DÖNEM
: 22 CİLT : 27 YASAMA YILI : 2
T. B. M. M.
TUTANAK DERGİSİ
5 inci Birleşim
9 Ekim 2003 Perşembe
İ
Ç İ N D E K İ L E R
Sayfa I. - GEÇEN TUTANAK
ÖZETİ
II.- GELEN KÂĞITLAR
III.-
YOKLAMA
IV.-
BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A)
GÜNDEMDIŞI KONUŞMALAR
1. - Çorum Milletvekili Murat Yıldırım'ın,
Çorum'un demiryolu ve havaalanı problemlerine ve alınması gereken önlemlere
ilişkin gündemdışı konuşması ve Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım'ın cevabı
2. - Kırşehir Milletvekili Hüseyin
Bayındır'ın, Türkiye'nin genel ekonomik durumu ve bu durumun halkın günlük
yaşantısına yansımalarına ilişkin gündemdışı konuşması ve Devlet Bakanı ve
Başbakan Yardımcısı Abdüllatif Şener'in cevabı
3. - Konya Milletvekili Ahmet Işık'ın,
Konya İlindeki birkısım projelerin hayata geçirilmesinin önemine yönelik
gündemdışı konuşması
V. -
SEÇİMLER
A)
KOMİSYONLARA ÜYE SEÇİMİ
1. - (10/70) esas numaralı Meclis
Araştırması Komisyonu üyeliklerine seçim
VI. - KANUN
TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER
1. - Adlî Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile
Bölge Adliye Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yetkileri Hakkında Kanun Tasarısı
ve Adalet Komisyonu Raporu (1/521) (S. Sayısı: 146)
2. - Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununda
Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Tasarısı ve Adalet Komisyonu Raporu
(1/523) (S. Sayısı: 152)
3. - Bilgi Edinme Hakkı Kanunu Tasarısı
ile Avrupa Birliği Uyum ve Adalet Komisyonları Raporları (1/632) (S. Sayısı:
248)
VII. -
SORULAR VE CEVAPLAR
A) YAZILI
SORULAR VE CEVAPLARI
1. - İzmir Milletvekili Hakkı Ülkü'nün,
Diyanet İşleri Başkanlığından diğer kamu kurumlarına yapılan naklen atamalara
ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı Mehmet Aydın'ın cevabı (7/906)
2. - Sıvas Milletvekili Nurettin Sözen'in,
bazı yasama faaliyetlerine ilişkin sorusu ve Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanı Bülent Arınç'ın cevabı (7/1030)
3. - Ankara Milletvekili Yakup Kepenek'in,
ABD Başkanı ile yaptığı görüşme hakkında basında çıkan haberlere ilişkin sorusu
ve Dışişleri Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Abdullah Gül'ün cevabı (7/1038)
I. - GEÇEN
TUTANAK ÖZETİ
TBMM Genel Kurulu saat 15.00'te açılarak
iki oturum yaptı.
Mardin Milletvekili Mehmet Beşir Hamidi,
Güneydoğu Anadolu Projesine,
Denizli Milletvekili Mustafa Gazalcı,
Dünya Öğretmenler Gününe,
İlişkin gündemdışı birer konuşma yaptılar.
Aydın Milletvekili Özlem Çerçioğlu'nun,
KOBİ'lerin önemi, sorunları ve alınması gereken tedbirlere ilişkin gündemdışı
konuşmasına, Sanayi ve Ticaret Bakanı Ali Coşkun, cevap verdi.
Ürdün Senato Başkanı Zaid Al-Rifai'nin
resmî davetine icabetle, Ürdün'e,
Uluslararası Demokrasi Enstitüsü Yönetim
Kurulu Başkanı Lord Russel Johnston'ın resmî davetine icabetle, 4 üncü Rodos
Doğu Akdeniz Bölgesi Genç Parlamenterler Konferansına katılmak üzere, Rodos'a,
Gidecek Parlamento heyetlerine ilişkin
Başkanlık tezkereleri, Genel Kurulun bilgisine sunuldu.
Antalya Milletvekili Nail Kamacı'nın
(6/302),
Denizli Milletvekili Mehmet Uğur Neşşar'ın
(6/309), (6/341) ve (6/416),
Muğla Milletvekili Ali Arslan'ın (6/379),
Kars Milletvekili Selami Yiğit'in (6/521),
Esas numaralı sözlü sorularını geri
aldıklarına ilişkin önergeleri okundu; sözlü soruların geri verildiği
bildirildi.
Gündemin "Sözlü Sorular"
kısmının:
1 inci sırasında bulunan (6/260),
3 üncü " " (6/263),
5 inci " " (6/270),
6 ncı " " (6/274),
7 nci " " (6/275),
8 inci
" " (6/277),
9 uncu
" " (6/278),
10 uncu
" " (6/281),
11 inci
" " (6/282),
12 nci
" " (6/284),
13 üncü
" " (6/285),
14 üncü
" " (6/286),
15 inci
" " (6/287),
16 ncı " " (6/288),
17 nci " " (6/291),
18 inci " " (6/296),
19 uncu " " (6/297),
20 nci " " (6/298),
21 inci " " (6/299),
22 nci " " (6/300),
23 üncü " " (6/301),
25 inci " " (6/303),
26 ncı " " (6/304),
27 nci " " (6/305),
28 inci " " (6/306),
29 uncu " " (6/308),
31 inci " " (6/310),
32 nci " " (6/314),
33 üncü " " (6/315),
34 üncü " " (6/316),
35 inci " " (6/317),
36 ncı " " (6/318),
37 nci " " (6/319),
38 inci " " (6/320),
39 uncu " " (6/321),
40 ıncı " " (6/322),
41 inci " " (6/325),
42 nci " " (6/326),
43 üncü " " (6/327),
44 üncü " " (6/328),
45 inci " " (6/329),
46 ncı " " (6/330),
47 nci " " (6/332),
48 inci " " (6/333),
49 uncu " " (6/334),
50 nci " " (6/335),
51 inci " " (6/336),
52 nci " " (6/337),
53 üncü " " (6/338),
54 üncü " " (6/339),
56 ncı " " (6/342),
57 nci " " (6/343),
58 inci " " (6/345),
59 uncu " " (6/346),
60 ıncı " " (6/347),
61 inci " " (6/348),
62 nci " " (6/349),
63 üncü " " (6/353),
64 üncü " " (6/354),
65 inci " " (6/355),
66 ncı " " (6/356),
67 nci " " (6/357),
68 inci " " (6/358),
69 uncu " " (6/359),
70 inci " " (6/360),
71 inci " " (6/361),
72 nci " " (6/362),
Esas numaralı sorular, ilgili bakanlar
Genel Kurulda hazır bulunmadıklarından, ertelendi.
2 nci sırasında bulunan (6/261),
4 üncü
" " (6/269),
Esas numaralı sözlü sorulara, Sanayi ve
Ticaret Bakanı Ali Coşkun cevap verdi; (6/261) esas numaralı soru sahibi de
karşı görüşünü açıkladı.
Gündemin "Kanun Tasarı ve Teklifleri
ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler" kısmının:
1 inci sırasında bulunan, Adlî Yargı İlk
Derece Mahkemeleri ile Bölge Adliye Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yetkileri
Hakkında (1/521) (S. Sayısı: 146),
2 nci sırasında bulunan, Hukuk Usulü
Muhakemeleri Kanununda Değişiklik Yapılmasına İlişkin (1/523) (S. Sayısı: 152),
Kanun Tasarılarının görüşmeleri, daha önce
geri alınan maddelere ilişkin komisyon raporları henüz gelmediğinden,
ertelendi.
4 üncü sırasında bulunan, Bilgi Edinme
Hakkı Kanunu Tasarısının(1/632) (S. Sayısı: 248) 5 inci maddesine kadar kabul
edildi.
CHP İstanbul Milletvekili Ali Topuz,
Ankara Milletvekili Salih Kapusuz'un AK Parti Grubu adına yaptığı konuşma
sırasında partisine sataşması nedeniyle bir konuşma yaptı.
9 Ekim 2003 Perşembe günü saat 15.00'te
toplanmak üzere, birleşime 19.03' te son verildi.
Sadık
Yakut |
|
|
Başkanvekili |
|
|
|
Ahmet Küçük |
Suat Kılıç |
|
Çanakkale |
Samsun |
|
Kâtip Üye |
Kâtip Üye |
No. : 7
II. - GELEN KÂĞITLAR
9 Ekim 2003 Perşembe
Rapor
1. - İmar Kanunu ile İmar
ve Gecekondu Mevzuatına Aykırı Yapılara Uygulanacak Bazı İşlemler ve 6785
Sayılı İmar Kanununun Bir Maddesinin Değiştirilmesi Hakkında Kanunda Değişiklik
Yapılmasına İlişkin Kanun Tasarısı ile İçişleri ve Bayındırlık, İmar, Ulaştırma
ve Turizm Komisyonları Raporları (1/624) (S. Sayısı : 267) (Dağıtma tarihi :
9.10.2003) (GÜNDEME)
Yazılı Soru Önergeleri
1 .- İstanbul
Milletvekili Emin Şirin'in, 4811 ve 4876 sayılı kanunların uygulanmasına
ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru önergesi (7/1259) (Başkanlığa geliş
tarihi : 8.10.2003)
2. - İstanbul
Milletvekili Emin Şirin'in, 4959 sayılı Kanunun uygulanmasına ilişkin İçişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/1260) (Başkanlığa geliş tarihi : 8.10.2003)
3. - İstanbul
Milletvekili Emin Şirin'in, BDDK tarafından el konulan bankaların mal varlıklarına
ve yöneticilerine ilişkin Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısından (Abdüllatif
Şener) yazılı soru önergesi (7/1261) (Başkanlığa geliş tarihi : 8.10.2003)
Geri Alınan Yazılı Soru Önergesi
1. - Manisa Milletvekili
Hasan Ören'in, Bağ-Kur sigortalılarının borçlarının yeniden yapılandırılmasına
ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından yazılı soru önergesini 9.10.2003
tarihinde geri almıştır. (7/1255)
BİRİNCİ OTURUM
Açılma Saati : 15.00
9 Ekim 2003 Perşembe
BAŞKAN : Başkanvekili Sadık YAKUT
KÂTİP ÜYELER : Suat KILIÇ (Samsun), Ahmet KÜÇÜK (Çanakkale)
BAŞKAN - Türkiye Büyük
Millet Meclisinin 5 inci Birleşimini açıyorum.
III. - Y O K L A M A
BAŞKAN - Elektronik
cihazla yoklama yapacağım.
Yoklama için 5 dakika
süre vereceğim. Sayın milletvekillerinin oy düğmelerine basarak salonda
bulunduklarını bildirmelerini, bu süre içerisinde elektronik sisteme giremeyen
milletvekillerinin, salonda hazır bulunan teknik personelden yardım
istemelerini, buna rağmen sisteme giremeyen üyelerin ise, yoklama pusulalarını,
teknik personel aracılığıyla 5 dakikalık süre içerisinde Başkanlığa
ulaştırmalarını rica ediyorum.
Yoklama işlemini
başlatıyorum.
(Elektronik cihazla
yoklama yapıldı)
BAŞKAN - Sayın
milletvekilleri, toplantı yetersayısı vardır; görüşmelere başlıyoruz.
Sayın milletvekilleri,
gündeme geçmeden önce, 7 Ekim 2003 tarihli 3 üncü Birleşimde yapılan kapalı
oturuma ait tutanak özetinin, İçtüzüğün 71 inci maddesine göre okunabilmesi
için kapalı oturuma geçmemiz gerekmektedir. Bu nedenle, sayın milletvekilleri
ile Genel Kurul salonunda bulunabilecek yeminli stenograflar ve yeminli
görevliler dışındakilerin salonu boşaltmalarını rica ediyorum.
Tutanak özeti okunduktan
sonra açıkoturuma geçilecek ve görüşmelere devam edilecektir.
Sayın İdare Amirlerinin bu
konuda yardımcı olmalarını ve salon boşaltıldıktan sonra Başkanlığa haber
vermelerini rica ediyorum.
Kapalı oturuma geçmek
üzere birinci oturumu kapatıyorum.
Kapanma Saati : 15.06
İKİNCİ OTURUM
(Kapalıdır)
ÜÇÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati : 15.22
BAŞKAN : Başkanvekili Sadık YAKUT
KÂTİP ÜYELER : Suat KILIÇ (Samsun), Ahmet KÜÇÜK (Çanakkale)
BAŞKAN - Türkiye Büyük
Millet Meclisinin 5 inci Birleşiminin kapalı oturumundan sonraki Üçüncü
Oturumunu açıyorum.
Gündeme geçmeden önce, üç
arkadaşıma gündemdışı söz vereceğim.
Gündemdışı ilk söz,
Çorum'un demiryolu ve havaalanı problemiyle ilgili söz isteyen, Çorum
Milletvekili Murat Yıldırım'a aittir.
Buyurun Sayın Yıldırım.
(AK Parti sıralarından alkışlar)
IV. -
BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A) GÜNDEMDIŞI
KONUŞMALAR
1. - Çorum
Milletvekili Murat Yıldırım'ın, Çorum'un demiryolu ve havaalanı problemlerine
ve alınması gereken önlemlere ilişkin gündemdışı konuşması ve Ulaştırma Bakanı
Binali Yıldırım'ın cevabı
MURAT YILDIRIM (Çorum)
- Sayın Başkan, sayın milletvekilleri;
Çorum'un havaalanı ve demiryolu problemleri hakkında sizlere bilgi sunmak
üzere, gündemdışı söz almış bulunmaktayım; hepinizi saygıyla selamlarım.
Çorum, 5 000 yıllık
tarihî geçmişiyle, Karadeniz ile İç Anadolu Bölgesinin kesiştiği alanda,
ülkemizin KOBİ cenneti illerinden birisidir. 1990'lı yıllarda verilen teşvikleri iyi değerlendiren, yapılan
yatırımlarla Çorum mucizesini
gerçekleştiren ilimizde, bugün yüzlerce sektöre yayılan tesisler bulunmaktadır.
Birinci Organize Sanayide boş arazi kalmayıp, İkinci Organize Sanayide de
çalışmalar sürmektedir.
Türkiye'de birçok yol
yapılırken, İç Anadoluyu Karadenize bağlayan en önemli geçiş olan
Ankara-Çorum-Samsun yolu uzun yıllardır bitirilememiştir. Çin'den kalkıp 9
saatte İstanbul'a gelen bir müteşebbisin, İstanbul'dan Çorum'a 10 saatte
ulaşmak zorunda kaldığı kara mizahlar anlatılırken, insanımızın çektiği sıkıntı
da en güzel şekilde ifade edilmiştir.
Çorum'un müteşebbis ve
yürekli insanları, uzun yıllardır her platformda karayolu, demiryolu ve
havaalanı taleplerini defalarca dile getirmişlerdir. Biz, çalışıyoruz,
üretiyoruz, malımızı uzak pazarlara satmak istiyoruz, pazarını da buluyoruz;
ama, ucuz ulaşım imkânlarından olan demiryolunun, havaalanının bulunmayışı,
dünya piyasalarında rekabet şansımızı azaltmaktadır.
Sayın Başkan, sayın
milletvekilleri; Çorumlu, sadece leblebi üretmemiştir; toprak sanayii
sektöründe yaptığı yatırımlarla, Türkiye tuğla ve kiremit üretiminin yüzde
20'sini elinde bulundurmaktadır. Yine, yumurta sektöründe aynı şey söz
konusudur. Buğday ve çeltik üretiminde, ülkenin önemli merkezlerindendir.
Makine, tekstil, yumurta ve isimlerini burada saymamın zaman alacağı yüzlerce
sektörde üretim gerçekleştirilmektedir.
Çorum'da üretimi yapılan
bu ürünlerle, mevsimine bağlı olarak ilimize gelen kömür nakliyeleri için
günlük ortalama 750 civarında kamyona ihtiyaç duyulmaktadır. Bu durum gözönüne
alındığında, maliyeti düşük ulaşımın ne denli önem taşıdığı daha iyi
anlaşılabilir. Ucuz ulaşım için kaliteli karayolu bağlantısı, demiryolu ve
havaalanı şarttır. Samsun-Çorum-Ankara karayoluyla ilgili çalışmalar son
dönemde hızlandırılmıştır.
Yine, Çorum-Alaca-Yozgat
arasında bir duble yol çalışması hükümetimiz zamanında başlamış ve hızla devam
etmektedir; bu vesileyle hükümetimize teşekkür ediyorum. Çalışmalar bittiğinde,
burası, Karadenizi Akdenize bağlayacaktır. Bu projeler tamamlandığında, Çorumlu
müteşebbisin karayoluyla ilgili bir sıkıntısı kalmayacaktır.
Çorumlu, Çorum-Samsun
yoluyla, ürettiği malı Samsun Limanına; Çorum-Yozgat yoluyla da Mersin Limanına
gönderebilecektir; fakat, üretilen malın dünya piyasalarıyla rekabet şansı
sadece karayollarının yapımıyla tam manasıyla sağlanamamaktadır; mutlaka
demiryolu bağlantısı gerekmektedir. Malı alan yabancı yatırımcıların, iş yapan
tüccarın, malı satmak için bir ayağı yurt dışında olan Çorumlu müteşebbisin her
anı çok değerlidir, siz de takdir edersiniz. Bunun için acilen havaalanına da
ihtiyaç duyulmaktadır. Çorum'da 1996 yılında bir havaalanı inşaatına
başlanılmış ve 2005 yılında bitirilmesi hedeflenmiştir; fakat, küçük çaplı
çalışmaların ardından faaliyetler durdurulmuştur. Çorum insanı, ülkenin içinde
bulunduğu sıkıntının çok iyi farkındadır. Bunun için de, bu havaalanı yapılsın,
faaliyete geçsin şeklinde kısa vadede bir talebi yoktur; ama, kısa vadede küçük
yatırımlarla yapılacak bir başka çalışma vardır; bu ise, Çorum, Amasya, Tokat,
Merzifon, Mecitözü, Osmancık ve Gümüşhacıköy'e hitap edebilecek olan Merzifon
Askerî Havaalanının sivil hava trafiğine açılmasıdır. Merzifon'a yapılacak bir
yolcu terminaliyle, havaalanının sivil hava trafiğine açılması sağlanacaktır;
burası, bölge illerine hitap edecektir.
Sayın Başkan, sayın
milletvekilleri; yine, toplam uzunluğu 238 kilometre olan Çankırı-Çorum-Amasya
demiryoluyla ilgili çalışmalar 1990'lı yıllara kadar gitmektedir. Sadece proje
etüt çalışması için sekiz yıl harcanmış ve 1998 yılında tamamlanmıştır. Gelinen
noktadaysa, bir çivi dahi çakılmamıştır...
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Buyurun Sayın Yıldırım,
konuşmanızı tamamlayın.
MURAT YILDIRIM (Devamla)
- Proje hazır olmasına rağmen, Çankırı-Çorum-Amasya güzergâhı, hem uzunluğu hem
de tünel, köprü, viyadük gibi maliyet artırıcı unsurlar nedeniyle
çözümsüzleşmiştir. Bu noktada, Çorumlu müteşebbisin bir teklifi vardır; yine
bölge illerine hitap edecek ve maliyetleri de daha düşük yeni bir hat
belirlenmesi gerekiyor. Ülke kaynaklarının verimli kullanımı, maliyetlerin
aşağıya çekilmesi ve güzergâhın kısaltılması açısından
Delice-Çerikli-Çorum-Amasya demiryolu hattının bir an önce hayata geçirilmesi
gerekiyor.
Gerek Merzifon askerî
havaalanının sivil trafiğe açılması gerekse Çerikli-Çorum-Amasya demiryolu
hattının yapılması, Çorum'a, bölgemize ve ülkemize ekonomik açıdan büyük yarar
sağlayacaktır. Bu konuda çalışmanın bir an önce başlatılarak, 2004 bütçesi
yatırım programına alınması önem taşımaktadır.
Hükümetimizin gerekli
çalışmaları yapacağı bilinciyle, Sayın Başkanı, sayın milletvekillerini ve
Çorumlu hemşerilerimi saygıyla selamlıyorum. (Alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür
ediyorum Sayın Yıldırım.
Gündemdışı konuşmaya,
Ulaştırma Bakanı Sayın Binali Yıldırım cevap vereceklerdir.
Buyurun Sayın Bakan. (AK
Parti sıralarından alkışlar)
ULAŞTIRMA BAKANI BİNALİ
YILDIRIM (İstanbul) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Çorum
Milletvekilimiz Sayın Murat Yıldırım'ın, Çorum'un havaalanı ve demiryolu
problemiyle ilgili gündemdışı konuşması nedeniyle söz almış bulunuyorum; bu
vesileyle, hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Sayın Milletvekilimizin
konuşmasında dile getirdiği Çorum havaalanı, 1991 yılında gündeme gelmiş, 2 100
metre boy, 30 metre genişlik, aprondan oluşan altyapı uçuş üniteleri, o dönemde
400 milyar keşif bedelle ihale edilmiş ve özel idare bütçesinden yapılmaya
başlanmış. Başlangıçta fizibilite ve ÇED raporları olmadığı için, 1992
bütçesinden başlayarak 2000 yılı sonuna kadar valilikçe parça parça ödenek
ayrılarak stol tipi yapılmaya çalışılan havaalanının, ne yazık ki, beklenen
inşaat ilerleme yüzdesine erişilememiş ve daha sonra, 287 milyar lira civarında
bir para da DLH Genel Müdürlüğünden valiliğe aktarılmıştır. Buna rağmen, bugüne
kadar, havaalanının ancak yüzde 20'si yapılabilmiştir; tamamlanması için 4
trilyona daha ihtiyaç vardır. Her şeyden önce, havaalanı için ayrılan alan
içerisinde aynı zamanda yüksekokul için kampus alanı da düşünüldüğünden, böyle
bir olumsuzluk da mevcuttur. Bilahara, 25 Mart 1999 tarihinde, DPT tarafından
bu proje yatırım programından çıkarılmıştır.
Bu vesileyle, şunu
söylemekte yarar var: Ne yazık ki, bu ve buna benzer birçok havaalanı ülkenin
her tarafında mevcut olup, bugün, çeşitli nedenlerle kullanılamamaktadır.
Kimisinin yer seçimi yanlış, kimisinin standartları uluslararası uçuşlara uygun
değil ve bir kısmında da birbirine çok yakın olması dolayısıyla trafik bulunmamaktadır.
Demiryoluyla ilgili talep
ise, fizibilite etütleri çerçevesinde, halen Bakanlığımızın gündeminde bulunan
Çerikli-Çorum-Amasya bağlantısı kapsamında değerlendirilmektedir.
Çankırı-Çorum-Amasya hattında 1997 yılında fizibilite çalışmaları tamamlanmıştır.
Çankırı-Çorum-Amasya hattı üç kentin bağlantısını kurarken, Karadenize
bağlantıyı, ayrıca Ankara - Konya hattıyla birlikte Karadeniz ile Akdeniz
arasındaki kuzey - güney koridorunun oluşturulmasını sağlayacak en önemli
hatlardan biridir. Proje, bu kapsamda değerlendirilmektedir ve bu projenin 2003
yılı fiyatlarıyla 659 000 000 dolar keşif bedeli belirlenmiştir.
Merzifon askerî
havaalanının sivil uçuşlara açılması şu şartlarda mümkün gözükmemektedir.
Çünkü, Merzifon, Hava Kuvvetleri Komutanlığımızın çok önemli üslerinden bir
tanesidir ve çok yoğun kullanılan bir hava meydanıdır.
Ben, bu vesileyle Yüce
Meclisinizi saygıyla selamlıyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederim
Sayın Yıldırım.
Gündemdışı ikinci söz,
Türkiye'nin genel ekonomik durumu hakkında söz isteyen, Kırşehir Milletvekili
Sayın Hüseyin Bayındır'a aittir.
Buyurun. (CHP
sıralarından alkışlar)
Konuşma süreniz 5
dakikadır.
