DÖNEM
: 22 YASAMA
YILI : 2
T. B. M. M.
TUTANAK DERGİSİ
CİLT : 32
24 üncü Birleşim
4 Aralık 2003 Perşembe
İ
Ç İ N D E K İ L E R
I. - GEÇEN TUTANAK ÖZETİ
II. - GELEN KÂĞITLAR
III. -
BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A) GündemdIşI Konuşmalar
1. - İzmir Milletvekili Nükhet Hotar
Göksel'in, Türk kadınının seçme ve seçilme hakkının Türkiye Büyük Millet
Meclisince kabulünün 69 uncu yıldönümüne ilişkin gündemdışı konuşması
2. - Yalova Milletvekili Muharrem
İnce'nin, Öğretmenler Günü münasebetiyle, öğretmenlerin meslekî ve ekonomik
sorunlarına ve alınması gereken tedbirlere ilişkin gündemdışı konuşması
3. - Manisa Milletvekili Hüseyin
Tanrıverdi'nin, Filistin Halkıyla Uluslararası Dayanışma Gününe ilişkin
gündemdışı konuşması
B) Gensoru, Genel Görüşme, Meclİs SoruşturmasI ve Meclİs AraştIrmasI
Önergelerİ
1. - Samsun Milletvekili Haluk Koç ve 55
milletvekilinin, Türkbank ihalesi sürecinde malın satımında ve değerinde fesat
oluşturacak ilişki ve görüşmelere girdikleri iddiasıyla eski Başbakan A. Mesut
Yılmaz ve Devlet eski Bakanı Güneş Taner haklarında Meclis soruşturması
açılmasına ilişkin önergesi (9/6)
2. - Samsun Milletvekili Haluk Koç ve 55
milletvekilinin, Bakanlığı sırasında enerji ve doğalgaz anlaşmalarında Türkiye
aleyhine anlaşma ve uygulamaların yapılmasına yol açtığı iddiasıyla Enerji ve
Tabiî Kaynaklar eski Bakanı Mustafa Cumhur Ersümer ile ayrıca, bakanlıkları
sırasında DSİ Genel Müdürlüğünde usulsüz uygulamalara onay verdikleri
iddiasıyla Enerji ve Tabiî Kaynaklar eski Bakanları Mustafa Cumhur Ersümer ve
Zeki Çakan haklarında Meclis soruşturması açılmasına ilişkin önergesi (9/7)
C) Tezkereler ve Önergeler
1. - Diyarbakır Milletvekili Muhsin
Koçyiğit'in (6/737) esas numaralı sözlü sorusunu geri aldığına ilişkin önergesi
(4/125)
2. - Antalya Milletvekili Feridun Fikret
Baloğlu'nun (6/826) esas numaralı sözlü sorusunu geri aldığına ilişkin önergesi
(4/126)
3. - Norveç Parlamentosu Dışişleri
Komitesi Başkanı Thorbjorn Jegland'ın TBMM Dışişleri Komisyonu heyetini,
Norveç'e resmî davetine icabet edilmesine ilişkin Başkanlık tezkeresi (3/401)
4. - Bulgaristan Ulusal Meclisi Dış
Politika, Savunma ve Güvenlik Komisyonu Başkanının, TBMM Dışişleri Komisyonu
heyetini, Bulgaristan'a resmî davetine icabet edilmesine ilişkin Başkanlık
tezkeresi (3/402)
D) Çeşİtlİ İşler
1. - Genel Kurulu ziyaret eden Romanya
Cumhurbaşkanı Ion Iliescu ve beraberindeki heyete Başkanlıkça
"Hoşgeldiniz" denilmesi
IV. -
ÖNERİLER
A) DanIşma Kurulu Önerİlerİ
1. - (9/3), (9/4,9/7), (9/5,9/6) esas
numaralı Meclis soruşturması önergelerinin görüşme gününe ve çalışma saatlerine
ilişkin Danışma Kurulu önerisi.
V. - KANUN
TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER
1. - Adlî Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile
Bölge Adliye Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yetkileri Hakkında Kanun Tasarısı
ve Adalet Komisyonu Raporu (1/521) (S. Sayısı: 146)
2. - Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununda
Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Tasarısı ve Adalet Komisyonu Raporu
(1/523) (S. Sayısı: 152)
3. - Petrol Piyasası Kanunu Tasarısı ve
Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabiî Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonu Raporu
(1/691) (S. Sayısı: 288)
VI. -
SORULAR VE CEVAPLAR
A) YazIlI Sorular ve CevaplarI
1. - Adana Milletvekili Atillâ
Başoğlu'nun,
Devlet Tiyatrolarındaki misafir
statüsündeki sanatçıların aldıkları ücrete,
Haseki Hürrem Sultan Hamam restorasyonuyla
ilgili iddialara,
İlişkin soruları ve Kültür ve Turizm
Bakanı Erkan Mumcu'nun cevabı (7/1335,1339)
2. - Kırklareli Milletvekili Mehmet
S.Kesimoğlu'nun, Ergene Nehrindeki Kirliliğin ve Çevreye Etkilerinin
Araştırılarak Alınması Gereken Önlemlerin Belirlenmesi Amacıyla Kurulan Meclis
Araştırması Komisyonunun raporundaki önerilerin uygulanıp uygulanmadığına
ilişkin Başbakandan sorusu ve Çevre ve Orman Bakanı Osman Pepe'nin cevabı
(7/1368)
3. - İstanbul Milletvekili Emin Şirin'in,
bir gazetede çıkan, illerde "toplumla ilişkiler büroları" kurulacağı
haberine ilişkin Başbakandan sorusu ve İçişleri Bakanı Abdülkadir Aksu'nun
cevabı (7/1374)
4. - Ankara Milletvekili Yılmaz Ateş'in,
Ankara Büyükşehir Belediyesinin gayrimenkul satışına ve Kızılay trafiğiyle
ilgili yaptığı referanduma ilişkin sorusu ve İçişleri Bakanı Abdülkadir
Aksu'nun cevabı (7/1384)
5. - Ordu Milletvekili İdris Sami
Tandoğdu'nun, 2004 yılında tarım sektörünün girdi maliyetlerine,
- Edirne Milletvekili Necdet Budak'ın,
tarım ürünlerinde ilaç kullanımına ve ihracata etkisine,
İlişkin soruları ve Sağlık Bakanı ve Tarım
ve Köyişleri Bakanı Vekili Recep Akdağ'ın cevabı (7/1453, 1454)
I. - GEÇEN
TUTANAK ÖZETİ
TBMM Genel Kurulu saat 15.00'te açılarak
iki oturum yaptı.
Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş,
Erciyes Üniversitesinin 25 inci kuruluş yıldönümüne,
Karaman Milletvekili Mevlüt Akgün,
Ermenek'te bir maden ocağında meydana gelen grizu patlamasına, bundan sonrası
için alınması gereken emniyet tedbirlerine ve bölgenin ulaşım sorunlarına,
İzmir Milletvekili Türkân Miçooğulları,
kadınlara seçme ve seçilme hakkı tanınmasının 69 uncu yıldönümüne,
İlişkin gündemdışı birer konuşma yaptılar.
Denizli Milletvekili Mehmet Uğur Neşşar ve
27 milletvekilinin, temel ve koruyucu sağlık hizmetlerinin mevcut durumunun
araştırılarak düzeltilmesi için alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
(10/149),
Adana Milletvekili Atilla Başoğlu ve 22
milletvekilinin, Irak'la yapılan petrol ve fueloil karşılığı akaryakıt
ticaretiyle ilgili bazı iddiaların araştırılması (10/150),
Amacıyla Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergeleri Genel Kurulun bilgisine sunuldu; önergelerin gündemdeki
yerini alacağı ve öngörüşmelerinin, sırası geldiğinde yapılacağı açıklandı.
Plan ve Bütçe Komisyonunda açık bulunan ve Adalet ve Kalkınma Partisi Grubuna düşen 1 üyeliğe, Grubunca aday gösterilen Hakkâri Milletvekili
Mustafa Zeydan seçildi.
Gündemin "Sözlü Sorular"
kısmının:
1 inci sırasında bulunan (6/306) esas
numaralı soruya, Sağlık Bakanı Recep Akdağ;
6 ncı sırasında bulunan (6/317) esas
numaralı soruya, Devlet Bakanı Mehmet Aydın;
7 nci sırasında bulunan (6/318),
11 inci sırasında bulunan (6/322),
Esas numaralı sorulara, Ulaştırma Bakanı
Binali Yıldırım;
8 inci sırasında bulunan (6/319),
9 uncu sırasında bulunan (6/320),
Esas numaralı sorulara, Millî Eğitim
Bakanı Hüseyin Çelik,
Cevap verdi; (6/306), (6/318), (6/319),
(6/320), (6/322) esas numaralı soru sahipleri de karşı görüşlerini açıkladı.
2 nci sırasında bulunan (6/308) esas
numaralı soru, üç birleşim içinde cevaplandırılmadığından yazılı soruya
çevrildi, soru sahibi de görüşlerini açıkladı.
3 üncü sırasında bulunan (6/314),
4 üncü sırasında bulunan (6/315),
5 inci sırasında bulunan (6/316),
10 uncu sırasında bulunan (6/321),
12 nci sırasında bulunan (6/325),
13 üncü sırasında bulunan (6/326),
14 üncü sırasında bulunan (6/327),
Esas numaralı sorular, ilgili bakanlar
Genel Kurulda hazır bulunmadıklarından, ertelendi.
Gündemin "Kanun Tasarı ve Teklifleri
ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler" kısmının:
1 inci sırasında bulunan, Adlî Yargı İlk
Derece Mahkemeleri ile Bölge Adliye Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yetkileri
Hakkında (1/521) (S. Sayısı: 146),
2 nci sırasında bulunan, Hukuk Usulü
Muhakemeleri Kanununda Değişiklik Yapılmasına İlişkin (1/523) (S. Sayısı: 152),
Kanun Tasarılarının görüşmeleri, daha önce
geri alınan maddelere ilişkin komisyon raporları henüz gelmediğinden,
ertelendi.
3 üncü sırasında bulunan ve
Cumhurbaşkanınca bir daha görüşülmek üzere geri gönderilen Millî Eğitim Temel
Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında 31.7.2003 tarihli ve 4967 sayılı
Kanunun (1/658) (S. Sayısı: 277),
4 üncü sırasında bulunan, İmar Kanunu ile
İmar ve Gecekondu Mevzuatına Aykırı Yapılara Uygulanacak Bazı İşlemler ve 6785
Sayılı İmar Kanununun Bir Maddesinin Değiştirilmesi Hakkında Kanunda Değişiklik
Yapılmasına İlişkin Kanun Tasarısının (1/624) (S. Sayısı: 267),
Yapılan görüşmelerden sonra;
5 inci sırasında bulunan, Akdeniz'de
Tehlikeli Atıkların Sınırötesi Hareketleri ve Bertarafından Kaynaklanan
Kirliliğin Önlenmesi Protokolünün (1/406) (S. Sayısı: 94'e 1 inci Ek),
6 ncı sırasında bulunan, Türkiye
Cumhuriyeti ile İspanya Krallığı Arasında Kültür Merkezleri Kurulması ve Bu
Merkezlerin Faaliyeti Hakkında Anlaşmanın (1/537) (S. Sayısı: 212),
7 nci sırasında bulunan, Batı Avrupa
Birliği, Ulusal Temsilciler ve Uluslararası Görevlilerin Statüsü Hakkında
Anlaşmanın, Türkiye Tarafından Batı Avrupa Silahlanma Örgütü Faaliyetleri ile
İlgili Olarak Uygulanması ve Buna İlişkin Mektupların (1/379) (S. Sayısı: 216),
8 inci sırasında bulunan, Birleşmiş
Milletler Hazır Barış Gücü Düzenlemeleri Sistemine Katkılar Hakkında Türkiye
Hükümeti ve Birleşmiş Milletler Arasında Ortak Niyet Beyanının (1/429) (S.
Sayısı: 217),
9 uncu sırasında bulunan, Türkiye
Cumhuriyeti Hükümeti ile Moldova Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Savunma Sanayii
İşbirliği Anlaşmasının (1/447) (S. Sayısı: 218),
10 uncu sırasında bulunan, Türkiye
Cumhuriyeti Hükümeti ile Amerika Birleşik Devletleri Hükümeti Arasında
Karşılıklı Kalite Güvence Hizmetlerine İlişkin Anlaşmanın (1/476) (S. Sayısı:
219),
11 inci sırasında bulunan, Biyoloji ve
Tıbbın Uygulanması Bakımından İnsan Hakları ve İnsan Haysiyetinin Korunması
Sözleşmesi, İnsan Hakları ve Biyotıp Sözleşmesinin (1/469) (S. Sayısı: 238),
12 nci sırasında bulunan, Türkiye
Cumhuriyeti ile Yunanistan Cumhuriyeti Arasında Doğal Afetlere Karşı Türk-Yunan
Ortak Görev Gücü Kurulmasına İlişkin Protokolün (1/484) (S. Sayısı: 239),
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair
Kanun Tasarılarının, görüşmelerini müteakiben yapılan açıkoylamalardan sonra;
Kabul edilip, kanunlaştıkları açıklandı.
4 Aralık 2003 Perşembe günü saat 15.00'te
toplanmak üzere, birleşime 19.27'de son verildi.
Nevzat
Pakdil |
|
|
Başkanvekili |
|
|
|
Suat
Kılıç |
Ahmet
Küçük |
|
Samsun |
Çanakkale |
|
Kâtip Üye |
Kâtip Üye |
Türkân
Miçooğulları |
|
|
İzmir |
|
|
Kâtip Üye |
|
|
No. : 38
II. - GELEN
KÂĞITLAR
4 Aralık
2003 Perşembe
Tasarılar
1. - Kamu Görevlileri Etik Kurulu
Kurulması ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısı
(1/705) (Avrupa Birliği Uyum ve Plan ve Bütçe ve İçişleri ve Anayasa
Komisyonlarına (Başkanlığa geliş tarihi: 21.11.2003)
2. - Askerlik Kanununun Bazı Maddelerinin
Değiştirilmesine Dair Kanun Tasarısı (1/706) (Milli Savunma Komisyonuna)
(Başkanlığa geliş tarihi: 21.11.2003)
Teklif
1. - İstanbul Milletvekili Mustafa Baş'ın;
3030 Sayılı Büyükşehir Belediyelerinin Yönetimi Hakkında Kanun Hükmünde
Kararnamenin Değiştirilerek Kabulü Hakkında Kanunun Bazı Maddelerinin
Değiştirilmesi ve Bazı Geçici Maddelerin İlavesine Ait Kanun Teklifi (2/210)
(Plan ve Bütçe ve İçişleri Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi: 4.12.2003)
Meclis
Soruşturması Önergeleri
1. - Samsun Milletvekili Haluk Koç ve 55
Milletvekilinin, Türkbank ihalesi sürecinde malın satımında ve değerinde fesat
oluşturacak ilişki ve görüşmelere girdikleri ve bu eylemlerinin Türk Ceza
Kanununun 205 inci maddesine uyduğu iddiasıyla eski Başbakan A. Mesut Yılmaz ve
Devlet eski Bakanı Güneş Taner haklarında
Anayasanın 100 üncü ve İçtüzüğün 107 nci maddeleri uyarınca bir Meclis
soruşturması açılmasına ilişkin önergesi (9/6) (Başkanlığa geliş tarihi:
3.12.2003) (Dağıtma Tarihi: 4.12.2003)
2. - Samsun Milletvekili Haluk Koç ve 55
Milletvekilinin, Bakanlığı sırasında enerji ve doğalgaz anlaşmalarında Türkiye
aleyhine anlaşma ve uygulamaların yapılmasına yol açtığı ve bu eyleminin Türk
Ceza Kanununun 205 inci maddesine uyduğu iddiasıyla Enerji ve Tabiî Kaynaklar
Eski Bakanı Mustafa Cumhur Ersümer ile ayrıca bakanlıkları sırasında DSİ Genel
Müdürlüğünde usulsüz uygulamalara onay verdikleri ve bu eylemlerinin Türk Ceza
Kanununun 230 ve 366 ncı maddelerine uyduğu iddiasıyla Enerji ve Tabiî
Kaynaklar eski bakanları Mustafa Cumhur Ersümer ve Zeki Çakan haklarında
Anayasanın 100 üncü ve İçtüzüğün 107 nci maddeleri uyarınca bir Meclis
soruşturması açılmasına ilişkin önergesi (9/7) (Başkanlığa geliş tarihi:
3.12.2003) (Dağıtma Tarihi: 4.12.2003)
BİRİNCİ
OTURUM
4 Aralık
2003 Perşembe
Açılma
Saati: 15.00
BAŞKAN :
Başkanvekili Nevzat PAKDİL
KÂTİP
ÜYELER : Suat KILIÇ (Samsun), Türkan MİÇOOĞULLARI (İzmir)
BAŞKAN - Saygıdeğer milletvekilleri,
Türkiye Büyük Millet Meclisinin 24 üncü Birleşimini açıyorum.
Toplantı yetersayısı vardır; görüşmelere
başlıyoruz.
Gündeme geçmeden önce, üç arkadaşıma
gündemdışı söz vereceğim. Konuşma süreleri 5'er dakikadır. Hükümet, bu
konuşmalara cevap verebilir. Hükümetin cevap süresi 20 dakikadır.
Gündemdışı ilk söz, 5 Aralık 1934
tarihinde Millet Meclisi seçimlerinde kadınlara seçme ve seçilme hakkının
tanınmasının 69 uncu yıldönümü nedeniyle söz isteyen, İzmir Milletvekili Nükhet
Hotar Göksel'e aittir.
Buyurun Sayın Göksel. (Alkışlar)
III. -
BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A) GündemdIşI Konuşmalar
1. - İzmir
Milletvekili Nükhet Hotar Göksel'in, Türk kadınının seçme ve seçilme hakkının
Türkiye Büyük Millet Meclisince kabulünün 69 uncu yıldönümüne ilişkin
gündemdışı konuşması
NÜKHET HOTAR GÖKSEL (İzmir) - Sayın
Başkan, sayın milletvekilleri; Türk kadınının seçme ve seçilme hakkının Türkiye
Büyük Millet Meclisince kabulünün 69 uncu yıldönümü nedeniyle, şahsım adına
gündemdışı söz almış bulunuyorum.
5 Aralık 1934 tarihinde, kadınlara
milletvekili seçme ve seçilme hakkı tanıyan kanun, Türkiye Büyük Millet Meclisince
kabul edildi. Bu tarihe, kronolojik anlamdan öte, bir değer atfedilmiştir. Bir
yasayla, kadının konumu, tebaadan yurttaşa geçiş, karşıt cinsle eşit statüye
ulaşma olarak kavramsallaştırılmıştır. Kadının siyasal yaşama katılımı,
katılımcı demokrasi sınırlarını genişlettiği için, elbette gerekli ve
vazgeçilmezdir. 69 yıldır, bunun yararları fazlasıyla anlatılmıştır. Buradaki
hedefimiz, Türkiye'de kadının konumunu bu önemli gün vasıtasıyla sorgulamaktır.
İlk sorgulanacak olan, Türk kadınının
siyasal alana çıkışının tarihsel arkaplanıdır. Kadın tarihinin cinsiyetçi
yorumunda hâkim olan, kadının siyasal haklarının verildiği tarzındaki yorum ne
kadar gerçekçidir? Genellikle tarih algılamasında reddedilen, Osmanlının son
dönemindeki kadın hareketliliğinin 1934'e kadar olan dönemi hazırlama
potansiyeli, gözden, bilinçli olarak kaçırılmış mıdır? Mahrem alan ile mahrem
dışının Osmanlının son yüzyılındaki dönüşümünün cumhuriyet modernleşmesine
katkısı nedir?
İkinci sorgulanacak olan, yasa
değişikliğiyle Türk kadınının, dolayısıyla Türk toplumunun tebaadan yurttaşa
nasıl geçtiğidir. Yasayla yurttaş olunuyor mu? Eğer yasayla yurttaş olunuyorsa,
bugün, neden hâlâ "demokrasi" "kamusal alan" gibi
kavramları tartışıyoruz? Demokratik ideali tanımlayan, özgür muhakeme yeteneği
gelişmiş ve eşit bireyler mi, yoksa yükümlülükleri haklarından önce gelen,
devletle ilişkisi sadakat temelinde tanımlanmış olan yurttaşlar mı?
Üçüncü sorgulanacak olan, Türk
modernleşmesinin kadın özgürleşme mücadelesine pragmatik olarak yaklaşıp
yaklaşmadığıdır. Cumhuriyet, kendi meşruiyetini kadın üzerinden üretmeye devam
mı edecektir; kendine sahip çıkan, otantik değerlere rücu eden kimliği ağır
basan kadın hareketini bir özgürleşme hareketi olarak görüp, onunla diyaloğa mı
girecektir?
Dördüncü sorgulanacak olan, kadınların,
siyasal alanda kendilerine bahşedilen alanı doldurma konusundaki
isteksizlikleridir. 1935'ten bu yana Parlamento aritmetiğinde kadın
parlamenterlerin göreli azlığını, dışfaktörlerin yanı sıra, kadınlığın gönüllü
apolitik söylemine bağlamak mı gerekiyor? Bu, nasıl aşılabilir? 21 inci Yüzyıla
dönük projeksiyonlarımızda, kadın parlamenteri siyasetin aktif unsuru haline
getirmenin yolları nelerdir; bu tartışılmalıdır.
Demografik açıdan nüfusun yarısını
oluşturan kadınların parlamentodışı kalması, siyasal katılımı sınırlandırarak
demokratik işleyişi aksatmaktadır.
Türkiye'de kadınların siyasal hayata
katılımının tarihsel perde arkası:
Öncelikle Türk kadınının kamu alanına
çıkışının cumhuriyetle başlamadığını kabullenmek gerekiyor. Yani, kadınlar,
aniden, bir yasayla yurttaş olmadılar. Birinci Meşrutiyetle başlayan, İkinci
Meşrutiyetle büyük bir ivme kazanan kadınların siyasal hak mücadelesi, kadın
hareketini cumhuriyete taşıdı.
Osmanlının hukuk ve eğitim alanında yaptığı
dönüşümler, kadının ev mekânının dışına çıkmasını sağladığı gibi,
siyasallaşmasını, örgütlenmesini de teşvik ediyordu. 1858 tarihli Arazi
Kanununda, kız ve erkek çocuklara eşit miras hakkının tanınması gibi yasal;
kızlar için ilk rüştiyelerin, ebe ve öğretmen okullarının açılması gibi
kurumsal; kadının ailede aşağıda olan konumunun dönem aydınlarınca
eleştirilmesi gibi ideolojik değişimler; hiç değilse, İstanbul, Selanik gibi
büyük kentlerde kadınların evin dışına taşınması imkânını sağlamıştı.
Nitekim, II. Abdülhamit döneminde ilk
sonuçlarını vermeye başlayan Tanzimat maarifçiliği, klasik ev kadını yanında, o
zamana kadar toplumun yabancısı olduğu iki değişik kadın tipini de ortaya
çıkarmıştır: İşçi ve entelektüel kadın. Bu iki kategori, cumhuriyete giden
süreçte kadının siyasallaşmasının temellerini attılar. İşçi kadın, kamusal
görünürlüğünü, örgütler, dernekler aracılığıyla belirginleştirdi.
Yine bu dönemde, kadınların kurduğu,
yardım dernekleri, eğitim dernekleri, kültür amaçlı dernekler, ülke sorunlarına
ilişkin dernekler, feminist kadın dernekleri gibi birçok siyasî ve sosyal
amaçlı, çok işlevli derneklere rastlanmaktadır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN - Buyurun Sayın Göksel.
NÜKHET HOTAR GÖKSEL (Devamla) -
Cumhuriyette kadınlar:
Bu döneme ilişkin kadınlarla ilgili hukukî
süreçler 1920'lerde gündeme yerleşir, 1926 yılındaki Medenî Kanunla ilerleme
kaydeder, daha sonra, 1933'te Köy Yasasının 20 ve 25 inci maddelerinin
değiştirilmesiyle muhtar ve ihtiyar kurullarını seçmek, seçilmek hakkı
kazanılır. 1934 yılında ise 1924 Anayasasının 10 uncu ve 11 inci maddelerine
eklenen "ve kadınlar" sözcükleriyle Büyük Millet Meclisi için seçme
ve seçilme hakkına sahip olunur.
1935 seçimlerinde 18 kadın Meclise girmiş;
yüzde 4,5 ağırlığı oluşturmuştur. Bu dönemde, Fransız kadınları siyasal haklara
sahip değilken, İngiliz kadınları bu haklara sahip olup, binde 1 ile binde 2,4
oranında temsil edilmekteydi.
Kadınlara armağan edilen haklar, özerk
kadın inisiyatifinin dışında verilmiş olmasının yanı sıra, yeni Türkiye
Devletinin dünyadaki otoriter rejimlerden farkını ortaya koymak gibi pragmatik
bir amaca da hizmet etmekteydi. Yeni cumhuriyet, aynı zamanda, kadınlar
üzerinden ne kadar demokratik olduğunu dünyaya ilan ediyordu. Medenî Kanun ve
seçme seçilme hakkının uygulandığı dönemde, Avrupa'da, Hitler, Mussoloni gibi
liderlerin işbaşında olduğunu düşünürsek, bu hakların, bir farkı ortaya koyması
açısından, simgesel önemi elbette çok büyüktü. Bu dönemde, 1923-1927
programlarında kadınlara yer verilmemiş, 1931 programında ise kadınlara yönelik
siyasetin temel amacı nüfusu artırmak, annelerin çocuklarını hastalıktan
korumak olarak belirtilmiştir. Türk Kadınlar Birliğine siyasî haklar için
mücadele etmeleri yerine Himayei Etfal Cemiyetinde çalışmaları önerilmiştir.
Cumhuriyetin kuruluşundan günümüze kadar
olan dönemde yaygın kanı "kadınlara hiç mücadele etmedikleri halde siyasî
haklar verildi" şeklindedir. Bunun bir anlamı da "kadınlara hak
lazımsa onu da biz veririz" yaklaşımıdır.
Genel Türk tarihinin 19 uncu Yüzyılı için
tartışmalı olan bu görüş, 20 inci Yüzyılın başları için de yine
tartışmalılığını devam ettirmektedir. Kadınlarla ilgili gelişmeler çokpartili
hayatla değişmiştir.
Türkiye'de askerî dönemlerden kadınlar da
nasiplerini almış, örgütleri kapatılmıştır.
Günümüzde kadınların siyasal mücadelesi:
Günümüz kadın hareketi, 1980'lerden
itibaren yeni bir mecraya yönelmiştir; özgürleşmeye daha yakın bir
pozisyondadır; tek aktör patolojisinden kurtulma yönünde aşamalar kaydetmiştir;
geleneksel özellikleri barındıran eski ideolojik kimliğinden uzaklaşmaktadır.
Özellikle, sol kesimde, kadınlar, resmî ideolojiden özerkleşmektedir.
Diğer taraftan ise, geleneğin pekiştirdiği
erkekegemen ideoloji, kadınlar tarafından sorgulanmaktadır. Dün, beden
üzerinden inşa edilen söylemin gereği olarak açılarak kamusal alana müdahil
olan kadınlar, bugün, kapanarak kendi iradeleriyle kamusal alana müdahil
olmanın mücadelesini vermekteler. Dinî referanslı kadın hareketlerinin, en az
resmî söylemi savunan kadın hareketleri kadar sivil, bireysel kimliğe daha çok
vurgu yapan bir yönü olduğunu gözden kaçırmamak gerekiyor.
Türkiye'nin sosyolojik dönüşümü, Türk
modernleşmesinin geçirdiği aşamalar, otantik değerlerin güçlenmesini motive
etmiştir. Çokpartili hayat, demokratikleşme, ticarîleşme, kentleşme düzeyi, göç
gibi faktörler, otantik değerlerin, simgelerin akışkanlığını hızlandırmış,
dolayısıyla, bu değerlerin önemli bir bileşeni olarak yeni söylemleri
güçlendirmiştir. Bu süreç, kadının siyasallaşmasının yöneldiği mecrayı köklü
bir şekilde etkilemiştir.
Dünya parlamentolarındaki kadınların
ağırlığını geçiyorum; Avrupa ülkelerinde yüzde 30'ların üzerinde, diğerlerinde
yüzde 10'lar civarındadır.
Bugün için toplam nüfusun yarısına tekabül
eden kadınların sınırlandırılmamış katılımı, demokrasi için gereklilik arz
etmektedir. Bu da, büyük oranda kadın temsilcilerin kadınların temsilciliğini
üstlenmeleri, bu konuda erkek temsilcileri teşvik etmeleriyle mümkün olacaktır.
Günümüze kadarki kadınların siyasî katılımıyla...
BAŞKAN - Sayın Göksel, lütfen konuşmanızı
tamamlar mısınız.
NÜKHET HOTAR GÖKSEL (Devamla) - Son cümlem
Sayın Başkan.
Bu gerçeklere rağmen, AK Parti, kadınlara
ve kadınların siyasal katılımına büyük önem vermekte ve bunu uygulama alanına
taşımaktadır. En yetkili organımız olan Merkez Karar Yönetim Kurulumuzun yüzde
20'sini kadınlar oluşturmaktadır. Yine, Partimiz Kadın Kolları, örgütlenmesini,
tüm Türkiye düzeyinde gerçekleştirmiştir.
Bütün bunları, kadınlarımızın siyasî
katılımında yeterli görmüyoruz ve her geçen dönem, bu katılımın artırılmasına
yönelik çalışmalarımızı kararlılıkla sürdüreceğimizi ifade ediyoruz.
Kadınlara milletvekili seçme ve seçilme
hakkının verilmesinin 69 uncu yıldönümünün herkese kutlu olmasını diliyor, Yüce
Meclisi saygıyla selamlıyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Sayın Göksel, teşekkür ediyorum.
Saygıdeğer milletvekilleri; gündemdışı
ikinci söz, geçirmiş olduğumuz 24 Kasım Öğretmenler Günü ve öğretmenlerin
sorunlarıyla ilgili söz isteyen, Yalova Milletvekili Muharrem İnce'ye aittir.
Buyurun Sayın İnce. (CHP sıralarından
alkışlar)
2. - Yalova
Milletvekili Muharrem İnce'nin, Öğretmenler Günü münasebetiyle, öğretmenlerin
meslekî ve ekonomik sorunlarına ve alınması gereken tedbirlere ilişkin
gündemdışı konuşması
MUHARREM İNCE (Yalova) - Sayın Başkan,
sayın milletvekilleri; Öğretmenler Günü için söz almış bulunuyorum; sizleri ve
değerli meslektaşlarımı saygıyla selamlıyorum.
Önce, öğretmen için bir tanım yapmak
gerekirse, bence, en uygun tanım herhalde şu olur: Sürekli kendisinden istenen,
bunun karşılığında ona bir şey verilmeyen kişidir. Ne istenir öğretmenden; yol
gösterici olması, değişimci olması, savaşımcı olması, çağı yakalaması, örnek
olması, geliştirici olması, yetiştirici olması, eğitici ve öğretici olması
istenir. Bunun karşılığında öğretmene verilen, ilkokul mezunu bir parti
yöneticisinin sürgün kararnamesidir. İktidarınızı kastederek söylemiyorum,
bütün iktidarları kastederek söylüyorum, ülkenin gerçeğini söylüyorum; bu
ülkede, parti yönetim kurullarının yetkileri, öğretmenlerin kaderini
değiştirmektedir.
Burada, öğretmenlerin sorunlarını
konuşurken, para meselesini gündeme getirmiyorum. "Bunlar isteniyor da,
karşılığında kaç para veriliyor" mantığında değilim; bir anlayışı, bir
felsefeyi, bir yaklaşımı, öğretmenlik mesleğine yakıştırılan bu durumu
anlatmaya çalışıyorum.
Bu iş,
özel beceri isteyen, özel uzmanlık
isteyen bir iştir. Millî Eğitim
Temel Kanununun 42 nci maddesi de, bu mesleğin bir uzmanlık mesleği olduğunu
belirtir. Bu, bir ruhtur, bir heyecandır, tiyatrodur, sanattır. Bir öğretmene,
bir kentin geleceğini, yaşamsal derecede önemli mimarîsini çizme yetkisi
verilmez; bir öğretmene, bir avukat gibi davalara girme yetkisi verilmez; bir
öğretmen, ilaç yazamaz, reçete yazamaz, ameliyat yapamaz; ama, saydığım bu
meslektekilerin tümü öğretmenlik yapabilir. İşte, yanlışlık buradadır. Her
okuma yazma bilen, kendisini öğretmen sanmaktadır. Okuma yazma bilmekle,
matematiği bilmekle, fiziği bilmekle onu öğretmek aynı şey değildir. Son yıllarda
bu ülkede bir çözüm bulmuşlar, şu anda Bakanlığımız da bunu uyguluyor;
hizmetiçi eğitim kursları... Mesleği ne olursa olsun bir kişiyi alıyorsunuz;
otuz saat, kırk saatlik bir kurstan geçiriyorsunuz; ona bir öğretmenlik
formasyonu, kimliği katıyorsunuz. Maalesef, bizim, en sevdiğimiz varlığımız
çocuklarımızı emanet ettiğimiz bu meslek grubuna yaklaşımımız böyledir.
Değerli arkadaşlarım, Yalova'dan size bir
örnek vermek istiyorum. Yalova'da iki okulun adı "Öğretmen Yusuf
Ziya" ve "Müfettiş Hamdi Girgin" dir. Cumhuriyetin ilk
yıllarında yapılan okullara öğretmenlerin, müfettişlerin adı verilirdi. Bu ad
verme olayı, onlar bağış yaptıkları için ya da ideolojik boyutta bir katkı
sağladıkları için değildi; eğitime, o yörenin başarısına, eğitim kalitesinin
yükseltilmesine yaptıkları katkılardan dolayı öğretmenlerin adları okullara
verilirdi. Siz, hiç, son yıllarda, bir öğretmenin adının bir okula verildiğini
gördünüz mü, böyle bir şey yaşadınız mı?!
Değerli arkadaşlarım, ya bağış yapmışsa ya
da militanlık yapmışsa bir yere adı verilir. Bu işe, öğretmene saygınlık
kazandırılmadığı sürece, öğretmenin prestiji yükseltilmediği sürece, eğitimle
ilgili sorunları uzun süre tartışacağız.
Bir başka sorun; öğretmenlerin
yöneticilerle ilgili çok ciddî problemleri vardır. Değerli dostlarım hiç
alınmasınlar; ama, öğretmenler ile eğitim sektörünün, Millî Eğitim Bakanlığının
üst düzey yöneticileri arasında müthiş bir gelir adaletsizliği vardır. Bugün,
il millî eğitim müdürü, yapılan bütün ehliyet sınavlarından para alır. Bir
öğretmenin geliri ile bir millî eğitim müdürünün geliri arasında müthiş
uçurumlar vardır. Öğretmenlikten kopmuştur eğitim yöneticileri ve altlarında
makam arabalarıyla kendilerini farklı bir meslek grubunun insanı
sanmaktadırlar.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
MUHARREM İNCE (Devamla) - Öğretmenlere
büyük ölçüde eziyet etmekte, kendilerine itaat sağlamalarını, kendilerine
ısrarla bağlı olmalarını istemektedirler; çünkü, kendileri, iktidar
partilerinin yöneticilerine sıkı sıkıya bağlıdırlar. Emirleri... Bu iktidar
için de böyleydi, bundan önceki için de böyle, ondan önceki için de böyle ve
tahmin ederim ki, yakın gelecekte de hep böyle olacak. Eğitimin yöneticileri,
bu ülkede öğretmenleri ezip, kendileri de parti teşkilatlarının önünde ezildiği
sürece çocuklarımızın geleceği problemli olacaktır.
Değerli arkadaşlarım, beli plastikten
yapılmış, iktidar partilerinin önünde eğilen eğitim yöneticileriyle bu ülkenin
eğitim problemleri çözülmez; onlar, evrak imzalayan, ceza kesen, ceza veren yöneticiler
konumuna gelmişlerdir.
Bir başka konu, 22 nci Dönem
Parlamentosunun yapması gereken en değerli, en önemli iş, bence, Millî Eğitim
Bakanının yetkilerinin kısılmasıdır. Mutlaka ve mutlaka Millî Eğitim Bakanının
yetkilerini kısmalıyız. Hiçbir siyasetçinin elinde böylesine devasa bir güç
olamaz, olmamalıdır. Sabah kalktığında yeni eğitim öğretim programları
sunmamalıdır; buna hakkı olmamalıdır. Hatta, aynı iktidarın farklı iki bakanı
-zaman zaman da aynı bakan- farklı zaman dilimlerinde farklı projeler ortaya
koymaktadır.
Adında "millî" olan 2 tane
bakanlığımız vardır; birisi, Millî Eğitim Bakanlığıdır. Bu konuda uzlaşmalıyız,
anlaşmalıyız. Dayatmacı yaklaşımlarla eğitim problemlerini çözmemiz mümkün
değildir. Bu konularda asgarî müştereklerde buluşmalıyız ve siyasetçilerin;
yani, siyasetçi pozisyonundaki Millî Eğitim Bakanının yetkilerini mutlaka
azaltmalıyız.
Değerli arkadaşlarım, en sevdiğimiz
varlıklarımızı, çocuklarımızı emanet ettiğimiz, sonra da, bu konuda hiçbir şey
yapmadığımız ortada. Eğer, bu ülkede, Cumhuriyet Bayramını Sevgililer Gününe
kıyasladığınızda, Sevgililer Günündeki coşku daha fazlaysa, bizim, eğitimle
ilgili problemlerimiz çok ciddî safhada demektir. Eğer, ulusal gelirden eğitime
ayrılan payda sondan 17 nci ülkeysek, kişi başına eğitim yılımız 4,2 yılsa,
okuma alışkanlığında 86 ncı ülkeysek, Avrupa Birliği ülkelerinde kişi başına
eğitim harcaması 4 500 dolarken Türkiye'de 400 dolarsa, eğitimle ilgili
sorunları beraber çözmeliyiz.
Çok yerel de olsa, bir sorunu, Sayın
Başkanımın kendisinin de bir eski öğretmen olması nedeniyle birazcık
hoşgörüsüne sığınarak aktarmak istiyorum.
Sayın Millî Eğitim Bakanımıza, Yalova'daki
öğretmenlerin ekders ücretleriyle ilgili bir yazılı soru önergesi vermiştim.
Bana verilen cevapta "ekders ücretlerinin ödenmesiyle ilgili çözümlenmeyen
bir husus bulunmamaktadır" denilmektedir. Tarih, 24.7.2003. Bugün gelen
bir faksta "ben yirmibeş yıllık bir öğretmenim, ilk defa 2003 yılında
Yalova İli genelinde ders ücretlerinin ödenmesi konusunda çok yoğun sorunlar
yaşandı; sorunlarımız devam ediyor" deniliyor. Bunu, Sayın Bakanın
bilgisine arz ediyorum.
Değerli arkadaşlarım, eğitimle ilgili bu
problemleri, ancak, beraber çözeriz; ama, ramazanda iftar çadırlarında açlık
sorununu çözdüğünüz gibi, çocukları da Amerika'ya göndererek eğitim sorununu
çözecekseniz, benim, ona söyleyecek bir şeyim yok.
Çok teşekkür ediyorum, hepinize saygılar
sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın İnce.
Saygıdeğer milletvekilleri, gündemdışı
üçüncü söz, Filistin Halkıyla Uluslararası Dayanışma Günü nedeniyle söz
isteyen, Manisa Milletvekili Hüseyin Tanrıverdi'ye aittir.
Sayın Tanrıverdi, buyurun. (AK Parti
sıralarından alkışlar)
3. - Manisa
Milletvekili Hüseyin Tanrıverdi'nin, Filistin Halkıyla Uluslararası Dayanışma
Gününe ilişkin gündemdışı konuşması
HÜSEYİN TANRIVERDİ (Manisa) - Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; 1977'den beri, her 29 Kasım günü kutlanan;
ama, bu yıl, ramazan bayramı tatiline denk gelen, Filistin Halkıyla
Uluslararası Dayanışma Günü dolayısıyla, gündemdışı söz almış bulunuyorum;
sözlerime başlamadan önce, şahsım ve Türkiye-Filistin Parlamentolararası
Dostluk Grubu adına, Yüce Heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Malumunuz olduğu üzere, 29 Kasım günü,
Birleşmiş Milletler Genel Kurulunun 29 Kasım 1977'deki oturumunda aldığı
kararla, Filistin Halkıyla Uluslararası Dayanışma Günü olarak ilan edilmiştir.
Türkiye-Filistin Parlamentolararası Dostluk Grubu Başkanı olarak, Ortadoğu'nun
kanayan yarası Filistin davası hakkında, siz değerli arkadaşlarımı ve kamuoyunu
bilgilendirmek istiyorum.
Filistin'in Ankara Büyükelçiliğinden
tarafıma gönderilen, 2 Aralık 2003 tarihli beş sayfalık mektup, içler acısı
durumu gözler önüne sermektedir. Uluslararası hukuku, insan haklarını,
özgürlükleri, en başta da yaşama hakkını ayaklar altına alan uygulamalara imza
atan mevcut İsrail Hükümeti, uzlaşmaz ve hukuk tanımaz tavrıyla ve bu anlamsız
tavrındaki ısrarıyla, her geçen gün, barış ümitlerini zayıflatmaktadır.
Dünyanın dört bir yanındaki Siyonistleri, kutsal topraklara yerleşmeye davet
edebilecek kadar cüretkâr bir başbakanın idaresindeki İsrail güvenlik güçleri,
kadın-erkek, yaşlı-çocuk, ihtiyar-genç ayırımı yapmadan, masum insanları, sivil
halkı öldürüyor, sakat bırakıyor, hapislere tıkıyor ve dozerlerle, evleri,
binaları yıkıyor; güvenlik bahanesiyle, şehirler arasında yeni Berlin duvarları
inşa ediyor. İşte, bu ümitsiz ortamda, Filistin Halkıyla Uluslararası Dayanışma
Gününün önemi bir kez daha anlam kazanıyor.
Tarihimizden ve inancımızdan gelen bağlarla
yürekten bağlı olduğumuz Filistin Halkının yanında olan Türkiye Cumhuriyeti ve
Türkiye Halkı, uluslararası toplumun dikkatini kutsal topraklarda yaşanan
zulme, işkenceye ve insan hakları ihlallerine çekmeye çalışmakta, tüm
Ortadoğu'da barış, istikrar ve güven ortamının tesis edilmesine katkıda
bulunmak istemektedir.
Elli yılı aşkın bir süredir devam eden
İsrail-Filistin çatışmasının temelinde, 29 Kasım 1947 tarihli Birleşmiş
Milletler Genel Kurulunun 181 sayılı Kararının tam ve doğru bir şekilde uygulanamaması
yatmaktadır.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
2002 yılının 29 Kasımında da Filistin Halkıyla Uluslararası Dayanışma Günü
hatırlandı; ama, bir yıl içinde, Filistinliler için şartlar daha da ağırlaştı.
İsrail, yıllardan beri, kutsal topraklarda,
açık bir şekilde insan haklarını ihlal etmekte, haksız bir işgalle Filistin
Halkına baskı ve şiddet uygulamaktadır. Birleşmiş Milletlerce varlığı
onaylanmış bir halkın topraklarını işgal eden İsrail, sivil halka karşı zulüm
uygulamakta, silahsız ve masum Filistin Halkını evsiz, yurtsuz ve aşsız
bırakmaktadır. İsrail güvenlik güçlerinin işkence uygulamaları sistemli bir
biçimde sürmektedir. Bütün bunların yanında, İsrail, Filistin Devlet Başkanı
Sayın Yaser Arafat'ı da kuşatma altına alarak, sürgüne göndermekle, hatta
ölümle tehdit etti. İsrail tarafından tutuklanan çocuk, kadın ve meslek sahibi
binlerce Filistinli, İsrail hapishanelerinde ağır şartlar altında
tutulmaktadır. Bunların arasında, kaçırılarak tutuklanan Filistin Yürütme
Meclisinin 5 üyesi de bulunmaktadır. Bu milletvekillerinin yargılaması
İsrail'de yapılmaktadır. Bu durum kabul edilemez ve hukuka aykırı bir
uygulamadır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
HÜSEYİN TANRIVERDİ (Devamla) -
Türkiye-Filistin Parlamentolararası Dostluk Grubu Başkanı olarak, Filistin
Yürütme Meclisi üyelerine yönelik insanlıkdışı bu uygulamanın bir an önce son
bulmasını istiyoruz. İsrail'in bu politikalarını, barışa ve huzura karşı
vurulmuş bir darbe olarak görüyoruz. Bu uygulamalar çözüme değil, çözümsüzlüğe
hizmet etmektedir. Bütün bu bilgiler, Filistin sorununun hâlâ sıcaklığını
koruduğunu, Filistin'in bir kanayan yara olmaya devam ettiğini açıkça ortaya
koyuyor. Bu yaranın sarılması, orada mağdur edilen insanlara el uzatılması,
onların dertleriyle dertlenilmesi, bütün insanlığın kutsal saydığı değerlere ve
Filistin topraklarındaki diğer İslamî eserlere sahip çıkılması, hem medeniyet
anlayışımızın bir gereği hem de insanî bir sorumluluğumuzdur.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
İsrail'in Filistin'de yürüttüğü saldırının ortaya çıkardığı birçok olumsuz
sonuç vardır. Masum insanların hayatlarını kaybetmesi yanında, bir başka
olumsuzluk da, uluslararası toplumun temel değerlerinin ve bu değerlerin
ifadesini bulduğu Birleşmiş Milletlerin ilke ve fonksiyonlarının zaafa
uğratılması ve etkisiz bir konuma iletilmesidir. Dünya kamuoyu, küreselleşen
medya kanalları aracılığıyla izledikleri ekranlardan sadece İsrail'in
insanlıkdışı uygulamalarını seyretmiyor, aynı zamanda ve daha da vahimi, dünya
düzeni ve insanlığın geleceği hakkında karamsarlık ve şüpheye de kapılıyor;
çünkü, İsrail'in saldırganlığının uluslararası topluma rağmen devam etmesi ve
giderek artması, Ortadoğu'daki akan kana çözüm bulma çabalarını sonuçsuzluğa
itmektedir. Türkiye Halkı, Filistin Halkıyla dayanışmasını her vesileyle dile
getirmiştir. İsrail, işgal ettiği topraklardan çekilmelidir. Filistin Halkı,
kendi geleceğini belirlemiş ve devletini kurmuştur. Bu durumun meşruiyeti
tartışmasızdır. Dolayısıyla, sorunun barışçıl yolla çözümü mümkündür.
Türkiye-Filistin Parlamentolararası
Dostluk Grubu olarak, İsrail Halkının da, tüm halklar gibi barışı savunduğuna
inanıyoruz. Halklar, kardeşliği ve barışı istemektedirler. Gerek Filistinli
gerekse İsrailli sivil nüfusun, kadınların, çocukların bu savaştan ve çatışma
ortamından zarar görmelerini ve yaşamlarını yitirmelerini derin bir üzüntüyle
izliyoruz. Bütün silahlı güçlerin barışa bir şans tanımalarını istiyoruz.
Filistin semalarında, artık, savaş uçakları, top mermileri değil, çocukların uçurtmalarını
görelim. Çocukların ellerinde taşlar, sapanlar değil, kalemler olsun.
Silahların ve bombaların, artık, insanlara ölüm kusmasını istemiyoruz. Bölgede
adil ve kalıcı bir barışın hâkim olması, istikrarın ve huzurun sağlanması
sadece bölgeye değil, inanıyorum ki, tüm dünyaya barış getirecektir.
Bu duygu ve düşüncelerle, sizleri, tekrar,
saygıyla selamlarken, Filistin Halkına, sonsuza kadar sürecek barış içinde
geçirecekleri yıllar diliyorum.
Teşekkür ederim. (Alkışlar)
BAŞKAN - Sayın Tanrıverdi, teşekkür
ediyorum.
Saygıdeğer milletvekilleri, Başkanlığın
Genel Kurula diğer sunuşları vardır.
