafından yapılmıştır. İki kuruluşumuz da, özellikle, sağlıklı
merkezî sınav yapma ve sonuçlandırma konusunda rüştlerini ispatlayan,
gerçekten, kalkınmış dünya ülkeleri düzeyinde sınav yapma başarısı elde etmiş
olan kuruluşlardır.
Cumhuriyet Halk Partili arkadaşlarımın,
özellikle, sıfır aldığı, itibarî olarak sıfır aldığı tespit edilen 16 adayın
atanmasını fırsat bilerek, tabiri caizse, âdeta "mal görmüş Mağribî"
mantığıyla buna sarılmasını kesinlikle doğru bulmuyorum.(CHP sıralarından
gürültüler)
HALUK KOÇ (Samsun) - Sayın Bakan... Sayın
Bakan, yani...
MİLLÎ EĞİTİM BAKANI HÜSEYİN ÇELİK
(Devamla) - Efendim, bu, bir deyimdir; niçin rahatsız oluyorsunuz?! Buraya
gelip...
UFUK ÖZKAN (Manisa) - Ortada bir mal yok,
Sayın Bakan.
MİLLÎ EĞİTİM BAKANI HÜSEYİN ÇELİK
(Devamla) - Değerli CHP'liler...
HALUK KOÇ (Samsun) - Sayın Bakan, ortada
ne mal var, ne Mağribî. Bu üslup yakışmıyor...
MİLLÎ EĞİTİM BAKANI HÜSEYİN ÇELİK
(Devamla) - Ben üslup üstadıyım, bu üslubun ne olduğunu çok iyi biliyorum...
HALUK KOÇ (Samsun) - Yakışmıyor... Normal
bir uyarıydı.
MİLLÎ EĞİTİM BAKANI HÜSEYİN ÇELİK
(Devamla) - Buraya gelip, halkı yanıltan, doğru olmayan bilgiler verdiğiniz
zaman, biz sesimizi çıkarmıyoruz Sayın Koç.
HALUK KOÇ (Samsun) - Ne alakası var?!..
UFUK ÖZKAN (Manisa) - Sayın Bakan,
konuşmamızda halkı yanıltan bir şey var mı?
BAŞKAN - Sayın Bakan, lütfen konuşmanıza
devam ediniz.
Buyurun.
MİLLÎ EĞİTİM BAKANI HÜSEYİN ÇELİK
(Devamla) - Müsaade edin, ben açıklama yapayım; tatmin olmadıysanız, daha
sonra, çeşitli şekillerde, platformlarda bu fikirlerinizi söylersiniz.
Değerli arkadaşlarım, yıllardan beri,
Türkiye'de çok ciddî bir yardımcı sağlık personeli açığı olduğu ortadadır.
Sadece lise düzeyinde eğitim yapan, Sağlık Bakanlığına bağlı, 300'e yakın
sağlık meslek lisesi vardır, meslek yüksekokullarımızın sağlık teknikeri
yetiştiren birçok bölümü vardır; yıllardır bu bölümlerden öğrenciler mezun olur
ve bir türlü atamaları yapılmaz, bunlar değerlendirilmez.
İlk defa, AK Parti Hükümeti döneminde, 59
uncu hükümet döneminde, özellikle, ülkemizin geri kalmış, kalifiye eleman
temininde güçlük çekilen yörelerinde çalıştırmak üzere, üstelik çok cazip
ücretlerle, sözleşmeli sağlık personeli uygulaması başlatılmıştır. Değerli
Sağlık Bakanımız bununla ilgili bir yasa tasarısı getirmiştir, Sayın
Başbakanımız bu meseleye gereken önemi vermiştir, Türkiye Büyük Millet
Meclisinden bu yasa geçmiş ve yürürlüğe girmiştir.
Bakın, Türkiye'de açılan böyle bir sınava
83 380 kişinin başvurması, bu konudaki beklentinin, bu konudaki mezunların
ebadını ve büyüklüğünü gösteriyor. Çok fazla işsiz insan var; meslek
yüksekokullarını bitirmişler, liseleri bitirmişler, ebe olacaklar, hemşire olacaklar,
diyetisyen olacaklar, sağlık memur olacaklar; ama, atamaları yapılmıyor.
Şimdi, AK Parti Hükümeti böyle bir imkân
sağlamış ve Türkiye çapında, özellikle -tekrar altını çiziyorum- geri kalmış,
sağlık personeline en fazla ihtiyaç duyulan yerlere, 11 255 kişinin ataması
yapılmış; yani, bu ülkenin evladı olan, bizim insanımız olan 11 255 kişiye iş
bulunmuş. Şimdi, bunu görmezlikten gelemezsiniz.
Gelelim sınav meselesine. Değerli
arkadaşlar, önce puan sonra tercihin özellikle ne anlama geldiğini siz bilmiyor
musunuz veya "anlamakta güçlük çekiyoruz" sorunuza cevap vereyim.
Eğer 83 380 kişinin hepsinin birbiriyle yarıştığını, hepsinin tek bir sınava ve
tek bir kadroya talipmiş gibi bir sıralamaya tabi tutulacağını düşünüyorsanız,
bu sizi yanıltır, bu doğru değil. Örnek veriyorum; bakınız, diyelim ki,
diyetisyen tayin edeceksiniz. Diyetisyenler kendi arasında yarışır. Bir başka
yarışma söyleyeyim: Diyelim ki, Adıyaman'ın Çelikhan, Kâhta veya Gerger
ilçelerinde, Kars'ın Digor İlçesinde 5 sağlık memuru kadrosu var. Bu sağlık
memuru kadrosuna 15 kişi müracaat etmişse, o 15 kişi kendi içinde, birbiriyle
yarışır. Siz, o 15 kişinin puan üstünlüğünü esas alırsınız. Buna bir örnek
vereyim: Diyelim ki, bir öğrenci Boğaziçi Üniversitesi Elektronik Mühendisliğine
girmek istiyor. 220 puan alır ÖSS sınavında; fakat, puanı buna yetmediği için
oraya giremez; ama, öte taraftan, 150-160 puan alan bir başka öğrenci, ülkenin
diğer bir yerindeki, taşradaki bir üniversiteye müracaat eder, üniversiteye
girebilir. Öğretmen atamalarından size bir örnek vereyim: Biz, geçen yıl,
sadece 20 fizikçi aldık; çünkü, fizik öğretmenine çok fazla ihtiyacımız yok.
KPSS'den -ki, bunu ÖSYM yapıyor- puanı 90'ın üzerinde olanların bile atamasını
yapamadık; ama, 2 000 İngilizce öğretmenine ihtiyacımız olduğu için, puanı 45
olanı İngilizce öğretmeni olarak tayin ettik. Peki, şimdi siz, efendim, (x)
şahıs KPSS'den 95 puan aldı, öğretmen olamadı; ama, (y) şahıs 45 puan aldı,
öğretmen oldu diyebilir misiniz? Her kategori kendi içinde yarışır.
Ben, daha somut bir örnek vereyim değerli
arkadaşlar: Ben lisedeyken, okulumuzun güreş takımı vardı. Bir arkadaşımız 100
artı kiloda güreşiyordu. 100 kilonun üzerinde lise öğrencisi olur mu? Vardı
böyle birisi. Bu arkadaşımız, il çapında yapılan yarışmalarda, hiçbir rakibi
çıkmadığı için, otomatikman il birincisi oldu. Arkasından, bölge birinciliği
şampiyonasına gittik, hiçbir rakibi çıkmadığı için orada da bölge birincisi
oldu ve madalya taktı.
UFUK ÖZKAN (Manisa) - Sayın Bakan, sıfır
puan alanlar 100 kilonun üzerindeki güreşçiler mi; onu mu anlatıyorsunuz?
MİLLÎ EĞİTİM BAKANI HÜSEYİN ÇELİK
(Devamla) - Müsaade et... Müsaade et... Müsaade et, cevap vereceğim size.
Sonra, Türkiye şampiyonasına gittik, bu
arkadaşımıza bir rakip çıktı ve -bu 100 artı kiloda güreşen kişi de zaten
güreşçi falan değildi-. ilk saniyede tuş olmasına rağmen Türkiye ikincisi oldu,
kendisine madalya taktılar ve bir ay da o madalyayı boynundan çıkarmadı.
Değerli arkadaşlar, ben örnek veriyorum.
Kars'ın Digor İlçesinde, sağlık memurluğu pozisyonuna müracaat etmiş olan bir
kişi, eğer ondan başka kimse müracaat etmemişse, sadece kendisiyle yarışmıştır;
puanı 2 de olabilir, 3 de olabilir, 5 de olabilir, 0 da olabilir. Bu puan
hesaplama yöntemine göre sıfırın ne anlama geldiğini, basın yoluyla defalarca
açıkladık; ama, anlamak istemeyene bunu anlatmak mümkün değil.
Netice itibariyle, üniversite
sınavlarında, eğer bir bölüme 100 kişi alınacaksa ve o bölüme 300 kişi müracaat
etmişse, o 300 kişi kendi içerisinde yarışır.
Gelelim, diğer taraftan, altıncı tercih
meselesine: Kılavuzda deniliyor ki: "Eğer, 5 tercihle, kişiler,
istedikleri yerlere giremezlerse ve buna rağmen açık kalırsa, kimsenin tercih
etmediği yerler olursa, o zaman 'ben Türkiye'nin herhangi bir yerinde
çalışırım' şıkkını işaretleyen kimseler de atanabilir." 1 000 küsur aday
bu şekilde yerleştirilmiş; ama, bir şahıs, Türkiye'nin en ücra köşesinde,
kimsenin rağbet etmediği, kimsenin tercih etmediği bir yeri tercih etmişse ve
oraya atanmışsa, bunu garipsemenin, buna yanlış demenin bir anlamı var mı?!
Ben size şunu söylüyorum: Sınav yapma
tekniği açısından bu sınavda en ufak bir kayırma, en ufak bir şaibe, en ufak
bir hile hud'a yapılmamıştır. (CHP sıralarından "atamalarda yanlışlık
yapılmıştır" sesleri)
Hayır, atamada da yapılmamıştır. Bakın, 11
255 kişi yerleştirilmiş, siz, sabah akşam 16 kişiden söz ediyorsunuz.
UFUK ÖZKAN (Manisa) - Bir hata var,
hatadan bahsediyoruz Sayın Bakan.
MİLLÎ EĞİTİM BAKANI HÜSEYİN ÇELİK
(Devamla) - Peki, şunu söyleyeyim: Bu 16 kişi, eğer tespit ederseniz ki... Bu
16 kişi benim veya AK Partili diğer milletvekili arkadaşlarımızın yakınıdır,
bunlara iltimasta bulunulmuştur iddiasını ispat ederseniz, siz, her türlü şeyi
söyleme hakkına sahip olursunuz.
UFUK ÖZKAN (Manisa) - Sayın Bakan, bunu
aramamıza gerek yok, bir hata var.
MİLLÎ EĞİTİM BAKANI HÜSEYİN ÇELİK
(Devamla) - Kesinlikle hata falan söz konusu değil arkadaşlar; hata, vesaire
söz konusu değildir. Her müracaatçı kendi kategorisinde yarışmıştır, kendi
kategorisinde müracaatta bulunmuştur ve ona göre de yerleştirme yapılmıştır.
Peki, önce puan, sonra tercih ne demek...
Diyelim ki, birisi, birinci tercihle -bakın, bir yer söylüyorum- Van'ın
Muradiye İlçesine talepte bulunmuş; ama, puanı 70. Bir başka aday beşinci
tercihle aynı pozisyonu talep etmişse, onun da puanı 80 ise, öncelik 80
alanadır; ama, 5 tercih içerisinde bulunuyorsa... Dünyanın her yerinde, bu tür
tercihlerde önce puan... Ama, onu tercih etmesi lazım, o kategoriye girmesi
lazım.
Birisi gelip size diyor ki: "Benim
puanım şu kadar; ama, ben giremedim." Her ÖSS sınavından sonra, her LGS
sınavından sonra siz öğrencilerden şunu duymuyor musunuz: "Efendim, benim
puanım çok yüksek; ama, ben tercihten kaybettim." Bu insanlar tercihten
kazanmıştır, kaybedenler tercihten kaybetmiştir.
Biz, eğer, bu sınava giren, büyük beklenti
içerisinde olan insanlara, Türkiye'de yardımcı sağlık personeline olan ihtiyaç
devam ediyor, biz bu puanları da iki yıl boyunca geçerli sayacağız, 2004 ve
2005 yılı içerisinde yapılacak sınavlarda da puanı yüksek olan bu eğer tercihlerinde isabet ederlerse, onlar da
atanacaktır diyorsak, bunun neresi yanlış, bunun neresi fena?!
Onun için, değerli milletvekilleri, tekrar
söylüyorum: 59 uncu hükümet, yıllardır kanayan bir yara olan, Türkiye'nin geri
kalmış yörelerindeki yardımcı sağlık personeli meselesini halletmiştir, bununla
ilgili bir yasa çıkarmıştır, bir sınav yapmıştır ve oralara da atamalarda
bulunulmuştur. Bu konuda, herhangi bir yanlışlık da söz konusu değildir.
Bazı illerimizde toplu kopyalar tespit
edilmiştir, ikili, üçlü kopyalar tespit edilmiştir ve bunların sınavları iptal
edilmiştir. Bakın, şu anda, bu illerin de listesi elimde. Hangi ilde toplu
kopya vardır, hangi ilde hile hud'a, şaibe söz konusudur; bunlar tespit
edilmiştir ve bunlar iptal edilmiştir.
Dolayısıyla, sınavın sağlığı açısından,
ben, şahsen, vicdanen bir şüphe hissetsem, bu sınavın sonuçları beni tatmin
etmese, gerçekten, birilerine haksızlık yapıldığı gibi bir kanaatimiz oluşsa,
ben de, Sayın Sağlık Bakanı da, Sayın Başbakanımız da, Hükümetimiz de bu işe
müdahale eder ve bu sınav iptal edilirdi; ama, burada, kesinlikle, sınavın
iptal edilmesini gerektirecek bir şey yoktur. Bütün salonlarda, gözetmen ve
salon başkanı olarak sınavları yapan insanlar, yanlışın doğruyu götüreceğini,
teker teker, sınıftaki bütün öğrencilere yüksek sesle defalarca ifade
etmişlerdir.
UFUK ÖZKAN (Manisa) - Sayın Bakan,
Samsun'da var; vereceğim ismini...
MİLLÎ EĞİTİM BAKANI HÜSEYİN ÇELİK
(Devamla) - Sizin iddia ettiğiniz gibi, eğer, birisi böyle söylemişse... Bakın,
onun sınıfını tespit edelim, sınıftaki diğer öğrencileri çağıralım, ifadelerini
alalım; göreceksiniz ki, bu iddianız kesinlikle doğru bir iddia değildir.
Onun için, değerli arkadaşlarım, 11 255
gencimiz iş sahibi olmuştur. Bunlardan
bir kısmı, muhtemelen, atandıkları yerleri beğenmeyip gitmeyebilirler. Onların
yerine de, yine, puan üstünlüğüne göre, tercihe göre yerleştirme yapılacaktır.
Yapılan işlem doğrudur; ama, nedense... Bunu anlamakta bazı arkadaşlarımız
zorluk çekebilir; biz de, kendilerine, sonuna kadar bunu anlatmaya gayret
göstereceğiz.
Ben, bu düşüncelerle, kazanan, şu anda
yerleştirilen 11 255 gencimize yeni iş hayatlarında başarılar diliyorum,
insanımızın sağlığıyla ilgili güzel hizmetler yapacaklarına inanıyorum; ama,
atanmayan gençlere de, buradan sesleniyorum, aldıkları puanlar iki yıl boyunca
geçerli olacaktır, Hükümetimiz sözleşmeli sağlık personeli uygulamasını
sürdürecektir, 2004-2005 yılı içerisinde Sağlık Bakanlığına bu amaçla tahsis
edilen kadrolar, puan üstünlüğü ve tercih esasına göre bu gençlerimize tahsis
edilecektir diyorum ve Hükümetimiz adına, Yüce Heyetinizi saygılarımla
selamlıyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Bakan.
Saygıdeğer milletvekilleri, Başkanlığın
Genel Kurula diğer sunuşları vardır.
Bakanlıkları sırasında ilgili kuruluşların
raporlarının gereğinin yapılmasını geciktirerek ve gerekli tedbirleri zamanında
almayarak görevlerini yerine getirmemek suretiyle, Türkiye Halk Bankasının
zarara uğramasına sebep oldukları iddiasıyla, Devlet eski Bakanı ve Başbakan
Yardımcısı Hüsamettin Özkan ve Devlet eski Bakanı Recep Önal haklarında kurulan
(9/3) esas numaralı Meclis Soruşturması Komisyonunun başkan, başkanvekili,
sözcü ve kâtip seçimine dair bir tezkeresi vardır; okutuyorum :
B)
TEZKERELER VE ÖNERGELER
1. - (9/3)
esas numaralı Meclis Soruşturması Komisyonu Geçici Başkanlığının, Komisyonun
başkan, başkanvekili, sözcü ve kâtip üye seçimini yaptığına ilişkin tezkeresi
(3/446)
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Komisyonumuz Başkan, Başkanvekili, Sözcü
ve Kâtip üyelerini seçmek üzere 14.01.2004 Çarşamba günü Saat 17.00'de ana bina
zemin kat, TRT karşısı, üyeler lokantası yanı, soruşturma komisyonu toplantı
salonunda 13 üye ile toplanmış ve
aşağıda isimleri yazılı sayın üyeler belirtilen görevlere seçilmişlerdir.
İlyas Sezai Önder
Samsun
Komisyon Geçici Başkanı
Adı ve Soyadı Seçim
Bölgesi Aldığı Oy
Başkan: Mehmet Ergün
Dağcıoğlu (Tokat) 11
Başkanvekili: Ayhan Sefer
Üstün (Sakarya) 11
Sözcü: Zeynep Karahan
Uslu (İstanbul) 11
Kâtip: Telat Karapınar (Ankara) 12
BAŞKAN - Bilgilerinize sunulmuştur.
Ülkemizde konuk bulunan Avrupa Birliği
Komisyonu Başkanı Sayın Romano Prodi, bugün, Genel Kurula hitaben bir konuşma
yapmak istemişlerdir.
Bu hususu oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Enerji ve Tabiî Kaynaklar eski Bakanları
Mustafa Cumhur Ersümer ve Zeki Çakan haklarında kurulan (9/4,7) esas numaralı
Meclis Soruşturması Komisyonuna seçilmiş bulunan sayın üyelerin, 15 Ocak 2004 Perşembe
günü (bugün) saat 17.00'de, ana bina, zemin kat, PTT karşısındaki Meclis
soruşturması komisyonları toplantı salonunda toplanarak, başkan, başkanvekili,
sözcü ve kâtip seçimini yapmalarını rica ediyorum.
Komisyonun toplantı yeri ve saati ayrıca
ilan tahtalarına asılmıştır.
Gündemin "Kanun Tasarı ve Teklifleri
ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler" kısmına geçiyoruz.
IV.- KANUN
TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER
İŞLER
1. - Adlî
Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Bölge Adliye Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve
Yetkileri Hakkında Kanun Tasarısı ve Adalet Komisyonu Raporu (1/521) (S.
Sayısı: 146)
2. - Hukuk
Usulü Muhakemeleri Kanununda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Tasarısı ve
Adalet Komisyonu Raporu (1/523) (S. Sayısı: 152)
3. -
Çanakkale Milletvekilleri Mehmet Daniş ve İbrahim Köşdere'nin; Gelibolu
Yarımadası Tarihî Millî Parkı Kanununa Geçici Bir Madde Eklenmesine Dair Kanun
Teklifi (Kamu İhale Kanununa Geçici Madde Eklenmesine Dair Kanun Teklifi) ile
Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (2/212) (S. Sayısı: 305)
BAŞKAN - Adlî Yargı İlk Derece Mahkemeleri
ile Bölge Adliye Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yetkileri Hakkında Kanun
Tasarısının; Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununda Değişiklik Yapılmasına İlişkin
Kanun Tasarısının; Çanakkale Milletvekilleri Mehmet Daniş ve İbrahim
Köşdere'nin ve Gelibolu Yarımadası Tarihî Millî Parkı Kanununa Geçici Bir Madde
Eklenmesine Dair Kanun Teklifinin geri alınan maddeleriyle ilgili komisyon
raporları henüz gelmediğinden, tasarıların ve teklifin müzakerelerini
erteliyoruz.
Şanlıurfa Milletvekili Yahya Akman ve 14
milletvekilinin, Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünde Değişiklik Yapılması
Hakkında İçtüzük Teklifi ve Anayasa Komisyonu raporunun müzakerelerine
başlayacağız.
4. -
Şanlıurfa Milletvekili Yahya Akman ve 14 Milletvekilinin; Türkiye Büyük Millet
Meclisi İçtüzüğünde Değişiklik Yapılması Hakkında İçtüzük Teklifi ve Anayasa
Komisyonu Raporu (2/182) (S. Sayısı: 300)
BAŞKAN - Komisyon?.. Yok.
Teklifin görüşülmesi ertelenmiştir.
Yükseköğretim Kurumları Teşkilatı
Kanununun Bir Maddesinde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısı ve Millî
Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor Komisyonu raporunun müzakerelerine
başlayacağız.
