BIM 2 8 2003-12-23T19:13:00Z 2003-12-23T19:13:00Z 54 32210 183601 TBMM 1530 367 225474 9.3821 0 6 nk 6 nk 0

DÖNEM : 22        CİLT : 31       YASAMA YILI : 2

 

 

 

T. B. M. M.

TUTANAK DERGİSİ

 

 

20 nci Birleşim

19 Kasım 2003 Çarşamba

 

 

İ Ç İ N D E K İ L E R

                                                      Sayfa    

  I. - GEÇEN TUTANAK ÖZETİ

 II. - GELEN KÂĞITLAR

III. - BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI

A) GÜNDEMDIŞI KONUŞMALAR

1. - İçişleri Bakanı Abdülkadir Aksu'nun, İstanbul'da iki ayrı sinagogda meydana gelen bombalama olaylarına ve sonrasındaki gelişmelere ilişkin açıklaması ve CHP İstanbul Milletvekili Hasan Fehmi Güneş ve AK Parti Tekirdağ Milletvekili Ziyaeddin Akbulut'un grupları, Iğdır Milletvekili Dursun Akdemir'in şahsı adına konuşmaları

2. - Mardin Milletvekili Mehmet Beşir Hamidi'nin, Mardin'in düşman işgalinden kurtarılış yıldönümüne; ilin, tarihî ve sosyal özellikleri ile ekonomik sorunlarına ve alınması gereken tedbirlere ilişkin gündemdışı konuşması

3. - İzmir Milletvekili Vezir Akdemir'in, gençliğin sorunlarına, işsizlik problemine ve gelecekten beklentilerine ilişkin gündemdışı konuşması ve Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Mehmet Ali Şahin'in cevabı

4. - Erzurum Milletvekili Muzaffer Gülyurt'un, bilimsel diş hekimliğinin 95 inci kuruluş yıldönümüne ve Ağız ve Diş Sağlığı Haftasına ilişkin gündemdışı konuşması

B) TEZKERELER VE ÖNERGELER

1. - İtalya Milletvekilleri Meclisi Dışişleri Komisyonu Başkanlığındaki heyetin, Türkiye Büyük Millet Meclisinin konuğu olarak resmî temaslarda bulunmak üzere ülkemizi ziyaretinin uygun bulunduğuna ilişkin Başkanlık tezkeresi (3/399)

2. - İzmir Milletvekili Nükhet Hotar Göksel'in Avrupa Birliği Uyum Komisyonu üyeliğinden çekildiğine ilişkin önergesi (4/124)

C) Gensoru, Genel Görüşme, Meclİs SoruşturmasI ve Meclİs AraştIrmasI Önergelerİ

1. - Trabzon Milletvekili Asım Aykan ve 20 milletvekilinin, mülkî amirlerin aslî görevlerine yeterli zaman ayıramamalarının nedenlerinin araştırılarak, alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/142)

2. - Bursa Milletvekili Zafer Hıdıroğlu ve 26 milletvekilinin, bedelsiz tahsis edilen kamuya ait gayrimenkullerin tespiti, tahsis şartları ve tahsis amaçlarına uygun kullanılıp kullanılmadığının araştırılarak, alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/143)

IV. - SEÇİMLER

A) Komİsyonlarda AçIk Bulunan Üyelİklere Seçİm

1. - Avrupa Birliği Uyum Komisyonunda açık bulunan üyeliğe seçim

V. - KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER

1. - Adlî Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Bölge Adliye Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yetkileri Hakkında Kanun Tasarısı ve Adalet Komisyonu Raporu (1/521) (S. Sayısı: 146)

2. - Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Tasarısı ve Adalet Komisyonu Raporu (1/523) (S. Sayısı: 152)

3. - Karayolları Genel Müdürlüğünce Yapılacak Bölünmüş Yol İnşasında Uygulanacak Usul ve Esaslar Hakkında Kanun Tasarısı ve Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonu Raporu (1/687) (S. Sayısı: 276)

4. - 2003 Malî Yılı Bütçe Kanunu ile Bağlı Cetvellerinde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ve Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (1/698) (S. Sayısı: 280)

VI. - SORULAR VE CEVAPLAR

A) YazIlI Sorular ve CevaplarI

1. - Edirne Milletvekili Necdet Budak'ın, kömür yardımı uygulamasına ilişkin Başbakandan sorusu ve Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanı Mehmet Hilmi Güler'in cevabı (7/1286)

2. - İzmir Milletvekili Muharrem Toprak'ın, Irak'a asker gönderilmesi kararına ilişkin Başbakandan sorusu ve Dışişleri Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Abdullah Gül'ün cevabı (7/1292)

3. - İstanbul Milletvekili Emin Şirin'in, Özelleştirme Yüksek Kurulunun Doğan Petrol Yatırımları AŞ'ye uyguladığı ödeme planına ilişkin Başbakandan sorusu ve Maliye Bakanı Kemal Unakıtan'ın cevabı (7/1305)

4. - İzmir Milletvekili Muharrem Toprak'ın, üniversite öğrencilerine burs olanakları sağlanmasına ve kötü alışkanlıklardan kurtarmak için ne gibi önlemler alınacağına ilişkin Başbakandan sorusu ve Millî Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik'in cevabı (7/1310)

5. - İstanbul Milletvekili Emin Şirin'in, Habur sınır kapısındaki bir yazı ile Talabani ve Barzani'nin Türkiye'deki temsilciliklerine ilişkin Başbakandan sorusu ve Dışişleri Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Abdullah Gül'ün cevabı (7/1323)

6. - Adana Milletvekili Kemal Sağ'ın, Adana'nın, Tufanbeyli İlçesindeki liselerdeki öğretmen açığına ilişkin sorusu ve Millî Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik'in cevabı (7/1326)

7. - Adana Milletvekili Atilla Başoğlu'nun, Yozgat-Yenifakılı Cumhuriyet İlköğretim Okulu öğrencilerinin çürük raporu verilen binada eğitim gördükleri iddiasına ilişkin sorusu ve Millî Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik'in cevabı (7/1336)

8. - Konya Milletvekili Atilla Kart'ın, Manavgat suyunun kullanımına ve Kulu-Cihanbeyli-Altınekin bölgesinin sulanmasına ilişkin Başbakandan sorusu ve Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanı Mehmet Hilmi Güler'in cevabı (7/1345)

9. - Edirne Milletvekili Enis Tütüncü'nün, Çorlu SSK Hastanesi inşaatına ilişkin sorusu ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Murat Başesgioğlu'nun cevabı (7/1346)

10. - Adana Milletvekili Atilla Başoğlu'nun, Talim ve Terbiye Kurulu Başkanlığı Yönetmeliğinde yapılan değişikliklere ve görevden alınan kurul personeline ilişkin sorusu ve Millî Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik'in cevabı (7/1351)

11. - İstanbul Milletvekili Kemal Kılıçdaroğlu'nun, TC Emekli Sandığı Kanununun 44 üncü maddesinin uzman çavuşlara uygulanmasındaki soruna ilişkin sorusu ve Maliye Bakanı Kemal Unakıtan'ın cevabı (7/1360)

12. - Çanakkale Milletvekili Ahmet Küçük'ün, tarım danışmanı olarak istihdam edilecek personele ilişkin sorusu ve Tarım ve Köyişleri Bakanı Sami Güçlü'nün cevabı (7/1365)

13. - Sivas Milletvekili Nurettin Sözen'in, çeşitli kuruluşlara tahsis edilen arsa ve tesisler ile Baltalimanı tesislerinin İstanbul Üniversitesine tahsisinin kaldırılmasına ilişkin sorusu ve Maliye Bakanı Kemal Unakıtan'ın cevabı (7/1369)

14. - İstanbul Milletvekili Emin Şirin'in, Elektro Metalurji AŞ'ye ait Göcekteki bir arazinin Tekel'e devredilmesine ilişkin Başbakandan sorusu ve Maliye Bakanı Kemal Unakıtan'ın cevabı (7/1371)

15. - İstanbul Milletvekili Kemal Kılıçdaroğlu'nun, Bakanlığın kadrolu öğretmeninin yazdığı bir kitaba ilişkin sorusu ve Millî Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik'in cevabı (7/1381)

16. - Iğdır Milletvekili Dursun Akdemir'in, tarıma destek verilmesi konusunda yapılan çalışmalara ilişkin Başbakandan sorusu ve Tarım ve Köyişleri Bakanı Sami Güçlü'nün cevabı (7/1391)


I. - GEÇEN TUTANAK ÖZETİ

TBMM Genel Kurulu saat 15.00'te açılarak iki oturum yaptı.

Oturum Başkanı, TBMM Başkanvekili İsmail Alptekin, 15 Kasım 2003 Cumartesi günü, İstanbul'da, iki ayrı sinagog önünde meydana gelen patlamalarda hayatını kaybedenlere Allah'tan rahmet, yakınlarına ve milletimize başsağlığı ve yaralananlara da acil şifalar dileyen bir konuşma yaptı.

Tekirdağ Milletvekili Tevfik Ziyaeddin Akbulut'un, Tekirdağ İlinin düşman işgalinden kurtarılışının 81 inci yıldönümüne ilişkin gündemdışı konuşmasına, İçişleri Bakanı Abdülkadir Aksu,

Şanlıurfa Milletvekili Mehmet Vedat Melik'in, Şanlıurfa İlinin eğitim ve öğretimle ilgili sorunlarına ve alınması gereken önlemlere ilişkin gündemdışı konuşmasına, Millî Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik,

Cevap verdi.

Tokat Milletvekili Resul Tosun, sosyal dayanışmaya ve sivil toplum örgütlerinin bu konudaki faaliyetlerine ilişkin gündemdışı bir konuşma yaptı.

Devlet eski Bakanı Ramazan Mirzaoğlu hakkında Meclis soruşturması açılması amacıyla Ulaştırma Bakanlığı Teftiş Kurulu Başkanlığı tarafından hazırlanan ön inceleme raporunun Başbakanlıkça TBMM Başkanlığına intikal ettirildiğine, Anayasanın 100 üncü maddesine göre Meclis soruşturması açılmasının TBMM üye tamsayısının en az onda 1'inin vereceği önergeyle istenebileceğine, böyle bir önerge olmadan Başkanlığın söz konusu dosyalarla ilgili bir işlemi resen yürütmesinin mümkün bulunmadığına, daha önce yapılan uygulamalar doğrultusunda konunun Genel Kurula sunulmasına ve anılan dosyaların milletvekillerinin tetkik ve takdirlerine açılmasının uygun mütalaa edildiğine ilişkin Başkanlık tezkeresi, Genel Kurulun bilgisine sunuldu.

Dışişleri Komisyonu Başkanlığının, gündemin "Kanun Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler" kısmının 5 inci sırasında yer alan, (1/285) esas numaralı Yolsuzluğa Karşı Ceza Hukuku Sözleşmesinin Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısının, yeniden değerlendirilmek üzere Komisyona geri verilmesine ilişkin tezkeresi okundu, bir defaya mahsus olmak üzere, tasarının Komisyona geri verildiği açıklandı.

İstanbul Milletvekili Hüseyin Besli ve 63 milletvekilinin:

Bakanlıkları sırasında ilgili kuruluşların raporlarının gereğinin yapılmasını geciktirerek ve gerekli tedbirleri zamanında almayarak görevlerini yerine getirmemek suretiyle Türkiye Halk Bankasının zarara uğramasına sebep oldukları, usulsüz işlemlerin yapılmasına imkân sağladıkları ve bu eylemlerinin Türk Ceza Kanununun 230 uncu maddesinin ikinci fıkrasına uyduğu iddiasıyla Devlet eski Bakanı ve Başbakan Yardımcısı H. Hüsamettin Özkan ile Devlet eski Bakanı Recep Önal (9/3),

Doğalgaz alım anlaşmalarında devlet alım satımına fesat karıştırdığı ve bu eyleminin Türk Ceza Kanununun 205 inci maddesine uyduğu iddiasıyla Enerji ve Tabiî Kaynaklar eski Bakanı Mustafa Cumhur Ersümer ile ayrıca bakanlıkları sırasında uyguladıkları yanlış ve usulsüz enerji politikalarında ilgili kurum ve kuruluşların uyarılarını dikkate almayarak kamuyu zarara uğrattıkları ve bu suretle görevi ihmal ve görevi kötüye kullanma fiillerini işledikleri ve bu eylemlerinin Türk Ceza Kanununun 230 uncu maddesinin ikinci fıkrasına ve 240 ıncı maddesine uyduğu iddiasıyla Enerji ve Tabiî Kaynaklar eski Bakanları Mustafa Cumhur Ersümer ve Zeki Çakan (9/4),

Haklarında Meclis soruşturması açılmasına ilişkin önergeleri Genel Kurulun bilgisine sunuldu. Anayasanın 100 üncü maddesinde ifade olunan "Meclis, bu istemi en geç bir ay içinde görüşür ve karara bağlar" hükmü uyarınca önergelerin görüşülme gününe dair Danışma Kurulu önerisinin, daha sonra Genel Kurulun onayına sunulacağı açıklandı.

Kars Milletvekili Selami Yiğit'in, (6/758),

Antalya Milletvekili Feridun Fikret Baloğlu'nun, (6/800),

Esas numaralı sözlü sorularını geri aldıklarına ilişkin önergeleri okundu; soruların geri verildiği bildirildi.

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın:

Birleşik Arap Emirliklerine,

İtalya'ya,

Almanya'ya,

Yaptığı resmî ziyaretlere katılması uygun görülen milletvekillerine ilişkin Başbakanlık tezkereleri, kabul edildi.

(8/4) esas numaralı, hükümetin Irak politikasıyla ilgili Anayasanın 92 nci maddesi gereğince talepleri ve sonuçları konusunda genel görüşme önergesinin öngörüşmesinin Genel Kurulun 18.11.2003 Salı günkü birleşiminde yapılmasına ve görüşmenin bitmemesi durumunda görüşmelerin tamamlanmasına kadar çalışma süresinin uzatılmasına ilişkin Cumhuriyet Halk Parti Grubu önerisinin, yapılan görüşmelerden sonra, kabul edilmediği,

Genel Kurulun 19 Kasım 2003 Çarşamba günkü (yarın) birleşiminde, sözlü soruların görüşülmemesine, gündemin "Kanun Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler" kısmının 41 inci sırasında yer alan 280 sıra sayılı kanun tasarısının bu kısmın 4 üncü sırasına, 40 ıncı sırasında yer alan 277 sıra sayılı kanun tasarısının bu kısmın 5 inci sırasına alınmasına, bu birleşimde gündemin 5 inci sırasına kadar olan işlerin bitimine kadar çalışma süresinin uzatılmasına ilişkin AK Parti Grubu önerisinin, kabul edildiği,

Açıklandı.

Dilekçe Komisyonunda açık bulunan ve Adalet ve Kalkınma Partisi Grubuna düşen 1 üyeliğe, Grubunca aday gösterilen Bursa Milletvekili Abdulmecit Alp seçildi.

Gündemin "Sözlü Sorular" kısmının 1 inci sırasında bulunan (6/286) ve 2 nci sırasında bulunan (6/288) esas numaralı sorular, üç birleşim içinde cevaplandırılmadığından, yazılı soruya çevrildi; soru sahipleri de görüşlerini açıkladı.

19 Kasım 2003 Çarşamba günü saat 15.00'te toplanmak üzere, birleşime 19.04'te son verildi.

 

 

 

İsmail Alptekin

 

 

 

Başkanvekili

 

 

 

 

 

 

Enver Yılmaz

 

Yaşar Tüzün

 

Ordu

 

Bilecik

 

Kâtip Üye

 

Kâtip Üye


              No. : 32

II. - GELEN KÂĞITLAR

19 Kasım 2003 Çarşamba

Tasarılar

1. - Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması ve Bankalar Kanununun 14 üncü Maddesinin (3) Numaralı Fıkrası Hükümlerine İstinaden Bankacılık İşlemleri Yapma ve Mevduat Kabul Etme izni Kaldırılan Türkiye İmar Bankası Türk Anonim Şirketi Hakkında Tesis Edilecek Bazı İşlemler Hakkında Kanun Tasarısı  (1/700) (Adalet ve Plan ve Bütçe Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi: 19.11.2003)

2. - Dernek ve Vakıfların Kamu Kurum ve Kuruluşları ile İlişkilerine Dair Kanun Tasarısı (1/701) (İçişleri ve Adalet ve Plan ve Bütçe Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi: 19.11.2003)

Yazılı Soru Önergeleri

1. - Sinop Milletvekili Engin Altay'ın, Sinop'un Erfelek İlçesinde yaşanan sel felaketine ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/1491) (Başkanlığa geliş tarihi: 14.11.2003)

2. - Sinop Milletvekili Engin Altay'ın, özelleştirme uygulamalarına ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru önergesi (7/1492) (Başkanlığa geliş tarihi: 14.11.2003)

3. - Antalya Milletvekili Atila Emek'in, Manavgat'ın yeni Adliye Sarayı Binası ihtiyacına ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru önergesi (7/1493) (Başkanlığa geliş tarihi: 14.11.2003)

4. - Aydın Milletvekili Özlem Çerçioğlu'nun, yurt dışına gönderilen öğrenci ve öğretim görevlilerine ilişkin Millî Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/1494) (Başkanlığa geliş tarihi: 14.11.2003)

5. - Edirne Milletvekili Nejat Gencan'ın, sosyal destek ödemelerine ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından yazılı soru önergesi (7/1495) (Başkanlığa geliş tarihi: 14.11.2003)

6. - Konya Milletvekili Atilla Kart'ın, uygulanmadığı iddia edilen bir gıyabi tutuklama kararına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/1496) (Başkanlığa geliş tarihi: 14.11.2003)

7. - Adana Milletvekili Kemal Sağ'ın, bir açılışa giden bakanların ağırlanma şekline ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/1497) (Başkanlığa geliş tarihi: 14.11.2003)

8. - Sinop Milletvekili Engin Altay'ın, Gerze balıkçı barınağında proje hatası olduğu iddiasına ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi (7/1498) (Başkanlığa geliş tarihi: 14.11.2003)

9. - Adana Milletvekili Atilla Başoğlu'nun, çocuk sağlığı ve nüfus planlaması politikasına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/1499) (Başkanlığa geliş tarihi: 14.11.2003)

10. - Adana Milletvekili Atilla Başoğlu'nun, Adana'daki bir camiden tarihi eser çalınması olayının takibine ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/1500) (Başkanlığa geliş tarihi: 14.11.2003)

11. - Adana Milletvekili Atilla Başoğlu'nun, Devlet Arşivlerindeki tarihi vesikaların korunmasına yönelik proje olup olmadığına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/1501) (Başkanlığa geliş tarihi: 14.11.2003)

12. - Adana Milletvekili Atilla Başoğlu'nun, Ayasofya Müzesinden kaybolan tarihi eserlere ve tarihi eserlerin biyolojik etkilerden korunmalarına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/1502) (Başkanlığa geliş tarihi: 14.11.2003)

13. - Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt'ün, yolsuzluklarla mücadelede IMF'nin engel olduğu iddialarına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/1503) (Başkanlığa geliş tarihi: 14.11.2003)

14. - Mersin Milletvekili Şefik Zengin'in, TSK mensuplarının hizmet yükümlülük sürelerine ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/1504) (Başkanlığa geliş tarihi: 14.11.2003)

15. - İzmir Milletvekili Bülent Baratalı'nın, TEDAŞ'ın genel aydınlatma bedellerini belediyelere tahakkuk ettirmesine ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi (7/1505) (Başkanlığa geliş tarihi: 14.11.2003)

16. - Mersin Milletvekili Hüseyin Özcan'ın, Konya İl Millî Eğitim Müdürüyle ilgili bazı iddialara ilişkin Millî Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/1506) (Başkanlığa geliş tarihi: 14.11.2003)

17. - İzmir Milletvekili Sedat Uzunbay'ın, Selçuk Kaymakamlığının öğrencilerin Anıtkabir ziyaretine engel çıkardığı iddiasına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/1507) (Başkanlığa geliş tarihi: 14.11.2003)

18. - İzmir Milletvekili Sedat Uzunbay'ın, Selçuk İlçe Millî Eğitim Müdürlüğünün Anıtkabir ziyaretine engel çıkardığı iddiasına ilişkin Millî Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/1508) (Başkanlığa geliş tarihi: 14.11.2003)

19. - İzmir Milletvekili Ahmet Ersin'in, Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Abdüllatif Şener'in BDDK eski Başkanının evine düzenlenen operasyonla ilgili demecine ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/1509) (Başkanlığa geliş tarihi: 14.11.2003)

20. - Konya Milletvekili Atilla Kart'ın, yasama dokunulmazlığının kaldırılması istemleriyle ilgili dosyalara ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/1510) (Başkanlığa geliş tarihi: 14.11.2003)

21. - Kırklareli Milletvekili Yavuz Altınorak'ın, Sarımsaklı Çiftliğinin boş bırakılmasına ilişkin Sanayi ve Ticaret Bakanından yazılı soru önergesi (7/1511) (Başkanlığa geliş tarihi: 13.11.2003)

22. - Mersin Milletvekili Şefik Zengin'in, bazı gösterilerde polislerin eylemcilere müdahalesine ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/1512) (Başkanlığa geliş tarihi: 13.11.2003)

Meclis Araştırması Önergeleri

1. - Trabzon Milletvekili Asım Aykan ve 20 milletvekilinin, mülki amirlerin asli görevlerine yeterli zaman ayıramamalarının nedenlerinin araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Anayasanın 98 inci, İçtüzüğün 104 ve 105 inci maddeleri uyarınca bir Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/142) (Başkanlığa geliş tarihi: 11.11.2003)

2. - Bursa Milletvekili Zafer Hıdıroğlu ve 26 milletvekilinin, bedelsiz tahsis edilen kamuya ait gayrimenkullerin tespiti, tahsis şartları ve tahsis amaçlarına uygun kullanılıp kullanılmadığının araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Anayasanın 98 inci, İçtüzüğün 104 ve 105 inci maddeleri uyarınca bir Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/143) (Başkanlığa geliş tarihi: 13.11.2003)


BİRİNCİ OTURUM

Açılma Saati: 15.00

19 Kasım 2003 Çarşamba

BAŞKAN: Başkanvekili İsmail ALPTEKİN

KÂTİP ÜYELER: Enver YILMAZ (Ordu), Yaşar TÜZÜN (Bilecik)

BAŞKAN - Türkiye Büyük Millet Meclisinin 20 nci Birleşimini açıyorum.

Toplantı yetersayımız vardır; görüşmelere başlıyoruz.

Sayın milletvekilleri, Hükümet adına İçişleri Bakanı Abdülkadir Aksu'nun, İstanbul'da meydana gelen son bombalama olayları ve sonrasındaki gelişmelerle ilgili olarak, İçtüzüğün 59 uncu maddesine göre söz talebi vardır. Gündeme geçmeden önce bu talebi yerine getireceğim. Sayın Bakanın açıklamasından sonra, istemleri halinde, siyasî parti gruplarına ve grubu bulunmayan milletvekillerinden birine söz vereceğim. Konuşma süreleri, hükümet için 20, siyasî parti grupları için 10, grubu bulunmayan milletvekili için ise 5 dakikadır.

Buyurun Sayın Bakanım. (AK Parti sıralarından alkışlar)

Süreniz 20 dakika.

III. - BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI

A) GÜNDEMDIŞI KONUŞMALAR

1. - İçişleri Bakanı Abdülkadir Aksu'nun, İstanbul'da iki ayrı sinagogda meydana gelen bombalama olaylarına ve sonrasındaki gelişmelere ilişkin açıklaması ve CHP İstanbul Milletvekili Hasan Fehmi Güneş ve AK Parti Tekirdağ Milletvekili Ziyaeddin Akbulut'un grupları, Iğdır Milletvekili Dursun Akdemir'in şahsı adına konuşmaları

İÇİŞLERİ BAKANI ABDÜLKADİR AKSU (İstanbul) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; İstanbul İlimizde 15 Kasım 2003 Cumartesi günü saat 09.22'de eşzamanlı olarak yapılan iki ayrı bombalama eylemine ilişkin olarak Yüce Meclisimizi bilgilendirmek üzere söz almış bulunuyorum; sözlerime Yüce Heyetinizi saygıyla selamlayarak başlamak istiyorum.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; malumunuz, İstanbulumuzun Beyoğlu İlçesi Kuledibi'ndeki Neve Şalom Sinagogu ile Şişli İlçesi Rumeli Caddesinde bulunan Beth Israel Sinagoguna yönelik olarak bombalama eylemleri gerçekleşmiştir.

Bizim algılamamıza göre, bu eylemler, Sayın Başbakanımızın da dün ifade ettiği gibi, Türkiye'yi Türkiye yapan unsurları hedef almıştır, bütün Türk Milletini hedef almıştır, Türkiye'nin istikrarını hedef almıştır, Türkiye'nin istikametini hedef almıştır. Hemen açıkça ifade edeyim ki, biz, bu eylemleri şiddetle lanetliyoruz.

Yapılan eylemlerin birden çok kesimi rahatsız etmesi, örgütler için arzu edilen bir durumdur. Zira, terörün hedefi, sosyal hayata korku ve dehşet salmaktır. Nitekim, İstanbul'daki eylemlerin sinagoglara yönelmesi, Musevî vatandaşlarımız için kutsal bir gün olan şabat ile yine, bizler için mübarek ramazan ayının seçilmesi de rastlantı değildir.

Yüzyıllardır, yalnızca bir arada barış içinde yaşamakla kalmayıp, aynı zamanda dünya için de dinî hoşgörü açısından bir model teşkil eden bizim toplumsal kabullerimiz hedef alınmak istenmiştir. Çoğunluğunu Müslümanların oluşturduğu bu ülkede, Musevîlerin, Hıristiyanların ve hatta tanrıtanımazların hiçbir problemle karşılaşmadan bir arada yaşıyor olması, terör örgütleri için kabul edilemez bir durumdur. Onların lügatinde hoşgörüye ve toleransa yer yoktur, üstelik, insanlıktan da nasiplerini almamışlardır. Nasıl, erdemli bir insan olmanın uluslar ve dinlerüstü birtakım ortak kabulleri varsa, terör örgütüne mensup olmanın da bir ortak paydası vardır. Bu ortak payda, düzene, hoşgörüye, gelişmeye karşı olmak, kan dökmeyi ve korkutmayı sevmektir. Dolayısıyla, teröristin bir milleti, bir milliyeti yoktur. O nedenle, değişik toplumlardan, değişik ülkelerden ve kültürlerden bireyler bir araya gelerek, amaç birliği yaparak terör eylemlerini gerçekleştirebilmektedir.

Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; madem ki, teröristler bir ortak platformda buluşabiliyor; erdemli insanlar da bir araya gelebilmeli, teröre karşı ortak bir mücadele zemini bulabilmelidir. Terörün -kimden gelirse gelsin ve kime yönelirse yönelsin- insanlığa karşı işlenmiş bir suç olduğunu artık herkes kabul etmelidir.

İşte, biz, bunun için olanca gücümüzle mücadele ettik; uluslararası her toplantıda meslektaşlarıma "terör de, tıpkı uyuşturucu ticareti gibi, silah kaçakçılığı gibi, insanlık âleminin ortak değerlerini yıpratmaktadır" dedik: ama, pek çok ülke, teröre bizim gibi veyahut bizim kadar maruz kalmadığı için bu sese kulak vermedi. Sonuç ortada; şimdi kendisini en çok korunaklı sayan ülkeler bile, uluslararası terör tehdidiyle karşı karşıyadır.

Ama, her şeye rağmen, biz, Türkiye olarak, bu mücadeleden hiç geri durmadık; daima "terörizmle mücadele için uluslararası işbirliği şarttır" demeye hep devam ettik. Bu manada da 43 ülkeyle iki taraflı, 6 ülkeyle çok taraflı, içinde terörizmle, uyuşturucu madde ve silah kaçakçılığıyla ve insan ticaretiyle ilgili hükümler bulunan, güvenlik ve işbirliği anlaşmaları imzaladık. Maalesef, bizim tezimizin haklılığının anlaşılması için, 11 Eylül saldırılarının acı sonuçlarının dünya kamuoyunca bizzat yaşanması gerekti.

Terörle mücadele ve bu tip örgütlü eylemlerin aydınlatılmasının çok ciddî çalışmayı gerektirdiği bilinmektedir. Başta İstanbul Valimiz olmak üzere, Devlet Güvenlik Mahkemesi Başsavcımız ve ilgili savcılarımız, İstanbul Emniyet Müdürümüz ve devletin sorumlu tüm birimlerinin takdir edilecek bir işbirliği içinde yürüttüğü bu çalışmaları gölgeleyecek, boşa çıkaracak beyanlardan ve açıklamalardan da kaçınmak gerekmektedir. Bu bakımdan, ben de, bu konuşmamda, bu hususlara özen göstereceğim.

Değerli milletvekili arkadaşlarım, bu terör eylemi nedeniyle, maalesef, 25 vatandaşımızı kaybettik; sayısı 300'ün üzerinde vatandaşımız çeşitli yerlerinden yaralandılar. Bunların büyük bir kısmı, ilk gün, ayakta tedavi edilerek evlerine gönderildi; 7'si yoğun bakımda olmak üzere, 77 kişi hastanelere yatırıldı. Bugün, hâlâ, 27 vatandaşımız, çeşitli hastanelerde tedavi görmektedir. Ben, burada, bir kez daha, hayatını kaybeden vatandaşlarımızın yakınlarına başsağlığı diliyorum; hastalarımıza da acil şifalar diliyorum.

Hem Beyoğlu İlçesi Kuledibi semti ve hem de Şişli İlçemiz Rumeli Caddesi, yoğun işyerlerinin ve evlerin bulunduğu yerler; burada bulunan işyerleri ve evlerde de hasar meydana gelmiştir. Biz, yine, Hükümet olarak, vatandaşlarımıza yardımcı olmak, bir nebze de olsun acılarını dindirmek ve maddî kayıplarına yardımcı olmak için, ne yapılacağı konusundaki yol ve yöntemler üzerinde de çalışmalar yapmaktayız.

Değerli arkadaşlarım, hepiniz, ya bizzat gelerek ya da televizyon yayınları aracılığıyla, cumartesi günü, olay mahallerinde, yetkili cumhuriyet başsavcısı nezaretinde çalışan olay yeri inceleme ekiplerinin ve diğer teknik birimlerin çalışmalarına tanık oldunuz. İstanbul Büyükşehir ve ilçe itfaiye grupları, Sağlık Müdürlüğü ekipleri ile Sivil Savunma Arama ve Kurtarma Birliğinin, gösterişten uzak; ama, bir o kadar da hummalı çalışmaları da dikkatlerinizden kaçmamıştır. Enkaz kaldırma, yaralıların hastanelere, vefat edenlerin morga sevki, olay yeri çevresinde alınan güvenlik tedbirleri, birbirleriyle uyumlu yürüyen birer devlet faaliyetiydi.

Değerli arkadaşlarım, bu çerçevede, güvenlik birimleri, işbirliği içerisinde, olayın her yönüyle ve bağlantılarıyla aydınlatılması için, adlî mekanizmanın emrinde, çalışmalarını sürdürmektedirler; teknolojinin verdiği imkânlar sonuna kadar kullanılmaktadır. Olayların aydınlatılması, faillerin tespit edilmesi konusunda, Yüce Meclisin değerli üyelerinin bizlere güvenmesi gerektiğini düşünüyorum. Bu konuda -dün de, burada konuşurken önemli mesafeler alındığını söylemiştim- bombalama eyleminde kullanılan kamyonetlerin trafik kayıtlarına ulaşılmış, sinagogun güvenlik kamerası aracılığıyla eylemcilerden birine ilişkin görüntüler elde edilmiş, öte yandan, patlayıcıların tipi ve miktarı konusunda da bilgi sahibi olunmuştur. Yine, bildiğiniz gibi, bugün saat 12.00 sıralarında, Sayın İstanbul Valimiz tarafından, eylemlerin faillerine ilişkin tespitler açıklandı. İzin verirseniz, ben, tekrardan kaçınmak için, burada, isimlerden bahsetmek istemiyorum; ancak, benim vurgu yapmak istediğim husus, olayın üzerinden daha 24 saat bile geçmeden faillerin tespit edilmiş olmasıdır. Belki akla şu soru takılabilir: Niçin, failler kısa sürede belirlendiği halde, açıklama için bugün beklenmiştir?

Değerli arkadaşlarım, bunun da sebebi gayet açıktır; güvenlik güçlerimiz, toplumun önüne, yukarıda da arz ettiğim, ileri teknolojiyle teyit edilmiş bilgilerle çıkmak istemiştir. Bu tespitler yapıldığı için, açıklama bugüne bırakılmıştı. Tespitler tamamlandıktan, teyitler alındıktan sonra, açıklamayı bugün yaptık. İşte bu tavır bile, bizim çalışmalarımızdaki, anlayışımızdaki farkı ortaya koymaya yetmektedir diye düşünüyorum.

Şimdi, sırası gelmişken, bu kadar büyük çaplı bir hadisenin bu kadar kısa sürede aydınlatılmasında emekleri geçen, başta İstanbul Valimiz olmak üzere Devlet Güvenlik Mahkemesi Başsavcısı ve diğer yetkili savcılarımıza, İstanbul Emniyet Müdürlüğünün Müdür ve personeline, Emniyet Genel Müdürlüğümüzdeki bu konuyla ilgili görevlilere, olayın aydınlatılmasında bilgi paylaşan ve destek veren diğer kurumlara, güvenlik birimlerimizin yetkililerine, olay yerinde vazife yapan itfaiye, sivil savunma ve sağlık birimlerimizin amir ve memurlarına da teşekkür ediyorum.

Alınan sonuç, Türkiye'nin, uluslararası platformda yüzünü ağartmıştır. Tabiatıyla, başarı kolay gelmemiştir; iyi yetişmiş ve nitelikli personelin yanı sıra, kullanılan teknoloji de etkili olmuştur.

Bu çerçevede, çalışmalar sırasında biyoteknoloji kullanılarak cesetlerin DNA testleri yapılmış, deri parçacıkları ve kıl yapıları itibariyle alternatif değerlendirme imkânları yakalanmıştır. Elde edilen bilgiler paylaşılarak, güvenlik birimleri arşivlerinden sonuca ulaşmaya yarayacak bilgilere de süratle ulaşılmış ve bunlar derlenmiştir.