2 adet Meclis soruşturması önergesi
vardır; okutuyorum:
B) Gensoru, Genel Görüşme, Meclİs SoruşturmasI ve Meclİs AraştIrmasI
Önergelerİ
1. - Samsun
Milletvekili Haluk Koç ve 55 milletvekilinin Türkbank ihalesi sürecinde malın
satımında ve değerinde fesat oluşturacak ilişki ve görüşmelere girdikleri
iddiasıyla eski Başbakan A. Mesut Yılmaz ve Devlet eski Bakanı Güneş Taner
haklarında Meclis soruşturması açılmasına ilişkin önergesi (9/6)
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Yolsuzlukların sebeplerinin, sosyal ve
ekonomik boyutlarının araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla kurulan Meclis Araştırması Komisyonu (10/9) raporunda açıklandığı
üzere;
Türkbank ihalesiyle ilgili olarak, 20 nci
Yasama Döneminde (9/43) esas numaralı Soruşturma Komisyonu kurularak,
soruşturma sonucunda 8/7 oy çokluğuyla TCK 240 ıncı maddesi uyarınca görevin
kötüye kullanılması suçundan Yüce Divana sevkine gerek olmadığına dair kararla
sonuçlandırılmış ise de,
Devlet Denetleme Kurulu raporunun Meclis
Soruşturma Komisyonunun kararından sonraki bir tarihe rastlaması, yine, ihale
süreciyle ilgili yapılanların ihaleye müdahale anlamını taşıdığı açık
olduğundan ve sonradan elde edilen yeni deliller ve komisyonumuzca bilgisine
başvurulan Mesut Yılmaz'ın kusurlu olduğunu kabul ettiğine ilişkin
beyanlarından,
Korkmaz Yiğit ve Hayyam Gariboğlu ve Güneş
Taner'in cevaplar doğrultusundaki, raporda yer alan belge ve bilgiler,
Karara muhalefet eden üyelerin
gerekçelerinin daha haklı mesnetlere dayandığı,
Suçun niteliğinin, TCK 240 anlamında
olmayıp Başbakan ve ilgili bakanın "500 000 000 dolardan aşağı verirseniz
iptal ederim" diyerek ihaleye direkt müdahalede bulundukları, ihaleye
katılanlardan biri hariç hepsiyle görüştükleri, birinden aldığı bilgiyi bir
başkasına aktardıkları, raporun bu doğrultuda hazırlandığı halde kararın fiile
uygun olmadığı,
Bu haliyle, mülkiyeti TMSF'na ait olması
sebebiyle devlet malı olduğunda kuşku bulunmayan Türkbankın ihalesinde (kapalı
teklif usulü artırma) anlatılan şekildeki eylemlerle, ihale sürecinde, malın
satımında ve değerinde fesat oluşturacak ilişki ve görüşmelere girilmesinin
Mesut Yılmaz ve Güneş Taner bakımından, TCK'nun 205 inci maddesi kapsamında
değerlendirilmesi gerektiği düşüncesine ulaşılmıştır.
Dönemin Başbakanı Mesut Yılmaz ve Devlet
Bakanı Güneş Taner'in fiillerinin TCK 205 inci maddesinde tarif edilen devlet
hesabına yapılan alım-satıma fesat karıştırma suçunu oluşturacağı düşüncesiyle
haklarında, Anayasanın 100, İçtüzüğün 107 nci maddesi gereğince Meclis
soruşturması açılmasını arz ve teklif ederiz.
1 - Haluk Koç (Samsun)
2 - Ali Topuz (İstanbul)
3 - K. Kemal Anadol (İzmir)
4 - Kemal Kılıçdaroğlu (İstanbul)
5 - Ahmet Güryüz Ketenci (İstanbul)
6 - Mahmut Yıldız (Şanlıurfa)
7 - Yüksel Çorbacıoğlu (Artvin)
8 - Şevket Gürsoy (Adıyaman)
9 - Mustafa Sayar (Amasya)
10 - Oya Araslı (Ankara)
11 - Ayşe Gülsün Bilgehan (Ankara)
12 - Eşref Erdem (Ankara)
13 - Muzaffer R.
Kurtulmuşoğlu (Ankara)
14 - Feridun Ayvazoğlu (Çorum)
15 - Osman Özcan (Antalya)
16 - Yaşar Tüzün (Bilecik)
17 - Züheyir Amber (Hatay)
18 - Abdulaziz Yazar (Hatay)
19 - Mevlüt Coşkuner (Isparta)
20 - Şükrü Mustafa
Elekdağ (İstanbul)
21 - Ali Rıza Gülçiçek (İstanbul)
22 - Onur Öymen (İstanbul)
23 - Mehmet Sevigen (İstanbul)
24 - Bülent Tanla (İstanbul)
25 - Bülent Baratalı (İzmir)
26 - Türkân Miçooğulları (İzmir)
27 - Muharrem Toprak (İzmir)
28 - Halil Tiryaki (Kırıkkale)
29 - Salih Gün (Kocaeli)
30 - Mehmet Sefa Sirmen (Kocaeli)
31 - Ersoy Bulut (Mersin)
32 - Vahit Çekmez (Mersin)
33 - Ali Oksal (Mersin)
34 - Şefik Zengin (Mersin)
35 - Mehmet Şerif
Ertuğrul (Muş)
36 - Necati Uzdil (Osmaniye)
37 - Atilla Başoğlu (Adana)
38 - Gaye Erbatur (Adana)
39 - İsmet Çanakçı (Ankara)
40 - Özlem Çerçioğlu (Aydın)
41 - Mehmet Mesut Özakcan (Aydın)
42 - Osman Kaptan (Antalya)
43 - Mehmet Semerci (Aydın)
44 - Ramazan Kerim Özkan (Burdur)
45 - Kemal Demirel (Bursa)
46 - Ali Dinçer (Bursa)
47 - Ahmet Küçük (Çanakkale)
48 - V. Haşim Oral (Denizli)
49 - Mesut Değer (Diyarbakır)
50 - Necdet Budak (Edirne)
51 - Ahmet Yılmazkaya (Gaziantep)
52 - İnal Batu (Hatay)
53 - Memduh Hacıoğlu (İstanbul)
54 - Birgen Keleş (İstanbul)
55 - Zeynep Damla Gürel (İstanbul)
56 - Vezir Akdemir (İzmir)
BAŞKAN - Bilgilerinize sunulmuştur.
Diğer önergeyi okutuyorum:
2. - Samsun
Milletvekili Haluk Koç ve 55 milletvekilinin, Bakanlığı sırasında enerji ve
doğalgaz anlaşmalarında Türkiye aleyhine anlaşma ve uygulamaların yapılmasına
yol açtığı iddiasıyla Enerji ve Tabiî Kaynaklar eski Bakanı Mustafa Cumhur
Ersümer ile ayrıca, bakanlıkları sırasında DSİ Genel Müdürlüğünde usulsüz
uygulamalara onay verdikleri iddiasıyla Enerji ve Tabiî Kaynaklar eski
Bakanları Mustafa Cumhur Ersümer ve Zeki Çakan haklarında Meclis soruşturması
açılmasına ilişkin önergesi (9/7)
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Yolsuzlukların sebeplerinin, sosyal ve
ekonomik boyutlarının araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla kurulan Meclis Araştırması Komisyonu (10/9) raporunda açıklandığı
üzere;
Doğalgaz anlaşmalarında:
1970'li yıllarda yaşanan petrol krizinden
sonra bütün dünyada olduğu gibi ülkemizde de alternatif enerji kaynakları arayışlarına
başlanmıştır. Ülkemizde doğalgaz ilk kez 1976 yılında TPAO'nun Trakya ve
Çamurlu sahalarında üretiminin başlamasıyla, birkaç sanayi tesisinde kullanıma
sunulmuştur. Doğalgazın değişik sektörlerde daha geniş kullanıma sunulması
çalışmaları doğrultusunda, ülkemiz rezervlerinin yetersiz kalması nedeniyle
öncelikle doğalgaz rezervlerine sahip komşu ülkelerle müzakerelere
başlanmıştır. Türkiye ile eski SSCB arasında 1984 yılında çerçeve, 1986 yılında
ticarî anlaşma imzalanmış ve bu kontrat gereğince 1987 yılı itibariyle doğalgaz
ithalatı başlamıştır.
Ülkemizde yaşanan ekonomik krizlerin
sanayi sektörünü etkilemesi nedeniyle, tüketimin bir miktar azalması söz konusu
olabilirse de, doğalgaz tüketim gerçekleşmeleri ile tahminlerdeki sapmaların,
gerçekçi olmayan aşırı talep tahminleri yapılmasından kaynaklanmıştır.
Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanlığı, 1990
ve 1995 yıllarında yaptığı gaz talep ve tahmin çalışmalarında 2010 yılı için
ihtiyacımızı 19 ve 31 milyar metreküp olarak tespit etmiştir. Devlet Planlama
Teşkilatı ise, bu ihtiyacı, 2010 yılı için 30, 2020 yılı için ise 38 ilâ 40
milyar metreküp olarak tespit etmiştir. BOTAŞ'ın 1995 yılı sonu itibariyle
yaptığı doğalgaz talebi tahminleri ise 2010 yılı için 17 ilâ 25, 2020 yılı için
ise 38 ilâ 40 milyar metreküptür. Mavi Akım Projesinin gündeme gelmesiyle,
Enerji Bakanlığının rakamları, 2010 yılı için 55, 2020 yılı için ise 82 milyar
metreküp olarak değiştirilmiştir.
DPT Müsteşarı Orhan Güvenen'in Ekim
1999'da görevden ayrılmasından önce, DPT'nin rakamları da Enerji Bakanlığıyla
uyumlu hale getirilmiştir. Oysa, dönemin DPT Müsteşarı Orhan Güvenen'in 30
Haziran 1999'da Enerji Bakanlığına gönderdiği yazıda, özetle;
"Müsteşarlığımızca yapılan çalışmada, 2005 yılı itibariyle elektrik
enerjisi sektöründe yaklaşık 15 milyar metreküp doğalgaz ihtiyacı gözükmesine
karşılık, BOTAŞ Genel Müdürlüğü tarafından 2005 yılı için aynı amaçla 30 milyar
metreküp gazın tüketilmesinin planlandığı ve buna göre gaz alım bağlantılarına
gidildiği görülmektedir. Bu durumda, 2005 yılında, yine yaklaşık 15 milyar
metreküp gazın ihtiyaç olmaması nedeniyle tüketilemeyeceği ve bedelinin
"take or pay" (al veya öde) şeklindeki anlaşmalar gereğince ödenmek
durumunda kalınacağı, gazın tüketilmek istenmesi halinde de gereksiz santral
yatırımlarına girileceği anlaşılmaktadır. Bu nedenle, BOTAŞ Genel Müdürlüğü
tarafından ortaya konmuş olan tablonun gözden geçirilerek ihtiyaç olmayan
santral projelerinin listelerden çıkarılmasında, buradan hareketle, yıllar
itibariyle, ülkemizin doğalgaz ihtiyacının, konut ve sanayi sektörlerinin
ihtiyaçları da dikkate alınarak, gerçekçi bir şekilde belirlenmesinde ve
doğalgaz alım anlaşmaları ile iletim ve dağıtım projelerinin buna göre
planlanmasında ve yapılmasında ülkemizin menfaatının bulunduğu; aksi takdirde,
sağlıksız gözüken doğalgaz planlama çalışmalarının, gelecekte, ekonomiye ciddî
bir yük getireceği anlaşılmaktadır" denilmektedir.
DPT'nin 30 Haziran 1999 tarih ve 260/2253
sayılı yazısının 4 üncü sayfasında yer alan açıklamaları, enerji planlaması çalışmalarının
ciddiyetle yapılmadığı, Bakanlığın listelerinde yer alan birçok projenin
değerlendirmeye alınmasının mümkün olmadığı, BOTAŞ Genel Müdürlüğü tarafından
gönderilen birçok bilginin, eski çalışmalara dayanan, geçerliliği kalmayan
bilgiler olduğu, DPT elemanlarıyla yapılan çalışmalarda aynı kuruluş
elemanlarınca dile getirilen kendi bilgileriyle çeliştiği, toplantılar sonucu
gündeme getirilmeyen bazı projelerin eklendiği ve birçok projenin tamamlanma
tarihlerinin gerçekçi olmadığının müşahede edildiği, örneğin, Mavi Akımda 2000
yılında gaz alınabileceği tahmininin gerçekçi olmadığı, İran'dan alınan gazın
Iğdır'da kurulacak 500 megavatlık santralla eliminesi öngörüsünün mümkün
olmadığı; zira, bu santralın yapımının 2004'te öngörüldüğü, Denizli doğalgaz
santralının da aynı şekilde planlandığı ve burada da 2009 yılına kadar elektrik
enerjisine ihtiyaç duyulmadığı halde planlandığı, kısacası, öngörülen elektrik
tahmin tüketimleri ile doğalgaz tahminlerinin hayalî olarak yükseltildiği
belirtilmiştir.
Dünya Enerji Ajansı, Dünya Bankası ve
büyük enerji şirketleri, 2000 yılı itibariyle, 2010 yılında Türkiye'nin
doğalgaz ihtiyacını 35 milyar metreküp civarında tahmin etmişlerdir.
Mavi Akım olarak isimlendirilen anlaşmaya
göre; ülkemize 2001 yılında 2 milyar metreküple başlamak üzere, yıllar içinde
giderek artan bir biçimde 2008'de 16 milyar metreküp gazın transferi
amaçlanmıştır.
Türkiye'nin enerji ve buna bağlı gaz
talebinin yüksek hesaplanması, plansız olarak santral inşa taahhüdüne
girilmesi, buna bağlı olarak kısıtlı kaynakların, gereksiz ya da gereğinden
fazla yatırımlara yönlendirilmesi, devlet adına gaz temin taahhüdünde
bulunulması nedenleriyle bu anlaşma yapılırken Türkiye'nin temel stratejik
çıkarlarının gözönüne alınmadığını söylemek mümkündür.
Doğalgaz anlaşmalarıyla ilgili süreç
aşağıdaki gibi gelişmiştir.
Batı Hattından Rus Doğalgazı Alınması
Sürecindeki Gelişmeler:
BOTAŞ ile Gazexport arasında yapılan
14.2.1986 tarihli sözleşmeye göre, 1987 yılından beri Rusya Federasyonundan (o
zamanki adıyla SSCB) doğalgaz satın alınmaktadır. Rusya Federasyonu, doğalgazı,
RAO-Gazprom adlı ana şirkete bağlı bir ihracat şirketi olan Gazexport eliyle
satmaktadır.
Anlaşmanın fiyat revizyonu maddesinde,
fiyat revizyonuna ilişkin koşullar belirlenmektedir. Bu maddede yer alan
hükümler aşağıda verilmektedir: Taraflar, Batı Avrupa Enerji Pazarında, fiyatı
etkileyen, tarafların kontrolü dışında oluşmuş bir değişiklik olduğunda ve/veya
fiyat formülünden çıkan fiyat bu gelişmeleri yansıtmıyorsa, yazılı ve nedene dayalı
bildirimde bulunarak fiyat revizyonu isteme hakkına sahiptir. Taraflar fiyat
revizyonunu yaparken Batı Avrupa'daki uzun dönemli ve büyük miktarlı anlaşma
fiyatlarını dikkate almak zorundadırlar. Ancak, doğalgaz fiyatı, her halükârda,
Türkiye'de enerji pazarında doğalgaza rakip yakıtlarla rekabet edebilir
seviyede olmak zorundadır. Taraflar, doğalgaz teslimatları başlamadan 6 ay önce
ilk fiyat revizyonunu talep edebilir. Doğalgaz teslimatının başlangıç
tarihinden itibaren her iki tarafın da ilk 10 yılda ikişer defa ve ikinci 10
yılda ise yine ikişer defa fiyat revizyon isteme hakları olup, iki fiyat
revizyonu arasında en az üç yıllık bir süre olmak zorundadır. Taraflar aksini
kararlaştırmadıkça, yukarıda belirtilen süre kısıtları dikkate alınmadan fiyat
revizyonu yapılamaz.
Bu çerçevede, ilk fiyat revizyonu, BOTAŞ
tarafından, gaz alım başlangıcından önce talep edilmiş ve kontrattaki fiyat
formülü hiç uygulanmadan fiyat revize edilmiştir. 1 Haziran 1987 tarihinden
itibaren geçerli olan fiyat revizyonuyla, BOTAŞ tarafı fiyatı yaklaşık yüzde 19
oranında indirmiş bulunmaktadır. (30 Temmuz 1987 tarihli Addendum No: 1) Bu
indirim hesabı 1987-1994 yılları arasındaki ortalama fiyatlardan yapılmıştır.
İkinci fiyat revizyonu, Rus tarafının
talebi üzerine, 1.1.1994 tarihinden itibaren geçerli olmak üzere yapılmıştır.
Bu revizyonla, fiyat, 1.1.1994 itibariyle yaklaşık yüzde 25 oranında artırılmış
olup, 1994'ten 2002 dördüncü döneme kadarki fiyatların ortalamalarından
hesaplandığında, yaklaşık yüzde 10'dur. (24.3.1994 tarihli Addendum No:2) Yine,
24.3.1994 tarihinde imzalanan protokolle, 1994-1995 yılları için her 1 000
metreküp başına 3 dolar ilave yapılmıştır. (24.3.1994 tarihli Protokol)
24.3.1994 tarihinde imzalanmış olan
protokolle, alım fiyatı, 54,06 Amerikan Doları/1 000
santimetreküpten, formülde yapılan değişiklikle yüzde 25 oranında artırılarak,
67,52 Amerikan Doları/1 000 santimetreküpe çıkarılmış, buna ilave olarak,
1992-1995 yılları arasında (önceki döneme ilişkin sağlıklı kayıtlar
bulunamamıştır) teslim basıncından kaynaklanan 13 235 780 Amerikan Doları
alacaktan vazgeçilmiştir. Ancak, bu değişikliklerin yapılabilmesi hususunda,
her iki belgeyi imzalayan Genel Müdür Hayrettin Uzun ve Doğalgaz Daire Başkanı
Gökhan Yardım'ın önceden yetkilendirilmedikleri anlaşılmıştır.
Zira, 14.2.1986 tarihinde
Sojuzgazexport'la imzalanan yılda 6 milyar metreküp doğalgazın alımına ilişkin
sözleşmenin 12 nci maddesi yedinci bendi gereğince, sözleşmenin geçerlilik
kazanabilmesi için BOTAŞ Yönetim Kurulunun onayı gerektiğinden, hukukî
tabiriyle "usulde ve yetkide paralellik" ilkesi gereğince, sözleşmede
yapılacak her türlü değişikliğin de hukuken geçerlilik kazanabilmesi için, bu
değişikliklerin de BOTAŞ Yönetim Kurulunun onayına sunulması veya bu belgelerin
imzalanması hususunda önceden yetki verilmesi gerekmektedir.
BOTAŞ ve Gazexport arasında 24.3.1994
tarihinde imzalanan bu zeyilnamede, anlaşma kapsamında, daha önce, 30.7.1987
tarihinde yapılan Zeyilname I'de değiştirilmiş bulunan 5 inci maddenin tekrar
tadili yapılmış ve sözleşmenin fiyat formülü yeniden belirlenmek suretiyle,
fiyat revizyonu gerçekleştirilmiştir. Aynı protokolle, 1994-1995 yılları için,
her 1 000 metreküp başına 3 dolar ilave yapılmıştır.
Yukarıdaki gelişmelerden de görüleceği
üzere, bu oranda artış şartlarının oluşup oluşmadığına bakılmaksızın, doğalgaz
fiyatının yüzde 25 oranında artırıldığı, buna ilave olarak, fiyata 3 dolar
ilave edildiği, bunlarla birlikte, sözleşme gereği BOTAŞ'a ödenmesi gereken 13
235 780 Amerikan Doları alacaktan da vazgeçildiği görülmektedir. Ayrıca, 1992
yılından önceki dönemde de, kayıtların sağlıklı tutulmamasından dolayı,
kayıplar olabileceği düşünülmektedir.
Bu tutarlara ilave olarak, Turusgazın; 7
500 000 000 metreküp/yıl doğalgaz alımına ilişkin ilk sözleşmesi kapsamında
hesaplanan ve bakiye kalan tutar olan 1 875 816 Amerikan Doları ilave
edildiğinde, Turusgaz firmasından, 2000 yıl sonu itibariyle bakiye indirim
tutarları alacağımız toplam olarak 1 958 044 Amerikan Dolarına ulaşmaktadır.
Doğalgaz alım sözleşmelerinin ilgili
hükümlerinden kaynaklanan teslim basıncı ve eksik miktarlara ilişkin indirim
tutarlarının, satıcılar tarafından, öngörülen dönemlerdeki faturalarda
gösterilmemiş olması, genel anlamda, sözleşmeye aykırı bir durum teşkil
etmektedir.
Yapılan ikinci fiyat revizyonunda, ülkemiz
menfaatlarının korunması yoluna gidilmediği, Rus tarafının bu revizyondan
fevkalade avantajlı çıktığı anlaşılmaktadır. Bu revizyonu imza eden BOTAŞ Genel
Müdürü ve Daire Başkanının Yönetim Kurulundan yetki almadan bu işlemi yapmış
olmaları da bu revizyonun normal bir revizyon olmadığını göstermektedir.
Üçüncü fiyat revizyonu BOTAŞ tarafından
Temmuz 2000 tarihinde talep edilmiş olup, fiyat revizyon görüşmeleri 2002 yılı
ağustos ayına kadar devam etmiş ve fiyat indirimini de içeren bir paket halinde
fiyat revizyon görüşmeleri 26 Ağustos 2002 tarihinde imzalanan protokolle nihaî
hale getirilmiştir. Bu protokol doğrultusunda anlaşmaya yönelik yapılan
zeyilnameler 23 ve 24 Eylül 2002 tarihlerinde imzalanmıştır.
Doğalgaz alım-satım sözleşmelerinde fiyat
revizyonlarının hangi şartlarda ve nasıl yapılacağı açıkça belirlenmiştir. Bu
şartlar gerçekleştiğinde tarafların, her 10 yılda 3'er yıldan az olmamak
kaydıyla ikişer defa fiyat revizyonu
isteme hakkına sahip olacakları, fiyat revizyon görüşmelerinin 2-3 yıl gibi çok uzun sürelerde tamamlanabildiği,
bu yüzden istenilen fiyat indirimi veya artışlarının, tarafların birbirlerine
fiyat revizyonu isteklerini yazılı bildirdikleri tarihten itibaren geçerli
olduğu, bunun da geçmişte örneklerinin bulunduğu ve Türkiye'nin gaz
anlaşmalarının yürürlüğe girdiği 1987 yılından bu yana fiyat revizyon
isteklerinin üretici ülkeye bildirildiği tarihten itibaren fiyat indirimi
ve/veya artışı olarak yürürlüğe konulduğu bilinmektedir.
Ağustos 2002 tarihinde Rusya ile yapılan
fiyat revizyonunda ise; Temmuz 2000 tarihinde BOTAŞ'ın, hem Gazexport hem
Turusgaz için fiyat indirimi isteğini yazılı bildirdiği halde, BOTAŞ
Yönetiminin bu durumu dikkate almadan, fiyat indirimini anlaştıkları tarih olan
Eylül 2002'den başlattığı, Temmuz 2000-Eylül 2002 tarihleri arasında Rusya
Federasyonundan 2 yıl 2 aylık toplu olarak alınması gereken yaklaşık 166 000
000 dolardan vazgeçildiği, fiyat indirimlerinin seçimlere yetiştirilmesi
kaygısıyla düşük oranda tutulduğu, indirim oranının ortalama yüzde yüzde 6
olduğu, 1994 yılında Ruslara yüzde 25 fiyat artışı verildiği ve toplu para
ödendiği, karşılıklılık ilkesine göre, en aşağı yüzde 12-15 indirim alınmasının
gerektiği, fiyat revizyonlarının bir sonraki fiyat görüşmelerine kadar sürdüğü
ve bu sürenin minimum 3 yıl olduğu sözleşmede yer almasına karşın, yapılan
fiyat revizyonunun Eylül 2002-1.1.2005 tarihleri arasında geçerli kılındığı;
yani, 2 yıl 4 ay gibi, kontrata uymayan bir süreyle sınırlandırıldığı; bundan
da öte, yapılan fiyat revizyonuyla, 1.1.2005 tarihinde, hiçbir görüşme ve
müzakere yapmadan Ruslara otomatik yüzde 6 gibi bir fiyat artışı verilerek bir
sonraki fiyat pazarlığının bu fiyat üzerinden yapılmasına imkân sağlandığı,
kontrattaki 54 barlık basıncın 51 bara indirildiği; bu nedenle, BOTAŞ'ın
işletme masraflarının artacağı, BOTAŞ'ın da bu artışı nihaî tüketiciye
yansıtacağı, BOTAŞ asgarî alım taahhüdü kadar doğalgazı ancak alabilirken,
bütün rakamları, daha yüksek olan kontrat miktarından hesaplayarak elde edilecek
kazançların yüksek gösterildiği; buna ilave olarak, 10 yılda iki fiyat revizyon
hakkının da tek fiyat revizyonu kullanımına indirildiği anlaşılmıştır.
Mavi Akım Hattı:
15 Aralık 1997 tarihinde Başbakan Mesut
Yılmaz, Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanı Cumhur Ersümer, Rusya Federasyonu
Başkanı V. Çernomirdin ve Rusya Federasyonu Enerji ve Yakıt Bakanı S. Kiriyenko
arasında, Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Rusya Federasyonu Arasında Rus
Doğalgazının Karadeniz Altından Türkiye Cumhuriyetine Sevkıyatına İlişkin
Anlaşma imzalanmıştır.
Anlaşmaya göre: "Söz konusu doğalgaz
boru hattı, Rusya Federasyonunun topraklarında ve Karadeniz'in altında RAO
Gazprom tarafından; Türkiye Cumhuriyetinin topraklarında ise, RAO Gazpromun ana
inşaat şirketi ile Türk şirketlerinin oluşturacağı bir konsorsiyum tarafından
inşa edilecektir."
Rus şirketi Stroytransgaz, BOTAŞ'a, 18
Aralık 1997 tarihli bir mektup yazarak, Turan Hazinedaroğlu İnşaat ve Ticaret
AŞ ve Öztaş İnşaat ve Ticaret AŞ firmalarıyla bir konsorsiyum (OHS Konsorsiyumu)
kurduğunu bildirmiştir. 2 Aralık 1997 tarihinde -Rusya Federasyonu ile henüz
anlaşma imzalanmadan önce- kurulan bu konsorsiyumun lideri Stroytransgazdır.
Henüz sözleşme yapılmamış olduğundan, 29 Ağustos 1997 tarihli anlaşmada,
inşaatın kimler tarafından yapılacağı hususu kararlaştırılmamıştır. Esasen, iki
ülke Enerji Bakanlıkları arasında imza edilmesi gereken ve Mavi Akım Anlaşması
gibi çok boyutlu ve çok önemli bir anlaşmanın devletin üst kademelerinin
bilgisi dışında ve onayı olmadan, kamuoyunda tartışmaya açılmadan, RAO-Gazprom
Yönetim Kurulu Başkanı ile TC Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanı Cumhur Ersümer
tarafından imza edilmiştir.
Mavi Akım fiyat formülüyle ilgili
gelişmeler:
29 Ağustos 1997 tarihinde Rus Doğalgazının
Karadeniz'den Türkiye'ye Teslimatına İlişkin İşbirliği Anlaşması, dönemin
Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanı Cumhur Ersümer ile Gazprom yetkilileri
arasında imzalanmıştır. İşbirliği Anlaşmasında "taraflar, doğalgaz fiyatının Samsun teslimi olarak 10
Aralık 1996 tarihinde Gazexport ile Turusgazın müstakbel ortakları arasında
imzalanan kontrattaki fiyat ve fiyat formülünden daha yüksek olmayacağına karar
vermişlerdir" hükmü bulunmaktadır.
Bu doğrultuda, 24 Eylül 1997 ve ayrıca 3
Ekim 1997 tarihlerinde BOTAŞ ve Gazexport, Mavi Akım Doğalgaz Alım Satım
Anlaşmasının fiyat maddesini, 10 Aralık 1996 tarihli Gazexport ile Turusgazın
müstakbel ortakları arasındaki Doğalgaz Alım Satım Anlaşmasında fiyat
maddesinde yer alan fiyat formülü doğrultusunda belirleyerek paraflamışlardır.
Burada yer alan fiyat formülünde yüzde 3,5 kükürtlü fueloilin baz değeri, F01
olarak yer almaktadır. Fiyat maddesinin tanımlar kısmında yüzde 3,5 kükürtlü
fueloilin baz değeri, F00 olarak ve sabit bir katsayı olarak tanımlanmaktadır.
(24 Eylül 1997 tarihli paraflı metin, 3 Ekim 1997 tarihli paraflı metin)
15 Aralık 1997 tarihinde Rus Doğalgazının
Karadeniz Altından Türkiye Cumhuriyetine Sevkıyatına İlişkin Hükümetlerarası
Anlaşma imzalanmıştır. Hükümetlerarası Anlaşmanın 2 nci maddesi kapsamında
"Rusya Federasyonundan Türkiye'ye Karadeniz altından döşenecek boru hattı
ile ilave 16 milyar metreküp doğalgaz teslimatının teknik, ticarî, idarî ve
uygulama koşulları, işbu hükümetlerarası anlaşma ve 29 Ağustos 1997 tarihli Rus
Doğalgazının Karadeniz'den Türkiye'ye Teslimatına İlişkin İşbirliği Anlaşması
çerçevesinde BOTAŞ ve VEP, Gazexport-RAO Gazprom arasında imzalanan alım satım
kontratı ile belirlenecektir" hükmü bulunmaktadır.
Hükümetlerarası Anlaşmanın, Türkiye Büyük
Millet Meclisi tarafından 1 Nisan 1998 tarihli ve 4357 sayılı Kanunla
onaylanması uygun bulunmuş ve 30 Nisan 1998 tarihinde Bakanlar Kurulu
tarafından 12 Mayıs 1998 tarihli Resmî Gazetede yayımlanmıştır.
15 Aralık 1997 tarihinde Mavi Akım
Doğalgaz Alım Satım Anlaşması imzalanmıştır. Doğalgaz Alım Satım Anlaşmasının
fiyat maddesi içinde yer alan fiyat formülü, 29 Ağustos 1997 tarihli İşbirliği
Anlaşması ve 15 Aralık 1997 tarihli Hükümetlerarası Anlaşma doğrultusunda
belirlenmiştir. Bu anlaşmadaki fiyat formülünde yüzde 3,5 kükürtlü fueloilin
baz değeri, FO1 olarak yer almaktadır. Fiyat maddesinin tanımlar kısmında yüzde
3,5 kükürtlü fueloilin baz değeri F00 olarak ve sabit bir katsayı olarak
tanımlanmaktadır.
Gazexport ile BOTAŞ arasında 15 Aralık
1997 tarihinde imzalanan Doğalgaz Alım Satım Anlaşması kapsamında 2003 yılı
şubat ayında gaz alımı başlamıştır. Anlaşma çerçevesinde ilk fatura BOTAŞ'a
geldiğinde, anlaşmada yer alan formül fiyatı ile Gazexport ve Snam Trading B.V.
tarafından gönderilen fatura fiyatları arasında farklılık olduğu tespit edilmiştir.
BOTAŞ tarafından faturalara itiraz edilerek, ödemeler Gaz Alım Satım
Anlaşmasında yazan mevcut formül fiyatı üzerinden yapılmıştır. Öte yandan, söz
konusu anlaşmanın başlangıç döneminde, alıcı tarafına verilmiş olan gaz alımı
konusundaki esneklik dikkate alınarak, 12 Mart 2003 tarihinde gaz alımı
durdurulmuştur. Halihazırda gaz alımı yapılmamaktadır.
29 Ağustos 1997 tarihinde imzalanan
anlaşma, iki ülke arasında yapılan sözleşme niteliğinde olmayıp, bir şirketin
yönetim kurulu başkanı ile bir ülkenin bakanı arasında imzalanan mutabakat
zaptı nitelikli, ileriye yönelik kesin olmayan taahhütler içeren bir metindir.
Ülkemiz üst düzey yöneticileri ile diğer ülkelerin üst düzey yöneticileri
arasında buna benzer birçok anlaşma imzalanmıştır. Sözleşme niteliğinde olmayan
bir metinle, sözleşmenin ana unsurları sayılabilecek alım miktarı ve teslimat
süreleri, doğalgazın fiyatı, hatta hangi tarihte sözleşme imzalanacağı
hususlarına yer verilmiştir.
Bu anlaşmada, Mavi Akım Projesi kapsamında
alınacak gazın fiyat formülünün; 10 Aralık 1996 tarihinde, Turusgazın müstakbel
ortakları olarak Botaş ve Gama Gazprom Ve Gazexport arasında imzalanan
anlaşmadaki fiyat formülüne göre belirleneceği ve fiyatın her halükârda bu
fiyatı geçmeyeceği belirlenmiştir.
18 Şubat 1998 tarihinde hazırlanıp 10
Aralık 1996 tarihi konulan ve Turusgazın yüzde 35 hissesine sahip (altın hisse)
BOTAŞ (Türkiye) yetkililerinin imzası bulunmayan sahte bir belgeyle, Gazexport
ile Turusgaz arasındaki formülün Gazexport lehine yeniden düzenlendiği, buna
bağlı olarak Turusgaz ile BOTAŞ arasındaki Doğalgaz Alım-Satım Anlaşmasında yer
alması gereken formülün de 18 Şubat 1998 tarihli Side Letter'da değiştirilen
haliyle yer aldığı; ancak, Side Letter metninde formülün değiştirildiğine veya
yeniden düzenlendiğine dair herhangi bir ibare bulunmadığı anlaşılmıştır.
10 Aralık 1996 tarihinde imzalanan
anlaşmayla Turusgazın müstakbel ortaklarıyla Gazexport arasında kararlaştırılan
fiyat formülünün Mavi Akım kanalıyla alınacak doğalgaz için de uygulanacağı
bilinmesine rağmen, doğalgaz transferi başlayıp ilk fatura düzenlenene kadar
Rusya tarafından herhangi bir itiraz ya da formülde revizyon iddiası gündeme
gelmemiştir.
Mavi Akım Anlaşmasının 4 üncü maddesine
baktığımızda "Rusya Federasyonundan Türkiye Cumhuriyetine sevk edilen
doğalgaz, tarafların karşılıklı mutabakatı olmaksızın üçüncü ülkelere ihraç
edilemeyecektir" hükmü yer almaktadır. Rusya, Türkmenistan'dan doğalgazı
alacak, istediği miktarda Türkiye'ye verebilecek, bu anlaşma gereği, Türkiye bu
gazı Rusya'nın oluru ve onayı olmadan bir başka ülkeye pazarlayamayacaktır.
Mavi Akım Projesi, Sovyetler Birliğinin
dağılmasından sonra, Rusya Federasyonunun, kaybedilenlerin kazanılması
doğrultusundaki devlet politikası gereği ve bu politikanın bir parçası olarak
yürürlüğe konulmuş projedir kanaatine varılmıştır.
BAŞKAN - Saygıdeğer milletvekilleri, kâtip
üyemizin bundan sonraki sunumlarını oturduğu yerden yapmasını oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Buyurun.
Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü
uygulamaları:
Komisyonca yapılan incelemede, bazı baraj
inşaatlarında yüzde 400-696'lara varan keşif artışlarının olduğu, istisnasız
bütün işlerde yüksek oranlarda keşif artışı olduğu, DSİ Genel Müdürlüğünün
açıklama notunda "bazı projelere 2002 yılında keşfi dolmadan ilave keşif
artışı verilmesinin sebeplerinin politik olduğu düşünülmektedir"
belirtildiği, dikkat çeken başka bir hususun ise yüzde 30 üzeri keşif
artışlarının temel, tünel ve mücbir sebeple verilmesi gerekirken, Proje ve İnşaat
Dairesi Başkanlığında 57 işte, İçme Suyu ve Kanalizasyon Dairesi Başkanlığında
20 işte, Barajlar ve HES Dairesi Başkanlığında 56 işte yüksek oranlarda keşif
artışı olduğu, keşif artışlarının bu kadar yüksek çıkmasının tek açıklamasının
işlerin projelerinin sağlıksız olduğu ve keşif artışı uygulamasının
suiistimaliyle açıklanabileceği, yapılan bu uygulamayla bazı müteahhit
firmalara ihalesiz olarak yüksek miktarlarda ilave iş verilmiş olduğu, yapılan
bu uygulamanın haklı olarak bazı firmaların kayırıldığı, bürokratların ve
siyasîlerin bu uygulamadan çıkar sağladığı yönündeki iddiaları gündeme
getirdiği, Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanı Hilmi Güler'in Komisyonumuza
verdiği "son dönemde verilen keşif artışlarının birkaç milyar dolar
olduğu" beyanının olduğu, Komisyonumuza haricen intikal eden bilgiler
incelendiğinde, dış kredili ve protokollü işler hariç, 1990 yılında 2, 1991
yılında 2, 1992 yılında 6, 1993 yılında 1, 1994 yılında 3, 1995 yılında 1, 1996
yılında 4, 1997 yılında 6, 1998 yılında 16, 1999 yılında 13, 2000 yılında 15,
2001 yılında 11, 2002 yılında 25 adet keşif artışı yapıldığı, son beş yıldaki
keşif artışlarının dolar cinsinden değerinin, sırasıyla, 1998 yılında 277 884
786, 1999 yılında 105 333 248, 2000 yılında 659 419 557, 2001 yılında 157 170
808, 2002 yılında 1 117 440 514 Amerikan Doları olduğu, yine, Komisyonumuza
intikal eden bilgilerden, keşif artışlarının kaynakları olarak; keşif artışının
projeye faydası ve rantabilitesi olmadığı, keşif artış taleplerinin teknik
zorunluluklardan kaynaklanmadığı, yeni fiyat uygulamalarının gerçeği
yansıtmadığı, iş programında kasıtlı olarak hata yapıldığı, bu hataların keşif
artışına neden olduğu, işin sözleşmesinde olmayan işlerin kapsama alındığı,
planlama ve kati proje aşamasında hata olduğu hususlarının gösterildiği,
yapılan işlemlerin kasıtlı olduğunun en büyük göstergesinin yüzde 30 üstü keşif
artışlarının keşif dolduktan sonra verilmesi gerekirken, çoğu işte işe
başlandıktan hemen sonra veya yüzde 100 keşifleri dolmadan keşif artışı
yapıldığı, eğer bu keşif artışları kapsamındaki işler ihaleli olarak yapılmış
olsaydı, ihaleli işlerin indirim oranlarının yüzde 40-50 civarında olduğu göz
önüne alındığında, devletin en az 2 milyar dolar kazancının olacağı, örneğin,
programda olmamasına rağmen 1998 yılında acilen programa alınan Kiğı Barajı 20
trilyon keşifle 2886 sayılı Kanunun 44 üncü maddesine göre ihale edildiği,
ihaleyi yüzde 15 tenzilatla Özaltın Firmasının aldığı, yüzde 100 keşif
dahilindeki işler tamamlanmadan yüzde 373,15 keşif artışı verildiği, yani
müteahhit firmaya 60,331 trilyonluk işin ihalesiz olarak noter masrafı bile
yapılmadan verildiği, bu işin bugünkü fiyatlarla değerinin yaklaşık 550 trilyon
olduğu, ilanlı işlerde yüzde 40 civarında ortalama tenzilat gözönüne
alındığında, devletin kaybının 550x(40-15) = 1 400 trilyon olduğu, başka bir
örneğin ise Atasu Barajı olduğu, benzer büyüklükte bir iş deneyimi olmamasına
rağmen işin Cengiz İnşaata devredildiği, devredildikten sonra yüzde 394,3 keşif
artışı yapıldığı, (30,625-7,5)X6,76= 1,60 trilyonluk düşük tenzilatlı işin adı
geçen firmaya keşif artışıyla verildiği, benzer şekilde Çine Barajında yüzde
400 keşif artışı ile yaklaşık 400 trilyonluk işin ihalesiz verildiği,
2886 sayılı Kanunda yüzde 30'dan sonraki
keşif artışlarına olur verilmesindeki ana gerekçenin ülke ekonomisine katkı
yapacak acilen bitirilmesine ihtiyaç duyulan projelerin yeniden ihale
edilmesindeki zaman kayıplarını önlemek olduğu halde, yirmiiki yıldır
bitirilemeyen işler olduğu gözönüne alındığında keşif artışlarının amacına
uygun olmadığının açık olduğu, mevcut bütçe ödenekleriyle işlerin zamanında
bitirilmesinin söz konusu olmadığı, işlerin acilen bitirilmesine yönelik
gerekçeler bulunmadığı görülmüştür.
Bu durumda, 2886 sayılı Kanuna aykırı
olarak yapılan bu uygulamalarda sorumluluğu bulunan ilgili bakanların ve
bürokratların sorumluluğunun soruşturma komisyonunca belirlenmesi
gerekmektedir.
DSİ Genel Müdürlüğü uygulamalarıyla ilgili
olarak Komisyonumuza intikal eden diğer bir konu, hükümetlerarası ikili
işbirliği çerçevesinde kredili olarak yapımı ele alınan baraj ve HES
projeleridir. Bu kapsamda 29 adet baraj ve HES'in ihale yapılmaksızın firmalara
verildiği, firmaların kendi buldukları yabancı ortak ve kredi kuruluşlarıyla,
baraj ve HES projelerinin yüklenicisi oldukları, firmaların ön yeterliğe,
benzer iş deneyimine ve benzeri hususlarda denetime tabi tutulmadığı, baraj
deneyimi olmayan Cengiz İnşaatın 3 adet proje aldığı, işlerin Bakanlar Kurulu
Kararnamesine istinaden yapıldığı, kredilerinin Hazine garantili olduğu, Hazine
garantisi alındıktan sonra müteahhit firma ve ortaklarıyla pazarlık yapılarak
birim fiyatların tespit edildiği, pazarlık usulüyle tespit edilen fiyatlar
mukayese edildiğinde, fiyatların DSİ fiyatlarının 2-3 katı olduğunun
görüleceği, bazı işlere başlanıldığı, bazılarına ise başlanılmadığı, ihale
usulüyle yapılsaydı işlerin yarı fiyatına yapılabileceği, benzer uygulamanın
sulama işlerinde de yapıldığı, Boziki ve Bozova Sulamalarının bunlara örnek
olduğu, sulama işlerinde hektar maliyeti DSİ fiyatlarıyla 4 000 dolarken, bu
işlerde 10 000 dolar olduğu, ikili anlaşma adı altında yapılan bu işlerin
durdurulması ve iptal edilmesi gerektiği belirtilmektedir.
Komisyonumuza intikal eden başka bir DSİ
uygulaması Aydın-Çine Barajı inşaatıdır. İddialar arasında, işin ilk ihalesinin
yüzde 51 tenzilatla Yüksel İnşaatta kalmasına rağmen, ihalenin iptal edildiği,
davet usulüyle yapılan ikinci ihalede işin çok düşük tenzilatla Özkar firmasına
verildiği, bu işte sözleşme ve şartnameye aykırı olarak yüksek keşif bedeli
belirlendiği, mevcut devlet yolu değiştirilerek otoyol maliyetlerine yakın
fiyatla yol yapım parası ödendiği, tünel inşaatında önce tünel yapılacak yerin
komple kazıldığı, tünel yapıldıktan sonra üzerinin tekrar doldurulduğu, bu
suretle gereksiz keşif artışı ve fazla ödeme yapıldığı, kaya dolgunun beton
dolguya dönüştürülerek enjeksiyonlarla yüksek bedel ödendiği, özellikle
yap-işlet-devret modeliyle yapılan baraj sahalarındaki kamulaştırılma
işlemlerinde hak sahiplerinin mağdur edildiği, bu hususta DSİ Genel
Müdürlüğünce gerekli önlemlerin alınmadığı anlaşılmıştır.
Yukarıda açıklanan tüm olaylar
değerlendirildiğinde, ülkemizin enerji politikaları konusunda yapılan doğalgaz
anlaşmaları, doğalgaz santral işletme koşulları DSİ Genel Müdürlüğü
uygulamalarında dönemin Bakanlarının sorumluluğu ortaya çıkmaktadır.
Sonuç olarak:
1998 yılında imzalanan "Side
Letter"da; doğalgaz alım sözleşmelerinin fiyat formülünün değiştirilmesi
nedeniyle, Mayıs 2003 sonu itibariyle, yaklaşık 388 000 000 USD fazla
ödenmesine sebebiyet verilmiş, anlaşmada 2 milyar metreküp olan alım taahhüdü 8
milyar metreküpe çıkarılmış, tarafların inisiyatifinde bulunan ve bir yıl olan
alım taahhüdü "gayri kabili rücu" olarak yirmiüç yıla uzatılmıştır.
Bu "Side Letter"da Enerji ve Tabiî Kaynaklar eski Bakanı Cumhur
Ersümer'in "şahit" olarak imzası bulunmaktadır.
Ancak, bu "Side Letter"
imzalanırken, dayanak olan 1996 yılında imzalanan anlaşmanın hilafına olarak,
eski anlaşma tarih ve sayısını taşıyan ve önceki anlaşmadaki formülü
değiştirerek (Side Letter'daki formülü havi) yeni bir metin imzalanmıştır.
Yapılan bu işlemler ve mevcut bilgiler kapsamında olaylar değerlendirildiğinde,
Enerji ve Tabiî Kaynaklar eski Bakanı M. Cumhur Ersümer hakkında TCK'nın 205
inci maddesi, Anayasanın 100 üncü, İçtüzüğün 107 nci maddesi uyarınca Meclis
soruşturması açılması kanaati oluşmaktadır.
Ayrıca, doğalgaz alım anlaşmalarında;
- Alım garantisi anlamına gelen "al
ya da öde" (take or pay) yönteminin uygulanması,
- Bu anlaşmalar kapsamında saptanan fiyat
formülünün, daha sonra usulsüz olarak Türkiye aleyhine değiştirilmesi,
- Mavi Akım hattının ihalesiz olarak OHS
Konsorsiyumuna verilmesi,
- Benzer işlere göre, yaklaşık 75 000 000
dolar daha pahalı yaptırılmasına sebebiyet verilmesi,
Doğalgaz çevrim santrallarına gaz
verilememesi halinde yüksek ceza ödenmesi öngörülmesine karşılık, Rusya'nın
doğalgaz sağlayamaması halinde, bu cezaların Rus tarafına yansıtılmaması sonucu
kamu zararına yol açılması,
- Doğalgaz sözleşmeleri kapsamında, batı
hattından alınan doğalgazla ilgili olarak, yapılan ikinci fiyat revizyonu
sonucu Türkiye aleyhine, önce yüzde 25, daha sonra da 3 USD/1 000 metreküp
fiyat artışına neden olunmuştur. Ayrıca, Rusya tarafının yükümlülüklerini
yerine getirmemesi sonucu doğan yaklaşık 13 500 000 USD alacağımızdan
vazgeçilerek ülkemiz menfaatleri korunmamıştır. Bu durumda Rusya tarafının bu
revizyondan fevkalade avantajlı çıktığı, bu revizyonu imzalayan dönemin Genel
Müdürünün ve Doğalgaz Daire Başkanının sözleşmede öngörülmüş olan BOTAŞ Yönetim
Kurulundan yetki alma şartına uymadan bu işlemleri yapmış olduklarının
anlaşıldığı ve bu konuların halihazırda Bakanlığın bilgisi dahilinde olduğu
tespit edilmiştir.
Enerji ve doğalgaz anlaşmalarında Türkiye
aleyhine anlaşma ve uygulamaların yapılmasına yol açan dönemin bakanı Cumhur
Ersümer hakkında TCK 205 inci maddesi uyarınca ve ayrıca yine yukarıda
belirtilen DSİ Genel Müdürlüğü uygulamalarına onay veren Enerji ve Tabiî
Kaynaklar Eski Bakanları Cumhur Ersümer ve Zeki Çakan hakkında Türk Ceza
Kanununun 230 uncu ve 366 ncı maddelerine uyan fiilleri nedeniyle Anayasanın
100 üncü İçtüzüğün 107 nci maddesi uyarınca Meclis soruşturması açılmasını arz
ve teklif ederiz.
1 - Haluk Koç Samsun
2- Ali Topuz İstanbul
3- K. Kemal Anadol İzmir
4- Kemal Kılıçdaroğlu İstanbul
5- Ahmet Güryüz Ketenci İstanbul
6- Mahmut Yıldız Şanlıurfa
7- Yüksel Çorbacıoğlu Artvin
8- Şevket Gürsoy Adıyaman
9- Mustafa Sayar Amasya
10- Oya Araslı Ankara
11- Ayşe Gülsüm Bilgehan Ankara
12- Eşref Erdem Ankara
13- Muzaffer R.
Kurtulmuşoğlu Ankara
14- Feridun Ayvazoğlu Çorum
15- Osman Özcan Antalya
16- Yaşar Tüzün Bilecik.
17- Züheyir Amber Hatay
18- Abdülaziz Yazar Hatay
19- Mevlüt Coşkuner Isparta
20- Şükrü Mustafa Elekdağ İstanbul
21- Ali Rıza Gülçiçek İstanbul
22- Onur Öymen İstanbul
23- Mehmet Sevigen İstanbul
24- Bülent Tanla İstanbul
25- Bülent Baratalı İzmir
26- Türkân Miçooğulları İzmir
27- Muharrem Toprak İzmir
28- Halil Tiryaki Kırıkkale
29- Salih Gün Kocaeli
30- Mehmet Sefa Sirmen Kocaeli
31- Ersoy Bulut Mersin
32- Vahit Çekmez Mersin
33- Ali Oksal Mersin
34- Şefik Zengin Mersin
35- Mehmet Şerif Ertuğrul Muş
36- Necati Uzdil Osmaniye
37- Atilla Başoğlu Adana
38- N. Gaye Erbatur Adana
39- A. İsmet Çanakçı Ankara
40- Özlem Çerçioğlu Aydın
41- Mehmet Mesut Özakcan Aydın
42- Osman Kaptan Antalya
43- Mehmet Semerci Aydın
44- Ramazan Kerim Özkan Burdur
45- Kemal Demirel Bursa
46- Ali Dinçer Bursa
47- Ahmet Küçük Çanakkale
48- V. Haşim Oral Denizli
49- Mesut Değer Diyarbakır
50- Necdet Budak Edirne
51- Ahmet Yılmazkaya Gaziantep
52- İnal Batu Hatay
53- Memduh Hacıoğlu İstanbul
54- Birgen Keleş İstanbul
55- Zeynep Damla Gürel İstanbul
56- Vezir Akdemir İzmir
BAŞKAN - Bilgilerinize sunulmuştur.
