BIM 2 1 2004-01-06T13:53:00Z 2004-01-06T13:53:00Z 25 11734 66884 TBMM 557 133 82138 9.3821 0 6 nk 6 nk 0

DÖNEM : 22        CİLT : 31       YASAMA YILI : 2

 

 

 

T. B. M. M.

TUTANAK DERGİSİ

 

 

21 inci Birleşim

20 Kasım 2003 Perşembe

 

 

İ Ç İ N D E K İ L E R

                                     Sayfa       I.- GEÇEN TUTANAK ÖZETİ

 II.- GELEN KÂĞITLAR

III.- YOKLAMALAR

IV.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI

A) OTURUM BAŞKANLARININ KONUŞMALARI

1.- TBMM Başkanvekili İsmail Alptekin'in, 20 Kasım 2003 Perşembe günü, İstanbul'da, iki ayrı yerde meydana gelen bombalama olaylarında hayatını kaybedenlere Cenabı Hakk'tan rahmet, yakınlarına ve milletimize başsağlığı ve yaralananlara da acil şifalar dileyen konuşması

B) GÜNDEMDIŞI KONUŞMALAR

1.- Adalet Bakanı Cemil Çiçek'in, İstanbul'da iki ayrı yerde meydana gelen bombalama olaylarına ve sonrasındaki gelişmelere ilişkin açıklaması, AK Parti Mersin Milletvekili Dengir Mir Mehmet Fırat ve CHP Antalya Milletvekili Deniz Baykal'ın grupları, Iğdır Milletvekili Dursun Akdemir'in şahsı adına konuşmaları

C) GENSORU, GENEL GÖRÜŞME, MECLİS SORUŞTURMASI VE MECLİS ARAŞTIRMASI ÖNERGELERİ

1.- Adana Milletvekili Atilla Başoğlu ve 21 milletvekilinin, devlet iç borçlanma senetlerinin halka arzıyla ilgili bazı iddiaların araştırılması amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/144)

2.- Trabzon Milletvekili Cevdet Erdöl ve 27 milletvekilinin, TÜBİTAK'la ilgili malî ve idarî konulardaki bazı iddiaların araştırılması amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/145)

3.- Sinop Milletvekili Engin Altay ve 29 milletvekilinin, kıyı balıkçılığındaki sorunların araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/146)

4.- Denizli Milletvekili Mustafa Gazalcı ve 64 milletvekilinin, Millî Eğitim Bakanlığındaki atama, yer değiştirme ve görevde yükselme uygulamalarıyla ilgili iddiaların araştırılması amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/147)

5.- Ankara Milletvekili Oya Araslı ve 22 milletvekilinin, töre cinayetleri görünümündeki kadına yönelik şiddet hareketlerinin nedenlerinin araştırılarak engelleyici önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/148)

6.- İstanbul Milletvekili Hüseyin Besli ve 58 milletvekilinin, Türkbank ihalesi sürecinde malın satımında ve değerinde fesat oluşturacak ilişki ve görüşmelere girdikleri ve bu fiillerinin Türk Ceza Kanununun 205 inci maddesine uyduğu iddiasıyla eski Başbakan A. Mesut Yılmaz ve Devlet eski Bakanı Güneş Taner haklarında Meclis soruşturması açılmasına ilişkin önergesi (9/5)

V.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER

1.- Adlî Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Bölge Adliye Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yetkileri Hakkında Kanun Tasarısı ve Adalet Komisyonu Raporu (1/521) (S. Sayısı: 146)

2.- Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Tasarısı ve Adalet Komisyonu Raporu (1/523) (S. Sayısı: 152)

3.- Millî Eğitim Temel Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında 31.7.2003 Tarihli ve 4967 Sayılı Kanun ve Anayasanın 89 uncu Maddesi Gereğince Cumhurbaşkanınca Bir Daha Görüşülmek Üzere Geri Gönderme Tezkeresi ve Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (1/658) (S. Sayısı: 277)

4.- Akdeniz'de Tehlikeli Atıkların Sınırötesi Hareketleri ve Bertarafından Kaynaklanan Kirliliğin Önlenmesi Protokolünün Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ile Çevre ve Dışişleri Komisyonları raporları (1/406) (S. Sayısı: 94'e 1 inci Ek)

VI.- SORULAR VE CEVAPLAR

A) YAZILI SORULAR VE CEVAPLARI

1.- Ordu Milletvekili İdris Sami Tandoğdu'nun, Destekleme ve Fiyat İstikrar Fonundan yararlanan birliklere ilişkin Başbakandan sorusu ve Tarım ve Köyişleri Bakanı Sami Güçlü'nün cevabı (7/1382)

2.- Adana Milletvekili Atilla Başoğlu'nun, Bilgi Edinme Hakkı Kanununun basın mensuplarına uygulanmadığı iddiasına ilişkin Başbakandan sorusu ve Devlet Bakanı Beşir Atalay'ın cevabı (7/1392)


I. - GEÇEN TUTANAK ÖZETİ

TBMM Genel Kurulu saat 15.00'te açılarak üç oturum yaptı.

İçişleri Bakanı Abdülkadir Aksu, geçtiğimiz hafta İstanbul'da iki ayrı sinagogda meydana gelen bombalama olaylarına ve sonrasındaki gelişmelere ilişkin gündemdışı açıklamada bulundu; CHP İstanbul Milletvekili Hasan Fehmi Güneş ve AK Parti Tekirdağ Milletvekili Ziyaeddin Akbulut Grupları adına, Iğdır Milletvekili Dursun Akdemir de şahsı adına aynı konuda görüşlerini belirttiler.

Mardin Milletvekili Mehmet Beşir Hamidi, Mardin'in düşman işgalinden kurtarılış yıldönümüne; ilin, tarihî, ve sosyal özellikleri ile ekonomik sorunlarına ve alınması gereken tedbirlere,

Erzurum Milletvekili Muzaffer Gülyurt, bilimsel diş hekimliğinin 95 inci kuruluş yıldönümüne ve Ağız ve Diş Sağlığı Haftasına,

İlişkin gündemdışı birer konuşma yaptılar.

İzmir Milletvekili Vezir Akdemir'in, gençliğin sorunlarına, işsizlik problemine ve gelecekten beklentilerine ilişkin gündemdışı konuşmasına, Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Mehmet Ali Şahin cevap verdi.

İtalya Milletvekilleri Meclisi Dışişleri Komisyonu Başkanlığındaki heyetin, Türkiye Büyük Millet Meclisinin konuğu olarak resmî temaslarda bulunmak üzere ülkemizi ziyaretinin uygun bulunduğuna ilişkin Başkanlık tezkeresi ile,

Trabzon Milletvekili Asım Aykan ve 20 milletvekilinin, mülkî amirlerin aslî görevlerine yeterli zaman ayıramamalarının nedenlerinin (10/142),

Bursa Milletvekili Zafer Hıdıroğlu ve 26 milletvekilinin, bedelsiz tahsis edilen kamuya ait gayrimenkullerin tespiti, tahsis şartları ve tahsis amaçlarına uygun kullanılıp kullanılmadığının (10/143),

Araştırılarak, alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına,

İzmir Milletvekili Nükhet Hotar Göksel'in Avrupa Birliği Uyum Komisyonu üyeliğinden çekildiğine,

İlişkin önergeleri,

Genel Kurulun bilgisine sunuldu; Meclis araştırması önergelerinin gündemdeki yerlerini alacağı ve öngörüşmelerinin, sırası geldiğinde yapılacağı açıklandı

Avrupa Birliği Uyum Komisyonunda açık bulunan ve Adalet ve Kalkınma Partisi Grubuna düşen 1 üyeliğe, Grubunca aday gösterilen Batman Milletvekili Afif Demirkıran seçildi.

Gündemin "Kanun Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler" kısmının:

1 inci sırasında bulunan, Adlî Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Bölge Adliye Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yetkileri Hakkında (1/521) (S. Sayısı: 146),

2 nci sırasında bulunan, Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununda Değişiklik Yapılmasına İlişkin (1/523) (S. Sayısı: 152),

Kanun Tasarılarının görüşmeleri, daha önce geri alınan maddelere ilişkin komisyon raporları henüz gelmediğinden, ertelendi.

3 üncü sırasında bulunan, Karayolları Genel Müdürlüğünce Yapılacak Bölünmüş Yol İnşasında Uygulanacak Usul ve Esaslar Hakkında Kanun Tasarısının (1/687) (S. Sayısı: 276), görüşmeleri tamamlanarak yapılan oylamadan sonra,

4 üncü sırasında bulunan, 2003 Malî Yılı Bütçe Kanunu ile Bağlı Cetvellerinde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısının (1/698) (S.Sayısı: 280), yapılan açıkoylamadan sonra,

Kabul edilip, kanunlaştıkları açıklandı.

20 Kasım 2003 Perşembe günü saat 15.00'te toplanmak üzere, birleşime 21.21'de son verildi.

                                İsmail Alptekin

                                    Başkanvekili

Enver Yılmaz                                            Yaşar Tüzün

                Ordu                                                      Bilecik

Kâtip Üye                                                Kâtip Üye

 

 

 

                                                                            No.: 33

II. - GELEN KÂĞITLAR

20 Kasım 2003 Perşembe

Tasarı

1.- Atatürk Orman Çiftliği Mülkiyetindeki Bir Kısım Arazinin Devredilmesine İzin Verilmesi Hakkında Kanun Tasarısı (1/702) (Plan ve Bütçe Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi: 17.11.2003)

Teklifler

1.- Adana Milletvekili Atilla Başoğlu'nun; Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi (2/203) (Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabiî Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi: 13.11.2003)

2.- İstanbul Milletvekili Ahmet Güryüz Ketenci ve 27 Milletvekilinin; Yolsuzlukla Mücadele Günü Düzenlenmesine Dair Kanun Teklifi (2/204) (İçişleri Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi: 13.11.2003)

3.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt'ün; Yükseköğretim Kurumları Teşkilâtı Kanunu ile 78 ve 190 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi (2/205) (Millî Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor ve Plan ve Bütçe Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi: 13.11.2003)

4.- Adana Milletvekili Atilla Başoğlu'nun; Telekomünikasyon Hizmetlerinin Fiyatlandırılması ile İlgili Esasların Tespitine Dair Kanun Teklifi (2/206) (Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi: 13.11.2003)

5.- Erzurum Milletvekili Mustafa Nuri Akbulut'un; 21.6.1927 Tarihli ve 1111 Sayılı Askerlik Kanununa Bir Geçici Madde Eklenmesi Hakkında Kanun Teklifi (2/207) (Millî Savunma ve Plan ve Bütçe Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi: 14.11.2003)

Raporlar

1.- Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Amerika Birleşik Devletleri Hükümeti Arasında Belbaşı Tesisinin Kapanması ve Yeni Bir Sismik Araştırma İstasyonunun Faal Hale Getirilmesi ile İlgili Anlaşmanın Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ile Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabiî Kaynaklar, Bilgi ve teknoloji ve Dışişleri Komisyonları Raporları (1/418) (S. Sayısı: 282) (Dağıtma tarihi: 20.11.2003) (GÜNDEME)

2.- Çocukların Korunması ve Ülkelerarası Evlat Edinme Konusunda İşbirliğine Dair Sözleşmenin Onaylanmasının Uygun Bulunduğu Hakkında Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu (1/595) (S. Sayısı: 283) (Dağıtma tarihi: 20.11.2003) (GÜNDEME)

Sözlü Soru Önergeleri

1.- Malatya Milletvekili Muharrem Kılıç'ın, Malatya'da doğrudan gelir ve mazot desteği ödemelerinin ne zaman yapılacağına ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/847) (Başkanlığa geliş tarihi: 17.11.2003)

2.- İstanbul Milletvekili Berhan Şimşek'in, İstanbul Bölge Müdür Yardımcılığına yapılan atamaya ilişkin Ulaştırma Bakanından sözlü soru önergesi (6/848) (Başkanlığa geliş tarihi: 18.11.2003)

Yazılı Soru Önergeleri

1.- İzmir Milletvekili Vezir Akdemir'in, TEDAŞ Harmandalı İşletme Bakım Başmühendisliğinin hizmet binası ihtiyacına ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi (7/1513) (Başkanlığa geliş tarihi: 11.11.2003)

2.- Çanakkale Milletvekili İsmail Özay'ın, personel lojmanlarının yakıt bedelinde yolsuzluk yapıldığı iddialarına ilişkin Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanından yazılı soru önergesi (7/1514) (Başkanlığa geliş tarihi: 17.11.2003)

3.- İstanbul Milletvekili Kemal Kılıçdaroğlu'nun, Türk Telekomun RTÜK kararına aykırı olduğu iddia edilen bir uygulamasına ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi (7/1515) (Başkanlığa geliş tarihi: 17.11.2003)

4.- İstanbul Milletvekili Kemal Kılıçdaroğlu'nun, bir içme suyu firmasıyla ilgili bir iddiaya ve ruhsatı iptal edilen içme suyu firmalarına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/1516) (Başkanlığa geliş tarihi: 17.11.2003)

5.- İzmir Milletvekili Ahmet Ersin'in, TEDAŞ'ın belediyelerden genel aydınlatma bedeli talep etmesine ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi (7/1517) (Başkanlığa geliş tarihi: 17.11.2003)

