BIM 2 2 2003-11-03T08:12:00Z 2003-11-03T08:12:00Z 39 22186 126462 TBMM 1053 252 155304 9.3821 0 6 nk 6 nk 0

DÖNEM : 22        CİLT : 27       YASAMA YILI : 2

 

 

 

T. B. M. M.

TUTANAK DERGİSİ

 

 

5 inci Birleşim

9 Ekim 2003 Perşembe

 

 

İ Ç İ N D E K İ L E R

                                     Sayfa       I. - GEÇEN TUTANAK ÖZETİ

 II.- GELEN KÂĞITLAR

III.- YOKLAMA

IV.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI

A) GÜNDEMDIŞI KONUŞMALAR

1. - Çorum Milletvekili Murat Yıldırım'ın, Çorum'un demiryolu ve havaalanı problemlerine ve alınması gereken önlemlere ilişkin gündemdışı konuşması ve Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım'ın cevabı

2. - Kırşehir Milletvekili Hüseyin Bayındır'ın, Türkiye'nin genel ekonomik durumu ve bu durumun halkın günlük yaşantısına yansımalarına ilişkin gündemdışı konuşması ve Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Abdüllatif Şener'in cevabı

3. - Konya Milletvekili Ahmet Işık'ın, Konya İlindeki birkısım projelerin hayata geçirilmesinin önemine yönelik gündemdışı konuşması

V. - SEÇİMLER

A) KOMİSYONLARA ÜYE SEÇİMİ

1. - (10/70) esas numaralı Meclis Araştırması Komisyonu üyeliklerine seçim

VI. - KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER

1. - Adlî Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Bölge Adliye Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yetkileri Hakkında Kanun Tasarısı ve Adalet Komisyonu Raporu (1/521) (S. Sayısı: 146)

2. - Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Tasarısı ve Adalet Komisyonu Raporu (1/523) (S. Sayısı: 152)

3. - Bilgi Edinme Hakkı Kanunu Tasarısı ile Avrupa Birliği Uyum ve Adalet Komisyonları Raporları (1/632) (S. Sayısı: 248)

VII. - SORULAR VE CEVAPLAR

A) YAZILI SORULAR VE CEVAPLARI

1. - İzmir Milletvekili Hakkı Ülkü'nün, Diyanet İşleri Başkanlığından diğer kamu kurumlarına yapılan naklen atamalara ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı Mehmet Aydın'ın cevabı (7/906)

2. - Sıvas Milletvekili Nurettin Sözen'in, bazı yasama faaliyetlerine ilişkin sorusu ve Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı Bülent Arınç'ın cevabı (7/1030)

3. - Ankara Milletvekili Yakup Kepenek'in, ABD Başkanı ile yaptığı görüşme hakkında basında çıkan haberlere ilişkin sorusu ve Dışişleri Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Abdullah Gül'ün cevabı (7/1038)

 


I. - GEÇEN TUTANAK ÖZETİ

TBMM Genel Kurulu saat 15.00'te açılarak iki oturum yaptı.

Mardin Milletvekili Mehmet Beşir Hamidi, Güneydoğu Anadolu Projesine,

Denizli Milletvekili Mustafa Gazalcı, Dünya Öğretmenler Gününe,

İlişkin gündemdışı birer konuşma yaptılar.

Aydın Milletvekili Özlem Çerçioğlu'nun, KOBİ'lerin önemi, sorunları ve alınması gereken tedbirlere ilişkin gündemdışı konuşmasına, Sanayi ve Ticaret Bakanı Ali Coşkun, cevap verdi.

Ürdün Senato Başkanı Zaid Al-Rifai'nin resmî davetine icabetle, Ürdün'e,

Uluslararası Demokrasi Enstitüsü Yönetim Kurulu Başkanı Lord Russel Johnston'ın resmî davetine icabetle, 4 üncü Rodos Doğu Akdeniz Bölgesi Genç Parlamenterler Konferansına katılmak üzere, Rodos'a,

Gidecek Parlamento heyetlerine ilişkin Başkanlık tezkereleri, Genel Kurulun bilgisine sunuldu.

Antalya Milletvekili Nail Kamacı'nın (6/302),

Denizli Milletvekili Mehmet Uğur Neşşar'ın (6/309), (6/341) ve (6/416),

Muğla Milletvekili Ali Arslan'ın (6/379),

Kars Milletvekili Selami Yiğit'in (6/521),

Esas numaralı sözlü sorularını geri aldıklarına ilişkin önergeleri okundu; sözlü soruların geri verildiği bildirildi.

Gündemin "Sözlü Sorular" kısmının:

1 inci       sırasında  bulunan (6/260),

3 üncü " " (6/263),

5 inci " " (6/270),

6 ncı " " (6/274),

7 nci " " (6/275),

8 inci " " (6/277),

9 uncu " " (6/278),

10 uncu " " (6/281),

11 inci " " (6/282),

12 nci " " (6/284),

13 üncü " " (6/285),

14 üncü " " (6/286),

15 inci " " (6/287),

16 ncı " " (6/288),

17 nci " " (6/291),

18 inci " " (6/296),

19 uncu " " (6/297),

20 nci " " (6/298),

21 inci " " (6/299),

22 nci " " (6/300),

23 üncü " " (6/301),

25 inci " " (6/303),

26 ncı " " (6/304),

27 nci " " (6/305),

28 inci " " (6/306),

29 uncu " " (6/308),

31 inci " " (6/310),

32 nci " " (6/314),

33 üncü " " (6/315),

34 üncü " " (6/316),

35 inci " " (6/317),

36 ncı " " (6/318),

37 nci " " (6/319),

38 inci " " (6/320),

39 uncu " " (6/321),

40 ıncı " " (6/322),

41 inci " " (6/325),

42 nci " " (6/326),

43 üncü " " (6/327),

44 üncü " " (6/328),

45 inci " " (6/329),

46 ncı " " (6/330),

47 nci " " (6/332),

48 inci " " (6/333),

49 uncu " " (6/334),

50 nci " " (6/335),

51 inci " " (6/336),

52 nci " " (6/337),

53 üncü " " (6/338),

54 üncü " " (6/339),

56 ncı " " (6/342),

57 nci " " (6/343),

58 inci " " (6/345),

59 uncu " " (6/346),

60 ıncı " " (6/347),

61 inci " " (6/348),

62 nci " " (6/349),

63 üncü " " (6/353),

64 üncü " " (6/354),

65 inci " " (6/355),

66 ncı " " (6/356),

67 nci " " (6/357),

68 inci " " (6/358),

69 uncu " " (6/359),

70 inci " " (6/360),

71 inci " " (6/361),

72 nci " " (6/362),

Esas numaralı sorular, ilgili bakanlar Genel Kurulda hazır bulunmadıklarından, ertelendi.

2 nci sırasında bulunan (6/261),

4 üncü   "     " (6/269),

Esas numaralı sözlü sorulara, Sanayi ve Ticaret Bakanı Ali Coşkun cevap verdi; (6/261) esas numaralı soru sahibi de karşı görüşünü açıkladı.

Gündemin "Kanun Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler" kısmının:

1 inci sırasında bulunan, Adlî Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Bölge Adliye Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yetkileri Hakkında (1/521) (S. Sayısı: 146),

2 nci sırasında bulunan, Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununda Değişiklik Yapılmasına İlişkin (1/523) (S. Sayısı: 152),

Kanun Tasarılarının görüşmeleri, daha önce geri alınan maddelere ilişkin komisyon raporları henüz gelmediğinden, ertelendi.

4 üncü sırasında bulunan, Bilgi Edinme Hakkı Kanunu Tasarısının(1/632) (S. Sayısı: 248) 5 inci maddesine kadar kabul edildi.

CHP İstanbul Milletvekili Ali Topuz, Ankara Milletvekili Salih Kapusuz'un AK Parti Grubu adına yaptığı konuşma sırasında partisine sataşması nedeniyle bir konuşma yaptı.

9 Ekim 2003 Perşembe günü saat 15.00'te toplanmak üzere, birleşime 19.03' te son verildi.

Sadık Yakut

 

 

Başkanvekili

 

 

 

Ahmet Küçük

Suat Kılıç

 

Çanakkale

Samsun

 

Kâtip Üye

Kâtip Üye


                                             No. : 7

II. - GELEN KÂĞITLAR

9 Ekim 2003 Perşembe

Rapor

1. - İmar Kanunu ile İmar ve Gecekondu Mevzuatına Aykırı Yapılara Uygulanacak Bazı İşlemler ve 6785 Sayılı İmar Kanununun Bir Maddesinin Değiştirilmesi Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Tasarısı ile İçişleri ve Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonları Raporları (1/624) (S. Sayısı : 267) (Dağıtma tarihi : 9.10.2003) (GÜNDEME)

Yazılı Soru Önergeleri

1 .- İstanbul Milletvekili Emin Şirin'in, 4811 ve 4876 sayılı kanunların uygulanmasına ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru önergesi (7/1259) (Başkanlığa geliş tarihi : 8.10.2003)

2. - İstanbul Milletvekili Emin Şirin'in, 4959 sayılı Kanunun uygulanmasına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/1260) (Başkanlığa geliş tarihi : 8.10.2003)

3. - İstanbul Milletvekili Emin Şirin'in, BDDK tarafından el konulan bankaların mal varlıklarına ve yöneticilerine ilişkin Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısından (Abdüllatif Şener) yazılı soru önergesi (7/1261) (Başkanlığa geliş tarihi : 8.10.2003)

Geri Alınan Yazılı Soru Önergesi

1. - Manisa Milletvekili Hasan Ören'in, Bağ-Kur sigortalılarının borçlarının yeniden yapılandırılmasına ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından yazılı soru önergesini 9.10.2003 tarihinde geri almıştır. (7/1255)

 


BİRİNCİ OTURUM

Açılma Saati : 15.00

9 Ekim 2003 Perşembe

BAŞKAN : Başkanvekili Sadık YAKUT

KÂTİP ÜYELER : Suat KILIÇ (Samsun), Ahmet KÜÇÜK (Çanakkale)

BAŞKAN - Türkiye Büyük Millet Meclisinin 5 inci Birleşimini açıyorum.

III. - Y O K L A M A

BAŞKAN - Elektronik cihazla yoklama yapacağım.

Yoklama için 5 dakika süre vereceğim. Sayın milletvekillerinin oy düğmelerine basarak salonda bulunduklarını bildirmelerini, bu süre içerisinde elektronik sisteme giremeyen milletvekillerinin, salonda hazır bulunan teknik personelden yardım istemelerini, buna rağmen sisteme giremeyen üyelerin ise, yoklama pusulalarını, teknik personel aracılığıyla 5 dakikalık süre içerisinde Başkanlığa ulaştırmalarını rica ediyorum.

Yoklama işlemini başlatıyorum.

(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, toplantı yetersayısı vardır; görüşmelere başlıyoruz.

Sayın milletvekilleri, gündeme geçmeden önce, 7 Ekim 2003 tarihli 3 üncü Birleşimde yapılan kapalı oturuma ait tutanak özetinin, İçtüzüğün 71 inci maddesine göre okunabilmesi için kapalı oturuma geçmemiz gerekmektedir. Bu nedenle, sayın milletvekilleri ile Genel Kurul salonunda bulunabilecek yeminli stenograflar ve yeminli görevliler dışındakilerin salonu boşaltmalarını rica ediyorum.

Tutanak özeti okunduktan sonra açıkoturuma geçilecek ve görüşmelere devam edilecektir.

Sayın İdare Amirlerinin bu konuda yardımcı olmalarını ve salon boşaltıldıktan sonra Başkanlığa haber vermelerini rica ediyorum.

Kapalı oturuma geçmek üzere birinci oturumu kapatıyorum.

Kapanma Saati : 15.06

 

 

İKİNCİ OTURUM

(Kapalıdır)

 


ÜÇÜNCÜ OTURUM

Açılma Saati : 15.22

BAŞKAN : Başkanvekili Sadık YAKUT

KÂTİP ÜYELER : Suat KILIÇ (Samsun), Ahmet KÜÇÜK (Çanakkale)

BAŞKAN - Türkiye Büyük Millet Meclisinin 5 inci Birleşiminin kapalı oturumundan sonraki Üçüncü Oturumunu açıyorum.

Gündeme geçmeden önce, üç arkadaşıma gündemdışı söz vereceğim.

Gündemdışı ilk söz, Çorum'un demiryolu ve havaalanı problemiyle ilgili söz isteyen, Çorum Milletvekili Murat Yıldırım'a aittir.

Buyurun Sayın Yıldırım. (AK  Parti sıralarından alkışlar)

IV. - BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI

A) GÜNDEMDIŞI KONUŞMALAR

1. - Çorum Milletvekili Murat Yıldırım'ın, Çorum'un demiryolu ve havaalanı problemlerine ve alınması gereken önlemlere ilişkin gündemdışı konuşması ve Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım'ın cevabı

MURAT YILDIRIM (Çorum) -  Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; Çorum'un havaalanı ve demiryolu problemleri hakkında sizlere bilgi sunmak üzere, gündemdışı söz almış bulunmaktayım; hepinizi saygıyla selamlarım.

Çorum, 5 000 yıllık tarihî geçmişiyle, Karadeniz ile İç Anadolu Bölgesinin kesiştiği alanda, ülkemizin KOBİ cenneti illerinden birisidir. 1990'lı yıllarda verilen  teşvikleri iyi değerlendiren, yapılan yatırımlarla Çorum  mucizesini gerçekleştiren ilimizde, bugün yüzlerce sektöre yayılan tesisler bulunmaktadır. Birinci Organize Sanayide boş arazi kalmayıp, İkinci Organize Sanayide de çalışmalar sürmektedir.

Türkiye'de birçok yol yapılırken, İç Anadoluyu Karadenize bağlayan en önemli geçiş olan Ankara-Çorum-Samsun yolu uzun yıllardır bitirilememiştir. Çin'den kalkıp 9 saatte İstanbul'a gelen bir müteşebbisin, İstanbul'dan Çorum'a 10 saatte ulaşmak zorunda kaldığı kara mizahlar anlatılırken, insanımızın çektiği sıkıntı da en güzel şekilde ifade edilmiştir.

Çorum'un müteşebbis ve yürekli insanları, uzun yıllardır her platformda karayolu, demiryolu ve havaalanı taleplerini defalarca dile getirmişlerdir. Biz, çalışıyoruz, üretiyoruz, malımızı uzak pazarlara satmak istiyoruz, pazarını da buluyoruz; ama, ucuz ulaşım imkânlarından olan demiryolunun, havaalanının bulunmayışı, dünya piyasalarında rekabet şansımızı azaltmaktadır.

Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; Çorumlu, sadece leblebi üretmemiştir; toprak sanayii sektöründe yaptığı yatırımlarla, Türkiye tuğla ve kiremit üretiminin yüzde 20'sini elinde bulundurmaktadır. Yine, yumurta sektöründe aynı şey söz konusudur. Buğday ve çeltik üretiminde, ülkenin önemli merkezlerindendir. Makine, tekstil, yumurta ve isimlerini burada saymamın zaman alacağı yüzlerce sektörde üretim gerçekleştirilmektedir.

Çorum'da üretimi yapılan bu ürünlerle, mevsimine bağlı olarak ilimize gelen kömür nakliyeleri için günlük ortalama 750 civarında kamyona ihtiyaç duyulmaktadır. Bu durum gözönüne alındığında, maliyeti düşük ulaşımın ne denli önem taşıdığı daha iyi anlaşılabilir. Ucuz ulaşım için kaliteli karayolu bağlantısı, demiryolu ve havaalanı şarttır. Samsun-Çorum-Ankara karayoluyla ilgili çalışmalar son dönemde hızlandırılmıştır.

Yine, Çorum-Alaca-Yozgat arasında bir duble yol çalışması hükümetimiz zamanında başlamış ve hızla devam etmektedir; bu vesileyle hükümetimize teşekkür ediyorum. Çalışmalar bittiğinde, burası, Karadenizi Akdenize bağlayacaktır. Bu projeler tamamlandığında, Çorumlu müteşebbisin karayoluyla ilgili bir sıkıntısı kalmayacaktır.

Çorumlu, Çorum-Samsun yoluyla, ürettiği malı Samsun Limanına; Çorum-Yozgat yoluyla da Mersin Limanına gönderebilecektir; fakat, üretilen malın dünya piyasalarıyla rekabet şansı sadece karayollarının yapımıyla tam manasıyla sağlanamamaktadır; mutlaka demiryolu bağlantısı gerekmektedir. Malı alan yabancı yatırımcıların, iş yapan tüccarın, malı satmak için bir ayağı yurt dışında olan Çorumlu müteşebbisin her anı çok değerlidir, siz de takdir edersiniz. Bunun için acilen havaalanına da ihtiyaç duyulmaktadır. Çorum'da 1996 yılında bir havaalanı inşaatına başlanılmış ve 2005 yılında bitirilmesi hedeflenmiştir; fakat, küçük çaplı çalışmaların ardından faaliyetler durdurulmuştur. Çorum insanı, ülkenin içinde bulunduğu sıkıntının çok iyi farkındadır. Bunun için de, bu havaalanı yapılsın, faaliyete geçsin şeklinde kısa vadede bir talebi yoktur; ama, kısa vadede küçük yatırımlarla yapılacak bir başka çalışma vardır; bu ise, Çorum, Amasya, Tokat, Merzifon, Mecitözü, Osmancık ve Gümüşhacıköy'e hitap edebilecek olan Merzifon Askerî Havaalanının sivil hava trafiğine açılmasıdır. Merzifon'a yapılacak bir yolcu terminaliyle, havaalanının sivil hava trafiğine açılması sağlanacaktır; burası, bölge illerine hitap edecektir.

Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; yine, toplam uzunluğu 238 kilometre olan Çankırı-Çorum-Amasya demiryoluyla ilgili çalışmalar 1990'lı yıllara kadar gitmektedir. Sadece proje etüt çalışması için sekiz yıl harcanmış ve 1998 yılında tamamlanmıştır. Gelinen noktadaysa, bir çivi dahi çakılmamıştır...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Buyurun Sayın Yıldırım, konuşmanızı tamamlayın.

MURAT YILDIRIM (Devamla) - Proje hazır olmasına rağmen, Çankırı-Çorum-Amasya güzergâhı, hem uzunluğu hem de tünel, köprü, viyadük gibi maliyet artırıcı unsurlar nedeniyle çözümsüzleşmiştir. Bu noktada, Çorumlu müteşebbisin bir teklifi vardır; yine bölge illerine hitap edecek ve maliyetleri de daha düşük yeni bir hat belirlenmesi gerekiyor. Ülke kaynaklarının verimli kullanımı, maliyetlerin aşağıya çekilmesi ve güzergâhın kısaltılması açısından Delice-Çerikli-Çorum-Amasya demiryolu hattının bir an önce hayata geçirilmesi gerekiyor.

Gerek Merzifon askerî havaalanının sivil trafiğe açılması gerekse Çerikli-Çorum-Amasya demiryolu hattının yapılması, Çorum'a, bölgemize ve ülkemize ekonomik açıdan büyük yarar sağlayacaktır. Bu konuda çalışmanın bir an önce başlatılarak, 2004 bütçesi yatırım programına alınması önem taşımaktadır.

Hükümetimizin gerekli çalışmaları yapacağı bilinciyle, Sayın Başkanı, sayın milletvekillerini ve Çorumlu hemşerilerimi saygıyla selamlıyorum. (Alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Yıldırım.

Gündemdışı konuşmaya, Ulaştırma Bakanı Sayın Binali Yıldırım cevap vereceklerdir.

Buyurun Sayın Bakan. (AK Parti sıralarından alkışlar)

ULAŞTIRMA BAKANI BİNALİ YILDIRIM (İstanbul) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Çorum Milletvekilimiz Sayın Murat Yıldırım'ın, Çorum'un havaalanı ve demiryolu problemiyle ilgili gündemdışı konuşması nedeniyle söz almış bulunuyorum; bu vesileyle, hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Sayın Milletvekilimizin konuşmasında dile getirdiği Çorum havaalanı, 1991 yılında gündeme gelmiş, 2 100 metre boy, 30 metre genişlik, aprondan oluşan altyapı uçuş üniteleri, o dönemde 400 milyar keşif bedelle ihale edilmiş ve özel idare bütçesinden yapılmaya başlanmış. Başlangıçta fizibilite ve ÇED raporları olmadığı için, 1992 bütçesinden başlayarak 2000 yılı sonuna kadar valilikçe parça parça ödenek ayrılarak stol tipi yapılmaya çalışılan havaalanının, ne yazık ki, beklenen inşaat ilerleme yüzdesine erişilememiş ve daha sonra, 287 milyar lira civarında bir para da DLH Genel Müdürlüğünden valiliğe aktarılmıştır. Buna rağmen, bugüne kadar, havaalanının ancak yüzde 20'si yapılabilmiştir; tamamlanması için 4 trilyona daha ihtiyaç vardır. Her şeyden önce, havaalanı için ayrılan alan içerisinde aynı zamanda yüksekokul için kampus alanı da düşünüldüğünden, böyle bir olumsuzluk da mevcuttur. Bilahara, 25 Mart 1999 tarihinde, DPT tarafından bu proje yatırım programından çıkarılmıştır.

Bu vesileyle, şunu söylemekte yarar var: Ne yazık ki, bu ve buna benzer birçok havaalanı ülkenin her tarafında mevcut olup, bugün, çeşitli nedenlerle kullanılamamaktadır. Kimisinin yer seçimi yanlış, kimisinin standartları uluslararası uçuşlara uygun değil ve bir kısmında da birbirine çok yakın olması dolayısıyla trafik bulunmamaktadır.

Demiryoluyla ilgili talep ise, fizibilite etütleri çerçevesinde, halen Bakanlığımızın gündeminde bulunan Çerikli-Çorum-Amasya bağlantısı kapsamında değerlendirilmektedir. Çankırı-Çorum-Amasya hattında 1997 yılında fizibilite çalışmaları tamamlanmıştır. Çankırı-Çorum-Amasya hattı üç kentin bağlantısını kurarken, Karadenize bağlantıyı, ayrıca Ankara - Konya hattıyla birlikte Karadeniz ile Akdeniz arasındaki kuzey - güney koridorunun oluşturulmasını sağlayacak en önemli hatlardan biridir. Proje, bu kapsamda değerlendirilmektedir ve bu projenin 2003 yılı fiyatlarıyla 659 000 000 dolar keşif bedeli belirlenmiştir.

Merzifon askerî havaalanının sivil uçuşlara açılması şu şartlarda mümkün gözükmemektedir. Çünkü, Merzifon, Hava Kuvvetleri Komutanlığımızın çok önemli üslerinden bir tanesidir ve çok yoğun kullanılan bir hava meydanıdır.

Ben, bu vesileyle Yüce Meclisinizi saygıyla selamlıyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Yıldırım.

Gündemdışı ikinci söz, Türkiye'nin genel ekonomik durumu hakkında söz isteyen, Kırşehir Milletvekili Sayın Hüseyin Bayındır'a aittir.

Buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)

Konuşma süreniz 5 dakikadır.

2. - Kırşehir Milletvekili Hüseyin Bayındır'ın, Türkiye'nin genel ekonomik durumu ve bu durumun halkın günlük yaşantısına yansımalarına ilişkin gündemdışı konuşması ve Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Abdüllatif Şener'in cevabı

HÜSEYİN BAYINDIR (Kırşehir) - Sayın Başkan, sayın milletvekili arkadaşlarım, televizyonları başında bizi izleyen sevgili vatandaşlarımız; şahsım adına söz almış bulunuyorum, bu vesileyle de her birinizi saygıyla selamlıyorum.

