DÖNEM
: 22 CİLT : 31 YASAMA YILI : 2
T. B. M. M.
TUTANAK DERGİSİ
19 uncu Birleşim
18 Kasım 2003 Salı
İ
Ç İ N D E K İ L E R I. - GEÇEN TUTANAK ÖZETİ
II. - GELEN KÂĞITLAR
III. -
BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A) OTURUM
BAŞKANLARININ KONUŞMALARI
1. - TBMM Başkanvekili İsmail Alptekin'in,
15 Kasım 2003 Cumartesi günü, İstanbul'da, iki ayrı sinagog önünde meydana
gelen patlamalarda hayatını kaybedenlere Allah'tan rahmet, yakınlarına ve
milletimize başsağlığı ve yaralananlara da acil şifalar dileyen konuşması
B) Gündemdişi Konuşmalar
1. - Tekirdağ Milletvekili Tevfik
Ziyaeddin Akbulut'un, Tekirdağ İlinin düşman işgalinden kurtarılışının 81 inci
yıldönümüne ilişkin gündemdışı konuşması ve İçişleri Bakanı Abdülkadir Aksu'nun
cevabı
2. - Şanlıurfa Milletvekili Mehmet Vedat
Melik'in, Şanlıurfa İlinin eğitim ve öğretimle ilgili sorunlarına ve alınması
gereken önlemlere ilişkin gündemdışı konuşması ve Millî Eğitim Bakanı Hüseyin
Çelik'in cevabı
3. - Tokat Milletvekili Resul Tosun'un,
sosyal dayanışmaya ve sivil toplum örgütlerinin bu konudaki faaliyetlerine
ilişkin gündemdışı konuşması
C) Tezkereler ve Önergeler
1. - Devlet eski Bakanı Ramazan Mirzaoğlu
hakkında Meclis soruşturması açılması amacıyla Ulaştırma Bakanlığı Teftiş
Kurulu Başkanlığı tarafından hazırlanan rapora ilişkin Başkanlık tezkeresi
(3/394)
2. - Dışişleri Komisyonu Başkanlığının,
(1/285) esas numaralı Yolsuzluğa Karşı Ceza Hukuku Sözleşmesinin Onaylanmasının
Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısının, yeniden değerlendirilmek üzere
Komisyona geri verilmesine ilişkin tezkeresi (3/395)
3. - Kars Milletvekili Selami Yiğit'in,
(6/758) esas numaralı sözlü sorusunu geri aldığına ilişkin önergesi (4/122)
4. - Antalya Milletvekili Feridun Fikret
Baloğlu'nun, (6/800), esas numaralı sözlü sorusunu geri aldığına ilişkin
önergesi (4/123)
5. - Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın
Birleşik Arap Emirliklerine yaptığı resmî ziyarete katılması uygun görülen
milletvekillerine ilişkin Başbakanlık tezkeresi (3/396)
6. - Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın
İtalya'ya yaptığı resmî ziyarete katılması uygun görülen milletvekillerine
ilişkin Başbakanlık tezkeresi (3/397)
7. - Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın
Almanya'ya yaptığı resmî ziyarete katılması uygun görülen milletvekillerine
ilişkin Başbakanlık tezkeresi (3/398)
D) Gensoru, Genel Görüşme, Meclıs Soruşturmasi ve Meclıs AraştIrmasi
Önergelerı
1. - İstanbul Milletvekili Hüseyin Besli
ve 63 milletvekilinin, Devlet eski Bakanı ve Başbakan Yardımcısı H. Hüsamettin
Özkan ile Devlet eski Bakanı Recep Önal hakkında Meclis soruşturması açılmasına
ilişkin önergesi (9/3)
2. - İstanbul Milletvekili Hüseyin Besli
ve 63 milletvekilinin, Enerji ve Tabiî Kaynaklar eski Bakanları Mustafa Cumhur
Ersümer ve Zeki Çakan hakkında Meclis soruşturması açılmasına ilişkin önergesi
(9/4)
IV. -
ÖNERİLER
A) Sİyası Partı Grubu Önerılerı
1. - Hükümetin Irak politikası ile ilgili
(8/4) esas numaralı genel görüşme önergesinin öngörüşmesinin Genel Kurulun
18.11.2003 Salı günkü birleşiminde yapılmasına ve görüşmelerin tamamlanmasına
kadar çalışma süresinin uzatılmasına ilişkin Cumhuriyet Halk Parti Grubu
önerisi
2. - Genel Kurulun 19 Kasım 2003 Çarşamba
günkü birleşiminde, sözlü soruların
görüşülmemesine, gündemdeki sıralama ile çalışma saatlerinin yeniden
düzenlenmesine ilişkin AK Parti Grubu önerisi
V. -
SEÇİMLER
A) Komİsyonlarda Açik Bulunan Üyelıklere Seçım
1. - Dilekçe Komisyonunda açık bulunan
üyeliğe seçim
VI. -
SORULAR VE CEVAPLAR
A) Sözlü Sorular ve Cevaplari
1. - Ankara Milletvekili Yakup Kepenek'in,
Ankara Büyükşehir Belediyesiyle ilgili bir Danıştay kararına ilişkin İçişleri
Bakanından sözlü soru önergesi (6/286) ve yazılı soruya çevrilmesi nedeniyle
konuşması
2. - Diyarbakır Milletvekili Muhsin
Koçyiğit'in, muhtarların özlük haklarına ilişkin İçişleri Bakanından sözlü soru
önergesi (6/288) ve yazılı soruya çevrilmesi nedeniyle konuşması
B) Yazili Sorular ve Cevaplari
1. - Adana Milletvekili Atilla
Başoğlu'nun, Hükümet Programında yer alan yeni bir Anayasa hazırlanmasına
yönelik çalışmalara ilişkin Başbakandan sorusu ve Adalet Bakanı Cemil Çiçek'in
cevabı (7/1014)
2. - Konya Milletvekili Atilla Kart'ın,
adlî kolluk ve ticarî sır konularındaki düzenleme çalışmalarına ilişkin sorusu
ve Adalet Bakanı Cemil Çiçek'in cevabı (7/1125)
3. - İzmir Milletvekili Muharrem
Toprak'ın, silahlarla ilgili yapılması gereken yasal düzenlemelere ilişkin
Başbakandan sorusu ve İçişleri Bakanı Abdülkadir Aksu'nun cevabı (7/1235)
4. - İstanbul Milletvekili Emin Şirin'in,
4969 sayılı Kanunun Geçici 2 nci maddesi ile SPK Kanununun 22. maddesinin (g)
bendinin uygulamalarına ilişkin Başbakandan sorusu ve Devlet Bakanı ve Başbakan
Yardımcısı Abdüllatif Şener'in cevabı (7/1265)
5. - Ankara Milletvekili Ersönmez
Yarbay'ın, Çankaya Belediyesinin 1992-2003 yıllarına ait Emlak, Çevre Temizlik
Vergileri ile otopark ücreti gelirlerine ilişkin sorusu ve İçişleri Bakanı
Abdülkadir Aksu'nun cevabı (7/1266)
6. - Konya Milletvekili Atilla Kart'ın,
silah taşıma ruhsat harcına ilişkin sorusu ve İçişleri Bakanı Abdülkadir
Aksu'nun cevabı (7/1287)
7. - Adana Milletvekili Atilla
Başoğlu'nun, uyuşturucu trafiğinin önlenmesi açısından narkotik köpeklerin
kullanılıp kullanılmadığına ilişkin sorusu ve İçişleri Bakanı Abdülkadir
Aksu'nun cevabı (7/1301)
8. - İstanbul Milletvekili Emin Şirin'in,
BDDK-TMSF'ye devredilen bankaların kredi
dökümlerine,
Doğan Grubunun borçlarının yeniden
yapılandırılmasına,
İlişkin soruları ve Devlet Bakanı ve
Başbakan Yardımcısı Abdüllatif Şener'in cevabı (7/1306,1319)
9. - Kırklareli Milletvekili Mehmet
Kesimoğlu'nun, Ankara-Kızılay Meydanının yaya trafiğine kapatılması
uygulamasının nedenlerine ve kaldırılıp kaldırılmayacağına ilişkin sorusu ve
İçişleri Bakanı Abdülkadir Aksu'nun cevabı (7/1314)
10. - Adana Milletvekili Nevin Gaye
Erbatur'un, İzmir-Bergama altın işletmesi ocaklarından çıkarılan pasanın yol
çalışmalarında kullanılıp kullanılmadığına ilişkin sorusu ve Bayındırlık ve
İskân Bakanı Zeki Ergezen'in cevabı (7/1318)
11. - Adana Milletvekili Atilla
Başoğlu'nun, İsrail'in Suriye topraklarını bombalamasına ilişkin Başbakandan
sorusu ve Dışişleri Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Abdullah Gül'ün cevabı
(7/1330)
12. - Adana Milletvekili Atilla
Başoğlu'nun, Irak'taki gelişmelere karşı alınan önlemlere ilişkin Başbakandan
sorusu ve Dışişleri Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Abdullah Gül'ün cevabı
(7/1331)
13. - Adana Milletvekili Atilla
Başoğlu'nun, ithal yiv setli otomatik av tüfeklerinin ruhsatlarına ilişkin
Başbakandan sorusu ve İçişleri Bakanı Abdülkadir Aksu'nun cevabı (7/1338)
14. - Adana Milletvekili Atilla
Başoğlu'nun, bir toplantıda sarf ettiği sözlere ilişkin sorusu ve Tarım ve
Köyişleri Bakanı Sami Güçlü'nün cevabı (7/1350)
15. - Adana Milletvekili Atillâ
Başoğlu'nun, uluslararası pamuk piyasasındaki gelişmelere karşı alınacak
tedbirlere ilişkin Başbakandan sorusu ve Sanayi ve Ticaret Bakanı Ali Coşkun'un
cevabı (7/1354)
16. - Antalya Milletvekili Feridun Fikret
Baloğlu'nun, cezaevi infaz koruma memurlarına ilişkin sorusu ve Adalet Bakanı
Cemil Çiçek'in cevabı (7/1355)
17. - Bilecik Milletvekili Fahrettin
Poyraz'ın, Sabah Yayıncılık hisse senetlerinin satışına ilişkin sorusu ve
Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Abdüllatif Şener'in cevabı (7/1359)
18. - Tokat Milletvekili Feramus Şahin'in,
kamu çalışanlarının istek dışı emekliliğe zorlandığı iddiasına ilişkin sorusu
ve Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Mehmet Ali Şahin'in cevabı (7/1380)
I. - GEÇEN
TUTANAK ÖZETİ
TBMM Genel Kurulu saat 15.00'te açılarak
üç oturum yaptı.
İstanbul Milletvekili Berhan Şimşek, Türk
sinemasının 89 uncu yıldönümüne ve 14 Kasım Sinema Gününe,
Düzce Milletvekili Metin Kaşıkoğlu,
Düzce'de meydana gelen deprem afetinin 4 üncü yıldönümünde, Düzce'deki sosyal
ve ekonomik durum ile alınması gereken önlemlere,
İlişkin gündemdışı birer konuşma yaptılar.
İstanbul Milletvekili Algan Hacaloğlu'nun,
Beykoz İlçesinin sorunlarına ve özelleştirme kapsamında bulunan Beykoz Deri ve
Kundura Fabrikasında yaşanmakta olan son gelişmelere ilişkin gündemdışı
konuşmasına, Tarım ve Köyişleri Bakanı Sami Güçlü, cevap verdi.
Çorum Milletvekili Murat Yıldırım ve 25
milletvekilinin, Çorum İlinin turizm potansiyelinin değerlendirilerek, Hitit
Uygarlığının tanıtımı için (10/140),
Samsun Milletvekili Mehmet Kurt ve 20
milletvekilinin, Samsun İlinin ekonomik, sosyal, kültürel ve kentsel
sorunlarının araştırılarak (10/141),
Alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla Meclis araştırması,
Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına Grup
Başkanvekilleri; İstanbul Milletvekili Ali Topuz, İzmir Milletvekili K. Kemal
Anadol ve Samsun Milletvekili Haluk Koç'un, hükümetin Irak politikasıyla ilgili
Anayasanın 92 nci maddesi gereğince talepleri ve sonuçları konusunda genel
görüşme (8/4)
Açılmasına ilişkin önergeleri Genel
Kurulun bilgisine sunuldu; önergelerinin gündemdeki yerlerini alacağı ve
öngörüşmelerinin, sırası geldiğinde yapılacağı açıklandı.
(10/8, 48) esas numaralı Meclis
Araştırması Komisyonu Başkanlığının süre uzatımına ilişkin tezkeresi okundu;
daha önce verilen 3 aylık çalışma süresini doldurması nedeniyle, İçtüzüğün 105
inci maddesine göre, komisyona 1 aylık kesin süre verildiği bildirildi.
Slovenya Ulusal Meclisinin, TBMM Dışişleri
Komisyonu üyelerinden oluşan bir heyeti Slovenya'ya resmî davetine icabet
edilmesine ilişkin Başkanlık tezkeresi, kabul edildi.
Gündemin "Kanun Tasarı ve Teklifleri
ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler" kısmının :
1 inci sırasında bulunan, Adlî Yargı İlk
Derece Mahkemeleri ile Bölge Adliye Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yetkileri
Hakkında (1/521) (S. Sayısı : 146),
2 nci sırasında bulunan, Hukuk Usulü
Muhakemeleri Kanununda Değişiklik Yapılmasına İlişkin (1/523) (S. Sayısı :
152),
Kanun Tasarılarının görüşmeleri, daha önce
geri alınan maddelere ilişkin komisyon raporları henüz gelmediğinden,
ertelendi.
3 üncü sırasında bulunan, Karayolları
Genel Müdürlüğünce Yapılacak Bölünmüş Yol İnşasında Uygulanacak Usul ve Esaslar
Hakkında Kanun Tasarısının (1/687) (S. Sayısı : 276) tümü üzerindeki görüşmeler
tamamlanarak, 1 inci maddesi üzerinde bir süre görüşüldü.
18 Kasım 2003 Salı günü saat 15.00'te
toplanmak üzere, birleşime 19.04'te son verildi.
Yılmaz
Ateş |
|
|
Başkanvekili |
|
|
|
Mevlüt Akgün |
Mehmet Daniş |
|
Karaman |
Çanakkale |
|
Kâtip Üye |
Kâtip Üye |
II. - GELEN
KÂĞITLAR No. :29
14 Kasım 2003 Cuma
Raporlar
1. - Millî Eğitim Temel
Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında 31.7.2003 Tarihli ve 4967 Sayılı Kanun
ve Anayasanın 89 uncu Maddesi Gereğince Cumhurbaşkanınca Bir Daha Görüşülmek
Üzere Geri Gönderme Tezkeresi ve Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (1/658) (S.
Sayısı : 277) (Dağıtma tarihi : 14.11.2003) (GÜNDEME)
2. - 2003 Malî Yılı Bütçe
Kanunu ile Bağlı Cetvellerinde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ve
Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (1/698) (S. Sayısı : 280) (Dağıtma tarihi :
14.11.2003) (GÜNDEME)
17 Kasım 2003
Pazartesi No. :30
Rapor
1. - Öğretmen ve Eğitim
Uzmanı Yetiştiren Yükseköğretim Kurumlarında Parasız Yatılı veya Burslu Öğrenci
Okutma ve Bunlara Yapılacak Sosyal Yardımlara İlişkin Kanunda Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Tasarısı ve Millî Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor
Komisyonu Raporu (1/670) (S. Sayısı : 281) (Dağıtma tarihi : 17.11.2003)
(GÜNDEME)
Süresi İçinde Cevaplandırılmayan Yazılı Soru Önergeleri
1. - Gaziantep
Milletvekili Ahmet Uzer’in, Bilim Araştırma Vakfı mensupları hakkındaki bir
araştırmaya ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/1103)
2. - Çanakkale
Milletvekili İsmail Özay'ın, lisansüstü eğitim-öğretim için yurt dışına gönderilecek
araştırma ve öğretim görevlisi kadrolarının ne zaman verileceğine ilişkin
Maliye Bakanından yazılı soru önergesi (7/1104)
3. - İzmir Milletvekili
Oğuz Oyan'ın, kamu kurum ve kuruluşlarının çocuk bakımevi ücretlerine ilişkin
Maliye Bakanından yazılı soru önergesi (7/1112)
4. - Ankara Milletvekili
İsmail Değerli'nin, Mamak Belediyesinin, Millî Emlak Genel Müdürlüğünden alarak
sattığı arsalara ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/1113)
5. - İzmir Milletvekili
K. Kemal Anadol'un, kütüphanelere alınan yayınlara ilişkin Kültür ve Turizm
Bakanından yazılı soru önergesi (7/1114)
6. - Ankara Milletvekili
İsmail Değerli'nin, Mamak Belediyesinin usulsüz olduğu iddia edilen bazı
işlemlerine ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/1116)
7. - Ankara Milletvekili
İsmail Değerli'nin, Ankara Büyükşehir Belediyesinin bazı uygulamalarına ilişkin
İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/1118)
8. - İstanbul
Milletvekili Kemal Kılıçdaroğlu'nun, Almanya'daki bir toplantıya Millî Görüş
Teşkilâtı Genel Başkanını davet etmesine ilişkin Başbakandan yazılı soru
önergesi (7/1122)
9. - İstanbul
Milletvekili Emin Şirin'in, MGK Genel Sekreterliği Yönetmeliğine ve Millî
Güvenlik Siyaseti Belgesine ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/1127)
10. - İstanbul
Milletvekili Kemal Kılıçdaroğlu'nun, off-shore hesabı açan kamu kuruluşu olup
olmadığına ilişkin Devlet Bakanından (Ali Babacan) yazılı soru önergesi
(7/1136)
11. - İstanbul
Milletvekili İrfan Gündüz'ün 1998 yılında SSK'ya yapılan sözleşmeli personel
alımına ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından yazılı soru önergesi
(7/1137)
12. - Edirne Milletvekili
Necdet Budak'ın, Edirne İlinde personeli olmayan sağlık kurumlarına ilişkin
Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/1167)
13. - İstanbul
Milletvekili Kemal Kılıçdaroğlu'nun, Ankara Büyükşehir Belediyesinin açtığı
kömür ihalesine ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/1170)
14. - Adana Milletvekili
N. Gaye Erbatur'un, polis meslek yüksek okullarındaki kız öğrenci kontenjanına
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/1175)
15. - Antalya
Milletvekili Feridun Fikret Baloğlu'nun, ücretsiz ders kitaplarına ekli
Başbakan ve Millî Eğitim Bakanı imzalı bildirilere ilişkin Başbakandan yazılı
soru önergesi (7/1187)
16. - Kocaeli
Milletvekili İzzet Çetin'in, Düzce depremzedelerinin sorunlarına ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/1189)
17. - Yozgat Milletvekili
Mehmet Çiçek'in, Başbakanlık Teftiş Kuruluna soruşturulması için verilen
dosyalara ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/1214)
19. - İstanbul
Milletvekili İrfan Gündüz'ün, İstanbul Üniversitesi sosyal tesislerinin malî
denetimine ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru önergesi (7/1215)
19. - İstanbul
Milletvekili İrfan Gündüz'ün, İstanbul Üniversitesi Rektörlüğünce toplanan harç
paralarının yatırıldığı bankalara ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru
önergesi (7/1216)
20. - İstanbul
Milletvekili İrfan Gündüz'ün, İstanbul Üniversitesi Çapa ve Cerrahpaşa
kampüslerindeki inşaat projelerine ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru
önergesi (7/1217)
21. - İstanbul
Milletvekili Emin Şirin'in, ABD'den alınacak 8,5 milyar dolarlık kredinin
şartlarına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/1219)
22. - Ardahan
Milletvekili Ensar Öğüt'ün, batık banka sorumlularına yönelik yasal
düzenlemelere ilişkin Devlet Bakanından (Ali Babacan) yazılı soru önergesi
(7/1222)
23. - Mersin Milletvekili
Mustafa Özyürek'in, Irak'a asker gönderilip gönderilmeme konusunda yaptığı bir
açıklamaya ilişkin Dışişleri Bakanı ve Başbakan Yardımcısından yazılı soru
önergesi (7/1225)
24. - Ankara Milletvekili
A. İsmet Çanakçı’nın, kredi kartları ile ilgili yasal bir düzenlemeye gidilip
gidilmeyeceğine ilişkin Devlet Bakanından (Ali Babacan) yazılı soru önergesi
(7/1238)
25. - Ardahan
Milletvekili Ensar Öğüt'ün, ABD ile imzalanan kredi anlaşmasına ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/1242)
26. - İzmir Milletvekili
Türkan Miçooğulları'nın, Dubai'de Türkiye ile ABD arasında imzalanan kredi
anlaşmasına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/1243)
27. - İstanbul
Milletvekili Emin Şirin'in, 4811 ve 4876 sayılı kanunların uygulanmasına
ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru önergesi (7/1259)
28. - Antalya
Milletvekili Osman Özcan'ın, Alanya-Yeşilköy'de inşa edilen bir otele ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından yazılı
soru önergesi (7/1263)
18 Kasım 2003
Salı No. :31
Tasarı
1. - Spor Müsabakalarında
Şiddet ve Düzensizliğin Önlenmesine Dair Kanun Tasarısı (1/699) (Millî Eğitim,
Kültür, Gençlik ve Spor ve İçişleri ve Adalet Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş
tarihi : 11.11.2003)
Teklifler
1. - Manisa Milletvekili
Nuri Çilingir'in; Emniyet Teşkilâtı Kanununun Bir Maddesinde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/199) (Plan ve Bütçe ve İçişleri
Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi : 5.11.2003)
2. - Adana Milletvekili
Atilla Başoğlu'nun; Kamu Kurum ve Kuruluşlarının Ürettikleri Mal ve Hizmet
Tarifeleri ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanunda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/200) (İçişleri ve Plan ve Bütçe
Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi : 7.11.2003)
3. - Ankara Milletvekili
Telat Karapınar'ın; Seçimlerin Temel Hükümleri ve Seçmen Kütükleri Kanununda Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifi (2/201) (Anayasa Komisyonuna) (Başkanlığa
geliş tarihi : 10.11.2003)
4. - Ankara Milletvekili
Telat Karapınar'ın; Kamu Kurum ve Kuruluşlarının Ürettikleri Mal ve Hizmet
Tarifeleri ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapan 4736 Sayılı Kanunda Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifi (2/202) (Plan ve Bütçe ve İçişleri
Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi : 10.11.2003)
Sözlü Soru Önergeleri
1. - Antalya Milletvekili
Feridun Fikret Baloğlu'nun, Düzce'li depremzede temsilcilerinin gözaltına
alınmasına ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/843) (Başkanlığa geliş
tarihi : 13.11.2003)
2. - Ankara Milletvekili
Mehmet Tomanbay'ın, ilköğretim öğrencilerine ücretsiz dağıtılan kitapların
maliyetine ve bir firmanın finanse ettiği iddiasına ilişkin Millî Eğitim
Bakanından sözlü soru önergesi (6/844) (Başkanlığa geliş tarihi : 13.11.2003)
3. - Şanlıurfa
Milletvekili Mehmet Vedat Melik'in, Şırnak İlindeki kömür rezervlerine ve
üretimine ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanından sözlü soru önergesi
(6/845) (Başkanlığa geliş tarihi : 13.11.2003)
4. - Mersin Milletvekili
Hüseyin Güler'in, Kamu İhale Kanunu kapsamına alınmayan orman köylerine ilişkin
Çevre ve Orman Bakanından sözlü soru önergesi (6/846) (Başkanlığa geliş tarihi
: 13.11.2003)
Yazılı Soru Önergeleri
1. - Kırklareli
Milletvekili Yavuz Altınorak'ın, TMO'nun buğday alımlarına ilişkin Tarım ve
Köyişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/1464) (Başkanlığa geliş tarihi :
