BIM 2 7 2003-08-13T07:14:00Z 2003-08-13T07:14:00Z 68 43791 249611 TBMM 2080 499 306539 9.3821 0 6 nk 6 nk 0

DÖNEM : 22        YASAMA YILI : 1

 

 

 

T. B. M. M.

TUTANAK DERGİSİ

 

CİLT : 25

 

112 nci Birleşim

29 . 7 . 2003 Salı

 

 

İ Ç İ N D E K İ L E R

  I. - GEÇEN TUTANAK ÖZETİ

 II. - GELEN KÂĞITLAR

III. - YOKLAMA

IV. - BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI

A) OTURUM BAŞKANLARININ KONUŞMALARI

1. - Oturum Başkanı TBMM Başkanı Bülent Arınç'ın, Adana Milletvekili Tacidar Seyhan'ın, bu sabaha karşı meydana gelen trafik kazasında hayatını kaybeden evlatlarına Allah'tan rahmet, yakınlarına ve CHP ailesine başsağlığı; Kastamonu Milletvekili Mehmet Yıldırım'ın, bir süre önce trafik kazası geçiren çocuklarına acil şifalar dileyen konuşması

B) Gensoru, Genel Görüşme, Meclıs Soruşturmasi ve Meclıs Araştirmasi Önergelerı

1. - Yalova Milletvekili Muharrem İnce ve 25 milletvekilinin, beyin göçünün nedenlerinin, boyutlarının ve etkilerinin araştırılarak, alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/122)

C) Tezkereler ve Önergeler

1. - Ankara Milletvekili Mehmet Tomanbay'ın, (6/468) esas numaralı sözlü sorusunu geri aldığına ilişkin önergesi (4/92)

2. - İzmir Milletvekili İsmail Katmerci'nin, (6/596) esas numaralı sözlü sorusunu geri aldığına ilişkin önergesi (4/93)

3. - İstanbul Milletvekili Recep Koral'ın, Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonu üyeliğinden çekildiğine ilişkin önergesi (4/94)

4. - İnsan Hakları Komisyonu Başkanı Nevşehir Milletvekili Mehmet Elkatmış'ın, Komisyonun, Türkiye Büyük Millet Meclisinin tatilde olduğu dönemde de çalışmasına ilişkin talebi (3/333)

V. - ÖNERİLER

A) Sıyası Partı Grubu Önerılerı

1. - Genel Kurulun çalışma saatleriyle gündemdeki sıralamanın yeniden düzenlenmesine ilişkin AK Parti Grup önerisi

VI. - KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER

1. - Sosyal Sigortalar Kurumu Kanunu Tasarısı ile Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler ve Plan ve Bütçe Komisyonları Raporları (1/295) (S. Sayısı :  247)

2. - Adlî Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Bölge Adliye Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yetkileri Hakkında Kanun Tasarısı ve Adalet Komisyonu Raporu (1/521) (S. Sayısı :  146)

3. - Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Tasarısı ve Adalet Komisyonu Raporu (1/523) (S. Sayısı :  152)

4. - Topluma Kazandırma Yasası Tasarısı ile İçişleri ve Adalet Komisyonları Raporları (1/640) (S. Sayısı :  235 ve 235'e 1 inci Ek)

5. - Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının Bazı Maddelerinin Değiştirilmesi Hakkında 4.4.2003 Tarihli ve 4841 Sayılı Kanun ve Anayasanın 89 uncu Maddesi Gereğince Cumhurbaşkanınca Bir Daha Görüşülmek Üzere Geri Gönderme Tezkeresi ve Anayasa Komisyonu Raporu (1/584) (S. Sayısı :  200 ve 200'e 1 inci Ek ve 200'e 2 nci Ek)

6. - Türk Parasının Kıymetini Koruma Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ve Adalet  Komisyonu Raporu (1/635) (S. Sayısı: 253)

7. - Çeşitli Vergi Kanunlarında Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısı ile Muğla Milletvekili Ali Arslan'ın; 4760 Sayılı Özel Tüketim Vergisi Kanununa Ekli 11 Sayılı Listede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ve Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (1/636, 2/157) (S. Sayısı :  236)

VII. - USUL HAKKINDA GÖRÜŞMELER

1. - Genel Kurulca kabul edilmeyen bir madde metninin içerik olarak başka bir maddeye eklenerek görüşülüp görüşülmeyeceği hakkında

VIII. - SORULAR VE CEVAPLAR

A) Yazili Sorular ve Cevaplari

1. - Konya Milletvekili Atilla Kart'ın, kaçak elektrik kullanımına ve bir TEDAŞ yetkilisinin öldürülmesi olayına ilişkin Başbakandan sorusu ve İçişleri Bakanı Abdülkadir Aksu'nun cevabı (7/682)

2. - İzmir Milletvekili Bülent Baratalı'nın, resmî törenlerdeki protokol düzenine ilişkin sorusu ve Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı Bülent Arınç'ın cevabı (7/690)

3. - Adana Milletvekili Atillâ Başoğlu'nun, Kuzey Irak'taki Türkmenlerin desteklenmesi için ne gibi tedbirler alındığına ilişkin Başbakandan sorusu ve Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Abdüllatif Şener'in cevabı (7/748)

4. - Yalova Milletvekili Muharrem İnce'nin, öğretmenlerin ek ders ücretlerinin ödenme zamanına ilişkin sorusu ve Millî Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik'in cevabı (7/755)

5. - İstanbul Milletvekili Güldal Okuducu'nun, Bingöl depremzedelerine yapılacak yardımlara ilişkin Başbakandan sorusu ve Bayındırlık ve İskân Bakanı Zeki Ergezen'in cevabı (7/760)

6. - İzmir Milletvekili Bülent Baratalı'nın, İzmir Resim ve Heykel Müzesinin kongre merkezine dönüştürüleceği iddiasına ,

- Adana Milletvekili Nevin Gaye Erbatur'un,

Devlet Senfoni Orkestralarının ödenek sorunlarına,

- Antalya Milletvekili Feridun Fikret Baloğlu'nun, DÖSİM işyerlerindeki atamalara,

İlişkin soruları ve Kültür ve Turizm Bakanı Erkan Mumcu'nun cevabı (7/769,772,780)

7. - Yalova Milletvekili Muharrem İnce'nin, "Özel Eğitim Kurumlarına" ilişkin sorusu ve Millî Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik'in cevabı (7/786)

8. - Yozgat Milletvekili Emin Koç'un, fotoğraflarını okullara astıracağı iddialarına ilişkin sorusu ve Millî Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik'in cevabı (7/792)

9. - Manisa Milletvekili Nuri Çilingir'in, sürücü adaylarının trafik sınavı yerlerine ilişkin sorusu ve Millî Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik'in cevabı (7/796)

10. - Konya Milletvekili Atilla Kart'ın, bir emniyet personelinin terfi ile ilgili iddialara ilişkin sorusu ve İçişleri Bakanı Abdülkadir Aksu'nun cevabı (7/799)

11. - Afyon Milletvekili Halil Ünlütepe'nin, belli bir marka yolcu otobüslerinde teknik kusurlar olduğu iddialarına,

- İzmir Milletvekili Kemal Anadol'un, ticarî taksilere model ve standart belirlenmesine,

İlişkin soruları ve Sanayî ve Ticaret Bakanı Ali Coşkun'un cevabı (7/804,821)

12. - Diyarbakır Milletvekili Mesut Değer'in, bir işkence iddiasına ilişkin sorusu ve İçişleri Bakanı Abdülkadir Aksu'nun cevabı (7/811)

13. - Antalya Milletvekili Feridun Fikret Baloğlu'nun, Karabük-Yenice Kırıklar Mahallesindeki okul arsasına talep edilen bedele ilişkin sorusu ve Millî Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik'in cevabı (7/819)

14. - İstanbul Milletvekili Emin Şirin'in, bir bankanın diğer bir banka ve bir şirketler grubuyla kredi ilişkisine ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Abdüllatif Şener'in cevabı (7/830)

15. - Samsun Milletvekili Mehmet Kurt'un, Samsun İlinin kültürel ve turistik tanıtımına ilişkin sorusu ve Kültür ve Turizm Bakanı Erkan Mumcu'nun cevabı (7/832)

16. - Samsun Milletvekili Haluk Koç'un, bir gazetede yeralan beyanına ilişkin Başbakandan sorusu ve Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Mehmet Ali Şahin'in cevabı (7/843)

17. - Tekirdağ Milletvekili Mehmet Nuri Saygun'un, Kültür Bakanlığı ile Turizm Bakanlığının birleştirilmesi sonrasındaki personel istihdamına ilişkin sorusu ve Kültür ve Turizm Bakanı Erkan Mumcu'nun cevabı (7/846)

18. - İstanbul Milletvekili Güldal Okuducu'nun, İstanbul'daki bir ilköğretim okulunda yapıldığı iddia edilen defileye ilişkin sorusu ve Millî Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik'in cevabı (7/862)

19. - Adana Milletvekili Atillâ Başoğlu'nun, bakanlıklarda görevli yabancı uyruklu danışmanlara ilişkin Başbakandan sorusu ve Millî Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik'in cevabı (7/864)

20. - İstanbul Milletvekili Emin Şirin'in, İstanbul-Pendik-Ballıca Köyündeki bir Hazine arazisine ilişkin sorusu ve Çevre ve Orman Bakanı Osman Pepe'nin cevabı (7/873)

21. - İstanbul Milletvekili Gürsoy Erol'un, özel sektördeki özürlü personel istihdamına ilişkin sorusu ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Murat Başesgioğlu'nun cevabı (7/877)

22. - Hatay Milletvekili Züheyir Amber'in, Yüksek İhtisas Hastanesi Başhekiminin başka bir hastaneye atanmasının nedenlerine ilişkin sorusu ve Sağlık Bakanı Recep Akdağ'ın cevabı (7/879)

23. - Aydın Milletvekili Özlem Çerçioğlu'nun, Kuşadası Limanı Özelleştirme İhalesine ilişkin Başbakandan sorusu ve Maliye Bakanı Kemal Unakıtan'ın cevabı (7/880)

24. - Adana Milletvekili Tacidar Seyhan'ın, branş ve sınıf öğretmeni açığı olup olmadığına ilişkin sorusu ve Millî Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik'in cevabı (7/883)

25. - İzmir Milletvekili Enver Öktem'in, geçici işçilere kadro tahsis edilip edilmeyeceğine ilişkin sorusu ve Çevre ve Orman Bakanı Osman Pepe'nin cevabı (7/884)

26. - Denizli Milletvekili Mehmet Uğur Neşşar'ın, üniversitelerin araştırma görevlisi kadrolarına ilişkin Başbakandan sorusu ve Devlet Bakanı  ve Başbakan Yardımcısı Mehmet Ali Şahin'in cevabı (7/889)

27. - Antalya Milletvekili Nail Kamacı'nın, yükseköğrenim harçlarına zam yapılıp yapılmayacağına ilişkin sorusu ve Millî Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik'in cevabı (7/891)

28. - Ankara Milletvekili İsmail Değerli'nin, Ankara Büyükşehir Belediyesinin ön ödemeli elektronik doğalgaz sayaçlarına ilişkin sorusu ve İçişleri Bakanı Abdülkadir Aksu'nun cevabı (7/897)

29. - Hatay Milletvekili Abdulaziz Yazar'ın, İskenderun Liman İşletmesine ilişkin sorusu ve Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım'ın cevabı (7/909)

30. - Aydın Milletvekili Özlem Çerçioğlu'nun okul müdürleri ile millî eğitim müdürlerinin atamalarında politik etki olduğu iddialarına ilişkin sorusu ve Millî Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik'in cevabı (7/911)

31. - Adana Milletvekili Nevin Gaye Erbatur'un, Hizmet Ticareti Genel Anlaşması kapsamındaki ülkemizin sunduğu düzenleme listelerine ilişkin Başbakandan sorusu ve Devlet Bakanı Kürşad Tüzmen'in cevabı (7/915)

32. - Adana Milletvekili Atillâ Başoğlu'nun, belli bir marka yolcu otobüslerinin karıştığı kazalara ilişkin sorusu ve Sanayi ve Ticaret Bakanı Ali Coşkun'un cevabı (7/918)

33. - Muğla Milletvekili Ali Arslan'ın eczanelerin alacaklarına ilişkin sorusu ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Murat Başesgioğlu'nun cevabı (7/919)


I. - GEÇEN TUTANAK ÖZETİ

TBMM Genel Kurulu saat 15.00'te açılarak beş oturum yaptı.

Oturum Başkanı, TBMM Başkanvekili Yılmaz Ateş, Lozan Barış Antlaşmasının imzalanışının 80 inci ve basında sansürün kaldırılışının 95 inci yıldönümleri münasebetiyle bir konuşma yaptı.

İstanbul Milletvekili Şükrü Mustafa Elekdağ, Lozan Barış Antlaşmasının imzalanışının 80 inci,

Afyon Milletvekili Reyhan Balandı, basında sansürün kaldırılışının 95 inci ve Lozan Barış Antlaşmasının imzalanışının 80 inci,

Ankara Milletvekili Yakup Kepenek, basında sansürün kaldırılışının 95 inci,

Yıldönümlerine ilişkin birer konuşma yaptılar.

İzmir Milletvekili Oğuz Oyan ve 76 milletvekilinin, oğlu ve kızının sahibi olduğu denizcilik şirketiyle ticarî ilişkileri bulunan ve daha önce görev yaptığı bir denizcilik şirketine ayrıcalıklar ve kolaylıklar sağlayarak görevini kötüye kullandığı ve bu eylemlerinin Türk Ceza Kanununun 240 ıncı maddesine uyduğu iddiasıyla Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım hakkında Meclis soruşturması açılmasına ilişkin önergesi (9/2) Genel Kurulun bilgisine sunuldu; Anayasanın 100 üncü maddesine göre, en geç bir ay içinde olmak üzere, Danışma Kurulunca tespit edilecek görüşme gününün Genel Kurulun onayına sunulacağı açıklandı.

Genel Kurulun 24.7.2003 Perşembe günkü (bugün) birleşiminde, gündemin "Kanun Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler" kısmının 28 inci sırasında yer alan 214 sıra sayılı kanun teklifinin bu kısmın 5 inci sırasına, 48 inci sırasında yer alan 237 sıra sayılı kanun tasarısının bu kısmın 6 ncı sırasına, daha önce gelen kâğıtlar listesinde yayımlanan ve bastırılarak dağıtılan 246 ve 247 sıra sayılı kanun tasarılarının ise, 48 saat geçmeden bu kısmın 7 nci ve 8 inci sıralarına alınması ve çalışma süresinin, gündemin 9 uncu sırasına kadar olan işlerin görüşmelerinin bitimine kadar olmasına ilişkin Danışma Kurulu önerisi, kabul edildi.

Gündemin "Kanun Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler" kısmının:

1 inci sırasında bulunan, Adlî Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Bölge Adliye Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yetkileri Hakkında (1/521) (S. Sayısı: 146),

2 nci sırasında bulunan, Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununda Değişiklik Yapılmasına İlişkin (1/523) (S. Sayısı: 152),

3 üncü sırasında bulunan, Topluma Kazandırma (1/640) (S. Sayısı: 235),

Kanun Tasarılarının görüşmeleri, daha önce geri alınan maddelere ilişkin komisyon raporu henüz gelmediğinden,

4 üncü sırasında bulunan, Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının Bazı Maddelerinin Değiştirilmesi Hakkında 4.4.2003 Tarihli ve 4841 Sayılı Kanunun (1/584) (S. Sayısı: 200 ve 200'e 1 inci Ek) ikinci görüşmesi, Anayasa ve İçtüzük hükümleri gereğince ikinci görüşmeye birinci görüşmenin bitiminden 48 saat geçtikten sonra başlanabileceğinden,

Ertelendi.

5 inci sırasına alınan, Tütün, Tütün Mamulleri, Tuz ve Alkol İşletmeleri Genel Müdürlüğünün Yeniden Yapılandırılması ile Tütün ve Tütün Mamullerinin Üretimine, İç ve Dış Alım ve Satımına, 4046 Sayılı Kanunda ve 233 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanuna Bir Geçici Madde Eklenmesi Hakkında Kanun Teklifinin (2/165) (S. Sayısı: 214),

6 ncı sırasına alınan, Esnaf ve Sanatkârlar ve Diğer Bağımsız Çalışanlar Sosyal Sigortalar Kurumu Kanununun ve Tarımda Kendi Adına ve Hesabına Çalışanlar Sosyal Sigortalar Kanununun Bazı Maddelerinin Değiştirilmesi, Yürürlükten Kaldırılması ve Bu Kanunlara Geçici Maddeler Eklenmesi Hakkında Kanun Tasarısının (1/296) (S. Sayısı: 237), Hükümetin, Danışma Kurulunca da uygun bulunan 5, 6 ve 27 nci maddelerinin yeniden görüşülmesine ilişkin talebinin Genel Kurulca kabulünden sonra, yapılan müzakereler sonucunda,

7 nci sırasına alınan, Turizmi Teşvik Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısının (1/649) (S. Sayısı : 246),

Kabul edildikleri ve kanunlaştıkları açıklandı.

8 inci sırasına alınan, Sosyal Sigortalar Kurumu Kanunu Tasarısının (1/295) (S. Sayısı : 247), maddeleri üzerindeki görüşmeler tamamlandı; tümünün elektronik cihazla yapılan açıkoylaması sonucunda Genel Kurulda toplantı yetersayısı bulunmadığı anlaşıldığından;

29 Temmuz 2003 Salı günü saat 15.00'te toplanmak üzere, birleşime 05.01'de son verildi.

 

 

 

Yılmaz Ateş

 

 

 

Başkanvekili

 

 

Mehmet Daniş

 

Suat Kılıç

 

Çanakkale

 

Samsun

 

Kâtip Üye

 

Kâtip Üye


                                                                        No. :  160

GELEN KÂĞITLAR

25 .7. 2003 CUMA

Tasarı

1.- Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Birleşmiş Milletler Dünya Gıda Programı Arasında Temel Anlaşmanın Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı (1/652) (Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler ve Dışişleri Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi : 24.7.2003)

Raporlar

1.- Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının Bazı Maddelerinin Değiştirilmesi Hakkında 4.4.2003 Tarihli ve 4841 Sayılı Kanun ve Anayasanın 89 uncu Maddesi Gereğince Cumhurbaşkanınca Bir Daha Görüşülmek Üzere Geri Gönderme Tezkeresi ve Anayasa Komisyonu Raporu (1/584) (S. Sayısı: 200'e 2 nci ek) (Dağıtma tarihi : 25.7.2003) (GÜNDEME)

2.- Topluma Kazandırma Yasası Tasarısı ve Adalet Komisyonu Raporu (1/640) (S. Sayısı: 235'e 1 inci ek) (Dağıtma tarihi : 25.7.2003) (GÜNDEME)

Sözlü Soru Önergeleri

1.- Antalya Milletvekili Feridun Fikret Baloğlu'nun, Antalya İl Millî Eğitim Müdürlüğü yönetim kadrolarında yapılan değişikliklere ilişkin Millî Eğitim Bakanından sözlü soru önergesi (6/694) (Başkanlığa geliş tarihi : 24.7.2003)

2.- Adana Milletvekili Kemal Sağ'ın, Adana Adli Tıp Kurumunun yerinin değiştirilip değiştirilmeyeceğine ilişkin Adalet Bakanından sözlü soru önergesi (6/695) (Başkanlığa geliş tarihi : 24.7.2003)

3.- Adana Milletvekili Kemal Sağ'ın, öğretim programından iki yabancı dilin çıkarıldığı iddialarına ilişkin Millî Eğitim Bakanından sözlü soru önergesi (6/696) (Başkanlığa geliş tarihi : 24.7.2003)

4.- İzmir Milletvekili Vezir Akdemir'in, tüplügaz sektöründeki dağıtım payları ile vergi oranına ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanından sözlü soru önergesi (6/697) (Başkanlığa geliş tarihi : 24.7.2003)

5.- Afyon Milletvekili Halil Ünlütepe'nin, Afyon-Bolvadin-Çarşı Camiinin onarımına ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından sözlü soru önergesi (6/698) (Başkanlığa geliş tarihi : 24.7.2003)

Yazılı Soru Önergeleri

1.- İzmir Milletvekili Ahmet Ersin'in, Elektrikte Bölgesel Fiyatlandırma Sisteminin uygulanıp uygulanmayacağına ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi (7/1050) (Başkanlığa geliş tarihi : 24.7.2003)

2.- Diyarbakır Milletvekili Muhsin Koçyiğit'in, ek motorlu taşıtlar vergisine ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru önergesi (7/1051) (Başkanlığa geliş tarihi : 24.7.2003)

3.- Antalya Milletvekili Feridun Fikret Baloğlu'nun, Manavgat İlçe Millî Eğitim Müdürlüğüne yapılan atamalara ilişkin Millî Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/1052) (Başkanlığa geliş tarihi : 24.7.2003)

4.- İzmir Milletvekili Muharrem Toprak'ın, öğrenim ve katkı kredilerinin geri ödenmesinde kolaylık sağlanıp sağlanmayacağına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/1053) (Başkanlığa geliş tarihi : 24.7.2003)

5.- Adana Milletvekili N. Gaye Erbatur'un, eczanelerin SSK ve BAĞ-KUR'dan ilaç bedeli alacaklarına ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından yazılı soru önergesi (7/1054) (Başkanlığa geliş tarihi : 24.7.2003)

6.- Mersin Milletvekili Şefik Zengin'in, 631 sayılı KHK ile öngörülen görev tazminatının uygulamasına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/1055) (Başkanlığa geliş tarihi : 24.7.2003)

7.- Iğdır Milletvekili Yücel Artantaş'ın, BOTAŞ Genel Müdür Yardımcıları ile ilgili bir iddiaya ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi (7/1056) (Başkanlığa geliş tarihi : 25.7.2003)

                                                                        No. :  161

28 .7. 2003 PAZARTESİ

Tasarı

1.- Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı (1/653) (Plan ve Bütçe Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi : 24.7.2003)

Teklifler

1.- Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkanvekilleri Mersin Milletvekili Mustafa Özyürek, İzmir Milletvekili Oğuz Oyan, Samsun Milletvekili Haluk Koç ile 2 Milletvekilinin; Türk Ceza Kanununa Geçici İki Madde Eklenmesine İlişkin Kanun Teklifi (2/177) (Adalet Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi : 18.7.2003)

2.- Manisa Milletvekili Hasan Ören ile 11 Milletvekilinin; Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi (2/178) (İçişleri ve Tarım, Orman ve Köyişleri ve Sağlık, Aile, Çalışma ve  Sosyal İşler ve Plan ve Bütçe Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi : 18.7.2003)

Raporlar

1.- Bilgi Edinme Hakkı Kanunu Tasarısı ile Avrupa Birliği Uyum ve Adalet Komisyonları Raporları (1/632) (S. Sayısı: 248) (Dağıtma tarihi : 28.7.2003) (GÜNDEME)

2.-1739 Sayılı Millî Eğitim Temel Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısı ve Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (1/642) (S. Sayısı: 249) (Dağıtma tarihi : 28.7.2003) (GÜNDEME)

3.- Nüfus Kanununun Bir Maddesinin Yürürlükten Kaldırılmasına Dair Kanun Tasarısı ve İçişleri Komisyonu Raporu (1/645) (S. Sayısı: 250) (Dağıtma tarihi : 28.7.2003) (GÜNDEME)

4.- Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Kebek Hükümeti Arasında Sosyal Güvenlik Konusunda Mutabakatın Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu (1/598) (S. Sayısı: 251) (Dağıtma tarihi : 28.7.2003) (GÜNDEME)

5.- Bazı Kanunlarda ve Millî Piyango İdaresi Genel Müdürlüğü Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısı ve Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (1/641) (S. Sayısı: 252) (Dağıtma tarihi : 28.7.2003) (GÜNDEME)

6.- Türk Parasının Kıymetini Koruma Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ve Adalet Komisyonu Raporu (1/635) (S. Sayısı: 253) (Dağıtma tarihi : 28.7.2003) (GÜNDEME)

7.- Devlet Planlama Teşkilatı Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname ile Devlet Memurları Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısı ile Avrupa Birliği Uyum ve Plan ve Bütçe Komisyonları Raporları (1/650) (S. Sayısı: 254) (Dağıtma tarihi : 28.7.2003) (GÜNDEME)

8.- Artvin Milletvekili Orhan Yıldız ve 3 Milletvekilinin; Avukatlık Kanununda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Teklifi ve Adalet Komisyonu Raporu (2/169) (S. Sayısı: 255) (Dağıtma tarihi : 28.7.2003) (GÜNDEME)

9.- Artvin Milletvekili Orhan Yıldız ve Üç Milletvekilinin; Kamulaştırma Kanununda Değişiklik Yapılmasına ilişkin Kanun Teklifi ve Adalet Komisyonu Raporu (2/173) (S. Sayısı: 256) (Dağıtma tarihi : 28.7.2003) (GÜNDEME)

Sözlü Soru Önergeleri

1.- Adıyaman Milletvekili Mahmut Göksu'nun, Adıyaman'da yürütülen projelere ilişkin Sağlık Bakanından sözlü soru önergesi (6/699) (Başkanlığa geliş tarihi : 25.7.2003)

2.- Adıyaman Milletvekili Mahmut Göksu'nun, Adıyaman'da yürütülen projelere ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından sözlü soru önergesi (6/700) (Başkanlığa geliş tarihi : 25.7.2003)

Yazılı Soru Önergeleri

1.- İstanbul Milletvekili Emin Şirin'in, akaryakıt dağıtım payına yapılan zamma ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi (7/1057) (Başkanlığa geliş tarihi : 25.7.2003)

2.- İstanbul Milletvekili Emin Şirin'in, kirli benzin satışının engellenmesi ve benzin istasyonlarının denetlenmesine ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi (7/1058) (Başkanlığa geliş tarihi : 25.7.2003)

3.- İstanbul Milletvekili Emin Şirin'in, İmar Bankasının TMSF'ye devredilmesine ilişkin Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısından (Abdüllatif Şener) yazılı soru önergesi (7/1059) (Başkanlığa geliş tarihi : 25.7.2003)

 

 

 

                                                                          No:  162

29 .7. 2003 SALI

Tasarı

1.- İlköğretim ve Eğitim Kanunu ile Özel Öğretim Kurumları Kanununda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Tasarısı (1/654) (Millî Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi : 29.7.2003)

Raporlar

1.- Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısı ile Kamu İhale Kanunu ve Kamu İhale Sözleşmeleri Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısı; Trabzon Milletvekili M. Akif Hamzaçebi ve 5 Milletvekilinin; Tokat Milletvekili Resul Tosun ve 47 Milletvekilinin; Edirne Milletvekili Necdet Budak'ın; Tekirdağ Milletvekili Erdoğan Kaplan'ın; Benzer Mahiyetteki Kanun Teklifleri ve Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonu Raporu (1/648, 1/326, 2/58, 2/81, 2/131, 2/132)  (S. Sayısı: 257) (Dağıtma tarihi : 29.7.2003) (GÜNDEME)

2.- Çeşitli Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Tasarısı ve Avrupa Birliği Uyum, İçişleri ve Adalet Komisyonları Raporları (1/651) (S. Sayısı: 262) (Dağıtma tarihi : 29.7.2003) (GÜNDEME)

3.- Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Birleşmiş Milletler Dünya Gıda Programı Arasında Temel Anlaşmanın Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu (1/652) (S. Sayısı: 263) (Dağıtma tarihi : 29.7.2003) (GÜNDEME)

Sözlü Soru Önergeleri

1.- Adana Milletvekili Atilla Başoğlu'nun, eczanelerin kamu kurum ve kuruluşlarından ilaç bedeli alacaklarına ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/701) (Başkanlığa geliş tarihi : 28.7.2003)

2.- Manisa Milletvekili Nuri Çilingir'in, Manisa'nın Salihli İlçesinde yanan orman alanlarının ağaçlandırılmasına ilişkin Çevre ve Orman Bakanından sözlü soru önergesi (6/702) (Başkanlığa geliş tarihi : 28.7.2003)

3.- Afyon Milletvekili Halil Ünlütepe'nin, Afyon'daki bir kavşak inşaatına ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından sözlü soru önergesi (6/703) (Başkanlığa geliş tarihi : 28.7.2003)

4.- Balıkesir Milletvekili Sedat Pekel'in, organize sanayi bölgelerindeki elektrik ve yatırım indirimlerinin kaldırılmasına ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanından sözlü soru önergesi (6/704) (Başkanlığa geliş tarihi : 28.7.2003)

Yazılı Soru Önergeleri

1.- Mersin Milletvekili Hüseyin Özcan'ın, Karayolları 5 inci Bölge Müdürlüğündeki atama ve yer değiştirmelere ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı soru önergesi (7/1060) (Başkanlığa geliş tarihi : 28.7.2003)

2.- Antalya Milletvekili Nail Kamacı'nın, Antalya'nın Finike İlçesinde bazı okulların elektriklerinin borçlarından dolayı kesildiği iddialarına ilişkin Millî Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/1061) (Başkanlığa geliş tarihi : 28.7.2003)

3.- Antalya Milletvekili Nail Kamacı'nın, kamuda çalışan mühendis ve mimarların özlük haklarına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/1062) (Başkanlığa geliş tarihi : 28.7.2003)

4.- Antalya Milletvekili Nail Kamacı'nın, Antalya Belediyesi ile Hazine arasındaki bir tapu davasına ilişkin Devlet Bakanından (Ali Babacan) yazılı soru önergesi (7/1063) (Başkanlığa geliş tarihi : 28.7.2003)

5.- Iğdır Milletvekili Yücel Artantaş'ın, Kars bağlantılı bazı demiryolu projelerine ve Iğdır Havaalanı projesine ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi (7/1064) (Başkanlığa geliş tarihi : 28.7.2003)

6.- Iğdır Milletvekili Yücel Artantaş'ın, Kızılay'a kaynak aktarılıp aktarılmadığına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/1065) (Başkanlığa geliş tarihi : 28.7.2003)

7.- Ankara Milletvekili İsmail Değerli'nin, Ankara-Mamak'ta kaçak yapıldığı iddia edilen dükkânlara ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/1066) (Başkanlığa geliş tarihi : 28.7.2003)

8.- İzmir Milletvekili Muharrem Toprak'ın, İzmir'de inşaatı tamamlanan onkoloji hastanesinin ne zaman hizmete gireceğine ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/1067) (Başkanlığa geliş tarihi : 28.7.2003)

9.- Sinop Milletvekili Engin Altay'ın, Sinop'taki sabit telekomünikasyon cihazlarına ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi (7/1068) (Başkanlığa geliş tarihi : 28.7.2003)

10.- Sinop Milletvekili Engin Altay'ın, Ağaçlandırma ve Erozyonu Önleme Genel Müdürlüğünün Sinop'taki teşkilatının hangi düzeyde olacağına ilişkin Çevre ve Orman Bakanından yazılı soru önergesi (7/1069) (Başkanlığa geliş tarihi : 28.7.2003)

11.- Samsun Milletvekili Cemal Yılmaz Demir'in, Cumhurbaşkanınca affedilen hükümlülere ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru önergesi (7/1070) (Başkanlığa geliş tarihi : 28.7.2003)

12.- Antalya Milletvekili Nail Kamacı'nın, imar planlarında umumi hizmetlere ayrılmış alanlara ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı soru önergesi (7/1071) (Başkanlığa geliş tarihi : 28.7.2003)

13.- Antalya Milletvekili Nail Kamacı'nın, imar planlarında umumi hizmetlere ayrılmış alanlara ilişkin Millî Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/1072) (Başkanlığa geliş tarihi : 28.7.2003)

Meclis Araştırması Önergesi

1.- Yalova Milletvekili Muharrem İnce ve 25 Milletvekilinin, beyin göçünün nedenlerinin, boyutlarının ve etkilerinin araştırılarak, önlenmesi için alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Anayasanın 98 inci, İçtüzüğün 104 ve 105 inci maddeleri uyarınca bir Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/122) (Başkanlığa geliş tarihi : 23.7.2003)
BİRİNCİ OTURUM

Açılma Saati : 15.00

29 Temmuz 2003 Salı

BAŞKAN : Bülent ARINÇ

KÂTİP ÜYELER : Mevlüt AKGÜN (Karaman), Yaşar TÜZÜN (Bilecik)

BAŞKAN - Türkiye Büyük Millet Meclisinin 112 nci Birleşimini açıyorum.

III. - YOKLAMA

BAŞKAN - Elektronik cihazla yoklama yapacağız.

Yoklama için 5 dakikalık süre vereceğim. Sayın milletvekillerinin, oy düğmelerine basarak salonda bulunduklarını bildirmelerini, bu süre içerisinde elektronik sisteme giremeyen milletvekillerinin, salonda hazır bulunan teknik personelden yardım istemelerini, buna rağmen sisteme giremeyen üyelerin ise, yoklama pusulalarını, teknik personel aracılığıyla, 5 dakikalık süre içerisinde Başkanlığa ulaştırmalarını rica ediyorum.

Yoklama işlemini başlatıyorum.

(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)

BAŞKAN - Toplantı yetersayısı vardır; görüşmelere başlıyoruz.

IV. - BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI

A) OTURUM BAŞKANLARININ KONUŞMALARI

1. - Oturum Başkanı TBMM Başkanı Bülent Arınç'ın, Adana Milletvekili Tacidar Seyhan'ın, bu sabaha karşı meydana gelen trafik kazasında hayatını kaybeden evlatlarına Allah'tan rahmet, yakınlarına ve CHP ailesine başsağlığı; Kastamonu Milletvekili Mehmet Yıldırım'ın, bir süre önce trafik kazası geçiren çocuklarına acil şifalar dileyen konuşması

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, bu sabah saatlerinde, Adana Milletvekilimiz Sayın Tacidar Seyhan ailesiyle birlikte Ankara'ya gelirlerken, bildiğiniz gibi, Konya istikametinde bir trafik kazası geçirdiler ve sayın milletvekilimizin evladı rahmetli oldu.

Vefat eden yavrumuza Allah'tan rahmet diliyorum; babasına, bütün milletvekili arkadaşlarımıza, Cumhuriyet Halk Partisi ailesine başsağlığı dileklerimi sunuyorum.

Geçtiğimiz günlerde de Kastamonu Milletvekilimiz Sayın Mehmet Yıldırım'ın çocukları böyle bir kaza geçirmişlerdi. Onlara da Allah'tan acil şifalar diliyorum. Cenabı Hak hepimizi bu tür kazalardan korusun.

Başkanlığın Genel Kurula sunuşları vardır.

Bir Meclis araştırması önergesi vardır; okutuyorum:

B) Gensoru, Genel Görüşme, Meclıs Soruşturmasi ve Meclıs Araştirmasi Önergelerı

1. - Yalova Milletvekili Muharrem İnce ve 25 milletvekilinin, beyin göçünün nedenlerinin, boyutlarının ve etkilerinin araştırılarak, alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/122)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Giderek ülkemizin önemli sorunlarından biri haline gelen "beyin göçü"nün nedenlerinin, boyutlarının, ekonomimize etkilerinin belirlenmesi ve ülkemizden başka ülkelere yönelik beyin göçünün önlenerek, ülkemizin beyin göçü alan bir ülke konumuna gelebilmesi hakkında Anayasanın 98 inci ve İçtüzüğün 104 ve 105 inci maddeleri uyarınca Meclis araştırması açılması için gereğinin yapılmasını arz ederiz.

1- Muharrem İnce

(Yalova)

1- Feridun Fikret Baloğlu

(Antalya)

3- Ali Arslan

(Muğla)

4- Erdal Karademir

(İzmir)

5- Yılmaz Kaya

(İzmir)

6- Fahrettin Üstün

(Muğla)

7- Mehmet Nuri Saygun

(Tekirdağ)

8- Sedat Uzunbay

(İzmir)

 9- Vezir Akdemir

(İzmir)

10- Hakkı Akalın

(İzmir)

11- Nevin Gaye Erbatur

(Adana)

12- Türkân Miçooğulları

(İzmir)

13- İzzet Çetin

(Kocaeli)

14- Salih Gün

(Kocaeli)

15- Şefik Zengin

(Mersin)

16- Orhan Sür

(Balıkesir)

17- Bihlun Tamaylıgil

(İstanbul)

18- Rasim Çakır

(Edirne)

19- Halil Akyüz

(İstanbul)

20- Ufuk Özkan

(Manisa)

21- Nuri Çilingir

(Manisa)

22- Nezir Büyükcengiz

(Konya)

23- Mustafa Erdoğan Yetenç

(Manisa)

24- Hasan Ören

(Manisa)

25- Engin Altay

(Sinop)

26- Ramazan Kerim Özkan

(Burdur)

Gerekçe:

Beyin göçü, farklı tanımlar yapılmasına karşın, genellikle "sosyal ve ekonomik kalkınma için gerekli niteliklere sahip insangücünün kaybedilmesi" olarak anlaşılmaktadır. Bir başka anlatımla beyin göçü, yaratıcı, yönlendirici, çığır açıcı özelliklere sahip insanların ulusal ekonomi karşısında pasif konuma geçmesidir.

Bir ülkeden bir başka ülkeye göçle, doğrudan veya bireyin kendi ülkesinde bir başka ülkeye hizmet eder hale gelmesiyle gizli biçimde gerçekleşen beyin göçü gereği, dünya ülkelerinin bugünkü geldiği noktada stratejik önem kazanmıştır. Özellikle gelişmiş ülkeler, başta ABD, AB ülkeleri ve Kanada olmak üzere çok sayıda ülke, beyin göçünü kendi ekonomilerine katkı verir hale getirmekle kalmayıp, zaman zaman ekonomilerinin lokomotifi haline getirmişlerdir. Örneğin Kanada, izlediği göçmen politikası sayesinde yılda 55 milyar dolar kazanmaktadır. Uzmanlar, Kanada'nın, göçmen nüfusa, yerli nüfusunun sahip olduğu imkânları tanıdığında 55 milyar dolarlık kazancını 82,3 milyar dolara çıkarma potansiyeline sahip olduğunu belirtmektedirler.

Beyin göçünün çekim merkezi haline gelmiş olan ABD ise, daha çok öğrenci ve bilim adamları bağlamında bu konuyu özendiren politikalar izlemektedir. ABD bu yolla sadece 1999-2000 öğretim yılında 12,3 milyar dolar gelir elde etmiştir. Bugün, ABD'de en çok öğrenci bulunduran 9 uncu ülkeyiz. YÖK'ün rakamlarına göre bu ülkede 15 000 öğrencimiz bulunmaktadır. Bir öğrencinin bu ülkedeki maliyeti 30 746 dolardır. Bunun 11 669 doları okul ücreti, 19 077 doları ise barınma gideridir. Bir öğrencinin ortalama dört yıl eğitim gördüğü düşünülürse, bu sürenin sonunda toplam maliyeti 125 000 dolar olmaktadır. ABD, bu yolla, sadece bizim ülkemizden dört yılda yaklaşık 2 milyar dolar para kazanmaktadır. TÜSİAD'ın bir çalışmasına göre, bu ülkede bulunan Türk öğrencilerin ABD ekonomisine katkısı yılda 824 000 000 dolardır.

Buna karşılık, Hindistan gibi gelişmekte olan bir ülke ise, beyin göçü yoluyla yılda 2 milyar dolar kaybetmektedir.

Bu örneklerden de anlaşılacağı üzere, beyin göçü, yarattığı toplumsal, ekonomik, siyasî ve kültürel sonuçlar açısından gelişmiş ülkeler için olumlu, gelişmekte olan ülkeler için ise olumsuz bir olgudur.

Ülkemizde 1956 yılında 25 nitelikli insangücünün yitirilmesiyle başlayan beyin göçü, gelinen noktada boyutlarının ve etkilerinin tam bilinemediği bir özellik kazanmıştır.

1970'lerin ortasından itibaren fark edilen; ama, bir türlü istenilen düzeyde önlemler alınamayan bir konu olarak beyin göçü, ülkemizde sadece yurt dışında okuyan öğrenci ve çalışan bilim adamı açısından ele alınıp incelenmiştir. Bu nedenle, beyin göçünün, diğer iş kollarında nasıl geliştiği ve ne kadar etkili olduğu tam olarak bilinmemektedir.

Eldeki veriler dikkate alındığında, Türkiye, yaşadığı toplumsal, siyasal ve ekonomik krizler nedeniyle beyin göçü verme koşullarının tümüne sahip gözükmektedir. Yapılan bir araştırmaya göre, beyin göçü veren 34 ülke arasında ülkemiz 24 üncü sıradadır. Ayrıca, iyi eğitim almış her 100 insanımızın 59'unu bu yolla kaybetmekteyiz.

Beyin göçü verme potansiyelimizi AB ile olan ilişkilerimiz açısından ele aldığımızda, gelecekte insan sermayemizin büyük bir bölümünü bu ülkelere kaptırma tehlikesiyle karşı karşıya bulunmaktayız.

Tek başına bu durum dahi göstermektedir ki, beyin göçü, Türkiye'nin öncelikle üzerinde durması gereken bir konudur.

Yüce Meclisimizin konuyla ilgili kuracağı araştırma komisyonu, konuyu bütün yönleriyle ele alıp, beyin göçünün toplumsal, siyasal, ekonomik ve diğer nedenlerini ortaya koyarak, başta ekonomimiz olmak üzere, ülkemizin genel yapısını nasıl etkilediğini ortaya koyabilir. Yine, böyle bir komisyonun çalışmaları sonucunda elde ettiği bulgular, konuyla ilgili ulusal bir politikanın oluşturulmasına yardımcı olabilir. Beyin göçünün engellenmesi için alınması gerekli yasal önlemlerin neler olabileceğini ortaya koyabilir. Diğer yandan, ülkemizin, beyin göçü alabilen bir ülke niteliği kazanması için, yürütme organına politika belirlemede yardımcı olabilir.

BAŞKAN - Bilgilerinize sunulmuştur.

Meclis araştırması önergesi gündemde yerini alacak ve Meclis araştırması açılıp açılmaması konusundaki öngörüşme, sırası geldiğinde yapılacaktır.

Sözlü soru önergelerinin geri alınmasına dair iki önerge vardır; okutuyorum :

C) Tezkereler ve Önergeler

1. - Ankara Milletvekili Mehmet Tomanbay'ın, (6/468) esas numaralı sözlü sorusunu geri aldığına ilişkin önergesi (4/92)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Gündemin "Sözlü Sorular" kısmının 177 nci sırasında yer alan (6/468) esas numaralı sözlü soru önergemi geri alıyorum.

Gereğini saygılarımla arz ederim.

                                                        Mehmet Tomanbay

                                                                            Ankara

2. - İzmir Milletvekili İsmail Katmerci'nin, (6/596) esas numaralı sözlü sorusunu geri aldığına ilişkin önergesi (4/93)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Gündemin "Sözlü Sorular" kısmının 297 nci sırasında yer alan (6/596) esas numaralı sözlü soru önergemi geri alıyorum.

Gereğini saygılarımla arz ederim.

                                                               İsmail Katmerci

                                                                               İzmir

BAŞKAN - Sözlü soru önergeleri geri verilmiştir.

Komisyondan istifa önergesi vardır; okutuyorum:

3. - İstanbul Milletvekili Recep Koral'ın, Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonu üyeliğinden çekildiğine ilişkin önergesi (4/94)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Üyesi bulunduğum Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonundan, gördüğüm lüzum üzerine istifa ediyorum.

Arz ederim. 24.7.2003

                                                                    Recep Koral

                                                                           İstanbul

BAŞKAN - Bilgilerinize  sunulmuştur.

İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu Başkanlığının bir tezkeresi vardır; okutup, oylarınıza sunacağım:

4. - İnsan Hakları Komisyonu Başkanı Nevşehir Milletvekili Mehmet Elkatmış'ın, Komisyonun, Türkiye Büyük Millet Meclisinin tatilde olduğu dönemde de çalışmasına ilişkin talebi (3/333)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Komisyonumuzun 22 nci Dönem 1 inci Yasama Yılının 25 Aralık 2002 tarihli 2 nci toplantısında Başkanlık Divanımıza verilen yetki uyarınca, komisyonun, Türkiye Büyük Millet Meclisinin tatilde olduğu dönemde de çalışmasına karar verilmiştir.

Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünün 25 inci maddesi uyarınca gereğini müsaadelerine arz ederim.

 

 

 

Mehmet Elkatmış

 

 

 

Nevşehir

 

 

 

Komisyon Başkanı

BAŞKAN -Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Adalet ve Kalkınma Partisi Grubunun, İçtüzüğün 19 uncu maddesine göre verilmiş bir önerisi vardır, okutup, oylarınıza sunacağım:

V. - ÖNERİLER

A) SıyasÎ Partı Grubu Önerılerı

1. - Genel Kurulun çalışma saatleriyle gündemdeki sıralamanın yeniden düzenlenmesine ilişkin AK Parti Grup önerisi

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Danışma Kurulunun 29.7.2003 Salı günü (bugün) yaptığı toplantıda, siyasî parti grupları arasında oybirliği sağlanamadığından, İçtüzüğün 19 uncu maddesi gereğince Grubumuzun aşağıdaki önerisinin Genel Kurulun onayına sunulmasını arz ederim.

                                                                 Sadullah Ergin

                                                        AK Parti Grubu Başkanvekili

Öneri:

Genel Kurulun 29.7.2003 Salı günkü (bugün) birleşiminde; sözlü sorular ile diğer denetim konularının görüşülmemesi, gündemin "Kanun Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler" kısmının 46 ncı sırasında yer alan 236 sıra sayılı kanun tasarısının bu kısmın 6 ncı sırasına, 5 inci sırasında yer alan 224 sıra sayılı kanun tasarısının 9 uncu sırasına, 54 üncü sırasında yer alan 244 sıra sayılı kanun tasarısının 10 uncu sırasına, daha önce "Gelen Kâğıtlar" listesinde yayımlanan ve bastırılarak dağıtılan; 253 sıra sayılı Kanun Tasarısının 5 inci sırasına, 262 sıra sayılı kanun tasarısının 7 nci sırasına, 257 sıra sayılı kanun tasarısının 8 inci sırasına, 249 sıra sayılı kanun tasarısının 11 inci sırasına, 254 sıra sayılı kanun tasarısının 12 nci sırasına 48 saat geçmeden alınması ve çalışma sürelerinin, bu birleşimde gündemin 7 nci sırasına kadar, 30.7.2003 Çarşamba günkü birleşimde ise, sözlü sorular görüşülmeksizin, 254 sıra sayılı kanun tasarısının görüşmelerinin bitimine kadar olması, bu işlerin görüşmelerinin saat 24.00'e kadar tamamlanamaması halinde 24.00'den sonra da çalışmalara devam edilmesinin Genel Kurulun onayına sunulması önerilmiştir.

BAŞKAN - Grup önerisi üzerinde aleyhte söz isteyen Sayın Özyürek, buyurun efendim. (CHP sıralarından alkışlar)

Sayın Özyürek, süreniz 10 dakikadır.

MUSTAFA ÖZYÜREK (Mersin) - Sayın Başkan, Yüce Meclisin saygıdeğer üyeleri; Cumhuriyet Halk Partisi Grubu ve şahsım adına hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Öyle anlaşılıyor ki, bu çalışma dönemimizin son haftasına girmiş bulunuyoruz.

