DÖNEM
: 22 YASAMA
YILI : 1
T. B. M. M.
TUTANAK DERGİSİ
CİLT : 25
112 nci Birleşim
29 . 7 . 2003 Salı
İ
Ç İ N D E K İ L E R
I. - GEÇEN TUTANAK ÖZETİ
II. - GELEN KÂĞITLAR
III. -
YOKLAMA
IV. -
BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A) OTURUM
BAŞKANLARININ KONUŞMALARI
1. - Oturum Başkanı TBMM Başkanı Bülent
Arınç'ın, Adana Milletvekili Tacidar Seyhan'ın, bu sabaha karşı meydana gelen
trafik kazasında hayatını kaybeden evlatlarına Allah'tan rahmet, yakınlarına ve
CHP ailesine başsağlığı; Kastamonu Milletvekili Mehmet Yıldırım'ın, bir süre
önce trafik kazası geçiren çocuklarına acil şifalar dileyen konuşması
B) Gensoru, Genel Görüşme, Meclıs Soruşturmasi
ve Meclıs Araştirmasi Önergelerı
1. - Yalova Milletvekili Muharrem İnce ve
25 milletvekilinin, beyin göçünün nedenlerinin, boyutlarının ve etkilerinin
araştırılarak, alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/122)
C) Tezkereler ve Önergeler
1. - Ankara Milletvekili Mehmet
Tomanbay'ın, (6/468) esas numaralı sözlü sorusunu geri aldığına ilişkin
önergesi (4/92)
2. - İzmir Milletvekili İsmail
Katmerci'nin, (6/596) esas numaralı sözlü sorusunu geri aldığına ilişkin
önergesi (4/93)
3. - İstanbul Milletvekili Recep Koral'ın,
Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonu üyeliğinden çekildiğine
ilişkin önergesi (4/94)
4. - İnsan Hakları Komisyonu Başkanı
Nevşehir Milletvekili Mehmet Elkatmış'ın, Komisyonun, Türkiye Büyük Millet
Meclisinin tatilde olduğu dönemde de çalışmasına ilişkin talebi (3/333)
V. -
ÖNERİLER
A) Sıyası Partı Grubu Önerılerı
1. - Genel Kurulun çalışma saatleriyle
gündemdeki sıralamanın yeniden düzenlenmesine ilişkin AK Parti Grup önerisi
VI. - KANUN
TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER
1. - Sosyal Sigortalar Kurumu Kanunu
Tasarısı ile Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler ve Plan ve Bütçe
Komisyonları Raporları (1/295) (S. Sayısı :
247)
2. - Adlî Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile
Bölge Adliye Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yetkileri Hakkında Kanun Tasarısı
ve Adalet Komisyonu Raporu (1/521) (S. Sayısı : 146)
3. - Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununda
Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Tasarısı ve Adalet Komisyonu Raporu
(1/523) (S. Sayısı : 152)
4. - Topluma Kazandırma Yasası Tasarısı
ile İçişleri ve Adalet Komisyonları Raporları (1/640) (S. Sayısı : 235 ve 235'e 1 inci Ek)
5. - Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının Bazı
Maddelerinin Değiştirilmesi Hakkında 4.4.2003 Tarihli ve 4841 Sayılı Kanun ve
Anayasanın 89 uncu Maddesi Gereğince Cumhurbaşkanınca Bir Daha Görüşülmek Üzere
Geri Gönderme Tezkeresi ve Anayasa Komisyonu Raporu (1/584) (S. Sayısı : 200 ve 200'e 1 inci Ek ve 200'e 2 nci Ek)
6. - Türk Parasının Kıymetini Koruma
Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ve Adalet Komisyonu Raporu (1/635) (S. Sayısı: 253)
7. - Çeşitli Vergi Kanunlarında Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Tasarısı ile Muğla Milletvekili Ali Arslan'ın; 4760
Sayılı Özel Tüketim Vergisi Kanununa Ekli 11 Sayılı Listede Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ve Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (1/636, 2/157)
(S. Sayısı : 236)
VII. - USUL
HAKKINDA GÖRÜŞMELER
1. - Genel Kurulca kabul edilmeyen bir
madde metninin içerik olarak başka bir maddeye eklenerek görüşülüp
görüşülmeyeceği hakkında
VIII. -
SORULAR VE CEVAPLAR
A) Yazili Sorular ve Cevaplari
1. - Konya Milletvekili Atilla Kart'ın,
kaçak elektrik kullanımına ve bir TEDAŞ yetkilisinin öldürülmesi olayına
ilişkin Başbakandan sorusu ve İçişleri Bakanı Abdülkadir Aksu'nun cevabı
(7/682)
2. - İzmir Milletvekili Bülent
Baratalı'nın, resmî törenlerdeki protokol düzenine ilişkin sorusu ve Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanı Bülent Arınç'ın cevabı (7/690)
3. - Adana Milletvekili Atillâ
Başoğlu'nun, Kuzey Irak'taki Türkmenlerin desteklenmesi için ne gibi tedbirler
alındığına ilişkin Başbakandan sorusu ve Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı
Abdüllatif Şener'in cevabı (7/748)
4. - Yalova Milletvekili Muharrem
İnce'nin, öğretmenlerin ek ders ücretlerinin ödenme zamanına ilişkin sorusu ve
Millî Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik'in cevabı (7/755)
5. - İstanbul Milletvekili Güldal
Okuducu'nun, Bingöl depremzedelerine yapılacak yardımlara ilişkin Başbakandan
sorusu ve Bayındırlık ve İskân Bakanı Zeki Ergezen'in cevabı (7/760)
6. - İzmir Milletvekili Bülent
Baratalı'nın, İzmir Resim ve Heykel Müzesinin kongre merkezine dönüştürüleceği
iddiasına ,
- Adana Milletvekili Nevin Gaye
Erbatur'un,
Devlet Senfoni Orkestralarının ödenek
sorunlarına,
- Antalya Milletvekili Feridun Fikret
Baloğlu'nun, DÖSİM işyerlerindeki atamalara,
İlişkin soruları ve Kültür ve Turizm
Bakanı Erkan Mumcu'nun cevabı (7/769,772,780)
7. - Yalova Milletvekili Muharrem
İnce'nin, "Özel Eğitim Kurumlarına" ilişkin sorusu ve Millî Eğitim
Bakanı Hüseyin Çelik'in cevabı (7/786)
8. - Yozgat Milletvekili Emin Koç'un,
fotoğraflarını okullara astıracağı iddialarına ilişkin sorusu ve Millî Eğitim
Bakanı Hüseyin Çelik'in cevabı (7/792)
9. - Manisa Milletvekili Nuri Çilingir'in,
sürücü adaylarının trafik sınavı yerlerine ilişkin sorusu ve Millî Eğitim
Bakanı Hüseyin Çelik'in cevabı (7/796)
10. - Konya Milletvekili Atilla Kart'ın,
bir emniyet personelinin terfi ile ilgili iddialara ilişkin sorusu ve İçişleri
Bakanı Abdülkadir Aksu'nun cevabı (7/799)
11. - Afyon Milletvekili Halil
Ünlütepe'nin, belli bir marka yolcu otobüslerinde teknik kusurlar olduğu
iddialarına,
- İzmir Milletvekili Kemal Anadol'un,
ticarî taksilere model ve standart belirlenmesine,
İlişkin soruları ve Sanayî ve Ticaret
Bakanı Ali Coşkun'un cevabı (7/804,821)
12. - Diyarbakır Milletvekili Mesut
Değer'in, bir işkence iddiasına ilişkin sorusu ve İçişleri Bakanı Abdülkadir
Aksu'nun cevabı (7/811)
13. - Antalya Milletvekili Feridun Fikret
Baloğlu'nun, Karabük-Yenice Kırıklar Mahallesindeki okul arsasına talep edilen
bedele ilişkin sorusu ve Millî Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik'in cevabı (7/819)
14. - İstanbul Milletvekili Emin Şirin'in,
bir bankanın diğer bir banka ve bir şirketler grubuyla kredi ilişkisine ilişkin
sorusu ve Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Abdüllatif Şener'in cevabı
(7/830)
15. - Samsun Milletvekili Mehmet Kurt'un,
Samsun İlinin kültürel ve turistik tanıtımına ilişkin sorusu ve Kültür ve
Turizm Bakanı Erkan Mumcu'nun cevabı (7/832)
16. - Samsun Milletvekili Haluk Koç'un,
bir gazetede yeralan beyanına ilişkin Başbakandan sorusu ve Devlet Bakanı ve
Başbakan Yardımcısı Mehmet Ali Şahin'in cevabı (7/843)
17. - Tekirdağ Milletvekili Mehmet Nuri
Saygun'un, Kültür Bakanlığı ile Turizm Bakanlığının birleştirilmesi
sonrasındaki personel istihdamına ilişkin sorusu ve Kültür ve Turizm Bakanı
Erkan Mumcu'nun cevabı (7/846)
18. - İstanbul Milletvekili Güldal
Okuducu'nun, İstanbul'daki bir ilköğretim okulunda yapıldığı iddia edilen
defileye ilişkin sorusu ve Millî Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik'in cevabı (7/862)
19. - Adana Milletvekili Atillâ
Başoğlu'nun, bakanlıklarda görevli yabancı uyruklu danışmanlara ilişkin
Başbakandan sorusu ve Millî Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik'in cevabı (7/864)
20. - İstanbul Milletvekili Emin Şirin'in,
İstanbul-Pendik-Ballıca Köyündeki bir Hazine arazisine ilişkin sorusu ve Çevre
ve Orman Bakanı Osman Pepe'nin cevabı (7/873)
21. - İstanbul Milletvekili Gürsoy
Erol'un, özel sektördeki özürlü personel istihdamına ilişkin sorusu ve Çalışma
ve Sosyal Güvenlik Bakanı Murat Başesgioğlu'nun cevabı (7/877)
22. - Hatay Milletvekili Züheyir Amber'in,
Yüksek İhtisas Hastanesi Başhekiminin başka bir hastaneye atanmasının
nedenlerine ilişkin sorusu ve Sağlık Bakanı Recep Akdağ'ın cevabı (7/879)
23. - Aydın Milletvekili Özlem
Çerçioğlu'nun, Kuşadası Limanı Özelleştirme İhalesine ilişkin Başbakandan
sorusu ve Maliye Bakanı Kemal Unakıtan'ın cevabı (7/880)
24. - Adana Milletvekili Tacidar
Seyhan'ın, branş ve sınıf öğretmeni açığı olup olmadığına ilişkin sorusu ve
Millî Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik'in cevabı (7/883)
25. - İzmir Milletvekili Enver Öktem'in,
geçici işçilere kadro tahsis edilip edilmeyeceğine ilişkin sorusu ve Çevre ve
Orman Bakanı Osman Pepe'nin cevabı (7/884)
26. - Denizli Milletvekili Mehmet Uğur
Neşşar'ın, üniversitelerin araştırma görevlisi kadrolarına ilişkin Başbakandan
sorusu ve Devlet Bakanı ve Başbakan
Yardımcısı Mehmet Ali Şahin'in cevabı (7/889)
27. - Antalya Milletvekili Nail
Kamacı'nın, yükseköğrenim harçlarına zam yapılıp yapılmayacağına ilişkin sorusu
ve Millî Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik'in cevabı (7/891)
28. - Ankara Milletvekili İsmail
Değerli'nin, Ankara Büyükşehir Belediyesinin ön ödemeli elektronik doğalgaz
sayaçlarına ilişkin sorusu ve İçişleri Bakanı Abdülkadir Aksu'nun cevabı
(7/897)
29. - Hatay Milletvekili Abdulaziz
Yazar'ın, İskenderun Liman İşletmesine ilişkin sorusu ve Ulaştırma Bakanı
Binali Yıldırım'ın cevabı (7/909)
30. - Aydın Milletvekili Özlem
Çerçioğlu'nun okul müdürleri ile millî eğitim müdürlerinin atamalarında politik
etki olduğu iddialarına ilişkin sorusu ve Millî Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik'in
cevabı (7/911)
31. - Adana Milletvekili Nevin Gaye
Erbatur'un, Hizmet Ticareti Genel Anlaşması kapsamındaki ülkemizin sunduğu
düzenleme listelerine ilişkin Başbakandan sorusu ve Devlet Bakanı Kürşad
Tüzmen'in cevabı (7/915)
32. - Adana Milletvekili Atillâ
Başoğlu'nun, belli bir marka yolcu otobüslerinin karıştığı kazalara ilişkin
sorusu ve Sanayi ve Ticaret Bakanı Ali Coşkun'un cevabı (7/918)
33. - Muğla Milletvekili Ali Arslan'ın
eczanelerin alacaklarına ilişkin sorusu ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı
Murat Başesgioğlu'nun cevabı (7/919)
I. - GEÇEN
TUTANAK ÖZETİ
TBMM Genel Kurulu saat 15.00'te açılarak
beş oturum yaptı.
Oturum Başkanı, TBMM Başkanvekili Yılmaz
Ateş, Lozan Barış Antlaşmasının imzalanışının 80 inci ve basında sansürün
kaldırılışının 95 inci yıldönümleri münasebetiyle bir konuşma yaptı.
İstanbul Milletvekili Şükrü Mustafa
Elekdağ, Lozan Barış Antlaşmasının imzalanışının 80 inci,
Afyon Milletvekili Reyhan Balandı, basında
sansürün kaldırılışının 95 inci ve Lozan Barış Antlaşmasının imzalanışının 80
inci,
Ankara Milletvekili Yakup Kepenek, basında
sansürün kaldırılışının 95 inci,
Yıldönümlerine ilişkin birer konuşma
yaptılar.
İzmir Milletvekili Oğuz Oyan ve 76
milletvekilinin, oğlu ve kızının sahibi olduğu denizcilik şirketiyle ticarî
ilişkileri bulunan ve daha önce görev yaptığı bir denizcilik şirketine
ayrıcalıklar ve kolaylıklar sağlayarak görevini kötüye kullandığı ve bu
eylemlerinin Türk Ceza Kanununun 240 ıncı maddesine uyduğu iddiasıyla Ulaştırma
Bakanı Binali Yıldırım hakkında Meclis soruşturması açılmasına ilişkin önergesi
(9/2) Genel Kurulun bilgisine sunuldu; Anayasanın 100 üncü maddesine göre, en
geç bir ay içinde olmak üzere, Danışma Kurulunca tespit edilecek görüşme
gününün Genel Kurulun onayına sunulacağı açıklandı.
Genel Kurulun 24.7.2003 Perşembe günkü
(bugün) birleşiminde, gündemin "Kanun Tasarı ve Teklifleri ile
Komisyonlardan Gelen Diğer İşler" kısmının 28 inci sırasında yer alan 214
sıra sayılı kanun teklifinin bu kısmın 5 inci sırasına, 48 inci sırasında yer
alan 237 sıra sayılı kanun tasarısının bu kısmın 6 ncı sırasına, daha önce
gelen kâğıtlar listesinde yayımlanan ve bastırılarak dağıtılan 246 ve 247 sıra
sayılı kanun tasarılarının ise, 48 saat geçmeden bu kısmın 7 nci ve 8 inci
sıralarına alınması ve çalışma süresinin, gündemin 9 uncu sırasına kadar olan
işlerin görüşmelerinin bitimine kadar olmasına ilişkin Danışma Kurulu önerisi,
kabul edildi.
Gündemin "Kanun Tasarı ve Teklifleri
ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler" kısmının:
1 inci sırasında bulunan, Adlî Yargı İlk
Derece Mahkemeleri ile Bölge Adliye Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yetkileri
Hakkında (1/521) (S. Sayısı: 146),
2 nci sırasında bulunan, Hukuk Usulü
Muhakemeleri Kanununda Değişiklik Yapılmasına İlişkin (1/523) (S. Sayısı: 152),
3 üncü sırasında bulunan, Topluma
Kazandırma (1/640) (S. Sayısı: 235),
Kanun Tasarılarının görüşmeleri, daha önce
geri alınan maddelere ilişkin komisyon raporu henüz gelmediğinden,
4 üncü sırasında bulunan, Türkiye
Cumhuriyeti Anayasasının Bazı Maddelerinin Değiştirilmesi Hakkında 4.4.2003
Tarihli ve 4841 Sayılı Kanunun (1/584) (S. Sayısı: 200 ve 200'e 1 inci Ek)
ikinci görüşmesi, Anayasa ve İçtüzük hükümleri gereğince ikinci görüşmeye
birinci görüşmenin bitiminden 48 saat geçtikten sonra başlanabileceğinden,
Ertelendi.
5 inci sırasına alınan, Tütün, Tütün
Mamulleri, Tuz ve Alkol İşletmeleri Genel Müdürlüğünün Yeniden Yapılandırılması
ile Tütün ve Tütün Mamullerinin Üretimine, İç ve Dış Alım ve Satımına, 4046
Sayılı Kanunda ve 233 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına
Dair Kanuna Bir Geçici Madde Eklenmesi Hakkında Kanun Teklifinin (2/165) (S.
Sayısı: 214),
6 ncı sırasına alınan, Esnaf ve
Sanatkârlar ve Diğer Bağımsız Çalışanlar Sosyal Sigortalar Kurumu Kanununun ve
Tarımda Kendi Adına ve Hesabına Çalışanlar Sosyal Sigortalar Kanununun Bazı
Maddelerinin Değiştirilmesi, Yürürlükten Kaldırılması ve Bu Kanunlara Geçici
Maddeler Eklenmesi Hakkında Kanun Tasarısının (1/296) (S. Sayısı: 237),
Hükümetin, Danışma Kurulunca da uygun bulunan 5, 6 ve 27 nci maddelerinin
yeniden görüşülmesine ilişkin talebinin Genel Kurulca kabulünden sonra, yapılan
müzakereler sonucunda,
7 nci sırasına alınan, Turizmi Teşvik
Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısının (1/649) (S. Sayısı :
246),
Kabul edildikleri ve kanunlaştıkları
açıklandı.
8 inci sırasına alınan, Sosyal Sigortalar
Kurumu Kanunu Tasarısının (1/295) (S. Sayısı : 247), maddeleri üzerindeki
görüşmeler tamamlandı; tümünün elektronik cihazla yapılan açıkoylaması
sonucunda Genel Kurulda toplantı yetersayısı bulunmadığı anlaşıldığından;
29 Temmuz 2003 Salı günü saat 15.00'te
toplanmak üzere, birleşime 05.01'de son verildi.
|
|
Yılmaz Ateş |
|
|
|
Başkanvekili |
|
|
Mehmet Daniş |
|
Suat Kılıç |
|
Çanakkale |
|
Samsun |
|
Kâtip Üye |
|
Kâtip Üye |
No. : 160
GELEN KÂĞITLAR
25 .7. 2003 CUMA
Tasarı
1.- Türkiye Cumhuriyeti
Hükümeti ile Birleşmiş Milletler Dünya Gıda Programı Arasında Temel Anlaşmanın
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı (1/652) (Sağlık, Aile,
Çalışma ve Sosyal İşler ve Dışişleri Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi :
24.7.2003)
Raporlar
1.- Türkiye Cumhuriyeti
Anayasasının Bazı Maddelerinin Değiştirilmesi Hakkında 4.4.2003 Tarihli ve 4841
Sayılı Kanun ve Anayasanın 89 uncu Maddesi Gereğince Cumhurbaşkanınca Bir Daha
Görüşülmek Üzere Geri Gönderme Tezkeresi ve Anayasa Komisyonu Raporu (1/584)
(S. Sayısı: 200'e 2 nci ek) (Dağıtma tarihi : 25.7.2003) (GÜNDEME)
2.- Topluma Kazandırma
Yasası Tasarısı ve Adalet Komisyonu Raporu (1/640) (S. Sayısı: 235'e 1 inci ek)
(Dağıtma tarihi : 25.7.2003) (GÜNDEME)
Sözlü Soru Önergeleri
1.- Antalya Milletvekili
Feridun Fikret Baloğlu'nun, Antalya İl Millî Eğitim Müdürlüğü yönetim
kadrolarında yapılan değişikliklere ilişkin Millî Eğitim Bakanından sözlü soru
önergesi (6/694) (Başkanlığa geliş tarihi : 24.7.2003)
2.- Adana Milletvekili
Kemal Sağ'ın, Adana Adli Tıp Kurumunun yerinin değiştirilip
değiştirilmeyeceğine ilişkin Adalet Bakanından sözlü soru önergesi (6/695)
(Başkanlığa geliş tarihi : 24.7.2003)
3.- Adana Milletvekili
Kemal Sağ'ın, öğretim programından iki yabancı dilin çıkarıldığı iddialarına
ilişkin Millî Eğitim Bakanından sözlü soru önergesi (6/696) (Başkanlığa geliş
tarihi : 24.7.2003)
4.- İzmir Milletvekili
Vezir Akdemir'in, tüplügaz sektöründeki dağıtım payları ile vergi oranına
ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanından sözlü soru önergesi (6/697)
(Başkanlığa geliş tarihi : 24.7.2003)
5.- Afyon Milletvekili
Halil Ünlütepe'nin, Afyon-Bolvadin-Çarşı Camiinin onarımına ilişkin Kültür ve
Turizm Bakanından sözlü soru önergesi (6/698) (Başkanlığa geliş tarihi :
24.7.2003)
Yazılı Soru Önergeleri
1.- İzmir Milletvekili
Ahmet Ersin'in, Elektrikte Bölgesel Fiyatlandırma Sisteminin uygulanıp
uygulanmayacağına ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanından yazılı soru
önergesi (7/1050) (Başkanlığa geliş tarihi : 24.7.2003)
2.- Diyarbakır
Milletvekili Muhsin Koçyiğit'in, ek motorlu taşıtlar vergisine ilişkin Maliye
Bakanından yazılı soru önergesi (7/1051) (Başkanlığa geliş tarihi : 24.7.2003)
3.- Antalya Milletvekili
Feridun Fikret Baloğlu'nun, Manavgat İlçe Millî Eğitim Müdürlüğüne yapılan
atamalara ilişkin Millî Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/1052)
(Başkanlığa geliş tarihi : 24.7.2003)
4.- İzmir Milletvekili
Muharrem Toprak'ın, öğrenim ve katkı kredilerinin geri ödenmesinde kolaylık
sağlanıp sağlanmayacağına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/1053) (Başkanlığa
geliş tarihi : 24.7.2003)
5.- Adana Milletvekili N.
Gaye Erbatur'un, eczanelerin SSK ve BAĞ-KUR'dan ilaç bedeli alacaklarına
ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından yazılı soru önergesi (7/1054)
(Başkanlığa geliş tarihi : 24.7.2003)
6.- Mersin Milletvekili
Şefik Zengin'in, 631 sayılı KHK ile öngörülen görev tazminatının uygulamasına
ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/1055) (Başkanlığa geliş tarihi :
24.7.2003)
7.-
Iğdır Milletvekili Yücel Artantaş'ın, BOTAŞ Genel Müdür Yardımcıları ile ilgili
bir iddiaya ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi
(7/1056) (Başkanlığa geliş tarihi : 25.7.2003)
No. : 161
28 .7. 2003 PAZARTESİ
Tasarı
1.- Bazı Kanun ve Kanun
Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı (1/653)
(Plan ve Bütçe Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi : 24.7.2003)
Teklifler
1.- Cumhuriyet Halk
Partisi Grup Başkanvekilleri Mersin Milletvekili Mustafa Özyürek, İzmir
Milletvekili Oğuz Oyan, Samsun Milletvekili Haluk Koç ile 2 Milletvekilinin;
Türk Ceza Kanununa Geçici İki Madde Eklenmesine İlişkin Kanun Teklifi (2/177)
(Adalet Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi : 18.7.2003)
2.- Manisa Milletvekili
Hasan Ören ile 11 Milletvekilinin; Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Teklifi (2/178) (İçişleri ve Tarım, Orman ve Köyişleri ve
Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler
ve Plan ve Bütçe Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi : 18.7.2003)
Raporlar
1.- Bilgi Edinme Hakkı
Kanunu Tasarısı ile Avrupa Birliği Uyum ve Adalet Komisyonları Raporları
(1/632) (S. Sayısı: 248) (Dağıtma tarihi : 28.7.2003) (GÜNDEME)
2.-1739 Sayılı Millî
Eğitim Temel Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısı ve Plan ve
Bütçe Komisyonu Raporu (1/642) (S. Sayısı: 249) (Dağıtma tarihi : 28.7.2003)
(GÜNDEME)
3.- Nüfus Kanununun Bir
Maddesinin Yürürlükten Kaldırılmasına Dair Kanun Tasarısı ve İçişleri Komisyonu
Raporu (1/645) (S. Sayısı: 250) (Dağıtma tarihi : 28.7.2003) (GÜNDEME)
4.- Türkiye Cumhuriyeti
Hükümeti ile Kebek Hükümeti Arasında Sosyal Güvenlik Konusunda Mutabakatın
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu
Raporu (1/598) (S. Sayısı: 251) (Dağıtma tarihi : 28.7.2003) (GÜNDEME)
5.- Bazı Kanunlarda ve
Millî Piyango İdaresi Genel Müdürlüğü Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanun
Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısı ve Plan ve
Bütçe Komisyonu Raporu (1/641) (S. Sayısı: 252) (Dağıtma tarihi : 28.7.2003)
(GÜNDEME)
6.- Türk Parasının
Kıymetini Koruma Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ve
Adalet Komisyonu Raporu (1/635) (S. Sayısı: 253) (Dağıtma tarihi : 28.7.2003)
(GÜNDEME)
7.- Devlet Planlama
Teşkilatı Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname ile Devlet
Memurları Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısı ile Avrupa
Birliği Uyum ve Plan ve Bütçe Komisyonları Raporları (1/650) (S. Sayısı: 254)
(Dağıtma tarihi : 28.7.2003) (GÜNDEME)
8.- Artvin Milletvekili
Orhan Yıldız ve 3 Milletvekilinin; Avukatlık Kanununda Değişiklik Yapılmasına
İlişkin Kanun Teklifi ve Adalet Komisyonu Raporu (2/169) (S. Sayısı: 255)
(Dağıtma tarihi : 28.7.2003) (GÜNDEME)
9.- Artvin Milletvekili
Orhan Yıldız ve Üç Milletvekilinin; Kamulaştırma Kanununda Değişiklik
Yapılmasına ilişkin Kanun Teklifi ve Adalet Komisyonu Raporu (2/173) (S.