5. -
Yükseköğretim Kurumları Teşkilatı Kanununun Bir Maddesinde Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Tasarısı ve Millî Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor Komisyonu
Raporu (1/716) (S. Sayısı: 319)
BAŞKAN - Komisyon?.. Yok.
Tasarının görüşülmesi ertelenmiştir.
Elektronik İmza Kanunu Tasarısı ile
Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm, Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabiî
Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji ve Adalet Komisyonları raporlarının müzakeresine
başlıyoruz.
6. -
Elektronik İmza Kanunu Tasarısı ile Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve
Turizm; Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabiî
Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji ve Adalet Komisyonları raporları (1/613)
(S.Sayısı: 333)
(x)
BAŞKAN - Komisyon?.. Yerinde.
Hükümet?.. Yerinde.
Komisyon raporu, 333 sıra sayısıyla
bastırılıp dağıtılmıştır.
Tasarının tümü üzerinde, Cumhuriyet Halk
Partisi Grubu adına, Adana Milletvekili Tacidar Seyhan; buyurun.
CHP GRUBU ADINA TACİDAR SEYHAN (Adana) -
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Elektronik İmza Kanunu Tasarısı
üzerinde, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına görüşlerimizi belirtmek üzere,
söz almış bulunuyorum; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Tabiî, biraz daha yalın tutmak istiyorum;
bu tasarıyla ne yapılacak, elektronik imza nedir, elektronik imzayı hangi
alanlarda kullanacağız?
Elektronik imza, dünyanın birçok yerinde,
52 ülkede, gerek kanun olarak gerek yönetmelik olarak zaten var ve
uygulanmaktadır. Üç yıldır, bu ülke sayısı hızla artmaktadır.
Elektronik imzayı genel bir tanımlama
olarak alacak olursak, bugün, zaten, Türkiye Büyük Millet Meclisinde, bunu, bir
şekilde kullanıyoruz. Kendi masalarımızda kullanmış olduğumuz parmak izi, bir
elektronik imzadır, elektronik imzanın biyometri tekniğidir ve teklik özelliği
vardır; hiçbirimizin parmak izi bir diğerine benzemediğinden, teklik özelliği
taşır. Önce, kendinizi kodluyorsunuz; sonra, kimliğiniz sistem tarafından
tanımlandığı anda, hangi biyometri tekniğiyle, hangi parmağınızla gireceğinizi
kodluyor ve kendinizi yeniden tanımlıyorsunuz; daha sonra, veri onayına
geçiyorsunuz. Şu anda, onaylayacağımız Elektronik İmza Kanunu Tasarısı da, bu
tip yöntemlerden oluşmaktadır.
Dünyanın her tarafında, elektronik imza, 3
temel hususta taranabilir. Bunların en önemlilerinden biri biyometri
tekniğidir. Biyometri tekniği, kendi içerisinde, avuç içi izi, göz retinası,
parmak izi şeklinde değişik şekillerde tanımlanır; bunun teknik özelliği
vardır. Diğer bir tanımlama da, sayısal imza tekniğidir. Bir diğer şekliyle
sayarsak bu sayısal imza tekniğini, nümerik ve alfanümerik karakterlerle,
bilinen karakterler ile bilinmeyen karakterlerin karışımıyla yapılan bir
tanımlamadır. Bu da, ikili onay sistemiyle sunulduğundan, teknik özellik
taşımaktadır. Peki, biz, sayısal imzayı şimdiye kadar kullanıyor muyuz; onu da
kullanıyoruz. Bankalar, interaktif sistemde, bize, havale yapma yetkisini
veriyorlar. Bu, bir enformasyon ve entegre sistem olarak gerçekleşmiyor; ama,
bir şekilde, biz, bunu kullanıyoruz; havalemizi yapıyoruz, hesabımız geliyor,
hesabımızı kodluyoruz, kendi kodumuzu giriyoruz ve bunları Türkiye'yle
paylaşıyoruz veya havalemizi yapıyoruz, ticarete de yansıtıyoruz.
Şimdi, Elektronik İmza Kanunu Tasarısı iki
şeyi içeriyor. Bir, elektronik imzayı ve imzanın doğrulamasını içeriyor; bir
de, kişinin kimlik bilgilerini oluşturan elektronik sertifikayı içeriyor.
Bizim, bir de, elektronik sertifika doğrulama merkezlerimiz var; işte, bu
merkezleri oluşturarak, kendi kimlik bilgilerimizle, yurt içinde ve yurt
dışında, bizim işlem yapmamızı kolaylaştırıyor. Kısacası, maddeler üzerinde,
biz, bunları biraz daha aydınlatıcı şekilde açacağız; ama, arkadaşlar, geneli
üzerinde, şunu belirlemek istiyorum: Bu imza bize ne kazandıracak; biz, bugün,
elektronik tüm işlemin hukukî altyapısını oluşturacağız. Tamamını mı; hayır,
değil. Neden değil; çünkü, elektronik tanımlamaya, elektronik veriye ilişkin,
hukuk sistemimizde bir düzenleme yoktur. Bu düzenleme yapılmadıkça, bizim,
elektronik imza kanununu güvenli bir kalıba oturtmamız mümkün değildir.
Değerli arkadaşlarım ve değerli çalışma
arkadaşları bunun da tedbirini almışlar; çok teşekkür ediyorum. Bunu iki
aşamaya bırakmışlar; son derece olumlu bir tercihtir bu. Burada, elektronik
imza kanununda, resmî törene tabi tutulan hukukî işlemler ile teminat
sözleşmelerini, şu anki uygulamanın dışında bırakmışlar, kapsam dışıdır. Bunlar
olmamalı mı; bunlar da olmalı; ama, elektronik sözleşmelerle ilgili hukukî bir
düzenleme yoktur. Hukuksal açıdan bu düzenleme yapılmadıkça, bunun
güvenilirliği sağlanıp test edilmedikçe, bu kanunda bunların işlerlik kazanması
mümkün değildir. Arkadaşlar, elektronik sertifikayla ilgili, başlangıç
noktasında bir toplumsal güvensizliğin yaşanmaması için, belli bir süre,
bunları uygulamanın dışında tutmuşlardır, doğru yapmışlardır; hep birlikte, bu
eksiklikleri giderecek altyapı çalışmalarını birlikte yürütmeliyiz diye
düşünüyorum.
Burada en önemli unsur şudur arkadaşlar: Bunların
hepsi işlem; ama, eğer biz çağdaş toplumlarda e-ticarete atılacaksak, e-devleti
gerçekleştireceksek, elektronik imza kanunu olmadan bunu yapmamız mümkün değil;
bunu, kamuoyuyla paylaşmak istiyorum. Bir dolu sıkıntıları var. Devlet neden
yapmıyor, devlet neden bizim sorunlarımızı elektronik ortamda gidermiyor; onu
da açıyorum: E-devlet yapısının ve elektronik ticaret yapısının aslî unsuru
elektronik imzadır. Elektronik imza yoksa, e-devlet de yok, e-ticaret de yok;
aslına bakarsanız, e-dönüşüm de yok. Onu sağlamadan, bunların üçünden hiçbirini
yapamazsınız.
Biz, Türkiye'de bir yere geldik mi;
geldik. Önce, e-devlette nereye geldik: Doğru; yıllardır e-devleti konuştuk
konuştuk durduk, vatandaşa "e-devlet" yerine "e be devlet"
dedirttik; ama, belli, uygun, düzeyli çalışmalar var; takdir de ediyorum. Bu
yolda, teknik donanımı yeterli arkadaşlarımız, uzmanlarımız ciddî şekilde
çalışıyorlar. Şimdi, bizim görevimiz bunun önünü açmaktır.
Peki, neredeyiz; biz şuradayız değerli
arkadaşlar: E-devletin üç boyutu vardır. Bana göre üç, bazı uzmanlar dört tanım
kullanıyor. Birisi, interaktif bilgi verme... İnteraktif bilgi verme
aşamasında, bir kurum, İnternet sayfasıyla ilgili bilgiler verir veya o kurumun
veri tabanına girerek belli bilgileri sorgulama müsaadesini kullanıcıya verir.
Biz bunu yaptık mı; yaptık. Nerede yaptık; maliyede yaptık, sigortada yaptık;
yani, devlete bağlı kurumlarda interaktif bilgi verme işlemini yerine getirdik.
İkinci aşama var mı; ikinci aşamayı da
bence yaptık. İkinci aşamayı da şöyle tanımlıyorum: Muamele (transaction)...
Bir sisteme girerek, kullanıcı, güvenli bilgi alanlarına girerek kendi adına
bir muamele gerçekleştiriyor. Birçok kurumda yaptık; bankalarda yapıyor,
muamelesini gerçekleştiriyor; ama, eksiklerimiz var.
Üçüncü aşama olan data sharing'i
yapamıyoruz. Neden yapamıyoruz data sharing'i; veri güvenliği yok; birincisi
bu. Yeterli teknik altyapımız yok; iki. Yeterli hukukî düzenlememiz yoktu; üç.
Bir veri alışverişi yapacağınız zaman, mutlaka, siz, birey olarak kendinizi
tanımlamalısınız. İşte bunun adı, elektronik sertifikadır, elektronik imzadır.
Bir kuruma eğer siz belge gönderecekseniz, siz, sertifikanızı kullanmadan,
sorgulandıktan sonra belgenin doğruluğunu onaylamadan, onun altına elektronik
imzanızı atmadan o belge yasal bir belge olmayacaktır. Bunun için, kurumlar
arasındaki iletişimde, mutlaka, elektronik sertifika, elektronik imza
gereksinimi vardır. Önemli olan, bunun altyapısının hazırlanmasıdır.
Burada aksamalar olacak mı; olacak tabiî.
Birkaç eksiğimiz var. E-devletin, bir
kadrosal altyapısı -uzmanların oluşturulması, yönetici kadrolarının
oluşturulması- söz konusudur; ama, bir de, bilişim altyapısının oluşturulması
lazım yazılımdan donanıma kadar. Network kurulumlarının gerçekleştirilmesi
lazım. Gerekli yazılım ve donanım ihtiyacının mutlak suretle giderilmesi lazım,
ülkenin buna açık olması lazım; yenilenmeye açık olması lazım. Mevcut internet
yapısının, altyapısının desteklenmesi lazım. Böyle bir niyet var; ama, yeterli
değil arkadaşlar.
Bir eksiklik daha var. Biz, bu Elektronik
İmza Kanunu Tasarısıyla, teknolojik dönüşümün, teknolojik yenilenmenin
başlangıcı olarak bugünü belirlemek zorundayız. Bu ülkenin bir teknolojik
dönüşüm ihtiyacı var. Sanayide rekabet etme özelliğini taşıyacak her tür aşama
elektronik sertifikadan geçer; çünkü, biz, burada, işgücü tasarrufunu
sağlayacağız. Ülke ekonomisinde, dokümantasyondan tutun işgücüne, işgücünden
tutun ulaşım masraflarına kadar birçok alanda tasarruf edeceğiz ve zamandan
kazanacağız; ama, bu işi yaparken de, biz, bu teknik altyapıyı bilgiye
dayandıracağız, bilgi edinme hakkına dayandıracağız. Bilgi toplumu olma
özelliğine kavuşabilmek için, bilginin önünü açacağız. Mutlaka internet
altyapısının genişletilmesi, yeterli bilgi ağına ve donanıma kavuşturulması, bu
alanlar açıldıktan sonra da, her vatandaşımızın bundan, hangi bölge olursa
olsun, saydam, şeffaf bir şekilde yararlanması gerekir arkadaşlar.
Lütfen, yönetim biçimimizi bir gözden
geçirelim. Yönetimde yeni anlayışları, yeni uygulamaları, yeni yapılanmaları
kabul eder düzeye gelelim. Eksiklerimizi görelim. Yönetim eksikliğimiz var mı;
var. Türkiye'de bir yetenek arayışı var. Bu ülke, bu ulus, bir tek,
yeteneklerini yönetmede eksiklik yaşıyor. Bu ulusun birçok yeteneği vardır;
ama, Türkiye Cumhuriyetinde, maalesef, yetenek yönetim anlayışı oturmamıştır.
Bunu oturtmak için, paylaşımcı bir idare anlayışının, bilişimin, yönetişimin
iyi kavranması lazım. Bu, bir başlangıç noktasıdır, dediğim gibi.
Tasarıyla ilgili bazı endişelerimiz var.
Ne var; hukukî açıdan var. Ben, bunlardan birkaçına değinmek istiyorum. Adalet
Komisyonuna gitti, o arkadaşlarımız orada çalıştı; ama, Sayın Bakanım da
değerlendirirlerse çok sevinirim. Hukukî bilgim olmamasına rağmen, teknolojik
bilgimle birleştirdiğimde birkaç alanda eksiklik görüyorum. Örneğin, elektronik
imza, elektronik sertifika diyoruz. Arkadaşlar, bu sertifikada beş temel bilgi
var. Basite indirgeyerek anlatıyorum; gönderinin tespiti, alındı teyidi,
gönderilme yeri, alınma yeri ve alınma zamanı. Bu beş temel bilgi, delil
oluşturuyor, delil olarak kabul ediliyor burada; ama, delillere baktığımızda,
hukuk "kesin deliller" ve "takdirî deliller" diye,
delilleri teker teker tanımlamış. Acaba, bazı kanunlarda değişiklik yapıp,
bunların, hangi deliller kapsamında değerlendirileceğinin de tanımlanması
gerekmiyor mu diye düşünüyorum; çünkü, elektronik veriyle ilgili bir
tanımlamamız yok. Tanımlamadığınız zaman, bu alandaki eksikliklerin tamamı,
sadece hâkimin takdirine bırakılacaktır ve elektronik sertifika sağlayıcıları
bilirkişilik görevini yerine getirmeden, yargı karar veremeyecektir. Yargının
önünü açabilmek için, mutlaka bunun tanımlanması gerektiğine inanıyorum.
Birinci eksiklik bu.
İkinci eksiklik, idarî para cezalarında.
İdarî para cezalarında -Sayın Bakanımın buraya da özellikle dikkatini çekmek
istiyorum- idare mahkemesine başvuruluyor. Biliyorsunuz, idarî para
cezalarında, idare mahkemesine -bu kanun tasarısında da öyle deniliyor-
başvurmuş olmak, cezanın ödenmesinin önüne geçmiyor; vatandaş o cezayı
ödeyecek; ancak, bununla ilgili kurum, Telekomünikasyon Kurumudur. Biz,
Telekomünikasyon Kurumunda bir mercie itiraz hakkını, mutlaka doğurmalıyız;
yani, ilk itirazın kuruma yapılmasının önünü açmalıyız. Bu bize ne mi sağlar;
hazırlıksız kesilmiş, hazırlıksız yapılmış bir teftişin yeniden değerlendirme
olanağını sağlar; ikincisi, idare mahkemelerinde dosya birikmesinin önüne
geçilir. Eğer burada da bu cezanın kesinleştiği yönünde bir karar verilirse,
tabiî ki, vatandaşımız idare mahkemesine gider.
Telekomünikasyon Kurumunda, burada
belirlenmeyen, ama, arkadaşlarımızın yönetmelikle belirlemeye çalıştığı
-sorumlusu odur- eğer elektronik hizmet sağlayıcılarında, sertifikayı veren
kurumlarda iflas olursa, bu görevi yerine getiremeyeceğini, ifa edemeyeceğini
söylerse, kapanma durumunda kalırsa "buradaki sertifikalar bir başka
kuruma devredilecek", "üç ay önceden bu durumunu bildirmek
zorundadır", "haklarıyla birlikte devredilecektir" diyor. Burada
bir sigorta sistemi de konulmuştur; o da doğrudur. Onu da saygıyla
karşılıyorum; ama, bunun denetlenmesi lazım. Kim denetleyecek; Telekomünikasyon
Kurumu.
Telekomünikasyon Kurumu bünyesinde,
mutlaka, teknolojik olarak elektronik sertifika sağlayıcılarının denetlenmesini
sağlayabilmek için, test ve onaylama merkezlerinin kurulması esastır. Eğer bu
merkezleri kurmazsanız, denetimi sadece organik olarak müdürlükler vasıtasıyla
sembolik olarak yaparsanız, biz, elektronik sertifika sağlayıcılarının da
hakkını koruyamayız, elektronik sertifika sahiplerinin de hakkını koruyamayız.
Bunlar, yürütmeyle ilgili eksiklikler; ama, bu ciddiyette bir kanun hazırlayan
kurumların, bu önlemleri alacağı kanaatini de taşıyorum; kendilerine de çok
teşekkür ediyorum.
Değerli arkadaşlar, teknik alanda çalışan
arkadaşlarıma da bir şey ifade etmek istiyorum. Ne olursunuz, bizim bir
dönüşüme ihtiyacımız var. Siz, orada meslekî konumlarınızı yerine
getireceksiniz, meslekî bilgilerinizi bizlere aktaracaksınız. Yöneticilerinizin
sizi şekillendirmesini beklemeyin. Paylaşım odaklarının hepsini müşterek
açılımla, bilgiye, birikime ve faydaya dönüştürmeye çalışın. Türkiye'de, daha
çok, son on yılda, idarecinin hissiyatı beklenmeye, o hissiyat doğrultusunda
çözümler üretilmeye çalışılmaya başlandı. Bu, ıskaladığımız sanayileşmenin
önünde ikinci bir engeldir. Mutlaka, kişi, inandığı doğruyu, inandığı teknik
altyapıyı gerçekleştirmek için idarecisini, amirini zorlamak, düzenlemesini
yapmak zorundadır. "Yahu, bir bakayım; eğer böyle düşünüyorsa, benim gibi
düşünüyorsa, o zaman bunu harekete geçiririm" mantığı yanlış. Bizim toplumda
var bu.
Bir örnek geldi aklıma: İki arkadaş
gidiyorlarmış, biri "yahu, işlerim rast gitmiyor, ne yapayım" demiş,
arkadaşı da "yürüdüğün sürece şeytanı lanetle" deyince "olmaz, daha nereye gideceğim belli
değil, o konuda bir fikrim olsun, ondan sonra lanetleyim, başıma şimdiden iş
açmayayım" diye cevap vermiş.
Arkadaşlar, bilgide böyle ruhanî bir
anlayışa giremeyiz. Bilgide çağdaşlığın ölçüsü, paylaşmaktır, bilgiyi
kurumlarına iletmektir, onun gelişmesini sağlamaktır. En büyük tehlikemiz,
bilgi kıskançlığıdır, bilginin kullanımının önünü açmamaktır.
Bizim korkularımız var. Burada da
şeffaflığı öneriyorum. Ne olursunuz, ticarî sır kavramını değiştirin, bilgideki
sır köprülerini aralayın. Gelişmeye yönelik her türlü veriyi, alınabilir
özgürlükler çerçevesinde bilgi olarak tanımlayın.
Bizim korkularımız var. Biz, Türkiyeliyiz,
Türkiye'de yaşayan insanlarız. Bakın, her birimizin çevresinde vardır;
karanlıktan geçerken birçok arkadaşımız ıslık çalar, mezarlıkta yalnız başına
korkarız. Neden; bilinmeyenden korkuyoruz, karanlıktan korkuyoruz. Bizi açan,
Türk toplumunun dokusunda var olan tek şey, şeffaflık, saydamlık ve
anlaşılabilirliktir. Bunu bilgide yapmadığınız sürece, gelişmişliğin önünü
açıyorum diyemezsiniz, gelişmişliğin önünde engel olan şeyleri ortadan
kaldıramazsınız. Devlet yapısından başlayarak, bilgi yapısına da yeni
yatırımlar yapıp, bu ülkenin önünü açmak lazım.
Dikkat edin, özellikle, altyapıyı
elektroniğe yapın diyorum; yapın, yazılıma da yapın arkadaşlar. Üçüncü dünya
ülkeleri diye tanımlanan birçok ülkenin kendi ulusal yazılımları var. Biz, 70
000 000'luk Türkiye Cumhuriyetinde daha kendi ulusal yazılımımızı
oluşturamadık. Ne olursunuz, yazılım sektörünü biz destekleyelim; bunların
önünü açalım. Bu yasayla birlikte, onların ülkedeki iletişime katkılarından
maksimum derecede faydalanmaya çalışalım. Genç dimağlarımızı yurt dışına
göndermek yerine, yurt içinde değerlendirmenin önünü açalım.
Bugün, Hindistan'ın dahi 2002 yılında
yazılım ürünleri ihracatı 6 milyar dolara ulaşmışken, 2006 yılı hedefleri 50
milyar dolar olmuşken, Türkiye'nin bir yazılım politikasının olmamasını anlamak
ve yazılıma destek vermemesini anlamak mümkün değildir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Seyhan, buyurun.
TACİDAR SEYHAN (Devamla) - Bu, ulusal bir
görevdir. Bu, toplumsal bir görevdir. Bunun güvenlik boyutu vardır.