6.- Ankara Milletvekili Bayram Ali Meral'in, Ankara-Kalecik-Uludere Barajı Projesine ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi (7/1518) (Başkanlığa geliş tarihi: 17.11.2003)

7.- Ordu Milletvekili İdris Sami Tandoğdu'nun, muhtemel arz fazlası fındığa ve alternatif ürün projesine ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/1519) (Başkanlığa geliş tarihi: 17.11.2003)

8.- Adana Milletvekili Atilla Başoğlu'nun, bir eczacının elindeki Atatürk'le ilgili bazı belgelerin müzeye nakledilip edilmeyeceğine ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından yazılı soru önergesi (7/1520) (Başkanlığa geliş tarihi: 17.11.2003)

9.- Adana Milletvekili Atilla Başoğlu'nun, gıda ürünlerindeki katkı maddelerinin Türk Gıda Kodeksi Yönetmeliğine uygunluğuna ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/1521) (Başkanlığa geliş tarihi: 17.11.2003)

Meclis Soruşturması Önergesi

1.- İstanbul Milletvekili Hüseyin Besli ve 58 Milletvekilinin, Türkbank ihale sürecinde malın satımında ve değerinde fesat oluşturacak ilişki ve görüşmelere girdikleri ve bu fiillerinin Türk Ceza Kanununun 205 inci maddesine uyduğu iddiasıyla eski Başbakan A. Mesut Yılmaz ve Devlet eski Bakanı Güneş Taner haklarında Anayasanın 100 üncü ve İçtüzüğün 107 nci maddeleri uyarınca bir Meclis soruşturması açılmasına ilişkin önergesi (9/5) (Başkanlığa geliş tarihi: 19.11.2003)

Meclis Araştırması Önergeleri

1.- Adana Milletvekili Atilla Başoğlu ve 21 Milletvekilinin, Devlet iç borçlanma senetlerinin halka arzıyla ilgili bazı iddiaların araştırılması amacıyla Anayasanın 98 inci, İçtüzüğün 104 ve 105 inci maddeleri uyarınca bir Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/144) (Başkanlığa geliş tarihi: 13.11.2003)

2.- Trabzon Milletvekili Cevdet Erdöl ve 27 Milletvekilinin, TÜBİTAK'la ilgili malî ve idarî konulardaki bazı iddiaların araştırılması amacıyla Anayasanın 98 inci, İçtüzüğün 104 ve 105 inci maddeleri uyarınca bir Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/145) (Başkanlığa geliş tarihi: 14.11.2003)

3.- Sinop Milletvekili Engin Altay ve 29 Milletvekilinin, kıyı balıkçılığındaki sorunların araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Anayasanın 98 inci, İçtüzüğün 104 ve 105 inci maddeleri uyarınca bir Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/146) (Başkanlığa geliş tarihi: 18.11.2003)

4.- Denizli Milletvekili Mustafa Gazalcı ve 64 Milletvekilinin, Millî Eğitim Bakanlığındaki atama, yer değiştirme ve görevde yükselme uygulamalarıyla ilgili iddiaların araştırılması amacıyla Anayasanın 98 inci, İçtüzüğün 104 ve 105 inci maddeleri uyarınca bir Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/147) (Başkanlığa geliş tarihi: 18.11.2003)

5.- Ankara Milletvekili Oya Araslı ve 22 Milletvekilinin, töre cinayetleri görünümündeki kadına yönelik şiddet hareketlerinin nedenlerinin araştırılarak engelleyici önlemlerin belirlenmesi amacıyla Anayasanın 98 inci, İçtüzüğün 104 ve 105 inci maddeleri uyarınca bir Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/148) (Başkanlığa geliş tarihi: 20.11.2003)


BİRİNCİ OTURUM

Açılma Saati : 15.00

20 Kasım 2003 Perşembe

BAŞKAN : Başkanvekili İsmail ALPTEKİN

KÂTİP ÜYELER : Enver YILMAZ (Ordu), Yaşar TÜZÜN (Bilecik)

 

BAŞKAN - Türkiye Büyük Millet Meclisinin 21 inci Birleşimini açıyorum.

III.- Y O K L A M A

BAŞKAN - Elektronik cihazla yoklama yapacağım.

Yoklama için 3 dakika süre vereceğim. Sayın milletvekillerinin, oy düğmelerine basarak salonda bulunduklarını bildirmelerini, bu süre içerisinde elektronik sisteme giremeyen milletvekillerinin salonda hazır bulunan teknik personelden yardım istemelerini, buna rağmen sisteme giremeyen üyelerin ise, yoklama pusulalarını, teknik personel aracılığıyla, 3 dakikalık süre içerisinde Başkanlığa ulaştırmalarını rica ediyorum.

Yoklama işlemini başlatıyorum.

(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, toplantı yetersayımız sağlanamamıştır; birleşime 20 dakika ara veriyorum.

 

Kapanma Saati : 15.06


İKİNCİ OTURUM

Açılma Saati : 15.34

BAŞKAN : Başkanvekili İsmail ALPTEKİN

KÂTİP ÜYELER : Enver YILMAZ (Ordu), Yaşar TÜZÜN (Bilecik)

 

BAŞKAN - Türkiye Büyük Millet Meclisinin 21 inci Birleşiminin İkinci Oturumunu açıyorum.

III.- Y O K L A M A

BAŞKAN - Elektronik cihazla yoklama yapacağım.

Yoklama için 2 dakika süre vereceğim.

Sayın milletvekillerinin, oy düğmelerine basarak salonda bulunduklarını bildirmelerini, bu süre içerisinde elektronik sisteme giremeyen milletvekillerinin salonda hazır bulunan teknik personelden yardım istemelerini, buna rağmen sisteme giremeyen üyelerin ise, yoklama pusulalarını, teknik personel aracılığıyla, 2 dakikalık süre içerisinde Başkanlığa ulaştırmalarını rica ediyorum.

Yoklama işlemini başlatıyorum.

(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, toplantı yetersayımız vardır; görüşmelere geçiyoruz.

IV.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI

A) OTURUM BAŞKANLARININ KONUŞMALARI

1.- TBMM Başkanvekili İsmail Alptekin'in, 20 Kasım 2003 Perşembe günü, İstanbul'da, iki ayrı yerde meydana gelen bombalama olaylarında hayatını kaybedenlere Cenabı Hakk'tan rahmet, yakınlarına ve milletimize başsağlığı ve yaralananlara da acil şifalar dileyen konuşması

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, bugün saat 11.00 civarında, İstanbul'da, iki ayrı yerde, terör örgütlerince yapıldığı anlaşılan patlamalar olmuştur. Son bilgilere göre, 25 vatandaşımız hayatını kaybetmiş, 390 civarında yaralı vardır; çok büyük maddî hasar meydana gelmiştir. Hangi amaçla yapılırsa yapılsın, bu, bir insanlık suçudur; şiddetle ve nefretle lanetliyoruz, kınıyoruz.

Terör örgütleri bilsinler ki, bu yol yanlış yoldur. Tarihen sabittir ki, terörle hiçbir yere varılamamıştır.

Türkiye, büyük ve güçlü bir ülkedir. Devlet ve millet, tek yumruktur, tek kalptir ve bu zorlukları mutlaka aşacaktır.

Bu olaylarda hayatını kaybedenlere Cenabı Hak'tan rahmet, yaralananlara acil şifalar diliyorum. Milletimizin başı sağ olsun. Geçmiş olsun diyorum. İnşallah, bu son olur dileğindeyim. (AK Parti sıralarından alkışlar)

Sayın milletvekilleri, Hükümet adına, Adalet Bakanımızın gündemdışı söz talepleri vardır.

Sayın Bakana söz vereceğim. İçtüzük gereğince, grup temsilcilerine ve bir milletvekilimize de ayrıca söz vereceğim.

Buyurun Sayın Bakan.

Konuşma süreniz 20 dakika.

B) GÜNDEMDIŞI KONUŞMALAR

1.- Adalet Bakanı Cemil Çiçek'in, İstanbul'da iki ayrı yerde meydana gelen bombalama olaylarına ve sonrasındaki gelişmelere ilişkin açıklaması, AK Parti Mersin Milletvekili Dengir Mir Mehmet Fırat ve CHP Antalya Milletvekili Deniz Baykal'ın grupları, Iğdır Milletvekili Dursun Akdemir'in şahsı adına konuşmaları

ADALET BAKANI CEMİL ÇİÇEK (Ankara) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Şüphesiz, böylesine üzüntülü bir olay sebebiyle huzurunuza gelmek istemezdim; ama, bir hükümet görevini yapmak durumundayız ve sizleri bilgilendirmek, sizlerle birlikte, aziz milletimizin acısını bu kutsal çatı altında paylaşmak durumundayız. O sebeple huzurunuza geldim.

Evvela, Sayın Başkanın da oturumu açarken ifade ettiği gibi, bugün saat 11.00 civarında, İstanbul'da iki patlama meydana gelmiştir. Bunlardan biri Taksim'de, İngiliz Başkonsolosluğunun olduğu yerdedir. Buraya gelirken aldığımız en son bilgilere göre, o bölgede 15 ölü var. İkinci patlama Levent'te meydana gelmiştir; orada da, 10 insanımız hayatını kaybetmiştir. Bu vatandaşlarımıza Allah'tan rahmet, milletimize ve yakınlarına başsağlığı diliyoruz.

Ayrıca, yine, Sayın Başkanın açıkladığı gibi -bu rakam değişebiliyor- 400 civarında yaralı, hastanelere müracaat etmiş; şu an ameliyatta 12 kişi, servislerde yatan 13 kişi ve acil müşahede bölümünde de 32 kişi vardır, geri kalanların tedavileri ayakta yapılmıştır.

Taksim'deki patlamada 49 araç, Levent'teki patlamada da 25 araç tahrip olmuştur. Ayrıca, o civardaki binalarda da belli ölçüde hasarlar vardır. Tabiî, bu, işin, vakalarla ilgili maddî kısmıdır.

Şu anda, İçişleri Bakanımız orada; devletin tüm istihbarat birimleri, güvenlik birimleri de oradadır; olayı bütün yönleriyle aydınlatabilmek adına, her zaman olduğu gibi, çaba göstermektedirler. Ümit ederiz ki, birinci olayda olduğu gibi, kısa sürede bunları aydınlatma, ortaya çıkarma imkânı olabilir.

Tabiî, hepimiz kabul ediyoruz, uzunca bir süre terörün sıkıntısını yaşamış, bunun acısını her zaman yüreğinde duymuş, duymakta olan bir millet olarak, biz, terörün, insanlığa karşı bir suç olduğunu hep ifade ettik; bunun bir vahşet olduğunu hep ifade ettik; ne adına, kim adına olursa olsun, bunların hiçbirinin tasvip edilemeyeceğini ve sayısı itibariyle de bu yoldan bir yere varılamayacağını hep ifade ettik; ama, bu çığlığımızla, bu feryadımızla, çoğu zaman, uluslararası arenada yalnız kaldığımızı da, hep beraber gördük ve yaşadık. Dolayısıyla, Türkiye, çoğu zaman, terörle mücadelede tek başına hareket etmiş, hareket etmek durumunda olan ve bunun da büyük ölçüde üstesinden gelmiş, bunu başarmış bir ülkedir. Bunların da hepsinin üstesinden geleceğiz, milletçe geleceğiz. Şüphesiz, bu günler, birlik ve dayanışma günleridir. Zaten, terörün varmak istediği hedef de, bu yolla, toplumda, korku, heyecan, panik yaratmak ve bunun sonucu olarak da, o ülkede, bir huzursuzluk, bir istikrarsızlık, bir belirsizlik meydana getirmektir.

Dolayısıyla, şu an, anlaşılıyor ki, Türkiye'ye karşı, çok yönlü, o anlamda, bir terör eylemleri zinciri başlamış demektir. Bir hafta evvel yapılan bir olay var. Yine, Türkiye'nin belli bir bölgesinde, güvenlik kuvvetleriyle yapılan mücadele sonucu, orada, 12 kişi ölü olarak ele geçirilmiş durumda. Güneyden Türkiye'ye sızmak isteyenlerden, yine, bir terör örgütünün uzantısıyla ilgili olarak, 2'si ölü, 4'ü yaralı olarak, canlı olarak ele geçirilmiş durumda. Dolayısıyla, devlet olarak, aslında, çok yönlü bir çabanın, bir gayretin, bir mücadelenin içerisindeyiz ve bu noktada da kararlıyız.

Elbette, bu olaylar üzücüdür. Bu olaylar olmasın diye, devlet, bütün gücüyle, bütün birimleriyle çalışıyor, çalışmaktadır; ancak, hepimizin kabul etmesi lazım gelir ki, terör konusunda köklü bir neticeye varabilmenin yolu, uluslararası işbirliğidir. Bu uluslararası işbirliği yapılmadığı sürece, bazı noktalarda, terör mücadelesi yapan ülkelerin zorlukla karşı karşıya olduğunu da bilmemiz lazım. Geçtiğimiz üzücü olay sebebiyle, Hükümet adına yaptığım açıklamada da ifade etmiştim; terör konusunda bir taziye yoğunluğu yaşanıyor; ama, maalesef, terörün tanımı konusunda uluslararası bir mutabakata vardığımızı söyleyemem. Sadece bu hükümet döneminde, katıldığım iki toplantıda, bunu her defasında ifade etmeye çalıştım. Eğer, bir ülkenin terörist dediğine, bir başkası başka bir anlam yüklüyorsa, onu himayeye mazhar görüyorsa, ona sığınma hakkı tanıyorsa, onu iade etmiyorsa, onunla ilgili olarak sizinle beraber bir işbirliği içerisine girmiyorsa, tabiatıyla, günümüz teknolojilerinden istifadeyle, seyrüsefer kolaylığından istifadeyle, başka türlü sebeplerden dolayı, pekâlâ, suçu işleyen kişi, bu vahşeti işleyen kişi ya da kişiler, grup ya da gruplar, bir süre sonra, bir başka ülkede rahatlıkla hareket edebilmektedir.

