DÖNEM
: 22 CİLT : 31 YASAMA YILI : 2
T. B. M. M.
TUTANAK DERGİSİ
20 nci Birleşim
19 Kasım 2003 Çarşamba
İ
Ç İ N D E K İ L E R
Sayfa
I. - GEÇEN TUTANAK
ÖZETİ
II. - GELEN KÂĞITLAR
III. -
BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A)
GÜNDEMDIŞI KONUŞMALAR
1. - İçişleri Bakanı Abdülkadir Aksu'nun,
İstanbul'da iki ayrı sinagogda meydana gelen bombalama olaylarına ve
sonrasındaki gelişmelere ilişkin açıklaması ve CHP İstanbul Milletvekili Hasan
Fehmi Güneş ve AK Parti Tekirdağ Milletvekili Ziyaeddin Akbulut'un grupları,
Iğdır Milletvekili Dursun Akdemir'in şahsı adına konuşmaları
2. - Mardin Milletvekili Mehmet Beşir
Hamidi'nin, Mardin'in düşman işgalinden kurtarılış yıldönümüne; ilin, tarihî ve
sosyal özellikleri ile ekonomik sorunlarına ve alınması gereken tedbirlere
ilişkin gündemdışı konuşması
3. - İzmir Milletvekili Vezir Akdemir'in,
gençliğin sorunlarına, işsizlik problemine ve gelecekten beklentilerine ilişkin
gündemdışı konuşması ve Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Mehmet Ali
Şahin'in cevabı
4. - Erzurum Milletvekili Muzaffer
Gülyurt'un, bilimsel diş hekimliğinin 95 inci kuruluş yıldönümüne ve Ağız ve
Diş Sağlığı Haftasına ilişkin gündemdışı konuşması
B)
TEZKERELER VE ÖNERGELER
1. - İtalya Milletvekilleri Meclisi Dışişleri
Komisyonu Başkanlığındaki heyetin, Türkiye Büyük Millet Meclisinin konuğu
olarak resmî temaslarda bulunmak üzere ülkemizi ziyaretinin uygun bulunduğuna
ilişkin Başkanlık tezkeresi (3/399)
2. - İzmir Milletvekili Nükhet Hotar
Göksel'in Avrupa Birliği Uyum Komisyonu üyeliğinden çekildiğine ilişkin
önergesi (4/124)
C) Gensoru, Genel Görüşme, Meclİs SoruşturmasI ve
Meclİs AraştIrmasI Önergelerİ
1. - Trabzon Milletvekili Asım Aykan ve 20
milletvekilinin, mülkî amirlerin aslî görevlerine yeterli zaman ayıramamalarının
nedenlerinin araştırılarak, alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla
Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/142)
2. - Bursa Milletvekili Zafer Hıdıroğlu ve
26 milletvekilinin, bedelsiz tahsis edilen kamuya ait gayrimenkullerin tespiti,
tahsis şartları ve tahsis amaçlarına uygun kullanılıp kullanılmadığının
araştırılarak, alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/143)
IV. -
SEÇİMLER
A) Komİsyonlarda AçIk Bulunan Üyelİklere Seçİm
1. - Avrupa Birliği Uyum Komisyonunda açık
bulunan üyeliğe seçim
V. - KANUN
TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER
1. - Adlî Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile
Bölge Adliye Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yetkileri Hakkında Kanun Tasarısı
ve Adalet Komisyonu Raporu (1/521) (S. Sayısı: 146)
2. - Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununda
Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Tasarısı ve Adalet Komisyonu Raporu
(1/523) (S. Sayısı: 152)
3. - Karayolları Genel Müdürlüğünce Yapılacak
Bölünmüş Yol İnşasında Uygulanacak Usul ve Esaslar Hakkında Kanun Tasarısı ve
Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonu Raporu (1/687) (S. Sayısı:
276)
4. - 2003 Malî Yılı Bütçe Kanunu ile Bağlı
Cetvellerinde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ve Plan ve Bütçe
Komisyonu Raporu (1/698) (S. Sayısı: 280)
VI. -
SORULAR VE CEVAPLAR
A) YazIlI Sorular ve CevaplarI
1. - Edirne Milletvekili Necdet Budak'ın,
kömür yardımı uygulamasına ilişkin Başbakandan sorusu ve Enerji ve Tabiî
Kaynaklar Bakanı Mehmet Hilmi Güler'in cevabı (7/1286)
2. - İzmir Milletvekili Muharrem
Toprak'ın, Irak'a asker gönderilmesi kararına ilişkin Başbakandan sorusu ve
Dışişleri Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Abdullah Gül'ün cevabı (7/1292)
3. - İstanbul Milletvekili Emin Şirin'in,
Özelleştirme Yüksek Kurulunun Doğan Petrol Yatırımları AŞ'ye uyguladığı ödeme
planına ilişkin Başbakandan sorusu ve Maliye Bakanı Kemal Unakıtan'ın cevabı
(7/1305)
4. - İzmir Milletvekili Muharrem
Toprak'ın, üniversite öğrencilerine burs olanakları sağlanmasına ve kötü
alışkanlıklardan kurtarmak için ne gibi önlemler alınacağına ilişkin
Başbakandan sorusu ve Millî Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik'in cevabı (7/1310)
5. - İstanbul Milletvekili Emin Şirin'in,
Habur sınır kapısındaki bir yazı ile Talabani ve Barzani'nin Türkiye'deki
temsilciliklerine ilişkin Başbakandan sorusu ve Dışişleri Bakanı ve Başbakan
Yardımcısı Abdullah Gül'ün cevabı (7/1323)
6. - Adana Milletvekili Kemal Sağ'ın,
Adana'nın, Tufanbeyli İlçesindeki liselerdeki öğretmen açığına ilişkin sorusu
ve Millî Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik'in cevabı (7/1326)
7. - Adana Milletvekili Atilla
Başoğlu'nun, Yozgat-Yenifakılı Cumhuriyet İlköğretim Okulu öğrencilerinin çürük
raporu verilen binada eğitim gördükleri iddiasına ilişkin sorusu ve Millî Eğitim
Bakanı Hüseyin Çelik'in cevabı (7/1336)
8. - Konya Milletvekili Atilla Kart'ın,
Manavgat suyunun kullanımına ve Kulu-Cihanbeyli-Altınekin bölgesinin
sulanmasına ilişkin Başbakandan sorusu ve Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanı
Mehmet Hilmi Güler'in cevabı (7/1345)
9. - Edirne Milletvekili Enis Tütüncü'nün,
Çorlu SSK Hastanesi inşaatına ilişkin sorusu ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik
Bakanı Murat Başesgioğlu'nun cevabı (7/1346)
10. - Adana Milletvekili Atilla
Başoğlu'nun, Talim ve Terbiye Kurulu Başkanlığı Yönetmeliğinde yapılan
değişikliklere ve görevden alınan kurul personeline ilişkin sorusu ve Millî
Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik'in cevabı (7/1351)
11. - İstanbul Milletvekili Kemal
Kılıçdaroğlu'nun, TC Emekli Sandığı Kanununun 44 üncü maddesinin uzman çavuşlara
uygulanmasındaki soruna ilişkin sorusu ve Maliye Bakanı Kemal Unakıtan'ın
cevabı (7/1360)
12. - Çanakkale Milletvekili Ahmet
Küçük'ün, tarım danışmanı olarak istihdam edilecek personele ilişkin sorusu ve
Tarım ve Köyişleri Bakanı Sami Güçlü'nün cevabı (7/1365)
13. - Sivas Milletvekili Nurettin
Sözen'in, çeşitli kuruluşlara tahsis edilen arsa ve tesisler ile Baltalimanı
tesislerinin İstanbul Üniversitesine tahsisinin kaldırılmasına ilişkin sorusu
ve Maliye Bakanı Kemal Unakıtan'ın cevabı (7/1369)
14. - İstanbul Milletvekili Emin Şirin'in,
Elektro Metalurji AŞ'ye ait Göcekteki bir arazinin Tekel'e devredilmesine
ilişkin Başbakandan sorusu ve Maliye Bakanı Kemal Unakıtan'ın cevabı (7/1371)
15. - İstanbul Milletvekili Kemal
Kılıçdaroğlu'nun, Bakanlığın kadrolu öğretmeninin yazdığı bir kitaba ilişkin
sorusu ve Millî Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik'in cevabı (7/1381)
16. - Iğdır Milletvekili Dursun
Akdemir'in, tarıma destek verilmesi konusunda yapılan çalışmalara ilişkin
Başbakandan sorusu ve Tarım ve Köyişleri Bakanı Sami Güçlü'nün cevabı (7/1391)
I. - GEÇEN
TUTANAK ÖZETİ
TBMM Genel Kurulu saat 15.00'te açılarak
iki oturum yaptı.
Oturum Başkanı, TBMM Başkanvekili İsmail
Alptekin, 15 Kasım 2003 Cumartesi günü, İstanbul'da, iki ayrı sinagog önünde
meydana gelen patlamalarda hayatını kaybedenlere Allah'tan rahmet, yakınlarına
ve milletimize başsağlığı ve yaralananlara da acil şifalar dileyen bir konuşma
yaptı.
Tekirdağ Milletvekili Tevfik Ziyaeddin
Akbulut'un, Tekirdağ İlinin düşman işgalinden kurtarılışının 81 inci
yıldönümüne ilişkin gündemdışı konuşmasına, İçişleri Bakanı Abdülkadir Aksu,
Şanlıurfa Milletvekili Mehmet Vedat
Melik'in, Şanlıurfa İlinin eğitim ve öğretimle ilgili sorunlarına ve alınması
gereken önlemlere ilişkin gündemdışı konuşmasına, Millî Eğitim Bakanı Hüseyin
Çelik,
Cevap verdi.
Tokat Milletvekili Resul Tosun, sosyal
dayanışmaya ve sivil toplum örgütlerinin bu konudaki faaliyetlerine ilişkin
gündemdışı bir konuşma yaptı.
Devlet eski Bakanı Ramazan Mirzaoğlu
hakkında Meclis soruşturması açılması amacıyla Ulaştırma Bakanlığı Teftiş
Kurulu Başkanlığı tarafından hazırlanan ön inceleme raporunun Başbakanlıkça
TBMM Başkanlığına intikal ettirildiğine, Anayasanın 100 üncü maddesine göre
Meclis soruşturması açılmasının TBMM üye tamsayısının en az onda 1'inin
vereceği önergeyle istenebileceğine, böyle bir önerge olmadan Başkanlığın söz
konusu dosyalarla ilgili bir işlemi resen yürütmesinin mümkün bulunmadığına,
daha önce yapılan uygulamalar doğrultusunda konunun Genel Kurula sunulmasına ve
anılan dosyaların milletvekillerinin tetkik ve takdirlerine açılmasının uygun
mütalaa edildiğine ilişkin Başkanlık tezkeresi, Genel Kurulun bilgisine
sunuldu.
Dışişleri Komisyonu Başkanlığının,
gündemin "Kanun Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer
İşler" kısmının 5 inci sırasında yer alan, (1/285) esas numaralı
Yolsuzluğa Karşı Ceza Hukuku Sözleşmesinin Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna
Dair Kanun Tasarısının, yeniden değerlendirilmek üzere Komisyona geri
verilmesine ilişkin tezkeresi okundu, bir defaya mahsus olmak üzere, tasarının
Komisyona geri verildiği açıklandı.
İstanbul Milletvekili Hüseyin Besli ve 63
milletvekilinin:
Bakanlıkları sırasında ilgili kuruluşların
raporlarının gereğinin yapılmasını geciktirerek ve gerekli tedbirleri zamanında
almayarak görevlerini yerine getirmemek suretiyle Türkiye Halk Bankasının
zarara uğramasına sebep oldukları, usulsüz işlemlerin yapılmasına imkân
sağladıkları ve bu eylemlerinin Türk Ceza Kanununun 230 uncu maddesinin ikinci
fıkrasına uyduğu iddiasıyla Devlet eski Bakanı ve Başbakan Yardımcısı H.
Hüsamettin Özkan ile Devlet eski Bakanı Recep Önal (9/3),
Doğalgaz alım anlaşmalarında devlet alım
satımına fesat karıştırdığı ve bu eyleminin Türk Ceza Kanununun 205 inci
maddesine uyduğu iddiasıyla Enerji ve Tabiî Kaynaklar eski Bakanı Mustafa
Cumhur Ersümer ile ayrıca bakanlıkları sırasında uyguladıkları yanlış ve
usulsüz enerji politikalarında ilgili kurum ve kuruluşların uyarılarını dikkate
almayarak kamuyu zarara uğrattıkları ve bu suretle görevi ihmal ve görevi
kötüye kullanma fiillerini işledikleri ve bu eylemlerinin Türk Ceza Kanununun
230 uncu maddesinin ikinci fıkrasına ve 240 ıncı maddesine uyduğu iddiasıyla
Enerji ve Tabiî Kaynaklar eski Bakanları Mustafa Cumhur Ersümer ve Zeki Çakan
(9/4),
Haklarında Meclis soruşturması açılmasına
ilişkin önergeleri Genel Kurulun bilgisine sunuldu. Anayasanın 100 üncü
maddesinde ifade olunan "Meclis, bu istemi en geç bir ay içinde görüşür ve
karara bağlar" hükmü uyarınca önergelerin görüşülme gününe dair Danışma Kurulu
önerisinin, daha sonra Genel Kurulun onayına sunulacağı açıklandı.
Kars Milletvekili Selami Yiğit'in,
(6/758),
Antalya Milletvekili Feridun Fikret
Baloğlu'nun, (6/800),
Esas numaralı sözlü sorularını geri
aldıklarına ilişkin önergeleri okundu; soruların geri verildiği bildirildi.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın:
Birleşik Arap Emirliklerine,
İtalya'ya,
Almanya'ya,
Yaptığı resmî ziyaretlere katılması uygun
görülen milletvekillerine ilişkin Başbakanlık tezkereleri, kabul edildi.
(8/4) esas numaralı, hükümetin Irak
politikasıyla ilgili Anayasanın 92 nci maddesi gereğince talepleri ve sonuçları
konusunda genel görüşme önergesinin öngörüşmesinin Genel Kurulun 18.11.2003
Salı günkü birleşiminde yapılmasına ve görüşmenin bitmemesi durumunda görüşmelerin
tamamlanmasına kadar çalışma süresinin uzatılmasına ilişkin Cumhuriyet Halk
Parti Grubu önerisinin, yapılan görüşmelerden sonra, kabul edilmediği,
Genel Kurulun 19 Kasım 2003 Çarşamba günkü
(yarın) birleşiminde, sözlü soruların görüşülmemesine, gündemin "Kanun
Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler" kısmının 41
inci sırasında yer alan 280 sıra sayılı kanun tasarısının bu kısmın 4 üncü
sırasına, 40 ıncı sırasında yer alan 277 sıra sayılı kanun tasarısının bu
kısmın 5 inci sırasına alınmasına, bu birleşimde gündemin 5 inci sırasına kadar
olan işlerin bitimine kadar çalışma süresinin uzatılmasına ilişkin AK Parti
Grubu önerisinin, kabul edildiği,
Açıklandı.
Dilekçe Komisyonunda açık bulunan ve
Adalet ve Kalkınma Partisi Grubuna düşen 1 üyeliğe, Grubunca aday gösterilen
Bursa Milletvekili Abdulmecit Alp seçildi.
Gündemin "Sözlü Sorular"
kısmının 1 inci sırasında bulunan (6/286) ve 2 nci sırasında bulunan (6/288)
esas numaralı sorular, üç birleşim içinde cevaplandırılmadığından, yazılı
soruya çevrildi; soru sahipleri de görüşlerini açıkladı.
19 Kasım 2003 Çarşamba günü saat 15.00'te
toplanmak üzere, birleşime 19.04'te son verildi.
|
|
İsmail Alptekin |
|
|
|
Başkanvekili |
|
|
|
|
|
|
Enver Yılmaz |
|
Yaşar Tüzün |
|
Ordu |
|
Bilecik |
|
Kâtip Üye |
|
Kâtip Üye |
No. : 32
II. - GELEN KÂĞITLAR
19 Kasım 2003 Çarşamba
Tasarılar
1. - Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması
ve Bankalar Kanununun 14 üncü Maddesinin (3) Numaralı Fıkrası Hükümlerine
İstinaden Bankacılık İşlemleri Yapma ve Mevduat Kabul Etme izni Kaldırılan
Türkiye İmar Bankası Türk Anonim Şirketi Hakkında Tesis Edilecek Bazı İşlemler
Hakkında Kanun Tasarısı (1/700) (Adalet
ve Plan ve Bütçe Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi: 19.11.2003)
2. - Dernek ve Vakıfların Kamu Kurum ve
Kuruluşları ile İlişkilerine Dair Kanun Tasarısı (1/701) (İçişleri ve Adalet ve
Plan ve Bütçe Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi: 19.11.2003)
Yazılı Soru
Önergeleri
1. - Sinop Milletvekili Engin Altay'ın,
Sinop'un Erfelek İlçesinde yaşanan sel felaketine ilişkin Başbakandan yazılı
soru önergesi (7/1491) (Başkanlığa geliş tarihi: 14.11.2003)
2. - Sinop Milletvekili Engin Altay'ın,
özelleştirme uygulamalarına ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru önergesi
(7/1492) (Başkanlığa geliş tarihi: 14.11.2003)
3. - Antalya Milletvekili Atila Emek'in,
Manavgat'ın yeni Adliye Sarayı Binası ihtiyacına ilişkin Adalet Bakanından
yazılı soru önergesi (7/1493) (Başkanlığa geliş tarihi: 14.11.2003)
4. - Aydın Milletvekili Özlem
Çerçioğlu'nun, yurt dışına gönderilen öğrenci ve öğretim görevlilerine ilişkin
Millî Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/1494) (Başkanlığa geliş tarihi:
14.11.2003)
5. - Edirne Milletvekili Nejat Gencan'ın,
sosyal destek ödemelerine ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından yazılı
soru önergesi (7/1495) (Başkanlığa geliş tarihi: 14.11.2003)
6. - Konya Milletvekili Atilla Kart'ın,
uygulanmadığı iddia edilen bir gıyabi tutuklama kararına ilişkin İçişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/1496) (Başkanlığa geliş tarihi: 14.11.2003)
7. - Adana Milletvekili Kemal Sağ'ın, bir
açılışa giden bakanların ağırlanma şekline ilişkin Başbakandan yazılı soru
önergesi (7/1497) (Başkanlığa geliş tarihi: 14.11.2003)
8. - Sinop Milletvekili Engin Altay'ın,
Gerze balıkçı barınağında proje hatası olduğu iddiasına ilişkin Ulaştırma
Bakanından yazılı soru önergesi (7/1498) (Başkanlığa geliş tarihi: 14.11.2003)
9. - Adana Milletvekili Atilla
Başoğlu'nun, çocuk sağlığı ve nüfus planlaması politikasına ilişkin Sağlık
Bakanından yazılı soru önergesi (7/1499) (Başkanlığa geliş tarihi: 14.11.2003)
10. - Adana Milletvekili Atilla
Başoğlu'nun, Adana'daki bir camiden tarihi eser çalınması olayının takibine
ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/1500) (Başkanlığa geliş tarihi:
14.11.2003)
11. - Adana Milletvekili Atilla
Başoğlu'nun, Devlet Arşivlerindeki tarihi vesikaların korunmasına yönelik proje
olup olmadığına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/1501) (Başkanlığa
geliş tarihi: 14.11.2003)
12. - Adana Milletvekili Atilla
Başoğlu'nun, Ayasofya Müzesinden kaybolan tarihi eserlere ve tarihi eserlerin
biyolojik etkilerden korunmalarına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi
(7/1502) (Başkanlığa geliş tarihi: 14.11.2003)
13. - Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt'ün,
yolsuzluklarla mücadelede IMF'nin engel olduğu iddialarına ilişkin Başbakandan
yazılı soru önergesi (7/1503) (Başkanlığa geliş tarihi: 14.11.2003)
14. - Mersin Milletvekili Şefik Zengin'in,
TSK mensuplarının hizmet yükümlülük sürelerine ilişkin Başbakandan yazılı soru
önergesi (7/1504) (Başkanlığa geliş tarihi: 14.11.2003)
15. - İzmir Milletvekili Bülent
Baratalı'nın, TEDAŞ'ın genel aydınlatma bedellerini belediyelere tahakkuk
ettirmesine ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi
(7/1505) (Başkanlığa geliş tarihi: 14.11.2003)
16. - Mersin Milletvekili Hüseyin
Özcan'ın, Konya İl Millî Eğitim Müdürüyle ilgili bazı iddialara ilişkin Millî
Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/1506) (Başkanlığa geliş tarihi:
14.11.2003)
17. - İzmir Milletvekili Sedat Uzunbay'ın,
Selçuk Kaymakamlığının öğrencilerin Anıtkabir ziyaretine engel çıkardığı
iddiasına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/1507) (Başkanlığa
geliş tarihi: 14.11.2003)
18. - İzmir Milletvekili Sedat Uzunbay'ın,
Selçuk İlçe Millî Eğitim Müdürlüğünün Anıtkabir ziyaretine engel çıkardığı
iddiasına ilişkin Millî Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/1508)
(Başkanlığa geliş tarihi: 14.11.2003)
19. - İzmir Milletvekili Ahmet Ersin'in,
Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Abdüllatif Şener'in BDDK eski Başkanının
evine düzenlenen operasyonla ilgili demecine ilişkin Başbakandan yazılı soru
önergesi (7/1509) (Başkanlığa geliş tarihi: 14.11.2003)
20. - Konya Milletvekili Atilla Kart'ın,
yasama dokunulmazlığının kaldırılması istemleriyle ilgili dosyalara ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/1510) (Başkanlığa geliş tarihi: 14.11.2003)
21. - Kırklareli Milletvekili Yavuz
Altınorak'ın, Sarımsaklı Çiftliğinin boş bırakılmasına ilişkin Sanayi ve
Ticaret Bakanından yazılı soru önergesi (7/1511) (Başkanlığa geliş tarihi:
13.11.2003)
22. - Mersin Milletvekili Şefik Zengin'in,
bazı gösterilerde polislerin eylemcilere müdahalesine ilişkin Başbakandan
yazılı soru önergesi (7/1512) (Başkanlığa geliş tarihi: 13.11.2003)
Meclis
Araştırması Önergeleri
1. - Trabzon Milletvekili Asım Aykan ve 20
milletvekilinin, mülki amirlerin asli görevlerine yeterli zaman
ayıramamalarının nedenlerinin araştırılarak alınması gereken önlemlerin
belirlenmesi amacıyla Anayasanın 98 inci, İçtüzüğün 104 ve 105 inci maddeleri
uyarınca bir Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/142)
(Başkanlığa geliş tarihi: 11.11.2003)
2. - Bursa Milletvekili Zafer Hıdıroğlu ve
26 milletvekilinin, bedelsiz tahsis edilen kamuya ait gayrimenkullerin tespiti,
tahsis şartları ve tahsis amaçlarına uygun kullanılıp kullanılmadığının
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Anayasanın 98
inci, İçtüzüğün 104 ve 105 inci maddeleri uyarınca bir Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/143) (Başkanlığa geliş tarihi: 13.11.2003)
BİRİNCİ
OTURUM
Açılma
Saati: 15.00
19 Kasım
2003 Çarşamba
BAŞKAN:
Başkanvekili İsmail ALPTEKİN
KÂTİP
ÜYELER: Enver YILMAZ (Ordu), Yaşar TÜZÜN (Bilecik)
BAŞKAN - Türkiye Büyük Millet Meclisinin
20 nci Birleşimini açıyorum.
Toplantı yetersayımız vardır; görüşmelere
başlıyoruz.
Sayın milletvekilleri, Hükümet adına
İçişleri Bakanı Abdülkadir Aksu'nun, İstanbul'da meydana gelen son bombalama
olayları ve sonrasındaki gelişmelerle ilgili olarak, İçtüzüğün 59 uncu
maddesine göre söz talebi vardır. Gündeme geçmeden önce bu talebi yerine
getireceğim. Sayın Bakanın açıklamasından sonra, istemleri halinde, siyasî
parti gruplarına ve grubu bulunmayan milletvekillerinden birine söz vereceğim.
Konuşma süreleri, hükümet için 20, siyasî parti grupları için 10, grubu
bulunmayan milletvekili için ise 5 dakikadır.
Buyurun Sayın Bakanım. (AK Parti
sıralarından alkışlar)
Süreniz 20 dakika.
III. -
BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A)
GÜNDEMDIŞI KONUŞMALAR
1. -
İçişleri Bakanı Abdülkadir Aksu'nun, İstanbul'da iki ayrı sinagogda meydana
gelen bombalama olaylarına ve sonrasındaki gelişmelere ilişkin açıklaması ve
CHP İstanbul Milletvekili Hasan Fehmi Güneş ve AK Parti Tekirdağ Milletvekili
Ziyaeddin Akbulut'un grupları, Iğdır Milletvekili Dursun Akdemir'in şahsı adına
konuşmaları
İÇİŞLERİ BAKANI ABDÜLKADİR AKSU (İstanbul)
- Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; İstanbul İlimizde 15 Kasım 2003
Cumartesi günü saat 09.22'de eşzamanlı olarak yapılan iki ayrı bombalama
eylemine ilişkin olarak Yüce Meclisimizi bilgilendirmek üzere söz almış
bulunuyorum; sözlerime Yüce Heyetinizi saygıyla selamlayarak başlamak
istiyorum.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
malumunuz, İstanbulumuzun Beyoğlu İlçesi Kuledibi'ndeki Neve Şalom Sinagogu ile
Şişli İlçesi Rumeli Caddesinde bulunan Beth Israel Sinagoguna yönelik olarak
bombalama eylemleri gerçekleşmiştir.
Bizim algılamamıza göre, bu eylemler,
Sayın Başbakanımızın da dün ifade ettiği gibi, Türkiye'yi Türkiye yapan
unsurları hedef almıştır, bütün Türk Milletini hedef almıştır, Türkiye'nin
istikrarını hedef almıştır, Türkiye'nin istikametini hedef almıştır. Hemen
açıkça ifade edeyim ki, biz, bu eylemleri şiddetle lanetliyoruz.
Yapılan eylemlerin birden çok kesimi
rahatsız etmesi, örgütler için arzu edilen bir durumdur. Zira, terörün hedefi,
sosyal hayata korku ve dehşet salmaktır. Nitekim, İstanbul'daki eylemlerin
sinagoglara yönelmesi, Musevî vatandaşlarımız için kutsal bir gün olan şabat
ile yine, bizler için mübarek ramazan ayının seçilmesi de rastlantı değildir.
Yüzyıllardır, yalnızca bir arada barış
içinde yaşamakla kalmayıp, aynı zamanda dünya için de dinî hoşgörü açısından
bir model teşkil eden bizim toplumsal kabullerimiz hedef alınmak istenmiştir.
Çoğunluğunu Müslümanların oluşturduğu bu ülkede, Musevîlerin, Hıristiyanların
ve hatta tanrıtanımazların hiçbir problemle karşılaşmadan bir arada yaşıyor
olması, terör örgütleri için kabul edilemez bir durumdur. Onların lügatinde
hoşgörüye ve toleransa yer yoktur, üstelik, insanlıktan da nasiplerini
almamışlardır. Nasıl, erdemli bir insan olmanın uluslar ve dinlerüstü birtakım
ortak kabulleri varsa, terör örgütüne mensup olmanın da bir ortak paydası
vardır. Bu ortak payda, düzene, hoşgörüye, gelişmeye karşı olmak, kan dökmeyi
ve korkutmayı sevmektir. Dolayısıyla, teröristin bir milleti, bir milliyeti
yoktur. O nedenle, değişik toplumlardan, değişik ülkelerden ve kültürlerden
bireyler bir araya gelerek, amaç birliği yaparak terör eylemlerini
gerçekleştirebilmektedir.
Sayın Başkan, değerli milletvekili
arkadaşlarım; madem ki, teröristler bir ortak platformda buluşabiliyor; erdemli
insanlar da bir araya gelebilmeli, teröre karşı ortak bir mücadele zemini
bulabilmelidir. Terörün -kimden gelirse gelsin ve kime yönelirse yönelsin-
insanlığa karşı işlenmiş bir suç olduğunu artık herkes kabul etmelidir.
İşte, biz, bunun için olanca gücümüzle
mücadele ettik; uluslararası her toplantıda meslektaşlarıma "terör de,
tıpkı uyuşturucu ticareti gibi, silah kaçakçılığı gibi, insanlık âleminin ortak
değerlerini yıpratmaktadır" dedik: ama, pek çok ülke, teröre bizim gibi
veyahut bizim kadar maruz kalmadığı için bu sese kulak vermedi. Sonuç ortada;
şimdi kendisini en çok korunaklı sayan ülkeler bile, uluslararası terör
tehdidiyle karşı karşıyadır.
Ama, her şeye rağmen, biz, Türkiye olarak,
bu mücadeleden hiç geri durmadık; daima "terörizmle mücadele için
uluslararası işbirliği şarttır" demeye hep devam ettik. Bu manada da 43
ülkeyle iki taraflı, 6 ülkeyle çok taraflı, içinde terörizmle, uyuşturucu madde
ve silah kaçakçılığıyla ve insan ticaretiyle ilgili hükümler bulunan, güvenlik
ve işbirliği anlaşmaları imzaladık. Maalesef, bizim tezimizin haklılığının
anlaşılması için, 11 Eylül saldırılarının acı sonuçlarının dünya kamuoyunca
bizzat yaşanması gerekti.
Terörle mücadele ve bu tip örgütlü
eylemlerin aydınlatılmasının çok ciddî çalışmayı gerektirdiği bilinmektedir.
Başta İstanbul Valimiz olmak üzere, Devlet Güvenlik Mahkemesi Başsavcımız ve
ilgili savcılarımız, İstanbul Emniyet Müdürümüz ve devletin sorumlu tüm
birimlerinin takdir edilecek bir işbirliği içinde yürüttüğü bu çalışmaları
gölgeleyecek, boşa çıkaracak beyanlardan ve açıklamalardan da kaçınmak
gerekmektedir. Bu bakımdan, ben de, bu konuşmamda, bu hususlara özen
göstereceğim.
Değerli milletvekili arkadaşlarım, bu
terör eylemi nedeniyle, maalesef, 25 vatandaşımızı kaybettik; sayısı 300'ün
üzerinde vatandaşımız çeşitli yerlerinden yaralandılar. Bunların büyük bir
kısmı, ilk gün, ayakta tedavi edilerek evlerine gönderildi; 7'si yoğun bakımda
olmak üzere, 77 kişi hastanelere yatırıldı. Bugün, hâlâ, 27 vatandaşımız,
çeşitli hastanelerde tedavi görmektedir. Ben, burada, bir kez daha, hayatını
kaybeden vatandaşlarımızın yakınlarına başsağlığı diliyorum; hastalarımıza da
acil şifalar diliyorum.
Hem Beyoğlu İlçesi Kuledibi semti ve hem
de Şişli İlçemiz Rumeli Caddesi, yoğun işyerlerinin ve evlerin bulunduğu
yerler; burada bulunan işyerleri ve evlerde de hasar meydana gelmiştir. Biz,
yine, Hükümet olarak, vatandaşlarımıza yardımcı olmak, bir nebze de olsun
acılarını dindirmek ve maddî kayıplarına yardımcı olmak için, ne yapılacağı
konusundaki yol ve yöntemler üzerinde de çalışmalar yapmaktayız.
Değerli arkadaşlarım, hepiniz, ya bizzat
gelerek ya da televizyon yayınları aracılığıyla, cumartesi günü, olay
mahallerinde, yetkili cumhuriyet başsavcısı nezaretinde çalışan olay yeri
inceleme ekiplerinin ve diğer teknik birimlerin çalışmalarına tanık oldunuz.
İstanbul Büyükşehir ve ilçe itfaiye grupları, Sağlık Müdürlüğü ekipleri ile
Sivil Savunma Arama ve Kurtarma Birliğinin, gösterişten uzak; ama, bir o kadar
da hummalı çalışmaları da dikkatlerinizden kaçmamıştır. Enkaz kaldırma,
yaralıların hastanelere, vefat edenlerin morga sevki, olay yeri çevresinde
alınan güvenlik tedbirleri, birbirleriyle uyumlu yürüyen birer devlet
faaliyetiydi.
Değerli arkadaşlarım, bu çerçevede,
güvenlik birimleri, işbirliği içerisinde, olayın her yönüyle ve bağlantılarıyla
aydınlatılması için, adlî mekanizmanın emrinde, çalışmalarını
sürdürmektedirler; teknolojinin verdiği imkânlar sonuna kadar kullanılmaktadır.
Olayların aydınlatılması, faillerin tespit edilmesi konusunda, Yüce Meclisin
değerli üyelerinin bizlere güvenmesi gerektiğini düşünüyorum. Bu konuda -dün
de, burada konuşurken önemli mesafeler alındığını söylemiştim- bombalama
eyleminde kullanılan kamyonetlerin trafik kayıtlarına ulaşılmış, sinagogun
güvenlik kamerası aracılığıyla eylemcilerden birine ilişkin görüntüler elde
edilmiş, öte yandan, patlayıcıların tipi ve miktarı konusunda da bilgi sahibi
olunmuştur. Yine, bildiğiniz gibi, bugün saat 12.00 sıralarında, Sayın İstanbul
Valimiz tarafından, eylemlerin faillerine ilişkin tespitler açıklandı. İzin
verirseniz, ben, tekrardan kaçınmak için, burada, isimlerden bahsetmek
istemiyorum; ancak, benim vurgu yapmak istediğim husus, olayın üzerinden daha
24 saat bile geçmeden faillerin tespit edilmiş olmasıdır. Belki akla şu soru
takılabilir: Niçin, failler kısa sürede belirlendiği halde, açıklama için bugün
beklenmiştir?
Değerli arkadaşlarım, bunun da sebebi
gayet açıktır; güvenlik güçlerimiz, toplumun önüne, yukarıda da arz ettiğim,
ileri teknolojiyle teyit edilmiş bilgilerle çıkmak istemiştir. Bu tespitler
yapıldığı için, açıklama bugüne bırakılmıştı. Tespitler tamamlandıktan,
teyitler alındıktan sonra, açıklamayı bugün yaptık. İşte bu tavır bile, bizim
çalışmalarımızdaki, anlayışımızdaki farkı ortaya koymaya yetmektedir diye
düşünüyorum.
Şimdi, sırası gelmişken, bu kadar büyük
çaplı bir hadisenin bu kadar kısa sürede aydınlatılmasında emekleri geçen,
başta İstanbul Valimiz olmak üzere Devlet Güvenlik Mahkemesi Başsavcısı ve
diğer yetkili savcılarımıza, İstanbul Emniyet Müdürlüğünün Müdür ve
personeline, Emniyet Genel Müdürlüğümüzdeki bu konuyla ilgili görevlilere,
olayın aydınlatılmasında bilgi paylaşan ve destek veren diğer kurumlara,
güvenlik birimlerimizin yetkililerine, olay yerinde vazife yapan itfaiye, sivil
savunma ve sağlık birimlerimizin amir ve memurlarına da teşekkür ediyorum.
Alınan sonuç, Türkiye'nin, uluslararası
platformda yüzünü ağartmıştır. Tabiatıyla, başarı kolay gelmemiştir; iyi
yetişmiş ve nitelikli personelin yanı sıra, kullanılan teknoloji de etkili
olmuştur.
Bu çerçevede, çalışmalar sırasında
biyoteknoloji kullanılarak cesetlerin DNA testleri yapılmış, deri parçacıkları
ve kıl yapıları itibariyle alternatif değerlendirme imkânları yakalanmıştır.
Elde edilen bilgiler paylaşılarak, güvenlik birimleri arşivlerinden sonuca
ulaşmaya yarayacak bilgilere de süratle ulaşılmış ve bunlar derlenmiştir.
Değerli milletvekili arkadaşlarım, bu tür
bombalama olaylarının, terör eylemlerinin daha önceden haber alınması ve eyleme
hassas yerlerde yeterli güvenlik önlemlerinin alınması, en öncelikli
hedeflerimizdendir. Bu nedenle, istihbarat çalışmaları ve güvenlik önlemleri,
24 saat esasına göre yürütülmektedir. Nitekim, Türkiye Musevîleri adına çeşitli
tarihlerde yapılan açıklamalarda ve son olaylar üzerine, Hahambaşılığın basın
bildirisinde, güvenlik birimlerimizin, kendilerine yönelik tedbirlerinden
övgüyle bahsedilmiştir. Tabiatıyla, çeşitli düzeyde güvenlik önlemleri
alınması, tedbirlerin daha da artırılması mümkündür; ama, unutulmaması gereken
bir başka gerçek de, çok zorunlu olmadıkça alınan güvenlik önlemlerinin günlük
hayatın yaşanılmasına engeller getirmemesidir. Yani, bir yandan, demokrasinin
sağladığı bütün imkânlar vatandaşlar için kullanımda olacak, öte yandan da kötü
niyetli kişileri caydıracak seviyede tedbirler alınmaya, hukuk devleti
sınırları içinde kalınarak, devam edilecektir; bizim düsturumuz budur.