2. -
Kırşehir Milletvekili Hüseyin Bayındır'ın, Türkiye'nin genel ekonomik durumu ve
bu durumun halkın günlük yaşantısına yansımalarına ilişkin gündemdışı konuşması
ve Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Abdüllatif Şener'in cevabı
HÜSEYİN BAYINDIR
(Kırşehir) - Sayın Başkan, sayın milletvekili arkadaşlarım, televizyonları
başında bizi izleyen sevgili vatandaşlarımız; şahsım adına söz almış
bulunuyorum, bu vesileyle de her birinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli arkadaşlarım, 3
Kasım seçimlerinden sonra ne değişti diye, Meclisimizin de tatile girmesinden
dolayı, ben de memleketime gittim. Bir yıla yakın süre geçmesine rağmen,
Türkiyemin, Kırşehirimin, vatandaşlarımızın, memurumuzun, işçimizin,
öğrencimizin, çiftçimizin içinde bulundukları manzaranın hep aynı olduğunu
gördüm; sorunlar, problemler, dertler hep aynı. Birbirinin içerisine girmiş, birbirini
doğuran, çözülmesi gereken birçok sorun var ülkemizde ve vatandaşlarımız,
halkımız, memurumuz, işçimiz, çiftçimiz, işsizimiz, öğrencimiz, tüm bu olumsuz
ekonomik koşullara neden olmadıkları halde, her fatura üstlerine kesiliyor
nedense! Cefayı çeken kişi hep vatandaş oluyor. Vatandaşım açlık sınırının
altında yaşıyor, vatandaşım işsiz, vatandaşım yoksul, çoğu, borçlarından dolayı
icra kapılarında, evine icra gelmeyen vatandaş sayısı azalmış; ama, tüm bunlara
rağmen dirayetle ayakta kalmaya çalışıyorlar, tüm bunlara rağmen ısrarla ayakta
kalmaya çalışıyorlar, tüm bunlara rağmen inatla ayakta durmaya çalışıyorlar;
ama, şunu da bilin: Vatandaşımızın da artık dayanacak gücü kalmadı, sabırları
tükendi, artık onları oyalamanızdan sıkıldılar, bunu da bilin, böyle haber
gönderdiler.
Sayın Başkan, Yüce
Meclisimizin değerli üyeleri; AKP Hükümeti gayet başarılı; ekonomide her şey
yolunda, dolar düşüyor, faizler düşüyor, borsa hareketli ve bunun gibi birsürü
şey!.. (AK Parti sıralarından alkışlar) Peki, vatandaşın her şeyi böyle güllük
gülistanlık da, neden hâlâ geçim sıkıntısı çekiyor, neden hâlâ açlık sınırının
altında yaşıyor?! Basında sayfa sayfa, ekonomide pembe portreler çiziyorsunuz;
ya gerçekler?! İşsizlik almış başını gidiyor, gencecik insanlar umutsuz ve
mutsuz, tablo vahim, çare arayan insanlar çaresizlikten kıvranıyor, esnaf
borçlu, esnaf akşam evine ekmeğini zor götürüyor, çiftçimin artık dayanacak
gücü kalmadı. Benim Kırşehirimde, Anadolu bozkırının ortasındaki Mucurumda,
Boztepemde, Kamanımda, tarlasının başında, traktörlerinin arkasında, sabaha
kadar yağmurda, soğukta bekleyen çiftçilerimizin çektiği ıstırabı iyi bilirim.
Biz, esasen, anlayışımız gereği yoksulluğu iyi biliriz. Allahaşkına, sizler
seçim bölgelerinizde çiftçilerimizle hiç sohbet etmiyor musunuz, hiç gitmiyor
musunuz onlara? Yiyecek ekmeğe muhtaç olmuş çiftçinin halini bilmiyorsanız,
tohumu, gübreyi, mazotu bulabilmek için bin bir türlü cefa çeken çiftçiyle bir
ilginiz yoksa, Ziraat Bankasından çekilen kredilerle ilgili yaşanılan çileleri
bilmiyorsanız, hükümet koltuklarında ne işiniz var sizin ?! Bu vaatlerle mi
geldiniz Meclise?! Çiftçiye değer vermiyorsunuz, çiftçiye önem vermiyorsunuz,
çiftçiye destek vermiyorsunuz; ne yiyeceksiniz ileride?! Ne yiyecek üç beş yıl
sonra bu millet?! Üretim olmadan hiçbir şey olmaz arkadaşlar; önce üretim, önce
iş! (CHP sıralarından alkışlar, AK Parti sıralarından alkışlar [!])
Türkiye, dünya üzerinde
kendi kendini besleyebilen sayılı ülkelerden birisi iken, bugün, ne yazık ki,
tarım ürünleri ithalatı, ihracatının üzerine çıkmış bir ülke durumuna geldi.
Ülkeyi bu hale getirenler utansın! Bu gidişe dur demeyenler de utansın!
Halkımı, bir lokma ekmeğe muhtaç edenler de utansın! (AK Parti sıralarından
gürültüler)
Değerli arkadaşlar,
Anadolu'da insanların tenceresinde aş yerine dert kaynıyor. Siz çıkmışsınız
sırça saraylarda, şahane yemekli toplantılarda, enflasyon düştü, dolar düştü,
euro düştü masalı anlatıyorsunuz. Vatandaşın ne doları var ne de eurosu; onlar,
açlık sınırının altında yaşıyor, bunu bilin. Yapacağınız ne varsa koyun
meydana! (CHP sıralarından alkışlar)
Kömürün tonu kaç lira,
bilir misiniz?! Bir ev kaç ton kömürle kışı geçirir, bilir misiniz?! (AK Parti
sıralarından "biliriz" sesleri) İşçisi, memuru, işsizi nasıl alsın bu
fiyatlarla odunu, kömürü?! Nasıl ısıtsın soğuk kış gününde evini, yuvasını?!
Ha, bir de, meşhur
yardımlarınız var sizin; yok, acil eylem planınız...
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
HÜSEYİN BAYINDIR
(Devamla) - Sosyal yönleriyle insanları destekleyeceksiniz...
BAŞKAN - Buyurun Sayın
Bayındır; konuşmanızı tamamlar mısınız.
HÜSEYİN BAYINDIR
(Devamla) - Bakın, benim size bir önerim var: Öyle, acil eylem planıyla,
insanlara ne şekilde dağıtıldığı belli olan, televizyonlardan gördüğümüz, o,
insan onuruna yakışmayacak biçimde dağıtım yapmaktan vazgeçin. Eğer, insanların
insanca yaşamasını istiyorsanız, işsize iş verin. Memura, kendi ihtiyaçlarını
kendisinin görmesi için insanca yaşayacağı ücret verin. İşçi için aynı şeyi
öneriyorum. Tarımda, pancar tarlalarında çalışan, mercimek yolan eli nasırlı
insanların ürünlerine para verin. IMF'nin emriyle değil, ülkenin çıkarları
doğrultusunda hareket etmesini bilin. İşte, o zaman, kendi benliğinize dönmüş
olacaksınız. (CHP sıralarından alkışlar)
Bakın arkadaşlar, bunlara
hiç itiraz edemezsiniz. Ülke, gerçekten darda; sizin bize anlatmaya
çalıştığınız gibi değil. Anadolu'da fiilî hayat bir başka yürüyor. Çaresizlik
almış başını gitmiş. Umutsuzluk umut olmuş ülkede. Görün bunları. Görmezseniz,
bir gün onlar gösterirler.
Bakın, aklıma ne geldi
biliyor musunuz; aklıma, çok değerli Şairimiz Orhan Veli Kanık geldi. Ne güzel
söylemiş sizin iktidar günlerinizi, nasıl tarif etmiş ekonominizi.
Memleketimdeki insan manzaraları için ne diyor biliyor musunuz:
"Cep delik cepken delik
Yen delik kaftan delik
Don delik mintan delik
Kevgir misin be
kardeşlik?" (CHP sıralarından alkışlar)
AHMET YENİ (Samsun) -
Tarihte kaldı onlar.
HÜSEYİN BAYINDIR
(Devamla) - Ülkeyi bundan kurtaracaksınız.
ÜNAL KACIR (İstanbul) -
Hangi tarihte yazılmış?..
AHMET YENİ (Samsun) - CHP
dönemi, CHP!
HÜSEYİN BAYINDIR
(Devamla) - Bütün yoksul insanlar adına, işaret buyurduğum şekilde, insanlara
umut olma noktasında sizleri uyarıyoruz. Yaparsanız, yaparsınız; yapamazsanız,
çeker gidersiniz!
Hepinize teşekkür ediyor,
saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar, AK Parti sıralarından
alkışlar[!])
BAŞKAN - Teşekkür
ediyorum Sayın Bayındır.
Gündemdışı konuşmaya,
Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Sayın Abdüllatif Şener cevap
vereceklerdir.
Buyurun Sayın Şener. (AK
Parti sıralarından alkışlar)
DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN
YARDIMCISI ABDÜLLATİF ŞENER (Sıvas) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
hepinizi saygıyla, hürmetle selamlıyorum.
Kırşehir Milletvekili
Sayın Hüseyin Bayındır'ın gündemdışı konuşmasını birlikte dinledik.
Elbette, yasama organı
olarak, ülke sorunlarının gündeme getirilmesi, bu kürsüden ifade edilmesi,
milletvekilleriyle paylaşılması ülkemiz açısından bir kazançtır. Bu boyutu
itibariyle, tebrik ettiğimi söyleyebilirim; ancak, tüm milletvekilleri olarak
şuna dikkat etmemiz gerektiği kanaatindeyim:
Aslında, 3 Kasım seçimleriyle birlikte yeni bir dönem başlamıştır. Bu
yeni dönemin, eski döneme göre farklı bazı özellikleri vardır; ama, bu temel
özelliklerinden biri de, siyaset üslubuyla ilgilidir, siyasetin konuşarak
toplumda oluşturduğu kültürle ilgilidir.
Bildiğiniz gibi,
Türkiye'de, en fazla siyasetçiler konuşur; genel başkanlar konuşur, bakanlar
konuşur, milletvekilleri konuşur, belediye başkanları konuşur, tüm partilerin
il, ilçe başkanları konuşur ve topyekûn, ülke sathında, siyaset sürekli konuşur
ve konuştukça da, dinleyenler arasında belli bir kültürü, belli bir anlayışı,
belli bir bakış açısını oluşturur. Dolayısıyla, siyaset, her konuştuğunda,
ülkede belli bir kültür oluşturduğunun bilincinde olmalıdır, en azından 3 kasım
seçimleri sonrasında ortaya çıkan tablo budur. Bana kalırsa, böyle bir ortamda,
siyaset, konuşurken, topluma güzel duygular aşılayan, toplumda gerginlikler
oluşturmayan, vatandaşlarımızın birbirlerine karşı sevgilerinin, saygılarının
olduğu bir atmosferi kültürel olarak oluşturursa, ülkemizin geleceği açısından
da, özellikle, Mecliste bulunan siyasî partiler açısından da çok önemli bir
işlevi yerine getirmiş olur.
Elbette sorunlar vardır;
ama, yine bu dönemde, bu sorunlar da dile getirilirken, sadece polemik yapma
maksadıyla değil, somut çözümlerin ötesinde sadece söz planında ortaya
konulması dışında, reel zeminde dikkate alınması ve bu reel zeminde gerçekçi
bir boyutta değerlendirilip, çözümünün nasıl olabileceğiyle ilgili kabul
edilebilir ve pratiği olan üslupları benimsemek lazım.
Bu noktadan hareketle
olayı değerlendirdiğimizde, şunu görürüz: Gerçekten sorunlar vardır.
"Ülkede, bütün sorunlar bir yılda bitmiştir, vatandaşlarımız refah
içerisindedirler, sıkıntıları yoktur, bu ülkede işsizler yoktur" dediğimiz
zaman, bunu söyleyen de doğru söylememiş olur. Sorunlar var; ama, işe gerçekçi
bir düzlemde baktığımız takdirde, bu sorunların, biraz önce kürsüden sayılan ve
ifade edilen sorunların bir yılda ortaya çıktığını söylemek mümkün değil; yani,
geçmişe doğru gidebilirsiniz, en azından yarım asırlık bir birikimin, elli
yıldır biriken sorunların bugüne devretmiş halidir. Geçmiş yıllara baktığımızda
da -eğer bu sorunların tamamından da siyasal iktidarlar sorumluysa- şunu
söyleyebiliriz: Bu sorunların ortaya çıkmasının sorumluluğu, geçmişteki bütün
siyasî iktidarları da kapsayacak şekilde, tüm siyaset kurumuna aittir deriz ve
bunun içerisinde Cumhuriyet Halk Partisini de görürüz; çünkü, geçmişte iktidar dönemleri
olmuştur.
AHMET ERSİN (İzmir) - Ne
zaman olmuş Sayın Bakan?
DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN
YARDIMCISI ABDÜLLATİF ŞENER (Devamla) - Hiç iktidara gelmediniz mi?
AHMET ERSİN (İzmir) -
Gelmedik.
DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN
YARDIMCISI ABDÜLLATİF ŞENER (Devamla) - Demek ki, milletimiz sizi devamlı
muhalefette tutacak. (AK Parti sıralarından alkışlar)
HALİL TİRYAKİ (Kırıkkale)
- Ama, Sayın Bakanım, siz, bir senede düzlüğe çıkaracağız diye geldiniz.
DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN
YARDIMCISI ABDÜLLATİF ŞENER (Devamla) - Hayır, seçim öncesinde söylediklerimiz
ortadadır.
HALİL TİRYAKİ (Kırıkkale)
- Yahut da, o ayrı bu ayrı; dün dündür, bugün bugündür...
AHMET ERSİN (İzmir) - Siz
de bir dönem bakanlık yaptınız Sayın Bakanım.
DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN
YARDIMCISI ABDÜLLATİF ŞENER (Devamla) - Şunu söylemek isterim: Ak Parti, 3
Kasım seçimleri sonrasında iktidara gelmiştir; 58 inci ve 59 uncu cumhuriyet
hükümetleri, Ak Partinin kurduğu, Ak Parti İktidarının hükümetleri olmuştur; bu
dönem içerisinde de, yaptıkları, icraatları, bu ülkede biriken sorunların
tasfiyesine yöneliktir. Özellikle, 1999, 2000 yıllarında yaşanan büyük
krizlerle birlikte, ekonominin nasıl dibe vurduğu, işyerlerinin nasıl
kapandığı, işsizliğin nasıl büyük bir
patlama gösterdiği, kamu finansman dengesinin nasıl altüst olduğu herkesin
bildiği bir gerçektir. İşte, AK Parti İktidarı, bu biriken ve devraldığımız
sorunları "enkaz devraldık" edebiyatı yapmaksızın, sükûnetle, planlı
ve belli bir program dahilinde çözmeye yönelmiştir.
Bu noktada değerlendirdiğimiz
takdirde, AK Parti İktidarının başarılı bir iktidar olduğunu çok rahatlıkla
söyleyebiliriz. Bunu, ben samimî olarak inanıyorum ki, tüm CHP milletvekili
arkadaşlarım da kendi kendilerine söylüyorlar; helal olsun bu AK Partiye
diyorlar içlerinden, başarılı bir şekilde bunu götürüyor diyorlar. (AK Parti
sıralarından alkışlar)
AHMET ERSİN (İzmir) -
Öyle bir şey yok.
DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN
YARDIMCISI ABDÜLLATİF ŞENER (Devamla) - Neden?.. Bakın, bütün makroekonomik
dengelerin altüst olduğu bir ortamda, AK Parti, bu bozulan dengeleri
kurmaktadır. Aşağı yukarı son otuz yılın en düşük enflasyon oranına ulaşmış
olmayı hafife almamak lazım. Enflasyon, bu ülkenin en temel sorunudur;
enflasyon, bu ülkede, dargelirlileri en fazla vuran, en fazla mağdur eden temel
bir olgudur. Dolayısıyla, enflasyon düştü demekle olmaz şeklinde, enflasyonu
bir tarafa bıraktığınız zaman, bunun anlamı, enflasyon iyidir demektir. Yani,
Sayın Milletvekilimin gelip de, kürsüden, "enflasyon iyidir" diye
nutuk attığını düşünmüyorum; onun da içinden, enflasyon kötüdür dediğini
biliyorum ve helal olsun AK Partiye, bu enflasyonu görülmedik bir süratle
aşağıya doğru indiriyor; dört aydır, Türkiye eksi enflasyonları yaşıyor diye,
kendi kendine, arkadaşlarıyla sohbetlerinde herhalde itiraf ediyordur. (AK
Parti sıralarından alkışlar)
Bazı noktalara dikkat
etmek lazım. Bu ülkede, dargelirlilerin mağduriyetlerini, sıkıntılarını, ben,
milletvekillerinden daha fazla hisseden hiç kimsenin olduğunu düşünmüyorum.
İster iktidar milletvekili olsun ister muhalefet milletvekili olsun, mağdur
vatandaşlarımızla en fazla muhatap olan, onların acılarını, taleplerini en
fazla dinleyen, bu ülkede, milletvekilleridir ve bu sosyal olayı, vakıayı da en
yakından ve derinden hissedenler milletvekilleridir. İktidar da aynı duygu
içerisindedir ve bu sorunların akılcı, mantıklı ve kalıcı bir şekilde çözülmesi
için de AK Parti İktidarı, programını ortaya koymuştur.
Bir istikrar ortamının
yakalanması, piyasaların güven duyması, bu güvene ve istikrar ortamına
istinaden bu ülkede yatırımların artması ve yatırımlara bağlı olarak da
istihdam kapasitesinin yükselmesi, başta işsizlik olmak üzere, sosyal
sorunların çözümünün temel anahtarıdır; AK Partinin yaptığı iş de budur.
Nitekim, geçen sene yüksek bir büyüme hızı yakalanmıştır. Bu sene hedeflenen
yüzde 5'lik büyüme hızı yakalanmış vaziyettedir; hatta, biraz aşılacağı
anlaşılmaktadır. Enflasyonla ilgili yıl sonu hedefi tutmaktadır ve 2003
bütçesiyle ilgili olarak, burada, Mecliste bütçe müzakereleri yapılırken hangi
hedefleri koyduysak, AK Partinin yıl sonu hedefleri şunlardır diye ne
söylediysek aynısı gerçekleşmektedir. (AK Parti sıralarından alkışlar)
Plan ve Bütçe Komisyonu
üyesi arkadaşlarım var, muhalefet partilerinden. Ben de oniki yıldır Türkiye
Büyük Millet Meclisindeyim. Oniki kez bu Mecliste ve komisyonlarda yıllık
bütçelerin müzakere edildiğini biliyorum ve her müzakerede muhalefetin
söylediği temel bir söz vardır; "bu bütçe rakamları gerçekleşmez ve bu
makro hedefler de tutmaz" denirdi; zaman zaman buna iktidarlar da iştirak
ederlerdi ve geçen onbir yıl boyunca, sürekli olarak, makro hedefler
tutmamıştır ve bütçe rakamları da gerçekleşmemiştir. İşte, ilk defa, 2003 yılı
bütçesi, yani, AK Parti İktidarının yaptığı bütçe, Meclise sunduğu bütçe, Plan
ve Bütçe Komisyonunda günlerce tartışılan, Genel Kurulda günlerce tartışılan
2003 yılı bütçesi, geçmişten farklı olarak, bütün rakamları tutan bir bütçe
olmuştur! (AK Parti sıralarından alkışlar) Yani, bunun anlamı şudur: AK Parti,
ne söylemişse onu yapıyor. Enflasyon oranı, büyüme hedefi, hepsi... Bütçe
rakamları da öyle... Bakın, 2003 yılında 145 katrilyon liralık harcama
yapacağız dedik. Hatırlıyor musunuz, harcama rakamları, hiçbir yıl, hükümetin
öngördüğü gibi, getirdiği bütçe gibi yıl sonunda çıksın; hiçbiriniz hatırlamazsınız,
ben de hatırlamıyorum; çünkü, hep ikiye katlanırdı bütçeler; ama, ilk defa 2003
yılı bütçesinin giderleri, yıl sonu gerçekleşme tahmini itibariyle, 141
katrilyon liradır; yani, öngörülen harcama hedefinin, değil üstüne çıkmak,
biraz altına düşmüştür; altına düşmesinin sebebi de, faiz giderlerinde o
miktarda daha düşük gerçekleşme meydana gelmiştir. Faiz giderlerinin daha az
olduğuna da kimse üzülmüyor, öyle zannediyorum. "Faiz giderleri için
bütçeye 65 katrilyon koymuştunuz, niye 60 katrilyona düştü" diye kimsenin
şikâyetçi olduğunu da düşünmüyorum ve diyorsunuzdur ki, eminim, bu AK Parti ne
yaptığını biliyor. Gerçekten, bu AK Parti ne yaptığını biliyor. (AK Parti
sıralarından alkışlar)
Bu onur, bu gurur,
bütçeyi birlikte paylaşan, birlikte tartışan, her şeyin iyi olmasını isteyen,
sadece iktidarın değil, muhalefetin de paylaşacağı bir duygudur. Onun için,
ülke sorunlarını birlikte halledeceğiz, birlikte tartışacağız; iyiyi, doğruyu,
güzeli birlikte araştıracağız ve her türlü eleştiriyi ve katkıyı da, iktidar
açısından, bir kazanım olarak değerlendiriyorum ve Sayın Milletvekilimin bu
konuşmasını da bir kazanım olarak, aynı şekilde, müspet bir haneye atıyorum,
kaydediyorum. Bu sorunların hepsi zamanla çözülecek sorunlardır. Güç
birliğiyle, siyaset kurumuna itibar kazandırma yarışı içerisinde, her şeyin
doğrusunu ve güzelini bulacağımıza inanıyorum ve hepinize saygılar sunuyorum.
Sağ olun. (AK Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür
ediyorum Sayın Bakan.
Gündemdışı üçüncü söz,
Konya İlindeki birkısım projelerin hayata geçmesine yönelik çalışmalarla ilgili
söz isteyen, Konya Milletvekili Ahmet Işık'a aittir.
Buyurun Sayın Işık. (AK
Parti sıralarından alkışlar)
3. - Konya
Milletvekili Ahmet Işık'ın, Konya İlindeki birkısım projelerin hayata
geçirilmesinin önemine yönelik gündemdışı konuşması
AHMET IŞIK (Konya) -
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Konya İlindeki birkısım projelerin
hayata geçirilmesine yönelik gündemdışı söz almış bulunmaktayım; bu vesileyle,
Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
Ayrıca, yeni yasama
yılında, Mustafa Kemal Atatürk ve dava arkadaşlarını rahmetle anarken, büyük
lider ve büyük insan Atatürk'ü bu kürsüden zikretmenin onurunu yaşıyor,
mutluluğunu hissediyorum.
Değerli milletvekilleri,
büyük insan Mevlânâ Celâleddin Rûmî'nin diyar edindiği, değişik kültürlerin ve
dinlerin cazibe merkezi haline gelen Konya İlimiz, ülkemizin nüfus olarak 4
üncü, yüzölçümü olarak ise 1 inci büyük şehri olup, Anadolu Selçuklu Devletinin
başşehirliğini yapmış, Osmanlı Devleti zamanında çok yönlü etkinliğini
sürdürmüştür. Günümüz Türkiyesinde ise, coğrafî konumuyla, yüzölçümüyle,
nüfusuyla, sanayiiyle, tarımıyla, ticaretiyle, kültürüyle, inanç turizmiyle,
başta futbol olmak üzere sportif aktivitesiyle ve yüzlerce maruf hale gelmiş değerleriyle
önemini ve anlamını günbegün artırarak devam ettirmektedir.
Değerli milletvekilleri,
2002 yılı itibariyle Konya İlimiz kamu yatırımlarından 19 uncu sırada pay almış
olup, işbu durum dahi başlıbaşına şehrimizin mağduriyetini çarpıcı bir şekilde
ortaya koymaktadır.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; her yörenin iktisadî kalkınmasına ve hayat standardının
yükseltilmesine birkısım etkenler tesir etmekte ve bu süreci hızlandırmaktadır.
Mevlânâ diyarı Konyamız için bu noktada hayatî önem arz eden projelerden birisi
olan -kısa adı KOP- Konya Ovaları Projesidir. Konya Ovaları Projesi tam
anlamıyla sonuçlandığında, ilimizin sulanmakta olan arazisine ilaveten yüzde 64
oranında, yaklaşık 1 705 000 hektar civarında arazi daha sulanabilecek ve
toprak hayat bulacaktır.
KOP, 12 adet projeden
oluşmaktadır. Bunlar;
- Konya-Çumra Projesi,
- Beyşehir-Damlapınar
Projesi,
- Göksu Havzası Enerji
Projeleri,
- Konya İçmesuyu Projesi,
- Küçük su projeleri
grubu,
- Ereğli Projesi,
- Sarayönü-Beşgözler
Projesi,
- Akşehir-Eber Projesi,
- Ilgın Projesi,
- Karaman Projesi,
- Yunak-Akgöl Projesi,
- Ayrancı Projesidir.
Konyamızın kızıl elması
ve rüyası olan KOP hayata geçtiğinde, çorak arazi suyla buluşacak, alternatif
ürünler yetiştirilebilecek, hayvancılıkta büyük atılım gerçekleşebilecek,
milyarlarca dolar katmadeğer ülke ekonomisine girdi sağlayacaktır.
Değerli
milletvekillerimiz, Konya insanımızın, sanayicimizin ve ticaret erbabının başka
bir beklentisi de serbest bölge projesidir. Konya için uygun olan ise, serbest
üretim bölge modelidir. Serbest bölgeler, ülkemize yabancı sermayeyle birlikte
yeni teknolojilerin de girmesine vesile olmakta, oluşturulan imkânlar
yatırımcıya ve üreticiye vergi, teşvik ve başkaca birkısım avantajlar
sağlamakta, üretimde maliyeti düşürmekte ve uluslararası rekabete katkı
sağlamaktadır. Serbest bölge sisteminin en önemli cazibesi, muafiyet ve
istisnaların varlığıdır. Bunların kaldırılması durumunda ise, bu bölgelerin
cazibesi ortadan kaldırılmış olacaktır.
