BIM 2 6 2003-12-24T07:30:00Z 2003-12-24T07:30:00Z 76 44140 251602 TBMM 2096 503 308984 9.3821 0 6 nk 6 nk 0

DÖNEM : 22        YASAMA YILI : 2

 

 

 

T. B. M. M.

TUTANAK DERGİSİ

 

CİLT : 32

 

24 üncü Birleşim

4 Aralık 2003 Perşembe

 

 

İ Ç İ N D E K İ L E R

  I. - GEÇEN TUTANAK ÖZETİ

 II. - GELEN KÂĞITLAR

III. - BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI

A) GündemdIşI Konuşmalar

1. - İzmir Milletvekili Nükhet Hotar Göksel'in, Türk kadınının seçme ve seçilme hakkının Türkiye Büyük Millet Meclisince kabulünün 69 uncu yıldönümüne ilişkin gündemdışı konuşması

2. - Yalova Milletvekili Muharrem İnce'nin, Öğretmenler Günü münasebetiyle, öğretmenlerin meslekî ve ekonomik sorunlarına ve alınması gereken tedbirlere ilişkin gündemdışı konuşması

3. - Manisa Milletvekili Hüseyin Tanrıverdi'nin, Filistin Halkıyla Uluslararası Dayanışma Gününe ilişkin gündemdışı konuşması

B) Gensoru, Genel Görüşme, Meclİs SoruşturmasI ve Meclİs AraştIrmasI Önergelerİ

1. - Samsun Milletvekili Haluk Koç ve 55 milletvekilinin, Türkbank ihalesi sürecinde malın satımında ve değerinde fesat oluşturacak ilişki ve görüşmelere girdikleri iddiasıyla eski Başbakan A. Mesut Yılmaz ve Devlet eski Bakanı Güneş Taner haklarında Meclis soruşturması açılmasına ilişkin önergesi (9/6)

2. - Samsun Milletvekili Haluk Koç ve 55 milletvekilinin, Bakanlığı sırasında enerji ve doğalgaz anlaşmalarında Türkiye aleyhine anlaşma ve uygulamaların yapılmasına yol açtığı iddiasıyla Enerji ve Tabiî Kaynaklar eski Bakanı Mustafa Cumhur Ersümer ile ayrıca, bakanlıkları sırasında DSİ Genel Müdürlüğünde usulsüz uygulamalara onay verdikleri iddiasıyla Enerji ve Tabiî Kaynaklar eski Bakanları Mustafa Cumhur Ersümer ve Zeki Çakan haklarında Meclis soruşturması açılmasına ilişkin önergesi (9/7)

C) Tezkereler ve Önergeler

1. - Diyarbakır Milletvekili Muhsin Koçyiğit'in (6/737) esas numaralı sözlü sorusunu geri aldığına ilişkin önergesi (4/125)

2. - Antalya Milletvekili Feridun Fikret Baloğlu'nun (6/826) esas numaralı sözlü sorusunu geri aldığına ilişkin önergesi (4/126)

3. - Norveç Parlamentosu Dışişleri Komitesi Başkanı Thorbjorn Jegland'ın TBMM Dışişleri Komisyonu heyetini, Norveç'e resmî davetine icabet edilmesine ilişkin Başkanlık tezkeresi (3/401)

4. - Bulgaristan Ulusal Meclisi Dış Politika, Savunma ve Güvenlik Komisyonu Başkanının, TBMM Dışişleri Komisyonu heyetini, Bulgaristan'a resmî davetine icabet edilmesine ilişkin Başkanlık tezkeresi (3/402)

D) Çeşİtlİ İşler

1. - Genel Kurulu ziyaret eden Romanya Cumhurbaşkanı Ion Iliescu ve beraberindeki heyete Başkanlıkça "Hoşgeldiniz" denilmesi

IV. - ÖNERİLER

A) DanIşma Kurulu Önerİlerİ

1. - (9/3), (9/4,9/7), (9/5,9/6) esas numaralı Meclis soruşturması önergelerinin görüşme gününe ve çalışma saatlerine ilişkin Danışma Kurulu önerisi.

 

V. - KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER

1. - Adlî Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Bölge Adliye Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yetkileri Hakkında Kanun Tasarısı ve Adalet Komisyonu Raporu (1/521) (S. Sayısı: 146)

2. - Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Tasarısı ve Adalet Komisyonu Raporu (1/523) (S. Sayısı: 152)

3. - Petrol Piyasası Kanunu Tasarısı ve Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabiî Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonu Raporu (1/691) (S. Sayısı: 288)

VI. - SORULAR VE CEVAPLAR

A) YazIlI Sorular ve CevaplarI

1. - Adana Milletvekili Atillâ Başoğlu'nun,

Devlet Tiyatrolarındaki misafir statüsündeki sanatçıların aldıkları ücrete,

Haseki Hürrem Sultan Hamam restorasyonuyla ilgili iddialara,

İlişkin soruları ve Kültür ve Turizm Bakanı Erkan Mumcu'nun cevabı (7/1335,1339)

2. - Kırklareli Milletvekili Mehmet S.Kesimoğlu'nun, Ergene Nehrindeki Kirliliğin ve Çevreye Etkilerinin Araştırılarak Alınması Gereken Önlemlerin Belirlenmesi Amacıyla Kurulan Meclis Araştırması Komisyonunun raporundaki önerilerin uygulanıp uygulanmadığına ilişkin Başbakandan sorusu ve Çevre ve Orman Bakanı Osman Pepe'nin cevabı (7/1368)

3. - İstanbul Milletvekili Emin Şirin'in, bir gazetede çıkan, illerde "toplumla ilişkiler büroları" kurulacağı haberine ilişkin Başbakandan sorusu ve İçişleri Bakanı Abdülkadir Aksu'nun cevabı (7/1374)

4. - Ankara Milletvekili Yılmaz Ateş'in, Ankara Büyükşehir Belediyesinin gayrimenkul satışına ve Kızılay trafiğiyle ilgili yaptığı referanduma ilişkin sorusu ve İçişleri Bakanı Abdülkadir Aksu'nun cevabı (7/1384)

5. - Ordu Milletvekili İdris Sami Tandoğdu'nun, 2004 yılında tarım sektörünün girdi maliyetlerine,

- Edirne Milletvekili Necdet Budak'ın, tarım ürünlerinde ilaç kullanımına ve ihracata etkisine,

İlişkin soruları ve Sağlık Bakanı ve Tarım ve Köyişleri Bakanı Vekili Recep Akdağ'ın cevabı (7/1453, 1454)


I. - GEÇEN TUTANAK ÖZETİ

 

TBMM Genel Kurulu saat 15.00'te açılarak iki oturum yaptı.

Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş, Erciyes Üniversitesinin 25 inci kuruluş yıldönümüne,

Karaman Milletvekili Mevlüt Akgün, Ermenek'te bir maden ocağında meydana gelen grizu patlamasına, bundan sonrası için alınması gereken emniyet tedbirlerine ve bölgenin ulaşım sorunlarına,

İzmir Milletvekili Türkân Miçooğulları, kadınlara seçme ve seçilme hakkı tanınmasının 69 uncu yıldönümüne,

İlişkin gündemdışı birer konuşma yaptılar.

Denizli Milletvekili Mehmet Uğur Neşşar ve 27 milletvekilinin, temel ve koruyucu sağlık hizmetlerinin mevcut durumunun araştırılarak düzeltilmesi için alınması gereken önlemlerin belirlenmesi (10/149),

Adana Milletvekili Atilla Başoğlu ve 22 milletvekilinin, Irak'la yapılan petrol ve fueloil karşılığı akaryakıt ticaretiyle ilgili bazı iddiaların araştırılması (10/150),

Amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergeleri Genel Kurulun bilgisine sunuldu; önergelerin gündemdeki yerini alacağı ve öngörüşmelerinin, sırası geldiğinde yapılacağı açıklandı.

Plan ve Bütçe  Komisyonunda  açık  bulunan ve Adalet ve Kalkınma  Partisi Grubuna  düşen 1 üyeliğe, Grubunca aday gösterilen Hakkâri Milletvekili Mustafa Zeydan seçildi.

Gündemin "Sözlü Sorular" kısmının:

1 inci sırasında bulunan (6/306) esas numaralı soruya, Sağlık Bakanı Recep Akdağ;

6 ncı sırasında bulunan (6/317) esas numaralı soruya, Devlet Bakanı Mehmet Aydın;

7 nci sırasında bulunan (6/318),

11 inci sırasında bulunan (6/322),

Esas numaralı sorulara, Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım;

8 inci sırasında bulunan (6/319),

9 uncu sırasında bulunan (6/320),

Esas numaralı sorulara, Millî Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik,

Cevap verdi; (6/306), (6/318), (6/319), (6/320), (6/322) esas numaralı soru sahipleri de karşı görüşlerini açıkladı.

2 nci sırasında bulunan (6/308) esas numaralı soru, üç birleşim içinde cevaplandırılmadığından yazılı soruya çevrildi, soru sahibi de görüşlerini açıkladı.

3 üncü sırasında bulunan (6/314),

4 üncü sırasında bulunan (6/315),

5 inci sırasında bulunan (6/316),

10 uncu sırasında bulunan (6/321),

12 nci sırasında bulunan (6/325),

13 üncü sırasında bulunan (6/326),

14 üncü sırasında bulunan (6/327),

Esas numaralı sorular, ilgili bakanlar Genel Kurulda hazır bulunmadıklarından, ertelendi.

Gündemin "Kanun Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler" kısmının:

1 inci sırasında bulunan, Adlî Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Bölge Adliye Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yetkileri Hakkında (1/521) (S. Sayısı: 146),

2 nci sırasında bulunan, Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununda Değişiklik Yapılmasına İlişkin (1/523) (S. Sayısı: 152),

Kanun Tasarılarının görüşmeleri, daha önce geri alınan maddelere ilişkin komisyon raporları henüz gelmediğinden, ertelendi.

3 üncü sırasında bulunan ve Cumhurbaşkanınca bir daha görüşülmek üzere geri gönderilen Millî Eğitim Temel Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında 31.7.2003 tarihli ve 4967 sayılı Kanunun (1/658) (S. Sayısı: 277),

4 üncü sırasında bulunan, İmar Kanunu ile İmar ve Gecekondu Mevzuatına Aykırı Yapılara Uygulanacak Bazı İşlemler ve 6785 Sayılı İmar Kanununun Bir Maddesinin Değiştirilmesi Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Tasarısının (1/624) (S. Sayısı: 267),

Yapılan görüşmelerden sonra;

5 inci sırasında bulunan, Akdeniz'de Tehlikeli Atıkların Sınırötesi Hareketleri ve Bertarafından Kaynaklanan Kirliliğin Önlenmesi Protokolünün (1/406) (S. Sayısı: 94'e 1 inci Ek),

6 ncı sırasında bulunan, Türkiye Cumhuriyeti ile İspanya Krallığı Arasında Kültür Merkezleri Kurulması ve Bu Merkezlerin Faaliyeti Hakkında Anlaşmanın (1/537) (S. Sayısı: 212),

7 nci sırasında bulunan, Batı Avrupa Birliği, Ulusal Temsilciler ve Uluslararası Görevlilerin Statüsü Hakkında Anlaşmanın, Türkiye Tarafından Batı Avrupa Silahlanma Örgütü Faaliyetleri ile İlgili Olarak Uygulanması ve Buna İlişkin Mektupların (1/379) (S. Sayısı: 216),

8 inci sırasında bulunan, Birleşmiş Milletler Hazır Barış Gücü Düzenlemeleri Sistemine Katkılar Hakkında Türkiye Hükümeti ve Birleşmiş Milletler Arasında Ortak Niyet Beyanının (1/429) (S. Sayısı: 217),

9 uncu sırasında bulunan, Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Moldova Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Savunma Sanayii İşbirliği Anlaşmasının (1/447) (S. Sayısı: 218),

10 uncu sırasında bulunan, Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Amerika Birleşik Devletleri Hükümeti Arasında Karşılıklı Kalite Güvence Hizmetlerine İlişkin Anlaşmanın (1/476) (S. Sayısı: 219),

11 inci sırasında bulunan, Biyoloji ve Tıbbın Uygulanması Bakımından İnsan Hakları ve İnsan Haysiyetinin Korunması Sözleşmesi, İnsan Hakları ve Biyotıp Sözleşmesinin (1/469) (S. Sayısı: 238),

12 nci sırasında bulunan, Türkiye Cumhuriyeti ile Yunanistan Cumhuriyeti Arasında Doğal Afetlere Karşı Türk-Yunan Ortak Görev Gücü Kurulmasına İlişkin Protokolün (1/484) (S. Sayısı: 239),

Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarılarının, görüşmelerini müteakiben yapılan açıkoylamalardan sonra;

Kabul edilip, kanunlaştıkları açıklandı.

4 Aralık 2003 Perşembe günü saat 15.00'te toplanmak üzere, birleşime 19.27'de son verildi.

Nevzat Pakdil

 

 

Başkanvekili

 

 

 

Suat Kılıç

Ahmet Küçük

 

Samsun

Çanakkale

 

Kâtip Üye

Kâtip Üye

Türkân Miçooğulları

 

 

İzmir

 

 

Kâtip Üye

 

 

          No. : 38

II. - GELEN KÂĞITLAR

4 Aralık 2003 Perşembe

 

Tasarılar

1. - Kamu Görevlileri Etik Kurulu Kurulması ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısı (1/705) (Avrupa Birliği Uyum ve Plan ve Bütçe ve İçişleri ve Anayasa Komisyonlarına (Başkanlığa geliş tarihi: 21.11.2003)

2. - Askerlik Kanununun Bazı Maddelerinin Değiştirilmesine Dair Kanun Tasarısı (1/706) (Milli Savunma Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi: 21.11.2003)

Teklif

1. - İstanbul Milletvekili Mustafa Baş'ın; 3030 Sayılı Büyükşehir Belediyelerinin Yönetimi Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin Değiştirilerek Kabulü Hakkında Kanunun Bazı Maddelerinin Değiştirilmesi ve Bazı Geçici Maddelerin İlavesine Ait Kanun Teklifi (2/210) (Plan ve Bütçe ve İçişleri Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi: 4.12.2003)

Meclis Soruşturması Önergeleri

1. - Samsun Milletvekili Haluk Koç ve 55 Milletvekilinin, Türkbank ihalesi sürecinde malın satımında ve değerinde fesat oluşturacak ilişki ve görüşmelere girdikleri ve bu eylemlerinin Türk Ceza Kanununun 205 inci maddesine uyduğu iddiasıyla eski Başbakan A. Mesut Yılmaz ve Devlet eski Bakanı Güneş Taner haklarında  Anayasanın 100 üncü ve İçtüzüğün 107 nci maddeleri uyarınca bir Meclis soruşturması açılmasına ilişkin önergesi (9/6) (Başkanlığa geliş tarihi: 3.12.2003) (Dağıtma Tarihi: 4.12.2003)

2. - Samsun Milletvekili Haluk Koç ve 55 Milletvekilinin, Bakanlığı sırasında enerji ve doğalgaz anlaşmalarında Türkiye aleyhine anlaşma ve uygulamaların yapılmasına yol açtığı ve bu eyleminin Türk Ceza Kanununun 205 inci maddesine uyduğu iddiasıyla Enerji ve Tabiî Kaynaklar Eski Bakanı Mustafa Cumhur Ersümer ile ayrıca bakanlıkları sırasında DSİ Genel Müdürlüğünde usulsüz uygulamalara onay verdikleri ve bu eylemlerinin Türk Ceza Kanununun 230 ve 366 ncı maddelerine uyduğu iddiasıyla Enerji ve Tabiî Kaynaklar eski bakanları Mustafa Cumhur Ersümer ve Zeki Çakan haklarında Anayasanın 100 üncü ve İçtüzüğün 107 nci maddeleri uyarınca bir Meclis soruşturması açılmasına ilişkin önergesi (9/7) (Başkanlığa geliş tarihi: 3.12.2003) (Dağıtma Tarihi: 4.12.2003)


BİRİNCİ OTURUM

4 Aralık 2003 Perşembe

Açılma Saati: 15.00

BAŞKAN : Başkanvekili Nevzat PAKDİL

KÂTİP ÜYELER : Suat KILIÇ (Samsun), Türkan MİÇOOĞULLARI (İzmir)

BAŞKAN - Saygıdeğer milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 24 üncü Birleşimini açıyorum.

Toplantı yetersayısı vardır; görüşmelere başlıyoruz.

Gündeme geçmeden önce, üç arkadaşıma gündemdışı söz vereceğim. Konuşma süreleri 5'er dakikadır. Hükümet, bu konuşmalara cevap verebilir. Hükümetin cevap süresi 20 dakikadır.

Gündemdışı ilk söz, 5 Aralık 1934 tarihinde Millet Meclisi seçimlerinde kadınlara seçme ve seçilme hakkının tanınmasının 69 uncu yıldönümü nedeniyle söz isteyen, İzmir Milletvekili Nükhet Hotar Göksel'e aittir.

Buyurun Sayın Göksel. (Alkışlar)

III. - BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI

A) GündemdIşI Konuşmalar

1. - İzmir Milletvekili Nükhet Hotar Göksel'in, Türk kadınının seçme ve seçilme hakkının Türkiye Büyük Millet Meclisince kabulünün 69 uncu yıldönümüne ilişkin gündemdışı konuşması

NÜKHET HOTAR GÖKSEL (İzmir) - Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; Türk kadınının seçme ve seçilme hakkının Türkiye Büyük Millet Meclisince kabulünün 69 uncu yıldönümü nedeniyle, şahsım adına gündemdışı söz almış bulunuyorum.

5 Aralık 1934 tarihinde, kadınlara milletvekili seçme ve seçilme hakkı tanıyan kanun, Türkiye Büyük Millet Meclisince kabul edildi. Bu tarihe, kronolojik anlamdan öte, bir değer atfedilmiştir. Bir yasayla, kadının konumu, tebaadan yurttaşa geçiş, karşıt cinsle eşit statüye ulaşma olarak kavramsallaştırılmıştır. Kadının siyasal yaşama katılımı, katılımcı demokrasi sınırlarını genişlettiği için, elbette gerekli ve vazgeçilmezdir. 69 yıldır, bunun yararları fazlasıyla anlatılmıştır. Buradaki hedefimiz, Türkiye'de kadının konumunu bu önemli gün vasıtasıyla sorgulamaktır.

İlk sorgulanacak olan, Türk kadınının siyasal alana çıkışının tarihsel arkaplanıdır. Kadın tarihinin cinsiyetçi yorumunda hâkim olan, kadının siyasal haklarının verildiği tarzındaki yorum ne kadar gerçekçidir? Genellikle tarih algılamasında reddedilen, Osmanlının son dönemindeki kadın hareketliliğinin 1934'e kadar olan dönemi hazırlama potansiyeli, gözden, bilinçli olarak kaçırılmış mıdır? Mahrem alan ile mahrem dışının Osmanlının son yüzyılındaki dönüşümünün cumhuriyet modernleşmesine katkısı nedir?

İkinci sorgulanacak olan, yasa değişikliğiyle Türk kadınının, dolayısıyla Türk toplumunun tebaadan yurttaşa nasıl geçtiğidir. Yasayla yurttaş olunuyor mu? Eğer yasayla yurttaş olunuyorsa, bugün, neden hâlâ "demokrasi" "kamusal alan" gibi kavramları tartışıyoruz? Demokratik ideali tanımlayan, özgür muhakeme yeteneği gelişmiş ve eşit bireyler mi, yoksa yükümlülükleri haklarından önce gelen, devletle ilişkisi sadakat temelinde tanımlanmış olan yurttaşlar mı?

Üçüncü sorgulanacak olan, Türk modernleşmesinin kadın özgürleşme mücadelesine pragmatik olarak yaklaşıp yaklaşmadığıdır. Cumhuriyet, kendi meşruiyetini kadın üzerinden üretmeye devam mı edecektir; kendine sahip çıkan, otantik değerlere rücu eden kimliği ağır basan kadın hareketini bir özgürleşme hareketi olarak görüp, onunla diyaloğa mı girecektir?

Dördüncü sorgulanacak olan, kadınların, siyasal alanda kendilerine bahşedilen alanı doldurma konusundaki isteksizlikleridir. 1935'ten bu yana Parlamento aritmetiğinde kadın parlamenterlerin göreli azlığını, dışfaktörlerin yanı sıra, kadınlığın gönüllü apolitik söylemine bağlamak mı gerekiyor? Bu, nasıl aşılabilir? 21 inci Yüzyıla dönük projeksiyonlarımızda, kadın parlamenteri siyasetin aktif unsuru haline getirmenin yolları nelerdir; bu tartışılmalıdır.

Demografik açıdan nüfusun yarısını oluşturan kadınların parlamentodışı kalması, siyasal katılımı sınırlandırarak demokratik işleyişi aksatmaktadır.

Türkiye'de kadınların siyasal hayata katılımının tarihsel perde arkası:

Öncelikle Türk kadınının kamu alanına çıkışının cumhuriyetle başlamadığını kabullenmek gerekiyor. Yani, kadınlar, aniden, bir yasayla yurttaş olmadılar. Birinci Meşrutiyetle başlayan, İkinci Meşrutiyetle büyük bir ivme kazanan kadınların siyasal hak mücadelesi, kadın hareketini cumhuriyete taşıdı.

Osmanlının hukuk ve eğitim alanında yaptığı dönüşümler, kadının ev mekânının dışına çıkmasını sağladığı gibi, siyasallaşmasını, örgütlenmesini de teşvik ediyordu. 1858 tarihli Arazi Kanununda, kız ve erkek çocuklara eşit miras hakkının tanınması gibi yasal; kızlar için ilk rüştiyelerin, ebe ve öğretmen okullarının açılması gibi kurumsal; kadının ailede aşağıda olan konumunun dönem aydınlarınca eleştirilmesi gibi ideolojik değişimler; hiç değilse, İstanbul, Selanik gibi büyük kentlerde kadınların evin dışına taşınması imkânını sağlamıştı.

Nitekim, II. Abdülhamit döneminde ilk sonuçlarını vermeye başlayan Tanzimat maarifçiliği, klasik ev kadını yanında, o zamana kadar toplumun yabancısı olduğu iki değişik kadın tipini de ortaya çıkarmıştır: İşçi ve entelektüel kadın. Bu iki kategori, cumhuriyete giden süreçte kadının siyasallaşmasının temellerini attılar. İşçi kadın, kamusal görünürlüğünü, örgütler, dernekler aracılığıyla belirginleştirdi.

Yine bu dönemde, kadınların kurduğu, yardım dernekleri, eğitim dernekleri, kültür amaçlı dernekler, ülke sorunlarına ilişkin dernekler, feminist kadın dernekleri gibi birçok siyasî ve sosyal amaçlı, çok işlevli derneklere rastlanmaktadır.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Buyurun Sayın Göksel.

NÜKHET HOTAR GÖKSEL (Devamla) - Cumhuriyette kadınlar:

Bu döneme ilişkin kadınlarla ilgili hukukî süreçler 1920'lerde gündeme yerleşir, 1926 yılındaki Medenî Kanunla ilerleme kaydeder, daha sonra, 1933'te Köy Yasasının 20 ve 25 inci maddelerinin değiştirilmesiyle muhtar ve ihtiyar kurullarını seçmek, seçilmek hakkı kazanılır. 1934 yılında ise 1924 Anayasasının 10 uncu ve 11 inci maddelerine eklenen "ve kadınlar" sözcükleriyle Büyük Millet Meclisi için seçme ve seçilme hakkına sahip olunur.

1935 seçimlerinde 18 kadın Meclise girmiş; yüzde 4,5 ağırlığı oluşturmuştur. Bu dönemde, Fransız kadınları siyasal haklara sahip değilken, İngiliz kadınları bu haklara sahip olup, binde 1 ile binde 2,4 oranında temsil edilmekteydi.

Kadınlara armağan edilen haklar, özerk kadın inisiyatifinin dışında verilmiş olmasının yanı sıra, yeni Türkiye Devletinin dünyadaki otoriter rejimlerden farkını ortaya koymak gibi pragmatik bir amaca da hizmet etmekteydi. Yeni cumhuriyet, aynı zamanda, kadınlar üzerinden ne kadar demokratik olduğunu dünyaya ilan ediyordu. Medenî Kanun ve seçme seçilme hakkının uygulandığı dönemde, Avrupa'da, Hitler, Mussoloni gibi liderlerin işbaşında olduğunu düşünürsek, bu hakların, bir farkı ortaya koyması açısından, simgesel önemi elbette çok büyüktü. Bu dönemde, 1923-1927 programlarında kadınlara yer verilmemiş, 1931 programında ise kadınlara yönelik siyasetin temel amacı nüfusu artırmak, annelerin çocuklarını hastalıktan korumak olarak belirtilmiştir. Türk Kadınlar Birliğine siyasî haklar için mücadele etmeleri yerine Himayei Etfal Cemiyetinde çalışmaları önerilmiştir.

Cumhuriyetin kuruluşundan günümüze kadar olan dönemde yaygın kanı "kadınlara hiç mücadele etmedikleri halde siyasî haklar verildi" şeklindedir. Bunun bir anlamı da "kadınlara hak lazımsa onu da biz veririz" yaklaşımıdır.

Genel Türk tarihinin 19 uncu Yüzyılı için tartışmalı olan bu görüş, 20 inci Yüzyılın başları için de yine tartışmalılığını devam ettirmektedir. Kadınlarla ilgili gelişmeler çokpartili hayatla değişmiştir.

Türkiye'de askerî dönemlerden kadınlar da nasiplerini almış, örgütleri kapatılmıştır.

Günümüzde kadınların siyasal mücadelesi:

Günümüz kadın hareketi, 1980'lerden itibaren yeni bir mecraya yönelmiştir; özgürleşmeye daha yakın bir pozisyondadır; tek aktör patolojisinden kurtulma yönünde aşamalar kaydetmiştir; geleneksel özellikleri barındıran eski ideolojik kimliğinden uzaklaşmaktadır. Özellikle, sol kesimde, kadınlar, resmî ideolojiden özerkleşmektedir.

Diğer taraftan ise, geleneğin pekiştirdiği erkekegemen ideoloji, kadınlar tarafından sorgulanmaktadır. Dün, beden üzerinden inşa edilen söylemin gereği olarak açılarak kamusal alana müdahil olan kadınlar, bugün, kapanarak kendi iradeleriyle kamusal alana müdahil olmanın mücadelesini vermekteler. Dinî referanslı kadın hareketlerinin, en az resmî söylemi savunan kadın hareketleri kadar sivil, bireysel kimliğe daha çok vurgu yapan bir yönü olduğunu gözden kaçırmamak gerekiyor.

Türkiye'nin sosyolojik dönüşümü, Türk modernleşmesinin geçirdiği aşamalar, otantik değerlerin güçlenmesini motive etmiştir. Çokpartili hayat, demokratikleşme, ticarîleşme, kentleşme düzeyi, göç gibi faktörler, otantik değerlerin, simgelerin akışkanlığını hızlandırmış, dolayısıyla, bu değerlerin önemli bir bileşeni olarak yeni söylemleri güçlendirmiştir. Bu süreç, kadının siyasallaşmasının yöneldiği mecrayı köklü bir şekilde etkilemiştir.

Dünya parlamentolarındaki kadınların ağırlığını geçiyorum; Avrupa ülkelerinde yüzde 30'ların üzerinde, diğerlerinde yüzde 10'lar civarındadır.

Bugün için toplam nüfusun yarısına tekabül eden kadınların sınırlandırılmamış katılımı, demokrasi için gereklilik arz etmektedir. Bu da, büyük oranda kadın temsilcilerin kadınların temsilciliğini üstlenmeleri, bu konuda erkek temsilcileri teşvik etmeleriyle mümkün olacaktır.

Günümüze kadarki kadınların siyasî katılımıyla...

BAŞKAN - Sayın Göksel, lütfen konuşmanızı tamamlar mısınız.

NÜKHET HOTAR GÖKSEL (Devamla) - Son cümlem Sayın Başkan.

Bu gerçeklere rağmen, AK Parti, kadınlara ve kadınların siyasal katılımına büyük önem vermekte ve bunu uygulama alanına taşımaktadır. En yetkili organımız olan Merkez Karar Yönetim Kurulumuzun yüzde 20'sini kadınlar oluşturmaktadır. Yine, Partimiz Kadın Kolları, örgütlenmesini, tüm Türkiye düzeyinde gerçekleştirmiştir.

Bütün bunları, kadınlarımızın siyasî katılımında yeterli görmüyoruz ve her geçen dönem, bu katılımın artırılmasına yönelik çalışmalarımızı kararlılıkla sürdüreceğimizi ifade ediyoruz.

Kadınlara milletvekili seçme ve seçilme hakkının verilmesinin 69 uncu yıldönümünün herkese kutlu olmasını diliyor, Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Sayın Göksel, teşekkür ediyorum.

Saygıdeğer milletvekilleri; gündemdışı ikinci söz, geçirmiş olduğumuz 24 Kasım Öğretmenler Günü ve öğretmenlerin sorunlarıyla ilgili söz isteyen, Yalova Milletvekili Muharrem İnce'ye aittir.

Buyurun Sayın İnce. (CHP sıralarından alkışlar)

2. - Yalova Milletvekili Muharrem İnce'nin, Öğretmenler Günü münasebetiyle, öğretmenlerin meslekî ve ekonomik sorunlarına ve alınması gereken tedbirlere ilişkin gündemdışı konuşması

MUHARREM İNCE (Yalova) - Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; Öğretmenler Günü için söz almış bulunuyorum; sizleri ve değerli meslektaşlarımı saygıyla selamlıyorum.

Önce, öğretmen için bir tanım yapmak gerekirse, bence, en uygun tanım herhalde şu olur: Sürekli kendisinden istenen, bunun karşılığında ona bir şey verilmeyen kişidir. Ne istenir öğretmenden; yol gösterici olması, değişimci olması, savaşımcı olması, çağı yakalaması, örnek olması, geliştirici olması, yetiştirici olması, eğitici ve öğretici olması istenir. Bunun karşılığında öğretmene verilen, ilkokul mezunu bir parti yöneticisinin sürgün kararnamesidir. İktidarınızı kastederek söylemiyorum, bütün iktidarları kastederek söylüyorum, ülkenin gerçeğini söylüyorum; bu ülkede, parti yönetim kurullarının yetkileri, öğretmenlerin kaderini değiştirmektedir.

Burada, öğretmenlerin sorunlarını konuşurken, para meselesini gündeme getirmiyorum. "Bunlar isteniyor da, karşılığında kaç para veriliyor" mantığında değilim; bir anlayışı, bir felsefeyi, bir yaklaşımı, öğretmenlik mesleğine yakıştırılan bu durumu anlatmaya çalışıyorum.

Bu iş,  özel beceri isteyen,  özel  uzmanlık  isteyen bir iştir.  Millî Eğitim Temel Kanununun 42 nci maddesi de, bu mesleğin bir uzmanlık mesleği olduğunu belirtir. Bu, bir ruhtur, bir heyecandır, tiyatrodur, sanattır. Bir öğretmene, bir kentin geleceğini, yaşamsal derecede önemli mimarîsini çizme yetkisi verilmez; bir öğretmene, bir avukat gibi davalara girme yetkisi verilmez; bir öğretmen, ilaç yazamaz, reçete yazamaz, ameliyat yapamaz; ama, saydığım bu meslektekilerin tümü öğretmenlik yapabilir. İşte, yanlışlık buradadır. Her okuma yazma bilen, kendisini öğretmen sanmaktadır. Okuma yazma bilmekle, matematiği bilmekle, fiziği bilmekle onu öğretmek aynı şey değildir. Son yıllarda bu ülkede bir çözüm bulmuşlar, şu anda Bakanlığımız da bunu uyguluyor; hizmetiçi eğitim kursları... Mesleği ne olursa olsun bir kişiyi alıyorsunuz; otuz saat, kırk saatlik bir kurstan geçiriyorsunuz; ona bir öğretmenlik formasyonu, kimliği katıyorsunuz. Maalesef, bizim, en sevdiğimiz varlığımız çocuklarımızı emanet ettiğimiz bu meslek grubuna yaklaşımımız böyledir.

Değerli arkadaşlarım, Yalova'dan size bir örnek vermek istiyorum. Yalova'da iki okulun adı "Öğretmen Yusuf Ziya" ve "Müfettiş Hamdi Girgin" dir. Cumhuriyetin ilk yıllarında yapılan okullara öğretmenlerin, müfettişlerin adı verilirdi. Bu ad verme olayı, onlar bağış yaptıkları için ya da ideolojik boyutta bir katkı sağladıkları için değildi; eğitime, o yörenin başarısına, eğitim kalitesinin yükseltilmesine yaptıkları katkılardan dolayı öğretmenlerin adları okullara verilirdi. Siz, hiç, son yıllarda, bir öğretmenin adının bir okula verildiğini gördünüz mü, böyle bir şey yaşadınız mı?!

Değerli arkadaşlarım, ya bağış yapmışsa ya da militanlık yapmışsa bir yere adı verilir. Bu işe, öğretmene saygınlık kazandırılmadığı sürece, öğretmenin prestiji yükseltilmediği sürece, eğitimle ilgili sorunları uzun süre tartışacağız.

Bir başka sorun; öğretmenlerin yöneticilerle ilgili çok ciddî problemleri vardır. Değerli dostlarım hiç alınmasınlar; ama, öğretmenler ile eğitim sektörünün, Millî Eğitim Bakanlığının üst düzey yöneticileri arasında müthiş bir gelir adaletsizliği vardır. Bugün, il millî eğitim müdürü, yapılan bütün ehliyet sınavlarından para alır. Bir öğretmenin geliri ile bir millî eğitim müdürünün geliri arasında müthiş uçurumlar vardır. Öğretmenlikten kopmuştur eğitim yöneticileri ve altlarında makam arabalarıyla kendilerini farklı bir meslek grubunun insanı sanmaktadırlar.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

MUHARREM İNCE (Devamla) - Öğretmenlere büyük ölçüde eziyet etmekte, kendilerine itaat sağlamalarını, kendilerine ısrarla bağlı olmalarını istemektedirler; çünkü, kendileri, iktidar partilerinin yöneticilerine sıkı sıkıya bağlıdırlar. Emirleri... Bu iktidar için de böyleydi, bundan önceki için de böyle, ondan önceki için de böyle ve tahmin ederim ki, yakın gelecekte de hep böyle olacak. Eğitimin yöneticileri, bu ülkede öğretmenleri ezip, kendileri de parti teşkilatlarının önünde ezildiği sürece çocuklarımızın geleceği problemli olacaktır.

Değerli arkadaşlarım, beli plastikten yapılmış, iktidar partilerinin önünde eğilen eğitim yöneticileriyle bu ülkenin eğitim problemleri çözülmez; onlar, evrak imzalayan, ceza kesen, ceza veren yöneticiler konumuna gelmişlerdir.

Bir başka konu, 22 nci Dönem Parlamentosunun yapması gereken en değerli, en önemli iş, bence, Millî Eğitim Bakanının yetkilerinin kısılmasıdır. Mutlaka ve mutlaka Millî Eğitim Bakanının yetkilerini kısmalıyız. Hiçbir siyasetçinin elinde böylesine devasa bir güç olamaz, olmamalıdır. Sabah kalktığında yeni eğitim öğretim programları sunmamalıdır; buna hakkı olmamalıdır. Hatta, aynı iktidarın farklı iki bakanı -zaman zaman da aynı bakan- farklı zaman dilimlerinde farklı projeler ortaya koymaktadır.

Adında "millî" olan 2 tane bakanlığımız vardır; birisi, Millî Eğitim Bakanlığıdır. Bu konuda uzlaşmalıyız, anlaşmalıyız. Dayatmacı yaklaşımlarla eğitim problemlerini çözmemiz mümkün değildir. Bu konularda asgarî müştereklerde buluşmalıyız ve siyasetçilerin; yani, siyasetçi pozisyonundaki Millî Eğitim Bakanının yetkilerini mutlaka azaltmalıyız.

Değerli arkadaşlarım, en sevdiğimiz varlıklarımızı, çocuklarımızı emanet ettiğimiz, sonra da, bu konuda hiçbir şey yapmadığımız ortada. Eğer, bu ülkede, Cumhuriyet Bayramını Sevgililer Gününe kıyasladığınızda, Sevgililer Günündeki coşku daha fazlaysa, bizim, eğitimle ilgili problemlerimiz çok ciddî safhada demektir. Eğer, ulusal gelirden eğitime ayrılan payda sondan 17 nci ülkeysek, kişi başına eğitim yılımız 4,2 yılsa, okuma alışkanlığında 86 ncı ülkeysek, Avrupa Birliği ülkelerinde kişi başına eğitim harcaması 4 500 dolarken Türkiye'de 400 dolarsa, eğitimle ilgili sorunları beraber çözmeliyiz.

Çok yerel de olsa, bir sorunu, Sayın Başkanımın kendisinin de bir eski öğretmen olması nedeniyle birazcık hoşgörüsüne sığınarak aktarmak istiyorum.

Sayın Millî Eğitim Bakanımıza, Yalova'daki öğretmenlerin ekders ücretleriyle ilgili bir yazılı soru önergesi vermiştim. Bana verilen cevapta "ekders ücretlerinin ödenmesiyle ilgili çözümlenmeyen bir husus bulunmamaktadır" denilmektedir. Tarih, 24.7.2003. Bugün gelen bir faksta "ben yirmibeş yıllık bir öğretmenim, ilk defa 2003 yılında Yalova İli genelinde ders ücretlerinin ödenmesi konusunda çok yoğun sorunlar yaşandı; sorunlarımız devam ediyor" deniliyor. Bunu, Sayın Bakanın bilgisine arz ediyorum.

Değerli arkadaşlarım, eğitimle ilgili bu problemleri, ancak, beraber çözeriz; ama, ramazanda iftar çadırlarında açlık sorununu çözdüğünüz gibi, çocukları da Amerika'ya göndererek eğitim sorununu çözecekseniz, benim, ona söyleyecek bir şeyim yok.

Çok teşekkür ediyorum, hepinize saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın İnce.

Saygıdeğer milletvekilleri, gündemdışı üçüncü söz, Filistin Halkıyla Uluslararası Dayanışma Günü nedeniyle söz isteyen, Manisa Milletvekili Hüseyin Tanrıverdi'ye aittir.

Sayın Tanrıverdi, buyurun. (AK Parti sıralarından alkışlar)

3. - Manisa Milletvekili Hüseyin Tanrıverdi'nin, Filistin Halkıyla Uluslararası Dayanışma Gününe ilişkin gündemdışı konuşması

HÜSEYİN TANRIVERDİ (Manisa) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 1977'den beri, her 29 Kasım günü kutlanan; ama, bu yıl, ramazan bayramı tatiline denk gelen, Filistin Halkıyla Uluslararası Dayanışma Günü dolayısıyla, gündemdışı söz almış bulunuyorum; sözlerime başlamadan önce, şahsım ve Türkiye-Filistin Parlamentolararası Dostluk Grubu adına, Yüce Heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Malumunuz olduğu üzere, 29 Kasım günü, Birleşmiş Milletler Genel Kurulunun 29 Kasım 1977'deki oturumunda aldığı kararla, Filistin Halkıyla Uluslararası Dayanışma Günü olarak ilan edilmiştir. Türkiye-Filistin Parlamentolararası Dostluk Grubu Başkanı olarak, Ortadoğu'nun kanayan yarası Filistin davası hakkında, siz değerli arkadaşlarımı ve kamuoyunu bilgilendirmek istiyorum.

Filistin'in Ankara Büyükelçiliğinden tarafıma gönderilen, 2 Aralık 2003 tarihli beş sayfalık mektup, içler acısı durumu gözler önüne sermektedir. Uluslararası hukuku, insan haklarını, özgürlükleri, en başta da yaşama hakkını ayaklar altına alan uygulamalara imza atan mevcut İsrail Hükümeti, uzlaşmaz ve hukuk tanımaz tavrıyla ve bu anlamsız tavrındaki ısrarıyla, her geçen gün, barış ümitlerini zayıflatmaktadır. Dünyanın dört bir yanındaki Siyonistleri, kutsal topraklara yerleşmeye davet edebilecek kadar cüretkâr bir başbakanın idaresindeki İsrail güvenlik güçleri, kadın-erkek, yaşlı-çocuk, ihtiyar-genç ayırımı yapmadan, masum insanları, sivil halkı öldürüyor, sakat bırakıyor, hapislere tıkıyor ve dozerlerle, evleri, binaları yıkıyor; güvenlik bahanesiyle, şehirler arasında yeni Berlin duvarları inşa ediyor. İşte, bu ümitsiz ortamda, Filistin Halkıyla Uluslararası Dayanışma Gününün önemi bir kez daha anlam kazanıyor.

Tarihimizden ve inancımızdan gelen bağlarla yürekten bağlı olduğumuz Filistin Halkının yanında olan Türkiye Cumhuriyeti ve Türkiye Halkı, uluslararası toplumun dikkatini kutsal topraklarda yaşanan zulme, işkenceye ve insan hakları ihlallerine çekmeye çalışmakta, tüm Ortadoğu'da barış, istikrar ve güven ortamının tesis edilmesine katkıda bulunmak istemektedir.

Elli yılı aşkın bir süredir devam eden İsrail-Filistin çatışmasının temelinde, 29 Kasım 1947 tarihli Birleşmiş Milletler Genel Kurulunun 181 sayılı Kararının tam ve doğru bir şekilde uygulanamaması yatmaktadır.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 2002 yılının 29 Kasımında da Filistin Halkıyla Uluslararası Dayanışma Günü hatırlandı; ama, bir yıl içinde, Filistinliler için şartlar daha da ağırlaştı.

İsrail, yıllardan beri, kutsal topraklarda, açık bir şekilde insan haklarını ihlal etmekte, haksız bir işgalle Filistin Halkına baskı ve şiddet uygulamaktadır. Birleşmiş Milletlerce varlığı onaylanmış bir halkın topraklarını işgal eden İsrail, sivil halka karşı zulüm uygulamakta, silahsız ve masum Filistin Halkını evsiz, yurtsuz ve aşsız bırakmaktadır. İsrail güvenlik güçlerinin işkence uygulamaları sistemli bir biçimde sürmektedir. Bütün bunların yanında, İsrail, Filistin Devlet Başkanı Sayın Yaser Arafat'ı da kuşatma altına alarak, sürgüne göndermekle, hatta ölümle tehdit etti. İsrail tarafından tutuklanan çocuk, kadın ve meslek sahibi binlerce Filistinli, İsrail hapishanelerinde ağır şartlar altında tutulmaktadır. Bunların arasında, kaçırılarak tutuklanan Filistin Yürütme Meclisinin 5 üyesi de bulunmaktadır. Bu milletvekillerinin yargılaması İsrail'de yapılmaktadır. Bu durum kabul edilemez ve hukuka aykırı bir uygulamadır.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

HÜSEYİN TANRIVERDİ (Devamla) - Türkiye-Filistin Parlamentolararası Dostluk Grubu Başkanı olarak, Filistin Yürütme Meclisi üyelerine yönelik insanlıkdışı bu uygulamanın bir an önce son bulmasını istiyoruz. İsrail'in bu politikalarını, barışa ve huzura karşı vurulmuş bir darbe olarak görüyoruz. Bu uygulamalar çözüme değil, çözümsüzlüğe hizmet etmektedir. Bütün bu bilgiler, Filistin sorununun hâlâ sıcaklığını koruduğunu, Filistin'in bir kanayan yara olmaya devam ettiğini açıkça ortaya koyuyor. Bu yaranın sarılması, orada mağdur edilen insanlara el uzatılması, onların dertleriyle dertlenilmesi, bütün insanlığın kutsal saydığı değerlere ve Filistin topraklarındaki diğer İslamî eserlere sahip çıkılması, hem medeniyet anlayışımızın bir gereği hem de insanî bir sorumluluğumuzdur.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; İsrail'in Filistin'de yürüttüğü saldırının ortaya çıkardığı birçok olumsuz sonuç vardır. Masum insanların hayatlarını kaybetmesi yanında, bir başka olumsuzluk da, uluslararası toplumun temel değerlerinin ve bu değerlerin ifadesini bulduğu Birleşmiş Milletlerin ilke ve fonksiyonlarının zaafa uğratılması ve etkisiz bir konuma iletilmesidir. Dünya kamuoyu, küreselleşen medya kanalları aracılığıyla izledikleri ekranlardan sadece İsrail'in insanlıkdışı uygulamalarını seyretmiyor, aynı zamanda ve daha da vahimi, dünya düzeni ve insanlığın geleceği hakkında karamsarlık ve şüpheye de kapılıyor; çünkü, İsrail'in saldırganlığının uluslararası topluma rağmen devam etmesi ve giderek artması, Ortadoğu'daki akan kana çözüm bulma çabalarını sonuçsuzluğa itmektedir. Türkiye Halkı, Filistin Halkıyla dayanışmasını her vesileyle dile getirmiştir. İsrail, işgal ettiği topraklardan çekilmelidir. Filistin Halkı, kendi geleceğini belirlemiş ve devletini kurmuştur. Bu durumun meşruiyeti tartışmasızdır. Dolayısıyla, sorunun barışçıl yolla çözümü mümkündür.

Türkiye-Filistin Parlamentolararası Dostluk Grubu olarak, İsrail Halkının da, tüm halklar gibi barışı savunduğuna inanıyoruz. Halklar, kardeşliği ve barışı istemektedirler. Gerek Filistinli gerekse İsrailli sivil nüfusun, kadınların, çocukların bu savaştan ve çatışma ortamından zarar görmelerini ve yaşamlarını yitirmelerini derin bir üzüntüyle izliyoruz. Bütün silahlı güçlerin barışa bir şans tanımalarını istiyoruz. Filistin semalarında, artık, savaş uçakları, top mermileri değil, çocukların uçurtmalarını görelim. Çocukların ellerinde taşlar, sapanlar değil, kalemler olsun. Silahların ve bombaların, artık, insanlara ölüm kusmasını istemiyoruz. Bölgede adil ve kalıcı bir barışın hâkim olması, istikrarın ve huzurun sağlanması sadece bölgeye değil, inanıyorum ki, tüm dünyaya barış getirecektir.

Bu duygu ve düşüncelerle, sizleri, tekrar, saygıyla selamlarken, Filistin Halkına, sonsuza kadar sürecek barış içinde geçirecekleri yıllar diliyorum.

Teşekkür ederim. (Alkışlar)

BAŞKAN - Sayın Tanrıverdi, teşekkür ediyorum.

Saygıdeğer milletvekilleri, Başkanlığın Genel Kurula diğer sunuşları vardır.

2 adet Meclis soruşturması önergesi vardır; okutuyorum:

B) Gensoru, Genel Görüşme, Meclİs SoruşturmasI ve Meclİs AraştIrmasI Önergelerİ

1. - Samsun Milletvekili Haluk Koç ve 55 milletvekilinin Türkbank ihalesi sürecinde malın satımında ve değerinde fesat oluşturacak ilişki ve görüşmelere girdikleri iddiasıyla eski Başbakan A. Mesut Yılmaz ve Devlet eski Bakanı Güneş Taner haklarında Meclis soruşturması açılmasına ilişkin önergesi (9/6)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Yolsuzlukların sebeplerinin, sosyal ve ekonomik boyutlarının araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla kurulan Meclis Araştırması Komisyonu (10/9) raporunda açıklandığı üzere;

Türkbank ihalesiyle ilgili olarak, 20 nci Yasama Döneminde (9/43) esas numaralı Soruşturma Komisyonu kurularak, soruşturma sonucunda 8/7 oy çokluğuyla TCK 240 ıncı maddesi uyarınca görevin kötüye kullanılması suçundan Yüce Divana sevkine gerek olmadığına dair kararla sonuçlandırılmış ise de,

Devlet Denetleme Kurulu raporunun Meclis Soruşturma Komisyonunun kararından sonraki bir tarihe rastlaması, yine, ihale süreciyle ilgili yapılanların ihaleye müdahale anlamını taşıdığı açık olduğundan ve sonradan elde edilen yeni deliller ve komisyonumuzca bilgisine başvurulan Mesut Yılmaz'ın kusurlu olduğunu kabul ettiğine ilişkin beyanlarından,

Korkmaz Yiğit ve Hayyam Gariboğlu ve Güneş Taner'in cevaplar doğrultusundaki, raporda yer alan belge ve bilgiler,

Karara muhalefet eden üyelerin gerekçelerinin daha haklı mesnetlere dayandığı,

Suçun niteliğinin, TCK 240 anlamında olmayıp Başbakan ve ilgili bakanın "500 000 000 dolardan aşağı verirseniz iptal ederim" diyerek ihaleye direkt müdahalede bulundukları, ihaleye katılanlardan biri hariç hepsiyle görüştükleri, birinden aldığı bilgiyi bir başkasına aktardıkları, raporun bu doğrultuda hazırlandığı halde kararın fiile uygun olmadığı,

Bu haliyle, mülkiyeti TMSF'na ait olması sebebiyle devlet malı olduğunda kuşku bulunmayan Türkbankın ihalesinde (kapalı teklif usulü artırma) anlatılan şekildeki eylemlerle, ihale sürecinde, malın satımında ve değerinde fesat oluşturacak ilişki ve görüşmelere girilmesinin Mesut Yılmaz ve Güneş Taner bakımından, TCK'nun 205 inci maddesi kapsamında değerlendirilmesi gerektiği düşüncesine ulaşılmıştır.