Anayasanın 100 üncü maddesinde ifade
olunan "Meclis, bu istemi en geç bir ay içinde görüşür ve karara
bağlar" hükmü uyarınca, soruşturma önergelerinin görüşülme gününe dair
Danışma Kurulu önerisi biraz sonra Genel Kurulun onayına sunulacaktır.
Sayın milletvekilleri, sözlü soru önergelerinin
geri alınmasına dair 2 adet önerge vardır; okutuyorum:
C) Tezkereler ve Önergeler
1. -
Diyarbakır Milletvekili Muhsin Koçyiğit'in (6/737) esas numaralı sözlü sorusunu
geri aldığına ilişkin önergesi (4/125)
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Gündemin "Sözlü Sorular"
kısmının 384 üncü sırasında yer alan (6/737) esas numaralı sözlü soru önergemi
geri alıyorum.
Gereğini saygılarımla arz ederim.
Muhsin
Koçyiğit
Diyarbakır
BAŞKAN - Sözlü soru önergesi geri
verilmiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
2. -
Antalya Milletvekili Feridun Fikret Baloğlu'nun (6/826) esas numaralı sözlü
sorusunu geri aldığına ilişkin önergesi (4/126)
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Gündemin "Sözlü Sorular"
kısmının 470 inci sırasında yer alan (6/826) esas numaralı sözlü soru önergemi
geri alıyorum.
Gereğini saygılarımla arz ederim.
Feridun
Fikret Baloğlu
Antalya
BAŞKAN - Sözlü soru önergesi geri
verilmiştir.
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığının
2 adet tezkeresi vardır; okutup, oylarınıza sunacağım.
3. - Norveç
Parlamentosu Dışişleri Komitesi Başkanı Thorbjorn Jegland'ın TBMM Dışişleri
Komisyonu heyetini Norveç'e resmî davetine icabet edilmesine ilişkin Başkanlık
tezkeresi (3/401)
4.12.2003
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Genel Kuruluna
Dışişleri Bakanlığının 16.10.2003 tarihli
ve OABY/2003/425.40/NO/120-64 sayılı yazısında, Norveç Parlamentosu Dışişleri
Komitesi Başkanı Thorbjorn Jegland'ın Türkiye Büyük Millet Meclisi Dışişleri
Komisyonu heyetini Norveç'e davet ettiği bildirilmiştir.
Söz konusu davete icabet edilmesi hususu,
Türkiye Büyük Millet Meclisinin Dış İlişkilerinin Düzenlenmesi Hakkında 3620
sayılı Kanunun 6 ncı maddesi uyarınca Genel Kurulun tasviplerine sunulur.
Bülent
Arınç
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanı
BAŞKAN - Kabul edenler... Kabul
etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Diğer tezkereyi okutuyorum:
4. -
Bulgaristan Ulusal Meclisi Dış Politika, Savunma ve Güvenlik Komisyonu
Başkanının, TBMM Dışişleri Komisyonu heyetini Bulgaristan'a resmî davetine
icabet edilmesine ilişkin Başkanlık tezkeresi (3/402)
4.12.2003
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Genel Kuruluna
Dışişleri Bakanlığının 5 Kasım 2003
tarihli ve 453599 sayılı yazısında, Bulgaristan Ulusal Meclisi Dış Politika,
Savunma ve Güvenlik Komisyonu Başkanının Türkiye Büyük Millet Meclisi Dışişleri
Komisyonu heyetini Bulgaristan'a davet ettiği bildirilmiştir.
Söz konusu davete icabet edilmesi hususu,
Türkiye Büyük Millet Meclisinin Dış İlişkilerinin Düzenlenmesi Hakkında 3620
sayılı Kanunun 6 ncı maddesi uyarınca Genel Kurulun tasviplerine sunulur.
Bülent
Arınç
Türkiye
Büyük Millet Meclisi
Başkanı
BAŞKAN - Kabul edenler... Kabul
etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Sayın milletvekilleri, Danışma Kurulunun
bir önerisi vardır, okutup oylarınıza sunacağım.
IV. -
ÖNERİLER
A) DanIşma Kurulu Önerİlerİ
1. - (9/3),
(9/4,9/7), (9/5,9/6) esas numaralı Meclis soruşturması önergelerinin görüşme
gününe ve çalışma saatlerine ilişkin Danışma Kurulu önerisi
Danışma Kurulu Önerisi
No. : 54 Tarihi : 4.12.2003
Daha önce gelen kâğıtlar listesinde
yayımlanan ve Genel Kurulda okunmuş bulunan; Devlet eski Bakanı ve Başbakan
Yardımcısı H. Hüsamettin Özkan ile Devlet eski Bakanı Recep Önal hakkındaki
(9/3) esas numaralı Meclis soruşturması önergesi ile Enerji ve Tabiî Kaynaklar
eski Bakanları Mustafa Cumhur Ersümer ile Zeki Çakan hakkında aynı mahiyetteki
(9/4) ve (9/7) esas numaralı; eski Başbakan A. Mesut Yılmaz ile Devlet eski
Bakanı Güneş Taner hakkında aynı mahiyetteki (9/5) ve (9/6) esas numaralı
Meclis soruşturması önergelerinin ise birleştirilerek gündemin "Özel
Gündemde Yer Alacak İşler" kısmının 1, 2 ve 3 üncü sıralarında yer alması
ve Anayasanın 100 üncü maddesi gereğince soruşturma açılıp açılmayacağı
hususundaki görüşmelerinin, 9.12.2003 Salı günkü birleşimde yapılmasının, bu
birleşimde sözlü sorular ile diğer denetim konularının görüşülmemesi ve bu
işlerin bitimine kadar çalışma süresinin uzatılmasının, Genel Kurulun onayına
sunulması Danışma Kurulunca uygun görülmüştür.
Bülent
Arınç
Türkiye
Büyük Millet Meclisi
Başkanı
Faruk
Çelik Haluk
Koç
AK
Parti Grubu Başkanvekili CHP Grubu
Başkanvekili
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, Danışma
Kurulunun önerisini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler...
Kabul edilmiştir.
Gündemin "Kanun Tasarı ve Teklifleri
ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler" kısmına geçiyoruz.
V. - KANUN
TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER
İŞLER
1. - Adlî
Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Bölge Adliye Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve
Yetkileri Hakkında Kanun Tasarısı ve Adalet Komisyonu Raporu (1/521) (S.
Sayısı: 146)
2. - Hukuk
Usulü Muhakemeleri Kanununda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Tasarısı ve
Adalet Komisyonu Raporu (1/523) (S. Sayısı: 152)
BAŞKAN - Adlî Yargı İlk Derece Mahkemeleri
ile Bölge Adliye Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yetkileri Hakkında Kanun
Tasarısı ile Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununda Değişiklik Yapılmasına İlişkin
Kanun Tasarısının geri alınan maddeleriyle ilgili komisyon raporları henüz
gelmediğinden tasarıların görüşmelerini erteliyoruz.
Petrol Piyasası Kanunu Tasarısı ve Sanayi,
Ticaret, Enerji, Tabiî Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonu raporunun
müzakeresine başlıyoruz.
3. - Petrol
Piyasası Kanunu Tasarısı ve Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabiî Kaynaklar, Bilgi ve
Teknoloji Komisyonu Raporu (1/691) (S. Sayısı: 288) (x)
BAŞKAN - Komisyon?.. Burada.
Hükümet?.. Burada.
Komisyon raporu 288 sıra sayısıyla
bastırılıp dağıtılmıştır.
Tasarının tümü üzerinde, Cumhuriyet Halk
Partisi Grubu adına Adana Milletvekili Tacidar Seyhan; buyurun. (CHP
sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA TACİDAR SEYHAN (Adana) -
Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; petrol piyasasını düzenleme konusunda hep
birlikte çalıştığımız kanun tasarısı üzerinde Cumhuriyet Halk Partisi Grubu
adına söz almış bulunuyorum.
Öncelikle şunu belirtmek istiyorum: Bu
tasarı, Türkiye'nin uzun yıllardır beklediği bir tasarı. Bugüne kadar
tanımlamalarımızda bir yanlış anlama olduğu için bir aktif düşüncemi sizlerle
paylaşmak istiyorum. Hakikaten, Türkiye'nin petrol piyasasının düzenlenmesi
konusunda bir kanuna ihtiyacı vardır. Kimse, bunun aksini iddia edemez. Ancak,
bu kanun yapılırken birkaç önemli noktanın gözden kaçırılmaması lazım.
Petrol, Türkiye'de Enerji Bakanlığı
bünyesinde var olan doğalgaz, elektrik ve petrol ürünleri olmak üzere üç
temelin en büyüğüdür ve bu ülke için fosil kaynaklar açısından en ciddî, en
önemli konudur; bunda hemfikiriz. Bunun piyasada tüketilmesi, sağlıklı biçimde
tüketiciye ulaştırılması, piyasada rekabet edilebilir ölçülerde sistemli
satışının sağlanması için gerekliliği konusunda da hiçbir endişemiz yoktur.
Burada yapılmak istenen nedir, onu iyi algılamak gerekir. Ben, sizinle bunları
paylaşmaya çalışacağım.
Değerli arkadaşlarım, bu yasa tasarısı
komisyona geldiğinde çok rica ettik; bunu bir alt komisyona havale edelim,
üzerinde yeterince çalışalım ve daha sonra Meclisin gündemine getirelim; bu
yasa gereklidir, ancak, bu yasa, dağıtıcı firmalar, bayiler -yani, akaryakıt istasyonları ve tüketici-
arasında, üçünü birlikte koruyacak bir dengeyi taşımıyor dedik. Biz, yasa
olumsuzdur demiyoruz; ama, yasada bir denge yoktur, bu yasanın bir ruhu yoktur,
maalesef yoktur.
Bakın, teker teker paylaşıyorum. Yasa, ilk
internette yayımlandığında, bir petrol piyasası düzenleme kurulunun kurulması
öngörülmüştü. Uzun süreler, internet sayfasında, biz, bunu gördük.
Şu anda komisyonda oturan görevli
arkadaşlarımın içerisinde, bu konuda bir bilgilendirme notu yazmış olan var. Bu
arkadaşımız da, petrol piyasası düzenleme kurulunun ne kadar önemli olduğunu,
kurulmasının, denetim faaliyetleri ve yönetim faaliyetleri açısından ne kadar
gerekli olduğunu notunda yazmış -kendisine çok teşekkür ediyorum- ama, gel
gelelim, bu yasa kısa süre sonra değiştirilmiş, petrol piyasası düzenleme
kurulu kaldırılarak, yerine Enerji Piyasası Düzenleme Kurulu konulmuştur. Peki,
bu da bir kurul değil midir; kuruldur.
Değerli arkadaşlarım, bakın, petrol
alanında faaliyet gösteren 20'nin üzerinde dağıtıcı firma var; fakat, 12 000
istasyon var. Enerji Piyasası Düzenleme Kurulu, her açıdan, bu 12 000 istasyonu
ve piyasadaki dalgalanmayı denetleyecek, kaliteyi denetleyecek, rafinajdan
tüketiciye kadar uzanan her dilimde kontrolü elinde bulunduracak. Enerji
Piyasası Düzenleme Kurulu, ne teknik açıdan ne donanım açısından bu işe hizmet
verecek halde değildir.
Biz, bu kurulun, kendi görev ve
sorumluluklarıyla baş başa bırakılmasını, petrol piyasası düzenleme kurulunun
yeniden oluşturulmasını savunuyoruz. Gerekten, samimî bir biçimde 12 000 bayii
denetleyecekseniz, bu piyasada haksız rekabetin önüne geçecekseniz, bu işi
ciddî bir şekilde yapmak zorundasınız.
(x) 288 S. Sayılı
Basmayazı tutanağa eklidir.
Tabiî, bir sitemimi de dile getirmek
istiyorum. Bir bürokrat arkadaşımız diyor ki "değerli arkadaşlar, siz bize
önergelerle geliyorsunuz; ama, bayileri dinliyorsunuz, bayilerden aldığınız
bilgilerle yanlış bilgileniyorsunuz, tasarının şeklini olumsuz yönde
değiştiriyorsunuz. Bunlardan brifing alarak bu işi düzeltemezsiniz."
Doğru; ben, gerekli sendikalardan ve bayilerden bilgi aldım. 12 000 bayii
dinlemedim; ama, birçok bayii dinledim. 12 000 bayiin geleceğini gözden
geçirdim, burada çalışan 250 000 -belki 300 000- insanın ne olacağını düşündüm.
Ben bunlardan brifing aldım; ama, bana söyler mi o sayın bürokratım; siz kimden
brifing aldınız? Her zaman, bir kişiden brifing almak yerine, halktan, halkın
temsilcilerinden brifing almayı yeğlerim. Bu benim için gurur, onur
meselesidir; bu, bir eleştiri kaynağı yapılmamalıdır.
Yeniden tasarıya dönüyorum değerli
arkadaşlar. Tasarıda, tek elden satış öneriliyor. Nedir; bir bayi gelecek,
sözleşme yapacak bir dağıtıcı firmayla ve o sözleşme uyarınca, başka hiçbir
dağıtıcı firmadan mal alamadan satış yapacak. Güzel. Sözleşmede satış koşulları
da belirleniyor; deniliyor ki "senin kriterlerin bu, bu kriterlerin
dışında satış yapamazsın." O da güzel. Ancak, bir yandan bunu koyarken
"sadece benden alacaksın" derken, onu bağlarken, bir yandan da biz, o
dağıtıcı firmaya diyoruz ki "Türkiye'deki cironun yüzde 15'i kadar bayilik
açabilirsiniz." Yani, ben, bir yandan sözleşme yaptığım bayii korumaya
çalışacağım bir yandan da hemen dibine, kendi istasyonumu, kendi satış bayimi
kuracağım, acentemi kuracağım. Peki, bana söyler misiniz; acente ile orada
özgür satış yapan, sözleşmeli satış yapan bayi nasıl rekabet edecek?! Siz, bir
fabrika satış mağazasının yanında, aynı malı satan serbest ticaret erbabının
tutunabileceğini söyleyebilir misiniz bana?! Bu yasa, bizi şuraya götürüyor:
Dağıtıcı firmalar, kısa sürede, etraflarında çalışan bayileri ya kendi
istekleri doğrultusunda sözleşme yapmaya mahkûm edecek, yani, bu yasayı bir
kölelik yasası haline dönüştürecek, sözleşmede yönlendirici, aktif rolünü
oynayacak ya da o istasyonun kapanması, kendi müdürlüğü, kendi acenteliğine
dönüşmesi yolunda gerekli girişimleri yapacak. Bu olur mu; evet, Türkiye'de
sonuç budur; bu kanunun böyle geçmesi halinde, sonuç budur.
Değerli arkadaşlar, madem tek elden satışı
öneriyorsunuz, bu acenteliği kaldırın. Kaldırın; acentelik kurmayın, insan
yaşasın, orada çalışanlar yaşasın. Benim derdim, denetimsizlik değil, bu
yasanın denetimden uzaklaştırılması da değil; benim derdim, vatandaşın
sağlığını korumanın önünde engel teşkil etmek de değil; benim derdim, 150 000,
250 000 çalışanı, 12 000 bayii, dağıtıcı firmalarla birlikte korumaktır. Biz
yasa yapıcıyız, biz bu dengeyi korumak zorundayız, biz bunu doğru algılamak
zorundayız. Dikey entegrasyonu sağlayalım... Çok güzel, tamam. TÜPRAŞ
özelleştirilecek, bu da onun bir adımı... Ona da kabul, öyle diyorsunuz, o ayrı
tartışılır. Rafineri yapan kişi, rafinerici, aynı zamanda depolama sistemini
getirecek; aynı kişi, aynı zamanda acentelik açabilecek ve aynı kişi, istediği
kadar petrolü ithal edebilecek. O da güzel, amenna; ama, aynı kişinin,
bayilerin yaşatılması yönünde de sorumluluğunun olması lazım. Bir yandan, tek
elden bağla buna diyorsunuz, bir yandan da, hayır, seni tek elden bağlayacağım;
ama, bir bayilik açarken, belediyeyle, senin açma koşullarını ortaya koyacağım,
sağlık açısından, güvenlik açısından, güvenlik açısından, yangın açısından
denetleyeceğim; bir de, 12 000 bayii, sokağa döküp, EPDK'ya bağlı lisans alması
için kuyruklara sokacağım, bir de böyle denetleyeceğim diyorsunuz. Dağıtıcı
firmalar bana az önce görüşmede dedi ki: "Yahu, kardeşim, biz, bu denetimi
kaçağı önlemek için istiyoruz." Çok güzel... Yani, bugün yüzde 60'ı kaçak
derken, bu hükümet veya geçmiş hükümetler kaçağı önleyemedi, lisansa bağlayarak
mı önleyeceğiz; bu mudur bu işin çözümü?! Hadi, bir tane yazarkasa koydunuz.
Onu da bir tedbir olarak koyuyorsunuz pompaya. Bir sürü kişinin işine mal
olacak, istihdamına mal olacak. O yazarkasanın da tanımı yapılmış; hafızası şu
kadar olacak, kapasitesi bu kadar olacak diye. Orada yazarkasa tarif edilmemiş;
yazarkasanın alınacağı yer tarif edilmiş. Siz onu da altına yazın, onu bilelim.
250 000 000 dolar civarında bir gider var.
Ekonomi krizde. Para bulmaya çalışıyoruz. İnsanlarımızı pompanın başında, bir
de yazarkasada bekletiyoruz. Nasıl olacak biliyor musunuz; gireceksiniz
plakanızı; ne kadar benzin alacaksınız, 30 000 000; size plakanızla birlikte
fişiniz çıkacak. Bunu neden yapıyormuşuz; efendim, petrol istasyonuna giren
kişi benzinini alıyor, fişini almıyormuş! Ee?.. Orada çalışan insanlar da
burada biriken faturayı çıkış yapmak zorunda olduklarından, bir başka şirkete
keserek haksız vergi kaybına neden oluyormuş. Çok güzel... Bunun ortadan
kaldırılmasını denetleyecek yöntem bu mudur?!
Totalizör koymuşlar. Her petrol
istasyonuna giren miktar belli, çıkan miktar belli. Bir petrolcü arkadaşım var;
diyor ki: "Ben totalizör üzerinden kaydımı yapıyorum maliyeye, bilançoya;
günlük maliye kayıtlarına öyle işliyorum; ben kaçırmıyorum." Alan insan bunu
kötü kullanıyorsa, orada görev yapan insanın kötü niyeti varsa, yazarkasa da
koysanız yapar, fatura da kesseniz yapar, oraya bekçi de koysanız yapar. Kötü
niyet var diye, vatandaşın önüne, maliyet artırıcı teker teker önlemler
koyamazsınız.
Bir yandan diyorlar ki: "Efendim,
Enerji Piyasası Düzenleme Kurulu bu işi ele alacak, serbest rekabet ortamı
açılacak ve benzin fiyatları düşecek." Bu yaygaranın getirisi ve götürüsü
75 000 liradır. Siz, yurtdışı fiyatlarına itibar ettiğiniz sürece, böyle
adlandırdığınız sürece, ülkedeki vergileri düzenlemediğiniz sürece, alt rakamı,
üst rakamı ortalama 75 000 liradır. Hiç bu işi abartmaya gerek yok. Herkes bunu
biliyor. Bu çerçevede değerlendirilmesini rica ediyorum.
Değerli arkadaşlarım, bir de, stratejik
değildir. Bakın, bu, bir petrol kanunu değildir; bu, bir Enerji Piyasası
Düzenleme Kurulu kanunudur, onun içinde Petrol Piyasası Düzenleme Kurulu
kanunudur. O halde, bizim, bu kanunda, üretimi artıracak faktörleri düşünerek,
stratejik tedbirleri de almamız lazım. Nedir bu stratejik tedbirler; bu ülkede
üretilen petrolün sürekliliğini sağlamak zorundasınız, ülkenin kriz
koşullarında yaşayabilmesi için sağlamak zorundasınız.
Burada bir tedbir alınmıştır; yetersizdir.
Buradaki tedbirde diyor ki: "Savaş hali düşünülerek şu kadar miktarda
petrol stoklanmaz durumundadır." Kaç gün süreyle; 90 gün süreyle. Savaş
bir yıl sürerse ne yapacaksınız?! Eğer, bu ülkede... Türkiye Petrolleri Anonim
Ortaklığının ürettiği petrol düşük kalitede; onu, hiçbir rafinerici bu rekabet
sistemine göre almaz, bu ücretlendirmeyle satsa dahi, o kurum ayakta duramaz;
yarın, teker teker bu kurumlar kapanacak. Rafineriyi özelleştirirseniz, bu
petrolün işlenmesi konusunda buraya kati maddeleri koymak zorundasınız; bu
yaşayacak. Ordunun bile kullanabileceği petrolü bulamazsınız üç ay sonra. Bu,
stratejik bir konumdur. Türkiye'de firmaların dağılım alanı da stratejiktir
arkadaşlar. Eğer, siz, Batı'da dağıtılan petrolün yüzde 50'sini tek bir firmaya
verirseniz, o yabancı firma "Türkiye'de kârlılığımı kaybettim; ben bu
piyasayı terk ediyorum" dediğinde, buradaki, sanayideki kuruluşlarımıza
petrolü nereden getireceğiz; Trakya'dan veya başka bir bölgeden taşımacılık mı
yapacağız?! Yükümlülüklerle bu insanlar bağlanmalıdır, yükümlülükleri
artırılmalıdır. 1977'de yaşanan krizi yeniden yaşamak istemiyoruz. Hatırlayın
-burada, benden büyük arkadaşlarımız, ağabeylerimiz var- 1977-1978'de, ATAŞ,
bir yıl süreyle, üç ay aralıklarla rafineriyi kapadı; sıra sıra petrol
kuyrukları oldu. Aynı şeyi yaşamak istemiyorum. Ben de bu ülkenin bir
evladıyım; sonuna kadar denetimden yanayım. Lisanslama yapacaksanız, şu tek
elden mantığını kaldırın, bu lisanslamayı belli kriterlere bağlayın. Bir yandan
ulusal marker koyuyorsunuz... Ulusal marker nedir biliyor musunuz; içine batırıyor,
benzinin kalitesini ölçüyor, mazotun kalitesini ölçüyor; ithal edilecek her
ürünün olması gereken kalite budur diyor. Tamam, güzel. Rekabet mi yapacağım,
rekabet etmemi mi istiyorsunuz; o zaman, bırakın -mademki kalite aynı, ben
bunun içine bir şey karıştıramayacağım- istediğim yerden alayım. Neden beni tek
elden, bir yerden almaya zorluyorsunuz?! "Birinden sözleşme bitti mi
birine bağlanacaksın" diyor. Kalite aynıysa, denetim de varsa, neden her
yerden alamıyorum?! Ben daha buraya ne hile karıştıracağım?! Ya böyle bir
denetim mekanizması kurmayın ya da buradaki bayii özgür bırakın, yaşayabilir
hale getirin.
Bakın -dikkatinizi çekmek istiyorum- bu
kanun tasarısını komisyonda görüştük; iki gün sonra televizyonda bir açıklama:
"Bir gruba ait petroller zinciri Türkiye'deki bayilik -yani, istasyon-
sayısını bir yıl içerisinde 800'e ulaştıracağını açıkladı." Nerede kuracak
bu 800 istasyonu; satışın en fazla olduğu yerde, yani batıda.
Değerli arkadaşlar, iki firma, üst üste,
800 istasyondan 1 600 istasyon açsın batıya, çoluğunun çocuğunun nafakasını
oradaki istasyonlara yatırmış insanların hepsi teker teker o istasyonları
kapatırlar; hiç kimse rekabet edemez. Benim fabrika satış mağazamın yanına
başka bir tane açıldığında, benden mal alan mağazayı yaşatmayacak her türlü
tedbiri, istediğimde, ben dağıtıcı firma olarak alırım. Bu, dağıtıcı
firmalarına bir bombardıman değil. Onları da koruyalım; ama, yükü sadece bayie
vermeyelim, dağıtıcı firmaların da sorumluluğu olsun, dağıtıcı firmaların da
yasal yükümlülüğü olsun. Bu tasarıda bu denge korunmamıştır. Bu tasarının
istemleri birbirine girmiştir. Deniliyor ki: "Bunları koymazsak, kaçak
artacak bu ülkede; yüzde 60'ı kaçak; siz, kaçaktan yana mısınız?" Olur mu
öyle şey?! Hangi milletvekili, hangi parlamenter kaçaktan yana olmayı içine
sindirir? "Biz, bayiden yanayız. Biz, Türkiye'de sermaye koyan insanın da
büyük firmalar tarafından korunmasından yanayız."
Değerli arkadaşlar, bunu, ben
söylemiyorum. Bu hükümet, bilgi almış. Rekabet Kurumu bir yazı yollamış, bu tasarının
5 maddesinin rekabete aykırı olduğunu belirtmiş ve Rekabet Kanununun 4 üncü
maddesine aykırı olduğunu da not düşmüş.
Arkadaşlar, peki, ne yapacağız şimdi? Biz,
Türkiye'de, piyasayı düzenlemek için kurmuş olduğumuz saygın bir kurumu mu
dinleyeceğiz, yoksa, ben yaparım, o kurum, bu Rekabet Kanunu hakkında yeniden
görüş bildirerek beni rahatlatır mı diyeceksiniz? Ha, bu kurumun görüş bildirmesi halinde durum düzeliyor mu;
doğru, düzeliyor. Aynı Rekabet Kurumu burada açıklamış.
Bakın, Rekabet Kurumunun Bakanlığa
gönderdiği yazıdan notları okuyarak sözümü tamamlamak istiyorum. "Öneri:
Burada sözü geçen tek elden satış sözleşmesi kavramının Rekabet Kurulunun 97/4
sayılı tebliğden esinlenerek alındığı düşünülmektedir. Esas olarak bu kavram
tek elden satış anlaşmaları şeklindedir. Anlam olarak da ele alındığında
bayilere tek dağıtıcıdan satın alınan ürünleri satması yükümlülüğünün
getirilmek istendiği dikkate alındığında tasarıda yer alan kavramın tek elden
satın alma anlaşması olarak değiştirilmesi gerekmektedir. "Buna bağlı
olarak diyor ki: "Mevcut sisteme bakıldığında, yükümlülüklerin (tek elden
satın alma şartı) dağıtıcılar ile bayiler arasındaki bayilik sözleşmelerinde
yer aldığı ve bu nedenle söz konusu hususların ayrıca kanunda da yer almasının
doğru bir yaklaşım olmayacağı düşünülmektedir. Esas itibariyle, dağıtıcılar ile
bayiler arasında, aralarındaki sözleşmeye istinaden oluşacak anlaşmazlıkların
ve sözleşmelere aykırı davranışların çözümlerinin kurul değil, mahkemeler
olması gerektiği söylenebilir. Bu gerçeğin dikkate alınması gerekmektedir"
diyorlar.
Arkadaşlar, ben demiyorum, bunu Rekabet
Kurumu diyor. Hem piyasayı düzenleyeceksiniz hem rekabet ettirebileceksiniz hem
de sorumluluklarımız arasında denge kuracaksınız. Bunu yapabiliyorsak, hep birlikte
yapalım.
Bakın, olması gereken şudur: Çekin bu
tasarıyı lütfen. Komisyonda konuşalım. Biz gereksizdir demiyoruz, son derece
gereklidir. Komisyonda yeniden tartışalım, tasarıda bir denge kuralım, burada
oybirliğiyle tasarıyı geçirip, Türkiye'nin önüne çıkalım. Hem bayileri hem
tüketicileri hem de dağıtıcı firmaları memnun edecek ortak bir yöntem bulalım.
Ben burada bir örnek daha vermek
istiyorum: Arkadaşlar, ben bayileri gezdim, Adana'da gezdim, diğer illerde
gezdim, hepsini dinledim ve bize çok kızgınlar.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Seyhan, size 2 dakika
eksüre veriyorum; lütfen, konuşmanızı tamamlar mısınız.
Buyurun.
TACİDAR SEYHAN (Devamla) - Hayhay,
toparlıyorum efendim.
Değerli arkadaşlarım, bana gelen bir
mail'i burada sizlerle paylaşmak istiyorum yine. Ben bunu kendi chat room'umda
tartışmaya da açtım. Diyorlar ki: "Oraya çıkıyorsunuz, kanun bir yanda,
siz söylemek istediğinizi söylüyorsunuz." Birinci soru:
"Siyasetçilerin kel alaka şeyler konuşmak görevi haline mi gelmiştir,
merak ediyoruz" diyorlar. Buna ben çok alındım. Konu üstünde konuşalım,
doğru. İkinci bir mesaj daha var: "Siz, bize söz verdiniz" diyor
vatandaş. "Akvaryum balıkları bile algıladığı sözleri 5 saniye aklında tutuyor;
siz, arkanızı döndünüz mü unutuyorsunuz" diyor. Bu insanlara hepimizin
sözü var; hatırlamamız gerekli. Biz, burada, ekmek yiyen herkesi koruyacağız,
iş yapan her esnafı koruyacağız, bu ülkenin ithalat politikasını da gözden
geçireceğiz. Her zaman, bu ülkeye emek vermiş insanlara hakkını teslim etmek,
bu ülkede para kazanmak isteyen, sadece para kazanmak için ticaret yapan
insanlara hakkını teslim etmekten daha önemlidir. Bizim aslî görevimiz ticaret
yapanın kârını korumak değil, halkı korumaktır.
Hepinize saygılar sunuyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Seyhan.
AK Parti Grubu adına, Kütahya Milletvekili
Sayın Soner Aksoy; buyurun. (AK Parti sıralarından alkışlar)
AK PARTİ GRUBU ADINA SONER AKSOY (Kütahya)
- Muhterem Başkan, muhterem milletvekilleri; 288 sıra sayılı Petrol Piyasası
Kanunu Tasarısı hakkında, Grubumuz adına söz almış bulunuyorum. Sözlerime
başlarken, hepinize sevgi ve saygılarımı sunarım.
21 inci Yüzyılla beraber, bildiğiniz gibi,
ileri teknoloji ve bilgi çağına girerken, tüm sektörlerde olduğu gibi, enerji
sektöründe ve petrol sektöründe de aktif ve çağdaş politikaların oluşturulması
ve uygulanması gerektiği malumlarınızdır.
Günümüzün çağdaş politikalarında, halkın
kullandığı ve sanayicinin ana girdilerinden olan enerji maliyetlerini
ucuzlatmak, sürekli ve güvenli olmasını sağlamak esastır. Bildiğiniz gibi,
birçok kalemi halka ucuz vermenin yolu da, enerji maliyetlerini düşürmekten
geçmekte ve hükümetimiz de bu noktada başarılı çalışmalar yapmaktadır.
Bu bağlamda, temelden maliyetleri
düşürmenin ve enflasyon canavarıyla mücadele etmenin bir yolu da, dünyada ve AB
ülkelerinde olduğu gibi, enerji kalemlerini, serbest piyasada alınıp satılan
bir mal haline getirmektir. Bunun için, nasıl elektrik ve doğalgazda serbest
piyasa koşullarını tanzim eden 4646 ve 4628 sayılı Yasaları bu Meclis 2001
yılında çıkarmışsa, bu sefer de, enerji sektöründe önemli bir yer tutan Petrol
Piyasası Yasası Tasarısını da kanunlaştırarak, çok önemli bir boşluğu
doldurmuş, enerji sektörünün önünü açmış ve halkımıza da ciddî ve çağdaş bir
hizmet vermiş olacaktır.
Tasarı,
1 000 000'a yakın çalışanı, 25
000 000 000-30 000 000 000 dolarlık bir
piyasayı ve 70 000 000'luk Türkiye'yi yakinen ilgilendirmektedir. Tasarının
amacı, enerji sektörünün tüm kalemlerinde olduğu gibi, kaliteli, ucuz, sürekli
ve güvenli enerji verebilmenin petrol piyasası için de sağlanmasını temin etmek
ve Enerji Piyasası Düzenleme Kurulunun kontrolünde, serbest rekabet koşullarını
ortaya koyabilmektir.
Petrol piyasasında ihtiyaç duyulan yeni
yatırımların yapılabilmesi ve istenilen rekabet koşullarının oluşması için,
kurumlaşmış bir piyasanın varlığına şiddetle ihtiyaç vardır. Elektrik Piyasası
ve Doğalgaz Piyasası Kanunlarının işlerlik kazandığı günümüzde, Petrol Piyasası
Yasası Tasarısının da kanunlaşmasıyla, piyasaların enerji kalemlerinde rekabete
dayalı arz-talep dengesini oluşturmasına neden olacak ciddî bir hamle yapılmış
olacaktır. Daha sonra, Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanlığımızca hazırlanmış ve
sektörün diğer önemli parçalarından olan LPG Piyasası Kanunu Tasarısı ile
petrolün aranmasını ve üretilmesini düzenleyen 6326 sayılı Kanunun tadil
tasarısı da Meclisimize gelecek ve böylece, enerji sektörü, bütünüyle serbest
ve kurumlaşmış bir piyasaya ve yapıya kavuşacaktır.
BAŞKAN - Sayın Aksoy, bir dakikanızı rica
edeyim.
III. -
BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI (Devam)
D) ÇEŞİTLİ
İŞLER
1. - Genel
Kurulu ziyaret eden Romanya Cumhurbaşkanı Ion Iliescu ve beraberindeki heyete
Başkanlıkça “Hoşgeldiniz” denilmesi
BAŞKAN - Saygıdeğer milletvekili
arkadaşlarım, Romanya Cumhurbaşkanı Ion Iliescu ve beraberindeki heyet, Meclis
Başkanımız Sayın Bülent Arınç'la birlikte, Türkiye Büyük Millet Meclisini
onurlandırmışlardır.
Kendilerine, Yüce Meclisimiz adına, hoş
geldiniz diyorum. (Alkışlar)
V. - KANUN
TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER
İŞLER (Devam)
3. - Petrol
Piyasası Kanunu Tasarısı ve Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabiî Kaynaklar, Bilgi ve
Teknoloji Komisyonu Raporu (1/691) (S. Sayısı: 288) (Devam)
BAŞKAN - Sayın Aksoy, buyurun.
SONER AKSOY (Devamla) - Muhterem
milletvekilleri, cumhuriyetten günümüze kadar, petrol sektörüyle ilgili olarak
ilk yasal düzenlemeler, 1926 yılında, 792 sayılı yasayla uygulamaya konulmuş;
ama, o günün tekniklerine uymadığı için, bir yıl içerisinde, bu yasa
yürürlükten kaldırılmıştır. 1935'te, 2804 sayılı bir yasa çıkarılarak, petrolle
alakalı işler Maden Tetkik ve Arama kurumuna verilmiş, daha sonra, 1954
yılında, bugünün, yürürlükte bulunan 6326 sayılı Petrol Kanunu çıkarılmıştır.
Bu yasa, petrol kaynaklarımızın millî menfaatlara uygun olarak, hızlı, sürekli
ve etkili bir şekilde aranmasını, geliştirilmesini ve değerlendirilmesini
amaçlamaktadır. 6326 sayılı Yasa da, günümüze kadar, 1955 yılından 1994 yılına
kadar, 6 defa değişikliğe uğramıştır.
Petrol piyasasına, mevcut, 6326 sayılı
Petrol Yasası penceresinden bakarak, 1954'ten bu yana, petrol piyasasında 4 ana
sürecin geçtiğini görebiliriz.
Bunlardan ilki, 1954 ve 1973 yılları
aralığıdır ki, bu dönem, petrolün arama, üretim, taşıma ve rafinaj
faaliyetlerinin oldukça liberal bir anlayışa göre yürütüldüğü bir dönemdir. Bu
dönemde, petrol fiyatları hayli düşmüş ve tüketim de hızla artmıştır.
1973 ve 1989 yılları, Türkiye'de, dünyanın
tersine, kamu etkinliğinin artış dönemidir. Bu dönem, petrol aramalarında
Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığının, rafinajda TÜPRAŞ'ın, boru hatları,
petrol taşıma ve dağıtımda BOTAŞ'ın, akaryakıt dağıtımında ise Petrol Ofisinin
hâkim ve etkin olduğu dönemdir.
1989-1998 yılları ise, tekrar, serbest
piyasaya geçiş süreci olarak kabul edilebilir. Bu dönemde, ülkemizin dışa
açılması, devletin ekonomik faaliyetlerinden uzaklaşması, ekonomik ve ticarî
faaliyetlerin özel sektöre devri ve serbestleşme ilkelerinin geçerli olmaya ve
yayılmaya başladığı dönem olarak kabul edilebilir. 1998 yılından 2003 yılına
kadar olan bu dördüncü dönemde de otomatik fiyatlandırma sistemi söz konusu
olmuştur.
Sayın milletvekilleri, 1998 yılında,
petrol ürünlerinin rafineri çıkış fiyatlarının yurtdışı piyasalara
endekslenerek hesaplandığı bir sisteme geçilmiştir. Bu sistem, bildiğiniz gibi
"otomatik fiyatlandırma sistemi" diye tabir edilir. Ancak, bu
dönemde, özel sektörün etkinliğinin artırılması için gerekli olan şeffaf, adil,
rekabetçi bir ortamda piyasanın oluşması ve teşvik edici düzenlemeler,
maalesef, yapılamamıştır. İşte, bu amaçla, hükümetimiz, enerji sektöründe
petrol ticaretinin ve piyasasının serbestleştirilmesini sağlayacak ve
piyasalarda istikrar ve güven ortamının yasal ve idarî temellerini oluşturacak
bu yasayı huzurunuza getirmiştir. Bu yasayı getirirken de, Bakanlığımız,
sektörün tüm temsilcileriyle aylar süren tartışmalı, ciddî toplantılar tertip
etmiş, alınan sonuçları da web sayfalarında internet kanalıyla yayımlamış,
herkesle bütünleşmesini sağlamıştır. Böylece, geniş bir katılım sağlanmış, her
türlü fikir ve düşünceyle kucaklaşma imkânı olmuştur. Aynı işlemi, biz de,
komisyonda, yasa maddelerini tartışırken, benzer bir çalışma sergileyerek,
yasanın piyasa ve sektöre en yararlı bir şekilde çıkmasını sağlamaya çalıştık.
Yasayla alakalı olarak bir alt komisyon kurulması istikametinde komisyonumuza
getirilen teklif müzakere edilmiş, bu müzakereye arkadaşlarımız iltifat
etmemişler ve "bu yasa önemlidir, bütün maddelerini 4-5 kişilik bir alt
komisyonda değil, kendi komisyonunun bütününde incelemekte yarar vardır"
demişlerdir. Bütün komisyon üyeleri sürekli bir çalışma yaparak katkılarda
bulunmak suretiyle, tasarıyı huzurunuza getirmişlerdir.
Enerji sektöründe önemli paya sahip olan
petrol alanındaki faaliyetleri biraz daha yakından kavramak için iki başlık
altında incelemekte yarar vardır: Bunların bir tanesi petrol faaliyetleri adı
altında toplanabilir; ki, bunlar, yeraltı kaynaklarının aranmasına, yeryüzüne
çıkarılmasına, sondaj işlemlerine, jeolojik araştırmalara, üretime ve
tüketiciye kadar gelen kısımdır ki, 6326 sayılı Yasada bunun karşılanması
sağlanmıştır. Bir diğeri de piyasa faaliyetleridir; ki, piyasa faaliyetleri,
yurtiçinde veya yurtdışında teslim alınan hampetrol ve petrol ürünlerinin
kullanıcılara sunumuna kadar yapılan bölümdür.
Piyasa faaliyetleri gün içerisinde, zaman
içerisinde, süreç içerisinde çok gelişmiştir ve 6326 sayılı Yasanın içerisine
sığamaz ve o yasanın da yetmediği yerlerde ilave edilen veya yardım için
kullanılan 79 sayılı Millî Korunma Yasası ve 3571 sayılı Kanun ve bununla
alakalı değişiklik, 5 inci maddesine ait çıkarılmış birtakım kararnamelerle de
çözülemeyeceği anlaşıldığı için bu tasarı huzurunuza getirilmiştir; çünkü,
petrolde piyasaya faaliyetleri çok büyümüştür; bunun içerisinde, bakın, neler
bulunmaktadır: Petrol ithalatı, rafinaj, iletim, taşıma, ihrakiye teslimi
(yani, denizlerimizde deniz taşıtlarına yakıt vermek veyahut da havaalanlarında
yerli ve yabancı uçaklara yakıt ikmali yapmak) taşıma, depolama, dağıtım ve
bayilik sistemi gibi çok büyük ve yepyeni bir sistem ortada bulunmaktadır.
İşte burada, 2 nci madde bahsedilen
ithalat, rafinaj, iletim, ihrakiye teslimi, taşıma, depolama, dağıtım ve
bayilik faaliyetlerini tanzim eden ve bu piyasayı kurumlaştıran ve
serbestleştiren yasayı görüşmek üzere burada toplanmış bulunuyoruz.
Huzurunuza getirilen yasa tasarısı,
rafinaj, işleme, iletim gibi benzer faaliyetleri 6326 sayılı Petrol Kanunu
kapsamından çıkarak bu yasaya almış ve bu yasayı tamamen müstakil bir kot
kanunu olarak huzurunuza getirmiştir. Size takdim ettiğimiz bu kanun tasarısı
temel olarak şu umdeler etrafında toplanabilir: Birinci umde, huzurunuza,
günümüzde benimsenen ekonomik sistem ve uluslararası yükümlülüklerimize uyumlu
bir yasa getirilmiştir. İkinci umde, halkımızın ve piyasa aktörlerinin çıkar ve
beklentileri ile ulusal politika ilkelerini ortak paydada buluşturan bir yasa
huzurunuza getirilmiştir. Şeffaf, eşitlikçi, sürekli, verimli ve güvenli
işleyişi sağlayacak bir yasa huzurunuza getirilmiştir. Bu yasayla, rekabetçi
bir yapının oluşması sağlanmıştır.
Bu temel ilkelere bağlı olarak yasanın
getirdiği yenilikler ise şöyle sıralanabilir:
Petrol piyasası faaliyetleri içerisinde
bulunmak isteyenlere lisans alma mecburiyeti getirilmiştir.
Rafinaj, dağıtım, taşıma, işleme,
depolama, iletim, serbest kullanıcı, ihrakiye teslimi, madenî yağ üretimi ve
bayilik faaliyetleri, bundan sonra, artık, başıboş yapılamayacaktır ve lisansa
tabi olacaktır.
Her tür petrol ürünlerinin ithalatı,
rafinericiye, dağıtıcıya ve ihrakiye teslim şirketlerine, lisans almaları
şartıyla, serbest hale getirilmiştir.
Solvent ve benzeri ürünler Enerji Piyasası
Düzenleme Kurulunun iznine tabi tutulmuştur. 1989 yılında yapılan kanun
değişikliğiyle düzenlendiği halde uygulanamayan petrol piyasasının serbest
piyasa koşullarına göre oluşması bu tasarıyla sağlanmaktadır.
Rafinericiler ve dağıtıcılar için ulusal
marker uygulaması getirilmektedir ki, bu da yepyeni bir uygulamadır.
Rekabeti teşvik edici hükümler ve kalite
güvencesi getirilmektedir.
Yatırımcılar için istikrarlı ve güvenli
bir ortam oluşturulmaktadır.
Petrol piyasasında her türlü temin ve
sunumun standarda tabi tutulması sağlanmaktadır.
Özelleştirme sonucu doğabilecek risklerden
petrol piyasasının korunması sağlanmıştır.
Lisans sahiplerine zorunlu sigorta
yükümlülüğü bu tasarıyla getirilmektedir.
Bu tasarıyla, çok daha önemli bir husus
daha, ulusal petrol stok sistemi oluşturulmaktadır ki, bütün bunlar AB'yle
uyumlu önerilerdir.
Sektörü disipline edici ve birtakım
ihlalleri -toplumu rahatsız eden ihlalleri- önleyici idarî ve malî ciddî
yaptırımlar getirilmektedir.
Petrol piyasası, bununla da, artık bundan
sonra kurumlaşmaktadır.
Yerli üreticilerin ürettiği petrolü
rafinericilerin öncelikle almasına imkân sağlayan bir yaklaşım söz konusudur.
Bildiğiniz gibi, petrol sektörü, aramadan
petrolün tüketiciye ulaşmasına kadar entegre bir faaliyetler bütünüdür. Dünyada
petrol şirketleri, dikey bütünleşmiş yapılar sayesinde yatırım yapabilmekte ve
maliyetini düşürebilmektedir. Bu suretle ucuz ve kaliteli ürün tüketiciye
verilebilmektedir. Tüm dünyada olduğu gibi, bu tasarıda da dikey entegrasyona
imkân sağlanmıştır.
AB düzenlemelerine ve uluslararası
anlaşmalara uyum sağlanmıştır. Bu bağlamda, yapılan düzenlemelerle ve lisans
vermek suretiyle, her türden haksız rekabetin, başıbozuk bir piyasanın ortadan
kaldırılmasına, gerçek rekabet ortamının iyileştirilmesi ve geliştirilmesine,
beklenen kaliteli ürün sunumuna, halkın can ve mal güvenliğine piyasanın
kavuşması bu yasayla sağlanmaktadır.
Böyle önemli bir yasanın hazırlanmasında
katkısı bulunan tüm taraflara bu vesileyle teşekkür etmeyi bir görev
addediyorum. Özellikle komisyonumuzun değerli üyelerine huzurlarınızda
katkılarından dolayı teşekkür etmeyi bir borç bilir, tekrar hepinize
saygılarımı sunarım. (AK Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Aksoy.
HALİL TİRYAKİ (Kırıkkale) - Sayın Başkan,
biz, bundan bir şey anlamadık!..
BAŞKAN - Lütfen...
HALİL TİRYAKİ (Kırıkkale) - Bayileri mi
destekledik, yoksa petrol şirketlerini mi destekledik; bir şey anlamadık ki!...
BAŞKAN - Saygıdeğer milletvekilleri,
şahısları adına görüşmeler kısmına geçiyoruz.
Şahsı adına, Mardin Milletvekili Süleyman
Bölünmez; buyurun.
Süreniz 10 dakika.
SÜLEYMAN BÖLÜNMEZ (Mardin) - Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; Petrol Piyasası Kanunu Tasarısının görüşüldüğü bugünde
şahsım adına söz almış bulunuyorum; tüm Yüce Meclisi saygılarımla selamlıyorum.
Değerli üyeler, ben, Petrol Kanunu
Tasarısını, özelleştirmek üzere düşündüğümüz Tüpraş rafinerisinin
özelleştirilebilmesi için hazırlanmış bir tasarı olarak görmekteyim.
Değerli üyeler, petrol piyasası kanunu,
Türkiye'de yapılması gereken ve geç kalmış bir kanundur ve sektörün kayıt
altına alınması, sektörün disipline edilmesi için şart olan bir kanundur. Bu
itibarla, hazırlanan tasarı, komisyonda verilen önergeler doğrultusunda Meclis
Genel Kuruluna getirilmiştir. Şahsım adına, bu tasarıda mevcut olan eksik ve
hakikaten faydalı olan maddeleri sizlere arz etmek istiyorum.
Birinci konuşmacı Sayın Seyhan'ın
değindiği gibi, ben, önce bir bayii olarak, sonra ikinci bacağı olan petrol
ürünleri dağıtım sektörüyle ilgili bir kuruluşun yönetim kurulu başkanı olarak,
her iki taraf açısından, bu tasarıyla ilgili görüşlerimi sizlere açıklamaya çalışacağım.
Dağıtım bacağından baktığımız zaman,
tasarıda, bayilerin kontrol altına alınması, disipline edilmesi için gerekli
olan lisansların konulması ve o maddenin şart olduğu vurgulanmıştır. Şu anda
kontrol altında olmayan ve yine hiçbir şirkete bağlı olmayan, beyaz bayraklı
diye hitap ettiğimiz, neredeyse mevcut bayi adedinin üçte 1'ine tekabül eden
sayıdaki bu bayilerin, menşei ve kalitesi belli olmayan, tüketiciye hiçbir
sosyal hizmet vermeden çok ucuz maliyetle hizmet veren; ama, yine tekrar ediyorum,
menşei belli olmayan, araçlarımıza zarar veren akaryakıtların -hepsini demesek
bile- birkısmını sattığını görmekteyiz. Buna benzer akaryakıtların, bu
arkadaşlarımızın çalıştırdığı istasyonlar vasıtasıyla satılmış olması, bu yasa
tasarısıyla konulacak olan lisans gereğini şart kılmaktadır.
Yine, Sayın Seyhan'ın da belirttiği gibi
"bayiler köle durumuna düşürülecek" denilmektedir. Evet, yine
diyorum, her iki tarafa doğru, eğer, teraziye koyacak olursak, bir bayi olarak,
eski bir bayi olarak, mevcut, şu anda bayilik yapan arkadaşların, rekabet
ortamından, çoklu dağıtım şirketlerinin verdikleri avantajlardan dolayı ve
oradan elde ettikleri avantajları tüketiciye yansıtmaları açısından, mutlaka
ki, faydaları vardır; ama, öbür taraftan, birçok yatırım yapmış, o istasyonun
müşteri cezbedecek şekle gelmesini sağlayan ve size büyük katkılarda bulunan, o
bayie büyük katkıda bulunan dağıtım şirketinin yatırımına karşılık, kendisinin
o günkü masrafları, giderleri karşılığında yapmış olduğu, ancak, kâr marjı
içindeki ticarî kârını da göz önüne alarak yapmış olduğu dağıtım satış fiyatını
beğenmeyerek, o şirketin bayrağı altında bir başka şirketten mal alması, sizce
uygun mudur; tabiî ki, uygun değildir. Dağıtım şirketi, kendine TÜPRAŞ
rafinerisi bağlantılı olarak yıllık verdiği alım programı dahilindeki
akaryakıtı eğer almadığı takdirde, ödediği yüzbinlerce dolarlık cezayı bayie
yansıtmamaktadır, programını ona göre yapmaktadır, o program çerçevesinde,
akaryakıtını TÜPRAŞ'tan alması gerekmektedir. Bu nedenle, TÜPRAŞ'ta yapacağınız
şudur: TÜPRAŞ'ın üreteceği akaryakıtı, sizin dağıtım şirketi olarak yaptığınız
bu program çerçevesinde, bayinizin bir yılda sizden almayı taahhüt ettiği
akaryakıtı satmanız gerekmektedir.