Sayısı: 256) (Dağıtma tarihi : 28.7.2003) (GÜNDEME)
Sözlü Soru Önergeleri
1.- Adıyaman Milletvekili
Mahmut Göksu'nun, Adıyaman'da yürütülen projelere ilişkin Sağlık Bakanından
sözlü soru önergesi (6/699) (Başkanlığa geliş tarihi : 25.7.2003)
2.- Adıyaman Milletvekili
Mahmut Göksu'nun, Adıyaman'da yürütülen projelere ilişkin Bayındırlık ve İskân
Bakanından sözlü soru önergesi (6/700) (Başkanlığa geliş tarihi : 25.7.2003)
Yazılı Soru Önergeleri
1.- İstanbul Milletvekili
Emin Şirin'in, akaryakıt dağıtım payına yapılan zamma ilişkin Enerji ve Tabiî
Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi (7/1057) (Başkanlığa geliş tarihi :
25.7.2003)
2.- İstanbul Milletvekili
Emin Şirin'in, kirli benzin satışının engellenmesi ve benzin istasyonlarının
denetlenmesine ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanından yazılı soru
önergesi (7/1058) (Başkanlığa geliş tarihi : 25.7.2003)
3.- İstanbul Milletvekili
Emin Şirin'in, İmar Bankasının TMSF'ye devredilmesine ilişkin Devlet Bakanı ve
Başbakan Yardımcısından (Abdüllatif Şener) yazılı soru önergesi (7/1059)
(Başkanlığa geliş tarihi : 25.7.2003)
No: 162
29 .7. 2003 SALI
Tasarı
1.- İlköğretim ve Eğitim
Kanunu ile Özel Öğretim Kurumları Kanununda Değişiklik Yapılmasına İlişkin
Kanun Tasarısı (1/654) (Millî Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor Komisyonuna)
(Başkanlığa geliş tarihi : 29.7.2003)
Raporlar
1.- Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısı ile Kamu İhale Kanunu ve Kamu
İhale Sözleşmeleri Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısı;
Trabzon Milletvekili M. Akif Hamzaçebi ve 5 Milletvekilinin; Tokat Milletvekili
Resul Tosun ve 47 Milletvekilinin; Edirne Milletvekili Necdet Budak'ın;
Tekirdağ Milletvekili Erdoğan Kaplan'ın; Benzer Mahiyetteki Kanun Teklifleri ve
Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonu Raporu (1/648, 1/326, 2/58,
2/81, 2/131, 2/132) (S. Sayısı: 257)
(Dağıtma tarihi : 29.7.2003) (GÜNDEME)
2.- Çeşitli Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Tasarısı ve Avrupa Birliği Uyum, İçişleri
ve Adalet Komisyonları Raporları (1/651) (S. Sayısı: 262) (Dağıtma tarihi :
29.7.2003) (GÜNDEME)
3.- Türkiye Cumhuriyeti
Hükümeti ile Birleşmiş Milletler Dünya Gıda Programı Arasında Temel Anlaşmanın
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu
Raporu (1/652) (S. Sayısı: 263) (Dağıtma tarihi : 29.7.2003) (GÜNDEME)
Sözlü Soru Önergeleri
1.- Adana Milletvekili
Atilla Başoğlu'nun, eczanelerin kamu kurum ve kuruluşlarından ilaç bedeli
alacaklarına ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/701) (Başkanlığa geliş
tarihi : 28.7.2003)
2.- Manisa Milletvekili
Nuri Çilingir'in, Manisa'nın Salihli İlçesinde yanan orman alanlarının
ağaçlandırılmasına ilişkin Çevre ve Orman Bakanından sözlü soru önergesi (6/702)
(Başkanlığa geliş tarihi : 28.7.2003)
3.- Afyon Milletvekili
Halil Ünlütepe'nin, Afyon'daki bir kavşak inşaatına ilişkin Bayındırlık ve
İskân Bakanından sözlü soru önergesi (6/703) (Başkanlığa geliş tarihi :
28.7.2003)
4.- Balıkesir
Milletvekili Sedat Pekel'in, organize sanayi bölgelerindeki elektrik ve yatırım
indirimlerinin kaldırılmasına ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanından
sözlü soru önergesi (6/704) (Başkanlığa geliş tarihi : 28.7.2003)
Yazılı Soru Önergeleri
1.- Mersin Milletvekili
Hüseyin Özcan'ın, Karayolları 5 inci Bölge Müdürlüğündeki atama ve yer
değiştirmelere ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı soru önergesi
(7/1060) (Başkanlığa geliş tarihi : 28.7.2003)
2.- Antalya Milletvekili
Nail Kamacı'nın, Antalya'nın Finike İlçesinde bazı okulların elektriklerinin
borçlarından dolayı kesildiği iddialarına ilişkin Millî Eğitim Bakanından
yazılı soru önergesi (7/1061) (Başkanlığa geliş tarihi : 28.7.2003)
3.- Antalya Milletvekili
Nail Kamacı'nın, kamuda çalışan mühendis ve mimarların özlük haklarına ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/1062) (Başkanlığa geliş tarihi : 28.7.2003)
4.- Antalya Milletvekili
Nail Kamacı'nın, Antalya Belediyesi ile Hazine arasındaki bir tapu davasına
ilişkin Devlet Bakanından (Ali Babacan) yazılı soru önergesi (7/1063)
(Başkanlığa geliş tarihi : 28.7.2003)
5.- Iğdır Milletvekili
Yücel Artantaş'ın, Kars bağlantılı bazı demiryolu projelerine ve Iğdır
Havaalanı projesine ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi (7/1064)
(Başkanlığa geliş tarihi : 28.7.2003)
6.- Iğdır Milletvekili
Yücel Artantaş'ın, Kızılay'a kaynak aktarılıp aktarılmadığına ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/1065) (Başkanlığa geliş tarihi : 28.7.2003)
7.- Ankara Milletvekili
İsmail Değerli'nin, Ankara-Mamak'ta kaçak yapıldığı iddia edilen dükkânlara
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/1066) (Başkanlığa geliş
tarihi : 28.7.2003)
8.- İzmir Milletvekili
Muharrem Toprak'ın, İzmir'de inşaatı tamamlanan onkoloji hastanesinin ne zaman
hizmete gireceğine ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/1067)
(Başkanlığa geliş tarihi : 28.7.2003)
9.- Sinop Milletvekili
Engin Altay'ın, Sinop'taki sabit telekomünikasyon cihazlarına ilişkin Ulaştırma
Bakanından yazılı soru önergesi (7/1068) (Başkanlığa geliş tarihi : 28.7.2003)
10.- Sinop Milletvekili
Engin Altay'ın, Ağaçlandırma ve Erozyonu Önleme Genel Müdürlüğünün Sinop'taki
teşkilatının hangi düzeyde olacağına ilişkin Çevre ve Orman Bakanından yazılı
soru önergesi (7/1069) (Başkanlığa geliş tarihi : 28.7.2003)
11.- Samsun Milletvekili
Cemal Yılmaz Demir'in, Cumhurbaşkanınca affedilen hükümlülere ilişkin Adalet
Bakanından yazılı soru önergesi (7/1070) (Başkanlığa geliş tarihi : 28.7.2003)
12.- Antalya Milletvekili
Nail Kamacı'nın, imar planlarında umumi hizmetlere ayrılmış alanlara ilişkin
Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı soru önergesi (7/1071) (Başkanlığa geliş
tarihi : 28.7.2003)
13.- Antalya Milletvekili
Nail Kamacı'nın, imar planlarında umumi hizmetlere ayrılmış alanlara ilişkin
Millî Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/1072) (Başkanlığa geliş tarihi
: 28.7.2003)
Meclis Araştırması Önergesi
1.-
Yalova Milletvekili Muharrem İnce ve 25 Milletvekilinin, beyin göçünün
nedenlerinin, boyutlarının ve etkilerinin araştırılarak, önlenmesi için
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Anayasanın 98 inci, İçtüzüğün
104 ve 105 inci maddeleri uyarınca bir Meclis araştırması açılmasına ilişkin
önergesi (10/122) (Başkanlığa geliş tarihi : 23.7.2003)
BİRİNCİ OTURUM
Açılma Saati : 15.00
29 Temmuz 2003 Salı
BAŞKAN : Bülent ARINÇ
KÂTİP ÜYELER : Mevlüt AKGÜN (Karaman), Yaşar TÜZÜN (Bilecik)
BAŞKAN - Türkiye Büyük
Millet Meclisinin 112 nci Birleşimini açıyorum.
III. - YOKLAMA
BAŞKAN - Elektronik
cihazla yoklama yapacağız.
Yoklama için 5 dakikalık
süre vereceğim. Sayın milletvekillerinin, oy düğmelerine basarak salonda
bulunduklarını bildirmelerini, bu süre içerisinde elektronik sisteme giremeyen
milletvekillerinin, salonda hazır bulunan teknik personelden yardım
istemelerini, buna rağmen sisteme giremeyen üyelerin ise, yoklama pusulalarını,
teknik personel aracılığıyla, 5 dakikalık süre içerisinde Başkanlığa
ulaştırmalarını rica ediyorum.
Yoklama işlemini
başlatıyorum.
(Elektronik cihazla
yoklama yapıldı)
BAŞKAN - Toplantı
yetersayısı vardır; görüşmelere başlıyoruz.
IV. -
BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A) OTURUM
BAŞKANLARININ KONUŞMALARI
1. - Oturum
Başkanı TBMM Başkanı Bülent Arınç'ın, Adana Milletvekili Tacidar Seyhan'ın, bu
sabaha karşı meydana gelen trafik kazasında hayatını kaybeden evlatlarına
Allah'tan rahmet, yakınlarına ve CHP ailesine başsağlığı; Kastamonu Milletvekili
Mehmet Yıldırım'ın, bir süre önce trafik kazası geçiren çocuklarına acil
şifalar dileyen konuşması
BAŞKAN - Sayın
milletvekilleri, bu sabah saatlerinde, Adana Milletvekilimiz Sayın Tacidar
Seyhan ailesiyle birlikte Ankara'ya gelirlerken, bildiğiniz gibi, Konya
istikametinde bir trafik kazası geçirdiler ve sayın milletvekilimizin evladı
rahmetli oldu.
Vefat eden yavrumuza
Allah'tan rahmet diliyorum; babasına, bütün milletvekili arkadaşlarımıza,
Cumhuriyet Halk Partisi ailesine başsağlığı dileklerimi sunuyorum.
Geçtiğimiz günlerde de
Kastamonu Milletvekilimiz Sayın Mehmet Yıldırım'ın çocukları böyle bir kaza
geçirmişlerdi. Onlara da Allah'tan acil şifalar diliyorum. Cenabı Hak hepimizi
bu tür kazalardan korusun.
Başkanlığın Genel Kurula
sunuşları vardır.
Bir Meclis araştırması
önergesi vardır; okutuyorum:
B) Gensoru, Genel Görüşme, Meclıs Soruşturmasi
ve Meclıs Araştirmasi Önergelerı
1. - Yalova
Milletvekili Muharrem İnce ve 25 milletvekilinin, beyin göçünün nedenlerinin,
boyutlarının ve etkilerinin araştırılarak, alınması gereken önlemlerin
belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/122)
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Giderek ülkemizin önemli
sorunlarından biri haline gelen "beyin göçü"nün nedenlerinin,
boyutlarının, ekonomimize etkilerinin belirlenmesi ve ülkemizden başka ülkelere
yönelik beyin göçünün önlenerek, ülkemizin beyin göçü alan bir ülke konumuna
gelebilmesi hakkında Anayasanın 98 inci ve İçtüzüğün 104 ve 105 inci maddeleri
uyarınca Meclis araştırması açılması için gereğinin yapılmasını arz ederiz.
1-
Muharrem İnce |
(Yalova) |
1-
Feridun Fikret Baloğlu |
(Antalya) |
3- Ali
Arslan |
(Muğla) |
4- Erdal
Karademir |
(İzmir) |
5-
Yılmaz Kaya |
(İzmir) |
6- Fahrettin Üstün |
(Muğla) |
7- Mehmet Nuri Saygun |
(Tekirdağ) |
8- Sedat Uzunbay |
(İzmir) |
9- Vezir Akdemir |
(İzmir) |
10- Hakkı Akalın |
(İzmir) |
11- Nevin Gaye Erbatur |
(Adana) |
12- Türkân Miçooğulları |
(İzmir) |
13- İzzet Çetin |
(Kocaeli) |
14- Salih Gün |
(Kocaeli) |
15- Şefik Zengin |
(Mersin) |
16- Orhan Sür |
(Balıkesir) |
17- Bihlun Tamaylıgil |
(İstanbul) |
18- Rasim Çakır |
(Edirne) |
19- Halil Akyüz |
(İstanbul) |
20- Ufuk Özkan |
(Manisa) |
21- Nuri Çilingir |
(Manisa) |
22- Nezir Büyükcengiz |
(Konya) |
23- Mustafa Erdoğan Yetenç |
(Manisa) |
24- Hasan Ören |
(Manisa) |
25- Engin Altay |
(Sinop) |
26- Ramazan Kerim Özkan |
(Burdur) |
Gerekçe:
Beyin göçü, farklı
tanımlar yapılmasına karşın, genellikle "sosyal ve ekonomik kalkınma için
gerekli niteliklere sahip insangücünün kaybedilmesi" olarak
anlaşılmaktadır. Bir başka anlatımla beyin göçü, yaratıcı, yönlendirici, çığır
açıcı özelliklere sahip insanların ulusal ekonomi karşısında pasif konuma
geçmesidir.
Bir ülkeden bir başka
ülkeye göçle, doğrudan veya bireyin kendi ülkesinde bir başka ülkeye hizmet
eder hale gelmesiyle gizli biçimde gerçekleşen beyin göçü gereği, dünya
ülkelerinin bugünkü geldiği noktada stratejik önem kazanmıştır. Özellikle
gelişmiş ülkeler, başta ABD, AB ülkeleri ve Kanada olmak üzere çok sayıda ülke,
beyin göçünü kendi ekonomilerine katkı verir hale getirmekle kalmayıp, zaman
zaman ekonomilerinin lokomotifi haline getirmişlerdir. Örneğin Kanada, izlediği
göçmen politikası sayesinde yılda 55 milyar dolar kazanmaktadır. Uzmanlar,
Kanada'nın, göçmen nüfusa, yerli nüfusunun sahip olduğu imkânları tanıdığında
55 milyar dolarlık kazancını 82,3 milyar dolara çıkarma potansiyeline sahip
olduğunu belirtmektedirler.
Beyin göçünün çekim
merkezi haline gelmiş olan ABD ise, daha çok öğrenci ve bilim adamları
bağlamında bu konuyu özendiren politikalar izlemektedir. ABD bu yolla sadece
1999-2000 öğretim yılında 12,3 milyar dolar gelir elde etmiştir. Bugün, ABD'de
en çok öğrenci bulunduran 9 uncu ülkeyiz. YÖK'ün rakamlarına göre bu ülkede 15
000 öğrencimiz bulunmaktadır. Bir öğrencinin bu ülkedeki maliyeti 30 746
dolardır. Bunun 11 669 doları okul ücreti, 19 077 doları ise barınma gideridir.
Bir öğrencinin ortalama dört yıl eğitim gördüğü düşünülürse, bu sürenin sonunda
toplam maliyeti 125 000 dolar olmaktadır. ABD, bu yolla, sadece bizim
ülkemizden dört yılda yaklaşık 2 milyar dolar para kazanmaktadır. TÜSİAD'ın bir
çalışmasına göre, bu ülkede bulunan Türk öğrencilerin ABD ekonomisine katkısı
yılda 824 000 000 dolardır.
Buna karşılık, Hindistan
gibi gelişmekte olan bir ülke ise, beyin göçü yoluyla yılda 2 milyar dolar
kaybetmektedir.
Bu örneklerden de
anlaşılacağı üzere, beyin göçü, yarattığı toplumsal, ekonomik, siyasî ve
kültürel sonuçlar açısından gelişmiş ülkeler için olumlu, gelişmekte olan
ülkeler için ise olumsuz bir olgudur.
Ülkemizde 1956 yılında 25
nitelikli insangücünün yitirilmesiyle başlayan beyin göçü, gelinen noktada
boyutlarının ve etkilerinin tam bilinemediği bir özellik kazanmıştır.
1970'lerin ortasından
itibaren fark edilen; ama, bir türlü istenilen düzeyde önlemler alınamayan bir
konu olarak beyin göçü, ülkemizde sadece yurt dışında okuyan öğrenci ve çalışan
bilim adamı açısından ele alınıp incelenmiştir. Bu nedenle, beyin göçünün,
diğer iş kollarında nasıl geliştiği ve ne kadar etkili olduğu tam olarak
bilinmemektedir.
Eldeki veriler dikkate
alındığında, Türkiye, yaşadığı toplumsal, siyasal ve ekonomik krizler nedeniyle
beyin göçü verme koşullarının tümüne sahip gözükmektedir. Yapılan bir
araştırmaya göre, beyin göçü veren 34 ülke arasında ülkemiz 24 üncü sıradadır.
Ayrıca, iyi eğitim almış her 100 insanımızın 59'unu bu yolla kaybetmekteyiz.
Beyin göçü verme
potansiyelimizi AB ile olan ilişkilerimiz açısından ele aldığımızda, gelecekte
insan sermayemizin büyük bir bölümünü bu ülkelere kaptırma tehlikesiyle karşı
karşıya bulunmaktayız.
Tek başına bu durum dahi
göstermektedir ki, beyin göçü, Türkiye'nin öncelikle üzerinde durması gereken
bir konudur.
Yüce Meclisimizin konuyla
ilgili kuracağı araştırma komisyonu, konuyu bütün yönleriyle ele alıp, beyin
göçünün toplumsal, siyasal, ekonomik ve diğer nedenlerini ortaya koyarak, başta
ekonomimiz olmak üzere, ülkemizin genel yapısını nasıl etkilediğini ortaya
koyabilir. Yine, böyle bir komisyonun çalışmaları sonucunda elde ettiği
bulgular, konuyla ilgili ulusal bir politikanın oluşturulmasına yardımcı
olabilir. Beyin göçünün engellenmesi için alınması gerekli yasal önlemlerin
neler olabileceğini ortaya koyabilir. Diğer yandan, ülkemizin, beyin göçü
alabilen bir ülke niteliği kazanması için, yürütme organına politika
belirlemede yardımcı olabilir.
BAŞKAN - Bilgilerinize
sunulmuştur.
Meclis araştırması
önergesi gündemde yerini alacak ve Meclis araştırması açılıp açılmaması
konusundaki öngörüşme, sırası geldiğinde yapılacaktır.
Sözlü soru önergelerinin
geri alınmasına dair iki önerge vardır; okutuyorum :
C) Tezkereler ve Önergeler
1. - Ankara
Milletvekili Mehmet Tomanbay'ın, (6/468) esas numaralı sözlü sorusunu geri
aldığına ilişkin önergesi (4/92)
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Gündemin "Sözlü
Sorular" kısmının 177 nci sırasında yer alan (6/468) esas numaralı sözlü
soru önergemi geri alıyorum.
Gereğini saygılarımla arz
ederim.
Mehmet Tomanbay
Ankara
2. - İzmir
Milletvekili İsmail Katmerci'nin, (6/596) esas numaralı sözlü sorusunu geri
aldığına ilişkin önergesi (4/93)
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Gündemin "Sözlü
Sorular" kısmının 297 nci sırasında yer alan (6/596) esas numaralı sözlü
soru önergemi geri alıyorum.
Gereğini saygılarımla arz
ederim.
İsmail Katmerci
İzmir
BAŞKAN - Sözlü soru
önergeleri geri verilmiştir.
Komisyondan istifa
önergesi vardır; okutuyorum:
3. -
İstanbul Milletvekili Recep Koral'ın, Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm
Komisyonu üyeliğinden çekildiğine ilişkin önergesi (4/94)
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Üyesi bulunduğum
Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonundan, gördüğüm lüzum üzerine
istifa ediyorum.
Arz ederim. 24.7.2003
Recep Koral
İstanbul
BAŞKAN -
Bilgilerinize sunulmuştur.
İnsan Haklarını İnceleme
Komisyonu Başkanlığının bir tezkeresi vardır; okutup, oylarınıza sunacağım:
4. - İnsan
Hakları Komisyonu Başkanı Nevşehir Milletvekili Mehmet Elkatmış'ın, Komisyonun,
Türkiye Büyük Millet Meclisinin tatilde olduğu dönemde de çalışmasına ilişkin
talebi (3/333)
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Komisyonumuzun 22 nci
Dönem 1 inci Yasama Yılının 25 Aralık 2002 tarihli 2 nci toplantısında
Başkanlık Divanımıza verilen yetki uyarınca, komisyonun, Türkiye Büyük Millet
Meclisinin tatilde olduğu dönemde de çalışmasına karar verilmiştir.
Türkiye Büyük Millet
Meclisi İçtüzüğünün 25 inci maddesi uyarınca gereğini müsaadelerine arz ederim.
|
|
|
Mehmet
Elkatmış |
|
|
|
Nevşehir |
|
|
|
Komisyon
Başkanı |
BAŞKAN -Kabul edenler...
Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Adalet ve Kalkınma
Partisi Grubunun, İçtüzüğün 19 uncu maddesine göre verilmiş bir önerisi vardır,
okutup, oylarınıza sunacağım:
V. -
ÖNERİLER
A) SıyasÎ Partı Grubu Önerılerı
1. - Genel
Kurulun çalışma saatleriyle gündemdeki sıralamanın yeniden düzenlenmesine
ilişkin AK Parti Grup önerisi
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Danışma Kurulunun
29.7.2003 Salı günü (bugün) yaptığı toplantıda, siyasî parti grupları arasında
oybirliği sağlanamadığından, İçtüzüğün 19 uncu maddesi gereğince Grubumuzun
aşağıdaki önerisinin Genel Kurulun onayına sunulmasını arz ederim.
Sadullah Ergin
AK Parti Grubu Başkanvekili
Öneri:
Genel Kurulun 29.7.2003
Salı günkü (bugün) birleşiminde; sözlü sorular ile diğer denetim konularının
görüşülmemesi, gündemin "Kanun Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan
Gelen Diğer İşler" kısmının 46 ncı sırasında yer alan 236 sıra sayılı
kanun tasarısının bu kısmın 6 ncı sırasına, 5 inci sırasında yer alan 224 sıra
sayılı kanun tasarısının 9 uncu sırasına, 54 üncü sırasında yer alan 244 sıra
sayılı kanun tasarısının 10 uncu sırasına, daha önce "Gelen Kâğıtlar"
listesinde yayımlanan ve bastırılarak dağıtılan; 253 sıra sayılı Kanun
Tasarısının 5 inci sırasına, 262 sıra sayılı kanun tasarısının 7 nci sırasına,
257 sıra sayılı kanun tasarısının 8 inci sırasına, 249 sıra sayılı kanun
tasarısının 11 inci sırasına, 254 sıra sayılı kanun tasarısının 12 nci sırasına
48 saat geçmeden alınması ve çalışma sürelerinin, bu birleşimde gündemin 7 nci
sırasına kadar, 30.7.2003 Çarşamba günkü birleşimde ise, sözlü sorular
görüşülmeksizin, 254 sıra sayılı kanun tasarısının görüşmelerinin bitimine
kadar olması, bu işlerin görüşmelerinin saat 24.00'e kadar tamamlanamaması
halinde 24.00'den sonra da çalışmalara devam edilmesinin Genel Kurulun onayına
sunulması önerilmiştir.
BAŞKAN - Grup önerisi
üzerinde aleyhte söz isteyen Sayın Özyürek, buyurun efendim. (CHP sıralarından
alkışlar)
Sayın Özyürek, süreniz 10
dakikadır.
MUSTAFA ÖZYÜREK (Mersin)
- Sayın Başkan, Yüce Meclisin saygıdeğer üyeleri; Cumhuriyet Halk Partisi Grubu
ve şahsım adına hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Öyle anlaşılıyor ki, bu
çalışma dönemimizin son haftasına girmiş bulunuyoruz.
Değerli arkadaşlarım, bu
dönem içinde Türkiye Büyük Millet Meclisinde verimli bir şekilde çalışma
yapılabilmesi açısından, Cumhuriyet Halk Partisi olarak elimizden gelen
özveriyi gösterdik. Bu, sadece benim bir kişisel tespitim değil; sağ olsunlar,
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanımız Sayın Başesgioğlu da, Grubumuza gönderdiği
yazıda, özellikle Bağ-Kur ve SSK yasalarının kabulü sırasında gösterdiğimiz
yaklaşım ve anlayışa teşekkür etmiştir. Bugün, Sayın Başbakan da, Grup
toplantısında, ağır eleştirilerine rağmen, Grubumuza teşekkür etmekten geri
kalamamıştır.
Değerli arkadaşlarım,
şimdi, bu haftaki çalışma gündemine bizim itirazımız nedendir; onu dikkatinize
sunmak istiyorum. Geçen hafta, Bağ-Kur yasasını ve SSK yasasını hangi şartlarda
kabul ettiğimiz, hepinizin, özellikle Meclisi sonuna kadar izlemek lütfunda
bulunan değerli üyelerin dikkatindedir. Büyük çoğunluğu Meclisten ayrılmış,
kalanların önemli bir bölümü gözleri uykusuzluktan kapanmış bir halde, son
derece önemli bir kanunu, SSK kanununu burada kabul ettik; nihayet, bugün, tümü
üzerindeki nihaî oylama yapılacak.
Değerli arkadaşlarım,
böylesi olağanüstü şartlarda ve olumsuz ortamda yapılan çalışmalardan, ne yazık
ki, yeteri kadar verim almamız mümkün değildir. Geçen hafta, bize "IMF
açısından çok önemlidir, bu Bağ-Kur ve SSK yasalarına yardımcı olur
musunuz" denildi; gerçekten olduk. Şimdi, nedir önümüzdeki en önemli konu;
bizim önceliğimiz değil; ama, sizin önceliğiniz olan ormanlarla ilgili Anayasa
oylaması. Biz, karşı durmaya, olumsuz oy vermeye, oy vermemeye devam edeceğiz;
ama, sizin, bugün, burada, oylatmak hakkınız.
Gene, yarın için gündemin
1 inci sırasına alınmış olan Yedinci Uyum Paketinin, Avrupa Birliğine uyum
açısından, Kopenhag Kriterlerinin gereği olarak, önceliği var. Türkiye'nin
demokratikleşmesi, daha özgür bir toplum haline gelmesi açısından, yararına da
inandığımız için, bizim de desteklediğimiz bir tasarı.
Bunları, anlayışla
karşılıyorum; ama, Meclis açılır açılmaz AKP'nin tartışmaya sunduğu Kamu İhale
Yasasını, sekiz ay beklediniz de, niye, bu son çalışma haftasında
sıkıştırdınız?.. Çok önemli bir tasarı; Türkiye, bu kanunu aylarca, yıllarca
tartışarak kabul etti. Türkiye'nin kaynaklarının hortumlanmasında,
yolsuzluklarda, başlıca konulardan biri ihaledir, ihale düzenimizin şeffaf
olmamasıdır. İhale düzenini şeffaflaştıralım, saydamlaştıralım diye, geçen Meclis
döneminde Kamu İhale Yasası gündeme getirildi; ama, şimdi, öyle bir tasarı
getiriyorsunuz ki, kuşa dönüyor; yani "Kamu İhale Yasası gündemden
kalkmıştır, eskiye dönülmüştür" şeklinde 1 maddelik bir tasarı getirseniz
aynı sonucu sağlamış olursunuz. Böylesine önemli, yani, Türkiye'nin
kaynaklarının harcanmasında ve kaynaklarının hortumlanmasında çok önemli bir
vasıta olan İhale Yasasını, yine, böyle, sabaha karşı 3'te, 4'te, 5'te, uykulu
gözlerle görüşerek, kabul edeceğiz ve ondan sonra da, topluma dönüp diyeceğiz
ki "biz çok çalıştık, çok önemli yasalar kabul ettik."
Değerli arkadaşlarım,
yaptığımıza, söylediğimize, önce kendimizin inanması lazım. Göğsümüzü gere gere
demeliyiz ki, biz, bu kanunu enine boyuna tartıştık, şu noktasına şu
arkadaşlarımız karşı çıktı, bu noktasını bu arkadaşlarımız kabul etti; ama,
içimize sinen, bilerek oy verdiğimiz bir kanunu çıkardık. Gene, bunları deme
imkânından mahrum kalarak, çok sıkışık bir takvimle çalışacağız ve çok yetersiz
tartışmalar sonunda "Allah kabul etsin" kabilinden, bazı kanunları kabul
edeceğiz. Biz, bunu içimize sindiremiyoruz. O nedenle, her Danışma Kuruluna,
büyük bir iyi niyetle, uzlaşma niyetiyle gitmiş olmamıza rağmen, özellikle,
Meclisin bu son haftasını bir uzlaşma havası içinde geçirerek kapatma arzumuza
rağmen, bu öneriye kabul oyu veremiyoruz.
Değerli arkadaşlarım,
öyle zannediyorum ki, geçen dönemde -en çok da AKP'ye mensup arkadaşlarım-
hatırlarsanız, bir ara, IMF'nin istediği bazı kanunlar vardı "15 günde 15
yasa" denilmişti. Şimdi, önümüzdeki gündeme baktığımız zaman, 3 günde 15
yasa... Yani, bazı eleştirileri... Burada, başta Sayın Başkanımız olmak üzere,
geçen dönemde de görev yapmış arkadaşlarımız var, ben de dışarıdan izleyen
birisi olarak söyleyebilirim ki, o dönem en çok eleştirilen bu konuda, o eleştirilere
hak veren ve Meclisin üstünde böylesine bir baskının uygulanmasını doğru
bulmayan bir arkadaşınızım. Şimdi, çoğunluk partisi "3 günde 15 yasa,
sabaha kadar oturun kabul edin, ister kabul edin ister etmeyin" diyor!
Değerli arkadaşlarım, bu,
millî iradeyi, Parlamentoyu ciddiye almamaktır. Biz, kendi kendimizi ciddiye
almazsak, biz kendimize saygı göstermezsek, toplumdan saygı bekleyemeyiz.
O nedenle, biz,
Cumhuriyet Halk Partisi olarak, bu öneriye, yani, Danışma Kurulunda oybirliği
sağlanamamış olan öneriye karşı çıkacağız. Biraz acemilikten, biraz
hazırlıksızlıktan, bu dönemi büyük bir telaş içinde, büyük bir kargaşa içinde
geçirdik. Umarım ve dilerim ki, gelecek dönemde, hem hükümetin hem Meclis
Başkanlık Divanının hem de çoğunluk partisinin ve elbette Cumhuriyet Halk
Partisinin, daha hazırlıklı bir şekilde burada bir çalışma yürütmesi, ulusumuz
için, geleceğimiz için, Meclisimizin saygınlığı açısından son derece önemlidir.
Değerli arkadaşlarım,
dün, Adalet Komisyonunda kabul edilmiş olan Yedinci Uyum Paketinin
çalışmalarına baştan sona katıldım ve Cumhuriyet Halk Partisi olarak, ilke
olarak destek verdiğimizi de orada ifade ettim. Aylarca bu toplumda tartışılmış
olan bir tasarıyı, daha 48 saat bile geçmeden yarınki gündemin 1 inci sırasına
koymak, gerçekten biraz haksızlık oluyor. Ne geliyor, ne gidiyor, nerede
özgürlükleri sağlıyoruz, nerede Türk Silahlı Kuvvetlerinin yetkilerine bazı
sınırlamalar getiriyoruz, nerede Millî Güvenlik Kurulu Genel Sekreterliğinin
yetkilerini alıyoruz; bunlar toplumda tartışılıyor. Bunları bilir bilmez, biz
burada enine boyuna tartışmadığımız zaman; bunları bilir bilmez, herkes konuşuyor,
haksız eleştiriler yapılıyor.
Siz "bu eleştiriler
bizi ilgilendirmez" diyebilirsiniz. Değerli arkadaşlarım, toplumda
söylenen her şey, bu Parlamentoyu ilgilendirir. Toplumun isteklerine,
taleplerine kulak verdiğimiz ölçüde toplumda saygınlık kazanırız; toplumun
isteklerine kulak verdiğimiz ölçüde, milletvekilleri olarak, toplumun içinde
göğsümüzü gere gere dolaşırız.
Bu
düşüncelerimi sizlerle paylaşmak istedim. Danışma Kurulunda ittifak
sağlanamayan Adalet ve Kalkınma Partisinin bu önerisine olumsuz oy vereceğimizi
ifade eder, hepinize saygılar sunarım. (Alkışlar)
BAŞKAN - Sayın Özyürek,
çok teşekkür ederim.