Değerli arkadaşlarım, bu dönem içinde Türkiye Büyük Millet Meclisinde verimli bir şekilde çalışma yapılabilmesi açısından, Cumhuriyet Halk Partisi olarak elimizden gelen özveriyi gösterdik. Bu, sadece benim bir kişisel tespitim değil; sağ olsunlar, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanımız Sayın Başesgioğlu da, Grubumuza gönderdiği yazıda, özellikle Bağ-Kur ve SSK yasalarının kabulü sırasında gösterdiğimiz yaklaşım ve anlayışa teşekkür etmiştir. Bugün, Sayın Başbakan da, Grup toplantısında, ağır eleştirilerine rağmen, Grubumuza teşekkür etmekten geri kalamamıştır.

Değerli arkadaşlarım, şimdi, bu haftaki çalışma gündemine bizim itirazımız nedendir; onu dikkatinize sunmak istiyorum. Geçen hafta, Bağ-Kur yasasını ve SSK yasasını hangi şartlarda kabul ettiğimiz, hepinizin, özellikle Meclisi sonuna kadar izlemek lütfunda bulunan değerli üyelerin dikkatindedir. Büyük çoğunluğu Meclisten ayrılmış, kalanların önemli bir bölümü gözleri uykusuzluktan kapanmış bir halde, son derece önemli bir kanunu, SSK kanununu burada kabul ettik; nihayet, bugün, tümü üzerindeki nihaî oylama yapılacak.

Değerli arkadaşlarım, böylesi olağanüstü şartlarda ve olumsuz ortamda yapılan çalışmalardan, ne yazık ki, yeteri kadar verim almamız mümkün değildir. Geçen hafta, bize "IMF açısından çok önemlidir, bu Bağ-Kur ve SSK yasalarına yardımcı olur musunuz" denildi; gerçekten olduk. Şimdi, nedir önümüzdeki en önemli konu; bizim önceliğimiz değil; ama, sizin önceliğiniz olan ormanlarla ilgili Anayasa oylaması. Biz, karşı durmaya, olumsuz oy vermeye, oy vermemeye devam edeceğiz; ama, sizin, bugün, burada, oylatmak hakkınız.

Gene, yarın için gündemin 1 inci sırasına alınmış olan Yedinci Uyum Paketinin, Avrupa Birliğine uyum açısından, Kopenhag Kriterlerinin gereği olarak, önceliği var. Türkiye'nin demokratikleşmesi, daha özgür bir toplum haline gelmesi açısından, yararına da inandığımız için, bizim de desteklediğimiz bir tasarı.

Bunları, anlayışla karşılıyorum; ama, Meclis açılır açılmaz AKP'nin tartışmaya sunduğu Kamu İhale Yasasını, sekiz ay beklediniz de, niye, bu son çalışma haftasında sıkıştırdınız?.. Çok önemli bir tasarı; Türkiye, bu kanunu aylarca, yıllarca tartışarak kabul etti. Türkiye'nin kaynaklarının hortumlanmasında, yolsuzluklarda, başlıca konulardan biri ihaledir, ihale düzenimizin şeffaf olmamasıdır. İhale düzenini şeffaflaştıralım, saydamlaştıralım diye, geçen Meclis döneminde Kamu İhale Yasası gündeme getirildi; ama, şimdi, öyle bir tasarı getiriyorsunuz ki, kuşa dönüyor; yani "Kamu İhale Yasası gündemden kalkmıştır, eskiye dönülmüştür" şeklinde 1 maddelik bir tasarı getirseniz aynı sonucu sağlamış olursunuz. Böylesine önemli, yani, Türkiye'nin kaynaklarının harcanmasında ve kaynaklarının hortumlanmasında çok önemli bir vasıta olan İhale Yasasını, yine, böyle, sabaha karşı 3'te, 4'te, 5'te, uykulu gözlerle görüşerek, kabul edeceğiz ve ondan sonra da, topluma dönüp diyeceğiz ki "biz çok çalıştık, çok önemli yasalar kabul ettik."

Değerli arkadaşlarım, yaptığımıza, söylediğimize, önce kendimizin inanması lazım. Göğsümüzü gere gere demeliyiz ki, biz, bu kanunu enine boyuna tartıştık, şu noktasına şu arkadaşlarımız karşı çıktı, bu noktasını bu arkadaşlarımız kabul etti; ama, içimize sinen, bilerek oy verdiğimiz bir kanunu çıkardık. Gene, bunları deme imkânından mahrum kalarak, çok sıkışık bir takvimle çalışacağız ve çok yetersiz tartışmalar sonunda "Allah kabul etsin" kabilinden, bazı kanunları kabul edeceğiz. Biz, bunu içimize sindiremiyoruz. O nedenle, her Danışma Kuruluna, büyük bir iyi niyetle, uzlaşma niyetiyle gitmiş olmamıza rağmen, özellikle, Meclisin bu son haftasını bir uzlaşma havası içinde geçirerek kapatma arzumuza rağmen, bu öneriye kabul oyu veremiyoruz.

Değerli arkadaşlarım, öyle zannediyorum ki, geçen dönemde -en çok da AKP'ye mensup arkadaşlarım- hatırlarsanız, bir ara, IMF'nin istediği bazı kanunlar vardı "15 günde 15 yasa" denilmişti. Şimdi, önümüzdeki gündeme baktığımız zaman, 3 günde 15 yasa... Yani, bazı eleştirileri... Burada, başta Sayın Başkanımız olmak üzere, geçen dönemde de görev yapmış arkadaşlarımız var, ben de dışarıdan izleyen birisi olarak söyleyebilirim ki, o dönem en çok eleştirilen bu konuda, o eleştirilere hak veren ve Meclisin üstünde böylesine bir baskının uygulanmasını doğru bulmayan bir arkadaşınızım. Şimdi, çoğunluk partisi "3 günde 15 yasa, sabaha kadar oturun kabul edin, ister kabul edin ister etmeyin" diyor!

Değerli arkadaşlarım, bu, millî iradeyi, Parlamentoyu ciddiye almamaktır. Biz, kendi kendimizi ciddiye almazsak, biz kendimize saygı göstermezsek, toplumdan saygı bekleyemeyiz.

O nedenle, biz, Cumhuriyet Halk Partisi olarak, bu öneriye, yani, Danışma Kurulunda oybirliği sağlanamamış olan öneriye karşı çıkacağız. Biraz acemilikten, biraz hazırlıksızlıktan, bu dönemi büyük bir telaş içinde, büyük bir kargaşa içinde geçirdik. Umarım ve dilerim ki, gelecek dönemde, hem hükümetin hem Meclis Başkanlık Divanının hem de çoğunluk partisinin ve elbette Cumhuriyet Halk Partisinin, daha hazırlıklı bir şekilde burada bir çalışma yürütmesi, ulusumuz için, geleceğimiz için, Meclisimizin saygınlığı açısından son derece önemlidir.

Değerli arkadaşlarım, dün, Adalet Komisyonunda kabul edilmiş olan Yedinci Uyum Paketinin çalışmalarına baştan sona katıldım ve Cumhuriyet Halk Partisi olarak, ilke olarak destek verdiğimizi de orada ifade ettim. Aylarca bu toplumda tartışılmış olan bir tasarıyı, daha 48 saat bile geçmeden yarınki gündemin 1 inci sırasına koymak, gerçekten biraz haksızlık oluyor. Ne geliyor, ne gidiyor, nerede özgürlükleri sağlıyoruz, nerede Türk Silahlı Kuvvetlerinin yetkilerine bazı sınırlamalar getiriyoruz, nerede Millî Güvenlik Kurulu Genel Sekreterliğinin yetkilerini alıyoruz; bunlar toplumda tartışılıyor. Bunları bilir bilmez, biz burada enine boyuna tartışmadığımız zaman; bunları bilir bilmez, herkes konuşuyor, haksız eleştiriler yapılıyor.

Siz "bu eleştiriler bizi ilgilendirmez" diyebilirsiniz. Değerli arkadaşlarım, toplumda söylenen her şey, bu Parlamentoyu ilgilendirir. Toplumun isteklerine, taleplerine kulak verdiğimiz ölçüde toplumda saygınlık kazanırız; toplumun isteklerine kulak verdiğimiz ölçüde, milletvekilleri olarak, toplumun içinde göğsümüzü gere gere dolaşırız.

Bu düşüncelerimi sizlerle paylaşmak istedim. Danışma Kurulunda ittifak sağlanamayan Adalet ve Kalkınma Partisinin bu önerisine olumsuz oy vereceğimizi ifade eder, hepinize saygılar sunarım. (Alkışlar)

BAŞKAN - Sayın Özyürek, çok teşekkür ederim.

Başka söz isteyen?.. Yok.

Öneriyi, tekrar okutup oylarınıza sunacağım.

Öneri:

Genel Kurulun 29.7.2003 Salı günkü (bugün) birleşiminde; sözlü sorular ile diğer denetim konularının görüşülmemesi, gündemin "Kanun Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler" kısmının 46 ncı sırasında yer alan 236 sıra sayılı kanun tasarısının bu kısmın 6 ncı sırasına, 5 inci sırasında yer alan 224 sıra sayılı kanun tasarısının 9 uncu sırasına, 54 üncü sırasında yer alan 244 sıra sayılı kanun tasarısının 10 uncu sırasına, daha önce gelen kâğıtlar listesinde yayımlanan ve bastırılarak  dağıtılan 253 sıra sayılı kanun tasarısının 5 inci sırasına, 262 sıra sayılı kanun tasarısının 7 nci sırasına, 257 sıra sayılı kanun tasarısının 8 inci sırasına, 249 sıra sayılı kanun tasarısının 11 inci sırasına, 254 sıra sayılı kanun tasarısının 12 nci sırasına 48 saat geçmeden alınması ve çalışma sürelerinin, bu birleşimde gündemin 7 nci sırasına kadar, 30.7.2003 Çarşamba günkü birleşimde ise, sözlü sorular görüşülmeksizin, 254 sıra sayılı kanun tasarısının görüşmelerinin bitimine kadar olması, bu işlerin görüşmelerinin saat 24.00'e kadar tamamlanamaması halinde 24.00'den sonra da çalışmalara devam edilmesinin Genel Kurulun onayına sunulması önerilmiştir.

BAŞKAN - Öneriyi okuttum.

Oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Gündemin "Oylaması Yapılacak İşler" kısmında yer alan Sosyal Sigortalar Kurumu Kanunu Tasarısının açıoylamasına başlıyoruz.

VI. - KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN

GELEN DİĞER İŞLER

1. - Sosyal Sigortalar Kurumu Kanunu Tasarısı ile Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler ve Plan ve Bütçe Komisyonları Raporları (1/295) (S. Sayısı : 247) (1)

ÊBAŞKAN - Daha önce yaptığımız oylamada, açıkoylamanın elektronik oylama cihazıyla yapılması kabul edilmişti.

Oylama için 5 dakika süre vereceğim. Bu süre içerisinde sisteme giremeyen üyelerin teknik personelden yardım istemelerini, bu yardıma rağmen de sisteme giremeyen üyelerin, oy pusulalarını, oylama için öngörülen 5 dakikalık süre içerisinde Başkanlığa ulaştırmalarını rica ediyorum.

Ayrıca, vekâleten oy kullanacak sayın bakanlar var ise, hangi bakana vekâleten oy kullandığını, oyunun rengini ve kendisinin ad ve soyadı ile imzasını da taşıyan oy pusulasını, yine, oylama için öngörülen 5 dakikalık süre içerisinde Başkanlığa ulaştırmalarını rica ediyorum.

Oylama işlemini başlatıyorum.

(Elektronik cihazla oylama yapıldı)

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, Sosyal Sigortalar Kurumu Kanunu Tasarısının açıkoylama sonucunu okuyorum:

Kullanılan oy sayısı

:

403

Kabul

:

390

Ret

:

11

Çekimser

:

2

Bu oy sonucuna göre, tasarı kabul edilmiş ve kanunlaşmıştır; ülkemize, milletimize hayırlı olmasını diliyorum. (2)

                                                       

(1) 247 S. Sayılı Basmayazı 27.7.2003 tarihli 111 inci Birleşim Tutanağına eklidir.

(2) Açıkoylama kesin sonuçlarını gösteren tablo tutanağın sonuna eklidir.

Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanımız kısa bir teşekkür konuşması yapmak istiyor; kendilerini kürsüye davet ediyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)

ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI MURAT BAŞESGİOĞLU (İstanbul) - Sayın Başkan, çok değerli milletvekilleri; bu yasama döneminde, Bakanlığımın görev alanı içerisinde bulunan, çalışma hayatımızı ve sosyal güvenlik sistemimizi ilgilendiren 6 önemli kanun tasarısını değerli katkılarınızla yasalaştırmış bulunmaktayız. Bu sebeple, hem Hükümetimiz adına hem Bakanlığımız çalışanları adına, başta Başkanlık Divanı olmak üzere, parti gruplarımıza, Grup Başkanvekillerimize ve siz değerli milletvekillerine ayrı ayrı teşekkür ediyorum.

Gerçekten, çok yoğun mesailer sonunda bu önemli teşkilat yasa tasarılarını yasalaştırmış bulunmaktayız. Yüce Meclisin bu yasalarla birlikte bize yüklemiş olduğu yetki ve sorumluluğun bilincindeyiz. Umuyorum, inşallah, bu yasalarla birlikte, Türkiye'de, sosyal güvenlik sistemimizi geleceğe en iyi şekilde devretmek ve sürdürülebilir bir sosyal güvenlik sistemini kalıcı bir şekilde tesis etmek için elimizden gelen gayreti göstereceğiz.

Hepinize hem şahsım hem Hükümetim hem de Bakanlık çalışanları adına en derin saygılarımı, sevgilerimi sunuyorum; çok teşekkür ederim. (Alkışlar)

BAŞKAN - Sayın Bakan, çok teşekkür ederim.

Alınan karar gereğince, sözlü sorular ile diğer denetim konularını görüşmüyor ve gündemin "Kanun Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler" kısmına devam ediyoruz.

2. - Adlî Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Bölge Adliye Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yetkileri Hakkında Kanun Tasarısı ve Adalet Komisyonu Raporu (1/521) (S. Sayısı :  146)

3. - Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Tasarısı ve Adalet Komisyonu Raporu (1/523) (S. Sayısı :  152)

BAŞKAN - Adlî Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Bölge Adliye Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yetkileri Hakkında Kanun Tasarısı ile Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Tasarısının geri alınan maddeleriyle ilgili komisyon raporları henüz gelmediğinden tasarıların görüşmelerini erteliyoruz.

Topluma Kazandırma Yasası Tasarısı ile İçişleri ve Adalet Komisyonları Raporlarının görüşmelerine başlıyoruz.

4. - Topluma Kazandırma Yasası Tasarısı ile İçişleri ve Adalet Komisyonları Raporları (1/640) (S. Sayısı : 235 ve 235'e 1 inci Ek) (1) (2)

BAŞKAN - Komisyon?.. Burada.

Hükümet?.. Burada.

Komisyon raporları 235 ve 235'e 1 inci Ek sıra sayılarıyla bastırılıp, dağıtılmıştır.

Daha önce, tasarının 4 üncü maddesi kabul için gerekli çoğunlukta oyu alamadığından reddedilmişti.

Şimdi, komisyonca kabul edilen yeni 4 üncü maddeyi okutuyorum:

Ceza indirimleri, kötüniyetli açıklama ve tekerrür

MADDE 4.- Terör örgütü mensubu olup da;

a) Terör örgütü tarafından işlenen suçlara iştirak etmemiş ve bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten sonra silâhlı mukavemet göstermeksizin teslim olmuş veya kendiliklerinden örgütten çekildiği anlaşılmış olanlardan, bu Kanundan yararlanmak istediğini beyan edenler hakkında ceza verilmez.

b) Bu Kanunun yürürlüğe girmesinden önce terör örgütü tarafından işlenen suçlara iştirak etmiş, ancak bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten sonra silâhlı mukavemet göstermeksizin teslim olmuş veya kendiliklerinden örgütten çekildiği anlaşılmış olanlar hakkında,  bu Kanundan yararlanmak istediğini beyan etmeleri ve terör örgütü içindeki konum ve faaliyetleriyle uyumlu şekilde terör örgütünün yapısı, faaliyetleri, işlenen suçlar ve diğer failler hakkında doğru bilgi verdiğinin tespit edilmesi halinde, işlemiş oldukları suçun vasıf ve mahiyetine göre, idam cezasından dönüştürülmüş müebbet ağır hapis cezası yerine oniki yıl, müebbet ağır hapis cezası yerine dokuz yıl ağır hapis cezası verilir ve diğer cezalar beşte bire  indirilerek hükmolunur.

c) Bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten önce suç işlemiş olup, bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten sonra yakalanmış olanlardan,  bu Kanundan yararlanmak istediğini beyan etmeleri ve terör örgütü içindeki konum ve faaliyetiyle uyumlu şekilde bilgi vermek suretiyle; terör örgütünün dağılmasına veya meydana çıkarılmasına yardım etmeleri ya da verecekleri bilgi ve belgelerle yahut bizzat gösterecekleri çaba ile terör örgütünün amaçladığı suçun işlenmesine engel olmaları halinde, bu bilgileri;

1) Hüküm kesinleşmeden önce verenler hakkında işlemiş oldukları suçun vasıf ve mahiyetine göre, idam cezasından dönüştürülmüş müebbet ağır hapis cezası yerine onaltı yıl, müebbet ağır hapis cezası yerine ondört yıl ağır hapis cezası verilir ve diğer cezalar üçte bire indirilerek hükmolunur.

2) Hüküm kesinleştikten sonra verenler hakkında işlemiş oldukları suçun vasıf ve mahiyetine göre, idam cezasından dönüştürülmüş müebbet ağır hapis cezası yerine yirmiiki yıl, müebbet ağır hapis cezası yerine ondokuz yıl ağır hapis cezası verilir ve diğer cezalar yarısına indirilerek hükmolunur.

Bu Kanun hükümlerinden yararlanmak amacıyla yapılan açıklamaların, kötü niyetle yapıldığı veya delillerin uydurulduğunun anlaşılması halinde, fiil başka bir suç oluştursa bile fail ayrıca beş yıldan az olmamak üzere ağır hapis cezasıyla  cezalandırılır ve bu Kanun hükümlerinden yararlandırılmaz.

Bu Kanundan yararlandıktan sonra Türk Ceza Kanununun 81 inci maddesinde öngörülen süreler içinde bu Kanun kapsamına giren suçları yeniden işleyenler hakkında verilecek cezalar yarı oranında artırılarak hükmolunur.

Bu madde hükümleri, terör örgütü mensuplarına, hal ve sıfatlarını bilerek barınacak yer gösteren veya erzak veya silâh ya da cephane tedarik eden yahut başka yollardan yardım edenler hakkında da uygulanır.

BAŞKAN - Madde üzerinde, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına, Antalya Milletvekili Sayın Tuncay Ercenk; buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)

Sayın Ercenk, süreniz 10 dakika efendim.

CHP GRUBU ADINA TUNCAY ERCENK (Antalya) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; toplumun tümünü ilgilendiren çok önemli bir tasarıyla karşı karşıyayız, çok önemli bir tasarıyı görüşüyoruz; ancak, bu tasarının önemine uygun bir hazırlık yapılıp yapılmadığı konusunda kuşkularımız var. Yine, aceleye getirilmiş, belirli çevrelere şirin görünmek için, sanki birtakım şeylerden mal kaçırırcasına düzenlenmiş bir tasarıyla karşı karşıyayız. Bu konuda ihtiyaç var mı, yok mu; bu tasarı hazırlanırken altyapısı var mı, yok mu, bütün kesimlerin görüşü alınmış mı, alınmamış mı; bunların hepsi bizce meçhul. Dolayısıyla, böylesine gelişigüzel hazırlanan bir tasarıyla nasıl bir sonuca varacağımızı gerçekten merak ediyorum.

Değerli arkadaşlarım, hükümetin getirdiği her tasarıda uyarıyoruz. Her konuyla ilgili tasarı getirilirken, lütfen, o konuyla ilgili kesimleri arayın, soruşturun, inceleyin, düşüncelerini alın, onlar bu konuda ne düşünüyor, acaba böyle olursa daha mı iyi olur, artısı ne olur, eksisi ne olur diye uyarıyoruz; ama, bunların hiçbiri maalesef  dinlenmiyor ve sonuçta, zaman kaybı, Cumhurbaşkanından geri dönüşler, Anayasa Mahkemesinden geri dönüşler. Bunlara bir son vermek gerekir diye düşünüyorum. Bu tasarı da bunun son örneği.

Değerli arkadaşlarım, doğu ve güneydoğuda, uzun yıllardır, onbeş yıldır çok büyük bir sorun yaşıyoruz; 30 000 vatandaşımızı kaybettik, nice şehitler verdik. Şimdi, böylesine önemli bir konuyu çözme noktasında, acaba, gelişigüzel bir tasarı mı hazırlanmalıydı, yoksa toplumun bütün kesimlerinin, bu konuyla ilgili bütün kesimlerinin görüşü alınarak ortaya bir tasarı mı çıkarılmalıydı?

Değerli arkadaşlarım, bu tasarının sorunu çözmeyeceği açıktır. Bu tasarının, sorunu çözmeyi bir kenara bırakın, terörü özendireceği açıktır. Bakın, bunun nedeni, bunun bu şekilde çözüm getirmeyeceği, bizzat tasarının gerekçesinde açıklanıyor değerli arkadaşlarım: "Çeşitli tarihlerde af ya da benzeri yasa çıkarılmış; ancak, beklenen amaca ulaşılmamıştır" deniliyor bu tasarının gerekçesinde. Bu, peşinen, bu tasarı da yasalaşırsa, bunun da amaca ulaşması mümkün değildir demektir. Bunu kabul etmek lazım. Şimdi, bu tasarının yasalaşması halinde, peşinen bunu kabul etmenin bizim açımızdan gerekçesi nedir? Bu konuda yedi tane yasa çıkarılmış. En son yasa 24.2.2000 tarihinde çıkmış, yürürlük süresi altı ay ve 29.8.2000'de de süresi dolmuş. Bu süre içinde bu yasadan yararlanmak için başvuranların sayısı 832.

Değerli arkadaşlarım, hangi sosyal yapı değişti de o tarihten bu yana, bu başvuruların beklentisi ortaya çıktı?! Hangi terörist, hangi amaçla ve ne sıfatla gelecek "efendim, ben, 2000'de başvuramadım; ama, şimdi başvuruyorum" diyecek; bunu anlamak mümkün değil.

Değerli arkadaşlarım, başvurmama gerekçesi olarak, Sayın İçişleri Bakanı -dün bir televizyon programında izledim- "o, kapsamın dar tutulmasından dolayı idi" diyor. Dar tutulan bir kapsamda başvuru azsa, geniş tutulduğu zaman ve militanlarını da ve hatta yöneticilerini de içine alan bir tasarıda, bu başvuru nasıl sağlanacak; onu, gerçekten anlayabilmiş değilim.

Şimdi "PKK militanlarını topluma kazandırma" adı altında affedeceksiniz. Bunun yanında, insanları katletmiş Hizbullah sanıklarını, insanları yakan Sıvas sanıklarını, hükümlülerini affedeceksiniz ve bunun adına da toplumun huzur ve dayanışmasını güçlendirmek diyeceksiniz. Bunu, gerçekten, anlamak mümkün değildir. İnsanları öldürmüş, katletmiş, yakmış bir insan, zaten, toplumun huzurunu bozmuş insandır. Bunu, hangi sıfatla, hangi gerekçeye dayanarak, hangi toplumsal barışa dayanarak affedeceksiniz?

Değerli arkadaşlarım, bu örgütlerin militanları, zaten, toplumun huzurunu ve dayanışmasını hedef alarak bunları işlemişlerdir. Toplumun huzurunu ve dayanışmasını hedef alarak, onu bozarak, toplumun büyük kesiminin huzurunu ve dayanışmasını bozan insanların affı, toplumun bütününün dayanışmasını ve huzurunu sağlamaz. Eğer, bunları affederseniz, toplumun bütünün huzurunu ve dayanışmasını sağlamış olmazsınız. Bunu kabul etmek lazım.

Değerli arkadaşlarım, bunu yaparken, terör mağdurlarının, şehit ailelerinin, yakılan, katledilen insanların yakınlarının huzurunu nasıl sağlayacaksınız? Bunu ortaya koymadan, bunu dengelemeden, bunu bir proje haline getirmeden çözmeniz mümkün değildir. Dolayısıyla, bu tasarı hiç iyi bir şey yapmıyor değerli arkadaşlarım.

"Efendim, toplumsal barış için şarttır"; "devlet şefkat elini uzatırsa iyi olur"; "barış, sosyal demokrasinin temel ilkelerinden birisidir". Biz de barıştan yanayız. Şimdi, buna ihtiyaç var mıdır, yok mudur; zamanı mıdır, değil midir; iyi tespit edilmeden böyle bir tasarının getirilmesi, toplumun bırakın huzur ve dayanışmasını sağlamayı, tam aksine, bozacaktır diye düşünüyoruz. Terör mağdurlarını, şehit yakınlarını, yakılan, yıkılan, katledilen insanların yakınlarını, hatta dağdan indirmeye uğraştığınız kişilerin ailelerini bir araya getirerek bu konuda bir çözüm bulabildiniz mi? Kalıcı, sürekli bir çözüm aramanın tek şartı budur. Toplumun konuyla ilgili bütün kesimlerini bir araya getirerek çözüm üretmek zorundasınız; ama, sizin, suç işlemiş, insan katletmiş teröristleri affederek toplumun huzurunu sağlama olanağınız yoktur değerli arkadaşlarım.

Şiddete başvurmuş militanların affını sağlarken, bunun yanında, bu terör nedeniyle evlerinden, yurtlarından, yuvalarından, ailelerinden, dostlarından uzaklaştırılmış, değişik illere göç etmeye zorlanmış insanların köye dönüşünü de sağlamak gerekmez mi?! Bu konuda niye bir düzenleme yoktur; onu da anlayabilmiş değilim.

Değerli arkadaşlarım, böyle bir tasarının altyapısının hazırlanmadığı ortaya çıkmıştır. Tasarı af mıdır, değil midir? Tasarının af olduğunu biz söylüyoruz zaten Cumhuriyet Halk Partisi Grubu olarak; bizim yanımızda, bir de, AKP Grubu söylüyor. AKP Grubu da, bunun, af yasası kapsamında olduğunu söylüyor. Nasıl söylüyor; geçen oturumda bu yasa tasarısı görüşülürken bir önerge verdi AKP Grubundaki arkadaşlarım. Efendim, işte, şu şu suçu işleyenlerin cezası dokuz yıldan on yıla çıksın, bir kısmı da dokuz yıldan oniki yıla çıksın, diğerleri de beşte bir civarında bir anlayışla önerge getirildi. Önergenin gerekçesini okuyorum şimdi: "Gerekçe: Cezalar arasında orantı sağlamak ve tam bir affa dönüştürmemek için ceza miktarlarında artırma yapılmıştır." Yani, AKP Grubu, bu gerekçeyle, zaten bunun af tasarısı olduğunu kabul ediyor. Bunun artık tartışılacak yanı var mıdır?! Demek ki daha önce görüştüğümüz yarım af yasasıydı veya şimdi görüştüğümüz yarım af yasası; ama geçmiş, eğer, ceza artırılmadan uygulanmış olsaydı tam af tasarısı olabilirdi; onun için, biz, bunu, yarım af tasarısı haline getiriyoruz demektir. Bakın, önergenin gerekçesi önümde.

Değerli arkadaşlarım, işin bir başka yönü de, bu yasa tasarısının, siparişle Türkiye Büyük Millet Meclisinin önünü getirilmesidir. ABD büyükelçisi diyor ki: "Biz, konuyu inceledik, baktık; Kuzey Irak'ta 5 000 PKK teröristi var. Irak'ı da kontrol altına aldık, güzel bir düzen kurmaya çalışıyoruz; ama, bunlar bizim başımıza iş açabilir. Siz, gelin, bunları alın, bunları bir affediverin, toplumsal barış adına affediverin. Biz de bu işi çözelim." Peki, sen niye enterne etmiyorsun; sen, tüm dünyadaki teröristlere uyguladığın yaptırımı, o teröristlere niye uygulamıyorsun?! Ben sana El Kaideyi al da barıştır diyor muyum; ABD içine koy, barıştır diyor muyum?! (CHP sıralarından alkışlar)

Değerli arkadaşlarım, ABD büyükelçisi diyor ki: "Biz, bunu hallettik, siz de bunları affediverin;  bekliyoruz, salı günü bu kararı çıkarın" veya söz verilmiş; öyle duyuyoruz.

Şimdi, bakın, bunu söylemek, Türkiye Büyük Millet Meclisine hakarettir. Türkiye Büyük Millet Meclisi, ordu kurmuş, cumhuriyet kurmuş bir Meclistir. Türkiye Büyük Millet Meclisi, Türkiye Cumhuriyeti Devletini kurmuş bir Meclistir. Türkiye Büyük Millet Meclisi, büyük dönüşümleri sağlamış, çağdaş demokrasiye adım atmış ve bu konuda üstüne düşen bütün görevleri yerine getirmiş bir Meclistir; Ulusal Kurtuluş Savaşını vermiş bir Meclistir. Şimdi, bu Meclise, bir başka devlette kotarılan, bir başka yerde kotarılan, karar altına alınan bir tasarıyı, "al bunu kabul et demek" Türkiye Büyük Millet Meclisinin saygınlığına gölge düşürür diye düşünüyorum ve buna tepki gösterecek ilk milletvekilleri de 22 nci Dönem milletvekilleri olacaktır diye düşünüyorum. Bu konudaki duyarlılığınıza güveniyorum değerli arkadaşlarım.

Şimdi, sorunu biz yaşadık, sıkıntıları biz çektik; bunu, biz çözeriz, bunu biz hallederiz; ama, bir beyaz sayfa açılacaksa, onu da biz açarız. Başkasının dürtüsüyle, başkasının talimatıyla, hele ABD gibi bütün dünyanın hâkimi olarak kendini kabul eden bir ülkenin talimatıyla hiç yapmayız. Bunu, bütün dünyaya ilan ediyorum değerli arkadaşlarım.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Ercenk, lütfen konuşmanızı tamamlayın.

TUNCAY ERCENK (Devamla) - Değerli arkadaşlarım, tasarının acele hazırlandığı her halinden belli. Bakın, 1 inci madde, siyasî ve ideolojik amaçla suç işlemek için kurulmuş terör örgütleri mensuplarının topluma yeniden kazandırılması, toplumsal huzur ve dayanışmanın güçlendirilerek devam ettirilmesinden söz ediyor. Yani, topluma kazandırılmak istenenler PKK militanları, Hizbullah militanları ve Sıvas katliamının sanıkları ve hükümlüleri. Gerekçeye dönüyorum, 1 inci maddenin gerekçesi, terör örgütleri tarafından kandırılarak toplumdan uzaklaştırılıp suç işlemeye yöneltilen birkısım vatandaşlarımızı tekrar topluma kazandırmak. Gerekçe bu, madde bu.

Şimdi, örgütü kurmuş, liderle, genel başkanla, emirle, şurayla iç içe hareket etmiş militanı mı affediyorsunuz, yoksa, kandırılarak evinden, yurdundan, ailesinden koparılarak dağa çıkarılmış ve hiç suç işlememiş birtakım gençleri mi affediyorsunuz, yoksa, bütün kararlarda, suçun alındığı kararlarda imzası olan militanları mı affediyorsunuz; bunun, kesinlikle ayrılması lazım. Bu gerekçeyle, 1 inci madde arasında çok ciddî bir çelişki vardır.

Yine, 3 üncü maddenin (a) fıkrasında "her ne ad altında olursa olsun en üst seviyedeki yönetim biriminde yer almış olup, tamamı üzerinde etkili olacak şekilde terör örgütünü sevk ve idare edenler bu yasadan yararlanamazlar" deniyor. Şimdi gerekçeye bakıyorum "öldürme eylemlerine karışan terör örgütü mensupları ile örgütte amirlik ve kumandayı haiz olanların kapsam dışında tutulmuş olması sebebiyle bu şahıslar söz konusu kanundan faydalanamamışlardır" deniyor. Yani, geçmiş yasalar bunları kapsamıyordu, amirleri, genel başkanları, suç işlemeye teşvik edenleri, karar alanları kapsamıyordu, şimdi, biz bunları kapsam altına alalım, diyor. Bundan daha vahim bir şey olamaz. Siz, PKK teröristlerine talimat veren, emir veren, Hizbullah teröristlerine emir veren, Sıvas katliamı sanıklarına emir veren insanları affetme noktasına getiriyorsunuz. Bu tasarıya oy verirken, sizi, vicdanınızla baş başa bırakıyorum değerli arkadaşlar.

Değerli arkadaşlarım "bu bölümdeki, bu kesimdeki arkadaşlarımızı, vatandaşları affetmeyelim; onlar kapsam dışındaydı, bunları kapsam içerisine alalım" denildiği zaman, demek ki, bir bölümünün, yani, bir bölgenin sorumlusunun affedilebilme noktasına gelindiği bir tasarıyla karşı karşıya bulunuyoruz; bunu, aşmak zorundayız. Böyle bir tasarıya "evet" demeniz mümkün değildir. Bu, bir af tasarısıdır. Bunu, AKP Grubu, bizzat kendisi, önergesiyle tespit etmiştir değerli arkadaşlarım.

Şimdi, böyle, yapay tasarılarla, gelişigüzel, talimatla düzenlenen tasarılarla bu iş çözülmez. Bu işin bir yönü var, bu işin bir oluru var, bu işin bir sistematiği var. Yukarıda da söyledim; bu konuda, ilgili bütün kesimleri bir araya getireceksiniz, onlarla görüş alışverişinde bulunacaksınız. Toplumsal huzura ihtiyaç vardır diye, şu anda, uzmanların ortaya koyduğu ve bütün kesimlerin ortaya koyduğu bir talep var mıdır yok mudur; bunu, hiç incelemeden bu noktaya geldik, hiç incelenmeden bu tasarı önümüze getirildi; ama, inanıyorum ki, herkes, bu tasarı hakkında oyunu, kesinlikle, özgür iradesiyle kullanacaktır.

BAŞKAN - Sayın Ercenk, lütfen, konuşmanızı tamamlayınız.

TUNCAY ERCENK (Devamla) - Bitiriyorum Sayın Başkanım.

Değerli arkadaşlarım, köye dönüş kapsamında yeni istihdam olanakları yaratmadan, bölgenin ekonomik kalkınmasını ve sosyal yapısını düzeltmeden, köye dönüş projesini gerçekten hayata geçirmeden, böyle bir tasarının ülke barışına hiçbir katkısı olmayacaktır. Bunun bilinci içerisindeyiz ve AKP Grubundaki milletvekili arkadaşlarımı da, yine, bu tasarıya oy verirken, vicdanlarıyla baş başa bırakarak, hepinize sevgiler, saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Ercenk.

Gruplar adına başka söz talebi?.. Yok.

Şahsı adına, Konya Milletvekili Sayın Ahmet Işık konuşacaktır.

Sayın Işık, buyurun efendim. (AK Parti sıralarından alkışlar)

Süreniz 5 dakikadır.

AHMET IŞIK (Konya) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 235 sıra sayılı Topluma Kazandırma Yasası Tasarısının 4 üncü maddesi hakkında şahsım adına söz almış bulunmaktayım; bu vesileyle Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.

Değerli milletvekilleri, 29 Ağustos 2000 tarihinden sonra bu alanda yeni bir düzenlemeye gidilmemiş olması, 26 Ağustos 1999 tarih ve 4450 sayılı Yasa kapsamının da oldukça daraltılmış olması nedeniyle, amaçlanan sonuca ulaşılamamıştır. Görüşülmekte olan bu yasa tasarısında, geçmişin tecrübesiyle eksiklikler giderilmeye çalışılarak topluma kazanım esas alınmış ve kapsam oldukça geniş tutulmuştur.

Değerli milletvekilleri, tasarıda, terör örgütünün tanımı yapılmış, özellikle teşekkül, cemiyet, silahlı cemiyet, çete, silahlı çete, gizli ittifak kavramları net olarak belirtilmiştir.

Bu tasarının kanunlaşması kadar önem arz eden bir diğer konu da, kanunlaşan tasarıyı uygulayacak olanların kanunun lafzına ve ruhuna uygun yorum yaparak kapsamı objektif ve olabildiğince geniş yorumlamalarıdır.

Bu yasa tasarısının kanunlaşmasıyla terör örgütleri çökertilecek, terör örgütü teriminin oldukça geniş ve objektif yorumlanmasıyla da birçok insan yeniden topluma kazandırılacaktır.

Tasarı, objektiftir ve geneldir; dar yorumlardan kesinlikle uzak, azamî oranda kapsayıcı, hiçbir olayı istisna tutmadan, sosyal yaklaşım yönü yüksek ve tedavi edicidir.

Değerli milletvekilleri, yaşanan olayları değiştirmek, acıları yok etmek ve zamanı geri döndürmek mümkün değildir. Hayat yeni sorunları gündeme getirerek devam etmekte, ulusal gelişim ve uluslararası konjonktür sürekli değişmekte, devletse devlet olmanın gereğini yapmak durumunda kalmaktadır. Devlet, içtimaî tedaviyle bünyeyi daha sağlıklı hale getirmek, yaşanmakta olan sıkıntıları ve yaşanması muhtemel olayları ortadan kaldırmaya çalışmak, nedamet içerisinde olan insanların da eve dönüşlerine ve topluma kazanımlarına imkân verecek yasal düzenlemeler yapmak durumundadır.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; geçmişte yaşanan olayların bazılarını örnekleyerek gündeme taşımak, o olaylar üzerine vurgu yapmak, hukukun genellik, eşitlik ve objektiflik ilkelerine aykırıdır. Yaşanmış olayların değerlendirilmesinde birkısım bireyler sübjektif yorumlar yapabildikleri halde, devletin bakış açısı daima objektiftir ve öyle de olmalıdır.

Değerli milletvekilleri, yolsuzluk ve suç işleme eğilimini engelleyici düzenlemeler yapmak, bölgesel ekonomik güç ve bölgesel finans merkezi olma imkânı sağlayacak ortamı hazırlamak, insanlarımızın barış ve refah içinde özgürce yaşadığı, çağdaş dünyayla bütünleşmiş, farklılıkların çatışma unsuru olarak değil, zenginlik kaynağı olarak görüldüğü, itibarlı, demokratik, dinamik bir millet iradesinin hayata geçirileceği, şiddet, baskı ve suçtan arınmış, özgürlüklerin nimetlerinden yararlanan ve korkunun olmadığı bir barış toplumu haline gelmenin vurgusu hükümetimizce yapılmaktadır. Hükümetimiz, aynı şekilde, hukukun evrensel ilkelerine saygı, hak arama yollarının açık tutulması, kanun önünde eşitlik, bireysel ve örgütsel olarak hak arama özgürlüklerinin kullanılması ve idarenin hukuka bağlılığının sağlanması, hukukun üstünlüğü içerisinde devletin topluma ve bireylere dil, ırk, renk, cinsiyet, siyasî düşünce, felsefî inanç, din ve mezhep aidiyeti gibi sebeplerle ayırım gözetmeyi reddederek, insan haklarının evrensel düzeye çıkarıldığı ve kullanıldığı, hukukun üstünlüğünün gerçekleştirildiği ve demokrasinin tüm kurum ve kurallarıyla işlediği hukuk sistemini oluşturmak için düzenlemeler öngörülmektedir.

Değerli milletvekilleri, yasadan faydalanacaklara da seslenmek istiyorum. Görüşülmekte olan tasarı yasalaştığında, Yüce Parlamento millet adına sizlere tarihî bir imkân tanımış olacaktır. Sizlerin geçmişe yönelik pişmanlık içerisinde olduğunuzu kabul ediyoruz. Bu yasal düzenlemeden bir an önce yararlanıp, evinize ve toplumunuza dönünüz. Türkiye Cumhuriyeti Devletinin adaletine, otoritesine ve büyüklüğüne güvenin ve sığının. Artık, enerjinizi milletimizin huzur ve mutluluğu, ülkemizin kalkınması hedefi doğrultusunda kullanın.

Değerli milletvekilleri, görüşülmekte olan işbu yasa tasarısının, uygulamada oldukça geniş ve objektif olan yasanın lafzına ve ruhuna uygun azamî fayda sağlanması temennisiyle, Yüce Meclisi tekrar saygıyla selamlıyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Sayın Işık, teşekkür ederim.

Şahsı adına ikinci konuşma, Mersin Milletvekili Mustafa Özyürek'in.

Sayın Özyürek, buyurun efendim. (CHP sıralarından alkışlar)

Süreniz 5 dakika.

MUSTAFA ÖZYÜREK (Mersin) - Sayın Başkan, saygıdeğer milletvekilleri; gerçekten, ülkemiz için, toplumumuz için son derece önemli bir tasarıyı görüşüyoruz. Bu tasarının Bakanlar Kurulunda veya taslak şeklindeyken ilk adı "eve dönüş" idi, daha sonra "topluma kazandırma" haline çevrildi. Böyle, güzel sözcükler, kulağa hoş gelen deyimler; ama, sonunda, yapılan nedir? Yapılan, değerli arkadaşlarım, bu toplumda suç işlemiş, teröre bulaşmış kimseleri, ister PKK teröristi olsun ister Hizbullah teröristi olsun isterse Sıvas katliamına karışan kimseler olsun, bir anlamda, affetmektir.

Topluma kazandırılması gereken, evine döndürülmesi gereken çok insan var. Yıllarca devam eden terör ortamında, evinden, köyünden, mezraından uzaklaşmış, uzaklaştırılmış, büyük şehirlerin varoşlarına sığınmış, aç biilaç, evsiz barksız yaşayan insanları topluma kazandırmak, bu devletin, bu hükümetin birinci görevi olması lazım. Bu insanların bir tek suçu vardı. O suç, bu geri kalmış yörelerde, teröristlerin kol gezdiği yörelerde oturmuş olmalarıydı. Bu yörelerde eylem yapmak isteyen güvenlik güçleri, bunları köylerinden, kasabalarından uzaklaştırmıştır. Şimdi, bunları köylerine, kasabalarına döndürmek, döndükleri zaman işini aşını sağlayacak bir ortamı yaratmak bu devletin başlıca görevidir; ama, ne yazık ki, bu temel görevi, bu halkı çok yakından ilgilendiren, milyonları ilgilendiren görevi bir kenara bırakıyoruz, şu anda Irak'ta bulunan bazı teröristleri Türkiye'ye ithal edebilmek için, onlara güvence vermeye çalışıyoruz. Şimdi, bunun önceliğinin tayinini, Adalet ve Kalkınma Partisinin saygıdeğer milletvekillerinin takdirine bırakıyorum.

Benim esas bahsetmek istediğim husus şudur: Değerli arkadaşlarım, şu anda görüşmekte olduğumuz maddeyi, geçen hafta, burada görüştük. Burada, 330 oyu bulamadığı için, bu madde düştü. Meclisi yöneten Başkanvekili de, bu maddenin düşmüş olduğunu açıkça ifade etti. 5 inci maddeden başlamak üzere, tasarının müteakip maddelerini Adalet Komisyonu geri çekti.

Değerli arkadaşlarım, elbette, bu, komisyonun hakkıdır; ama, ne görüyoruz; Meclisin yeterli iradesini sağlayamamış bir madde, önümüze, ufak tefek değişikliklerle tekrar getiriliyor.

Değerli arkadaşlarım, bu, Yüce Meclisin iradesine -en hafif deyimiyle- saygısızlıktır. Bu Meclis, 330'un altında oy vermek suretiyle, bu maddeye destek olmamıştır ve bu madde reddedilmiştir. Şimdi, Komisyon, bu maddeyi, ufak tefek değişikliklerle tekrar buraya getiriyor ve bizim önümüze yeni bir maddeymiş gibi sunuyor. Bu, bir kere, olmaz değerli arkadaşlarım. Bu, birbirimize saygıyla bağdaşmaz; bu, Yüce Meclise saygıyla bağdaşmaz. Bu, tüzük ve yasa hükümlerine uymamak demektir. Bu, açıkça, bir tüzük ihlalidir; bu, açıkça, bir yasa ihlalidir; yasanın, tüzüğün arkasından dolaşmaktır.

Şimdi, karşılaştırdık, eskisiyle yenisi arasında bazı farklar var. Sonra, AKP Grup Başkanvekili ve arkadaşlarının bir önergesi var.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Özyürek, lütfen, konuşmanızı tamamlayınız.

MUSTAFA ÖZYÜREK (Devamla) - Tamamlıyorum Sayın Başkan.

Biraz sonra huzurunuza gelecek önergelerle de, o reddettiğimiz, reddettiğiniz 4 üncü maddenin eksikleri tamamlanacak ve reddetmiş olduğumuz 4 üncü madde, bir başka yolla, kabul edilecek.

Değerli arkadaşlarım, şimdi, böylesine bir Yüce Parlamentonun önünde, millet iradesini alıp gelmiş bu insanların önünde ve bizi dinleyen milyonların önünde, bu kadar basit yöntemlerle olayı saptırırsak, millî iradeye saygısızlık yaparsak, sonra, bizim söylediğimize, bizim çıkardığımız kanunlara halkın uymasını bekleyebilir miyiz? Yani, iş bilenin kılıç kuşananın; siz, 4 üncü maddeyi ret mi ettiniz, alın size 4 üncü madde; birkaç eksiği vardı, alın size önerge; bizim, burada, Mecliste üçte 2 çoğunluğumuz var; biz tüzük dinlemeyiz, biz yasa dinlemeyiz; biz, Meclis çoğunluğunun reddettiğini de başka türlü getiririz diyorsunuz.

Değerli arkadaşlarım, bir hata varsa, bir yanlış varsa, bunlar, tekriri müzakere yoluyla düzeltilebilir; ama, sanki, 4 üncü madde burada hiç görüşülmemiş, reddedilmemiş gibi, adını değiştirerek, ufak tefek ilaveler yaparak, unuttuklarınızı, eksik bıraktıklarınızı da önergelerle tamamlayarak buraya getirmek, gerçekten, Türkiye Büyük Millet Meclisinin iradesine saygısızlıktır; tüzüğün, yönetmeliğin arkasından dolaşmaktır; hukukdışıdır, yasadışıdır. Belki, burada çoğunluğunuza dayalı olarak kabul edebilirsiniz; ama, bu, yasaları çok daha yakından izleyen merciler tarafından, öyle inanıyorum ki, dikkate alınacaktır ve burada verdiğimiz emekler boşa çıkacaktır.

Bu hususu anlatmak istedim. Böylesi, tüzüğün, yasaların arkasından dolaşan yöntemlere başvurmanın, size de, bize de, halkımıza da, Meclise de, Başkanlığımıza da itibar sağlayamayacağını hatırlatmak istiyorum.

Hepinize saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Özyürek.

Konuşmalar tamamlanmıştır.

Madde üzerinde 1 önerge vardır; önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan Topluma Kazandırma Yasası Tasarısının 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (a), (b) ve (c) bentleri ile son fıkrasının aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

 

Sadullah Ergin

Akif Gülle

M. Necati Çetinkaya

 

Hatay

Amasya

Elazığ

 

Mahfuz Güler

Mahmut Durdu

Mehmet Yılmazcan

 

Bingöl

Gaziantep

Kahramanmaraş

(a) bendine, "silahlı mukavemet göstermeksizin" ibaresinden sonra gelmek üzere "kendiliklerinden veya vasıtalı olarak" ibaresinin eklenmesi.