Dönemin Başbakanı Mesut Yılmaz ve Devlet Bakanı Güneş Taner'in fiillerinin TCK 205 inci maddesinde tarif edilen devlet hesabına yapılan alım-satıma fesat karıştırma suçunu oluşturacağı düşüncesiyle haklarında, Anayasanın 100, İçtüzüğün 107 nci maddesi gereğince Meclis soruşturması açılmasını arz ve teklif ederiz.

  1 - Haluk Koç                                (Samsun)

  2 - Ali Topuz                                (İstanbul)

  3 - K. Kemal Anadol                                (İzmir)

  4 - Kemal Kılıçdaroğlu                                (İstanbul)

  5 - Ahmet Güryüz Ketenci                                (İstanbul)

  6 - Mahmut Yıldız                                (Şanlıurfa)

  7 - Yüksel Çorbacıoğlu                                (Artvin)

  8 - Şevket Gürsoy                                (Adıyaman)

  9 - Mustafa Sayar                                (Amasya)

10 - Oya Araslı                                (Ankara)

11 - Ayşe Gülsün Bilgehan                                (Ankara)

12 - Eşref Erdem                                (Ankara)

13 - Muzaffer R. Kurtulmuşoğlu                                (Ankara)

14 - Feridun Ayvazoğlu                                (Çorum)

15 - Osman Özcan                                (Antalya)

16 - Yaşar Tüzün                                (Bilecik)

17 - Züheyir Amber                                (Hatay)

18 - Abdulaziz Yazar                                (Hatay)

19 - Mevlüt Coşkuner                                (Isparta)

20 - Şükrü Mustafa Elekdağ                                (İstanbul)

21 - Ali Rıza Gülçiçek                                (İstanbul)

22 - Onur Öymen                                (İstanbul)

23 - Mehmet Sevigen                                (İstanbul)

24 - Bülent Tanla                                 (İstanbul)

25 - Bülent Baratalı                                (İzmir)

26 - Türkân Miçooğulları                                (İzmir)

27 - Muharrem Toprak                                (İzmir)

28 - Halil Tiryaki                                (Kırıkkale)

29 - Salih Gün                                (Kocaeli)

30 - Mehmet Sefa Sirmen                                (Kocaeli)

31 - Ersoy Bulut                                (Mersin)

32 - Vahit Çekmez                                (Mersin)

33 - Ali Oksal                                (Mersin)

34 - Şefik Zengin                                (Mersin)

35 - Mehmet Şerif Ertuğrul                                (Muş)

36 - Necati Uzdil                                (Osmaniye)

37 - Atilla Başoğlu                                (Adana)

38 - Gaye Erbatur                                (Adana)

39 - İsmet Çanakçı                                (Ankara)

40 - Özlem Çerçioğlu                                 (Aydın)

41 - Mehmet Mesut Özakcan                                (Aydın)

42 - Osman Kaptan                                 (Antalya)

43 - Mehmet Semerci                                (Aydın)

44 - Ramazan Kerim Özkan                                (Burdur)

45 - Kemal Demirel                                (Bursa)

46 - Ali Dinçer                                (Bursa)

47 - Ahmet Küçük                                (Çanakkale)

48 - V. Haşim Oral                                (Denizli)

49 - Mesut Değer                                (Diyarbakır)

50 - Necdet Budak                                (Edirne)

51 - Ahmet Yılmazkaya                                (Gaziantep)

52 - İnal Batu                                (Hatay)

53 - Memduh Hacıoğlu                                (İstanbul)

54 - Birgen Keleş                                (İstanbul)

55 - Zeynep Damla Gürel                                (İstanbul)

56 - Vezir Akdemir                                 (İzmir)

BAŞKAN - Bilgilerinize sunulmuştur.

Diğer önergeyi okutuyorum:

2. - Samsun Milletvekili Haluk Koç ve 55 milletvekilinin, Bakanlığı sırasında enerji ve doğalgaz anlaşmalarında Türkiye aleyhine anlaşma ve uygulamaların yapılmasına yol açtığı iddiasıyla Enerji ve Tabiî Kaynaklar eski Bakanı Mustafa Cumhur Ersümer ile ayrıca, bakanlıkları sırasında DSİ Genel Müdürlüğünde usulsüz uygulamalara onay verdikleri iddiasıyla Enerji ve Tabiî Kaynaklar eski Bakanları Mustafa Cumhur Ersümer ve Zeki Çakan haklarında Meclis soruşturması açılmasına ilişkin önergesi (9/7)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Yolsuzlukların sebeplerinin, sosyal ve ekonomik boyutlarının araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla kurulan Meclis Araştırması Komisyonu (10/9) raporunda açıklandığı üzere;

Doğalgaz anlaşmalarında:

1970'li yıllarda yaşanan petrol krizinden sonra bütün dünyada olduğu gibi ülkemizde de alternatif enerji kaynakları arayışlarına başlanmıştır. Ülkemizde doğalgaz ilk kez 1976 yılında TPAO'nun Trakya ve Çamurlu sahalarında üretiminin başlamasıyla, birkaç sanayi tesisinde kullanıma sunulmuştur. Doğalgazın değişik sektörlerde daha geniş kullanıma sunulması çalışmaları doğrultusunda, ülkemiz rezervlerinin yetersiz kalması nedeniyle öncelikle doğalgaz rezervlerine sahip komşu ülkelerle müzakerelere başlanmıştır. Türkiye ile eski SSCB arasında 1984 yılında çerçeve, 1986 yılında ticarî anlaşma imzalanmış ve bu kontrat gereğince 1987 yılı itibariyle doğalgaz ithalatı başlamıştır.

Ülkemizde yaşanan ekonomik krizlerin sanayi sektörünü etkilemesi nedeniyle, tüketimin bir miktar azalması söz konusu olabilirse de, doğalgaz tüketim gerçekleşmeleri ile tahminlerdeki sapmaların, gerçekçi olmayan aşırı talep tahminleri yapılmasından kaynaklanmıştır.

Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanlığı, 1990 ve 1995 yıllarında yaptığı gaz talep ve tahmin çalışmalarında 2010 yılı için ihtiyacımızı 19 ve 31 milyar metreküp olarak tespit etmiştir. Devlet Planlama Teşkilatı ise, bu ihtiyacı, 2010 yılı için 30, 2020 yılı için ise 38 ilâ 40 milyar metreküp olarak tespit etmiştir. BOTAŞ'ın 1995 yılı sonu itibariyle yaptığı doğalgaz talebi tahminleri ise 2010 yılı için 17 ilâ 25, 2020 yılı için ise 38 ilâ 40 milyar metreküptür. Mavi Akım Projesinin gündeme gelmesiyle, Enerji Bakanlığının rakamları, 2010 yılı için 55, 2020 yılı için ise 82 milyar metreküp olarak değiştirilmiştir.

DPT Müsteşarı Orhan Güvenen'in Ekim 1999'da görevden ayrılmasından önce, DPT'nin rakamları da Enerji Bakanlığıyla uyumlu hale getirilmiştir. Oysa, dönemin DPT Müsteşarı Orhan Güvenen'in 30 Haziran 1999'da Enerji Bakanlığına gönderdiği yazıda, özetle; "Müsteşarlığımızca yapılan çalışmada, 2005 yılı itibariyle elektrik enerjisi sektöründe yaklaşık 15 milyar metreküp doğalgaz ihtiyacı gözükmesine karşılık, BOTAŞ Genel Müdürlüğü tarafından 2005 yılı için aynı amaçla 30 milyar metreküp gazın tüketilmesinin planlandığı ve buna göre gaz alım bağlantılarına gidildiği görülmektedir. Bu durumda, 2005 yılında, yine yaklaşık 15 milyar metreküp gazın ihtiyaç olmaması nedeniyle tüketilemeyeceği ve bedelinin "take or pay" (al veya öde) şeklindeki anlaşmalar gereğince ödenmek durumunda kalınacağı, gazın tüketilmek istenmesi halinde de gereksiz santral yatırımlarına girileceği anlaşılmaktadır. Bu nedenle, BOTAŞ Genel Müdürlüğü tarafından ortaya konmuş olan tablonun gözden geçirilerek ihtiyaç olmayan santral projelerinin listelerden çıkarılmasında, buradan hareketle, yıllar itibariyle, ülkemizin doğalgaz ihtiyacının, konut ve sanayi sektörlerinin ihtiyaçları da dikkate alınarak, gerçekçi bir şekilde belirlenmesinde ve doğalgaz alım anlaşmaları ile iletim ve dağıtım projelerinin buna göre planlanmasında ve yapılmasında ülkemizin menfaatının bulunduğu; aksi takdirde, sağlıksız gözüken doğalgaz planlama çalışmalarının, gelecekte, ekonomiye ciddî bir yük getireceği anlaşılmaktadır" denilmektedir.

DPT'nin 30 Haziran 1999 tarih ve 260/2253 sayılı yazısının 4 üncü sayfasında yer alan açıklamaları, enerji planlaması çalışmalarının ciddiyetle yapılmadığı, Bakanlığın listelerinde yer alan birçok projenin değerlendirmeye alınmasının mümkün olmadığı, BOTAŞ Genel Müdürlüğü tarafından gönderilen birçok bilginin, eski çalışmalara dayanan, geçerliliği kalmayan bilgiler olduğu, DPT elemanlarıyla yapılan çalışmalarda aynı kuruluş elemanlarınca dile getirilen kendi bilgileriyle çeliştiği, toplantılar sonucu gündeme getirilmeyen bazı projelerin eklendiği ve birçok projenin tamamlanma tarihlerinin gerçekçi olmadığının müşahede edildiği, örneğin, Mavi Akımda 2000 yılında gaz alınabileceği tahmininin gerçekçi olmadığı, İran'dan alınan gazın Iğdır'da kurulacak 500 megavatlık santralla eliminesi öngörüsünün mümkün olmadığı; zira, bu santralın yapımının 2004'te öngörüldüğü, Denizli doğalgaz santralının da aynı şekilde planlandığı ve burada da 2009 yılına kadar elektrik enerjisine ihtiyaç duyulmadığı halde planlandığı, kısacası, öngörülen elektrik tahmin tüketimleri ile doğalgaz tahminlerinin hayalî olarak yükseltildiği belirtilmiştir.

Dünya Enerji Ajansı, Dünya Bankası ve büyük enerji şirketleri, 2000 yılı itibariyle, 2010 yılında Türkiye'nin doğalgaz ihtiyacını 35 milyar metreküp civarında tahmin etmişlerdir.

Mavi Akım olarak isimlendirilen anlaşmaya göre; ülkemize 2001 yılında 2 milyar metreküple başlamak üzere, yıllar içinde giderek artan bir biçimde 2008'de 16 milyar metreküp gazın transferi amaçlanmıştır.

Türkiye'nin enerji ve buna bağlı gaz talebinin yüksek hesaplanması, plansız olarak santral inşa taahhüdüne girilmesi, buna bağlı olarak kısıtlı kaynakların, gereksiz ya da gereğinden fazla yatırımlara yönlendirilmesi, devlet adına gaz temin taahhüdünde bulunulması nedenleriyle bu anlaşma yapılırken Türkiye'nin temel stratejik çıkarlarının gözönüne alınmadığını söylemek mümkündür.

Doğalgaz anlaşmalarıyla ilgili süreç aşağıdaki gibi gelişmiştir.

Batı Hattından Rus Doğalgazı Alınması Sürecindeki Gelişmeler:

BOTAŞ ile Gazexport arasında yapılan 14.2.1986 tarihli sözleşmeye göre, 1987 yılından beri Rusya Federasyonundan (o zamanki adıyla SSCB) doğalgaz satın alınmaktadır. Rusya Federasyonu, doğalgazı, RAO-Gazprom adlı ana şirkete bağlı bir ihracat şirketi olan Gazexport eliyle satmaktadır.

Anlaşmanın fiyat revizyonu maddesinde, fiyat revizyonuna ilişkin koşullar belirlenmektedir. Bu maddede yer alan hükümler aşağıda verilmektedir: Taraflar, Batı Avrupa Enerji Pazarında, fiyatı etkileyen, tarafların kontrolü dışında oluşmuş bir değişiklik olduğunda ve/veya fiyat formülünden çıkan fiyat bu gelişmeleri yansıtmıyorsa, yazılı ve nedene dayalı bildirimde bulunarak fiyat revizyonu isteme hakkına sahiptir. Taraflar fiyat revizyonunu yaparken Batı Avrupa'daki uzun dönemli ve büyük miktarlı anlaşma fiyatlarını dikkate almak zorundadırlar. Ancak, doğalgaz fiyatı, her halükârda, Türkiye'de enerji pazarında doğalgaza rakip yakıtlarla rekabet edebilir seviyede olmak zorundadır. Taraflar, doğalgaz teslimatları başlamadan 6 ay önce ilk fiyat revizyonunu talep edebilir. Doğalgaz teslimatının başlangıç tarihinden itibaren her iki tarafın da ilk 10 yılda ikişer defa ve ikinci 10 yılda ise yine ikişer defa fiyat revizyon isteme hakları olup, iki fiyat revizyonu arasında en az üç yıllık bir süre olmak zorundadır. Taraflar aksini kararlaştırmadıkça, yukarıda belirtilen süre kısıtları dikkate alınmadan fiyat revizyonu yapılamaz.

Bu çerçevede, ilk fiyat revizyonu, BOTAŞ tarafından, gaz alım başlangıcından önce talep edilmiş ve kontrattaki fiyat formülü hiç uygulanmadan fiyat revize edilmiştir. 1 Haziran 1987 tarihinden itibaren geçerli olan fiyat revizyonuyla, BOTAŞ tarafı fiyatı yaklaşık yüzde 19 oranında indirmiş bulunmaktadır. (30 Temmuz 1987 tarihli Addendum No: 1) Bu indirim hesabı 1987-1994 yılları arasındaki ortalama fiyatlardan yapılmıştır.

İkinci fiyat revizyonu, Rus tarafının talebi üzerine, 1.1.1994 tarihinden itibaren geçerli olmak üzere yapılmıştır. Bu revizyonla, fiyat, 1.1.1994 itibariyle yaklaşık yüzde 25 oranında artırılmış olup, 1994'ten 2002 dördüncü döneme kadarki fiyatların ortalamalarından hesaplandığında, yaklaşık yüzde 10'dur. (24.3.1994 tarihli Addendum No:2) Yine, 24.3.1994 tarihinde imzalanan protokolle, 1994-1995 yılları için her 1 000 metreküp başına 3 dolar ilave yapılmıştır. (24.3.1994 tarihli Protokol) 24.3.1994 tarihinde  imzalanmış  olan  protokolle,  alım  fiyatı, 54,06 Amerikan Doları/1 000 santimetreküpten, formülde yapılan değişiklikle yüzde 25 oranında artırılarak, 67,52 Amerikan Doları/1 000 santimetreküpe çıkarılmış, buna ilave olarak, 1992-1995 yılları arasında (önceki döneme ilişkin sağlıklı kayıtlar bulunamamıştır) teslim basıncından kaynaklanan 13 235 780 Amerikan Doları alacaktan vazgeçilmiştir. Ancak, bu değişikliklerin yapılabilmesi hususunda, her iki belgeyi imzalayan Genel Müdür Hayrettin Uzun ve Doğalgaz Daire Başkanı Gökhan Yardım'ın önceden yetkilendirilmedikleri anlaşılmıştır.

Zira, 14.2.1986 tarihinde Sojuzgazexport'la imzalanan yılda 6 milyar metreküp doğalgazın alımına ilişkin sözleşmenin 12 nci maddesi yedinci bendi gereğince, sözleşmenin geçerlilik kazanabilmesi için BOTAŞ Yönetim Kurulunun onayı gerektiğinden, hukukî tabiriyle "usulde ve yetkide paralellik" ilkesi gereğince, sözleşmede yapılacak her türlü değişikliğin de hukuken geçerlilik kazanabilmesi için, bu değişikliklerin de BOTAŞ Yönetim Kurulunun onayına sunulması veya bu belgelerin imzalanması hususunda önceden yetki verilmesi gerekmektedir.

BOTAŞ ve Gazexport arasında 24.3.1994 tarihinde imzalanan bu zeyilnamede, anlaşma kapsamında, daha önce, 30.7.1987 tarihinde yapılan Zeyilname I'de değiştirilmiş bulunan 5 inci maddenin tekrar tadili yapılmış ve sözleşmenin fiyat formülü yeniden belirlenmek suretiyle, fiyat revizyonu gerçekleştirilmiştir. Aynı protokolle, 1994-1995 yılları için, her 1 000 metreküp başına 3 dolar ilave yapılmıştır.

Yukarıdaki gelişmelerden de görüleceği üzere, bu oranda artış şartlarının oluşup oluşmadığına bakılmaksızın, doğalgaz fiyatının yüzde 25 oranında artırıldığı, buna ilave olarak, fiyata 3 dolar ilave edildiği, bunlarla birlikte, sözleşme gereği BOTAŞ'a ödenmesi gereken 13 235 780 Amerikan Doları alacaktan da vazgeçildiği görülmektedir. Ayrıca, 1992 yılından önceki dönemde de, kayıtların sağlıklı tutulmamasından dolayı, kayıplar olabileceği düşünülmektedir.

Bu tutarlara ilave olarak, Turusgazın; 7 500 000 000 metreküp/yıl doğalgaz alımına ilişkin ilk sözleşmesi kapsamında hesaplanan ve bakiye kalan tutar olan 1 875 816 Amerikan Doları ilave edildiğinde, Turusgaz firmasından, 2000 yıl sonu itibariyle bakiye indirim tutarları alacağımız toplam olarak 1 958 044 Amerikan Dolarına ulaşmaktadır.

Doğalgaz alım sözleşmelerinin ilgili hükümlerinden kaynaklanan teslim basıncı ve eksik miktarlara ilişkin indirim tutarlarının, satıcılar tarafından, öngörülen dönemlerdeki faturalarda gösterilmemiş olması, genel anlamda, sözleşmeye aykırı bir durum teşkil etmektedir.

Yapılan ikinci fiyat revizyonunda, ülkemiz menfaatlarının korunması yoluna gidilmediği, Rus tarafının bu revizyondan fevkalade avantajlı çıktığı anlaşılmaktadır. Bu revizyonu imza eden BOTAŞ Genel Müdürü ve Daire Başkanının Yönetim Kurulundan yetki almadan bu işlemi yapmış olmaları da bu revizyonun normal bir revizyon olmadığını göstermektedir.

Üçüncü fiyat revizyonu BOTAŞ tarafından Temmuz 2000 tarihinde talep edilmiş olup, fiyat revizyon görüşmeleri 2002 yılı ağustos ayına kadar devam etmiş ve fiyat indirimini de içeren bir paket halinde fiyat revizyon görüşmeleri 26 Ağustos 2002 tarihinde imzalanan protokolle nihaî hale getirilmiştir. Bu protokol doğrultusunda anlaşmaya yönelik yapılan zeyilnameler 23 ve 24 Eylül 2002 tarihlerinde imzalanmıştır.

Doğalgaz alım-satım sözleşmelerinde fiyat revizyonlarının hangi şartlarda ve nasıl yapılacağı açıkça belirlenmiştir. Bu şartlar gerçekleştiğinde tarafların, her 10 yılda 3'er yıldan az olmamak kaydıyla ikişer defa fiyat  revizyonu isteme  hakkına sahip olacakları,  fiyat revizyon  görüşmelerinin 2-3 yıl gibi çok uzun sürelerde tamamlanabildiği, bu yüzden istenilen fiyat indirimi veya artışlarının, tarafların birbirlerine fiyat revizyonu isteklerini yazılı bildirdikleri tarihten itibaren geçerli olduğu, bunun da geçmişte örneklerinin bulunduğu ve Türkiye'nin gaz anlaşmalarının yürürlüğe girdiği 1987 yılından bu yana fiyat revizyon isteklerinin üretici ülkeye bildirildiği tarihten itibaren fiyat indirimi ve/veya artışı olarak yürürlüğe konulduğu bilinmektedir.

Ağustos 2002 tarihinde Rusya ile yapılan fiyat revizyonunda ise; Temmuz 2000 tarihinde BOTAŞ'ın, hem Gazexport hem Turusgaz için fiyat indirimi isteğini yazılı bildirdiği halde, BOTAŞ Yönetiminin bu durumu dikkate almadan, fiyat indirimini anlaştıkları tarih olan Eylül 2002'den başlattığı, Temmuz 2000-Eylül 2002 tarihleri arasında Rusya Federasyonundan 2 yıl 2 aylık toplu olarak alınması gereken yaklaşık 166 000 000 dolardan vazgeçildiği, fiyat indirimlerinin seçimlere yetiştirilmesi kaygısıyla düşük oranda tutulduğu, indirim oranının ortalama yüzde yüzde 6 olduğu, 1994 yılında Ruslara yüzde 25 fiyat artışı verildiği ve toplu para ödendiği, karşılıklılık ilkesine göre, en aşağı yüzde 12-15 indirim alınmasının gerektiği, fiyat revizyonlarının bir sonraki fiyat görüşmelerine kadar sürdüğü ve bu sürenin minimum 3 yıl olduğu sözleşmede yer almasına karşın, yapılan fiyat revizyonunun Eylül 2002-1.1.2005 tarihleri arasında geçerli kılındığı; yani, 2 yıl 4 ay gibi, kontrata uymayan bir süreyle sınırlandırıldığı; bundan da öte, yapılan fiyat revizyonuyla, 1.1.2005 tarihinde, hiçbir görüşme ve müzakere yapmadan Ruslara otomatik yüzde 6 gibi bir fiyat artışı verilerek bir sonraki fiyat pazarlığının bu fiyat üzerinden yapılmasına imkân sağlandığı, kontrattaki 54 barlık basıncın 51 bara indirildiği; bu nedenle, BOTAŞ'ın işletme masraflarının artacağı, BOTAŞ'ın da bu artışı nihaî tüketiciye yansıtacağı, BOTAŞ asgarî alım taahhüdü kadar doğalgazı ancak alabilirken, bütün rakamları, daha yüksek olan kontrat miktarından hesaplayarak elde edilecek kazançların yüksek gösterildiği; buna ilave olarak, 10 yılda iki fiyat revizyon hakkının da tek fiyat revizyonu kullanımına indirildiği anlaşılmıştır.

Mavi Akım Hattı:

15 Aralık 1997 tarihinde Başbakan Mesut Yılmaz, Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanı Cumhur Ersümer, Rusya Federasyonu Başkanı V. Çernomirdin ve Rusya Federasyonu Enerji ve Yakıt Bakanı S. Kiriyenko arasında, Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Rusya Federasyonu Arasında Rus Doğalgazının Karadeniz Altından Türkiye Cumhuriyetine Sevkıyatına İlişkin Anlaşma imzalanmıştır.

Anlaşmaya göre: "Söz konusu doğalgaz boru hattı, Rusya Federasyonunun topraklarında ve Karadeniz'in altında RAO Gazprom tarafından; Türkiye Cumhuriyetinin topraklarında ise, RAO Gazpromun ana inşaat şirketi ile Türk şirketlerinin oluşturacağı bir konsorsiyum tarafından inşa edilecektir."

Rus şirketi Stroytransgaz, BOTAŞ'a, 18 Aralık 1997 tarihli bir mektup yazarak, Turan Hazinedaroğlu İnşaat ve Ticaret AŞ ve Öztaş İnşaat ve Ticaret AŞ firmalarıyla bir konsorsiyum (OHS Konsorsiyumu) kurduğunu bildirmiştir. 2 Aralık 1997 tarihinde -Rusya Federasyonu ile henüz anlaşma imzalanmadan önce- kurulan bu konsorsiyumun lideri Stroytransgazdır. Henüz sözleşme yapılmamış olduğundan, 29 Ağustos 1997 tarihli anlaşmada, inşaatın kimler tarafından yapılacağı hususu kararlaştırılmamıştır. Esasen, iki ülke Enerji Bakanlıkları arasında imza edilmesi gereken ve Mavi Akım Anlaşması gibi çok boyutlu ve çok önemli bir anlaşmanın devletin üst kademelerinin bilgisi dışında ve onayı olmadan, kamuoyunda tartışmaya açılmadan, RAO-Gazprom Yönetim Kurulu Başkanı ile TC Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanı Cumhur Ersümer tarafından imza edilmiştir.

Mavi Akım fiyat formülüyle ilgili gelişmeler:

29 Ağustos 1997 tarihinde Rus Doğalgazının Karadeniz'den Türkiye'ye Teslimatına İlişkin İşbirliği Anlaşması, dönemin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanı Cumhur Ersümer ile Gazprom yetkilileri arasında imzalanmıştır. İşbirliği Anlaşmasında "taraflar,  doğalgaz fiyatının Samsun teslimi olarak 10 Aralık 1996 tarihinde Gazexport ile Turusgazın müstakbel ortakları arasında imzalanan kontrattaki fiyat ve fiyat formülünden daha yüksek olmayacağına karar vermişlerdir" hükmü bulunmaktadır.

Bu doğrultuda, 24 Eylül 1997 ve ayrıca 3 Ekim 1997 tarihlerinde BOTAŞ ve Gazexport, Mavi Akım Doğalgaz Alım Satım Anlaşmasının fiyat maddesini, 10 Aralık 1996 tarihli Gazexport ile Turusgazın müstakbel ortakları arasındaki Doğalgaz Alım Satım Anlaşmasında fiyat maddesinde yer alan fiyat formülü doğrultusunda belirleyerek paraflamışlardır. Burada yer alan fiyat formülünde yüzde 3,5 kükürtlü fueloilin baz değeri, F01 olarak yer almaktadır. Fiyat maddesinin tanımlar kısmında yüzde 3,5 kükürtlü fueloilin baz değeri, F00 olarak ve sabit bir katsayı olarak tanımlanmaktadır. (24 Eylül 1997 tarihli paraflı metin, 3 Ekim 1997 tarihli paraflı metin)

15 Aralık 1997 tarihinde Rus Doğalgazının Karadeniz Altından Türkiye Cumhuriyetine Sevkıyatına İlişkin Hükümetlerarası Anlaşma imzalanmıştır. Hükümetlerarası Anlaşmanın 2 nci maddesi kapsamında "Rusya Federasyonundan Türkiye'ye Karadeniz altından döşenecek boru hattı ile ilave 16 milyar metreküp doğalgaz teslimatının teknik, ticarî, idarî ve uygulama koşulları, işbu hükümetlerarası anlaşma ve 29 Ağustos 1997 tarihli Rus Doğalgazının Karadeniz'den Türkiye'ye Teslimatına İlişkin İşbirliği Anlaşması çerçevesinde BOTAŞ ve VEP, Gazexport-RAO Gazprom arasında imzalanan alım satım kontratı ile belirlenecektir" hükmü bulunmaktadır.

Hükümetlerarası Anlaşmanın, Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından 1 Nisan 1998 tarihli ve 4357 sayılı Kanunla onaylanması uygun bulunmuş ve 30 Nisan 1998 tarihinde Bakanlar Kurulu tarafından 12 Mayıs 1998 tarihli Resmî Gazetede yayımlanmıştır.

15 Aralık 1997 tarihinde Mavi Akım Doğalgaz Alım Satım Anlaşması imzalanmıştır. Doğalgaz Alım Satım Anlaşmasının fiyat maddesi içinde yer alan fiyat formülü, 29 Ağustos 1997 tarihli İşbirliği Anlaşması ve 15 Aralık 1997 tarihli Hükümetlerarası Anlaşma doğrultusunda belirlenmiştir. Bu anlaşmadaki fiyat formülünde yüzde 3,5 kükürtlü fueloilin baz değeri, FO1 olarak yer almaktadır. Fiyat maddesinin tanımlar kısmında yüzde 3,5 kükürtlü fueloilin baz değeri F00 olarak ve sabit bir katsayı olarak tanımlanmaktadır.

Gazexport ile BOTAŞ arasında 15 Aralık 1997 tarihinde imzalanan Doğalgaz Alım Satım Anlaşması kapsamında 2003 yılı şubat ayında gaz alımı başlamıştır. Anlaşma çerçevesinde ilk fatura BOTAŞ'a geldiğinde, anlaşmada yer alan formül fiyatı ile Gazexport ve Snam Trading B.V. tarafından gönderilen fatura fiyatları arasında farklılık olduğu tespit edilmiştir. BOTAŞ tarafından faturalara itiraz edilerek, ödemeler Gaz Alım Satım Anlaşmasında yazan mevcut formül fiyatı üzerinden yapılmıştır. Öte yandan, söz konusu anlaşmanın başlangıç döneminde, alıcı tarafına verilmiş olan gaz alımı konusundaki esneklik dikkate alınarak, 12 Mart 2003 tarihinde gaz alımı durdurulmuştur. Halihazırda gaz alımı yapılmamaktadır.

29 Ağustos 1997 tarihinde imzalanan anlaşma, iki ülke arasında yapılan sözleşme niteliğinde olmayıp, bir şirketin yönetim kurulu başkanı ile bir ülkenin bakanı arasında imzalanan mutabakat zaptı nitelikli, ileriye yönelik kesin olmayan taahhütler içeren bir metindir. Ülkemiz üst düzey yöneticileri ile diğer ülkelerin üst düzey yöneticileri arasında buna benzer birçok anlaşma imzalanmıştır. Sözleşme niteliğinde olmayan bir metinle, sözleşmenin ana unsurları sayılabilecek alım miktarı ve teslimat süreleri, doğalgazın fiyatı, hatta hangi tarihte sözleşme imzalanacağı hususlarına yer verilmiştir.

Bu anlaşmada, Mavi Akım Projesi kapsamında alınacak gazın fiyat formülünün; 10 Aralık 1996 tarihinde, Turusgazın müstakbel ortakları olarak Botaş ve Gama Gazprom Ve Gazexport arasında imzalanan anlaşmadaki fiyat formülüne göre belirleneceği ve fiyatın her halükârda bu fiyatı geçmeyeceği belirlenmiştir.

18 Şubat 1998 tarihinde hazırlanıp 10 Aralık 1996 tarihi konulan ve Turusgazın yüzde 35 hissesine sahip (altın hisse) BOTAŞ (Türkiye) yetkililerinin imzası bulunmayan sahte bir belgeyle, Gazexport ile Turusgaz arasındaki formülün Gazexport lehine yeniden düzenlendiği, buna bağlı olarak Turusgaz ile BOTAŞ arasındaki Doğalgaz Alım-Satım Anlaşmasında yer alması gereken formülün de 18 Şubat 1998 tarihli Side Letter'da değiştirilen haliyle yer aldığı; ancak, Side Letter metninde formülün değiştirildiğine veya yeniden düzenlendiğine dair herhangi bir ibare bulunmadığı anlaşılmıştır.

10 Aralık 1996 tarihinde imzalanan anlaşmayla Turusgazın müstakbel ortaklarıyla Gazexport arasında kararlaştırılan fiyat formülünün Mavi Akım kanalıyla alınacak doğalgaz için de uygulanacağı bilinmesine rağmen, doğalgaz transferi başlayıp ilk fatura düzenlenene kadar Rusya tarafından herhangi bir itiraz ya da formülde revizyon iddiası gündeme gelmemiştir.

Mavi Akım Anlaşmasının 4 üncü maddesine baktığımızda "Rusya Federasyonundan Türkiye Cumhuriyetine sevk edilen doğalgaz, tarafların karşılıklı mutabakatı olmaksızın üçüncü ülkelere ihraç edilemeyecektir" hükmü yer almaktadır. Rusya, Türkmenistan'dan doğalgazı alacak, istediği miktarda Türkiye'ye verebilecek, bu anlaşma gereği, Türkiye bu gazı Rusya'nın oluru ve onayı olmadan bir başka ülkeye pazarlayamayacaktır.

Mavi Akım Projesi, Sovyetler Birliğinin dağılmasından sonra, Rusya Federasyonunun, kaybedilenlerin kazanılması doğrultusundaki devlet politikası gereği ve bu politikanın bir parçası olarak yürürlüğe konulmuş projedir kanaatine varılmıştır.

BAŞKAN - Saygıdeğer milletvekilleri, kâtip üyemizin bundan sonraki sunumlarını oturduğu yerden yapmasını oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Buyurun.

Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü uygulamaları:

Komisyonca yapılan incelemede, bazı baraj inşaatlarında yüzde 400-696'lara varan keşif artışlarının olduğu, istisnasız bütün işlerde yüksek oranlarda keşif artışı olduğu, DSİ Genel Müdürlüğünün açıklama notunda "bazı projelere 2002 yılında keşfi dolmadan ilave keşif artışı verilmesinin sebeplerinin politik olduğu düşünülmektedir" belirtildiği, dikkat çeken başka bir hususun ise yüzde 30 üzeri keşif artışlarının temel, tünel ve mücbir sebeple verilmesi gerekirken, Proje ve İnşaat Dairesi Başkanlığında 57 işte, İçme Suyu ve Kanalizasyon Dairesi Başkanlığında 20 işte, Barajlar ve HES Dairesi Başkanlığında 56 işte yüksek oranlarda keşif artışı olduğu, keşif artışlarının bu kadar yüksek çıkmasının tek açıklamasının işlerin projelerinin sağlıksız olduğu ve keşif artışı uygulamasının suiistimaliyle açıklanabileceği, yapılan bu uygulamayla bazı müteahhit firmalara ihalesiz olarak yüksek miktarlarda ilave iş verilmiş olduğu, yapılan bu uygulamanın haklı olarak bazı firmaların kayırıldığı, bürokratların ve siyasîlerin bu uygulamadan çıkar sağladığı yönündeki iddiaları gündeme getirdiği, Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanı Hilmi Güler'in Komisyonumuza verdiği "son dönemde verilen keşif artışlarının birkaç milyar dolar olduğu" beyanının olduğu, Komisyonumuza haricen intikal eden bilgiler incelendiğinde, dış kredili ve protokollü işler hariç, 1990 yılında 2, 1991 yılında 2, 1992 yılında 6, 1993 yılında 1, 1994 yılında 3, 1995 yılında 1, 1996 yılında 4, 1997 yılında 6, 1998 yılında 16, 1999 yılında 13, 2000 yılında 15, 2001 yılında 11, 2002 yılında 25 adet keşif artışı yapıldığı, son beş yıldaki keşif artışlarının dolar cinsinden değerinin, sırasıyla, 1998 yılında 277 884 786, 1999 yılında 105 333 248, 2000 yılında 659 419 557, 2001 yılında 157 170 808, 2002 yılında 1 117 440 514 Amerikan Doları olduğu, yine, Komisyonumuza intikal eden bilgilerden, keşif artışlarının kaynakları olarak; keşif artışının projeye faydası ve rantabilitesi olmadığı, keşif artış taleplerinin teknik zorunluluklardan kaynaklanmadığı, yeni fiyat uygulamalarının gerçeği yansıtmadığı, iş programında kasıtlı olarak hata yapıldığı, bu hataların keşif artışına neden olduğu, işin sözleşmesinde olmayan işlerin kapsama alındığı, planlama ve kati proje aşamasında hata olduğu hususlarının gösterildiği, yapılan işlemlerin kasıtlı olduğunun en büyük göstergesinin yüzde 30 üstü keşif artışlarının keşif dolduktan sonra verilmesi gerekirken, çoğu işte işe başlandıktan hemen sonra veya yüzde 100 keşifleri dolmadan keşif artışı yapıldığı, eğer bu keşif artışları kapsamındaki işler ihaleli olarak yapılmış olsaydı, ihaleli işlerin indirim oranlarının yüzde 40-50 civarında olduğu göz önüne alındığında, devletin en az 2 milyar dolar kazancının olacağı, örneğin, programda olmamasına rağmen 1998 yılında acilen programa alınan Kiğı Barajı 20 trilyon keşifle 2886 sayılı Kanunun 44 üncü maddesine göre ihale edildiği, ihaleyi yüzde 15 tenzilatla Özaltın Firmasının aldığı, yüzde 100 keşif dahilindeki işler tamamlanmadan yüzde 373,15 keşif artışı verildiği, yani müteahhit firmaya 60,331 trilyonluk işin ihalesiz olarak noter masrafı bile yapılmadan verildiği, bu işin bugünkü fiyatlarla değerinin yaklaşık 550 trilyon olduğu, ilanlı işlerde yüzde 40 civarında ortalama tenzilat gözönüne alındığında, devletin kaybının 550x(40-15) = 1 400 trilyon olduğu, başka bir örneğin ise Atasu Barajı olduğu, benzer büyüklükte bir iş deneyimi olmamasına rağmen işin Cengiz İnşaata devredildiği, devredildikten sonra yüzde 394,3 keşif artışı yapıldığı, (30,625-7,5)X6,76= 1,60 trilyonluk düşük tenzilatlı işin adı geçen firmaya keşif artışıyla verildiği, benzer şekilde Çine Barajında yüzde 400 keşif artışı ile yaklaşık 400 trilyonluk işin ihalesiz verildiği,

2886 sayılı Kanunda yüzde 30'dan sonraki keşif artışlarına olur verilmesindeki ana gerekçenin ülke ekonomisine katkı yapacak acilen bitirilmesine ihtiyaç duyulan projelerin yeniden ihale edilmesindeki zaman kayıplarını önlemek olduğu halde, yirmiiki yıldır bitirilemeyen işler olduğu gözönüne alındığında keşif artışlarının amacına uygun olmadığının açık olduğu, mevcut bütçe ödenekleriyle işlerin zamanında bitirilmesinin söz konusu olmadığı, işlerin acilen bitirilmesine yönelik gerekçeler bulunmadığı görülmüştür.

Bu durumda, 2886 sayılı Kanuna aykırı olarak yapılan bu uygulamalarda sorumluluğu bulunan ilgili bakanların ve bürokratların sorumluluğunun soruşturma komisyonunca belirlenmesi gerekmektedir.

DSİ Genel Müdürlüğü uygulamalarıyla ilgili olarak Komisyonumuza intikal eden diğer bir konu, hükümetlerarası ikili işbirliği çerçevesinde kredili olarak yapımı ele alınan baraj ve HES projeleridir. Bu kapsamda 29 adet baraj ve HES'in ihale yapılmaksızın firmalara verildiği, firmaların kendi buldukları yabancı ortak ve kredi kuruluşlarıyla, baraj ve HES projelerinin yüklenicisi oldukları, firmaların ön yeterliğe, benzer iş deneyimine ve benzeri hususlarda denetime tabi tutulmadığı, baraj deneyimi olmayan Cengiz İnşaatın 3 adet proje aldığı, işlerin Bakanlar Kurulu Kararnamesine istinaden yapıldığı, kredilerinin Hazine garantili olduğu, Hazine garantisi alındıktan sonra müteahhit firma ve ortaklarıyla pazarlık yapılarak birim fiyatların tespit edildiği, pazarlık usulüyle tespit edilen fiyatlar mukayese edildiğinde, fiyatların DSİ fiyatlarının 2-3 katı olduğunun görüleceği, bazı işlere başlanıldığı, bazılarına ise başlanılmadığı, ihale usulüyle yapılsaydı işlerin yarı fiyatına yapılabileceği, benzer uygulamanın sulama işlerinde de yapıldığı, Boziki ve Bozova Sulamalarının bunlara örnek olduğu, sulama işlerinde hektar maliyeti DSİ fiyatlarıyla 4 000 dolarken, bu işlerde 10 000 dolar olduğu, ikili anlaşma adı altında yapılan bu işlerin durdurulması ve iptal edilmesi gerektiği belirtilmektedir.

Komisyonumuza intikal eden başka bir DSİ uygulaması Aydın-Çine Barajı inşaatıdır. İddialar arasında, işin ilk ihalesinin yüzde 51 tenzilatla Yüksel İnşaatta kalmasına rağmen, ihalenin iptal edildiği, davet usulüyle yapılan ikinci ihalede işin çok düşük tenzilatla Özkar firmasına verildiği, bu işte sözleşme ve şartnameye aykırı olarak yüksek keşif bedeli belirlendiği, mevcut devlet yolu değiştirilerek otoyol maliyetlerine yakın fiyatla yol yapım parası ödendiği, tünel inşaatında önce tünel yapılacak yerin komple kazıldığı, tünel yapıldıktan sonra üzerinin tekrar doldurulduğu, bu suretle gereksiz keşif artışı ve fazla ödeme yapıldığı, kaya dolgunun beton dolguya dönüştürülerek enjeksiyonlarla yüksek bedel ödendiği, özellikle yap-işlet-devret modeliyle yapılan baraj sahalarındaki kamulaştırılma işlemlerinde hak sahiplerinin mağdur edildiği, bu hususta DSİ Genel Müdürlüğünce gerekli önlemlerin alınmadığı anlaşılmıştır.

Yukarıda açıklanan tüm olaylar değerlendirildiğinde, ülkemizin enerji politikaları konusunda yapılan doğalgaz anlaşmaları, doğalgaz santral işletme koşulları DSİ Genel Müdürlüğü uygulamalarında dönemin Bakanlarının sorumluluğu ortaya çıkmaktadır.

Sonuç olarak:

1998 yılında imzalanan "Side Letter"da; doğalgaz alım sözleşmelerinin fiyat formülünün değiştirilmesi nedeniyle, Mayıs 2003 sonu itibariyle, yaklaşık 388 000 000 USD fazla ödenmesine sebebiyet verilmiş, anlaşmada 2 milyar metreküp olan alım taahhüdü 8 milyar metreküpe çıkarılmış, tarafların inisiyatifinde bulunan ve bir yıl olan alım taahhüdü "gayri kabili rücu" olarak yirmiüç yıla uzatılmıştır. Bu "Side Letter"da Enerji ve Tabiî Kaynaklar eski Bakanı Cumhur Ersümer'in "şahit" olarak imzası bulunmaktadır.

Ancak, bu "Side Letter" imzalanırken, dayanak olan 1996 yılında imzalanan anlaşmanın hilafına olarak, eski anlaşma tarih ve sayısını taşıyan ve önceki anlaşmadaki formülü değiştirerek (Side Letter'daki formülü havi) yeni bir metin imzalanmıştır. Yapılan bu işlemler ve mevcut bilgiler kapsamında olaylar değerlendirildiğinde, Enerji ve Tabiî Kaynaklar eski Bakanı M. Cumhur Ersümer hakkında TCK'nın 205 inci maddesi, Anayasanın 100 üncü, İçtüzüğün 107 nci maddesi uyarınca Meclis soruşturması açılması kanaati oluşmaktadır.

Ayrıca, doğalgaz alım anlaşmalarında;

- Alım garantisi anlamına gelen "al ya da öde" (take or pay) yönteminin uygulanması,

- Bu anlaşmalar kapsamında saptanan fiyat formülünün, daha sonra usulsüz olarak Türkiye aleyhine değiştirilmesi,

- Mavi Akım hattının ihalesiz olarak OHS Konsorsiyumuna verilmesi,

- Benzer işlere göre, yaklaşık 75 000 000 dolar daha pahalı yaptırılmasına sebebiyet verilmesi,

Doğalgaz çevrim santrallarına gaz verilememesi halinde yüksek ceza ödenmesi öngörülmesine karşılık, Rusya'nın doğalgaz sağlayamaması halinde, bu cezaların Rus tarafına yansıtılmaması sonucu kamu zararına yol açılması,

- Doğalgaz sözleşmeleri kapsamında, batı hattından alınan doğalgazla ilgili olarak, yapılan ikinci fiyat revizyonu sonucu Türkiye aleyhine, önce yüzde 25, daha sonra da 3 USD/1 000 metreküp fiyat artışına neden olunmuştur. Ayrıca, Rusya tarafının yükümlülüklerini yerine getirmemesi sonucu doğan yaklaşık 13 500 000 USD alacağımızdan vazgeçilerek ülkemiz menfaatleri korunmamıştır. Bu durumda Rusya tarafının bu revizyondan fevkalade avantajlı çıktığı, bu revizyonu imzalayan dönemin Genel Müdürünün ve Doğalgaz Daire Başkanının sözleşmede öngörülmüş olan BOTAŞ Yönetim Kurulundan yetki alma şartına uymadan bu işlemleri yapmış olduklarının anlaşıldığı ve bu konuların halihazırda Bakanlığın bilgisi dahilinde olduğu tespit edilmiştir.

Enerji ve doğalgaz anlaşmalarında Türkiye aleyhine anlaşma ve uygulamaların yapılmasına yol açan dönemin bakanı Cumhur Ersümer hakkında TCK 205 inci maddesi uyarınca ve ayrıca yine yukarıda belirtilen DSİ Genel Müdürlüğü uygulamalarına onay veren Enerji ve Tabiî Kaynaklar Eski Bakanları Cumhur Ersümer ve Zeki Çakan hakkında Türk Ceza Kanununun 230 uncu ve 366 ncı maddelerine uyan fiilleri nedeniyle Anayasanın 100 üncü İçtüzüğün 107 nci maddesi uyarınca Meclis soruşturması açılmasını arz ve teklif ederiz.

  1 - Haluk Koç                                Samsun

  2- Ali Topuz                                İstanbul

  3- K. Kemal Anadol                                İzmir

  4- Kemal Kılıçdaroğlu                                İstanbul

  5- Ahmet Güryüz Ketenci                                İstanbul

  6- Mahmut Yıldız                                Şanlıurfa

  7- Yüksel Çorbacıoğlu                                Artvin

  8- Şevket Gürsoy                                Adıyaman

  9- Mustafa Sayar                                Amasya

10- Oya Araslı                                Ankara

11- Ayşe Gülsüm Bilgehan                                Ankara

12- Eşref Erdem                                Ankara

13- Muzaffer R. Kurtulmuşoğlu                                Ankara

14- Feridun Ayvazoğlu                                Çorum

15- Osman Özcan                                Antalya

16- Yaşar Tüzün                                Bilecik.

17- Züheyir Amber                                 Hatay

18- Abdülaziz Yazar                                Hatay

19- Mevlüt Coşkuner                                Isparta

20- Şükrü Mustafa Elekdağ                                İstanbul

21- Ali Rıza Gülçiçek                                İstanbul

22- Onur Öymen                                 İstanbul

23- Mehmet Sevigen                                İstanbul

24- Bülent Tanla                                İstanbul

25- Bülent Baratalı                                İzmir

26- Türkân Miçooğulları                                İzmir

27- Muharrem Toprak                                İzmir

28- Halil Tiryaki                                Kırıkkale

29- Salih Gün                                Kocaeli

30- Mehmet Sefa Sirmen                                Kocaeli

31- Ersoy Bulut                                Mersin

32- Vahit Çekmez                                Mersin

33- Ali Oksal                                Mersin

34- Şefik Zengin                                 Mersin

35- Mehmet Şerif Ertuğrul                                Muş

36- Necati Uzdil                                Osmaniye

37- Atilla Başoğlu                                Adana

38- N. Gaye Erbatur                                Adana

39- A. İsmet Çanakçı                                Ankara

40- Özlem Çerçioğlu                                Aydın

41- Mehmet Mesut Özakcan                                Aydın

42- Osman Kaptan                                Antalya

43- Mehmet Semerci                                Aydın

44- Ramazan Kerim Özkan                                Burdur

45- Kemal Demirel                                Bursa

46- Ali Dinçer                                 Bursa

47- Ahmet Küçük                                Çanakkale

48- V. Haşim Oral                                Denizli

49- Mesut Değer                                Diyarbakır

50- Necdet Budak                                Edirne

51- Ahmet Yılmazkaya                                Gaziantep

52- İnal Batu                                Hatay

53- Memduh Hacıoğlu                                İstanbul

54- Birgen Keleş                                İstanbul

55- Zeynep Damla Gürel                                İstanbul

56- Vezir Akdemir                                İzmir

BAŞKAN - Bilgilerinize sunulmuştur.