13.11.2003)
2. - Kırklareli
Milletvekili Yavuz Altınorak'ın, doğrudan gelir desteği ve mazot bedeli
ödemelerinin ne zaman yapılacağına ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/1465) (Başkanlığa geliş tarihi : 13.11.2003)
3. - Adana Milletvekili
Tacidar Seyhan'ın, Seydişehir Eti Alüminyum A.Ş.'nin özelleştirme kapsamına
alınmasına ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi
(7/1466) (Başkanlığa geliş tarihi : 13.11.2003)
4. - Adana Milletvekili
Tacidar Seyhan'ın, bazı eylemlerde polisin göstericilere yaptığı müdahalelere
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/1467) (Başkanlığa geliş
tarihi : 13.11.2003)
5. - Kırklareli
Milletvekili Yavuz Altınorak'ın, kamuda çalışan mimar, mühendis ve doktorların
aylıklarında iyileştirme yapılıp yapılmayacağına ilişkin Maliye Bakanından
yazılı soru önergesi (7/1468) (Başkanlığa geliş tarihi : 13.11.2003)
6. - Antalya Milletvekili
Osman Özcan'ın, Anamur İlçesindeki bir yol projesine ilişkin Tarım ve Köyişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/1469) (Başkanlığa geliş tarihi : 13.11.2003)
7. - Mersin Milletvekili
Şefik Zengin'in, uzman erbaşların özlük haklarıyla ilgili yeni düzenleme
çalışmalarına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/1470) (Başkanlığa
geliş tarihi : 13.11.2003)
8. - Diyarbakır Milletvekili
Mesut Değer'in, OHAL dönemindeki gönüllü köy korucularına ilişkin İçişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/1471) (Başkanlığa geliş tarihi : 13.11.2003)
9. - Antalya Milletvekili
Nail Kamacı'nın, Antalya'nın Kaş ve Kale ilçelerinde yaşanan sel felaketine
ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/1472) (Başkanlığa geliş tarihi :
13.11.2003)
10. - İstanbul
Milletvekili Emin Şirin'in, Melen Projesine ilişkin Başbakandan yazılı soru
önergesi (7/1473) (Başkanlığa geliş tarihi : 13.11.2003)
11. - İstanbul
Milletvekili Emin Şirin'in, Seydişehir Alüminyum Tesisinin Eti Holdinge olan
borcunun Hazinece üstlenilmesinin IMF niyet mektubunda belirtilip
belirtilmediğine ilişkin Başbakandan
yazılı soru önergesi (7/1474) (Başkanlığa geliş tarihi : 13.11.2003)
12. - Trabzon
Milletvekili Asım Aykan'ın, kanuna aykırı telefon dinleme iddialarına ilişkin
Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi (7/1475) (Başkanlığa geliş tarihi :
13.11.2003)
13. - Adana
Milletvekili Atilla Başoğlu'nun,
Adana'da afet kapsamındaki bir gayrimenkulün satıldığı iddialarına ilişkin
İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/1476) (Başkanlığa geliş tarihi :
13.11.2003)
14. - Adana
Milletvekili Atilla Başoğlu'nun, Gümrük
Birliğinden sonra, üçüncü ülkelerde Türk ihracatçılarına uygulanan tarife dışı
engellere ilişkin Devlet Bakanından
(Kürşad Tüzmen) yazılı soru önergesi (7/1477) (Başkanlığa geliş tarihi :
13.11.2003)
15. - Adana
Milletvekili Atilla Başoğlu'nun,
bankalar aracılığıyla yurt dışına döviz transferine ilişkin Maliye Bakanından
yazılı soru önergesi (7/1478) (Başkanlığa geliş tarihi : 13.11.2003)
16. - Adana
Milletvekili Atilla Başoğlu'nun,
adliyelerde dava dosyalarının kaybolması ve rüşvet iddialarına ilişkin Adalet
Bakanından yazılı soru önergesi (7/1479) (Başkanlığa geliş tarihi : 13.11.2003)
17. - İzmir Milletvekili
Hakkı Ülkü'nün, Aliağa Organize Sanayi Bölgesi arazisine ilişkin Başbakandan
yazılı soru önergesi (7/1480) (Başkanlığa geliş tarihi : 13.11.2003)
18. - Ankara Milletvekili
Mehmet Tomanbay'ın, yıllık ders planı çizelgesinde Atatürkçülükle ilgili
konular bölümüne yer verilmediği iddiasına ilişkin Millî Eğitim Bakanından
yazılı soru önergesi (7/1481) (Başkanlığa geliş tarihi : 13.11.2003)
19. - Ankara Milletvekili
İsmail Değerli'nin, birinci basamak sağlık hizmetlerinde çalışanların döner
sermayeden aldıkları paylara ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi
(7/1482) (Başkanlığa geliş tarihi : 13.11.2003)
20. - Antalya
Milletvekili Nail Kamacı'nın, AB ülkelerine domates ihracatında karşılaşılan
zorluklara ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/1483)
(Başkanlığa geliş tari-hi : 13.11.2003)
21. - Edirne Milletvekili
Necdet Budak'ın, muhtar maaşlarının iyileştirilip iyileştirilmeyeceğine ilişkin
İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/1484) (Başkanlığa geliş tarihi :
13.11.2003)
22. - Yalova Milletvekili
Muharrem İnce'nin, Yalova'da onarım ihtiyacı bulunan deprem konutlarına ilişkin
Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı soru önergesi (7/1485) (Başkanlığa geliş
tari-hi : 13.11.2003)
23. - Yalova Milletvekili
Muharrem İnce'nin, Ankara Altındağ Endüstri Meslek Lisesinde norm kadro fazlası
öğretmenlerin bir anket çalışmasında görevlendirilmelerine ilişkin Millî Eğitim
Bakanından yazılı soru önergesi (7/1486) (Başkanlığa geliş tarihi : 13.11.2003)
24. - Yalova Milletvekili
Muharrem İnce'nin, belediyelerden diğer kurumlara atanan personele ilişkin
Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısından (Mehmet Ali Şahin) yazılı soru
önergesi (7/1487) (Başkanlığa geliş tarihi : 13.11.2003)
25. - Yalova Milletvekili
Muharrem İnce'nin, bir denizcilik şirketinin Kıyı Emniyeti ve Gemi Kurtarma
Genel Müdürlüğüne olan borcuna ve Genel Müdürün görevden alınmasına ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı soru
önergesi (7/1488) (Başkanlığa geliş tarihi : 13.11.2003)
Meclis Soruşturması Önergeleri
1. - İstanbul
Milletvekili Hüseyin Besli ve 63 Milletvekilinin, bakanlıkları sırasında ilgili
kuruluşların raporlarının gereğinin yapılmasını geciktirerek ve gerekli
tedbirleri zamanında almayarak görevlerini yerine getirmemek suretiyle Türkiye
Halk Bankasının zarara uğramasına sebep oldukları, usulsüz işlemlerin
yapılmasına imkân sağladıkları ve bu eylemlerinin Türk Ceza Kanununun 230 uncu
maddesinin ikinci fıkrasına uyduğu iddiasıyla Devlet Eski Bakanı ve Başbakan
Yardımcısı H. Hüsamettin Özkan ile Devlet Eski Bakanı Recep Önal haklarında
Anayasanın 100 üncü ve İçtüzüğün 107 nci maddeleri uyarınca bir Meclis
soruşturması açılmasına ilişkin önergesi (9/3) (Başkanlığa geliş tarihi :
13.11.2003)
2. - İstanbul
Milletvekili Hüseyin Besli ve 63 Milletvekilinin, doğalgaz alım anlaşmalarında
Devlet alım satımına fesat karıştırdığı ve bu eyleminin Türk Ceza Kanununun 205
inci maddesine uyduğu iddiasıyla Enerji ve Tabiî Kaynaklar Eski Bakanı Mustafa
Cumhur Ersümer ile ayrıca bakanlıkları sırasında uyguladıkları yanlış ve
usulsüz enerji politikalarında ilgili kurum ve kuruluşların uyarılarını dikkate
almayarak kamuyu zarara uğrattıkları ve bu suretle görevi ihmal ve görevi
kötüye kullanma fiillerini işledikleri ve bu eylemlerinin Türk Ceza Kanununun
230 uncu maddesinin ikinci fıkrasına ve 240 ıncı maddesine uyduğu iddiasıyla
Enerji ve Tabiî Kaynaklar Eski Bakanları Mustafa Cumhur Ersümer ve Zeki Çakan
haklarında Anayasanın 100 üncü ve İçtüzüğün 107 nci maddeleri uyarınca bir
Meclis soruşturması açılmasına ilişkin önergesi (9/4) (Başkanlığa geliş tarihi
: 13.11.2003)
BİRİNCİ OTURUM
Açılma Saati : 15.00
18 Kasım 2003 Salı
BAŞKAN : Başkanvekili İsmail ALPTEKİN
KÂTİP ÜYELER : Enver YILMAZ (Ordu), Yaşar TÜZÜN (Bilecik)
BAŞKAN - Türkiye Büyük
Millet Meclisinin 19 uncu Birleşimini açıyorum.
Toplantı yetersayısı
vardır.
III. -
BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A) OTURUM
BAŞKANLARININ KONUŞMALARI
1. - TBMM
Başkanvekili İsmail Alptekin'in, 15 Kasım 2003 Cumartesi günü, İstanbul'da, iki
ayrı sinagog önünde meydana gelen patlamalarda hayatını kaybedenlere Allah'tan
rahmet, yakınlarına ve milletimize başsağlığı ve yaralananlara da acil şifalar
dileyen konuşması
BAŞKAN - Değerli
milletvekilleri, 15 Kasım Cumartesi günü İstanbul'da iki ayrı sinagog önünde
patlama yaşandı. Maalesef, bugün tarihi itibariyle 25 kişi hayatını kaybetti ve
yüzlerce insanımız da yaralandı. Ülkemizde çok sık rastlamadığımız bu
saldırıyı, sivil vatandaşlarımıza yönelik yapılmış, kabul edilemez ve
affedilemez bir terörizm olarak görüyoruz.
Dünya, bölge ve ülke
barışında terörizmin her türlüsüne karşı dünya ülkeleriyle ortak hareket
etmemiz gerektiğini, kendi içimizde de kenetlenmemizin artık zarurî hale
geldiğini bir kez daha hatırlatmak istiyorum.
Öte yandan, bölge ve
dünya ülkeleri, terörizme karşı geliştirilecek yöntemlerin, sadece, daha fazla
şiddet, daha çok baskı, daha çok işgal olmadığını bilmelidirler.
Değerli milletvekilleri,
bu acı günde, müsaadenizle, sizler adına, Türkiye Büyük Millet Meclisi olarak
terörün her çeşidini şiddetle kınıyorum, vatandaşlarımızın acılarını
paylaşıyorum, ölenlere Allah'tan rahmet, yakınlarına başsağlığı, yaralılara da
acil şifalar diliyorum.
Sayın milletvekilleri,
şimdi görüşmelere başlıyoruz.
Gündeme geçmeden önce, üç
değerli arkadaşımıza gündemdışı söz vereceğim.
Gündemdışı ilk söz,
Tekirdağ İlinin düşman işgalinden kurtarılış yıldönümü münasebetiyle Tekirdağ
Milletvekili Sayın Tevfik Ziyaeddin Akbulut'a aittir.
Buyurun Sayın Akbulut.
(AK Parti sıralarından alkışlar)
Süreniz 5 dakika.
B) Gündemdişi Konuşmalar
1. -
Tekirdağ Milletvekili Tevfik Ziyaeddin Akbulut'un, Tekirdağ İlinin düşman
işgalinden kurtarılışının 81 inci yıldönümüne ilişkin gündemdışı konuşması ve
İçişleri Bakanı Abdülkadir Aksu'nun cevabı
TEVFİK ZİYAEDDİN AKBULUT
(Tekirdağ) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Tekirdağ İlimizin düşman
işgalinden kurtarılışının 81 inci yılı nedeniyle gündemdışı söz almış
bulunuyorum, Yüce Heyetinizi ve bizi izleyen aziz vatandaşlarımı saygıyla
selamlıyorum.
Ben de, öncelikle,
geçtiğimiz cumartesi günü İstanbul'da meydana gelen vahşi terör olaylarını
nefretle lanetliyorum. Olaylarda hayatlarını kaybeden yurttaşlarımıza Cenabı
Haktan rahmet, kederli ailelerine ve yakınlarına başsağlığı diliyor, yaralanan
değerli yurttaşlarımıza geçmiş olsun diyor ve acil şifa dileklerimi sunuyorum.
Ülkemiz, bir daha böyle üzücü olaylara sahne olmasın diye temenni ediyorum.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; bilindiği üzere, Tekirdağ, Marmara Denizinin kuzeyinde,
İstanbul ve Çanakkale İlleri arasında yer alan, Trakya yöremizdeki 3 ilden biri
olup, yeşille mavinin bütünleştiği, tarım, sanayi ve turizmi içine alan bir
ilimizdir. İlimizin, Merkez İlçeyle birlikte 9 ilçesi (Çerkesköy, Çorlu,
Hayrabolu, Malkara, Marmara Ereğlisi, Muratlı, Saray, Şarköy) ve 273 köyü
bulunmaktadır. Tekirdağ İlinin 2000 yılındaki nüfusu 623 591'dir.
Tekirdağ İli, coğrafî
konumu dolayısıyla stratejik önem taşıyan, Anadolu ile Balkanlar arasında geçit
bölgesi olup, ülkemizi, Avrupa'ya, dolayısıyla Avrupa Birliği ülkelerine
bağlayan yegâne yol güzergâhı üzerinde bulunmaktadır.
İlimizin bilinen
tarihçesi, ilk olarak M.Ö. 4000 yıllarında Kuzey Asya'dan ve Güney Rusya'dan
gelen ve "Trak" ismini alan kavimlerin bölgeye yerleşmesiyle başlar.
1356 yılında, Rumeli'ye
ilk geçen Osmanlı komutanı, Orhan Gazi'nin oğlu, Rumeli fatihi Şehzade Süleyman
Paşa ve maiyetindeki Evranos Gazi ile Hacı İlbey Gelibolu'yu ele geçirerek
Tekirdağ'ı fethetmişlerdir. Daha sonra, Tekirdağ, bir Osmanlı şehri olarak
gelişmiştir.
Birinci Dünya Savaşından
sonra, Mondros Mütarekesi nedeniyle, işgal kuvvetleri 20 Temmuz 1920'de
Tekirdağ'ı işgal etmişse de, 13 Kasım 1922'de, bu işgale silahlı
kuvvetlerimizce son verilerek, Tekirdağ Türk yönetimine kazandırılmıştır.
İlimiz, önceleri
"Tekfurdağı" olarak adlandırılmış ve 1927 yılında, Tekir Dağlarının
rengine izafeten, "Tekirdağ" olarak adını almıştır.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; sözlerimi, adları Tekirdağımızla özdeşleşmiş şahsiyetlerden
bahsederek sürdürmek istiyorum. Bilindiği üzere, Tekirdağ İlimiz, "Üç
Kemaller Diyarı" diye de anılmaktadır. 24 Aralık 1840'ta büyük vatan şairi
Namık Kemal burada doğmuştur. Çanakkale Destanını yazan 19 uncu Tümen, Mustafa
Kemal tarafından Tekirdağ'da hazırlanmış ve 23 Ağustos 1928'de Atatürk, Harf
İnkılabı vesilesiyle Tekirdağ'a gelip "Başöğretmen" olarak ilk dersi
vermiştir. Ayrıca, Yahya Kemal'in "Yol Düşüncesi" isimli şiirinde,
Tekirdağ'dan "Fetihler Ufku Tekirdağ" diye söz etmesi, tarihimizde
önemli bir yer tutmaktadır.
Ayrıca, 18 inci Yüzyıl başlarında
ortaya çıkan Macar bağımsızlık hareketinin önderi II. French Rakoczi ve
taraftarlarının savaşta yenilgiye uğramaları üzerine, Padişah III. Ahmet
tarafından Tekirdağ İlinde ikamet ettirilmesi ve Tekirdağ'da misafir edilmesi,
tarihimizde geçmiş önemli bir olaydır. Bu Macar kahramanının ikamet ettiği ev,
şimdi, restore edilerek müze haline getirilmiştir.
Öte yandan, Tekirdağ'da
doğmuş olan büyük vatan şairi Namık Kemal'in de doğduğu ev orijinaline uygun
yeniden inşa edilerek müze haline getirilmiş bulunmaktadır.
Sayın Başkan, değerli
üyeler; vergi sıralamasında Türkiye'nin ilk 10 şehri arasında yer alan
Tekirdağımız, maalesef, şimdiye kadar, yatırımlarda 63 üncü sıralarda yer
almaktaydı. İlimiz, ayrıca, geliriyle giderini karşılayan illerin 3 üncü sırasında
yer almaktadır.
İlimizin en önemli
sorunlarının başında yer alan Tekirdağ-İstanbul Karayolu bağlantısı, 1998'de
ihale edilmesine rağmen, şimdiye kadar ciddî bir çalışma yapılamamıştır. Yaz
aylarında günde 35 000 aracın geçtiği uluslararası bu yolda, hükümetimizin bir
yıldan beri yaptığı çalışmalarla önemli mesafeler alınmış bulunmaktadır.
Diğer yandan, iktidarımız
zamanında başlatılan 15 000 kilometrelik duble yol projesi kapsamına alınan
Tekirdağ-İpsala-Yunanistan yolu çalışmaları da aralıksız devam etmektedir.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Buyurun.
TEVFİK ZİYAEDDİN AKBULUT
(Devamla) - Bu yolun 10 kilometrelik kısmı yıl sonunda bitirilmiş olacaktır.
Tekirdağ halkının
yıllardır özlemle beklediği Namık Kemal Üniversitesinin açılması için de AK
Parti milletvekilleri olarak yasa teklifi hazırlamış ve Yüce Meclisimize sunmuş
bulunmaktayız.
Tekirdağ kamuoyu, sivil
toplum örgütleri ve meslekî kuruluşları, kurulacak üniversitenin sosyal,
kültürel ve toplum yaşamına katkı ve faydalarını yakinen bilmektedirler,
dolayısıyla, 2 fakültesi hazır olan üniversite arzusunun gerçekleşmesini
heyecanla beklemektedirler. İnşallah, AK Parti İktidarında, bu büyük idealimiz
de gerçekleşmiş olacaktır.
Tekirdağ tarımında
özellikle buğday ve ayçiçeği ekimi yaygın olup, Türkiye buğday üretiminin
yaklaşık yüzde 5'i, ayçiçeği üretiminin ise yüzde 27'si Tekirdağ İlinden
karşılanmaktadır.
Ayçiçeği üreticilerimizin
sorunlarını yakinen bilmekteyiz. Üreticilerimizin durumlarının iyileştirilmesi
yolunda hükümetimizin uygulamaları, tarafımızdan yakinen takip edilmektedir.
İlimiz ilköğretim
alanında 850 derslik ihtiyacı bulunmakta olup, bu yıl, Millî Eğitim Bakanlığı
ve İl Özel İdaresi imkânlarıyla 150 derslik yapılacak ve Eğitime Yüzde Yüz Destek
Projesiyle de 30 derslik inşa ettirilerek, bu sorunun çözümü konusunda önemli
bir mesafe alınmış olacaktır.
Tekirdağ İli ve
ilçelerimizin bugüne kadar çözümlenemeyen -Şarköy ve Hayrabolu karayollarının
çözümünde olduğu gibi- diğer sorunları da iktidarımız döneminde tek tek ele
alınarak çözüme kavuşturulacaktır.
Bu duygular içerisinde,
bizi izleyen tüm vatandaşlarımızın ve siz değerli milletvekillerimizin gelecek
ramazan bayramını en samimî duygularla kutluyor; hepinize sevgiler ve saygılar
sunuyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederim
Sayın Akbulut.
İçişleri Bakanımız Sayın
Aksu, Hükümet adına söz istemişlerdir.
Buyurun Sayın Bakan. (AK
Parti sıralarından alkışlar)
İÇİŞLERİ BAKANI
ABDÜLKADİR AKSU (İstanbul) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Tekirdağ
Milletvekili Sayın Ziyaeddin Akbulut'un, Tekirdağ'ın düşman işgalinden
kurtarılışı nedeniyle yaptıkları gündemdışı konuşma üzerine söz almış
bulunuyorum; konuşmama başlamadan önce Yüce Heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Bugün, Tekirdağ'ın düşman
işgalinden kurtarılışının 81 inci yıldönümü nedeniyle, başta Tekirdağlı
vatandaşlarımız olmak üzere, bütün milletimizi kutluyorum.
Sayın Akbulut,
konuşmalarında, cumartesi günü hep birlikte yaşadığımız ve yalnızca Türk Musevî
cemaatini değil, aynı zamanda bütün Türk Milletini hedef alan menfur bombalama
hadisesine de temas ettiler.
Değerli arkadaşlarım,
Türk Milletine yönelen bu menfur, bu alçak saldırı, Türkiye'nin istikrarını ve
bölgesindeki etkinliğini de hedef almıştır. Bu saldırının adı terördür. Terör,
kimden gelirse gelsin ve kime yönelirse yönelsin, insanlığa karşı işlenmiş bir
suçtur ve onun için de lanetle kınıyoruz. Hiçbir gerekçe de, terörü suç
olmaktan çıkaramaz.
Bilindiği üzere, 1970'li
yıllarda başlayan geniş terör eylemleriyle karşı karşıya kalmış, terörden çok
ıstırap çekmiş bir ülkeyiz. Teröre bağlı olarak, sayıları binlerle ifade edilen
insanımızı kaybettik. Bu bakımdan, Türk kamuoyu, terör konusunda çok hassastır.
Biz, Hükümet olarak da bunun bilincindeyiz. Bu konuda, yıllarca çok ıstırap
çeken bir ülke olarak, ta 1990'lı yıllardan beri, terörle mücadelede, muhakkak
uluslararası işbirliğine ihtiyaç olduğunu hep vurgulayageldik ve bu konuda da
bizim hazır olduğumuzu, bu konuyla ilgili olarak her ülkeyle işbirliği yapmaya
açık olduğumuzu da her vesileyle beyan ettik. Şu ana kadar da 43 ülkeyle,
terörle, uyuşturucuyla, insan kaçakçılığıyla, organize suçlarla mücadelede
işbirliği konularını içeren ikili güvenlik işbirliği anlaşması, 6 ülkeyle de,
çok taraflı işbirliği anlaşması imzaladık; ama, bütün ülkelerin, bu konuda,
daha duyarlı, daha hassas olmaları gerekmektedir.
Son terör eylemi
nedeniyle, maalesef, 25 vatandaşımızı kaybettik, 300'ün üzerinde insanımız
yaralandı; bunların bir kısmı, o gün, ayakta tedavi gördü, 77 vatandaşımız
hastanelere yatırıldı, bunların 7'sinin de durumları biraz ağırdı. Ben, bu
terör eyleminden dolayı hayatını kaybeden vatandaşlarımıza Allah'tan rahmet
dilerken, yaralılara da acil şifalar diliyorum. Tabiî, bu patlamaların vuku bulduğu
bölgede, birçok işyeri, ev hasar görmüştür; bütün bu vatandaşlarımıza da geçmiş
olsun dileklerimi iletiyorum.
Değerli arkadaşlarım,
olayı duyar duymaz İstanbul'a gittim ve hemen, olay yerlerini ve hastaneleri
ziyaret ettim. Şunu gördüm ki, başta Devlet Güvenlik Mahkemesi Başsavcısı olmak
üzere, bütün yetkili savcılar ve güvenlik kuvvetlerimizin bütün yetkilileri,
canla, başla, olayın çözümü için gayret gösteriyorlardı. Sayın Başbakan, Kuzey
Kıbrıs Türk Cumhuriyetinin 20 nci Kuruluş Yıldönümü münasebetiyle Kıbrıs'ta
bulunuyorlardı; programlarını kesip, aynı gün akşam İstanbul'a geldiler ve
birlikte, yaralı vatandaşlarımızı dolaştık, hayatını kaybedenlerin yakınlarını
evlerinde ziyaret edip taziyede bulunduk ve onların, birazcık olsun,
ıstıraplarına ortak olduk.
Bunları şunun için
söylüyorum: Bu olayın başından itibaren, Hükümet olarak, devlet olarak, var
gücümüzle oradaydık, bundan sonra da orada olacağız.
Değerli arkadaşlarım, bu
olayın aydınlatılması için, başta İstanbul Devlet Güvenlik Mahkemesi Başsavcısı
ve diğer yetkililer olmak üzere, güvenlikten sorumlu bütün makamlarımız, bütün
devlet birimlerimiz, tam bir işbirliği içinde, çalışmalarını aralıksız
sürdürmektedirler. Önemli mesafeler alınmıştır, ciddî bilgi ve bulgulara
ulaşılmıştır; inanıyorum ki, çok yakın bir zamanda, olayın bütün yönleriyle
aydınlatılması mümkün olacaktır.