(b) bendine, "silahlı mukavemet göstermeksizin" ibaresinden sonra gelmek üzere "kendiliklerinden veya vasıtalı olarak" ibaresinin eklenmesi.

(c) bendindeki "Bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten önce suç işlemiş olup," ibaresinin "Bu Kanunun yürürlüğe girmesinden önce terör örgütü tarafından işlenen suçlara iştirak etmiş veya etmemiş olmakla beraber," şeklinde değiştirilmesi.

Son fıkrasının "Bu madde hükümleri, terör örgütü mensubu olmayıp da; terör örgütü mensuplarına silah ve cephane tedarik edenler hakkında da uygulanır. Ancak, maddenin birinci fıkrası kapsamına giren terör örgütleri mensuplarına sadece barınacak yer gösteren veya erzak tedarik eden yahut başka yollardan yardım edenlere ceza verilmez" şeklinde değiştirilmesi.

BAŞKAN - Komisyon önergeye katılıyor mu?

ADALET KOMİSYONU BAŞKANI KÖKSAL TOPTAN (Zonguldak) - Sayın Başkanım, çoğunluğumuz olmadığı için Yüce Genel Kurulun takdirine bırakıyoruz.

BAŞKAN - Teşekkür ederim.

Hükümet önergeye katılıyor mu?

İÇİŞLERİ BAKANI ABDÜLKADİR AKSU (İstanbul)- Katılıyoruz efendim.

BAŞKAN- Sayın önerge sahipleri...

SADULLAH ERGİN (Hatay)- Gerekçe okunsun Sayın Başkan.

BAŞKAN- Gerekçeyi okutuyorum:

Gerekçe:

Maddenin birinci fıkrasının (a) ve (b) bentlerine TBMM'de kabul edilen 2 nci madde ile paralel olarak "vasıtalı olarak teslim olanlar" ibaresi ilave edilmiştir.

Maddenin birinci fıkrasının (c) bendine, bu Kanunun yürürlüğe girmesinden önce terör örgütü tarafından işlenen suçlara iştirak etmemiş olanlar da dahil edilmiştir.

Maddenin son fıkrasında, birinci fıkra hükmünün, terör örgütü mensubu olmayıp da, terör örgütü mensuplarına silah ve cephane tedarik edenler hakkında da uygulanacağı, ancak, maddenin birinci fıkrası kapsamına giren terör örgütleri mensuplarına sadece barınacak yer gösteren veya erzak tedarik eden yahut başka yollardan yardım edenlere ceza verilmeyeceği öngörülmektedir.

BAŞKAN- Sayın milletvekilleri, biraz önce okunan, Hükümetin katıldığı, Komisyonun takdire bıraktığı ve gerekçesini okuduğumuz önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmiştir.

Sayın milletvekilleri, 4 üncü maddeyi, kabul edilen önerge doğrultusundaki değişik şekliyle oylarınıza sunacağım; ancak, madde, af ilanını içerdiğinden, Anayasanın 87 nci ve İçtüzüğün 92 nci maddeleri hükümleri uyarınca, kabulü için üye tamsayının beşte 3 çoğunluğunun oyunu arayacağım.

Bu nedenle, maddenin oylamasını açıkoylama şeklinde yapacağız. Sayın Oğuz Oyan ve arkadaşlarının da bu yönde bir talepleri olmuştu; sanıyorum, giderilmiş oldu.

Açıkoylamanın şekli hakkında Genel Kurulun kararını alacağım.

Açıkoylamanın elektronik oylama cihazıyla yapılmasını oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Oylama için 5 dakika süre vereceğim. Bu süre içerisinde sisteme giremeyen üyelerin teknik personelden yardım istemelerini; bu yardıma rağmen de sisteme giremeyen üyelerin, oy pusulalarını, oylama için öngörülen 5 dakikalık süre içerisinde Başkanlığa ulaştırmalarını rica ediyorum.

Ayrıca, vekâleten oy kullanacak sayın bakanlar var ise, hangi bakana vekâleten oy kullandığını, oyunun rengini ve kendisinin ad ve soyadı ile imzasını da taşıyan oy pusulasını, yine, oylama için öngörülen 5 dakikalık süre içerisinde Başkanlığa ulaştırmalarını rica ediyorum.

Oylama işlemini başlatıyorum.

(Elektronik cihazla oylama yapıldı)

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, Topluma Kazandırma Yasası Tasarısının 4 üncü maddesinin açıkoylama sonucunu okuyorum:

Kullanılan oy sayısı

:

430

Kabul

:

360

Ret

:

68

Çekimser

:

1

Mükerrer

:

1

Bu sonuca göre, madde kabul edilmiştir. (AK Parti sırasından alkışlar) (1)

5 inci maddeyi okutuyorum:

Koruma tedbirleri

MADDE 5. - Haklarında Türk Ceza Kanununun 170 inci maddesi ile 171 inci maddesinin son fıkrası ve terör örgütü içindeki konum ve faaliyetleriyle uyumlu bilgi verdikleri tespit edilerek bu Kanun hükümleri uygulananlar için, mahkeme kararının kesinleşmesi beklenmeksizin ilgilinin isteği hâlinde gerekli görülen koruma tedbirleri ile kişinin topluma kazandırılması için her türlü tedbir İçişleri Bakanlığı tarafından alınır.

                                           

(1) Açıkoylama kesin sonuçlarını gösteren tablo tutanağın sonuna eklidir.

Alınacak tedbirlerin uygulanmasında İçişleri Bakanlığı ile ilgili diğer kurum ve kuruluşlar gerekli her türlü gizlilik kurallarına uymak zorundadırlar. Bu fıkra hükümlerine aykırı hareket edenler hakkında iki yıldan üç yıla kadar hapis cezasına hükmolunur.

Koruma tedbiri uygulanacak kişiler ile tedbirin çeşidi, şekli ve bunlarla ilgili harcamalar İçişleri Bakanlığınca çıkarılacak bir yönetmelikle belirlenir. Koruma tedbirleri yönünden ilgili kurum ve kuruluşlar İçişleri Bakanlığının taleplerini gecikmeksizin yerine getirirler.

Koruma tedbirlerinin uygulanması ile ilgili harcamalar İçişleri Bakanlığı bütçesinin ilgili tertibine konulan ödenekten karşılanır. Bu ödenekten yapılacak harcamalar, İçişleri Bakanlık makamının onayına dayanılarak 26.5.1927 tarihli ve 1050 sayılı Muhasebei Umumiye Kanununun değişik 77 nci maddesinde belirtilen esaslar doğrultusunda tahakkuk ettirilerek ödenir. Bu harcamalar hakkında 4.1.2002 tarihli ve 4734 sayılı Kamu İhale Kanunu hükümleri uygulanmaz.

Bu madde uyarınca kimlikleri değiştirilenlerin yeni kimlikleri adli sicil kayıtlarına işlenir ve sicilleri sadece Adalet Bakanlığı Adli Sicil ve İstatistik Genel Müdürlüğündeki merkezi adli sicilde bulundurulur.

5.6.1985 tarihli ve 3216 sayılı Kanun ile 25.3.1988 tarihli ve 3419 sayılı Kanun hükümlerinden yararlananlar hakkında koruma tedbirlerinin uygulanmasına devam edilir.

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, madde üzerinde, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına, İstanbul Milletvekili Sayın Onur Öymen konuşacaklar.

Sayın milletvekilleri, Genel Kurul salonunda, gerçekten, büyük bir uğultu var; müzakerelerimizin hem süratli hem de anlaşılır olması için, lütfen, sükûneti sağlayalım.

Sayın Öymen, buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)

Süreniz 10 dakikadır.

CHP GRUBU ADINA ONUR ÖYMEN (İstanbul) - Sayın Başkan, çok değerli milletvekilleri; "eve dönüş yasası" olarak Yüce Meclise sunulan tasarının 5 inci maddesi hakkında, Cumhuriyet Halk Partisi Grubunun görüşlerini arz etmek üzere söz almış bulunuyorum; Yüce Meclisi saygılarımla selamlıyorum.

Sayın Başkan, biraz önce sizin de ifade buyurduğunuz gibi, bu yasa, bir af yasasıdır. Başlığının farklı bir şekilde takdim edilmiş olması, bunun bir af yasası olma niteliğini değiştirmemektedir. Öyle anlaşılıyor ki, hükümetin beklentisi, böyle bir af yasası çıkararak, çok sayıda teröristin topluma kazandırılmasıdır ve devletin terörle mücadele faaliyetlerindeki başarısını artırmaktır. Yani, bu yasayı çıkarırsak, hem bu insanları toplumumuza kazandırmış olacağız hem de terörle mücadelede başarı sağlayacağız. Arkadaşlar, acaba, diğer ülkelerde böyle mi olmuştur? Size bir iki örnek vermek istiyorum.

İspanya'da Franko rejimi sona erdikten sonra işbaşına gelen demokratik yönetimin ilk işlerinden biri, o devirde de İspanya için çok büyük bir tehdit oluşturan ETA terör örgütü mensupları için bir af yasası çıkarmak oldu. O zamanki İspanya hükümeti, bu yasayı çıkarırsak, teröristleri topluma kazandıracağız ve terörist faaliyetleri önleyebileceğiz zannetti ve geniş kapsamlı bir af yasası çıkarıldı. Aynen, hükümetin şimdi önerdiği gibi, İspanyollar, yasayı geniş tutarsak, sonu çok başarılı olur zannetti.

Değerli arkadaşlarım, bu yasa 1976 yılında çıkarılmıştır ve bu yasayı izleyen dört yıl içerisinde, 1976 ile 1980 yılları arasında, ETA teröristleri, Franko'nun işbaşında olduğu son altı yılda işlediklerinden tam 10 kat fazla terör suçu işlemişlerdir, terör suçları 10 misli artmıştır.

Şimdi, bu tecrübeyi dikkatlerinize sunmak istiyorum. İyi niyetli arkadaşlarımızın büyük bir çoğunluğunun bu tasarı lehinde oy verme eğiliminde olduklarını görüyorum; ancak, dünyadaki tecrübe budur ve eğer, yarın, bugün affedilecek teröristler eylemlerini sürdürürlerse, eylemlerini artırırlarsa, bu yasaya oy vermiş arkadaşlarımız büyük bir vicdan sorumluluğu hissedeceklerdir.

Sizi uyarıyoruz, sizi uyarıyoruz ve bunu yaparsanız, ülkemizde terörü azaltmak şöyle dursun, terörün artmasına yol açarsınız diyoruz.

Başka örnekler de var mı; var. İngiltere'de de buna benzer bir af yasası çıkarılmıştır. Onlar, İspanyollar gibi, terörle mücadele yolunu seçmenin yanı sıra, bir taraftan da teröristlerle müzakere yolunu seçmişlerdir, terörizmin siyasî kanadıyla müzakere etmişlerdir. Orada da, af çıkarmak için, yalnız, İngiliz hükümeti, teröristlerin bütün silahlarını bırakmasını şart koşmuştur.

Biz, böyle bir şart koşuyor muyuz; koşmuyoruz. O bakımdan, dikkatinizi çekiyorum; şu anda hükümetin çıkarmaya çalıştığı yasa tasarısı, uluslararası tecrübelerin de gösterdiği gibi, başarısız olmaya mahkûm bir tasarıdır. Bu işin bir tarafıdır.

Bu konuda, İspanya'nın Birleşmiş Milletler nezdindeki daimî temsilcisinin yaptığı bir konuşma var, ondan size söz etmek istiyorum; diyor ki: "Demokratik yoldan seçilen liderlerle, teröristler arasındaki siyasî müzakereler bütün toplumu teröristlerin insafına terk eder. Terörle mücadelede herhangi bir tartışmaya veya yoruma ihtiyaç yoktur. Terörizmden sorumlu olan teröristlerdir. Temel hedefimiz, 21 inci Yüzyılın belası olan terörizmi, dünya yüzünden tamamen bertaraf etmektir. Terörizme yorum getirmeye çalışmak veya farklı söylemler kullanmak, bizi bu hedefimizden saptırır. Hiç kimsenin terör suçu işlemeye hakkı yoktur ve terörü haklı göstermeye de hakkı yoktur. Bu, ETA için de doğrudur, PKK için de doğrudur -bunu söyleyen İspanyol büyükelçisidir, biz söylemiyoruz- IRA için de doğrudur, HAMAS, Hizbullah ve diğer İslamî terör örgütleri için de doğrudur. Terörle mücadele etmek için, uluslararası dayanışma şarttır." İşte, terörden bu kadar ıstırap çeken bir ülkenin temsilcilerinin tavsiyeleri bunlardır.

Ne yapmıştır İspanyollar; 30 yıldan beri tek bir af yasası çıkarmamışlardır. Terörle mücadelede 1976 yılında yaptıkları hatayı bir daha tekrarlamamışlardır, terörle mücadele etmişlerdir, tek bir af yasası çıkarmamışlardır. Ayrıca, teröre siyasî destek sağlayan Herri Batasuna siyasî partisini resmen kapatmışlardır. Türkiye'de terörü destekleyen siyasî kuruluşlara karşı Türkiye'nin aldığı tedbirleri kınayanlara bunu örnek olarak göstermek isteriz. Başka ülkeler böyle mücadele ediyor.

Değerli arkadaşlar, şimdi, bir hususa daha dikkatinizi çekmek istiyorum. 11 Eylül saldırılarından sonra, Amerika, teröre karşı çok büyük bir savaş açtı ve bizzat, Başkan Bush dedi ki: "Sebebi, kökeni, hedefi ne olursa olsun, dünyadaki bütün terör örgütlerine karşı savaş açıyoruz. Bizim gri sahamız yoktur. Ya teröristten yanasınız ya bizden yanasınız."Amerika'yı, o zaman en çok biz destekledik. Bütün NATO ülkeleri arasında, Amerika'yı en çok Türkiye desteklemiştir. Şimdi ne görüyoruz?.. Amerika'nın denetimi altındaki Irak'ta 5 000'i aşkın PKK ve KADEK teröristi konuşlandırılmış bulunuyor; Türkiye'ye karşı işleyecekleri eylemler için eğitim yapıyorlar. Amerika'dan beklenen, bütün bu terör örgütlerinin mensuplarının derhal yakalanması, Türkiye'ye iade edilmesi değil midir? Amerika ne diyor? İşte, bizzat, Savunma Bakanı Rumsfeld, Sayın Dışişleri Bakanımızın Amerika ziyareti sırasında şunu söyledi: "Irak'ta Türkiye'ye yönelik teröristlerle mücadele etmek için Türkiye'nin af yasasını çıkarmasını bekliyoruz."

Değerli arkadaşlar, bu sözler dehşet vericidir. Yani, bize şart koşuyorlar; Irak'taki teröristleri yakalamak için Türkiye'ye şart koşuyorlar. Koştukları şart, bugün Meclisin gündeminde olan yasanın çıkarılmasıdır. Ya çıkarmazsak, ya Meclis bu yasanın aleyhinde oy verirse?! O zaman, siz, bu teröristleri yakalamayacak mısınız?!

Türkiye Amerika'ya veya başka bir ülke Amerika'ya "bizim ülkemizde El Kaide teröristleri var; ama, bunları yakalamak için, size teslim etmek için El Kaide teröristlerini affetmenizi bekliyoruz" dese, Amerika ne tepki gösterir?!

Şimdi, biz, niçin aynı tepkiyi göstermiyoruz, bizim eksikliğimiz nedir? Bu yasayı, biz, yabancı bir ülke bize terörle mücadelede şart koştuğu için mi, önşart koştuğu için mi çıkaracağız, yoksa, milletin şefkati, milletin merhameti bunu gerektiriyor mu diye çıkaracağız?!

Arkadaşlar, eğer, milletin şefkati ve merhametini düşünüyorsak, gayet tabiî ki, bunun zamanı vardır, bunun zamanı gelecektir ve biz, Meclis olarak, halkımızın bu şefkat duygularını değerlendireceğiz. Hangi siyasî partiye mensup olursak olalım, hiçbirimiz, halkımızın bu şefkat duygularına karşı kayıtsız kalamayız; ama, arkadaşlar, bugün o gün değildir. Bugün, teröristler, terör örgütleri, devletin valisine saldırı düzenliyorlar, devletin güvenlik güçlerini öldürüyorlar, gidip mezrada masum insanları öldürüyorlar ve devleti tehdit ediyorlar "eğer, af çıkarmazsanız, biz daha büyük eylem yaparız" diye.

Bizim şimdi çıkaracağımız af, bunlar tarafından, bir âlicenaplık gibi mi anlaşılacaktır, yoksa, bir zaaf unsuru gibi mi anlaşılacaktır?!

Yurt içinde ve yurt dışında "Meclis, artık, terör sona erdi, bütün teröristler silahlarını bıraktılar, artık, onları affediyoruz" diye düşündü diye mi değerlendirilecektir, yoksa, iç ve dış baskılara boyun eğerek ve bu baskılara direnemediği için bu yasayı çıkardı diye mi değerlendirilecektir?! (CHP sıralarından alkışlar) Yani, bunu çok iyi düşünelim; bu, PKK teröristleri için de doğrudur, bu yasadan yararlanacak Hizbullah için de doğrudur.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Öymen, şahsınız adına konuşma talebiniz de var; onu şimdi kullanabilirsiniz.

Buyurun efendim.

ONUR ÖYMEN (Devamla) - Teşekkür ediyorum.

Şimdi, bu söylediklerim, PKK teröristleri için de doğrudur. Belli ki, Amerika bunların affedilmesini bekliyor Meclisten. Hizbullah teröristleri için de doğrudur; bu yasa onları da affedecek. Kim bekliyor acaba onların affedilmesini?! Acaba, Hizbullah teröristlerinin affedilmesinden mutluluk duyacaklar kimlerdir? Sıvas katliamı sanıklarının affedilmesini öngörüyor bu yasa; bunların affedilmesinden, Türkiye için bir utanç kaynağı olan bu teröristlerin affedilmesinden, acaba, kim memnunluk duyacaktır?! Acaba, biz bunları affedersek, kimi sevindireceğiz?! Her halükârda halkımızın büyük çoğunluğunu sevindirmiş olmayacağız. Terörden büyük ıstırap çekmiş olan, perişan halde evlerinden barklarından uzak, zor şartlar altında yaşayan vatandaşlarımızı sevindirmiş olmayacağız. Teröre şehit veren ailelerimizi sevindirmiş olmayacağız. Terörle mücadele için hayatını kaybetmeyi göze alan insanlarımızı, güvenlik kuvvetleri mensuplarımızı sevindirmiş olmayacağız. Kimi sevindirmiş olacağız?.. Bu sorunun cevabını size bırakıyorum çok değerli milletvekilleri.

Bir şey daha söylemek istiyorum: Biz, dünyada tek başımıza yaşamıyoruz. Uluslararası toplumun teröre karşı tavrı bellidir. Teröre karşı alınan kararlar bellidir. İşte, burada Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyinin terörle mücadele konusunda aldığı kararlar var. 11 Eylül saldırılarından tam bir gün sonra, 12 Eylül tarihinde, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi 1368 sayılı Kararı kabul etti ve bu kararda ne deniyor: Bütün ülkelere çağrıda bulunuyoruz; devletler bir araya gelerek, terör suçunu işleyenleri, onlara yardımcı olanları, onları destekleyenleri, onlara para yardımı yapanları, bunların hepsini derhal yakalayarak adalete teslim etsinler.

Değerli arkadaşlarım, Amerika bir Birleşmiş Milletler üyesi değil midir? Bu yasa, bu Birleşmiş Milletler kararı, terörden Amerika'nın çektiği en büyük ıstırabın ertesi günü çıkarılmış değil midir? Şimdi, bu karar, unutulmuş mudur? Amerika, bu kararı unutmuş olabilir mi, diğer devletler unutmuş olabilirler mi, biz unutmuş olabilir miyiz? Bu kararın herhangi bir cümlesinde "bu teröristleri affetmek doğrudur, isabetlidir, âlicenaplık eseridir" deniliyor mu; denilmiyor. Bu, Birleşmiş Milletlerin çıkardığı tek karar değil. Bu yıl da çıkardı terörle mücadele kararlarını. 1455 sayılı Kararı var Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyinin. Aynı şeyi söylüyor: "Terör suçunun bütün şekillerini hiçbir ayırım gözetmeksizin kınıyoruz" diyor ve bütün devletleri teröre karşı mücadeleye davet ediyor ve hiçbir satırında "terör suçlularını affedin" demiyor devletlere.

Başka kararlar da var. Hepsini zikredecek vaktimiz yok. En son kararını da bu sene şubat ayında almıştır Birleşmiş Milletler. Aynı çizgidedir, aynı kuvvetle terörizmi kınıyor ve bütün devletleri, ayırım gözetmeksizin terörle mücadeleye davet ediyor. İşte burada, arkadaşlar, NATO'nun bu konuda aldığı karar var; terörist saldırıların yapıldığı 11 Eylülün ertesi günü NATO'nun çıkardığı karar var. NATO yaklaşık elli yıllık  tarihinde ilk defa olarak, 11 Eylül saldırılarından sonra, bir 5 inci madde kararı almıştır. Bu karar, terörist saldırılara uğradığı için Amerika'yı destekliyor ve bütün NATO ülkelerini, bu saldırıları kendilerine yapılmış addederek terörle mücadeleye davet ediyor.

Şimdi biz ne yapacağız; şimdi biz, bu teröristlerin affedilmesi için bir karar çıkaracağız ve Amerika bize diyecek ki: Ancak bunları affederseniz ben Kuzey Irak'ta bunlara karşı tedbir alırım. Arkadaşlar, bunu içinize sindiriyorsanız, buyurun, Meclis buradadır, kürsü buradadır. Eğer buna oy vermek istiyorsanız, biliniz ki çok yanlış bir iş yapmış olacaksınız ve eğer bu yasa çıktıktan sonra terör suçları artarsa, masum insanlarımız, güvenlik kuvvetleri mensuplarımız öldürülmeye devam ederse, biliniz ki, bu yasaya oy verenler büyük bir vicdanî sorumluluk taşıyacaklardır.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Öymen, lütfen, konuşmanızı tamamlayınız.

ONUR ÖYMEN (Devamla) - Bitiriyorum.

Arkadaşlar, hepinizi vicdanî sorumluluklarınızla baş başa bırakıyoruz.

Bu düşüncelerle, Yüce Meclisi Saygılarımla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Sayın Öymen, teşekkür ederim.

Madde üzerinde konuşmalar tamamlanmıştır.

Madde üzerinde önerge yoktur.

5 inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

6 ncı maddeyi okutuyorum:

Verilen bilgilerin araştırılması

MADDE 6. - Bu Kanuna göre yetkili mercilere ve mahkemelere bilgi verildiği takdirde yetkili merciler ve mahkemeler bunu derhal ve gizlilik kaydı ile İçişleri Bakanlığına bildirirler.

Bu Kanunun uygulaması bakımından mahkeme, verilen bilgi ve açıklamanın doğruluğunu ayrıca İçişleri Bakanlığı vasıtasıyla araştırır. Mahkeme verilen bilgi ve açıklamaların araştırılması bakımından sanığın tüm aşamalardaki ifade ve açıklamalarının yer aldığı bir dosyayı İçişleri Bakanlığına gönderir. İçişleri Bakanlığı mahkemenin yazısı üzerine, konuyu en kısa zamanda inceleyerek mahkemeye gerekçeli bir rapor verir.

Verilen bilginin doğruluğunun araştırılması bakımından zorunlu görülen hâllerde hükümlü veya tutuklular, araştırmayı yürütmekle görevli makamın isteği ve savcının talebiyle, hükümlü veya tutuklunun rızası alınmak koşuluyla hükümlü veya tutuklunun bulunduğu yerdeki mahkemenin kararıyla ceza infaz kurumu veya tutukevinden alınabilirler. Zabıta muhafazasında kalınacak süre, işin niteliğine göre mahkemece tespit olunur. Hâkim, her defasında karar vermeden önce hükümlü veya tutukluyu dinler. Ancak bu süre her defasında dört günü, hiçbir surette onbeş günü geçemez. Bu süre hükümlülük ve tutuklulukta geçmiş sayılır. Hükümlü veya tutuklunun sağlık durumu, ceza infaz kurumu veya tutukevinden ayrılış ve dönüşlerinde doktor raporuyla tespit edilir. Zabıta muhafazasında kalınan sürede yapılan işlemlere ilişkin belgelerin bir örneği, ilgilinin dosyasında muhafaza edilmek üzere İçişleri Bakanlığına gönderilir.

Bu Kanunun uygulandığı hâllerde, mahkemece gerekli görülürse infazın tehirine karar verilebilir.

Bu Kanun hükümlerinden yararlananlar hakkındaki hükmün bir örneği, kesinleşmesini takiben mahkemece İçişleri Bakanlığına gönderilir.

30.7.1999 tarihli ve 4422 sayılı Çıkar Amaçlı Suç Örgütleriyle Mücadele Kanununun 7 nci maddesi kapsamına giren ve koruma tedbiri uygulanacak kişilerle ilgili işlemler esnasında, bu Kanunla düzenlenen koruma tedbirleri kapsamında bulunup bulunmadıkları ilgili tanık koruma birimlerince araştırılır.

BAŞKAN - Madde üzerinde, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına, İstanbul Milletvekili Sayın Ali Rıza Gülçiçek; buyurun efendim.

Süreniz 10 dakika.

CHP GRUBU ADINA ALİ RIZA GÜLÇİÇEK (İstanbul) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan Topluma Kazandırma Yasası Tasarısının 6 ncı maddesi üzerinde, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına söz almış bulunmaktayım; Cumhuriyet Halk Partisi Grubu ve şahsım adına hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Değerli milletvekilleri, 23.7.2003 tarihinde bu yasa tasarısıyla ilgili yaptığım konuşmada, yasanın toplumsal iç barışı bozacağını, insanların adalet duygularını zedeleyeceğini ifade etmiştim; 4 üncü maddedeki söz konusu ceza indiriminden, insanlık suçu işleyen, gözünü kırpmadan insan öldüren katiller yararlanacaktır demiştim. Öncelikle belirtelim ki, görüşülmekte olan 235 sıra sayılı Topluma Kazandırma Yasası Tasarısı, adı ne olursa olsun, içeriği itibariyle bir kısmî özel aftır. Bu niteliğiyle, Anayasanın 80 inci maddesinin kapsamında bulunduğu ve kabulü için, nitelikli çoğunluk, yani, Türkiye Büyük Millet Meclisi üye tamsayısının beşte 3 çoğunluğunun oyunun aranacağı kuşkusuzdur.

Peki, gereklilik açısından, Türkiye'nin, bugün, af niteliğindeki böyle bir yasaya gereksinimi var mıdır? Cumhuriyet döneminde çıkarılan temel af yasaları topluca değerlendirildiğinde, görüleceği gibi, af, toplum yaşamında önemli değişikliklerin meydana geldiği kavşaklarda çıkarılmıştır; örneğin, yabancı işgale son verilmesi, cumhuriyetin ilanı, cumhuriyetin onuncu yılı, çok partili rejime geçiş, 27 Mayıs 1960 devrimi, 12 Mart döneminde çıkarılan yasalar gibi.

Af, olağanüstü bir yasama faaliyetidir. Af yasaları, radikal yasalardır. Radikal eylemler, radikal siyasetleri gerektirir. Oysa, tasarıya baktığımızda, buna uygun bir siyaset göremiyoruz.

Af, iç barışı, toplumsal uzlaşmayı, bir dönemi kapatıp yeni bir dönem açma iddiasını taşımalıdır; affın felsefesinde bu yatar. Oysa, bu tasarının felsefesi, toplumda infial yaratacak boyutta kamu vicdanını rencide etmektedir.

En önemlisi, tasarı, iç dinamiklerin ürünü değil, dışarıdan empoze edilen politikaların ürünüdür; devletin silahsızlandırdığı güçlere yeniden silah temin etmekte, onlara yeni fırsatlar ve olanaklar tanımaktadır; Kuzey Irak'ta bulunan terör unsurlarının etkisiz kılınması yerine, bu unsurları Türkiye'ye ithal etmektedir.

Basına yansıyan ve bugüne değin yalanlanmayan, AKP Hükümeti ile ABD arasında yapıldığı ileri sürülen gizli mutabakatın unsurlarından biri de, PKK/KADEK'in yasallaştırılması sürecinde PKK/KADEK elemanlarına af çıkarılmasıdır. Tasarı son tahlilde böyle bir hedefe yöneliktir.

AHMET YENİ (Samsun) - Nereden biliyorsunuz o gizliyi?

ALİ RIZA GÜLÇİÇEK (Devamla) -Nitekim, ABD'nin Türkiye eski Büyükelçisi Pearson "PKK'yla irtibatımız yok; ama, diyalogumuz var"demekte ve bu diyalogun AKP Hükümetinin bilgisi dahilinde ve koordineli bir biçimde sürdüğünü söylemektedir.

Anlaşıldığı kadarıyla, ABD, Kuzey Irak'taki işlevini tamamlamadan PKK'yı Türkiye'ye ihraç etmek istiyor. Bu tasarıyla, Türkiye'nin ortasına tüm terör örgütlerinin paylaşabileceği bir paket bırakılmaktadır. PKK için hazırlanan bu paketten, Hizbullah gibi diğer terör örgütlerinin elemanları, daha dün Sıvas'ta Madımak Otelinde aydınlarımızı cayır cayır yakan şeriatçı teröristlere de pay istemişlerdir. Tasarıyla, bunlar da pay  almaktadırlar.

Tasarının gerekçesinde, yasanın amacının, toplumun huzuru ve millî dayanışma anlayışını temel alarak, terör örgütü mensuplarının topluma yeniden kazandırılması ve toplumsal huzur ve dayanışmanın güçlendirilerek devam ettirilmesi olduğu belirtilmektedir. İçişleri Komisyonunun raporunda, tasarının amacı "yasadışı örgüt mensuplarına şefkat elinin uzatılması suretiyle toplumsal huzur ortamının sağlanması ve şehit ailelerinin acılarının dindirilmesi" olarak ifade edilmektedir. Aynı raporda, örgüt üyelerinin, ailelerine ve topluma kazandırılmasının da, tasarının amacı olduğu belirtiliyor.

Halkımız, terör örgütü mensuplarına şefkat elinin uzatılması suretiyle toplumsal huzur ortamının nasıl sağlanacağını; terör örgütü mensuplarına şefkat eli uzatılarak, şehit ailelerinin, Sıvas'ta yakılan aydınlarımızın ailelerinin acılarının nasıl dindirileceğini merak etmektedir.

Kantarın topuzu öylesine kaçırılmıştır ki, tasarının genel gerekçesinde, terör eylemlerinin mağdurları, Türkiye'de etkili yargı yolu bulunmadığından bahisle Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine müracaat ederek devleti ciddî miktarlarda tazminat ödemeye mahkûm ettirmekle suçlanıyorlar.

Üstelik, tasarıya göre, terör örgütü mensuplarının bu örtülü aftan yararlanabilmeleri için pişman olmaları da gerekmiyor. Nitekim, İçişleri Komisyonu raporunda "daha önceden çıkan yasaların adının 'pişmanlık yasası' olması, yasadan yararlananların sayısını azaltmıştır; çünkü, terör örgütlerinin liderleri, üyelerini 'pişman mı oldunuz ki teslim oluyorsunuz' biçiminde telkinlerle, yasadan yararlanmaktan vazgeçirmekteydiler. Yasanın adının 'topluma kazandırma' olmasıyla, anlayış farklılığı ortaya konulmuş olmakta ve bu telkinlerin önüne geçilmektedir" deniliyor. Aslında, yapılan bu kelime oyunlarıyla kandırılmak istenen, teröristler değil, terör mağduru kitleler ve Türkiye halkıdır.

Değerli milletvekilleri, bu yasadan yararlanacak olanlar, Sıvas'ta Madımak Otelinde yakılarak öldürülen 30 aydın ve sanatçının katilleri ve kendi arkadaşlarını bile acımadan işkence yaparak öldüren ve toprağın altına diri diri gömen, hatta, evlerinin bodrumlarına gömdükleri cesetlerin üzerine beton döken terörist örgütleri mensuplarıdır. Bu kadar acımasız, dehşet verici cinayetleri işleyen bir örgütün mensuplarını affetmek, hiç kimseye yaramaz.

Gonca Kuriş'in düşüncelerine tahammülü olmayan ve işkenceyle öldürenleri topluma kazandıramazsınız değerli arkadaşlarım. Dünyanın hiçbir ülkesinde, bireyin canına kıyan affedilemez. İnsan öldürmek insanlık suçudur, insanlık suçunu işleyenler affedilemez. Sıvas katliamı bir insanlık suçudur, laik, demokratik cumhuriyetimize bir başkaldırıdır. "Cumhuriyet burada kuruldu, burada yıkılacaktır" diyerek oteli ateşe vermeleri, bunun bir örneğidir. 2 Temmuz 1992'de yaşanan tarihin bu iğrenç vahşetinin aktörlerine özgürlük tanımak, yeni Sıvas katliamlarını teşvik etmekten başka bir anlam taşımaz. Ülkemizde belirli aralıklarla çıkarılan af yasa tasarıları, toplumdaki bireylerin devlete ve hukuka olan saygısını azaltmaktadır. Bu ülkede terör sorununu ve terörü, eğitim, kültür ve gelir seviyelerini yükselterek, işsizlik sorununu gidererek çözebilirsiniz. Gelin, ülkenin acil sorunlarının çözümü için yasa çıkaralım. Bu kadar acımasız, dehşet verici cinayetleri işleyen örgüt mensuplarını affetmek, hiç kimseye bir yarar sağlamaz.

Halkımızın her zaman tanık olduğum "susmayın, sustukça sıra bir gün size gelir" düşüncesiyle yaşanan bu acı olayların bir daha yaşanmaması, toplumsal barışımızın bozulmasının önüne geçilmesi temennisiyle, tüm milletvekili arkadaşlarımı sağduyuya davet ediyor ve hepinizi saygılarımla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Sayın Gülçiçek, çok teşekkür ederim.

Madde üzerinde başka konuşma talebi?.. Yok.

Önerge yok.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

7 nci maddeyi okutuyorum:

Yürürlükten kaldırılan hükümler

MADDE 7. - 25.3.1988 tarihli ve 3419 sayılı Bazı Suç Failleri Hakkında Uygulanacak Hükümlere Dair Kanun, ek ve değişiklikleri ile birlikte yürürlükten kaldırılmıştır. Diğer kanunlarda yürürlükten kaldırılan 25.3.1988 tarihli ve 3419 sayılı Kanuna yapılan atıflar bu Kanuna yapılmış sayılır.

BAŞKAN - Madde üzerinde, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına, Adana Milletvekili Sayın Ziya Yergök; buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)

Süreniz 10 dakika.

CHP GRUBU ADINA MEHMET ZİYA YERGÖK (Adana) - Sayın Başkan, Yüce Meclisin değerli üyeleri; görüşülmekte olan tasarının 7 nci maddesi hakkında, Cumhuriyet Halk Partisi Grubunun görüş ve düşüncelerini açıklamak üzere söz almış bulunuyorum; Yüce Meclisi saygıyla selamlayarak sözlerime başlıyorum.

Tasarının bu maddesiyle, 25.3.1988 tarihli ve 3419 sayılı Bazı Suç Failleri Hakkında Uygulanacak Hükümlere Dair Kanun, ek ve değişiklikleriyle birlikte yürürlükten kaldırılmaktadır. Daha önce, bilinen adıyla "pişmanlık yasası" olarak tanımlanan bu yasalar uygulanmış; ama, beklenen yararı sağlamamıştır. Bugün, görüşmekte olduğumuz Topluma Kazandırma Yasası Tasarısı getirilmektedir; getirenler de, sadece, bu tasarının adıyla övünebilmektedirler. Görüşmekte olduğumuz tasarının gerekçesinde, toplumun huzuru ve millî dayanışma anlayışını temel alarak, terör örgütü mensuplarının topluma yeniden kazandırılması, toplumsal huzur ve dayanışmanın güçlendirilerek devam ettirilmesini sağlamak amacıyla bu tasarının hazırlandığı belirtilmesine rağmen, gerçekte bu tasarı, toplumsal barışa katkıda bulunmayacak, toplumsal huzur ve dayanışmayı güçlendirmeyecek, aksine, içbarışı da, içhuzuru da bozacaktır, kamu vicdanını da derinden yaralayacaktır.

Bu yasa tasarısının adı ne olursa olsun, hakkında mahkûmiyet kararı kesinleşmiş olanlar da dahil olmak üzere, terör örgütü mensuplarına bir nevî koşullu af getirilmektedir. Adı, ister "af" olsun, ister "pişmanlık yasası" olsun, ister "şartlı salıverme ve erteleme yasası" olsun, ister bu tasarıda olduğu gibi "topluma kazandırma" adını alsın, bu tür af niteliğindeki düzenlemeler, cezanın suçu önleyici etkisini ortadan kaldırmakta, suç mağdurlarını bir kez daha mağdur ederek, bunların yargıya ve devlete olan güvenlerini azaltmaktadır.

21 inci Dönemde "Şartla Salıverme Yasası" adı altında af getirenler, toplumu derinden yaralamışlar ve bunun bedelini 3 Kasım seçimlerinde ağır bir şekilde ödemişlerdir. O gün o yasa tasarısını yasalaştıranların hiçbiri, bugün bu Yüce Mecliste yer almamaktadır. Mevcut tasarı, ondan daha ağır düzenlemeler getirmektedir ve bedeli de daha ağır olacaktır. Mevcut tasarıdan, PKK-KADEK örgütü mensupları, Hizbullahçılar, Sıvas katliamı sanıkları da yararlanacak ve salıverileceklerdir. Şimdi, bu terör örgütlerinin vahşet dolu eylemleri, bu eylemleriyle toplumda yarattıkları dehşet hafızalardan henüz silinmemişken, bu eylemler, bütün acısıyla, ıstırabıyla, şiddetiyle ve dehşetiyle insanlarımızın yüreğine ve belleğine kazınmışken, hükümetin gündeme getirdiği bu tasarı, gerekçesinde yazılan amaca uygun sonuç doğurmayacaktır.

Bu tasarının gündeme gelmesinde, uzak dostumuz, müttefikimiz ve artık yakın komşumuz Amerika Birleşik Devletlerinin telkin ve taleplerinin etkili olduğu, artık sır değildir. Amerika Birleşik Devletleri, açıkça şunu söylemektedir: Ben, işgal ettiğim topraklarda, yeni ülkemde, Kuzey Irak'ta terörist istemiyorum. PKK-KADEK mensuplarına, bölgeden ayrılmalarını, Türkiye'ye geçmeleri, Türkiye'ye de, bu geçişi kolaylaştıracak düzenlemeleri yapma telkininde bulunuyor. Bu tasarı, bu şekilde Yüce Meclisin gündemine gelmiştir.

Amerika Birleşik Devletleri, Kuzey Irak'ta, terör örgütü mensuplarını etkisiz hale getirme gücüne ve imkânına sahipken, bu yolu seçmiyor. Bu nasıl dost, bu nasıl müttefik?! Bir taraftan, Kuzey Irak'ta bulunan askerlerimize terörist muamelesi yapıp, başına çuval geçireceksin, diğer taraftan, bölgedeki terör örgütü mensuplarıyla ilişki kurup, müzakereye geçip, onların, af niteliğinde bir düzenlemeyle, Türkiye'ye geçmesini özendireceksin!..

Biz, daha önce, bu Yüce Mecliste, Avrupa Birliğiyle ilgili uyum yasaları çıkarmıştık. Acaba, görüşmekte olduğumuz bu yasa tasarısı da, Amerika Birleşik Devletleriyle bir uyum yasası mıdır?!

Kendini özgürlükler ülkesi olarak kabul eden ABD ile demokrasinin beşiği olmakla övünen İngiltere, kendi ülkelerine yönelik bir terör tehdidi veya bırakın tehdidi, bir terör kaygısı söz konusu olduğu zaman, bir çırpıda, demokrasiyi de, insan haklarını da, temel hak ve özgürlükleri de kısabiliyor, rafa kaldırabiliyor; ama, terör kendi ülkelerini değil de başka ülkeleri vuruyorsa, bol keseden atabiliyorlar, demokrasiden, haktan hukuktan söz edebiliyorlar "bunları topluma kazandırın" diyebiliyorlar. Bu, tam bir çifte standarttır. Bu nedenledir ki, Türkiye, bu tür düzenlemeleri, birtakım dış telkinlerle değil, kendi ülkesinin geleceğini, kendi insanının esenliğini düşünerek yapmak zorundadır.

Değerli milletvekilleri, Türkiye, ekonomisini, IMF ve Dünya Bankasının; iç politikasını, Avrupa Birliğinin; dış politikasını ve güvenlik politikalarını, Amerika Birleşik Devletlerinin yönlendirdiği bir ülke konumunda olmamalı, bu görünümden kurtulmalıdır; özellikle güvenlik konularında, hiçbir ülkenin müdahalesine asla izin vermemelidir. Bu açıdan baktığımızda, görüşmekte olduğumuz tasarı, içeriği kadar, gündeme geliş biçimiyle de yanlış ve yaralayıcıdır.

Kuşkusuz, toplumsal barışı sağlayalım, demokratik hak ve özgürlükleri genişletelim, hukuku üstün ve egemen kılalım, bunun için gerekli adımları da atalım; ancak, terör olaylarının yoğun olarak yaşandığı bölgelerimizde yaşam koşulları iyileştirilmeden, bunların savaş alanına dönmüş yaşam alanları alınacak sosyal ve ekonomik önlemlerle insanca yaşanır hale dönüştürülmeden yapılacak bu tür düzenlemeler, sorunu çözmeyecek, iç barışa da, toplumsal dayanışmaya da katkı getirmeyecektir; sadece, bu tasarıya oy verenleri, bu tasarıyı destekleyenleri, toplum vicdanında mahkûm edecektir. Bu nedenle, bu tasarı, ülkeye yarar getirmeyecek, barışa hizmet etmeyecektir.

Tasarının reddedilmesini diliyor, Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Sayın Yergök, teşekkür ederim.

Madde üzerinde başka konuşma talebi?.. Yok.

Önerge yok.

7 nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Geçici 1 inci maddeyi okutuyorum:

GEÇİCİ MADDE 1. - Terör örgütü mensubu olup da bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten önce kendiliklerinden örgütten çekildiği anlaşılanlardan veya teslim olanlardan yahut yakalananlardan bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten itibaren altı ay içinde yetkili makam veya mahkemeye başvurup da bu Kanun hükümlerinden yararlanmak istediğini beyan edenlerden, durumlarına göre şartları yerine getirmiş olanlar veya getirenler hakkında da bu Kanun hükümleri uygulanır.

BAŞKAN - Geçici 1 inci madde üzerinde, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına, Antalya Milletvekili Sayın Feridun Baloğlu; buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)

Süreniz 10 dakikadır.

CHP GRUBU ADINA FERİDUN FİKRET BALOĞLU (Antalya) - Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; bu sırada, sanıyorum, sadece af bekleyenlerin değil, bütün Türkiye'nin gözü üzerimizdedir; ama, 4 üncü maddedeki disiplinli tavrınız umutlarımı azaltmıştır. Tartışılması gereken bir konunun yeterince tartışılmadığını düşünüyorum; geriye dönüp tartışmak da mümkündür. Tasarının tümü kabul edilmediğine göre, kendimizi, düşüncelerimizi ve tavrımızı bir kez daha gözden geçirmemizin mümkün olacağını düşünüyorum.

Öncelikle, 4 üncü maddenin, geçen celsede reddedildikten sonra, burada, biraz makyaja uğratılıp, bir kez daha görüşülmesini ve kabul edilmesini, yasaların arkasından dolanmak gibi bir tavır olarak değerlendiriyorum ve bunu bir not olarak düşüyorum.

Bu tasarıyla ilgili görüntü, iktidar açısından ibret vericidir. Bir tasarı getiriyorsunuz, bu tasarıdan kimse memnun değil. Tasarıyla ilgili taraflara baktığımız zaman -"taraf" deyimini karşıtlık anlamında kullanmıyorum; çünkü, karşıtlıkların, artık, yok edilmesi gerektiğini düşünüyorum, aza indirgenmesi gerektiğini düşünüyorum- bu tasarıdan yararlanması mümkün olanlar, daha fazlasını istiyor; bu tasarıyla suçluların yeterince cezalandırılmadığını düşünenler de feryat ediyor. Bu tasarıdan memnun olanlar, sanıyorum, sadece, bu tasarıyı hazırlayanlar, buraya getirenler.

Bu yasal düzenlemeyle sorunların çözüleceğini umut etmenin de yanlış olduğu düşüncesindeyim. Bu tasarı burada kabul edilirse -ki, edilebilir- bu tartışma burada bitmeyecektir; çünkü, bu tasarı zaman içerisinde uygulanacaktır, sonuçları görülecektir, tartışılacaktır.

Umut ediyorum, burada olumlu oy kullanan arkadaşlarım, bir süre sonra, bu yasa tasarısının getirdikleri karşısında üzüntü duymazlar, hesap verememe durumuna düşmezler ve buna benzer zincirleme yasalarla yeni afların getirilmesi karşısında acı duymazlar.

Aslında, iktidarın yapması gereken, bu, üstü örtülü af yasası değildi, affedilmesi gerekenleri affetmekti. Affedilmesi gerekenleri, acılarının dindirilmesi gerekenleri görmezden gelip, bu af yasasını gündeme getirenlerin tavrını doğru bulmuyorum.

Şimdi, eve dönüşten bahsediliyor. Oysaki, Türkiye'de milyonlarca insan, güneydoğudaki örtülü savaşın sonuçlarıyla mağdur olup, kentlerini, köylerini, mezralarını terk etmişlerdir, ailelerini terk etmişlerdir; Türkiye'nin güneyine, İstanbul'una, Ankara'sına sığınmışlardır; varoşlarda, o insanlar, çok acı şartlarda yaşamaktadırlar.

Hepimiz, Türkiye'nin çeşitli bölgelerinden geldik. Kentlerin dışında oluşan, o yeni yerleşik halkanın büyük bir bölümü, güneydoğuda süren savaşın acılarını yaşamış, orayı terk etmek zorunda kalmış ve kentlerin varoşlarına, sırtlarında iki parça eşya, birkaç tane kap kacak, bir yorganla sığınmış insanlardır. Onların acılarını ertelemek, onlara çözüm aramayı ertelemek; ama, buna karşılık, örtülü bir affı buraya getirmek, benim vicdanıma sığmıyor.

Değerli arkadaşlarım, bunun bir af yasası olduğu tartışmasız. Bu yasa tasarısıyla kimlerin affedileceği son derece açık. Kimlerin affedilmesi gerektiği konusunda karar verecek olan Türkiye Büyük Millet Meclisidir, ona saygı duyuyorum; ama, kimleri affetmemiz konusundaki tercihimizi ve haklarımızı, daha sağlıklı ölçülerle kullanmamız gerektiğini de biliyorum, hepimiz biliyoruz.