Yapılması gereken, serbest bölge rejiminin yeniden yapılandırılması ve
cazibe merkezleri haline getirilmesidir.
Bu bağlamda, Konya
İlimizin coğrafî konumu, organize sanayi bölgelerinin oluşu, düzenli ulaşım
ağı, tarım makineleri başta olmak üzere gelişmiş sanayii, otomotiv yan sanayii,
ayakkabıcılık sektörü, ticarî, tarihî ve kültürel özelliği, insan ve işgücü
potansiyeli gibi yüzlerce özelliği nedeniyle, zaman geçirilmeden serbest bölge
kurulması zaruretini ortaya koymaktadır.
Değerli milletvekilleri,
ayrıca, şehrimize teknopark kurulması, bölge havaalanının yapılması, teknik bir
üniversite kurulması, Konya endüstri bölgesinin kurulması, Konya-Ankara hızlı
tren projesinin gerçekleştirilmesi, Beyhekim Sağlık Kompleksi Projesinin hayata
geçirilmesi, Mevlânâ Kültür Merkezinin açılışının 2003 Aralık ayı
etkinliklerine yetiştirilmesi, bölgesel menkul kıymetler borsası kurulması,
Toplu Konut İdaresince başlatılan kira öder gibi evsahibi olma yönteminden
nüfus, yüzölçüm ve diğer kriterler dikkate alınarak Konyamızın azamî oranda
yararlandırılması...
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Buyurun Sayın
Işık; konuşmanızı toparlar mısınız...
AHMET IŞIK (Devamla) -
...TRT'nin arşivinde bulunan eğitim, öğretim, kültürel, sanatsal, sosyal ve
buna benzer içerikli kaset programlarından Konyamızın yerel yayın yapan
televizyonlarının ücretsiz faydalandırılması ve bunun ülke geneline teşmil
edilmesi; ayrıca, uluslararası birkısım özel ya da resmî futbol müsabakalarının
-Mevlânâ felsefesinin ve hoşgörüsünün dünyaca tanındığı ve birçok yönüyle marka
haline gelen- Konya İlimizde gerçekleştirilmesinin önemini de vurgulamak
istiyorum.
Değerli milletvekilleri,
ilimiz, tarihî değerleri ve eserleriyle, inanç turizmiyle, yerli ve yabancı
birçok turistin ilgisini artan oranda çekmektedir. İlimiz, bu özellikleriyle,
kongre turizmine de müsait bir şehirdir. Konyamızın örnek bir kültür ve cazibe
merkezi haline getirilmesi, gerek şehrimiz gerekse de ülkemiz açısından büyük
önem taşımaktadır.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; yukarıdaki tespit ve beklentilerimiz doğrultusunda, Konyamızın
kalkınması temennisiyle, hepinizi, tekrar, saygıyla selamlıyorum. (Alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür
ediyorum Sayın Işık.
Gündemin
"Seçim" kısmına geçiyoruz.
Sayın milletvekilleri,
yasama dokunulmazlığı konusunda kurulan Meclis araştırması komisyonu üyelikleri
için siyasî parti gruplarınca aday gösterme işlemi tamamlanmıştır.
Şimdi, komisyon
üyelikleri için siyasî parti gruplarınca gösterilen adaylarının listesini,
İçtüzüğün 21 inci maddesine göre, okutup, oylarınıza sunacağım.
V. -
SEÇİMLER
A)
KOMİSYONLARA ÜYE SEÇİMİ
1. -
(10/70) esas numaralı Meclis Araştırması Komisyonu üyeliklerine seçim
Yasama Dokunulmazlığı
Konusunda Kurulan Meclis Araştırması
Komisyonu Üyelikleri Aday
Listesi
(10/70)
(12)
Adı Soyadı Seçim Çevresi
AKP
(8)
Fehmi Hüsrev Kutlu (Adıyaman)
Orhan Yıldız (Artvin)
Muzaffer Külcü (Çorum)
Mehmet Salih Erdoğan (Denizli)
Cavit Torun (Diyarbakır)
Metin Kaşıkoğlu (Düzce)
Mehmet Yılmazcan (Kahramanmaraş)
Süleyman Sarıbaş (Malatya)
CHP (4)
Mehmet Ziya Yergök (Adana)
Yakup Kepenek (Ankara)
Atilla Kart (Konya)
Muharrem Kılıç (Malatya)
BAŞKAN - Okunan listeyi
oylarınıza sunuyorum : Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Sayın milletvekilleri,
yasama dokunulmazlığı konusunda kurulan Meclis araştırması komisyonuna seçilen
üyelerin bugün saat 16.30'da Ana Bina, Üst Zemin PTT karşısındaki Meclis
Araştırması ve Soruşturması Komisyonları Toplantı Salonunda toplanarak, başkan,
başkanvekili, sözcü ve kâtip seçimini yapmalarını rica ediyorum.
Komisyonun, toplantı gün
ve saati ayrıca ilan tahtalarına asılmıştır.
Gündemin "Kanun
Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler" kısmına
geçiyoruz.
VI. - KANUN
TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER
İŞLER
1. - Adlî
Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Bölge Adliye Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve
Yetkileri Hakkında Kanun Tasarısı ve Adalet Komisyonu Raporu (1/521) (S.
Sayısı: 146)
2. - Hukuk
Usulü Muhakemeleri Kanununda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Tasarısı ve
Adalet Komisyonu Raporu (1/523) (S. Sayısı: 152)
BAŞKAN - Adlî Yargı İlk
Derece Mahkemeleri ile Bölge Adliye Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yetkileri
Hakkında Kanun Tasarısı ile Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununda Değişiklik
Yapılmasına İlişkin Kanun Tasarılarının geri alınan maddeleriyle ilgili
komisyon raporları henüz gelmediğinden, tasarıların görüşmelerini erteliyoruz.
Bilgi Edinme Hakkı Kanunu
Tasarısı ile Avrupa Birliği Uyum ve Adalet Komisyonları raporlarının
müzakeresine kaldığımız yerden devam ediyoruz.
3. - Bilgi Edinme Hakkı Kanunu Tasarısı ile Avrupa Birliği
Uyum ve Adalet Komisyonları Raporları (1/632) (S. Sayısı: 248) (1)
BAŞKAN - Komisyon?..
Yerinde.
Hükümet?.. Yerinde.
Sayın milletvekilleri,
kâtip üyenin oturarak okumasını oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul
etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Tasarının 4 üncü maddesi
kabul edilmişti; şimdi, 5 inci maddesini okutuyorum:
Bilgi verme yükümlülüğü
MADDE 5.- Kurum ve
kuruluşlar, bu Kanunda yer alan istisnalar dışındaki her türlü bilgi veya
belgeyi başvuranların yararlanmasına sunmak ve bilgi edinme başvurularını
etkin, süratli ve doğru sonuçlandırmak üzere, gerekli idarî ve teknik
tedbirleri almakla yükümlüdürler.
Bu Kanun yürürlüğe
girdiği tarihten itibaren diğer kanunların bu Kanuna aykırı hükümleri
uygulanmaz.
BAŞKAN - Madde üzerinde,
Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına söz isteyen, Adana Milletvekili Ziya
Yergök; buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)
Konuşma süreniz 10
dakikadır.
CHP GRUBU ADINA MEHMET
ZİYA YERGÖK (Adana) - Sayın Başkan, Yüce Meclisin değerli üyeleri; görüşmekte
olduğumuz Bilgi Edinme Hakkı Kanunu Tasarısının "bilgi verme
yükümlülüğü" başlığını taşıyan 5 inci maddesiyle ilgili Cumhuriyet Halk
Partisi Grubunun görüş ve düşüncelerini açıklamak üzere söz almış bulunuyorum;
Yüce Meclisi saygıyla selamlayarak sözlerime başlamak istiyorum.
Bilgi Edinme Hakkı Kanunu
Tasarısıyla ilgili, benden önce Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına konuşan
değerli sözcülerimiz de, olumlu ve yapıcı görüşler ortaya koydular. Gerçekten
de, ülkemizde hukuku üstün ve egemen kılmak istiyorsak, demokrasiyi bütün kurum
ve kurallarıyla yerleştirmeyi düşünüyorsak, özgür insan, örgütlü toplum,
demokratik devlet amacına varmayı düşünüyorsak, bilgi edinme hakkını düzenleyen
bir yasal düzenleme, bütün bu amaçlara uygun düşen doğru ve yerinde bir adım
olacaktır.
Diğer taraftan, böyle bir
düzenleme, içinde yer almayı hedeflediğimiz, bir demokrasi ve hukuk toplumu
olan Avrupa Birliğine uyum açısından da, demokratikleşme açısından da büyük
önem taşımaktadır.
Söz konusu tasarının bir
sivil toplum platformundaki tartışmalarına ve çalışmalarına, Sayın Adalet
Bakanıyla birlikte, taslak aşamasından itibaren katılmış, katkıda bulunmuş,
altkomisyonda ve Adalet Komisyonunda görev yapmış bir arkadaşınız olarak, bu
tasarının, geçirdiği aşamalarda yapılan değerli katkılarla, çok daha olumlu bir
duruma geldiğini söyleyebilirim. İnanıyorum ki, Genel Kurul görüşmelerinde, siz
değerli üyelerin yapacağı katkılarla, daha olumlu bir noktaya da gelecektir.
Bu tasarının
yasalaşmasının bir önemi de şudur: Bir yönetimin saydam olduğuna, şeffaf
olduğuna ve bir yönetimin kamu yararına işlediğine yurttaşları inandırmanın en
geçerli yolu, yönetsel bilgi ve belgeleri ilgililere açıklamaktan geçer.
Tasarının dünkü görüşmelerinde konuşan değerli sözcülerin de değindiği gibi,
Anayasamızda, bilgi edinme hakkını açıkça düzenleyen bir hüküm olmamakla
birlikte, bunu kısıtlayan bir hüküm de bulunmamaktadır. Günümüzde, çağdaş ve
demokratik anayasalarda, bilgi edinme hakkı, ayrı bir madde halinde
düzenlenmektedir. Nitekim, Türkiye Barolar Birliği tarafından hazırlanan ve
geçtiğimiz yasama yılının başında tüm milletvekillerine gönderilmiş bulunan
anayasa önerisinin 38 inci maddesinde de "her yurttaş, devletin ve diğer
kamu tüzelkişilerinin işlem ve eylemlerinden bilgi edinme hakkına
sahiptir" şeklinde bir düzenlemeye yer verilmiştir.
Dünkü görüşmelerde söz
alan Cumhuriyet Halk Partisi Grubuna mensup milletvekilleri, Bilgi Edinme Hakkı
Kanunu Tasarısıyla ilgili olumlu görüşler ifade ederken, iktidarın yanlış
uygulamalarından örnekler vererek, bu yasanın uygulanmasına yönelik, daha
doğrusu, uygulanmamasına yönelik kaygılarını ifade ettiler. Gerçekten de, Yüce
Meclisimiz, görüşmekte olduğumuz tasarıda olduğu gibi, çoğu kez, toplum
yararına, iyi yasalar çıkarmaktadır; ancak, uygulama konusunda aynı duyarlılık
her zaman gösterilmiyor. Çıkarılan yasaları, amacına, özüne ve sözüne uygun
şekilde yaşama geçirme konusunda, aynı titizlik içerisinde ne yazık ki
olunmuyor. Nitekim, Yüce Mecliste, iktidar grubuyla, muhalefet grubuyla
birlikte, arka arkaya, Avrupa Birliği uyum yasalarını çıkardık. Avrupa Birliği
çevrelerinden de iç ve dış kamuoyundan da övgüler aldık; ancak, bütün bu
çevreler, bu övgülerin ardından, hemen bir şeyi ilave ettiler
"çıkardığınız yasalar iyi, olumlu; ancak, bir de uygulamaya bakacağız,
uygulamayı göreceğiz" dediler.
Geçmişte, sayısız örnekle
gördük ki, sadece yasaların değişmesi yetmiyor, kafaların da değişmesi
gerekiyor. Yasalardaki olumlu değişikliklere paralel bir zihniyet değişiminin
de yaşanması gerekiyor. Burada, siyasî otoriteye, iktidara, yürütme organına
çok önemli görev düşüyor. Bilgi Edinme Hakkı Kanununun ve önceden yürürlüğe
konulan uyum yasalarının da yaşama geçmesi için, bürokraside, kamu kurum ve
kuruluşlarında bir dirençle karşılaşmadan bu yasaların amacına göre
uygulanması, iktidarın çok içtenlikli olmasına, istekli olmasına ve ciddî bir
kararlılık ortaya koymasına bağlıdır. Aksi halde, daha önce çıkarılmış pek çok
iyi yasada olduğu gibi, bu yasa da kâğıt üzerinde kalmaya mahkûm olur ve yazık
olur.
Belirttiğimiz nedenlerle,
arkadaşlarımızın bu yöne ilişkin tespitlerinden, eleştirilerinden ve ileriye
dönük kaygılarından iktidar grubunun rahatsızlık duymasını anlamak mümkün
değildir. Hatasız insan olmaz, hatasız iktidar da olmaz. İnsanlar da,
yönetimler de, hatalarını kabul edip onları gidermeye çalıştıkça yücelir ve
yükselirler. İktidar, muhalefetin bu yapıcı eleştirilerinden ve uyarılarından
yararlanmaya çalışmalıdır. Kaldı ki, bu uygulama yanlışları, çıkarılan
yasaların uygulanmasına karşı direnç gösterilmesi, hatta, zaman zaman, yer yer
uygulanmaması, sadece bu iktidar dönemine has bir sorun da değildir. Daha önceki
dönemlerde de, bunun pek çok örneği bulunmaktadır.
Avukat kökenli
milletvekillerimiz daha iyi anımsayacaklardır. 2001 yılının 2 Mayısında, 4667
sayılı Yasayla, Avukatlık Yasasının 2 nci maddesinde değişiklik yapılarak,
yargının bir unsuru olan ve savunma mesleğini yürüten avukatların bilgi ve
belgeye ulaşmasıyla ilgili bir düzenleme yapıldı. Bu düzenlemeye göre
"yargı organları, emniyet makamları, diğer kamu kurum ve kuruluşlarıyla
kamu iktisadî teşebbüsleri, özel ve kamuya ait bankalar, noterler, sigorta
şirketleri ve vakıflar, avukatlara görevlerinin yerine getirilmesinde yardımcı
olmak zorundadır. "Kanunlarındaki özel hükümler saklı kalmak kaydıyla, bu
kurumlar, avukatın gerek duyduğu bilgi ve belgeleri incelemesine sunmakla
yükümlüdür" denilmekteydi.
Avukatın bilgi ve belgeye
ulaşması iki bakımdan önem taşımaktadır. Bugün, yargıdaki en büyük yakınma
konusu, iş yükünün ağırlığı ve artan iş yükü nedeniyle davaların uzaması ve bu
nedenle adaletin gecikmesidir. Eğer, bir avukat, bilgi ve belgeye dava
açılmadan ulaşacak olursa, belki de o bilgi ve belgenin ışığında o davayı
açmaya hiç gerek görmeyecek, mahkemeler de gereksiz yere meşgul edilmeyecektir.
Avukatın devam eden bir davada belge ve bilgiye hemen ulaşması durumunda da
davanın uzamasının ve sürüncemede kalmasının önüne geçilecektir. Hal böyle
olmasına ve yasanın açık hükmüne rağmen, neredeyse tüm kurum ve kuruluşlar,
madde metnindeki "kanunlarındaki özel hükümler saklı kalmak kaydıyla"
ibaresinin arkasına sığınarak ve kendi özel kanunlarını, tüzüklerini,
yönetmeliklerini, genelgelerini engel göstererek bilgi ve belge vermekten
kaçınmışlardır. Baroların, Barolar Birliğinin girişimlerine rağmen büyük
güçlüklerle karşılaşılmış, konu, idarî yargıya intikal etmiş, Başbakanlık,
Danıştay 1. Dairesinden istişarî düşünce talebinde bulunmuştur. Görüşmekte
olduğumuz kanun tasarısının 5 inci maddesinde de, bilgi edinme kapsamı dışında
olan bilgi ve belgeler yalnızca bu kanunla değil, diğer kanunlara da atıf
yapılarak genişletilmekteydi; ancak, Adalet Komisyonunun başta Sayın Başkanı
olmak üzere, değerli üyeleri de savunma mesleğinden gelen ve yukarıda
değindiğimiz pratikte yaşanan güçlükleri bilen kişiler olduğu için, Adalet
Komisyonundaki görüşmelerde madde metninde yer alan "...diğer kanunlara
göre açıklanması yasak olanlar" ibaresi metinden çıkarılmış ve maddeye, bu
kanun yürürlüğe girdiği tarihten itibaren, diğer kanunların bu kanuna aykırı
hükümlerinin uygulanmayacağına ilişkin bir fıkra ilave edilmiştir. Uygulamada
karşılaşılacak güçlükler düşünülerek, Adalet Komisyonunda maddeyle ilgili
yapılan bu değişiklikler son derece isabetli olmuştur; çünkü, bilgi edinme
hakkı bu kanunla düzenlendiğine göre, bu hakkın kapsamı dışındaki bilgi ve
belgelerin neler olduğu da yine bu kanunda yer almalı, diğer kanunlara atıf
yapılarak genişletilme yoluna gidilmemelidir.
Bu duygu ve düşüncelerle,
görüşmekte olduğumuz maddeye ve tasarının tümüne olumlu oy vereceğimizi
belirtir, bu önemli yasanın ülkemize ve ulusumuza hayırlı ve yararlı olması
dileğiyle saygılarımı sunarım. (Alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür
ediyorum Sayın Yergök.
Madde üzerinde, AK Parti
Grubu adına,Kütahya Milletvekili Soner Aksoy söz istemiştir.
Buyurun Sayın Aksoy. (AK
Parti sıralarından alkışlar)
Konuşma süreniz 10
dakikadır.
AK PARTİ GRUBU ADINA
SONER AKSOY (Kütahya) - Muhterem Başkan, çok kıymetli milletvekili kardeşlerim;
248 sıra sayılı Bilgi Edinme Hakkı Kanunu Tasarısı hakkında Grubum adına söz
almış bulunuyorum; sözlerime başlarken, hepinize en derin saygılarımı sunarım.
Ömrünü bilgi aramak, bilgi
edinmek ve bilgisiz kalmanın korkusu içerisinde geçirmiş bir insan olarak,
böyle önemli bir tasarı Meclisimize getirildiğinde konuşmamazlık edemezdim. Bu
bakımdan, Grubuma talepte bulunduğumda bana bu imkânı verdiler, Grubuma ayrıca
teşekkür ediyorum.
Muhterem arkadaşlarım, bu
tasarıyla, Adalet ve Kalkınma Partisi, yine, halkına vermiş olduğu çok önemli
bir sözü yerine getirirken, yine, halktan yana çok önemli bir adım atmakta ve
bir görevi yerine getirmekte ve halkın yararına çok önemli bir yasa tasarısını
huzurunuza getirmiş bulunmaktadır; çünkü, biliyorsunuz, bilgi, sadece sermaye
değil, aynı zamanda güçtür. Çağımız bilgi çağıdır. Toplumumuzun ve milletimizin
bilgi çağından yararlanması, bilgili olması, o bilginin kazandırdığı
imkânlardan yararlanarak, iki gününü bir etmeyecek bir çalışmanın içerisine
girmenin tek yolu, bilgi edinme yollarının açılmasıdır. Bireyler ne kadar
bilgili olursa, bilgi edinme yolları ve kanalları ne kadar açık olursa, o
toplum, bilgi edinemeyen toplumlara nazaran, mutlaka daha öne geçecektir.
Belki de, bugüne kadar
çekmiş olduğumuz sıkıntıların temelinde, belki değil, mutlaka bu yatmaktadır;
çünkü, sadece belirli kesimlerin veya imtiyazlı grupların bilgi sahibi olmaları
"benim bilmem, benim düşünmem yeterlidir, halkın fazla bilmesine,
düşünmesine gerek yoktur" gibi mantık ve düşünceler, elbette o toplumu
geri bırakacaktır.
Bilgi, toplumun ve
gelişmenin en önemli kaynağıdır. Bilgi, insanların, içinde yaşadıkları topluma
katkılarını, topluma yapacakları hizmeti kolaylaştıran ve katmerleştiren bir
hadisedir. Adalet ve Kalkınma Partisi, Birinci Yasama Yılında yapmış olduğu
çeşitli yasa tasarılarının ve icraatlarının paralelinde bir yasa tasarısı
getirmiştir. Eğer bu yasa tasarısı
getirilmemiş olsaydı, bir eksiklik meydana gelecekti; çünkü, siz, temel hakları
geliştirmeye, özgürlükleri artırmaya, devleti hukuk devleti olmaya, insanları
ve bireyleri temel haklar yönünden yükseltmeye çalışan anayasa değişiklikleri,
Ceza Kanununda değişiklikler veya muhtelif yasalarda düzenlemeler yaparken
bilgi edinmeyi ihmal edemezdiniz. İşte, şimdi, bir gedik daha kapatılmakta,
puzzle'da boş olan bir yer yerine oturtulmakta, bir taş yerine oturtulmakta ve
böylece manzara tamamlanmaktadır. Taşın yerine oturtulmasında Cumhuriyet Halk
Partisinin de desteklerinin olması fevkalade önemlidir; çünkü, gerçekten,
ülkemizde, birlik ve beraberliğin, özellikle bilgi edinme noktasında müşterek
bir çalışmanın olması son derece önemlidir. Bunu herkesin kabullenmiş olması,
iktidar ve muhalefet olarak önemsemiş olmamız, geleceğimiz için, çocuklarımız
için son derece önemlidir.
Bilgi, yapmış olduğumuz
icraatları da güçlendirecektir. Mesela, bilgili olan toplumların özgürlük
talepleri daha fazla olacaktır, bilgili olan toplumların demokrasi talepleri de
fazla olacaktır. Toplum içerisinde demokrasinin talep edilmesi bilgiyle olur,
özgürlüğün talep edilmesi de bilgiyle olur. Bilgiyi talep edenler, bilgili
oldukları için, bilgi sahibi oldukları için, temel insan haklarına da,
özgürlüklere de, demokrasiye de mutlaka önem vereceklerdir.
Muhterem kardeşlerim,
bilgi edinmek, aynı zamanda, cehalete karşı açılmış bir savaştır. Adalet ve
Kalkınma Partisi, bugün, cehalete de savaş açan ve toplumun bütün bireylerini
bilgi edinme istikametinde yönlendiren bir tasarıyı huzurunuza getirmiş
bulunuyor. Tasarıyı bu haliyle de dikkate aldığımızda, gerçekten, halka yapılan
çok önemli bir hizmetin şu anda tartışılmakta olduğunu düşünebiliriz.
Bilgi edinme hakkı ve
bilgi edinmekle alakalı hususlar, bilgi edindikçe artacak ve erdem, fazilet,
özgürlük, temel insan hakları ve demokrasi de gelişecektir. Buradaki çıtaları
yükselten hususlar, yine bilgi birikimleriyle olacaktır.
Muhterem arkadaşlarım,
bilgi edinmek kadar, bilgili olmak kadar bilgi üretmek de önemlidir. Bizim
toplumumuzda bilgi üretme yönünden de önemli handikaplar vardır. Bugüne kadar
geçirdiğimiz safhalarda bilgi üretme yönünden de sıkıntılarımız olmuştur.
Bilgiyi üretme bakımından bilgi kaynaklarının hem kolay ulaşılabilir hem de o
kaynakların özgürce haklarını kullanmak suretiyle bilgiyi üreten kurumlar
haline gelmesi gerekir ki, elbette, bunların başında üniversiteler gelir.
Üniversiteler, toplumda
istenilen seviyede bilgi üretebilmekte midirler? Gelişmiş ülkelere
baktığımızda, gerçekten bilgi kaynağı üniversitelerdir. Gelişmiş ülkelerin en
önemli özellikleri, üniversitelerini kendi soğuk taş duvarlarından dışarıya
çıkarmış olmaları, sanayiyle, toplumla, sosyal hayatla beraber ve toplumun
öncelikli ihtiyaçlarını dikkate alan ve sonra dünyayla entegre olan çeşitli
hizmetler istikametinde çalıştıran bir mekanizmayı oluşturmuş ve bunun için
gerekli demokratik ve özgür hakları üniversitelere tanımış olmalarıdır. Bunun
neticesinde, üniversiteler, toplum için, gelecek için, sanayi için çok iyi
ilişkiler kurmuşlar; sanayi-üniversite-toplum işbirliği meydana gelmiş,
özellikle, sanayi-üniversite, pazar zinciri teşekkül etmiş, pazardan alınan
inputlar üniversiteye ve sanayie intikal etmiş ve böylece ihracat, böylece
sanayi, böylece bilim ve teknoloji gelişmiştir. Bütün buralardaki bilgiler,
halk arasında serbestçe ve en kolay şekilde ulaşılabilecek bir sistem içerisine
oturtulmuş.