Başka söz isteyen?.. Yok.
Öneriyi, tekrar okutup
oylarınıza sunacağım.
Öneri:
Genel Kurulun 29.7.2003
Salı günkü (bugün) birleşiminde; sözlü sorular ile diğer denetim konularının
görüşülmemesi, gündemin "Kanun Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan
Gelen Diğer İşler" kısmının 46 ncı sırasında yer alan 236 sıra sayılı
kanun tasarısının bu kısmın 6 ncı sırasına, 5 inci sırasında yer alan 224 sıra
sayılı kanun tasarısının 9 uncu sırasına, 54 üncü sırasında yer alan 244 sıra
sayılı kanun tasarısının 10 uncu sırasına, daha önce gelen kâğıtlar listesinde
yayımlanan ve bastırılarak dağıtılan
253 sıra sayılı kanun tasarısının 5 inci sırasına, 262 sıra sayılı kanun
tasarısının 7 nci sırasına, 257 sıra sayılı kanun tasarısının 8 inci sırasına,
249 sıra sayılı kanun tasarısının 11 inci sırasına, 254 sıra sayılı kanun
tasarısının 12 nci sırasına 48 saat geçmeden alınması ve çalışma sürelerinin,
bu birleşimde gündemin 7 nci sırasına kadar, 30.7.2003 Çarşamba günkü
birleşimde ise, sözlü sorular görüşülmeksizin, 254 sıra sayılı kanun
tasarısının görüşmelerinin bitimine kadar olması, bu işlerin görüşmelerinin
saat 24.00'e kadar tamamlanamaması halinde 24.00'den sonra da çalışmalara devam
edilmesinin Genel Kurulun onayına sunulması önerilmiştir.
BAŞKAN - Öneriyi okuttum.
Oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Gündemin "Oylaması
Yapılacak İşler" kısmında yer alan Sosyal Sigortalar Kurumu Kanunu
Tasarısının açıoylamasına başlıyoruz.
VI. - KANUN
TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER
İŞLER
1. - Sosyal
Sigortalar Kurumu Kanunu Tasarısı ile Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler ve
Plan ve Bütçe Komisyonları Raporları (1/295) (S. Sayısı : 247) (1)
ÊBAŞKAN - Daha önce
yaptığımız oylamada, açıkoylamanın elektronik oylama cihazıyla yapılması kabul
edilmişti.
Oylama için 5 dakika süre
vereceğim. Bu süre içerisinde sisteme giremeyen üyelerin teknik personelden
yardım istemelerini, bu yardıma rağmen de sisteme giremeyen üyelerin, oy
pusulalarını, oylama için öngörülen 5 dakikalık süre içerisinde Başkanlığa
ulaştırmalarını rica ediyorum.
Ayrıca, vekâleten oy
kullanacak sayın bakanlar var ise, hangi bakana vekâleten oy kullandığını,
oyunun rengini ve kendisinin ad ve soyadı ile imzasını da taşıyan oy
pusulasını, yine, oylama için öngörülen 5 dakikalık süre içerisinde Başkanlığa
ulaştırmalarını rica ediyorum.
Oylama işlemini
başlatıyorum.
(Elektronik cihazla
oylama yapıldı)
BAŞKAN - Sayın
milletvekilleri, Sosyal Sigortalar Kurumu Kanunu Tasarısının açıkoylama
sonucunu okuyorum:
Kullanılan oy sayısı |
: |
403 |
Kabul |
: |
390 |
Ret |
: |
11 |
Çekimser |
: |
2 |
Bu oy sonucuna göre,
tasarı kabul edilmiş ve kanunlaşmıştır; ülkemize, milletimize hayırlı olmasını
diliyorum. (2)
(1) 247 S. Sayılı Basmayazı 27.7.2003 tarihli 111 inci
Birleşim Tutanağına eklidir.
(2) Açıkoylama kesin sonuçlarını gösteren tablo tutanağın
sonuna eklidir.
Çalışma ve Sosyal
Güvenlik Bakanımız kısa bir teşekkür konuşması yapmak istiyor; kendilerini
kürsüye davet ediyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)
ÇALIŞMA VE SOSYAL
GÜVENLİK BAKANI MURAT BAŞESGİOĞLU (İstanbul) - Sayın Başkan, çok değerli
milletvekilleri; bu yasama döneminde, Bakanlığımın görev alanı içerisinde
bulunan, çalışma hayatımızı ve sosyal güvenlik sistemimizi ilgilendiren 6
önemli kanun tasarısını değerli katkılarınızla yasalaştırmış bulunmaktayız. Bu
sebeple, hem Hükümetimiz adına hem Bakanlığımız çalışanları adına, başta
Başkanlık Divanı olmak üzere, parti gruplarımıza, Grup Başkanvekillerimize ve
siz değerli milletvekillerine ayrı ayrı teşekkür ediyorum.
Gerçekten, çok yoğun
mesailer sonunda bu önemli teşkilat yasa tasarılarını yasalaştırmış
bulunmaktayız. Yüce Meclisin bu yasalarla birlikte bize yüklemiş olduğu yetki
ve sorumluluğun bilincindeyiz. Umuyorum, inşallah, bu yasalarla birlikte,
Türkiye'de, sosyal güvenlik sistemimizi geleceğe en iyi şekilde devretmek ve
sürdürülebilir bir sosyal güvenlik sistemini kalıcı bir şekilde tesis etmek
için elimizden gelen gayreti göstereceğiz.
Hepinize hem şahsım hem
Hükümetim hem de Bakanlık çalışanları adına en derin saygılarımı, sevgilerimi
sunuyorum; çok teşekkür ederim. (Alkışlar)
BAŞKAN - Sayın Bakan, çok
teşekkür ederim.
Alınan karar gereğince,
sözlü sorular ile diğer denetim konularını görüşmüyor ve gündemin "Kanun
Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler" kısmına devam
ediyoruz.
2. - Adlî
Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Bölge Adliye Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve
Yetkileri Hakkında Kanun Tasarısı ve Adalet Komisyonu Raporu (1/521) (S. Sayısı
: 146)
3. - Hukuk
Usulü Muhakemeleri Kanununda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Tasarısı ve
Adalet Komisyonu Raporu (1/523) (S. Sayısı :
152)
BAŞKAN - Adlî Yargı İlk
Derece Mahkemeleri ile Bölge Adliye Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yetkileri
Hakkında Kanun Tasarısı ile Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununda Değişiklik
Yapılmasına İlişkin Kanun Tasarısının geri alınan maddeleriyle ilgili komisyon
raporları henüz gelmediğinden tasarıların görüşmelerini erteliyoruz.
Topluma Kazandırma Yasası
Tasarısı ile İçişleri ve Adalet Komisyonları Raporlarının görüşmelerine
başlıyoruz.
4. - Topluma Kazandırma Yasası Tasarısı ile İçişleri ve
Adalet Komisyonları Raporları (1/640) (S. Sayısı : 235 ve 235'e 1 inci Ek) (1)
(2)
BAŞKAN - Komisyon?..
Burada.
Hükümet?.. Burada.
Komisyon raporları 235 ve
235'e 1 inci Ek sıra sayılarıyla bastırılıp, dağıtılmıştır.
Daha
önce, tasarının 4 üncü maddesi kabul için gerekli çoğunlukta oyu alamadığından
reddedilmişti.
Şimdi, komisyonca kabul
edilen yeni 4 üncü maddeyi okutuyorum:
Ceza indirimleri,
kötüniyetli açıklama ve tekerrür
MADDE 4.- Terör örgütü
mensubu olup da;
a) Terör örgütü
tarafından işlenen suçlara iştirak etmemiş ve bu Kanunun yürürlüğe girdiği
tarihten sonra silâhlı mukavemet göstermeksizin teslim olmuş veya
kendiliklerinden örgütten çekildiği anlaşılmış olanlardan, bu Kanundan
yararlanmak istediğini beyan edenler hakkında ceza verilmez.
b) Bu Kanunun yürürlüğe
girmesinden önce terör örgütü tarafından işlenen suçlara iştirak etmiş, ancak
bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten sonra silâhlı mukavemet göstermeksizin
teslim olmuş veya kendiliklerinden örgütten çekildiği anlaşılmış olanlar
hakkında, bu Kanundan yararlanmak
istediğini beyan etmeleri ve terör örgütü içindeki konum ve faaliyetleriyle
uyumlu şekilde terör örgütünün yapısı, faaliyetleri, işlenen suçlar ve diğer
failler hakkında doğru bilgi verdiğinin tespit edilmesi halinde, işlemiş
oldukları suçun vasıf ve mahiyetine göre, idam cezasından dönüştürülmüş müebbet
ağır hapis cezası yerine oniki yıl, müebbet ağır hapis cezası yerine dokuz yıl
ağır hapis cezası verilir ve diğer cezalar beşte bire indirilerek hükmolunur.
c) Bu Kanunun yürürlüğe
girdiği tarihten önce suç işlemiş olup, bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten
sonra yakalanmış olanlardan, bu
Kanundan yararlanmak istediğini beyan etmeleri ve terör örgütü içindeki konum
ve faaliyetiyle uyumlu şekilde bilgi vermek suretiyle; terör örgütünün
dağılmasına veya meydana çıkarılmasına yardım etmeleri ya da verecekleri bilgi
ve belgelerle yahut bizzat gösterecekleri çaba ile terör örgütünün amaçladığı
suçun işlenmesine engel olmaları halinde, bu bilgileri;
1) Hüküm kesinleşmeden
önce verenler hakkında işlemiş oldukları suçun vasıf ve mahiyetine göre, idam
cezasından dönüştürülmüş müebbet ağır hapis cezası yerine onaltı yıl, müebbet
ağır hapis cezası yerine ondört yıl ağır hapis cezası verilir ve diğer cezalar
üçte bire indirilerek hükmolunur.
2) Hüküm kesinleştikten
sonra verenler hakkında işlemiş oldukları suçun vasıf ve mahiyetine göre, idam
cezasından dönüştürülmüş müebbet ağır hapis cezası yerine yirmiiki yıl, müebbet
ağır hapis cezası yerine ondokuz yıl ağır hapis cezası verilir ve diğer cezalar
yarısına indirilerek hükmolunur.
Bu Kanun hükümlerinden
yararlanmak amacıyla yapılan açıklamaların, kötü niyetle yapıldığı veya
delillerin uydurulduğunun anlaşılması halinde, fiil başka bir suç oluştursa
bile fail ayrıca beş yıldan az olmamak üzere ağır hapis cezasıyla cezalandırılır ve bu Kanun hükümlerinden
yararlandırılmaz.
Bu Kanundan yararlandıktan
sonra Türk Ceza Kanununun 81 inci maddesinde öngörülen süreler içinde bu Kanun
kapsamına giren suçları yeniden işleyenler hakkında verilecek cezalar yarı
oranında artırılarak hükmolunur.
Bu madde hükümleri, terör
örgütü mensuplarına, hal ve sıfatlarını bilerek barınacak yer gösteren veya
erzak veya silâh ya da cephane tedarik eden yahut başka yollardan yardım
edenler hakkında da uygulanır.
BAŞKAN - Madde üzerinde,
Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına, Antalya Milletvekili Sayın Tuncay Ercenk;
buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)
Sayın Ercenk, süreniz 10
dakika efendim.
CHP GRUBU ADINA TUNCAY
ERCENK (Antalya) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; toplumun tümünü
ilgilendiren çok önemli bir tasarıyla karşı karşıyayız, çok önemli bir tasarıyı
görüşüyoruz; ancak, bu tasarının önemine uygun bir hazırlık yapılıp yapılmadığı
konusunda kuşkularımız var. Yine, aceleye getirilmiş, belirli çevrelere şirin
görünmek için, sanki birtakım şeylerden mal kaçırırcasına düzenlenmiş bir
tasarıyla karşı karşıyayız. Bu konuda ihtiyaç var mı, yok mu; bu tasarı
hazırlanırken altyapısı var mı, yok mu, bütün kesimlerin görüşü alınmış mı,
alınmamış mı; bunların hepsi bizce meçhul. Dolayısıyla, böylesine gelişigüzel
hazırlanan bir tasarıyla nasıl bir sonuca varacağımızı gerçekten merak ediyorum.
Değerli arkadaşlarım,
hükümetin getirdiği her tasarıda uyarıyoruz. Her konuyla ilgili tasarı
getirilirken, lütfen, o konuyla ilgili kesimleri arayın, soruşturun, inceleyin,
düşüncelerini alın, onlar bu konuda ne düşünüyor, acaba böyle olursa daha mı
iyi olur, artısı ne olur, eksisi ne olur diye uyarıyoruz; ama, bunların hiçbiri
maalesef dinlenmiyor ve sonuçta, zaman
kaybı, Cumhurbaşkanından geri dönüşler, Anayasa Mahkemesinden geri dönüşler.
Bunlara bir son vermek gerekir diye düşünüyorum. Bu tasarı da bunun son örneği.
Değerli arkadaşlarım,
doğu ve güneydoğuda, uzun yıllardır, onbeş yıldır çok büyük bir sorun
yaşıyoruz; 30 000 vatandaşımızı kaybettik, nice şehitler verdik. Şimdi,
böylesine önemli bir konuyu çözme noktasında, acaba, gelişigüzel bir tasarı mı
hazırlanmalıydı, yoksa toplumun bütün kesimlerinin, bu konuyla ilgili bütün
kesimlerinin görüşü alınarak ortaya bir tasarı mı çıkarılmalıydı?
Değerli arkadaşlarım, bu
tasarının sorunu çözmeyeceği açıktır. Bu tasarının, sorunu çözmeyi bir kenara
bırakın, terörü özendireceği açıktır. Bakın, bunun nedeni, bunun bu şekilde
çözüm getirmeyeceği, bizzat tasarının gerekçesinde açıklanıyor değerli
arkadaşlarım: "Çeşitli tarihlerde af ya da benzeri yasa çıkarılmış; ancak,
beklenen amaca ulaşılmamıştır" deniliyor bu tasarının gerekçesinde. Bu,
peşinen, bu tasarı da yasalaşırsa, bunun da amaca ulaşması mümkün değildir demektir.
Bunu kabul etmek lazım. Şimdi, bu tasarının yasalaşması halinde, peşinen bunu
kabul etmenin bizim açımızdan gerekçesi nedir? Bu konuda yedi tane yasa
çıkarılmış. En son yasa 24.2.2000 tarihinde çıkmış, yürürlük süresi altı ay ve
29.8.2000'de de süresi dolmuş. Bu süre içinde bu yasadan yararlanmak için
başvuranların sayısı 832.
Değerli arkadaşlarım,
hangi sosyal yapı değişti de o tarihten bu yana, bu başvuruların beklentisi
ortaya çıktı?! Hangi terörist, hangi amaçla ve ne sıfatla gelecek
"efendim, ben, 2000'de başvuramadım; ama, şimdi başvuruyorum"
diyecek; bunu anlamak mümkün değil.
Değerli arkadaşlarım,
başvurmama gerekçesi olarak, Sayın İçişleri Bakanı -dün bir televizyon
programında izledim- "o, kapsamın dar tutulmasından dolayı idi"
diyor. Dar tutulan bir kapsamda başvuru azsa, geniş tutulduğu zaman ve militanlarını
da ve hatta yöneticilerini de içine alan bir tasarıda, bu başvuru nasıl
sağlanacak; onu, gerçekten anlayabilmiş değilim.
Şimdi "PKK
militanlarını topluma kazandırma" adı altında affedeceksiniz. Bunun
yanında, insanları katletmiş Hizbullah sanıklarını, insanları yakan Sıvas
sanıklarını, hükümlülerini affedeceksiniz ve bunun adına da toplumun huzur ve
dayanışmasını güçlendirmek diyeceksiniz. Bunu, gerçekten, anlamak mümkün
değildir. İnsanları öldürmüş, katletmiş, yakmış bir insan, zaten, toplumun
huzurunu bozmuş insandır. Bunu, hangi sıfatla, hangi gerekçeye dayanarak, hangi
toplumsal barışa dayanarak affedeceksiniz?
Değerli arkadaşlarım, bu
örgütlerin militanları, zaten, toplumun huzurunu ve dayanışmasını hedef alarak
bunları işlemişlerdir. Toplumun huzurunu ve dayanışmasını hedef alarak, onu
bozarak, toplumun büyük kesiminin huzurunu ve dayanışmasını bozan insanların
affı, toplumun bütününün dayanışmasını ve huzurunu sağlamaz. Eğer, bunları
affederseniz, toplumun bütünün huzurunu ve dayanışmasını sağlamış olmazsınız.
Bunu kabul etmek lazım.
Değerli arkadaşlarım,
bunu yaparken, terör mağdurlarının, şehit ailelerinin, yakılan, katledilen
insanların yakınlarının huzurunu nasıl sağlayacaksınız? Bunu ortaya koymadan,
bunu dengelemeden, bunu bir proje haline getirmeden çözmeniz mümkün değildir.
Dolayısıyla, bu tasarı hiç iyi bir şey yapmıyor değerli arkadaşlarım.
"Efendim, toplumsal
barış için şarttır"; "devlet şefkat elini uzatırsa iyi olur";
"barış, sosyal demokrasinin temel ilkelerinden birisidir". Biz de
barıştan yanayız. Şimdi, buna ihtiyaç var mıdır, yok mudur; zamanı mıdır, değil
midir; iyi tespit edilmeden böyle bir tasarının getirilmesi, toplumun bırakın
huzur ve dayanışmasını sağlamayı, tam aksine, bozacaktır diye düşünüyoruz.
Terör mağdurlarını, şehit yakınlarını, yakılan, yıkılan, katledilen insanların
yakınlarını, hatta dağdan indirmeye uğraştığınız kişilerin ailelerini bir araya
getirerek bu konuda bir çözüm bulabildiniz mi? Kalıcı, sürekli bir çözüm
aramanın tek şartı budur. Toplumun konuyla ilgili bütün kesimlerini bir araya
getirerek çözüm üretmek zorundasınız; ama, sizin, suç işlemiş, insan katletmiş
teröristleri affederek toplumun huzurunu sağlama olanağınız yoktur değerli
arkadaşlarım.
Şiddete başvurmuş
militanların affını sağlarken, bunun yanında, bu terör nedeniyle evlerinden,
yurtlarından, yuvalarından, ailelerinden, dostlarından uzaklaştırılmış, değişik
illere göç etmeye zorlanmış insanların köye dönüşünü de sağlamak gerekmez mi?!
Bu konuda niye bir düzenleme yoktur; onu da anlayabilmiş değilim.
Değerli arkadaşlarım,
böyle bir tasarının altyapısının hazırlanmadığı ortaya çıkmıştır. Tasarı af
mıdır, değil midir? Tasarının af olduğunu biz söylüyoruz zaten Cumhuriyet Halk
Partisi Grubu olarak; bizim yanımızda, bir de, AKP Grubu söylüyor. AKP Grubu
da, bunun, af yasası kapsamında olduğunu söylüyor. Nasıl söylüyor; geçen
oturumda bu yasa tasarısı görüşülürken bir önerge verdi AKP Grubundaki
arkadaşlarım. Efendim, işte, şu şu suçu işleyenlerin cezası dokuz yıldan on yıla
çıksın, bir kısmı da dokuz yıldan oniki yıla çıksın, diğerleri de beşte bir
civarında bir anlayışla önerge getirildi. Önergenin gerekçesini okuyorum şimdi:
"Gerekçe: Cezalar arasında orantı sağlamak ve tam bir affa dönüştürmemek için
ceza miktarlarında artırma yapılmıştır." Yani, AKP Grubu, bu gerekçeyle,
zaten bunun af tasarısı olduğunu kabul ediyor. Bunun artık tartışılacak yanı
var mıdır?! Demek ki daha önce görüştüğümüz yarım af yasasıydı veya şimdi
görüştüğümüz yarım af yasası; ama geçmiş, eğer, ceza artırılmadan uygulanmış
olsaydı tam af tasarısı olabilirdi; onun için, biz, bunu, yarım af tasarısı
haline getiriyoruz demektir. Bakın, önergenin gerekçesi önümde.
Değerli arkadaşlarım,
işin bir başka yönü de, bu yasa tasarısının, siparişle Türkiye Büyük Millet
Meclisinin önünü getirilmesidir. ABD büyükelçisi diyor ki: "Biz, konuyu
inceledik, baktık; Kuzey Irak'ta 5 000 PKK teröristi var. Irak'ı da kontrol
altına aldık, güzel bir düzen kurmaya çalışıyoruz; ama, bunlar bizim başımıza
iş açabilir. Siz, gelin, bunları alın, bunları bir affediverin, toplumsal barış
adına affediverin. Biz de bu işi çözelim." Peki, sen niye enterne
etmiyorsun; sen, tüm dünyadaki teröristlere uyguladığın yaptırımı, o
teröristlere niye uygulamıyorsun?! Ben sana El Kaideyi al da barıştır diyor
muyum; ABD içine koy, barıştır diyor muyum?! (CHP sıralarından alkışlar)
Değerli arkadaşlarım, ABD
büyükelçisi diyor ki: "Biz, bunu hallettik, siz de bunları
affediverin; bekliyoruz, salı günü bu
kararı çıkarın" veya söz verilmiş; öyle duyuyoruz.
Şimdi, bakın, bunu
söylemek, Türkiye Büyük Millet Meclisine hakarettir. Türkiye Büyük Millet
Meclisi, ordu kurmuş, cumhuriyet kurmuş bir Meclistir. Türkiye Büyük Millet
Meclisi, Türkiye Cumhuriyeti Devletini kurmuş bir Meclistir. Türkiye Büyük
Millet Meclisi, büyük dönüşümleri sağlamış, çağdaş demokrasiye adım atmış ve bu
konuda üstüne düşen bütün görevleri yerine getirmiş bir Meclistir; Ulusal
Kurtuluş Savaşını vermiş bir Meclistir. Şimdi, bu Meclise, bir başka devlette
kotarılan, bir başka yerde kotarılan, karar altına alınan bir tasarıyı,
"al bunu kabul et demek" Türkiye Büyük Millet Meclisinin saygınlığına
gölge düşürür diye düşünüyorum ve buna tepki gösterecek ilk milletvekilleri de
22 nci Dönem milletvekilleri olacaktır diye düşünüyorum. Bu konudaki
duyarlılığınıza güveniyorum değerli arkadaşlarım.
Şimdi, sorunu biz
yaşadık, sıkıntıları biz çektik; bunu, biz çözeriz, bunu biz hallederiz; ama,
bir beyaz sayfa açılacaksa, onu da biz açarız. Başkasının dürtüsüyle,
başkasının talimatıyla, hele ABD gibi bütün dünyanın hâkimi olarak kendini kabul
eden bir ülkenin talimatıyla hiç yapmayız. Bunu, bütün dünyaya ilan ediyorum
değerli arkadaşlarım.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Ercenk,
lütfen konuşmanızı tamamlayın.
TUNCAY ERCENK (Devamla) -
Değerli arkadaşlarım, tasarının acele hazırlandığı her halinden belli. Bakın, 1
inci madde, siyasî ve ideolojik amaçla suç işlemek için kurulmuş terör
örgütleri mensuplarının topluma yeniden kazandırılması, toplumsal huzur ve
dayanışmanın güçlendirilerek devam ettirilmesinden söz ediyor. Yani, topluma
kazandırılmak istenenler PKK militanları, Hizbullah militanları ve Sıvas
katliamının sanıkları ve hükümlüleri. Gerekçeye dönüyorum, 1 inci maddenin
gerekçesi, terör örgütleri tarafından kandırılarak toplumdan uzaklaştırılıp suç
işlemeye yöneltilen birkısım vatandaşlarımızı tekrar topluma kazandırmak.
Gerekçe bu, madde bu.
Şimdi, örgütü kurmuş,
liderle, genel başkanla, emirle, şurayla iç içe hareket etmiş militanı mı
affediyorsunuz, yoksa, kandırılarak evinden, yurdundan, ailesinden koparılarak
dağa çıkarılmış ve hiç suç işlememiş birtakım gençleri mi affediyorsunuz,
yoksa, bütün kararlarda, suçun alındığı kararlarda imzası olan militanları mı
affediyorsunuz; bunun, kesinlikle ayrılması lazım. Bu gerekçeyle, 1 inci madde
arasında çok ciddî bir çelişki vardır.
Yine, 3 üncü maddenin (a)
fıkrasında "her ne ad altında olursa olsun en üst seviyedeki yönetim
biriminde yer almış olup, tamamı üzerinde etkili olacak şekilde terör örgütünü
sevk ve idare edenler bu yasadan yararlanamazlar" deniyor. Şimdi gerekçeye
bakıyorum "öldürme eylemlerine karışan terör örgütü mensupları ile örgütte
amirlik ve kumandayı haiz olanların kapsam dışında tutulmuş olması sebebiyle bu
şahıslar söz konusu kanundan faydalanamamışlardır" deniyor. Yani, geçmiş
yasalar bunları kapsamıyordu, amirleri, genel başkanları, suç işlemeye teşvik
edenleri, karar alanları kapsamıyordu, şimdi, biz bunları kapsam altına alalım,
diyor. Bundan daha vahim bir şey olamaz. Siz, PKK teröristlerine talimat veren,
emir veren, Hizbullah teröristlerine emir veren, Sıvas katliamı sanıklarına
emir veren insanları affetme noktasına getiriyorsunuz. Bu tasarıya oy verirken,
sizi, vicdanınızla baş başa bırakıyorum değerli arkadaşlar.
Değerli arkadaşlarım
"bu bölümdeki, bu kesimdeki arkadaşlarımızı, vatandaşları affetmeyelim;
onlar kapsam dışındaydı, bunları kapsam içerisine alalım" denildiği zaman,
demek ki, bir bölümünün, yani, bir bölgenin sorumlusunun affedilebilme
noktasına gelindiği bir tasarıyla karşı karşıya bulunuyoruz; bunu, aşmak
zorundayız. Böyle bir tasarıya "evet" demeniz mümkün değildir. Bu,
bir af tasarısıdır. Bunu, AKP Grubu, bizzat kendisi, önergesiyle tespit
etmiştir değerli arkadaşlarım.
Şimdi, böyle, yapay
tasarılarla, gelişigüzel, talimatla düzenlenen tasarılarla bu iş çözülmez. Bu
işin bir yönü var, bu işin bir oluru var, bu işin bir sistematiği var. Yukarıda
da söyledim; bu konuda, ilgili bütün kesimleri bir araya getireceksiniz,
onlarla görüş alışverişinde bulunacaksınız. Toplumsal huzura ihtiyaç vardır
diye, şu anda, uzmanların ortaya koyduğu ve bütün kesimlerin ortaya koyduğu bir
talep var mıdır yok mudur; bunu, hiç incelemeden bu noktaya geldik, hiç
incelenmeden bu tasarı önümüze getirildi; ama, inanıyorum ki, herkes, bu tasarı
hakkında oyunu, kesinlikle, özgür iradesiyle kullanacaktır.
BAŞKAN - Sayın Ercenk,
lütfen, konuşmanızı tamamlayınız.
TUNCAY ERCENK (Devamla) -
Bitiriyorum Sayın Başkanım.
Değerli arkadaşlarım,
köye dönüş kapsamında yeni istihdam olanakları yaratmadan, bölgenin ekonomik
kalkınmasını ve sosyal yapısını düzeltmeden, köye dönüş projesini gerçekten
hayata geçirmeden, böyle bir tasarının ülke barışına hiçbir katkısı
olmayacaktır. Bunun bilinci içerisindeyiz ve AKP Grubundaki milletvekili
arkadaşlarımı da, yine, bu tasarıya oy verirken, vicdanlarıyla baş başa
bırakarak, hepinize sevgiler, saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederim
Sayın Ercenk.
Gruplar adına başka söz
talebi?.. Yok.
Şahsı adına, Konya
Milletvekili Sayın Ahmet Işık konuşacaktır.
Sayın Işık, buyurun
efendim. (AK Parti sıralarından alkışlar)
Süreniz 5 dakikadır.
AHMET IŞIK (Konya) -
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 235 sıra sayılı Topluma Kazandırma
Yasası Tasarısının 4 üncü maddesi hakkında şahsım adına söz almış
bulunmaktayım; bu vesileyle Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri,
29 Ağustos 2000 tarihinden sonra bu alanda yeni bir düzenlemeye gidilmemiş
olması, 26 Ağustos 1999 tarih ve 4450 sayılı Yasa kapsamının da oldukça
daraltılmış olması nedeniyle, amaçlanan sonuca ulaşılamamıştır. Görüşülmekte
olan bu yasa tasarısında, geçmişin tecrübesiyle eksiklikler giderilmeye
çalışılarak topluma kazanım esas alınmış ve kapsam oldukça geniş tutulmuştur.
Değerli milletvekilleri,
tasarıda, terör örgütünün tanımı yapılmış, özellikle teşekkül, cemiyet, silahlı
cemiyet, çete, silahlı çete, gizli ittifak kavramları net olarak
belirtilmiştir.
Bu tasarının kanunlaşması
kadar önem arz eden bir diğer konu da, kanunlaşan tasarıyı uygulayacak
olanların kanunun lafzına ve ruhuna uygun yorum yaparak kapsamı objektif ve
olabildiğince geniş yorumlamalarıdır.