Esasen, amacımız, bu tür
eylemleri meydana gelmeden önleyebilmektir. Bu nedenle, istihbarat
çalışmalarına da aralıksız devam edilmektedir. Bu noktada önemli olan,
Hükümetimizin ve güvenlik güçlerimizin, bu ve benzeri olayların karanlıkta
kalmaması için, aydınlatılması ve önlenmesi konusunda samimî kararlılıklarıdır.
İşte, biz, baştan beri bu kararlılığı gösterdik ve göstermeye devam edeceğiz.
Ben, Yüce Allah'tan,
ülkemizin bir daha böyle bir terör eylemiyle karşı karşıya kalmamasını diliyor;
bu vesileyle, tekrar, hayatını kaybeden bütün yurttaşlarıma Allah'tan rahmet,
yakınlarına başsağlığı, hastalarımıza acil şifalar diliyor, Yüce Heyetinizi
saygıyla selamlıyorum. (Alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederiz
Sayın Bakan.
Gündemdışı ikinci söz
isteği, Şanlıurfa İlinin eğitim sorunlarıyla ilgili olmak üzere, Şanlıurfa
Milletvekili Sayın Mehmet Vedat Melik'e aittir.
Buyurun Sayın Melik. (CHP
sıralarından alkışlar)
Süreniz 5 dakika.
2. -
Şanlıurfa Milletvekili Mehmet Vedat Melik'in, Şanlıurfa İlinin eğitim ve
öğretimle ilgili sorunlarına ve alınması gereken önlemlere ilişkin gündemdışı
konuşması ve Millî Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik'in cevabı
MEHMET VEDAT MELİK
(Şanlıurfa) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Şanlıurfa İlinin eğitim ve
öğretimle ilgili sorunlarını dile getirmek üzere, şahsım adına gündemdışı söz
almış bulunuyorum; bu vesileyle, Yüce Meclisi saygılarımla selamlıyorum.
Bu arada, geçtiğimiz
cumartesi günü meydana gelen terörist saldırıda hayatlarını kaybeden tüm
vatandaşlarımıza Allah'tan rahmet diliyor ve saldırıyı şiddetle kınıyorum.
Değerli arkadaşlar, kimse
eğitim ve öğretim hakkından yoksun bırakılamaz. "İlköğretim, kız ve erkek
bütün vatandaşlar için zorunludur ve Devlet okullarında parasızdır" diyen
Anayasamızın 42 nci maddesini uygulamak bir siyasî iktidarın en temel
görevlerinden biridir; ancak, temsilcisi bulunduğum Şanlıurfa İlinde,
Anayasanın 42 nci maddesini bugünkü şartlarda tam olarak uygulamak mümkün
değildir; çünkü, derslik sayısı yetersizdir. Derslik sayısı yetersiz olduğundan
dolayı, okula kaydını yaptıran çocuklar ya sürekli olarak okula gidememekte
veya okuldan gerekli eğitimi alamamaktadır.
Değerli milletvekilleri,
Türkiye'nin neresinde olursak olalım, Şanlıurfa İli dediğimiz zaman herkesin
ilgisini çekmekte olduğunu görmekteyiz. Urfa'yı çok yakından tanımayan
insanlarımız, biraz da gıpta ederek, Urfa'nın çok önemli gelişmelerin merkezi
olacağını söylemekte, bu yüzden, Urfa'da yaşamanın bir şans olduğunu ve zaten
temel sorunlarının da çözülmüş olduğunu belirtmektedirler. Zaten, bu mutlu
tablonun bir göstergesi de Urfa sırageceleri değil midir diye düşünmektedirler.
Aslında, insanların bu duygu ve düşüncelere kapılmalarının tek nedeni, GAP projesiyle
ilgili olarak yıllardır yapılan yayınlardır; ancak, gerçekler hiç de öyle
değildir. Nüfusu, tarihi, kültürü ve ekonomik değerleri bakımından Türkiye'nin
en önemli illerinden biri olan ve cumhuriyet tarihi boyunca uygulamaya konulan
en büyük bölgesel kalkınma projesinin sözde merkezi sayılan ilimiz Şanlıurfa'da
eğitim tam bir felakettir.
Şanlıurfa, gelişmişlik
sıralamasında, Türkiye'de, 68 inci sıradadır. Bu sıralamaya esas olan gösterge
de, o ilin eğitim durumudur; yani, Urfa İli, eğitim itibariyle, 81 il içinde 68
incidir. Öğrenci seçme sınavlarında Urfalı öğrencilerin başarı oranı da bunun
ayrı bir göstergesidir; çünkü, değerli arkadaşlar, ilimizde 300 sınıf öğretmeni
açığı vardır. Başta, İngilizce, Türkçe, matematik olmak üzere, birçok derste, toplam
700 öğretmen açığı vardır. Birkaç istisna hariç, merkezdeki okulların tamamında
ikili öğretim devam etmektedir. 2002-2003 öğretim yılında, ilköğretimde derslik
başına düşen öğrenci sayısı 62'dir. Suruç, Ceylanpınar ve Halfeti Millî Eğitim
Müdürlüklerine ise halen atama yapılamamıştır.
Değerli milletvekilleri,
Eğitime Yüzde Yüz Destek Kampanyası, bundan bir süre önce, Sayın Başbakan
tarafından önemli bir törenle başlatıldı. Sanıyorum, bütün il valileri ile
millî eğitimle ilgili tüm yetkililer de oradaydı. O töreni ben de büyük bir
heyecanla izledim ve herhalde, bizim bilmediğimiz, eğitimle ilgili çok yeni
projeler hayata geçirilecek diye düşündüm; ancak, çok kısa bir süre içinde
genel bütçeden millî eğitime ciddî bir kaynak ayırma düşüncesinde olmayan hükümetin,
eğitim sorununun çözümünde derslik problemini hayırsever ve ekonomik durumu
yerinde olan vatandaşlarımızın vicdanlarına havale ettiğini anlamış olduk.
Değerli milletvekilleri,
derslik sıkıntısı, elbette, yalnız Urfa'ya özgü bir problem değildir; başta,
İstanbul ve Başkent Ankara olmak üzere, birçok ilimizde bu sorun mevcuttur;
ancak, ülkemizde, yüzde 80'leri aşan okuryazar insanlarımızın büyük bir
çoğunluğu ilkokul mezunudur ve bundan sonra da, ekonomik şartlardan dolayı,
ancak ilköğretim mezunu olabileceklerdir. Bu yüzden, ilköğretim, ülkemiz ve
Şanlıurfa İli için çok önemli bir kademedir.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Buyurun,
tamamlayın efendim.
MEHMET VEDAT MELİK
(Devamla) - Değerli arkadaşlar, bu nedenle, şimdi, ben, bu kürsüden, Sayın
Millî Eğitim Bakanımıza sesleniyorum: Gelin, Eğitime Yüzde Yüz Destek
Kampanyasını, Şanlıurfa'da, sizin öncülüğünüzde, hep birlikte başlatalım. İlk
ve ortaöğrenimdeki tüm sorunların çözümüne, öncelikle derslik meselesini
hallederek başlayalım. Bunun için de, Şanlıurfa il ve merkez ilçelerinde boş
duran veya atıl bulunan resmî kurum binalarını derhal okullara ek bina olarak
tahsis edelim. Bu binaların bakım ve onarımı için, 500 yataklı devlet
hastanesinin odalarının tefrişinde olduğu gibi, Şanlıurfa halkının büyük ilgi
göstereceğinden eminim. Okul sıralarını da Endüstri Meslek Lisesine yaptıralım.
Gelin, ikinci yarıyıl
başlayıncaya kadar Urfa'ya en az 100 derslik kazandıralım ki, hiç olmazsa, 4
000 öğrenciyi tekli eğitime alarak, 60-70 kişilik sınıflardan kurtaralım. Millî
eğitimimize bütçeden gerekli payı ayırıncaya kadar, Şanlıurfa'da
uygulayacağımız bu örneği bütün ülkeye yayalım ve ülkede eğitim kampanyasının
asıl sahibinin, cumhuriyetimizin kuruluş yıllarında olduğu gibi, devlet olması
gerektiğini bir daha gösterelim.
Yüce Meclisin, tüm
vatandaşlarımızın ve bölge halkının yaklaşmakta olan ramazan bayramını terör ve
şiddetten uzak geçirmeleri dileğiyle kutlar, saygılarımı sunarım. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederim
Sayın Melik.
Hükümet adına söz isteği
vardır; Sayın Millî Eğitim Bakanımız Hüseyin Çelik söz istemiştir.
Buyurun Sayın Bakanım.
(AK Parti sıralarından alkışlar)
MİLLÎ EĞİTİM BAKANI
HÜSEYİN ÇELİK (Van) - Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım;
Şanlıurfa Milletvekilimiz Sayın Mehmet Vedat Melik'in gündemdışı yapmış olduğu
konuşmasını cevaplandırmak üzere, Hükümet adına söz almış bulunuyorum;
hepinizi, en derin saygılarımla selamlıyorum.
Sayın Melik'in
yakınmalarına hak veriyorum. Sayın Melik, Urfa'nın eğitim açısından son derece
geri kalmış bir ilimiz olduğunu ifade etti; buna, söyleyecek söz bulamıyorum.
Maalesef, bazı illerimiz vardır ki, derslik başına düşen öğrenci sayısı, hâlâ,
60'ın, 70'in üzerindedir. Buna İstanbul da dahildir. İstanbul'un bazı ilçelerinde, bir dersliğe düşen öğrenci
sayısı, eğer sabahçı-öğlenci eğitim olmazsa, 105'tir; ama, sabahçı-öğlenci
eğitim yapıldığı için, ikili öğretim yapıldığı için bu rakam 45-50'ye
düşmektedir.
Değerli arkadaşlarım,
biz, Millî Eğitim Bakanlığı olarak, Şanlıurfa'ya ve eğitim açısından Şanlıurfa
benzeri birçok sıkıntısı olan illerimize bu sene öncelik verdik ve bu yıl,
sadece ilköğretim yatırımları için Şanlıurfa Valiliğine, özel idaresine tahsis
ettiğimiz para 15 trilyon Türk Lirasıdır.
2003 yılında yatırım
programında olan; ama, 2003 yılında arsa ve benzeri problemlerden dolayı
başlatılamayan, temeli atılamayan, ihalesi yapılamayan 11 tane proje vardır.
Bunların bir kısmı lise ve dengi okullar, diğerleri ilköğretim okullarıdır.
Buna ilave olarak, biz, biliyorsunuz, 2003 yılında İstanbul Menkul Kıymetler
Borsasından, eğitim yatırımları için 450 trilyon para aldık ve buradan en büyük
payı Şanlıurfa İline ayırdık. Şanlıurfa'ya 37 000 metrekare kapalı alan yeni
eğitim- öğretim binası yapmak üzere bir programlama yaptık. 2004 yılı
içerisinde yine İMKB'den alacağımız ekkaynaklarla buna takviyede bulunacağız,
bunu destekleyeceğiz. Şu anda, hemen, Sayın Milletvekilimizin ve Meclisin
değerli mensuplarının bunu bilmesinde fayda var. İMKB'den aldığımız kaynakla,
Şanlıurfa merkezinde 720 öğrencilik bir lise öğretim binası, yine, merkezde 960
öğrencilik bir ilköğretim okulu, yine merkezde, 960 öğrencilik ikinci bir
ilköğretim okulu; Ceylanpınar'da 960 kişilik bir ilköğretim okulu, Şanlıurfa
merkezinde kız ve erkek pansiyonu da bulunan bir anadolu öğretmen lisesi ve
Suruç İlçemizde de 480 kişilik bir ilköğretim okulunu yapmayı planlamış
bulunuyoruz. Önümüzdeki aylarda -biliyorsunuz, bu yeni İhale Yasasından dolayı
bunlar hemen başlatılamıyor- önümüzdeki günlerde bunların ihalelerini
yapacağız, temelini atacağız.
Değerli arkadaşlar,
öğretmen açığı, Türkiye çapında, özellikle iki branşta en fazla kendisini
hissettiriyor; İngilizce ve bilgisayar öğretmeni açığımız var. Bu yıl,
bildiğiniz gibi 2003 yılı Bütçe Kanunu çerçevesinde, bütün Türkiye'de 35 000
kadro ihdas edildi; bunun, 23 200'ü eğitim alanına ayrıldı. 20 000'i Millî
Eğitim Bakanlığına, öğretmen tayin etmek üzere verildi, 3 200'ü de
üniversitelerimizin ihtiyaçları için tahsis edildi.
Bu yeterli mi; elbette
yeterli değil. Biz, bu açığı kapatmak, 5 000 İngilizce öğretmeni ve 4 000 de
bilgisayar öğreticisi tayin etmek üzere, Maliye Bakanlığımızdan, Devlet
Personel Başkanlığımızdan 9 000 yeni atama için kadro talep ettik ve bunu
aldık. Dün Bakanlar Kurulunda kararname imzalandı ve Sayın Cumhurbaşkanımıza
gönderildi. Ancak, bunlar, daimî statüde öğretmen olmayacaklar, yılda maksimum
10 ay çalıştırılmak üzere geçici görevli olarak tayin edilecekler. En azından
şu anda, bundan başka imkânımız yok; çünkü, yeni kadro alamadığımız için, yeni
kadro ihdas edilmediği için, böyle geçici bir tedbirle İngilizce öğretmeni ve
bilgisayar öğretmeni ihtiyacımızı, Türkiye çapında karşılamaya çalışacağız.
Öte yandan, Sayın
Milletvekilimiz, resmî binaların okul binaları olarak tahsis edilmeleri
gerektiğini ifade etti; bunlarla ilgili gerekli onarımların, Şanlıurfa halkı
tarafından yapılacağını ifade etti.
Değerli Milletvekilim,
bildiğiniz gibi, okullar, kurslar gibi rasgele yerlerde açılamaz. Herhangi bir
binayı, siz, okul olarak tahsis edemezsiniz. Okul için, bildiğiniz gibi, çok
ayrıcalıklı, özellikli mekânlar gerekiyor; ama, kursları, herhangi bir iş
hanında, iş merkezinde veya bir başka resmî binada açabilirsiniz.
Biz, önümüzdeki yıllarda,
önümüzdeki süreç içerisinde, başta Şanlıurfa olmak üzere, göç alan ve eğitim
açısından ciddî problemleri olan illerimize öncelik vereceğiz. Doğu ve
güneydoğuda, başta Şanlıurfa ve Diyarbakır olmak üzere, Batman ve Van İlleri,
en fazla göç alan iller konumundadır. Göç alan illerimizde, kırsal kesimdeki
okullarımız boşalıyor; ama, il merkezlerinde ciddî yığılmalar olduğu için, çok
kısa sürede, çok ciddî derslik ihtiyaçları doğuyor. Türkiye çapında, aslında,
bu mesele, halledilmesi gereken, önemsenmesi gereken bir meseledir.
Ben, Plan ve Bütçe
Komisyonunda, Millî Eğitim Bakanlığının bütçesini takdim ederken de söyledim
değerli arkadaşlarım; şu anda, Türkiye'de, sabahçı-öğlenci dediğimiz ikili
öğretimi kaldırdığınız zaman, ideal şartlarda, Avrupa standartlarında eğitim
yapmamız için, bizim, ekstra 100 000 derslik inşa etmemiz lazım; bunun için de,
yaklaşık 10 katrilyon lira ekkaynağa ihtiyaç var. Bu kaynağın çok kısa sürede
temin edilmesi ve bu 100 000 dersliğin hemen yapılması mümkün görülmemektedir.
Bunun için, biz, alternatif arayışlar içerisindeyiz. Bakınız, 2003 yılında,
yatırımlar çok düşük bir seviyede seyrettiği halde, yatırım bütçesi çok kısıtlı
bir bütçe olduğu halde, 15 000 yeni derslik inşa edilmiştir; 2003 yılı
içerisinde, 15 000 yeni derslik inşa edilmiştir.
Sayın Melik, bu
"Eğitime Yüzde Yüz Destek Kampanyası"yla birlikte ümitlendiğini ifade
etti. Sayın Melik, ümitleriniz boşa çıkmamıştır. Bakınız, 11 Eylülden sonra,
elli günde, 170 tane okul inşa etmek üzere, Millî Eğitim Bakanlığı ile özel
sektörde, iş sahasında, iş dünyasında çalışan, hayırsever olan, vergi mükellefi
olan insanlarla sözleşme imzalanmıştır ve bu, artarak devam etmektedir.
Ümit ediyoruz ki, 2004
yılının sonuna kadar, bu şekilde "Eğitime Yüzde Yüz Destek
Kampanyası" çerçevesinde, ekstradan 500 tane okul inşa edeceğiz. Bu da,
aşağı yukarı, ortalama olarak alırsanız, 8 000 derslik eder. Millî Eğitim
Bakanlığı, 16 000-17 000 civarında derslik inşa etmeyi programlamaktadır.
Önümüzdeki yıl içerisinde, yani 2004 yılının sonunda, 25 000 yeni derslik
yapmış olacağız.
Sınıf sayısını 30 olarak
değil de 40 olarak düşünürseniz, Türkiye'nin ihtiyaç hissettiği, şu anda acilen
yapılması gereken derslik sayısı 70 000'e iner. Yani, bu mesele, böyle,
çözülemez gibi gördüğümüz veya gözümüzde büyüttüğümüz bir mesele değildir.
Türkiye, aslında, üç yıl içerisinde, bütün derslik ihtiyacını karşılayabilecek
potansiyele sahiptir ve buna yönelik çalışmalar yapılmaktadır.
Değerli arkadaşlarım,
bakınız, 2023 yılına kadar öğrenci potansiyelimiz nedir, bununla ilgili
demografik hesaplar yaptık. 2023 yılında, öğrenci sayımızda 3 000 000 azalma
oluyor. Yani, 7 yaş ile 19 yaş arasındaki öğrenci kitlemizde 3 000 000 kişilik
bir azalma oluyor. Bunları da hesaba katarak, Türkiye, önündeki bu yirmi yılı
çok iyi programlamak durumundadır. Biz, buna yönelik olarak çalışıyoruz.
Eğitime Yüzde Yüz Destek
Kampanyası bir yıl boyunca devam edecek. Elbette, bunun yansımaları, derslik
başına düşen öğrenci sayısı kabarık olan illerimizde daha fazla olacaktır.
işadamlarımız bize müracaat ettikleri zaman, yurt yaptırmak istedikleri zaman,
okul yaptırmak istedikleri zaman, biz, onları özellikle geri kalmış yörelere
yönlendiriyoruz. Bu yönlendirmemiz esnasındaki pilot illerimizden birisi de
Şanlıurfa'dır. Değerli Milletvekilimiz bundan müsterih olabilir. Bu, bireysel
olarak benim meselem veya sadece Hükümetimizin meselesi değil, bu hepimizin
meselesidir. Eğer, Şanlıurfa'da ekstra bir şey yapmak istiyorsanız, bu konuda
bizim de destek olmamızı istiyorsanız, biz, her zaman bu faaliyetlerde sizinle
birlikte oluruz, orada yapılması gereken şeyleri birlikte yaparız.
Devlet, eğitim meselesini
sadece hayırseverlere bırakmamıştır, Hükümetimiz, sadece, bu meseleyi
hayırseverlere havale etmemiştir. Halkımız, eğitim konusunda son derece
duyarlıdır, bundan önce olduğu gibi bundan sonra da üzerine düşeni yapmaya
hazırdır. Bakın -ben, şu anda isim vermek istemiyorum- Türkiye çapında büyük
marketler zincirine sahip olan bazı firmalar gelirlerinin yüzde 1'ini
"Eğitime Yüzde Yüz Destek Kampanyası"na tahsis etmek üzere önümüzdeki
günlerde bize gelecekler ve onlarla sözleşmeler imzalayacağız. Bu, az gibi
görünebilir; ama, bunlar toplandığı zaman büyük miktarlar ortaya çıkar ve büyük
çapta ihtiyacımızı gideririz. Bu yıl, 2004 yılı konsolide bütçesinde, Millî
Eğitim Bakanlığı, yüzde 8,5'lik payla Türkiye Cumhuriyeti tarihindeki en büyük
bütçeye sahip olan bakanlık unvanını almıştır. Biliyorsunuz bundan önceki yıl,
2003 yılında konsolide bütçeden eğitime ayrılan pay 6,9'du. Yatırım bütçesi
küçüldüğü halde, yatırım bütçesine ayrılan para 8 katrilyondan 7,5 katrilyona
düşmesine rağmen, Millî Eğitim Bakanlığına ait yatırımlarda artma olmuştur.
Hükümetimiz, eğitimi birinci öncelikli meselesi olarak ilan etmiştir. Bir
taraftan konsolide bütçenin imkânları, bir taraftan İMKB ve benzeri
kuruluşlardan yapılan katkılar, bir taraftan Dünya Bankası, Avrupa Kalkınma
Bankası, Avrupa Birliği projeleri, öte yandan da ikinci sektör dediğimiz özel
sektörün ve nihayet üçüncü sektör dediğimiz sivil toplum örgütlerinin,
vakıfların ve derneklerin katkılarıyla Türkiye'deki eğitim meselesini ancak bu
şekilde çözebiliriz.
Değerli arkadaşlarım,
Türkiye'de her yıl 1 300 000 öğrenci okula başlıyor. Bu, Avrupa'daki birçok
ülkenin toplam öğrenci sayısına bedeldir. Yaklaşık 19 000 000 öğrencimiz var;
genç ve dinamik bir nüfusumuz var. Böyle olduğu için, gençlerin, çocukların
eğitimi daha bir önem kazanmaktadır. Hükümet olarak üzerimize düşeni yapıyoruz,
gereken duyarlılığı, başta Sayın Başbakanımız olmak üzere, bütün Bakanlar
Kurulu üyelerimiz ve Meclisimiz gösteriyor. Önümüzdeki süreç içerisinde, sizin
de bizim de şikâyet ettiğimiz bütün bu konuları, hep birlikte elbirliğiyle
çözeceğiz.
Öğretmen açığıyla ilgili
olarak, Sayın Milletvekilimizin şikâyetine benzer şikâyetler diğer illerden de
gelmektedir. Norm kadroyla ilgili yeni bir düzenleme yapıyoruz, yığılmaları
önlemeye çalışıyoruz. Eğer bu yığılmaları önlersek, Türkiye'de öğretmen
açığımız kalmayacaktır.
Değişik vesilelerle
söyledim, huzurlarınızda bir kez daha ifade etmek istiyorum; aslında, öğretmen
açısından da varlık içerisinde yokluk çekiyoruz. Türkiye'de toplam 630 000
öğretmenimiz, ilk ve ortaöğretimde de 13 500 000'e yakın öğrencimiz var;
böldüğünüz zaman, ülkemizde 1 öğretmene düşen öğrenci sayısı aşağı yukarı
20'dir. Bu, Avrupa standardıdır değerli arkadaşlarım. Avrupa'nın bazı
ülkelerinden de daha iyi durumdayız; 630 000 öğretmen, 13 500 000 öğrenci...
Ne var ki, belli yerlerde
yığılmalar olmuş. Zaman zaman duyarsınız, Plan ve Bütçe Komisyonunda da
söyledim, şu anda Millî Eğitim Bakanlığı Merkez Teşkilatında, gereksiz yere,
çalışıyormuş gibi görünen bir yığın öğretmen vardır. Biz, her tarafta İngilizce
öğretmeni sıkıntısı çekerken, şu veya bu genel müdürlüklere geçici veya kalıcı
görevlendirmelerle İngilizce öğretmenleri görevlendirilmiş ve masa başında
oturtulmuştur. Biz bunları okullara gönderiyoruz. Birçok genel müdürlüğümüzde
bulunan fazla öğretmenleri esas işleri olan okula, sınıfa gönderiyoruz,
yönlendiriyoruz. Bunları yaptığımız zaman da, yine, özellikle muhalefet
partimize mensup değerli milletvekili arkadaşlarımız, bunu, bir kıyım olarak
değerlendiriyorlar, bir siyasî kadrolaşma olarak değerlendiriyorlar.