Anayasanın 100 üncü maddesinde ifade olunan "Meclis, bu istemi en geç bir ay içinde görüşür ve karara bağlar" hükmü uyarınca, soruşturma önergelerinin görüşülme gününe dair Danışma Kurulu önerisi biraz sonra Genel Kurulun onayına sunulacaktır.

Sayın milletvekilleri, sözlü soru önergelerinin geri alınmasına dair 2 adet önerge vardır; okutuyorum:

C) Tezkereler ve Önergeler

1. - Diyarbakır Milletvekili Muhsin Koçyiğit'in (6/737) esas numaralı sözlü sorusunu geri aldığına ilişkin önergesi (4/125)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Gündemin "Sözlü Sorular" kısmının 384 üncü sırasında yer alan (6/737) esas numaralı sözlü soru önergemi geri alıyorum.

Gereğini saygılarımla arz ederim.

     Muhsin Koçyiğit

         Diyarbakır

BAŞKAN - Sözlü soru önergesi geri verilmiştir.

Diğer önergeyi okutuyorum:

2. - Antalya Milletvekili Feridun Fikret Baloğlu'nun (6/826) esas numaralı sözlü sorusunu geri aldığına ilişkin önergesi (4/126)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Gündemin "Sözlü Sorular" kısmının 470 inci sırasında yer alan (6/826) esas numaralı sözlü soru önergemi geri alıyorum.

Gereğini saygılarımla arz ederim.

     Feridun Fikret Baloğlu

               Antalya

BAŞKAN - Sözlü soru önergesi geri verilmiştir.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığının 2 adet tezkeresi vardır; okutup, oylarınıza sunacağım.

3. - Norveç Parlamentosu Dışişleri Komitesi Başkanı Thorbjorn Jegland'ın TBMM Dışişleri Komisyonu heyetini Norveç'e resmî davetine icabet edilmesine ilişkin Başkanlık tezkeresi (3/401)

4.12.2003

Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kuruluna

Dışişleri Bakanlığının 16.10.2003 tarihli ve OABY/2003/425.40/NO/120-64 sayılı yazısında, Norveç Parlamentosu Dışişleri Komitesi Başkanı Thorbjorn Jegland'ın Türkiye Büyük Millet Meclisi Dışişleri Komisyonu heyetini Norveç'e davet ettiği bildirilmiştir.

Söz konusu davete icabet edilmesi hususu, Türkiye Büyük Millet Meclisinin Dış İlişkilerinin Düzenlenmesi Hakkında 3620 sayılı Kanunun 6 ncı maddesi uyarınca Genel Kurulun tasviplerine sunulur.

     Bülent Arınç

    Türkiye Büyük Millet Meclisi

        Başkanı

BAŞKAN - Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Diğer tezkereyi okutuyorum:

4. - Bulgaristan Ulusal Meclisi Dış Politika, Savunma ve Güvenlik Komisyonu Başkanının, TBMM Dışişleri Komisyonu heyetini Bulgaristan'a resmî davetine icabet edilmesine ilişkin Başkanlık tezkeresi (3/402)

4.12.2003

Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kuruluna

Dışişleri Bakanlığının 5 Kasım 2003 tarihli ve 453599 sayılı yazısında, Bulgaristan Ulusal Meclisi Dış Politika, Savunma ve Güvenlik Komisyonu Başkanının Türkiye Büyük Millet Meclisi Dışişleri Komisyonu heyetini Bulgaristan'a davet ettiği bildirilmiştir.

Söz konusu davete icabet edilmesi hususu, Türkiye Büyük Millet Meclisinin Dış İlişkilerinin Düzenlenmesi Hakkında 3620 sayılı Kanunun 6 ncı maddesi uyarınca Genel Kurulun tasviplerine sunulur.

     Bülent Arınç

    Türkiye Büyük Millet Meclisi

        Başkanı

BAŞKAN - Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Sayın milletvekilleri, Danışma Kurulunun bir önerisi vardır, okutup oylarınıza sunacağım.

 

IV. - ÖNERİLER

A) DanIşma Kurulu Önerİlerİ

1. - (9/3), (9/4,9/7), (9/5,9/6) esas numaralı Meclis soruşturması önergelerinin görüşme gününe ve çalışma saatlerine ilişkin Danışma Kurulu önerisi

Danışma Kurulu Önerisi

No. : 54              Tarihi : 4.12.2003

Daha önce gelen kâğıtlar listesinde yayımlanan ve Genel Kurulda okunmuş bulunan; Devlet eski Bakanı ve Başbakan Yardımcısı H. Hüsamettin Özkan ile Devlet eski Bakanı Recep Önal hakkındaki (9/3) esas numaralı Meclis soruşturması önergesi ile Enerji ve Tabiî Kaynaklar eski Bakanları Mustafa Cumhur Ersümer ile Zeki Çakan hakkında aynı mahiyetteki (9/4) ve (9/7) esas numaralı; eski Başbakan A. Mesut Yılmaz ile Devlet eski Bakanı Güneş Taner hakkında aynı mahiyetteki (9/5) ve (9/6) esas numaralı Meclis soruşturması önergelerinin ise birleştirilerek gündemin "Özel Gündemde Yer Alacak İşler" kısmının 1, 2 ve 3 üncü sıralarında yer alması ve Anayasanın 100 üncü maddesi gereğince soruşturma açılıp açılmayacağı hususundaki görüşmelerinin, 9.12.2003 Salı günkü birleşimde yapılmasının, bu birleşimde sözlü sorular ile diğer denetim konularının görüşülmemesi ve bu işlerin bitimine kadar çalışma süresinin uzatılmasının, Genel Kurulun onayına sunulması Danışma Kurulunca uygun görülmüştür.

     Bülent Arınç

    Türkiye Büyük Millet Meclisi

        Başkanı

Faruk Çelik  Haluk Koç

AK Parti Grubu Başkanvekili  CHP Grubu Başkanvekili

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, Danışma Kurulunun önerisini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Gündemin "Kanun Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler" kısmına geçiyoruz.

 

V. - KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN

GELEN DİĞER İŞLER

1. - Adlî Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Bölge Adliye Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yetkileri Hakkında Kanun Tasarısı ve Adalet Komisyonu Raporu (1/521) (S. Sayısı: 146)

2. - Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Tasarısı ve Adalet Komisyonu Raporu (1/523) (S. Sayısı: 152)

BAŞKAN - Adlî Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Bölge Adliye Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yetkileri Hakkında Kanun Tasarısı ile Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Tasarısının geri alınan maddeleriyle ilgili komisyon raporları henüz gelmediğinden tasarıların görüşmelerini erteliyoruz.

Petrol Piyasası Kanunu Tasarısı ve Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabiî Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonu raporunun müzakeresine başlıyoruz.

3. - Petrol Piyasası Kanunu Tasarısı ve Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabiî Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonu Raporu (1/691) (S. Sayısı: 288) (x)

BAŞKAN - Komisyon?.. Burada.

Hükümet?.. Burada.

Komisyon raporu 288 sıra sayısıyla bastırılıp dağıtılmıştır.

Tasarının tümü üzerinde, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına Adana Milletvekili Tacidar Seyhan; buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)

CHP GRUBU ADINA TACİDAR SEYHAN (Adana) - Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; petrol piyasasını düzenleme konusunda hep birlikte çalıştığımız kanun tasarısı üzerinde Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına söz almış bulunuyorum.

Öncelikle şunu belirtmek istiyorum: Bu tasarı, Türkiye'nin uzun yıllardır beklediği bir tasarı. Bugüne kadar tanımlamalarımızda bir yanlış anlama olduğu için bir aktif düşüncemi sizlerle paylaşmak istiyorum. Hakikaten, Türkiye'nin petrol piyasasının düzenlenmesi konusunda bir kanuna ihtiyacı vardır. Kimse, bunun aksini iddia edemez. Ancak, bu kanun yapılırken birkaç önemli noktanın gözden kaçırılmaması lazım.

Petrol, Türkiye'de Enerji Bakanlığı bünyesinde var olan doğalgaz, elektrik ve petrol ürünleri olmak üzere üç temelin en büyüğüdür ve bu ülke için fosil kaynaklar açısından en ciddî, en önemli konudur; bunda hemfikiriz. Bunun piyasada tüketilmesi, sağlıklı biçimde tüketiciye ulaştırılması, piyasada rekabet edilebilir ölçülerde sistemli satışının sağlanması için gerekliliği konusunda da hiçbir endişemiz yoktur. Burada yapılmak istenen nedir, onu iyi algılamak gerekir. Ben, sizinle bunları paylaşmaya çalışacağım.

Değerli arkadaşlarım, bu yasa tasarısı komisyona geldiğinde çok rica ettik; bunu bir alt komisyona havale edelim, üzerinde yeterince çalışalım ve daha sonra Meclisin gündemine getirelim; bu yasa gereklidir, ancak, bu yasa, dağıtıcı firmalar, bayiler  -yani, akaryakıt istasyonları ve tüketici- arasında, üçünü birlikte koruyacak bir dengeyi taşımıyor dedik. Biz, yasa olumsuzdur demiyoruz; ama, yasada bir denge yoktur, bu yasanın bir ruhu yoktur, maalesef yoktur.

Bakın, teker teker paylaşıyorum. Yasa, ilk internette yayımlandığında, bir petrol piyasası düzenleme kurulunun kurulması öngörülmüştü. Uzun süreler, internet sayfasında, biz, bunu gördük.

Şu anda komisyonda oturan görevli arkadaşlarımın içerisinde, bu konuda bir bilgilendirme notu yazmış olan var. Bu arkadaşımız da, petrol piyasası düzenleme kurulunun ne kadar önemli olduğunu, kurulmasının, denetim faaliyetleri ve yönetim faaliyetleri açısından ne kadar gerekli olduğunu notunda yazmış -kendisine çok teşekkür ediyorum- ama, gel gelelim, bu yasa kısa süre sonra değiştirilmiş, petrol piyasası düzenleme kurulu kaldırılarak, yerine Enerji Piyasası Düzenleme Kurulu konulmuştur. Peki, bu da bir kurul değil midir; kuruldur.

Değerli arkadaşlarım, bakın, petrol alanında faaliyet gösteren 20'nin üzerinde dağıtıcı firma var; fakat, 12 000 istasyon var. Enerji Piyasası Düzenleme Kurulu, her açıdan, bu 12 000 istasyonu ve piyasadaki dalgalanmayı denetleyecek, kaliteyi denetleyecek, rafinajdan tüketiciye kadar uzanan her dilimde kontrolü elinde bulunduracak. Enerji Piyasası Düzenleme Kurulu, ne teknik açıdan ne donanım açısından bu işe hizmet verecek halde değildir.

Biz, bu kurulun, kendi görev ve sorumluluklarıyla baş başa bırakılmasını, petrol piyasası düzenleme kurulunun yeniden oluşturulmasını savunuyoruz. Gerekten, samimî bir biçimde 12 000 bayii denetleyecekseniz, bu piyasada haksız rekabetin önüne geçecekseniz, bu işi ciddî bir şekilde yapmak zorundasınız.

                         

(x) 288 S. Sayılı Basmayazı tutanağa eklidir.

Tabiî, bir sitemimi de dile getirmek istiyorum. Bir bürokrat arkadaşımız diyor ki "değerli arkadaşlar, siz bize önergelerle geliyorsunuz; ama, bayileri dinliyorsunuz, bayilerden aldığınız bilgilerle yanlış bilgileniyorsunuz, tasarının şeklini olumsuz yönde değiştiriyorsunuz. Bunlardan brifing alarak bu işi düzeltemezsiniz." Doğru; ben, gerekli sendikalardan ve bayilerden bilgi aldım. 12 000 bayii dinlemedim; ama, birçok bayii dinledim. 12 000 bayiin geleceğini gözden geçirdim, burada çalışan 250 000 -belki 300 000- insanın ne olacağını düşündüm. Ben bunlardan brifing aldım; ama, bana söyler mi o sayın bürokratım; siz kimden brifing aldınız? Her zaman, bir kişiden brifing almak yerine, halktan, halkın temsilcilerinden brifing almayı yeğlerim. Bu benim için gurur, onur meselesidir; bu, bir eleştiri kaynağı yapılmamalıdır.

Yeniden tasarıya dönüyorum değerli arkadaşlar. Tasarıda, tek elden satış öneriliyor. Nedir; bir bayi gelecek, sözleşme yapacak bir dağıtıcı firmayla ve o sözleşme uyarınca, başka hiçbir dağıtıcı firmadan mal alamadan satış yapacak. Güzel. Sözleşmede satış koşulları da belirleniyor; deniliyor ki "senin kriterlerin bu, bu kriterlerin dışında satış yapamazsın." O da güzel. Ancak, bir yandan bunu koyarken "sadece benden alacaksın" derken, onu bağlarken, bir yandan da biz, o dağıtıcı firmaya diyoruz ki "Türkiye'deki cironun yüzde 15'i kadar bayilik açabilirsiniz." Yani, ben, bir yandan sözleşme yaptığım bayii korumaya çalışacağım bir yandan da hemen dibine, kendi istasyonumu, kendi satış bayimi kuracağım, acentemi kuracağım. Peki, bana söyler misiniz; acente ile orada özgür satış yapan, sözleşmeli satış yapan bayi nasıl rekabet edecek?! Siz, bir fabrika satış mağazasının yanında, aynı malı satan serbest ticaret erbabının tutunabileceğini söyleyebilir misiniz bana?! Bu yasa, bizi şuraya götürüyor: Dağıtıcı firmalar, kısa sürede, etraflarında çalışan bayileri ya kendi istekleri doğrultusunda sözleşme yapmaya mahkûm edecek, yani, bu yasayı bir kölelik yasası haline dönüştürecek, sözleşmede yönlendirici, aktif rolünü oynayacak ya da o istasyonun kapanması, kendi müdürlüğü, kendi acenteliğine dönüşmesi yolunda gerekli girişimleri yapacak. Bu olur mu; evet, Türkiye'de sonuç budur; bu kanunun böyle geçmesi halinde, sonuç budur.

Değerli arkadaşlar, madem tek elden satışı öneriyorsunuz, bu acenteliği kaldırın. Kaldırın; acentelik kurmayın, insan yaşasın, orada çalışanlar yaşasın. Benim derdim, denetimsizlik değil, bu yasanın denetimden uzaklaştırılması da değil; benim derdim, vatandaşın sağlığını korumanın önünde engel teşkil etmek de değil; benim derdim, 150 000, 250 000 çalışanı, 12 000 bayii, dağıtıcı firmalarla birlikte korumaktır. Biz yasa yapıcıyız, biz bu dengeyi korumak zorundayız, biz bunu doğru algılamak zorundayız. Dikey entegrasyonu sağlayalım... Çok güzel, tamam. TÜPRAŞ özelleştirilecek, bu da onun bir adımı... Ona da kabul, öyle diyorsunuz, o ayrı tartışılır. Rafineri yapan kişi, rafinerici, aynı zamanda depolama sistemini getirecek; aynı kişi, aynı zamanda acentelik açabilecek ve aynı kişi, istediği kadar petrolü ithal edebilecek. O da güzel, amenna; ama, aynı kişinin, bayilerin yaşatılması yönünde de sorumluluğunun olması lazım. Bir yandan, tek elden bağla buna diyorsunuz, bir yandan da, hayır, seni tek elden bağlayacağım; ama, bir bayilik açarken, belediyeyle, senin açma koşullarını ortaya koyacağım, sağlık açısından, güvenlik açısından, güvenlik açısından, yangın açısından denetleyeceğim; bir de, 12 000 bayii, sokağa döküp, EPDK'ya bağlı lisans alması için kuyruklara sokacağım, bir de böyle denetleyeceğim diyorsunuz. Dağıtıcı firmalar bana az önce görüşmede dedi ki: "Yahu, kardeşim, biz, bu denetimi kaçağı önlemek için istiyoruz." Çok güzel... Yani, bugün yüzde 60'ı kaçak derken, bu hükümet veya geçmiş hükümetler kaçağı önleyemedi, lisansa bağlayarak mı önleyeceğiz; bu mudur bu işin çözümü?! Hadi, bir tane yazarkasa koydunuz. Onu da bir tedbir olarak koyuyorsunuz pompaya. Bir sürü kişinin işine mal olacak, istihdamına mal olacak. O yazarkasanın da tanımı yapılmış; hafızası şu kadar olacak, kapasitesi bu kadar olacak diye. Orada yazarkasa tarif edilmemiş; yazarkasanın alınacağı yer tarif edilmiş. Siz onu da altına yazın, onu bilelim.

250 000 000 dolar civarında bir gider var. Ekonomi krizde. Para bulmaya çalışıyoruz. İnsanlarımızı pompanın başında, bir de yazarkasada bekletiyoruz. Nasıl olacak biliyor musunuz; gireceksiniz plakanızı; ne kadar benzin alacaksınız, 30 000 000; size plakanızla birlikte fişiniz çıkacak. Bunu neden yapıyormuşuz; efendim, petrol istasyonuna giren kişi benzinini alıyor, fişini almıyormuş! Ee?.. Orada çalışan insanlar da burada biriken faturayı çıkış yapmak zorunda olduklarından, bir başka şirkete keserek haksız vergi kaybına neden oluyormuş. Çok güzel... Bunun ortadan kaldırılmasını denetleyecek yöntem bu mudur?!

Totalizör koymuşlar. Her petrol istasyonuna giren miktar belli, çıkan miktar belli. Bir petrolcü arkadaşım var; diyor ki: "Ben totalizör üzerinden kaydımı yapıyorum maliyeye, bilançoya; günlük maliye kayıtlarına öyle işliyorum; ben kaçırmıyorum." Alan insan bunu kötü kullanıyorsa, orada görev yapan insanın kötü niyeti varsa, yazarkasa da koysanız yapar, fatura da kesseniz yapar, oraya bekçi de koysanız yapar. Kötü niyet var diye, vatandaşın önüne, maliyet artırıcı teker teker önlemler koyamazsınız.

Bir yandan diyorlar ki: "Efendim, Enerji Piyasası Düzenleme Kurulu bu işi ele alacak, serbest rekabet ortamı açılacak ve benzin fiyatları düşecek." Bu yaygaranın getirisi ve götürüsü 75 000 liradır. Siz, yurtdışı fiyatlarına itibar ettiğiniz sürece, böyle adlandırdığınız sürece, ülkedeki vergileri düzenlemediğiniz sürece, alt rakamı, üst rakamı ortalama 75 000 liradır. Hiç bu işi abartmaya gerek yok. Herkes bunu biliyor. Bu çerçevede değerlendirilmesini rica ediyorum.

Değerli arkadaşlarım, bir de, stratejik değildir. Bakın, bu, bir petrol kanunu değildir; bu, bir Enerji Piyasası Düzenleme Kurulu kanunudur, onun içinde Petrol Piyasası Düzenleme Kurulu kanunudur. O halde, bizim, bu kanunda, üretimi artıracak faktörleri düşünerek, stratejik tedbirleri de almamız lazım. Nedir bu stratejik tedbirler; bu ülkede üretilen petrolün sürekliliğini sağlamak zorundasınız, ülkenin kriz koşullarında yaşayabilmesi için sağlamak zorundasınız.

Burada bir tedbir alınmıştır; yetersizdir. Buradaki tedbirde diyor ki: "Savaş hali düşünülerek şu kadar miktarda petrol stoklanmaz durumundadır." Kaç gün süreyle; 90 gün süreyle. Savaş bir yıl sürerse ne yapacaksınız?! Eğer, bu ülkede... Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığının ürettiği petrol düşük kalitede; onu, hiçbir rafinerici bu rekabet sistemine göre almaz, bu ücretlendirmeyle satsa dahi, o kurum ayakta duramaz; yarın, teker teker bu kurumlar kapanacak. Rafineriyi özelleştirirseniz, bu petrolün işlenmesi konusunda buraya kati maddeleri koymak zorundasınız; bu yaşayacak. Ordunun bile kullanabileceği petrolü bulamazsınız üç ay sonra. Bu, stratejik bir konumdur. Türkiye'de firmaların dağılım alanı da stratejiktir arkadaşlar. Eğer, siz, Batı'da dağıtılan petrolün yüzde 50'sini tek bir firmaya verirseniz, o yabancı firma "Türkiye'de kârlılığımı kaybettim; ben bu piyasayı terk ediyorum" dediğinde, buradaki, sanayideki kuruluşlarımıza petrolü nereden getireceğiz; Trakya'dan veya başka bir bölgeden taşımacılık mı yapacağız?! Yükümlülüklerle bu insanlar bağlanmalıdır, yükümlülükleri artırılmalıdır. 1977'de yaşanan krizi yeniden yaşamak istemiyoruz. Hatırlayın -burada, benden büyük arkadaşlarımız, ağabeylerimiz var- 1977-1978'de, ATAŞ, bir yıl süreyle, üç ay aralıklarla rafineriyi kapadı; sıra sıra petrol kuyrukları oldu. Aynı şeyi yaşamak istemiyorum. Ben de bu ülkenin bir evladıyım; sonuna kadar denetimden yanayım. Lisanslama yapacaksanız, şu tek elden mantığını kaldırın, bu lisanslamayı belli kriterlere bağlayın. Bir yandan ulusal marker koyuyorsunuz... Ulusal marker nedir biliyor musunuz; içine batırıyor, benzinin kalitesini ölçüyor, mazotun kalitesini ölçüyor; ithal edilecek her ürünün olması gereken kalite budur diyor. Tamam, güzel. Rekabet mi yapacağım, rekabet etmemi mi istiyorsunuz; o zaman, bırakın -mademki kalite aynı, ben bunun içine bir şey karıştıramayacağım- istediğim yerden alayım. Neden beni tek elden, bir yerden almaya zorluyorsunuz?! "Birinden sözleşme bitti mi birine bağlanacaksın" diyor. Kalite aynıysa, denetim de varsa, neden her yerden alamıyorum?! Ben daha buraya ne hile karıştıracağım?! Ya böyle bir denetim mekanizması kurmayın ya da buradaki bayii özgür bırakın, yaşayabilir hale getirin.

Bakın -dikkatinizi çekmek istiyorum- bu kanun tasarısını komisyonda görüştük; iki gün sonra televizyonda bir açıklama: "Bir gruba ait petroller zinciri Türkiye'deki bayilik -yani, istasyon- sayısını bir yıl içerisinde 800'e ulaştıracağını açıkladı." Nerede kuracak bu 800 istasyonu; satışın en fazla olduğu yerde, yani batıda.

Değerli arkadaşlar, iki firma, üst üste, 800 istasyondan 1 600 istasyon açsın batıya, çoluğunun çocuğunun nafakasını oradaki istasyonlara yatırmış insanların hepsi teker teker o istasyonları kapatırlar; hiç kimse rekabet edemez. Benim fabrika satış mağazamın yanına başka bir tane açıldığında, benden mal alan mağazayı yaşatmayacak her türlü tedbiri, istediğimde, ben dağıtıcı firma olarak alırım. Bu, dağıtıcı firmalarına bir bombardıman değil. Onları da koruyalım; ama, yükü sadece bayie vermeyelim, dağıtıcı firmaların da sorumluluğu olsun, dağıtıcı firmaların da yasal yükümlülüğü olsun. Bu tasarıda bu denge korunmamıştır. Bu tasarının istemleri birbirine girmiştir. Deniliyor ki: "Bunları koymazsak, kaçak artacak bu ülkede; yüzde 60'ı kaçak; siz, kaçaktan yana mısınız?" Olur mu öyle şey?! Hangi milletvekili, hangi parlamenter kaçaktan yana olmayı içine sindirir? "Biz, bayiden yanayız. Biz, Türkiye'de sermaye koyan insanın da büyük firmalar tarafından korunmasından yanayız."

Değerli arkadaşlar, bunu, ben söylemiyorum. Bu hükümet, bilgi almış. Rekabet Kurumu bir yazı yollamış, bu tasarının 5 maddesinin rekabete aykırı olduğunu belirtmiş ve Rekabet Kanununun 4 üncü maddesine aykırı olduğunu da not düşmüş.

Arkadaşlar, peki, ne yapacağız şimdi? Biz, Türkiye'de, piyasayı düzenlemek için kurmuş olduğumuz saygın bir kurumu mu dinleyeceğiz, yoksa, ben yaparım, o kurum, bu Rekabet Kanunu hakkında yeniden görüş bildirerek beni rahatlatır mı diyeceksiniz? Ha, bu kurumun görüş  bildirmesi halinde durum düzeliyor mu; doğru, düzeliyor. Aynı Rekabet Kurumu burada açıklamış.

Bakın, Rekabet Kurumunun Bakanlığa gönderdiği yazıdan notları okuyarak sözümü tamamlamak istiyorum. "Öneri: Burada sözü geçen tek elden satış sözleşmesi kavramının Rekabet Kurulunun 97/4 sayılı tebliğden esinlenerek alındığı düşünülmektedir. Esas olarak bu kavram tek elden satış anlaşmaları şeklindedir. Anlam olarak da ele alındığında bayilere tek dağıtıcıdan satın alınan ürünleri satması yükümlülüğünün getirilmek istendiği dikkate alındığında tasarıda yer alan kavramın tek elden satın alma anlaşması olarak değiştirilmesi gerekmektedir. "Buna bağlı olarak diyor ki: "Mevcut sisteme bakıldığında, yükümlülüklerin (tek elden satın alma şartı) dağıtıcılar ile bayiler arasındaki bayilik sözleşmelerinde yer aldığı ve bu nedenle söz konusu hususların ayrıca kanunda da yer almasının doğru bir yaklaşım olmayacağı düşünülmektedir. Esas itibariyle, dağıtıcılar ile bayiler arasında, aralarındaki sözleşmeye istinaden oluşacak anlaşmazlıkların ve sözleşmelere aykırı davranışların çözümlerinin kurul değil, mahkemeler olması gerektiği söylenebilir. Bu gerçeğin dikkate alınması gerekmektedir" diyorlar.

Arkadaşlar, ben demiyorum, bunu Rekabet Kurumu diyor. Hem piyasayı düzenleyeceksiniz hem rekabet ettirebileceksiniz hem de sorumluluklarımız arasında denge kuracaksınız. Bunu yapabiliyorsak, hep birlikte yapalım.

Bakın, olması gereken şudur: Çekin bu tasarıyı lütfen. Komisyonda konuşalım. Biz gereksizdir demiyoruz, son derece gereklidir. Komisyonda yeniden tartışalım, tasarıda bir denge kuralım, burada oybirliğiyle tasarıyı geçirip, Türkiye'nin önüne çıkalım. Hem bayileri hem tüketicileri hem de dağıtıcı firmaları memnun edecek ortak bir yöntem bulalım.

Ben burada bir örnek daha vermek istiyorum: Arkadaşlar, ben bayileri gezdim, Adana'da gezdim, diğer illerde gezdim, hepsini dinledim ve bize çok kızgınlar.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Seyhan, size 2 dakika eksüre veriyorum; lütfen, konuşmanızı tamamlar mısınız.

Buyurun.

TACİDAR SEYHAN (Devamla) - Hayhay, toparlıyorum efendim.

Değerli arkadaşlarım, bana gelen bir mail'i burada sizlerle paylaşmak istiyorum yine. Ben bunu kendi chat room'umda tartışmaya da açtım. Diyorlar ki: "Oraya çıkıyorsunuz, kanun bir yanda, siz söylemek istediğinizi söylüyorsunuz." Birinci soru: "Siyasetçilerin kel alaka şeyler konuşmak görevi haline mi gelmiştir, merak ediyoruz" diyorlar. Buna ben çok alındım. Konu üstünde konuşalım, doğru. İkinci bir mesaj daha var: "Siz, bize söz verdiniz" diyor vatandaş. "Akvaryum balıkları bile algıladığı sözleri 5 saniye aklında tutuyor; siz, arkanızı döndünüz mü unutuyorsunuz" diyor. Bu insanlara hepimizin sözü var; hatırlamamız gerekli. Biz, burada, ekmek yiyen herkesi koruyacağız, iş yapan her esnafı koruyacağız, bu ülkenin ithalat politikasını da gözden geçireceğiz. Her zaman, bu ülkeye emek vermiş insanlara hakkını teslim etmek, bu ülkede para kazanmak isteyen, sadece para kazanmak için ticaret yapan insanlara hakkını teslim etmekten daha önemlidir. Bizim aslî görevimiz ticaret yapanın kârını korumak değil, halkı korumaktır.

Hepinize saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Seyhan.

AK Parti Grubu adına, Kütahya Milletvekili Sayın Soner Aksoy; buyurun. (AK Parti sıralarından alkışlar)

AK PARTİ GRUBU ADINA SONER AKSOY (Kütahya) - Muhterem Başkan, muhterem milletvekilleri; 288 sıra sayılı Petrol Piyasası Kanunu Tasarısı hakkında, Grubumuz adına söz almış bulunuyorum. Sözlerime başlarken, hepinize sevgi ve saygılarımı sunarım.

21 inci Yüzyılla beraber, bildiğiniz gibi, ileri teknoloji ve bilgi çağına girerken, tüm sektörlerde olduğu gibi, enerji sektöründe ve petrol sektöründe de aktif ve çağdaş politikaların oluşturulması ve uygulanması gerektiği malumlarınızdır.

Günümüzün çağdaş politikalarında, halkın kullandığı ve sanayicinin ana girdilerinden olan enerji maliyetlerini ucuzlatmak, sürekli ve güvenli olmasını sağlamak esastır. Bildiğiniz gibi, birçok kalemi halka ucuz vermenin yolu da, enerji maliyetlerini düşürmekten geçmekte ve hükümetimiz de bu noktada başarılı çalışmalar yapmaktadır.

Bu bağlamda, temelden maliyetleri düşürmenin ve enflasyon canavarıyla mücadele etmenin bir yolu da, dünyada ve AB ülkelerinde olduğu gibi, enerji kalemlerini, serbest piyasada alınıp satılan bir mal haline getirmektir. Bunun için, nasıl elektrik ve doğalgazda serbest piyasa koşullarını tanzim eden 4646 ve 4628 sayılı Yasaları bu Meclis 2001 yılında çıkarmışsa, bu sefer de, enerji sektöründe önemli bir yer tutan Petrol Piyasası Yasası Tasarısını da kanunlaştırarak, çok önemli bir boşluğu doldurmuş, enerji sektörünün önünü açmış ve halkımıza da ciddî ve çağdaş bir hizmet vermiş olacaktır.

Tasarı,  1 000 000'a yakın çalışanı,  25 000 000 000-30 000 000 000  dolarlık bir piyasayı ve 70 000 000'luk Türkiye'yi yakinen ilgilendirmektedir. Tasarının amacı, enerji sektörünün tüm kalemlerinde olduğu gibi, kaliteli, ucuz, sürekli ve güvenli enerji verebilmenin petrol piyasası için de sağlanmasını temin etmek ve Enerji Piyasası Düzenleme Kurulunun kontrolünde, serbest rekabet koşullarını ortaya koyabilmektir.

Petrol piyasasında ihtiyaç duyulan yeni yatırımların yapılabilmesi ve istenilen rekabet koşullarının oluşması için, kurumlaşmış bir piyasanın varlığına şiddetle ihtiyaç vardır. Elektrik Piyasası ve Doğalgaz Piyasası Kanunlarının işlerlik kazandığı günümüzde, Petrol Piyasası Yasası Tasarısının da kanunlaşmasıyla, piyasaların enerji kalemlerinde rekabete dayalı arz-talep dengesini oluşturmasına neden olacak ciddî bir hamle yapılmış olacaktır. Daha sonra, Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanlığımızca hazırlanmış ve sektörün diğer önemli parçalarından olan LPG Piyasası Kanunu Tasarısı ile petrolün aranmasını ve üretilmesini düzenleyen 6326 sayılı Kanunun tadil tasarısı da Meclisimize gelecek ve böylece, enerji sektörü, bütünüyle serbest ve kurumlaşmış bir piyasaya ve yapıya kavuşacaktır.

BAŞKAN - Sayın Aksoy, bir dakikanızı rica edeyim.

III. - BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI (Devam)

D) ÇEŞİTLİ İŞLER

1. - Genel Kurulu ziyaret eden Romanya Cumhurbaşkanı Ion Iliescu ve beraberindeki heyete Başkanlıkça “Hoşgeldiniz” denilmesi

BAŞKAN - Saygıdeğer milletvekili arkadaşlarım, Romanya Cumhurbaşkanı Ion Iliescu ve beraberindeki heyet, Meclis Başkanımız Sayın Bülent Arınç'la birlikte, Türkiye Büyük Millet Meclisini onurlandırmışlardır.

Kendilerine, Yüce Meclisimiz adına, hoş geldiniz diyorum. (Alkışlar)

V. - KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN

GELEN DİĞER İŞLER (Devam)

3. - Petrol Piyasası Kanunu Tasarısı ve Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabiî Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonu Raporu (1/691) (S. Sayısı: 288) (Devam)

BAŞKAN - Sayın Aksoy, buyurun.

SONER AKSOY (Devamla) - Muhterem milletvekilleri, cumhuriyetten günümüze kadar, petrol sektörüyle ilgili olarak ilk yasal düzenlemeler, 1926 yılında, 792 sayılı yasayla uygulamaya konulmuş; ama, o günün tekniklerine uymadığı için, bir yıl içerisinde, bu yasa yürürlükten kaldırılmıştır. 1935'te, 2804 sayılı bir yasa çıkarılarak, petrolle alakalı işler Maden Tetkik ve Arama kurumuna verilmiş, daha sonra, 1954 yılında, bugünün, yürürlükte bulunan 6326 sayılı Petrol Kanunu çıkarılmıştır. Bu yasa, petrol kaynaklarımızın millî menfaatlara uygun olarak, hızlı, sürekli ve etkili bir şekilde aranmasını, geliştirilmesini ve değerlendirilmesini amaçlamaktadır. 6326 sayılı Yasa da, günümüze kadar, 1955 yılından 1994 yılına kadar, 6 defa değişikliğe uğramıştır.

Petrol piyasasına, mevcut, 6326 sayılı Petrol Yasası penceresinden bakarak, 1954'ten bu yana, petrol piyasasında 4 ana sürecin geçtiğini görebiliriz.

Bunlardan ilki, 1954 ve 1973 yılları aralığıdır ki, bu dönem, petrolün arama, üretim, taşıma ve rafinaj faaliyetlerinin oldukça liberal bir anlayışa göre yürütüldüğü bir dönemdir. Bu dönemde, petrol fiyatları hayli düşmüş ve tüketim de hızla artmıştır.

1973 ve 1989 yılları, Türkiye'de, dünyanın tersine, kamu etkinliğinin artış dönemidir. Bu dönem, petrol aramalarında Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığının, rafinajda TÜPRAŞ'ın, boru hatları, petrol taşıma ve dağıtımda BOTAŞ'ın, akaryakıt dağıtımında ise Petrol Ofisinin hâkim ve etkin olduğu dönemdir.

1989-1998 yılları ise, tekrar, serbest piyasaya geçiş süreci olarak kabul edilebilir. Bu dönemde, ülkemizin dışa açılması, devletin ekonomik faaliyetlerinden uzaklaşması, ekonomik ve ticarî faaliyetlerin özel sektöre devri ve serbestleşme ilkelerinin geçerli olmaya ve yayılmaya başladığı dönem olarak kabul edilebilir. 1998 yılından 2003 yılına kadar olan bu dördüncü dönemde de otomatik fiyatlandırma sistemi söz konusu olmuştur.

Sayın milletvekilleri, 1998 yılında, petrol ürünlerinin rafineri çıkış fiyatlarının yurtdışı piyasalara endekslenerek hesaplandığı bir sisteme geçilmiştir. Bu sistem, bildiğiniz gibi "otomatik fiyatlandırma sistemi" diye tabir edilir. Ancak, bu dönemde, özel sektörün etkinliğinin artırılması için gerekli olan şeffaf, adil, rekabetçi bir ortamda piyasanın oluşması ve teşvik edici düzenlemeler, maalesef, yapılamamıştır. İşte, bu amaçla, hükümetimiz, enerji sektöründe petrol ticaretinin ve piyasasının serbestleştirilmesini sağlayacak ve piyasalarda istikrar ve güven ortamının yasal ve idarî temellerini oluşturacak bu yasayı huzurunuza getirmiştir. Bu yasayı getirirken de, Bakanlığımız, sektörün tüm temsilcileriyle aylar süren tartışmalı, ciddî toplantılar tertip etmiş, alınan sonuçları da web sayfalarında internet kanalıyla yayımlamış, herkesle bütünleşmesini sağlamıştır. Böylece, geniş bir katılım sağlanmış, her türlü fikir ve düşünceyle kucaklaşma imkânı olmuştur. Aynı işlemi, biz de, komisyonda, yasa maddelerini tartışırken, benzer bir çalışma sergileyerek, yasanın piyasa ve sektöre en yararlı bir şekilde çıkmasını sağlamaya çalıştık. Yasayla alakalı olarak bir alt komisyon kurulması istikametinde komisyonumuza getirilen teklif müzakere edilmiş, bu müzakereye arkadaşlarımız iltifat etmemişler ve "bu yasa önemlidir, bütün maddelerini 4-5 kişilik bir alt komisyonda değil, kendi komisyonunun bütününde incelemekte yarar vardır" demişlerdir. Bütün komisyon üyeleri sürekli bir çalışma yaparak katkılarda bulunmak suretiyle, tasarıyı huzurunuza getirmişlerdir.

Enerji sektöründe önemli paya sahip olan petrol alanındaki faaliyetleri biraz daha yakından kavramak için iki başlık altında incelemekte yarar vardır: Bunların bir tanesi petrol faaliyetleri adı altında toplanabilir; ki, bunlar, yeraltı kaynaklarının aranmasına, yeryüzüne çıkarılmasına, sondaj işlemlerine, jeolojik araştırmalara, üretime ve tüketiciye kadar gelen kısımdır ki, 6326 sayılı Yasada bunun karşılanması sağlanmıştır. Bir diğeri de piyasa faaliyetleridir; ki, piyasa faaliyetleri, yurtiçinde veya yurtdışında teslim alınan hampetrol ve petrol ürünlerinin kullanıcılara sunumuna kadar yapılan bölümdür.

Piyasa faaliyetleri gün içerisinde, zaman içerisinde, süreç içerisinde çok gelişmiştir ve 6326 sayılı Yasanın içerisine sığamaz ve o yasanın da yetmediği yerlerde ilave edilen veya yardım için kullanılan 79 sayılı Millî Korunma Yasası ve 3571 sayılı Kanun ve bununla alakalı değişiklik, 5 inci maddesine ait çıkarılmış birtakım kararnamelerle de çözülemeyeceği anlaşıldığı için bu tasarı huzurunuza getirilmiştir; çünkü, petrolde piyasaya faaliyetleri çok büyümüştür; bunun içerisinde, bakın, neler bulunmaktadır: Petrol ithalatı, rafinaj, iletim, taşıma, ihrakiye teslimi (yani, denizlerimizde deniz taşıtlarına yakıt vermek veyahut da havaalanlarında yerli ve yabancı uçaklara yakıt ikmali yapmak) taşıma, depolama, dağıtım ve bayilik sistemi gibi çok büyük ve yepyeni bir sistem ortada bulunmaktadır.

İşte burada, 2 nci madde bahsedilen ithalat, rafinaj, iletim, ihrakiye teslimi, taşıma, depolama, dağıtım ve bayilik faaliyetlerini tanzim eden ve bu piyasayı kurumlaştıran ve serbestleştiren yasayı görüşmek üzere burada toplanmış bulunuyoruz.

Huzurunuza getirilen yasa tasarısı, rafinaj, işleme, iletim gibi benzer faaliyetleri 6326 sayılı Petrol Kanunu kapsamından çıkarak bu yasaya almış ve bu yasayı tamamen müstakil bir kot kanunu olarak huzurunuza getirmiştir. Size takdim ettiğimiz bu kanun tasarısı temel olarak şu umdeler etrafında toplanabilir: Birinci umde, huzurunuza, günümüzde benimsenen ekonomik sistem ve uluslararası yükümlülüklerimize uyumlu bir yasa getirilmiştir. İkinci umde, halkımızın ve piyasa aktörlerinin çıkar ve beklentileri ile ulusal politika ilkelerini ortak paydada buluşturan bir yasa huzurunuza getirilmiştir. Şeffaf, eşitlikçi, sürekli, verimli ve güvenli işleyişi sağlayacak bir yasa huzurunuza getirilmiştir. Bu yasayla, rekabetçi bir yapının oluşması sağlanmıştır.

Bu temel ilkelere bağlı olarak yasanın getirdiği yenilikler ise şöyle sıralanabilir:

Petrol piyasası faaliyetleri içerisinde bulunmak isteyenlere lisans alma mecburiyeti getirilmiştir.

Rafinaj, dağıtım, taşıma, işleme, depolama, iletim, serbest kullanıcı, ihrakiye teslimi, madenî yağ üretimi ve bayilik faaliyetleri, bundan sonra, artık, başıboş yapılamayacaktır ve lisansa tabi olacaktır.

Her tür petrol ürünlerinin ithalatı, rafinericiye, dağıtıcıya ve ihrakiye teslim şirketlerine, lisans almaları şartıyla, serbest hale getirilmiştir.

Solvent ve benzeri ürünler Enerji Piyasası Düzenleme Kurulunun iznine tabi tutulmuştur. 1989 yılında yapılan kanun değişikliğiyle düzenlendiği halde uygulanamayan petrol piyasasının serbest piyasa koşullarına göre oluşması bu tasarıyla sağlanmaktadır.

Rafinericiler ve dağıtıcılar için ulusal marker uygulaması getirilmektedir ki, bu da yepyeni bir uygulamadır.

Rekabeti teşvik edici hükümler ve kalite güvencesi getirilmektedir.

Yatırımcılar için istikrarlı ve güvenli bir ortam oluşturulmaktadır.

Petrol piyasasında her türlü temin ve sunumun standarda tabi tutulması sağlanmaktadır.

Özelleştirme sonucu doğabilecek risklerden petrol piyasasının korunması sağlanmıştır.

Lisans sahiplerine zorunlu sigorta yükümlülüğü bu tasarıyla getirilmektedir.

Bu tasarıyla, çok daha önemli bir husus daha, ulusal petrol stok sistemi oluşturulmaktadır ki, bütün bunlar AB'yle uyumlu önerilerdir.

Sektörü disipline edici ve birtakım ihlalleri -toplumu rahatsız eden ihlalleri- önleyici idarî ve malî ciddî yaptırımlar getirilmektedir.

Petrol piyasası, bununla da, artık bundan sonra kurumlaşmaktadır.

Yerli üreticilerin ürettiği petrolü rafinericilerin öncelikle almasına imkân sağlayan bir yaklaşım söz konusudur.

Bildiğiniz gibi, petrol sektörü, aramadan petrolün tüketiciye ulaşmasına kadar entegre bir faaliyetler bütünüdür. Dünyada petrol şirketleri, dikey bütünleşmiş yapılar sayesinde yatırım yapabilmekte ve maliyetini düşürebilmektedir. Bu suretle ucuz ve kaliteli ürün tüketiciye verilebilmektedir. Tüm dünyada olduğu gibi, bu tasarıda da dikey entegrasyona imkân sağlanmıştır.

AB düzenlemelerine ve uluslararası anlaşmalara uyum sağlanmıştır. Bu bağlamda, yapılan düzenlemelerle ve lisans vermek suretiyle, her türden haksız rekabetin, başıbozuk bir piyasanın ortadan kaldırılmasına, gerçek rekabet ortamının iyileştirilmesi ve geliştirilmesine, beklenen kaliteli ürün sunumuna, halkın can ve mal güvenliğine piyasanın kavuşması bu yasayla sağlanmaktadır.

Böyle önemli bir yasanın hazırlanmasında katkısı bulunan tüm taraflara bu vesileyle teşekkür etmeyi bir görev addediyorum. Özellikle komisyonumuzun değerli üyelerine huzurlarınızda katkılarından dolayı teşekkür etmeyi bir borç bilir, tekrar hepinize saygılarımı sunarım. (AK Parti sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Aksoy.

HALİL TİRYAKİ (Kırıkkale) - Sayın Başkan, biz, bundan bir şey anlamadık!..

BAŞKAN - Lütfen...

HALİL TİRYAKİ (Kırıkkale) - Bayileri mi destekledik, yoksa petrol şirketlerini mi destekledik; bir şey anlamadık ki!...

BAŞKAN - Saygıdeğer milletvekilleri, şahısları adına görüşmeler kısmına geçiyoruz.

Şahsı adına, Mardin Milletvekili Süleyman Bölünmez; buyurun.

Süreniz 10 dakika.

SÜLEYMAN BÖLÜNMEZ (Mardin) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Petrol Piyasası Kanunu Tasarısının görüşüldüğü bugünde şahsım adına söz almış bulunuyorum; tüm Yüce Meclisi saygılarımla selamlıyorum.

Değerli üyeler, ben, Petrol Kanunu Tasarısını, özelleştirmek üzere düşündüğümüz Tüpraş rafinerisinin özelleştirilebilmesi için hazırlanmış bir tasarı olarak görmekteyim.

Değerli üyeler, petrol piyasası kanunu, Türkiye'de yapılması gereken ve geç kalmış bir kanundur ve sektörün kayıt altına alınması, sektörün disipline edilmesi için şart olan bir kanundur. Bu itibarla, hazırlanan tasarı, komisyonda verilen önergeler doğrultusunda Meclis Genel Kuruluna getirilmiştir. Şahsım adına, bu tasarıda mevcut olan eksik ve hakikaten faydalı olan maddeleri sizlere arz etmek istiyorum.

Birinci konuşmacı Sayın Seyhan'ın değindiği gibi, ben, önce bir bayii olarak, sonra ikinci bacağı olan petrol ürünleri dağıtım sektörüyle ilgili bir kuruluşun yönetim kurulu başkanı olarak, her iki taraf açısından, bu tasarıyla ilgili görüşlerimi sizlere açıklamaya çalışacağım.

Dağıtım bacağından baktığımız zaman, tasarıda, bayilerin kontrol altına alınması, disipline edilmesi için gerekli olan lisansların konulması ve o maddenin şart olduğu vurgulanmıştır. Şu anda kontrol altında olmayan ve yine hiçbir şirkete bağlı olmayan, beyaz bayraklı diye hitap ettiğimiz, neredeyse mevcut bayi adedinin üçte 1'ine tekabül eden sayıdaki bu bayilerin, menşei ve kalitesi belli olmayan, tüketiciye hiçbir sosyal hizmet vermeden çok ucuz maliyetle hizmet veren; ama, yine tekrar ediyorum, menşei belli olmayan, araçlarımıza zarar veren akaryakıtların -hepsini demesek bile- birkısmını sattığını görmekteyiz. Buna benzer akaryakıtların, bu arkadaşlarımızın çalıştırdığı istasyonlar vasıtasıyla satılmış olması, bu yasa tasarısıyla konulacak olan lisans gereğini şart kılmaktadır.

Yine, Sayın Seyhan'ın da belirttiği gibi "bayiler köle durumuna düşürülecek" denilmektedir. Evet, yine diyorum, her iki tarafa doğru, eğer, teraziye koyacak olursak, bir bayi olarak, eski bir bayi olarak, mevcut, şu anda bayilik yapan arkadaşların, rekabet ortamından, çoklu dağıtım şirketlerinin verdikleri avantajlardan dolayı ve oradan elde ettikleri avantajları tüketiciye yansıtmaları açısından, mutlaka ki, faydaları vardır; ama, öbür taraftan, birçok yatırım yapmış, o istasyonun müşteri cezbedecek şekle gelmesini sağlayan ve size büyük katkılarda bulunan, o bayie büyük katkıda bulunan dağıtım şirketinin yatırımına karşılık, kendisinin o günkü masrafları, giderleri karşılığında yapmış olduğu, ancak, kâr marjı içindeki ticarî kârını da göz önüne alarak yapmış olduğu dağıtım satış fiyatını beğenmeyerek, o şirketin bayrağı altında bir başka şirketten mal alması, sizce uygun mudur; tabiî ki, uygun değildir. Dağıtım şirketi, kendine TÜPRAŞ rafinerisi bağlantılı olarak yıllık verdiği alım programı dahilindeki akaryakıtı eğer almadığı takdirde, ödediği yüzbinlerce dolarlık cezayı bayie yansıtmamaktadır, programını ona göre yapmaktadır, o program çerçevesinde, akaryakıtını TÜPRAŞ'tan alması gerekmektedir. Bu nedenle, TÜPRAŞ'ta yapacağınız şudur: TÜPRAŞ'ın üreteceği akaryakıtı, sizin dağıtım şirketi olarak yaptığınız bu program çerçevesinde, bayinizin bir yılda sizden almayı taahhüt ettiği akaryakıtı satmanız gerekmektedir.