Şimdi, vicdanınıza sesleniyorum: Siz, kimlerin affedilmesi gerektiği konusunda gerçekten sağlıklı ölçülerle hareket ettiğinize inanıyor musunuz? İnandığını söyleyenleri tarihin yargısına bırakıyorum; ama, ileride, inananlar ile inanmayanlar, bir disipline bağlı kalarak oy kullananlar ile inanarak oy kullananlar arasında hiçbir fark kalmayacaktır; çünkü, sonuç aynı olacaktır.

Değerli arkadaşlarım, içbarışın sağlanmasından bahsediliyor. İçbarışın sağlanması konusunda, en fazla özlem duyanlar bizleriz. Biz, solcular, her zaman barıştan yanayız, sosyal demokratlar barıştan yanayız; ama, barışın nasıl gerçekleşeceği konusunda sizden temel farklılıklarımız var.  (AK Parti sıralarından gürültüler)

Barışı, barışmayı ve payı, sadece kendisi için isteyen bir anlayış ile ülke için isteyen anlayış arasındaki fark, burada, sekiz aydır sergileniyor. Biz, burada, barışı, sadece kendi yargılamasını ortadan kaldırmak için sunan bakanları da gördük. Hiçbirimiz, bu tavrı taşımamıştır, taşımayacağız.

Ben genel bir şey söylüyorum. Bir arkadaşım, oradan bir söz attığı için, yanıt vermek zorunda kaldım; konuşmamın bütünlüğünü de bozmak istemiyorum.

Çok söylendi, bu af tasarısıyla kimler affediliyor?.. Bakın, bir Sıvas olayları yaşandı Türkiye'de. Kimi yazarlar, artık bunun tartışılmaması gerektiğini, unutulması gerektiğini söylüyorlar. Unutulması için yapılması gereken ilk şey, bu eyleme neden olanların ve bu ülkeye kara bir leke dökenlerin suçlarının cezasını çekmesidir; suçlarının cezasını çekmedikleri sürece, bundan mağdur olan insanlar, onlara yakın kitleler ve onlar gibi düşünenler, hiçbir zaman rahat olmayacaklardır. Bu, temel bir kuraldır, bir ceza kuralıdır, bir toplumsal kuraldır.

Konuşmayalım... Tabiî konuşmayalım; ama, o zaman, cezalarını çeksinler hiç olmazsa. "Hayır..." Hem cezalarını çekmesinler hem "konuşmayın..." Böyle  bir anlayışı, nasıl kabul edebiliriz arkadaşlar; böyle bir anlayışı, nasıl içimize sindirebiliriz?! Hiçbir siyasal kaygı duymadan söylüyorum, böyle bir anlayışı, ben içime sindiremem; böyle bir anlayışı, içine sindireni de anlayamam.

Ben, bir kez daha düşünmeniz gerektiğini düşünüyorum.

Bir şey daha eklemek istiyorum: İçişleri Komisyonunun -bir arkadaşım da bahsetti- bir raporu var dosyada. O rapordaki bir cümle çok üzücü; yani, bu olaylar kadar üzücü. Deniliyor ki: "Getirilen bu değişiklikle, şehit analarının ıstırapları dindirilecek." Hayatımda, hiçbir zaman "şehit anaları..." biçiminde konuşmalar yaparak, duygulara seslenmedim; ama, o komisyon, oraya, lehte fikirler bölümüne, bu yasayla şehit analarının ıstırabının dindirileceğini yazıyorsa, bu inanılmayacak bir şeydir! Başka bir tanımlama yapmak istemiyorum, kimseyi rencide etmek de istemiyorum; ama, bunu nasıl söyleyebiliyorlar?! Sayın İçişleri Bakanı da benzer bir beyanda bulunuyor İçişleri Komisyonunda; şehit analarının ıstırabını dindireceklermiş! Böyle mi dindirecekler?! Yani, bunu söylemek zorunda kaldığım için üzülüyorum; ama, bunu söylemenin de gerekli olduğunu düşünüyorum. O rapor, cumhuriyet kayıtlarına girmiştir; onun üzerine bir şey söylemek gerektiğine inanıyorum.

Değerli milletvekilleri, bu yasa, büyük bir ihtimalle bu Meclisten çıkacaktır. Bu yasanın çıkmasıyla sorunların çözümleneceğini, Türkiye'ye daha sağlıklı, barış dolu bir ortamın geleceğini umut edenler bence yanılıyorlar. Bu tasarının yasalaşmasını bekleyenler ve Süleymaniye'de Türk askerinin başına çuval geçiren Amerika Birleşik Devletleri ve onun Irak'taki yeni müttefikleri, bu yasanın çıkmasıyla herhalde çok mutlu olacaklardır.

Hepinize saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Sayın Baloğlu, teşekkür ederim.

Madde üzerinde başka konuşma talebi?.. Yok.

Önerge yok.

Geçici 1 inci maddeyi oylarınıza sunacağım; ancak, madde af ilanı içerdiğinden, Anayasanın 87 nci ve İçtüzüğün 92 nci maddeleri hükümleri uyarınca, kabulü için, üye tamsayısının beşte 3 çoğunluğunun oyunu arayacağım. Bu nedenle, maddenin oylamasını açıkoylama şeklinde yapacağız.

Açıkoylamanın şekli hakkında Genel Kurulun kararını alacağım.

Açıkoylamanın elektronik oylama cihazıyla yapılmasını oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Açıkoylama yapılması konusunda, Cumhuriyet Halk Partisi Grubundan Sayın Oğuz Oyan ve arkadaşlarının da teklifi vardı, onu da karşılamış oldum.

Oylama için 5 dakika süre vereceğim. Bu süre içerisinde sisteme giremeyen üyelerin teknik personelden yardım istemelerini, bu yardıma rağmen de sisteme giremeyen üyelerin, oy pusulalarını, oylama için öngörülen 5 dakikalık süre içerisinde Başkanlığa ulaştırmalarını rica ediyorum.

Ayrıca, vekâleten oy kullanacak sayın bakanlar var ise, hangi bakana vekaleten oy kullandığını, oyunun rengini ve kendisinin ad ve soyadı ile imzasını taşıyan oy pusulasını, yine, oylama için öngörülen 5 dakikalık süre içerisinde Başkanlığa ulaştırmalarını rica ediyorum.

Oylama işlemini başlatıyorum.

(Elektronik cihazla oylama yapıldı)

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, Topluma Kazandırma Yasası Tasarısının geçici 1 inci maddesinin açıkoylama sonucunu açıklıyorum:

Kullanılan oy sayısı

:

420

Kabul

:

352

Ret

:

67

Çekimser

:

Yok.

Mükerrer

:

1

Böylece, madde kabul edilmiştir.

Sayın milletvekilleri, dikkatinizi çeker diye söylüyorum: Cihazla yapılan oylamada kabul oyu 330'u geçtiği için, ayrıca pusula gönderenlerin isimlerini okuyarak kontrol etmiyorum; kabul oyu 330'dan aşağı olsaydı, pusulaları okuyarak kontrol edecektim. (1)

8 inci maddeyi okutuyorum:

Yürürlük

MADDE 8.- Bu Kanun, yayımı tarihinde yürürlüğe girer ve 4 üncü maddenin birinci ve son fıkrası yayımı tarihinden itibaren altı ay sonra yürürlükten kalkar.

BAŞKAN - Madde üzerinde, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına, Çorum Milletvekili Sayın Feridun Ayvazoğlu; buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)

Sayın Ayvazoğlu, süreniz 10 dakika efendim.

CHP GRUBU ADINA FERİDUN AYVAZOĞLU (Çorum) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan Topluma Kazandırma Yasası Tasarısının yürürlük maddesi olan 8 inci maddeyle ilgili olmak üzere söz almış bulunuyorum; bu vesileyle, Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.

Değerli arkadaşlar, 8 inci madde, yasa tekniği yönünden ele alındığında uygun; ancak, tasarının özüne bakıldığında ise, uygun olmayan bir tekniğin işlendiği görülmektedir. Hukuk fakültelerinde bizlere okutulan öğretide, genel bir kural vardır; yasalar, lafzıyla ve ruhuyla anlam ifade ederler.

Görüşülmekte olan bu tasarının lafzında ve gerekçelerinde yer alan iyiniyet dilekleri, içbarış, toplumsal huzur şeklindeki dilekler, maalesef, bu tasarının ruhunda yoktur ve uygulamasında da olmayacaktır, gerçekleşmeyecektir.

Öncelikle, usul yönünden, Yüce Meclisimiz tarafından daha önceki görüşme sonrası alınan karar doğrultusunda reddedilen tasarının 4 üncü maddesinin, birtakım makyajlar yapılmak suretiyle, yeniden Yüce Meclisin huzuruna getirilerek görüştürülmesi, gerçekten, Yüce Meclisin saygınlığını biraz olsun kırmıştır, üzmüştür, incitmiştir.

Değerli arkadaşlarım, bu yasanın bu haliyle adı, eve dönüş olsun, topluma kazandırma olsun; ama, özüne bakıldığında "kimin eve dönüşünü sağlamak, kimin topluma kazandırılmasını sağlamak" şeklindeki sorulara verilebilecek cevapların ise çok çelişkili ve tutarsız olduğu görülmektedir, görülecektir. Sanki, suç işleyenlerin evine dönmesine izin vereceğiz; yıllardan beri bu toplumun başına bela olan, 30 000 insanımızın kanını yere döken insanlara, suçlulara, evlerine dönmeleri için müsaade vereceğiz; ama, hayatlarını idame ettirebilmek için verdikleri uğraşı sanki cezaymış gibi suç işlemeyen mağdurların evlerine dönmelerine meydan vermeyeceğiz, imkân vermeyeceğiz!.. Böyle bir çalışma içerisine girmeyeceğiz.

Yıllardır çektiğimiz terör acısı sonrası, doğu ve güneydoğudaki insanlarımız, hayatlarını idame ettirmek için, çoluğunu çocuğunu geçindirmek için, ellerinden gelen her şeyi, varını yoğunu ve hayatını ortaya koyarak, canını dişine takarak, ülkemizin güneyine, Adana'ya, Mersin'e, Antalya'ya yerleşen, çadırlar içerisinde hayatını sürdürmeye çalışan insanlarımızı, gerçek evleri olan, yuvaları olan doğuya, güneydoğuya döndürmek için uğraş vermeyeceğiz; yıllardan beri kan içerisinde olan kardeşlerimizi, etnik köken adına, birbirine düşüren birtakım terör örgütlerine, evine dön müsaadesi vereceğiz!.. Böyle bir tasarıyla karşı karşıyayız.

                                                    

(1) Açıkoylama kesin sonuçlarını gösteren tablo tutanağın sonuna eklidir.

Yüce Meclisin değerli üyelerinin vicdanlarına seslenmek zorundayız. Bu bir vicdan meselesidir. Burada çıkarılacak olan yasanın, maalesef, bir sipariş af yasası olduğunu hepimiz biliyoruz. Elimizi vicdanımıza koyarak bunu birbirimize soralım, kendimize soralım. Bu tasarının ne için uyarlandığını, tasarlandığını ve düşünüldüğünü de çok iyi biliyoruz.

Yüce Meclisin saygıdeğer milletvekilleri, değerli arkadaşlarımızın, 1 Martta vermiş oldukları kararla, emperyalist güçlerin dünya çapındaki temsilcisi haline gelen Amerika Birleşik Devletlerinin emperyalist güçlerine meydan vermemek için çıkarmış olduğu tezkereye "hayır" kararının intikamı alınıyor bu yasayla. Tezkereye "hayır" kararı veren Yüce Meclisin, eğer, bu kararına karşı, intikam almakla, öç almakla, böyle bir yasayla topluma kazandırmayı düşünüyor isek, tarih yazacaktır ve çok acı yazacaktır. O tarihin yazacağı bu kara, bu acı yazıların, Yüce Meclisin değerli milletvekilleri, sanıyorum, hiçbir zaman altında kalmak istemeyecektir.

Değerli arkadaşlarım, böyle bir yasa çıktığı takdirde,  bizler, yerine göre, ağzımızdan düşürmediğimiz şehit analarımıza, şehit ailelerimize nasıl, ne şekilde cevap verebileceğiz; savunmalarımızı nasıl yapabileceğiz; bunu hiç düşündük mü?! Meclisin çatısı altından dışarıya çıktığımızda ilk karşılaşacağımız sokaktaki insanlarımıza, vatandaşlarımıza böyle bir yasayı ne için çıkardığımızı anlatabilecek miyiz; söyleyebilecek miyiz; buna inanarak cevap verebilecek miyiz; elbette, hayır; vicdanlarımız da hayır diyor. Bunu biliyoruz, hissediyoruz; ama, birtakım güçlerin, Türkiye'den almak istediği intikam ve öcün sonunda ne olacağını bilmeksizin karanlık bir yola girmeye meydan verecek Meclisi düşünmek istemiyoruz değerli arkadaşlarım.

Cumhuriyet Halk Partisi olarak, böyle bir yasanın, topluma kazandırma değil, toplumu daha da karamsar hale, daha da karanlık hale getirmeye yönelik olduğu için, elbette, bu yasaya "hayır" diyeceğiz; ama, Yüce Meclisin vicdanlı milletvekillerinin de böyle bir yasaya "evet" demesinin, yarın ve bir gün vicdanlarını nasıl rahatsız edeceğini de biz çok iyi biliyoruz. İnanıyoruz ve güveniyoruz, Yüce Meclisin çatışı altında, insanlarımızı temsil eden değerli milletvekillerimizin tertemiz vicdanları buna da müsaade etmeyecektir.

Değerli arkadaşlarım, iki gün, üç gün önceki haberleri dinledik, izledik "Amerika Birleşik Devletleriyle sürpriz bir gelişme" deniyordu. Sözüm ona, Amerika'yla müşterek bir operasyona başlamışız!.. Bunun peşinden de "müşterek dostluğumuzun ne güzel bir örneği" diye haberler geçti. Buna inanabilmenin mümkün olmadığını hepimiz biliyoruz ve ABD'nin müşterek şekilde yapmış olduğu operasyona katılan kişilerin, kol kola oldukları kişilerin peşmerge olduklarını gördük; çünkü, onlar, artık, Türkiye'yle dostluk, el ele vererek kardeşlik, müttefiklik yapmak istemiyorlar; nerede, ne zaman bulurlarsa, Türkiye'nin başına çuval geçirmek istiyorlar ve bundan sonra da, emperyalizm çuvalını Türkiye'nin kafasından, dünyadaki müstemleke altına alınmak istenen ülkelerin kafasından çıkarmak istemiyorlar. Böyle bir müstemleke olmaya Türkiye Cumhuriyetinin layık olmadığını hepimiz biliyoruz. Ulusal Kurtuluş Savaşımızda emperyalistleri nasıl kovduysak, atalarımız kanlarıyla, canlarıyla bu ülkeyi nasıl kurtardılarsa, biz, şimdi, artık, dünya emperyalizminin tek temsilcisi durumundaki Amerika Birleşik Devletlerine, Türkiye'nin, artık, emperyalistlere müsaade etmeyecek Yüce Meclisi var, onurlu Meclisi var diye haykırabilelim değerli arkadaşlarım.

Sevgili arkadaşlarım, elbette, böyle bir tasarının, bizlerin vicdanını sızlatması, nelere mal olacağını bildiğimiz için, birbirimize söylememiz de, bize düşen görevdir, vicdanî görevdir; bizleri buralara seçip gönderen seçmenlerimizin görevidir. Bizler, Türkiye'de yaşayan yetmiş milyon insanımız, Lazıyla, Kürdüyle, Türküyle, Alevîsiyle, Sünnîsiyle hiçbir şekilde, hiçbir ayırım gütmeksizin, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı kimliğini yaşayan ve taşıyan insanlarla birlik beraberlik içerisinde, kardeşlik içerisinde olduğumuzu her zaman, her yerde söyleyebiliyoruz.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Ayvazoğlu, buyurun efendim.

FERİDUN AYVAZOĞLU (Devamla) - Bitiriyorum Sayın Başkanım.

Değerli arkadaşlarım, elbette, hiç kimse, hiçbir siyasî parti, siyasî rant uğruna, insanlarımızın etnik kökenlerini, dinlerini, mezheplerini, dillerini, hiçbir şekilde istismar etmesin, hiçbir şekilde bundan siyasî rant beklemesin. Birileri de çıkıp, eğer, bizleri "evet, sevgili Cumhuriyet Halk Partililer, sevgili güneydoğulu milletvekillerimiz, sevgili doğulu milletvekillerimiz; işte, görüyorsunuz, biz, af getiriyoruz, ceza indirimi getiriyoruz; ama, Cumhuriyet Halk Partisi karşı çıkıyor, getirmek istemiyor; bu nasıl barış anlayışıdır" şeklinde istismar etmeye kalkışmasınlar; çünkü, böyle bir istismarı, hiçbir şekilde, hiçbir ad altında, sizlerin -sizler derken, sizlerin savunacağına da inanmak istemiyoruz- savunmak isteyen, siyaseten rant elde etmek isteyen siyasetçilerin, kesinlikle ve kesinlikle, bu tür söylemlerine, vatandaşlarımızın, doğulusu güneydoğulusu, güneylisi kuzeylisi, batılısı, buna prim vermeyecektir, buna imkân vermeyecektir; bunu olumlu değerlendirmeyecektir.

Sevgili milletvekillerimiz, bu duygu ve düşüncelerle, ellerimizi vicdanlarımıza koyalım; vicdanlarımızın, buradaki insanlarımızla birlikte, bizlere ne söylemek istediğini iyi bilerek, böyle bir tasarının, topluma kazandırma, eve dönüş olmadığını bilelim. Bu anlayışla da, bu yasa tasarısına olumlu oy vermeyelim "hayır" diyelim. "Hayır" diyelim ki, cumhuriyet hükümetinin, cumhuriyetimizin onurunun, emperyalist güçlerin, emperyalist askerlerin ayakları altında bir kez daha kırılmasına müsaade etmeyelim. Türkiye Cumhuriyetinin büyük bir ülke olduğunu bir kez daha anlatalım, ifade edelim; Yüce Meclisi, bir kez daha, dünyaya, tarihe yazalım.

Sevgiler, saygılar sunuyorum; teşekkür ediyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Sayın Ayvazoğlu, çok teşekkür ederim.

Madde üzerinde başka konuşma talebi?.. Yok.

Önerge yok.

8 inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

9 uncu maddeyi okutuyorum:

Yürütme

MADDE 9.- Bu Kanun hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür.

BAŞKAN - Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına, Antalya Milletvekili Sayın Atila Emek; buyurun efendim.

ATİLA EMEK (Antalya) - Vazgeçtim Sayın Başkan.

BAŞKAN - Madde üzerinde başka konuşma talebi?.. Yok.

Önerge yok.

9 uncu maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Sayın milletvekilleri, tasarının tümünü oylarınıza sunacağım; ancak, tasarının 4 üncü ve geçici 1 inci maddesi af ilanını içerdiğinden, tümünün oylamasını da açıkoylama şeklinde yapacağız.

Açıkoylamanın şekli hakkında Genel Kurulun kararını alacağım.

Açıkoylamanın elektronik oylama cihazıyla yapılmasını oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Oylama için 5 dakika süre vereceğim. Bu süre içerisinde sisteme giremeyen üyelerin teknik personelden yardım istemelerini, bu yardıma rağmen de sisteme giremeyen üyelerin, oy pusulalarını, oylama için öngörülen 5 dakikalık süre içerisinde Başkanlığa ulaştırmalarını rica ediyorum.

Ayrıca, vekâleten oy kullanacak sayın bakanlar var ise, hangi bakana vekâleten oy kullandığını, oyunun rengini ve kendisinin ad ve soyadı ile imzasını da taşıyan oy pusulasını, yine, oylama için öngörülen 5 dakikalık süre içerisinde Başkanlığa ulaştırmalarını rica ediyorum.

Tasarının tümünün oylamasının açıkoylama şeklinde yapılması talebiyle Sayın Oğuz Oyan ve arkadaşlarının da teklifi vardı.

Oylama işlemini başlatıyorum.

(Elektronik cihazla oylama yapıldı)

BAŞKAN - Topluma Kazandırma Yasası Tasarısının açıkoylama sonucunu açıklıyorum:

Kullanılan oy sayısı

:

427

Kabul

:

352

Ret

:

71

Mükerrer

:

4

Bu suretle, kanun tasarısı kabul edilmiş ve kanunlaşmıştır; ülkemize, halkımıza hayırlı olmasını diliyorum. (1)

Kabul edilen kanun dolayısıyla, Sayın İçişleri Bakanı, kısa bir teşekkür konuşması yapmak istiyor.

Sayın Bakan, buyurun efendim. (AK Parti sıralarından alkışlar)

İÇİŞLERİ BAKANI ABDÜLKADİR AKSU (İstanbul) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; devletimizin organlarının fikirbirliği içinde hazırladığı, İçişleri ve Adalet Komisyonları üyelerinin seçkin katkılarıyla olgunlaştırdığı ve değerli katkılarınızla son şeklini alan Topluma Kazandırma Yasası, millî hassasiyetler açısından son derece önemli bir kilometretaşı niteliğindedir. Bu bakımdan, Yüce Meclisimiz, yasa üzerinde son derece hassas durmuş ve yasanın eksiksiz olarak çıkması için gerekli her türlü çabayı göstermiştir. Bu vesileyle, Yüce Meclisin siz değerli üyelerini saygıyla selamlıyorum.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Türkiye, büyük bir ülkedir; Türkiye Cumhuriyeti Devleti, büyük bir devlettir; Türk Milleti, büyük bir millettir. Büyük ülke, büyük devlet olmak, uzun soluklu düşünebilmek demektir; geçmişten ders alıp geleceğe güvenle bakmak demektir; vizyon sahibi olmak demektir, ancak büyük milletler büyük devletler kurabilir. Büyük millet olabilmek tarih şuuru gerektirir, yürekli olmak gerektirir, hoşgörülü olmak gerektirir. İşte biz, bu mukaddes topraklar üzerinde yaşayan bu aziz milletin temsilcileri, toplumsal huzura ve sosyal barışa katkı sağlamak adına, en iyiyi yapmaya çalıştık; hem şehitlerimizi unutmadık hem de suçluları cezasız bırakmadık. Bu arada, Türkiye Cumhuriyetinin şefkatli kollarını isteyen herkese açtık. Terör örgütü mensuplarına yeni bir şans verdik; onlara, insanca yaşayacak yeni bir fırsat sunduk; onlara "gelin, Türk adaletine güvenin" mesajını ilettik. Kısacası, şehit analarımıza, yeni şehit anaları ilave edilmesin istedik. Umuyorum ki, mesajımız hedefini bulmuştur. Başta, analar babalar olmak üzere, herkes üzerine düşen sorumluluğun idrakindedir.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; yasanın hazırlanmaya başlandığı birkaç aylık periyot içerisinde birçok kamu görevlisinin, devlet ve siyaset adamlarının katkıları oldu.

Müsaade ederseniz, bir konunun altını çizerek belirtmek istiyorum. Bu yasa, tamamıyla bir ihtiyaçtan kaynaklanmıştır. Hükümetimiz, bu ihtiyacı gidermek için, devletimizin bütün organlarıyla fikir birliği içerisinde bu yasayı hazırlayıp önünüze getirmiştir. Bu yasa, iddia edildiği gibi, bir sipariş yasası değildir; tamamıyla 58 inci hükümetimiz tarafından başlatılan çalışmaların ürünü olarak buraya getirilmiştir ve şunu da kesinlikle belirtmek isterim ki, bu yasa, hiçbir şekilde, görülmeyen, kamuoyundan gizlenilmeye çalışılan bazı amaçlara hizmet edecek bir yasa değildir; bunu da bu şekilde özellikle belirtmek istedim.

Bu yasa için, Yüce Meclisin, komisyonların ve değerli Genel Kurulumuzun seviyeli tartışmaları oldu; en uygun formülün bulunması adına alınterleri döküldü, beyinler yoruldu. Emeği geçen herkese, Yüce Meclisin siz değerli üyelerine tekrar şükranlarımı arz ediyorum. Kabul edilen yasanın toplumsal huzura hizmet etmesini diliyorum ve bu vesileyle Yüce Heyetinizi yeniden saygılarımla selamlıyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Sayın Bakan, çok teşekkür ederim.

Sayın milletvekilleri, saat 18.00'de toplanmak üzere, birleşime ara veriyorum.

Kapanma Saati : 17.40

                            

(1) Açıkoylama kesin sonuçlarını gösteren tablo tutanağın sonuna eklidir.

İKİNCİ OTURUM

Açılma Saati : 18.00

BAŞKAN : Bülent ARINÇ

KÂTİP ÜYELER : Mevlüt AKGÜN (Karaman), Yaşar TÜZÜN (Bilecik)

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 112  nci Birleşiminin İkinci Oturumunu açıyorum.

Çalışmalarımıza kaldığımız yerden devam ediyoruz.

Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının Bazı Maddelerinin Değiştirilmesi Hakkında 4.4.2003 Tarihli ve 4841 Sayılı Kanun ve Anayasanın 89 uncu Maddesi Gereğince Cumhurbaşkanınca Bir Daha Görüşülmek Üzere Geri Gönderme Tezkeresi ve Anayasa Komisyonu raporunun ikinci görüşmelerine başlıyoruz.

VI. - KANUN TASARI VE TEKLİFLERİYLE KOMİSYONLARDAN

GELEN DİĞER İŞLER (Devam)

5. - Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının Bazı Maddelerinin Değiştirilmesi Hakkında 4.4.2003 Tarihli ve 4841 Sayılı Kanun ve Anayasanın 89 uncu Maddesi Gereğince Cumhurbaşkanınca Bir Daha Görüşülmek Üzere Geri Gönderme Tezkeresi ve Anayasa Komisyonu Raporu (1/584) (S. Sayısı : 200 ve 200'e 1 inci Ek ve 200'e 2 nci Ek) (1)

BAŞKAN - Komisyon?.. Burada.

Hükümet?.. Burada.

Sayın milletvekilleri, teklifin birinci görüşmeleri, 24 Temmuz 2003 Perşembe günü saat 02.59'da tamamlanmıştır.

Bilindiği gibi, anayasa değişiklik tekliflerinin ikinci müzakerelerinde, gerek teklifin tümü üzerinde gerekse maddeleri üzerinde görüşme açılmamakta, yalnızca maddeler üzerinde verilmiş değişiklik önergeleri görüşülmekte, birinci görüşmede üzerinde değişiklik teklifi bulunmayan bir madde hakkında ikinci görüşmede önerge verilememektedir.

Teklifin birinci görüşmesinde hiçbir madde üzerinde önerge verilmediğinden, maddeleri sırasıyla okutup, gizli oya sunacağım.

Sayın milletvekilleri, oylamaya başlamadan önce, oylamanın yöntemiyle ilgili olarak bazı açıklamalarda bulunacağım:

Anayasanın 175 inci ve İçtüzüğün 94 üncü maddeleri gereğince, anayasa değişiklik tekliflerinin maddelerinin ve tümünün kabulü, üye tamsayısının en az beşte 3 çoğunluğunun gizli oyuyla mümkündür; yani, teklifin maddelerinin ve tümünün kabulü için en az 330 kabul oyu gerekmektedir.

Genel Kurulun 5 Temmuz 1995 tarihli 134 üncü Birleşiminde oylanarak kabul edilen Başkanlık tezkeresi uyarınca, anayasa değişiklik teklifinin ikinci görüşmesinde;

1- Yapılan oylamada 330'un altında oy alan madde, birinci oylamada aldığı oy ne olursa olsun, kesin olarak reddedilmiş olacak ve düşecektir.

2- Yapılan oylamada 330'un üzerinde oy alan maddeler, birinci oylamada aldığı oy 330'un altında da olsa kabul edilmiş olacaktır.

                                      

(1) 200 ve 201’e 1 inci Ek S. Sayılı Basmayazılar 23 Temmuz 2003 tarihli 110 uncu Birleşim tutanağına, 200’e 2 nci Ek S. Sayılı Basmayazı bu birleşim tutanağına eklidir.

3- Yapılan oylamada maddeler 330'un ve 367'nin üzerinde oy almış olsalar da, tümünün oylamasında 330'un altında oy alırsa, teklifin tümü kesin olarak reddedilmiş olacak ve düşecektir.

4- Yapılan oylamada maddelerin bir kısmı 330'un üzerinde; fakat, 367'nin altında oy almış olsa, bir kısmı da 367'nin üzerinde oy almış olsa, tümünün oylamasında teklif 367'nin üzerinde oyla kabul edilirse, kanunun hiçbir maddesi kendiliğinden halkoylamasına sunulmayacaktır. Aynı durumda, tümünün oylamasında teklif 367'nin altında oyla kabul edilirse, kanunun tümü kendiliğinden halkoylamasına sunulacaktır.

Gizli oylamanın ne şekilde yapılacağını arz ediyorum:

Komisyon ve hükümet sıralarında yer alan kâtip üyelerden, komisyon sırasındaki kâtip üye, Adana'dan başlayarak İzmir'e kadar; hükümet sırasındaki kâtip üye ise, İzmir'den -Zonguldak dahil- Zonguldak'a kadar, adı okunan milletvekiline, biri beyaz, biri yeşil, biri de kırmızı olmak üzere 3 yuvarlak pul ile mühürlü zarf verecek ve pul ve zarf verilen milletvekilini ad defterinde işaretleyecektir.

Milletvekilleri, belirlenmiş bulunan yerlerden başka yerde oylarını kullanamayacaklardır. Vekâleten oy kullanacak bakanlar da, yerine oy kullanacakları bakanın ilinin bulunduğu bölümde oylarını kullanacaklardır.

Bildiğiniz üzere, bu pullardan beyaz olanı kabul, kırmızı olanı ret, yeşil olanı ise çekimser oyu ifade etmektedir.

Oyunu kullanacak sayın üye, kâtip üyeden 3 yuvarlak pul ile mühürlü zarfı aldıktan ve adını ad defterine işaretlettirdikten sonra, kapalı oy verme yerine girecek, oy olarak kullanacağı pulu burada zarfın içerisine koyacak, diğer 2 pulu ise ıskarta kutusuna atacaktır.

Bilahara oy verme yerinden çıkacak olan üye, oy pulunun bulunduğu zarfı, Başkanlık Divanı kürsüsünün önüne konulan oy kutusuna atacaktır.

Oylamada adı okunmayan milletvekiline pul ve zarf verilmeyecektir.

Şimdi, teklifin 1 inci maddesini okutup, gizli oya sunacağım.

TÜRKİYE CUMHURİYETİ ANAYASASININ BAZI MADDELERİNİN

DEĞİŞTİRİLMESİ HAKKINDA KANUN

Kanun No. : 4841                                                        Kabul Tarihi : 4.4.2003

MADDE 1.- 7.11.1982 tarihli ve 2709 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 76 ncı maddesinin birinci fıkrasındaki "Otuz" ibaresi "Yirmibeş" olarak değiştirilmiştir.

BAŞKAN - Şimdi, 1 inci maddenin gizli oylamasına Adana İlinden başlıyoruz.

Sayın milletvekilleri, Ulaştırma Bakanı Sayın Binali Yıldırım, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Sayın Murat Başesgioğlu'nun yerine; Millî Eğitim Bakanı Sayın Hüseyin Çelik, Kültür ve Turizm Bakanı Sayın Erkan Mumcu'nun yerine; Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Sayın Mehmet Ali Şahin, Devlet Bakanı Sayın Kürşad Tüzmen'in yerine; Devlet Bakanı Sayın Beşir Atalay, Başbakan Sayın Recep Tayyip Erdoğan'ın yerine vekâleten oy kullanacaklardır.

(Oyların toplanılmasına başlandı)

BAŞKAN - Oyunu kullanmayan sayın milletvekilimiz var mı? (AK Parti sıralarından "Var, var" sesleri)

Sayın Topuz "salonda olup da oyunu kullanmayın sayın üyemiz var mı" diye hatırlatıyorlar, ben de o şekilde düzelterek soruyorum; salonda olup da oyunu kullanmayan sayın üyemiz var mı? (AK Parti sıralarından "Var, var" sesleri) Varmış...

Yani, sınırsız bir şey değil bu. İsimleri okunan sayın üyelerimizin oylarını kullanmaları gerekir.

(Oyların toplanılmasına devam edildi)

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, tüm oylamalar bitinceye kadar ara vermeyeceğim. Bu arada, yemek ihtiyacını karşılamak isteyenler, çok süratli gidip gelerek, bunu lokantadan temin edebilirler. Tüm maddeler oylandıktan sonra ara vereceğim.

Salonda oyunu kullanmayan sayın üye var mı? Yok.

Oy kullanma işlemi bitmiştir.

Teşekkür ederim.

Şu anda yetişemeyen sayı üyeler varsa, son oylamayı, lütfen, kaçırmasınlar ve salonda oturmaya devam etsinler.

Oy kullanma işi tamamlanmıştır.

Kupalar kaldırılsın.

(Oyların ayırımı yapıldı)

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının Bazı Maddelerinin Değiştirilmesi Hakkında Kanunun 1 inci maddesinin gizli oylama sonucunu açıklıyorum:

Kullanılan oy sayısı

:

372

Kabul

 :

365

Ret

 :

3

Boş

 :

 3

Geçersiz

 :

1

Değerli arkadaşlar, bir konuya dikkatinizi çekmek istiyorum. Şimdi, diğer oylamalara geçeceğiz. Kâtip üyeler isimleri yavaş okuyacaklardır. Hiçbir şekilde yığılma olmasın. Oy pusulası ve zarf verecek arkadaşlarımız da karşısındaki kişiyi görüp işaretledikten sonra bu zarf ve pusulaları vereceklerdir. Sayım, Divanca yapılacaktır. Divanın önünde, Divan üyelerimiz ve idare amirlerimizin dışında kimsenin kalmaması gerekmektedir. Oylama, her zaman olduğu gibi, bütün oylamalar gibi, ciddî bir oylamadır. Böyle bir gerginliğe hiçbir zaman mahal yok. Arkadaşlarımız, serbest iradeleriyle oylarını kullanacaklardır; sonucunu hep beraber göreceğiz. Bu konuda bir tatsızlık olmasın arzu ediyorum. İki taraftan okuyacak arkadaşlarımız, yavaş okuyacaklardır, yığılma olmasın ve arkadaşlarımız, bizzat görüp işaretledikten sonra, oy pusulalarını ve zarfları vereceklerdir.

Evet, bildiğiniz gibi, beyaz oy "kabul" anlamına, kırmızı oy "ret" anlamına, yeşil oy "çekimser" anlamınadır. Ne hikmetse, bazen, beyaz ile yeşili karıştıranlar olabiliyor. Onun için, tekrar açıklama ihtiyacı duydum. Yeşili çok seven arkadaşlarımız, yeşilin çekimser oy olduğunu, bir kere daha hatırlamış olsunlar.

Değerli arkadaşlarım, 2 nci maddeyi okutuyorum:

MADDE 2. - Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 170 inci maddesi başlığı ile beraber aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

B. Orman köylüsünün korunması, desteklenmesi ve orman sınırı dışına çıkarılan yerlerin değerlendirilmesi

Madde 170. - Devlet, ormanlar içinde veya bitişiğindeki köyler halkının kalkındırılması, ormanların ve bütünlüğünün korunması bakımından; ormanların gözetilmesi ve işletilmesinde Devletle bu halkın işbirliğini sağlayıcı tedbirleri alır.

Bilim ve fen bakımından orman olarak muhafazasında yarar görülmeyen yerlerin tespiti ve orman sınırları dışına çıkartılması; orman içindeki köyler halkının kısmen veya tamamen bu yerlere yerleştirilmesi için Devlet eliyle anılan yerlerin ihya edilerek bu halkın yararlanmasına tahsisi kanunla düzenlenir.

31.12.1981 tarihinden önce bilim ve fen bakımından orman niteliğini tamamen kaybetmiş ve orman sınırları dışına çıkartılmış yerlerin; idaresi, satışı, satış esas ve usulleri, satış gelirlerinden orman köylülerinin kalkındırılmalarının desteklenmesi ile ağaçlandırma ve erozyon kontrolü amacıyla ayrılacak payın belirlenmesi kanunla düzenlenir. Bu yerlerden orman köyleri sınırları içinde kalanların satışında, kullanıcısı orman köylüsüne öncelik tanınır.

Devlet, bu halkın işletme araç ve gereçleriyle diğer girdilerinin sağlanmasını kolaylaştırıcı tedbirleri alır.

Orman içinden nakledilen köyler halkına ait araziler, Devlet ormanı olarak derhal ağaçlandırılır.

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, 2 nci maddenin gizli oylamasına başlıyoruz.

(Oyların toplanılmasına başlandı)

Mustafa Said Yazıcıoğlu...

OYA ARASLI (Ankara) - Sayın Başkan, dışarıda oy kullanıyorlar.

BAŞKAN - Sayın Araslı, bir şey mi var efendim?

OYA ARASLI (Ankara) - Sayın Başkan, dışarıda oy kullanıyorlar.

BAŞKAN - Değerli arkadaşlar, bunu bir kavga haline getirmenin kimseye faydası yok. Türkiye Büyük Millet Meclisinde bir Anayasa değişikliği oylaması yapıyoruz. Kim kimi kontrol ediyor, kim kime mâni oluyor... Lütfen arkadaşlar... (Komisyon sıraları önünde toplanmalar)

İdare Amiri arkadaşlarım, lütfen, müdahale edin.

SALİH KAPUSUZ (Ankara) - Oy kullanmayan herkes buradan ayrılsın.

(Oyların toplanılmasına devam edildi)

Sedat Pekel...

SALİH KAPUSUZ (Ankara) - Sayın Başkan, arkadaşlarımızı ikaz ederseniz...

HASAN ÖREN (Manisa) - Sayın Başkan, kabinlere gerek yok; herkes dışarıda oyunu kullanıyor.

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, lütfen, Divan Üyelerinin yanında toplu halde birikmeyin. Oyunu kullanan arkadaşlar, lütfen ayrılsınlar.

Sayın Haluk İpek, arkadaşlarımızla tartışmayı bırakın; herkes yerine.

Buyurun efendim.

(Oyların toplanılmasına devam edildi)

Yusuf Selahattin Beyribey...

(Komisyon sıraları önünde toplanmalar)

BAŞKAN - Değerli arkadaşlar, bir saniye... Bir saniye...

Sayın Haluk İpek, Sayın Atila Emek, lütfen, kalkın oradan. Lütfen, oradan kalkın efendim... Lütfen...

Sayın Oya Araslı, lütfen...

OYA ARASLI (Ankara) - Oyu, kullanılması gereken yerde kullanın. Açıkta oy kullanıyorsunuz.

ÜNAL KACIR (İstanbul) - Bağırarak bu durumu ifade etmenizin ne gereği var?!

OYA ARASLI (Ankara) - Benim oy kullanma hakkım, aynı zamanda, oy kullanmama hakkımı da içeriyor.

BAŞKAN - Oylama işlemini durduruyorum.

Değerli arkadaşlar, bu sıralarda oy kullanma işine, Sayın Suat Kılıç, Sayın Ahmet Küçük nezaret ediyorlar. Öndeki hükümet ve komisyon sırası hariç, arkadaki Divan Üyelerimiz hariç, lütfen, sıralarda hiç kimse oturmasın, oyunu kullanan arkadaşımız yerine geçsin. Başka türlü oylama işlemini başlatmam.

Sayın Atila Emek, sizden bahsediyorum... Sayın Oya Araslı, sizden bahsediyorum...

ATİLA EMEK (Antalya) - Anayasa Komisyonu üyeleri komisyon sıralarında oturuyorlar. Biz de komisyon üyesiyiz, biz de oturalım. Eğer oturulmayacaksa, hepimiz kalkalım.

BAŞKAN - Şimdi, allahaşkına, bir manası var mı bu sözün?! Oylama yapıyoruz.

ATİLA EMEK (Antalya) - Sayın Başkanım, o zaman, üyeler boşaltsın.

BAŞKAN - Onu söylüyorum zaten; bütün arkadaşlarımız için söylüyorum. Yanlış anlaşılan bir şey mi söyledim?! Affedersiniz... Lütfen...

Sayın Yetenç, siz, bu taraftan sorumlusunuz.

Arkadaşlar, her zaman yaptığımız bir işi yapıyoruz; bunu gerginlik haline getirmenin anlamı yok.

Değerli arkadaşlar, solumdaki tarafta, Divan Üyelerimiz Sayın Enver Yılmaz ile Sayın Türkân Miçooğulları  görevlidirler; onların dışında hiçbir arkadaşımızın sıralarda oturmamasını rica ediyorum. Oyunu kullanan arkadaşlar, lütfen, yerlerine geçsinler.

Sayın Kerim Özkul, Sayın Sabri Varan, Sayın Seracettin Karayağız; isimlerinizi söyleyeyim de herkes duysun... Lütfen arkadaşlar... Yani, 10 dakikada yapacağımız işi, 1 saatte yapmanın âlemi yok. Lütfen, oyunu kullanan yerine geçsin.

Çok teşekkür ediyorum. Yani, bir kan davası değil, bir oylama yapıyoruz; bu kadar gerginlik Meclisimize yakışmaz. Lütfen, bize yardımcı olun.

Teşekkür ediyorum.

(Oyların toplanılmasına devam edildi)

Binali Yıldırım...

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Sayın Mehmet Ali Şahin, Devlet Bakanı Sayın Kürşad Tüzmen'in yerine; Ulaştırma Bakanı Sayın Binali Yıldırım, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Sayın Murat Başesgioğlu'nun yerine; Millî Eğitim Bakanı Sayın Hüseyin Çelik, Kültür ve Turizm Bakanı Sayın Erkan Mumcu'nun yerine vekâleten oy kullanacaklardır.

(Oyların toplanılmasına devam edildi)

Polat Türkmen...

BAŞKAN - Konya Milletvekilimiz Sayın Kerim Özkul, Meclis Başkanı olarak tekrar hatırlatıyorum ve rica ediyorum; lütfen, oradan, Bakanlar Kurulu sıralarından kalkın. Ben Meclis Başkanıyım, beni dinleyeceksiniz, lütfen efendim...

(Oyların toplanılmasına devam edildi)

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, oylamanın başında bir konuyu sizlere açıklamıştım, bir daha açıklama ihtiyacını duydum. Biliyorsunuz, her maddenin oylamasında alınacak oylar ilan edilecektir. Yapılan oylamada maddelerin bir kısmı 330'un üzerinde, fakat, 367'nin altında oy almış olsa, bir kısmı 367'nin üzerinde oy almış olsa, tümünün oylamasında teklif, 367'nin üzerinde oyla kabul edilirse kanunun hiçbir maddesi kendiliğinden halk oylamasına sunulmayacaktır.

Bunu şunun için söylüyorum: Hepimiz oylamaya katılıyoruz veya katılmıyoruz, her şey olacağına varır. Nihayet, demokratik bir oylamadır, sonucuna hepimizin katlanması ve saygı göstermesi gerekir. 1 inci madde oylandı, 2 nci maddeyi oyluyoruz, o da bitmek üzere; 3 üncü madde var, sonunda tümünü oylayacağız. Yani, bu yaptığımız açıklamalar 1995'ten bu yana uygulanan, bizim, anayasa değişikliklerinin ikinci oylamasında gözettiğimiz hususlardır. Bu bakımdan, çok telaşa, her tarafa gitmeye gelmeye, telefonlar yağdırmaya hiç gerek yok. Son oylamada arkadaşlarımızın kararı, her şeyin üzerinde bir karar olacaktır; ben, sadece bunu hatırlatmak için söz aldım.

Salonda bulunup oyunu kullanmayan başka sayın üyemiz var mı? Yok.

Oylama işlemi bitmiştir.

Sayın Miçooğulları, siz buraya geliyorsunuz; iki Divan üyemiz, sizler de buraya geliyorsunuz.

Divan üyelerimizin dışında hiç kimse sayıma katılmayacak ve arkadaşlarımızın çevresinde bulunmayacaktır. Biz, Divan olarak, sayımı en kısa zamanda yapmaya çalışacağız.

(Oyların ayırımı yapıldı)

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının Bazı Maddelerinin Değiştirilmesi Hakkında Kanun Teklifinin 2 nci maddesinin gizli oylama sonucunu açıklıyorum:

Kullanılan oy sayısı

 :

372

Kabul

 :

   369  (AK Parti sıralarından "Bravo" sesleri, alkışlar)

Çekimser

 :

1

Geçersiz

 :

1

Boş

 :

1

Madde kabul edilmiştir.

3 üncü maddeyi okutuyorum:

MADDE 3. - Bu Kanun yayımı tarihinde yürürlüğe girer ve halkoylamasına sunulması halinde tümüyle oylanır.

BAŞKAN - 3 üncü maddenin gizli oylamasına başlayacağız; yine aynı sistemde, aynı tonda, aynı şekilde tasnif yapacağız; arkadaşlarımıza yardımcı olmanızı rica ediyorum.

3 üncü maddenin gizli oylamasına başlıyoruz.

(Oyların toplanılmasına başlandı)

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, 3 üncü maddenin oylamasında, Devlet Bakanı Sayın Beşir Atalay, Başbakan Sayın Recep Tayyip Erdoğan'ın yerine; Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Sayın Mehmet Ali Şahin, Devlet Bakanı Sayın Kürşad Tüzmen'in yerine; Ulaştırma Bakanı Sayın Binali Yıldırım, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Sayın Murat Başesgioğlu'nun yerine; Millî Eğitim Bakanı Sayın Hüseyin Çelik, Kültür ve Turizm Bakanı Sayın Erkan Mumcu'nun yerine; Devlet Bakanı Sayın Güldal Akşit, Sanayi ve Ticaret Bakanı Sayın Ali Coşkun'un yerine vekâleten oy kullanacaklardır.

(Oyların toplanılmasına devam edildi)

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, salonda bulunup da oy kullanmayan sayın milletvekili var mı diye soruyorum; yoksa, gelecek diye sormuyorum. Yok.

Oylama işlemi bitmiştir.

(Oyların ayırımı yapıldı)

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının Bazı Maddelerinin Değiştirilmesi Hakkında Kanun Teklifinin 3 üncü maddesinin gizli oylama sonucunu açıklıyorum:

Kullanılan oy sayısı

:

371

Kabul

 :

371

3 üncü madde kabul edilmiştir. (AK Parti sıralarından alkışlar)

Sayın milletvekilleri, şimdi, teklifin tümünün gizli oylamasına başlayacağız; bu oylama, son oylamadır.

Sayın milletvekilleri, bildiğiniz gibi, alınan karar gereğince gündem devam edecek; ancak, bu, anayasa değişikliği oylaması sonuçlandıktan  sonra yarım saat ara vereceğim; arkadaşlarımızın bilgisine sunuyorum.

Oylama işlemini başlatıyorum.

(Oyların toplanılmasına başlandı)

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, teklifin tümünün oylamasında, Ulaştırma Bakanı Sayın Binali Yıldırım, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Sayın Murat Başesgioğlu'nun yerine; Millî Eğitim Bakanı Sayın Hüseyin Çelik, Kültür ve Turizm Bakanı Sayın Erkan Mumcu'nun yerine; Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Sayın Mehmet Ali Şahin, Devlet Bakanı Sayın Kürşad Tüzmen'in yerine; Devlet Bakanı Sayın Beşir Atalay, Başbakan Sayın Recep Tayyip Erdoğan'ın yerine; Devlet Bakanı Sayın Güldal Akşit, Sanayi ve Ticaret Bakanı Sayın Ali Coşkun'un yerine; Devlet Bakanı Sayın Mehmet Aydın, Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanı Sayın Mehmet Hilmi Güler'in yerine, vekâleten oy kullanacaklardır.