Şundan kesinlikle
müsterih olabilirsiniz değerli arkadaşlarım. Gerek "depo öğretmen"
kavramı gerekse de bu tür yığılmalar, şahsen, beni rahat-sız ediyor, sizi de
rahatsız etmelidir; öğretmenin deposu olmaz. Öğretmenleri, bir yerde, yığınak
halinde bir arada tutup, onları, atıl olarak orada bırakmak; ama, diğer
taraftan da, okullarımızın öğretmensizlikten kırılmasına sebep olmak veya bunu
savunmak, kabul edilebilir bir mesele değildir.
Ben, bu vesileyle,
değerli arkadaşlarıma, şunu, tekrar ifade etmek istiyorum: Eğer, biz,
Türkiye'de öğretmen dağılımını adil bir şekilde yapabilirsek, olması gerektiği
şekilde yapabilirsek, öğretmen açıklarını büyük çapta önlemiş olacağız; ama,
belli branşlarda açığımızın olduğu kesindir. Bunların başında da İngilizce ve
bilgisayar öğretmenliği gelmektedir. Bunlarla ilgili olarak da, ekstradan 9 000
yeni öğretmen ataması yapacağımızı bir kez daha tekrarlamak istiyorum ve bana
bu açıklamaları yapma fırsatı verdiği için, değerli Şanlıurfa Milletvekili
Sayın Mehmet Vedat Melik'e huzurlarınızda teşekkür ediyorum ve bu vesileyle,
eğer bir daha huzurunuza çıkma şansım olmazsa, gelecek ramazan bayramınızı da
tebrik ediyorum, saygılar sunuyorum. (Alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederiz
Sayın Bakan.
Gündemdışı üçüncü söz,
sosyal dayanışma ve sivil toplum örgütleri konusunda söz isteyen, Tokat
Milletvekili Sayın Resul Tosun'a aittir.
Buyurun Sayın Tosun (AK
Parti sıralarından alkışlar)
Süreniz 5 dakikadır.
3. - Tokat
Milletvekili Resul Tosun'un, sosyal dayanışmaya ve sivil toplum örgütlerinin bu
konudaki faaliyetlerine ilişkin gündemdışı konuşması
RESUL TOSUN (Tokat) -
Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; ben de sözlerime başlamadan
önce, cumartesi günü yaşanan terör olayını şiddetle kınıyor ve bu terör
eyleminden hükümetimize verilmek istenen mesajı, hükümetimiz, sahiplerine iade
etme basireti ve dirayeti gösterdiği için, hükümetimizi de ayrıca kutlayarak
sözlerime başlıyorum.
Değerli arkadaşlar,
hepimiz bir sene önce milletvekili seçildik ve seçildiğimiz günün hemen
ferdasında, ertesinde odalarımız ziyaretçi akınına uğradı. Gelen
ziyaretçilerimizin yüzde 90'ına yakını iş, aş istemekte ve hastasını tedavi
ettirmek için bizlerden medet ummaktaydı. Yine, siz, değerli milletvekili
arkadaşlarım seçim bölgelerine gittiğinde, mahalleleri gezdiğinde, köyleri
ziyaret ettiğinde karşılarına sayısız yoksul çıktı, fakir çıktı, garip çıktı;
bunlar yardım istedi, ihtiyaçlarının giderilmesini bizlerden talep etti.
Maalesef, ülkemizin, devletimizin ekonomik imkânları çok yeterli olmadığı için,
devletimizin bütün fakir fukaraya el uzatmasının mümkün olmadığını da her
birimiz çok iyi biliyoruz.
1980'li yıllarda ihdas
edilen Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışmayı Teşvik Fonu, ondan önce 65 yaşın
üzerindekilere ödenen birtakım cüzî meblağlar da, maalesef fakirlerimizin,
yoksullarımızın ihtiyaçlarını gidermeye yeterli olmadı. Her ne kadar yeterli
olmasa da, bu fon vasıtasıyla, şu anda, Türkiye'de, milyonlarca vatandaşımız,
alamadığı ilacı alabilmekte, bazı ihtiyaçlarını karşılayabilmektedir.
Yine, hükümetimizin kış
günü 800 000 ton civarında kömür dağıtması da bu fon sayesinde
gerçekleşecektir; ama, değerli arkadaşlar, hepiniz takdir edersiniz ki,
bunların hiçbirisi yeterli değildir. Aslında, toplumumuz da, Batı toplumu gibi
bir toplum olsa sosyal patlamaların olması kaçınılmazdır. Kırsalda hâlâ komşusu
açken tok yatmamaya inanmış insanımız, fakir komşusunun evindeki iğnesinden ipliğine,
tuzundan biberine kadar hepsinden haberi vardır, onu karşılamaya çalışır. Küçük
illerimizde ve ilçelerimizde, yine, komşuluk hâlâ geçer akçedir ve evine bir
ekmek alan baba, bir ekmek de fakir komşusuna gönderebilmekte, pişirdiği
çorbadan bir tabak da fakir komşusuna gönderebilmektedir; ama, değerli
milletvekilleri, hepiniz geziyorsunuz, görüyorsunuz hele fakir fukara evlerini
ziyaret ettiğinizde, eminim ki, her evden yüreğiniz dağlanarak çıkıyorsunuz.
İşte, o zaman, ister istemez hepinizin, İstiklal Marşı Şairimizin "ya
hamiyetsiz olaydım ya da param olsaydı" dediği gibi dediğinizi duyar
gibiyim.
Değerli milletvekilleri,
her şeyi devletten beklemeyen insanımız, fakir fukaraya karınca kararınca
yardım ediyor; ama, bu yardımlar, inanın, yaraların çoğunu saramıyor, yaralar
hâlâ acıyor. İşte, bu noktada, gerek belediyelerimizin gerek özellikle ramazan
ayında hayır duyguları kabaran milletimizin gerek kimi toplum örgütlerinin
imkânlarını değerlendirerek yaptığı hayır çalışmalarını burada şükranla yâd etmek
istiyorum.
Ancak, benim bugün, asıl
gündeme getirmek istediğim şudur: Biraz önce, Millî Eğitim Bakanımız da üçüncü
sektörün, sivil toplum örgütünün girişimlerine değindi, onlardan bahsetti. Ben
de, burada, örnek bir faaliyet, örnek bir çalışma içine giren Ankara Ticaret
Odasının "İğneden İpliğe Gönül Panayırı" isimli girişimine temas
etmek istiyorum. Evinizde ihtiyaç fazlası olan eşyanız, giymediğiniz elbiseniz,
kullanmadığınız mobilyanız, kenara attığınız ve varlığından dahi haberdar
olmadığınız, unuttuğunuz halınız, kiliminiz, beyaz eşyanız, bütün bunları, bir
kampanya başlatarak, ihtiyaç fazlası kullanılmayan eşyaları bizzat evinden
gidip almak, getirip onları tamir etmek...
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN- Buyurun,
toparlayın lütfen.
RESUL TOSUN (Devamla) -
Toparlıyorum Sayın Başkan.
ATO, yaptığı bu güzel
çalışmayla, örnek çalışmayla, ihtiyaç fazlası eşyası olan vatandaşların,
ücretsiz telefon hattına haber verdiklerinde, gidip, doğrudan evinden bu
eşyalarını alıyor; eğer, beyaz eşyaysa, bozuksa tamir ediyor, boyasızsa
boyuyor, elbiseyse yıkıyor, sökükse dikiyor, ütülüyor, paketliyor, koca bir
depoda raflara diziyor; sonra da, aynı şekilde ihtiyacı olan fakirin, eğer
götürmeye gücü yetmiyorsa, evine kadar götürüyor. Gücü yetenler, geliyorlar,
bir marketten alışveriş yapar gibi, ihtiyacı olan her eşyayı, iğneden ipliğe,
sepetine koyup, kuruş ücret vermeden alıp evlerine götürüyor.
Değerli kardeşlerim, işte
sivil toplum örgütü budur, işte sosyal dayanışma budur, işte yardımlaşma budur.
(AK Parti sıralarından alkışlar) Ben, bu örnek çalışmasından dolayı Ankara
Ticaret Odasını kutluyorum ve bütün şehirlerimizde, benzer kampanyalarla,
ihtiyaç sahibi insanlarımıza yardım elinin uzatılmasını temenni ediyorum.
Sözlerime son verirken,
gelecek ramazan bayramınızı şimdiden kutluyor, saygılar sunuyorum. (AK Parti
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür
ediyorum Sayın Tosun.
Hükümetin bu konuda söz
isteği var mı efendim?
DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN
YARDIMCISI MEHMET ALİ ŞAHİN (İstanbul) - Yok efendim.
BAŞKAN - Sayın
milletvekilleri, Başkanlığın Genel Kurula diğer sunuşları vardır.
Efendim, gündemimizde,
Genel Kurula sunulacak metinlerin uzun olması nazara alınarak, Kâtip Üyemizin
bunları oturarak okumasını oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler...
Kabul edilmiştir. Teşekkür ediyorum.
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığının bir tezkeresi var; okutuyorum:
C) Tezkereler ve Önergeler
1. - Devlet
eski Bakanı Ramazan Mirzaoğlu hakkında Meclis soruşturması açılması amacıyla Ulaştırma
Bakanlığı Teftiş Kurulu Başkanlığı tarafından hazırlanan rapora ilişkin
Başkanlık tezkeresi (3/394)
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Genel Kuruluna
Devlet eski Bakanı
Ramazan Mirzaoğlu hakkında, mevzuata aykırı olarak gerçekleştirildiği iddia
edilen atamalar konusunda, Ulaştırma Bakanlığı Teftiş Kurulu Başkanlığı
tarafından hazırlanan ön inceleme raporu, Başbakanlığın 7.11.2003 tarihli ve
B.02.0.TKB.090-2174 sayılı yazısına ekli olarak Anayasanın 100 üncü maddesine
göre gereği yapılmak üzere Başkanlığımıza intikal ettirilmiştir.
Bilindiği gibi,
Anayasanın 100 üncü maddesine göre, Meclis soruşturması açılması, Türkiye Büyük
Millet Meclisi üye tamsayısının en az onda 1'inin (55) vereceği önergeyle
istenebilmektedir.
Böyle bir önerge olmadan,
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığının söz konusu dosyayla ilgili olarak
Meclis soruşturmasına ilişkin bir işlemi resen yürütmesi mümkün
bulunmadığından, daha önce yapılan uygulamalar doğrultusunda, konunun Genel
Kurula sunulması ve anılan dosyanın milletvekillerinin tetkik ve takdirlerine
açılması Başkanlığımızca uygun mütalaa edilmiştir.
Bu tezkerenin
okutulmasıyla, konu Genel Kurulun bilgisine sunulmuş olup, Başkanlığımızda
bulunan dosya sayın milletvekillerinin tetkik ve değerlendirmelerine
açılmıştır.
Yüce Heyetin bilgilerine
sunulur.
Bülent
Arınç
Türkiye
Büyük Millet Meclisi
Başkanı
BAŞKAN - Bilgilerinize
sunulmuştur.
Dışişleri Komisyonu
Başkanlığının bir tezkeresi vardır; okutuyorum :
2. -
Dışişleri Komisyonu Başkanlığının, (1/285) esas numaralı Yolsuzluğa Karşı Ceza
Hukuku Sözleşmesinin Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısının,
yeniden değerlendirilmek üzere Komisyona geri verilmesine ilişkin tezkeresi
(3/395)
14.11.2003
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Genel Kurul gündeminin "Kanun Tasarı ve Teklifleri ile
Komisyonlardan Gelen Diğer İşler" kısmının 5 inci sırasında yer alan,
(1/285) esas numaralı Yolsuzluğa Karşı Ceza Hukuku Sözleşmesinin Onaylanmasının
Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısının, İçtüzüğün 88 inci maddesine göre,
Komisyonumuza geri verilmesini arz ederim.
Saygılarımla.
Mehmet
Dülger
Antalya
Dışişleri
Komisyonu Başkanı
BAŞKAN - Tasarı,
Komisyona geri verilmiştir.
2 adet Meclis
soruşturması önergesi vardır.
Önergeler bastırılıp,
sayın üyelere de dağıtılmıştır.
Şimdi, Meclis
soruşturması önergelerini ayrı ayrı okutup bilgilerinize sunacağım.
Birinci önergeyi
okutuyorum :
D) Gensoru, Genel Görüşme, Meclıs Soruşturmasi ve Meclıs AraştIrmasi
Önergelerı
1. -
İstanbul Milletvekili Hüseyin Besli ve 63 milletvekilinin, Devlet eski Bakanı
ve Başbakan Yardımcısı H. Hüsamettin Özkan ile Devlet eski Bakanı Recep Önal
hakkında Meclis soruşturması açılmasına ilişkin önergesi (9/3)
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Yolsuzlukların
sebeplerinin, sosyal ve ekonomik boyutlarının araştırılarak alınması gereken
önlemlerin belirlenmesi amacıyla kurulan Meclis Araştırması Komisyonu (10/9)
raporunda (s. 396 vd) ayrıntılı olarak açıkladığı üzere;
2001 yılı sonu itibariyle
kur farkı ve faizler hariç olmak üzere, 1 110 838 milyar TL takipte alacağı
bulunan Halk Bankasından kullandırılan usulsüz kredilerle ilgili olarak
düzenlenen denetim raporları zamanında işleme konulmamış, raporlarda adı geçen
ve genellikle aynı isimlerden oluşan sorumlular hakkında mevcut ağır
suçlamalara rağmen herhangi bir işlem yapılmamış ve Bankanın yeniden
yapılandırılması aşamasına kadar görevlerine devam ettirilmişlerdir.
Bunun sonucunda,
Hüsamettin Özkan'ın Halk Bankasından sorumlu ilgili Devlet Bakanı olarak göreve
başladığı 1997 yıl sonunda 12 trilyon lira olan takip tutarı görevden ayrıldığı
yıl sonunda 375 trilyon liraya, görevden ayrıldıktan sonraki 2001 yılında ise,
sorumlu olduğu dönemde verilen ve daha önce temerrüde uğradığı halde takibe
intikal ettirilmeyen kredilerin takibe intikal ettirilmesiyle 1,1 katrilyon
liraya çıkmıştır.
2001 yıl sonu itibariyle
görülen 1,1 katrilyon liralık takip rakamı gerçek değerleri ifade etmeyip
yukarıda da izah ettiğimiz üzere bu rakamlara faiz ve kur farkı dahil değildir.
Faizleri ile birlikte bu rakam yaklaşık 3,5 katrilyon liradır.
Başbakanlık Yüksek
Denetleme Kurulunun Türkiye Halk Bankası AŞ 1996 Yılı Raporunun 6, 8, 22, 23,
26, 27, 28, 30, 31, 35, 39, 40, 44 ve 45 numaralı temennilerinde yer alan ve
2'si idarî bünye, 12 adedi ise firmalara açılan kredilerden oluşan 14 ayrı
konuya ait hususların ilgili Bakanlıkça (Hazine Müsteşarlığı) incelenmesi ve
soruşturulması istenilmiş, bunlardan; 31, 35 ve 40 no'lu temennilerde yer alan
firmalara kullandırılan kredilerle ilgili soruşturmalar ancak Temmuz 2000 ve
Kasım 2001 tarihlerinde tamamlanabilmiş, diğer konulardaki soruşturmalar ise
1998 ve 1999 yılı içerisinde tamamlanmıştır.
1998 yılında soruşturması
tamamlanan 6, 8, 22, 23, 26, 27, 28 ve 39 no'lu temennilerle ilgili olarak
düzenlenen raporlar Hazine Müsteşarlığının bağlı olduğu Devlet Bakanlığınca
savcılığa suç duyurusu olarak intikal ettirilmiştir.
Halk Bankasının bağlı
olduğu Devlet eski Bakanı Hüsamettin Özkan tarafından savcılıklara intikal ettirilen
raporlar objektif olmadığı gerekçesiyle geri istenmiş ve Başbakanlık makamından
alınan 24.12.1998 tarih, TEFTİŞ.M.184 sayılı onayla, 6, 8, 26, 27, 28, 22 ve 39
no'lu temennilerle ilgili olarak Başbakanlık müfettişlerine yeniden inceleme
yaptırılmıştır.
Söz konusu onay üzerine,
Başbakanlık müfettişleri tarafından düzenlenen 6.7.1999 tarih, 14/99-152/33
sayılı raporda bankalar yeminli murakıplarınca düzenlenen raporlardan sadece 39
no'lu temennide belirtilen görüşe katılınmamış, diğerlerine aynen katılınmıştır.
Ayrıca, sorumluluk konusundaki anlaşmazlıkta da yönetim kurulu üyelerinin de
dahil edilmesini istemiştir.
Ayrıca, söz konusu
Başbakanlık Teftiş Kurulu raporunda objektiflik konusunda bankalar yeminli
murakıplarınca hazırlanan raporlar için "...Bütün raporların T. Halk
Bankası kayıt, belge ve bilgilerine dayalı olduğunun müşahede edildiği ve bu
raporlar hakkında, Cumhuriyet Savcılıklarınca kovuşturma yapılmasını sağlayacak
iznin verilmesi veya verilmemesinin 399 sayılı KHK'nın 11/d maddesine göre T.
Halk Bankasının bağlı bulunduğu Devlet Bakanının takdirlerine bağlı
olduğu..." belirtilmiştir.
Buna rağmen savcılık izni
konusunda bir gelişme olmamış ve bu kez Başbakanlık makamından alınan 1.2.2000
tarih, TEFTİŞ.M.004 sayılı onayla 1996 yılı 30, 23, 45 ve 1997 yılı 41 no'lu
temennilerle birlikte, daha önce incelenmiş olan 1996 yılı 6, 8, 26, 27, 28, 22
ve 39 no'lu temennilerin de incelenmesi istenilmiştir.
Başbakanlık müfettişleri
tarafından düzenlenen 4.7.2000 tarih, 11/2000-03 sayılı raporda; 6, 8, 26, 27,
28, 22 ve 39 no'lu temennilerle ilgili olarak daha önceki rapordaki görüşe
aynen katılınmıştır.
1996 yılı Halk Bankası
YDK raporunda belirtilen usulsüz işlemlerle ilgili olarak banka yetkilileri
hakkında soruşturma açılması için izin verilmesi konusunda gelişme olmazken,
haklarında birçok soruşturma raporu olduğu halde görevden alınmayan banka
yetkilileri tarafından usulsüz krediler verilmeye devam edilmiş ve banka zararı
artırılmıştır. Örneğin, 1996 yılı YDK raporunun 35 inci temennisinde soruşturulması
istenen ve 1997, 1998 ve 1999 yılı raporlarında da bu konuda tenkit edilen
Yenişehir Şubesi 516 sayılı firmasıyla ilgili kredi işlemlerinin soruşturulması
bir yana, 1997 yılı sonu itibariyle 3,2 trilyon lira olan firma riski, 1998,
1999 ve 2000 yıllarında verilen ilave kredilerle 45 trilyon liraya
yükseltilmiştir. Bu firmayla ilgili olarak açılan dava halen devam etmektedir.
Başbakanlık Yüksek
Denetleme Kurulunun Türkiye Halk Bankası AŞ 1997 yılı raporunun 10, 12, 13, 14,
15, 16, 17, 19, 35, 41 ve 42 numaralı temennilerindeki firmalara açılan usulsüz
kredi işlemlerinden oluşan 11 ayrı konunun ilgili Bakanlıkça (Hazine
Müsteşarlığı) incelenmesi ve soruşturulması istenilmiş, bu temennilerden
yalnızca İzmir Şubesine ait 1384/1 ve 1384/2 sabit no'lu firmalara
kullandırılan kredi için soruşturma 22.10.1999 tarihinde tamamlanmış, diğer
temennilerde belirtilen konulardaki soruşturmalar ise banka yönetimi ve ilgili
Bakanın değişmesinden sonra 2001 ve 2002 yılında sonuçlandırılabilmiştir.
Başbakanlık Yüksek Denetleme Kurulu tarafından Halk Bankasıyla ilgili olarak
hazırlanan 1997 yılı raporu 27.1.1999 tarih, 90 sayılı yazı ekinde Başbakanlığa
iletilmiştir.
Halkbankın 1997 yılı
hesapları ise KİT Komisyonunca usulsüz işlemlere rağmen "açılmış ve
açılacak soruşturmalar saklı kalmak kaydıyla" 11 kabul, 10 ret oyuyla ibra
edilmiş, Hazine Müsteşarlığınca incelenmesi ve soruşturulması istenilen 11
konudan sadece 101,1384/1 ve 113 no'lu firmayla ilgili işlemlerin Banka Teftiş
Kurulunca incelenmesi istenilmiş, diğer konular raporda yer almamıştır. Ancak,
şartlı ibra olamayacağı gerekçesiyle, 27.5.2003 tarihinde konu tekrar Meclis
gündemine alınmış ve KİT Komisyonu raporu doğrultusunda Bankanın hesapları ibra
edilmemiştir.
Başbakanlık Yüksek
Denetleme Kurulunun Türkiye Halk Bankası AŞ 1998 yılı raporunun 9, 15, 16, 20,
23, 25, 27, 28, 29, 34, 35 ve 39 numaralı temennilerinde yer alan 1'i idarî
bünye, 11 adedi firmalara açılan kredilerden oluşan 12 ayrı konunun ilgili
Bakanlıkça (Hazine Müsteşarlığı) incelenmesi ve soruşturulması istenilmiş;
ancak, bunlarla ilgili soruşturmalar da ilgili Bakan ve banka yönetiminin
değişmesinden sonra 2002 yılı kasım ayında tamamlanabilmiştir. 1998 yılı
raporu, 6.1.2000 tarih, 34 sayılı yazı ekinde Başbakanlığa iletilmiştir.
Yukarıda belirtilen
konuların dışında, 1998 yılı Halk Bankası YDK raporunun 21 inci temennisinde
belirtilen Levent Şubesinden 46 sabit no'lu firmaya kullandırılan kredilerle
ilgili olarak da kredilerle ilgili olarak da soruşturma yapılmış, bankalar
yeminli murakıpları tarafından düzenlenen 21.2.2000 tarih, R-9, R-8, R-8 sayılı
rapor üzerine bankalar yeminli murakıplarınca düzenlenen 21.2.2000 tarih, R-9,
R-8, R-8 sayılı rapor, 12.4.2000 tarih, 1055 sayılı yazıyla izin için Devlet
Bakanlığına (Hüsamettin Özkan) gönderilmiş, 15.11.2000 tarih, 11/2000-7 sayılı
Başbakanlık Teftiş Kurulunda belirtilen görüş nedeniyle 2.3.2001 tarihine kadar
izin verilmemiştir. İlgili Devlet Bakanlığınca (Recep Önal) 2.3.2001 tarihinde
soruşturma izni verilmiştir. Aynı konuda Cumhurbaşkanlığı Devlet Denetleme
Kurulunca düzenlenen 17.9.2001 tarih, 2001/4-13 sayılı rapor da savcılığa
intikal ettirilmiştir.
Halk Bankasındaki usulsüz
kredilerle ilgili, basında, hemen hemen her gün, çok ciddî iddiaların yer
aldığı haberler yayımlanırken, yukarıda da belirtildiği üzere, bankalar yeminli
murakıplarınca düzenlenen ve adlî mercilere intikal ettirilen raporlara izin
verilmemiş, bankanın 1997 ve 1998 yılı Yüksek Denetleme Kurulu raporlarındaki
temennilerde belirtilen konularla ilgili soruşturmalar, ancak, banka yönetimi
ve ilgili Bakanın değişmesinden sonra tamamlanabilmiştir. Haklarında usulsüzlük
iddiası olan yöneticiler görevlerinde tutulmaya devam edilmiş, hatta, bazıları
terfi ettirilmiştir. Bunun yanı sıra, soruşturma açılması istenilen bazı
firmalara büyük montanlı yeni krediler verilmek suretiyle banka zararı
artırılmıştır.