Değerli milletvekili arkadaşlarım, bu tür bombalama olaylarının, terör eylemlerinin daha önceden haber alınması ve eyleme hassas yerlerde yeterli güvenlik önlemlerinin alınması, en öncelikli hedeflerimizdendir. Bu nedenle, istihbarat çalışmaları ve güvenlik önlemleri, 24 saat esasına göre yürütülmektedir. Nitekim, Türkiye Musevîleri adına çeşitli tarihlerde yapılan açıklamalarda ve son olaylar üzerine, Hahambaşılığın basın bildirisinde, güvenlik birimlerimizin, kendilerine yönelik tedbirlerinden övgüyle bahsedilmiştir. Tabiatıyla, çeşitli düzeyde güvenlik önlemleri alınması, tedbirlerin daha da artırılması mümkündür; ama, unutulmaması gereken bir başka gerçek de, çok zorunlu olmadıkça alınan güvenlik önlemlerinin günlük hayatın yaşanılmasına engeller getirmemesidir. Yani, bir yandan, demokrasinin sağladığı bütün imkânlar vatandaşlar için kullanımda olacak, öte yandan da kötü niyetli kişileri caydıracak seviyede tedbirler alınmaya, hukuk devleti sınırları içinde kalınarak, devam edilecektir; bizim düsturumuz budur. Gösterişsiz; ama, gerçekçi tedbirlerle vatandaşımızın can ve mal güvenliğini korumaya kararlıyız.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; daima söylüyorum ve söylemeye de devam edeceğim; Türkiye, terörden çok sıkıntılar çekmiştir; Hükümetimiz ve Bakanlığım bunun bilincindedir. Bu noktadan hareketle, Hükümetimiz, teröre kaynak olabilecek her türlü gerekçeyle mücadele etmeye özel bir önem vermektedir. Bu çerçevede, bir yıllık icraatımız süresince, ekonomik ve sosyal içerikli, sosyal barışı sağlamaya yönelik pek çok projeyi devreye soktuk. Sebebi ne olursa olsun, vatandaşla devlet arasında oluştuğu iddia edilen soğukluğu gidermek üzere gayret sarf ettik. Bugün, göğsümüzü gere gere "vatandaş, devletine düne göre daha yakındır" deme cesaretini kendimizde bulabiliyoruz. Geçtiğimiz bir yıl içerisinde terör oluşturabilecek ortamın yanı sıra, doğrudan terör odaklarıyla da çok etkili mücadele ettiğimizi açıkça söylemem gerekiyor. Bu zaman zarfında, terör örgütlerinin bomba imalat yerleri belirlenmiş, düzenlenen operasyonlarla çok sayıda bomba ve bomba yapımında kullanılan malzemeler ele geçirilmiştir. Yine, güvenlik güçlerimizin başarılı istihbarat ve takibi sonucunda, kanlı eylemleriyle toplumun nefretini kazanmış bir terör örgütünün üst düzey yöneticileri yakalanmıştır; ama, bütün tedbirlere rağmen, terör eylemlerinin meydana gelmesi mümkün olabiliyor. Önemli olan, olayların karanlıkta kalmaması için, aydınlatılması için ortaya konulan kararlı siyasî iradenin varlığıdır. Biz kez daha tekrar edeyim ki, biz, Hükümet olarak, terörün her türünü lanetliyoruz ve her türüyle mücadeleye kararlıyız.

Değerli arkadaşlarım, Yüce Allah'tan ülkemizin bir daha böyle bir terör eylemiyle karşı karşıya kalmamasını diliyor; bu vesileyle, Yüce Heyetinizi, yeniden, saygıyla selamlıyorum. (Alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederiz Sayın Bakan. 

Bu konuda, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına, İstanbul Milletvekili Sayın Hasan Fehmi Güneş söz istemiştir.

Buyurun. (Alkışlar)

Süreniz 10 dakikadır.

CHP GRUBU ADINA HASAN FEHMİ GÜNEŞ (İstanbul) - Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; beş gün önce İstanbul'da yaşanan terör saldırısıyla ilgili olarak, Sayın İçişleri Bakanının duyarlılık gösterip Meclisimize bilgi vermesini teşekkürle karşılıyorum.

Ayrıca, olay sonrasında olaya el koyan içgüvenlik örgütümüzün, çok kısa süre içerisinde sağladığı başarıyı takdirle karşılıyorum; çok başarılı olmuştur, kutluyorum. İçgüvenlik örgütümüzden, daha yeni, daha ileri başarılar beklemekteyiz. Bilmeliyiz ki, içgüvenlik örgütümüz, bugün, Avrupa düzeyinde bir yeterliliğe ulaşmıştır; iyi eğitirsek, iyi donatırsak, iyi yönetirsek, çözemeyeceği sorun yoktur; ama, çözmeden de önemli olan, önleyemeyeceği terör tehdidi yoktur. Dilerim ki, bundan sonraki dönemlerde, terör tehditlerini nasıl önlediğimizi, daha başlamadan nasıl söndürdüğümüzü konuşma imkânına sahip oluruz.

Sayın milletvekilleri, siyasal amaçlı terör, son yirmibeş otuz yıldır, ulusal gündemimizdeki önceliğini sürdürmektedir. Ülkemizin ve toplumumuzun özellikleri, duyarlılıkları ve kimi üstünlükleri, ulusumuza yönelik terör tehdidinin ve sürekliliğinin de gerekçesini oluşturmuştur.

Kabul etmeliyiz ki, terör konusuna siyasal amaçlı şiddete bağlı bir suç türü olarak yaklaşıp, sadece kriminal düzenlemelerle çözüm aramak, yetersizdir. Terör olaylarına bu şekilde yaklaşımın sonucu olarak, örneğin Topluma Kazandırma Yasası gibi düzenlemelerle çözüm aramak da yetersizdir, geçersizdir, yüzeyseldir. Bu tür önlemlerle yetindiğimiz ve zaman yitirdiğimiz için, sorunun giderek büyümesinin de yolunu açık tuttuk. Bugün, bu algılama ve yaklaşım yetersizliğinin kaçınılmaz sonucu olarak, beş gün önce İstanbul'da yaşanan alçakça saldırıyı konuşuyoruz, onu kınıyoruz, ona üzülüyoruz. Ölenlere -Musevî ya da Müslüman, hepsine, yerli ya da konuk bütün insanlara- Tanrı'dan rahmet diliyorum; ışıklar içerisinde yatsınlar; onlara, şehit töreni yapılmıştır, onlar bunu hak etmişlerdir; yaralılara, acil şifalar diliyorum.

Sayın milletvekilleri; terör, uluslararası yayılmacılığın, bir diğer deyişle emperyalizmin en zehirli ürünüdür. Sömürgecilik dönemlerinde, sömürge ülkelerini olabildiğince sömürmek için icat edilmiş, giderek geliştirilmiş ve yönetim yöntemi olarak kalıcılaştırılmıştır.

İkinci Dünya Savaşı sonrasında, soğuk savaş döneminde, iki kutuplu dünyada terör, karşı tarafın istikrarını bozmak, gelişimini engellemek, güçlenmesini önlemek, kamu düzenini sarsmak için başvurulan başlıca yöntem olmuştur. Bu dönemde oluşan askerî paktların liderleri konumundaki süper güçler, karşı taraftaki oluşumu bu yolla sarsmayı, uluslararası politikalarının da temel ekseni olarak sürdürmüşlerdir. Yine o dönemde, aynı grup içerisinde yer alan; ancak, çıkarları çatışan ülkeler, birbirlerine karşı, terör gruplarını, birer vekâleten savaş gücü olarak desteklediler ve kullandılar. Ayrıca, tüm dünyayı tüm zamanlar için düzenlemek ve tüm dünyayı kontrol etmek iddiasında olan süper güçler de, terörü ve terör örgütlerini, bu iddianın bir aracı olarak, el altından sahiplendiler.

Bu nedenle terör, alabildiğince özendirildi, desteklendi, eğitimine donatımına katkı yapıldı, resmî bütçelerden kaynaklar, paylar ayrıldı, cinayetlere yöneltildi, onlara barınma ve sığınma olanakları sağlandı. Bütün bunlar, uygarlık adına, utanç duyulmadan, uluorta yapıldı.

Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; 11 Eylül 2001'de Amerika Birleşik Devletleri hedeflerine gerçekleştirilen saldırı, terör ve terörizm kavramlarına olduğu kadar, ulusal ve uluslararası savunma anlayışlarına da, derin, kökten ve sarsıcı yeni boyutlar getirdi. Bu yeni dönemde, küresel terörden söz edilir oldu; bu yeni dönemde, bir ucundan küresel emperyalizme savaş ilan eden küresel ölçekli terör tehdidiyle yüz yüze gelindi. Bu yeni tür terör, teknolojinin, bilgi toplumunun tüm olanaklarını kullanıyor; mesaj vermenin ötesinde zarar vermeyi de amaçlıyor, bütün Haçlı dünyasına ve onların yandaşlarına savaş ilan ediyordu. Yani, emperyalizmin yarattığı kuklalar, efendilerine baş kaldırmıştı; ama, yeni tehdit, tüm insanlık değerlerine yönelmişti.

11 Eylül saldırısı ardından, küresel terörü önleme gerekçesiyle girişilen, önce Afganistan, sonra Irak işgali, Filistin topraklarındaki insanlık ayıbı uygulamalar terörü önleyememiştir, örgüt önderlerine ulaşamamıştır; aksine, terörü yaygınlaştırmıştır, boyutlandırmıştır. Bu süreç, terörün savaş ve işgal yöntemleriyle önlenemeyeceğini aksine, yaygınlaştırıp yoğunlaştıracağını, şiddetin, daima ve kural olarak, daha büyük şiddet doğurduğunu bir kez daha kanıtlamıştır.

BAŞKAN - Sayın Güneş, bir dakikanızı rica edeyim.

Değerli arkadaşlar, bakın, Bakanlar Kurulu bölümünde biraz fazla kalabalık oldu. Sayın grup sözcümüz önemli konuları ifade ediyorlar. Sükûnetle dinlemenizi rica ediyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

Buyurun efendim.

HASAN FEHMİ GÜNEŞ (Devamla) - Şimdi, Irak'ta, Afganistan'da ve Filistin topraklarında egemen olan, barış ve düzen değil, özgürlük değil, düzensizlik, yoğun ve karanlık bir korkudur; korku kol gezmektedir, korku egemendir. Korku ise terörün öteki adıdır, soyadıdır.

Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; bu tarihî süreç boyunca dost ya da düşman, doğumuzdaki ya da batımızdaki, güneyimizdeki ya da kuzeyimizdeki, bildik ya da akraba kimi devletler tarafından Türkiye ve Türk Ulusu, daima "karşı taraf" olarak görüldü. Bize dönük olarak, terörden yararlanma alçaklığına tenezzül edildi. Bazıları, halkın büyük çoğunluğuyla Müslüman olan ülkemizdeki laik, demokratik düzeni yıkmak için; diğer bazıları, Sevr özlemi bir yaklaşımla, uluslaşmamızı, demokratikleşmemizi, kalkınmamızı, güçlenmemizi önlemek için, terör örgütleriyle ülkemize, ulusumuza, rejimimizin temel değerlerine alçakça saldırdılar; ancak, sayın milletvekilleri, cumartesi gününden itibaren terörün tehdit ve uygulama alanı içine girmiş bulunuyoruz. Bu, küresel terörün tehdit ve uygulama alanı içine girmiş olmamızdır. Bu, yeni bir boyuttur, yeni bir tehlikedir, yeni bir durumdur. O nedenle, yeni bir anlayışla, yeni bir konseptle, yeni bir yaklaşımla vaziyet almamız gerekiyor.

Şimdi, bu konuyu en öncelikli gündem maddesi yaparak yeni bir yaklaşımla çözüm üretmeliyiz. Hazırlıklı olmalıyız. Önce istihbarattan ve istihbaratın değerlendirilmesinden başlayarak, önalma konusu olmak üzere, noksanlarımızı tamamlamalıyız. Dikkatimizi ve duyarlılığımızı yükseltmeliyiz. Laik, demokratik cumhuriyetimizin değerlerini koruma kararlılığımızı yinelemeli ve güçlendirmeliyiz.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Buyurun efendim.

HASAN FEHMİ GÜNEŞ (Devamla) - Herkes ve tüm dünya bilmeli ki, bu değerlerden vazgeçmeyeceğiz; bu değerleri sonuna kadar koruyacağız ve uygulamada tutacağız, ebediyete kadar.

Ayrıca, tüm dünyaya, terörün, çağdaşlığa ve insanlığa dönük global bir tehdit olduğunu, ancak uluslararası kararlılık ve içtenlikle oluşturulacak örgütlenmeyle, kurumlarla, kurallarla, dayanışma ve uygulamalarla önlenebileceğini anlatmalıyız. Bunu ancak biz anlatabiliriz. Bu konuda önalmalıyız, öncülük etmeliyiz. Bunu yapabiliriz ve sadece biz yapabiliriz; çünkü, bu konuda yeterli birikimimiz var, kadromuz var ve yeterinden fazla haklılığımız var; yeter ki, olayın ciddiyetini tam olarak algılayabilelim ve üzerine gidebilelim.

Teşekkür ederim. (Alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Güneş.

Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu adına, Tekirdağ Milletvekili Sayın Ziyaeddin Akbulut; buyurun efendim. (AK Parti sıralarından alkışlar)

Süreniz 10 dakika.

AK PARTİ GRUBU ADINA TEVFİK ZİYAEDDİN AKBULUT (Tekirdağ) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 15 Kasım Cumartesi günü İstanbul'da meydana gelen terör olaylarıyla ilgili olarak Grubumun görüşlerini sizlerle paylaşmak üzere söz almış bulunuyorum; hepinizi sevgi ve saygıyla selamlıyorum.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; beş gün önce, İstanbul'da Neve Şalom ve Beth İsrael adlı iki sinagoga yapılan alçakça saldırı sonucunda Musevî ve Müslüman 25 yurttaşımız hayatını kaybetti.

Bu olay vesilesiyle, terörün her türlüsünü, bunu yapanları, her kim ve kim adına yapıyorsa, lanetliyoruz, Grubumuz adına lanetliyoruz, Türkiye Büyük Millet Meclisi olarak lanetliyoruz, iki parti grubu olarak lanetliyoruz.

Olaydan hemen sonra, Sayın İçişleri Bakanı ve İstanbul Valisi olay yerine intikal etmiş, Kıbrıs'ta bulunan Sayın Başbakan gezisini yarıda keserek İstanbul'a ulaşmış ve olaylara en üst seviyede vazıyet edilmiştir.

Sayın milletvekilleri, ben de, bu menfur olayda hayatlarını kaybeden değerli yurttaşlarımıza Cenabı Hak'tan rahmet, geride kalanlara başsağlığı diliyorum; yaralılara geçmiş olsun diyor ve sağlık diliyorum.

Sayın milletvekilleri, bugünlerde, bu olayı değerlendirmek açısından, basınımızda çok değerli yazılar da çıkmaktadır. Zaman zaman onlardan alıntı yaparak, görüşlerimi, Grubumuzun görüşlerini sizlerle paylaşmaya devam ediyorum.

Yıllar sonra siyasî ve ekonomik istikrarı yakalamış, Kıbrıs ve Avrupa Birliği üyeliği konularında böylesine hedefe yaklaştığımız, yabancı yatırımcıyı en çok beklediğimiz, turizmde beklentilerimizin her zamankinden fazla olduğu, kısaca, güveni, huzuru, istikrarı tam yakaladığımız bir dönemde, canlı bombalar, Türkiye'nin geleceğine, hepimize yönelik olarak patlatıldı. Ne zaman Türkiye'de bir şeyler iyi gitmeye başlarsa, bu başarının dinamitlendiğini tarihte pek çok gördük.

Tezgâh, büyük tezgâh; tuzak, büyük tuzak; oyun, büyük oyun; ancak, tüm ülke dimdik ayakta, iktidarıyla, muhalefetiyle, bu oyunu, bu defa da, mutlaka, bozmakta kararlıdır.

Bu olay vesilesiyle, Türkiye Büyük Millet Meclisi olarak, 550 milletvekilimizle beraber, terörün karşısında yekvücut olduğumuzu bütün dünyaya göstermiş bulunuyoruz.

Bu olaylardan sonra hükümetin izlediği politikalar, doğru politikalardır. Hükümet, şu ana kadar, daha önceki idarelerin yaptığı hataları yapmadı ve toplumsal barış konusunda önemli adımlar atmakla birlikte, terörün her türlüsünün üzerine ısrarla, şiddetle gidildi. Bundan dolayı da, çok kısa bir süre içerisinde, çok olumlu sonuçlar elde edildi.

Bundan sonra yapılması gereken, bu işin, uzmanlarına, güvenlik güçlerine bırakılması, gereksiz konuşmaların yapılmamasıdır. Polisimize, güvenlik güçlerimize güveniyoruz. Daha 24 saat geçmeden, olayın faillerini bu kadar süratle ortaya koymuş olup, önemli bir mesafe almasından dolayı, ben de, bütün güvenlik güçlerimizi, Sayın Başbakandan, Sayın Bakandan ve İstanbul'da görevli bulunan İl Valisi, Emniyet Müdürü, diğer güvenlik görevlileri ve DGM Başsavcısına varıncaya kadar, hepsini kutluyorum.

Türkiye, insanlık suçu terörü değerlendirmede, farklı düşüncelere, inançlara ve ırklara sahip insanlarla beraber bir çatı altında yaşamada, kısaca, hoşgörüyü kabullenmede çok önemli mesafeler almıştır. Bu ülke, terörden çok çekti. Yakın tarihimizde, 35 000 insanımızı teröre kurban verdiğimizi, hepiniz yakinen hatırlıyorsunuz. Bir zamanlar, terör kurbanları "bizden, sizden" diye ayırıma tabi tutulurken, eylemi yapanlara göre, gerek güvenlik güçleri arasında gerekse iktidar ve muhalefet arasında veya siyasî kişilerce farklı farklı yanlı tavırlar sergilenirken, bugün, çok şükür, bu hatalı ve yanlış uygulamaların hiçbirisi yapılmıyor; bu konuda, gerçekten, teröre karşı tam bir güç birliği sergileniyor. Böylelikle, terörle mücadelede bu karşı durmanın sonuç almada çok büyük rolü görülmüştür. Şimdi, artık, dünyadaki global teröre karşı, bütün dünya ülkeleriyle beraber, Avrupası ve Amerikasıyla birlikte tavır koymanın zamanı gelmiş ve geçmektedir. "Bugün bana, yarın sana" olacaktır. Dolayısıyla, bu düşünceyi hiçbir zaman aklımızdan çıkarmamalıyız.

Değerli Başkanım, sayın milletvekilleri; bizim, Musevî vatandaşlarımızla, yurttaşlarımızla bir sorunumuz yoktur. Beşyüz sene önce, İspanya'daki engizisyon zulmünden onları kurtararak, topraklarında Musevîlere yer veren, atalarımız Osmanlılardır. Yine, Nazi zulmünden kaçan Yahudilere de, cumhuriyet döneminde bizler kucak açtık.

Terörün dini olamaz. Bu olaylardan zarar görenlerin büyük bir kısmı, aynı zamanda Müslüman vatandaşlarımızdır. Dinlerin özünde, şiddet, kavga ve terörün bulunması kesinlikle mümkün değildir. Kutsal dinlerin özünde sevgi vardır, insana saygı vardır; hele İslamiyet, adı üzerinde "barış dini" demektir. Kur'an "bir masum insanı öldürmek, bütün insanlığı öldürmek gibidir" der; "birinin hatasıyla başkaları mesul tutulamaz" der. Dinler, ideolojik ve siyasî maksatla kullanılamaz; ancak, İslam ve Kur'an ne kadar gerçekse, Müslümanlar da öyle bir gerçektir. Her Müslüman, dinin özüne, Kur'an'ın özüne keşke uygun davranabilse. Dini, kutsal kitapları keşke herkes doğru anlasa ve yorumlasa. Kimliklerinde mensup oldukları dinleri yazan Yahudisinde de, Hıristiyanında da, Müslümanında da, Şintoistinde de, Hindusunda da, Sihinde de terörist bulunmaktadır. Bunlar terörizm mesleğine girdikleri zaman kutsal kitaplarına veya temel esaslarına bakmazlar; nasıl bomba yapılır, nasıl uçak kaçırılır, nereden silah temin edilir sorularına cevap veren kaynaklar, bunlar için din kaynaklarından daha önemlidir.

Dinlerarası kardeşliğe ve hoşgörüye en güzel örnek, İstanbul-Ortaköy'de cami, kilise ve sinagogun yüzyıllardan beri yan yana bulunması ve kardeşçe yaşamasıdır.

Terör, artık, dünyada sınır tanımıyor. Global teröre karşı tüm dünya ülkeleri ortak mücadele etmek zorundadır.

Terör, bir insanlık suçudur. Bu terörist saldırılar, Musevîlerin kutsal şabat gününde, Müslümanların mübarek ramazan ayında, barış ayında olmuştur ve Türkiye'deki farklı dinlere sahip insanların birbirleriyle yoğun bir kaynaşma, kucaklaşma içinde olduğu bir dönemde bu birlikteliğe yönelik sabotajlardır.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Buyurun efendim.

TEVFİK ZİYAEDDİN AKBULUT (Devamla) - Bitiriyorum Sayın Başkan.

Ancak, bunlara hiçbir aklıselim sahibi ve inanç sahibi kimsenin prim vermeyeceğine inancımız tamdır. Böyle bir saldırının, bir cuma namazı sırasında iki büyük camiin önünde patlatılmış bombalardan, âdeta, farkı yoktur.

Ehlikitap ve semavî bir dinin mensuplarına karşı yapılan bu saldırı, onları koruma sorumluluğu taşıyan bizleri ta ciğerimizden yaralamıştır, üzmüştür.

Musevî yurttaşlarımız bu ülkeye öylesine bir bağla bağlanmışlardır ki, bu terör olaylarında kurban verdikleri dindaşlarının tabutları üzerine bile Türk Bayrağı örtmüşlerdir.

New York'taki ikiz kulelere yapılan 11 Eylül saldırılarından sonra bendeniz Amerika Birleşik Devletlerinde bulunuyordum, gelişmeleri yakinen izleme imkânım oldu. Önceleri büyük bir panik yaşanmışken, daha sonra Amerika'da sağduyu galip geldi. Bütün anma törenlerinde, bütün semavî dinlerin mensupları katılarak beraberce dua ettiler ve terörü lanetlediler. Semavî dinlerin özlerine inildi, dinlerin gerçek barış mesajları verildi. Umuyorum, bizde de, bundan böyle, semavî dinlerin mensuplarıyla aramızdaki dayanışma, hoşgörü ortamı ve dinlerarası diyalog geliştirilerek, bu cinayetleri işleyen vahşi, insanlıkdışı terör örgütlerine karşı en güzel cevap verilmiş olacaktır.

Tesellimiz, bu olaydan hemen sonra, olay, faili meçhul kalmamış, failleri süratle ortaya çıkarılmış, dolayısıyla, insanlarımızın beklentilerine cevap verilmiştir.

Ben, bu vesileyle, tekrar, bu konuda emeği geçenlere, güvenlik güçlerimize, İçişleri Bakanımıza, İstanbul Valisi, Emniyet Müdürü ve DGM Başsavcısına teşekkür ediyor, bu tür olayların ülkemizde bir daha meydana gelmemesini diliyor, hepinize sevgiler ve saygılar sunuyorum. (Alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederiz Sayın Akbulut.

Şahsı adına, Iğdır Milletvekili Sayın Dursun Akdemir; buyurun. (Alkışlar)

Süreniz 5 dakika.

DURSUN AKDEMİR (Iğdır) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 15 Kasım günü aziz milletimiz bir acıyla sarsıldı. Dünya barışının ve demokrasinin kök salacağını umduğumuz 21 inci Yüzyılın ilk başlarında, küresel terör ve şiddet dalga dalga yayılıyor. Güzelim medeniyetler şehri İstanbul, bu terör dalgasının son durağı oldu. Terörün her türlüsünü, şiddetin her tonunu nefretle lanetliyoruz.

Başta dinimiz İslam olmak üzere, Hıristiyanlık, Musevîlik gibi büyük dinler dahil, bütün dinler, şiddeti yasaklamıştır. Ne acıdır ki, İstanbul'daki olayda, hem Musevî vatandaşlarımız hem Müslüman vatandaşlarımız, din ayırımı yapılmadan katledilmişlerdir.

Sayın Başkanım, sayın milletvekilleri; bütün vatandaşlarımıza -ister Müslüman olsun ister Musevî olsun- buradan başsağlığı diliyorum, yakınlarına başsağlığı dilediğimiz gibi, yaralılara acil şifalar temenni ediyorum. Şehit emniyet mensuplarımıza, diğer güvenlik görevlilerimize ve ailelerine de aynı dilek ve niyazlarımı iletiyorum.

Ülkemizde geçmişte yaşanan acı olaylar, bugünkü olayların nedenlerinin çeşitli olasılıklar ışığında irdelenmesi gereğini beraberinde getirmektedir. Türkiye gibi, onyıllar boyunca terörden çok çekmiş ve bu alandaki mücadelesi sırasında onbinlerce masum evladını kaybetmiş olan bir ülke ve ulusun, son defa İstanbul'da çirkin yüzünü bir kez daha gösteren terör olayları karşısında büyük bir hassasiyet duyması ve bu duyarlılığını, Meclisimizin kürsüsü dahil, tüm forumlarda dile getirmesi son derece doğaldır.

Terör örgütleri, değişik gerekçelerle hareket etseler de, genel amaçlarında ortak noktalar bulduklarında, birbirleriyle işbirliği halinde olmaktan kaçınmadıklarını dünyadaki çeşitli eylemlerinde göstermişlerdir. Bu kez, İstanbul'daki üzücü olayların arkasında herhangi bir terör örgütü çıkabilir. Bununla ifade etmek istediğim husus, kuruluş amacı ile dinsel ve sosyal bağlantıları ne olursa olsun, teröre bulaşmış her kişi ve grubun, bizim açımızdan aynı derecede kabul edilmez ve sonuna kadar mücadele edilmesi gerekli unsurlar olduğu gerçeğinin altını çizmektir. Hiç kimsenin bu terör odaklarını masum gösterecek söylem ve davranışlara girişmesini kabul etmemiz mümkün değildir, hoş görmemiz olası değildir.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bu saldırı, Türkiye'de istikrarı bozmak ve ülkemizi, bulunduğu bölgede cereyan eden olayların içine çekmeye yönelik bir harekettir. Ayrıca, küreselleşen dünyamızda uluslararası topluma karşı da bir pervasızlık örneği oluşturmuştur; ancak, hiç kimse, terör olgusu karşısında Türkiye'nin boyun eğebileceği ve Atatürk'ten bu yana izlediği politikalardan taviz verebileceği gibi bir ham hayal peşinde koşmamalıdır.

Mevcut durum, ülkelerin terörle mücadelede gösterecekleri bireysel gayretlerin ötesinde, gerçek ve samimî bir uluslararası işbirliği zaruretini bir kez daha gözler önüne sermektedir. Bazı üçüncü ülkelerin, geçmiş tarihlerden bu yana, kendilerine dokunmayan yılana karşı hoşgörülü davranışlar sergilemesi, bizim bütün uyarılarımıza karşın çeşitli mazeretler ardına sığınarak hoşgörülerini sürdürmeleri, hem bu terör odaklarını cesaretlendirmiş hem de finansal kaynaklarını daha da çeşitlendirip kuvvetlendirmelerini kolaylaştırmıştır.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Buyurun, tamamlayın.

DURSUN AKDEMİR (Devamla) - Biraz önce sözlerimin başında da bir nebze değindiğim üzere, terörist faaliyetlerin içinde olduğu bilinen örgütler, din ve milliyetleri ne olursa olsun herhangi bir ayrıcalığa sahipmişçesine muamele göremezler. Hele hele siyasî sorumluluğa sahip bazı kişi ve çevrelerin, örneğin, Müslüman terör örgütlerinin bu insanlıkdışı terör ve eylemlerden sorumlu olamayacaklarını iddia etmek gafletini göstermeleri kolayca affedilebilir bir davranış olmaktan uzaktır.

Biz, din, kültür ve milliyet farkı gözetmeksizin, terör eylemlerinin içinde olan kişi ve grupları şiddetle kınıyoruz. Bunlardan herhangi birini mazur göstermeye çalışanları da aynı şekilde kınıyoruz.

Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; son olayların faillerinin süratle bulunması ve sonuca gidici çalışmaları dolayısıyla güvenlik teşkilatlarımızı kutluyoruz ve bu teşkilatın etkinliğini azaltabilecek siyasî davranış sahiplerini, ülkemize zarar verecek bu tutumları dolayısıyla şimdiden uyarmak istiyoruz.

Ülkemiz insanlarına karşı insafsız bir vize uygulamasıyla onların serbest dolaşımlarını engelleyen ülkelerin, insanlıkdışı eylemleri sabit olmuş kişi ve kuruluşlara karşı göz yummaktan derhal vazgeçmeleri gereğini, burada, tekrar hatırlatmak istiyoruz.

Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; teröre karşı geliştirilecek her türlü makul tedbirin, teklifin ve çözümlerin yanında olacağız. Terörün arkasındaki idrak kirlenmesini, hedef kirlenmesini küresel barışın temel tehdidi olarak görüyoruz. Hükümeti, küresel teröre yataklık yapan iç unsurlar noktasında hassasiyete davet ediyoruz. Ülke içindeki maşalar teknolojinin ve beşerî süratin imkânları içinde, bir başka olay vuku bulmadan açığa çıkarılmalıdır. Bu konuda deneyim sahibi, geçmişte terörle mücadelede önemli başarılar elde etmiş hemen herkesten yararlanma yoluna gidilmelidir. Başta emniyet birimlerimiz dahil, istihbarat hususunda bütün noksanlıklarımız derhal tamamlanmalı, lojistik açıklar varsa telafi olunmalıdır.

Türkiye, küresel terörün bir uygulama alanı olamaz, olmamalıdır. İstikrarımızın, barışımızın küreselleşme yolculuğunu, refahı, demokrasiyi ve bütün geleceğimizi tehlikeye atmak istemiyorsak, gerçek tehlikeyi doğru okumalıyız. Bu konuda cesaret, metanet ve özen göstermeye mecburuz. Vatandaş ve millet olmanın, demokrat olmanın yolu budur.

Bu nedenle, tekrar, Türk Milletinin başı sağ olsun diyor, Sayın Heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Teşekkür ederim. (Alkışlar)

BAŞKAN -Teşekkür ederiz Sayın Akdemir.

Sayın milletvekilleri, gündeme geçmeden önce, üç değerli arkadaşımıza gündemdışı söz vereceğim.

Gündemdışı ilk söz, Mardin İlinin kurtarılış günü münasebetiyle, Mardin Milletvekili Sayın Mehmet Beşir Hamidi'ye aittir.

Buyurun Sayın Hamidi. (AK Parti sıralarından alkışlar)

Süreniz 5 dakika.

2. - Mardin Milletvekili Mehmet Beşir Hamidi'nin, Mardin'in düşman işgalinden kurtarılış yıldönümüne; ilin, tarihî, ve sosyal özellikleri ile ekonomik sorunlarına ve alınması gereken tedbirlere ilişkin gündemdışı konuşması

MEHMET BEŞİR HAMİDİ (Mardin) - Sayın Başkanım, Yüce Meclisimizin değerli üyeleri; iki gün sonra, 21 Kasımda kutlayacağımız Mardin'in kurtarılış günü vesilesiyle bazı sorunlarımızı ve düşündüğümüz çözüm yollarını dile getirmek için söz almış bulunmaktayım; Yüce Heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Değerli arkadaşlarım, Mardin, insanlığın uzun medeniyet yolculuğunda her zaman önemli bir durak olmuştur. 7 000 yıllık tarihi içerisinde Subarilerden Perslere, Sümerlerden Romalılara, Hititlerden Artuklulara, Araplardan Selçuklulara, Akadlardan Osmanlılara kadar pek çok medeniyete evsahipliği yapmıştır.

Bugün bir açık hava müzesi görünümünde olan Mardin'de, değişik medeniyetlerin başka hiçbir yerde rastlanamayan muhteşem eserlerini, dünya, hayranlıkla izlemektedir.

İnsan, Mardin'de, zamanı, âdeta üç boyutlu yaşar. Dün, bugün ve yarının aynı anda hissedilebildiği kentte, bir an kendinizi görkemli bir tarihin içinde bulabilir, sonra, bir ses, sizi bugünün güzel insanlarının arasına taşır, daha sonra da geleceği hayal edebilirsiniz.

Mardin, dünyaya mesajı olan kentlerimizden biridir. Ezan sesi ile çan sesinin bir arada yükseldiği Mardin, yaşayan çoğulcu kültürel anlayışıyla, medeniyetler ve dinler çatışmalarından söz edenlere Türkiye'nin bir cevabıdır.

Dinler, kardeşliği anlatmalıdır; Mardin'de öyledir. Medeniyetler barışı getirmelidir; Mardin'de öyledir. Diller sevgiyi söylemelidir; Mardin'de öyledir.

Köklü ve soylu bir tarihi beraber yapan, parlak bir geleceği birlikte kuran insanları hiçbir şey yıldıramaz, terör de sindiremez. Farklılıklarımız zenginliğimizdir.

Böylesine zengin çoğulcu kültürün yaşanıp yaşatıldığı Mardin'de mimarlık ve mühendislik fakültesi ile eğitim fakültesinin kurulmasını zorunlu görüyoruz. Mardin'de kurulacak fakültelerle ilgili kanun teklifimizi, inşallah, bu dönemde görüşüp, müjdeli haberi hemşerilerimize veririz.

Mardin fakülteleri, her Mardinli gibi, benim de hayalimdir; çünkü, Mardin, bunları çoktan hak etmiş bir ilimizdir. Kurulacak fakültelerin binaları hazırdır ve pek çok öğretim üyesi de Mardin'de çalışmak istemektedir.

Mardin'de kurulacak mimarlık ve mühendislik fakültesi, inanıyorum ki, Türkiye'nin en iyi mimarlarını, mühendislerini yetiştirecektir. Mimarlık ve mühendislik öğrencileri, benzersiz bir mimarî ve şiir gibi işlenmiş taş evlerin, konakların, orijinalliğini yitirmemiş sokakların içerisinde doğal bir eğitimden geçme imkânını bulacaklardır.

Mardin'de Türkçe, Arapça ve Kürtçe olarak üç dil konuşulur; dolayısıyla, Mardinliler, lisan öğrenmeye fevkalade yatkındırlar. Mardin'de kurulacak eğitim fakültesinden mezun olacak birkaç lisana hâkim gençlerimiz, Türkiye'nin Ortadoğu'ya açılmasında çok faydalı görevler yapacaklardır.

Ayrıca, çokdilli, çokkültürlü bir sosyalizasyon sürecinden geçtikleri için, Mardinliler, diğer insanlarla ilişki kurmakta ve ticarette üstün maharete sahiptirler.

Değerli arkadaşlarım, Mardin, coğrafyamızın en stratejik kentlerinden biridir. Tarih göstermiştir ki, Mardin Kalesine hâkim olamayanlar, Mezopotamya'ya hâkim olamamışlardır.

Mardin, Türkiye'nin Ortadoğu'ya açılan kapısıdır. Mardin, Türkiye'nin doğudaki ticarî üslerinden biridir.

Organize sanayi ve serbest bölgemiz tam olarak faaliyete geçtiğinde Mardin'in taşıdığı ticarî potansiyel daha da belirginleşecektir.

Mardin Organize Sanayi Bölgesi 300 hektarlık bir arazi üzerine kurulmuş 160 sanayi parselinden oluşmaktadır. Bunlardan 41 tesis üretime geçmiş, 16 tesis üretime hazır, 10 tesisin inşaatı devam etmekte, 3 tesis de proje aşamasındadır. Halen 1 500 kişinin istihdam edildiği organize sanayi bölgesinde, tüm tesisler hizmete açıldığında, 3 700 kişi istihdam edilebilecektir.

Organize sanayi bölgesinin içerisinde yer alan Mardin Serbest Bölgesinde ise 178 parsel bulunmaktadır; bunlardan 82'si yatırımcılara tahsis edilmiş, 41 tesis de faaliyet ruhsatı almıştır. 2002 yılı içerisindeki ticaret hacmi 23 626 000 dolardır.

Gerek Mardin Organize Sanayi Bölgesi ve gerekse Mardin Serbest Bölgesinin ticaret ve üretim hacmini artırmak için, geçtiğimiz yıllarda krizler nedeniyle kapanan tesisleri işletme kredisiyle destekleyerek, yeniden üretim yapar hale getirmek durumundayız. Kişi başına düşen millî geliri      1 500 doların altında olan illerimizde uygulanacak teşviklerle birlikte Mardin'de yatırımların artmasını bekliyoruz.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Buyurun efendim, tamamlayın sözünüzü.