Bakın, bu tasarıda, örneğin sayısal
imzada, bir kısmının bilinir karakterlerden oluşmasını, bir kısmının da
bilinmeyen alfanümerik karakterlerden, görünmeyen karakterlerden oluşmasını
söylüyoruz. Neden görünmüyor; bilgi güvenliği. Ama, dünya hâlâ tartışıyor; o
görünmeyen karakterler, sertifika sağlayıcıları tarafından saklanmalı mıdır,
saklanmamalı mıdır? Neden saklanacak; çünkü, savunma alanında bilgi almak gerektiği
zaman, güvenlik alanında istihbarat birimlerinin bilgi alması gerektiği zaman,
o sayfalara girip, veriyi inceleme hakkını elde etmek istiyorlar. Ama, biz,
kullandığımız yazılımın nereye gittiğini bilmiyoruz. Birtakım yazılımların,
Genelkurmaya source'leri gidiyor; ama, biz dünyayla ilişkimizin
kesilebileceğini, kendi kaynaklarımızdan daha güvenli çıkabileceğimizi
düşünürsek, kendi yazılımımıza ne kadar önem vermemiz gerektiği de bu şekilde
ortaya çıkmaktadır.
Ben, buradaki, bu işe gönül vermiş arkadaşlarımın,
çalışmayla, azimle, bu eksiklikleri giderebileceğine inanıyor, bu konuda
çalışma yapan arkadaşlarıma teşekkür ediyor, kanunun Türkiye'ye hayırlı uğurlu
olmasını diliyorum.
Teşekkür ediyorum değerli arkadaşlarım.
(Alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Seyhan.
Tasarının tümü üzerinde, AK Parti Grubu
adına, Denizli Milletvekili Mehmet Yüksektepe; buyurun. (AK Parti sıralarından
alkışlar)
AK PARTİ GRUBU ADINA MEHMET YÜKSEKTEPE
(Denizli) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Adalet Bakanlığınca
hazırlanan Elektronik İmza Kanunu Tasarısıyla ilgili olarak, AK Parti Grubunun
görüşlerini sizlerle paylaşmak üzere, Grup adına söz almış bulunmaktayım;
hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
konuşmama başlamadan önce, CHP Grubu adına konuşan Sayın Seyhan'a, buradan,
huzurlarınızda teşekkür ediyorum. Gerçekten çok yapıcı bir konuşma yaptı;
çünkü, bu kanun tasarısı, Türkiye toplumunun değişim ve dönüşümünün önünü
açacak bir devrim niteliğindeki bir tasarıdır. Bugün, bu yasa tasarısı,
Türkiye'yi gelecek yüzyıla taşıyacak büyük bir projenin hayata geçirilmesi
açısından önemli bir adımdır.
"E-Türkiye Dönüşüm Projesi" diye
adlandırılan bu büyük proje, bilgi toplumu olma sürecinin vazgeçilmez
ilkelerindendir. E-Türkiye Dönüşüm Projesi, gelişmiş ülkelerle entegrasyonu
sağlayacak ve girmeyi hedeflediğimiz Avrupa Birliğine üyelik sürecinin bir
parçası olan e-Avrupa Çerçeve Programının da bir gereğidir.
Ayrıca, yine bu çatı altında görüşeceğimiz
Kamu Yönetimi Reformu Yasa Tasarısıyla eşzamanlı yürütülmesi faydalı olacak
olan e-Türkiye Dönüşüm Projesinin, Türkiye için bir sıçrama yaratabilecek kadar
önemli ekonomik, sosyal ve kamusal boyutunun da olduğunu vurgulamak istiyorum.
Dünyada ve Türkiye'de, geleneksel ve alışılmış iletişim yöntemlerinden,
ekonomik iletişim yöntemine doğru hızlı bir değişim ve gelişim yaşanmaktadır.
Dolayısıyla, yönetim ve iş yapış yöntemleri de, bu değişime uygun gelişim
sağlamakta ve çözümler üretmektedir. Bilgisayar ve internetin sosyal ve
ekonomik yaşama girmesi, bu alandaki gelişim ve değişimi hızlandırmıştır.
Özellikle elektronik imzanın çeşitli alanlarda kullanılır olması sonucu bu
kanun tasarısı hazırlanmıştır.
Günlük hayatımızın birçok alanında,
kurumlar ve kuruluşlar, özel sektör, elektronik imzanın gereklerini
kullanmaktaydılar. Elektronik imza, başka bir elektronik veriye eklenen veya
elektronik veriyle mantıksal bağıntısı bulunan ve kimlik doğrulama amacıyla
kullanılan elektronik veri diye tanımlanmaktadır. Bu tasarıyla, elektronik
ticaret ve kamu alanında yürütülecek e-Türkiye Dönüşüm Projesinin altyapısının
aslî unsuru olan elektronik imza düzenlenmiştir. Böylece, tasarının
kanunlaşmasıyla, elektronik ticarete ilişkin diğer kanunî düzenlemelerin önü
açılacaktır; yani, elektronik imza tasarısıyla ilgili gerçekleştirilecek bu
oylama, bu anlamdaki girişim için yeterli değildir. Tabiî ki, eksikliklerimiz
olacaktır. Bu yasa tasarısı, teknik anlamda, Türkiye'de, kendi alanında bir
ilktir. Dolayısıyla, bazı eksiklikler mutlaka olacaktır; ama, zaman içerisinde,
bu eksiklikleri, hep birlikte, yine burada tamamlayacağız.
Tasarıda, hem kanunun adı olarak hem de
temel kavram olarak "elektronik imza" kavramı benimsenmiştir.
Böylece, bir yandan, kapsayıcı bir üst kavram kullanılarak sayısal imza veya
biyometrik tanımlama yöntemlerinin kullanılmasına olanak sağlanmıştır; aynı
zamanda, Amerika Birleşik Devletleri, Fransa gibi ülkelerin kanunlarında ve
Avrupa Birliği düzenlemelerinde kullanılan başlık ve temel kavramlarla uyum
sağlanması istenmiştir. Elektronik imzayla ilgili olarak, Avrupa Birliği
Komisyonu, Mayıs 1998'de, Elektronik İmzada Ortak Çerçeve Direktifi Taslağı
yayımlamıştır. Bu direktif taslağı şu problemin altını özellikle çiziyordu: Üye
ülkelerde, elektronik imzaların hukukî geçerliliği ve servis sağlayıcıların
yetki ve onay vermesiyle ilgili birbirlerinden farklı kurallar, elektronik
haberleşmenin ve elektronik ticaretin kullanımı ve dolayısıyla içpazarın
genişlemesi açısından önemli bir engel teşkil etmekteydi. Yani, burada, Avrupa
Birliğinin kendi içerisindeki ilişkilerinde, yazışmalarında, ticarî
ilişkilerinde ortak bir veri tabanının kullanılması, ortak bir birimin, ölçünün
kullanılması esas alınmıştır. Dolayısıyla, biz de, Avrupa Birliğine aday ülke
olarak, inşallah yakında gireceğimiz Avrupa Birliği çerçevesinde, bu yasal
değişiklikleri bu anlamda yapmış oluyoruz. 13 Aralık 1999'da son haline
getirilen Topluluk Elektronik İmza Çerçevesi Direktifi, dijital imzaların
Avrupa Birliğindeki geçerliliğini güvence altına almayı amaçlamıştır. Ayrıca,
Birleşmiş Milletlerin 14 Haziran 1996 tarihli Elektronik Ticarete İlişkin Model
Kanunu bu kapsamda sayılabilir.
Diğer yandan, çeşitli ülkelerin
mevzuatlarında elektronik imzaya ilişkin yasal düzenlemeler yapıldığı gibi,
birkısmında ise çalışmalar devam etmektedir. Örneğin, 13 Mart 2000 tarihinde
Fransa'da, 1 Ocak 2000 tarihinde Avusturya'da ve birçok OECD ülkesinde, bu
elektronik imza yasa tasarısı kabul edilmiş ve şu anda yürürlüktedir. Amerika
Birleşik Devletlerinde ise, federal bir kanun olarak, Küresel ve Ulusal
Ticarette Elektronik İmzalar Kanunu yürürlüğe girmiştir. Bu kanunun -17 Aralık
1999 tarihli- bizzat Sayın Başkan Clinton tarafından, bütün resmî dairelerde
kullanılması talimatı verilmiştir. Buna göre, bütün kamu kurumları, bir yıl
içerisinde, vatandaşların ihtiyaç duyduğu en sık kullanılan en az 500 formu
internet ortamında sunmuş olacaklardır; yani, her kurum, vatandaşın en çok
ihtiyaç duyduğu 500 formu internet ortamına sunacak ve vatandaşlar, bu formları
internet üzerinden doldurarak işlemlerini gerçekleştirecektir.
Bunun en güzel örneği, özellikle
internette birçok vatandaşımızın müracaat ettiği yeşilkart uygulamasındadır.
Daha önceki dönemlerde yeşilkart müracaatı, kâğıt üzerinde doldurulup
postalanarak yapılıyordu ve Amerika'ya ulaşıp ulaşmadığı noktasında bir endişe
vardı; ama, bugün, internet ortamında hangi sürede doldurulabileceği bellidir
-ki, yaklaşık 30 dakika sürmektedir- ve tüm detaylarıyla birlikte, eksiksiz ve
doğru bir şekilde -fotoğrafı da dahil olmak üzere- doldurduğunuzda, size bir
onay tarihi ve onay numarası veriliyor âdeta bir makbuz gibi ve ondan sonra, o
onayı aldıktan sonra, artık, sizin o belgeniz, Amerika'da yapılacak kura
çekimine kesinlikle katılacaktır.
Ayrıca, ABD'de bulunan Kırtasiye ile
Mücadele Kanunu gereğince, 2003'ten önce tüm eyalet hükümetleri, federal
hükümetle yaptıkları yazışmaları internet ortamında gerçekleştireceklerdir.
Yani, bu, şu anlama gelmektedir: Eğer e-devlete geçiş noktasında dönüşümü
gerçekleştirdiğimiz takdirde, 81 vilayetimiz, merkezî hükümetle yaptığı tüm
yazışmaları internet üzerinden gerçekleştirecektir. Bu, hem zaman tasarrufudur
hem de kâğıt ve emek tasarrufu ve maddî tasarruftur.
Öte yandan, birçok Avrupa ülkesi, konuya
ilişkin mevzuat hazırlamış ya da hazırlanan tasarıları ülkelerinin hukukî
altyapılarına göre, yürütme ya da yasama organlarının gündemine almışlardır.
Nitekim, 28 OECD ülkesi arasında elektronik imzayla ilgili yasal düzenlemesi
olmayan tek ülke biziz maalesef. Avrupa Birliğine üye ülkelerin de tamamında bu
yasalar mevcuttur. Artık, bizim de bu düzenlemeleri yaparak, hızlıca hayata
geçirmemiz kaçınılmazdır. Elektronik ticaretin gelişmesi ve elektronik imzanın
kullanıcılar tarafından benimsenmesi için açık ağ sistemine güven duyulmasının
sağlanması gerekir. Bu güvenin sağlanabilmesi, taraflar arasında karşılıklı
olarak iletilen bilgilerin gizliliğinin ve bütünlüğünün korunması, tarafların
kimliklerinin doğruluğunun güvence altına alınmasına ilişkin hukukî
düzenlemenin yapılmasıyla mümkün olacaktır.
Hukukî ve ticarî işlemlerde zaman, yer ve
işgücü tasarrufu sağlanması bakımından, kullanıcıların, gelecekte elektronik
imzayı tercih edecekleri daha şimdiden görülmektedir.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
hükümetimizin acil eylem planında ve Başbakanlık genelgelerinde e-devlet
yaklaşımına öncelik verilmiştir. Nitekim, 58 inci ve 59 uncu hükümetlerin acil
eylem planı, e- Türkiye Dönüşüm Projesini doğrudan içerdiği gibi; vergi,
vatandaşlık ve sosyal güvenlik numaralarının birleştirilmesi, yeni
telekomünikasyon kanununun çıkarılması, telekomünikasyon alanında ikinci
düzenlemelerin yapılması gibi tedbirler düşünülmüştü.
Yine, acil eylem planında, e-Türkiye
Dönüşüm Projesiyle ilişkilendirilen 14 eylem daha bulunmaktadır.
Başbakanlığın 27 Şubat 2003 tarihli ve 12
sayılı genelgesine göre, e- Türkiye Dönüşüm Projesinin başlıca hedefleri
şunlardır:
Vatandaşlarımıza daha kaliteli ve hızlı
kamu hizmetinin sunulması.
Katılımcı, şeffaf, etkin ve basit iş
süreçlerine sahip olmayı ilke edinmiş bir devlet yapısı.
Kamu hizmetlerinin sunumunda bilgi ve
iletişim teknolojilerinden azamî ölçüde yararlanarak iyi yönetişim ilkelerinin hayata geçirilmesi.
E-Türkiye Dönüşüm Projesi, genel olarak
demokratikleşme, özel olarak ise kamu yönetimi reformu çerçevesinde
yürütülecek, bu bağlamda değişik reform projeleriyle karşılıklı etkileri
dikkate alınarak hayata geçirilecektir.
Dikkat edilirse, bu hususlar, aynı zamanda
Kamu Yönetimi Reformu Tasarısının genel gerekçesinde yer alan "iyi
yönetişim" amaçlarıyla da paralellik arz etmektedir. Özellikle en son
yayımlanan, 4 Aralık 2003 tarihli 48 sayılı Başbakanlık genelgesinde
"...Eylemler, acil eylem planında yer alan; kamu yönetiminin yeniden
yapılandırılması, kamuda şeffaflığın ve hesap verilebilirliğin sağlanması, kamu
hizmetlerinde etkinliğin artırılması ve vatandaşlara daha hızlı ve nitelikli
hizmet sunumuna ilişkin diğer eylemler ile bütünlük içerisinde
yürütülecektir" denilmektedir.
Yine, kamu yönetimi anlayışı veya iyi
yönetişim yaklaşımı ile e-devlet yaklaşımı birbirinin ayrılmaz bir parçasıdır.
E-devlet, iyi yönetişim kavramının en önemli uygulama aracıdır.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
Sayın Başbakanımız, 1 Eylül 2003 tarihinde Lütfi Kırdar Fuar ve Kongre
Merkezinde yapılan Bilişim Zirvesi ve CeBİT Eurasia Fuarının ortak açılış
törenine, Berlin'den video konferansla katılmıştır. İletişim teknolojilerinin
dünyayı küçültmesinin canlı örneğini sergileyen bağlantının en önemli özelliği,
pahalı canlı yayın sistemleriyle değil, Polycom'un ticarî video konferans
üniteleriyle gerçekleştirilmesi ve buna rağmen çok yüksek görüntü kalitesinin
elde edilmesidir.
Sayın Başbakanımız, konuşmasında, bilgi ve
iletişim teknolojilerinin Türkiye için taşıdığı stratejik önemin altını çizmiş,
devletin e-devlet uygulamaları ve bilişim sektörünün desteklenmesinin önemini
vurgulamıştır.
Yine, Sayın Başbakanımız, 27 Eylül 2003
tarihinde, 6 ihracatçı birliğin kurucu ortaklığında hayata geçirilen, küçük ve
orta ölçekli firmalar başta olmak üzere, tüm ihracatçı firmaların dışpazar
faaliyetlerinde satış potansiyellerini artırmak ve bilişim altyapılarını
güçlendirerek uluslararası rekabet avantajı yaratmak amacıyla kurulan TİM
Ticaret Noktasının açılışını yapmıştır. Türkiye'de e-ihracat dönüşümünü
başlatma noktasında önemli bir adım olan bu proje gibi birçok e-ticaret
uygulamasının önünü açacak olan bir yasal düzenlemedir bugün görüştüğümüz
elektronik imza.
Sayın Başkan, değerli arkadaşlar;
bildiğiniz üzere, e-Türkiye Dönüşüm Projesinin amaçları, kurumsal yapısı ve
uygulama esasları 27 Şubat 2003 tarihli genelge ile duyurulmuş, e-Türkiye
Dönüşüm Projesinin koordinasyonu, değerlendirilmesi ve yönlendirilmesiyle
ilgili olarak DPT görevlendirilirken, ayrıca, DPT bünyesinde Bilgi Toplumu
Dairesi Başkanlığı kurulmuştur.
DPT Müsteşarlığının koordinatörlüğünde 8
çalışma grubuyla yürütülen çalışmalar sonucu, 2003-2004 yıllarını kapsayan kısa
dönem eylem planı hazırlanmıştır. Sayın Başbakan Yardımcımız Abdüllatif Şener
Beyin başkanlığında hazırlanan ve yürütülen bu eylem planında çok ciddî
hedefler konulmuştur. Buna göre, kısa dönem eylem planında, öncelikli olarak
kamu kurumlarınca çevrimiçi hizmetlerin etkin bir şekilde sunulabilmesi için,
birlikte çalışabilirlik ve güvenli bilgi sistemlerinin oluşturulmasına yönelik
eylemlere yer verilmiştir. Ayrıca, kısa dönem eylem planında yer alan
eylemlerin, acil eylem planındaki kamu yönetiminin yeniden yapılandırılması,
kamu hizmetlerinde etkinliğin sağlanması ve vatandaşlara yönelik hizmetlere
ilişkin eylemlerle bir bütünlük içerisinde olmasına dikkat edilmiştir. Bunun
yanı sıra, e-Avrupa 2005 girişimi hedefleri gözönünde bulundurulmuş ve Avrupa
Birliği müktesebatına uyuma ilişkin hususların da eylemlere yansıtılmasına özen
gösterilmiştir.
Kısa dönem eylem planının ilk maddesi,
e-Türkiye dönüşüm projesinin, toplumun tüm kesimlerini kapsayacak, ulusal fayda
ve katmadeğeri artıracak şekilde gerçekleştirilmesi amacıyla bilgi toplumu
stratejisinin oluşturulmasıyla ilgilidir. Bu strateji, emeğe dayalı toplumdan
bilgi toplumuna, geleneksel üretim-tüketim ekonomisinden bilgi ekonomisine
geçişte önümüzü aydınlatacaktır. Eylem planına bilgi toplumu stratejisinin yanı
sıra bazı hedefler de konulmuştur.
Düzenleyici ve yasal çerçevenin çizildiği
hukukî altyapı; bu çerçevede, e-Avrupa hedeflerinden bilgi toplumunun temel
yapı taşlarını oluşturma çabalarının hızlandırılması kapsamında, gerekli yasal
düzenlemelerin yapılması yönünde eylemler içermektedir. Elektronik imzayla
birlikte kişisel verilerin korunması, ulusal bilgi güvenliği, bilgi edinme
hakkı, yeni telekomünikasyon kanunları ile Türk Ceza Kanununun bilgi ve
iletişim teknolojileri alanına özgü suç ve cezaları içeren değişiklik
tasarısının yasalaşması öngörülmüştür. Yani, elektronik imza yasasıyla
birlikte, önümüzdeki dönemde, bu bahsettiğim konularla ilgili de düzenlemenin
acilen yapılması gerekir ki, bu elektronik imzanın bir anlamı olsun.
Hizmetlerin sunulacağı teknik altyapı ve
bilgi güvenliği çerçevesinde, telekomünikasyon altyapısı, uydu bağlantıları,
uluslararası bağlantı hızı ve kapasitesinin artırılması hedeflenmektedir. Bu
çerçevede, Ulaştırma Bakanlığımızın geniş bant uygulamaları ve ADSL
uygulamaları başlatılmıştı. Bununla birlikte, bu çalışmalarla, bundan sonra
daha hızlı ve daha ucuz internet erişimi imkânı sağlanacaktır. Yani, bununla
birlikte, yaklaşık yüzde 60'a varan bir internet ulaşım ve ücret avantajı
sağlanmıştır.
Aynı zamanda, gerekli teknik altyapının da
düzenlenmesi gerekir. Hatırlayın, Cezayir depremindeki olumsuzluklardan dolayı,
günlerce, Türkiye, Avrupa ve dünyayla internet bağlantısını gerçekleştirememişti.
İşte, bu gibi sıkıntıların bertaraf edilmesi için, yine, Ulaştırma
Bakanlığımızın, Yunanistan üzerinden Avrupa'ya ulaşacak ve oradan da Amerika'ya
ulaşacak yeni bir internet erişim hattının yedeklenerek kurulması, bu hattın
herhangi bir şekilde olumsuzlukla karşılaşması durumunda, yine, komşu ülkelerin
uydu sistemleriyle ortak bir yardımlaşmayla bu internet erişiminin kesintisiz
olarak sağlanması düşünülmüştür.
Hizmetlerin sunulacağı bilgi toplumunun
gerektirdiği insan kaynağı planlamasına ve yetiştirilmesine yönelik eylemlerin
yer aldığı eğitim ve insan kaynakları çerçevesinde ise, insan kaynağına,
yatırım hedefine uygun olarak, Millî Eğitim Bakanlığı tarafından yürütülen ve
okullarda öğretmen ve öğrencilerin internete ve çoklu ortam kaynaklarına uygun
düzeyde erişimini sağlamayı hedefleyen proje kapsamında, 2003-2004 döneminde 4
000 bilgi teknolojisi sınıfının daha kurulması öngörülmüştür.
Örneğin, geçtiğimiz günlerde, Millî Eğitim
Bakanlığımızca "gelecek için eğitim" programı çerçevesinde üçüncüsü
Van'da açılan bilişim laboratuvarı kuruldu. Bu laboratuvar, bölge için bir
merkez vazifesi görecektir. Önümüzdeki üç yıl içerisinde, özel sektörle de
işbirliği yapılarak, gelecek için eğitim programı çerçevesinde, 50 000
öğretmenin bilgisayar eğitimi alması hedeflenmektedir.