Değerli arkadaşlarım, 3 Kasım seçimlerinden sonra ne değişti diye, Meclisimizin de tatile girmesinden dolayı, ben de memleketime gittim. Bir yıla yakın süre geçmesine rağmen, Türkiyemin, Kırşehirimin, vatandaşlarımızın, memurumuzun, işçimizin, öğrencimizin, çiftçimizin içinde bulundukları manzaranın hep aynı olduğunu gördüm; sorunlar, problemler, dertler hep aynı. Birbirinin içerisine girmiş, birbirini doğuran, çözülmesi gereken birçok sorun var ülkemizde ve vatandaşlarımız, halkımız, memurumuz, işçimiz, çiftçimiz, işsizimiz, öğrencimiz, tüm bu olumsuz ekonomik koşullara neden olmadıkları halde, her fatura üstlerine kesiliyor nedense! Cefayı çeken kişi hep vatandaş oluyor. Vatandaşım açlık sınırının altında yaşıyor, vatandaşım işsiz, vatandaşım yoksul, çoğu, borçlarından dolayı icra kapılarında, evine icra gelmeyen vatandaş sayısı azalmış; ama, tüm bunlara rağmen dirayetle ayakta kalmaya çalışıyorlar, tüm bunlara rağmen ısrarla ayakta kalmaya çalışıyorlar, tüm bunlara rağmen inatla ayakta durmaya çalışıyorlar; ama, şunu da bilin: Vatandaşımızın da artık dayanacak gücü kalmadı, sabırları tükendi, artık onları oyalamanızdan sıkıldılar, bunu da bilin, böyle haber gönderdiler.

Sayın Başkan, Yüce Meclisimizin değerli üyeleri; AKP Hükümeti gayet başarılı; ekonomide her şey yolunda, dolar düşüyor, faizler düşüyor, borsa hareketli ve bunun gibi birsürü şey!.. (AK Parti sıralarından alkışlar) Peki, vatandaşın her şeyi böyle güllük gülistanlık da, neden hâlâ geçim sıkıntısı çekiyor, neden hâlâ açlık sınırının altında yaşıyor?! Basında sayfa sayfa, ekonomide pembe portreler çiziyorsunuz; ya gerçekler?! İşsizlik almış başını gidiyor, gencecik insanlar umutsuz ve mutsuz, tablo vahim, çare arayan insanlar çaresizlikten kıvranıyor, esnaf borçlu, esnaf akşam evine ekmeğini zor götürüyor, çiftçimin artık dayanacak gücü kalmadı. Benim Kırşehirimde, Anadolu bozkırının ortasındaki Mucurumda, Boztepemde, Kamanımda, tarlasının başında, traktörlerinin arkasında, sabaha kadar yağmurda, soğukta bekleyen çiftçilerimizin çektiği ıstırabı iyi bilirim. Biz, esasen, anlayışımız gereği yoksulluğu iyi biliriz. Allahaşkına, sizler seçim bölgelerinizde çiftçilerimizle hiç sohbet etmiyor musunuz, hiç gitmiyor musunuz onlara? Yiyecek ekmeğe muhtaç olmuş çiftçinin halini bilmiyorsanız, tohumu, gübreyi, mazotu bulabilmek için bin bir türlü cefa çeken çiftçiyle bir ilginiz yoksa, Ziraat Bankasından çekilen kredilerle ilgili yaşanılan çileleri bilmiyorsanız, hükümet koltuklarında ne işiniz var sizin ?! Bu vaatlerle mi geldiniz Meclise?! Çiftçiye değer vermiyorsunuz, çiftçiye önem vermiyorsunuz, çiftçiye destek vermiyorsunuz; ne yiyeceksiniz ileride?! Ne yiyecek üç beş yıl sonra bu millet?! Üretim olmadan hiçbir şey olmaz arkadaşlar; önce üretim, önce iş! (CHP sıralarından alkışlar, AK Parti sıralarından alkışlar [!])

Türkiye, dünya üzerinde kendi kendini besleyebilen sayılı ülkelerden birisi iken, bugün, ne yazık ki, tarım ürünleri ithalatı, ihracatının üzerine çıkmış bir ülke durumuna geldi. Ülkeyi bu hale getirenler utansın! Bu gidişe dur demeyenler de utansın! Halkımı, bir lokma ekmeğe muhtaç edenler de utansın! (AK Parti sıralarından gürültüler)

Değerli arkadaşlar, Anadolu'da insanların tenceresinde aş yerine dert kaynıyor. Siz çıkmışsınız sırça saraylarda, şahane yemekli toplantılarda, enflasyon düştü, dolar düştü, euro düştü masalı anlatıyorsunuz. Vatandaşın ne doları var ne de eurosu; onlar, açlık sınırının altında yaşıyor, bunu bilin. Yapacağınız ne varsa koyun meydana! (CHP sıralarından alkışlar)

Kömürün tonu kaç lira, bilir misiniz?! Bir ev kaç ton kömürle kışı geçirir, bilir misiniz?! (AK Parti sıralarından "biliriz" sesleri) İşçisi, memuru, işsizi nasıl alsın bu fiyatlarla odunu, kömürü?! Nasıl ısıtsın soğuk kış gününde evini, yuvasını?!

Ha, bir de, meşhur yardımlarınız var sizin; yok, acil eylem planınız...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

HÜSEYİN BAYINDIR (Devamla) - Sosyal yönleriyle insanları destekleyeceksiniz...

BAŞKAN - Buyurun Sayın Bayındır; konuşmanızı tamamlar mısınız.

HÜSEYİN BAYINDIR (Devamla) - Bakın, benim size bir önerim var: Öyle, acil eylem planıyla, insanlara ne şekilde dağıtıldığı belli olan, televizyonlardan gördüğümüz, o, insan onuruna yakışmayacak biçimde dağıtım yapmaktan vazgeçin. Eğer, insanların insanca yaşamasını istiyorsanız, işsize iş verin. Memura, kendi ihtiyaçlarını kendisinin görmesi için insanca yaşayacağı ücret verin. İşçi için aynı şeyi öneriyorum. Tarımda, pancar tarlalarında çalışan, mercimek yolan eli nasırlı insanların ürünlerine para verin. IMF'nin emriyle değil, ülkenin çıkarları doğrultusunda hareket etmesini bilin. İşte, o zaman, kendi benliğinize dönmüş olacaksınız. (CHP sıralarından alkışlar)

Bakın arkadaşlar, bunlara hiç itiraz edemezsiniz. Ülke, gerçekten darda; sizin bize anlatmaya çalıştığınız gibi değil. Anadolu'da fiilî hayat bir başka yürüyor. Çaresizlik almış başını gitmiş. Umutsuzluk umut olmuş ülkede. Görün bunları. Görmezseniz, bir gün onlar gösterirler.

Bakın, aklıma ne geldi biliyor musunuz; aklıma, çok değerli Şairimiz Orhan Veli Kanık geldi. Ne güzel söylemiş sizin iktidar günlerinizi, nasıl tarif etmiş ekonominizi. Memleketimdeki insan manzaraları için ne diyor biliyor musunuz:

"Cep delik cepken delik

Yen delik kaftan delik

Don delik mintan delik

Kevgir misin be kardeşlik?" (CHP sıralarından alkışlar)

AHMET YENİ (Samsun) - Tarihte kaldı onlar.

HÜSEYİN BAYINDIR (Devamla) - Ülkeyi bundan kurtaracaksınız.

ÜNAL KACIR (İstanbul) - Hangi tarihte yazılmış?..

AHMET YENİ (Samsun) - CHP dönemi, CHP!

HÜSEYİN BAYINDIR (Devamla) - Bütün yoksul insanlar adına, işaret buyurduğum şekilde, insanlara umut olma noktasında sizleri uyarıyoruz. Yaparsanız, yaparsınız; yapamazsanız, çeker gidersiniz!

Hepinize teşekkür ediyor, saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar, AK Parti sıralarından alkışlar[!])

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Bayındır.

Gündemdışı konuşmaya, Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Sayın Abdüllatif Şener cevap vereceklerdir.

Buyurun Sayın Şener. (AK Parti sıralarından alkışlar)

DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI ABDÜLLATİF ŞENER (Sıvas) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla, hürmetle selamlıyorum.

Kırşehir Milletvekili Sayın Hüseyin Bayındır'ın gündemdışı konuşmasını birlikte dinledik.

Elbette, yasama organı olarak, ülke sorunlarının gündeme getirilmesi, bu kürsüden ifade edilmesi, milletvekilleriyle paylaşılması ülkemiz açısından bir kazançtır. Bu boyutu itibariyle, tebrik ettiğimi söyleyebilirim; ancak, tüm milletvekilleri olarak şuna dikkat etmemiz gerektiği kanaatindeyim:  Aslında, 3 Kasım seçimleriyle birlikte yeni bir dönem başlamıştır. Bu yeni dönemin, eski döneme göre farklı bazı özellikleri vardır; ama, bu temel özelliklerinden biri de, siyaset üslubuyla ilgilidir, siyasetin konuşarak toplumda oluşturduğu kültürle ilgilidir.

Bildiğiniz gibi, Türkiye'de, en fazla siyasetçiler konuşur; genel başkanlar konuşur, bakanlar konuşur, milletvekilleri konuşur, belediye başkanları konuşur, tüm partilerin il, ilçe başkanları konuşur ve topyekûn, ülke sathında, siyaset sürekli konuşur ve konuştukça da, dinleyenler arasında belli bir kültürü, belli bir anlayışı, belli bir bakış açısını oluşturur. Dolayısıyla, siyaset, her konuştuğunda, ülkede belli bir kültür oluşturduğunun bilincinde olmalıdır, en azından 3 kasım seçimleri sonrasında ortaya çıkan tablo budur. Bana kalırsa, böyle bir ortamda, siyaset, konuşurken, topluma güzel duygular aşılayan, toplumda gerginlikler oluşturmayan, vatandaşlarımızın birbirlerine karşı sevgilerinin, saygılarının olduğu bir atmosferi kültürel olarak oluşturursa, ülkemizin geleceği açısından da, özellikle, Mecliste bulunan siyasî partiler açısından da çok önemli bir işlevi yerine getirmiş olur.

Elbette sorunlar vardır; ama, yine bu dönemde, bu sorunlar da dile getirilirken, sadece polemik yapma maksadıyla değil, somut çözümlerin ötesinde sadece söz planında ortaya konulması dışında, reel zeminde dikkate alınması ve bu reel zeminde gerçekçi bir boyutta değerlendirilip, çözümünün nasıl olabileceğiyle ilgili kabul edilebilir ve pratiği olan üslupları benimsemek lazım.

Bu noktadan hareketle olayı değerlendirdiğimizde, şunu görürüz: Gerçekten sorunlar vardır. "Ülkede, bütün sorunlar bir yılda bitmiştir, vatandaşlarımız refah içerisindedirler, sıkıntıları yoktur, bu ülkede işsizler yoktur" dediğimiz zaman, bunu söyleyen de doğru söylememiş olur. Sorunlar var; ama, işe gerçekçi bir düzlemde baktığımız takdirde, bu sorunların, biraz önce kürsüden sayılan ve ifade edilen sorunların bir yılda ortaya çıktığını söylemek mümkün değil; yani, geçmişe doğru gidebilirsiniz, en azından yarım asırlık bir birikimin, elli yıldır biriken sorunların bugüne devretmiş halidir. Geçmiş yıllara baktığımızda da -eğer bu sorunların tamamından da siyasal iktidarlar sorumluysa- şunu söyleyebiliriz: Bu sorunların ortaya çıkmasının sorumluluğu, geçmişteki bütün siyasî iktidarları da kapsayacak şekilde, tüm siyaset kurumuna aittir deriz ve bunun içerisinde Cumhuriyet Halk Partisini de görürüz; çünkü, geçmişte iktidar dönemleri olmuştur.

AHMET ERSİN (İzmir) - Ne zaman olmuş Sayın Bakan?

DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI ABDÜLLATİF ŞENER (Devamla) - Hiç iktidara gelmediniz mi?

AHMET ERSİN (İzmir) - Gelmedik.

DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI ABDÜLLATİF ŞENER (Devamla) - Demek ki, milletimiz sizi devamlı muhalefette tutacak. (AK Parti sıralarından alkışlar)

HALİL TİRYAKİ (Kırıkkale) - Ama, Sayın Bakanım, siz, bir senede düzlüğe çıkaracağız diye geldiniz.

DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI ABDÜLLATİF ŞENER (Devamla) - Hayır, seçim öncesinde söylediklerimiz ortadadır.

HALİL TİRYAKİ (Kırıkkale) - Yahut da, o ayrı bu ayrı; dün dündür, bugün bugündür...

AHMET ERSİN (İzmir) - Siz de bir dönem bakanlık yaptınız Sayın Bakanım.

DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI ABDÜLLATİF ŞENER (Devamla) - Şunu söylemek isterim: Ak Parti, 3 Kasım seçimleri sonrasında iktidara gelmiştir; 58 inci ve 59 uncu cumhuriyet hükümetleri, Ak Partinin kurduğu, Ak Parti İktidarının hükümetleri olmuştur; bu dönem içerisinde de, yaptıkları, icraatları, bu ülkede biriken sorunların tasfiyesine yöneliktir. Özellikle, 1999, 2000 yıllarında yaşanan büyük krizlerle birlikte, ekonominin nasıl dibe vurduğu, işyerlerinin nasıl kapandığı, işsizliğin nasıl büyük  bir patlama gösterdiği, kamu finansman dengesinin nasıl altüst olduğu herkesin bildiği bir gerçektir. İşte, AK Parti İktidarı, bu biriken ve devraldığımız sorunları "enkaz devraldık" edebiyatı yapmaksızın, sükûnetle, planlı ve belli bir program dahilinde çözmeye yönelmiştir.

Bu noktada değerlendirdiğimiz takdirde, AK Parti İktidarının başarılı bir iktidar olduğunu çok rahatlıkla söyleyebiliriz. Bunu, ben samimî olarak inanıyorum ki, tüm CHP milletvekili arkadaşlarım da kendi kendilerine söylüyorlar; helal olsun bu AK Partiye diyorlar içlerinden, başarılı bir şekilde bunu götürüyor diyorlar. (AK Parti sıralarından alkışlar)

AHMET ERSİN (İzmir) - Öyle bir şey yok.

DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI ABDÜLLATİF ŞENER (Devamla) - Neden?.. Bakın, bütün makroekonomik dengelerin altüst olduğu bir ortamda, AK Parti, bu bozulan dengeleri kurmaktadır. Aşağı yukarı son otuz yılın en düşük enflasyon oranına ulaşmış olmayı hafife almamak lazım. Enflasyon, bu ülkenin en temel sorunudur; enflasyon, bu ülkede, dargelirlileri en fazla vuran, en fazla mağdur eden temel bir olgudur. Dolayısıyla, enflasyon düştü demekle olmaz şeklinde, enflasyonu bir tarafa bıraktığınız zaman, bunun anlamı, enflasyon iyidir demektir. Yani, Sayın Milletvekilimin gelip de, kürsüden, "enflasyon iyidir" diye nutuk attığını düşünmüyorum; onun da içinden, enflasyon kötüdür dediğini biliyorum ve helal olsun AK Partiye, bu enflasyonu görülmedik bir süratle aşağıya doğru indiriyor; dört aydır, Türkiye eksi enflasyonları yaşıyor diye, kendi kendine, arkadaşlarıyla sohbetlerinde herhalde itiraf ediyordur. (AK Parti sıralarından alkışlar)

Bazı noktalara dikkat etmek lazım. Bu ülkede, dargelirlilerin mağduriyetlerini, sıkıntılarını, ben, milletvekillerinden daha fazla hisseden hiç kimsenin olduğunu düşünmüyorum. İster iktidar milletvekili olsun ister muhalefet milletvekili olsun, mağdur vatandaşlarımızla en fazla muhatap olan, onların acılarını, taleplerini en fazla dinleyen, bu ülkede, milletvekilleridir ve bu sosyal olayı, vakıayı da en yakından ve derinden hissedenler milletvekilleridir. İktidar da aynı duygu içerisindedir ve bu sorunların akılcı, mantıklı ve kalıcı bir şekilde çözülmesi için de AK Parti İktidarı, programını ortaya koymuştur.

Bir istikrar ortamının yakalanması, piyasaların güven duyması, bu güvene ve istikrar ortamına istinaden bu ülkede yatırımların artması ve yatırımlara bağlı olarak da istihdam kapasitesinin yükselmesi, başta işsizlik olmak üzere, sosyal sorunların çözümünün temel anahtarıdır; AK Partinin yaptığı iş de budur. Nitekim, geçen sene yüksek bir büyüme hızı yakalanmıştır. Bu sene hedeflenen yüzde 5'lik büyüme hızı yakalanmış vaziyettedir; hatta, biraz aşılacağı anlaşılmaktadır. Enflasyonla ilgili yıl sonu hedefi tutmaktadır ve 2003 bütçesiyle ilgili olarak, burada, Mecliste bütçe müzakereleri yapılırken hangi hedefleri koyduysak, AK Partinin yıl sonu hedefleri şunlardır diye ne söylediysek aynısı gerçekleşmektedir. (AK Parti sıralarından alkışlar)

Plan ve Bütçe Komisyonu üyesi arkadaşlarım var, muhalefet partilerinden. Ben de oniki yıldır Türkiye Büyük Millet Meclisindeyim. Oniki kez bu Mecliste ve komisyonlarda yıllık bütçelerin müzakere edildiğini biliyorum ve her müzakerede muhalefetin söylediği temel bir söz vardır; "bu bütçe rakamları gerçekleşmez ve bu makro hedefler de tutmaz" denirdi; zaman zaman buna iktidarlar da iştirak ederlerdi ve geçen onbir yıl boyunca, sürekli olarak, makro hedefler tutmamıştır ve bütçe rakamları da gerçekleşmemiştir. İşte, ilk defa, 2003 yılı bütçesi, yani, AK Parti İktidarının yaptığı bütçe, Meclise sunduğu bütçe, Plan ve Bütçe Komisyonunda günlerce tartışılan, Genel Kurulda günlerce tartışılan 2003 yılı bütçesi, geçmişten farklı olarak, bütün rakamları tutan bir bütçe olmuştur! (AK Parti sıralarından alkışlar) Yani, bunun anlamı şudur: AK Parti, ne söylemişse onu yapıyor. Enflasyon oranı, büyüme hedefi, hepsi... Bütçe rakamları da öyle... Bakın, 2003 yılında 145 katrilyon liralık harcama yapacağız dedik. Hatırlıyor musunuz, harcama rakamları, hiçbir yıl, hükümetin öngördüğü gibi, getirdiği bütçe gibi yıl sonunda çıksın; hiçbiriniz hatırlamazsınız, ben de hatırlamıyorum; çünkü, hep ikiye katlanırdı bütçeler; ama, ilk defa 2003 yılı bütçesinin giderleri, yıl sonu gerçekleşme tahmini itibariyle, 141 katrilyon liradır; yani, öngörülen harcama hedefinin, değil üstüne çıkmak, biraz altına düşmüştür; altına düşmesinin sebebi de, faiz giderlerinde o miktarda daha düşük gerçekleşme meydana gelmiştir. Faiz giderlerinin daha az olduğuna da kimse üzülmüyor, öyle zannediyorum. "Faiz giderleri için bütçeye 65 katrilyon koymuştunuz, niye 60 katrilyona düştü" diye kimsenin şikâyetçi olduğunu da düşünmüyorum ve diyorsunuzdur ki, eminim, bu AK Parti ne yaptığını biliyor. Gerçekten, bu AK Parti ne yaptığını biliyor. (AK Parti sıralarından alkışlar)

Bu onur, bu gurur, bütçeyi birlikte paylaşan, birlikte tartışan, her şeyin iyi olmasını isteyen, sadece iktidarın değil, muhalefetin de paylaşacağı bir duygudur. Onun için, ülke sorunlarını birlikte halledeceğiz, birlikte tartışacağız; iyiyi, doğruyu, güzeli birlikte araştıracağız ve her türlü eleştiriyi ve katkıyı da, iktidar açısından, bir kazanım olarak değerlendiriyorum ve Sayın Milletvekilimin bu konuşmasını da bir kazanım olarak, aynı şekilde, müspet bir haneye atıyorum, kaydediyorum. Bu sorunların hepsi zamanla çözülecek sorunlardır. Güç birliğiyle, siyaset kurumuna itibar kazandırma yarışı içerisinde, her şeyin doğrusunu ve güzelini bulacağımıza inanıyorum ve hepinize saygılar sunuyorum. Sağ olun. (AK Parti sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Bakan.

Gündemdışı üçüncü söz, Konya İlindeki birkısım projelerin hayata geçmesine yönelik çalışmalarla ilgili söz isteyen, Konya Milletvekili Ahmet Işık'a aittir.

Buyurun Sayın Işık. (AK Parti sıralarından alkışlar)

3. - Konya Milletvekili Ahmet Işık'ın, Konya İlindeki birkısım projelerin hayata geçirilmesinin önemine yönelik gündemdışı konuşması

AHMET IŞIK (Konya) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Konya İlindeki birkısım projelerin hayata geçirilmesine yönelik gündemdışı söz almış bulunmaktayım; bu vesileyle, Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.

Ayrıca, yeni yasama yılında, Mustafa Kemal Atatürk ve dava arkadaşlarını rahmetle anarken, büyük lider ve büyük insan Atatürk'ü bu kürsüden zikretmenin onurunu yaşıyor, mutluluğunu hissediyorum.

Değerli milletvekilleri, büyük insan Mevlânâ Celâleddin Rûmî'nin diyar edindiği, değişik kültürlerin ve dinlerin cazibe merkezi haline gelen Konya İlimiz, ülkemizin nüfus olarak 4 üncü, yüzölçümü olarak ise 1 inci büyük şehri olup, Anadolu Selçuklu Devletinin başşehirliğini yapmış, Osmanlı Devleti zamanında çok yönlü etkinliğini sürdürmüştür. Günümüz Türkiyesinde ise, coğrafî konumuyla, yüzölçümüyle, nüfusuyla, sanayiiyle, tarımıyla, ticaretiyle, kültürüyle, inanç turizmiyle, başta futbol olmak üzere sportif aktivitesiyle ve yüzlerce maruf hale gelmiş değerleriyle önemini ve anlamını günbegün artırarak devam ettirmektedir.

Değerli milletvekilleri, 2002 yılı itibariyle Konya İlimiz kamu yatırımlarından 19 uncu sırada pay almış olup, işbu durum dahi başlıbaşına şehrimizin mağduriyetini çarpıcı bir şekilde ortaya koymaktadır.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; her yörenin iktisadî kalkınmasına ve hayat standardının yükseltilmesine birkısım etkenler tesir etmekte ve bu süreci hızlandırmaktadır. Mevlânâ diyarı Konyamız için bu noktada hayatî önem arz eden projelerden birisi olan -kısa adı KOP- Konya Ovaları Projesidir. Konya Ovaları Projesi tam anlamıyla sonuçlandığında, ilimizin sulanmakta olan arazisine ilaveten yüzde 64 oranında, yaklaşık 1 705 000 hektar civarında arazi daha sulanabilecek ve toprak hayat bulacaktır.

KOP, 12 adet projeden oluşmaktadır. Bunlar;

- Konya-Çumra Projesi,

- Beyşehir-Damlapınar Projesi,

- Göksu Havzası Enerji Projeleri,

- Konya İçmesuyu Projesi,

- Küçük su projeleri grubu,

- Ereğli Projesi,

- Sarayönü-Beşgözler Projesi,

- Akşehir-Eber Projesi,

- Ilgın Projesi,

- Karaman Projesi,

- Yunak-Akgöl Projesi,

- Ayrancı Projesidir.

Konyamızın kızıl elması ve rüyası olan KOP hayata geçtiğinde, çorak arazi suyla buluşacak, alternatif ürünler yetiştirilebilecek, hayvancılıkta büyük atılım gerçekleşebilecek, milyarlarca dolar katmadeğer ülke ekonomisine girdi sağlayacaktır.