(Oyların toplanılmasına devam edildi)

OĞUZ OYAN (İzmir) - Sayın Başkan, ne zaman bitireceksiniz?.. Biraz gecikmedi mi?! Biraz gayri ciddî olmuyor mu?!

MUSTAFA ÖZYÜREK (Mersin) - Kimi bekliyoruz; bunun bir saati, zamanı yok mu?!

BAŞKAN - Sayın Özyürek, oylama işlemi devam ediyor efendim.

MUSTAFA ÖZYÜREK (Mersin) - Hayır, siz takdir ettiğiniz süreyi söyleyin, biz de ona göre bekleyelim.

BAŞKAN - Oylama işlemi şu anda devam ediyor efendim.

(Oyların toplanılmasına devam edildi)

MUSTAFA ÖZYÜREK (Mersin) - Sayın Başkan, ne zaman bitireceksiniz?.. Sabaha kadar mı devam edecek?!

BAŞKAN - Hayır, sabaha kadar değil; ben söyleyeceğim ne zaman bittiğini.

MUSTAFA ÖZYÜREK (Mersin) - O zaman, bir saat verin.

ÜNAL KACIR (İstanbul) - Sayın Özyürek, siz oylamada yoksunuz, nasıl müdahale ediyorsunuz?

MUSTAFA ÖZYÜREK (Mersin) - Siz benim muhatabım değilsiniz, ben Sayın Başkana söylüyorum!

ÜNAL KACIR (İstanbul) - Ben, sizi muhatap alıyorum.

BAŞKAN - Sayın Kacır, lütfen efendim...

ÜNAL KACIR (İstanbul) - Ama, Sayın Başkan...

BAŞKAN - Sayın Özyürek bana sordular, ben cevabını verdim efendim.

OĞUZ OYAN (İzmir) - Neyi bekliyoruz; bir süre verir misiniz efendim.

BAŞKAN - Bitecek efendim, sabırsız olmayın, şimdi bitecek.

(Oyların toplanılmasına devam edildi)

OĞUZ OYAN (İzmir) - Sayın Başkan, sorar mısınız salonda oyunu kullanmayan üye var mı?

MUSTAFA ÖZYÜREK (Mersin) - Sayın Başkan, süre vermeyecek misiniz?

BAŞKAN - Şimdi bitecek efendim, şimdi bitecek.

MUSTAFA ÖZYÜREK (Mersin) - Kaç dakika?.. Yarım saat sonra mı?

BAŞKAN - Salonda olup da oyunu kullanmayan sayın üye var mı? Yok.

Oy kullanma işlemi bitmiştir.

Lütfen, oy kutularını getirin.

(Oyların ayırımı yapıldı)

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının Bazı Maddelerinin Değiştirilmesi Hakkında Kanun Teklifinin tümümün gizli oylama sonucunu açıklıyorum:

Kullanılan oy sayısı

:

371

Kabul

:

 368 (AK Parti sıralarından "Bravo" sesleri, alkışlar)

Geçersiz

:

2

Boş

:

1

Bu suretle teklif kabul edilmiş ve kanunlaşmıştır; halkımıza ve ülkemize hayırlı olmasını diliyorum. (AK Parti sıralarından "Bravo" sesleri, alkışlar)

Sayın milletvekilleri, Anayasa Komisyonu Başkanımız Sayın Kuzu söz istemişlerdir; kendilerine söz veriyorum.

ANAYASA KOMİSYONU BAŞKANI BURHAN KUZU (İstanbul) - Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; hepinizi saygıyla, sevgiyle selamlıyorum. Epeyce yorduk sizi kusura bakmayın.

Sonucun alınmış olmasından, gerçekten, gerek kendim, gerekse Sayın Bakanımız çok memnun kalmışızdır. Vatana ve millete hayırlı, uğurlu olsun.

Getirilen bu değişiklik, 2/B dediğimiz arazi konusu önemli bir sorunuydu Türkiye'nin, zannediyorum bundan sonrası kanun meselesidir. Muhalefet partimizin kaygıları mutlaka yerinde olabilir; ama, bunları hükümetimiz, kesinlikle, yasayı düzenlerken dikkate alacaktır. Nedir onlar: Orman köylüsünün korunması, erozyonun önlenmesi, ağaçlandırma meselesi. Bunlar -o zaman da söyledim- anayasa konusu değil, teknik, kanun konusudur; bunların orada yazılması lazım.

Elimizdeki bu metinde, Sayın Cumhurbaşkanımızın gerekçelerine aynen uyulmuştur. Bu açıdan, bunun altını çizerek vurgulamak istiyorum. Muhalefet partimizin kaygılarını, tam olmasa bile, önemli ölçüde karşılamıştır ve keza, 70'ten fazla sivil örgütün de arzuları doğrultusunda hazırlanmış bir tekliftir; geçmesinden, Komisyon Başkanı olarak gurur duyduğumu ve memnun olduğumu belirtmek isterim.

Herkesi saygıyla, sevgiyle selamlıyorum efendim; sağ olun. (AK Parti sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Sayın Kuzu, teşekkür ederim.

Sayın milletvekilleri, alınan karar gereğince, görüşmeler devam edecektir; ancak, 22.15'te toplanmak üzere, birleşime ara veriyorum.

 

Kapanma Saati : 21.35
ÜÇÜNCÜ OTURUM

Açılma Saati : 22.15

BAŞKAN : Başkanvekili İsmail ALPTEKİN

KÂTİP ÜYELER : Mevlüt AKGÜN (Karaman), Ahmet KÜÇÜK (Çanakkale)

BAŞKAN - Türkiye Büyük Millet Meclisinin 112 nci Birleşiminin Üçüncü Oturumunu açıyorum.

Çalışmalarımıza kaldığımız noktadan devam edeceğiz

Türk Parasının Kıymetini Koruma Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ve Adalet Komisyonu raporunun görüşmelerine başlıyoruz.

VI. - KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN

GELEN DİĞER İŞLER (Devam)

6. - Türk Parasının Kıymetini Koruma Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ve Adalet  Komisyonu Raporu (1/635) (S. Sayısı :253) (1)

BAŞKAN - Komisyon ?..Yerinde.

Hükümet ?..Yerinde.

Komisyon raporu, 253 sıra sayı ile bastırılıp dağıtılmıştır.

Tasarının tümü üzerinde söz isteği vardır.

Tasarının tümü üzerinde, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına, İzmir Milletvekili Sayın Oğuz Oyan; buyurun. (AK Parti sıralarından alkışlar )

Süreniz 20 dakikadır.

CHP GRUBU ADINA OĞUZ OYAN (İzmir) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; umarım, bu alkışları birazdan da alırım iktidar kanadından.

AHMET YAŞAR (Aksaray) - Biz her zaman alkışlarız.

OĞUZ OYAN (Devamla) - Teşekkür ederim; önce bir dinleyin ama, sonra karar verin.

MUZAFFER BAŞTOPÇU (Kocaeli) - Biz sizi dinleriz.

OĞUZ OYAN (Devamla) - Değerli arkadaşlarım, şimdi konuşacağımız, tartışacağımız tasarı, Türk Parasının Kıymetini Koruma Hakkında Kanunda değişiklik yapan bir tasarı. Niçin böyle bir tasarı ve ne getiriyor: Bu bir af tasarısı, bu bir kambiyo affı tasarısı. İlginç bir peş peşelik. Aylardır şu ilişkiyi hep gördük: Kaynak arayışında, af mı yapalım, satış mı yapalım, ikisini de yapalım, en çok nasıl yapalım.

Biraz önce, orman satışlarıyla ilgili bir teklifi görüştük, şimdi afla ilgili bir tasarıyı görüşüyoruz. Böylece, Meclisimizin icraatı büyük bir başarıyla devam ediyor. Şimdi, bu satış yasasından sonra, af tasarımız neler getiriyor, onlara bakacağız; ama, bakmadan birkaç şeyi söyleyeyim.

Değerli arkadaşlar, bir kere, bu tür aflarla, bu tür satışlarla sorunlar çözülmez. Türkiye'nin sorunlarını çözmek; ancak, bu sorunları çözecek bir programa sahip ve bir kararlılığa sahipseniz olabilir. IMF yönetiminde bir Türkiye'yi hoş görmediğinizi söyleyerek iktidar oluyorsunuz; ama, IMF yönetiminde bir Türkiye götürüyorsunuz ve yaptığınız işten de oldukça memnun gözüküyorsunuz. Bugün, Sayın Genel Başkanınızı grup toplantısında dinledim, şunları söylüyordu: "Biz, reel faizleri yüzde 52'den 48'e düşürdük, başarılıyız."

                                  

(1) 253 S. Sayılı Basmayazı tutanağa eklidir.

Şimdi, tabiî, ilkönce, iyi ki reel faizler değildi diyeyim, Sayın Başbakana yanlış bilgi verilmiş. Gerçekten, reel faizler iyi ki yüzde 52 ya da 48'de değil, bunlar nominal faizlerdir; ama, bu yetmez. Yani, eğer, bunun doğru olduğunu kabul etsek bile -ki doğru değil- eğer, nominal faizler, Türkçesiyle cari faizler, gerilerken sizin enflasyonunuz daha hızlı geriliyorsa, bu, reel faizlerin arttığı anlamına gelir. Yani, nominal faizler eğer yüzde 52'den yüzde 48'e düşmüş olsaydı; ama, enflasyon bu arada daha hızlı düşüyorsa, sizin ödediğiniz reel, gerçek faiz yükseliyor anlamına gelir; nitekim, Türkiye'de olan da budur. Kaldı ki...

MEHMET EMİN MURAT BİLGİÇ (Isparta) - Yarın reel faizler 10 puan birden düşecek!

OĞUZ OYAN (Devamla) - Konuşma kürsüsü açık değerli milletvekili ve diğer maddeler boş; yani, kendinizi, burada kanıtlarsanız daha iyi olur, oradan laf atarak değil.

Reel faiz meselesi bir yana, ilk önce şu nominal faizlere bakalım; yani, Hazine, yüzde kaçla borçlanıyordu, şimdi yüzde kaçla borçlanıyor?

Değerli arkadaşlarım, ilk altı aylık borçlanmanın ortalama faizi yüzde 52,6 olmuştur; hatta, ilk yedi ay, yani ocak-temmuz döneminin ortalama faizi yüzde 52,6'dır. Yani, borçlanma faizlerinin son iki ayda, haziran-temmuzda yüzde 46 mertebesinde gerçekleşmiş olması -yüzde 48 değildir- bizim, burada, ortalama faiz itibariyle baktığımız tabloyu çok düzeltmiyor. Kaldı ki, bir başka şeyi de düzeltmiyor; kasım-aralık aylarındaki ortalama borçlanma faizlerinin üzerinde bir altı aylık borçlanma faizi düzeyinde bulunduğumuz gerçeğini değiştirmiyor.

Buradan nereye geleceğim; şunu söylemek istiyorum: Eğer, borçlanma faizlerini artırırsanız, bulduğunuz bütün kaynakları buraya sarf edersiniz; yani, orman mı satacaksınız, kambiyo affı mı yapacaksınız, buradan sağlayacağınız kaynak varsa eğer bunun hepsini faizlere harcarsınız ve yaptığınız budur. Bakın, size bir rakam vereyim. Geçenlerde iktidar partinize yakın bir gazetede bir duyuru yayımlandı, imzasız, "rantiyeciler" diye; bu, aslında ne kadar çaresiz duruma düşüldüğünün de belki belgesiydi. Bu duyuruda, rantiye sahipleri şunu diyorlardı sözümona: Aman, Sayın Baykal, sakın orman meselesini geçirtmeyin -biraz önce geçirdiğimiz mesele- çünkü, biz çok memnunuz rantiyeciler olarak, devletten yüksek faizler almaya, aman, bizim menfaatımız vardır, bunu sakın geçirtmeyin.

Değerli arkadaşlarım, bakınız, bu yollarla sonuç alınamaz. Türkiye'de, Kasım 2002 ile Temmuz 2003 arasındaki borç stoku artışı nedir biliyor musunuz; tamı tamına 27 milyar dolardır, Türk parası olarak 38 katrilyonluk bir borç stoku artışı vardır. İçborç stoku artışının mutlak rakamlarını vereyim: Siz devraldığınızda, kasımda, 144 katrilyon içborcumuz vardı, şimdi 175 katrilyon içborcumuz var; yani, şöyle bir şikâyetle "biz geçmiş dönemin borçlarını ödüyoruz, ne yapalım" diyemezsiniz, enkaz edebiyatı değil. Siz, bu borçlara borç katıyorsunuz; yani, içborcu 31 katrilyon lira artırmışsınız, dışborcu 5 milyar dolardan fazla artırmışsınız, toplamda 27 milyar dolarlık bir borç artışı yapmışsınız. Şimdi diyorsunuz ki, ben ormanları satıp 25 milyar dolar elde edeyim...

Değerli arkadaşlarım, ekonomiyi böyle kötü yönetirseniz, istediğiniz her şeyi satın, faize para yetiştiremezsiniz. Bu, bir çare değildir. Bu, çaresizliktir. Bu çaresizlikler peşinden koşmamak gerekir. Bir kere, bunun doğru yolu, kendinizin mevcut bir programınız varsa, onu ortaya koymaktır.

Bakınız, burada, vergi affı dediniz, getirdiniz, Türkiye'de ilk altı ayda, bu yılın ilk altı ayında topladığınız vergilerdeki artış oranı, geçen yılın ilk altı ayındaki vergilerin artış oranından yüksek değil. Peki, vergi barışı ne oldu, nereye gitti; yani, bunun olumlu katkısı nerede?!

Bir başka şey söyleyeyim: Bu yılın ilk altı ayında, vergilerde tahsilat-tahakkuk oranı yüzde 75 küsura düştü, geçen senenin ilk altı ayında yüzde 77 idi; ne oluyor; yani, acaba, bu vergi barışı sürecine girenler, bu defa olağan vergilerini ödeyemez ve yeni bir af beklentisi içine mi girdiler? Acaba, bunun analizini yapan teknik adamlarınız ya da bakanlarınız var mı?

Değerli arkadaşlarım, şimdi, burada bir kambiyo affı tasarısıyla karşı karşıyayız. Bu kambiyo affı, ilginç bir af; çünkü, burada, bir kere, çok düşük birtakım bedellerle kambiyo yükümlülüklerini yerine getirmeyenler; yani, 1567 sayılı Türk Parasının Kıymetini Koruma Hakkında Yasaya aykırı davrananların, çok küçük birtakım bedeller ödeyerek bundan kurtulmaları mümkün hale geliyor. Örneğin, bu getirdiğiniz af tasarısının 1 inci maddesinin (b) fıkrasında, özetle "yurda getirmekle yükümlü oldukları kıymeti yurda getirmeyenler, bunun yüzde 5'i tutarında bir ağır para cezasıyla kurtulurlar" deniliyor. Eskiden neydi; bu getirmekle yükümlü olduğu tutarın kendisi kadar bir miktara çıkabiliyordu. Belki ağırdı, bunu azaltmak gerekirdi; iyi ama arkadaşlar, yüzde 100 olmasın da, bu, yüzde 5 mi olmalıydı?! Yani, bunun karar noktası, denge noktası bu muydu?! Yüzde 5'le mi bu yükümlülüklerden kurtulmak imkânı olacaktı?!

Öbür taraftan, geçici madde 1'e bakıyorsunuz; bu tasarı komisyona geldiğinde tek bir geçici madde vardı, komisyonda yumurtladı, doğurdu, buna 2 geçici madde daha eklendi, 3 tane geçici maddesi oldu. Yani, bu söz konusu af tasarısı, komisyonda genişletilerek -hatta bir alt komisyon da kuruldu- karşımıza geldi. Bunlar teknik düzenlemeler, basit olarak söylemeye çalışayım.

Bir kere, 1 inci maddede bir kademelendirme var -düşüklüğü bir yana- cezalar arasında az çok bir kademelendirme yapılmış. Oysa, geçici madde 1'de bu kademelendirmenin bir tuhaf şekilde yapıldığını görüyoruz; cezaların düşüklüğü bir tarafa. Bir kere, adil, hakkaniyete dayalı bir kademelendirme gözükmüyor. Örnek vereyim: "Henüz olay yargıya intikal etmemişse -yani yurt dışından getirmekle yükümlü olduğu kıymeti getirmemiş olanlar- ve 150 gün içinde getirirse, idarî işlemler ortadan kalkar" hükmü var; birinci kademe bu.

İkinci kademeye bakıyorsunuz; hazırlık soruşturması aşamasına başlamışsa ve yargıya intikal ettirilmiş; ancak, kesinleşmiş hükmü yoksa, 60 gün içinde başvurması ve yükümlü olduğu kıymeti 150 gün içinde getirmesi halinde, yüzde 2'lik bir cezayla durumu kurtarıyor.

Bir sonraki, alttaki paragrafa bakıyorsunuz, bu ikinci fıkradaki duruma aynen uygun; ama, 150 gün değil de 180 gün getirilmiş. Yalnız, burada bir fark daha göze batıyor; yurda getirmekle yükümlü olduğu kıymetin, esas itibariyle dövizin, kendisini getirme yükümlülüğü burada gözükmüyor. Bunu, herhalde Sayın Bakan açıklar; ama, burada, yüzde 4 tutarında bir ceza, eğer 180 gün içerisinde yatırılırsa, burada bir af ortaya çıkıyor.

Değerli arkadaşlarım, eğer bununla geçici 2 nci maddedeki bir başka hükmü karşılaştırırsanız, ilginç bir şey görüyorsunuz; o da şu: Hükmolunmuş; yani, ceza kesinleşmiş, hüküm olmuş; ancak, uygulamaya konulmamış, henüz tahsil edilmemiş; böyle durumda olanlar varsa, burada da, sadece yüzde 5'lik bir cezayla kurtarıyor; yani, birinde hüküm yememiş bir ceza yüzde 4, öbüründe hüküm yemiş yüzde 5. Yani, insaf, böyle bir kademelendirme olabilir mi, böylesine bir af düzenlemesi olabilir mi?! Affa karşı olup olmamak ayrı mesele.

Kaldı ki, geçici 1 inci maddenin sonuna komisyonda eklenen, kurtarıcı bir başka madde var: "Vergi Barışı Kanunundan yararlanarak adlarına salınan vergileri ödeyen -dikkat ediniz- ya da ödeme planına bağlatan..." Yani, ben diyorum ki, ben vergimi ödemiyorum; ama, ödeyeceğim. Taahhütte bulunuyorum. Öder, ödemez; ayrı. Eğer böyle bir taahhütte bulunuyorsanız, bir önceki fıkradaki bu yüzde 4'lük oran "yüzde 1 olarak uygulanır" deniliyor. Yani, kimi kurtarıyoruz? Tabiî, bunun arkasında kimler var, bu durumda kimler var, ne oluyor, tam bilemiyoruz; ama, değerli arkadaşlarım, bu, gerçekten bir af falan değil; yani, olduğu gibi, bütün bunları hiçbir yükümlülüğe tabi değildir demek. Yani, yurda kaynak getirmek adına böylesine bir eşitsizliğe yol açmak ne derece doğrudur; bunu, size bırakıyorum.

Kaldı ki, yeni, bir başka gelişmeyle, komisyonda eklenen geçici 3 üncü maddeyle, kıymetli madenler, zorunlu döviz ve efektif devir ve satış yükümlülükleri de, yine yüzde 1'lik bir tutar ödemekle, bütün neticeleriyle birlikte ortadan kalkabiliyor. Bu yükümlü oldukları kıymetli madeni; yani, altın vesaire ya da dövizi getirmeleri şartı var mıdır, yok mudur; burada, ayrıca, o da belirtilmiyor.

Değerli arkadaşlarım, bakınız, cezalardan beklenen caydırıcılığı sağlamak, bunu yerine getirmek için, cezaları hafifletme imkânı vardır, bu düşünülebilir; bu, iktisat politikasında, maliye politikasında vardır. Misli cezalar yerine, daha küçük nispette cezalar konulabilir, bunu anlarız; ancak, burada, 1567 sayılı Kanuna muhalefet edenlerin, KDV, Kaynak Kullanımını Destekleme Fonu, Banka ve Sigorta Muameleleri Vergisi, Harç ve Damga Vergisi gibi malî teşviklerden haksız yere yararlanmış olmaları ihtimalini düşünelim. Böyle bir ihtimal varsa, mahkemeler nezdinde görülmekte olan dava dosyalarının ve kambiyo müdürlüklerinde takipte olan işlemlerin tasfiyesinin amaçlandığı bu düzenlemeler yapılırken, mevzuatla sağlanan parasal imkânlar ile mevzuata uymama sonucunda uygulanacak cezaların dengelenmesi şarttır.  Bu dengelenme, burada görülmemektedir. Uygulanacak ceza, mevzuata uygun hareket edenleri, mevzuata uymuş olmalarından dolayı cezalandırılmış duruma düşürmektedir.

Ayrıca, aflar -bunun gibi- ve benzeri düzenlemelerle, mevzuata uygun davranmayanların haksız kazanç sağlaması olanağı yaratılmış olmakta ve devlet, bu şekilde davrananlara haksız yere verilen malî teşvikler nedeniyle zarara uğratılmış olmaktadır. Bu işlemleri yapmak, örneğin, ihracat yapmak için çeşitli malî teşvikler almış ihracatçı. Yükümlülüğünü yerine getirmemiş, dövizi yurda taşımamış. Peki, bu durumda, verdiğiniz malî teşvikler ne olacak; yani, bunlar nasıl düşünülecek değerli arkadaşlarım?

Burada, özetle söyleyeyim: Gerek tasarının geçici maddeleri, gerekse ilk maddesi itibariyle, dengeli olmayan, aşırı hafifletilmiş ve neredeyse, sadece davaların tasfiyesini amaçlayan -buradan da, küçük birtakım gelirler gelir mi diye, çok iyimser bakışla ve iyi niyetli bakışla- bir düzenleme yer almaktadır. Kendi içerisinde dengesi yoktur. Hüküm giymiş ile giymemiş arasındaki farklar anlamlı değildir. Vergi barışından yararlanmak üzere başvurmuş olanlara olağanüstü imkânlar getirilmektedir.

Bu arada, geçici madde 1, 2 ve 3'te yükümlünün, kendisini, yükümlü olduğu kıymeti yurda getirmeden de bundan yararlanma imkânı ortaya çıkmaktadır.

Bu tür düzenlemelerin -tekrar söylüyorum- bir yararı yoktur. Türkiye'de eğer ihracatçıyı savunmak, korumak istiyorsanız, bunun yolu şudur: Bir kere, mutlaka, finansman ayağını sağlam tutmalısınız. Yani, kaynak bulalım, destek olalım, şu, bu, falan, bütün bunları yeniden gözden geçirmelisiniz; ama, aynı zamanda, Eximbank gibi kurumlar aracılığıyla, bu tür, ihracata destek yöntemlerini de çok iyi düzenlemelisiniz. Yapmazsanız, karşınıza, bir süre sonra yeniden bu tür sorunlar bir yumak halinde gelmeye başlar. O nedenle, burada, finansman ayağını dikkate almayan bu tür düzenlemelerin bir yararı olmayacağını düşünüyoruz; o nedenle, bu konuda eleştirel tavrımızı burada huzurunuza getirmiş bulunuyoruz.

Dikkatiniz için teşekkür ederim. (Alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Oyan.

Tümü üzerinde, şahsı adına söz isteği vardır.

Ağrı Milletvekili Sayın Melik Özmen...

SADULLAH ERGİN (Hatay) - Sayın Başkan, AK Parti Grubu adına, Samsun Milletvekili Ahmet Yeni'nin konuşması vardı.

BAŞKAN - Buraya bildirmediniz grup adına konuşacak olan milletvekilini. Kim konuşacak?

SADULLAH ERGİN (Hatay) - Ahmet Yeni; hazır efendim kendisi.

BAŞKAN - Değerli arkadaşlar, söz isteklerinin Başkanlığımıza süresinde bildirilmesini rica ediyorum; görüyorsunuz ki, bir karışıklık oluyor.

AK Parti Grubu adına, Samsun Milletvekili Sayın Ahmet Yeni; buyurun. (AK Parti sıralarından alkışlar)

Süreniz 20 dakika.

AK PARTİ GRUBU ADINA AHMET YENİ (Samsun) - Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; Türk Parasının Kıymetini Koruma Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı hakkında Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu adına söz almış bulunmaktayım. Sözlerime başlarken hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Bilindiği üzere, kambiyo rejiminin serbestleştirilmesine yönelik sürdürülen çalışmalar sonucunda 20 Şubat 1930 tarihinde Yüce Meclisimizde kabul edilerek 25 Şubat 1930 tarihi itibariyle yürürlüğe giren ve halen uygulanmakta olan 1567 sayılı Türk Parasının Kıymetini Koruma Hakkında Kanun, ilk kabul tarihinden bugüne değin, muhtelif zamanlarda, o günün şartlarına uygun olarak revize edilmiştir. Kanunun bazı maddelerinin günün koşulları ile gelişen ihtiyaçlar çerçevesinde yeniden değerlendirilmesi çalışmalarının ilgili komisyonda tamamlanmasının ardından Meclisimize sevk edilen, adı geçen kanunda değişiklik yapılmasına dair yasa tasarısının hayırlara vesile olmasını temenni ediyorum.

Değerli milletvekilleri, kanun tasarısının içerdiği değişikliklere bakacak olursak, 1567 sayılı Türk Parasının Kıymetini Koruma Hakkında Kanunun 3 üncü maddesinin (a) bendinin birinci paragrafında öngörülen asgarî 5 000 000 liradan azamî 50 000 000 liraya kadar olan ağır para cezası, günün koşullarına uyumlu hale getirilerek asgarî 2 milyar liradan azamî 25 milyar liraya yükseltilmektedir.

Kanunun 3 üncü maddesinin (b) bendinde yer alan hükümler üç gruba ayrılarak, suç için öngörülen cezalar hakkaniyet ilkesine uygun hale getirilmiştir. Her türlü mal, kıymet, hizmet ve sermaye ithal ve ihracından doğan alacaklarını, alınan kararlardaki hükümlere göre yurda getirmeyenlere uygulanan, yurda getirmekle yükümlü oldukları kıymetin rayiç bedeli kadar olan ağır para cezası, söz konusu kıymetin yüzde 5'i oranına çekilmiştir.

İhracat ve transit ticaret işlemlerinden doğan alacaklarını yurda getirmemeleri nedeniyle haklarında dava açılan, ancak, yargı kararının kesinleşmesinden önce alacaklarını yurda getirmek suretiyle yükümlülüklerini yerine getirenlere, mezkur kanunun 3 üncü maddesinin (a) bendinin birinci paragrafında düzenlenen usule ilişkin maktu para cezasının uygulanması öngörülmüştür. Döviz veya Türk parası kaçırmak kastıyla  muvazaalı işlemlerde bulunanlara uygulanan, kaçırdıkları kıymetin rayiç bedeli kadar olan ağır para cezası, aynen muhafaza edilmiştir.

Değerli milletvekilleri, kanun taslağına eklenen geçici 1 inci maddenin birinci fıkrasıyla, haklarında kambiyo takibi başlatılan, ancak, yargıya intikal ettirilmemiş bulunanlara, yükümlülüklerini yerine getirmelerini teminen yüzelli günlük süre tanınarak verilen süre içinde yükümlü oldukları kıymeti yurda getirmeleri koşuluyla yürütülen idarî takiplerin ortadan kalkacağı ve yurda getirilen bedelin alışında cari kur uygulanacağı hüküm altına alınmıştır.

Geçici 1 inci maddenin ikinci fıkrasıyla, kambiyo takibatı sonucunda haklarında kanunî işlem başlatılan, ancak, kesinleşmiş yargı kararı bulunmayanlara, yükümlülüklerini yerine getirmelerini teminen, bu kanunun yayımı tarihinden itibaren altmış gün içinde ilgili kambiyo müdürlüğüne başvurmaları, bu süre dahil, en çok yüzelli günlük süre tanınarak, verilen süre içinde yükümlü oldukları kıymeti yurda getirmeleri koşuluyla, bu kıymetin yüzde 2'sine tekabül eden tutarın ödeme tarihindeki Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası alış kurları üzerinden Türk Lirası karşılığını ilgili vergi dairesine ödemeleri halinde, açılmış davalar ile idarî işlemlerin ortadan kalkacağı hüküm altına alınmıştır. Öte yandan, mevzuatta öngörülen süreler dışında yurda getirilen kıymetlerin alış işlemlerinde cari kur uygulanması öngörülmek suretiyle, firmaların yükümlülüklerini yerine getirmeleri teşvik edilmiştir.

Geçici 1 inci maddenin üçüncü fıkrasıyla, maddenin ikinci fıkrasında tanınan yüzelli günlük süre içerisinde yurda getirilmesi gereken kıymete ilişkin yükümlülüğünü yerine getirmeyen ve aynı zamanda bu kıymetin yüzde 2'sine tekabül eden tutarı ödemeyen firmaların da bu düzenlemeden yararlandırılması için, kambiyo takibine konu kıymetin yüzde 4'üne tekabül eden tutarın, kanunun yayımı tarihinden itibaren en çok yüzseksen gün içinde ödeme tarihindeki Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası alış kurları üzerinden Türk Lirası karşılığını ilgili vergi dairesine ödemeleri halinde, bu konuda açılmış davalar ile idarî işlemlerin ortadan kalkması öngörülmüştür.

Kanun taslağına eklenen geçici 2 nci maddeyle, haklarında kesinleşmiş yargı kararı bulunan firmalara doksan günlük süre verilerek, bu süre içinde mahkeme kararıyla hükmolunan ve henüz tahsil edilmemiş bulunan para cezalarına esas teşkil eden, yurda getirilmesi gereken kıymetin ödeme tarihindeki Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası alış kurları üzerinden yüzde 5'inin ilgili vergi dairesine ödenmesi halinde, kesinleşmiş mahkeme kararının infaz edilmemesi ve başlamış bulunan icraî takipler ile tüm idarî işlemlerin ortadan kaldırılması sağlanmıştır.

Kanun taslağına eklenen geçici 3 üncü maddeyle, süresi içinde zorunlu döviz ve efektif devir ve satış yükümlülüklerini yerine getirmeyen yetkili müesseseler ve kıymetli maden aracı kuruluşlarına, yüzelli gün içinde devirle yükümlü oldukları kıymetin yüzde 1'inin, ödeme tarihindeki Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası alış kurları üzerinden Türk Lirası karşılığını ilgili vergi dairesine ödedikleri takdirde, bu konuda haklarına açılmış davalar ile başlatılan idarî işlemlerin ortadan kaldırılması imkânı getirilmiştir.

Firmaların yurda getirmekle yükümlü olduğu kıymetin suç tarihindeki Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası alış kuruna göre hesaplanan rayiç bedeli firmalara büyük boyutlu malî külfet yüklediği gibi, suç tarihinden itibaren işlemeye başlayan ihbar, ihtar ve yargılama sürecinin uzunluğu göz önüne alındığında, suç tarihi ile ödeme tarihi arasında geçen uzun süre için 6183 sayılı Kanun hükümleri uyarınca uygulanan gecikme faizi, hükmolunan para cezasını katlayarak, ödenemez hale getirmektedir. Bu nedenle, çoğu zaman hükmolunan cezanın infazı mümkün olmamakta, hatta, bu yüzden firmaların iflası, infisahı veya tasfiyesi de gündeme gelmektedir.

Değerli milletvekilleri, 1.6.1994 tarihli ve 3992 sayılı İhracat Bedeli Dövizlerini Süresinde Yurda Getirmeyenlere 1567 Sayılı Türk Parasının Kıymetini Koruma Hakkında Kanun Gereğince Uygulanacak Cezaların Affına Dair Kanunla, açık ihracat hesaplarının kapatılmasını teminen firmalara belirli bir süre verilerek, kambiyo takibinin kaldırılması sağlanmıştır.

1994 yılından bu yana, kambiyo mevzuatından kaynaklanan yükümlülüklerin yerine getirilmemesi nedeniyle, kambiyo müdürlükleri nezdinde haklarında takibat başlatılan firmalar ile mahkemeye intikal eden işlemlerin sayıca büyük boyutlara ulaşması dikkate alınarak, 1567 sayılı Kanunun 3 üncü maddesinin (b) bendinde hüküm altına alınan para cezaları yüzde 5'e çekilmek suretiyle, mahkemeler nezdinde görülmekte olan sözkonusu dava dosyalarının ve kambiyo müdürlüklerince takipte olan işlemlerin tasfiyesi amaçlanmıştır.

İhracatımıza finansman desteği vererek hizmet eden finansal kirama şirketleri, factoring şirketleri, bankalar ile özel finans kurumları, kendilerinin üretmediği ve kendilerine ait olmayan malları, ilgili dışticaret ve malî mevzuat çerçevesinde ihraç ederek, kanun karşısında ihracatçı statüsüne girmektedirler. Uygulamada ihracatı kolaylaştırmak için, finansal sistemin işleyişinden kaynaklanan bu durum nedeniyle, üçüncü kişi durumundaki malî kuruluş ihracatçılarının, müşterinin bulunması,  ihracat bağlantısının yapılması ve özellikle ihraç bedeli dövizin yurda getirilmesiyle en küçük bir müdahale ya da irtibatları olmamaktadır. İhracatla ilgili her türlü işlem, bu kuruluşların verdiği vekaletnameyle, asıl ihracatçı olan imalatçı veya tedarikçiler tarafından gerçekleştirilmektedir.

Finansal sistemin işleyişinden kaynaklanan bu durumdaki malî kuruluş ihracatçılara, hem vergi sorumluluğu hem de kambiyo sorumluluğu yüklenmiştir; ancak, bu iki sorumluluğun bir arada bulunmuş olması, ihracat bedeli döviz yurda getirilmediği zaman, bu malî kuruluşlar bakımından, karşılığı olmayan adaletsiz bir yük teşkil etmektedir. Bu nedenle, işlemler kendilerine ait olmadığı halde, 25.2.2003 tarih ve 4811 sayılı Vergi Barışı Kanunundan yararlanarak vergi sorumluluğunu yerine getiren bu malî kuruluş ihracatçıların kambiyo sorumluluklarının, yasal konumları ile sorumluluklarına uygun ve adil şekilde hafifletilmesi gerekmektedir.

Değerli milletvekilleri, yasa tasarısıyla sunulan ilgili madde değişiklikleriyle birtakım cezaların günümüz şartlarında ayarlanması sonucu, caydırıcılık nispeti attırılarak, bu cezaya konu fiil ve işlemlerin tekrarının önlenmesi amaçlanmıştır. Bazı hükümlerin sağlıklı ve anlaşılır tasnifleri yapılarak, suçlar için öngörülen cezalarda hakkaniyet ilkesine uygunluk sağlanmıştır. Öte yandan, muvazaalı işlemlere karşı tutarlılık ve kararlılık vurgulanmasına karşın, muvazaalı işlemlerin sonucunda döviz kaçıranlara herhangi bir kolaylık sağlanmamıştır. Geçici maddeyle de çeşitli durumlara yönelik net, anlaşılabilir ve uygulanabilir çözüm ve hükümler getirilerek, hem yargının iş yükünün azaltılması hem de muhatapların yasalara uyma zorunluluğu, ilave süre tanınarak sağlanmaktadır. Cari kur uygulaması ve cezaların tahsil edilebilir oranlarda olmasıyla da, ilave gelir elde edilmesi amaçlanmaktadır.

Dikkatinizi, özellikle, bu yasa tasarısıyla sağlanmak istenen bir başka hususa çekmek istiyorum. O da, ihracatçımıza yasa tasarısıyla getirmeye çalıştığımız dolaylı destek imkânıyla, ihracat yapabilme kapasitemizin ve gücümüzün artırılmasıdır. Böylelikle, mal ve hizmet dolaşımının daha da yaygınlaştığı dünyamızda, ihracatçımızın, dünya şartlarında rekabet gücünü artırabileceğiz. Bu da, bu yasa tasarısının getirdiği bir başka kolaylık olarak gözükmektedir.

Bu yasa tasarısıyla, ihracatçımıza finansal destek veren finans kuruluşlarının yasal konumları ile sorumlulukları hafifletilerek,daha etkin bir şekilde ihracatçımızın yanında yer almaları sağlanmıştır. Unutmamalıyız ki, dışticaret işlemlerinde kronik anlamda devamlı açık veren bir Türkiye tablosuyla karşı karşıyayız. Bunun da negatif etkilerinden, ancak ve ancak, ihracat noktasında gereken hamleleri yapmak suretiyle kurtulabilecek ve ülkemiz, dünyada hak ettiği yere ulaşabilecektir.

Bu duygu ve düşüncelerle sözlerime son verirken, bir kez daha, kanun tasarısının hayırlara vesile olmasını diliyor; Yüce Meclise saygılar sunuyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyoruz Sayın Yeni.

Tümü üzerinde, şahısları adına söz isteği vardır.

Ağrı Milletvekili Sayın Melik Özmen; buyurun. (AK Parti sıralarından alkışlar)

Süreniz 10 dakika.

MEHMET MELİK ÖZMEN (Ağrı) - Sayın Başkan, kıymetli milletvekilleri; ikinci kez kürsüdeyim, hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Bu yasa tasarısıyla ilgili, şahsım adına söz almış bulunuyorum. Biraz evvel, bu yasa tasarısı hakkında görüşlerini beyan eden kıymetli konuşmacılara da ayrı ayrı teşekkür ediyorum.

Ben, özellikle, bu yasa tasarısını göz önüne alarak, Kasım 2002'den Temmuz 2003'e kadarlık dönemi her fırsatta eleştirme ihtiyacı duyan ve bu ihtiyaçla hareket eden, bu tasarıyı baz alarak bütün icraatlarını değerlendirmiş olan Grup Başkanvekilimiz Sayın Oğuz Noyan Beye birkaç konuda itirazım var; onları da dile getirmek istiyorum.

OĞUZ OYAN (İzmir) - Noyan değil, Oyan.

MEHMET MELİK ÖZMEN (Devamla) - Pardon, özür dilerim.

Şimdi "144 katrilyon borç stoku 175 katrilyona çıktı" dedi, "27 milyar dolar civarında borç stokunda artış var" dedi; ama, yaklaşık 70 milyar dolar ödenmiş olan borç miktarından hiç söz etmedi.

OĞUZ OYAN (İzmir) - Net artıştan bahsediyoruz.

MEHMET MELİK ÖZMEN (Devamla) - Şimdi, özellikle şunu söylemek istiyorum: 1980'den bu yana yapılmış olan borçlanmaların sonucu olarak, biz, bu sene, 2003 yılı bütçesini hazırlarken, 146 katrilyon ödenekle bütçeyi bağladık. Bu 146 katrilyon ödeneğin 80 katrilyonu, 70 milyonluk koskoca bir ülkenin harcamaları için ayrılmış ödeneklerdir. Yani, kamudan maaş alan personel, hayvancılık, tarım, millî eğitim, sağlık, millî savunma... Tüm bu çalışmalar, faaliyetler için ayrılmış olan rakam 80 katrilyon. Peki, geri kalan 66 katrilyon ne?; 66 katrilyon, yapılmış olan borçlanmaların iç ve dış faizlerinin tutarı. Yani, bir tarafta yetmiş milyonluk ülkenin bir yıllık ihtiyaçları için 80 katrilyon harcanırken, öbür taraftan, sadece yapılmış olan borçlanmalar karşılığında ödenecek olan faiz miktarı 66 katrilyon. Bu 66 katrilyon faiz olarak ödenmeseydi de, bütçede bu ülkeye harcanmış olsaydı ne olurdu? Gelin, hep birlikte hesap edelim.

Kaldı ki, vergi barışıyla, yaklaşık 6,5 katrilyon civarında bir gelir elde edilmesi ümit edilmiş ve 6,5 katrilyona doğru da bir seyir sağlanmıştır. Orman 2/B yasasıyla -yaklaşık, ortalama hesaplamayla- 25 milyar dolara yakın gelir elde edilmesi ümit ediliyor. Hazine arazilerinin satışıyla, hakeza, belli bir miktarda gelir elde edilecek. Kambiyo kanunuyla, bu önümüzdeki yasa tasarısıyla -küçük bir şeydir ama- 45 milyon dolar civarında bir gelir elde edilir; ancak, çok daha önemlisi, psikolojik faktör olarak, ihracatçılarımızın,, yaklaşık 9 000'e yakın nizalı dosyasının ortadan kaldırılması söz konusu ve ihracatçıların önündeki bu büyük engel ortadan kalktığında, ithalat ile ihracat arasındaki fark kapanmış olacaktır, ihracatçılara da pozitif yönde bir motivasyon sağlanmış olacaktır.

Bir örnek vermek istiyorum, fazla uzatmayacağım; çünkü, gecenin bu saati herkes sıkkın. Buda rahibi olmaya namzet bir genç, bir Buda tapınağına gider. Alırlar, en üst seviyedeki Buda rahibinin karşısına çıkarırlar. Buda rahibinin önünde iki köpek vardır -birisi ak, beyaz bir köpek, diğeri kara, siyah bir köpektir; biri iyiliği, biri kötülüğü temsil etmektedir- ancak, birbirleriyle dalaşmaktadırlar. Siyah olan çok daha saldırgandır; ama, beyaz olan biraz daha mülayimdir. Buda adayı olan rahip şunu söyler: "Hangisi hangisini yener?" Başrahip cevap verir "hangisini iyi beslersem, o yener" der. Eğer, kendi içimizde iyiliği beslersek, üstesinden gelemeyeceğimiz, altından kalkamayacağımız hiçbir iş yoktur.

Bu memleketin çocukları olarak, burada, yapılmış olan borçlanmaların faizini bu sene için ne kadar kısar, önümüzdeki seneye ne kadar daha fazla kaynak aktarabiliriz diye, gece saat 3'lere kadar, 4'lere kadar, aylardır uğraşıyoruz. Bu arada, sosyal politikalarımızı atlamıyoruz, mümkün olan bütün ihtiyaçlarımızla ilgili kaynaklarımıza likidite kazandırmaya çalışıyoruz. Bu sene, önümüzdeki sene, bir başka sene bu icraatlar devam edecektir. Kambiyo kanunu bu açıdan önemlidir.

Bu kanun tasarısını desteklemenizi hepinizden istirham ediyor, saygılar sunuyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Özmen.

Sayın milletvekilleri, tasarının tümü üzerindeki görüşmeler tamamlanmıştır.

Maddelerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Maddelerine geçilmesi kabul edilmiştir.

1 inci maddeyi okutuyorum:

TÜRK PARASININ KIYMETİNİ KORUMA

HAKKINDA KANUNDA DEĞİŞİKLİK  YAPILMASINA DAİR KANUN TASARISI

MADDE 1. - 20.2.1930 tarihli ve 1567 sayılı Türk Parasının Kıymetini Koruma Hakkında Kanunun 3 üncü maddesinin (a) bendinin birinci paragrafı ile (b) bendi aşağıdaki şekilde değiştirilmiş, aynı maddeye aşağıdaki bent (c) bendi olarak eklenmiş ve mevcut (c) ve (d) bentleri, (d) ve (e) bentleri olarak teselsül ettirilmiştir.

"Bakanlar Kurulunca 1 inci maddeye göre alınan kararlara aykırı hareket eden veya bu kararlarda belirlenen yükümlülüklerini yerine getirmeyen gerçek ve tüzel kişiler ikimilyar liradan yirmibeşmilyar liraya kadar ağır para cezasıyla cezalandırılırlar."

"b) Her türlü mal, kıymet, hizmet ve sermaye ithal ve ihraç edenler veya bu işlere aracılık edenlerden bu işlemlerinden doğan alacaklarını 1 inci maddeye göre alınan kararlardaki hükümlere göre yurda getirmeyenler yurda getirmekle yükümlü oldukları kıymetin rayiç bedelinin yüzde beşi tutarında ağır para cezasıyla cezalandırılırlar.

Ancak, yargı kararının kesinleşmesinden önce alacaklarını yurda getirenlere, bu maddenin (a) bendinin birinci paragrafındaki hükümler uygulanır.

c) İthalat, ihracat ve diğer kambiyo işlemlerinde döviz veya Türk parası kaçırmak kastıyla muvazaalı işlemlerde bulunanlar, kaçırdıkları kıymetlerin rayiç bedeli kadar ağır para cezasıyla cezalandırılırlar.

Muvazaalı işlemlere teşebbüs edenler hakkında hükmolunacak para cezası kaçırmaya teşebbüs edilen kıymetin rayiç bedelinin yarısından az olamaz."

BAŞKAN - Madde üzerinde, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına...

OĞUZ OYAN (İzmir) - O arkadaşımız konuşmayacak, ben konuşacağım.

BAŞKAN - Evet.

Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına, İzmir Milletvekili Sayın Oğuz Oyan; buyurun.

CHP GRUBU ADINA OĞUZ OYAN (İzmir) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; yeni bir şey söylemekten ziyade, daha doğrusu, bu maddeyle ilgili söylediklerimden başka bir şey söylemek yerine, sadece, biraz önceki konuşmacıya küçük bir yanıt vermek istiyorum.

Değerli arkadaşlarım, bakınız, borçlanmada bir farkı söyleyeyim. Eğer, iktisat tekniği konuşacaksak bunları bilmemiz lazım. Bakın, bu yıl ile geçen yılı karşılaştırayım; ocak-haziran döneminde borçları nasıl döndürüyoruz... Lütfen, dikkatinizi rica ediyorum. Geçen yıl, Ocak-Haziran 2002'de anapara ödemesi 59 katrilyon, faiz ödemesi -içborçlardan bahsediyorum- 22,9 katrilyon, toplam 82 katrilyon. Bu, ödenmiş; yani, geçen yıl, 2002'de, ilk altı ayda anapara ve faiz olarak 82 katrilyon -küsuratları atıyorum- ödenmiş. Borçlanma ne kadar yapılmış; 63,9 katrilyon yeni bir borçlanma yapılmış. Borçların çevrilme oranı nedir; yüzde 78. Yüzde 78 oranında bir içborç döndürme oranı var. Yani, açıkçası, biz ne yapmışız; ödediğimiz paranın yüzde 78'i ,oranında, yeniden, piyasadan borçlanmışız geçen sene. Bu sene siz ne yapmışsınız AKP olarak; bakın, rakamları veriyorum: Bu yıl, anapara ve faiz olarak, ilk altı ayda 89 katrilyon borç ödemişsiniz; buna karşılık, 83 katrilyon borçlanmışsınız. 89 ile 83'ü oranlarsanız, borçları çevirme oranı yüzde 93'e çıkmış. Yani, bunun anlamı şu: Borçlandığınız ve ödediğiniz miktarın yüzde 93'ü kadar borçlanıyorsunuz. Bu, piyasaya, yani, kamu dışında iç piyasadan borçlanmak isteyen özel sektör kuruluşlarına, yüzde 7'lik pay bırakıyorsunuz demektir; geçen sene yüzde 22'lik pay bırakılmış, bu sene yüzde 7'lik pay bırakılıyor. İktisat literatüründe bunun adı "crowding out"tur, yani, dışlama etkisidir. Özel sektörün piyasadan borçlanmasının önüne kamunun böylesine büyük bir borçlanmayla çıkması, onun önünü tıkayan bir süreçtir ve faiz hadlerini onun açısından da yükselten, ayrıca, yükseldiği için de piyasadan dışlayan; ama, piyasa ezici bir kamu ağırlığıdır.