Gösterişsiz; ama, gerçekçi tedbirlerle vatandaşımızın can ve mal güvenliğini
korumaya kararlıyız.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
daima söylüyorum ve söylemeye de devam edeceğim; Türkiye, terörden çok
sıkıntılar çekmiştir; Hükümetimiz ve Bakanlığım bunun bilincindedir. Bu
noktadan hareketle, Hükümetimiz, teröre kaynak olabilecek her türlü gerekçeyle
mücadele etmeye özel bir önem vermektedir. Bu çerçevede, bir yıllık icraatımız
süresince, ekonomik ve sosyal içerikli, sosyal barışı sağlamaya yönelik pek çok
projeyi devreye soktuk. Sebebi ne olursa olsun, vatandaşla devlet arasında
oluştuğu iddia edilen soğukluğu gidermek üzere gayret sarf ettik. Bugün,
göğsümüzü gere gere "vatandaş, devletine düne göre daha yakındır"
deme cesaretini kendimizde bulabiliyoruz. Geçtiğimiz bir yıl içerisinde terör
oluşturabilecek ortamın yanı sıra, doğrudan terör odaklarıyla da çok etkili
mücadele ettiğimizi açıkça söylemem gerekiyor. Bu zaman zarfında, terör
örgütlerinin bomba imalat yerleri belirlenmiş, düzenlenen operasyonlarla çok
sayıda bomba ve bomba yapımında kullanılan malzemeler ele geçirilmiştir. Yine,
güvenlik güçlerimizin başarılı istihbarat ve takibi sonucunda, kanlı
eylemleriyle toplumun nefretini kazanmış bir terör örgütünün üst düzey
yöneticileri yakalanmıştır; ama, bütün tedbirlere rağmen, terör eylemlerinin
meydana gelmesi mümkün olabiliyor. Önemli olan, olayların karanlıkta kalmaması
için, aydınlatılması için ortaya konulan kararlı siyasî iradenin varlığıdır.
Biz kez daha tekrar edeyim ki, biz, Hükümet olarak, terörün her türünü
lanetliyoruz ve her türüyle mücadeleye kararlıyız.
Değerli arkadaşlarım, Yüce Allah'tan
ülkemizin bir daha böyle bir terör eylemiyle karşı karşıya kalmamasını diliyor;
bu vesileyle, Yüce Heyetinizi, yeniden, saygıyla selamlıyorum. (Alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederiz Sayın Bakan.
Bu konuda, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu
adına, İstanbul Milletvekili Sayın Hasan Fehmi Güneş söz istemiştir.
Buyurun. (Alkışlar)
Süreniz 10 dakikadır.
CHP GRUBU ADINA HASAN FEHMİ GÜNEŞ
(İstanbul) - Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; beş gün önce İstanbul'da
yaşanan terör saldırısıyla ilgili olarak, Sayın İçişleri Bakanının duyarlılık
gösterip Meclisimize bilgi vermesini teşekkürle karşılıyorum.
Ayrıca, olay sonrasında olaya el koyan
içgüvenlik örgütümüzün, çok kısa süre içerisinde sağladığı başarıyı takdirle
karşılıyorum; çok başarılı olmuştur, kutluyorum. İçgüvenlik örgütümüzden, daha
yeni, daha ileri başarılar beklemekteyiz. Bilmeliyiz ki, içgüvenlik örgütümüz,
bugün, Avrupa düzeyinde bir yeterliliğe ulaşmıştır; iyi eğitirsek, iyi
donatırsak, iyi yönetirsek, çözemeyeceği sorun yoktur; ama, çözmeden de önemli
olan, önleyemeyeceği terör tehdidi yoktur. Dilerim ki, bundan sonraki
dönemlerde, terör tehditlerini nasıl önlediğimizi, daha başlamadan nasıl
söndürdüğümüzü konuşma imkânına sahip oluruz.
Sayın milletvekilleri, siyasal amaçlı
terör, son yirmibeş otuz yıldır, ulusal gündemimizdeki önceliğini
sürdürmektedir. Ülkemizin ve toplumumuzun özellikleri, duyarlılıkları ve kimi
üstünlükleri, ulusumuza yönelik terör tehdidinin ve sürekliliğinin de
gerekçesini oluşturmuştur.
Kabul etmeliyiz ki, terör konusuna siyasal
amaçlı şiddete bağlı bir suç türü olarak yaklaşıp, sadece kriminal
düzenlemelerle çözüm aramak, yetersizdir. Terör olaylarına bu şekilde
yaklaşımın sonucu olarak, örneğin Topluma Kazandırma Yasası gibi düzenlemelerle
çözüm aramak da yetersizdir, geçersizdir, yüzeyseldir. Bu tür önlemlerle
yetindiğimiz ve zaman yitirdiğimiz için, sorunun giderek büyümesinin de yolunu
açık tuttuk. Bugün, bu algılama ve yaklaşım yetersizliğinin kaçınılmaz sonucu
olarak, beş gün önce İstanbul'da yaşanan alçakça saldırıyı konuşuyoruz, onu
kınıyoruz, ona üzülüyoruz. Ölenlere -Musevî ya da Müslüman, hepsine, yerli ya
da konuk bütün insanlara- Tanrı'dan rahmet diliyorum; ışıklar içerisinde
yatsınlar; onlara, şehit töreni yapılmıştır, onlar bunu hak etmişlerdir;
yaralılara, acil şifalar diliyorum.
Sayın milletvekilleri; terör, uluslararası
yayılmacılığın, bir diğer deyişle emperyalizmin en zehirli ürünüdür.
Sömürgecilik dönemlerinde, sömürge ülkelerini olabildiğince sömürmek için icat
edilmiş, giderek geliştirilmiş ve yönetim yöntemi olarak kalıcılaştırılmıştır.
İkinci Dünya Savaşı sonrasında, soğuk
savaş döneminde, iki kutuplu dünyada terör, karşı tarafın istikrarını bozmak,
gelişimini engellemek, güçlenmesini önlemek, kamu düzenini sarsmak için başvurulan
başlıca yöntem olmuştur. Bu dönemde oluşan askerî paktların liderleri
konumundaki süper güçler, karşı taraftaki oluşumu bu yolla sarsmayı,
uluslararası politikalarının da temel ekseni olarak sürdürmüşlerdir. Yine o
dönemde, aynı grup içerisinde yer alan; ancak, çıkarları çatışan ülkeler,
birbirlerine karşı, terör gruplarını, birer vekâleten savaş gücü olarak
desteklediler ve kullandılar. Ayrıca, tüm dünyayı tüm zamanlar için düzenlemek
ve tüm dünyayı kontrol etmek iddiasında olan süper güçler de, terörü ve terör
örgütlerini, bu iddianın bir aracı olarak, el altından sahiplendiler.
Bu nedenle terör, alabildiğince
özendirildi, desteklendi, eğitimine donatımına katkı yapıldı, resmî bütçelerden
kaynaklar, paylar ayrıldı, cinayetlere yöneltildi, onlara barınma ve sığınma
olanakları sağlandı. Bütün bunlar, uygarlık adına, utanç duyulmadan, uluorta
yapıldı.
Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; 11
Eylül 2001'de Amerika Birleşik Devletleri hedeflerine gerçekleştirilen saldırı,
terör ve terörizm kavramlarına olduğu kadar, ulusal ve uluslararası savunma
anlayışlarına da, derin, kökten ve sarsıcı yeni boyutlar getirdi. Bu yeni
dönemde, küresel terörden söz edilir oldu; bu yeni dönemde, bir ucundan küresel
emperyalizme savaş ilan eden küresel ölçekli terör tehdidiyle yüz yüze gelindi.
Bu yeni tür terör, teknolojinin, bilgi toplumunun tüm olanaklarını kullanıyor;
mesaj vermenin ötesinde zarar vermeyi de amaçlıyor, bütün Haçlı dünyasına ve
onların yandaşlarına savaş ilan ediyordu. Yani, emperyalizmin yarattığı kuklalar,
efendilerine baş kaldırmıştı; ama, yeni tehdit, tüm insanlık değerlerine
yönelmişti.
11 Eylül saldırısı ardından, küresel
terörü önleme gerekçesiyle girişilen, önce Afganistan, sonra Irak işgali,
Filistin topraklarındaki insanlık ayıbı uygulamalar terörü önleyememiştir,
örgüt önderlerine ulaşamamıştır; aksine, terörü yaygınlaştırmıştır,
boyutlandırmıştır. Bu süreç, terörün savaş ve işgal yöntemleriyle
önlenemeyeceğini aksine, yaygınlaştırıp yoğunlaştıracağını, şiddetin, daima ve
kural olarak, daha büyük şiddet doğurduğunu bir kez daha kanıtlamıştır.
BAŞKAN - Sayın Güneş, bir dakikanızı rica
edeyim.
Değerli arkadaşlar, bakın, Bakanlar Kurulu
bölümünde biraz fazla kalabalık oldu. Sayın grup sözcümüz önemli konuları ifade
ediyorlar. Sükûnetle dinlemenizi rica ediyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
Buyurun efendim.
HASAN FEHMİ GÜNEŞ (Devamla) - Şimdi,
Irak'ta, Afganistan'da ve Filistin topraklarında egemen olan, barış ve düzen
değil, özgürlük değil, düzensizlik, yoğun ve karanlık bir korkudur; korku kol
gezmektedir, korku egemendir. Korku ise terörün öteki adıdır, soyadıdır.
Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; bu
tarihî süreç boyunca dost ya da düşman, doğumuzdaki ya da batımızdaki,
güneyimizdeki ya da kuzeyimizdeki, bildik ya da akraba kimi devletler
tarafından Türkiye ve Türk Ulusu, daima "karşı taraf" olarak görüldü.
Bize dönük olarak, terörden yararlanma alçaklığına tenezzül edildi. Bazıları,
halkın büyük çoğunluğuyla Müslüman olan ülkemizdeki laik, demokratik düzeni
yıkmak için; diğer bazıları, Sevr özlemi bir yaklaşımla, uluslaşmamızı,
demokratikleşmemizi, kalkınmamızı, güçlenmemizi önlemek için, terör
örgütleriyle ülkemize, ulusumuza, rejimimizin temel değerlerine alçakça
saldırdılar; ancak, sayın milletvekilleri, cumartesi gününden itibaren terörün
tehdit ve uygulama alanı içine girmiş bulunuyoruz. Bu, küresel terörün tehdit
ve uygulama alanı içine girmiş olmamızdır. Bu, yeni bir boyuttur, yeni bir
tehlikedir, yeni bir durumdur. O nedenle, yeni bir anlayışla, yeni bir
konseptle, yeni bir yaklaşımla vaziyet almamız gerekiyor.
Şimdi, bu konuyu en öncelikli gündem
maddesi yaparak yeni bir yaklaşımla çözüm üretmeliyiz. Hazırlıklı olmalıyız.
Önce istihbarattan ve istihbaratın değerlendirilmesinden başlayarak, önalma
konusu olmak üzere, noksanlarımızı tamamlamalıyız. Dikkatimizi ve
duyarlılığımızı yükseltmeliyiz. Laik, demokratik cumhuriyetimizin değerlerini
koruma kararlılığımızı yinelemeli ve güçlendirmeliyiz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN - Buyurun efendim.
HASAN FEHMİ GÜNEŞ (Devamla) - Herkes ve
tüm dünya bilmeli ki, bu değerlerden vazgeçmeyeceğiz; bu değerleri sonuna kadar
koruyacağız ve uygulamada tutacağız, ebediyete kadar.
Ayrıca, tüm dünyaya, terörün, çağdaşlığa
ve insanlığa dönük global bir tehdit olduğunu, ancak uluslararası kararlılık ve
içtenlikle oluşturulacak örgütlenmeyle, kurumlarla, kurallarla, dayanışma ve
uygulamalarla önlenebileceğini anlatmalıyız. Bunu ancak biz anlatabiliriz. Bu
konuda önalmalıyız, öncülük etmeliyiz. Bunu yapabiliriz ve sadece biz yapabiliriz;
çünkü, bu konuda yeterli birikimimiz var, kadromuz var ve yeterinden fazla
haklılığımız var; yeter ki, olayın ciddiyetini tam olarak algılayabilelim ve
üzerine gidebilelim.
Teşekkür ederim. (Alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Güneş.
Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu adına,
Tekirdağ Milletvekili Sayın Ziyaeddin Akbulut; buyurun efendim. (AK Parti
sıralarından alkışlar)
Süreniz 10 dakika.
AK PARTİ GRUBU ADINA TEVFİK ZİYAEDDİN
AKBULUT (Tekirdağ) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 15 Kasım Cumartesi
günü İstanbul'da meydana gelen terör olaylarıyla ilgili olarak Grubumun
görüşlerini sizlerle paylaşmak üzere söz almış bulunuyorum; hepinizi sevgi ve
saygıyla selamlıyorum.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; beş
gün önce, İstanbul'da Neve Şalom ve Beth İsrael adlı iki sinagoga yapılan
alçakça saldırı sonucunda Musevî ve Müslüman 25 yurttaşımız hayatını kaybetti.
Bu olay vesilesiyle, terörün her
türlüsünü, bunu yapanları, her kim ve kim adına yapıyorsa, lanetliyoruz,
Grubumuz adına lanetliyoruz, Türkiye Büyük Millet Meclisi olarak lanetliyoruz,
iki parti grubu olarak lanetliyoruz.
Olaydan hemen sonra, Sayın İçişleri Bakanı
ve İstanbul Valisi olay yerine intikal etmiş, Kıbrıs'ta bulunan Sayın Başbakan
gezisini yarıda keserek İstanbul'a ulaşmış ve olaylara en üst seviyede vazıyet
edilmiştir.
Sayın milletvekilleri, ben de, bu menfur
olayda hayatlarını kaybeden değerli yurttaşlarımıza Cenabı Hak'tan rahmet,
geride kalanlara başsağlığı diliyorum; yaralılara geçmiş olsun diyor ve sağlık
diliyorum.
Sayın milletvekilleri, bugünlerde, bu
olayı değerlendirmek açısından, basınımızda çok değerli yazılar da çıkmaktadır.
Zaman zaman onlardan alıntı yaparak, görüşlerimi, Grubumuzun görüşlerini
sizlerle paylaşmaya devam ediyorum.
Yıllar sonra siyasî ve ekonomik istikrarı
yakalamış, Kıbrıs ve Avrupa Birliği üyeliği konularında böylesine hedefe
yaklaştığımız, yabancı yatırımcıyı en çok beklediğimiz, turizmde
beklentilerimizin her zamankinden fazla olduğu, kısaca, güveni, huzuru,
istikrarı tam yakaladığımız bir dönemde, canlı bombalar, Türkiye'nin
geleceğine, hepimize yönelik olarak patlatıldı. Ne zaman Türkiye'de bir şeyler
iyi gitmeye başlarsa, bu başarının dinamitlendiğini tarihte pek çok gördük.
Tezgâh, büyük tezgâh; tuzak, büyük tuzak;
oyun, büyük oyun; ancak, tüm ülke dimdik ayakta, iktidarıyla, muhalefetiyle, bu
oyunu, bu defa da, mutlaka, bozmakta kararlıdır.
Bu olay vesilesiyle, Türkiye Büyük Millet
Meclisi olarak, 550 milletvekilimizle beraber, terörün karşısında yekvücut
olduğumuzu bütün dünyaya göstermiş bulunuyoruz.
Bu olaylardan sonra hükümetin izlediği
politikalar, doğru politikalardır. Hükümet, şu ana kadar, daha önceki
idarelerin yaptığı hataları yapmadı ve toplumsal barış konusunda önemli adımlar
atmakla birlikte, terörün her türlüsünün üzerine ısrarla, şiddetle gidildi.
Bundan dolayı da, çok kısa bir süre içerisinde, çok olumlu sonuçlar elde
edildi.
Bundan sonra yapılması gereken, bu işin,
uzmanlarına, güvenlik güçlerine bırakılması, gereksiz konuşmaların
yapılmamasıdır. Polisimize, güvenlik güçlerimize güveniyoruz. Daha 24 saat
geçmeden, olayın faillerini bu kadar süratle ortaya koymuş olup, önemli bir
mesafe almasından dolayı, ben de, bütün güvenlik güçlerimizi, Sayın
Başbakandan, Sayın Bakandan ve İstanbul'da görevli bulunan İl Valisi, Emniyet
Müdürü, diğer güvenlik görevlileri ve DGM Başsavcısına varıncaya kadar, hepsini
kutluyorum.
Türkiye, insanlık suçu terörü
değerlendirmede, farklı düşüncelere, inançlara ve ırklara sahip insanlarla
beraber bir çatı altında yaşamada, kısaca, hoşgörüyü kabullenmede çok önemli
mesafeler almıştır. Bu ülke, terörden çok çekti. Yakın tarihimizde, 35 000
insanımızı teröre kurban verdiğimizi, hepiniz yakinen hatırlıyorsunuz. Bir
zamanlar, terör kurbanları "bizden, sizden" diye ayırıma tabi tutulurken,
eylemi yapanlara göre, gerek güvenlik güçleri arasında gerekse iktidar ve
muhalefet arasında veya siyasî kişilerce farklı farklı yanlı tavırlar
sergilenirken, bugün, çok şükür, bu hatalı ve yanlış uygulamaların hiçbirisi
yapılmıyor; bu konuda, gerçekten, teröre karşı tam bir güç birliği
sergileniyor. Böylelikle, terörle mücadelede bu karşı durmanın sonuç almada çok
büyük rolü görülmüştür. Şimdi, artık, dünyadaki global teröre karşı, bütün
dünya ülkeleriyle beraber, Avrupası ve Amerikasıyla birlikte tavır koymanın
zamanı gelmiş ve geçmektedir. "Bugün bana, yarın sana" olacaktır.
Dolayısıyla, bu düşünceyi hiçbir zaman aklımızdan çıkarmamalıyız.
Değerli Başkanım, sayın milletvekilleri;
bizim, Musevî vatandaşlarımızla, yurttaşlarımızla bir sorunumuz yoktur. Beşyüz
sene önce, İspanya'daki engizisyon zulmünden onları kurtararak, topraklarında
Musevîlere yer veren, atalarımız Osmanlılardır. Yine, Nazi zulmünden kaçan
Yahudilere de, cumhuriyet döneminde bizler kucak açtık.
Terörün dini olamaz. Bu olaylardan zarar
görenlerin büyük bir kısmı, aynı zamanda Müslüman vatandaşlarımızdır. Dinlerin
özünde, şiddet, kavga ve terörün bulunması kesinlikle mümkün değildir. Kutsal
dinlerin özünde sevgi vardır, insana saygı vardır; hele İslamiyet, adı üzerinde
"barış dini" demektir. Kur'an "bir masum insanı öldürmek, bütün
insanlığı öldürmek gibidir" der; "birinin hatasıyla başkaları mesul
tutulamaz" der. Dinler, ideolojik ve siyasî maksatla kullanılamaz; ancak,
İslam ve Kur'an ne kadar gerçekse, Müslümanlar da öyle bir gerçektir. Her
Müslüman, dinin özüne, Kur'an'ın özüne keşke uygun davranabilse. Dini, kutsal
kitapları keşke herkes doğru anlasa ve yorumlasa. Kimliklerinde mensup
oldukları dinleri yazan Yahudisinde de, Hıristiyanında da, Müslümanında da,
Şintoistinde de, Hindusunda da, Sihinde de terörist bulunmaktadır. Bunlar
terörizm mesleğine girdikleri zaman kutsal kitaplarına veya temel esaslarına
bakmazlar; nasıl bomba yapılır, nasıl uçak kaçırılır, nereden silah temin
edilir sorularına cevap veren kaynaklar, bunlar için din kaynaklarından daha
önemlidir.
Dinlerarası kardeşliğe ve hoşgörüye en
güzel örnek, İstanbul-Ortaköy'de cami, kilise ve sinagogun yüzyıllardan beri
yan yana bulunması ve kardeşçe yaşamasıdır.
Terör, artık, dünyada sınır tanımıyor.
Global teröre karşı tüm dünya ülkeleri ortak mücadele etmek zorundadır.
Terör, bir insanlık suçudur. Bu terörist
saldırılar, Musevîlerin kutsal şabat gününde, Müslümanların mübarek ramazan
ayında, barış ayında olmuştur ve Türkiye'deki farklı dinlere sahip insanların birbirleriyle
yoğun bir kaynaşma, kucaklaşma içinde olduğu bir dönemde bu birlikteliğe
yönelik sabotajlardır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN - Buyurun efendim.
TEVFİK ZİYAEDDİN AKBULUT (Devamla) -
Bitiriyorum Sayın Başkan.
Ancak, bunlara hiçbir aklıselim sahibi ve
inanç sahibi kimsenin prim vermeyeceğine inancımız tamdır. Böyle bir
saldırının, bir cuma namazı sırasında iki büyük camiin önünde patlatılmış
bombalardan, âdeta, farkı yoktur.
Ehlikitap ve semavî bir dinin mensuplarına
karşı yapılan bu saldırı, onları koruma sorumluluğu taşıyan bizleri ta
ciğerimizden yaralamıştır, üzmüştür.
Musevî yurttaşlarımız bu ülkeye öylesine
bir bağla bağlanmışlardır ki, bu terör olaylarında kurban verdikleri
dindaşlarının tabutları üzerine bile Türk Bayrağı örtmüşlerdir.
New York'taki ikiz kulelere yapılan 11
Eylül saldırılarından sonra bendeniz Amerika Birleşik Devletlerinde
bulunuyordum, gelişmeleri yakinen izleme imkânım oldu. Önceleri büyük bir panik
yaşanmışken, daha sonra Amerika'da sağduyu galip geldi. Bütün anma
törenlerinde, bütün semavî dinlerin mensupları katılarak beraberce dua ettiler
ve terörü lanetlediler. Semavî dinlerin özlerine inildi, dinlerin gerçek barış
mesajları verildi. Umuyorum, bizde de, bundan böyle, semavî dinlerin mensuplarıyla
aramızdaki dayanışma, hoşgörü ortamı ve dinlerarası diyalog geliştirilerek, bu
cinayetleri işleyen vahşi, insanlıkdışı terör örgütlerine karşı en güzel cevap
verilmiş olacaktır.
Tesellimiz, bu olaydan hemen sonra, olay,
faili meçhul kalmamış, failleri süratle ortaya çıkarılmış, dolayısıyla,
insanlarımızın beklentilerine cevap verilmiştir.
Ben, bu vesileyle, tekrar, bu konuda emeği
geçenlere, güvenlik güçlerimize, İçişleri Bakanımıza, İstanbul Valisi, Emniyet
Müdürü ve DGM Başsavcısına teşekkür ediyor, bu tür olayların ülkemizde bir daha
meydana gelmemesini diliyor, hepinize sevgiler ve saygılar sunuyorum.
(Alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederiz Sayın Akbulut.
Şahsı adına, Iğdır Milletvekili Sayın
Dursun Akdemir; buyurun. (Alkışlar)
Süreniz 5 dakika.
DURSUN AKDEMİR (Iğdır) - Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; 15 Kasım günü aziz milletimiz bir acıyla sarsıldı.
Dünya barışının ve demokrasinin kök salacağını umduğumuz 21 inci Yüzyılın ilk
başlarında, küresel terör ve şiddet dalga dalga yayılıyor. Güzelim medeniyetler
şehri İstanbul, bu terör dalgasının son durağı oldu. Terörün her türlüsünü,
şiddetin her tonunu nefretle lanetliyoruz.
Başta dinimiz İslam olmak üzere,
Hıristiyanlık, Musevîlik gibi büyük dinler dahil, bütün dinler, şiddeti yasaklamıştır.
Ne acıdır ki, İstanbul'daki olayda, hem Musevî vatandaşlarımız hem Müslüman
vatandaşlarımız, din ayırımı yapılmadan katledilmişlerdir.
Sayın Başkanım, sayın milletvekilleri;
bütün vatandaşlarımıza -ister Müslüman olsun ister Musevî olsun- buradan
başsağlığı diliyorum, yakınlarına başsağlığı dilediğimiz gibi, yaralılara acil
şifalar temenni ediyorum. Şehit emniyet mensuplarımıza, diğer güvenlik
görevlilerimize ve ailelerine de aynı dilek ve niyazlarımı iletiyorum.
Ülkemizde geçmişte yaşanan acı olaylar,
bugünkü olayların nedenlerinin çeşitli olasılıklar ışığında irdelenmesi
gereğini beraberinde getirmektedir. Türkiye gibi, onyıllar boyunca terörden çok
çekmiş ve bu alandaki mücadelesi sırasında onbinlerce masum evladını kaybetmiş
olan bir ülke ve ulusun, son defa İstanbul'da çirkin yüzünü bir kez daha
gösteren terör olayları karşısında büyük bir hassasiyet duyması ve bu
duyarlılığını, Meclisimizin kürsüsü dahil, tüm forumlarda dile getirmesi son
derece doğaldır.
Terör örgütleri, değişik gerekçelerle
hareket etseler de, genel amaçlarında ortak noktalar bulduklarında,
birbirleriyle işbirliği halinde olmaktan kaçınmadıklarını dünyadaki çeşitli
eylemlerinde göstermişlerdir. Bu kez, İstanbul'daki üzücü olayların arkasında
herhangi bir terör örgütü çıkabilir. Bununla ifade etmek istediğim husus,
kuruluş amacı ile dinsel ve sosyal bağlantıları ne olursa olsun, teröre
bulaşmış her kişi ve grubun, bizim açımızdan aynı derecede kabul edilmez ve
sonuna kadar mücadele edilmesi gerekli unsurlar olduğu gerçeğinin altını
çizmektir. Hiç kimsenin bu terör odaklarını masum gösterecek söylem ve
davranışlara girişmesini kabul etmemiz mümkün değildir, hoş görmemiz olası
değildir.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bu
saldırı, Türkiye'de istikrarı bozmak ve ülkemizi, bulunduğu bölgede cereyan
eden olayların içine çekmeye yönelik bir harekettir. Ayrıca, küreselleşen
dünyamızda uluslararası topluma karşı da bir pervasızlık örneği oluşturmuştur;
ancak, hiç kimse, terör olgusu karşısında Türkiye'nin boyun eğebileceği ve
Atatürk'ten bu yana izlediği politikalardan taviz verebileceği gibi bir ham
hayal peşinde koşmamalıdır.
Mevcut durum, ülkelerin terörle mücadelede
gösterecekleri bireysel gayretlerin ötesinde, gerçek ve samimî bir uluslararası
işbirliği zaruretini bir kez daha gözler önüne sermektedir. Bazı üçüncü
ülkelerin, geçmiş tarihlerden bu yana, kendilerine dokunmayan yılana karşı
hoşgörülü davranışlar sergilemesi, bizim bütün uyarılarımıza karşın çeşitli
mazeretler ardına sığınarak hoşgörülerini sürdürmeleri, hem bu terör odaklarını
cesaretlendirmiş hem de finansal kaynaklarını daha da çeşitlendirip
kuvvetlendirmelerini kolaylaştırmıştır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN - Buyurun, tamamlayın.
DURSUN AKDEMİR (Devamla) - Biraz önce sözlerimin
başında da bir nebze değindiğim üzere, terörist faaliyetlerin içinde olduğu
bilinen örgütler, din ve milliyetleri ne olursa olsun herhangi bir ayrıcalığa
sahipmişçesine muamele göremezler. Hele hele siyasî sorumluluğa sahip bazı kişi
ve çevrelerin, örneğin, Müslüman terör örgütlerinin bu insanlıkdışı terör ve
eylemlerden sorumlu olamayacaklarını iddia etmek gafletini göstermeleri kolayca
affedilebilir bir davranış olmaktan uzaktır.
Biz, din, kültür ve milliyet farkı
gözetmeksizin, terör eylemlerinin içinde olan kişi ve grupları şiddetle
kınıyoruz. Bunlardan herhangi birini mazur göstermeye çalışanları da aynı
şekilde kınıyoruz.
Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; son
olayların faillerinin süratle bulunması ve sonuca gidici çalışmaları
dolayısıyla güvenlik teşkilatlarımızı kutluyoruz ve bu teşkilatın etkinliğini
azaltabilecek siyasî davranış sahiplerini, ülkemize zarar verecek bu tutumları
dolayısıyla şimdiden uyarmak istiyoruz.
Ülkemiz insanlarına karşı insafsız bir
vize uygulamasıyla onların serbest dolaşımlarını engelleyen ülkelerin,
insanlıkdışı eylemleri sabit olmuş kişi ve kuruluşlara karşı göz yummaktan
derhal vazgeçmeleri gereğini, burada, tekrar hatırlatmak istiyoruz.
Sayın Başkan, değerli milletvekili
arkadaşlarım; teröre karşı geliştirilecek her türlü makul tedbirin, teklifin ve
çözümlerin yanında olacağız. Terörün arkasındaki idrak kirlenmesini, hedef
kirlenmesini küresel barışın temel tehdidi olarak görüyoruz. Hükümeti, küresel
teröre yataklık yapan iç unsurlar noktasında hassasiyete davet ediyoruz. Ülke
içindeki maşalar teknolojinin ve beşerî süratin imkânları içinde, bir başka
olay vuku bulmadan açığa çıkarılmalıdır. Bu konuda deneyim sahibi, geçmişte
terörle mücadelede önemli başarılar elde etmiş hemen herkesten yararlanma
yoluna gidilmelidir. Başta emniyet birimlerimiz dahil, istihbarat hususunda
bütün noksanlıklarımız derhal tamamlanmalı, lojistik açıklar varsa telafi
olunmalıdır.
Türkiye, küresel terörün bir uygulama
alanı olamaz, olmamalıdır. İstikrarımızın, barışımızın küreselleşme
yolculuğunu, refahı, demokrasiyi ve bütün geleceğimizi tehlikeye atmak
istemiyorsak, gerçek tehlikeyi doğru okumalıyız. Bu konuda cesaret, metanet ve
özen göstermeye mecburuz. Vatandaş ve millet olmanın, demokrat olmanın yolu
budur.
Bu nedenle, tekrar, Türk Milletinin başı
sağ olsun diyor, Sayın Heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Teşekkür ederim. (Alkışlar)
BAŞKAN -Teşekkür ederiz Sayın Akdemir.
Sayın milletvekilleri, gündeme geçmeden
önce, üç değerli arkadaşımıza gündemdışı söz vereceğim.
Gündemdışı ilk söz, Mardin İlinin
kurtarılış günü münasebetiyle, Mardin Milletvekili Sayın Mehmet Beşir Hamidi'ye
aittir.
Buyurun Sayın Hamidi. (AK Parti
sıralarından alkışlar)
Süreniz 5 dakika.
2. - Mardin
Milletvekili Mehmet Beşir Hamidi'nin, Mardin'in düşman işgalinden kurtarılış
yıldönümüne; ilin, tarihî, ve sosyal özellikleri ile ekonomik sorunlarına ve
alınması gereken tedbirlere ilişkin gündemdışı konuşması
MEHMET BEŞİR HAMİDİ (Mardin) - Sayın
Başkanım, Yüce Meclisimizin değerli üyeleri; iki gün sonra, 21 Kasımda
kutlayacağımız Mardin'in kurtarılış günü vesilesiyle bazı sorunlarımızı ve
düşündüğümüz çözüm yollarını dile getirmek için söz almış bulunmaktayım; Yüce
Heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli arkadaşlarım, Mardin, insanlığın
uzun medeniyet yolculuğunda her zaman önemli bir durak olmuştur. 7 000 yıllık
tarihi içerisinde Subarilerden Perslere, Sümerlerden Romalılara, Hititlerden
Artuklulara, Araplardan Selçuklulara, Akadlardan Osmanlılara kadar pek çok
medeniyete evsahipliği yapmıştır.
Bugün bir açık hava müzesi görünümünde
olan Mardin'de, değişik medeniyetlerin başka hiçbir yerde rastlanamayan
muhteşem eserlerini, dünya, hayranlıkla izlemektedir.
İnsan, Mardin'de, zamanı, âdeta üç boyutlu
yaşar. Dün, bugün ve yarının aynı anda hissedilebildiği kentte, bir an
kendinizi görkemli bir tarihin içinde bulabilir, sonra, bir ses, sizi bugünün
güzel insanlarının arasına taşır, daha sonra da geleceği hayal edebilirsiniz.
Mardin, dünyaya mesajı olan kentlerimizden
biridir. Ezan sesi ile çan sesinin bir arada yükseldiği Mardin, yaşayan çoğulcu
kültürel anlayışıyla, medeniyetler ve dinler çatışmalarından söz edenlere
Türkiye'nin bir cevabıdır.
Dinler, kardeşliği anlatmalıdır; Mardin'de
öyledir. Medeniyetler barışı getirmelidir; Mardin'de öyledir. Diller sevgiyi
söylemelidir; Mardin'de öyledir.
Köklü ve soylu bir tarihi beraber yapan,
parlak bir geleceği birlikte kuran insanları hiçbir şey yıldıramaz, terör de
sindiremez. Farklılıklarımız zenginliğimizdir.
Böylesine zengin çoğulcu kültürün yaşanıp
yaşatıldığı Mardin'de mimarlık ve mühendislik fakültesi ile eğitim fakültesinin
kurulmasını zorunlu görüyoruz. Mardin'de kurulacak fakültelerle ilgili kanun
teklifimizi, inşallah, bu dönemde görüşüp, müjdeli haberi hemşerilerimize
veririz.
Mardin fakülteleri, her Mardinli gibi,
benim de hayalimdir; çünkü, Mardin, bunları çoktan hak etmiş bir ilimizdir.
Kurulacak fakültelerin binaları hazırdır ve pek çok öğretim üyesi de Mardin'de
çalışmak istemektedir.
Mardin'de kurulacak mimarlık ve
mühendislik fakültesi, inanıyorum ki, Türkiye'nin en iyi mimarlarını,
mühendislerini yetiştirecektir. Mimarlık ve mühendislik öğrencileri, benzersiz
bir mimarî ve şiir gibi işlenmiş taş evlerin, konakların, orijinalliğini
yitirmemiş sokakların içerisinde doğal bir eğitimden geçme imkânını
bulacaklardır.
Mardin'de Türkçe, Arapça ve Kürtçe olarak
üç dil konuşulur; dolayısıyla, Mardinliler, lisan öğrenmeye fevkalade
yatkındırlar. Mardin'de kurulacak eğitim fakültesinden mezun olacak birkaç
lisana hâkim gençlerimiz, Türkiye'nin Ortadoğu'ya açılmasında çok faydalı
görevler yapacaklardır.
Ayrıca, çokdilli, çokkültürlü bir
sosyalizasyon sürecinden geçtikleri için, Mardinliler, diğer insanlarla ilişki
kurmakta ve ticarette üstün maharete sahiptirler.
Değerli arkadaşlarım, Mardin,
coğrafyamızın en stratejik kentlerinden biridir. Tarih göstermiştir ki, Mardin
Kalesine hâkim olamayanlar, Mezopotamya'ya hâkim olamamışlardır.
Mardin, Türkiye'nin Ortadoğu'ya açılan
kapısıdır. Mardin, Türkiye'nin doğudaki ticarî üslerinden biridir.
Organize sanayi ve serbest bölgemiz tam
olarak faaliyete geçtiğinde Mardin'in taşıdığı ticarî potansiyel daha da
belirginleşecektir.
Mardin Organize Sanayi Bölgesi 300
hektarlık bir arazi üzerine kurulmuş 160 sanayi parselinden oluşmaktadır.
Bunlardan 41 tesis üretime geçmiş, 16 tesis üretime hazır, 10 tesisin inşaatı
devam etmekte, 3 tesis de proje aşamasındadır. Halen 1 500 kişinin istihdam
edildiği organize sanayi bölgesinde, tüm tesisler hizmete açıldığında, 3 700
kişi istihdam edilebilecektir.
Organize sanayi bölgesinin içerisinde yer
alan Mardin Serbest Bölgesinde ise 178 parsel bulunmaktadır; bunlardan 82'si
yatırımcılara tahsis edilmiş, 41 tesis de faaliyet ruhsatı almıştır. 2002 yılı
içerisindeki ticaret hacmi 23 626 000 dolardır.
Gerek Mardin Organize Sanayi Bölgesi ve
gerekse Mardin Serbest Bölgesinin ticaret ve üretim hacmini artırmak için,
geçtiğimiz yıllarda krizler nedeniyle kapanan tesisleri işletme kredisiyle
destekleyerek, yeniden üretim yapar hale getirmek durumundayız. Kişi başına düşen
millî geliri 1 500 doların altında
olan illerimizde uygulanacak teşviklerle birlikte Mardin'de yatırımların
artmasını bekliyoruz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN - Buyurun efendim, tamamlayın
sözünüzü.