Başbakanlık Yüksek
Denetleme Kurulunca komisyona gönderilen 23.5.2003 tarih, 732 sayılı yazıda;
"...YDK tarafından
1996, 1997, 1998 yıllarında talep edilen toplam 37 temenniyle ilgili
soruşturmalar 2002 yılının kasım ayı itibariyle tamamlanarak, sonuçları Kurula
intikal etmiştir. Bu soruşturmaların 25'inde banka yönetiminde bulunan Genel
Müdür ve Yönetim Kurulu üyelerinin işlem ve eylemlerinin TCK'nın 230 ve 240
ıncı maddelerinde belirtilen fiillere uygun olduğu vurgulanmıştır. ...37
soruşturma temennisinin 2'si hariç diğerleri 4616 sayılı Yasayla TCK'nın
zamanaşımını düzenleyen 102 nci maddesi kapsamına girdiği belirtilmiştir. İki
soruşturma konusundaki yargılamanın devam ettiği bilinmektedir. Bu dönemde
"Haziran 1995 ayında Bankaya Genel Müdür olarak atanan kişi, 2001 yılı
nisan ayına kadar, yönetim kurulu üyeleri de bir, iki değişiklik hariç,
kredilendirme işlemlerinin eleştirildiği tüm dönemlerde (1996-2001) görevde kalmışlar
ve Banka yönetimi 4603 sayılı Kanunun yürürlüğe girmesinden sonra, 2001 yılı
nisan başında tümüyle değişmiştir"
Hususlarına yer
verilmiştir.
Görüleceği üzere,
geciktirilerek gereği zamanında yerine getirilmeyen 37 temenniden 25'inde TCK
açısından suç işlendiği sonucuna varılmış; ancak, 4616 sayılı Yasa ve
zamanaşımı nedeniyle sorumlular hakkında müeyyide uygulanamamıştır.
Haklarında TCK uyarınca
işlem yapılması gereken Banka yöneticilerinin ısrarla görevde tutulmasıyla
ilgili olarak Cumhurbaşkanlığı Devlet Denetleme Kurulunca düzenlenen 2001/4
sayılı raporun 63 üncü sayfasında;
"... Raporlarda bu
tür ifadelere rastlanırken sorumlular arasında genellikle aynı isimlerin yer
aldığı görülmektedir. Yıllardan beri yazılan raporlardaki ağır suçlamalara
rağmen sorumlular hakkında herhangi bir işlem yapılmamış, adı geçen şahıslar
Bankanın yeniden yapılandırılması aşamasına kadar görevlerine devam
etmişlerdir.
Haklarında bu kadar iddia
bulunan banka yöneticilerinin uzun süre ısrarla görevde tutulması ile tahsil
edilemeyen kredi tutarları ve korunup kollanan kredi borçluları arasında
doğrusal bir ilişki bulunduğu sonucuna ulaşılmaktadır..."
Öte yandan; Yüksek
Denetleme Kurulunca 72 sayılı KHK'nın verdiği yetki uyarınca, önceki yıllarda
olduğu gibi, soruşturulmak üzere Hazine Müsteşarlığına (Bankalar Yeminli
Murakıplar Kurulu) intikal ettirilen Halk Bankasının 1996, 1997 ve 1998
yıllarına ait raporlarında belirtilen temennilerle ilgili soruşturmaların
tamamlanmaması üzerine 1999 yılı raporunun 5, 6 ve 7 nci temennisinde bu hususa
yer verilmiş ve aynı raporun 149 uncu sayfasının üçüncü paragrafında aynen;
"TCK açısından genel zamanaşamı 1-5 yıl olup; YDK'nın 1996 yılı raporunda
yer alan temennilerle ilgili olarak zamanaşımı dolmak üzeredir. İlgili Bakanın
zamanında takibat yapabilmesiyle ilgili Cumhuriyet Başsavcılığının talebini
imzalamaması nedeniyle dosyaların zamanaşımına uğraması ihtimaliyle birlikte
ilgili ve yetkililerin sorumlulukları da gündeme gelecektir" denilmek
suretiyle gecikmelerin önemi vurgulanmıştır.
Raporun 149 uncu
sayfasında belirtilen bu uyarıya rağmen gerekli tedbirler alınmamış, Halk
Bankası 2001 yılı YDK raporunun 8 inci temennisinde bazı konuların zamanaşımına
uğradığı vurgulanmıştır.
Yüksek Denetleme
Kurulunca hazırlanan raporlarda temennilerle ilgili soruşturmaların bir an önce
tamamlanması istenirken, Devlet eski Bakanı Recep Önal tarafından Başbakanlık
makamından alınan 27.3.2000 tarih, 2000/650 sayılı onayla T. Halk Bankasının
1997 ve 1998, T. Emlak Bankası 1998 ve TC Ziraat Bankasının 1998 yılı
temennileri tekrar gözden geçirilmek üzere iade edilmiştir. Başbakanlık
makamından 27.3.2000 tarihinde onay alınmasına rağmen, temenniler, 4.8.2000
tarihinde iade edilmiştir.
Bunun yanı sıra, Vakıflar
Bankası eski Genel Müdürü Hasan Kılavuz tarafından 23.4.2003 tarihinde
Komisyona yapılan açıklamada "...Başbakanlık Teftiş Kurulu Başkanına
gittim. Dedim ki: Üstat, bu size verdiğim raporları size güvenerek verdim; ama,
bu raporlar benim patronumun elinde çıktı ve bana baskı var. Bu nasıl bir
iştir? O zaman bana kendisinin ifadesi: 'Yahu, maalesef bize de çok baskı var'
dedi. Bana, açtı, o tarihte Halk Bankasına verilen bir 40 000 000 dolarlık bir
krediden bahsetti ve ben krediyi gördüm. İşte bunu özellikle Hüsamettin Özkan
Bey ilgili yerlere ulaştırmamızı önlüyor dedi" şeklinde iddialara yer
verilmiştir.
Sonuç olarak; Halk
Bankasının bağlı olduğu Devlet eski Bakanı Hüsamettin Özkan ve Hazine
Müsteşarlığının bağlı olduğu Devlet eski Bakanı Recep Önal hakkında; Yüksek
Denetleme Kurulu denetçileri ve bankalar yeminli murakıplarınca düzenlenen
raporların gereğinin yapılmasını geciktirerek ve bankayla ilgili gerekli
tedbirleri zamanında almayarak bankanın zarara uğramasına sebep olmak ve
usulsüz işlemlerin yapılmasına imkân sağlamak suretiyle, 3046 sayılı
Bakanlıkların Kuruluş ve Görev Esasları Hakkında Kanunun 21/3 üncü maddesi
uyarınca denetim ve gözetim görevini yerine getirmedikleri kanaatine
ulaşılmıştır.
Bu nedenle, Devlet eski
Bakanları Hüsamettin Özkan ve Recep Önal haklarında Türk Ceza Kanununun 230/2
nci maddesinden, Anayasanın 100 üncü, İçtüzüğün 107 nci maddesi uyarınca bir
Meclis soruşturması açılmasını arz ve teklif ederiz.
1- Hüseyin Besli (İstanbul)
2- Polat Türkmen (Zonguldak)
3- Cemal Yılmaz Demir (Samsun)
4- A. Yekta Haydaroğlu (Van)
5- Zülfükar İzol (Şanlıurfa)
6- Mehmet Faruk Bayrak (Şanlıurfa)
7- Mehmet Daniş (Çanakkale)
8- Suat Kılıç (Samsun)
9- Şaban Dişli (Sakarya)
10- Mahfuz Güler (Bingöl)
11- Adem Baştürk
(Kayseri)
12- Halil Ürün (Konya)
13- Faruk Koca (Ankara)
14- Feyzi Berdibek
(Bingöl)
15- Mehmet Kerim Yıldız
(Ağrı)
16- Ahmet Yaşar (Aksaray)
17- Hüsnü Ordu (Kütahya)
18- Ali Temür (Giresun)
19- Ömer Çelik (Adana)
20- Murat Yıldırım
(Çorum)
21- Ekrem Erdem
(İstanbul)
22- Halil Kaya(Van)
23- Mehmet Özlek
(Şanlıurfa)
24- Fuat Ölmeztoprak
(Malatya)
25- Mevlüt Akgün
(Karaman)
26- Abdullah Çalışkan
(Adana)
27- Burhan Kuzu
(İstanbul)
28- Yahya Akman
(Şanlıurfa)
29- Tayyar Altıkulaç
(İstanbul)
30- Nazım Ekrem
(İstanbul)
31- Şemsettin Murat
(Elazığ)
32- Abdurrahim Aksoy
(Bitlis)
33- Mehmet Salih Erdoğan
(Denizli)
34- Remziye Öztoprak
(Ankara)
35- Temel Yılmaz
(Gümüşhane)
36- Hasan Aydın (Giresun)
37- Egemen Bağış
(İstanbul)
38- Sedat Kızılcıklı
(Bursa)
39- Maliki Ejder Arvas
(Van)
40- Mustafa Cumur
(Trabzon)
41- Abdullah Veli Seyda
(Şırnak)
42- Fahri Keskin
(Eskişehir)
43- Enver Yılmaz (Ordu)
44- Kemalettin Göktaş
(Trabzon)
45- Soner Aksoy (Kütahya)
46- Tevfik Ziyaeddin
Akbulut (Tekirdağ)
47- Ahmet Münir Erkal
(Malatya)
48- Ahmet Rıza Acar
(Aydın)
49- Mehmet Fehmi Uyanık
(Diyarbakır)
50- Mehmet Özyol
(Adıyaman)
51- Ali Yüksel Kavuştu
(Çorum)
52- Cahit Can (Sinop)
53- Fehmi Öztunç
(Hakkâri)
54- Mehmet Sarı
(Osmaniye)
55- Nurettin Aktaş
(Gaziantep)
56- Mehmet Mehdi Eker
(Diyarbakır)
57- Hasan Murat Mercan
(Eskişehir)
58- Ali Ayağ (Edirne)
59- Erdoğan Özegen
(Niğde)
60- Memet Ali Suçin
(Batman)
61- Cemal Uysal (Ordu)
62- Ahmet Koca (Afyon)
63- Vahit Kirişçi (Adana)
64- Fikret Badazlı
(Antalya)
BAŞKAN - Bilgilerinize
sunulmuştur.
Anayasanın 100 üncü
maddesinde ifade olunan "Meclis, bu istemi en geç bir ay içinde görüşür ve
karara bağlar" hükmü uyarınca, soruşturma önergesinin görüşülme gününe
dair Danışma Kurulu önerisi daha sonra Genel Kurulun onayına sunulacaktır.
İkinci önergeyi
okutuyorum :
2. -
İstanbul Milletvekili Hüseyin Besli ve 63 milletvekilinin, Enerji ve Tabiî
Kaynaklar eski Bakanları Mustafa Cumhur Ersümer ve Zeki Çakan hakkında Meclis
soruşturması açılmasına ilişkin önergesi (9/4)
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Yüce Meclisin kararıyla
görev yapan "yolsuzlukların sebeplerinin, sosyal ve ekonomik boyutlarının
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla kurulan Meclis
Araştırma Komisyonu (10/9)" raporunda ayrıntılı olarak açıklandığı üzere;
Doğalgaz uygulamalarıyla
ilgili olarak; 18 Şubat 1998 tarihli Trusgaz aracılığı ile alınacak doğalgaz
anlaşmasına ek mektupta (Side Letter); doğalgaz alım sözleşmelerindeki fiyat
formülünün değiştirilmesi nedeniyle, Mayıs 2003 sonu itibariyle, yaklaşık 388
000 000 ABD Doları fazla ödenmesine sebebiyet verilmiş, anlaşmada 2 milyar
metreküp olan alım taahhüdü 8 milyar metreküpe çıkarılmış, tarafların
inisiyatifinde bulunan ve 1 yıl olan alım taahhüdü "gayri kabili rücu"
olarak 23 yıla uzatılması ve yasal değişiklikler olduğunda müşteri devirlerinin
Trusgaz'a yapılacağı öngörülmüştür. Bu ek mektupta, Enerji ve Tabiî Kaynaklar
eski Bakanı M. Cumhur Ersümer'in şahit olarak imzası bulunmaktadır.
Ancak, bu ek mektup
imzalanırken, ülke menfaatlarının korunmadığı, 1996 yılında imzalanan fiyat
formülüne uymayan yeni bir formül ihdasıyla eski anlaşmanın hilafına, eski
anlaşma tarih-sayısını taşıyan ve önceki anlaşmadaki formülü değiştirerek (Side
Letter'deki formülü havi) yeni bir metin imzalanmıştır. Öncelikle, sonraki bir
tarihte yapılan bu anlaşmaya eski tarih olan önceki anlaşmanın tarihinin
konulması ve bu aleyhte anlaşmanın, eski tarihten itibaren uygulanıyor olduğunu
göstermeye çalışmak ve uygulamak açık kanunsuzluktur. Yapılan bu işlemler ve
mevcut bilgiler kapsamında olaylar değerlendirildiğinde, Enerji ve Tabiî
Kaynaklar eski Bakanı M. Cumhur Ersümer hakkında TCK'nın 205 inci maddesi,
Anayasanın 100 üncü, İçtüzüğün 107 nci maddesi uyarınca Meclis soruşturması
açılması gerektiği.
Ayrıca, doğalgaz alım
anlaşmalarında;
Alım garantisi anlamına
gelen "al ya da öde" (take or pay) yönteminin uygulanması,
Bu anlaşmalar kapsamında
saptanan fiyat formülünün, daha sonra usulsüz olarak Türkiye aleyhine
değiştirilmesi,
Mavi Akım hattının
ihalesiz olarak OHS Konsorsiyumuna verilmesi,
Benzer işlere göre,
yaklaşık 75 000 000 ABD Dolarına daha pahalı yaptırılmasına sebebiyet
verilmesi,
Doğalgaz çevrim
santrallarına gaz verilmemesi halinde, yüksek ceza ödenmesi öngörülmesine
karşılık, Rusya'nın doğalgaz sağlayamaması halinde, bu cezaların Rus tarafına
yansıtılmaması sonucu kamu zararına yol açılması,
Türkmenistan doğalgazının
Türkiye'ye gelmesi engellenerek Rusya'nın arz kaynaklarının, Mavi Akım hattı
gerçekleştirilerek ulaşım kaynaklarını ve 12 Aralık 1997 yılında imzalanan
anlaşmanın 4 üncü maddesinde; Rusya Federasyonunun izni olmadan üçüncü ülkelere
gaz verilmeyeceğine imkân tanınarak ve yasalar müsait olduğunda, alınan
doğalgazın dağıtımının Turusgaz'a devrinin Side Letter'da öngörülmesi ile RAO
GASPROM'un (Rusya'nın) arz kaynaklarını, ulaşım yollarını ve pazarı kontrol
etme politikasına hizmet edilmesi,
Batı hattında alınan
yıllık 6 milyar metreküplük doğalgaz bedelinin yüzde 70'inin mal karşılığı
ödenmesi olanağının 24 Mart 1994 yılında imzalanan protokolde kaldırılarak
ülkemiz ticaretine büyük bir darbe vurulması,
Hususlarının da, açılacak
soruşturma komisyonunca dikkate alınmasının uygun olacağı belirtilmiştir.
Doğalgaz sözleşmeleri
kapsamında, batı hattından alınan doğalgazla ilgili olarak yapılan ikinci fiyat
revizyonu sonucu Türkiye aleyhine, önce yüzde 25, daha sonra da 3 USD/1 000
metreküp fiyat artışına neden olunmuştur. Ayrıca, Rusya tarafının
yükümlülüklerini yerine getirmemesi sonucu doğan yaklaşık 13 500 000 USD alacağımızdan
vazgeçilerek, ülkemiz menfaatları korunmamıştır. Bu durumda Rusya tarafının bu
revizyondan fevkalade avantajlı çıktığı, bu revizyonu imzalayan dönemin Genel
Müdürünün ve Doğalgaz Daire Başkanının sözleşmede öngörülmüş olan BOTAŞ Yönetim
Kurulundan yetki alma şartına uymadan bu işlemleri yapmış olduklarının
anlaşıldığı ve bu konuların Bakanlığın bilgisi dahilinde olduğu tespit
edilmiştir.
Enerji politikaları
uygulamaları ile ilgili olarak;
"Doğalgaz alım
anlaşmalarının ihtiyacın üzerinde miktarlarda bağıtlanması nedeniyle, gaz
fazlasının doğalgaz çevrim santrallarında tüketilmesine yönelik yaklaşımı
sonucu, bugün gelinen noktada ihtiyacımız olmadığı halde yüksek fiyatlarla
elektrik alınmak durumunda kalınmıştır. Doğalgaz santrallarının yaygınlığı; gaz
yönünden ağırlıklı olarak tek bir ülkeye (Rusya) bağımlılığın yanında, dövize
dayalı ve pahalı olmaları nedeniyle de önemli sorunları beraberinde
getirmiştir. Anılan hususların tümü, 1993 yılından itibaren DPT tarafından
eleştirilip gerekli uyarılarda bulunulmasına rağmen, Bakanlık tarafından
dikkate alınmamışlardır" denildikten sonra;
Enerji politikalarıyla
ilgili "Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanlığında aşağıda belirtilen
konularda yine belirtilen nedenlerle Anayasanın 98 inci, İçtüzüğün 104 üncü maddeleri
uyarınca bir Meclis araştırması açılarak ayrıntılı olarak irdelenmesi, ...
gerektiği" belirtilmişse de;
Aradan geçen süre
zarfında düzenlenerek yetkili makamlara ve kamuoyuna intikal ettirilen
Cumhurbaşkanlığı Devlet Denetleme Kurulu ve Hazine Müsteşarlığı raporları
Meclis soruşturmasını gerektirecek yeni bilgi ve belgeler içermektedir.
Hazine Müsteşarlığı KİT
Genel Müdürlüğünün 28.4.2003 tarihli "Enerji Fiyatlarının Dünya Seviyesine
İndirilmesi ve Kamu Yükümlülüklerinin Asgarî Düzeye Düşürülmesi İçin Temel
Strateji" adlı raporunda;
"Yap-işlet,
yap-işlet-devret, işletme hakkı devri ve mobil santral uygulamaları nedeniyle
özel şirketlere 2020 yılına kadarki dönemde kümülatif olarak 70-100 milyar ABD
Doları tutarında ödeme yapılacak olması, ülkemiz açısından önemli risklere yol
açacaktır.
BOTAŞ'ın doğalgaz ithalat
sözleşmeleri nedeniyle Hazine açısından önemli riskler bulunmaktadır.
2003-2020 döneminde
BOTAŞ'ın doğalgaz ithalat sözleşmeleri kapsamında 558 milyar metreküp gaz
karşılığı yaklaşık 94 milyar ABD Doları ödeneceği tahmin edilmektedir. İyimser
tahminlerle bile, 2014 yılı sonuna kadar arz fazlası olması beklenmektedir. Bir
başka anlatımla, ülkemiz 2003-2014 döneminde tüketemeyeceği doğalgaz için
açıktan toplam 14 milyar ABD Doları 'al ya da öde' bedeli ödemek zorunda
kalacaktır. Bir başka anlatımla, bu gaz fazlasını sözleşmede Türkiye aleyhine
konulan hüküm gereği Türkiye'nin fazla gazı dışarıya satış yasağının da
getirilmesi ve böylece Türkiye'nin elinin kolunun ayrıca bağlanması da Türkiye'nin
sözleşmeyle bilerek zarara mahkûm kılınmasıdır" denildikten sonra;
1. Ödemelerin döviz bazlı
olması nedeniyle cari ödemeler dengesi üzerinde olumsuz baskı oluşması,
2. Talep artış hızının
beklenenin altında seyretmesi halinde, Hazine ve BOTAŞ'ın "al ya da
öde" yükümlülükleri çerçevesinde tüketilmeyen gazın bedelini ödemek
durumunda kalacak olması,
3. Dışa bağımlılığın
artması,
4. BOTAŞ'ın finansman
açıklarıyla karşı karşıya kalması ve açıkların genel bütçe transferleriyle
kapatılacak olması nedeniyle, zaten ağır bir borç yükü altında olan Hazinenin
mevcut risklerinin daha da artması,
5. BOTAŞ'ın doğalgaz
ithalatının pahalı gerçekleşmesi (2003 yılında BOTAŞ'ın ortalama ithalat fiyatı
133 ABD Doları civarında gerçekleşecek olup, 60-100 ABD Doları aralığında
bulunan uluslararası rakamların oldukça üzerinde seyretmektedir),
6. Mobil ve otoprodüktör
santral uygulamalarının, elektrik enerjisi üreten KİT'ler açısından önemli
maliyetlere yol açması hususları da muhtemel riskler olarak sıralanmıştır.
Cumhurbaşkanlığı Devlet
Denetleme Kurulunca düzenlenen 21.7.2003 tarih, 2006/6 sayılı Raporun
"Genel Değerlendirme" bölümünde ise, aynen;
"Kurulu güç-üretim
miktarı ilişkisine bakıldığında, doğalgaza dayalı üretimin kurulu gücüne oranla
fazla; hidrolik kaynaklı üretimin ise az olduğu dikkati çekmektedir.
Ülkemizdeki elektrik
enerjisi üretiminde doğalgazın ağırlığı son yıllarda giderek artmıştır.
Enerjide kaynak çeşitlendirmesi gerekli olmakla birlikte, ağırlıkla ithal
doğalgaza dayanan bir üretim biçimine yönelinmesi; hem enerji maliyetlerini hem
de dışa bağımlılığı artırmıştır.
Dışa bağımlılıkta da bir
ülke (Rusya Federasyonu) öne çıkmaktadır. 2000 yılındaki toplam doğalgaz
ithalatının yüzde 67,31'i, 2002 yılında da yüzde 66,38'i bu ülkeden
yapılmıştır. Boru hatlarıyla taşınan doğalgazın yüzde 95'i bu kaynaktan
sağlanmaktadır. Bu durum, stratejik arz güvenliği açısından sakıncalar
yaratabilecek niteliktedir.
Türkiye, kişi başına
1,912 kilovat/saatle Avrupa'nın (AB) en az elektrik tüketilen ülkesi olmasına
rağmen, yakın yıllara kadar sürekli olarak elektrik enerjisi açığı sorunuyla
karşı karşıya kalmıştır.
Son yıllarda açığın
giderilmesi için girişilen çeşitli üretim yöntemleri ise ciddî bir planlama
sürecinden geçirilmemiş, bunun sonucunda bu kez de 2008-2010 yıllarına kadar
elektrik enerjisi fazlası sorunu ortaya çıkmış bulunmaktadır.
Enerji planlamasında
kullanılan arz-talep tahmin modelleri, doğru olmayan verilerle doğalgaz
santralları lehine yanıltılmış; üretim değerleri bakımından da gerçek
gereksinimlerin üzerinde sonuçlar elde edilmiştir. Yatırım gerçekleşmeleri ise
çoğu zaman bu öngörülerin bile üzerinde olmuştur.
Enerji fazlası nedeniyle
bir yandan EÜAŞ üretimleri düşürülürken, öte yandan yap-işlet santrallarından
işletme hakkı devredilen santrallardan ve bazı hidrolik santrallardan, fazla
üretimin alım zorunluluğu bulunmamasına rağmen fazla üretim satın alınmıştır.
EÜAŞ üretim kapasitesinin
büyük bölümünün atıl bırakılması, bu kuruma yakıt sağlayan TKİ ve TTK'nın malî
yapısında da bozulmalara yol açmaktadır.
Enerji fazlası, yeni
oluşturulmaya çalışılan serbest enerji piyasasının işleyişini de olumsuz
biçimde etkilemektedir.
Doğalgaza dayalı elektrik
enerjisi santrallarının toplam kurulu güç içindeki ağırlığı nedeniyle,
doğalgazın yeterli miktarda ve düzenli biçimde sağlanması gerekir. Ne var ki,
elektrik enerjisi üretimindeki plansız uygulama alışkanlıkları doğalgaz
alanında da kendini göstermiş ve ciddî bir doğalgaz fazlası sorunu ortaya
çıkmış bulunmaktadır. Alım anlaşmalarında yapılan revizyonlara rağmen, 2003'te
7,8; 2004'te 7,7; 2005'te 12,2; 2008'de 13,2; 2010'da 17,1 ve 2011'de 18,3
milyar metreküp doğalgaz fazlası olacaktır. Üstelik bu hesaplamaya esas olan
BOTAŞ'ın talep öngörüleri abartılıdır. Örneğin, 2003 - 2020 yılları arasında
toplam talepte yüzde 340, konut sektöründe yüzde 317, elektrik enerjisi
sektöründe yüzde 291, sanayi sektöründe yüzde 653 oranında artış gerçekleşeceği
öngörülmektedir.