Bu yasa tasarısının
kanunlaşmasıyla terör örgütleri çökertilecek, terör örgütü teriminin oldukça
geniş ve objektif yorumlanmasıyla da birçok insan yeniden topluma
kazandırılacaktır.
Tasarı, objektiftir ve
geneldir; dar yorumlardan kesinlikle uzak, azamî oranda kapsayıcı, hiçbir olayı
istisna tutmadan, sosyal yaklaşım yönü yüksek ve tedavi edicidir.
Değerli milletvekilleri,
yaşanan olayları değiştirmek, acıları yok etmek ve zamanı geri döndürmek mümkün
değildir. Hayat yeni sorunları gündeme getirerek devam etmekte, ulusal gelişim
ve uluslararası konjonktür sürekli değişmekte, devletse devlet olmanın gereğini
yapmak durumunda kalmaktadır. Devlet, içtimaî tedaviyle bünyeyi daha sağlıklı
hale getirmek, yaşanmakta olan sıkıntıları ve yaşanması muhtemel olayları
ortadan kaldırmaya çalışmak, nedamet içerisinde olan insanların da eve
dönüşlerine ve topluma kazanımlarına imkân verecek yasal düzenlemeler yapmak
durumundadır.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; geçmişte yaşanan olayların bazılarını örnekleyerek gündeme
taşımak, o olaylar üzerine vurgu yapmak, hukukun genellik, eşitlik ve
objektiflik ilkelerine aykırıdır. Yaşanmış olayların değerlendirilmesinde
birkısım bireyler sübjektif yorumlar yapabildikleri halde, devletin bakış açısı
daima objektiftir ve öyle de olmalıdır.
Değerli milletvekilleri,
yolsuzluk ve suç işleme eğilimini engelleyici düzenlemeler yapmak, bölgesel
ekonomik güç ve bölgesel finans merkezi olma imkânı sağlayacak ortamı
hazırlamak, insanlarımızın barış ve refah içinde özgürce yaşadığı, çağdaş
dünyayla bütünleşmiş, farklılıkların çatışma unsuru olarak değil, zenginlik
kaynağı olarak görüldüğü, itibarlı, demokratik, dinamik bir millet iradesinin
hayata geçirileceği, şiddet, baskı ve suçtan arınmış, özgürlüklerin
nimetlerinden yararlanan ve korkunun olmadığı bir barış toplumu haline gelmenin
vurgusu hükümetimizce yapılmaktadır. Hükümetimiz, aynı şekilde, hukukun
evrensel ilkelerine saygı, hak arama yollarının açık tutulması, kanun önünde
eşitlik, bireysel ve örgütsel olarak hak arama özgürlüklerinin kullanılması ve
idarenin hukuka bağlılığının sağlanması, hukukun üstünlüğü içerisinde devletin
topluma ve bireylere dil, ırk, renk, cinsiyet, siyasî düşünce, felsefî inanç,
din ve mezhep aidiyeti gibi sebeplerle ayırım gözetmeyi reddederek, insan
haklarının evrensel düzeye çıkarıldığı ve kullanıldığı, hukukun üstünlüğünün
gerçekleştirildiği ve demokrasinin tüm kurum ve kurallarıyla işlediği hukuk sistemini
oluşturmak için düzenlemeler öngörülmektedir.
Değerli milletvekilleri,
yasadan faydalanacaklara da seslenmek istiyorum. Görüşülmekte olan tasarı
yasalaştığında, Yüce Parlamento millet adına sizlere tarihî bir imkân tanımış
olacaktır. Sizlerin geçmişe yönelik pişmanlık içerisinde olduğunuzu kabul
ediyoruz. Bu yasal düzenlemeden bir an önce yararlanıp, evinize ve toplumunuza
dönünüz. Türkiye Cumhuriyeti Devletinin adaletine, otoritesine ve büyüklüğüne
güvenin ve sığının. Artık, enerjinizi milletimizin huzur ve mutluluğu,
ülkemizin kalkınması hedefi doğrultusunda kullanın.
Değerli milletvekilleri,
görüşülmekte olan işbu yasa tasarısının, uygulamada oldukça geniş ve objektif
olan yasanın lafzına ve ruhuna uygun azamî fayda sağlanması temennisiyle, Yüce
Meclisi tekrar saygıyla selamlıyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Sayın Işık,
teşekkür ederim.
Şahsı adına ikinci
konuşma, Mersin Milletvekili Mustafa Özyürek'in.
Sayın Özyürek, buyurun
efendim. (CHP sıralarından alkışlar)
Süreniz 5 dakika.
MUSTAFA ÖZYÜREK (Mersin)
- Sayın Başkan, saygıdeğer milletvekilleri; gerçekten, ülkemiz için, toplumumuz
için son derece önemli bir tasarıyı görüşüyoruz. Bu tasarının Bakanlar
Kurulunda veya taslak şeklindeyken ilk adı "eve dönüş" idi, daha
sonra "topluma kazandırma" haline çevrildi. Böyle, güzel sözcükler,
kulağa hoş gelen deyimler; ama, sonunda, yapılan nedir? Yapılan, değerli
arkadaşlarım, bu toplumda suç işlemiş, teröre bulaşmış kimseleri, ister PKK
teröristi olsun ister Hizbullah teröristi olsun isterse Sıvas katliamına
karışan kimseler olsun, bir anlamda, affetmektir.
Topluma kazandırılması
gereken, evine döndürülmesi gereken çok insan var. Yıllarca devam eden terör
ortamında, evinden, köyünden, mezraından uzaklaşmış, uzaklaştırılmış, büyük
şehirlerin varoşlarına sığınmış, aç biilaç, evsiz barksız yaşayan insanları
topluma kazandırmak, bu devletin, bu hükümetin birinci görevi olması lazım. Bu
insanların bir tek suçu vardı. O suç, bu geri kalmış yörelerde, teröristlerin
kol gezdiği yörelerde oturmuş olmalarıydı. Bu yörelerde eylem yapmak isteyen
güvenlik güçleri, bunları köylerinden, kasabalarından uzaklaştırmıştır. Şimdi,
bunları köylerine, kasabalarına döndürmek, döndükleri zaman işini aşını
sağlayacak bir ortamı yaratmak bu devletin başlıca görevidir; ama, ne yazık ki,
bu temel görevi, bu halkı çok yakından ilgilendiren, milyonları ilgilendiren
görevi bir kenara bırakıyoruz, şu anda Irak'ta bulunan bazı teröristleri
Türkiye'ye ithal edebilmek için, onlara güvence vermeye çalışıyoruz. Şimdi,
bunun önceliğinin tayinini, Adalet ve Kalkınma Partisinin saygıdeğer
milletvekillerinin takdirine bırakıyorum.
Benim esas bahsetmek
istediğim husus şudur: Değerli arkadaşlarım, şu anda görüşmekte olduğumuz
maddeyi, geçen hafta, burada görüştük. Burada, 330 oyu bulamadığı için, bu
madde düştü. Meclisi yöneten Başkanvekili de, bu maddenin düşmüş olduğunu
açıkça ifade etti. 5 inci maddeden başlamak üzere, tasarının müteakip
maddelerini Adalet Komisyonu geri çekti.
Değerli arkadaşlarım,
elbette, bu, komisyonun hakkıdır; ama, ne görüyoruz; Meclisin yeterli iradesini
sağlayamamış bir madde, önümüze, ufak tefek değişikliklerle tekrar getiriliyor.
Değerli arkadaşlarım, bu,
Yüce Meclisin iradesine -en hafif deyimiyle- saygısızlıktır. Bu Meclis, 330'un
altında oy vermek suretiyle, bu maddeye destek olmamıştır ve bu madde
reddedilmiştir. Şimdi, Komisyon, bu maddeyi, ufak tefek değişikliklerle tekrar
buraya getiriyor ve bizim önümüze yeni bir maddeymiş gibi sunuyor. Bu, bir
kere, olmaz değerli arkadaşlarım. Bu, birbirimize saygıyla bağdaşmaz; bu, Yüce
Meclise saygıyla bağdaşmaz. Bu, tüzük ve yasa hükümlerine uymamak demektir. Bu,
açıkça, bir tüzük ihlalidir; bu, açıkça, bir yasa ihlalidir; yasanın, tüzüğün
arkasından dolaşmaktır.
Şimdi, karşılaştırdık,
eskisiyle yenisi arasında bazı farklar var. Sonra, AKP Grup Başkanvekili ve
arkadaşlarının bir önergesi var.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Özyürek,
lütfen, konuşmanızı tamamlayınız.
MUSTAFA ÖZYÜREK (Devamla)
- Tamamlıyorum Sayın Başkan.
Biraz sonra huzurunuza
gelecek önergelerle de, o reddettiğimiz, reddettiğiniz 4 üncü maddenin
eksikleri tamamlanacak ve reddetmiş olduğumuz 4 üncü madde, bir başka yolla,
kabul edilecek.
Değerli arkadaşlarım,
şimdi, böylesine bir Yüce Parlamentonun önünde, millet iradesini alıp gelmiş bu
insanların önünde ve bizi dinleyen milyonların önünde, bu kadar basit
yöntemlerle olayı saptırırsak, millî iradeye saygısızlık yaparsak, sonra, bizim
söylediğimize, bizim çıkardığımız kanunlara halkın uymasını bekleyebilir miyiz?
Yani, iş bilenin kılıç kuşananın; siz, 4 üncü maddeyi ret mi ettiniz, alın size
4 üncü madde; birkaç eksiği vardı, alın size önerge; bizim, burada, Mecliste
üçte 2 çoğunluğumuz var; biz tüzük dinlemeyiz, biz yasa dinlemeyiz; biz, Meclis
çoğunluğunun reddettiğini de başka türlü getiririz diyorsunuz.
Değerli arkadaşlarım, bir
hata varsa, bir yanlış varsa, bunlar, tekriri müzakere yoluyla düzeltilebilir;
ama, sanki, 4 üncü madde burada hiç görüşülmemiş, reddedilmemiş gibi, adını
değiştirerek, ufak tefek ilaveler yaparak, unuttuklarınızı, eksik
bıraktıklarınızı da önergelerle tamamlayarak buraya getirmek, gerçekten,
Türkiye Büyük Millet Meclisinin iradesine saygısızlıktır; tüzüğün, yönetmeliğin
arkasından dolaşmaktır; hukukdışıdır, yasadışıdır. Belki, burada çoğunluğunuza
dayalı olarak kabul edebilirsiniz; ama, bu, yasaları çok daha yakından izleyen
merciler tarafından, öyle inanıyorum ki, dikkate alınacaktır ve burada
verdiğimiz emekler boşa çıkacaktır.
Bu hususu anlatmak
istedim. Böylesi, tüzüğün, yasaların arkasından dolaşan yöntemlere başvurmanın,
size de, bize de, halkımıza da, Meclise de, Başkanlığımıza da itibar
sağlayamayacağını hatırlatmak istiyorum.
Hepinize saygılar
sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederim
Sayın Özyürek.
Konuşmalar
tamamlanmıştır.
Madde üzerinde 1 önerge
vardır; önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan Topluma
Kazandırma Yasası Tasarısının 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (a), (b) ve
(c) bentleri ile son fıkrasının aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
|
Sadullah Ergin |
Akif Gülle |
M. Necati Çetinkaya |
|
Hatay |
Amasya |
Elazığ |
|
Mahfuz Güler |
Mahmut Durdu |
Mehmet Yılmazcan |
|
Bingöl |
Gaziantep |
Kahramanmaraş |
(a) bendine,
"silahlı mukavemet göstermeksizin" ibaresinden sonra gelmek üzere
"kendiliklerinden veya vasıtalı olarak" ibaresinin eklenmesi.
(b) bendine,
"silahlı mukavemet göstermeksizin" ibaresinden sonra gelmek üzere
"kendiliklerinden veya vasıtalı olarak" ibaresinin eklenmesi.
(c) bendindeki "Bu
Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten önce suç işlemiş olup," ibaresinin
"Bu Kanunun yürürlüğe girmesinden önce terör örgütü tarafından işlenen
suçlara iştirak etmiş veya etmemiş olmakla beraber," şeklinde değiştirilmesi.
Son fıkrasının "Bu
madde hükümleri, terör örgütü mensubu olmayıp da; terör örgütü mensuplarına
silah ve cephane tedarik edenler hakkında da uygulanır. Ancak, maddenin birinci
fıkrası kapsamına giren terör örgütleri mensuplarına sadece barınacak yer
gösteren veya erzak tedarik eden yahut başka yollardan yardım edenlere ceza
verilmez" şeklinde değiştirilmesi.
BAŞKAN - Komisyon
önergeye katılıyor mu?
ADALET KOMİSYONU BAŞKANI
KÖKSAL TOPTAN (Zonguldak) - Sayın Başkanım, çoğunluğumuz olmadığı için Yüce
Genel Kurulun takdirine bırakıyoruz.
BAŞKAN - Teşekkür ederim.
Hükümet önergeye
katılıyor mu?
İÇİŞLERİ BAKANI
ABDÜLKADİR AKSU (İstanbul)- Katılıyoruz efendim.
BAŞKAN- Sayın önerge
sahipleri...
SADULLAH ERGİN (Hatay)-
Gerekçe okunsun Sayın Başkan.
BAŞKAN- Gerekçeyi
okutuyorum:
Gerekçe:
Maddenin birinci
fıkrasının (a) ve (b) bentlerine TBMM'de kabul edilen 2 nci madde ile paralel
olarak "vasıtalı olarak teslim olanlar" ibaresi ilave edilmiştir.
Maddenin birinci
fıkrasının (c) bendine, bu Kanunun yürürlüğe girmesinden önce terör örgütü
tarafından işlenen suçlara iştirak etmemiş olanlar da dahil edilmiştir.
Maddenin son fıkrasında,
birinci fıkra hükmünün, terör örgütü mensubu olmayıp da, terör örgütü
mensuplarına silah ve cephane tedarik edenler hakkında da uygulanacağı, ancak,
maddenin birinci fıkrası kapsamına giren terör örgütleri mensuplarına sadece
barınacak yer gösteren veya erzak tedarik eden yahut başka yollardan yardım
edenlere ceza verilmeyeceği öngörülmektedir.
BAŞKAN- Sayın
milletvekilleri, biraz önce okunan, Hükümetin katıldığı, Komisyonun takdire
bıraktığı ve gerekçesini okuduğumuz önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmiştir.
Sayın milletvekilleri, 4
üncü maddeyi, kabul edilen önerge doğrultusundaki değişik şekliyle oylarınıza
sunacağım; ancak, madde, af ilanını içerdiğinden, Anayasanın 87 nci ve
İçtüzüğün 92 nci maddeleri hükümleri uyarınca, kabulü için üye tamsayının beşte
3 çoğunluğunun oyunu arayacağım.
Bu nedenle, maddenin
oylamasını açıkoylama şeklinde yapacağız. Sayın Oğuz Oyan ve arkadaşlarının da
bu yönde bir talepleri olmuştu; sanıyorum, giderilmiş oldu.
Açıkoylamanın şekli
hakkında Genel Kurulun kararını alacağım.
Açıkoylamanın elektronik
oylama cihazıyla yapılmasını oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul
etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Oylama için 5 dakika süre
vereceğim. Bu süre içerisinde sisteme giremeyen üyelerin teknik personelden
yardım istemelerini; bu yardıma rağmen de sisteme giremeyen üyelerin, oy
pusulalarını, oylama için öngörülen 5 dakikalık süre içerisinde Başkanlığa
ulaştırmalarını rica ediyorum.
Ayrıca, vekâleten oy
kullanacak sayın bakanlar var ise, hangi bakana vekâleten oy kullandığını,
oyunun rengini ve kendisinin ad ve soyadı ile imzasını da taşıyan oy
pusulasını, yine, oylama için öngörülen 5 dakikalık süre içerisinde Başkanlığa
ulaştırmalarını rica ediyorum.
Oylama işlemini
başlatıyorum.
(Elektronik cihazla
oylama yapıldı)
BAŞKAN - Sayın
milletvekilleri, Topluma Kazandırma Yasası Tasarısının 4 üncü maddesinin
açıkoylama sonucunu okuyorum:
Kullanılan
oy sayısı |
: |
430 |
Kabul |
: |
360 |
Ret |
: |
68 |
Çekimser |
: |
1 |
Mükerrer |
: |
1 |
Bu sonuca göre, madde
kabul edilmiştir. (AK Parti sırasından alkışlar) (1)
5 inci maddeyi
okutuyorum:
Koruma tedbirleri
MADDE 5. - Haklarında
Türk Ceza Kanununun 170 inci maddesi ile 171 inci maddesinin son fıkrası ve
terör örgütü içindeki konum ve faaliyetleriyle uyumlu bilgi verdikleri tespit
edilerek bu Kanun hükümleri uygulananlar için, mahkeme kararının kesinleşmesi
beklenmeksizin ilgilinin isteği hâlinde gerekli görülen koruma tedbirleri ile
kişinin topluma kazandırılması için her türlü tedbir İçişleri Bakanlığı
tarafından alınır.
(1) Açıkoylama kesin sonuçlarını gösteren tablo tutanağın
sonuna eklidir.
Alınacak tedbirlerin
uygulanmasında İçişleri Bakanlığı ile ilgili diğer kurum ve kuruluşlar gerekli
her türlü gizlilik kurallarına uymak zorundadırlar. Bu fıkra hükümlerine aykırı
hareket edenler hakkında iki yıldan üç yıla kadar hapis cezasına hükmolunur.
Koruma tedbiri
uygulanacak kişiler ile tedbirin çeşidi, şekli ve bunlarla ilgili harcamalar
İçişleri Bakanlığınca çıkarılacak bir yönetmelikle belirlenir. Koruma
tedbirleri yönünden ilgili kurum ve kuruluşlar İçişleri Bakanlığının taleplerini
gecikmeksizin yerine getirirler.
Koruma tedbirlerinin
uygulanması ile ilgili harcamalar İçişleri Bakanlığı bütçesinin ilgili
tertibine konulan ödenekten karşılanır. Bu ödenekten yapılacak harcamalar,
İçişleri Bakanlık makamının onayına dayanılarak 26.5.1927 tarihli ve 1050
sayılı Muhasebei Umumiye Kanununun değişik 77 nci maddesinde belirtilen esaslar
doğrultusunda tahakkuk ettirilerek ödenir. Bu harcamalar hakkında 4.1.2002
tarihli ve 4734 sayılı Kamu İhale Kanunu hükümleri uygulanmaz.
Bu madde uyarınca
kimlikleri değiştirilenlerin yeni kimlikleri adli sicil kayıtlarına işlenir ve
sicilleri sadece Adalet Bakanlığı Adli Sicil ve İstatistik Genel Müdürlüğündeki
merkezi adli sicilde bulundurulur.
5.6.1985 tarihli ve 3216
sayılı Kanun ile 25.3.1988 tarihli ve 3419 sayılı Kanun hükümlerinden
yararlananlar hakkında koruma tedbirlerinin uygulanmasına devam edilir.
BAŞKAN - Sayın
milletvekilleri, madde üzerinde, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına, İstanbul
Milletvekili Sayın Onur Öymen konuşacaklar.
Sayın milletvekilleri,
Genel Kurul salonunda, gerçekten, büyük bir uğultu var; müzakerelerimizin hem
süratli hem de anlaşılır olması için, lütfen, sükûneti sağlayalım.
Sayın Öymen, buyurun.
(CHP sıralarından alkışlar)
Süreniz 10 dakikadır.
CHP GRUBU ADINA ONUR
ÖYMEN (İstanbul) - Sayın Başkan, çok değerli milletvekilleri; "eve dönüş
yasası" olarak Yüce Meclise sunulan tasarının 5 inci maddesi hakkında,
Cumhuriyet Halk Partisi Grubunun görüşlerini arz etmek üzere söz almış bulunuyorum;
Yüce Meclisi saygılarımla selamlıyorum.
Sayın Başkan, biraz önce
sizin de ifade buyurduğunuz gibi, bu yasa, bir af yasasıdır. Başlığının farklı
bir şekilde takdim edilmiş olması, bunun bir af yasası olma niteliğini
değiştirmemektedir. Öyle anlaşılıyor ki, hükümetin beklentisi, böyle bir af
yasası çıkararak, çok sayıda teröristin topluma kazandırılmasıdır ve devletin
terörle mücadele faaliyetlerindeki başarısını artırmaktır. Yani, bu yasayı
çıkarırsak, hem bu insanları toplumumuza kazandırmış olacağız hem de terörle
mücadelede başarı sağlayacağız. Arkadaşlar, acaba, diğer ülkelerde böyle mi
olmuştur? Size bir iki örnek vermek istiyorum.
İspanya'da Franko rejimi
sona erdikten sonra işbaşına gelen demokratik yönetimin ilk işlerinden biri, o
devirde de İspanya için çok büyük bir tehdit oluşturan ETA terör örgütü
mensupları için bir af yasası çıkarmak oldu. O zamanki İspanya hükümeti, bu
yasayı çıkarırsak, teröristleri topluma kazandıracağız ve terörist faaliyetleri
önleyebileceğiz zannetti ve geniş kapsamlı bir af yasası çıkarıldı. Aynen,
hükümetin şimdi önerdiği gibi, İspanyollar, yasayı geniş tutarsak, sonu çok
başarılı olur zannetti.
Değerli arkadaşlarım, bu
yasa 1976 yılında çıkarılmıştır ve bu yasayı izleyen dört yıl içerisinde, 1976
ile 1980 yılları arasında, ETA teröristleri, Franko'nun işbaşında olduğu son
altı yılda işlediklerinden tam 10 kat fazla terör suçu işlemişlerdir, terör
suçları 10 misli artmıştır.
Şimdi, bu tecrübeyi
dikkatlerinize sunmak istiyorum. İyi niyetli arkadaşlarımızın büyük bir
çoğunluğunun bu tasarı lehinde oy verme eğiliminde olduklarını görüyorum;
ancak, dünyadaki tecrübe budur ve eğer, yarın, bugün affedilecek teröristler
eylemlerini sürdürürlerse, eylemlerini artırırlarsa, bu yasaya oy vermiş
arkadaşlarımız büyük bir vicdan sorumluluğu hissedeceklerdir.
Sizi uyarıyoruz, sizi
uyarıyoruz ve bunu yaparsanız, ülkemizde terörü azaltmak şöyle dursun, terörün
artmasına yol açarsınız diyoruz.
Başka örnekler de var mı;
var. İngiltere'de de buna benzer bir af yasası çıkarılmıştır. Onlar,
İspanyollar gibi, terörle mücadele yolunu seçmenin yanı sıra, bir taraftan da
teröristlerle müzakere yolunu seçmişlerdir, terörizmin siyasî kanadıyla
müzakere etmişlerdir. Orada da, af çıkarmak için, yalnız, İngiliz hükümeti,
teröristlerin bütün silahlarını bırakmasını şart koşmuştur.
Biz, böyle bir şart
koşuyor muyuz; koşmuyoruz. O bakımdan, dikkatinizi çekiyorum; şu anda hükümetin
çıkarmaya çalıştığı yasa tasarısı, uluslararası tecrübelerin de gösterdiği
gibi, başarısız olmaya mahkûm bir tasarıdır. Bu işin bir tarafıdır.
Bu konuda, İspanya'nın
Birleşmiş Milletler nezdindeki daimî temsilcisinin yaptığı bir konuşma var,
ondan size söz etmek istiyorum; diyor ki: "Demokratik yoldan seçilen
liderlerle, teröristler arasındaki siyasî müzakereler bütün toplumu
teröristlerin insafına terk eder. Terörle mücadelede herhangi bir tartışmaya
veya yoruma ihtiyaç yoktur. Terörizmden sorumlu olan teröristlerdir. Temel
hedefimiz, 21 inci Yüzyılın belası olan terörizmi, dünya yüzünden tamamen bertaraf
etmektir. Terörizme yorum getirmeye çalışmak veya farklı söylemler kullanmak,
bizi bu hedefimizden saptırır. Hiç kimsenin terör suçu işlemeye hakkı yoktur ve
terörü haklı göstermeye de hakkı yoktur. Bu, ETA için de doğrudur, PKK için de
doğrudur -bunu söyleyen İspanyol büyükelçisidir, biz söylemiyoruz- IRA için de
doğrudur, HAMAS, Hizbullah ve diğer İslamî terör örgütleri için de doğrudur.
Terörle mücadele etmek için, uluslararası dayanışma şarttır." İşte, terörden
bu kadar ıstırap çeken bir ülkenin temsilcilerinin tavsiyeleri bunlardır.
Ne yapmıştır İspanyollar;
30 yıldan beri tek bir af yasası çıkarmamışlardır. Terörle mücadelede 1976
yılında yaptıkları hatayı bir daha tekrarlamamışlardır, terörle mücadele
etmişlerdir, tek bir af yasası çıkarmamışlardır. Ayrıca, teröre siyasî destek
sağlayan Herri Batasuna siyasî partisini resmen kapatmışlardır. Türkiye'de
terörü destekleyen siyasî kuruluşlara karşı Türkiye'nin aldığı tedbirleri
kınayanlara bunu örnek olarak göstermek isteriz. Başka ülkeler böyle mücadele
ediyor.
Değerli arkadaşlar,
şimdi, bir hususa daha dikkatinizi çekmek istiyorum. 11 Eylül saldırılarından
sonra, Amerika, teröre karşı çok büyük bir savaş açtı ve bizzat, Başkan Bush
dedi ki: "Sebebi, kökeni, hedefi ne olursa olsun, dünyadaki bütün terör
örgütlerine karşı savaş açıyoruz. Bizim gri sahamız yoktur. Ya teröristten
yanasınız ya bizden yanasınız."Amerika'yı, o zaman en çok biz destekledik.
Bütün NATO ülkeleri arasında, Amerika'yı en çok Türkiye desteklemiştir. Şimdi ne
görüyoruz?.. Amerika'nın denetimi altındaki Irak'ta 5 000'i aşkın PKK ve KADEK
teröristi konuşlandırılmış bulunuyor; Türkiye'ye karşı işleyecekleri eylemler
için eğitim yapıyorlar. Amerika'dan beklenen, bütün bu terör örgütlerinin mensuplarının
derhal yakalanması, Türkiye'ye iade edilmesi değil midir? Amerika ne diyor?
İşte, bizzat, Savunma Bakanı Rumsfeld, Sayın Dışişleri Bakanımızın Amerika
ziyareti sırasında şunu söyledi: "Irak'ta Türkiye'ye yönelik teröristlerle
mücadele etmek için Türkiye'nin af yasasını çıkarmasını bekliyoruz."
Değerli arkadaşlar, bu
sözler dehşet vericidir. Yani, bize şart koşuyorlar; Irak'taki teröristleri
yakalamak için Türkiye'ye şart koşuyorlar. Koştukları şart, bugün Meclisin
gündeminde olan yasanın çıkarılmasıdır. Ya çıkarmazsak, ya Meclis bu yasanın
aleyhinde oy verirse?! O zaman, siz, bu teröristleri yakalamayacak mısınız?!
Türkiye Amerika'ya veya
başka bir ülke Amerika'ya "bizim ülkemizde El Kaide teröristleri var; ama,
bunları yakalamak için, size teslim etmek için El Kaide teröristlerini
affetmenizi bekliyoruz" dese, Amerika ne tepki gösterir?!
Şimdi, biz, niçin aynı
tepkiyi göstermiyoruz, bizim eksikliğimiz nedir? Bu yasayı, biz, yabancı bir
ülke bize terörle mücadelede şart koştuğu için mi, önşart koştuğu için mi
çıkaracağız, yoksa, milletin şefkati, milletin merhameti bunu gerektiriyor mu
diye çıkaracağız?!
Arkadaşlar, eğer,
milletin şefkati ve merhametini düşünüyorsak, gayet tabiî ki, bunun zamanı
vardır, bunun zamanı gelecektir ve biz, Meclis olarak, halkımızın bu şefkat
duygularını değerlendireceğiz. Hangi siyasî partiye mensup olursak olalım,
hiçbirimiz, halkımızın bu şefkat duygularına karşı kayıtsız kalamayız; ama,
arkadaşlar, bugün o gün değildir. Bugün, teröristler, terör örgütleri, devletin
valisine saldırı düzenliyorlar, devletin güvenlik güçlerini öldürüyorlar, gidip
mezrada masum insanları öldürüyorlar ve devleti tehdit ediyorlar "eğer, af
çıkarmazsanız, biz daha büyük eylem yaparız" diye.
Bizim şimdi çıkaracağımız
af, bunlar tarafından, bir âlicenaplık gibi mi anlaşılacaktır, yoksa, bir zaaf
unsuru gibi mi anlaşılacaktır?!
Yurt içinde ve yurt
dışında "Meclis, artık, terör sona erdi, bütün teröristler silahlarını
bıraktılar, artık, onları affediyoruz" diye düşündü diye mi
değerlendirilecektir, yoksa, iç ve dış baskılara boyun eğerek ve bu baskılara
direnemediği için bu yasayı çıkardı diye mi değerlendirilecektir?! (CHP
sıralarından alkışlar) Yani, bunu çok iyi düşünelim; bu, PKK teröristleri için
de doğrudur, bu yasadan yararlanacak Hizbullah için de doğrudur.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Öymen,
şahsınız adına konuşma talebiniz de var; onu şimdi kullanabilirsiniz.
Buyurun efendim.
ONUR ÖYMEN (Devamla) -
Teşekkür ediyorum.