Değerli milletvekillerimiz, Konya insanımızın, sanayicimizin ve ticaret erbabının başka bir beklentisi de serbest bölge projesidir. Konya için uygun olan ise, serbest üretim bölge modelidir. Serbest bölgeler, ülkemize yabancı sermayeyle birlikte yeni teknolojilerin de girmesine vesile olmakta, oluşturulan imkânlar yatırımcıya ve üreticiye vergi, teşvik ve başkaca birkısım avantajlar sağlamakta, üretimde maliyeti düşürmekte ve uluslararası rekabete katkı sağlamaktadır. Serbest bölge sisteminin en önemli cazibesi, muafiyet ve istisnaların varlığıdır. Bunların kaldırılması durumunda ise, bu bölgelerin cazibesi ortadan kaldırılmış olacaktır.  Yapılması gereken, serbest bölge rejiminin yeniden yapılandırılması ve cazibe merkezleri haline getirilmesidir.

Bu bağlamda, Konya İlimizin coğrafî konumu, organize sanayi bölgelerinin oluşu, düzenli ulaşım ağı, tarım makineleri başta olmak üzere gelişmiş sanayii, otomotiv yan sanayii, ayakkabıcılık sektörü, ticarî, tarihî ve kültürel özelliği, insan ve işgücü potansiyeli gibi yüzlerce özelliği nedeniyle, zaman geçirilmeden serbest bölge kurulması zaruretini ortaya koymaktadır.

Değerli milletvekilleri, ayrıca, şehrimize teknopark kurulması, bölge havaalanının yapılması, teknik bir üniversite kurulması, Konya endüstri bölgesinin kurulması, Konya-Ankara hızlı tren projesinin gerçekleştirilmesi, Beyhekim Sağlık Kompleksi Projesinin hayata geçirilmesi, Mevlânâ Kültür Merkezinin açılışının 2003 Aralık ayı etkinliklerine yetiştirilmesi, bölgesel menkul kıymetler borsası kurulması, Toplu Konut İdaresince başlatılan kira öder gibi evsahibi olma yönteminden nüfus, yüzölçüm ve diğer kriterler dikkate alınarak Konyamızın azamî oranda yararlandırılması...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Buyurun Sayın Işık; konuşmanızı toparlar mısınız...

AHMET IŞIK (Devamla) - ...TRT'nin arşivinde bulunan eğitim, öğretim, kültürel, sanatsal, sosyal ve buna benzer içerikli kaset programlarından Konyamızın yerel yayın yapan televizyonlarının ücretsiz faydalandırılması ve bunun ülke geneline teşmil edilmesi; ayrıca, uluslararası birkısım özel ya da resmî futbol müsabakalarının -Mevlânâ felsefesinin ve hoşgörüsünün dünyaca tanındığı ve birçok yönüyle marka haline gelen- Konya İlimizde gerçekleştirilmesinin önemini de vurgulamak istiyorum.

Değerli milletvekilleri, ilimiz, tarihî değerleri ve eserleriyle, inanç turizmiyle, yerli ve yabancı birçok turistin ilgisini artan oranda çekmektedir. İlimiz, bu özellikleriyle, kongre turizmine de müsait bir şehirdir. Konyamızın örnek bir kültür ve cazibe merkezi haline getirilmesi, gerek şehrimiz gerekse de ülkemiz açısından büyük önem taşımaktadır.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; yukarıdaki tespit ve beklentilerimiz doğrultusunda, Konyamızın kalkınması temennisiyle, hepinizi, tekrar, saygıyla selamlıyorum. (Alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Işık.

Gündemin "Seçim" kısmına geçiyoruz.

Sayın milletvekilleri, yasama dokunulmazlığı konusunda kurulan Meclis araştırması komisyonu üyelikleri için siyasî parti gruplarınca aday gösterme işlemi tamamlanmıştır.

Şimdi, komisyon üyelikleri için siyasî parti gruplarınca gösterilen adaylarının listesini, İçtüzüğün 21 inci maddesine göre, okutup, oylarınıza sunacağım.

V. - SEÇİMLER

A) KOMİSYONLARA ÜYE SEÇİMİ

1. - (10/70) esas numaralı Meclis Araştırması Komisyonu üyeliklerine seçim

Yasama Dokunulmazlığı Konusunda Kurulan Meclis Araştırması

Komisyonu Üyelikleri Aday Listesi

(10/70)

(12)

Adı Soyadı           Seçim Çevresi

                                          AKP (8)

Fehmi Hüsrev Kutlu   (Adıyaman)

Orhan Yıldız                    (Artvin)

Muzaffer Külcü         (Çorum)

Mehmet Salih Erdoğan     (Denizli)

Cavit Torun             (Diyarbakır)

Metin Kaşıkoğlu   (Düzce)

Mehmet Yılmazcan     (Kahramanmaraş)

Süleyman Sarıbaş    (Malatya)

                                 CHP (4)

Mehmet Ziya Yergök        (Adana)

Yakup Kepenek   (Ankara)

Atilla Kart                  (Konya)

Muharrem Kılıç        (Malatya)

BAŞKAN - Okunan listeyi oylarınıza sunuyorum : Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Sayın milletvekilleri, yasama dokunulmazlığı konusunda kurulan Meclis araştırması komisyonuna seçilen üyelerin bugün saat 16.30'da Ana Bina, Üst Zemin PTT karşısındaki Meclis Araştırması ve Soruşturması Komisyonları Toplantı Salonunda toplanarak, başkan, başkanvekili, sözcü ve kâtip seçimini yapmalarını rica ediyorum.

Komisyonun, toplantı gün ve saati ayrıca ilan tahtalarına asılmıştır.

Gündemin "Kanun Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler" kısmına geçiyoruz.

VI. - KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN

GELEN DİĞER İŞLER

1. - Adlî Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Bölge Adliye Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yetkileri Hakkında Kanun Tasarısı ve Adalet Komisyonu Raporu (1/521) (S. Sayısı: 146)

2. - Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Tasarısı ve Adalet Komisyonu Raporu (1/523) (S. Sayısı: 152)

BAŞKAN - Adlî Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Bölge Adliye Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yetkileri Hakkında Kanun Tasarısı ile Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Tasarılarının geri alınan maddeleriyle ilgili komisyon raporları henüz gelmediğinden, tasarıların görüşmelerini erteliyoruz.

Bilgi Edinme Hakkı Kanunu Tasarısı ile Avrupa Birliği Uyum ve Adalet Komisyonları raporlarının müzakeresine kaldığımız yerden devam ediyoruz.

3. - Bilgi Edinme Hakkı Kanunu Tasarısı ile Avrupa Birliği Uyum ve Adalet Komisyonları Raporları (1/632) (S. Sayısı: 248) (1)

BAŞKAN - Komisyon?.. Yerinde.

Hükümet?.. Yerinde.

Sayın milletvekilleri, kâtip üyenin oturarak okumasını oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Tasarının 4 üncü maddesi kabul edilmişti; şimdi, 5 inci maddesini okutuyorum:

Bilgi verme yükümlülüğü

MADDE 5.- Kurum ve kuruluşlar, bu Kanunda yer alan istisnalar dışındaki her türlü bilgi veya belgeyi başvuranların yararlanmasına sunmak ve bilgi edinme başvurularını etkin, süratli ve doğru sonuçlandırmak üzere, gerekli idarî ve teknik tedbirleri almakla yükümlüdürler.

Bu Kanun yürürlüğe girdiği tarihten itibaren diğer kanunların bu Kanuna aykırı hükümleri uygulanmaz.

BAŞKAN - Madde üzerinde, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına söz isteyen, Adana Milletvekili Ziya Yergök; buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)

Konuşma süreniz 10 dakikadır.

CHP GRUBU ADINA MEHMET ZİYA YERGÖK (Adana) - Sayın Başkan, Yüce Meclisin değerli üyeleri; görüşmekte olduğumuz Bilgi Edinme Hakkı Kanunu Tasarısının "bilgi verme yükümlülüğü" başlığını taşıyan 5 inci maddesiyle ilgili Cumhuriyet Halk Partisi Grubunun görüş ve düşüncelerini açıklamak üzere söz almış bulunuyorum; Yüce Meclisi saygıyla selamlayarak sözlerime başlamak istiyorum.

Bilgi Edinme Hakkı Kanunu Tasarısıyla ilgili, benden önce Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına konuşan değerli sözcülerimiz de, olumlu ve yapıcı görüşler ortaya koydular. Gerçekten de, ülkemizde hukuku üstün ve egemen kılmak istiyorsak, demokrasiyi bütün kurum ve kurallarıyla yerleştirmeyi düşünüyorsak, özgür insan, örgütlü toplum, demokratik devlet amacına varmayı düşünüyorsak, bilgi edinme hakkını düzenleyen bir yasal düzenleme, bütün bu amaçlara uygun düşen doğru ve yerinde bir adım olacaktır.

Diğer taraftan, böyle bir düzenleme, içinde yer almayı hedeflediğimiz, bir demokrasi ve hukuk toplumu olan Avrupa Birliğine uyum açısından da, demokratikleşme açısından da büyük önem taşımaktadır.

Söz konusu tasarının bir sivil toplum platformundaki tartışmalarına ve çalışmalarına, Sayın Adalet Bakanıyla birlikte, taslak aşamasından itibaren katılmış, katkıda bulunmuş, altkomisyonda ve Adalet Komisyonunda görev yapmış bir arkadaşınız olarak, bu tasarının, geçirdiği aşamalarda yapılan değerli katkılarla, çok daha olumlu bir duruma geldiğini söyleyebilirim. İnanıyorum ki, Genel Kurul görüşmelerinde, siz değerli üyelerin yapacağı katkılarla, daha olumlu bir noktaya da gelecektir.

Bu tasarının yasalaşmasının bir önemi de şudur: Bir yönetimin saydam olduğuna, şeffaf olduğuna ve bir yönetimin kamu yararına işlediğine yurttaşları inandırmanın en geçerli yolu, yönetsel bilgi ve belgeleri ilgililere açıklamaktan geçer. Tasarının dünkü görüşmelerinde konuşan değerli sözcülerin de değindiği gibi, Anayasamızda, bilgi edinme hakkını açıkça düzenleyen bir hüküm olmamakla birlikte, bunu kısıtlayan bir hüküm de bulunmamaktadır. Günümüzde, çağdaş ve demokratik anayasalarda, bilgi edinme hakkı, ayrı bir madde halinde düzenlenmektedir. Nitekim, Türkiye Barolar Birliği tarafından hazırlanan ve geçtiğimiz yasama yılının başında tüm milletvekillerine gönderilmiş bulunan anayasa önerisinin 38 inci maddesinde de "her yurttaş, devletin ve diğer kamu tüzelkişilerinin işlem ve eylemlerinden bilgi edinme hakkına sahiptir" şeklinde bir düzenlemeye yer verilmiştir.

Dünkü görüşmelerde söz alan Cumhuriyet Halk Partisi Grubuna mensup milletvekilleri, Bilgi Edinme Hakkı Kanunu Tasarısıyla ilgili olumlu görüşler ifade ederken, iktidarın yanlış uygulamalarından örnekler vererek, bu yasanın uygulanmasına yönelik, daha doğrusu, uygulanmamasına yönelik kaygılarını ifade ettiler. Gerçekten de, Yüce Meclisimiz, görüşmekte olduğumuz tasarıda olduğu gibi, çoğu kez, toplum yararına, iyi yasalar çıkarmaktadır; ancak, uygulama konusunda aynı duyarlılık her zaman gösterilmiyor. Çıkarılan yasaları, amacına, özüne ve sözüne uygun şekilde yaşama geçirme konusunda, aynı titizlik içerisinde ne yazık ki olunmuyor. Nitekim, Yüce Mecliste, iktidar grubuyla, muhalefet grubuyla birlikte, arka arkaya, Avrupa Birliği uyum yasalarını çıkardık. Avrupa Birliği çevrelerinden de iç ve dış kamuoyundan da övgüler aldık; ancak, bütün bu çevreler, bu övgülerin ardından, hemen bir şeyi ilave ettiler "çıkardığınız yasalar iyi, olumlu; ancak, bir de uygulamaya bakacağız, uygulamayı göreceğiz" dediler.

Geçmişte, sayısız örnekle gördük ki, sadece yasaların değişmesi yetmiyor, kafaların da değişmesi gerekiyor. Yasalardaki olumlu değişikliklere paralel bir zihniyet değişiminin de yaşanması gerekiyor. Burada, siyasî otoriteye, iktidara, yürütme organına çok önemli görev düşüyor. Bilgi Edinme Hakkı Kanununun ve önceden yürürlüğe konulan uyum yasalarının da yaşama geçmesi için, bürokraside, kamu kurum ve kuruluşlarında bir dirençle karşılaşmadan bu yasaların amacına göre uygulanması, iktidarın çok içtenlikli olmasına, istekli olmasına ve ciddî bir kararlılık ortaya koymasına bağlıdır. Aksi halde, daha önce çıkarılmış pek çok iyi yasada olduğu gibi, bu yasa da kâğıt üzerinde kalmaya mahkûm olur ve yazık olur.

Belirttiğimiz nedenlerle, arkadaşlarımızın bu yöne ilişkin tespitlerinden, eleştirilerinden ve ileriye dönük kaygılarından iktidar grubunun rahatsızlık duymasını anlamak mümkün değildir. Hatasız insan olmaz, hatasız iktidar da olmaz. İnsanlar da, yönetimler de, hatalarını kabul edip onları gidermeye çalıştıkça yücelir ve yükselirler. İktidar, muhalefetin bu yapıcı eleştirilerinden ve uyarılarından yararlanmaya çalışmalıdır. Kaldı ki, bu uygulama yanlışları, çıkarılan yasaların uygulanmasına karşı direnç gösterilmesi, hatta, zaman zaman, yer yer uygulanmaması, sadece bu iktidar dönemine has bir sorun da değildir. Daha önceki dönemlerde de, bunun pek çok örneği bulunmaktadır.

Avukat kökenli milletvekillerimiz daha iyi anımsayacaklardır. 2001 yılının 2 Mayısında, 4667 sayılı Yasayla, Avukatlık Yasasının 2 nci maddesinde değişiklik yapılarak, yargının bir unsuru olan ve savunma mesleğini yürüten avukatların bilgi ve belgeye ulaşmasıyla ilgili bir düzenleme yapıldı. Bu düzenlemeye göre "yargı organları, emniyet makamları, diğer kamu kurum ve kuruluşlarıyla kamu iktisadî teşebbüsleri, özel ve kamuya ait bankalar, noterler, sigorta şirketleri ve vakıflar, avukatlara görevlerinin yerine getirilmesinde yardımcı olmak zorundadır. "Kanunlarındaki özel hükümler saklı kalmak kaydıyla, bu kurumlar, avukatın gerek duyduğu bilgi ve belgeleri incelemesine sunmakla yükümlüdür" denilmekteydi.

Avukatın bilgi ve belgeye ulaşması iki bakımdan önem taşımaktadır. Bugün, yargıdaki en büyük yakınma konusu, iş yükünün ağırlığı ve artan iş yükü nedeniyle davaların uzaması ve bu nedenle adaletin gecikmesidir. Eğer, bir avukat, bilgi ve belgeye dava açılmadan ulaşacak olursa, belki de o bilgi ve belgenin ışığında o davayı açmaya hiç gerek görmeyecek, mahkemeler de gereksiz yere meşgul edilmeyecektir. Avukatın devam eden bir davada belge ve bilgiye hemen ulaşması durumunda da davanın uzamasının ve sürüncemede kalmasının önüne geçilecektir. Hal böyle olmasına ve yasanın açık hükmüne rağmen, neredeyse tüm kurum ve kuruluşlar, madde metnindeki "kanunlarındaki özel hükümler saklı kalmak kaydıyla" ibaresinin arkasına sığınarak ve kendi özel kanunlarını, tüzüklerini, yönetmeliklerini, genelgelerini engel göstererek bilgi ve belge vermekten kaçınmışlardır. Baroların, Barolar Birliğinin girişimlerine rağmen büyük güçlüklerle karşılaşılmış, konu, idarî yargıya intikal etmiş, Başbakanlık, Danıştay 1. Dairesinden istişarî düşünce talebinde bulunmuştur. Görüşmekte olduğumuz kanun tasarısının 5 inci maddesinde de, bilgi edinme kapsamı dışında olan bilgi ve belgeler yalnızca bu kanunla değil, diğer kanunlara da atıf yapılarak genişletilmekteydi; ancak, Adalet Komisyonunun başta Sayın Başkanı olmak üzere, değerli üyeleri de savunma mesleğinden gelen ve yukarıda değindiğimiz pratikte yaşanan güçlükleri bilen kişiler olduğu için, Adalet Komisyonundaki görüşmelerde madde metninde yer alan "...diğer kanunlara göre açıklanması yasak olanlar" ibaresi metinden çıkarılmış ve maddeye, bu kanun yürürlüğe girdiği tarihten itibaren, diğer kanunların bu kanuna aykırı hükümlerinin uygulanmayacağına ilişkin bir fıkra ilave edilmiştir. Uygulamada karşılaşılacak güçlükler düşünülerek, Adalet Komisyonunda maddeyle ilgili yapılan bu değişiklikler son derece isabetli olmuştur; çünkü, bilgi edinme hakkı bu kanunla düzenlendiğine göre, bu hakkın kapsamı dışındaki bilgi ve belgelerin neler olduğu da yine bu kanunda yer almalı, diğer kanunlara atıf yapılarak genişletilme yoluna gidilmemelidir.

Bu duygu ve düşüncelerle, görüşmekte olduğumuz maddeye ve tasarının tümüne olumlu oy vereceğimizi belirtir, bu önemli yasanın ülkemize ve ulusumuza hayırlı ve yararlı olması dileğiyle saygılarımı sunarım. (Alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Yergök.

Madde üzerinde, AK Parti Grubu adına,Kütahya Milletvekili Soner Aksoy söz istemiştir.

Buyurun Sayın Aksoy. (AK Parti sıralarından alkışlar)

Konuşma süreniz 10 dakikadır.

AK PARTİ GRUBU ADINA SONER AKSOY (Kütahya) - Muhterem Başkan, çok kıymetli milletvekili kardeşlerim; 248 sıra sayılı Bilgi Edinme Hakkı Kanunu Tasarısı hakkında Grubum adına söz almış bulunuyorum; sözlerime başlarken, hepinize en derin saygılarımı sunarım.

Ömrünü bilgi aramak, bilgi edinmek ve bilgisiz kalmanın korkusu içerisinde geçirmiş bir insan olarak, böyle önemli bir tasarı Meclisimize getirildiğinde konuşmamazlık edemezdim. Bu bakımdan, Grubuma talepte bulunduğumda bana bu imkânı verdiler, Grubuma ayrıca teşekkür ediyorum.

Muhterem arkadaşlarım, bu tasarıyla, Adalet ve Kalkınma Partisi, yine, halkına vermiş olduğu çok önemli bir sözü yerine getirirken, yine, halktan yana çok önemli bir adım atmakta ve bir görevi yerine getirmekte ve halkın yararına çok önemli bir yasa tasarısını huzurunuza getirmiş bulunmaktadır; çünkü, biliyorsunuz, bilgi, sadece sermaye değil, aynı zamanda güçtür. Çağımız bilgi çağıdır. Toplumumuzun ve milletimizin bilgi çağından yararlanması, bilgili olması, o bilginin kazandırdığı imkânlardan yararlanarak, iki gününü bir etmeyecek bir çalışmanın içerisine girmenin tek yolu, bilgi edinme yollarının açılmasıdır. Bireyler ne kadar bilgili olursa, bilgi edinme yolları ve kanalları ne kadar açık olursa, o toplum, bilgi edinemeyen toplumlara nazaran, mutlaka daha öne geçecektir.

Belki de, bugüne kadar çekmiş olduğumuz sıkıntıların temelinde, belki değil, mutlaka bu yatmaktadır; çünkü, sadece belirli kesimlerin veya imtiyazlı grupların bilgi sahibi olmaları "benim bilmem, benim düşünmem yeterlidir, halkın fazla bilmesine, düşünmesine gerek yoktur" gibi mantık ve düşünceler, elbette o toplumu geri bırakacaktır.

Bilgi, toplumun ve gelişmenin en önemli kaynağıdır. Bilgi, insanların, içinde yaşadıkları topluma katkılarını, topluma yapacakları hizmeti kolaylaştıran ve katmerleştiren bir hadisedir. Adalet ve Kalkınma Partisi, Birinci Yasama Yılında yapmış olduğu çeşitli yasa tasarılarının ve icraatlarının paralelinde bir yasa tasarısı getirmiştir.  Eğer bu yasa tasarısı getirilmemiş olsaydı, bir eksiklik meydana gelecekti; çünkü, siz, temel hakları geliştirmeye, özgürlükleri artırmaya, devleti hukuk devleti olmaya, insanları ve bireyleri temel haklar yönünden yükseltmeye çalışan anayasa değişiklikleri, Ceza Kanununda değişiklikler veya muhtelif yasalarda düzenlemeler yaparken bilgi edinmeyi ihmal edemezdiniz. İşte, şimdi, bir gedik daha kapatılmakta, puzzle'da boş olan bir yer yerine oturtulmakta, bir taş yerine oturtulmakta ve böylece manzara tamamlanmaktadır. Taşın yerine oturtulmasında Cumhuriyet Halk Partisinin de desteklerinin olması fevkalade önemlidir; çünkü, gerçekten, ülkemizde, birlik ve beraberliğin, özellikle bilgi edinme noktasında müşterek bir çalışmanın olması son derece önemlidir. Bunu herkesin kabullenmiş olması, iktidar ve muhalefet olarak önemsemiş olmamız, geleceğimiz için, çocuklarımız için son derece önemlidir.

Bilgi, yapmış olduğumuz icraatları da güçlendirecektir. Mesela, bilgili olan toplumların özgürlük talepleri daha fazla olacaktır, bilgili olan toplumların demokrasi talepleri de fazla olacaktır. Toplum içerisinde demokrasinin talep edilmesi bilgiyle olur, özgürlüğün talep edilmesi de bilgiyle olur. Bilgiyi talep edenler, bilgili oldukları için, bilgi sahibi oldukları için, temel insan haklarına da, özgürlüklere de, demokrasiye de mutlaka önem vereceklerdir.

Muhterem kardeşlerim, bilgi edinmek, aynı zamanda, cehalete karşı açılmış bir savaştır. Adalet ve Kalkınma Partisi, bugün, cehalete de savaş açan ve toplumun bütün bireylerini bilgi edinme istikametinde yönlendiren bir tasarıyı huzurunuza getirmiş bulunuyor. Tasarıyı bu haliyle de dikkate aldığımızda, gerçekten, halka yapılan çok önemli bir hizmetin şu anda tartışılmakta olduğunu düşünebiliriz.

Bilgi edinme hakkı ve bilgi edinmekle alakalı hususlar, bilgi edindikçe artacak ve erdem, fazilet, özgürlük, temel insan hakları ve demokrasi de gelişecektir. Buradaki çıtaları yükselten hususlar, yine bilgi birikimleriyle olacaktır.

Muhterem arkadaşlarım, bilgi edinmek kadar, bilgili olmak kadar bilgi üretmek de önemlidir. Bizim toplumumuzda bilgi üretme yönünden de önemli handikaplar vardır. Bugüne kadar geçirdiğimiz safhalarda bilgi üretme yönünden de sıkıntılarımız olmuştur. Bilgiyi üretme bakımından bilgi kaynaklarının hem kolay ulaşılabilir hem de o kaynakların özgürce haklarını kullanmak suretiyle bilgiyi üreten kurumlar haline gelmesi gerekir ki, elbette, bunların başında üniversiteler gelir.

Üniversiteler, toplumda istenilen seviyede bilgi üretebilmekte midirler? Gelişmiş ülkelere baktığımızda, gerçekten bilgi kaynağı üniversitelerdir. Gelişmiş ülkelerin en önemli özellikleri, üniversitelerini kendi soğuk taş duvarlarından dışarıya çıkarmış olmaları, sanayiyle, toplumla, sosyal hayatla beraber ve toplumun öncelikli ihtiyaçlarını dikkate alan ve sonra dünyayla entegre olan çeşitli hizmetler istikametinde çalıştıran bir mekanizmayı oluşturmuş ve bunun için gerekli demokratik ve özgür hakları üniversitelere tanımış olmalarıdır. Bunun neticesinde, üniversiteler, toplum için, gelecek için, sanayi için çok iyi ilişkiler kurmuşlar; sanayi-üniversite-toplum işbirliği meydana gelmiş, özellikle, sanayi-üniversite, pazar zinciri teşekkül etmiş, pazardan alınan inputlar üniversiteye ve sanayie intikal etmiş ve böylece ihracat, böylece sanayi, böylece bilim ve teknoloji gelişmiştir. Bütün buralardaki bilgiler, halk arasında serbestçe ve en kolay şekilde ulaşılabilecek bir sistem içerisine oturtulmuş.