Onun için, söylemeye çalıştık ki; tabiatıyla, başka ülkeler bizimle işbirliği yapar ya da yapmaz, bundan dolayı kimseye kahredecek değiliz, bundan dolayı hiçbir sebeple bir yılgınlığa, bir ümitsizliğe maruz kalacak da değiliz. Türkiye Cumhuriyeti Devleti güçlüdür, bu noktada yeteri kadar tecrübesi vardır, bilgi birikimi vardır; önünde sonunda, bunların hepsini ortaya çıkarır ve çıkaracaktır; vatandaşımızın bundan emin olması lazım, Yüce Meclisimizin bundan emin olması lazım. Tabiatıyla, bu noktada, bir bilgi değişimi içerisinde, işbirliği içerisinde, tecrübelerimizi orta yere koyarak; ama, her şeyden evvel de, dayanışma içerisinde bu zorlukları aşacağız; ama, öbür taraftan da, bu üzücü olay sebebiyle, bir defa daha, Türkiye'nin tezinin haklılığı orta yere çıkıyor. Eğer, bu insanlık belasından bütün ülkeler kurtulmak istiyorsa, bunu bir başka ülkenin istikrarsızlığı için bir enstrüman olarak kullanmak yerine, önünde sonunda işbirliğine girmek mecburiyetindedirler. Aksi halde, bugün Türkiye'de ortaya çıkan vahşet, bir başka gün, bu terörü himaye edenlerin kendi ülkelerinde de meydana gelecektir. Ümit ediyorum ki, bunlar, bütün insanlığı, bütün ülkeleri uyarıcı bir hadise olarak insanlığın hafızasında yer alır. Biz, bunu bekliyoruz. Bunu muhataplarımıza hep ifade etmeye çalıştık. Bize taziyede bulunanlara da, anlaşılabilir bir şekilde bunu ifade etmeye çalıştık.

Tabiatıyla, tahkikatın selameti açısından, burada ifadede zorluk çektiğimiz bazı hususlar var. Arz ettiğim gibi, şu an devletin bütün birimleri, devlet güvenlik mahkemesi savcılığı ve tüm istihbarat birimleriyle bu olayın üzerindeyiz. Geçmiş olaylarla bazı benzerlikler var, belki bazı müşterek noktalar var, bize ulaşan bazı bilgiler var. Bu bilgilerin hepsini bir araya getirmek suretiyle -inanıyoruz- onlara güç vermemiz, destek vermemiz lazım. Emniyet güçlerimiz, güvenlik güçlerimiz, birinci olayda olduğu gibi, bunu da, inanıyoruz ki, kısa sürede orta yere çıkaracak ve bunların peşini, nerede olursa olsun, sürmeye devam edeceğiz.

Temennimiz odur ki, bir mübarek ramazan gününde hem biz hem de hiçbir insan, hiçbir ülke böylesine üzüntülü, sıkıntılı olayla bir defa daha karşı karşıya kalmasın. Hayatını kaybedenlere Allah'tan rahmet diliyorum, milletimize başsağlığı diliyorum; ama, hayat devam ediyor, belki de olması gereken şey, olduğundan çok daha fazla, meseleyi, çerçevesi dışına çıkarmamak, onların ekmeğine yağ sürmemek, hayatın akışını normal olarak sürdürmektir. Milletimizin, bunu geçmişte başardığı gibi bugün de başaracağına, devletine güvenerek, Parlamentosuna güvenerek, hükümetine güvenerek bu sıkıntıları aşacağına inanıyorum.

Hepinize saygılar sunuyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Bakan.

Şimdi, AK Parti Grubu adına, Mersin Milletvekili Sayın Dengir Mir Mehmet Fırat; buyurun. (AK Parti sıralarından alkışlar)

Süreniz 10 dakika.

AK PARTİ GRUBU ADINI DENGİR MİR MEHMET FIRAT (Mersin) - Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; hepinizi Grubum adına saygıyla selamlıyorum.

Bugün, bir hafta içerisinde Türk Milleti için ikinci çok elim bir günü yaşadık, yaşıyoruz. Üzüntümüz milletçe çok derin. Ancak, terörün hedef aldığı toplumdaki istikrarı, barışı bozma hareketi karşısında da dimdik ayakta durmamızın günü olduğunu da belirtmek istiyorum.

Türkiye Cumhuriyeti Devleti ve Türk Halkı, ilk defa, bu terör saldırısıyla, terörle tanışmıyor; çeşitli mahfiller, çeşitli dış güçler, çeşitli iç işbirlikçileri, Türk Halkını ve Türkiye Cumhuriyeti Devletini çok uzun bir süreden beri terörle denemek, sınamak istiyorlar. Dolayısıyla, bunun çok yabancısı değiliz; ancak, şu konu kesindir ki, Türk Halkı ve Türk Devleti, terör karşısında direncini göstermiş ve uzun süren bir terör dönemini galibiyetle bitirmiştir. İnanıyorum ki, bu ikinci atağı da, bu millet, bütün kurum ve kuruluşlarıyla, fertleriyle, yine, el ele yenecektir; bundan hiç kimsenin şüphesi olmasın. Şunu açıklıkla ve altını çizerek belirtmek istiyoruz ki, toplumsal barışa ve devlete karşı yönelmiş olan bu tür hareketlerde, Türk Halkı, tek yürek, tek bilek şeklinde hemen birleşir ve hedef olarak alınan toplumun morali bozulacağına, tam aksine, en üst noktaya çıkar.

Tabiî ki, olay vahim; bir hafta arayla, dışkaynaklı; fakat, içeriden de desteklenen bazı güçler, en büyük şehrimiz İstanbul'da, hedef gözetmeksizin, birçok yere saldırarak ve bugün meydana gelmiş olan hadise gibi, bir yerlere mesaj vermek isteyebilirler; ama, Sayın Genel Başkanımızın dünkü grup toplantımızda söylediği üzere, bir kez daha tekrar etmek isteriz ki, verilmek istenen bu mesajı duymuyoruz ve verilmek istenen mesajı da ayaklarımızın altına alıyoruz. (AK Parti sıralarından alkışlar) Bunu, Adalet ve Kalkınma Partisinin bir ifadesi olarak belirtmiyoruz; bunu, Türk Halkının bir ifadesi, iradesi olarak belirtmek istiyoruz. Bu, müşterek bir sesin ifadesiydi, bir başbakanın Türk Halkı adına yapmış olduğu bir beyanattı; yoksa, Adalet ve Kalkınma Partisi Genel Başkanı olarak yapılmış olan bir açıklama olarak algılanmaması lazım. Bu, Türk Devletinin bir mesajıydı. İnanıyoruz ki, bir süre, belki, anlamak istenmeyecektir; ancak, anlamayanlara da, mutlak surette, anlatacak güce sahip olduğumuza, ileride, herkes, bütün dünya şahit olacaktır.

Bugün, Meclisimizin öncelikle bu konuyu görüşmek üzere bir araya gelişi dahi, muhalefetiyle iktidarıyla, verilmiş olan çok önemli bir mesajdır. İnanıyorum ki, bu Meclis, içerisinden bir deklarasyonla, bu iradesini bir kez daha bütün dünyaya ilan edecektir.

Ben, hayatını kaybetmiş olan vatandaşlarımıza rahmet diliyor, yaralanmış olan insanlarımıza da acil şifalar diliyorum; bütün milletimizin başı sağ olsun diyorum; ancak, şunu da belirtmek istiyorum ki; Türkiye, yakalamak üzere olduğu istikrarı, toplumsal barışı çok iyi bir şekilde, birbirine sarılarak, birbiriyle dayanışma içerisinde yürütmek durumundadır. Bundan da böyle bir sonucun çıkacağından kesinlikle eminim. Bu vesileyle, Yüce Parlamentoyu bir kez daha saygıyla selamlıyor, halkımıza bir kez daha başsağlığı dileklerimi arz ediyorum.

Saygılar sunuyorum, teşekkür ediyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederiz Sayın Fırat.

Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına, Genel Başkan Sayın Deniz Baykal konuşacaklardır.

Buyurun Sayın Baykal.

CHP GRUBU ADINA DENİZ BAYKAL (Antalya)- Sayın Başkan, sayın  milletvekilleri; Türkiyemiz, bir hafta içinde ikinci kez en acı günlerinden birini yaşıyor; hepimiz bunun üzüntüsü içindeyiz. Bir hafta içinde ikinci kez, İstanbul, Türkiye tarihinin tanık olmadığı derecede organize, koordine ve yüksek tahrip güçlü terörist saldırıların hedefi olmuştur.

Biz, terörün içinden geçmiş bir milletiz; ama, bugün karşı karşıya kaldığımız terör, yepyeni bir terör uygulamasını bize gösteriyor. Bunun büyük acısı ve üzüntüsü içindeyiz.

Bir kez daha temel gerçekleri ifade etmek zorunluluğunu hissediyorum. Terör, bir siyasal mücadele yöntemi değildir. Terörle hiçbir siyasal amaca ulaşmayı makul göstermek imkânı yoktur. Terör, bir insanlık suçudur. Terörün bir siyasal mücadele yöntemi olmaktan çıkarılmasını sağlamak, teröre maruz kalanların değil, bütün insanlığın ortak sorumluluğudur. Bu konuda, dünyamızın, insanlığımızın çok büyük bir zaaf ve eksiklik içinde bulunduğu açıktır. Bir an önce bu eksikliklerin telafi edilmesi kaçınılmaz bir zorunluluktur. Bu temel duygular içinde, bu temel anlayış içinde bu terör olayına bakıyoruz ve Türkiyemizin maruz kaldığı bu terör girişimini lanetliyoruz, takbih ediyoruz. Bu yöntemle bir yere ulaşacaklarını zannedenlerin, hiçbir yere ulaşamayacağını, sadece, sebep oldukları acıların utancı içinde kalacaklarını ilan ediyoruz.

Değerli arkadaşlarım, terör, ne yazık ki, dünyamızın hâlâ bir gerçeği olmaya devam ediyor; bunun da ötesinde, ne yazık ki, bizim coğrafyamızın, bizim bölgemizin bir gerçeği olmaya devam ediyor. Böyle bir tablo karşısında, Türkiye'nin, terör konusunu, sürekli, zihninde bir tehlikeli ihtimal olarak bulundurması mutlak bir zorunluluk olarak gözüküyor.

Bu kez maruz kaldığımız terör, bundan önce yaşadıklarımızdan çok farklıydı. İlk kez Türkiye'de bu çapta bir intihar komandosu katılımıyla gerçekleştirilen ve belli hedeflere aynı zamanda planlı bir şekilde organize edilerek gerçekleştirilen bir terör tehdidi ortaya çıkmaya başladı. Cumartesi günkü terörde iki ayrı merkez, bugünkü terör girişiminde gene iki ayrı merkez, birlikte, aşağı yukarı aynı yöntemlerle saldırı hedefi olarak seçildi.

Değerli arkadaşlarım, bu, yeni bir dönemin başlangıcını ortaya koyuyor. Bu değerlendirmemi salı günü yapmıştım. İlk terör girişiminin hemen arkasından, Türkiye'nin yeni bir terör dönemine sürüklenmekte olduğunun işareti olarak bunun, maalesef, değerlendirilebileceğini ifade etmiştim. Bugün perşembe, iki gün sonra bu tabloyla karşı karşıyayız. Demek oluyor ki, olay, sadece yaşanıp bitirilebilecek türde bir olay değil; bir sürecin içine girmekte olduğumuz anlaşılıyor. Bu tablonun Türkiye tarafından çok ciddî ele alınması, değerlendirilmesi zorunluluğu vardır.

Değerli arkadaşlarım, bakınız, şu anda, İngiltere Başbakanı saatbaşı kamuoyuna bilgi veriyor. Türkiye'de İstanbul'da gerçekleştirilen bu son terörün İngiltere ile de ilişkisi dolayısıyla İngiliz kamuoyu ayakta, İngiliz Hükümeti ayakta, İngiliz Başbakanı, kamuoyuna sürekli bu konuda açıklamalar yapıyor. Gönül isterdi ki, Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı da bugün Türkiye Büyük Millet Meclisine gelsin ve bu konuda birlikte bir değerlendirme yapmak imkânını bulabilelim. (AK Parti sıralarından "Olay yerinde, olay yerinde" sesleri)

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri...

DENİZ BAYKAL (Devamla) - Sayın Başbakanın buraya gelip izahat vermesine ihtiyaç hissetmeyen AKP'li milletvekillerimiz mi var?! Böyle bir gereği hissetmeyen, bunu yararlı saymayan AKP'li milletvekillerimiz mi var?!