Gerçek ihtiyaçların çok
üzerindeki alım anlaşmalarının günümüzde henüz "al ya da öde" gibi
ciddî sorunlara yol açmamış olmasının nedenleri; bazı ülkelerin kendi
yükümlülüklerini yerine getirmekte gecikmeleri, bazı alım anlaşmalarındaki
yükümlülüklerin de görüşmelerle ötelenmiş olmasıdır.
BOTAŞ'ın Rusya'dan aldığı
doğalgaza ilişkin üç ayrı anlaşmadaki fiyatlar birbirinden farklıdır. Turusgaz
I ve II anlaşmaları, aynı hattı kullanan Gazexport anlaşmasından 11-13,5
dolar/1 000 metreküp kadar pahalı imzalanmış, bu durum 2002 sonuna kadar
ülkemiz aleyhine yaklaşık 240 000 000 dolar fark yaratmıştır.
TETAŞ tarafından
üstlenilen alım garantili sözleşmelerdeki aşırı yüksek enerji fiyatlarını
dengelemek amacıyla, en fazla 5 yıl süreyle, kamu elindeki santrallarda (EÜAŞ)
üretilen ucuz elektrik TETAŞ'a tahsis edilmiştir. Ne var ki ekonomik
gerçeklerden kopuk biçimde yüksek düzeylerde bulunan enerji fiyatları, bütün
arz fazlasına karşın piyasayı yeni üreticiler için çekici hale getirmektedir.
Serbest tüketicilere piyasa fiyatının biraz altından enerji satabilmeyi
amaçlayan bu yeni üreticilere ruhsat verildiğinde, TETAŞ kaynaklı enerjiye
talep daha da azalacak; bu durumda alım garantisi olmayan EÜAŞ üretimi
kısılacak ve dolayısıyla TETAŞ'ın şimdiki paçal fiyat yapısı da bozularak
enerji fiyatları daha da yükselecektir. Bu kısır döngü, elektrik enerjisi arz ve
talebinin gerçekten dengeleneceği 2008-2010 yılına kadar sürecektir.
YİD, Yİ ve İHD
projelerinde kamu yararını gözetmeyen, hatalı ve usulsüz çok sayıda işlem ve
uygulama belirlenmiştir. Bunlar;
Yap-işlet-devret
projeleri yapılabilirlik raporlarına özen gösterilmemiştir. Bunlar yönetmeliğe
aykırı, yüzeysel biçimde hazırlanmış, bazı projelerin yapılabilirlik raporu ise
hiç alınmamıştır. Mevcut yapılabilirlik raporları yönetmelikteki standartlara
uymamakta, projeyi değerlendirmek için gerekli bilgileri içermemektedir.
Bakanlık, verilmeyen raporları şirketlerden istemediği gibi, eksik bilgi içeren
raporları da kontrol etmemiştir. Görevlendirme kararları yapılabilirlik
raporlarına dayanmamıştır.
Yapılabilirlik raporları
hazırlanırken gerçek bir finansman planı hazırlanmamış; finans kuruluşlarının
niyet mektuplarıyla yetinilmiştir. Teklif edilen kredi faiz oranları ve
masrafların gerçekliği tartışmalıdır. Hazine kayıtlarına göre bazı projelerde
gerçekleşen faiz oranları yapılabilirlik raporlarında belirtilenden daha
düşüktür.
Enerji birim fiyatının
ana öğelerinden birini oluşturan yatırım tutarları konusunda, hemen bütün
uygulamalarda şirketlerin bildirimlerine itibar edilmiş, bunların doğruluğu
araştırılmamıştır. Bakanlık, kendi yaptığı çalışmalardaki birim yatırım
maliyeti ile şirketlerin sunduğu maliyeti karşılaştırıp aradaki farkı bile
belirlememiştir. Bazı projelerde yatırım tutarları şirketler tarafından hiç
bildirilmemiş; buna rağmen, nasıl saptandığı belirsiz enerji fiyat teklifleri
Bakanlıkça kabul edilerek sözleşmeler imzalanmıştır.
Gerçek miktarının
üzerinde bildirilen yatırım tutarları, elektrik tarifelerinin yüksek olmasının
en önemli nedenini oluşturmuştur.
Evvelce gerçekleştirilmiş
benzer uygulamaların, maliyet fiyatlarından;
bazı santralların inşaat, elektrik, makine, proje ve mühendislik
belgelerinden yararlanarak, fiilî ölçümlerle yaptırılan hesaplamalardan, Hazine
Müsteşarlığından alınan kredi ve teşvik bilgilerinden, yine Hazine
Müsteşarlığınca teşvik belgeleri kapatılmış projelerdeki ekspertiz
raporlarından elde edilen sonuçlar; hemen bütün projelerde yatırım tutarlarının
şirketler tarafından gerçeğin çok üzerinde bildirildiğini ortaya koymuştur.
Bildirilen yatırım
tutarları içinde, maliyete eklenmemesi gereken öğeler yer almıştır. Teşvik
uygulamalarından ve yatırım indiriminden yararlandığı için vergi ödemesi söz
konusu olmayan şirketlerin maliyet hesaplarında vergi kalemlerinin yer aldığı;
"etüt-proje harcamaları", "diğer harcamalar" gibi başlıklar
altına ilgisiz harcamaların konulduğu, grup şirketlerine nedeni bilinemeyen
büyük tutarlı kaynaklar aktarıldığı görülmüştür. 552 000 000 dolar yatırım
tutarlı bir projede 160 000 000 dolar etüt-proje harcaması bildirilmiştir.
Proje tutarının yüzde 80'ini global olarak "diğer harcamalar" kalemi
içinde gösteren örnekler vardır.
Teşvik belgelerinin
Hazine Müsteşarlığınca yönetime uygun biçimde ve süresi içinde kapatılmadığı,
buna bağlı olarak yatırım maliyetlerinin gerçekliğinin bu aşamada da
denetlenmediği görülmüştür.
Özkaynağın ve projenin iç
kârlılık oranları konusunda da şirket bildirimleriyle yetinilmiş, bu
bildirimler Bakanlıkça kontrol edilmemiştir. İç kârlılık oranlarının şirketler
tarafından düşük gösterildiği, yapılan hesaplamalardan anlaşılmaktadır.
Doğalgaz santrallarında
BOTAS'ın zamanında gaz sağlama yükümlülüğünü yerine getirememesinden dolayı
Elektrik Enerjisi Fonu (EEF) kaynaklarından 4 santrala toplam 125 897 420 dolar
ödeme yapılmak zorunda kalınmıştır, denilmektedir. Söz konusu ödemenin,
BOTAŞ'ın hukuken ödeme yapamayacağının anlaşılması üzerine, Enerji ve Tabiî
Kaynaklar Bakanlığının 21.6.2000 tarih ve 12228 sayılı yazısı üzerine, Bakanlar
Kurulu kararı ile Elektrik Enerjisi Fonu Yönetmeliğinin 12 nci maddesinin (b)
bendi 23.8.2000 tarihinde yapılan
değişiklikle sel, yangın, deprem, sıcak savaş halleri gibi mücbir sebep halleri
arasında "ikincil yakıtla çalışabilen doğalgaz santrallarının, ikincil
yakıta geçmeleri için Bakanlıkça talimat verilmesi" hususu ilave edilerek
yapılmış olması dikkate alındığında, hukuken imkân olmadığı ve mücbir sebep
hali de söz konusu olmadığı halde, ikincil yakıta geçme talimatını vermesi
nedeniyle Cumhur Ersümer görevini kötüye kullanmış olmaktadır.
Yukarıda açıklandığı
üzere; "Ek mektup" imzalanırken, dayanağı olan 1996 yılında imzalanan
anlaşmanın hilafına, eski anlaşma tarih-sayısını taşımakla birlikte, önceki
anlaşmadaki formülü değiştirme fiili nedeniyle Enerji ve Tabiî Kaynaklar eski
Bakanı M. Cumhur Ersümer hakkında devlet alım-satımına fesat karıştırma suçunu
düzenleyen Türk Ceza Kanununun 205 inci maddesinden; ayrıca, bakanlıklarında
uygulanan enerji politikalarının; gerek Devlet Denetleme Kurulu gerekse Hazine
Müsteşarlığı raporlarında açıklanan yanlışlık ve usulsüzlüklerin ve yol açtığı
kamu zararının ortaya konulması ve bu konuların soruşturulması için
Başbakanlıktan talepte bulunulması nedeniyle; dönemin Enerji ve Tabiî Kaynaklar
Bakanları olan M. Cumhur Ersümer ve Türkiye aleyhine olduğu bilinerek yapılan
fiyat indirimi nedeniyle Zeki Çakan haklarında, görevlerini gereği gibi yerine
getirmedikleri gibi, ilgili kurum ve kuruluşların uyarılarını da dikkate
almayarak kamuyu zarara uğratmaları fiilinden Türk Ceza Kanununun görevi ihmal
ile görevi kötüye kullanma suçlarını düzenleyen 230/2 ve 240 ıncı maddeleri
uyarınca Anayasanın 100 üncü, İçtüzüğün 107 nci maddesi gereğince Meclis
soruşturması açılmasını arz ve teklif ederiz.
İlgili bütün raporlar
soruşturma komisyonu kurulduğu takdirde komisyona sunulacaktır.
1- Hüseyin Besli (İstanbul)
2-Polat Türkmen (Zonguldak)
3- Cemal Yılmaz Demir (Samsun)
4- A. Yekta Haydaroğlu (Van)
5- Zülfükar İzol (Şanlıurfa)
6- M. Faruk Bayrak (Şanlıurfa)
7- Mehmet Daniş (Çanakkale)
8- Suat Kılıç (Samsun)
9- Şaban Dişli (Sakarya)
10- Mahfuz Güler (Bingöl)
11- Adem Baştürk (Kayseri)
12- Halil Ürün (Konya)
13- Faruk Koca (Ankara)
14- Feyzi Berdibek
(Bingöl)
15- M. Kerim Yıldız
(Ağrı)
16- Ahmet Yaşar (Aksaray)
17- Hüsnü Ordu (Kütahya)
18- Ali Temur (Giresun)
19- Nurettin Aktaş
(Gaziantep)
20- Abdullah Çalışkan
(Adana)
21- M. Mehdi Eker
(Diyarbakır)
22- Ömer Çelik (Adana)
23- Murat Yıldırım
(Çorum)
24- Ekrem Erdem
(İstanbul)
25- Halil Kaya (Van)
26- Mehmet Özlek
(Şanlıurfa)
27- Fuat Ölmeztoprak
(Malatya)
28- Mevlüt Akgün
(Karaman)
29- Burhan Kuzu
(İstanbul)
30- Yahya Akman
(Şanlıurfa)
31- Tayyar Altıkulaç
(İstanbul)
32- Nazım Ekren
(İstanbul)
33- Şemsettin Murat
(Elazığ)
34- Abdurrahim Aksoy
(Bitlis)
35- M. Salih Erdoğan
(Denizli)
36- Remziye Öztoprak
(Ankara)
37- Temel Yılmaz
(Gümüşhane)
38- Hasan Aydın (Giresun)
39- Hasan Murat Mercan
(Eskişehir)
40- Ali Ayağ (Edirne)
41- Erdoğan Özegen
(Niğde)
42- Egemen Bağış
(İstanbul)
43- Sedat Kızılcıklı
(Bursa)
44- Maliki Ejder Arvas
(Van)
45- Mustafa Cumur
(Trabzon)
46- A. Veli Seyda
(Şırnak)
47- Fahri Keskin (Eskişehir)
48- Enver Yılmaz (Ordu)
49- Kemalettin Göktaş
(Trabzon)
50- Soner Aksoy (Kütahya)
51- T. Ziyaeddin Akbulut
(Tekirdağ)
52- A. Münir Erkal
(Malatya)
53- A. Rıza Acar (Aydın)
54- M. Fehmi Uyanık
(Diyarbakır)
55- Mehmet Özyol
(Adıyaman)
56- A. Yüksel Kavuştu
(Çorum)
57- Cahit Can (Sinop)
58- Fehmi Öztunç
(Hakkâri)
59- Mehmet Sarı
(Osmaniye)
60- Ahmet Koca (Afyon)
61- Vahit Kirişçi (Adana)
62- Fikret Badazlı
(Antalya)
63- M. Ali Suçin (Batman)
64- Cemal Uysal (Ordu)
BAŞKAN - Bilgilerinize
sunulmuştur.
Anayasanın 100 üncü
maddesinde ifade olunan "Meclis, bu istemi en geç bir ay içinde görüşür ve
karara bağlar" hükmü uyarınca, soruşturma önergesinin görüşülme gününe
dair Danışma Kurulu önerisi, daha sonra Genel Kurulun onayına sunulacaktır.
Sayın milletvekilleri,
saat 18.00'de toplanmak üzere, birleşime ara veriyorum.
Kapanma Saati : 16.34
İKİNCİ OTURUM
Açılma Saati : 18.00
BAŞKAN : Başkanvekili İsmail ALPTEKİN
KÂTİP ÜYELER : Enver YILMAZ (Ordu), Yaşar TÜZÜN (Bilecik)
BAŞKAN - Türkiye Büyük
Millet Meclisinin 19 uncu Birleşiminin İkinci Oturumunu açıyorum.
Görüşmelere kaldığımız
yerden devam edeceğiz.
Sözlü soru önergelerinin
geri alınmasına dair 2 adet önerge vardır; okutuyorum:
III. -
BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI (Devam)
C) Tezkereler ve Önergeler (Devam)
3. - Kars
Milletvekili Selami Yiğit'in, (6/758), esas numaralı sözlü sorusunu geri
aldığına ilişkin önergesi (4/122)
13.11.2003
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Gündemin "Sözlü
Sorular" kısmının 414 üncü sırasında yer alan (6/758) esas numaralı sözlü
soru önergemi geri alıyorum.
Gereğini saygılarımla arz
ederim.
Selami
Yiğit
Kars
BAŞKAN - Sözlü soru
önergesi geri verilmiştir.
İkinci önergeyi
okutuyorum :
4. -
Antalya Milletvekili Feridun Fikret Baloğlu'nun, (6/800), esas numaralı sözlü
sorusunu geri aldığına ilişkin önergesi (4/123)
14.11.2003
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Gündemin "Sözlü
Sorular" kısmının 456 ncı sırasında yer alan (6/800) esas numaralı sözlü
soru önergemi geri alıyorum.
Gereğini saygılarımla arz
ederim.
Feridun
Fikret Baloğlu
Antalya
BAŞKAN - Sözlü soru
önergesi geri verilmiştir.
Sayın milletvekilleri,
Başbakanlığın, Anayasanın 82 nci maddesine göre verilmiş tezkereleri vardır; bu
3 adet tezkereyi ayrı ayrı okutup, oylarınıza sunacağım.
5. -
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın, Birleşik Arap Emirliklerine, yaptığı resmî
ziyarete ka-tılması uygun görülen milletvekillerine ilişkin Başbakanlık
tezkeresi (3/396)
13.11.2003
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Uluslararası Finans
Enstitüsünün yıllık toplantısına katılmak üzere 19-22 Eylül 2003 tarihlerinde
Birleşik Arap Emirliklerine yaptığım resmî ziyarete, ekli listede adları yazılı
milletvekillerinin de iştirak etmesi uygun görülmüş ve bu konudaki Bakanlar
Kurulu kararının sureti ilişikte gönderilmiştir.
Anayasanın 82 nci
maddesine göre gereğini arz ederim.
Recep
Tayyip Erdoğan
Başbakan
Liste :
Bülent Gedikli (Ankara)
Faruk Çelik (Bursa)
Egemen Bağış (İstanbul)
Hüseyin Besli (İstanbul)
Nazım Ekren (İstanbul)
Şaban Dişli (Sakarya)
BAŞKAN - Kabul edenler...
Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
İkinci tezkereyi
okutuyorum :
6. -
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın, İtalya'ya yaptığı resmî ziyarete katılması
uygun görü-len milletvekillerine ilişkin Başbakanlık tezkeresi (3/397)
13.11.2003
Türkiye
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşmelerde bulunmak
üzere, bir heyetle birlikte 3-4 Ekim 2003 tarihlerinde İtalya'ya yaptığım resmî
ziyarete, ekli listede adları yazılı milletvekillerinin de iştirak etmesi uygun
görülmüş ve bu konudaki Bakanlar Kurulu kararının sureti ilişikte
gönderilmiştir.
Anayasanın 82 nci
maddesine göre gereğini arz ederim.
Recep
Tayyip Erdoğan
Başbakan
Liste :
Ömer Çelik (Adana)
Egemen Bağış (İstanbul)
Hüseyin Besli (İstanbul)
Şaban Dişli (Sakarya)
BAŞKAN - Kabul edenler...
Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Üçüncü tezkereyi
okutuyorum :
7. -
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın, Almanya'ya yaptığı resmî ziyarete katılması
uygun görülen milletvekillerine ilişkin Başbakanlık tezkeresi (3/398)
13.11.2003
Türkiye
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşmelerde bulunmak
üzere, bir heyetle birlikte 1-3 Eylül 2003 tarihlerinde Almanya'ya yaptığım
resmî ziyarete, ekli listede adları yazılı milletvekillerinin de iştirak etmesi
uygun görülmüş ve bu konudaki Bakanlar Kurulu kararının sureti ilişikte
gönderilmiştir.
Anayasanın 82 nci
maddesine göre gereğini arz ederim.
Recep
Tayyip Erdoğan
Başbakan
Liste :
Ömer Çelik (Adana)
Egemen Bağış (İstanbul)
Nimet Çubukçu (İstanbul)
Nazım Ekren (İstanbul)
Şaban Dişli (Sakarya)
BAŞKAN - Kabul edenler...
Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Cumhuriyet Halk Partisi
Grubunun İçtüzüğün 19 uncu maddesine göre verilmiş bir önerisi vardır; okutup,
oylarınıza sunacağım.
IV. -
ÖNERİLER
A) SİyasÎ Partı Grubu Önerılerı
1. -
Hükümetin Irak politikası ile ilgili (8/4) esas numaralı genel görüşme
önergesinin öngörüşmesinin Genel Kurulun 18.11.2003 Salı günkü birleşiminde
yapılmasına ve görüşmelerin tamamlanmasına kadar çalışma süresinin uzatılmasına
ilişkin Cumhuriyet Halk Parti Grubu önerisi
18.11.2003
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Danışma Kurulunun
18.11.2003 Salı günü saat 14.00'te yapılan toplantısında siyasî parti grupları
arasında oybirliği sağlanamadığından, aşağıdaki Grup önerimizin Genel Kurulun
onayına sunulmasını saygılarımla arz ederim.
Ali
Topuz
İstanbul
Grup
Başkanvekili
(8/4) esas numaralı
"hükümetin Irak politikasıyla ilgili Anayasanın 92 nci maddesi gereğince
talepleri ve sonuçları" konusunda genel görüşme önergesinin Genel Kurulun
18.11.2003 Salı günkü birleşiminde görüşülmesi ve görüşmenin bitmemesi
durumunda görüşmelerin tamamlanmasına kadar çalışma süresinin uzatılması
önerilmiştir.
BAŞKAN - Lehinde iki söz
isteği vardır.
Birinci söz isteği
İstanbul Milletvekili Sayın Onur Öymen'e aittir.
Sayın Öymen, buyurun.
(CHP sıralarından alkışlar)
Süreniz 10 dakikadır.
ONUR ÖYMEN (İstanbul) -
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Irak'taki son gelişmelerle ilgili olarak
genel görüşme açılmasına dair Cumhuriyet Halk Partisi Meclis Grubunun verdiği
öneri hakkındaki düşüncelerimizi açıklamak üzere söz almış bulunuyorum.
Sözlerime başlamadan önce, 15 Kasımda İstanbul'da meydana gelen insanlıkdışı
terörist saldırıyı Cumhuriyet Halk Partisi Grubu olarak şiddetle kınadığımızı
huzurunuzda ifade etmek istiyorum. Bu olayda hayatını kaybedenlere Allah'tan
rahmet, yaralılara da acil şifalar diliyoruz.
Değerli arkadaşlar,
komşumuz Irak'ta sekiz aydan beri yaşanan önemli gelişmeler bölgemizdeki
güvenlik ve istikrar ortamını ciddî biçimde zedelemiş ve ülkemizin güvenliği
üzerinde de son derece önemli bir tehdit unsuru oluşturmuştur. Ülkemizin
gündeminde ön sırada yer alan bu gelişmelerle ilgili olarak, ne yazık ki,
hükümetin izlediği politikalar, çelişkili ve istikrarsız bir nitelik taşımıştır
ve ülkemizin çıkarlarını ve itibarını zedeleyecek özellikler taşımıştır.
Cumhuriyet Halk Partisi
olarak, başından beri bu konuda uyarılarda bulunduk hükümete, ülkemizin
çıkarlarının en iyi şekilde korunması için yapılması gerekenleri anlatmaya
çalıştık; Anayasamızın özellikle meşruiyet şartını arayan 92 nci maddesine
dikkati çektik ve askerî müdahalenin dışında kalınması için atılması gereken
adımlar hakkında önerilerimizi anlattık. Ne yazık ki, hükümet, bu
önerilerimizin, şimdiye kadar hep tersini yapmıştır. 6 Şubatta bu Meclisten,
Yüce Meclisten bir yetki almıştır ve bu yetki çerçevesinde Türkiye'deki üslerin
ve tesislerin onarımı, genişletilmesi için Amerikan askerlerini ülkemize davet
etmiştir. Oysa, o tarihte, daha, Türkiye üzerinden cephe açılması konusunda
Meclisten yetki alınmamıştı. O tarihte de söylediğimiz gibi, hükümet, arabayı
atların önüne koşmuştur. Milyonlarca dolar harcanmıştır; ama, işin esasıyla
ilgili olarak, bu Meclisten yetki alınmadan bu işler yapılmıştır. Neticede, 1
Mart 2003 tarihinde, hükümetin sunduğu tezkere Mecliste reddedilmiştir ve
yapılan bütün bu çalışmalar anlamını kaybetmiştir. Amerikalılarda haksız bir
beklenti yaratılmıştır; Türk-Amerikan ilişkileri bundan zarar görmüştür.
Bununla da
yetinilmemiştir. 8 Şubat 2003 tarihinde Amerikalılarla bir mutabakat muhtırası
imzalanmıştır. Basına da sızan bilgilerden anlaşıldığına göre, bu muhtırada,
hükümet, bir savaş durumunda Amerika'yla yapılacak işbirliğinin ayrıntıları
üzerinde, Amerikan yetkilileriyle görüş birliğine varmıştır. Oysa, biraz önce
söylediğim gibi, bu konuda da Meclisten yetki alınmamıştı. Amerikan
yetkililerinin açıkladığına göre, Amerikalılara vaatte bulunulmuştur; bu
yetkinin Meclisten alınacağına dair vaatte bulunulmuştur; Amerikan askerleri gemilere
yüklenmiştir ve Türk sahillerine kadar getirilmiştir.
Cumhuriyet Halk Partisi
milletvekillerinin bir bütün halinde olumsuz oy vermeleri ve Adalet ve Kalkınma
Partisinin 100'e yakın değerli milletvekilinin de bizimle birlikte oy
kullanmaları sonucunda bu tezkere reddedilmiştir; Türkiye'nin itibarı
yükseltilmiştir. Bunun için, bu tezkereyi reddeden bütün arkadaşlarımızı
kutluyoruz. Türkiye, bu olaydan, itibarı yükselmiş bir devlet olarak, Meclisin
kararı sayesinde çıkmıştır ve dünyada, gerçekten, pek çok ülkede saygınlığımız
artmıştır.
Ne yazık ki, bunu izleyen
günlerde, yine, hükümetin bazı yanlışlar yaptığını gördük. 20 Mart 2003
tarihinde Meclise sunulan tezkere, birçok açıdan Türkiye için sıkıntı
yaratmıştır. Bu tezkerede, hükümet, bir taraftan Amerikan uçaklarının Türkiye
üzerinden uçuşu için izin istemiş; fakat, bir taraftan da Kuzey Irak'a Türk
askerlerinin gönderilmesi için Meclisten yetki almıştır.