MEHMET BEŞİR HAMİDİ (Devamla) - Dışarıda bulunan Mardinli işadamlarımızı, bu yüce çatının altında, Mardin'e yatırım yapmaya davet ediyorum.

Değerli arkadaşlarım, Mardin, Türkiye'nin turizm merkezlerinden birisi olacaktır. Mardin, inanç turizmi ve kültür turizmini geliştirmemiz açısından örnek olabilecek kıymettedir. Turizmde en yüksek katmadeğer kültür ve inanç turizmindedir. Eğlence turizmi için dünyada kişi başına ortalama 700 dolar harcanırken, kültür turizminde bu rakam 3 katına yakındır. Bu bakımdan, Mardin'in dünya kültür mirasına dahil edilmesini millî mesele olarak görüyor ve yerli-yabancı tüm dostlarımızın katkısını bekliyoruz.

Mardin'in UNESCO'nun dünya kültür mirası listesine girmesiyle ilgili olarak hazırlanan dosyamızdaki eksiklikleri gidermek için Sayın Kültür Bakanımız, Sayın Valimiz ve sivil toplum örgütlerimizin çalışmaları devam etmektedir; çalışmalarından dolayı kendilerine teşekkürlerimi sunuyorum. Önümüzdeki yılın şubat, mart aylarında UNESCO'nun alacağı kararın olumlu olması için, lobi faaliyetlerinden tanıtmaya kadar yerli-yabancı herkesi katkı vermeye çağırıyorum.

Kısa vadeli hedefimiz, Mardin'in, turizmden 1 milyar dolar katmadeğer elde etmesidir. Bakınız, geçtiğimiz senelerde, Mardin'i yılda ortalama 3 000-4 000 kişi ziyaret ederdi. Bu yıl, bu rakam, daha şimdiden 270 000'i aşmış durumda; ancak, yatak kapasitemizin azlığı nedeniyle turistler kentimizi günübirlik ziyaret ettikleri için, Mardin, turizmden hak ettiği payı alamamaktadır. Mardin'de turizm yatırımlarını teşvik edecek özel tedbirlere ihtiyaç duyulmaktadır.

Değerli arkadaşlarım, Mardin'in su konusunda yıllardır çözülemeyen iki meselesi var; birincisi, Mardin merkezdeki evlerde içmesuyu yok; ikincisi, Mardin ovalarında, yani, Yukarı Mezopotamya'da su yok.

Size, yüksek kültürünü ve medeniyetini anlattığım Mardin'de evlere haftada sadece bir gün su verilebiliyor. Oysa, çok yakınımızda boşa akıp giden "Beyaz Su" dediğimiz kuvvetli bir su kaynağımız var. Geçmiş yıllarda çeşitli nedenlerden ve ihmallerden dolayı bu su Mardin'e getirilememişti. Şimdi, Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanımız Sayın Hilmi Güler ve DSİ Genel Müdürümüz Sayın Veysel Eroğlu'nun ilgileri ve emirleriyle, Beyaz Suyun Mardin'e getirilmesi projesi 2004 yatırım programına giriyor müjdesini aldık. Sayın Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanımıza ve Sayın DSİ Genel Müdürümüze ve çalışanlarına teşekkürü, buradan, bir borç bilirim.

Mardin'in su konusundaki ikinci bir sorunu, ovalarının susuzluğudur; yani, GAP kapsamında Şanlıurfa-Mardin karayolunun kuzeyinde yer alan 226 595 hektar alanın sulanamamasıdır. Yukarı Mezopotamya dediğimiz Mardin ovalarında sulu tarıma geçilememesi, Mardin'in topyekûn kalkınmasının önündeki en büyük engeldir.

BAŞKAN - Efendim, toparlar mısınız lütfen...

MEHMET BEŞİR HAMİDİ (Devamla) - Çiftçimiz, yanı başındaki komşu vilayetlerin sulu tarım yapması dolayısıyla haksız rekabetle karşı karşıya kalmamak için, çoğunlukla artezyenle yer altı sularını kullanmaktadır ki, bu, hem pahalı hem de stratejik kaynaklarımızın zamanla tükenmesine yol açacaktır. Bölgedeki kaçak elektrik kullanımının esas sebebi de budur. Yer altı sularını çekmek için aşırı derecede enerji tüketildiğinden, bölgede sık sık elektrik kesintileri olmakta ve sanayimiz, düzensiz enerji kullanımı nedeniyle verimli çalışamamaktadır.

Toprağın suya hasretini dindirmedikçe, tarımda istediğimiz verimliliği yakalamamız mümkün değildir.

Değerli arkadaşlarım, ülkemizin tamamında olduğu gibi, Mardin'de de, AK Parti İktidarı döneminde ekonomik göstergelerin iyiye gittiği işaretlerini almaktayız. Bir yıllık AK Parti İktidarı döneminde ülkede sağlanan güven ortamı ve istikrar, Mardin'de de geleceğe ilişkin güçlü beklentileri yeniden yeşertmiştir.

Bu dönemde, Mardin'de, Türkiye-Suriye sınırındaki mayınların temizlenmesi kararıyla, 30 600 hektarlık bir alan yeniden tarıma açılacaktır. Birinci sınıf tarım arazisi olan bu topraklarda organik tarım standartlarında üretim yapılacaktır.

Bölgede huzur ve sükûnun sağlanmasıyla başlayan Köye Dönüş Projesi tamamlanma noktasına gelmiştir. İçişleri Bakanımız Sayın Abdülkadir Aksu'nun dikkatli ve gayretli mesaisi her türlü takdirin üstündedir.

BAŞKAN - Sayın Hamidi, lütfen toparlayın.

MEHMET BEŞİR HAMİDİ (Devamla) - Mardin'i çok yakından ilgilendiren Habur Sınır Kapısından, Irak petrolünün taşınması işi dolayısıyla 4 000 araç giriş yapmaktadır. Kamyoncumuz, esnafımız ve dolayısıyla halkımız, bir nebze de olsa rahatladı. Nusaybin İlçemize bir an önce ikinci bir sınır kapısının açılmasını bekliyoruz.

Bayındırlık ve İskân Bakanımız Sayın Zeki Ergezen'in gayretleriyle, Toplu Konut İdaremiz 400 konutun temelini atmak için hazırlıklar yapmaktadır. Mardin-Kızıltepe arasındaki duble yol açılmıştır. Artık, Mardin'in de, Türkiye'nin de yolu açıktır.

Değerli arkadaşlarım, bu duygu ve düşüncelerle, Mardinimizin kurtarılış gününü tebrik ediyorum. Bu uğurda gözünü kırpmadan canını veren, tüm varlığını tereddütsüz ortaya koyan kahramanlarımızı rahmetle, minnetle ve şükranla anıyorum.

Mardin'in ekonomik açıdan da kurtarılışı, işsizine iş, aşsızına aş bulduğumuzda tamam olacaktır.

Bu vesileyle, tüm halkımızın ve hemşerilerimizin mübarek Ramazan Bayramlarını kutluyorum.

Hepinize saygılar sunuyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Hamidi.

Gündemdışı ikinci söz isteği, gençliğin sorunlarıyla ilgili, İzmir Milletvekili Sayın Vezir Akdemir'e aittir.

Buyurun Sayın Akdemir. (CHP sıralarından alkışlar)

Süreniz 5 dakika.

3. - İzmir Milletvekili Vezir Akdemir'in, gençliğin sorunlarına, işsizlik problemine ve gelecekten beklentilerine ilişkin gündemdışı konuşması ve Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Mehmet Ali Şahin'in cevabı

VEZİR AKDEMİR (İzmir) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; ülkemizde yaşayan gençlerin sorunları ve gelecekteki beklentileri için gündemdışı söz almış bulunmaktayım; bu vesileyle, Yüce Meclisi sevgi ve saygılarımla selamlıyorum.

Ülkemiz, dünyada eşine az rastlanır genç ve dinamik bir nüfusa sahiptir. Ülkede, 25 yaşın altında tam 32 000 000 genç nüfus, çalışmak için iş imkânı yaratılmasını bekliyor. Gelecek beş yılda 7 000 000 kişi, on yıl içerisinde ise 13 000 000 genç daha iş piyasasına atılacaktır. Diplomalı işsizlerin durumu daha da vahimdir. Yüzde 25'le en yüksek işsizlik oranı, lise ve üniversite mezunu diplomalılara aittir.

Rakamlarla belirtilen bu işsizlerin sayısı her geçen gün artmaktadır. Ete kemiğe bürünmüş, beyni, ruhu, özlemleri olan işsiz gençleri ayrı ayrı düşünün; okulunu bitirmiş, artık kendi ayaklarının üzerinde duracak yaşa gelmiş; ama, iş bulamadığı için, kendisini, ailesinin üzerinde kambur gibi hissetmektedir.

Ülkemizin acı gerçeklerinden biri de, gençlerimizin, tefecinin ve mafyanın kucağına düşürülüp, birer potansiyel suçlu haline getirilmesidir.

Tarihin en ağır ekonomik krizinin yaşandığı, çok kısa bir sürede 2 000 000'dan fazla kişinin işsiz kaldığı Şubat 2001'den bu yana hırsızlık ve kapkaç olaylarının patlaması tesadüfî değildir. Yine de, bu kadar ağır bir kriz yaşayan bu ülkede sosyal patlamanın olmamasının, ülkede yaşayan vatandaşlarımızın azim ve iradesinin güçlü ve dayanıklı olmasından kaynaklandığı tartışılmaz bir gerçektir. Tüyü bitmemiş yetimlerin hakkı bulunan ülke kaynakları, hortumculara peşkeş çekilmektedir.

Son yıllarda, 50 milyonlarca doları bulan kaynaklar, iç ve dış güçler tarafından hortumlanarak, heba edilmiştir. Bugün, yılda 800 000 000 dolarla, dünyada en az yabancı sermaye çeken ülkelerden biri Türkiye'dir; dünyanın en hızlı büyüyen ülkesi Çin ise, 100 milyar dolarlık yabancı sermaye çekerek, 1 500 000 000'luk nüfusuna iş imkânı yaratmaya çalışmaktadır.

Mevcut iktidardan beklentilerimiz şunlardır: Dünyadaki gelişmelere bakarak çağdan çağa atlayan toplumlar, kültürler, bu iletişim çağında büyük hamleler kat etmektedir. Bu nedenle, var olan dayanışma kültürüne bakarak, geleceğimizden emin olamayız. Tek çıkar yol, ekonominin, inişler çıkışlar yapmadan, belli bir oranda büyümesini sağlayacak koşulları yaratmaktır.

Ancak, ülkemizde, bu sorunları giderecek bir çalışma göremiyoruz. Ülkede bu kadar çok sorun varken, iktidar tarafından, tabana yönelik popülist yaklaşımlar ve Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk'ün gençliğe emanet ettiği cumhuriyetin temel kurumlarını tahrip eden çalışmalar sergileniyor. Bunun en bariz örneği, YÖK Yasasında yapılmak istenilen değişikliklerdir.

İnsanlar, hastane kapılarında ilaçsızlıktan ve imkânsızlıktan ölürken, üniversite bitirmiş gençler işsiz olarak dolaşırken, evine ekmek götürecek milyonlarca işsizimiz varken; önceliği olmayan, toplumu geren, bu tür yaklaşımlar, ülkemizi çağdaş medeniyet seviyesine ulaştırmaz.

Diğer taraftan, Sayın Maliye Bakanı "2004 yılı yatırım yılı olacaktır" diyor. Peki, hangi kaynaklarla yatırım yapacak?! "Baba baba sattım, satacağım" dediği TEKEL'in paralarıyla mı yapacak?! Artık, vatandaşın, güven duymadığı söylemlere karnı toktur.

Öte yandan, Sayın Başbakan, eline makas almış, Anadolu'yu gezerek, "hortumları kestim ve kesmeye devam edeceğim" diyor. Sayın Başbakanın kestiği hortumların projesine katılıyoruz, kesmesi gerekir, biz de aynı desteği veriyoruz; ama, kesilen hortumların yönü hangi tarafa gitmektedir; bunu da düşünmek gereklidir; çünkü, hortumların yönü, vatandaşa değildir; 51 dönüm arazisi olanlara, yatı olan gençlere ve Amerika'da okuyan gençlere yöneliktir.

Gecekonduda, çadırda, iftar yemeklerini halkla paylaşanları kutluyoruz; ama, aynı kişilerin, öbür taraftan, 5 000 güvenlik görevlisinin görev aldığı düğün masrafları da, çalışan, gecekondulu vatandaşın ödediği vergilerle karşılanmamalıydı.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Buyurun Sayın Akdemir.

VEZİR AKDEMİR (Devamla) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; soruyorum, hortumların yönü Anadolu gençliğine, Anadolu halkına ne zaman dönecektir?

İşçinin, memurun, esnafın, köylünün, emeklinin, dul, yetimlerin ve gençlerin yüzü ne zaman gülecektir, merak ediyoruz. Bu konunun cevabını sayın hükümet ne zaman verecektir?

Yüce Meclisin değerli üyelerinin bu konuda, duyarlı olacağını düşünüyorum, hepinizi saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Akdemir.

Hükümet adına, Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Sayın Mehmet Ali Şahin; buyurun. (AK Parti sıralarından alkışlar)

DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI MEHMET ALİ ŞAHİN (İstanbul)- Sayın Başkan, değerli arkadaşlarım; İzmir Milletvekili arkadaşımız Sayın Akdemir, gençlerimizin sorunlarıyla ilgili gündemdışı düşüncelerini ifade ettiler. Kendilerine, bu açıklama imkânını sağladıkları için teşekkür ediyorum.

Sanıyorum, dünya anayasaları içerisinde gençlere ayrı bir kısım ayıran ülkelerin başında Türkiye Cumhuriyeti gelir. Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 58 inci maddesi, gençliğin korunmasına ayrılmış olan bir maddedir. Hemen arkasından da, 59 uncu maddeyle, sporun geliştirilmesi düzenlenmiş. Böylece, gençliği ve sporu, Anayasamız, bir kısımda arka arkaya düzenlemek suretiyle, gençlerimizin yetiştirilmesine ve bu arada, onların her türlü sorunlarının çözülerek, aynı zamanda, spor yapmalarına da imkân sağlayacak düzenlemeleri devletin üstlenmesini ifade etmek suretiyle, hem devletimize hem hükümetimize hem de milletimize hizmet sorumluluğu üstlenmiş olanlara ciddî bir mesaj vermiştir.

Sayın Akdemir, konuşmasında çok haklı olarak işsizlik sorununa değindi. Gençlerimizin önemli bir bölümünün işsiz olduğunu ve Türkiye'nin en önemli sorunlarının başında da işsizlik geldiğini ifade etti. Bu değerlendirmeye ben de aynen katılıyorum. Gerçekten, ülkemizin en önemli sorunu, işsizlik sorunudur.

Bundan yirmi gün kadar önce cumhuriyetimizin 80 inci kuruluş yıldönümünü kutladık. Seksen yıl içerisinde almış olduğumuz mesafeyi kuşkusuz ki küçümseyemeyiz; ama, almamız gereken daha çok uzun mesafeler var, yapmamız gereken çok daha önemli hizmetler var.

Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti olarak, Türkiye'de hangi sorunlar vardır, bu sorunlar nasıl çözülecektir, bu işin farkında ve şuurunda olduğumuzu huzurunuzda ifade etmek istiyorum.

Sayın Akdemir, biraz önce, Türkiye'de yatırım yapmak için yabancı sermayeye ihtiyaç vardır dediler ve Çin örneğini verdiler. Bundan iki ikibuçuk ay kadar önce, bir resmî ziyaret için Çin'e gitmiştim. Çin'in, gerçekten, özel sektörün öncülüğünde ve serbest piyasa ekonomisi kriterlerine uygun olarak bir kalkınma hamlesi içerisinde olduğunu gözlemledim. Çin'de iktidarda tek parti vardır, o da, komünist partisidir. Ancak, liberal ekonominin tüm koşullarını yerine getirme konusunda yöneticilerini son derece duyarlı gördüm. Yabancı sermayenin önünü açmak için öylesine önlemler almışlar ki "gelin, buyurun, yatırım yapın; işte, size bedava arsa, her türlü imkânı da biz sağlıyoruz, formaliteleri de biz yerine getirelim" diyorlar ve bana ifade ettiklerine göre, 2003 yılında 60 milyar dolar civarında yabancı sermaye çekmişler.

Demek ki, Çin gibi bir ülke, serbest piyasa koşullarının gereklerini yerine getiriyor, hür teşebbüsün önünü açıyor, bu konuda her türlü yasal düzenlemeleri yerine getiriyor ve yabancı sermayeyi çekebiliyor.

O halde, bizim yapmamız gereken nedir; biz de aynı şeyleri yapmalıyız. İşte, Hükümetimiz, kurulduğu günden beri buraya birçok yasa tasarısı sevk etti; bazıları çıktı, bazıları çıkacak. Biz de, özel sektörün öncülüğünde, Türkiye'yi bir an önce kalkındıralım ve bu ülke, bir yatırım cenneti haline gelsin ve yabancı sermayeyi de çekelim diye her türlü tedbiri almanın gayreti içerisindeyiz.

Geçtiğimiz günlerde bir istatistik yayımlandı; basında yer aldı, gazeteler yazdı. Ekim ayı ile bir önceki ay mukayese edildiğinde, kapasite kullanım oranlarında yüzde 12,7'lik bir artış olduğunu, bir önceki yılla mukayese edildiğinde, 8,4'lük bir artış olduğunu görüyoruz ve Devlet İstatistik Enstitüsü, son bir yıl içerisinde kapasite kullanım oranlarının artması sonucu 420 000 civarında insanın iş bulduğunu ifade ediyor.

Şimdi, bu bilgileri toparladığınızda, almış olduğumuz bu tedbirlerin, en azından Hükümet olarak piyasaya güven vermemizin, piyasalara çok olumlu etkileri oldu. İşte, kapasite kullanım oranları arttı. Kapasite kullanım oranları artınca, birtakım insanlar -Devlet İstatistik Enstitüsünün açıklamalarına göre 400 000 civarındadır - iş buldu. Demek ki, yapmamız gereken iş aslında kolaydır, basittir. O ne; bu ülkede yatırımın önündeki engelleri kaldırmak, sanayi erbabının, ticaret erbabının daha kolay yatırım yapmasını sağlayıcı önlemler almaktır. Hükümet olarak, biz, bu konuda son derece kararlıyız ve daha yapılması gereken işler var, onu da biliyoruz, onları da yapacağız. Sayın Unakıtan haklıdır, 2004 yılında ülkemizi bu bakımdan bir yatırım cenneti haline getireceğiz.

Sayın Akdemir dediler ki, Sayın Başbakan Anadolu'yu dolaşıyor, "hortumları kestik" diyor. Ben, Sayın Başbakanla birkaç yurt gezisine katıldım. Sayın Başbakanla biz hep kurdele kestik, Kastamonu'ya gittim, Çankırı'ya gittim, özel sektörün kurdelelerini kestik. (AK Parti sıralarından alkışlar) Sayın Başbakan geçenlerde, yine, özel sektörün öncülüğünde, Avrupa'nın en büyük tesisinin kurdelesini kesti. Dolayısıyla, Sayın Başbakan nerede bir işyeri açılıyorsa, sanayi kuruluşu devreye giriyorsa, orada olmaktan büyük kıvanç duyuyor, biz de kıvanç duyuyoruz. Çünkü, onların yanında olmak, onları teşvik etmek, Türkiye için bir kazançtır. Yeni işyerlerinin açılması, işte, bu gençlerimiz için iş kapısı değil midir, onlar için ekmek kapısı değil midir?! O bakımdan, piyasayı rahatlatmak ve dünyanın gittiği istikamete doğru bizim de gitmemiz ve özellikle, yatırımların önündeki engelleri kaldırmamız gerekir.

Yakında önünüze yeni bir tasarı gelecek. Bu tasarı da yatırımları özendirmek amaçlı, özellikle, geri kalmış yörelerimizde yatırımı teşvik edecek, oralara yatırımı özendirecek olan bir tasarı. Şu anda hazırlanıyor, henüz son şekli verilmedi. Maliye Bakanlığı, ilgili bakanlıklar hazırlıyor ve Bakanlar Kuruluna gelecek, tartışacağız ve sonra tasarı olarak Meclise sevk edeceğiz. Böylece, yatırım yapmak isteyenler, bazı bölgelerimizde enerjiden önemli avantajlar elde edecekler, yani, yüzde 50 gibi bir indirimle alacaklar. Primlerle ilgili birtakım kolaylıklar getiriyoruz. Vergi konusunda belirli süre vergi muafiyeti getirecek birtakım hazırlıklar içerisindeyiz ve 2004 yılı, gerçekten, önümüzdeki yıllar Türkiye'de yatırımların hızla artacağı ve yeni istihdam alanlarının açılacağı yıllar olacaktır. Gerçekten, çok genç bir nüfusa sahibiz. Aslında böylesine genç bir nüfusa sahip olmak, kalkınma yarışında çok ciddî bir avantajdır; ama, bu gençlerimizi, kuşkusuz ki, ellerine diplomayı vererek, sokakta her gün başları önlerinde eğik gezdirmek de, devletimize, Hükümetimize ve bize yakışmaz. Onların, her akşam, başları dik olarak evlerine gelmelerini sağlayacak tedbirleri almak da bizim görevimizdir; Hükümet olarak bu konuda gayret ediyoruz, çalışıyoruz. İktidarımız döneminde, ben inanıyorum ki, Türkiye'de kişi başına düşen millî gelir, inşallah 5 000 dolarlara çıkacaktır. Bunun mücadelesi ve kararlılığı içerisindeyiz.

Sayın Akdemir'e, bu düşüncelerimi sizlerle paylaşma imkânı sağladığı için teşekkür ediyor, hepinize saygılar sunuyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederiz Sayın Bakan.

Gündemdışı üçüncü söz isteği, Ağız ve Diş Sağlığı Haftası münasebetiyle, Erzurum Milletvekili Sayın Muzaffer Gülyurt'a aittir.

Buyurun Sayın Gülyurt (AK Parti sıralarından alkışlar)

Süreniz 5 dakika.

4. - Erzurum Milletvekili Muzaffer Gülyurt'un, bilimsel diş hekimliğinin 95 inci kuruluş yıldönümüne ve Ağız ve Diş Sağlığı Haftasına ilişkin gündemdışı konuşması

MUZAFFER GÜLYURT (Erzurum) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bilimsel diş hekimliğinin 95 inci kuruluş yıldönümü ve Ağız ve Diş Sağlığı Haftası münasebetiyle gündemdışı söz almış bulunuyorum; Yüce Meclisimizi saygıyla selamlıyorum.

22 Kasım 1908 tarihinde, İstanbul Üniversitesine -o zamanki darülfünun- bağlı olarak, tıp fakültesi bünyesinde diş tababeti okulu kurulmuş olup, o günden beri bilimsel manada diş hekimliği ve ağız ve diş sağlığı hizmetleri yürütülmüş bulunmaktadır.

22 Kasım 1908'de kurulduğu için, 22 Kasım günü, Diş Hekimleri Günü ve bu hafta da, Ağız ve Diş Sağlığı Haftası olarak ülkemizde yıllardan beri kutlanmaktadır.

Bu haftalarda yapılan toplantılarda, genellikle, diş hekimliğinin meslekî sorunları, meslektaşlarımızın özlük hakları konuşulur, ülkemizdeki sağlık politikaları gündeme getirilir ve ulusal sağlık politikası konusu üzerindeki görüşler tartışılır. Ayrıca, ağız ve diş sağlığının eğitimi ve çağdaş bir hizmet anlayışının nasıl olması gerektiği konusu gündeme gelir, meslektaşların sürekli eğitimleri konusu tartışılarak çözüm yolları araştırılır.

Bunun yanında, ülkemizde önemsenmesi gereken en önemli konulardan birisi olan koruyucu hekimlik ve koruyucu diş hekimliği konusu, yine, bu hafta içerisinde gündeme gelerek konuşulur ve uygulamaları yapılır.

Bu yıl da, bütün bu sorunlar yanında öne çıkan diğer bir sorun, bir konu bulunmaktadır; o da, ülkemizde yeni diş hekimliği fakültelerinin açılması konusudur. 1960'lı yıllara kadar sadece İstanbul Diş Hekimliği Fakültesi eğitim ve öğretimini sürdürürken ve oradan diş hekimi meslektaşlarımız yetişirken, 1960'lı yıllardan sonra diş hekimliği fakültelerinin sayısı artmaya başlamış ve bugün, 15 adet diş hekimliği fakültesi eğitim ve öğretimini sürdürüyor bulunmaktadır. Son alınan kararlar doğrultusunda 4 yeni diş hekimliği fakültesinin açılması kararlaştırılmış ve buralara dekanlar atanmış; ama, henüz öğrenci alınmamıştır.

Şimdi, burada, bir inceleme yapmak durumundayız. Türk Diş Hekimleri Birliğinin ve diş hekimliği fakültelerinin dekanlarının ortaklaşa yaptıkları toplantıda görülen olay şudur: Ülkemizde, bundan sonra, artık, diş hekimliği fakültesinin açılmaması gerekmektedir. Bizim de aynı kanaati taşıdığımızı burada ifade etmek istiyorum; çünkü, bir öğrencinin devletimize maliyeti, yıllık, 5 000 ilâ 7 000 dolar civarındadır; böylesine bir ağır yükümlülük. Ülkemizin bulunduğu şu ekonomik sıkıntı içerisinde yeni fakülteler açarak, devlete, tekrar, yeni bir yük getirmek oldukça sıkıntılı olmaktadır.

Bunun yanında, yeni fakülte açarken dikkat edilmesi gereken önemli konular şunlardır: Acaba, öğretim üyesi sayımız yeterli midir? Ayrıca, ülkemizdeki hekim sayısı ve hekimlerin dağılımı ne orandadır? Bunun yanında, araç gereç ve donanım açısından baktığınız zaman, diş hekimliği fakültelerinin açılması gerçekten sıkıntı doğurmaktadır. Bütün bunlara baktığımızda, elimizdeki veriler dikkate alındığında, yeni bir fakülte açmanın sıkıntılar doğuracağı bir gerçektir. Ancak, burada, diş hekimliği fakültesi açılmasını, sadece geçmiş hükümetlerin popülist yaklaşımlarına yükleyemeyiz. Bununla beraber, üniversitelerimizin senatolarında aldığı kararlar, bir de Yükseköğretim Kurulumuzun aldığı kararlar da önemlidir; çünkü, o kararlar alındıktan sonra ancak üniversitelerde hükümetler diş hekimliği fakültelerinin yenisini açma ihtiyacı duymaktadırlar.

Bunların dışında, Avrupa Birliği ülkelerinin normlarına baktığımız zaman, ülkemizde gayri safî millî hâsıla içinde sağlığa ayrılan payın ve diş hekimine insanlarımızın başvuru oranının düşük olduğunu görmekteyiz. Bugün ülkemizde diş hekimine başvuran insanlarımızın oranı yüzde 40 civarındadır; yani, halkımızın yüzde 60'ı hekime gitmemekte ve ağız ve diş sağlığı hizmetini alamamaktadır.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Gülyurt, tamamlayın efendim.

Buyurun.

MUZAFFER GÜLYURT (Devamla) - Tamamlıyorum Sayın Başkanım.

Bu açıdan düzenlemeler yapılmalı ve yeni diş hekimliği fakülteleri açarak, istihdam edemediğimiz diş hekimi sayısının artırılmaması gerekmektedir. Bu açıdan, Sağlık Bakanlığımızın yapmış olduğu çalışmalar takdire şayandır.

Son olarak, diş hekimi olmayan ilçelerimize 160 adet diş hekimi kadrosu verilerek ataması yapılacaktır. Ancak, bunun da yeterli olmadığını, diş hekimi olmayan daha 100'ün üzerinde ilçemizin bulunduğunu ve birçok ilçemizde de 1'den fazla diş hekiminin olmadığını dikkate alırsak, Sağlık Bakanlığımızın ve diğer bakanlıklarımızın da, bu konu üzerinde biraz daha gayret göstermelerini ve istihdamı sağlayıcı tedbirler alınması gerektiğini vurgulamak istiyorum.

Cümlelerimi şu noktayı vurgulayarak tamamlamak istiyorum: Bugün, ülkemizde, diş hekimliği hizmeti, üniversitelerimizde, devlet hastanelerimizde ve Sosyal Sigortalar Kurumu hastanelerimizde, ayrıca, diğer sağlık kuruluşlarımızda verilmektedir. Ancak, ağız ve diş sağlığı, en fazla, yüzde 80 oranında, özel sağlık kuruluşları tarafından verilmektedir.

Bu nedenle, Sağlık Bakanlığımız ve Maliye Bakanlığımız, hastaların özel sağlık kuruluşlarına sevkini ve oradan sağlık hizmeti alımını kolaylaştırmak için çeşitli yöntemler, çeşitli tedbirler almışlardır; ancak, burada, muayenehane hekimlerinden de bu tür hizmetlerin alınmasının gerekli olduğunu, bunun hem hastalarımız için hem de meslektaşlarımız için önem arz ettiğini burada ifade etmek istiyorum.

Bu vesileyle, sözlerimi bitiriyor, bilimsel diş hekimliğimizin 95 inci kuruluş yıldönümünün memleketimize, ulusumuzu ve meslektaşlarımıza hayırlı olmasını diliyor, hepinizi saygıyla selamlıyorum. (Alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyoruz Sayın Gülyurt.

Sayın milletvekilleri, saat 18.00'de toplanmak üzere, birleşime ara veriyorum.

 

Kapanma Saati : 16.28

 


İKİNCİ OTURUM

Açılma Saati: 18.00

BAŞKAN: Başkanvekili İsmail ALPTEKİN

KÂTİP ÜYELER: Enver YILMAZ (Ordu), Yaşar TÜZÜN (Bilecik)

BAŞKAN - Türkiye Büyük Millet Meclisinin 20 nci Birleşiminin İkinci Oturumunu açıyorum.

Görüşmelere kaldığımız yerden devam ediyoruz.

Gündemdışı konuşmalar tamamlanmış olup, Başkanlığın Genel Kurula diğer sunuşları vardır.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığının bir tezkeresi vardır; okutuyorum:

III. - BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI (Devam)

B) TEZKELER VE ÖNERGELER

1. - İtalya Milletvekilleri Meclisi Dışişleri Komisyonu Başkanlığındaki heyetin, Türkiye Büyük Millet Meclisinin konuğu olarak resmî temaslarda bulunmak üzere ülkemizi ziyaretinin uygun bulunduğuna ilişkin Başkanlık tezkeresi (3/399)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kuruluna

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlık Divanının 10 Ekim 2003 tarih ve 19 sayılı Kararıyla, İtalya Milletvekilleri Meclisi Dışişleri Komisyonu Başkanlığındaki heyetin, Türkiye Büyük Millet Meclisinin konuğu olarak resmî temaslarda bulunmak üzere ülkemizi ziyareti uygun bulunmuştur.

Türkiye Büyük Millet Meclisinin Dış İlişkilerinin Düzenlenmesi Hakkındaki 3620 sayılı Kanunun 7 nci maddesi gereğince Genel Kurulun bilgisine sunulur.

 

Bülent Arınç

 

Türkiye Büyük Millet Meclisi

 

Başkanı

BAŞKAN - Bilgilerinize sunulmuştur.

2 adet Meclis araştırması önergesi vardır; birincisini okutuyorum:

C) Gensoru, Genel Görüşme, Meclİs SoruşturmasI ve Meclİs AraştIrmasI Önergelerİ

1. - Trabzon Milletvekili Asım Aykan ve 20 milletvekilinin, mülkî amirlerin aslî görevlerine yeterli zaman ayıramamalarının nedenlerinin araştırılarak, alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/142)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Anayasanın 98 inci İçtüzüğün 104 ve 105 inci maddeleri uyarınca, ülkemizde görev yapan mülkî amirlerinin günlük çalışma saatlerinin büyük bir kısmı kutlamalar, törenler, kabuller ve buna benzer aktivitelerle geçmekte olup; aslî görevlerine yeterli zaman ayıramamaktadırlar; bu konuyla alakalı bir Meclis araştırması açılmasını arz ve talep ediyoruz.

Gereğini saygılarımızla arz ederiz. 28.5.2003

1- Asım Aykan

(Trabzon)

2- Aziz Akgül

(Diyarbakır)

3- Fuat Geçen

(Hatay)

4- Osman Akman

(Antalya)

5- Veli Kaya

(Kilis)

6- Mustafa Ünaldı

(Konya)

7- Osman Nuri Filiz

(Denizli)

8- Mehmet Sekmen

(İstanbul)

9- Mehmet Çerçi

(Manisa)

10- Cevdet Erdöl

(Trabzon)

11- Şevket Orhan

(Bursa)

12- Ali Osman Başkurt

(Malatya)

13- Zülfükar İzol

(Şanlıurfa)

14- Mehmet Zekai Özcan

(Ankara)

15- Mustafa Demir

(Samsun)

16- Zeki Karabayır

(Kars)

17- İbrahim Hakkı Aşkar

(Afyon)

18- Maliki Ejder Arvas

(Van)

19- Hikmet Özdemir

(Çankırı)

20- Süleyman Gündüz

(Sakarya)

21- Cüneyt Karabıyık

(Van)

Gerekçe:

Ülkemizde görev yapan mülkî idare amirlerinin günlük çalışma saatlerinin büyük bir kısmı kutlamalar, törenler, kabuller ve buna benzer aktivitelerle geçmekte olup, aslî görevlerine yeterli zaman ayıramamaktadırlar.

Yaptığımız araştırma sonunda, kutlanan veya değişik etkinlikler düzenlenen 40 civarında hafta, 40'tan fazla evrensel veya ulusal gün, 20 kadar da mahallî gün tespit edilmiştir. Bu sayıların azalmadığı, özellikle mahallî idareler, kasaba ve ilçe belediyelerince düzenlenen etkinliklerin artmakta olduğu gözlemlenmektedir. Her yıl yeni bir etkinlik veya festival ihdası ve bunu gelenekselleştirme iddiası yaygındır.

Ayrıca; bir yıl içinde 10 devlet büyüğü karşılayıp, varsa programlarının bir kısmına katıldıktan sonra uğurladıklarını,

10 kez sergi açılışı veya özel sektörün önemli bazı tesislerinin temel atma ya da hizmete açılış törenine katıldıklarını,

Yine 10 kez toplu sünnet, nikâh, hayır yemeği ve bazı kampanyaların başlatılması törenlerine katıldıklarını gözönüne aldığımızda;

Konunun daha net bir yaklaşımla değerlendirilmesi açısından, bir mülkî amirin en az 80 etkinliğe katılmış olduğunu ele aldığımızda; her etkinliğe katılma süresini en az 3 saat olarak alırsak 80x3=240 saat karşımıza çıkar. Bu da 240/8=30 işgününe tekabül etmektedir.

Devletin aslî görevleriyle (emniyet-asayiş, planlı kalkınma, kamu sağlığı...) pek de yakın ilgisi bulunmayan etkinliklerde, iyimser hesaplamalarla 240 saati harcanan, il düzeyinde devlet ve hükümetin temsilcisi valiyle birlikte en az 10 daire veya kurum amiri, yardımcısı veya şube müdürü törenlere katılmaktadır. Törenin özelliğine göre bu sayı 40'a kadar çıkmaktadır. Asgarî sayı esas alınsa bile (10 müdür+10 yardımcısı veya şube müdürü) 20x240=4 800 saatlik bir mesai kaybının söz konusu olduğu görülmektedir.