MEHMET BEŞİR HAMİDİ (Devamla) - Dışarıda
bulunan Mardinli işadamlarımızı, bu yüce çatının altında, Mardin'e yatırım
yapmaya davet ediyorum.
Değerli arkadaşlarım, Mardin, Türkiye'nin
turizm merkezlerinden birisi olacaktır. Mardin, inanç turizmi ve kültür
turizmini geliştirmemiz açısından örnek olabilecek kıymettedir. Turizmde en
yüksek katmadeğer kültür ve inanç turizmindedir. Eğlence turizmi için dünyada
kişi başına ortalama 700 dolar harcanırken, kültür turizminde bu rakam 3 katına
yakındır. Bu bakımdan, Mardin'in dünya kültür mirasına dahil edilmesini millî
mesele olarak görüyor ve yerli-yabancı tüm dostlarımızın katkısını bekliyoruz.
Mardin'in UNESCO'nun dünya kültür mirası
listesine girmesiyle ilgili olarak hazırlanan dosyamızdaki eksiklikleri
gidermek için Sayın Kültür Bakanımız, Sayın Valimiz ve sivil toplum
örgütlerimizin çalışmaları devam etmektedir; çalışmalarından dolayı kendilerine
teşekkürlerimi sunuyorum. Önümüzdeki yılın şubat, mart aylarında UNESCO'nun
alacağı kararın olumlu olması için, lobi faaliyetlerinden tanıtmaya kadar
yerli-yabancı herkesi katkı vermeye çağırıyorum.
Kısa vadeli hedefimiz, Mardin'in,
turizmden 1 milyar dolar katmadeğer elde etmesidir. Bakınız, geçtiğimiz
senelerde, Mardin'i yılda ortalama 3 000-4 000 kişi ziyaret ederdi. Bu yıl, bu rakam,
daha şimdiden 270 000'i aşmış durumda; ancak, yatak kapasitemizin azlığı
nedeniyle turistler kentimizi günübirlik ziyaret ettikleri için, Mardin,
turizmden hak ettiği payı alamamaktadır. Mardin'de turizm yatırımlarını teşvik
edecek özel tedbirlere ihtiyaç duyulmaktadır.
Değerli arkadaşlarım, Mardin'in su
konusunda yıllardır çözülemeyen iki meselesi var; birincisi, Mardin merkezdeki
evlerde içmesuyu yok; ikincisi, Mardin ovalarında, yani, Yukarı Mezopotamya'da
su yok.
Size, yüksek kültürünü ve medeniyetini
anlattığım Mardin'de evlere haftada sadece bir gün su verilebiliyor. Oysa, çok
yakınımızda boşa akıp giden "Beyaz Su" dediğimiz kuvvetli bir su
kaynağımız var. Geçmiş yıllarda çeşitli nedenlerden ve ihmallerden dolayı bu su
Mardin'e getirilememişti. Şimdi, Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanımız Sayın
Hilmi Güler ve DSİ Genel Müdürümüz Sayın Veysel Eroğlu'nun ilgileri ve
emirleriyle, Beyaz Suyun Mardin'e getirilmesi projesi 2004 yatırım programına
giriyor müjdesini aldık. Sayın Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanımıza ve Sayın
DSİ Genel Müdürümüze ve çalışanlarına teşekkürü, buradan, bir borç bilirim.
Mardin'in su konusundaki ikinci bir
sorunu, ovalarının susuzluğudur; yani, GAP kapsamında Şanlıurfa-Mardin
karayolunun kuzeyinde yer alan 226 595 hektar alanın sulanamamasıdır. Yukarı
Mezopotamya dediğimiz Mardin ovalarında sulu tarıma geçilememesi, Mardin'in
topyekûn kalkınmasının önündeki en büyük engeldir.
BAŞKAN - Efendim, toparlar mısınız
lütfen...
MEHMET BEŞİR HAMİDİ (Devamla) - Çiftçimiz,
yanı başındaki komşu vilayetlerin sulu tarım yapması dolayısıyla haksız
rekabetle karşı karşıya kalmamak için, çoğunlukla artezyenle yer altı sularını
kullanmaktadır ki, bu, hem pahalı hem de stratejik kaynaklarımızın zamanla
tükenmesine yol açacaktır. Bölgedeki kaçak elektrik kullanımının esas sebebi de
budur. Yer altı sularını çekmek için aşırı derecede enerji tüketildiğinden,
bölgede sık sık elektrik kesintileri olmakta ve sanayimiz, düzensiz enerji
kullanımı nedeniyle verimli çalışamamaktadır.
Toprağın suya hasretini dindirmedikçe,
tarımda istediğimiz verimliliği yakalamamız mümkün değildir.
Değerli arkadaşlarım, ülkemizin tamamında
olduğu gibi, Mardin'de de, AK Parti İktidarı döneminde ekonomik göstergelerin
iyiye gittiği işaretlerini almaktayız. Bir yıllık AK Parti İktidarı döneminde
ülkede sağlanan güven ortamı ve istikrar, Mardin'de de geleceğe ilişkin güçlü
beklentileri yeniden yeşertmiştir.
Bu dönemde, Mardin'de, Türkiye-Suriye
sınırındaki mayınların temizlenmesi kararıyla, 30 600 hektarlık bir alan yeniden
tarıma açılacaktır. Birinci sınıf tarım arazisi olan bu topraklarda organik
tarım standartlarında üretim yapılacaktır.
Bölgede huzur ve sükûnun sağlanmasıyla
başlayan Köye Dönüş Projesi tamamlanma noktasına gelmiştir. İçişleri Bakanımız
Sayın Abdülkadir Aksu'nun dikkatli ve gayretli mesaisi her türlü takdirin
üstündedir.
BAŞKAN - Sayın Hamidi, lütfen toparlayın.
MEHMET BEŞİR HAMİDİ (Devamla) - Mardin'i
çok yakından ilgilendiren Habur Sınır Kapısından, Irak petrolünün taşınması işi
dolayısıyla 4 000 araç giriş yapmaktadır. Kamyoncumuz, esnafımız ve dolayısıyla
halkımız, bir nebze de olsa rahatladı. Nusaybin İlçemize bir an önce ikinci bir
sınır kapısının açılmasını bekliyoruz.
Bayındırlık ve İskân Bakanımız Sayın Zeki
Ergezen'in gayretleriyle, Toplu Konut İdaremiz 400 konutun temelini atmak için
hazırlıklar yapmaktadır. Mardin-Kızıltepe arasındaki duble yol açılmıştır.
Artık, Mardin'in de, Türkiye'nin de yolu açıktır.
Değerli arkadaşlarım, bu duygu ve
düşüncelerle, Mardinimizin kurtarılış gününü tebrik ediyorum. Bu uğurda gözünü
kırpmadan canını veren, tüm varlığını tereddütsüz ortaya koyan kahramanlarımızı
rahmetle, minnetle ve şükranla anıyorum.
Mardin'in ekonomik açıdan da kurtarılışı,
işsizine iş, aşsızına aş bulduğumuzda tamam olacaktır.
Bu vesileyle, tüm halkımızın ve
hemşerilerimizin mübarek Ramazan Bayramlarını kutluyorum.
Hepinize saygılar sunuyorum. (AK Parti
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Hamidi.
Gündemdışı ikinci söz isteği, gençliğin
sorunlarıyla ilgili, İzmir Milletvekili Sayın Vezir Akdemir'e aittir.
Buyurun Sayın Akdemir. (CHP sıralarından
alkışlar)
Süreniz 5 dakika.
3. - İzmir
Milletvekili Vezir Akdemir'in, gençliğin sorunlarına, işsizlik problemine ve
gelecekten beklentilerine ilişkin gündemdışı konuşması ve Devlet Bakanı ve
Başbakan Yardımcısı Mehmet Ali Şahin'in cevabı
VEZİR AKDEMİR (İzmir) - Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; ülkemizde yaşayan gençlerin sorunları ve gelecekteki
beklentileri için gündemdışı söz almış bulunmaktayım; bu vesileyle, Yüce
Meclisi sevgi ve saygılarımla selamlıyorum.
Ülkemiz, dünyada eşine az rastlanır genç
ve dinamik bir nüfusa sahiptir. Ülkede, 25 yaşın altında tam 32 000 000 genç
nüfus, çalışmak için iş imkânı yaratılmasını bekliyor. Gelecek beş yılda 7 000
000 kişi, on yıl içerisinde ise 13 000 000 genç daha iş piyasasına atılacaktır.
Diplomalı işsizlerin durumu daha da vahimdir. Yüzde 25'le en yüksek işsizlik
oranı, lise ve üniversite mezunu diplomalılara aittir.
Rakamlarla belirtilen bu işsizlerin sayısı
her geçen gün artmaktadır. Ete kemiğe bürünmüş, beyni, ruhu, özlemleri olan
işsiz gençleri ayrı ayrı düşünün; okulunu bitirmiş, artık kendi ayaklarının
üzerinde duracak yaşa gelmiş; ama, iş bulamadığı için, kendisini, ailesinin
üzerinde kambur gibi hissetmektedir.
Ülkemizin acı gerçeklerinden biri de,
gençlerimizin, tefecinin ve mafyanın kucağına düşürülüp, birer potansiyel suçlu
haline getirilmesidir.
Tarihin en ağır ekonomik krizinin
yaşandığı, çok kısa bir sürede 2 000 000'dan fazla kişinin işsiz kaldığı Şubat
2001'den bu yana hırsızlık ve kapkaç olaylarının patlaması tesadüfî değildir.
Yine de, bu kadar ağır bir kriz yaşayan bu ülkede sosyal patlamanın
olmamasının, ülkede yaşayan vatandaşlarımızın azim ve iradesinin güçlü ve
dayanıklı olmasından kaynaklandığı tartışılmaz bir gerçektir. Tüyü bitmemiş
yetimlerin hakkı bulunan ülke kaynakları, hortumculara peşkeş çekilmektedir.
Son yıllarda, 50 milyonlarca doları bulan
kaynaklar, iç ve dış güçler tarafından hortumlanarak, heba edilmiştir. Bugün,
yılda 800 000 000 dolarla, dünyada en az yabancı sermaye çeken ülkelerden biri
Türkiye'dir; dünyanın en hızlı büyüyen ülkesi Çin ise, 100 milyar dolarlık
yabancı sermaye çekerek, 1 500 000 000'luk nüfusuna iş imkânı yaratmaya
çalışmaktadır.
Mevcut iktidardan beklentilerimiz
şunlardır: Dünyadaki gelişmelere bakarak çağdan çağa atlayan toplumlar,
kültürler, bu iletişim çağında büyük hamleler kat etmektedir. Bu nedenle, var
olan dayanışma kültürüne bakarak, geleceğimizden emin olamayız. Tek çıkar yol,
ekonominin, inişler çıkışlar yapmadan, belli bir oranda büyümesini sağlayacak
koşulları yaratmaktır.
Ancak, ülkemizde, bu sorunları giderecek
bir çalışma göremiyoruz. Ülkede bu kadar çok sorun varken, iktidar tarafından,
tabana yönelik popülist yaklaşımlar ve Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk'ün
gençliğe emanet ettiği cumhuriyetin temel kurumlarını tahrip eden çalışmalar
sergileniyor. Bunun en bariz örneği, YÖK Yasasında yapılmak istenilen
değişikliklerdir.
İnsanlar, hastane kapılarında
ilaçsızlıktan ve imkânsızlıktan ölürken, üniversite bitirmiş gençler işsiz
olarak dolaşırken, evine ekmek götürecek milyonlarca işsizimiz varken; önceliği
olmayan, toplumu geren, bu tür yaklaşımlar, ülkemizi çağdaş medeniyet
seviyesine ulaştırmaz.
Diğer taraftan, Sayın Maliye Bakanı
"2004 yılı yatırım yılı olacaktır" diyor. Peki, hangi kaynaklarla
yatırım yapacak?! "Baba baba sattım, satacağım" dediği TEKEL'in
paralarıyla mı yapacak?! Artık, vatandaşın, güven duymadığı söylemlere karnı
toktur.
Öte yandan, Sayın Başbakan, eline makas
almış, Anadolu'yu gezerek, "hortumları kestim ve kesmeye devam
edeceğim" diyor. Sayın Başbakanın kestiği hortumların projesine
katılıyoruz, kesmesi gerekir, biz de aynı desteği veriyoruz; ama, kesilen
hortumların yönü hangi tarafa gitmektedir; bunu da düşünmek gereklidir; çünkü,
hortumların yönü, vatandaşa değildir; 51 dönüm arazisi olanlara, yatı olan
gençlere ve Amerika'da okuyan gençlere yöneliktir.
Gecekonduda, çadırda, iftar yemeklerini
halkla paylaşanları kutluyoruz; ama, aynı kişilerin, öbür taraftan, 5 000 güvenlik
görevlisinin görev aldığı düğün masrafları da, çalışan, gecekondulu vatandaşın
ödediği vergilerle karşılanmamalıydı.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN - Buyurun Sayın Akdemir.
VEZİR AKDEMİR (Devamla) - Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
soruyorum, hortumların yönü Anadolu gençliğine, Anadolu halkına ne zaman
dönecektir?
İşçinin, memurun, esnafın, köylünün,
emeklinin, dul, yetimlerin ve gençlerin yüzü ne zaman gülecektir, merak
ediyoruz. Bu konunun cevabını sayın hükümet ne zaman verecektir?
Yüce Meclisin değerli üyelerinin bu
konuda, duyarlı olacağını düşünüyorum, hepinizi saygıyla selamlıyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Akdemir.
Hükümet adına, Devlet Bakanı ve Başbakan
Yardımcısı Sayın Mehmet Ali Şahin; buyurun. (AK Parti sıralarından alkışlar)
DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI
MEHMET ALİ ŞAHİN (İstanbul)- Sayın Başkan, değerli arkadaşlarım; İzmir
Milletvekili arkadaşımız Sayın Akdemir, gençlerimizin sorunlarıyla ilgili
gündemdışı düşüncelerini ifade ettiler. Kendilerine, bu açıklama imkânını
sağladıkları için teşekkür ediyorum.
Sanıyorum, dünya anayasaları içerisinde
gençlere ayrı bir kısım ayıran ülkelerin başında Türkiye Cumhuriyeti gelir.
Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 58 inci maddesi, gençliğin korunmasına
ayrılmış olan bir maddedir. Hemen arkasından da, 59 uncu maddeyle, sporun
geliştirilmesi düzenlenmiş. Böylece, gençliği ve sporu, Anayasamız, bir kısımda
arka arkaya düzenlemek suretiyle, gençlerimizin yetiştirilmesine ve bu arada,
onların her türlü sorunlarının çözülerek, aynı zamanda, spor yapmalarına da
imkân sağlayacak düzenlemeleri devletin üstlenmesini ifade etmek suretiyle, hem
devletimize hem hükümetimize hem de milletimize hizmet sorumluluğu üstlenmiş
olanlara ciddî bir mesaj vermiştir.
Sayın Akdemir, konuşmasında çok haklı
olarak işsizlik sorununa değindi. Gençlerimizin önemli bir bölümünün işsiz
olduğunu ve Türkiye'nin en önemli sorunlarının başında da işsizlik geldiğini
ifade etti. Bu değerlendirmeye ben de aynen katılıyorum. Gerçekten, ülkemizin
en önemli sorunu, işsizlik sorunudur.
Bundan yirmi gün kadar önce
cumhuriyetimizin 80 inci kuruluş yıldönümünü kutladık. Seksen yıl içerisinde
almış olduğumuz mesafeyi kuşkusuz ki küçümseyemeyiz; ama, almamız gereken daha
çok uzun mesafeler var, yapmamız gereken çok daha önemli hizmetler var.
Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti olarak,
Türkiye'de hangi sorunlar vardır, bu sorunlar nasıl çözülecektir, bu işin
farkında ve şuurunda olduğumuzu huzurunuzda ifade etmek istiyorum.
Sayın Akdemir, biraz önce, Türkiye'de
yatırım yapmak için yabancı sermayeye ihtiyaç vardır dediler ve Çin örneğini
verdiler. Bundan iki ikibuçuk ay kadar önce, bir resmî ziyaret için Çin'e
gitmiştim. Çin'in, gerçekten, özel sektörün öncülüğünde ve serbest piyasa
ekonomisi kriterlerine uygun olarak bir kalkınma hamlesi içerisinde olduğunu
gözlemledim. Çin'de iktidarda tek parti vardır, o da, komünist partisidir.
Ancak, liberal ekonominin tüm koşullarını yerine getirme konusunda
yöneticilerini son derece duyarlı gördüm. Yabancı sermayenin önünü açmak için
öylesine önlemler almışlar ki "gelin, buyurun, yatırım yapın; işte, size
bedava arsa, her türlü imkânı da biz sağlıyoruz, formaliteleri de biz yerine
getirelim" diyorlar ve bana ifade ettiklerine göre, 2003 yılında 60 milyar
dolar civarında yabancı sermaye çekmişler.
Demek ki, Çin gibi bir ülke, serbest
piyasa koşullarının gereklerini yerine getiriyor, hür teşebbüsün önünü açıyor,
bu konuda her türlü yasal düzenlemeleri yerine getiriyor ve yabancı sermayeyi
çekebiliyor.
O halde, bizim yapmamız gereken nedir; biz
de aynı şeyleri yapmalıyız. İşte, Hükümetimiz, kurulduğu günden beri buraya
birçok yasa tasarısı sevk etti; bazıları çıktı, bazıları çıkacak. Biz de, özel
sektörün öncülüğünde, Türkiye'yi bir an önce kalkındıralım ve bu ülke, bir
yatırım cenneti haline gelsin ve yabancı sermayeyi de çekelim diye her türlü
tedbiri almanın gayreti içerisindeyiz.
Geçtiğimiz günlerde bir istatistik
yayımlandı; basında yer aldı, gazeteler yazdı. Ekim ayı ile bir önceki ay
mukayese edildiğinde, kapasite kullanım oranlarında yüzde 12,7'lik bir artış
olduğunu, bir önceki yılla mukayese edildiğinde, 8,4'lük bir artış olduğunu
görüyoruz ve Devlet İstatistik Enstitüsü, son bir yıl içerisinde kapasite
kullanım oranlarının artması sonucu 420 000 civarında insanın iş bulduğunu
ifade ediyor.
Şimdi, bu bilgileri toparladığınızda,
almış olduğumuz bu tedbirlerin, en azından Hükümet olarak piyasaya güven
vermemizin, piyasalara çok olumlu etkileri oldu. İşte, kapasite kullanım
oranları arttı. Kapasite kullanım oranları artınca, birtakım insanlar -Devlet
İstatistik Enstitüsünün açıklamalarına göre 400 000 civarındadır - iş buldu.
Demek ki, yapmamız gereken iş aslında kolaydır, basittir. O ne; bu ülkede yatırımın
önündeki engelleri kaldırmak, sanayi erbabının, ticaret erbabının daha kolay
yatırım yapmasını sağlayıcı önlemler almaktır. Hükümet olarak, biz, bu konuda
son derece kararlıyız ve daha yapılması gereken işler var, onu da biliyoruz,
onları da yapacağız. Sayın Unakıtan haklıdır, 2004 yılında ülkemizi bu bakımdan
bir yatırım cenneti haline getireceğiz.
Sayın Akdemir dediler ki, Sayın Başbakan
Anadolu'yu dolaşıyor, "hortumları kestik" diyor. Ben, Sayın
Başbakanla birkaç yurt gezisine katıldım. Sayın Başbakanla biz hep kurdele
kestik, Kastamonu'ya gittim, Çankırı'ya gittim, özel sektörün kurdelelerini
kestik. (AK Parti sıralarından alkışlar) Sayın Başbakan geçenlerde, yine, özel
sektörün öncülüğünde, Avrupa'nın en büyük tesisinin kurdelesini kesti. Dolayısıyla,
Sayın Başbakan nerede bir işyeri açılıyorsa, sanayi kuruluşu devreye giriyorsa,
orada olmaktan büyük kıvanç duyuyor, biz de kıvanç duyuyoruz. Çünkü, onların
yanında olmak, onları teşvik etmek, Türkiye için bir kazançtır. Yeni
işyerlerinin açılması, işte, bu gençlerimiz için iş kapısı değil midir, onlar
için ekmek kapısı değil midir?! O bakımdan, piyasayı rahatlatmak ve dünyanın
gittiği istikamete doğru bizim de gitmemiz ve özellikle, yatırımların önündeki
engelleri kaldırmamız gerekir.
Yakında önünüze yeni bir tasarı gelecek.
Bu tasarı da yatırımları özendirmek amaçlı, özellikle, geri kalmış
yörelerimizde yatırımı teşvik edecek, oralara yatırımı özendirecek olan bir
tasarı. Şu anda hazırlanıyor, henüz son şekli verilmedi. Maliye Bakanlığı,
ilgili bakanlıklar hazırlıyor ve Bakanlar Kuruluna gelecek, tartışacağız ve
sonra tasarı olarak Meclise sevk edeceğiz. Böylece, yatırım yapmak isteyenler,
bazı bölgelerimizde enerjiden önemli avantajlar elde edecekler, yani, yüzde 50
gibi bir indirimle alacaklar. Primlerle ilgili birtakım kolaylıklar
getiriyoruz. Vergi konusunda belirli süre vergi muafiyeti getirecek birtakım
hazırlıklar içerisindeyiz ve 2004 yılı, gerçekten, önümüzdeki yıllar Türkiye'de
yatırımların hızla artacağı ve yeni istihdam alanlarının açılacağı yıllar
olacaktır. Gerçekten, çok genç bir nüfusa sahibiz. Aslında böylesine genç bir
nüfusa sahip olmak, kalkınma yarışında çok ciddî bir avantajdır; ama, bu
gençlerimizi, kuşkusuz ki, ellerine diplomayı vererek, sokakta her gün başları
önlerinde eğik gezdirmek de, devletimize, Hükümetimize ve bize yakışmaz.
Onların, her akşam, başları dik olarak evlerine gelmelerini sağlayacak
tedbirleri almak da bizim görevimizdir; Hükümet olarak bu konuda gayret
ediyoruz, çalışıyoruz. İktidarımız döneminde, ben inanıyorum ki, Türkiye'de
kişi başına düşen millî gelir, inşallah 5 000 dolarlara çıkacaktır. Bunun
mücadelesi ve kararlılığı içerisindeyiz.
Sayın Akdemir'e, bu düşüncelerimi sizlerle
paylaşma imkânı sağladığı için teşekkür ediyor, hepinize saygılar sunuyorum.
(AK Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederiz Sayın Bakan.
Gündemdışı üçüncü söz isteği, Ağız ve Diş
Sağlığı Haftası münasebetiyle, Erzurum Milletvekili Sayın Muzaffer Gülyurt'a
aittir.
Buyurun Sayın Gülyurt (AK Parti
sıralarından alkışlar)
Süreniz 5 dakika.
4. -
Erzurum Milletvekili Muzaffer Gülyurt'un, bilimsel diş hekimliğinin 95 inci
kuruluş yıldönümüne ve Ağız ve Diş Sağlığı Haftasına ilişkin gündemdışı
konuşması
MUZAFFER GÜLYURT (Erzurum) - Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; bilimsel diş hekimliğinin 95 inci kuruluş yıldönümü ve
Ağız ve Diş Sağlığı Haftası münasebetiyle gündemdışı söz almış bulunuyorum;
Yüce Meclisimizi saygıyla selamlıyorum.
22 Kasım 1908 tarihinde, İstanbul
Üniversitesine -o zamanki darülfünun- bağlı olarak, tıp fakültesi bünyesinde
diş tababeti okulu kurulmuş olup, o günden beri bilimsel manada diş hekimliği
ve ağız ve diş sağlığı hizmetleri yürütülmüş bulunmaktadır.
22 Kasım 1908'de kurulduğu için, 22 Kasım
günü, Diş Hekimleri Günü ve bu hafta da, Ağız ve Diş Sağlığı Haftası olarak
ülkemizde yıllardan beri kutlanmaktadır.
Bu haftalarda yapılan toplantılarda,
genellikle, diş hekimliğinin meslekî sorunları, meslektaşlarımızın özlük
hakları konuşulur, ülkemizdeki sağlık politikaları gündeme getirilir ve ulusal
sağlık politikası konusu üzerindeki görüşler tartışılır. Ayrıca, ağız ve diş
sağlığının eğitimi ve çağdaş bir hizmet anlayışının nasıl olması gerektiği
konusu gündeme gelir, meslektaşların sürekli eğitimleri konusu tartışılarak
çözüm yolları araştırılır.
Bunun yanında, ülkemizde önemsenmesi
gereken en önemli konulardan birisi olan koruyucu hekimlik ve koruyucu diş
hekimliği konusu, yine, bu hafta içerisinde gündeme gelerek konuşulur ve
uygulamaları yapılır.
Bu yıl da, bütün bu sorunlar yanında öne çıkan
diğer bir sorun, bir konu bulunmaktadır; o da, ülkemizde yeni diş hekimliği
fakültelerinin açılması konusudur. 1960'lı yıllara kadar sadece İstanbul Diş
Hekimliği Fakültesi eğitim ve öğretimini sürdürürken ve oradan diş hekimi
meslektaşlarımız yetişirken, 1960'lı yıllardan sonra diş hekimliği
fakültelerinin sayısı artmaya başlamış ve bugün, 15 adet diş hekimliği
fakültesi eğitim ve öğretimini sürdürüyor bulunmaktadır. Son alınan kararlar
doğrultusunda 4 yeni diş hekimliği fakültesinin açılması kararlaştırılmış ve
buralara dekanlar atanmış; ama, henüz öğrenci alınmamıştır.
Şimdi, burada, bir inceleme yapmak
durumundayız. Türk Diş Hekimleri Birliğinin ve diş hekimliği fakültelerinin
dekanlarının ortaklaşa yaptıkları toplantıda görülen olay şudur: Ülkemizde,
bundan sonra, artık, diş hekimliği fakültesinin açılmaması gerekmektedir. Bizim
de aynı kanaati taşıdığımızı burada ifade etmek istiyorum; çünkü, bir
öğrencinin devletimize maliyeti, yıllık, 5 000 ilâ 7 000 dolar civarındadır;
böylesine bir ağır yükümlülük. Ülkemizin bulunduğu şu ekonomik sıkıntı
içerisinde yeni fakülteler açarak, devlete, tekrar, yeni bir yük getirmek
oldukça sıkıntılı olmaktadır.
Bunun yanında, yeni fakülte açarken dikkat
edilmesi gereken önemli konular şunlardır: Acaba, öğretim üyesi sayımız yeterli
midir? Ayrıca, ülkemizdeki hekim sayısı ve hekimlerin dağılımı ne orandadır?
Bunun yanında, araç gereç ve donanım açısından baktığınız zaman, diş hekimliği
fakültelerinin açılması gerçekten sıkıntı doğurmaktadır. Bütün bunlara baktığımızda,
elimizdeki veriler dikkate alındığında, yeni bir fakülte açmanın sıkıntılar
doğuracağı bir gerçektir. Ancak, burada, diş hekimliği fakültesi açılmasını,
sadece geçmiş hükümetlerin popülist yaklaşımlarına yükleyemeyiz. Bununla
beraber, üniversitelerimizin senatolarında aldığı kararlar, bir de
Yükseköğretim Kurulumuzun aldığı kararlar da önemlidir; çünkü, o kararlar
alındıktan sonra ancak üniversitelerde hükümetler diş hekimliği fakültelerinin
yenisini açma ihtiyacı duymaktadırlar.
Bunların dışında, Avrupa Birliği
ülkelerinin normlarına baktığımız zaman, ülkemizde gayri safî millî hâsıla
içinde sağlığa ayrılan payın ve diş hekimine insanlarımızın başvuru oranının
düşük olduğunu görmekteyiz. Bugün ülkemizde diş hekimine başvuran
insanlarımızın oranı yüzde 40 civarındadır; yani, halkımızın yüzde 60'ı hekime
gitmemekte ve ağız ve diş sağlığı hizmetini alamamaktadır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Gülyurt, tamamlayın
efendim.
Buyurun.
MUZAFFER GÜLYURT (Devamla) - Tamamlıyorum
Sayın Başkanım.
Bu açıdan düzenlemeler yapılmalı ve yeni
diş hekimliği fakülteleri açarak, istihdam edemediğimiz diş hekimi sayısının
artırılmaması gerekmektedir. Bu açıdan, Sağlık Bakanlığımızın yapmış olduğu
çalışmalar takdire şayandır.
Son olarak, diş hekimi olmayan
ilçelerimize 160 adet diş hekimi kadrosu verilerek ataması yapılacaktır. Ancak,
bunun da yeterli olmadığını, diş hekimi olmayan daha 100'ün üzerinde ilçemizin
bulunduğunu ve birçok ilçemizde de 1'den fazla diş hekiminin olmadığını dikkate
alırsak, Sağlık Bakanlığımızın ve diğer bakanlıklarımızın da, bu konu üzerinde
biraz daha gayret göstermelerini ve istihdamı sağlayıcı tedbirler alınması
gerektiğini vurgulamak istiyorum.
Cümlelerimi şu noktayı vurgulayarak
tamamlamak istiyorum: Bugün, ülkemizde, diş hekimliği hizmeti,
üniversitelerimizde, devlet hastanelerimizde ve Sosyal Sigortalar Kurumu
hastanelerimizde, ayrıca, diğer sağlık kuruluşlarımızda verilmektedir. Ancak,
ağız ve diş sağlığı, en fazla, yüzde 80 oranında, özel sağlık kuruluşları
tarafından verilmektedir.
Bu nedenle, Sağlık Bakanlığımız ve Maliye
Bakanlığımız, hastaların özel sağlık kuruluşlarına sevkini ve oradan sağlık
hizmeti alımını kolaylaştırmak için çeşitli yöntemler, çeşitli tedbirler
almışlardır; ancak, burada, muayenehane hekimlerinden de bu tür hizmetlerin
alınmasının gerekli olduğunu, bunun hem hastalarımız için hem de
meslektaşlarımız için önem arz ettiğini burada ifade etmek istiyorum.
Bu vesileyle, sözlerimi bitiriyor,
bilimsel diş hekimliğimizin 95 inci kuruluş yıldönümünün memleketimize,
ulusumuzu ve meslektaşlarımıza hayırlı olmasını diliyor, hepinizi saygıyla
selamlıyorum. (Alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ediyoruz Sayın Gülyurt.
Sayın milletvekilleri, saat 18.00'de
toplanmak üzere, birleşime ara veriyorum.
Kapanma
Saati : 16.28
İKİNCİ
OTURUM
Açılma
Saati: 18.00
BAŞKAN:
Başkanvekili İsmail ALPTEKİN
KÂTİP
ÜYELER: Enver YILMAZ (Ordu), Yaşar TÜZÜN (Bilecik)
BAŞKAN - Türkiye Büyük Millet Meclisinin
20 nci Birleşiminin İkinci Oturumunu açıyorum.
Görüşmelere kaldığımız yerden devam
ediyoruz.
Gündemdışı konuşmalar tamamlanmış olup,
Başkanlığın Genel Kurula diğer sunuşları vardır.
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığının
bir tezkeresi vardır; okutuyorum:
III. -
BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI (Devam)
B) TEZKELER
VE ÖNERGELER
1. - İtalya
Milletvekilleri Meclisi Dışişleri Komisyonu Başkanlığındaki heyetin, Türkiye
Büyük Millet Meclisinin konuğu olarak resmî temaslarda bulunmak üzere ülkemizi
ziyaretinin uygun bulunduğuna ilişkin Başkanlık tezkeresi (3/399)
Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kuruluna
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlık
Divanının 10 Ekim 2003 tarih ve 19 sayılı Kararıyla, İtalya Milletvekilleri
Meclisi Dışişleri Komisyonu Başkanlığındaki heyetin, Türkiye Büyük Millet
Meclisinin konuğu olarak resmî temaslarda bulunmak üzere ülkemizi ziyareti
uygun bulunmuştur.
Türkiye Büyük Millet Meclisinin Dış
İlişkilerinin Düzenlenmesi Hakkındaki 3620 sayılı Kanunun 7 nci maddesi
gereğince Genel Kurulun bilgisine sunulur.
|
Bülent
Arınç |
|
Türkiye
Büyük Millet Meclisi |
|
Başkanı |
BAŞKAN - Bilgilerinize sunulmuştur.
2 adet Meclis araştırması önergesi vardır;
birincisini okutuyorum:
C) Gensoru, Genel Görüşme, Meclİs SoruşturmasI ve
Meclİs AraştIrmasI Önergelerİ
1. -
Trabzon Milletvekili Asım Aykan ve 20 milletvekilinin, mülkî amirlerin aslî
görevlerine yeterli zaman ayıramamalarının nedenlerinin araştırılarak, alınması
gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin
önergesi (10/142)
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Anayasanın 98 inci İçtüzüğün 104 ve 105
inci maddeleri uyarınca, ülkemizde görev yapan mülkî amirlerinin günlük çalışma
saatlerinin büyük bir kısmı kutlamalar, törenler, kabuller ve buna benzer
aktivitelerle geçmekte olup; aslî görevlerine yeterli zaman ayıramamaktadırlar;
bu konuyla alakalı bir Meclis araştırması açılmasını arz ve talep ediyoruz.
Gereğini saygılarımızla arz ederiz.
28.5.2003
1- Asım Aykan |
(Trabzon) |
2- Aziz Akgül |
(Diyarbakır) |
3- Fuat Geçen |
(Hatay) |
4- Osman Akman |
(Antalya) |
5- Veli Kaya |
(Kilis) |
6- Mustafa Ünaldı |
(Konya) |
7- Osman Nuri Filiz |
(Denizli) |
8- Mehmet Sekmen |
(İstanbul) |
9- Mehmet Çerçi |
(Manisa) |
10- Cevdet Erdöl |
(Trabzon) |
11- Şevket Orhan |
(Bursa) |
12- Ali Osman Başkurt |
(Malatya) |
13- Zülfükar İzol |
(Şanlıurfa) |
14- Mehmet Zekai Özcan |
(Ankara) |
15- Mustafa Demir |
(Samsun) |
16- Zeki Karabayır |
(Kars) |
17- İbrahim Hakkı Aşkar |
(Afyon) |
18- Maliki Ejder Arvas |
(Van) |
19- Hikmet Özdemir |
(Çankırı) |
20- Süleyman Gündüz |
(Sakarya) |
21- Cüneyt Karabıyık |
(Van) |
Gerekçe:
Ülkemizde görev yapan mülkî idare
amirlerinin günlük çalışma saatlerinin büyük bir kısmı kutlamalar, törenler,
kabuller ve buna benzer aktivitelerle geçmekte olup, aslî görevlerine yeterli
zaman ayıramamaktadırlar.
Yaptığımız araştırma sonunda, kutlanan veya
değişik etkinlikler düzenlenen 40 civarında hafta, 40'tan fazla evrensel veya
ulusal gün, 20 kadar da mahallî gün tespit edilmiştir. Bu sayıların azalmadığı,
özellikle mahallî idareler, kasaba ve ilçe belediyelerince düzenlenen
etkinliklerin artmakta olduğu gözlemlenmektedir. Her yıl yeni bir etkinlik veya
festival ihdası ve bunu gelenekselleştirme iddiası yaygındır.
Ayrıca; bir yıl içinde 10 devlet büyüğü
karşılayıp, varsa programlarının bir kısmına katıldıktan sonra uğurladıklarını,
10 kez sergi açılışı veya özel sektörün
önemli bazı tesislerinin temel atma ya da hizmete açılış törenine
katıldıklarını,
Yine 10 kez toplu sünnet, nikâh, hayır
yemeği ve bazı kampanyaların başlatılması törenlerine katıldıklarını gözönüne
aldığımızda;
Konunun daha net bir yaklaşımla
değerlendirilmesi açısından, bir mülkî amirin en az 80 etkinliğe katılmış
olduğunu ele aldığımızda; her etkinliğe katılma süresini en az 3 saat olarak
alırsak 80x3=240 saat karşımıza çıkar. Bu da 240/8=30 işgününe tekabül
etmektedir.
Devletin aslî görevleriyle
(emniyet-asayiş, planlı kalkınma, kamu sağlığı...) pek de yakın ilgisi
bulunmayan etkinliklerde, iyimser hesaplamalarla 240 saati harcanan, il
düzeyinde devlet ve hükümetin temsilcisi valiyle birlikte en az 10 daire veya
kurum amiri, yardımcısı veya şube müdürü törenlere katılmaktadır. Törenin
özelliğine göre bu sayı 40'a kadar çıkmaktadır. Asgarî sayı esas alınsa bile
(10 müdür+10 yardımcısı veya şube müdürü) 20x240=4 800 saatlik bir mesai
kaybının söz konusu olduğu görülmektedir.
İl yönetim kadrosu ve kamu çalışanlarını,
en üst düzeyde valinin bulunduğu bir piramit gibi düşündüğümüzde alt derecelere
inildiğinde, personel sayısı ve mesai kaybı hesaplamaları giderek zorlaşmakta,
hatta imkânsızlaşmaktadır.