Değerli arkadaşlar, bir eğitimci olarak,
sizlere bir örnek vermek istiyorum. Bir öğretmen sınıfa girdiğinde,
karşısındaki 9 ve 10 yaşlarında olan çocuklarımız, eğer, bilgisayarı,
bilgisayar programlarını o öğretmenden daha iyi biliyorsa, o sınıfta, o
öğretmenin güvenilirliğini ve etkinliğini siz değerlendirin.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN - Buyurun Sayın Yüksektepe.
MEHMET YÜKSEKTEPE (Devamla) - Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Yine, çocuklarımız, kullandığımız cep
telefonlarının fonksiyonlarını bizden çok daha iyi bilmekte ve
kullanmaktadırlar; çünkü, yeni beyinler, teknolojik değişim ve dönüşüme daha
kolay uyum ve adapte olmaktadırlar. Bundan dolayı, öğretmenlerimizin ve
eğitimcilerimizin bu açığını hızlı bir şekilde kapatacak bu programları
yaygınlaştırmak durumundayız.
Kurumların birlikte çalışabilir entegre
hizmetler sunmalarına yönelik çalışmalara referans sağlayacak standartların
oluşturulması gerekir.
E-Avrupa'da da önemle üzerinde durulan
tematik alanlardan e-sağlık çerçevesinde, entegre sağlık enformasyon
sistemlerinin geliştirilebilmesine yönelik çalışma yapılması, ulusal elektronik
hasta kayıtlarında yer alacak klinik verilerin kodlanması, tıbbî malzeme ve
ilaç takip sistemlerinin oluşturulması gibi eylemlerin de gerçekleştirilmesi
hedeflenmektedir.
Yine, bugünlerde, çok sık bir şekilde
yaygın olan bir grip rahatsızlığı var. Değerli arkadaşlar, eğer bu sistem
Sağlık Bakanlığında kullanıldığında, Anadolunun herhangi bir köşesindeki bir
klinikte meydana gelecek bir vakanın yayılma hızı, şiddeti ve niteliği -eğer
bulaşıcı ise- anında internet üzerinden tespit edilecek ve buna yönelik olarak,
koruyucu sağlık hizmetleriyle ilgili önlemlerin alınması kolaylaşacaktır.
Yine, tedavide kullanılan ilaçların ve
ekipmanların kullanımı da bu kodlama sistemiyle takip edilecek; dolayısıyla,
geçtiğimiz günlerde yaşanan Neşter Operasyonu gibi operasyonların yaşanmaması
için, daha şeffaf ve adil bir yönetimi burada vurgulamak istiyorum.
Özellikle düşük teknolojiye dayalı
geleneksel sektörleri de içerecek şekilde, KOBİ'lerde e-ticaret ve e-iş
bilincinin oluşturulması, şirketlerin internet üzerinden e-ticarete hazırlık
sürecinin kolaylaştırılması, ortak e-ticaret bilgi havuzunun oluşturulması, dış
ticarette kullanılan bilgi ve belgelerin elektronik ortamda paylaşılması gibi
eylemler vasıtasıyla, e-iş ve e-ticaretin büyüyüp gelişebileceği ortamın
hazırlanması hedeflenmektedir.
Enformasyon sistemleri yönetiminin
birincil amacı, enformasyonu toplamak değil, yaymaktır. Enformasyon, kamu
kurumları arasında veya herhangi bir organizasyon içerisinde başarıyı sağlayan
bir araçtır.
Vergi, vatandaşlık ve sosyal güvenlik gibi
numaraların birleştirilmesi, MERNİS kimlik paylaşım sistemiyle vatandaş
bilgilerinin paylaşılması gibi eylemler ile kurumların gerçekleştirmekte
oldukları birbirinden kopuk projeler arasında entegrasyonu sağlamak ve
yapılacak yatırımlarla, bilginin toplanılmasını değil, paylaşılmasını öne
çıkaran projeleri sistem yaklaşımı içerisinde gerçekleştirmek amaçlanmaktadır.
Bu proje hayata geçirildiğinde, artık, vatandaşlarımız kimlik taşımayacaktır.
Sayın Başkanımızın izniyle, burada bir
hikâye anlatmak istiyorum. Bir İngiliz, bir Fransız, bir de Türk vatandaşını
ıssız bir adaya gönderecekler. Adaya göndermeden önce "vazgeçemediğiniz
bir eşyayı yanınıza almak ister misiniz veya hangi eşyayı almak
istersiniz" diye sorulduğunda, İngiliz "ben viskimden ayrılamam"
der, Fransız "ben bordo şarabımdan ayrılamam" der, Türk vatandaşı
ise, yanına, 1 adet nüfus cüzdan sureti, 2 adet vesikalık fotoğraf, 1 adet
savcılıktan iyi hal kâğıdı, 1 adet de muhtarlıktan ikametgâh belgesi almak
ister; çünkü, her kurumda, vatandaştan bu belgeler istenilmektedir. Artık,
bundan sonra, bu belgelerin hiçbirini taşımak ve hazırlamak durumunda
kalmayacağız arkadaşlar.
Benim sadece anahatlarıyla kısaca
aktardığım bu eylemlerin 2004 yılı içerisinde tamamlanması hedeflenmektedir.
Sayın Başkan, değerli arkadaşlar; tüm
bunları anlatmaktaki amacım, size, AK Parti İktidarıyla değişen devlet-vatandaş
ilişkisindeki farkı hissettirmektir.
Artık, vatandaşına müşteri gözüyle bakan
ve müşteri memnuniyetini her şeyin üzerinde tutan bir devlet anlayışını,
topladığı vergileri, insanının mutluluğu ve gençlerinin yarınını düşünerek
harcayan bir devlet anlayışını getirmeye çalışıyoruz.
Bu anlayıştan yola çıkarak, e-devlet
projesi, aynı zamanda, devlet-vatandaş ilişkisini yeniden yorumlayan bir
projedir.
Tüm bu değişim ve dönüşüm, devletle
interaktif bir ilişkisi olan katılımcı ve hesap soran vatandaş profili ortaya
çıkaracaktır.
Başka bir ifadeyle "elektronik
devlet" diye adlandırılan uygulama, kamu hizmetlerinin kalitesini
artırmakta bir araç olarak kullanılabilir; çünkü, elektronik devlet, resmî
işlemlerle ilgili olarak zaman ve mesafe sorunlarını ortadan kaldıracak ve
insanlara, istedikleri zaman ve mekanda kamu hizmeti ve kamusal bilgi
sunacaktır.
BAŞKAN - Sayın Yüksektepe, lütfen
konuşmanızı tamamlar mısınız.
MEHMET YÜKSEKTEPE (Devamla) - Hemen
bitiriyorum.
İnternetin kamu yönetiminde kullanılması
demek olan e-devlet için ise "kamu anlayışının ve hizmet süreçlerinin
yeniden formatlanmasıdır" diyebiliriz.
Sayın Başkan, değerli arkadaşlar,
görüşmekte olduğumuz Elektronik İmza Kanunu Tasarısı yasalaştığında bu
anlattığım kamu yönetiminin yeniden formatlanmasının en önemli aracı olacaktır.
Bu kanunu çıkarmakla, geç de olsa, bilgi
toplumuna geçişte önemli bir sıçrama sağlamış olacağız ve üyesi olacağımız
Avrupa Birliği normlarını da kamu yönetimi anlamında yakalamış alacağız.
Beni sabırla dinlediğiniz için teşekkür
eder, hepinize saygılarımı sunarım. (AK Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Yüksektepe.
Saygıdeğer milletvekilleri, tasarının tümü
üzerinde, şahsı adına, Konya Milletvekili Sayın Ahmet Işık; buyurun. (AK Parti
sıralarından alkışlar)
AHMET IŞIK (Konya) - Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Elektronik İmza Yasası Tasarısının geneli hakkında şahsım
adına söz almış bulunmaktayım; Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
bilgisayar ve internet ağı gelişmiş ve bu gelişimle birlikte, sosyal ve
ekonomik hayat akışı daha da hızlanmış olup, işbu durum ise, birkısım yasal
düzenlemelerin yapılmasını zarurî hale getirmiştir.
Tasarıda, bilgisayar ve internetin sosyal
ve ekonomik yaşama girmesi, internet kullanımının bir parçasını oluşturan
elektronik imza kullanımının sağlanması için uluslararası düzeyde bu konuda
çalışmalar başlatılmış olup, sürdürüldüğü; 13 Aralık 1999 tarihli Avrupa
Parlamentosu ve Konseyi Elektronik İmza Direktifi ile Birleşmiş Milletlerin 14
Haziran 1996 tarihli Elektronik Ticarete İlişkin Model Kanununun bu kapsamda
sayılabileceği; diğer yandan, çeşitli ülkelerin mevzuatında elektronik imzaya
ilişkin yasal düzenleme yapıldığı, bir kısmında ise, çalışmaların devam ettiği
görülmekte olup, örneğin, Fransa'da 13 Mart 2000 tarihli ve 2000/230 sayılı
Kanunla, elektronik imza, Medenî Kanunun 1316/4 üncü maddesinde yer almış olup,
bu maddenin uygulanması amacıyla 30 Mart 2001 tarihli ve 2001/272 sayılı
Kararnameyle elektronik imza hakkında bir düzenleme yapılarak yürürlüğe
konulduğu; Avusturya'da ise, 1 Ocak 2000 tarihinde yürürlüğe giren Elektronik
İmza Kanunuyla bu konuda düzenleme yapılmış olup, bundan başka, Amerika
Birleşik Devletlerinde federal bir kanun olarak Küresel ve Ulusal Ticarette
Elektronik İmzalar Kanununun yürürlüğe girdiği; öte yandan, birçok Avrupa
ülkesinde konuya ilişkin mevzuat hazırlandığı ya da hazırlanan tasarıların,
ilgili ülkelerin hukukî yapılarına göre, yürütme ya da yasama organlarının
gündeminde bulunduğu da gerekçenin ifadesinden anlaşılmaktadır.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
tasarıda, elektronik ticaret ve kamu alanında yürütülecek "e-devlet"
olarak adlandırılan projenin altyapısının aslî unsuru olan elektronik imza
düzenlemesi yapılarak, tasarının kanunlaşmasıyla, elektronik ticarete ilişkin
diğer kanunî düzenlemelerin önünün açılacağı, hem kanunun adı olarak hem de
temel kavram olarak "elektronik imza" kavramının benimseneceği,
böylelikle, bir taraftan, kapsayıcı bir üst kavram kullanılarak sayısal imza
veya biyometrik tanımlama yöntemlerinin kullanımına olanak sağlandığı, diğer
taraftan, Amerika Birleşik Devletleri ve Fransa gibi ülkelerin kanunlarında ve
Avrupa Birliği düzenlemelerinde kullanılan başlık ve temel kavramlarla uyumun
sağlandığı gerekçede vurgulanmaktadır.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
tasarıdaki ifadeyle, elektronik imzanın eşsiz bir şekilde oluşmasını sağlayan
yegâne veri, imza oluşturma verisidir. İmza oluşturma verisi imza sahibine
aittir ve kişinin imzasıyla kişi arasındaki bağı kurar.
Diğer deyişle, aynı imza oluşturma
verisinin diğer bir kişinin eline geçmesi durumunda, imza sahibinin imzasıyla
bağını ispat etmek olanaksızlaşır. Yargı, bir elektronik imzanın, iddia
edildiği kişiye ait olup olmadığını belirlemek için ilk adım olarak, kişinin
kimliğini, sertifikası üzerinden tespit edecektir. Bu noktada, sertifika hizmet
sağlayıcılarının önemi ortaya çıkmaktadır; ikinci adımda, imzayı doğrulama
işini yapacaktır.
İmza doğrulama bir matematiksel işlemdir
ve imzanın yaratıldığı elektronik imza oluşturma verisinin, sertifikaya sahip
kişiye ait olduğunu ve imzalı veride tahrifat olmadığını gösterir. Yargı, son
olarak, imzanın oluşturulduğu aracın güvenli olup olmadığını sorgulayacaktır.
Buradaki kritik soru, imza oluşturma verisinin gizliliğinin korunup
korunmadığıdır. İmza oluşturma verisinin, imza oluşturma aracının dışına
çıkması engellenmemişse, kişinin imzayı oluştururken kullandığı aracın bir
önemi kalmaz; çünkü, kolaylıkla imza oluşturma verisinin aracın dışına çıkmış
olduğu ve başka bir araç ve kişi tarafından kullanıldığı iddia edilebilir.
İddianın geçerliliğini araştırmak teknik olarak güçleşir. Bu nedenle, tasarıda,
güvenli elektronik imza oluşturma araçlarının üzerinde kayıtlı olan elektronik
imza oluşturma verilerinin araç dışına hiçbir biçimde çıkarılmamasını ve
gizliliğini sağlaması istendiği de belirtilmektedir.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
tasarıda elektronik sertifika hizmet sağlayıcılarının, elektronik sertifika
verdiği kişilerin kimliklerini ve elektronik sertifika sahibinin, üçüncü
kişiler adına hareket edebilme yetkisi, meslekî veya diğer kişisel bilgilerin,
elektronik sertifikada bulunması durumunda, bunların resmî belgelere
dayandırılması, elektronik hizmet sağlayıcılarının, imza oluşturma verilerini
üretmesi veya elektronik sertifika hizmet sağlayıcısına ait binalarda veya onun
sağladığı araçlarla üretilmesi durumunda, elektronik sertifika hizmet
sağlayıcısının, bu işlemin gizliliğini sağlaması ve bu şekilde üretilen imza
oluşturma verisinin bir kopyasını almaması veya bu veriyi saklamaması
düzenlenmiş ve böylelikle, elektronik imzanın güvenilirliği ve taklit
edilememesinin teminat altına alındığı tasarıda ifade edilmektedir.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
Elektronik İmza Yasa Tasarısının, yasalaşarak, ekonomik ve sosyal hayata
çokyönlü katkı getireceği inancıyla, Yüce Meclisi, tekrar, saygıyla
selamlıyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Işık.
Saygıdeğer milletvekilleri, tasarının tümü
üzerindeki görüşmeler tamamlanmıştır.
Maddelerine geçilmesini oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
1 inci maddeyi okutuyorum:
ELEKTRONİK
İMZA KANUNU TASARISI
BİRİNCİ KISIM
Amaç, Kapsam ve Tanımlar
Amaç
MADDE 1.- Bu Kanunun amacı, elektronik
imzanın hukukî ve teknik yönleri ile kullanımına ilişkin esasları
düzenlemektir.
BAŞKAN - Madde üzerinde, Cumhuriyet Halk
Partisi Grubu adına, Adana Milletvekili Sayın Tacidar Seyhan; buyurun. (CHP
sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA TACİDAR SEYHAN (Adana) -
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 1 inci madde üzerinde değerlendirmeye
geçmeden önce, geneli üzerinde eksik kalmış birkaç değerlendirmeyi de sizlerle
paylaşmak istiyorum.
Bu yasa tasarısı, elektronik imzayı aktif
kılacak, Türkiye'nin önünü açacak; ama, Türkiye'de yönetim ve yetkilendirme
anlayışını değiştirmediğimiz sürece, eğitim politikamızda bir zenginleştirme
yapmadığımız sürece, bu yasadaki verimliliğimiz düşecektir. Bu verimliliğimizi
nasıl artıracağız diye bir soru gelir önümüze.
Değerli arkadaşlar, bütün kurumlarda
hizmetiçi programlarımızı yaygınlaştırmalıyız. Dünyanın her yerinde, e-devlete
geçiş sürecinde, hizmetiçi eğitim programları hazırlanıyor. Bu programlar
içerisinde, politika belirleme, yöneticilerdeki yetkinlik, süreç içerisindeki
değişim yönetimi, bilgi kaynakları stratejisi ve planlama, proje ve program
yönetimi, performans yönetimi, sermaye planlaması ve yatırım değerlendirmesi,
satınalma teknikleri ve satış teknikleri, e-devlet, e-ticaret, e-iş eğitimi, BT
güvenlik, yani bilgi garantisi ve daha sonra da teknik eğitim olmak üzere,
yönetsel açıdan yönetişim faaliyetlerini maksimum düzeyde yerine getirebilmek
için bir eğitim programı düzenlenmektedir.
Türkiye'de de, başarılı olabilmemiz için,
mutlaka, böyle bir hizmetiçi eğitim programına ihtiyacımız vardır. Bu eğitim
programında aynı zamanda şunu yapabiliriz: Bizde, içerik geliştirme ve kapasite
geliştirme, hemen hemen yok olmaya başladı. Maksimum kapasite kullanılmamaya
başlandı ve tüketici bilinci gittikçe zayıflamaya başladı. Elektronik ortam
geliştikçe, elektronik ortamdaki hızlı değişime, bizim bilişim teknolojileri
konusundaki eğitim politikamız ayak uydurmadıkça, bizim tüketici bilincimiz
düşmeye başladı değerli arkadaşlarım. Takdir edersiniz ki -az önce arkadaşımız
dikkat çekti- biz, elektronik araçlarımızı ve yazılım organlarımızı yüzde 2
performansla kullanıyoruz. Artık, Türkiye'de de, dünyada olduğu gibi, maksimum
düzeyde kullanımı sağlayabilmemiz lazım ya da tüketici bilincini oluşturup, işimizi
gören, ihtiyacımız olan kapasitelerin kullanımı için teknolojik yatırımımızı
bilgiye dayalı ve bilinçli düzenlememiz lazım. Artık, geçmişteki "malım
büyük olsun eşeğim çekmesin" anlayışı bitmiştir. Teknoloji ürünleri satan
bir mağazaya girdiğimizde şu konuşmalar olur: "Ne almak istiyorsunuz
beyefendi?" "Bir iletişim aracı." "Hangisini verelim?"
"Canım, hangisi en iyisiyse." "Ne olsun içinde?" "Her
şey olsun." Her şeyi biliyor muyuz; hayır. Kullandığımız performans yüzde
1; yazık!.. Teknoloji, dünyada o kadar hızlı değişiyor ve bizim ihracat
politikamız, değişime ayak uydurmak için bunların önünü öyle bir açıyor ki,
neredeyse, tabiri caizse, biraz komik; ama, kargoda eski olmaya başladı
elektronik ürünler. Ne zaman demode olacak diyorsunuz "kargoda" diye espri
yapıyorlar. Böyle bir gelişimde, mutlaka, tüketici bilincinin oluşturulması ve
bu bilincin bilgiye, bilince dayalı olarak geliştirilmesi gerekir. Teknolojiye
eğitiminizi uydurmazsanız teknoloji mezarlığına döndürürsünüz ülkeyi. Geçmişte
bunu yaşadık. Aldığımız XT'ler, IT'ler elimizde kaldı. Üç yılda bu ülke
bilgisayar mezarlığına döndü. Aynı şeyi cep telefonlarında yaşadık, iletişim
cihazlarında yaşadık.
Bakın, burada teknolojiden yararlanıyor
muyuz; yok. Yatırım yapıyoruz; Mecliste de yararlanamıyoruz. Ben, bilişim
alanında birçok şeyi, size, görsel olarak vermek istiyorum; ama, arka planda,
laptopumu takıp, görsel olarak size göstereceğim bir pano yok. Neden yok, nedir
bunun maliyeti... Ben, buraya, laptopumla gelip, fişimi takıp, Türkiye'yle, sizinle
görüşlerimi, düşüncemi paylaşmak istiyorum.
Bilgi almak istediğinde Meclis Başkanlığı,
birisi katılmak istediğinde, yurt dışında olsa dahi, biz, burada video
konferans sistemiyle bazı önemli insanları dinleyebilmeliyiz; anında, bazı
ülkelerin görüşmelerinden haber alabilmeliyiz. Biz, Türkiye Büyük Millet
Meclisiyiz; biz burada teknolojiyi paylaşamazsak, biz burada teknolojiyi
kullanamazsak, ülkeye bunun iyi bir şey olduğunu anlatamayız. Teknolojiye asıl
burada ihtiyacımız var.
Bakın, bugün, önümüze, simültane tercüme
için cihazlar konulmuş; ne kadar güzel. Hepimiz, kavrayabilmek için, bilgiyi
anında almak, tercüme etmek zorundayız. Eğer, bu bilinci soluyabilirsek, ben
inanıyorum, Türkiye'nin önünü hep birlikte açacağız.
Değerli arkadaşlar, yazılım dedim; lütfen
yazılıma önem verelim. Bakın, istihdam için de bu çok önemlidir. Elektronik
imza bir yandan personel tasarrufu sağlıyor; ama, eğer, yazılım altyapısına
önem vermezseniz, Türkiye'de işsizlik yine artar; çünkü, bu kullanıldıkça
personel sayısı düşecek; bunu yazılımla kapatmak zorundayız. 1 tekstil
işçisinin istihdamı için en az 55 000 dolar harcamanız gerekiyor; ama,
yazılımda bir istihdamın maliyeti, sadece 4 500 dolardır. Böyle bir alana
yatırım yapmak, zaruret haline gelmiştir.