İl yönetim kadrosu ve kamu çalışanlarını, en üst düzeyde valinin bulunduğu bir piramit gibi düşündüğümüzde alt derecelere inildiğinde, personel sayısı ve mesai kaybı hesaplamaları giderek zorlaşmakta, hatta imkânsızlaşmaktadır.

Bu sayılara adlî ve askerî erkân, güvenlik güçleri (polis ve jandarma) mahallî idarecilerin yönetici ve çalışanları dahil değildir.

Bu kayıplara ek olarak meydana gelebilecek yorgunluklar nedeniyle, hayatî konulara konsantrasyon gecikmeleri vb. de değerlendirildiğinde,

Sonuç olarak; valilerimizin çalışmalarında verimliliği artırmak, ildeki yönetici ve diğer çalışanların ülkeye pek fazla katkı sağlayamayan zaman kayıplarını önlemek üzere, baştan beri irdelemeye çalıştığımız tören ve benzeri etkinliklerin bilimsel metotlarla incelenmesi ve gözden geçirilmesi gerekmektedir. Kalkınmamızın önündeki en önemli engel olan "terör" önemli ölçüde geriletilmiş iken, tatil, tören gibi üretken olmayan işler yerine, çalışıp üretmek zamanının geldiği düşüncesindeyiz.

BAŞKAN - Bilgilerinize sunulmuştur.

Önerge, gündemde yerini alacak ve Meclis araştırması açılıp açılmaması konusundaki öngörüşme, sırası geldiğinde yapılacaktır.

Şimdi, ikinci önergeyi okutuyorum:

2. - Bursa Milletvekili Zafer Hıdıroğlu ve 26 milletvekilinin, bedelsiz tahsis edilen kamuya ait gayrimenkullerin tespiti, tahsis şartları ve tahsis amaçlarına uygun kullanılıp kullanılmadığının araştırılarak, alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/143)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Kamu kurum ve kuruluşları tarafından genel bütçeli veya katma bütçeli kuruluşlara, vakıflara veya derneklere son on yılda tahsis olunan kamu arazilerinin; tahsis şartları, tahsis amaçları ve tahsis amaçlarına uygun kullanılıp kullanılmadığı ülkemizde bir muammadır. Birçok kurum ve kuruluşun, bu arazileri amaçları doğrultusunda kullanmadığı duyumları alınmaktadır. Bu arazilerin hemen hemen hepsinin ekonomik değerinin yüksek olduğu gerçeğinden hareketle; son on yılda tahsis edilen kamu taşınmazlarının tespiti, ilgili yerlerin tahsis şartları, tahsis amaçları ve tahsis amacına uygun kullanılıp kullanılmadığının tespiti için, Anayasanın 98 inci ve Meclis İçtüzüğünün 105 inci maddesi gereğince  bir Meclis araştırması açılmasını saygılarımızla arz ve talep ederiz.

1-Zafer Hıdıroğlu

(Bursa)

2-Mehmet Emin Tutan

(Bursa)

3-Faruk Anbarcıoğlu

(Bursa)

4-Osman Seyfi

(Nevşehir)

5-Rıtvan Köybaşı

(Nevşehir)

6-Ramazan Can

(Kırıkkale)

7-Musa Sıvacıoğlu

(Kastamonu)

8-Abdullah Çalışkan

(Adana)

9-Enver Yılmaz

(Ordu)

10-Feyzi Berdibek

(Bingöl)

11-M. Necati Çetinkaya

(Elazığ)

12-Şemsettin Murat

(Elazığ)

13-Ali Osman Başkurt

(Malatya)

14-Niyazi Pakyürek

(Bursa)

15-Ahmet Faruk Ünsal

(Adıyaman)

16-Kemalettin Göktaş

(Trabzon)

17-Atilla Koç

(Aydın)

18-Mücahit Daloğlu

(Erzurum)

19-Muzaffer Baştopçu

(Kocaeli)

20-Hikmet Özdemir

(Çankırı)

21-Adem Tatlı

(Giresun)

22-Mehmet Nezir Nasıroğlu

(Batman)

23-Serpil Yıldız

(İzmir)

24-Sedat Kızılcıklı

(Bursa)

25-Burhan Kılıç

(Antalya)

26-Zeynep Karahan Uslu

(İstanbul)

27-Mustafa Zeydan

(Hakkâri)

Gerekçe:

Bazı kamu kurum ve kuruluşlarına, vakıflara, derneklere tahsis edilen kamu arazilerinin, ekonomik değeri yüksek yerlerdir. Tahsis yapılan kurumların birçoğunda gayrimenkul uzmanı olmadığı için bu araziler verimli kullanılmamaktadır.

Tahsis edilen birçok gayrimenkul, tahsis amaçları doğrultusunda kullanılmamaktadır. Örneğin; kampus alanı olarak tahsis edilen bir arazi, villa yapılarak kullanıldığı yolunda duyumlar alınmaktadır. Bu bağlamda; genel bütçe veya katma bütçeli kurumlara tahsis edilen kamu taşınmazlarının amacına uygun kullanılıp kullanılmadığının araştırılması;

Tahsis edilen kamu taşınmazlarının tahsisinde kamu yararı gözetilip gözetilmediğinin araştırılması;

Emlak Bankasının tasfiyesi sürecinde ve daha önce Emlak Bankasına ait gayrimenkullerin, kimlere, hangi amaçla tahsis edildiğinin araştırılması;

Kamunun elinde bugün 1 500 adet, yaklaşık 10 000 hektarlık kamp bulunmaktadır. Bunların ne kadarı aslî amaçları doğrultusunda kullanılmaktadır. Birçoğu, eğitim amaçlı olmasına rağmen, beş yıldızlı turizm tesislerini aratmayacak nitelikte ve bürokratların tatil kampına dönüşmüş durumdadır. Amacına uygun kullanılmayan kamuya ait kampların araştırılması;

Türkiye'de hazineye ait tüm arazilerin kontrol, denetim ve kayıtlarını Millî Emlak Genel Müdürlüğü tutmaktadır; ancak, bugün, Millî Emlak Genel Müdürlüğünün sağlıklı bir veri tabanı mevcut değildir. Kime, ne kadar, ne zaman yer tahsis edilmiş; bunu tespit edebilmek için Millî Emlak Genel Müdürlüğünün Türkiye genelinde aylarca bir çalışma yapması gerekmektedir. Bu durum, birçok kurum ve kuruluşun, kendisine tahsis edilen arazileri başka amaçlarla kullanması için bir fırsat oluşturduğu kanaatini uyandırmaktadır. Dahası, birçok kuruma tahsis edilen kamu arazileriyle ilgili tapu kayıtlarında gerekli düzenlemeler yapılmamıştır. En basitinden, TBMM diye bir kurum tapu kayıtlarında görünmemektedir. Bu, devlet ciddiyetiyle bağdaşmamaktadır. Bu durumda olan kamu arazileri de  tespit edilerek gerekli düzenlemelerin yapılmasını sağlayarak, sağlıklı bir veri tabanı oluşturulmalıdır.

BAŞKAN -  Bilgilerinize sunulmuştur.

Önerge, gündemde yerine alacak ve Meclis araştırması açılıp açılmaması konusundaki öngörüşme, sırası geldiğinde yapılacaktır.

Komisyondan istifa önergesi vardır; okutuyorum: 

B) TEZKELER VE ÖNERGELER (Devam)

2. - İzmir Milletvekili Nükhet Hotar Göksel'in Avrupa Birliği Uyum Komisyonu üyeliğinden çekildiğine ilişkin önergesi (4/124)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Genel merkez çalışmalarımın yoğunluğu nedeniyle üyesi ve Başkanvekili olduğum Avrupa Birliği Uyum Komisyonundan istifa ediyorum.

Gereğinin yapılmasını saygılarımla arz ederim. 18.11.2003

Nükhet Hotar Göksel

                İzmir

BAŞKAN - Bilgilerinize sunulmuştur.

Gündemin "Seçim" kısmına geçiyoruz.

IV. - SEÇİMLER

A) Komİsyonlarda AçIk Bulunan Üyelİklere Seçİm

1. - Avrupa Birliği Uyum Komisyonunda açık bulunan üyeliğe seçim

BAŞKAN - Avrupa Birliği Uyum Komisyonunda boşalan ve Adalet ve Kalkınma Partisi Grubuna düşen 1 üyelik için Batman Milletvekili Afif Demirkıran aday gösterilmiştir.

Oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Hayırlı olsun.

Sayın milletvekilleri, alınan karar gereğince, sözlü soruları görüşmüyor ve gündemin "Kanun Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler" kısmına geçiyoruz.

V. - KANUN TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN

GELEN DİĞER İŞLER

1. - Adlî Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Bölge Adliye Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yetkileri Hakkında Kanun Tasarısı ve Adalet Komisyonu Raporu (1/521) (S. Sayısı: 146)

2. - Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Tasarısı ve Adalet Komisyonu Raporu (1/523) (S. Sayısı: 152)

BAŞKAN- Adlî Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Bölge Adliye Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yetkileri Hakkında Kanun Tasarısı ile Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Tasarısının geri alınan maddeleriyle ilgili komisyon raporları henüz gelmediğinden, tasarıların görüşmelerini erteliyoruz.

Karayolları Genel Müdürlüğünce Yapılacak Bölünmüş Yol İnşasında Uygulanacak Usul ve Esaslar Hakkında Kanun Tasarısı ve Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonu raporunun müzakeresine kaldığımız yerden devam ediyoruz.

3. - Karayolları Genel Müdürlüğünce Yapılacak Bölünmüş Yol İnşasında Uygulanacak Usul ve Esaslar Hakkında Kanun Tasarısı ve Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonu Raporu (1/687) (S. Sayısı: 276) (x)

BAŞKAN - Komisyon?.. Hazır.

Hükümet?.. Hazır.

Tasarının 1 inci maddesi üzerinde, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına yapılan konuşma tamamlanmıştı.

                                                

(x) 276 S. Sayılı Basmayazı 13.11.2003 tarihli 18 inci Birleşim Tutanağına eklidir.

Şimdi, söz sırası, Adalet ve Kalkınma Partisindedir.

Konuşma isteği?.. Yok.

1 inci madde üzerindeki görüşmeler tamamlanmıştır.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.

2 nci maddeyi okutuyorum:

Tanımlar

MADDE 2. - Bu Kanunda geçen;

(a) Genel Müdürlük: Karayolları Genel Müdürlüğünü,

(b) Personel: Kamu kurum ve kuruluşlarında 657 sayılı Devlet Memurları Kanununa tâbi olarak çalışan memurlar ile 4857 sayılı İş Kanununa tâbi olarak çalışan işçileri,

(c) Kamu kurum ve kuruluşu: Genel bütçeli daireler ve katma bütçeli idareler ile bunlara bağlı döner sermayeli kuruluşları ve il özel idareleri ile belediyeleri,

(d) Bölünmüş yol: Geliş ve gidiş trafiği ayırıcı bir engel ile birbirinden ayrılmış olan ve en az iki gidiş ve iki geliş şeridi bulunan karayolunu,

İfade eder.

BAŞKAN - Madde üzerinde söz isteği?.. Yok.

2 nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.

3 üncü maddeyi okutuyorum:

Makine ve ekipman tahsisi

MADDE 3. - Bölünmüş yol yapımında Genel Müdürlükçe ihtiyaç duyulan her türlü makine ve ekipman, Genel Müdürlüğün ihtiyaç göstermesi ve Bayındırlık ve İskân Bakanlığının yazılı talebi üzerine kamu kurum ve kuruluşlarınca bedelsiz olarak Genel Müdürlük emrine geçici olarak tahsis edilir.

Makine ve ekipmanların hangi kamu kurum ve kuruluşlarından ne miktarda temin edileceği, ne kadar süre ile tahsislerinin sağlanacağı ve tahsis süresinin sonunda geri verilmesi ile ilgili usul ve esaslar, bölünmüş yolun yapılacağı illerin valilerinin koordinasyonunda ilgili kurum ve kuruluşlarla yapılacak protokoller ile düzenlenir.

Kamu kurum ve kuruluşları tarafından Genel Müdürlük emrine geçici olarak tahsis edilen makine ve ekipmanlar, Genel Müdürlüğe ait işyerlerine intikal ettiği tarihten itibaren Genel Müdürlüğün araçları gibi değerlendirilir, geçici olarak Genel Müdürlük kayıtlarına alınır ve bunların her türlü ikmal, bakım ve onarımları, Genel Müdürlük tarafından yapılır veya yaptırılır. Ancak, ihtiyaç duyulan hallerde, bunların akaryakıt, yedek parça ve diğer malzeme ihtiyaçları ile tamir ve bakımları, Genel Müdürlükten herhangi bir bedel alınmaksızın il özel idareleri tarafından karşılanabilir ve bu hususlarda ilgili kamu kurum ve kuruluşlarının mevcut stoklarından ve  imkânlarından da bedelsiz olarak faydalanılabilir.

BAŞKAN - Madde üzerinde, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına, Tunceli Milletvekili Sayın Hasan Güyüldar; buyurun.

Süreniz 10 dakika.

CHP GRUBU ADINA HASAN GÜYÜLDAR (Tunceli) - Sayın Başkan, Yüce Parlamentonun değerli milletvekilleri; Karayolları Genel Müdürlüğünce Yapılacak Bölünmüş Yol İnşasında Uygulanacak Usul ve Esaslar Hakkında Kanun Tasarısının "Makine ve ekipman tahsisi" başlıklı 3 üncü maddesi üzerinde, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına söz almış bulunuyorum; konuşmama başlarken, Yüce Heyetinize saygılar sunuyorum.

Bu madde kapsamına giren her türlü makine ve ekipmanların, Karayolları Genel Müdürlüğünce ihtiyaç gösterilmesi halinde, kumu kurum ve kuruluşlarınca, bedelsiz olarak, Genel Müdürlük emrine geçici olarak tahsis edilmesi uygulaması, 1978 yılında, Cumhuriyet Halk Partisi Hükümeti döneminde Köyişleri Bakanlığı yapan Sayın Ali Topuz tarafından da uygulamaya konulmuştu. "Köylüye Ulaşım Projesi" ismi altında yapılan ve köylerimize büyük hizmetler götüren bu çalışmalardan, başarılı sonuçlar alınmıştır.

Bugün, ülkemizde, karayolu altyapısı yetersiz olmasına rağmen, ekseriyetle, insan ve mal nakli karayoluyla gerçekleştirilmektedir. Yetersiz olan karayolunun bu yükü taşıması elbette mümkün değildir. Trafik kazalarından dolayı yollarda meydana gelen mal ve can kaybı, ülkemizin en büyük afeti sayılmaktadır.

Ulaşımda güven ve sürat esastır. Ekonomiye ivme kazandırmak açısından, can ve mal emniyeti bakımından, şu anda görüşmekte olduğumuz bölünmüş yol uygulaması ülkemizin yararına olduğundan, Cumhuriyet Halk Partisi olarak, yapıcı muhalefet anlayışını sergileyerek bu uygulamayı destekliyoruz.

Karayolları Genel Müdürlüğü ile kamu kurumları arasında koordinasyon sağlanarak, zarurî olan bu tür hizmetlerin yerine gelmesini, kaynak tasarrufu ve kamu yararı açısından yararlı görüyoruz; ancak, bu çalışmalardan yarar sağlarken, icraatı gerçekleştiren personelin -azimli çalışmalarına hakkaniyet esas alınarak- ücretlerine eködeme yapılması ihmal edilmemelidir. Bilhassa Karayolları Genel Müdürlüğünde 657 sayılı Yasa kapsamında çalışan memura, arazide çalışan personele yönelik, bu konuda CHP'nin verdiği eködemeye ilişkin önergenin kabulüyle, bu mağduriyetin giderileceğine inanıyoruz.

Ülkemizin topografik yapısının dağlık ve engebeli olması nedeniyle, köylerdeki ulaşım yollarının yetersiz olmasından, köy yollarının yağmurlu havalarda çamurdan kullanılmaz hale gelmesinden, vatandaşlarımız sıkıntılar yaşamaktadırlar. Dolayısıyla, Köy Hizmetlerinden makine ve ekipman tahsis edilirken, köylerimizin bu durumunu gözden kaçırmamak gerekir.

Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; Bayındırlık ve İskân Bakanı Sayın Zeki Ergezen, bir komisyon toplantısında "çalışmakta olduğumuz duble yol çalışmalarını denetleyiniz ve acil yapılması gereken işleri bize iletiniz" demişti. Ben de, bu Meclis tatilinde, ilim olan Tunceli'ye karayoluyla hareket ederken, Kırıkkale'den başlamak üzere Bingöl yol ayrımına kadar bu duble yol çalışmalarını izledim. Özverili ekiplerle çalışmaları başarılı buldum. Başta Sayın Zeki Ergezen olmak üzere, bu çalışmalara emeği geçen tüm ekiplere, işçilere huzurlarınızda teşekkür ediyorum. Ancak, Bingöl yol ayrımından sonra, Tunceli'ye geçiş yaptığımda, bu çalışmalar kesildi. Sayın Bakanın bilgisi dahilinde olan Kovancılar-Erzincan karayolu, güneyi kuzeye bağlayan, Erzurum'a bağlayan önemli, fakat, yol standartlarına uymayan bir yol olup, 2004 yılı programında bu yolun duble yol programına alınmasını istirham ediyoruz.

Her yönüyle faydalı olacağına inandığımız duble yol çalışması yapılırken, bunun yanında, tek şeritli yollar ve diğer hizmetlerin bir kenara terk edildiği hassasiyetini taşıyoruz. Örneklersek, devlet hizmetlerinden mahrum kalmış Tunceli'de tüm yollar bakımsız ve kullanılamaz durumdadır. 2003 yılı içinde, 7 ilçesiyle, beraber bu yollarda sadece yama yapılarak hizmet verilmiştir. Yapılan bu hizmetin, bir yağmurda, elbette ki, eski durumuna gelmesi mümkündür.

Her zaman duyarlılığını, hassasiyetini koruyan Sayın Bakanın 2004 yılı içinde özellikle programına alacağına inandığım sorunları aşağıda sıralıyorum:

Erzincan ayrımı Nazımiye yolunda ölümcül kazalar olmaktadır. Bu yolun genişletilerek normal yol standardına kavuşmasına ihtiyaç vardır. Trilyonlarla değil, 152 milyar keşifli Nazımiye Dallıbahçe yolu -tüm uğraşılarıma rağmen ben bu parayı çıkaramadım-  dolayısıyla, 10 köyle Nazımiye'ye bağlı olan Dallıbahçeliler büyük bir sıkıntı yaşamakta olup kaderleriyle baş başa kalmışlardır. Bu insanlarımız, kışın, bu yol sorunundan dolayı, hastalarını, sırtıyla, kızaklarla ilçeye yetiştirmeye çalışmaktadırlar.

Sayın milletvekilleri, inanın, ülkemizin en mağdur kalmış ilçesi Nazımiye'dir. Bu çağda bile Nazımiye'de su sorunu yaşanmaktadır. Beşer için su, bir nimettir. Hayat suyla başlar. Ben, bu acil sorunu ilgililere taşımama rağmen, bir netice alamadım. Belediyemizin sıkıntılı çalışmalarıyla, bu suyun, şebekenin bir kısmı yapılmış, ödenek yetersizliğinden dolayı, maalesef, yarım kalmıştır ve kurda kuşa terk edilmek üzeredir. Beşer için aziz bir nimet olan bu su sorununu Sayın Bakanımın vicdanına bırakıyorum.

Bir başka sorun da şudur: Mazgirt İlçesi Darıkent yolu yıllardan beri kullanılamaz durumda beklemektedir. Kısa bir çalışmayla, Mazgirt, köyleriyle, beldeleriyle bu eziyetten kurtarılmayı beklemektedir. Sayın Bakanımızın "acil sorunları bana iletiniz" önerisiyle, ben, Bayındırlık Komisyonu üyesi olarak, maliyeti yüksek olmayan bu sorunları kendilerine arz ediyorum.

Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; konuşmamı tamamlamadan evvel, hayatî önem taşıyan bir konuyu, madde dışında da olsa, affınızı dileyerek, kısaca Yüce Heyetinize sunmak istiyorum.

Sayın milletvekili arkadaşlarıma, Sayın AK Parti Grup Başkanvekillerine özellikle seslenmek istiyorum. Bu arada bir trafik kazası geçiren Sayın Kapusuz'a acil şifalar diliyorum, kısa bir zamanda aramızda görmeyi temenni ediyorum.

Bir il var ki, bu ilin,  Devlet İstatistik Enstitüsü verilerine göre, Türkiye içindeki üretim payı rakamlarla şöyledir: Tarımda binde 21, sanayide onbinde 1, madencilikte 0, imalat sanayiinde 0, ticarette onbinde 2, serbest meslekte onbinde 1, banka hizmetlerinde onbinde 1, ithalat vergisi onbinde 1, hayvancılık ve çiftçilikte binde 20. Bu ilde, köyler boşaltılmış; yirmi yıldan beri, ne devlet ne de özel sektör bir yatırım yapmıştır. Hayvancılığı, tarımı çökmüş, nüfusun yüzde 55'i göç etmiş, şu anda geriye kalanlar da bunalımlar içinde olup, işsizlikten kahve köşelerinde sürünen genciyle yaşlısıyla, ticarete küsmüş esnafıyla, 16 aydır maaş alamayan elemanlarıyla Mazgirt İlçesi Belediyesi ve perişan olan diğer belediyeleriyle bu il, Tunceli İlidir; ama, bugün, teşvik kapsamı dışında bırakılarak, gelişmiş ve kalkınmış iller arasına konulmuştur.

On yıllarca OHAL kapsamında kalmış iller arasında en çok Tunceli mağdur olmuştur. Tunceli İli dışındaki diğer iller bu kapsama haklı olarak alınmıştır; ancak, Tunceli'nin bu teşvik kapsamına alınmama hesabını anlamış değilim...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

HASAN GÜYÜLDAR (Devamla) - Hemen bitiriyorum efendim.

BAŞKAN - Buyurun, sözlerinizi tamamlayın efendim.

HASAN GÜYÜLDAR (Devamla) - Çünkü, Tunceli'nin şu anki durumuyla kalkınmış iller arasına girebilmesi için bir mucize olması gerekiyor. Ne eskiden ne de şimdi, üretime dayalı, yeni hiçbir yatırım olmamıştır ve işsizlik de artarak devam etmektedir. Anladığımız kadarıyla, Tunceli'de yapılan Özlüçayır Barajı ve kamu görevlilerine, özellikle asker ve polis görevlilerine haklı olarak verilen yüksek ücretler Tunceli'nin gelişmişlik hesaplarına, göstergelerine dahil ediliyorsa, bu yapılan büyük bir hatadır ve aynı zamanda çok büyük bir haksızlıktır.

Devlet İstatistik Enstitüsünün yapmış olduğu teknik hesapların yanlış olduğuyla ilgili bir iddiamız yoktur; ama, Allah da bilir, kul da bilir ki, bu hesaplar, Tunceli'nin kalkınmışlık düzeyini yansıtmamaktadır. Bu olumsuzluk vatandaşa yansımaktadır. Dolayısıyla, vatandaş, esnaf, haklı olarak, bu adaletsizliğin giderilmesi için bizden çözüm istiyor. Ayrıca, Tunceli'de fert başına düşen 1 584 doların yüzde 51'i, yani, yarısı, kamu görevlilerinin ücretleridir. Bunun Tunceli'nin kalkınma ölçüsüne yansıtılması, kabul edilemez.

Değerli arkadaşlarım, Devlet İstatistik Enstitüsünün, bu baraj ödeneklerini ve kamu görevlileri ücretlerini dikkate alarak Tunceli için hesapladığı kişi başına düşen gelir tutarı haksızlıktır. Bu adaletsiz hesaptan ve göç nedeniyle düşen nüfustan kaynaklanan bu mağduriyetin acilen giderilmesini bekliyoruz. Aksi halde, hayatın tamamıyla durmuş olduğu Tunceli'de geriye kalan yüzde 45 nüfusun da göç edeceği endişesini yaşıyoruz.

Hoşgörü duygularını pekiştiren, küskünleri barıştıran mübarek ramazan bayramına gireceğimiz bugünlerde, Yüce Parlamentonun ve özellikle AK Parti Grup Başkanvekillerinin, Tunceli'nin bu hayatî durumuyla ilgilenmelerini ve konunun en kısa zamanda Sayın Başbakanımıza da iletilmesini istirham ediyorum.

Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; ülkemize yararlı bulduğumuz duble yol uygulamasına, CHP olarak, bu maddeye olumlu oyla destek vereceğimizi belirterek, Yüce Heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (Alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyoruz Sayın Güyüldar.

Sayın milletvekilleri, 3 üncü madde üzerindeki görüşmeler tamamlanmıştır.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... 3 üncü madde kabul edilmiştir.

4 üncü maddeyi okutuyorum:

Personel görevlendirilmesi

MADDE 4. - Kamu kurum ve kuruluşlarında çalışan personel, Genel Müdürlüğün ihtiyaç göstermesi ve Bayındırlık ve İskân Bakanlığının yazılı talebi üzerine, bölünmüş yol yapımı uygulama programı çerçevesinde geçici olarak Genel Müdürlük emrinde görevlendirilir.

BAŞKAN - Madde üzerinde Cumhuriyet Halk Patisi Grubu adına, Ankara Milletvekili Sayın Bayram Meral; buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)

Konuşma süreniz 10 dakika.

CHP GRUBU ADINA BAYRAM ALİ MERAL (Ankara) - Sayın Başkan, saygıdeğer milletvekilleri; görüşülmekte olan yasa tasarısının 4 üncü maddesi üzerinde Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına söz almış bulunmaktayım; Yüce Kurulu saygıyla selamlıyorum.

Sayın Başkan müsaade ederse, bir konuyu Yüce Genel Kurulun bilgisine sunduktan sonra madde üzerinde konuşmak istiyorum.

Bildiğiniz gibi, 22.7.2003 tarihinde Türk-İş ile hükümetimiz, kamu toplusözleşmelerini imzaladı. O protokol metninde iki önemli madde geçirildi. Bunlardan birisi, istekdışı emekli yapılmayacağına dairdir; çünkü, mezarda emekliliğe hep birlikte karşı çıkmıştık; ama, ne yazık ki, hükümetimiz, altına imza attığı protokole uymadı, binlerce çalışanı resen emekli yapıyor; bunun durdurulmasını istiyoruz. İkincisi, yine, emekliliğini doldurmamış, özelleştirme mağdurlarının -ki, sizleri de ziyaret ediyor bu arkadaşlarımız- protokolde, en kısa süre içerisinde kamu kesimine ait işyerlerine yerleştirileceğine dair, Sayın Başbakan Yardımcımızın imzası var. Lütfen, imzanıza sahip çıkın.

Sayın Başkan, değerli arkadaşlarım; Karayolları, ülkemizin en önemli kuruluşlarındandır. Eğer Karayolları Genel Müdürlüğüne gittiyseniz, görünen yerlerde bir yazı vardır: "Gidemediğin yer senin değildir." Karayolları, böyle bir teşkilattır; ama, ne yazık ki, 1983 yılında alınan bir kararla -on yıllık ulaştırma ana planı, bir nevi özelleştirme- Karayollarında işlerin yüzde 70'i özel sektöre devredildi, yüzde 30'u, belki de daha azı Karayollarına kaldı.

Sayın Bakanımız, Plan ve Bütçe Komisyonundaki bir konuşmasında hiç unutamayacağım çok güzel ifadeler kullandı "şu anda yaptırdığım yolları özel sektör yüzde 100'e mal ettiyse, ben yüzde 20'ye mal ediyorum" dedi. Bu, çok önemli bir ifadedir.

Değerli arkadaşlarım, şimdi, bu maddeye göre deniliyor ki, karayollarında işler yapılırken, diğer kamu kurum ve kuruluşlarından eleman getirilir, bu yollarda çalıştırılır. Karayolları denildiği zaman akla dozer gelir, greyder gelir, yükleyici gelir, silindir gelir, konkasör gelir, asfalt ekibi gelir. Sayın Bakanım, siz, yıllarca Köy Hizmetlerinde çalıştınız, teknik vasıflı birisiniz, mühendissiniz, bir bakansınız. Bu makineler, sizin buyurduğunuz gibi, hiç eğitilmemiş, öğretilmemiş, işi bilmeyen kişilerle yürütülemez. Karayollarında deneyimli Sayın Genel Müdürünüz orada oturuyor, arkadaşlar oturuyor...

Karayollarında bir arkadaşımız, dozer operatörü olmak için, greyder operatörü olmak için, yükleyici operatörü olmak için, konkasör operatörü olmak için, o müesseselere işçi olarak giriyor, ağır makinelerde yağcı oluyor, dozerde, greyderde yedek eleman olarak çalışıyor, yetiştikten sonra o makineleri kullanmaya başlıyor; ki, makine deyip de geçmeyelim.

Şimdi, bugün, bu işleri, büyük ölçüde, Köy Hizmetlerindeki makine parkımızla yapıyoruz. Yine, Plan ve Bütçe Komisyonundaki görüşmelerde, Sayın Tarım Bakanımız dedi ki: "Köy Hizmetleri makine parkındaki 900'e yakın araç Karayollarına çalışıyor."

Saygıdeğer milletvekilleri, AK Partili sayın milletvekilleri; o bütçe görüşmelerinde, bazı milletvekilleriniz, Köy Hizmetlerinde çalışan işçileri yerden yere vurdu, işlerin eksik yapıldığından bahsetti. Demek ki, işler eksik yapılmıyor; oradaki makine parkı, alınmış, Karayollarına devredilmiş.

Şimdi, burada, Karayollarında iki tür eleman çalışıyor; bunlardan biri teknik elemanlar, diğeri işçi arkadaşlarımız. İçinizde, bu konuları çok iyi bilen arkadaşlarım vardır. Daha önce, teknik elemanlar, 4/10195 sayılı Bakanlar Kurulu Kararına göre çalışırlardı ve teknik elemanların mağduriyeti bu ölçüde değildi. Teknik eleman arkadaşlarımız, 657 sayılı Devlet Memurları Kanununa tabi olarak çalışmaya başladıktan sonra, son derece ekonomik sıkıntıya girdiler. O zaman ne oldu yetişmiş elemanlarımız; özel sektöre gitti.

Şimdi, bugün, birçok müesseseden, yine, Karayollarına eleman getirecekseniz, burada, arazi tazminatı vardır, bazı sosyal haklar vardır; bunu gözönünde tutmamız lazım ki, buradaki arkadaşlarımız gönül hoşluğuyla çalışsın Sayın Bakanım. Eğer, Karayollarının, cidden... Ki, zatıâliniz, Plan ve Bütçe Komisyonunda görüştünüz "özel sektörün yaptığı 1 000 000 000 liralık işi, ben, 200 000 000 liraya yaptırdım" dediniz.

Şimdi, burada, elimizde çok güzel imkânlar var. İşsizlik, Türkiye'de had safhada ve bugün, Karayollarına muhatap Türkiye Yol-İş Sendikasıyla yapacağınız toplusözleşmelerde veya ekprotokollerde, çok uyumlu, çok olumlu sonuçlar alacaksınız. Yeni alacağınız işçiyle, hem sendikayla uyumlu bir toplusözleşme yaparsınız -ki, bunu, Genel Müdürümüz de çok iyi bilir, Sayın Bakanım siz de bilirsiniz- hem de böylece eleman yetiştirilir.

Burada, bir konuyu, yine özellikle ifade etmek istiyorum. Bugün, otoyollar yapıldı...

Değerli arkadaşlarım, bir konuyu yanlış anlamayın; her zaman söylüyorum, diyorum ki, devletine vergisini veren, çalıştırdığı işçisinin hakkını veren özel sektör temsilcisi bu ülkeye bir çivi çakıyorsa, ona saygım vardır, ona hürmetim vardır, yanlış anlaşılmasın; ama, Sayın Bakanımızın söylediği duruma gelecek olursak: Eğer, Karayollarına yeni eleman alınacaksa, oluşturacağımız makine parkının daha sağlıklı kullanılması için, verimli kullanılması için, elden çabuk çıkmaması için, bir noktada da, orada eleman yetiştirmiş oluruz.

Şunu bilesiniz ki, Karayollarının yaptığı iş ile -yine yanlış anlamayın- özel sektörün yaptığı işin arasında büyük fark vardır. Hiç, otoyol yapılır, hizmete açılır da, on gün sonra, onbeş gün sonra yama yapılır mı?! Herhalde, bunu siz de görüyorsunuz geçerken. Bunları gördük değerli arkadaşlarım. İşte, Karayollarının yapacağı, yani Karayolları işçisinin, Karayolları mühendisinin yapacağı iş ile diğer taraftaki işin farkı bu kadar.

Sayın Bakanım, siz, yıllarca Köy Hizmetlerinde çalıştınız; teknik personelin sıkıntılarını, çalışan işçilerin sorunlarını çok iyi bilen bir Bakansınız, bu işe de el attınız. Elbette ki, ülkemizde -maazallah, İtalya'da bir sorun oldu da 17 asker öldü, adamlar yas tuttu- trafik kazalarında binlerce gencimiz, binlerce insanımız Hakkın rahmetine kavuştuğu gibi, yüzbinlerce yaralımız olmakta ve maddî yönden de ölçülemeyecek değerde makine parkımız ve alet edevatımız heba olmaktadır.

Değerli arkadaşlarım, bu yolların yapılmasını biz de takdirle karşılıyoruz; çünkü, otuz yıla yakın, Karayollarının içinde yetişmiş bir insanım, Karayollarını çok iyi bilen bir insanım. Karayollarında, çok vasıflı, çok yetişmiş teknik eleman vardı, çok vasıflı, çok yetişmiş işçi vardı; ama, ne yazık ki, bunu bitirdik değerli arkadaşlarım. Ben, Sayın Bakanımdan özellikle şunu istiyorum: O Karayollarını, eski Karayolları yapın, o dozerlerin dumanlarını seyredelim, o dozerlerin tozunu seyredelim, o mühendislerin çizmeli, miğferli gezmelerini seyredelim, o işçilerin tozlu yüzünü seyredelim ve sizi takdir edelim Sayın Bakanım; bunu bekliyoruz sizden.

Hepinize saygılar sunuyorum. (Alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyoruz Sayın Meral.

Madde üzerinde, AK Parti Grubu adına, Denizli Milletvekili Sayın Ümmet Kandoğan; buyurun. (AK Parti sıralarından alkışlar)

Süreniz 10 dakika Sayın Kandoğan.

AK PARTİ GRUBU ADINA ÜMMET KANDOĞAN (Denizli) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan Karayolları Genel Müdürlüğünce Yapılacak Bölünmüş Yol İnşasında Uygulanacak Usul ve Esaslar Hakkında Kanun Tasarısının 4 üncü maddesi üzerinde AK Parti Grubu adına görüşlerimi açıklamak için huzurlarınızdayım; bu vesileyle sizleri saygı ve sevgiyle selamlıyorum.

Benden önce konuşan değerli milletvekili, karayollarının eski şaşaalı günlerine dönmesi için Sayın Bakanımızdan bir istirhamda bulundular; ama, 2003 yılında yapılan ve cumhuriyet tarihinde bir rekor olan 1 600 kilometrelik duble yol, Karayollarımızın, eğer iyi idare edilirse, iyi yönetilirse, iyi imkânlar kendilerine sunulursa ne kadar büyük hizmetler yapabileceğinin, ne kadar başarılı çalışmalar yapabileceğinin bir işaretidir. Ben, öncelikle, sayın hükümetimize ve Sayın Bakanımıza, göstermiş oldukları bu olağanüstü gayret ve çalışmalardan dolayı, şükranlarımı sunarak sözlerime başlamak istiyorum.