Bu sayılara adlî ve askerî erkân, güvenlik
güçleri (polis ve jandarma) mahallî idarecilerin yönetici ve çalışanları dahil
değildir.
Bu kayıplara ek olarak meydana gelebilecek
yorgunluklar nedeniyle, hayatî konulara konsantrasyon gecikmeleri vb. de
değerlendirildiğinde,
Sonuç olarak; valilerimizin çalışmalarında
verimliliği artırmak, ildeki yönetici ve diğer çalışanların ülkeye pek fazla
katkı sağlayamayan zaman kayıplarını önlemek üzere, baştan beri irdelemeye
çalıştığımız tören ve benzeri etkinliklerin bilimsel metotlarla incelenmesi ve
gözden geçirilmesi gerekmektedir. Kalkınmamızın önündeki en önemli engel olan
"terör" önemli ölçüde geriletilmiş iken, tatil, tören gibi üretken
olmayan işler yerine, çalışıp üretmek zamanının geldiği düşüncesindeyiz.
BAŞKAN - Bilgilerinize sunulmuştur.
Önerge, gündemde yerini alacak ve Meclis
araştırması açılıp açılmaması konusundaki öngörüşme, sırası geldiğinde
yapılacaktır.
Şimdi, ikinci önergeyi okutuyorum:
2. - Bursa
Milletvekili Zafer Hıdıroğlu ve 26 milletvekilinin, bedelsiz tahsis edilen kamuya
ait gayrimenkullerin tespiti, tahsis şartları ve tahsis amaçlarına uygun
kullanılıp kullanılmadığının araştırılarak, alınması gereken önlemlerin
belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/143)
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Kamu kurum ve kuruluşları tarafından genel
bütçeli veya katma bütçeli kuruluşlara, vakıflara veya derneklere son on yılda
tahsis olunan kamu arazilerinin; tahsis şartları, tahsis amaçları ve tahsis
amaçlarına uygun kullanılıp kullanılmadığı ülkemizde bir muammadır. Birçok
kurum ve kuruluşun, bu arazileri amaçları doğrultusunda kullanmadığı duyumları
alınmaktadır. Bu arazilerin hemen hemen hepsinin ekonomik değerinin yüksek
olduğu gerçeğinden hareketle; son on yılda tahsis edilen kamu taşınmazlarının
tespiti, ilgili yerlerin tahsis şartları, tahsis amaçları ve tahsis amacına
uygun kullanılıp kullanılmadığının tespiti için, Anayasanın 98 inci ve Meclis
İçtüzüğünün 105 inci maddesi gereğince
bir Meclis araştırması açılmasını saygılarımızla arz ve talep ederiz.
1-Zafer Hıdıroğlu |
(Bursa) |
2-Mehmet Emin Tutan |
(Bursa) |
3-Faruk Anbarcıoğlu |
(Bursa) |
4-Osman Seyfi |
(Nevşehir) |
5-Rıtvan Köybaşı |
(Nevşehir) |
6-Ramazan Can |
(Kırıkkale) |
7-Musa Sıvacıoğlu |
(Kastamonu) |
8-Abdullah Çalışkan |
(Adana) |
9-Enver Yılmaz |
(Ordu) |
10-Feyzi Berdibek |
(Bingöl) |
11-M. Necati Çetinkaya |
(Elazığ) |
12-Şemsettin Murat |
(Elazığ) |
13-Ali Osman Başkurt |
(Malatya) |
14-Niyazi Pakyürek |
(Bursa) |
15-Ahmet Faruk Ünsal |
(Adıyaman) |
16-Kemalettin Göktaş |
(Trabzon) |
17-Atilla Koç |
(Aydın) |
18-Mücahit Daloğlu |
(Erzurum) |
19-Muzaffer Baştopçu |
(Kocaeli) |
20-Hikmet Özdemir |
(Çankırı) |
21-Adem Tatlı |
(Giresun) |
22-Mehmet Nezir Nasıroğlu |
(Batman) |
23-Serpil Yıldız |
(İzmir) |
24-Sedat Kızılcıklı |
(Bursa) |
25-Burhan Kılıç |
(Antalya) |
26-Zeynep Karahan Uslu |
(İstanbul) |
27-Mustafa Zeydan |
(Hakkâri) |
Gerekçe:
Bazı kamu kurum ve kuruluşlarına,
vakıflara, derneklere tahsis edilen kamu arazilerinin, ekonomik değeri yüksek
yerlerdir. Tahsis yapılan kurumların birçoğunda gayrimenkul uzmanı olmadığı
için bu araziler verimli kullanılmamaktadır.
Tahsis edilen birçok gayrimenkul, tahsis
amaçları doğrultusunda kullanılmamaktadır. Örneğin; kampus alanı olarak tahsis
edilen bir arazi, villa yapılarak kullanıldığı yolunda duyumlar alınmaktadır.
Bu bağlamda; genel bütçe veya katma bütçeli kurumlara tahsis edilen kamu
taşınmazlarının amacına uygun kullanılıp kullanılmadığının araştırılması;
Tahsis edilen kamu taşınmazlarının
tahsisinde kamu yararı gözetilip gözetilmediğinin araştırılması;
Emlak Bankasının tasfiyesi sürecinde ve
daha önce Emlak Bankasına ait gayrimenkullerin, kimlere, hangi amaçla tahsis
edildiğinin araştırılması;
Kamunun elinde bugün 1 500 adet, yaklaşık
10 000 hektarlık kamp bulunmaktadır. Bunların ne kadarı aslî amaçları
doğrultusunda kullanılmaktadır. Birçoğu, eğitim amaçlı olmasına rağmen, beş
yıldızlı turizm tesislerini aratmayacak nitelikte ve bürokratların tatil
kampına dönüşmüş durumdadır. Amacına uygun kullanılmayan kamuya ait kampların
araştırılması;
Türkiye'de hazineye ait tüm arazilerin
kontrol, denetim ve kayıtlarını Millî Emlak Genel Müdürlüğü tutmaktadır; ancak,
bugün, Millî Emlak Genel Müdürlüğünün sağlıklı bir veri tabanı mevcut değildir.
Kime, ne kadar, ne zaman yer tahsis edilmiş; bunu tespit edebilmek için Millî
Emlak Genel Müdürlüğünün Türkiye genelinde aylarca bir çalışma yapması
gerekmektedir. Bu durum, birçok kurum ve kuruluşun, kendisine tahsis edilen
arazileri başka amaçlarla kullanması için bir fırsat oluşturduğu kanaatini
uyandırmaktadır. Dahası, birçok kuruma tahsis edilen kamu arazileriyle ilgili
tapu kayıtlarında gerekli düzenlemeler yapılmamıştır. En basitinden, TBMM diye
bir kurum tapu kayıtlarında görünmemektedir. Bu, devlet ciddiyetiyle
bağdaşmamaktadır. Bu durumda olan kamu arazileri de tespit edilerek gerekli düzenlemelerin yapılmasını sağlayarak,
sağlıklı bir veri tabanı oluşturulmalıdır.
BAŞKAN -
Bilgilerinize sunulmuştur.
Önerge, gündemde yerine alacak ve Meclis
araştırması açılıp açılmaması konusundaki öngörüşme, sırası geldiğinde
yapılacaktır.
Komisyondan istifa önergesi vardır;
okutuyorum:
B) TEZKELER
VE ÖNERGELER (Devam)
2. - İzmir
Milletvekili Nükhet Hotar Göksel'in Avrupa Birliği Uyum Komisyonu üyeliğinden
çekildiğine ilişkin önergesi (4/124)
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Genel merkez çalışmalarımın yoğunluğu
nedeniyle üyesi ve Başkanvekili olduğum Avrupa Birliği Uyum Komisyonundan
istifa ediyorum.
Gereğinin yapılmasını
saygılarımla arz ederim. 18.11.2003
Nükhet Hotar Göksel
İzmir
BAŞKAN - Bilgilerinize sunulmuştur.
Gündemin "Seçim" kısmına
geçiyoruz.
IV. -
SEÇİMLER
A) Komİsyonlarda AçIk Bulunan Üyelİklere Seçİm
1. - Avrupa
Birliği Uyum Komisyonunda açık bulunan üyeliğe seçim
BAŞKAN - Avrupa Birliği Uyum Komisyonunda
boşalan ve Adalet ve Kalkınma Partisi Grubuna düşen 1 üyelik için Batman
Milletvekili Afif Demirkıran aday gösterilmiştir.
Oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler...
Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Hayırlı olsun.
Sayın milletvekilleri, alınan karar
gereğince, sözlü soruları görüşmüyor ve gündemin "Kanun Tasarı ve Teklifleri
ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler" kısmına geçiyoruz.
V. - KANUN
TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER
İŞLER
1. - Adlî
Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Bölge Adliye Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve
Yetkileri Hakkında Kanun Tasarısı ve Adalet Komisyonu Raporu (1/521) (S.
Sayısı: 146)
2. - Hukuk
Usulü Muhakemeleri Kanununda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Tasarısı ve
Adalet Komisyonu Raporu (1/523) (S. Sayısı: 152)
BAŞKAN- Adlî Yargı İlk Derece Mahkemeleri
ile Bölge Adliye Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yetkileri Hakkında Kanun
Tasarısı ile Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununda Değişiklik Yapılmasına İlişkin
Kanun Tasarısının geri alınan maddeleriyle ilgili komisyon raporları henüz
gelmediğinden, tasarıların görüşmelerini erteliyoruz.
Karayolları Genel Müdürlüğünce Yapılacak
Bölünmüş Yol İnşasında Uygulanacak Usul ve Esaslar Hakkında Kanun Tasarısı ve
Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonu raporunun müzakeresine
kaldığımız yerden devam ediyoruz.
3. -
Karayolları Genel Müdürlüğünce Yapılacak Bölünmüş Yol İnşasında Uygulanacak
Usul ve Esaslar Hakkında Kanun Tasarısı ve Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve
Turizm Komisyonu Raporu (1/687) (S. Sayısı: 276) (x)
BAŞKAN - Komisyon?.. Hazır.
Hükümet?.. Hazır.
Tasarının 1 inci maddesi üzerinde,
Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına yapılan konuşma tamamlanmıştı.
(x) 276 S. Sayılı
Basmayazı 13.11.2003 tarihli 18 inci Birleşim Tutanağına eklidir.
Şimdi, söz sırası, Adalet ve Kalkınma Partisindedir.
Konuşma isteği?.. Yok.
1 inci madde üzerindeki görüşmeler
tamamlanmıştır.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.
2 nci maddeyi okutuyorum:
Tanımlar
MADDE 2. - Bu Kanunda geçen;
(a) Genel Müdürlük: Karayolları Genel
Müdürlüğünü,
(b) Personel: Kamu kurum ve kuruluşlarında
657 sayılı Devlet Memurları Kanununa tâbi olarak çalışan memurlar ile 4857
sayılı İş Kanununa tâbi olarak çalışan işçileri,
(c) Kamu kurum ve kuruluşu: Genel bütçeli
daireler ve katma bütçeli idareler ile bunlara bağlı döner sermayeli
kuruluşları ve il özel idareleri ile belediyeleri,
(d) Bölünmüş yol: Geliş ve gidiş trafiği
ayırıcı bir engel ile birbirinden ayrılmış olan ve en az iki gidiş ve iki geliş
şeridi bulunan karayolunu,
İfade eder.
BAŞKAN - Madde üzerinde söz isteği?.. Yok.
2 nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.
3 üncü maddeyi okutuyorum:
Makine ve ekipman tahsisi
MADDE 3. - Bölünmüş yol yapımında Genel
Müdürlükçe ihtiyaç duyulan her türlü makine ve ekipman, Genel Müdürlüğün
ihtiyaç göstermesi ve Bayındırlık ve İskân Bakanlığının yazılı talebi üzerine
kamu kurum ve kuruluşlarınca bedelsiz olarak Genel Müdürlük emrine geçici
olarak tahsis edilir.
Makine ve ekipmanların hangi kamu kurum ve
kuruluşlarından ne miktarda temin edileceği, ne kadar süre ile tahsislerinin
sağlanacağı ve tahsis süresinin sonunda geri verilmesi ile ilgili usul ve
esaslar, bölünmüş yolun yapılacağı illerin valilerinin koordinasyonunda ilgili
kurum ve kuruluşlarla yapılacak protokoller ile düzenlenir.
Kamu kurum ve kuruluşları tarafından Genel
Müdürlük emrine geçici olarak tahsis edilen makine ve ekipmanlar, Genel
Müdürlüğe ait işyerlerine intikal ettiği tarihten itibaren Genel Müdürlüğün
araçları gibi değerlendirilir, geçici olarak Genel Müdürlük kayıtlarına alınır
ve bunların her türlü ikmal, bakım ve onarımları, Genel Müdürlük tarafından
yapılır veya yaptırılır. Ancak, ihtiyaç duyulan hallerde, bunların akaryakıt,
yedek parça ve diğer malzeme ihtiyaçları ile tamir ve bakımları, Genel
Müdürlükten herhangi bir bedel alınmaksızın il özel idareleri tarafından
karşılanabilir ve bu hususlarda ilgili kamu kurum ve kuruluşlarının mevcut
stoklarından ve imkânlarından da
bedelsiz olarak faydalanılabilir.
BAŞKAN - Madde üzerinde, Cumhuriyet Halk
Partisi Grubu adına, Tunceli Milletvekili Sayın Hasan Güyüldar; buyurun.
Süreniz 10 dakika.
CHP GRUBU ADINA HASAN GÜYÜLDAR (Tunceli) -
Sayın Başkan, Yüce Parlamentonun değerli milletvekilleri; Karayolları Genel
Müdürlüğünce Yapılacak Bölünmüş Yol İnşasında Uygulanacak Usul ve Esaslar
Hakkında Kanun Tasarısının "Makine ve ekipman tahsisi" başlıklı 3
üncü maddesi üzerinde, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına söz almış
bulunuyorum; konuşmama başlarken, Yüce Heyetinize saygılar sunuyorum.
Bu madde kapsamına giren her türlü makine
ve ekipmanların, Karayolları Genel Müdürlüğünce ihtiyaç gösterilmesi halinde,
kumu kurum ve kuruluşlarınca, bedelsiz olarak, Genel Müdürlük emrine geçici
olarak tahsis edilmesi uygulaması, 1978 yılında, Cumhuriyet Halk Partisi
Hükümeti döneminde Köyişleri Bakanlığı yapan Sayın Ali Topuz tarafından da
uygulamaya konulmuştu. "Köylüye Ulaşım Projesi" ismi altında yapılan
ve köylerimize büyük hizmetler götüren bu çalışmalardan, başarılı sonuçlar
alınmıştır.
Bugün, ülkemizde, karayolu altyapısı
yetersiz olmasına rağmen, ekseriyetle, insan ve mal nakli karayoluyla
gerçekleştirilmektedir. Yetersiz olan karayolunun bu yükü taşıması elbette
mümkün değildir. Trafik kazalarından dolayı yollarda meydana gelen mal ve can
kaybı, ülkemizin en büyük afeti sayılmaktadır.
Ulaşımda güven ve sürat esastır. Ekonomiye
ivme kazandırmak açısından, can ve mal emniyeti bakımından, şu anda görüşmekte
olduğumuz bölünmüş yol uygulaması ülkemizin yararına olduğundan, Cumhuriyet
Halk Partisi olarak, yapıcı muhalefet anlayışını sergileyerek bu uygulamayı
destekliyoruz.
Karayolları Genel Müdürlüğü ile kamu
kurumları arasında koordinasyon sağlanarak, zarurî olan bu tür hizmetlerin
yerine gelmesini, kaynak tasarrufu ve kamu yararı açısından yararlı görüyoruz;
ancak, bu çalışmalardan yarar sağlarken, icraatı gerçekleştiren personelin
-azimli çalışmalarına hakkaniyet esas alınarak- ücretlerine eködeme yapılması
ihmal edilmemelidir. Bilhassa Karayolları Genel Müdürlüğünde 657 sayılı Yasa
kapsamında çalışan memura, arazide çalışan personele yönelik, bu konuda CHP'nin
verdiği eködemeye ilişkin önergenin kabulüyle, bu mağduriyetin giderileceğine
inanıyoruz.
Ülkemizin topografik yapısının dağlık ve
engebeli olması nedeniyle, köylerdeki ulaşım yollarının yetersiz olmasından,
köy yollarının yağmurlu havalarda çamurdan kullanılmaz hale gelmesinden,
vatandaşlarımız sıkıntılar yaşamaktadırlar. Dolayısıyla, Köy Hizmetlerinden
makine ve ekipman tahsis edilirken, köylerimizin bu durumunu gözden kaçırmamak
gerekir.
Sayın Başkan, sayın milletvekilleri;
Bayındırlık ve İskân Bakanı Sayın Zeki Ergezen, bir komisyon toplantısında
"çalışmakta olduğumuz duble yol çalışmalarını denetleyiniz ve acil
yapılması gereken işleri bize iletiniz" demişti. Ben de, bu Meclis
tatilinde, ilim olan Tunceli'ye karayoluyla hareket ederken, Kırıkkale'den
başlamak üzere Bingöl yol ayrımına kadar bu duble yol çalışmalarını izledim.
Özverili ekiplerle çalışmaları başarılı buldum. Başta Sayın Zeki Ergezen olmak
üzere, bu çalışmalara emeği geçen tüm ekiplere, işçilere huzurlarınızda
teşekkür ediyorum. Ancak, Bingöl yol ayrımından sonra, Tunceli'ye geçiş
yaptığımda, bu çalışmalar kesildi. Sayın Bakanın bilgisi dahilinde olan
Kovancılar-Erzincan karayolu, güneyi kuzeye bağlayan, Erzurum'a bağlayan
önemli, fakat, yol standartlarına uymayan bir yol olup, 2004 yılı programında
bu yolun duble yol programına alınmasını istirham ediyoruz.
Her yönüyle faydalı olacağına inandığımız
duble yol çalışması yapılırken, bunun yanında, tek şeritli yollar ve diğer
hizmetlerin bir kenara terk edildiği hassasiyetini taşıyoruz. Örneklersek,
devlet hizmetlerinden mahrum kalmış Tunceli'de tüm yollar bakımsız ve
kullanılamaz durumdadır. 2003 yılı içinde, 7 ilçesiyle, beraber bu yollarda
sadece yama yapılarak hizmet verilmiştir. Yapılan bu hizmetin, bir yağmurda,
elbette ki, eski durumuna gelmesi mümkündür.
Her zaman duyarlılığını, hassasiyetini
koruyan Sayın Bakanın 2004 yılı içinde özellikle programına alacağına inandığım
sorunları aşağıda sıralıyorum:
Erzincan ayrımı Nazımiye yolunda ölümcül
kazalar olmaktadır. Bu yolun genişletilerek normal yol standardına kavuşmasına
ihtiyaç vardır. Trilyonlarla değil, 152 milyar keşifli Nazımiye Dallıbahçe yolu
-tüm uğraşılarıma rağmen ben bu parayı çıkaramadım- dolayısıyla, 10 köyle Nazımiye'ye bağlı olan Dallıbahçeliler
büyük bir sıkıntı yaşamakta olup kaderleriyle baş başa kalmışlardır. Bu
insanlarımız, kışın, bu yol sorunundan dolayı, hastalarını, sırtıyla,
kızaklarla ilçeye yetiştirmeye çalışmaktadırlar.
Sayın milletvekilleri, inanın, ülkemizin
en mağdur kalmış ilçesi Nazımiye'dir. Bu çağda bile Nazımiye'de su sorunu
yaşanmaktadır. Beşer için su, bir nimettir. Hayat suyla başlar. Ben, bu acil
sorunu ilgililere taşımama rağmen, bir netice alamadım. Belediyemizin sıkıntılı
çalışmalarıyla, bu suyun, şebekenin bir kısmı yapılmış, ödenek yetersizliğinden
dolayı, maalesef, yarım kalmıştır ve kurda kuşa terk edilmek üzeredir. Beşer
için aziz bir nimet olan bu su sorununu Sayın Bakanımın vicdanına bırakıyorum.
Bir başka sorun da şudur: Mazgirt İlçesi
Darıkent yolu yıllardan beri kullanılamaz durumda beklemektedir. Kısa bir
çalışmayla, Mazgirt, köyleriyle, beldeleriyle bu eziyetten kurtarılmayı
beklemektedir. Sayın Bakanımızın "acil sorunları bana iletiniz"
önerisiyle, ben, Bayındırlık Komisyonu üyesi olarak, maliyeti yüksek olmayan bu
sorunları kendilerine arz ediyorum.
Sayın Başkan, sayın milletvekilleri;
konuşmamı tamamlamadan evvel, hayatî önem taşıyan bir konuyu, madde dışında da
olsa, affınızı dileyerek, kısaca Yüce Heyetinize sunmak istiyorum.
Sayın milletvekili arkadaşlarıma, Sayın AK
Parti Grup Başkanvekillerine özellikle seslenmek istiyorum. Bu arada bir trafik
kazası geçiren Sayın Kapusuz'a acil şifalar diliyorum, kısa bir zamanda aramızda
görmeyi temenni ediyorum.
Bir il var ki, bu ilin, Devlet İstatistik Enstitüsü verilerine göre,
Türkiye içindeki üretim payı rakamlarla şöyledir: Tarımda binde 21, sanayide
onbinde 1, madencilikte 0, imalat sanayiinde 0, ticarette onbinde 2, serbest
meslekte onbinde 1, banka hizmetlerinde onbinde 1, ithalat vergisi onbinde 1,
hayvancılık ve çiftçilikte binde 20. Bu ilde, köyler boşaltılmış; yirmi yıldan
beri, ne devlet ne de özel sektör bir yatırım yapmıştır. Hayvancılığı, tarımı
çökmüş, nüfusun yüzde 55'i göç etmiş, şu anda geriye kalanlar da bunalımlar
içinde olup, işsizlikten kahve köşelerinde sürünen genciyle yaşlısıyla,
ticarete küsmüş esnafıyla, 16 aydır maaş alamayan elemanlarıyla Mazgirt İlçesi
Belediyesi ve perişan olan diğer belediyeleriyle bu il, Tunceli İlidir; ama,
bugün, teşvik kapsamı dışında bırakılarak, gelişmiş ve kalkınmış iller arasına
konulmuştur.
On yıllarca OHAL kapsamında kalmış iller
arasında en çok Tunceli mağdur olmuştur. Tunceli İli dışındaki diğer iller bu
kapsama haklı olarak alınmıştır; ancak, Tunceli'nin bu teşvik kapsamına
alınmama hesabını anlamış değilim...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
HASAN GÜYÜLDAR (Devamla) - Hemen
bitiriyorum efendim.
BAŞKAN - Buyurun, sözlerinizi tamamlayın
efendim.
HASAN GÜYÜLDAR (Devamla) - Çünkü,
Tunceli'nin şu anki durumuyla kalkınmış iller arasına girebilmesi için bir
mucize olması gerekiyor. Ne eskiden ne de şimdi, üretime dayalı, yeni hiçbir
yatırım olmamıştır ve işsizlik de artarak devam etmektedir. Anladığımız kadarıyla,
Tunceli'de yapılan Özlüçayır Barajı ve kamu görevlilerine, özellikle asker ve
polis görevlilerine haklı olarak verilen yüksek ücretler Tunceli'nin
gelişmişlik hesaplarına, göstergelerine dahil ediliyorsa, bu yapılan büyük bir
hatadır ve aynı zamanda çok büyük bir haksızlıktır.
Devlet İstatistik Enstitüsünün yapmış
olduğu teknik hesapların yanlış olduğuyla ilgili bir iddiamız yoktur; ama,
Allah da bilir, kul da bilir ki, bu hesaplar, Tunceli'nin kalkınmışlık düzeyini
yansıtmamaktadır. Bu olumsuzluk vatandaşa yansımaktadır. Dolayısıyla, vatandaş,
esnaf, haklı olarak, bu adaletsizliğin giderilmesi için bizden çözüm istiyor.
Ayrıca, Tunceli'de fert başına düşen 1 584 doların yüzde 51'i, yani, yarısı,
kamu görevlilerinin ücretleridir. Bunun Tunceli'nin kalkınma ölçüsüne
yansıtılması, kabul edilemez.
Değerli arkadaşlarım, Devlet İstatistik
Enstitüsünün, bu baraj ödeneklerini ve kamu görevlileri ücretlerini dikkate
alarak Tunceli için hesapladığı kişi başına düşen gelir tutarı haksızlıktır. Bu
adaletsiz hesaptan ve göç nedeniyle düşen nüfustan kaynaklanan bu mağduriyetin
acilen giderilmesini bekliyoruz. Aksi halde, hayatın tamamıyla durmuş olduğu
Tunceli'de geriye kalan yüzde 45 nüfusun da göç edeceği endişesini yaşıyoruz.
Hoşgörü duygularını pekiştiren, küskünleri
barıştıran mübarek ramazan bayramına gireceğimiz bugünlerde, Yüce Parlamentonun
ve özellikle AK Parti Grup Başkanvekillerinin, Tunceli'nin bu hayatî durumuyla
ilgilenmelerini ve konunun en kısa zamanda Sayın Başbakanımıza da iletilmesini
istirham ediyorum.
Sayın Başkan, sayın milletvekilleri;
ülkemize yararlı bulduğumuz duble yol uygulamasına, CHP olarak, bu maddeye
olumlu oyla destek vereceğimizi belirterek, Yüce Heyetinizi saygıyla
selamlıyorum. (Alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ediyoruz Sayın Güyüldar.
Sayın milletvekilleri, 3 üncü madde
üzerindeki görüşmeler tamamlanmıştır.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Etmeyenler... 3 üncü madde kabul edilmiştir.
4 üncü maddeyi okutuyorum:
Personel görevlendirilmesi
MADDE 4. - Kamu kurum ve kuruluşlarında
çalışan personel, Genel Müdürlüğün ihtiyaç göstermesi ve Bayındırlık ve İskân
Bakanlığının yazılı talebi üzerine, bölünmüş yol yapımı uygulama programı
çerçevesinde geçici olarak Genel Müdürlük emrinde görevlendirilir.
BAŞKAN - Madde üzerinde Cumhuriyet Halk
Patisi Grubu adına, Ankara Milletvekili Sayın Bayram Meral; buyurun. (CHP
sıralarından alkışlar)
Konuşma süreniz 10 dakika.
CHP GRUBU ADINA BAYRAM ALİ MERAL (Ankara)
- Sayın Başkan, saygıdeğer milletvekilleri; görüşülmekte olan yasa tasarısının
4 üncü maddesi üzerinde Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına söz almış
bulunmaktayım; Yüce Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Sayın Başkan müsaade ederse, bir konuyu
Yüce Genel Kurulun bilgisine sunduktan sonra madde üzerinde konuşmak istiyorum.
Bildiğiniz gibi, 22.7.2003 tarihinde
Türk-İş ile hükümetimiz, kamu toplusözleşmelerini imzaladı. O protokol metninde
iki önemli madde geçirildi. Bunlardan birisi, istekdışı emekli yapılmayacağına
dairdir; çünkü, mezarda emekliliğe hep birlikte karşı çıkmıştık; ama, ne yazık
ki, hükümetimiz, altına imza attığı protokole uymadı, binlerce çalışanı resen
emekli yapıyor; bunun durdurulmasını istiyoruz. İkincisi, yine, emekliliğini
doldurmamış, özelleştirme mağdurlarının -ki, sizleri de ziyaret ediyor bu arkadaşlarımız-
protokolde, en kısa süre içerisinde kamu kesimine ait işyerlerine
yerleştirileceğine dair, Sayın Başbakan Yardımcımızın imzası var. Lütfen,
imzanıza sahip çıkın.
Sayın Başkan, değerli arkadaşlarım;
Karayolları, ülkemizin en önemli kuruluşlarındandır. Eğer Karayolları Genel
Müdürlüğüne gittiyseniz, görünen yerlerde bir yazı vardır: "Gidemediğin
yer senin değildir." Karayolları, böyle bir teşkilattır; ama, ne yazık ki,
1983 yılında alınan bir kararla -on yıllık ulaştırma ana planı, bir nevi özelleştirme-
Karayollarında işlerin yüzde 70'i özel sektöre devredildi, yüzde 30'u, belki de
daha azı Karayollarına kaldı.
Sayın Bakanımız, Plan ve Bütçe
Komisyonundaki bir konuşmasında hiç unutamayacağım çok güzel ifadeler kullandı
"şu anda yaptırdığım yolları özel sektör yüzde 100'e mal ettiyse, ben
yüzde 20'ye mal ediyorum" dedi. Bu, çok önemli bir ifadedir.
Değerli arkadaşlarım, şimdi, bu maddeye
göre deniliyor ki, karayollarında işler yapılırken, diğer kamu kurum ve
kuruluşlarından eleman getirilir, bu yollarda çalıştırılır. Karayolları
denildiği zaman akla dozer gelir, greyder gelir, yükleyici gelir, silindir
gelir, konkasör gelir, asfalt ekibi gelir. Sayın Bakanım, siz, yıllarca Köy
Hizmetlerinde çalıştınız, teknik vasıflı birisiniz, mühendissiniz, bir
bakansınız. Bu makineler, sizin buyurduğunuz gibi, hiç eğitilmemiş,
öğretilmemiş, işi bilmeyen kişilerle yürütülemez. Karayollarında deneyimli
Sayın Genel Müdürünüz orada oturuyor, arkadaşlar oturuyor...
Karayollarında bir arkadaşımız, dozer
operatörü olmak için, greyder operatörü olmak için, yükleyici operatörü olmak
için, konkasör operatörü olmak için, o müesseselere işçi olarak giriyor, ağır
makinelerde yağcı oluyor, dozerde, greyderde yedek eleman olarak çalışıyor,
yetiştikten sonra o makineleri kullanmaya başlıyor; ki, makine deyip de
geçmeyelim.
Şimdi, bugün, bu işleri, büyük ölçüde, Köy
Hizmetlerindeki makine parkımızla yapıyoruz. Yine, Plan ve Bütçe Komisyonundaki
görüşmelerde, Sayın Tarım Bakanımız dedi ki: "Köy Hizmetleri makine
parkındaki 900'e yakın araç Karayollarına çalışıyor."
Saygıdeğer milletvekilleri, AK Partili
sayın milletvekilleri; o bütçe görüşmelerinde, bazı milletvekilleriniz, Köy
Hizmetlerinde çalışan işçileri yerden yere vurdu, işlerin eksik yapıldığından
bahsetti. Demek ki, işler eksik yapılmıyor; oradaki makine parkı, alınmış,
Karayollarına devredilmiş.
Şimdi, burada, Karayollarında iki tür
eleman çalışıyor; bunlardan biri teknik elemanlar, diğeri işçi arkadaşlarımız.
İçinizde, bu konuları çok iyi bilen arkadaşlarım vardır. Daha önce, teknik
elemanlar, 4/10195 sayılı Bakanlar Kurulu Kararına göre çalışırlardı ve teknik
elemanların mağduriyeti bu ölçüde değildi. Teknik eleman arkadaşlarımız, 657
sayılı Devlet Memurları Kanununa tabi olarak çalışmaya başladıktan sonra, son derece
ekonomik sıkıntıya girdiler. O zaman ne oldu yetişmiş elemanlarımız; özel
sektöre gitti.
Şimdi, bugün, birçok müesseseden, yine,
Karayollarına eleman getirecekseniz, burada, arazi tazminatı vardır, bazı
sosyal haklar vardır; bunu gözönünde tutmamız lazım ki, buradaki arkadaşlarımız
gönül hoşluğuyla çalışsın Sayın Bakanım. Eğer, Karayollarının, cidden... Ki,
zatıâliniz, Plan ve Bütçe Komisyonunda görüştünüz "özel sektörün yaptığı 1
000 000 000 liralık işi, ben, 200 000 000 liraya yaptırdım" dediniz.
Şimdi, burada, elimizde çok güzel imkânlar
var. İşsizlik, Türkiye'de had safhada ve bugün, Karayollarına muhatap Türkiye
Yol-İş Sendikasıyla yapacağınız toplusözleşmelerde veya ekprotokollerde, çok
uyumlu, çok olumlu sonuçlar alacaksınız. Yeni alacağınız işçiyle, hem
sendikayla uyumlu bir toplusözleşme yaparsınız -ki, bunu, Genel Müdürümüz de
çok iyi bilir, Sayın Bakanım siz de bilirsiniz- hem de böylece eleman
yetiştirilir.
Burada, bir konuyu, yine özellikle ifade
etmek istiyorum. Bugün, otoyollar yapıldı...
Değerli arkadaşlarım, bir konuyu yanlış
anlamayın; her zaman söylüyorum, diyorum ki, devletine vergisini veren,
çalıştırdığı işçisinin hakkını veren özel sektör temsilcisi bu ülkeye bir çivi
çakıyorsa, ona saygım vardır, ona hürmetim vardır, yanlış anlaşılmasın; ama,
Sayın Bakanımızın söylediği duruma gelecek olursak: Eğer, Karayollarına yeni
eleman alınacaksa, oluşturacağımız makine parkının daha sağlıklı kullanılması
için, verimli kullanılması için, elden çabuk çıkmaması için, bir noktada da,
orada eleman yetiştirmiş oluruz.
Şunu bilesiniz ki, Karayollarının yaptığı
iş ile -yine yanlış anlamayın- özel sektörün yaptığı işin arasında büyük fark
vardır. Hiç, otoyol yapılır, hizmete açılır da, on gün sonra, onbeş gün sonra
yama yapılır mı?! Herhalde, bunu siz de görüyorsunuz geçerken. Bunları gördük
değerli arkadaşlarım. İşte, Karayollarının yapacağı, yani Karayolları
işçisinin, Karayolları mühendisinin yapacağı iş ile diğer taraftaki işin farkı
bu kadar.
Sayın Bakanım, siz, yıllarca Köy
Hizmetlerinde çalıştınız; teknik personelin sıkıntılarını, çalışan işçilerin
sorunlarını çok iyi bilen bir Bakansınız, bu işe de el attınız. Elbette ki,
ülkemizde -maazallah, İtalya'da bir sorun oldu da 17 asker öldü, adamlar yas
tuttu- trafik kazalarında binlerce gencimiz, binlerce insanımız Hakkın
rahmetine kavuştuğu gibi, yüzbinlerce yaralımız olmakta ve maddî yönden de
ölçülemeyecek değerde makine parkımız ve alet edevatımız heba olmaktadır.
Değerli arkadaşlarım, bu yolların
yapılmasını biz de takdirle karşılıyoruz; çünkü, otuz yıla yakın,
Karayollarının içinde yetişmiş bir insanım, Karayollarını çok iyi bilen bir
insanım. Karayollarında, çok vasıflı, çok yetişmiş teknik eleman vardı, çok
vasıflı, çok yetişmiş işçi vardı; ama, ne yazık ki, bunu bitirdik değerli arkadaşlarım.
Ben, Sayın Bakanımdan özellikle şunu istiyorum: O Karayollarını, eski
Karayolları yapın, o dozerlerin dumanlarını seyredelim, o dozerlerin tozunu
seyredelim, o mühendislerin çizmeli, miğferli gezmelerini seyredelim, o
işçilerin tozlu yüzünü seyredelim ve sizi takdir edelim Sayın Bakanım; bunu
bekliyoruz sizden.
Hepinize saygılar sunuyorum. (Alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ediyoruz Sayın Meral.
Madde üzerinde, AK Parti Grubu adına,
Denizli Milletvekili Sayın Ümmet Kandoğan; buyurun. (AK Parti sıralarından
alkışlar)
Süreniz 10 dakika Sayın Kandoğan.
AK PARTİ GRUBU ADINA ÜMMET KANDOĞAN
(Denizli) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan
Karayolları Genel Müdürlüğünce Yapılacak Bölünmüş Yol İnşasında Uygulanacak
Usul ve Esaslar Hakkında Kanun Tasarısının 4 üncü maddesi üzerinde AK Parti
Grubu adına görüşlerimi açıklamak için huzurlarınızdayım; bu vesileyle sizleri
saygı ve sevgiyle selamlıyorum.
Benden önce konuşan değerli milletvekili,
karayollarının eski şaşaalı günlerine dönmesi için Sayın Bakanımızdan bir
istirhamda bulundular; ama, 2003 yılında yapılan ve cumhuriyet tarihinde bir
rekor olan 1 600 kilometrelik duble yol, Karayollarımızın, eğer iyi idare
edilirse, iyi yönetilirse, iyi imkânlar kendilerine sunulursa ne kadar büyük hizmetler
yapabileceğinin, ne kadar başarılı çalışmalar yapabileceğinin bir işaretidir.
Ben, öncelikle, sayın hükümetimize ve Sayın Bakanımıza, göstermiş oldukları bu
olağanüstü gayret ve çalışmalardan dolayı, şükranlarımı sunarak sözlerime
başlamak istiyorum.