Maddenin birinde, TÜPRAŞ'ın, 90 günlük
ulusal depolama için, maliyet hesabından yola çıkarak talep ettiği, ton başına
yansıtmak istediği 10 dolarlık miktar vardır. Bu, her ne kadar, öncelikle,
komisyondan 2 dolar olarak geçirilmek istense de, daha sonra, komisyondaki
iktidara mensup üye arkadaşlarımız tarafından verilen önergelerle 10 dolara
çıkarılmıştır.
Değerli AK Partili arkadaşlara söylüyorum;
59 uncu hükümetin akaryakıt sektöründe yakalamış olduğu çok güzel bir fiyat
istikrarı var ve tüketiciye vermiş olduğunuz bu güvenin devamı için üç şık var:
Bir tanesi, bunu aşağıya çekmek; ikincisi -eğer bu şekilde bırakırsanız-
hükümetin, Maliye Bakanlığının tahsil ettiği verginin bir kısmını aşağıya
çekerek, kendi bütçesini ona göre hazırlaması; esas üçüncüsü, tüketiciyi
ilgilendiren ve tüketicinin cebinden çıkacak olan kaçınılmaz zamdır. Bir
tarafta, yapmış olduğunuz şu başarılı çalışmanın karşılığında, öbür tarafta da,
buna gölge düşürecek bir karar almaktasınız.
Değerli üyeler, bir başka maddede,
EPDK'nın üye sayısı, 2 üye artışla, 9'a çıkarılmakta ve bu 2 üyenin, yine,
eskiden olduğu gibi, belli kriterlere, tahsil, tecrübe ve teknik bilgiye sahip
kişiler arasından atanacağı belirtilmektedir. Ben, bu 2 üyenin, sektörün
içindeki her iki kesim de göz önüne alınarak, her iki kesimi temsil eden -yine,
bu bilgilerle yoğrulmuş- kişiler arasından atanmasının uygun olacağı
düşüncesindeyim.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Bölünmez, size 2 dakika
eksüre veriyorum; lütfen, konuşmanızı tamamlayınız.
Buyurun.
SÜLEYMAN BÖLÜNMEZ (Devamla) - Sağ olun
Sayın Başkan.
Özetle, bugün görüştüğümüz, ülkemiz için
gerçekten çok ihtiyaç duyulan bu kanunun bazı maddelerinde verilecek olan
önergelere, Yüce Meclisin 22 nci Dönem milletvekillerinin çok başarılı
çalışmalarına gölge düşürmeyecek, ülkemiz ve milletimiz yararına olacak şekilde
bakılmasını ve yine, bu önergelerin -hiçbir şekilde, iktidar-muhalefet gözüyle
değil- mantığımızla, vicdanımızla hareket ederek oylanmasını sizlerden
özellikle istirham ediyorum.
Bu kanunun dışında; ama, bu kanunla ilgili
olarak -Sayın Seyhan'ın da değindiği gibi- pompalara yazarkasa takılması hususu
gündeme getirilmiş ve bir tebliğle yayımlanmıştır.
Değerli arkadaşlar, hiçbir petrol bayii,
kontrolden kaçmamaktadır. En büyük vergiyi, Türkiye Cumhuriyetinin 2004 yılı
bütçesinin tahsil edilecek vergi bölümünün yüzde 23'ünü, yaklaşık 20 katrilyon
civarındaki verginin tahsilatını, yine, bu petrol bayileri vasıtasıyla
yapılacaktır; ama, zemin ve zaman itibariyle bu yazarkasa takılması uygulaması
yanlıştır. İnşallah, Sayın Unakıtan, anlayışla, yanlış yaptıklarını görürler ve
erken olarak bundan da dönüş yaparlar.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN - Buyurun.
SÜLEYMAN BÖLÜNMEZ (Devamla) - Sözlerime
son verirken, iki üç gün evvel
Mardin'de şehit edilen 1 polisimizi, 1 assubayımızı, 4 erimizi -asker evlatlarımızı- üzüntüyle
defnettik; yaralılarımıza şifa, şehitlerimizin ailelerine de başsağlığı
diliyoruz. Tüm ülkemizin, sizlerin ve benim lanetlediği terörün, inşallah,
ülkemizde son bulmasını ve acılı ailelere buradan sizler ve şahsım adına
başsağlığı diliyorum, Yüce Meclisi saygılarımla selamlıyorum. (Alkışlar)
BAŞKAN - Sayın Bölünmez, teşekkür
ediyorum.
Şahsı adına, Gaziantep Milletvekili Sayın
Fatma Şahin; buyurun. (Alkışlar)
FATMA ŞAHİN (Gaziantep)- Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; Petrol Piyasası Kanunu Tasarısının geneli üzerinde
şahsım adına söz almış bulunuyorum; Yüce Heyetinize saygılarımı sunuyorum.
Petrol Yasasının içeriğine geçmeden önce,
tasarının hazırlanma tekniği hakkında size bilgi sunmak ve dikkatlerinizi
çekmek istiyorum. Bu kanun tasarısı hazırlanmadan önce, Enerji Bakanlığımızın
başkanlığında bütün bakanlıkların üst düzey yetkilileri ve bütün üst kurumlara
ait yetkililerle beraber bütün sivil toplum örgütleri bir araya gelmiş ve çok
ciddî toplantılar yapılmış, çok uzun süreli iştirakler sağlanmıştır. Sayın
Seyhan'ın belirtmiş olduğu 12 000 bayiin de yetkilileri bu toplantılara
katılmış, gerekli şekilde bilgilerini vermiş ve ortak bir konsensüs
sağlanmıştır.
Değerli arkadaşlarım, tarih, petrol uğruna
çok kanlı savaşlara sahne olmuştur. Alternatif teknoloji ve enerji arayışları
hızlı ve son derece başarılı gelişmeler kaydetmeye devam etse de, henüz
petrolün önemi sona ermiş değildir. Hatta, dünyadaki son gelişmelerin bir anlamda
petrol uğruna yaşandığı düşünülecek olursa, petrol savaşlarının sona erdiğini
söylemek hiç mümkün değildir.
Türkiye, tespit edilmiş petrol
rezervlerini dikkate aldığımızda petrol fakiri gibi gözükmekle birlikte, gerek
petrol bağımlılığının artarak devam etmesi gerekse dünyanın en büyük petrol
rezervlerinin hemen dibinde bir jeopolitik ve jeostratejik noktayı kontrol
etmesi, Türkiye'ye petrolle ilgili hiçbir gelişmeye kayıtsız kalamayacak bir
hassasiyet yüklemektedir.
Petrolle ilgili temel veriler ve çok
önemli gelişmelerle, konunun tarihî arka planı, Türkiye'nin konuya ilişkin
hassasiyetini artırmaktadır. Mevcut rezervler ve yıllık üretim-tüketim
miktarlarına göre, petrolün 40, doğalgazın 62, kömürün ise 216 yıl ömrü
kalmıştır. İşlenerek 4 000'den fazla ürün elde edilen petrole olan talebin 2030
yılında bir kat daha artarak 120 000 000 varili geçeceği öngörülmektedir.
Amerika Birleşik Devletleri dünya petrol
rezervlerinin sadece 2,9'una sahip olmasına rağmen, en çok petrol tüketen ülke
durumundadır. Yıllık 3,5 milyar ton dolaylarında olan dünya petrol tüketiminin
yaklaşık yüzde 25,5'ini, tek başına Amerika Birleşik Devletleri
gerçekleştirmektedir. Japonya toplam tüketimde yüzde 7'lik bir paya sahip
olurken, bu ülkeyi 6,6'yla Çin, yüzde 3,7'yle Almanya ve yüzde 3,5'le Rusya
izlemektedir. Türkiye ise, dünya tüketiminde yüzde 0,9'luk bir paya sahiptir.
Türkiye'nin petrol ve petrol ürünlerinin
tüketiminin birinci enerji ağzı içerisindeki payı yüzde 40-45 arasında
bulunmaktadır. Devletin toplam vergi gelirinin yüzde 20'lik kısmı tek başına
petrol piyasasından elde edilmektedir. Bu iki veri bile, petrol piyasasının
Türkiye açısından önemini ve büyüklüğünü ortaya koymaya yetmektedir.
Kaldı ki, kişi başına enerji tüketiminin
Amerika Birleşik Devletlerinde 7 ton, Avrupa Birliği ülkelerinde 3 ton,
Türkiye'de ise sadece 1 ton petrole eşdeğer olduğunu düşünecek olursak,
Türkiye'nin sanayileşme ve modernleşmesini tamamlaması sürecinde enerji ve
petrole bağımlılığının daha da artacağı rahatlıkla tahmin edilebilmektedir.
Nitekim, Türkiye'nin, son yıllarda hampetrol temininde bu bağımlılığın yüzde
82'den yüzde 92'ye çıkması da bunun bir göstergesidir.
Türkiye için bu kadar hayatî olan bir
mesele, çok karışık ve ömrünü tamamlamış mevzuatla düzenlenmektedir. Eğer bugünkü
Petrol Piyasası Kanunu Tasarısını Enerji Bakanlığımız hazırlamamış olsaydı, şu
anda piyasalardaki yasal çerçevenin bir kısmını Petrol Kanunu, bir kısmını
Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun,
bir kısmını Millî Korunma Suçlarının Affına, Millî Korunma Teşkilat, Sermaye ve
Fon Hesaplarının Tasfiyesine ve Bazı Hükümler İhdasına Dair Kanun ve diğer
kararname, tebliğler, piyasayı düzenleyen temel mevzuat hükümleri
oluşturmaktaydı. Benim okurken dahi zorlandığım bu kanunları düşündüğünüzde,
petrol piyasasının ne kadar karmaşık ve ne kadar demode olduğunu siz de tahmin
ediyorsunuzdur.
Aslında, bu, devlete hükmetme, devleti
yönetme mantığı, petrol piyasasında tesadüfen oluşmamıştır. Biz, Sanayi
Komisyonu üyeleri olarak Meclise geldiğimizde, seksen yıllık Türkiye
Cumhuriyetinin maden kanununun olmadığını ve 100 yıl önceki Taşocakları
Nizamnamesiyle yönetildiğini düşünürsek, bunların hiçbiri tesadüf değildir.
Ülkemizin ne kadar kötü yönetildiğinin en büyük göstergeleridir diye
düşünüyorum.
1935 yılında çıkarılan 2804 sayılı
Kanunla, petrol arama görevi Maden Tetkik Arama Enstitüsüne verilmiş ve 1954
yılında, halen yürürlükte olan 6326 sayılı Yasa çıkarılmış. Ancak, bu yasa da 6
defa değiştirilmiş ve âdeta, yamalı bohçaya dönmüştür. Türkiye, bu yasayla dört
ayrı dönemi bir arada yaşamıştır. Liberal dönemden sonra, liberasyona geçiş ve
en son da 1998-2003 arasındaki otomatik fiyat dönemi başlamıştır. Ancak, son
dönemlerde devlet müdahalelerinin azalmasına rağmen, şeffaf, adil ve rekabetçi
bir ortam sağlanamamıştır.
Bu yasayla, petrol piyasasının
kurumsallaştırılması ve rekabet ortamının artırılması çerçevesinde uluslararası
norm ve standartlarla Avrupa Birliği müktesebatına uyum amaçlanmıştır. Yasa
uyarınca, rafinaj, işleme, iletim ve benzeri faaliyet, piyasa faaliyeti olarak
tanımlanmakta, Petrol Kanunundan çıkarılarak, Petrol Piyasası Kanunu olarak
toplanmaktadır.
Bu yasayla, piyasanın düzenlenmesi için
Petrol Piyasası Kurulu oluşturulmaktadır. Ayrıca, bu yasa tasarısının öngördüğü
çok önemli bir şey daha vardır: Bütün dünyada petrol fiyatları maliyetlerindeki
düşüş, kalitedeki artışın öngördüğü dikey yapılaşma, bu tasarıyla gerekli
kılınmıştır. Ancak, bugüne kadar, Türkiye'de ihmal edilen bu yapı, Petrol
Piyasası Yasa Tasarısıyla gerçekleştirilmiş olacaktır.
1989 yılında kanun değişikliğiyle
düzenlenmiş olmasına rağmen, tam olarak uygulanamayan petrol fiyatlarının
serbestçe tespiti, inşallah, bu yasayla hayata geçirilecektir. Bununla beraber,
ilk kez bir ulusal petrol stok sistemi oluşturulacak ve sektörü disipline
edici, ihlalleri önleyici idarî yaptırımlar ve para cezaları getirilecektir.
Tasarının, bu haliyle, daha liberal bir yapıyı öngördüğünü söyleyebiliriz.
Ayrıca, kamunun can ve mal güvenliğini
sağlamak, çevre güvenliği için de azamî dikkat edecek hassasiyetler
gösterilmiştir.
Kıymetli arkadaşlarım, Türkiye için,
petrol ne kadar önemli ise, Petrol Piyasası Kanunu da o kadar önemlidir. 1954
yılında çıkarılmış ve 6 defa değişikliğe uğratılmış bu mevcut kanunla ilerlememiz,
takdir edersiniz ki, mümkün değildir. Bu şekilde, çalışmamızda, çağa uygun bir
petrol piyasası oluşturulmuş ve Türkiye'nin yeni vizyonunun dünyaya tanıtılması
açısından da çok önemli bir çalışma ortaya çıkmıştır.
Bu duygu ve düşüncelerle, sözlerime son
verirken, yasanın hayırlar getirmesini diliyor ve hepinize saygılarımı
sunuyorum. (Alkışlar)
BAŞKAN - Sayın Şahin, teşekkür ederim.
Saygıdeğer milletvekili arkadaşlarım,
tasarının tümü üzerindeki görüşmeler tamamlanmıştır.
Tasarının maddelerine geçilmesini
oylarınıza...
UFUK ÖZKAN ((Manisa) - Sayın Başkan, karar
yetersayının aranılmasını istiyorum.
BAŞKAN - Tamam; hem oylayacağım, hem
sayacağım.
Tasarının maddelerine geçilmesini
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler...
Sayın milletvekilleri, kâtip üyeler
arasında oylama noktasında ihtilaf vardır.
Oylamayı elektronik oylama cihazıyla
yapacağım.
Oylama için 3 dakika süre veriyorum.
Oylama işlemini başlatıyorum.
(Elektronik cihazla oylama yapıldı)
BAŞKAN - Saygıdeğer milletvekilleri, karar
yetersayısı vardır.
Tasarının maddelerine geçilmesi kabul
edilmiştir.
Birleşime 10 dakika ara veriyorum.
Kapanma
Saati : 17.38
İKİNCİ
OTURUM
Açılma
Saati: 17.53
BAŞKAN :
Başkanvekili Nevzat PAKDİL
KÂTİP
ÜYELER : Mevlüt AKGÜN (Karaman), Türkan MİÇOOĞULLARI (İzmir)
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, Türkiye
Büyük Millet Meclisinin 24 üncü Birleşiminin İkinci Oturumunu açıyorum.
288 sıra sayılı kanun tasarısının
müzakerelerine kaldığımız yerden devam ediyoruz.
V. - KANUN
TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER
İŞLER (Devam)
3. - Petrol
Piyasası Kanunu Tasarısı ve Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabiî Kaynaklar, Bilgi ve
Teknoloji Komisyonu Raporu (1/691) (S. Sayısı: 288) (Devam)
BAŞKAN - Komisyon?.. Burada.
Hükümet?.. Burada.
Sayın milletvekilleri, tasarının
maddelerine geçilmesi kabul edilmişti.
Şimdi, tasarının 1 inci maddesini
okutuyorum:
PETROL
PİYASASI KANUNU TASARISI
BİRİNCİ KISIM
Genel Hükümler
BİRİNCİ BÖLÜM
Amaç, Kapsam, Tanımlar ve Kısaltmalar
Amaç ve kapsam
MADDE 1. - Bu Kanunun amacı; yurt içi ve
yurt dışı kaynaklardan temin olunan petrolün doğrudan veya işlenerek güvenli ve
ekonomik olarak rekabet ortamı içerisinde kullanıcılara sunumuna ilişkin piyasa
faaliyetlerinin şeffaf, eşitlikçi ve istikrarlı biçimde sürdürülmesi için
yönlendirme, gözetim ve denetim faaliyetlerinin düzenlenmesini sağlamaktır.
Bu Kanun; petrole ilişkin piyasaların
sağlıklı ve düzenli işlemelerinin sağlanmasına ve geliştirilmesine yönelik;
düzenleme, yönlendirme, gözetim ve denetim işlemlerini kapsar.
Türk Silahlı Kuvvetlerinin doğrudan kendi
mülkiyetindeki araç ve tesisleri vasıtasıyla yürüttüğü bu Kanun kapsamındaki
faaliyetleri ile 5 Nisan 2001 tarihli ve 4636 sayılı Millî Savunma Bakanlığı
Akaryakıt İkmal ve NATO POL Tesisleri İşletme Başkanlığının Kuruluşu ve
Görevleri Hakkında Kanun Kapsamındaki Başkanlığın kendi mülkiyetindeki araç ve
tesisleri vasıtasıyla yürüttüğü faaliyetleri bu Kanun hükümlerine tâbi
değildir.
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, 1 inci
madde üzerinde, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına, İzmir Milletvekili Sedat
Uzunbay.
Sayın Uzunbay, buyurun. (CHP sıralarından
alkışlar)
Süreniz 10 dakika.
CHP GRUBU ADINA SEDAT UZUNBAY (İzmir) -
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
288 sıra sayıyla bastırılarak dağıtılan Petrol Piyasası Kanunu Tasarısının 1
inci maddesi üzerinde, Cumhuriyet Halk Partisi Grubunun görüşlerini açıklamak
üzere, söz almış bulunuyorum; Grubum adına hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, petrol piyasası,
27 000 000 000 dolarlık bir piyasa. Enerji talebinin ortalama yüzde 40'ı
petrolden karşılanıyor. Akaryakıt içinde yaklaşık yüzde 80 oranında vergi var;
vergi gelirlerimizin yüzde 20'si bu piyasadan sağlanmaktadır. Bu sektör,
sanayimizi, vatandaşlarımızı, hepimizi doğrudan etkileyen, kaçaklarıyla,
kayıplarıyla, kayıtdışı hareketliliğiyle dikkat çeken önemli bir sektördür.
Petrol piyasası, bugüne kadar, tam bir
karmaşa içinde, kararname ve yönetmeliklerle idare edilmeye çalışılan bir
piyasaydı. Uluslararası norm ve standartlar ile Avrupa Birliğine uyum
kapsamında mevcut yasal düzenlemeleri yenilemek, piyasayı yeniden düzenlemek ve
yapılandırmak gerekiyordu. Bu amaçla hazırlanan bu yasa tasarısıyla, temel
olarak, kaçakların giderilmesi, disiplinin sağlanması, dağıtım şirketleri ile bayiler
arasında tek elden satış sözleşmeleriyle faaliyet yürütülmesi, piyasada etkili
izleme ve denetimin sağlanması, haklı rekabet koşullarının oluşturulması,
tüketiciye kaliteli hizmet sunulması, rafineri imkânlarının geliştirilmesi,
yerli petrolün piyasa koşullarında değerlendirilmesi, piyasadakilerin hak ve
yükümlülüklerinde denge sağlanması, piyasada arz ve çevre güvenliğine ve
uluslararası standartlara uygun, şeffaf, eşitlikçi, verimli işleyişin
sağlanması amaçlanmaktadır.
Değerli milletvekilleri, bu tasarıyla,
piyasa faaliyetinde bulunmak isteyenlere lisans alma zorunluluğu getirilmekte
ve lisans alınacak faaliyetler belirlenmektedir. Lisans uygulamasıyla, hak ve
yükümlülükler belirlenmekte, sektörü disipline edecek ve yasadışı faaliyetleri
önleyecek idarî yaptırımlar ve para cezaları getirilmektedir. Bu yasa
tasarısıyla, lisanslı rafinerici, dağıtıcı ve ihrakiye teslim şirketleri,
yurtiçi ve yurtdışı kaynaklardan petrol temin edebilecek, petrol ve petrol
ürünlerinin ithalatını yapabileceklerdir.
Değerli milletvekilleri, bu yasa
tasarısıyla gerçekleştirilmek istenen uygulamalardan bazılarına değinmek
istiyorum: Bu yasa tasarısında, sağlanmak istenen haklı rekabet ortamının nasıl
oluşacağı net değildir. Rekabet ortamının, lisanslı rafinericiler, dağıtıcılar
ve ihrakiye teslim şirketleriyle sağlanması planlanmaktadır. Akaryakıt
bayilerinin bu rekabet ortamına katılması, dağıtım şirketleriyle yaptıkları
sözleşmeler nedeniyle olanaklı olamayacaktır.
Değerli milletvekilleri, hepinizin bildiği
gibi, daha önce çıkarılan Elektrik Piyasası Yasasıyla, elektrik piyasasında da
rekabet ortamını yaratmak, elektrik fiyatlarını ucuzlatmak ve hatta, il bazında
tarifeye geçmek amaçlanmıştı; ancak, bu mümkün olamadı; olamayacağı,
tarafımızdan da defalarca anlatıldı. Mevcut yöntemlerle elektrik piyasasında
rekabet ortamının sağlanması mümkün görülmemektedir. Yasası olmasına rağmen,
sistem, eski, bilinen klasik yöntemlerle yürütülüyor.
Bu konuda, hazır, elektrik sözü
edilmişken, son zamanlarda, Sayın Bakanımızın medyada yer alan ve övünmeye
dayalı "elektrik fiyatlarına zam yapmadık" sözleriyle ilgili konuya
da kısaca değinmek istiyorum.
Hepinizin bildiği gibi, şu anda,
hidroelektrik santrallarındaki elektrik üretimi düşürülmek suretiyle,
doğalgazı, al ya da öde türünde yapılmış doğalgaz anlaşmaları nedeniyle zorunlu
olarak almak gerektiği için, elektrik üretimi dolara endeksli ve dolara dayalı
bir ödemeyle temin edilen doğalgazla çalışan elektrik santrallarına kaydırıldı.
Dolar, geçen yıl ortalaması itibariyle 1
750 000 lira idi; ama bugün dolara 1 450 000 lira değer biçiyoruz. Geçen yıl
ile bu yıl arasındaki doları değerlendirdiğimizde, kıyasladığımızda, dolardaki
düşüşün yaklaşık yüzde 17 civarında olduğunu görüyoruz. Elektrik tarifesinde,
Sayın Bakanımız ifade ettiğine göre, bir yıl önceki tarifeyle geçerli,
yurttaşımız bunu Türk lirası karşılığı olarak ödemek durumunda. Bir yıl önce
dolara endeksli olarak, ilgili kurumlar tarafından tespit edilmiş olan elektrik
tarifesiyle bugün elektrik satmak durumundayız. Vatandaşlarımız bu bedelle
elektrik parasını, zam yapılmamış olması nedeniyle, ödemek durumundalar. Ancak,
dolardaki düşüş yaklaşık yüzde 17, elektrik fiyatlarına zam yapılmamış da olsa
aynı anlamda dolardaki düşüşü dikkate aldığımızda, dolardaki düşüş kadar zam yapıldığı
anlamına gelir. Zam yapmadık diye öğünmek yerine, dolar kuru düşüş değeri kadar
indirim yapmak gerekiyordu.
Sanayicimizi üretime teşvik etmek amacıyla
yüzde 5 indirim yapmayı uygun gördünüz Sayın Bakanım; bu ülkede, sanayiciden
başka insan yaşamıyor sanki! Bu ayırım, bu fark, bu uygulama olmamalıydı. Bu
ülkede milyonlarca insan açlık sınırında yaşıyor. İşçimize, memurumuza,
emeklimize, evlerimize, tarımsal sulamalarımıza, köy ve şehir içmesularımıza,
seralarımıza bu yüzde 5 indirimi çok gördünüz. Bunun mutlaka bir cevabı olmalı
Sayın Bakan. Bu ülkede yaşayan milyonlarca insan, sizin için sanayici kadar
önemli değil mi?
Biz sadece yüzde 5 değil, gerçek anlamda
indirimin, toplumun tüm kesimlerini kapsayacak şekilde uygulanmasını talep
ediyoruz.
Değerli milletvekilleri, Petrol Piyasası
Yasasıyla amaçlanan haklı rekabet ortamı, elektrik piyasasında olduğu gibi,
sağlanamayacaktır. Bir atasözünde olduğu gibi, Dimyat'a pirince giderken evdeki
bulgurdan olacağız.
Elektrik satışında yapmak istediğiniz gibi,
akaryakıtın doğu bölgelerimizde daha pahalıya satılmasını da hiç
düşünmemelisiniz. Doğu bölgelerimizde, hampetrol, petrol boru hatları ve
rafinerilerimiz var; bunu, mutlaka dikkate almalıyız. Akaryakıt tamamen dolara
bağlıdır. 2003 yılı sekiz aylık gerçekleşmeleri itibariyle petrol alımları
ortalaması 28 dolardır. 2002 yılındaki ortalama petrol alım fiyatı 26 dolardır.
Demek ki, hampetrol, geçen yıla kıyasla yaklaşık yüzde 7,7 civarında artmıştır;
ancak, biraz önce belirttiğim gibi, dolardaki düşüş yaklaşık yüzde 17. Burada,
Sayın Bakan, petrole zam yapılmadığıyla övünüyor; ancak, dolardaki yüzde 17'lik
düşüşü, buna rağmen hampetroldeki yüzde 7,7 artışı dikkate aldığımızda,
petrolde de, yaklaşık yüzde 10 gibi bir oranda gizli zam var; zam yapmamak bile
zam yapmak anlamına gelmektedir. Zam yapmıyoruz diye övünmek yerine, çiftçimize
seçim meydanlarında vaat ettiğiniz ucuz mazotu verebilecek bir anlayışı mutlaka
sergilemelisiniz. Bugün, çiftçimiz, sadaka gibi, ne zaman ve ne kadar
verileceği belli olmayan mazot desteğini istemiyor.
Değerli milletvekilleri, petrol piyasası,
elektrik piyasasına göre daha avantajlıdır; üretim, dağıtım ve bayi ağı
hazırdır, amaçlanan haklı rekabet ortamının yaratılmasında hiçbir engel yoktur,
her türlü yatırım vardır.
Akaryakıtta ucuzlama sağlanabilecek midir,
hangi süreçte ve ne şekilde sağlanabilecektir; bunları izleyeceğiz.
Ayrıca, yasanın çıkarılmasının ardından
hazırlanması gereken yönetmeliklerin, en az bu yasa kadar önemli olduğunu
belirtmek istiyorum.
Değerli milletvekilleri, bu yasa
tasarısıyla, piyasa faaliyetlerini yürütmek, izlemek ve denetlemek ile
uluslararası gelişmeleri yakından takip etmek görevleri Enerji Piyasası
Düzenleme Kurumuna verilmiştir; ancak, bu Kurum, şu anda, bu piyasayı yönetecek
uzman personelden yoksundur. Yasanın çıkarılmasıyla birlikte, içeriden veya
dışarıdan birçok kişi işe alınacaktır. Bu yapılandırma sırasında, birçok
kurumda olduğu gibi, konusunda uzman olmayan eş dost, akraba atamalarıyla bu
kadrolar doldurulmamalıdır. Çarpık ve haksız atama anlayışı, sektörün yeniden
yapılandırılmasını ve faaliyetlerin yürütülmesini olumsuz yönde etkileyecektir.
Değerli milletvekilleri, bugün için 11
000'in üzerinde, faaliyetini sürdüren bayi var. Bunların kazanılmış haklarından
dolayı, lisans almaksızın, lisanslı bayi kapsamında sayılması sağlanmalıdır.
Bağımsız bayilik sistemi düşünülmelidir. Bu bayiler, kurdukları tesisler
itibariyle yerel bazda gerekli izin ve onayları alarak, her türlü işlemi
gerçekleştirmişlerdir. Dağıtım şirketleriyle kendilerini her yönden bağlayan
anlaşmaları vardır. Bu akaryakıt istasyonlarından lisans almalarını istemek,
hem maddî kayıplara neden olacak hem de devleti ve bayii eziyete ve külfete
sokacaktır.
Bayilerin içinde, yatırımları ve
faaliyetleri itibariyle küçük çapta olanları vardır. Yüksek orandaki cezaî
yaptırımlar, küçük bayilerin ufak bir hatada ekonomik olarak yok olmalarına
neden olacaktır. Bayiler, çıkaracağımız bu yasayla tüketicilere en iyi hizmeti
vermeye çalışacaklardır; çıkacak olan bu yasanın yükünü de en çok onlar
çekecektir. Vergi gelirlerinin büyük bir bölümünü onlar toplayacaktır. Bu
nedenle tasarının birçok maddesi için verilecek ve akaryakıt bayilerinin
durumunu daha kabul edilebilir bir duruma getirmeyi amaçlayan önergeleri
dikkate almalıyız.
Değerli milletvekilleri, kaçak akaryakıtın
gümrüklerimizden çok rahat girdiğini, piyasa içinde her türlü uygunsuz petrol
ürününün bulunduğunu biliyoruz. Bu tasarıyla, akaryakıta rafineri çıkışında
veya gümrük girişinde eklenecek katkıyla adına "ulusal marker"
denilen çağdaş bir uygulama getirilmektedir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın hatip, 1 dakika eksüre
veriyorum, lütfen konuşmanızı tamamlar mısınız.
SEDAT UZUNBAY (Devamla) - Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Bundan amaç, piyasadaki kaçakçılığı
önlemektir. Birçok dağıtım şirketi tarafından zaten uygulanmakta olan marker
sisteminin, piyasanın tamamında uygulanacak olması, tüketiciyi korumak
açısından uygun olacaktır. İnşallah bunun da bir hilesi bulunmaz.
Değerli milletvekilleri, bu tasarıyla,
dağıtım şirketlerine, pazar payı içinde yüzde 15'e varan oranda kendi
istasyonunu açma olanağı verilmektedir. Tasarıda, dağıtım şirketlerinin kendi
istasyonlarını kayırıp kollamayacakları yazılmış olmasına rağmen, diğer
bayilerle haksız rekabetin yaşanmasını önleyemeyecektir. Gerçek veya tüzelkişi
durumundaki bayilerin dağıtım şirketlerinin istasyonlarıyla rekabet edebilme
şansları yoktur. Dağıtım şirketlerinin, sadece eğitim amacıyla sınırlı olmak
koşuluyla, birkaç istasyon açmasına izin verilmelidir. Devletin, tüketicilerin
ve araç sahiplerinin, bayileri potansiyel bir suçlu gibi görmediği, ucuz,
eksiksiz ve kaliteli petrol ürünleri ticaretinin yapıldığı bir piyasa özleminin
gerçeklemesini diliyoruz.
Bu düşüncelerle, yasa tasarısının 1 inci
maddesine Cumhuriyet Halk Partisi Grubu olarak olumlu oy kullanacağımızı
belirtiyor, hepinizi saygılarımla tekrar selamlıyorum. (Alkışlar)
BAŞKAN - Sayın Uzunbay, teşekkür ediyorum.
1 inci madde üzerinde, şahsı adına
Kastamonu Milletvekili Mehmet Yıldırım; buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)
Süreniz 5 dakikadır.
MEHMET YILDIRIM (Kastamonu) - Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
1 inci madde üzerinde kişisel görüşlerimi
açıklayacağım.
Maddeye baktığımız zaman, bu kanun
tasarısının amacı, yurtiçi ve yurtdışı kaynaklardan temin olunan petrolün
doğrudan işlenerek güvenli bir şekilde Türkiye'de dağıtılmasını,
pazarlanmasını, bayileri teknik olarak düzenlemektir. Şimdiye kadar, değerli
arkadaşlarım da bunun üzerinde epeyce konuştular.
Değerli arkadaşlar, Türkiye'nin içerisinde
bulunduğu coğrafyada, doğudan güneydoğuya, batıya, Karadeniz'e kadar,
toprağımızın altında ne kadar petrol var; bunu nasıl çıkaracağız; bunun
için ne çaba sarf edeceğiz; bunun
için ne kaynak sağlayacağız; hiçbir arkadaşımız bunlara değinmedi.
Arkadaşlar, var olan bir şeyi
pazarlarsınız, var olan bir şeyi dağıtırsınız. Peki, Türkiye'de petrol yok mu;
Türkiye'de, 1950'li yıllarda Petrol Yasası çıkarıldığı zaman, örneğin
Kastamonu'nun Küre Dağlarının eteklerinde petrol denizi olduğu iddia
edilmekteydi. 1950'li yıllarda, Kastamonu'nun Dadayında, Taşköprüsünde,
Ağlısında, Tosyasında, Hanönüsünde, Sinop'un Ekinveren Köyünde sondaj
çalışmaları yapılmıştır; ama, gelin görün ki, bu, yabancı bir şirkete verildiği
için, Amerikalılar, Mobil Şirketi aracılığıyla bu kuyularda araştırma yaptığı
için, önce, yöre halkı bir sevince boğulmuş, petrol zengini olduk demişler;
sonra da, ertesi gün bakmışlar ki, kuyular betonlanmış, betonla doldurulmuş ve
akıbeti meçhul.
Değerli arkadaşlar, biz, öncelikle,
yeraltı ve yerüstü kaynaklarımıza sahip çıkalım. 1950'den beri, biz, belirli
ekiplerin baskısı altında, maalesef kuşatılmışız. Türkiye Büyük Millet Meclisi
olarak, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu olarak ve Adalet ve Kalkınma Partisi
Grubu olarak, bu Meclisin kuruluş felsefesine özgü bir şekilde, bu kuşatmayı
yarabiliriz.
Üretim düğmesine basabilelim. Türkiye
Petrolleri Anonim Ortaklığına sondaj yapması için kaynak aktaralım. Önümüzdeki
günlerde bütçe gelecek, bunları konuşmaya başlayalım.
Bakın, 11 yerde sondaj yapılmış,
Türkiye'nin bütün saygın gazetelerinde, dergilerinde, Küre Dağlarının
eteklerinde petrol denizi olduğu, uydu fotoğraflarıyla yayımlanmış.
Değerli arkadaşlar, ben, geçmişte bir kamu
görevlisiydim; basında, medyada bir haber çıktığı zaman, ilgili kurum hemen
harekete geçer, onunla ilgili araştırma yapardı. Bir yıl oldu, Aksiyon
Dergisinde, Küre Dağlarının eteklerinde petrol olduğuna ve belirli localarla
bunların engellendiğine ilişkin açıklamalar yayımlandı.
Sayın Bakanımıza soruyorum: Şu ana kadar
bununla ilgili ne araştırma yaptınız? 11 kuyunun akıbeti hakkında bir bilginiz
var mı? Oralar gerçekten betonla doldurulmuş mudur? Gerçekten petrol çıkmış da
Amerikalılar, bizi daha çok ütmek için, daha çok bağımsızlığımızı engellemek
için, dünya piyasalarında Türkiye'yi mahkûm etmek için, Türkiye'yi bir pazar
haline dönüştürmek için o kuyuları betonlamışlar mıdır? Bir açıklama istiyorum;
hükümet, bunu yapmak zorunda.
Bu Meclis, bir millî meclistir. Bu Meclis,
kuruluş felsefesine uygun bir şekilde, AK Parti ve Cumhuriyet Hak Partisi
demeden, Türkiye kendi benliğiyle, kendi kimliğiyle buluşmak zorundadır; yani,
üretmek zorundayız biz. Her zaman, Amerika, IMF ve onun içteki
bağlantılarına...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Yıldırım, 1 dakikalık
eksürenizi başlatıyorum; buyurun.
MEHMET YILDIRIM (Devamla) - ... el avuç
açmadan, yeraltı kaynaklarımıza sahip çıkalım. Yeraltı kaynaklarımızdan olan
petrolümüz, madenimiz, altınımız, boraksımız, nemiz varsa onunla Türkiye
ekonomisine katkı getirelim.
Bakın, vatandaşlarımıza, çarşamba ve
perşembe günleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinde bizi ziyaret etmeyin diyoruz.
10 000 - 15 000 kişi, bir umut kapısı olarak, daha çok AK Partili milletvekili
arkadaşlarımızın kapısını çalıyor ve umutla geldikleri kapıdan, hüzünlü bir
şekilde, umutsuz bir şekilde geri dönüyorlar.
Gelin, toprağımızın altındaki petrolümüzü,
Kastamonumuzun Küre Dağlarının eteklerinde bulunan yataklardaki petrolümüzü
çıkaralım ve namerde muhtaç olmadan, el avuç açmadan yaşayalım, IMF'ye de,
ülkedeki tefeciye de borcumuzu ödeyelim diyorum.
Hepinize saygılar sunuyorum. (Alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Yıldırım.
1 inci madde üzerinde, hükümet adına,
Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanı Sayın Mehmet Hilmi Güler; buyurun.
ENERJİ VE TABİÎ KAYNAKLAR BAKANI MEHMET
HİLMİ GÜLER (Ordu) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Konu, her ne kadar Petrol Piyasası
Kanunuysa da, her iki konuda cevap vermem gerekiyor; anladığım kadarıyla,
elektrik konusu da işin içine girdi; onlara çok kısa cevap vereceğim.
Birincisi, farkındaysanız, uzunca bir
süredir sessiz kalmamıza rağmen, aslında, çok etkin çalışmalar yapıyoruz; bunun
belki farkındasınız, belki değilsiniz. Bunları açıklamak pek tarzımız değil;
ama, özellikle elektrik üretiminde, bilhassa yerli kaynaklara ağırlık
verdiğimiz için ve aynı zamanda, verimlilik konusunda çok önemli önlemler
aldığımız için, elektriğe zam yapmadığımız gibi, ilk defa, enerji KİT'leri kâra
geçti; yani, indirim yaptığımız, zam yapmadığımız halde kâra geçti. Bunda,
verimli çalışmalarımızın çok büyük etkisi var.
Aynı zamanda, pahalı yatırımları
durdurduk; yerli kaynaklara, kömüre ve suya ağırlık verdik. Bundan dolayı,
ağustos ayı itibariyle 740 trilyon, yıl sonu itibariyle 1 katrilyon kâra
geçtik; şu anda yaptığımız çalışma bu.
Aynı zamanda, sanayiin önündeki engel
pahalı elektrik olduğu için, bunun için ayrıca, yüzde 5 de orada indirim
yaptık.
Biraz önce, sayın milletvekilim dolarla
bağıntı kurdu; genellikle bu gibi hesaplarda -dolar tabiî ki bir hesap
konusudur, ama- enflasyon denilen önemli bir parametre vardır. Biz, enflasyon
oranını da gözönüne alarak bu hesabı yaptık ve şu anda, her bir ailenin cebinde,
ortalama olarak yıl hesabıyla 400 000 000 lira kaldı; bu, cebindeki paranın
azalmaması demektir, kalması demektir. Tabiî, bunu takdirlerinize arz ediyoruz.
Biz, bu gibi şeyleri pek fazla dile getirmiyoruz; çünkü, bu zaten görevimiz.
Yanlışlıkları da teker teker düzeltiyoruz,
Rus doğalgazında olduğu gibi, Mavi Akımda olduğu gibi. Burada, bir nevî -tabiri
caizse- bir ölünün dirilmesi gibi bir olay yaşandı; çünkü, hiç hesapta kitapta
yoktu. Biz bir bir jest diye başladık geldiğimiz gün. Bazen jest oldu, bazen
rest oldu; jestleştik, restleştik ve sonunda kıran kırana bir pazarlıktan sonra
bu noktaya geldik. Bunu da takdirlerinize sundum; çünkü, aldığımız doğalgazın
yüzde 65'ini biz elektrik üretmekte kullanıyoruz. Bunlar, netice itibariyle hem
doğalgaza hem elektriğe yansıyor. Fakat, hoşuma giden taraf şu oldu: Sayın
muhalefet temsilcilerinin de, artık, bizden indirim beklediklerini görüyoruz.
Buna alışmaları fevkalade güzel bir şey aslında. (AK Parti sıralarından
alkışlar)
HALİL TİRYAKİ (Kırıkkale) - Biz zam mı
isteyecektik?!
ENERJİ VE TABİÎ KAYNAKLAR BAKANI MEHMET
HİLMİ GÜLER (Devamla) - Yani, artık, indirime de alıştırdık sizleri.
Bundan sonra yapacağımız çalışmada, sayın
milletvekilimin Küre Dağlarındaki petrolü bulmak meselesi kaldı. O noktada, onu
da memnuniyetle söyleyeyim; şu anda, Türkiye Petrollerinin bütün ekipleri geçen
dönemin iki katı kadar sondaj yaptı. Önümüzdeki yıl da bunun iki katı kadar
yapacağız; dolayısıyla, dört katı kadar olacak. Bu arada da, Küre dahil olmak
üzere, Karadeniz açıkları dahil olmak üzere, denizler dahil olmak üzere her
tarafı didik didik arıyoruz. Bunu, sadece, bilinen, klasik sondajlarla değil,
uydudan da değerlendiriyoruz. Aynı zamanda, bütün verileri, dataları, dünyadaki
petrol haritalarını gözönüne alarak çok yoğun bir çalışma içindeyiz. Bunun
sonucu olarak da, öyle zannediyorum ki, BP ile ortak bir çalışma yapılıyor ve
onlarla yaptığımız görüşmelerden aldığımız ilk izlenimler, bilhassa Doğu
Karadenizde, Trabzon-Rize açıklarında tahminimizin, beklentimizin de ötesinde petrol
olduğu şeklinde; ama, bunun kesinleşmesi mutlaka sondajla olacaktır. Şu anda,
biz, üç boyutlu taramaları yapıyoruz. Üç boyutlu taramalarla hacim bulunuyor. O
hacmin içinde petrol olup olmadığı da sondajla belli olacak. Bu safhaya
önümüzdeki yıl geçeceğiz. İnşallah, petrolde dışa bağımlılığımız da böylece
kalkacak.
Küre'de sadece petrol değil -zaten, daha
evvel, Etibankın Genel Müdürü olarak da orada epey çalışmalar yaptım madenler
konusunda, bakır konusunda- Küre'nin şu anda kullanmadığı eski bakır cürufları,
kobalt cürufları bile başlıbaşına bir zenginliktir. Bunları da ele alacağız;
hiç merak etmeyin; gönlünüz rahat olsun.
Türkiye'nin, bütün yer altı ve yerüstü
zenginlikleri konusunda çok bilimsel, teknik çalışmalar yapıyoruz; ama, tek
kusurumuz var; o da, bunları anlatmadaki başarısızlığımız; onu da, herhalde,
mazur görürsünüz.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (Alkışlar)
BAŞKAN - Sayın Bakan, teşekkür ediyorum.
Sayın milletvekilleri, 1 inci madde
üzerindeki görüşmeler tamamlanmıştır.
1 inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
2 nci maddeyi okutuyorum:
Tanımlar ve kısaltmalar
MADDE 2. - Bu Kanunun uygulanmasında;
1) Bakanlık: Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanlığını,
2) Kurum: Enerji Piyasası Düzenleme Kurumunu,
3) Kurul: Enerji Piyasası Düzenleme Kurulunu,
4) AFRA: Londra'da ilan edilen ortalama navlun ücretlerinin
değerlemesini,
5) Akaryakıt: Benzin türleri, nafta (ham madde, solvent nafta hariç) gazyağı, jet yakıtı, motorin
türleri, fuel oil türleri ile Kurum
tarafından belirlenen diğer ürünleri,
6) Akaryakıt istasyonu: Dağıtıcı
veya bunlarla tek elden satış sözleşmesi yapmış bayilerce ilgili
mevzuata uygun (teknik, kalite ve güvenlik) olarak kurulup, bir veya farklı alt
başlıktan birer akaryakıt dağıtıcısının
tescilli markası altında faaliyette bulunan ve esas itibarıyla araçların akaryakıt, madeni yağ, otogaz LPG, temizlik ve ihtiyari olarak bakım
ile kullanıcıların tüplü LPG hariç
diğer asgari ihtiyaçlarını karşılayacak imkânları sunan yerleri,
7) Akaryakıtla harmanlanan ürünler: Metil tersiyer bütil eter (MTBE),
Etanol vb. (yerli tarım ürünlerinden denatüre olarak üretilenler ile biodizel
hariç ) akaryakıt ile eşdeğer vergiye tâbi olan ve olacak ürünleri,
8) Asfalt : Zemin kaplamasında kullanılan ürünü,
9) Bayi: Bayilik faaliyeti için
gerekli donanıma sahip gerçek ve tüzel kişileri,
10) Bayilik: Karşılıklı yükümlülüklerin
ekinde fizibilite olan bir sözleşmeye bağlanarak akaryakıt dağıtım şirketleri
tarafından gerçek ve tüzel kişilere
akaryakıtın kullanıcılara ikmali yetkisi verilmesi işlemini,
11) Dağıtıcı: Akaryakıt dağıtım yetkisi
olan ve lisansına işlenmesi halinde depolama, taşıma, ihrakiye ve madeni yağ
üretimi işlemleri yapabilen sermaye
şirketini,
12) Dağıtım: Serbest kullanıcılara
akaryakıt toptan satışı ve ikmali dahil bayilere akaryakıt satış ve ikmal faaliyetlerinin bütününü,
13) Fizibilite: Kuruma verilmesi gerekli
olmayan fakat bayilik sözleşmesi ekinde yer alan ve yapılacak yatırımların analizini
içeren raporu,
14) Ham petrol: Yerden çıkarılan sıvı haldeki doğal hidrokarbonları,
15) İhrakiye: Ülkenin karasuları ve/veya
karasuları bitişiğinde deniz vasıtalarına veya
Hava meydanlarında yerli ve yabancı uçaklara vergili veya vergisiz sağlanan
akaryakıtı ve madeni yağı,
16) İhrakiye teslim şirketi ve bayii: Yurt
içinden veya yurt dışından temin ettiği
ihrakiyeyi deniz ve hava
taşıtlarına ikmal eden lisanslı sermaye
şirketini ve lisanslı bayileri,
17) İletici: İletim faaliyeti yapan sermaye şirketini,
18) İletim: Boru hattı vasıtasıyla petrolün taşınması işlemini (üreticilerin
rafineriye veya iletim hattına ulaşan boru hatları ile tesislerin bünyesinde
yer alan boru hatları hariç),
19) İşleme: Petrol ve diğer kimyasal
maddelerden madeni yağ üretimi hariç yeni ürünler elde edilmesine ve/veya
ürünlerin nitelik veya niceliğinin değiştirilmesine ilişkin işlemleri,
20) İşlemeci: Lisansı gereği işleme
faaliyetini yapma hakkı verilmiş sermaye şirketini,
21) Katkı
maddeleri: Akaryakıt ürünlerinin özelliklerini iyileştirmeye matuf
organik ve inorganik maddeleri,
22) Kilometre tahdidi: Şehir içi veya
şehirlerarası trafiğe açık yollarda aynı istikamette iki akaryakıt istasyonu
arasındaki, Kurul tarafından çıkarılacak yönetmelikte belirlenecek, asgari
mesafeyi,
23) Kötü niyet: Piyasa faaliyetinin
yapılmasında, petrolün kaybına, karışmasına, bozulmasına veya amaç dışı
kullanımına sebebiyet veren bir eylem
veya ihmali,
24) Kullanıcı: Petrol kullanımı yapan
gerçek ve tüzel kişileri,
25) Kullanım: Petrolün sadece kişisel ve
işletme ihtiyaçları için tüketimini,
26) Lisans: Bu Kanuna göre gerçek ve tüzel
kişilere piyasada faaliyet gösterebilmeleri için Kurul tarafından izin
verildiğini gösterir belgeyi,
27) Lisanslı depocu: Lisanslı depolama faaliyeti
yapan sermaye şirketini,
28) Lisanslı depolama: Piyasa faaliyetinde
bulunanların stok ve işletme ihtiyaçlarını gidermek üzere başkasının
mülkiyetindeki petrolün depolanması
işlemini,
29) Madeni yağ üreticisi : Madeni yağ
üretimi yapan gerçek ve tüzel kişileri,
30) Madeni yağ: Baz yağına veya kimyasal
sentez yöntemi ile işlenen maddelere, bazı katkıların ilavesi sonucu, hareketli
ve temas halinde olan iki yüzey arasındaki sürtünme ve/veya aşınmayı azaltma
veya soğutma özelliğine sahip mamul haline getirilen doğal veya yapay
maddeleri,
31) Özel işlem: Petrolün nitelik olarak
ayrı ürün haline getirilmesine yönelik olarak Kurumca belirlenen yöntemleri,
32) Petrol: Bu maddenin (5), (14) ve (44)
numaralı bendlerinde tanımlananları,
33) Piyasa faaliyeti: Petrolün; ithalini,
ihracını, rafinajını, işlenmesini, depolanmasını, iletimini, ihrakiye
teslimini, taşınmasını, dağıtımını, bayiliğini,
34) Rafinaj: Ham petrolden başlayarak yeni
ürünler elde edilmesine ilişkin
işlemleri,
35) Rafinerici: Lisansı gereği rafinaj
faaliyeti yapma hakkı verilmiş, petrol ticareti yapan sermaye şirketini,
36) Serbest kullanıcı: Kalorifer yakıtı,
fuel-oil ve motorinde yıllık 5 000
tondan aşağı olmayacak şekilde Kurum tarafından ürün bazında belirlenen tüketim
miktarından fazla yıllık petrol tüketimi olan lisanslı kullanıcıyı,
37) Solvent: Kimya ve sanayi tesislerinde
tüketilen ve/veya yeni kimya ve sanayi mamulleri üretiminde kullanılan petrol
ürünlerini,
38) Taşıma: Ham petrolün rafineriye
ulaştırılmak üzere toplandığı teslim noktasından sonra, diğer ürünlerin ise
taşıma araçları ile yapılan tüm nakil faaliyetleri bütününü,
39) Taşıyıcı: Taşıma faaliyeti yapan
gerçek ve tüzel kişileri,
40) Tehlikeli eylem: Piyasa faaliyetinin
yapılmasında, bunların yapıldığı mahalde veya yakınında bulunan bir kimsenin
ölümüne, sakatlanmasına veya sağlığının bozulmasına, çevrenin kirlenmesine
sebep olan veya olabilecek nitelikte bulunan
bir fiil veya ihmali,
41) Transit taşıma: Başka bir ülkeden
gelen petrolün başka bir ülkeye Türkiye üzerinden kara ve deniz yolu ile
taşınmasını,
42) Ulusal marker: Akaryakıta rafineri
çıkışında veya gümrük girişinde eklenecek katkıyı,
43) Üretim: Petrolün çıkarılmasını, ön
işlenmesi ile saha dahilinde veya civarında bulunan depolara, iletim hattına
veya rafineriye boru hattı ile taşınmasını veya depolanmasını,
44) Ürün: Fiziksel veya kimyasal işlem,
rafinaj veya diğer yöntemlerle ham petrol ve/veya ürünlerinden elde edilen ürün
veya ara ürün herhangi bir hidrokarbonu,
İfade eder.