Ben, yirmiüç yıl, mülkî idare amiri olarak, Türkiye'nin değişik yörelerinde görev yaptım. Bu acı hep içimdeydi. Yıllardan beri hep bunun özlemini çekiyordum. Karayolları, Köy Hizmetleri, Orman Genel Müdürlüğü, Devlet Su İşlerinin bütün araç ve gereçleri sadece kendilerine ait olan yollarda ve görev alanlarında çalışır, onun dışında hiçbir görev alanında herhangi bir yolda çalışmazdı. Karayollarının işi bitmişse, Köy Hizmetlerinin acil ihtiyaçları için o araçları oraya sevk edemezdiniz. Ben, yirmiüç yıl bunun acısını yaşadım. Köy Hizmetleriyle, Karayollarıyla, orman teşkilatıyla, Devlet Su İşleriyle iç içe, omuz omuza görev yapan birisi olarak, bugün gelinmiş olan bu noktadan ve bu tasarının Parlamentodan çıkarılmasında, bir milletvekili olarak bu Yüce Parlamentoda bulunmaktan da son derece büyük bir onur duymaktayım.

Cumhuriyet tarihi boyunca yapılan duble yol uzunluğu 3 859 kilometredir. 2003 yılında yapılan duble yol uzunluğu ise 1 600 kilometredir. Acil eylem planımızda yer alan, seçim öncesinde de en iddialı konular arasında gördüğümüz ve seçim öncesi bütün açıkoturumlarda, bütün mitinglerde bunun nasıl yapılacağını anlatmakla geçirdiğimiz bu önemli uygulamanın hayata geçirilemeyeceği, başarılı olunamayacağı şeklinde çok çeşitli görüşler, hem seçim meydanlarında hem de bu kürsüde dile getirildi; ama, bugün, görüyoruz ki, iktidarı ve muhalefetiyle bütün Türkiye, bu uygulamanın ne kadar yerinde olduğu noktasında hemfikirdir.

Bu uygulamanın ülkemiz için çok ucuz maliyetle neticelenmesi de, yine Bayındırlık ve İskân Bakanımızın takdir edilmesi gereken bir husustur. 1 kilometre yolun, ihaleyle, yaklaşık 1 trilyona mal olduğunu; ancak, bütün kamu araç ve gereçlerinin bir araya getirilmesiyle yapıldığı takdirde 200 milyar liraya mal olduğunu düşünecek olursak, yaptığımız hizmetlerde "kaynak nerede, bunun kaynağını nereden bulacaksınız" diye hep sordukları suallerin bir cevabı da, işte bu şekilde ortaya çıkıyor. Yapılan yaklaşık 1 600 kilometre duble yol vesilesiyle ve bu uygulamayla, devletin ne kadar büyük bir tasarruf yaptığı da, yine çok açık ve net bir şekilde ortaya çıkmaktadır. Bu uygulamayla -dikkatinizi çekmek istiyorum- yapılmaması gereken işler için 371 trilyon liralık ödenek ayrıldığını düşünecek olursak, elde edilen tasarrufun ne kadar büyük meblağlara ulaştığı da, yine açık bir şekilde ortaya çıkmaktadır.

Yine, hedeflediğimiz 15 000 kilometre duble yol, iktidarımız döneminde gerçekleştirildiğinde, bu rakam çok daha büyük meblağlara ulaşmış şekilde karşımıza çıkacaktır. Bugüne kadar ihale edilen yolların yaklaşık 17 katrilyon liralık bir maliyeti olduğunu da düşünecek olursak, 15 000 kilometre duble yol bitirildiğinde, elde edilen tasarruflarla, diğer alanlarda, diğer sahalarda ne kadar büyük hizmetler yapılabileceği de çok açık şekilde ortaya çıkmaktadır.

Bu teşkilatlarımızda 1 000'in üzerinde ağır iş makinesi bulunmaktadır. Yine bu teşkilatlarımızda, toplam 100 000 kişi çalıştırılmaktadır. Bu kadar büyük rakamlarla, bu kadar büyük ekipmanla bu yolların çok kısa süre içerisinde yapılabileceği ispatlanmıştır.

Yine, bütün gelişmiş ülkelerde 1 000 kilometrekarelik alan içerisinde yaklaşık 4 000 kilometrelik duble yol olduğunu düşünecek olursak, Türkiye'de bunun sadece 79 kilometre olduğunu da gözönüne alacak olursak, bu hizmetin Türkiye için ne kadar lüzumlu ve acil olduğu da ortaya çıkmaktadır.

Ben, Sayın Bakanımıza ve hükümetimize, özellikle Denizli İlinde gerçekleştirmiş oldukları ve 5 Kasım tarihinde de açılışını yaptığımız 133 kilometrelik duble yol için, Denizli halkı adına şükranlarımı sunmak istiyorum. Bizler, Denizlililer olarak, yaklaşık 1 500 000 000 dolarlık ihracat yapan bir şehrin insanlarıyız. Yıllar önce ihale edilmiş, ancak, her yıl 5-10 kilometre gibi cüzî uzunluklarda yolun yapıldığı bir ilin milletvekili olarak, 1 500 000 000 dolarlık ihracatımızı, artık, bölünmüş (duble) yol üzerinden, çok daha ekonomik şartlar içerisinde yapacağımızdan dolayı da, Denizli halkı adına, büyük bir mutluluk ve onur duymaktayım.

Önümüzdeki yıllarda da aynı çalışma temposu ve heyecanıyla -Sayın Bayındırlık ve İskân Bakanımızda bu heyecan fazlasıyla mevcut; ben ona gönülden inanıyorum- inşallah, Türkiye'nin değişik yörelerinde, değişik illerinde vatandaşlarımıza sunulacak olan duble yollarla, hem ekonomik yönden son derece büyük rahatlamalar olacak hem de memleketimiz için son derece büyük bir felaket olan trafik kazalarının önlenmesinde de büyük faydalar sağlanacaktır.

Sayın milletvekilleri, Türkiye'de, her 55 dakikada 1 vatandaşımız hayatını kaybetmektedir. Bu, yaklaşık, yılda 5 000 rakamına tekabül etmektedir. Amerika'nın Irak savaşında kaybettiği asker sayısı sadece 120'dir; ama, biz Türkiye olarak, bir yılda 5 000 vatandaşımızı trafik kazalarında kaybediyoruz, yine, yaklaşık 100 000 vatandaşımız bu trafik kazalarında yaralanıyor ve milyarlarca dolarlık maddî kayıplar ortaya çıkıyor. İşte, bu duble yollarla, inşallah, bundan sonra Türkiye'deki trafik kazaları da en aza indirgenecektir; çünkü, yapılan bir araştırmaya göre, çevre ve yol faktörlerinin trafik kazalarına etkisi yaklaşık yüzde 28'dir. En azından, bu duble yollarla, bu yüzde 28 oranındaki etki azaltılarak, vatandaşımızın hayatını kaybetmesinin önüne geçme imkânı ortaya çıkacaktır.

Ben, bu duygu ve düşüncelerle, getirilen bu tasarının son derece yerinde olduğunu ve bundan sonra, bu tasarı çıkmadan önce çok zor şartlar altında, valilerimizin olağanüstü gayretleriyle bitirilen 1 600 kilometre yolun üzerine, çok kısa süre içerisinde, 15 000 kilometreye ulaşacak yolların yapılacağı inancımı bir kez daha ifade ediyor, Yüce Heyetinizi sevgi ve saygıyla selamlıyorum. (Alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Kandoğan.

Bayındırlık ve İskân Bakanımız Sayın Zeki Ergezen söz istemiştir.

Buyurun Sayın Bakan. (AK Parti sıralarından alkışlar)

BAYINDIRLIK VE İSKÂN BAKANI ZEKİ ERGEZEN (Bitlis) - Sayın Başkanım, çok muhterem milletvekili arkadaşlarım; sözlerime başlarken, önce, Cumhuriyet Halk Partili milletvekillerine ve İktidar Partisi milletvekillerine teşekkürlerimi sunuyorum. (Alkışlar)

Arkadaşlarımın ve de son konuşan arkadaşımın ve diğer arkadaşlarımızın takdirlerini ve diğer arkadaşlarımın tenkitlerini de takdirle karşılıyorum ve bunlara mutlaka riayet edeceğim.

Biz, Türkiye'de bir zoru başardık; sizlerin sayesinde, arkadaşların sayesinde, Başbakanımızın direktifleri ve doğrultusunda, şurada oturan bürokratların ve dağ başında çalışan çarıklı erkânın gayretiyle, eli öpülesi işçilerimizin gayretiyle bir zoru başardık. Biz, sadece talimatlar verdik, sadece proje geliştirdik, sadece fikirleri öne sürdük ve bu arkadaşlar gece gündüz çalıştılar; dolayısıyla, buradan, hepinizin huzurunda, Türkiye'de buna emeği geçen işçilerimizi, mühendislerimizi, valilerimizi, özellikle Bakanlığımızın Karayolları Genel Müdürlüğündeki bürokratları tebrik ediyorum, teşekkür ediyorum kendilerine.

Biz, çok önemli bir israfın önüne geçtik. Ben, aslında konuşmak istemiyordum; sonunda da size sadece teşekkür edecektim, Allah razı olsun diyecektim ve işi kapatacaktık; zamanı harcamak istemiyorum, herkesin işi var, hepimizin işleri var.

Biz, çok önemli bir israfı önledik. Bunda Cumhuriyet Halk Partisi bize destek verdi; hakkını yememek lazım. Muhalefettir; biz de o sıralarda oturduk, çok tenkitler yaptık. Muhalefet etmek çok zor bir iştir; yanlışa da, doğruya da karşı çıkacaksın.

V. HAŞİM ORAL (Denizli)- Biz onu yapmıyoruz.

BAYINDIRLIK VE İSKÂN BAKANI ZEKİ ERGEZEN (Devamla)- Sizin için demiyorum, geçmişten bahsediyorum; geleceğim, sizi takdir edeceğim. Yanlış söylemeyeyim; ben kendi dönemimden bahsediyorum. (CHP sıralarından alkışlar) Evet "yanlışa ve doğruya muhalefet edeceksin; aksi halde, iktidarın karşısında bitersin" derler; onun için "iğneyle kuyu kaz" derler "virgülü tenkit et, noktayı tenkit et" derler "önerge ver şu kelimeden dolayı, şu cümleden dolayı" derler. Biz, bunları oniki yıl burada yaşadık. Niye söylüyorum; sizin tenkitlerinizi, ben, bu kanunla ilgili, çok makul gördüm, çok doğru gördüm, doğru söylüyorsunuz -yanlışlarımız da var, eksiklerimiz de var- onlara da alabildiğince riayet edeceğiz.

Tabiî, İktidar Partisi milletvekili arkadaşlarımız oldukça mütevazı bir şekilde davranıyorlar. Bu da, onların hakkıdır; mütevazı şekilde davranmak, kendi bakanlarının artılarını öne çıkarmak onların da hakkıdır; çünkü, iktidar partisidir; beraber çalışıyoruz, kimini zaman zaman memnun ediyoruz, kimini memnun edemiyoruz, bu da bizim sıkıntımız; ama, bir şeyin altını çizelim gerçekten arkadaşlar: Sayıları 100 000'in üzerinde olan 2 600 000 000 devletin bütçesine yük olan işçiler işsizlikten esniyorlardı, yan gelip yatıyorlardı. Evet, tabirimi aynen söylüyorum, işsizlikten esniyorlardı.

İki: Bu milletin, bu garip milletin, bu centilmen milletin vergilerinden alınan milyar dolarlık makineler, greyderler, dozerler -hani bir zamanlar diyorlardı ki, imam hatipler bizim arka bahçemiz- arka bahçede yan gelip yatıyordu, bıçakları paslanıyordu. Yıllardır ben bunu görmüşüm, yaşamışım. Köy Hizmetlerinde daire başkanlığı yaptığım dönemlerde de, bir bilye için, bir vida için, bir yedekparça için üç ay bir dozerin çalıştırılmadığını acı acı yaşayan bir insanım. Bu israfların önüne geçiliyor.

Bu yolları yaparken, Sayın Meral'in dediği gibi -sağ olsun, demin, Bursa Milletvekili de bizi uyardı, Bursa yoluyla ilgili bir eksiklik vardı, anında müdahale ettik- arkadaşlar, bu kadar çok yol yaparken mutlaka ufak tefek hatalar olur, eksiklikler olur, asfalt sıyrılabilir, asfalt bozulabilir; ama, bu, okyanusta bir damladır. Bu damlalar için, bu büyük projeyi, biz eksi olarak gösteremeyiz. Hatalarımız olacaktır, siz beni haberdar edeceksiniz, ben bu hataların üzerine gideceğim. Geçen, Cumhuriyet Halk Partisi Maraş Milletvekili -Allah kendisinden razı olsun- bizi uyardı; doğru bir uyarı; Uzunyayla'da bir hatamız var, hemen müdahale ettik ve düzelttik. Demin, Bursa Milletvekili bizi uyardı, arada hemen uyardık. Biz tenkitlerinize açığız, doğru şeyler söylüyorsunuz bize. Bu da, tabiî, yıllardan beri, particilik anlayışınızın bir birikimi, bir sonucudur.

Ama, bakın, neyle karşılaştım ben, bir şey söyleyeyim burada, özellikle İktidar Partisi milletvekilleri bilsin diye söylüyorum: Ben, üç ay, Karayollarının mevcut elemanlarına, gelin, bu makinelerle yol yapalım dediğimde, benim atadığım elemanlar dahil, benim atadığım bürokratlar dahil, hepsi "bu makinelerin ekonomik ömrü bitmiştir" demişlerdi bana. Benim getirdiğim genel müdür muavini, benim getirdiğim daire başkanı, benim getirdiğim bölge müdürü bile benim karşıma dikildi; ama, bu fikrin nereden pompalandığını, gece yanan lambaların hangi şerli ve hayırlı işler için yandığını bilen birisiyim. Siz, Bitlis'te, Ahlat'ta lamba yandığı zaman, bilirsiniz, ya bir cenaze vardır ya akrabalar bir araya gelmiştir yahut da gece vakit geçiriliyordur; ama, Ankara'da lambalar yandığı zaman, kimin ipini çekiyorlar, belli değil. (Alkışlar) Benim atadığım bürokratlar dahil herkes karşıma dikildi Bakanlıkta bu makinelerin ekonomik ömrü bitmiştir demişlerdi. Ben, üç ay direndim, ikna etmeye çalıştım; baktım ki anlamıyorlar; bürokratları çağırdım, bu makinelerin ekonomik ömrü bitmiştir diyen her bürokratın ekonomik ömrü bitmiştir dedim. (Alkışlar) Ben, bu işe böyle başladım ve bu işi de böyle başarabildim. Bu cümleyi sarf etmek istemezdim; ama, ihtiyaç hissettiğimden dolayı bu cümleyi sarf ettim.

Şimdi, belki de sonunda konuşmayız diye... Cumhuriyet Halk Partili milletvekilimiz Kemal Demirel geçen gün burada konuştu, dedi ki: "Sayın Bayındırlık Bakanı diyor ki '200 milyara mal ediyoruz; müteahhitler yaptığı zaman 1 trilyon; 800 milyar nereye gitti?.." Arkadaşlar, bir kere, şunun altını çizelim: Bir kere, biz, müteahhitlerimizi seviyoruz; onu söyleyeyim. Yani, her meslek mensubunun eksisi, artısı vardır.

Biz, bir zamanlar, Kızılay'a giderken, rozetlerimizi takamıyorduk, milletvekilliğimizi gizliyorduk; çünkü, burada çiğköfte yenilmişti gecenin geç vakitlerinde, gazeteler "milletvekilleri, keyiflerinden çiğköfteyi tavana atıyor" diye manşet atmışlardı. Biz, günlerce, bunun hesabını verememiştik. Çiğköfte tavana niye atılsın?! Ama, gazeteler manşet attı ve bu alkışlandı ve milletvekilleri memleketlerinde doğru dürüst gezemediler. Bu milletvekilleri bunu hak etmemişlerdi, bu Parlamento bunu hak etmemişti.

Dolayısıyla, içinizde müteahhit olanlar var, içimizde müteahhit olanlar var, ailemizde, akrabamızda müteahhit olanlar var; müteahhitlerimizin çoğu eli öpülesi insanlardır, bunu böyle bileler. (AK Parti sıralarından alkışlar) "At sahibine göre kişner" atasözü önemli bir atasözüdür. Biz, müteahhitlerimize yol yordam göstereceğiz, helal rızkın nasıl olduğunu anlatacağız, onlarla beraber olmaktan da korkmayacağız, çekinmeyeceğiz. Ancak "bu 800 milyar lira nereye gitti" demişlerdi. Mehmet Yıldırım kardeşim burada, geçen gün Plan ve Bütçe Komisyonunda konuştu... Sadece, iki yolun arasındaki lüzumsuz 4- 5 metrelik boşluğu biz kapattık; bu, sadece yolların yüzde 20-25'ine tekabül ediyor; gereksiz imalatlar, gereksiz kamulaştırmalar. Biz, bu makine parkıyla, bu işçilerimizle, zaten yolların yüzde 50'sini yapıyoruz.

Müteahhitlerimiz bu sene çok fazla tenzilat yaptı, yüzde 60'tan aşağı giden iş yok; ya işsizliğin verdiği bir sonuçtur yahut da gerçekten Karayollarının birim fiyatları çok yüksek de, ilk defa bu sene farkına varıldı; çünkü, yüzde 60'la para kazanabiliyor musun diye soruyorum "evet, para kazanıyoruz" diyorlar. Demek ki, Karayollarının birim fiyatlarını yeniden masaya yatırmak lazım. (AK Parti sıralarından alkışlar) Evet, yeniden masaya yatırmak lazım. Dolayısıyla, 800 milyar lira fark buradan geliyor. Tabiî ki, siz, müteahhitlerin önünü böyle açık bırakırsanız, onlar da biraz kepçeyi farklı gösterirler; biz, bunun da önüne geçiyoruz doğrusu.

Cumhuriyet Halk Partisi Mardin Milletvekilimiz demişlerdir ki: "Peki, müteahhitlerin bu kadar makineleri var, hepsi bekliyor, işsiz..." Tabiî, bunlar yeni değil, yıllardan beri işsiz; ama, biz, müteahhitlerin makinelerine iş bulacağız, müteahhitlerin makineleri çalışacak. Biz projelerimizi hazırlıyoruz. Tabiî ki, bütün bu yolları, biz, makine parkımızla yapacak değiliz; biz, makine parkıyla yapılabilecek yolları yapıyoruz. Yarın, tüneli herhalde kendim yapacak halim yok, köprüleri, viyadükleri ben bu işçilerle yapacak değilim; dolayısıyla, müteahhitlerimize de çok iş çıkacaktır ve yapacaklardır.

Tunceli Milletvekilimiz Hasan Bey "Tunceli'ye bakın" falan dediler. Doğrudur, gerçekten, Tunceli, Ağrı, Hakkâri, Bitlis, Muş, Bingöl geri kalmış illerdir. Ben de, Devlet Planlamadan kişi başına düşen millî gelirlere bakıyorum, gerçekten, bu iller... Özellikle Tunceli, özellikle Ağrı... Biz, Tunceli'ye çok sıcak bakıyoruz. Hasan Bey, sizin de bilmeniz lazım; biz, yıllardan beri Tunceli'de yapılmayan afet konutlarını, EYY metoduyla yaptırıyoruz. Geçenlerde, Tunceli'den de bizi aradılar... Belediye başkanlarımızın ihtiyaçlarını karşılıyoruz. Ben, sizin Pülümür yoluna 5 trilyon para koydum; harcayamadılar, 2,5 trilyonunu ancak harcayabildiler, 2,5 trilyonunu mecburen aldım, başka bir yere gönderdim. Demin arkadaşlarımla da konuştum, ben, Tunceli'ye kendi ilim gibi bakıyorum; bakacağım, daha da iyi bakacağım. Onun için, ayırım yok. Biz, ilci olamayız, bölgeci de olamayız, Türkiyeci olmak mecburiyetindeyiz; mecburuz Türkiyeci olmaya. (Alkışlar)

Bayram Meral kardeşimiz haklıdır, sendikacılıktan geliyor, Köy Hizmetlerinde de beraber çalışmıştık, işçilerle ilgili duyarlı davranmak hakkıdır, Plan ve Bütçe Komisyonunda da doğru şeyler söyledi. Yalnız, bir şey belki gözden kaçmıştı; biz, diyelim ki, Köy Hizmetlerinden veyahut da Devlet Su İşlerinden düz işçiyi alıp, dozerin başına koymayacağız; biz, bunları görüşüyoruz; zaten bu sene bunları yaptık; yani, dozer operatörü gelecek, dozeri kullanacak, greyderi kullanacak olan greyderi kullanacak. Yoksa, lalettayin, haydi, sen gel dozere, sen de greydere demeyeceğiz, biz de bunun bilinci içerisindeyiz ve bu sene bu konuda çok başarılı olduk. Şu ana kadar kimsenin burnunun ucu da kanamadı Allah'a şükür; ama, tenkitlerinizi de dikkate almıyor değilim, alacağım.

Ben, size teşekkür ediyorum, destek veriyorsunuz, tenkitlerinize de katlanacağız, tenkitlerinizi dinleyeceğiz.

ŞEVKET ARZ (Trabzon) - Sayın Bakan, Trabzon tünel geçişine bir başlayamadınız?!

BAYINDIRLIK VE İSKÂN BAKANI ZEKİ ERGEZEN (Devamla) - Evet, madem ki sözü Trabzon'dan açtın; Allah senden razı olsun kardeşim, iyi ki açtın. Sayın Hamzaçebi kardeşim de orada; yüzüne vurmuş, Maliye Bakanlığındaki günlerini hatırlıyor herhalde. İşte, burada çok fazla bir şey yok; yani, bürokratlar işi götürüyor. Geçen gün, Plan ve Bütçe Komisyonunda dediler ki: "Sayın Bakan, bu Karadeniz yoluna bir..."

ŞEVKET ARZ (Trabzon) - Bürokratlara kaldıysak yandık biz!

BAYINDIRLIK VE İSKÂN BAKANI ZEKİ ERGEZEN (Devamla) - Yok, yok, inşallah bürokratlar da iyidir, biz de iyiyiz, hepimiz iyiyiz, bu milletin çocuklarıyız.

Bakın, geçen sene, Erzurum bölgesine, 2003 yılı bütçesine 8,6 trilyon lira para konulmuş, Trabzon bölgesine 115 trilyon lira...

ŞEVKET ARZ (Trabzon) - Öyle bir şey yok!

BAYINDIRLIK VE İSKÂN BAKANI ZEKİ ERGEZEN (Devamla) - Bir dakika... Çünkü, ben de dedikodulardan çok rahatsız oldum, bu dedikodulardan Başbakanım da rahatsız oldu.

Samsun bölgesine 96 trilyon artı 20 trilyon ödenek konuldu, Van bölgesine 14 trilyon para. 14 trilyonu gönderdik; çünkü, ben Bakanım ya, biraz torpil yaptım, kendi bölgem. Vanlılar, ne kadar çok para geldi buraya dediler; çünkü, adamlar para görmemiş ki! (AK Parti sıralarından alkışlar) Evet, ben Bakan olduğum zaman, Van bölgesine bağlı illere 1'er milyar konulmuştu, 1'er milyar!.. Altını çiziyorum, 1'er milyar!

Karadeniz sahil yoluna 100 trilyon azdır; çünkü, o yolun yapısı 100 trilyonla, 200 trilyonla, 500 trilyonla bitmeye uygun değil. 715 kilometrelik yolu 21 kişiye ihale etmişler, 21 proje. Ortalama onbir yıl olmuş başlayalı.

AHMET KÜÇÜK (Çanakkale) - İhaleye de o kadar insan girmiş.

BAYINDIRLIK VE İSKÂN BAKANI ZEKİ ERGEZEN (Devamla) - Onbir yıl içerisinde yüzde 52'si yapılmış. Sayın Mesut Yılmaz Rizeliydi, Başbakandı; yani, yaptı da, ben mi engel oldum?! (AK Parti sıralarından alkışlar)

ŞEVKET ARZ (Trabzon) - Sayın Erdoğan da Rizeli, o yapsın...

BAYINDIRLIK VE İSKÂN BAKANI ZEKİ ERGEZEN (Devamla) - Bir dakika; o konuya da geleceğim.

Koray Aydın kardeşimiz Trabzonluydu, Trabzon'da Tanjant Yolunu yaptı da, ben mi engel oldum?! Yaşar Topçu Sinopluydu, Karadenizin yolunu yaptı da, ben mi engel oldum?!  Biz yapacağız, edeceğiz... 

Başbakan Tayyip Erdoğan, dün, bizi Trabzon'a, Rize'ye çağırdı "gel, otur buraya; şu yolu iki yılda bitireceğiz" dedi.

ŞEVKET ARZ (Trabzon) - İnşallah!..

BAYINDIRLIK VE İSKÂN BAKANI ZEKİ ERGEZEN (Devamla) - Bu yol için ne kadar para lazım; şu kadar. Müteahhitleri de çağırdı; müteahhitler de başladı... Biz, Karadenizin bütün yollarını iki yılda bitireceğiz; evet, iki yılda bitireceğiz. (AK Parti sıralarından "Bravo" sesleri, alkışlar)

Bir şey daha söyleyeyim; geçen gün, Plan ve Bütçe Komisyonunda da konuşuldu; Trabzon'da Tanjant Yolu yirmibir yıldır devam ediyor!.. Tanjant Yolu yirmibir yıldır bitirilememiş!..

ŞEVKET ARZ (Trabzon) - Yüzde 10'u duruyor Sayın Bakan, bitirin de biz de sizi alkışlayalım.

BAYINDIRLIK VE İSKÂN BAKANI ZEKİ ERGEZEN (Devamla) - Bitireceğiz inşallah.

Evet, ben, arkadaşlarım duysun diye söylüyorum. Yani, benim arkadaşlarımın içerisinden de, bazen "Karadenize ne yapıyorsun" diye, böyle, hafif hafif yanlış sesler gelmeye başladı da, üzüldüm ben. Tanjant Yolu yirmibir yıl!.. Arkadaşlar, bir yolun yapımı yirmibir yıldır devam eder mi?! İşte, Hocam burada; Hocam, onu da 2004'te bitireceğiz; Trabzonlulara haber verebilirsin. (AK Parti sıralarından alkışlar) Bitireceğiz... Allah'ın izniyle bitireceğiz.

Evet, ben uzatmayayım. Belki, sizin samimiyetinizden dolayı böyle konuştum; çok özür diliyorum.

ERSOY BULUT (Mersin) - Sayın Bakanım, bir de Mersin ile Antalya arasındaki yolu bitirirseniz...

BAYINDIRLIK VE İSKÂN BAKANI ZEKİ ERGEZEN (Devamla) - Antalya ile Alanya arasındaki yolu bitiriyoruz.

BAŞKAN - Sayın Bakanım, bu işin -taleplerin- sonu gelmez; toparlamanızı rica ediyorum.

BAYINDIRLIK VE İSKÂN BAKANI ZEKİ ERGEZEN (Devamla) - Toparlıyorum Sayın Başkan.

ERSOY BULUT (Mersin) - Mersin-Silifke-Gazipaşa arasındaki yolu da bitirirseniz, memnun olacağız.

BAYINDIRLIK VE İSKÂN BAKANI ZEKİ ERGEZEN (Devamla) - Sizi duyamıyorum Sayın Ersoy.

ERSOY BULUT (Mersin) - Mersin-Silifke-Gazipaşa arasındaki yolda uçurumdan kimse gidemiyor; haberiniz olsun.

BAYINDIRLIK VE İSKÂN BAKANI ZEKİ ERGEZEN (Devamla) -Notunuzu bize iletin de, biz ona bir bakalım; ben, şu anda tam alamadım bilgiyi; bir not yazıp bana gönderirseniz, ben, size yardımcı olacağım.

Antalya-Alanya yolunu 2004 yılında bitireceğiz arkadaşlar; bunun müjdesini de burada verebilirim; CHP Antalya Milletvekili arkadaşlarımız çok soruyorlardı.

Ben, hepinize teşekkür ederim; saygılar sunarım. (Alkışlar)

BAŞKAN - Sayın Bakan, teşekkür ediyoruz.

Madde üzerindeki görüşmeler tamamlanmıştır.

4 üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

5 inci maddeyi okutuyorum:

Geçici görevlendirmenin şartları

MADDE 5. - Bu Kanunun öngördüğü bölünmüş yol yapımı işleri için Genel Müdürlük emrinde geçici olarak yapılacak görevlendirmeler hakkında aşağıdaki esaslar uygulanır.

a) İhtiyaç duyulan personelin nitelikleri, sayıları ve görevlendirilme süreleri Genel Müdürlükçe hazırlanan listede gösterilir ve 4 üncü maddedeki usule göre yapılan görevlendirme talebine istinaden, ilgili kamu kurum ve kuruluşunun aslî hizmetlerinde aksamaya yol açılmaması da gözetilerek, geçici olarak görevlendirilecek personelin atamaya yetkili amirlerinin onayı ile görevlendirme işlemi yapılır.

b) Görevlendirme, personelin görevlendirildiği işin süresini geçemez. Ancak, bölünmüş yol yapımı işinin programda öngörülen süre içinde tamamlanamaması halinde, personelin görevlendirilme süresi aynı usule göre uzatılabilir.

c) Personel, mensubu bulunduğu kamu kurum ve kuruluşundaki aslî görevi veya kariyeri dışındaki bir pozisyonda geçici olarak görevlendirilemez ve geçici olarak görevlendirildiği işin dışında da çalıştırılamaz.

d) Görevlendirilen personel, Genel Müdürlüğün işle ilgili emir ve talimatlarına uymak zorundadır.

e) Görevlendirilen personelin, işin gerektirdiği nitelikleri taşımadığı veya beklenen faydayı sağlamadığının anlaşılması halinde Genel Müdürlükteki görevlendirilmesi kaldırılır ve durum ilgili kamu kurum ve kuruluşuna bildirilir.

BAŞKAN - Madde üzerinde, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına, Kayseri Milletvekili Sayın Muharrem Eskiyapan; buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)

Süreniz 10 dakika.

CHP GRUBU ADINA MUHARREM ESKİYAPAN (Kayseri) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan 276 sıra sayılı Karayolları Genel Müdürlüğünce Yapılacak Bölünmüş Yol İnşasında Uygulanacak Usul ve Esaslar Hakkında Kanun Tasarısının 5 inci maddesi üzerinde söz almış bulunuyorum; Yüce Meclisi şahsım ve Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına saygılarla selamlıyorum.

Değerli arkadaşlarım, 5 gün önce İstanbul'da yaşamış olduğumuz terörist saldırıları nefretle kınıyorum. Saldırılarda hayatını kaybeden yurttaşlarımıza Allah'tan rahmet, yakınlarına başsağlığı ve sabır, yaralılarımıza acil şifalar diliyorum.

Değerli arkadaşlarım, konuşmama başlamadan evvel, huzurunuzda Sayın Bakanıma teşekkür etmek istiyorum. Bu çok renkli konuşmasında -tabiî, çok esprili de konuştular, Sayın Bakanımız zaten esprili konuşan bir bakanımız- dedi ki: "Bazılarına bir torpil yaptık" Şimdi, ben, biraz sonra sayacağım, onlara da bir torpil yapmasını rica edeceğim. Mademki bazı şeylerde torpil oluyor, benim, biraz sonra sayacağım şeylere de Sayın Bakanım bir torpil yapsın.

Bu bölünmüş yollar konusunda Sayın Bayram Meral'in -mesleği olduğu için- çok önemli ikazları oldu. Benim de bazı ikazlarım olacak. Kendisinin, alınmadan, gücenmeden -ve bu tenkitlere de teşekkür ettiği için- bu konuşmaya da teşekkür etmesini rica edeceğim.

HASAN FEHMİ GÜNEŞ (İstanbul) - Sayın Bakan dinleyemiyor ki...

MUHARREM ESKİYAPAN (Devamla) - Sayın Bakan meşgul efendim...

Tabiî, Sayın Bakan muhalefetin derdini biliyor, oniki sene o muhalefet sıralarında oturmuş "iktidar hiç muhalefeti dinlemez" diyor; çünkü, oniki sene muhalefet sıralarında bulunmuşlar "ben sizin derdinizi biliyorum" diyor, artı, ilk defa, bir Sayın Bakan kalktı, muhalefete hak verdi. Şimdi, Sayın Bakanım eğer dinlerse, kendisine burada bazı önerilerde bulunacağım. Kendisinin, çok sempatik tavrıyla da bunu dinleyeceği kanaatindeyim.

Değerli arkadaşlarım, Türkiye karayolu ağındaki mevcut bölünmüş yolların toplamı, ülkemizin bu konudaki ihtiyacına cevap vermemektedir. Özellikle mal ve can emniyeti bakımından yetersizlik had safhaya ulaşmıştır. Maalesef, yılda 5 000 yurttaşımızı trafik kazalarında kaybeden bir ülke konumundayız. Hasarlı, yaralanmalı ve ölümlü trafik kazalarında meydana gelecek azalmalar, bölünmüş yol oranının artırılmasına bağlıdır. Bu nedenle, daha süratli, mal ve can emniyeti bakımından daha güvenli bir ulaşım ağının gerçekleştirilmesi, ülkemizin gelişmesine ve kalkınmasına çok önemli katkılar sağlanmasının yanında, ekonomik ve sosyal gelişmişliğimizin bir göstergesi olacaktır. Ayrıca, büyük il merkezlerindeki gelişmişlik düzeylerinin daha küçük yerleşim merkezlerine de yansımasının yolu, ulaşım kanallarının hızlı ve güvenli olmasına bağlıdır.

Merkezî hükümet teşkilatına bağlı olan Karayolları Genel Müdürlüğü, Köy Hizmetleri Genel Müdürlüğü, Çevre ve Orman Bakanlığı ile Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü bünyesinde atıl durumda bulunan yaklaşık 1 100 adet iş makinesi mevcuttur. Bu iş makineleri devlete milyarlarca dolara mal olmuştur. Bu atıl durumda bulunan iş makinelerine yerel yönetim birimlerinin elinde bulunan iş makineleri dahil değildir. Cumhuriyetimizin kurulmasından günümüze kadar yaklaşık 4 000 kilometre bölünmüş yol yapıldığı ve bu yolun 4 katı kadar yol uzunluğuna şu anda ülkemizin ihtiyacı bulunduğu gözönüne alındığında konunun önem ve hassasiyeti daha da iyi anlaşılacaktır.

Çalışmaların daha hızlı ve daha az maliyetle gerçekleştirilmesi amacına yönelik olarak hazırlanan bu kanun tasarısını -ben rakamlara girmiyorum; çünkü, esas gaye bu imiş- Partimizin yapıcı muhalefet anlayışı çerçevesinde destekliyoruz; ancak, bu konularda bizim bazı önerilerimiz var, Sayın Bakanımın buna dikkat edeceği kanaatindeyim.

Bölünmüş yolları, halen çalışan yolun yanına bir yol daha yaparak meydana getiriyoruz. Bu yeni yollar, sathi kaplama olduğu için çok çabuk bozulacaktır. Bu yollarda köprülü kavşak yapılmadığı için, kazaları artırma tehlikesi vardır. Ayrıca, duble yollarda oto korkulukları yapılmadığı için kazalar artabilir; sinyalizasyonlar da yapılmadığı için kazalar daha da artabilir. Özetle söylemek gerekirse, trafik güvenliği açısından büyük tehlikeler oluşabilir.