Değerli arkadaşlarım, yetkilendirme dedik,
kuruliçi yetkilendirme de var. Bakın, ben burada da kullanmak istiyorum. Artık,
elektronik imza çıkıyor; soru önergelerimi, araştırma önergelerimi, Meclis
Başkanlığına, elektronik imzamı kullanarak vermek istiyorum. Vatandaşlar öyle
kullanacak.
Bu tasarı görüşülmeden önce, Sayın Reha
Denemeç'le, bir bilişim konferansında beraberdik. Orada bir arkadaşımız
"ben Türkiye'de yaşıyorum. MERNİS Projesini uyguluyorsunuz. Benim bir
vergi numaram var. Bir devlet kurumuna gidiyorum, adımı veriyorum; önce benden
kimlik numaramı istiyor, daha sonra vergi numaramı istiyor. Nerede e-devlet?!
Ben üç gün izin aldım; bu üç günlük izinde taşınacaktım. Elektrik paramı
yatırmama rağmen naklimi yaptıramadım; elektrik idaresine gittim, su idaresine gittim;
kargoya haber verdim; telefon sistemini ve kablolu yayınlarımı devrettim ve üç
günüm gitti, harçlar ödedim, param da gitti" diyor.
Değerli arkadaşlarım, model olarak, biz,
bazı şeyleri uygulamak zorundayız. Genel anlayış olarak millî eğitim politikamız
var, savunma politikamız var; ama, bu ülkede bir bilişim politikamız yok.
Bunların nedeni hep bilişimsizlik, bilişim politikamızın olmayışı. Değerli
arkadaşlar, hem enerji politikasında hem bilişim politikasında, çok kısa vadede
bir düzenleme yapma ihtiyacımız var.
Singapur'a gidiyorsunuz -orası bir model-
karşınıza bankamatik gibi bir cihaz çıkıyor; kodunuzu giriyorsunuz, elektronik
sertifikanıza ulaşıyorsunuz, taşınacağınız adresi veriyorsunuz; elektrik, su,
doğalgaz ve telefonunuz, ne varsa, o adrese iki gün içerisinde naklediliyor;
gitmenize gerek yok. Bunun faydası nerede; o müracaatı yapanın kim olduğunu
biliyor. İşte, bu olmadan, biz onu yapamazdık; ama, artık, bunun önünü
açıyoruz; kişiyi tanımlıyoruz, tanıyoruz. Bunu harekete geçirmeliyiz.
Strateji erken oluşmaz. Kurumlar arasında
veri iletişiminin -data sharing'in- sağlanabilmesinin önünü açmalıyız,
kurumlarda yetkilendirme yapmalıyız. Değerli arkadaşlar, genel müdür adına
kimin, müsteşar adına kimin yetkilendirileceğini bildirmeliyiz ve elektronik
sertifikayla, devlet kademesindeki işlemlerimizin de hızla yapılmasının önünü
açmalıyız. Bunu yapmadığımız sürece, Türkiye'de e-devlet yolunda birtakım
engelleri aşmak mümkün değildir.
Pilot uygulamalar, daha sonra genel
uygulamalar... Değerli arkadaşlar, ben inanıyorum; Türk insanı zekîdir,
teknolojiye kısa sürede adapte olur; biz, bunu, hep birlikte, yardımlaşmayla
aşacağız.
Tabiî, kanun tasarısıyla ilgili de bir şey
söylemek istiyorum. Hukukî niteliğini belirliyoruz biz burada. Değerli arkadaşlar,
elektronik sertifikayla birlikte elektronik veri saklanıyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Seyhan, konuşmanızı
tamamlar mısınız.
Buyurun.
TACİDAR SEYHAN (Devamla) - Tabiî efendim,
tamamlıyorum.
Biz, imzalı olan verinin -özellikle bu madde için söylüyorum bunu-
imzaladığımız verinin bir delil olarak kabul edilmesini bu tasarıda söylüyoruz;
niteliğini tanımlayamıyoruz; ama, söylüyoruz. Ancak, bir düzenlemeyle imzalı
olmayan verilerin hukukî boyutunun ne
olduğunu da tanımlamamız lazım. Eğer, biz, elektronik ortamda verilerin
hukukî boyutunu tanımlamazsak, bu çelişkiyi mahkemelerde çok sık yaşarız.
Mutlaka, bu tasarıdan hemen sonra, bu yasa tasarısına ek olabilecek yeni hukukî
düzenlemelerin bizim hukuk yaşamımıza kazandırılması lazım.
Bu düzenlemeleri hep birlikte yapacağımız
inancıyla, hepinizi, yeniden, sevgi ve saygıyla selamlıyor, saygılar sunuyorum.
Teşekkür ediyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Seyhan.
Saygıdeğer milletvekilleri, 1 inci madde
üzerindeki görüşmeler tamamlanmıştır.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
2 nci maddeyi okutuyorum:
Kapsam
MADDE 2.- Bu Kanun, elektronik imzanın
hukukî yapısını, elektronik sertifika hizmet sağlayıcılarının faaliyetlerini ve
her alanda elektronik imzanın kullanımına ilişkin işlemleri kapsar.
BAŞKAN - Madde üzerinde, Cumhuriyet Halk
Partisi Grubu adına, Samsun Milletvekili Haluk Koç; buyurun. (CHP sıralarından
alkışlar)
CHP GRUBU ADINA HALUK KOÇ (Samsun) - Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; Heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Görüşmekte olduğumuz kanun tasarısı,
yüksek teknolojinin çağın gereklerine uygun bir şekilde ülkemizde
yerleştirilmesine dönük bir yasa tasarısı. Bunu, tüm boyutlarıyla -bir iki ek
önergemiz olacak, uyarılarımız olacak- destekliyoruz.
Şimdi, yüksek teknolojiyi kullanmak çağın
gereği dedik. Bunun altyapısını
oluşturmak da çağın gereği. Ben, konuyla bağlantılı olduğunu düşünüyorum;
Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu içerisinde öğretim üyesi olarak görev yapan, o kökenden gelen bazı arkadaşlarımla
da konuştum; yüksek teknolojinin ülkede yerleşmesi, sadece ithal ikame bir
mantıkla gerçekleştirilirse, bunun hem bedeli yüksek olur hem de devamlılığı
tartışmalı hale gelir.
Değerli arkadaşlarım, araştırma ve
geliştirme dediğimiz konu, yüksek teknoloji alanında da son derece önemli;
gerek iktidar gerek muhalefet grubundan sözcü arkadaşlarımız, tümü üzerindeki
konuşmalarda bunu dile getirdiler. Fakat, Türkiye'deki araştırma ve geliştirme
temeline baktığımız zaman, aralık ayı sonrasında bazı sıkıntıların doğduğunu
sizlerle paylaşmak istiyorum.
Değerli arkadaşlarım, Türkiye'de araştırma
ve geliştirmenin temeli üniversitelerdir. Türkiye'deki teknoloji geliştirme konusunda
da temel kurumlar üniversiteler ve üniversitelerin yaptığı ar-ge
çalışmalarıdır. Şimdi, Sayın Maliye Bakanının, 31 Aralık 2003 tarihinde verdiği
bir olurla, üniversitelerin bilimsel araştırma projelerinin desteklenmesi için
kullanılan özel gelir ve özel ödenekler 2003 yılı sonunda bütçeye gelir olarak
kaydedilmiştir.
Değerli arkadaşlarım, bilimsel araştırma
projelerinin yüzde 100'e yakın büyüklükle esas kaynağı olan özel ödenekler
nereden geliyor, ben, size bunları anlatmak istiyorum kısaca. Üniversitelerin
kendi yarattığı kaynaklarla oluşan dönersermayelerden yüzde 5 oranında
aktarımla sağlanmaktadır. Özel gelirlerse, bilimsel araştırma projeleri
sonucunda elde edilen ürün ve hizmetlerin sağladığı çok küçük miktarlardaki
gelirlerdir. Üniversitelerde bilimsel araştırmanın yegâne kaynağı olan
ödeneklerin, 2003 yılı sonunda, 2004'e devredilerek kullanılacak olan
kesimlerinin bütçeye gelir olarak kaydedilmesi, bilimsel araştırmaların
durdurulması anlamına gelmektedir.
Sayın milletvekilleri, gerçekten önemli
bir konu. Bu duyarlılığı ortak paylaşmamız ve bu konuda mutlaka bir adım
atmamız gerekiyor; ben, onun için ifade ediyorum, şu anda tüm üniversitelerde -bir döküm vereceğim- bilimsel
araştırma projeleri kaynaksız kalmış durumdadır. Örneğin, siyaset konumumdan
önce mensubu olduğum Ankara Üniversitesinde, 362 adet projenin ihtiyacı olan 9
trilyon Türk Liralık -ki, kaynağını da ifade etmiştim- özel ödenek,
üniversitenin elinden bu şekilde alınmıştır. Benzer şekilde, İstanbul
Üniversitesinin 14 trilyon Türk Liralık -üç örnek vereceğim- Gazi
Üniversitesinin de 5 trilyon Türk Lirası büyüklüğündeki ödenekleri dahil olmak
üzere, Türkiye'deki tüm üniversitelerin bilimsel araştırma projeleri ödenekleri
toplamı olan yaklaşık 130 trilyon lira, bütçeye gelir kaydedilmiş ve araştırma
kaynakları ortadan kaldırılmıştır. Maliye Bakanlığının ve Sayın Bakanın, YÖK
Başkanı Sayın Teziç'le bu konuda görüşmesinden sonra "projelerin ihtiyacı
varsa bildirilsin, ödenek tahsisi yaparız" açıklaması olmuştur.
Değerli arkadaşlarım, şimdi, bu yaklaşım,
sorunu çözmemektedir. Bunun getirdiği birtakım sakıncaları da sizlerle
paylaşmak istiyorum. Bu uygulamayla, bilimsel araştırma özgürlüğü zedelenmiş
olmaktadır. Bilimsel araştırmada, bilimsellikdışı ağır bir bürokratik süreç
devreye sokulmaktadır ve bu gibi nedenlerle, bilimsel araştırmanın yolu -ki,
yüksek teknoloji yaratmada ar-ge'nin önemine değinmiştim, yerli üretimin
önemine değinmiştim- bu şekilde, Türkiye'de kapatılmaktadır. Ülkemiz, bilimsel
araştırma kaynaklarının kesilmesinin bedelini, inanın, yüksek maliyetle, çok
daha yüksek maliyetle geri ödeyecektir.
Değerli milletvekilleri, şu anda,
Türkiye'de, özgün bilimsel araştırma ve araştırma-geliştirme, yani ar-ge
çalışmalarının yüzde 90'ı, üniversiteler ve üniversite mensubu akademisyenler
tarafından yapılmaktadır. Yapılan uluslararası saygın bilimsel yayınların hemen
hemen tamamının, ülkemize ait önemli buluşların ve bize ait patent ve faydalı
modellerin üniversitelerden kaynaklanması, bunun en açık göstergesidir. Bu
çalışmaların temelinin üniversitelerin bilimsel araştırma projeleri
ödeneklerince oluşturulduğu unutulmamalıdır.
Sayın milletvekilleri, bakın, Avrupa
Birliği sürecinde zorlu bir yolculuğa çıkmış bulunuyoruz. Bugün akşamüstü de,
Sayın Prodi, Genel Kurula hitap edecek. Şimdi, acaba, orada ne oluyor?
Türkiye'de, biz, bu ödenekleri, bu şekilde, elimizdeki altın yumurtlayan bir
tavuktan alıyoruz -maliyetini karşılaştırmak için söylüyorum- çok daha
pahalısını, dışarıda üretilmiş olarak, teknoloji olarak geri alacağız. Avrupa
Birliği Bilimsel Araştırma Altıncı Çerçeve Programı da dahil olmak üzere,
ülkemizin üyesi olduğu ve büyük katkılar ödediği bilimsel araştırma projeleri
programları da, yapılan icraatlardan, inanın, son derece olumsuz
etkilenecektir. Üniversitelerimiz ve bilim insanlarımızın, söz konusu ve
benzeri programlara, uluslararası proje önerileriyle katılımı için, ana çatı ve
destek, yine, üniversitelerin, bu bilimsel araştırma projeleri birimleri ve
araştırma projeleri özel ödenekleridir. Şimdi, bu çatının da içi boşaltılmış
durumda oluyor.
Değerli arkadaşlarım, bakın, bugün,
Milliyet Gazetesinde, Sayın Meral Tamer'in köşesinde, bu konu dile getiriliyor.
Hangi dünya görüşüne sahip olursa olsun... Türkiye'de araştırma yapan,
araştırmayı bırakın -yani, belli bir akademik sıfatı olan kişilerin araştırma
yapmasından bahsetmiyorum- doktora çalışması yapan ve bu doktora çalışmasını da
bu ödeneklerden karşılayan genç araştırıcıların araştırma yapma imkânları da,
maalesef, kapatılmaktadır. Maliye Bakanlığının el koyduğu bu fonların en önemli
yönlerinden biri de, çoğu yüksek lisans ve doktora tezinin -vurguladığım gibi-
bu kaynaklardan desteklenmesidir.
Sayın milletvekilleri, bakın, bilhassa,
çoğunuzun geldiği bölgede yeni kurulan -bir üniversite yaşamı için
"yeni" sıfatını kullanıyorum- ve gelişmekte olan üniversiteler var.
Bu üniversitelerin kendi ayakları üzerinde durmaları ve üniversitelerarası
yarışta, bilimsel yarışta kendi araştırma ürünlerini ortaya koyabilmeleri, bu
yarışta önemli bir yol kat etmeleri için, bu kaynaklar en önemli unsurdur;
bunların da önü tıkanmaktadır; yani, Türkiye'deki tüm üniversitelerden bu
feryat yükselmektedir.
Benim önerim -Sayın Faruk Çelik'e de
illettim- Sayın Maliye Bakanına -bugün, Hükümeti temsilen Sayın Adalet Bakanı
oturuyorlar-bu konunun hassasiyetini hatırlatmaktır. Şöyle söyleyebilirsiniz
-konunun dışında olan arkadaşlarımız için söylüyorum- hiçbir araştırma projesi
için, sosyal bilimlerde ya da diğer müspet bilimlerde, 31 Aralık 2003 tarihinde
ya da o yıl sonunda bitecek diye bir kural yok. Öyle sosyal boyutlu
araştırmalar var ki, üç yıl sürebilir, dört yıl sürebilir, beş yıl sürebilir;
müspet bilimlerde öyle araştırmalar var ki, çeşitli maddeler kullanılır ve bu
maddelerin miatlı, ömürlü birtakım kitleri vardır. Bunların hiçbirini 31
Aralıkta bitecek diye sınırlamamız mümkün değildir. Birçok doktora tezi yarım
kalmıştır, birçok araştırma yarım kalmıştır. Ben, bu konuda, yüksek
teknolojiyle ilgili bir yasa tasarısının görüşüldüğü bu oturumda, bu konuyu,
buna bağlayarak duyarlılıklarınızı rica ediyorum.
Hepinizi saygılarımla selamlıyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Koç.
2 nci madde üzerindeki görüşmeler
tamamlanmıştır.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
3 üncü maddeyi okutuyorum:
Tanımlar
MADDE 3.- Bu Kanunda geçen;
a) Elektronik veri: Elektronik, optik veya
benzeri yollarla üretilen, taşınan veya saklanan kayıtları,
b) Elektronik imza: Başka bir elektronik
veriye eklenen veya elektronik veriyle mantıksal bağlantısı bulunan ve kimlik
doğrulama amacıyla kullanılan elektronik veriyi,
c) İmza sahibi: Elektronik imza oluşturmak
amacıyla bir imza oluşturma aracını kullanan gerçek kişiyi,
d) İmza oluşturma verisi: İmza sahibine
ait olan, imza sahibi tarafından elektronik imza oluşturma amacıyla kullanılan
ve bir eşi daha olmayan şifreler, kriptografik gizli anahtarlar gibi verileri,
e) İmza oluşturma aracı: Elektronik imza
oluşturmak üzere, imza oluşturma verisini kullanan yazılım veya donanım aracını,
f) İmza doğrulama verisi: Elektronik
imzayı doğrulamak için kullanılan şifreler, kriptografik açık anahtarlar gibi
verileri,
g) İmza doğrulama aracı: Elektronik imzayı
doğrulamak amacıyla imza doğrulama verisini kullanan yazılım veya donanım aracını,
h) Zaman damgası: Bir elektronik verinin,
üretildiği, değiştirildiği, gönderildiği, alındığı ve / veya kaydedildiği
zamanın tespit edilmesi amacıyla, elektronik sertifika hizmet sağlayıcısı
tarafından elektronik imzayla doğrulanan kaydı,
ı) Elektronik sertifika: İmza sahibinin
imza doğrulama verisini ve kimlik bilgilerini birbirine bağlayan elektronik
kaydı,
j) Kurum: Telekomünikasyon Kurumunu,
İfade eder.
BAŞKAN - Madde üzerinde söz talebi?.. Yok.
3 üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir
4 üncü maddeyi okutuyorum:
İKİNCİ KISIM
Güvenli Elektronik İmza ve Sertifika Hizmetleri
BİRİNCİ BÖLÜM
Güvenli Elektronik İmza, Güvenli
Elektronik İmza Oluşturma ve Doğrulama Araçları
Güvenli elektronik imza
MADDE 4.- Güvenli elektronik imza;
a) Münhasıran imza sahibine bağlı olan,
b) Sadece imza sahibinin tasarrufunda
bulunan güvenli elektronik imza oluşturma aracı ile oluşturulan,
c) Nitelikli elektronik sertifikaya
dayanarak imza sahibinin kimliğinin tespitini sağlayan,
d) İmzalanmış elektronik veride sonradan
herhangi bir değişiklik yapılıp yapılmadığının tespitini sağlayan,
Elektronik imzadır.
BAŞKAN - Madde üzerinde söz talebi?.. Yok.
4 üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir
5 inci maddeyi okutuyorum:
Güvenli elektronik imzanın hukukî sonucu
ve uygulama alanı
MADDE 5.- Güvenli elektronik imza, elle
atılan imza ile aynı hukukî sonucu doğurur.
Kanunların resmî şekle veya özel bir
merasime tabi tuttuğu hukukî işlemler ile teminat sözleşmeleri güvenli
elektronik imza ile gerçekleştirilemez.
BAŞKAN - Madde üzerinde söz talebi?.. Yok.
5 inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir
6 ncı maddeyi okutuyorum
Güvenli elektronik imza oluşturma araçları
MADDE 6.- Güvenli elektronik imza
oluşturma araçları;
a) Ürettiği elektronik imza oluşturma
verilerinin kendi aralarında bir eşi daha bulunmamasını,
b) Üzerinde kayıtlı olan elektronik imza
oluşturma verilerinin araç dışına hiçbir biçimde çıkarılamamasını ve
gizliliğini,
c) Üzerinde kayıtlı olan elektronik
imza oluşturma verilerinin, üçüncü
kişilerce elde edilememesini, kullanılamamasını ve elektronik imzanın
sahteciliğe karşı korunmasını,
d) İmzalanacak verinin imza sahibi dışında
değiştirilememesini ve bu verinin imza sahibi tarafından imzanın
oluşturulmasından önce görülebilmesini,
Sağlayan imza oluşturma araçlarıdır.
BAŞKAN - Madde üzerinde söz talebi?.. Yok.
6 ncı maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
7 nci maddeyi okutuyorum:
Güvenli elektronik imza doğrulama araçları
MADDE 7.- Güvenli elektronik imza
doğrulama araçları;
a) İmzanın doğrulanması için kullanılan
verileri, değiştirmeksizin doğrulama yapan kişiye gösteren,
b) İmza doğrulama işlemini güvenilir ve
kesin bir biçimde çalıştıran ve doğrulama sonuçlarını değiştirmeksizin
doğrulama yapan kişiye gösteren,
c) Gerektiğinde, imzalanmış verinin
güvenilir bir biçimde gösterilmesini sağlayan,
d) İmzanın doğrulanması için kullanılan
elektronik sertifikanın doğruluğunu ve geçerliliğini güvenilir bir biçimde
tespit ederek sonuçlarını değiştirmeksizin doğrulama yapan kişiye gösteren,
e) İmza sahibinin kimliğini
değiştirmeksizin doğrulama yapan kişiye gösteren,
f) İmzanın doğrulanması ile ilgili
şartlara etki edecek değişikliklerin tespit edilebilmesini sağlayan,
İmza doğrulama araçlarıdır.
BAŞKAN - Madde üzerinde söz talebi?.. Yok.
7 nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
8 inci maddeyi okutuyorum:
İKİNCİ BÖLÜM
Elektronik Sertifika Hizmet Sağlayıcısı,
Nitelikli Elektronik Sertifika ve
Yabancı Elektronik Sertifikalar
Elektronik sertifika hizmet sağlayıcısı
MADDE 8.- Elektronik sertifika hizmet
sağlayıcısı, elektronik sertifika, zaman damgası ve elektronik imzalarla ilgili
hizmetleri sağlayan kamu kurum ve kuruluşları ile gerçek veya özel hukuk tüzel
kişilerdir. Elektronik sertifika hizmet sağlayıcısı, Kuruma yapacağı
bildirimden iki ay sonra faaliyete
geçer.