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, 2 nci
madde üzerinde, Cumhuriyet Halk Partisi Gurubu adına Edirne Milletvekili Nejat
Gencan'ın söz talebi vardır.
Buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA NEJAT GENCAN (Edirne) -
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 288 sıra sayılı Petrol Piyasası Kanunu
Tasarısının 2 nci maddesi üzerinde Cumhuriyet Halk Partisi adına söz almış
bulunuyorum; bu vesileyle, Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
cumhuriyetten günümüze kadar, petrol sektörüyle ilgili olarak yapılan ilk yasal
düzenleme, 1926 yılında yürürlüğe giren 792 sayılı Kanundur. Ancak, 1935
yılında çıkarılan 2804 sayılı Kanunla petrol aramaları MTA'ya verilmiştir.
Bundan sonra, 1954 yılında ise, bunun yürürlükte bulunan 6326 sayılı Petrol
Kanunu kabul edilmiştir. Bu kanun, petrol kaynaklarımızın, millî menfaatlara
uygun olarak, hızlı, sürekli ve etkili bir şekilde aranmasını, geliştirilmesini
ve değerlendirilmesini amaçlamaktadır.
1954 ve 1973 yılları arası, ülkemizde
petrolün arama, üretim, taşıma ve rafinaj faaliyetlerinin oldukça liberal bir
anlayışa göre yürütüldüğü bir dönemdir.
1973 ve 1989 yılları arası, Türkiye
Petrolleri Anonim Ortaklığı, TÜPRAŞ, BOTAŞ ve Petrol Ofisiyle kamu etkinliğinin
arttığı bir dönemdir.
1989-1998 yılları arası, piyasaların
liberalleşmesi ve serbestleşme ilkelerinin ülkemizde de geçerli olmaya
başladığı bir dönemdir.
1998'den sonraki dönem ise, halen
uygulaması devam eden, otomatik fiyat dönemidir. Ancak, bu dönemde, devletin
ticarete olan müdahalesinin azalarak, özel sektörün etkinliğinin artmasına
neden olan tedbirler alınırken, piyasaların şeffaf, âdil, rekabetçi bir ortamda
çalışmalarını teşvik edici düzenlemelerin yerine getirilmesi mümkün olmamış ve
bunun çerçevesinde, ülkemiz bazı sıkıntılar çekmeye başlamıştır.
Bu görünen tablo ışığında, petrol
sektörünün bir yasal düzenlemeye ihtiyacı olduğu görülmektedir; fakat, bu
düzenlemenin, tercüme bir kanun şeklinde olmasını istemiyoruz. Enerji
politikalarının sağlıklı ve doğru olarak belirlenmesi konusunda atılacak yanlış
adımların, ülkemize, ekonomiye, çevreye, yurttaşlarımıza ve tüketicilerimize
vereceği zararlara bugünden engel olmamız gerekmektedir.
Bu sektörde 12 000 adet perakende satış
yapan petrol istasyonu (bayi)
bulunmaktadır. Bu sektörde, ortalama 500 000 insanımızın emeği karşılığı
geçimini sağlamaya çalışmakta olduğunu hepimiz bilmekteyiz.
Serbest piyasa ekonomisi, kartelleşme,
yabancı sermayenin ülkeyi yağmalaması, bu sektördeki dengeleri bozması olarak
algılanmamalıdır. Ülkemizde, diğer alanlarda da bunun benzeri örnekleri
yaşadığımızı hatırlatmak istiyorum.
Görüldüğü gibi, bu yasa tasarısı, geniş
kitleleri ilgilendirmektedir. Sadece belirli bir grubun fikirlerinin alınarak,
istekleri doğrultusunda düzenlemelerin yapılmasından kaçınılmalıdır. Şu an
görünen budur. Değişik kesimlerin görüşlerinin de alındığı söylenmesine rağmen,
burada, bayilerin, tüketicilerin, sivil toplum örgütlerinin, kamu kurumu
temsilcilerinin görüşleri alınıyor gibi davranmakla bu hareket gerçekleştirilemez.
İktidarın klasik söylemi haline gelen "bütün tarafların görüşlerini
aldık" söylemi, artık değişmelidir. Lütfen, bu söyleminizi değiştirin;
çünkü, bu görüşlerin hiçbirine değer vermiyor, yine bildiğinizi yapıyorsunuz;
bunu, artık, halkı kandırmak için kullanmayınız.
AKP İktidarı, geldiği günden bugüne kadar
"devletçi politikadan vazgeçip, serbest piyasa ekonomisi çerçevesinde,
özelleştirmeye hız vererek özel sektörün önünü açacağız" söylemlerini sık
sık kullanıyor; fakat, bugün, merkezî idareyi güçlendiren kurum ve kuruluşlarla
birlikte, birilerine makam ve mevki yaratılmaya devam ediliyor; bu tasarıda
olduğu gibi.
12 000 adet bayiin, lisans dahil olmak
üzere, tüm konularda direkt olarak EPDK'ya bağlanması "merkezî idareden
vazgeçip, yerinden yönetime geçeceğiz" söylemlerine ne kadar uyuyor,
bilemiyorum; bu konuyu, sizlerin takdirine bırakıyorum; yalnız, AKP'nin,
vatandaşa, seçmene vermiş olduğu sözler ile uygulamalarının örtüşmediğini
görmekteyiz. Açıkçası, bu, bir takıyyedir. Gelin, söylemlerimiz ile yaptıklarımızın
uyum içerisinde olduğu siyaset anlayışını halka hep birlikte sunalım. Bu
yanlıştan bir an önce vazgeçmenizi bekliyoruz.
Tasarının bazı maddelerinde, satış
potansiyellerine sınır getirilerek, çalışanı ve daha fazla üreteni
ödüllendirmek yerine, cezalandırmak yoluna gidilmiştir. Akaryakıt dağıtım
şirketlerine, piyasanın yüzde 15'i oranında, kendilerine ait akaryakıt
istasyonu açma hakkı tanınmıştır. Haksız rekabet, büyük boyutlarda teşvik
edilmiştir. Bu koşullarda, bayilerin, dağıtıcı firmaların, kendi
istasyonlarıyla rekabet etmesi mümkün değildir arkadaşlar.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
enerji piyasasının toplam parasal büyüklüğünün yüzde 60'ını oluşturan, yaklaşık
25-26 milyar dolarlık bir petrol piyasası ve petrol piyasası faaliyetleri,
kesinlikle, ayrı bir bağımsız kurum tarafından düzenlenmelidir. Ayrıca, piyasa
hakkında yeterli bilgi ve deneyimi olan kişilerden petrol piyasası düzenleme
kurulunun oluşturulması daha faydalı olacaktır görüşündeyim.
Toplam 12 milyar dolarlık elektrik ve
doğalgaz piyasalarının bağlı olduğu Enerji Piyasası Düzenleme Kuruluna
-dünyadaki benzer uygulaması dikkate alınmadan- petrol piyasasını -bu iki
piyasa içinde yer almasının uygun ve yerinde olmayacağı açıkça görülmekte iken- bağlamanın mantığını bir türlü
anlayamıyorum. Petrol piyasası, çok kapsamlı bir yapıyla idare edilmelidir.
EPDK'nın, bu işi, bu iş yoğunluğunda ve bu kadro yetersizliğinde başarması zor
görünüyor. Bugüne kadar, bu sektöre gereken önemin verilmediğini bilmekteyiz;
bugün de aynı anlayış devam etmektedir. Değiştirmek için elimizde imkân var;
fakat, geçmişteki yanlışların üzerine bir yenisini eklemeyi tercih ediyoruz. Bu
şartlarda bazı sorunların düzelmesini beklemek hayalciliktir arkadaşlar.
Bu kanun tasarısı gereklidir, desteklenmelidir;
fakat, ülke menfaatlarının, sektör değerlerinin, dengelerinin çok daha iyi
irdelenerek hayata geçirilmesi gerekmektedir. Tasarının genişletilmesi, bazı
maddelerinde değişikliklerin yapılması, bazılarının da çıkarılması
kaçınılmazdır. Bu ülkeyi yönetmeliklerle yönetmekten vazgeçmeliyiz. Bu,
kolaycılıktan başka bir şey değildir. Kanun maddelerinin anahatlarının
yönetmelikle düzenlenmesi kanunun özünü zedelemektedir. Bu tasarıyla ilk defa
kullanılan tanımları iyi değerlendirmeliyiz. Bayiliklerin kategorilere
ayrılması, sınıflandırılması, bayilik değiştirmelerinin zorlaştırılması,
cezalar, tekrar düşünülmesi gereken konular olarak görülmektedir. Cezaların
amacı gelir elde etmek olmamalıdır. Ülkemizin güvenilir, sürekli, çevre dostu,
kaliteli ve ucuz enerjiye olan ihtiyacı, olanaklar elverdiği ölçüde, öncelikle
yerli kaynaklar kullanılarak karşılanmalıdır. Bu bağlamda, yurtiçi petrol arama
ve üretim faaliyetlerinin artırılmasının teşvik edilmesi ve bu yöndeki
darboğazların giderilmesi konusunda gerekli yasal düzenlemelerin de hayata
geçirilmesi gerekmektedir.
Bu bilgiler doğrultusunda, görüşülmekte
olan Petrol Piyasası Kanunu Tasarısında gerekli değişikliklerin yapılmasını
talep ediyor; bu vesileyle Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN - Sayın Gencan, teşekkür ediyorum.
Saygıdeğer milletvekilleri, madde
üzerindeki görüşmeler tamamlanmıştır.
2 nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
3 üncü maddeyi okutuyorum:
İKİNCİ BÖLÜM
Lisansların Tâbi Olacağı Usul ve Esaslar, Lisans
Sahiplerinin Temel Hak ve Yükümlülükleri
Lisansların tâbi olacağı usul ve esaslar
MADDE 3.- Petrol ile ilgili;
a) Rafinaj, işleme, madeni yağ üretimi,
depolama, iletim, serbest kullanıcı ve ihrakiye faaliyetlerinin yapılması ve bu
amaçla tesis kurulması ve/veya işletilmesi,
b) Akaryakıt dağıtımı, taşıması ve bayilik
faaliyetlerinin yapılması, için lisans alınması zorunludur. Kurum,
geliştireceği ilke ve ölçütler doğrultusunda, iletim ve işleme faaliyetlerinde
lisans alma zorunluluğuna muafiyet getirebilir. Lisans vermede taahhüt
üzerinden işlem yapılamaz.
Lisans taleplerine ilişkin değerlendirmeler 3 üncü madde
hükümleri ve Kurumca belirlenecek diğer unsurlar çerçevesinde tamamlanarak en
geç 60 gün içerisinde karara bağlanır ve ilgiliye tebliğ edilir. Reddedilen
taleplerin gerekçesi bildirilir.
Bu Kanuna göre; lisansların verilmesi,
güncelleştirilmesi, geçici olarak durdurulması veya iptaline ilişkin işlemler
Kurumca yapılır. Lisansların verilmesinde pazara giriş açısından, teknoloji,
kalite, güvenlik, hizmet ve teşebbüsün sürdürülebilirliği dikkate alınır, bayi
sayısı, depolama kapasitesi (işletme stok kapasitesi hariç) konularında sayısal
büyüklüklerle sınırlama yapılmaz.
Başvurunun Kurumca kabul veya
reddedilmesinde, talebin, mevzuatta öngörülen koşullara uygun olması aranır.
Lisans kapsamındaki faaliyetlerde
bulunacak özel hukuk tüzel kişileri 29.06.1956 tarihli ve 6762 sayılı Türk
Ticaret Kanunu hükümlerine tâbidir. Türkiye'de piyasa faaliyetlerinde bulunan
ve yabancı devletler mevzuatına göre sermaye şirketi niteliğinde bulunan özel
hukuk tüzel kişileri, Türk parasının kıymetini koruma hakkındaki mevzuata göre
Türkiye'deki faaliyetleri bakımından Türkiye'de yerleşik sayılırlar.
Lisanslar; yukarıda sayılan faaliyet
başlıklarına göre düzenlenir. Ayrıca lisanslarda, Kurumca belirlenen diğer alt başlıklar da yer alır.
Lisans, üzerinde kayıtlı faaliyeti yapmak
üzere hak sahibi kılınan gerçek veya tüzel kişi adına verilir. Lisans belgesinde, faaliyet niteliğinin yanı sıra faaliyetin
gerektirdiği tesisin türü ve coğrafi konumu, teknoloji ve miktarlar ile ilgili
bilgiler de yer alır.
Kurum, bu Kanunda tanınan yetkiler
dahilinde;
a) Lisans gerektiren faaliyet ve/veya
işlemlerin kapsamları,
b) Lisans ile kazanılan hak ve üstlenilen
yükümlülükler,
c) Lisans kapsamındaki faaliyetlerin
kısıtlanması,
d) Faaliyetin yürütülmesine ilişkin olarak
özel şartlar belirlenmesi,
konularında düzenlemeler yapmaya
yetkilidir.
Lisansta yer alan hususlarda değişiklik
yapılmasını gerektirecek faaliyetler, Kurumca onaylanıp lisansa işlenmedikçe
yapılamaz.
Lisanslar ile ilgili olarak;
a) Başvuru, değerlendirme, lisans verme,
lisans süresi, tadili, bedeli ile sona ermesi ve süre uzatma işlemlerine,
b) Sınıflandırılması uygun görülen
lisansların, sınıflandırılmasına ait esaslar ve sınıflara göre asgari
büyüklüklerine,
c) Değişiklik ile sınıflandırmaya tâbi
lisanslarda sınıf değiştirme işlemlerine,
d) Aranacak asgari nitelikler ve
ilgililerin tasarrufunda olması gereken asgari varlıklarına,
e) Tutulması zorunlu olan kayıtlar ve
kayıt yöntemleri ile bildirim yükümlülüklerine,
f) Faaliyet alt başlıkları ve bunların
tanımlarına,
g) Kamunun can ve mal güvenliği ile
kullanıcı haklarına ilişkin hususlara,
h) Lisansta yer alacak hususlara,
ı) Lisans kapsamında olsun veya olmasın
piyasa ile ilgili faaliyetlerin yönlendirilmesi, gözetimi, denetimi ve benzeri konulara,
Ait usul ve esaslar Kurumca çıkarılacak
yönetmeliklerle düzenlenir.
Bu Kanun hükümleri saklı kalmak ve ilgili
mevzuata göre işlemleri tamamlanmış olmak üzere, lisans sahiplerince veya
kullanıcılarca, lisanslı depolar
dışında kalan her türlü petrol depolama tesisi veya düzeneklerinin yapımı
ve/veya kendi faaliyetleri kapsamında işletilmesi serbesttir.
BAŞKAN - 3 üncü madde üzerinde, Cumhuriyet
Halk Partisi Grubu adına, Amasya Milletvekili Sayın Mustafa Sayar; buyurun.
CHP GRUBU ADINA MUSTAFA SAYAR (Amasya) -
Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; görüşülmekte olan Petrol Piyasası Kanunu
Tasarısının 3 üncü maddesi hakkında, Cumhuriyet Halk Partisi Grubunun
görüşlerini açıklamak üzere söz almış bulunuyorum; hepinize saygı ve
sevgilerimi sunuyorum.
Konuşmaya başlamadan önce, dünkü Özürlüler
Günü nedeniyle tüm özürlü vatandaşlarımızın Özürlüler Gününü ve 24 Kasım
Öğretmenler Günü nedeniyle de tüm eğitim emekçilerimizin Öğretmenler Gününü
kutluyorum.
Değerli milletvekilleri, petrolün ülke
ekonomisindeki yerine şöyle bir bakacak olursak; ithalatımızdaki en büyük
kalem, vergi gelirlerimizin yüzde 20'den fazlası, rafineri, dağıtım şirketleri,
12 000 akaryakıt bayii, 250 000 çalışanıyla 1 000 000 kişinin ekmek kapısı
dersek, büyüklüğünü kısmen ifade etmiş oluruz.
Petrol Piyasası Kanunu Tasarısının 3 üncü
maddesi, lisansların tabi olacağı usul ve esasları ve lisans sahiplerinin temel
hak ve yükümlülüklerini içermektedir.
Bu maddede dikkatinizi çekmek istediğim
hususlar şunlardır: Halen faaliyette olan bayiler, bu işyerlerini açarlarken, o
günkü gereklere göre dağıtım şirketleri ve resmî kurumlardan olur almışlardır.
Yeniden lisans almak, işyerleri için angarya ve ek masraftan başka bir şey
ifade etmemektedir. Ayrıca, 6 000 civarındaki "beyaz bayraklı" diye
tabir edilen müstakil bayii, bu yasayla dağıtım şirketlerine bağlanmaya
zorlanmakta, beş on yıllık sözleşmelerle, dağıtım şirketlerinin tapusuz mülkü
haline getirilmek istenmektedir. Müstakil akaryakıt istasyonlarının durumlarını
muhafaza etmelerine olanak sağlanmalıdır.
Bu yasa çıkıncaya dek, dağıtım şirketleri,
kendilerine bağlı bayileri kontrol etmekteydiler. Yasayla, bu kontrol, Enerji
Piyasası Düzenleme Kuruluna geçmektedir;
yani, dağıtım şirketleri kontroldan azat edilmişlerdir.
Enerji Piyasası Düzenleme Kuruluyla ilgili
bu düzenlemede, hükümetin iç denetim kurumlarını kaldırmaya yönelik bu işgüzarlığını
anlamak mümkün değildir. Üstelik, 12 000 bayiin kontrolünü nasıl ve kimle
yapacakları açık değildir. Dağıtım şirketlerine sağlanan kolaylık bununla da
kalmamaktadır; lisanslı depoculuk kavramı uygulamaya konularak, hem petrol
fiyatına ek yük getirilmekte hem de dağıtım şirketleri, satacağı malın depolama
yükünden kurtarılmaktadır. Özetle, petrol piyasasında rekabetin önünü açacak
diye sunulan bu tasarı, bu şekliyle, akaryakıt bayilerine yük, halkımıza
pahalılıktan başka bir şey getirmeyecektir. Bu nedenle, Grup olarak, bu maddeye
ret oyu vereceğiz.
Heyetinize saygılarımı, selamlarımı
sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Sayın Sayar, teşekkür ediyorum.
Sayın milletvekilleri, 3 üncü madde
üzerindeki görüşmeler tamamlanmıştır.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
4 üncü maddeyi okutuyorum:
Lisans sahiplerinin temel hak ve
yükümlülükleri
MADDE 4. - Lisans, sahibine lisansta yer
alan faaliyetin yapılması ile bu konularda taahhütlere girişilmesi haklarını
verir.
Lisans ile tanınan haklar; bu Kanunun,
ilgili diğer mevzuatın ve lisansta yer alan kayıtlı hususların yerine
getirilmesi koşuluyla kullanılır.
Piyasa faaliyetinde bulunanlar, kötü niyet
veya tehlikeli eylem sonucunu doğuracak her türlü işlemden özenle kaçınmak,
bunların oluşumunun engellenmesi için her türlü tedbiri almak ile istenmeyen
durumları en kısa sürede gidermek zorundadır.
Bu Kanuna göre faaliyette bulunanlar;
a)Ticarî ve teknik mevzuata uygun
davranmak,
b) Çevreye zarar vermemek için gerekli
tedbirleri almak,
c) Kamunun can, mal ve çevre güvenliği ile
kendi tesis ve faaliyetlerini önemli ölçüde tehdit eden veya olumsuz etkileyen
bir durum oluştuğunda, kamu yetkililerini ve bundan etkilenme ihtimali bulunan
ilgilileri haberdar etmek ile tehdidin niteliği ve niceliği ile bunu önlemek
üzere alınmakta olan tedbirleri Kuruma bildirmek,
d) Zorunlu sigorta yükümlülüğü kapsamında
bulunan, tesis ve/veya faaliyetleri sigortalamak,
e) Faaliyetleri nedeniyle üçüncü kişilere veya çevreye verilecek zarar veya ziyanları tazmin etmek,
f) 14 üncü maddenin birinci fıkrasına göre
Kurumca belirlenen usul ve esaslara uygun bildirimleri yapmak,
g) Kurumca 14 üncü maddenin üçüncü
fıkrasına göre istendiğinde, gerekli bilgi, belge ve numuneleri vermek,
tutanakları imzalamak ile görevlilerin tesislerde inceleme yapmasına müsaade
etmek,
h) Esas faaliyetlerine ilişkin tip
sözleşme örneklerini ve bunlarda yapılacak değişiklikleri yürürlüğe koymadan
önce Kuruma bildirmek,
ı) Piyasa faaliyetlerinde, Kurulun
belirleyeceği teknik düzenlemelere uygun akaryakıt sağlamak,
j) İletim ve depolamada kapasite kısıtları
dışında kendilerinden yapılan talepleri ayrım gözetmeksizin karşılamak,
k) Eşit durumdaki alıcılara
(kategorilere), eşit hak ve yükümlülük tanımak, farklı şartlar sürmemek,
İle yükümlüdür.
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, madde
üzerinde söz talebi?.. Yok.
4 üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
5 inci maddeyi okutuyorum:
ÜÇÜNCÜ BÖLÜM
Lisans Türleri ve Faaliyetlerin Kısıtlanması
Lisansların türleri
Rafinerici
MADDE 5. - Rafinerici lisansı sahipleri, 9
uncu maddede sayılan faaliyetlerin yanı sıra;
a) Lisansına işlenmek koşuluyla; tesisi
içinde veya civarında işleme, depolama ile yakınındaki diğer tesislere boru
hatları ile taşıma,
b) Sahip olacağı dağıtım şirketi ile
akaryakıt dağıtımı,
Faaliyetlerinde de bulunabilir. Rafinerici
kendi dağıtım şirketine tanıdığı şartları kendisinden akaryakıt talep eden
diğer dağıtıcılara da kategori bazında tanımak zorundadır.
Ulusal güvenlik açısından ihtiyaç duyulan
akaryakıt ve diğer ürünlerin üretimi ve teslimi önceliklidir. Rafinericiler,
Türk Silahlı Kuvvetlerinin kullandığı taktik yakıtların üretim kabiliyetini
ürün talebi halinde sağlamak ve korumakla yükümlüdür.
BAŞKAN - 5 inci madde üzerinde, Cumhuriyet
Halk Partisi Grubu adına, İzmir Milletvekili Sayın Vezir Akdemir söz
istemiştir.
Sayın Akdemir, buyurun.
Süreniz 10 dakika.
CHP GRUBU ADINA VEZİR AKDEMİR (İzmir) -
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanlığınca
hazırlanan ve Bakanlar Kurulunca 15.10.2003 tarihinde Meclis Başkanlığına
sunulan Petrol Piyasası Kanunu Tasarısının 5 inci maddesi üzerinde CHP Grubu
adına söz almış bulunmaktayım; bu vesileyle, Yüce Meclisi saygı ve sevgilerimle
selamlıyorum.
Sayın Başkan, Meclisin değerli üyeleri;
maddeye geçmeden önce, ülkemizde meydana gelen iki olayla ilgili görüşlerimi
sizlerle paylaşmak istiyorum.
Geçtiğimiz ay beş gün arayla İstanbul'da
meydana gelen olayda hayatını kaybeden vatandaşlarımızın yakınlarına
başsağlığı, yaralılara acil şifalar dilerim.
Yine, bayram süresince, trafik canavarına
yakalanıp hayatını kaybeden vatandaşlarımızın yakınlarına başsağlığı, yüzlerce
yaralımıza acil şifalar dilerim.
Maddeyle, rafinericilerin lisanslarına
işlenmek koşuluyla, tesis içinde veya civarında işleme, depolama ile
yakınındaki diğer tesislere boru hatlarıyla taşıma faaliyetlerinde
bulunabilmesine ve sahip olacağı dağıtım şirketiyle akaryakıt dağıtım faaliyetlerinde
çalışmaya imkân sağlayan hüküm getirilmiştir. Ayrıca, ulusal güvenlik açısından
ihtiyaç duyulan akaryakıt ve diğer ürünlerin üretiminin ve tesliminin öncelik
arz etmesi nedeniyle, rafinericilerin, Türk Silahlı Kuvvetlerinin taktik
yakıtlarının üretim kabiliyetini, ürün talebi olması halinde, bu ürünleri
sağlamak ve korumakla yükümlü oldukları hususu düzenlemiştir.
Madde metninde belirtildiği gibi,
a) "Lisansına işlenmek koşuluyla,
tesisi içinde veya civarında işleme, depolama ile yakınındaki diğer tesislere
boru hatlarıyla taşıma,
b) Rafinerici, sahip olacağı dağıtım
şirketiyle akaryakıt dağıtımı faaliyetlerinde de bulunabilir.
Rafinerici, kendi dağıtım şirketine
tanıdığı şartları, kendisinden akaryakıt talep eden diğer dağıtıcılara da aynı
kategoride imkân tanımak zorundadır.
Ulusal güvenlik açısından ihtiyaç duyulan
akaryakıt ve diğer ürünlerin üretimi ve teslimi önceliklidir.
Piyasa ekonomisinin kurumsallaştırılması,
rekabet ortamını geliştirme politikaları çerçevesinde uluslararası norm ve
standartlar ile Avrupa Birliği kanunları uyum çalışmaları doğrultusunda
olmalıdır.
Petrol ve petrol ürünleri endüstrisinde
de, mevcut yasal düzenlemelerin bütünlük içerisinde yenilenmesi ve piyasaların
bu anlayışa göre yeniden yapılandırılması zorunludur.
İdarî yapılanmada ise, hızlı ve düzenli
karar almak ve bu suretle, düzenli işleyen bir piyasa oluşturmak gereklidir.
Yapılan düzenlemelerle, piyasalarda
rekabet ortamının geliştirilmesine ve kaliteli ürün üretimine yönelik tedbirler
geliştirilerek, haksız rekabeti önlemek için tedbirler almak bir zorunluluk
halini almıştır. Bu nedenle, lisansların tabi olacağı usul ve esaslara önemle
dikkat edilmesi zorunludur.
Petrol işleme, madenî yağ üretimi,
depolama, iletim, serbest kullanıcı ve taşıma faaliyetlerinin yapılması ve bu
amaçla tesis kurulması veya işletilmesi önem arz etmektedir.
Toplumumuzun yaşamında önem arz eden
akaryakıt dağıtımı, taşıması ve bayilik faaliyetlerinin yapılması için lisans
alınması zorunludur.
"Lisans taleplerine ilişkin değerlendirmeler,
3 üncü madde hükümleri ve kurumca belirlenecek diğer unsurlar çerçevesinde
tamamlanarak en geç 60 gün içerisinde karara bağlanır" hükmü,
rafinericiler için önemli bir zaman dilimidir.
Bu kanuna göre, lisansların verilmesi,
güncelleştirilmesi, geçici olarak durdurulması veya iptaline ilişkin işlemler
kurumca yapılmalıdır. Bu işlemler yapılırken, bürokratik işlemlerin en asgarî
düzeye indirilmesi gereklidir.
Sayın Başkan, Meclisimizin değerli
üyeleri; Cumhuriyet Halk Partisi Grubu olarak, yasa tasarısının 5 inci
maddesine olumlu oy kullanacağımızı belirtir, Yüce Meclisi saygıyla selamlarım.
(Alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Akdemir.
Madde üzerindeki görüşmeler
tamamlanmıştır.
5 inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
6 ncı maddeyi okutuyorum:
Taşıma, işleme, depolama, iletim, madeni
yağ üretimi, serbest kullanıcı, ihrakiye teslim şirketi ve ihrakiye bayii
MADDE 6. - 2 nci maddenin birinci
fıkrasının (16), (18), (19), (28), (29), (36) ve (38) numaralı bendlerinde
tanımlanan faaliyetlerin yapılması için verilecek lisanslara uygulanacak
değerleme kriterleri ve lisansın verilmesini gerektirecek teknik ve malî
şartlar Kurumca belirlenir.
BAŞKAN - 6 ncı madde üzerinde, Cumhuriyet
Halk Partisi Grubu adına, Trabzon Milletvekili Şevket Arz konuşacaklar.
Sayın Arz, buyurun. (CHP sıralarından
alkışlar)
CHP GRUBU ADINA ŞEVKET ARZ (Trabzon) -
Sayın Başkan, Yüce Meclisin değerleri üyeleri; konuşmama başlamadan önce,
bizleri seçip buraya gönderen tüm halkımızı saygıyla selamlıyorum.
Petrol Piyasası Kanunu Tasarısının 6 ncı
maddesiyle ilgili, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına söz almış bulunuyorum.
Konuşmamın başında, Ramazan Bayramımız
öncesi Çin'de yapılan Dünya Liselerarası Futbol Şampiyonasında dünya şampiyonu
olan Trabzon Lisesi Futbol Takımının tümünü, öğretmenlerini, antrenörlerini ve
Trabzon Lisesi Müdürü Ömer Eyüboğlu'nu, bize çifte bayram yaşattıkları için
kutluyorum, kendilerine teşekkür ediyorum. Ayrıca, bir Trabzon Lisesi mezunu olarak
da, onlarla övünüyorum. Diğer kurumların ödüllendirildiği gibi, dünya şampiyonu
olan Trabzon Lisesi Futbol Takımının da, spordan sorumlu Bakanlık tarafından
ödüllendirilmesini diliyorum.
Türk Silahlı Kuvvetlerimiz, millî
savunmamız açısından, petrol ikmalinin, depolamanın büyük önemi vardır. Millî
savunmamız açısından petrolün önemi, İkinci Dünya Savaşında ve Kıbrıs çıkarması
sonrası, ülkemizde en ağır şekilde yaşanmıştır. Bu dönemlerde ülkemizde yaşanan
petrol bunalımları, millî petrol politikalarımızı öne çıkarmıştır. Bu
bunalımların ülkemize verdiği sıkıntılar unutulmamalıdır.
1940'larda, İkinci Dünya Savaşı yıllarında
ülkemize yabancı petrol şirketleri tarafından petrol getirilmemiş ve ülkemizde
petrol sıkıntısı başgöstermiştir. Petrol sıkıntısının doğması sonrası, dönemin
Başbakanı rahmetli İsmet İnönü, petrol şirketlerini çağırır ve kendilerine,
ülkemize petrol getirmelerini söyler. Yabancı petrol şirketleri de, savaş
nedeniyle Türkiye'ye petrol getiremeyeceklerini söyler. Bunun üzerine, İkinci
Genel Başkanımız rahmetli İsmet İnönü "Türk halkı kendi ihtiyacını
karşılamak için kendi petrol firmasını kurar ve kendi ihtiyacını karşılar"
der. Millî kuruluşumuz olan Petrol Ofisi, 15 Şubat 1941'de kurulur.
Aramızda, İkinci Dünya Savaşı yıllarını yaşayan
pek yoktur; ancak, 1974 Kıbrıs olayları sonrası yabancı petrol şirketlerinin
ülkemize uyguladıkları ambargoları hepimiz yaşadık. Mersin'de bulunan ve
yabancı şirketlerin ortak olduğu Ataş Rafinerisinin, 1974 sonrasında üretiminin
durdurulduğunu unutmuş değiliz.
Bu iki olayı iyi hatırlayarak, petrol
politikalarımızı iyi yönlendirmeliyiz. Yanı başımızdaki Irak savaşı, Allah
korusun, her an ülkemize sıçrayabilir. 1940'larda, 1970'lerde yaşadığımız
petrol bunalımlarını tekrar yaşamamamız için, bu yasalara millî çıkarlarımız
doğrultusunda bakmalıyız.
Ülkemizde, akaryakıt kaçakçılığı
genellikle sınırlarımızda ve denizlerimizde yapılmaktadır. Buralardan temin
edilen kaçak akaryakıtlar, daha ince işlenmiş olan yerli akaryakıtlar ile daha
kalın işlenmiş olan düşük oktanlı kaçak akaryakıtlar depolarda karıştırılarak
piyasaya sürülmektedir.
Ayrıca, ülkemizde, birçok sanayi atığı ve
yağlar -bunun içerisinde fındık yağı da var- bu depolarda mazotla karıştırılıp,
piyasaya sürülmektedir. Geçmişte, fındık yağının fiyatının mazot fiyatının
altında olması nedeniyle, bu tür olaylara sık rastlanmıştır.
Ülkemizde, petrol fiyatları oldukça
yüksektir. Petrolün ana fiyatının 4 katından fazlası vergi olarak alınmaktadır.
Petrole vurulan bu yüksek vergi uygulamasına son verilmelidir. Mutlaka,
vatandaşlarımızın ucuz yakıt kullanması sağlanmalıdır.
Arkadaşlar, bugün, bu saatte, petrolün,
özellikle kurşunsuz benzinin rafineriden çıkış fiyatı 344 360 liradır; ama, bu,
piyasada, yaklaşık 1 800 000 liraya işlem görmektedir. Bunun 964 250 lirası
ÖTV'dir, 235 550 lirası KDV'dir. Petrolün rafineriden çıkış fiyatı 1 544 160
liradır; bunun üzerine, taşıyıcı kârı, bayi kârı ve ek zamlar da gelerek,
yaklaşık 1 800 000 liraya ulaşmaktadır. Yani, 344 360 lira olan bir mal,
piyasada 1 800 000 liraya işlem görüyor. Dünyanın hiçbir yerinde, bu kadar
vergi alınan bir mal yok.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bu
yasalar, genelde, ne Türk Halkına ne de 12 000 civarındaki akaryakıt bayiine
bir fayda sağlamaktadır. Bu yasalarla, akaryakıt bayileri, tamamen firmalara
bağımlı kılınmak istenilmektedir. Ben, petrol işkolunda yirmiki yıl görev
yapmış bir arkadaşınızım. Gerçekten, bayiler tamamen devreden çıkarılmakta,
kendilerini firmalara teslim etmek durumunda bırakılmaktadırlar.
Bu tekelci anlayış, serbest rekabetçi
anlayışa da terstir. Geçmişte, ülkemizin millî kuruluşu Petrol Ofisine
tanınmayan yetkiler, bugün, petrol tekellerine tanınmak istenmektedir. Bu
yasalarla, petrol pazarlayıcı firmalar tamamen korunmuş, bizi seçen Türk Halkı
ve akaryakıt bayileri hiç düşünülmemiştir.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
zaman zaman, Karadeniz'in belirli yörelerinde, deniz yüzeyinde büyük oranda
hampetrol belirtilerine rastlanmaktadır. Kendi bölgemde olduğu için -başka bir
zaman söz hakkı bulamayacağımdan- buna da değinmek istiyorum.
Karadeniz'de, bir an önce, ciddî şekilde
petrol araştırması yapılmalıdır. İnanıyorum ki, Hazar Denizindeki gibi
Karadeniz'de de petrol bulunacaktır. Ülkemize büyük ekonomik yararlar
sağlayacaktır.
Saygılarımla. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Sayın Arz teşekkür ediyorum.
Şahsı adına, Ağrı Milletvekili Sayın
Mehmet Melik Özmen; buyurun. (AK Parti sıralarından alkışlar)
Süreniz 5 dakika.
MEHMET MELİK ÖZMEN (Ağrı) - Sayın
Başkanım, değerli milletvekili arkadaşlarım; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Ben, bu kanun tasarısının 6 ncı maddesi üzerinde şahsım adına söz aldım; ancak,
6 ncı madde 3 üncü maddeyle benzeştiği için, her ikisini bir arada konuşayım
istedim.
Şimdi, bu bir çerçeve kanun; yani, çerçeve
kanunun biraz üzerinde, ama, çerçeve kanun gibi ele alınmalı diyorum; sebebine
gelince: Burada petrol piyasası; yani, yaklaşık, 30 milyar dolarlık bir
piyasadan bahsediyoruz, bu ülkemiz için de önemli bir piyasadır. Bu piyasayla
ilgili kuralların belirleneceği bir bağımsız kurumda... Yani Petrol Piyasası
Üst Kurulu diye bir kurulumuz var ve bu Kurumun da belirleyici bir rolü var;
yani, ana bir rolü var. Bu rolle ilgili olarak gerek 3 üncü maddede gerekse bu
6 ncı maddede ki, burada, 2 nci maddede belirtilen bazı faaliyetlere ilişkin
düzenlemelerle ilgili karar alma yöntemlerinden bahsediyor. İkisini de
incelediğimiz zaman, ortaya çıkan durum şu: Gerek bütün bu lisans vermeyle
ilgili gerekse 6 ncı maddede belirtildiği üzere lisansın verilmesini
gerektirecek teknik ve malî şartların Kurumca belirlenmesine dönük olarak
söylenenlerin hepsi Kurumca belirleniyor. Şimdi, şartları Kurumca belirlenecek
bir yapıyı... Mutlaka, daha önceki yapılarda, işte elektrik piyasasında
vesairede de bu konular geçmiş olabilir; ancak, hangi kriterlere göre Kurum bu
kararları verecek? En azından asgarî ve azamî noktalarını ki, azamîyi bir
tarafa koyalım, asgarî şartlarının belirtilmesi gerekliliğine inanıyorum;
çünkü, sübjektif birtakım kararlar da verebilme imkânı bulunabilir.
Abartılı örnekler vermek istemiyorum, bu
saatte canınızı da sıkmak istemiyorum; ancak, hakikaten burada dikkat edilmesi
gereken nokta, kurumun böyle bir piyasayı yönlendirirken, örneğin, lisans
verirken, lisansın malî ve teknik yönlerini belirlerken dayanacağı, bilgi
alacağı, bilgi toplayabileceği birçok kurum, özel sektör kuruluşları, sivil
toplum örgütleri olabilir; ancak, maddede hiç böyle bir şeyden bahsedilmiyor
"kurumca karar verilir" diyor, "kurumca çıkarılacak yönetmelikle
belirlenir" diyor. Kurumu denetleyici bir faktör bulunmuyor, kriterlerle
ilgili asgarî şartlar belirtilmemiştir. Burada, gerek komisyonumuz gerek
hükümetimizin temsilcileri ve bürokratlarımız da bulunuyor. Mutlaka bu kanunla
birlikte, kurumun, yönetmelik yapmakla ilgili, kriterleri belirlemekle ilgili
de bir yeni düzenlemeye ihtiyacı olduğunu belirtmek istiyorum.
Hepinize saygılarımı sunuyorum. (AK Parti
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN- Sayın Özmen, teşekkür ediyorum.
Sayın milletvekilleri, 6 ncı madde
üzerindeki görüşmeler tamamlanmıştır.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
7 nci maddeyi okutuyorum:
Dağıtım
MADDE 7. - Dağıtıcı lisansı sahipleri,
akaryakıt olarak tanımlanan ürünlerin dağıtım hakkına sahip olur.
Dağıtıcı lisansı sahipleri, kendi
mülkiyetlerindeki veya sözleşmelerle oluşturacakları bayilerinin istasyonlarına
akaryakıt dağıtımının yanı sıra, serbest kullanıcılara akaryakıt toptan satışı ve depolama
tesislerinin yakınındaki tesislere boru hatları ile taşıma faaliyetlerinde
bulunabilir. Dağıtıcılar başka akaryakıt dağıtıcılarının bayilerine dağıtım
yapamazlar.
Dağıtıcılar, yıllık pazarlama
projeksiyonları yapmak ve detayları ile her yıl Kuruma Şubat ayı içinde
vermekle yükümlüdür. Yıl içinde, üçer aylık dönemlerde projeksiyonlarının
gerçekleşme değerlemesini yaparak
Kuruma Ocak, Nisan, Temmuz, Ekim, aylarında verir ve projeksiyonlarında oluşan yüzde 10 dan fazla artış ve
eksilişleri açıklarlar.
Dağıtıcılar, 2 nci maddenin birinci
fıkrasının (10) ve (13) numaralı bendlerinde
belirtilen şekilde sözleşme ile
bayilikler oluşturur. Bayilik süresi bitiminden üç ay öncesinde
bayiliğin devamı için sözleşme yenilenemez ise sürenin bitimine kadar dağıtıcı bayinin ikmal ihtiyacını karşılar. Süre bitiminde bayi, sözleşme
yaptığı yeni dağıtıcının ürünlerini pazarladığı anlaşılacak şekilde faaliyetine
devam eder ve en geç bir ay içinde eski dağıtım şirketi ile ilgili tüm
belirtileri kaldırır.
Dağıtıcıların kendi işlettiği istasyonlar aracılığı ile yaptığı satış,
dağıtıcının toplam yurt içi pazar payının yüzde 15'inden fazla olamaz.
Dağıtıcıların yurt içi pazar payı toplam yurtiçi pazarın yüzde 45 ini geçemez.
Dağıtıcı, kendi işlettiği istasyonlara sübvansiyon ve bayi istasyonlarından
farklı uygulama yapamaz.
Dağıtıcılar, tescilli markası altında
yapılan faaliyetlere ilişkin kalite
kontrol izlemesini etkin biçimde yapmak, bayilik iptallerini gerekçeleriyle
birlikte Kuruma bildirmekle yükümlüdür. Akaryakıt dağıtımı için kurulacak tesis
ve ekipmanlara ilişkin teknik, güvenlik, çevre ve benzeri kriterler Kurum
tarafından çıkarılacak yönetmelikle belirlenir.
BAŞKAN - 7 nci madde üzerinde Cumhuriyet
Halk Partisi Grubu adına, Eskişehir Milletvekili Sayın Ali Arıkan; buyurun.
(CHP sıralarından alkışlar)
Süreniz 10 dakika.
CHP GRUBU ADINA MEHMET ALİ ARIKAN
(Eskişehir) - Sayın Başkan ve çok değerli milletvekili arkadaşlarım; görüşmekte
olduğumuz Petrol Piyasası Kanunu Tasarısının 7 nci maddesi hakkında Cumhuriyet
Halk Partisinin görüşlerini sizlere arz etmek için söz almış bulunuyorum; bu
vesileyle, geçmiş Ramazan Bayramınızın, İslam âlemimize ve tüm insanlığa
hayırlar getirmesi temennisiyle hepinize sevgi ve saygılarımı sunuyorum.
Sayın milletvekilleri, bu kanun
tasarısının hazırlanmasının ana sebebi, tüketicinin ve piyasa taraflarının
çıkar ve beklentileri ile kamu politikalarının ilkelerini ortak paydada
buluşturmaktır; şeffaf, eşitlikçi, verimli, rekabet kurallarına uygun, güvenli
ve istikrarlı bir yapının kurulmasıdır.
Durum böyle olmasına rağmen, bizler,
tasarının 7 nci maddesinde ileride geri dönüşü esnasında çok zorlanacağımız
büyük bir hatayı yapıyoruz. Yıllık iş hacmi 25 milyar doların üstünde olan bu
iş alanını, bu maddeyle sayıları 20 civarında dağıtıcı firmamıza devrediyoruz.
Bunu yaparken, şu anda ülkemizin en ücra köşelerine kadar istasyonlarını açmış
olan yaklaşık 12 000 firmayı hiç gözönüne almıyor ve bunların en kısa zamanda
yok olacaklarını hiç mi hiç düşünmüyoruz. Peki, 7 nci maddeyle ne yapıyoruz:
Dağıtıcı durumundaki firmalarımıza
istasyon açma yetkisi vererek, tüketiciye hizmet veren diğer istasyonlarımızı
zora sokuyoruz. Dağıtıcı firma durumunda bulunan firmalarımızın aslî görevleri,
işlenmiş petrol ürünlerini, sözleşme yaptığı istasyonlarına dağıtımını yapmak,
kurum tarafından çıkarılan yönetmeliğe göre, anlaşmalı istasyonlarına kalite,
çevre vesaire gibi eğitim vermek ve izlemek olmalıdır.
Sayın milletvekilleri, şu anda,
faaliyetlerini devam ettiren 12 000 civarındaki istasyonumuzda yaklaşık 60 000
insanımız çalışmakta olup bu iş 250 000 insanımızla direkt ilişkilidir. Bu
istasyonlar hizmetlerini ülkemizin en ücra köşelerine kadar götürmüş
durumdadırlar. Dağıtıcı durumunda bulunan firmalarımıza istasyon açma yetkisini
verirsek, müşteri miktarı çok az olan yörelerimize hizmet götürecekler mi? Bana
göre, hayır, götürmeyecekler. Sebebi şu: Ticaretin kuralı gereği, petrol bende,
satış imkânı bende, o halde ben satış merkezlerimi en çok mal sattığım, çok
işlek yollarda, kalabalık olan şehirlerde açarım. Hal böyle olunca,
anayollardan ve şehirlerden uzakta yaşayan köylümüz, çiftçimiz, ziraatçımız,
besicimiz, vesaire hizmeti nasıl alacak?! Alacağı 50 litre mazotu, 25 litre
mazot yakarak getirecek. Bu durumda, üreticinin en büyük gideri olan yakıt
maliyeti yükselecek ve üreticilerimizi zarara sokacağız. Ayrıca, dağıtıcı
firma, kendine ait satış istasyonuna öncelik tanıyacak. Nasıl tanıyacak:
Kendine ait istasyona petrol ürününü, misal, bir ay vadeli verecek, diğer
istasyonlara peşin satacak. Şu anda, ülkemizde, ortalama yıllık fiyat artışını
yüzde 30 kabul edersek, peşin alan bir istasyonla bir ay vadeli alan bir
istasyon arasındaki kâr oranı yaklaşık yüzde 2,5 fark doğuracaktır. Çünkü,
petrol birim fiyatları her bölgede ve yöremizde, nakliye hariç, aynı
tutulmaktadır. Konu olan her istasyon, tüketicisine, aynı kalitede ve
fiyatlarda hizmet vermek zorundadır. Durum böyle olunca, yalnız bir aylık vade
farkından dolayı rekabet bozulacak, bu durumlar sonucunda, dağıtıcı
firmalarımızın ortak olduğu veya kendine ait olan satış merkezleri büyüyecek,
diğer istasyonlar kapanmaya başlayacak veya dağıtıcı firmalara istasyonlarını
satmak zorunda kalacaklardır. İşte, burada tekelleşme başlayacaktır.
Rakipsiz kalan bu firmalar, yarın, petrol
birimlerini, fiyatlarını, kalitelerini, çevresini, satış şartlarını kendileri
belirlemeye başlayacaklardır. Bu olumsuzlukları göz önünde bulundurarak bizler,
bu maddeye ret oyu vereceğiz. Bu olumsuzlukları düşünerek AKP'ye mensup
arkadaşların da bu maddeye ret oyu vermelerini bekliyorum. Çünkü, bu konu,
yalnız istasyon sahiplerini ve çalışanları ilgilendirmiyor; vasıtalı veya
vasıtasız olarak 70 000 000 insanımızı ilgilendiriyor. O halde bizler, petrol
ürünlerimizin halkımıza ulaşmasını, tabana yayarak adaletli bir şekilde
sağlamalıyız. Sağlamalıyız ki, insanlarımızın güvenlerini kazanalım.
Bu düşüncelerim, şu anda, petrol
ürünlerimizi istasyonlara dağıtan firmalarımıza itimatsızlıktan kaynaklanmıyor,
değişen dünyamızda, yarın -çok önemli- petrol ürünlerinin kimler tarafından
yönetileceğiyle ilgili endişelerimden kaynaklanıyor. Bu nedenlerle, bizler, en
az, önümüzdeki elli yıl içerisinde, dünyamızdaki değişme koşullarını düşünerek
kanunlarımızı hazırlamak zorundayız. Böyle düşünelim ki, halkımız, yeni bir
sistemle hortumlanmasın.
Bu düşünce ve duygularla, hepinizi,
sağlıklı ve güzel günler geçirmeniz dileklerimle selamlar, 15 ve 20 Kasımda
meydana gelen acı olaylarda hayatlarını kaybeden insanlarımıza Allah'tan
rahmet, tüm yakınlarına ve Yüce Türk Milletine başsağlığı diler, hepinize
saygılar sunarım.