Ben, yirmiüç yıl, mülkî idare amiri
olarak, Türkiye'nin değişik yörelerinde görev yaptım. Bu acı hep içimdeydi.
Yıllardan beri hep bunun özlemini çekiyordum. Karayolları, Köy Hizmetleri,
Orman Genel Müdürlüğü, Devlet Su İşlerinin bütün araç ve gereçleri sadece
kendilerine ait olan yollarda ve görev alanlarında çalışır, onun dışında hiçbir
görev alanında herhangi bir yolda çalışmazdı. Karayollarının işi bitmişse, Köy
Hizmetlerinin acil ihtiyaçları için o araçları oraya sevk edemezdiniz. Ben,
yirmiüç yıl bunun acısını yaşadım. Köy Hizmetleriyle, Karayollarıyla, orman
teşkilatıyla, Devlet Su İşleriyle iç içe, omuz omuza görev yapan birisi olarak,
bugün gelinmiş olan bu noktadan ve bu tasarının Parlamentodan çıkarılmasında,
bir milletvekili olarak bu Yüce Parlamentoda bulunmaktan da son derece büyük
bir onur duymaktayım.
Cumhuriyet tarihi boyunca yapılan duble
yol uzunluğu 3 859 kilometredir. 2003 yılında yapılan duble yol uzunluğu ise 1
600 kilometredir. Acil eylem planımızda yer alan, seçim öncesinde de en iddialı
konular arasında gördüğümüz ve seçim öncesi bütün açıkoturumlarda, bütün
mitinglerde bunun nasıl yapılacağını anlatmakla geçirdiğimiz bu önemli
uygulamanın hayata geçirilemeyeceği, başarılı olunamayacağı şeklinde çok
çeşitli görüşler, hem seçim meydanlarında hem de bu kürsüde dile getirildi;
ama, bugün, görüyoruz ki, iktidarı ve muhalefetiyle bütün Türkiye, bu
uygulamanın ne kadar yerinde olduğu noktasında hemfikirdir.
Bu uygulamanın ülkemiz için çok ucuz
maliyetle neticelenmesi de, yine Bayındırlık ve İskân Bakanımızın takdir
edilmesi gereken bir husustur. 1 kilometre yolun, ihaleyle, yaklaşık 1 trilyona
mal olduğunu; ancak, bütün kamu araç ve gereçlerinin bir araya getirilmesiyle
yapıldığı takdirde 200 milyar liraya mal olduğunu düşünecek olursak, yaptığımız
hizmetlerde "kaynak nerede, bunun kaynağını nereden bulacaksınız"
diye hep sordukları suallerin bir cevabı da, işte bu şekilde ortaya çıkıyor.
Yapılan yaklaşık 1 600 kilometre duble yol vesilesiyle ve bu uygulamayla,
devletin ne kadar büyük bir tasarruf yaptığı da, yine çok açık ve net bir
şekilde ortaya çıkmaktadır. Bu uygulamayla -dikkatinizi çekmek istiyorum-
yapılmaması gereken işler için 371 trilyon liralık ödenek ayrıldığını düşünecek
olursak, elde edilen tasarrufun ne kadar büyük meblağlara ulaştığı da, yine
açık bir şekilde ortaya çıkmaktadır.
Yine, hedeflediğimiz 15 000 kilometre
duble yol, iktidarımız döneminde gerçekleştirildiğinde, bu rakam çok daha büyük
meblağlara ulaşmış şekilde karşımıza çıkacaktır. Bugüne kadar ihale edilen
yolların yaklaşık 17 katrilyon liralık bir maliyeti olduğunu da düşünecek
olursak, 15 000 kilometre duble yol bitirildiğinde, elde edilen tasarruflarla,
diğer alanlarda, diğer sahalarda ne kadar büyük hizmetler yapılabileceği de çok
açık şekilde ortaya çıkmaktadır.
Bu teşkilatlarımızda 1 000'in üzerinde
ağır iş makinesi bulunmaktadır. Yine bu teşkilatlarımızda, toplam 100 000 kişi
çalıştırılmaktadır. Bu kadar büyük rakamlarla, bu kadar büyük ekipmanla bu
yolların çok kısa süre içerisinde yapılabileceği ispatlanmıştır.
Yine, bütün gelişmiş ülkelerde 1 000
kilometrekarelik alan içerisinde yaklaşık 4 000 kilometrelik duble yol olduğunu
düşünecek olursak, Türkiye'de bunun sadece 79 kilometre olduğunu da gözönüne
alacak olursak, bu hizmetin Türkiye için ne kadar lüzumlu ve acil olduğu da
ortaya çıkmaktadır.
Ben, Sayın Bakanımıza ve hükümetimize,
özellikle Denizli İlinde gerçekleştirmiş oldukları ve 5 Kasım tarihinde de
açılışını yaptığımız 133 kilometrelik duble yol için, Denizli halkı adına
şükranlarımı sunmak istiyorum. Bizler, Denizlililer olarak, yaklaşık 1 500 000
000 dolarlık ihracat yapan bir şehrin insanlarıyız. Yıllar önce ihale edilmiş,
ancak, her yıl 5-10 kilometre gibi cüzî uzunluklarda yolun yapıldığı bir ilin
milletvekili olarak, 1 500 000 000 dolarlık ihracatımızı, artık, bölünmüş
(duble) yol üzerinden, çok daha ekonomik şartlar içerisinde yapacağımızdan
dolayı da, Denizli halkı adına, büyük bir mutluluk ve onur duymaktayım.
Önümüzdeki yıllarda da aynı çalışma
temposu ve heyecanıyla -Sayın Bayındırlık ve İskân Bakanımızda bu heyecan
fazlasıyla mevcut; ben ona gönülden inanıyorum- inşallah, Türkiye'nin değişik
yörelerinde, değişik illerinde vatandaşlarımıza sunulacak olan duble yollarla,
hem ekonomik yönden son derece büyük rahatlamalar olacak hem de memleketimiz
için son derece büyük bir felaket olan trafik kazalarının önlenmesinde de büyük
faydalar sağlanacaktır.
Sayın milletvekilleri, Türkiye'de, her 55
dakikada 1 vatandaşımız hayatını kaybetmektedir. Bu, yaklaşık, yılda 5 000
rakamına tekabül etmektedir. Amerika'nın Irak savaşında kaybettiği asker sayısı
sadece 120'dir; ama, biz Türkiye olarak, bir yılda 5 000 vatandaşımızı trafik
kazalarında kaybediyoruz, yine, yaklaşık 100 000 vatandaşımız bu trafik
kazalarında yaralanıyor ve milyarlarca dolarlık maddî kayıplar ortaya çıkıyor.
İşte, bu duble yollarla, inşallah, bundan sonra Türkiye'deki trafik kazaları da
en aza indirgenecektir; çünkü, yapılan bir araştırmaya göre, çevre ve yol
faktörlerinin trafik kazalarına etkisi yaklaşık yüzde 28'dir. En azından, bu
duble yollarla, bu yüzde 28 oranındaki etki azaltılarak, vatandaşımızın
hayatını kaybetmesinin önüne geçme imkânı ortaya çıkacaktır.
Ben, bu duygu ve düşüncelerle, getirilen
bu tasarının son derece yerinde olduğunu ve bundan sonra, bu tasarı çıkmadan
önce çok zor şartlar altında, valilerimizin olağanüstü gayretleriyle bitirilen
1 600 kilometre yolun üzerine, çok kısa süre içerisinde, 15 000 kilometreye
ulaşacak yolların yapılacağı inancımı bir kez daha ifade ediyor, Yüce
Heyetinizi sevgi ve saygıyla selamlıyorum. (Alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Kandoğan.
Bayındırlık ve İskân Bakanımız Sayın Zeki
Ergezen söz istemiştir.
Buyurun Sayın Bakan. (AK Parti
sıralarından alkışlar)
BAYINDIRLIK VE İSKÂN BAKANI ZEKİ ERGEZEN
(Bitlis) - Sayın Başkanım, çok muhterem milletvekili arkadaşlarım; sözlerime
başlarken, önce, Cumhuriyet Halk Partili milletvekillerine ve İktidar Partisi
milletvekillerine teşekkürlerimi sunuyorum. (Alkışlar)
Arkadaşlarımın ve de son konuşan
arkadaşımın ve diğer arkadaşlarımızın takdirlerini ve diğer arkadaşlarımın
tenkitlerini de takdirle karşılıyorum ve bunlara mutlaka riayet edeceğim.
Biz, Türkiye'de bir zoru başardık;
sizlerin sayesinde, arkadaşların sayesinde, Başbakanımızın direktifleri ve
doğrultusunda, şurada oturan bürokratların ve dağ başında çalışan çarıklı
erkânın gayretiyle, eli öpülesi işçilerimizin gayretiyle bir zoru başardık.
Biz, sadece talimatlar verdik, sadece proje geliştirdik, sadece fikirleri öne
sürdük ve bu arkadaşlar gece gündüz çalıştılar; dolayısıyla, buradan, hepinizin
huzurunda, Türkiye'de buna emeği geçen işçilerimizi, mühendislerimizi,
valilerimizi, özellikle Bakanlığımızın Karayolları Genel Müdürlüğündeki
bürokratları tebrik ediyorum, teşekkür ediyorum kendilerine.
Biz, çok önemli bir israfın önüne geçtik.
Ben, aslında konuşmak istemiyordum; sonunda da size sadece teşekkür edecektim,
Allah razı olsun diyecektim ve işi kapatacaktık; zamanı harcamak istemiyorum,
herkesin işi var, hepimizin işleri var.
Biz, çok önemli bir israfı önledik. Bunda
Cumhuriyet Halk Partisi bize destek verdi; hakkını yememek lazım. Muhalefettir;
biz de o sıralarda oturduk, çok tenkitler yaptık. Muhalefet etmek çok zor bir
iştir; yanlışa da, doğruya da karşı çıkacaksın.
V. HAŞİM ORAL (Denizli)- Biz onu yapmıyoruz.
BAYINDIRLIK VE İSKÂN BAKANI ZEKİ ERGEZEN
(Devamla)- Sizin için demiyorum, geçmişten bahsediyorum; geleceğim, sizi takdir
edeceğim. Yanlış söylemeyeyim; ben kendi dönemimden bahsediyorum. (CHP
sıralarından alkışlar) Evet "yanlışa ve doğruya muhalefet edeceksin; aksi
halde, iktidarın karşısında bitersin" derler; onun için "iğneyle kuyu
kaz" derler "virgülü tenkit et, noktayı tenkit et" derler
"önerge ver şu kelimeden dolayı, şu cümleden dolayı" derler. Biz,
bunları oniki yıl burada yaşadık. Niye söylüyorum; sizin tenkitlerinizi, ben,
bu kanunla ilgili, çok makul gördüm, çok doğru gördüm, doğru söylüyorsunuz
-yanlışlarımız da var, eksiklerimiz de var- onlara da alabildiğince riayet
edeceğiz.
Tabiî, İktidar Partisi milletvekili
arkadaşlarımız oldukça mütevazı bir şekilde davranıyorlar. Bu da, onların
hakkıdır; mütevazı şekilde davranmak, kendi bakanlarının artılarını öne
çıkarmak onların da hakkıdır; çünkü, iktidar partisidir; beraber çalışıyoruz,
kimini zaman zaman memnun ediyoruz, kimini memnun edemiyoruz, bu da bizim
sıkıntımız; ama, bir şeyin altını çizelim gerçekten arkadaşlar: Sayıları 100
000'in üzerinde olan 2 600 000 000 devletin bütçesine yük olan işçiler
işsizlikten esniyorlardı, yan gelip yatıyorlardı. Evet, tabirimi aynen
söylüyorum, işsizlikten esniyorlardı.
İki: Bu milletin, bu garip milletin, bu
centilmen milletin vergilerinden alınan milyar dolarlık makineler, greyderler,
dozerler -hani bir zamanlar diyorlardı ki, imam hatipler bizim arka bahçemiz-
arka bahçede yan gelip yatıyordu, bıçakları paslanıyordu. Yıllardır ben bunu
görmüşüm, yaşamışım. Köy Hizmetlerinde daire başkanlığı yaptığım dönemlerde de,
bir bilye için, bir vida için, bir yedekparça için üç ay bir dozerin
çalıştırılmadığını acı acı yaşayan bir insanım. Bu israfların önüne geçiliyor.
Bu yolları yaparken, Sayın Meral'in dediği
gibi -sağ olsun, demin, Bursa Milletvekili de bizi uyardı, Bursa yoluyla ilgili
bir eksiklik vardı, anında müdahale ettik- arkadaşlar, bu kadar çok yol
yaparken mutlaka ufak tefek hatalar olur, eksiklikler olur, asfalt
sıyrılabilir, asfalt bozulabilir; ama, bu, okyanusta bir damladır. Bu damlalar
için, bu büyük projeyi, biz eksi olarak gösteremeyiz. Hatalarımız olacaktır,
siz beni haberdar edeceksiniz, ben bu hataların üzerine gideceğim. Geçen,
Cumhuriyet Halk Partisi Maraş Milletvekili -Allah kendisinden razı olsun- bizi
uyardı; doğru bir uyarı; Uzunyayla'da bir hatamız var, hemen müdahale ettik ve
düzelttik. Demin, Bursa Milletvekili bizi uyardı, arada hemen uyardık. Biz
tenkitlerinize açığız, doğru şeyler söylüyorsunuz bize. Bu da, tabiî, yıllardan
beri, particilik anlayışınızın bir birikimi, bir sonucudur.
Ama, bakın, neyle karşılaştım ben, bir şey
söyleyeyim burada, özellikle İktidar Partisi milletvekilleri bilsin diye
söylüyorum: Ben, üç ay, Karayollarının mevcut elemanlarına, gelin, bu
makinelerle yol yapalım dediğimde, benim atadığım elemanlar dahil, benim
atadığım bürokratlar dahil, hepsi "bu makinelerin ekonomik ömrü
bitmiştir" demişlerdi bana. Benim getirdiğim genel müdür muavini, benim
getirdiğim daire başkanı, benim getirdiğim bölge müdürü bile benim karşıma
dikildi; ama, bu fikrin nereden pompalandığını, gece yanan lambaların hangi
şerli ve hayırlı işler için yandığını bilen birisiyim. Siz, Bitlis'te, Ahlat'ta
lamba yandığı zaman, bilirsiniz, ya bir cenaze vardır ya akrabalar bir araya
gelmiştir yahut da gece vakit geçiriliyordur; ama, Ankara'da lambalar yandığı
zaman, kimin ipini çekiyorlar, belli değil. (Alkışlar) Benim atadığım
bürokratlar dahil herkes karşıma dikildi Bakanlıkta bu makinelerin ekonomik
ömrü bitmiştir demişlerdi. Ben, üç ay direndim, ikna etmeye çalıştım; baktım ki
anlamıyorlar; bürokratları çağırdım, bu makinelerin ekonomik ömrü bitmiştir
diyen her bürokratın ekonomik ömrü bitmiştir dedim. (Alkışlar) Ben, bu işe
böyle başladım ve bu işi de böyle başarabildim. Bu cümleyi sarf etmek
istemezdim; ama, ihtiyaç hissettiğimden dolayı bu cümleyi sarf ettim.
Şimdi, belki de sonunda konuşmayız diye...
Cumhuriyet Halk Partili milletvekilimiz Kemal Demirel geçen gün burada konuştu,
dedi ki: "Sayın Bayındırlık Bakanı diyor ki '200 milyara mal ediyoruz;
müteahhitler yaptığı zaman 1 trilyon; 800 milyar nereye gitti?.."
Arkadaşlar, bir kere, şunun altını çizelim: Bir kere, biz, müteahhitlerimizi
seviyoruz; onu söyleyeyim. Yani, her meslek mensubunun eksisi, artısı vardır.
Biz, bir zamanlar, Kızılay'a giderken,
rozetlerimizi takamıyorduk, milletvekilliğimizi gizliyorduk; çünkü, burada
çiğköfte yenilmişti gecenin geç vakitlerinde, gazeteler "milletvekilleri,
keyiflerinden çiğköfteyi tavana atıyor" diye manşet atmışlardı. Biz,
günlerce, bunun hesabını verememiştik. Çiğköfte tavana niye atılsın?! Ama,
gazeteler manşet attı ve bu alkışlandı ve milletvekilleri memleketlerinde doğru
dürüst gezemediler. Bu milletvekilleri bunu hak etmemişlerdi, bu Parlamento
bunu hak etmemişti.
Dolayısıyla, içinizde müteahhit olanlar
var, içimizde müteahhit olanlar var, ailemizde, akrabamızda müteahhit olanlar
var; müteahhitlerimizin çoğu eli öpülesi insanlardır, bunu böyle bileler. (AK
Parti sıralarından alkışlar) "At sahibine göre kişner" atasözü önemli
bir atasözüdür. Biz, müteahhitlerimize yol yordam göstereceğiz, helal rızkın
nasıl olduğunu anlatacağız, onlarla beraber olmaktan da korkmayacağız,
çekinmeyeceğiz. Ancak "bu 800 milyar lira nereye gitti" demişlerdi. Mehmet
Yıldırım kardeşim burada, geçen gün Plan ve Bütçe Komisyonunda konuştu...
Sadece, iki yolun arasındaki lüzumsuz 4- 5 metrelik boşluğu biz kapattık; bu,
sadece yolların yüzde 20-25'ine tekabül ediyor; gereksiz imalatlar, gereksiz
kamulaştırmalar. Biz, bu makine parkıyla, bu işçilerimizle, zaten yolların
yüzde 50'sini yapıyoruz.
Müteahhitlerimiz bu sene çok fazla
tenzilat yaptı, yüzde 60'tan aşağı giden iş yok; ya işsizliğin verdiği bir
sonuçtur yahut da gerçekten Karayollarının birim fiyatları çok yüksek de, ilk
defa bu sene farkına varıldı; çünkü, yüzde 60'la para kazanabiliyor musun diye
soruyorum "evet, para kazanıyoruz" diyorlar. Demek ki, Karayollarının
birim fiyatlarını yeniden masaya yatırmak lazım. (AK Parti sıralarından
alkışlar) Evet, yeniden masaya yatırmak lazım. Dolayısıyla, 800 milyar lira
fark buradan geliyor. Tabiî ki, siz, müteahhitlerin önünü böyle açık
bırakırsanız, onlar da biraz kepçeyi farklı gösterirler; biz, bunun da önüne
geçiyoruz doğrusu.
Cumhuriyet Halk Partisi Mardin Milletvekilimiz
demişlerdir ki: "Peki, müteahhitlerin bu kadar makineleri var, hepsi
bekliyor, işsiz..." Tabiî, bunlar yeni değil, yıllardan beri işsiz; ama,
biz, müteahhitlerin makinelerine iş bulacağız, müteahhitlerin makineleri
çalışacak. Biz projelerimizi hazırlıyoruz. Tabiî ki, bütün bu yolları, biz,
makine parkımızla yapacak değiliz; biz, makine parkıyla yapılabilecek yolları
yapıyoruz. Yarın, tüneli herhalde kendim yapacak halim yok, köprüleri,
viyadükleri ben bu işçilerle yapacak değilim; dolayısıyla, müteahhitlerimize de
çok iş çıkacaktır ve yapacaklardır.
Tunceli Milletvekilimiz Hasan Bey
"Tunceli'ye bakın" falan dediler. Doğrudur, gerçekten, Tunceli, Ağrı,
Hakkâri, Bitlis, Muş, Bingöl geri kalmış illerdir. Ben de, Devlet Planlamadan
kişi başına düşen millî gelirlere bakıyorum, gerçekten, bu iller... Özellikle
Tunceli, özellikle Ağrı... Biz, Tunceli'ye çok sıcak bakıyoruz. Hasan Bey,
sizin de bilmeniz lazım; biz, yıllardan beri Tunceli'de yapılmayan afet
konutlarını, EYY metoduyla yaptırıyoruz. Geçenlerde, Tunceli'den de bizi
aradılar... Belediye başkanlarımızın ihtiyaçlarını karşılıyoruz. Ben, sizin
Pülümür yoluna 5 trilyon para koydum; harcayamadılar, 2,5 trilyonunu ancak
harcayabildiler, 2,5 trilyonunu mecburen aldım, başka bir yere gönderdim. Demin
arkadaşlarımla da konuştum, ben, Tunceli'ye kendi ilim gibi bakıyorum;
bakacağım, daha da iyi bakacağım. Onun için, ayırım yok. Biz, ilci olamayız,
bölgeci de olamayız, Türkiyeci olmak mecburiyetindeyiz; mecburuz Türkiyeci
olmaya. (Alkışlar)
Bayram Meral kardeşimiz haklıdır,
sendikacılıktan geliyor, Köy Hizmetlerinde de beraber çalışmıştık, işçilerle
ilgili duyarlı davranmak hakkıdır, Plan ve Bütçe Komisyonunda da doğru şeyler
söyledi. Yalnız, bir şey belki gözden kaçmıştı; biz, diyelim ki, Köy Hizmetlerinden
veyahut da Devlet Su İşlerinden düz işçiyi alıp, dozerin başına koymayacağız;
biz, bunları görüşüyoruz; zaten bu sene bunları yaptık; yani, dozer operatörü
gelecek, dozeri kullanacak, greyderi kullanacak olan greyderi kullanacak.
Yoksa, lalettayin, haydi, sen gel dozere, sen de greydere demeyeceğiz, biz de
bunun bilinci içerisindeyiz ve bu sene bu konuda çok başarılı olduk. Şu ana
kadar kimsenin burnunun ucu da kanamadı Allah'a şükür; ama, tenkitlerinizi de
dikkate almıyor değilim, alacağım.
Ben, size teşekkür ediyorum, destek
veriyorsunuz, tenkitlerinize de katlanacağız, tenkitlerinizi dinleyeceğiz.
ŞEVKET ARZ (Trabzon) - Sayın Bakan,
Trabzon tünel geçişine bir başlayamadınız?!
BAYINDIRLIK VE İSKÂN BAKANI ZEKİ ERGEZEN
(Devamla) - Evet, madem ki sözü Trabzon'dan açtın; Allah senden razı olsun
kardeşim, iyi ki açtın. Sayın Hamzaçebi kardeşim de orada; yüzüne vurmuş,
Maliye Bakanlığındaki günlerini hatırlıyor herhalde. İşte, burada çok fazla bir
şey yok; yani, bürokratlar işi götürüyor. Geçen gün, Plan ve Bütçe Komisyonunda
dediler ki: "Sayın Bakan, bu Karadeniz yoluna bir..."
ŞEVKET ARZ (Trabzon) - Bürokratlara
kaldıysak yandık biz!
BAYINDIRLIK VE İSKÂN BAKANI ZEKİ ERGEZEN
(Devamla) - Yok, yok, inşallah bürokratlar da iyidir, biz de iyiyiz, hepimiz iyiyiz,
bu milletin çocuklarıyız.
Bakın, geçen sene, Erzurum bölgesine, 2003
yılı bütçesine 8,6 trilyon lira para konulmuş, Trabzon bölgesine 115 trilyon
lira...
ŞEVKET ARZ (Trabzon) - Öyle bir şey yok!
BAYINDIRLIK VE İSKÂN BAKANI ZEKİ ERGEZEN
(Devamla) - Bir dakika... Çünkü, ben de dedikodulardan çok rahatsız oldum, bu
dedikodulardan Başbakanım da rahatsız oldu.
Samsun bölgesine 96 trilyon artı 20
trilyon ödenek konuldu, Van bölgesine 14 trilyon para. 14 trilyonu gönderdik;
çünkü, ben Bakanım ya, biraz torpil yaptım, kendi bölgem. Vanlılar, ne kadar
çok para geldi buraya dediler; çünkü, adamlar para görmemiş ki! (AK Parti
sıralarından alkışlar) Evet, ben Bakan olduğum zaman, Van bölgesine bağlı
illere 1'er milyar konulmuştu, 1'er milyar!.. Altını çiziyorum, 1'er milyar!
Karadeniz sahil yoluna 100 trilyon azdır;
çünkü, o yolun yapısı 100 trilyonla, 200 trilyonla, 500 trilyonla bitmeye uygun
değil. 715 kilometrelik yolu 21 kişiye ihale etmişler, 21 proje. Ortalama onbir
yıl olmuş başlayalı.
AHMET KÜÇÜK (Çanakkale) - İhaleye de o
kadar insan girmiş.
BAYINDIRLIK VE İSKÂN BAKANI ZEKİ ERGEZEN
(Devamla) - Onbir yıl içerisinde yüzde 52'si yapılmış. Sayın Mesut Yılmaz
Rizeliydi, Başbakandı; yani, yaptı da, ben mi engel oldum?! (AK Parti
sıralarından alkışlar)
ŞEVKET ARZ (Trabzon) - Sayın Erdoğan da
Rizeli, o yapsın...
BAYINDIRLIK VE İSKÂN BAKANI ZEKİ ERGEZEN
(Devamla) - Bir dakika; o konuya da geleceğim.
Koray Aydın kardeşimiz Trabzonluydu,
Trabzon'da Tanjant Yolunu yaptı da, ben mi engel oldum?! Yaşar Topçu
Sinopluydu, Karadenizin yolunu yaptı da, ben mi engel oldum?! Biz yapacağız, edeceğiz...
Başbakan Tayyip Erdoğan, dün, bizi
Trabzon'a, Rize'ye çağırdı "gel, otur buraya; şu yolu iki yılda
bitireceğiz" dedi.
ŞEVKET ARZ (Trabzon) - İnşallah!..
BAYINDIRLIK VE İSKÂN BAKANI ZEKİ ERGEZEN
(Devamla) - Bu yol için ne kadar para lazım; şu kadar. Müteahhitleri de
çağırdı; müteahhitler de başladı... Biz, Karadenizin bütün yollarını iki yılda
bitireceğiz; evet, iki yılda bitireceğiz. (AK Parti sıralarından "Bravo"
sesleri, alkışlar)
Bir şey daha söyleyeyim; geçen gün, Plan
ve Bütçe Komisyonunda da konuşuldu; Trabzon'da Tanjant Yolu yirmibir yıldır
devam ediyor!.. Tanjant Yolu yirmibir yıldır bitirilememiş!..
ŞEVKET ARZ (Trabzon) - Yüzde 10'u duruyor
Sayın Bakan, bitirin de biz de sizi alkışlayalım.
BAYINDIRLIK VE İSKÂN BAKANI ZEKİ ERGEZEN
(Devamla) - Bitireceğiz inşallah.
Evet, ben, arkadaşlarım duysun diye
söylüyorum. Yani, benim arkadaşlarımın içerisinden de, bazen "Karadenize
ne yapıyorsun" diye, böyle, hafif hafif yanlış sesler gelmeye başladı da,
üzüldüm ben. Tanjant Yolu yirmibir yıl!.. Arkadaşlar, bir yolun yapımı yirmibir
yıldır devam eder mi?! İşte, Hocam burada; Hocam, onu da 2004'te bitireceğiz;
Trabzonlulara haber verebilirsin. (AK Parti sıralarından alkışlar)
Bitireceğiz... Allah'ın izniyle bitireceğiz.
Evet, ben uzatmayayım. Belki, sizin
samimiyetinizden dolayı böyle konuştum; çok özür diliyorum.
ERSOY BULUT (Mersin) - Sayın Bakanım, bir
de Mersin ile Antalya arasındaki yolu bitirirseniz...
BAYINDIRLIK VE İSKÂN BAKANI ZEKİ ERGEZEN
(Devamla) - Antalya ile Alanya arasındaki yolu bitiriyoruz.
BAŞKAN - Sayın Bakanım, bu işin
-taleplerin- sonu gelmez; toparlamanızı rica ediyorum.
BAYINDIRLIK VE İSKÂN BAKANI ZEKİ ERGEZEN
(Devamla) - Toparlıyorum Sayın Başkan.
ERSOY BULUT (Mersin) -
Mersin-Silifke-Gazipaşa arasındaki yolu da bitirirseniz, memnun olacağız.
BAYINDIRLIK VE İSKÂN BAKANI ZEKİ ERGEZEN
(Devamla) - Sizi duyamıyorum Sayın Ersoy.
ERSOY BULUT (Mersin) -
Mersin-Silifke-Gazipaşa arasındaki yolda uçurumdan kimse gidemiyor; haberiniz
olsun.
BAYINDIRLIK VE İSKÂN BAKANI ZEKİ ERGEZEN
(Devamla) -Notunuzu bize iletin de, biz ona bir bakalım; ben, şu anda tam
alamadım bilgiyi; bir not yazıp bana gönderirseniz, ben, size yardımcı
olacağım.
Antalya-Alanya yolunu 2004 yılında
bitireceğiz arkadaşlar; bunun müjdesini de burada verebilirim; CHP Antalya
Milletvekili arkadaşlarımız çok soruyorlardı.
Ben, hepinize teşekkür ederim; saygılar
sunarım. (Alkışlar)
BAŞKAN - Sayın Bakan, teşekkür ediyoruz.
Madde üzerindeki görüşmeler
tamamlanmıştır.
4 üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
5 inci maddeyi okutuyorum:
Geçici görevlendirmenin şartları
MADDE 5. - Bu Kanunun öngördüğü bölünmüş
yol yapımı işleri için Genel Müdürlük emrinde geçici olarak yapılacak
görevlendirmeler hakkında aşağıdaki esaslar uygulanır.
a) İhtiyaç duyulan personelin nitelikleri,
sayıları ve görevlendirilme süreleri Genel Müdürlükçe hazırlanan listede
gösterilir ve 4 üncü maddedeki usule göre yapılan görevlendirme talebine
istinaden, ilgili kamu kurum ve kuruluşunun aslî hizmetlerinde aksamaya yol
açılmaması da gözetilerek, geçici olarak görevlendirilecek personelin atamaya
yetkili amirlerinin onayı ile görevlendirme işlemi yapılır.
b) Görevlendirme, personelin
görevlendirildiği işin süresini geçemez. Ancak, bölünmüş yol yapımı işinin
programda öngörülen süre içinde tamamlanamaması halinde, personelin
görevlendirilme süresi aynı usule göre uzatılabilir.
c) Personel, mensubu bulunduğu kamu kurum
ve kuruluşundaki aslî görevi veya kariyeri dışındaki bir pozisyonda geçici
olarak görevlendirilemez ve geçici olarak görevlendirildiği işin dışında da
çalıştırılamaz.
d) Görevlendirilen personel, Genel
Müdürlüğün işle ilgili emir ve talimatlarına uymak zorundadır.
e) Görevlendirilen personelin, işin
gerektirdiği nitelikleri taşımadığı veya beklenen faydayı sağlamadığının
anlaşılması halinde Genel Müdürlükteki görevlendirilmesi kaldırılır ve durum
ilgili kamu kurum ve kuruluşuna bildirilir.
BAŞKAN - Madde üzerinde, Cumhuriyet Halk
Partisi Grubu adına, Kayseri Milletvekili Sayın Muharrem Eskiyapan; buyurun.
(CHP sıralarından alkışlar)
Süreniz 10 dakika.
CHP GRUBU ADINA MUHARREM ESKİYAPAN
(Kayseri) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan 276 sıra
sayılı Karayolları Genel Müdürlüğünce Yapılacak Bölünmüş Yol İnşasında
Uygulanacak Usul ve Esaslar Hakkında Kanun Tasarısının 5 inci maddesi üzerinde
söz almış bulunuyorum; Yüce Meclisi şahsım ve Cumhuriyet Halk Partisi Grubu
adına saygılarla selamlıyorum.
Değerli arkadaşlarım, 5 gün önce
İstanbul'da yaşamış olduğumuz terörist saldırıları nefretle kınıyorum.
Saldırılarda hayatını kaybeden yurttaşlarımıza Allah'tan rahmet, yakınlarına
başsağlığı ve sabır, yaralılarımıza acil şifalar diliyorum.
Değerli arkadaşlarım, konuşmama başlamadan
evvel, huzurunuzda Sayın Bakanıma teşekkür etmek istiyorum. Bu çok renkli
konuşmasında -tabiî, çok esprili de konuştular, Sayın Bakanımız zaten esprili
konuşan bir bakanımız- dedi ki: "Bazılarına bir torpil yaptık" Şimdi,
ben, biraz sonra sayacağım, onlara da bir torpil yapmasını rica edeceğim.
Mademki bazı şeylerde torpil oluyor, benim, biraz sonra sayacağım şeylere de
Sayın Bakanım bir torpil yapsın.
Bu bölünmüş yollar konusunda Sayın Bayram
Meral'in -mesleği olduğu için- çok önemli ikazları oldu. Benim de bazı
ikazlarım olacak. Kendisinin, alınmadan, gücenmeden -ve bu tenkitlere de
teşekkür ettiği için- bu konuşmaya da teşekkür etmesini rica edeceğim.
HASAN FEHMİ GÜNEŞ (İstanbul) - Sayın Bakan
dinleyemiyor ki...
MUHARREM ESKİYAPAN (Devamla) - Sayın Bakan
meşgul efendim...
Tabiî, Sayın Bakan muhalefetin derdini
biliyor, oniki sene o muhalefet sıralarında oturmuş "iktidar hiç
muhalefeti dinlemez" diyor; çünkü, oniki sene muhalefet sıralarında
bulunmuşlar "ben sizin derdinizi biliyorum" diyor, artı, ilk defa,
bir Sayın Bakan kalktı, muhalefete hak verdi. Şimdi, Sayın Bakanım eğer
dinlerse, kendisine burada bazı önerilerde bulunacağım. Kendisinin, çok
sempatik tavrıyla da bunu dinleyeceği kanaatindeyim.
Değerli arkadaşlarım, Türkiye karayolu
ağındaki mevcut bölünmüş yolların toplamı, ülkemizin bu konudaki ihtiyacına
cevap vermemektedir. Özellikle mal ve can emniyeti bakımından yetersizlik had
safhaya ulaşmıştır. Maalesef, yılda 5 000 yurttaşımızı trafik kazalarında
kaybeden bir ülke konumundayız. Hasarlı, yaralanmalı ve ölümlü trafik
kazalarında meydana gelecek azalmalar, bölünmüş yol oranının artırılmasına
bağlıdır. Bu nedenle, daha süratli, mal ve can emniyeti bakımından daha güvenli
bir ulaşım ağının gerçekleştirilmesi, ülkemizin gelişmesine ve kalkınmasına çok
önemli katkılar sağlanmasının yanında, ekonomik ve sosyal gelişmişliğimizin bir
göstergesi olacaktır. Ayrıca, büyük il merkezlerindeki gelişmişlik düzeylerinin
daha küçük yerleşim merkezlerine de yansımasının yolu, ulaşım kanallarının
hızlı ve güvenli olmasına bağlıdır.
Merkezî hükümet teşkilatına bağlı olan
Karayolları Genel Müdürlüğü, Köy Hizmetleri Genel Müdürlüğü, Çevre ve Orman
Bakanlığı ile Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü bünyesinde atıl durumda bulunan
yaklaşık 1 100 adet iş makinesi mevcuttur. Bu iş makineleri devlete milyarlarca
dolara mal olmuştur. Bu atıl durumda bulunan iş makinelerine yerel yönetim
birimlerinin elinde bulunan iş makineleri dahil değildir. Cumhuriyetimizin
kurulmasından günümüze kadar yaklaşık 4 000 kilometre bölünmüş yol yapıldığı ve
bu yolun 4 katı kadar yol uzunluğuna şu anda ülkemizin ihtiyacı bulunduğu
gözönüne alındığında konunun önem ve hassasiyeti daha da iyi anlaşılacaktır.
Çalışmaların daha hızlı ve daha az
maliyetle gerçekleştirilmesi amacına yönelik olarak hazırlanan bu kanun
tasarısını -ben rakamlara girmiyorum; çünkü, esas gaye bu imiş- Partimizin
yapıcı muhalefet anlayışı çerçevesinde destekliyoruz; ancak, bu konularda bizim
bazı önerilerimiz var, Sayın Bakanımın buna dikkat edeceği kanaatindeyim.
Bölünmüş yolları, halen çalışan yolun
yanına bir yol daha yaparak meydana getiriyoruz. Bu yeni yollar, sathi kaplama
olduğu için çok çabuk bozulacaktır. Bu yollarda köprülü kavşak yapılmadığı
için, kazaları artırma tehlikesi vardır. Ayrıca, duble yollarda oto
korkulukları yapılmadığı için kazalar artabilir; sinyalizasyonlar da
yapılmadığı için kazalar daha da artabilir. Özetle söylemek gerekirse, trafik
güvenliği açısından büyük tehlikeler oluşabilir.
Yol kalitesi düşük olduğu için kısa
zamanda bu yollar bozulacaktır ve bu defa yapılacak şimdi ucuz gibi görünen
yol, zamanla daha pahalı bir yol olabilir.
Mucur'da yapılmış olan bir köprü on gün
evvel çöktü. Dikkatinizi çekiyorum -orada bulunan milletvekilimiz de burada-
çok hızlı yapılmış, çok acele yapılmış bir köprü de on gün evvel Mucur'da
çöktü.