Yol kalitesi düşük olduğu için kısa zamanda bu yollar bozulacaktır ve bu defa yapılacak şimdi ucuz gibi görünen yol, zamanla daha pahalı bir yol olabilir.

Mucur'da yapılmış olan bir köprü on gün evvel çöktü. Dikkatinizi çekiyorum -orada bulunan milletvekilimiz de burada- çok hızlı yapılmış, çok acele yapılmış bir köprü de on gün evvel Mucur'da çöktü.

Bu çerçevede, yapılması planlanan işlerin, ihtiyaç önceliklerine göre değerlendirilmesi, özellikle büyük merkezlere bağlantı yollarının, örneğin, Kayseri-Niğde arasında 127 kilometrelik yolun İncesu İlçesine kadar olan 29 kilometrelik bölümü, daha önce bölünmüş yol olarak yapılmıştı; kalan 98 kilometrelik bölümün, hem Kayseri hem de Niğde tarafından püremanet olarak, Karayollarının, Köy Hizmetlerinin ve DSİ'nin araç ve donanımları kullanılarak, alt zemin dolgusu bitirilme aşamasına gelinmiştir. Programa göre, 2004 yılının ikinci yarısında hizmete açılması planlanmaktadır. Bu güzergâh, planlanan 15 000 kilometre duble yol programında değildir. Bu güzergâhın da duble yol kapsamına alınarak, asfalt kaplama işinin bir an evvel bitirilmesi gerekmektedir.

Ayrıca, bazı yerlerde başlamış veya yarım bırakılmış yollar var Sayın Bakanım; ben, buna da dikkatinizi çekmek istiyorum. E-5 karayolu üzerindeki İzmit-Gebze-İstanbul güzergâhında, İzmit-Yalova arasında yarım kalmış bölünmüş yol yapım çalışmalarının öncelikle tamamlanması için bu konuda gerekli hassasiyetin gösterileceğini umuyoruz.

Bu yolları yaptırıyorsunuz; teşekkür ederiz, sağ olun, elinize sağlık; ama, yarım kalmış olan bu yolların da tamamlanmasını Sayın Bakanımızdan rica ediyoruz.

Ulaşım ağı içerisinde bölünmüş yol yapım çalışmaları bitirilmiş, güzergâhlardaki yol kalitesi ve otomotiv sanayiinde meydana gelen teknolojik gelişmeler de dikkate alınarak, Karayolları Trafik Kanunundaki hız limitleriyle ilgili olarak gerekli yeni düzenlemelerin de yapılması gerekmektedir.

Kayseri-Ankara yolu, yıllardır tek gidiş ve tek geliş, bölünmemiş bir yol olması nedeniyle, perişan bir haldeydi. Trafik kazaları nedeniyle binlerce can gitti; milyarlarca liralık mal kaybı oluştu. Modern çağın son teknolojileriyle üretilmiş karayolu ulaşım araçlarına sahip olunmasına rağmen, kalitesiz ve bölünmemiş yol nedeniyle milyarlarca liralık ekonomik kayıplar oluşmuştur.

Kayseri-Ankara karayolu bölünmüş yol çalışmalarında sona yaklaşılması nedeniyle, başta Sayın Bakanımız olmak üzere, 58 ve 59 uncu Hükümetlerin yetkililerine, yol yapım çalışmalarında emeği geçen kamu kurum ve kuruluşlarının değerli yönetici ve teknik elemanlarına, özel sektör kuruluşlarına, bütün işçi arkadaşlarımıza teşekkürü bir borç biliyor, başarı dileklerimle şükranlarımı sunuyorum.

Beni dinlediğiniz için teşekkür ediyor, Yüce Meclisi şahsım ve Partim adına saygılarımla selamlıyorum. Sağ olun. (Alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyoruz Sayın Eskiyapan.

5 inci madde üzerinde başka söz isteği?.. Yok.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Madde, kabul edilmiştir.

6 ncı maddeyi okutuyorum:

Personelin özlük hakları ve fazla çalışma

MADDE 6. - Bu Kanun hükümlerine göre görevlendirilen personelin aylık, ücret ve diğer her türlü malî ve sosyal hakları, aslen görevli bulundukları kamu kurum ve kuruluşunca ödenir. Bunların sağlık yardımından faydalanmaları için gerekli olan hasta sevki işlemleri, Genel Müdürlük teşkilâtınca yapılır.

Bu Kanun çerçevesinde gerçekleştirilecek işlerde geçici olarak görevlendirilen ve fiilen fazla çalışma yapan 657 sayılı Devlet Memurları Kanununa tâbi personele, fiilen geçici görev yaptıkları yılın bütçe kanununda belirtilen fazla çalışma ücretinin iki katını geçmemek üzere fazla çalışma ücreti ödenir. Bu şekilde görevlendirilenlere, diğer mevzuatta fazla çalışma ücreti ödenmeyeceğine yönelik hükümler uygulanmaz. Bunların sicilleri hakkında ise 657 sayılı Kanunun ek 8 ve ek 9 uncu  maddeleri uyarınca geçici süreli olarak görevlendirilenlere ilişkin hükümler uygulanır.

Karayolları Genel Müdürlüğünde 657 sayılı Kanuna tâbi olarak görev yapan ve bölünmüş yol yapım işlerinde fiilen fazla çalışma yapan personele de aynı şekilde fazla çalışma ücreti ödenir.

Fazla çalışmanın uygulama süreleri, hangi görevler ve dereceler için ne miktarda fazla çalışma ücreti ödeneceği ile ilgili her türlü düzenlemeyi yapmaya Devlet Personel Başkanlığının görüşü ve Maliye Bakanlığının teklifi üzerine Bakanlar Kurulu yetkilidir.

Bölünmüş yol yapımı işi için bu Kanuna göre görevlendirilen işçiler, vardiya usûlü ile çalıştırılabilirler. İhtiyaç duyulması halinde fazla çalışma yaptırılabilir ve fazla çalışma ücretleri, Genel Müdürlük işyerlerinde uygulanan toplu iş sözleşmesi hükümlerine göre il özel idarelerince karşılanır.

BAŞKAN - Madde üzerinde, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına, Kastamonu Milletvekili Sayın Mehmet Yıldırım; buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)

Süreniz 10 Dakika.

ZÜLFÜ DEMİRBAĞ (Elazığ) - Taşköprü sarmısağının faydaları...

CHP GRUBU ADINA MEHMET YILDIRIM (Kastamonu) - Epeyce fayda etti herhalde.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; geçmişte Karayolları mensubuydum; bu kurumda yapı başmühendisliği yaptım. Belki de, Türkiye Büyük Millet Meclisinde tek Karayolcu milletvekiliyim.

Karayolları, gerçekten, önünde durulduğu zaman, şapka çıkarılacak bir kurumdur; öyle kurulmuş, öyle geliştirilmiş. Biz siyasetçiler ne kadar çomak soksak, kendi kimliğini bir türlü bozmamış, üretmeye ve çalışmaya devam etmişler; işçisiyle, mühendisiyle bütünleşmişler ve kilometrelerce yol yapmışlar. Şu saatte, biz burada konuşurken, doğu ve güneydoğuda, Karadenizde, Kastamonu'da, Bolu Dağlarının eteklerinde ve geçişlerde Karayolcu işçiler, Karayolcu mühendisler, şube şefleri, hep birlikte kar mücadelesi yapıyorlar; kışla, doğayla savaşıyorlar. İşte, Karayolları, konuştuğumuz, yasa tasarısını görüştüğümüz kurum, böyle bir kurum.

Türkiye'de, bir bölünmüş yol konusu var. Cumhuriyet Halk Partililer de, biz de, bu kuruma, bu konuya asla karşı çıkmıyoruz, destekliyoruz; emanet çalışmayı ve püremanet çalışmayı destekliyoruz; ama, öyle görülüyor ki, 1,2 trilyon liraya mal edilen bir yolun kilometresi, sanki, elimizde bir sihirli değnek varmışçasına, Adalet ve Kalkınma Partisi İktidara geldi, Zeki Ergezen Bakan oldu, bir anda 200 milyara indi; Allah'a çok şükür, yüzde 600 gibi bir rakamla maliyetler düştü!..

Değerli arkadaşlar, gerçek bu değil. Neden değil; bakın, bölünmüş yol, mevcut yolun yanına ilave bir yolun eklenmesi demektir; şimdiki yapılan budur. Aynı fizikî şartları, geometrik standardı koruyarak, şakulî kurplara, aynı zamanda da düşey ve yatay kurplara riayet ederek, yanına ilave ettiğimiz ve daha önce de önerdiğimiz gibi, 4 metre civarında kullanmadığımız orta refüjün de kalkmasıyla yüzde 25 de tasarruf sağlayarak, 8 metre bir yolun ilavesidir. Halbuki, 1,2 trilyona mal olan yolun toplam keşif bedeli, toprak işi, proje bedeli, 24 metre genişliğindeki bir platformdur. Burada, sanki, böyle bir sunuş yaptığımız zaman, bizim Bursa Milletvekilimiz Sayın Kemal Demirel'in dediği gibi, siz 200 milyara mal ettiğinizde, 1 trilyona mal eden geçmiş iktidarlar döneminde Karayolları ne kadar hortumlandı; 800 milyarı kim aldı der gibi, insanların kafasına ve bizi dinleyenlerin, Türkiye Büyük Millet Meclisinde bizi izleyenlerin beynine bir soru işareti geliyor. Türkiye'de -geçmişte, sizin, Sayın Bakanımın da mensup olduğu... Zamanında Sayın Ayhan bakanlık yapmıştır- geçmişteki maliyetler ile bugünkü maliyetler arasında pek büyük fark yok; çünkü, birim fiyat esastır. Eğer, birim fiyat esasına göre yolun maliyeti çıkıyorsa, o zaman, birim fiyatlarda bir yanlışlık var demektir; o yanlışlığın düzeltilmesi lazım. Öyle, 5 katı bir maliyet farkı varsa, o, yüksek bir maliyettir ve Bayındırlık ve İskân Bakanlığı Yüksek Fen Kurulunun, bu yanlışlığı düzeltmesi lazım. Bu böyle değil, bu yanlış sunuluyor.

Şimdi, olay nedir; mevcut yolun yanına, 8 metre veya 10 metre bir yol konuyor. Bu duble yolun maliyeti, 1,2 trilyon ise, şu anda yapmış olduğumuz standart bir yolun maliyeti de 600 milyar olur; ama, biz, sadece işlettiğimiz makinelerin mazot parasını verdiğimiz için, sadece kamu çalışanlarının maaşını ödediğimiz için, kamulaştırma için ek bir kaynak vermediğimiz için maliyetler aşağıya geliyor; aşağıya geldiği için de, püremanet maliyetle, emanet maliyet ile müteahhit fiyatları arasında, zaten, sigorta, vergi, vesaire genel masrafları karşılamak üzere yüzde 25 bir fark var, oradan kaynaklanıyor. Bunu düzeltmek istiyorum; geçmişteki Karayolcu mühendis arkadaşlarıma ve Karayollarında çalışanlara, sanki, böyle bir sunuşta "eyvah, geçmişte Karayolları ne kadar hortumlanmış" diye bir şeyi engellemeyi, çalışmayı düzeltmek istedim.

YEKTA HAYDAROĞLU (Van) - Yapmışlar...

FAHRİ KESKİN (Eskişehir) - Kötü mü?! Çalışmalar çok güzel olmuş; teşekkür edelim.

MEHMET YILDIRIM (Devamla) - Evet, şimdi, emanet çalışmaları da sonuna kadar destekliyoruz arkadaşlar. Ben, Kastamonu'da, Karayolları emanet şantiye şefliği yaptım ve bir yılda, 3 tane motoskreyper, 3 tane dozer ve 14 tane 2070 diye bilinen kamyonla 80 kilometre yol yaptık, 2 500 000 metreküp kazı yaptık ve asfalt yaptık, sathi kaplama yaptık. Sabah 05.00 akşam 17.00, çift vardiya 24 saat karayolları işçimizle çalıştık. Sayın Bayram Meral de, o zaman Yol-İş Sendikasının Başkanıydı; hepsini bilirler.

Değerli arkadaşlar, işçi üretir. Ne derler; "at binicisine göre kişner." At biniciye göre yola gider. Karayollarında, geçmişte, 1983'ten sonra gelişen politikalar nedeniyle, emanet çalışma ortadan kaldırılmıştır. Emanet çalışmanın çok külliyetli olduğunu söylemişler ve Karayollarının kontrollük sistemine geçmesini bir siyasî olarak benimsemişlerdir. Rahmetli Özal öyle başlatmıştır ve Karayollarında, o günden bugüne kadar, 1980'den bugüne kadar yirmiüç yıl geçmesine rağmen, bütün projeler o dönemde ihale edilmiştir. Bilirsiniz o dönemin sıkıntılarını, teklif usullerini, birim fiyat esaslarını; o günkü sıkıntıları Türkiye hep görmüştür; ama, o günler geride kaldı.

Gelin, bölünmüş yollarla birlikte Karayollarını daha da yüceltelim. Karayollarının yüceliği, emanet çalışmanın büyütülmesinden geçmektedir. Makineler, 1975 ile 1985 modeldir; bunların değiştirilmesi ve makine parkının yenileştirilmesi lazım. Bu makineler, elbette, piyasada çalışır; yirmibeş yıllık makineler OSTİM'de onarılıyor ve çalıştırılıyor; Karayolları da bunu çalıştırıyor. Onarımını yapacak ustalar var; yedek parça sorunu çözüldükten sonra, makinenin eskimesi diye bir şey olamaz. Yeter ki dozerlerin yürüyüş takımı değiştirilsin, yeter ki yedek parçası temin edilsin, yeter ki 620'den, Maliye Bakanlığı, kuruma, gerektiği kadar ödenek aktarsın. Makineleri yenileştirmek mümkündür; ancak, makinelerin üzerinde çalışacak işçi kalmamıştır. Örnek vermek istiyorum -derseniz ki, yine mi Kastamonu; evet, yine Kastamonu- Kastamonu'da, 15 inci Bölgede, benim çalıştığım dönemlerde 3 500'ün üzerinde işçi çalışıyordu, şu anda 700'e düşmüştür; operatör yoktur, bir makineye bir operatör düşmemektedir.

O zaman, yapılması gereken nedir; Türkiye'de işsizlik var, gençlerimiz işsizdir; öyleyse, maliyeti aşağıya çektiğimize göre, daha çok -15 000 kilometre- yol yapacağımıza göre ve il yollarımız da kötü durumdadır, onları da yapacağımıza göre, onların fizikî şartlarını değiştireceğimize göre, geometrik standardını yükselteceğimize göre, o zaman, Sayın Bakan, Karayolları Genel Müdürlüğüne mevsimlik işçi alınması yasa tasarısını buraya getiriniz. Nasıl ki Sağlık Bakanlığı, Türkiye'de, 36 ilin gelişmesini sağlamak, sağlık problemini çözmek için 21 000 insanı sözleşmeli olarak almak istiyorsa, siz de 20 000 personeli geçici olarak almak için, Sayın Maliye Bakanından ödenek isteyin ve kanun tasarısını getirin ve burada, Cumhuriyet Halk Partisi olarak biz destek verelim. Açıkça ifade ediyorum, destek verelim; çünkü, başka çare yok.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Buyurun, sözlerinizi tamamlayın.

MEHMET YILDIRIM (Devamla) - Değerli arkadaşlarım, Karayolları Genel Müdürlüğünü övdük, projeyi anlattık, maliyete açıklık getirdik. Sayın Bakanıma teşekkür ediyorum; komisyonlarda, orta refüjün kaldırılmasını hep dile getirdik; uyguladılar. Bütün Türkiye'de yeknesaklığın sağlanması için -bazı bölgelerde uygulamaya konuldu, bazı bölgelerde de, hâlâ, orta refüj, sanki, hendek çukuru gibi devam ediyor- tedbir alarak, acilen, Karayollarının 17 bölgesinde de aynı yeknesaklık uygulanarak, orta refüjler kapatılsın, maliyetimiz de yüzde 25 insin; çünkü oralarda ayrıca harcama yapmaya gerek yok; o bölünmüş yolları ayıran çizgi, bölünmüş yolu ayırmaya, engel teşkil etmeye yeterlidir. İngiltere'ye gittiğimizde gördük ki, orta refüj diye bir şey yok; şehir merkezlerinde yok, kent merkezlerinin çıkışlarında orta refüj yok; bütün yolları kaplamışlar ve yüzde 25 ekonomi sağlamışlar, bunu biz gerçekleştirelim.

Tabiî karayollarının kuruluşunda biz Amerikan sistemini benimsemişiz; tip projeler, 24 metre demişiz; ortada 4, yanlarda 3'er metre. Kur'an-ı Kerim değil bu, değişmeyecek. İşte, Sayın Bakanımız da bir genelge yayınlar, "tip Zeki" der ve 20 metrelik yol, bütün Türkiye'de uygulanır.

Değerli arkadaşlar, Karayolları çalışanlarının durumunu düzeltmemiz gerekiyor. 6 ncı madde personelin özlük haklarıyla ilgili bir maddedir. Bakın, karayolları en mağdur kurumdur, 24 saat çalışır. İnanın, yemekte, aile sohbetlerinde yol projeleri anlatılır.

BAŞKAN - Sayın Yıldırım, toparlar mısınız?

MEHMET YILDIRIM (Devamla) - Bitiriyorum efendim.

Bununla ilgili, Karayollarının ürettiği otoyol gelirlerinden ve makinelerin kira gelirlerinden, protokollü işlerden, ürettiği kaynaklardan oluşan bir prim sistemi getirilmesi için -hani, Sağlık Bakanlığının dönersermaye sisteminde olduğu gibi- bir önerge de verdik; komisyonda verdik, belki anlatamadık, şimdi yeniden veriyoruz, bu konuda destek vermenizi diliyoruz.

Hepinize saygılar sunuyorum. (Alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Yıldırım.

Madde üzerinde, aynı mahiyette 2 adet önerge vardır; bu önergeleri önce geliş sırasına göre okutacağım, sonra birlikte işleme alacağım.

Birinci önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 276 sıra sayılı Kanun tasarısının 6 ncı maddesinin birinci paragrafından sonra gelmek üzere aşağıdaki paragrafın eklenmesini arz ve teklif ederiz.

 

Kemal Demirel

Yaşar Tüzün

Ahmet Küçük

 

Bursa

Bilecik

Çanakkale

 

Yavuz Altınorak

Nejat Gencan

Sedat Uzunbay

 

Kırklareli

Edirne

İzmir

 

Orhan Ziya Diren

Enver Öktem

Hakkı Akalın

 

Tokat

İzmir

İzmir

 

Hasan Güyüldar

Bihlun Tamaylıgil

Naci Aslan

 

Tunceli

İstanbul

Ağrı

"Otoyol gelirlerinden, Karayollarının yaptığı protokollü iş gelirlerinden, kiraya verilen Karayolları Genel Müdürlüğüne ait makinelerin kira gelirlerinden Karayollarında fiilen çalışan personele, görev unvanı ve hizmetlerin rasyonelliğini sağlayacak ilkeler gözönünde bulundurularak, en az ödeme yapılan ile en çok ödeme yapılan personele yapılacak ödeme arasındaki fark en az ödemenin 2 katını aşmayacak şekilde Genel Müdürlükçe uygun görülen ve Bakanlıkça onaylanan oran ve miktarda eködeme verilir. Eködemenin aylık tutarı 657 sayılı Devlet Memurları Kanununda tanımlanan en yüksek devlet memuru aylığının (ekgösterge dahil) brüt tutarının yüzde 150'sini geçemez. Eködemelerde 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun aylıklara ilişkin hükümleri uygulanır ve Damga Vergisi hariç herhangi bir vergi ve kesintiye tabi tutulamaz."

BAŞKAN - İkinci önergeyi okutuyorum ve ikisi de aynı mahiyette olduğu için, başta ifade ettiğim gibi, beraber işleme alıyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 276 sıra sayılı kanun tasarısının 6 ncı maddesine birinci fıkradan sonra gelmek üzere aşağıdaki fıkranın eklenmesini arz ve teklif ederiz.

 

Ali Topuz

Mehmet Yıldırım

Mehmet Parlakyiğit

 

İstanbul

Kastamonu

Kahramanmaraş

 

Muhsin Koçyiğit

R.Kerim Özkan

Bayram Meral

 

Diyarbakır

Burdur

Ankara

 

Abdurrezzak Erten

Hasan Güyüldar

M. Ziya Yergök

 

İzmir

Tunceli

Adana

"Otoyol gelirlerinden, Karayollarının yaptığı protokollü iş gelirlerinden, kiraya verilen Karayolları Genel Müdürlüğüne ait makinelerin kira gelirlerinden Karayollarında fiilen çalışan personele, görev unvanı ve hizmetlerin rasyonelliğini sağlayacak ilkeler gözönünde bulundurularak, en az ödeme yapılan ile en çok ödeme yapılan personele yapılacak ödeme arasındaki fark en az ödemenin 2 katını aşmayacak şekilde Genel Müdürlükçe uygun görülen ve Bakanlıkça onaylanan oran ve miktarda eködeme verilir. Eködemelerin aylık tutarı 657 sayılı Devlet Memurları Kanununda tanımlanan en yüksek devlet memuru aylığının (ekgösterge dahil) brüt tutarının yüzde 150'sini geçemez. Eködemelerde 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun aylıklara ilişkin hükümleri uygulanır ve Damga Vergisi hariç herhangi vergi ve kesintiye tabi tutulamaz. "

BAŞKAN - Aynı mahiyette olan 2 önergeyi de okuttum.

Sayın Komisyon önergeye katılıyor mu?

BAYINDIRLIK, İMAR, ULAŞTIRMA VE TURİZM KOMİSYONU BAŞKANVEKİLİ İBRAHİM KÖŞDERE (Çanakkale) - Katılmıyoruz.

BAŞKAN - Hükümet önergeye katılıyor mu?

BAYINDIRLIK VE İSKÂN BAKANI ZEKİ ERGEZEN (Bitlis) - Takdirlerinize bırakıyorum Sayın Başkan.

BAŞKAN - Takdire bırakıyorsunuz.

Sayın önerge sahipleri, konuşmak istiyor musunuz, yoksa gerekçeleri mi okutalım?

MEHMET YILDIRIM (Kastamonu) - Gerekçe okunsun.

BAŞKAN - Gerekçeleri okutuyorum efendim:

Gerekçe:

59 uncu hükümet döneminde çıkarılan 4958 sayılı Sosyal Sigortalar Kurumu Kanunu, 4947 sayılı Sosyal Sigortalar Teşkilatı Kanunu, 4956 sayılı Bağ-Kur Kanunu ve 4904 sayılı İş Kurumu Kanunlarında, kurum gelirlerinden çalışanlara pay verilmesine ilişkin hükümler konulmuştur.

Bayındırlık ve İskân Bakanlığınca hazırlanan Karayolları Genel Müdürlüğünce Yapılacak Bölünmüş Yol İnşasında Uygulanacak Usul ve Esaslar Hakkında Kanun Tasarısına, Karayolları Genel Müdürlüğünde çalışanların durumunu da düzeltmek amacıyla bir fıkra eklenmesi, çalışanlar arasında eşitlik sağlayacaktır.

BAŞKAN - Gerekçesini okuttuğumuz her iki önergeyi müştereken oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.

6 ncı maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... 6 ncı madde kabul edilmiştir.

7 nci maddeyi okutuyorum:

Yatırım harcamaları

MADDE 7. - Bölünmüş yol yapımı projeleri ve bunlara ilişkin yatırım harcamalarının yatırım programı ile ilişkilendirilmesinde ilgili mevzuat hükümleri uygulanır.

BAŞKAN - Madde üzerinde söz isteği?.. Yok.

Madde üzerinde verilmiş 1 adet önerge var; okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 276 sıra sayılı kanun tasarısının 7 nci maddesinin kenar başlığıyla birlikte aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

 

Sadullah Ergin

İbrahim Köşdere

Telat Karapınar

 

Hatay

Çanakkale

Ankara

 

 

Recep Yıldırım

 

 

 

Sakarya

 

Kira ve kullanım bedelleri

Madde 7.-Karayolları Genel Müdürlüğünün mülkiyetinde bulunan her türlü taşınmaz mallar ile, iletim ve iletişim altyapısının kendi kullanımı dışında kalan kısmının kira ve kullanım bedellerinden elde edilecek gelirleri, Genel Müdürlük tarafından yürütülen bölünmüş yol veya devlet ve il yolları yapım ve bakım hizmetlerinde kullanılmak üzere, bir taraftan Genel Müdürlük bütçesinin (B) işaretli cetveline özel gelir ve diğer  taraftan (A) işaretli cetvelinde mevcut veya yeniden açılacak tertiplerine özel ödenek kaydetmeye ve bu ödeneklerin yılı içinde sarf edilemeyen kısmını ertesi yıl bütçesinin ilgili tertiplerine devren gelir ve ödenek kaydetmeye Maliye Bakanı yetkilidir.

BAŞKAN - Komisyon önergeye katılıyor mu?

BAYINDIRLIK, İMAR, ULAŞTIRMA VE TURİZM KOMİSYONU BAŞKANVEKİLİ İBRAHİM KÖŞDERE (Çanakkale) - Takdire bırakıyoruz.

BAŞKAN - Takdire bırakıyorsunuz.

Hükümet önergeye katılıyor mu?

BAYINDIRLIK VE İSKÂN BAKANI ZEKİ ERGEZEN (Bitlis) - Evet, katılıyoruz.

BAŞKAN - Hükümet katıldı, Komisyon takdire bıraktı.

Önerge sahipleri, gerekçeyi mi okutalım?

SADULLAH ERGİN (Hatay) - Gerekçe okunsun.

BAŞKAN - Gerekçeyi okutuyorum:

Gerekçe:

Hükümetin sevk ettiği tasarının 7 nci maddesi "bölünmüş yol yapımı ile ilgili yatırım harcamaları, yılı yatırım programı ile ilgili mevzuat hükümlerine bağlı kalınmaksızın ilişkilendirilir" şeklinde olup, bu hükümde yatırım programı ile ilişkilendirilmek bakımından ilgili mevzuat  hükümlerine bağlı kalınmaması ve böylece yatırım programına alma işlemi yapılması öngörülmüş iken;  tasarının Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonundaki müzakeresi sırasında verilen bir önerge üzerine, madde metni "bölünmüş yol yapımı projeleri ve bunlara ilişkin yatırım harcamalarının yatırım programı ile ilişkilendirilmesinde ilgili mevzuat hükümleri uygulanır" şeklinde değiştirilmiştir.

Hükümet tasarısındaki tanzimin maksadının, ilgili mevzuat hükümlerine bağlı kalınmaksızın işlem yapılması suretiyle bölünmüş yol yapımı hizmetlerinin hızlandırılmasının sağlanması olduğu anlaşılmakta olup, metnin görüşülmekte olan tasarıda olduğu gibi "yatırım programı ile ilişkilendirilmesinde ilgili mevzuat hükümleri uygulanır" şeklinde kanunlaşması halinde maksat hasıl olmayacağı gibi; idarenin bütün iş ve işlemlerinde yürürlükteki mevzuatın uygulanması zaten gerekli olduğu ve böyle bir tanzime lüzum bulunmadığı gözetilerek, 7 nci maddenin değiştirilmesi önerilmektedir.

Öte yandan, Karayolları Genel Müdürlüğünün mülkiyetinde atıl vaziyette bulunan arsa, arazi, yapı ve tesis gibi taşınmazlar ile iletim ve iletişim altyapısının kendi kullanımı dışında kalan veya kamulaştırma amacı ortadan kalkmış bulunan kısımlarının kira gelirleri veya kullanım haklarından elde edilecek gelirlerin, bölünmüş yol veya gerektiğinde devlet ve il yolları yapımı işlerinde kullanılması suretiyle, bu işlerin daha kısa sürede hizmete sunulması amacıyla düzenleme yapılmaktadır.

BAŞKAN - Gerekçesini dinlediğiniz önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Önerge kabul edilmiştir.

Şimdi, kabul edilen önerge doğrultusunda 7 nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... 7 nci madde kabul edilmiştir.

Geçici 1 inci maddeyi okutuyorum:

GEÇİCİ MADDE 1. - Bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten önce başlanmış ve halen devam etmekte olan bölünmüş yol yapımı ile ilgili iş ve işlemler hakkında da bu Kanun hükümleri uygulanır.

BAŞKAN - Geçici 1 inci madde üzerinde, Kars Milletvekili Sayın Selami Yiğit söz talebinde bulunmuştur.

Buyurun.

Süreniz 5 dakikadır.

SELAMİ YİĞİT (Kars) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşmekte olduğumuz kanun tasarısının geçici 1 inci maddesi üzerinde şahsım adına söz almış bulunuyorum; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Değerli milletvekilleri, bilindiği üzere, 2003 yılı içerisinde toplam 1 600 kilometrelik bölünmüş yol yapımı devam etmektedir. Bunu, 7 ayrı coğrafî bölgeye böldüğümüz zaman, bölge başına aşağı yukarı 228 kilometrelik bir miktar düşmektedir; ancak, konuya Doğu Anadolu Bölgesi açısından baktığımız zaman, Erzurum-Hasankale ve Erzurum çevre yollarına baktığımız zaman, toplam 60 kilometrelik bir yol yapımı gerçekleştirilmiştir; bu, bu sayının ancak yüzde 25'idir.

Değerli milletvekilleri, tabiî, yol yapımıyla ilgili bazı kriterler var; bunlar, kapasite analizi, uluslararası yol bütünlüğü ve ulusal yol bütünlüğü. Bu kriterleri gözönünde bulundurduğumuz zaman, Doğu Anadolu Bölgesinin özel şartlarını önplanda tutmak zorundayız. Sayın Başbakan, Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgelerinde yolların genişletilmesi gerektiğini bir vesileyle söylemişti.

Değerli arkadaşlarım, malum, bölge, hassasiyetleri olan bir bölge. Özellikle mensubu bulunduğum Kars İlini gözönünde bulunduracak olursak, Kars İli, sınır ticaretine aday, açık bir bölge. Dolayısıyla, şimdiden bölgemizde karayollarını güçlendirmek zorundayız.

Bu vesileyle, yine, bölgemden, Kars'ın Selim İlçesi ile Erzurum'un Şenkaya İlçesi arasındaki yol durumunu anlatmak istiyorum. Selim'den Şenkaya'ya gitmek için, önce Kars'a gidiyorsunuz, oradan Ardahan'ın Göle İlçesi'ne gidiyorsunuz, oradan Akşar'a ve oradan da Şenkaya'ya ulaşıyorsunuz; toplam, 161 kilometrelik bir mesafe katediyorsunuz. Şu anda planlanan kısa yol ise, direkt Selim'den Şenkaya İlçesine gidiyor ve 58 kilometrelik bir proje; dolayısıyla, 103 kilometrelik bir kısalma söz konusu. Bu yol, yine, Selim'in Kekeç, Bölükbaşı, Laloğlu, Aşağısallıpınar, Gürbüzler ve Başköy Köyleri üzerinden gerçekleşiyor. Değerli arkadaşlarım, bu yol yapıldığı takdirde, ayrıca, Selim'in 11 köyü de yola kavuşmuş oluyor.

Bu proje, şu anda, karayolları ağında henüz gerçekleştirilmiş değil, kamulaştırması gerçekleştirilmiş değil; dolayısıyla, yapım programında değil. Huzurlarınızda, Sayın Bakanımdan, bu projenin, bir an önce hayata geçirilmesini istirham ediyorum.

Değerli arkadaşlarım, Erzurum'un Şenkaya İlçesinin özel bir durumu var; bir tür, tecrit edilmiş durumda ve Erzurum'a son derece uzak. Selim - Erzurum karayolunun bitmesiyle birlikte, Erzurum'un Şenkaya İlçesinden, Selim'e ve Kars'a ulaşım kolaylaşacak.

Değerli arkadaşlarım, öte yandan, yine, Kars'ın Selim İlçesinden Ardahan'ın Göle İlçesine ulaşmak için uzun bir yol kat ediyoruz; bu, 104 kilometrelik bir mesafe. Selim ile Göle arasında direkt bir ulaşım ağı gerçekleştiği takdirde, bu yol 41 kilometreye inecek. Bu yolu yaptığımız takdirde, yine, Selim'in 10 köyü de, ayrıca, yola kavuşmuş olacak.

Değerli arkadaşlarım, bu her iki proje de hayata geçtiği zaman, sırf Kars İlinin 21 köyünü yola kavuşturmuş olacağız. Ben, tekrar, Sayın Bakanımdan, huzurlarınızda, bu projelerin bir an önce hayata geçirilmesini rica ediyorum.

Tekrarlıyorum; sınır ticareti açısından çok önemli bu projeler.

Türkiye'nin, bir an önce, elini çabuk tutarak, bölgemizin karayolları ağına ve demiryolları ağına ağırlık vermesi gerektiğini düşünüyorum.

Bu vesileyle, hepinizi saygılarımla selamlıyorum. (Alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Yiğit.

Madde üzerinde ikinci söz isteği, Bilecek Milletvekili Sayın Yaşar Tüzün'e ait.

Buyurun Sayın Tüzün.

Süreniz 5 dakika.

YAŞAR TÜZÜN (Bilecik) - Sayın Başkanım, değerli milletvekili arkadaşlarım; görüşülmekte olan, Karayolları Genel Müdürlüğünce Yapılacak Bölünmüş Yol İnşasında Uygulanacak Usul ve Esaslar Hakkında Kanun Tasarısının geçici 1 inci maddesi üzerinde şahsım adına söz almış bulunmaktayım; hepinizi, sevgiyle, saygıyla selamlıyorum.

Değerli arkadaşlarım, bu maddeden daha çok, Bilecik İlini ilgilendiren özel bir konu hakkında söz almış bulunuyorum. Az önce, Sayın Bakanımızı iftiharla dinledik. Yurdumuzun çeşitli bölgelerine, çeşitli illerine ödenekler konulmuş. Örneğin, Sayın Bakanımız, biraz önceki konuşmasında şöyle söyledi: "Samsun bölgesine 96 trilyon, artı 20 trilyon ödenek konuldu, Van bölgesine 14 trilyonu para. 14 trilyon gönderdik; çünkü, ben Bakanım ya, biraz torpil yaptım, kendi bölgem. Vanlılar, ne kadar çok para geldi buraya dediler."

Değerli arkadaşlarım, yine, az önce, Bakanımızın burada ifade ettiği sözleri tekrarlıyorum tutanaklardan: "Ben, sizin Pülümür yoluna 5 trilyon para koydum; harcayamadılar, 2,5 trilyonunu ancak harcayabildiler." Yine, Sayın Bakanımızın bu başarılı çalışmalarına bir örnek olarak, kendi ifadesini okuyorum: "Geçen sene Erzurum bölgesine 2003 yılı bütçesine 8,6 trilyon lira para konulmuş, Trabzon bölgesine 115 trilyon lira..."

Değerli arkadaşlarım, Bilecik İlini, Belediye Başkanlığı yapmış olduğum bu güzel kenti ikiye bölen, Hamsu Köprüsü adında bir köprü bulunmaktadır. Bu köprü, Marmara ve Akdeniz Bölgelerini birbirine bağlayan tek yol üzerindedir. Bu  köprüden, günde, yaklaşık 20 000 ilâ 25 000 araç geçmektedir. Önümüz ramazan bayramı; inanın -İstanbul'dan Trakya Bölgesinden özelikle Akdenize geçmek isteyen vatandaşlarımızın, zannediyorum, milletvekili arkadaşlarımın da birçoğu bu yoldan geçmişlerdir- şehir trafiği olduğu gibi tıkanmaktadır.