Değerli arkadaşlarım, bu manzaranın arka planının değerlendirilmesine ihtiyaç vardır. Türkiye Büyük Millet Meclisinin görevi, sadece yaşanan olay karşısında tepkimizi ifade etmekle yetinmemize izin vermeyecek kadar kapsamlıdır. Elbette, o tepkiyi ifade ediyoruz. Hepimiz, yüreğimizde o derin üzüntüyü yaşıyoruz; ama, Türkiye Büyük Millet Meclisinin ve özellikle iktidarın görevi, bu tablo karşısında sadece teessürünü ifade etmekle yerine getirilmiş olamaz. Bakın, bugünkü bu oturumun gerçekleştirilmesi bile, bilmelisiniz, Cumhuriyet Halk Partisi Grubunun ısrarlı takibi ve mücadelesi sonucunda olmuştur.

AHMET YENİ (Samsun) - Ne alakası var!..

DENİZ BAYKAL (Devamla) - Değerli arkadaşlarım, bu konuları konuşacağız. Bakınız, maruz kaldığımız terörün arkasında ne yatıyor diye baktığımız zaman, görmezlikten gelemeyeceğimiz bazı olaylar var. Elbette, yaşanan olay karşısında en etkili şekilde mücadele edeceğiz, sanıklarını yakalayacağız, yargıya teslim edeceğiz; ama, bununla iş bitiyor mu?! Adam, ölümü göze almış, arabanın içerisinde... Olayın içyüzünü tespit etme, teşhis etme, bunun nasıl ortaya çıktığını anlama ihtiyacı, mecburiyeti yok mu?

Değerli arkadaşlarım, bakınız, dikkatinize sunmak istediğim bir iki nokta var. Terör olaylarına maruz kalan bir ülke olarak bunları düşünmek zorundayız.

Bizim, seksen yıldır izlediğimiz bir temel dışpolitika vardır. Bu dışpolitika, Ortadoğu'da yaşanan sorunlar karşısında, Türkiye'nin belli bir mesafe içinde bulunması gerektiğini söyler. Ortadoğu, bir şiddet coğrafyasıdır, Ortadoğu, sürekli bir çatışma coğrafyasıdır. Bunun hemen sınırında bir ülke olarak Türkiye'nin, Ortadoğu'daki bu şiddet ve çatışma ortamının dışında kalmasında tarihî bir mecburiyet olduğu seksen yıllık uygulamamızla ortaya çıkmıştır. Ortadoğu'da sürekli çatışmalar olmuştur. Sadece bu seksen yıl içinde değil, ondan önceki uzun tarih boyunca da burada büyük çatışmalar yaşanmıştır; ama, Türkiye'nin, bu çatışmaların bir tarafı olmama konusunda, o çatışmalara doğrudan müdahale etmeme konusunda denenmiş bir temel dışpolitika anlayışı vardır. Bugün anlaşılıyor ki, bu dışpolitika anlayışının korunmuş olması çok büyük önem taşıdı.

Bir süre önce Ortadoğu'da İsrail-Mısır çatışması yaşanıyordu; bir süre önce İsrail-Suriye çatışması vardı. Filistin-İsrail çatışması o bölgeye damgasını vuruyor. On yıl boyunca Irak ile İran bir büyük savaşın içinden geçtiler. Ortadoğu'da hep yangın vardı, hep yandı Ortadoğu; ama, Türkiye, bu yangının bir parçası olmamak için daima dikkatli davrandı, daima mesafeli davrandı; iyi ki de öyle davrandı. Şimdi, unutabilir miyiz ki, bu temel dışpolitika anlayışımızı kısa bir süre önce bozmaya hevesli bir hale geldik. Bu dışpolitika anlayışının dışına çıkmaya gayret gösteren bir anlayışın içine, Türkiye'yi yönetenlerin girdiği çok açık bir gerçek değil midir? O konuları hep beraber burada niye tartıştık? Biz, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu olarak, niçin, Irak'taki çatışmaya Türkiye karışmasın diye bu kadar ısrarla ve kararlı bir şekilde muhalefet ettik?

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Buyurun efendim.

DENİZ BAYKAL (Devamla) - Bunun altında yatan temel kaygılardan biri, Türkiye'yi Ortadoğu'daki çatışmaların bir parçası haline dönüştürmeme kaygısıydı. Bu duyarlılık, maalesef, bir süre önce kayboldu. Bu bölge gerçeklerinin icabı olarak değil, dışarıdan gelen telkinler doğrultusunda, Türkiye, kendisini, Ortadoğu yangınının içine sürüklenme hevesine kaptırdı. Doğrudan doğruya sürüklenmedik. İyi ki sürüklenmedik; ama, sürüklenmek istedik. Türkiye, Ortadoğu'ya müdahale eden yabancı güçlerin paralelinde yer almakta hiçbir sakınca görmediğini ortaya koydu.

Değerli arkadaşlarım, Türk dışpolitikasında son zamanlarda yaşanan kırıklık yanlış olmuştur, çok büyük bir yanlış olmuştur. Bu kırıklık Türkiye'yi çok daha tehlikeli noktalara sürükleyebilecekti; neyse ki, çeşitli nedenlerle, Türkiye, doğrudan müdahil olma durumuna giremedi; ama, safını, tarafını, niyetini, anlayışını, hiç de uygun olmayan bir biçimde ortaya koydu. Halbuki, bu bölge sürekli çatışma içinde. Biz, o çatışmanın tarafı değiliz, olmamalıyız.

Değerli arkadaşlarım, bu, temel bir noktaydı. Birincisi, bu noktayı düşünmenizi istiyorum.

Tabiî, böylesine önemli bir konuyu 10 dakikalık bir değerlendirme içinde ele alıp, tüketmemiz olanağı yoktur; göstermelik bir değerlendirme yapar hale gelmeyi de içime sindiremiyorum. Ciddî bir müzakere ihtiyacı içinde olduğumuz çok açıktır. Değerli arkadaşlarım, bunları değerlendirmeliyiz, konuşmalıyız; anlayışım bu; samimiyetle ifade ediyorum. Bu, şu anın anlayışı değildir, ta başından beri o anlayış içindeydik. Ta başından beri, Türkiye'nin Ortadoğu politikasında bir kırıklık olmasın, Ortadoğu'da o sonu gelmez, söndürülmez, bitmez, tükenmez çatışmaların içine Türkiye'yi atmayalım istiyorduk; o istedi, bu yönlendirdi, bu talep etti, falan ülkeyle aramız düzelecektir diye bir tehlikenin içine girmeyelim diyorduk. O yangının bize sıçraması ihtimalini, bizim, gidip, o yangını söndürme ihtimalimizden daha kuvvetli sayıyorduk ve yangın söylemine tepki gösteriyorduk. O bölgede daima yangın oldu. Bizim işimiz mi o yangına müdahale etmek?! Müdahale etmeye kalktık da ne oldu?! Yangın ne âlemde? Ortadoğu denklemine yön vereceğiz diyorduk, Ortadoğu denklemi bizi içine almaya başladı. Ortadoğu'yu medenîleştireceğiz diyorduk; biz, Ortadoğululaşma tehlikesiyle karşı karşıya kalmaya başladık. Ortadoğu'daki çatışma ortamı, Türkiye coğrafyasına sıçrama tehlikesini, tehdidini ortaya koyuyor.

Yanlış olmuştur değerli arkadaşlarım. Bu yanlışta, Türkiye'nin, millî politikasını değiştirerek, Ortadoğu çatışmalarına doğrudan taraf olma doğrultusunda ortaya koyduğu tercih çok önemli bir yer tutmuştur.

İkinci bir temel yanlışa dikkatinizi çekmek istiyorum. Biz, çok uzun bir süre terör tehdidiyle karşı karşıya kaldık, onunla mücadele ettik ve başardık; ama, kabul etmeliyiz ki, bir süreden beri, terör sorununun ne kadar önemli, hassas bir sorun olduğunu unutmaya başladık. Bu Parlamento, kısa bir süre önce bir kanun çıkardı. PKK teröristleri ile Hizbullah teröristlerini hapishaneden tahliye etmeye yönelik bir yasa çıkardık; hatırlıyorsunuz değil mi? "Eve Dönüş Yasası" adı altında, cezaevlerindeki PKK teröristleri ile Hizbullah teröristlerini tahliye eden bir yasa çıkarıldı. Allahaşkına, bu kanun niye çıkarıldı? Türkiye'nin terör sorunu karşısında bu kanunun ne ifade ettiğini tartışabildik mi? Sadece biz bu konuda ısrarla uyarılarda bulunduk; yanlış yapıyorsunuz, bunun hiçbir yararı olmaz, yanlış sinyal vereceksiniz dedik; kanun çıktı; şimdi geldiğimiz noktaya bakınız.

Devlet, şu anda, bir eliyle, cezaevindeki Hizbullah teröristlerini tahliye ediyor; aynı devlet, öbür eliyle, bu patlamaların arkasındaki Hizbullah sanıklarını yakalamaya çalışıyor. Bu durumdaki bir siyasetin, terör kavramını doğru değerlendirdiği, terörle mücadele konusunda zihninde berrak bir tablonun olduğu düşünülebilir mi?! Bu ne perhiz, bu ne lahana turşusu?! Niye yaptık o işi?! Hangisinde yararlı oldu; PKK'lı teröristlerin tahliyesi mi yararlı oldu, Hizbullahçı teröristlerin tahliyesi mi yararlı oldu; Türkiye'nin terör tehdidini bertaraf etmesine yardımcı bir sonuç ortaya koymaya mı fırsat verdi?!

Değerli arkadaşlarım, olay, sadece, dışarıdan getirilmiş, Türkiye'de patlatılmış bir terör olayı olmanın ötesindedir. Türkiye'nin içindeki Türk vatandaşları bu olayın tarafı haline gelmiştir ve dışarıdaki işbirlikçileriyle birlikte bunu gerçekleştirmektedirler. Terörün hedefi, boyutu çok ciddî düzeylere çıkmaya başlamıştır. Yarın, nitelik de değiştirebilir, kişilere yönelik bir terör uygulaması da ortaya çıkabilir. Bütün bunlar, çok ciddî bir manzarayla karşı karşıya olduğumuzu bize gösteriyor. Bu manzara karşısında, Türkiye'nin, sadece İçişleri Bakanlığının, Emniyet Genel Müdürlüğünün çalışmalarıyla değil, iktidarın, olayda, genel anlayışıyla, genel yaklaşımıyla bir yeniden değerlendirme yapmasına ihtiyaç vardır. Bu olay, sadece, sıradan bir zabıta vakası gibi anlaşılamaz. Türkiye, ciddî bir terör tehdidinin muhatabı haline dönüşmüştür. Bizi buraya ne getirdi, niçin bu hale dönüştük, bu hale dönüşmekten nasıl çıkarız; bunu çok ciddî şekilde tartışmak ve değerlendirmek durumundayız diye düşünüyorum.

Gerçekten çok büyük üzüntü içindeyiz. Bu terör olayında 25 kişi canını verdi, 400'e yakın insan yaralandı, İngiliz Başkonsolosunun öldüğü anlaşılıyor. Bu, Türkiye'nin öneminin, değerinin ve Türkiye'ye yönelebilecek tehditlerin niteliğinin anlaşılması için bir fırsat sayılmalıdır ve bütün bu değerlendirmelere dayalı olarak, yepyeni bir anlayışla, Türkiye'nin bu olaylara eğilmesi ihtiyacı artık kaçınılmaz bir biçimde ortaya çıkmıştır.

Biz, Türkiye Büyük Millet Meclisi olarak, terör karşısında, daima, çok doğru bir tavır takındık. Bugüne kadar Türkiye'nin maruz kaldığı, dünyanın en önemli terör tehditlerinden birisini, Türkiye Büyük Millet Meclisi kararlılıkla göğüsledi ve ulusumuz o tehdidi aşmayı başardı. Bunu da aşacağımızdan kuşku duymuyorum; ama, yanlış yapmayalım. Yaptığımız yanlışları düzeltelim, yaptığımız yanlışları bilelim, örtbas etmeyelim. Yanlışın yanlış olduğunu ifade edebilecek cesareti sergileyelim, o yanlışlara fırsat vermeyecek bir anlayışla, yeni bir yaklaşımla Türkiyemize sahip çıkalım. Böylesine terör girişimlerinin bir daha sahnelenemeyeceği bir ülke haline ülkemizi getirelim.

Terörün altında yatan nedenlerin araştırılması, onun mazur görülmesi anlamına gelmez. Terör, hiçbir gerekçeyle meşrulaştırılmaz; ama, bir ülkeyi yönetenlerin maruz kalabileceği terör düzeyini dikkate alarak politika götürmek en öncelikli sorumluluğu ve görevidir diye düşünüyorum.

Bu düşüncelerle, Türkiye Büyük Millet Meclisini sevgiyle, saygıyla selamlıyorum.

Teşekkür ediyorum.

BAŞKAN - Teşekkür ediyoruz Sayın Baykal.

Sayın milletvekilleri, bir hususu açıklamak ve tavzih etmek noktasında Sayın Adalet Bakanımız söz istemiştir, kendilerine, yerinden, bir açıklama için söz veriyorum.

Buyurun efendim.

ADALET BAKANI CEMİL ÇİÇEK (Ankara) - Sayın Başkan, çok teşekkür ederim.