İşte, Türkiye, böyle bir
Türkiye olabilmenin önemli bir adımını da bugün atmaktadır. Bu bakımdan, bu
yasa tasarısını bu haliyle de takdir etmek ve hakikaten önemsemek gerekir.
Biliyorsunuz, bilgi
üretmenin bir yolu da, bilgili olmak ve toplum içerisinde bilgiyi geliştirmenin
bir yolu da, bilimde rekabet imkânlarını mutlaka toplum içerisinde
koyabilmektir. Bu da, aynı şekilde, üniversitelerin, bilim kurumlarının rekabet
edebilecek ortamlarını hazırlamakla mümkündür. Bunu da sağlayabilmemiz için,
özel üniversitelerin, mutlaka toplumda yerini almasını da, burada bir
antrparantez içerisinde belirtmeyi bir görev addediyorum.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN- Buyurun Sayın
Aksoy.
SONER AKSOY (Devamla)-
Sözlerimi bu mana içerisinde tamamlarken, hepinize en derin saygılar sunarım;
sağ olunuz efendim. (Alkışlar)
BAŞKAN- Teşekkür ederim
Sayın Aksoy.
Madde üzerinde şahsı
adına, Bursa Milletvekili Ertuğrul Yalçınbayır; buyurun (AK Parti sıralarından
alkışlar)
Konuşma süreniz 5
dakikadır.
ERTUĞRUL YALÇINBAYIR
(Bursa)- Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygı, sevgi ve barış
dileklerimle selamlıyorum.
Özellikle, bilgi edinme
özgürlüğü, bilgi edinme hakkı, idarî usul, idarenin, yaptığı işlemlerde önceden
belirlenen usullere tabi olması, kamunun karar alma toplantılarının halka açık
olması, öteden beri Türkiye'nin gündeminde olan bir husustur. Bu, sadece bilgi
edinme hakkıyla sınırlı değil, demin söylediğim idarî usul yasası, kamunun
karar alma toplantılarına katılma yasası hep birlikte düşünülmesi gereken bir
husustur. Bu konuda 1990'lı yıllardan itibaren Türkiye'de çalışmalar
başlamıştır. Bu çalışmayı Türkiye'nin gündemine getiren Prof. Dr. Sayın İlhan
Özay'a ve arkadaşlarına teşekkür etmek istiyorum ve yine, geçmiş dönemde, 1998
yılının başında, zamanın hükümetinin de büyük katkılarıyla, Ankara'da, İdarî
Usul Kanun Tasarısıyla ilgili uluslararası bir sempozyum yapılmıştır. Sempozyumla
bu konu Türkiye'nin gündemine daha etkin biçimde girmiştir. Herhalde,
hükümetimiz, bundan sonra bir "idarî usul" ve ayrıca toplantıların
açıklığı, yani "günışığında yönetim" konusunu da bir kanun tasarısı
olarak gündeme getirecektir.
Türkiye'de önemli olan,
bu kanunların çıkarılmasının yanı sıra, uygulanmasıdır. Uygulamada yine
vatandaşın bilgi edinme hakkını düzenleyen Dilekçe Hakkının Kullanılmasına Dair
Kanunun uygulanmasına bakalım. Bu Kanun, Türkiye'de uygulanmayan kanunlar
arasındadır. Zamanında yaptığımız bir çalışmada 200 000 dilekçe ve bu
dilekçelerin çok az kısmına verilen cevap... 200 000 dilekçede demokrasi. Bu,
Türkiye'nin seviyesi ve vatandaşın Cumhurbaşkanına en fazla müracaatta
bulunduğunu görüyoruz; 100 026 demokrasi, 100 026 dilekçe.
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Dilekçe Komisyonuna verilen, onyedi yılda, 14 769 dilekçe. Niye bu
kadar az? Bir günde Meclise gelen kişi sayısı kadar dilekçe verilmiş. Demek ki,
vatandaş, kendisine açık olan belediye başkanlarına, valiliklere gitmek yerine,
işi, siyaseten takip etmek, milletvekilleri eliyle takip etmek, il başkanları,
ilçe başkanları eliyle takip etmek gibi bir alışkanlık edinmiş. Bize gelen
taleplerin büyük bir kısmının da, iltiması ve kayırmacılığı içerdiğini hepimiz
biliyoruz. Biz, vatandaşın, ilgili kuruma müracaatını sağlamalıyız, bunlara
yönlendirmeliyiz; tarafsızlık, objektiflik bunu gerektirir. Biz, bir hukuk
devletiyiz; biz, parti devleti değiliz. Öteden beri olanlar bunlardır.
Milletvekillerinin
sorularına verilen cevaplara bakıyoruz. Burada da, araştırma yaptığımız
birbuçuk yıllık dönemde 6 581 soru sorulmuş; ancak, yüzde 35'ine cevap
verilebilmiş. Yazılı sorulara ortalama cevap süresi 40 gün, sözlü sorulara 171
gün. Bu, uygulamadaki zafiyetimizi ortaya koyuyor. Biz, bu konuyla ilgili,
Başbakanlığa da, bakanlıklara da başvurduk ve bir genelgeyle, keyfiyeti tüm
birimlere duyurmalarını talep ettik. Aslında, bunun Türk Ceza Kanununun 240
ıncı maddesinde bir yaptırımı da olmasına rağmen, zamanın Başbakanı Sayın
Ecevit'in verdiği cevapta "sorulara cevap vermeyen yetkililer hakkında
herhangi bir idarî veya cezaî takibat yapılmamıştır" denilmiştir. Bunu
etkin hale getirmemiz gerekiyor. Bu kanun tasarısının görüşülmesi sırasında, 29
uncu maddede, Sayın Münir Erkal'ın bu konuyla ilgili olarak verdiği değişiklik
önergesini desteklemenizi özellikle talep ediyoruz.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Buyurun Sayın
Yalçınbayır.
ERTUĞRUL YALÇINBAYIR
(Devamla) - Yine,sayın bakanlarımızın da bu konuda hassas olmalarını talep ediyoruz.
Bursa'da 200 000
gayrimenkul mükellefi vardır. 200 000 gayrimenkul mükellefiyle ilgili tapu
kadastro harçlarının yenilenmesine dair işlem ilanen tebliğ edildi, usulüne
uygun gibi gösterildi, herhangi bir cevap verilmedi, vatandaşa etkili duyuru
yapılmadı ve Bursa'da 200 trilyon lira, Türkiye'de 2 katrilyon lira, halk
borçlu ve neden borçlu olduğunu bilmiyor. Bu noktada, ilanen tebligatlarda
özellikle, kamu kurumlarının çok daha hassas olması gerekiyor.
Biz, keyfiyeti, üç ay
önce Maliye Bakanına yazılı olarak bildirdik ve 3071 sayılı Dilekçe Hakkının
Kullanılmasına Dair Kanundan yararlanarak, şunların tarafımıza bilgi olarak
verilmesini istiyoruz dedik; maalesef, cevap alamadık, birçok konuda cevap
alamadık. Bu Meclisin, uygulamayı izlemeyle ilgili özel bir ihtisas komisyonuna
dahi ihtiyacı var, uygulamanın önem arz ettiği 2004 yılını dikkate alırsak.
Sayın milletvekilleri,
bundan sonra da bir önergemiz var. O önerge üzerinde de söz alma imkânımız
olduğu için, ben, sözlerime burada son veriyorum. Bu çok önemli bir gelişmedir.
Bütün partiler ve kamuoyu bunları deklare etmiştir. AK Parti de, acil eylem
planında ve hükümet programlarında bunları vaat etmiştir. Bu, sadece bir
partinin, hükümetin değil, bu Meclisin ortak bir ürünüdür, toplumun beklentisidir
ve uygulamanın da olması kaydıyla.
Hepinize saygılar
sunuyorum. (Alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür
ediyorum Sayın Yalçınbayır.
Sayın milletvekilleri, 5
inci madde üzerinde 1 adet önerge vardır; okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 248
sayılı kanun tasarısının 5 inci maddesinin birinci fıkrasından sonra gelmek
üzere aşağıdaki metnin ikinci fıkra
olarak kabulünü saygılarımla arz ve talep ederim.
8.10.2003
Ertuğrul
Yalçınbayır
Bursa
"Özel kanunlarında
ilanen tebligat öngörülen düzenleyici işlemlerle ilgili olarak, tebligat yapan
kurum ve kuruluşlar, ilan konusu işlemi, ayrıca yerel görsel ve yazılı medya ve
diğer mutat vasıtalarla da duyururlar."
BAŞKAN - Komisyon
önergeye katılıyor mu?
ADALET KOMİSYONU BAŞKANI
KÖKSAL TOPTAN (Zonguldak) - Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN - Hükümet
katılıyor mu?
DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN
YARDIMCISI ABDÜLLATİF ŞENER (Sıvas) - Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN - Sayın
Yalçınbayır, konuşacak mısınız?
ERTUĞRUL YALÇINBAYIR
(Bursa) - Evet.
BAŞKAN - Buyurun.
ERTUĞRUL YALÇINBAYIR
(Bursa) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri, tebligat da, bilgi edinmenin
bir vasıtası. İlanen tebligatlar, Türkiye'deki uygulaması itibariyle bir
fecaat.
Şimdi, size birkaç
kanundan örnek vereceğim. İmar Kanununun 18 inci maddesine göre -arazi
düzenlemesi- arazi düzenlemeleri ilanen tebliğ edilir. Kamu kurumları, halkın
ortak ihtiyaçlarını karşılayabilmek için, ortaklık paylarını düzenlerler. Bir
bakarsınız ki, idare, kanun gereği, yüzde 35'ini almıştır. Yüzde 35'e kadar
alabilir; yüzde 35 alması da şart değil, yüzde 40'ı da alır. Keyfîlik diz boyu.
Sizin komşunuz, hiç tanımadığınız, bilmediğiniz, hayatta orada olmayan birisi
olur. Siz, komşunuzu seçme hakkına da sahip değilsiniz. Sizin malınız mülkünüz
gider.
Yine, şehrin anayasası
olan imar planları. İmar Kanununun 8 inci maddesine göre, bu planlar valiliğin
tespit ettiği yerde ilan edilir ve bir aylık süre içerisinde itiraz olmazsa,
kesinleşir. Siz, o şehrin anayasasının yapılması hususunda herhangi bir
katılımda bulunamazsınız. Sizin demokratik katılım hakkınız, hak arama
özgürlüğünüz, mülkiyet hakkınız sınırlandırılır.
Denilebilir ki, bunu,
siz, 7201 sayılı Tebligat Kanunuyla da düzenleyebilirsiniz, ilgili özel
kanunlarıyla da düzenleyebilirsiniz. Bakın, demin söyledim. Bursa'da 200 000
Emlak Vergisi mükellefi var ve bunlar borçlu, Türkiye'deki bütün Emlak Vergisi
mükellefleri borçlu; çünkü, bunun dayanağı 2859 sayılı Tapulama ve Kadastro
Paftalarının Yenilenmesi Hakkında Kanundur. Bu kanunla harç konulmadığı halde
-yenileme çalışması yapılması hakkında kanun- ne bu kanunla ne 492 sayılı
Harçlar Kanunuyla hüküm konulmadığı halde, idare, sadece ve sadece
yönetmelikten kaynaklanan bir hakkını kullanarak, Türkiye'de, bu mükelleflerden
2 katrilyon lira alacaklıdır. Siz başvuruyorsunuz, yine, bilgi dahi verilmiyor.
Halk, 1998 yılından beri aydınlatılmamış. Sadece muhtarlıklara ilanen tebligat
yapılmış. Peki, bunları, biz, daha etkin bir şekilde halka duyurmayı
düzenleyemez miyiz?! Bu suretle, hem diğer haklarının yanı sıra bilgi edinme
haklarını tatmin etmiş oluruz hem de bizim önerimizle getirdiğimiz, yerel
medyaya da destek vermiş oluruz. Görsel ve yazılı medyaya destek verip, onların
da yerelleşmesine katkıda bulunmuş oluruz. Halkın bilgi edinme hakkı karşısında
devletin maliyet belirtmesi o kadar önemli bir hadise değil. Hem mülkiyet
hakkını sınırlandıracaksınız hem onu tatmin etmeyeceksiniz! Belki, bunu, İdarî
Yargılama Usulü Yasasında getirebilirler, belki 7201'de olabilir; ama, bugün bu
niye olmasın?!
Burada, Adalet
Komisyonunda, çok güzel bir öneriyle, diğer kanunlardaki sınırlandırmalar
ortadan kaldırılmış, bilgi edinme hakkıyla ilgili sınırlandırma sadece bu
kanuna konulmuş. Bu, fevkalade yerindedir. Ben, Komisyon Başkanı ve üyelerine
teşekkür ediyorum. Bu, kuvvetler ayrılığındaki Meclisin üstün yerini de
gösteren çok önemli bir misaldir.
Ben, bu konuda keyfiyeti
takdirlerinize arz ediyorum.
Saygılar sunuyorum.
(Alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür
ediyorum Sayın Yalçınbayır.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler... Kabul etmeyenler... (CHP sıralarından "Say, say"
sesleri)
Kabul edenler... Kabul
oyunda ihtilaf olduğu için elektronik oylamaya geçiyoruz. (CHP sıralarından
"Kabul edildi Sayın Başkan" sesleri)
Oylama için 3 dakika
veriyorum ve oylama işlemini başlatıyorum.
(Elektronik cihazla
oylama yapıldı)
BAŞKAN - Sayın
milletvekilleri, karar yetersayısı bulunamamıştır.
Birleşime 10 dakika ara
veriyorum.
Kapanma Saati : 16.46
DÖRDÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati : 16.55
BAŞKAN : Başkanvekili Sadık YAKUT
KÂTİP ÜYELER : Suat KILIÇ (Samsun), Ahmet KÜÇÜK (Çanakkale)
BAŞKAN - 5 inci
Birleşimin Dördüncü Oturumunu açıyorum.
248 sıra sayılı kanun
tasarısının müzakerelerine kaldığımız yerden devam ediyoruz.
VI. - KANUN TASARI VE
TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
3. - Bilgi
Edinme Hakkı Kanunu Tasarısı ile Avrupa Birliği Uyum ve Adalet Komisyonları
Raporları (1/632) (S. Sayısı: 248) (Devam)
BAŞKAN- Komisyon ve
Hükümet yerinde.
Tasarının 5 inci maddesi
üzerinde verilen Sayın Yalçınbayır'ın önergesinin oylamasında karar yetersayısı
bulunamamıştı. Şimdi, elektronik cihazla oylamayı tekrar yapacağız.
Oylama için 3 dakika süre
veriyorum.
Oylama işlemini
başlatıyorum.
(Elektronik cihazla
oylama yapıldı)
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri,
önerge kabul edilmemiştir.
Maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.
6 ncı maddeyi okutuyorum:
ÜÇÜNCÜ BÖLÜM
Bilgi Edinme Başvurusu
Başvuru usulü
MADDE 6.- Bilgi edinme
başvurusu, başvuru sahibinin adı ve soyadı, imzası, oturma yeri veya iş
adresini, başvuru sahibi tüzel kişi ise tüzel kişinin unvanı ve adresi ile
yetkili kişinin imzasını ve yetki belgesini içeren dilekçe ile istenen bilgi
veya belgenin bulunduğu kurum veya kuruluşa yapılır. Bu başvuru, kişinin
kimliğinin ve imzasının yasal olarak belirlenebilir olması kaydıyla elektronik
ortamda veya diğer iletişim araçlarıyla da yapılabilir.
Dilekçede, istenen bilgi
veya belgeler açıkça belirtilir.
BAŞKAN - Madde üzerinde
söz talebi?.. Yok.
Şahsı adına söz talebinde
bulunan, İstanbul Milletvekili Sayın Lokman Ayva; buyurun.
Konuşma süreniz 5
dakikadır.
LOKMAN AYVA (İstanbul) -
Sayın Başkan, aziz milletimin çok değerli vekilleri; hepinize sevgi ve
saygılarımı sunuyorum.
Şimdi, Sayın Başkanın
-Sayın Yakut'un- sözlerini duyunca aklıma Kayseri geldi. Kayseri deyince de...
Pazartesi günü akşam, çok güzel bir tiyatro oyunu vardı. Kayseri'den zihinsel
ve bedensel özürlü gençler -çocuklar daha doğrusu- Küçük Nasrettin diye çok
güzel bir oyun sergilediler. Sayın Başbakanımızın ve Meclis Başkanımızın
değerli eşleri ile Güldal Akşit Hanımefendi de iştirak ettiler. Çok hoş bir
şeydi. Fakat, orada değişik bir şey daha öğrendim. Nasrettin Hoca, Kayserili
tarafından oynanınca biraz değişiyor. Ben Konyalıyım, Nasrettin Hocayı bayağı
iyi bilirim. Meğer, Nasrettin Hoca, bu oyuna göre, göle mayayı, satıp kâr etmek
için çalmış. Bu fıkrayı, Sayın Başkanım, konuşmamızla ilgili biraz tolerans
gösterir diye anlatıyorum.
Şimdi, bilgi edinme
hakkı, son derece önemli; özellikle de dünyada "dezavantajlı gruplar"
diye adlandırılan grupların haklarını, hukuklarını koruma noktasında,
kendilerini vatandaş olarak iyi hissedebilmeleri noktasında son derece önemli
bir kanun tasarısı. Açıkça söyleyeyim, bu kanun tasarısını Meclise getirebilmek
büyük bir cesarettir. Hükümetimize, Adalet Bakanımıza, demokrasi ve özgürlük
alanında yapılan bu mücadelelerde çok ciddî gayretleri olduğu için şükranlarımı
arz etmek istiyorum.
Herhangi bir özürlü
vatandaş, herhangi bir sıkıntısı olan insan, sokağa çıkıp problemle
karşılaştığında bunu kamuya sorabilecek. Bu çok önemli bir şey. Adalet
Komisyonumuzun da Avrupa birliği Komisyonumuzun da bu çalışmalar içerisinde
olması son derece önemli. Çalışma son derece iyi bir noktaya gelmiş. Bu, tabiî,
birazcık geçiş mahiyetinde. İnşallah daha iyileri de olacak. Türkiye,
vatandaşıyla iç içe, sarmaş dolaş olabilmiş bir hale gelecek.
Ben dezavantajlı
grupların bu kanunla ne kazanacaklarına ilişkin bir iki cümle söylemek
istiyorum: Mesela, gittiniz bir kuruluşa; ilgilisi dedi ki "şunu
yapmıyorum." Bununla ilgili bilgi isteyebileceksiniz; yani "bu niye
böyle oldu?.." Milletvekili pozisyonuna yükseltiyoruz neredeyse
vatandaşımızı.Bu, güçlü insanlar için çok önemli değil. Pozisyonları, siyasî
pozisyonları, ekonomik durumları iyi olan insanlar için çok önemli bir şey
değil bu. Onlar sorunlarını bir şekilde halledebilirler; ama, bir vatandaşın
böyle bir hakkının olması muhteşem bir şey. Bu muhteşem durumu da bizim
Türkiye'deki insanımız başaracaktır ve vatandaşımız, bu hakkını, bırakın
suiistimal etmeyi, bunun âdeta üzerine titreyecek ve bu hakkını hem kullanacak
hem de koruyacaktır; ama, bununla ilgili yeteri kadar ciddî bir kamuoyu
oluşmadığını da maalesef görüyoruz
Türkiye'de. Bununla ilgili kamuoyu oluşursa, vatandaşımız bu hakkının ne
anlama geldiğini, nelerle ilgili nasıl çalışmalar yapacağını, ne tür şeyleri
sorabileceğini anlar, öğrenirse çok daha verimli sonuçlar alabileceğiz.
Öbür taraftan,
kurumlarımızın, keyfî, bilinmezlik perdesi arkasında kalmaları da mümkün
olmayacak.
Bu 6 ncı madde ise, âdeta
modern bir Türkiye'nin, bana göre, yaklaşım tarzını ifade ediyor. Yani, eskiden
ille belli şekillere bağlı kalıyorduk ve hukuk sistemleri, maalesef,
teknolojik, bilimsel gelişmelerin gerisinde kalabiliyordu; bu maddeyle, bu
gelişmelerin önü açılmış oldu.
Bugün arıyorsunuz
telefonla, bankacılık hizmetlerini görebiliyorsunuz, hizmetlerinizi
alabiliyorsunuz, havale edebiliyorsunuz, her türlü işleminizi telefonla
yapabiliyorsunuz. Bunun için ne imza gerekiyor ne kimlik göstermek gerekiyor.
İnternetten aynı işleri yapabiliyorsunuz. Demek ki, dünya daha da güzel hale,
daha da yaşanabilir hale geliyor. İşte, bu maddeyle daha da rahatlatabilecek.
Birazdan teknik bir önerge de olacak. Bunun -Türkiye'nin, yaklaşım olarak da,
dünyanın geldiği noktaya gelme arzusu- uygulanabilir bir halde olması
neticesinde, inşallah daha rahat günlerimiz olacak.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Buyurun Sayın
Ayva.
LOKMAN AYVA (Devamla) -
Bu yasanın bir başka güzelliği de; dün, hemşerim Sayın Kart'ın da ifade ettiği
bir husus vardı samimiyetle ilgili. Çok güzel bir nokta. Hükümetimizin de, bu
konuda, yani uygulamalarda, sırf yasa çıkarmak değil, uygulamaları da
denetleyip takibe alması, hem iktidarı hem muhalefetiyle, halkıyla, devletiyle
bütünleşmiş bir Türkiye'yi gösteriyor; yani, bize de sadece, herhalde, bu net
tablo karşısında mutlu olmak düşüyor.
Hem emeği geçenlere
teşekkür ediyorum hem de bu kanunun vatandaşlarımızın hayatlarını daha da iyi
bir şekilde kolaylaştırmasını diliyorum.
Teşekkür ediyor, saygılar
sunuyorum efendim. (Alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür
ediyorum Sayın Ayva.
Madde üzerinde, şahsı
adına, Adana Milletvekili Sayın Tacidar Seyhan; buyurun. (Alkışlar)
Konuşma süreniz 5
dakikadır.
TACİDAR SEYHAN (Adana) -
Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; tabiî ki, Bilgi Edinme Hakkı
Kanunu Tasarısı, hem Meclisimiz açısından hem Avrupa Birliğine uyum açısından
çok önemli bir kanun tasarısı.
Biz, umut ediyorum ki, bu
kanunla, her alanda otomasyonu sağladığımız gibi, demokratik hak ve özgürlükler
çerçevesinde de ciddî sorunları halledeceğiz. Fakat, ben, sadece kanun
tasarısının genel yapısı üzerinde değil, bu kanunun ileride
karşılaşabileceğimiz güçlükleri konusunda birkaç öneride bulunmak istiyorum,
görüşlerimi sizlerle paylaşmak istiyorum.
Değerli arkadaşlarım,
özellikle bu maddede, bilgi edinmenin elektronik ortamdan yapılabilmesi ifade
edilmiş. Tabiî ki, bilgi edinmenin en çağdaş, en etkin ve en kısa yolu,
elektronik ortamda bilgi alışverişinin sağlanmasıdır. Birçok ülke buna geçti,
yıllar önce bunu yaptılar. Biz, hızla, Elektronik İmza Kanunu Tasarısında
değişiklik yaparak, elektronik sertifikayı kullanılır hale getirmeliyiz. Bu
olmadığı sürece, bu maddenin hiçbir işlerliği yok. Kişi kendini tanımlayamadığı
sürece, bilgi alma hakkı da doğmayacaktır. Aslında, biz, burada, altyapı
hazırlanmadan uygulayamayacağımız bir maddeyi oyluyoruz. Tabiî, büyük bir
iyiniyetle biz de destekliyoruz; Elektronik İmza Kanunu Tasarısının, gerekli değişiklikler
yapılarak, düzenlemeler yapılarak Mecliste hızla oylanması gerekir; bunu da
dikkatlerinize sunmak istiyorum.
Tabiî ki, bu elektronik
imza kanunu da hazırlanırken, parmak izi, kriptografik anahtarlar, avuçiçi
imzası ve göz retinasından alınan birtakım imza türleri de Türkiye'de
uygulanabilir; ama, tek başına bunların yapılır olması, elektronik sertifikanın
kullanılır hale getirilmesi de yetmiyor. Benim en büyük sıkıntım, bilgi verme
konumunda olan sosyal yapıların, devlet kademelerinin ve kurumların teknik
altyapısının hazırlanmasından geçmektedir. Şu andaki anlayış biçimimizde böyle
bir teknik altyapımız yok. Yani, bu işleri biz niyetle çözümleyemeyeceğiz.