Şimdi, bu söylediklerim,
PKK teröristleri için de doğrudur. Belli ki, Amerika bunların affedilmesini
bekliyor Meclisten. Hizbullah teröristleri için de doğrudur; bu yasa onları da
affedecek. Kim bekliyor acaba onların affedilmesini?! Acaba, Hizbullah
teröristlerinin affedilmesinden mutluluk duyacaklar kimlerdir? Sıvas katliamı
sanıklarının affedilmesini öngörüyor bu yasa; bunların affedilmesinden, Türkiye
için bir utanç kaynağı olan bu teröristlerin affedilmesinden, acaba, kim
memnunluk duyacaktır?! Acaba, biz bunları affedersek, kimi sevindireceğiz?! Her
halükârda halkımızın büyük çoğunluğunu sevindirmiş olmayacağız. Terörden büyük
ıstırap çekmiş olan, perişan halde evlerinden barklarından uzak, zor şartlar
altında yaşayan vatandaşlarımızı sevindirmiş olmayacağız. Teröre şehit veren
ailelerimizi sevindirmiş olmayacağız. Terörle mücadele için hayatını kaybetmeyi
göze alan insanlarımızı, güvenlik kuvvetleri mensuplarımızı sevindirmiş olmayacağız.
Kimi sevindirmiş olacağız?.. Bu sorunun cevabını size bırakıyorum çok değerli
milletvekilleri.
Bir şey daha söylemek
istiyorum: Biz, dünyada tek başımıza yaşamıyoruz. Uluslararası toplumun teröre
karşı tavrı bellidir. Teröre karşı alınan kararlar bellidir. İşte, burada
Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyinin terörle mücadele konusunda aldığı
kararlar var. 11 Eylül saldırılarından tam bir gün sonra, 12 Eylül tarihinde,
Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi 1368 sayılı Kararı kabul etti ve bu
kararda ne deniyor: Bütün ülkelere çağrıda bulunuyoruz; devletler bir araya
gelerek, terör suçunu işleyenleri, onlara yardımcı olanları, onları
destekleyenleri, onlara para yardımı yapanları, bunların hepsini derhal
yakalayarak adalete teslim etsinler.
Değerli arkadaşlarım,
Amerika bir Birleşmiş Milletler üyesi değil midir? Bu yasa, bu Birleşmiş
Milletler kararı, terörden Amerika'nın çektiği en büyük ıstırabın ertesi günü
çıkarılmış değil midir? Şimdi, bu karar, unutulmuş mudur? Amerika, bu kararı
unutmuş olabilir mi, diğer devletler unutmuş olabilirler mi, biz unutmuş
olabilir miyiz? Bu kararın herhangi bir cümlesinde "bu teröristleri
affetmek doğrudur, isabetlidir, âlicenaplık eseridir" deniliyor mu;
denilmiyor. Bu, Birleşmiş Milletlerin çıkardığı tek karar değil. Bu yıl da
çıkardı terörle mücadele kararlarını. 1455 sayılı Kararı var Birleşmiş
Milletler Güvenlik Konseyinin. Aynı şeyi söylüyor: "Terör suçunun bütün
şekillerini hiçbir ayırım gözetmeksizin kınıyoruz" diyor ve bütün
devletleri teröre karşı mücadeleye davet ediyor ve hiçbir satırında "terör
suçlularını affedin" demiyor devletlere.
Başka kararlar da var.
Hepsini zikredecek vaktimiz yok. En son kararını da bu sene şubat ayında
almıştır Birleşmiş Milletler. Aynı çizgidedir, aynı kuvvetle terörizmi kınıyor
ve bütün devletleri, ayırım gözetmeksizin terörle mücadeleye davet ediyor. İşte
burada, arkadaşlar, NATO'nun bu konuda aldığı karar var; terörist saldırıların
yapıldığı 11 Eylülün ertesi günü NATO'nun çıkardığı karar var. NATO yaklaşık
elli yıllık tarihinde ilk defa olarak,
11 Eylül saldırılarından sonra, bir 5 inci madde kararı almıştır. Bu karar,
terörist saldırılara uğradığı için Amerika'yı destekliyor ve bütün NATO
ülkelerini, bu saldırıları kendilerine yapılmış addederek terörle mücadeleye
davet ediyor.
Şimdi biz ne yapacağız;
şimdi biz, bu teröristlerin affedilmesi için bir karar çıkaracağız ve Amerika
bize diyecek ki: Ancak bunları affederseniz ben Kuzey Irak'ta bunlara karşı
tedbir alırım. Arkadaşlar, bunu içinize sindiriyorsanız, buyurun, Meclis
buradadır, kürsü buradadır. Eğer buna oy vermek istiyorsanız, biliniz ki çok
yanlış bir iş yapmış olacaksınız ve eğer bu yasa çıktıktan sonra terör suçları
artarsa, masum insanlarımız, güvenlik kuvvetleri mensuplarımız öldürülmeye
devam ederse, biliniz ki, bu yasaya oy verenler büyük bir vicdanî sorumluluk
taşıyacaklardır.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Öymen,
lütfen, konuşmanızı tamamlayınız.
ONUR ÖYMEN (Devamla) -
Bitiriyorum.
Arkadaşlar, hepinizi
vicdanî sorumluluklarınızla baş başa bırakıyoruz.
Bu düşüncelerle, Yüce
Meclisi Saygılarımla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Sayın Öymen,
teşekkür ederim.
Madde üzerinde konuşmalar
tamamlanmıştır.
Madde üzerinde önerge
yoktur.
5 inci maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
6 ncı maddeyi okutuyorum:
Verilen bilgilerin
araştırılması
MADDE 6. - Bu Kanuna göre
yetkili mercilere ve mahkemelere bilgi verildiği takdirde yetkili merciler ve
mahkemeler bunu derhal ve gizlilik kaydı ile İçişleri Bakanlığına bildirirler.
Bu Kanunun uygulaması
bakımından mahkeme, verilen bilgi ve açıklamanın doğruluğunu ayrıca İçişleri
Bakanlığı vasıtasıyla araştırır. Mahkeme verilen bilgi ve açıklamaların
araştırılması bakımından sanığın tüm aşamalardaki ifade ve açıklamalarının yer
aldığı bir dosyayı İçişleri Bakanlığına gönderir. İçişleri Bakanlığı mahkemenin
yazısı üzerine, konuyu en kısa zamanda inceleyerek mahkemeye gerekçeli bir
rapor verir.
Verilen bilginin
doğruluğunun araştırılması bakımından zorunlu görülen hâllerde hükümlü veya
tutuklular, araştırmayı yürütmekle görevli makamın isteği ve savcının
talebiyle, hükümlü veya tutuklunun rızası alınmak koşuluyla hükümlü veya
tutuklunun bulunduğu yerdeki mahkemenin kararıyla ceza infaz kurumu veya
tutukevinden alınabilirler. Zabıta muhafazasında kalınacak süre, işin
niteliğine göre mahkemece tespit olunur. Hâkim, her defasında karar vermeden
önce hükümlü veya tutukluyu dinler. Ancak bu süre her defasında dört günü,
hiçbir surette onbeş günü geçemez. Bu süre hükümlülük ve tutuklulukta geçmiş
sayılır. Hükümlü veya tutuklunun sağlık durumu, ceza infaz kurumu veya
tutukevinden ayrılış ve dönüşlerinde doktor raporuyla tespit edilir. Zabıta
muhafazasında kalınan sürede yapılan işlemlere ilişkin belgelerin bir örneği,
ilgilinin dosyasında muhafaza edilmek üzere İçişleri Bakanlığına gönderilir.
Bu Kanunun uygulandığı
hâllerde, mahkemece gerekli görülürse infazın tehirine karar verilebilir.
Bu Kanun hükümlerinden
yararlananlar hakkındaki hükmün bir örneği, kesinleşmesini takiben mahkemece
İçişleri Bakanlığına gönderilir.
30.7.1999 tarihli ve 4422
sayılı Çıkar Amaçlı Suç Örgütleriyle Mücadele Kanununun 7 nci maddesi kapsamına
giren ve koruma tedbiri uygulanacak kişilerle ilgili işlemler esnasında, bu
Kanunla düzenlenen koruma tedbirleri kapsamında bulunup bulunmadıkları ilgili
tanık koruma birimlerince araştırılır.
BAŞKAN - Madde üzerinde,
Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına, İstanbul Milletvekili Sayın Ali Rıza
Gülçiçek; buyurun efendim.
Süreniz 10 dakika.
CHP GRUBU ADINA ALİ RIZA
GÜLÇİÇEK (İstanbul) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan
Topluma Kazandırma Yasası Tasarısının 6 ncı maddesi üzerinde, Cumhuriyet Halk
Partisi Grubu adına söz almış bulunmaktayım; Cumhuriyet Halk Partisi Grubu ve
şahsım adına hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri,
23.7.2003 tarihinde bu yasa tasarısıyla ilgili yaptığım konuşmada, yasanın
toplumsal iç barışı bozacağını, insanların adalet duygularını zedeleyeceğini
ifade etmiştim; 4 üncü maddedeki söz konusu ceza indiriminden, insanlık suçu
işleyen, gözünü kırpmadan insan öldüren katiller yararlanacaktır demiştim.
Öncelikle belirtelim ki, görüşülmekte olan 235 sıra sayılı Topluma Kazandırma
Yasası Tasarısı, adı ne olursa olsun, içeriği itibariyle bir kısmî özel aftır.
Bu niteliğiyle, Anayasanın 80 inci maddesinin kapsamında bulunduğu ve kabulü
için, nitelikli çoğunluk, yani, Türkiye Büyük Millet Meclisi üye tamsayısının
beşte 3 çoğunluğunun oyunun aranacağı kuşkusuzdur.
Peki, gereklilik
açısından, Türkiye'nin, bugün, af niteliğindeki böyle bir yasaya gereksinimi
var mıdır? Cumhuriyet döneminde çıkarılan temel af yasaları topluca
değerlendirildiğinde, görüleceği gibi, af, toplum yaşamında önemli değişikliklerin
meydana geldiği kavşaklarda çıkarılmıştır; örneğin, yabancı işgale son
verilmesi, cumhuriyetin ilanı, cumhuriyetin onuncu yılı, çok partili rejime
geçiş, 27 Mayıs 1960 devrimi, 12 Mart döneminde çıkarılan yasalar gibi.
Af, olağanüstü bir yasama
faaliyetidir. Af yasaları, radikal yasalardır. Radikal eylemler, radikal
siyasetleri gerektirir. Oysa, tasarıya baktığımızda, buna uygun bir siyaset
göremiyoruz.
Af, iç barışı, toplumsal
uzlaşmayı, bir dönemi kapatıp yeni bir dönem açma iddiasını taşımalıdır; affın
felsefesinde bu yatar. Oysa, bu tasarının felsefesi, toplumda infial yaratacak
boyutta kamu vicdanını rencide etmektedir.
En önemlisi, tasarı, iç
dinamiklerin ürünü değil, dışarıdan empoze edilen politikaların ürünüdür;
devletin silahsızlandırdığı güçlere yeniden silah temin etmekte, onlara yeni
fırsatlar ve olanaklar tanımaktadır; Kuzey Irak'ta bulunan terör unsurlarının
etkisiz kılınması yerine, bu unsurları Türkiye'ye ithal etmektedir.
Basına yansıyan ve bugüne
değin yalanlanmayan, AKP Hükümeti ile ABD arasında yapıldığı ileri sürülen
gizli mutabakatın unsurlarından biri de, PKK/KADEK'in yasallaştırılması
sürecinde PKK/KADEK elemanlarına af çıkarılmasıdır. Tasarı son tahlilde böyle
bir hedefe yöneliktir.
AHMET YENİ (Samsun) -
Nereden biliyorsunuz o gizliyi?
ALİ RIZA GÜLÇİÇEK
(Devamla) -Nitekim, ABD'nin Türkiye eski Büyükelçisi Pearson "PKK'yla
irtibatımız yok; ama, diyalogumuz var"demekte ve bu diyalogun AKP
Hükümetinin bilgisi dahilinde ve koordineli bir biçimde sürdüğünü
söylemektedir.
Anlaşıldığı kadarıyla,
ABD, Kuzey Irak'taki işlevini tamamlamadan PKK'yı Türkiye'ye ihraç etmek
istiyor. Bu tasarıyla, Türkiye'nin ortasına tüm terör örgütlerinin
paylaşabileceği bir paket bırakılmaktadır. PKK için hazırlanan bu paketten,
Hizbullah gibi diğer terör örgütlerinin elemanları, daha dün Sıvas'ta Madımak
Otelinde aydınlarımızı cayır cayır yakan şeriatçı teröristlere de pay
istemişlerdir. Tasarıyla, bunlar da pay
almaktadırlar.
Tasarının gerekçesinde,
yasanın amacının, toplumun huzuru ve millî dayanışma anlayışını temel alarak,
terör örgütü mensuplarının topluma yeniden kazandırılması ve toplumsal huzur ve
dayanışmanın güçlendirilerek devam ettirilmesi olduğu belirtilmektedir.
İçişleri Komisyonunun raporunda, tasarının amacı "yasadışı örgüt
mensuplarına şefkat elinin uzatılması suretiyle toplumsal huzur ortamının
sağlanması ve şehit ailelerinin acılarının dindirilmesi" olarak ifade
edilmektedir. Aynı raporda, örgüt üyelerinin, ailelerine ve topluma
kazandırılmasının da, tasarının amacı olduğu belirtiliyor.
Halkımız, terör örgütü
mensuplarına şefkat elinin uzatılması suretiyle toplumsal huzur ortamının nasıl
sağlanacağını; terör örgütü mensuplarına şefkat eli uzatılarak, şehit
ailelerinin, Sıvas'ta yakılan aydınlarımızın ailelerinin acılarının nasıl
dindirileceğini merak etmektedir.
Kantarın topuzu öylesine
kaçırılmıştır ki, tasarının genel gerekçesinde, terör eylemlerinin mağdurları,
Türkiye'de etkili yargı yolu bulunmadığından bahisle Avrupa İnsan Hakları
Mahkemesine müracaat ederek devleti ciddî miktarlarda tazminat ödemeye mahkûm
ettirmekle suçlanıyorlar.
Üstelik, tasarıya göre,
terör örgütü mensuplarının bu örtülü aftan yararlanabilmeleri için pişman
olmaları da gerekmiyor. Nitekim, İçişleri Komisyonu raporunda "daha
önceden çıkan yasaların adının 'pişmanlık yasası' olması, yasadan yararlananların
sayısını azaltmıştır; çünkü, terör örgütlerinin liderleri, üyelerini 'pişman mı
oldunuz ki teslim oluyorsunuz' biçiminde telkinlerle, yasadan yararlanmaktan
vazgeçirmekteydiler. Yasanın adının 'topluma kazandırma' olmasıyla, anlayış
farklılığı ortaya konulmuş olmakta ve bu telkinlerin önüne geçilmektedir"
deniliyor. Aslında, yapılan bu kelime oyunlarıyla kandırılmak istenen,
teröristler değil, terör mağduru kitleler ve Türkiye halkıdır.
Değerli milletvekilleri,
bu yasadan yararlanacak olanlar, Sıvas'ta Madımak Otelinde yakılarak öldürülen
30 aydın ve sanatçının katilleri ve kendi arkadaşlarını bile acımadan işkence
yaparak öldüren ve toprağın altına diri diri gömen, hatta, evlerinin
bodrumlarına gömdükleri cesetlerin üzerine beton döken terörist örgütleri
mensuplarıdır. Bu kadar acımasız, dehşet verici cinayetleri işleyen bir örgütün
mensuplarını affetmek, hiç kimseye yaramaz.
Gonca Kuriş'in
düşüncelerine tahammülü olmayan ve işkenceyle öldürenleri topluma
kazandıramazsınız değerli arkadaşlarım. Dünyanın hiçbir ülkesinde, bireyin
canına kıyan affedilemez. İnsan öldürmek insanlık suçudur, insanlık suçunu
işleyenler affedilemez. Sıvas katliamı bir insanlık suçudur, laik, demokratik
cumhuriyetimize bir başkaldırıdır. "Cumhuriyet burada kuruldu, burada
yıkılacaktır" diyerek oteli ateşe vermeleri, bunun bir örneğidir. 2 Temmuz
1992'de yaşanan tarihin bu iğrenç vahşetinin aktörlerine özgürlük tanımak, yeni
Sıvas katliamlarını teşvik etmekten başka bir anlam taşımaz. Ülkemizde belirli
aralıklarla çıkarılan af yasa tasarıları, toplumdaki bireylerin devlete ve
hukuka olan saygısını azaltmaktadır. Bu ülkede terör sorununu ve terörü,
eğitim, kültür ve gelir seviyelerini yükselterek, işsizlik sorununu gidererek
çözebilirsiniz. Gelin, ülkenin acil sorunlarının çözümü için yasa çıkaralım. Bu
kadar acımasız, dehşet verici cinayetleri işleyen örgüt mensuplarını affetmek,
hiç kimseye bir yarar sağlamaz.
Halkımızın her zaman
tanık olduğum "susmayın, sustukça sıra bir gün size gelir" düşüncesiyle
yaşanan bu acı olayların bir daha yaşanmaması, toplumsal barışımızın
bozulmasının önüne geçilmesi temennisiyle, tüm milletvekili arkadaşlarımı
sağduyuya davet ediyor ve hepinizi saygılarımla selamlıyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN - Sayın Gülçiçek,
çok teşekkür ederim.
Madde üzerinde başka
konuşma talebi?.. Yok.
Önerge yok.
Maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
7 nci maddeyi okutuyorum:
Yürürlükten kaldırılan
hükümler
MADDE 7. - 25.3.1988 tarihli
ve 3419 sayılı Bazı Suç Failleri Hakkında Uygulanacak Hükümlere Dair Kanun, ek
ve değişiklikleri ile birlikte yürürlükten kaldırılmıştır. Diğer kanunlarda
yürürlükten kaldırılan 25.3.1988 tarihli ve 3419 sayılı Kanuna yapılan atıflar
bu Kanuna yapılmış sayılır.
BAŞKAN - Madde üzerinde,
Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına, Adana Milletvekili Sayın Ziya Yergök;
buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)
Süreniz 10 dakika.
CHP GRUBU ADINA MEHMET
ZİYA YERGÖK (Adana) - Sayın Başkan, Yüce Meclisin değerli üyeleri; görüşülmekte
olan tasarının 7 nci maddesi hakkında, Cumhuriyet Halk Partisi Grubunun görüş
ve düşüncelerini açıklamak üzere söz almış bulunuyorum; Yüce Meclisi saygıyla
selamlayarak sözlerime başlıyorum.
Tasarının bu maddesiyle,
25.3.1988 tarihli ve 3419 sayılı Bazı Suç Failleri Hakkında Uygulanacak
Hükümlere Dair Kanun, ek ve değişiklikleriyle birlikte yürürlükten
kaldırılmaktadır. Daha önce, bilinen adıyla "pişmanlık yasası" olarak
tanımlanan bu yasalar uygulanmış; ama, beklenen yararı sağlamamıştır. Bugün,
görüşmekte olduğumuz Topluma Kazandırma Yasası Tasarısı getirilmektedir;
getirenler de, sadece, bu tasarının adıyla övünebilmektedirler. Görüşmekte
olduğumuz tasarının gerekçesinde, toplumun huzuru ve millî dayanışma anlayışını
temel alarak, terör örgütü mensuplarının topluma yeniden kazandırılması,
toplumsal huzur ve dayanışmanın güçlendirilerek devam ettirilmesini sağlamak
amacıyla bu tasarının hazırlandığı belirtilmesine rağmen, gerçekte bu tasarı,
toplumsal barışa katkıda bulunmayacak, toplumsal huzur ve dayanışmayı
güçlendirmeyecek, aksine, içbarışı da, içhuzuru da bozacaktır, kamu vicdanını
da derinden yaralayacaktır.
Bu yasa tasarısının adı
ne olursa olsun, hakkında mahkûmiyet kararı kesinleşmiş olanlar da dahil olmak
üzere, terör örgütü mensuplarına bir nevî koşullu af getirilmektedir. Adı,
ister "af" olsun, ister "pişmanlık yasası" olsun, ister
"şartlı salıverme ve erteleme yasası" olsun, ister bu tasarıda olduğu
gibi "topluma kazandırma" adını alsın, bu tür af niteliğindeki
düzenlemeler, cezanın suçu önleyici etkisini ortadan kaldırmakta, suç
mağdurlarını bir kez daha mağdur ederek, bunların yargıya ve devlete olan
güvenlerini azaltmaktadır.
21 inci Dönemde
"Şartla Salıverme Yasası" adı altında af getirenler, toplumu derinden
yaralamışlar ve bunun bedelini 3 Kasım seçimlerinde ağır bir şekilde
ödemişlerdir. O gün o yasa tasarısını yasalaştıranların hiçbiri, bugün bu Yüce
Mecliste yer almamaktadır. Mevcut tasarı, ondan daha ağır düzenlemeler
getirmektedir ve bedeli de daha ağır olacaktır. Mevcut tasarıdan, PKK-KADEK
örgütü mensupları, Hizbullahçılar, Sıvas katliamı sanıkları da yararlanacak ve
salıverileceklerdir. Şimdi, bu terör örgütlerinin vahşet dolu eylemleri, bu
eylemleriyle toplumda yarattıkları dehşet hafızalardan henüz silinmemişken, bu
eylemler, bütün acısıyla, ıstırabıyla, şiddetiyle ve dehşetiyle insanlarımızın yüreğine
ve belleğine kazınmışken, hükümetin gündeme getirdiği bu tasarı, gerekçesinde
yazılan amaca uygun sonuç doğurmayacaktır.
Bu tasarının gündeme
gelmesinde, uzak dostumuz, müttefikimiz ve artık yakın komşumuz Amerika
Birleşik Devletlerinin telkin ve taleplerinin etkili olduğu, artık sır
değildir. Amerika Birleşik Devletleri, açıkça şunu söylemektedir: Ben, işgal
ettiğim topraklarda, yeni ülkemde, Kuzey Irak'ta terörist istemiyorum.
PKK-KADEK mensuplarına, bölgeden ayrılmalarını, Türkiye'ye geçmeleri,
Türkiye'ye de, bu geçişi kolaylaştıracak düzenlemeleri yapma telkininde
bulunuyor. Bu tasarı, bu şekilde Yüce Meclisin gündemine gelmiştir.
Amerika Birleşik Devletleri,
Kuzey Irak'ta, terör örgütü mensuplarını etkisiz hale getirme gücüne ve
imkânına sahipken, bu yolu seçmiyor. Bu nasıl dost, bu nasıl müttefik?! Bir
taraftan, Kuzey Irak'ta bulunan askerlerimize terörist muamelesi yapıp, başına
çuval geçireceksin, diğer taraftan, bölgedeki terör örgütü mensuplarıyla ilişki
kurup, müzakereye geçip, onların, af niteliğinde bir düzenlemeyle, Türkiye'ye
geçmesini özendireceksin!..
Biz, daha önce, bu Yüce
Mecliste, Avrupa Birliğiyle ilgili uyum yasaları çıkarmıştık. Acaba, görüşmekte
olduğumuz bu yasa tasarısı da, Amerika Birleşik Devletleriyle bir uyum yasası
mıdır?!
Kendini özgürlükler
ülkesi olarak kabul eden ABD ile demokrasinin beşiği olmakla övünen İngiltere,
kendi ülkelerine yönelik bir terör tehdidi veya bırakın tehdidi, bir terör
kaygısı söz konusu olduğu zaman, bir çırpıda, demokrasiyi de, insan haklarını
da, temel hak ve özgürlükleri de kısabiliyor, rafa kaldırabiliyor; ama, terör
kendi ülkelerini değil de başka ülkeleri vuruyorsa, bol keseden atabiliyorlar,
demokrasiden, haktan hukuktan söz edebiliyorlar "bunları topluma
kazandırın" diyebiliyorlar. Bu, tam bir çifte standarttır. Bu nedenledir
ki, Türkiye, bu tür düzenlemeleri, birtakım dış telkinlerle değil, kendi
ülkesinin geleceğini, kendi insanının esenliğini düşünerek yapmak zorundadır.
Değerli milletvekilleri,
Türkiye, ekonomisini, IMF ve Dünya Bankasının; iç politikasını, Avrupa
Birliğinin; dış politikasını ve güvenlik politikalarını, Amerika Birleşik
Devletlerinin yönlendirdiği bir ülke konumunda olmamalı, bu görünümden
kurtulmalıdır; özellikle güvenlik konularında, hiçbir ülkenin müdahalesine asla
izin vermemelidir. Bu açıdan baktığımızda, görüşmekte olduğumuz tasarı, içeriği
kadar, gündeme geliş biçimiyle de yanlış ve yaralayıcıdır.
Kuşkusuz, toplumsal
barışı sağlayalım, demokratik hak ve özgürlükleri genişletelim, hukuku üstün ve
egemen kılalım, bunun için gerekli adımları da atalım; ancak, terör olaylarının
yoğun olarak yaşandığı bölgelerimizde yaşam koşulları iyileştirilmeden,
bunların savaş alanına dönmüş yaşam alanları alınacak sosyal ve ekonomik
önlemlerle insanca yaşanır hale dönüştürülmeden yapılacak bu tür düzenlemeler,
sorunu çözmeyecek, iç barışa da, toplumsal dayanışmaya da katkı getirmeyecektir;
sadece, bu tasarıya oy verenleri, bu tasarıyı destekleyenleri, toplum
vicdanında mahkûm edecektir. Bu nedenle, bu tasarı, ülkeye yarar getirmeyecek,
barışa hizmet etmeyecektir.
Tasarının reddedilmesini
diliyor, Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Sayın Yergök, teşekkür
ederim.
Madde üzerinde başka
konuşma talebi?.. Yok.
Önerge yok.
7 nci maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Geçici 1 inci maddeyi
okutuyorum:
GEÇİCİ MADDE 1. - Terör
örgütü mensubu olup da bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten önce
kendiliklerinden örgütten çekildiği anlaşılanlardan veya teslim olanlardan
yahut yakalananlardan bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten itibaren altı ay
içinde yetkili makam veya mahkemeye başvurup da bu Kanun hükümlerinden
yararlanmak istediğini beyan edenlerden, durumlarına göre şartları yerine
getirmiş olanlar veya getirenler hakkında da bu Kanun hükümleri uygulanır.
BAŞKAN - Geçici 1 inci
madde üzerinde, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına, Antalya Milletvekili Sayın
Feridun Baloğlu; buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)
Süreniz 10 dakikadır.
CHP GRUBU ADINA FERİDUN
FİKRET BALOĞLU (Antalya) - Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; bu sırada,
sanıyorum, sadece af bekleyenlerin değil, bütün Türkiye'nin gözü üzerimizdedir;
ama, 4 üncü maddedeki disiplinli tavrınız umutlarımı azaltmıştır. Tartışılması
gereken bir konunun yeterince tartışılmadığını düşünüyorum; geriye dönüp
tartışmak da mümkündür. Tasarının tümü kabul edilmediğine göre, kendimizi,
düşüncelerimizi ve tavrımızı bir kez daha gözden geçirmemizin mümkün olacağını
düşünüyorum.
Öncelikle, 4 üncü
maddenin, geçen celsede reddedildikten sonra, burada, biraz makyaja uğratılıp,
bir kez daha görüşülmesini ve kabul edilmesini, yasaların arkasından dolanmak
gibi bir tavır olarak değerlendiriyorum ve bunu bir not olarak düşüyorum.
Bu tasarıyla ilgili
görüntü, iktidar açısından ibret vericidir. Bir tasarı getiriyorsunuz, bu
tasarıdan kimse memnun değil. Tasarıyla ilgili taraflara baktığımız zaman
-"taraf" deyimini karşıtlık anlamında kullanmıyorum; çünkü, karşıtlıkların,
artık, yok edilmesi gerektiğini düşünüyorum, aza indirgenmesi gerektiğini
düşünüyorum- bu tasarıdan yararlanması mümkün olanlar, daha fazlasını istiyor;
bu tasarıyla suçluların yeterince cezalandırılmadığını düşünenler de feryat
ediyor. Bu tasarıdan memnun olanlar, sanıyorum, sadece, bu tasarıyı
hazırlayanlar, buraya getirenler.
Bu yasal düzenlemeyle
sorunların çözüleceğini umut etmenin de yanlış olduğu düşüncesindeyim. Bu
tasarı burada kabul edilirse -ki, edilebilir- bu tartışma burada bitmeyecektir;
çünkü, bu tasarı zaman içerisinde uygulanacaktır, sonuçları görülecektir,
tartışılacaktır.
Umut ediyorum, burada
olumlu oy kullanan arkadaşlarım, bir süre sonra, bu yasa tasarısının
getirdikleri karşısında üzüntü duymazlar, hesap verememe durumuna düşmezler ve
buna benzer zincirleme yasalarla yeni afların getirilmesi karşısında acı
duymazlar.
Aslında, iktidarın
yapması gereken, bu, üstü örtülü af yasası değildi, affedilmesi gerekenleri
affetmekti. Affedilmesi gerekenleri, acılarının dindirilmesi gerekenleri
görmezden gelip, bu af yasasını gündeme getirenlerin tavrını doğru bulmuyorum.
Şimdi, eve dönüşten
bahsediliyor. Oysaki, Türkiye'de milyonlarca insan, güneydoğudaki örtülü
savaşın sonuçlarıyla mağdur olup, kentlerini, köylerini, mezralarını terk
etmişlerdir, ailelerini terk etmişlerdir; Türkiye'nin güneyine, İstanbul'una,
Ankara'sına sığınmışlardır; varoşlarda, o insanlar, çok acı şartlarda
yaşamaktadırlar.