Yine, 2 nci Jandarma Er Eğitim Tugay Komutanlığına bağlı, günde yaklaşık 8 000 asker eğitime gidip gelmek için bu köprüyü kullanmaktadır. Yine, il merkezimizde bulunan Dumlupınar Üniversitesine bağlı fakülteler ve Anadolu Meslek Yüksekokulu öğrencileri, yaklaşık 5 000 öğrenci, bu köprüyü kullanmaktadır. Yine, Bilecik merkezini ikiye bölen Bahçelievler ve Hürriyet Mahallesinin sakinleri, yaklaşık 10 000 nüfusa sahip bu iki mahallenin insanları da, yine, bu köprüyü kullanmaktadırlar.

Sayın Bakanımızdan, bu bayram öncesi, Bilecik halkı adına bir talebim olmaktadır. Sayın Bakanımız, bu köprünün 57 nci hükümet döneminde ihalesi yapılmış, direkleri tamamlanmış, sadece tabla betonu kalmıştır. Sayın Bakanımızdan ve yetkililerimizden Hamsu Köprüsünün bitirilmesini tüm Bilecik halkı adına talep etmekteyim.

Hepinize teşekkür eder, saygılar sunarım. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Tüzün.

Madde üzerinde başka söz isteği?.. Yok.

Geçici 1 inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.

Geçici 2 nci maddeyi okutuyorum:

GEÇİCİ MADDE 2. - 31.12.2008 tarihine kadar geçerli olmak üzere, bazı kamu taşınmaz mallarının satılarak değerlendirilmesi hususunda aşağıdaki hükümler uygulanır :

a) 20.7.1966 tarihli ve 775 sayılı Gecekondu Kanunu hükümlerine göre Bayındırlık ve İskân Bakanlığı emrine verilenler ile Karayolları Genel Müdürlüğünün mülkiyetinde bulunan taşınmaz malların satışından elde edilecek gelirleri, Genel Müdürlük tarafından yürütülen bölünmüş yol veya Devlet ve il yolları yapımı hizmetlerinde kullanılmak üzere, bir taraftan Genel Müdürlük bütçesinin (B) işaretli cetveline özel gelir ve diğer taraftan (A) işaretli cetvelinde mevcut veya yeniden açılacak tertiplerine özel ödenek kaydetmeye ve bu ödeneklerin yılı içinde sarf edilemeyen kısmını ertesi yıl bütçesinin ilgili tertiplerine devren gelir ve ödenek kaydetmeye Maliye Bakanı yetkilidir.

b) Hazine adına tescil edilmiş taşınmaz mallar ile tescil edilmek kaydıyla Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunup da tescil edilmeye elverişli taşınmaz mallardan, Bayındırlık ve İskân Bakanlığının talebi, Maliye Bakanının teklifi ve Başbakanın onayı ile tespit edilenlerin satışından elde edilecek gelirler hakkında da (a) bendindeki hükümler uygulanır. Tescil edilmeye elverişli taşınmaz malları tescil etmeye veya ettirmeye Bayındırlık ve İskân Bakanlığı yetkilidir. 

c) (a) ve (b) bentlerine göre satışı yapılacak taşınmaz malların, ilgili kuruluşların ve belediyelerin görüşlerini almak ve çevre imar bütünlüğünü bozmayacak şekilde, her ölçekte imar planı yapımı ve bunlara ilişkin onama işlemleri 3.5.1985 tarihli ve 3194 sayılı İmar Kanununun 9 uncu maddesine göre Bayındırlık ve İskân Bakanlığı tarafından re'sen yapılır. İlgili kuruluş ve belediyeler görüşlerini onbeş gün içinde bildirmek zorundadır.

Yukarıdaki fıkraya göre ödenek kaydedilen tutarlardan yapılacak harcamalar yılı programının uygulanması, koordinasyonu ve izlenmesine dair karar hükümlerine göre yılı yatırım programı ile ilişkilendirilir.

BAŞKAN - Madde üzerinde söz isteği?.. Yok.

Geçici 2 nci madde üzerinde 1 önerge vardır; okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 276 sıra sayılı tasarının geçici 2 nci maddesinin birinci fıkrası (c) bendinin aşağıdaki şekilde düzenlenmesini arz ve teklif ederiz.

 

Sadullah Ergin

Mehmet Eraslan

İbrahim Köşdere

 

Hatay

Hatay

Çanakkale

 

Fahri Keskin

Recep Yıldırım

 

 

Eskişehir

Sakarya

 

"c) (a) ve (b) bentlerine göre satışı yapılacak taşınmaz malların, ilgili kuruluşların ve belediyelerin görüşlerini almak ve çevre imar bütünlüğünü bozmamak kaydıyla, her ölçekte imar planı yapımı ve bunlara ilişkin onama işlemleri 3194 sayılı İmar Kanununun 9 uncu maddesine göre Bayındırlık ve İskân Bakanlığı tarafından resen yapılır.  İlgili kuruluş ve belediyeler görüşlerini onbeş gün içinde bildirmek zorundadır."

BAŞKAN - Komisyon önergeye katılıyor mu?

BAYINDIRLIK, İMAR, ULAŞTIRMA VE TURİZM KOMİSYONU BAŞKANVEKİLİ İBRAHİM KÖŞDERE (Çanakkale) - Takdire bırakıyoruz.

BAŞKAN - Hükümet önergeye katılıyor mu efendim?

BAYINDIRLIK VE İSKÂN BAKANI ZEKİ ERGEZEN (Bitlis) - Önergeye katılıyoruz.

BAŞKAN - Komisyonun takdire bıraktığı ve Hükümetin katıldığı önergenin sahipleri konuşacak mı, gerekçe mi okunsun?

SADULLAH ERGİN (Hatay) - Gerekçe okunsun.

BAŞKAN - Gerekçeyi okutuyoruz:

Gerekçe:

Değişiklikle, söz konusu bentte daha açık ve daha uygun bir ifade tarzının kullanılması amaçlanmıştır.

BAŞKAN - Gerekçesini dinlediğiniz önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Önerge kabul edilmiştir.

Şimdi, kabul edilen önerge doğrultusunda geçici 2 nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Geçici 2 nci madde kabul edilmiştir.

8 inci maddeyi okutuyorum:

Yürürlük

MADDE 8. - Bu Kanun yayımı tarihinde yürürlüğe girer.

BAŞKAN - Madde üzerinde söz isteği?.. Yok.

8 inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.

9 uncu maddeyi okutuyorum:

Yürütme

MADDE 9. - Bu Kanun hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür.

BAŞKAN - Söz isteği?.. Yok.

9 uncu maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.

Sayın milletvekilleri, tasarının tümü üzerindeki görüşmeler tamamlanmıştır.

Tasarının tümünü oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Tasarı kabul edilmiş ve kanunlaşmıştır; hayırlı olmasını diliyorum.

Sayın Bakanın bir teşekkür konuşması var.

Buyurun.

BAYINDIRLIK VE İSKÂN BAKANI ZEKİ ERGEZEN (Bitlis) - Sayın Başkanım -maçı da dikkate alarak, yerimden- başta zatıâlinize ve Yüce Parlamentonun çok saygın üyelerine, göstermiş oldukları yakın ilgiden, destekten dolayı teşekkür ediyorum. İktidarın ve muhalefetin taleplerini de samimiyetle dikkate alacağımı ayrıca belirtmek istiyorum.

Hepinize teşekkür ederim; şimdiden bayramınız da mübarek olsun.

Saygılarımı sunarım. (Alkışlar)

BAŞKAN - Biz de Sayın Bakana teşekkür ediyoruz.

Birleşime 5 dakika ara veriyorum.

 

Kapanma Saati : 19.58


ÜÇÜNCÜ OTURUM

Açılma Saati: 20.05

BAŞKAN: Başkanvekili İsmail ALPTEKİN

KÂTİP ÜYELER: Yaşar TÜZÜN (Bilecik), Enver YILMAZ (Ordu)

BAŞKAN - Türkiye Büyük Millet Meclisinin 20 nci Birleşiminin Üçüncü Oturumunu açıyorum.

Görüşmelere kaldığımız yerden devam ediyoruz.

2003 Malî Yılı Bütçe Kanunu ile Bağlı Cetvellerinde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ve Plan ve Bütçe Komisyonu raporunun müzakeresine başlıyoruz.

V. - KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN

GELEN DİĞER İŞLER (Devam)

4. - 2003 Malî Yılı Bütçe Kanunu ile Bağlı Cetvellerinde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ve Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (1/698) (S. Sayısı: 280) (x)

BAŞKAN - Komisyon?.. Hazır.

Hükümet?.. Hazır.

Komisyon raporu, 280 sıra sayıyla bastırılıp dağıtılmıştır.

Sayın milletvekilleri, görüşmelere başlamadan, zabıtlara geçmesi için bir hususu bilgilerinize sunuyorum: 280 sıra sayıyla bastırılıp dağıtılmış olan bu raporda, genel gerekçenin ilk satırındaki "3.11.2003" tarihi yanlışlıkla yazılmış olup, doğrusu "3.11.2002" olması gerekmektedir. Bu şekilde düzeltiyoruz.

Tasarının tümü üzerinde, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına, Trabzon Milletvekili Sayın Akif Hamzaçebi; buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)

Süreniz 20 dakikadır.

CHP GRUBU ADINA MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (Trabzon) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 2003 yılı ekbütçesi üzerinde, Cumhuriyet Halk Partisi Grubunun görüşlerini ifade etmek üzere söz almış bulunuyorum. Sözlerime başlamadan önce hepinizi saygıyla selamlıyorum.

2003 bütçesinin büyüklüğü, hepinizin hatırlayacağı gibi 146 katrilyon liraydı. Hükümet, bu tasarıyla, bazı ödenek kalemlerinde değişiklik yapmaktadır. Tasarıya göre, bazı kurumlara, bazı harcamaları için 4,5 katrilyon lira tutarında bir ödenek verilmektedir. Yine, kullanılmayacağı öngörülen ödenekler tutarı olarak da 6,9 katrilyon liralık bir ödeneğin iptali düşünülmektedir. 6,9 katrilyon liralık ödenek iptalinin yanında, ayrıca, bazı cari ödeneklerden 500 trilyon liranın, yatırım ödeneklerinden de 1,5 katrilyon liralık bir tutarın iptal edilmesi konusunda Maliye Bakanına yetki verilmektedir. Toplamda, 8,9 katrilyon liralık bir ödenek iptali; bunun yanında da, kurumlara 4,5 katrilyon liralık bir ödenek ilavesi söz konusudur.

Öncelikle, hükümetin getirmiş olduğu böyle bir tasarıyı, saydamlık açısından, bütçe rakamlarının doğru olması, yılsonu bütçe gerçekleşmelerinin doğru bilgilere, rakamlara dayanması açısından, doğru bulduğumu ifade etmek istiyorum. Saydamlık açısından, bu ekbütçe uygulaması doğru olmuştur. En son, 2001 yılında, kriz nedeniyle, Türkiye bir ekbütçe yapmıştır -son yıllarda- onun dışında, bir ekbütçe uygulaması görmüyoruz.

                                           

(x) 280 S. Sayılı Basmayazı tutanağa eklidir.

Ödenek iptali veya kurumlara verilen ödenekler toplamı nereden karşılanmaktadır; önemli ölçüde, faiz giderlerinden yapılan tasarruftan kaynaklanmaktadır; ancak, faizde yapılan tasarrufu iyi değerlendirmek gerekir. Yaklaşık 65 katrilyon lira olarak öngörülen faiz gideri, yıl sonu tahminine göre, 59,1 katrilyon lira olarak gerçekleşecektir. Bunun nedeni, dolar kurunda yaşanan düşüş nedeniyle, dövize bağlı olan borçlardaki faiz düşüşünden kaynaklanmaktadır; birinci nedeni budur. İkinci nedeni de, vadedeki uzama nedeniyle, bu yıl ödenecek olan bazı faiz giderlerinin ödemesinin önümüzdeki yıla kalacak olmasıdır.

Önemli olan, faizdışı giderlerde durum nedir, buna bakmaktır. Faizdışı giderlerdeki durum, bütçede planlandığı gibi olmamıştır. 2003 yılı bütçesinde, faiz dışındaki harcamalar için 81,4 katrilyon lira öngörülmüştür; ancak, daha sonra, bunun, 80,5 katrilyon liraya sığacağı hesaplanmıştır; ancak, 2003 sonu gerçekleşmesinin 82 katrilyon liraya yaklaşacağı anlaşılmaktadır. Faiz dışındaki harcamalarda bir artış vardır ve asıl üzerinde durulması gereken konu budur. Harcamalar, öngörülenden fazla olmaktadır. Yani, biraz önce sözünü ettiğim faizdışı harcamadaki rakam, bu bütçe büyüklüğü içerisinde çok küçümsenebilir, önemsenmeyebilir; ancak, diğer harcama kalemlerinde de çok büyük artış vardır. Örneğin, sosyal güvenlikte açık 14,9 katrilyon lira öngörülmüş iken, 1,3 katrilyon liralık artışla 16,2'ye çıkmıştır. Bu ve benzeri birçok kalemde, faizdışı harcamalarda artış vardır. Bu artışları karşılayabilmek için ekbütçe tasarısıyla yapılan, yatırım harcamalarının kısılması olmuştur. Bu tasarı, yatırım harcamalarından 1,5 katrilyon liraya yakın bir kesintiyi yapabilmesi için Maliye Bakanına yetki vermektedir. Asıl üzerinde durulması gereken konu bence budur.

Türkiye bir program uyguluyor ve program uyarınca da, her yıl, gayri safî millî hâsılanın yüzde 6,5'i oranında bütçede bir fazla vermek zorundadır. Yani, devlet tasarruf edecek, daha çok tasarruf edecek, daha az harcayacak, daha çok gelir toplayacak ve böylece, Türkiye, borçlarını ödeyebilecek, borçların ödenebilirliğini gösterecek ve giderek borcun seviyesini düşürecek. Tabiî, bu 6,5 fazlayı tutturmak gerçekten önemli; ancak, bunu nasıl sağladığınız, en az onun kadar önemli. Yüzde 6,5 fazlayı, eğer yatırım harcamalarını kısarak sağlıyorsanız, ülkenin gelecekteki büyümesinden fedakârlık ediyorsunuz demektir, gelecekteki büyümesini tehlikeye atıyorsunuz demektir.

Sizi hiçbir zaman yanıltmasın; geçen yıl, 2002 yılında ekonomi yüzde 7,8 büyüdü, bu yıl yüzde 5 büyüyecek, önümüzdeki yıl bütçesine göre, yine önümüzdeki yıl da yüzde 5 büyüme öngörülüyor; ancak, Türkiye, 2003 ve 2004 yıllarında, yatırım harcamalarından tasarruf ederek bir büyüme sağlamaya çalışıyor. Böyle bir büyüme, orta ve uzun vadede sağlıklı olmaz.

Biraz önce, bir yasayı kabul etti Yüce Meclisimiz; 15 000 kilometre bölünmüş yolla ilgili. Bayındırlık Bakanımız, bunu nasıl ucuza mal ettiğini, nasıl maliyetleri düşürdüğünü anlatıyor. Kendisinin bölünmüş yol konusundaki çalışmaları şüphesiz takdir edilebilir, bu konuda herhangi bir değerlendirmeye girmek istemiyorum; ama, işin öteki boyutu şudur: Türkiye, 2002 bütçesinin altında bir yatırım yapmaktadır. 2002 konsolide bütçe yatırımı 6,8 katrilyon liradır, 2003 yılı 6,5 katrilyon liradır. Üstelik, 2002 bütçesi içerisinde aynî dış kredilerle sağlanan yatırımlar yoktur. 2003'te bunlar da olduğu halde, ancak 6,5 katrilyon lira yatırım gerçekleşecektir. Şimdi, böyle bir ortamda 15 000 kilometre duble yol veya bölünmüş yol yapıyoruz derseniz, diğer yatırımlardan vazgeçip, köy yolundan vazgeçip, barajdan vazgeçip, enerji yatırımından vazgeçip duble yol yapıyoruz demektir. Böyle bir yatırım politikası inandırıcı olmaktan uzaktır, böyle bir yatırım politikası Türkiye'nin ihtiyacını duyduğu büyümeyi sağlamaktan uzaktır. Köy Hizmetleri Genel Müdürlüğünün makine parkının yüzde 67'si bölünmüş yolda çalışmaktadır. Bunun anlamı, köy yolunu yapmıyoruz bölünmüş yolu yapıyoruz. Yani, bir konuda bir karar verirken, bir uygulamayı değerlendirirken bütün boyutlarıyla bunu değerlendirmek gerekir.

Değerli arkadaşlar, gerçekten, yüzde 6,5 faizdışı fazla çok yüksek bir orandır. Tabiî, bu, bu yılın meselesi de değil. Türkiye, 2000 yılından bu yana yüzde 6,5 faizdışı fazlayı tutturmak zorunluluğuyla karşı karşıya; ancak, Türkiye'nin benzeri ülkelerde, Türkiye'nin benzeri programları uygulayan ülkelerde bu oranın daha düşük olduğunu dikkate alalım ve Türkiye, yatırımdan fedakârlık ederek, sadece borcun sürdürülebilirliği, ödenebilirliliği noktasında programını ayarlıyorsa, ileride sorunlarla karşı karşıya kalırız. Yüzde 6,5 faizdışı fazlanın, belki yüzde 0,5'ini, belki yüzde 1'ini, Türkiye'deki altyapı yatırımlarına veya verimliliği artıracak yatırımlara ayırmayı, bence düşünmeliyiz.

Değerli arkadaşlar, sosyal güvenlik, bütün bütçelerin çok önemli bir sorunu ve sosyal güvenlik, 2003 yılında yine sorun olmuştur. Sosyal güvenlik sisteminin 2003 yılında açığı, 2002 yılından daha kötü bir duruma gelmiştir. Bunun rakamlarını vererek sizleri rakamlara boğmak istemiyorum, rakamlar ortadadır, 2003 yılındaki sosyal güvenlik sistemi açığı daha kötüdür.

Hükümet, 2003 yılında Bağ-Kur ve SSK emeklilerine bir sosyal destek ödemesi yapmıştır. Bu konudaki yasanın görüşülmesi sırasında Cumhuriyet Halk Partisi olarak biz de desteğimizi verdik ve o uygulama başladı. Bunun bu yılki tutarı 3 katrilyon liraya yakındır; ancak, önümüzdeki yıl bütçesinde bunun izlerini göremiyoruz; hükümet, sosyal destek ödemesinden vazgeçeceğinin işaretlerini yavaş yavaş vermektedir. Bunun doğru olmadığını sizlerin bilgisine, takdirine sunmak istiyorum.

Yine, bir yandan ekonomi büyüyor diyoruz; ama, ekonomide işsizliğin arttığını hepimiz biliyoruz. İşsizlik, krizin olduğu 2001 yılından çok daha kötü bir durumdadır, çok daha fazla insan işsiz kalmıştır. 2001 yılında 1 500 000 olan işsiz sayısı, bugün 2 500 000'e yaklaşmıştır ve Türkiye, işsizlikte 30 OECD ülkesi arasında 4 üncü sıraya gelmiştir. İşsizlik rakamlarının hesabına girmiyorum. İspanya ve  Polonya bizden daha kötü bir durumda gözüküyor. İşsizlik rakamı hesaplarına girmiyorum, öteden beri böyle hesaplanıyor rakamlar; ama, o rakamlara göre bile, Türkiye, işsizlikte son derece kötü durumdadır.

Türkiye'de bir İşsizlik Fonu vardır. Bu konuyu, fırsat oldukça, sizlerin takdirine, değerlendirmelerinize sunmayı bir görev sayıyorum. Türkiye'de İşsizlik Fonu uygulaması başlamıştır. Bu fonun 8,8 katrilyon liraya ulaşan önemli de bir varlığı vardır; ama, böyle bir varlığı olan fondan işsizlere yapılması planlanan ödemenin tutarı 150 trilyon lira civarındadır. Bu, son derece küçük ve son derece sembolik bir rakamdır. Türkiye, tarihinin en ağır işsizliğini yaşıyor ve bu fonu böyle bir dönemde kullanmaz ise, başka ne zaman kullanacaktır?! Bunu da, sizlerin değerlendirmelerine sunuyorum. Faizdışı fazla kaygısıyla, İşsizlik Fonunu bile gerçek amacında kullanmamayı doğru bulmuyorum. İşsizlerin acısını hafifleteceğimiz zaman bu zamandır. Belli ölçülerde yasa değişikliği yapılarak, İşsizlik Fonunu kullanmanın zamanının geldiğini düşünüyorum.

Yine, Türkiye'de, yoksulluk konusu, sizlerin de çok iyi bildiği gibi, çok önemli, giderek acil bir konu haline dönüşmüştür. Hatırlayacaksınız, hükümet, acil eylem planında, Türkiye'de nüfusun yüzde 15'inin yoksulluk sınırının altında olduğunu belirtmiştir. Yoksulluk sınırı günde 1 dolardır ve bu, aşağı yukarı, 10 000 000 -11 000 000 nüfus demektir. Hükümet, acil eylem planıyla, ilk üç ayda yoksul tespitini yapacak ve onun hemen akabinde onlara yardımı başlatacaktı. 2003 yılı bütçesinin, bu açılardan, sosyal destek açısından gerekli girişimleri başlatamadığı kanaatindeyim. Hükümetin, önümüzdeki dönemde bu konuları mutlaka gündemine alıp, 2004 bütçesi uygulamasında bu hususlara öncelik vermesi gerekir.

Sayın Başkanım, değerli milletvekilleri; yine, tarımsal destekte hayvancılık desteği için öngörülen ödenekler 2003 yılı bütçesinde çok yetersiz kalmıştır. 176 trilyon lira ödenek öngörülmüştür; hükümet, ekbütçeyle bunun 50 trilyon lirasını kesmiştir. Hayvancılık zaten çok zor durumda ve doğrudan gelir desteği uygulamasında hayvancılık da yoktur değerli arkadaşlar. Doğrudan gelir desteği uygulayan birçok Avrupa Birliği ülkesinde hayvancılık, doğrudan gelir desteği kapsamındadır, Türkiye'de kapsamda değildir. Ona rağmen, bütçede hayvancılık desteği için öngörülmüş olan 176 trilyon liralık mütevazı bir imkân 50 trilyon lira kesintiye uğratılmıştır. Bunun da doğru olmadığını ifade etmek istiyorum.

Doğrudan gelir desteği kapsamında uygulaması yapılan mazot ödemesi, mazota ilişkin doğrudan gelir desteği ödemesi amacına ulaşmamıştır. Yapılan uygulama, mazot kullansın kullanmasın, bütün çiftçilere doğrudan gelir desteği ödemesi yapılması şeklinde olmuştur; oysa, önemli olan, mazotu kim kullanıyorsa, hangi üretici, hangi çiftçi kullanıyorsa onun kullanacağı mazotta bir indirim yapılmasıdır. Bunu da bu 2003 yılı uygulamasının, bütçesinin bir eksikliği olarak görüyorum. Umarım, 2004 yılı bütçesinde, 2004 yılı uygulamalarında hükümet bunu dikkate alarak gerekli düzeltmeleri, düzenlemeleri yapar.

Ben, gecenin bu ilerleyen vaktinde daha fazla vaktinizi almak istemiyorum. 2003 yılı ekbütçesinin, bu vesileyle, hayırlı olmasını diliyor, hepinize saygılar sunuyorum. (Alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Hamzaçebi.

Geneli üzerinde, AK Parti Grubu adına, Kayseri Milletvekili Sayın Taner Yıldız; buyurun efendim. (AK Parti sıralarından alkışlar)

Süreniz 20 dakika.

AK PARTİ GRUBU ADINA TANER YILDIZ (Kayseri) - Sayın Başkan, saygıdeğer milletvekilleri; 2003 Malî Yılı Bütçe Kanunu ile Bağlı Cetvellerinde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı, kısaca ekbütçe hakkında AK Parti Grubu adına söz almış bulunuyorum; hepinizi şahsım ve AK Parti adına saygıyla selamlıyorum.

Tabiî, gecenin mana ve önemine uygun olarak da biraz sözlerimizi daraltmak, kısaltmak durumundayız. Ben, bunun için, dağılan dikkatlerimizi de biraz toparlamak ve Sayın Hamzaçebi'nin söyledikleri açısından da tekrara düşmemek bakımından bazı konuları hatırlatmak istiyorum.

Çok değil, bir yıl, yani, 3 Kasım seçimlerinden önce, bu ülkede, ülkeyi terk etmek isteyenlerin oranının yüzde 68'lere ulaştığı, dövizin 2 000 000 TL mi yoksa 3 000 000 TL mi olacağının tartışıldığı, TEFE'nin yüzde 36'lar, TÜFE'nin yüzde 33'ler civarında gezdiği, borç ötelemenin  dahi sevindirici bir durum arz ettiği, en kötüsü de, insanların ümitlerini hızla kaybettiği bir ortam vardı; yani, Türkiye, böyle sıkıntılı bir ortam yaşadı. Sonra, AK Parti geldi, 3 Kasım seçimleri kazanıldı ve hükümet, yaptığı tespitleri, teşhisleri bir kararlılık içerisinde, terminlerini, zamanlarını belirterek ve hatta kendi programlarında kendisini bağlayarak çözüm önerilerinde bulundu. Bu sözlere şüpheyle bakanlar oldu, birkısım insanlar ümit duymak istedi, bir kısmı inandı, bir kısmı da hükümete ömür biçti; ama, sonunda gördük ki, ekonomik göstergeler, biraz sonra, belli temel göstergelerinden bahsedeceğim temel rakamlar, ülkenin çok ciddî bir noktaya gelmesini sağladı. Bunlardan, gayri safî yurtiçi hâsılada yüzde 5,8'ler civarında artış sağlanması, ihracatta aylık 5 milyar dolar gibi, seksen yıllık cumhuriyet tarihinin maksimum zirvesini zorlaması, sanayi üretiminde yüzde 8,4'lük bir artış kaydedilmesi ve yüzde 84'lere varan kapasite kullanım oranlarının bulunması -ki, bu, son altı yılın rekorudur- yüzde 16 ilâ 20'lik TEFE ve TÜFE rakamlarının son otuzüç yılın en düşük rakamlarına ulaşması, dövizde üslup değişikliği "aman, daha fazla düşmesin" dememiz -ki, bunun son kaç yılın rekoru olduğunu bilmiyorum- turizmde 8,5 milyar dolarlık bir rakama ulaşılması ve yanı başımızda Irak olaylarına, Irak savaşına rağmen bu rakamlara ulaşılması, borçların çevrilemez ithamından, döviz rezervlerinin kısa vadeli borçlara oranının yüzde 180'lerine ulaşması, kamu kesiminin borçlanma gereğinin iki yılda yarı yarıya azalarak yüzde 8,7'lere düşmesi, Merkez Bankası döviz rezervlerinin, yine, son seksen yıllık cumhuriyet tarihinde 32 milyar dolarlık bir rakama ulaşması ve hatta, işçi dövizleri girdilerinin 11 milyar euroluk rakamın belki de stok maliyeti oluşturacağının konuşulması gibi birçok rakam var.

Bu ekonomik göstergelerin siyasî yansımaları ise, kısaca, toplam olarak şöyle olmuştur: Birinci yılın başında ülkemizdeki her 3 vatandaşımızdan 1'inin "AK Parti ve hükümet" dediği, ikinci yılın başında da her 2 vatandaşımızdan 1'inin "AK Parti" dediği bir siyasî tabloya gelmişizdir.

Tabiî, Sayın Hamzaçebi'nin dediği ve sırf tespitlerini yaptığı, teşhislerini koyduğu, ama, çözüm önerilerinde Türkiye'nin şartlarını da gözönünde bulundurarak söylediği sözlerin bir kısmına katılmamak mümkün değil. Evet, bu ülkede bir sosyal denge problemi vardır; bunun, hızla toparlanması lazımdır. Yatırımlarla alakalı bir sıkıntı vardır; doğru, hızla toparlanması lazımdır. Biraz sonra vereceğim rakamlar bunların çözüm önerilerini de içinde taşımaktadır.

2003 yılı dokuz aylık gerçekleşen bütçe rakamları dikkate alındığında, ödeneklerin bir kısmının iptal edilmesi, bir kısmının da yetersiz tertiplere eködenek konulmasıyla alakalı gündemimiz vardır. Bu, bütçede bir istisnadır. Uzun yıllardır ödenek iptali yoktu, ödenek artırımı konuşuluyordu, 2003 yılı ekbütçe tasarısı bu açıdan ilginç bir ekbütçe olmuştur. Plan ve Bütçe Komisyonunda görüşüldüğü üzere de, 4,5 katrilyon liralık eködenek teklifi konulmuş, yaklaşık 7 katrilyon liralık da ödenek iptali yapılmıştır. Rakamlara çok fazla girmek istemiyorum. Bunun en önemli nedenlerinden bir tanesi, sosyal içerikli nedenlerle getirilen eködenek ihtiyacı, temel olarak ihracatın beklenenin üzerinde olması, vergi barışından dolayı vergi iadelerinin artan miktarı, sosyal güvenlik kurumlarında tahsilat yetersizliğinin ve buna bağlı sağlık alanındaki tedbirlerin zamanlama açısından gecikmesinin telafisi, memur ve işçilere yapılan zammın fonlanma ihtiyacı, Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışmayı Teşvik Fonuna aktarım gereği ve çiftçilere mazot desteği olarak sıralanabilir.

Sosyal içerikli kalemlerden, kaynak olarak -yine, 2003 yılının ilk dokuz aylık verilerine baktığımızda- yaklaşık 7 katrilyon liralık ödenek iptal edilmiştir; son derece isabetlidir ve tümü transfer harcamalarındandır. Bu nominal ve reel faizin düşmesiyle alakalı kaynağın oluşmasında en önemli kalemi 6,2 katrilyon liralık kalem oluşturmaktadır. Bu ise, AK Partinin, AK Parti Hükümetinin piyasalara verdiği güvenin, siyasî ve ekonomik istikrarın, kararlılığın önemli bir kanıtıdır. Özellikle 2 katrilyon liraya kadar olan kısmının iptali konusunda, gerek cari harcamalarda gerekse yatırımlarla alakalı olan kalemlerde Bakanlığa yetki verilmiştir. Bu da, son derece isabetlidir; çünkü, burada, birkısım kırtasiyelerden ve teknik güçlüklerden arındırılma çabası gözetilmiştir.

Özellikle elimizde bulunan yatırım portföyüne baktığımızda ve 2004 yılında yaklaşık 60 katrilyon liralık ödeyeceğimiz faizi dikkate aldığımızda şöyle bir tablo ortaya çıkmaktadır: İktidar veya muhalefet tarafından bu konuda konulan teşhisler, tespitler, aslında, hemen hemen birbirine çok yakındır; ancak, bunun çözümü konusunda sağlam bir irade hükümetimiz tarafından ortaya konulmaktadır. O da şudur: 2002 yılında 4 414 adet olan proje sayısı, 2003 yılında 3 851 adede düşürülmüştür. 2002'de 8,5 yıl olan ortalama tamamlanma süreleri ise, 2003 yılında 7,6 yıla düşürülmüştür.

Bu rasyonelleşme çalışması kapsamında, 2001 yılında cari fiyatlarla 12,5 katrilyon liralık 1 002 tane proje, 2002 yılında ise -yine, cari fiyatlarıyla söylüyorum- 4,9 katrilyon liralık 600 proje yatırım programından çıkarılmıştır. Türkiye'nin, yatırıma ihtiyacı vardır; ancak, borçları da vardır. Cebinize bakarsınız, bütçenizi ona göre ayarlarsınız, yatırımlarınızı da, çok istemenize rağmen, yeri geldiğinde kısmak zorundasınızdır; şu anki AK Parti Hükümeti de bunu yapmaktadır. 2001 ve 2002 yıllarındaki yatırım programından çıkarılan projelerin bedeli 2003 yılı fiyatlarıyla 30 katrilyon liradır. 2003 yılı yatırım programı itibariyle mahallî idare yatırımları hariç olmak üzere, 3 851 projenin toplam tutarı 187 katrilyon liradır ve 2002 yılının sonuna kadar, bunun, ancak 80 katrilyon lirası ödenmiştir. 2003 yılında ayrılan ödenek ise, 12,5 katrilyon liradır. Hal böyle olunca, 3 334 adedi için de, iz bedeli konularak -bunların toplam tutarı da 20 katrilyon liradır- diğer projelerden öncelikli olarak yeterli ödenek tahsisi yapılmıştır.

Sayın Başkan, saygıdeğer milletvekilleri; 2003 malî yılı, bütçe tarihinde istisna bir yıldır demiştik. Zira, verilen eködenekler ve ödenek iptalleri hesaba katıldığında, kamu harcamaları, başlangıç ödeneklerinin yaklaşık 4,4 katrilyon lira altında gerçekleştirilecektir; bu durumda, başlangıç ödenekleri 141,5 katrilyon lira düzeyinde kalacaktır.

Tabiî, analitik bütçe sınıflandırmasına geçiş nedeniyle, 2003 Yılı Bütçe Kanununda yer alan ve diğer cari ve kamulaştırma ödeneklerinden yıl içerisinde kullanılmayan kısımların bir sonraki malî yıla devrine imkân veren hüküm iptal edilmiştir.

Emlak Bankasının, Ziraat Bankası ve Halk Bankasının devri kapsamında oluşan görev zararları ile tarım satış kooperatifleri ve birliklerinin görev zararlarının karşılanması amacıyla özel tertip devlet içborçlanma senedi çıkarılması konusunda Bütçe Kanununun yüzde 1 olarak öngördüğü limit, ihtiyaç nedeniyle yüzde 2'ye çıkarılmıştır.

Ben, sözlerime, 2003 Malî Yılı Bütçe Kanunu ile Bağlı Cetvellerinde Değişiklik  Yapılmasına İlişkin Kanun Tasarısında emeği geçen tüm bürokratlarımıza, Maliye Bakanımızın şahsında Maliye Bakanlığına, ilgili komisyonda çalışan iktidar ve muhalefet temsilcilerine ve hükümetimize teşekkür ederek son veriyorum.

Görüşülmekte olan ekbütçe tasarısını AK Parti Grubu olarak desteklediğimizi bildirir, kanunun ülkemize ve vatandaşlarımıza hayırlı olmasını temenni ederim.

Saygılar sunuyorum. (Alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyoruz Sayın Yıldız.

Başka söz isteği?.. Yok.

Tasarının tümü üzerindeki müzakereler tamamlanmıştır.

Maddelerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

1 inci maddeyi okutuyorum:

2003 MALÎ YILI BÜTÇE KANUNU İLE BAĞLI CETVELLERİNDE

DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR KANUN TASARISI

MADDE 1. - 29.3.2003 tarihli ve 4833 sayılı 2003 Malî Yılı Bütçe Kanununa bağlı (A) işaretli cetvelin ilişik (I) sayılı cetvelde yazılı tertiplerine toplam 4 521 000 000 000 000 liralık ek ödenek verilmiştir.

BAŞKAN - Madde üzerinde, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına, Uşak Milletvekili Sayın Osman Coşkunoğlu; buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)

Süreniz 10 dakikadır.

CHP GRUBU ADINA OSMAN COŞKUNOĞLU (Uşak) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 2003 Malî Yılı Bütçe Kanunu ile Bağlı Cetvellerinde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısının 1 inci maddesi üzerinde Cumhuriyet Halk Partisi Grubunun görüşlerini sunmak üzere huzurunuzdayım.