Bu nedenle, bugünden
başlayarak, bu kurumlarımızın ilgili bakanlıklarca gerekli düzenlemeleri
yapılarak, yeterli ve gerekli teknik altyapıya kavuşturulması da çok önemlidir.
Tabiî, en büyük aksaklığı
biz zaten Meclisimizde yaşıyoruz. Meclisimizde böyle bir hak var, zaten
verilmiş, kamuoyunun bilgisine sunulmuş, yazılı ve sözlü önergelerinize girip
tıklıyorsunuz; ama, detayını göremiyorsunuz. Bu, niyetten kaynaklanmıyor tabiî;
teknik eksiklikten kaynaklanıyor. Biz, basın mensuplarıyla bu düşüncelerimizi
paylaşmak istesek veya onların yararlanma hakkını vermiş olsak dahi, bunun
hiçbir anlamı kalmıyor; çünkü, siz, o hizmeti veremiyorsunuz. Hep birlikte,
Meclisten başlamak suretiyle, Türkiye'de yeni bir yapılanmanın önünü açmak
lazım.
Bunu yaparken, bir
güvenlik noktasına da dikkat çekmek istiyorum değerli arkadaşlar. Dikkat
ederseniz, biz, iletişimde "windows, excell, word" gibi birtakım
yazılımları kullanıyoruz; fakat, bu yazılımlar "source" kaynak
programın içeriğini görmediğimiz ve etkileyemediğimiz yazılımlardır; ulusal
güvenlik açısından çok ciddî kaygılar taşıyor. Bizim, haber alma, bilgi alma
özgürlüğümüz olduğu kadar, bu bilgiyi hak etmeden ele geçirmek isteyen insanlar
da olacaktır. Bizim yapacağımız, Türkiye'de bir yazılım seferberliğinin de
önünü açmaktır. Dünya, açık kaynak kodlu yazılımlara doğru yöneliyor, hızla biz
Türkiye'de de bunun önünü açacak yapılanmaları aktif hale getirmek zorundayız.
Aksi halde, vermiş olduğumuz bilgi edinme özgürlüğü, bir başkasının artniyetle
kullanacağı bilgi kargaşasına dönüşecektir. Yüce Meclisin bu konuya da
dikkatlerini çekmek istiyorum.
Biz, aynı yapılanmayı
Türkiye'nin her tarafında, her insanımıza ulaştırabilecek teknik altyapıyı ve
bu konudaki yasal değişikliklerin yapılmasını arzu ediyoruz, buna hazırız. Yüce
Mecliste önümüze getirildiği zaman, elektronik sertifika dahil, bu yazılımların
tüm entegrasyonuna olumlu bakacağız, olumlu oy vereceğiz. Bu konuda da gerekli
çalışmayı hızla yapmayı öneriyor, hepinize bu duygu ve düşüncelerle saygılarımı
ve sevgilerimi sunuyorum, sağ olun. (Alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür
ediyorum Sayın Seyhan.
6 ncı madde üzerinde 1
adet önerge vardır; önergeyi okutuyorum:
8.10.2003
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Genel Kurulda görüşülecek
olan 248 sıra sayılı kanun tasarısının 6 ncı maddesinin ikinci cümlesindeki
"imzasının" ibaresinden sonra gelmek üzere metne "veya yazının
kimden neşet ettiğinin tespitine yarayacak başkaca bilgilerin" ibaresinin
eklenmesini arz ve teklif ederim.
Lokman
Ayva
İstanbul
BAŞKAN - Komisyon
önergeye katılıyor mu?
ADALET KOMİSYONU BAŞKANI
KÖKSAL TOPTAN (Zonguldak) - Katılıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN - Hükümet
katılıyor mu?
DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN
YARDIMCISI MEHMET ALİ ŞAHİN (İstanbul) - Katılıyoruz efendim.
BAŞKAN - Gerekçeyi
okutuyorum:
Gerekçe:
Gerek günümüzde teknoloji
ve ona paralel olarak da iletişim araçları hızla gelişmektedir. Buna bağlı
olarak, kimliğin eksiksiz tespitine yardımcı olacak bilgiler de
çeşitlenmektedir. Kanımca "imzasının" ibaresi bu yöntemlerin tamamını
kapsamamaktadır. Ayrıca "imza" ibaresi, bu gelişmelerin ışığında
düşünülmemesi halinde eksik yorumlanarak uygulamada sınırlamalara neden
olabilir. Metinde yapılacak böyle bir düzenlemenin, yukarıda söz ettiğim
sorunları ortadan kaldıracağına inanıyorum.
BAŞKAN - Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmiştir.
Kabul edilen önerge
doğrultusunda maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul
etmeyenler... Kabul edilmiştir.
7 nci maddeyi okutuyorum:
İstenecek bilgi veya
belgenin niteliği
MADDE 7. - Bilgi edinme
başvurusu, başvurulan kurum ve kuruluşların ellerinde bulunan veya görevleri
gereği bulunması gereken bilgi veya belgelere ilişkin olmalıdır.
Kurum ve kuruluşlar, ayrı
veya özel bir çalışma, araştırma, inceleme ya da analiz neticesinde
oluşturulabilecek türden bir bilgi veya belge için yapılacak başvurulara
olumsuz cevap verebilirler.
İstenen bilgi veya belge,
başvurulan kurum ve kuruluştan başka bir yerde bulunuyorsa, başvuru dilekçesi
bu kurum ve kuruluşa gönderilir ve durum ilgiliye yazılı olarak bildirilir.
BAŞKAN - Madde üzerinde söz
talebi?.. Yok.
Maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
8 inci maddeyi
okutuyorum:
Yayımlanmış veya kamuya
açıklanmış bilgi veya belgeler
MADDE 8.- Kurum ve
kuruluşlarca yayımlanmış veya yayın, broşür, ilân ve benzeri yollarla kamuya
açıklanmış bilgi veya belgeler, bilgi edinme başvurularına konu olamaz. Ancak,
yayımlanmış veya kamuya açıklanmış bilgi veya belgelerin ne şekilde, ne zaman
ve nerede yayımlandığı veya açıklandığı başvurana bildirilir.
BAŞKAN - Madde üzerinde
söz talebi?.. Yok.
Maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
9 uncu maddeyi
okutuyorum:
Gizli bilgileri ayırarak
bilgi veya belge verme
MADDE 9.- İstenen bilgi
veya belgelerde, gizlilik dereceli veya açıklanması yasaklanan bilgiler ile
açıklanabilir nitelikte olanlar birlikte bulunuyor ve bunlar birbirlerinden
ayrılabiliyorsa, söz konusu bilgi veya belge, gizlilik dereceli veya
açıklanması yasaklanan bilgiler çıkarıldıktan sonra başvuranın bilgisine
sunulur. Ayırma gerekçesi başvurana yazılı olarak bildirilir.
BAŞKAN - Madde üzerinde,
Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına Denizli Milletvekili Mustafa Gazalcı?..
Yok.
Şahsı adına söz talebinde
bulunan Amasya Milletvekili Hamza Albayrak; buyurun.
Süreniz 5 dakikadır.
HAMZA ALBAYRAK (Amasya) -
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan 248 sıra sayılı yasa
tasarısının 9 uncu maddesiyle ilgili olarak söz almış bulunuyorum; hepinizi
saygıyla selamlıyorum.
Gizli bilgileri ayırarak
bilgi veya belge vermeyi düzenleyen bu madde metni içerisinde gizlilik dereceli
yazıların herkese göre değişik şekilde anlaşılması ya da tarif edilmesi mümkün
olacağı için, burada, hangi yazıların gizlilik derecesi kapsamına girdiğinin
vuzuha kavuşturulmasının uygun olacağı görüşündeyim. En azından, gizlilik
dereceli diye bize bir engel çıkarılmaması için ya da bilgi talep edilen bir
konuda bu gizlilik derecesi kapsamındadır diye ileriye bir iddia atılmaması
için, bu gizliliğin meri mevzuatta belirlenmiş olmasının ya da "gizlilik
dereceli olduğu belirlenmiş olan" şeklinde düzeltilerek
değerlendirilmesinin uygun olacağı kanaatimi sizlerle paylaşmak istedim.
Aynı şekilde, 25 inci
maddede de, yine "Kurum içi uygulamalar" diye bir kapalılık var.
Bunun da vuzuha kavuşturulmasının, daha detaylandırılmasının uygun olacağı
görüşümü sizlere arz etmek istedim. Malumlarınız, kamuda şu anda gizlilikle
ilgili yönetmeliklerde "çok gizli", "gizli" ya da
"kişiye özel" tanımlaması var. Bunun ya "gizli olanların yasada
belirtilmiş olması" ya "meri mevzuatta belirtilmiş olması" veya
"gizlilik dereceli kapsamına girdiği önceden saptanmış olması"
şeklinde, değiştirilerek bu madde metninde yer almasının daha uygun olacağı
kanaatimi, değerli milletvekillerimizle, Yüce Meclisin temsilcileriyle
paylaşmak istedim.
Hepinize saygılar
sunuyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür
ediyorum Sayın Albayrak.
Başka söz talebi?.. Yok.
Maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
10 uncu maddeyi
okutuyorum:
Bilgi veya belgeye erişim
MADDE 10.- Kurum ve
kuruluşlar, başvuru sahibine istenen belgenin onaylı bir kopyasını verirler.
Bilgi veya belgenin
niteliği gereği kopyasının verilmesinin mümkün olmadığı veya kopya
çıkarılmasının aslına zarar vereceği hallerde, kurum ve kuruluşlar ilgilinin;
a) Yazılı veya basılı
belgeler için, söz konusu belgenin aslını incelemesi ve not alabilmesini,
b) Ses kaydı şeklindeki
bilgi veya belgelerde bunları dinleyebilmesini,
c) Görüntü kaydı
şeklindeki bilgi veya belgelerde bunları izleyebilmesini,
Sağlarlar.
Bilgi veya belgenin
yukarıda belirtilenlerden farklı bir şekilde elde edilmesi mümkün ise, belgeye
zarar vermemek koşuluyla bu olanak sağlanır.
Başvurunun yapıldığı
kurum ve kuruluş, erişimine olanak sağladığı bilgi veya belgeler için başvuru
sahibinden erişimin gerektirdiği maliyet tutarı kadar bir ücreti bütçeye gelir
kaydedilmek üzere tahsil edebilir.
BAŞKAN - Madde üzerinde
söz talebi?.. Yok.
Maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
11 inci maddeyi
okutuyorum:
Bilgi veya belgeye erişim süreleri
MADDE 11.- Kurum ve
kuruluşlar, başvuru üzerine istenen bilgi veya belgeye erişimi onbeş iş günü
içinde sağlarlar. Ancak istenen bilgi veya belgenin, başvurulan kurum ve
kuruluş içindeki başka bir birimden sağlanması; başvuru ile ilgili olarak bir
başka kurum ve kuruluşun görüşünün alınmasının gerekmesi veya başvuru
içeriğinin birden fazla kurum ve kuruluşu ilgilendirmesi durumlarında bilgi
veya belgeye erişim otuz iş günü içinde sağlanır. Bu durumda, sürenin
uzatılması ve bunun gerekçesi başvuru sahibine yazılı olarak ve onbeş iş günlük
sürenin bitiminden önce bildirilir.
10 uncu maddede
belirtilen bilgi veya belgelere erişim için gereken maliyet tutarının idare
tarafından başvuru sahibine bildirilmesiyle onbeş iş günlük süre kesilir.
Başvuru sahibi onbeş iş günü içinde ücreti ödemezse talebinden vazgeçmiş
sayılır.
BAŞKAN - Madde üzerinde,
Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına söz talebinde bulunan, Malatya Milletvekili
Muharrem Kılıç; buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)
Konuşma süreniz 10
dakikadır.
CHP GRUBU ADINA MUHARREM
KILIÇ (Malatya) - Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; görüşülmekte olan Bilgi
Edinme Hakkı Kanunu Tasarısının 11 inci maddesi hakkında Cumhuriyet Halk
Partisi Grubu adına görüşlerimi bildirmek üzere söz almış bulunmaktayım; Yüce
Heyete saygılar sunarım.
Yasanın genel
gerekçesinde, Meclise sunulan bu yasa tasarısının, Avrupa Birliğine uyum
çerçevesinde, Avrupa Birliği mevzuatı dikkate alınmak suretiyle demokratik ve
şeffaf yönetimin gereği olan eşitlik, tarafsızlık ve açıklık ilkelerine uygun
olarak kişilerin bilgi edinme hakkını kullanmasına ilişkin esas ve usullerin
belirlenmesi amacıyla hazırlandığı belirtilmektedir. Biz Cumhuriyet Halk
Partisi olarak, bilgi edinme hakkıyla ilgili bu yasa tasarısının hazırlanmasını
olumlu karşılıyoruz; ancak, bu kabil demokratikleşme düzenlemelerinin Avrupa'ya
uyum için, Avrupa mevzuatı gerektirdiği için değil, demokrasi, insan hakları ve
bizim vatandaşlarımız bunları hak ettiği için yapılması gerekir diye
düşünüyoruz.
Bu bağlamda, ülkemizin
tam anlamıyla demokratikleştirilmesi, Anayasamızdaki ve tüm mevzuatımızdaki
antidemokratik hükümlerin çıkarılması için, hükümeti, harekete geçmeye davet
ediyoruz. Bununla ilgili düzenlemelere, Cumhuriyet Halk Partisi tam anlamıyla
destek verecektir.
Hukuk devleti, ekonomik,
sosyal, kültürel, siyasal ve hukuksal hak ve özgürlüklerle donattığı bireyi
bütün ilişkilerin merkezi yapar. Bu nedenle de, devlet, düzenlemeler yaparken,
öncelikle yurttaşa güvendiğini ortaya koymalıdır. Devlet, kendi yurttaşına
kuşkuyla yaklaşamaz. Demokratik hukuk devleti, ulusla kaynaşmış, ulusun hizmet
ve denetimlerinde olduğu için, yönetim saydam olmalıdır. Devlet, yurttaşlara ve
kümelere güvenmelidir, onlara, hem devletin hem de yerel yönetimlerin elindeki
bilgi ve belgelere ulaşma hakkı tanınmalıdır. Yönetsel kapalılık, kirlenmenin
ve yozlaşmanın başlıca nedenidir. Ülkemizin, yolsuzluk sıralamasında 77 nci
sıraya kadar düşmüş olmasının bir nedeni de kapalı toplum yapısıdır.
İşte bu nedenle, bu
tasarıyla, vatandaşın bilgi edinme hakkı düzenlenmiş, bu tasarının 11 inci
maddesinde de bilgi ve belgeye erişim süreleri belirlenmiştir. Bu düzenlemeyle,
şahıs veya tüzelkişiler, kurum ve kuruluşlardan bilgi ve belge talep ettiğinde,
ilgili kurum ve kuruluş onbeş gün içinde bilgi ve belgeyi göndermek
durumundadır; ancak, bilgi ve belgelerin kurum ve kuruluşun başka biriminden
sağlanması veya bunlarla ilgili görüş alınması gerektiği durumlarda, otuz gün
içinde bilgi ve belgenin sağlanması gerekmektedir.
Bilgi ve belgenin
ulaştırılması için gerekli maliyet tutarının da, talep eden tarafından ödenmesi
gerekir. İşte, bununla ilgili olarak, başvuru sahibine onbeş günlük bir süre
verilir; bu süre içinde maliyet tutarı ödenmezse, başvuru sahibi talebinden
vazgeçmiş sayılır. İdare, bu belirtilen süreler içinde -bu tasarının bilgi
edinme hakkını sınırlayan hükümlerinin dışında- başvuranlara, süresi içinde
bilgi ve belgeyi sağlamak zorundadır. Süresi içinde bilgi ve belgeyi vermediği
takdirde, bunda ihmali, kusuru ve kastı bulunan memurlar ve kamu görevlileri,
fiilleri, ceza kovuşturması gerektirdiği hususlar saklı kalmak üzere, disiplin
cezasıyla cezalandırılırlar. Bu nedenle, memurların ve diğer kamu görevlilerinin
bu sürelere hassasiyetle uymaları gerekmektedir.
Başta da belirttiğimiz
gibi, hükümetin, Avrupa Birliğine girmek amacıyla da olsa, bu gibi temel insan
haklarını içeren demokratik yasaları çıkarma çabalarını sonuna kadar
destekliyoruz; ancak, demokratikleşme için sadece yasa çıkarmak yetmemektedir,
çıkarılan yasaların uygulanması da gerekmektedir. Toplantı ve Gösteri
Yürüyüşleri Kanunundaki kısıtlayıcı hükümler kaldırılıyor; ancak, insanlar
toplantı ve gösteri yaptığında, baskıyla karşılaşıyorlar. Konuşan insanların
ağızları, boğazları sıkılarak susturulmaya çalışılıyor. Türkiye Büyük Millet
Meclisinde kapalı oturumlar düzenlenerek, bu oturumlarda, gizliliği gerektiren
hiçbir bilgi verilmediği halde, halkın en çok öğrenmek istediği Irak'a asker
göndermeyle ilgili konularda bilgi edinme hakkı elinden alınıyor.
Hükümeti, çıkardığı
yasaları uygulaması hususunda uyarıyor, tasarının 11 inci maddesine olumlu oy
kullanacağımızı bildiriyor ve Yüce Heyete şahsım ve Cumhuriyet Halk Partisi
Grubu adına saygılarımı sunuyorum. (Alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür
ediyorum Sayın Kılıç.
Madde üzerinde, AK Parti
Grubu adına söz talebinde bulunan Ordu Milletvekili Sayın Hamit Taşçı; buyurun.
(AK Parti sıralarından alkışlar)
AK PARTİ GRUBU ADINA
HAMİT TAŞÇI (Ordu) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; sizleri saygıyla
selamlayarak konuşmama başlıyorum.
Bilgi Edinme Hakkı Kanunu
Tasarısının 11 inci maddesiyle ilgili Grubumuz adına söz almış bulunuyorum.
Bu Mecliste, bu dönem, gerçekten, tarihimize "devrim
yapan bir meclis" dedirtecek yasal düzenlemeler yapılmaya başlandı ve bu
süreç devam ediyor. Bilgi Edinme Hakkı Yasa Tasarısı da bunlardan birisi.
Gerçekten, bir devrim niteliği taşıyor. Bu çalışmalara, birinci yasama
döneminde dilekçe vermeyle ilgili çıkardığımız yasayla başlamıştık. Orada,
dilekçe veren yurttaşlarımıza, kurumlarda bir ay içerisinde, Mecliste de iki ay
içerisinde cevap verme yükümlülüğünü getirmiştik.
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Dilekçe Komisyonu, bu süreçten sonra çok seri çalışarak, Türkiye'nin
her yanından ve yurt dışından Meclise ulaşan tüm dilekçelere çok seri bir
şekilde cevap vermeye başlamıştır. Yasal süreç içerisinde, devletin bütün kurum
ve kuruluşları da kendilerine bir çekidüzen vermişler, dosyalarını
karıştırmışlar, cevap verilmeyen dilekçeleri elden geçirerek, onları
cevaplamaya çalışmışlardır.
Bilgi edinme hakkı,
yalnız kamu kurum ve kuruluşlarındaki bilgileri edinmekle sınırlı değildir.
Yaşamın bütün sürecinde, bütün evrelerinde, her vatandaşın öğrenme, inceleme,
araştırma, düşünme, düşündüğünü söyleyebilme hakkı kapsamında konuya
yaklaşırsak, biraz daha gerçekçi oluruz.
Bu nedenle, bilgi edinme
yasası, çok mükemmel bir yasa, devrim niteliğinde bir yasa. İlgili maddede,
onbeş gün içerisinde cevap verme zorunluluğu getirilmiş, araştırmaya yönelik
bir işlemse, bir ay içerisinde bunun cevaplanması zorunlu kılınmıştır; ancak
"neden onbeş gün içerisinde, neden bir ay içerisinde? Gizliliği olmayan
tüm bilgileri, tüm kamu kurum ve kuruluşları internet sayfalarına koysalar,
biz, onbeş gün beklemeden, bir ay beklemeden, arzu ettiğimiz, ihtiyaç
duyduğumuz bilgileri internet vasıtasıyla, onların internet sayfalarından
alamaz mıyız" sorusu aklımıza gelmektedir.
Yine, bilgi edinme
yasasıyla getirilen bilgi edinme hakkı bütünüyle incelendiğinde, akla şu
soruları da getirmektedir: Kamu kurum ve kuruluşları, öğretim kurumları,
yaşamın bütün evrelerindeki tüm sistemler, altyapılarını, yeni gelişen
teknolojilere göre geliştiremezlerse, kuramazlarsa, düzenleyemezlerse, bu
yasanın işlerliğinde birtakım sıkıntılar, zorluklar çıkar gibi gözüküyor. Önce
insan, önce eğitim; bütün kurum ve kuruluşlardaki bu yasanın kapsamı içerisine
giren süreçte görevli olacak, sorumlu olacak kişilerin eğitilmesi
gerekmektedir.
Bugün, bizim sıkıntımız,
yasalar değil, çıkarılan yasaları uygulayamamaktır. Bizim sıkıntımız kanunlar
değil; kanun devletinden, hukuk devletine geçişi henüz tamamlayamamış
olmamızdır. Bu Meclis -22 nci Dönemde seçilen milletvekili arkadaşlarımız, AK
Parti Grubunda ve Cumhuriyet Halk Partisi Grubunda olan arkadaşlarımız- tarihe,
devleti, kanun devletinden hukuk devletine geçiren bir Meclis olarak geçecek
diye düşünüyorum.
O bakımdan, kanun
devletinden hukuk devletine geçişi sağlarken, her şeyin merkezine insanı, insan
denilen varlığı koymak zorunluluğuyla karşı karşıyayız. Devlet insan içindir ve
bütün kanunlar insan içindir; eğer, kanunlar, insanın mutluluğunu, insanın
huzurunu sağlıyor, insanın insanca yaşamasının önündeki bütün engelleri
kaldırıyor ve ona gelecek bütün kötülükleri ve zararları önlüyorsa bir anlam
taşır diye düşünüyoruz. O bakımdan, yasaların çıkarılması kadar, uygulanması da
önemlidir.
İnanıyorum ki, biz, bu
süreçte, kanun devletinden hukuk devletine geçişi sağlayan, dünya
standartlarını yakalayacağımız yasaları hep çıkaracağız. Bu, çok zor bir iş
değildir. Bu performans bu Mecliste görülmüştür; AK Parti Grubu ve Cumhuriyet
Halk Partisi Grubu, elbirliğiyle, yoğun bir çalışma içerisine girmişlerdir ve
bu çalışma, bu süreç devam ediyor.
Ancak, zor olan bir şey
var; anlayışların değişimi, zihniyet devrimi. Biz, yasaları değiştireceğiz,
devrim niteliği taşıyan yasaları çıkaracağız; ama, zihniyet devrimini
beceremezsek, anlayış değişimini sağlayamazsak, yasaların çok fazla hükmü
olmayacaktır. Bugün, mevcut olduğu halde uygulanmayan yasalar var bu ülkede;
yasa olmadığı halde zihniyetlerin yasalaştırdığı tabular var bu ülkede.
Öğretimin önündeki engeller, düşüncelerin önündeki engeller, inançların
önündeki engeller, hep, zihniyet devrimiyle aşılabilecek engellerdir.
Biz, AK Parti Grubundaki
arkadaşlar olarak ve Cumhuriyet Halk Partisi Grubundaki arkadaşlar olarak, bu
çatının altında birer milletvekili olarak, önce kendi anlayış değişimimizi
hızlandırmamız lazım; önce bu çatının altında bir zihniyet devrimini sağlamamız
lazım; sonra, bunu, dalgalar olarak tüm ülkeye yaymamız lazım. O zaman, insanca
yaşanacak bir ortamın oluştuğunu göreceğiz. İnşallah, bu Meclis bunu başaracak
ve bu başarma iradesine sahip olduğu da görülmüştür.
Hepinizi saygıyla
selamlıyorum. (Alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür
ediyorum Sayın Taşcı.
Madde üzerinde başka söz
talebi?.. Yok.
Maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
12 nci maddeyi
okutuyorum:
Başvuruların
cevaplandırılması
MADDE 12.- Kurum ve
kuruluşlar, bilgi edinme başvurularıyla ilgili cevaplarını yazılı olarak veya
elektronik ortamda başvuru sahibine bildirirler. Başvurunun reddedilmesi
halinde bu kararın gerekçesi ve buna karşı başvuru yolları belirtilir.
BAŞKAN - Madde üzerinde,
Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına, Denizli Milletvekili Sayın Mustafa
Gazalcı; buyurun.