Maddenin birinde, TÜPRAŞ'ın, 90 günlük ulusal depolama için, maliyet hesabından yola çıkarak talep ettiği, ton başına yansıtmak istediği 10 dolarlık miktar vardır. Bu, her ne kadar, öncelikle, komisyondan 2 dolar olarak geçirilmek istense de, daha sonra, komisyondaki iktidara mensup üye arkadaşlarımız tarafından verilen önergelerle 10 dolara çıkarılmıştır.

Değerli AK Partili arkadaşlara söylüyorum; 59 uncu hükümetin akaryakıt sektöründe yakalamış olduğu çok güzel bir fiyat istikrarı var ve tüketiciye vermiş olduğunuz bu güvenin devamı için üç şık var: Bir tanesi, bunu aşağıya çekmek; ikincisi -eğer bu şekilde bırakırsanız- hükümetin, Maliye Bakanlığının tahsil ettiği verginin bir kısmını aşağıya çekerek, kendi bütçesini ona göre hazırlaması; esas üçüncüsü, tüketiciyi ilgilendiren ve tüketicinin cebinden çıkacak olan kaçınılmaz zamdır. Bir tarafta, yapmış olduğunuz şu başarılı çalışmanın karşılığında, öbür tarafta da, buna gölge düşürecek bir karar almaktasınız.

Değerli üyeler, bir başka maddede, EPDK'nın üye sayısı, 2 üye artışla, 9'a çıkarılmakta ve bu 2 üyenin, yine, eskiden olduğu gibi, belli kriterlere, tahsil, tecrübe ve teknik bilgiye sahip kişiler arasından atanacağı belirtilmektedir. Ben, bu 2 üyenin, sektörün içindeki her iki kesim de göz önüne alınarak, her iki kesimi temsil eden -yine, bu bilgilerle yoğrulmuş- kişiler arasından atanmasının uygun olacağı düşüncesindeyim.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Bölünmez, size 2 dakika eksüre veriyorum; lütfen, konuşmanızı tamamlayınız.

Buyurun.

SÜLEYMAN BÖLÜNMEZ (Devamla) - Sağ olun Sayın Başkan.

Özetle, bugün görüştüğümüz, ülkemiz için gerçekten çok ihtiyaç duyulan bu kanunun bazı maddelerinde verilecek olan önergelere, Yüce Meclisin 22 nci Dönem milletvekillerinin çok başarılı çalışmalarına gölge düşürmeyecek, ülkemiz ve milletimiz yararına olacak şekilde bakılmasını ve yine, bu önergelerin -hiçbir şekilde, iktidar-muhalefet gözüyle değil- mantığımızla, vicdanımızla hareket ederek oylanmasını sizlerden özellikle istirham ediyorum.

Bu kanunun dışında; ama, bu kanunla ilgili olarak -Sayın Seyhan'ın da değindiği gibi- pompalara yazarkasa takılması hususu gündeme getirilmiş ve bir tebliğle yayımlanmıştır.

Değerli arkadaşlar, hiçbir petrol bayii, kontrolden kaçmamaktadır. En büyük vergiyi, Türkiye Cumhuriyetinin 2004 yılı bütçesinin tahsil edilecek vergi bölümünün yüzde 23'ünü, yaklaşık 20 katrilyon civarındaki verginin tahsilatını, yine, bu petrol bayileri vasıtasıyla yapılacaktır; ama, zemin ve zaman itibariyle bu yazarkasa takılması uygulaması yanlıştır. İnşallah, Sayın Unakıtan, anlayışla, yanlış yaptıklarını görürler ve erken olarak bundan da dönüş yaparlar.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Buyurun.

SÜLEYMAN BÖLÜNMEZ (Devamla) - Sözlerime son verirken, iki üç  gün evvel Mardin'de şehit edilen 1 polisimizi, 1 assubayımızı, 4 erimizi         -asker evlatlarımızı- üzüntüyle defnettik; yaralılarımıza şifa, şehitlerimizin ailelerine de başsağlığı diliyoruz. Tüm ülkemizin, sizlerin ve benim lanetlediği terörün, inşallah, ülkemizde son bulmasını ve acılı ailelere buradan sizler ve şahsım adına başsağlığı diliyorum, Yüce Meclisi saygılarımla selamlıyorum. (Alkışlar)

BAŞKAN - Sayın Bölünmez, teşekkür ediyorum.

Şahsı adına, Gaziantep Milletvekili Sayın Fatma Şahin; buyurun. (Alkışlar)

FATMA ŞAHİN (Gaziantep)- Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Petrol Piyasası Kanunu Tasarısının geneli üzerinde şahsım adına söz almış bulunuyorum; Yüce Heyetinize saygılarımı sunuyorum.

Petrol Yasasının içeriğine geçmeden önce, tasarının hazırlanma tekniği hakkında size bilgi sunmak ve dikkatlerinizi çekmek istiyorum. Bu kanun tasarısı hazırlanmadan önce, Enerji Bakanlığımızın başkanlığında bütün bakanlıkların üst düzey yetkilileri ve bütün üst kurumlara ait yetkililerle beraber bütün sivil toplum örgütleri bir araya gelmiş ve çok ciddî toplantılar yapılmış, çok uzun süreli iştirakler sağlanmıştır. Sayın Seyhan'ın belirtmiş olduğu 12 000 bayiin de yetkilileri bu toplantılara katılmış, gerekli şekilde bilgilerini vermiş ve ortak bir konsensüs sağlanmıştır.

Değerli arkadaşlarım, tarih, petrol uğruna çok kanlı savaşlara sahne olmuştur. Alternatif teknoloji ve enerji arayışları hızlı ve son derece başarılı gelişmeler kaydetmeye devam etse de, henüz petrolün önemi sona ermiş değildir. Hatta, dünyadaki son gelişmelerin bir anlamda petrol uğruna yaşandığı düşünülecek olursa, petrol savaşlarının sona erdiğini söylemek hiç mümkün değildir.

Türkiye, tespit edilmiş petrol rezervlerini dikkate aldığımızda petrol fakiri gibi gözükmekle birlikte, gerek petrol bağımlılığının artarak devam etmesi gerekse dünyanın en büyük petrol rezervlerinin hemen dibinde bir jeopolitik ve jeostratejik noktayı kontrol etmesi, Türkiye'ye petrolle ilgili hiçbir gelişmeye kayıtsız kalamayacak bir hassasiyet yüklemektedir.

Petrolle ilgili temel veriler ve çok önemli gelişmelerle, konunun tarihî arka planı, Türkiye'nin konuya ilişkin hassasiyetini artırmaktadır. Mevcut rezervler ve yıllık üretim-tüketim miktarlarına göre, petrolün 40, doğalgazın 62, kömürün ise 216 yıl ömrü kalmıştır. İşlenerek 4 000'den fazla ürün elde edilen petrole olan talebin 2030 yılında bir kat daha artarak 120 000 000 varili geçeceği öngörülmektedir.

Amerika Birleşik Devletleri dünya petrol rezervlerinin sadece 2,9'una sahip olmasına rağmen, en çok petrol tüketen ülke durumundadır. Yıllık 3,5 milyar ton dolaylarında olan dünya petrol tüketiminin yaklaşık yüzde 25,5'ini, tek başına Amerika Birleşik Devletleri gerçekleştirmektedir. Japonya toplam tüketimde yüzde 7'lik bir paya sahip olurken, bu ülkeyi 6,6'yla Çin, yüzde 3,7'yle Almanya ve yüzde 3,5'le Rusya izlemektedir. Türkiye ise, dünya tüketiminde yüzde 0,9'luk bir paya sahiptir.

Türkiye'nin petrol ve petrol ürünlerinin tüketiminin birinci enerji ağzı içerisindeki payı yüzde 40-45 arasında bulunmaktadır. Devletin toplam vergi gelirinin yüzde 20'lik kısmı tek başına petrol piyasasından elde edilmektedir. Bu iki veri bile, petrol piyasasının Türkiye açısından önemini ve büyüklüğünü ortaya koymaya yetmektedir.

Kaldı ki, kişi başına enerji tüketiminin Amerika Birleşik Devletlerinde 7 ton, Avrupa Birliği ülkelerinde 3 ton, Türkiye'de ise sadece 1 ton petrole eşdeğer olduğunu düşünecek olursak, Türkiye'nin sanayileşme ve modernleşmesini tamamlaması sürecinde enerji ve petrole bağımlılığının daha da artacağı rahatlıkla tahmin edilebilmektedir. Nitekim, Türkiye'nin, son yıllarda hampetrol temininde bu bağımlılığın yüzde 82'den yüzde 92'ye çıkması da bunun bir göstergesidir.

Türkiye için bu kadar hayatî olan bir mesele, çok karışık ve ömrünü tamamlamış mevzuatla düzenlenmektedir. Eğer bugünkü Petrol Piyasası Kanunu Tasarısını Enerji Bakanlığımız hazırlamamış olsaydı, şu anda piyasalardaki yasal çerçevenin bir kısmını Petrol Kanunu, bir kısmını Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun, bir kısmını Millî Korunma Suçlarının Affına, Millî Korunma Teşkilat, Sermaye ve Fon Hesaplarının Tasfiyesine ve Bazı Hükümler İhdasına Dair Kanun ve diğer kararname, tebliğler, piyasayı düzenleyen temel mevzuat hükümleri oluşturmaktaydı. Benim okurken dahi zorlandığım bu kanunları düşündüğünüzde, petrol piyasasının ne kadar karmaşık ve ne kadar demode olduğunu siz de tahmin ediyorsunuzdur.

Aslında, bu, devlete hükmetme, devleti yönetme mantığı, petrol piyasasında tesadüfen oluşmamıştır. Biz, Sanayi Komisyonu üyeleri olarak Meclise geldiğimizde, seksen yıllık Türkiye Cumhuriyetinin maden kanununun olmadığını ve 100 yıl önceki Taşocakları Nizamnamesiyle yönetildiğini düşünürsek, bunların hiçbiri tesadüf değildir. Ülkemizin ne kadar kötü yönetildiğinin en büyük göstergeleridir diye düşünüyorum.

1935 yılında çıkarılan 2804 sayılı Kanunla, petrol arama görevi Maden Tetkik Arama Enstitüsüne verilmiş ve 1954 yılında, halen yürürlükte olan 6326 sayılı Yasa çıkarılmış. Ancak, bu yasa da 6 defa değiştirilmiş ve âdeta, yamalı bohçaya dönmüştür. Türkiye, bu yasayla dört ayrı dönemi bir arada yaşamıştır. Liberal dönemden sonra, liberasyona geçiş ve en son da 1998-2003 arasındaki otomatik fiyat dönemi başlamıştır. Ancak, son dönemlerde devlet müdahalelerinin azalmasına rağmen, şeffaf, adil ve rekabetçi bir ortam sağlanamamıştır.

Bu yasayla, petrol piyasasının kurumsallaştırılması ve rekabet ortamının artırılması çerçevesinde uluslararası norm ve standartlarla Avrupa Birliği müktesebatına uyum amaçlanmıştır. Yasa uyarınca, rafinaj, işleme, iletim ve benzeri faaliyet, piyasa faaliyeti olarak tanımlanmakta, Petrol Kanunundan çıkarılarak, Petrol Piyasası Kanunu olarak toplanmaktadır.

Bu yasayla, piyasanın düzenlenmesi için Petrol Piyasası Kurulu oluşturulmaktadır. Ayrıca, bu yasa tasarısının öngördüğü çok önemli bir şey daha vardır: Bütün dünyada petrol fiyatları maliyetlerindeki düşüş, kalitedeki artışın öngördüğü dikey yapılaşma, bu tasarıyla gerekli kılınmıştır. Ancak, bugüne kadar, Türkiye'de ihmal edilen bu yapı, Petrol Piyasası Yasa Tasarısıyla gerçekleştirilmiş olacaktır.

1989 yılında kanun değişikliğiyle düzenlenmiş olmasına rağmen, tam olarak uygulanamayan petrol fiyatlarının serbestçe tespiti, inşallah, bu yasayla hayata geçirilecektir. Bununla beraber, ilk kez bir ulusal petrol stok sistemi oluşturulacak ve sektörü disipline edici, ihlalleri önleyici idarî yaptırımlar ve para cezaları getirilecektir. Tasarının, bu haliyle, daha liberal bir yapıyı öngördüğünü söyleyebiliriz.

Ayrıca, kamunun can ve mal güvenliğini sağlamak, çevre güvenliği için de azamî dikkat edecek hassasiyetler gösterilmiştir.

Kıymetli arkadaşlarım, Türkiye için, petrol ne kadar önemli ise, Petrol Piyasası Kanunu da o kadar önemlidir. 1954 yılında çıkarılmış ve 6 defa değişikliğe uğratılmış bu mevcut kanunla ilerlememiz, takdir edersiniz ki, mümkün değildir. Bu şekilde, çalışmamızda, çağa uygun bir petrol piyasası oluşturulmuş ve Türkiye'nin yeni vizyonunun dünyaya tanıtılması açısından da çok önemli bir çalışma ortaya çıkmıştır.

Bu duygu ve düşüncelerle, sözlerime son verirken, yasanın hayırlar getirmesini diliyor ve hepinize saygılarımı sunuyorum. (Alkışlar)

BAŞKAN - Sayın Şahin, teşekkür ederim.

Saygıdeğer milletvekili arkadaşlarım, tasarının tümü üzerindeki görüşmeler tamamlanmıştır.

Tasarının maddelerine geçilmesini oylarınıza...

UFUK ÖZKAN ((Manisa) - Sayın Başkan, karar yetersayının aranılmasını istiyorum.

BAŞKAN - Tamam; hem oylayacağım, hem sayacağım.

Tasarının maddelerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler...

Sayın milletvekilleri, kâtip üyeler arasında oylama noktasında ihtilaf vardır.

Oylamayı elektronik oylama cihazıyla yapacağım.

Oylama için 3 dakika süre veriyorum.

Oylama işlemini başlatıyorum.

(Elektronik cihazla oylama yapıldı)

BAŞKAN - Saygıdeğer milletvekilleri, karar yetersayısı vardır.

Tasarının maddelerine geçilmesi kabul edilmiştir.

Birleşime 10 dakika ara veriyorum.

Kapanma Saati : 17.38


İKİNCİ OTURUM

Açılma Saati: 17.53

BAŞKAN : Başkanvekili Nevzat PAKDİL

KÂTİP ÜYELER : Mevlüt AKGÜN (Karaman), Türkan MİÇOOĞULLARI (İzmir)

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 24 üncü Birleşiminin İkinci Oturumunu açıyorum.

288 sıra sayılı kanun tasarısının müzakerelerine kaldığımız yerden devam ediyoruz.

V. - KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN

GELEN DİĞER İŞLER (Devam)

3. - Petrol Piyasası Kanunu Tasarısı ve Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabiî Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonu Raporu (1/691) (S. Sayısı: 288) (Devam)

BAŞKAN - Komisyon?.. Burada.

Hükümet?.. Burada.

Sayın milletvekilleri, tasarının maddelerine geçilmesi kabul edilmişti.

Şimdi, tasarının 1 inci maddesini okutuyorum:

PETROL PİYASASI KANUNU TASARISI

BİRİNCİ KISIM

Genel Hükümler

BİRİNCİ BÖLÜM

Amaç, Kapsam, Tanımlar ve Kısaltmalar

Amaç ve kapsam

MADDE 1. - Bu Kanunun amacı; yurt içi ve yurt dışı kaynaklardan temin olunan petrolün doğrudan veya işlenerek güvenli ve ekonomik olarak rekabet ortamı içerisinde kullanıcılara sunumuna ilişkin piyasa faaliyetlerinin şeffaf, eşitlikçi ve istikrarlı biçimde sürdürülmesi için yönlendirme, gözetim ve denetim faaliyetlerinin düzenlenmesini sağlamaktır.

Bu Kanun; petrole ilişkin piyasaların sağlıklı ve düzenli işlemelerinin sağlanmasına ve geliştirilmesine yönelik; düzenleme, yönlendirme, gözetim ve denetim işlemlerini kapsar.

Türk Silahlı Kuvvetlerinin doğrudan kendi mülkiyetindeki araç ve tesisleri vasıtasıyla yürüttüğü bu Kanun kapsamındaki faaliyetleri ile 5 Nisan 2001 tarihli ve 4636 sayılı Millî Savunma Bakanlığı Akaryakıt İkmal ve NATO POL Tesisleri İşletme Başkanlığının Kuruluşu ve Görevleri Hakkında Kanun Kapsamındaki Başkanlığın kendi mülkiyetindeki araç ve tesisleri vasıtasıyla yürüttüğü faaliyetleri bu Kanun hükümlerine tâbi değildir.

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, 1 inci madde üzerinde, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına, İzmir Milletvekili Sedat Uzunbay.

Sayın Uzunbay, buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)

Süreniz 10 dakika.

CHP GRUBU ADINA SEDAT UZUNBAY (İzmir) - Sayın Başkan,  değerli milletvekilleri; 288 sıra sayıyla bastırılarak dağıtılan Petrol Piyasası Kanunu Tasarısının 1 inci maddesi üzerinde, Cumhuriyet Halk Partisi Grubunun görüşlerini açıklamak üzere, söz almış bulunuyorum; Grubum adına hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Değerli milletvekilleri, petrol piyasası, 27 000 000 000 dolarlık bir piyasa. Enerji talebinin ortalama yüzde 40'ı petrolden karşılanıyor. Akaryakıt içinde yaklaşık yüzde 80 oranında vergi var; vergi gelirlerimizin yüzde 20'si bu piyasadan sağlanmaktadır. Bu sektör, sanayimizi, vatandaşlarımızı, hepimizi doğrudan etkileyen, kaçaklarıyla, kayıplarıyla, kayıtdışı hareketliliğiyle dikkat çeken önemli bir sektördür.

Petrol piyasası, bugüne kadar, tam bir karmaşa içinde, kararname ve yönetmeliklerle idare edilmeye çalışılan bir piyasaydı. Uluslararası norm ve standartlar ile Avrupa Birliğine uyum kapsamında mevcut yasal düzenlemeleri yenilemek, piyasayı yeniden düzenlemek ve yapılandırmak gerekiyordu. Bu amaçla hazırlanan bu yasa tasarısıyla, temel olarak, kaçakların giderilmesi, disiplinin sağlanması, dağıtım şirketleri ile bayiler arasında tek elden satış sözleşmeleriyle faaliyet yürütülmesi, piyasada etkili izleme ve denetimin sağlanması, haklı rekabet koşullarının oluşturulması, tüketiciye kaliteli hizmet sunulması, rafineri imkânlarının geliştirilmesi, yerli petrolün piyasa koşullarında değerlendirilmesi, piyasadakilerin hak ve yükümlülüklerinde denge sağlanması, piyasada arz ve çevre güvenliğine ve uluslararası standartlara uygun, şeffaf, eşitlikçi, verimli işleyişin sağlanması amaçlanmaktadır.

Değerli milletvekilleri, bu tasarıyla, piyasa faaliyetinde bulunmak isteyenlere lisans alma zorunluluğu getirilmekte ve lisans alınacak faaliyetler belirlenmektedir. Lisans uygulamasıyla, hak ve yükümlülükler belirlenmekte, sektörü disipline edecek ve yasadışı faaliyetleri önleyecek idarî yaptırımlar ve para cezaları getirilmektedir. Bu yasa tasarısıyla, lisanslı rafinerici, dağıtıcı ve ihrakiye teslim şirketleri, yurtiçi ve yurtdışı kaynaklardan petrol temin edebilecek, petrol ve petrol ürünlerinin ithalatını yapabileceklerdir.

Değerli milletvekilleri, bu yasa tasarısıyla gerçekleştirilmek istenen uygulamalardan bazılarına değinmek istiyorum: Bu yasa tasarısında, sağlanmak istenen haklı rekabet ortamının nasıl oluşacağı net değildir. Rekabet ortamının, lisanslı rafinericiler, dağıtıcılar ve ihrakiye teslim şirketleriyle sağlanması planlanmaktadır. Akaryakıt bayilerinin bu rekabet ortamına katılması, dağıtım şirketleriyle yaptıkları sözleşmeler nedeniyle olanaklı olamayacaktır.

Değerli milletvekilleri, hepinizin bildiği gibi, daha önce çıkarılan Elektrik Piyasası Yasasıyla, elektrik piyasasında da rekabet ortamını yaratmak, elektrik fiyatlarını ucuzlatmak ve hatta, il bazında tarifeye geçmek amaçlanmıştı; ancak, bu mümkün olamadı; olamayacağı, tarafımızdan da defalarca anlatıldı. Mevcut yöntemlerle elektrik piyasasında rekabet ortamının sağlanması mümkün görülmemektedir. Yasası olmasına rağmen, sistem, eski, bilinen klasik yöntemlerle yürütülüyor.

Bu konuda, hazır, elektrik sözü edilmişken, son zamanlarda, Sayın Bakanımızın medyada yer alan ve övünmeye dayalı "elektrik fiyatlarına zam yapmadık" sözleriyle ilgili konuya da kısaca değinmek istiyorum.

Hepinizin bildiği gibi, şu anda, hidroelektrik santrallarındaki elektrik üretimi düşürülmek suretiyle, doğalgazı, al ya da öde türünde yapılmış doğalgaz anlaşmaları nedeniyle zorunlu olarak almak gerektiği için, elektrik üretimi dolara endeksli ve dolara dayalı bir ödemeyle temin edilen doğalgazla çalışan elektrik santrallarına kaydırıldı.

Dolar, geçen yıl ortalaması itibariyle 1 750 000 lira idi; ama bugün dolara 1 450 000 lira değer biçiyoruz. Geçen yıl ile bu yıl arasındaki doları değerlendirdiğimizde, kıyasladığımızda, dolardaki düşüşün yaklaşık yüzde 17 civarında olduğunu görüyoruz. Elektrik tarifesinde, Sayın Bakanımız ifade ettiğine göre, bir yıl önceki tarifeyle geçerli, yurttaşımız bunu Türk lirası karşılığı olarak ödemek durumunda. Bir yıl önce dolara endeksli olarak, ilgili kurumlar tarafından tespit edilmiş olan elektrik tarifesiyle bugün elektrik satmak durumundayız. Vatandaşlarımız bu bedelle elektrik parasını, zam yapılmamış olması nedeniyle, ödemek durumundalar. Ancak, dolardaki düşüş yaklaşık yüzde 17, elektrik fiyatlarına zam yapılmamış da olsa aynı anlamda dolardaki düşüşü dikkate aldığımızda, dolardaki düşüş kadar zam yapıldığı anlamına gelir. Zam yapmadık diye öğünmek yerine, dolar kuru düşüş değeri kadar indirim yapmak gerekiyordu.

Sanayicimizi üretime teşvik etmek amacıyla yüzde 5 indirim yapmayı uygun gördünüz Sayın Bakanım; bu ülkede, sanayiciden başka insan yaşamıyor sanki! Bu ayırım, bu fark, bu uygulama olmamalıydı. Bu ülkede milyonlarca insan açlık sınırında yaşıyor. İşçimize, memurumuza, emeklimize, evlerimize, tarımsal sulamalarımıza, köy ve şehir içmesularımıza, seralarımıza bu yüzde 5 indirimi çok gördünüz. Bunun mutlaka bir cevabı olmalı Sayın Bakan. Bu ülkede yaşayan milyonlarca insan, sizin için sanayici kadar önemli değil mi?

Biz sadece yüzde 5 değil, gerçek anlamda indirimin, toplumun tüm kesimlerini kapsayacak şekilde uygulanmasını talep ediyoruz.

Değerli milletvekilleri, Petrol Piyasası Yasasıyla amaçlanan haklı rekabet ortamı, elektrik piyasasında olduğu gibi, sağlanamayacaktır. Bir atasözünde olduğu gibi, Dimyat'a pirince giderken evdeki bulgurdan olacağız.

Elektrik satışında yapmak istediğiniz gibi, akaryakıtın doğu bölgelerimizde daha pahalıya satılmasını da hiç düşünmemelisiniz. Doğu bölgelerimizde, hampetrol, petrol boru hatları ve rafinerilerimiz var; bunu, mutlaka dikkate almalıyız. Akaryakıt tamamen dolara bağlıdır. 2003 yılı sekiz aylık gerçekleşmeleri itibariyle petrol alımları ortalaması 28 dolardır. 2002 yılındaki ortalama petrol alım fiyatı 26 dolardır. Demek ki, hampetrol, geçen yıla kıyasla yaklaşık yüzde 7,7 civarında artmıştır; ancak, biraz önce belirttiğim gibi, dolardaki düşüş yaklaşık yüzde 17. Burada, Sayın Bakan, petrole zam yapılmadığıyla övünüyor; ancak, dolardaki yüzde 17'lik düşüşü, buna rağmen hampetroldeki yüzde 7,7 artışı dikkate aldığımızda, petrolde de, yaklaşık yüzde 10 gibi bir oranda gizli zam var; zam yapmamak bile zam yapmak anlamına gelmektedir. Zam yapmıyoruz diye övünmek yerine, çiftçimize seçim meydanlarında vaat ettiğiniz ucuz mazotu verebilecek bir anlayışı mutlaka sergilemelisiniz. Bugün, çiftçimiz, sadaka gibi, ne zaman ve ne kadar verileceği belli olmayan mazot desteğini istemiyor.

Değerli milletvekilleri, petrol piyasası, elektrik piyasasına göre daha avantajlıdır; üretim, dağıtım ve bayi ağı hazırdır, amaçlanan haklı rekabet ortamının yaratılmasında hiçbir engel yoktur, her türlü yatırım vardır.

Akaryakıtta ucuzlama sağlanabilecek midir, hangi süreçte ve ne şekilde sağlanabilecektir; bunları izleyeceğiz.

Ayrıca, yasanın çıkarılmasının ardından hazırlanması gereken yönetmeliklerin, en az bu yasa kadar önemli olduğunu belirtmek istiyorum.

Değerli milletvekilleri, bu yasa tasarısıyla, piyasa faaliyetlerini yürütmek, izlemek ve denetlemek ile uluslararası gelişmeleri yakından takip etmek görevleri Enerji Piyasası Düzenleme Kurumuna verilmiştir; ancak, bu Kurum, şu anda, bu piyasayı yönetecek uzman personelden yoksundur. Yasanın çıkarılmasıyla birlikte, içeriden veya dışarıdan birçok kişi işe alınacaktır. Bu yapılandırma sırasında, birçok kurumda olduğu gibi, konusunda uzman olmayan eş dost, akraba atamalarıyla bu kadrolar doldurulmamalıdır. Çarpık ve haksız atama anlayışı, sektörün yeniden yapılandırılmasını ve faaliyetlerin yürütülmesini olumsuz yönde etkileyecektir.

Değerli milletvekilleri, bugün için 11 000'in üzerinde, faaliyetini sürdüren bayi var. Bunların kazanılmış haklarından dolayı, lisans almaksızın, lisanslı bayi kapsamında sayılması sağlanmalıdır. Bağımsız bayilik sistemi düşünülmelidir. Bu bayiler, kurdukları tesisler itibariyle yerel bazda gerekli izin ve onayları alarak, her türlü işlemi gerçekleştirmişlerdir. Dağıtım şirketleriyle kendilerini her yönden bağlayan anlaşmaları vardır. Bu akaryakıt istasyonlarından lisans almalarını istemek, hem maddî kayıplara neden olacak hem de devleti ve bayii eziyete ve külfete sokacaktır.

Bayilerin içinde, yatırımları ve faaliyetleri itibariyle küçük çapta olanları vardır. Yüksek orandaki cezaî yaptırımlar, küçük bayilerin ufak bir hatada ekonomik olarak yok olmalarına neden olacaktır. Bayiler, çıkaracağımız bu yasayla tüketicilere en iyi hizmeti vermeye çalışacaklardır; çıkacak olan bu yasanın yükünü de en çok onlar çekecektir. Vergi gelirlerinin büyük bir bölümünü onlar toplayacaktır. Bu nedenle tasarının birçok maddesi için verilecek ve akaryakıt bayilerinin durumunu daha kabul edilebilir bir duruma getirmeyi amaçlayan önergeleri dikkate almalıyız.

Değerli milletvekilleri, kaçak akaryakıtın gümrüklerimizden çok rahat girdiğini, piyasa içinde her türlü uygunsuz petrol ürününün bulunduğunu biliyoruz. Bu tasarıyla, akaryakıta rafineri çıkışında veya gümrük girişinde eklenecek katkıyla adına "ulusal marker" denilen çağdaş bir uygulama getirilmektedir.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın hatip, 1 dakika eksüre veriyorum, lütfen konuşmanızı tamamlar mısınız.

SEDAT UZUNBAY (Devamla) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Bundan amaç, piyasadaki kaçakçılığı önlemektir. Birçok dağıtım şirketi tarafından zaten uygulanmakta olan marker sisteminin, piyasanın tamamında uygulanacak olması, tüketiciyi korumak açısından uygun olacaktır. İnşallah bunun da bir hilesi bulunmaz.

Değerli milletvekilleri, bu tasarıyla, dağıtım şirketlerine, pazar payı içinde yüzde 15'e varan oranda kendi istasyonunu açma olanağı verilmektedir. Tasarıda, dağıtım şirketlerinin kendi istasyonlarını kayırıp kollamayacakları yazılmış olmasına rağmen, diğer bayilerle haksız rekabetin yaşanmasını önleyemeyecektir. Gerçek veya tüzelkişi durumundaki bayilerin dağıtım şirketlerinin istasyonlarıyla rekabet edebilme şansları yoktur. Dağıtım şirketlerinin, sadece eğitim amacıyla sınırlı olmak koşuluyla, birkaç istasyon açmasına izin verilmelidir. Devletin, tüketicilerin ve araç sahiplerinin, bayileri potansiyel bir suçlu gibi görmediği, ucuz, eksiksiz ve kaliteli petrol ürünleri ticaretinin yapıldığı bir piyasa özleminin gerçeklemesini diliyoruz.

Bu düşüncelerle, yasa tasarısının 1 inci maddesine Cumhuriyet Halk Partisi Grubu olarak olumlu oy kullanacağımızı belirtiyor, hepinizi saygılarımla tekrar selamlıyorum. (Alkışlar)

BAŞKAN - Sayın Uzunbay, teşekkür ediyorum.

1 inci madde üzerinde, şahsı adına Kastamonu Milletvekili Mehmet Yıldırım; buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)

Süreniz 5 dakikadır.

MEHMET YILDIRIM (Kastamonu) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

1 inci madde üzerinde kişisel görüşlerimi açıklayacağım.

Maddeye baktığımız zaman, bu kanun tasarısının amacı, yurtiçi ve yurtdışı kaynaklardan temin olunan petrolün doğrudan işlenerek güvenli bir şekilde Türkiye'de dağıtılmasını, pazarlanmasını, bayileri teknik olarak düzenlemektir. Şimdiye kadar, değerli arkadaşlarım da bunun üzerinde epeyce konuştular.

Değerli arkadaşlar, Türkiye'nin içerisinde bulunduğu coğrafyada, doğudan güneydoğuya, batıya, Karadeniz'e kadar, toprağımızın altında ne kadar petrol var; bunu nasıl çıkaracağız; bunun için  ne çaba  sarf edeceğiz;  bunun için   ne kaynak sağlayacağız;  hiçbir arkadaşımız  bunlara değinmedi.

Arkadaşlar, var olan bir şeyi pazarlarsınız, var olan bir şeyi dağıtırsınız. Peki, Türkiye'de petrol yok mu; Türkiye'de, 1950'li yıllarda Petrol Yasası çıkarıldığı zaman, örneğin Kastamonu'nun Küre Dağlarının eteklerinde petrol denizi olduğu iddia edilmekteydi. 1950'li yıllarda, Kastamonu'nun Dadayında, Taşköprüsünde, Ağlısında, Tosyasında, Hanönüsünde, Sinop'un Ekinveren Köyünde sondaj çalışmaları yapılmıştır; ama, gelin görün ki, bu, yabancı bir şirkete verildiği için, Amerikalılar, Mobil Şirketi aracılığıyla bu kuyularda araştırma yaptığı için, önce, yöre halkı bir sevince boğulmuş, petrol zengini olduk demişler; sonra da, ertesi gün bakmışlar ki, kuyular betonlanmış, betonla doldurulmuş ve akıbeti meçhul.

Değerli arkadaşlar, biz, öncelikle, yeraltı ve yerüstü kaynaklarımıza sahip çıkalım. 1950'den beri, biz, belirli ekiplerin baskısı altında, maalesef kuşatılmışız. Türkiye Büyük Millet Meclisi olarak, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu olarak ve Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu olarak, bu Meclisin kuruluş felsefesine özgü bir şekilde, bu kuşatmayı yarabiliriz.

Üretim düğmesine basabilelim. Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığına sondaj yapması için kaynak aktaralım. Önümüzdeki günlerde bütçe gelecek, bunları konuşmaya başlayalım.

Bakın, 11 yerde sondaj yapılmış, Türkiye'nin bütün saygın gazetelerinde, dergilerinde, Küre Dağlarının eteklerinde petrol denizi olduğu, uydu fotoğraflarıyla yayımlanmış.

Değerli arkadaşlar, ben, geçmişte bir kamu görevlisiydim; basında, medyada bir haber çıktığı zaman, ilgili kurum hemen harekete geçer, onunla ilgili araştırma yapardı. Bir yıl oldu, Aksiyon Dergisinde, Küre Dağlarının eteklerinde petrol olduğuna ve belirli localarla bunların engellendiğine ilişkin açıklamalar yayımlandı.

Sayın Bakanımıza soruyorum: Şu ana kadar bununla ilgili ne araştırma yaptınız? 11 kuyunun akıbeti hakkında bir bilginiz var mı? Oralar gerçekten betonla doldurulmuş mudur? Gerçekten petrol çıkmış da Amerikalılar, bizi daha çok ütmek için, daha çok bağımsızlığımızı engellemek için, dünya piyasalarında Türkiye'yi mahkûm etmek için, Türkiye'yi bir pazar haline dönüştürmek için o kuyuları betonlamışlar mıdır? Bir açıklama istiyorum; hükümet, bunu yapmak zorunda.

Bu Meclis, bir millî meclistir. Bu Meclis, kuruluş felsefesine uygun bir şekilde, AK Parti ve Cumhuriyet Hak Partisi demeden, Türkiye kendi benliğiyle, kendi kimliğiyle buluşmak zorundadır; yani, üretmek zorundayız biz. Her zaman, Amerika, IMF ve onun içteki bağlantılarına...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Yıldırım, 1 dakikalık eksürenizi başlatıyorum; buyurun.

MEHMET YILDIRIM (Devamla) - ... el avuç açmadan, yeraltı kaynaklarımıza sahip çıkalım. Yeraltı kaynaklarımızdan olan petrolümüz, madenimiz, altınımız, boraksımız, nemiz varsa onunla Türkiye ekonomisine katkı getirelim.

Bakın, vatandaşlarımıza, çarşamba ve perşembe günleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinde bizi ziyaret etmeyin diyoruz. 10 000 - 15 000 kişi, bir umut kapısı olarak, daha çok AK Partili milletvekili arkadaşlarımızın kapısını çalıyor ve umutla geldikleri kapıdan, hüzünlü bir şekilde, umutsuz bir şekilde geri dönüyorlar.

Gelin, toprağımızın altındaki petrolümüzü, Kastamonumuzun Küre Dağlarının eteklerinde bulunan yataklardaki petrolümüzü çıkaralım ve namerde muhtaç olmadan, el avuç açmadan yaşayalım, IMF'ye de, ülkedeki tefeciye de borcumuzu ödeyelim diyorum.

Hepinize saygılar sunuyorum. (Alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Yıldırım.

1 inci madde üzerinde, hükümet adına, Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanı Sayın Mehmet Hilmi Güler; buyurun.

ENERJİ VE TABİÎ KAYNAKLAR BAKANI MEHMET HİLMİ GÜLER (Ordu) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Konu, her ne kadar Petrol Piyasası Kanunuysa da, her iki konuda cevap vermem gerekiyor; anladığım kadarıyla, elektrik konusu da işin içine girdi; onlara çok kısa cevap vereceğim.

Birincisi, farkındaysanız, uzunca bir süredir sessiz kalmamıza rağmen, aslında, çok etkin çalışmalar yapıyoruz; bunun belki farkındasınız, belki değilsiniz. Bunları açıklamak pek tarzımız değil; ama, özellikle elektrik üretiminde, bilhassa yerli kaynaklara ağırlık verdiğimiz için ve aynı zamanda, verimlilik konusunda çok önemli önlemler aldığımız için, elektriğe zam yapmadığımız gibi, ilk defa, enerji KİT'leri kâra geçti; yani, indirim yaptığımız, zam yapmadığımız halde kâra geçti. Bunda, verimli çalışmalarımızın çok büyük etkisi var.

Aynı zamanda, pahalı yatırımları durdurduk; yerli kaynaklara, kömüre ve suya ağırlık verdik. Bundan dolayı, ağustos ayı itibariyle 740 trilyon, yıl sonu itibariyle 1 katrilyon kâra geçtik; şu anda yaptığımız çalışma bu.

Aynı zamanda, sanayiin önündeki engel pahalı elektrik olduğu için, bunun için ayrıca, yüzde 5 de orada indirim yaptık.

Biraz önce, sayın milletvekilim dolarla bağıntı kurdu; genellikle bu gibi hesaplarda -dolar tabiî ki bir hesap konusudur, ama- enflasyon denilen önemli bir parametre vardır. Biz, enflasyon oranını da gözönüne alarak bu hesabı yaptık ve şu anda, her bir ailenin cebinde, ortalama olarak yıl hesabıyla 400 000 000 lira kaldı; bu, cebindeki paranın azalmaması demektir, kalması demektir. Tabiî, bunu takdirlerinize arz ediyoruz. Biz, bu gibi şeyleri pek fazla dile getirmiyoruz; çünkü, bu zaten görevimiz.

Yanlışlıkları da teker teker düzeltiyoruz, Rus doğalgazında olduğu gibi, Mavi Akımda olduğu gibi. Burada, bir nevî -tabiri caizse- bir ölünün dirilmesi gibi bir olay yaşandı; çünkü, hiç hesapta kitapta yoktu. Biz bir bir jest diye başladık geldiğimiz gün. Bazen jest oldu, bazen rest oldu; jestleştik, restleştik ve sonunda kıran kırana bir pazarlıktan sonra bu noktaya geldik. Bunu da takdirlerinize sundum; çünkü, aldığımız doğalgazın yüzde 65'ini biz elektrik üretmekte kullanıyoruz. Bunlar, netice itibariyle hem doğalgaza hem elektriğe yansıyor. Fakat, hoşuma giden taraf şu oldu: Sayın muhalefet temsilcilerinin de, artık, bizden indirim beklediklerini görüyoruz. Buna alışmaları fevkalade güzel bir şey aslında. (AK Parti sıralarından alkışlar)

HALİL TİRYAKİ (Kırıkkale) - Biz zam mı isteyecektik?!

ENERJİ VE TABİÎ KAYNAKLAR BAKANI MEHMET HİLMİ GÜLER (Devamla) - Yani, artık, indirime de alıştırdık sizleri.

Bundan sonra yapacağımız çalışmada, sayın milletvekilimin Küre Dağlarındaki petrolü bulmak meselesi kaldı. O noktada, onu da memnuniyetle söyleyeyim; şu anda, Türkiye Petrollerinin bütün ekipleri geçen dönemin iki katı kadar sondaj yaptı. Önümüzdeki yıl da bunun iki katı kadar yapacağız; dolayısıyla, dört katı kadar olacak. Bu arada da, Küre dahil olmak üzere, Karadeniz açıkları dahil olmak üzere, denizler dahil olmak üzere her tarafı didik didik arıyoruz. Bunu, sadece, bilinen, klasik sondajlarla değil, uydudan da değerlendiriyoruz. Aynı zamanda, bütün verileri, dataları, dünyadaki petrol haritalarını gözönüne alarak çok yoğun bir çalışma içindeyiz. Bunun sonucu olarak da, öyle zannediyorum ki, BP ile ortak bir çalışma yapılıyor ve onlarla yaptığımız görüşmelerden aldığımız ilk izlenimler, bilhassa Doğu Karadenizde, Trabzon-Rize açıklarında tahminimizin, beklentimizin de ötesinde petrol olduğu şeklinde; ama, bunun kesinleşmesi mutlaka sondajla olacaktır. Şu anda, biz, üç boyutlu taramaları yapıyoruz. Üç boyutlu taramalarla hacim bulunuyor. O hacmin içinde petrol olup olmadığı da sondajla belli olacak. Bu safhaya önümüzdeki yıl geçeceğiz. İnşallah, petrolde dışa bağımlılığımız da böylece kalkacak.

Küre'de sadece petrol değil -zaten, daha evvel, Etibankın Genel Müdürü olarak da orada epey çalışmalar yaptım madenler konusunda, bakır konusunda- Küre'nin şu anda kullanmadığı eski bakır cürufları, kobalt cürufları bile başlıbaşına bir zenginliktir. Bunları da ele alacağız; hiç merak etmeyin; gönlünüz rahat olsun.

Türkiye'nin, bütün yer altı ve yerüstü zenginlikleri konusunda çok bilimsel, teknik çalışmalar yapıyoruz; ama, tek kusurumuz var; o da, bunları anlatmadaki başarısızlığımız; onu da, herhalde, mazur görürsünüz.

Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (Alkışlar)

BAŞKAN - Sayın Bakan, teşekkür ediyorum.

Sayın milletvekilleri, 1 inci madde üzerindeki görüşmeler tamamlanmıştır.

1 inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

2 nci maddeyi okutuyorum:

Tanımlar ve kısaltmalar

MADDE 2. - Bu Kanunun uygulanmasında;

  1) Bakanlık: Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanlığını,

  2) Kurum: Enerji Piyasası Düzenleme Kurumunu,

  3) Kurul: Enerji Piyasası Düzenleme Kurulunu,

  4) AFRA: Londra'da ilan edilen ortalama navlun ücretlerinin değerlemesini,

  5) Akaryakıt: Benzin türleri, nafta (ham madde, solvent  nafta hariç) gazyağı, jet yakıtı, motorin türleri, fuel oil  türleri ile Kurum tarafından belirlenen diğer ürünleri,

  6) Akaryakıt istasyonu: Dağıtıcı  veya bunlarla tek elden satış sözleşmesi yapmış bayilerce ilgili mevzuata uygun (teknik, kalite ve güvenlik) olarak kurulup, bir veya farklı alt başlıktan birer akaryakıt dağıtıcısının  tescilli markası altında faaliyette bulunan  ve esas itibarıyla araçların akaryakıt,  madeni yağ, otogaz LPG, temizlik ve ihtiyari olarak bakım ile  kullanıcıların tüplü LPG hariç diğer asgari ihtiyaçlarını karşılayacak imkânları sunan yerleri,

  7) Akaryakıtla harmanlanan ürünler: Metil tersiyer bütil eter (MTBE), Etanol vb. (yerli tarım ürünlerinden denatüre olarak üretilenler ile biodizel hariç ) akaryakıt ile eşdeğer vergiye tâbi olan  ve olacak ürünleri,

  8) Asfalt : Zemin kaplamasında kullanılan ürünü,

  9) Bayi: Bayilik faaliyeti  için gerekli donanıma sahip gerçek ve tüzel kişileri,

10) Bayilik: Karşılıklı yükümlülüklerin ekinde fizibilite olan bir sözleşmeye bağlanarak akaryakıt dağıtım şirketleri tarafından gerçek ve tüzel kişilere  akaryakıtın kullanıcılara ikmali yetkisi  verilmesi işlemini,

11) Dağıtıcı: Akaryakıt dağıtım yetkisi olan ve lisansına işlenmesi halinde depolama, taşıma, ihrakiye ve madeni yağ üretimi  işlemleri yapabilen sermaye şirketini,

12) Dağıtım: Serbest kullanıcılara akaryakıt toptan satışı ve ikmali dahil bayilere akaryakıt satış ve  ikmal faaliyetlerinin bütününü,

13) Fizibilite: Kuruma verilmesi gerekli olmayan fakat bayilik sözleşmesi ekinde yer alan ve yapılacak yatırımların analizini içeren raporu,

14) Ham petrol: Yerden çıkarılan  sıvı haldeki doğal hidrokarbonları,

15) İhrakiye: Ülkenin karasuları ve/veya karasuları bitişiğinde deniz vasıtalarına veya  Hava meydanlarında yerli ve yabancı uçaklara vergili veya vergisiz sağlanan akaryakıtı ve madeni yağı,

16) İhrakiye teslim şirketi ve bayii: Yurt içinden veya yurt dışından temin ettiği  ihrakiyeyi  deniz ve hava taşıtlarına ikmal eden  lisanslı sermaye şirketini ve lisanslı bayileri,

17) İletici: İletim faaliyeti yapan  sermaye şirketini,

18) İletim: Boru hattı vasıtasıyla  petrolün taşınması işlemini (üreticilerin rafineriye veya iletim hattına ulaşan boru hatları ile tesislerin bünyesinde yer alan boru hatları hariç),

19) İşleme: Petrol ve diğer kimyasal maddelerden madeni yağ üretimi hariç yeni ürünler elde edilmesine ve/veya ürünlerin nitelik veya niceliğinin değiştirilmesine ilişkin işlemleri,

20) İşlemeci: Lisansı gereği işleme faaliyetini yapma hakkı verilmiş sermaye şirketini,

21) Katkı  maddeleri: Akaryakıt ürünlerinin özelliklerini iyileştirmeye matuf organik ve inorganik maddeleri,

22) Kilometre tahdidi: Şehir içi veya şehirlerarası trafiğe açık yollarda aynı istikamette iki akaryakıt istasyonu arasındaki, Kurul tarafından çıkarılacak yönetmelikte belirlenecek, asgari mesafeyi,

23) Kötü niyet: Piyasa faaliyetinin yapılmasında, petrolün kaybına, karışmasına, bozulmasına veya amaç dışı kullanımına sebebiyet veren  bir eylem veya ihmali,

24) Kullanıcı: Petrol kullanımı yapan gerçek ve tüzel kişileri,

25) Kullanım: Petrolün sadece kişisel ve işletme ihtiyaçları için tüketimini,

26) Lisans: Bu Kanuna göre gerçek ve tüzel kişilere piyasada faaliyet gösterebilmeleri için  Kurul tarafından  izin verildiğini gösterir belgeyi,

27) Lisanslı depocu: Lisanslı depolama faaliyeti yapan  sermaye şirketini,

28) Lisanslı depolama: Piyasa faaliyetinde bulunanların stok ve işletme ihtiyaçlarını gidermek üzere başkasının mülkiyetindeki petrolün  depolanması işlemini,

29) Madeni yağ üreticisi : Madeni yağ üretimi yapan gerçek ve tüzel kişileri,

30) Madeni yağ: Baz yağına veya kimyasal sentez yöntemi ile işlenen maddelere, bazı katkıların ilavesi sonucu, hareketli ve temas halinde olan iki yüzey arasındaki sürtünme ve/veya aşınmayı azaltma veya soğutma özelliğine sahip mamul haline getirilen doğal veya yapay maddeleri,

31) Özel işlem: Petrolün nitelik olarak ayrı ürün haline getirilmesine yönelik olarak Kurumca belirlenen yöntemleri,

32) Petrol: Bu maddenin (5), (14) ve (44) numaralı bendlerinde tanımlananları,

33) Piyasa faaliyeti: Petrolün; ithalini, ihracını, rafinajını, işlenmesini, depolanmasını, iletimini, ihrakiye teslimini, taşınmasını, dağıtımını, bayiliğini,

34) Rafinaj: Ham petrolden başlayarak yeni ürünler elde edilmesine  ilişkin işlemleri,

35) Rafinerici: Lisansı gereği rafinaj faaliyeti yapma hakkı verilmiş, petrol ticareti  yapan sermaye şirketini,

36) Serbest kullanıcı: Kalorifer yakıtı, fuel-oil  ve motorinde yıllık 5 000 tondan aşağı olmayacak şekilde Kurum tarafından ürün bazında belirlenen tüketim miktarından fazla yıllık petrol tüketimi olan lisanslı kullanıcıyı, 

37) Solvent: Kimya ve sanayi tesislerinde tüketilen ve/veya yeni kimya ve sanayi mamulleri üretiminde kullanılan petrol ürünlerini,

38) Taşıma: Ham petrolün rafineriye ulaştırılmak üzere toplandığı teslim noktasından sonra, diğer ürünlerin ise taşıma araçları ile yapılan tüm nakil faaliyetleri bütününü,

39) Taşıyıcı: Taşıma faaliyeti yapan gerçek ve tüzel kişileri,

40) Tehlikeli eylem: Piyasa faaliyetinin yapılmasında, bunların yapıldığı mahalde veya yakınında bulunan bir kimsenin ölümüne, sakatlanmasına veya sağlığının bozulmasına, çevrenin kirlenmesine sebep olan veya olabilecek nitelikte bulunan  bir fiil veya ihmali,

41) Transit taşıma: Başka bir ülkeden gelen petrolün başka bir ülkeye Türkiye üzerinden kara ve deniz yolu ile taşınmasını,

42) Ulusal marker: Akaryakıta rafineri çıkışında veya gümrük girişinde eklenecek katkıyı,

43) Üretim: Petrolün çıkarılmasını, ön işlenmesi ile saha dahilinde veya civarında bulunan depolara, iletim hattına veya rafineriye boru hattı ile taşınmasını veya depolanmasını,

44) Ürün: Fiziksel veya kimyasal işlem, rafinaj veya diğer yöntemlerle ham petrol ve/veya ürünlerinden elde edilen ürün veya ara ürün herhangi bir hidrokarbonu,

İfade eder.