Genel Başkan Sayın Baykal'ın bu konuşması üzerine bir hususu tavzih mecburiyeti hâsıl oldu. Olay, tarafımızdan duyulduğu, bize bilgi ulaştırıldığı andan itibaren, Sayın Başbakanın başkanlığında, biz, Başbakanlıkta toplantı halinde olduk; MİT Müsteşarı, Emniyet Genel Müdürü dahil, devletin ilgili birimleri devamlı toplantı halinde. Meclise bilgi vermek noktasına geldiğimiz bu saatte de Sayın Başbakanın Sayın Cumhurbaşkanıyla görüşmesi gerekti. Dolayısıyla, onun adına da ben, bu bilgiyi verdim; çünkü, neticede bu bir bilgilendirme toplantısı; bir yorum ve değerlendirme toplantısı değildi. Üzücü olayın henüz boyutları, iltisakları, sebebi, sonucu yeteri kadar ortaya çıkmadan bir değerlendirme yapmanın yanlış olacağını düşünerek, olayın değerlendirme kısmına hiç girmedik. Sadece, olay hangi boyuttadır ve bu safhada verilebilecek bilgi neyse, yürütülecek tahkikatı da zorlaştırmadan, işin o kısmını vermeye çalıştık. Sayın Başbakan burada olsaydı bu bilgileri verecekti; ama, tabiatıyla, Sayın Cumhurbaşkanıyla böylesine bir önemli olayı konuşmak mecburiyeti hâsıl olduğu için, kendisi de köşkte olduğu için onun adına ben bu bilgiyi vermeye çalıştım.

Şüphesiz, ben Sayın Baykal'ın görüşlerini, düşüncelerini her zaman önemsedim, önem vermeye çalıştım. Bu konuşmayı da o önem ve o ciddiyet içerisinde anladım. Eğer, Anamuhalefet Partimiz ve Meclisimiz böyle bir değerlendirmeyi yapmakta fayda görüyorsa, şüphesiz, Hükümet, bugüne kadar yaptığının, yapacaklarının ve çıkardığı yasaların hangi bağlamda, hangi şartlar altında çıkarıldığının hesabını da, izahını da çok açıkyüreklilikle verir. Bunda fayda görülüyorsa, fayda mülahaza ediliyorsa, bir başka oturumda, yine sizler karar verirseniz, gelir bu hesabı da, bu açıklamayı da biz burada yaparız.

Bugün yaşanan olayın vahşeti karşısında yapılacak açıklamaların sınırlı tutulması gerektiğinin faydalı olacağı inancıyla, işin çok da siyaset kokmayan bir kısmına temas etmekte ben şahsen fayda gördüm. Onun için, bunu arz ediyorum. Sayın Başbakanın bulunmamasının sebebi de budur.

Teşekkür ederim Sayın Başkan. (AK Parti sıralarından alkışlar)

BAŞKAN- Teşekkür ederiz Sayın Bakan.

Değerli arkadaşlar, İçtüzüğün 59 uncu maddesi gereğince, Hükümet, grubu bulunan siyasî partiler ve grubu bulunmayan milletvekillerinden birine söz verme imkânımız vardır. Bu sebeple, söz istekleri içerisinde, grubu bulunmayan bir sayın üyemize söz vereceğimden, diğer talepleri yerine getiremiyorum İçtüzük gereğince.

Şimdi, grubu bulunmayan sayın milletvekillerimizden, Iğdır Milletvekilimiz Sayın Dursun Akdemir'e söz veriyorum.

Buyurun Sayın Akdemir.

Süreniz 5 dakika efendim.

DURSUN AKDEMİR (Iğdır) - Sayın Başkan, çok değerli milletvekilleri, Büyük Türk Milleti; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Milletimizin başı sağ olsun; geride kalanlara sağlık diliyorum. Bu büyük saldırı, milletimizi acıya ve kedere boğmuştur. Türk Milleti, her zorluğun içerisinden çıkmayı bilen, tarihte bu konuda en sıkışık anlarında kendini ispat eden bir millettir. Dolayısıyla, bütün partiler milletle el ele vererek, devletle el ele vererek bu sıkıntının içerisinden çıkılacaktır.

Acılar paylaşıldıkça azalır, sevgi paylaşıldıkça çoğalır. Bu minval üzere, böyle günlerde acılarımızı paylaşmamız gerekiyor, sevgilerimizi birbirimizden esirgemememiz gerekiyor.

Bu nedenle, bütün Türk Milleti bu konuda birleşebileceği gibi, bölgede bulunan, hangi dinden olursa olsun bütün dinler, hangi milliyetten olursa olsun bütün milletler, bu terör belası konusunda bir araya gelerek, bunu çözmek mecburiyetindedir.

Bölgede çıkar ilişkilerinin, özellikle enerji paylaşımında son safhaya geldiği bir dönemde bu terör ülkemizi vuruyorsa, Türkiye'nin stratejik öneminin dikkate alınması ve bu konuda çabalar sarf edilmesi gerekiyor. Devletiyle, milletiyle bir arada olabilen Türkiye, dostlarıyla, hatta, dost olmayan dünya devletleriyle terör konusunda bir araya gelerek, bu meselenin çözümlenmesi için bütün dünya devletlerini davet etmeli ve bu konuda ortak bir yol bulunmalıdır.

Terör, sadece Türkiye'nin başının belası değildir, tüm insanlığın başının belasıdır. Bu nedenle, ben, burada, Partimin görüşünü belirtmek istiyorum sayın milletvekili arkadaşlarım sizlere ve Türk Milletine.

İstanbul'da 15 Kasım 2003 tarihinde gerçekleştirilen ilk iki terör eylemi sonrasında da ifade olunduğu gibi, bugünkü eylemlerin de amacı ve hedefinin, Türkiye olduğu görülmektedir. Keza, bu olayların devam etme olasılığının yüksek olduğu belirtilerek, hükümetin acilen ilave önlemleri alması gerektiği, daha önceki toplantıda Partimiz tarafından vurgulanmıştı.

Terör eylemlerini, hangi türden olursa olsun, şiddetle kınamakta ve milletimizin acılarını kalbimizde hissederek paylaşmaktayız. Devam eden bu şiddet olaylarıyla verilmek istenen mesajların, ayaklar altına alınarak çiğnenmesi gibi popülist ve anlamsız yaklaşımlarla bertaraf edilmesinin de mümkün olmadığı görülmektedir. Türkiye'nin örgütlü bir şiddet hareketiyle karşı karşıya olduğu dikkate alınarak derhal bir kriz yönetim merkezinin Ankara'da hayata geçirilmesi ve bu merkezin, diğer illerimizde de oluşturulacak merkezlerle sürekli eşgüdüm halinde, alınması gereken önlemleri planlayıp uygulaması şarttır. Dolayısıyla, diğer partilerin de bu konuda zaman zaman bilgilendirilmesi demokrasinin erdemidir.

Hükümetçe, vakit geçirmeksizin, Parlamentoda temsil edilen tüm siyasî partilere etraflı bir bilginin verilmesi, ortak harekette önemli bir gösterge olacaktır. Bundan sonra, ülkelerin bireysel düzeyde alacağı tedbirler yanında, demin de söylediğim gibi, uluslararası düzeyde önlemlerin kaçınılmazlığı da dikkate alınarak, gerçek bir uluslararası işbirliği için iç ve dışkaynakların da harekete geçirilmesi günü gelmiştir.

Kısa olarak, bu bilgiyi verdikten sonra, Türk Milletine, tekrar, başsağlığı diliyorum.

Sizleri ve Başkanlığı saygıyla selamlıyorum.

BAŞKAN - Teşekkür ediyoruz Sayın Akdemir.

Sayın milletvekilleri, saat 18.00'de toplanmak üzere, birleşime ara veriyorum.

 

Kapanma Saati : 16.21


ÜÇÜNCÜ OTURUM

Açılma Saati : 18.00

BAŞKAN : Başkanvekili İsmail ALPTEKİN

KÂTİP ÜYELER : Enver YILMAZ (Ordu), Yaşar TÜZÜN (Bilecik)

 

 

BAŞKAN - Türkiye Büyük Millet Meclisinin 21 inci Birleşiminin Üçüncü Oturumunu açıyorum.

Görüşmelerimize kaldığımız yerden devam ediyoruz.

Bildiğiniz gibi, gündemdışı söz vermiyoruz.

Başkanlığın sunuşları metin olarak çok uzun olduğundan, Divan Üyemizin bu sunuşları oturduğu yerden okumasını oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler...  Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Sayın milletvekilleri, Başkanlığın Genel Kurula diğer sunuşları vardır.

5 adet Meclis araştırması önergesi vardır; bunları sırasıyla okutup, bilgilerinize sunacağım.

İlk önergeyi okutuyorum:

IV. - BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI (Devam)

C) GENSORU, GENEL GÖRÜŞME, MECLİS SORUŞTURMASI VE MECLİS ARAŞTIRMASI ÖNERGELERİ

1.- Adana Milletvekili Atilla Başoğlu ve 21 milletvekilinin, devlet iç borçlanma senetlerinin halka arzıyla ilgili bazı iddiaların araştırılması amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/144)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

"Devlet iç borçlanma senetleri" olan hazine bonoları ve devlet tahvillerinin, günümüze kadar kimler tarafından satın alındığının, halka arzında şeffaflık ilkelerine riayet edilip edilmediğinin, kâğıtların herkesin erişimine müsait yöntemlerle arz edilip edilmediğinin, mevcut sistemin kayırmalara açık olup olmadığının ve geçmişte arz sırasında suiistimallerin yaşanıp yaşanmadığının tespit edilmesi amacıyla, Anayasanın 98 inci, İçtüzüğün 104 üncü ve 105 inci maddeleri gereğince Meclis araştırması yapılmasını saygılarımızla arz ederiz.

Gerekçe:

Yurdumuz yolsuzluk illetlinin elinde gün geçtikçe fakirleşmiş, suiistimaller gündelik yaşamın bir parçası haline gelmiştir. Milletimizin bu durumu kanıksamamaya kararlı iradesi, her alanda karşımıza çıkabilecek kayırmaların ve gücü kötüye kullanmaların hesabının sorulması yönünde tecelli etmektedir.

Devlet iç borçlanma senetlerinin halka arz edilmesinde birtakım suiistimallerle karşılaşıldığı, mevcut  sistemin, söz konusu kâğıtlara, devletine borç vermek yahut uygun yatırım şartlarından yararlanmak arzusunda bulunan herkes tarafından teminine müsaade etmediği gibi iddialarla karşılaşmaktayız. Bu iddiaların  doğruluğu halinde, senetlerin vadesi geldiğinde vergileriyle bu faizleri ödeyecek Türk Milleti aleyhine bir sebepsiz zenginleşme yaşanmakta olduğu muhakkaktır.

Bu Meclis araştırması söz konusu iddiaların doğruluğunun tespiti amacıyla hazırlanmıştır.

  1.- Atilla Başoğlu                                (Adana)

  2.- Ahmet Güryüz Ketenci                                (İstanbul)

  3.- Muharrem Kılıç                                (Malatya)

  4.- Halil Tiryaki                                 (Kırıkkale)

  5.- Mevlüt Coşkuner                                (Isparta)

  6.- Mehmet Ziya Yergök                                (Adana)

  7.- Mehmet Işık                                (Giresun)

  8.- V.Haşim Oral                                (Denizli)

  9.- Ali Rıza Bodur                                (İzmir)

10.- Mehmet Semerci                                (Aydın)

11.- Engin Altay                                (Sinop)

12.- Yılmaz Kaya                                (İzmir)

13.- Necati Uzdil                                (Osmaniye)

14.- Atilla Kart                                (Konya)

15.- Ufuk Özkan                                (Manisa)

16.- Ferit Mevlüt Aslanoğlu                                (Malatya)

17.- Orhan Ziya Diren                                (Tokat)

18.- Züheyir Amber                                (Hatay)

19.- Türkân Miçooğulları                                (İzmir)

20.- Ali Cumhur Yaka                                (Muğla)

21.- Ramazan Kerim Özkan                                (Burdur)

22.- Yavuz Altınorak                                (Kırklareli)

BAŞKAN - Bilgilerinize sunulmuştur.

Önerge gündemde yerini alacak  ve Meclis araştırması açılıp açılmaması konusundaki öngörüşme, sırası geldiğinde yapılacaktır.

İkinci önergeyi okutuyorum:

2.- Trabzon Milletvekili Cevdet Erdöl ve 27 milletvekilinin, TÜBİTAK'la ilgili malî ve idarî konulardaki bazı iddiaların araştırılması amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/145)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Türkiye'nin en önemli kurumlarından biri olan TÜBİTAK'a yönelik malî ve idarî konulardaki bazı iddialara açıklık getirmek amacıyla Anayasamızın 98 inci ve Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünün 104 ve 105 inci maddeleri gereğince Meclis araştırması açılmasını saygılarımızla arz ederiz.

Gerekçe:

Bilimsel kurumlarımızın başında gelen TÜBİTAK'a kimlerin araştırıcı ve danışmanlık yaptığı ve bunların ne kadar ücret aldığı, TÜBİTAK'ı denetleyen murakıpların kimler olduğu, TÜBİTAK üyelerinin ve murakıpların mal varlıklarında olan değişikliklerin neler olduğu, desteklenen projelerin neye göre belirlendiği, projelerde TÜBİTAK üyesi olup da kimlerin görev aldığı ve bunlara ödenen proje bedellerinin ne olduğu, TÜBİTAK'ın yaptığı ihalelerde usulsüzlük olup olmadığı gibi pek çok soru akla gelmektedir. TÜBİTAK'ın, Türkiye Büyük Millet Meclisi ve Sayıştayın denetimine tabi olmadığı bilinmektedir. Bu ve benzer çeşitli iddialara ve ithamlara maruz kalan kurumun Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından oluşturulacak bir komisyon marifetiyle incelenmesi çok yerinde bir tutum olacaktır.