Elektronik sertifika hizmet sağlayıcısı
yapacağı bildirimde;
a) Güvenli ürün ve sistemleri kullanmak,
b) Hizmeti güvenilir bir biçimde yürütmek,
c) Sertifikaların taklit ve tahrif
edilmesini önlemekle ilgili her türlü tedbiri almak,
İle ilgili şartları sağladığını ayrıntılı
bir biçimde gösterir.
Kurum, yukarıdaki şartlardan birinin
eksikliğini veya yerine getirilmediğini tespit ederse, bu eksikliklerin
giderilmesi için, elektronik sertifika hizmet sağlayıcısına bir ayı geçmemek
üzere bir süre verir, bu süre içinde elektronik sertifika hizmet sağlayıcısının
faaliyetlerini durdurur. Sürenin sonunda eksikliklerin giderilmemesi halinde
elektronik sertifika hizmet sağlayıcısının faaliyetine son verir. Kurumun bu
kararlarına karşı 19 uncu maddenin ikinci fıkrası hükümleri gereğince itiraz
edilebilir.
Elektronik sertifika hizmet
sağlayıcılarının faaliyetlerinin devamı sırasında bu maddede gösterilen
şartları kaybetmeleri hâlinde de yukarıdaki fıkra hükümleri uygulanır.
Elektronik sertifika hizmet sağlayıcıları,
Kurumun belirleyeceği ücret alt ve üst sınırlarına uymak zorundadır.
BAŞKAN - 8 inci madde üzerinde, Cumhuriyet
Halk Partisi Grubu adına, Uşak Milletvekili Sayın Osman Coşkunoğlu; buyurun
efendim.
CHP GRUBU ADINA OSMAN COŞKUNOĞLU (Uşak) -
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Değerli arkadaşlar, Elektronik İmza Kanunu
Tasarısının 8 inci maddesi üzerinde söz aldım.
Burada, elektronik sertifika hizmet
sağlayıcıları ilk kez tasarının içerisinde tanımlanıyor. Ben de, elektronik
sertifika hizmet sağlayıcısı hakkında tasarıda gözden kaçmış gibi gelen birkaç
noktaya dikkat çekmek istiyorum.
Şimdi, elektronik sertifika hizmet
sağlayıcısı demek, size, elektronik imzada kullanacağınız... Elektronik imza ne
demek; aslında, bir şifredir. Vakıa, bu tasarının gerekçesinde biyonik imzayı
da kapsayan bir tanım var; ama, şu anda onunla ilgili herhangi bir madde veya
düzenleme yok. Elektronik imza bu tasarının tanımladığı, aslında, dijital veya
sayısal dediğimiz bir şifredir. Nasıl, diplomatik iletişim belli bir şifre
üzerinden yapılırsa, arzu edilmeyen herhangi birisi bunu okuyup anlayamasın
diye; elektronik imza da veya sayısal, dijital imza da, imzanızı ifade eden,
başka birinin okuyup taklit edemeyeceği size özgü bir imzadır ve tabiî, alanın
teyit edebileceği bir şifredir. Şimdi, basite indirgersek, böyle bir şifreyi
size verecek olan, kullanıcıya verecek olan sertifika hizmet sağlayıcısıdır. Bu
tasarının bu maddesindeki veya herhangi bir diğer maddesindeki sertifika hizmet
sağlayıcısının, servis sağlayıcısının şu veya bu şekilde akredite olması
belirtilmemiştir; o şart koşulmamıştır. Bunun tam nedenini anlayamadım; çünkü,
çok önemli bir ihmal gibi geliyor bana. 8 inci maddenin gerekçesinde
"Avrupa Birliği Direktifinde öngörüldüğü üzere elektronik sertifika hizmet
sağlayıcılarının faaliyete geçmeleri konusunda tasarıda herhangi bir sınırlama
öngörülmemiştir" deniliyor. Belki akreditasyonu bir sınırlama olarak
değerlendirdikleri için, ne bu maddede ne de herhangi bir maddede bundan söz
ediliyor. Bunu, bir sakınca olarak belirtmek isterim. Belki yönetmeliklerle
bunun düzenlenmesi düşünülüyor.
Biraz, teknolojiyi ifade etmek istersem,
bu elektronik imzada veya dijital, sayısal imzada teknoloji çok hızlı
gelişiyor. Bir şifredir bu; unutmayın. Şifreler, zaman içerisinde teknoloji ve
bilimdeki gelişmeyle -şifreleri de matematiksel modellerle geliştirirler- daha
kompleks, daha sofistike, daha çözülmesi zor hale, kopyalanması zor hale
getirilir. Bugün kullanılan teknoloji, 128 veya 164 bittir. Bu, şu anda bile
aşılmış; 1 024 bitlik teknoloji, yani kopyalanması daha zor, deşifre edilmesi
daha zor teknolojiler şu anda bile yürürlüktedir.
Şimdi, böylesine, zaman içerisinde gelişen
-bu şifreleme kompleks bir teknolojidir; kompleks olmasaydı bu, biliyorsunuz,
diplomatik iletişimlerde çok kolay çözülebilirdi- kompleks bir teknolojide
sertifika hizmet sağlayıcısını denetleyecek olan da -şimdi bunun
akreditasyonunu istemiyoruz- tasarıya göre Telekomünikasyon Kurumudur...
Şu anda, biliyoruz ki, Plan ve Bütçe
Komisyonundan Telgraf ve Telefon Kanunuyla ilgili yeni bir düzenleme geçti;
gelecek hafta da, zannedersem, Genel Kurulun gündemine gelecek. Orada da
görüyoruz ki, şu andaki durumuyla Telekomünikasyon Kurumu, telekom sektöründeki
rekabeti sağlayacak yetkinlik ve etkinlikte bile değil. Bu yetkinlik ve
etkinliğin olmadığı rekabet ortamının sağlanamaması sonucu birtakım hatalar
oluştu; onları düzeltmeye yönelik bir yasa tasarısı zaten, haftaya gelecek
olan. Bunu, hiçbir şekilde, Telekom Kurumunda çalışanları itham veya suçlama
şeklinde söylemiyorum; olanakları, yetkileri ve koşullarının çok daha
iyileştirilmesi gerektiğini düşündüğüm için söylüyorum. Dolayısıyla, bu kadar
önemli bir konuda, Telekom Kurumuna bu elektronik sertifika hizmet
sağlayıcılarını denetleme gibi çok önemli bir görev daha verilecek; fakat, bu
görevi de var olan kadrolar içerisinde yapmasını beklemek doğru değil. Telekom
Kurumunun, bu bakımdan, güçlendirilmesi gerekli ve şu anda, bu gücü taşımadığı
telekom sektöründeki durumdan da belli oluyor.
Bu maddeyle ilgili, dikkatinizi çekmek
istediğim, sakınca yaratacağını tahmin ettiğim bir diğer nokta, kamu kurum ve
kuruluşları ile özel hukuk gerçek veya tüzelkişileri başvurabiliyor elektronik
sertifika hizmet sağlayıcısı için ve bunlar, elektronik sertifika almadan önce,
iki ay beklemek durumunda. Bu iki ay içerisinde, herhalde, onun yetkinliği
araştırılacak; fakat, gerçek kişilerin sadece bu iki ayla sınırlandırılmış bir
denetleme altında tutulmuş olmasının da, ben, sakıncalar çıkaracağını,
şimdiden, ihtimal olarak ve diğer bazı uygulamalardan bildiklerimin çerçevesi
içerisinde, tekrar, burada belirtmek ve bu uyarıyı yapmak istiyorum.
Dolayısıyla; bir, akreditasyon
istenmemesi; iki, Telekom kurumunun içinde bulunduğu durum; üç, bu kadar hızlı
ilerleyen teknolojide biraz daha geniş bir denetleme koşulunun olmuş olması
gerekirdi diye düşünüyorum ve gerçek kişilere sadece iki ay beklemeyle böyle
bir yetkinin verilmesini sakıncalı görüyorum. Bunları şimdiden belirtiyorum.
Diğer düzenleyici maddelerde (ceza maddesi vesaire) konuşmayacağım. Aslında,
elektronik sertifika hizmet sağlayıcısıyla ilgili diğer maddelerde de bu sözünü
ettiğim sakıncalar geçerli. Bunlar, zannedersem, yakın bir gelecekte, bu yasayı
tekrar değiştirip genişletmemiz ihtiyacını ortaya çıkaracak.
Bu yasa tasarısı, çok daha önemli bir
ihtiyacı daha ortaya çıkaracak. Dijital ortama, internete, bilgisayara erişmesi
olmayanlara çok büyük olanakların sağlandığı Amerika Birleşik Devletlerinde
bile "sayısal uçurum" adıyla anılan ve hiç arzu edilmeyen bir durum
vardır. Nedir bu; dijital ortama erişebilenler ile erişemeyenler arasında ve
zamanla giderek artan uçurumdur, gelir dağılımındaki uçurum gibi ve gelir
dağılımındaki uçuruma paralel bir uçurumdur.
Şimdi, bu gibi düzenlemeleri, Avrupa
Birliği, şu bu gibi gerekçelerle yapıyoruz; fakat, bu düzenlemelerin
toplumumuzda hangi kesimleri daha da avantajlı duruma getireceği ve hangi
kesimleri daha da dezavantajlı duruma getireceğini de şimdiden bilmemiz
gerekir. Bu sayısal uçurumun kapatılması, zaman içerisinde, gelir dağılımındaki
uçurumun kapatılmasından daha zordur; çünkü, gelir dağılımındaki uçurum, belli
maddî desteklerle, âdeta akşamdan sabaha kısmen de olsa kapatılabilir; ama,
sayısal uçurumu kapatabilmek için, azaltmak için, belli bir eğitim, çaba -Sayın
Tacidar Seyhan da bahsetti- hizmetiçi eğitim gibi, toplumun, tarımdan tutun da
her kesimine kadar halka sunulacak eğitimler gibi, zaman alıcı önlemler söz
konusudur. Dolayısıyla, şimdi bu geçirdiğimiz yasa tasarısı, Türkiye'de zaten
genişlemekte olan sayısal uçurumu daha da kötü hale getirecektir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Coşkunoğlu, lütfen,
konuşmanızı tamamlayınız.
Buyurun.
OSMAN COŞKUNOĞLU (Devamla) - Bu yasa
tasarısı, dijital ortama erişebilenler ile erişemeyenler arasındaki haksız
uçurumu daha da genişletecektir; dolayısıyla, bu yasa tasarısının ortaya
çıkaracağı bu olumsuz durumu önlemek için, şimdiden, toplumsal önlemlerin
alınmasını diler; hepinizi saygıyla selamlarım.
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın
Coşkunoğlu.
8 inci madde üzerindeki görüşmeler
tamamlanmıştır.
8 inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
9 uncu maddeyi okutuyorum:
Nitelikli elektronik sertifika
MADDE 9.- Nitelikli elektronik sertifikada;
a) Sertifikanın "nitelikli elektronik
sertifika" olduğuna dair bir ibarenin,
b) Sertifika hizmet sağlayıcısının kimlik
bilgileri ve kurulduğu ülke adının,
c) İmza sahibinin teşhis edilebileceği
kimlik bilgilerinin,
d) Elektronik imza oluşturma verisine
karşılık gelen imza doğrulama verisinin,
e) Sertifikanın geçerlilik süresinin
başlangıç ve bitiş tarihlerinin,
f) Sertifikanın seri numarasının,
g) Sertifika sahibi diğer bir kişi adına
hareket ediyorsa bu yetkisine ilişkin bilginin,
h) Sertifika sahibi talep ederse meslekî
veya diğer kişisel bilgilerinin,
ı) Varsa sertifikanın kullanım şartları ve
kullanılacağı işlemlerdeki maddî sınırlamalara ilişkin bilgilerin,
j) Sertifika hizmet sağlayıcısının
sertifikada yer alan bilgileri doğrulayan güvenli elektronik imzasının,
Bulunması zorunludur.
BAŞKAN - Madde üzerinde söz talebi?.. Yok.
9 uncu maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
10 uncu maddeyi okutuyorum:
Elektronik sertifika hizmet sağlayıcısının
yükümlülükleri
MADDE 10.- Elektronik sertifika hizmet
sağlayıcısı;
a) Hizmetin gerektirdiği nitelikte
personel istihdam etmekle,
b) Nitelikli sertifika verdiği kişilerin
kimliğini resmî belgelere göre güvenilir bir biçimde tespit etmekle,
c) Sertifika sahibinin diğer bir kişi
adına hareket edebilme yetkisi, meslekî veya diğer kişisel bilgilerinin
sertifikada bulunması durumunda, bu bilgileri de resmî belgelere dayandırarak
güvenilir bir biçimde belirlemekle,
d) İmza oluşturma verisinin sertifika
hizmet sağlayıcısı tarafından veya sertifika talep eden kişi tarafından
sertifika hizmet sağlayıcısına ait yerlerde üretilmesi durumunda bu işlemin
gizliliğini sağlamak veya sertifika hizmet sağlayıcısının sağladığı araçlarla
üretilmesi durumunda, bu işleyişin güvenliğini sağlamakla,
e) Sertifikanın kullanımına ilişkin
özelliklerin ve uyuşmazlıkların çözüm yolları ile ilgili şartların ve
kanunlarda öngörülen sınırlamalar saklı kalmak üzere güvenli elektronik imzanın
elle atılan imza ile eşdeğer olduğu hakkında sertifika talep eden kişiyi
sertifikanın tesliminden önce yazılı olarak bilgilendirmekle,
f) Sertifikada bulunan imza doğrulama
verisine karşılık gelen imza oluşturma verisini başkasına kullandırmaması
konusunda, sertifika sahibini yazılı olarak uyarmak ve bilgilendirmekle,
g) Yaptığı hizmetlere ilişkin tüm
kayıtları yönetmelikle belirlenen süreyle saklamakla,
h) Faaliyetine son vereceği tarihten en az
üç ay önce durumu Kuruma ve elektronik sertifika sahibine bildirmekle,
Yükümlüdür.
Elektronik sertifika hizmet sağlayıcısı
üretilen imza oluşturma verisinin bir kopyasını alamaz veya bu veriyi
saklayamaz.
BAŞKAN - Madde üzerinde söz talebi?.. Yok.
10 uncu maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
11 inci maddeyi okutuyorum:
Nitelikli elektronik sertifikaların iptal
edilmesi
MADDE 11.- Elektronik sertifika hizmet
sağlayıcısı;
a) Nitelikli elektronik sertifika
sahibinin talebi,
b) Sağladığı nitelikli elektronik
sertifikaya ilişkin veri tabanında bulunan bilgilerin sahteliğinin veya
yanlışlığının ortaya çıkması veya bilgilerin değişmesi,
c) Nitelikli elektronik sertifika
sahibinin fiil ehliyetinin sınırlandığının, iflâsının veya gaipliğinin ya da
ölümünün öğrenilmesi,
Durumunda vermiş olduğu nitelikli
elektronik sertifikaları derhâl iptal eder.
Elektronik sertifika hizmet sağlayıcısı,
nitelikli elektronik sertifikaların iptal edildiği zamanın tam olarak tespit
edilmesine imkân veren ve üçüncü kişilerin hızlı ve güvenli bir biçimde
ulaşabileceği bir kayıt oluşturur.
Elektronik sertifika hizmet sağlayıcısı,
faaliyetine son vermesi ve vermiş olduğu nitelikli elektronik sertifikaların
başka bir elektronik sertifika hizmet sağlayıcısı tarafından kullanımının
sağlanamaması durumunda vermiş olduğu nitelikli elektronik sertifikaları derhâl
iptal eder.
Elektronik sertifika hizmet sağlayıcısının
faaliyetine Kurum tarafından son verilmesi halinde, Kurum faaliyetine son
verilen elektronik sertifika hizmet sağlayıcısının vermiş olduğu nitelikli
elektronik sertifikaların başka bir elektronik sertifika hizmet sağlayıcısına
devredilmesine karar verir ve durumu ilgililere duyurur.
Elektronik sertifika hizmet sağlayıcısı
geçmişe yönelik olarak nitelikli elektronik sertifika iptal edemez.
BAŞKAN - Madde üzerinde söz talebi?.. Yok.
11 inci maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
12 nci maddeyi okutuyorum:
Bilgilerin korunması
MADDE 12.- Elektronik sertifika hizmet
sağlayıcısı;
a) Elektronik sertifika talep eden
kişiden, elektronik sertifika vermek için gerekli bilgiler hariç bilgi talep
edemez ve bu bilgileri kişinin rızası dışında elde edemez,
b) Elektronik sertifika sahibinin izni
olmaksızın sertifikayı üçüncü kişilerin ulaşabileceği ortamlarda bulunduramaz,
c) Elektronik sertifika talep eden kişinin
yazılı rızası olmaksızın üçüncü kişilerin kişisel verileri elde etmesini
engeller. Bu bilgileri sertifika sahibinin onayı olmaksızın üçüncü kişilere
iletemez ve başka amaçlarla kullanamaz.
BAŞKAN - Madde üzerinde söz talebi?.. Yok.
12 nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Saygıdeğer milletvekilleri, birleşime 10
dakika ara veriyorum.
Kapanma
Saati: 17.40
İKİNCİ OTURUM
Açılma
Saati: 17.53
BAŞKAN :
Başkanvekili Nevzat PAKDİL
KÂTİP
ÜYELER: Suat KILIÇ (Samsun), Türkan MİÇOOĞULLARI (İzmir)
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, Türkiye
Büyük Millet Meclisinin 43 üncü Birleşiminin İkinci Oturumunu açıyorum.
333 sıra sayılı kanun tasarısının
müzakeresine kaldığımız yerden devam ediyoruz.
IV.- KANUN
TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER
İŞLER (Devam)
6. -
Elektronik İmza Kanunu Tasarısı ile Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve
Turizm; Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabiî
Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji ve Adalet Komisyonları Raporları (1/613) (S.
Sayısı: 333) (Devam)
BAŞKAN - Komisyon ve Hükümet yerinde.
13 üncü maddeyi okutuyorum:
Hukukî sorumluluk
MADDE 13.- Elektronik sertifika hizmet
sağlayıcısının, elektronik sertifika sahibine karşı sorumluluğu genel hükümlere
tâbidir.
Elektronik sertifika hizmet sağlayıcısı,
bu Kanun veya bu Kanuna dayanılarak çıkarılan yönetmelik hükümlerinin ihlâli
suretiyle üçüncü kişilere verdiği zararları tazminle yükümlüdür. Elektronik
sertifika hizmet sağlayıcısı kusursuzluğunu ispat ettiği takdirde tazminat
ödeme yükümlülüğü doğmaz.
Elektronik sertifika hizmet sağlayıcısı,
söz konusu yükümlülük ihlâlinin istihdam ettiği kişilerin davranışına dayanması
hâlinde de zarardan sorumlu olup, elektronik sertifika hizmet sağlayıcısı, bu sorumluluğundan, Borçlar
Kanununun 55 inci maddesinde öngörülen türden bir kurtuluş kanıtı
getirerek kurtulamaz.
Nitelikli elektronik sertifikanın içerdiği
kullanım ve maddî kapsamına ilişkin sınırlamalar hariç olmak üzere, elektronik
sertifika hizmet sağlayıcısının üçüncü kişilere ve nitelikli elektronik imza
sahibine karşı sorumluğunu ortadan kaldıran veya sınırlandıran her türlü şart
geçersizdir.
Elektronik sertifika hizmet sağlayıcısı,
bu Kanundan doğan yükümlülüklerini yerine getirmemesi sonucu doğan zararların
karşılanması amacıyla sertifika malî sorumluluk sigortası yaptırmak zorundadır.
Sigortaya ilişkin usul ve esaslar Hazine Müsteşarlığının görüşü alınarak Kurum
tarafından çıkarılacak yönetmelikle belirlenir.
Bu maddede öngörülen sertifika malî
sorumluluk sigortası Türkiye'de ilgili branşta çalışmaya yetkili olan sigorta
şirketleri tarafından yapılır. Bu sigorta şirketleri sertifika malî sorumluluk
sigortasını yapmakla yükümlüdürler. Bu yükümlülüğe uymayan sigorta şirketlerine
Hazine Müsteşarlığınca sekizmilyar lira idarî para cezası verilir. Bu para
cezasının tahsilinde ve cezaya itiraz usulünde 18 inci madde hükümleri
uygulanır.
Elektronik sertifika hizmet sağlayıcısı,
nitelikli elektronik sertifikayı elektronik imza sahibine sigorta ettirerek
teslim etmekle yükümlüdür.
BAŞKAN - Madde üzerinde söz talebi?.. Yok.
13 üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
14 üncü maddeyi okutuyorum:
Yabancı elektronik sertifikalar
MADDE 14.- Yabancı bir ülkede kurulu bir
elektronik sertifika hizmet sağlayıcısı tarafından verilen elektronik
sertifikaların hukukî sonuçları milletlerarası anlaşmalarla belirlenir.
Yabancı bir ülkede kurulu bir elektronik
sertifika hizmet sağlayıcısı tarafından verilen elektronik sertifikaların,
Türkiye'de kurulu bir elektronik sertifika hizmet sağlayıcısı tarafından kabul
edilmesi durumunda, bu elektronik sertifikalar nitelikli elektronik sertifika
sayılır. Bu elektronik sertifikaların kullanılması sonucunda doğacak zararlardan,
Türkiye'deki elektronik sertifika hizmet sağlayıcısı da sorumludur.