Bu çerçevede, yapılması planlanan işlerin,
ihtiyaç önceliklerine göre değerlendirilmesi, özellikle büyük merkezlere
bağlantı yollarının, örneğin, Kayseri-Niğde arasında 127 kilometrelik yolun
İncesu İlçesine kadar olan 29 kilometrelik bölümü, daha önce bölünmüş yol
olarak yapılmıştı; kalan 98 kilometrelik bölümün, hem Kayseri hem de Niğde
tarafından püremanet olarak, Karayollarının, Köy Hizmetlerinin ve DSİ'nin araç
ve donanımları kullanılarak, alt zemin dolgusu bitirilme aşamasına gelinmiştir.
Programa göre, 2004 yılının ikinci yarısında hizmete açılması planlanmaktadır.
Bu güzergâh, planlanan 15 000 kilometre duble yol programında değildir. Bu
güzergâhın da duble yol kapsamına alınarak, asfalt kaplama işinin bir an evvel
bitirilmesi gerekmektedir.
Ayrıca, bazı yerlerde başlamış veya yarım
bırakılmış yollar var Sayın Bakanım; ben, buna da dikkatinizi çekmek istiyorum.
E-5 karayolu üzerindeki İzmit-Gebze-İstanbul güzergâhında, İzmit-Yalova
arasında yarım kalmış bölünmüş yol yapım çalışmalarının öncelikle tamamlanması
için bu konuda gerekli hassasiyetin gösterileceğini umuyoruz.
Bu yolları yaptırıyorsunuz; teşekkür
ederiz, sağ olun, elinize sağlık; ama, yarım kalmış olan bu yolların da
tamamlanmasını Sayın Bakanımızdan rica ediyoruz.
Ulaşım ağı içerisinde bölünmüş yol yapım
çalışmaları bitirilmiş, güzergâhlardaki yol kalitesi ve otomotiv sanayiinde
meydana gelen teknolojik gelişmeler de dikkate alınarak, Karayolları Trafik
Kanunundaki hız limitleriyle ilgili olarak gerekli yeni düzenlemelerin de
yapılması gerekmektedir.
Kayseri-Ankara yolu, yıllardır tek gidiş
ve tek geliş, bölünmemiş bir yol olması nedeniyle, perişan bir haldeydi. Trafik
kazaları nedeniyle binlerce can gitti; milyarlarca liralık mal kaybı oluştu.
Modern çağın son teknolojileriyle üretilmiş karayolu ulaşım araçlarına sahip
olunmasına rağmen, kalitesiz ve bölünmemiş yol nedeniyle milyarlarca liralık
ekonomik kayıplar oluşmuştur.
Kayseri-Ankara karayolu bölünmüş yol
çalışmalarında sona yaklaşılması nedeniyle, başta Sayın Bakanımız olmak üzere,
58 ve 59 uncu Hükümetlerin yetkililerine, yol yapım çalışmalarında emeği geçen
kamu kurum ve kuruluşlarının değerli yönetici ve teknik elemanlarına, özel sektör
kuruluşlarına, bütün işçi arkadaşlarımıza teşekkürü bir borç biliyor, başarı
dileklerimle şükranlarımı sunuyorum.
Beni dinlediğiniz için teşekkür ediyor,
Yüce Meclisi şahsım ve Partim adına saygılarımla selamlıyorum. Sağ olun.
(Alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ediyoruz Sayın
Eskiyapan.
5 inci madde üzerinde başka söz isteği?..
Yok.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Etmeyenler... Madde, kabul edilmiştir.
6 ncı maddeyi okutuyorum:
Personelin özlük hakları ve fazla çalışma
MADDE 6. - Bu Kanun hükümlerine göre
görevlendirilen personelin aylık, ücret ve diğer her türlü malî ve sosyal
hakları, aslen görevli bulundukları kamu kurum ve kuruluşunca ödenir. Bunların
sağlık yardımından faydalanmaları için gerekli olan hasta sevki işlemleri,
Genel Müdürlük teşkilâtınca yapılır.
Bu Kanun çerçevesinde gerçekleştirilecek
işlerde geçici olarak görevlendirilen ve fiilen fazla çalışma yapan 657 sayılı
Devlet Memurları Kanununa tâbi personele, fiilen geçici görev yaptıkları yılın
bütçe kanununda belirtilen fazla çalışma ücretinin iki katını geçmemek üzere
fazla çalışma ücreti ödenir. Bu şekilde görevlendirilenlere, diğer mevzuatta
fazla çalışma ücreti ödenmeyeceğine yönelik hükümler uygulanmaz. Bunların
sicilleri hakkında ise 657 sayılı Kanunun ek 8 ve ek 9 uncu maddeleri uyarınca geçici süreli olarak
görevlendirilenlere ilişkin hükümler uygulanır.
Karayolları Genel Müdürlüğünde 657 sayılı
Kanuna tâbi olarak görev yapan ve bölünmüş yol yapım işlerinde fiilen fazla
çalışma yapan personele de aynı şekilde fazla çalışma ücreti ödenir.
Fazla çalışmanın uygulama süreleri, hangi
görevler ve dereceler için ne miktarda fazla çalışma ücreti ödeneceği ile
ilgili her türlü düzenlemeyi yapmaya Devlet Personel Başkanlığının görüşü ve
Maliye Bakanlığının teklifi üzerine Bakanlar Kurulu yetkilidir.
Bölünmüş yol yapımı işi için bu Kanuna
göre görevlendirilen işçiler, vardiya usûlü ile çalıştırılabilirler. İhtiyaç
duyulması halinde fazla çalışma yaptırılabilir ve fazla çalışma ücretleri,
Genel Müdürlük işyerlerinde uygulanan toplu iş sözleşmesi hükümlerine göre il
özel idarelerince karşılanır.
BAŞKAN - Madde üzerinde, Cumhuriyet Halk
Partisi Grubu adına, Kastamonu Milletvekili Sayın Mehmet Yıldırım; buyurun.
(CHP sıralarından alkışlar)
Süreniz 10 Dakika.
ZÜLFÜ DEMİRBAĞ (Elazığ) - Taşköprü
sarmısağının faydaları...
CHP GRUBU ADINA MEHMET YILDIRIM
(Kastamonu) - Epeyce fayda etti herhalde.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
geçmişte Karayolları mensubuydum; bu kurumda yapı başmühendisliği yaptım. Belki
de, Türkiye Büyük Millet Meclisinde tek Karayolcu milletvekiliyim.
Karayolları, gerçekten, önünde durulduğu
zaman, şapka çıkarılacak bir kurumdur; öyle kurulmuş, öyle geliştirilmiş. Biz
siyasetçiler ne kadar çomak soksak, kendi kimliğini bir türlü bozmamış,
üretmeye ve çalışmaya devam etmişler; işçisiyle, mühendisiyle bütünleşmişler ve
kilometrelerce yol yapmışlar. Şu saatte, biz burada konuşurken, doğu ve
güneydoğuda, Karadenizde, Kastamonu'da, Bolu Dağlarının eteklerinde ve
geçişlerde Karayolcu işçiler, Karayolcu mühendisler, şube şefleri, hep birlikte
kar mücadelesi yapıyorlar; kışla, doğayla savaşıyorlar. İşte, Karayolları,
konuştuğumuz, yasa tasarısını görüştüğümüz kurum, böyle bir kurum.
Türkiye'de, bir bölünmüş yol konusu var.
Cumhuriyet Halk Partililer de, biz de, bu kuruma, bu konuya asla karşı
çıkmıyoruz, destekliyoruz; emanet çalışmayı ve püremanet çalışmayı
destekliyoruz; ama, öyle görülüyor ki, 1,2 trilyon liraya mal edilen bir yolun
kilometresi, sanki, elimizde bir sihirli değnek varmışçasına, Adalet ve Kalkınma
Partisi İktidara geldi, Zeki Ergezen Bakan oldu, bir anda 200 milyara indi;
Allah'a çok şükür, yüzde 600 gibi bir rakamla maliyetler düştü!..
Değerli arkadaşlar, gerçek bu değil. Neden
değil; bakın, bölünmüş yol, mevcut yolun yanına ilave bir yolun eklenmesi
demektir; şimdiki yapılan budur. Aynı fizikî şartları, geometrik standardı
koruyarak, şakulî kurplara, aynı zamanda da düşey ve yatay kurplara riayet
ederek, yanına ilave ettiğimiz ve daha önce de önerdiğimiz gibi, 4 metre
civarında kullanmadığımız orta refüjün de kalkmasıyla yüzde 25 de tasarruf
sağlayarak, 8 metre bir yolun ilavesidir. Halbuki, 1,2 trilyona mal olan yolun
toplam keşif bedeli, toprak işi, proje bedeli, 24 metre genişliğindeki bir
platformdur. Burada, sanki, böyle bir sunuş yaptığımız zaman, bizim Bursa
Milletvekilimiz Sayın Kemal Demirel'in dediği gibi, siz 200 milyara mal
ettiğinizde, 1 trilyona mal eden geçmiş iktidarlar döneminde Karayolları ne
kadar hortumlandı; 800 milyarı kim aldı der gibi, insanların kafasına ve bizi
dinleyenlerin, Türkiye Büyük Millet Meclisinde bizi izleyenlerin beynine bir
soru işareti geliyor. Türkiye'de -geçmişte, sizin, Sayın Bakanımın da mensup
olduğu... Zamanında Sayın Ayhan bakanlık yapmıştır- geçmişteki maliyetler ile
bugünkü maliyetler arasında pek büyük fark yok; çünkü, birim fiyat esastır.
Eğer, birim fiyat esasına göre yolun maliyeti çıkıyorsa, o zaman, birim
fiyatlarda bir yanlışlık var demektir; o yanlışlığın düzeltilmesi lazım. Öyle,
5 katı bir maliyet farkı varsa, o, yüksek bir maliyettir ve Bayındırlık ve
İskân Bakanlığı Yüksek Fen Kurulunun, bu yanlışlığı düzeltmesi lazım. Bu böyle
değil, bu yanlış sunuluyor.
Şimdi, olay nedir; mevcut yolun yanına, 8
metre veya 10 metre bir yol konuyor. Bu duble yolun maliyeti, 1,2 trilyon ise,
şu anda yapmış olduğumuz standart bir yolun maliyeti de 600 milyar olur; ama,
biz, sadece işlettiğimiz makinelerin mazot parasını verdiğimiz için, sadece
kamu çalışanlarının maaşını ödediğimiz için, kamulaştırma için ek bir kaynak
vermediğimiz için maliyetler aşağıya geliyor; aşağıya geldiği için de,
püremanet maliyetle, emanet maliyet ile müteahhit fiyatları arasında, zaten,
sigorta, vergi, vesaire genel masrafları karşılamak üzere yüzde 25 bir fark
var, oradan kaynaklanıyor. Bunu düzeltmek istiyorum; geçmişteki Karayolcu
mühendis arkadaşlarıma ve Karayollarında çalışanlara, sanki, böyle bir sunuşta
"eyvah, geçmişte Karayolları ne kadar hortumlanmış" diye bir şeyi
engellemeyi, çalışmayı düzeltmek istedim.
YEKTA HAYDAROĞLU (Van) - Yapmışlar...
FAHRİ KESKİN (Eskişehir) - Kötü mü?!
Çalışmalar çok güzel olmuş; teşekkür edelim.
MEHMET YILDIRIM (Devamla) - Evet, şimdi,
emanet çalışmaları da sonuna kadar destekliyoruz arkadaşlar. Ben, Kastamonu'da,
Karayolları emanet şantiye şefliği yaptım ve bir yılda, 3 tane motoskreyper, 3
tane dozer ve 14 tane 2070 diye bilinen kamyonla 80 kilometre yol yaptık, 2 500
000 metreküp kazı yaptık ve asfalt yaptık, sathi kaplama yaptık. Sabah 05.00
akşam 17.00, çift vardiya 24 saat karayolları işçimizle çalıştık. Sayın Bayram
Meral de, o zaman Yol-İş Sendikasının Başkanıydı; hepsini bilirler.
Değerli arkadaşlar, işçi üretir. Ne
derler; "at binicisine göre kişner." At biniciye göre yola gider.
Karayollarında, geçmişte, 1983'ten sonra gelişen politikalar nedeniyle, emanet
çalışma ortadan kaldırılmıştır. Emanet çalışmanın çok külliyetli olduğunu
söylemişler ve Karayollarının kontrollük sistemine geçmesini bir siyasî olarak
benimsemişlerdir. Rahmetli Özal öyle başlatmıştır ve Karayollarında, o günden
bugüne kadar, 1980'den bugüne kadar yirmiüç yıl geçmesine rağmen, bütün
projeler o dönemde ihale edilmiştir. Bilirsiniz o dönemin sıkıntılarını, teklif
usullerini, birim fiyat esaslarını; o günkü sıkıntıları Türkiye hep görmüştür;
ama, o günler geride kaldı.
Gelin, bölünmüş yollarla birlikte Karayollarını
daha da yüceltelim. Karayollarının yüceliği, emanet çalışmanın büyütülmesinden
geçmektedir. Makineler, 1975 ile 1985 modeldir; bunların değiştirilmesi ve
makine parkının yenileştirilmesi lazım. Bu makineler, elbette, piyasada
çalışır; yirmibeş yıllık makineler OSTİM'de onarılıyor ve çalıştırılıyor;
Karayolları da bunu çalıştırıyor. Onarımını yapacak ustalar var; yedek parça
sorunu çözüldükten sonra, makinenin eskimesi diye bir şey olamaz. Yeter ki
dozerlerin yürüyüş takımı değiştirilsin, yeter ki yedek parçası temin edilsin,
yeter ki 620'den, Maliye Bakanlığı, kuruma, gerektiği kadar ödenek aktarsın.
Makineleri yenileştirmek mümkündür; ancak, makinelerin üzerinde çalışacak işçi
kalmamıştır. Örnek vermek istiyorum -derseniz ki, yine mi Kastamonu; evet, yine
Kastamonu- Kastamonu'da, 15 inci Bölgede, benim çalıştığım dönemlerde 3 500'ün
üzerinde işçi çalışıyordu, şu anda 700'e düşmüştür; operatör yoktur, bir
makineye bir operatör düşmemektedir.
O zaman, yapılması gereken nedir;
Türkiye'de işsizlik var, gençlerimiz işsizdir; öyleyse, maliyeti aşağıya
çektiğimize göre, daha çok -15 000 kilometre- yol yapacağımıza göre ve il
yollarımız da kötü durumdadır, onları da yapacağımıza göre, onların fizikî
şartlarını değiştireceğimize göre, geometrik standardını yükselteceğimize göre,
o zaman, Sayın Bakan, Karayolları Genel Müdürlüğüne mevsimlik işçi alınması
yasa tasarısını buraya getiriniz. Nasıl ki Sağlık Bakanlığı, Türkiye'de, 36
ilin gelişmesini sağlamak, sağlık problemini çözmek için 21 000 insanı sözleşmeli
olarak almak istiyorsa, siz de 20 000 personeli geçici olarak almak için, Sayın
Maliye Bakanından ödenek isteyin ve kanun tasarısını getirin ve burada,
Cumhuriyet Halk Partisi olarak biz destek verelim. Açıkça ifade ediyorum,
destek verelim; çünkü, başka çare yok.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN - Buyurun, sözlerinizi tamamlayın.
MEHMET YILDIRIM (Devamla) - Değerli
arkadaşlarım, Karayolları Genel Müdürlüğünü övdük, projeyi anlattık, maliyete
açıklık getirdik. Sayın Bakanıma teşekkür ediyorum; komisyonlarda, orta refüjün
kaldırılmasını hep dile getirdik; uyguladılar. Bütün Türkiye'de yeknesaklığın
sağlanması için -bazı bölgelerde uygulamaya konuldu, bazı bölgelerde de, hâlâ,
orta refüj, sanki, hendek çukuru gibi devam ediyor- tedbir alarak, acilen,
Karayollarının 17 bölgesinde de aynı yeknesaklık uygulanarak, orta refüjler
kapatılsın, maliyetimiz de yüzde 25 insin; çünkü oralarda ayrıca harcama
yapmaya gerek yok; o bölünmüş yolları ayıran çizgi, bölünmüş yolu ayırmaya,
engel teşkil etmeye yeterlidir. İngiltere'ye gittiğimizde gördük ki, orta refüj
diye bir şey yok; şehir merkezlerinde yok, kent merkezlerinin çıkışlarında orta
refüj yok; bütün yolları kaplamışlar ve yüzde 25 ekonomi sağlamışlar, bunu biz
gerçekleştirelim.
Tabiî karayollarının kuruluşunda biz
Amerikan sistemini benimsemişiz; tip projeler, 24 metre demişiz; ortada 4,
yanlarda 3'er metre. Kur'an-ı Kerim değil bu, değişmeyecek. İşte, Sayın
Bakanımız da bir genelge yayınlar, "tip Zeki" der ve 20 metrelik yol,
bütün Türkiye'de uygulanır.
Değerli arkadaşlar, Karayolları
çalışanlarının durumunu düzeltmemiz gerekiyor. 6 ncı madde personelin özlük
haklarıyla ilgili bir maddedir. Bakın, karayolları en mağdur kurumdur, 24 saat
çalışır. İnanın, yemekte, aile sohbetlerinde yol projeleri anlatılır.
BAŞKAN - Sayın Yıldırım, toparlar mısınız?
MEHMET YILDIRIM (Devamla) - Bitiriyorum
efendim.
Bununla ilgili, Karayollarının ürettiği
otoyol gelirlerinden ve makinelerin kira gelirlerinden, protokollü işlerden,
ürettiği kaynaklardan oluşan bir prim sistemi getirilmesi için -hani, Sağlık
Bakanlığının dönersermaye sisteminde olduğu gibi- bir önerge de verdik;
komisyonda verdik, belki anlatamadık, şimdi yeniden veriyoruz, bu konuda destek
vermenizi diliyoruz.
Hepinize saygılar sunuyorum. (Alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Yıldırım.
Madde üzerinde, aynı mahiyette 2 adet
önerge vardır; bu önergeleri önce geliş sırasına göre okutacağım, sonra
birlikte işleme alacağım.
Birinci önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 276 sıra sayılı Kanun
tasarısının 6 ncı maddesinin birinci paragrafından sonra gelmek üzere aşağıdaki
paragrafın eklenmesini arz ve teklif ederiz.
|
Kemal Demirel |
Yaşar Tüzün |
Ahmet Küçük |
|
Bursa |
Bilecik |
Çanakkale |
|
Yavuz Altınorak |
Nejat Gencan |
Sedat Uzunbay |
|
Kırklareli |
Edirne |
İzmir |
|
Orhan Ziya Diren |
Enver Öktem |
Hakkı Akalın |
|
Tokat |
İzmir |
İzmir |
|
Hasan Güyüldar |
Bihlun Tamaylıgil |
Naci Aslan |
|
Tunceli |
İstanbul |
Ağrı |
"Otoyol gelirlerinden, Karayollarının
yaptığı protokollü iş gelirlerinden, kiraya verilen Karayolları Genel
Müdürlüğüne ait makinelerin kira gelirlerinden Karayollarında fiilen çalışan
personele, görev unvanı ve hizmetlerin rasyonelliğini sağlayacak ilkeler
gözönünde bulundurularak, en az ödeme yapılan ile en çok ödeme yapılan
personele yapılacak ödeme arasındaki fark en az ödemenin 2 katını aşmayacak
şekilde Genel Müdürlükçe uygun görülen ve Bakanlıkça onaylanan oran ve miktarda
eködeme verilir. Eködemenin aylık tutarı 657 sayılı Devlet Memurları Kanununda
tanımlanan en yüksek devlet memuru aylığının (ekgösterge dahil) brüt tutarının
yüzde 150'sini geçemez. Eködemelerde 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun
aylıklara ilişkin hükümleri uygulanır ve Damga Vergisi hariç herhangi bir vergi
ve kesintiye tabi tutulamaz."
BAŞKAN - İkinci önergeyi okutuyorum ve
ikisi de aynı mahiyette olduğu için, başta ifade ettiğim gibi, beraber işleme
alıyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 276 sıra sayılı kanun
tasarısının 6 ncı maddesine birinci fıkradan sonra gelmek üzere aşağıdaki
fıkranın eklenmesini arz ve teklif ederiz.
|
Ali Topuz |
Mehmet Yıldırım |
Mehmet Parlakyiğit |
|
İstanbul |
Kastamonu |
Kahramanmaraş |
|
Muhsin Koçyiğit |
R.Kerim Özkan |
Bayram Meral |
|
Diyarbakır |
Burdur |
Ankara |
|
Abdurrezzak Erten |
Hasan Güyüldar |
M. Ziya Yergök |
|
İzmir |
Tunceli |
Adana |
"Otoyol gelirlerinden, Karayollarının
yaptığı protokollü iş gelirlerinden, kiraya verilen Karayolları Genel
Müdürlüğüne ait makinelerin kira gelirlerinden Karayollarında fiilen çalışan
personele, görev unvanı ve hizmetlerin rasyonelliğini sağlayacak ilkeler
gözönünde bulundurularak, en az ödeme yapılan ile en çok ödeme yapılan
personele yapılacak ödeme arasındaki fark en az ödemenin 2 katını aşmayacak
şekilde Genel Müdürlükçe uygun görülen ve Bakanlıkça onaylanan oran ve miktarda
eködeme verilir. Eködemelerin aylık tutarı 657 sayılı Devlet Memurları
Kanununda tanımlanan en yüksek devlet memuru aylığının (ekgösterge dahil) brüt
tutarının yüzde 150'sini geçemez. Eködemelerde 657 sayılı Devlet Memurları
Kanununun aylıklara ilişkin hükümleri uygulanır ve Damga Vergisi hariç herhangi
vergi ve kesintiye tabi tutulamaz. "
BAŞKAN - Aynı mahiyette olan 2 önergeyi de
okuttum.
Sayın Komisyon önergeye katılıyor mu?
BAYINDIRLIK, İMAR, ULAŞTIRMA VE TURİZM
KOMİSYONU BAŞKANVEKİLİ İBRAHİM KÖŞDERE (Çanakkale) - Katılmıyoruz.
BAŞKAN - Hükümet önergeye katılıyor mu?
BAYINDIRLIK VE İSKÂN BAKANI ZEKİ ERGEZEN
(Bitlis) - Takdirlerinize bırakıyorum Sayın Başkan.
BAŞKAN - Takdire bırakıyorsunuz.
Sayın önerge sahipleri, konuşmak istiyor
musunuz, yoksa gerekçeleri mi okutalım?
MEHMET YILDIRIM (Kastamonu) - Gerekçe
okunsun.
BAŞKAN - Gerekçeleri okutuyorum efendim:
Gerekçe:
59 uncu hükümet döneminde çıkarılan 4958
sayılı Sosyal Sigortalar Kurumu Kanunu, 4947 sayılı Sosyal Sigortalar Teşkilatı
Kanunu, 4956 sayılı Bağ-Kur Kanunu ve 4904 sayılı İş Kurumu Kanunlarında, kurum
gelirlerinden çalışanlara pay verilmesine ilişkin hükümler konulmuştur.
Bayındırlık ve İskân Bakanlığınca
hazırlanan Karayolları Genel Müdürlüğünce Yapılacak Bölünmüş Yol İnşasında
Uygulanacak Usul ve Esaslar Hakkında Kanun Tasarısına, Karayolları Genel
Müdürlüğünde çalışanların durumunu da düzeltmek amacıyla bir fıkra eklenmesi,
çalışanlar arasında eşitlik sağlayacaktır.
BAŞKAN - Gerekçesini okuttuğumuz her iki
önergeyi müştereken oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Önerge
kabul edilmemiştir.
6 ncı maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Etmeyenler... 6 ncı madde kabul edilmiştir.
7 nci maddeyi okutuyorum:
Yatırım harcamaları
MADDE 7. - Bölünmüş yol yapımı projeleri
ve bunlara ilişkin yatırım harcamalarının yatırım programı ile
ilişkilendirilmesinde ilgili mevzuat hükümleri uygulanır.
BAŞKAN - Madde üzerinde söz isteği?.. Yok.
Madde üzerinde verilmiş 1 adet önerge var;
okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 276 sıra sayılı kanun
tasarısının 7 nci maddesinin kenar başlığıyla birlikte aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
|
Sadullah
Ergin |
İbrahim
Köşdere |
Telat
Karapınar |
|
Hatay |
Çanakkale |
Ankara |
|
|
Recep
Yıldırım |
|
|
|
Sakarya |
|
Kira ve kullanım bedelleri
Madde 7.-Karayolları Genel Müdürlüğünün
mülkiyetinde bulunan her türlü taşınmaz mallar ile, iletim ve iletişim
altyapısının kendi kullanımı dışında kalan kısmının kira ve kullanım
bedellerinden elde edilecek gelirleri, Genel Müdürlük tarafından yürütülen
bölünmüş yol veya devlet ve il yolları yapım ve bakım hizmetlerinde kullanılmak
üzere, bir taraftan Genel Müdürlük bütçesinin (B) işaretli cetveline özel gelir
ve diğer taraftan (A) işaretli cetvelinde
mevcut veya yeniden açılacak tertiplerine özel ödenek kaydetmeye ve bu
ödeneklerin yılı içinde sarf edilemeyen kısmını ertesi yıl bütçesinin ilgili
tertiplerine devren gelir ve ödenek kaydetmeye Maliye Bakanı yetkilidir.
BAŞKAN - Komisyon önergeye katılıyor mu?
BAYINDIRLIK, İMAR, ULAŞTIRMA VE TURİZM
KOMİSYONU BAŞKANVEKİLİ İBRAHİM KÖŞDERE (Çanakkale) - Takdire bırakıyoruz.
BAŞKAN - Takdire bırakıyorsunuz.
Hükümet önergeye katılıyor mu?
BAYINDIRLIK VE İSKÂN BAKANI ZEKİ ERGEZEN
(Bitlis) - Evet, katılıyoruz.
BAŞKAN - Hükümet katıldı, Komisyon takdire
bıraktı.
Önerge sahipleri, gerekçeyi mi okutalım?
SADULLAH ERGİN (Hatay) - Gerekçe okunsun.
BAŞKAN - Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Hükümetin sevk ettiği tasarının 7 nci
maddesi "bölünmüş yol yapımı ile ilgili yatırım harcamaları, yılı yatırım
programı ile ilgili mevzuat hükümlerine bağlı kalınmaksızın
ilişkilendirilir" şeklinde olup, bu hükümde yatırım programı ile
ilişkilendirilmek bakımından ilgili mevzuat
hükümlerine bağlı kalınmaması ve böylece yatırım programına alma işlemi
yapılması öngörülmüş iken; tasarının
Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonundaki müzakeresi sırasında
verilen bir önerge üzerine, madde metni "bölünmüş yol yapımı projeleri ve
bunlara ilişkin yatırım harcamalarının yatırım programı ile
ilişkilendirilmesinde ilgili mevzuat hükümleri uygulanır" şeklinde
değiştirilmiştir.
Hükümet tasarısındaki tanzimin maksadının,
ilgili mevzuat hükümlerine bağlı kalınmaksızın işlem yapılması suretiyle
bölünmüş yol yapımı hizmetlerinin hızlandırılmasının sağlanması olduğu
anlaşılmakta olup, metnin görüşülmekte olan tasarıda olduğu gibi "yatırım
programı ile ilişkilendirilmesinde ilgili mevzuat hükümleri uygulanır"
şeklinde kanunlaşması halinde maksat hasıl olmayacağı gibi; idarenin bütün iş
ve işlemlerinde yürürlükteki mevzuatın uygulanması zaten gerekli olduğu ve
böyle bir tanzime lüzum bulunmadığı gözetilerek, 7 nci maddenin değiştirilmesi
önerilmektedir.
Öte yandan, Karayolları Genel Müdürlüğünün
mülkiyetinde atıl vaziyette bulunan arsa, arazi, yapı ve tesis gibi taşınmazlar
ile iletim ve iletişim altyapısının kendi kullanımı dışında kalan veya
kamulaştırma amacı ortadan kalkmış bulunan kısımlarının kira gelirleri veya
kullanım haklarından elde edilecek gelirlerin, bölünmüş yol veya gerektiğinde
devlet ve il yolları yapımı işlerinde kullanılması suretiyle, bu işlerin daha
kısa sürede hizmete sunulması amacıyla düzenleme yapılmaktadır.
BAŞKAN - Gerekçesini dinlediğiniz önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Önerge kabul edilmiştir.
Şimdi, kabul edilen önerge doğrultusunda 7
nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... 7 nci madde
kabul edilmiştir.
Geçici 1 inci maddeyi okutuyorum:
GEÇİCİ MADDE 1. - Bu Kanunun yürürlüğe girdiği
tarihten önce başlanmış ve halen devam etmekte olan bölünmüş yol yapımı ile
ilgili iş ve işlemler hakkında da bu Kanun hükümleri uygulanır.
BAŞKAN - Geçici 1 inci madde üzerinde,
Kars Milletvekili Sayın Selami Yiğit söz talebinde bulunmuştur.
Buyurun.
Süreniz 5 dakikadır.
SELAMİ YİĞİT (Kars) - Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; görüşmekte olduğumuz kanun tasarısının geçici 1 inci
maddesi üzerinde şahsım adına söz almış bulunuyorum; hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, bilindiği üzere,
2003 yılı içerisinde toplam 1 600 kilometrelik bölünmüş yol yapımı devam
etmektedir. Bunu, 7 ayrı coğrafî bölgeye böldüğümüz zaman, bölge başına aşağı
yukarı 228 kilometrelik bir miktar düşmektedir; ancak, konuya Doğu Anadolu
Bölgesi açısından baktığımız zaman, Erzurum-Hasankale ve Erzurum çevre
yollarına baktığımız zaman, toplam 60 kilometrelik bir yol yapımı
gerçekleştirilmiştir; bu, bu sayının ancak yüzde 25'idir.
Değerli milletvekilleri, tabiî, yol
yapımıyla ilgili bazı kriterler var; bunlar, kapasite analizi, uluslararası yol
bütünlüğü ve ulusal yol bütünlüğü. Bu kriterleri gözönünde bulundurduğumuz
zaman, Doğu Anadolu Bölgesinin özel şartlarını önplanda tutmak zorundayız.
Sayın Başbakan, Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgelerinde yolların genişletilmesi
gerektiğini bir vesileyle söylemişti.
Değerli arkadaşlarım, malum, bölge,
hassasiyetleri olan bir bölge. Özellikle mensubu bulunduğum Kars İlini
gözönünde bulunduracak olursak, Kars İli, sınır ticaretine aday, açık bir
bölge. Dolayısıyla, şimdiden bölgemizde karayollarını güçlendirmek zorundayız.
Bu vesileyle, yine, bölgemden, Kars'ın
Selim İlçesi ile Erzurum'un Şenkaya İlçesi arasındaki yol durumunu anlatmak
istiyorum. Selim'den Şenkaya'ya gitmek için, önce Kars'a gidiyorsunuz, oradan
Ardahan'ın Göle İlçesi'ne gidiyorsunuz, oradan Akşar'a ve oradan da Şenkaya'ya
ulaşıyorsunuz; toplam, 161 kilometrelik bir mesafe katediyorsunuz. Şu anda
planlanan kısa yol ise, direkt Selim'den Şenkaya İlçesine gidiyor ve 58
kilometrelik bir proje; dolayısıyla, 103 kilometrelik bir kısalma söz konusu.
Bu yol, yine, Selim'in Kekeç, Bölükbaşı, Laloğlu, Aşağısallıpınar, Gürbüzler ve
Başköy Köyleri üzerinden gerçekleşiyor. Değerli arkadaşlarım, bu yol yapıldığı
takdirde, ayrıca, Selim'in 11 köyü de yola kavuşmuş oluyor.
Bu proje, şu anda, karayolları ağında
henüz gerçekleştirilmiş değil, kamulaştırması gerçekleştirilmiş değil;
dolayısıyla, yapım programında değil. Huzurlarınızda, Sayın Bakanımdan, bu
projenin, bir an önce hayata geçirilmesini istirham ediyorum.
Değerli arkadaşlarım, Erzurum'un Şenkaya
İlçesinin özel bir durumu var; bir tür, tecrit edilmiş durumda ve Erzurum'a son
derece uzak. Selim - Erzurum karayolunun bitmesiyle birlikte, Erzurum'un
Şenkaya İlçesinden, Selim'e ve Kars'a ulaşım kolaylaşacak.
Değerli arkadaşlarım, öte yandan, yine,
Kars'ın Selim İlçesinden Ardahan'ın Göle İlçesine ulaşmak için uzun bir yol kat
ediyoruz; bu, 104 kilometrelik bir mesafe. Selim ile Göle arasında direkt bir
ulaşım ağı gerçekleştiği takdirde, bu yol 41 kilometreye inecek. Bu yolu
yaptığımız takdirde, yine, Selim'in 10 köyü de, ayrıca, yola kavuşmuş olacak.
Değerli arkadaşlarım, bu her iki proje de
hayata geçtiği zaman, sırf Kars İlinin 21 köyünü yola kavuşturmuş olacağız.
Ben, tekrar, Sayın Bakanımdan, huzurlarınızda, bu projelerin bir an önce hayata
geçirilmesini rica ediyorum.
Tekrarlıyorum; sınır ticareti açısından
çok önemli bu projeler.
Türkiye'nin, bir an önce, elini çabuk
tutarak, bölgemizin karayolları ağına ve demiryolları ağına ağırlık vermesi
gerektiğini düşünüyorum.
Bu vesileyle, hepinizi saygılarımla
selamlıyorum. (Alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Yiğit.
Madde üzerinde ikinci söz isteği, Bilecek
Milletvekili Sayın Yaşar Tüzün'e ait.
Buyurun Sayın Tüzün.
Süreniz 5 dakika.
YAŞAR TÜZÜN (Bilecik) - Sayın Başkanım,
değerli milletvekili arkadaşlarım; görüşülmekte olan, Karayolları Genel
Müdürlüğünce Yapılacak Bölünmüş Yol İnşasında Uygulanacak Usul ve Esaslar
Hakkında Kanun Tasarısının geçici 1 inci maddesi üzerinde şahsım adına söz
almış bulunmaktayım; hepinizi, sevgiyle, saygıyla selamlıyorum.
Değerli arkadaşlarım, bu maddeden daha
çok, Bilecik İlini ilgilendiren özel bir konu hakkında söz almış bulunuyorum.
Az önce, Sayın Bakanımızı iftiharla dinledik. Yurdumuzun çeşitli bölgelerine,
çeşitli illerine ödenekler konulmuş. Örneğin, Sayın Bakanımız, biraz önceki
konuşmasında şöyle söyledi: "Samsun bölgesine 96 trilyon, artı 20 trilyon
ödenek konuldu, Van bölgesine 14 trilyonu para. 14 trilyon gönderdik; çünkü,
ben Bakanım ya, biraz torpil yaptım, kendi bölgem. Vanlılar, ne kadar çok para
geldi buraya dediler."
Değerli arkadaşlarım, yine, az önce,
Bakanımızın burada ifade ettiği sözleri tekrarlıyorum tutanaklardan: "Ben,
sizin Pülümür yoluna 5 trilyon para koydum; harcayamadılar, 2,5 trilyonunu ancak
harcayabildiler." Yine, Sayın Bakanımızın bu başarılı çalışmalarına bir
örnek olarak, kendi ifadesini okuyorum: "Geçen sene Erzurum bölgesine 2003
yılı bütçesine 8,6 trilyon lira para konulmuş, Trabzon bölgesine 115 trilyon
lira..."
Değerli arkadaşlarım, Bilecik İlini,
Belediye Başkanlığı yapmış olduğum bu güzel kenti ikiye bölen, Hamsu Köprüsü
adında bir köprü bulunmaktadır. Bu köprü, Marmara ve Akdeniz Bölgelerini
birbirine bağlayan tek yol üzerindedir. Bu
köprüden, günde, yaklaşık 20 000 ilâ 25 000 araç geçmektedir. Önümüz
ramazan bayramı; inanın -İstanbul'dan Trakya Bölgesinden özelikle Akdenize
geçmek isteyen vatandaşlarımızın, zannediyorum, milletvekili arkadaşlarımın da
birçoğu bu yoldan geçmişlerdir- şehir trafiği olduğu gibi tıkanmaktadır.
Yine, 2 nci Jandarma Er Eğitim Tugay
Komutanlığına bağlı, günde yaklaşık 8 000 asker eğitime gidip gelmek için bu
köprüyü kullanmaktadır. Yine, il merkezimizde bulunan Dumlupınar Üniversitesine
bağlı fakülteler ve Anadolu Meslek Yüksekokulu öğrencileri, yaklaşık 5 000
öğrenci, bu köprüyü kullanmaktadır. Yine, Bilecik merkezini ikiye bölen
Bahçelievler ve Hürriyet Mahallesinin sakinleri, yaklaşık 10 000 nüfusa sahip
bu iki mahallenin insanları da, yine, bu köprüyü kullanmaktadırlar.