  1- Cevdet Erdöl                                (Trabzon)

  2- Sadullah Ergin                                (Hatay)

  3- Sabri Varan                                (Gümüşhane)

  4- Mustafa Tuna                                (Ankara)

  5- Ekrem Erdem                                (İstanbul)

  6- Mehmet Emin Tutan                                (Bursa)

  7- Nihat Ergün                                (Kocaeli)

  8- Asım Aykan                                (Trabzon)

  9- Adem Baştürk                                (Kayseri)

10- Mehmet S. Tekelioğlu                                (İzmir)

11- Ahmet Büyükakkaşlar                                (Konya)

12- Halil Kaya                                (Van)

13- Mustafa Cumur                                (Trabzon)

14- Öner Ergenç                                (Siirt)

15- Şükrü Önder                                (Yalova)

16- Tevfik Ziyaeddin Akbulut                                (Tekirdağ)

17- Özkan Öksüz                                (Konya)

18- İbrahim Köşdere                                (Çanakkale)

19- Tevfik Akbak                                (Çankırı)

20- Ali Temür                                (Giresun)

21- Ahmet Yaşar                                (Aksaray)

22- Mustafa Demir                                (Samsun)

23- Mehmet Atilla Maraş                                (Şanlıurfa)

24- Yahya Akman                                (Şanlıurfa)

25- Mehmet Çerçi                                (Manisa)

26- Resul Tosun                                (Tokat)

27- Mustafa Ilıcalı                                (Erzurum)

28- Ali Aydın Dumanoğlu                                (Trabzon)

BAŞKAN - Bilgilerinize sunulmuştur.

Önerge gündemde yerini alacak ve Meclis araştırması açılıp açılmaması konusundaki öngörüşme, sırası geldiğinde yapılacaktır.

Üçüncü önergeyi okutuyorum:

3.- Sinop Milletvekili Engin Altay ve 29 milletvekilinin, kıyı balıkçılığındaki sorunların araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/146)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Ülkemizin büyük bir zenginlik kaynağı olarak potansiyel varlığını sürdüren deniz ürünleri, ülkemizin sahil bandında yaşayan yurttaşları için değerlendirilemeyen büyük bir ekonomik güç olarak bulunmaktadır.

Yurdumuzda kıyı balıkçılığı ile uğraşan yaklaşık 50 000 balıkçı, bu zengin potansiyel içinde bir büyük yoksulluk süreci içinde yaşamlarını idame ettirmektedirler.

Aileleri ile birlikte yaklaşık 300 000 yurttaşımızın, yaşadığı sorunları tespit ederek, çözüm yollarının bulunması amacıyla, Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünün 104 ve 105 inci maddeleri ve Anayasanın 98 inci maddesi gereğince, kıyı balıkçılığının sorunlarının araştırılması ile ilgili bir Meclis araştırması açılmasını arz ederiz.

  1- Engin Altay                                (Sinop)

  2- Hüseyin Güler                                (Mersin)

  3- Mahmut Yıldız                                (Şanlıurfa)

  4- Turan Tüysüz                                (Şanlıurfa)

  5- Kemal Demirel                                (Bursa)

  6- Ufuk Özkan                                (Manisa)

  7- Yavuz Altınorak                                (Kırklareli)

  8- Mehmet Kartal                                (Van)

  9- Onur Öymen                                (İstanbul)

10- Kemal Kılıçdaroğlu                                (İstanbul)

11- Şevket Arz                                (Trabzon)

12- Halil Akyüz                                (İstanbul)

13- N.Gaye Erbatur                                (Adana)

14- Mustafa Erdoğan Yetenç                                (Manisa)

15- Uğur Aksöz                                (Adana)

16- Muharrem Doğan                                (Mardin)

17- Ali Oksal                                (Mersin)

18- Mehmet Işık                                (Giresun)

19- İsmail Özay                                (Çanakkale)

20- Muharrem Toprak                                (İzmir)

21- Sedat Pekel                                (Balıkesir)

22- Mustafa Gazalcı                                (Denizli)

23- Özlem Çerçioğlu                                (Aydın)

24- Hasan Ören                                (Manisa)

25- Mehmet S. Kesimoğlu                                (Kırklareli)

26- Mehmet Sefa Sirmen                                (Kocaeli)

27- Ferit Mevlüt Aslanoğlu                                (Malatya)

28- Muharrem Kılıç                                (Malatya)

29- Ali Cumhur Yaka                                (Muğla)

30- Mevlüt Coşkuner                                (Isparta)

Gerekçe:

Türkiye, bir deniz ülkesidir. Denizlerimizin dışında da zengin iç sularına da sahip bir ülke olmamıza rağmen, beklenen su ürünleri üretim hedefi yakalanamamıştır. Dünya üretim sıralamasında 25-30 uncu sıralar arasında seyretmektedir. Oysa, var olan mevcut potansiyelimiz, ülkemizin dünya su ürünleri üretiminde ilk 20'lerde olmasını destekleyecek niteliktedir. Dünya su ürünleri üretiminin yüzde 90'ını, Türkiye'nin de içinde olduğu 36 ülke elinde bulundurmaktadır. Bu ülkelerden 30'unda açık deniz balıkçılığı yapılmaktadır.

Ülkemizde geniş bir balıkçılık faaliyeti mevcuttur. Denize çıkan tekneyle balık tutan 35 000, iç sularda 10 000, çiftliklerde 5 000 kişi balıkçılık işiyle çalışmaktadır. Yine balığa dayalı sektörlerde (pazarlama, taşımacılık, işletme ve değerlendirme, tekne yapımı vb sektörlerle birlikte) 3 000 000 dolayında yurttaşımız bu sektörden ekmek yemektedirler.

Kıyı uzunluğumuz 8 333 kilometredir ve 27 000 000 hektarlık su ürünleri üretim alanı mevcuttur.

Ülkemizde, yılda 600 000 ton balık üretilmektedir. Bunun yüzde 80-82'si denizlerden, yüzde 10'u göl, akarsu ve barajlardan, yüzde 8-9'u çiftliklerden yapılmaktadır.

Türkiye deniz balıkçılığı üretimi incelendiğinde, Devlet İstatistik Enstitüsü 2002 verilerine göre toplam balık üretimi 493 446 ton olup, bunun 251 818 tonu (yüzde 51) Doğu Karadeniz, 130 229 tonu (yüzde 26,4) Batı Karadeniz, 68 047 tonu (yüzde 13,7) Marmara, 32 559 tonu (yüzde 6,5) Ege ve 10 793 tonu (yüzde 2,1) Akdeniz'den karşılanmıştır. Karadeniz Bölgemiz, balık üretimimizin yüzde 78'lerini karşılamaktadır.

Deniz ürünleri üretiminin altyapısı ise başka bir sorun alanıdır. Balıkçı barınakları, balıkçılığın gelişmesinde çok önemli rol oynayan altyapı aracıdır. Gelişmiş ülkelerde balıkçı barınakları basit kıyı yapıları olarak düşünülmemekte, aksine, fonksiyonları ve kapasiteleri sürekli artırılan ve rasyonel bir yaklaşımla çevreyle uyumlu bir şekilde yürütülmektedir. Ülkemizde balıkçılıkla ilgili kıyı yapıları:

· Balıkçı limanları,

· Balıkçı barınakları,

· Barınma yerleri,

· Çekek yeri ,

· Balıkçı tersaneleri,

Gibi altyapı tesisleri yer almaktadır.

Balıkçı barınakları ve çekek yerleri, balıkçılık açısından gerekli kıyı yapılarıdır. Ancak, bu yapıların yapılmadan önce çok iyi bir önetüt safhasına gereksinim vardır. Yer seçimi, yapı tarzı, yapılan yerin korunma ve kullanımı çok önemlidir; fakat, mevcut yapıların pek çoğunun, politik kararlarla yapılması, istenilen faydayı sağlayamadıklarından anlaşılmaktadır. Bu anlayışla yapılan barınaklar, ancak, her sahilin önünü kapatma amacını taşır ve övünülecek politik duruş seyrettirmez.

Bir zenginlik kaynağı sayılan deniz ürünleri, bu sektörde çalışan 50 000 balıkçımız için yoksulluk kaynağı durumundadır.

Ülkemizdeki su ürünleri altyapısı ve yetişmiş insangücüne rağmen, balık üretiminin yeterli seviyeye ulaşamaması başlı başına bir sorundur. Türkiye, su kaynakları zengin bir ülkedir. Bu durumun nedenlerini araştırmak, çözüm üretmek, olması gereken miktarlara ulaşmak ve hepsinden önemlisi, bu işe emek veren yurttaşlarımızın alınterlerinin karşılıklarını almalarını sağlamak için bu araştırmanın açılmasının uygun olacağı düşünülmektedir.

BAŞKAN - Bilgilerinize sunulmuştur.

Önerge gündemde yerini alacak ve Meclis araştırması açılıp açılmaması konusundaki öngörüşme, sırası geldiğinde yapılacaktır.

Dördüncü önergeyi okutuyorum:

4.- Denizli Milletvekili Mustafa Gazalcı ve 64 milletvekilinin, Millî Eğitim Bakanlığındaki atama, yer değiştirme ve görevde yükselme uygulamalarıyla ilgili iddiaların araştırılması amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/147)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

1739 sayılı Millî Eğitim Temel Kanununun 56 ncı maddesi "eğitim ve öğretim hizmetlerinin, bu kanun hükümlerine göre devlet adına yürütülmesinden, gözetim ve denetiminden Millî Eğitim Bakanlığı sorumludur" der. Yine aynı yasanın 45 inci maddesine göre "hangi derece ve türdeki eğitim ve öğretim, teftiş ve yönetim görevlerine, hangi seviye ve alanda öğrenim görmüş olanların ne gibi şartlarla seçilebilecekleri yönetmelikle düzenlenir."

59 uncu hükümet döneminde işbaşına gelen Millî Eğitim Bakanı Sayın Hüseyin Çelik'in uygulamaları, özellikle yönetici atama ve yer değiştirme tutumuyla eğitim barışını bozmuştur. Bakanlık merkez örgütünde, birimlerde, il, ilçe millî eğitim müdürlüklerinde, okul müdürlüklerinde hukuku, yönetmelikleri, kuralları çiğneyerek görülmedik değişiklikler yapmıştır. Talim Terbiye Kurulundan 167 uzman, Eğitim Teknolojileri Genel Müdürlüğünden 70 yönetici bir çırpıda görevlerinden uzaklaştırılmıştır. Bakanlık üst örgütünde üst düzey görev yapmış yöneticileri emekliye zorlamak için yüzlerce kilometre uzaklara görevlendirme yapmıştır.

Yıllardır Millî Eğitim Bakanlarının kullanmadığı 657 sayılı Yasanın 76 ncı maddesini kullanmıştır. Bakan oluruna dayanarak sorgu, savunma almadan, eş durumunu gözönüne almadan kıyım yapmıştır.

Millî Eğitim Bakanlığında atama, yer değiştirme, yükselme ve değerlendirme, bu konuda hazırlanmış yönetmeliğe göre yapılır. Millî Eğitim Bakanı Sayın Hüseyin Çelik, göreve geldikten sonra yaptığı açıklamalarda, bu kuralların bağlayıcılığından yakınmış, ilgili yasayı ve yönetmeliği değiştirmiştir. Bu yapılan yönetmelik değişikliğine bile uymadığı için birçok yönetici idarî mahkemelerden durdurma kararı almıştır. İdarî mahkemelerin kararlarına uyuyormuş gibi davranmış, geçici bir süre işe başlatılanlar sonra yeniden görevden alınmıştır.

Eğitim, ülkemizin geleceğidir. Öğretmenlerin ve eğitim yöneticilerinin çocuklarımızı nitelikli yetiştirebilmesi için iş güvenliği içinde görev yapması gerekir.Öğretmenlerin ve eğitim yöneticilerinin, isteği dışında, keyfî bir biçimde yerlerinden uzaklaştırılması eğitim öğretimi aksatmakta, ödenen yolluklarla devlet zarara sokulmaktadır.

Millî Eğitim Bakanlığındaki keyfî atamalar eğitim barışını bozmaktan öte, kaygı verici bir kadrolaşmaya dönüşmüştür. Bu durum, Anayasada ve Millî Eğitim Temel Kanununda öngörülen öğretim birliği içinde verilecek laik, demokratik ve bilimsel eğitimi aksatmaktadır.

Yukarıdaki gerekçelerden dolayı, Millî Eğitim Bakanlığındaki atama, yer değiştirme ve bu konudaki uygulamalarla ilgili, Anayasanın 98 inci maddesi ve TBMM İçtüzüğünün 104 ve 105 inci maddelerine göre Meclis araştırması açılmasını diliyoruz.

Saygılarımızla.