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, 2 nci madde üzerinde, Cumhuriyet Halk Partisi Gurubu adına Edirne Milletvekili Nejat Gencan'ın söz talebi vardır.

Buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)

CHP GRUBU ADINA NEJAT GENCAN (Edirne) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 288 sıra sayılı Petrol Piyasası Kanunu Tasarısının 2 nci maddesi üzerinde Cumhuriyet Halk Partisi adına söz almış bulunuyorum; bu vesileyle, Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; cumhuriyetten günümüze kadar, petrol sektörüyle ilgili olarak yapılan ilk yasal düzenleme, 1926 yılında yürürlüğe giren 792 sayılı Kanundur. Ancak, 1935 yılında çıkarılan 2804 sayılı Kanunla petrol aramaları MTA'ya verilmiştir. Bundan sonra, 1954 yılında ise, bunun yürürlükte bulunan 6326 sayılı Petrol Kanunu kabul edilmiştir. Bu kanun, petrol kaynaklarımızın, millî menfaatlara uygun olarak, hızlı, sürekli ve etkili bir şekilde aranmasını, geliştirilmesini ve değerlendirilmesini amaçlamaktadır.

1954 ve 1973 yılları arası, ülkemizde petrolün arama, üretim, taşıma ve rafinaj faaliyetlerinin oldukça liberal bir anlayışa göre yürütüldüğü bir dönemdir.

1973 ve 1989 yılları arası, Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığı, TÜPRAŞ, BOTAŞ ve Petrol Ofisiyle kamu etkinliğinin arttığı bir dönemdir.

1989-1998 yılları arası, piyasaların liberalleşmesi ve serbestleşme ilkelerinin ülkemizde de geçerli olmaya başladığı bir dönemdir.

1998'den sonraki dönem ise, halen uygulaması devam eden, otomatik fiyat dönemidir. Ancak, bu dönemde, devletin ticarete olan müdahalesinin azalarak, özel sektörün etkinliğinin artmasına neden olan tedbirler alınırken, piyasaların şeffaf, âdil, rekabetçi bir ortamda çalışmalarını teşvik edici düzenlemelerin yerine getirilmesi mümkün olmamış ve bunun çerçevesinde, ülkemiz bazı sıkıntılar çekmeye başlamıştır.

Bu görünen tablo ışığında, petrol sektörünün bir yasal düzenlemeye ihtiyacı olduğu görülmektedir; fakat, bu düzenlemenin, tercüme bir kanun şeklinde olmasını istemiyoruz. Enerji politikalarının sağlıklı ve doğru olarak belirlenmesi konusunda atılacak yanlış adımların, ülkemize, ekonomiye, çevreye, yurttaşlarımıza ve tüketicilerimize vereceği zararlara bugünden engel olmamız gerekmektedir.

Bu sektörde 12 000 adet perakende satış yapan petrol istasyonu    (bayi) bulunmaktadır. Bu sektörde, ortalama 500 000 insanımızın emeği karşılığı geçimini sağlamaya çalışmakta olduğunu hepimiz bilmekteyiz.

Serbest piyasa ekonomisi, kartelleşme, yabancı sermayenin ülkeyi yağmalaması, bu sektördeki dengeleri bozması olarak algılanmamalıdır. Ülkemizde, diğer alanlarda da bunun benzeri örnekleri yaşadığımızı hatırlatmak istiyorum.

Görüldüğü gibi, bu yasa tasarısı, geniş kitleleri ilgilendirmektedir. Sadece belirli bir grubun fikirlerinin alınarak, istekleri doğrultusunda düzenlemelerin yapılmasından kaçınılmalıdır. Şu an görünen budur. Değişik kesimlerin görüşlerinin de alındığı söylenmesine rağmen, burada, bayilerin, tüketicilerin, sivil toplum örgütlerinin, kamu kurumu temsilcilerinin görüşleri alınıyor gibi davranmakla bu hareket gerçekleştirilemez. İktidarın klasik söylemi haline gelen "bütün tarafların görüşlerini aldık" söylemi, artık değişmelidir. Lütfen, bu söyleminizi değiştirin; çünkü, bu görüşlerin hiçbirine değer vermiyor, yine bildiğinizi yapıyorsunuz; bunu, artık, halkı kandırmak için kullanmayınız.

AKP İktidarı, geldiği günden bugüne kadar "devletçi politikadan vazgeçip, serbest piyasa ekonomisi çerçevesinde, özelleştirmeye hız vererek özel sektörün önünü açacağız" söylemlerini sık sık kullanıyor; fakat, bugün, merkezî idareyi güçlendiren kurum ve kuruluşlarla birlikte, birilerine makam ve mevki yaratılmaya devam ediliyor; bu tasarıda olduğu gibi.

12 000 adet bayiin, lisans dahil olmak üzere, tüm konularda direkt olarak EPDK'ya bağlanması "merkezî idareden vazgeçip, yerinden yönetime geçeceğiz" söylemlerine ne kadar uyuyor, bilemiyorum; bu konuyu, sizlerin takdirine bırakıyorum; yalnız, AKP'nin, vatandaşa, seçmene vermiş olduğu sözler ile uygulamalarının örtüşmediğini görmekteyiz. Açıkçası, bu, bir takıyyedir. Gelin, söylemlerimiz ile yaptıklarımızın uyum içerisinde olduğu siyaset anlayışını halka hep birlikte sunalım. Bu yanlıştan bir an önce vazgeçmenizi bekliyoruz.

Tasarının bazı maddelerinde, satış potansiyellerine sınır getirilerek, çalışanı ve daha fazla üreteni ödüllendirmek yerine, cezalandırmak yoluna gidilmiştir. Akaryakıt dağıtım şirketlerine, piyasanın yüzde 15'i oranında, kendilerine ait akaryakıt istasyonu açma hakkı tanınmıştır. Haksız rekabet, büyük boyutlarda teşvik edilmiştir. Bu koşullarda, bayilerin, dağıtıcı firmaların, kendi istasyonlarıyla rekabet etmesi mümkün değildir arkadaşlar.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; enerji piyasasının toplam parasal büyüklüğünün yüzde 60'ını oluşturan, yaklaşık 25-26 milyar dolarlık bir petrol piyasası ve petrol piyasası faaliyetleri, kesinlikle, ayrı bir bağımsız kurum tarafından düzenlenmelidir. Ayrıca, piyasa hakkında yeterli bilgi ve deneyimi olan kişilerden petrol piyasası düzenleme kurulunun oluşturulması daha faydalı olacaktır görüşündeyim.

Toplam 12 milyar dolarlık elektrik ve doğalgaz piyasalarının bağlı olduğu Enerji Piyasası Düzenleme Kuruluna -dünyadaki benzer uygulaması dikkate alınmadan- petrol piyasasını -bu iki piyasa içinde yer almasının uygun ve yerinde olmayacağı açıkça görülmekte iken-  bağlamanın mantığını bir türlü anlayamıyorum. Petrol piyasası, çok kapsamlı bir yapıyla idare edilmelidir. EPDK'nın, bu işi, bu iş yoğunluğunda ve bu kadro yetersizliğinde başarması zor görünüyor. Bugüne kadar, bu sektöre gereken önemin verilmediğini bilmekteyiz; bugün de aynı anlayış devam etmektedir. Değiştirmek için elimizde imkân var; fakat, geçmişteki yanlışların üzerine bir yenisini eklemeyi tercih ediyoruz. Bu şartlarda bazı sorunların düzelmesini beklemek hayalciliktir arkadaşlar.

Bu kanun tasarısı gereklidir, desteklenmelidir; fakat, ülke menfaatlarının, sektör değerlerinin, dengelerinin çok daha iyi irdelenerek hayata geçirilmesi gerekmektedir. Tasarının genişletilmesi, bazı maddelerinde değişikliklerin yapılması, bazılarının da çıkarılması kaçınılmazdır. Bu ülkeyi yönetmeliklerle yönetmekten vazgeçmeliyiz. Bu, kolaycılıktan başka bir şey değildir. Kanun maddelerinin anahatlarının yönetmelikle düzenlenmesi kanunun özünü zedelemektedir. Bu tasarıyla ilk defa kullanılan tanımları iyi değerlendirmeliyiz. Bayiliklerin kategorilere ayrılması, sınıflandırılması, bayilik değiştirmelerinin zorlaştırılması, cezalar, tekrar düşünülmesi gereken konular olarak görülmektedir. Cezaların amacı gelir elde etmek olmamalıdır. Ülkemizin güvenilir, sürekli, çevre dostu, kaliteli ve ucuz enerjiye olan ihtiyacı, olanaklar elverdiği ölçüde, öncelikle yerli kaynaklar kullanılarak karşılanmalıdır. Bu bağlamda, yurtiçi petrol arama ve üretim faaliyetlerinin artırılmasının teşvik edilmesi ve bu yöndeki darboğazların giderilmesi konusunda gerekli yasal düzenlemelerin de hayata geçirilmesi gerekmektedir.

Bu bilgiler doğrultusunda, görüşülmekte olan Petrol Piyasası Kanunu Tasarısında gerekli değişikliklerin yapılmasını talep ediyor; bu vesileyle Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Sayın Gencan, teşekkür ediyorum.

Saygıdeğer milletvekilleri, madde üzerindeki görüşmeler tamamlanmıştır.

2 nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

 

3 üncü maddeyi okutuyorum:

İKİNCİ BÖLÜM

Lisansların Tâbi Olacağı Usul ve Esaslar, Lisans Sahiplerinin Temel Hak ve Yükümlülükleri

Lisansların tâbi olacağı  usul ve esaslar

MADDE 3.- Petrol ile ilgili;

a) Rafinaj, işleme, madeni yağ üretimi, depolama, iletim, serbest kullanıcı ve ihrakiye faaliyetlerinin yapılması ve bu amaçla tesis kurulması ve/veya işletilmesi,

b) Akaryakıt dağıtımı, taşıması ve bayilik faaliyetlerinin yapılması, için lisans alınması zorunludur. Kurum, geliştireceği ilke ve ölçütler doğrultusunda, iletim ve işleme faaliyetlerinde lisans alma zorunluluğuna muafiyet getirebilir. Lisans vermede taahhüt üzerinden işlem yapılamaz.

Lisans taleplerine  ilişkin değerlendirmeler 3 üncü madde hükümleri ve Kurumca belirlenecek diğer unsurlar çerçevesinde tamamlanarak en geç 60 gün içerisinde karara bağlanır ve ilgiliye tebliğ edilir. Reddedilen taleplerin gerekçesi bildirilir.

Bu Kanuna göre; lisansların verilmesi, güncelleştirilmesi, geçici olarak durdurulması veya iptaline ilişkin işlemler Kurumca yapılır. Lisansların verilmesinde pazara giriş açısından, teknoloji, kalite, güvenlik, hizmet ve teşebbüsün sürdürülebilirliği dikkate alınır, bayi sayısı, depolama kapasitesi (işletme stok kapasitesi hariç) konularında sayısal büyüklüklerle sınırlama yapılmaz.

Başvurunun Kurumca kabul veya reddedilmesinde, talebin, mevzuatta öngörülen koşullara uygun olması aranır.

Lisans kapsamındaki faaliyetlerde bulunacak özel hukuk tüzel kişileri 29.06.1956 tarihli ve 6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu hükümlerine tâbidir. Türkiye'de piyasa faaliyetlerinde bulunan ve yabancı devletler mevzuatına göre sermaye şirketi niteliğinde bulunan özel hukuk tüzel kişileri, Türk parasının kıymetini koruma hakkındaki mevzuata göre Türkiye'deki faaliyetleri bakımından Türkiye'de yerleşik sayılırlar.

Lisanslar; yukarıda sayılan faaliyet başlıklarına göre düzenlenir. Ayrıca lisanslarda,  Kurumca belirlenen diğer alt başlıklar da yer alır.

Lisans, üzerinde kayıtlı faaliyeti yapmak üzere hak sahibi kılınan gerçek veya tüzel kişi adına verilir. Lisans belgesinde,  faaliyet niteliğinin yanı sıra faaliyetin gerektirdiği tesisin türü ve coğrafi konumu, teknoloji ve miktarlar ile ilgili bilgiler de yer alır.

Kurum, bu Kanunda tanınan yetkiler dahilinde;

a) Lisans gerektiren faaliyet ve/veya işlemlerin kapsamları,

b) Lisans ile kazanılan hak ve üstlenilen yükümlülükler,

c) Lisans kapsamındaki faaliyetlerin kısıtlanması,

d) Faaliyetin yürütülmesine ilişkin olarak özel şartlar belirlenmesi,

konularında düzenlemeler yapmaya yetkilidir.

Lisansta yer alan hususlarda değişiklik yapılmasını gerektirecek faaliyetler, Kurumca onaylanıp lisansa işlenmedikçe yapılamaz.

Lisanslar ile ilgili olarak;

a) Başvuru, değerlendirme, lisans verme, lisans süresi, tadili, bedeli ile sona ermesi ve süre uzatma işlemlerine,

b) Sınıflandırılması uygun görülen lisansların, sınıflandırılmasına ait esaslar ve sınıflara göre asgari büyüklüklerine,

c) Değişiklik ile sınıflandırmaya tâbi lisanslarda sınıf değiştirme işlemlerine,

d) Aranacak asgari nitelikler ve ilgililerin tasarrufunda olması gereken asgari varlıklarına,

e) Tutulması zorunlu olan kayıtlar ve kayıt yöntemleri ile bildirim yükümlülüklerine,

f) Faaliyet alt başlıkları ve bunların tanımlarına,

g) Kamunun can ve mal güvenliği ile kullanıcı haklarına ilişkin hususlara,

h) Lisansta yer alacak hususlara,

ı) Lisans kapsamında olsun veya olmasın piyasa ile ilgili faaliyetlerin yönlendirilmesi, gözetimi, denetimi  ve benzeri konulara,

Ait usul ve esaslar Kurumca çıkarılacak yönetmeliklerle düzenlenir.

Bu Kanun hükümleri saklı kalmak ve ilgili mevzuata göre işlemleri tamamlanmış olmak üzere, lisans sahiplerince veya kullanıcılarca,  lisanslı depolar dışında kalan her türlü petrol depolama tesisi veya düzeneklerinin yapımı ve/veya kendi faaliyetleri kapsamında işletilmesi serbesttir.

BAŞKAN - 3 üncü madde üzerinde, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına, Amasya Milletvekili Sayın Mustafa Sayar; buyurun.

CHP GRUBU ADINA MUSTAFA SAYAR (Amasya) - Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; görüşülmekte olan Petrol Piyasası Kanunu Tasarısının 3 üncü maddesi hakkında, Cumhuriyet Halk Partisi Grubunun görüşlerini açıklamak üzere söz almış bulunuyorum; hepinize saygı ve sevgilerimi sunuyorum.

Konuşmaya başlamadan önce, dünkü Özürlüler Günü nedeniyle tüm özürlü vatandaşlarımızın Özürlüler Gününü ve 24 Kasım Öğretmenler Günü nedeniyle de tüm eğitim emekçilerimizin Öğretmenler Gününü kutluyorum.

Değerli milletvekilleri, petrolün ülke ekonomisindeki yerine şöyle bir bakacak olursak; ithalatımızdaki en büyük kalem, vergi gelirlerimizin yüzde 20'den fazlası, rafineri, dağıtım şirketleri, 12 000 akaryakıt bayii, 250 000 çalışanıyla 1 000 000 kişinin ekmek kapısı dersek, büyüklüğünü kısmen ifade etmiş oluruz.

Petrol Piyasası Kanunu Tasarısının 3 üncü maddesi, lisansların tabi olacağı usul ve esasları ve lisans sahiplerinin temel hak ve yükümlülüklerini içermektedir.

Bu maddede dikkatinizi çekmek istediğim hususlar şunlardır: Halen faaliyette olan bayiler, bu işyerlerini açarlarken, o günkü gereklere göre dağıtım şirketleri ve resmî kurumlardan olur almışlardır. Yeniden lisans almak, işyerleri için angarya ve ek masraftan başka bir şey ifade etmemektedir. Ayrıca, 6 000 civarındaki "beyaz bayraklı" diye tabir edilen müstakil bayii, bu yasayla dağıtım şirketlerine bağlanmaya zorlanmakta, beş on yıllık sözleşmelerle, dağıtım şirketlerinin tapusuz mülkü haline getirilmek istenmektedir. Müstakil akaryakıt istasyonlarının durumlarını muhafaza etmelerine olanak sağlanmalıdır.

Bu yasa çıkıncaya dek, dağıtım şirketleri, kendilerine bağlı bayileri kontrol etmekteydiler. Yasayla, bu kontrol, Enerji Piyasası Düzenleme Kuruluna geçmektedir;  yani, dağıtım şirketleri kontroldan azat edilmişlerdir.

Enerji Piyasası Düzenleme Kuruluyla ilgili bu düzenlemede, hükümetin iç denetim kurumlarını kaldırmaya yönelik bu işgüzarlığını anlamak mümkün değildir. Üstelik, 12 000 bayiin kontrolünü nasıl ve kimle yapacakları açık değildir. Dağıtım şirketlerine sağlanan kolaylık bununla da kalmamaktadır; lisanslı depoculuk kavramı uygulamaya konularak, hem petrol fiyatına ek yük getirilmekte hem de dağıtım şirketleri, satacağı malın depolama yükünden kurtarılmaktadır. Özetle, petrol piyasasında rekabetin önünü açacak diye sunulan bu tasarı, bu şekliyle, akaryakıt bayilerine yük, halkımıza pahalılıktan başka bir şey getirmeyecektir. Bu nedenle, Grup olarak, bu maddeye ret oyu vereceğiz.

Heyetinize saygılarımı, selamlarımı sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Sayın Sayar, teşekkür ediyorum.

Sayın milletvekilleri, 3 üncü madde üzerindeki görüşmeler tamamlanmıştır.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

4 üncü maddeyi okutuyorum:

Lisans sahiplerinin temel hak ve yükümlülükleri

MADDE 4. - Lisans, sahibine lisansta yer alan faaliyetin yapılması ile bu konularda taahhütlere girişilmesi haklarını verir.

Lisans ile tanınan haklar; bu Kanunun, ilgili diğer mevzuatın ve lisansta yer alan kayıtlı hususların yerine getirilmesi koşuluyla kullanılır.

Piyasa faaliyetinde bulunanlar, kötü niyet veya tehlikeli eylem sonucunu doğuracak her türlü işlemden özenle kaçınmak, bunların oluşumunun engellenmesi için her türlü tedbiri almak ile istenmeyen durumları en kısa sürede gidermek zorundadır.

Bu Kanuna göre faaliyette bulunanlar;

a)Ticarî ve teknik mevzuata uygun davranmak,

b) Çevreye zarar vermemek için gerekli tedbirleri almak,

c) Kamunun can, mal ve çevre güvenliği ile kendi tesis ve faaliyetlerini önemli ölçüde tehdit eden veya olumsuz etkileyen bir durum oluştuğunda, kamu yetkililerini ve bundan etkilenme ihtimali bulunan ilgilileri haberdar etmek ile tehdidin niteliği ve niceliği ile bunu önlemek üzere alınmakta olan tedbirleri Kuruma bildirmek,

d) Zorunlu sigorta yükümlülüğü kapsamında bulunan, tesis ve/veya faaliyetleri sigortalamak,

e) Faaliyetleri nedeniyle üçüncü  kişilere veya çevreye verilecek  zarar veya ziyanları tazmin etmek,

f) 14 üncü maddenin birinci fıkrasına göre Kurumca belirlenen usul ve esaslara uygun bildirimleri yapmak,

g) Kurumca 14 üncü maddenin üçüncü fıkrasına göre istendiğinde, gerekli bilgi, belge ve numuneleri vermek, tutanakları imzalamak ile görevlilerin tesislerde inceleme yapmasına müsaade etmek,

h) Esas faaliyetlerine ilişkin tip sözleşme örneklerini ve bunlarda yapılacak değişiklikleri yürürlüğe koymadan önce Kuruma bildirmek,

ı) Piyasa faaliyetlerinde, Kurulun belirleyeceği teknik düzenlemelere uygun akaryakıt sağlamak,

j) İletim ve depolamada kapasite kısıtları dışında kendilerinden yapılan talepleri ayrım gözetmeksizin karşılamak,

k) Eşit durumdaki alıcılara (kategorilere), eşit hak ve yükümlülük tanımak, farklı şartlar sürmemek,

İle yükümlüdür.

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, madde üzerinde söz talebi?.. Yok.

4 üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

 

5 inci maddeyi okutuyorum:

ÜÇÜNCÜ BÖLÜM

Lisans Türleri ve Faaliyetlerin Kısıtlanması

Lisansların türleri

Rafinerici

MADDE 5. - Rafinerici lisansı sahipleri, 9 uncu maddede sayılan faaliyetlerin yanı sıra;

a) Lisansına işlenmek koşuluyla; tesisi içinde veya civarında işleme, depolama ile yakınındaki diğer tesislere boru hatları ile taşıma,

b) Sahip olacağı dağıtım şirketi ile akaryakıt dağıtımı,

Faaliyetlerinde de bulunabilir. Rafinerici kendi dağıtım şirketine tanıdığı şartları kendisinden akaryakıt talep eden diğer dağıtıcılara da kategori bazında tanımak zorundadır.

Ulusal güvenlik açısından ihtiyaç duyulan akaryakıt ve diğer ürünlerin üretimi ve teslimi önceliklidir. Rafinericiler, Türk Silahlı Kuvvetlerinin kullandığı taktik yakıtların üretim kabiliyetini ürün talebi halinde sağlamak ve korumakla yükümlüdür.

BAŞKAN - 5 inci madde üzerinde, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına, İzmir Milletvekili Sayın Vezir Akdemir söz istemiştir.

Sayın Akdemir, buyurun.

Süreniz 10 dakika.

CHP GRUBU ADINA VEZİR AKDEMİR (İzmir) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanlığınca hazırlanan ve Bakanlar Kurulunca 15.10.2003 tarihinde Meclis Başkanlığına sunulan Petrol Piyasası Kanunu Tasarısının 5 inci maddesi üzerinde CHP Grubu adına söz almış bulunmaktayım; bu vesileyle, Yüce Meclisi saygı ve sevgilerimle selamlıyorum.

Sayın Başkan, Meclisin değerli üyeleri; maddeye geçmeden önce, ülkemizde meydana gelen iki olayla ilgili görüşlerimi sizlerle paylaşmak istiyorum.

Geçtiğimiz ay beş gün arayla İstanbul'da meydana gelen olayda hayatını kaybeden vatandaşlarımızın yakınlarına başsağlığı, yaralılara acil şifalar dilerim.

Yine, bayram süresince, trafik canavarına yakalanıp hayatını kaybeden vatandaşlarımızın yakınlarına başsağlığı, yüzlerce yaralımıza acil şifalar dilerim.

Maddeyle, rafinericilerin lisanslarına işlenmek koşuluyla, tesis içinde veya civarında işleme, depolama ile yakınındaki diğer tesislere boru hatlarıyla taşıma faaliyetlerinde bulunabilmesine ve sahip olacağı dağıtım şirketiyle akaryakıt dağıtım faaliyetlerinde çalışmaya imkân sağlayan hüküm getirilmiştir. Ayrıca, ulusal güvenlik açısından ihtiyaç duyulan akaryakıt ve diğer ürünlerin üretiminin ve tesliminin öncelik arz etmesi nedeniyle, rafinericilerin, Türk Silahlı Kuvvetlerinin taktik yakıtlarının üretim kabiliyetini, ürün talebi olması halinde, bu ürünleri sağlamak ve korumakla yükümlü oldukları hususu düzenlemiştir.

Madde metninde belirtildiği gibi,

a) "Lisansına işlenmek koşuluyla, tesisi içinde veya civarında işleme, depolama ile yakınındaki diğer tesislere boru hatlarıyla taşıma,

b) Rafinerici, sahip olacağı dağıtım şirketiyle akaryakıt dağıtımı faaliyetlerinde de bulunabilir.

Rafinerici, kendi dağıtım şirketine tanıdığı şartları, kendisinden akaryakıt talep eden diğer dağıtıcılara da aynı kategoride imkân  tanımak zorundadır.

Ulusal güvenlik açısından ihtiyaç duyulan akaryakıt ve diğer ürünlerin üretimi ve teslimi önceliklidir.

Piyasa ekonomisinin kurumsallaştırılması, rekabet ortamını geliştirme politikaları çerçevesinde uluslararası norm ve standartlar ile Avrupa Birliği kanunları uyum çalışmaları doğrultusunda olmalıdır.

Petrol ve petrol ürünleri endüstrisinde de, mevcut yasal düzenlemelerin bütünlük içerisinde yenilenmesi ve piyasaların bu anlayışa göre yeniden yapılandırılması zorunludur.

İdarî yapılanmada ise, hızlı ve düzenli karar almak ve bu suretle, düzenli işleyen bir piyasa oluşturmak gereklidir.

Yapılan düzenlemelerle, piyasalarda rekabet ortamının geliştirilmesine ve kaliteli ürün üretimine yönelik tedbirler geliştirilerek, haksız rekabeti önlemek için tedbirler almak bir zorunluluk halini almıştır. Bu nedenle, lisansların tabi olacağı usul ve esaslara önemle dikkat edilmesi zorunludur.

Petrol işleme, madenî yağ üretimi, depolama, iletim, serbest kullanıcı ve taşıma faaliyetlerinin yapılması ve bu amaçla tesis kurulması veya işletilmesi önem arz etmektedir.

Toplumumuzun yaşamında önem arz eden akaryakıt dağıtımı, taşıması ve bayilik faaliyetlerinin yapılması için lisans alınması zorunludur.

"Lisans taleplerine ilişkin değerlendirmeler, 3 üncü madde hükümleri ve kurumca belirlenecek diğer unsurlar çerçevesinde tamamlanarak en geç 60 gün içerisinde karara bağlanır" hükmü, rafinericiler için önemli bir zaman dilimidir.

Bu kanuna göre, lisansların verilmesi, güncelleştirilmesi, geçici olarak durdurulması veya iptaline ilişkin işlemler kurumca yapılmalıdır. Bu işlemler yapılırken, bürokratik işlemlerin en asgarî düzeye indirilmesi gereklidir.

Sayın Başkan, Meclisimizin değerli üyeleri; Cumhuriyet Halk Partisi Grubu olarak, yasa tasarısının 5 inci maddesine olumlu oy kullanacağımızı belirtir, Yüce Meclisi saygıyla selamlarım. (Alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Akdemir.

Madde üzerindeki görüşmeler tamamlanmıştır.

5 inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

6 ncı maddeyi okutuyorum:

Taşıma, işleme, depolama, iletim, madeni yağ üretimi, serbest kullanıcı, ihrakiye teslim şirketi ve ihrakiye bayii

MADDE 6. - 2 nci maddenin birinci fıkrasının (16), (18), (19), (28), (29), (36) ve (38) numaralı bendlerinde tanımlanan faaliyetlerin yapılması için verilecek lisanslara uygulanacak değerleme kriterleri ve lisansın verilmesini gerektirecek teknik ve malî şartlar Kurumca belirlenir.

BAŞKAN - 6 ncı madde üzerinde, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına, Trabzon Milletvekili Şevket Arz konuşacaklar.

Sayın Arz, buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)

CHP GRUBU ADINA ŞEVKET ARZ (Trabzon) - Sayın Başkan, Yüce Meclisin değerleri üyeleri; konuşmama başlamadan önce, bizleri seçip buraya gönderen tüm halkımızı saygıyla selamlıyorum.

Petrol Piyasası Kanunu Tasarısının 6 ncı maddesiyle ilgili, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına söz almış bulunuyorum.

Konuşmamın başında, Ramazan Bayramımız öncesi Çin'de yapılan Dünya Liselerarası Futbol Şampiyonasında dünya şampiyonu olan Trabzon Lisesi Futbol Takımının tümünü, öğretmenlerini, antrenörlerini ve Trabzon Lisesi Müdürü Ömer Eyüboğlu'nu, bize çifte bayram yaşattıkları için kutluyorum, kendilerine teşekkür ediyorum. Ayrıca, bir Trabzon Lisesi mezunu olarak da, onlarla övünüyorum. Diğer kurumların ödüllendirildiği gibi, dünya şampiyonu olan Trabzon Lisesi Futbol Takımının da, spordan sorumlu Bakanlık tarafından ödüllendirilmesini diliyorum.

Türk Silahlı Kuvvetlerimiz, millî savunmamız açısından, petrol ikmalinin, depolamanın büyük önemi vardır. Millî savunmamız açısından petrolün önemi, İkinci Dünya Savaşında ve Kıbrıs çıkarması sonrası, ülkemizde en ağır şekilde yaşanmıştır. Bu dönemlerde ülkemizde yaşanan petrol bunalımları, millî petrol politikalarımızı öne çıkarmıştır. Bu bunalımların ülkemize verdiği sıkıntılar unutulmamalıdır.

1940'larda, İkinci Dünya Savaşı yıllarında ülkemize yabancı petrol şirketleri tarafından petrol getirilmemiş ve ülkemizde petrol sıkıntısı başgöstermiştir. Petrol sıkıntısının doğması sonrası, dönemin Başbakanı rahmetli İsmet İnönü, petrol şirketlerini çağırır ve kendilerine, ülkemize petrol getirmelerini söyler. Yabancı petrol şirketleri de, savaş nedeniyle Türkiye'ye petrol getiremeyeceklerini söyler. Bunun üzerine, İkinci Genel Başkanımız rahmetli İsmet İnönü "Türk halkı kendi ihtiyacını karşılamak için kendi petrol firmasını kurar ve kendi ihtiyacını karşılar" der. Millî kuruluşumuz olan Petrol Ofisi, 15 Şubat 1941'de kurulur.

Aramızda, İkinci Dünya Savaşı yıllarını yaşayan pek yoktur; ancak, 1974 Kıbrıs olayları sonrası yabancı petrol şirketlerinin ülkemize uyguladıkları ambargoları hepimiz yaşadık. Mersin'de bulunan ve yabancı şirketlerin ortak olduğu Ataş Rafinerisinin, 1974 sonrasında üretiminin durdurulduğunu unutmuş değiliz.

Bu iki olayı iyi hatırlayarak, petrol politikalarımızı iyi yönlendirmeliyiz. Yanı başımızdaki Irak savaşı, Allah korusun, her an ülkemize sıçrayabilir. 1940'larda, 1970'lerde yaşadığımız petrol bunalımlarını tekrar yaşamamamız için, bu yasalara millî çıkarlarımız doğrultusunda bakmalıyız.

Ülkemizde, akaryakıt kaçakçılığı genellikle sınırlarımızda ve denizlerimizde yapılmaktadır. Buralardan temin edilen kaçak akaryakıtlar, daha ince işlenmiş olan yerli akaryakıtlar ile daha kalın işlenmiş olan düşük oktanlı kaçak akaryakıtlar depolarda karıştırılarak piyasaya sürülmektedir.

Ayrıca, ülkemizde, birçok sanayi atığı ve yağlar -bunun içerisinde fındık yağı da var- bu depolarda mazotla karıştırılıp, piyasaya sürülmektedir. Geçmişte, fındık yağının fiyatının mazot fiyatının altında olması nedeniyle, bu tür olaylara sık rastlanmıştır.

Ülkemizde, petrol fiyatları oldukça yüksektir. Petrolün ana fiyatının 4 katından fazlası vergi olarak alınmaktadır. Petrole vurulan bu yüksek vergi uygulamasına son verilmelidir. Mutlaka, vatandaşlarımızın ucuz yakıt kullanması sağlanmalıdır.

Arkadaşlar, bugün, bu saatte, petrolün, özellikle kurşunsuz benzinin rafineriden çıkış fiyatı 344 360 liradır; ama, bu, piyasada, yaklaşık 1 800 000 liraya işlem görmektedir. Bunun 964 250 lirası ÖTV'dir, 235 550 lirası KDV'dir. Petrolün rafineriden çıkış fiyatı 1 544 160 liradır; bunun üzerine, taşıyıcı kârı, bayi kârı ve ek zamlar da gelerek, yaklaşık 1 800 000 liraya ulaşmaktadır. Yani, 344 360 lira olan bir mal, piyasada 1 800 000 liraya işlem görüyor. Dünyanın hiçbir yerinde, bu kadar vergi alınan bir mal yok.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bu yasalar, genelde, ne Türk Halkına ne de 12 000 civarındaki akaryakıt bayiine bir fayda sağlamaktadır. Bu yasalarla, akaryakıt bayileri, tamamen firmalara bağımlı kılınmak istenilmektedir. Ben, petrol işkolunda yirmiki yıl görev yapmış bir arkadaşınızım. Gerçekten, bayiler tamamen devreden çıkarılmakta, kendilerini firmalara teslim etmek durumunda bırakılmaktadırlar.

Bu tekelci anlayış, serbest rekabetçi anlayışa da terstir. Geçmişte, ülkemizin millî kuruluşu Petrol Ofisine tanınmayan yetkiler, bugün, petrol tekellerine tanınmak istenmektedir. Bu yasalarla, petrol pazarlayıcı firmalar tamamen korunmuş, bizi seçen Türk Halkı ve akaryakıt bayileri hiç düşünülmemiştir.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; zaman zaman, Karadeniz'in belirli yörelerinde, deniz yüzeyinde büyük oranda hampetrol belirtilerine rastlanmaktadır. Kendi bölgemde olduğu için -başka bir zaman söz hakkı bulamayacağımdan- buna da değinmek istiyorum.

Karadeniz'de, bir an önce, ciddî şekilde petrol araştırması yapılmalıdır. İnanıyorum ki, Hazar Denizindeki gibi Karadeniz'de de petrol bulunacaktır. Ülkemize büyük ekonomik yararlar sağlayacaktır.

Saygılarımla. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Sayın Arz teşekkür ediyorum.

Şahsı adına, Ağrı Milletvekili Sayın Mehmet Melik Özmen; buyurun. (AK Parti sıralarından alkışlar)

Süreniz 5 dakika.

MEHMET MELİK ÖZMEN (Ağrı) - Sayın Başkanım, değerli milletvekili arkadaşlarım; hepinizi saygıyla selamlıyorum. Ben, bu kanun tasarısının 6 ncı maddesi üzerinde şahsım adına söz aldım; ancak, 6 ncı madde 3 üncü maddeyle benzeştiği için, her ikisini bir arada konuşayım istedim.

Şimdi, bu bir çerçeve kanun; yani, çerçeve kanunun biraz üzerinde, ama, çerçeve kanun gibi ele alınmalı diyorum; sebebine gelince: Burada petrol piyasası; yani, yaklaşık, 30 milyar dolarlık bir piyasadan bahsediyoruz, bu ülkemiz için de önemli bir piyasadır. Bu piyasayla ilgili kuralların belirleneceği bir bağımsız kurumda... Yani Petrol Piyasası Üst Kurulu diye bir kurulumuz var ve bu Kurumun da belirleyici bir rolü var; yani, ana bir rolü var. Bu rolle ilgili olarak gerek 3 üncü maddede gerekse bu 6 ncı maddede ki, burada, 2 nci maddede belirtilen bazı faaliyetlere ilişkin düzenlemelerle ilgili karar alma yöntemlerinden bahsediyor. İkisini de incelediğimiz zaman, ortaya çıkan durum şu: Gerek bütün bu lisans vermeyle ilgili gerekse 6 ncı maddede belirtildiği üzere lisansın verilmesini gerektirecek teknik ve malî şartların Kurumca belirlenmesine dönük olarak söylenenlerin hepsi Kurumca belirleniyor. Şimdi, şartları Kurumca belirlenecek bir yapıyı... Mutlaka, daha önceki yapılarda, işte elektrik piyasasında vesairede de bu konular geçmiş olabilir; ancak, hangi kriterlere göre Kurum bu kararları verecek? En azından asgarî ve azamî noktalarını ki, azamîyi bir tarafa koyalım, asgarî şartlarının belirtilmesi gerekliliğine inanıyorum; çünkü, sübjektif birtakım kararlar da verebilme imkânı bulunabilir.

Abartılı örnekler vermek istemiyorum, bu saatte canınızı da sıkmak istemiyorum; ancak, hakikaten burada dikkat edilmesi gereken nokta, kurumun böyle bir piyasayı yönlendirirken, örneğin, lisans verirken, lisansın malî ve teknik yönlerini belirlerken dayanacağı, bilgi alacağı, bilgi toplayabileceği birçok kurum, özel sektör kuruluşları, sivil toplum örgütleri olabilir; ancak, maddede hiç böyle bir şeyden bahsedilmiyor "kurumca karar verilir" diyor, "kurumca çıkarılacak yönetmelikle belirlenir" diyor. Kurumu denetleyici bir faktör bulunmuyor, kriterlerle ilgili asgarî şartlar belirtilmemiştir. Burada, gerek komisyonumuz gerek hükümetimizin temsilcileri ve bürokratlarımız da bulunuyor. Mutlaka bu kanunla birlikte, kurumun, yönetmelik yapmakla ilgili, kriterleri belirlemekle ilgili de bir yeni düzenlemeye ihtiyacı olduğunu belirtmek istiyorum.

Hepinize saygılarımı sunuyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)

BAŞKAN- Sayın Özmen, teşekkür ediyorum.

Sayın milletvekilleri, 6 ncı madde üzerindeki görüşmeler tamamlanmıştır.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir. 

 

7 nci maddeyi okutuyorum:

Dağıtım

MADDE 7. - Dağıtıcı lisansı sahipleri, akaryakıt olarak tanımlanan ürünlerin dağıtım hakkına sahip olur.

Dağıtıcı lisansı sahipleri, kendi mülkiyetlerindeki veya sözleşmelerle oluşturacakları bayilerinin istasyonlarına akaryakıt dağıtımının yanı sıra, serbest kullanıcılara  akaryakıt toptan satışı ve depolama tesislerinin yakınındaki tesislere boru hatları ile taşıma faaliyetlerinde bulunabilir. Dağıtıcılar başka akaryakıt dağıtıcılarının bayilerine dağıtım yapamazlar.

Dağıtıcılar, yıllık pazarlama projeksiyonları yapmak ve detayları ile her yıl Kuruma Şubat ayı içinde vermekle yükümlüdür. Yıl içinde, üçer aylık dönemlerde projeksiyonlarının gerçekleşme değerlemesini yaparak  Kuruma Ocak, Nisan, Temmuz, Ekim, aylarında  verir ve projeksiyonlarında oluşan yüzde 10 dan fazla artış ve eksilişleri açıklarlar.

Dağıtıcılar, 2 nci maddenin birinci fıkrasının (10) ve (13) numaralı bendlerinde  belirtilen şekilde sözleşme ile  bayilikler oluşturur. Bayilik süresi bitiminden üç ay öncesinde bayiliğin devamı için sözleşme yenilenemez ise sürenin bitimine  kadar dağıtıcı  bayinin ikmal ihtiyacını karşılar. Süre bitiminde bayi, sözleşme yaptığı yeni dağıtıcının ürünlerini pazarladığı anlaşılacak şekilde faaliyetine devam eder ve en geç bir ay içinde eski dağıtım şirketi ile ilgili tüm belirtileri kaldırır.

Dağıtıcıların kendi işlettiği  istasyonlar aracılığı ile yaptığı satış, dağıtıcının toplam yurt içi pazar payının yüzde 15'inden fazla olamaz. Dağıtıcıların yurt içi pazar payı toplam yurtiçi pazarın yüzde 45 ini geçemez. Dağıtıcı, kendi işlettiği istasyonlara sübvansiyon ve bayi istasyonlarından farklı uygulama  yapamaz.

Dağıtıcılar, tescilli markası altında yapılan faaliyetlere  ilişkin kalite kontrol izlemesini etkin biçimde yapmak, bayilik iptallerini gerekçeleriyle birlikte Kuruma bildirmekle yükümlüdür. Akaryakıt dağıtımı için kurulacak tesis ve ekipmanlara ilişkin teknik, güvenlik, çevre ve benzeri kriterler Kurum tarafından çıkarılacak yönetmelikle belirlenir.

BAŞKAN - 7 nci madde üzerinde Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına, Eskişehir Milletvekili Sayın Ali Arıkan; buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)

Süreniz 10 dakika.

CHP GRUBU ADINA MEHMET ALİ ARIKAN (Eskişehir) - Sayın Başkan ve çok değerli milletvekili arkadaşlarım; görüşmekte olduğumuz Petrol Piyasası Kanunu Tasarısının 7 nci maddesi hakkında Cumhuriyet Halk Partisinin görüşlerini sizlere arz etmek için söz almış bulunuyorum; bu vesileyle, geçmiş Ramazan Bayramınızın, İslam âlemimize ve tüm insanlığa hayırlar getirmesi temennisiyle hepinize sevgi ve saygılarımı sunuyorum.

Sayın milletvekilleri, bu kanun tasarısının hazırlanmasının ana sebebi, tüketicinin ve piyasa taraflarının çıkar ve beklentileri ile kamu politikalarının ilkelerini ortak paydada buluşturmaktır; şeffaf, eşitlikçi, verimli, rekabet kurallarına uygun, güvenli ve istikrarlı bir yapının kurulmasıdır.

Durum böyle olmasına rağmen, bizler, tasarının 7 nci maddesinde ileride geri dönüşü esnasında çok zorlanacağımız büyük bir hatayı yapıyoruz. Yıllık iş hacmi 25 milyar doların üstünde olan bu iş alanını, bu maddeyle sayıları 20 civarında dağıtıcı firmamıza devrediyoruz. Bunu yaparken, şu anda ülkemizin en ücra köşelerine kadar istasyonlarını açmış olan yaklaşık 12 000 firmayı hiç gözönüne almıyor ve bunların en kısa zamanda yok olacaklarını hiç mi hiç düşünmüyoruz. Peki, 7 nci maddeyle ne yapıyoruz: Dağıtıcı  durumundaki firmalarımıza istasyon açma yetkisi vererek, tüketiciye hizmet veren diğer istasyonlarımızı zora sokuyoruz. Dağıtıcı firma durumunda bulunan firmalarımızın aslî görevleri, işlenmiş petrol ürünlerini, sözleşme yaptığı istasyonlarına dağıtımını yapmak, kurum tarafından çıkarılan yönetmeliğe göre, anlaşmalı istasyonlarına kalite, çevre vesaire gibi eğitim vermek ve izlemek olmalıdır.

Sayın milletvekilleri, şu anda, faaliyetlerini devam ettiren 12 000 civarındaki istasyonumuzda yaklaşık 60 000 insanımız çalışmakta olup bu iş 250 000 insanımızla direkt ilişkilidir. Bu istasyonlar hizmetlerini ülkemizin en ücra köşelerine kadar götürmüş durumdadırlar. Dağıtıcı durumunda bulunan firmalarımıza istasyon açma yetkisini verirsek, müşteri miktarı çok az olan yörelerimize hizmet götürecekler mi? Bana göre, hayır, götürmeyecekler. Sebebi şu: Ticaretin kuralı gereği, petrol bende, satış imkânı bende, o halde ben satış merkezlerimi en çok mal sattığım, çok işlek yollarda, kalabalık olan şehirlerde açarım. Hal böyle olunca, anayollardan ve şehirlerden uzakta yaşayan köylümüz, çiftçimiz, ziraatçımız, besicimiz, vesaire hizmeti nasıl alacak?! Alacağı 50 litre mazotu, 25 litre mazot yakarak getirecek. Bu durumda, üreticinin en büyük gideri olan yakıt maliyeti yükselecek ve üreticilerimizi zarara sokacağız. Ayrıca, dağıtıcı firma, kendine ait satış istasyonuna öncelik tanıyacak. Nasıl tanıyacak: Kendine ait istasyona petrol ürününü, misal, bir ay vadeli verecek, diğer istasyonlara peşin satacak. Şu anda, ülkemizde, ortalama yıllık fiyat artışını yüzde 30 kabul edersek, peşin alan bir istasyonla bir ay vadeli alan bir istasyon arasındaki kâr oranı yaklaşık yüzde 2,5 fark doğuracaktır. Çünkü, petrol birim fiyatları her bölgede ve yöremizde, nakliye hariç, aynı tutulmaktadır. Konu olan her istasyon, tüketicisine, aynı kalitede ve fiyatlarda hizmet vermek zorundadır. Durum böyle olunca, yalnız bir aylık vade farkından dolayı rekabet bozulacak, bu durumlar sonucunda, dağıtıcı firmalarımızın ortak olduğu veya kendine ait olan satış merkezleri büyüyecek, diğer istasyonlar kapanmaya başlayacak veya dağıtıcı firmalara istasyonlarını satmak zorunda kalacaklardır. İşte, burada tekelleşme başlayacaktır.

Rakipsiz kalan bu firmalar, yarın, petrol birimlerini, fiyatlarını, kalitelerini, çevresini, satış şartlarını kendileri belirlemeye başlayacaklardır. Bu olumsuzlukları göz önünde bulundurarak bizler, bu maddeye ret oyu vereceğiz. Bu olumsuzlukları düşünerek AKP'ye mensup arkadaşların da bu maddeye ret oyu vermelerini bekliyorum. Çünkü, bu konu, yalnız istasyon sahiplerini ve çalışanları ilgilendirmiyor; vasıtalı veya vasıtasız olarak 70 000 000 insanımızı ilgilendiriyor. O halde bizler, petrol ürünlerimizin halkımıza ulaşmasını, tabana yayarak adaletli bir şekilde sağlamalıyız. Sağlamalıyız ki, insanlarımızın güvenlerini kazanalım.

Bu düşüncelerim, şu anda, petrol ürünlerimizi istasyonlara dağıtan firmalarımıza itimatsızlıktan kaynaklanmıyor, değişen dünyamızda, yarın -çok önemli- petrol ürünlerinin kimler tarafından yönetileceğiyle ilgili endişelerimden kaynaklanıyor. Bu nedenlerle, bizler, en az, önümüzdeki elli yıl içerisinde, dünyamızdaki değişme koşullarını düşünerek kanunlarımızı hazırlamak zorundayız. Böyle düşünelim ki, halkımız, yeni bir sistemle hortumlanmasın.