Sayın Bakanımızdan, bu bayram öncesi,
Bilecik halkı adına bir talebim olmaktadır. Sayın Bakanımız, bu köprünün 57 nci
hükümet döneminde ihalesi yapılmış, direkleri tamamlanmış, sadece tabla betonu
kalmıştır. Sayın Bakanımızdan ve yetkililerimizden Hamsu Köprüsünün bitirilmesini
tüm Bilecik halkı adına talep etmekteyim.
Hepinize teşekkür eder, saygılar sunarım.
(CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Tüzün.
Madde üzerinde başka söz isteği?.. Yok.
Geçici 1 inci maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.
Geçici 2 nci maddeyi okutuyorum:
GEÇİCİ MADDE 2. - 31.12.2008 tarihine
kadar geçerli olmak üzere, bazı kamu taşınmaz mallarının satılarak
değerlendirilmesi hususunda aşağıdaki hükümler uygulanır :
a) 20.7.1966 tarihli ve 775 sayılı
Gecekondu Kanunu hükümlerine göre Bayındırlık ve İskân Bakanlığı emrine
verilenler ile Karayolları Genel Müdürlüğünün mülkiyetinde bulunan taşınmaz
malların satışından elde edilecek gelirleri, Genel Müdürlük tarafından
yürütülen bölünmüş yol veya Devlet ve il yolları yapımı hizmetlerinde
kullanılmak üzere, bir taraftan Genel Müdürlük bütçesinin (B) işaretli
cetveline özel gelir ve diğer taraftan (A) işaretli cetvelinde mevcut veya
yeniden açılacak tertiplerine özel ödenek kaydetmeye ve bu ödeneklerin yılı
içinde sarf edilemeyen kısmını ertesi yıl bütçesinin ilgili tertiplerine devren
gelir ve ödenek kaydetmeye Maliye Bakanı yetkilidir.
b) Hazine adına tescil edilmiş taşınmaz
mallar ile tescil edilmek kaydıyla Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunup
da tescil edilmeye elverişli taşınmaz mallardan, Bayındırlık ve İskân
Bakanlığının talebi, Maliye Bakanının teklifi ve Başbakanın onayı ile tespit
edilenlerin satışından elde edilecek gelirler hakkında da (a) bendindeki
hükümler uygulanır. Tescil edilmeye elverişli taşınmaz malları tescil etmeye
veya ettirmeye Bayındırlık ve İskân Bakanlığı yetkilidir.
c) (a) ve (b) bentlerine göre satışı
yapılacak taşınmaz malların, ilgili kuruluşların ve belediyelerin görüşlerini
almak ve çevre imar bütünlüğünü bozmayacak şekilde, her ölçekte imar planı
yapımı ve bunlara ilişkin onama işlemleri 3.5.1985 tarihli ve 3194 sayılı İmar
Kanununun 9 uncu maddesine göre Bayındırlık ve İskân Bakanlığı tarafından
re'sen yapılır. İlgili kuruluş ve belediyeler görüşlerini onbeş gün içinde
bildirmek zorundadır.
Yukarıdaki fıkraya göre ödenek kaydedilen
tutarlardan yapılacak harcamalar yılı programının uygulanması, koordinasyonu ve
izlenmesine dair karar hükümlerine göre yılı yatırım programı ile
ilişkilendirilir.
BAŞKAN - Madde üzerinde söz isteği?.. Yok.
Geçici 2 nci madde üzerinde 1 önerge
vardır; okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 276 sıra sayılı
tasarının geçici 2 nci maddesinin birinci fıkrası (c) bendinin aşağıdaki şekilde
düzenlenmesini arz ve teklif ederiz.
|
Sadullah
Ergin |
Mehmet
Eraslan |
İbrahim
Köşdere |
|
Hatay |
Hatay |
Çanakkale |
|
Fahri
Keskin |
Recep
Yıldırım |
|
|
Eskişehir |
Sakarya |
|
"c) (a) ve (b) bentlerine göre satışı
yapılacak taşınmaz malların, ilgili kuruluşların ve belediyelerin görüşlerini
almak ve çevre imar bütünlüğünü bozmamak kaydıyla, her ölçekte imar planı
yapımı ve bunlara ilişkin onama işlemleri 3194 sayılı İmar Kanununun 9 uncu
maddesine göre Bayındırlık ve İskân Bakanlığı tarafından resen yapılır. İlgili kuruluş ve belediyeler görüşlerini
onbeş gün içinde bildirmek zorundadır."
BAŞKAN - Komisyon önergeye katılıyor mu?
BAYINDIRLIK, İMAR, ULAŞTIRMA VE TURİZM
KOMİSYONU BAŞKANVEKİLİ İBRAHİM KÖŞDERE (Çanakkale) - Takdire bırakıyoruz.
BAŞKAN - Hükümet önergeye katılıyor mu
efendim?
BAYINDIRLIK VE İSKÂN BAKANI ZEKİ ERGEZEN
(Bitlis) - Önergeye katılıyoruz.
BAŞKAN - Komisyonun takdire bıraktığı ve
Hükümetin katıldığı önergenin sahipleri konuşacak mı, gerekçe mi okunsun?
SADULLAH ERGİN (Hatay) - Gerekçe okunsun.
BAŞKAN - Gerekçeyi okutuyoruz:
Gerekçe:
Değişiklikle, söz konusu bentte daha açık
ve daha uygun bir ifade tarzının kullanılması amaçlanmıştır.
BAŞKAN - Gerekçesini dinlediğiniz önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Önerge kabul edilmiştir.
Şimdi, kabul edilen önerge doğrultusunda
geçici 2 nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler...
Geçici 2 nci madde kabul edilmiştir.
8 inci maddeyi okutuyorum:
Yürürlük
MADDE 8. - Bu Kanun yayımı tarihinde
yürürlüğe girer.
BAŞKAN - Madde üzerinde söz isteği?.. Yok.
8 inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.
9 uncu maddeyi okutuyorum:
Yürütme
MADDE 9. - Bu Kanun hükümlerini Bakanlar
Kurulu yürütür.
BAŞKAN - Söz isteği?.. Yok.
9 uncu maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.
Sayın milletvekilleri, tasarının tümü
üzerindeki görüşmeler tamamlanmıştır.
Tasarının tümünü oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler... Etmeyenler... Tasarı kabul edilmiş ve kanunlaşmıştır; hayırlı
olmasını diliyorum.
Sayın Bakanın bir teşekkür konuşması var.
Buyurun.
BAYINDIRLIK VE İSKÂN BAKANI ZEKİ ERGEZEN
(Bitlis) - Sayın Başkanım -maçı da dikkate alarak, yerimden- başta zatıâlinize
ve Yüce Parlamentonun çok saygın üyelerine, göstermiş oldukları yakın ilgiden,
destekten dolayı teşekkür ediyorum. İktidarın ve muhalefetin taleplerini de
samimiyetle dikkate alacağımı ayrıca belirtmek istiyorum.
Hepinize teşekkür ederim; şimdiden
bayramınız da mübarek olsun.
Saygılarımı sunarım. (Alkışlar)
BAŞKAN - Biz de Sayın Bakana teşekkür
ediyoruz.
Birleşime 5 dakika ara veriyorum.
Kapanma
Saati : 19.58
ÜÇÜNCÜ
OTURUM
Açılma
Saati: 20.05
BAŞKAN:
Başkanvekili İsmail ALPTEKİN
KÂTİP
ÜYELER: Yaşar TÜZÜN (Bilecik), Enver YILMAZ (Ordu)
BAŞKAN - Türkiye Büyük Millet Meclisinin
20 nci Birleşiminin Üçüncü Oturumunu açıyorum.
Görüşmelere kaldığımız yerden devam
ediyoruz.
2003 Malî Yılı Bütçe Kanunu ile Bağlı
Cetvellerinde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ve Plan ve Bütçe
Komisyonu raporunun müzakeresine başlıyoruz.
V. - KANUN
TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER
İŞLER (Devam)
4. - 2003
Malî Yılı Bütçe Kanunu ile Bağlı Cetvellerinde Değişiklik Yapılmasına Dair
Kanun Tasarısı ve Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (1/698) (S. Sayısı: 280) (x)
BAŞKAN - Komisyon?.. Hazır.
Hükümet?.. Hazır.
Komisyon raporu, 280 sıra sayıyla
bastırılıp dağıtılmıştır.
Sayın milletvekilleri, görüşmelere
başlamadan, zabıtlara geçmesi için bir hususu bilgilerinize sunuyorum: 280 sıra
sayıyla bastırılıp dağıtılmış olan bu raporda, genel gerekçenin ilk satırındaki
"3.11.2003" tarihi yanlışlıkla yazılmış olup, doğrusu
"3.11.2002" olması gerekmektedir. Bu şekilde düzeltiyoruz.
Tasarının tümü üzerinde, Cumhuriyet Halk Partisi
Grubu adına, Trabzon Milletvekili Sayın Akif Hamzaçebi; buyurun. (CHP
sıralarından alkışlar)
Süreniz 20 dakikadır.
CHP GRUBU ADINA MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ
(Trabzon) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 2003 yılı ekbütçesi
üzerinde, Cumhuriyet Halk Partisi Grubunun görüşlerini ifade etmek üzere söz
almış bulunuyorum. Sözlerime başlamadan önce hepinizi saygıyla selamlıyorum.
2003 bütçesinin büyüklüğü, hepinizin
hatırlayacağı gibi 146 katrilyon liraydı. Hükümet, bu tasarıyla, bazı ödenek
kalemlerinde değişiklik yapmaktadır. Tasarıya göre, bazı kurumlara, bazı
harcamaları için 4,5 katrilyon lira tutarında bir ödenek verilmektedir. Yine,
kullanılmayacağı öngörülen ödenekler tutarı olarak da 6,9 katrilyon liralık bir
ödeneğin iptali düşünülmektedir. 6,9 katrilyon liralık ödenek iptalinin
yanında, ayrıca, bazı cari ödeneklerden 500 trilyon liranın, yatırım
ödeneklerinden de 1,5 katrilyon liralık bir tutarın iptal edilmesi konusunda
Maliye Bakanına yetki verilmektedir. Toplamda, 8,9 katrilyon liralık bir ödenek
iptali; bunun yanında da, kurumlara 4,5 katrilyon liralık bir ödenek ilavesi
söz konusudur.
Öncelikle, hükümetin getirmiş olduğu böyle
bir tasarıyı, saydamlık açısından, bütçe rakamlarının doğru olması, yılsonu
bütçe gerçekleşmelerinin doğru bilgilere, rakamlara dayanması açısından, doğru
bulduğumu ifade etmek istiyorum. Saydamlık açısından, bu ekbütçe uygulaması
doğru olmuştur. En son, 2001 yılında, kriz nedeniyle, Türkiye bir ekbütçe
yapmıştır -son yıllarda- onun dışında, bir ekbütçe uygulaması görmüyoruz.
(x) 280 S. Sayılı
Basmayazı tutanağa eklidir.
Ödenek iptali veya kurumlara verilen
ödenekler toplamı nereden karşılanmaktadır; önemli ölçüde, faiz giderlerinden
yapılan tasarruftan kaynaklanmaktadır; ancak, faizde yapılan tasarrufu iyi
değerlendirmek gerekir. Yaklaşık 65 katrilyon lira olarak öngörülen faiz
gideri, yıl sonu tahminine göre, 59,1 katrilyon lira olarak gerçekleşecektir.
Bunun nedeni, dolar kurunda yaşanan düşüş nedeniyle, dövize bağlı olan
borçlardaki faiz düşüşünden kaynaklanmaktadır; birinci nedeni budur. İkinci
nedeni de, vadedeki uzama nedeniyle, bu yıl ödenecek olan bazı faiz
giderlerinin ödemesinin önümüzdeki yıla kalacak olmasıdır.
Önemli olan, faizdışı giderlerde durum
nedir, buna bakmaktır. Faizdışı giderlerdeki durum, bütçede planlandığı gibi
olmamıştır. 2003 yılı bütçesinde, faiz dışındaki harcamalar için 81,4 katrilyon
lira öngörülmüştür; ancak, daha sonra, bunun, 80,5 katrilyon liraya sığacağı
hesaplanmıştır; ancak, 2003 sonu gerçekleşmesinin 82 katrilyon liraya
yaklaşacağı anlaşılmaktadır. Faiz dışındaki harcamalarda bir artış vardır ve
asıl üzerinde durulması gereken konu budur. Harcamalar, öngörülenden fazla
olmaktadır. Yani, biraz önce sözünü ettiğim faizdışı harcamadaki rakam, bu
bütçe büyüklüğü içerisinde çok küçümsenebilir, önemsenmeyebilir; ancak, diğer
harcama kalemlerinde de çok büyük artış vardır. Örneğin, sosyal güvenlikte açık
14,9 katrilyon lira öngörülmüş iken, 1,3 katrilyon liralık artışla 16,2'ye
çıkmıştır. Bu ve benzeri birçok kalemde, faizdışı harcamalarda artış vardır. Bu
artışları karşılayabilmek için ekbütçe tasarısıyla yapılan, yatırım
harcamalarının kısılması olmuştur. Bu tasarı, yatırım harcamalarından 1,5
katrilyon liraya yakın bir kesintiyi yapabilmesi için Maliye Bakanına yetki
vermektedir. Asıl üzerinde durulması gereken konu bence budur.
Türkiye bir program uyguluyor ve program
uyarınca da, her yıl, gayri safî millî hâsılanın yüzde 6,5'i oranında bütçede
bir fazla vermek zorundadır. Yani, devlet tasarruf edecek, daha çok tasarruf
edecek, daha az harcayacak, daha çok gelir toplayacak ve böylece, Türkiye,
borçlarını ödeyebilecek, borçların ödenebilirliğini gösterecek ve giderek
borcun seviyesini düşürecek. Tabiî, bu 6,5 fazlayı tutturmak gerçekten önemli;
ancak, bunu nasıl sağladığınız, en az onun kadar önemli. Yüzde 6,5 fazlayı,
eğer yatırım harcamalarını kısarak sağlıyorsanız, ülkenin gelecekteki
büyümesinden fedakârlık ediyorsunuz demektir, gelecekteki büyümesini tehlikeye
atıyorsunuz demektir.
Sizi hiçbir zaman yanıltmasın; geçen yıl,
2002 yılında ekonomi yüzde 7,8 büyüdü, bu yıl yüzde 5 büyüyecek, önümüzdeki yıl
bütçesine göre, yine önümüzdeki yıl da yüzde 5 büyüme öngörülüyor; ancak,
Türkiye, 2003 ve 2004 yıllarında, yatırım harcamalarından tasarruf ederek bir
büyüme sağlamaya çalışıyor. Böyle bir büyüme, orta ve uzun vadede sağlıklı
olmaz.
Biraz önce, bir yasayı kabul etti Yüce
Meclisimiz; 15 000 kilometre bölünmüş yolla ilgili. Bayındırlık Bakanımız, bunu
nasıl ucuza mal ettiğini, nasıl maliyetleri düşürdüğünü anlatıyor. Kendisinin
bölünmüş yol konusundaki çalışmaları şüphesiz takdir edilebilir, bu konuda
herhangi bir değerlendirmeye girmek istemiyorum; ama, işin öteki boyutu şudur:
Türkiye, 2002 bütçesinin altında bir yatırım yapmaktadır. 2002 konsolide bütçe
yatırımı 6,8 katrilyon liradır, 2003 yılı 6,5 katrilyon liradır. Üstelik, 2002
bütçesi içerisinde aynî dış kredilerle sağlanan yatırımlar yoktur. 2003'te
bunlar da olduğu halde, ancak 6,5 katrilyon lira yatırım gerçekleşecektir.
Şimdi, böyle bir ortamda 15 000 kilometre duble yol veya bölünmüş yol yapıyoruz
derseniz, diğer yatırımlardan vazgeçip, köy yolundan vazgeçip, barajdan
vazgeçip, enerji yatırımından vazgeçip duble yol yapıyoruz demektir. Böyle bir
yatırım politikası inandırıcı olmaktan uzaktır, böyle bir yatırım politikası
Türkiye'nin ihtiyacını duyduğu büyümeyi sağlamaktan uzaktır. Köy Hizmetleri
Genel Müdürlüğünün makine parkının yüzde 67'si bölünmüş yolda çalışmaktadır.
Bunun anlamı, köy yolunu yapmıyoruz bölünmüş yolu yapıyoruz. Yani, bir konuda
bir karar verirken, bir uygulamayı değerlendirirken bütün boyutlarıyla bunu
değerlendirmek gerekir.
Değerli arkadaşlar, gerçekten, yüzde 6,5
faizdışı fazla çok yüksek bir orandır. Tabiî, bu, bu yılın meselesi de değil.
Türkiye, 2000 yılından bu yana yüzde 6,5 faizdışı fazlayı tutturmak
zorunluluğuyla karşı karşıya; ancak, Türkiye'nin benzeri ülkelerde, Türkiye'nin
benzeri programları uygulayan ülkelerde bu oranın daha düşük olduğunu dikkate
alalım ve Türkiye, yatırımdan fedakârlık ederek, sadece borcun
sürdürülebilirliği, ödenebilirliliği noktasında programını ayarlıyorsa, ileride
sorunlarla karşı karşıya kalırız. Yüzde 6,5 faizdışı fazlanın, belki yüzde
0,5'ini, belki yüzde 1'ini, Türkiye'deki altyapı yatırımlarına veya verimliliği
artıracak yatırımlara ayırmayı, bence düşünmeliyiz.
Değerli arkadaşlar, sosyal güvenlik, bütün
bütçelerin çok önemli bir sorunu ve sosyal güvenlik, 2003 yılında yine sorun
olmuştur. Sosyal güvenlik sisteminin 2003 yılında açığı, 2002 yılından daha
kötü bir duruma gelmiştir. Bunun rakamlarını vererek sizleri rakamlara boğmak
istemiyorum, rakamlar ortadadır, 2003 yılındaki sosyal güvenlik sistemi açığı
daha kötüdür.
Hükümet, 2003 yılında Bağ-Kur ve SSK
emeklilerine bir sosyal destek ödemesi yapmıştır. Bu konudaki yasanın
görüşülmesi sırasında Cumhuriyet Halk Partisi olarak biz de desteğimizi verdik
ve o uygulama başladı. Bunun bu yılki tutarı 3 katrilyon liraya yakındır;
ancak, önümüzdeki yıl bütçesinde bunun izlerini göremiyoruz; hükümet, sosyal
destek ödemesinden vazgeçeceğinin işaretlerini yavaş yavaş vermektedir. Bunun
doğru olmadığını sizlerin bilgisine, takdirine sunmak istiyorum.
Yine, bir yandan ekonomi büyüyor diyoruz;
ama, ekonomide işsizliğin arttığını hepimiz biliyoruz. İşsizlik, krizin olduğu
2001 yılından çok daha kötü bir durumdadır, çok daha fazla insan işsiz
kalmıştır. 2001 yılında 1 500 000 olan işsiz sayısı, bugün 2 500 000'e
yaklaşmıştır ve Türkiye, işsizlikte 30 OECD ülkesi arasında 4 üncü sıraya
gelmiştir. İşsizlik rakamlarının hesabına girmiyorum. İspanya ve Polonya bizden daha kötü bir durumda
gözüküyor. İşsizlik rakamı hesaplarına girmiyorum, öteden beri böyle
hesaplanıyor rakamlar; ama, o rakamlara göre bile, Türkiye, işsizlikte son
derece kötü durumdadır.
Türkiye'de bir İşsizlik Fonu vardır. Bu
konuyu, fırsat oldukça, sizlerin takdirine, değerlendirmelerinize sunmayı bir
görev sayıyorum. Türkiye'de İşsizlik Fonu uygulaması başlamıştır. Bu fonun 8,8
katrilyon liraya ulaşan önemli de bir varlığı vardır; ama, böyle bir varlığı
olan fondan işsizlere yapılması planlanan ödemenin tutarı 150 trilyon lira
civarındadır. Bu, son derece küçük ve son derece sembolik bir rakamdır.
Türkiye, tarihinin en ağır işsizliğini yaşıyor ve bu fonu böyle bir dönemde
kullanmaz ise, başka ne zaman kullanacaktır?! Bunu da, sizlerin
değerlendirmelerine sunuyorum. Faizdışı fazla kaygısıyla, İşsizlik Fonunu bile
gerçek amacında kullanmamayı doğru bulmuyorum. İşsizlerin acısını
hafifleteceğimiz zaman bu zamandır. Belli ölçülerde yasa değişikliği yapılarak,
İşsizlik Fonunu kullanmanın zamanının geldiğini düşünüyorum.
Yine, Türkiye'de, yoksulluk konusu,
sizlerin de çok iyi bildiği gibi, çok önemli, giderek acil bir konu haline
dönüşmüştür. Hatırlayacaksınız, hükümet, acil eylem planında, Türkiye'de
nüfusun yüzde 15'inin yoksulluk sınırının altında olduğunu belirtmiştir.
Yoksulluk sınırı günde 1 dolardır ve bu, aşağı yukarı, 10 000 000 -11 000 000
nüfus demektir. Hükümet, acil eylem planıyla, ilk üç ayda yoksul tespitini
yapacak ve onun hemen akabinde onlara yardımı başlatacaktı. 2003 yılı
bütçesinin, bu açılardan, sosyal destek açısından gerekli girişimleri
başlatamadığı kanaatindeyim. Hükümetin, önümüzdeki dönemde bu konuları mutlaka
gündemine alıp, 2004 bütçesi uygulamasında bu hususlara öncelik vermesi
gerekir.
Sayın Başkanım, değerli milletvekilleri;
yine, tarımsal destekte hayvancılık desteği için öngörülen ödenekler 2003 yılı
bütçesinde çok yetersiz kalmıştır. 176 trilyon lira ödenek öngörülmüştür;
hükümet, ekbütçeyle bunun 50 trilyon lirasını kesmiştir. Hayvancılık zaten çok
zor durumda ve doğrudan gelir desteği uygulamasında hayvancılık da yoktur
değerli arkadaşlar. Doğrudan gelir desteği uygulayan birçok Avrupa Birliği
ülkesinde hayvancılık, doğrudan gelir desteği kapsamındadır, Türkiye'de
kapsamda değildir. Ona rağmen, bütçede hayvancılık desteği için öngörülmüş olan
176 trilyon liralık mütevazı bir imkân 50 trilyon lira kesintiye uğratılmıştır.
Bunun da doğru olmadığını ifade etmek istiyorum.
Doğrudan gelir desteği kapsamında
uygulaması yapılan mazot ödemesi, mazota ilişkin doğrudan gelir desteği ödemesi
amacına ulaşmamıştır. Yapılan uygulama, mazot kullansın kullanmasın, bütün
çiftçilere doğrudan gelir desteği ödemesi yapılması şeklinde olmuştur; oysa,
önemli olan, mazotu kim kullanıyorsa, hangi üretici, hangi çiftçi kullanıyorsa
onun kullanacağı mazotta bir indirim yapılmasıdır. Bunu da bu 2003 yılı
uygulamasının, bütçesinin bir eksikliği olarak görüyorum. Umarım, 2004 yılı
bütçesinde, 2004 yılı uygulamalarında hükümet bunu dikkate alarak gerekli
düzeltmeleri, düzenlemeleri yapar.
Ben, gecenin bu ilerleyen vaktinde daha
fazla vaktinizi almak istemiyorum. 2003 yılı ekbütçesinin, bu vesileyle,
hayırlı olmasını diliyor, hepinize saygılar sunuyorum. (Alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın
Hamzaçebi.
Geneli üzerinde, AK Parti Grubu adına,
Kayseri Milletvekili Sayın Taner Yıldız; buyurun efendim. (AK Parti
sıralarından alkışlar)
Süreniz 20 dakika.
AK PARTİ GRUBU ADINA TANER YILDIZ
(Kayseri) - Sayın Başkan, saygıdeğer milletvekilleri; 2003 Malî Yılı Bütçe Kanunu
ile Bağlı Cetvellerinde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı, kısaca
ekbütçe hakkında AK Parti Grubu adına söz almış bulunuyorum; hepinizi şahsım ve
AK Parti adına saygıyla selamlıyorum.
Tabiî, gecenin mana ve önemine uygun
olarak da biraz sözlerimizi daraltmak, kısaltmak durumundayız. Ben, bunun için,
dağılan dikkatlerimizi de biraz toparlamak ve Sayın Hamzaçebi'nin söyledikleri
açısından da tekrara düşmemek bakımından bazı konuları hatırlatmak istiyorum.
Çok değil, bir yıl, yani, 3 Kasım seçimlerinden
önce, bu ülkede, ülkeyi terk etmek isteyenlerin oranının yüzde 68'lere
ulaştığı, dövizin 2 000 000 TL mi yoksa 3 000 000 TL mi olacağının
tartışıldığı, TEFE'nin yüzde 36'lar, TÜFE'nin yüzde 33'ler civarında gezdiği,
borç ötelemenin dahi sevindirici bir
durum arz ettiği, en kötüsü de, insanların ümitlerini hızla kaybettiği bir
ortam vardı; yani, Türkiye, böyle sıkıntılı bir ortam yaşadı. Sonra, AK Parti
geldi, 3 Kasım seçimleri kazanıldı ve hükümet, yaptığı tespitleri, teşhisleri
bir kararlılık içerisinde, terminlerini, zamanlarını belirterek ve hatta kendi
programlarında kendisini bağlayarak çözüm önerilerinde bulundu. Bu sözlere
şüpheyle bakanlar oldu, birkısım insanlar ümit duymak istedi, bir kısmı inandı,
bir kısmı da hükümete ömür biçti; ama, sonunda gördük ki, ekonomik göstergeler,
biraz sonra, belli temel göstergelerinden bahsedeceğim temel rakamlar, ülkenin
çok ciddî bir noktaya gelmesini sağladı. Bunlardan, gayri safî yurtiçi hâsılada
yüzde 5,8'ler civarında artış sağlanması, ihracatta aylık 5 milyar dolar gibi,
seksen yıllık cumhuriyet tarihinin maksimum zirvesini zorlaması, sanayi
üretiminde yüzde 8,4'lük bir artış kaydedilmesi ve yüzde 84'lere varan kapasite
kullanım oranlarının bulunması -ki, bu, son altı yılın rekorudur- yüzde 16 ilâ
20'lik TEFE ve TÜFE rakamlarının son otuzüç yılın en düşük rakamlarına
ulaşması, dövizde üslup değişikliği "aman, daha fazla düşmesin"
dememiz -ki, bunun son kaç yılın rekoru olduğunu bilmiyorum- turizmde 8,5
milyar dolarlık bir rakama ulaşılması ve yanı başımızda Irak olaylarına, Irak
savaşına rağmen bu rakamlara ulaşılması, borçların çevrilemez ithamından, döviz
rezervlerinin kısa vadeli borçlara oranının yüzde 180'lerine ulaşması, kamu
kesiminin borçlanma gereğinin iki yılda yarı yarıya azalarak yüzde 8,7'lere
düşmesi, Merkez Bankası döviz rezervlerinin, yine, son seksen yıllık cumhuriyet
tarihinde 32 milyar dolarlık bir rakama ulaşması ve hatta, işçi dövizleri
girdilerinin 11 milyar euroluk rakamın belki de stok maliyeti oluşturacağının
konuşulması gibi birçok rakam var.
Bu ekonomik göstergelerin siyasî
yansımaları ise, kısaca, toplam olarak şöyle olmuştur: Birinci yılın başında
ülkemizdeki her 3 vatandaşımızdan 1'inin "AK Parti ve hükümet"
dediği, ikinci yılın başında da her 2 vatandaşımızdan 1'inin "AK
Parti" dediği bir siyasî tabloya gelmişizdir.
Tabiî, Sayın Hamzaçebi'nin dediği ve sırf
tespitlerini yaptığı, teşhislerini koyduğu, ama, çözüm önerilerinde Türkiye'nin
şartlarını da gözönünde bulundurarak söylediği sözlerin bir kısmına katılmamak
mümkün değil. Evet, bu ülkede bir sosyal denge problemi vardır; bunun, hızla
toparlanması lazımdır. Yatırımlarla alakalı bir sıkıntı vardır; doğru, hızla
toparlanması lazımdır. Biraz sonra vereceğim rakamlar bunların çözüm
önerilerini de içinde taşımaktadır.
2003 yılı dokuz aylık gerçekleşen bütçe
rakamları dikkate alındığında, ödeneklerin bir kısmının iptal edilmesi, bir
kısmının da yetersiz tertiplere eködenek konulmasıyla alakalı gündemimiz
vardır. Bu, bütçede bir istisnadır. Uzun yıllardır ödenek iptali yoktu, ödenek
artırımı konuşuluyordu, 2003 yılı ekbütçe tasarısı bu açıdan ilginç bir ekbütçe
olmuştur. Plan ve Bütçe Komisyonunda görüşüldüğü üzere de, 4,5 katrilyon
liralık eködenek teklifi konulmuş, yaklaşık 7 katrilyon liralık da ödenek
iptali yapılmıştır. Rakamlara çok fazla girmek istemiyorum. Bunun en önemli
nedenlerinden bir tanesi, sosyal içerikli nedenlerle getirilen eködenek
ihtiyacı, temel olarak ihracatın beklenenin üzerinde olması, vergi barışından
dolayı vergi iadelerinin artan miktarı, sosyal güvenlik kurumlarında tahsilat
yetersizliğinin ve buna bağlı sağlık alanındaki tedbirlerin zamanlama açısından
gecikmesinin telafisi, memur ve işçilere yapılan zammın fonlanma ihtiyacı,
Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışmayı Teşvik Fonuna aktarım gereği ve çiftçilere
mazot desteği olarak sıralanabilir.
Sosyal içerikli kalemlerden, kaynak olarak
-yine, 2003 yılının ilk dokuz aylık verilerine baktığımızda- yaklaşık 7
katrilyon liralık ödenek iptal edilmiştir; son derece isabetlidir ve tümü
transfer harcamalarındandır. Bu nominal ve reel faizin düşmesiyle alakalı
kaynağın oluşmasında en önemli kalemi 6,2 katrilyon liralık kalem
oluşturmaktadır. Bu ise, AK Partinin, AK Parti Hükümetinin piyasalara verdiği
güvenin, siyasî ve ekonomik istikrarın, kararlılığın önemli bir kanıtıdır.
Özellikle 2 katrilyon liraya kadar olan kısmının iptali konusunda, gerek cari
harcamalarda gerekse yatırımlarla alakalı olan kalemlerde Bakanlığa yetki
verilmiştir. Bu da, son derece isabetlidir; çünkü, burada, birkısım
kırtasiyelerden ve teknik güçlüklerden arındırılma çabası gözetilmiştir.
Özellikle elimizde bulunan yatırım
portföyüne baktığımızda ve 2004 yılında yaklaşık 60 katrilyon liralık
ödeyeceğimiz faizi dikkate aldığımızda şöyle bir tablo ortaya çıkmaktadır:
İktidar veya muhalefet tarafından bu konuda konulan teşhisler, tespitler,
aslında, hemen hemen birbirine çok yakındır; ancak, bunun çözümü konusunda
sağlam bir irade hükümetimiz tarafından ortaya konulmaktadır. O da şudur: 2002
yılında 4 414 adet olan proje sayısı, 2003 yılında 3 851 adede düşürülmüştür.
2002'de 8,5 yıl olan ortalama tamamlanma süreleri ise, 2003 yılında 7,6 yıla
düşürülmüştür.
Bu rasyonelleşme çalışması kapsamında,
2001 yılında cari fiyatlarla 12,5 katrilyon liralık 1 002 tane proje, 2002
yılında ise -yine, cari fiyatlarıyla söylüyorum- 4,9 katrilyon liralık 600
proje yatırım programından çıkarılmıştır. Türkiye'nin, yatırıma ihtiyacı
vardır; ancak, borçları da vardır. Cebinize bakarsınız, bütçenizi ona göre
ayarlarsınız, yatırımlarınızı da, çok istemenize rağmen, yeri geldiğinde kısmak
zorundasınızdır; şu anki AK Parti Hükümeti de bunu yapmaktadır. 2001 ve 2002
yıllarındaki yatırım programından çıkarılan projelerin bedeli 2003 yılı
fiyatlarıyla 30 katrilyon liradır. 2003 yılı yatırım programı itibariyle
mahallî idare yatırımları hariç olmak üzere, 3 851 projenin toplam tutarı 187
katrilyon liradır ve 2002 yılının sonuna kadar, bunun, ancak 80 katrilyon
lirası ödenmiştir. 2003 yılında ayrılan ödenek ise, 12,5 katrilyon liradır. Hal
böyle olunca, 3 334 adedi için de, iz bedeli konularak -bunların toplam tutarı
da 20 katrilyon liradır- diğer projelerden öncelikli olarak yeterli ödenek
tahsisi yapılmıştır.
Sayın Başkan, saygıdeğer milletvekilleri;
2003 malî yılı, bütçe tarihinde istisna bir yıldır demiştik. Zira, verilen
eködenekler ve ödenek iptalleri hesaba katıldığında, kamu harcamaları,
başlangıç ödeneklerinin yaklaşık 4,4 katrilyon lira altında
gerçekleştirilecektir; bu durumda, başlangıç ödenekleri 141,5 katrilyon lira
düzeyinde kalacaktır.
Tabiî, analitik bütçe sınıflandırmasına
geçiş nedeniyle, 2003 Yılı Bütçe Kanununda yer alan ve diğer cari ve
kamulaştırma ödeneklerinden yıl içerisinde kullanılmayan kısımların bir sonraki
malî yıla devrine imkân veren hüküm iptal edilmiştir.
Emlak Bankasının, Ziraat Bankası ve Halk
Bankasının devri kapsamında oluşan görev zararları ile tarım satış
kooperatifleri ve birliklerinin görev zararlarının karşılanması amacıyla özel
tertip devlet içborçlanma senedi çıkarılması konusunda Bütçe Kanununun yüzde 1
olarak öngördüğü limit, ihtiyaç nedeniyle yüzde 2'ye çıkarılmıştır.
Ben, sözlerime, 2003 Malî Yılı Bütçe
Kanunu ile Bağlı Cetvellerinde Değişiklik
Yapılmasına İlişkin Kanun Tasarısında emeği geçen tüm bürokratlarımıza,
Maliye Bakanımızın şahsında Maliye Bakanlığına, ilgili komisyonda çalışan
iktidar ve muhalefet temsilcilerine ve hükümetimize teşekkür ederek son
veriyorum.
Görüşülmekte olan ekbütçe tasarısını AK
Parti Grubu olarak desteklediğimizi bildirir, kanunun ülkemize ve
vatandaşlarımıza hayırlı olmasını temenni ederim.
Saygılar sunuyorum. (Alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ediyoruz Sayın Yıldız.
Başka söz isteği?.. Yok.
Tasarının tümü üzerindeki müzakereler
tamamlanmıştır.
Maddelerine geçilmesini oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
1 inci maddeyi okutuyorum:
2003 MALÎ YILI BÜTÇE
KANUNU İLE BAĞLI CETVELLERİNDE
DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA
DAİR KANUN TASARISI
MADDE 1. - 29.3.2003
tarihli ve 4833 sayılı 2003 Malî Yılı Bütçe Kanununa bağlı (A) işaretli
cetvelin ilişik (I) sayılı cetvelde yazılı tertiplerine toplam 4 521 000 000
000 000 liralık ek ödenek verilmiştir.
BAŞKAN - Madde üzerinde, Cumhuriyet Halk
Partisi Grubu adına, Uşak Milletvekili Sayın Osman Coşkunoğlu; buyurun. (CHP
sıralarından alkışlar)
Süreniz 10 dakikadır.
CHP GRUBU ADINA OSMAN COŞKUNOĞLU (Uşak) -
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 2003 Malî Yılı Bütçe Kanunu ile Bağlı
Cetvellerinde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısının 1 inci maddesi
üzerinde Cumhuriyet Halk Partisi Grubunun görüşlerini sunmak üzere huzurunuzdayım.
Bu 1 inci maddede ne yapılıyor; 1 inci
maddede, 2003 bütçesine 4,5 katrilyonluk eködenek verilmesi öneriliyor. Bir
mertebe olarak düşünebilmek için; 2003 yılında gerçekleşmesi öngörülen toplam
yatırımlar 6,5 katrilyon Türk Lirasıdır; şimdi, biz, 4,5 katrilyonluk eködeneği
son bir aya doğru tartışıyoruz. Birinci yapılan budur; daha doğrusu, yapılanın
birinci boyutu budur. Bu miktarlar, tabiî, büyük miktarlar.