  1- Mustafa Gazalcı                                (Denizli)

  2- V. Haşim Oral                                (Denizli)

  3- Gürol Ergin                                (Muğla)

  4- Halil Tiryaki                                (Kırıkkale)

  5- Mevlüt Coşkuner                                (Isparta)

  6- Ali Cumhur Yaka                                (Muğla)

  7- Muzaffer R. Kurtulmuşoğlu                                (Ankara)

  8- Gökhan Durgun                                (Hatay)

  9- Atilla Başoğlu                                (Adana)

10- Yılmaz Kaya                                (İzmir)

11- Muharrem Kılıç                                (Malatya)

12- Mehmet Kartal                                (Van)

13- Selami Yiğit                                (Kars)

14- Muharrem Toprak                                (İzmir)

15- Mehmet Vedat Melik                                (Şanlıurfa)

16- Züheyir Amber                                (Hatay)

17- Erdal Karademir                                (İzmir)

18- Feridun Ayvazoğlu                                (Çorum)

19- Zekeriya Akıncı                                (Ankara)

20- N. Gaye Erbatur                                (Adana)

21- Ufuk Özkan                                (Manisa)

22- Nuri Çilingir                                (Manisa)

23- Osman Kaptan                                (Antalya)

24- Ayşe Gülsün Bilgehan                                (Ankara)

25- Atila Emek                                (Antalya)

26- Hüseyin Ekmekcioğlu                                 (Antalya)

27- Ali Oksal                                (Mersin)

28- Uğur Aksöz                                (Adana)

29- Osman Özcan                                 (Antalya)

30- Mehmet Parlakyiğit                                (Kahramanmaraş)

31- Atilla Kart                                (Konya)

32- Mehmet Mesut Özakcan                                (Aydın)

33- Turan Tüysüz                                (Şanlıurfa)

34- Muhmet U. Neşşar                                (Denizli)

35- Zeynep Damla Gürel                                (İstanbul)

36- Tuncay Ercenk                                (Antalya)

37- Hasan Ören                                (Manisa)

38- Özlem Çerçioğlu                                (Aydın)

39- Mehmet Işık                                (Giresun)

40- İsmail Özay                                (Çanakkale)

41- Engin Altay                                (Sinop)

42- Sedat Pekel                                (Balıkesir)

43- Halil Akyüz                                (İstanbul)

44- Şevket Arz                                (Trabzon)

45- Yakup Kepenek                                (Ankara)

46- Salih Gün                                (Kocaeli)

47- Ensar Öğüt                                (Ardahan)

48- Mehmet Boztaş                                (Aydın)

49- Mehmet Küçükaşık                                (Bursa)

50- İlyas Sezai Önder                                (Samsun)

51- Nurettin Sözen                                (Sıvas)

52- Onur Öymen                                (İstanbul)

53- Tacidar Seyhan                                (Adana)

54- İzzet Çetin                                (Kocaeli)

55- Kemal Kılıçdaroğlu                                 (İstanbul)

56- Mehmet Sefa Sirmen                                (Kocaeli)

57- Güldal Okuducu                                (İstanbul)

58- Nadir Saraç                                (Zonguldak)

59- Ali Arslan                                (Muğla)

60- Ali Rıza Bodur                                (İzmir)

61- Mehmet Ziya Yergök                                (Adana)

62- Ahmet Yılmazkaya                                (Gaziantep)

63- Mustafa Yılmaz                                (Gaziantep)

64- Orhan Ziya Diren                                (Tokat)

65- Muharrem İnce                                (Yalova)

BAŞKAN - Bilgilerinize sunulmuştur.

Önerge gündemde yerini alacak ve Meclis araştırması açılıp açılmaması konusundaki öngörüşme, sırası geldiğinde yapılacaktır.

Son önergeyi okutuyorum:

5.- Ankara Milletvekili Oya Araslı ve 22 milletvekilinin, töre cinayetleri görünümündeki kadına yönelik şiddet hareketlerinin nedenlerinin araştırılarak engelleyici önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/148)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

"Namus cinayeti" veya "töre cinayeti" olarak adlandırılan cinayetler, toplumda kendilerine biçilmiş rollerin veya kişiye, topluma, yöreye ve zamana göre değişen ahlakî normların dışına çıktığı varsayılan kız çocuklarına ve kadınlara yöneltilen en zalim şiddet türüdür.

Töre cinayetleri, İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi, Kadınlara Karşı Her Türlü Ayırımcılığın Önlenmesi Sözleşmesi, Çocuk Hakları Sözleşmesi hükümlerine de aykırı bir uygulamadır.

Dünyada her yıl sayısız kadın, töre cinayetlerine kurban gitmektedir. Töre cinayetlerinin bir kısmına intihar veya kaza süsü verilmesi veya çeşitli şekillerde örtbas edilmesi, töre cinayetlerinin sayısının sağlıklı bir biçimde belirlenmesini güçleştirmektedir.

Türkiye de, töre cinayetlerinin yaygın biçimde işlendiği ülkeler arasında yer almaktadır.

Bu durum, ülkemizin uluslararası platformlarda eleştirilmesine, gelişme düzeyi kendisinin çok altındaki ülkelerle aynı düzeyde görülmesine ve uyarılarak, töre cinayetlerini ortadan kaldırmak için önlem almaya davet edilmesine yol açmaktadır.

Bu cinayetlerin önlenmesi, hem kadınlarımızın insan haklarının güvence altına alınması hem de ülkemizin çağdaş bir görünüm vermesi bakımından gereklidir. Bu gereğin yerine getirilmesi için de, öncelikle sorunu yaratan nedenler belirlenmeli ve buna göre çözümler geliştirilmelidir.

Bunun sağlanabilmesi amacıyla, ülkemizde töre cinayetleri görünümündeki kadına yönelik şiddet hareketlerinin nedenlerinin ve bu tür hareketleri engelleyici önlemlerin belirlenmesi için, Anayasanın 98 inci ve TBMM İçtüzüğünün 104 ve 105 inci maddelerine göre Meclis araştırması açılmasını dileriz.

Saygılarımızla.

  1- Oya Araslı                                (Ankara)

  2- Sıdıka Sarıbekir                                (İstanbul)

  3- Feridun Ayvazoğlu                                (Çorum)

  4- Esat Canan                                (Hakkâri)

  5- Bihlun Tamaylıgil                                (İstanbul)

  6- Mehmet Ziya Yergök                                (Adana)

  7- Muharrem Kılıç                                (Malatya)

  8- Orhan Eraslan                                (Niğde)

  9- Ferit Mevlüt Aslanoğlu                                (Malatya)

10- Kemal Demirel                                (Bursa)

11- Ufuk Özkan                                (Manisa)

12- Birgen Keleş                                (İstanbul)

13- Osman Coşkunoğlu                                (Uşak)

14- Osman Kaptan                                (Antalya)

15- Hakkı Akalın                                (İzmir)

16- Yakup Kepenek                                (Ankara)

17- Gürol Ergin                                (Muğla)

18- Mehmet Mesut Özakcan                                 (Aydın)

19- Ali Kemal Deveciler                                (Balıkesir)

20- Mehmet Akif Hamzaçebi                                (Trabzon)

21- İzzet Çetin                                (Kocaeli)

22- Kemal Kılıçdaroğlu                                (İstanbul)

23- Erol Tınastepe                                (Erzincan)

BAŞKAN - Bilgilerinize sunulmuştur.

Önerge gündemde yerini alacak ve Meclis araştırması açılıp açılmaması konusundaki öngörüşme, sırası geldiğinde yapılacaktır.

1 adet Meclis soruşturması önergesi vardır; önerge bastırılıp sayın üyelere dağıtılmıştır.

Şimdi, Meclis soruşturması önergesini okutup bilgilerinize sunacağım.

6.- İstanbul Milletvekili Hüseyin Besli ve 58 milletvekilinin, Türkbank ihalesi sürecinde malın satımında ve değerinde fesat oluşturacak ilişki ve görüşmelere girdikleri ve bu fiillerinin Türk Ceza Kanununun 205 inci maddesine uyduğu iddiasıyla eski Başbakan A. Mesut Yılmaz ve Devlet eski Bakanı Güneş Taner haklarında Meclis soruşturması açılmasına ilişkin önergesi (9/5)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Türkiye'nin yakın geçmişinde kamuoyuna mal olmuş skandallerle ülkemizi iki büyük ekonomik kriz batağına sürükleyen yolsuzlukların en önemli simgelerinden birisi, Türkbank ihalesidir. Siyasîlerin merkezinde olduğu bu çok tartışılan skandalin siyasî boyutunun aydınlatılması ve varsa sorumlularının bağımsız yargı önünde hesap vermesi, Türk siyasetinin üzerine bu olayla düşen şaibenin temizlenmesi için zorunludur.

Yüce Meclisin kararıyla görev yapan "yolsuzlukların sebeplerinin, sosyal ve ekonomik boyutlarının araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla kurulan Meclis Araştırma Komisyonu (10/9)", raporunda, yeni belge ve delillerin ışığında bu olaya geniş biçimde yer vermiştir. Söz konusu raporda ayrıntılı olarak açıklandığı üzere;

4.8.1998 tarihinde yapılan açık artırmada; ihale, 600 000 000 ABD dolarıyla en yüksek teklifi veren Korkmaz Yiğit İnşaat Taahhüt ve Ticaret AŞ üzerinde kalmıştır.

TMSF, TC Başbakanlık Hazine Müsteşarlığı Banka ve Kambiyo Genel Müdürlüğüne yazdığı 4.8.1998 günlü, 84623 sayılı yazıyla devir işlemleri için izin istemiştir.

TMSF tarafından, açık artırma sonucunda ihaleyi kazandığı açıklanan Korkmaz Yiğit İnşaat Taahhüt ve Ticaret AŞ'ne bir yazı yazılarak; 21.8.1998 tarihinde firmadan alınan taahhütnamenin metni belirtilmiş ve ihale bedelinin peşinatını teşkil eden en az 240 000 000 Amerikan Dolarının peşin ödenmesi, vadeli ödenecek tutarlar, işin faizlerini de içerecek şekilde 414 000 000 Amerikan Doları tutarındaki teminat mektuplarının teslimi istenmiş ve hisse devrinin imzalanması için 8.12.1998 tarihine kadar süre verilmiştir.

İhale sürecinde dikkati çeken hususlardan birisi de, teklif veren grupların Emniyet Genel Müdürlüğü tarafından araştırılması sürecidir. TMSF, bu dönemde yazılı medya tarafından da sıkça gündeme taşınan ihaleye fesat karıştırma ve mafya haberleri nedeniyle 24.6.1998 tarihinde Emniyet Genel Müdürlüğüne bir yazı yazarak,  ihalenin spekülasyondan uzak ve şeffaf bir şekilde gerçekleştirilmesini teminen bu haberlerin doğru olup olmadığı konusunda bilgi istemiştir. Emniyet Genel Müdürlüğünün TMSF'ye yazdığı, ihale günü olan 4.8.1998 tarihini taşıyan yazı, ihalenin  sonuçlanmasından yarım saat sonra TSMF'ye ulaşmıştır. İhaleye katılan söz konusu diğer grupların, halen yurt dışında bulunan ve aranan organize suç liderleri ve elemanları tarafından tehdit edildikleri, ihalenin Korkmaz Yiğit lehine sonuçlanması için diğer firmaların baskıya maruz kaldıkları ve bazı firma sahiplerinin bu kişilerle yakın ilişki içerisinde olduklarına ilişkin bilgiler yer almıştır. Bütün bu olaylar sonrasında, Bakanlık makamının 13.10.1998 ve 98/1822 sayılı onayı ile, hisse devri işlemlerinin soruşturma tamamlanıncaya kadar durdurulması uygun görülmüş ve bu karar 14.10.1998 günlü, 68627 sayılı yazı ile TMSF'ye tebliğ edilmiştir.

Devlet Bakanlığı ve Başbakan Yardımcılığı makamının 19.2.1999 günlü, 12057 sayılı oluru uyarınca, TMSF'ye ait yüzde 84,52 oranındaki hissenin Korkmaz Yiğit İnşaat Taahhüt ve Ticaret AŞ'ne devrine ilişkin olarak Devlet Bakanlığı makamının 8.9.1998 günlü, 5388 sayılı oluru ile verdiği izin iptal edilmiştir.

Eski Başbakan Mesut Yılmaz, komisyon önündeki beyanlarında, ihaleyi yapanların ve ihaleye katılanların kendisi tarafından yönlendirildiğini kabul etmiştir.

Oysa, ihale komisyonunun görev ve yetkisindeki işleri bir başka organ, kişi ve yürütme organı üyelerinin üstlenmesi mümkün değildir. Dönemin başbakanı ve ilgili bakanın komisyonu aşarak ihaleye katılacak olanlarla görüşmeleri ve fiyat konuşmaları, ihalenin amacı ve usulü ne olursa olsun hukukdışıdır.

Ayrıca, bir üyenin sorusu üzerine, eski Başbakanlardan Tansu Çiller hakkında özellikle mal marlığı ve kendisi hakkında Türkbank konusuyla ilgili olarak kurulan komisyonların karşılıklı aklama kararları hakkında "... Ama, kendi  aralarında, arkadaşlarımız, komisyon üyeleri, grup başkanvekilleri istişare etmişler ve bu meselenin bir siyasî istismar konusu yapıldığını, siyasî polemik malzemesi olarak kullanılacağını, tam seçimler öncesinde buna mahal vermeme konusunda anlaşmışlar ve dediğiniz gibi, hakikaten, karşılıklı olarak oy kullanmak suretiyle bu komisyonların o şekilde karar almasını sağlamışlar. Bunda benim ne bilgim oldu, ne dahlim oldu" şeklinde beyanlarda bulunmuş, dolayısıyla, soruşturma komisyonunun kararının siyasî nitelikli bir karar olduğunu zımnen kabul etmiştir.