Değerli arkadaşlar,
hükümet, bu yetkisini kullanamamıştır. O yetkiyi alırken ileri sürdüğü gerekçeler,
daha sonra değişmemiştir. Hükümet, son derece ciddî bir durumun olduğunu ve
Kuzey Irak'taki terör unsurlarının Türkiye'nin millî birliğini ve toprak
bütünlüğünü tehdit ettiğini söylüyor. Bu kadar ciddî bir durum var idiyse ve
Meclisten yetki aldıysanız, bunu niçin kullanmadınız?! Kullanmamanın bir tek
izahı vardır; çünkü, Amerika, Kuzey Irak'a Türk askerlerinin gönderilmesine
razı olmamıştır. Dünyada hangi ülke vardır ki, sınırının güvenliğinin korunması
için, başka ülkelerin rızasına, icazetine ihtiyaç duysun?! Maalesef, Türkiye,
bu duruma düşürülmüştür.
Kuzey Irak'taki
teröristlerin tasfiyesi için, hükümet, Amerikalılarla işbirliği yaptığını ilan
etmiştir; fakat, bugüne kadar tek bir terörist yakalanıp Türkiye'ye teslim
edilmiş değildir. İşte bütün bunlar, Türkiye'nin zaafı olarak görülmüştür.
Dahası, hükümet, öyle anlaşılıyor ki, yine Amerikalıların telkiniyle, Meclisten
bir af yasası çıkarmıştır, "Eve Dönüş Yasası" adı altında bir af
yasası çıkarmıştır.
Değerli arkadaşlar, bu
yasanın sonucu, tam bir fiyasko olmuştur; hapishanedeki PKK teröristlerinin
yanı sıra Hizbullah teröristleri ve Sıvas katliamı sanıkları serbest
bırakılmış; ama, dağdakileri indirmek mümkün olamamıştır. İşte bunlar, çok
ciddî sıkıntılar yaratmıştır.
O zaman, bu Meclis
kürsüsünde uyardık, dedik ki, böyle bir yasa çıkarırsanız, terör azalmaz,
artar. Ne yazık ki, haklı çıktık. Sayın Genel Başkanımızın bugün Grupta
açıkladığı gibi, bugün, hükümet, bir taraftan İstanbul saldırısıyla ilgili
olarak Hizbullah teröristlerini arıyor; fakat, aynı hükümet, bir taraftan da
hapishanedeki Hizbullah teröristlerini serbest bırakıyor eve dönüş yasası
çerçevesinde. Büyük hata olmuştur bunlar. Bunları zamanında uyardık; ne yazık
ki, yeterince dikkate alınmamıştır.
Süleymaniye Şehrinde meydana
gelen olayları biliyoruz; bunları hatırlatmama gerek yok. Türkiye'nin itibarı
kırılmıştır, sarsılmıştır, millî gururumuz zedelenmiştir; ama, bir protesto
notası verilememiştir, özür dilenmesi Amerikalılardan istenememiştir. İşte,
bütün bunlar, Yüce Meclisin bütün yönleriyle düşünmesi, irdelemesi gereken
konulardır.
Şimdi, neticede, hükümet
7 Ekimde yeni bir tezkere geçirdi Meclisten ve bu tezkerenin gerekçesini
okuduğunuz zaman, çok açık bir şekilde, hükümetin Irak'a asker gönderme
niyetinde olduğunu görüyorsunuz. Hiçbir kuşkuya yer vermeyecek bir şekilde,
hükümet diyor ki: "Cumhuriyet hükümeti, Türkiye'nin, çokuluslu güçlerin
bir parçası olarak Irak'ta istikrar ve güvenlik harekâtına askerî güç
katkısında bulunmasının yerinde ve gerekli olduğuna karar vermiştir." Bir
ay geçiyor, 7 Kasımda "asker göndermemeye karar verdik" diyor. Bu
arada çeşitli demeçleri var. "Efendim, komşumuzdaki yangına kayıtsız
kalabilir miyiz" ve asker gönderilmesine itiraz eden muhalefeti
eleştiriyor hükümet. 7 Kasımdan üç gün önce, Washington Büyükelçimiz
aracılığıyla Amerikalılara sitemde bulunuyor: "Niçin oradaki güçleri ikna
edemediniz?" Üç gün sonra "asker göndermemeye karar verdik"
diyor. Bunlar büyük çelişkilerdir, Türkiye'yi yaralamıştır. Asker göndermemekle
hükümet iyi yapmıştır, doğru karar vermiştir; ama, izlenen yollar, yöntemler,
Türkiye'nin itibarını son derece zedeleyen bir durum yaratmıştır.
Değerli arkadaşlarım,
Kuzey Irak'ta sıkıntılar, saldırılar, istikrarsızlık ve tehdit devam ettiği
halde, hükümet, maalesef, oraya asker gönderme arzusunu yerine getirememiştir,
biraz önce söylediğim gibi. Biz, bunu bir eksiklik olarak görüyoruz.
Daha kötüsü, Amerika'yla
Dubai'de imzalanan bir anlaşma çerçevesinde, Kuzey Irak'a asker göndermemeyi
kabul etmiş durumdadır hükümet. 8,5 milyar dolarlık kredi karşılığında Kuzey
Irak'a asker göndermemeyi taahhüt ettik. Bir taraftan orada durumun ciddiyetini
anlatacaksınız, Meclisten yetki isteyeceksiniz, bir taraftan da Kuzey Irak'a
asker göndermeme konusunda anlaşma imzalayacaksınız... Bunların metinleri, ne
yazık ki, hâlâ gizli tutuluyor. Bu anlaşmanın uygulanması konusunda Sayın
Başbakan diyor ki: "İstersek uygularız, istemezsek uygulamayız."
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
ONUR ÖYMEN (Devamla) -
Toparlıyorum Sayın Başkan.
BAŞKAN - Buyurun.
ONUR ÖYMEN (Devamla) -
Böyle anlaşma olur mu arkadaşlar?! Yani, istersek uygulayacağız, istemezsek
uygulamayacağız. O zaman, anlaşmayı niye yapıyorsunuz? Anlaşmalar devletleri
bağlayan metinlerdir. Bir anlaşmayı imzaladıysanız uygulayacaksınız; uygulama
niyetiniz yoksa, imzalamayacaksınız. İşimize gelirse uygularız, gelmezse
uygulamayız; bu, devletin ciddiyetini azaltır. Hiçbir ciddî devlet, böyle bir
iş yapmaz.
Şimdi, bu anlaşma, ancak
Meclisçe onaylanırsa yürürlüğe girer; onaylanmadıkça, isteseniz de bu parayı
alamazsınız. Anlaşmanın yürürlüğe girmesi için onaylanması lazım. İçinde siyasî
hükümler olan, süresi bir yılı aşan bir anlaşma olduğu için, mutlaka, Meclisin
onaylaması lazım. Anlaşma imzalanalı bir ayı geçti arkadaşlar, daha, Meclise
sunulmuş değildir; hâlâ, gizli tutuluyor. Meclisin yetkisinde, Meclisin onayına
bağlı bir konuyu nasıl gizli tutarsınız?!
Sayın Dışişleri Bakanı
defalarca bize dedi ki: "Efendim, hiçbir gizliliği yoktur; size bunu
vereceğiz." Verdiği yok. Üzerinden günler geçti, haftalar geçti, metni
alamadık. İçeriğini, sadece, gazetelere sızan bilgilerden öğreniyoruz. Bütün
bunları üzüntü verici buluyoruz.
Şimdi, bütün bu olaylar
karşısında Sayın Dışişleri Bakanımız diyor ki: "Muhalefet, sadece konuşuyor."
Peki, ne yapacaktık?! Ne yapmamızı bekliyordunuz?! Muhalefetin görevi,
görüşlerini açıklamak değil midir; konuşmak değil midir?!
Daha da vahimi var -onu
da bu vesileyle huzurunuzda ifade etmek istiyorum- bundan büyük bir üzüntü
duyduk. Ümit ediyoruz ki, Sayın Bakanın bu sözleri basına yanlış
yansıtılmıştır; ama, Avrupa'daki sosyaldemokratları överken Sayın Dışişleri
Bakanı, Türk gazetecilerine "Türkiye'deki sosyaldemokratlar, nasyonal
sosyalisttir" demiştir.
Değerli arkadaşlar,
nasyonal sosyalizm ırkçı bir ideolojidir. Bu ithamı reddediyoruz. (CHP
sıralarından alkışlar) Cumhuriyet Halk Partisi Grubunda, bizim örgütümüzde,
bizim üyelerimiz arasında bir tek nasyonal sosyalist yoktur. Nazi sözü,
nasyonal sosyalizmin kısaltılmışıdır. Böyle sözleri, muhalefete,
sosyaldemokratlara layık göremezsiniz. Biz buna müstahak değiliz. Sayın
Dışişleri Bakanının bu kürsüye gelip özür dilemesini istiyoruz, eğer
söylediyse. Söylemediyse, tekzip etmesini istiyoruz.
MUSTAFA BAŞ (İstanbul) -
Bir telefon açıp sorsanız...
ONUR ÖYMEN (Devamla) -
Bunlar, hafife alınacak sözler değildir arkadaşlar; bunlar, telefonda
konuşulacak konular değildir. Bunlar ciddî ithamlardır. Biz, İktidar Partisi
hakkında böyle küçültücü sözler söylemiyoruz ve hiç kimsenin de bizim Partimiz
ve Türkiye'deki sosyal demokratlar hakkında böyle sözler söylemesini kabul
etmiyoruz.
Değerli arkadaşlar,
sözlerimi tamamlarken, şunu ifade edeyim; geçtiğimiz aylarda yaşadığımız
olaylar milletimizi üzmüştür, incitmiştir. Protesto edememişizdir bu vahim
olayları. Bütün bu nedenlerle, biz, Cumhuriyet Halk Partisi olarak, Irak'la
ilgili gelişmelerin Yüce Meclisin çatısı altında enine boyuna tartışılmasını
istiyoruz. Bunun için bir genel görüşme önergesi verdik, bu genel görüşmeyle
ilgili Grup önerimizin Yüce Mecliste onaylanmasını istiyoruz ve bütün bu
saydığım konular hakkında ayrıntılı görüşlerimizi ifade etme şansına bu şekilde
sahip olmak istiyoruz.
Biz inanıyoruz ki, Adalet
ve Kalkınma Partisine mensup arkadaşlarımız da buna olumlu oy vereceklerdir ve
Meclisin denetim görevini yerine getirmesine engel olmayacaklardır. Aksi
takdirde, bu, Meclisin çok önemli bir fonksiyonunu yerine getirmesini
güçleştirecektir ve rejimimizi zedeleyecektir.
BAŞKAN - Toparlar mısınız
efendim.
ONUR ÖYMEN (Devamla) -
Değerli arkadaşlarım, bu vesileyle, Yüce Meclise saygılarımı sunuyorum ve genel
görüşme önergemizle ilgili Grup önerimizin kabulünü, desteklenmesini istirham
ediyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür
ediyoruz Sayın Öymen.
Lehte ikinci söz isteği,
İstanbul Milletvekili Sayın Şükrü Elekdağ'a aittir.
Buyurun Sayın Elekdağ.
(CHP sıralarından alkışlar)
Süreniz 10 dakika.
ŞÜKRÜ MUSTAFA ELEKDAĞ
(İstanbul) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hükümet tarafından izlenen
Irak politikası hakkında genel görüşme açılmasını teklif eden Cumhuriyet Halk
Partisi Grup önerisi hakkında, Cumhuriyet Halk Partisi milletvekili olarak
görüşlerimi açıklamak üzere huzurunuza gelmiş bulunuyorum; hepinizi saygıyla
selamlarım.
Değerli arkadaşlarım,
esas konumuza girmeden önce, dinci fanatik örgüt tarafından İstanbul'da iki
sinagoga yapılan saldırıyı lanetlemek ve bu konudaki görüşlerimi sizlerle
paylaşmak istiyorum.
Değerli arkadaşlarım, bu
alçakça saldırıya, global terör hareketinin Türkiye halkası ve Türkiye'ye bir
yansıması olarak bakmak gerekiyor; bununla, Türkiye'ye bir mesaj verilmek
istendiği de muhakkak. İlk bakışta, eylemle, Ankara'ya, Amerika ve İsrail'le
işbirliği yapmadığı takdirde, terörden kurtulacağı mantığının dayatılmak
istendiği sonucuna varılabilir; ancak, eylemcilerin vermek istedikleri mesaj,
bu dayatmayı muhakkak içermekle birlikte, bunu aşıyor. Zira, İstanbul'daki
vahşetin sorumlusu olan dinci fanatik örgütler, Amerika'ya karşı verdikleri
mücadeleyi, Batı, Hıristiyanlık ve Siyonizm üçlüsü ile İslam arasındaki
hesaplaşma bazına oturtuyorlar. Dünyaya bu perspektiften bakan örgütlerin,
İslamî değerlerle evrensel demokratik değerleri bağdaştıran bir yönetim
sisteminin dünyadaki yegâne ve tartışılmaz temsilcisi olan ve radikal İslamın
panzehiri olarak görünen ve görülen Türk modelinin tahrip edilmesine bir
numaralı önceliği vermeleri doğaldır; yani, İstanbul'u sarsan saldırıda,
değerli arkadaşlarım, uluslararası terör ağının esas hedefi, Türkiye'nin laik
demokratik cumhuriyeti ve ülkemizin istikrarı ve huzurudur.
Bu özel ve teröre karşı
mücadeledeki cephesel konumu, Türkiye'ye, Amerikalı ve Avrupalı müttefiklerine
yönelik olarak taleplerini yenilemek için bir fırsat oluşturuyor. Amerika,
PKK/KADEK'i tasfiye konusunda Türkiye'ye verdiği sözleri, hiç gecikmeden,
derhal yerine getirmelidir. Aksi takdirde, global terörle mücadeleyi, terör
tehdidinin ortak olduğu ve bir bütün oluşturduğu tezi üzerine bina eden
Amerika'nın bu yaklaşımı tartışmalı hale gelecektir; en kötüsü, PKK'yı bir koz
olarak elde tutmak istediği yolunda, bizim inanmak istemediğimiz, fakat, artan
bir yoğunlukla yapılan spekülasyonlar güç kazanacaktır. Bu da, Amerika'nın
global terörle mücadele davasının moral temellerini zayıflatacaktır.
Avrupa'ya gelince:
Avrupa'nın da, terörle mücadele konusunda, sadece kendi güvenliğini
düşünmesinin ve "beni sokmayan yılan bin yaşasın" mantığıyla kenarda
durmasının hem riskli olduğunu hem de ahlakî olmadığını artık anlaması
lazımdır. Bu bakımdan, Avrupa Birliği, teröre karşı daha aktif bir mücadeleyi,
PKK/KADEK'i tüm Avrupa'da bir terör örgütü olarak ilan etmek suretiyle
başlatmalıdır.
Değerli arkadaşlarım,
şimdi, esas konumuza geliyorum. Hükümetin Irak'la ilgili olarak izlediği
politikaya, bu konuda Meclise sunduğu tezkerelere ve bunların uygulamalarına
bir göz attığımız zaman, bu alanda büyük zikzaklar çizildiğini ve çarpıcı
tutarsızlıklara yol açıldığını görüyoruz. Bu durumun ülkemizin çıkarlarına
zarar verdiği ve itibarını zedelediği bir gerçektir. Türk dışpolitikasının
saygınlığı, inandırıcılığı ve caydırıcılığı, bu tutarsızlık ve yanlışlıklardan
ciddî bir hasar görmüştür.
Hatalar silsilesi,
hükümetin, Anayasamızın amir hükümlerini dikkate almadan ve meşruiyet koşulları
gerçekleşmeden, ülkemize yabancı askerlerin daveti için yetki istemesiyle
başlamıştır. Ayrıca, hükümet, ülkemizdeki bazı üslerin, limanların ve
tesislerin modernleştirilmesinde Amerikan askerlerine görev verilmesi için
Meclisten yetki istemiştir ve almıştır. Böylece, Amerika tarafından, Türkiye
üzerinden Irak'a karşı bir cephe açılacağı hususunda kuvvetli bir beklenti
yaratılmıştır. Amerika da, tabiatıyla, savaş planlarını buna göre yapmış, tüm
asker nakli ve lojistik ikmal hazırlıklarını bu duruma göre düzenlemiştir. 1
Martta, Meclis, Irak'a karşı bir kuzey cephesi açılması amacıyla 65 000 Amerikan
askerinin Türkiye'de konuşlandırılmasını öngören hükümet tezkeresini
reddedince, bu gelişme, Washington'a bu hususta önceden verilen vaatler
nedeniyle, Amerika üzerinde bir şok etkisi yapmış, büyük hayal kırıklığı
yaratmıştır. Türk-Amerikan ilişkilerinin bu tutumdan gördüğü zarara hepimiz
tanık olduk değerli arkadaşlarım. Ortaya çıkan bu durum, tamamen siyasal
öngörüsüzlüğün, düşünmeden ve konuya hâkim olmadan yapılan vaatlerin,
koordinasyon olmamasının ve gayriresmî kanalları resmî kanallar gibi çalıştırmanın
ürünüdür; fakat, ne yazık ki, bu dirayetsizliğin faturası Türkiye'ye çıkmıştır.
Değerli arkadaşlarım, 1
Mart tezkeresinin Meclis tarafından reddi hükümet üzerinde sarsıcı etkiler
yaptı. Bu karar dolayısıyla bir pişmanlık duygusu içine girildiğini, yapılan
açıklamalar ortaya koyuyordu. Bu ortamda Amerika'yla ilişkilerin tamiri için
Irak'a asker gönderilmesinin en iyi yöntem olduğu üzerinde karar kılındı.
İlginç olan, hükümetin daha önceki deneyiminden hiçbir ders almamasıydı.
Hükümet, Irak'taki olayların seyrini, tırmanan gerilla savaşını, tam bir
çıkmaza giren Amerikan stratejisini, Irak'ın militan İslamla Amerika arasındaki
savaşın merkezi haline geldiğini, Amerikan askerlerine yönelen şiddetin
Amerika'nın maşası ve yardakçısı olarak algılanacak Türk askerlerine de
misliyle yöneleceğini hiç dikkate almadan, Irak'a asker göndermek için aylarca
çaba gösterdi, bu hususta son derece heveskâr bir yaklaşım sergiledi. Hükümet,
aylarca, Türkiye'nin Irak'a asker göndermesinin önemini, bunun Türkiye için ne
kadar önem taşıdığını anlatmaya çalıştı. "Komşusunda yangın varken
Türkiye, eli kolu bağlı duramaz" şeklinde açıklamalar yapıldı.
Türkiye'nin, Ortadoğu denkleminde yerini almasının muhakkak gerektiğinin altı
çizildi, yani, sizin anlayacağınız, değerli arkadaşlarım, hükümet, Irak'ta
gittikçe yoğunlaşan ve işgal kuvvetleri için bir batağa dönüşen bir savaş
içerisinde Türkiye'nin yer alması için, elinden ne gelirse yaptı.
7 Ekim 2003'te hükümet,
Türk askerinin Irak'a gönderilmesi hususunda yetki almak için Meclise sunduğu
tezkereyi 358 oyla geçirdi. Hükümet, tezkereye gerekçe olarak şunları
belirtiyordu: "1 Mart ile 7 Ekim şartları tamamen farklıdır. 1 Martta Türk
askeri Irak'a savaş için gidecekti, o zaman işgalin bir parçası olacaktı;
fakat, şimdi, askerimiz barış için, insanî yardım ve yeniden inşa misyonuyla
gidiyor Irak'a" deniliyordu. Ayrıca, Türk askerinin konuşlanacağı yerler
hakkında risk analizleri yapılmıştı. Birliklerimiz, bu analizlerin ışığında en
müsait yerlere yerleştirilecekti.
Değerli arkadaşlarım, bu
söylenilenlerin hiçbirinde en ufak bir gerçek payı yoktu. Ekimde Irak'taki
şartlar, 1 Marta nazaran çok daha ağırlaşmıştı. Türk askeri büyük risklerle
karşı karşıyaydı. Askerimizin bir mıknatıs gibi gerilla kuvvetlerini üstüne
çekeceği ve ciddî kayıplara maruz kalacağı belliydi. Nitekim, Bağdat'taki Türk
Büyükelçiliğine yapılan bombalı saldırı, Türk askerini Irak'ta nelerin
beklediğinin bir habercisiydi. Ancak, Sayın Başbakanın, bu saldırının
Türkiye'nin asker göndermesiyle ilgili olmadığını söylemesi, hükümetin, durumu
gerçekçi bir şekilde değerlendiremediğinin somut kanıtını oluşturdu. Ayrıca,
Irak'taki tüm aktörler, Türkiye'nin Irak'a asker göndermesine karşıydı.
Hatırlayacaksınız, kararın alınacağı sırada, Irak'taki Geçici Konseyin, Türk
askerinin Irak'a gelmesi meselesini müzakere ettiği ve oybirliğiyle Türk
askerinin Irak'a gelmesini reddettiği bilgisi Cumhuriyet Halk Partisine ulaştı.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Buyurun efendim.
ŞÜKRÜ MUSTAFA ELEKDAĞ (Devamla)
- Bunun üzerine, Genel Başkanımız Sayın Deniz Baykal, müdahale ederek, gerekli
ikazlarda bulundu "bu konuda, acele etmeyelim, biraz daha düşünelim"
dedi; ama, bu sağduyulu sese kulak verilmedi. Hükümetin mantığı "Amerika
bunu bizden istiyor, nasıl olsa aşiret reislerini ve diğerlerini ikna eder,
Türk askeri de Irak'a gider" şeklindeydi; ama, beklenenin tersi oldu ve
aşiret reisleri, Amerika'yı, Türk askerinin gelmemesi hususunda ikna etti.
Değerli arkadaşlarım, bu,
tam bir fiyaskodur. Biraz öngörü, biraz teenni, biraz sağduyu, Türkiye'nin bu
duruma düşürülmesini engellerdi. Türk dışpolitikasını, son yıllarda, bu kadar
derin bir gaflete, öngörüsüzlüğe ve acemiliğe kurban eden bir başka örneği
gerçekten hatırlayamıyorum. Ortaya çıkan durum, Türkiye'yi, bölgede ağırlığı
olan bir aktör olmaktan çıkardı, Türkiye'nin bölgedeki ağırlığını ve etkileyici
gücünü ciddî bir zafiyete duçar etti.
Değerli arkadaşlarım, bu
durumda, hükümetin, Meclisten aldığı yetkiyi iade etmesi veya Meclisin verdiği
yetkiyi geri alması en isabetli hareket tarzıdır.
Değerli arkadaşlarım,
dışpolitika, ulusal gücün beynidir. Bu beyin; yani, dışpolitika, bir ülkenin
ulusal gücünü oluşturan tüm unsurları birleştirir, yoğurur ve onları ulusal
hedeflere yönlendirir. Eğer, bir ülkenin politikasının vizyonu bulanık ve
iradesi zayıfsa ve ulusal çıkarlarını güçlü dış merkezlerden gelen dayatmalar
nedeniyle isabetle değerlendiremiyorsa, o ülkenin askerî kuvveti, stratejik
konumu, ekonomik gücü ve nüfus büyüklüğü fazla anlam taşımaz. Bu durumda,
beyin, işlevini yapamaz, ulusal çıkarlar korunamaz. Bu söylediklerim,
zannediyorum, Türkiye'nin bugünkü durumunu tarif ediyor.
Değerli arkadaşlarım,
sonuç olarak, hükümet, Irak politikası bağlamında, zikzaklı, çelişkili,
tutarsız yaklaşımlar izlemiştir. Bu politikalar Türkiye'nin ulusal çıkarlarına
zarar vermiş, güvenilirliğine ve itibarına gölge düşürmüştür. Ülkemizin bu
duruma düşürülmesi çok acıdır, Türkiye buna layık değildir.
Bu gelişmelerin ışığında,
Anayasanın 98 inci, İçtüzüğün 102 ve 103 üncü maddeleri uyarınca, Türkiye Büyük
Millet Meclisi Cumhuriyet Halk Partisi Grubu olarak genel görüşme açılmasını
öneriyoruz. Hepinize saygılarımı sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür
ediyorum Sayın Elekdağ.
EYÜP FATSA (Ordu) - Sayın
Başkan, aleyhte söz istiyorum.