BAŞKAN - Madde üzerinde söz talebi?..Yok.
14 üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
15 inci maddeyi okutuyorum:
ÜÇÜNCÜ KISIM
Denetim ve Ceza Hükümleri
Denetim
MADDE 15.- Elektronik sertifika hizmet
sağlayıcılarının bu Kanunun uygulanmasına ilişkin faaliyet ve işlemlerinin
denetimi Kurumca yerine getirilir.
Kurum, gerekli gördüğü zamanlarda
elektronik sertifika hizmet sağlayıcılarını denetleyebilir. Denetleme
sırasında, denetleme yapmaya yetkili görevliler tarafından her türlü defter,
belge ve kayıtların verilmesi, yönetim
yerleri, binalar ve eklentilerine girme, yazılı ve sözlü bilgi alma, örnek alma
ve işlem ve hesapları denetleme isteminin elektronik sertifika hizmet
sağlayıcıları ve ilgililer tarafından yerine getirilmesi zorunludur.
BAŞKAN - Madde üzerinde söz talebi?..Yok.
15 inci maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
16 ncı maddeyi okutuyorum:
İmza oluşturma verilerinin izinsiz
kullanımı
MADDE 16.- Elektronik imza oluşturma amacı
ile ilgili kişinin rızası dışında; imza oluşturma verisi veya imza oluşturma
aracını elde eden, veren, kopyalayan ve bu araçları yeniden oluşturanlar ile
izinsiz elde edilen imza oluşturma araçlarını kullanarak izinsiz elektronik
imza oluşturanlar bir yıldan üç yıla kadar hapis ve beşyüz milyon liradan aşağı
olmamak üzere ağır para cezasıyla
cezalandırılırlar.
Yukarıdaki fıkrada işlenen suçlar
elektronik sertifika hizmet sağlayıcısı çalışanları tarafından işlenirse bu
cezalar yarısına kadar artırılır.
Bu maddedeki suçlar nedeniyle oluşan zarar
ayrıca tazmin ettirilir.
BAŞKAN - Madde üzerinde söz talebi?..Yok.
16 ncı maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
17 nci maddeyi okutuyorum:
Elektronik sertifikalarda sahtekârlık
MADDE 17.- Tamamen veya kısmen sahte
elektronik sertifika oluşturanlar veya geçerli olarak oluşturulan elektronik
sertifikaları taklit veya tahrif edenler ile yetkisi olmadan elektronik
sertifika oluşturanlar veya bu elektronik sertifikaları bilerek kullananlar,
filleri başka bir suç oluştursa bile ayrıca, iki yıldan beş yıla kadar hapis ve
bir milyar liradan aşağı olmamak üzere ağır para cezasıyla cezalandırılırlar.
Yukarıdaki fıkrada işlenen suçlar
elektronik sertifika hizmet sağlayıcısı çalışanları tarafından işlenirse bu
cezalar yarısına kadar artırılır.
Bu maddedeki suçlar nedeniyle oluşan zarar
ayrıca tazmin ettirilir.
BAŞKAN - Madde üzerinde söz talebi?.. Yok.
17 nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
18 inci maddeyi okutuyorum:
İdarî para cezaları
MADDE 18.- Bu Kanunun;
a) 10 uncu maddesindeki yükümlülüklerinden herhangi birini yerine getirmeyen
elektronik sertifika hizmet sağlayıcısına onmilyar lira,
b) 11 inci maddesindeki yükümlülüklerden
herhangi birini yerine getirmeyen elektronik sertifika hizmet sağlayıcısına
sekizmilyar lira,
c) 12 nci maddesi hükümlerine aykırı
hareket edenler hakkında onmilyar lira,
d) 13 üncü maddesinin beş ve yedinci
fıkralarındaki yükümlülükleri yerine getirmeyen elektronik sertifika hizmet
sağlayıcısına sekizmilyar lira,
e) 15 inci maddesi hükmüne aykırı hareket
eden elektronik sertifika hizmet sağlayıcısına yirmimilyar lira,
İdarî para cezası Telekomünikasyon Kurulu
tarafından verilir. Verilen para cezalarına dair kararlar ilgililere 7201
sayılı Tebligat Kanunu hükümlerine göre tebliğ edilir. Bu cezalara karşı tebliğ
tarihinden itibaren en geç yedi gün içinde yetkili idare mahkemesine itiraz
edilebilir. İtiraz, verilen cezanın yerine getirilmesini durdurmaz. İtiraz,
zaruret görülmeyen hâllerde, evrak üzerinden inceleme yapılarak en kısa sürede
sonuçlandırılır. İtiraz üzerine verilen kararlara karşı Bölge İdare Mahkemesine
başvurulabilir. Bölge İdare Mahkemesinin verdiği kararlar kesindir. Bu Kanuna
göre verilen idarî para cezaları, kurumun bildirimi üzerine 6183 sayılı Amme
Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun hükümlerine göre Maliye Bakanlığınca
tahsil olunur.
BAŞKAN - Madde üzerinde, Cumhuriyet Halk
Partisi Grubu adına, Adana Milletvekili Sayın Tacidar Seyhan; buyurun.
CHP GRUBU ADINA TACİDAR SEYHAN (Adana) -
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Bu maddeyle ilgili olarak 17 değişik
ülkede yapılan uygulamayı -çok fazla vaktinizi almadan- size belirtmek
istiyorum. Tümü üzerindeki konuşmamda da belirttiğim gibi, verilen idarî para
cezalarını, para cezası verildikten sonra idare mahkemesine başvurmuş olsanız
bile, ödemek zorunda kalıyorsunuz ve sonuçlanmasını aylarca bekliyorsunuz.
İtirazlarınız idare mahkemelerine yapılıyor. Bu konuda Avrupa'daki hukuksal
düzenlemeleri incelediğimizde -Afrika ülkelerinin bazılarında bile- şöyle bir
ibare geçiyor: "Verilen idarî para cezaları bir hafta içerisinde
kesinleşir. Bu bir hafta içerisinde idarî para cezası verilen özel veya
tüzelkişiler, kuruma itiraz edebilirler. İtiraz, kurumda oluşturulan bir
komisyon tarafından değerlendirilir. Bir hafta süre içerisinde itiraza verilen
cevapla veya itiraz edilmeyen durumlarda ceza kesinleşmiş sayılır. Cezaların
kesinleşmesinden sonra itirazlar idare mahkemesine yapılır." Böyle bir
düzenleme var. Birçok ülkede -54 ülkenin 17'sinde- var; ancak, değerli arkadaşlarımızla
konuştuk "bizim hukuk sistemimizde diğer cezalarla karşıt duruma
düşeceğinden dolayı, biz, bunu buraya koyamayız" dediler. Dolayısıyla,
ben, burada şunu vurgulamak istiyorum: Yeniden yapacağımız hukuksal
düzenlemelerde bunun da önünü açmak zorundayız değerli arkadaşlarım.
Bir eksiklik de şurada: Biz, elektronik
veriyi delil olarak kabul ediyoruz; ama, görüldüğü gibi, elektronik ortamda,
internet ortamında, kendi bilgisayarımızdaki veriler bir başka kişi tarafından
indirilebilmekte, o veriler, reklam amaçlı veya bilgilendirme amaçlı,
alınabilmekte veya veri yollanabilmektedir. Biz, hukukî düzenlemelerde, bu
verilerin de niteliğini tanımlamak zorundayız; bunlar, imzasız veriler.
İmzalıları anladık; imzasız olanlar hangi koşullarda suç teşkil edecek? Hepinize
mail'ler geliyor; hangisi delil olarak, kaçıncı derecede delil olarak
değerlendirilecek, bunun bir tanımlaması yok. Elektronik imzayla onaylanmamış
veriler konusunda da bir hukukî düzenlemeye mutlaka ihtiyacımız var değerli
arkadaşlarım.
Küçük bir şeye daha dikkat çekmek
istiyorum. Arkadaşlar, elektronik sertifikada, sertifika hizmet sağlayıcıları,
vermiş oldukları sertifikanın sorumluluğunu alıyorlar; ama, bu düzenleme
internet adreslerinde de var. Avrupa'nın birçok yerinde hukukî düzenleme de var;
fakat, o kadar alınabiliyor ki, bir adresi, internetten, VISA kart numaranızı
vererek kiralayabiliyorsunuz. Örneğin: "Tacidar Seyhan. net." Biri
giriyor sizin adınıza bu adresi satın alıyor. Birçok vaka görüldü Türkiye'de.
Özellikle, siyaset kurumunun bundan etkilenebileceğini düşünerek söylüyorum.
Kişilerin hakkında çok ciddî yazılar yazılarak, karalama kampanyaları açılarak
bu adresler kullanılıyor; hatta, tanıtım amacıyla bu adresler ücretsiz
veriliyor. Eğer biz, elektronik sertifikalarda da yeterli denetimi yapmazsak,
bu sertifikalar verildiğinde hizmet sağlayıcıların kişiyle karşılıklı sözleşme
yapmasını ve güvenliği sağlamasını sağlayamazsak, Türkiye'de, biz, bu işe
fiyaskoyla başlarız; çünkü, her zaman, yapılan olumlu şeyin karşıtı her ülkede
gelişiyor. Türkiye'de de bunun arayışları var. Bankalarımızın şifrelerinin
nasıl çözüldüğünü, bugün girerseniz birçoğunuzun internet sayfasında
görürsünüz. Ben inanıyorum ki, nitelikli elektronik sertifikada bazı
saldırılara maruz kalacağız; ama, öncelikle sertifikanın oluşturulmasında
yeterli güvenliği sağlayacağız. Bunu yapmadıktan sonra, biz, içimizde bir
huzurla elektronik ortamda iletişimi, sözleşme yapmayı, elektronik devletin
gereği olan iletişimi sağlayamayız. Enformasyonun temeli güvenliktir. Güvenlik
teknolojilerini yenileştirmeli, bizim, mutlaka, istihbarat teşkilatımızda
izleme kurulları kurulmalı ve vatandaşın direkt muhatap olacağı yer
belirlenmelidir.
Hakkında olumsuz bir şey olan arkadaşımıza
diyorlar ki: "Internet sayfası haksız düzenlenmiştir" veya "com
adresiniz başkası tarafından satın alınmış, siz, kötü tanıtılır duruma
gelmişsiniz." Peki, ben nereye gideceğim?.. "Mahkemeye başvur"
diyorlar. Peki, ben, mahkemeye başvurana kadar bu adresteki bilgilerim orada mı
kalacak? Benim direkt başvurabileceğim bir yer olmalı. İki ay süreyle
hakkımdaki haksız yayını veya herhangi bir arkadaşımın maruz kaldığı kötü
muameleyi ortadan kaldırabilecek elektronik bir kurum yok, teşkilat yok. Bu
teşkilatların kurulması, yeterli altyapının sağlanması, bu konuda yapılabileceklerin
kamuoyuyla paylaşılması ve bilgilendirilmesi gerekir.
Bu düzenlemelerin hepsinin Sayın Bakan
nezdinde değerli kurullarca yapılabileceğine inanıyorum ve sonuna kadar, bu
yasanın ek yasalarla desteklenmesine katkı vereceğimizi bildiriyor; hepinize,
tekrar, Grubum ve şahsım adına saygı ve sevgilerimi sunuyorum. (Alkışlar)
BAŞKAN- Sayın Seyhan, teşekkür ediyorum.
18 inci madde üzerindeki görüşmeler
tamamlanmıştır.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
19 uncu maddeyi okutuyorum:
İdarî nitelikteki suçların tekrarı ve
kapatma
MADDE 19.- 18 inci maddedeki suçları işleyenlerin bu suçları işledikleri tarihten
itibaren geriye doğru üç yıl içinde
ikinci kez işlemeleri hâlinde para cezaları iki kat olarak uygulanır,
üçüncü kez işlemeleri hâlinde ise Kurum tarafından elektronik sertifika hizmet
sağlayıcıları hakkında kapatma cezası verilir.
Kapatma cezası verilmesine ilişkin karar
7201 sayılı Tebligat Kanununa göre ilgililere tebliğ edilir. Bu karara karşı tebliğ tarihinden itibaren en geç yedi
gün içinde yetkili idare mahkemesine itiraz edilebilir. İtiraz, yetkili makam
tarafından verilen kapatma kararının yerine getirilmesini durdurmaz. İtiraz,
zaruret görülmeyen hâllerde, evrak üzerinden inceleme yapılarak en kısa sürede
sonuçlandırılır. İtiraz üzerine verilen kararlara karşı Bölge İdare Mahkemesine
başvurulabilir. Bölge İdare Mahkemesinin verdiği kararlar kesindir.
BAŞKAN- Madde üzerinde söz talebi?.. Yok.
19 uncu maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
20 nci maddeyi okutuyorum:
DÖRDÜNCÜ KISIM
Çeşitli Hükümler
Yönetmelik
MADDE 20.- Bu Kanunun 6, 7, 8, 10, 11 ve 14 üncü maddelerinin uygulanmasına
ilişkin usul ve esaslar, Kanunun yürürlük tarihinden itibaren altı ay içinde
ilgili kurum ve kuruluşların görüşleri alınarak Kurum tarafından çıkarılacak yönetmeliklerle düzenlenir.
BAŞKAN- Madde üzerinde söz talebi?.. Yok.
20 nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
21 inci maddeyi okutuyorum:
Kamu kurum ve kuruluşları hakkında
uygulanmayacak hükümler
MADDE 21.- Bu Kanunun 8 inci maddesinin
dört ve beşinci fıkraları ile 15 ve 19 uncu maddesi hükümleri, elektronik
sertifika hizmet sağlama faaliyeti yerine getiren kamu kurum ve kuruluşları
hakkında uygulanmaz.
BAŞKAN - Madde üzerinde söz talebi?.. Yok.
21 inci maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
22 nci maddeyi okutuyorum:
MADDE 22.- 22.4.1926 tarihli ve 818 sayılı
Borçlar Kanununun 14 üncü maddesinin birinci fıkrasına aşağıdaki cümle
eklenmiştir.
"Güvenli elektronik imza elle atılan
imza ile aynı ispat gücünü haizdir."
BAŞKAN - Madde üzerinde söz talebi?.. Yok.
22 nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
23 üncü maddeyi okutuyorum:
MADDE 23.- 18.6.1927 tarihli ve 1086
sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununa 295 inci maddeden sonra gelmek üzere
aşağıdaki 295/A maddesi eklenmiştir.
"MADDE 295/A- Usulüne göre güvenli
elektronik imza ile oluşturulan elektronik veriler senet hükmündedir. Bu
veriler aksi ispat edilinceye kadar kesin delil sayılırlar.
Dava sırasında bir taraf kendisine karşı
ileri sürülen ve güvenli elektronik imza ile oluşturulmuş veriyi inkar ederse,
bu Kanunun 308 inci maddesi kıyas yoluyla uygulanır."
BAŞKAN - Madde üzerinde söz talebi?.. Yok.
23 üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
24 üncü maddeyi okutuyorum:
MADDE 24.- 5.4.1983 tarihli ve 2813 sayılı
Telsiz Kanununun 7 nci maddesinin birinci fıkrasına aşağıdaki (m) bendi
eklenmiş ve mevcut (m) bendi (n) bendi olarak teselsül ettirilmiştir.
"m) Elektronik İmza Kanunu ile
verilen görevleri yerine getirmek,"
BAŞKAN - Madde üzerinde söz talebi?.. Yok.
24 üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
25 inci maddeyi okutuyorum:
Yürürlük
MADDE 25.- Bu Kanun yayımı tarihinden altı
ay sonra yürürlüğe girer.
BAŞKAN - Madde üzerinde söz talebi?.. Yok.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
26 ncı maddeyi okutuyorum:
Yürütme
MADDE 26.- Bu Kanun hükümlerini Bakanlar
Kurulu yürütür.
BAŞKAN - Madde üzerinde söz talebi?.. Yok.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Sayın milletvekilleri, tasarının tümü
üzerindeki görüşmeler tamamlanmıştır.
Tasarının tümünü oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Tasarının kabul edilmesi vesilesiyle,
Adalet Bakanımızın, bir teşekkür konuşması talebi vardır; kendisini kürsüye
davet ediyorum.
Sayın Bakan, buyurun. (Alkışlar)
ADALET BAKANI CEMİL ÇİÇEK (Ankara) - Sayın
Başkan, çok değerli arkadaşlarım; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Bu çatı altında pek çok kanun tasarısını
yasalaştırdık. Bugün değerli oylarınızla yasalaştırdığımız husus, bu alanda bir
ilk düzenlemedir. Tasarı üzerinde söz alan çok değerli konuşmacıların da ifade
ettiği gibi, bir ilk düzenleme olması sebebiyle, şüphesiz, bazı eksiklikler de
olabilecektir. Esasen, bu alanda düzenleme yapmış olan ülkeler dahi, bu konuda
-eski tabirle, efradını cami, ağyarını mâni- bütün eksiklikleri tümüyle ortadan
kaldıracak bir düzenlemeyi henüz yapamamışlardır. Bu alandaki değişim hızla
devam ettiği için, yeni ihtiyaçlar çıktıkça ya da uygulamada bazı eksiklikler,
aksaklıklar oldukça, bunlar devamlı gündeme gelmekte, yeni kanunlar devreye
girmektedir.
Esas itibariyle, biz, bu yasayı
düzenlerken, daha çok usul hukuku açısından ağırlık vermeye çalıştık; ama, bu
boyutu aşan, bu alanda düzenleme yapılması da gerekmektedir ve bunun pek çok
eksiklikleri de vardır. Önümüzdeki zaman dilimi içerisinde, inanıyorum ki, hem
bu yasanın uygulamasının ortaya koyabileceği, varsa, sakıncalar, onları
gidermek hem de diğer alanlardaki boşluğu da ortadan kaldırabilmek için,
başkaca düzenlemeleri de elbirliğiyle bu Meclisten geçireceğiz; çünkü, bu
elektronik çağında, daha evvel alışmadığımız veya karşılaşmadığımız pek çok
ihtilaflar önümüze gelmektedir.
Elektroniğin sağladığı kolaylıklar olduğu
kadar, birkısım zorluklar da var, sürprizler de var. Bunların tümünü ortadan
kaldıracak sağlam bir hukukî altyapının oluşabilmesi açısından, bugün kabul
ettiğimiz yasa bir ilktir ve önemlidir, arkasının devam etmesi gerekiyor,
yüksek teknoloji politikaları çerçevesinde başkaca düzenlemelerin gelmesi
gerekiyor. Hatta, belki, bazı alanlarda sadece yasal düzenlemenin yetmediği,
belki Anayasa değişikliğine kadar gidebilecek bir hukukî altyapının oluşması
gerekiyor; ama, ilk olması hasebiyle, bunu, fevkalade önemli buluyoruz.
Katkılarınızdan dolayı hepinize teşekkür
ediyorum.
Bu yasa, milletimize hayırlı ve uğurlu
olsun.
Hepinize saygılar sunuyorum. (Alkışlar)
BAŞKAN - Sayın Bakan teşekkür ediyorum.
Sayın milletvekilleri, birleşime 10 dakika
ara veriyorum.
Kapanma
Saati: 18.15
ÜÇÜNCÜ
OTURUM
Açılma
Saati: 18.18
BAŞKAN:
Başkanvekili Nevzat PAKDİL
KÂTİP
ÜYELER: Suat KILIÇ (Samsun), Türkan MİÇOOĞULLARI (İzmir)
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet
Meclisinin 43 üncü Birleşimin Üçüncü Oturumunu açıyorum.
Sayın milletvekilleri, ülkemizde konuk olarak bulunan Avrupa
Birliği Komisyonu Başkanı Sayın Romano Prodi şu anda Meclisimizi
onurlandırmışlardır; kendilerine, Yüce Meclisimiz adına hoşgeldiniz diyorum.
(Ayakta alkışlar)
Alınan karar gereğince, Sayın Prodi'yi, konuşmasını yapmak
üzere kürsüye davet ediyorum.
Buyurun Sayın Prodi.
V.-
SÖYLEVLER
1. - Avrupa
Birliği Komisyonu Başkanı Romano Prodi'nin, Türkiye'nin Avrupa Birliğine
adaylığı konusunda bilgi vermek üzere Genel Kurula hitaben konuşması
AVRUPA BİRLİĞİ KOMİSYONU BAŞKANI ROMANO PRODI - Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanı, Parlamento üyeleri, ekselansları, bayanlar ve
baylar; bugün Türkiye Büyük Millet Meclisine hitap etmek benim için büyük bir
onurdur. Bu ayrıcalığın çok az kişiye tanındığını biliyorum. Dolayısıyla, bu,
Avrupa Birliği ve özellikle de Avrupa Komisyonu açısından önemli bir sembolik
değer taşımaktadır.
Tam olarak 80 yıl önce kurulmasından bugüne kadar, Türkiye
Büyük Millet Meclisi, ülkedeki siyasî hayatın ağırlık merkezini teşkil
etmiştir. Modern, laik bir ülkenin inşaına ve demokrasinin gelişmesine
katkıları çok büyüktür.
Cumhuriyetin kurulmasından beri, Türkiye yoluna çıkan
engelleri aşarak, böyle bir toplumun inşa edilmesi için sebatkâr bir gayret
göstermiştir.