İşte, Türkiye, böyle bir Türkiye olabilmenin önemli bir adımını da bugün atmaktadır. Bu bakımdan, bu yasa tasarısını bu haliyle de takdir etmek ve hakikaten önemsemek gerekir.

Biliyorsunuz, bilgi üretmenin bir yolu da, bilgili olmak ve toplum içerisinde bilgiyi geliştirmenin bir yolu da, bilimde rekabet imkânlarını mutlaka toplum içerisinde koyabilmektir. Bu da, aynı şekilde, üniversitelerin, bilim kurumlarının rekabet edebilecek ortamlarını hazırlamakla mümkündür. Bunu da sağlayabilmemiz için, özel üniversitelerin, mutlaka toplumda yerini almasını da, burada bir antrparantez içerisinde belirtmeyi bir görev addediyorum.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN- Buyurun Sayın Aksoy.

SONER AKSOY (Devamla)- Sözlerimi bu mana içerisinde tamamlarken, hepinize en derin saygılar sunarım; sağ olunuz efendim. (Alkışlar)

BAŞKAN- Teşekkür ederim Sayın Aksoy.

Madde üzerinde şahsı adına, Bursa Milletvekili Ertuğrul Yalçınbayır; buyurun (AK Parti sıralarından alkışlar)

Konuşma süreniz 5 dakikadır.

ERTUĞRUL YALÇINBAYIR (Bursa)- Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygı, sevgi ve barış dileklerimle selamlıyorum.

Özellikle, bilgi edinme özgürlüğü, bilgi edinme hakkı, idarî usul, idarenin, yaptığı işlemlerde önceden belirlenen usullere tabi olması, kamunun karar alma toplantılarının halka açık olması, öteden beri Türkiye'nin gündeminde olan bir husustur. Bu, sadece bilgi edinme hakkıyla sınırlı değil, demin söylediğim idarî usul yasası, kamunun karar alma toplantılarına katılma yasası hep birlikte düşünülmesi gereken bir husustur. Bu konuda 1990'lı yıllardan itibaren Türkiye'de çalışmalar başlamıştır. Bu çalışmayı Türkiye'nin gündemine getiren Prof. Dr. Sayın İlhan Özay'a ve arkadaşlarına teşekkür etmek istiyorum ve yine, geçmiş dönemde, 1998 yılının başında, zamanın hükümetinin de büyük katkılarıyla, Ankara'da, İdarî Usul Kanun Tasarısıyla ilgili uluslararası bir sempozyum yapılmıştır. Sempozyumla bu konu Türkiye'nin gündemine daha etkin biçimde girmiştir. Herhalde, hükümetimiz, bundan sonra bir "idarî usul" ve ayrıca toplantıların açıklığı, yani "günışığında yönetim" konusunu da bir kanun tasarısı olarak gündeme getirecektir.

Türkiye'de önemli olan, bu kanunların çıkarılmasının yanı sıra, uygulanmasıdır. Uygulamada yine vatandaşın bilgi edinme hakkını düzenleyen Dilekçe Hakkının Kullanılmasına Dair Kanunun uygulanmasına bakalım. Bu Kanun, Türkiye'de uygulanmayan kanunlar arasındadır. Zamanında yaptığımız bir çalışmada 200 000 dilekçe ve bu dilekçelerin çok az kısmına verilen cevap... 200 000 dilekçede demokrasi. Bu, Türkiye'nin seviyesi ve vatandaşın Cumhurbaşkanına en fazla müracaatta bulunduğunu görüyoruz; 100 026 demokrasi, 100 026 dilekçe.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Dilekçe Komisyonuna verilen, onyedi yılda, 14 769 dilekçe. Niye bu kadar az? Bir günde Meclise gelen kişi sayısı kadar dilekçe verilmiş. Demek ki, vatandaş, kendisine açık olan belediye başkanlarına, valiliklere gitmek yerine, işi, siyaseten takip etmek, milletvekilleri eliyle takip etmek, il başkanları, ilçe başkanları eliyle takip etmek gibi bir alışkanlık edinmiş. Bize gelen taleplerin büyük bir kısmının da, iltiması ve kayırmacılığı içerdiğini hepimiz biliyoruz. Biz, vatandaşın, ilgili kuruma müracaatını sağlamalıyız, bunlara yönlendirmeliyiz; tarafsızlık, objektiflik bunu gerektirir. Biz, bir hukuk devletiyiz; biz, parti devleti değiliz. Öteden beri olanlar bunlardır.

Milletvekillerinin sorularına verilen cevaplara bakıyoruz. Burada da, araştırma yaptığımız birbuçuk yıllık dönemde 6 581 soru sorulmuş; ancak, yüzde 35'ine cevap verilebilmiş. Yazılı sorulara ortalama cevap süresi 40 gün, sözlü sorulara 171 gün. Bu, uygulamadaki zafiyetimizi ortaya koyuyor. Biz, bu konuyla ilgili, Başbakanlığa da, bakanlıklara da başvurduk ve bir genelgeyle, keyfiyeti tüm birimlere duyurmalarını talep ettik. Aslında, bunun Türk Ceza Kanununun 240 ıncı maddesinde bir yaptırımı da olmasına rağmen, zamanın Başbakanı Sayın Ecevit'in verdiği cevapta "sorulara cevap vermeyen yetkililer hakkında herhangi bir idarî veya cezaî takibat yapılmamıştır" denilmiştir. Bunu etkin hale getirmemiz gerekiyor. Bu kanun tasarısının görüşülmesi sırasında, 29 uncu maddede, Sayın Münir Erkal'ın bu konuyla ilgili olarak verdiği değişiklik önergesini desteklemenizi özellikle talep ediyoruz.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Buyurun Sayın Yalçınbayır.

ERTUĞRUL YALÇINBAYIR (Devamla) - Yine,sayın bakanlarımızın da bu konuda hassas olmalarını talep ediyoruz.

Bursa'da 200 000 gayrimenkul mükellefi vardır. 200 000 gayrimenkul mükellefiyle ilgili tapu kadastro harçlarının yenilenmesine dair işlem ilanen tebliğ edildi, usulüne uygun gibi gösterildi, herhangi bir cevap verilmedi, vatandaşa etkili duyuru yapılmadı ve Bursa'da 200 trilyon lira, Türkiye'de 2 katrilyon lira, halk borçlu ve neden borçlu olduğunu bilmiyor. Bu noktada, ilanen tebligatlarda özellikle, kamu kurumlarının çok daha hassas olması gerekiyor.

Biz, keyfiyeti, üç ay önce Maliye Bakanına yazılı olarak bildirdik ve 3071 sayılı Dilekçe Hakkının Kullanılmasına Dair Kanundan yararlanarak, şunların tarafımıza bilgi olarak verilmesini istiyoruz dedik; maalesef, cevap alamadık, birçok konuda cevap alamadık. Bu Meclisin, uygulamayı izlemeyle ilgili özel bir ihtisas komisyonuna dahi ihtiyacı var, uygulamanın önem arz ettiği 2004 yılını dikkate alırsak.

Sayın milletvekilleri, bundan sonra da bir önergemiz var. O önerge üzerinde de söz alma imkânımız olduğu için, ben, sözlerime burada son veriyorum. Bu çok önemli bir gelişmedir. Bütün partiler ve kamuoyu bunları deklare etmiştir. AK Parti de, acil eylem planında ve hükümet programlarında bunları vaat etmiştir. Bu, sadece bir partinin, hükümetin değil, bu Meclisin ortak bir ürünüdür, toplumun beklentisidir ve uygulamanın da olması kaydıyla.

Hepinize saygılar sunuyorum. (Alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Yalçınbayır.

Sayın milletvekilleri, 5 inci madde üzerinde 1 adet önerge vardır; okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 248 sayılı kanun tasarısının 5 inci maddesinin birinci fıkrasından sonra gelmek üzere aşağıdaki metnin  ikinci fıkra olarak kabulünü saygılarımla arz ve talep ederim.

                                        8.10.2003

                                           Ertuğrul Yalçınbayır

                                               Bursa

"Özel kanunlarında ilanen tebligat öngörülen düzenleyici işlemlerle ilgili olarak, tebligat yapan kurum ve kuruluşlar, ilan konusu işlemi, ayrıca yerel görsel ve yazılı medya ve diğer mutat vasıtalarla da duyururlar."

BAŞKAN - Komisyon önergeye katılıyor mu?

ADALET KOMİSYONU BAŞKANI KÖKSAL TOPTAN (Zonguldak) - Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN - Hükümet katılıyor mu?

DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI ABDÜLLATİF ŞENER (Sıvas) - Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN - Sayın Yalçınbayır, konuşacak mısınız?

ERTUĞRUL YALÇINBAYIR (Bursa) - Evet.

BAŞKAN - Buyurun.

ERTUĞRUL YALÇINBAYIR (Bursa) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri, tebligat da, bilgi edinmenin bir vasıtası. İlanen tebligatlar, Türkiye'deki uygulaması itibariyle bir fecaat.

Şimdi, size birkaç kanundan örnek vereceğim. İmar Kanununun 18 inci maddesine göre -arazi düzenlemesi- arazi düzenlemeleri ilanen tebliğ edilir. Kamu kurumları, halkın ortak ihtiyaçlarını karşılayabilmek için, ortaklık paylarını düzenlerler. Bir bakarsınız ki, idare, kanun gereği, yüzde 35'ini almıştır. Yüzde 35'e kadar alabilir; yüzde 35 alması da şart değil, yüzde 40'ı da alır. Keyfîlik diz boyu. Sizin komşunuz, hiç tanımadığınız, bilmediğiniz, hayatta orada olmayan birisi olur. Siz, komşunuzu seçme hakkına da sahip değilsiniz. Sizin malınız mülkünüz gider.

Yine, şehrin anayasası olan imar planları. İmar Kanununun 8 inci maddesine göre, bu planlar valiliğin tespit ettiği yerde ilan edilir ve bir aylık süre içerisinde itiraz olmazsa, kesinleşir. Siz, o şehrin anayasasının yapılması hususunda herhangi bir katılımda bulunamazsınız. Sizin demokratik katılım hakkınız, hak arama özgürlüğünüz, mülkiyet hakkınız sınırlandırılır.

Denilebilir ki, bunu, siz, 7201 sayılı Tebligat Kanunuyla da düzenleyebilirsiniz, ilgili özel kanunlarıyla da düzenleyebilirsiniz. Bakın, demin söyledim. Bursa'da 200 000 Emlak Vergisi mükellefi var ve bunlar borçlu, Türkiye'deki bütün Emlak Vergisi mükellefleri borçlu; çünkü, bunun dayanağı 2859 sayılı Tapulama ve Kadastro Paftalarının Yenilenmesi Hakkında Kanundur. Bu kanunla harç konulmadığı halde -yenileme çalışması yapılması hakkında kanun- ne bu kanunla ne 492 sayılı Harçlar Kanunuyla hüküm konulmadığı halde, idare, sadece ve sadece yönetmelikten kaynaklanan bir hakkını kullanarak, Türkiye'de, bu mükelleflerden 2 katrilyon lira alacaklıdır. Siz başvuruyorsunuz, yine, bilgi dahi verilmiyor. Halk, 1998 yılından beri aydınlatılmamış. Sadece muhtarlıklara ilanen tebligat yapılmış. Peki, bunları, biz, daha etkin bir şekilde halka duyurmayı düzenleyemez miyiz?! Bu suretle, hem diğer haklarının yanı sıra bilgi edinme haklarını tatmin etmiş oluruz hem de bizim önerimizle getirdiğimiz, yerel medyaya da destek vermiş oluruz. Görsel ve yazılı medyaya destek verip, onların da yerelleşmesine katkıda bulunmuş oluruz. Halkın bilgi edinme hakkı karşısında devletin maliyet belirtmesi o kadar önemli bir hadise değil. Hem mülkiyet hakkını sınırlandıracaksınız hem onu tatmin etmeyeceksiniz! Belki, bunu, İdarî Yargılama Usulü Yasasında getirebilirler, belki 7201'de olabilir; ama, bugün bu niye olmasın?!

Burada, Adalet Komisyonunda, çok güzel bir öneriyle, diğer kanunlardaki sınırlandırmalar ortadan kaldırılmış, bilgi edinme hakkıyla ilgili sınırlandırma sadece bu kanuna konulmuş. Bu, fevkalade yerindedir. Ben, Komisyon Başkanı ve üyelerine teşekkür ediyorum. Bu, kuvvetler ayrılığındaki Meclisin üstün yerini de gösteren çok önemli bir misaldir.

Ben, bu konuda keyfiyeti takdirlerinize arz ediyorum.

Saygılar sunuyorum. (Alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Yalçınbayır.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... (CHP sıralarından "Say, say" sesleri)

Kabul edenler... Kabul oyunda ihtilaf olduğu için elektronik oylamaya geçiyoruz. (CHP sıralarından "Kabul edildi Sayın Başkan" sesleri)

Oylama için 3 dakika veriyorum ve oylama işlemini başlatıyorum.

(Elektronik cihazla oylama yapıldı)

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, karar yetersayısı bulunamamıştır.

Birleşime 10 dakika ara veriyorum.

Kapanma Saati : 16.46

 


DÖRDÜNCÜ OTURUM

Açılma Saati : 16.55

BAŞKAN : Başkanvekili Sadık YAKUT

KÂTİP ÜYELER : Suat KILIÇ (Samsun), Ahmet KÜÇÜK (Çanakkale)

BAŞKAN - 5 inci Birleşimin Dördüncü Oturumunu açıyorum.

248 sıra sayılı kanun tasarısının müzakerelerine kaldığımız yerden devam ediyoruz.

VI. - KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN

GELEN DİĞER İŞLER (Devam)

3. - Bilgi Edinme Hakkı Kanunu Tasarısı ile Avrupa Birliği Uyum ve Adalet Komisyonları Raporları (1/632) (S. Sayısı: 248) (Devam)

BAŞKAN- Komisyon ve Hükümet yerinde.

Tasarının 5 inci maddesi üzerinde verilen Sayın Yalçınbayır'ın önergesinin oylamasında karar yetersayısı bulunamamıştı. Şimdi, elektronik cihazla oylamayı tekrar yapacağız.

Oylama için 3 dakika süre veriyorum.

Oylama işlemini başlatıyorum.

(Elektronik cihazla oylama yapıldı)

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, önerge kabul edilmemiştir.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.

6 ncı maddeyi okutuyorum:

ÜÇÜNCÜ BÖLÜM

Bilgi Edinme Başvurusu

Başvuru usulü

MADDE 6.- Bilgi edinme başvurusu, başvuru sahibinin adı ve soyadı, imzası, oturma yeri veya iş adresini, başvuru sahibi tüzel kişi ise tüzel kişinin unvanı ve adresi ile yetkili kişinin imzasını ve yetki belgesini içeren dilekçe ile istenen bilgi veya belgenin bulunduğu kurum veya kuruluşa yapılır. Bu başvuru, kişinin kimliğinin ve imzasının yasal olarak belirlenebilir olması kaydıyla elektronik ortamda veya diğer iletişim araçlarıyla da yapılabilir.

Dilekçede, istenen bilgi veya belgeler açıkça belirtilir.

BAŞKAN - Madde üzerinde söz talebi?.. Yok.

Şahsı adına söz talebinde bulunan, İstanbul Milletvekili Sayın Lokman Ayva; buyurun.

Konuşma süreniz 5 dakikadır.

LOKMAN AYVA (İstanbul) - Sayın Başkan, aziz milletimin çok değerli vekilleri; hepinize sevgi ve saygılarımı sunuyorum.

Şimdi, Sayın Başkanın -Sayın Yakut'un- sözlerini duyunca aklıma Kayseri geldi. Kayseri deyince de... Pazartesi günü akşam, çok güzel bir tiyatro oyunu vardı. Kayseri'den zihinsel ve bedensel özürlü gençler -çocuklar daha doğrusu- Küçük Nasrettin diye çok güzel bir oyun sergilediler. Sayın Başbakanımızın ve Meclis Başkanımızın değerli eşleri ile Güldal Akşit Hanımefendi de iştirak ettiler. Çok hoş bir şeydi. Fakat, orada değişik bir şey daha öğrendim. Nasrettin Hoca, Kayserili tarafından oynanınca biraz değişiyor. Ben Konyalıyım, Nasrettin Hocayı bayağı iyi bilirim. Meğer, Nasrettin Hoca, bu oyuna göre, göle mayayı, satıp kâr etmek için çalmış. Bu fıkrayı, Sayın Başkanım, konuşmamızla ilgili biraz tolerans gösterir diye anlatıyorum.

Şimdi, bilgi edinme hakkı, son derece önemli; özellikle de dünyada "dezavantajlı gruplar" diye adlandırılan grupların haklarını, hukuklarını koruma noktasında, kendilerini vatandaş olarak iyi hissedebilmeleri noktasında son derece önemli bir kanun tasarısı. Açıkça söyleyeyim, bu kanun tasarısını Meclise getirebilmek büyük bir cesarettir. Hükümetimize, Adalet Bakanımıza, demokrasi ve özgürlük alanında yapılan bu mücadelelerde çok ciddî gayretleri olduğu için şükranlarımı arz etmek istiyorum.

Herhangi bir özürlü vatandaş, herhangi bir sıkıntısı olan insan, sokağa çıkıp problemle karşılaştığında bunu kamuya sorabilecek. Bu çok önemli bir şey. Adalet Komisyonumuzun da Avrupa birliği Komisyonumuzun da bu çalışmalar içerisinde olması son derece önemli. Çalışma son derece iyi bir noktaya gelmiş. Bu, tabiî, birazcık geçiş mahiyetinde. İnşallah daha iyileri de olacak. Türkiye, vatandaşıyla iç içe, sarmaş dolaş olabilmiş bir hale gelecek.

Ben dezavantajlı grupların bu kanunla ne kazanacaklarına ilişkin bir iki cümle söylemek istiyorum: Mesela, gittiniz bir kuruluşa; ilgilisi dedi ki "şunu yapmıyorum." Bununla ilgili bilgi isteyebileceksiniz; yani "bu niye böyle oldu?.." Milletvekili pozisyonuna yükseltiyoruz neredeyse vatandaşımızı.Bu, güçlü insanlar için çok önemli değil. Pozisyonları, siyasî pozisyonları, ekonomik durumları iyi olan insanlar için çok önemli bir şey değil bu. Onlar sorunlarını bir şekilde halledebilirler; ama, bir vatandaşın böyle bir hakkının olması muhteşem bir şey. Bu muhteşem durumu da bizim Türkiye'deki insanımız başaracaktır ve vatandaşımız, bu hakkını, bırakın suiistimal etmeyi, bunun âdeta üzerine titreyecek ve bu hakkını hem kullanacak hem de koruyacaktır; ama, bununla ilgili yeteri kadar ciddî bir kamuoyu oluşmadığını da maalesef görüyoruz  Türkiye'de. Bununla ilgili kamuoyu oluşursa, vatandaşımız bu hakkının ne anlama geldiğini, nelerle ilgili nasıl çalışmalar yapacağını, ne tür şeyleri sorabileceğini anlar, öğrenirse çok daha verimli sonuçlar alabileceğiz.

Öbür taraftan, kurumlarımızın, keyfî, bilinmezlik perdesi arkasında kalmaları da mümkün olmayacak.

Bu 6 ncı madde ise, âdeta modern bir Türkiye'nin, bana göre, yaklaşım tarzını ifade ediyor. Yani, eskiden ille belli şekillere bağlı kalıyorduk ve hukuk sistemleri, maalesef, teknolojik, bilimsel gelişmelerin gerisinde kalabiliyordu; bu maddeyle, bu gelişmelerin önü açılmış oldu.

Bugün arıyorsunuz telefonla, bankacılık hizmetlerini görebiliyorsunuz, hizmetlerinizi alabiliyorsunuz, havale edebiliyorsunuz, her türlü işleminizi telefonla yapabiliyorsunuz. Bunun için ne imza gerekiyor ne kimlik göstermek gerekiyor. İnternetten aynı işleri yapabiliyorsunuz. Demek ki, dünya daha da güzel hale, daha da yaşanabilir hale geliyor. İşte, bu maddeyle daha da rahatlatabilecek. Birazdan teknik bir önerge de olacak. Bunun -Türkiye'nin, yaklaşım olarak da, dünyanın geldiği noktaya gelme arzusu- uygulanabilir bir halde olması neticesinde, inşallah daha rahat günlerimiz olacak.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Buyurun Sayın Ayva.

LOKMAN AYVA (Devamla) - Bu yasanın bir başka güzelliği de; dün, hemşerim Sayın Kart'ın da ifade ettiği bir husus vardı samimiyetle ilgili. Çok güzel bir nokta. Hükümetimizin de, bu konuda, yani uygulamalarda, sırf yasa çıkarmak değil, uygulamaları da denetleyip takibe alması, hem iktidarı hem muhalefetiyle, halkıyla, devletiyle bütünleşmiş bir Türkiye'yi gösteriyor; yani, bize de sadece, herhalde, bu net tablo karşısında mutlu olmak düşüyor.

Hem emeği geçenlere teşekkür ediyorum hem de bu kanunun vatandaşlarımızın hayatlarını daha da iyi bir şekilde kolaylaştırmasını diliyorum.

Teşekkür ediyor, saygılar sunuyorum efendim. (Alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Ayva.

Madde üzerinde, şahsı adına, Adana Milletvekili Sayın Tacidar Seyhan; buyurun. (Alkışlar)

Konuşma süreniz 5 dakikadır.

TACİDAR SEYHAN (Adana) - Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; tabiî ki, Bilgi Edinme Hakkı Kanunu Tasarısı, hem Meclisimiz açısından hem Avrupa Birliğine uyum açısından çok önemli bir kanun tasarısı.

Biz, umut ediyorum ki, bu kanunla, her alanda otomasyonu sağladığımız gibi, demokratik hak ve özgürlükler çerçevesinde de ciddî sorunları halledeceğiz. Fakat, ben, sadece kanun tasarısının genel yapısı üzerinde değil, bu kanunun ileride karşılaşabileceğimiz güçlükleri konusunda birkaç öneride bulunmak istiyorum, görüşlerimi sizlerle paylaşmak istiyorum.

Değerli arkadaşlarım, özellikle bu maddede, bilgi edinmenin elektronik ortamdan yapılabilmesi ifade edilmiş. Tabiî ki, bilgi edinmenin en çağdaş, en etkin ve en kısa yolu, elektronik ortamda bilgi alışverişinin sağlanmasıdır. Birçok ülke buna geçti, yıllar önce bunu yaptılar. Biz, hızla, Elektronik İmza Kanunu Tasarısında değişiklik yaparak, elektronik sertifikayı kullanılır hale getirmeliyiz. Bu olmadığı sürece, bu maddenin hiçbir işlerliği yok. Kişi kendini tanımlayamadığı sürece, bilgi alma hakkı da doğmayacaktır. Aslında, biz, burada, altyapı hazırlanmadan uygulayamayacağımız bir maddeyi oyluyoruz. Tabiî, büyük bir iyiniyetle biz de destekliyoruz; Elektronik İmza Kanunu Tasarısının, gerekli değişiklikler yapılarak, düzenlemeler yapılarak Mecliste hızla oylanması gerekir; bunu da dikkatlerinize sunmak istiyorum.