Teşekkür ederim. (Alkışlar)
BAŞKAN - Sayın Arıkan, teşekkür ediyorum.
7 nci madde üzerindeki görüşmeler
tamamlanmıştır.
7 nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
8 inci maddeyi okutuyorum:
Bayiler
MADDE 8. - Bayi lisanslarına ilişkin
düzenlemeler (teknik, güvenlik, kapasite, çevre vb.) Kurum tarafından yapılır.
Bayiler, dağıtıcıları ile yapacakları tek elden satış sözleşmesine göre bayilik
faaliyetlerini yürütürler.
Bayiler lisanslarının devamı süresince;
a) Bayisi olduğu dağıtıcı haricinde diğer
dağıtıcı ve onların bayilerinden akaryakıt ikmali yapılmaması,
b) Tagşiş ve/veya hile amacıyla akaryakıta
katılabilecek ürünlerin akaryakıta katılmaması ve istasyonunda bulundurmaması,
İle yükümlüdür.
Bayiler ve dağıtıcılar, lisanslarına göre kurdukları akaryakıt
istasyonlarını Kuruma bildirerek işletmeye başlar. Akaryakıt istasyonları,
gerekli tedbirleri alarak tarım sektörünün ihtiyaçları için tanker ve köy
pompası vasıtasıyla LPG hariç akaryakıt satışı yapabilir.
Kurul, teknik ve ekonomik kriterlere göre
bayilik kategorileri oluşturabilir. Bu durumda bayilik lisansları
kategorilerine göre düzenlenir. Kurul, akaryakıt ve LPG istasyonlarının
mesafelerini, aynı istikamette şehir içerisinde 2 kilometre, şehirler arasında
10 kilometreden aşağı tespit edemez. Kavşak mesafesi aranmaz. Bu hüküm Kanunun
yayımı tarihinden itibaren müracaat edecek bayi istasyonları için geçerlidir.
BAŞKAN - 8 inci madde üzerinde, Cumhuriyet
Halk Partisi Grubu adına, Manisa Milletvekili Sayın Ufuk Özkan; buyurun. (CHP
sıralarından alkışlar)
Süreniz 10 dakika.
CHP GRUBU ADINA UFUK ÖZKAN (Manisa) -
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan 288 sıra sayılı Kanun
Tasarısının bayilerle ilgili bölümü olan 8 inci maddesi üzerinde söz almış
bulunuyorum; Grubum adına hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli arkadaşlarım, sektörümüzde 24 tane
ana dağıtım firması, yaklaşık 12 000 tane de bayii olan dev bir kuruluş, dev
bir sektör. Sektörü, hiç anlatmadık, hiç konuşmadık. Sektörün hamallığını
yapan, sektörün eziyetini çeken 12 000 tane bayiin yapmış olduğu işlerden hiç
bahsetmedik; kısaca bahsetmek istiyorum.
Bir kere, akaryakıt bayii olan bayimiz,
teminat mektubunu vermiş, intifa hakkını vermiş, kendisiyle nikahını kıymış,
teslim olmuş bir bayidir. Bayimiz, çekiyle ya da otomatik ödeme talimatıyla
günü gününe çeklerini, borçlarını ödemeye çalışan bir sektördür; şayet gününde
çekini ödeyemezse, ya bankadan faizle para alan ya da şirketine faiziyle
parasını ödeyen bir sektördür. Kredi kartlarıyla sıkıştırılmış -bugün akaryakıt
satışının yüzde 60'ı kredi kartıyla yapılmaktadır- vergisini gününde yatıran,
devleti için vergi tahsil eden, çiftçisini finanse eden, nakliyecisini finanse
eden, hatta, zaman zaman, Ankara'dan para gelmediği için kamunun resmî
kurumlarını da finanse eden bir sektördür. Sanayicilerimizi de finanse ederiz,
az önce söylediğim gibi, resmî kurum ve kuruluşlarımızı da finanse ederiz.
Yolda kaza yapan vatandaşımıza da ilk koşan benzincilerdir -halk tabiriyle-
aracı arıza yapan vatandaşımıza da ilk koşan benzincilerdir; aynı zamanda yolun
bekçisidir. Gece, o yolda ışığı yanan yer, bir benzin istasyonudur, bir
benzincidir; aynı zamanda, yolun emniyetini sağlar; 365 gün 24 saat kesintisiz
hizmet veren bir sektördür.
Böyle güzide bir sektörü, basınımızın da
son günlerde yoğun bir eleştiri altına aldığı bu sektörü, kaçakçı muamelesi
yaptığımız, vasıfsız akaryakıt sattığını varsaydığımız bu sektörü, bu sektörde
hizmet eden insanları bu derece rencide etmeye hiç kimsenin hakkı yoktur. Bu
yasa tasarısıyla, sektörümüzün hak ettiği noktaya gelmesi için de, mutlaka,
çalışmaların yapılması gerekir.
Değerli arkadaşlarım, yıllardır üretilen
yanlış politika, maalesef, sektörümüzü, çok yerde benzin istasyonlarını kapatma
noktasına, batma noktasına gelmiş hale getirmiştir.
Kilometre tahdidinin yönetmeliklerde
delinmesinden dolayı, alabildiğine birbirini kıran bir rekabet ortamını da,
maalesef, yaşatmışız. Birinci sınıf tarım arazilerini bundan dolayı heder
etmişiz, yok etmişiz, hepsini birer beton tarlasına dönüştürmüşüz. Eski
teknolojiyi, göz yumarak, bu istasyon sahiplerimize, bu yatırım sahiplerimize
getirtmiş, buralara eski teknolojiyi koydurtmuş; bugün yenileme çalışmasının
ezikliğini, ciddî bir şekilde, petrolcülerimiz, benzincilerimiz
yaşamaktadırlar.
3 000 tonun altında mal satan bir benzin
istasyonu rantabl benzin istasyonu değildir. 3 000 tonun altında mal satan bir
benzin istasyonu zarar eden bir benzin istasyonudur. Bugün, sektörün, çok büyük
kısmı zarar içindedir ve zarar etmektedir.
Çıkarmaya çalıştığımız bu yasayla ana
dağıtım firmalarına perakendeciliği sağlar isek -ki, bugün bu yasa tasarısı
sağlıyor- değerli arkadaşlarım, bir rakam vermek istiyorum size: Kanun
tasarısı, bir ana dağıtım firmasının, yurt içindeki pazar payının yüzde 15'ine
kadar perakende satış yapabilmesini sağlıyor, bu olanağı sağlıyor.
Değerli arkadaşlarım, 2002 yılında,
ülkemizde, 16 941 713 ton akaryakıt satıldı. Bu satılan akaryakıtımızın 14 000
000 tonu, sadece 5 büyük firma tarafından satıldı; 14 000 000 ton... Yani,
geriye kalan diğer firmaların, irili ufaklı 19 tane dağıtım firmasının satmış
olduğu akaryakıtın toplamı da 2 940 000 ton. Sevgili arkadaşlarım, 14 000 000
tonun yüzde 15'i 2 100 000 ton yapıyor. Yani, siz, bu 2 100 000 tonluk kısma da
göz dikiyorsunuz ve 2 100 000 tonluk satışı yapabilecek, sektöre yeni girmiş,
marka olmaya çalışan, büyümeye çalışan, bu ülkedeki vatandaşlarına hizmet
etmeye, onlara ürün sunmaya çalışan insanların da önünü kesiyorsunuz.
Peki, bunu yaparken, bu satışın kaç ilde
yapıldığını, kaç ilde ne kadar montantta satış yapıldığını da söylemek
istiyorum.
Değerli arkadaşlarım, Adana, Ankara,
Bursa, Denizli, İçel, İstanbul, İzmir; Kocaeli, Konya ve Manisa'da, toplam 10
ilimizde satış miktarı 10 467 000 ton; böyle bir satışımız var. Yani, ana
dağıtım firmaları, bu 5 büyük firma, 2 100 000 tonluk bir rezervi eline alır
ise, bu 10 yere gider yatırımını yapar ise, zaten Anadolu'ya gidip de yatırım
yapmasına gerek yok; Anadolu'da zaten satılan bir mal yok.
Değerli dostlarım, değerli arkadaşlarım;
dikey büyüme, şirketler için son derece önemli; ama, dikey büyümeyle birlikte
yatay büyümeyi bu şirketlerimiz yapamazsa, o yatay büyümeyi yapamayan
şirketlerin halkımızla barışık olması da mümkün değil. Belgesi, menşei,
markırına uygun bir akaryakıtı, ana dağıtım firmalarının kontrolünden
alacaksın, devlete vereceksin, kurumumuz gidecek buradaki istasyonlarda markır
kontrollerini yapacak, menşe kontrollerini yapacak.
Değerli arkadaşlarım, (A) firmasının
deposundaki akaryakıta, (B) firmasının akaryakıtı mı diye bakmaya hiç kimsenin
hakkı yoktur. Devletin, böyle bir düzenlemenin içine girmesi mümkün değildir.
Markırına uymuyor ise, menşei belli değil ise, kaynağı belli değil ise ve
vasıfsız ise, kaçak yollardan geldi ise, en ağır cezaî müeyyideyi
uygulayacaksın; ancak, başka bir firmanın malını başka bir firmada bulmanın
cezasını kanunlarla tespit etmemiz mümkün değildir; bunun araştırmasını özel
şirketlerimiz yapar, ana dağıtım firmalarımız yapar.
Değerli arkadaşlarım, anadağıtım firmaları
-bu konuşmalarımla, bayiler ile ana dağıtım firmalarını karşı karşıya getirmiş
gibi olmayayım- bayii olmadan olamaz; bayiler de, anadağıtım firması olmadan olamaz. Bunların ikisi, birbirinin
ortağıdır. Bu ortaklıkları düzenlemek, bu ortakların arasındaki ilişkileri
düzenlemek, doğru bir noktaya getirmek de elbette bizim görevimizdir; ama,
intifalarıyla, anlaşmalarıyla, sözleşmeleriyle sabit olan bir şeyi de devlet
olarak kontrol etmemizi pek doğru bulmuyorum.
Bu yasa tasarısıyla kaçak ve vasıfsız
petrolün önüne geçebileceğimize de pek inanmıyorum. Bu sektörün içinde çalışan
12 000 petrolcü, gerçekten, kaçak ve vasıfsız akaryakıttan son derece ciddî
çileler çektiler, son derece ciddî, haksız rekabetler gördüler, batma noktasına
gelen çok benzin istasyonu oldu. Bugün gönül arzu eder ki, bu yasa tasarısı,
bizim önümüze gelen kaçak ve vasıfsız akaryakıtı, hem tüketiciyi koruyabilmek
için hem de mal ve can emniyeti için engelleyebilsin, önüne geçebilsin.
Rafinerilerimizden çıkan, kimyevi madde
diye, yağ diye, boya diye, akaryakıtın yan ürünlerinin kullanıldığı sektörlere
giden malların neler olduğunu biliyoruz; önemli olan, bunların akaryakıt
sektörüne girmemesi, bunlar için gerekli tedbirlerin alınması.
Bir şeye değinmeden de geçemeyeceğim; şu
anda, son birkaç gündür, pompalara yazarkasa takılmasıyla ilgili bir program
var.
Değerli arkadaşlarım, EPDK'yı konuşuyoruz,
akaryakıt sektörünü konuşuyoruz, akaryakıt sektörünü konuşan Enerji Bakanlığı
bünyesi içinde vergi kaçırmanın önüne geçebilmenin yollarını arıyoruz; vergi
kaçırmanın yollarını, verginin sağlıklı toplanabilmesinin yollarını Maliye
Bakanı bulsun. Her akaryakıt sektöründe çalışan insanı bir vergi kaçakçısı gibi
görmek, bu sektörde çalışan insanlara hakaret etmektir.
Bu yasa tasarısıyla şuna da dikkatinizi
çekmek istiyorum: "Baba baba satarım" diyen bir bakanınız var; Türk
Petrolleri Anonim Ortaklığında ve TÜPRAŞ konusunda bu bakanınızın eline biraz
daha serbestiyet veriyorsunuz, biraz daha kuvvetlendiriyorsunuz... Evet, Sayın
Bakan da buradaymış.
Değerli arkadaşlarım, Türk Petrolleri
Anonim Ortaklığının, bu ülkede en stratejik bir noktada olduğunu, kamu
yararını...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN - Buyurun, 1 dakika eksüre
veriyorum.
UFUK ÖZKAN (Devamla) - Teşekkür ederim,
toparlıyorum Başkanım.
Kamusal alanda ve ulusal alanda bunların
özelleştirilmesi doğru değildir. Buna vesile olarak, bunun gözden
geçirilmesinin ve sağlıklı karar vermemizin gerektiğine inanıyorum.
Geçmiş hükümetler tarafından çalışılan bu
kanun tasarısı, 5 Nisandan bugüne kadar, mutlaka, değerli katılımcıların son
derece ciddî çalışmalarıyla belli bir noktaya gelmiş. Yaklaşık 600 saatlik bir
çalışma sonucunda, eksiğiyle noksanıyla çıkarılacak olan bu kanunun, ülkemize
ve sektörümüze barış getirmesini ve bol kazanç getirmesini temenni ediyorum,
saygıyla selamlıyorum. (Alkışlar)
BAŞKAN - Sayın Özkan, teşekkür ediyorum.
AK Parti Grubu adına, Aydın Milletvekili
Ahmet Rıza Acar; buyurun. (AK Parti sıralarından alkışlar)
AK PARTİ GRUBU ADINA AHMET RIZA ACAR
(Aydın) - Sayın Başkan, çok değerli milletvekilleri; bugün görüşmekte olduğumuz
Petrol Piyasası Kanunu Tasarısı hakkında söz almış bulunmaktayım; hepinize, hem
şahsım hem Grubum adına, saygılarımı arz ediyorum.
Petrole şöyle bir bakacak olursak,
geçmişte bu petrol yataklarının üstünde oturan bir millet olarak bakacak
olursak ve bilhassa İstiklal Harbinden sonra da bu sektöre bakışımızı önümüze
aldığımız zaman, işte Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığı, Petrol Ofisi ve
yerli özel sektör sermayesi gibi Türk petrol firmalarıyla, o günkü iktidarın,
bilhassa Büyük Önder Atatürk'ün önderliğinde, öncülüğünde kurulmuş olan bu
şirketlerle, Türkiye, bu sektörde "varım" demiştir; ama, o günden
bugüne katettiğimiz mesafeye baktığımız zaman, bu konuda sektörel bazda dünya
firmalarının katettikleri mesafeyle ölçtüğümüz zaman, gerçekten, Türkiye'de çok
önemli mesafeleri katedemediğimizi, burada, üzülerek söylemek mecburiyetinde
kaldığımı, bilhassa, ifade etmek istiyorum. Petrol aramada, petrol dağıtımında
ve rafine işlemlerinde yaptığımız boyut, netice itibariyle, 30 000 000 ton
civarında bir petrolü işleyip, bunu piyasaya salmaktır. Bununla ilgili olarak
en önemli adım, 1954 yılında, o günkü atak Başbakanımız, rahmetli Menderes'in
vesilesiyle bir Petrol Kanunu çıkarılmış; aradan geçen zaman içerisinde, bazı
değişikliklere tabi olarak -bundan önceki büyük değişiklik- yanılmıyorsam 12
Eylül 1989 senesinde de bir değişiklik yapılmıştır. O gün, takriben 50 000
metreküplük kabı olan ve de 100 tane bayi taahhüdü olana ithalat yetkisi veren
bir değişiklik yapılmıştır. Şimdi, bundan onbeş yıl önce, Türkiye'deki bütün
akaryakıtın 5 firma tarafından dağıtıldığını ifade etmem yanlış değildir. İşte,
1989'daki o değişiklikten sonra, içpiyasada o gün 5 olan firma sayısı, bugün
25'lere ulaşmıştır. Bunlar da, bugün, yüzde 25 civarında bir pazar payına
ulaşmışlardır. Bunun içerisinde, eğer,
o 5 firma içerisinde olup da, yüzde 12'lik payın yüzde 60-70'inin de yerli
sermaye olduğunu düşünürsek, bu oran daha da yükselir diye düşünüyorum.
Türkiye'de böyle bir yapı var.
Şimdi, bütün bunlarla, 12 000 civarında
bayi, karşılıklı ilişki kurarak, sözleşmeler yöntemiyle... Dünyada uygulanan
sistem, firmalarla, yani, dağıtıcı firmalar ile bayilerin direkt birbirleriyle
entegrasyonu şeklinde yapılmaktadır. Nedir; bayilik açacak olan, petrol
istasyonu açacak olan firma, kendisine bir dağıtıcı firma seçmekte, bununla
ilgili olarak, oturup, karşılıklı pazarlık yapılmaktadır. Elbette ki, burada,
sermaye ve de kapasite öne çıkacaktır; ama, unutmayalım ki, 12 000 tane bayiin
oluşmasında bu dağıtıcı firmaların da rolü olmuştur ve bundan sonra da
olacaktır diye düşünüyorum. Bu tasarı, sistemi disipline altına alma yönüyle,
1989'dan beri atılmış en önemli adımdır.
Petrol sektöründe,
1- Petrolü arama, bulma,
2- Bunu rafine etme,
3- Dağıtma,
4- Bunun tezgahtarlığını yapan bayiler
vardır.
Peki, kimdir bu bayiler? Bu bayiler 24
saat çalışır. Bu bayilerin kahir ekseriyeti, dürüst, namuslu ve kaliteli hizmet
verme çabasını 24 saat devamlı olarak veren, aynı zamanda Türkiye bütçesinin de
yüzde 20 gelirinin tahsildarlığını yapan insanlardır ve aynı zamanda şehir
dışlarında ve güvenlik bölgelerinin iyi oluşturulmadığı yerlerde görev yaparak
birçok risklere de girmektedirler. Bu tasarı, bütün bu insanların, aynı
zamanda, önünü açma projesidir. Mutlaka ki, bu kanununda, belki, uygulamalarda
hataları çıkacaktır. O hataları, biz, Meclis olarak, parti olarak, hükümet
olarak değiştirmek durumundayız, milletvekilleri olarak da bunun çabasını
göstermek mecburiyetindeyiz diye düşünüyorum.
Dolayısıyla, bu 12 000 bayi arkadaşımızın
şurada önü açılıyor. Yıllık 5 000 ton satan 12 tane bayi arkadaşımızın, çıkıp, kendileri bir şirket kurmak suretiyle
dağıtıcı firma olma hakkı geliyor burada; hiçbir taahhüt altına girmez, sadece
Enerji Bakanlığına bir projeksiyon sunmakla. Dolayısıyla, ben, bugün faaliyet
gösteren 25 tane firmanın, pazarda payı az olanların bu kanunla da hareketlilik
kazanacağını, her yıl takriben 700 - 800 tane boşa çıkan, intifası biten
bayilere doğru yönelişlerin olacağını düşünüyorum. Bu bayilerimizin, aynı
zamanda, sermayelerine, yatırımlarına, tesislerinin daha modern hale gelmesine
katkı sağlayacaktır. Yarın rafinerinin de özelleştirildiğini düşündüğümüz
zaman, buraya gelecek olan yabancı veya yerli konsorsiyumlar, dünya petrol piyasasında
uygulanmakta olan tatbikatları ülkemize taşıyacaklardır. Bakarsınız, bunlar
vadeli petrol alacaklardır, bu vadeli petrolle bayilerine ulaşacaklardır; aynı
zamanda da, bu satış yöntemleriyle Türkiye'deki, hele, bilhassa ulusal
marker'ın bütün Türkiye'ye şamil olması yönüyle de hem bu dürüst ve namuslu
olan bayilerimizin hakları korunacak hem de tam manasıyla disipline girerek
hileli ve de kaçak akaryakıtın önü kesildiği gibi, belki Türkiye'de 3 000 000
ilâ 6 000 000 ton civarında olan kaçak akaryakıtın vergisi Hazinenin kasasına
girecektir. 1 litre benzinde takriben 90 sent vergi, 1 litre mazotta ise 70
sent civarında vergi vardır. 6 000 000'u bununla çarptığınız zaman çıkacak
rakam meydandadır diye düşünüyorum ki, bugün Türkiye, 30 000 000 ton petrol
tüketimiyle, dünyada çok önemli bir rakam ifade etmemektedir. Bu rakamlar,
Amerika'da 850 000 000 ton, Almanya'da 200 000 000 ton, Japonya'da 200 000 000
ton olarak ifade edilmektedir. Türkiye'de nüfus başına orana baktığımız zaman,
oralardaki nüfus başına düşen oranla kıyasladığımız zaman, çok önemli
noktalarda bu ülkelerden geride olduğumuz aşikârdır; ki, Avrupa'da, her 2
kişiye bir araba düşmektedir, her 2 kişiden 1 kişi, tenezzühüyle, akaryakıt
istasyonuna müşteridir. Bunu da dikkate almanızı bilhassa istirham ediyorum
efendim.
Şimdi, burada, piyasaya bir çekidüzen
getirilmeye çalışıldı. Dağıtım firmalarının, daha ziyade rafineriye ve onun
akabinde de petrol aramalarına doğru yönelmeleri yönünde atılmış adımların
olduğunu düşünüyorum. Ekonomi, kendi yolunu, hiçbir şekilde kaideye, kanuna ve
de başka bir usul ve metotlara bağlamadan, kendi yazısız kurallarını işletir.
Bu anlamda, piyasadaki pay itibariyle firmalara, kendi paylarının yüzde 15'i
sınırını aşmamaları getirilmiştir. Ayrıca, Türkiye'deki bir firmanın, Türkiye
pazarındaki tüm payın yüzde 45'ten yukarısını aşmamayla ilgili bir kısıtlama
getirilmiştir. Bunun doğruluğu yanlışlığı tartışılabilir belki; ama, bu usul
Avrupa'da da uygulanmaktadır.
Bunu, bir kölelik yasası olacak şekilde
algılamanın yanlış olduğunu düşünüyorum; çünkü, hür iradeyle karşılıklı
sözleşme yapılacak, belki, içimizden çıkan yerli petrol şirketleri de daha
hızlı atılım yaparak, bu bayilerimize, öyle zannediyorum ki, daha fazla
imkânlar vereceklerdir.
Petrol stoklarıyla ilgili "savaş
olduğu zaman" diye bahsedildi. Petrol stokları konusundaki politika,
dünyanın her tarafında uygulanan, geçmişte de uygulanan bir politikadır. Hatta,
tasarının 1 inci maddesiyle NATO POL tesislerini bunun dışında bırakarak, hem
rezervlerimizin kuvvetlendirilmiş olduğunu, hem de 90 günlük stokları
getirerek, bununla ilgili kolaylıkları da ihtiva eden -vergi dışındaki
fiyatlarla çeşitli kurumlarda, rafinerilerde, diğer depo firmalarında bunları
stoklama- imkânları getirerek, bu konuda ülkenin önünün açıldığını düşünüyorum.
Bundan sonra, piyasadaki hakimiyetin, payı
yüksek olanların aleyhine doğru işleme ihtimalinin de kuvvetli olduğunu
bilhassa söylemek istiyorum.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Acar, 1 dakika eksüre veriyorum;
lütfen konuşmanızı tamamlar mısınız.
AHMET RIZA ACAR (Devamla) - Lisans yönüyle
de, denetim, kontrol... Hatta, bakanlıkların, on-line sistem kurarak,
Türkiye'nin en ücra yerindeki bir petrol istasyonunun ne sattığını, hangi malı
sattığını, kimden alıp sattığını denetleme hakkına, hatta kabiliyetine
ulaşacağını düşünüyorum. Bu, hem ulusal stokun takibinde hem de vergilerin
takibinde önemli bir aşamadır diye düşünüyorum.
Ben, iş hayatından gelen, uzun yıllar
ticaret odasında -başkanlık da dahil- görev yapmış birisi olarak, sıkıntımızın
şu olduğunu düşünüyorum: Türkiye'de, gerek petrol sektöründe gerekse diğer tüm
sektörlerde Avrupa çapında, Ortadoğu çapında, Amerika çapında büyük firmaları
yetiştiremedik. Neler oldu derseniz; bir gün geldi ki, petrolde 1978-1980
yılları arasında Türkiye'deki resmî kurum olan Petrol Ofisinin ve diğer
kurumların genel müdürleri, genel müdür yardımcıları, ellerinde çanta, içlerine
dolarları doldurdular, Akdenizde ve Ege Denizinde spot piyasadan akaryakıt
arama mecburiyetinde kaldılar.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
AHMET RIZA ACAR (Devamla) - Bir iki
dakikanızı rica ediyorum Sayın Başkan.
BAŞKAN - Sayın Acar, zaten 1 dakika eksüre
vermiştim...
AHMET RIZA ACAR (Devamla) - Biz o günleri
yaşadık, uzun kuyrukların olduğu o günleri yaşadık. O günler içerisinde,
mesela, firmaların da -bunları burada zikretmek istemiyorum- işi bırakmak
mecburiyetinde kaldıklarını; ama, arkasından, 1980 yılında 24 Ocak Kararlarıyla
tekrar geriye döndüklerini, yaşayan birisi olarak bilhassa ifade etmek
istiyorum.
Şimdi, bizim hedefimiz... Türkiye'deki
yerli sermayeye, bilhassa çoklu, kolektif çalışma alışkanlığı kazanamamış
olanlara bunun kazandırılması yönüyle, bu kanun tasarısı önemli bir hizmet ifa
edecektir. Herkes hareketlenecektir; bayiler de hareketlenecektir dağıtımcılar
da hareketlenecektir, yakında, rafineri özelleştiği zaman, rafineri de
hareketlenecektir diyor; hepinizi saygı ve hürmetle selamlıyorum efendim. (AK Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Acar.
8 inci madde üzerinde, şahsı adına Antalya
Milletvekili Osman Özcan; buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)
Sayın Özcan, süreniz 5 dakikadır.
OSMAN ÖZCAN (Antalya) - Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; Petrol Piyasası Kanunu Tasarısının 8 inci maddesi
üzerinde söz almış bulunuyorum; hepinizi saygılarla, sevgilerle selamlıyorum.
Değerli arkadaşlarım, Petrol Piyasası
Kanununun çıkarılması, günün şartlarına uygun hale getirilmesi, aynı zamanda
Avrupa Birliği yasalarına uyumun düzenleme içinde gerçekleştirilmesi,
tarafımızca doğru karşılanmaktadır.
İlave ediyorum: Şehir içinde 2 kilometre,
şehir dışında 10 kilometre uzaklıktan daha az yerlerde istasyon açılmaması
yönündeki öneri de tarafımızca desteklenmektedir.
Değerli arkadaşlarım, ülkemizde,
krizlerden en çok etkilenen akaryakıt istasyonları, bayileridir. Hani
"Anadolu kaplanları" diye bir söz vardır ya, bana göre gerçek Anadolu
kaplanları, çilekeş akaryakıt bayileridir.
Değerli arkadaşlarım, yüzde 3,98 brüt
kârla ne yapılabilir? Bunu, ticaret yapan herkes bilir. Bu sektör, son
zamanlarda birçok istasyonunu kapatmıştır, bazıları da kapatılmak üzeredir.
Ben, bölgemden biliyorum arkadaşlar; babasından anasından kalan yerleri satmak
suretiyle mevcut istasyonunu devam ettirerek onurlarını koruma mücadelesi veren
petrol bayileri vardır.
Değerli arkadaşlarım, bu sektör,
vatandaşlarımıza yirmidört saat hizmet veriyor ve geceleri de devamlı surette
elektrikler yanıyor. Size açık söylüyorum. Bu elektrik fiyatlarıyla, bir ay
sonra bu istasyon sahiplerinin önüne gelen faturayı düşünebiliyor musunuz?
Değerli arkadaşlarım, akaryakıt bayileri,
kazandıklarının yüzde 74'ünü vergi olarak geriye veriyor. Ayrıca, ülke
gelirinin yüzde 24'ünü bu sektör sağlıyor. Bunlar resmî rakamlar. Ülke gelirinin
yüzde 24'ünü bu sektör sağlıyor.
Arkadaşlarım, eskiden Petrol Ofisi
devletindi. Ne oldu; özelleşti. Zaten, akaryakıt bayileri borç içinde. Ne
yaptılar; özelleştirme kapsamına alanlar, bunlara yaptırım uyguladılar. İnsaflı
düşünelim. Otuz sene önce açılmış bir akaryakıt bayiinin, istasyonunu, 2004
senesine aynı şekilde ayarlaması mümkün mü? Restoran açın deniliyor, market
açın deniliyor; toprağı o kadar var mı? Bunların müktesep hakkı yok mu?
Onun için, Sayın Enerji Bakanımızdan
istirham ediyorum. Bu kriterler uygulanırken, asgarî şekilde uygulanmalı ve
petrol istasyonlarına, bayilere -açıkça ben, onu söylemek de istemiyorum, ama-
zulüm yapılmamalı. Birçok arkadaşımızın bundan şikâyet ettiklerini çok iyi
biliyorum.
Değerli arkadaşlarım, ülkemizde soygunun
olduğu yerlerden birisi petrol istasyonları. Bu arkadaşlarımız, kendilerini ve
petrol istasyonlarını korumak için daha fazla bekçi tutmak zorunda kalıyorlar
-biraz önce söyledim- sabahlara kadar elektrik yakıyorlar ve dolayısıyla,
yolları aydınlatarak amme hizmeti görüyorlar. Öyleyse, devletimizin bunlara
bazı kolaylıklar sağlaması gerekmez mi? Ne yapmalıyız; Enerji ve Tabiî
kaynaklar Bakanımız bir çare bulsun, bu akaryakıt istasyonlarındaki elektriği
kısmen ucuzlatsın, bu istasyonları işleten vatandaşlarımız da azıcık nefes
alsın. Diğer birçok yerde, bazı kurumlarda böyle yardımlar, iyileştirmeler
yapılmaktadır.
Geçen gün, AKP'li arkadaşımın biri, bir
ruhsat almak için nereleri gezdiğini, kaç saat harcadığını, ne kadar para
verdiğini anlattı. Bunları konuşuyoruz da, bunları düzeltmeye gelince, hiç
yanaşan olmuyor. Neden olmuyor anlamıyorum! Yeni ruhsat alacak arkadaşlarımızı
oraya buraya koşturmaktansa...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Özcan, 1 dakikalık eksüre
veriyorum; lütfen, konuşmanızı tamamlar mısınız.
OSMAN ÖZCAN (Devamla) - ... bu
düzenlemeleri yapsak, bu işlemleri kolaylaştırsak iyi olmaz mı?!
Son olarak, kendimce önemsediğim bir
konuyu burada açıklayarak, sözlerime nokta koymak istiyorum.
Değerli arkadaşlarım, sektörde dağıtım
payının adaletli olmadığı bir gerçektir. Ben, tuhafiyecilik yaptım. İstanbul'a
gidip 5 000 gömlek alıyorum, geliyorum, Anadolu kasabasında, günde 1, 2, 3, 4
tane satarak bir yılı geçiriyorum. Toptancı kârı ile perakendeci kârının aynı
veya birbirine yakın olduğu, dünyanın neresinde görülmüştür?! Toptancı tankerle
satıyor, perakendeci, mobilet
geliyor, 2 litre benzin,
3 litre benzin, yarım litre yağ... Bu, insafla kabil mi?!
Yüzde 52 perakendeci kârı, yüzde 48 toptancı kârı! Bu kâr oranı da
düzeltilmelidir.
Ülkemizdeki mevcut kartellerden çektiğimiz
yetmediği gibi, yeni karteller yaratmaya kimsenin de hakkı yoktur. Ülke
bunlardan çok çekti, çekiyor; basın kartellerinden çekiyor...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN - Sadede gelinceye kadar süre
bitti; lütfen, konuşmanızı tamamlar mısınız.
Buyurun Sayın Özcan.
OSMAN ÖZCAN (Devamla) - Arkadaşlar, bakın,
basın kartelinden çektiğimiz... Hepimiz çekiyoruz, aramızda konuşuyoruz,
biliyorsunuz. Başka karteller de var. Bir de, Petrol Yasasıyla yeni karteller
yaratmayalım ve bunun üzerinde çok iyi düşünelim.
Bir de şunu söylüyorum son olarak:
Arkadaşlar, toptancılar perakende satış yapmasın; ya toptancılık yapsın ya
perakendecilik yapsın. Böyle bir şey var mı?! Zamanla, akaryakıt
istasyonlarının canına okuyacaklar! Biz bunu bilmiyor muyuz?! Öyle oldu!..
Başta öyle başlar da, sonunun ne olacağını biz biliriz. Onun için, buna dikkat
edilmesi gerekir.
Hepinizi saygılarla, sevgilerle
selamlıyorum; saygılar sunuyorum. (Alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederim.
Saygıdeğer milletvekilleri, madde üzerinde
1 önerge vardır; okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 288 sıra sayılı Petrol
Piyasası Kanunu Tasarısının 8 inci maddesinin son fıkrasının aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
"Kurul, teknik ve ekonomik kriterlere
göre bayilik kategorileri oluşturabilir. Bu durumda bayilik lisansları
kategorilerine göre düzenlenir. Akaryakıt ve LPG istasyonları arasındaki
mesafeler, aynı yönde olmak üzere, şehirlerarası yollarda 10 kilometreden,
şehiriçi yollarda 1 kilometreden az olmamak üzere Kurul tarafından çıkarılacak
ve 1.1.2005 tarihinde yürürlüğe girecek yönetmelikle düzenlenir."
|
Faruk Çelik |
Fahri Çakır |
Cavit Torun |
|
Bursa |
Düzce |
Diyarbakır |
|
Abdullah Torun |
A. Zeynep Tekin |
M. Sait Armağan |
|
Adana |
Adana |
Isparta |
|
|
Alaettin Güven |
|
|
|
Kütahya |
|
BAŞKAN - Komisyon önergeye katılıyor mu?
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ, TABİÎ KAYNAKLAR,
BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU BAŞKANI SONER AKSOY (Kütahya) -Takdire bırakıyoruz
efendim.
BAŞKAN - Hükümet katılıyor mu?
DEVLET BAKANI ALİ BABACAN (Ankara) -
Katılıyoruz.
BAŞKAN - Sayın Çelik, gerekçeyi mi
okutayım?
FARUK ÇELİK (Bursa) - Gerekçeyi okutun
Sayın Başkan.
BAŞKAN - Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe: Günümüzde bir akaryakıt istasyonu
yatırımı yapmak için bir prosedür mevcuttur. Akaryakıt istasyonu yapılacak
arsanın A Lejandı'na (ticarî alan) dönüştürülmesi için yapılacak müracaatın
meri mevzuat gereğince sonuçlandırılması ve bunun sonucunda gereken inşaat
ruhsatının alınması 8-10 ay civarında bir süre almaktadır. Taslaktaki kilometre
tahdidinin kanunun yayımı tarihinde yürürlüğe girmesi durumunda, yukarıda
açıklanan sürecin başlangıcı ya da ortasında bulunan girişimcilerin yüksek
maddî kayıplara uğraması kaçınılmaz olacaktır. Kilometre tahdidinin bu
paralelde bir süre sonra yürürlüğe girmesinde büyük fayda mülahaza
edilmektedir.
BAŞKAN - Önergeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
8 inci maddeyi, değiştirilen önerge
doğrultusunda oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul
edilmiştir
9 uncu maddeyi okutuyorum:
Faaliyetlerin kısıtlanması
MADDE 9. - Yurt dışından ham petrol ve
akaryakıt temin edeceklerin rafinerici veya dağıtıcı veya ihrakiye teslim
şirketi lisansına sahip olması gereklidir. Türkiye'de ham petrol üretimi yapan
üreticiler, düşük gravite yerli üretim ham petrol ile karıştırılacak miktarda
ham petrol ithalatı yapabilirler. Ham petrol ve akaryakıt ithalatı miktar ve
belirli teknik ölçümleri yapabilecek donanıma sahip yetkili gümrük
idarelerinden yapılır. Dağıtıcılarca yapılacak akaryakıt ithalatı, ilgilinin
lisansında yer alan alt başlık kapsamındaki akaryakıtlarla sınırlıdır ve Kuruma
bayi bilgileriyle birlikte verilen pazarlama projeksiyonu ile uyumlu olduğu
bildirildikten sonra yapılabilir. Dağıtıcılar arası akaryakıt ticareti Kurulun
iznine bağlıdır. Ham petrolün yurt içinde ticareti; sadece rafinerici ve
üreticilerce ve birbirleri arasında yapılabilir.
Dağıtıcılar, lisans başvurularında asgari
yıllık 60.000 ton beyaz ürün (benzin, motorin) dağıtım projeksiyonu ile bayi
bilgilerini Kuruma vermek zorundadır ve kendi dağıtım ağına bağlı bayilerin
işlettikleri akaryakıt istasyonlarında farklı lisans alt başlığına sahip dağıtıcıların
bayisi sıfatı ile yapacakları faaliyetler hariç olmak üzere, kullanıcılara
lisans alt başlığında yer almayan akaryakıtları teslim edemez.
İhrakiye teslimleri; rafinerici, dağıtıcı ve ihrakiye teslim şirketlerince
yapılır. İhrakiye teslimi yapanlar, gümrük antrepolarına getirdikleri ve
deniz/hava taşıtlarına verilmek üzere çıkardıkları akaryakıt cins ve
miktarlarını üç ayda bir Kuruma bildirirler.
Akaryakıt haricinde kalan petrol ürünleri
(solvent, madeni ve baz yağ, asfalt, solvent nafta vb.) ile ilgili ithalat ve
ihracat dahil, faaliyetler Kurumun hazırlayacağı düzenlemelere göre yapılır.
Sanayi tesislerinde yan ürün olarak elde
edilen ürünün yurt içinde akaryakıt olarak faaliyete konu edilmesi halinde,
Kuruma bilgi verilmek şartıyla teknik düzenlemelere uygun olanları
dağıtıcılara, uygun olmayanlar rafinerilerin olumlu görüş vermesi ve anlaşma
sağlanması halinde rafinerilere teslim edilir. Rafinerilere verilmeyen
ürünlerin ihraç edilmesi halinde fiili
üretim ve ihracata ait aylık bilgiler Kuruma bildirilir.
Akaryakıtların, 4 üncü maddenin dördüncü
fıkrasının (ı) bendinde belirlenen teknik düzenlemelere uygun olmayanları
faaliyete konu edilemez.
Fabrika, şantiye, nakliye filosu
işletmeleri ve benzeri kendi ihtiyaçları için depolama imkânı ve kendi
araçlarına akaryakıt ikmal kapasitesi olan yerler hariç, araçlara yapılacak
akaryakıt ikmali bayilik lisansı ve yeterli donanımı olan akaryakıt
istasyonları dışında yapılamaz.
Bayiler lisanslarına işlenmek ve taşıma
lisansı sahiplerinin taşıma araçlarında istenen kriterleri sağlamak koşuluyla
kendi araçları ile taşıma yapabilirler.
İcrası için tesis gerektiren faaliyet
türlerinde, bu maddede konu edilen hakların kullanılabilmesi için, ilgili
tesisin fiilen faaliyette bulunması zorunludur.
Rafinericiler evsafına uygun ürün teslim
etmek, dağıtıcılar ile bayiler ise akaryakıtların, kullanım amacını,
niteliğini, niceliğini değiştirmemek
ile yükümlüdür.
Kurulca belirlenecek usul ve esaslara göre
akaryakıtla harmanlanan ürünler bu durumda akaryakıt ile eşdeğer vergiye tâbi
olurlar. Ancak, yerli tarım ürünlerinden elde edilen ve akaryakıtla harmanlanan
ürünler bunun dışındadır.
Dağıtıcılar, bayilerin katılımıyla
gerçekleştirdikleri promosyon kampanyası hakkında bayilerini, promosyon
kampanyasının maliyetine ilişkin belgelerle birlikte şeffaf, açık bir şekilde
bilgilendireceklerdir. Ancak bayilerin kampanyaya katılımı ihtiyaridir.
BAŞKAN - 9 uncu madde üzerinde, Cumhuriyet
Halk Partisi Grubu adına, Tekirdağ Milletvekili Sayın Mehmet Nuri Saygun;
buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)
Sayın Saygun, süreniz 10 dakika.
CHP GRUBU ADINA MEHMET NURİ SAYGUN
(Tekirdağ) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 288 sıra sayılı Petrol
Piyasası Kanunu Tasarısının 9 uncu maddesiyle ilgili olarak, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına söz
almış bulunmaktayım. Bu vesileyle, Yüce Meclisi saygılarımla selamlarım.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
cumhuriyet tarihinde petrol sektörüyle ilgili olarak ilk yasal düzenlemeler
1926 yılında yapılmış; müteakiben, en son 1954 yılında yapılan düzenlemeyle,
bugüne kadar petrol sektörünün yasal düzenlemesi taşınmıştır. Özellikle, 1954
yılında yapılan düzenlemede, millî menfaatlere uygun bir şekilde
kaynaklarımızın kullanılması hedeflenmiş ve bu yönde hızlı, sürekli, etkili
biçimde aranma, geliştirme ve değerlendirme yapılması önde tutulmuştur. Bu
düşüncelerle de, dönem içinde, TÜPRAŞ, BOTAŞ, Petrol Ofisi gibi, kamu
etkinliğinin artırılması da temin edilecek çeşitli kurumlar oluşturulmuştur;
ancak, 1989 yılından sonra piyasaların liberalleşmesi yoluna gidilmiş ve
devletin petrol piyasalarına müdahalesi azaltılmış, özel sektörün etkinliği
artırılmıştır. Bu düzenlemenin yapılması belki o günün koşullarında doğru
olmuşsa da, ne yazık ki, piyasaların şeffaf, adil ve rekabetçi olmasına yönelik
altyapı tedbirleri alınmamış olduğundan, ülkemizde bu sektörde birtakım sıkıntı
ve sancıların oluşmasıyla sonuçlanmıştır. İşte, bu sıkıntı ve sancılar
sonrasında, bugün gündemimize getirilmiş olan Petrol Piyasası Kanunu
Tasarısının geliş amacını doğru bulmaktayım; ancak, bu petrol sektöründeki yeni
düzenleme ihtiyacı dikkate alınarak yapılan düzenlemelerin ihtiyaca cevap
verecek şekilde yapılması gerekirken, özellikle uluslararası sermayenin ya da
tekelci anlayışın dayattığı bir düzenlemenin dikte edildiğini görmekteyiz.
Oysaki, amaç olarak, petrol faaliyetlerinin ülkenin yaşamsal, stratejik önemi
haiz ve kamu hizmeti niteliğinde bir sektör olarak kabul edilmesi ve bunun göz
önünde tutularak, mevcut yasa tasarısının bu yönde kaleme alınması çok daha
doğru olacaktı. Bu nedenle, özellikle, sektörün tamamen piyasa koşullarına terk
edilmesi yerine, kamu kontrolü, denetimi ve yönlendirmesine imkân tanınması
gerekmekteydi. Yapılan düzenlemede, ne yazık ki, bu hususlar gözardı edilmekte,
özellikle, demin de söylediğim gibi, uluslararası kuruluşların ya da tekelci
anlayışın etkin olmasının zemini hazırlanmakta olduğu görülmektedir.
Değerli milletvekilleri, öncelikle,
ülkemizde petrol sektörüyle ilgili yasal düzenlemeyi yaparken, Avrupa Birliği
ülkelerindeki mevcut yasal düzenlemeleri kısaca görmede bir yarar olduğunu
düşünüyorum. Avrupa'da enerji talebi hızla artarken, mevcut enerji hammaddeleri
de aynı şekilde hızla tükenmektedir. Bu nedenle de, dış enerji kaynaklarına
ihtiyaç vardır. Bu kaynakların kendilerine bağımlı kılınmasını sağlamak
amacıyla da, özellikle Türkiye gibi Birliğe aday ülkelere, şu veya bu şekilde,
enerji özelleştirilmesini şart koşmuşlardır, koşmaktadırlar. Böylece, enerji
piyasasını organize bir şekilde ve özellikle uluslararası kuruluşlarla ele
geçirme hedeflenmektedir. Bunun aksini iddia etmek mümkün değildir; çünkü, bir
yandan, bizlere özelleştirmeyi özendirirken, kendi bünyelerinde farklı
uygulamalara yönelmişlerdir. Özellikle, Avusturya, Danimarka, Finlandiya,
İsveç, İtalya, Portekiz ve hatta Yunanistan'da hiçbir özelleştirme girişimi söz
konusu olmamıştır. Birlik üyesi diğer ülkelerde ise, ya minimal ölçülerde
özelleştirme olmuş ya da sadece uzun dönemler için planlama aşamasında
bırakılmıştır.
Doğalgaz Piyasası Yasasıyla doğalgaz
sunumu zorunlu kamu hizmetleri alanından çıkarılmıştır. Bu yasayla da, aynı
uygulamanın petrol ürünleri için yapılmaya çalışıldığını görmekteyiz. Bu
tasarıyla, ham petrol üretim aşamasından sonra, rafinaj, stoklama, boru
hatlarıyla taşıma, toptan akaryakıt satışı, bayi satışı gibi faaliyetler
tamamen özel şirketlere devredilecektir. Devlet adına bu işlemlerle ilgili
faaliyetleri denetleyen Petrol İşleri Genel Müdürlüğü ise devreden
çıkarılmaktadır. Böylece, ülkemizde de petrol ürünlerinin fiyatları, daha fazla
kâr amacına göre şekillenen piyasa koşullarına terk edilecek, gerek sanayimiz
gerekse bireylerimiz ve kullanıcılarımız özel şirketlerin inisiyatifine terk
edilecektir. Kullanıcıya olumlu yansıyacak kamu müdahalesi ortadan
kalkacağından, ülke ve toplum çıkarları zarar görecektir; çünkü, bu
uygulamanın, özellikle sanayicide sancı yaratacağı açıktır. Petrol ürünlerine
dayalı enerjinin sanayie yüksek fiyatla mal olmasını engelleyecek bir düzenleme
düşünülmemiştir. Bu durum, üretimin düşmesine, hatta, yatırımların azalmasına
sebep olabilir.
Sonuç olarak, mevcut işsizler ordusuna
yeni ve küçümsenmeyecek oranda katılımlara sebep olunabilir. Yine bağlantılı
olarak, tarım sektöründe girdilerin artmasına neden olunacak ve hatta, gözardı
edilse bile, balıkçılık sektöründe dahi yara alınacaktır. Sonuçta, önce insan
ve önce iş iddiaları yok edilmiş olacaktır.
Bu düzenleme sonrasında dikkat edilmez
ise, TÜPRAŞ, PETKİM ve BOTAŞ gibi vergi ödeme sırasında üstlerde yer alan kârlı
kamu kuruluşları da birkaç yıllık kârları karşılığında özelleştirilecek, bu
kuruluşların yarattığı katmadeğer azalacak, özellikle işten atılmalar ve
sendikasızlaşma artarak yaşanacaktır. Ülkemizdeki çarpık özelleştirme mantığı,
yine, değerlerimizin yok olmasına neden olacak, işsizlik tırmanacaktır.
Yine, petrol piyasasının ayrı ve bağımsız
bir kurum tarafında yönetilmesi gerekmektedir. Mevcut yapısıyla, Enerji
Piyasası Denetleme Kurulunun bu konuda yetersiz olacağı açıktır. 26,5 milyar
dolarlık petrol piyasasının ayrı ve bağımsız bir kurum tarafından
yönlendirilmesine yönelik düzenleme yapılması bu nedenle zorunludur. Mevcut
kurumun 4 milyar dolarlık doğalgaz piyasası ile 8 milyar dolarlık enerji
piyasasını yönlendirmede yaşadığı zorluklara bakıldığında, bu iddiamızda ne
kadar haklı olduğumuzu görmemek imkânsızdır.
Tasarının 9 uncu maddesinde yerli tarım
ürünlerinden elde edilecek olan akaryakıtın vergilendirilmesinde sağlanacak
ayrıcalık ise, doğru bir saptama olmuştur ve metindeki bu husus, tarafımızdan
desteklenmektedir. Bu yolla, tarım sektöründeki faaliyetlere de teşvik
sağlanmış olacaktır. Özellikle biyodizel üretiminde yararlanılan kanola bitkisi
üretimi gelişme olanağı bulabilecektir. Ancak, bu olumlu düzenlemeye uygun
olmayan bir düzenlemeyle, kamu kuruluşu olmayan kurumlara kamulaştırma hakkı
verilmiş olması ve bu yolla şirketlerin menfaatına arazi sahiplerinin mağdur
edilmesi imkânının sağlanmış olması, doğru bulunmamaktadır.
Yine, aynı maddede promosyon
kampanyalarıyla ilgili düzenlemenin de doğru olduğu inancındayım. Bu konuda
bayilere kampanyaya katılıp katılmama konusunda serbestlik tanınmış olması
isabetlidir. Keşke, yasanın tümünde 12 000 bayiyle ilgili daha sağlıklı
düzenlemeler olsaydı ve petrol piyasasında doğması muhtemel tekelleşmeye karşın
korunmaları sağlansaydı. Bu promosyon konusunda ihtiyarîlik hakkı, keşke,
dağıtıcı firmaları tercih ederken de, bayilere hak olarak sunulmuş olsaydı.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
sonuç olarak, enerji alanındaki son piyasa yasası olan Petrol Piyasası Yasası
Tasarısının da, tüm diğer yasalar gibi, ilgili kurum ve kuruluşlarca
tartışılmadan, ülke çıkarları yeterince değerlendirilmeden gündeme geldiğini
görmekteyiz. Bu iddiaya karşın, hükümetçe gerekli tartışma zeminlerinin
yaratıldığı ifadesini yeterli bulmamaktayız.