Geçen yıla kıyasla bu dönemin bir başka farkı, onu da size söyleyeyim: Geçen yıl, 2002 yılında, toplam borç stokunun yüzde 47'si piyasaya olan borçlardan oluşurken, siz, kendi döneminizde, borçlanmanın yüzde 73'ünü piyasadan yaptınız; dolayısıyla, borçların bileşimini değiştirdiniz. Piyasaya daha fazla yüklenerek borçlanıyorsunuz ve daha yüksek reel faizlerle borçlanıyorsunuz. Bu reel faizlerle bu çark dönmez, bu gemi yürümez.

Reel faizlerin düzeyi ne olmalıdır, biliyor musunuz? .Eğer, bir ülke, reel büyüme oranı kadar -diyelim ki, bu sene hedefiniz yüzde 5, yüzde 5'lik büyüme oranı kadar- reel faiz ödüyorsa, bunu döndürebilir -yüzde 5'lik reel faiz ödüyorsanız, bunu döndürme imkânınız vardır- eğer bunu yapamıyorsanız, yani, büyüme oranından daha yüksek reel faiz ödüyorsanız -örneğin, yüzde 5 değil de, yüzde 10 reel faiz ödüyorsanız- yapmanız gereken, faizdışı fazla vererek bunu kompanse etmektir; yani, kamu hizmetlerini felç ederek ödemektir; ama, Türkiye'de -dikkat ediniz- büyüme yüzde 5 -ya da geçen sene olduğu gibi yüzde 7 diyelim- ama, siz, yüzde 30'larla borçlanıyorsunuz reel faiz olarak. Bu, sonu mutlu bitmeyecek bir maceradır değerli arkadaşlar. Bunun mutlu bir sonu yoktur, dolayısıyla sizi uyarıyoruz. Bunu geçen sene, 3 Kasım öncesi siz de söylüyordunuz, hatta, Sayın Başbakan - o zaman Genel Başkanınız- şunu diyordu: "Her şey var, helva yapacak bütün malzeme var, mutfakta bunu yapacak adam yok, ben geliyorum." Geldi ne oldu; IMF politikalarına tam teslim!.. Bu, çıkmaz yoldur, bu yolda devam etmeyin, sizi uyarıyoruz.

Teşekkür ederim. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Oyan.

Madde üzerinde başka söz isteği?.. Yok.

1 inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.

2 nci maddeyi okutuyorum:

MADDE 2. - 1567 sayılı Kanunda geçen "İcra Vekilleri Heyeti" ibareleri "Bakanlar Kurulu", "Maliye Vekaleti" ibareleri "Hazine Müsteşarlığının bağlı bulunduğu Bakanlık", "Cumhuriyet müddeiumumileri" ibareleri "Cumhuriyet savcılıkları" olarak, ek 1 inci maddede geçen "kambiyo kontrolörleri" ibaresi "Hazine kontrolörleri ve stajyer Hazine kontrolörleri" şeklinde değiştirilmiş, aynı maddedeki "Maliye müfettişleri ile Maliye müfettiş muavinleri, hesap uzman ve yardımcıları" ibareleri metinden çıkarılmıştır.

BAŞKAN - Madde üzerinde söz isteği?.. Yok.

2 nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... 2 nci madde kabul edilmiştir.

Geçici 1 inci  maddeyi okutuyorum:

GEÇİCİ MADDE 1. - Bu Kanunun yürürlük tarihinden önce 1567 sayılı Kanun hükümlerine göre haklarında kambiyo takibi başlatılan, ancak henüz yargıya intikal ettirilmeyenlerin, bu Kanunun yayımı tarihinden itibaren yüzelli gün içinde yükümlü oldukları kıymeti yurda getirmeleri halinde bu konuda yürütülen idarî işlemler ortadan kalkar. Bu hüküm çerçevesinde yurda getirilen kıymetler için cari kur uygulanır.

Ancak hazırlık soruşturması aşamasında olanlar ile yargıya intikal ettirilen ve haklarında kesinleşmiş yargı kararı bulunmayanların, bu Kanunun yayımı tarihinden itibaren altmış gün içinde ilgili kambiyo müdürlüğüne başvurmaları, bu süre dahil en çok yüzelli gün içinde yükümlü oldukları kıymeti yurda getirmeleri ve bu kıymetin yüzde ikisine tekabül eden tutarın ödeme tarihindeki Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası alış kurları üzerinden Türk Lirası karşılığını ilgili vergi dairesine ödemeleri halinde, bu konuda açılmış davalar ile idari işlemler ortadan kalkar. Bu hüküm çerçevesinde yurda getirilen kıymetler için cari kur uygulanır.

İkinci fıkrada belirtilen yükümlülüklerini bu Kanunla verilen yüzelli günlük süre içinde yerine getirmeyenlerin, Kanunun yayımı tarihinden itibaren en çok yüzseksen gün içinde kambiyo takibine konu kıymetin yüzde dördüne tekabül eden tutarın ödeme tarihindeki Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası alış kurları üzerinden Türk Lirası karşılığını ilgili vergi dairesine ödemeleri halinde bu konuda açılmış davalar ile idarî işlemler ortadan kalkar.

25.2.2003 tarihli ve 4811 sayılı Vergi Barışı Kanunundan yararlanarak adlarına salınan vergileri ödeyen ya da ödeme planına bağlatan ihracatçı gözüken malî kuruluşlar hakkında bu maddenin üçüncü fıkrasında yer alan oran yüzde bir olarak uygulanır.

İlgililerin diğer mevzuattan kaynaklanan sorumlulukları ortadan kalkmaz.

BAŞKAN - Geçici 1 inci madde üzerinde, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına, Trabzon Milletvekili Sayın Akif Hamzaçebi; buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)

Süreniz 10 dakika.

CHP GRUBU ADINA MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (Trabzon) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; "kambiyo affı" olarak isimlendirdiğimiz, görüşmekte olduğumuz tasarının geçici 1 inci maddesine ilişkin olarak, Cumhuriyet Halk Partisi Grubunun görüşlerini açıklamak üzere söz almış bulunuyorum.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 1567 sayılı Kanun, 1929 yılında yaşanan dünya ekonomik buhranından sonra Türkiye'de yürürlüğe girmiş olan geçici bir kanundur. Dünya ekonomik bunalımı, Amerika'da başlamış ve bütün dünya ülkelerini etkisi altına almıştır. O nedenle de, dünya ekonomik buhranı veya bunalımı olarak isimlendirilmiştir. Başlangıçta geçici bir düzenleme olarak düşünülen 1567 sayılı Kanun, daha sonraki yıllarda sürekli hale gelmiş ve kanunda yapılan değişikliklerle Bakanlar Kuruluna verilen yetkiler çerçevesinde Bakanlar Kurulunun yaptığı düzenlemelerle uzun yıllar Türkiye'de etkisini hissettiren son derece önemli bir kanun olmuştur.

Türkiye'de sermaye hareketlerinin liberalleştirildiği 1989 yılına gelindiğinde, 1567 sayılı Yasaya göre çıkarılmış olan 32 sayılı karar uygulamadan kaldırılmış, Türk Lirası konvertibiliteye kavuşturulmuş ve kambiyo konusundaki birçok kısıtlama, o kararla birlikte, o kararın yürürlükten kaldırılmasıyla birlikte, yürürlükten kaldırılmıştır; ancak, hâlâ, 1567 sayılı Yasanın uygulanmakta olan çok çeşitli hükümleri ve bu kanuna dayalı olarak çıkarılmış olan Bakanlar Kurulu kararları vardır.

Denetim, tabiî ki, son derece önemli bir konudur ve bu kanun, denetim konusunda Maliye Bakanlığının çok temel iki kurumu olan maliye müfettişleri ile hesap uzmanlarına bir temel görev vermiştir. Şimdi, önümüze gelmiş olan bu tasarıyla, bu kanunun uygulanmasına ilişkin denetim, maliye müfettişleri ve hesap uzmanları ile bunların muavinlerinden alınmakta, sadece kambiyo kontrolörlerine bu yetki verilmektedir. Bu düzenlemeyi son derece yanlış buluyorum. Maliye Bakanlığının Maliye Teftiş Kurulu ve Hesap Uzmanları Kurulu, bu kanunun uygulanmasına ilişkin denetim konusunda çok uzun yıllar görev almış ve bu denetim görevini başarıyla yürütmüşlerdir. İçinde bulunduğumuz bu döneme, bu yıla gelene kadar, çok yakın dönemde yaşadığımız birçok kambiyo suçunda, birçok kambiyo soruşturmasında bu iki kurumun önemli bir rolü vardır, görevi vardır.

Şimdi bu tasarıyla, "ibare değişiklikleri" adı altında, bu denetim görevinin ve yetkisinin bu kurumlardan alınarak, sadece Hazine Müsteşarlığı bünyesindeki kambiyo kontrolörlerine verilmesi, son derece yanlıştır. Bir meslekî taassup duygusuyla, bu yetki, sadece Hazine Müsteşarlığına ait olsun duygusuyla hareket edip, devletin bu konuda son derece yetişmiş iki kurumunu devre dışı bırakmak -eğer bu tasarı buradan bu şekliyle geçecekse, siz sayın milletvekillerinin buna uygun görüşü olacaksa- gerçekten, bu hükümetin bir ayıbı olarak telakki edilecek, ileride öyle anılacaktır ve bunun yanlışı sonraki dönem soruşturmalarında ortaya çıkacaktır.

Kambiyo kontrolörleri de son derece yetenekli, nitelikli arkadaşlarımız olabilir, bu konuda herhangi bir tereddüdüm yok; ancak, sayıca son derece sınırlı olan bir kurulla bu denetimi yapmaya kalkışmak, bu denetimi yapmaya çalışmak, kambiyo soruşturmalarından vazgeçmek anlamına gelecektir. Hesap Uzmanları Kurulunun yaklaşık 350 mevcudu vardır, Maliye Teftiş Kurulunun da yaklaşık 150 mevcudu vardır. 500 kişilik bir denetim grubunu kambiyo soruşturmalarından, bu tasarı eğer yasalaşırsa, çekmiş olacağız; bunun sonuçlarını, acılarını, üzüntülerini ileride yaşacağız.

Bu konuda ben uyarı görevini yapmak üzere söz aldım, dikkatlerinize sundum, sizlerin takdirlerine sundum; takdir Genel Kurulundur.

Saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN- Teşekkür ederim Sayın Hamzaçebi.

Madde üzerinde başka söz isteği yok; ancak, bir önerge var.

Önergeyi okutacağım; okutmadan önce, bundan sonraki metinleri Divan kâtip üyelerinin oturarak okumaları hususunu Genel Kurulun oylarına sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir. Teşekkür ederim.

Önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 253 sıra sayılı kanun tasarısının geçici 1 inci maddesinin sonundaki fıkranın metinden çıkarılmasını teklif ederiz.

 

Salih Kapusuz

Altan Karapaşaoğlu

Sadullah Ergin

 

Ankara

Bursa

Hatay

 

Ramazan Toprak

Sait Açba

 

 

Aksaray

Afyon

 

BAŞKAN - Sayın Komisyon önergeye katılıyor mu?

ADALET KOMİSYONU BAŞKANI KÖKSAL TOPTAN (Zonguldak) - Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN - Hükümet önergeye katılıyor mu?

DEVLET BAKANI ALİ BABACAN (Ankara) - Genel Kurulun takdirine bırakıyoruz.

BAŞKAN - Gerekçeyi mi okutalım efendim?

SALİH KAPUSUZ (Ankara) - Gerekçe okunsun Sayın Başkan.

BAŞKAN - Gerekçeyi okutuyorum:

Gerekçe:

1567 sayılı Türk Parasının Kıymetini Koruma Hakkında Kanunun suç saydığı hususlar yeniden düzenlenmekte, ekonomik suçlara parasal cezalar öngörülmektedir. Bu fıkranın kaldırılmaması halinde gerçek ihracatçılardan dövizini yurt dışından getirmeyenler hakkında hapis cezası uygulanabilecektir. Böyle bir uygulama bu yasa tasarısının hazırlanmasındaki mantığa ve içeriğine aykırıdır.

BAŞKAN - Gerekçesini dinlediğimiz değişiklik önergesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Önerge kabul edilmiştir.

Sayın milletvekilleri, müzakerelerini tamamladığımız geçici 1 inci maddeyi kabul edilmiş olan değişiklik önergesi doğrultusunda oylarınıza sunacağım; ancak, dikkatinize arz ediyorum, geçici 1 inci madde af ilanı içerdiğinden, Anayasanın 87 nci ve İçtüzüğün 92 nci maddeleri hükümleri uyarınca, kabulü için üye tamsayısının beşte 3 çoğunluğunun oyunu arayacağım; bu nedenle, maddenin oylamasını açıkoylama şeklinde yapacağım. Bu noktada da, zaten benim arayacağım nitelikli çoğunluk yönünden -benim bu talebim ve düşüncem doğrultusunda- Sayın Cumhuriyet Halk Partisi Grubunun da bir teklifi var.

Sayın milletvekilleri, açıkoylamanın şekli hakkında Genel Kurulun kararını alacağımı.

Açıkoylamanın elektronik oylama cihazıyla yapılmasını oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Oylama için 5 dakika süre vereceğim. Bu süre içerisinde sisteme giremeyen üyelerin teknik personelden yardım istemelerini, bu yardıma rağmen de sisteme giremeyen üyelerin, oy pusulalarını, oylama için öngörülen 5 dakikalık süre içerisinde Başkanlığa ulaştırmalarını rica ediyorum.

Ayrıca, vekâleten oy kullanacak sayın bakanlar var ise, hangi bakana vekâleten oy kullandığını, oyunun rengini ve kendisinin ad ve soyadı ile imzasını da taşıyan oy pusulasını, yine, oylama için öngörülen 5 dakikalık süre içerisinde Başkanlığa ulaştırmalarını rica ediyorum.

Oylama işlemini başlatıyorum.

(Elektronik cihazla oylama yapıldı)

BAŞKAN- Sayın milletvekilleri, Türk Parasının Kıymetini Koruma Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısının geçici 1 inci maddesinin yapılan açıkoylamasının sonucunu açıklıyorum:

Kullanılan oy sayısı

:

362

Kabul

:

322

Ret

:

40

Böylece, aranan çoğunluk bulunamadığından, madde kabul edilmemiştir. (1)

Birleşime 5 dakika ara veriyorum.

Kapanma Saati : 23.24

                                      

(1) Açıkoylama kesin sonuçlarını gösteren tablo tutanağın sonuna eklidir.

DÖRDÜNCÜ OTURUM

Açılma Saati : 23.52

BAŞKAN : Başkanvekili İsmail ALPTEKİN

KÂTİP ÜYELER : Mevlüt AKGÜN (Karaman), Ahmet KÜÇÜK (Çanakkale)

BAŞKAN - Türkiye Büyük Millet Meclisinin 112 nci Birleşiminin Dördüncü Oturumunu açıyorum.

253 sıra sayılı kanun tasarısının görüşmelerine kaldığımız yerden devam ediyoruz.

VI. - KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN

DİĞER İŞLER (Devam)

6. - Türk Parasının Kıymetini Koruma Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ve Adalet  Komisyonu Raporu (1/635) (S. Sayısı :253) (Devam)

BAŞKAN - Komisyon ve Hükümet yerinde.

Tasarının geçici 2 nci maddesini okutuyorum:

GEÇİCİ MADDE 2.- Bu Kanunun yürürlük tarihinden önce 1567 sayılı Kanunun 3 üncü maddesinin (b) bendine istinaden kesinleşen mahkeme kararları ile hükmolunan, ancak henüz tahsil edilmemiş bulunan para cezalarına esas teşkil eden yurda getirilmesi gereken kıymetin ödeme tarihindeki Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası alış kurları üzerinden yüzde beşinin, bu Kanunun yayımı tarihinden itibaren doksan gün içinde ilgili vergi dairesine ödenmesi veya bu Kanunun yürürlük tarihinden önce 6183 sayılı Âmme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun hükümlerine göre kısmen tahsil edilen para cezasının yurda getirilmesi gereken kıymetin başvuru tarihindeki Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası alış kurları üzerinden hesap edilen tutarının yüzde beşine tekabül ettiğinin tespiti halinde, kesinleşmiş mahkeme kararları bütün neticeleri ile ortadan kalkar. Fazla ödenen tutarlar iade edilmez.

BAŞKAN - Madde üzerinde, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına, Konya Milletvekilimiz Sayın Atilla Kart; buyurun.

Süreniz 10 dakika.

CHP GRUBU ADINA ATİLLA KART (Konya) - Sayın Başkanım, değerli arkadaşlarım; madde üzerindeki konuşmadan evvel, yine maddeyle bağlantılı olarak usul hakkında bir değerlendirme yapmak istiyorum.

Bilindiği üzere, af niteliğindeki değerlendirmelerde, oylamalarda, hem madde hakkında hem de tasarının tümü hakkında nitelikli çoğunluğun bulunması gerekmektedir. Bu konu, en son, İçtüzüğün, 10 Nisan tarihinde yapılan değişikliğiyle tartışma götürmeyecek bir şekilde açıklık kazanmıştır.

Geçici 1 inci maddeye ilişkin değerlendirmede nitelikli çoğunluğun bulunmadığı açıktır. İçtüzüğün açık hükmüne göre, bu noktada tasarının tümünde nitelikli çoğunluğun bulunması yeterli olmayacaktır değerli arkadaşlarım. Madde üzerinde nitelikli çoğunluk bulunmadığı için, bu aşamadan sonra tasarının akıbeti konusunda bir değerlendirme yapmak gerekmektedir.

Bu sebeple, hükümetin veya komisyonun, İçtüzüğün 88 veya 89 uncu maddelerindeki değerlendirmeyi yapması gerekir. Bu değerlendirmenin yapılmasına da Başkanlık Divanının fırsat vermesi gerekir, imkân tanıması gerekir; ama, bakıyoruz, Başkanlık Divanı bu noktada hiçbir değerlendirme yapmıyor. Başkanlık Divanının, İçtüzüğün 88 veya 89 uncu maddesi konusunda, komisyondan, hükümetten nasıl bir uygulama yapılacağını açıklığa kavuşturması, komisyonun, tasarıyı geri isteme, tasarıyı çekme yönündeki tercih hakkını kullanıp kullanmayacağını açıklığa kavuşturması gerekir.

Başkanlık Divanı, bu değerlendirmeyi yapmadan tasarının görüşülmesine devam ettiği takdirde, açık bir şekilde İçtüzük ihlali yapmış olur değerli arkadaşlarım. Bunun varacağı sonuç belli; bunun varacağı sonuç, Cumhurbaşkanından bu tasarının geri dönmesi veya Anayasa Mahkemesinde bu tasarının iptal edilmesi suretiyle olur.

Değerli arkadaşlarım, burada, son derece ciddî bir iş yapıyoruz, yasama organı işlevi görüyoruz. Bu görevi yaparken, Topluma Kazandırma Yasasında olduğu gibi -4 üncü maddenin düzenlemesinde olduğu gibi- oluşan bir yasama iradesini geçersiz saymak gibi daha da öteye giden bir uygulama içine giriyoruz. Yasama organının iradesini -bu ifadeyi üzülerek kullanıyorum- iğfal etmiş oluyoruz. Bunlara sebebiyet vermememiz gerekiyor. Bu sebeple, ben, maddenin değerlendirmesini yapmadan evvel, Başkanlık Makamının usul konusundaki bu fahiş hatasını, fahiş yanlışını düzeltmesini talep ediyorum. Bu düzeltme yapılmadan, yapılacak çalışmaların, hukuken malul olduğunu, yok hükmünde olduğunu, hiçbir yasal değerinin olmadığını, olamayacağını ifade ediyor, Genel Kurula saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Kart.

Sayın milletvekilleri, biraz önce usul noktasında söz isteyerek görüşlerini açıklayan sayın milletvekili arkadaşımız, İçtüzüğün 88 ve 89 uncu maddelerinin Başkanlıkça değerlendirilmesi noktasında görüş bildirmiştir.

İçtüzüğümüzün 88 inci maddesinin başlığı "metnin veya maddenin geri istenmesi"dir. Madde, metnin veya maddenin kimin, nasıl, ne şekilde geri isteyebileceğini ifade etmektedir.

89 uncu madde ise "tekriri müzakere" diye ifade ettiğimiz, Genel Kurulda, yeniden bir maddenin, karara bağlanan bir maddenin yeniden müzakeresinin hangi usul ve prosedürle yapılabileceğini göstermektedir. Bu bakımdan, madde üzerindeki müzakereler tamamlandıktan sonra, nitelikli çoğunluk arayarak yaptığımız oylama sonucunda, aradığımız çoğunluğun sağlanamadığını ve maddenin kabul edilmediğini ilan etmek suretiyle Başkanlığımız kendisine düşen görevi yerine getirmiştir.

Bu noktada Sayın Bakanın da bir söz talebi var.

Devlet Bakanımız Sayın Ali Babacan; buyurun. (AK Parti sıralarından alkışlar)

Süreniz 10 dakika.

DEVLET BAKANI ALİ BABACAN (Ankara) - Sayın Başkan, değerli milletvekillerimiz; biliyorsunuz, ihracat sektörü Türkiye'nin hızlı büyümesi için, istihdam için bizim son derece büyük önem verdiğimiz ve desteklememiz gereken bir sektör. Geçtiğimiz son on yıllık döneme bakacak olursak bu süre içerisinde pek çok ihracatçı firmamız, yurtdışında mal ihraç etmiş, muhtelif sebeplerle bunun bedelini Türkiye'ye getirememiş durumda şu anda. Kaldı ki, modern kambiyo anlayışına göre, serbest döviz dolaşımının dünyada artık yerleştiği bir dönemde ve üstelik de Türkiye'ye getirilen dövizin hemen ertesi gün tekrar Türkiye dışına çıkarılmasının önünde hiçbir engelin olmadığı bir dönemde, bir bakıma biz ihracatçılarımızı şimdiye kadar cezalandırmış olduk. Şu andaki sistemde, ihracatın gerçekleştirildiği tarihteki kur ile bugünkü kur arasındaki fark -ki, bu eğer üç sene, dört sene, sekiz sene gibi uzun sürelerse- çok büyük rakam tutuyor ve âdeta ihracat bedelinin 4 misli, 5 misli cezalarla karşı karşıya kalıyoruz. Mesela, üç sene önce ya da beş sene önce 50 000 dolarlık bir ihracat bedelini Türkiye'ye getirememiş bir ihracatçının bugün ödemek zorunda kalacağı ceza 100 000 dolar, 150 000 dolar, 200 000 dolar gibi rakamlara ulaşabiliyor. Bu, gerçekten, özellikle kurun hızlı yükselmiş olduğu yıllarda ihracatçılarımızı büyük bir yük altında bırakıyor.

Biz, bu yasa tasarısını hazırlarken, özellikle, iyiniyetli, gerçekten, ihracat yapıp da Türkiye'ye bu ihracat bedelini bir şekilde getiremeyen ihracatçılarımızı göz önünde bulundurduk; ki, bu her ihracatçının başına gelebiliyor; herhangi bir ülkeye mal gönderiyor malın bedelini tahsil edemiyor, malın bedeli bir şekilde alacak batağı olarak o ülkede kalıyor; bunun üzerine biz ihracatçımızı tekrar cezalandırıyoruz "sen bunun niye parasını getirmezsin Türkiye'ye" diye. Zaten, mal bedeli gitmiş -bazı durumlarda, her durumda değil- bunun üzerine, bir de ihracat bedelinin birkaç katına ulaşabilen bir ceza alıyoruz.

Bu yasal düzenlemeyle ne yapıyoruz derseniz, birikmiş problemler için -yani, yaklaşık 10 000 dosya var şu anda- Türkiye'ye ihracat bedelini bundan sonra getirecek olan ihracatçılarımıza, ihracat bedelinin bugünkü cari kur üzerinden hesaplanan yüzde 2'lik tutarını bir kerelik tahsil ediyoruz ve artık, bu yükümlülükten kurtulmuş oluyor. Eğer, ihracatçımız, bir şekilde, bedelini dahi getiremiyorsa bunun, yani, tamamen batak bir alacak söz konusu ise, bu durumda da, ihracat bedelinin yüzde 4'ünü ceza olarak istiyoruz. Hiç getirme imkânı yok, dövizini, Türkiye'ye; bir şekilde kaptırmış, gelemiyor para; ihracat bedelinin yüzde 4'ünü ödeyerek, yine, bu cezalardan kurtulmuş oluyor.

Burada, bir de, aracı malî kuruluşlar söz konusu. Aracı malî kuruluşlar da, özellikle bu vergi barışı kapsamında, Katma Değer Vergisini -ihracatı hiç yapmamış sayıldıkları için- ikinci bir kere ödeme durumunda kaldılar; çoğu durum, çoğu vaka bu şekilde. İki kere ödenmiş Katma Değer Vergisinin üzerine, bir de, böyle, yüzde 4 gibi yüksek bir cezayla karşı karşıya kalmasınlar diye, bu, aracı malî kuruluşlara da yüzde 1'lik bir ceza öngörüldü yine bu tasarıda. Tabiî, bütün bu oranlar, ilgili sivil toplum kuruluşlarıyla uzun uzun müzakere edilerek, uzun uzun görüşmeler yapılarak, karşılıklı mutabakatla belirlenmiş oranlar; yani, bizim, hükümet olarak tek yanlı saldığımız rakamlar değil, sivil toplum kuruluşlarıyla -ki başta Odalar Birliği ve İhracatçılar Meclisi olmak üzere- karşılıklı görüşüp mutabık kaldığımız rakamlar.

Bir de, yine, bu özellikle döviz büfelerini ilgilendiren zorunlu devir ve satış konusu vardı; onunla ilgili yükümlülüklerini yerine getiremeyenler vardı. Onunla ilgili de, yine, yüzde 1'lik bir cezayla bu sorumluluklardan kurtulmuş oluyorlar.

Asıl önemli bir konu, bu yasal düzenlemeyle bu tür sorunların bir daha hiç birikmemesini sağlamış oluyoruz. O da şöyle: Bundan sonraki dönemlerde... O da olabilir; yani, biz, birikmiş sorunu çözdük, bitti; ama, bundan sonra aynı tür sorunlar olamaz mı; olur. Yine bundan sonraki dönemlerde ihracatçımız ihracat yapabilir, mal bedelini bir şekilde Türkiye'ye getiremeyebilir. Bundan sonra da, eskisi gibi, rasyonel olmayan bir cezamı uygulayalım, yoksa daha makul bir sistemle, artık, bu dosyaların, sorunların bir daha hiç birikmemesini mi sağlayalım?!. Bu noktada da yüzde 5'lik bir ceza öngördük. O da şöyle: Bundan sonraki dönemde, bu tasarı yasalaştığında, herhangi bir sebeple ihracat bedelini zamanı içerisinde Türkiye'ye getiremeyen ihracatçılarımız, yüzde 5'lik bir ceza ödeyerek bundan tamamen kurtulabiliyorlar.Yani, bundan sonraki dönemde de, ihracatçılarımızın, bu tür artık, birikmiş sorunlarının oluşmaması için, bir daha 10 000 dosyaya varan rakamların oluşmaması için köklü bir tedbiri de aslında burada almış oluyoruz.

Dediğim gibi, başta da söylediğim gibi, ihracat sektörü ve ihracatçılarımız bizim gözbebeğimiz; mutlaka desteklenmesi gerekiyor, önlerinin açılması gerekiyor ve 1930'lardan, 1950'lerden kalma bir kambiyo rejimi anlayışıyla modern uluslararası ticaretin yürütülmesi de mümkün değil.

ALİ RIZA BODUR (İzmir) - Namuslu ihracatçının buna ihtiyacı var mı?

DEVLET BAKANI ALİ BABACAN (Devamla) -Biz, bu anlayışla, bu yaklaşımla bu yasa tasarısını getirdik, takdirlerinize sunuyoruz.

Teşekkür ederim. (AK Parti sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Bakan.

Madde üzerinde şahsı adına söz isteği var.

Trabzon Milletvekili Sayın Akif Hamzaçebi; buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)

Süreniz 5 dakika.

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (Trabzon) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşmekte olduğumuz tasarıda, birbiri peşi sıra, zaman zaman önergelerle, zaman zaman komisyonlarda yapılan birtakım değişikliklerle, sistemimizi altüst edecek birtakım değişiklikler yapılmaktadır. Bunlardan bir tanesi de, görüşmekte olduğumuz 2 nci maddeye ilişkin olarak elimize ulaşan bir önergeyle ilgilidir. Önerge, kanunun yürürlüğe girdiği tarihten itibaren 90 gün içinde yükümlü oldukları kıymetleri carî kurdan yurda getirenlerin, carî kur üzerinden hesaplanan değer ile defter kayıtlarında yer alan ihracat bedeli arasındaki farkın, pasifte bir fon hesabında izleneceğini ve fon hesabında tutulduğu sürece Gelir veya Kurumlar Vergilerine tabi tutulmayacağını ifade etmektedir.

Bu, esasen, bu tasarının konusu olması gereken bir düzenleme değildir. Bu tasarıyla, birtakım aflar getirilmektedir. Birçok af getirmiştir hükümet, bu af da, bu af zincirinin son halkasıdır. Takip edecek hangi halkalar olacaktır, bilemiyoruz tabiî; ama, af, biraz daha ileri götürülerek, vergi kanunlarında yapılması gereken bir düzenleme burada yapılıyor. Yapılması gereken düzenleme derken, esasında, düzenlemenin buradaki içeriği, kapsamı hakkında bir görüş beyan etmiyorum, bu, enflasyon muhasebesinin kendisidir. Yani, bir ihracatçı düşünün, normal yollardan ihracatını yapmış, dövizini yurda getirmiş; ihracatı yaptığı tarih ile dövizini yurda getirdiği tarih arasında, eğer, kur farkından dolayı lehine bir para oluşmuşsa, bu ihracatçının bu kur farkı geliri vergiye tabidir. Bu önergeyle ne yapılmaktadır; ihracat bedelini zamanında yurda getirmemiş olan bir ihracatçı, daha sonra bunu getiriyor, getirdiği tarihteki kur ile ihracat yaptığı tarihteki kur arasındaki farkın geliri vergiye tabi tutulmuyor. Denilebilir ki, aradan çok uzun zaman geçmiş, birkaç yıl geçmiş, eğer, kur farkını vergiye tabi tutarsak, bu ihracatçı mağdur olur, zarar görür.

Değerli arkadaşlar, o zaman, gerçek ihracatçıyı cezalandırmış oluruz. Gerçek ihracatçı bir ihracatı yaptığında, birkaç ay sonra kur değişikliğinden dolayı oluşan farkı, biz, vergiye tabi tutarsak, bu ihracatçı, bu uygulamadan zarar görmüş olur.

2001 yılında, Türkiye, kriz yaşadı; dolar, bir gecede fırladı; hatırlayacaksınız, faizler yüzde 7 000'lere fırladı, dolar kuru da 600 000 liradan 800 000-900 000 liralara, daha sonra 1 300 000 liraya kadar tırmandı. O dönemde dahi, kur farkı gelirinin vergiye tabi olmayacağı şeklinde bir düzenleme yapılmadı. O dönemde yapılmayan bir düzenlemeyi, burada, münhasıran bu grup ihracatçı için, ihracat bedelini zamanında yurda getirmemesi nedeniyle takibe konu olmuş ihracatçı için yapmak doğru değildir. Buna ihtiyaç duyuyorsak, o zaman, Vergi Usul Kanununda, enflasyon muhasebesi düzenlemesini yaparız; ihracattan kaynaklanan, bu tip uygulamalardan kaynaklanan bütün kur farkı gelirlerini vergiye tabi tutmayız; yapılması gereken budur. Bu şekilde, bölük pörçük düzenlemelerle, gece yarısında verilen önergelerle yapılacak düzenlemelerle sistemi bozmak, allak bullak etmek doğru değildir. Bu düzenlemelerle, gerçek ihracatçıyı, dürüst mükellefi de cezalandırmış oluyoruz.

Bu konuyu dikkatlerinize sunmak istedim; teşekkür ediyorum, saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Hamzaçebi.

Madde üzerinde başka söz isteği?.. Yok.

Sayın milletvekilleri, madde üzerindeki görüşmeler tamamlanmıştır.

Madde üzerinde 1 önerge vardır; okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 253 sıra sayılı tanun tasarısının geçici 2 nci maddesine aşağıdaki fıkranın eklenmesini arz ve teklif ederiz.

 

Salih Kapusuz

Özkan Öksüz

Ergün Dağcıoğlu

 

Ankara

Konya

Tokat

 

M.Altan Karapaşaoğlu

T.Ziyaeddin Akbulut

 

 

Bursa

Tekirdağ

 

"Bu kanunun yürürlüğe girdiği tarihten itibaren doksun gün içinde yükümlü oldukları kıymetleri cari kurdan yurda getirenlerin, cari kur üzerinden hesaplanan değer ile defter kayıtlarında yer alan ihracat bedeli arasındaki fark, pasifte bir fon hesabında izlenir. Bu fon sermayeye eklenmesi halinde Gelir veya Kurumlar Vergisine tabi tutulmaz. "

BAŞKAN - Sayın Komisyon önergeye katılıyor mu?

ADALET KOMİSYONU BAŞKANI KÖKSAL TOPTAN (Zonguldak) - Çoğunluğumuz olmadığı için Genel Kurulun takdirine bırakıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN - Sayın Hükümet?

MALİYE BAKANI KEMAL UNAKITAN (İstanbul) - Katılıyoruz efendim.

BAŞKAN - Önerge sahipleri?..

SALİH KAPUSUZ (Ankara) - Gerekçe okunsun Sayın Başkan.

BAŞKAN - Gerekçeyi okutuyorum:

Gerekçe:

Söz konusu ihracat bedellerinin cari kurdan yurda getirilmesi halinde ortaya çıkacak fiktif kazancın vergilendirilmemesi amacıyla bu fıkranın tasarıya eklenmesi öngörülmüştür.

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, Komisyonun takdire bıraktığı, Hükümetin katıldığı ve gerekçesini biraz önce dinlediğiniz önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Önerge kabul edilmiştir.

Sayın milletvekilleri, geçici 2 nci maddenin oylanmasından önce, Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkanvekili Sayın Oğuz Oyan ve arkadaşları tarafından verilmiş olan bir açıkoylama talebi vardır. Başkanlığımız, bu talebi dikkate almaktadır.

Açıkoylamanın şekli hakkında Genel Kurulun kararını alacağım:

Açıkoylamanın elektronik oylama cihazıyla yapılmasını oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Elektronik cihazla yapılması kabul edilmiştir.

Sayın milletvekilleri, kabul edilen önerge doğrultusunda geçici 2 nci maddeyi oylarınıza sunacağım. Oylamanın şekline biraz önce Genel Kurulumuz karar verdi; ancak, madde, af ilanı içerdiğinden, Anayasanın 87 nci maddesi ve İçtüzüğün 92 nci maddeleri hükümleri uyarınca, kabulü için üye tamsayısının beşte 3 çoğunluğunun oyunu arayacağım. Bu nedenle, maddenin oylamasını açıkoylama şeklinde yapıyoruz.

Oylama için 5 dakika süre vereceğim. Bu süre içerisinde sisteme giremeyen sayın üyelerin teknik personelden yardım istemelerini; bu yardıma rağmen de sisteme giremeyen üyelerin, oy pusulalarını, oylama için öngörülen 5 dakikalık süre içerisinde Başkanlığa iletmelerini; ayrıca vekâleten oy kullanacak sayın bakanlar varsa, hangi bakana vekâleten oy kullandığını, oyunun rengini ve kendisinin ad ve soyadı ile imzasını da taşıyan oy pusulasını, yine, oylama için öngörülen 5 dakikalık süre içerisinde Başkanlığa ulaştırmalarını rica ediyorum.

Oylama işlemini başlatıyorum.

(Elektronik cihazla oylama yapıldı)

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, Türk Parasının Kıymetini Koruma Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısının geçici 2 nci maddesinin açıkoylama sonucunu açıklıyorum:

Kullanılan oy sayısı

:

372

Kabul

:

340

Ret

:

32

Değerli milletvekilleri, geçici 1 inci madde yeterli çoğunluğu bulamadığı için reddedildiğinden, şu anda kabul edilen geçici 2 nci madde, geçici 1 inci madde olarak kabul edilmiştir; bu, zabıtlara bu şekilde geçmiştir. (1)

Geçici 3 üncü maddeyi, geçici 2 nci madde olarak okutuyorum:

GEÇİCİ MADDE 2. - Bu Kanunun yürürlük tarihinden önce 1567 sayılı Kanuna istinaden yürürlüğe konulan mevzuat hükümleri uyarınca süresi içinde zorunlu döviz ve efektif devir ve satış yükümlülüklerini yerine getirmeyen yetkili müesseseler ve kıymetli maden aracı kuruluşları, bu Kanunun yayımı tarihinden itibaren yüzelli gün içinde devirle yükümlü oldukları kıymetin yüzde birine tekabül eden tutarın, ödeme tarihindeki Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası alış kurları üzerinden Türk Lirası karşılığını ilgili vergi dairesine ödemeleri halinde, bu konuda açılmış davalar ile idari işlemler bütün neticeleri ile ortadan kalkar.

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, maddenin müzakeresine geçmeden önce, Sayın Maliye Bakanımızın imzasıyla Başkanlığımıza sunulan bir talep var; görüşülmekte olan kanun tasarısının 2 nci maddesinin yeniden görüşülmesi, İçtüzüğün 89 uncu maddesine göre talep edilmektedir. Bu hususu Genel Kurulun bilgilerine arz ediyorum. Bu konu, Başkanlığımızca, sırası geldiğinde değerlendirilecektir.

Madde üzerinde söz isteği?.. Yok.

1 önerge var; önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 253 sıra sayılı kanun tasarısının geçici 2 nci maddesine aşağıdaki paragrafların eklenmesini arz ve talep ederiz.

 

Salih Kapusuz

Akif Gülle

Ramazan Toprak

 

Ankara

Amasya

Aksaray

 

Murat Mercan

Alaettin Güven

 

 

Eskişehir

Kütahya

 

"Bu kanunun yürürlük tarihinden önce 1567 sayılı Türk Parasının Kıymetini Koruma Hakkında Kanun hükümlerine göre haklarında kambiyo takibi başlatılan; ancak, henüz yargıya intikal ettirilmeyenlerin, bu kanunun yayımı tarihinden itibaren yüzelli gün içinde yükümlü oldukları kıymeti yurda getirmeleri halinde bu konuda yürütülen idarî işlemler ortadan kalkar. Bu hüküm çerçevesinde yurda getirilen kıymetler için cari kur uygulanır."

"Kanunun yayımı tarihinden itibaren en çok yüzseksen gün içinde kambiyo takibine konu kıymetin yüzde dördüne tekabbül eden tutarın ödeme tarihindeki Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası alış kurları üzerinden Türk Lirası karşılığını ilgili vergi dairesine ödemeleri halinde, bu konuda açılmış davalar ile idarî işlemler ortadan kalkar. "

"25.2.2003 tarihli ve 4811 sayılı Vergi Barışı Kanunundan yararlanarak adlarına salınan vergileri ödeyen ya da ödeme planına bağlatan ihracatçı gözüken malî kuruluşlar hakkında geçici ikinci maddedeki yüzde dört oranı yüzde bir olarak uygulanır."

OĞUZ OYAN (İzmir) - Sayın Başkan, usul hakkında söz istiyorum.

BAŞKAN - Efendim, Komisyona ve Hükümete bir sorayım, söz isteğinizi değerlendireceğim.

Komisyon önergeye katılıyor mu efendim?

ADALET KOMİSYONU BAŞKANI KÖKSAL TOPTAN (Zonguldak) - Çoğunluğumuz olmadığı için katılamıyoruz Sayın Başkan.

                                         

(1) Açıkoylama kesin sonuçlarını gösteren tablo tutanağın sonuna eklidir.

BAŞKAN - Hükümet önergeye katılıyor mu?

DEVLET BAKANI ALİ BABACAN (Ankara) - Katılıyoruz.

BAŞKAN - Önerge sahipleri?..

AKİF GÜLLE (Amasya) - Gerekçe okunsun Sayın Başkan.

BAŞKAN - Gerekçeyi okutuyorum:

Gerekçe:

Kambiyo takibatına uğrayan ihracatçıların dövizlerini yurda getirebilmelerine imkân sağlayan ve dışticaretin desteklenmesini amaçlayan hüküm içermektedir.

Gerçekte mal ile ilgisi olmayan ve sadece finansman sağlayan, ihracatçı gibi görünen malî aracı kuruluşlar için haksız olarak uygulanan cezanın adil ve makul düzeye getirilmesi amaçlanmıştır.

BAŞKAN - Buyurun Sayın Oyan.

Süreniz 5 dakikadır.

VII. - USUL HAKKINDA GÖRÜŞMELER

1. - Genel Kurulca kabul edilmeyen bir madde metninin içerik olarak başka bir maddeye eklenerek görüşülüp görüşülmeyeceği hakkında

OĞUZ OYAN (İzmir) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bugün, burada yasama faaliyetlerine aykırı bir iş yapılmaktadır; bu önerge, bunun yeni bir kanıtıdır.

Esasen, bugün, Topluma Kazandırma Yasasının geçen gün iptal edilmiş 4 üncü maddesini, yeniden, 4 üncü madde olarak, aşağı yukarı aynı öz, aynı muhtevayla buraya getirerek tartışmak, İçtüzüğümüzün 88 ve 89 uncu maddelerindeki düzenlemelere aykırıydı. Şimdi, aynı olayı, bugün, ikinci kez yaşıyoruz. Biraz önce, bu Meclisin iradesi, geçici 1 inci maddenin reddi yönünde tecelli etmiştir.

Değerli arkadaşlar, bu, Yüce Meclisin verdiği bir karardır. 330 oyu bulamamış bir geçici madde vardır, geçici madde 1. Şimdi, burada hülle yaparak, yeniden, sanki, bu, hiç burada reddedilmemiş gibi, aynı maddeyi, birinci paragrafı da motamo aynı olan ve devamı da öz itibariyle aynı olan bir önerge vererek bu Meclisin iradesiyle alay mı edilmektedir?!

Değerli arkadaşlarım, yasama işi ciddî bir iş. Bir İçtüzük var; beğenmiyorsanız, getirin, değiştirin; çoğunluğunuz var; ama, bu İçtüzük burada dururken, ben, bu oyunun kurallarını istediğim dakika değiştiririm deme hakkına hiç kimse sahip değildir. Hukuk, herkes için lazım, herkes için! Bu oyunun kuralları burada yazılmıştır. Siz, şimdi, oyunun kuralları işinize gelmeyince, ben, mızıkçılık ederim, oynamam diyorsunuz. Bunun özü budur.

HASAN ANĞI (Konya) - Ne alakası var!

OĞUZ OYAN (Devamla) - Bunu yapamazsınız... Bunu yapamazsınız. Hukuk, herkes için gereklidir değerli arkadaşlarım. Bu, bir hukuk ihlalidir. Bu hukuk ihlalini -bunun özü, içeriği, ayrı mesele- böyle bir hukuk ihlalini yapan Meclisin saygınlığı yitirilir değerli arkadaşlarım. Kendinize saygıyı yitirirsiniz. Biz, size olan saygımızı yitiririz. Böyle bir şey yapamazsınız; buna hakkınız yoktur. Yaparsanız da, bu, Anayasa Mahkemesine kadar gider; bu Meclise zaman kaybettirirsiniz. Meclisin iradesi oluştuktan sonra, bunu, daha aradan beş dakika geçmeden, yarım saat, bir saat içinde yeniden oluşturmaya kalkışmak, Meclise karşı yapılmış bir saygı eksikliğidir, saygı noksanlığıdır. Bu saygı kusurunu, ben, işleyenlere de yakıştıramıyorum.

Bu önergenin geri alınmasını ve bunun onarılmasını talep ediyorum. Meclisin onurunu korumak, sadece muhalefetin işi değildir arkadaşlar!

Teşekkür ederim. (CHP sıralarından alkışlar)

AHMET YENİ (Samsun) - Allah Allah!

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Oyan.

ATİLLA KART (Konya) - Sayın Başkan, ben de usul hakkında söz istiyorum.

BAŞKAN - Usul hakkında Sayın Grup Başkanvekiliniz konuştu.

Salih Kapusuz Beyin de konuşma talebi var.

Buyurun Salih Bey. (AK Parti sıralarından alkışlar)

SALİH KAPUSUZ (Ankara) - Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; gecenin bu saatinde tartışma meydana getirmek için söz almadım; ancak, bir hususu düzeltmek mecburiyetinde olduğumuz için bu sözü almış bulunuyorum. İçtüzüğümüze göre, reddedilmiş bir metin, motamo aynı getirilmesi halinde bir yıldan önce getirilemez; ama, muhtevasında, şeklinde ve ifadelerinde değişiklik yapılırsa, bunun için bir engel söz konusu değildir.

Topluma Kazandırma Yasasından bahsedildiği için ifade etmek istiyorum ki, orada çok ciddî değişiklikler yapılmıştır. Belki, arkadaşlarımız bunu dikkatlerinden kaçırmış olabilirler; ama, bir hükümlü için veyahut da bir suçlu için, sekiz yıllık ceza on yıla çıkarılmışsa, bunun muhtevası, sizce, değişti mi değişmedi mi; elbette değişmiştir. İki yıllık bir süreyi küçümseyebilir misiniz?!

Dolayısıyla, bizim, yapmış olduğumuz, sizlerle paylaşmak istediğimiz husus açıkça şudur: Evet, benzeri durumlarda değişiklik önergesi verilme hakkına sahip olunduğunu biliyorsunuz. Bir sonraki maddeyle ilgili olarak bir düzenleme yapılmıştır; bir önceki reddedilmiş maddeden farklı bir düzenlemedir. Burada, bunun, bu maddeye entegre edilmesinde, bu değişiklik önergesinin bu maddeyle irtibatlandırılmasında usul yönünden hiçbir hata söz konusu değildir, yapılan işlem İçtüzüğe de uygundur. Bu yapılanların hiçbir tanesi de, Türkiye Büyük Millet Meclisinin mehabetine, onuruna bir sıkıntı getirmez. Kurallara uygun işlem yapıyoruz. Hem, Türkiye Büyük Millet Meclisinin onurunu korumak...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Kapusuz, toparlayın lütfen.

SALİH KAPUSUZ (Devamla) - ...bütün milletvekillerine ait bir görevdir. Bu konuda en ufak bir sıkıntı söz konusu değildir. Değerli arkadaşlarımızın bu ve benzeri konularda yapmış olduğu siyasî değerlendirmelere katılmak gibi bir mecburiyetimiz yok.

Hepinize saygılar sunuyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)

FAHRETTİN ÜSTÜN (Muğla) - Alicengiz oyunu bu!..

BAŞKAN - Teşekkür ederim.

OĞUZ OYAN (İzmir) - Sayın Başkan, Sayın Atilla Kart'ın usul hakkında konuşma isteği vardı...

BAŞKAN - Sayın Kart, aleyhte söz isteğinizi tekrarlıyor musunuz efendim?