Tabiî ki, bu elektronik imza kanunu da hazırlanırken, parmak izi, kriptografik anahtarlar, avuçiçi imzası ve göz retinasından alınan birtakım imza türleri de Türkiye'de uygulanabilir; ama, tek başına bunların yapılır olması, elektronik sertifikanın kullanılır hale getirilmesi de yetmiyor. Benim en büyük sıkıntım, bilgi verme konumunda olan sosyal yapıların, devlet kademelerinin ve kurumların teknik altyapısının hazırlanmasından geçmektedir. Şu andaki anlayış biçimimizde böyle bir teknik altyapımız yok. Yani, bu işleri biz niyetle çözümleyemeyeceğiz.

Bu nedenle, bugünden başlayarak, bu kurumlarımızın ilgili bakanlıklarca gerekli düzenlemeleri yapılarak, yeterli ve gerekli teknik altyapıya kavuşturulması da çok önemlidir.

Tabiî, en büyük aksaklığı biz zaten Meclisimizde yaşıyoruz. Meclisimizde böyle bir hak var, zaten verilmiş, kamuoyunun bilgisine sunulmuş, yazılı ve sözlü önergelerinize girip tıklıyorsunuz; ama, detayını göremiyorsunuz. Bu, niyetten kaynaklanmıyor tabiî; teknik eksiklikten kaynaklanıyor. Biz, basın mensuplarıyla bu düşüncelerimizi paylaşmak istesek veya onların yararlanma hakkını vermiş olsak dahi, bunun hiçbir anlamı kalmıyor; çünkü, siz, o hizmeti veremiyorsunuz. Hep birlikte, Meclisten başlamak suretiyle, Türkiye'de yeni bir yapılanmanın önünü açmak lazım.

Bunu yaparken, bir güvenlik noktasına da dikkat çekmek istiyorum değerli arkadaşlar. Dikkat ederseniz, biz, iletişimde "windows, excell, word" gibi birtakım yazılımları kullanıyoruz; fakat, bu yazılımlar "source" kaynak programın içeriğini görmediğimiz ve etkileyemediğimiz yazılımlardır; ulusal güvenlik açısından çok ciddî kaygılar taşıyor. Bizim, haber alma, bilgi alma özgürlüğümüz olduğu kadar, bu bilgiyi hak etmeden ele geçirmek isteyen insanlar da olacaktır. Bizim yapacağımız, Türkiye'de bir yazılım seferberliğinin de önünü açmaktır. Dünya, açık kaynak kodlu yazılımlara doğru yöneliyor, hızla biz Türkiye'de de bunun önünü açacak yapılanmaları aktif hale getirmek zorundayız. Aksi halde, vermiş olduğumuz bilgi edinme özgürlüğü, bir başkasının artniyetle kullanacağı bilgi kargaşasına dönüşecektir. Yüce Meclisin bu konuya da dikkatlerini çekmek istiyorum.

Biz, aynı yapılanmayı Türkiye'nin her tarafında, her insanımıza ulaştırabilecek teknik altyapıyı ve bu konudaki yasal değişikliklerin yapılmasını arzu ediyoruz, buna hazırız. Yüce Mecliste önümüze getirildiği zaman, elektronik sertifika dahil, bu yazılımların tüm entegrasyonuna olumlu bakacağız, olumlu oy vereceğiz. Bu konuda da gerekli çalışmayı hızla yapmayı öneriyor, hepinize bu duygu ve düşüncelerle saygılarımı ve sevgilerimi sunuyorum, sağ olun. (Alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Seyhan.

6 ncı madde üzerinde 1 adet önerge vardır; önergeyi okutuyorum:

                                        8.10.2003

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Genel Kurulda görüşülecek olan 248 sıra sayılı kanun tasarısının 6 ncı maddesinin ikinci cümlesindeki "imzasının" ibaresinden sonra gelmek üzere metne "veya yazının kimden neşet ettiğinin tespitine yarayacak başkaca bilgilerin" ibaresinin eklenmesini arz ve teklif ederim.

                                 Lokman Ayva

                                           İstanbul

BAŞKAN - Komisyon önergeye katılıyor mu?

ADALET KOMİSYONU BAŞKANI KÖKSAL TOPTAN (Zonguldak) - Katılıyoruz Sayın Başkanım.

BAŞKAN - Hükümet katılıyor mu?

DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI MEHMET ALİ ŞAHİN (İstanbul) - Katılıyoruz efendim.

BAŞKAN - Gerekçeyi okutuyorum:

Gerekçe:

Gerek günümüzde teknoloji ve ona paralel olarak da iletişim araçları hızla gelişmektedir. Buna bağlı olarak, kimliğin eksiksiz tespitine yardımcı olacak bilgiler de çeşitlenmektedir. Kanımca "imzasının" ibaresi bu yöntemlerin tamamını kapsamamaktadır. Ayrıca "imza" ibaresi, bu gelişmelerin ışığında düşünülmemesi halinde eksik yorumlanarak uygulamada sınırlamalara neden olabilir. Metinde yapılacak böyle bir düzenlemenin, yukarıda söz ettiğim sorunları ortadan kaldıracağına inanıyorum.

BAŞKAN - Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmiştir.

Kabul edilen önerge doğrultusunda maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

7 nci maddeyi okutuyorum:

İstenecek bilgi veya belgenin niteliği

MADDE 7. - Bilgi edinme başvurusu, başvurulan kurum ve kuruluşların ellerinde bulunan veya görevleri gereği bulunması gereken bilgi veya belgelere ilişkin olmalıdır.

Kurum ve kuruluşlar, ayrı veya özel bir çalışma, araştırma, inceleme ya da analiz neticesinde oluşturulabilecek türden bir bilgi veya belge için yapılacak başvurulara olumsuz cevap verebilirler.

İstenen bilgi veya belge, başvurulan kurum ve kuruluştan başka bir yerde bulunuyorsa, başvuru dilekçesi bu kurum ve kuruluşa gönderilir ve durum ilgiliye yazılı olarak bildirilir.

BAŞKAN - Madde üzerinde söz talebi?.. Yok.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

8 inci maddeyi okutuyorum:

Yayımlanmış veya kamuya açıklanmış bilgi veya belgeler

MADDE 8.- Kurum ve kuruluşlarca yayımlanmış veya yayın, broşür, ilân ve benzeri yollarla kamuya açıklanmış bilgi veya belgeler, bilgi edinme başvurularına konu olamaz. Ancak, yayımlanmış veya kamuya açıklanmış bilgi veya belgelerin ne şekilde, ne zaman ve nerede yayımlandığı veya açıklandığı başvurana bildirilir.

BAŞKAN - Madde üzerinde söz talebi?.. Yok.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

9 uncu maddeyi okutuyorum:

Gizli bilgileri ayırarak bilgi veya belge verme

MADDE 9.- İstenen bilgi veya belgelerde, gizlilik dereceli veya açıklanması yasaklanan bilgiler ile açıklanabilir nitelikte olanlar birlikte bulunuyor ve bunlar birbirlerinden ayrılabiliyorsa, söz konusu bilgi veya belge, gizlilik dereceli veya açıklanması yasaklanan bilgiler çıkarıldıktan sonra başvuranın bilgisine sunulur. Ayırma gerekçesi başvurana yazılı olarak bildirilir.

BAŞKAN - Madde üzerinde, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına Denizli Milletvekili Mustafa Gazalcı?.. Yok.

Şahsı adına söz talebinde bulunan Amasya Milletvekili Hamza Albayrak; buyurun.

Süreniz 5 dakikadır.

HAMZA ALBAYRAK (Amasya) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan 248 sıra sayılı yasa tasarısının 9 uncu maddesiyle ilgili olarak söz almış bulunuyorum; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Gizli bilgileri ayırarak bilgi veya belge vermeyi düzenleyen bu madde metni içerisinde gizlilik dereceli yazıların herkese göre değişik şekilde anlaşılması ya da tarif edilmesi mümkün olacağı için, burada, hangi yazıların gizlilik derecesi kapsamına girdiğinin vuzuha kavuşturulmasının uygun olacağı görüşündeyim. En azından, gizlilik dereceli diye bize bir engel çıkarılmaması için ya da bilgi talep edilen bir konuda bu gizlilik derecesi kapsamındadır diye ileriye bir iddia atılmaması için, bu gizliliğin meri mevzuatta belirlenmiş olmasının ya da "gizlilik dereceli olduğu belirlenmiş olan" şeklinde düzeltilerek değerlendirilmesinin uygun olacağı kanaatimi sizlerle paylaşmak istedim.

Aynı şekilde, 25 inci maddede de, yine "Kurum içi uygulamalar" diye bir kapalılık var. Bunun da vuzuha kavuşturulmasının, daha detaylandırılmasının uygun olacağı görüşümü sizlere arz etmek istedim. Malumlarınız, kamuda şu anda gizlilikle ilgili yönetmeliklerde "çok gizli", "gizli" ya da "kişiye özel" tanımlaması var. Bunun ya "gizli olanların yasada belirtilmiş olması" ya "meri mevzuatta belirtilmiş olması" veya "gizlilik dereceli kapsamına girdiği önceden saptanmış olması" şeklinde, değiştirilerek bu madde metninde yer almasının daha uygun olacağı kanaatimi, değerli milletvekillerimizle, Yüce Meclisin temsilcileriyle paylaşmak istedim.

Hepinize saygılar sunuyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Albayrak.

Başka söz talebi?.. Yok.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

10 uncu maddeyi okutuyorum:

Bilgi veya belgeye  erişim

MADDE 10.- Kurum ve kuruluşlar, başvuru sahibine istenen belgenin onaylı bir kopyasını verirler.

Bilgi veya belgenin niteliği gereği kopyasının verilmesinin mümkün olmadığı veya kopya çıkarılmasının aslına zarar vereceği hallerde, kurum ve kuruluşlar ilgilinin;

a) Yazılı veya basılı belgeler için, söz konusu belgenin aslını incelemesi ve not alabilmesini,

b) Ses kaydı şeklindeki bilgi veya belgelerde bunları dinleyebilmesini,

c) Görüntü kaydı şeklindeki bilgi veya belgelerde bunları izleyebilmesini,

Sağlarlar. 

Bilgi veya belgenin yukarıda belirtilenlerden farklı bir şekilde elde edilmesi mümkün ise, belgeye zarar vermemek koşuluyla bu olanak sağlanır.

Başvurunun yapıldığı kurum ve kuruluş, erişimine olanak sağladığı bilgi veya belgeler için başvuru sahibinden erişimin gerektirdiği maliyet tutarı kadar bir ücreti bütçeye gelir kaydedilmek üzere tahsil edebilir.

BAŞKAN - Madde üzerinde söz talebi?.. Yok.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

11 inci maddeyi okutuyorum:

Bilgi veya belgeye  erişim süreleri

MADDE 11.- Kurum ve kuruluşlar, başvuru üzerine istenen bilgi veya belgeye erişimi onbeş iş günü içinde sağlarlar. Ancak istenen bilgi veya belgenin, başvurulan kurum ve kuruluş içindeki başka bir birimden sağlanması; başvuru ile ilgili olarak bir başka kurum ve kuruluşun görüşünün alınmasının gerekmesi veya başvuru içeriğinin birden fazla kurum ve kuruluşu ilgilendirmesi durumlarında bilgi veya belgeye erişim otuz iş günü içinde sağlanır. Bu durumda, sürenin uzatılması ve bunun gerekçesi başvuru sahibine yazılı olarak ve onbeş iş günlük sürenin bitiminden önce bildirilir.

10 uncu maddede belirtilen bilgi veya belgelere erişim için gereken maliyet tutarının idare tarafından başvuru sahibine bildirilmesiyle onbeş iş günlük süre kesilir. Başvuru sahibi onbeş iş günü içinde ücreti ödemezse talebinden vazgeçmiş sayılır.

BAŞKAN - Madde üzerinde, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına söz talebinde bulunan, Malatya Milletvekili Muharrem Kılıç; buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)

Konuşma süreniz 10 dakikadır.

CHP GRUBU ADINA MUHARREM KILIÇ (Malatya) - Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; görüşülmekte olan Bilgi Edinme Hakkı Kanunu Tasarısının 11 inci maddesi hakkında Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına görüşlerimi bildirmek üzere söz almış bulunmaktayım; Yüce Heyete saygılar sunarım.

Yasanın genel gerekçesinde, Meclise sunulan bu yasa tasarısının, Avrupa Birliğine uyum çerçevesinde, Avrupa Birliği mevzuatı dikkate alınmak suretiyle demokratik ve şeffaf yönetimin gereği olan eşitlik, tarafsızlık ve açıklık ilkelerine uygun olarak kişilerin bilgi edinme hakkını kullanmasına ilişkin esas ve usullerin belirlenmesi amacıyla hazırlandığı belirtilmektedir. Biz Cumhuriyet Halk Partisi olarak, bilgi edinme hakkıyla ilgili bu yasa tasarısının hazırlanmasını olumlu karşılıyoruz; ancak, bu kabil demokratikleşme düzenlemelerinin Avrupa'ya uyum için, Avrupa mevzuatı gerektirdiği için değil, demokrasi, insan hakları ve bizim vatandaşlarımız bunları hak ettiği için yapılması gerekir diye düşünüyoruz.

Bu bağlamda, ülkemizin tam anlamıyla demokratikleştirilmesi, Anayasamızdaki ve tüm mevzuatımızdaki antidemokratik hükümlerin çıkarılması için, hükümeti, harekete geçmeye davet ediyoruz. Bununla ilgili düzenlemelere, Cumhuriyet Halk Partisi tam anlamıyla destek verecektir.

Hukuk devleti, ekonomik, sosyal, kültürel, siyasal ve hukuksal hak ve özgürlüklerle donattığı bireyi bütün ilişkilerin merkezi yapar. Bu nedenle de, devlet, düzenlemeler yaparken, öncelikle yurttaşa güvendiğini ortaya koymalıdır. Devlet, kendi yurttaşına kuşkuyla yaklaşamaz. Demokratik hukuk devleti, ulusla kaynaşmış, ulusun hizmet ve denetimlerinde olduğu için, yönetim saydam olmalıdır. Devlet, yurttaşlara ve kümelere güvenmelidir, onlara, hem devletin hem de yerel yönetimlerin elindeki bilgi ve belgelere ulaşma hakkı tanınmalıdır. Yönetsel kapalılık, kirlenmenin ve yozlaşmanın başlıca nedenidir. Ülkemizin, yolsuzluk sıralamasında 77 nci sıraya kadar düşmüş olmasının bir nedeni de kapalı toplum yapısıdır.

İşte bu nedenle, bu tasarıyla, vatandaşın bilgi edinme hakkı düzenlenmiş, bu tasarının 11 inci maddesinde de bilgi ve belgeye erişim süreleri belirlenmiştir. Bu düzenlemeyle, şahıs veya tüzelkişiler, kurum ve kuruluşlardan bilgi ve belge talep ettiğinde, ilgili kurum ve kuruluş onbeş gün içinde bilgi ve belgeyi göndermek durumundadır; ancak, bilgi ve belgelerin kurum ve kuruluşun başka biriminden sağlanması veya bunlarla ilgili görüş alınması gerektiği durumlarda, otuz gün içinde bilgi ve belgenin sağlanması gerekmektedir.

Bilgi ve belgenin ulaştırılması için gerekli maliyet tutarının da, talep eden tarafından ödenmesi gerekir. İşte, bununla ilgili olarak, başvuru sahibine onbeş günlük bir süre verilir; bu süre içinde maliyet tutarı ödenmezse, başvuru sahibi talebinden vazgeçmiş sayılır. İdare, bu belirtilen süreler içinde -bu tasarının bilgi edinme hakkını sınırlayan hükümlerinin dışında- başvuranlara, süresi içinde bilgi ve belgeyi sağlamak zorundadır. Süresi içinde bilgi ve belgeyi vermediği takdirde, bunda ihmali, kusuru ve kastı bulunan memurlar ve kamu görevlileri, fiilleri, ceza kovuşturması gerektirdiği hususlar saklı kalmak üzere, disiplin cezasıyla cezalandırılırlar. Bu nedenle, memurların ve diğer kamu görevlilerinin bu sürelere hassasiyetle uymaları gerekmektedir.

Başta da belirttiğimiz gibi, hükümetin, Avrupa Birliğine girmek amacıyla da olsa, bu gibi temel insan haklarını içeren demokratik yasaları çıkarma çabalarını sonuna kadar destekliyoruz; ancak, demokratikleşme için sadece yasa çıkarmak yetmemektedir, çıkarılan yasaların uygulanması da gerekmektedir. Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunundaki kısıtlayıcı hükümler kaldırılıyor; ancak, insanlar toplantı ve gösteri yaptığında, baskıyla karşılaşıyorlar. Konuşan insanların ağızları, boğazları sıkılarak susturulmaya çalışılıyor. Türkiye Büyük Millet Meclisinde kapalı oturumlar düzenlenerek, bu oturumlarda, gizliliği gerektiren hiçbir bilgi verilmediği halde, halkın en çok öğrenmek istediği Irak'a asker göndermeyle ilgili konularda bilgi edinme hakkı elinden alınıyor.

Hükümeti, çıkardığı yasaları uygulaması hususunda uyarıyor, tasarının 11 inci maddesine olumlu oy kullanacağımızı bildiriyor ve Yüce Heyete şahsım ve Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına saygılarımı sunuyorum. (Alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Kılıç.

Madde üzerinde, AK Parti Grubu adına söz talebinde bulunan Ordu Milletvekili Sayın Hamit Taşçı; buyurun. (AK Parti sıralarından alkışlar)

AK PARTİ GRUBU ADINA HAMİT TAŞÇI (Ordu) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; sizleri saygıyla selamlayarak konuşmama başlıyorum.

Bilgi Edinme Hakkı Kanunu Tasarısının 11 inci maddesiyle ilgili Grubumuz adına söz almış bulunuyorum.

Bu Mecliste,  bu dönem, gerçekten, tarihimize "devrim yapan bir meclis" dedirtecek yasal düzenlemeler yapılmaya başlandı ve bu süreç devam ediyor. Bilgi Edinme Hakkı Yasa Tasarısı da bunlardan birisi. Gerçekten, bir devrim niteliği taşıyor. Bu çalışmalara, birinci yasama döneminde dilekçe vermeyle ilgili çıkardığımız yasayla başlamıştık. Orada, dilekçe veren yurttaşlarımıza, kurumlarda bir ay içerisinde, Mecliste de iki ay içerisinde cevap verme yükümlülüğünü getirmiştik.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Dilekçe Komisyonu, bu süreçten sonra çok seri çalışarak, Türkiye'nin her yanından ve yurt dışından Meclise ulaşan tüm dilekçelere çok seri bir şekilde cevap vermeye başlamıştır. Yasal süreç içerisinde, devletin bütün kurum ve kuruluşları da kendilerine bir çekidüzen vermişler, dosyalarını karıştırmışlar, cevap verilmeyen dilekçeleri elden geçirerek, onları cevaplamaya çalışmışlardır.

Bilgi edinme hakkı, yalnız kamu kurum ve kuruluşlarındaki bilgileri edinmekle sınırlı değildir. Yaşamın bütün sürecinde, bütün evrelerinde, her vatandaşın öğrenme, inceleme, araştırma, düşünme, düşündüğünü söyleyebilme hakkı kapsamında konuya yaklaşırsak, biraz daha gerçekçi oluruz.

Bu nedenle, bilgi edinme yasası, çok mükemmel bir yasa, devrim niteliğinde bir yasa. İlgili maddede, onbeş gün içerisinde cevap verme zorunluluğu getirilmiş, araştırmaya yönelik bir işlemse, bir ay içerisinde bunun cevaplanması zorunlu kılınmıştır; ancak "neden onbeş gün içerisinde, neden bir ay içerisinde? Gizliliği olmayan tüm bilgileri, tüm kamu kurum ve kuruluşları internet sayfalarına koysalar, biz, onbeş gün beklemeden, bir ay beklemeden, arzu ettiğimiz, ihtiyaç duyduğumuz bilgileri internet vasıtasıyla, onların internet sayfalarından alamaz mıyız" sorusu aklımıza gelmektedir.

Yine, bilgi edinme yasasıyla getirilen bilgi edinme hakkı bütünüyle incelendiğinde, akla şu soruları da getirmektedir: Kamu kurum ve kuruluşları, öğretim kurumları, yaşamın bütün evrelerindeki tüm sistemler, altyapılarını, yeni gelişen teknolojilere göre geliştiremezlerse, kuramazlarsa, düzenleyemezlerse, bu yasanın işlerliğinde birtakım sıkıntılar, zorluklar çıkar gibi gözüküyor. Önce insan, önce eğitim; bütün kurum ve kuruluşlardaki bu yasanın kapsamı içerisine giren süreçte görevli olacak, sorumlu olacak kişilerin eğitilmesi gerekmektedir.

Bugün, bizim sıkıntımız, yasalar değil, çıkarılan yasaları uygulayamamaktır. Bizim sıkıntımız kanunlar değil; kanun devletinden, hukuk devletine geçişi henüz tamamlayamamış olmamızdır. Bu Meclis -22 nci Dönemde seçilen milletvekili arkadaşlarımız, AK Parti Grubunda ve Cumhuriyet Halk Partisi Grubunda olan arkadaşlarımız- tarihe, devleti, kanun devletinden hukuk devletine geçiren bir Meclis olarak geçecek diye düşünüyorum.

O bakımdan, kanun devletinden hukuk devletine geçişi sağlarken, her şeyin merkezine insanı, insan denilen varlığı koymak zorunluluğuyla karşı karşıyayız. Devlet insan içindir ve bütün kanunlar insan içindir; eğer, kanunlar, insanın mutluluğunu, insanın huzurunu sağlıyor, insanın insanca yaşamasının önündeki bütün engelleri kaldırıyor ve ona gelecek bütün kötülükleri ve zararları önlüyorsa bir anlam taşır diye düşünüyoruz. O bakımdan, yasaların çıkarılması kadar, uygulanması da önemlidir.

İnanıyorum ki, biz, bu süreçte, kanun devletinden hukuk devletine geçişi sağlayan, dünya standartlarını yakalayacağımız yasaları hep çıkaracağız. Bu, çok zor bir iş değildir. Bu performans bu Mecliste görülmüştür; AK Parti Grubu ve Cumhuriyet Halk Partisi Grubu, elbirliğiyle, yoğun bir çalışma içerisine girmişlerdir ve bu çalışma, bu süreç devam ediyor.

Ancak, zor olan bir şey var; anlayışların değişimi, zihniyet devrimi. Biz, yasaları değiştireceğiz, devrim niteliği taşıyan yasaları çıkaracağız; ama, zihniyet devrimini beceremezsek, anlayış değişimini sağlayamazsak, yasaların çok fazla hükmü olmayacaktır. Bugün, mevcut olduğu halde uygulanmayan yasalar var bu ülkede; yasa olmadığı halde zihniyetlerin yasalaştırdığı tabular var bu ülkede. Öğretimin önündeki engeller, düşüncelerin önündeki engeller, inançların önündeki engeller, hep, zihniyet devrimiyle aşılabilecek engellerdir.

Biz, AK Parti Grubundaki arkadaşlar olarak ve Cumhuriyet Halk Partisi Grubundaki arkadaşlar olarak, bu çatının altında birer milletvekili olarak, önce kendi anlayış değişimimizi hızlandırmamız lazım; önce bu çatının altında bir zihniyet devrimini sağlamamız lazım; sonra, bunu, dalgalar olarak tüm ülkeye yaymamız lazım. O zaman, insanca yaşanacak bir ortamın oluştuğunu göreceğiz. İnşallah, bu Meclis bunu başaracak ve bu başarma iradesine sahip olduğu da görülmüştür.

Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (Alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Taşcı.

Madde üzerinde başka söz talebi?.. Yok.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

12 nci maddeyi okutuyorum:

Başvuruların cevaplandırılması

MADDE 12.- Kurum ve kuruluşlar, bilgi edinme başvurularıyla ilgili cevaplarını yazılı olarak veya elektronik ortamda başvuru sahibine bildirirler. Başvurunun reddedilmesi halinde bu kararın gerekçesi ve buna karşı başvuru yolları belirtilir.

BAŞKAN - Madde üzerinde, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına, Denizli Milletvekili Sayın Mustafa Gazalcı; buyurun.