Konunun tartışma zemininde, uluslararası
kuruluşlar ve holdingler dışında, 12 000 bayiin ve 200 000 çalışanın da
bulunduğunu bir kez daha hatırlatır; bayilerin ve çalışanların, ülke sanayiinin
ve tüm petrol ürünü kullananların, bu düzenleme sonrasında mağdur olmaması
umuduyla, Yüce Meclisi saygılarımla selamlarım. (Alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Saygun.
Madde üzerinde, şahsı adına, Van
Milletvekili Sayın Mehmet Kartal; buyurun.
Sayın Kartal, süreniz 5 dakika.
MEHMET KARTAL (Van) - Teşekkür ediyorum
Sayın Başkan.
Değerli milletvekili arkadaşlarım, 9 uncu
madde üzerinde görüşlerimi belirtmek üzere huzurlarınızdayım; sizleri saygıyla
selamlıyorum.
9 uncu madde, hampetrol, akaryakıt temin
eden şirketlerden lisans istemiyle ilgili; bunda, elbette ki, bir gerçeklik payı
vardır. Ben, o konuya değinmek istemiyorum. Bu vesileyle, farklı bir istemde
bulunacağım hükümetimizden.
Van, İran'la sınırdır. Türkiye de,
petrolün yüzde 80'ini dışarıdan temin etmektedir. İran'da, petrol, yok denecek
kadar ucuzdur. Geçmiş yıllarda, sınır ticaretiyle, çeşitli mal mübadelesiyle, o
yöre halkına bir canlılık geliyordu. Daha sonra, bu kapandı ve terör
olaylarından dolayı, Van çok büyük göç aldı. Bu göç sonucu, işsizlik had
safhaya ulaştı. İster istemez, komşuda ucuz görülen petrolün ticareti
-devletimizce legal şekliyle getirilmeyince- çeşitli vesilelerle, çeşitli
yollardan kaçakçılığa dönüştü. Bu, dağ yollarından katır sırtlarında geliyordu
veya kendi sırtlarında bidonlarla getiriyorlardı. Katır sırtında ve kendi
sırtında getirenlerin çoğu da inkıtaa uğruyordu, yakalanıyordu. Halkımızın bir
tabiri var "zengin arabasını dağdan aşırır" derler. Sırtında
getirenler değil de, tankerleriyle dağdan aşıranlar getirip belli istasyonlara
bu petrolü ulaştırıyorlardı.
Geçmişte, kahve fincanları veya çay
tabakları yasakken Türkiye'nin gümrüğünde, Kilis'ten alıp 30 kilometre, 100
kilometre uzaklaştığınızda, güvenlik kuvvetleri yakalıyordu. Bugün de,
tankerlerle, çeşitli şeylerle belli bayilere gelen akaryakıt, az ileride,
güvenlik güçlerince yakalanıp alıkonuluyor.
Ben, bayram öncesi Van'daydım. Van
Valiliği ve sivil toplum kuruluşları zaman zaman İran'a gidip geliyorlar, İran
heyetleri de geliyor. İranlıların bize ve Van Valiliğine önerileri şöyle:
"Biz komşuyuz, komşuluk haklarından faydalanalım, yararlanalım."
Nasıl yararlanacağız; şimdi, hükümetimiz, bayiler için yazarkasa uygulaması
getiriyor. Van'ın Özalp Kapısında, bu tarz bir yazarkasa uygulamasıyla,
devletin akaryakıttan aldığı bütün vergilerin ilavesiyle, orada, satmak isteyip
de satamadığımız ürünlerimizi verelim; bisküvi verelim, yağ verelim, ne
bileyim, ürettiğimiz çeşitli ürünleri verelim; mesela, Van'da, özel idarenin
çok önemli bir tekstil üretimi var ki, İran da buna çok muhtaç. O sınır
ticaretiyle, böylesine daha ucuz bir akaryakıt teminiyle, Van halkının yaşamına
da bir katkıda bulunalım; dünkü konuşmalarda, "vatandaş rıza" demişti
bir arkadaşımız; Van halkı da vatandaş rıza gibi belli bir hizmetten
yararlansın. Bunda devletin bir kaybı olmaz. Bütün vergileriyle yazarkasasını
Van'ın Özalp'taki kapısına koysun, sınır vilayeti olan Ağrı'da gümrük kapısına
koysun, Gürbulak Kapısına, Ardahan'da aynı işlemi yapsın. Hakkâri yöresinde
bizim Esendere Kapımız vardır. Yani, ucuz mazot temin etmek istiyoruz,
hükümetimiz de istiyor, hepimiz de seçim öncesi halkımıza bu vaatlerde
bulunduk. Bu getirilince İç Anadolu'ya getiriliyor. Nasıl girişine mâni
olamıyorsanız, dağdan getirip belli bir bayie bunu ulaştırabiliyorsa, bunun
çıkışına bari el koyalım. Yani, sınır boyu belki kontrol edilmez; ama, Van'ın
iki tane çıkışı vardır; iki sınır çıkışına çok sıkı kontroller getirilerek, bu
sadece Van halkı için temin edilir -Van halkının da yüzde 80'i geçim zorluğu
çekiyor- bu vesileyle ucuz mazot teminiyle...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Kartal, lütfen, konuşmanızı
tamamlar mısınız.
Buyurun.
MEHMET KARTAL (Devamla) - ...hükümetimizin
bu konuda sınır illerimize yardımcı olmalarını diliyorum.
Bu vesileyle hepinizi saygılarımla
selamlıyorum. (Alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Kartal.
Sayın milletvekilleri, 9 uncu madde
üzerindeki görüşmeler tamamlanmıştır.
9 uncu maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
10 uncu maddeyi okutuyorum:
DÖRDÜNCÜ BÖLÜM
Fiyat Oluşumu, Kamulaştırma,
Erişim ve Eşgüdüm
Fiyat oluşumu
MADDE 10. - Petrol alım satımında fiyatlar
en yakın erişilebilir dünya serbest
piyasa koşullarına göre oluşur. Yerli
ham petrol için, teslim yeri olan en yakın liman veya rafineride teşekkül eden
"Piyasa Fiyatı" fiyat olarak kabul edilir.
Bu piyasa fiyatı, Türkiye'de üretilen ham
petrolün Türkiye içinde veya dışında en yakın erişilebilir dünya piyasasında,
evsaf ve izafi ağırlık bakımından normal olarak mutat ayarlamalara göre tespit
edilmiş emsal petrolün belirlenen serbest rekabet fiyatına, aynı evsafta ham
petrolün dünya piyasasından Türkiye'de teslim yeri olan limana veya rafineriye
kadar getirilmesi için gerekli bütün giderlerin yarısının eklenmesi ve fakat
Süveyş kanalı geçişi ile Batman veya civarında üretilen ham petrolün Batman
rafinerisinde oluşan piyasa fiyatına Batman-Dörtyol Boru Hattı geçiş ücreti
hariç oluşan fiyat veya erişilebilir dünya piyasası mevcut olmadığı takdirde
üretici tarafından Türkiye'de teslim edildiği yerde vergiler hariç fiilen uygulanan
satış fiyatı olarak kabul edilir.
Üretimi yapılan yerli ham petrole emsal
olarak, 26 API ve daha hafif petroller için Arab Medium (31 API) petrolünün, 26
API den daha ağır petroller için Ras Gharib (21.5 API) petrolünün 30 gün vadeli
fiyatları esas alınır ve yerli ham petrol ile emsal alınan petrol arasındaki
gravite farkının fiyat bakımından değerlendirilmesinde;
Emsal petrol ile yerli petrol arasındaki
her bir 0.1 API gravite farkı için 2 US cent emsal petrolün varil fiyatına
ilave edilir veya çıkarılır. Ancak bir alt gravite grubunun fiyatı üst grubun
fiyatından yüksek olamaz.
Emsal
ham petrolün Türkiye'ye getirilmesi için gerekli bütün giderlerin
hesaplanmasında, "Worldscale" de ilan edilen nominal navlun baz
alınır, LR-2 sınıfı tankerler için tespit edilen AFRA yüzdesinin uygulanması
ile nakliye maliyeti hesaplanır.
Gravite ayarlaması ve nakliyenin eklenmesi
suretiyle bulunan fiyata (C+F) yürürlükteki sigorta mevzuatı ve primleri
uygulanır. Tehlike ve harp hali sigorta primi uygulaması Bakanlığın
değerlendirmesine tâbidir. İkinci bir değişikliğe kadar uygulanacak sigorta
primi miktarı yüzde 0.075'i aşamaz.
İthalde alınan gümrük vergi ve resimlerin
ilave edilmesiyle yerli ham petrolün piyasa fiyatı bulunur. Yurtiçi kara
nakliye ücretleri için akaryakıtların fiyat teşekkülündeki nakliye rayiçleri
alınır.
Piyasa fiyatı tekliflerinde, T. C. Merkez
Bankası tarafından açıklanan aylık döviz satış kuru ortalaması, petrol birimi
olarak varil, metrik ton ve döviz cinsi olarak U. S. Doları kullanılır. Piyasa
fiyatlarına esas olan unsurların uygulamasında ortaya çıkabilecek sorunları
değerlendirme ve çözmeye Kurul yetkilidir.
Rafinericiler, ham petrol üreticilerinin
teklifi halinde oluşan bu asgari fiyatlardan yerli ham petrolü alırlar ve ham petrol temininde yerli ham petrole
öncelik tanırlar. Rafinericiler ham petrol üreticilerinin bu asgari fiyat veya
bunun üzerindeki fiyat tekliflerine 15 gün içinde yazılı olarak cevap verirler.
Rafinericiler üreticilerin aleyhine olacak teslim yeri ve şartlarında maddi
talep ve teklifte bulunamazlar. Fiyat uyuşmazlıkları Kurumun hakemliğinde en
geç 30 gün içerisinde tarafları bağlayacak şekilde sonuçlandırılır.
İthal ham petrol fiyatları dünya afişe
fiyatları doğrultusunda yapılan petrol anlaşmalarına ve spot piyasa değerlerine
göre temin edilebilen fiyat olarak değerlendirilir. Fiili ithalata ait bilgiler
aylık olarak Kuruma bildirilir.
Rafinerici ve dağıtıcı lisansı kapsamında
yapılan piyasa faaliyetlerine ilişkin fiyatlar, en yakın erişilebilir dünya
serbest piyasa oluşumu dikkate
alınarak, lisans sahipleri tarafından hazırlanan tavan fiyatlar olarak Kuruma
bildirilir.
İşleme, boru hatları ile bağlantılı
olmayan lisanslı depolama ve taşıma faaliyetlerinin tarifeleri, lisans sahiplerince hazırlanarak Kuruma bildirildikten
sonra uygulanır.
İletim lisansı kapsamında yürütülen taşıma
ve bu hatlarla bağlantılı tesislerdeki
lisanslı depolama faaliyetlerine ilişkin tarifeler, lisans sahiplerince hazırlanarak Kurul onayını
müteakip uygulanır. Kurul, tarife onay istemlerini müracaat tarihini takip eden
30 gün içerisinde karara bağlar.
Ancak, petrol piyasasında faaliyetleri
veya rekabeti engelleme, bozma veya
kısıtlama amacını taşıyan veya bu etkiyi doğuran veya doğurabilecek nitelikte
anlaşma veya eylemlerin piyasa düzenini bozucu etkiler oluşturması halinde, gerekli işlemlerin başlatılmasıyla
birlikte, her seferinde 2 ayı aşmamak üzere, faaliyetlerin her aşamasında,
bölgesel veya ulusal düzeyde uygulanmak için taban ve/veya tavan fiyat
tespitine ve gerekli tedbirlerin alınmasına Kurum yetkilidir.
Belirli bölgelere ve belirli amaçlara
yönelik olarak fiyatlara müdahale edilmeksizin kullanıcıların desteklenmesinin
usul ve esasları ile miktarı Bakanlığın teklifi ve Bakanlar Kurulu Kararı ile
belirlenir.
BAŞKAN - Sayın Komisyon, maddede geçen
"Us Cent" ve "US Doları" ifadelerinin "ABD Cent"
ve "ABD Doları" olarak değiştirilmesi uygun mudur?
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ, TABİÎ KAYNAKLAR
BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU BAŞKANI SONER AKSOY (Kütahya) - Efendim, o, sehven
yazılmıştır, uygundur.
BAŞKAN - Teşekkür ederim.
Sayın milletvekilleri, 10 uncu madde
üzerinde söz talebi?.. Yok.
10 uncu maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
11 inci maddeyi okutuyorum:
Mülkiyet, kamulaştırma ve özel tedbirler
MADDE 11. - a) Bu Kanun kapsamındaki
tesisler için gerekli arazi, arsa ve binalara ilişkin hak veya mülkiyet
edinimlerinin öncelikle anlaşma yoluyla yapılması esastır.
Bu Kanunda öngörülen faaliyetlerin
gerektirmesi halinde;
1. Rafineri ve lisanslı depolama
tesislerine,
2. İletim hatlarının mecralarına isabet
eden arazi ve arsalarda irtifak hakkı tesisine ve bu hatların ayrılmaz parçası
durumunda bulunan diğer binalar ve civarına isabet eden taşınmazlara,
3. İşleme tesislerinden Kurumca
belirlenecek olanlara
İlişkin edinimler 2942 sayılı Kamulaştırma
Kanununda belirtilen esaslar dahilinde kamulaştırma yoluyla da yapılabilir.
Kamulaştırılan taşınmazın mülkiyeti Hazineye, kullanma hakkı kamulaştırma
bedelini ödeyen lisans sahibine ait olur. Kullanma hakkı tapu siciline
kaydedilmek suretiyle lisans sahibi adına yapılır ve bunlar lisansın bir
parçası olup lisans müddetince devam eder. Lisansın sona ermesi veya iptali
halinde, lisans sahiplerince ödenmiş bulunan kamulaştırma bedelleri iade edilmez.
Bu konuda Kurulca verilecek kamulaştırma
kararı kamu yararı kararı yerine geçer ve müteakip işlemler Kamulaştırma Kanunu
hükümlerine göre yürütülür.
Kurulca uygun görülenler de dahil olmak
üzere rafinaj ve iletim lisans sahiplerine ait tesislerin tapu sicil
kayıtlarına, herhangi bir tasarrufun Kurumun izni bulunmadıkça
kaydolunamayacağı şerhi de verilir.
b) Mülkiyetin gayri ayni haklar ve
kiralama:Tüzel kişiler, faaliyetleri ile ilgili olarak kamuya ait araziler
üzerinde, bedeli ilgili tüzel kişi tarafından ödenmesi suretiyle mülkiyetin
gayri ayni hak tesisini ve bu arazilerin kiralanmasını talep edebilir.
Bu istek Kurulca uygun görüldüğünde, Kurum
ilgili kanunlar uyarınca ihtiyaca göre intifa, irtifak, üst hakkı veya uzun
süreli kiralama yoluna gider.
Bu şekilde elde edilen hakkın Kurul
tarafından tespit edilen bedelini ödeme yükümlülüğü devralan tüzel kişiye
aittir. Kullanım hakları, ilgili lisans veya sözleşmenin bir cüzü olup,
geçerliliği, bunların geçerlilik süresi ile sınırlıdır.
İletim hatlarının her iki tarafında en az on beş metre en fazla yüzer metre
mesafe içerisinde; boru hattı için gerekli tesisler ve rafineriler ile lisanslı
depoların tehlikelerden korunması için etrafında en fazla 500 metre mesafe
içerisinde risk doğurabilecek nitelikte yapılaşma, ziraî ve tehlikeli işlere
ilişkin olarak getirilecek kısıtlamalar ile bunların usul ve esasları Kurum
tarafından çıkarılacak yönetmeliklerde düzenlenir.
İletim hatları ve bunların ayrılmaz
parçası olan diğer tesisler hakkında 406 sayılı Telgraf ve Telefon Kanununun 11
inci maddesi hükmü uygulanmaz.
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, madde
üzerinde söz talebi?.. Yok.
11 inci maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
12 nci maddeyi okutuyorum:
İletim tesisleri ile lisanslı depolama
tesislerine erişim
MADDE 12. - Tesislerinde boş kapasite
bulunan ileticiler ve lisanslı depocular; iletim ve depolama taleplerini,
talebin aşağıda sayılan hususları sağlaması halinde, karşılamakla yükümlüdür.
Yapılan talebin;
a) Lisans sahibinin, tarifesine uygun
olması,
b) İlgili tesisin kapasitesine uygun
yapılması,
c) Lisans sahibinin tesisine, işletme
kural ve koşullarına, ilettiği veya depoladığı petrole yönelik olarak bozucu
veya risk artırıcı olumsuz etkileri olmaması,
d) Tesisin, iletilen veya depolanan
petrolün niteliğine uygun ve lisans sahibinin tarifesinde belirtilen asgarî
miktarda olması,
e) İletim için, petrolün cinsi de dikkate
alınarak, üretici, rafinerici, iletici veya dağıtıcı tarafından depolama için,
depocunun tarifesinde belirtilen asgarî miktarın üzerinde olmak şartı ile
herkes tarafından yapılması,
Gereklidir.
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, madde
üzerinde söz talebi?.. Yok.
12 nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
13 üncü maddeyi okutuyorum:
Eşgüdüm
MADDE 13. - Piyasayı doğrudan veya dolaylı
olarak ilgilendiren konularda yetkili kılınan diğer mercilerce yapılacak her
türlü düzenleme çalışması öncesi (vergi, resim ve harçlara ilişkin düzenlemeler
hariç), Kurumun haberdar edilmesi ve çalışmalara iştirakinin sağlanması
esastır.
Petrol piyasası faaliyetleri ile ilgili
olarak Türk Standardları Enstitüsü tarafından yapılacak standard hazırlık
çalışmalarında Kurum temsilcisi de bulunur. Piyasa faaliyetlerine ilişkin Türk
Standardları Kurul onayı ile mecburi hale getirilebilir.
Kurum;
a) Lisanslı tesisler açısından büyük
tehlikeler doğurabilecek hallerde,
b) Piyasada haksız rekabet yaratacak ve
yanıltıcı nitelikte reklam ve ilanlar ile benzeri faaliyetlerin yapılması
durumunda,
c) Piyasada faaliyet gösteren malzeme ve
cihaz ithalatçı, üretici ve satıcıları ile bunların yetkili servisleri
hakkındaki düzenleme ve uygulamalarda,
görüş bildirmeye veya ilgili makamlardan
talepte bulunmaya yetkilidir.
Kurum; piyasa faaliyetlerine ilişkin
olarak açılmış veya açılacak kamu davalarına müdahil olabilir. Bu konularla
ilgili olarak suç duyurusunda bulunabileceği gibi mevzuatın uygulanması
açısından, adlî ve mülkî makamlardan yaptırım talebinde bulunabilir
BAŞKAN - 13 üncü madde üzerinde söz
talebi?.. Yok.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
14 üncü maddeyi okutuyorum:
BEŞİNCİ BÖLÜM
Bilgilerin Toplanması,
Kayıt Düzeni, Denetim, Tebligat ve Sigorta
Bilgilerin toplanması, kayıt düzeni,
denetim ve tebligat
MADDE 14. - Piyasa işleyişine ilişkin
bilgileri derlemek amacıyla bildirim yükümlülükleri Kurumca belirlenir. Kurum,
lisans sahiplerinin Vergi Usul Kanunu hükümleri saklı kalmak şartı ile
düzenleyecekleri belge ve tutacakları kayıt düzenlerine ilişkin özel usul ve
esaslar belirleyebilir.
Kurum, bu Kanunun kendisine verdiği
görevleri yerine getirirken, gerekli gördüğü her türlü bilgiyi kamu kurumu ve
kuruluşları ile gerçek ve tüzel kişilerden isteyebilir.
Görevlendirilen Kurum personeli, piyasa
tarafları ve/veya tesisleri nezdinde, defterler de dahil olmak üzere her türlü
evrak, belge ve emtianın incelenmesi, suret veya numune alınması, konuyla
ilgili yazılı veya sözlü açıklama istenmesi, gerekli tutanakların düzenlenmesi,
tesislerin ve işletiminin incelenmesi konularında yetkilidir. Görevlendirme
yazısında amaç, kapsam, süre ve yetkinin çerçevesi yer alır.
Kurum piyasa faaliyetlerini kendi
personeli ile veya kamu kurum ve kuruluşları ile özel denetim kuruluşlarından
hizmet alımı yoluyla denetime tâbi tutar. Kurum, denetlemelerde kullanılmak
üzere, Türkiye Akreditasyon Kurumu ile işbirliği yaparak akredite sabit ve
gezici laboratuvarlar kurabilir, kurulmasına kaynak aktarabilir. Denetlemede,
ön araştırmada ve soruşturmada takip edilecek usul ve esaslar çıkarılacak
yönetmelikle düzenlenir.
Bilgilerin ilgililere ve kamuya
açıklanmasına ilişkin ilke, usul ve esaslar Kurumca çıkarılacak yönetmelikle
belirlenir. Piyasa açısından ticarî gizlilik niteliği taşıyan bilgiler
açıklanamaz.
Lisans sahiplerinin lisans belgesi içeriği
özet bilgileri Kurum tarafından ilan edilir.
Kurumca bu Kanuna göre yapılacak her türlü
tebligat hakkında 7201 sayılı Tebligat Kanunu hükümleri uygulanır, ancak,
ilanen yapılacak tebligatlar Resmî Gazetede yayımlanır.
BAŞKAN - 14 üncü madde üzerinde söz
talebi?.. Yok.
14 üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
15 inci maddeyi okutuyorum:
Sigorta
MADDE 15. - Lisans kapsamında yürütülen
faaliyetler için, sigorta yaptırılması zorunludur. Bakanlar Kurulu kararıyla
sigorta kapsamından muaf tutulacak faaliyetler belirlenebilir. Sigorta
kapsamına alınacak varlık çeşitlerinin belirlenmesi ile bunların tâbi olacağı
sigorta kolları ve muafiyet tanınan hususlar, Kurumca çıkarılacak
yönetmeliklerde düzenlenir.
BAŞKAN - 15 inci madde üzerinde söz
talebi?.. Yok.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
16 ncı maddeyi okutuyorum:
ALTINCI BÖLÜM
Diğer Hükümler
Petrol stokları
MADDE 16. - Piyasada sürekliliğin
sağlanması, kriz veya olağanüstü hallerde risklerin önlenmesi ve uluslararası
anlaşmalar gereği olağanüstü hal petrol stokları ile ilgili yükümlülüklerin
ifası amaçlarıyla bir önceki yıl günlük ortalama kullanımının içindeki net
ithalatın en az 90 günlük miktarı kadar
petrol stoğu tutulur.
Ulusal petrol stoğu, rafineri, akaryakıt ve LPG dağıtıcı lisansı sahiplerinin ikmal
ettiği günlük ortalama ürün miktarının minimum 20 katını kendi depolarında veya
lisanslı depolama tesislerinde topluca veya statülerine göre ayrı ayrı
bulundurma yükümlülüğü ile sağlanır.
Rafinerilere ve depolara boşaltılmak üzere karasularında bulunan yüklü
tankerler ile rafinerilerdeki ham petrol ve yarı mamul ürünler, ürüne tahvil
edilerek ulusal stok mükellefiyetine sayılır. Ulusal petrol stoğu, depolanan
yerin durumuna ve mevzuatın müsaadesi şartı ile vergisiz tutulabilir.
Akaryakıt ve LPG dağıtıcı lisansı
sahiplerinin, tank dibi hariç toplam stoğunun 20 günlük kısmı şirketlerin
minimum işletme stoğu olarak alınır ve ulusal petrol stoğundan sayılır. Ayrıca,
bir tüketim tesisinde her bir cins üründen yılda 20.000 ton ve üzeri akaryakıt
kullanan serbest kullanıcılar, tüketimlerinin 15 günlük kısmını karşılayacak
miktarda kendi depolarında stok bulundurmak mecburiyetindedir ve bunlar ulusal
petrol stoğu içinde mütalaa edilir.
Ulusal petrol stoğunun tamamlayıcı kısmı
rafinericiler tarafından tutulur ve tamamlayıcı kısmın edinilmesi nedeniyle
oluşabilecek kaynak ihtiyacı, finansman giderleri ve bu kısım stokların
depolama ve idame maliyeti, tüketici fiyatlarına ilave edilen (Kurul tarafından azami 10 ABD
Dolar/ton'a kadar belirlenir.) ve rafinericilerin kullanımında kalan gelirler
ile karşılanır. Rafinericilerin haricinde ithalat durumunda bu gelir
rafinericiye ithalatçı tarafından ödenir. Rafinericiler tarafından her yıl bu
gelirin muhasebesi hakkında Kuruma bilgi verilmesi zorunludur. Gelir, yeterli
depolama tesisi ve stok sağlandıktan sonra idame giderlerini sağlayacak seviyeye
çekilir.
Ulusal petrol stoğunun esas gün sayısının
belirlenmesi, artırılması, yönetimi, getirilebilecek yükümlülükler, ulusal
petrol stoğunun temin süresi, ulusal petrol stoğunun cinsi, miktarı ve stoklama yerinin belirlenmesi,
ulusal petrol stoğuna dair petrol ve hizmet alımları, stok ve stoklamaya ilişkin diğer kararlar ile tedbirlerin
alınması, ulusal petrol stoklarından olağan üstü hallerde satış yapılması ile
Bakanlar Kuruluna sunulacak tekliflerin hazırlanması gibi konularda karar
vermek üzere ve bu Kanuna göre oluşturulan Komisyonun çalışmasına ait usul ve esasların belirlenmesinde Bakanlar
Kurulu yetkilidir.
Komisyon, Enerji ve Tabiî Kaynaklar
Bakanlığı Müsteşarı başkanlığında, Millî Savunma Bakanlığı, İçişleri Bakanlığı,
Maliye Bakanlığı, Dışişleri Bakanlığı, Hazine Müsteşarlığı, Petrol İşleri Genel
Müdürlüğü ve Kurum temsilcilerinden oluşur. Komisyonca alınan kararların
uygulanması ile sekretarya işleri Bakanlık tarafından yürütülür. Komisyonun
kararlarına karşı yürütülecek hukuki işlemlerde muhatap Bakanlıktır.
BAŞKAN - 16 ncı madde üzerinde söz
talebi?.. Yok.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
17 nci maddeyi okutuyorum:
Serbest kullanıcı
MADDE 17. - Serbest kullanıcıların
belirlenmesine ve lisans verilmesine ilişkin usul ve esaslar Kurul tarafından
çıkarılacak yönetmelikle düzenlenir.
Kalorifer yakıtı, fuel-oil ve motorinde
yıllık tüketimi, 5000 tonun altında olmayacak şekilde Kurum tarafından
belirlenecek olan yıllık tüketim miktarının altındaki kullanıcılara dağıtıcılar
kendi işlettikleri akaryakıt bayileri üzerinden satış yapamazlar.
BAŞKAN - 17 nci madde üzerinde söz
talebi?.. Yok.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
18 inci maddeyi okutuyorum:
Ulusal marker
MADDE 18. - Rafinericiler ve dağıtıcılar
yurt içinde pazarlayacakları akaryakıta, rafineri çıkışında veya gümrük
girişinde kurumun belirleyeceği şart ve özellikte marker ekleyeceklerdir.
Rafinerici ve dağıtıcılar, her yıl şubat
ayı içinde o yıla ait pazarlama projeksiyonlarını kuruma bildirecek ve bu
projeksiyona göre Kurumca temin edilecek ulusal marker yine Kurumca
belirlenecek usul ve esaslara göre rafinerici ve dağıtıcılara akaryakıta
eklenmek üzere teslim edilecektir.
Kurum, ulusal marker ve idarî ve
teknolojik yöntemler ile bir denetim sistemini kurar. Valilikler, görevli
elemanların başvurusu halinde denetim amaçlı alınacak numunelerin kullanıcı ve
bayilerden alınmasını ve emniyetini sağlamakla yükümlüdür.
Numunelerde yapılacak testlerde ulusal
markerin gerektiği şart ve seviyede bulunmadığı ve alınan numunelerin
laboratuvar analizi ile teknik düzenlenmelere uymadığı tespit edildiğinde, 19
uncu madde hükümleri uygulanır.
BAŞKAN - 18 inci madde üzerinde söz
talebi?.. Yok.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
19 uncu maddeyi okutuyorum:
İKİNCİ KISIM
Çeşitli Hükümler
BİRİNCİ BÖLÜM
Cezalar, İdarî
Yaptırımlar, Dava Hakkı, Yönetmelik ve Uygulanmayacak Hükümler
BAŞKAN - Sayın Miçooğulları, bir
dakikanızı rica edeyim...
Sayın Komisyon, bu maddenin başlığında
"Cezalar, İdarî Yaptırımlar, Dava Hakkı, Yönetmelik ve Uygulanmayacak
Hükümler" ifadesi var, 23 üncü maddenin başlığı ise "Yürürlükten
Kaldırılan Hükümler" şeklinde. Uygun görürseniz, bu maddenin başlığını
"Yönetmelik ve Yürürlükten Kaldırılan Hükümler" olarak değiştirelim.
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ, TABİÎ KAYNAKLAR,
BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU BAŞKANI SONER AKSOY (Kütahya) - Evet; uygundur.
BAŞKAN - Peki; teşekkür ediyoruz.
İKİNCİ KISIM
Çeşitli Hükümler
BİRİNCİ BÖLÜM
Cezalar, İdarî Yaptırımlar, Dava Hakkı,
Yönetmelik ve Yürürlükten Kaldırılan Hükümler
İdari para cezaları
MADDE 19. - Bu Kanuna göre idari para
cezalarının veya idari yaptırımların uygulanması, bu Kanunun diğer hükümlerinin
uygulanmasına engel oluşturmaz. Bu Kanuna göre verilen ceza ve tedbirler diğer
kanunlar gereği yapılacak işlemleri engellemez.
Bu Kanuna göre;
a) Aşağıdaki haller ağır kusur sayılarak,
sorumluları hakkında beşyüz milyar Türk
Lirası idari para cezası uygulanır:
1) Lisans almaksızın lisansa tabi
faaliyetlerin yapılması,
2) Kurumca, 10 uncu madde gereği yapılan
uygulamaların dolaylı veya dolaysız olarak engellenmesi veya engellenmeye
teşebbüs edilmesi,
3) 9 uncu maddede yer alan kısıtlamalara
uyulmaması,
4) 5, 6, 7, 8, 16, 17 ve 18 inci
maddelerin ihlali,
b) Aşağıdaki haller birinci derece kusur
sayılarak, sorumluları hakkında ikiyüz milyar Türk Lirası idari para cezası
uygulanır:
1) Lisans almaksızın hak konusu yapılan
tesislerin yapımına ve/veya işletimine başlanması ile bunlar üzerinde tasarruf
hakkı doğuracak işlemlerin yapılması,
2) Sahip olunan lisansın verdiği haklar
dışında faaliyet gösterilmesi,
3) 4 üncü madde hükümlerinin ihlali,
4) 12 nci maddede yer alan hükümler
dahilinde iletim ve depolama tesislerine erişimin dolaylı veya dolaysız olarak
engellenmesi.
Yukarıda belirtilenlerin dışında kalan
ancak Kanunun getirdiği yükümlülüklere uymayanlara Kurumca 50 milyar Türk
Lirasına kadar idari para cezası verilir.
Bayiler için yukarıda yer alan cezaların
beşte biri uygulanır.
Cezalar tahsil edilinceye kadar, mahkeme
kararı ile ilgililerin varlıklarına tedbir
konulabilir. Tesisler, lisans alınıncaya veya bu Kanuna göre lisans
gerektirmeyen faaliyet gösterecek hale getirilinceye kadar mühürlenir.
Ceza uygulanan bir fiilin iki takvim yılı
geçmeden aynı kişi tarafından tekrarı halinde, cezalar iki kat olarak
uygulanır.
Kurulun ceza vermesinde zamanaşımı süresi,
ihlalin ve/veya olayın meydana geliş tarihinden itibaren beş yıldır. Bununla
ilgili olarak Kurumun inceleme ve araştırma amacıyla yapacağı herhangi bir
işlem, bu işlemin kişilerden birine tebliği anından itibaren zamanaşımını
keser. Karar aleyhine yargı yoluna başvurulmuş olması da zamanaşımı süresini
keser.
Ay içinde tahsil edilen idari para
cezaları müteakip ayın 20 nci işgünü sonuna kadar irat kaydedilmek üzere
Hazineye devrolunur.
İdarî para cezalarında tüzel kişilerin
sorumluluğu 6762 sayılı Türk Ticaret Kanununun 65 inci maddesine göre tayin olunur.
İdarî para cezalarının tahakkuk tarihini
izleyen 30 gün içerisinde ödenmemesi halinde, cezanın ilgili vergi dairesi
aracılığı ile tahsili sağlanır. Tahsilatta 6183 sayılı Amme Alacaklarının
Tahsil Usulü Hakkında Kanun hükümleri uygulanır.
İdarî para cezalarının miktarları her yıl
bir önceki yıla ilişkin olarak 213 sayılı Vergi Usul Kanununun mükerrer 298
inci maddesi uyarınca belirlenen yeniden değerleme oranında artırılmak
suretiyle uygulanır. Bu şekilde yapılacak hesaplamalarda, milyon kesirleri dikkate
alınmaz.
BAŞKAN - 19 uncu madde üzerinde söz
isteyen?.. Yok.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
20 nci maddeyi okutuyorum:
İdarî yaptırımlar
MADDE 20. - Lisans sahibi kişiler
hakkında, bu Kanuna, bu Kanuna göre yürürlüğe konulmuş yönetmeliklere, Kurumun
yazılı talimatlarına veya lisanslarına kayıtlı hususların herhangi birine
riayet edilmediği takdirde, Kurum tarafından ön araştırma veya soruşturma
başlatılır. Ayrıca, ilgiliye 15 gün içerisinde aykırılıkların giderilmesi, aksi
halde bahse konu piyasa faaliyetlerinin geçici bir süre için durdurulabileceği
veya doğrudan doğruya iptal yaptırımının uygulanacağı ihbar edilir. Bu ihbara
rağmen 15 günlük sürenin bitiminde aykırılıklar giderilmezse, Kurum piyasa
faaliyetini 30 günden az 180 günden çok olmamak üzere geçici olarak durdurur.
Geçici durdurma süresince, tehlikeli eylemin veya kötü niyetin veya ürünlerde
zarar oluşmasının önlenmesi ile faaliyetin durdurulmasına neden olan durumun
ortadan kaldırılmasına ilişkin faaliyetler dışında hiçbir piyasa faaliyeti
yapılamaz. Lisans iptalleri Kurumca yapılacak soruşturma neticesine göre karara
bağlanır.
Kaçak veya menşei belli olmayan ürün ikmal edenlerin lisansı iptal edilir.
Teknik düzenlemelere uygun olmayan ürün ikmal edenler zararı tazmin etmekle
yükümlüdür.
Akaryakıt istasyonu kapsamında sürdürülen
bayilik faaliyetlerinin, bu Kanuna veya bu Kanuna istinaden çıkarılan
düzenlemelere aykırılığının Kurumca tespiti halinde, anılan istasyonda yapılan
akaryakıt ikmali Kurumca geçici veya
süresiz olarak mühürleme suretiyle durdurulur. İptale veya mühürlemeye ilişkin
usul ve esaslar Kurumca çıkarılacak yönetmeliklerde düzenlenir.
Lisans iptaline veya mühürlemeye rağmen,
faaliyetlerini sürdüren gerçek kişiler ile tüzel kişilerin yetkilileri
hakkında, 765 sayılı Türk Ceza Kanununun 274 üncü maddesi hükümleri uygulanır.
Bu Kanuna göre yapılan talep veya
işlemlerde, Kanuna karşı hile veya gerçek dışı beyanda bulunulduğunun tespiti
halinde lisans iptal olunur.
Teknik düzenlemelere uygun olmayan petrol
ikmali nedeniyle kullanıcıya verilen zarar ve hasarların tazmini hususu,
kullanıcıların muhatap olduğu lisans sahibi gerçek ve tüzel kişilerin
lisanslarında ve sözleşmelerinde yer alır. Uygulamaya ilişkin usul ve esaslar
çıkarılacak yönetmelikte belirlenir.
Dağıtım şirketinin lisansının iptal
edilmesi veya faaliyetinin geçici olarak durdurulması halinde dağıtım şirketine
bağlı bayiler, diğer dağıtım şirketlerinin bayii olarak faaliyetlerini
sürdürürler.
BAŞKAN - 20 nci madde üzerinde Cumhuriyet
Halk Partisi Grubu adına, İzmir Milletvekili Sayın Sedat Uzunbay; buyurun. (CHP
sıralarından alkışlar)
Süreniz 10 dakikadır.
CHP GRUBU ADINA SEDAT UZUNBAY (İzmir) -
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 288 sıra sayısıyla bastırılıp dağıtılan
Petrol Piyasası Yasa Tasarısının 20 nci maddesi üzerinde Cumhuriyet Halk
Partisi Grubunun görüşlerini açıklamak üzere söz almış bulunuyorum; Grubum
adına hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, ülke ekonomisinin
can damarlarından olan petrol sektörünü yeniden yapılandırmayı hedefleyen bu
tasarı bir dizi yeniliği içeriyor. Bu düzenlemelerin, sağlıklı bir biçimde
hazırlanacak yönetmeliklerle desteklenmesi gerekiyor.
Bu tasarıyla getirilmek istenilen
yenilikleri şöyle özetleyebiliriz:
Tasarı, hileli ürünlerle elde edilen
haksız kazançları önlemeye yönelik tedbirleri içeriyor. Lisans sahipleri,
faaliyetleri nedeniyle üçüncü kişilere ve çevreye verecekleri zararları
karşılamak zorunda olacaklar.
Teslimler, sadece akaryakıt toptan
satıcılarına, ileticilere ve bayilere yapılabilecek. Karayollarında, yolcu, yük
ve hayvan taşımacılığı yapan araçlara sadece istasyonlardan teslim
yapılabilecek.
Yurtdışından hampetrol ve akaryakıt temini
için, rafineri, dağıtıcı veya ihrakiye teslim lisansı zorunlu olacak.
Yanıltıcı reklam, ilan ve benzeri
faaliyetlere izin verilmeyecek.
Malzeme ve cihaz ithalatçı ve satıcıları
ile bunların yetkili servisleri hakkındaki düzenlemelerde Enerji Piyasası
Düzenleme Kurumu söz sahibi olacak.
Yönetmeliklere, kurumun yazılı
talimatlarına, lisanslarda yazılı kayıtlı hususlara aykırılık soruşturma konusu
olacak. Aykırılıkların giderilmesi için 15 gün süre verilecek. Aksi halde,
faaliyetin geçici sürede durdurulacağı ihbar edilecek. Aykırılık yine giderilmez
ise, 30 ile 180 gün arası geçici kapatma cezası verilecek, ısrar halinde lisans
iptal edilecek.
Kaçak veya menşei belli olmayan ürün ikmal
edenlerin lisansı iptal edilecek. Teknik düzenlemelere uygun olmayan ürün ikmal
edenler zararı tazmin etmekle yükümlü olacak.
Lisans iptaline veya mühürlemeye rağmen
faaliyetlerini sürdürenler, Türk Ceza Kanununun 274 üncü maddesi uyarınca bir
yıldan dört yıla kadar hapis cezası istemiyle yargılanacak.
Değerli milletvekilleri, konuşmamın
başında da söylediğim gibi, bu yasayla sektörün kurumsallaşmasına olanak
sağlanmalıdır. Petrol piyasası, başıboşluktan kurtarılmalı ve sektör ivedîlikle
yeniden yapılandırılmalıdır. Ancak, piyasayı, bugün, içten içe kemiren
hastalıkların, yeniden yapılandırma sırasında mutlaka önüne geçilmelidir.
Tasarıyla ilgili olarak burada dile getirdiğimiz eksiklik, aksaklık ve
yetersizliklere kulak verilmesi gerekiyor. Bazı aksaklıklar zaman içinde
düzelir deme lüksümüzün olmadığını ifade etmek istiyorum. Basit gibi görünen,
zamanında teşhis ve tedavisi yapılmayan hastalıkların zamanla bünyede başka
hastalıklara neden olacağı çok açıktır. Burada karşı çıktığımız, değişmesini
istediğimiz hususların altında iyiyi ve doğruyu bulma isteğimiz ve çabamız
yatıyor. Erken teşhis yapıyoruz, şu nokta ileride hastalığa yol açar diyoruz.
Değerli milletvekilleri, iş işten
geçmeden, zamanı boşa harcamadan aksaklık gördüğümüz yerlere şimdiden neşter
vurulmasını istiyoruz. Piyasadaki mevcut yapısal boşlukları giderici yasal
düzenlemeleri yapma konusunda kaybedilecek zaman yoktur. Tüketici ve piyasada
yer alan dağıtıcı firmalar, rafinericiler ve bayiler ile kamu politikalarının
ortak bir paydada toplanması zorunluluğu vardır. Çünkü, bu sektör sadece kamuyu
ve bu alanda faaliyet gösterenleri değil, bütün vatandaşlarımızı çok yakından
ilgilendiriyor. Sanayimizi ve sanayicimizi çok yakından ilgilendiriyor; ülke
ekonomisinin gelişmesini yakından ilgilendiriyor.
Değerli milletvekilleri, tasarıdaki önemli
aksaklıklar arasında 20 nci maddenin üçüncü fıkrası da bulunmaktadır. Tasarının
20 nci maddesinin birinci paragrafında, lisans sahibi kişiler hakkında, kanuna,
yönetmeliklere, kurul talimatlarına veya lisanslarda kayıtlı hususların
herhangi birine riayet edilmediği takdirde yapılacaklara veya yaptırımlara ilişkin
açıklamalar yer almaktadır. Akaryakıt istasyonu kapsamında sürdürülen bayilik
faaliyetleri de lisans alınması suretiyle gerçekleştirilecek faaliyetler
arasındadır. Dolayısıyla, akaryakıt istasyonları da, söz konusu olan bu
maddenin birinci paragrafı kapsamına girer. Oysa, tasarının 20 nci maddesinin
üçüncü fıkrası, bu haliyle, akaryakıt istasyonlarını lisanslı faaliyet dışında
tutan ve diğer lisans sahibi kişilerden ayıran bir uygulamaya neden olacaktır.
Değerli milletvekilleri, bu şekilde
yapılacak bir uygulama, doğru ve adil değildir, haksızdır; daha işin başında
sektörde büyük sıkıntılara yol açacaktır. İdarî yaptırımlar başlıklı 20 nci
maddenin bu üçüncü fıkrasının tümüyle kaldırılması, akaryakıt istasyonlarının
da 20 nci maddenin birinci fıkrası kapsamında değerlendirilmesi gerektiğini
yineliyoruz. Bize göre, maddenin birinci fıkrası, akaryakıt bayilerini de
kapsamaktadır. Aynı hususun üçüncü fıkrayla tekrar ve insafsızca düzenlenmesi
anlamsızdır ve gereksizdir. Bu husus, yasa tekniği açısından da sakıncalıdır.
Değerli milletvekilleri, sadece petrol
sektöründe faaliyet gösterenlerin değil, toplumun tüm kesimlerini ilgilendiren
yasal düzenlemelerin ülke ekonomisinin de gelişmesine önemli katkılar
sağlayacağına inanıyoruz.
Bu düşüncelerle, yasa tasarısının 20 nci
maddesini, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu olarak olumlu bulmadığımızı
belirtiyor, hepinizi saygıyla tekrar selamlıyorum. (Alkışlar)
BAŞKAN - Sayın Uzunbay, teşekkür ediyorum.
20 nci madde üzerindeki görüşmeler
tamamlanmıştır.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
21 inci maddeyi okutuyorum:
Ön araştırma, soruşturma ve dava hakkı
MADDE 21. - Kurul, resen veya kendisine
intikal eden ihbar veya şikâyetler üzerine doğrudan soruşturma açılmasına ya da
soruşturma açılmasına gerek olup olmadığının tespiti için ön araştırma
yapılmasına karar verir.
Ön araştırma ve soruşturmada takip
edilecek usul ve esaslar, Kurum tarafından yürürlüğe konulacak yönetmelikle
düzenlenir.
Kurul kararına karşı açılacak davalar ilk
derece mahkemesi olarak Danıştayda görülür. Danıştay Kurul Kararlarına karşı
yapılan başvuruları acele işlerden sayar.
BAŞKAN - 21 inci madde üzerinde söz
talebi?.. Yoktur.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
22 nci maddeyi okutuyorum:
Yönetmelik
MADDE 22. - Piyasa faaliyetlerine ilişkin
hususlar; bu Kanunun ilgili maddelerinde atıfta bulunulan yönetmelikler ve
piyasanın işleyişi esnasında ihtiyaç duyulan diğer hususlarda Kurum tarafından
yürürlüğe konulacak yönetmeliklerle düzenlenir. Bu yönetmelikler Resmî Gazetede
yayımlanır.
Ayrıca, Kurum yetkilerini Kurul kararıyla
özel nitelikli kararlar almak suretiyle de kullanabilir. Özel nitelikli
kararlardan kamuoyunu ilgilendiren hususlar ile yapılacak düzenlemeleri
açıklamak amacıyla çıkarılacak tebliğler, basın ve yayın araçlarıyla veya özel
bültenlerle duyurulur.
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, 22 nci
madde üzerinde söz talebi?.. Yoktur.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
23 üncü maddeyi okutuyorum:
Uygulanmayacak hükümler
MADDE 23. - A) 10.9.1960 tarihli ve 79
sayılı Millî Korunma Suçlarının Affına, Millî Korunma Teşkilat, Sermaye ve Fon
Hesaplarının Tasfiyesine ve Bazı Hükümler İhdasına Dair Kanunun 5 inci maddesi,
B) 3.4.1930 tarihli ve 1580 sayılı
Belediye Kanununun 15 inci maddesinin ikinci fıkrasının (41) numaralı bendi,
Yürürlükten kaldırılmıştır
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, birleşime
5 dakika ara veriyorum.
Kapanma
Saati : 20.48
ÜÇÜNCÜ
OTURUM
Açılma
Saati: 21.19
BAŞKAN :
Başkanvekili Nevzat PAKDİL
KÂTİP
ÜYELER : Suat KILIÇ (Samsun), Türkan
MİÇOOĞULLARI (İzmir)
BAŞKAN - Saygıdeğer milletvekili
arkadaşlarım, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 24 üncü Birleşiminin Üçüncü Oturumunu
açıyorum.
Birleşime ara verirken belirttiğimiz zaman
içerisinde çalışmalarımıza, teknik çalışmalar nedeniyle, başlayamadık; onun
için sizden, affınızı diliyoruz.
288 sıra sayılı kanun tasarısının
müzakerelerine kaldığımız yerden devam ediyoruz.
V. - KANUN
TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER
İŞLER (Devam)
3. - Petrol
Piyasası Kanunu Tasarısı ve Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabiî Kaynaklar, Bilgi ve
Teknoloji Komisyonu Raporu (1/691) (S. Sayısı: 288) (Devam)
BAŞKAN - Komisyon?.. Burada.
Hükümet?.. Burada.
Sayın milletvekilleri, 23 üncü madde
üzerinde bir önerge vardır, önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan Petrol Piyasası Kanunu
Tasarısının 23 üncü maddesine aşağıdaki (C) fıkrasının eklenmesi ve madde
başlığının da "yürürlükten kaldırılan ve uygulanmayacak hükümler"
olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
c) 6326 sayılı Petrol Kanununun bu kanuna
aykırı hükümleri uygulanmaz.
|
Yekta Haydaroğlu |
Hasan Ali Çelik |
Fatma Şahin |
|
Van |
Sakarya |
Gaziantep |
|
Şemsettin Murat |
Fazlı Erdoğan |
|
|
Elazığ |
Zonguldak |
|
BAŞKAN - Komisyon önergeye katılıyor mu ?
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ, TABİÎ KAYNAKLAR,
BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU BAŞKANI SONER AKSOY (Kütahya ) -Takdire
bırakıyoruz.
BAŞKAN - Hükümet ?..
ENERJİ VE TABİÎ KAYNAKLAR BAKANI MEHMET
HİLMİ GÜLER (Ordu) - Katılıyoruz.
BAŞKAN - Sayın Haydaroğlu, gerekçeyi mi
okutayım ?
A. YEKTA HAYDAROĞLU (Van) - Evet.
BAŞKAN -Gerekçeyi okutuyorum :
"Gerekçe: 6326 sayılı Petrol Kanunu, Petrol Piyasası Kanunuyla eşgüdümlü
çıkarılmadığı için aynı konuda iki ayrı hükmün uygulanmasının önlenmesi
amacıyla bu önerge hazırlanmıştır."
BAŞKAN - Önergeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmiştir.
Kabul edilen önerge doğrultusunda 23 üncü
maddeyi oylarınıza sunuyorum : Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul
edilmiştir.
24 üncü
maddeyi okutuyorum :
İKİNCİ BÖLÜM
Elektrik Piyasası Kanununda Yapılan
Değişiklikler
MADDE 24. - 20.2.2001 tarihli ve 4628 sayılı Elektrik Piyasası Kanununun 5
inci maddesinin birinci fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
"Kurul, biri Başkan, biri İkinci
Başkan olmak üzere dokuz üyeden oluşur."
BAŞKAN - Madde üzerinde söz talebi?..Yok.