ATİLLA KART (Konya) - Evet efendim.

BAŞKAN - Buyurun.

ATİLLA KART (Konya) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri, ciddî bir hukuk ihlali yapıyoruz. Geçici 1 inci madde, tasarının tümünü doğrudan etkileyen bir madde. Bu maddeye yönelik olarak 88 ve 89 uncu maddelerdeki işlemler yapılmadan tasarının tümünün oylanması kesinlikle mümkün değil. Tasarının tümünün oylaması esnasında, geçici 1 inci maddenin oylama dışında tutulması da usulen söz konusu değil; çünkü, 88 ve 89 uncu maddelerdeki prosedür işletilmemiş durumda.

Bakıyoruz, 10.4.2003 tarihli Meclis kararında, çok açık bir şekilde, "gerekli çoğunluk" ifadesiyle, hem madde üzerinde nitelikli çoğunluğun hem de tamamı üzerinde nitelikli çoğunluğun aranacağı belirtiliyor. Bu sebeple, geçici 1 inci maddeye ilişkin biraz evvel sözünü ettiğimiz uygulama yapılmadan tasarının tümünün oylanması mümkün değil. Bunun da ötesinde, şu anda, daha da vahim bir uygulama yapılıyor; reddedilen geçici 1 inci madde, içerik olarak, aynen geçici 3 üncü maddeye ithal ediliyor, aynen geçici 3 üncü maddeye ekleniyor. Parlamentonun ortaya çıkan iradesi hiçe sayılarak, İçtüzüğe aykırı bir şekilde önerge veriliyor. Burada, Adalet ve Kalkınma Partisi Grubunun her ne pahasına olursa olsun bu tasarıyı kanunlaştırmak amacı içinde olduğu anlaşılıyor.

Bu sebeple, bu noktada çok daha fazla değerlendirme yapmak belki gerekmiyor; ama, ben, Başkanlık Divanını göreve davet ediyorum. Ortada İçtüzüğün açık bir ihlali söz konusu olduğuna göre, Başkanlık Divanı, Başkanlık makamı, bu olaya resen müdahale etmek durumunda. Başkanlık makamı, bu konuda resen değerlendirme yapmadan Genel Kurul görüşmelerini bu şekliyle devam ettirdiği takdirde, açık bir şekilde İçtüzük ihlali yapmış demektir. Buna sebebiyet verilmemesi gerekir. Bunu, özellikle tutanaklara geçirmek bakımından ifade etmekte yarar görüyoruz.

Bu düşüncelerle, tekrar, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Kart.

Sayın milletvekilleri, verilen önerge üzerinde, İçtüzüğümüzün 63 üncü maddesine göre, Cumhuriyet Halk Partisi Grubundan iki değerli milletvekilimiz aleyhte, AK Parti Grubundan da bir değerli milletvekilimiz, Grup Başkanvekilimiz, gerekçesini açıklayarak lehte beyanda bulunmuşlardır.

Bu madde, nasıl bir müzakere yapılacağını belirttikten sonra, Başkanlığa, oya başvurup vurmama noktasında takdir hakkı vermiştir. Zaten, önerge, Genel Kurulun oyuna sunulacağına göre, bu noktadaki görüşü Genel Kurul ortaya koyacaktır.

VI. - KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN

DİĞER İŞLER (Devam)

6. - Türk Parasının Kıymetini Koruma Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ve Adalet  Komisyonu raporu (1/635) (S. Sayısı:253) (Devam)

 BAŞKAN - Konuşulan, üzerinde müzakere edilen, usulî tartışması yapılan, biraz önce gerekçesini de dinlediğiniz önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler...

OĞUZ OYAN (İzmir) - Bu önergeyi oylayamazsınız! Yanlış yapıyorsunuz! Usul hatası yapıyorsunuz! Bu nedenle de Genel Kurulu terk ediyoruz!

BAŞKAN - Önerge kabul edilmiştir.

Sayın milletvekilleri, bu önerge, aynı zamanda af niteliğini taşıdığından, işarî oyla...

ATİLLA KART (Konya) - Böyle gayriciddî bir önerge olamaz!

OĞUZ OYAN (İzmir) - İçtüzüğü uygulamıyorsunuz! Bunu yapamazsınız!

BAŞKAN - Sayın Oyan...

ALİ RIZA BODUR (İzmir) - Sizi kaderinizle baş başa bırakıyoruz! (AK Parti sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Arkadaşlar, lütfen...

Sayın milletvekilleri, Genel Kurul çalışmalarında Başkanlığa yardımcı olmanız gerekir. Arkadaşlarımız kendi düşüncelerini ortaya koydular. Başkanlık, bütün çalışmasını İçtüzüğe göre yapmaktadır; bunun dışında bir şey yapamayız.

ALİ RIZA BODUR (İzmir) - Maalesef, öyle değil!

BAŞKAN - Şimdi, sayın milletvekilleri, değişiklik yapılan İçtüzüğümüzün son şekline göre, bu önerge af niteliği taşıdığından, biraz önce işarî oyla kabul ettiğiniz bu önergenin, ayrıca, nitelikli çoğunluk aranarak oylanması gerekmektedir.

Şimdi, açıkoylamanın şekli hakkında Genel Kurulun kararını alacağım.

Açıkoylamanın elektronik oylama cihazıyla yapılmasını oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Oylama için 5 dakikalık süre vereceğim. Bu süre içerisinde sisteme giremeyen üyelerin teknik personelden yardım istemelerini, bu yardıma rağmen de sisteme giremeyen üyelerin, oy pusulalarını, oylama için öngörülen 5 dakikalık süre içerisinde Başkanlığa ulaştırmalarını rica ediyorum.

Ayrıca, vekâleten oy kullanacak sayın bakanlar var ise, hangi bakana vekâleten oy kullandığını, oyunun rengini ve kendisinin ad ve soyadı ile imzasını taşıyan oy pusulasını, yine, oylama için öngörülen 5 dakikalık süre içerisinde Başkanlığa ulaştırmalarını rica ediyorum.

Oylama işlemini başlatıyorum.

(Elektronik cihazla oylama yapıldı)

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, Türk Parasının Kıymetini Koruma Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısının geçici 2 nci maddesi üzerinde verilen, Sayın Salih Kapusuz ve arkadaşlarının önergesinin açıkoylama sonucunu açıklıyorum:

Kullanılan oy sayısı                      :                          344

Kabul              :                          344

Böylece, önerge yeterli çoğunluğu sağlamış ve kabul edilmiştir. (AK Parti sıralarından alkışlar) (1)

Şimdi, geçici 2 nci maddeyi oylarınıza sunacağım; ancak, madde, af ilanını içerdiğinden, Anayasanın 87 nci ve İçtüzüğün 92 nci maddeleri hükümleri uyarınca kabulü için üye tam sayısının beşte 3 çoğunluğunun oyunu arayacağım. Bu nedenle, maddenin oylamasını açıkoylama şeklinde yapacağım.

Açıkoylamanın şekli hakkında Genel Kurulun kararını alacağım.

Açıkoylamanın elektronik oylama cihazıyla yapılmasını oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Sayın milletvekilleri, oylama için 5 dakika süre vereceğim. Bu süre içerisinde sisteme giremeyen üyelerin teknik personelden yardım istemelerini, bu yardıma rağmen de sisteme giremeyen üyelerin, oy pusulalarını, oylama için öngörülen 5 dakikalık süre içerisinde Başkanlığa ulaştırmalarını rica ediyorum.

Ayrıca, vekâleten oy kullanacak sayın bakanlar var ise, hangi bakana vekâleten oy kullandığını, oyunun rengini ve kendisinin ad ve soyadı ile imzasını da taşıyan oy pusulasını, yine, oylama için öngörülen 5 dakikalık süre içerisinde Başkanlığa ulaştırmalarını rica ediyorum.

Oylama işlemini başlatıyorum.

(Elektronik cihazla oylama yapıldı)

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, Türk Parasının Kıymetini Koruma Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısının geçici 2 nci maddesinin açık oylama sonucunu açıklıyorum:

Kullanılan oy sayısı                      :                          345

Kabul              :                          345

Böylece, madde, yeterli çoğunluğu sağlamış ve kabul edilmiştir. (2)

3 üncü maddeyi okutuyorum:

MADDE 3.- Bu Kanun yayımı tarihinde yürürlüğe girer.

BAŞKAN - Madde üzerinde söz isteği?.. Yok.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

4 üncü maddeyi okutuyorum:

MADDE 4.- Bu Kanun hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür.

BAŞKAN - Madde üzerinde söz isteği?.. Yok.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.

Sayın milletvekilleri, daha önce Genel Kurulun bilgisine sunduğum gibi, 2 nci maddenin yeniden görüşülmesi, İçtüzüğün 89 uncu maddesi gereğince istenmişti. Başkanlık, bu talebi yerine getirmiştir.

                                             

(1, 2) Açıkoylama kesin sonuçlarını gösteren tablo tutanağın sonuna eklidir.

Danışma Kurulunun, tasarının 2 nci maddesinin yeniden görüşülmesine ilişkin, hükümetin talebi hakkındaki görüşünü okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kuruluna

Genel Kurulun 112 nci Birleşiminde görüşülmesine başlanan 253 sıra sayılı Türk Parasının Kıymetini Koruma Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısının kabul edilen 2 nci maddesinin İçtüzüğün 89 uncu maddesine göre yeniden görüşülmesi uygun bulunmuştur.

 

 

 

 

 

 

 

Bülent Arınç

 

 

 

Türkiye Büyük Millet Meclisi

 

 

 

Başkanı

 

Salih Kapusuz

 

Oğuz Oyan

 

AK Parti Grup Başkanvekili

 

CHP Grup Başkanvekili

BAŞKAN - Danışma Kurulun görüşü bilgilerinize sunulmuştur.

Şimdi, hükümetin istemini okutup oylarınıza sunacağım:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 253 sıra sayılı tasarının 2 nci maddesinin tasarının tümünün oylanmasından önce yeniden görüşülmesini arz ve teklif ederim.

                                                              Kemal Unakıtan

                                                                Maliye Bakanı

Gerekçe:

2 nci maddede yapılan düzenlemeyle, maliye müfettişleri ve hesap uzmanlarının 1567 sayılı Kanuna ilişkin denetim yetkileri kaldırılmaktadır. Hazine kontrolörlerinin sayıca az olması bu denetimlerden beklenen sonucun alınmasını önleyecektir.

BAŞKAN - Evet, gerekçesini dinlediğimiz hükümetin istemini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Bu durumda, tasarının 2 nci maddesini yeniden müzakereye açıyorum

Madde üzerinde; Trabzon Milletvekili Sayın Hamzaçebi söz istemiştir.

Buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (Trabzon)- Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; tekriri müzakere konusu olan madde tasarının 2 nci maddesi. Ona ilişkin olarak daha önce söz aldığımda, düzenlemenin yanlış olduğunu, Maliye müfettişleri ve hesap uzmanlarının 1567 Sayılı Türk Parasının Kıymetini Koruma Hakkında Yasaya göre mevcut olan soruşturma yetkilerinin kaldırılmasının, soruşturmalarda ve incelemelerde bir zayıflığa, zafiyete yol açacağını belirtmiştim. Bu önerim ve eleştirim hükümet tarafından da dikkate alındı, AKP Grubu tarafından da dikkate alındı.

Bu birlikteliğin, bu konuda Adalet ve Kalkınma Partisi ile Cumhuriyet Halk Partisi Grubunun gösterdiği uyumun tasarının diğer maddelerinde ve diğer kanunlarda da gösterilmesini umar; bu vesileyle hepinize saygılar sunarım. (Alkışlar)

BAŞKAN- Teşekkür ediyorum Sayın Hamzaçebi.

Madde üzerinde başka söz isteği? Yok.

Maddeyle ilgili verilmiş 1 önerge vardır; okutup, işleme alacağım.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 253 sıra sayılı tasarının 2 nci maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

 

Salih Kapusuz

Sadullah Ergin

Mehmet Akif Hamzaçebi

 

Ankara

Hatay

Trabzon

 

Mustafa Açıkalın

Akif Gülle

 

 

İstanbul

Amasya

 

1567 sayılı Kanunda geçen "İcra Vekilleri Heyeti" ibareleri "Bakanlar Kurulu", "Maliye Vekâleti" ibareleri "Hazine Müsteşarlığının bağlı bulunduğu Bakanlık", "Cumhuriyet müddeiumumileri" ibareleri "Cumhuriyet savcıları" olarak, Ek 1 inci maddede geçen "kambiyo kontrolörleri" ibaresi "Hazine kontrolörleri ve stajyer Hazine kontrolörleri" şeklinde değiştirilmiştir.

BAŞKAN - Komisyon önergeye katılıyor mu?

ADALET KOMİSYONU BAŞKANI KÖKSAL TOPTAN (Zonguldak) - Sayın Başkanım, takdire bırakıyoruz.

Yalnız, izin verirseniz, maddede "Cumhuriyet müddeiumumileri" ibaresi "Cumhuriyet savcılıkları" olarak geçmiş; bunun "savcıları" olarak düzeltilmesini istiyoruz.

BAŞKAN - Başkanlık bunu nazara alacaktır.

Sayın Hükümet?..

MALİYE BAKANI KEMAL UNAKITAN (İstanbul) - Katılıyoruz efendim.

BAŞKAN - Gerekçe mi okunsun?..

SALİH KAPUSUZ (Ankara) - Gerekçe okunsun Sayın Başkan.

BAŞKAN - Gerekçeyi okutuyorum:

Gerekçe:

1567 sayılı Kanunla ilgili olarak denetim kapasitesinin azalmaması amacıyla önerilen düzenleme yapılmaktadır.

BAŞKAN - Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Önerge kabul edilmiştir.

Şimdi, maddeyi, kabul edilen önerge doğrultusunda oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.

Sayın milletvekilleri, tasarının tümü üzerindeki görüşmeler tamamlanmıştır.

Tasarının tümünü oylarınıza sunacağım; ancak, tasarı af ilanını içerdiğinden, Anayasanın 87 nci ve İçtüzüğün 92 nci maddeleri hükümleri uyarınca, kabulü için, üye tamsayısının beşte 3 çoğunluğunun oyunu arayacağım; bu nedenle, tasarının tümünün oylamasını açıkoylama şeklinde yapacağım. Sayın Cumhuriyet Halk Partisi Grubunun da açıkoylama talebi var; böylece, bu talep de yerine getirilmiş olacak.

Açıkoylamanın şekli hakkında Genel Kurulun kararını alacağım.

Açıkoylamanın elektronik oylama cihazıyla yapılmasını oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Şimdi, oylama için 3 dakika süre vereceğim. Bu süre içerisinde sisteme giremeyen üyelerin teknik personelden yardım istemelerini, bu yardıma rağmen de sisteme giremeyen üyelerin, oy pusulalarını, oylama için öngörülen 3 dakikalık süre içerisinde Başkanlığa ulaştırmalarını rica ediyorum.

Ayrıca, vekâleten oy kullanacak sayın bakanlar var ise, hangi bakana vekâleten oy kullandığını, oyunun rengini ve kendisinin ad ve soyadı ile imzasını da taşıyan oy pusulasını, yine, oylama için öngörülen 3 dakikalık süre içerisinde Başkanlığa ulaştırmalarını rica ediyorum.

Oylama işlemini başlatıyorum.

(Elektronik cihazla oylama yapıldı)

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, Türk Parasının Kıymetini Koruma Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısının açıkoylama sonucunu arz ediyorum:

Kullanılan oy sayısı

:

349

Kabul

:

344

Ret

:

4

Mükerrer

:

1

Böylece, tasarı kabul edilmiş ve yasalaşmıştır; hayırlı olsun. (AK Parti sıralarından alkışlar) (1)

Sayın milletvekilleri, başka bir gündem maddesine geçmeden önce, Başkanlığımız, Genel Kurula bir açıklamayı da yapmak istiyor: Gecenin geç saatine kadar çalışan değerli arkadaşlarımız için Meclis lokantası açıktır, gece için çorba hazırlanmıştır; arkadaşlarıma onu da arz ediyorum.

Sayın milletvekilleri, 6 ncı sıraya alınan, Çeşitli Vergi Kanunlarında Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısı ile Muğla Milletvekili Ali Arslan'ın; 4760 Sayılı Özel Tüketim Vergisi Kanununa Ekli 11 Sayılı Listede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ve Plan ve Bütçe Komisyonu raporunun müzakeresine başlıyoruz.

7. - Çeşitli Vergi Kanunlarında Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısı ile Muğla Milletvekili Ali Arslan'ın; 4760 Sayılı Özel Tüketim Vergisi Kanununa Ekli 11 Sayılı Listede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ve Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (1/636, 2/157) (S. Sayısı : 236) (2)

BAŞKAN - Komisyon?.. Hazır.

Hükümet?.. Hazır.

Komisyon raporu 236 sıra sayısıyla bastırılıp dağıtılmıştır.

Tasarının tümü üzerinde, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına, Trabzon Milletvekilimiz Sayın Akif Hamzaçebi; buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)

CHP GRUBU ADINA MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (Trabzon) - Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; çeşitli kanunlarda değişiklik yapılmasına ilişkin kanun tasarısı hakkında Cumhuriyet Halk Partisi Grubunun görüşlerini açıklamak üzere söz almış bulunuyorum; sözlerime başlarken, hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Bu tasarı, esas itibariyle, çeşitli vergi kanunlarının uygulanmasında ortaya çıkan sorunları çözmek amacıyla düzenlenmiştir ve bu kapsamda, başta vergi kanunları olmak üzere, çok çeşitli kanunlarda değişiklikler yapılmaktadır. Uygulamada karşılaşılan sorunlar nelerdir; çok çeşitlidir: Banka kredi kartlarıyla vergi ödenmesinden, kredi kartı sözleşmelerinde bankalar ile kredi kullanıcılarının, vatandaşların düzenledikleri sözleşmelerde Damga Vergisine kadar, Özel Tüketim Vergisi uygulamasındaki çeşitli sorunlara kadar. Şüphesiz, bunları çözmek gerekiyor, bunlar için bir yasal düzenleme ihtiyacı varsa, bunları da yapmak gerekiyor.

Esasen, tasarının komisyonlardaki görüşmeleri sırasında bu konulardaki sorunların çözümüne yönelik olarak düzenlemelerin yapılmasına ve düzenlemelerin iyileştirilmesine Cumhuriyet Halk Partisi olarak katkı da verdik. Ancak, çok önemli değişiklikler beklerken, hükümetin uygulamada karşılaşılan sorunları çözecek bir tasarıyla yetinmesini doğrusu doğru bulmuyoruz. Vergi sisteminde yapılması gereken ve hükümetin de acil eylem planlarında olsun, hükümet programlarında olsun yapmayı vaat ettiği, taahhüt ettiği birçok değişiklik var.

Tasarı, uygulamada karşılaşılan sorunları çözmeye yönelik bir tasarıdır, o şekilde açıkladım; ancak, bu düzenlemeleri yaparken, kanaatimizce, yanlış olduğunu düşündüğümüz, katılmadığımız birtakım düzenlemeler de var. Örneğin, Emlak Vergisi Kanununun çok doğru bir düzenlemesi vardır. Bu da şudur: Herhangi bir sosyal güvenlik kurumundan maaş alan bir vatandaşımız, Sosyal Sigortalar Kurumundan olabilir, Bağ-Kurdan olabilir veya Emekli Sandığından olabilir, bu kurumlardan maaş alan bir emekli vatandaşımız varsa, bu emekli maaşı dışında başkaca bir geliri yoksa, bu vatandaşımızın sahip olduğu, oturmakta olduğu ev, Emlak Vergisine tabi değildir; daha doğrusu, Bakanlar Kurulu kararlarıyla Emlak Vergisi oranı sıfır olarak belirlenir.

                                              

(1 ) Açıkoylama kesin sonuçlarını gösteren tablo tutanağın sonuna eklidir.

(2)236 S. Sayılı Basmayazı tutanağa eklidir.

Tasarı, bu konuda bir düzenleme yaparak, bu Emlak Vergisi sıfır olan emeklinin binasının 150 metrekareyle sınırlı olmasını öngörüyor. Bu konuda zaman zaman basında yazılar, haberler çıkmaktadır. Haber değil daha doğrusu da, birtakım değerlendirmeler yapılmaktadır. Gecekonduda oturan vatandaş ile Boğaz'da yalıda oturan bir emekli vatandaşın kıyaslaması yapılmak suretiyle, boğazda yalısı olan emekli vatandaş Emlak Vergisi ödemezken, gecekonduda oturan vatandaş Emlak Vergisi ödemektedir. Konuya böyle bir örnekten yaklaşırsak, hakikaten, emeklinin sahip olduğu konutta da bir düzenleme yapılması gerektiği ortaya çıkar; ancak, Emlak Vergisi Kanununda bir şart var: Bir emeklinin emekli maaşı dışında başka herhangi bir geliri yok ise, oturduğu ev Emlak Vergisinden istisna, daha doğrusu, vergi oranı sıfır. Boğaz'da yalısı olan, Boğaz'da evi olan emekli var mıdır bilemiyorum; varsa da, sayısı kaç tanedir veya varsa da bu emekli vatandaşımızın bir başka geliri yok mudur, takdirlerinize sunuyorum. Boğazda yalısı olan bir emekli vatandaşın herhalde bir başka geliri, bir kira geliri veya başka bir yerden elde etmekte olduğu bir geliri vardır. Bu şekilde çok uç örnekleri esas alarak, tasarıyla, Emlak Vergisi Kanununun bu temel hükmünü değiştirmeyi doğru bulmuyoruz. Emekli, bir evi var, yüzölçümü ne olursa olsun, bu yüzölçümüyle bağlantı kurmaksızın, bu emeklinin oturduğu evinin Emlak Vergisi oranının, öteden beri olduğu gibi, sıfır olması gerekir. Tasarının bu konudaki düzenlemesine katılmadığımızı ifade etmek istiyorum.

Yine, 2003 yılı içerisinde çıkarılmış olan, Türkiye Büyük Millet Meclisinin kabul etmiş olduğu bir kanunla, Gelir Vergisi Kanunundaki bir istisna kaldırılmıştı. Bu istisna neydi; kanunî ve iş merkezi Türkiye dışında bulunan -ki, bunlara, teknik tabiriyle "dar mükellefler" diyoruz- dar mükelleflerin Türkiye'deki irtibat bürolarında çalışan personeline, Türkiye dışında elde ettiği dövizlerden yine döviz olarak ödediği ücretler, Gelir Vergisinden istisnaydı. Bu istisna, vergi planlamasına yol açtığı gerekçesiyle, bu yıl içerisinde yürürlüğe giren bir kanunla kaldırılmıştı. Hakikaten, böyle bir istisna ve bu istisnanın sınırsız, ilelebet olması, Türkiye'de herhangi bir iş merkezi olmayan şirketlere, vergiden kaçınmak amacıyla uygun bir ortam yaratıyordu. Her şirket bunu kullanmayabilir; ama, kullanan şirketler vardır. Bu sakınca görülerek, kabul edilen bir yasayla bu istisna kaldırılmıştı ve son derece doğru bir düzenleme yapılmıştı. Önümüzde bulunan tasarıyla, daha önce yürürlükten kaldırılan, birkaç ay önce yürürlükten kaldırılan bu hüküm yeniden ihdas edilerek, irtibat bürolarında döviz olarak ödenen ücretlerin, yine vergiden istisna edilmesi hükmü getirilmektedir. Bu geriye dönüşü doğru bulmuyoruz.

Yine doğru bulmadığımız bir düzenleme, Bakanlar Kurulunca vergi muafiyeti tanınan vakıflara ilişkin düzenlemedir. Hepinizin bildiği gibi, Türk hukukunda, Türk vergi hukukunda "Bakanlar Kurulunca vergi muafiyeti tanınan vakıflar" diye bir müessese vardır. Bunun amacı, vakıflar herhangi bir kamu hizmetini üstlenmiş yürütüyorsa -örneğin, bir eğitim hizmeti yürütüyor olabilir, bir sağlık hizmeti yürütüyor olabilir- bu hizmetler kamunun yükünü azalttığı için, kamunun yükünü azaltan bu vakıflara da Bakanlar Kurulu vergi muafiyeti verebilir. Bu şekilde vergi muafiyeti tanınan vakıflar, sistemde çeşitli ayrıcalıklardan yararlanırlar.

Yeni Medenî Kanunun yürürlüğe girmesi sırasında yapılan bir düzenlemeyle, Bakanlar Kurulunca vakıflara vergi muafiyeti tanınması şeklindeki düzenleme, yetki yürürlükten kaldırıldı. Bu yürürlükten kaldırmadan sonra bir boşluk oluştu ve Bakanlar Kurulunun vakıflara vergi muafiyeti tanıma konusunda herhangi bir yetkisi kalmamış oldu. Aynı zamanda, geçmişte vergi muafiyeti tanınmış olan vakıflarla ilgili olarak ne yapılacağı sorusu da ortada kaldı. Bu boşluğu, gerçekten, gidermek gerekiyordu. Tasarıyla getirilmiş olan bir hüküm bu boşluğu doldurmaktadır. Bu yönüyle herhangi bir itirazımız doğal olarak yok. İtiraz ettiğimiz nokta, Bakanlar Kurulunca vakıflara vergi muafiyeti tanınabilmesi için, vakıfların harcamalarının en az yüzde 80'inin kamu kurumlarının yürüttüğü hizmetlere ilişkin alanlarda olması gerekir. Vakıflar gelirlerinin yüzde 80'ini, örneğin, eğitim harcamasına, sağlık harcamasına ve benzeri diğer harcamalara harcıyor ise, bu vakıflara vergi muafiyeti tanınabilir. Buradaki yüzde 80'lik şart, tasarıyla üçte 2'ye getirilmektedir; bunu doğru bulmuyoruz. Neden doğru bulmuyoruz: Yüzde 80, oturmuş olan bir şarttır. Yıllardır, buna göre içtihatlar oluşmuştur, vakıflar tarafından benimsenmiştir ve vakıfları kamu hizmeti sunma konusunda daha ciddî bir çizgiye getirmiştir. Bu oranın yumuşatılarak üçte 2'ye indirilmesini doğru bulmuyoruz.

Tasarının katılmadığımız düzenlemeleri bunlar. Tasarı, ifade ettiğim gibi, beklediğimiz birçok konuda düzenleme yapılması ihtiyacı varken, şüphesiz, ihtiyaç duyulan birtakım düzenlemeleri yapabilir, onları yapmaktadır; ancak, onlardan daha acil yapılması gereken düzenlemeler vardı; örneğin, bir enflasyon muhasebesi -biraz önce kambiyo affında konuştuk- sistemin acil ihtiyaçlarındandır. Enflasyon muhasebesi, henüz, bu yasama döneminde komisyonlarda veya Genel Kurulda görüşmeye vesile olmamıştır, görüşme takvimi içinde bu yoktur.

Enflasyon muhasebesi, neden önemlidir: Vergi barışı yapılmıştır. "Vergi barışı" olarak isimlendirdiğimiz vergi affıyla hükümet, vergide yeni bir sayfa açma iddiasında olmuştur, geçmişin birikimlerini temizlemek, geçmişin sorunlarını geleceğe taşımamak ve vatandaşın önünde yeni bir sayfa açmak. Vergi barışını, vergi affını burada çok konuştuk, çok tartıştık; onun ayrıca tartışmasını yapmaya gerek yok. Ancak, hakikaten, mükelleflerin önünde yeni bir sayfa açabilmek için, onu, mükellefi sistem dışına iten unsurları vergi sisteminden ayıklamak gerekirdi; enflasyon muhasebesi de bunlardan biriydi. Enflasyon muhasebesinin yokluğu, bu anlamda son derece önemlidir. Neden önemli; yeni sayfa açılabilmesi için, mükelleflerin gerçekten kayıt içine girerek işlemler yapabilmesi için, bu, hakikaten gerekliydi.

Şimdi, uygulamaya konulan kayıtdışıyla mücadele için Maliye Bakanlığının bir tebliğiyle uygulamaya konulan bir düzenleme var; miktarı 5 milyar lirayı aşan ödemelerin banka sisteminden yapılması. Bu, son derece doğrudur; kayıtdışıyla mücadelede önemli bir adımdır; ama, bu adımı destekleyecek başka adımların atılması gerekir. Enflasyon muhasebesi burada da çok önemlidir. Yoksa, tek başına 5 milyar liralık ödemelerin banka sisteminden yapılmasının sağlayacağı faydalar bir yere kadardır; bir yerde yine sınırlı kalır, kayıtdışını çözmekte yeterli olmayabilir.

Kayıtdışı halen bütün hızıyla devam ediyor. Rakamlara bakarsak bunu görürüz, uygulamaya bakarsak bunu görürüz. Kayıtdışını önleyebilmek için enflasyon muhasebesini mutlaka getirmek gerekir. Vatandaşın, mükellefin kazancının enflasyona isabet eden kısmını, enflasyondan kaynaklanan kısmını vergilememek gerekir. Enflasyon muhasebesi budur.

Bu, Türkiye'de bir yatırım ortamının oluşturulması için de şarttır. Hem yabancı sermayenin gelmesi hem yerli sermayenin yurtdışına kaçmaması hem de bizim, Türkiye'deki yerli müteşebbisimizin uluslararası alanda rekabet gücü kazanması için gereklidir ve zorunludur. Bunu, hükümetin çok daha fazla geciktirmeden Türkiye Büyük Millet Meclisinde görüşmelere, görüşme ortamına taşıması gerekir.

Bunları yapmalıyız. Bunları yaparken hükümet çeşitli alanlarda kendi taahhütleriyle çelişen uygulamalar yapmıştır. Örneğin "yeni vergi getirme kolaycılığına gitmeyeceğiz" demesine rağmen ek vergileri getirmiştir. Ek Emlak Vergisi, ek Motorlu Taşıtlar Vergisini getirmiştir. Bunlar 2003 yılı bütçesinin dengelerinin kurulması adına getirilmiştir. Hatırlayacaksınız ocak ayında ilk paket açıklanmıştır, daha sonra 1 Martta tezkerenin reddinden hemen sonra 3 Martta yaklaşık 15,9 katrilyon liralık ikinci paket açıklanmıştır. Bunun içerisinde ek vergiler ve çeşitli harcamalardan yapılması planlanan tasarruflar vardı. Bunlar da yeterli olmamıştır, geçtiğimiz günlerde, faizdışı fazlayı tutturabilmek için 2,3 katrilyon liralık bir paket daha açıklanmıştır. Bu paketin içerisinde de yine çeşitli vergiler vardır. Özel işlem vergileri, eğitime katkı payı gibi yükümlülüklerin artırılması vardır ve bu üç paketle bu yılı çıkaracağımız da meçhuldür. Neden meçhuldür; çünkü, hükümet bir yandan bu paketleri açıklarken bir yandan ekonomi politikasında bu paketlerle uyumlu politikalar da götürememiştir; âdeta ekonomi alanındaki dağınıklık, ekonomi alanındaki politikasızlığın bütçeye yarattığı yüklerin telafisi amacıyla bu paketler getirilmiştir. Yoksa, başlangıçta çok daha tutarlı bir politika ortaya konabilseydi eminim bu paketlerin bir kısmına ihtiyaç olmayacaktı.

Faizler hâlâ yüksektir. Reel faizler hâlâ yüzde 30 düzeyindedir. Geçen yıl sonunda, seçim sonrası ortamda nominal faizler yüzde 50'lerin dahi altına inmişti ve 2002 sonunda enflasyonun yüzde 30,6 oranında gerçekleştiğini düşünürsek gerçekte o zamanki reel faizlerin bugünkü reel faizlerden daha yüksek olmadığını görürüz. Bugün yüzde 46'lara, 47'lere düşmüş olan nominal faizlerin, hedef enflasyonla kıyaslandığında, onunla birlikte dikkate alındığında, reel faizlerin düşmediğini, hâlâ, yüzde 30'lar civarında olduğunu görürüz. Yüzde 30'lar civarında bir reel faizle bu borçları çevirmek son derece güçtür. Hükümetin bunu gerçekten ciddiye alması gerekir ve borç stoku, burada, bu geceki konuşmalarda açıklandı, konuşuldu; borç stoku azalmamıştır. Borç stoku, sekiz aylık dönemde, dolar cinsinden 27 milyar dolar artmıştır. 70 katrilyon liralık içborcu ödemiş olmak bir şey değil. Tabiî ki, yıllardır Türkiye borç alıyor, borç ödüyor. 70 katrilyon liralık borcu ödemek bir başarı değil. Önemli olan, bu borcu ödedikten sonra borç stokunda bir azalma yaratılmış mıdır. Azalma yaratılmış değil ise, o zaman, bütün bu üç paketle ödediğimiz, vatandaş olarak, toplum olarak ödediğimiz toplam 22 katrilyon liralık fatura boşa gidecek demektir, bu sıkıntıları boşa çekmişiz demektir.

Sosyal güvenlik sistemi açığı devam ediyor. Sosyal güvenlik sisteminde çok büyük iddialarla ortaya çıkan hükümet, hedeflediği açığı tutturamamaktadır. Bütçede, sosyal güvenlik için 14,9 katrilyon liralık açık öngörülmüştür. Daha ilk sekiz ayda bunun 8,9'unu harcamıştır; yani, yüzde 56'sını harcamıştır. Yıl sonunda hedef aşılacaktır; 16, 16,5  belki 17 katrilyon lirayı bulacaktır, eğer, hükümet, o konuda önlem almaz ise.

İşsizlik Fonuna değinmek istiyorum. Bakın, İşsizlik Fonunu da hükümet amacına uygun kullanmamaktadır. Belki, kanunda yazılı amacına uygun kullanmaktadır, doğru; ama, İşsizlik Fonunun amacı neydi; işsiz kalan vatandaşlarımıza, işsiz kaldıkları dönemde, belli sürelerle, belli miktarlarda yardımda bulunmaktı. İşsizlik Fonundaki tutar 6,7 katrilyon liradır; ama, hükümetin yıl başından bu yana ödediği rakam, sadece 112 trilyon liradır, yüzde 2'sinden bile azdır. Türkiye, en ağır işsizliği yaşadı, milyonlarca insanı işsiz kaldı ve halen işsizlik oranı artıyor. Ekonomideki büyüme oranına rağmen, ihracatın artıyor olmasına rağmen, enflasyon oranının düşüyor olmasına rağmen işsizlik rakamlarına baktığımızda, aralık sonundan mart sonuna kadar işsizliğin, yaklaşık, yüzde 20'ye yakın bir oranda arttığını görüyoruz; işsizlik artıyor.

Sadece üç göstergenin iyi olması, her şeyin iyi gittiği anlamına gelmez; diğer alanları da iyi yönetirseniz iyi olur.

İşsizliğe dönecek olursak; 6,7 katrilyonluk fonu hükümet neden işsizlere bir yardımda bulunmakta kullanmıyor acaba?! Eğer, bu fon, bu dönemde işsizler için kullanılmayacaksa, başka hangi dönemde kullanılacaktır?! Bunu, sizlerin takdirine sunuyorum.

Değerli arkadaşlar, bu düzenlemeleri yapalım, vergi kanunlarındaki sorunları çözelim; ama, bu sorunları çözerken de, ekonomide yaşadığımız bu önemli sorunları dikkatimizden kaçırmayalım.

Bu konuları dikkatinize sunmaya çalıştım. Dinlediğiniz için teşekkür ediyor, hepinize saygılar sunuyorum. (Alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Hamzaçebi.

Tasarının tümü üzerinde, AK Parti Grubu adına Bursa Milletvekili Sayın Mehmet Emin Tutan; buyurun. (AK Parti sıralarından alkışlar)

Süreniz 20 dakika.

AK PARTİ GRUBU ADINA MEHMET EMİN TUTAN (Bursa) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan 236 sıra sayılı Çeşitli Vergi Kanunlarında Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısı üzerinde, AK Partinin görüşlerini ifade etmek için huzurunuza geldim; Heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Gecenin bu geç saatinde 20 dakikayı kullanmayacağım. Sadece, yasayla ilgili konuşup, kısa açıklamalar yapmayı düşünüyorum.

Değerli arkadaşlarım, tasarı ve gerekçesi incelendiğinde, mükelleflerin daha az masraf yaparak kısa sürede vergisel yükümlülüklerini yerine getirebilmelerinin sağlanması yanında, teknolojik gelişmelerin vergi mevzuatına yansıtılması suretiyle, kayıtlı ekonomiye geçiş sağlamak amacıyla vergi beyannamelerinin, internet de dahil olmak üzere, her türlü manyetik ve elektronik ortamda alınması ve izlenmesi amaçlanmıştır.

Özellikle vergi dairelerindeki yığılmaları göz önüne getirdiğimizde, bu yasa tasarısıyla yapılacak olan şudur: Daha etkin bir vergi idaresi oluşturulmak suretiyle, mükellefi takip eden bir vergi idaresinin oluşturulması; böylece de, vergi kayıp ve kaçağının azaltılarak, kayıtdışı ekonominin kayıt altına alınması amaçlanmıştır.

Yine, aynı şekilde, kamu alacaklarının, banka kartı, kredi kartı ve benzeri ödeme araçlarını kullanarak tahsilinin mümkün kılınması sağlanmıştır.

Bunların dışında, diğer bazı hedefleri de az önce muhalefet sözcüsü açıkladı. Bunlarla -çok kısaca söylüyorum- 20 ve daha büyük yaştaki araçların hurdaya ayrılması şartıyla Özel Tüketim Vergisinde indirim yapılması var. Aynı işletme büyüklüğüne sahip çiftçilerin aynı kategoride vergilendirilmelerinin sağlanması amacıyla zirai işletmeye dahil edilmeyen biçerdöver ve motorlu araçların vergilendirilmesi var.

Az önce, sayın muhalefet sözcümüz, enflasyon muhasebesinin getirilmediğinden söz etti. Evet, bu yasa tasarısında yok; ama, bilindiği gibi, bu yıl içerisinde enflasyon muhasebesiyle ilgili de bir düzenleme gelecek; ama, korkarım, hükümetimizin bu başarılı politikaları sayesinde eksi enflasyonla tanışan Türkiye'de, belki, önümüzdeki yıllarda bu enflasyon muhasebesine bile gerek kalmayacaktır diyorum.

Gecenin bu saatinde fazla vaktinizi almıyor, hepinize saygılar sunuyorum. (Alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Tutan.

Tasarının tümü üzerinde, şahısları adına, Muğla Milletvekili Sayın Ali Arslan; buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)

Süreniz 10 dakika.

ALİ ARSLAN (Muğla) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 4760 sayılı Özel Tüketim Vergisi Kanununa ekli 2 sayılı listede değişiklik yapılmasına dair tarafımdan yapılan kanun teklifi üzerine söz almış bulunuyorum;  Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.

Değerli arkadaşlarım, hepimizin bildiği gibi, ülkemiz, denizyoluyla ticaret, turizm ve ulaşım konusunda büyük bir potansiyele sahip; ancak, ne yazık ki, gerek ulaşımda gerek ticarette ve gerekse turizmde bu potansiyeli yeterince değerlendirebildiğimiz kuşkulu.

Değerli arkadaşlarım, turizm uzmanlarına göre, konunun otoritelerine göre, Türkiye gibi müthiş turizm kaynakları olan bir ülkede turizm gelirlerinin 50-60 milyar dolar civarında olması gerekiyor. Oysa, yine hepimizin bildiği gibi, bu miktar 10 milyar dolarlar civarında ve bu 10 milyar dolar civarındaki turizm gelirimizin 2 milyar doları, yüzde 20'si, deniz turizmi aracılığıyla elde ediliyor. Oysa, yapılacak pratik, çabuk düzenlemelerle bu potansiyeli, deniz turizmi potansiyelini hemen 5 milyar dolara çıkarmak mümkün.

Değerli arkadaşlarım, kaynakları kısıtlı, ekonomik açmazları olan ve borç batağında bulunan ülkemizde, turizm sektörü, çok büyük önem arz ediyor, gelecek vaat ediyor; ancak, ülkemizde "yat" denince, akla, lüks tüketim geliyor. Ben, Muğla Milletvekiliyim; ilimizde, çok sayıda yurttaşımız yat turizmiyle meşgul olmakta. Ticarî yatlar ile özel yatları ayırmayan bu kanun nedeniyle, yat turizmiyle uğraşan yurttaşlarımız büyük sıkıntı çekmektedir.

Değerli arkadaşlarım, geçtiğimiz yıllarda, bununla ilgili birkaç düzenleme yapılmış. 16.12.1999 tarihinde kabul edilen 4490 sayılı Türk Uluslararası Gemi Sicili Kanununun 1 inci maddesinde amaç ve kapsam belirlenirken, aynen şöyle ifade edilmiş: "Bu Kanunun amacı, oluşturulan Türk Uluslararası Gemi Siciline tescil edilen gemiler ile turizm şirketi envanterinde kayıtlı ticarî yatların temin ve işletilmesinde kolaylık sağlamak suretiyle Türk denizciliğinin gelişmesini hızlandırmak ve ekonomiye katkısını artırmaktır. "

Yine aynı kanunun 12 nci maddesinde "bu Kanun uyarınca oluşturulan Türk Uluslararası Gemi Siciline kayıtlı gemilerin işletilmesinden ve devrinden elde edilen kazançlar, gelir ve kurumlar vergileri ile fonlardan istisnadır" denilmektedir.

Ancak, 12.6.2002 tarih 24783 sayılı Resmî Gazetede yayımlanan 4760 sayılı ÖTV Kanunuyla, imal edilen ticarî yatlar yüzde 8 oranında bir vergiye tabi tutulmuştur. ÖTV Kanununun bu şekilde yorumlanarak uygulanması, gerek Türk ticarî yat imalat sektörünü gerekse yat turizmiyle iştigal eden esnafımızı son derece zor durumda bırakmıştır; yüksek vergi oranları yatırımların önünü kesmiş ve sektörü sarsacak ciddî bir maliyet oluşturmuştur.

ÖTV Kanunuyla ticarî yatlara getirilen yüzde 8 oranındaki vergi, sektörü yurt dışına kaçmaya teşvik etmiştir. Zira, ticarî yatların, yabancı bayrak çekmesiyle bu vergiden kurtulmaları mümkün ve bu maliyet, bayrağına göre, 500 ile 3 000 dolar arasında. O nedenle, yabancı bayrak çekerek bu vergiden kurtulmaya çalışıyorlar ve bu şekilde de -sanki, ilk bakışta yüzde 8'lik ÖTV'yi kaldırmakla bir gelir kaybımız oluyormuş gibi görünmekle beraber- uzun vadede, gerek Gelir Vergisinden gerekse SSK primlerinden büyük bir kaybımız söz konusu. O açıdan, bu kanunda yapılacak bir iyileştirme, düzeltme, uzun vadede, ülkemiz ekonomisi için büyük fayda sağlayacaktır diye umuyorum.

Gecenin bu saatinde sözlerimi daha fazla uzatmayacağım. Yat turizmcileri için, bu konuda ülkemize çok önemli gelir getiren bu insanlar için hepinizden destek bekliyor; saygılar, sevgiler sunuyorum. (Alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Arslan.

Tasarının tümü üzerindeki görüşmeler tamamlanmıştır.

Maddelerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

1 inci maddeyi okutuyorum:

BAZI KANUNLARDA DEĞİŞİKLİK YAPILMASI VE VAKIFLARA VERGİ

MUAFİYETİ TANINMASI HAKKINDA KANUN TASARISI

MADDE 1. - 4.1.1961 tarihli ve 213 sayılı Vergi Usul Kanununun mükerrer 257 nci maddesinin birinci fıkrasının (4) numaralı bendi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

"4. Vergi beyannameleri ile bu Kanunun 149 uncu maddesine göre devamlı bilgi vermek zorunda olanlardan istenilen bilgilerin internet de dahil olmak üzere her türlü elektronik bilgi iletişim araç ve ortamında verilmesi hususunda izin vermeye veya zorunluluk getirmeye, beyanname ve bilgilerin aktarımında uyulacak format ve standartlar ile uygulamaya ilişkin usul ve esasları tespit etmeye, bu zorunluluğu beyanname veya bilgi çeşitleri, mükellef grupları ve faaliyet konuları itibarıyla ayrı ayrı uygulatmaya,"

BAŞKAN - Madde üzerinde söz isteği?.. Yok.

1 inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

2 nci maddeyi okutuyorum:

MADDE 2. - 21.7.1953  tarihli  ve  6183 sayılı Amme Alacaklarının  Tahsil Usulü Kanununun 41 inci maddesinin;

a) İkinci fıkrasına, (4) numaralı bendinden sonra gelmek üzere aşağıdaki (5) numaralı bent eklenmiş,

"5. Banka kartı, kredi kartı ve benzeri kartlar kullanılmak suretiyle",

b) Üçüncü fıkrasına "Bankalarca tahsil edilen" ibaresinden sonra gelmek üzere "veya banka kartı, kredi kartı ve benzeri kartlar kullanımı karşılığı olarak ödenmesi gereken" ibaresi, "azami 7", ibaresinden sonra gelmek üzere "kredi kartı ile yapılan ödemelerde, işlem tarihini takip eden günden itibaren azami 20, "ibaresi eklenmiş,

c) Dördüncü fıkrası "Maliye Bakanlığı bu süreyi aşmamak üzere alacak türleri ve/veya bankalar itibarıyla farklı süreler tayin etmeye yetkilidir." şeklinde değiştirilmiş,

d) Beşinci fıkrasına "Bankalarca tahsil edilen" ibaresinden sonra gelmek üzere "veya banka kartı, kredi kartı ve benzeri kartlar kullanımı karşılığı olarak ödenmesi gereken" ibaresi eklenmiş,

e) Altıncı fıkrasına "Tahsilatı yapan" ibaresinden sonra gelmek üzere "veya banka kartı, kredi kartı ve benzeri kartlar kullanımından dolayı ödeme yapması gereken" ibaresi eklenmiş,

f) Yedinci fıkrasına "Tahsilatı yapan" ibaresinden sonra gelmek üzere "veya ödemede bulunması gereken" ibaresi eklenmiş,

g) Son fıkrasından sonra gelmek üzere aşağıdaki fıkra eklenmiştir.

"Bankalar amme alacaklarının kredi kartı ile ödenmesi sırasında amme borçlusundan komisyon alabilirler. Maliye Bakanlığı, kredi kartı kullanılmak suretiyle yapılacak ödemelerde komisyon ödenmemesi için amme alacağının vade tarihinden (bu tarih dahil) azami 20 gün öncesine kadar belirlenecek bir sürede ödeme yapılması şartını getirmeye, ödemelerin; komisyonsuz veya komisyon karşılığı yapılma şekillerinden birini veya her ikisini birlikte kullandırmaya yetkilidir."

BAŞKAN - Madde üzerinde söz isteği?.. Yok.

2 nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.

3 üncü maddeyi okutuyorum:

MADDE 3. - 6183 sayılı  Kanunun 107 nci maddesinin sonuna  aşağıdaki fıkra eklenmiştir.

"Bu Kanunun 41 inci maddesine göre amme alacağını tahsil yetkisi verilen kuruluşlara, yapacakları tahsile yönelik bilgilerin verilmesi sırrın ifşaı sayılmaz. Bu bilgilerin verilmesine ilişkin usul ve esaslar Maliye Bakanlığınca belirlenir."