Hepimiz, Türkiye'nin
çeşitli bölgelerinden geldik. Kentlerin dışında oluşan, o yeni yerleşik
halkanın büyük bir bölümü, güneydoğuda süren savaşın acılarını yaşamış, orayı
terk etmek zorunda kalmış ve kentlerin varoşlarına, sırtlarında iki parça eşya,
birkaç tane kap kacak, bir yorganla sığınmış insanlardır. Onların acılarını
ertelemek, onlara çözüm aramayı ertelemek; ama, buna karşılık, örtülü bir affı
buraya getirmek, benim vicdanıma sığmıyor.
Değerli arkadaşlarım,
bunun bir af yasası olduğu tartışmasız. Bu yasa tasarısıyla kimlerin
affedileceği son derece açık. Kimlerin affedilmesi gerektiği konusunda karar
verecek olan Türkiye Büyük Millet Meclisidir, ona saygı duyuyorum; ama, kimleri
affetmemiz konusundaki tercihimizi ve haklarımızı, daha sağlıklı ölçülerle
kullanmamız gerektiğini de biliyorum, hepimiz biliyoruz.
Şimdi, vicdanınıza
sesleniyorum: Siz, kimlerin affedilmesi gerektiği konusunda gerçekten sağlıklı
ölçülerle hareket ettiğinize inanıyor musunuz? İnandığını söyleyenleri tarihin
yargısına bırakıyorum; ama, ileride, inananlar ile inanmayanlar, bir disipline
bağlı kalarak oy kullananlar ile inanarak oy kullananlar arasında hiçbir fark
kalmayacaktır; çünkü, sonuç aynı olacaktır.
Değerli arkadaşlarım,
içbarışın sağlanmasından bahsediliyor. İçbarışın sağlanması konusunda, en fazla
özlem duyanlar bizleriz. Biz, solcular, her zaman barıştan yanayız, sosyal
demokratlar barıştan yanayız; ama, barışın nasıl gerçekleşeceği konusunda
sizden temel farklılıklarımız var. (AK
Parti sıralarından gürültüler)
Barışı, barışmayı ve
payı, sadece kendisi için isteyen bir anlayış ile ülke için isteyen anlayış
arasındaki fark, burada, sekiz aydır sergileniyor. Biz, burada, barışı, sadece
kendi yargılamasını ortadan kaldırmak için sunan bakanları da gördük.
Hiçbirimiz, bu tavrı taşımamıştır, taşımayacağız.
Ben genel bir şey
söylüyorum. Bir arkadaşım, oradan bir söz attığı için, yanıt vermek zorunda
kaldım; konuşmamın bütünlüğünü de bozmak istemiyorum.
Çok söylendi, bu af
tasarısıyla kimler affediliyor?.. Bakın, bir Sıvas olayları yaşandı Türkiye'de.
Kimi yazarlar, artık bunun tartışılmaması gerektiğini, unutulması gerektiğini
söylüyorlar. Unutulması için yapılması gereken ilk şey, bu eyleme neden
olanların ve bu ülkeye kara bir leke dökenlerin suçlarının cezasını çekmesidir;
suçlarının cezasını çekmedikleri sürece, bundan mağdur olan insanlar, onlara
yakın kitleler ve onlar gibi düşünenler, hiçbir zaman rahat olmayacaklardır.
Bu, temel bir kuraldır, bir ceza kuralıdır, bir toplumsal kuraldır.
Konuşmayalım... Tabiî
konuşmayalım; ama, o zaman, cezalarını çeksinler hiç olmazsa.
"Hayır..." Hem cezalarını çekmesinler hem "konuşmayın..."
Böyle bir anlayışı, nasıl kabul
edebiliriz arkadaşlar; böyle bir anlayışı, nasıl içimize sindirebiliriz?!
Hiçbir siyasal kaygı duymadan söylüyorum, böyle bir anlayışı, ben içime sindiremem;
böyle bir anlayışı, içine sindireni de anlayamam.
Ben, bir kez daha
düşünmeniz gerektiğini düşünüyorum.
Bir şey daha eklemek
istiyorum: İçişleri Komisyonunun -bir arkadaşım da bahsetti- bir raporu var
dosyada. O rapordaki bir cümle çok üzücü; yani, bu olaylar kadar üzücü.
Deniliyor ki: "Getirilen bu değişiklikle, şehit analarının ıstırapları
dindirilecek." Hayatımda, hiçbir zaman "şehit anaları..."
biçiminde konuşmalar yaparak, duygulara seslenmedim; ama, o komisyon, oraya,
lehte fikirler bölümüne, bu yasayla şehit analarının ıstırabının
dindirileceğini yazıyorsa, bu inanılmayacak bir şeydir! Başka bir tanımlama
yapmak istemiyorum, kimseyi rencide etmek de istemiyorum; ama, bunu nasıl
söyleyebiliyorlar?! Sayın İçişleri Bakanı da benzer bir beyanda bulunuyor
İçişleri Komisyonunda; şehit analarının ıstırabını dindireceklermiş! Böyle mi
dindirecekler?! Yani, bunu söylemek zorunda kaldığım için üzülüyorum; ama, bunu
söylemenin de gerekli olduğunu düşünüyorum. O rapor, cumhuriyet kayıtlarına
girmiştir; onun üzerine bir şey söylemek gerektiğine inanıyorum.
Değerli milletvekilleri,
bu yasa, büyük bir ihtimalle bu Meclisten çıkacaktır. Bu yasanın çıkmasıyla
sorunların çözümleneceğini, Türkiye'ye daha sağlıklı, barış dolu bir ortamın
geleceğini umut edenler bence yanılıyorlar. Bu tasarının yasalaşmasını
bekleyenler ve Süleymaniye'de Türk askerinin başına çuval geçiren Amerika
Birleşik Devletleri ve onun Irak'taki yeni müttefikleri, bu yasanın çıkmasıyla
herhalde çok mutlu olacaklardır.
Hepinize saygılar sunuyorum.
(CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Sayın Baloğlu,
teşekkür ederim.
Madde üzerinde başka
konuşma talebi?.. Yok.
Önerge yok.
Geçici 1 inci maddeyi
oylarınıza sunacağım; ancak, madde af ilanı içerdiğinden, Anayasanın 87 nci ve
İçtüzüğün 92 nci maddeleri hükümleri uyarınca, kabulü için, üye tamsayısının
beşte 3 çoğunluğunun oyunu arayacağım. Bu nedenle, maddenin oylamasını
açıkoylama şeklinde yapacağız.
Açıkoylamanın şekli
hakkında Genel Kurulun kararını alacağım.
Açıkoylamanın elektronik
oylama cihazıyla yapılmasını oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul
etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Açıkoylama yapılması
konusunda, Cumhuriyet Halk Partisi Grubundan Sayın Oğuz Oyan ve arkadaşlarının
da teklifi vardı, onu da karşılamış oldum.
Oylama için 5 dakika süre
vereceğim. Bu süre içerisinde sisteme giremeyen üyelerin teknik personelden
yardım istemelerini, bu yardıma rağmen de sisteme giremeyen üyelerin, oy
pusulalarını, oylama için öngörülen 5 dakikalık süre içerisinde Başkanlığa
ulaştırmalarını rica ediyorum.
Ayrıca, vekâleten oy
kullanacak sayın bakanlar var ise, hangi bakana vekaleten oy kullandığını,
oyunun rengini ve kendisinin ad ve soyadı ile imzasını taşıyan oy pusulasını,
yine, oylama için öngörülen 5 dakikalık süre içerisinde Başkanlığa
ulaştırmalarını rica ediyorum.
Oylama işlemini
başlatıyorum.
(Elektronik cihazla
oylama yapıldı)
BAŞKAN - Sayın
milletvekilleri, Topluma Kazandırma Yasası Tasarısının geçici 1 inci maddesinin
açıkoylama sonucunu açıklıyorum:
Kullanılan
oy sayısı |
: |
420 |
Kabul |
: |
352 |
Ret |
: |
67 |
Çekimser |
: |
Yok. |
Mükerrer |
: |
1 |
Böylece, madde kabul
edilmiştir.
Sayın milletvekilleri,
dikkatinizi çeker diye söylüyorum: Cihazla yapılan oylamada kabul oyu 330'u
geçtiği için, ayrıca pusula gönderenlerin isimlerini okuyarak kontrol
etmiyorum; kabul oyu 330'dan aşağı olsaydı, pusulaları okuyarak kontrol
edecektim. (1)
8 inci maddeyi
okutuyorum:
Yürürlük
MADDE 8.- Bu Kanun,
yayımı tarihinde yürürlüğe girer ve 4 üncü maddenin birinci ve son fıkrası
yayımı tarihinden itibaren altı ay sonra yürürlükten kalkar.
BAŞKAN - Madde üzerinde,
Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına, Çorum Milletvekili Sayın Feridun
Ayvazoğlu; buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)
Sayın Ayvazoğlu, süreniz
10 dakika efendim.
CHP GRUBU ADINA FERİDUN
AYVAZOĞLU (Çorum) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan
Topluma Kazandırma Yasası Tasarısının yürürlük maddesi olan 8 inci maddeyle
ilgili olmak üzere söz almış bulunuyorum; bu vesileyle, Yüce Meclisi saygıyla
selamlıyorum.
Değerli arkadaşlar, 8
inci madde, yasa tekniği yönünden ele alındığında uygun; ancak, tasarının özüne
bakıldığında ise, uygun olmayan bir tekniğin işlendiği görülmektedir. Hukuk
fakültelerinde bizlere okutulan öğretide, genel bir kural vardır; yasalar,
lafzıyla ve ruhuyla anlam ifade ederler.
Görüşülmekte olan bu
tasarının lafzında ve gerekçelerinde yer alan iyiniyet dilekleri, içbarış,
toplumsal huzur şeklindeki dilekler, maalesef, bu tasarının ruhunda yoktur ve
uygulamasında da olmayacaktır, gerçekleşmeyecektir.
Öncelikle, usul yönünden,
Yüce Meclisimiz tarafından daha önceki görüşme sonrası alınan karar
doğrultusunda reddedilen tasarının 4 üncü maddesinin, birtakım makyajlar
yapılmak suretiyle, yeniden Yüce Meclisin huzuruna getirilerek görüştürülmesi,
gerçekten, Yüce Meclisin saygınlığını biraz olsun kırmıştır, üzmüştür,
incitmiştir.
Değerli arkadaşlarım, bu
yasanın bu haliyle adı, eve dönüş olsun, topluma kazandırma olsun; ama, özüne
bakıldığında "kimin eve dönüşünü sağlamak, kimin topluma kazandırılmasını
sağlamak" şeklindeki sorulara verilebilecek cevapların ise çok çelişkili
ve tutarsız olduğu görülmektedir, görülecektir. Sanki, suç işleyenlerin evine
dönmesine izin vereceğiz; yıllardan beri bu toplumun başına bela olan, 30 000
insanımızın kanını yere döken insanlara, suçlulara, evlerine dönmeleri için
müsaade vereceğiz; ama, hayatlarını idame ettirebilmek için verdikleri uğraşı
sanki cezaymış gibi suç işlemeyen mağdurların evlerine dönmelerine meydan
vermeyeceğiz, imkân vermeyeceğiz!.. Böyle bir çalışma içerisine girmeyeceğiz.
Yıllardır çektiğimiz
terör acısı sonrası, doğu ve güneydoğudaki insanlarımız, hayatlarını idame
ettirmek için, çoluğunu çocuğunu geçindirmek için, ellerinden gelen her şeyi,
varını yoğunu ve hayatını ortaya koyarak, canını dişine takarak, ülkemizin
güneyine, Adana'ya, Mersin'e, Antalya'ya yerleşen, çadırlar içerisinde hayatını
sürdürmeye çalışan insanlarımızı, gerçek evleri olan, yuvaları olan doğuya,
güneydoğuya döndürmek için uğraş vermeyeceğiz; yıllardan beri kan içerisinde
olan kardeşlerimizi, etnik köken adına, birbirine düşüren birtakım terör
örgütlerine, evine dön müsaadesi vereceğiz!.. Böyle bir tasarıyla karşı
karşıyayız.
(1)
Açıkoylama kesin sonuçlarını gösteren tablo tutanağın sonuna eklidir.
Yüce Meclisin değerli
üyelerinin vicdanlarına seslenmek zorundayız. Bu bir vicdan meselesidir. Burada
çıkarılacak olan yasanın, maalesef, bir sipariş af yasası olduğunu hepimiz
biliyoruz. Elimizi vicdanımıza koyarak bunu birbirimize soralım, kendimize
soralım. Bu tasarının ne için uyarlandığını, tasarlandığını ve düşünüldüğünü de
çok iyi biliyoruz.
Yüce Meclisin saygıdeğer
milletvekilleri, değerli arkadaşlarımızın, 1 Martta vermiş oldukları kararla,
emperyalist güçlerin dünya çapındaki temsilcisi haline gelen Amerika Birleşik
Devletlerinin emperyalist güçlerine meydan vermemek için çıkarmış olduğu
tezkereye "hayır" kararının intikamı alınıyor bu yasayla. Tezkereye
"hayır" kararı veren Yüce Meclisin, eğer, bu kararına karşı, intikam almakla,
öç almakla, böyle bir yasayla topluma kazandırmayı düşünüyor isek, tarih
yazacaktır ve çok acı yazacaktır. O tarihin yazacağı bu kara, bu acı yazıların,
Yüce Meclisin değerli milletvekilleri, sanıyorum, hiçbir zaman altında kalmak
istemeyecektir.
Değerli arkadaşlarım,
böyle bir yasa çıktığı takdirde,
bizler, yerine göre, ağzımızdan düşürmediğimiz şehit analarımıza, şehit
ailelerimize nasıl, ne şekilde cevap verebileceğiz; savunmalarımızı nasıl
yapabileceğiz; bunu hiç düşündük mü?! Meclisin çatısı altından dışarıya
çıktığımızda ilk karşılaşacağımız sokaktaki insanlarımıza, vatandaşlarımıza
böyle bir yasayı ne için çıkardığımızı anlatabilecek miyiz; söyleyebilecek
miyiz; buna inanarak cevap verebilecek miyiz; elbette, hayır; vicdanlarımız da
hayır diyor. Bunu biliyoruz, hissediyoruz; ama, birtakım güçlerin, Türkiye'den
almak istediği intikam ve öcün sonunda ne olacağını bilmeksizin karanlık bir
yola girmeye meydan verecek Meclisi düşünmek istemiyoruz değerli arkadaşlarım.
Cumhuriyet Halk Partisi olarak,
böyle bir yasanın, topluma kazandırma değil, toplumu daha da karamsar hale,
daha da karanlık hale getirmeye yönelik olduğu için, elbette, bu yasaya
"hayır" diyeceğiz; ama, Yüce Meclisin vicdanlı milletvekillerinin de
böyle bir yasaya "evet" demesinin, yarın ve bir gün vicdanlarını
nasıl rahatsız edeceğini de biz çok iyi biliyoruz. İnanıyoruz ve güveniyoruz,
Yüce Meclisin çatışı altında, insanlarımızı temsil eden değerli
milletvekillerimizin tertemiz vicdanları buna da müsaade etmeyecektir.
Değerli arkadaşlarım, iki
gün, üç gün önceki haberleri dinledik, izledik "Amerika Birleşik
Devletleriyle sürpriz bir gelişme" deniyordu. Sözüm ona, Amerika'yla
müşterek bir operasyona başlamışız!.. Bunun peşinden de "müşterek dostluğumuzun
ne güzel bir örneği" diye haberler geçti. Buna inanabilmenin mümkün
olmadığını hepimiz biliyoruz ve ABD'nin müşterek şekilde yapmış olduğu
operasyona katılan kişilerin, kol kola oldukları kişilerin peşmerge olduklarını
gördük; çünkü, onlar, artık, Türkiye'yle dostluk, el ele vererek kardeşlik,
müttefiklik yapmak istemiyorlar; nerede, ne zaman bulurlarsa, Türkiye'nin
başına çuval geçirmek istiyorlar ve bundan sonra da, emperyalizm çuvalını
Türkiye'nin kafasından, dünyadaki müstemleke altına alınmak istenen ülkelerin
kafasından çıkarmak istemiyorlar. Böyle bir müstemleke olmaya Türkiye
Cumhuriyetinin layık olmadığını hepimiz biliyoruz. Ulusal Kurtuluş Savaşımızda
emperyalistleri nasıl kovduysak, atalarımız kanlarıyla, canlarıyla bu ülkeyi
nasıl kurtardılarsa, biz, şimdi, artık, dünya emperyalizminin tek temsilcisi
durumundaki Amerika Birleşik Devletlerine, Türkiye'nin, artık, emperyalistlere
müsaade etmeyecek Yüce Meclisi var, onurlu Meclisi var diye haykırabilelim
değerli arkadaşlarım.
Sevgili arkadaşlarım,
elbette, böyle bir tasarının, bizlerin vicdanını sızlatması, nelere mal
olacağını bildiğimiz için, birbirimize söylememiz de, bize düşen görevdir,
vicdanî görevdir; bizleri buralara seçip gönderen seçmenlerimizin görevidir.
Bizler, Türkiye'de yaşayan yetmiş milyon insanımız, Lazıyla, Kürdüyle,
Türküyle, Alevîsiyle, Sünnîsiyle hiçbir şekilde, hiçbir ayırım gütmeksizin,
Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı kimliğini yaşayan ve taşıyan insanlarla birlik
beraberlik içerisinde, kardeşlik içerisinde olduğumuzu her zaman, her yerde
söyleyebiliyoruz.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Ayvazoğlu,
buyurun efendim.
FERİDUN AYVAZOĞLU
(Devamla) - Bitiriyorum Sayın Başkanım.
Değerli arkadaşlarım,
elbette, hiç kimse, hiçbir siyasî parti, siyasî rant uğruna, insanlarımızın etnik
kökenlerini, dinlerini, mezheplerini, dillerini, hiçbir şekilde istismar
etmesin, hiçbir şekilde bundan siyasî rant beklemesin. Birileri de çıkıp, eğer,
bizleri "evet, sevgili Cumhuriyet Halk Partililer, sevgili güneydoğulu
milletvekillerimiz, sevgili doğulu milletvekillerimiz; işte, görüyorsunuz, biz,
af getiriyoruz, ceza indirimi getiriyoruz; ama, Cumhuriyet Halk Partisi karşı
çıkıyor, getirmek istemiyor; bu nasıl barış anlayışıdır" şeklinde istismar
etmeye kalkışmasınlar; çünkü, böyle bir istismarı, hiçbir şekilde, hiçbir ad
altında, sizlerin -sizler derken, sizlerin savunacağına da inanmak istemiyoruz-
savunmak isteyen, siyaseten rant elde etmek isteyen siyasetçilerin, kesinlikle
ve kesinlikle, bu tür söylemlerine, vatandaşlarımızın, doğulusu güneydoğulusu,
güneylisi kuzeylisi, batılısı, buna prim vermeyecektir, buna imkân
vermeyecektir; bunu olumlu değerlendirmeyecektir.
Sevgili
milletvekillerimiz, bu duygu ve düşüncelerle, ellerimizi vicdanlarımıza
koyalım; vicdanlarımızın, buradaki insanlarımızla birlikte, bizlere ne söylemek
istediğini iyi bilerek, böyle bir tasarının, topluma kazandırma, eve dönüş
olmadığını bilelim. Bu anlayışla da, bu yasa tasarısına olumlu oy vermeyelim
"hayır" diyelim. "Hayır" diyelim ki, cumhuriyet
hükümetinin, cumhuriyetimizin onurunun, emperyalist güçlerin, emperyalist
askerlerin ayakları altında bir kez daha kırılmasına müsaade etmeyelim. Türkiye
Cumhuriyetinin büyük bir ülke olduğunu bir kez daha anlatalım, ifade edelim;
Yüce Meclisi, bir kez daha, dünyaya, tarihe yazalım.
Sevgiler, saygılar
sunuyorum; teşekkür ediyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Sayın Ayvazoğlu,
çok teşekkür ederim.
Madde üzerinde başka
konuşma talebi?.. Yok.
Önerge yok.
8 inci maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
9 uncu maddeyi
okutuyorum:
Yürütme
MADDE 9.- Bu Kanun
hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür.
BAŞKAN - Cumhuriyet Halk
Partisi Grubu adına, Antalya Milletvekili Sayın Atila Emek; buyurun efendim.
ATİLA EMEK (Antalya) -
Vazgeçtim Sayın Başkan.
BAŞKAN - Madde üzerinde
başka konuşma talebi?.. Yok.
Önerge yok.
9 uncu maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Sayın milletvekilleri,
tasarının tümünü oylarınıza sunacağım; ancak, tasarının 4 üncü ve geçici 1 inci
maddesi af ilanını içerdiğinden, tümünün oylamasını da açıkoylama şeklinde
yapacağız.
Açıkoylamanın şekli
hakkında Genel Kurulun kararını alacağım.
Açıkoylamanın elektronik
oylama cihazıyla yapılmasını oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul
etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Oylama için 5 dakika süre
vereceğim. Bu süre içerisinde sisteme giremeyen üyelerin teknik personelden
yardım istemelerini, bu yardıma rağmen de sisteme giremeyen üyelerin, oy
pusulalarını, oylama için öngörülen 5 dakikalık süre içerisinde Başkanlığa
ulaştırmalarını rica ediyorum.
Ayrıca, vekâleten oy
kullanacak sayın bakanlar var ise, hangi bakana vekâleten oy kullandığını,
oyunun rengini ve kendisinin ad ve soyadı ile imzasını da taşıyan oy
pusulasını, yine, oylama için öngörülen 5 dakikalık süre içerisinde Başkanlığa
ulaştırmalarını rica ediyorum.
Tasarının tümünün
oylamasının açıkoylama şeklinde yapılması talebiyle Sayın Oğuz Oyan ve
arkadaşlarının da teklifi vardı.
Oylama işlemini
başlatıyorum.
(Elektronik cihazla
oylama yapıldı)
BAŞKAN - Topluma
Kazandırma Yasası Tasarısının açıkoylama sonucunu açıklıyorum:
Kullanılan
oy sayısı |
: |
427 |
Kabul |
: |
352 |
Ret |
: |
71 |
Mükerrer
|
: |
4 |
Bu suretle, kanun
tasarısı kabul edilmiş ve kanunlaşmıştır; ülkemize, halkımıza hayırlı olmasını
diliyorum. (1)
Kabul edilen kanun
dolayısıyla, Sayın İçişleri Bakanı, kısa bir teşekkür konuşması yapmak istiyor.
Sayın Bakan, buyurun
efendim. (AK Parti sıralarından alkışlar)
İÇİŞLERİ BAKANI
ABDÜLKADİR AKSU (İstanbul) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
devletimizin organlarının fikirbirliği içinde hazırladığı, İçişleri ve Adalet
Komisyonları üyelerinin seçkin katkılarıyla olgunlaştırdığı ve değerli
katkılarınızla son şeklini alan Topluma Kazandırma Yasası, millî hassasiyetler
açısından son derece önemli bir kilometretaşı niteliğindedir. Bu bakımdan, Yüce
Meclisimiz, yasa üzerinde son derece hassas durmuş ve yasanın eksiksiz olarak
çıkması için gerekli her türlü çabayı göstermiştir. Bu vesileyle, Yüce Meclisin
siz değerli üyelerini saygıyla selamlıyorum.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Türkiye, büyük bir ülkedir; Türkiye Cumhuriyeti Devleti, büyük
bir devlettir; Türk Milleti, büyük bir millettir. Büyük ülke, büyük devlet
olmak, uzun soluklu düşünebilmek demektir; geçmişten ders alıp geleceğe güvenle
bakmak demektir; vizyon sahibi olmak demektir, ancak büyük milletler büyük
devletler kurabilir. Büyük millet olabilmek tarih şuuru gerektirir, yürekli
olmak gerektirir, hoşgörülü olmak gerektirir. İşte biz, bu mukaddes topraklar
üzerinde yaşayan bu aziz milletin temsilcileri, toplumsal huzura ve sosyal
barışa katkı sağlamak adına, en iyiyi yapmaya çalıştık; hem şehitlerimizi
unutmadık hem de suçluları cezasız bırakmadık. Bu arada, Türkiye Cumhuriyetinin
şefkatli kollarını isteyen herkese açtık. Terör örgütü mensuplarına yeni bir
şans verdik; onlara, insanca yaşayacak yeni bir fırsat sunduk; onlara
"gelin, Türk adaletine güvenin" mesajını ilettik. Kısacası, şehit
analarımıza, yeni şehit anaları ilave edilmesin istedik. Umuyorum ki, mesajımız
hedefini bulmuştur. Başta, analar babalar olmak üzere, herkes üzerine düşen
sorumluluğun idrakindedir.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; yasanın hazırlanmaya başlandığı birkaç aylık periyot
içerisinde birçok kamu görevlisinin, devlet ve siyaset adamlarının katkıları
oldu.
Müsaade ederseniz, bir
konunun altını çizerek belirtmek istiyorum. Bu yasa, tamamıyla bir ihtiyaçtan
kaynaklanmıştır. Hükümetimiz, bu ihtiyacı gidermek için, devletimizin bütün
organlarıyla fikir birliği içerisinde bu yasayı hazırlayıp önünüze getirmiştir.
Bu yasa, iddia edildiği gibi, bir sipariş yasası değildir; tamamıyla 58 inci
hükümetimiz tarafından başlatılan çalışmaların ürünü olarak buraya
getirilmiştir ve şunu da kesinlikle belirtmek isterim ki, bu yasa, hiçbir
şekilde, görülmeyen, kamuoyundan gizlenilmeye çalışılan bazı amaçlara hizmet
edecek bir yasa değildir; bunu da bu şekilde özellikle belirtmek istedim.
Bu yasa için, Yüce
Meclisin, komisyonların ve değerli Genel Kurulumuzun seviyeli tartışmaları
oldu; en uygun formülün bulunması adına alınterleri döküldü, beyinler yoruldu.
Emeği geçen herkese, Yüce Meclisin siz değerli üyelerine tekrar şükranlarımı
arz ediyorum. Kabul edilen yasanın toplumsal huzura hizmet etmesini diliyorum
ve bu vesileyle Yüce Heyetinizi yeniden saygılarımla selamlıyorum. (AK Parti
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Sayın Bakan, çok
teşekkür ederim.
Sayın milletvekilleri,
saat 18.00'de toplanmak üzere, birleşime ara veriyorum.
Kapanma Saati : 17.40
(1) Açıkoylama kesin sonuçlarını gösteren tablo tutanağın
sonuna eklidir.
İKİNCİ OTURUM
Açılma Saati : 18.00
BAŞKAN : Bülent ARINÇ
KÂTİP ÜYELER : Mevlüt AKGÜN (Karaman), Yaşar TÜZÜN (Bilecik)
BAŞKAN - Sayın
milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 112 nci Birleşiminin İkinci Oturumunu açıyorum.
Çalışmalarımıza
kaldığımız yerden devam ediyoruz.
Türkiye Cumhuriyeti
Anayasasının Bazı Maddelerinin Değiştirilmesi Hakkında 4.4.2003 Tarihli ve 4841
Sayılı Kanun ve Anayasanın 89 uncu Maddesi Gereğince Cumhurbaşkanınca Bir Daha
Görüşülmek Üzere Geri Gönderme Tezkeresi ve Anayasa Komisyonu raporunun ikinci
görüşmelerine başlıyoruz.
VI. - KANUN TASARI VE TEKLİFLERİYLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
5. -
Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının Bazı Maddelerinin Değiştirilmesi Hakkında
4.4.2003 Tarihli ve 4841 Sayılı Kanun ve Anayasanın 89 uncu Maddesi Gereğince
Cumhurbaşkanınca Bir Daha Görüşülmek Üzere Geri Gönderme Tezkeresi ve Anayasa
Komisyonu Raporu (1/584) (S. Sayısı : 200 ve 200'e 1 inci Ek ve 200'e 2 nci Ek)
(1)
BAŞKAN - Komisyon?..
Burada.
Hükümet?.. Burada.
Sayın milletvekilleri,
teklifin birinci görüşmeleri, 24 Temmuz 2003 Perşembe günü saat 02.59'da
tamamlanmıştır.
Bilindiği gibi, anayasa
değişiklik tekliflerinin ikinci müzakerelerinde, gerek teklifin tümü üzerinde
gerekse maddeleri üzerinde görüşme açılmamakta, yalnızca maddeler üzerinde
verilmiş değişiklik önergeleri görüşülmekte, birinci görüşmede üzerinde
değişiklik teklifi bulunmayan bir madde hakkında ikinci görüşmede önerge
verilememektedir.
Teklifin birinci
görüşmesinde hiçbir madde üzerinde önerge verilmediğinden, maddeleri sırasıyla
okutup, gizli oya sunacağım.
Sayın milletvekilleri,
oylamaya başlamadan önce, oylamanın yöntemiyle ilgili olarak bazı açıklamalarda
bulunacağım:
Anayasanın 175 inci ve
İçtüzüğün 94 üncü maddeleri gereğince, anayasa değişiklik tekliflerinin
maddelerinin ve tümünün kabulü, üye tamsayısının en az beşte 3 çoğunluğunun
gizli oyuyla mümkündür; yani, teklifin maddelerinin ve tümünün kabulü için en
az 330 kabul oyu gerekmektedir.