Bu 1 inci maddede ne yapılıyor; 1 inci maddede, 2003 bütçesine 4,5 katrilyonluk eködenek verilmesi öneriliyor. Bir mertebe olarak düşünebilmek için; 2003 yılında gerçekleşmesi öngörülen toplam yatırımlar 6,5 katrilyon Türk Lirasıdır; şimdi, biz, 4,5 katrilyonluk eködeneği son bir aya doğru tartışıyoruz. Birinci yapılan budur; daha doğrusu, yapılanın birinci boyutu budur. Bu miktarlar, tabiî, büyük miktarlar.

İkincisi, genellikle ödenek üstü harcama yapma eğilimi vardır. Bunu yapmak yerine, eködenek gerektiğinde, bu yasa tasarısıyla, Türkiye Büyük Millet Meclisine başvuruluyor; yani, hükümet, ihtiyaç duyduğu ödenekleri getirip, Türkiye Büyük Millet Meclisinin önüne koyuyor ve bunun için bir onay istiyor. Saydamlık açısından bunu çok olumlu buluyoruz, Meclisimizin bütçe üzerindeki söz hakkına hükümetin göstermiş olduğu saygıyı da takdirle karşılıyoruz. Bunun devamını da diliyoruz.

Önerilen 4,5 katrilyonluk bu eködenek nereye harcanacak; bunun dökümünde bazı ilginç noktalar var. Başbakanlığa bağlı Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışmayı Teşvik Fonuna 327 trilyon lira ayrılması, belli bir miktar para ayrılması elbette iyi bir karar. Bunun yeterliliği tartışılabilir. Bu vesileyle, 11 Kasımda açıklanan Devlet İstatistik Enstitüsünün hane halkı harcama anketinin sonuçlarını da hatırlatmak isterim. Bunları, hükümetin icraatının ve bu seneki bütçe uygulamalarının çok büyük bir başarı getirdiği gibi iddiaların da pek geçerli olmadığını göstermek amacıyla söylüyorum. Türkiye'de, şu anda, 26 000 000 insan yoksulluk sınırının altında. AKP'nin benden önceki sayın konuşmacısı, 3 Kasımda, toplumun yüzde 68'inin ülkeyi terk etme eğiliminde olduğunu söyledi. Ben, böyle bir istatistik görmedim ama, yüzde 68 çok çarpıcı bir rakam; fakat, 26 000 000 insanın yoksulluk sınırı altında olduğu da yeni açıklanan bir gerçek olarak önümüzde duruyor.

Beslenme gibi temel bir harcama kalemi bile, son on yılda yüzde 5 gerilemiş. Böyle bir ortamdayız ve böyle bir ortamda, bu ekbütçede, Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışmayı Teşvik Fonuna 327 trilyon ayrılıyor.

Hazine Müsteşarlığına 310 trilyon veriliyor. Bunun amacı da tarımsal destekleme. Tarımsal desteklemede desteklenecek olan nedir; mazot yardımı yapıldı; tabiî, bu yardımlar, üreticiye değil, tapu sahibine yapıldı. Onun doğrudan gelir desteğinde yarattığı eksiği kapatmak için, Hazine Müsteşarlığına 310 trilyonluk eködenek ayrılmak isteniliyor.

Bu vesileyle şunu da söyleyeyim ki, 2003 yılında -bitirmek üzere olduğumuz yılda- ödenmesi gereken doğrudan gelir desteği için, henüz, çiftçimize hiçbir şey ödenmemiştir; yıl bitiyor ve hiçbir şey ödenmemiştir.

Sağlık Bakanlığına, sağlık hizmetlerini yaygınlaştırma, iyileştirme ve yeşil kart konusunda 155 trilyon ayrılıyor. Tabiî, özellikle yeşil kart konusunda çekilen sıkıntıları ve sağlık hizmetlerinin ne durumda olduğunu, sık sık konuştuğumuz için tekrarlamıyorum. 155 trilyon buraya ayrılıyor.

Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığına, SSK'ya yardım için 61 trilyon, Bağ-Kura yardım için de 906 trilyon eködenek verilmesi öneriliyor; 1 katrilyona yakın tutar öneriliyor.

Geri kalanı Maliye Bakanlığına veriliyor. Memur maaşı ve işçi ücreti için, ekgiderler karşılığı olarak 576 trilyon. Bütün bunlar içerisinde en yüksek kalem olan ihracatta KDV iadesi olarak 1 katrilyon 145 trilyon, Emekli Sandığı için 255 trilyon, emeklilere vergi iadesi için 16 trilyon, dahilde ve ithalde KDV'den ret ve iadeler için 200 trilyon, Gelir Vergisi ve Kurumlar Vergisinden ret ve iadeler için 470 trilyon.

Bunların yanında, Maliye Bakanlığına verilen eködenekte, dikkat çekici bir rakam daha var; o da, yedek ödenek olarak 100 trilyon ayrılıyor. Yedek ödenek olarak 100 trilyon ayrılıyor, öte yandan -şimdi, buna biraz mertebe söyleyelim- koskoca Sanayi ve Ticaret Bakanlığının 2003 yılı bütçesi 126 trilyon lira. Maliye Bakanlığına, biz, şimdi, bu 1 inci maddeyle, bu 100 trilyon lirayı, nereye nasıl harcanacağını bilmeden, bu kadar büyük bir bütçeyi, neredeyse Sanayi ve Ticaret Bakanlığının bütçesine yakın bir bütçeyi veriyoruz.

Şimdi, konuşmamın başında, böyle bir tasarının getirilmesini saydamlık olarak takdir ettiğimizi söyledik; fakat, dilerdik ki... Üstelik, önümüze gelmek üzere olan, Plan ve Bütçe Komisyonuna gelmiş olan, Kamu Malî Yönetimi ve Kontrol Kanunu Tasarısının 23 üncü maddesiyle, yedek ödeneklere hükümet bir sınır getiriyor. Doğru olan davranış budur. Bir yandan bu yasa, bir yandan bu kadar büyük yedek ödenek olmasını doğru bulmadığımızı söylemek isterim. Bu 100 trilyonluk ödeneğin nerelere harcanacağını bilmemiz daha doğru olurdu.

Bu 4,5 katrilyonluk eködenek verilmesini öneren 1 inci maddenin dökümünü bu şekilde ifade ettim. Tabiî, bu kaynaklar nereden geliyor, bunu tasarının tümü üzerinde konuşan Sayın Hamzaçebi açıkladı. Üzücü nokta şu ki: Bunun 1,5 katrilyonu yatırımlardan geliyor. Bir de, sene başında yatırımlara biraz fazla koyalım da, sonra nasıl olsa kısarız; sene başında yani, bütçe yılı başında yatırımlar düşük görünmesin; biraz fazla koyalım, sonra nasıl olsa bunun bir kısmını geri alırız anlayışının bir yansıması olmadığını umuyorum bu davranışın, bu kararın.

Biz, genel olarak, yasa tasarısının 1 inci maddesi üzerinde de, özellikle o 100 trilyonluk yedek ödenek konusundaki kaygımızı ve bunun doğru olmadığını belirttikten sonra, olumlu düşünüyoruz.

Bunu ifade eder, saygılar sunarım. (Alkışlar)

BAŞKAN- Teşekkür ediyorum Sayın Coşkunoğlu.

Madde üzerindeki konuşmalar tamamlanmıştır.

Şimdi, 1 inci maddeye bağlı (I) sayılı cetvelin bölümlerini okutup, ayrı ayrı oylayacağım.

Okutuyorum:

(I) SAYILI CETVEL

Kuruluş

Tertip No:

Ödenek Tutarı

Açıklama

Başbakanlık

900-04-3-354-900

327 000 000 000 000

Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışmayı

 

 

 

Teşvik Fonuna Yapılacak Ödemeler

BAŞKAN- Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

 

 

 

 

 

 

 

Hazine

920-05-3-143-900

310 000 000 000 000

Tarımsal Destekleme Politikalarının

Müsteşarlığı

 

 

Geliştirilmesine İlişkin Hizmetler

 

 

 

(Doğrudan Gelir Ödemesi)

BAŞKAN- Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

 

 

 

 

 

 

 

Maliye

930-08-3-351-900

576 000 000 000 000

Devlet Memurları Kanunu ile Diğer

Bakanlığı

 

 

Kanunlar ve Yönetmeliklerin Gerek-

 

 

 

tirdiği Giderler ile Toplu İş Sözleş-

 

 

 

melerinin Gerektirdiği Ek Giderler

 

 

 

Karşılığı

BAŞKAN- Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

 

 

 

 

 

 

 

Maliye Bakanlığı

  930-08-3-356-900

   100 000 000 000 000

  Yedek Ödenek

BAŞKAN- Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

 

 

 

 

 

 

 

Maliye

940-01-3-402-900

255 000 000 000 000

5434 Sayılı T.C. Emekli Sandığı

Bakanlığı

 

 

Kanununun 146 ncı Maddesi Hüküm-

 

 

 

leri Gereğince Finansman Açıkları

 

 

 

Karşılığı T.C. Emekli Sandığına

 

 

 

Ödemeler

BAŞKAN- Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

 

 

 

 

 

 

 

Maliye

950-05-3-528-900

16 000 000 000 000

2978 Sayılı Kanun Gereğince Yapılacak

Bakanlığı

 

 

Ödemeler

BAŞKAN- Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

 

 

 

 

 

 

 

Maliye

950-06-3-531-900

200 000 000 000 000

Dahilde ve İthalde Alınan Katma

Bakanlığı

 

 

Değer Vergisinden Red ve İadeler

BAŞKAN- Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

 

 

 

 

 

 

 

Maliye

950-06-3-537-900

470 000 000 000 000

Gelir Vergisi, Kurumlar Vergisi ve

Bakanlığı

 

 

Diğer Vergi Gelirlerinden Red ve

 

 

 

İadeler

BAŞKAN- Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

 

 

 

Maliye

950-06-3-534-900

1 145 000 000 000 000

İhracatta Katma Değer Vergisinden

Bakanlığı

 

 

Red ve İadeler

BAŞKAN- Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

 

 

 

 

 

 

 

Sağlık

900-04-3-441-900

155 000 000 000 000

Sağlık Hizmetlerinin Yaygınlaştırılması

Bakanlığı

 

 

İyileştirilmesi ve Yeşil Kart Uygulaması

 

 

 

Hizmetleri

BAŞKAN- Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

 

 

 

 

 

 

 

Çalışma ve Sosyal

 114-01-3-406-900

61 000 000 000 000

Sosyal Sigortalar Kurumuna

Güvenlik Bakanlığı

 

 

YapılacakYardımlar

BAŞKAN- Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

 

Çalışma ve Sosyal

 114-01-3-407-900

906 000 000 000 000

Esnaf ve Sanatkârlar ve Diğer Bağım-

Güvenlik Bakanlığı

 

 

sız Çalışanlar Sosyal Sigortalar

 

 

 

Kurumuna (Bağ-Kur'a) Yapılacak

 

 

 

Yardımlar

BAŞKAN- Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

 

 

 

 

 

 

 

Toplam

 

4 521 000 000 000 000

 

 

BAŞKAN - Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

1 inci maddeyi, kabul edilen (I) sayılı Cetvelle birlikte oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Madde, kabul edilmiştir.

2 nci maddeyi okutuyorum:

MADDE2. - a) 4833 sayılı Kanuna bağlı (A) işaretli cetvelin ilişik (II) sayılı cetvelde yazılı tertiplerindeki ödeneklerden toplam 6 917 510 000 000 000 lirası iptal edilmiştir.

b) 4833 sayılı Kanuna bağlı (A) işaretli cetvelde, (1) ödenek türü altında yer alan tertiplerden 500 000 000 000 000 liraya, (2) ödenek türü altında yer alan tertiplerden 1 500 000 000 000 000 liraya kadar tutarları iptal etmeye Maliye Bakanı yetkilidir.

BAŞKAN - Madde üzerinde söz isteği?.. Yok.

1 adet önerge vardır; önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 4833 sayılı 2003 Malî Yılı Bütçe Kanunu ile Bağlı Cetvellerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısının 2 nci maddesine aşağıdaki (c ) bendinin eklenmesini arz ve teklif ederiz.

 

Sadullah Ergin

Haluk İpek

İbrahim Hakkı Birlik

 

Hatay

Ankara

Şırnak

 

Taner Yıldız

A. Veli Seyda

Mustafa Demir

 

Kayseri

Şırnak

Samsun

 

 

Aydın Dumanoğlu

 

 

 

Trabzon

 

"c) Bu iptallerle ilgili bütçe işlemlerini gerçekleştirmeye ve bu işlemler sonucu doğacak Hazine yardımı fazlalarını iptal etmeye Maliye Bakanı yetkilidir."

BAŞKAN - Önergeye Komisyon katılıyor mu?..

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI SAİT AÇBA (Afyon) - Takdire bırakıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN - Hükümet katılıyor mu efendim?..

MALİYE BAKANI KEMAL UNAKITAN (İstanbul) - Katılıyoruz efendim.

BAŞKAN - Komisyonun takdire bıraktığı ve Hükümetin katıldığı önerge sahipleri?..

SADULLAH ERGİN (Hatay) - Gerekçe okunsun.

BAŞKAN - Gerekçeyi okutuyorum:

Gerekçe:

Tasarının 2 nci maddesi kapsamında yapılacak iptallerle ilgi bütçe işlemlerini gerçekleştirmeye ve bu işlemler sonucu doğacak Hazine yardımı fazlalarını iptal etmek için Maliye Bakanına yetki verilmektedir.

BAŞKAN - Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Önerge, kabul edilmiştir.

2 nci maddenin (II) sayılı Cetvelinin bölümlerini kabul edilen önerge doğrultusunda okutup, ayrı ayrı oylayacağım:

Ödenek Tutarı   Açıklama

Hazine    910-03-3-021-900 20 000 000 000 000        Devlet İştirakleri

Müsteşarlığı(II) SAYILI CETVEL

Kuruluş Tertip No:

BAŞKAN -Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Hazine

920-03-3-122-900

25 000 000 000 000

İktisadî Devlet Teşekkülleri ve Kamu Müsteşarlığı

 

 

İktisadî Kuruluşları Genel Yatırım ve

 

 

 

Finansman Programına Dahil Olmayan

 

 

 

 

 

 

Kuruluşlara Verilen Görevler

 

 

 

 

 

 

Nedeniyle Oluşan Gelir Kaybı

 

 

 

 

 

 

Ödemeleri

 

 

 

BAŞKAN - Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

 

Hazine

920-05-3-142-900

50 000 000 000 000

Hayvancılığı Teşvik ve Destekleme

Müsteşarlığı

 

 

İçin Yapılacak Ödemeler

BAŞKAN - Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

 

Hazine Müsteşarlığı    920-05-3-145-900      50 000 000 000 000 Yatırımları Teşvik Hizmetleri

 

BAŞKAN - Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

 

Hazine

930-06-3-331-900

20 000 000 000 000

Uluslararası Kuruluşlara Yapılacak

Müsteşarlığı

 

 

Ödemeler

BAŞKAN- Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

 

Hazine    930-10-3-383-900 5 000 000 000 000           TRT Kurumuna Yapılacak

Müsteşarlığı                                                            Yardımlar

BAŞKAN - Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

 

Hazine Müsteşarlığı    950-01-3-501-900        5 033 000 000 000 000               Devlet Tahvilleri Faizi

BAŞKAN - Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

 

Hazine Müsteşarlığı    950-01-3-503-900        8 500 000 000 000          Devlet Tahvilleri Genel Giderleri

BAŞKAN - Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

 

Hazine Müsteşarlığı    950-01-3-507-900        8 500 000 000 000         Hazine Bonoları Genel Giderleri

 

BAŞKAN - Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

 

Hazine Müsteşarlığı    950-02-3-511-900    744 000 000 000 000 Dış Devlet Borçları Faizi

 

BAŞKAN - Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

 

Hazine Müsteşarlığı    950-02-3-513-900    457 510 000 000 000 Dış Devlet Borçları Genel

                                                                                                                  Giderleri

 

BAŞKAN - Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

 

Hazine

950-02-3-517-900

466 000 000 000 000

4749 Sayılı Kanunun 13 üncü Maddesi

Müsteşarlığı

 

 

Gereğince Hazine Garantileri kapsa-

 

 

 

mındaki risk hesabına yapılacak

 

 

 

ödemeler

BAŞKAN - Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

 

Maliye Bakanlığı

  930-08-3-352-900

  15 000 000 000 000

Kur Farklarını Karşılama Ödeneği

BAŞKAN - Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

 

 

 

 

 

 

 

Maliye

930-08-3-357-900

10 000 000 000 000

Yeni Kurulacak Daire ve İdarelerin

Bakanlığı

 

 

İhtiyaçlarınınKarşılanması Ödeneği

BAŞKAN - Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

 

 

 

Maliye Bakanlığı

   930-08-3-359-900

   5 000 000 000 000

Mülteci ve Göçmen Giderleri

BAŞKAN - Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

 

 

 

 

 

 

 

Toplam

 

          6 917 510 000 000 000

 

BAŞKAN - Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

 

 

 

Sayın milletvekilleri, şimdi, 2 nci maddeyi, kabul edilen önerge ve kabul ettiğiniz (ll) sayılı cetvelle birlikte oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... 2 nci madde kabul edilmiştir.

3 üncü maddeyi okutuyorum:

MADDE 3. - 4833 sayılı Kanuna ekli (T) işaretli cetvele, ilişik (III) sayılı cetvelde yazılı kuruluş ve taşıtlar eklenmiştir.

BAŞKAN - Madde üzerinde söz talebi?.. Yok.

3 üncü madde üzerinde 1 önerge vardır; okutuyorum:

 

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 4833 sayılı 2003 Malî Yılı Bütçe Kanunu ile Bağlı Cetvellerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısının 3 üncü maddesine aşağıdaki paragrafın eklenmesini arz ve teklif ederiz.

 

Sadullah Ergin

Haluk İpek

Aydın Dumanoğlu

 

Hatay

Ankara

Trabzon

 

Mustafa Demir

Mehmet Soydan

 

 

Samsun

Hatay

 

 

"4833 ile 4835 sayılı Kanunlara ekli (T) işaretli cetvellerde ilişik (lV) sayılı cetvelde gösterilen değişiklik yapılmıştır."

(III) SAYILI CETVEL

 

GENEL BÜTÇELİ DAİRELERCE 237 SAYILI TAŞIT KANUNUNA

GÖRE 2003 YILINDA SATIN ALINACAK TAŞITLARI

GÖSTERİR CETVEL

 

MEVCUT

          

Kuruluşun Adı

T. Cetveli

Taşıtın Cinsi

Diferansiyel

Adet

Nerede

 

 

 

Sıra.No.

 

 

 

Kullanılacağı

SAĞLIK

T- 15

Ambulans (Tıbbî

4x2

190

Sağlık Kuruluş-

 

BAKANLIĞI

 

Donanımlı)

 

 

larında

 

 

 

 

 

 

 

 

YAPILAN DEĞİŞİKLİK

 

 

 

 

 

 

 

Kuruluşun Adı

T. Cetveli

Taşıtın Cinsi

Diferansiyel

Adet

Nerede

 

 

Sıra.No.

 

 

 

Kullanılacağı

SAĞLIK

T- 15

Ambulans (Tıbbî

4x2

140

Sağlık Kuruluş-

 

BAKANLIĞI

 

Donanımlı)

 

 

larında

 

KATMA BÜTÇELİ İDARELERCE 237 SAYILI TAŞIT KANUNUNA GÖRE

2003 YILINDA SATIN ALINACAK TAŞITLARI GÖSTEREN CETVEL

 

MEVCUT

          

Kuruluşun Adı

T. Cetveli

Taşıtın Cinsi

Diferansiyel

Adet

Nerede

 

 

 

Sıra.No.

 

 

 

Kullanılacağı

HUDUT VE

T-15

Ambulans (Tıbbî

4x2

1

Genel Müdürlük

SAHİLLER SAĞ-

 

Donanımlı)

 

 

    Hizmetlerinde

LIK GENEL

 

 

 

 

 

MÜDÜRLÜĞÜ

 

 

 

 

 

 

T-15

Ambulans (Tıbbî

4x2

3

Genel Müdürlük

 

 

Donanımlı)

 

 

Hizmetlerinde

 

 

 

 

 

(Özel Ödenekten

 

 

 

 

 

Karşılanacaktır)

 

T-15

Ambulans (Tıbbî

4x2

164

Sağlık Hizmetleri

 

 

Donanımlı)

 

 

(Özel Ödenekten

 

 

 

 

 

Karşılanacaktır.)

 

 

 

 

 

 

YAPILAN DEĞİŞİKLİK

          

Kuruluşun Adı

T. Cetveli

Taşıtın Cinsi

Diferansiyel

Adet

Nerede

 

 

 

Sıra.No.

 

 

 

Kullanılacağı

HUDUT VE

T-15

Ambulans (Tıbbî

4x2

1

Genel Müdürlük

 

SAHİLLER SAĞ-

 

Donanımlı)

 

 

Hizmetlerinde

 

LIK GENEL

 

 

 

 

 

 

MÜDÜRLÜĞÜ

 

 

 

 

 

 

 

T-15

Ambulans (Tıbbî

4x2

3

Genel Müdürlük

 

 

 

Donanımlı)

 

 

Hizmetlerinde

 

 

 

 

 

 

(Özel Ödenekten

 

 

 

 

 

 

Karşılanacaktır)

 

 

T-15

Ambulans (Tıbbî

4x2

214

Sağlık Hizmetleri

 

 

 

Donanımlı)

 

 

(Özel Ödenekten

 

 

 

 

 

 

Karşılanacaktır.)

 

 

BAŞKAN - Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI SAİT AÇBA(Afyon) - Takdire bırakıyoruz.

BAŞKAN - Sayın Hükümet?..

MALİYE BAKANI KEMAL UNAKITAN (İstanbul) - Katılıyoruz efendim.

BAŞKAN - Gerekçeyi okutalım mı?

SADULLAH ERGİN (Hatay) - Evet Sayın Başkan.

BAŞKAN - Hükümetin katıldığı, Komisyonun takdire bıraktığı önergenin gerekçesini okutuyorum:

Gerekçe:

Sağlık Bakanlığınca 2003 yılında satın alınacak 190 adet (T-15) tıbbî donanımlı ambulanstan 50 adedinin iptal edilerek, Hudut ve Sahiller Sağlık Genel Müdürlüğü için vize edilen 168 adede eklenmesi ile hizmetin daha etkin ve verimli bir şekilde yürütülmesi hedeflenmektedir.

BAŞKAN - Gerekçesini okuduğumuz önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmiştir.

3 üncü maddeyi, kabul edilen önerge ve ekli cetvelle birlikte oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... 3 üncü madde kabul edilmiştir.

4 üncü maddeyi okutuyorum:

MADDE 4. - 4833 sayılı Kanuna bağlı (A) işaretli cetvelde yer alan ödeneklerden, malî yıl sonu itibarıyla harcanmayacağı anlaşılan kısımları Maliye Bakanlığının (930-08-3-356-900) tertibine aktarmaya Maliye Bakanı yetkilidir.Yedek ödenek tertibinden yapılacak aktarmalar ile kurum bütçeleri içinde yapılacak aktarmalarda, 4833 sayılı Kanunun 13 üncü maddesinin (d) bendi, 18 inci maddesinin (c), (d) ve (e) bentleri ile 26.5.1927 tarihli ve 1050 sayılı Kanunun 57 nci maddesinde yer alan sınırlamalar uygulanmaz.

BAŞKAN - Madde üzerinde söz isteği?.. Yok.

4 üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.

5 inci maddeyi okutuyorum:

MADDE 5. - 4833 sayılı Kanunun 18 inci maddesine aşağıdaki bent eklenmiştir.

"f) Hizmetin gerektirdiği hallerde, Hazine Müsteşarlığı bütçesinin (910) ve (920) numaralı programları arasında Hazine Müsteşarlığının bağlı olduğu Bakanın teklifi ile aktarma yapmaya Maliye Bakanı yetkilidir."

BAŞKAN - Madde üzerinde söz isteği?.. Yok.

5 inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.

6 ncı maddeyi okutuyorum:

MADDE 6. - 4833 sayılı Kanunun 27 nci maddesine aşağıdaki bent eklenmiştir.

"c) Eti Holding A. Ş.'nin 2002 ve daha önceki yıllara ait kâr paylarından Hazineye isabet eden tutarların, Hazine Müsteşarlığının bağlı olduğu Bakanın talebi üzerine bütçenin gelir ve gider kalemleri ile ilişkilendirmeksizin kuruluşun Eti Alüminyum A.Ş.'den olan alacaklarına mahsup edilmesine,"

BAŞKAN - Madde üzerinde söz isteği?.. Yok.

6 ncı maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.

7 nci maddeyi okutuyorum:

MADDE 7. - 4833 sayılı Kanunun 28 inci maddesinin (f) bendinde yer alan "% 1'ini" ibaresi "% 2'sini" şeklinde; (c) bendinin ilk cümlesi "20.6.2001 tarihli ve 4684 sayılı Kanunun 2 nci maddesi uyarınca Türkiye Emlak Bankası A.Ş.'nin, T.C. Ziraat Bankası A.Ş. ve Türkiye Halk Bankası A.Ş.'ye devredilmesine ilişkin anılan bankaların talepleri, Hazine Müsteşarlığı tarafından avans olarak özel tertip Devlet iç borçlanma senedi ihraç edilerek karşılanır. Avans ödemeleri Bankalar Yeminli Murakıplarınca yapılacak nihaî inceleme sonuçlarına göre kesinleştirilir. İnceleme sonucunda Hazine aleyhine bir farkın doğması halinde, söz konusu fark Hazine Müsteşarlığı tarafından nakit ve/veya özel tertip Devlet iç borçlanma senedi ihraç edilerek ödenir." şeklinde değiştirilmiş ve (c) bendinin son paragrafından sonra gelmek üzere aşağıdaki paragraf eklenmiştir.

"Kaynak Kullanımını Destekleme Fonundan ihtisas kredilerine ödenmesi gereken destekleme primleri nedeniyle bankalara ödenmemiş, birikmiş ve 4684 sayılı Kanunun geçici 3 üncü maddesi uyarınca Hazinenin görev zararı borcu olarak kabul edilen borçlar, Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası A.Ş. kayıtları ile sınırlı olarak herhangi bir ilave yapılmaksızın Hazine Müsteşarlığı tarafından özel tertip Devlet iç borçlanma senedi ihraç edilerek ödenir."

BAŞKAN - Madde üzerinde söz isteği?.. Yok.

7 nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

8 inci maddeyi okutuyorum:

MADDE 8. - 8.1.2002 tarihli ve 4736 sayılı Kanunun 6 ncı maddesi ile değiştirilen 3030 sayılı Büyük Şehir Belediyelerinin Yönetimi Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin Değiştirilerek Kabulü Hakkında Kanunun 18 inci maddesinin son fıkrasının uygulanmasına ilişkin olarak alınan yürütmeyi durdurma kararlarına binaen davacı büyük şehir belediyelerine gerekli ödemelerin yapılmasına Maliye Bakanı yetkilidir.

BAŞKAN - Madde üzerinde söz isteği?.. Yok.

8 inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

9 uncu maddeyi okutuyorum:

MADDE 9. - 29.3.2003 tarihli ve 4833 sayılı 2003 Malî Yılı Bütçe Kanununun 20 nci maddesinin (d) bendi yürürlükten kaldırılmıştır.

BAŞKAN - Madde üzerinde söz isteği?.. Yok.

9 uncu maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

10 uncu maddeyi okutuyorum:

MADDE 10. - 24.11.1994 tarihli ve 4046 sayılı Özelleştirme Uygulamalarının Düzenlenmesine ve Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanuna tâbi, sermayesinin yarısından fazlası kamuya ait kuruluşlarda ve 233 sayılı Kamu İktisadî Teşebbüsleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararnameye tâbi kamu iktisadî teşebbüslerinde iş kanunlarına tâbi olarak istihdam edilen personelden; bu Kanunun yayımı tarihinden itibaren 15 gün içinde başvurarak bu maddenin yürürlük tarihi ile 31.1.2004 (bu tarih dahil) tarihi arasında kendi isteği ile işten ayrılanlara iş kanunları hükümlerine göre hesaplanacak kıdem tazminatı % 20 fazlasıyla ödenir.

1.10.2003 tarihinden bu Kanunun yayımı tarihi (bu tarih dahil) arasında işverence haklı nedenle derhal fesih hali hariç olmak üzere, herhangi bir sebeple iş sözleşmeleri feshedilen personel için kendi isteğiyle işten ayrılma şartı aranmaz. Bu fıkra kapsamındaki personele, bu madde hükümlerinden faydalanmaları halinde, 4857 sayılı İş Kanununun 20 ve 21 inci madde hükümleri uygulanmaz.

Bu madde hükümlerinden yararlanabilmek için, Kanunun yayımı tarihinden itibaren 15 gün içinde başvuruda bulunulması ve başvuru üzerine istihdam edilen Kurum tarafından yapılacak işlemlerin 31.1.2004 (bu tarih dahil) tarihine kadar tamamlanması esastır. 15 günlük başvuru süresini bir defaya mahsus olmak üzere, bu sürenin bitiminden itibaren 15 güne kadar, işlemlerin tamamlanma süresini ise bir defaya mahsus olmak üzere 31.1.2004'ten başlamak üzere 30 güne kadar uzatmaya Bakanlar Kurulu yetkilidir.

Bu madde çerçevesinde finansman durumu yeterli olmayan kuruluşlarca yapılacak ödemeler 24.11.1994 tarihli ve 4046 sayılı Kanuna tâbi, sermayesinin yarısından fazlası kamuya ait kuruluşlar için Özelleştirme Fonundan, 233 sayılı Kanun Hükmünde Kararnameye tâbi kamu iktisadî teşebbüsleri için 2003 yılı bütçesinde yer alan Kamu İktisadî Teşebbüsleri sermaye harcama kaleminden Hazinece karşılanır. Kamu İktisadî Teşebbüslerinin sermayeleri Kamu İktisadî Teşebbüslerine bu amaçla aktarılan kaynak kadar artırılmış sayılır.

Bu madde hükümleri çerçevesinde yapılacak ödemeler, damga vergisi hariç herhangi bir vergi veya kesintiye tâbi tutulmaz.

Bu madde hükümlerinden faydalanan personel, hiçbir surette bu Kanun kapsamındaki kuruluşlarda yeniden istihdam edilemez.

BAŞKAN - 10 uncu madde üzerinde 1 önerge vardır.

Efendim, zannediyorum bir basım hatası var, tarih noktasında. O hatayı düzelteceğiz. O bakımdan, önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 2003 Malî Yılı Bütçe Kanunu ile Bağlı Cetvellerinde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısının 10 uncu maddesinin birinci ve üçüncü fıkralarındaki "31.1.2004" ibarelerinin "31.12.2003" şeklinde değiştirilmesini; üçüncü fıkrasının son cümlesinin fıkra metninden çıkarılmasını ve son fıkrasının "Bu madde hükümlerinden faydalanan personel, hiçbir surette birinci fıkrada belirtilen kuruluşlarda yeniden istihdam edilemez" şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

 

Sadullah Ergin

Taner Yıldız

Haluk İpek

 

Hatay

Kayseri

Ankara

 

Mahfuz Güler

Abdullah Veli Seyda

 

 

Bingöl

Şırnak

 

BAŞKAN - Sayın Komisyon?..

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI SAİT AÇBA (Afyon) - Takdire bırakıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN - Hükümet?..

MALİYE BAKANI KEMAL UNAKITAN (İstanbul) - Katılıyoruz efendim.

SADULLAH ERGİN (Hatay) - Gerekçeyi okutun efendim.

BAŞKAN - Gerekçeyi okutuyorum:

Gerekçe:

Bütçe kanunlarının yıllık olması ilkesi gereğince maddede gerekli değişiklikler yapılmaktadır.

BAŞKAN - Gerekçesini dinlediğiniz önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

10 uncu maddeyi, kabul edilen önerge doğrultusunda oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

11 inci maddeyi okutuyorum:

MADDE 11. - Bu Kanunun;

a) 10 uncu maddesi 1.10.2003 tarihinden geçerli olmak üzere yayımı tarihinde,

b) Diğer maddeleri yayımı tarihinde

Yürürlüğe girer.

BAŞKAN - Madde üzerinde söz isteği?.. Yok.

11 inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

12 nci maddeyi okutuyorum:

MADDE 12. - Bu Kanun hükümlerini Maliye Bakanı yürütür.

BAŞKAN - Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Sayın milletvekilleri, tasarının tümü açıkoylamaya tabidir.

Açıkoylamanın şekli hakkında Genel Kurulun kararını alacağım.

Açıkoylamanın elektronik oylama cihazıyla yapılmasını oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Açıkoylama için 5 dakika süre veriyorum. Bu süre içerisinde sisteme giremeyen üyelerin teknik personelden yardım istemelerini; bu yardıma rağmen de sisteme giremeyen üyelerin, oy pusulalarını oylama için öngörülen 5 dakikalık süre içerisinde Başkanlığa ulaştırmalarını rica ediyorum.

Ayrıca, vekâleten oy kullanacak sayın bakanlar var ise, hangi bakana vekâleten oy kullandığını, oyunun rengini ve kendisinin ad ve soyadı ile imzasını da taşıyan oy pusulasını, yine oylama için öngörülen 5 dakikalık süre içerisinde Başkanlığa ulaştırmalarını rica ediyorum.

Oylama işlemini başlatıyorum.

(Elektronik cihazla oylama yapıldı)

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, 2003 Malî Yılı Bütçe Kanunu ile Bağlı Cetvellerinde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısının yapılan açıkoylama sonucunu açıklıyorum:

Kullanılan oy sayısı:

262

Kabul:

209

Ret:

52

Çekimser:

                         1(x)

Böylece, tasarı kabul edilmiş ve kanunlaşmıştır; hayırlı olsun.

Şimdi, Sayın Maliye Bakanımız, kısa bir teşekkür konuşması yapacaklardır.

Buyurun Sayın Bakanım.

MALİYE BAKANI KEMAL UNAKITAN (İstanbul) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinize çok teşekkür ediyorum.  Gecenin bu ilerlemiş saatinde, bu özverili çalışmanın neticesinde, esasında çok önemli bir kanunu kabul ettiniz.

Hükümetler "biz bu sene şu kadar gider yapacağız" dedikleri halde, her seferinde, bütçe harcamaları tahminlerin üstüne çıkmıştır; tarihimize bakın, hep üstünde olmuştur. Çok şükür, ilk defa, bu Hükümetimize nasip oluyor; böylece biz, düşündüğümüzden daha az açık veren bir bütçeyi, bu şekilde kabul etmiş oluyoruz. Bu ekbütçenin manası budur. Yani, 45 katrilyon lira tahmin edilen bütçe açığı, ilk defa, 40 katrilyon lira, 41 katrilyon lira civarında oluyor ve bu da AK Parti Hükümetine nasip oluyor. Bunun altını çize çize söylemek istiyorum.

Hepinize saygılar sunuyorum ve teşekkür ediyorum. (Alkışlar)

BAŞKAN - Efendim, Sayın Bakanımıza teşekkür ediyoruz.

Halen oynanmakta olan maç sebebiyle A Millî Takımımıza Türkiye Büyük Millet Meclisi adına başarılar dilerken, kanun tasarı ve tekliflerini sırasıyla görüşmek için, 20 Kasım 2003 Perşembe günü saat 15.00'te toplanmak üzere, birleşimi kapatıyorum.

Hepinize iyi akşamlar diliyorum.

 

Kapanma Saati : 21.21

 

                              

(x) Açıkoylama kesin sonuçlarını gösteren tablo tutanağın sonuna eklidir.