Bu düşünce ve duygularla, hepinizi, sağlıklı ve güzel günler geçirmeniz dileklerimle selamlar, 15 ve 20 Kasımda meydana gelen acı olaylarda hayatlarını kaybeden insanlarımıza Allah'tan rahmet, tüm yakınlarına ve Yüce Türk Milletine başsağlığı diler, hepinize saygılar sunarım.

Teşekkür ederim. (Alkışlar)

BAŞKAN - Sayın Arıkan, teşekkür ediyorum.

7 nci madde üzerindeki görüşmeler tamamlanmıştır.

7 nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

8 inci maddeyi okutuyorum:

Bayiler

MADDE 8. - Bayi lisanslarına ilişkin düzenlemeler (teknik, güvenlik, kapasite, çevre vb.) Kurum tarafından yapılır. Bayiler, dağıtıcıları ile yapacakları tek elden satış sözleşmesine göre bayilik faaliyetlerini yürütürler.

Bayiler lisanslarının devamı süresince;

a) Bayisi olduğu dağıtıcı haricinde diğer dağıtıcı ve onların bayilerinden akaryakıt ikmali yapılmaması,

b) Tagşiş ve/veya hile amacıyla akaryakıta katılabilecek ürünlerin akaryakıta katılmaması ve istasyonunda bulundurmaması,

İle yükümlüdür.

Bayiler ve dağıtıcılar,  lisanslarına göre kurdukları akaryakıt istasyonlarını Kuruma bildirerek işletmeye başlar. Akaryakıt istasyonları, gerekli tedbirleri alarak tarım sektörünün ihtiyaçları için tanker ve köy pompası vasıtasıyla LPG hariç akaryakıt satışı yapabilir.

Kurul, teknik ve ekonomik kriterlere göre bayilik kategorileri oluşturabilir. Bu durumda bayilik lisansları kategorilerine göre düzenlenir. Kurul, akaryakıt ve LPG istasyonlarının mesafelerini, aynı istikamette şehir içerisinde 2 kilometre, şehirler arasında 10 kilometreden aşağı tespit edemez. Kavşak mesafesi aranmaz. Bu hüküm Kanunun yayımı tarihinden itibaren müracaat edecek bayi istasyonları için geçerlidir.

BAŞKAN - 8 inci madde üzerinde, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına, Manisa Milletvekili Sayın Ufuk Özkan; buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)

Süreniz 10 dakika.

CHP GRUBU ADINA UFUK ÖZKAN (Manisa) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan 288 sıra sayılı Kanun Tasarısının bayilerle ilgili bölümü olan 8 inci maddesi üzerinde söz almış bulunuyorum; Grubum adına hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Değerli arkadaşlarım, sektörümüzde 24 tane ana dağıtım firması, yaklaşık 12 000 tane de bayii olan dev bir kuruluş, dev bir sektör. Sektörü, hiç anlatmadık, hiç konuşmadık. Sektörün hamallığını yapan, sektörün eziyetini çeken 12 000 tane bayiin yapmış olduğu işlerden hiç bahsetmedik; kısaca bahsetmek istiyorum.

Bir kere, akaryakıt bayii olan bayimiz, teminat mektubunu vermiş, intifa hakkını vermiş, kendisiyle nikahını kıymış, teslim olmuş bir bayidir. Bayimiz, çekiyle ya da otomatik ödeme talimatıyla günü gününe çeklerini, borçlarını ödemeye çalışan bir sektördür; şayet gününde çekini ödeyemezse, ya bankadan faizle para alan ya da şirketine faiziyle parasını ödeyen bir sektördür. Kredi kartlarıyla sıkıştırılmış -bugün akaryakıt satışının yüzde 60'ı kredi kartıyla yapılmaktadır- vergisini gününde yatıran, devleti için vergi tahsil eden, çiftçisini finanse eden, nakliyecisini finanse eden, hatta, zaman zaman, Ankara'dan para gelmediği için kamunun resmî kurumlarını da finanse eden bir sektördür. Sanayicilerimizi de finanse ederiz, az önce söylediğim gibi, resmî kurum ve kuruluşlarımızı da finanse ederiz. Yolda kaza yapan vatandaşımıza da ilk koşan benzincilerdir -halk tabiriyle- aracı arıza yapan vatandaşımıza da ilk koşan benzincilerdir; aynı zamanda yolun bekçisidir. Gece, o yolda ışığı yanan yer, bir benzin istasyonudur, bir benzincidir; aynı zamanda, yolun emniyetini sağlar; 365 gün 24 saat kesintisiz hizmet veren bir sektördür.

Böyle güzide bir sektörü, basınımızın da son günlerde yoğun bir eleştiri altına aldığı bu sektörü, kaçakçı muamelesi yaptığımız, vasıfsız akaryakıt sattığını varsaydığımız bu sektörü, bu sektörde hizmet eden insanları bu derece rencide etmeye hiç kimsenin hakkı yoktur. Bu yasa tasarısıyla, sektörümüzün hak ettiği noktaya gelmesi için de, mutlaka, çalışmaların yapılması gerekir.

Değerli arkadaşlarım, yıllardır üretilen yanlış politika, maalesef, sektörümüzü, çok yerde benzin istasyonlarını kapatma noktasına, batma noktasına gelmiş hale getirmiştir.

Kilometre tahdidinin yönetmeliklerde delinmesinden dolayı, alabildiğine birbirini kıran bir rekabet ortamını da, maalesef, yaşatmışız. Birinci sınıf tarım arazilerini bundan dolayı heder etmişiz, yok etmişiz, hepsini birer beton tarlasına dönüştürmüşüz. Eski teknolojiyi, göz yumarak, bu istasyon sahiplerimize, bu yatırım sahiplerimize getirtmiş, buralara eski teknolojiyi koydurtmuş; bugün yenileme çalışmasının ezikliğini, ciddî bir şekilde, petrolcülerimiz, benzincilerimiz yaşamaktadırlar.

3 000 tonun altında mal satan bir benzin istasyonu rantabl benzin istasyonu değildir. 3 000 tonun altında mal satan bir benzin istasyonu zarar eden bir benzin istasyonudur. Bugün, sektörün, çok büyük kısmı zarar içindedir ve zarar etmektedir.

Çıkarmaya çalıştığımız bu yasayla ana dağıtım firmalarına perakendeciliği sağlar isek -ki, bugün bu yasa tasarısı sağlıyor- değerli arkadaşlarım, bir rakam vermek istiyorum size: Kanun tasarısı, bir ana dağıtım firmasının, yurt içindeki pazar payının yüzde 15'ine kadar perakende satış yapabilmesini sağlıyor, bu olanağı sağlıyor.

Değerli arkadaşlarım, 2002 yılında, ülkemizde, 16 941 713 ton akaryakıt satıldı. Bu satılan akaryakıtımızın 14 000 000 tonu, sadece 5 büyük firma tarafından satıldı; 14 000 000 ton... Yani, geriye kalan diğer firmaların, irili ufaklı 19 tane dağıtım firmasının satmış olduğu akaryakıtın toplamı da 2 940 000 ton. Sevgili arkadaşlarım, 14 000 000 tonun yüzde 15'i 2 100 000 ton yapıyor. Yani, siz, bu 2 100 000 tonluk kısma da göz dikiyorsunuz ve 2 100 000 tonluk satışı yapabilecek, sektöre yeni girmiş, marka olmaya çalışan, büyümeye çalışan, bu ülkedeki vatandaşlarına hizmet etmeye, onlara ürün sunmaya çalışan insanların da önünü kesiyorsunuz.

Peki, bunu yaparken, bu satışın kaç ilde yapıldığını, kaç ilde ne kadar montantta satış yapıldığını da söylemek istiyorum.

Değerli arkadaşlarım, Adana, Ankara, Bursa, Denizli, İçel, İstanbul, İzmir; Kocaeli, Konya ve Manisa'da, toplam 10 ilimizde satış miktarı 10 467 000 ton; böyle bir satışımız var. Yani, ana dağıtım firmaları, bu 5 büyük firma, 2 100 000 tonluk bir rezervi eline alır ise, bu 10 yere gider yatırımını yapar ise, zaten Anadolu'ya gidip de yatırım yapmasına gerek yok; Anadolu'da zaten satılan bir mal yok.

Değerli dostlarım, değerli arkadaşlarım; dikey büyüme, şirketler için son derece önemli; ama, dikey büyümeyle birlikte yatay büyümeyi bu şirketlerimiz yapamazsa, o yatay büyümeyi yapamayan şirketlerin halkımızla barışık olması da mümkün değil. Belgesi, menşei, markırına uygun bir akaryakıtı, ana dağıtım firmalarının kontrolünden alacaksın, devlete vereceksin, kurumumuz gidecek buradaki istasyonlarda markır kontrollerini yapacak, menşe kontrollerini yapacak.

Değerli arkadaşlarım, (A) firmasının deposundaki akaryakıta, (B) firmasının akaryakıtı mı diye bakmaya hiç kimsenin hakkı yoktur. Devletin, böyle bir düzenlemenin içine girmesi mümkün değildir. Markırına uymuyor ise, menşei belli değil ise, kaynağı belli değil ise ve vasıfsız ise, kaçak yollardan geldi ise, en ağır cezaî müeyyideyi uygulayacaksın; ancak, başka bir firmanın malını başka bir firmada bulmanın cezasını kanunlarla tespit etmemiz mümkün değildir; bunun araştırmasını özel şirketlerimiz yapar, ana dağıtım firmalarımız yapar.

Değerli arkadaşlarım, anadağıtım firmaları -bu konuşmalarımla, bayiler ile ana dağıtım firmalarını karşı karşıya getirmiş gibi olmayayım- bayii olmadan olamaz; bayiler de, anadağıtım firması  olmadan olamaz. Bunların ikisi, birbirinin ortağıdır. Bu ortaklıkları düzenlemek, bu ortakların arasındaki ilişkileri düzenlemek, doğru bir noktaya getirmek de elbette bizim görevimizdir; ama, intifalarıyla, anlaşmalarıyla, sözleşmeleriyle sabit olan bir şeyi de devlet olarak kontrol etmemizi pek doğru bulmuyorum.

Bu yasa tasarısıyla kaçak ve vasıfsız petrolün önüne geçebileceğimize de pek inanmıyorum. Bu sektörün içinde çalışan 12 000 petrolcü, gerçekten, kaçak ve vasıfsız akaryakıttan son derece ciddî çileler çektiler, son derece ciddî, haksız rekabetler gördüler, batma noktasına gelen çok benzin istasyonu oldu. Bugün gönül arzu eder ki, bu yasa tasarısı, bizim önümüze gelen kaçak ve vasıfsız akaryakıtı, hem tüketiciyi koruyabilmek için hem de mal ve can emniyeti için engelleyebilsin, önüne geçebilsin.

Rafinerilerimizden çıkan, kimyevi madde diye, yağ diye, boya diye, akaryakıtın yan ürünlerinin kullanıldığı sektörlere giden malların neler olduğunu biliyoruz; önemli olan, bunların akaryakıt sektörüne girmemesi, bunlar için gerekli tedbirlerin alınması.

Bir şeye değinmeden de geçemeyeceğim; şu anda, son birkaç gündür, pompalara yazarkasa takılmasıyla ilgili bir program var.

Değerli arkadaşlarım, EPDK'yı konuşuyoruz, akaryakıt sektörünü konuşuyoruz, akaryakıt sektörünü konuşan Enerji Bakanlığı bünyesi içinde vergi kaçırmanın önüne geçebilmenin yollarını arıyoruz; vergi kaçırmanın yollarını, verginin sağlıklı toplanabilmesinin yollarını Maliye Bakanı bulsun. Her akaryakıt sektöründe çalışan insanı bir vergi kaçakçısı gibi görmek, bu sektörde çalışan insanlara hakaret etmektir.

Bu yasa tasarısıyla şuna da dikkatinizi çekmek istiyorum: "Baba baba satarım" diyen bir bakanınız var; Türk Petrolleri Anonim Ortaklığında ve TÜPRAŞ konusunda bu bakanınızın eline biraz daha serbestiyet veriyorsunuz, biraz daha kuvvetlendiriyorsunuz... Evet, Sayın Bakan da buradaymış.

Değerli arkadaşlarım, Türk Petrolleri Anonim Ortaklığının, bu ülkede en stratejik bir noktada olduğunu, kamu yararını...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Buyurun, 1 dakika eksüre veriyorum.

UFUK ÖZKAN (Devamla) - Teşekkür ederim, toparlıyorum Başkanım.

Kamusal alanda ve ulusal alanda bunların özelleştirilmesi doğru değildir. Buna vesile olarak, bunun gözden geçirilmesinin ve sağlıklı karar vermemizin gerektiğine inanıyorum.

Geçmiş hükümetler tarafından çalışılan bu kanun tasarısı, 5 Nisandan bugüne kadar, mutlaka, değerli katılımcıların son derece ciddî çalışmalarıyla belli bir noktaya gelmiş. Yaklaşık 600 saatlik bir çalışma sonucunda, eksiğiyle noksanıyla çıkarılacak olan bu kanunun, ülkemize ve sektörümüze barış getirmesini ve bol kazanç getirmesini temenni ediyorum, saygıyla selamlıyorum. (Alkışlar)

BAŞKAN - Sayın Özkan, teşekkür ediyorum.

AK Parti Grubu adına, Aydın Milletvekili Ahmet Rıza Acar; buyurun. (AK Parti sıralarından alkışlar)

AK PARTİ GRUBU ADINA AHMET RIZA ACAR (Aydın) - Sayın Başkan, çok değerli milletvekilleri; bugün görüşmekte olduğumuz Petrol Piyasası Kanunu Tasarısı hakkında söz almış bulunmaktayım; hepinize, hem şahsım hem Grubum adına, saygılarımı arz ediyorum.

Petrole şöyle bir bakacak olursak, geçmişte bu petrol yataklarının üstünde oturan bir millet olarak bakacak olursak ve bilhassa İstiklal Harbinden sonra da bu sektöre bakışımızı önümüze aldığımız zaman, işte Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığı, Petrol Ofisi ve yerli özel sektör sermayesi gibi Türk petrol firmalarıyla, o günkü iktidarın, bilhassa Büyük Önder Atatürk'ün önderliğinde, öncülüğünde kurulmuş olan bu şirketlerle, Türkiye, bu sektörde "varım" demiştir; ama, o günden bugüne katettiğimiz mesafeye baktığımız zaman, bu konuda sektörel bazda dünya firmalarının katettikleri mesafeyle ölçtüğümüz zaman, gerçekten, Türkiye'de çok önemli mesafeleri katedemediğimizi, burada, üzülerek söylemek mecburiyetinde kaldığımı, bilhassa, ifade etmek istiyorum. Petrol aramada, petrol dağıtımında ve rafine işlemlerinde yaptığımız boyut, netice itibariyle, 30 000 000 ton civarında bir petrolü işleyip, bunu piyasaya salmaktır. Bununla ilgili olarak en önemli adım, 1954 yılında, o günkü atak Başbakanımız, rahmetli Menderes'in vesilesiyle bir Petrol Kanunu çıkarılmış; aradan geçen zaman içerisinde, bazı değişikliklere tabi olarak -bundan önceki büyük değişiklik- yanılmıyorsam 12 Eylül 1989 senesinde de bir değişiklik yapılmıştır. O gün, takriben 50 000 metreküplük kabı olan ve de 100 tane bayi taahhüdü olana ithalat yetkisi veren bir değişiklik yapılmıştır. Şimdi, bundan onbeş yıl önce, Türkiye'deki bütün akaryakıtın 5 firma tarafından dağıtıldığını ifade etmem yanlış değildir. İşte, 1989'daki o değişiklikten sonra, içpiyasada o gün 5 olan firma sayısı, bugün 25'lere ulaşmıştır. Bunlar da, bugün, yüzde 25 civarında bir pazar payına ulaşmışlardır.  Bunun içerisinde, eğer, o 5 firma içerisinde olup da, yüzde 12'lik payın yüzde 60-70'inin de yerli sermaye olduğunu düşünürsek, bu oran daha da yükselir diye düşünüyorum. Türkiye'de böyle bir yapı var.

Şimdi, bütün bunlarla, 12 000 civarında bayi, karşılıklı ilişki kurarak, sözleşmeler yöntemiyle... Dünyada uygulanan sistem, firmalarla, yani, dağıtıcı firmalar ile bayilerin direkt birbirleriyle entegrasyonu şeklinde yapılmaktadır. Nedir; bayilik açacak olan, petrol istasyonu açacak olan firma, kendisine bir dağıtıcı firma seçmekte, bununla ilgili olarak, oturup, karşılıklı pazarlık yapılmaktadır. Elbette ki, burada, sermaye ve de kapasite öne çıkacaktır; ama, unutmayalım ki, 12 000 tane bayiin oluşmasında bu dağıtıcı firmaların da rolü olmuştur ve bundan sonra da olacaktır diye düşünüyorum. Bu tasarı, sistemi disipline altına alma yönüyle, 1989'dan beri atılmış en önemli adımdır.

Petrol sektöründe,

1- Petrolü arama, bulma,

2- Bunu rafine etme,

3- Dağıtma,

4- Bunun tezgahtarlığını yapan bayiler vardır.

Peki, kimdir bu bayiler? Bu bayiler 24 saat çalışır. Bu bayilerin kahir ekseriyeti, dürüst, namuslu ve kaliteli hizmet verme çabasını 24 saat devamlı olarak veren, aynı zamanda Türkiye bütçesinin de yüzde 20 gelirinin tahsildarlığını yapan insanlardır ve aynı zamanda şehir dışlarında ve güvenlik bölgelerinin iyi oluşturulmadığı yerlerde görev yaparak birçok risklere de girmektedirler. Bu tasarı, bütün bu insanların, aynı zamanda, önünü açma projesidir. Mutlaka ki, bu kanununda, belki, uygulamalarda hataları çıkacaktır. O hataları, biz, Meclis olarak, parti olarak, hükümet olarak değiştirmek durumundayız, milletvekilleri olarak da bunun çabasını göstermek mecburiyetindeyiz diye düşünüyorum.

Dolayısıyla, bu 12 000 bayi arkadaşımızın şurada önü açılıyor. Yıllık 5 000 ton satan 12 tane  bayi arkadaşımızın, çıkıp, kendileri bir şirket kurmak suretiyle dağıtıcı firma olma hakkı geliyor burada; hiçbir taahhüt altına girmez, sadece Enerji Bakanlığına bir projeksiyon sunmakla. Dolayısıyla, ben, bugün faaliyet gösteren 25 tane firmanın, pazarda payı az olanların bu kanunla da hareketlilik kazanacağını, her yıl takriben 700 - 800 tane boşa çıkan, intifası biten bayilere doğru yönelişlerin olacağını düşünüyorum. Bu bayilerimizin, aynı zamanda, sermayelerine, yatırımlarına, tesislerinin daha modern hale gelmesine katkı sağlayacaktır. Yarın rafinerinin de özelleştirildiğini düşündüğümüz zaman, buraya gelecek olan yabancı veya yerli konsorsiyumlar, dünya petrol piyasasında uygulanmakta olan tatbikatları ülkemize taşıyacaklardır. Bakarsınız, bunlar vadeli petrol alacaklardır, bu vadeli petrolle bayilerine ulaşacaklardır; aynı zamanda da, bu satış yöntemleriyle Türkiye'deki, hele, bilhassa ulusal marker'ın bütün Türkiye'ye şamil olması yönüyle de hem bu dürüst ve namuslu olan bayilerimizin hakları korunacak hem de tam manasıyla disipline girerek hileli ve de kaçak akaryakıtın önü kesildiği gibi, belki Türkiye'de 3 000 000 ilâ 6 000 000 ton civarında olan kaçak akaryakıtın vergisi Hazinenin kasasına girecektir. 1 litre benzinde takriben 90 sent vergi, 1 litre mazotta ise 70 sent civarında vergi vardır. 6 000 000'u bununla çarptığınız zaman çıkacak rakam meydandadır diye düşünüyorum ki, bugün Türkiye, 30 000 000 ton petrol tüketimiyle, dünyada çok önemli bir rakam ifade etmemektedir. Bu rakamlar, Amerika'da 850 000 000 ton, Almanya'da 200 000 000 ton, Japonya'da 200 000 000 ton olarak ifade edilmektedir. Türkiye'de nüfus başına orana baktığımız zaman, oralardaki nüfus başına düşen oranla kıyasladığımız zaman, çok önemli noktalarda bu ülkelerden geride olduğumuz aşikârdır; ki, Avrupa'da, her 2 kişiye bir araba düşmektedir, her 2 kişiden 1 kişi, tenezzühüyle, akaryakıt istasyonuna müşteridir. Bunu da dikkate almanızı bilhassa istirham ediyorum efendim.

Şimdi, burada, piyasaya bir çekidüzen getirilmeye çalışıldı. Dağıtım firmalarının, daha ziyade rafineriye ve onun akabinde de petrol aramalarına doğru yönelmeleri yönünde atılmış adımların olduğunu düşünüyorum. Ekonomi, kendi yolunu, hiçbir şekilde kaideye, kanuna ve de başka bir usul ve metotlara bağlamadan, kendi yazısız kurallarını işletir. Bu anlamda, piyasadaki pay itibariyle firmalara, kendi paylarının yüzde 15'i sınırını aşmamaları getirilmiştir. Ayrıca, Türkiye'deki bir firmanın, Türkiye pazarındaki tüm payın yüzde 45'ten yukarısını aşmamayla ilgili bir kısıtlama getirilmiştir. Bunun doğruluğu yanlışlığı tartışılabilir belki; ama, bu usul Avrupa'da da uygulanmaktadır.

Bunu, bir kölelik yasası olacak şekilde algılamanın yanlış olduğunu düşünüyorum; çünkü, hür iradeyle karşılıklı sözleşme yapılacak, belki, içimizden çıkan yerli petrol şirketleri de daha hızlı atılım yaparak, bu bayilerimize, öyle zannediyorum ki, daha fazla imkânlar vereceklerdir.

Petrol stoklarıyla ilgili "savaş olduğu zaman" diye bahsedildi. Petrol stokları konusundaki politika, dünyanın her tarafında uygulanan, geçmişte de uygulanan bir politikadır. Hatta, tasarının 1 inci maddesiyle NATO POL tesislerini bunun dışında bırakarak, hem rezervlerimizin kuvvetlendirilmiş olduğunu, hem de 90 günlük stokları getirerek, bununla ilgili kolaylıkları da ihtiva eden -vergi dışındaki fiyatlarla çeşitli kurumlarda, rafinerilerde, diğer depo firmalarında bunları stoklama- imkânları getirerek, bu konuda ülkenin önünün açıldığını düşünüyorum.

Bundan sonra, piyasadaki hakimiyetin, payı yüksek olanların aleyhine doğru işleme ihtimalinin de kuvvetli olduğunu bilhassa söylemek istiyorum.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Acar, 1 dakika eksüre veriyorum; lütfen konuşmanızı tamamlar mısınız.

AHMET RIZA ACAR (Devamla) - Lisans yönüyle de, denetim, kontrol... Hatta, bakanlıkların, on-line sistem kurarak, Türkiye'nin en ücra yerindeki bir petrol istasyonunun ne sattığını, hangi malı sattığını, kimden alıp sattığını denetleme hakkına, hatta kabiliyetine ulaşacağını düşünüyorum. Bu, hem ulusal stokun takibinde hem de vergilerin takibinde önemli bir aşamadır diye düşünüyorum.

Ben, iş hayatından gelen, uzun yıllar ticaret odasında -başkanlık da dahil- görev yapmış birisi olarak, sıkıntımızın şu olduğunu düşünüyorum: Türkiye'de, gerek petrol sektöründe gerekse diğer tüm sektörlerde Avrupa çapında, Ortadoğu çapında, Amerika çapında büyük firmaları yetiştiremedik. Neler oldu derseniz; bir gün geldi ki, petrolde 1978-1980 yılları arasında Türkiye'deki resmî kurum olan Petrol Ofisinin ve diğer kurumların genel müdürleri, genel müdür yardımcıları, ellerinde çanta, içlerine dolarları doldurdular, Akdenizde ve Ege Denizinde spot piyasadan akaryakıt arama mecburiyetinde kaldılar.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

AHMET RIZA ACAR (Devamla) - Bir iki dakikanızı rica ediyorum Sayın Başkan.

BAŞKAN - Sayın Acar, zaten 1 dakika eksüre vermiştim...

AHMET RIZA ACAR (Devamla) - Biz o günleri yaşadık, uzun kuyrukların olduğu o günleri yaşadık. O günler içerisinde, mesela, firmaların da -bunları burada zikretmek istemiyorum- işi bırakmak mecburiyetinde kaldıklarını; ama, arkasından, 1980 yılında 24 Ocak Kararlarıyla tekrar geriye döndüklerini, yaşayan birisi olarak bilhassa ifade etmek istiyorum.

Şimdi, bizim hedefimiz... Türkiye'deki yerli sermayeye, bilhassa çoklu, kolektif çalışma alışkanlığı kazanamamış olanlara bunun kazandırılması yönüyle, bu kanun tasarısı önemli bir hizmet ifa edecektir. Herkes hareketlenecektir; bayiler de hareketlenecektir dağıtımcılar da hareketlenecektir, yakında, rafineri özelleştiği zaman, rafineri de hareketlenecektir diyor; hepinizi saygı ve hürmetle selamlıyorum efendim.  (AK Parti sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Acar.

8 inci madde üzerinde, şahsı adına Antalya Milletvekili Osman Özcan; buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)

Sayın Özcan, süreniz 5 dakikadır.

OSMAN ÖZCAN (Antalya) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Petrol Piyasası Kanunu Tasarısının 8 inci maddesi üzerinde söz almış bulunuyorum; hepinizi saygılarla, sevgilerle selamlıyorum.

Değerli arkadaşlarım, Petrol Piyasası Kanununun çıkarılması, günün şartlarına uygun hale getirilmesi, aynı zamanda Avrupa Birliği yasalarına uyumun düzenleme içinde gerçekleştirilmesi, tarafımızca doğru karşılanmaktadır.

İlave ediyorum: Şehir içinde 2 kilometre, şehir dışında 10 kilometre uzaklıktan daha az yerlerde istasyon açılmaması yönündeki öneri de tarafımızca desteklenmektedir.

Değerli arkadaşlarım, ülkemizde, krizlerden en çok etkilenen akaryakıt istasyonları, bayileridir. Hani "Anadolu kaplanları" diye bir söz vardır ya, bana göre gerçek Anadolu kaplanları, çilekeş akaryakıt bayileridir.

Değerli arkadaşlarım, yüzde 3,98 brüt kârla ne yapılabilir? Bunu, ticaret yapan herkes bilir. Bu sektör, son zamanlarda birçok istasyonunu kapatmıştır, bazıları da kapatılmak üzeredir. Ben, bölgemden biliyorum arkadaşlar; babasından anasından kalan yerleri satmak suretiyle mevcut istasyonunu devam ettirerek onurlarını koruma mücadelesi veren petrol bayileri vardır.

Değerli arkadaşlarım, bu sektör, vatandaşlarımıza yirmidört saat hizmet veriyor ve geceleri de devamlı surette elektrikler yanıyor. Size açık söylüyorum. Bu elektrik fiyatlarıyla, bir ay sonra bu istasyon sahiplerinin önüne gelen faturayı düşünebiliyor musunuz?

Değerli arkadaşlarım, akaryakıt bayileri, kazandıklarının yüzde 74'ünü vergi olarak geriye veriyor. Ayrıca, ülke gelirinin yüzde 24'ünü bu sektör sağlıyor. Bunlar resmî rakamlar. Ülke gelirinin yüzde 24'ünü bu sektör sağlıyor.

Arkadaşlarım, eskiden Petrol Ofisi devletindi. Ne oldu; özelleşti. Zaten, akaryakıt bayileri borç içinde. Ne yaptılar; özelleştirme kapsamına alanlar, bunlara yaptırım uyguladılar. İnsaflı düşünelim. Otuz sene önce açılmış bir akaryakıt bayiinin, istasyonunu, 2004 senesine aynı şekilde ayarlaması mümkün mü? Restoran açın deniliyor, market açın deniliyor; toprağı o kadar var mı? Bunların müktesep hakkı yok mu?

Onun için, Sayın Enerji Bakanımızdan istirham ediyorum. Bu kriterler uygulanırken, asgarî şekilde uygulanmalı ve petrol istasyonlarına, bayilere -açıkça ben, onu söylemek de istemiyorum, ama- zulüm yapılmamalı. Birçok arkadaşımızın bundan şikâyet ettiklerini çok iyi biliyorum.

Değerli arkadaşlarım, ülkemizde soygunun olduğu yerlerden birisi petrol istasyonları. Bu arkadaşlarımız, kendilerini ve petrol istasyonlarını korumak için daha fazla bekçi tutmak zorunda kalıyorlar -biraz önce söyledim- sabahlara kadar elektrik yakıyorlar ve dolayısıyla, yolları aydınlatarak amme hizmeti görüyorlar. Öyleyse, devletimizin bunlara bazı kolaylıklar sağlaması gerekmez mi? Ne yapmalıyız; Enerji ve Tabiî kaynaklar Bakanımız bir çare bulsun, bu akaryakıt istasyonlarındaki elektriği kısmen ucuzlatsın, bu istasyonları işleten vatandaşlarımız da azıcık nefes alsın. Diğer birçok yerde, bazı kurumlarda böyle yardımlar, iyileştirmeler yapılmaktadır.

Geçen gün, AKP'li arkadaşımın biri, bir ruhsat almak için nereleri gezdiğini, kaç saat harcadığını, ne kadar para verdiğini anlattı. Bunları konuşuyoruz da, bunları düzeltmeye gelince, hiç yanaşan olmuyor. Neden olmuyor anlamıyorum! Yeni ruhsat alacak arkadaşlarımızı oraya buraya koşturmaktansa...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Özcan, 1 dakikalık eksüre veriyorum; lütfen, konuşmanızı tamamlar mısınız.

OSMAN ÖZCAN (Devamla) - ... bu düzenlemeleri yapsak, bu işlemleri kolaylaştırsak iyi olmaz mı?!

Son olarak, kendimce önemsediğim bir konuyu burada açıklayarak, sözlerime nokta koymak istiyorum.

Değerli arkadaşlarım, sektörde dağıtım payının adaletli olmadığı bir gerçektir. Ben, tuhafiyecilik yaptım. İstanbul'a gidip 5 000 gömlek alıyorum, geliyorum, Anadolu kasabasında, günde 1, 2, 3, 4 tane satarak bir yılı geçiriyorum. Toptancı kârı ile perakendeci kârının aynı veya birbirine yakın olduğu, dünyanın neresinde görülmüştür?! Toptancı tankerle satıyor, perakendeci, mobilet  geliyor,  2 litre  benzin,  3 litre  benzin,  yarım litre yağ...  Bu, insafla kabil mi?!  Yüzde 52 perakendeci kârı, yüzde 48 toptancı kârı! Bu kâr oranı da düzeltilmelidir.

Ülkemizdeki mevcut kartellerden çektiğimiz yetmediği gibi, yeni karteller yaratmaya kimsenin de hakkı yoktur. Ülke bunlardan çok çekti, çekiyor; basın kartellerinden çekiyor...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sadede gelinceye kadar süre bitti; lütfen, konuşmanızı tamamlar mısınız.

Buyurun Sayın Özcan.

OSMAN ÖZCAN (Devamla) - Arkadaşlar, bakın, basın kartelinden çektiğimiz... Hepimiz çekiyoruz, aramızda konuşuyoruz, biliyorsunuz. Başka karteller de var. Bir de, Petrol Yasasıyla yeni karteller yaratmayalım ve bunun üzerinde çok iyi düşünelim.

Bir de şunu söylüyorum son olarak: Arkadaşlar, toptancılar perakende satış yapmasın; ya toptancılık yapsın ya perakendecilik yapsın. Böyle bir şey var mı?! Zamanla, akaryakıt istasyonlarının canına okuyacaklar! Biz bunu bilmiyor muyuz?! Öyle oldu!.. Başta öyle başlar da, sonunun ne olacağını biz biliriz. Onun için, buna dikkat edilmesi gerekir.

Hepinizi saygılarla, sevgilerle selamlıyorum; saygılar sunuyorum. (Alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim.

Saygıdeğer milletvekilleri, madde üzerinde 1 önerge vardır; okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 288 sıra sayılı Petrol Piyasası Kanunu Tasarısının 8 inci maddesinin son fıkrasının aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

"Kurul, teknik ve ekonomik kriterlere göre bayilik kategorileri oluşturabilir. Bu durumda bayilik lisansları kategorilerine göre düzenlenir. Akaryakıt ve LPG istasyonları arasındaki mesafeler, aynı yönde olmak üzere, şehirlerarası yollarda 10 kilometreden, şehiriçi yollarda 1 kilometreden az olmamak üzere Kurul tarafından çıkarılacak ve 1.1.2005 tarihinde yürürlüğe girecek yönetmelikle düzenlenir."

 

Faruk Çelik

Fahri Çakır

Cavit Torun

 

Bursa

Düzce

Diyarbakır

 

Abdullah Torun

A. Zeynep Tekin

M. Sait Armağan

 

Adana

Adana

Isparta

 

 

Alaettin Güven

 

 

 

Kütahya

 

BAŞKAN - Komisyon önergeye katılıyor mu?

SANAYİ, TİCARET, ENERJİ, TABİÎ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU BAŞKANI SONER AKSOY (Kütahya) -Takdire bırakıyoruz efendim.

BAŞKAN - Hükümet katılıyor mu?

DEVLET BAKANI ALİ BABACAN (Ankara) - Katılıyoruz.

BAŞKAN - Sayın Çelik, gerekçeyi mi okutayım?

FARUK ÇELİK (Bursa) - Gerekçeyi okutun Sayın Başkan.

BAŞKAN - Gerekçeyi okutuyorum:

Gerekçe: Günümüzde bir akaryakıt istasyonu yatırımı yapmak için bir prosedür mevcuttur. Akaryakıt istasyonu yapılacak arsanın A Lejandı'na (ticarî alan) dönüştürülmesi için yapılacak müracaatın meri mevzuat gereğince sonuçlandırılması ve bunun sonucunda gereken inşaat ruhsatının alınması 8-10 ay civarında bir süre almaktadır. Taslaktaki kilometre tahdidinin kanunun yayımı tarihinde yürürlüğe girmesi durumunda, yukarıda açıklanan sürecin başlangıcı ya da ortasında bulunan girişimcilerin yüksek maddî kayıplara uğraması kaçınılmaz olacaktır. Kilometre tahdidinin bu paralelde bir süre sonra yürürlüğe girmesinde büyük fayda mülahaza edilmektedir.

BAŞKAN - Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

8 inci maddeyi, değiştirilen önerge doğrultusunda oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir

9 uncu maddeyi okutuyorum:

Faaliyetlerin kısıtlanması

MADDE 9. - Yurt dışından ham petrol ve akaryakıt temin edeceklerin rafinerici veya dağıtıcı veya ihrakiye teslim şirketi lisansına sahip olması gereklidir. Türkiye'de ham petrol üretimi yapan üreticiler, düşük gravite yerli üretim ham petrol ile karıştırılacak miktarda ham petrol ithalatı yapabilirler. Ham petrol ve akaryakıt ithalatı miktar ve belirli teknik ölçümleri yapabilecek donanıma sahip yetkili gümrük idarelerinden yapılır. Dağıtıcılarca yapılacak akaryakıt ithalatı, ilgilinin lisansında yer alan alt başlık kapsamındaki akaryakıtlarla sınırlıdır ve Kuruma bayi bilgileriyle birlikte verilen pazarlama projeksiyonu ile uyumlu olduğu bildirildikten sonra yapılabilir. Dağıtıcılar arası akaryakıt ticareti Kurulun iznine bağlıdır. Ham petrolün yurt içinde ticareti; sadece rafinerici ve üreticilerce ve birbirleri arasında yapılabilir.

Dağıtıcılar, lisans başvurularında asgari yıllık 60.000 ton beyaz ürün (benzin, motorin) dağıtım projeksiyonu ile bayi bilgilerini Kuruma vermek zorundadır ve kendi dağıtım ağına bağlı bayilerin işlettikleri akaryakıt istasyonlarında farklı lisans alt başlığına sahip dağıtıcıların bayisi sıfatı ile yapacakları faaliyetler hariç olmak üzere, kullanıcılara lisans alt başlığında yer almayan akaryakıtları teslim edemez.

İhrakiye teslimleri; rafinerici,  dağıtıcı ve ihrakiye teslim şirketlerince yapılır. İhrakiye teslimi yapanlar, gümrük antrepolarına getirdikleri ve deniz/hava taşıtlarına verilmek üzere çıkardıkları akaryakıt cins ve miktarlarını üç ayda bir Kuruma bildirirler.

Akaryakıt haricinde kalan petrol ürünleri (solvent, madeni ve baz yağ, asfalt, solvent nafta vb.) ile ilgili ithalat ve ihracat dahil, faaliyetler Kurumun hazırlayacağı düzenlemelere göre yapılır.

Sanayi tesislerinde yan ürün olarak elde edilen ürünün yurt içinde akaryakıt olarak faaliyete konu edilmesi halinde, Kuruma bilgi verilmek şartıyla teknik düzenlemelere uygun olanları dağıtıcılara, uygun olmayanlar rafinerilerin olumlu görüş vermesi ve anlaşma sağlanması halinde rafinerilere teslim edilir. Rafinerilere verilmeyen ürünlerin  ihraç edilmesi halinde fiili üretim ve ihracata ait aylık bilgiler Kuruma bildirilir.

Akaryakıtların, 4 üncü maddenin dördüncü fıkrasının (ı) bendinde belirlenen teknik düzenlemelere uygun olmayanları faaliyete konu edilemez.

Fabrika, şantiye, nakliye filosu işletmeleri ve benzeri kendi ihtiyaçları için depolama imkânı ve kendi araçlarına akaryakıt ikmal kapasitesi olan yerler hariç, araçlara yapılacak akaryakıt ikmali bayilik lisansı ve yeterli donanımı olan akaryakıt istasyonları dışında yapılamaz.

Bayiler lisanslarına işlenmek ve taşıma lisansı sahiplerinin taşıma araçlarında istenen kriterleri sağlamak koşuluyla kendi araçları ile taşıma yapabilirler.

İcrası için tesis gerektiren faaliyet türlerinde, bu maddede konu edilen hakların kullanılabilmesi için, ilgili tesisin fiilen faaliyette bulunması zorunludur.

Rafinericiler evsafına uygun ürün teslim etmek, dağıtıcılar ile bayiler ise akaryakıtların, kullanım amacını, niteliğini, niceliğini  değiştirmemek ile yükümlüdür.

Kurulca belirlenecek usul ve esaslara göre akaryakıtla harmanlanan ürünler bu durumda akaryakıt ile eşdeğer vergiye tâbi olurlar. Ancak, yerli tarım ürünlerinden elde edilen ve akaryakıtla harmanlanan ürünler bunun dışındadır.

Dağıtıcılar, bayilerin katılımıyla gerçekleştirdikleri promosyon kampanyası hakkında bayilerini, promosyon kampanyasının maliyetine ilişkin belgelerle birlikte şeffaf, açık bir şekilde bilgilendireceklerdir. Ancak bayilerin kampanyaya katılımı ihtiyaridir.

BAŞKAN - 9 uncu madde üzerinde, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına, Tekirdağ Milletvekili Sayın Mehmet Nuri Saygun; buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)

Sayın Saygun, süreniz 10 dakika.

CHP GRUBU ADINA MEHMET NURİ SAYGUN (Tekirdağ) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 288 sıra sayılı Petrol Piyasası Kanunu Tasarısının 9 uncu maddesiyle ilgili olarak,  Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına söz almış bulunmaktayım. Bu vesileyle, Yüce Meclisi saygılarımla selamlarım.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; cumhuriyet tarihinde petrol sektörüyle ilgili olarak ilk yasal düzenlemeler 1926 yılında yapılmış; müteakiben, en son 1954 yılında yapılan düzenlemeyle, bugüne kadar petrol sektörünün yasal düzenlemesi taşınmıştır. Özellikle, 1954 yılında yapılan düzenlemede, millî menfaatlere uygun bir şekilde kaynaklarımızın kullanılması hedeflenmiş ve bu yönde hızlı, sürekli, etkili biçimde aranma, geliştirme ve değerlendirme yapılması önde tutulmuştur. Bu düşüncelerle de, dönem içinde, TÜPRAŞ, BOTAŞ, Petrol Ofisi gibi, kamu etkinliğinin artırılması da temin edilecek çeşitli kurumlar oluşturulmuştur; ancak, 1989 yılından sonra piyasaların liberalleşmesi yoluna gidilmiş ve devletin petrol piyasalarına müdahalesi azaltılmış, özel sektörün etkinliği artırılmıştır. Bu düzenlemenin yapılması belki o günün koşullarında doğru olmuşsa da, ne yazık ki, piyasaların şeffaf, adil ve rekabetçi olmasına yönelik altyapı tedbirleri alınmamış olduğundan, ülkemizde bu sektörde birtakım sıkıntı ve sancıların oluşmasıyla sonuçlanmıştır. İşte, bu sıkıntı ve sancılar sonrasında, bugün gündemimize getirilmiş olan Petrol Piyasası Kanunu Tasarısının geliş amacını doğru bulmaktayım; ancak, bu petrol sektöründeki yeni düzenleme ihtiyacı dikkate alınarak yapılan düzenlemelerin ihtiyaca cevap verecek şekilde yapılması gerekirken, özellikle uluslararası sermayenin ya da tekelci anlayışın dayattığı bir düzenlemenin dikte edildiğini görmekteyiz. Oysaki, amaç olarak, petrol faaliyetlerinin ülkenin yaşamsal, stratejik önemi haiz ve kamu hizmeti niteliğinde bir sektör olarak kabul edilmesi ve bunun göz önünde tutularak, mevcut yasa tasarısının bu yönde kaleme alınması çok daha doğru olacaktı. Bu nedenle, özellikle, sektörün tamamen piyasa koşullarına terk edilmesi yerine, kamu kontrolü, denetimi ve yönlendirmesine imkân tanınması gerekmekteydi. Yapılan düzenlemede, ne yazık ki, bu hususlar gözardı edilmekte, özellikle, demin de söylediğim gibi, uluslararası kuruluşların ya da tekelci anlayışın etkin olmasının zemini hazırlanmakta olduğu görülmektedir.

Değerli milletvekilleri, öncelikle, ülkemizde petrol sektörüyle ilgili yasal düzenlemeyi yaparken, Avrupa Birliği ülkelerindeki mevcut yasal düzenlemeleri kısaca görmede bir yarar olduğunu düşünüyorum. Avrupa'da enerji talebi hızla artarken, mevcut enerji hammaddeleri de aynı şekilde hızla tükenmektedir. Bu nedenle de, dış enerji kaynaklarına ihtiyaç vardır. Bu kaynakların kendilerine bağımlı kılınmasını sağlamak amacıyla da, özellikle Türkiye gibi Birliğe aday ülkelere, şu veya bu şekilde, enerji özelleştirilmesini şart koşmuşlardır, koşmaktadırlar. Böylece, enerji piyasasını organize bir şekilde ve özellikle uluslararası kuruluşlarla ele geçirme hedeflenmektedir. Bunun aksini iddia etmek mümkün değildir; çünkü, bir yandan, bizlere özelleştirmeyi özendirirken, kendi bünyelerinde farklı uygulamalara yönelmişlerdir. Özellikle, Avusturya, Danimarka, Finlandiya, İsveç, İtalya, Portekiz ve hatta Yunanistan'da hiçbir özelleştirme girişimi söz konusu olmamıştır. Birlik üyesi diğer ülkelerde ise, ya minimal ölçülerde özelleştirme olmuş ya da sadece uzun dönemler için planlama aşamasında bırakılmıştır.

Doğalgaz Piyasası Yasasıyla doğalgaz sunumu zorunlu kamu hizmetleri alanından çıkarılmıştır. Bu yasayla da, aynı uygulamanın petrol ürünleri için yapılmaya çalışıldığını görmekteyiz. Bu tasarıyla, ham petrol üretim aşamasından sonra, rafinaj, stoklama, boru hatlarıyla taşıma, toptan akaryakıt satışı, bayi satışı gibi faaliyetler tamamen özel şirketlere devredilecektir. Devlet adına bu işlemlerle ilgili faaliyetleri denetleyen Petrol İşleri Genel Müdürlüğü ise devreden çıkarılmaktadır. Böylece, ülkemizde de petrol ürünlerinin fiyatları, daha fazla kâr amacına göre şekillenen piyasa koşullarına terk edilecek, gerek sanayimiz gerekse bireylerimiz ve kullanıcılarımız özel şirketlerin inisiyatifine terk edilecektir. Kullanıcıya olumlu yansıyacak kamu müdahalesi ortadan kalkacağından, ülke ve toplum çıkarları zarar görecektir; çünkü, bu uygulamanın, özellikle sanayicide sancı yaratacağı açıktır. Petrol ürünlerine dayalı enerjinin sanayie yüksek fiyatla mal olmasını engelleyecek bir düzenleme düşünülmemiştir. Bu durum, üretimin düşmesine, hatta, yatırımların azalmasına sebep olabilir.

Sonuç olarak, mevcut işsizler ordusuna yeni ve küçümsenmeyecek oranda katılımlara sebep olunabilir. Yine bağlantılı olarak, tarım sektöründe girdilerin artmasına neden olunacak ve hatta, gözardı edilse bile, balıkçılık sektöründe dahi yara alınacaktır. Sonuçta, önce insan ve önce iş iddiaları yok edilmiş olacaktır.

Bu düzenleme sonrasında dikkat edilmez ise, TÜPRAŞ, PETKİM ve BOTAŞ gibi vergi ödeme sırasında üstlerde yer alan kârlı kamu kuruluşları da birkaç yıllık kârları karşılığında özelleştirilecek, bu kuruluşların yarattığı katmadeğer azalacak, özellikle işten atılmalar ve sendikasızlaşma artarak yaşanacaktır. Ülkemizdeki çarpık özelleştirme mantığı, yine, değerlerimizin yok olmasına neden olacak, işsizlik tırmanacaktır.

Yine, petrol piyasasının ayrı ve bağımsız bir kurum tarafında yönetilmesi gerekmektedir. Mevcut yapısıyla, Enerji Piyasası Denetleme Kurulunun bu konuda yetersiz olacağı açıktır. 26,5 milyar dolarlık petrol piyasasının ayrı ve bağımsız bir kurum tarafından yönlendirilmesine yönelik düzenleme yapılması bu nedenle zorunludur. Mevcut kurumun 4 milyar dolarlık doğalgaz piyasası ile 8 milyar dolarlık enerji piyasasını yönlendirmede yaşadığı zorluklara bakıldığında, bu iddiamızda ne kadar haklı olduğumuzu görmemek imkânsızdır.

Tasarının 9 uncu maddesinde yerli tarım ürünlerinden elde edilecek olan akaryakıtın vergilendirilmesinde sağlanacak ayrıcalık ise, doğru bir saptama olmuştur ve metindeki bu husus, tarafımızdan desteklenmektedir. Bu yolla, tarım sektöründeki faaliyetlere de teşvik sağlanmış olacaktır. Özellikle biyodizel üretiminde yararlanılan kanola bitkisi üretimi gelişme olanağı bulabilecektir. Ancak, bu olumlu düzenlemeye uygun olmayan bir düzenlemeyle, kamu kuruluşu olmayan kurumlara kamulaştırma hakkı verilmiş olması ve bu yolla şirketlerin menfaatına arazi sahiplerinin mağdur edilmesi imkânının sağlanmış olması, doğru bulunmamaktadır.

Yine, aynı maddede promosyon kampanyalarıyla ilgili düzenlemenin de doğru olduğu inancındayım. Bu konuda bayilere kampanyaya katılıp katılmama konusunda serbestlik tanınmış olması isabetlidir. Keşke, yasanın tümünde 12 000 bayiyle ilgili daha sağlıklı düzenlemeler olsaydı ve petrol piyasasında doğması muhtemel tekelleşmeye karşın korunmaları sağlansaydı. Bu promosyon konusunda ihtiyarîlik hakkı, keşke, dağıtıcı firmaları tercih ederken de, bayilere hak olarak sunulmuş olsaydı.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; sonuç olarak, enerji alanındaki son piyasa yasası olan Petrol Piyasası Yasası Tasarısının da, tüm diğer yasalar gibi, ilgili kurum ve kuruluşlarca tartışılmadan, ülke çıkarları yeterince değerlendirilmeden gündeme geldiğini görmekteyiz. Bu iddiaya karşın, hükümetçe gerekli tartışma zeminlerinin yaratıldığı ifadesini yeterli bulmamaktayız.