CHP GRUBU ADINA MUSTAFA GAZALCI (Denizli) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüştüğümüz, 248 sıra sayılı bilgi edinme hakkıyla ilgili yasa tasarısı, insan haklarını bütünleyen temel yasalardan biridir.

Açıklık, devlet ile halkın bütünleşmesi, dileriz, bu tasarı yasalaştıktan sonra yol alır. Devlet yetkisini hukukdışı olarak kullanıp, kişiyi ve kamuyu her ne gerekçeyle olursa olsun bilgilendirmemek, gerçekten, çağcıl bir anlayış değildir. Geçmişte, gizlilik adı altında, bir gerekçeye ve yasaya dayanmadan, devletin yüce çıkarları savına dayanıp, birçok kişi ve kuruluşa acılar çektirilmiştir.

Değerli arkadaşlar, görüştüğümüz 12 nci madde, bilgi almada başvuruların yanıtlanması konusuyla ilgilidir. Bu konuda uygulamada kimi zaman aksaklıklar olmaktadır. Bu tasarı görüşülürken, zaman zaman, arkadaşlarım da ortaya koydular. Milletvekilleri olarak, biz, denetim hakkını kullanmak için soru önergeleri veriyoruz. Bu soru önergeleri kimi zaman geçiştiriliyor. Ben, yalnız bu tasarıdan da, Bilgi Edinme Hakkı Kanunu Tasarısından da yararlanarak iki örneği Yüce Meclise sunmak istiyorum.

Birincisi, değerli arkadaşlar, Susurluk davası diye görülen bir dava var, İstanbul İkinci Ağır Ceza Mahkemesinde. Bu, 26.6.2003 tarihinde karara vardı. Orada, eski bir milletvekili arkadaşımız, Şanlıurfa Milletvekili Sayın Sedat Bucak için, savcı tarafından "istihbarat ve güvenlikle ilgili, Cumhurbaşkanlığı tarafından görevlendirilmiştir; o yüzden de yaptığı bütün ilişkiler de, işler de bu görevlendirmeyle yapılmıştır" denildi ve yargıç da bunu gözönünde bulundurdu; hatta, akladı. Şimdi, bir milletvekili olarak, ben, bu haberi gazetede okuyunca çarpıldım. Eski Meclis Başkanlarına gittim, sordum; AKP'de, CHP'de bulunan anayasa uzmanı arkadaşlara sordum. Anayasanın 82 nci maddesinde, milletvekillerinin üyelikle bağdaşmayan işlerle ilgili kısmına baktım, acaba, bir milletvekili, milletvekiliyken istihbarat ve güvenlik biriminde görevlendirilebilir mi diye. Şimdi, Anayasanın 82 nci maddesinde "Türkiye Büyük Millet Meclisi üyeleri, yürütme organının teklifiyle, belli konuda ve altı ayı aşmamak üzere Bakanlar Kurulunca verilecek geçici bir görevi kabul etmesi, Meclisin kararına bağlıdır" deniliyor.

Değerli arkadaşlar, ben, bununla ilgili Sayın Başbakanın yanıtlaması için bir soru önergesi verdim, dedim ki; böyle bir konu var, acaba, Anayasanın üyelikle bağdaşmayan işlerle ilgili 82 nci maddesine uygun mudur bu? Geçmişte, hükümet, Bakanlar Kurulu ya da Meclis bu konuda bir karar almış mıdır? Milletvekillerine böyle bir görevlendirme yapıldığı zaman, o milletvekili, görevini özgürlük içinde yapabilir mi?!

Geçiştirilecek bir konu değil bu sevgili arkadaşlar ve soru önergeme yanıt bekledim. Aradan bir süre geçtikten sonra -ben, hemen, haberi okur okumaz 27.6.2003'te verdim- 17.9.2003 tarihinde bana İçişleri Bakanlığından bir yazı geldi; Başbakan adına yanıtlanıyor bu, deniliyor ki: "Görülmekte olan bir dava hakkında siz soru soramazsınız; ben de sizin bu sorunuzu yanıtlamıyorum." Şimdi, doğru, Anayasanın bir başka maddesine göre, görülmekte olan bir dava hakkında soru sorulamıyor; ama, ben dava hakkında soru sormuyorum. Ben diyorum ki: Bu konuda bir Bakanlar Kurulu kararı, Meclis kararı var mıdır? Ayrıca, milletvekillerinin böyle bir görevlendirmesi olabilir mi? Soru bu; davayla ilgili değil; ama, bana verilen yanıtta, benim sorduğum sorulara ayrıntılı yanıt vermeyi bırakın, hiç onlardan söz etmeden "bu konuda soru soramazsınız" deniliyor; birinci örnek bu değerli arkadaşlar.

İkincisi, Sabahattin Ali'nin ölümüyle ilgili, 55 inci ölüm yıldönümünde, bir yazı okudum; beni çok etkiledi. Bir tiyatrocu-yazar, Sayın Tuncer Cücenoğlu bir yazı yazmış; diyor ki: "Devletteki gizli bilgiler elli yıl sonra açıklanır. Sabahattin Ali de öldürüleli ellibeş yıl oldu. Bu konudaki bilgiler ortaya çıksın." Şimdi, bunu kim yapacak? Ben, o yazıdan etkilendim. Bir sanatçı, aydın, duyarlı bir kişi diyor ki: "Bu konuda gizli bilgileri devlet açıklasın." 10.4.2003 tarihinde bir soru önergesi verdim; yine, Başbakana sordum, dedim ki: ellibeş yıl önce ünlü yazar Sabahattin Ali'nin öldürülmesiyle ilgili devletin elindeki gizli bilgi ve belgeler nelerdir? Bu, üç dört soru halinde -elli yılı aştı, artık ortaya da çıkması gerekiyor- üzerinden neler çıkmıştır gibi, başka şeyler de var. Soruyu dördüncü ayda sordum; ikibuçuk üç ay sonra, yine, İçişleri Bakanımızdan, o benim sorduğum sorularla hiç ilgisi olmayan iki satırlık bir yazı... Bakın, okumak istiyorum: "Aşağıya çıkarılmıştır cevabı" diyor, devam ediyor: "İçişleri Bakanlığı Emniyet Genel Müdürlüğü arşivinde, asayişi ilgilendiren olaylarda bilgi ve belgeler, suçun, Türk Ceza Kanununun 112 nci maddesinde düzenlenen zamanaşımı süreleri göz önüne alınarak saklanmaktadır." Evet... "...Önergede belirtilen olayla ilgili olarak zamanaşımı süresi dolmuş olduğundan konuyla ilgili bilgi ve belge mevcut değildir." Devam: "Dışişleri Bakanlığının arşivlerinde konuyla ilgili araştırma yapılmakta olup, bilgi bulunabildiği takdirde ayrıca bilgi verilecektir.

Bilgilerinize arz ederim. "

Şimdi, değerli arkadaşlar, ben, bir milletvekiliyim; bütün içtenliğimle, sonu nereye varırsa varsın, biraz da o yazara olan düşkünlüğüm nedeniyle -okuduğum romanları, bir "Kuyucaklı Yusuf" bir "Kağnı" beni etkilemiş- ben bir soru sormuşum; bana diyor ki Sayın Bakan "efendim, 112 nci maddeye göre saklanır."

Peki, ben, bunu kırkdokuz yıl önce sorsaydım, örneğin, 1977'de de milletvekiliydim, o zaman sorsaydım "efendim, onları elli yıl içinde açıklayamayız..." Şimdi, o süre bitti "bizde böyle bir şey yok..."

Değerli arkadaşlar, biz, önce, milletvekillerinin sorularına, gerçekten açık devlet olacaksak, gerçekten bilgiyi ortaya çıkaracaksak, önce devlet yetkisini... Devlet kim; devlet siz, devlet yasama, devlet yargı, devlet yürütme; bunların tümü devlet. Başka kim "ben devletim" diyor ve saklıyor?!

Şimdi, bu iki önergeye ve daha birçok böyle sorulan soruya, anlamamış gibi davranarak ya da yanıt vermiş gibi yaparak -aslında yanıt vermeden- ya da Anayasanın başka bir maddesine sığınarak -o Sedat Bucak olayında olduğu gibi- bilgi verilmiyor.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

MUSTAFA GAZALCI (Devamla) - Şimdi, ben, nereden bileyim, içimizden birilerinin, Cumhurbaşkanının böyle bir yetkisi var mı; istihbarat ve güvenlikle ilgili, bir milletvekilini görevlendirebilir mi; eğer, öyle olursa, ben, arkadaşımla nasıl söyleşeceğim, burada nasıl özgürlük hakkımı kullanacağım?!. Böyle bir şey olmaz; yani, hukuk devletinde olmaz. Yasanın vermediği bir yetkiyi, Cumhurbaşkanı da olsa... Eski Cumhurbaşkanı mı, bu Cumhurbaşkanı mı ayırmak istiyorum; yani, Sedat Bucak'a, istihbarat ve güvenlikle ilgili görevi eski Cumhurbaşkanı vermiş. Mahkeme de onu bir delil kabul ediyor ve o davadan aklıyor.

Ben de soruyorum; milletvekillerine böyle bir görev verilmiş midir? Bakanlar Kurulunun, Meclisin kararı var mıdır? Bana yanıt veriliyor: "Hayır, o dava görülmekte." Ben biliyorum... Ben hukukçu değilim; ama, davanın yorumunu yapmıyorum.

Yine, Sabahattin Ali konusu... Diyorum ki, elli yıl geçti, bu konuda bilgi var mı? Bilgi yoktur diyebilirsiniz; ama, hayır "o süre geçtiği için bilgi veremiyoruz; Dışişlerinin arşivlerinde araştırıyoruz, bilgi edindiğimizde size bilgi vereceğiz" deniliyor. Ben inanıyorum ki, bir daha buna yanıt gelmeyecektir. Bu tasarı gerçekten çok önemli. İçini doldurmak önemli. Ete kemiğe büründürmek önemli. Uygulama çok çok önemli.

Değerli arkadaşlar, önce kendimizden başlayalım. Milletvekillerinin sorularını ciddiye alalım, varsın biraz geç olsun; ama, geçiştirmeyelim ya da sorulan bir soruyu sorulmamış gibi yapmayalım. Gizli olan nedir, açık olan nedir... Bakın, 9 uncu maddeyi kabul ettik; "gizliden ayır, ver" deniliyor.

Ben, bunu sizlerle paylaşmak istedim. Dilerim bu tasarı yasalaştıktan sonra, kimse kendisini XVI. Louis gibi devlet yerine koymaz, yetkileri o biçimde kullanmaz; bakan da olsa, milletvekillerinin taleplerini "bilgi edindiğimizde bilgi verilecektir" gibi yuvarlak sözlerle geçiştirmez.

Hepinize saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Gazalcı.

Madde üzerinde başka söz talebi?.. Yok.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

13 üncü maddeyi okutuyorum:

İtiraz usulü

MADDE 13.- Bilgi edinme istemi 16 ve 17 nci maddelerde öngörülen sebeplerle reddedilen başvuru sahibi, yargı yoluna başvurmadan önce kararın tebliğinden itibaren onbeş gün içinde Kurula itiraz edebilir. Kurul, bu konudaki kararını otuz iş günü içinde verir. Kurum ve kuruluşlar, Kurulun istediği her türlü bilgi veya belgeyi onbeş iş günü içinde vermekle yükümlüdürler.

Kurula itiraz, başvuru sahibinin idarî yargıya başvurma süresini durdurur.

BAŞKAN - Madde üzerinde söz talebi?.. Yok.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

14 üncü maddeyi okutuyorum:

Bilgi Edinme Değerlendirme Kurulu

MADDE 14.- Bilgi edinme başvurusuyla ilgili yapılacak itirazlar üzerine, 16 ve 17 nci maddelerde öngörülen sebeplere dayanılarak verilen kararları incelemek ve kurum ve kuruluşlar için bilgi edinme hakkının kullanılmasına ilişkin olarak kararlar vermek üzere; Bilgi Edinme Değerlendirme Kurulu oluşturulmuştur.

Kurul; birer üyesi Yargıtay ve Danıştay genel kurullarının kendi kurumları içinden önerecekleri ikişer aday, birer üyesi ceza hukuku, idare hukuku ve anayasa hukuku alanlarında profesör veya doçent unvanına sahip kişiler, bir üyesi Türkiye Barolar Birliğinin baro başkanı seçilme yeterliliğine sahip kişiler içinden göstereceği iki aday, iki üyesi en az genel müdür düzeyinde görev yapmakta olanlar ve bir üyesi de Adalet Bakanının önerisi üzerine bu Bakanlıkta idari görevlerde çalışan hâkimler arasından Bakanlar Kurulunca seçilecek dokuz üyeden oluşur.

Kurul üyeliğine önerilen adayların muvafakatları aranır.

Kurul Başkanı, Bakanlar Kurulunca Kurulun üyeleri arasından seçilir.

Kurul, en az ayda bir defa veya ihtiyaç duyulduğu her zaman Başkanın çağrısı üzerine toplanır.

Kurul üyelerinin görev süreleri dört yıldır. Görev süresi sona erenler yeniden seçilebilirler. Görev süresi dolmadan görevinden ayrılan üyenin yerine aynı usule göre seçilen üye, yerine seçildiği üyenin görev süresini tamamlar. Yeni seçilen Kurul göreve başlayıncaya kadar önceki Kurul görevine devam eder.

Kurul üyelerine 10.2.1954 tarihli ve 6245 sayılı Harcırah Kanunu hükümleri saklı kalmak kaydıyla fiilen görev yaptıkları her gün için uhdesinde kamu görevi bulunanlara (1000), uhdesinde kamu görevi bulunmayanlara ise (2000) gösterge rakamının memur aylık katsayısı ile çarpımı sonucu bulunacak miktarda huzur hakkı ödenir. Bu ödemelerde damga vergisi hariç her hangi bir kesinti yapılmaz.

Kurul, belirleyeceği konularda komisyonlar ve çalışma grupları kurabilir; ayrıca gerekli gördüğü takdirde, ilgili bakanlık ile diğer kurum ve kuruluşların ve sivil toplum örgütlerinin temsilcilerini bilgi almak üzere toplantılarına katılmaya davet edebilir.

Kurulun sekretarya hizmetleri Başbakanlık tarafından yerine getirilir.

Kurulun görev ve çalışmalarına ilişkin esas ve usuller Başbakanlıkça hazırlanarak yürürlüğe konulacak bir yönetmelikle düzenlenir.

BAŞKAN - Madde üzerinde, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına Algan Hacaloğlu; buyurun.

Konuşma süreniz 10 dakikadır.

CHP GRUBU ADINA ALGAN HACALOĞLU (İstanbul) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan yasa tasarısının 14 üncü maddesi üzerinde, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına söz almış bulunuyorum; hepinizi en derin saygılarımla selamlıyorum.

Değerli arkadaşlarım, bu madde bu şekliyle geçerse, bu yasa tasarısı eğer yasalaşırsa, ölü doğmuş olacaktır. Altını çizerek ifade ediyorum, bu maddede, maddeye temel teşkil eden anlayışın, tasarıyla getirilmek istenilen temel hak ve özgürlüklerdeki o genişleme anlayışını, o derinleştirme anlayışını özümleyemeyen, onu bir eliyle verip bir eliyle kontrol etme anlayışını içeren bir çerçevesi var. Bu nereden kaynaklanıyor; bilgi edinme hakkını, o düşünceyi ifade özgürlüğüne, o temel hak alanı olan o özgürlüğe kaynak özgürlük niteliğinde olan bilgi edinme hakkını, yurttaş, devletten talep ederek alır; yani, bu hakkın işleyişi, yurttaş ile devlet arasındaki bir işlemdir.

Devlet, olgun devlet, yurttaşa hizmet için vardır ve kendisinde bulunan bilgiyi, kendisinde bulunan değerleri toplumla, yurttaşla paylaşır. Eğer, burada bir aksaklık varsa, yani, devlet bilgiyi vermekten sakınırsa  -ki, burada iki maddeye atıfta bulunuluyor- 16 ncı madde ve 17 nci madde çerçevesi içinde, eğer, birisi ekonomik alandaki gerekçelerle, diğeri de devlet sırrı niteliğinde olan konularda, devletin bazı kademeleri "hayır, bu hakkı siz kullanamazsınız" der ise, bunu kim çözecek; bunu, devlet mi çözecek, yoksa devletin dışında, Batı demokrasilerinde olduğu gibi, özerk, o ombudsman türü, o kamu hakemi türü organlar mı çözecek?! Siz bana gösterebilir misiniz, bu yapıda bir düzenlemeyi, herhangi bir Avrupa Birliği ülkesinde?

Ne diye bunu belirtiyorum; 9 kişilik bir değerlendirme kurulu önerilmekte. Bu kurulu oluşturan kişiler, bağlı oldukları kurumlar üzerinde düşünceler geliştirebilirler; ama, diyorsunuz ki, bunları, o kurumlardan, işte, birinden 2 tane önerilecek, diğerinden 1 tane önerilecek ve Bakanlar Kurulu belirleyecek; yani, siyaset, istediği zaman, bu kurulu vesayeti altına alacak; yani, devlet, hem hâkim olacak hem savcı olacak; öyle bir şey olamaz. Bu, devletin yer alması gereken bir kurul değil. Devletin ajanları, devletin çalışanları, devletin saygın kurumlarının saygın temsilcileri, böyle bir kurulda buluşabilirler; ama, bu kurul, muhakkak özerk olmalıdır; bu kurul, kendini oluşturan üyelerini, hangi kaynaktan besleniyorlarsa, oralarda kendileri seçmelidirler; yani, Danıştay, Sayıştay, Yargıtay, Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu, Üniversitelerarası Kurul, Barolar Birliği, kendisi belirlemeli; belki, buna, teknik nitelikte bir alan kazandırmak için, Başbakanlığa bağlı genel müdürlükler düzeyinde, 1 tanesi Devlet Planlama Teşkilatından olmak üzere 2 tane destek verilebilir; ama, özü itibariyle, bu kurul, Batı ülkelerinde olduğu gibi, bir kamu hakemi "ombudsman" şeklinde oluşmalıdır. Şu anda yok, böyle bir açılım zihinlerimizde yok; ama, biliyorum ki, birkaç yıl sonra, Türkiye'de, birçok alanda kamu hakemliği kurumu gelecek, ombudsmanlık kurumu gelecek. Şimdi, alelacale, Batı, Avrupa Birliği, bizden, bu alanda bir yapılanma talep etti diye veyahut da biz bunu öngördük diye, konuyu doğru eksene oturtmazsak, temelini doğru çatmazsak, güdük doğacaktır.

Bakınız, RTÜK, ölü doğmuş bir kurumdur. Üstelik, RTÜK'ün, Bakanlar Kurulu düzeyinde değil, Parlamento düzeyinde belirlenen bir yapısı vardır; ama, Parlamentonun siyasî yapısının vesayeti altına girmiştir. Bunun başka örnekleri de vardır. Onun için, rica ediyorum, burada, kesinlikle, şu anda hükümette olduğunuz için, bu işler doğru yürür diye düşünmeyiniz; bunlar, gelir geçer. Biz, burada, Cumhuriyet Halk Partisi olarak, böyle bir hakkın çok temel hak olduğunu, bu hakkın ihlalinin belirli bir mekanizmayla, itiraz olduğu zaman; yani, hakkı ihlal edilen, bir talepte bulunduğu zaman, itiraz ettiği zaman başvurabileceği bir inisiyatif olsun; o inisiyatif, ifade ettiğim gibi, kendi içinde şekillensin ve kendi içinde özerk olsun diyoruz.

Tabiî, siz, çok iyiniyetle "bizim dönemimizde, biz Bakanlar Kurulu eliyle bunu atar, biz başkanını da Bakanlar Kurulu kanalıyla belirler ve bunda da başarılı olunur" dersiniz; siz, kendi özgüveniniz içinde bunu ifade edebilirsiniz; ama, üzülerek ifade ediyorum, son on aylık uygulamalar, bize, toplumumuza, Cumhuriyet Halk Partisine iki şeyi göstermiştir; birisi, hükümet olarak, elinizdeki siyasî erki, hükümet etme gücünü atamalarda çok yanlış kullandınız. Tabiatıyla, doğru atamalar vardır, liyakat içinde belirlenmiş atamalar vardır; ama, geneline bakıldığı zaman, her gün basına da yansıdığı gibi -bizim, Parti olarak, yığınla tepki aldığımız gibi, bilgi aldığımız gibi- partizan, yanlı atamalar, devlet çarkını, işleyişini önemli bir şekilde olumsuz olarak etkilemekte ve demokrasimizde yara açmaktadır. Bu nedenle, bu konuda, bu erkin, bu yapılanmanın bu yapısı içinde dahi Bakanlar Kuruluna bırakmak içimize sindirebildiğimiz bir olay değil.

Bir başka olay var, bunu, belki, bu konuyla ilişkili değil diye düşünebilirsiniz; ancak, siyaset bir güven olayıdır; siyasette, hele iki partili bir parlamentoda, yasaların çıkarılmasında karşılıklı güven, diyalog ve karşılıklı anlayış ortamının varlığı son derece önemlidir; yoksa, bize hiç ihtiyacınız yok; burada büyük bir çoğunluğunuz var; biz, burada konuşuruz, geçer gider; otururuz, siz, yine yasaları geçirirsiniz.

Değerli arkadaşlarım, geçenlerde bir panelde, birçok saygın kişi, bizim için çok saygın kişi, bizim Parlamentomuzun Başkanı bir konuşma yaptı. Bu konuşmadan basına yansıyan cümleler oldu; aynen şöyle: "İfade özgürlüğüne sahip değilseniz, iktidara giderken ayağınız takılıp da düşmemek için yalan söylemeye, samimiyetsiz davranmaya, takıyyeye mecbursunuz." Şimdi, böyle bir şeyi bir siyasetçi söyleyemez, söylememiştir diye düşünür insan; ama, aradan bu kadar zaman geçti, siyasette son derece deneyimli olan, 70'li yılların ortasından beri, o aşamada, millî görüşün, şimdi AKP'nin önder kadrolarında yer alan ve Yüce Meclisimizin Başkanı olan bu saygın siyasetçinin kullandığı ifadenin siyasete yansımasını...

HACI BİNER (Van) - Sayın Başkan "insanları riyakâr hale getirmeyin" dedi.

ALGAN HACALOĞLU (Devamla) - Efendim, değil... Hayır efendim...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Buyurun Sayın Hacaloğlu.

ALGAN HACALOĞLU (Devamla) - Bu, beni çok üzen bir konu; çünkü, biz, bu Parlamentonun üyeleri olarak, siyasetin hangi üslup içinde, hangi çerçeve içinde yapılabileceğini bu cümlelerden görebiliyoruz.

Sayın Başkan kendisi ifade ediyor "zaman zaman takıyye yapmaya mecbursunuz" diyor. Peki, böyle bir anlayış...

HALİL AYDOĞAN (Afyon) - Yanlış...

ALGAN HACALOĞLU (Devamla) - Yanlışsa, buradayız; Sayın Başkan kendisi ifade eder.

Eğer böyle bir anlayış varsa, bu anlayışın erke, siyasete yansıdığı bir partinin, bir hükümetin yapısına böyle bir kurulun oluşumunu nasıl terk edebilirsiniz?! Bunu da içimize sindiremiyoruz.

Bu duygularla, hepinize en derin saygılarımı sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Hacaloğlu.

Madde üzerinde, şahsı adına Çorum Milletvekili Feridun Ayvazoğlu söz talebinde bulunmuştur.

Buyurun Sayın Ayvazoğlu. (CHP sıralarından alkışlar)

Konuşma süreniz 5 dakikadır.

FERİDUN AYVAZOĞLU (Çorum) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan Bilgi Edinme Hakkı Kanunu Tasarısının 14 üncü maddesiyle ilgili, şahsım adına söz almış bulunuyorum; bu vesileyle, Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.