BAŞKAN - Madde üzerinde söz isteği?.. Yok.

3 üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.

4 üncü maddeyi okutuyorum:

MADDE 4. - 6183 sayılı  Kanunun ek 1 inci maddesine (5) numaralı bendinden  sonra gelmek üzere aşağıdaki (6) numaralı bent eklenmiştir.

"6. Bu Kanunun 41 inci maddesine göre kredi kartı ve benzeri kartlar kullanılmak suretiyle komisyonsuz yapılan ödemelerde, bu madde hükmüne göre indirim uygulamasına esas alınacak ödeme tarihi, paranın alacaklı tahsil dairesi hesabına geçtiği gündür."

BAŞKAN - Madde üzerinde söz isteği?.. Yok.

4 üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.

5 inci maddeyi okutuyorum:

MADDE 5. - 31/12/1960 tarihli ve 193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun 23 üncü maddesinin birinci fıkrasının  9/4/2003 tarihli ve 4842 sayılı Kanunla yürürlükten kaldırılan (14) numaralı bendi aşağıdaki şekilde yeniden düzenlenmiştir.

"14. Kanunî ve iş merkezi Türkiye'de bulunmayan dar mükellefiyete tâbi işverenlerin yanında çalışan hizmet erbabına, işverenin Türkiye dışında elde ettiği kazançları üzerinden döviz olarak ödediği ücretler;"

BAŞKAN - Madde üzerinde söz isteği?.. Yok.

5 inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.

6 ncı maddeyi okutuyorum:

MADDE 6. - 193 sayılı  Kanunun 53 üncü maddesinin birinci fıkrasının sonuna aşağıdaki cümle eklenmiştir.

"Ancak, çiftçiye ait olmakla beraber ziraî işletmeye dahil edilmeyen biçerdöver veya bu mahiyetteki bir motorlu araç veya on yaşına kadar ikiden fazla traktörün işletilmesinden elde edilen gelirler ticarî kazanç hükümlerine göre vergilendirilir."

BAŞKAN - Madde üzerinde söz isteği?.. Yok.

6 ncı maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.

7 nci maddeyi okutuyorum:

MADDE 7. - 6.6. 2002 tarihli ve 4760 sayılı Özel Tüketim Vergisi Kanununun 7 nci maddesinin (1) numaralı bendine aşağıdaki (c) alt bendi eklenmiştir.

"c) 4458 sayılı Gümrük Kanunu uyarınca tasfiyelik hale gelenlerinin tabiî afetler, bulaşıcı hastalıklar ve benzeri olağanüstü durumlarda genel ve katma bütçeli dairelere, il özel idarelerine, belediyelere, köylere ve bunların teşkil ettikleri birliklere bedelsiz teslimi,"

BAŞKAN - Madde üzerinde söz isteği?.. Yok.

7 nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.

8 inci maddeyi okutuyorum:

MADDE 8. -  4760 sayılı Kanunun 8  inci maddesinin (1) numaralı fıkrası  aşağıdaki şekilde yeniden düzenlenmiştir;

"1. Bu Kanuna ekli (I) sayılı listenin (B) cetvelindeki malların; (I) sayılı listeye dahil olmayan malların imalinde kullanılmak üzere ithalatçıları veya imalatçıları tarafından tesliminde tarh ve tahakkuk ettirilen özel tüketim vergisinin Bakanlar Kurulu tarafından belirlenecek kısmı, teminat alınmak suretiyle tecil olunur. Söz konusu malların tecil tarihini takip eden aybaşından itibaren oniki ay içinde (I) sayılı listeye dahil olmayan malların imalinde kullanılması halinde tecil olunan vergi terkin edilir. Bu hükümlere uyulmaması halinde, bu malların tecil-terkin işlemi dışındaki amaçlarla tesliminde tarh edilmesi gereken vergi tutarından, daha önce tahsil edilen verginin mahsubundan sonra kalan tutar, vade tarihinden itibaren 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanunun 51 inci maddesinde belirlenen gecikme zammı ile birlikte alıcıdan  tahsil edilir.Ancak, tecil edilen verginin 213 sayılı Vergi Usul Kanununda belirtilen mücbir sebepler dolayısıyla terkin edilememesi halinde bu vergi, tecil edildiği tarihten itibaren 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanunun 48 inci maddesine göre ilgili dönemler için geçerli tecil faizi ile birlikte alıcıdan tahsil edilir. "

BAŞKAN - Madde üzerinde söz isteği?.. Yok.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

9 uncu maddeyi okutuyorum:

MADDE 9. - 4760 sayılı Kanunun 12 nci maddesine (3) numaralı fıkradan sonra gelmek üzere aşağıdaki (4) numaralı fıkra  eklenmiştir.

"4. (I) sayılı listedeki mallar için uygulanan maktu vergi tutarlarının, bu maddenin 2 nci fıkrasının  (a) bendi uyarınca, Bakanlar Kurulu tarafından farklı tespit edilmesi halinde; Maliye Bakanlığı teminat istemeye ve bu teminatın türü, tutarı ve çözümüne ilişkin usul ve esasları belirlemeye yetkilidir."

BAŞKAN - Madde üzerinde söz isteği?.. Yok.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

10 uncu maddeyi okutuyorum:

MADDE 10. - 4760 sayılı Kanuna aşağıdaki geçici   madde eklenmiştir.

"GEÇİCİ MADDE 3. - Bu maddenin yayımı tarihinden 31.12.2004 tarihine kadar 4760 sayılı Kanuna ekli (II) sayılı listedeki [(87.11), (88.02), (8901.10.10.00.11), (8901.10.90.00.11) ve (89.03) G.T.İ.P. numaralı araçlar hariç] kayıt ve tescile tabi 20 ve daha büyük yaştaki taşıt araçları adına kayıtlı olan gerçek veya tüzel kişiler tarafından, bu araçların bir daha kullanılmamak üzere hurdaya çıkartılarak, hurdaya çıkarılan araçla aynı cinsten [(87.03) G.T.İ.P. numaralı araçlardan sadece motor silindir hacmi 1600 cm3'ü geçmeyen] bir aracın ilk iktisabında özel tüketim vergisi 3.500.000.000 (2004 yılı için 4.500.000.000) lira eksik hesaplanır. Verginin bu tutarın altında olması halinde özel tüketim vergisi hesaplanmaz.

5.1.1961 tarihli ve 237 sayılı Taşıt Kanunu kapsamına giren kurumlar (belediyeler hariç) bu indirimden yararlanmazlar.

Hurdaya çıkartılan araçların yaşı, tescil işleminin yapıldığı yıl dikkate alınmaksızın, tescil belgesinde yazılı model yılında aracın bir yaşında olduğu kabul edilmek suretiyle tespit olunur.

Hurdaya çıkartılacak taşıtın birden fazla gerçek veya tüzel kişi adına tescilli olması halinde; bunların ilk iktisaplarında eksik hesaplanacak vergi tutarı, hurdaya çıkartılan taşıttaki hisseleri nispetine göre bulunur.

Bakanlar Kurulu, bu madde uyarınca eksik hesaplanacak özel tüketim vergisi tutarını yarısına kadar indirmeye, kanunî tutarına kadar yeniden çıkarmaya yetkilidir.

Bu maddenin uygulamasına ilişkin usul ve esaslar Maliye Bakanlığınca belirlenir."

BAŞKAN - Madde üzerinde söz isteği?.. Yok.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Sayın milletvekilleri, toplantıya 10 dakika ara veriyorum.

 

Kapanma Saati : 01.48


BEŞİNCİ OTURUM

Açılma Saati : 02.00

BAŞKAN : Başkanvekili İsmail ALPTEKİN

KÂTİP ÜYELER : Mevlüt AKGÜN (Karaman), Ahmet KÜÇÜK (Çanakkale)

BAŞKAN - Türkiye Büyük Millet Meclisinin 112 nci Birleşiminin Beşinci Oturumunu açıyorum.

236 sıra sayılı kanun tasarısının görüşmelerine kaldığımız yerden devam ediyoruz.

VI. - KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN

GELEN

DİĞER İŞLER (Devam)

7. - Çeşitli Vergi Kanunlarında Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısı ile Muğla Milletvekili Ali Arslan'ın; 4760 Sayılı Özel Tüketim Vergisi Kanununa Ekli 11 Sayılı Listede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ve Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (1/636, 2/157) (S. Sayısı :  236) (Devam)

BAŞKAN - Komisyon ve Hükümet yerinde.

Tasarının 11 inci maddesini okutuyorum:

MADDE 11. - Ekli  listede yer alan   G.T.İ.P. numaraları ile isimleri yazılı ürünler,  4760 sayılı Özel Tüketim Vergisi Kanununa ekli  (I) sayılı listenin  (A) cetvelinden çıkarılarak,  aynı listenin (B) cetveline eklenmiştir.

BAŞKAN - Madde üzerinde söz isteği?.. Yok.

11 inci maddeyi, ekli listeyle birlikte oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

12 nci maddeyi okutuyorum:

MADDE 12. - 1.7.1964 tarihli ve 488 sayılı Damga Vergisi Kanununa ekli (2) sayılı tablonun "I-Resmi işlerle ilgili kağıtlar" başlığı  altında yer alan " C)  Kişilerden resmi dairelere verilen kağıtlar;"   bölümüne aşağıdaki (17) numaralı fıkra ile aynı  tablonun "IV- Ticari ve medeni işlerle ilgili kağıtlar" başlıklı bölümüne aşağıdaki (26), (27) ve (28) numaralı fıkralar eklenmiş ve (1) sayılı tablonun "III- Ticari İşlemlerde kullanılan kağıtlar" başlıklı bölümünün 1/a fıkrası tablo metninden çıkarılmıştır.

"17. Gümrük kapılarından bir gece konaklamayı kapsayan sürede giriş-çıkış yapan taşıtlarla ilgili olarak alınan Taşıt Giriş-Çıkış Formu eki taahhütnameler."

"26. Kişiler ile bankalar arasında düzenlenecek kredi kartı üyelik sözleşmeleri.

27. Yükseköğretim kurumlarınca yaptırılan bilimsel araştırma projeleriyle ilgili olarak düzenlenen kağıtlar.

28. 2985 sayılı Toplu Konut Kanununa  10.5.1990 tarihli  ve  3645 sayılı Kanunla eklenen ek 1 inci maddesi kapsamında kullandırılacak kredilere ilişkin olarak düzenlenen kağıtlar."

BAŞKAN - Madde üzerinde söz isteği?.. Yok.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.

13 üncü maddeyi okutuyorum:

MADDE 13. - 2.7.1964 tarihli ve 492 sayılı Harçlar Kanununun 59 uncu maddesinin birinci fıkrasının (k) bendinden sonra gelmek üzere (l) bendi eklenmiştir.

"l) 2985 sayılı Kanunun Ek 1 inci maddesi kapsamında kullandırılacak kredilerle ilgili ipotekler ile bu konutların hak sahipleri adına tapuya tescili,"

BAŞKAN - Madde üzerinde söz isteği?.. Yok.

Madde üzerinde 1 adet önerge vardır; önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan kanun tasarısının 13 üncü maddesi ile 2/7/1964 tarihli ve 492 sayılı Harçlar Kanununun 59 uncu maddesinin birinci fıkrasının (k) bendinden sonra gelmek üzere eklenen (l) bendinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

 

Salih Kapusuz

Niyazi Pakyürek

Mehmet Beşir Hamidi

 

Ankara

Bursa

Mardin

 

Maliki Ejder Arvas

Halil Kaya

 

 

Van

Van

 

"l) 2985 sayılı Toplu Konut Kanununa 10/5/1990 tarihli ve 3645 sayılı Kanunla eklenen Ek 1'inci maddesi kapsamında kullandırılacak kredilerle ilgili ipotekler ile bu konutların hak sahipleri adına tapuya tescili."

BAŞKAN - Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI SAİT AÇBA (Afyon) - Takdire bırakıyoruz efendim.  

BAŞKAN - Takdire bırakıyorsunuz.

Hükümet önergeye katılıyor mu?

DEVLET BAKANI GÜLDAL AKŞİT (İstanbul) - Katılıyoruz efendim.

BAŞKAN - Gerekçesi mi okunsun?

SADULLAH ERGİN (Hatay) - Gerekçesi okunsun efendim.

BAŞKAN - Gerekçeyi okutuyorum:

Gerekçe:

2985 sayılı Kanunda iki adet ek 1 inci madde bulunması nedeniyle 492 sayılı Harçlar Kanununda yapılan değişiklikte bu hususun açıklanması amaçlanmıştır.

BAŞKAN - Gerekçesini okuttuğum önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

13 üncü maddeyi, kabul edilen önerge doğrultusunda oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... 13 üncü madde kabul edilmiştir.

14 üncü maddeyi okutuyorum:

MADDE 14. - 29.7.1970 tarihli ve 1319 sayılı Emlak Vergisi Kanununun 4 üncü maddesine (u)  fıkrasından  sonra gelmek üzere aşağıdaki (v) fıkrası   eklenmiştir.

"v) Doğalgaz, ham petrol ve bunların ürünlerinin nakli ve dağıtımı amacıyla kullanılan boru hatları ile bunların ayrılmaz parçası olan istasyonlar (Pompa, kompresör, basınç düşürme ve ölçüm, hat vana grupları, haberleşme, pik, katodik koruma gibi),"

BAŞKAN - Madde üzerinde söz isteği?.. Yok.

14 üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.

15 inci maddeyi okutuyorum:

MADDE 15. - 1319 sayılı Emlak Vergisi Kanununun 8 inci maddesinin ikinci fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirilmiş ve maddenin son fıkrasına  aşağıdaki cümle  eklenmiştir.

"Bakanlar Kurulu, kendisine bakmakla mükellef kimsesi olup onsekiz yaşını doldurmamış olanlar hariç olmak üzere hiçbir geliri olmadığını belgeleyenlerin, gelirleri münhasıran kanunla kurulan sosyal güvenlik kurumlarından aldıkları aylıktan ibaret bulunanların, gazilerin, şehitlerin dul ve yetimlerinin Türkiye sınırları içinde brüt 150 m2 yi geçmeyen tek meskeni olması (intifa hakkına sahip olunması hali dahil) halinde, bu meskenlerine ait vergi oranlarını sıfıra kadar indirmeye yetkilidir. Bu hüküm, yukarıda belirtilenlerin tek meskene hisse ile sahip olmaları halinde hisselerine ait kısım hakkında da uygulanır. Muayyen zamanda dinlenme amacıyla kullanılan meskenler hakkında bu hüküm uygulanmaz. Geliri olmadığını belgelemenin usul ve esaslarını belirlemeye Maliye Bakanlığı yetkilidir. "

"Bu hüküm binaların inşalarının sona erdiği yılı takip eden bütçe yılından itibaren dört yıl uygulanır."

BAŞKAN - Madde üzerinde söz isteği?.. Yok.

Madde üzerinde 1 adet önerge vardır; okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan kanun tasarısının 15 inci maddesiyle 29.7.1970 tarihli ve 1319 sayılı Emlâk Vergisi Kanununun 8 inci maddesinin ikinci fıkrasında yapılan değişiklikte geçen "brüt 150 metrekare" ifadesinin "brüt 200 metrekare" olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

 

Salih Kapusuz

Oğuz Oyan

Mehmet Beşir Hamidi

 

Ankara

İzmir

Mardin

 

Sedat Kızılcıklı

M. Emin Tutan

Abdullah Veli Seyda

 

Bursa

Bursa

Şırnak

 

 

M. Akif Hamzaçebi

 

 

 

Trabzon

 

BAŞKAN - Sayın Komisyon önergeye katılıyor musunuz?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI SAİT AÇBA (Afyon) - Takdire bırakıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN - Sayın Hükümet katılıyor mu?

DEVLET BAKANI GÜLDAL AKŞİT (İstanbul) - Katılıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN - Komisyon takdire bıraktı, Hükümet katıldı.

Gerekçeyi mi okutalım efendim?

SADULLAH ERGİN (Hatay) - Gerekçe okunsun.

BAŞKAN - Gerekçeyi okutuyorum:

Gerekçe: Konutlara bu madde kapsamında uygulanacak brüt 200 metrekare üzerinden indirim uygulanmasının sağlanması amaçlanmıştır.

BAŞKAN - Gerekçesini okuttuğum önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Önerge kabul edilmiştir.

Kabul edilen önerge doğrultusunda 15 inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... 15 inci madde kabul edilmiştir.

16 ncı maddeyi okutuyorum:

MADDE 16. - 3.6.1949 tarihli ve 5422 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun 14 üncü  maddesinin birinci fıkrasının (4)  numaralı bendi  aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

"4. Sigorta ve reasürans şirketlerinde bilanço gününde hükmü devam eden sigorta sözleşmelerine ait karşılıklar (Hayat Sigorta Şirketlerinde matematik karşılıklardan, temettü ve faizleri vergiden istisna edilmiş olan menkul kıymetlere yatırılan kısma ait faizler, giderler meyanında gösterilemez),

Sigorta teknik karşılıkları;

1. Muallak hasar karşılıkları,

2. Kazanılmamış prim karşılıkları,

3. Hayat matematik karşılıklarından ibarettir.

Teknik karşılıklar bilanço gününde geçici pasif hesaplara geçirilmek suretiyle aşağıdaki esaslara göre hâsılattan indirilir.

a) Muallak hasar karşılıkları, tahakkuk etmiş ve hesaben tesbit edilmiş fiili tazminat bedellerinden veya bu hesap yapılmamışsa  tazminatın ve tazminat ile ilgili tüm masrafların tahmini değerlerinden reasürör payı düşüldükten sonra kalan tutardır.

b) Kazanılmamış pirim karşılıkları yürürlükte bulunan sigorta sözleşmeleri için tahakkuk etmiş primlerden komisyonlar düşüldükten sonra  kalan tutarın  gün esasına göre bilanço gününden sonraya sarkan kısmından, reasürör payının düşülmesinden sonra kalan tutardır. Ancak bu tutar, nakliyat emtea sigortalarında, yıllık primin komisyon düşüldükten sonra kalanının % 25'ini geçemez. Kazanılmamış prim karşılığının gün esasına göre hesaplanması mümkün olmayan reasürans ve retrosesyon işlemlerinde 1/8 yöntemi uygulanabilir.

c) Hayat sigortalarında matematik karşılıklar her sözleşme üzerinden ayrı ayrı hesaplanır.

d) Bir bilanço döneminde ayrılan bu teknik karşılıkların ertesi bilanço döneminde aynen kâra nakledilmesi şarttır.

BAŞKAN - Madde üzerinde söz isteği?.. Yok.

16 ncı maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler...  Madde kabul edilmiştir.

17 nci maddeyi okutuyorum:

MADDE 17. - A) 213 sayılı Vergi Usul Kanununun;

a) 5 inci maddesinin dördüncü fıkrasındaki "Ayrıca, kamu görevlilerince yapılan adlî ve idarî soruşturmalarla ilgili olarak talep edilen bilgi ve belgeler verilebilir." ibaresi, "Ayrıca, kamu görevlilerince yapılan adlî ve idarî soruşturmalar ile ilgili olarak talep edilen bilgi ve belgeler ile bankalara, yapacakları vergi tahsiline yönelik bilgiler verilebilir. Bu bilgilerin verilmesine ilişkin usul ve esaslar Maliye Bakanlığınca belirlenir." şeklinde,

b) 413 üncü maddesinin ikinci fıkrasındaki "en kısa bir zamanda" ibaresi "yazı ile veya sirkülerle"şeklinde,

c) Mükerrer 257 nci maddesinin birinci fıkrasının (2) numaralı bendinde yer alan "banka veya benzeri finans kurumlarınca" ibaresinin, "banka, benzeri finans kurumları veya posta idarelerince" şeklinde,

B) 6183 sayılı Âmme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanunun;

a) 42 nci maddesinin birinci fıkrasının (2) numaralı bendinde yer alan "Çek veya münakale emrinin" ibaresi, "Çek veya münakale emrinin veya banka kartı, kredi kartı ve benzeri kartlar ile yapılan ödemenin" şeklinde,

b) 44 üncü maddesinin birinci fıkrasında yer alan "paranın bankaya veya postaneye yatırıldığı," ibaresi, "paranın bankaya veya postaneye yatırıldığı, banka kartı, kredi kartı ve benzeri kartlar ile yapılan ödemelerde işlemin kartla yapıldığı" şeklinde,

C) 2.7.1964 tarihli ve 492 sayılı Harçlar Kanununun 123 üncü maddesinin üçüncü fıkrasında yer alan "devir ve bölünmeleri" ibaresi "devir, bölünme ve nev'i değişiklikleri" şeklinde

D) 30.12.1960 tarihli ve 193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun 86 ncı maddesinin birinci fıkrasının (1) numaralı bendinin (b) alt bendinin parantez içi hükmünün (birden fazla işverenden ücret almakla beraber, birden sonraki işverenden aldıkları ücretlerinin toplamı, 103 üncü maddede yazılı tarifenin ikinci gelir diliminde yer alan tutarı aşmayan mükelleflerin, tamamı tevkif suretiyle vergilendirilmiş ücretleri dahil) şeklinde,

E) 30.12.1960 tarihli ve 193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun 89 uncu maddesinin birinci fıkrasının (2) numaralı bendinde yer alan "okul" ibaresi, "okul, sağlık tesisi" şeklinde,

F) 3.6.1949 tarihli ve 5422 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun 14 üncü maddesinin birinci fıkrasının (6) numaralı bendinde yer alan "okul" ibaresi, "okul, sağlık tesisi" şeklinde,

Değiştirilmiştir.

BAŞKAN - Madde üzerinde söz isteği?.. Yok.

17 nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

18 inci maddeyi okutuyorum:

MADDE 18. - 1.6.2000 tarihli ve 4572 sayılı Tarım Satış Kooperatif ve Birlikleri Kanununun Geçici 1 inci maddesinin (E) fıkrasının birinci bendinin sonuna aşağıdaki cümle eklenmiştir.

"Hazinece üstlenilip tasfiye olunan bu tutarlar, gelir hesaplarına intikal ettirilmeksizin bilançonun pasifinde özel bir fon hesabında izlenir ve bu fon gelir gider menfi farklarının karşılanmasında kullanılır."

BAŞKAN - Madde üzerinde söz isteği?.. Yok.

18 inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

19 uncu maddeyi okutuyorum:

MADDE 19. - 13.4.1994 tarihli ve 3984 sayılı Radyo ve Televizyonların Kuruluş ve Yayınları Hakkında Kanunun değişik 12 nci maddesinin beşinci fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

"Radyo ve Televizyon Üst Kurulunun yıllık bütçesinden harcanmayan tutar yıl sonunda, yurt içinde kültür ve tabiat varlıklarının, yurt dışında Türk kültür varlıklarının korunması ve ihyası amacıyla Kültür ve Turizm Bakanlığı Merkez Saymanlık Müdürlüğü hesabına aktarılır. Bu tutar bir yandan bütçeye özel gelir, diğer yandan Bakanlık bütçesine özel ödenek kaydedilir. Bakanlık bütçesine özel ödenek kaydedilen bu tutardan, gerektiğinde Kültür ve Turizm Bakanlığı Döner Sermaye İşletmesi Merkez Müdürlüğü hesabına aktarma yapılabilir ve harcamalar için kullanılabilir. Bu tutardan yılı içinde harcanmayan kısım, ertesi yıl bütçesine devren özel gelir ve özel ödenek kaydedilir. Harcamalara ilişkin usul ve esaslar yönetmelikle düzenlenir."

BAŞKAN - Madde üzerinde söz isteği?.. Yok.

19 uncu maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.

20 nci maddeyi okutuyorum:

MADDE 20. - Gelirlerinin en az üçte ikisini nev'i itibarıyla genel, katma ve özel bütçeli idarelerin bütçeleri içinde yer alan bir hizmetin veya hizmetlerin yerine getirilmesini amaç edinmek üzere kurulan vakıflara, Maliye Bakanlığının önerisi üzerine Bakanlar Kurulunca vergi muafiyeti tanınabilir.

Bunların vergi muafiyetinden yararlanması ve muafiyetlerinin kaybedilmesine ilişkin şartlar, usul ve esaslar Maliye Bakanlığınca belirlenir.

Olağan denetimler sırasında veya yaptırılacak özel denetimler sonucunda vergi muafiyeti tanınmasına ilişkin şartları kaybettikleri tespit edilen vakıfların vergi muafiyetleri, birinci fıkrada öngörülen yöntemle kaldırılabilir.

BAŞKAN - Madde üzerinde söz isteği?.. Yok.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Sayın milletvekilleri, yeni madde ihdasına dair 1 önerge vardır.

Malumlarınız olduğu üzere, görüşülmekte olan tasarı veya teklife konu kanunun, komisyon metninde bulunmayan, ancak tasarı veya teklifle çok yakın ilgisi bulunan bir maddesinin değiştirilmesini isteyen ve komisyonun salt çoğunlukla katıldığı önergeler üzerinde yeni bir madde olarak görüşme açılacağı, İçtüzüğün 87 nci maddesinin dördüncü fıkrası hükmüdür.

Bu nedenle, önergeyi okutup komisyona soracağım; komisyon önergeye salt çoğunlukla, yani 21 üyeyle katılırsa, önerge üzerinde yeni bir madde olarak görüşme açacağım; komisyonun salt çoğunlukla katılmaması halinde ise, önergeyi işlemden kaldıracağım.

Şimdi, önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan kanun tasarısına 20 nci maddeden sonra gelmek üzere aşağıdaki maddenin eklenmesini ve madde numaralarının buna göre teselsül ettirilmesini arz ve teklif ederiz.

 

Salih Kapusuz

Sedat Kızılcıklı

Halil Özyolcu

 

Ankara

Bursa

Ağrı

 

Haluk İpek

Mehmet Ceylan

 

 

Ankara

Karabük

 

"MADDE 21.- 18/2/1963 tarihli ve 197 sayılı Motorlu Taşıtlar Vergisi Kanununun 5 ve 6 ncı maddelerinde yer alan (I), (II), (III) ve (IV) sayılı tarifelere göre vergiye tâbi olan ve bu Kanunun yayımlandığı tarihte ilgili sicilde kayıt ve tescili bulunan taşıtlar ile yine bu Kanunun yayımı tarihinden 31/12/2003 tarihine kadar ilgili sicillere ilk defa kayıt ve tescil edilecek olan taşıtlar, bir defaya mahsus olmak üzere, anılan Kanundaki tarifelerde ilgili taşıt cinsi için belirlenmiş olan 2003 yılı tutarları kadar, taşıt vergisine tâbidir.

Taşıt vergisi; taşıtların kayıt ve tescilinin yapıldığı yerin vergi dairesi tarafından bu Kanunun yayımı tarihinde, bu tarihten 31/12/2003 tarihine kadar ilgili sicillere ilk defa kayıt ve tescil edilecek olan taşıtlar için kayıt ve tescilin yapıldığı tarihte tahakkuk ettirilmiş ve tebliğ edilmiş sayılır.

Taşıt vergisinin mükellefi, bu Kanunun yayımı tarihinde ve bu tarihten 31/12/2003 tarihine kadar adlarına taşıt kayıt ve tescil edilen veya bu Kanunun yayımı tarihinde noter satış sözleşmesi ile bu taşıtın sahibi olan gerçek ve tüzel kişilerdir.

197 sayılı Motorlu Taşıtlar Vergisi Kanununun 4 üncü maddesinde yer alan istisnalar, taşıt vergisi için de uygulanır. Ayrıca, Bingöl merkez ve ilçelerinde depremin meydana geldiği 1/5/2003 tarihi itibariyle Bingöl trafik sicilinde kayıt ve tescilli bulunan taşıtlar ile bu tarihte ikametgâhının buralarda bulunduğunu tevsik edenler adına aynı tarih itibariyle kayıt ve tescilli olan taşıtlar da (bu tarihten sonra belirtilen yerler dışındakilere satış yapılan taşıtlar hariç) taşıt vergisinden müstesnadır.

Taşıt vergisi bir defada ödenir. Bu Kanunun yayımlandığı tarihte ilgili sicillere kayıt ve tescil edilmiş olan taşıtlara ilişkin taşıt vergisi, bu Kanunun yayımlandığı ayı izleyen ayın sonuna kadar, bu Kanunun yayım tarihi ile 31/12/2003 tarihleri arasında ilgili sicillere ilk defa kayıt ve tescil edilecek olan taşıtlara ilişkin taşıt vergisi ise, kayıt ve tescilin yapıldığı ayı izleyen ayın sonuna kadar ödenir. Ödeme dönemi içerisinde ilişik kesme işlemi yapıldığı takdirde; vergi bu işlemin yapılmasından önce ödenir.

3/4/2003 tarihli ve 4837 sayılı Kanun hükümlerine göre ek motorlu taşıtlar vergisi taksitlerini kısmen veya tamamen ödeyen mükelleflerin ödediği tutarlar, ödenecek taşıt vergisine mahsup edilmiş sayılır. Mahsup edilemeyen kısım iade olunur. Bu Kanunun yayımı tarihi itibariyle ödenmemiş olan ek motorlu taşıtlar vergisi ise terkin edilir.

Bu maddeye göre tahsil edilen taşıt vergileri üzerinden, 2/2/1981 tarihli ve 2380 sayılı Kanun ile 27/6/1984 tarihli ve 3030 sayılı Kanuna göre mahalli idarelere pay verilmez.

Taşıt vergisinin tarh, tahakkuk ve tahsiline ilişkin olarak bu maddede hüküm bulunmayan hallerde, 197 sayılı Motorlu Taşıtlar Vergisi Kanunu hükümleri uygulanır. Bu maddeye göre ödenen taşıt vergisi, ticari, zirai ve mesleki kazançların tespitinde gider olarak kabul edilir.

Bu maddenin uygulanmasına ilişkin usul ve esasları belirlemeye Maliye Bakanlığı yetkilidir."

BAŞKAN - Sayın Komisyona soruyorum: Önergeye salt çoğunlukla katılıyor musunuz?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI SAİT AÇBA (Afyon) - Katılıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN - Salt çoğunluğunuz var mı?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI SAİT AÇBA (Afyon) - Salt çoğunluğumuz var.

BAŞKAN - Sayıyoruz...

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI SAİT AÇBA (Afyon) - 22 kişi var Sayın Başkan.

BAŞKAN - Teşekkür ederim.

Komisyon önergeye salt çoğunlukla katılmış olduğundan, önerge üzerinde yeni bir madde olarak görüşme açıyorum.

Söz isteyen?..

OĞUZ OYAN (İzmir) - Sayın Başkan...

BAŞKAN - Yeni madde olarak görüşmeye açtığım maddeyle ilgili, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına, İzmir Milletvekili Sayın Oğuz Oyan söz istemiştir.

Buyurun Sayın Oyan.

CHP GRUBU ADINA OĞUZ OYAN (İzmir) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bugün, bitmeyecek bir yasama günü olarak gözüküyor. Sabahın ikibuçuğunda, kanun tasarısına bir madde eklenmesi gibi olağanüstü bir durumu tartışıyoruz. Bunu bu saatte böylesine bir tasarıya getirmek, ilkönce, bunu Plan ve Bütçe Komisyonunda bütçe tasarısının Anayasa Mahkemesinden dönmüş hükümlerini yeniden getiren tasarıya getirip, komisyonda önce tartıştırıp getirmeye kıyasla, bir kere, daha az tartışma yöntemi olarak, komisyondan ve tartışmadan kaçırma yöntemi olarak karşımıza çıkıyor.

İkincisi, bir tasarıya madde eklemek gibi, olağanüstü bir durumu sıradanlaştıran bir durum olarak karşımıza çıkıyor ki, bunun başka örneklerini de gördük. Bu düzenleme, içine dahil edildiği çeşitli vergi kanunlarında yapılan düzenleme içerisinde getirdiği özellikler bakımından, mükellef aleyhine durum olmak bakımından, şimdiye kadar olumlu oy verdiğimiz tasarının ruhuna aykırı düşüyor. Bu madde, Anayasa Mahkemesinin yürürlüğü durdurma kararının gereğini tersinden yerine getiriyor; yani, orada, Anayasa Mahkemesi, kararı, eşitliğe aykırılıktan bozmuştu. Eşitliğe ulaşmanın yolu, 11 Nisan sonrasında araç sahibi olanların vergi kapsamına alınması değil, bu vergiyi ödemiş olanlara -ki, tahsilat, tahakkukun üçte 1'i dolayında gerçekleşti- olağan Motorlu Taşıtlar Vergisinden mahsup imkânının sağlanması veya mayıs ayına kıyasla eğer yeni dönemde elinde taşıt bulunmuyorsa, bir iade yoluyla, bu olayın eşitliğe ve mükellef lehine çözüm bulması olabilirdi.

Değerli arkadaşlarım, Anayasa Mahkemesinin yürürlüğü durdurma kararından sonra, Sayın Bakan, mükelleflere "sevinmeyin, yenisini getireceğiz ve daha kapsayıcı olacağız" demişti; yani, bir hükümet üyesinin, adı "vergi koyan  bir Maliye Bakanı" da olsa, mükelleflerin sevinmesinden kaygı duyması, bunu onlara çok görmesi gibi bir tavrını görünce, gerçekten, Türkiye'de toplumun birçok kesiminde böylesine ağır birçok vergi yükünün olduğu, toplumun bazı kesiminde de hiç olmadığı, çok eşitsiz bir vergi yükü dağılımı olan bir toplumda, insanları gerçekten kaygıya ve üzüntüye sevk ediyor.

Sayın Bakan, yurttaşların böylesine bir yürürlüğü durdurma kararı karşısında "aman, ne güzel, biz vergi ödevimizi zaten yerine getirdik, motorlu taşıtlar vergisini ödüyoruz; ama, hiç olmazsa, bunun üzerine gelen mükerrer olandan -ek olandan- kurtulduk" diye sevinmelerini çok görüyor. Biz bu topluma ne veriyoruz ki, onlardan ne istiyoruz değerli arkadaşlar?! Vergileri topluyoruz da, topluma hizmet olarak mı götürüyoruz?! Topladığınız vergiyle, ödediğiniz faizleri karşılaştırın... Vergilerin tümünü faize harcıyorsunuz. Vatandaş daha fazla bir vergi gayretine niye girsin ki?! Vatandaşa, siz, vergileri hizmet olarak döndürüyorsunuz da, vatandaş, vergi konulduğunda bayram mı edecek?! "Aman, ne güzel, bize vergi geliyor, demek ki hizmet de gelecek" mi diyecek?!

Değerli arkadaşlar, böyle bir ilişki Türkiye'de kaybolmuştur. Türkiye'de devletin meşruiyeti sorgulanır durumdadır. Devlet, vergi aldığı yurttaşlarına hizmet götürmemektedir; ama, tabiî, vergi almadığı, kayıtdışı vesaire ki, burada çok sayıda yasayla da desteklenen o kayıtdışına, vergi almadan hizmet götürmeye de devam ediyoruz, aflarla devam ediyoruz vesaireyle devam ediyoruz.

Değerli arkadaşlarım, böylesine bir vergi ve hizmet dengesinin bozulduğu çok sayıda ülke yok, Türkiye örneği hiçbir yerde yok. Şimdi bunu düzeltmek yerine, Deli Dumrul misali "köprüden geçenden de geçmeyenden de vergi alırım" misali; deprem olsa da, olağanüstü durum olsa da, olmasa da, ben mükerrer vergi alırım; ekonomik kriz olsa da, olmasa da dinlemem, mükerrer vergi alırım; bu, adaletin neresinde değerli Bakan? Adaletin neresinde?!. Vergi, adaletin neresinde, Adalet ve Kalkınma Partisinin neresinde?! Buna bir cevabınız var mı?

Bakınız, Sayın Bakan, Türkiye'de vergilerin yüzde 70'ini, tüketim üzerinden aldığınız vergilerle topluyorsunuz. Bunun yeni örneklerini getiriyorsunuz; işte, özel işlem vergileri vesaire, yeni zamlar yapmaktasınız; yüzde 70-72 dolaylarına geliyor. Geriye kalan, yüzde 30 diyelim, bu dolaysız, yani, gelir, kurumlar ve servet vergileri, bunun zaten yarısını ücretliler ödüyor, kaynakta kesiyorsunuz. Geriye kalıyor bir diğer yarısı, yüzde 15; bunun da birkaç puanı bu servet vergileri, Emlak ve Motorlu Taşıtlar Vergisi; yani, sizin, Türkiye'deki bütün o milyonlarca Gelir ve Kurumlar Vergisi mükellefi olan vatandaşlarımızdan aldığınız vergi, toplam verginin yüzde 10 ile 15'i arası. Kaynak nerede; kaynak orada; kayıtdışını kayıt içine alınız, vergi vermeyeni vergilendiriniz. Kaynak, vatandaşa, sürekli olarak, onun tükettiği mal ve hizmetlere vergi koymak değildir. Bu, vergicilik değil, bu, kolaycılıktır. Vergi toplamak, Gelir ve Kurumlar Vergisi toplamaktan geçer. Bunu yapabiliyorsanız vergicisiniz, öbürü kolaycılıktır. Bastır zammı, bastır ek vergileri, vatandaşa hizmet götürmeden vergi sal. Bunun hiçbir adaletle, hiçbir hakkaniyetle bağdaşır bir tarafı yoktur. Gece ikibuçukta getirilen bu korsan tekliflerle de, sizin, vatandaşın yanında olmadığınız, bir kere daha burada kanıtlanmaktadır. Biz, bunun için de gerekirse yeni başvurular yaparız.

Vatandaşın haklarını korumak, sadece muhalefetin görevi değil değerli milletvekilleri. Hükümetin getirdiği yanlış tasarılara, hükümetin getirdiği gayriadil tasarılara, hükümetin buraya getirdiği vatandaşı ezen tasarılara, hükümlere, maddelere karşı durmaktır. Yasama ile yürütme arasındaki fark buradadır. Yürütme yanlış yapıyorsa, onu uyarma görevi sizleredir, bizleredir. Bunu hep beraber yapmalıyız. Hükümet burada bunu çok rahatlıkla getiriyor olabilir; siz, milyonlarca yurttaşı temsil ediyorsunuz, hesap veriyorsunuz, vereceksiniz. Bu yurttaşlara vereceğiniz hesap, bir, onlara vergi karşılığı hizmet götürmek; iki, ağır vergi yükünden kurtarmak olmalıdır. Siz, bu vaatlerle oy istediğiniz ve sizi bu vaatlerle buraya getirdiler. Siz bu vaatlerin hiçbirini tutmayarak, vatandaşa sırtınızı dönerek, adil olmayarak, ne kendi adınızı hak edersiniz ne bu vatandaşın temsilcisi olmayı. O nedenle, bunun geri çekilmesini talep ediyoruz.

Teşekkür ediyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN- Teşekkür ederim Sayın Oyan.

Trabzon Milletvekili Sayın Akif Hamzaçebi şahsı adına söz istemiştir.

Buyurun.

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (Trabzon)- Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; "Taşıt Vergisi" adı altında getirilmek istenilen bu düzenleme, Anayasa Mahkemesince yürürlüğü durdurulan Ek Motorlu Taşıtlar Vergisi yerine gelmektedir.

Hatırlayacaksınız, Ek Motorlu Taşıtlar Vergisi düzenlemesi yapılırken, şu noktalarda eksik olduğunu söylemiştik; Anayasa Mahkemesinin iptal gerekçelerine tek tek değinmeyeceğim; ancak, şu hususu tekrar dikkatinize sunmak istiyorum: İlk tasarıda, ilk kanunda yapılan yanlışlığın, adaletsizliğin burada da devam ettirildiğini söylemek istiyorum. Nedir bu; Taşıt Vergisi olarak yapılan bu düzenlemede, Ek Motorlu Taşıtlar Vergisindeki düzenlemenin hemen hemen birçok unsuru aynen alınmıştır. Bu vergi, 1994 ve 2000 yıllarında da alınmıştı, farklı isimler altında bir kez daha alınmıştı; ancak, hem 1994'te hem 2000 yılında bu vergi alınırken, münhasıran taşımacılık işiyle uğraşanların bu işlerde kullandıkları taşıtlar ek verginin kapsamı dışında bırakılmıştı; yani, bir taksicinin kullandığı taksi, bir kamyoncunun kullandığı kamyon veya bir taşımacının taşıma işinde kullandığı aracı ek vergiden istisnaydı. Neden istisnaydı; nasıl, bir fabrikanın aktifindeki makine ek vergiye tabi değilse, burada da taksicinin taksisi, kamyoncunun kamyonu ek vergiye tabi olmamalıydı. O düzenlemeler bu düşünceyle yapılmıştı; çünkü, hayatını bundan kazanıyor taksici, kamyoncu ve nakliyeci; işi bununla ilgili. İşi, dokuma tezgâhı üzerine kurulu olan veya fabrikasının aktifindeki makineleri üzerine kurulu olan kişiden, o makineler, o tezgâhlar nedeniyle nasıl vergi alınmıyor ise, burada da bu verginin alınmaması gerekir; çünkü, bu, artık, normal bir vergi değil, normal Motorlu Taşıtlar Vergisi değil; bu, olağanüstü vergi. Olağanüstü vergide bu tip istisnaları, bu tip sosyal kaygıları gözetmek gerekir; ancak, maalesef, aynı yanlışlığı burada devam ettiriyoruz.

Maddedeki bir diğer düzenlemeye de, daha doğrusu, bu maddeyle getirilmek istenilen düzenlemedeki bir diğer hususa da dikkatinizi çekmek istiyorum. Kanunun yayımı tarihi itibariyle trafik siciline kayıtlı olan taşıtlar; artı, 31 Aralık 2003 tarihine kadar trafik siciline kayıt olacak olan taşıtlar nedeniyle bunların sahipleri de bu verginin mükellefi, bu vergiyi ödeyecekler.

Şimdi, denilebilir ki, Anayasaya Mahkemesinin iptal gerekçelerini dikkate alarak biz bu önergeyi hazırladık, bu maddeyi hazırladık; ancak, bunun sonucu şudur: Özellikle, yıl sonu yaklaşırken otomotiv sektöründe talep azalacaktır, ekvergi var diye, insanlar, otomobil almaktan, araç almaktan vazgeçecek, bu talebini ertesi yıla aktaracak, ertesi yıla erteleyecektir. Bunun otomotiv sektöründe yaratacağı etkiye sizlerin takdirine sunuyorum. Bir yandan, yirmi yaşını aşmış araçların, eskimiş araçların hurdaya çıkarılması suretiyle, bunların yerine alınacak araçlarda Özel Tüketim Vergisi indirimi sağlamak suretiyle, otomotiv sektöründe talebi artırmaya çalışırken, bir yandan, yıl sonuna kadar iktisap edilecek taşıtlar için de bu taşıt vergisinin getirilecek olmasını son derece yanlış buluyorum.

Üzerinde oturulur, çalışılırsa, değerlendirilirse, hükümetimiz bunu yaparsa, bunun çözümü, her zaman için bulunabilir. Çare; çare her zaman vardır. Çözümsüzlük, hiçbir zaman çözüm değildir. Kısa zamanda, biz, bu vergiyi alalım kolaycılığıyla, hükümet, konuya yaklaştığından, bu düzenleme yapılmış ve iptal gerekçelerine uyma adına yıl sonuna kadar iptal edilecek taşıtlar da, maalesef, bu verginin kapsamına alınmıştır. Hükümet, bununla, esasen, vatandaşa verdiği sözü tutmamış olmaktadır. Adalet ve Kalkınma Partisi yetkilileri, hem seçim bildirgesinde hem hükümet programında, ekvergi getirmeyeceğiz, ekvergi kolaylığına gitmeyeceğiz taahhüdünde bulunmuştur.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Toparlayın Sayın Hamzaçebi.

Buyurun.

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (Devamla) - Toparlıyorum Sayın Başkan.

Ekvergi kolaycılığına gitmeyeceğiz taahhüdü altında, eski hükümetlerin, ekvergileri getiren hükümetlerin de ince bir eleştirisi var: "Onlar ekvergi getirme kolaycılığına gittiler, biz bu yolu izlemeyeceğiz." Ancak, hükümet, göreve başlar başlamaz, ekvergileri getirmekte hiçbir şekilde tereddüt etmemiştir. Bunların, yargı mercilerince iptal edilmesi halinde dahi bu konudaki ısrarını sürdürmüştür. Bunları sizlerin dikkatine sunuyorum.

Teşekkür ediyor, saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Hamzaçebi.

Madde üzerindeki görüşmeler tamamlanmıştır.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.

Şimdi, 21 inci maddeyi 22 nci madde olarak okutuyorum:

MADDE 22. - Bu Kanunun;

a) 5 inci maddesi 1.6.2003 tarihinden geçerli olmak üzere yayımı tarihinde,

b) 6 ncı maddesi 1.1.2004 tarihinde,

c) 18 inci maddesi 16.6.2000 tarihinden geçerli olmak üzere yayımı tarihinde,

d) Diğer maddeleri yayımı tarihinde,

Yürürlüğe girer.

BAŞKAN - 22 nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.

23 üncü maddeyi okutuyorum:

MADDE 23. - Bu Kanun hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür.

BAŞKAN - 23 üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.

Sayın milletvekilleri, tasarının tümü açıkoylamaya tabidir.

Açıkoylamanın şekli hakkında Genel Kurulun kararını alacağım.

Açıkoylamanın elektronik oylama cihazıyla yapılmasını oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Oylama için 4 dakika süre vereceğim. Bu süre içerisinde sisteme giremeyen üyelerin teknik personelden yardım istemelerini, bu yardıma rağmen de sisteme giremeyen üyelerin, oy pusulalarını, oylama için öngörülen 4 dakikalık süre içerisinde Başkanlığa ulaştırmalarını rica ediyorum.

Ayrıca, vekâleten oy kullanacak sayın bakanlar var ise, hangi bakana vekâleten oy kullandığını, oyunun rengini ve kendisinin ad ve soyadı ile imzasını da taşıyan oy pusulasını, yine, oylama için öngörülen 4 dakikalık süre içerisinde Başkanlığa ulaştırmalarını rica ediyorum.

Oylama işlemini başlatıyorum.

(Elektronik cihazla oylama yapıldı)

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, Çeşitli Vergi Kanunlarında Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısı ile Muğla Milletvekili Ali Arslan'ın; 4760 Sayılı Özel Tüketim Vergisi Kanununa Ekli 11 Sayılı Listede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin açıkoylama sonucunu arz ediyorum.

Kullanılan oy sayısı

:

284

Kabul

:

273

Ret

:

11

Böylece, kanun tasarı kabul edilmiş ve kanunlaşmıştır; hayırlı olsun. (1)

Sayın milletvekilleri, alınan karar gereğince, kanun tasarı ve tekliflerini sırasıyla görüşmek için, 30 Temmuz 2003 Çarşamba günü saat 15.00'te toplanmak üzere, Birleşimi kapatıyorum.

Kapanma Saati : 02.43

                                 

(1) Açıkoylama kesin sonuçlarını gösteren tablo tutanağın sonuna eklidir.

VIII. - SORULAR VE CEVAPLAR

A) Yazili Sorular ve Cevaplari

1. - Konya Milletvekili Atilla Kart'ın, kaçak elektrik kullanımına ve bir TEDAŞ yetkilisinin öldürülmesi olayına ilişkin Başbakandan sorusu ve İçişleri Bakanı Abdülkadir Aksu'nun cevabı (7/682)