CHP GRUBU ADINA MUSTAFA
GAZALCI (Denizli) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüştüğümüz, 248
sıra sayılı bilgi edinme hakkıyla ilgili yasa tasarısı, insan haklarını
bütünleyen temel yasalardan biridir.
Açıklık, devlet ile
halkın bütünleşmesi, dileriz, bu tasarı yasalaştıktan sonra yol alır. Devlet
yetkisini hukukdışı olarak kullanıp, kişiyi ve kamuyu her ne gerekçeyle olursa
olsun bilgilendirmemek, gerçekten, çağcıl bir anlayış değildir. Geçmişte,
gizlilik adı altında, bir gerekçeye ve yasaya dayanmadan, devletin yüce
çıkarları savına dayanıp, birçok kişi ve kuruluşa acılar çektirilmiştir.
Değerli arkadaşlar,
görüştüğümüz 12 nci madde, bilgi almada başvuruların yanıtlanması konusuyla
ilgilidir. Bu konuda uygulamada kimi zaman aksaklıklar olmaktadır. Bu tasarı
görüşülürken, zaman zaman, arkadaşlarım da ortaya koydular. Milletvekilleri
olarak, biz, denetim hakkını kullanmak için soru önergeleri veriyoruz. Bu soru
önergeleri kimi zaman geçiştiriliyor. Ben, yalnız bu tasarıdan da, Bilgi Edinme
Hakkı Kanunu Tasarısından da yararlanarak iki örneği Yüce Meclise sunmak
istiyorum.
Birincisi, değerli
arkadaşlar, Susurluk davası diye görülen bir dava var, İstanbul İkinci Ağır
Ceza Mahkemesinde. Bu, 26.6.2003 tarihinde karara vardı. Orada, eski bir
milletvekili arkadaşımız, Şanlıurfa Milletvekili Sayın Sedat Bucak için, savcı
tarafından "istihbarat ve güvenlikle ilgili, Cumhurbaşkanlığı tarafından
görevlendirilmiştir; o yüzden de yaptığı bütün ilişkiler de, işler de bu
görevlendirmeyle yapılmıştır" denildi ve yargıç da bunu gözönünde
bulundurdu; hatta, akladı. Şimdi, bir milletvekili olarak, ben, bu haberi
gazetede okuyunca çarpıldım. Eski Meclis Başkanlarına gittim, sordum; AKP'de, CHP'de
bulunan anayasa uzmanı arkadaşlara sordum. Anayasanın 82 nci maddesinde,
milletvekillerinin üyelikle bağdaşmayan işlerle ilgili kısmına baktım, acaba,
bir milletvekili, milletvekiliyken istihbarat ve güvenlik biriminde
görevlendirilebilir mi diye. Şimdi, Anayasanın 82 nci maddesinde "Türkiye
Büyük Millet Meclisi üyeleri, yürütme organının teklifiyle, belli konuda ve
altı ayı aşmamak üzere Bakanlar Kurulunca verilecek geçici bir görevi kabul
etmesi, Meclisin kararına bağlıdır" deniliyor.
Değerli arkadaşlar, ben,
bununla ilgili Sayın Başbakanın yanıtlaması için bir soru önergesi verdim,
dedim ki; böyle bir konu var, acaba, Anayasanın üyelikle bağdaşmayan işlerle
ilgili 82 nci maddesine uygun mudur bu? Geçmişte, hükümet, Bakanlar Kurulu ya
da Meclis bu konuda bir karar almış mıdır? Milletvekillerine böyle bir
görevlendirme yapıldığı zaman, o milletvekili, görevini özgürlük içinde
yapabilir mi?!
Geçiştirilecek bir konu
değil bu sevgili arkadaşlar ve soru önergeme yanıt bekledim. Aradan bir süre
geçtikten sonra -ben, hemen, haberi okur okumaz 27.6.2003'te verdim- 17.9.2003
tarihinde bana İçişleri Bakanlığından bir yazı geldi; Başbakan adına
yanıtlanıyor bu, deniliyor ki: "Görülmekte olan bir dava hakkında siz soru
soramazsınız; ben de sizin bu sorunuzu yanıtlamıyorum." Şimdi, doğru,
Anayasanın bir başka maddesine göre, görülmekte olan bir dava hakkında soru
sorulamıyor; ama, ben dava hakkında soru sormuyorum. Ben diyorum ki: Bu konuda
bir Bakanlar Kurulu kararı, Meclis kararı var mıdır? Ayrıca, milletvekillerinin
böyle bir görevlendirmesi olabilir mi? Soru bu; davayla ilgili değil; ama, bana
verilen yanıtta, benim sorduğum sorulara ayrıntılı yanıt vermeyi bırakın, hiç
onlardan söz etmeden "bu konuda soru soramazsınız" deniliyor; birinci
örnek bu değerli arkadaşlar.
İkincisi, Sabahattin
Ali'nin ölümüyle ilgili, 55 inci ölüm yıldönümünde, bir yazı okudum; beni çok
etkiledi. Bir tiyatrocu-yazar, Sayın Tuncer Cücenoğlu bir yazı yazmış; diyor
ki: "Devletteki gizli bilgiler elli yıl sonra açıklanır. Sabahattin Ali de
öldürüleli ellibeş yıl oldu. Bu konudaki bilgiler ortaya çıksın." Şimdi,
bunu kim yapacak? Ben, o yazıdan etkilendim. Bir sanatçı, aydın, duyarlı bir
kişi diyor ki: "Bu konuda gizli bilgileri devlet açıklasın."
10.4.2003 tarihinde bir soru önergesi verdim; yine, Başbakana sordum, dedim ki:
ellibeş yıl önce ünlü yazar Sabahattin Ali'nin öldürülmesiyle ilgili devletin
elindeki gizli bilgi ve belgeler nelerdir? Bu, üç dört soru halinde -elli yılı
aştı, artık ortaya da çıkması gerekiyor- üzerinden neler çıkmıştır gibi, başka
şeyler de var. Soruyu dördüncü ayda sordum; ikibuçuk üç ay sonra, yine,
İçişleri Bakanımızdan, o benim sorduğum sorularla hiç ilgisi olmayan iki
satırlık bir yazı... Bakın, okumak istiyorum: "Aşağıya çıkarılmıştır
cevabı" diyor, devam ediyor: "İçişleri Bakanlığı Emniyet Genel
Müdürlüğü arşivinde, asayişi ilgilendiren olaylarda bilgi ve belgeler, suçun,
Türk Ceza Kanununun 112 nci maddesinde düzenlenen zamanaşımı süreleri göz önüne
alınarak saklanmaktadır." Evet... "...Önergede belirtilen olayla ilgili
olarak zamanaşımı süresi dolmuş olduğundan konuyla ilgili bilgi ve belge mevcut
değildir." Devam: "Dışişleri Bakanlığının arşivlerinde konuyla ilgili
araştırma yapılmakta olup, bilgi bulunabildiği takdirde ayrıca bilgi
verilecektir.
Bilgilerinize arz ederim.
"
Şimdi, değerli
arkadaşlar, ben, bir milletvekiliyim; bütün içtenliğimle, sonu nereye varırsa
varsın, biraz da o yazara olan düşkünlüğüm nedeniyle -okuduğum romanları, bir
"Kuyucaklı Yusuf" bir "Kağnı" beni etkilemiş- ben bir soru
sormuşum; bana diyor ki Sayın Bakan "efendim, 112 nci maddeye göre
saklanır."
Peki, ben, bunu kırkdokuz
yıl önce sorsaydım, örneğin, 1977'de de milletvekiliydim, o zaman sorsaydım
"efendim, onları elli yıl içinde açıklayamayız..." Şimdi, o süre
bitti "bizde böyle bir şey yok..."
Değerli arkadaşlar, biz,
önce, milletvekillerinin sorularına, gerçekten açık devlet olacaksak, gerçekten
bilgiyi ortaya çıkaracaksak, önce devlet yetkisini... Devlet kim; devlet siz,
devlet yasama, devlet yargı, devlet yürütme; bunların tümü devlet. Başka kim
"ben devletim" diyor ve saklıyor?!
Şimdi, bu iki önergeye ve
daha birçok böyle sorulan soruya, anlamamış gibi davranarak ya da yanıt vermiş
gibi yaparak -aslında yanıt vermeden- ya da Anayasanın başka bir maddesine
sığınarak -o Sedat Bucak olayında olduğu gibi- bilgi verilmiyor.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
MUSTAFA GAZALCI (Devamla)
- Şimdi, ben, nereden bileyim, içimizden birilerinin, Cumhurbaşkanının böyle
bir yetkisi var mı; istihbarat ve güvenlikle ilgili, bir milletvekilini
görevlendirebilir mi; eğer, öyle olursa, ben, arkadaşımla nasıl söyleşeceğim,
burada nasıl özgürlük hakkımı kullanacağım?!. Böyle bir şey olmaz; yani, hukuk
devletinde olmaz. Yasanın vermediği bir yetkiyi, Cumhurbaşkanı da olsa... Eski
Cumhurbaşkanı mı, bu Cumhurbaşkanı mı ayırmak istiyorum; yani, Sedat Bucak'a,
istihbarat ve güvenlikle ilgili görevi eski Cumhurbaşkanı vermiş. Mahkeme de
onu bir delil kabul ediyor ve o davadan aklıyor.
Ben de soruyorum;
milletvekillerine böyle bir görev verilmiş midir? Bakanlar Kurulunun, Meclisin
kararı var mıdır? Bana yanıt veriliyor: "Hayır, o dava görülmekte."
Ben biliyorum... Ben hukukçu değilim; ama, davanın yorumunu yapmıyorum.
Yine, Sabahattin Ali
konusu... Diyorum ki, elli yıl geçti, bu konuda bilgi var mı? Bilgi yoktur
diyebilirsiniz; ama, hayır "o süre geçtiği için bilgi veremiyoruz;
Dışişlerinin arşivlerinde araştırıyoruz, bilgi edindiğimizde size bilgi
vereceğiz" deniliyor. Ben inanıyorum ki, bir daha buna yanıt
gelmeyecektir. Bu tasarı gerçekten çok önemli. İçini doldurmak önemli. Ete
kemiğe büründürmek önemli. Uygulama çok çok önemli.
Değerli arkadaşlar, önce
kendimizden başlayalım. Milletvekillerinin sorularını ciddiye alalım, varsın
biraz geç olsun; ama, geçiştirmeyelim ya da sorulan bir soruyu sorulmamış gibi
yapmayalım. Gizli olan nedir, açık olan nedir... Bakın, 9 uncu maddeyi kabul
ettik; "gizliden ayır, ver" deniliyor.
Ben, bunu sizlerle
paylaşmak istedim. Dilerim bu tasarı yasalaştıktan sonra, kimse kendisini XVI.
Louis gibi devlet yerine koymaz, yetkileri o biçimde kullanmaz; bakan da olsa,
milletvekillerinin taleplerini "bilgi edindiğimizde bilgi
verilecektir" gibi yuvarlak sözlerle geçiştirmez.
Hepinize saygılar
sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür
ediyorum Sayın Gazalcı.
Madde üzerinde başka söz
talebi?.. Yok.
Maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
13 üncü maddeyi
okutuyorum:
İtiraz usulü
MADDE 13.- Bilgi edinme
istemi 16 ve 17 nci maddelerde öngörülen sebeplerle reddedilen başvuru sahibi,
yargı yoluna başvurmadan önce kararın tebliğinden itibaren onbeş gün içinde
Kurula itiraz edebilir. Kurul, bu konudaki kararını otuz iş günü içinde verir.
Kurum ve kuruluşlar, Kurulun istediği her türlü bilgi veya belgeyi onbeş iş
günü içinde vermekle yükümlüdürler.
Kurula itiraz, başvuru
sahibinin idarî yargıya başvurma süresini durdurur.
BAŞKAN - Madde üzerinde
söz talebi?.. Yok.
Maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
14 üncü maddeyi
okutuyorum:
Bilgi Edinme
Değerlendirme Kurulu
MADDE 14.- Bilgi edinme
başvurusuyla ilgili yapılacak itirazlar üzerine, 16 ve 17 nci maddelerde
öngörülen sebeplere dayanılarak verilen kararları incelemek ve kurum ve
kuruluşlar için bilgi edinme hakkının kullanılmasına ilişkin olarak kararlar
vermek üzere; Bilgi Edinme Değerlendirme Kurulu oluşturulmuştur.
Kurul; birer üyesi
Yargıtay ve Danıştay genel kurullarının kendi kurumları içinden önerecekleri
ikişer aday, birer üyesi ceza hukuku, idare hukuku ve anayasa hukuku
alanlarında profesör veya doçent unvanına sahip kişiler, bir üyesi Türkiye
Barolar Birliğinin baro başkanı seçilme yeterliliğine sahip kişiler içinden
göstereceği iki aday, iki üyesi en az genel müdür düzeyinde görev yapmakta olanlar
ve bir üyesi de Adalet Bakanının önerisi üzerine bu Bakanlıkta idari görevlerde
çalışan hâkimler arasından Bakanlar Kurulunca seçilecek dokuz üyeden oluşur.
Kurul üyeliğine önerilen
adayların muvafakatları aranır.
Kurul Başkanı, Bakanlar
Kurulunca Kurulun üyeleri arasından seçilir.
Kurul, en az ayda bir
defa veya ihtiyaç duyulduğu her zaman Başkanın çağrısı üzerine toplanır.
Kurul üyelerinin görev
süreleri dört yıldır. Görev süresi sona erenler yeniden seçilebilirler. Görev
süresi dolmadan görevinden ayrılan üyenin yerine aynı usule göre seçilen üye,
yerine seçildiği üyenin görev süresini tamamlar. Yeni seçilen Kurul göreve
başlayıncaya kadar önceki Kurul görevine devam eder.
Kurul üyelerine 10.2.1954
tarihli ve 6245 sayılı Harcırah Kanunu hükümleri saklı kalmak kaydıyla fiilen
görev yaptıkları her gün için uhdesinde kamu görevi bulunanlara (1000),
uhdesinde kamu görevi bulunmayanlara ise (2000) gösterge rakamının memur aylık
katsayısı ile çarpımı sonucu bulunacak miktarda huzur hakkı ödenir. Bu ödemelerde
damga vergisi hariç her hangi bir kesinti yapılmaz.
Kurul, belirleyeceği
konularda komisyonlar ve çalışma grupları kurabilir; ayrıca gerekli gördüğü
takdirde, ilgili bakanlık ile diğer kurum ve kuruluşların ve sivil toplum
örgütlerinin temsilcilerini bilgi almak üzere toplantılarına katılmaya davet
edebilir.
Kurulun sekretarya
hizmetleri Başbakanlık tarafından yerine getirilir.
Kurulun görev ve
çalışmalarına ilişkin esas ve usuller Başbakanlıkça hazırlanarak yürürlüğe
konulacak bir yönetmelikle düzenlenir.
BAŞKAN - Madde üzerinde,
Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına Algan Hacaloğlu; buyurun.
Konuşma süreniz 10
dakikadır.
CHP GRUBU ADINA ALGAN
HACALOĞLU (İstanbul) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan
yasa tasarısının 14 üncü maddesi üzerinde, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına
söz almış bulunuyorum; hepinizi en derin saygılarımla selamlıyorum.
Değerli arkadaşlarım, bu
madde bu şekliyle geçerse, bu yasa tasarısı eğer yasalaşırsa, ölü doğmuş
olacaktır. Altını çizerek ifade ediyorum, bu maddede, maddeye temel teşkil eden
anlayışın, tasarıyla getirilmek istenilen temel hak ve özgürlüklerdeki o
genişleme anlayışını, o derinleştirme anlayışını özümleyemeyen, onu bir eliyle
verip bir eliyle kontrol etme anlayışını içeren bir çerçevesi var. Bu nereden
kaynaklanıyor; bilgi edinme hakkını, o düşünceyi ifade özgürlüğüne, o temel hak
alanı olan o özgürlüğe kaynak özgürlük niteliğinde olan bilgi edinme hakkını,
yurttaş, devletten talep ederek alır; yani, bu hakkın işleyişi, yurttaş ile
devlet arasındaki bir işlemdir.
Devlet, olgun devlet,
yurttaşa hizmet için vardır ve kendisinde bulunan bilgiyi, kendisinde bulunan
değerleri toplumla, yurttaşla paylaşır. Eğer, burada bir aksaklık varsa, yani,
devlet bilgiyi vermekten sakınırsa -ki,
burada iki maddeye atıfta bulunuluyor- 16 ncı madde ve 17 nci madde çerçevesi
içinde, eğer, birisi ekonomik alandaki gerekçelerle, diğeri de devlet sırrı
niteliğinde olan konularda, devletin bazı kademeleri "hayır, bu hakkı siz
kullanamazsınız" der ise, bunu kim çözecek; bunu, devlet mi çözecek, yoksa
devletin dışında, Batı demokrasilerinde olduğu gibi, özerk, o ombudsman türü, o
kamu hakemi türü organlar mı çözecek?! Siz bana gösterebilir misiniz, bu yapıda
bir düzenlemeyi, herhangi bir Avrupa Birliği ülkesinde?
Ne diye bunu
belirtiyorum; 9 kişilik bir değerlendirme kurulu önerilmekte. Bu kurulu
oluşturan kişiler, bağlı oldukları kurumlar üzerinde düşünceler
geliştirebilirler; ama, diyorsunuz ki, bunları, o kurumlardan, işte, birinden 2
tane önerilecek, diğerinden 1 tane önerilecek ve Bakanlar Kurulu belirleyecek;
yani, siyaset, istediği zaman, bu kurulu vesayeti altına alacak; yani, devlet,
hem hâkim olacak hem savcı olacak; öyle bir şey olamaz. Bu, devletin yer alması
gereken bir kurul değil. Devletin ajanları, devletin çalışanları, devletin
saygın kurumlarının saygın temsilcileri, böyle bir kurulda buluşabilirler; ama,
bu kurul, muhakkak özerk olmalıdır; bu kurul, kendini oluşturan üyelerini,
hangi kaynaktan besleniyorlarsa, oralarda kendileri seçmelidirler; yani,
Danıştay, Sayıştay, Yargıtay, Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu,
Üniversitelerarası Kurul, Barolar Birliği, kendisi belirlemeli; belki, buna,
teknik nitelikte bir alan kazandırmak için, Başbakanlığa bağlı genel
müdürlükler düzeyinde, 1 tanesi Devlet Planlama Teşkilatından olmak üzere 2
tane destek verilebilir; ama, özü itibariyle, bu kurul, Batı ülkelerinde olduğu
gibi, bir kamu hakemi "ombudsman" şeklinde oluşmalıdır. Şu anda yok,
böyle bir açılım zihinlerimizde yok; ama, biliyorum ki, birkaç yıl sonra,
Türkiye'de, birçok alanda kamu hakemliği kurumu gelecek, ombudsmanlık kurumu
gelecek. Şimdi, alelacale, Batı, Avrupa Birliği, bizden, bu alanda bir
yapılanma talep etti diye veyahut da biz bunu öngördük diye, konuyu doğru
eksene oturtmazsak, temelini doğru çatmazsak, güdük doğacaktır.
Bakınız, RTÜK, ölü doğmuş
bir kurumdur. Üstelik, RTÜK'ün, Bakanlar Kurulu düzeyinde değil, Parlamento
düzeyinde belirlenen bir yapısı vardır; ama, Parlamentonun siyasî yapısının
vesayeti altına girmiştir. Bunun başka örnekleri de vardır. Onun için, rica
ediyorum, burada, kesinlikle, şu anda hükümette olduğunuz için, bu işler doğru
yürür diye düşünmeyiniz; bunlar, gelir geçer. Biz, burada, Cumhuriyet Halk
Partisi olarak, böyle bir hakkın çok temel hak olduğunu, bu hakkın ihlalinin
belirli bir mekanizmayla, itiraz olduğu zaman; yani, hakkı ihlal edilen, bir
talepte bulunduğu zaman, itiraz ettiği zaman başvurabileceği bir inisiyatif
olsun; o inisiyatif, ifade ettiğim gibi, kendi içinde şekillensin ve kendi
içinde özerk olsun diyoruz.
Tabiî, siz, çok
iyiniyetle "bizim dönemimizde, biz Bakanlar Kurulu eliyle bunu atar, biz
başkanını da Bakanlar Kurulu kanalıyla belirler ve bunda da başarılı
olunur" dersiniz; siz, kendi özgüveniniz içinde bunu ifade edebilirsiniz;
ama, üzülerek ifade ediyorum, son on aylık uygulamalar, bize, toplumumuza,
Cumhuriyet Halk Partisine iki şeyi göstermiştir; birisi, hükümet olarak,
elinizdeki siyasî erki, hükümet etme gücünü atamalarda çok yanlış kullandınız.
Tabiatıyla, doğru atamalar vardır, liyakat içinde belirlenmiş atamalar vardır;
ama, geneline bakıldığı zaman, her gün basına da yansıdığı gibi -bizim, Parti
olarak, yığınla tepki aldığımız gibi, bilgi aldığımız gibi- partizan, yanlı
atamalar, devlet çarkını, işleyişini önemli bir şekilde olumsuz olarak
etkilemekte ve demokrasimizde yara açmaktadır. Bu nedenle, bu konuda, bu erkin,
bu yapılanmanın bu yapısı içinde dahi Bakanlar Kuruluna bırakmak içimize
sindirebildiğimiz bir olay değil.
Bir başka olay var, bunu,
belki, bu konuyla ilişkili değil diye düşünebilirsiniz; ancak, siyaset bir
güven olayıdır; siyasette, hele iki partili bir parlamentoda, yasaların
çıkarılmasında karşılıklı güven, diyalog ve karşılıklı anlayış ortamının
varlığı son derece önemlidir; yoksa, bize hiç ihtiyacınız yok; burada büyük bir
çoğunluğunuz var; biz, burada konuşuruz, geçer gider; otururuz, siz, yine
yasaları geçirirsiniz.
Değerli arkadaşlarım,
geçenlerde bir panelde, birçok saygın kişi, bizim için çok saygın kişi, bizim
Parlamentomuzun Başkanı bir konuşma yaptı. Bu konuşmadan basına yansıyan
cümleler oldu; aynen şöyle: "İfade özgürlüğüne sahip değilseniz, iktidara
giderken ayağınız takılıp da düşmemek için yalan söylemeye, samimiyetsiz
davranmaya, takıyyeye mecbursunuz." Şimdi, böyle bir şeyi bir siyasetçi
söyleyemez, söylememiştir diye düşünür insan; ama, aradan bu kadar zaman geçti,
siyasette son derece deneyimli olan, 70'li yılların ortasından beri, o aşamada,
millî görüşün, şimdi AKP'nin önder kadrolarında yer alan ve Yüce Meclisimizin
Başkanı olan bu saygın siyasetçinin kullandığı ifadenin siyasete yansımasını...
HACI BİNER (Van) - Sayın
Başkan "insanları riyakâr hale getirmeyin" dedi.
ALGAN HACALOĞLU (Devamla)
- Efendim, değil... Hayır efendim...
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Buyurun Sayın
Hacaloğlu.
ALGAN HACALOĞLU (Devamla)
- Bu, beni çok üzen bir konu; çünkü, biz, bu Parlamentonun üyeleri olarak,
siyasetin hangi üslup içinde, hangi çerçeve içinde yapılabileceğini bu
cümlelerden görebiliyoruz.
Sayın Başkan kendisi
ifade ediyor "zaman zaman takıyye yapmaya mecbursunuz" diyor. Peki,
böyle bir anlayış...
HALİL AYDOĞAN (Afyon) -
Yanlış...
ALGAN HACALOĞLU (Devamla)
- Yanlışsa, buradayız; Sayın Başkan kendisi ifade eder.
Eğer böyle bir anlayış
varsa, bu anlayışın erke, siyasete yansıdığı bir partinin, bir hükümetin
yapısına böyle bir kurulun oluşumunu nasıl terk edebilirsiniz?! Bunu da içimize
sindiremiyoruz.
Bu duygularla, hepinize
en derin saygılarımı sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür
ediyorum Sayın Hacaloğlu.
Madde üzerinde, şahsı
adına Çorum Milletvekili Feridun Ayvazoğlu söz talebinde bulunmuştur.
Buyurun Sayın Ayvazoğlu.
(CHP sıralarından alkışlar)
Konuşma süreniz 5
dakikadır.
FERİDUN AYVAZOĞLU (Çorum)
- Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan Bilgi Edinme Hakkı
Kanunu Tasarısının 14 üncü maddesiyle ilgili, şahsım adına söz almış
bulunuyorum; bu vesileyle, Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
Tasarının özüne ve
kapsamına hep birlikte objektif bir şekilde baktığımızda, bu tasarının,
gerçekten, hepimiz tarafından, hiçbir siyasî yön düşünmeksizin, insan haklarına
değer veren, insan haklarını öncü kabul düşünceler doğrultusunda, elbette,
oybirliğiyle onaylamamız gereken bir tasarı olduğu üzerinde hiçbir ihtilaf
yoktur.