Tasarının özüne ve kapsamına hep birlikte objektif bir şekilde baktığımızda, bu tasarının, gerçekten, hepimiz tarafından, hiçbir siyasî yön düşünmeksizin, insan haklarına değer veren, insan haklarını öncü kabul düşünceler doğrultusunda, elbette, oybirliğiyle onaylamamız gereken bir tasarı olduğu üzerinde hiçbir ihtilaf yoktur.

Demokratik rejimlerde, hukuk devletinin ayrılmaz bir parçası olarak şeffaflığı ve açık yönetimi hep birlikte kabullenmek durumundayız; ancak, bunun hiçbir zaman uygulama olmaksızın sözde kalmasını da hiçbirimiz kabullenemeyiz. Gerek Anayasamızın 10 uncu maddesindeki, kanun önünde eşitlikten tutalım, özgürlükleri içeren devamı maddelerine, diğer hükümlere bakalım gerekse Uluslararası Evrensel İnsan Hakları Sözleşmesinin 8 inci maddesine bakalım; bilgi edinilmesinden tutalım, haberleşme özgürlüğüne, görüşülmekte olan tasarının özünü kapsayan özgürlüklere ve yine konut hakkının korunmasından, tüm özgürlüklerin çeşitlerine kadar baktığımızda, bunun karşısında özgürlüklerin ne şekilde ve hangi şartlar altında kısıtlanabileceğini de, yine Anayasamızda yer alan hükümlerde görmekteyiz.

Burada, 14 üncü maddenin görüşülmesinde en önemli konunun, itiraz üzerine yapılacak olan değerlendirme olduğunu hepimiz kabullenmeliyiz. Şöyle ki: Oluşturulan kurulun itiraz kurulu olduğu ve yine bu kurulun yapısının ne şekilde oluşturulacağı bu maddede yer almaktadır. Bakıldığında, gerçekten, 14 üncü maddedeki yapılanmanın, az önce belirtmiş olduğumuz demokratikleşme sürecinden tutalım, hukuk devleti anlayışına kadar, gerçekten, bunları kapsar nitelikte -14 üncü maddede- itiraz kurulunun oluşup oluşmadığını kendi kendimize soralım. Burada, gerçek siyasî bir yapı mı, gerçek hukukî bir yapı mı, yoksa idarî yapı mı vardır; bunu bir soralım. Eğer, 14 üncü madde -daha önceki konuşmacı arkadaşlarımız tarafından da size sunulduğu üzere- bu şekilde geçecek ise, yarın öbür gün, hepimizin korkusu ve endişesi olduğunu -şu an için iktidarda bulunan AKP Hükümetinin çok objektif bir şekilde bunu değerlendirebileceğini, bir an için, kabul edelim; ama, bundan sonra gelebilecek iktidarlar için- bu objektif kriterlerin ne şekilde uygulanabileceğini kendi kendimize sorabilecek miyiz; sormamız gerekir değerli arkadaşlarım.

Burada, kurulun, 9 üyesinin seçimle değil de, seçilecek 2'şer kişiden 1'inin Bakanlar Kurulu tarafından atanması şeklinde oluşturulup, daha sonra da kurul başkanının, aynı şekilde, 9 üye arasından Bakanlar Kurulu tarafından atanmasının, siyasî bir yapıyı önplana çıkaracağı da aşikârdır.

Değerli arkadaşlarım, bu nedenle, bu itiraz kurulunun bir üstkurul olarak ve amacı insan haklarına saygılı bir hukuk devleti anlayışı içerisinde uygulanacak olan bu tasarının gerçek amacına ulaşabilmesi için, 14 üncü maddedeki bu yapılanma şeklinin mutlaka ve mutlaka değiştirilmesi gerekir. Bu konuda verilebilecek önergelere, bu doğrultuda desteklerinizi beklemek de bize düşen bir görevdir diye düşünüyorum değerli arkadaşlarım.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Buyurun Sayın Ayvazoğlu.

FERİDUN AYVAZOĞLU (Devamla) - Elbette, bugüne kadar, Türkiye, çok acı günler yaşadı. Bu acı günleri hiçbirimiz yaşamak istemiyoruz ve bugüne kadar, bir zamanlar, faili meçhullerin kol gezdiği olayların hiç olmamasını, bu tasarıyla birlikte edinebileceğimiz bilgilerin faili meçhulleri ortaya çıkarmasını umuyoruz ve diliyoruz. Bir zamanlar, kaybettikleri evlatları hakkında bilgi almak için sokaklara dökülen analara acı haberler vermemek, müjdeli haberler verebilmek için bu tasarının gerçek amacına ve hedefine ulaşması en büyük dileğimizdir.

Değerli arkadaşlarım, lütfen, Cumhuriyet Halk Partisi olarak, muhalefet milletvekilleri olarak bizim söylemiş olduklarımızı, biraz olsun, sadece dinlemiş olmak için değil; bunlara inanarak, inanmak isteyerek, bir şeylerin doğru olduğunu kabullenmeye çalışalım. Bunun örneklerini iki üç gün önce gördük. Biz, burada bütün milletvekili arkadaşlarımızla birlikte sesimizin çıktığı kadar bağırıp "ekvergi Anayasaya aykırıdır, çıkarılacak ekvergi daha önce nasıl Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edildiyse bu da iptal edilecektir" dediğimiz halde, kulak verilmedi, dinlenilmedi. Geliniz, lütfen, bizim söylediğimiz belirli doğruları herhangi bir siyasî ayırım gütmeksizin kabullenmeye çalışalım. O doğrultuda yine, burada onlarca, yüzlerce arkadaşımızın emekleriyle, alınteriyle çıkarılan, 61 yaşında zorunlu emeklilikle ilgili yasanın da aynı Yüce Mahkeme tarafından iptal edildiğini üzülerek gördük.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

FERİDUN AYVAZOĞLU (Devamla) - Tamamlıyorum Sayın Başkanım.

BAŞKAN - Buyurun.

FERİDUN AYVAZOĞLU (Devamla) - Bu ve buna benzer uygulamaları önlemek için, Yüce Meclisimizde görev yapan 550 milletvekili arkadaşımızın emeklerinin boşa gitmemesi için, halkımızın beklentilerini gerçekleştirmek ve gerçekten, bizlerin, bu ülkenin menfaatları doğrultusunda uyum içerisinde çıkarabileceğimiz yasaları hep birlikte oybirliğiyle çıkarabilmemiz için, lütfen birbirimizi dinleyelim. Dinleyelim; ama, sadece dinlemekle kalmayalım, kulak verelim. Bizim, hiçbir şekilde, Cumhuriyet Halk Partisi olarak, bu ülkenin kötülüğüne çalışacak, çalışabilecek; bu uğurda burada yer alacak milletvekilleri olmadığımızı sizler nasıl biliyorsanız, bizler nasıl biliyorsak,
70 000 000 insanımız da bunu bu şekilde algılıyor, bu şekilde bilmek istiyor.

Bu duygu ve düşüncelerle, çıkarılmakta olan bu Bilgi Edinme Hakkı Yasasının bütün ulusumuza ve insanlığa, demokrasiye, hukuk devleti anlayışına bir kez daha hayırlı ve uğurlu olmasını diliyorum; bu vesileyle, Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN- Teşekkür ederim Sayın Ayvazoğlu.

Madde üzerinde, şahsı adına söz isteyen Ağrı Milletvekili Mehmet Melik Özmen.

Buyurun Sayın Özmen.(AK Parti sıralarından alkışlar)

Konuşma süreniz 5 dakikadır.

MEHMET MELİK ÖZMEN (Ağrı)- Sayın Başkan, kıymetli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Kanun tasarısının bu maddesi üzerinde şahsım adına birkaç görüş aktarmak istiyorum.

Şimdi, bizim Hukuk Usulü Muhakemeler Kanunumuz var; bunun 8 inci babı ihtiyarî tahkim usulünden bahseder. Ceza davaları dışında taraflar arasındaki ihtilaflarda, eğer sözleşmelere konulmamışsa mahkemeler yoluyla; ama, sözleşmeye konulmuşsa hakemler yoluyla nizaların çözülebileceğine dönük olarak düzenlenmiş çok önemli bir kanundur.

Burada, taraflardan biri bir hakem, diğeri bir hakem seçer; iki hakem bir başhakem seçer ve konu tahkim süresi sınırlandırılır. Hakemler, itiraz ya da nizayı tartışırlar, dosyalarını hazırlarlar ve belirlenen gün ve saatte başhakeme dosyalar sunulur. O dosyalar başhakem tarafından incelenir, irdelenir ve karara varılır; Yargıtaya temyiz yolu da açıktır. Aynen, Türkiye Cumhuriyeti mahkemelerinin gücüne, bu tahkim kurulları sahiptir.

Tasarının bu maddesine benim eleştirim bu tabiî ki. Bir taraftan, son derece demokratik bir kanun çıkarıyoruz, herkesin bilgi edinme hakkını savunuyoruz; diğer taraftan, 14 üncü maddeyle, herkesin bilgi edinmesiyle ilgili işlemlerde... Halbuki, kanunun her tarafında gerekli ilgili kısıtlamalar var; devletin güvenliğine ilişkin, ekonomik gelişmeler sonucu rant elde etmeye dönük olan bilgilere ilişkin, özel hayatı ilgilendiren konulara ilişkin hükümler var. O hükümler çerçevesinde herkes bunlara saygı duymak suretiyle... Herkes özgürce her tür bilgiye sahip olur demiyor kanun, şu şu özgürlükler içerisinde herkes istediği bilgiye sahip olur diyor. Bütün bunlar varken, böyle bir kurula ihtiyaç olmadığına inanıyorum.

Bunun iki yolu var; bir, ihtiyarî tahkim usulüyle barolara, yani, ilgili illerde itirazlar barolara başvurmak suretiyle, taraflardan birisi, hangi kurum ise, o kurum barolardan bir hakem avukat seçer -Avukatlık Kanunu da bunu söylüyor zaten- itiraz eden, bilgi edinmeyle ilgili problemi olan da bir avukat hakem seçer, aynı baro içerisinden iki avukat hakem bir başhakem seçer -yine avukat- ve konu bu şekilde sonuçlandırılabilir veya -demokrasiyi işletebilmeyle ilgili çabaları hepimiz biliyoruz, hepimiz de bunun için çaba sarf ediyoruz, özellikle katılımcı demokrasiyi daha etkin kılmayla ilgili olarak- böyle bir kurul mutlaka kurulacaksa, süresi belirlenir, seçim döneminde halkın oy vermiş olduğu siyasî partilerin almış olduğu oy nispetine göre, siyasî partilerin önerdiği hakemlerden oluşan bir kurul oluşturulur; bu da demokratik bir tavır olur.

Ben, bunları özellikle söylemek istedim. Demokrasiye geçmek, demokrasiyi yaşatmak ve katılımcı demokrasiyi geliştirmek, gerçekten, çaba isteyen bir meseledir; bununla ilgili gerekli çabayı da Meclisimiz göstermektedir. Dolayısıyla, bu şekilde, yargı bağımsızlığına da bir katkı olur umuduyla söz istemiştim; ama, bu noktadan sonra yapılacak bir şey olmadığını görüyorum.

Hepinizi saygılarımla selamlıyorum. (Alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Özmen.

14 üncü madde üzerinde 3 adet önerge vardır.

Önergeleri, önce, geliş sıralarına göre okutacağım; sonra da, aykırılık derecelerine göre işleme alacağım.

Birinci önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

248 sıra sayılı Bilgi Edinme Hakkı Kanunu Tasarısının 14 üncü maddesinin dördüncü fıkrasının aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

 

Orhan Eraslan

Ziya Yergök

Feridun Ayvazoğlu

 

Niğde

Adana

Çorum

 

Muharrem Kılıç

Ali Topuz

 

 

Malatya

İstanbul

 

"Kurul Başkanı, kurul üyelerince kendi aralarından seçilir."

BAŞKAN - İkinci önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

248 sıra sayılı Bilgi Edinme Hakkı Kanunu Tasarısının 14 üncü maddesinin dördüncü fıkrasının aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

 

Sadullah Ergin

Eyüp Fatsa

Salih Kapusuz

 

Hatay

Ordu

Ankara

 

Ünal Kacır

Soner Aksoy

 

 

İstanbul

Kütahya

 

"Kurul Başkanı, kurul üyelerince kendi aralarından seçilir."

BAŞKAN - En aykırı olan üçüncü önergeyi okutup işleme alacağım.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

248 sıra sayılı Bilgi Edinme Hakkı Kanunu Tasarısının 14 üncü maddesinin ikinci, üçüncü ve dördüncü fıkralarının aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

 

Orhan Eraslan

Ziya Yergök

Algan Hacaloğlu

 

Niğde

Adana

İstanbul

 

Ali Topuz

Yakup Kepenek

Feridun Ayvazoğlu

 

İstanbul

Ankara

Çorum

"Kurulun birer üyesi; Yargıtay ve Danıştay Genel Kurullarınca kendi başkan ve üyeleri arasından; kurulun üç üyesi birisi ceza hukuku, birisi idare hukuku, diğeri Anayasa hukuku alanlarında profesör ya da doçent unvanına sahip öğretim üyeleri arasından Üniversitelerarası Kurulca; kurulun bir üyesi Türkiye Barolar Birliğince baro başkanı seçilme yeterliliğine sahip üyeler arasından; kurulun iki üyesi en az genel müdür düzeyinde görev yapmakta olanlar arasından Bakanlar Kurulunca; kurulun bir üyesi Adalet Bakanınca bakanlıkta idarî görevlerde çalışan hâkimler arasından seçilecek dokuz üyeden oluşur.

Kurul üyeliğine seçilecek olan adayların muvafakatları aranır.

Kurul Başkanı, kurul üyelerince kendi aralarından seçilir."

BAŞKAN - Komisyon önergeye katılıyor mu?

ADALET KOMİSYONU BAŞKANI KÖKSAL TOPTAN (Zonguldak) - Katılmıyoruz Sayın Başkanım.

BAŞKAN - Hükümet katılıyor mu?

DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI MEHMET ALİ ŞAHİN (İstanbul) - Biz de katılmıyoruz efendim.

BAŞKAN - Önerge hakkında konuşacak mısınız?

ORHAN ERASLAN (Niğde) - Evet Sayın Başkan.

BAŞKAN - Buyurun Sayın Eraslan.

ORHAN ERASLAN (Niğde) - Sayın Başkan, Türkiye Büyük Millet Meclisinin saygıdeğer üyeleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Şu anda, yasama çalışmalarını yaptığımız Bilgi Edinme Hakkı Kanunu Tasarısının kalbine gelmiş bulunuyoruz. 14 üncü madde, bu tasarının kalbidir, onun dışındakiler lafü güzaf. Yani, 14 üncü maddeyi demokratikleştirmezseniz, aslında, hiçbir şey yapmamış olursunuz.

Bu yasa tasarısını Cumhuriyet Halk Partisi niye destekliyor değerli arkadaşlarım; bir  kere, insan haklarından bir tanesi olan düşünce ve ifade özgürlüğüne koşut bilgi edinme hakkını anlamlandırdığı için destekliyor. İkincisi, yönetimde saydamlığı sağlayacağı için, şeffaflığı sağlayacağı için destekliyor. Üçüncüsü, katılımcılığı sağlayacağı için destekliyor. Dördüncüsü, yönetenlerin hesap vermesinin ve halka karşı sorumluluğunun yolunu açacağı için destekliyor. Bu amaçlarla bu tasarıya destek veriyoruz; ancak, bunun sağlanabilmesinin mekanizması 14 üncü maddede kuruluyor. 14 üncü maddede, Bilgi Edinme Değerlendirme Kurulu diye bir kurul var. Önergemizde bu kurulun muhtevası değiştirilmiyor; ancak, Yargıtay ve Danıştay Genel Kurullarınca önerilecek adaylar arasından Bakanlar Kurulunca seçilmesin, kendi genel kurullarınca kendileri tarafından seçilsin; Yargıtay Genel Kurulu bir üyesini seçsin, Danıştay Genel Kurulu bir üyesini seçsin istiyoruz.

Tasarıda üç profesör veya doçent öngörülmüş. Bunlar, Bakanlar Kurulunca atanıyor; birisi anayasa hukuku alanından, birisi idare hukuku alanından, birisi de ceza hukuku alanından üç öğretim üyesi; bunları Bakanlar Kurulu atamasın, Üniversitelerarası Kurul belirlesin istedik.

Kaldı ki, idare içerisinden seçilecek genel müdürlerin Bakanlar Kurulunca atanması hususunda da aksi bir kanaat belirtmedik, Bakanlar Kurulunun da burada yeri olsun diye.

Nihayet, Adalet Bakanlığı idare hâkimlerinden birisinin Adalet Bakanınca görevlendirmesine de -aslında onların dahi demokratikleştirilmesi lazımdı- ses çıkarılmadı.

Arkadaşlar, kurulun yapısı demokratik olursa, yapılan iş anlamlı olur. Kurulun yapısı demokratik olmazsa, özerk olmazsa, yani, hükümetlerce belirlenirse, bu kurul, özür dilerim, Bilgi Edinme Değerlendirme Kurulu olmaz; hükümetin bilgi vermeme isteğine mazeret uydurma kurulu olur. Yani, sadra şifa olacak bir kanun olmaz; emeklerin hepsi heba olur, kanun doğarken kör ve topal doğmuş olur, sakat doğmuş olur. Bunu engellemek amacıyla böyle bir değişikliğin yapılmasını uygun görüyoruz.

Düşünün ki, devlet, bilgi edinmek istediğiniz bir konuda size bilgi vermiyor. İtiraz ediyorsunuz, itirazı değerlendirecek kurul, yine, Bakanlar Kurulunca belirlenmiş; başkanı, yapısı, muhtevası onun tarafından belirlenmiş; ne umuyorsunuz?!

Değerli arkadaşlarım, genel olarak iktidarların eğilimi, demokrasiyi çok arzu etmemek doğrultusunda tezahür ediyor. Biz, baştan beri, acaba, Adalet ve Kalkınma Partisi demokrasiyi samimî arzuluyor mu arzulamıyor mu diye düşünüyoruz. Kimi zaman, herhalde samimî arzulayacaklar diyoruz; ama, bu tür şeylere karşı çıkışınıza baktığımızda, samimî bir istek içerisinde olmadığınızı üzülerek belirtmek istiyorum.

Şunu unutmayın; mahkeme kadıya mülk değildir. Dünya çok iktidarlar görmüştür. Her iktidar gelici ve geçicidir; baki kalan, insanlığa hizmettir. Bu hizmeti, elimizde fırsat varken, yapalım; gelin, şu yasayı işler hale getirelim. Gerçi, sizin iktidarınız bağımsız kurullardan hoşlanmıyor; ama, gelin, bunu bağımsız hale getirelim, bir bağımsız kurul yapalım.

Bakın, arkadaşlarım, bilirsiniz, kirlilik izbede olur; bu yasanın penceresi bu. Pencereye perde çekerseniz, yine kirlilik olur, mikroplar üremeye devam eder. Gelin, pencereye perde çekmeyin. Hükümetlerin gölgesini pencereden kaldıralım. Bu, bir tek sizin hükümetinize kaim değil.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Buyurun Sayın Eraslan.

ORHAN ERASLAN (Devamla) - Sizin hükümetinizi suçlama amacıyla da söylemiyorum; ama, bütün hükümetlere olmak üzere, gölgesi düşmesin, bağımsız bir kurul olsun, bir ombudsman müessesesinin belki bir adımı olsun.

Bu konuda çeşitli konuşmalar yapıldı, sözü daha fazla uzatmak istemiyorum. Bu önerge iyi bir önergedir. Gelin, bu yapıyı özerkleştirelim, demokratikleştirelim.

Hepinize saygılar sunuyorum. (Alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Eraslan.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.

Diğer iki önerge aynı mahiyette olduğu için, okutup, birlikte işleme alıyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

248 sıra sayılı Bilgi Edinme Hakkı Kanunu Tasarısının 14 üncü maddesinin dördüncü fıkrasının aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

                        Sadullah Ergin (Hatay) ve arkadaşları

"Kurul Başkanı, kurul üyelerince kendi aralarından seçilir."

BAŞKAN - Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

248 sıra sayılı Bilgi Edinme Hakkı Kanunu Tasarısının 14 üncü maddesinin dördüncü fıkrasının aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

                        Orhan Eraslan (Niğde) ve arkadaşları

"Kurul Başkanı, kurul üyelerince kendi aralarından seçilir."

BAŞKAN - Komisyon önergeye katılıyor mu?

ADALET KOMİSYONU SÖZCÜSÜ RAMAZAN CAN (Kırıkkale) - Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN - Hükümet katılıyor mu?

DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI MEHMET ALİ ŞAHİN (İstanbul) - Biz, Hükümet olarak, bu önergeye katılıyoruz efendim. Kurul Başkanının, Kurul üyelerince, kendi aralarından seçilmesiyle ilgili her iki önergeyi birleştirdiniz; buna katılıyoruz Hükümet olarak.

BAŞKAN - Önergeniz hakkında konuşacak mısınız?

ORHAN ERASLAN (Niğde) - Gerekçe okunsun.

BAŞKAN - Gerekçeyi okutuyorum:

Gerekçe:

Kurulun yapısını daha demokratik hale getirmek için değişiklik teklifi öngörülmüştür.

BAŞKAN - Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmiştir.

Kabul edilen önerge doğrultusunda maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

15 inci maddeyi okutuyorum:

DÖRDÜNCÜ BÖLÜM

Bilgi Edinme Hakkının Sınırları

Yargı denetimi dışında kalan işlemler

MADDE 15.- Yargı denetimi dışında kalan idari işlemlerden kişinin çalışma hayatını ve mesleki onurunu etkileyecek nitelikte olanlar, bu Kanun kapsamına dahildir. Bu şekilde sağlanan bilgi edinme hakkı işlemin yargı denetimine açılması sonucunu doğurmaz.

BAŞKAN - Madde üzerinde söz talebi?.. Yok.

Maddeyi oylarınızı sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

16 ncı maddeyi okutuyorum:

Devlet sırrına ilişkin bilgi veya belgeler

MADDE 16.- Açıklanması hâlinde Devletin emniyetine, dış ilişkilerine, millî savunmasına ve millî güvenliğine açıkça zarar verecek ve niteliği itibarıyla Devlet sırrı olan  gizlilik dereceli bilgi veya belgeler, bilgi edinme hakkı kapsamı dışındadır.

BAŞKAN - Madde üzerinde söz talebi?.. Yok.

Maddeyi oylarınızı sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

17 nci maddeyi okutuyorum:

Ülkenin ekonomik çıkarlarına ilişkin bilgi veya belgeler

MADDE 17.- Açıklanması ya da zamanından önce açıklanması hâlinde, ülkenin ekonomik çıkarlarına zarar verecek veya haksız rekabet ve kazanca sebep olacak bilgi veya belgeler, bu Kanun kapsamı dışındadır.

BAŞKAN - Madde üzerinde söz talebi?.. Yok.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

18 inci maddeyi okutuyorum:

İstihbarata ilişkin bilgi veya belgeler

MADDE 18.- Sivil ve askerî istihbarat birimlerinin görev ve faaliyetlerine ilişkin bilgi veya belgeler, bu Kanun kapsamı dışındadır.

Ancak, bu bilgi ve belgeler kişilerin çalışma hayatını ve meslek onurunu etkileyecek nitelikte ise, istihbarata ilişkin bilgi ve belgeler bilgi edinme hakkı kapsamı içindedir.

BAŞKAN - Madde üzerinde söz talebi?.. Yok.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

19 uncu maddeyi okutuyorum:

İdarî soruşturmaya ilişkin bilgi veya belgeler

MADDE 19.- Kurum ve kuruluşların yetkili birimlerince yürütülen idarî soruşturmalarla ilgili olup, açıklanması veya zamanından önce açıklanması hâlinde;

a)        Kişilerin özel hayatına açıkça haksız müdahale sonucunu doğuracak,

b) Kişilerin veya soruşturmayı yürüten görevlilerin hayatını ya da güvenliğini tehlikeye sokacak,

c)          Soruşturmanın güvenliğini tehlikeye düşürecek,

d) Gizli kalması gereken bilgi kaynağının açığa çıkmasına neden olacak veya soruşturma ile ilgili benzeri bilgi ve bilgi kaynaklarının temin edilmesini güçleştirecek,

Bilgi veya belgeler, bu Kanun kapsamı dışındadır.