Konunun tartışma zemininde, uluslararası kuruluşlar ve holdingler dışında, 12 000 bayiin ve 200 000 çalışanın da bulunduğunu bir kez daha hatırlatır; bayilerin ve çalışanların, ülke sanayiinin ve tüm petrol ürünü kullananların, bu düzenleme sonrasında mağdur olmaması umuduyla, Yüce Meclisi saygılarımla selamlarım. (Alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Saygun.

Madde üzerinde, şahsı adına, Van Milletvekili Sayın Mehmet Kartal; buyurun.

Sayın Kartal, süreniz 5 dakika.

MEHMET KARTAL (Van) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

Değerli milletvekili arkadaşlarım, 9 uncu madde üzerinde görüşlerimi belirtmek üzere huzurlarınızdayım; sizleri saygıyla selamlıyorum.

9 uncu madde, hampetrol, akaryakıt temin eden şirketlerden lisans istemiyle ilgili; bunda, elbette ki, bir gerçeklik payı vardır. Ben, o konuya değinmek istemiyorum. Bu vesileyle, farklı bir istemde bulunacağım hükümetimizden.

Van, İran'la sınırdır. Türkiye de, petrolün yüzde 80'ini dışarıdan temin etmektedir. İran'da, petrol, yok denecek kadar ucuzdur. Geçmiş yıllarda, sınır ticaretiyle, çeşitli mal mübadelesiyle, o yöre halkına bir canlılık geliyordu. Daha sonra, bu kapandı ve terör olaylarından dolayı, Van çok büyük göç aldı. Bu göç sonucu, işsizlik had safhaya ulaştı. İster istemez, komşuda ucuz görülen petrolün ticareti -devletimizce legal şekliyle getirilmeyince- çeşitli vesilelerle, çeşitli yollardan kaçakçılığa dönüştü. Bu, dağ yollarından katır sırtlarında geliyordu veya kendi sırtlarında bidonlarla getiriyorlardı. Katır sırtında ve kendi sırtında getirenlerin çoğu da inkıtaa uğruyordu, yakalanıyordu. Halkımızın bir tabiri var "zengin arabasını dağdan aşırır" derler. Sırtında getirenler değil de, tankerleriyle dağdan aşıranlar getirip belli istasyonlara bu petrolü ulaştırıyorlardı.

Geçmişte, kahve fincanları veya çay tabakları yasakken Türkiye'nin gümrüğünde, Kilis'ten alıp 30 kilometre, 100 kilometre uzaklaştığınızda, güvenlik kuvvetleri yakalıyordu. Bugün de, tankerlerle, çeşitli şeylerle belli bayilere gelen akaryakıt, az ileride, güvenlik güçlerince yakalanıp alıkonuluyor.

Ben, bayram öncesi Van'daydım. Van Valiliği ve sivil toplum kuruluşları zaman zaman İran'a gidip geliyorlar, İran heyetleri de geliyor. İranlıların bize ve Van Valiliğine önerileri şöyle: "Biz komşuyuz, komşuluk haklarından faydalanalım, yararlanalım." Nasıl yararlanacağız; şimdi, hükümetimiz, bayiler için yazarkasa uygulaması getiriyor. Van'ın Özalp Kapısında, bu tarz bir yazarkasa uygulamasıyla, devletin akaryakıttan aldığı bütün vergilerin ilavesiyle, orada, satmak isteyip de satamadığımız ürünlerimizi verelim; bisküvi verelim, yağ verelim, ne bileyim, ürettiğimiz çeşitli ürünleri verelim; mesela, Van'da, özel idarenin çok önemli bir tekstil üretimi var ki, İran da buna çok muhtaç. O sınır ticaretiyle, böylesine daha ucuz bir akaryakıt teminiyle, Van halkının yaşamına da bir katkıda bulunalım; dünkü konuşmalarda, "vatandaş rıza" demişti bir arkadaşımız; Van halkı da vatandaş rıza gibi belli bir hizmetten yararlansın. Bunda devletin bir kaybı olmaz. Bütün vergileriyle yazarkasasını Van'ın Özalp'taki kapısına koysun, sınır vilayeti olan Ağrı'da gümrük kapısına koysun, Gürbulak Kapısına, Ardahan'da aynı işlemi yapsın. Hakkâri yöresinde bizim Esendere Kapımız vardır. Yani, ucuz mazot temin etmek istiyoruz, hükümetimiz de istiyor, hepimiz de seçim öncesi halkımıza bu vaatlerde bulunduk. Bu getirilince İç Anadolu'ya getiriliyor. Nasıl girişine mâni olamıyorsanız, dağdan getirip belli bir bayie bunu ulaştırabiliyorsa, bunun çıkışına bari el koyalım. Yani, sınır boyu belki kontrol edilmez; ama, Van'ın iki tane çıkışı vardır; iki sınır çıkışına çok sıkı kontroller getirilerek, bu sadece Van halkı için temin edilir -Van halkının da yüzde 80'i geçim zorluğu çekiyor- bu vesileyle ucuz mazot teminiyle...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Kartal, lütfen, konuşmanızı tamamlar mısınız.

Buyurun.

MEHMET KARTAL (Devamla) - ...hükümetimizin bu konuda sınır illerimize yardımcı olmalarını diliyorum.

Bu vesileyle hepinizi saygılarımla selamlıyorum. (Alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Kartal.

Sayın milletvekilleri, 9 uncu madde üzerindeki görüşmeler tamamlanmıştır.

9 uncu maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

10 uncu maddeyi okutuyorum:

 

DÖRDÜNCÜ BÖLÜM

Fiyat Oluşumu, Kamulaştırma, Erişim ve Eşgüdüm

Fiyat oluşumu

MADDE 10. - Petrol alım satımında fiyatlar en yakın erişilebilir dünya  serbest piyasa koşullarına  göre oluşur. Yerli ham petrol için, teslim yeri olan en yakın liman veya rafineride teşekkül eden "Piyasa Fiyatı" fiyat olarak kabul edilir.

Bu piyasa fiyatı, Türkiye'de üretilen ham petrolün Türkiye içinde veya dışında en yakın erişilebilir dünya piyasasında, evsaf ve izafi ağırlık bakımından normal olarak mutat ayarlamalara göre tespit edilmiş emsal petrolün belirlenen serbest rekabet fiyatına, aynı evsafta ham petrolün dünya piyasasından Türkiye'de teslim yeri olan limana veya rafineriye kadar getirilmesi için gerekli bütün giderlerin yarısının eklenmesi ve fakat Süveyş kanalı geçişi ile Batman veya civarında üretilen ham petrolün Batman rafinerisinde oluşan piyasa fiyatına Batman-Dörtyol Boru Hattı geçiş ücreti hariç oluşan fiyat veya erişilebilir dünya piyasası mevcut olmadığı takdirde üretici tarafından Türkiye'de teslim edildiği yerde vergiler hariç fiilen uygulanan satış fiyatı olarak kabul edilir.

Üretimi yapılan yerli ham petrole emsal olarak, 26 API ve daha hafif petroller için Arab Medium (31 API) petrolünün, 26 API den daha ağır petroller için Ras Gharib (21.5 API) petrolünün 30 gün vadeli fiyatları esas alınır ve yerli ham petrol ile emsal alınan petrol arasındaki gravite farkının fiyat bakımından değerlendirilmesinde;

Emsal petrol ile yerli petrol arasındaki her bir 0.1 API gravite farkı için 2 US cent emsal petrolün varil fiyatına ilave edilir veya çıkarılır. Ancak bir alt gravite grubunun fiyatı üst grubun fiyatından yüksek olamaz.

Emsal  ham petrolün Türkiye'ye getirilmesi için gerekli bütün giderlerin hesaplanmasında, "Worldscale" de ilan edilen nominal navlun baz alınır, LR-2 sınıfı tankerler için tespit edilen AFRA yüzdesinin uygulanması ile nakliye maliyeti hesaplanır.

Gravite ayarlaması ve nakliyenin eklenmesi suretiyle bulunan fiyata (C+F) yürürlükteki sigorta mevzuatı ve primleri uygulanır. Tehlike ve harp hali sigorta primi uygulaması Bakanlığın değerlendirmesine tâbidir. İkinci bir değişikliğe kadar uygulanacak sigorta primi miktarı yüzde 0.075'i aşamaz.

İthalde alınan gümrük vergi ve resimlerin ilave edilmesiyle yerli ham petrolün piyasa fiyatı bulunur. Yurtiçi kara nakliye ücretleri için akaryakıtların fiyat teşekkülündeki nakliye rayiçleri alınır.

Piyasa fiyatı tekliflerinde, T. C. Merkez Bankası tarafından açıklanan aylık döviz satış kuru ortalaması, petrol birimi olarak varil, metrik ton ve döviz cinsi olarak U. S. Doları kullanılır. Piyasa fiyatlarına esas olan unsurların uygulamasında ortaya çıkabilecek sorunları değerlendirme ve çözmeye Kurul yetkilidir.

Rafinericiler, ham petrol üreticilerinin teklifi halinde oluşan bu asgari fiyatlardan yerli ham petrolü alırlar ve  ham petrol temininde yerli ham petrole öncelik tanırlar. Rafinericiler ham petrol üreticilerinin bu asgari fiyat veya bunun üzerindeki fiyat tekliflerine 15 gün içinde yazılı olarak cevap verirler. Rafinericiler üreticilerin aleyhine olacak teslim yeri ve şartlarında maddi talep ve teklifte bulunamazlar. Fiyat uyuşmazlıkları Kurumun hakemliğinde en geç 30 gün içerisinde tarafları bağlayacak şekilde sonuçlandırılır.

İthal ham petrol fiyatları dünya afişe fiyatları doğrultusunda yapılan petrol anlaşmalarına ve spot piyasa değerlerine göre temin edilebilen fiyat olarak değerlendirilir. Fiili ithalata ait bilgiler aylık olarak Kuruma bildirilir.

Rafinerici ve dağıtıcı lisansı kapsamında yapılan piyasa faaliyetlerine ilişkin fiyatlar, en yakın erişilebilir dünya serbest piyasa oluşumu  dikkate alınarak, lisans sahipleri tarafından hazırlanan tavan fiyatlar olarak Kuruma bildirilir.

İşleme, boru hatları ile bağlantılı olmayan lisanslı depolama ve taşıma faaliyetlerinin tarifeleri, lisans  sahiplerince hazırlanarak Kuruma bildirildikten sonra uygulanır. 

İletim lisansı kapsamında yürütülen taşıma ve bu hatlarla bağlantılı tesislerdeki  lisanslı depolama faaliyetlerine ilişkin tarifeler,  lisans sahiplerince hazırlanarak Kurul onayını müteakip uygulanır. Kurul, tarife onay istemlerini müracaat tarihini takip eden 30 gün içerisinde karara bağlar.

Ancak, petrol piyasasında faaliyetleri veya rekabeti  engelleme, bozma veya kısıtlama amacını taşıyan veya bu etkiyi doğuran veya doğurabilecek nitelikte anlaşma veya eylemlerin piyasa düzenini bozucu etkiler oluşturması  halinde, gerekli işlemlerin başlatılmasıyla birlikte, her seferinde 2 ayı aşmamak üzere, faaliyetlerin her aşamasında, bölgesel veya ulusal düzeyde uygulanmak için taban ve/veya tavan fiyat tespitine ve gerekli tedbirlerin alınmasına Kurum yetkilidir.

Belirli bölgelere ve belirli amaçlara yönelik olarak fiyatlara müdahale edilmeksizin kullanıcıların desteklenmesinin usul ve esasları ile miktarı Bakanlığın teklifi ve Bakanlar Kurulu Kararı ile belirlenir.

BAŞKAN - Sayın Komisyon, maddede geçen "Us Cent" ve "US Doları" ifadelerinin "ABD Cent" ve "ABD Doları" olarak değiştirilmesi uygun mudur?

SANAYİ, TİCARET, ENERJİ, TABİÎ KAYNAKLAR BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU BAŞKANI SONER AKSOY (Kütahya) - Efendim, o, sehven yazılmıştır, uygundur.

BAŞKAN - Teşekkür ederim.

Sayın milletvekilleri, 10 uncu madde üzerinde söz talebi?.. Yok.

10 uncu maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

11 inci maddeyi okutuyorum:

Mülkiyet, kamulaştırma ve özel tedbirler

MADDE 11. - a) Bu Kanun kapsamındaki tesisler için gerekli arazi, arsa ve binalara ilişkin hak veya mülkiyet edinimlerinin öncelikle anlaşma yoluyla yapılması esastır.

Bu Kanunda öngörülen faaliyetlerin gerektirmesi halinde;

1. Rafineri ve lisanslı depolama tesislerine,

2. İletim hatlarının mecralarına isabet eden arazi ve arsalarda irtifak hakkı tesisine ve bu hatların ayrılmaz parçası durumunda bulunan diğer binalar ve civarına isabet eden taşınmazlara,

3. İşleme tesislerinden Kurumca belirlenecek olanlara

İlişkin edinimler 2942 sayılı Kamulaştırma Kanununda belirtilen esaslar dahilinde kamulaştırma yoluyla da yapılabilir. Kamulaştırılan taşınmazın mülkiyeti Hazineye, kullanma hakkı kamulaştırma bedelini ödeyen lisans sahibine ait olur. Kullanma hakkı tapu siciline kaydedilmek suretiyle lisans sahibi adına yapılır ve bunlar lisansın bir parçası olup lisans müddetince devam eder. Lisansın sona ermesi veya iptali halinde, lisans sahiplerince ödenmiş bulunan kamulaştırma bedelleri iade edilmez.

Bu konuda Kurulca verilecek kamulaştırma kararı kamu yararı kararı yerine geçer ve müteakip işlemler Kamulaştırma Kanunu hükümlerine göre yürütülür.

Kurulca uygun görülenler de dahil olmak üzere rafinaj ve iletim lisans sahiplerine ait tesislerin tapu sicil kayıtlarına, herhangi bir tasarrufun Kurumun izni bulunmadıkça kaydolunamayacağı şerhi de verilir.

b) Mülkiyetin gayri ayni haklar ve kiralama:Tüzel kişiler, faaliyetleri ile ilgili olarak kamuya ait araziler üzerinde, bedeli ilgili tüzel kişi tarafından ödenmesi suretiyle mülkiyetin gayri ayni hak tesisini ve bu arazilerin kiralanmasını talep edebilir.

Bu istek Kurulca uygun görüldüğünde, Kurum ilgili kanunlar uyarınca ihtiyaca göre intifa, irtifak, üst hakkı veya uzun süreli kiralama yoluna gider.

Bu şekilde elde edilen hakkın Kurul tarafından tespit edilen bedelini ödeme yükümlülüğü devralan tüzel kişiye aittir. Kullanım hakları, ilgili lisans veya sözleşmenin bir cüzü olup, geçerliliği, bunların geçerlilik süresi ile sınırlıdır.

İletim hatlarının her iki tarafında  en az on beş metre en fazla yüzer metre mesafe içerisinde; boru hattı için gerekli tesisler ve rafineriler ile lisanslı depoların tehlikelerden korunması için etrafında en fazla 500 metre mesafe içerisinde risk doğurabilecek nitelikte yapılaşma, ziraî ve tehlikeli işlere ilişkin olarak getirilecek kısıtlamalar ile bunların usul ve esasları Kurum tarafından çıkarılacak yönetmeliklerde düzenlenir.

İletim hatları ve bunların ayrılmaz parçası olan diğer tesisler hakkında 406 sayılı Telgraf ve Telefon Kanununun 11 inci maddesi hükmü uygulanmaz.

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, madde üzerinde söz talebi?.. Yok.

11 inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

12 nci maddeyi okutuyorum:

İletim tesisleri ile lisanslı depolama tesislerine erişim

MADDE 12. - Tesislerinde boş kapasite bulunan ileticiler ve lisanslı depocular; iletim ve depolama taleplerini, talebin aşağıda sayılan hususları sağlaması halinde, karşılamakla yükümlüdür.

Yapılan talebin;

a) Lisans sahibinin, tarifesine uygun olması,

b) İlgili tesisin kapasitesine uygun yapılması,

c) Lisans sahibinin tesisine, işletme kural ve koşullarına, ilettiği veya depoladığı petrole yönelik olarak bozucu veya risk artırıcı olumsuz etkileri olmaması,

d) Tesisin, iletilen veya depolanan petrolün niteliğine uygun ve lisans sahibinin tarifesinde belirtilen asgarî miktarda olması,

e) İletim için, petrolün cinsi de dikkate alınarak, üretici, rafinerici, iletici veya dağıtıcı tarafından depolama için, depocunun tarifesinde belirtilen asgarî miktarın üzerinde olmak şartı ile herkes tarafından yapılması,

Gereklidir.

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, madde üzerinde söz talebi?.. Yok.

12 nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

13 üncü maddeyi okutuyorum:

Eşgüdüm

MADDE 13. - Piyasayı doğrudan veya dolaylı olarak ilgilendiren konularda yetkili kılınan diğer mercilerce yapılacak her türlü düzenleme çalışması öncesi (vergi, resim ve harçlara ilişkin düzenlemeler hariç), Kurumun haberdar edilmesi ve çalışmalara iştirakinin sağlanması esastır.

Petrol piyasası faaliyetleri ile ilgili olarak Türk Standardları Enstitüsü tarafından yapılacak standard hazırlık çalışmalarında Kurum temsilcisi de bulunur. Piyasa faaliyetlerine ilişkin Türk Standardları Kurul onayı ile mecburi hale getirilebilir.

Kurum;

a) Lisanslı tesisler açısından büyük tehlikeler doğurabilecek hallerde,

b) Piyasada haksız rekabet yaratacak ve yanıltıcı nitelikte reklam ve ilanlar ile benzeri faaliyetlerin yapılması durumunda,

c) Piyasada faaliyet gösteren malzeme ve cihaz ithalatçı, üretici ve satıcıları ile bunların yetkili servisleri hakkındaki düzenleme ve uygulamalarda,

görüş bildirmeye veya ilgili makamlardan talepte bulunmaya yetkilidir.

Kurum; piyasa faaliyetlerine ilişkin olarak açılmış veya açılacak kamu davalarına müdahil olabilir. Bu konularla ilgili olarak suç duyurusunda bulunabileceği gibi mevzuatın uygulanması açısından, adlî ve mülkî makamlardan yaptırım talebinde bulunabilir

BAŞKAN - 13 üncü madde üzerinde söz talebi?.. Yok.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

14 üncü maddeyi okutuyorum:

BEŞİNCİ BÖLÜM

Bilgilerin Toplanması, Kayıt Düzeni, Denetim, Tebligat ve Sigorta

Bilgilerin toplanması, kayıt düzeni, denetim ve tebligat

MADDE 14. - Piyasa işleyişine ilişkin bilgileri derlemek amacıyla bildirim yükümlülükleri Kurumca belirlenir. Kurum, lisans sahiplerinin Vergi Usul Kanunu hükümleri saklı kalmak şartı ile düzenleyecekleri belge ve tutacakları kayıt düzenlerine ilişkin özel usul ve esaslar belirleyebilir.

Kurum, bu Kanunun kendisine verdiği görevleri yerine getirirken, gerekli gördüğü her türlü bilgiyi kamu kurumu ve kuruluşları ile gerçek ve tüzel kişilerden isteyebilir.

Görevlendirilen Kurum personeli, piyasa tarafları ve/veya tesisleri nezdinde, defterler de dahil olmak üzere her türlü evrak, belge ve emtianın incelenmesi, suret veya numune alınması, konuyla ilgili yazılı veya sözlü açıklama istenmesi, gerekli tutanakların düzenlenmesi, tesislerin ve işletiminin incelenmesi konularında yetkilidir. Görevlendirme yazısında amaç, kapsam, süre ve yetkinin çerçevesi yer alır.

Kurum piyasa faaliyetlerini kendi personeli ile veya kamu kurum ve kuruluşları ile özel denetim kuruluşlarından hizmet alımı yoluyla denetime tâbi tutar. Kurum, denetlemelerde kullanılmak üzere, Türkiye Akreditasyon Kurumu ile işbirliği yaparak akredite sabit ve gezici laboratuvarlar kurabilir, kurulmasına kaynak aktarabilir. Denetlemede, ön araştırmada ve soruşturmada takip edilecek usul ve esaslar çıkarılacak yönetmelikle düzenlenir.

Bilgilerin ilgililere ve kamuya açıklanmasına ilişkin ilke, usul ve esaslar Kurumca çıkarılacak yönetmelikle belirlenir. Piyasa açısından ticarî gizlilik niteliği taşıyan bilgiler açıklanamaz.

Lisans sahiplerinin lisans belgesi içeriği özet bilgileri Kurum tarafından ilan edilir.

Kurumca bu Kanuna göre yapılacak her türlü tebligat hakkında 7201 sayılı Tebligat Kanunu hükümleri uygulanır, ancak, ilanen yapılacak tebligatlar Resmî Gazetede yayımlanır.

BAŞKAN - 14 üncü madde üzerinde söz talebi?.. Yok.

14 üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

15 inci maddeyi okutuyorum:

Sigorta

MADDE 15. - Lisans kapsamında yürütülen faaliyetler için, sigorta yaptırılması zorunludur. Bakanlar Kurulu kararıyla sigorta kapsamından muaf tutulacak faaliyetler belirlenebilir. Sigorta kapsamına alınacak varlık çeşitlerinin belirlenmesi ile bunların tâbi olacağı sigorta kolları ve muafiyet tanınan hususlar, Kurumca çıkarılacak yönetmeliklerde düzenlenir.

BAŞKAN - 15 inci madde üzerinde söz talebi?.. Yok.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

16 ncı maddeyi okutuyorum:

ALTINCI BÖLÜM

Diğer Hükümler

Petrol stokları

MADDE 16. - Piyasada sürekliliğin sağlanması, kriz veya olağanüstü hallerde risklerin önlenmesi ve uluslararası anlaşmalar gereği olağanüstü hal petrol stokları ile ilgili yükümlülüklerin ifası amaçlarıyla bir önceki yıl günlük ortalama kullanımının içindeki net ithalatın en az 90 günlük miktarı kadar  petrol stoğu tutulur.

Ulusal petrol stoğu,  rafineri, akaryakıt ve  LPG dağıtıcı lisansı sahiplerinin ikmal ettiği günlük ortalama ürün miktarının minimum 20 katını kendi depolarında veya lisanslı depolama tesislerinde topluca veya statülerine göre ayrı ayrı bulundurma yükümlülüğü ile sağlanır.  Rafinerilere ve depolara boşaltılmak üzere karasularında bulunan yüklü tankerler ile rafinerilerdeki ham petrol ve yarı mamul ürünler, ürüne tahvil edilerek ulusal stok mükellefiyetine sayılır. Ulusal petrol stoğu, depolanan yerin durumuna ve mevzuatın müsaadesi şartı ile vergisiz tutulabilir.

Akaryakıt ve LPG dağıtıcı lisansı sahiplerinin, tank dibi hariç toplam stoğunun 20 günlük kısmı şirketlerin minimum işletme stoğu olarak alınır ve ulusal petrol stoğundan sayılır. Ayrıca, bir tüketim tesisinde her bir cins üründen yılda 20.000 ton ve üzeri akaryakıt kullanan serbest kullanıcılar, tüketimlerinin 15 günlük kısmını karşılayacak miktarda kendi depolarında stok bulundurmak mecburiyetindedir ve bunlar ulusal petrol stoğu içinde mütalaa edilir.

Ulusal petrol stoğunun tamamlayıcı kısmı rafinericiler tarafından tutulur ve tamamlayıcı kısmın edinilmesi nedeniyle oluşabilecek kaynak ihtiyacı, finansman giderleri ve bu kısım stokların depolama ve idame maliyeti, tüketici fiyatlarına ilave  edilen (Kurul tarafından azami 10 ABD Dolar/ton'a kadar belirlenir.) ve rafinericilerin kullanımında kalan gelirler ile karşılanır. Rafinericilerin haricinde ithalat durumunda bu gelir rafinericiye ithalatçı tarafından ödenir. Rafinericiler tarafından her yıl bu gelirin muhasebesi hakkında Kuruma bilgi verilmesi zorunludur. Gelir, yeterli depolama tesisi ve stok sağlandıktan sonra idame giderlerini sağlayacak seviyeye çekilir.

Ulusal petrol stoğunun esas gün sayısının belirlenmesi, artırılması, yönetimi, getirilebilecek yükümlülükler, ulusal petrol stoğunun temin süresi, ulusal petrol stoğunun cinsi,  miktarı ve stoklama yerinin belirlenmesi, ulusal petrol stoğuna dair petrol ve hizmet alımları,  stok ve stoklamaya ilişkin diğer kararlar ile tedbirlerin alınması, ulusal petrol stoklarından olağan üstü hallerde satış yapılması ile Bakanlar Kuruluna sunulacak tekliflerin hazırlanması gibi konularda karar vermek üzere ve bu Kanuna göre oluşturulan Komisyonun çalışmasına ait  usul ve esasların belirlenmesinde Bakanlar Kurulu yetkilidir.

Komisyon, Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanlığı Müsteşarı başkanlığında, Millî Savunma Bakanlığı, İçişleri Bakanlığı, Maliye Bakanlığı, Dışişleri Bakanlığı, Hazine Müsteşarlığı, Petrol İşleri Genel Müdürlüğü ve Kurum temsilcilerinden oluşur. Komisyonca alınan kararların uygulanması ile sekretarya işleri Bakanlık tarafından yürütülür. Komisyonun kararlarına karşı yürütülecek hukuki işlemlerde muhatap Bakanlıktır.

BAŞKAN - 16 ncı madde üzerinde söz talebi?.. Yok.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

17 nci maddeyi okutuyorum:

Serbest kullanıcı

MADDE 17. - Serbest kullanıcıların belirlenmesine ve lisans verilmesine ilişkin usul ve esaslar Kurul tarafından çıkarılacak yönetmelikle düzenlenir.

Kalorifer yakıtı, fuel-oil ve motorinde yıllık tüketimi, 5000 tonun altında olmayacak şekilde Kurum tarafından belirlenecek olan yıllık tüketim miktarının altındaki kullanıcılara dağıtıcılar kendi işlettikleri akaryakıt bayileri üzerinden satış yapamazlar.

BAŞKAN - 17 nci madde üzerinde söz talebi?.. Yok.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

18 inci maddeyi okutuyorum:

Ulusal marker

MADDE 18. - Rafinericiler ve dağıtıcılar yurt içinde pazarlayacakları akaryakıta, rafineri çıkışında veya gümrük girişinde kurumun belirleyeceği şart ve özellikte marker ekleyeceklerdir.

Rafinerici ve dağıtıcılar, her yıl şubat ayı içinde o yıla ait pazarlama projeksiyonlarını kuruma bildirecek ve bu projeksiyona göre Kurumca temin edilecek ulusal marker yine Kurumca belirlenecek usul ve esaslara göre rafinerici ve dağıtıcılara akaryakıta eklenmek üzere teslim edilecektir.

Kurum, ulusal marker ve idarî ve teknolojik yöntemler ile bir denetim sistemini kurar. Valilikler, görevli elemanların başvurusu halinde denetim amaçlı alınacak numunelerin kullanıcı ve bayilerden alınmasını ve emniyetini sağlamakla yükümlüdür.

Numunelerde yapılacak testlerde ulusal markerin gerektiği şart ve seviyede bulunmadığı ve alınan numunelerin laboratuvar analizi ile teknik düzenlenmelere uymadığı tespit edildiğinde, 19 uncu madde hükümleri uygulanır.

BAŞKAN - 18 inci madde üzerinde söz talebi?.. Yok.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

19 uncu maddeyi okutuyorum:

 

İKİNCİ KISIM

Çeşitli Hükümler

BİRİNCİ BÖLÜM

Cezalar, İdarî Yaptırımlar, Dava Hakkı, Yönetmelik ve Uygulanmayacak Hükümler

BAŞKAN - Sayın Miçooğulları, bir dakikanızı rica edeyim...

Sayın Komisyon, bu maddenin başlığında "Cezalar, İdarî Yaptırımlar, Dava Hakkı, Yönetmelik ve Uygulanmayacak Hükümler" ifadesi var, 23 üncü maddenin başlığı ise "Yürürlükten Kaldırılan Hükümler" şeklinde. Uygun görürseniz, bu maddenin başlığını "Yönetmelik ve Yürürlükten Kaldırılan Hükümler" olarak değiştirelim.

SANAYİ, TİCARET, ENERJİ, TABİÎ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU BAŞKANI SONER AKSOY (Kütahya) - Evet; uygundur.

BAŞKAN - Peki; teşekkür ediyoruz.

İKİNCİ KISIM

Çeşitli Hükümler

BİRİNCİ BÖLÜM

Cezalar, İdarî Yaptırımlar, Dava Hakkı, Yönetmelik ve Yürürlükten Kaldırılan Hükümler

İdari para cezaları

MADDE 19. - Bu Kanuna göre idari para cezalarının veya idari yaptırımların uygulanması, bu Kanunun diğer hükümlerinin uygulanmasına engel oluşturmaz. Bu Kanuna göre verilen ceza ve tedbirler diğer kanunlar gereği yapılacak işlemleri engellemez.

Bu Kanuna göre;

a) Aşağıdaki haller ağır kusur sayılarak, sorumluları hakkında beşyüz milyar Türk

Lirası idari para cezası uygulanır:

1) Lisans almaksızın lisansa tabi faaliyetlerin yapılması,

2) Kurumca, 10 uncu madde gereği yapılan uygulamaların dolaylı veya dolaysız olarak engellenmesi veya engellenmeye teşebbüs edilmesi,

3) 9 uncu maddede yer alan kısıtlamalara uyulmaması,

4) 5, 6, 7, 8, 16, 17 ve 18 inci maddelerin ihlali,

b) Aşağıdaki haller birinci derece kusur sayılarak, sorumluları hakkında ikiyüz milyar Türk Lirası idari para cezası uygulanır:

1) Lisans almaksızın hak konusu yapılan tesislerin yapımına ve/veya işletimine başlanması ile bunlar üzerinde tasarruf hakkı doğuracak işlemlerin yapılması,

2) Sahip olunan lisansın verdiği haklar dışında faaliyet gösterilmesi,

3) 4 üncü madde hükümlerinin ihlali, 

4) 12 nci maddede yer alan hükümler dahilinde iletim ve depolama tesislerine erişimin dolaylı veya dolaysız olarak engellenmesi.

Yukarıda belirtilenlerin dışında kalan ancak Kanunun getirdiği yükümlülüklere uymayanlara Kurumca 50 milyar Türk Lirasına kadar idari para cezası verilir.

Bayiler için yukarıda yer alan cezaların beşte biri uygulanır.

Cezalar tahsil edilinceye kadar, mahkeme kararı ile ilgililerin varlıklarına tedbir  konulabilir. Tesisler, lisans alınıncaya veya bu Kanuna göre lisans gerektirmeyen faaliyet gösterecek hale getirilinceye kadar mühürlenir.

Ceza uygulanan bir fiilin iki takvim yılı geçmeden aynı kişi tarafından tekrarı halinde, cezalar iki kat olarak uygulanır.

Kurulun ceza vermesinde zamanaşımı süresi, ihlalin ve/veya olayın meydana geliş tarihinden itibaren beş yıldır. Bununla ilgili olarak Kurumun inceleme ve araştırma amacıyla yapacağı herhangi bir işlem, bu işlemin kişilerden birine tebliği anından itibaren zamanaşımını keser. Karar aleyhine yargı yoluna başvurulmuş olması da zamanaşımı süresini keser.

Ay içinde tahsil edilen idari para cezaları müteakip ayın 20 nci işgünü sonuna kadar irat kaydedilmek üzere Hazineye devrolunur.

İdarî para cezalarında tüzel kişilerin sorumluluğu 6762 sayılı Türk Ticaret Kanununun 65 inci maddesine göre tayin olunur.

İdarî para cezalarının tahakkuk tarihini izleyen 30 gün içerisinde ödenmemesi halinde, cezanın ilgili vergi dairesi aracılığı ile tahsili sağlanır. Tahsilatta 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun hükümleri uygulanır.

İdarî para cezalarının miktarları her yıl bir önceki yıla ilişkin olarak 213 sayılı Vergi Usul Kanununun mükerrer 298 inci maddesi uyarınca belirlenen yeniden değerleme oranında artırılmak suretiyle uygulanır. Bu şekilde yapılacak hesaplamalarda, milyon kesirleri dikkate alınmaz.

BAŞKAN - 19 uncu madde üzerinde söz isteyen?.. Yok.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

20 nci maddeyi okutuyorum:

İdarî yaptırımlar

MADDE 20. - Lisans sahibi kişiler hakkında, bu Kanuna, bu Kanuna göre yürürlüğe konulmuş yönetmeliklere, Kurumun yazılı talimatlarına veya lisanslarına kayıtlı hususların herhangi birine riayet edilmediği takdirde, Kurum tarafından ön araştırma veya soruşturma başlatılır. Ayrıca, ilgiliye 15 gün içerisinde aykırılıkların giderilmesi, aksi halde bahse konu piyasa faaliyetlerinin geçici bir süre için durdurulabileceği veya doğrudan doğruya iptal yaptırımının uygulanacağı ihbar edilir. Bu ihbara rağmen 15 günlük sürenin bitiminde aykırılıklar giderilmezse, Kurum piyasa faaliyetini 30 günden az 180 günden çok olmamak üzere geçici olarak durdurur. Geçici durdurma süresince, tehlikeli eylemin veya kötü niyetin veya ürünlerde zarar oluşmasının önlenmesi ile faaliyetin durdurulmasına neden olan durumun ortadan kaldırılmasına ilişkin faaliyetler dışında hiçbir piyasa faaliyeti yapılamaz. Lisans iptalleri Kurumca yapılacak soruşturma neticesine göre karara bağlanır.

Kaçak veya menşei belli olmayan  ürün ikmal edenlerin lisansı iptal edilir. Teknik düzenlemelere uygun olmayan ürün ikmal edenler zararı tazmin etmekle yükümlüdür.

Akaryakıt istasyonu kapsamında sürdürülen bayilik faaliyetlerinin, bu Kanuna veya bu Kanuna istinaden çıkarılan düzenlemelere aykırılığının Kurumca tespiti halinde, anılan istasyonda yapılan akaryakıt ikmali  Kurumca geçici veya süresiz olarak mühürleme suretiyle durdurulur. İptale veya mühürlemeye ilişkin usul ve esaslar Kurumca çıkarılacak yönetmeliklerde düzenlenir.

Lisans iptaline veya mühürlemeye rağmen, faaliyetlerini sürdüren gerçek kişiler ile tüzel kişilerin yetkilileri hakkında, 765 sayılı Türk Ceza Kanununun 274 üncü maddesi hükümleri uygulanır.

Bu Kanuna göre yapılan talep veya işlemlerde, Kanuna karşı hile veya gerçek dışı beyanda bulunulduğunun tespiti halinde lisans iptal olunur.

Teknik düzenlemelere uygun olmayan petrol ikmali nedeniyle kullanıcıya verilen zarar ve hasarların tazmini hususu, kullanıcıların muhatap olduğu lisans sahibi gerçek ve tüzel kişilerin lisanslarında ve sözleşmelerinde yer alır. Uygulamaya ilişkin usul ve esaslar çıkarılacak yönetmelikte belirlenir.

Dağıtım şirketinin lisansının iptal edilmesi veya faaliyetinin geçici olarak durdurulması halinde dağıtım şirketine bağlı bayiler, diğer dağıtım şirketlerinin bayii olarak faaliyetlerini sürdürürler.

BAŞKAN - 20 nci madde üzerinde Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına, İzmir Milletvekili Sayın Sedat Uzunbay; buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)

Süreniz 10 dakikadır.

CHP GRUBU ADINA SEDAT UZUNBAY (İzmir) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 288 sıra sayısıyla bastırılıp dağıtılan Petrol Piyasası Yasa Tasarısının 20 nci maddesi üzerinde Cumhuriyet Halk Partisi Grubunun görüşlerini açıklamak üzere söz almış bulunuyorum; Grubum adına hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Değerli milletvekilleri, ülke ekonomisinin can damarlarından olan petrol sektörünü yeniden yapılandırmayı hedefleyen bu tasarı bir dizi yeniliği içeriyor. Bu düzenlemelerin, sağlıklı bir biçimde hazırlanacak yönetmeliklerle desteklenmesi gerekiyor.

Bu tasarıyla getirilmek istenilen yenilikleri şöyle özetleyebiliriz:

Tasarı, hileli ürünlerle elde edilen haksız kazançları önlemeye yönelik tedbirleri içeriyor. Lisans sahipleri, faaliyetleri nedeniyle üçüncü kişilere ve çevreye verecekleri zararları karşılamak zorunda olacaklar.

Teslimler, sadece akaryakıt toptan satıcılarına, ileticilere ve bayilere yapılabilecek. Karayollarında, yolcu, yük ve hayvan taşımacılığı yapan araçlara sadece istasyonlardan teslim yapılabilecek.

Yurtdışından hampetrol ve akaryakıt temini için, rafineri, dağıtıcı veya ihrakiye teslim lisansı zorunlu olacak.

Yanıltıcı reklam, ilan ve benzeri faaliyetlere izin verilmeyecek.

Malzeme ve cihaz ithalatçı ve satıcıları ile bunların yetkili servisleri hakkındaki düzenlemelerde Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu söz sahibi olacak.

Yönetmeliklere, kurumun yazılı talimatlarına, lisanslarda yazılı kayıtlı hususlara aykırılık soruşturma konusu olacak. Aykırılıkların giderilmesi için 15 gün süre verilecek. Aksi halde, faaliyetin geçici sürede durdurulacağı ihbar edilecek. Aykırılık yine giderilmez ise, 30 ile 180 gün arası geçici kapatma cezası verilecek, ısrar halinde lisans iptal edilecek.

Kaçak veya menşei belli olmayan ürün ikmal edenlerin lisansı iptal edilecek. Teknik düzenlemelere uygun olmayan ürün ikmal edenler zararı tazmin etmekle yükümlü olacak.

Lisans iptaline veya mühürlemeye rağmen faaliyetlerini sürdürenler, Türk Ceza Kanununun 274 üncü maddesi uyarınca bir yıldan dört yıla kadar hapis cezası istemiyle yargılanacak.

Değerli milletvekilleri, konuşmamın başında da söylediğim gibi, bu yasayla sektörün kurumsallaşmasına olanak sağlanmalıdır. Petrol piyasası, başıboşluktan kurtarılmalı ve sektör ivedîlikle yeniden yapılandırılmalıdır. Ancak, piyasayı, bugün, içten içe kemiren hastalıkların, yeniden yapılandırma sırasında mutlaka önüne geçilmelidir. Tasarıyla ilgili olarak burada dile getirdiğimiz eksiklik, aksaklık ve yetersizliklere kulak verilmesi gerekiyor. Bazı aksaklıklar zaman içinde düzelir deme lüksümüzün olmadığını ifade etmek istiyorum. Basit gibi görünen, zamanında teşhis ve tedavisi yapılmayan hastalıkların zamanla bünyede başka hastalıklara neden olacağı çok açıktır. Burada karşı çıktığımız, değişmesini istediğimiz hususların altında iyiyi ve doğruyu bulma isteğimiz ve çabamız yatıyor. Erken teşhis yapıyoruz, şu nokta ileride hastalığa yol açar diyoruz.

Değerli milletvekilleri, iş işten geçmeden, zamanı boşa harcamadan aksaklık gördüğümüz yerlere şimdiden neşter vurulmasını istiyoruz. Piyasadaki mevcut yapısal boşlukları giderici yasal düzenlemeleri yapma konusunda kaybedilecek zaman yoktur. Tüketici ve piyasada yer alan dağıtıcı firmalar, rafinericiler ve bayiler ile kamu politikalarının ortak bir paydada toplanması zorunluluğu vardır. Çünkü, bu sektör sadece kamuyu ve bu alanda faaliyet gösterenleri değil, bütün vatandaşlarımızı çok yakından ilgilendiriyor. Sanayimizi ve sanayicimizi çok yakından ilgilendiriyor; ülke ekonomisinin gelişmesini yakından ilgilendiriyor.

Değerli milletvekilleri, tasarıdaki önemli aksaklıklar arasında 20 nci maddenin üçüncü fıkrası da bulunmaktadır. Tasarının 20 nci maddesinin birinci paragrafında, lisans sahibi kişiler hakkında, kanuna, yönetmeliklere, kurul talimatlarına veya lisanslarda kayıtlı hususların herhangi birine riayet edilmediği takdirde yapılacaklara veya yaptırımlara ilişkin açıklamalar yer almaktadır. Akaryakıt istasyonu kapsamında sürdürülen bayilik faaliyetleri de lisans alınması suretiyle gerçekleştirilecek faaliyetler arasındadır. Dolayısıyla, akaryakıt istasyonları da, söz konusu olan bu maddenin birinci paragrafı kapsamına girer. Oysa, tasarının 20 nci maddesinin üçüncü fıkrası, bu haliyle, akaryakıt istasyonlarını lisanslı faaliyet dışında tutan ve diğer lisans sahibi kişilerden ayıran bir uygulamaya neden olacaktır.

Değerli milletvekilleri, bu şekilde yapılacak bir uygulama, doğru ve adil değildir, haksızdır; daha işin başında sektörde büyük sıkıntılara yol açacaktır. İdarî yaptırımlar başlıklı 20 nci maddenin bu üçüncü fıkrasının tümüyle kaldırılması, akaryakıt istasyonlarının da 20 nci maddenin birinci fıkrası kapsamında değerlendirilmesi gerektiğini yineliyoruz. Bize göre, maddenin birinci fıkrası, akaryakıt bayilerini de kapsamaktadır. Aynı hususun üçüncü fıkrayla tekrar ve insafsızca düzenlenmesi anlamsızdır ve gereksizdir. Bu husus, yasa tekniği açısından da sakıncalıdır.

Değerli milletvekilleri, sadece petrol sektöründe faaliyet gösterenlerin değil, toplumun tüm kesimlerini ilgilendiren yasal düzenlemelerin ülke ekonomisinin de gelişmesine önemli katkılar sağlayacağına inanıyoruz.

Bu düşüncelerle, yasa tasarısının 20 nci maddesini, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu olarak olumlu bulmadığımızı belirtiyor, hepinizi saygıyla tekrar selamlıyorum. (Alkışlar)

BAŞKAN - Sayın Uzunbay, teşekkür ediyorum.

20 nci madde üzerindeki görüşmeler tamamlanmıştır.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

21 inci maddeyi okutuyorum:

Ön araştırma, soruşturma ve dava hakkı

MADDE 21. - Kurul, resen veya kendisine intikal eden ihbar veya şikâyetler üzerine doğrudan soruşturma açılmasına ya da soruşturma açılmasına gerek olup olmadığının tespiti için ön araştırma yapılmasına karar verir.

Ön araştırma ve soruşturmada takip edilecek usul ve esaslar, Kurum tarafından yürürlüğe konulacak yönetmelikle düzenlenir.

Kurul kararına karşı açılacak davalar ilk derece mahkemesi olarak Danıştayda görülür. Danıştay Kurul Kararlarına karşı yapılan başvuruları acele işlerden sayar.

BAŞKAN - 21 inci madde üzerinde söz talebi?.. Yoktur.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

22 nci maddeyi okutuyorum:

Yönetmelik

MADDE 22. - Piyasa faaliyetlerine ilişkin hususlar; bu Kanunun ilgili maddelerinde atıfta bulunulan yönetmelikler ve piyasanın işleyişi esnasında ihtiyaç duyulan diğer hususlarda Kurum tarafından yürürlüğe konulacak yönetmeliklerle düzenlenir. Bu yönetmelikler Resmî Gazetede yayımlanır.

Ayrıca, Kurum yetkilerini Kurul kararıyla özel nitelikli kararlar almak suretiyle de kullanabilir. Özel nitelikli kararlardan kamuoyunu ilgilendiren hususlar ile yapılacak düzenlemeleri açıklamak amacıyla çıkarılacak tebliğler, basın ve yayın araçlarıyla veya özel bültenlerle duyurulur.

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, 22 nci madde üzerinde söz talebi?.. Yoktur.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

23 üncü maddeyi okutuyorum:

Uygulanmayacak hükümler

MADDE 23. - A) 10.9.1960 tarihli ve 79 sayılı Millî Korunma Suçlarının Affına, Millî Korunma Teşkilat, Sermaye ve Fon Hesaplarının Tasfiyesine ve Bazı Hükümler İhdasına Dair Kanunun 5 inci maddesi,

B) 3.4.1930 tarihli ve 1580 sayılı Belediye Kanununun 15 inci maddesinin ikinci fıkrasının (41) numaralı bendi,

Yürürlükten kaldırılmıştır

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, birleşime 5 dakika ara veriyorum.

Kapanma Saati : 20.48

ÜÇÜNCÜ OTURUM

Açılma Saati: 21.19

BAŞKAN : Başkanvekili Nevzat PAKDİL

KÂTİP ÜYELER : Suat KILIÇ (Samsun),  Türkan MİÇOOĞULLARI (İzmir)

BAŞKAN - Saygıdeğer milletvekili arkadaşlarım, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 24 üncü Birleşiminin Üçüncü Oturumunu açıyorum.

Birleşime ara verirken belirttiğimiz zaman içerisinde çalışmalarımıza, teknik çalışmalar nedeniyle, başlayamadık; onun için sizden, affınızı diliyoruz.

288 sıra sayılı kanun tasarısının müzakerelerine kaldığımız yerden devam ediyoruz.

V. - KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN

GELEN DİĞER İŞLER (Devam)

3. - Petrol Piyasası Kanunu Tasarısı ve Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabiî Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonu Raporu (1/691) (S. Sayısı: 288) (Devam)

BAŞKAN - Komisyon?.. Burada.

Hükümet?.. Burada.

Sayın milletvekilleri, 23 üncü madde üzerinde bir önerge vardır, önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan Petrol Piyasası Kanunu Tasarısının 23 üncü maddesine aşağıdaki (C) fıkrasının eklenmesi ve madde başlığının da "yürürlükten kaldırılan ve uygulanmayacak hükümler" olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

c) 6326 sayılı Petrol Kanununun bu kanuna aykırı hükümleri uygulanmaz.

 

Yekta Haydaroğlu

Hasan Ali Çelik

Fatma Şahin

 

Van

Sakarya

Gaziantep

 

Şemsettin Murat

Fazlı Erdoğan

 

 

Elazığ

Zonguldak

 

BAŞKAN - Komisyon önergeye katılıyor mu ?

SANAYİ, TİCARET, ENERJİ, TABİÎ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU BAŞKANI SONER AKSOY (Kütahya ) -Takdire bırakıyoruz.

BAŞKAN - Hükümet ?..

ENERJİ VE TABİÎ KAYNAKLAR BAKANI MEHMET HİLMİ GÜLER (Ordu) -  Katılıyoruz.

BAŞKAN - Sayın Haydaroğlu, gerekçeyi mi okutayım ?

A. YEKTA HAYDAROĞLU  (Van) - Evet.

BAŞKAN -Gerekçeyi okutuyorum :

"Gerekçe: 6326 sayılı Petrol  Kanunu, Petrol Piyasası Kanunuyla eşgüdümlü çıkarılmadığı için aynı konuda iki ayrı hükmün uygulanmasının önlenmesi amacıyla bu önerge hazırlanmıştır."

BAŞKAN - Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmiştir.

Kabul edilen önerge doğrultusunda 23 üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum : Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

24 üncü  maddeyi okutuyorum :

İKİNCİ BÖLÜM

Elektrik Piyasası Kanununda Yapılan Değişiklikler

MADDE 24. -  20.2.2001 tarihli ve 4628 sayılı Elektrik Piyasası Kanununun 5 inci maddesinin birinci fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

"Kurul, biri Başkan, biri İkinci Başkan olmak üzere dokuz üyeden oluşur."

BAŞKAN - Madde üzerinde söz talebi?..Yok.