Demokratik rejimlerde,
hukuk devletinin ayrılmaz bir parçası olarak şeffaflığı ve açık yönetimi hep
birlikte kabullenmek durumundayız; ancak, bunun hiçbir zaman uygulama
olmaksızın sözde kalmasını da hiçbirimiz kabullenemeyiz. Gerek Anayasamızın 10
uncu maddesindeki, kanun önünde eşitlikten tutalım, özgürlükleri içeren devamı
maddelerine, diğer hükümlere bakalım gerekse Uluslararası Evrensel İnsan
Hakları Sözleşmesinin 8 inci maddesine bakalım; bilgi edinilmesinden tutalım,
haberleşme özgürlüğüne, görüşülmekte olan tasarının özünü kapsayan özgürlüklere
ve yine konut hakkının korunmasından, tüm özgürlüklerin çeşitlerine kadar
baktığımızda, bunun karşısında özgürlüklerin ne şekilde ve hangi şartlar
altında kısıtlanabileceğini de, yine Anayasamızda yer alan hükümlerde görmekteyiz.
Burada, 14 üncü maddenin
görüşülmesinde en önemli konunun, itiraz üzerine yapılacak olan değerlendirme
olduğunu hepimiz kabullenmeliyiz. Şöyle ki: Oluşturulan kurulun itiraz kurulu
olduğu ve yine bu kurulun yapısının ne şekilde oluşturulacağı bu maddede yer
almaktadır. Bakıldığında, gerçekten, 14 üncü maddedeki yapılanmanın, az önce
belirtmiş olduğumuz demokratikleşme sürecinden tutalım, hukuk devleti
anlayışına kadar, gerçekten, bunları kapsar nitelikte -14 üncü maddede- itiraz
kurulunun oluşup oluşmadığını kendi kendimize soralım. Burada, gerçek siyasî
bir yapı mı, gerçek hukukî bir yapı mı, yoksa idarî yapı mı vardır; bunu bir
soralım. Eğer, 14 üncü madde -daha önceki konuşmacı arkadaşlarımız tarafından
da size sunulduğu üzere- bu şekilde geçecek ise, yarın öbür gün, hepimizin
korkusu ve endişesi olduğunu -şu an için iktidarda bulunan AKP Hükümetinin çok
objektif bir şekilde bunu değerlendirebileceğini, bir an için, kabul edelim;
ama, bundan sonra gelebilecek iktidarlar için- bu objektif kriterlerin ne
şekilde uygulanabileceğini kendi kendimize sorabilecek miyiz; sormamız gerekir
değerli arkadaşlarım.
Burada, kurulun, 9
üyesinin seçimle değil de, seçilecek 2'şer kişiden 1'inin Bakanlar Kurulu
tarafından atanması şeklinde oluşturulup, daha sonra da kurul başkanının, aynı
şekilde, 9 üye arasından Bakanlar Kurulu tarafından atanmasının, siyasî bir
yapıyı önplana çıkaracağı da aşikârdır.
Değerli arkadaşlarım, bu
nedenle, bu itiraz kurulunun bir üstkurul olarak ve amacı insan haklarına
saygılı bir hukuk devleti anlayışı içerisinde uygulanacak olan bu tasarının
gerçek amacına ulaşabilmesi için, 14 üncü maddedeki bu yapılanma şeklinin
mutlaka ve mutlaka değiştirilmesi gerekir. Bu konuda verilebilecek önergelere,
bu doğrultuda desteklerinizi beklemek de bize düşen bir görevdir diye
düşünüyorum değerli arkadaşlarım.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Buyurun Sayın
Ayvazoğlu.
FERİDUN AYVAZOĞLU
(Devamla) - Elbette, bugüne kadar, Türkiye, çok acı günler yaşadı. Bu acı
günleri hiçbirimiz yaşamak istemiyoruz ve bugüne kadar, bir zamanlar, faili
meçhullerin kol gezdiği olayların hiç olmamasını, bu tasarıyla birlikte
edinebileceğimiz bilgilerin faili meçhulleri ortaya çıkarmasını umuyoruz ve
diliyoruz. Bir zamanlar, kaybettikleri evlatları hakkında bilgi almak için
sokaklara dökülen analara acı haberler vermemek, müjdeli haberler verebilmek
için bu tasarının gerçek amacına ve hedefine ulaşması en büyük dileğimizdir.
Değerli arkadaşlarım,
lütfen, Cumhuriyet Halk Partisi olarak, muhalefet milletvekilleri olarak bizim
söylemiş olduklarımızı, biraz olsun, sadece dinlemiş olmak için değil; bunlara
inanarak, inanmak isteyerek, bir şeylerin doğru olduğunu kabullenmeye
çalışalım. Bunun örneklerini iki üç gün önce gördük. Biz, burada bütün milletvekili
arkadaşlarımızla birlikte sesimizin çıktığı kadar bağırıp "ekvergi
Anayasaya aykırıdır, çıkarılacak ekvergi daha önce nasıl Anayasa Mahkemesi
tarafından iptal edildiyse bu da iptal edilecektir" dediğimiz halde, kulak
verilmedi, dinlenilmedi. Geliniz, lütfen, bizim söylediğimiz belirli doğruları
herhangi bir siyasî ayırım gütmeksizin kabullenmeye çalışalım. O doğrultuda
yine, burada onlarca, yüzlerce arkadaşımızın emekleriyle, alınteriyle
çıkarılan, 61 yaşında zorunlu emeklilikle ilgili yasanın da aynı Yüce Mahkeme
tarafından iptal edildiğini üzülerek gördük.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
FERİDUN AYVAZOĞLU
(Devamla) - Tamamlıyorum Sayın Başkanım.
BAŞKAN - Buyurun.
FERİDUN AYVAZOĞLU
(Devamla) - Bu ve buna benzer uygulamaları önlemek için, Yüce Meclisimizde
görev yapan 550 milletvekili arkadaşımızın emeklerinin boşa gitmemesi için,
halkımızın beklentilerini gerçekleştirmek ve gerçekten, bizlerin, bu ülkenin
menfaatları doğrultusunda uyum içerisinde çıkarabileceğimiz yasaları hep birlikte
oybirliğiyle çıkarabilmemiz için, lütfen birbirimizi dinleyelim. Dinleyelim;
ama, sadece dinlemekle kalmayalım, kulak verelim. Bizim, hiçbir şekilde,
Cumhuriyet Halk Partisi olarak, bu ülkenin kötülüğüne çalışacak, çalışabilecek;
bu uğurda burada yer alacak milletvekilleri olmadığımızı sizler nasıl
biliyorsanız, bizler nasıl biliyorsak,
70 000 000 insanımız da bunu bu şekilde algılıyor, bu şekilde bilmek istiyor.
Bu duygu ve düşüncelerle,
çıkarılmakta olan bu Bilgi Edinme Hakkı Yasasının bütün ulusumuza ve insanlığa,
demokrasiye, hukuk devleti anlayışına bir kez daha hayırlı ve uğurlu olmasını
diliyorum; bu vesileyle, Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN- Teşekkür ederim
Sayın Ayvazoğlu.
Madde üzerinde, şahsı
adına söz isteyen Ağrı Milletvekili Mehmet Melik Özmen.
Buyurun Sayın Özmen.(AK
Parti sıralarından alkışlar)
Konuşma süreniz 5
dakikadır.
MEHMET MELİK ÖZMEN
(Ağrı)- Sayın Başkan, kıymetli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Kanun tasarısının bu maddesi
üzerinde şahsım adına birkaç görüş aktarmak istiyorum.
Şimdi, bizim Hukuk Usulü
Muhakemeler Kanunumuz var; bunun 8 inci babı ihtiyarî tahkim usulünden
bahseder. Ceza davaları dışında taraflar arasındaki ihtilaflarda, eğer
sözleşmelere konulmamışsa mahkemeler yoluyla; ama, sözleşmeye konulmuşsa
hakemler yoluyla nizaların çözülebileceğine dönük olarak düzenlenmiş çok önemli
bir kanundur.
Burada, taraflardan biri
bir hakem, diğeri bir hakem seçer; iki hakem bir başhakem seçer ve konu tahkim
süresi sınırlandırılır. Hakemler, itiraz ya da nizayı tartışırlar, dosyalarını
hazırlarlar ve belirlenen gün ve saatte başhakeme dosyalar sunulur. O dosyalar
başhakem tarafından incelenir, irdelenir ve karara varılır; Yargıtaya temyiz
yolu da açıktır. Aynen, Türkiye Cumhuriyeti mahkemelerinin gücüne, bu tahkim
kurulları sahiptir.
Tasarının bu maddesine
benim eleştirim bu tabiî ki. Bir taraftan, son derece demokratik bir kanun
çıkarıyoruz, herkesin bilgi edinme hakkını savunuyoruz; diğer taraftan, 14 üncü
maddeyle, herkesin bilgi edinmesiyle ilgili işlemlerde... Halbuki, kanunun her
tarafında gerekli ilgili kısıtlamalar var; devletin güvenliğine ilişkin,
ekonomik gelişmeler sonucu rant elde etmeye dönük olan bilgilere ilişkin, özel
hayatı ilgilendiren konulara ilişkin hükümler var. O hükümler çerçevesinde
herkes bunlara saygı duymak suretiyle... Herkes özgürce her tür bilgiye sahip
olur demiyor kanun, şu şu özgürlükler içerisinde herkes istediği bilgiye sahip
olur diyor. Bütün bunlar varken, böyle bir kurula ihtiyaç olmadığına
inanıyorum.
Bunun iki yolu var; bir,
ihtiyarî tahkim usulüyle barolara, yani, ilgili illerde itirazlar barolara
başvurmak suretiyle, taraflardan birisi, hangi kurum ise, o kurum barolardan
bir hakem avukat seçer -Avukatlık Kanunu da bunu söylüyor zaten- itiraz eden,
bilgi edinmeyle ilgili problemi olan da bir avukat hakem seçer, aynı baro
içerisinden iki avukat hakem bir başhakem seçer -yine avukat- ve konu bu
şekilde sonuçlandırılabilir veya -demokrasiyi işletebilmeyle ilgili çabaları
hepimiz biliyoruz, hepimiz de bunun için çaba sarf ediyoruz, özellikle
katılımcı demokrasiyi daha etkin kılmayla ilgili olarak- böyle bir kurul
mutlaka kurulacaksa, süresi belirlenir, seçim döneminde halkın oy vermiş olduğu
siyasî partilerin almış olduğu oy nispetine göre, siyasî partilerin önerdiği
hakemlerden oluşan bir kurul oluşturulur; bu da demokratik bir tavır olur.
Ben, bunları özellikle
söylemek istedim. Demokrasiye geçmek, demokrasiyi yaşatmak ve katılımcı
demokrasiyi geliştirmek, gerçekten, çaba isteyen bir meseledir; bununla ilgili
gerekli çabayı da Meclisimiz göstermektedir. Dolayısıyla, bu şekilde, yargı
bağımsızlığına da bir katkı olur umuduyla söz istemiştim; ama, bu noktadan
sonra yapılacak bir şey olmadığını görüyorum.
Hepinizi saygılarımla selamlıyorum.
(Alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür
ediyorum Sayın Özmen.
14 üncü madde üzerinde 3
adet önerge vardır.
Önergeleri, önce, geliş
sıralarına göre okutacağım; sonra da, aykırılık derecelerine göre işleme
alacağım.
Birinci önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
248 sıra sayılı Bilgi
Edinme Hakkı Kanunu Tasarısının 14 üncü maddesinin dördüncü fıkrasının
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
|
Orhan
Eraslan |
Ziya
Yergök |
Feridun
Ayvazoğlu |
|
Niğde |
Adana |
Çorum |
|
Muharrem
Kılıç |
Ali
Topuz |
|
|
Malatya |
İstanbul |
|
"Kurul Başkanı,
kurul üyelerince kendi aralarından seçilir."
BAŞKAN - İkinci önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
248 sıra sayılı Bilgi
Edinme Hakkı Kanunu Tasarısının 14 üncü maddesinin dördüncü fıkrasının
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
|
Sadullah
Ergin |
Eyüp
Fatsa |
Salih
Kapusuz |
|
Hatay |
Ordu |
Ankara |
|
Ünal
Kacır |
Soner
Aksoy |
|
|
İstanbul |
Kütahya |
|
"Kurul Başkanı,
kurul üyelerince kendi aralarından seçilir."
BAŞKAN - En aykırı olan
üçüncü önergeyi okutup işleme alacağım.
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
248 sıra sayılı Bilgi
Edinme Hakkı Kanunu Tasarısının 14 üncü maddesinin ikinci, üçüncü ve dördüncü
fıkralarının aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
|
Orhan
Eraslan |
Ziya
Yergök |
Algan
Hacaloğlu |
|
Niğde |
Adana |
İstanbul |
|
Ali
Topuz |
Yakup
Kepenek |
Feridun
Ayvazoğlu |
|
İstanbul |
Ankara |
Çorum |
"Kurulun birer
üyesi; Yargıtay ve Danıştay Genel Kurullarınca kendi başkan ve üyeleri
arasından; kurulun üç üyesi birisi ceza hukuku, birisi idare hukuku, diğeri
Anayasa hukuku alanlarında profesör ya da doçent unvanına sahip öğretim üyeleri
arasından Üniversitelerarası Kurulca; kurulun bir üyesi Türkiye Barolar
Birliğince baro başkanı seçilme yeterliliğine sahip üyeler arasından; kurulun
iki üyesi en az genel müdür düzeyinde görev yapmakta olanlar arasından Bakanlar
Kurulunca; kurulun bir üyesi Adalet Bakanınca bakanlıkta idarî görevlerde
çalışan hâkimler arasından seçilecek dokuz üyeden oluşur.
Kurul üyeliğine seçilecek
olan adayların muvafakatları aranır.
Kurul Başkanı, kurul
üyelerince kendi aralarından seçilir."
BAŞKAN - Komisyon
önergeye katılıyor mu?
ADALET KOMİSYONU BAŞKANI
KÖKSAL TOPTAN (Zonguldak) - Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN - Hükümet
katılıyor mu?
DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN
YARDIMCISI MEHMET ALİ ŞAHİN (İstanbul) - Biz de katılmıyoruz efendim.
BAŞKAN - Önerge hakkında
konuşacak mısınız?
ORHAN ERASLAN (Niğde) -
Evet Sayın Başkan.
BAŞKAN - Buyurun Sayın
Eraslan.
ORHAN ERASLAN (Niğde) -
Sayın Başkan, Türkiye Büyük Millet Meclisinin saygıdeğer üyeleri; hepinizi
saygıyla selamlıyorum.
Şu anda, yasama
çalışmalarını yaptığımız Bilgi Edinme Hakkı Kanunu Tasarısının kalbine gelmiş
bulunuyoruz. 14 üncü madde, bu tasarının kalbidir, onun dışındakiler lafü
güzaf. Yani, 14 üncü maddeyi demokratikleştirmezseniz, aslında, hiçbir şey
yapmamış olursunuz.
Bu yasa tasarısını
Cumhuriyet Halk Partisi niye destekliyor değerli arkadaşlarım; bir kere, insan haklarından bir tanesi olan
düşünce ve ifade özgürlüğüne koşut bilgi edinme hakkını anlamlandırdığı için
destekliyor. İkincisi, yönetimde saydamlığı sağlayacağı için, şeffaflığı
sağlayacağı için destekliyor. Üçüncüsü, katılımcılığı sağlayacağı için
destekliyor. Dördüncüsü, yönetenlerin hesap vermesinin ve halka karşı
sorumluluğunun yolunu açacağı için destekliyor. Bu amaçlarla bu tasarıya destek
veriyoruz; ancak, bunun sağlanabilmesinin mekanizması 14 üncü maddede
kuruluyor. 14 üncü maddede, Bilgi Edinme Değerlendirme Kurulu diye bir kurul
var. Önergemizde bu kurulun muhtevası değiştirilmiyor; ancak, Yargıtay ve
Danıştay Genel Kurullarınca önerilecek adaylar arasından Bakanlar Kurulunca
seçilmesin, kendi genel kurullarınca kendileri tarafından seçilsin; Yargıtay
Genel Kurulu bir üyesini seçsin, Danıştay Genel Kurulu bir üyesini seçsin
istiyoruz.
Tasarıda üç profesör veya
doçent öngörülmüş. Bunlar, Bakanlar Kurulunca atanıyor; birisi anayasa hukuku
alanından, birisi idare hukuku alanından, birisi de ceza hukuku alanından üç
öğretim üyesi; bunları Bakanlar Kurulu atamasın, Üniversitelerarası Kurul
belirlesin istedik.
Kaldı ki, idare
içerisinden seçilecek genel müdürlerin Bakanlar Kurulunca atanması hususunda da
aksi bir kanaat belirtmedik, Bakanlar Kurulunun da burada yeri olsun diye.
Nihayet, Adalet Bakanlığı
idare hâkimlerinden birisinin Adalet Bakanınca görevlendirmesine de -aslında
onların dahi demokratikleştirilmesi lazımdı- ses çıkarılmadı.
Arkadaşlar, kurulun
yapısı demokratik olursa, yapılan iş anlamlı olur. Kurulun yapısı demokratik
olmazsa, özerk olmazsa, yani, hükümetlerce belirlenirse, bu kurul, özür
dilerim, Bilgi Edinme Değerlendirme Kurulu olmaz; hükümetin bilgi vermeme
isteğine mazeret uydurma kurulu olur. Yani, sadra şifa olacak bir kanun olmaz;
emeklerin hepsi heba olur, kanun doğarken kör ve topal doğmuş olur, sakat
doğmuş olur. Bunu engellemek amacıyla böyle bir değişikliğin yapılmasını uygun
görüyoruz.
Düşünün ki, devlet, bilgi
edinmek istediğiniz bir konuda size bilgi vermiyor. İtiraz ediyorsunuz, itirazı
değerlendirecek kurul, yine, Bakanlar Kurulunca belirlenmiş; başkanı, yapısı,
muhtevası onun tarafından belirlenmiş; ne umuyorsunuz?!
Değerli arkadaşlarım,
genel olarak iktidarların eğilimi, demokrasiyi çok arzu etmemek doğrultusunda
tezahür ediyor. Biz, baştan beri, acaba, Adalet ve Kalkınma Partisi demokrasiyi
samimî arzuluyor mu arzulamıyor mu diye düşünüyoruz. Kimi zaman, herhalde
samimî arzulayacaklar diyoruz; ama, bu tür şeylere karşı çıkışınıza
baktığımızda, samimî bir istek içerisinde olmadığınızı üzülerek belirtmek
istiyorum.
Şunu unutmayın; mahkeme
kadıya mülk değildir. Dünya çok iktidarlar görmüştür. Her iktidar gelici ve
geçicidir; baki kalan, insanlığa hizmettir. Bu hizmeti, elimizde fırsat varken,
yapalım; gelin, şu yasayı işler hale getirelim. Gerçi, sizin iktidarınız
bağımsız kurullardan hoşlanmıyor; ama, gelin, bunu bağımsız hale getirelim, bir
bağımsız kurul yapalım.
Bakın, arkadaşlarım,
bilirsiniz, kirlilik izbede olur; bu yasanın penceresi bu. Pencereye perde
çekerseniz, yine kirlilik olur, mikroplar üremeye devam eder. Gelin, pencereye
perde çekmeyin. Hükümetlerin gölgesini pencereden kaldıralım. Bu, bir tek sizin
hükümetinize kaim değil.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Buyurun Sayın
Eraslan.
ORHAN ERASLAN (Devamla) -
Sizin hükümetinizi suçlama amacıyla da söylemiyorum; ama, bütün hükümetlere
olmak üzere, gölgesi düşmesin, bağımsız bir kurul olsun, bir ombudsman
müessesesinin belki bir adımı olsun.
Bu konuda çeşitli
konuşmalar yapıldı, sözü daha fazla uzatmak istemiyorum. Bu önerge iyi bir
önergedir. Gelin, bu yapıyı özerkleştirelim, demokratikleştirelim.
Hepinize saygılar
sunuyorum. (Alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür
ediyorum Sayın Eraslan.
Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer iki önerge aynı
mahiyette olduğu için, okutup, birlikte işleme alıyorum:
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
248 sıra sayılı Bilgi
Edinme Hakkı Kanunu Tasarısının 14 üncü maddesinin dördüncü fıkrasının
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Sadullah
Ergin (Hatay) ve arkadaşları
"Kurul Başkanı,
kurul üyelerince kendi aralarından seçilir."
BAŞKAN - Diğer önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
248 sıra sayılı Bilgi
Edinme Hakkı Kanunu Tasarısının 14 üncü maddesinin dördüncü fıkrasının
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Orhan
Eraslan (Niğde) ve arkadaşları
"Kurul Başkanı,
kurul üyelerince kendi aralarından seçilir."
BAŞKAN - Komisyon
önergeye katılıyor mu?
ADALET KOMİSYONU SÖZCÜSÜ
RAMAZAN CAN (Kırıkkale) - Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN - Hükümet
katılıyor mu?
DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN
YARDIMCISI MEHMET ALİ ŞAHİN (İstanbul) - Biz, Hükümet olarak, bu önergeye
katılıyoruz efendim. Kurul Başkanının, Kurul üyelerince, kendi aralarından
seçilmesiyle ilgili her iki önergeyi birleştirdiniz; buna katılıyoruz Hükümet
olarak.
BAŞKAN - Önergeniz
hakkında konuşacak mısınız?
ORHAN ERASLAN (Niğde) -
Gerekçe okunsun.
BAŞKAN - Gerekçeyi
okutuyorum:
Gerekçe:
Kurulun yapısını daha
demokratik hale getirmek için değişiklik teklifi öngörülmüştür.
BAŞKAN - Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul
edilmiştir.
Kabul edilen önerge
doğrultusunda maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul
etmeyenler... Kabul edilmiştir.
15 inci maddeyi
okutuyorum:
DÖRDÜNCÜ BÖLÜM
Bilgi Edinme Hakkının
Sınırları
Yargı denetimi dışında
kalan işlemler
MADDE 15.- Yargı denetimi
dışında kalan idari işlemlerden kişinin çalışma hayatını ve mesleki onurunu
etkileyecek nitelikte olanlar, bu Kanun kapsamına dahildir. Bu şekilde sağlanan
bilgi edinme hakkı işlemin yargı denetimine açılması sonucunu doğurmaz.
BAŞKAN - Madde üzerinde
söz talebi?.. Yok.
Maddeyi oylarınızı
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
16 ncı maddeyi
okutuyorum:
Devlet sırrına ilişkin
bilgi veya belgeler
MADDE 16.- Açıklanması
hâlinde Devletin emniyetine, dış ilişkilerine, millî savunmasına ve millî
güvenliğine açıkça zarar verecek ve niteliği itibarıyla Devlet sırrı olan gizlilik dereceli bilgi veya belgeler, bilgi
edinme hakkı kapsamı dışındadır.
BAŞKAN - Madde üzerinde
söz talebi?.. Yok.
Maddeyi oylarınızı
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
17 nci maddeyi okutuyorum:
Ülkenin ekonomik
çıkarlarına ilişkin bilgi veya belgeler
MADDE 17.- Açıklanması ya
da zamanından önce açıklanması hâlinde, ülkenin ekonomik çıkarlarına zarar
verecek veya haksız rekabet ve kazanca sebep olacak bilgi veya belgeler, bu
Kanun kapsamı dışındadır.
BAŞKAN - Madde üzerinde
söz talebi?.. Yok.
Maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
18 inci maddeyi
okutuyorum:
İstihbarata ilişkin bilgi
veya belgeler
MADDE 18.- Sivil ve
askerî istihbarat birimlerinin görev ve faaliyetlerine ilişkin bilgi veya
belgeler, bu Kanun kapsamı dışındadır.
Ancak, bu bilgi ve
belgeler kişilerin çalışma hayatını ve meslek onurunu etkileyecek nitelikte
ise, istihbarata ilişkin bilgi ve belgeler bilgi edinme hakkı kapsamı
içindedir.
BAŞKAN - Madde üzerinde
söz talebi?.. Yok.
Maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
19 uncu maddeyi
okutuyorum:
İdarî soruşturmaya
ilişkin bilgi veya belgeler
MADDE 19.- Kurum ve
kuruluşların yetkili birimlerince yürütülen idarî soruşturmalarla ilgili olup,
açıklanması veya zamanından önce açıklanması hâlinde;
a) Kişilerin özel hayatına açıkça haksız
müdahale sonucunu doğuracak,
b) Kişilerin veya
soruşturmayı yürüten görevlilerin hayatını ya da güvenliğini tehlikeye sokacak,
c) Soruşturmanın güvenliğini tehlikeye
düşürecek,
d) Gizli kalması gereken
bilgi kaynağının açığa çıkmasına neden olacak veya soruşturma ile ilgili
benzeri bilgi ve bilgi kaynaklarının temin edilmesini güçleştirecek,
Bilgi veya belgeler, bu
Kanun kapsamı dışındadır.