BAŞKAN - Madde üzerinde söz talebi?.. Yok.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

20 nci maddeyi okutuyorum:

Adlî soruşturma ve kovuşturmaya ilişkin bilgi veya belgeler

MADDE 20.- Açıklanması veya zamanından önce açıklanması hâlinde,

a) Suç işlenmesine yol açacak,

b) Suçların önlenmesi ve soruşturulması ya da suçluların kanunî yollarla yakalanıp kovuşturulmasını tehlikeye düşürecek,

c) Yargılama görevinin gereğince yerine getirilmesini engelleyecek,

d) Hakkında dava açılmış bir kişinin adil yargılanma hakkını ihlâl edecek, 

Nitelikteki bilgi veya belgeler, bu Kanun kapsamı dışındadır.

4.4.1929 tarihli ve 1412 sayılı Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu, 18.6.1927 tarihli ve 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu, 6.1.1982 tarihli ve 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu ve diğer özel kanun hükümleri saklıdır.

BAŞKAN- Söz talebi?.. Yok.

Oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

21 inci maddeyi okutuyorum:

Özel hayatın gizliliği

MADDE 21.- Kişinin izin verdiği hâller saklı kalmak üzere, özel hayatın gizliliği kapsamında, açıklanması hâlinde kişinin sağlık bilgileri ile özel ve aile hayatına, şeref ve haysiyetine, meslekî ve ekonomik değerlerine haksız müdahale oluşturacak bilgi veya belgeler, bilgi edinme hakkı kapsamı dışındadır.

Kamu yararının gerektirdiği hâllerde, kişisel bilgi veya belgeler, kurum ve kuruluşlar tarafından, ilgili kişiye en az yedi gün önceden haber verilerek yazılı rızası alınmak koşuluyla açıklanabilir.

BAŞKAN- Söz talebi?.. Yok.

Oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

22 nci maddeyi okutuyorum:

Haberleşmenin gizliliği

MADDE 22.- Haberleşmenin gizliliği esasını ihlâl edecek bilgi veya belgeler,  bu  Kanun kapsamı dışındadır.

BAŞKAN- Söz talebi?.. Yok.

Oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

23 üncü maddeyi okutuyorum:

Ticarî sır

MADDE 23.- Kanunlarda ticarî sır olarak nitelenen bilgi veya belgeler ile, kurum ve kuruluşlar tarafından gerçek veya tüzel kişilerden gizli kalması kaydıyla sağlanan ticarî ve malî bilgiler, bu Kanun kapsamı dışındadır.

BAŞKAN- Söz talebi?.. Yok.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

24 üncü maddeyi okutuyorum:

Fikir ve sanat eserleri

MADDE 24.- Fikir ve sanat eserlerine ilişkin olarak yapılacak bilgi edinme başvuruları hakkında ilgili kanun hükümleri uygulanır.

BAŞKAN- Söz talebi?.. Yok.

Oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

25 inci maddeyi okutuyorum:

Kurum içi düzenlemeler

MADDE 25.- Kurum ve kuruluşların, kamuoyunu ilgilendirmeyen ve sadece kendi personeli ile kurum içi uygulamalarına ilişkin düzenlemeler hakkındaki bilgi veya belgeler, bilgi edinme hakkının kapsamı dışındadır. Ancak, söz konusu düzenlemeden etkilenen kurum çalışanlarının bilgi edinme hakları saklıdır.

BAŞKAN - Gruplar adına söz talebi?.. Yok. Madde üzerinde şahsı adına söz isteyen, İstanbul Milletvekili Sayın Lokman Ayva?.. Yok.

Madde üzerinde 1 adet önerge vardır; önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülecek olan 248 sıra sayılı Bilgi Edinme Hakkı Kanunu Tasarısının 25 inci maddesindeki "bilgi edinme hakkının kapsamı dışındadır" ibaresinden önce gelmek üzere "eğer gizlilikle ilgili bir ibare yoksa" ibaresinin eklenmesini arz ve teklif ederim.

                                 Lokman Ayva

                                           İstanbul

BAŞKAN - Komisyon önergeye katılıyor mu?

ADALET KOMİSYONU SÖZCÜSÜ RAMAZAN CAN (Kırıkkale) - Katılamıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN - Hükümet katılıyor mu?

DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI MEHMET ALİ ŞAHİN (İstanbul) - Katılamıyoruz efendim.

BAŞKAN - Komisyon ve Hükümetin katılmadığı önergenin gerekçesini okutuyorum:

Gerekçe:

Kamu kuruluşlarında bu tür işlemler belli kanunlara göre yapılmak durumundadır. Çıkarılacak tüzük, yönetmelik ve genelgeler ilgili kanunlara aykırı olamaz. Bu nedenle, bu mevzuatın kamuoyu tarafından ise bilinmesinin bir sakıncası yoktur. Nispeten genel hükümler anlamına gelen kanunları halkımız biliyorsa, dava ayrıntısı anlamına gelen mevzuatın bilinmemesini niçin isteyelim. Bunun bilinmesinin en önemli iki faydası vardır:

1-Eğer tüzük, yönetmelik, genelge, yönerge gibi mevzuatta kanuna aykırı hükümler varsa ve bu hükümler de ilgili personelin lehine ise vatandaşımızın bu bilgiye ulaşma imkânı olacak ve düzeltilmesi için de gerekenlerin yapılma imkânı doğacaktır.

2- Bu tür düzenlemeler her ne kadar kurumiçi olsa da, bu kurumlar nihaî manada vatandaşa hizmet amaçlı kurumlar olduğu için sonuçları vatandaşımızı etkilemektedir. Mesela, bir kuruma gittik ve oradaki bir görevliden bir işlemi yapmasını talep ettik ve görevli bize "hayır kardeşim, ben bu işlemi yapamam; çünkü, bu işlemi yapmam iç düzenlemelere aykırı" dedi. Eğer bizim teklifimiz kabul edilirse, görevli böyle dediği zaman o hükmün hangi hüküm olduğunu vatandaşımız rahatlıkla sorabilecektir. Teklifimiz kabul edilmezse, vatandaşımız boynunu büküp evine dönecek, görevlinin de bu durumu suiistimal mi ettiğini, yoksa haklı yere mi böyle bir durum olduğunu asla öğrenemeyecektir.

İlgisiz kişiler ilgisiz konuları öğrenmek isterse bile bir kayıp söz konusu olmayacaktır. Gizlilik durumu olduğunda ise farklı bir işleme gerek kalmayacak. Bizim teklifimiz, gizlilik durumunu dikkate almaktadır.

BAŞKAN - Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

26 ncı maddeyi okutuyorum:

Kurum içi görüş, bilgi notu ve tavsiyeler

MADDE 26.- Kurum ve kuruluşların faaliyetlerini yürütmek üzere, elde ettikleri görüş, bilgi notu, teklif ve tavsiye niteliğindeki bilgi veya belgeler, kurum ve kuruluş tarafından aksi kararlaştırılmadıkça bilgi edinme hakkı kapsamındadır.

Bilimsel, kültürel, istatistik, teknik, tıbbî, malî, hukukî ve benzeri uzmanlık alanlarında yasal olarak görüş verme yükümlülüğü bulunan kişi, birim ya da kurumların görüşleri, kurum ve kuruluşların alacakları kararlara esas teşkil etmesi kaydıyla bilgi edinme istemlerine açıktır.

BAŞKAN - Madde üzerinde söz talebi?.. Yok.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

27 nci maddeyi okutuyorum:

Tavsiye ve mütalaa talepleri

MADDE 27.- Tavsiye ve mütalaa talepleri bu Kanun kapsamı dışındadır.

BAŞKAN - Madde üzerinde söz talebi?.. Yok.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

28 inci maddeyi okutuyorum:

Gizliliği kaldırılan bilgi veya belgeler

MADDE 28.- Gizliliği kaldırılmış olan bilgi veya belgeler, bu Kanunda belirtilen diğer istisnalar kapsamına girmiyor ise, bilgi edinme başvurularına açık hâle gelir.

BAŞKAN - Madde üzerinde söz talebi?.. Yok.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

29 uncu maddeyi okutuyorum:

BEŞİNCİ BÖLÜM

Çeşitli ve Son Hükümler

Ceza hükümleri

MADDE 29.- Bu Kanunun uygulanmasında ihmâli, kusuru veya kastı bulunan memurlar ve diğer kamu görevlileri hakkında, işledikleri fiillerin genel hükümler çerçevesinde ceza kovuşturması gerektirmesi hususu saklı kalmak kaydıyla, tâbi oldukları mevzuatta yer alan disiplin cezaları uygulanır.

Bu Kanunla erişilen bilgi ve belgeler ticari amaçla çoğaltılamaz ve kullanılamaz.

BAŞKAN - Madde üzerinde söz talebi?.. Yok.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

30 uncu maddeyi okutuyorum:

Rapor düzenlenmesi

MADDE 30.- Kurum ve kuruluşlar, bir önceki yıla ait olmak üzere;

a) Kendilerine yapılan bilgi edinme başvurularının sayısını,

b) Olumlu cevaplanarak bilgi veya belgelere erişim sağlanan başvuru sayısını,

c) Reddedilen başvuru sayısı ve bunların dağılımını gösterir istatistik bilgileri,

d) Gizli ya da sır niteliğindeki bilgiler çıkarılarak ya da bu nitelikteki bilgiler ayrılarak bilgi veya belgelere erişim sağlanan başvuru sayısını,

e) Başvurunun reddedilmesi üzerine itiraz edilen başvuru sayısı ile bunların sonuçlarını,

Gösterir bir rapor hazırlayarak, bu raporları her yıl şubat ayının sonuna kadar Bilgi Edinme Değerlendirme Kuruluna gönderirler. Bağlı, ilgili ve ilişkili kamu kurum ve kuruluşları raporlarını bağlı, ilgili ya da ilişkili oldukları bakanlık vasıtasıyla iletirler. Kurul, hazırlayacağı genel raporu, söz konusu kurum ve kuruluşların raporları ile birlikte her yıl nisan ayının sonuna kadar Türkiye Büyük Millet Meclisine gönderir. Bu raporlar takip eden iki ay içinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığınca kamuoyuna açıklanır.

BAŞKAN - Söz talebi?.. Yok.

Oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

31 inci maddeyi okutuyorum:

Yönetmelik

MADDE 31.- Bu Kanunun uygulanması ile ilgili esas ve usullerin belirlenmesine ilişkin yönetmelik, Kanunun yayımını takip eden altı ay içinde Başbakanlık tarafından hazırlanarak Bakanlar Kurulunca yürürlüğe konulur.

BAŞKAN - Madde üzerinde grupları adına söz talebi?.. Yok.

Şahsı adına, İzmir Milletvekili Sayın Hakkı Ülkü, buyurun.

HAKKI ÜLKÜ (İzmir) - Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; 2000 yılı itibariyle dünya üzerinde 17 ülke bilgi edinme hakkıyla ilgili yasaları yürürlüğe koymuş, 23 ülkede ise hükümetler ellerindeki bilgiyi yurttaşlarına açmayı gerektiren çeşitli yasaları benimsemiş bulunmaktadır.

Bu bağlamda, bilgi edinme hakkını kullanacak yurttaşların da anlayışının bu yönde olması, hesap sormayı bilmesi, yılan ve dokunmama ikileminden sıyrılması zorunludur.

Tasarı değerlendirilirken dünya üzerindeki genel kabule ve konuyla ilgili yasalara bakıldığında, sınırlamalar belli başlı bazı alanlardadır; savunmada, uluslararası ilişkilerde, ulusal ekonomik çıkarlarda, yasaların uygulanması ve adalet sisteminin yönetilmesinde, kişi güvenliğinde, kamusal ve ticarî çıkarlarda.

Şimdi, yönetmelikle ilgili belirlenecek olan koşullar saptanırken -bu tasarı yasalaşıyor biraz sonra hepimizin kabul edeceği gibi- bu tasarı yürürlüğe girmiş ve belki de bir açıklık kültürü de yaratılmış olacak. Hükümet ve yurttaşlar yasayı destekliyor olsa bile, istenilecek bilgiler sunulmaya hazır olmadıkça, bilgi edinme özgürlüğünün yayılmasına değin çabalar pek başarıya ulaşamayacak gibi görünmektedir.

İstatistik tutma, kayıtları düzgünce arşivleme, teknolojiyi yeterince ve sağlıklı kullanma konusunda özürlü bir ülkeyiz. Tasarı yasalaşmadan önce devlet kayıtlarının başvurulara yanıt verebilecek şekilde düzenlenmesi gerekmektedir. Gerçekten denetlenebilir olmayı isteyen yönetimler ayrıntılı kayıt programları kurmalı ve geliştirmelidir. Kayıt yönetimi ve programlar için bir standart saptanmalı, başvuruda bulunan yurttaşlar farklı kurum ve kuruluşlarda değişiklik ve karmaşıklık yaratıcı uygulamalarla karşılaşmamalıdırlar. Bu bir hükümet politikası değil devlet politikası olarak belirlenmeli, bürokratlar ve siyasîler düzeyinde uygulayıcılar rollerini ve sorumluluklarını benimsemelidirler.

Yaklaşık on yıldır uygulamaya konulmaya çalışılan UYAP ve MERNİS projeleri, kayıtlama anlamında olumlu adımlardır, tabiî, hangi amaçla kullanılacağı siyasî bir tercih sorunu yapılmadığı sürece.

Gündemimizde olup olmadığını bilemediğimiz bir yasa tasarısı olan -bu tasarıyı incelerken iki tasarı arasında bağlantı kurulabilir kanısındayım. Konuyla ilgilenenlerin bu metinleri birlikte okumasının ya da bilmesinin yararlı olacağını zannediyorum- Ulusal Bilgi Güvenliği Teşkilatı ve Görevleri Hakkında Kanunun -ki, MİT varken bu teşkilata neden gereksinme duyulduğu sorusu herkesin aklına gelebilecek bir sorudur- genel gerekçesinden ve madde gerekçelerinden ikna edici bir sonuç çıkmazsa, Türkiye Cumhuriyeti Devletinin teknolojiyi buradan yakalamak istediğini görmekteyiz. Bilgi toplumu bakanlığının kuruluş ve görevleri hakkında kanun taslağı olsa, Avrupa Birliği yolunda yapılması gerekli bir işlem olduğu kanısını uyandırmakta. Bilgi edinme hakkındaki tasarı yasalaşırken, uygulamada pek çok zorluğa, karmaşaya, anlaşmazlığa yol açacağını söylemek kehanet sayılmamalı.

Gerçi, yurttaşların bu yasayı kullanmadaki ilgisinin ya da hukukçuların ve medyanın bunu duyurmadaki heyecan ve isteğinin ne olacağını tam olarak kestiremiyoruz; ama, yönetmeliklerle bunların düzeltileceği kanısındayız, yönetmeliklerle bunların işlerliğe kavuşturulacağı kanısındayız.

Biz, kendi dönemimizde, yapmış olduğumuz belediye başkanlığı döneminde, birçok uygulamayı, bu bilgi edinme hakkı yasası çıkmazdan önce de yapmıştık. Size bunlardan iki örnek vermek istiyorum.

Birisi, konuşmacılardan bir arkadaşımızın söylemiş olduğu, İmar Yasasının 18 inci maddesinin uygulanması esnasında, bilgi edinme hakları olmadığı nedeniyle, birçok belediyenin, haklarında karar verilmiş olan insanlarla ilgili meclis kararlarını kendilerine vermemelerinden ötürü vatandaşlar mağdur duruma düşmektedirler. Bu, bilgi edinme hakkı yasasıyla, belki, izale edilebilir duruma gelebilecektir.

Bir başka konu da şudur: Belediyelerin sık teftiş edildiği zamanlarda müfettiş raporlarının kamuoyuna duyurulmasının yasaklılığı söz konusudur. Oysa, bu bilgi edinme hakkı yasasıyla birlikte, yapılacak olan, belki de kendiliğinden olabilecek işlemlerden bir tanesini biz yıllar öncesinden de uygulamaktayız, uygulanmasının sayısız yararlarını da görmekteyiz.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Buyurun Sayın Ülkü.

HAKKI ÜLKÜ (Devamla) - O da şudur: Müfettiş, raporunu hazırlar; bu rapor, bulunduğu yöredeki insanlara çeşitli şekillerde yansıtılmak istenir ve spekülasyonları yapılır. Bunların önüne geçebilmek için, bazı belediyeler -ki, o belediyeler içerisinde biz de vardık- müfettiş raporlarını kentin değişik yerlerindeki panolara asarlar. O panolarda, müfettişlerin kendilerince senaryolaştırılmış olan, tutmuş oldukları bazı asılsız raporlarla... Böylece, gündemde o belediyenin, o belediye meclisinin ve o belediye çalışanlarının haksız yere suçlanmasını da önlemek gibi bir tedbiri almaktadırlar.

Dolayısıyla, sayısız yararlar vardır açık topluma gidilebilmesi açısından ve bu Bilgi Edinme Hakkı Yasasının, eğer uygulanabilirse, gerçekten de Türkiye'de son yıllarda çıkarılmış olan en önemli bir yasa olabileceğine inanıyoruz.

Bu inançla, yasaya olumlu oy vereceğimizi belirtmek istiyoruz. Hepinize sevgiler, saygılar sunuyorum. (Alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Ülkü.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

32 nci maddeyi okutuyorum:

Yürürlük

MADDE 32.- Bu Kanun yayımı tarihinden itibaren altı ay sonra yürürlüğe girer.

BAŞKAN - Söz talebi?.. Yok.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

33 üncü maddeyi okutuyorum:

Yürütme

MADDE 33.- Bu Kanun hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür.

BAŞKAN - Söz talebi?.. Yok.

Oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Tasarının tümü açıkoylamaya tabidir.

Açıkoylamanın şekli hakkında Genel Kurulun kararını alacağım.

Açıkoylamanın elektronik oylama cihazıyla yapılmasını oylarınıza sunuyorum : Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Oylama için 5 dakika süre vereceğim. Bu süre içerisinde sisteme giremeyen üyelerin teknik personelden yarım istemelerini, bu yardıma rağmen de sisteme giremeyen üyelerin, oy pusulalarını, oylama için öngörülen 5 dakikalık süre içerisinde Başkanlığa ulaştırmalarını rica ediyorum.

Ayrıca, vekâleten oy kullanacak sayın bakanlar var ise, hangi bakana vekâleten oy kullandığını, oyunun rengini ve kendisinin ad ve soyadı ile imzasını da taşıyan oy pusulasını, yine, oylama için öngörülen 5 dakikalık süre içerisinde Başkanlığa ulaştırmalarını rica ediyorum.

Oylama işlemini başlatıyorum.

(Elektronik cihazla oylama yapıldı)

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, Bilgi Edinme Hakkı Kanunu Tasarısının açıkoylama sonucunu açıklıyorum:

Kullanılan oy sayısı:                237

Kabul:        237 (1)

Böylece, kanun tasarısı kabul edilmiş ve kanunlaşmıştır. (Alkışlar)

Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Sayın Mehmet Ali Şahin teşekkür konuşması yapacaktır.

Buyurun Sayın Şahin.

DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI MEHMET ALİ ŞAHİN (İstanbul) - Sayın Başkan, değerli arkadaşlarım; Genel Kurulumuza, değerli milletvekili arkadaşlarımıza, iktidar ve muhalefet partisine mensup arkadaşlarıma, böylesine önemli bir tasarının kanunlaşmasında göstermiş oldukları destek ve titizlikten dolayı, gerçekten teşekkür ediyorum.

Bilgi Edinme Hakkı Kanunu Tasarısı, bizim, Hükümet olarak, Acil Eylem Planımızda vaat etmiş olduğumuz yasalardan biriydi; çünkü, biz bunu önemsiyorduk. Böyle bir yasanın, demokratik toplumlarda, demokratik açılımı daha da ötelere götüreceğine inanmıştık, bu nedenle programımıza almıştık. 25 Haziranda, Sayın Başbakanımız Recep Tayyip Erdoğan'ın imzasıyla Meclise gönderdik ve bugün, yasalaşma imkânı buldu. O bakımdan, İktidar-muhalefet, her iki partimize ve değerli milletvekili arkadaşlarımıza, bir kez daha teşekkür ediyorum.

Ayrıca, böyle bir yasayı, bu şekilde çıkarmak, uyum bakımından da gerekliydi; çünkü, 2001 yılının 3 Ekiminde Anayasanın 74 üncü maddesinde yapılan bir değişiklik, yani dilekçe hakkıyla ilgili maddede yapılan değişiklik de, böyle bir yasal düzenlemenin yapılmasını gerekli görüyordu. Ayrıca, Avrupa Birliğiyle ilgili uyum sürecinde de böyle bir yasal düzenleme gerekli idi. Birçok bakımdan önemli bir işi başardığımızı ifade etmek istiyorum.

Peki, böyle bir yasal düzenleme yapılınca ne olacak, ne değişecek diye bir soru sorulabilir. Artık Türkiye'de açıklık ve şeffaflık esas, sır ve gizlilik istisna haline geliyor. Bu yasanın bir özetini yapacak olursak, bu cümle, bu yasanın özetini yapacak en önemli cümlelerden bir tanesidir. Türkiye'de bundan böyle, bu yasa da yürürlüğe girdikten sonra, artık açıklık ve şeffaflık esas, sır ve gizlilik istisna haline geliyor.

Şimdi, bir başka yasa daha geliyor, yine bununla bağlantılı olarak; o da sır ve gizlilik kavramını açıklayacak. Buna "sır yasa tasarısı" da diyebiliriz. Şu anda Adalet Bakanlığı, üstünde çalışıyor. Sanıyorum yakın bir zamanda da bunu Türkiye Büyük Millet Meclisine sevk etme imkânını bulacağız.

Aslında Hükümet, böyle bir yasayı sevk etmekle ve yasalaştırmakla şunu da söylemiş oluyor: Biz, Hükümet olarak, icraatlarımızla ve eylemlerimizle her türlü denetime açığız, bizi vatandaşlarımız denetleyebilir; çünkü, ancak denetlenebilen toplumlarda demokrasi gelişebilir, orada her şey düzgün gidebilir ve orada işte devlet-millet kaynaşması kâmil anlamda gerçekleşir. O bakımdan, böyle bir yasal düzenlemenin gerçekleşmesi, Türkiye'de demokratik süreci daha da hızlandıracaktır diye düşünüyorum.

Muhalefet partisine mensup arkadaşlarımız katkılar sağladılar, eleştiriler de getirdiler. Onlara yasalaştıktan sonra cevap verme gereğini de duymuyorum; ama, katkı sağladılar. Kuşkusuz ki, muhalefet, getirilen yasaları olduğu gibi kabul etmek zorunda değildir; ama, eleştiriler de olacaktır. Önerileri de oldu. Nitekim, bazılarında, biz, Hükümet olarak ve komisyon olarak katılarak tasarıya monte de ettik. Böylece, bugün, Bilgi Edinme Hakkı Kanunu Tasarısını yasalaştırmış olduk. Ülkemize, insanımıza hayırlı olmasını diliyor, yeniden hepinize saygılar sunuyorum.(Alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Bakan.

Sayın milletvekilleri, sözlü soru önergeleri ile diğer denetim konularını sırasıyla görüşmek için, 14 Ekim 2003 Salı günü saat 15.00'te toplanmak üzere, birleşimi kapatıyorum.

Kapanma Saati : 19.00

 


VII. - SORULAR VE CEVAPLAR

A) YAZILI SORULAR VE CEVAPLARI

1. - İzmir Milletvekili Hakkı Ülkü'nün, Diyanet İşleri Başkanlığından diğer kamu kurumlarına yapılan naklen atamalara ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı Mehmet Aydın'ın cevabı (7/906)