Genel Kurulun 5 Temmuz
1995 tarihli 134 üncü Birleşiminde oylanarak kabul edilen Başkanlık tezkeresi
uyarınca, anayasa değişiklik teklifinin ikinci görüşmesinde;
1- Yapılan oylamada
330'un altında oy alan madde, birinci oylamada aldığı oy ne olursa olsun, kesin
olarak reddedilmiş olacak ve düşecektir.
2- Yapılan oylamada
330'un üzerinde oy alan maddeler, birinci oylamada aldığı oy 330'un altında da
olsa kabul edilmiş olacaktır.
(1) 200 ve 201’e 1 inci Ek S. Sayılı Basmayazılar 23 Temmuz
2003 tarihli 110 uncu Birleşim tutanağına, 200’e 2 nci Ek S. Sayılı Basmayazı
bu birleşim tutanağına eklidir.
3- Yapılan oylamada
maddeler 330'un ve 367'nin üzerinde oy almış olsalar da, tümünün oylamasında
330'un altında oy alırsa, teklifin tümü kesin olarak reddedilmiş olacak ve
düşecektir.
4- Yapılan oylamada
maddelerin bir kısmı 330'un üzerinde; fakat, 367'nin altında oy almış olsa, bir
kısmı da 367'nin üzerinde oy almış olsa, tümünün oylamasında teklif 367'nin
üzerinde oyla kabul edilirse, kanunun hiçbir maddesi kendiliğinden
halkoylamasına sunulmayacaktır. Aynı durumda, tümünün oylamasında teklif
367'nin altında oyla kabul edilirse, kanunun tümü kendiliğinden halkoylamasına
sunulacaktır.
Gizli oylamanın ne
şekilde yapılacağını arz ediyorum:
Komisyon ve hükümet
sıralarında yer alan kâtip üyelerden, komisyon sırasındaki kâtip üye, Adana'dan
başlayarak İzmir'e kadar; hükümet sırasındaki kâtip üye ise, İzmir'den
-Zonguldak dahil- Zonguldak'a kadar, adı okunan milletvekiline, biri beyaz,
biri yeşil, biri de kırmızı olmak üzere 3 yuvarlak pul ile mühürlü zarf verecek
ve pul ve zarf verilen milletvekilini ad defterinde işaretleyecektir.
Milletvekilleri,
belirlenmiş bulunan yerlerden başka yerde oylarını kullanamayacaklardır.
Vekâleten oy kullanacak bakanlar da, yerine oy kullanacakları bakanın ilinin
bulunduğu bölümde oylarını kullanacaklardır.
Bildiğiniz üzere, bu
pullardan beyaz olanı kabul, kırmızı olanı ret, yeşil olanı ise çekimser oyu
ifade etmektedir.
Oyunu kullanacak sayın
üye, kâtip üyeden 3 yuvarlak pul ile mühürlü zarfı aldıktan ve adını ad
defterine işaretlettirdikten sonra, kapalı oy verme yerine girecek, oy olarak
kullanacağı pulu burada zarfın içerisine koyacak, diğer 2 pulu ise ıskarta
kutusuna atacaktır.
Bilahara oy verme
yerinden çıkacak olan üye, oy pulunun bulunduğu zarfı, Başkanlık Divanı
kürsüsünün önüne konulan oy kutusuna atacaktır.
Oylamada adı okunmayan
milletvekiline pul ve zarf verilmeyecektir.
Şimdi, teklifin 1 inci
maddesini okutup, gizli oya sunacağım.
TÜRKİYE CUMHURİYETİ ANAYASASININ BAZI MADDELERİNİN
DEĞİŞTİRİLMESİ HAKKINDA KANUN
Kanun No. : 4841 Kabul
Tarihi : 4.4.2003
MADDE 1.- 7.11.1982
tarihli ve 2709 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 76 ncı maddesinin
birinci fıkrasındaki "Otuz" ibaresi "Yirmibeş" olarak
değiştirilmiştir.
BAŞKAN - Şimdi, 1 inci
maddenin gizli oylamasına Adana İlinden başlıyoruz.
Sayın milletvekilleri,
Ulaştırma Bakanı Sayın Binali Yıldırım, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Sayın
Murat Başesgioğlu'nun yerine; Millî Eğitim Bakanı Sayın Hüseyin Çelik, Kültür
ve Turizm Bakanı Sayın Erkan Mumcu'nun yerine; Devlet Bakanı ve Başbakan
Yardımcısı Sayın Mehmet Ali Şahin, Devlet Bakanı Sayın Kürşad Tüzmen'in yerine;
Devlet Bakanı Sayın Beşir Atalay, Başbakan Sayın Recep Tayyip Erdoğan'ın yerine
vekâleten oy kullanacaklardır.
(Oyların toplanılmasına
başlandı)
BAŞKAN - Oyunu
kullanmayan sayın milletvekilimiz var mı? (AK Parti sıralarından "Var,
var" sesleri)
Sayın Topuz "salonda
olup da oyunu kullanmayın sayın üyemiz var mı" diye hatırlatıyorlar, ben
de o şekilde düzelterek soruyorum; salonda olup da oyunu kullanmayan sayın
üyemiz var mı? (AK Parti sıralarından "Var, var" sesleri) Varmış...
Yani, sınırsız bir şey
değil bu. İsimleri okunan sayın üyelerimizin oylarını kullanmaları gerekir.
(Oyların toplanılmasına
devam edildi)
BAŞKAN - Sayın
milletvekilleri, tüm oylamalar bitinceye kadar ara vermeyeceğim. Bu arada,
yemek ihtiyacını karşılamak isteyenler, çok süratli gidip gelerek, bunu
lokantadan temin edebilirler. Tüm maddeler oylandıktan sonra ara vereceğim.
Salonda oyunu kullanmayan
sayın üye var mı? Yok.
Oy kullanma işlemi
bitmiştir.
Teşekkür ederim.
Şu anda yetişemeyen sayı
üyeler varsa, son oylamayı, lütfen, kaçırmasınlar ve salonda oturmaya devam
etsinler.
Oy kullanma işi
tamamlanmıştır.
Kupalar kaldırılsın.
(Oyların ayırımı yapıldı)
BAŞKAN - Sayın
milletvekilleri, Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının Bazı Maddelerinin
Değiştirilmesi Hakkında Kanunun 1 inci maddesinin gizli oylama sonucunu
açıklıyorum:
Kullanılan oy sayısı |
: |
372 |
Kabul |
: |
365 |
Ret |
: |
3 |
Boş |
: |
3 |
Geçersiz |
: |
1 |
Değerli arkadaşlar, bir
konuya dikkatinizi çekmek istiyorum. Şimdi, diğer oylamalara geçeceğiz. Kâtip
üyeler isimleri yavaş okuyacaklardır. Hiçbir şekilde yığılma olmasın. Oy
pusulası ve zarf verecek arkadaşlarımız da karşısındaki kişiyi görüp
işaretledikten sonra bu zarf ve pusulaları vereceklerdir. Sayım, Divanca
yapılacaktır. Divanın önünde, Divan üyelerimiz ve idare amirlerimizin dışında
kimsenin kalmaması gerekmektedir. Oylama, her zaman olduğu gibi, bütün oylamalar
gibi, ciddî bir oylamadır. Böyle bir gerginliğe hiçbir zaman mahal yok.
Arkadaşlarımız, serbest iradeleriyle oylarını kullanacaklardır; sonucunu hep
beraber göreceğiz. Bu konuda bir tatsızlık olmasın arzu ediyorum. İki taraftan
okuyacak arkadaşlarımız, yavaş okuyacaklardır, yığılma olmasın ve
arkadaşlarımız, bizzat görüp işaretledikten sonra, oy pusulalarını ve zarfları
vereceklerdir.
Evet, bildiğiniz gibi,
beyaz oy "kabul" anlamına, kırmızı oy "ret" anlamına, yeşil
oy "çekimser" anlamınadır. Ne hikmetse, bazen, beyaz ile yeşili
karıştıranlar olabiliyor. Onun için, tekrar açıklama ihtiyacı duydum. Yeşili çok
seven arkadaşlarımız, yeşilin çekimser oy olduğunu, bir kere daha hatırlamış
olsunlar.
Değerli arkadaşlarım, 2
nci maddeyi okutuyorum:
MADDE 2. - Türkiye
Cumhuriyeti Anayasasının 170 inci maddesi başlığı ile beraber aşağıdaki şekilde
değiştirilmiştir.
B. Orman köylüsünün
korunması, desteklenmesi ve orman sınırı dışına çıkarılan yerlerin
değerlendirilmesi
Madde 170. - Devlet,
ormanlar içinde veya bitişiğindeki köyler halkının kalkındırılması, ormanların
ve bütünlüğünün korunması bakımından; ormanların gözetilmesi ve işletilmesinde
Devletle bu halkın işbirliğini sağlayıcı tedbirleri alır.
Bilim ve fen bakımından
orman olarak muhafazasında yarar görülmeyen yerlerin tespiti ve orman sınırları
dışına çıkartılması; orman içindeki köyler halkının kısmen veya tamamen bu
yerlere yerleştirilmesi için Devlet eliyle anılan yerlerin ihya edilerek bu
halkın yararlanmasına tahsisi kanunla düzenlenir.
31.12.1981 tarihinden
önce bilim ve fen bakımından orman niteliğini tamamen kaybetmiş ve orman
sınırları dışına çıkartılmış yerlerin; idaresi, satışı, satış esas ve usulleri,
satış gelirlerinden orman köylülerinin kalkındırılmalarının desteklenmesi ile
ağaçlandırma ve erozyon kontrolü amacıyla ayrılacak payın belirlenmesi kanunla
düzenlenir. Bu yerlerden orman köyleri sınırları içinde kalanların satışında,
kullanıcısı orman köylüsüne öncelik tanınır.
Devlet, bu halkın işletme
araç ve gereçleriyle diğer girdilerinin sağlanmasını kolaylaştırıcı tedbirleri
alır.
Orman içinden nakledilen
köyler halkına ait araziler, Devlet ormanı olarak derhal ağaçlandırılır.
BAŞKAN - Sayın
milletvekilleri, 2 nci maddenin gizli oylamasına başlıyoruz.
(Oyların toplanılmasına
başlandı)
Mustafa Said
Yazıcıoğlu...
OYA ARASLI (Ankara) -
Sayın Başkan, dışarıda oy kullanıyorlar.
BAŞKAN - Sayın Araslı,
bir şey mi var efendim?
OYA ARASLI (Ankara) -
Sayın Başkan, dışarıda oy kullanıyorlar.
BAŞKAN - Değerli
arkadaşlar, bunu bir kavga haline getirmenin kimseye faydası yok. Türkiye Büyük
Millet Meclisinde bir Anayasa değişikliği oylaması yapıyoruz. Kim kimi kontrol
ediyor, kim kime mâni oluyor... Lütfen arkadaşlar... (Komisyon sıraları önünde
toplanmalar)
İdare Amiri arkadaşlarım,
lütfen, müdahale edin.
SALİH KAPUSUZ (Ankara) -
Oy kullanmayan herkes buradan ayrılsın.
(Oyların toplanılmasına
devam edildi)
Sedat Pekel...
SALİH KAPUSUZ (Ankara) -
Sayın Başkan, arkadaşlarımızı ikaz ederseniz...
HASAN ÖREN (Manisa) -
Sayın Başkan, kabinlere gerek yok; herkes dışarıda oyunu kullanıyor.
BAŞKAN - Sayın
milletvekilleri, lütfen, Divan Üyelerinin yanında toplu halde birikmeyin. Oyunu
kullanan arkadaşlar, lütfen ayrılsınlar.
Sayın Haluk İpek,
arkadaşlarımızla tartışmayı bırakın; herkes yerine.
Buyurun efendim.
(Oyların toplanılmasına
devam edildi)
Yusuf Selahattin
Beyribey...
(Komisyon sıraları önünde
toplanmalar)
BAŞKAN - Değerli
arkadaşlar, bir saniye... Bir saniye...
Sayın Haluk İpek, Sayın
Atila Emek, lütfen, kalkın oradan. Lütfen, oradan kalkın efendim... Lütfen...
Sayın Oya Araslı,
lütfen...
OYA ARASLI (Ankara) -
Oyu, kullanılması gereken yerde kullanın. Açıkta oy kullanıyorsunuz.
ÜNAL KACIR (İstanbul) -
Bağırarak bu durumu ifade etmenizin ne gereği var?!
OYA ARASLI (Ankara) -
Benim oy kullanma hakkım, aynı zamanda, oy kullanmama hakkımı da içeriyor.
BAŞKAN - Oylama işlemini
durduruyorum.
Değerli arkadaşlar, bu
sıralarda oy kullanma işine, Sayın Suat Kılıç, Sayın Ahmet Küçük nezaret
ediyorlar. Öndeki hükümet ve komisyon sırası hariç, arkadaki Divan Üyelerimiz
hariç, lütfen, sıralarda hiç kimse oturmasın, oyunu kullanan arkadaşımız yerine
geçsin. Başka türlü oylama işlemini başlatmam.
Sayın Atila Emek, sizden
bahsediyorum... Sayın Oya Araslı, sizden bahsediyorum...
ATİLA EMEK (Antalya) -
Anayasa Komisyonu üyeleri komisyon sıralarında oturuyorlar. Biz de komisyon
üyesiyiz, biz de oturalım. Eğer oturulmayacaksa, hepimiz kalkalım.
BAŞKAN - Şimdi,
allahaşkına, bir manası var mı bu sözün?! Oylama yapıyoruz.
ATİLA EMEK (Antalya) -
Sayın Başkanım, o zaman, üyeler boşaltsın.
BAŞKAN - Onu söylüyorum
zaten; bütün arkadaşlarımız için söylüyorum. Yanlış anlaşılan bir şey mi
söyledim?! Affedersiniz... Lütfen...
Sayın Yetenç, siz, bu
taraftan sorumlusunuz.
Arkadaşlar, her zaman
yaptığımız bir işi yapıyoruz; bunu gerginlik haline getirmenin anlamı yok.
Değerli arkadaşlar,
solumdaki tarafta, Divan Üyelerimiz Sayın Enver Yılmaz ile Sayın Türkân
Miçooğulları görevlidirler; onların
dışında hiçbir arkadaşımızın sıralarda oturmamasını rica ediyorum. Oyunu
kullanan arkadaşlar, lütfen, yerlerine geçsinler.
Sayın Kerim Özkul, Sayın
Sabri Varan, Sayın Seracettin Karayağız; isimlerinizi söyleyeyim de herkes
duysun... Lütfen arkadaşlar... Yani, 10 dakikada yapacağımız işi, 1 saatte
yapmanın âlemi yok. Lütfen, oyunu kullanan yerine geçsin.
Çok teşekkür ediyorum.
Yani, bir kan davası değil, bir oylama yapıyoruz; bu kadar gerginlik
Meclisimize yakışmaz. Lütfen, bize yardımcı olun.
Teşekkür ediyorum.
(Oyların toplanılmasına
devam edildi)
Binali Yıldırım...
BAŞKAN - Sayın
milletvekilleri, Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Sayın Mehmet Ali Şahin,
Devlet Bakanı Sayın Kürşad Tüzmen'in yerine; Ulaştırma Bakanı Sayın Binali
Yıldırım, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Sayın Murat Başesgioğlu'nun yerine;
Millî Eğitim Bakanı Sayın Hüseyin Çelik, Kültür ve Turizm Bakanı Sayın Erkan
Mumcu'nun yerine vekâleten oy kullanacaklardır.
(Oyların toplanılmasına
devam edildi)
Polat Türkmen...
BAŞKAN - Konya
Milletvekilimiz Sayın Kerim Özkul, Meclis Başkanı olarak tekrar hatırlatıyorum
ve rica ediyorum; lütfen, oradan, Bakanlar Kurulu sıralarından kalkın. Ben
Meclis Başkanıyım, beni dinleyeceksiniz, lütfen efendim...
(Oyların toplanılmasına
devam edildi)
BAŞKAN - Sayın
milletvekilleri, oylamanın başında bir konuyu sizlere açıklamıştım, bir daha
açıklama ihtiyacını duydum. Biliyorsunuz, her maddenin oylamasında alınacak
oylar ilan edilecektir. Yapılan oylamada maddelerin bir kısmı 330'un üzerinde,
fakat, 367'nin altında oy almış olsa, bir kısmı 367'nin üzerinde oy almış olsa,
tümünün oylamasında teklif, 367'nin üzerinde oyla kabul edilirse kanunun hiçbir
maddesi kendiliğinden halk oylamasına sunulmayacaktır.
Bunu şunun için
söylüyorum: Hepimiz oylamaya katılıyoruz veya katılmıyoruz, her şey olacağına
varır. Nihayet, demokratik bir oylamadır, sonucuna hepimizin katlanması ve
saygı göstermesi gerekir. 1 inci madde oylandı, 2 nci maddeyi oyluyoruz, o da
bitmek üzere; 3 üncü madde var, sonunda tümünü oylayacağız. Yani, bu yaptığımız
açıklamalar 1995'ten bu yana uygulanan, bizim, anayasa değişikliklerinin ikinci
oylamasında gözettiğimiz hususlardır. Bu bakımdan, çok telaşa, her tarafa
gitmeye gelmeye, telefonlar yağdırmaya hiç gerek yok. Son oylamada
arkadaşlarımızın kararı, her şeyin üzerinde bir karar olacaktır; ben, sadece
bunu hatırlatmak için söz aldım.
Salonda bulunup oyunu
kullanmayan başka sayın üyemiz var mı? Yok.
Oylama işlemi bitmiştir.
Sayın Miçooğulları, siz
buraya geliyorsunuz; iki Divan üyemiz, sizler de buraya geliyorsunuz.
Divan üyelerimizin
dışında hiç kimse sayıma katılmayacak ve arkadaşlarımızın çevresinde
bulunmayacaktır. Biz, Divan olarak, sayımı en kısa zamanda yapmaya çalışacağız.
(Oyların ayırımı yapıldı)
BAŞKAN - Sayın
milletvekilleri, Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının Bazı Maddelerinin
Değiştirilmesi Hakkında Kanun Teklifinin 2 nci maddesinin gizli oylama sonucunu
açıklıyorum:
Kullanılan
oy sayısı |
: |
372 |
Kabul |
: |
369
(AK Parti sıralarından "Bravo" sesleri, alkışlar) |
Çekimser |
: |
1 |
Geçersiz |
: |
1 |
Boş |
: |
1 |
Madde kabul edilmiştir.
3 üncü maddeyi
okutuyorum:
MADDE 3. - Bu Kanun
yayımı tarihinde yürürlüğe girer ve halkoylamasına sunulması halinde tümüyle
oylanır.
BAŞKAN - 3 üncü maddenin
gizli oylamasına başlayacağız; yine aynı sistemde, aynı tonda, aynı şekilde
tasnif yapacağız; arkadaşlarımıza yardımcı olmanızı rica ediyorum.
3 üncü maddenin gizli
oylamasına başlıyoruz.
(Oyların toplanılmasına
başlandı)
BAŞKAN - Sayın
milletvekilleri, 3 üncü maddenin oylamasında, Devlet Bakanı Sayın Beşir Atalay,
Başbakan Sayın Recep Tayyip Erdoğan'ın yerine; Devlet Bakanı ve Başbakan
Yardımcısı Sayın Mehmet Ali Şahin, Devlet Bakanı Sayın Kürşad Tüzmen'in yerine;
Ulaştırma Bakanı Sayın Binali Yıldırım, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Sayın
Murat Başesgioğlu'nun yerine; Millî Eğitim Bakanı Sayın Hüseyin Çelik, Kültür
ve Turizm Bakanı Sayın Erkan Mumcu'nun yerine; Devlet Bakanı Sayın Güldal
Akşit, Sanayi ve Ticaret Bakanı Sayın Ali Coşkun'un yerine vekâleten oy
kullanacaklardır.
(Oyların toplanılmasına
devam edildi)
BAŞKAN - Sayın
milletvekilleri, salonda bulunup da oy kullanmayan sayın milletvekili var mı
diye soruyorum; yoksa, gelecek diye sormuyorum. Yok.
Oylama işlemi bitmiştir.
(Oyların ayırımı yapıldı)
BAŞKAN - Sayın
milletvekilleri, Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının Bazı Maddelerinin
Değiştirilmesi Hakkında Kanun Teklifinin 3 üncü maddesinin gizli oylama
sonucunu açıklıyorum:
Kullanılan
oy sayısı |
: |
371 |
Kabul |
: |
371 |
3 üncü madde kabul
edilmiştir. (AK Parti sıralarından alkışlar)
Sayın milletvekilleri,
şimdi, teklifin tümünün gizli oylamasına başlayacağız; bu oylama, son
oylamadır.
Sayın milletvekilleri,
bildiğiniz gibi, alınan karar gereğince gündem devam edecek; ancak, bu, anayasa
değişikliği oylaması sonuçlandıktan
sonra yarım saat ara vereceğim; arkadaşlarımızın bilgisine sunuyorum.
Oylama işlemini
başlatıyorum.
(Oyların toplanılmasına
başlandı)
BAŞKAN - Sayın
milletvekilleri, teklifin tümünün oylamasında, Ulaştırma Bakanı Sayın Binali
Yıldırım, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Sayın Murat Başesgioğlu'nun yerine;
Millî Eğitim Bakanı Sayın Hüseyin Çelik, Kültür ve Turizm Bakanı Sayın Erkan
Mumcu'nun yerine; Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Sayın Mehmet Ali Şahin,
Devlet Bakanı Sayın Kürşad Tüzmen'in yerine; Devlet Bakanı Sayın Beşir Atalay,
Başbakan Sayın Recep Tayyip Erdoğan'ın yerine; Devlet Bakanı Sayın Güldal
Akşit, Sanayi ve Ticaret Bakanı Sayın Ali Coşkun'un yerine; Devlet Bakanı Sayın
Mehmet Aydın, Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanı Sayın Mehmet Hilmi Güler'in
yerine, vekâleten oy kullanacaklardır.
(Oyların toplanılmasına
devam edildi)
OĞUZ OYAN (İzmir) - Sayın
Başkan, ne zaman bitireceksiniz?.. Biraz gecikmedi mi?! Biraz gayri ciddî
olmuyor mu?!
MUSTAFA ÖZYÜREK (Mersin)
- Kimi bekliyoruz; bunun bir saati, zamanı yok mu?!
BAŞKAN - Sayın Özyürek,
oylama işlemi devam ediyor efendim.
MUSTAFA ÖZYÜREK (Mersin)
- Hayır, siz takdir ettiğiniz süreyi söyleyin, biz de ona göre bekleyelim.
BAŞKAN - Oylama işlemi şu
anda devam ediyor efendim.
(Oyların toplanılmasına
devam edildi)
MUSTAFA ÖZYÜREK (Mersin)
- Sayın Başkan, ne zaman bitireceksiniz?.. Sabaha kadar mı devam edecek?!
BAŞKAN - Hayır, sabaha
kadar değil; ben söyleyeceğim ne zaman bittiğini.
MUSTAFA ÖZYÜREK (Mersin)
- O zaman, bir saat verin.
ÜNAL KACIR (İstanbul) -
Sayın Özyürek, siz oylamada yoksunuz, nasıl müdahale ediyorsunuz?
MUSTAFA
ÖZYÜREK (Mersin) - Siz benim muhatabım değilsiniz, ben Sayın Başkana
söylüyorum!
ÜNAL KACIR (İstanbul) -
Ben, sizi muhatap alıyorum.
BAŞKAN - Sayın Kacır,
lütfen efendim...
ÜNAL KACIR (İstanbul) -
Ama, Sayın Başkan...
BAŞKAN - Sayın Özyürek
bana sordular, ben cevabını verdim efendim.
OĞUZ OYAN (İzmir) - Neyi
bekliyoruz; bir süre verir misiniz efendim.
BAŞKAN - Bitecek efendim,
sabırsız olmayın, şimdi bitecek.
(Oyların toplanılmasına
devam edildi)
OĞUZ OYAN (İzmir) - Sayın
Başkan, sorar mısınız salonda oyunu kullanmayan üye var mı?
MUSTAFA ÖZYÜREK (Mersin)
- Sayın Başkan, süre vermeyecek misiniz?
BAŞKAN - Şimdi bitecek
efendim, şimdi bitecek.
MUSTAFA ÖZYÜREK (Mersin)
- Kaç dakika?.. Yarım saat sonra mı?
BAŞKAN - Salonda olup da
oyunu kullanmayan sayın üye var mı? Yok.
Oy kullanma işlemi
bitmiştir.
Lütfen, oy kutularını
getirin.
(Oyların ayırımı yapıldı)
BAŞKAN - Sayın
milletvekilleri, Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının Bazı Maddelerinin
Değiştirilmesi Hakkında Kanun Teklifinin tümümün gizli oylama sonucunu
açıklıyorum:
Kullanılan oy sayısı |
: |
371 |
Kabul |
: |
368 (AK Parti
sıralarından "Bravo" sesleri, alkışlar) |
Geçersiz |
: |
2 |
Boş |
: |
1 |
Bu suretle teklif kabul
edilmiş ve kanunlaşmıştır; halkımıza ve ülkemize hayırlı olmasını diliyorum.
(AK Parti sıralarından "Bravo" sesleri, alkışlar)
Sayın milletvekilleri,
Anayasa Komisyonu Başkanımız Sayın Kuzu söz istemişlerdir; kendilerine söz
veriyorum.
ANAYASA KOMİSYONU BAŞKANI
BURHAN KUZU (İstanbul) - Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım;
hepinizi saygıyla, sevgiyle selamlıyorum. Epeyce yorduk sizi kusura bakmayın.
Sonucun alınmış
olmasından, gerçekten, gerek kendim, gerekse Sayın Bakanımız çok memnun
kalmışızdır. Vatana ve millete hayırlı, uğurlu olsun.
Getirilen bu değişiklik,
2/B dediğimiz arazi konusu önemli bir sorunuydu Türkiye'nin, zannediyorum
bundan sonrası kanun meselesidir. Muhalefet partimizin kaygıları mutlaka
yerinde olabilir; ama, bunları hükümetimiz, kesinlikle, yasayı düzenlerken
dikkate alacaktır. Nedir onlar: Orman köylüsünün korunması, erozyonun
önlenmesi, ağaçlandırma meselesi. Bunlar -o zaman da söyledim- anayasa konusu
değil, teknik, kanun konusudur; bunların orada yazılması lazım.
Elimizdeki bu metinde,
Sayın Cumhurbaşkanımızın gerekçelerine aynen uyulmuştur. Bu açıdan, bunun
altını çizerek vurgulamak istiyorum. Muhalefet partimizin kaygılarını, tam
olmasa bile, önemli ölçüde karşılamıştır ve keza, 70'ten fazla sivil örgütün de
arzuları doğrultusunda hazırlanmış bir tekliftir; geçmesinden, Komisyon Başkanı
olarak gurur duyduğumu ve memnun olduğumu belirtmek isterim.
Herkesi saygıyla,
sevgiyle selamlıyorum efendim; sağ olun. (AK Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Sayın Kuzu,
teşekkür ederim.
Sayın milletvekilleri,
alınan karar gereğince, görüşmeler devam edecektir; ancak, 22.15'te toplanmak
üzere, birleşime ara veriyorum.
Kapanma Saati : 21.35
ÜÇÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati : 22.15
BAŞKAN : Başkanvekili İsmail ALPTEKİN
KÂTİP ÜYELER : Mevlüt AKGÜN (Karaman), Ahmet KÜÇÜK
(Çanakkale)
BAŞKAN - Türkiye Büyük
Millet Meclisinin 112 nci Birleşiminin Üçüncü Oturumunu açıyorum.
Çalışmalarımıza
kaldığımız noktadan devam edeceğiz
Türk Parasının Kıymetini
Koruma Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ve Adalet
Komisyonu raporunun görüşmelerine başlıyoruz.
VI. - KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
6. - Türk Parasının Kıymetini Koruma Hakkında Kanunda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ve Adalet Komisyonu Raporu (1/635) (S. Sayısı :253) (1)
BAŞKAN - Komisyon
?..Yerinde.
Hükümet ?..Yerinde.
Komisyon raporu, 253 sıra
sayı ile bastırılıp dağıtılmıştır.
Tasarının tümü üzerinde
söz isteği vardır.
Tasarının tümü üzerinde,
Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına, İzmir Milletvekili Sayın Oğuz Oyan;
buyurun. (AK Parti sıralarından alkışlar )
Süreniz 20 dakikadır.
CHP GRUBU ADINA OĞUZ OYAN
(İzmir) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; umarım, bu alkışları birazdan
da alırım iktidar kanadından.
AHMET YAŞAR (Aksaray) -
Biz her zaman alkışlarız.
OĞUZ OYAN (Devamla) -
Teşekkür ederim; önce bir dinleyin ama, sonra karar verin.
MUZAFFER BAŞTOPÇU
(Kocaeli) - Biz sizi dinleriz.
OĞUZ OYAN (Devamla) -
Değerli arkadaşlarım, şimdi konuşacağımız, tartışacağımız tasarı, Türk
Parasının Kıymetini Koruma Hakkında Kanunda değişiklik yapan bir tasarı. Niçin
böyle bir tasarı ve ne getiriyor: Bu bir af tasarısı, bu bir kambiyo affı
tasarısı. İlginç bir peş peşelik. Aylardır şu ilişkiyi hep gördük: Kaynak
arayışında, af mı yapalım, satış mı yapalım, ikisini de yapalım, en çok nasıl
yapalım.