İkincisi, genellikle ödenek üstü harcama
yapma eğilimi vardır. Bunu yapmak yerine, eködenek gerektiğinde, bu yasa
tasarısıyla, Türkiye Büyük Millet Meclisine başvuruluyor; yani, hükümet,
ihtiyaç duyduğu ödenekleri getirip, Türkiye Büyük Millet Meclisinin önüne
koyuyor ve bunun için bir onay istiyor. Saydamlık açısından bunu çok olumlu
buluyoruz, Meclisimizin bütçe üzerindeki söz hakkına hükümetin göstermiş olduğu
saygıyı da takdirle karşılıyoruz. Bunun devamını da diliyoruz.
Önerilen 4,5 katrilyonluk bu eködenek
nereye harcanacak; bunun dökümünde bazı ilginç noktalar var. Başbakanlığa bağlı
Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışmayı Teşvik Fonuna 327 trilyon lira ayrılması,
belli bir miktar para ayrılması elbette iyi bir karar. Bunun yeterliliği
tartışılabilir. Bu vesileyle, 11 Kasımda açıklanan Devlet İstatistik
Enstitüsünün hane halkı harcama anketinin sonuçlarını da hatırlatmak isterim.
Bunları, hükümetin icraatının ve bu seneki bütçe uygulamalarının çok büyük bir
başarı getirdiği gibi iddiaların da pek geçerli olmadığını göstermek amacıyla
söylüyorum. Türkiye'de, şu anda, 26 000 000 insan yoksulluk sınırının altında.
AKP'nin benden önceki sayın konuşmacısı, 3 Kasımda, toplumun yüzde 68'inin
ülkeyi terk etme eğiliminde olduğunu söyledi. Ben, böyle bir istatistik
görmedim ama, yüzde 68 çok çarpıcı bir rakam; fakat, 26 000 000 insanın
yoksulluk sınırı altında olduğu da yeni açıklanan bir gerçek olarak önümüzde
duruyor.
Beslenme gibi temel bir harcama kalemi
bile, son on yılda yüzde 5 gerilemiş. Böyle bir ortamdayız ve böyle bir
ortamda, bu ekbütçede, Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışmayı Teşvik Fonuna 327 trilyon
ayrılıyor.
Hazine Müsteşarlığına 310 trilyon
veriliyor. Bunun amacı da tarımsal destekleme. Tarımsal desteklemede
desteklenecek olan nedir; mazot yardımı yapıldı; tabiî, bu yardımlar, üreticiye
değil, tapu sahibine yapıldı. Onun doğrudan gelir desteğinde yarattığı eksiği
kapatmak için, Hazine Müsteşarlığına 310 trilyonluk eködenek ayrılmak
isteniliyor.
Bu vesileyle şunu da söyleyeyim ki, 2003
yılında -bitirmek üzere olduğumuz yılda- ödenmesi gereken doğrudan gelir
desteği için, henüz, çiftçimize hiçbir şey ödenmemiştir; yıl bitiyor ve hiçbir
şey ödenmemiştir.
Sağlık Bakanlığına, sağlık hizmetlerini
yaygınlaştırma, iyileştirme ve yeşil kart konusunda 155 trilyon ayrılıyor.
Tabiî, özellikle yeşil kart konusunda çekilen sıkıntıları ve sağlık hizmetlerinin
ne durumda olduğunu, sık sık konuştuğumuz için tekrarlamıyorum. 155 trilyon
buraya ayrılıyor.
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığına,
SSK'ya yardım için 61 trilyon, Bağ-Kura yardım için de 906 trilyon eködenek
verilmesi öneriliyor; 1 katrilyona yakın tutar öneriliyor.
Geri kalanı Maliye Bakanlığına veriliyor.
Memur maaşı ve işçi ücreti için, ekgiderler karşılığı olarak 576 trilyon. Bütün
bunlar içerisinde en yüksek kalem olan ihracatta KDV iadesi olarak 1 katrilyon
145 trilyon, Emekli Sandığı için 255 trilyon, emeklilere vergi iadesi için 16
trilyon, dahilde ve ithalde KDV'den ret ve iadeler için 200 trilyon, Gelir
Vergisi ve Kurumlar Vergisinden ret ve iadeler için 470 trilyon.
Bunların yanında, Maliye Bakanlığına
verilen eködenekte, dikkat çekici bir rakam daha var; o da, yedek ödenek olarak
100 trilyon ayrılıyor. Yedek ödenek olarak 100 trilyon ayrılıyor, öte yandan
-şimdi, buna biraz mertebe söyleyelim- koskoca Sanayi ve Ticaret Bakanlığının
2003 yılı bütçesi 126 trilyon lira. Maliye Bakanlığına, biz, şimdi, bu 1 inci
maddeyle, bu 100 trilyon lirayı, nereye nasıl harcanacağını bilmeden, bu kadar
büyük bir bütçeyi, neredeyse Sanayi ve Ticaret Bakanlığının bütçesine yakın bir
bütçeyi veriyoruz.
Şimdi, konuşmamın başında, böyle bir
tasarının getirilmesini saydamlık olarak takdir ettiğimizi söyledik; fakat,
dilerdik ki... Üstelik, önümüze gelmek üzere olan, Plan ve Bütçe Komisyonuna
gelmiş olan, Kamu Malî Yönetimi ve Kontrol Kanunu Tasarısının 23 üncü
maddesiyle, yedek ödeneklere hükümet bir sınır getiriyor. Doğru olan davranış
budur. Bir yandan bu yasa, bir yandan bu kadar büyük yedek ödenek olmasını
doğru bulmadığımızı söylemek isterim. Bu 100 trilyonluk ödeneğin nerelere
harcanacağını bilmemiz daha doğru olurdu.
Bu 4,5 katrilyonluk eködenek verilmesini
öneren 1 inci maddenin dökümünü bu şekilde ifade ettim. Tabiî, bu kaynaklar
nereden geliyor, bunu tasarının tümü üzerinde konuşan Sayın Hamzaçebi açıkladı.
Üzücü nokta şu ki: Bunun 1,5 katrilyonu yatırımlardan geliyor. Bir de, sene
başında yatırımlara biraz fazla koyalım da, sonra nasıl olsa kısarız; sene
başında yani, bütçe yılı başında yatırımlar düşük görünmesin; biraz fazla
koyalım, sonra nasıl olsa bunun bir kısmını geri alırız anlayışının bir
yansıması olmadığını umuyorum bu davranışın, bu kararın.
Biz, genel olarak, yasa tasarısının 1 inci
maddesi üzerinde de, özellikle o 100 trilyonluk yedek ödenek konusundaki
kaygımızı ve bunun doğru olmadığını belirttikten sonra, olumlu düşünüyoruz.
Bunu ifade eder, saygılar sunarım.
(Alkışlar)
BAŞKAN- Teşekkür ediyorum Sayın
Coşkunoğlu.
Madde üzerindeki konuşmalar
tamamlanmıştır.
Şimdi, 1 inci maddeye bağlı (I) sayılı
cetvelin bölümlerini okutup, ayrı ayrı oylayacağım.
Okutuyorum:
(I) SAYILI CETVEL
Kuruluş |
Tertip
No: |
Ödenek
Tutarı |
Açıklama |
Başbakanlık |
900-04-3-354-900 |
327 000
000 000 000 |
Sosyal
Yardımlaşma ve Dayanışmayı |
|
|
|
Teşvik
Fonuna Yapılacak Ödemeler |
BAŞKAN-
Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir. |
|
|
|
|
|
|
|
Hazine |
920-05-3-143-900 |
310 000
000 000 000 |
Tarımsal
Destekleme Politikalarının |
Müsteşarlığı |
|
|
Geliştirilmesine
İlişkin Hizmetler |
|
|
|
(Doğrudan
Gelir Ödemesi) |
BAŞKAN- Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir. |
|
|
|
|
|
|
|
Maliye |
930-08-3-351-900 |
576 000 000 000 000 |
Devlet Memurları Kanunu ile Diğer |
Bakanlığı |
|
|
Kanunlar ve Yönetmeliklerin Gerek- |
|
|
|
tirdiği Giderler ile Toplu İş Sözleş- |
|
|
|
melerinin Gerektirdiği Ek Giderler |
|
|
|
Karşılığı |
BAŞKAN- Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir. |
|
|
|
|
|
|
|
Maliye Bakanlığı |
930-08-3-356-900 |
100 000 000 000
000 |
Yedek Ödenek |
BAŞKAN- Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir. |
|
|
|
|
|
|
|
Maliye |
940-01-3-402-900 |
255 000 000 000 000 |
5434 Sayılı T.C. Emekli Sandığı |
Bakanlığı |
|
|
Kanununun 146 ncı Maddesi Hüküm- |
|
|
|
leri Gereğince Finansman Açıkları |
|
|
|
Karşılığı T.C. Emekli Sandığına |
|
|
|
Ödemeler |
BAŞKAN- Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir. |
|
|
|
|
|
|
|
Maliye |
950-05-3-528-900 |
16 000 000 000 000 |
2978 Sayılı Kanun Gereğince Yapılacak |
Bakanlığı |
|
|
Ödemeler |
BAŞKAN- Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir. |
|
|
|
|
|
|
|
Maliye |
950-06-3-531-900 |
200 000 000 000 000 |
Dahilde ve İthalde Alınan Katma |
Bakanlığı |
|
|
Değer Vergisinden Red ve İadeler |
BAŞKAN- Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir. |
|
|
|
|
|
|
|
Maliye |
950-06-3-537-900 |
470 000 000 000 000 |
Gelir Vergisi, Kurumlar Vergisi ve |
Bakanlığı |
|
|
Diğer Vergi Gelirlerinden Red ve |
|
|
|
İadeler |
BAŞKAN- Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir. |
|
|
|
Maliye |
950-06-3-534-900 |
1 145 000 000 000 000 |
İhracatta Katma Değer Vergisinden |
Bakanlığı |
|
|
Red ve İadeler |
BAŞKAN- Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir. |
|
|
|
|
|
|
|
Sağlık |
900-04-3-441-900 |
155 000 000 000 000 |
Sağlık Hizmetlerinin Yaygınlaştırılması |
Bakanlığı |
|
|
İyileştirilmesi ve Yeşil Kart Uygulaması |
|
|
|
Hizmetleri |
BAŞKAN- Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir. |
|
|
|
|
|
|
|
Çalışma ve Sosyal |
114-01-3-406-900 |
61 000 000 000 000 |
Sosyal Sigortalar Kurumuna |
Güvenlik Bakanlığı |
|
|
YapılacakYardımlar |
BAŞKAN- Kabul edenler...
Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Çalışma ve Sosyal |
114-01-3-407-900 |
906 000 000 000 000 |
Esnaf ve Sanatkârlar ve Diğer Bağım- |
Güvenlik Bakanlığı |
|
|
sız Çalışanlar Sosyal Sigortalar |
|
|
|
Kurumuna (Bağ-Kur'a) Yapılacak |
|
|
|
Yardımlar |
BAŞKAN- Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir. |
|
|
|
|
|
|
|
Toplam |
|
4 521 000 000 000 000 |
|
BAŞKAN - Kabul edenler... Etmeyenler...
Kabul edilmiştir.
1 inci maddeyi, kabul edilen (I) sayılı
Cetvelle birlikte oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Madde,
kabul edilmiştir.
2 nci maddeyi okutuyorum:
MADDE2. - a) 4833 sayılı Kanuna bağlı (A)
işaretli cetvelin ilişik (II) sayılı cetvelde yazılı tertiplerindeki
ödeneklerden toplam 6 917 510 000 000 000 lirası iptal edilmiştir.
b) 4833 sayılı Kanuna bağlı (A) işaretli
cetvelde, (1) ödenek türü altında yer alan tertiplerden 500 000 000 000 000
liraya, (2) ödenek türü altında yer alan tertiplerden 1 500 000 000 000 000
liraya kadar tutarları iptal etmeye Maliye Bakanı yetkilidir.
BAŞKAN - Madde üzerinde söz isteği?.. Yok.
1 adet önerge vardır; önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 4833 sayılı 2003 Malî
Yılı Bütçe Kanunu ile Bağlı Cetvellerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısının 2 nci maddesine aşağıdaki (c ) bendinin eklenmesini arz ve teklif
ederiz.
|
Sadullah
Ergin |
Haluk
İpek |
İbrahim
Hakkı Birlik |
|
Hatay |
Ankara |
Şırnak |
|
Taner
Yıldız |
A. Veli
Seyda |
Mustafa
Demir |
|
Kayseri |
Şırnak |
Samsun |
|
|
Aydın
Dumanoğlu |
|
|
|
Trabzon |
|
"c) Bu iptallerle ilgili bütçe
işlemlerini gerçekleştirmeye ve bu işlemler sonucu doğacak Hazine yardımı
fazlalarını iptal etmeye Maliye Bakanı yetkilidir."
BAŞKAN - Önergeye Komisyon katılıyor mu?..
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI SAİT AÇBA
(Afyon) - Takdire bırakıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN - Hükümet katılıyor mu efendim?..
MALİYE BAKANI KEMAL UNAKITAN (İstanbul) -
Katılıyoruz efendim.
BAŞKAN - Komisyonun takdire bıraktığı ve
Hükümetin katıldığı önerge sahipleri?..
SADULLAH ERGİN (Hatay) - Gerekçe okunsun.
BAŞKAN - Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Tasarının 2 nci maddesi kapsamında
yapılacak iptallerle ilgi bütçe işlemlerini gerçekleştirmeye ve bu işlemler
sonucu doğacak Hazine yardımı fazlalarını iptal etmek için Maliye Bakanına
yetki verilmektedir.
BAŞKAN - Önergeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler... Etmeyenler... Önerge, kabul edilmiştir.
2 nci maddenin (II) sayılı Cetvelinin
bölümlerini kabul edilen önerge doğrultusunda okutup, ayrı ayrı oylayacağım:
Ödenek Tutarı Açıklama
Hazine 910-03-3-021-900 20 000 000 000 000 Devlet
İştirakleri
Müsteşarlığı(II) SAYILI CETVEL
Kuruluş Tertip No:
BAŞKAN -Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir. |
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
Hazine |
920-03-3-122-900 |
25 000 000 000 000 |
İktisadî Devlet Teşekkülleri ve Kamu Müsteşarlığı |
|
|
İktisadî Kuruluşları Genel Yatırım ve |
|
|
|
Finansman Programına Dahil Olmayan |
|
|
|
|
|
|
Kuruluşlara Verilen Görevler |
|
|
|
|
|
|
Nedeniyle Oluşan Gelir Kaybı |
|
|
|
|
|
|
Ödemeleri |
|
|
|
BAŞKAN - Kabul edenler...
Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Hazine |
920-05-3-142-900 |
50 000 000 000 000 |
Hayvancılığı Teşvik ve Destekleme |
Müsteşarlığı |
|
|
İçin Yapılacak Ödemeler |
BAŞKAN - Kabul edenler...
Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Hazine Müsteşarlığı
920-05-3-145-900 50 000 000
000 000 Yatırımları Teşvik Hizmetleri
BAŞKAN - Kabul edenler...
Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Hazine |
930-06-3-331-900 |
20 000
000 000 000 |
Uluslararası
Kuruluşlara Yapılacak |
Müsteşarlığı |
|
|
Ödemeler |
BAŞKAN- Kabul edenler...
Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Hazine 930-10-3-383-900 5 000 000 000 000 TRT Kurumuna Yapılacak
Müsteşarlığı Yardımlar
BAŞKAN - Kabul edenler... Etmeyenler...
Kabul edilmiştir.
Hazine Müsteşarlığı 950-01-3-501-900 5
033 000 000 000 000 Devlet
Tahvilleri Faizi
BAŞKAN - Kabul edenler...
Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Hazine Müsteşarlığı 950-01-3-503-900 8
500 000 000 000 Devlet Tahvilleri Genel Giderleri
BAŞKAN - Kabul edenler...
Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Hazine Müsteşarlığı 950-01-3-507-900 8
500 000 000 000 Hazine Bonoları Genel Giderleri
BAŞKAN - Kabul edenler...
Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Hazine Müsteşarlığı 950-02-3-511-900 744
000 000 000 000 Dış Devlet Borçları Faizi
BAŞKAN - Kabul edenler...
Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Hazine Müsteşarlığı 950-02-3-513-900 457
510 000 000 000 Dış Devlet Borçları Genel
Giderleri
BAŞKAN - Kabul edenler...
Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Hazine |
950-02-3-517-900 |
466 000
000 000 000 |
4749
Sayılı Kanunun 13 üncü Maddesi |
Müsteşarlığı |
|
|
Gereğince
Hazine Garantileri kapsa- |
|
|
|
mındaki
risk hesabına yapılacak |
|
|
|
ödemeler |
BAŞKAN - Kabul edenler...
Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Maliye Bakanlığı |
930-08-3-352-900 |
15 000 000 000
000 |
Kur Farklarını Karşılama Ödeneği |
BAŞKAN - Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir. |
|
|
|
|
|
|
|
Maliye |
930-08-3-357-900 |
10 000 000 000 000 |
Yeni Kurulacak Daire ve İdarelerin |
Bakanlığı |
|
|
İhtiyaçlarınınKarşılanması Ödeneği |
BAŞKAN - Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir. |
|
|
|
Maliye Bakanlığı |
930-08-3-359-900 |
5 000 000 000
000 |
Mülteci ve Göçmen Giderleri |
BAŞKAN - Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir. |
|
|
|
|
|
|
|
Toplam |
|
6 917 510
000 000 000 |
|
BAŞKAN - Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir. |
|
|
|
Sayın milletvekilleri, şimdi, 2 nci
maddeyi, kabul edilen önerge ve kabul ettiğiniz (ll) sayılı cetvelle birlikte
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... 2 nci madde kabul
edilmiştir.
3 üncü maddeyi okutuyorum:
MADDE 3. - 4833 sayılı Kanuna ekli (T)
işaretli cetvele, ilişik (III) sayılı cetvelde yazılı kuruluş ve taşıtlar
eklenmiştir.
BAŞKAN - Madde üzerinde söz talebi?.. Yok.
3 üncü madde üzerinde 1 önerge vardır;
okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 4833 sayılı 2003 Malî
Yılı Bütçe Kanunu ile Bağlı Cetvellerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısının 3 üncü maddesine aşağıdaki paragrafın eklenmesini arz ve teklif
ederiz.
|
Sadullah Ergin |
Haluk İpek |
Aydın Dumanoğlu |
|
Hatay |
Ankara |
Trabzon |
|
Mustafa Demir |
Mehmet Soydan |
|
|
Samsun |
Hatay |
|
"4833 ile 4835 sayılı Kanunlara ekli
(T) işaretli cetvellerde ilişik (lV) sayılı cetvelde gösterilen değişiklik
yapılmıştır."
(III) SAYILI CETVEL
GENEL BÜTÇELİ DAİRELERCE 237 SAYILI TAŞIT
KANUNUNA
GÖRE 2003 YILINDA SATIN ALINACAK TAŞITLARI
GÖSTERİR CETVEL
MEVCUT
Kuruluşun Adı |
T. Cetveli |
Taşıtın Cinsi |
Diferansiyel |
Adet |
Nerede |
|
||||||
|
|
Sıra.No. |
|
|
|
Kullanılacağı |
||||||
SAĞLIK |
T- 15 |
Ambulans (Tıbbî |
4x2 |
190 |
Sağlık Kuruluş- |
|
||||||
BAKANLIĞI |
|
Donanımlı) |
|
|
larında |
|
||||||
|
|
|
|
|
|
|
||||||
YAPILAN DEĞİŞİKLİK |
|
|
|
|
|
|
||||||
|
Kuruluşun Adı |
T. Cetveli |
Taşıtın Cinsi |
Diferansiyel |
Adet |
Nerede |
||||||
|
|
Sıra.No. |
|
|
|
Kullanılacağı |
||||||
SAĞLIK |
T- 15 |
Ambulans (Tıbbî |
4x2 |
140 |
Sağlık Kuruluş- |
|
||||||
BAKANLIĞI |
|
Donanımlı) |
|
|
larında |
|
||||||
KATMA
BÜTÇELİ İDARELERCE 237 SAYILI TAŞIT KANUNUNA GÖRE
2003
YILINDA SATIN ALINACAK TAŞITLARI GÖSTEREN CETVEL
MEVCUT
Kuruluşun
Adı |
T.
Cetveli |
Taşıtın
Cinsi |
Diferansiyel |
Adet |
Nerede |
|
||||
|
|
Sıra.No. |
|
|
|
Kullanılacağı |
||||
HUDUT
VE |
T-15 |
Ambulans
(Tıbbî |
4x2 |
1 |
Genel
Müdürlük |
|||||
SAHİLLER
SAĞ- |
|
Donanımlı) |
|
|
Hizmetlerinde |
|||||
LIK
GENEL |
|
|
|
|
|
|||||
MÜDÜRLÜĞÜ |
|
|
|
|
|
|||||
|
T-15 |
Ambulans (Tıbbî |
4x2 |
3 |
Genel Müdürlük |
|||||
|
|
Donanımlı) |
|
|
Hizmetlerinde |
|||||
|
|
|
|
|
(Özel Ödenekten |
|||||
|
|
|
|
|
Karşılanacaktır) |
|||||
|
T-15 |
Ambulans (Tıbbî |
4x2 |
164 |
Sağlık Hizmetleri |
|||||
|
|
Donanımlı) |
|
|
(Özel Ödenekten |
|||||
|
|
|
|
|
Karşılanacaktır.) |
|||||
|
|
|
|
|
|
|||||
YAPILAN DEĞİŞİKLİK
Kuruluşun Adı |
T. Cetveli |
Taşıtın Cinsi |
Diferansiyel |
Adet |
Nerede |
|
|
|
Sıra.No. |
|
|
|
Kullanılacağı |
HUDUT VE |
T-15 |
Ambulans (Tıbbî |
4x2 |
1 |
Genel Müdürlük |
|
SAHİLLER SAĞ- |
|
Donanımlı) |
|
|
Hizmetlerinde |
|
LIK GENEL |
|
|
|
|
|
|
MÜDÜRLÜĞÜ |
|
|
|
|
|
|
|
T-15 |
Ambulans (Tıbbî |
4x2 |
3 |
Genel Müdürlük |
|
|
|
Donanımlı) |
|
|
Hizmetlerinde |
|
|
|
|
|
|
(Özel Ödenekten |
|
|
|
|
|
|
Karşılanacaktır) |
|
|
T-15 |
Ambulans (Tıbbî |
4x2 |
214 |
Sağlık Hizmetleri |
|
|
|
Donanımlı) |
|
|
(Özel Ödenekten |
|
|
|
|
|
|
Karşılanacaktır.) |
|
BAŞKAN - Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI SAİT
AÇBA(Afyon) - Takdire bırakıyoruz.
BAŞKAN - Sayın Hükümet?..
MALİYE BAKANI KEMAL UNAKITAN (İstanbul) -
Katılıyoruz efendim.
BAŞKAN - Gerekçeyi okutalım mı?
SADULLAH ERGİN (Hatay) - Evet Sayın
Başkan.
BAŞKAN - Hükümetin katıldığı, Komisyonun
takdire bıraktığı önergenin gerekçesini okutuyorum:
Gerekçe:
Sağlık Bakanlığınca 2003 yılında satın
alınacak 190 adet (T-15) tıbbî donanımlı ambulanstan 50 adedinin iptal
edilerek, Hudut ve Sahiller Sağlık Genel Müdürlüğü için vize edilen 168 adede
eklenmesi ile hizmetin daha etkin ve verimli bir şekilde yürütülmesi
hedeflenmektedir.
BAŞKAN - Gerekçesini okuduğumuz önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul
edilmiştir.
3 üncü maddeyi, kabul edilen önerge ve
ekli cetvelle birlikte oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul
etmeyenler... 3 üncü madde kabul edilmiştir.
4 üncü maddeyi okutuyorum:
MADDE 4. - 4833 sayılı Kanuna bağlı (A)
işaretli cetvelde yer alan ödeneklerden, malî yıl sonu itibarıyla
harcanmayacağı anlaşılan kısımları Maliye Bakanlığının (930-08-3-356-900)
tertibine aktarmaya Maliye Bakanı yetkilidir.Yedek ödenek tertibinden yapılacak
aktarmalar ile kurum bütçeleri içinde yapılacak aktarmalarda, 4833 sayılı
Kanunun 13 üncü maddesinin (d) bendi, 18 inci maddesinin (c), (d) ve (e)
bentleri ile 26.5.1927 tarihli ve 1050 sayılı Kanunun 57 nci maddesinde yer
alan sınırlamalar uygulanmaz.
BAŞKAN - Madde üzerinde söz isteği?.. Yok.
4 üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Kabul etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.
5 inci maddeyi okutuyorum:
MADDE 5. - 4833 sayılı Kanunun 18 inci
maddesine aşağıdaki bent eklenmiştir.
"f) Hizmetin gerektirdiği hallerde,
Hazine Müsteşarlığı bütçesinin (910) ve (920) numaralı programları arasında
Hazine Müsteşarlığının bağlı olduğu Bakanın teklifi ile aktarma yapmaya Maliye
Bakanı yetkilidir."
BAŞKAN - Madde üzerinde söz isteği?.. Yok.
5 inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Kabul etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.
6 ncı maddeyi okutuyorum:
MADDE 6. - 4833 sayılı Kanunun 27 nci
maddesine aşağıdaki bent eklenmiştir.
"c) Eti Holding A. Ş.'nin 2002 ve
daha önceki yıllara ait kâr paylarından Hazineye isabet eden tutarların, Hazine
Müsteşarlığının bağlı olduğu Bakanın talebi üzerine bütçenin gelir ve gider
kalemleri ile ilişkilendirmeksizin kuruluşun Eti Alüminyum A.Ş.'den olan
alacaklarına mahsup edilmesine,"
BAŞKAN - Madde üzerinde söz isteği?.. Yok.
6 ncı maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Kabul etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.
7 nci maddeyi okutuyorum:
MADDE 7. - 4833 sayılı Kanunun 28 inci
maddesinin (f) bendinde yer alan "% 1'ini" ibaresi "%
2'sini" şeklinde; (c) bendinin ilk cümlesi "20.6.2001 tarihli ve 4684
sayılı Kanunun 2 nci maddesi uyarınca Türkiye Emlak Bankası A.Ş.'nin, T.C.
Ziraat Bankası A.Ş. ve Türkiye Halk Bankası A.Ş.'ye devredilmesine ilişkin
anılan bankaların talepleri, Hazine Müsteşarlığı tarafından avans olarak özel
tertip Devlet iç borçlanma senedi ihraç edilerek karşılanır. Avans ödemeleri
Bankalar Yeminli Murakıplarınca yapılacak nihaî inceleme sonuçlarına göre
kesinleştirilir. İnceleme sonucunda Hazine aleyhine bir farkın doğması halinde,
söz konusu fark Hazine Müsteşarlığı tarafından nakit ve/veya özel tertip Devlet
iç borçlanma senedi ihraç edilerek ödenir." şeklinde değiştirilmiş ve (c)
bendinin son paragrafından sonra gelmek üzere aşağıdaki paragraf eklenmiştir.
"Kaynak Kullanımını Destekleme
Fonundan ihtisas kredilerine ödenmesi gereken destekleme primleri nedeniyle
bankalara ödenmemiş, birikmiş ve 4684 sayılı Kanunun geçici 3 üncü maddesi
uyarınca Hazinenin görev zararı borcu olarak kabul edilen borçlar, Türkiye
Cumhuriyeti Merkez Bankası A.Ş. kayıtları ile sınırlı olarak herhangi bir ilave
yapılmaksızın Hazine Müsteşarlığı tarafından özel tertip Devlet iç borçlanma
senedi ihraç edilerek ödenir."
BAŞKAN - Madde üzerinde söz isteği?.. Yok.
7 nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
8 inci maddeyi okutuyorum:
MADDE 8. - 8.1.2002 tarihli ve 4736 sayılı
Kanunun 6 ncı maddesi ile değiştirilen 3030 sayılı Büyük Şehir Belediyelerinin
Yönetimi Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin Değiştirilerek Kabulü Hakkında
Kanunun 18 inci maddesinin son fıkrasının uygulanmasına ilişkin olarak alınan
yürütmeyi durdurma kararlarına binaen davacı büyük şehir belediyelerine gerekli
ödemelerin yapılmasına Maliye Bakanı yetkilidir.
BAŞKAN - Madde üzerinde söz isteği?.. Yok.
8 inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
9 uncu maddeyi okutuyorum:
MADDE 9. - 29.3.2003 tarihli ve 4833
sayılı 2003 Malî Yılı Bütçe Kanununun 20 nci maddesinin (d) bendi yürürlükten
kaldırılmıştır.
BAŞKAN - Madde üzerinde söz isteği?.. Yok.
9 uncu maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
10 uncu maddeyi okutuyorum:
MADDE 10. - 24.11.1994 tarihli ve 4046
sayılı Özelleştirme Uygulamalarının Düzenlenmesine ve Bazı Kanun ve Kanun
Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanuna tâbi, sermayesinin
yarısından fazlası kamuya ait kuruluşlarda ve 233 sayılı Kamu İktisadî
Teşebbüsleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararnameye tâbi kamu iktisadî
teşebbüslerinde iş kanunlarına tâbi olarak istihdam edilen personelden; bu
Kanunun yayımı tarihinden itibaren 15 gün içinde başvurarak bu maddenin
yürürlük tarihi ile 31.1.2004 (bu tarih dahil) tarihi arasında kendi isteği ile
işten ayrılanlara iş kanunları hükümlerine göre hesaplanacak kıdem tazminatı %
20 fazlasıyla ödenir.
1.10.2003 tarihinden bu Kanunun yayımı
tarihi (bu tarih dahil) arasında işverence haklı nedenle derhal fesih hali
hariç olmak üzere, herhangi bir sebeple iş sözleşmeleri feshedilen personel
için kendi isteğiyle işten ayrılma şartı aranmaz. Bu fıkra kapsamındaki
personele, bu madde hükümlerinden faydalanmaları halinde, 4857 sayılı İş
Kanununun 20 ve 21 inci madde hükümleri uygulanmaz.
Bu madde hükümlerinden yararlanabilmek
için, Kanunun yayımı tarihinden itibaren 15 gün içinde başvuruda bulunulması ve
başvuru üzerine istihdam edilen Kurum tarafından yapılacak işlemlerin 31.1.2004
(bu tarih dahil) tarihine kadar tamamlanması esastır. 15 günlük başvuru
süresini bir defaya mahsus olmak üzere, bu sürenin bitiminden itibaren 15 güne
kadar, işlemlerin tamamlanma süresini ise bir defaya mahsus olmak üzere
31.1.2004'ten başlamak üzere 30 güne kadar uzatmaya Bakanlar Kurulu yetkilidir.
Bu madde çerçevesinde finansman durumu
yeterli olmayan kuruluşlarca yapılacak ödemeler 24.11.1994 tarihli ve 4046
sayılı Kanuna tâbi, sermayesinin yarısından fazlası kamuya ait kuruluşlar için
Özelleştirme Fonundan, 233 sayılı Kanun Hükmünde Kararnameye tâbi kamu iktisadî
teşebbüsleri için 2003 yılı bütçesinde yer alan Kamu İktisadî Teşebbüsleri
sermaye harcama kaleminden Hazinece karşılanır. Kamu İktisadî Teşebbüslerinin
sermayeleri Kamu İktisadî Teşebbüslerine bu amaçla aktarılan kaynak kadar
artırılmış sayılır.
Bu madde hükümleri çerçevesinde yapılacak
ödemeler, damga vergisi hariç herhangi bir vergi veya kesintiye tâbi tutulmaz.
Bu madde hükümlerinden faydalanan
personel, hiçbir surette bu Kanun kapsamındaki kuruluşlarda yeniden istihdam
edilemez.
BAŞKAN - 10 uncu madde üzerinde 1 önerge vardır.
Efendim, zannediyorum bir basım hatası
var, tarih noktasında. O hatayı düzelteceğiz. O bakımdan, önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 2003 Malî Yılı Bütçe
Kanunu ile Bağlı Cetvellerinde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısının 10
uncu maddesinin birinci ve üçüncü fıkralarındaki "31.1.2004"
ibarelerinin "31.12.2003" şeklinde değiştirilmesini; üçüncü
fıkrasının son cümlesinin fıkra metninden çıkarılmasını ve son fıkrasının "Bu
madde hükümlerinden faydalanan personel, hiçbir surette birinci fıkrada
belirtilen kuruluşlarda yeniden istihdam edilemez" şeklinde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
|
Sadullah
Ergin |
Taner
Yıldız |
Haluk
İpek |
|
Hatay |
Kayseri |
Ankara |
|
Mahfuz
Güler |
Abdullah
Veli Seyda |
|
|
Bingöl |
Şırnak |
|
BAŞKAN - Sayın Komisyon?..
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI SAİT AÇBA
(Afyon) - Takdire bırakıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN - Hükümet?..
MALİYE BAKANI KEMAL UNAKITAN (İstanbul) -
Katılıyoruz efendim.
SADULLAH ERGİN (Hatay) - Gerekçeyi okutun
efendim.
BAŞKAN - Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Bütçe kanunlarının yıllık olması ilkesi
gereğince maddede gerekli değişiklikler yapılmaktadır.
BAŞKAN - Gerekçesini dinlediğiniz önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
10 uncu maddeyi, kabul edilen önerge
doğrultusunda oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul
edilmiştir.
11 inci maddeyi okutuyorum:
MADDE 11. - Bu Kanunun;
a) 10 uncu maddesi 1.10.2003 tarihinden
geçerli olmak üzere yayımı tarihinde,
b) Diğer maddeleri yayımı tarihinde
Yürürlüğe girer.
BAŞKAN - Madde üzerinde söz isteği?.. Yok.
11 inci maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
12 nci maddeyi okutuyorum:
MADDE 12. - Bu Kanun hükümlerini Maliye
Bakanı yürütür.
BAŞKAN - Maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Sayın milletvekilleri, tasarının tümü
açıkoylamaya tabidir.
Açıkoylamanın şekli hakkında Genel Kurulun
kararını alacağım.
Açıkoylamanın elektronik oylama cihazıyla
yapılmasını oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul
edilmiştir.
Açıkoylama için 5 dakika süre veriyorum.
Bu süre içerisinde sisteme giremeyen üyelerin teknik personelden yardım
istemelerini; bu yardıma rağmen de sisteme giremeyen üyelerin, oy pusulalarını
oylama için öngörülen 5 dakikalık süre içerisinde Başkanlığa ulaştırmalarını
rica ediyorum.
Ayrıca, vekâleten oy kullanacak sayın
bakanlar var ise, hangi bakana vekâleten oy kullandığını, oyunun rengini ve
kendisinin ad ve soyadı ile imzasını da taşıyan oy pusulasını, yine oylama için
öngörülen 5 dakikalık süre içerisinde Başkanlığa ulaştırmalarını rica ediyorum.
Oylama işlemini başlatıyorum.
(Elektronik cihazla oylama yapıldı)
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, 2003 Malî
Yılı Bütçe Kanunu ile Bağlı Cetvellerinde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısının yapılan açıkoylama sonucunu açıklıyorum:
Kullanılan oy sayısı: |
262 |
Kabul: |
209 |
Ret: |
52 |
Çekimser: |
1(x) |
Böylece, tasarı kabul edilmiş ve
kanunlaşmıştır; hayırlı olsun.
Şimdi, Sayın Maliye Bakanımız, kısa bir
teşekkür konuşması yapacaklardır.
Buyurun Sayın Bakanım.
MALİYE BAKANI KEMAL UNAKITAN (İstanbul) -
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinize çok teşekkür ediyorum. Gecenin bu ilerlemiş saatinde, bu özverili
çalışmanın neticesinde, esasında çok önemli bir kanunu kabul ettiniz.
Hükümetler "biz bu sene şu kadar
gider yapacağız" dedikleri halde, her seferinde, bütçe harcamaları
tahminlerin üstüne çıkmıştır; tarihimize bakın, hep üstünde olmuştur. Çok
şükür, ilk defa, bu Hükümetimize nasip oluyor; böylece biz, düşündüğümüzden
daha az açık veren bir bütçeyi, bu şekilde kabul etmiş oluyoruz. Bu ekbütçenin
manası budur. Yani, 45 katrilyon lira tahmin edilen bütçe açığı, ilk defa, 40
katrilyon lira, 41 katrilyon lira civarında oluyor ve bu da AK Parti Hükümetine
nasip oluyor. Bunun altını çize çize söylemek istiyorum.
Hepinize saygılar sunuyorum ve teşekkür
ediyorum. (Alkışlar)
BAŞKAN - Efendim, Sayın Bakanımıza teşekkür
ediyoruz.
Halen oynanmakta olan maç sebebiyle A
Millî Takımımıza Türkiye Büyük Millet Meclisi adına başarılar dilerken, kanun
tasarı ve tekliflerini sırasıyla görüşmek için, 20 Kasım 2003 Perşembe günü
saat 15.00'te toplanmak üzere, birleşimi kapatıyorum.
Hepinize iyi akşamlar diliyorum.
Kapanma
Saati : 21.21
(x) Açıkoylama kesin
sonuçlarını gösteren tablo tutanağın sonuna eklidir.