BAŞKAN - Aleyhte söz
isteği Ordu Milletvekili Sayın Eyüp Fatsa tarafından talep edilmiştir.
Buyurun Sayın Fatsa.
Süreniz 10 dakika.
EYÜP FATSA (Ordu) - Sayın
Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; Cumhuriyet Halk Partisi Grubunun,
Irak'ta yaşanan olaylar ve son gelişmeler ve hükümetimizin Irak'a gerektiğinde
asker gönderilmesiyle ilgili 7 Ekim 2003 tarihinde Meclisten aldığı yetki
tezkeresi hakkında bir genel görüşme açılması önerisi üzerinde, AK Parti Grubu
adına aleyhte söz almış bulunuyorum; bu vesileyle, Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum.
Sözlerime başlamadan
önce, şahsım ve AK Parti Grubu adına, 15 Kasımda İstanbul'da meydana gelen
terör olayında hayatını kaybeden vatandaşlarımıza Allah'tan rahmet, yaralılara
acil şifalar diliyor, terörü şiddetle telin ediyorum.
Değerli arkadaşlar,
Irak'ta harekât öncesinde ve sonrasında yaşanan gelişmeler, bölgeyi ve
Türkiye'yi yakından meşgul etmiştir ve etmeye de devam etmektedir. Hükümetimiz,
mesaisinin azımsanmayacak bir kısmını Irak meselesine hasretmek durumunda
kalmıştır.
Değerli arkadaşlar, malum
olduğu üzere, 1 Mart 2003 tarihinde, Irak'a, Amerika Birleşik Devletleri
önderliğinde girişileceği kesinlik kazanmaya başlayan askerî harekât
bağlamında, Türk Silahlı Kuvvetlerinin yabancı ülkelere gönderilmesi ve yabancı
ülke kuvvetlerinin Türkiye'ye kabulü hakkında hükümet tezkeresi Yüce Mecliste
salt çoğunluğun desteğini alamamıştır. Oylamanın bu şekilde sonuçlanmasının
ardından, keyfiyet, kamuoyumuzda etraflı şekilde tartışılmış, Yüce Meclisin bu
kararı genel bir desteğe mazhar olmuştur. Bu tarihten sonra, Irak bağlamındaki
gelişmeler, hızla bir savaşa gidildiğini daha belirgin bir şekilde ortaya
koymuştur.
Değerli arkadaşlar, bu
çerçevede, Amerika Birleşik Devletlerinin Irak'a karşı girişeceği harekâtın çok
yakında başlayacağı dikkate alınarak ve bu ülkenin acil talebi doğrultusunda,
hava sahamızın Amerika Birleşik Devletleri önderliğindeki hava unsurlarına
açılması ve Türk Silahlı Kuvvetlerinin, geçici bir süre, yurtdışına
gönderilmesi için, 19 Mart 2003 tarihinde, yeniden, Yüce Meclisimize
hükümetimiz başvurmuştur. Irak'ta savaşın başladığı gün olan 20 Martta
Meclisimiz, hükümetin bu yetki talebini onaylamıştır. Bu kararımızda, harekât
konusunda Amerika Birleşik Devletlerine muhalefet eden müttefik Fransa ve
Almanya gibi ülkelerin de aynı yönde davranarak hava sahalarını koalisyon
unsurlarına açmış olmasının önemli bir faktör olduğunu da gözönünde bulundurmak
gerekir.
Amerika Birleşik
Devletleri Başkanı Bush'un, geniş çaplı çatışmaların sona erdiğini açıkladığı 1
Mayıs 2003'ten sonra Irak'ta yeni bir dönem başlamıştır. Bu dönemde gelişmeler
dinamik bir seyir izlemiştir. Koalisyon güçlerince askerî harekâtta elde edilen
başarı neticesinde, savaş döneminden istikrar ve güvenliğin tesisi aşamasına
geçilmiş, egemenliğin Irak Halkına devredilmesi yolunda ilk adımlar koalisyon
hükümeti tarafından atılmaya başlanmış, bu ülkenin yeniden imarına yönelik
projeler hayata geçirilmeye çalışılmıştır.
Bilindiği gibi,
hükümetimiz, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyinin 1483 sayılı Kararında
-Irak'a istikrar ve güvenliğin tesisine katkıda bulunulması- Birleşmiş
Milletler üyesi ülkelere yapılan çağrıyı ve müttefikimiz Amerika Birleşik
Devletlerinin bu husustaki resmî talebini dikkate alarak,, Irak'a Türk askeri
gönderilmesi konusunda Türkiye Büyük Millet Meclisine gelmiştir. Yüce
Meclisimiz, 7 Ekim 2003 tarihinde, hükümetimize, Irak'ta barışı koruma amaçlı
birlik gönderme konusunda izin vermiştir. Bu iznin alınması, komşu Irak
Halkıyla dayanışmamızın ve Irak'ta durumun bir an önce normale dönmesine
yardımcı olmak arzumuzun bir işareti olarak değerlendirilmelidir.
Diğer taraftan, Birleşmiş
Milletler Güvenlik Konseyi, 16 Ekimde oybirliğiyle kabul ettiği 1511 sayılı
Kararıyla, Irak'ta tam egemen bir yönetimin ortaya çıkma sürecini daha belirgin
hale getirecek bir çerçeve ortaya koymuş, ayrıca, Irak'ta, geçiş döneminde,
güvenlik ve istikrarı sağlamak üzere, birleşik komuta altında çokuluslu bir
gücün kurulmasına yetki vermiştir. Ülkemizin Irak'taki istikrar gücüne muhtemel
katkısı bu bağlamda Güvenlik Konseyinden kaynaklanan bir yetkiye de
dayandırılmıştır.
Hükümetimiz, tezkerenin
kabulüne giden süreçte ve sonrasında, asker gönderilmesi hususunda ne ısrarcı
olmuştur ne de aceleci bir yaklaşım sergilemiştir. Kararı izleyen dönemde,
hükümetimiz, durumu tüm yönleriyle değerlendirmiş ve Amerika Birleşik
Devletleriyle yaptığı temaslar sonucunda, Irak'taki istikrar gücüne kuvvet
katkısında bulunulmasından bu aşamada imtina edilmesinin uygun olacağı kararına
varmıştır.
Bu çerçevede, Irak'a Türk
askerinin gönderilmesi konusu bu aşamada hükümetimizin gündeminden çıkmış
bulunmaktadır. Bu durum, 7 Kasım 2003 tarihinde kamuoyumuza açıklanmış, Türkiye
Büyük Millet Meclisinden alınan iznin kullanılmayacağı da duyurulmuştur.
Dolayısıyla, bu konudaki tezkerenin yeniden ele alınmasına ihtiyaç kalmamıştır.
Hükümetin
kullanmayacağını açıkladığı izinle ilgili bir tezkere için Türkiye Büyük Millet
Meclisinde yeniden bir genel görüşme açılmasını uygun bulmadığımızı belirtiyor,
Grubumuzun kararının bu talebin reddi yönünde olacağını açıklıyor ve Genel
Kurulu saygıyla selamlıyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür
ediyoruz Sayın Fatsa.
Aleyhte başka söz
isteği?.. Yok.
Sayın milletvekilleri,
öneriyle ilgili görüşmeler tamamlanmıştır.
Şimdi, öneriyi tekrar
okutuyorum :
(8/4) esas numaralı
hükümetin Irak politikasıyla ilgili Anayasanın 92 nci maddesi gereğince
talepleri ve sonuçları konusunda genel görüşme önergesinin Genel Kurulun
18.11.2003 Salı günkü birleşiminde görüşülmesi ve görüşmenin bitmemesi
durumunda görüşmelerin tamamlanmasına kadar çalışma süresinin uzatılması
önerilmiştir.
BAŞKAN - Sayın
milletvekilleri, Cumhuriyet Halk Partisi Grubunun, İçtüzüğün 19 uncu maddesine
göre vermiş olduğu Grup önerisi biraz önce okundu; şimdi, öneriyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmemiştir. (CHP sıralarından
gürültüler)
HALUK KOÇ (Samsun) -
Sayın Başkan, sayar mısınız.
BAŞKAN - Görülüyor
efendim...
HALUK KOÇ (Samsun) - Sayın
Başkan, sayar mısınız. Tartışmalı durumlarda sayma durumunuz var, Sayın Başkan.
BAŞKAN - Sayıyorum, Sayın
Başkan.
HALUK KOÇ (Samsun) -
Efendim, sayamadınız; o süre saymak için...
BAŞKAN - Efendim, ben
saydım; ama, siz, makama güvenmediniz; ben sayıyorum; bu, çok önemli.
HALUK KOÇ (Samsun) -
Estağfurullah, makama güveniyoruz; ama, sayım için gerekli süreyi
kullanmadınız.
BAŞKAN - Kabul edenler...
Sayalım lüften. Kabul etmeyenler... Kabul edilmemiştir. (AK Parti sıralarından
alkışlar)
Değerli arkadaşlar,
lütfen, sükûneti muhafaza edelim. Bir talep üzerine saydık iki tarafı da,
neticede hepimizin görmesi gerekiyordu.
Teşekkür ediyorum.
Sayın milletvekilleri,
Adalet ve Kalkınma Partisi Grubunun, İçtüzüğün 19 uncu maddesine göre verilmiş
bir önerisi vardır; okutup, oylarınıza sunacağım.
2. - Genel
Kurulun 19 Kasım 2003 Çarşamba günkü
birleşiminde, sözlü soruların görüşülmemesine, gündemdeki sıralama ile
çalışma saatlerinin yeniden düzenlenmesine ilişkin AK Parti Grubu önerisi
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Danışma Kurulunun
18.11.2003 Salı günü (bugün) yaptığı toplantıda siyasî parti grupları arasında
oybirliği sağlanamadığından, İçtüzüğün 19 uncu maddesi gereğince, Grubumuzun
aşağıdaki önerisinin Genel Kurulun onayına sunulmasını arz ederim.
Eyüp
Fatsa
Ordu
AK
Parti Grubu Başkanvekili
Öneri: Genel Kurulun 19
Kasım 2003 Çarşamba günkü (yarın) birleşiminde; sözlü soruların görüşülmemesi,
gündemin "Kanun Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer
İşler" kısmının 41 inci sırasında yer alan 280 sıra sayılı kanun
tasarısının bu kısmın 4 üncü sırasına, 40 ıncı sırasında yer alan 277 sıra
sayılı kanun tasarısının bu kısmın 5 inci sırasına alınması, bu birleşimde
gündemin 5 inci sırasına kadar olan işlerin bitimine kadar çalışma süresinin
uzatılması.
BAŞKAN - Öneriyle ilgili
söz isteği?.. Yok.
Görüşmeler
tamamlanmıştır.
Adalet ve Kalkınma
Partisi Grubunun İçtüzüğün 19 uncu maddesine göre vermiş olduğu öneriyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Sayın milletvekilleri,
gündemin "Seçim" kısmına geçiyoruz.
V. -
SEÇİMLER
A) Komİsyonlarda Açik Bulunan Üyelıklere Seçım
1. -
Dilekçe Komisyonunda açık bulunan üyeliğe seçim
BAŞKAN - Dilekçe
Komisyonunda boş bulunan ve Adalet ve Kalkınma Partisi Grubuna düşen 1 üyelik
için, Bursa Milletvekili Sayın Abdulmecit Alp aday gösterilmiştir.
Oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Hayırlı olsun.
Sayın milletvekilleri,
gündemin "Sözlü Sorular" kısmına geçiyoruz.
VI. - SORULAR
VE CEVAPLAR
A) Sözlü Sorular ve Cevaplari
1. - Ankara
Milletvekili Yakup Kepenek'in, Ankara Büyükşehir Belediyesiyle ilgili bir
Danıştay kararına ilişkin İçişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/286) ve
yazılı soruya çevrilmesi nedeniyle konuşması
BAŞKAN - Soruyu
cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok.
Bu soru, üç birleşim
içerisinde cevaplandırılmadığından, yazılı soruya çevrilmiş ve önerge gündemden
çıkarılmıştır.
YAKUP KEPENEK (Ankara) -
Sayın Başkan, söz istiyorum.
BAŞKAN - Sayın Kepenek,
buyurun.
Süreniz 5 dakika. (CHP
sıralarından alkışlar)
YAKUP KEPENEK (Ankara) -
Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; soru önergeme değinmeden önce, ben de,
halkımızın karşılaştığı, cumartesi günü yaşadığımız ağır terör saldırısını
şiddetle kınadığımı ve bundan sonra böyle olayların olmaması için hükümetimizin
ve Meclisimizin gerekli önlemleri alacağını umut ettiğimi belirtmek isterim.
Değerli milletvekilleri,
sözlü soru önergem aylar önce verildi ve Ankara Büyükşehir Belediye Başkanının,
Ankara'nın simgesiyle, amblemiyle ilgili Danıştayın verdiği bir kararı
uygulamamasına yöneliktir. Ankara Büyükşehir Belediye Başkanının, Ankara'nın
amblemini değiştirmesiyle ilgili düzenlemesi Ankara İdare Mahkemesince iptal
edilmiş, Cumhuriyet Halk Partisi Trabzon eski Milletvekili Rahmi Kumaş'ın
dilekçesiyle bu karara varılmış; belediyenin itirazı üzerine, Danıştay,
belediyenin itirazını reddetmiş ve karar kesinleşmiştir. Başkentin göbeğinde
-Ankara'da- Büyükşehir Belediye Başkanı, yargı kararlarını uygulamamaktadır.
Değerli milletvekilleri,
bu, çok kaygı verici bir durumdur. Yargı kararlarına uymama, kurallara uymama,
İdare Kurulu kararlarına uymama, Koruma Kurulu kararlarına uymama, Ankara
Büyükşehir Belediye Başkanının yaptığı ne ilk icraattır ne de sonuncusudur.
Bu durum karşısında,
Sayın Kumaş, İçişleri Bakanlığına suç duyurusunda bulunmuştur; ancak, bu suç
duyurusu da dikkate alınmamıştır. Ankara'nın göbeğinde, Büyükşehir Belediye
Başkanı, yargı kararlarını dinlemeyerek, suç işlemektedir.
Aynı Büyükşehir Belediye
Başkanı başka bir şey yapmıştır; ekim ayı ortalarında, burada, uygulamalarıyla
ilgili yaptığımız bir Meclis görüşmesi sırasında söz alan Cumhuriyet Halk
Partili üç milletvekilinin resimlerinin bulunduğu afişler bastırarak bunları
elektronik panolara yerleştirmiş ve kendi kurguladığı, kendin pişir kendin ye
kabilinden televizyon programlarında, sözüm ona, buradaki suçlamaları
yanıtlamaya kalkmıştır.
Bir büyükşehir belediye
başkanının, Meclisteki bir görüşmeye yönelik olarak, böyle bir tutum takınmaya,
bu tür davranışlara girmeye hakkı olmaması gerekir. Onu denetlemesi gereken,
onun durumuyla ilgili, burada, halkın huzurunda, Ankara halkına ve Millet
Meclisine hesap vermesi gereken kişi Sayın İçişleri Bakanıdır ve üzülerek
belirteyim, Sayın İçişleri Bakanı -biraz evvel buradaydı- şu anda yoktur.
Değerli arkadaşlar, bir
şey daha dikkatimi çekti. Adalet ve Kalkınma Partisi bir siyaset okulu açıyor.
Bu siyaset okulunda, Ankara'nın, bu yasa tanımaz, bu kural tanımaz, bu
saldırgan Büyükşehir Belediye Başkanına "cumhuriyetten günümüze kadar
Başkent Ankara" diye ders verdiriliyor.
Sayın milletvekilleri,
böyle bir tutumun, saydamlık, doğruluk, hak, hukuk, eşitlik ve demokratik
yönetim kavramıyla uzaktan yakından bir bağı yoktur. Ben, Ankara Büyükşehir
Belediye Başkanının, hele hele sizin siyaset okulunda ders verecek ve bu işleri
yapacak durumda olmadığını, kayıtlara düşürmek üzere burada söylüyorum; çünkü,
yaptıkları ve burada söylenemeyen onca uygulama, yasa tanımazlık, kural
tanımazlık ayyuka çıkmıştır; hiçbir konuda hesap vermemiştir; ne malî konularda
ne idarî konularda ne uygulama konularında ve bunun hesabının Mecliste
verilmesi gerekmektedir.
Ben, terörsüz bir dünya
diliyorum, terörsüz bir Türkiye diliyorum ve bu duygularla, hepinize iyi
bayramlar diliyorum.
Sayın Başkan, saygılar
sunuyorum, teşekkür ederim. (Alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederim
Sayın Kepenek.
2. -
Diyarbakır Milletvekili Muhsin Koçyiğit'in, muhtarların özlük haklarına ilişkin
İçişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/288) ve yazılı soruya çevrilmesi
nedeniyle konuşması
BAŞKAN - Soruya cevap verecek Sayın Bakan?.. Yok.
Bu önerge de üç birleşim
içerisinde cevaplandırılmadığından, İçtüzüğün 98 inci maddesinin son fıkrası
uyarınca yazılı soruya çevrilmiş olup, önerge, gündemden çıkarılmıştır.
Sayın Koçyiğit'in söz
hakkı bakidir; buyurun efendim. (CHP sıralarından alkışlar)
Sayın milletvekilleri,
konuşma hakkı 5 dakika; 1-2 dakika
geçebilir. Konuşma bitinceye kadar Genel Kurulun çalışma süresinin uzatılmasını
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Buyurun Sayın Koçyiğit.
MUHSİN KOÇYİĞİT
(Diyarbakır) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Başkan, sayın
milletvekilleri; muhtar ve ihtiyar heyeti üyelerinin sorunları ve özlük
haklarına ilişkin olarak geçen yasama yılında vermiş bulunduğum sözlü soru
önergesi üzerindeki görüşmeye, ancak bu yasama yılında sıra gelmiş bulunuyor;
yani, konuşma hakkı elde etmiş oluyorum. Bu vesileyle, Yüce Genel Kurulumuzu
saygıyla selamlıyorum.
Bu arada, geçen cumartesi
günü İstanbul'da bombalı saldırıda hayatlarını kaybeden tüm yurttaşlarımıza
Allah'tan rahmet, yaralılara şifa, yakınlarına başsağlığı diliyor, olayı şiddet
ve nefretle kınıyorum.
Sayın Başkan, sayın
milletvekilleri; bugün ülkemizde 35 000 köy, 17 000 mahalle muhtarı olmak
üzere, toplam 52 000 muhtarlığımız vardır.
Muhtarlar, yönetim
biriminin en uç noktasında, devletin temsilcisi olarak, olanaksızlıklar
içerisinde ve çok zor koşullar altında günde 24 saat mesai yapmaktadırlar.
Muhtarlarımız, seçimlerin
ilk halkası olup, devletimizin vatandaşa dönük en üst noktasındaki hizmet
birimleridir. Demokrasinin tabanını oluşturan seçilmiş muhtarlarımız,
yöresindeki sorunlarda akla gelen ilk ve değişmez adrestir.
Muhtar, mahallî idare
birimi olan köy idaresinin başı olup, aynı zamanda, partilerüstü konumdadır;
köydeki ve mahalledeki her şeyin hesabının sorulduğu tek adrestir. Peki,
muhtarlara ne verdik de ne istiyoruz?! Peki, yetkisi var mı, olanağı var mı?!
Her şeyin sorumlusu olarak muhtarları görüyoruz. Üzülerek belirtmeliyim ki,
bugün, muhtarların sahibi yoktur, kaderleriyle baş başa bırakılmışlardır.
Sayın Başkan, sayın
milletvekilleri; muhtarlarımızın sorunu çoktur, köyün yolu olmaz, muhtarlar
suçlanır; suyu, elektriği ve telefonu olmaz, muhtar eleştirilir. Nüfus işlerinden
ikametgâh kâğıdına, asker kaçağından sınır davasına kadar tüm işlemlerin çözüm
yeri muhtarlıktır; bakaya kalan veya asker kaçağı olan birisinin bulunması için
hesap muhtardan sorulur. Muhtar, köyde evlendirme memurluğu yapar. Küçük bir
yanlışlık yapsa muhtarın yakasına yapışılır; ormanda yangın çıkar, yangın
çıkaranı bul diye fatura muhtara kesilir; köye yanlışlıkla bir kaçakçı girer,
hesabı yine muhtardan sorulur.
Değerli arkadaşlarım, bu
kadar zor koşullar altında görev yapan mahalle muhtarlarının bütçesi yoktur.
Köy muhtarlarının bütçesi vardır; ancak, bu bütçenin de gelir kalemi yoktur.
Hepimizin bildiği gibi, köy bütçesinin gelir kalemini oluşturan
"salma" adı altında köy halkından alınan 20 liradır. Evet, sadece 20
lira; 20 000 000 lira değil. Bugün dolaşımda 25 000 liralıklar bile yokken, 20
lirayla bir köyün geçindirilmesi mümkün değildir.
Bu kadar geniş ve
kapsamlı görevleri zor koşullar altında yerine getirmeye çalışan muhtarlarımız,
büyük geçim sıkıntısı çekmektedir. Muhtarlarımız geçimlerini nasıl sağlar diye,
bugüne kadar hiçbir yetkili makam sormamıştır.
Değerli arkadaşlarım,
muhtarlarımız, bugün, herhangi bir sosyal güvenlik kurumu şemsiyesi altına bile
alınmamışlardır. Tüm bu sorumluluklar karşısında muhtarlarımızın almış
oldukları ödenekler oldukça yetersizdir. 1977 yılında, muhtarların ödenek ve
sosyal güvenlik konularını içeren 2108 sayılı Yasa çıkarılmıştır. Buna göre, 3
000 gösterge rakamı memur maaş katsayısıyla çarpılarak muhtar ödenekleri
belirlenmektedir. Bu ödeneğin rakamsal tutarı 102 000 000 liradır. Evet, bugün,
muhtarlarımız, aylık 102 000 000 lirayla geçinememektedir.
Yine, aynı yasaya göre,
muhtarlar herhangi bir sosyal güvenlik kurumuna tabi değillerse, zorunlu olarak
Bağ-Kura tabi tutulmuşlardır. Muhtarlar, en düşük Bağ-Kur primi olarak ayda 140
000 000 lira ödemektedir. Aldıkları 102 000 000 lira maaşın üzerine 38 000 000
lira da ceplerinden koyarak 140 000 000 lirayı tamamlamaya çalışmaktadırlar.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Efendim, lütfen
tamamlayın.
MUHSİN KOÇYİĞİT (Devamla)
- Teşekkür ederim.
Tabiî, bu 140 000 000
lirayı ödeyemeyen muhtarlarımız, bugün, Bağ-Kur tarafından icraya
verilmişlerdir; hepsi, köşe bucak, Bağ-Kurdan kaçmaya çalışmaktadırlar.
Muhtarlarımız, bağ,
bahçe, tarla, inek, ne varsa satarak, bu Bağ-Kur icra kıskacından kurtulmaya
çalışmaktadırlar. Bu nedenle, bir an önce, hükümetimiz, bir yasa getirerek,
hatta, önümüzdeki dönemde çıkacak yerel yönetimler yasası içerisinde,
muhtarların maaşlarını 3 000 gösterge yerine 9 000 göstergeye çıkararak,
onların da onurluca ve insanca yaşayabilecekleri bir düzeyde maaş almasını
sağlamalıdır. Ayrıca, önümüzdeki dönemde kamu reformu çerçevesinde yapılacak
çalışmalarda muhtarların il genel meclisinde, belediye meclisinde temsilci
bulundurmaları sağlanmalıdır. Aynı şekilde, Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma
Vakfı içerisinde de yöreyi en iyi tanıyan muhtarların bir temsilcisi bulunursa,
çok daha iyi olur.
Bu vesileyle, yakın
gelecekteki bayramınızı kutlar, hepinize saygılar sunar, iyi akşamlar dilerim.
Sağ olun. (Alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederim
Sayın Koçyiğit.
Sayın milletvekilleri,
alınan karar gereğince, kanun tasarı ve tekliflerini sırasıyla görüşmek üzere,
19 Kasım 2003 Çarşamba günü saat 15.00'te toplanmak üzere, birleşimi
kapatıyorum.
İyi akşamlar diliyorum.
Kapanma Saati : 19.04