BAŞKAN - Madde üzerinde
söz talebi?.. Yok.
Maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
20 nci maddeyi
okutuyorum:
Adlî soruşturma ve
kovuşturmaya ilişkin bilgi veya belgeler
MADDE 20.- Açıklanması
veya zamanından önce açıklanması hâlinde,
a) Suç işlenmesine yol
açacak,
b) Suçların önlenmesi ve
soruşturulması ya da suçluların kanunî yollarla yakalanıp kovuşturulmasını
tehlikeye düşürecek,
c) Yargılama görevinin
gereğince yerine getirilmesini engelleyecek,
d) Hakkında dava açılmış
bir kişinin adil yargılanma hakkını ihlâl edecek,
Nitelikteki bilgi veya
belgeler, bu Kanun kapsamı dışındadır.
4.4.1929 tarihli ve 1412
sayılı Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu, 18.6.1927 tarihli ve 1086 sayılı Hukuk
Usulü Muhakemeleri Kanunu, 6.1.1982 tarihli ve 2577 sayılı İdari Yargılama
Usulü Kanunu ve diğer özel kanun hükümleri saklıdır.
BAŞKAN- Söz talebi?..
Yok.
Oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
21 inci maddeyi
okutuyorum:
Özel hayatın gizliliği
MADDE 21.- Kişinin izin
verdiği hâller saklı kalmak üzere, özel hayatın gizliliği kapsamında,
açıklanması hâlinde kişinin sağlık bilgileri ile özel ve aile hayatına, şeref
ve haysiyetine, meslekî ve ekonomik değerlerine haksız müdahale oluşturacak
bilgi veya belgeler, bilgi edinme hakkı kapsamı dışındadır.
Kamu yararının
gerektirdiği hâllerde, kişisel bilgi veya belgeler, kurum ve kuruluşlar
tarafından, ilgili kişiye en az yedi gün önceden haber verilerek yazılı rızası
alınmak koşuluyla açıklanabilir.
BAŞKAN- Söz talebi?..
Yok.
Oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
22 nci maddeyi
okutuyorum:
Haberleşmenin gizliliği
MADDE 22.- Haberleşmenin
gizliliği esasını ihlâl edecek bilgi veya belgeler, bu Kanun kapsamı
dışındadır.
BAŞKAN- Söz talebi?..
Yok.
Oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
23 üncü maddeyi
okutuyorum:
Ticarî sır
MADDE 23.- Kanunlarda ticarî
sır olarak nitelenen bilgi veya belgeler ile, kurum ve kuruluşlar tarafından
gerçek veya tüzel kişilerden gizli kalması kaydıyla sağlanan ticarî ve malî
bilgiler, bu Kanun kapsamı dışındadır.
BAŞKAN- Söz talebi?..
Yok.
Maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
24 üncü maddeyi
okutuyorum:
Fikir ve sanat eserleri
MADDE 24.- Fikir ve sanat
eserlerine ilişkin olarak yapılacak bilgi edinme başvuruları hakkında ilgili
kanun hükümleri uygulanır.
BAŞKAN- Söz talebi?..
Yok.
Oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
25 inci maddeyi
okutuyorum:
Kurum içi düzenlemeler
MADDE 25.- Kurum ve
kuruluşların, kamuoyunu ilgilendirmeyen ve sadece kendi personeli ile kurum içi
uygulamalarına ilişkin düzenlemeler hakkındaki bilgi veya belgeler, bilgi
edinme hakkının kapsamı dışındadır. Ancak, söz konusu düzenlemeden etkilenen
kurum çalışanlarının bilgi edinme hakları saklıdır.
BAŞKAN - Gruplar adına
söz talebi?.. Yok. Madde üzerinde şahsı adına söz isteyen, İstanbul
Milletvekili Sayın Lokman Ayva?.. Yok.
Madde üzerinde 1 adet
önerge vardır; önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Görüşülecek olan 248 sıra
sayılı Bilgi Edinme Hakkı Kanunu Tasarısının 25 inci maddesindeki "bilgi
edinme hakkının kapsamı dışındadır" ibaresinden önce gelmek üzere
"eğer gizlilikle ilgili bir ibare yoksa" ibaresinin eklenmesini arz
ve teklif ederim.
Lokman
Ayva
İstanbul
BAŞKAN - Komisyon
önergeye katılıyor mu?
ADALET KOMİSYONU SÖZCÜSÜ
RAMAZAN CAN (Kırıkkale) - Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN - Hükümet
katılıyor mu?
DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN
YARDIMCISI MEHMET ALİ ŞAHİN (İstanbul) - Katılamıyoruz efendim.
BAŞKAN - Komisyon ve
Hükümetin katılmadığı önergenin gerekçesini okutuyorum:
Gerekçe:
Kamu kuruluşlarında bu
tür işlemler belli kanunlara göre yapılmak durumundadır. Çıkarılacak tüzük,
yönetmelik ve genelgeler ilgili kanunlara aykırı olamaz. Bu nedenle, bu
mevzuatın kamuoyu tarafından ise bilinmesinin bir sakıncası yoktur. Nispeten
genel hükümler anlamına gelen kanunları halkımız biliyorsa, dava ayrıntısı
anlamına gelen mevzuatın bilinmemesini niçin isteyelim. Bunun bilinmesinin en
önemli iki faydası vardır:
1-Eğer tüzük, yönetmelik,
genelge, yönerge gibi mevzuatta kanuna aykırı hükümler varsa ve bu hükümler de
ilgili personelin lehine ise vatandaşımızın bu bilgiye ulaşma imkânı olacak ve
düzeltilmesi için de gerekenlerin yapılma imkânı doğacaktır.
2- Bu tür düzenlemeler
her ne kadar kurumiçi olsa da, bu kurumlar nihaî manada vatandaşa hizmet amaçlı
kurumlar olduğu için sonuçları vatandaşımızı etkilemektedir. Mesela, bir kuruma
gittik ve oradaki bir görevliden bir işlemi yapmasını talep ettik ve görevli
bize "hayır kardeşim, ben bu işlemi yapamam; çünkü, bu işlemi yapmam iç düzenlemelere
aykırı" dedi. Eğer bizim teklifimiz kabul edilirse, görevli böyle dediği
zaman o hükmün hangi hüküm olduğunu vatandaşımız rahatlıkla sorabilecektir.
Teklifimiz kabul edilmezse, vatandaşımız boynunu büküp evine dönecek,
görevlinin de bu durumu suiistimal mi ettiğini, yoksa haklı yere mi böyle bir
durum olduğunu asla öğrenemeyecektir.
İlgisiz kişiler ilgisiz
konuları öğrenmek isterse bile bir kayıp söz konusu olmayacaktır. Gizlilik
durumu olduğunda ise farklı bir işleme gerek kalmayacak. Bizim teklifimiz,
gizlilik durumunu dikkate almaktadır.
BAŞKAN - Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul
edilmemiştir.
Maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
26 ncı maddeyi
okutuyorum:
Kurum içi görüş, bilgi
notu ve tavsiyeler
MADDE 26.- Kurum ve
kuruluşların faaliyetlerini yürütmek üzere, elde ettikleri görüş, bilgi notu,
teklif ve tavsiye niteliğindeki bilgi veya belgeler, kurum ve kuruluş
tarafından aksi kararlaştırılmadıkça bilgi edinme hakkı kapsamındadır.
Bilimsel, kültürel,
istatistik, teknik, tıbbî, malî, hukukî ve benzeri uzmanlık alanlarında yasal
olarak görüş verme yükümlülüğü bulunan kişi, birim ya da kurumların görüşleri,
kurum ve kuruluşların alacakları kararlara esas teşkil etmesi kaydıyla bilgi
edinme istemlerine açıktır.
BAŞKAN - Madde üzerinde
söz talebi?.. Yok.
Maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
27 nci maddeyi
okutuyorum:
Tavsiye ve mütalaa
talepleri
MADDE 27.- Tavsiye ve
mütalaa talepleri bu Kanun kapsamı dışındadır.
BAŞKAN - Madde üzerinde
söz talebi?.. Yok.
Maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
28 inci maddeyi
okutuyorum:
Gizliliği kaldırılan
bilgi veya belgeler
MADDE 28.- Gizliliği
kaldırılmış olan bilgi veya belgeler, bu Kanunda belirtilen diğer istisnalar
kapsamına girmiyor ise, bilgi edinme başvurularına açık hâle gelir.
BAŞKAN - Madde üzerinde
söz talebi?.. Yok.
Maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
29 uncu maddeyi
okutuyorum:
BEŞİNCİ BÖLÜM
Çeşitli ve Son Hükümler
Ceza hükümleri
MADDE 29.- Bu Kanunun
uygulanmasında ihmâli, kusuru veya kastı bulunan memurlar ve diğer kamu
görevlileri hakkında, işledikleri fiillerin genel hükümler çerçevesinde ceza
kovuşturması gerektirmesi hususu saklı kalmak kaydıyla, tâbi oldukları
mevzuatta yer alan disiplin cezaları uygulanır.
Bu Kanunla erişilen bilgi
ve belgeler ticari amaçla çoğaltılamaz ve kullanılamaz.
BAŞKAN - Madde üzerinde
söz talebi?.. Yok.
Maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
30 uncu maddeyi
okutuyorum:
Rapor düzenlenmesi
MADDE 30.- Kurum ve
kuruluşlar, bir önceki yıla ait olmak üzere;
a) Kendilerine yapılan
bilgi edinme başvurularının sayısını,
b) Olumlu cevaplanarak
bilgi veya belgelere erişim sağlanan başvuru sayısını,
c) Reddedilen başvuru
sayısı ve bunların dağılımını gösterir istatistik bilgileri,
d) Gizli ya da sır
niteliğindeki bilgiler çıkarılarak ya da bu nitelikteki bilgiler ayrılarak
bilgi veya belgelere erişim sağlanan başvuru sayısını,
e) Başvurunun
reddedilmesi üzerine itiraz edilen başvuru sayısı ile bunların sonuçlarını,
Gösterir bir rapor
hazırlayarak, bu raporları her yıl şubat ayının sonuna kadar Bilgi Edinme
Değerlendirme Kuruluna gönderirler. Bağlı, ilgili ve ilişkili kamu kurum ve
kuruluşları raporlarını bağlı, ilgili ya da ilişkili oldukları bakanlık
vasıtasıyla iletirler. Kurul, hazırlayacağı genel raporu, söz konusu kurum ve
kuruluşların raporları ile birlikte her yıl nisan ayının sonuna kadar Türkiye
Büyük Millet Meclisine gönderir. Bu raporlar takip eden iki ay içinde Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığınca kamuoyuna açıklanır.
BAŞKAN - Söz talebi?..
Yok.
Oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
31 inci maddeyi
okutuyorum:
Yönetmelik
MADDE 31.- Bu Kanunun
uygulanması ile ilgili esas ve usullerin belirlenmesine ilişkin yönetmelik,
Kanunun yayımını takip eden altı ay içinde Başbakanlık tarafından hazırlanarak
Bakanlar Kurulunca yürürlüğe konulur.
BAŞKAN - Madde üzerinde
grupları adına söz talebi?.. Yok.
Şahsı adına, İzmir
Milletvekili Sayın Hakkı Ülkü, buyurun.
HAKKI ÜLKÜ (İzmir) -
Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; 2000 yılı itibariyle dünya
üzerinde 17 ülke bilgi edinme hakkıyla ilgili yasaları yürürlüğe koymuş, 23
ülkede ise hükümetler ellerindeki bilgiyi yurttaşlarına açmayı gerektiren
çeşitli yasaları benimsemiş bulunmaktadır.
Bu bağlamda, bilgi edinme
hakkını kullanacak yurttaşların da anlayışının bu yönde olması, hesap sormayı
bilmesi, yılan ve dokunmama ikileminden sıyrılması zorunludur.
Tasarı değerlendirilirken
dünya üzerindeki genel kabule ve konuyla ilgili yasalara bakıldığında,
sınırlamalar belli başlı bazı alanlardadır; savunmada, uluslararası
ilişkilerde, ulusal ekonomik çıkarlarda, yasaların uygulanması ve adalet
sisteminin yönetilmesinde, kişi güvenliğinde, kamusal ve ticarî çıkarlarda.
Şimdi, yönetmelikle
ilgili belirlenecek olan koşullar saptanırken -bu tasarı yasalaşıyor biraz
sonra hepimizin kabul edeceği gibi- bu tasarı yürürlüğe girmiş ve belki de bir
açıklık kültürü de yaratılmış olacak. Hükümet ve yurttaşlar yasayı destekliyor
olsa bile, istenilecek bilgiler sunulmaya hazır olmadıkça, bilgi edinme
özgürlüğünün yayılmasına değin çabalar pek başarıya ulaşamayacak gibi
görünmektedir.
İstatistik tutma,
kayıtları düzgünce arşivleme, teknolojiyi yeterince ve sağlıklı kullanma
konusunda özürlü bir ülkeyiz. Tasarı yasalaşmadan önce devlet kayıtlarının
başvurulara yanıt verebilecek şekilde düzenlenmesi gerekmektedir. Gerçekten
denetlenebilir olmayı isteyen yönetimler ayrıntılı kayıt programları kurmalı ve
geliştirmelidir. Kayıt yönetimi ve programlar için bir standart saptanmalı,
başvuruda bulunan yurttaşlar farklı kurum ve kuruluşlarda değişiklik ve
karmaşıklık yaratıcı uygulamalarla karşılaşmamalıdırlar. Bu bir hükümet
politikası değil devlet politikası olarak belirlenmeli, bürokratlar ve
siyasîler düzeyinde uygulayıcılar rollerini ve sorumluluklarını
benimsemelidirler.
Yaklaşık on yıldır
uygulamaya konulmaya çalışılan UYAP ve MERNİS projeleri, kayıtlama anlamında
olumlu adımlardır, tabiî, hangi amaçla kullanılacağı siyasî bir tercih sorunu
yapılmadığı sürece.
Gündemimizde olup
olmadığını bilemediğimiz bir yasa tasarısı olan -bu tasarıyı incelerken iki
tasarı arasında bağlantı kurulabilir kanısındayım. Konuyla ilgilenenlerin bu
metinleri birlikte okumasının ya da bilmesinin yararlı olacağını zannediyorum-
Ulusal Bilgi Güvenliği Teşkilatı ve Görevleri Hakkında Kanunun -ki, MİT varken
bu teşkilata neden gereksinme duyulduğu sorusu herkesin aklına gelebilecek bir
sorudur- genel gerekçesinden ve madde gerekçelerinden ikna edici bir sonuç
çıkmazsa, Türkiye Cumhuriyeti Devletinin teknolojiyi buradan yakalamak
istediğini görmekteyiz. Bilgi toplumu bakanlığının kuruluş ve görevleri
hakkında kanun taslağı olsa, Avrupa Birliği yolunda yapılması gerekli bir işlem
olduğu kanısını uyandırmakta. Bilgi edinme hakkındaki tasarı yasalaşırken,
uygulamada pek çok zorluğa, karmaşaya, anlaşmazlığa yol açacağını söylemek
kehanet sayılmamalı.
Gerçi, yurttaşların bu
yasayı kullanmadaki ilgisinin ya da hukukçuların ve medyanın bunu duyurmadaki
heyecan ve isteğinin ne olacağını tam olarak kestiremiyoruz; ama, yönetmeliklerle
bunların düzeltileceği kanısındayız, yönetmeliklerle bunların işlerliğe
kavuşturulacağı kanısındayız.
Biz, kendi dönemimizde,
yapmış olduğumuz belediye başkanlığı döneminde, birçok uygulamayı, bu bilgi
edinme hakkı yasası çıkmazdan önce de yapmıştık. Size bunlardan iki örnek
vermek istiyorum.
Birisi, konuşmacılardan
bir arkadaşımızın söylemiş olduğu, İmar Yasasının 18 inci maddesinin
uygulanması esnasında, bilgi edinme hakları olmadığı nedeniyle, birçok
belediyenin, haklarında karar verilmiş olan insanlarla ilgili meclis
kararlarını kendilerine vermemelerinden ötürü vatandaşlar mağdur duruma
düşmektedirler. Bu, bilgi edinme hakkı yasasıyla, belki, izale edilebilir
duruma gelebilecektir.
Bir başka konu da şudur:
Belediyelerin sık teftiş edildiği zamanlarda müfettiş raporlarının kamuoyuna
duyurulmasının yasaklılığı söz konusudur. Oysa, bu bilgi edinme hakkı yasasıyla
birlikte, yapılacak olan, belki de kendiliğinden olabilecek işlemlerden bir
tanesini biz yıllar öncesinden de uygulamaktayız, uygulanmasının sayısız
yararlarını da görmekteyiz.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Buyurun Sayın
Ülkü.
HAKKI ÜLKÜ (Devamla) - O
da şudur: Müfettiş, raporunu hazırlar; bu rapor, bulunduğu yöredeki insanlara
çeşitli şekillerde yansıtılmak istenir ve spekülasyonları yapılır. Bunların
önüne geçebilmek için, bazı belediyeler -ki, o belediyeler içerisinde biz de
vardık- müfettiş raporlarını kentin değişik yerlerindeki panolara asarlar. O
panolarda, müfettişlerin kendilerince senaryolaştırılmış olan, tutmuş oldukları
bazı asılsız raporlarla... Böylece, gündemde o belediyenin, o belediye
meclisinin ve o belediye çalışanlarının haksız yere suçlanmasını da önlemek
gibi bir tedbiri almaktadırlar.
Dolayısıyla, sayısız
yararlar vardır açık topluma gidilebilmesi açısından ve bu Bilgi Edinme Hakkı
Yasasının, eğer uygulanabilirse, gerçekten de Türkiye'de son yıllarda
çıkarılmış olan en önemli bir yasa olabileceğine inanıyoruz.
Bu inançla, yasaya olumlu
oy vereceğimizi belirtmek istiyoruz. Hepinize sevgiler, saygılar sunuyorum.
(Alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür
ediyorum Sayın Ülkü.
Maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
32 nci maddeyi
okutuyorum:
Yürürlük
MADDE 32.- Bu Kanun
yayımı tarihinden itibaren altı ay sonra yürürlüğe girer.
BAŞKAN - Söz talebi?..
Yok.
Maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
33 üncü maddeyi
okutuyorum:
Yürütme
MADDE 33.- Bu Kanun
hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür.
BAŞKAN - Söz talebi?..
Yok.
Oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Tasarının tümü
açıkoylamaya tabidir.
Açıkoylamanın şekli
hakkında Genel Kurulun kararını alacağım.
Açıkoylamanın elektronik
oylama cihazıyla yapılmasını oylarınıza sunuyorum : Kabul edenler... Kabul
etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Oylama için 5 dakika süre
vereceğim. Bu süre içerisinde sisteme giremeyen üyelerin teknik personelden
yarım istemelerini, bu yardıma rağmen de sisteme giremeyen üyelerin, oy
pusulalarını, oylama için öngörülen 5 dakikalık süre içerisinde Başkanlığa
ulaştırmalarını rica ediyorum.
Ayrıca, vekâleten oy
kullanacak sayın bakanlar var ise, hangi bakana vekâleten oy kullandığını,
oyunun rengini ve kendisinin ad ve soyadı ile imzasını da taşıyan oy
pusulasını, yine, oylama için öngörülen 5 dakikalık süre içerisinde Başkanlığa
ulaştırmalarını rica ediyorum.
Oylama işlemini
başlatıyorum.
(Elektronik cihazla
oylama yapıldı)
BAŞKAN - Sayın
milletvekilleri, Bilgi Edinme Hakkı Kanunu Tasarısının açıkoylama sonucunu
açıklıyorum:
Kullanılan oy sayısı: 237
Kabul: 237 (1)
Böylece, kanun tasarısı
kabul edilmiş ve kanunlaşmıştır. (Alkışlar)
Devlet Bakanı ve Başbakan
Yardımcısı Sayın Mehmet Ali Şahin teşekkür konuşması yapacaktır.
Buyurun Sayın Şahin.
DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN
YARDIMCISI MEHMET ALİ ŞAHİN (İstanbul) - Sayın Başkan, değerli arkadaşlarım;
Genel Kurulumuza, değerli milletvekili arkadaşlarımıza, iktidar ve muhalefet
partisine mensup arkadaşlarıma, böylesine önemli bir tasarının kanunlaşmasında
göstermiş oldukları destek ve titizlikten dolayı, gerçekten teşekkür ediyorum.
Bilgi Edinme Hakkı Kanunu
Tasarısı, bizim, Hükümet olarak, Acil Eylem Planımızda vaat etmiş olduğumuz
yasalardan biriydi; çünkü, biz bunu önemsiyorduk. Böyle bir yasanın, demokratik
toplumlarda, demokratik açılımı daha da ötelere götüreceğine inanmıştık, bu
nedenle programımıza almıştık. 25 Haziranda, Sayın Başbakanımız Recep Tayyip
Erdoğan'ın imzasıyla Meclise gönderdik ve bugün, yasalaşma imkânı buldu. O
bakımdan, İktidar-muhalefet, her iki partimize ve değerli milletvekili
arkadaşlarımıza, bir kez daha teşekkür ediyorum.
Ayrıca, böyle bir yasayı,
bu şekilde çıkarmak, uyum bakımından da gerekliydi; çünkü, 2001 yılının 3
Ekiminde Anayasanın 74 üncü maddesinde yapılan bir değişiklik, yani dilekçe
hakkıyla ilgili maddede yapılan değişiklik de, böyle bir yasal düzenlemenin
yapılmasını gerekli görüyordu. Ayrıca, Avrupa Birliğiyle ilgili uyum sürecinde
de böyle bir yasal düzenleme gerekli idi. Birçok bakımdan önemli bir işi
başardığımızı ifade etmek istiyorum.
Peki, böyle bir yasal
düzenleme yapılınca ne olacak, ne değişecek diye bir soru sorulabilir. Artık
Türkiye'de açıklık ve şeffaflık esas, sır ve gizlilik istisna haline geliyor.
Bu yasanın bir özetini yapacak olursak, bu cümle, bu yasanın özetini yapacak en
önemli cümlelerden bir tanesidir. Türkiye'de bundan böyle, bu yasa da yürürlüğe
girdikten sonra, artık açıklık ve şeffaflık esas, sır ve gizlilik istisna
haline geliyor.
Şimdi, bir başka yasa
daha geliyor, yine bununla bağlantılı olarak; o da sır ve gizlilik kavramını
açıklayacak. Buna "sır yasa tasarısı" da diyebiliriz. Şu anda Adalet
Bakanlığı, üstünde çalışıyor. Sanıyorum yakın bir zamanda da bunu Türkiye Büyük
Millet Meclisine sevk etme imkânını bulacağız.
Aslında Hükümet, böyle
bir yasayı sevk etmekle ve yasalaştırmakla şunu da söylemiş oluyor: Biz,
Hükümet olarak, icraatlarımızla ve eylemlerimizle her türlü denetime açığız,
bizi vatandaşlarımız denetleyebilir; çünkü, ancak denetlenebilen toplumlarda
demokrasi gelişebilir, orada her şey düzgün gidebilir ve orada işte
devlet-millet kaynaşması kâmil anlamda gerçekleşir. O bakımdan, böyle bir yasal
düzenlemenin gerçekleşmesi, Türkiye'de demokratik süreci daha da
hızlandıracaktır diye düşünüyorum.
Muhalefet partisine
mensup arkadaşlarımız katkılar sağladılar, eleştiriler de getirdiler. Onlara
yasalaştıktan sonra cevap verme gereğini de duymuyorum; ama, katkı sağladılar.
Kuşkusuz ki, muhalefet, getirilen yasaları olduğu gibi kabul etmek zorunda
değildir; ama, eleştiriler de olacaktır. Önerileri de oldu. Nitekim,
bazılarında, biz, Hükümet olarak ve komisyon olarak katılarak tasarıya monte de
ettik. Böylece, bugün, Bilgi Edinme Hakkı Kanunu Tasarısını yasalaştırmış
olduk. Ülkemize, insanımıza hayırlı olmasını diliyor, yeniden hepinize saygılar
sunuyorum.(Alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür
ediyorum Sayın Bakan.
Sayın milletvekilleri,
sözlü soru önergeleri ile diğer denetim konularını sırasıyla görüşmek için, 14
Ekim 2003 Salı günü saat 15.00'te toplanmak üzere, birleşimi kapatıyorum.
Kapanma Saati : 19.00
VII. - SORULAR VE CEVAPLAR
A) YAZILI
SORULAR VE CEVAPLARI
1. - İzmir
Milletvekili Hakkı Ülkü'nün, Diyanet İşleri Başkanlığından diğer kamu
kurumlarına yapılan naklen atamalara ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı Mehmet
Aydın'ın cevabı (7/906)