Muasır medeniyet standartlarına ulaşılması, modern
Türkiye'nin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk tarafından tayin edilen en belirgin
hedef olmuştur. Türkiye'nin içeride ve komşularıyla barış içerisinde, modern,
demokratik bir yapıya sahip olması, O'nun en büyük emellerinden biriydi. O'nun
Türkiye vizyonu, Avrupa uluslar ailesi içerisinde tam olarak yer almaktı.
Demokratik reformlara yönelik büyük kamuoyu desteği, bu
yaklaşımı yansıtmaktadır. 1920'li yıllardaki devrim niteliğindeki
değişimlerden, yakın tarihli ve çığır açan siyasal reformlara kadar, her şeyde,
Meclisinizin, her zaman, ilerlemenin ön saflarında yer aldığını görmekteyiz ve
ben de Türkiye'ye, 1963 yılında Walter Holstein'den bu yana gelen ilk Komisyon
Başkanı olmaktan büyük bir şeref duymaktayım. O tarihten bu yana, Avrupa
Birliği ekonomik bir topluluk olmaktan, mükellef bir siyasal birlik olma
yönünde temel bir değişim gerçekleştirmiştir.. Bu dönemde, Türkiye de, önemli
bir tekamül geçirmiştir ve ziyaretim, Avrupa Birliği ve Türkiye arasındaki
ilişkilerin hiçbir zaman olmadığı kadar iyi olduğu gerçeğini ve Türkiye'nin
adaylığının geleceğine ilişkin önemli kararların bu yıl içinde alınacak
olmasını yansıtmaktadır.
Bu benim Türkiye'ye yaptığım ilk resmî ziyaret olduğundan,
soğuk savaş döneminde Türkiye'nin Avrupa'nın güvenlik ve istikrarına katkı
sağlamadaki önemli rolünü de hatırlatmak isterim. Bu ikrar, Türkiye'nin,
hukukun üstünlüğü ve hepimizin paylaştığı değerlere dayalı, müreffeh ve istikrarlı
bir demokrasi geliştirmesine yönelik büyük ilgimizi kısmen açıklayacaktır.
Türkiye'nin, Avrupa ülkeleri arasında emsalsiz bir konuma
sahip olduğunu belirtmek isterim ve Türkiye'nin, dost, Müslüman ülkeleri,
tekrar tekrar demokrasi ve insan haklarını aktif olarak geliştirmeye davet
etmesi çok güçlü bir mesajdır ve bu yeni yüzyılın başlangıcında Türkiye'nin
barış ve bölgesel istikrara eşsiz bir katkı sağlayabileceğine inanıyorum.
Anlaşılabilir bir şekilde, Türkiye'nin güneydoğu sınırında
Irak savaşının çıkması, Türk karar mercileri ve halkı arasında önemli bir
endişe ve kaygı nedeni olmuştur. Geçen yıl bu hassas durumda Türkiye ve onun
Büyük Millet Meclisi önemli kararlar almıştır. Irak'ın bütünlüğü ve
istikrarının Türkiye ve bölge açısından öneminin tam olarak farkında olduğumuz
konusunda sizi temin etmeme müsaade ediniz.
Elli yıl önce, Avrupa'daki ileri görüşlü liderler yeni bir
istikamete girmişlerdir. Çatışma yerine uzlaşmayı, savaş yerine bağımsızlığa
dayalı barışı, silah gücü yerine hukukun üstünlüğünü tercih etmişlerdir ve
istikrar, güvenlik ve refah yaratan bir birliğin, dünyadaki en geniş tek
pazarın ve ortak bir para biriminin temellerini atmışlardır. Peşinden, ekonomik
ilerlemeyle birlikte, sosyal dayanışma ve insan hak ve özgürlüklerinin teminat
altına alınması gelmiştir. Avrupa'nın inişli çıkışlı tarihi karşısında bunlar
önemli başarılardır.
Şimdi, işbirliğimizi daha da geliştirecek beklenmedik bir
sürece girmiş bulunuyoruz. Amacımız, vatandaşlarının beklentilerine cevap
verebilen ve dünya meselelerinde tam anlamıyla bir rol oynayan bir Avrupa
Birliğinin yaratılmasıdır.
Türkiye'ye, Avrupa Birliğinin yeni anayasası konusundaki
karar öncesinde gelmeyi ümit etmiştim; maalesef, bu gerçekleşmedi. Ancak, bu
amaç doğrultusunda çalışmaya devam edeceğiz ve zaman içerisinde anlaşmaya
varılacağından eminim.
Kurumlarımızın daha şeffaf ve daha etkin kılınması için,
Avrupa Birliğinin kurumsal mimarisinin yeniden tasarlanmasına ihtiyaç vardır.
Genişleme bakımından bu reformlar her zamankinden daha büyük bir önem
taşımaktadır.
Türkiye, Avrupa'nın geleceğiyle ilgili konvansiyon
çalışmalarına katılarak, bu ortak göreve deneyim ve yaratıcılığını katmıştır.
Ancak, özellikle dışpolitika ve güvenlik politikası, onun dışında, suç ve
adaletsizlikle mücadele ve ekonomik bütünleşme alanlarında önümüze çıkacak yeni
sorunları karşılayabilmemiz için, bu başarıların daha da güçlendirilmesi ve
geliştirilmesi gerekmektedir. Avrupa Birliği düzeyinde, kararlı bir şekilde ve
tek sesle hareket etmeye gayret etmeliyiz. Bu da, gerçek bir ortak dışpolitika
ve güvenlik politikası için daha sağlam bir kurumsal çerçevenin ve hepsinden de
önemlisi, birlikte hareket etme siyasî iradesinin oluşturulması anlamına
gelmektedir.
Şimdi de, sizlerle, Türkiye'nin Avrupa beklentilerine ilişkin
bazı düşünceleri paylaşmak istiyorum: Türkiye'de Avrupa Birliğine katılım
lehine etkileyici ölçüde bir görüş birliğinin mevcut olduğunun gayet iyi
bilincindeyim. Aslında, modernizasyon stratejisine yönelik, neredeyse,
oybirliği içinde bir desteğin mevcut olduğu görülmektedir. Ancak, Avrupa
Birliği içinde, Türkiye'nin algılamaları konusunda kaygılar mevcut ve Avrupa
Birliği ve Türkiye arasındaki ilişkilerin giderek artan bir şekilde politik
tartışmaların konusu haline geldiği de bir gerçektir. Türkiye'deki durumun
aksine, Avrupa Birliği kamuoyunda Türkiye'nin üyeliğine yönelik bir oybirliği
mevcut değildir.
Benim kanaatime göre, Avrupa Birliği ve Türkiye siyasal
liderlerinin bu politik gerçeği kabul etmeleri ve buna çözüm getirmeleri önem
taşımaktadır. Dinsel boyut konusunda endişe taşıyanlar bulunmaktadır. Başka
birileri ise, Birliğin, Türkiye'nin nüfusu büyüklüğündeki bir ülkeyi,
Türkiye'nin ekonomik kalkınmasını ve coğrafî konumunu entegre edebilme
kapasitesi gibi konuları ileri sürmektedir. Bu kaygıları gidermek zorundayız.
Aslında, Türkiye'nin Avrupa'ya dahil olduğu gerçeği, 1963
tarihli Ortaklık Anlaşmamızda zaten beyan edilmişti. Türkiye'nin net olarak
Avrupa'nın bir parçası olduğuna dair görüşümüzden şüphe duyulmamalıdır. Bu,
Ortaklık Sözleşmesinde de ikrar edilmiştir zaten. Türk Halkının ezici bir
çoğunluğunun, diğer Avrupalılarla aynı değerleri ve hedefleri paylaştığını
biliyorum. Hukukun üstünlüğü ve insan haklarına saygıya dayalı bir demokraside
yaşamak istiyorlar. Her yerde olduğu gibi, Türkiye'de de terörist saldırılar bu
değerleri zedeleme amacı gütmektedir; başarıya ulaşamayacaklardır. Türkiye,
Aralık 1999 tarihinde, Helsinki'de adaylık statüsünün tanınmasından bu yana,
Kopenhag siyasî kriterlerini karşılama yönünde etkileyici bir ilerleme
kaydetmiştir. Adaylık statüsü, geniş kapsamlı bir anayasal ve yasal reform
sürecine girmesinde Türkiye'ye yardımcı olmuştur.
Türk Hükümetinin bu
reformları gerçekleştirme yönündeki kararlılığı bizleri etkilemiştir.
Türkiye'nin kendi vatandaşlarının yararına yönelik olarak politik reformların
ilk ve en önemli unsurlar olduğunu bizzat kamuya açıklayarak, Başbakan Erdoğan
liderliğindeki mevcut Hükümet, Türkiye'nin modernleşme yönündeki yürüyüşünü
devam ettirmektedir.
Çok kısa bir zaman içinde
önemli bir anayasal reform ve 7 adet yasama paketi çıkarılmıştır. Bu
reformların çoğunun, çoğunluk ve muhalefet partilerinin, her ikisinin de
desteğiyle, oybirliğiyle benimsendiğinin de belirtilmesi gereklidir.
Avrupa Komisyonu,
müteakip raporlarında, reform sürecinin kapsamını ve önemini ikrar etmiştir. Bu
girişimler, idam cezasının ve Türkçe dışındaki dillere ilişkin yasakların
kaldırılması gibi, Türkiye bağlamındaki en hassas bazı konulara çözüm
getirmiştir ki, bu da, Türk demokrasisinin olgunluğunun artmasının bir
işaretidir.
Savunma bütçesi
üzerindeki tam parlamenter otorite de dahil olmak üzere, ordunun tam demokratik
idaresi sorusu da cevaba kavuşmuştur.
Türkiye, medenî, siyasal,
sosyal ve ekonomik haklara ilişkin başlıca Birleşmiş Milletler sözleşmelerini
onaylamıştır.
Fikirlerin şiddet
içermeyen ifadesinden dolayı mahkûm edilen kişiler serbest bırakılmıştır.
Bu noktada, Avrupa
Parlamentosu ve Avrupa kamuoyu, Leyla Zana'nın yeniden yargılanmasını büyük bir
dikkatle takip etmektedir.
İşkence karşıtı yasalar
önemli ölçüde güçlendirilmiştir ve artık, insanlar kimseyle görüştürülmeksizin
gözaltında tutulamamaktadır.
Geride kalan son birkaç
yıla bakıldığında ikili ilişkilerimizde köklü bir iklim değişikliği meydana
geldiğini söyleyebilirim. Karşılıklı olarak birbirimize yaklaşımımız ve
algılamamız açısından uzun bir yol katettik. Geçmişte, Kopenhag siyasal
kriterleri açısından Türkiye'nin pozisyonu konusunda anlaşamazken, bugün, insan
hakları alanı da dahil olmak üzere, durum hakkında ortak bir değerlendirmeyi
çok geniş bir şekilde paylaşıyoruz. Siyasal kriterler konusunda diyaloğumuzu
derinleştirdik ve konuları açık bir şekilde ve tabular olmaksızın, detaylı
olarak görüşüyoruz.
Komisyon, kasım
raporunda, adalet sisteminin bağımsızlık ve etkinliğinin güçlendirilmesi, temel
hakların kullanımı açısından genel çerçeve, sivil-ordu ilişkilerinin Avrupa
Birliği standartlarıyla tam olarak aynı çizgiye getirilmesi ve güneydoğudaki
durumun iyileştirilmesi gibi daha fazla ilerleme ihtiyacı duyulan alanları
vurgulamıştır ve Türkiye'nin işte bu eksiklikleri ele aldığını görmekten büyük
bir memnuniyet duymaktayız.
Meclisiniz, şu anda, ceza
yasası gibi son derece önemli bir yasa taslağı üzerinde çalışmakta ve bunu
görüyorum. Hükümet tarafından Temmuz 2003 tarihinde kabul edilen müktesebatın
benimsenmesine ilişkin Ulusal Plan, Avrupa Birliği müktesebatına ilişkin
oldukça yoğun bir yasama gündemi getirmektedir.
Türk hükümetlerinin
fevkalade başarılarını ve Parlamentonun bu benzersiz reformlara vesile olmasını
alkışlıyorum; ancak, bunların sistematik ve etkin bir şekilde uygulanmasının
sağlanmasının daha da zorlu bir görev olduğu da açıktır.
Burada, geriye kalan
yapılması gerekli diğer reformları tartışmak ya da bunların uygulanması
konusunda ayrıntılara girmek istemiyorum. Her iki boyut da, katılım
ortaklığında ve yukarıda işaret ettiğim kasım raporunda tam olarak
tanımlanmıştır zaten. Bu nedenle, nelerin yapılması gerektiği sizin açınızdan
gayet nettir ve ben, sizi, başka yeni şartlar olmayacağı konusunda temin
edebilirim. Önem taşıyacak olan, tam ve etkin bir uygulamadır. Türk Halkı,
Avrupa vatandaşlarınca geniş ölçüde paylaşılan ilke ve değerlere sahip olmaya
hazırsa, ülke çapında faklı hükümet ve kamu yönetimi düzeyleri, adalet ve
güvenlik güçleri tarafından yasal reformların hükümleri ve ruhuna saygı
gösterilmesi şarttır.
Aralık 2002'de Kopenhag'ta düzenlenen Avrupa Birliği Konseyi
zirvesi toplantısında Türkiye'ye net bir siyasal yol haritası sunulmuştur. Bu
yılın ekim ayında, benim komisyonum, Türkiye'nin, Kopenhag siyasal kriterlerini
tam olarak karşılayıp karşılamadığı konusundaki tavsiye kararını,
tavsiyenamesini sunacaktır. Bu, komisyon tarafından alınacak en önemli
kararlardan birisi olacaktır. Tavsiyenamemizin objektif bir değerlendirmeye
dayalı olacağı konusunda sizleri temin etmeme müsaade ediniz. Diğer tüm aday
ülkeler için başarıyla kullanılan aynı kriter ve metodolojiyi kullanacağız. Bu
bağlamda, mükemmel bir tecrübeye sahibiz. Değerlendirmelerimizin objektifliği,
bugüne kadar hiç kimse tarafından tartışılmamıştır. Türkiye konusundaki
değerlendirmemiz ve tavsiyenamemizde de aynı standardın korunacağına dair
hiçbir şüphe duyulmamalıdır; ama, Avrupa Birliği Konseyi, bu yıl sonu
itibariyle, Türkiye'nin Kopenhag siyasî kriterlerini karşıladığına karar
vermesi durumunda, katılım müzakerelerinin geciktirilmeksizin açılacağını
açıkça ortaya koymuştur. Avrupa Birliği Konseyinin Türkiye'yle katılım
müzakerelerini açmaya karar vermesi durumunda, katılımın bir formaliteden
ibaret olmadığını ve yakın gelecekte gerçekleşemeyeceğini hatırlatmam gerekir.
Müzakereler, böylesine geniş ve karmaşık bir ülkenin pek çok sektöründe
karşılaşılan güçlüklerin derecesini yansıtacağından, zaman alacaktır. Ayrıca,
Avrupa Birliği müktesebatının benimsenmesi ve uygulanmasının devasa bir görev
teşkil ettiğini ve üye devletlerin hukuku açısından önemli anlamlar ihtiva
ettiğini de yeniden hatırlatmalıyım. Topluluk hukuku ve mevzuatı, ulusal hukuk
karşısında üstünlük taşımaktadır. Avrupa'nın giderek artan sayıdaki ortak
politikalarını kapsayan bütünleşme süreci, üye devletler açısından özerkliğin
yitirilmesini içermektedir; ancak, birlikte karar ve yasa yapma süreci ve bunun
gerektirdiği egemenlik paylaşımı, ekonomik bütünleşme, dışpolitika ve güvenlik
politikası gibi politikalar, adalet ve içişleri gibi politika alanlarında,
katılımcı üye devletlere önemli yararlar sağlamaktadır.
Müsaadenizle, şimdi, Kıbrıs konusuna değinmek istiyorum.
Avrupa Birliği, Ada'nın, Türkiye ve Türk halkı açısından ne derece önemli
olduğunun bilincindedir; bundan hiç şüpheniz olmasın. Acı ve yasa yol açan
üzücü tarihsel olayları, Türkiye'deki pek çok kişi, hâlâ hatırlamaktadır. Bizim
ilerlememizi sağlayan da, bu tarihsel farkındalıktır.
Elli yıllık Avrupa entegrasyonunu mümkün kılan,
Fransız-Alman uzlaşmasının gücü olmuştur. Neden, Kıbrıs Halkı da aynı
deneyimden yararlanmasın ve onlara, barış ve refah dolu bir gelecek sağlayacak
olan, geri dönüşü olmayan bir uzlaşma sürecini izlemesinler... İşte, Kıbrıs ve
başkentinin köhne bölünmüşlüğüne son vermenin zamanı gelmiştir. Kuzey ve güney
arasındaki sınırın açılmasının ardından, Türk ve Rum Kıbrıslıların
kendiliğinden, duygusal ve kardeşçe yeniden birleşmesi, Kıbrıs'ta, toplumların,
barış içinde bir arada bulunmasının mümkün olmayacağı yönündeki efsaneyi
silmiştir.
Kıbrıs, 1 Mayıs 2004 tarihinde Avrupa Birliğine
katılacaktır. Eğer, Türk ve Rum Kıbrıs, Avrupa Birliğine birlikte girebilseydi,
bu, hepimiz açısından bir ilham kaynağı oluştururdu. Bu nedenle, tüm tarafları,
Birleşmiş Milletler önderliğindeki müzakerelere geciktirmeksizin yeniden
girmeye davet ediyoruz. Amaç, Annan Planı
temelinde birleşik bir Kıbrıs'ın 1 Mayıs 2004 tarihinde Avrupa Birliğine
katılması için bir anlaşmaya varılması olmalıdır. Biz, kendi adımıza, hızlı bir
çözüm bulunması için yardımcı olma konusunda bir isteklilik içindeyiz ve bu
konuda da sizleri temin etmeme müsaade ediniz. 1 Mayıs tarihinde kapsamlı bir
çözüme ulaşılmasının sadece tüm Kıbrıslıların değil, ama, aynı zamanda bir
bütün olarak Doğu Akdeniz'in menfaatına olacağına inanıyorum. Ayrıca, çözüm,
Türkiye'nin üyelik beklentilerini de büyük ölçüde rahatlatacak ve bu yılın
ikinci yarısında alınacak kararları açıkça etkileyecektir. Net ifade etmek
gerekirse, bu, resmî bir şart değildir; ancak, siyasî bir realitedir.
Son seçimlerden bu yana, bu Meclis ve hükümetiniz,
Türkiye'nin tarihsel sorumlulukları konusunda etkileyici bir sağduyu
sergilemiştir. Aynı bilgeliğin, bu özellikle hassas konuda da sizlere rehberlik
edeceğinden eminim.
Sayın Başkan, sayın parlamenterler; bugün, Türkiye, amacına
ulaşma ve Avrupa ülkeleri arasındaki hür ve demokratik bir toplum olarak
pozisyonunu güçlendirme açısından eşsiz bir fırsata sahiptir. Avrupa
Birliğinin, her şeyden önce, özgürlük, demokrasi, insan hakları, temel
özgürlükler ve hukukun üstünlüğü ilkelerine dayalı bir ortak değerler topluluğu
olduğunu vurgulamak isterim. Tüm bu değerler, Avrupa Birliği temel haklar şartı
ile vurgulanmıştır.
Geçen yılın kasım ayında,
Komisyon, Türkiye'nin etkileyici yeni çabalar sergilediğini ve bu şekilde
Kopenhag siyasal kriterlerini karşılama yönünde önemli bir ilerleme
kaydettiğini not etmiştir. Avrupa Birliği Konseyinin, 12-13 Aralıkta,
Brüksel'de, bu ilerlemenin Türkiye'yi Birliğe daha da yaklaştırdığını teyit
ettiğini de eklemek isterim. Türkiye'nin Avrupa Birliğine daha da yakınlaşma
ümitleri, her şeyden önce, kendisinin, Kopenhag siyasî kriterlerini sadece
hukukî anlamda değil, uygulamada da karşılama kapasitesine bağlıdır. Bu
kriterler Türkiye için icat edilmemiştir. Bunlar, tüm aday ülkeler için eşit
olarak geçerlidir. Gelecek ekim ayındaki raporumuz açısından, daha önceki
yıllarda da olduğu üzere, Komisyon, diğer tüm aday ülkelere uyguladığı
kriterlerin aynısını Türkiye'ye de uygulayacaktır. Raporun adil ve objektif
olacağı konusunda hiçbir şüphe bulunmamalıdır. Türkiye'nin, ortak ilkeler,
uygulamalar, idealler ve ortak bir gelecekle Avrupa halkları arasındaki haklı
yerini alması amacımıza daha da yaklaşmaktayız.
Teşekkür ederim.
(Alkışlar)
BAŞKAN - Sayın Prodi'ye,
Meclisimiz adına teşekkür ediyorum. (AK Parti sıralarından ayakta alkışlar, CHP
sıralarından alkışlar)
Sayın milletvekilleri,
sözlü soru önergeleri ile diğer denetim konularını sırasıyla görüşmek için, 20
Ocak 2004 Salı günü saat 15.00'te toplanmak üzere, birleşimi kapatıyorum.
Kapanma
Saati: 18.46