24 üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
25 inci maddeyi okutuyorum :
MADDE 25. - 4628 sayılı Elektrik Piyasası
Kanununun 5/A maddesinden sonra gelmek üzere aşağıdaki 5/B maddesi eklenmiştir.
"Kurulun petrol piyasası ile ilgili
görevleri
MADDE 5/B. - Enerji Piyasası Düzenleme
Kurulu petrol piyasası ile ilgili olarak aşağıda belirtilen görevleri de yerine
getirir :
a) Petrol Piyasası Kanunu hükümlerini
uygulamak, Piyasa faaliyetlerine ilişkin her türlü düzenlemeleri yapmak ve
yürütülmesini sağlamak,
b) Petrol faaliyetlerine ilişkin plan,
politika ve uygulamalarla ilgili Kurum görüş ve önerilerini belirlemek,
c) Petrol piyasa faaliyetleriyle ilgili
denetleme, ön araştırma ve soruşturma işlemlerini yürütmek, yetkisi dahilindeki
ceza ve yaptırımları uygulamak ve dava açmak da dahil olmak üzere her türlü
adlî ve idarî makama başvuru kararlarını almak,
d) Uluslararası organizasyon ve
teşkilatların petrol piyasasına ilişkin uygulamalarını izlemek,
e) Petrol piyasasında lisans ve
lisanslarla ilgili işlem bedellerini belirlemek,
f) Petrol piyasasında faaliyet gösteren
kişilerin denetlenmiş malî tablolarını incelemek veya incelettirmek,
g) Petrol piyasasında faaliyet gösteren
kişilerden istenecek olan, hizmet güvenilirliği, hizmet dışı kalmalar ve diğer
performans ölçütleriyle ilgili raporların kapsamını belirlemek ve düzenli
olarak Kurula vermelerini sağlamak,
h) Petrol Piyasası Kanunu hükümlerine,
çıkarılan yönetmelik hükümlerine, Kurul tarafından onaylanan tarife ve
yönetmeliklere, lisans hüküm ve şartlarına ve Kurul kararlarına aykırı
davranıldığı durumlarda, idarî para cezası vermek ve lisansları iptal
etmek."
BAŞKAN - 25 inci madde üzerinde,
Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına, İzmir Milletvekili Sedat Uzunbay, buyurun.
(CHP sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA SEDAT UZUNBAY (İzmir) -
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 288 sıra sayılı Petrol Piyasası Kanunu
Tasarısının 25 inci maddesi üzerinde, Cumhuriyet Halk Partisi Grubunun
görüşlerini açıklamak üzere söz almış bulunuyorum; Grubum adına hepinizi
saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, petrol sektörü,
arama faaliyetinden başlayan ve elde edilen ürünlerin tüketiciye
ulaştırılmasıyla sona eren entegre bir faaliyetler zinciridir. Dünyadaki petrol
faaliyetlerinin düzenlenmesinde dikey bütünleşmiş yapılar kullanılmaktadır. Bu
sayede yatırım maliyetleri en düşük seviyeye inmektedir. Böylelikle de
tüketiciler daha ucuz ve daha kaliteli ürünlere güvenli şekilde kavuşmaktadır.
Hazırlanan bu tasarıdan beklenen de, ülkemizdeki petrol sektöründe dikey
bütünleşmiş yapıların kurulmasıdır. Bu gerçekleştirilirse, yatırımcılara uygun
bir ortam sağlanabilecektir.
Değerli milletvekilleri, yüksek enerji
fiyatları, doğal olarak tüm tüketicileri etkilese de, bizim gibi gelişmekte
olan ülkelerdeki tüketicileri çok daha fazla etkilemektedir. Petrolde dışa
bağımlı olan ülkemizde sektörde yapılacak yasal düzenlemelerin, bu yüzden, kılı
kırk yararak yapılması lazımdır.
Üzerinde tartıştığımız tasarının 25 inci
maddesinde de bir hata vardır. Bu maddenin üçüncü fıkrasında "net satış
hâsılatı içinde yer alması halinde, yıl içinde petrol için ödenen gümrük vergi,
resim ve harçları ile Özel Tüketim Vergisi toplamı net satışlar toplamından
tenzil edilir" denilmektedir. Oysa, Katma Değer Vergisinin de net satışlar
toplamından tenzil edilmesi gerekmektedir. Katılma payı hesabında lisans
sahiplerinin tahsilde aracı oldukları Katma Değer Vergisinin matraha dahil
edilmiş olması, adil bir uygulama olmayacaktır. Lisans sahipleri, Katma Değer
Vergisinin binde 1'i kadar katılım payını ödemek zorunda bırakılıyor; bu,
haksızlıktır; devlete ait vergiden katılım payı almak doğru değildir.
Değerli milletvekilleri, üçüncü fıkraya
Katma Değer Vergisinin ilave edilmesiyle "net satış hâsılatı içinde yer
alması halinde, yıl içinde petrol için açıkça ve örtülü biçimde ödenen gümrük
vergi, resim ve harçları, Katma Değer Vergisi ile Özel Tüketim Vergisi toplamı
net satışlar toplamından tenzil edilir" şeklinde değiştirilmesi
gerekmektedir.
Bu düşüncelerle, Cumhuriyet Halk Partisi
Grubu olarak, yasa tasarısının 25 inci maddesini bu haliyle olumlu
bulmadığımızı belirtiyor, hepinizi tekrar saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN - Sayın Uzunbay, teşekkür ediyorum.
25 inci madde üzerindeki görüşmeler
tamamlanmıştır.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
26 ncı maddeyi okutuyorum:
MADDE 26. - 4628 sayılı Elektrik Piyasası
Kanununun 9 uncu maddesine aşağıdaki fıkra eklenmiştir.
"Kamu kurum ve kuruluşlarında en az
beş yıl süre ile görev yapan ve en az 4 yıl süreli eğitim veren yüksek öğrenim
kurumlarından mezun olan ve kamu personeli dil sınavı sonucu A derecesinde dil
bildiğini belgeleyenler veya özel sektörde beş yıldan fazla hizmeti olup yüksek
öğrenim ile dil konusunda aynı şartları haiz olanlardan, hizmetine ihtiyaç
bulunanlar, bu kurum ve kuruluşlarda fiilen çalışmış oldukları süreler de
dikkate alınarak derece ve kademeleri tespit edilmek suretiyle, 31.12.2004
tarihine kadar Kurumda durumlarına uygun boş kadrolara 657 sayılı Kanunun sınav
ve adaylık hükümlerine uyulmaksızın uzman olarak atanabilirler. Bu özelliklere
sahip olmayan Petrol İşleri Genel Müdürlüğü personeli de, istekleri halinde ve
Kurum ile Petrol İşleri Genel Müdürlüğünün mutabakatı alınmak şartıyla, Kurumda
büro personeli olarak görevlendirilebilir. 4857 sayılı İş Kanunu hükümlerine
göre istihdam edilmekte olanların bu hükme istinaden Kurum kadrolarına
atanmaları, anılan Kanun hükümleri kapsamında değerlendirilir ve kıdem
tazminatları kurumları tarafından ödenir."
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, madde
üzerinde söz talebi?.. Yok.
Madde üzerinde 2 adet önerge vardır;
önergeleri, önce geliş sıralarına göre okutacağım, sonra aykırılıklarına göre
işleme alacağım.
İlk önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Genel Kurulda görüşülecek olan 288 sıra
sayılı Petrol Piyasası Kanunu Tasarısının 26 ncı maddesinin aşağıdaki şekilde
düzenlenmesini arz ve teklif ederim. 2.12.2003
Mehmet
Melik Özmen
Ağrı
"Madde 26- 4628 sayılı Elektrik
Piyasası Kanununun 9 uncu maddesine aşağıdaki fıkra eklenmiştir.
Kamu kurum ve kuruluşlarında en az beş yıl
süre ile görev yapan ve en az 4 yıl süreli eğitim veren yüksek öğrenim
kurumlarından mezun olan ve kamu personeli dil sınavı sonucu A derecesinde dil
bildiğini belgeleyenler ile yabancı
dilde eğitim yapan üniversitelerden lisans veya yüksek lisans diploması sahibi
personelden veya özel sektörde beş yıldan fazla hizmeti olup yüksek öğrenim ile
dil konusunda aynı şartları haiz olanlardan, hizmetine ihtiyaç bulunanlar, bu
kurum ve kuruluşlarda fiilen çalışmış oldukları süreler de dikkate alınarak
derece ve kademeleri tespit edilmek suretiyle, 31.12.2004 tarihine kadar
Kurumda durumlarına uygun boş kadrolara
657 sayılı Kanunun sınav ve adaylık hükümlerine uyulmaksızın uzman
olarak atanabilirler. Bu özelliklere sahip olmayan Petrol İşleri Genel
Müdürlüğü personeli de, istekleri halinde ve Kurum ile Petrol İşleri Genel
Müdürlüğünün mutabakatı alınmak şartıyla, Kurumda büro personeli olarak
görevlendirilebilir. 4857 sayılı İş Kanunu hükümlerine göre istihdam edilmekte
olanların bu hükme istinaden Kurum kadrolarına atanmaları, anılan Kanun
hükümleri kapsamında değerlendirilir ve kıdem tazminatları kurumları tarafından
ödenir."
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, bu
okutacağım önerge aykırı olan önergedir; okutup, işleme alacağım :
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 288 sıra sayılı Petrol
Piyasası Kanunu Tasarısının 26 ncı maddesinin sonuna aşağıdaki fıkranın
eklenmesini arz ve teklif ederiz.
|
Faruk Çelik |
Fazlı Erdoğan |
Fatma Şahin |
|
Bursa |
Zonguldak |
Gaziantep |
|
Şemsettin Murat |
Hasan Ali Çelik |
Yekta Haydaroğlu |
|
Elazığ |
Sakarya |
Van |
"Bu Kanunun yürürlüğe girdiği
tarihten itibaren 3 ay içerisinde Kurulun önerisi üzerine Bakanlar Kurulunca
çıkarılacak yönetmelikle Kurumun teşkilatlanması yeniden yapılır. Kurumda ücret
ve malî haklar dışında 657 sayılı Devlet Memurları Kanununa tabi olarak idarî
hizmet sözleşmesi ile sözleşmeli olarak istihdam edilen personelden; Kurum
teşkilat yapısındaki değişiklik sebebiyle kadrosu kaldırılan, değiştirilen veya
teşkilat kadrolarının hizmet icaplarına nitelikleri uygun olmadığı Kurulca
tespit edilen ihtiyaç fazlası personel, yukarıdaki yönetmeliğin yürürlüğe
girdiği tarihten itibaren bir ay içerisinde Devlet Personel Başkanlığına bildirilir
ve bu başkanlıkça onbeş gün içerisinde ilgililerin kamu kurum ve kuruluşlarına
atama teklifi yapılır. Kamu kurum ve kuruluşları atama teklifi yapılan ilgili
personeli durumlarına uygun boş kadrolara on gün içerisinde atarlar. Bu şekilde
atanan personelin işe başlama sürelerine ve işe başlamamaları halinde yapılacak
işlemlere ilişkin olarak 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun 62 ve 63 üncü
maddeleri hükümleri uygulanır. Kurum personelinden diğer kamu kurum ve
kuruluşlarına atananların yeni görevlerine başlayacakları tarihe kadarki
geçecek sürede ücret ve malî hakları Kurumca ödenir."
BAŞKAN - Komisyon önergeye katılıyor mu
efendim?
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ, TABİÎ KAYNAKLAR,
BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU BAŞKANI SONER AKSOY (Kütahya) - Takdire bırakıyoruz
efendim.
BAŞKAN - Hükümet önergeye katılıyor mu
efendim?
ENERJİ VE TABİÎ KAYNAKLAR BAKANI MEHMET
HİLMİ GÜLER (Ordu) - Katılıyoruz.
BAŞKAN - Sayın Çelik, gerekçeyi mi
okutayım?
FARUK ÇELİK (Bursa) - Gerekçeyi okutun
Sayın Başkan.
BAŞKAN - Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe: Petrol Piyasası Kanunuyla verilen
görevler nedeniyle Enerji Piyasası Düzenleme Kurumunun yeniden yapılandırılması
zorunluluğu karşısında, kurum teşkilat yapısındaki değişiklik sebebiyle kadrosu
kaldırılan, değiştirilen ve ihtiyaç fazlası olduğu tespit edilen personelin
mağduriyetinin giderilmesi amaçlanmıştır.
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, Komisyonun
takdire bıraktığı, Hükümetin katıldığı önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Genel Kurulda görüşülecek olan 288 sıra
sayılı Petrol Piyasası Kanunu Tasarısının 26 ncı maddesinin aşağıdaki şekilde
düzenlenmesini arz ve teklif ederim.
Mehmet
Melik Özmen
Ağrı
"Madde 26- 4628 sayılı Elektrik
Piyasası Kanununun 9 uncu maddesine aşağıdaki fıkra eklenmiştir.
Kamu kurum ve kuruluşlarında en az beş yıl
süreyle görev yapan ve en az 4 yıl süreli eğitim veren yüksek öğrenim
kurumlarından mezun olan ve kamu personeli dil sınavı sonucu A derecesinde dil
bildiğini belgeleyenler ile yabancı dilde eğitim yapan üniversitelerden lisans
veya yüksek lisans diploması sahibi personelden veya özel sektörde beş yıldan
fazla hizmeti olup yüksek öğrenim ile dil konusunda aynı şartları haiz
olanlardan, hizmetine ihtiyaç bulunanlar, bu kurum ve kuruluşlarda fiilen
çalışmış oldukları süreler de dikkate alınarak derece ve kademeleri tespit
edilmek suretiyle, 31.12.2004 tarihine kadar Kurumda durumlarına uygun boş
kadrolara 657 sayılı Kanunun sınav ve adaylık hükümlerine uyulmaksızın uzman
olarak atanabilirler. Bu özelliklere sahip olmayan Petrol İşleri Genel
Müdürlüğü personeli de, istekleri halinde ve Kurum ile Petrol İşleri Genel
Müdürlüğünün mutabakatı alınmak şartıyla, Kurumda büro personeli olarak
görevlendirilebilir. 4857 sayılı İş Kanunu hükümlerine göre istihdam edilmekte
olanların bu hükme istinaden Kurum kadrolarına atanmaları, anılan Kanun
hükümleri kapsamında değerlendirilir ve kıdem tazminatları kurumları tarafından
ödenir."
BAŞKAN - Komisyon önergeye katılıyor mu?
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ, TABİÎ KAYNAKLAR,
BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU BAŞKANI SONER AKSOY (Kütahya) - Katılmıyoruz
efendim.
BAŞKAN - Hükümet?..
ENERJİ VE TABİÎ KAYNAKLAR BAKANI MEHMET
HİLMİ GÜLER (Ordu) - Katılmıyoruz.
BAŞKAN - Önerge sahibi Sayın Özmen?.. Yok.
Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Yapılan değişiklikle dil sınavında A
derecesinde puan almışlarla birlikte yabancı dille öğretim yapan
üniversitelerin lisans ve lisansüstü programlarından mezun olanlar arasında
fırsat eşitliği sağlanması hedeflenmiştir. Hükümetin ilk gönderdiği metinde de
bu fırsat eşitliğinden bahsedilmektedir.
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, Komisyonun
ve Hükümetin katılmadığı önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul
etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.
Sayın milletvekilleri, maddenin başında
"4628 sayılı Elektrik Piyasası Kanunun 9 uncu maddesine aşağıdaki fıkra
eklenmiştir" ifadesi var. Şimdi bir fıkra da önergeyle eklediğimiz için,
bu ifadeyi "4628 sayılı Elektrik Piyasası Kanunun 9 uncu maddesine
aşağıdaki fıkralar eklenmiştir" şeklinde düzeltiyoruz.
Kabul edilen önerge doğrultusunda ve
okuduğum metin istikametinde maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler...
Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
27 nci maddeyi okutuyorum:
MADDE 27. - 4628 sayılı Elektrik Piyasası
Kanununun 10 uncu maddesinin (B) bendinden sonra gelmek üzere aşağıdaki (C)
bendi eklenmiştir.
"C) Kurumun petrol piyasası ile
ilgili gelirleri aşağıdaki kalemlerden oluşur:
a- Katılma payı,
b- Lisans, onay, izin ve vize işlemleri
üzerinden alınacak bedeller,
c- Yayın ve sair gelirler,
d- Ayrıntıları Kamuoyuna duyurulmak
kaydıyla ve piyasanın gelişimine dair etüt ve proje çalışmalarının
finansmanında kullanılmak üzere uluslararası kurum ve kuruluşlar tarafından
verilecek hibeler.
(a) alt bendindeki katılma payının
mükellefi, rafinaj, işleme, dağıtıcı, iletim, taşıma, ihrakiye, depolama, bayi
ve madeni yağ üretim lisansı sahibi gerçek ve tüzel kişilerdir. Müşterek lisans
sahipleri katılma payını toplam net satışları üzerinden öder. Katılma payı, lisans sahiplerince yıllık
gelir tablolarında yer alan net satışlar tutarının binde biri oranını ve iki
milyon ABD Dolarını aşmayacak şekilde kurulca belirlenir. Yıl içinde
uygulanacak katılma payı oranı bir önceki yılın aralık ayı içinde açıklanır.
Net satış hâsılatı içinde yer alması
halinde, yıl içinde petrol için ödenen gümrük vergi, resim ve harçları ile Özel
Tüketim Vergisi toplamı net satışlar
toplamından tenzil edilir.
Katılma payı ödemekle yükümlü lisans
sahipleri, herhangi bir bildirim beklemeksizin her yıl Mayıs ayı sonuna kadar
bir önceki yıla ait bilanço ve gelir tablolarını Kuruma göndermek ve katılma
payının yarısını Haziran, ikinci yarısını Kasım ayı sonuna kadar ödemek
zorundadır.
Süresinde beyan edilmeyen veya hatalı
beyan edilen katılma paylarına ilişkin
cezai ve idari işlemler Kurumca tamamlanarak ilgili organlar nezdinde adlî ve
idarî işlemler başlatılır. Süresinde ödenmeyen malî yükümlülükler ve gecikme
zamları hakkında 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun
hükümleri uygulanarak ilgili vergi daireleri aracılığı ile tahsili
sağlanır."
BAŞKAN - Madde üzerinde söz isteyen?..
Yok.
Madde üzerinde verilmiş 2 adet önerge
vardır; önergeleri önce geliş sıralarına göre okutacağım, sonra aykırılıklarına
göre işleme alacağım.
İlk önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 288 sıra sayılı Petrol
Piyasası Kanunu Tasarısının 27 nci maddesinin birinci fıkrasının aşağıdaki
şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
|
Faruk Çelik |
M. İhsan Arslan |
Nihat Eri |
|
Bursa |
Diyarbakır |
Mardin |
|
İrfan Rıza Yazıcıoğlu |
Feyzi Berdibek |
|
|
Diyarbakır |
Bingöl |
|
"4628 Sayılı Elektrik Piyasası
Kanununun 2 nci maddesinin üçüncü fıkrasında "...halinde" ibaresinden sonra gelmek üzere
"otoprodüktörler hariç olmak üzere" ibaresi ile 10 uncu maddesinin
(B) bendinden sonra gelmek üzere aşağıdaki (C) bendi eklenmiştir.
HALUK KOÇ (Samsun) - Sayın Başkan, önergelerin
fotokopilerini çektirip gruplara gönderseniz...
BAŞKAN
- Hemen gönderiyorum.
Şimdi, ikinci ve en aykırı önergeyi okutup
işleme alacağım:
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 27 nci maddenin sonuna
aşağıdaki fıkranın eklenmesini arz ve teklif ederiz.
Fazlı
Erdoğan |
Hasan Ali Çelik |
Fatma Şahin |
|
|
Zonguldak |
Sakarya |
Gaziantep |
|
Yekta Haydaroğlu |
Şemsettin Murat |
|
|
Van |
Elazığ |
|
"Türkiye Elektrik Ticaret ve Taahhüt
Anonim Şirketi, özelleştirilen elektrik santralları ile serbest piyasaya geçişi
kolaylaştırıcı tarifeler önermeleri kaydıyla 31.12.2005 tarihine kadar enerji
alım ve satış anlaşmaları imzalamaya yetkilidir. Bu hüküm kapsamında yapılacak
sözleşmelerin süresi 6 (altı) yılı geçemez."
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, ses
düzenindeki bir arıza nedeniyle, birleşime 5 dakika ara veriyorum.
Kapanma
Saati : 21.45
DÖRDÜNCÜ
OTURUM
Açılma
Saati: 22.00
BAŞKAN :
Başkanvekili Nevzat PAKDİL
KÂTİP
ÜYELER : Suat KILIÇ (Samsun), Türkan
MİÇOOĞULLARI (İzmir)
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, Türkiye
Büyük Millet Meclisinin 24 üncü Birleşiminin Dördüncü Oturumunu açıyorum.
288 sıra sayılı Kanun Tasarısının
müzakerelerine devam ediyoruz.
V. - KANUN
TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER
İŞLER (Devam)
3. - Petrol
Piyasası Kanunu Tasarısı ve Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabiî Kaynaklar, Bilgi ve
Teknoloji Komisyonu Raporu (1/691) (S. Sayısı: 288) (Devam)
BAŞKAN - Komisyon?.. Burada.
Hükümet?.. Burada.
Sayın milletvekilleri, tasarının 27 nci
maddesi üzerindeki ikinci önergeyi biraz önce okutmuştum; ancak, önerge
sahipleri, bu önergeyi geri çekmişlerdir.
Şimdi, birinci önergeyi tekrar okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 288 sıra sayılı Petrol
Piyasası Kanun Tasarısının 27 nci maddesinin birinci fıkrasının aşağıdaki
şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Faruk
Çelik (Bursa) ve arkadaşları
4628 sayılı Elektrik Piyasası Kanununun 2
nci maddesinin üçüncü fıkrasında "... halinde", ibaresinden sonra gelmek üzere
"otoprodüktörler hariç olmak üzere" ibaresi ile 10 uncu maddesinin
(B) bendinden sonra gelmek üzere aşağıdaki (C) bendi eklenmiştir.
BAŞKAN - Komisyon önergeye katılıyor mu?
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ VE TABİÎ
KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU BAŞKANI SONER AKSOY (Kütahya) - Takdire
bırakıyoruz.
BAŞKAN - Hükümet?..
ENERJİ VE TABİÎ KAYNAKLAR BAKANI MEHMET
HİLMİ GÜLER (Ordu) - Katılıyoruz.
BAŞKAN - Sayın Çelik?..
FARUK ÇELİK (Bursa) - Gerekçeyi okutun
Sayın Başkan.
BAŞKAN - Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe: Esas olarak kendi elektrik
enerjisi ihtiyacını karşılamak üzere elektrik üretimiyle iştigal eden ve bu
itibarla da yeni bir şirket kurmasına gerek bulunmayan otoprodüktörler için
nama yazılılık şartının aranmaması düzenlenmemektedir.
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, Komisyonun
takdire bıraktığı, Hükümetin katıldığı önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Şimdi, kabul edilen önerge doğrultusunda
27 nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul
edilmiştir.
28 inci maddeyi okutuyorum:
MADDE 28. - 4628 sayılı Elektrik Piyasası
Kanununun Geçici 2 nci maddesinin ikinci fıkrasının sonuna aşağıdaki ibare
eklenmiştir.
"Petrol Piyasası Kanununun yürürlüğe girmesini müteakip en geç bir
ay içinde atanacak iki üyenin görev süreleri altı yıldır. Bu üyeler kuraya tabi
tutulmaz ve bu iki üyeliğe görev süresinin bitiminde yeniden atama
yapılır."
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, madde
üzerinde söz talebi yoktur; ancak "4628 sayılı Elektrik Piyasası Kanununun
Geçici 2 nci maddesinin ikinci fıkrasının sonuna aşağıdaki ibare
eklenmiştir" cümlesindeki "ibare" kelimesinin yerine
"hükümler" kelimesinin konulması uygundur.
BAŞKAN - Komisyon?..
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ, TABİÎ KAYNAKLAR,
BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU BAŞKANI SONER AKSOY (Kütahya) - Katılıyoruz efendim.
BAŞKAN - Madde üzerinde söz talebi?.. Yok.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Geçici 1 inci maddeyi okutuyorum:
ÜÇÜNCÜ BÖLÜM
Geçici ve Son Hükümler
GEÇİCİ MADDE 1. - Bu Kanunun yürürlüğe
girmesinden önce; 6326 sayılı Petrol Kanununa göre belge sahibi olan kişiler
ile Bakanlıkça yapılan düzenlemelere istinaden faaliyetlerine izin verilen
akaryakıt dağıtım ve pazarlama kuruluşlarının ilgili mevzuat kapsamında tanınan
hak ve menfaatleri ile yükümlüklerine ilişkin hükümler, bu Kanunda belirlenen
süre ve esaslar dahilinde faaliyeti ile ilgili lisans verilinceye kadar
saklıdır.
Kanunun yürürlüğe girdiği tarihte fiilen,
bu Kanunla yapılması için lisans
alınması gereken faaliyetleri yürüten kişiler, bu Kanunun yayımı tarihinden
sonra bir yıl içinde durumlarını bu
Kanuna uygun hale getirerek, Kurum tarafından istenecek bilgi ve belgelerle
Kuruma başvurmak zorundadır. Başvurusunu yapmış ancak işlemleri tamamlayamayan
kişilerin faaliyetlerinin devamı için, üç ayı aşmamak üzere ek süre
verilmesinde Kurum yetkilidir.
Süresinde başvurmayan veya süresinde
başvurduğu halde süresinde durumunu bu Kanuna uygun hale getirmeyenlerin
faaliyetleri, sürenin bitim tarihi itibarıyla durdurulur. Daha önce verilen
hak, izin ve yetki doğurucu her türlü karar, işlem ve evrak başkaca bir işleme
gerek kalmaksızın hükümsüz hale gelir.
Bu Kanunun yayımı tarihinde, yürürlükte
olan petrol ürünleri ile ilgili kararname
yönetmelik ve tebliğlerde yer alan hükümler, Kurumca düzenleme
yapılıncaya kadar saklıdır. Kurum tarafından oluşturulacak yönetmelik ve diğer
mevzuat yürürlüğe girene kadar Enerji
ve Tabiî Kaynaklar Bakanlığı ve/veya Petrol İşleri Genel Müdürlüğünce
yürütülmekte olan işlemlere ilişkin görevler sürdürülür. Ancak, bu süre
içerisinde anılan mevzuata istinaden akaryakıt dağıtım ve pazarlama
şirketlerinin kurulması ile ilgili olarak yeni ön müsaade ve statü
verilmez.
Lisans yönetmeliği yürürlüğe girinceye
kadar, faaliyete ilişkin lisans isteminde bulunulamaz. Lisans yönetmeliğinin
yürürlüğe girişi, Kanunun yayımı tarihini takip eden 180 inci günü aşamaz.
10.9.1960 tarihli ve 79 sayılı Milli
Korunma Suçlarının Affına, Milli Korunma Teşkilat, Sermaye ve Fon Hesaplarının
Tasfiyesine ve Bazı Hükümler İhdasına Dair Kanunun 5 inci maddesinin ve petrol
ürünleri ile ilgili 98/10745 sayılı Bakanlar Kurulu Kararının uygulanmasına 1
Ocak 2005 tarihine kadar devam edilir. Gerektiğinde bu süre Bakanlar Kurulu
Kararı ile altı aya kadar uzatılabilir. 98/10745 sayılı Bakanlar Kurulu
Kararının yürürlükten kalkması ile birlikte dağıtıcıların serbest ithalat
faaliyetleri başlar.
Bu Kanunun yürürlüğe girmesinden sonra
Kurul tarafından ikincil mevzuatın oluşturulması ve gerekli düzenlemeler
tamamlanıncaya kadar Petrol İşleri Genel Müdürlüğü tarafından belgelerin
verilmesine devam edilir. Bu süreç sonunda 6326 sayılı Petrol Kanununun belge
ile ilgili hükümleri yürürlükten kalkar.
6326 sayılı Petrol Kanunu hükümlerine göre
belge sahiplerine tanınan gümrük ve diğer ithal vergi ve resimleri
muafiyetinden yararlanarak ithal edilen malzemeye ilişkin takyitler başkaca
hiçbir işleme ihtiyaç bulunmaksızın kaldırılır. Bu konuda doğmuş her türlü
mükellefiyet ve kayıt terkin edilir.
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, madde
üzerinde söz talebi?.. Yok.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Geçici 2 nci maddeyi okutuyorum:
GEÇİCİ MADDE 2. - Petrol piyasasını
ilgilendiren özelleştirme işlemlerinde Kuruma bilgi verilir. Yürürlükteki
mevzuat çerçevesinde yapılan özelleştirme uygulamaları sonucu yeni lisans
verilmesi veya lisansın tadil edilmesi işlemi herhangi bir işleme gerek
kalmaksızın Kurumca yapılır.
Bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihte
lisansa tabi konularda faaliyet gösteren özelleştirme kapsamındaki kuruluşlar,
özelleştirilinceye kadar üretim ve ticari faaliyetleri yönünden, 4.1.2002
tarihli ve 4734 sayılı Kamu İhale Kanununa tabi değildir. Bu kuruluşlarda
çalışan kapsam dışı personelin ücret ve diğer mali haklarının net aylık
toplamını, Başbakanlık Müsteşarının ortalama net aylığının iki katını geçmemek
üzere belirlemeye kuruluş yönetim kurulu yetkilidir.
BAŞKAN - Madde üzerinde söz talebi?.. Yok.
Madde üzerinde bir önerge vardır;
okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan Petrol Piyasası Kanunu
Tasarısının geçici 2 nci maddesinin ikinci fıkrasının sonuna aşağıdaki cümlenin
eklenmesini arz ve teklif ederiz.
|
Faruk Çelik |
Fazlı Erdoğan |
Fatma Şahin |
|
Bursa |
Zonguldak |
Gaziantep |
|
Yekta Haydaroğlu |
Şemsettin Murat |
Hasan Ali Çelik |
|
Van |
Elazığ |
Sakarya |
"Ancak, ücret ve malî hakları bu fıkraya göre belirlenen kapsam dışı personelin, 24.11.1994 tarihli ve 4046 sayılı Kanunun 22 nci maddesi uyarınca başka kamu kurum ve kuruluşlarına nakledilmeleri halinde, aynı maddenin beşinci fıkrası uygulanırken bu personelin eski pozisyonlarına ilişkin ücret ve diğer malî haklarının belirlenmesinde; bunların pozisyonlarına göre 15.11.2003 tarihinde uygulanmakta olan ücret ve diğer malî haklarına bu tarihten aynı maddenin ikinci fıkrası uyarınca atandıkları tarihe kadar geçen süre içinde kamu personeline yapılacak maaş artış oran ve/veya miktarları uygulanmak suretiyle bulunacak tutar esas alınır."
BAŞKAN - Komisyon önergeye katılıyor mu?
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ, TABİÎ KAYNAKLAR,
BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU BAŞKANI SONER AKSOY (Kütahya) - Takdire
bırakıyoruz.
BAŞKAN - Hükümet katılıyor mu?..
ENERJİ VE TABİÎ KAYNAKLAR BAKANI MEHMET
HİLMİ GÜLER (Ordu) - Katılıyoruz.
BAŞKAN - Sayın Çelik, gerekçeyi mi
okutayım?
FARUK ÇELİK (Bursa) - Evet efendim.
BAŞKAN - Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
24.11.1994 tarihli ve 4046 sayılı Kanunun
1.8.2003 tarihli ve 4971 sayılı Kanunun 6 ncı maddesiyle değişik 22 nci
maddesi; kuruluşların özelleştirilmesi sonucu sermayelerindeki kamu payının
yüzde 50'nin altına düşmesi veya bunların müessese, işletme ve işletme
birimlerinin; satılması, devredilmesi, küçülmesi, faaliyetlerinin durdurulması,
kapatılması veya tasfiye edilmesi sonucu istihdam yapısının değişmesi veya
kuruluşların ihtiyaç fazlası personel belirlemeleri halinde bu kuruluşlarda
çalışan kapsam dışı personelin de diğer kamu kurum ve kuruluşlarına
nakledilmesi ile bunların eski pozisyonlarına ilişkin ücret ve diğer malî
haklarının toplam net tutarının, nakledildiği kurum ve kuruluştaki kadro veya
pozisyonlara ilişkin olarak yapılan her türlü ödemelerin toplam net tutarından
fazla olması halinde aradaki fark tutarının herhangi bir kesintiye tabi
tutulmaksızın ve fark kapanıncaya kadar tazminat olarak ödenmesi hükmünü
öngörmektedir. Ancak, tasarının geçici 2 nci maddesinin ikinci fıkrası ile
yapılan düzenleme ile kapsama dahil kuruluşlardaki kapsam dışı personelin
ücretlerinde yönetim kurullarınca oldukça fazla miktarlarda artış
yapılabilecektir. 4046 sayılı Kanunun 22 nci maddesi uyarınca söz konusu
personelin başka kamu kurum ve kuruluşlarına nakledilmeleri halinde ise,
yönetim kurullarınca belirlenen ücretlerin esas alınarak ilgililere ödeme
yapılması, kamu personeli arasında huzursuzluğa yol açabilecektir. Bu önergeyle
ikinci fıkra kapsamındaki personelin başka kamu kurum ve kuruluşlarına
nakledilmeleri halinde, 15.11.2003 tarihinde almakta oldukları ücretlerine
nakledildikleri tarihe kadar kamu personeline uygulanacak artışlar esas
alınarak hesaplama yapılması ve bulunacak bu tutarın fark tazminatı ödenmesinde
dikkate alınması sağlanmaktadır.
BAŞKAN - Sayın Komisyon, şimdi, bu
önergede tırnak içinde deniliyor ki "Ancak, ücret ve malî hakları bu
fıkraya göre belirlenen kapsam dışı personelin, 24.11.1994 tarihli ve 4046
sayılı Kanunun 22 nci maddesi uyarınca başka kamu kurum ve kuruluşlarına
nakledilmeleri halinde, aynı maddenin beşinci fıkrası uygulanırken bu
personelin eski pozisyonlarına ilişkin ücret ve diğer malî haklarının
belirlenmesinde; bunların pozisyonlarına göre 15.11.2003 tarihinde uygulanmakta
olan ücret ve diğer malî haklarına bu tarihten aynı maddenin ikinci fıkrası
uyarınca..." Burada zaten iki tane fıkra var; dolayısıyla, bu "ikinci
fıkrası uyarınca" ifadesini "bu fıkrası uyarınca" olarak sonuna
ekliyoruz ve düzeltiyoruz.
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ, TABİÎ KAYNAKLAR,
BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU BAŞKANI SONER AKSOY (Kütahya) - Tamam efendim.
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, Komisyonun
takdire bıraktığı, Hükümetin katıldığı önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Kabul edilen önerge doğrultusunda geçici 2
nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul
edilmiştir.
Geçici 3 üncü maddeyi okutuyorum:
GEÇİCİ MADDE 3. - Ticari deniz
vasıtalarına yapılacak Özel Tüketim Vergisiz akaryakıt satışları 7 nci maddenin
ikinci fıkrasındaki sınırlamalar dışında dağıtıcılar tarafından doğrudan
yapılır.
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, madde
üzerinde konuşma talebi?.. Yok.
1 adet önerge vardır; okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 288 sıra sayılı Petrol
Piyasası Kanunu Tasarısının geçici 3 üncü maddesinin sonuna aşağıdaki fıkranın
eklenmesini arz ve teklif ederiz.
|
Faruk Çelik |
Fazlı Erdoğan |
Fatma Şahin |
|
Bursa |
Zonguldak |
Gaziantep |
|
Hasan Ali Çelik |
Şemsettin Murat |
Yekta Haydaroğlu |
|
Sakarya |
Elazığ |
Van |
"6326 sayılı Petrol Kanununun 116 ncı maddesinin üçüncü fıkrası gereğince yapılan transferler nedeniyle, 1995, 1996 ve 1997 Malî Yılları Bütçe Kanunlarında yer alan '6326 sayılı Petrol Kanunu Gereğince Ödenecek Kur Farkları' ve 'Petrol Arama ve Petrolle İlgili Faaliyetleri Düzenleme Fonuna Ait Hizmetler' harcama kalemlerinden 1995, 1996 ve 1997 yıllarında yapılan kur farkı ödemeleri ilgililer adına kişi borçları hesabına alınarak terkin edilmiştir."
BAŞKAN - Komisyon katılıyor mu efendim
önergeye?
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ VE TABİÎ
KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU BAŞKANI SONER AKSOY (Kütahya) - Takdire
bırakıyoruz efendim.
BAŞKAN - Hükümet Katılıyor mu?..
ENERJİ VE TABİÎ KAYNAKLAR BAKANI MEHMET
HİLMİ GÜLER (Ordu) - Evet, katılıyoruz.
BAŞKAN - Sayın Çelik, gerekçeyi mi
okutuyorum?
FARUK ÇELİK (Bursa) - Evet Sayın Başkan.
BAŞKAN - Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Bu maddeyle 7.3.1954 tarihli ve 6326
sayılı Petrol Kanununun 116/3 maddesi, Türk Parasının Kıymetini Koruma Hakkında
"Petrol Arama ve Petrolle İlgili Faaliyetleri Düzenleme Fonu"
Kurulmasına İlişkin 20 Sayılı Kararda Değişiklik Yapılmasına Dair 4482 Sayılı
Bakanlar Kurulu Kararı, 1995, 1996 ve 1997 Malî Yılları Bütçe Kanunlarının
sırasıyla 56, 52 ve 48 inci maddeleri uyarınca yapılan kur farkı ödemelerinden
dolayı kişiler hakkında çıkarılan tazmin miktarının 1995, 1996 ve 1997 yılları
için kişi borçları hesabına alınarak terkini düzenlenmiştir.
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, birleşime
10 dakika ara veriyorum.
Kapanma
Saati : 22.18
BEŞİNCİ
OTURUM
Açılma
Saati: 22.33
BAŞKAN :
Başkanvekili Nevzat PAKDİL
KÂTİP
ÜYELER : Suat KILIÇ (Samsun), Türkan MİÇOOĞULLARI (İzmir)
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, Türkiye
Büyük Millet Meclisinin 24 üncü Birleşiminin Beşinci Oturumunu açıyorum.
Petrol Piyasası Kanunu Tasarısının
müzakerelerine kaldığımız yerden devam ediyoruz.
V. - KANUN
TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER
İŞLER (Devam)
3. - Petrol
Piyasası Kanunu Tasarısı ve Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabiî Kaynaklar, Bilgi ve
Teknoloji Komisyonu Raporu (1/691) (S. Sayısı: 288) (Devam)
BAŞKAN - Komisyon?.. Burada.
Hükümet?.. Burada.
Tasarının geçici 3 üncü maddesi üzerindeki
önergenin işleminde kalmıştık. Önerge sahipleri önergelerini geri çektiğinden
önergeyi işleme almıyorum.
Geçici 3 üncü maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul
etmeyenler... Kabul edilmiştir.
29 uncu maddeyi okutuyorum:
Yürürlük
MADDE 29. - Bu Kanun yayımı tarihinde
yürürlüğe girer.
BAŞKAN - Madde üzerinde Cumhuriyet Halk
Partisi Grubu adına, Mehmet Nuri Saygun.
Sayın Saygun, konuşacak mısınız efendim?
MEHMET NURİ SAYGUN (Tekirdağ) -
Konuşmayacağım efendim, gerek kalmadı.
BAŞKAN - 29 uncu maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
30 uncu maddeyi okutuyorum:
Yürütme
MADDE 30. - Bu Kanun hükümlerini Bakanlar
Kurulu yürütür.
BAŞKAN - Madde üzerinde söz talebi?.. Yok.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Sayın milletvekilleri, tasarının tümünü
oylamadan önce, kabul edilen önerge nedeniyle "İkinci Kısım, Çeşitli
Hükümler, Birinci Bölüm" başlığının "Cezalar, İdarî Yaptırımlar, Dava
Hakkı, Yönetmelik ve Yürürlükten Kaldırılan ve Uygulanmayacak Hükümler"
şeklinde, geçici 2 nci maddenin ikinci fıkrasının sonuna önergeyle eklenen
cümlede düzeltilen "bu fıkrası" ibaresinin "ikinci fıkrası"
şeklinde düzeltilmesi gerekmektedir.
Tasarının tümünü, bu düzeltmelerle
birlikte oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul
edilmiştir.
Gecenin bu saatine kadar gösterdiğiniz
yoğun çalışmadan dolayı, bütün milletvekili arkadaşlarıma teşekkür ediyorum ve
Petrol Piyasası Kanununun, ülkemiz için hayırlı, uğurlu olmasını diliyorum.
Sayın Bakan, bir teşekkür konuşması yapmak
üzere, buyurun. (Alkışlar)
ENERJİ VE TABİÎ KAYNAKLAR BAKANI MEHMET
HİLMİ GÜLER (Ordu) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Hükümetimizin son derece önem verdiği ve
çağdaş ülke olabilmek için gerekli olan yasalardan bir tanesi daha, bugün,
muhalefetin de desteğiyle, güzel bir uzlaşma ortamında yasalaşmıştır; hepinize,
özellikle teşekkür ediyorum.
Bildiğiniz gibi, birincil enerji talebinin
ortalama yüzde 40'ını petrol ürünleri oluşturmaktadır. Piyasa olarak işe
baktığımız zaman, 27-30 milyar dolarlık bir piyasa burada söz konusudur ve
gelir kaynaklarımızın da yüzde 20'sini petrol ürünleri oluşturmaktadır. Bu
bakımdan, son derece önemli bir yasaydı bu; çıktığı için, son derece mutluyuz; çünkü,
bu yasa, daha evvelden, 1954 tarihinde yürürlüğe giren, günümüze kadar da 6
defa değişikliğe uğrayan 6326 sayılı Petrol Kanununun içinde geçen; ancak,
birkaç sayfalık yönetmeliklerle idare edilen bir piyasaydı. Şimdi, biz, bu
yasayı çıkarmakla, peşinden petrol yasasını da çıkarmayı düşünüyoruz. Petrol
yasası ise, petrolün aranmasını, çıkarılmasını ve buna ilişkin mevzuatı
kapsayan bir yasadır. Bu da, ayrıca, hükümetimiz tarafından önem verilen ve
üzerinde çalışılan bir yasadır. Bu da yakında Genel Kurulumuza gelecek.
Ayrıca, LPG diye bahsettiğimiz
sıvılaştırılmış petrol gazıyla ilgili yasanın da hazırlık sürecinin son
noktasına gelinmiştir. Bu yasa çıktığı zaman, karşılaştığımız nahoş olaylar,
kazalar, bize yakışmayan manzaralar da önlenmiş olacaktır. Böylece, Petrol
Piyasası Kanunu, petrol yasası ve LPG kanunuyla birlikte, enerji sahasında
çağdaş bir ortama kavuşmuş olacağız. Bu bakımdan son derece önemli.
Bu yasa, piyasa ekonomisinin
kurumsallaştırılması ve rekabet ortamının geliştirilmesi politikaları
çerçevesinde, uluslararası norm ve standartlarla Avrupa Birliği müktesebatına
uygun bir sürecin gereğiydi. Bunu da yaptığımız için, ayrıca mutluyuz.
Ülkemizin enerji ihtiyacının her geçen gün
arttığı, coğrafî konumunun ve dünyada yaşanan değişimler sonucu ülkemiz lehine
yeni imkânların oluştuğu ve Avrupa Birliğine uyum sürecini yaşadığımız bu
dönemde, günümüz ihtiyaçlarının karşılanmasına yönelik olarak geliştirilen
ulusal programlar, petrol konusunda da yeniden yapılanmayı zorunlu kılıyordu.
Biz, Elektrik Piyasası ve Doğalgaz Piyasası Kanunlarının ardından, enerji
sektöründe bir bütünlük, bir entegrasyon oluşturulması bakımından da bu
yasaları çıkarmak mecburiyetindeydik ve dolayısıyla, burada, bugün, belki de,
cumhuriyet tarihinin önemli yasalarından birini çıkarmış olduk. Buna son derece
müteşekkirim; çünkü, böyle bir yasa, çok uyumlu bir şekilde, bütün
milletvekillerimizin oylarıyla, başta, yine, özellikle teşekkür ediyorum
muhalefet partimize, onların da son derece olumlu yaklaşımlarıyla çıktı. Bu,
ülkemiz için hem örnek bir davranıştır hem de ülkemizin çağdaşlaşma yolunda
kazandığı önemli, avantajlı ortamlardan biridir.
Şimdi...
ALİ RIZA BODUR (İzmir) - Diğer konularda
da siz çağdaşlaşsanız iyi olacak.
ENERJİ VE TABİÎ KAYNAKLAR BAKANI MEHMET
HİLMİ GÜLER (Devamla) - Sayenizde. O bakımdan, teşekkür borçluyum size.
Petrol Piyasası Kanunu Tasarısıyla
getirilenleri şöyle özetlemek mümkün:
Piyasa faaliyetlerinde bulunmak
isteyenlere lisans alma zorunluluğu getirilmekte, rafinaj, dağıtım, taşıma, işleme,
depolama, iletim, serbest kullanıcı, ihrakiye teslimi, madenî yağ üretimi,
bayilik faaliyetleri -burada lisans sahiplerinin hak ve yükümlülükleri- ortaya
konulmaktadır.
Sektörü disipline edici ve ihlalleri
önleyici idarî yaptırımlar ve para cezaları getirilmektedir.
Kanunla hak tanınan tüm kişilerin yurtiçi
ve yurtdışı kaynaklardan petrol
temini serbestleştirilmiştir.
Solvent ve benzeri ürünler kurulun
düzenlemelerine tabi tutulmaktadır ki, bundan ekonomimiz çok çekmekteydi,
tüketici çok çekmekteydi, bundan kurtuluyoruz. Petrol fiyatlarının serbestçe
tespiti sağlanmış oluyor.
Önemli bir denetim unsuru olan ulusal
marker uygulaması getirilmektedir. Bunu da şöyle ifade edeyim: Bildiğiniz gibi,
bayiler kendi özel marker'larını kullanacak; böylece, bir ölçüde, birtakım
suiistimaller burada önlenecektir. Bu da, bu yasanın çok önemli, çağdaş
yeniliklerinden bir tanesidir.
Bu şekilde, piyasadaki kaçakçılığın
önlenmesi sağlanacaktır. Bu, son derece önemli; çünkü, bizim, bir yerde,
haklıyla haksız arasındaki hassasiyetimiz de burada önemli bir cevap
bulmaktadır, yansıma bulmaktadır.
Ayrıca, rekabeti teşvik edici hükümler ve
kalite güvencesi getirilmektedir.
Yatırımcılar için istikrar ve güven ortamı
oluşturulmaktadır.
Petrol piyasasında her türlü temin ve
sunumun standarda tabi olması sağlanmaktadır.
Özelleştirmeye göre piyasa oluşturulmakta,
riskler giderilmekte, piyasa işleyişi içinde, kamu menfaatı, hizmetin
sürekliliği ve yatırım ortamı, dünya uygulamaları seviyesine getirilmektedir.
Petrol piyasası faaliyetlerinin
yürütülmesi bağımsız bir kurul bünyesine alınarak, hızlı ve etkili bir kamu
hizmeti verilmesi hedef alınmaktadır.
Yerli üreticilerin ürettiği petrol için
piyasa garantisi, yani, satış sağlanmaktadır.
Avrupa Birliği düzenlemelerine ve
uluslararası anlaşmalara uyum sağlanmaktadır.
Lisans sahiplerine zorunlu sigorta
yükümlülüğü getirilmektedir.
Arz güvenliği ve uluslararası anlaşmalar
gereği ulusal petrol stoku oluşturulmasına yönelik belirsizlikler ortadan
kaldırılmaktadır. Bu da önemli bir noktadır; çünkü, burada birtakım rakamlar,
stok miktarları vardır; ama, buna uyulup uyulmadığı noktasında tereddütler,
tartışmalar vardır.
Ülkemize önemli katkılar sağlayacak bu
kanunun Yüce Meclisimizde kabul edilmesi çok önemli bir gelişmedir. Biz, bu
çalışmaları, sektörün bütün katılanlarıyla birlikte, beşyüz saat aktif tartışma
yaparak oluşturduk, ortak aklı kullanarak yaptık. Bu, zaten, bütün komisyon
çalışmalarında da çok iyi bir şekilde yansıdı. Bu kadar büyük bir ticaret
hacmine sahip olan -ki, 30 milyar dolar diye bahsettiğimiz- bir piyasanın,
böyle uygun bir konsensüsle bu yasayı çıkarması, gerçekten, son derece önemli
bir olaydır.
Bu bakımdan, bu konuda, bütün
samimiyetiyle çalışmaların neticelenmesinde katkısı bulunan bütün milletvekillerimize,
katkısı bulunan bütün bürokrat arkadaşlara ve sektörün değerli temsilcilerine,
katkısı bulunan tüm arkadaşlara ve herkese saygılar sunuyor, teşekkür ediyorum.
(Alkışlar)
BAŞKAN - Sayın Bakan, teşekkür ediyorum.
Saygıdeğer milletvekilli arkadaşlarım,
alınan karar gereğince, (9/3), (9/4), (9/5), (9/6) ve (9/7) esas numaralı
Meclis soruşturması önergelerini sırasıyla görüşmek için, 9 Aralık 2003 Salı
günü saat 15.00'te toplanmak üzere, birleşimi kapatıyorum.
Kapanma
Saati : 22.46