24 üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

25 inci maddeyi okutuyorum :

MADDE 25. - 4628 sayılı Elektrik Piyasası Kanununun 5/A maddesinden sonra gelmek üzere aşağıdaki 5/B maddesi eklenmiştir.

"Kurulun petrol piyasası ile ilgili görevleri

MADDE 5/B. - Enerji Piyasası Düzenleme Kurulu petrol piyasası ile ilgili olarak aşağıda belirtilen görevleri de yerine getirir :

a) Petrol Piyasası Kanunu hükümlerini uygulamak, Piyasa faaliyetlerine ilişkin her türlü düzenlemeleri yapmak ve yürütülmesini sağlamak,

b) Petrol faaliyetlerine ilişkin plan, politika ve uygulamalarla ilgili Kurum görüş ve önerilerini belirlemek,

c) Petrol piyasa faaliyetleriyle ilgili denetleme, ön araştırma ve soruşturma işlemlerini yürütmek, yetkisi dahilindeki ceza ve yaptırımları uygulamak ve dava açmak da dahil olmak üzere her türlü adlî ve idarî makama başvuru kararlarını almak,

d) Uluslararası organizasyon ve teşkilatların petrol piyasasına ilişkin uygulamalarını izlemek,

e) Petrol piyasasında lisans ve lisanslarla ilgili işlem bedellerini belirlemek,

f) Petrol piyasasında faaliyet gösteren kişilerin denetlenmiş malî tablolarını incelemek veya incelettirmek,

g) Petrol piyasasında faaliyet gösteren kişilerden istenecek olan, hizmet güvenilirliği, hizmet dışı kalmalar ve diğer performans ölçütleriyle ilgili raporların kapsamını belirlemek ve düzenli olarak Kurula vermelerini sağlamak,

h) Petrol Piyasası Kanunu hükümlerine, çıkarılan yönetmelik hükümlerine, Kurul tarafından onaylanan tarife ve yönetmeliklere, lisans hüküm ve şartlarına ve Kurul kararlarına aykırı davranıldığı durumlarda, idarî para cezası vermek ve lisansları iptal etmek."

BAŞKAN - 25 inci madde üzerinde, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına, İzmir Milletvekili Sedat Uzunbay, buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)

CHP GRUBU ADINA SEDAT UZUNBAY (İzmir) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 288 sıra sayılı Petrol Piyasası Kanunu Tasarısının 25 inci maddesi üzerinde, Cumhuriyet Halk Partisi Grubunun görüşlerini açıklamak üzere söz almış bulunuyorum; Grubum adına hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Değerli milletvekilleri, petrol sektörü, arama faaliyetinden başlayan ve elde edilen ürünlerin tüketiciye ulaştırılmasıyla sona eren entegre bir faaliyetler zinciridir. Dünyadaki petrol faaliyetlerinin düzenlenmesinde dikey bütünleşmiş yapılar kullanılmaktadır. Bu sayede yatırım maliyetleri en düşük seviyeye inmektedir. Böylelikle de tüketiciler daha ucuz ve daha kaliteli ürünlere güvenli şekilde kavuşmaktadır. Hazırlanan bu tasarıdan beklenen de, ülkemizdeki petrol sektöründe dikey bütünleşmiş yapıların kurulmasıdır. Bu gerçekleştirilirse, yatırımcılara uygun bir ortam sağlanabilecektir.

Değerli milletvekilleri, yüksek enerji fiyatları, doğal olarak tüm tüketicileri etkilese de, bizim gibi gelişmekte olan ülkelerdeki tüketicileri çok daha fazla etkilemektedir. Petrolde dışa bağımlı olan ülkemizde sektörde yapılacak yasal düzenlemelerin, bu yüzden, kılı kırk yararak yapılması lazımdır.

Üzerinde tartıştığımız tasarının 25 inci maddesinde de bir hata vardır. Bu maddenin üçüncü fıkrasında "net satış hâsılatı içinde yer alması halinde, yıl içinde petrol için ödenen gümrük vergi, resim ve harçları ile Özel Tüketim Vergisi toplamı net satışlar toplamından tenzil edilir" denilmektedir. Oysa, Katma Değer Vergisinin de net satışlar toplamından tenzil edilmesi gerekmektedir. Katılma payı hesabında lisans sahiplerinin tahsilde aracı oldukları Katma Değer Vergisinin matraha dahil edilmiş olması, adil bir uygulama olmayacaktır. Lisans sahipleri, Katma Değer Vergisinin binde 1'i kadar katılım payını ödemek zorunda bırakılıyor; bu, haksızlıktır; devlete ait vergiden katılım payı almak doğru değildir.

Değerli milletvekilleri, üçüncü fıkraya Katma Değer Vergisinin ilave edilmesiyle "net satış hâsılatı içinde yer alması halinde, yıl içinde petrol için açıkça ve örtülü biçimde ödenen gümrük vergi, resim ve harçları, Katma Değer Vergisi ile Özel Tüketim Vergisi toplamı net satışlar toplamından tenzil edilir" şeklinde değiştirilmesi gerekmektedir.

Bu düşüncelerle, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu olarak, yasa tasarısının 25 inci maddesini bu haliyle olumlu bulmadığımızı belirtiyor, hepinizi tekrar saygıyla selamlıyorum.

BAŞKAN - Sayın Uzunbay, teşekkür ediyorum.

25 inci madde üzerindeki görüşmeler tamamlanmıştır.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

26 ncı maddeyi okutuyorum:

MADDE 26. - 4628 sayılı Elektrik Piyasası Kanununun 9 uncu maddesine aşağıdaki fıkra eklenmiştir.

"Kamu kurum ve kuruluşlarında en az beş yıl süre ile görev yapan ve en az 4 yıl süreli eğitim veren yüksek öğrenim kurumlarından mezun olan ve kamu personeli dil sınavı sonucu A derecesinde dil bildiğini belgeleyenler veya özel sektörde beş yıldan fazla hizmeti olup yüksek öğrenim ile dil konusunda aynı şartları haiz olanlardan, hizmetine ihtiyaç bulunanlar, bu kurum ve kuruluşlarda fiilen çalışmış oldukları süreler de dikkate alınarak derece ve kademeleri tespit edilmek suretiyle, 31.12.2004 tarihine kadar Kurumda durumlarına uygun boş kadrolara 657 sayılı Kanunun sınav ve adaylık hükümlerine uyulmaksızın uzman olarak atanabilirler. Bu özelliklere sahip olmayan Petrol İşleri Genel Müdürlüğü personeli de, istekleri halinde ve Kurum ile Petrol İşleri Genel Müdürlüğünün mutabakatı alınmak şartıyla, Kurumda büro personeli olarak görevlendirilebilir. 4857 sayılı İş Kanunu hükümlerine göre istihdam edilmekte olanların bu hükme istinaden Kurum kadrolarına atanmaları, anılan Kanun hükümleri kapsamında değerlendirilir ve kıdem tazminatları kurumları tarafından ödenir."

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, madde üzerinde söz talebi?.. Yok.

Madde üzerinde 2 adet önerge vardır; önergeleri, önce geliş sıralarına göre okutacağım, sonra aykırılıklarına göre işleme alacağım.

İlk önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Genel Kurulda görüşülecek olan 288 sıra sayılı Petrol Piyasası Kanunu Tasarısının 26 ncı maddesinin aşağıdaki şekilde düzenlenmesini arz ve teklif ederim. 2.12.2003

    Mehmet Melik Özmen

     Ağrı

"Madde 26- 4628 sayılı Elektrik Piyasası Kanununun 9 uncu maddesine aşağıdaki fıkra eklenmiştir.

Kamu kurum ve kuruluşlarında en az beş yıl süre ile görev yapan ve en az 4 yıl süreli eğitim veren yüksek öğrenim kurumlarından mezun olan ve kamu personeli dil sınavı sonucu A derecesinde dil bildiğini belgeleyenler ile  yabancı dilde eğitim yapan üniversitelerden lisans veya yüksek lisans diploması sahibi personelden veya özel sektörde beş yıldan fazla hizmeti olup yüksek öğrenim ile dil konusunda aynı şartları haiz olanlardan, hizmetine ihtiyaç bulunanlar, bu kurum ve kuruluşlarda fiilen çalışmış oldukları süreler de dikkate alınarak derece ve kademeleri tespit edilmek suretiyle, 31.12.2004 tarihine kadar Kurumda durumlarına uygun boş kadrolara  657 sayılı Kanunun sınav ve adaylık hükümlerine uyulmaksızın uzman olarak atanabilirler. Bu özelliklere sahip olmayan Petrol İşleri Genel Müdürlüğü personeli de, istekleri halinde ve Kurum ile Petrol İşleri Genel Müdürlüğünün mutabakatı alınmak şartıyla, Kurumda büro personeli olarak görevlendirilebilir. 4857 sayılı İş Kanunu hükümlerine göre istihdam edilmekte olanların bu hükme istinaden Kurum kadrolarına atanmaları, anılan Kanun hükümleri kapsamında değerlendirilir ve kıdem tazminatları kurumları tarafından ödenir."

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, bu okutacağım önerge aykırı olan önergedir; okutup, işleme alacağım :

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 288 sıra sayılı Petrol Piyasası Kanunu Tasarısının 26 ncı maddesinin sonuna aşağıdaki fıkranın eklenmesini arz ve teklif ederiz.

 

Faruk Çelik

Fazlı Erdoğan

Fatma Şahin

 

Bursa

Zonguldak

Gaziantep

 

Şemsettin Murat

Hasan Ali Çelik

Yekta Haydaroğlu

 

Elazığ

Sakarya

Van

"Bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten itibaren 3 ay içerisinde Kurulun önerisi üzerine Bakanlar Kurulunca çıkarılacak yönetmelikle Kurumun teşkilatlanması yeniden yapılır. Kurumda ücret ve malî haklar dışında 657 sayılı Devlet Memurları Kanununa tabi olarak idarî hizmet sözleşmesi ile sözleşmeli olarak istihdam edilen personelden; Kurum teşkilat yapısındaki değişiklik sebebiyle kadrosu kaldırılan, değiştirilen veya teşkilat kadrolarının hizmet icaplarına nitelikleri uygun olmadığı Kurulca tespit edilen ihtiyaç fazlası personel, yukarıdaki yönetmeliğin yürürlüğe girdiği tarihten itibaren bir ay içerisinde Devlet Personel Başkanlığına bildirilir ve bu başkanlıkça onbeş gün içerisinde ilgililerin kamu kurum ve kuruluşlarına atama teklifi yapılır. Kamu kurum ve kuruluşları atama teklifi yapılan ilgili personeli durumlarına uygun boş kadrolara on gün içerisinde atarlar. Bu şekilde atanan personelin işe başlama sürelerine ve işe başlamamaları halinde yapılacak işlemlere ilişkin olarak 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun 62 ve 63 üncü maddeleri hükümleri uygulanır. Kurum personelinden diğer kamu kurum ve kuruluşlarına atananların yeni görevlerine başlayacakları tarihe kadarki geçecek sürede ücret ve malî hakları Kurumca ödenir."

BAŞKAN - Komisyon önergeye katılıyor mu efendim?

SANAYİ, TİCARET, ENERJİ, TABİÎ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU BAŞKANI SONER AKSOY (Kütahya) - Takdire bırakıyoruz efendim.

BAŞKAN - Hükümet önergeye katılıyor mu efendim?

ENERJİ VE TABİÎ KAYNAKLAR BAKANI MEHMET HİLMİ GÜLER (Ordu) - Katılıyoruz.

BAŞKAN - Sayın Çelik, gerekçeyi mi okutayım?

FARUK ÇELİK (Bursa) - Gerekçeyi okutun Sayın Başkan.

BAŞKAN - Gerekçeyi okutuyorum:

Gerekçe: Petrol Piyasası Kanunuyla verilen görevler nedeniyle Enerji Piyasası Düzenleme Kurumunun yeniden yapılandırılması zorunluluğu karşısında, kurum teşkilat yapısındaki değişiklik sebebiyle kadrosu kaldırılan, değiştirilen ve ihtiyaç fazlası olduğu tespit edilen personelin mağduriyetinin giderilmesi amaçlanmıştır.

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, Komisyonun takdire bıraktığı, Hükümetin katıldığı önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Genel Kurulda görüşülecek olan 288 sıra sayılı Petrol Piyasası Kanunu Tasarısının 26 ncı maddesinin aşağıdaki şekilde düzenlenmesini arz ve teklif ederim.

    Mehmet Melik Özmen

     Ağrı

"Madde 26- 4628 sayılı Elektrik Piyasası Kanununun 9 uncu maddesine aşağıdaki fıkra eklenmiştir.

Kamu kurum ve kuruluşlarında en az beş yıl süreyle görev yapan ve en az 4 yıl süreli eğitim veren yüksek öğrenim kurumlarından mezun olan ve kamu personeli dil sınavı sonucu A derecesinde dil bildiğini belgeleyenler ile yabancı dilde eğitim yapan üniversitelerden lisans veya yüksek lisans diploması sahibi personelden veya özel sektörde beş yıldan fazla hizmeti olup yüksek öğrenim ile dil konusunda aynı şartları haiz olanlardan, hizmetine ihtiyaç bulunanlar, bu kurum ve kuruluşlarda fiilen çalışmış oldukları süreler de dikkate alınarak derece ve kademeleri tespit edilmek suretiyle, 31.12.2004 tarihine kadar Kurumda durumlarına uygun boş kadrolara 657 sayılı Kanunun sınav ve adaylık hükümlerine uyulmaksızın uzman olarak atanabilirler. Bu özelliklere sahip olmayan Petrol İşleri Genel Müdürlüğü personeli de, istekleri halinde ve Kurum ile Petrol İşleri Genel Müdürlüğünün mutabakatı alınmak şartıyla, Kurumda büro personeli olarak görevlendirilebilir. 4857 sayılı İş Kanunu hükümlerine göre istihdam edilmekte olanların bu hükme istinaden Kurum kadrolarına atanmaları, anılan Kanun hükümleri kapsamında değerlendirilir ve kıdem tazminatları kurumları tarafından ödenir."

BAŞKAN - Komisyon önergeye katılıyor mu?

SANAYİ, TİCARET, ENERJİ, TABİÎ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU BAŞKANI SONER AKSOY (Kütahya) - Katılmıyoruz efendim.

BAŞKAN - Hükümet?..

ENERJİ VE TABİÎ KAYNAKLAR BAKANI MEHMET HİLMİ GÜLER (Ordu) - Katılmıyoruz.

BAŞKAN - Önerge sahibi Sayın Özmen?.. Yok.

Gerekçeyi okutuyorum:

Gerekçe:

Yapılan değişiklikle dil sınavında A derecesinde puan almışlarla birlikte yabancı dille öğretim yapan üniversitelerin lisans ve lisansüstü programlarından mezun olanlar arasında fırsat eşitliği sağlanması hedeflenmiştir. Hükümetin ilk gönderdiği metinde de bu fırsat eşitliğinden bahsedilmektedir.

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, Komisyonun ve Hükümetin katılmadığı önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.

Sayın milletvekilleri, maddenin başında "4628 sayılı Elektrik Piyasası Kanunun 9 uncu maddesine aşağıdaki fıkra eklenmiştir" ifadesi var. Şimdi bir fıkra da önergeyle eklediğimiz için, bu ifadeyi "4628 sayılı Elektrik Piyasası Kanunun 9 uncu maddesine aşağıdaki fıkralar eklenmiştir" şeklinde düzeltiyoruz.

Kabul edilen önerge doğrultusunda ve okuduğum metin istikametinde maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

27 nci maddeyi okutuyorum:

MADDE 27. - 4628 sayılı Elektrik Piyasası Kanununun 10 uncu maddesinin (B) bendinden sonra gelmek üzere aşağıdaki (C) bendi eklenmiştir.

"C) Kurumun petrol piyasası ile ilgili gelirleri aşağıdaki kalemlerden oluşur:

a- Katılma payı,

b- Lisans, onay, izin ve vize işlemleri üzerinden alınacak bedeller,

c- Yayın ve sair gelirler,

d- Ayrıntıları Kamuoyuna duyurulmak kaydıyla ve piyasanın gelişimine dair etüt ve proje çalışmalarının finansmanında kullanılmak üzere uluslararası kurum ve kuruluşlar tarafından verilecek hibeler.

(a) alt bendindeki katılma payının mükellefi, rafinaj, işleme, dağıtıcı, iletim, taşıma, ihrakiye, depolama, bayi ve madeni yağ üretim lisansı sahibi gerçek ve tüzel kişilerdir. Müşterek lisans sahipleri katılma payını toplam net satışları üzerinden öder.  Katılma payı, lisans sahiplerince yıllık gelir tablolarında yer alan net satışlar tutarının binde biri oranını ve iki milyon ABD Dolarını aşmayacak şekilde kurulca belirlenir. Yıl içinde uygulanacak katılma payı oranı bir önceki yılın aralık ayı içinde açıklanır.

Net satış hâsılatı içinde yer alması halinde, yıl içinde petrol için ödenen gümrük vergi, resim ve harçları ile Özel Tüketim Vergisi  toplamı net satışlar toplamından tenzil edilir.

Katılma payı ödemekle yükümlü lisans sahipleri, herhangi bir bildirim beklemeksizin her yıl Mayıs ayı sonuna kadar bir önceki yıla ait bilanço ve gelir tablolarını Kuruma göndermek ve katılma payının yarısını Haziran, ikinci yarısını Kasım ayı sonuna kadar ödemek zorundadır.

Süresinde beyan edilmeyen veya hatalı beyan edilen katılma paylarına  ilişkin cezai ve idari işlemler Kurumca tamamlanarak ilgili organlar nezdinde adlî ve idarî işlemler başlatılır. Süresinde ödenmeyen malî yükümlülükler ve gecikme zamları hakkında 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun hükümleri uygulanarak ilgili vergi daireleri aracılığı ile tahsili sağlanır."

BAŞKAN - Madde üzerinde söz isteyen?.. Yok.

Madde üzerinde verilmiş 2 adet önerge vardır; önergeleri önce geliş sıralarına göre okutacağım, sonra aykırılıklarına göre işleme alacağım.

İlk önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 288 sıra sayılı Petrol Piyasası Kanunu Tasarısının 27 nci maddesinin birinci fıkrasının aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

 

Faruk Çelik

M. İhsan Arslan

Nihat Eri

 

Bursa

Diyarbakır

Mardin

 

İrfan Rıza Yazıcıoğlu

Feyzi Berdibek

 

 

Diyarbakır

Bingöl

 

"4628 Sayılı Elektrik Piyasası Kanununun 2 nci maddesinin üçüncü fıkrasında "...halinde"  ibaresinden sonra gelmek üzere "otoprodüktörler hariç olmak üzere" ibaresi ile 10 uncu maddesinin (B) bendinden sonra gelmek üzere aşağıdaki (C) bendi eklenmiştir.

HALUK KOÇ (Samsun) - Sayın Başkan,  önergelerin  fotokopilerini  çektirip  gruplara gönderseniz...

BAŞKAN  - Hemen gönderiyorum.

Şimdi, ikinci ve en aykırı önergeyi okutup işleme alacağım:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 27 nci maddenin sonuna aşağıdaki fıkranın eklenmesini arz ve teklif ederiz.

                       

Fazlı Erdoğan

Hasan Ali Çelik

Fatma Şahin

 

 

Zonguldak

Sakarya

Gaziantep

 

Yekta Haydaroğlu

Şemsettin Murat

 

 

Van

Elazığ

 

"Türkiye Elektrik Ticaret ve Taahhüt Anonim Şirketi, özelleştirilen elektrik santralları ile serbest piyasaya geçişi kolaylaştırıcı tarifeler önermeleri kaydıyla 31.12.2005 tarihine kadar enerji alım ve satış anlaşmaları imzalamaya yetkilidir. Bu hüküm kapsamında yapılacak sözleşmelerin süresi 6 (altı) yılı geçemez."

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, ses düzenindeki bir arıza nedeniyle, birleşime 5 dakika ara veriyorum.

Kapanma Saati : 21.45


DÖRDÜNCÜ OTURUM

Açılma Saati: 22.00

BAŞKAN : Başkanvekili Nevzat PAKDİL

KÂTİP ÜYELER : Suat KILIÇ (Samsun),  Türkan MİÇOOĞULLARI (İzmir)

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 24 üncü Birleşiminin Dördüncü Oturumunu açıyorum.

288 sıra sayılı Kanun Tasarısının müzakerelerine devam ediyoruz.

V. - KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN

GELEN DİĞER İŞLER (Devam)

3. - Petrol Piyasası Kanunu Tasarısı ve Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabiî Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonu Raporu (1/691) (S. Sayısı: 288) (Devam)

BAŞKAN - Komisyon?.. Burada.

Hükümet?.. Burada.

Sayın milletvekilleri, tasarının 27 nci maddesi üzerindeki ikinci önergeyi biraz önce okutmuştum; ancak, önerge sahipleri, bu önergeyi geri çekmişlerdir.

Şimdi, birinci önergeyi tekrar okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 288 sıra sayılı Petrol Piyasası Kanun Tasarısının 27 nci maddesinin birinci fıkrasının aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

    Faruk Çelik (Bursa) ve arkadaşları

4628 sayılı Elektrik Piyasası Kanununun 2 nci maddesinin üçüncü fıkrasında "... halinde",  ibaresinden sonra gelmek üzere "otoprodüktörler hariç olmak üzere" ibaresi ile 10 uncu maddesinin (B) bendinden sonra gelmek üzere aşağıdaki (C) bendi eklenmiştir.

BAŞKAN - Komisyon önergeye katılıyor mu?

SANAYİ, TİCARET, ENERJİ VE TABİÎ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU BAŞKANI SONER AKSOY (Kütahya) - Takdire bırakıyoruz.

BAŞKAN - Hükümet?..

ENERJİ VE TABİÎ KAYNAKLAR BAKANI MEHMET HİLMİ GÜLER (Ordu) - Katılıyoruz.

BAŞKAN - Sayın Çelik?..

FARUK ÇELİK (Bursa) - Gerekçeyi okutun Sayın Başkan.

BAŞKAN - Gerekçeyi okutuyorum:

Gerekçe: Esas olarak kendi elektrik enerjisi ihtiyacını karşılamak üzere elektrik üretimiyle iştigal eden ve bu itibarla da yeni bir şirket kurmasına gerek bulunmayan otoprodüktörler için nama yazılılık şartının aranmaması düzenlenmemektedir.

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, Komisyonun takdire bıraktığı, Hükümetin katıldığı önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Şimdi, kabul edilen önerge doğrultusunda 27 nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

28 inci maddeyi okutuyorum:

MADDE 28. - 4628 sayılı Elektrik Piyasası Kanununun Geçici 2 nci maddesinin ikinci fıkrasının sonuna aşağıdaki ibare eklenmiştir.

   "Petrol Piyasası Kanununun yürürlüğe girmesini müteakip en geç bir ay içinde atanacak iki üyenin görev süreleri altı yıldır. Bu üyeler kuraya tabi tutulmaz ve bu iki üyeliğe görev süresinin bitiminde yeniden atama yapılır."

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, madde üzerinde söz talebi yoktur; ancak "4628 sayılı Elektrik Piyasası Kanununun Geçici 2 nci maddesinin ikinci fıkrasının sonuna aşağıdaki ibare eklenmiştir" cümlesindeki "ibare" kelimesinin yerine "hükümler" kelimesinin konulması uygundur.

BAŞKAN - Komisyon?..

SANAYİ, TİCARET, ENERJİ, TABİÎ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU BAŞKANI SONER AKSOY (Kütahya) - Katılıyoruz efendim.

BAŞKAN - Madde üzerinde söz talebi?.. Yok.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Geçici 1 inci maddeyi okutuyorum:

ÜÇÜNCÜ BÖLÜM

Geçici ve Son  Hükümler

GEÇİCİ MADDE 1. - Bu Kanunun yürürlüğe girmesinden önce; 6326 sayılı Petrol Kanununa göre belge sahibi olan kişiler ile Bakanlıkça yapılan düzenlemelere istinaden faaliyetlerine izin verilen akaryakıt dağıtım ve pazarlama kuruluşlarının ilgili mevzuat kapsamında tanınan hak ve menfaatleri ile yükümlüklerine ilişkin hükümler, bu Kanunda belirlenen süre ve esaslar dahilinde faaliyeti ile ilgili lisans verilinceye kadar saklıdır.

Kanunun yürürlüğe girdiği tarihte fiilen, bu Kanunla yapılması için  lisans alınması gereken faaliyetleri yürüten kişiler, bu Kanunun yayımı tarihinden sonra bir yıl içinde   durumlarını bu Kanuna uygun hale getirerek, Kurum tarafından istenecek bilgi ve belgelerle Kuruma başvurmak zorundadır. Başvurusunu yapmış ancak işlemleri tamamlayamayan kişilerin faaliyetlerinin devamı için, üç ayı aşmamak üzere ek süre verilmesinde Kurum yetkilidir.

Süresinde başvurmayan veya süresinde başvurduğu halde süresinde durumunu bu Kanuna uygun hale getirmeyenlerin faaliyetleri, sürenin bitim tarihi itibarıyla durdurulur. Daha önce verilen hak, izin ve yetki doğurucu her türlü karar, işlem ve evrak başkaca bir işleme gerek kalmaksızın hükümsüz hale gelir.

Bu Kanunun yayımı tarihinde, yürürlükte olan petrol ürünleri ile ilgili kararname  yönetmelik ve tebliğlerde yer alan hükümler, Kurumca düzenleme yapılıncaya kadar saklıdır. Kurum tarafından oluşturulacak yönetmelik ve diğer mevzuat yürürlüğe girene kadar  Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanlığı ve/veya Petrol İşleri Genel Müdürlüğünce yürütülmekte olan işlemlere ilişkin görevler sürdürülür. Ancak, bu süre içerisinde anılan mevzuata istinaden akaryakıt dağıtım ve pazarlama şirketlerinin kurulması ile ilgili olarak yeni ön müsaade ve statü verilmez. 

Lisans yönetmeliği yürürlüğe girinceye kadar, faaliyete ilişkin lisans isteminde bulunulamaz. Lisans yönetmeliğinin yürürlüğe girişi, Kanunun yayımı tarihini takip eden 180 inci günü aşamaz.

10.9.1960 tarihli ve 79 sayılı Milli Korunma Suçlarının Affına, Milli Korunma Teşkilat, Sermaye ve Fon Hesaplarının Tasfiyesine ve Bazı Hükümler İhdasına Dair Kanunun 5 inci maddesinin ve petrol ürünleri ile ilgili 98/10745 sayılı Bakanlar Kurulu Kararının uygulanmasına 1 Ocak 2005 tarihine kadar devam edilir. Gerektiğinde bu süre Bakanlar Kurulu Kararı ile altı aya kadar uzatılabilir. 98/10745 sayılı Bakanlar Kurulu Kararının yürürlükten kalkması ile birlikte dağıtıcıların serbest ithalat faaliyetleri başlar.

Bu Kanunun yürürlüğe girmesinden sonra Kurul tarafından ikincil mevzuatın oluşturulması ve gerekli düzenlemeler tamamlanıncaya kadar Petrol İşleri Genel Müdürlüğü tarafından belgelerin verilmesine devam edilir. Bu süreç sonunda 6326 sayılı Petrol Kanununun belge ile ilgili hükümleri yürürlükten kalkar.

6326 sayılı Petrol Kanunu hükümlerine göre belge sahiplerine tanınan gümrük ve diğer ithal vergi ve resimleri muafiyetinden yararlanarak ithal edilen malzemeye ilişkin takyitler başkaca hiçbir işleme ihtiyaç bulunmaksızın kaldırılır. Bu konuda doğmuş her türlü mükellefiyet ve kayıt terkin edilir.

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, madde üzerinde söz talebi?.. Yok.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Geçici 2 nci maddeyi okutuyorum:

GEÇİCİ MADDE 2. - Petrol piyasasını ilgilendiren özelleştirme işlemlerinde Kuruma bilgi verilir. Yürürlükteki mevzuat çerçevesinde yapılan özelleştirme uygulamaları sonucu yeni lisans verilmesi veya lisansın tadil edilmesi işlemi herhangi bir işleme gerek kalmaksızın Kurumca yapılır.

Bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihte lisansa tabi konularda faaliyet gösteren özelleştirme kapsamındaki kuruluşlar, özelleştirilinceye kadar üretim ve ticari faaliyetleri yönünden, 4.1.2002 tarihli ve 4734 sayılı Kamu İhale Kanununa tabi değildir. Bu kuruluşlarda çalışan kapsam dışı personelin ücret ve diğer mali haklarının net aylık toplamını, Başbakanlık Müsteşarının ortalama net aylığının iki katını geçmemek üzere belirlemeye kuruluş yönetim kurulu yetkilidir.

BAŞKAN - Madde üzerinde söz talebi?.. Yok.

Madde üzerinde bir önerge vardır; okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan Petrol Piyasası Kanunu Tasarısının geçici 2 nci maddesinin ikinci fıkrasının sonuna aşağıdaki cümlenin eklenmesini arz ve teklif ederiz.

 

Faruk Çelik

Fazlı Erdoğan

Fatma Şahin

 

Bursa

Zonguldak

Gaziantep

 

Yekta Haydaroğlu

Şemsettin Murat

Hasan Ali Çelik

 

Van

Elazığ

Sakarya

"Ancak, ücret ve malî hakları bu fıkraya göre belirlenen kapsam dışı personelin, 24.11.1994 tarihli ve 4046 sayılı Kanunun 22 nci maddesi uyarınca başka kamu kurum ve kuruluşlarına nakledilmeleri halinde, aynı maddenin beşinci fıkrası uygulanırken bu personelin eski pozisyonlarına ilişkin ücret ve diğer malî haklarının belirlenmesinde; bunların pozisyonlarına göre 15.11.2003 tarihinde uygulanmakta olan ücret ve diğer malî haklarına bu tarihten aynı maddenin ikinci fıkrası uyarınca atandıkları tarihe kadar geçen süre içinde kamu personeline yapılacak maaş artış oran ve/veya miktarları uygulanmak suretiyle bulunacak tutar esas alınır."

BAŞKAN - Komisyon önergeye katılıyor mu?

SANAYİ, TİCARET, ENERJİ, TABİÎ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU BAŞKANI SONER AKSOY (Kütahya) - Takdire bırakıyoruz.

BAŞKAN - Hükümet katılıyor mu?..

ENERJİ VE TABİÎ KAYNAKLAR BAKANI MEHMET HİLMİ GÜLER (Ordu) - Katılıyoruz.

BAŞKAN - Sayın Çelik, gerekçeyi mi okutayım?

FARUK ÇELİK (Bursa) - Evet efendim.

BAŞKAN - Gerekçeyi okutuyorum:

Gerekçe:

24.11.1994 tarihli ve 4046 sayılı Kanunun 1.8.2003 tarihli ve 4971 sayılı Kanunun 6 ncı maddesiyle değişik 22 nci maddesi; kuruluşların özelleştirilmesi sonucu sermayelerindeki kamu payının yüzde 50'nin altına düşmesi veya bunların müessese, işletme ve işletme birimlerinin; satılması, devredilmesi, küçülmesi, faaliyetlerinin durdurulması, kapatılması veya tasfiye edilmesi sonucu istihdam yapısının değişmesi veya kuruluşların ihtiyaç fazlası personel belirlemeleri halinde bu kuruluşlarda çalışan kapsam dışı personelin de diğer kamu kurum ve kuruluşlarına nakledilmesi ile bunların eski pozisyonlarına ilişkin ücret ve diğer malî haklarının toplam net tutarının, nakledildiği kurum ve kuruluştaki kadro veya pozisyonlara ilişkin olarak yapılan her türlü ödemelerin toplam net tutarından fazla olması halinde aradaki fark tutarının herhangi bir kesintiye tabi tutulmaksızın ve fark kapanıncaya kadar tazminat olarak ödenmesi hükmünü öngörmektedir. Ancak, tasarının geçici 2 nci maddesinin ikinci fıkrası ile yapılan düzenleme ile kapsama dahil kuruluşlardaki kapsam dışı personelin ücretlerinde yönetim kurullarınca oldukça fazla miktarlarda artış yapılabilecektir. 4046 sayılı Kanunun 22 nci maddesi uyarınca söz konusu personelin başka kamu kurum ve kuruluşlarına nakledilmeleri halinde ise, yönetim kurullarınca belirlenen ücretlerin esas alınarak ilgililere ödeme yapılması, kamu personeli arasında huzursuzluğa yol açabilecektir. Bu önergeyle ikinci fıkra kapsamındaki personelin başka kamu kurum ve kuruluşlarına nakledilmeleri halinde, 15.11.2003 tarihinde almakta oldukları ücretlerine nakledildikleri tarihe kadar kamu personeline uygulanacak artışlar esas alınarak hesaplama yapılması ve bulunacak bu tutarın fark tazminatı ödenmesinde dikkate alınması sağlanmaktadır.

BAŞKAN - Sayın Komisyon, şimdi, bu önergede tırnak içinde deniliyor ki "Ancak, ücret ve malî hakları bu fıkraya göre belirlenen kapsam dışı personelin, 24.11.1994 tarihli ve 4046 sayılı Kanunun 22 nci maddesi uyarınca başka kamu kurum ve kuruluşlarına nakledilmeleri halinde, aynı maddenin beşinci fıkrası uygulanırken bu personelin eski pozisyonlarına ilişkin ücret ve diğer malî haklarının belirlenmesinde; bunların pozisyonlarına göre 15.11.2003 tarihinde uygulanmakta olan ücret ve diğer malî haklarına bu tarihten aynı maddenin ikinci fıkrası uyarınca..." Burada zaten iki tane fıkra var; dolayısıyla, bu "ikinci fıkrası uyarınca" ifadesini "bu fıkrası uyarınca" olarak sonuna ekliyoruz ve düzeltiyoruz.

SANAYİ, TİCARET, ENERJİ, TABİÎ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU BAŞKANI SONER AKSOY (Kütahya) - Tamam efendim.

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, Komisyonun takdire bıraktığı, Hükümetin katıldığı önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Kabul edilen önerge doğrultusunda geçici 2 nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Geçici 3 üncü maddeyi okutuyorum:

GEÇİCİ MADDE 3. - Ticari deniz vasıtalarına yapılacak Özel Tüketim Vergisiz akaryakıt satışları 7 nci maddenin ikinci fıkrasındaki sınırlamalar dışında dağıtıcılar tarafından doğrudan yapılır.

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, madde üzerinde konuşma talebi?.. Yok.

1 adet önerge vardır; okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 288 sıra sayılı Petrol Piyasası Kanunu Tasarısının geçici 3 üncü maddesinin sonuna aşağıdaki fıkranın eklenmesini arz ve teklif ederiz.

 

Faruk Çelik

Fazlı Erdoğan

Fatma Şahin

 

Bursa

Zonguldak

Gaziantep

 

Hasan Ali Çelik

Şemsettin Murat

Yekta Haydaroğlu

 

Sakarya

Elazığ

Van

"6326 sayılı Petrol Kanununun 116 ncı maddesinin üçüncü fıkrası gereğince yapılan transferler nedeniyle, 1995, 1996 ve 1997 Malî Yılları Bütçe Kanunlarında yer alan '6326 sayılı Petrol Kanunu Gereğince Ödenecek Kur Farkları' ve 'Petrol Arama ve Petrolle İlgili Faaliyetleri Düzenleme Fonuna Ait Hizmetler' harcama kalemlerinden 1995, 1996 ve 1997 yıllarında yapılan kur farkı ödemeleri ilgililer adına kişi borçları hesabına alınarak terkin edilmiştir."

BAŞKAN - Komisyon katılıyor mu efendim önergeye?

SANAYİ, TİCARET, ENERJİ VE TABİÎ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU BAŞKANI SONER AKSOY (Kütahya) - Takdire bırakıyoruz efendim.

BAŞKAN - Hükümet Katılıyor mu?..

ENERJİ VE TABİÎ KAYNAKLAR BAKANI MEHMET HİLMİ GÜLER (Ordu) - Evet, katılıyoruz. 

BAŞKAN - Sayın Çelik, gerekçeyi mi okutuyorum?

FARUK ÇELİK (Bursa) - Evet Sayın Başkan.

BAŞKAN - Gerekçeyi okutuyorum:

Gerekçe:

Bu maddeyle 7.3.1954 tarihli ve 6326 sayılı Petrol Kanununun 116/3 maddesi, Türk Parasının Kıymetini Koruma Hakkında "Petrol Arama ve Petrolle İlgili Faaliyetleri Düzenleme Fonu" Kurulmasına İlişkin 20 Sayılı Kararda Değişiklik Yapılmasına Dair 4482 Sayılı Bakanlar Kurulu Kararı, 1995, 1996 ve 1997 Malî Yılları Bütçe Kanunlarının sırasıyla 56, 52 ve 48 inci maddeleri uyarınca yapılan kur farkı ödemelerinden dolayı kişiler hakkında çıkarılan tazmin miktarının 1995, 1996 ve 1997 yılları için kişi borçları hesabına alınarak terkini düzenlenmiştir.

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, birleşime 10 dakika ara veriyorum.

Kapanma Saati : 22.18


BEŞİNCİ OTURUM

Açılma Saati: 22.33

BAŞKAN : Başkanvekili Nevzat PAKDİL

KÂTİP ÜYELER : Suat KILIÇ (Samsun), Türkan MİÇOOĞULLARI (İzmir)

 

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 24 üncü Birleşiminin Beşinci Oturumunu açıyorum.

Petrol Piyasası Kanunu Tasarısının müzakerelerine kaldığımız yerden devam ediyoruz.

V. - KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN

GELEN DİĞER İŞLER (Devam)

3. - Petrol Piyasası Kanunu Tasarısı ve Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabiî Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonu Raporu (1/691) (S. Sayısı: 288) (Devam)

BAŞKAN - Komisyon?.. Burada.

Hükümet?.. Burada.

Tasarının geçici 3 üncü maddesi üzerindeki önergenin işleminde kalmıştık. Önerge sahipleri önergelerini geri çektiğinden önergeyi işleme almıyorum.

Geçici 3 üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler...  Kabul etmeyenler...  Kabul edilmiştir.

29 uncu maddeyi okutuyorum:

Yürürlük

MADDE 29. - Bu Kanun yayımı tarihinde yürürlüğe girer.

BAŞKAN - Madde üzerinde Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına, Mehmet Nuri Saygun.

Sayın Saygun, konuşacak mısınız efendim?

MEHMET NURİ SAYGUN (Tekirdağ) - Konuşmayacağım efendim, gerek kalmadı.

BAŞKAN - 29 uncu maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

30 uncu maddeyi okutuyorum:

Yürütme

MADDE 30. - Bu Kanun hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür.

BAŞKAN - Madde üzerinde söz talebi?.. Yok.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Sayın milletvekilleri, tasarının tümünü oylamadan önce, kabul edilen önerge nedeniyle "İkinci Kısım, Çeşitli Hükümler, Birinci Bölüm" başlığının "Cezalar, İdarî Yaptırımlar, Dava Hakkı, Yönetmelik ve Yürürlükten Kaldırılan ve Uygulanmayacak Hükümler" şeklinde, geçici 2 nci maddenin ikinci fıkrasının sonuna önergeyle eklenen cümlede düzeltilen "bu fıkrası" ibaresinin "ikinci fıkrası" şeklinde düzeltilmesi gerekmektedir.

Tasarının tümünü, bu düzeltmelerle birlikte oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Gecenin bu saatine kadar gösterdiğiniz yoğun çalışmadan dolayı, bütün milletvekili arkadaşlarıma teşekkür ediyorum ve Petrol Piyasası Kanununun, ülkemiz için hayırlı, uğurlu olmasını diliyorum.

Sayın Bakan, bir teşekkür konuşması yapmak üzere, buyurun. (Alkışlar)

ENERJİ VE TABİÎ KAYNAKLAR BAKANI MEHMET HİLMİ GÜLER (Ordu) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Hükümetimizin son derece önem verdiği ve çağdaş ülke olabilmek için gerekli olan yasalardan bir tanesi daha, bugün, muhalefetin de desteğiyle, güzel bir uzlaşma ortamında yasalaşmıştır; hepinize, özellikle teşekkür ediyorum.

Bildiğiniz gibi, birincil enerji talebinin ortalama yüzde 40'ını petrol ürünleri oluşturmaktadır. Piyasa olarak işe baktığımız zaman, 27-30 milyar dolarlık bir piyasa burada söz konusudur ve gelir kaynaklarımızın da yüzde 20'sini petrol ürünleri oluşturmaktadır. Bu bakımdan, son derece önemli bir yasaydı bu; çıktığı için, son derece mutluyuz; çünkü, bu yasa, daha evvelden, 1954 tarihinde yürürlüğe giren, günümüze kadar da 6 defa değişikliğe uğrayan 6326 sayılı Petrol Kanununun içinde geçen; ancak, birkaç sayfalık yönetmeliklerle idare edilen bir piyasaydı. Şimdi, biz, bu yasayı çıkarmakla, peşinden petrol yasasını da çıkarmayı düşünüyoruz. Petrol yasası ise, petrolün aranmasını, çıkarılmasını ve buna ilişkin mevzuatı kapsayan bir yasadır. Bu da, ayrıca, hükümetimiz tarafından önem verilen ve üzerinde çalışılan bir yasadır. Bu da yakında Genel Kurulumuza gelecek.

Ayrıca, LPG diye bahsettiğimiz sıvılaştırılmış petrol gazıyla ilgili yasanın da hazırlık sürecinin son noktasına gelinmiştir. Bu yasa çıktığı zaman, karşılaştığımız nahoş olaylar, kazalar, bize yakışmayan manzaralar da önlenmiş olacaktır. Böylece, Petrol Piyasası Kanunu, petrol yasası ve LPG kanunuyla birlikte, enerji sahasında çağdaş bir ortama kavuşmuş olacağız. Bu bakımdan son derece önemli.

Bu yasa, piyasa ekonomisinin kurumsallaştırılması ve rekabet ortamının geliştirilmesi politikaları çerçevesinde, uluslararası norm ve standartlarla Avrupa Birliği müktesebatına uygun bir sürecin gereğiydi. Bunu da yaptığımız için, ayrıca mutluyuz.

Ülkemizin enerji ihtiyacının her geçen gün arttığı, coğrafî konumunun ve dünyada yaşanan değişimler sonucu ülkemiz lehine yeni imkânların oluştuğu ve Avrupa Birliğine uyum sürecini yaşadığımız bu dönemde, günümüz ihtiyaçlarının karşılanmasına yönelik olarak geliştirilen ulusal programlar, petrol konusunda da yeniden yapılanmayı zorunlu kılıyordu. Biz, Elektrik Piyasası ve Doğalgaz Piyasası Kanunlarının ardından, enerji sektöründe bir bütünlük, bir entegrasyon oluşturulması bakımından da bu yasaları çıkarmak mecburiyetindeydik ve dolayısıyla, burada, bugün, belki de, cumhuriyet tarihinin önemli yasalarından birini çıkarmış olduk. Buna son derece müteşekkirim; çünkü, böyle bir yasa, çok uyumlu bir şekilde, bütün milletvekillerimizin oylarıyla, başta, yine, özellikle teşekkür ediyorum muhalefet partimize, onların da son derece olumlu yaklaşımlarıyla çıktı. Bu, ülkemiz için hem örnek bir davranıştır hem de ülkemizin çağdaşlaşma yolunda kazandığı önemli, avantajlı ortamlardan biridir.

Şimdi...

ALİ RIZA BODUR (İzmir) - Diğer konularda da siz çağdaşlaşsanız iyi olacak.

ENERJİ VE TABİÎ KAYNAKLAR BAKANI MEHMET HİLMİ GÜLER (Devamla) - Sayenizde. O bakımdan, teşekkür borçluyum size.

Petrol Piyasası Kanunu Tasarısıyla getirilenleri şöyle özetlemek mümkün:

Piyasa faaliyetlerinde bulunmak isteyenlere lisans alma zorunluluğu getirilmekte, rafinaj, dağıtım, taşıma, işleme, depolama, iletim, serbest kullanıcı, ihrakiye teslimi, madenî yağ üretimi, bayilik faaliyetleri -burada lisans sahiplerinin hak ve yükümlülükleri- ortaya konulmaktadır.

Sektörü disipline edici ve ihlalleri önleyici idarî yaptırımlar ve para cezaları getirilmektedir.

Kanunla hak tanınan tüm kişilerin yurtiçi ve yurtdışı kaynaklardan  petrol temini  serbestleştirilmiştir.

Solvent ve benzeri ürünler kurulun düzenlemelerine tabi tutulmaktadır ki, bundan ekonomimiz çok çekmekteydi, tüketici çok çekmekteydi, bundan kurtuluyoruz. Petrol fiyatlarının serbestçe tespiti sağlanmış oluyor.

Önemli bir denetim unsuru olan ulusal marker uygulaması getirilmektedir. Bunu da şöyle ifade edeyim: Bildiğiniz gibi, bayiler kendi özel marker'larını kullanacak; böylece, bir ölçüde, birtakım suiistimaller burada önlenecektir. Bu da, bu yasanın çok önemli, çağdaş yeniliklerinden bir tanesidir.

Bu şekilde, piyasadaki kaçakçılığın önlenmesi sağlanacaktır. Bu, son derece önemli; çünkü, bizim, bir yerde, haklıyla haksız arasındaki hassasiyetimiz de burada önemli bir cevap bulmaktadır, yansıma bulmaktadır.

Ayrıca, rekabeti teşvik edici hükümler ve kalite güvencesi getirilmektedir.

Yatırımcılar için istikrar ve güven ortamı oluşturulmaktadır.

Petrol piyasasında her türlü temin ve sunumun standarda tabi olması sağlanmaktadır.

Özelleştirmeye göre piyasa oluşturulmakta, riskler giderilmekte, piyasa işleyişi içinde, kamu menfaatı, hizmetin sürekliliği ve yatırım ortamı, dünya uygulamaları seviyesine getirilmektedir.

Petrol piyasası faaliyetlerinin yürütülmesi bağımsız bir kurul bünyesine alınarak, hızlı ve etkili bir kamu hizmeti verilmesi hedef alınmaktadır.

Yerli üreticilerin ürettiği petrol için piyasa garantisi, yani, satış sağlanmaktadır.

Avrupa Birliği düzenlemelerine ve uluslararası anlaşmalara uyum sağlanmaktadır.

Lisans sahiplerine zorunlu sigorta yükümlülüğü getirilmektedir.

Arz güvenliği ve uluslararası anlaşmalar gereği ulusal petrol stoku oluşturulmasına yönelik belirsizlikler ortadan kaldırılmaktadır. Bu da önemli bir noktadır; çünkü, burada birtakım rakamlar, stok miktarları vardır; ama, buna uyulup uyulmadığı noktasında tereddütler, tartışmalar vardır.

Ülkemize önemli katkılar sağlayacak bu kanunun Yüce Meclisimizde kabul edilmesi çok önemli bir gelişmedir. Biz, bu çalışmaları, sektörün bütün katılanlarıyla birlikte, beşyüz saat aktif tartışma yaparak oluşturduk, ortak aklı kullanarak yaptık. Bu, zaten, bütün komisyon çalışmalarında da çok iyi bir şekilde yansıdı. Bu kadar büyük bir ticaret hacmine sahip olan -ki, 30 milyar dolar diye bahsettiğimiz- bir piyasanın, böyle uygun bir konsensüsle bu yasayı çıkarması, gerçekten, son derece önemli bir olaydır.

Bu bakımdan, bu konuda, bütün samimiyetiyle çalışmaların neticelenmesinde katkısı bulunan bütün milletvekillerimize, katkısı bulunan bütün bürokrat arkadaşlara ve sektörün değerli temsilcilerine, katkısı bulunan tüm arkadaşlara ve herkese saygılar sunuyor, teşekkür ediyorum. (Alkışlar)

BAŞKAN - Sayın Bakan, teşekkür ediyorum.

Saygıdeğer milletvekilli arkadaşlarım, alınan karar gereğince, (9/3), (9/4), (9/5), (9/6) ve (9/7) esas numaralı Meclis soruşturması önergelerini sırasıyla görüşmek için, 9 Aralık 2003 Salı günü saat 15.00'te toplanmak üzere, birleşimi kapatıyorum.

Kapanma Saati : 22.46