TMSF yönetiminin, Emniyet Genel Müdürlüğünden aldığı 4.8.1998 tarih ve 3399 sayılı, ihaleye fesat karıştığı, Korkmaz Yiğit'in Alaattin Çakıcı'yla ilişkisi olduğu yönünde istihbarat notu ortada iken, ihaleyle ilgili olarak herhangi bir işlem yapmaması da ayrıca dikkat çekicidir. Aynı bilgi notunun Başbakanlığa da iletilmesine rağmen kaybolması ve bu kozmik yazıyı yitiren memur hakkında disiplin soruşturması dahi yapılmadığı gibi, sonradan, dönemin Başbakanı Mesut Yılmaz'ın Özel Kalem Müdürü olması da bilgi dahilindedir.

Bu itibarla, 4.8.1998 tarihinde ihalenin gerçekleştiği, bu ihaleden sonra hem Rekabet Kurulundan hem de Hazineden onay ve izin alındığı ve bu izne istinaden, 17.9.1998 tarihinde bu ihalenin onaylandığı ortaya çıkmıştır. Oysa, Alaattin Çakıcı ve Korkmaz Yiğit arasındaki konuşmayı içeren kaset olayının gündeme gelmesi üzerine, sanki ihale onaylanmamış gibi, ihalenin iptal edilmesi düşündürücüdür. Gerçekten, kasetler ortaya çıkmamış ya da kasetlerdeki ifadeler kamuoyuna yansımamış olsa, ihalenin iptali söz konusu olmayacaktı. Ancak, bu kasetler, Başbakanın konunun araştırılmasına yönelik talimatları sonucu ortaya çıkmamıştır.

Hazine Müsteşarlığı Banka ve Kambiyo Müdürlüğü çıkışlı ve Bakanlık makamına muhatap 31.8.1998, 1.9.1998 ve yine 1.9.1998 günlü Banka ve Kambiyo Genel Müdürü tarafından imzalandıktan sonra tekemmül etmeyen 3 adet onay taslaklarında; Korkmaz Yiğit İnşaat AŞ' nin aktif varlıklarının önemli bir bölümünün yabancı kaynaklarla finanse edildiği, Türkbankın ihale bedeli ve taahhüt edilen sermayenin aynı süre içerisinde şirketin sağlayacağı kredilerden veya kendi kaynaklarından karşılamasının mümkün görülmediği, ayrıca, bankanın satışında ihaleye fesat karıştırıldığı ve ihaleye giren kişilerin emniyet güçlerince aranan bazı kişilerin tehditlerine maruz kaldığı yönünde basında çeşitli haberlerin yer aldığı, Bankalar Kanununun 5 inci maddesinde banka ortaklarının ihaleye fesat karıştırma suçunu işlememiş olmalarının amir olduğu, her ne kadar basında yer alan iddialar mahkeme kararıyla sabit olmasa da, belirtilen hüküm dolayısıyla, bu aşamada banka devir izni verilmesine ihtiyatla yaklaşılması gerektiğinin belirtilmesi, Banka ve Kambiyo Genel Müdürlüğünün, Korkmaz Yiğit'in satın aldığı hisselere devir izni verilmesi yönünde başlangıçta ciddî çekincelerinin bulunduğu ortaya çıkmaktadır.

Ancak, akabinde, 4.9.1998 günlü hisse devirlerine izin verilen Bakan olurunda ise; Korkmaz Yiğit İnşaat AŞ'nin ödeme gücüne ve ihaleye fesat karıştırıldığına ilişkin hususlara değinilmeden ve alt birimlerce paraflanmadan (dosyada paraflı nüsha bulunmamıştır) doğrudan Hazine Müsteşarı ve Bakanı imzalı 4.9.1998 günlü olur hazırlandığı ve hisse devirlerine bazı taahhütler alınarak izin verildiği görülmektedir.

Bundan, alt kademe bürokratların bu ihaleyle ilgili olarak hisse devir onayına paraf koymayarak ihaleye fesat karıştığı inançlarını ortaya koydukları ve Hazine bürokratlarının ihaleye fesat karıştırıldığını onaya sundukları, Devlet Bakanı Güneş Taner'e bildirdikleri anlaşılmaktadır.

Türkbank ihalesiyle ilgili olarak; 20 nci Yasama Döneminde (9/43) esas numaralı Soruşturma Komisyonu kurularak, soruşturma sonucunda, 8/7 oy çokluğuyla TCK 240 ıncı maddesi uyarınca görevin kötüye kullanılması suçundan Yüce Divana sevkine gerek olmadığına dair kararla sonuçlandırılmış ise de;

İhaleye ilişkin Devlet Denetleme Kurulu raporunun Meclis Soruşturma Komisyonunun kararından sonraki bir tarihe rastlaması, yine ihale sürecinde Mesut Yılmaz ve Güneş Taner'in söz ve eylemlerinin ihaleye müdahale anlamını taşıdığı açık olduğundan ve sonradan elde edilen yeni deliller ve Araştırma Komisyonunca bilgisine başvurulan Mesut Yılmaz'ın kusurlu olduğuna dair zimnî beyanlarıyla,

Korkmaz Yiğit ve Hayyam Gariboğlu ve Güneş Taner'in cevapları doğrultusunda, Araştırma Komisyonu raporunda yer alan belge ve bilgilerden,

Başbakan ve ilgili bakanın "500 000 000 dolardan aşağı verirseniz iptal ederim" diyerek ihaleye direkt müdahalede bulundukları, ihaleye katılanlardan biri hariç hepsiyle görüştükleri, birinden aldığı bilgiyi bir başkasına aktardıkları açıkça anlaşılmakta olup,

Bu haliyle, mülkiyeti TMSF'na ait olması sebebiyle devlet malı olduğundan kuşku bulunmayan Türkbankın ihalesinde (kapalı teklif usulü artırma) anlatılan şekildeki eylemlerde, ihale sürecinde, malın satımında ve değerinde fesat oluşturacak ilişki ve görüşmelere girilmesi şeklinde gerçekleşen fiilleri, Mesut Yılmaz ve Güneş Taner bakımından, ilk soruşturma talebinde olduğu gibi görevi kötüye kullanma olarak değil TCK'nun 205 inci maddesi kapsamında değerlendirmesi gerekmektedir.

Bu nedenlerle, dönemin Başbakanı Mesut Yılmaz ve Hazineden sorumlu Devlet Bakanı Güneş Taner haklarında TCK 205 inci maddesinde tarif edilen devlet hesabına yapılan alım-satıma fesat karıştırma fiilinden Anayasanın 100, İçtüzüğün 107 nci maddeleri uyarınca Meclis Soruşturması açılmasını arz ve teklif ederiz.

  1- Hüseyin Besli                                (İstanbul)

  2- Ömer Çelik                                (Adana)

  3- Egemen Bağış                                (İstanbul)

  4- Polat Türkmen                                (Zonguldak)

  5- Murat Yıldırım                                (Çorum)

  6- Sedat Kızılcıklı                                (Bursa)

  7- Cemal Yılmaz Demir                                (Samsun)

  8- Ekrem Erdem                                (İstanbul)

  9- Maliki Ejder Arvas                                (Van)

10- A. Yekta Haydaroğlu                                (Van)

11- Halil Kaya                                (Van)

12- Mustafa Cumur                                (Trabzon)

13- Zülfükar İzol                                (Şanlıurfa)

14- Mehmet Özlek                                (Şanlıurfa)

15- Mehmet Faruk Bayrak                                (Şanlıurfa)

16- Fuat Ölmeztoprak                                (Malatya)

17- Fahri Keskin                                 (Eskişehir)

18- Mehmet Daniş                                (Çanakkale)

19- Enver Yılmaz                                (Ordu)

20- Suat Kılıç                                (Samsun)

21- Abdullah Çalışkan                                (Adana)

22- Kemalettin Göktaş                                (Trabzon)

23- Şaban Dişli                                (Sakarya)

24- Burhan Kuzu                                (İstanbul)

25- Soner Aksoy                                (Kütahya)

26- Mahfuz Güler                                (Bingöl)

27- Yahya Akman                                (Şanlıurfa)

28- T. Ziyaeddin Akbulut                                  (Tekirdağ)

29- Adem Baştürk                                (Kayseri)

30- Tayyar Altıkulaç                                (İstanbul)

31- A. Münir Erkal                                (Malatya)

32- Halil Ürün                                (Konya)

33- Ahmet Rıza Acar                                (Aydın)

34- Faruk Koca                                (Ankara)

35- Şemsettin Murat                                (Elazığ)

36- M. Fehmi Uyanık                                (Diyarbakır)

37- Feyzi Berdibek                                (Bingöl)

38- Abdurrahim Aksoy                                (Bitlis)

39- Mehmet Özyol                                (Adıyaman)

40- M. Kerim Yıldız                                (Ağrı)

41- A. Yüksel Kavuştu                                (Çorum)

42- Remziye Öztoprak                                (Ankara)

43- Cahit Can                                (Sinop)

44- Hüsnü Ordu                                (Kütahya)

45- Temel Yılmaz                                (Gümüşhane)

46- Ali Temür                                (Giresun)

47- Hasan Aydın                                (Giresun)

48- Mehmet Sarı                                (Osmaniye)

49- Nurettin Aktaş                                (Gaziantep)

50-  Hasan Murat Mercan                                (Eskişehir)

51- Ahmet Koca                                (Afyon)

52- Yaşar Yakış                                (Düzce)

53- Ümmet Kandoğan                                (Denizli)

54- Doğan Topaloğlu                                (Ankara)

55- Muzaffer Baştopçu                                (Kocaeli)

56- İlyas Çakır                                (Rize)

57- Vahit Kiler                                (Bitlis)

58- Ali Öğüten                                (Karabük)

59- İsmail Özgün                                 (Balıkesir)

BAŞKAN - Bilgilerinize sunulmuştur.

Anayasanın 100 üncü maddesinde ifade olunan "Meclis, bu istemi en geç bir ay içinde görüşür ve karara bağlar" hükmü uyarınca, soruşturma önergesinin görüşülme gününe dair Danışma Kurulu önerisi, daha sonra Genel Kurulun onayına sunulacaktır.

Sayın milletvekilleri, gündemin "Kanun Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler" kısmına geçiyoruz

V. - KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN

GELEN DİĞER İŞLER

1.- Adlî Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Bölge Adliye Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yetkileri Hakkında Kanun Tasarısı ve Adalet Komisyonu Raporu (1/521) (S. Sayısı: 146)

2.- Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Tasarısı ve Adalet Komisyonu Raporu (1/523) (S. Sayısı: 152)

BAŞKAN - Adlî Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Bölge Adliye Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yetkileri Hakkında Kanun Tasarısı ile Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Tasarısının geri alınan maddeleriyle ilgili komisyon raporları henüz gelmediğinden, tasarıların görüşmelerini erteliyoruz.

Millî Eğitim Temel Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında 31.7.2003 Tarihli ve 4967 Sayılı Kanun ve Anayasanın 89 uncu maddesi gereğince Cumhurbaşkanınca bir daha görüşülmek üzere geri gönderme tezkeresi ve Plan ve Bütçe Komisyonu raporunun müzakeresine başlayacağız.

3.- Millî Eğitim Temel Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında 31.7.2003 tarihli ve 4967 sayılı Kanun ve Anayasanın 89 uncu maddesi gereğince Cumhurbaşkanınca bir daha görüşülmek üzere geri gönderme tezkeresi ve Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (1/658) (S. Sayısı: 277)

BAŞKAN - Komisyon?.. Yok.

Ertelenmiştir.

Akdeniz'de Tehlikeli Atıkların Sınırötesi Hareketleri ve Bertarafından Kaynaklanan Kirliliğin Önlenmesi Protokolünün Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ile Çevre ve Dışişleri Komisyonları raporlarının müzakeresine başlayacağız.

4.- Akdeniz'de Tehlikeli Atıkların Sınırötesi Hareketleri ve Bertarafından Kaynaklanan Kirliliğin Önlenmesi Protokolünün Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ile Çevre ve Dışişleri Komisyonları Raporları (1/406) (S. Sayısı: 94'e 1 inci Ek)

BAŞKAN - Komisyon ve Hükümet?.. Yok.

Sayın Grup Başkanvekilleri?..

EYÜP FATSA (Ordu) - Sayın Başkan, Komisyon ve Hükümet yok...

ALİ TOPUZ (İstanbul) - Sayın Başkan, devam etmenin bir yararı yok.

BAŞKAN - Evet, mutabakatınız var; devam edemiyoruz.

Komisyon ve Hükümet temsilcileri yok.

Sözlü soru önergeleri ile diğer denetim konularını sırasıyla görüşmek için, 2 Aralık 2003 Salı günü saat 15.00'te toplanmak üzere, birleşimi kapatıyorum.

Hepinizin bayramını Başkanlık Divanı adına kutluyorum; sağlık ve mutluluklar diliyorum.

 

Kapanma Saati : 18.35