Biraz önce, orman
satışlarıyla ilgili bir teklifi görüştük, şimdi afla ilgili bir tasarıyı
görüşüyoruz. Böylece, Meclisimizin icraatı büyük bir başarıyla devam ediyor.
Şimdi, bu satış yasasından sonra, af tasarımız neler getiriyor, onlara
bakacağız; ama, bakmadan birkaç şeyi söyleyeyim.
Değerli arkadaşlar, bir
kere, bu tür aflarla, bu tür satışlarla sorunlar çözülmez. Türkiye'nin sorunlarını
çözmek; ancak, bu sorunları çözecek bir programa sahip ve bir kararlılığa
sahipseniz olabilir. IMF yönetiminde bir Türkiye'yi hoş görmediğinizi
söyleyerek iktidar oluyorsunuz; ama, IMF yönetiminde bir Türkiye götürüyorsunuz
ve yaptığınız işten de oldukça memnun gözüküyorsunuz. Bugün, Sayın Genel
Başkanınızı grup toplantısında dinledim, şunları söylüyordu: "Biz, reel
faizleri yüzde 52'den 48'e düşürdük, başarılıyız."
(1) 253 S. Sayılı Basmayazı tutanağa eklidir.
Şimdi, tabiî, ilkönce,
iyi ki reel faizler değildi diyeyim, Sayın Başbakana yanlış bilgi verilmiş.
Gerçekten, reel faizler iyi ki yüzde 52 ya da 48'de değil, bunlar nominal
faizlerdir; ama, bu yetmez. Yani, eğer, bunun doğru olduğunu kabul etsek bile
-ki doğru değil- eğer, nominal faizler, Türkçesiyle cari faizler, gerilerken
sizin enflasyonunuz daha hızlı geriliyorsa, bu, reel faizlerin arttığı anlamına
gelir. Yani, nominal faizler eğer yüzde 52'den yüzde 48'e düşmüş olsaydı; ama,
enflasyon bu arada daha hızlı düşüyorsa, sizin ödediğiniz reel, gerçek faiz
yükseliyor anlamına gelir; nitekim, Türkiye'de olan da budur. Kaldı ki...
MEHMET EMİN MURAT BİLGİÇ
(Isparta) - Yarın reel faizler 10 puan birden düşecek!
OĞUZ OYAN (Devamla) -
Konuşma kürsüsü açık değerli milletvekili ve diğer maddeler boş; yani,
kendinizi, burada kanıtlarsanız daha iyi olur, oradan laf atarak değil.
Reel faiz meselesi bir
yana, ilk önce şu nominal faizlere bakalım; yani, Hazine, yüzde kaçla
borçlanıyordu, şimdi yüzde kaçla borçlanıyor?
Değerli arkadaşlarım, ilk
altı aylık borçlanmanın ortalama faizi yüzde 52,6 olmuştur; hatta, ilk yedi ay,
yani ocak-temmuz döneminin ortalama faizi yüzde 52,6'dır. Yani, borçlanma
faizlerinin son iki ayda, haziran-temmuzda yüzde 46 mertebesinde gerçekleşmiş
olması -yüzde 48 değildir- bizim, burada, ortalama faiz itibariyle baktığımız
tabloyu çok düzeltmiyor. Kaldı ki, bir başka şeyi de düzeltmiyor; kasım-aralık
aylarındaki ortalama borçlanma faizlerinin üzerinde bir altı aylık borçlanma
faizi düzeyinde bulunduğumuz gerçeğini değiştirmiyor.
Buradan nereye geleceğim;
şunu söylemek istiyorum: Eğer, borçlanma faizlerini artırırsanız, bulduğunuz
bütün kaynakları buraya sarf edersiniz; yani, orman mı satacaksınız, kambiyo
affı mı yapacaksınız, buradan sağlayacağınız kaynak varsa eğer bunun hepsini
faizlere harcarsınız ve yaptığınız budur. Bakın, size bir rakam vereyim.
Geçenlerde iktidar partinize yakın bir gazetede bir duyuru yayımlandı, imzasız,
"rantiyeciler" diye; bu, aslında ne kadar çaresiz duruma düşüldüğünün
de belki belgesiydi. Bu duyuruda, rantiye sahipleri şunu diyorlardı sözümona:
Aman, Sayın Baykal, sakın orman meselesini geçirtmeyin -biraz önce geçirdiğimiz
mesele- çünkü, biz çok memnunuz rantiyeciler olarak, devletten yüksek faizler
almaya, aman, bizim menfaatımız vardır, bunu sakın geçirtmeyin.
Değerli arkadaşlarım,
bakınız, bu yollarla sonuç alınamaz. Türkiye'de, Kasım 2002 ile Temmuz 2003
arasındaki borç stoku artışı nedir biliyor musunuz; tamı tamına 27 milyar
dolardır, Türk parası olarak 38 katrilyonluk bir borç stoku artışı vardır.
İçborç stoku artışının mutlak rakamlarını vereyim: Siz devraldığınızda,
kasımda, 144 katrilyon içborcumuz vardı, şimdi 175 katrilyon içborcumuz var;
yani, şöyle bir şikâyetle "biz geçmiş dönemin borçlarını ödüyoruz, ne yapalım"
diyemezsiniz, enkaz edebiyatı değil. Siz, bu borçlara borç katıyorsunuz; yani,
içborcu 31 katrilyon lira artırmışsınız, dışborcu 5 milyar dolardan fazla
artırmışsınız, toplamda 27 milyar dolarlık bir borç artışı yapmışsınız. Şimdi
diyorsunuz ki, ben ormanları satıp 25 milyar dolar elde edeyim...
Değerli arkadaşlarım,
ekonomiyi böyle kötü yönetirseniz, istediğiniz her şeyi satın, faize para
yetiştiremezsiniz. Bu, bir çare değildir. Bu, çaresizliktir. Bu çaresizlikler
peşinden koşmamak gerekir. Bir kere, bunun doğru yolu, kendinizin mevcut bir
programınız varsa, onu ortaya koymaktır.
Bakınız, burada, vergi
affı dediniz, getirdiniz, Türkiye'de ilk altı ayda, bu yılın ilk altı ayında
topladığınız vergilerdeki artış oranı, geçen yılın ilk altı ayındaki vergilerin
artış oranından yüksek değil. Peki, vergi barışı ne oldu, nereye gitti; yani,
bunun olumlu katkısı nerede?!
Bir başka şey söyleyeyim:
Bu yılın ilk altı ayında, vergilerde tahsilat-tahakkuk oranı yüzde 75 küsura
düştü, geçen senenin ilk altı ayında yüzde 77 idi; ne oluyor; yani, acaba, bu
vergi barışı sürecine girenler, bu defa olağan vergilerini ödeyemez ve yeni bir
af beklentisi içine mi girdiler? Acaba, bunun analizini yapan teknik
adamlarınız ya da bakanlarınız var mı?
Değerli arkadaşlarım,
şimdi, burada bir kambiyo affı tasarısıyla karşı karşıyayız. Bu kambiyo affı,
ilginç bir af; çünkü, burada, bir kere, çok düşük birtakım bedellerle kambiyo
yükümlülüklerini yerine getirmeyenler; yani, 1567 sayılı Türk Parasının
Kıymetini Koruma Hakkında Yasaya aykırı davrananların, çok küçük birtakım
bedeller ödeyerek bundan kurtulmaları mümkün hale geliyor. Örneğin, bu
getirdiğiniz af tasarısının 1 inci maddesinin (b) fıkrasında, özetle "yurda
getirmekle yükümlü oldukları kıymeti yurda getirmeyenler, bunun yüzde 5'i
tutarında bir ağır para cezasıyla kurtulurlar" deniliyor. Eskiden neydi;
bu getirmekle yükümlü olduğu tutarın kendisi kadar bir miktara çıkabiliyordu.
Belki ağırdı, bunu azaltmak gerekirdi; iyi ama arkadaşlar, yüzde 100 olmasın
da, bu, yüzde 5 mi olmalıydı?! Yani, bunun karar noktası, denge noktası bu
muydu?! Yüzde 5'le mi bu yükümlülüklerden kurtulmak imkânı olacaktı?!
Öbür taraftan, geçici
madde 1'e bakıyorsunuz; bu tasarı komisyona geldiğinde tek bir geçici madde
vardı, komisyonda yumurtladı, doğurdu, buna 2 geçici madde daha eklendi, 3 tane
geçici maddesi oldu. Yani, bu söz konusu af tasarısı, komisyonda genişletilerek
-hatta bir alt komisyon da kuruldu- karşımıza geldi. Bunlar teknik
düzenlemeler, basit olarak söylemeye çalışayım.
Bir kere, 1 inci maddede
bir kademelendirme var -düşüklüğü bir yana- cezalar arasında az çok bir
kademelendirme yapılmış. Oysa, geçici madde 1'de bu kademelendirmenin bir tuhaf
şekilde yapıldığını görüyoruz; cezaların düşüklüğü bir tarafa. Bir kere, adil,
hakkaniyete dayalı bir kademelendirme gözükmüyor. Örnek vereyim: "Henüz
olay yargıya intikal etmemişse -yani yurt dışından getirmekle yükümlü olduğu
kıymeti getirmemiş olanlar- ve 150 gün içinde getirirse, idarî işlemler ortadan
kalkar" hükmü var; birinci kademe bu.
İkinci kademeye
bakıyorsunuz; hazırlık soruşturması aşamasına başlamışsa ve yargıya intikal
ettirilmiş; ancak, kesinleşmiş hükmü yoksa, 60 gün içinde başvurması ve yükümlü
olduğu kıymeti 150 gün içinde getirmesi halinde, yüzde 2'lik bir cezayla durumu
kurtarıyor.
Bir sonraki, alttaki
paragrafa bakıyorsunuz, bu ikinci fıkradaki duruma aynen uygun; ama, 150 gün
değil de 180 gün getirilmiş. Yalnız, burada bir fark daha göze batıyor; yurda
getirmekle yükümlü olduğu kıymetin, esas itibariyle dövizin, kendisini getirme
yükümlülüğü burada gözükmüyor. Bunu, herhalde Sayın Bakan açıklar; ama, burada,
yüzde 4 tutarında bir ceza, eğer 180 gün içerisinde yatırılırsa, burada bir af
ortaya çıkıyor.
Değerli arkadaşlarım,
eğer bununla geçici 2 nci maddedeki bir başka hükmü karşılaştırırsanız, ilginç
bir şey görüyorsunuz; o da şu: Hükmolunmuş; yani, ceza kesinleşmiş, hüküm
olmuş; ancak, uygulamaya konulmamış, henüz tahsil edilmemiş; böyle durumda
olanlar varsa, burada da, sadece yüzde 5'lik bir cezayla kurtarıyor; yani,
birinde hüküm yememiş bir ceza yüzde 4, öbüründe hüküm yemiş yüzde 5. Yani,
insaf, böyle bir kademelendirme olabilir mi, böylesine bir af düzenlemesi
olabilir mi?! Affa karşı olup olmamak ayrı mesele.
Kaldı ki, geçici 1 inci
maddenin sonuna komisyonda eklenen, kurtarıcı bir başka madde var: "Vergi
Barışı Kanunundan yararlanarak adlarına salınan vergileri ödeyen -dikkat
ediniz- ya da ödeme planına bağlatan..." Yani, ben diyorum ki, ben vergimi
ödemiyorum; ama, ödeyeceğim. Taahhütte bulunuyorum. Öder, ödemez; ayrı. Eğer
böyle bir taahhütte bulunuyorsanız, bir önceki fıkradaki bu yüzde 4'lük oran
"yüzde 1 olarak uygulanır" deniliyor. Yani, kimi kurtarıyoruz? Tabiî,
bunun arkasında kimler var, bu durumda kimler var, ne oluyor, tam bilemiyoruz;
ama, değerli arkadaşlarım, bu, gerçekten bir af falan değil; yani, olduğu gibi,
bütün bunları hiçbir yükümlülüğe tabi değildir demek. Yani, yurda kaynak
getirmek adına böylesine bir eşitsizliğe yol açmak ne derece doğrudur; bunu,
size bırakıyorum.
Kaldı ki, yeni, bir başka
gelişmeyle, komisyonda eklenen geçici 3 üncü maddeyle, kıymetli madenler,
zorunlu döviz ve efektif devir ve satış yükümlülükleri de, yine yüzde 1'lik bir
tutar ödemekle, bütün neticeleriyle birlikte ortadan kalkabiliyor. Bu yükümlü
oldukları kıymetli madeni; yani, altın vesaire ya da dövizi getirmeleri şartı
var mıdır, yok mudur; burada, ayrıca, o da belirtilmiyor.
Değerli arkadaşlarım,
bakınız, cezalardan beklenen caydırıcılığı sağlamak, bunu yerine getirmek için,
cezaları hafifletme imkânı vardır, bu düşünülebilir; bu, iktisat politikasında,
maliye politikasında vardır. Misli cezalar yerine, daha küçük nispette cezalar
konulabilir, bunu anlarız; ancak, burada, 1567 sayılı Kanuna muhalefet
edenlerin, KDV, Kaynak Kullanımını Destekleme Fonu, Banka ve Sigorta
Muameleleri Vergisi, Harç ve Damga Vergisi gibi malî teşviklerden haksız yere
yararlanmış olmaları ihtimalini düşünelim. Böyle bir ihtimal varsa, mahkemeler
nezdinde görülmekte olan dava dosyalarının ve kambiyo müdürlüklerinde takipte
olan işlemlerin tasfiyesinin amaçlandığı bu düzenlemeler yapılırken, mevzuatla
sağlanan parasal imkânlar ile mevzuata uymama sonucunda uygulanacak cezaların
dengelenmesi şarttır. Bu dengelenme,
burada görülmemektedir. Uygulanacak ceza, mevzuata uygun hareket edenleri,
mevzuata uymuş olmalarından dolayı cezalandırılmış duruma düşürmektedir.
Ayrıca, aflar -bunun
gibi- ve benzeri düzenlemelerle, mevzuata uygun davranmayanların haksız kazanç
sağlaması olanağı yaratılmış olmakta ve devlet, bu şekilde davrananlara haksız
yere verilen malî teşvikler nedeniyle zarara uğratılmış olmaktadır. Bu
işlemleri yapmak, örneğin, ihracat yapmak için çeşitli malî teşvikler almış
ihracatçı. Yükümlülüğünü yerine getirmemiş, dövizi yurda taşımamış. Peki, bu
durumda, verdiğiniz malî teşvikler ne olacak; yani, bunlar nasıl düşünülecek
değerli arkadaşlarım?
Burada, özetle
söyleyeyim: Gerek tasarının geçici maddeleri, gerekse ilk maddesi itibariyle,
dengeli olmayan, aşırı hafifletilmiş ve neredeyse, sadece davaların tasfiyesini
amaçlayan -buradan da, küçük birtakım gelirler gelir mi diye, çok iyimser
bakışla ve iyi niyetli bakışla- bir düzenleme yer almaktadır. Kendi içerisinde
dengesi yoktur. Hüküm giymiş ile giymemiş arasındaki farklar anlamlı değildir.
Vergi barışından yararlanmak üzere başvurmuş olanlara olağanüstü imkânlar
getirilmektedir.
Bu arada, geçici madde 1,
2 ve 3'te yükümlünün, kendisini, yükümlü olduğu kıymeti yurda getirmeden de
bundan yararlanma imkânı ortaya çıkmaktadır.
Bu tür düzenlemelerin
-tekrar söylüyorum- bir yararı yoktur. Türkiye'de eğer ihracatçıyı savunmak,
korumak istiyorsanız, bunun yolu şudur: Bir kere, mutlaka, finansman ayağını
sağlam tutmalısınız. Yani, kaynak bulalım, destek olalım, şu, bu, falan, bütün
bunları yeniden gözden geçirmelisiniz; ama, aynı zamanda, Eximbank gibi
kurumlar aracılığıyla, bu tür, ihracata destek yöntemlerini de çok iyi
düzenlemelisiniz. Yapmazsanız, karşınıza, bir süre sonra yeniden bu tür sorunlar
bir yumak halinde gelmeye başlar. O nedenle, burada, finansman ayağını dikkate
almayan bu tür düzenlemelerin bir yararı olmayacağını düşünüyoruz; o nedenle,
bu konuda eleştirel tavrımızı burada huzurunuza getirmiş bulunuyoruz.
Dikkatiniz için teşekkür
ederim. (Alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür
ediyorum Sayın Oyan.
Tümü üzerinde, şahsı adına
söz isteği vardır.
Ağrı Milletvekili Sayın
Melik Özmen...
SADULLAH ERGİN (Hatay) -
Sayın Başkan, AK Parti Grubu adına, Samsun Milletvekili Ahmet Yeni'nin
konuşması vardı.
BAŞKAN - Buraya
bildirmediniz grup adına konuşacak olan milletvekilini. Kim konuşacak?
SADULLAH ERGİN (Hatay) -
Ahmet Yeni; hazır efendim kendisi.
BAŞKAN - Değerli
arkadaşlar, söz isteklerinin Başkanlığımıza süresinde bildirilmesini rica
ediyorum; görüyorsunuz ki, bir karışıklık oluyor.
AK Parti Grubu adına,
Samsun Milletvekili Sayın Ahmet Yeni; buyurun. (AK Parti sıralarından alkışlar)
Süreniz 20 dakika.
AK PARTİ GRUBU ADINA
AHMET YENİ (Samsun) - Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; Türk Parasının
Kıymetini Koruma Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı hakkında
Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu adına söz almış bulunmaktayım. Sözlerime
başlarken hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Bilindiği üzere, kambiyo
rejiminin serbestleştirilmesine yönelik sürdürülen çalışmalar sonucunda 20
Şubat 1930 tarihinde Yüce Meclisimizde kabul edilerek 25 Şubat 1930 tarihi
itibariyle yürürlüğe giren ve halen uygulanmakta olan 1567 sayılı Türk
Parasının Kıymetini Koruma Hakkında Kanun, ilk kabul tarihinden bugüne değin,
muhtelif zamanlarda, o günün şartlarına uygun olarak revize edilmiştir. Kanunun
bazı maddelerinin günün koşulları ile gelişen ihtiyaçlar çerçevesinde yeniden
değerlendirilmesi çalışmalarının ilgili komisyonda tamamlanmasının ardından
Meclisimize sevk edilen, adı geçen kanunda değişiklik yapılmasına dair yasa
tasarısının hayırlara vesile olmasını temenni ediyorum.
Değerli milletvekilleri,
kanun tasarısının içerdiği değişikliklere bakacak olursak, 1567 sayılı Türk
Parasının Kıymetini Koruma Hakkında Kanunun 3 üncü maddesinin (a) bendinin
birinci paragrafında öngörülen asgarî 5 000 000 liradan azamî 50 000 000 liraya
kadar olan ağır para cezası, günün koşullarına uyumlu hale getirilerek asgarî 2
milyar liradan azamî 25 milyar liraya yükseltilmektedir.
Kanunun 3 üncü maddesinin
(b) bendinde yer alan hükümler üç gruba ayrılarak, suç için öngörülen cezalar
hakkaniyet ilkesine uygun hale getirilmiştir. Her türlü mal, kıymet, hizmet ve
sermaye ithal ve ihracından doğan alacaklarını, alınan kararlardaki hükümlere
göre yurda getirmeyenlere uygulanan, yurda getirmekle yükümlü oldukları
kıymetin rayiç bedeli kadar olan ağır para cezası, söz konusu kıymetin yüzde
5'i oranına çekilmiştir.
İhracat ve transit
ticaret işlemlerinden doğan alacaklarını yurda getirmemeleri nedeniyle
haklarında dava açılan, ancak, yargı kararının kesinleşmesinden önce
alacaklarını yurda getirmek suretiyle yükümlülüklerini yerine getirenlere,
mezkur kanunun 3 üncü maddesinin (a) bendinin birinci paragrafında düzenlenen
usule ilişkin maktu para cezasının uygulanması öngörülmüştür. Döviz veya Türk
parası kaçırmak kastıyla muvazaalı
işlemlerde bulunanlara uygulanan, kaçırdıkları kıymetin rayiç bedeli kadar olan
ağır para cezası, aynen muhafaza edilmiştir.
Değerli milletvekilleri,
kanun taslağına eklenen geçici 1 inci maddenin birinci fıkrasıyla, haklarında
kambiyo takibi başlatılan, ancak, yargıya intikal ettirilmemiş bulunanlara,
yükümlülüklerini yerine getirmelerini teminen yüzelli günlük süre tanınarak
verilen süre içinde yükümlü oldukları kıymeti yurda getirmeleri koşuluyla
yürütülen idarî takiplerin ortadan kalkacağı ve yurda getirilen bedelin
alışında cari kur uygulanacağı hüküm altına alınmıştır.
Geçici 1 inci maddenin
ikinci fıkrasıyla, kambiyo takibatı sonucunda haklarında kanunî işlem
başlatılan, ancak, kesinleşmiş yargı kararı bulunmayanlara, yükümlülüklerini
yerine getirmelerini teminen, bu kanunun yayımı tarihinden itibaren altmış gün
içinde ilgili kambiyo müdürlüğüne başvurmaları, bu süre dahil, en çok yüzelli
günlük süre tanınarak, verilen süre içinde yükümlü oldukları kıymeti yurda
getirmeleri koşuluyla, bu kıymetin yüzde 2'sine tekabül eden tutarın ödeme
tarihindeki Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası alış kurları üzerinden Türk
Lirası karşılığını ilgili vergi dairesine ödemeleri halinde, açılmış davalar
ile idarî işlemlerin ortadan kalkacağı hüküm altına alınmıştır. Öte yandan,
mevzuatta öngörülen süreler dışında yurda getirilen kıymetlerin alış
işlemlerinde cari kur uygulanması öngörülmek suretiyle, firmaların
yükümlülüklerini yerine getirmeleri teşvik edilmiştir.
Geçici 1 inci maddenin
üçüncü fıkrasıyla, maddenin ikinci fıkrasında tanınan yüzelli günlük süre
içerisinde yurda getirilmesi gereken kıymete ilişkin yükümlülüğünü yerine
getirmeyen ve aynı zamanda bu kıymetin yüzde 2'sine tekabül eden tutarı
ödemeyen firmaların da bu düzenlemeden yararlandırılması için, kambiyo takibine
konu kıymetin yüzde 4'üne tekabül eden tutarın, kanunun yayımı tarihinden
itibaren en çok yüzseksen gün içinde ödeme tarihindeki Türkiye Cumhuriyet Merkez
Bankası alış kurları üzerinden Türk Lirası karşılığını ilgili vergi dairesine
ödemeleri halinde, bu konuda açılmış davalar ile idarî işlemlerin ortadan
kalkması öngörülmüştür.
Kanun taslağına eklenen
geçici 2 nci maddeyle, haklarında kesinleşmiş yargı kararı bulunan firmalara
doksan günlük süre verilerek, bu süre içinde mahkeme kararıyla hükmolunan ve
henüz tahsil edilmemiş bulunan para cezalarına esas teşkil eden, yurda
getirilmesi gereken kıymetin ödeme tarihindeki Türkiye Cumhuriyet Merkez
Bankası alış kurları üzerinden yüzde 5'inin ilgili vergi dairesine ödenmesi
halinde, kesinleşmiş mahkeme kararının infaz edilmemesi ve başlamış bulunan
icraî takipler ile tüm idarî işlemlerin ortadan kaldırılması sağlanmıştır.
Kanun taslağına eklenen
geçici 3 üncü maddeyle, süresi içinde zorunlu döviz ve efektif devir ve satış
yükümlülüklerini yerine getirmeyen yetkili müesseseler ve kıymetli maden aracı
kuruluşlarına, yüzelli gün içinde devirle yükümlü oldukları kıymetin yüzde
1'inin, ödeme tarihindeki Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası alış kurları
üzerinden Türk Lirası karşılığını ilgili vergi dairesine ödedikleri takdirde,
bu konuda haklarına açılmış davalar ile başlatılan idarî işlemlerin ortadan
kaldırılması imkânı getirilmiştir.
Firmaların yurda
getirmekle yükümlü olduğu kıymetin suç tarihindeki Türkiye Cumhuriyet Merkez
Bankası alış kuruna göre hesaplanan rayiç bedeli firmalara büyük boyutlu malî
külfet yüklediği gibi, suç tarihinden itibaren işlemeye başlayan ihbar, ihtar
ve yargılama sürecinin uzunluğu göz önüne alındığında, suç tarihi ile ödeme
tarihi arasında geçen uzun süre için 6183 sayılı Kanun hükümleri uyarınca
uygulanan gecikme faizi, hükmolunan para cezasını katlayarak, ödenemez hale
getirmektedir. Bu nedenle, çoğu zaman hükmolunan cezanın infazı mümkün
olmamakta, hatta, bu yüzden firmaların iflası, infisahı veya tasfiyesi de
gündeme gelmektedir.
Değerli milletvekilleri,
1.6.1994 tarihli ve 3992 sayılı İhracat Bedeli Dövizlerini Süresinde Yurda
Getirmeyenlere 1567 Sayılı Türk Parasının Kıymetini Koruma Hakkında Kanun
Gereğince Uygulanacak Cezaların Affına Dair Kanunla, açık ihracat hesaplarının
kapatılmasını teminen firmalara belirli bir süre verilerek, kambiyo takibinin
kaldırılması sağlanmıştır.
1994 yılından bu yana,
kambiyo mevzuatından kaynaklanan yükümlülüklerin yerine getirilmemesi
nedeniyle, kambiyo müdürlükleri nezdinde haklarında takibat başlatılan firmalar
ile mahkemeye intikal eden işlemlerin sayıca büyük boyutlara ulaşması dikkate
alınarak, 1567 sayılı Kanunun 3 üncü maddesinin (b) bendinde hüküm altına
alınan para cezaları yüzde 5'e çekilmek suretiyle, mahkemeler nezdinde
görülmekte olan sözkonusu dava dosyalarının ve kambiyo müdürlüklerince takipte
olan işlemlerin tasfiyesi amaçlanmıştır.
İhracatımıza finansman
desteği vererek hizmet eden finansal kirama şirketleri, factoring şirketleri,
bankalar ile özel finans kurumları, kendilerinin üretmediği ve kendilerine ait
olmayan malları, ilgili dışticaret ve malî mevzuat çerçevesinde ihraç ederek,
kanun karşısında ihracatçı statüsüne girmektedirler. Uygulamada ihracatı
kolaylaştırmak için, finansal sistemin işleyişinden kaynaklanan bu durum
nedeniyle, üçüncü kişi durumundaki malî kuruluş ihracatçılarının, müşterinin
bulunması, ihracat bağlantısının
yapılması ve özellikle ihraç bedeli dövizin yurda getirilmesiyle en küçük bir
müdahale ya da irtibatları olmamaktadır. İhracatla ilgili her türlü işlem, bu
kuruluşların verdiği vekaletnameyle, asıl ihracatçı olan imalatçı veya
tedarikçiler tarafından gerçekleştirilmektedir.
Finansal sistemin
işleyişinden kaynaklanan bu durumdaki malî kuruluş ihracatçılara, hem vergi
sorumluluğu hem de kambiyo sorumluluğu yüklenmiştir; ancak, bu iki sorumluluğun
bir arada bulunmuş olması, ihracat bedeli döviz yurda getirilmediği zaman, bu
malî kuruluşlar bakımından, karşılığı olmayan adaletsiz bir yük teşkil
etmektedir. Bu nedenle, işlemler kendilerine ait olmadığı halde, 25.2.2003
tarih ve 4811 sayılı Vergi Barışı Kanunundan yararlanarak vergi sorumluluğunu
yerine getiren bu malî kuruluş ihracatçıların kambiyo sorumluluklarının, yasal
konumları ile sorumluluklarına uygun ve adil şekilde hafifletilmesi
gerekmektedir.
Değerli milletvekilleri,
yasa tasarısıyla sunulan ilgili madde değişiklikleriyle birtakım cezaların
günümüz şartlarında ayarlanması sonucu, caydırıcılık nispeti attırılarak, bu
cezaya konu fiil ve işlemlerin tekrarının önlenmesi amaçlanmıştır. Bazı
hükümlerin sağlıklı ve anlaşılır tasnifleri yapılarak, suçlar için öngörülen
cezalarda hakkaniyet ilkesine uygunluk sağlanmıştır. Öte yandan, muvazaalı
işlemlere karşı tutarlılık ve kararlılık vurgulanmasına karşın, muvazaalı
işlemlerin sonucunda döviz kaçıranlara herhangi bir kolaylık sağlanmamıştır.
Geçici maddeyle de çeşitli durumlara yönelik net, anlaşılabilir ve
uygulanabilir çözüm ve hükümler getirilerek, hem yargının iş yükünün azaltılması
hem de muhatapların yasalara uyma zorunluluğu, ilave süre tanınarak
sağlanmaktadır. Cari kur uygulaması ve cezaların tahsil edilebilir oranlarda
olmasıyla da, ilave gelir elde edilmesi amaçlanmaktadır.
Dikkatinizi, özellikle,
bu yasa tasarısıyla sağlanmak istenen bir başka hususa çekmek istiyorum. O da,
ihracatçımıza yasa tasarısıyla getirmeye çalıştığımız dolaylı destek imkânıyla,
ihracat yapabilme kapasitemizin ve gücümüzün artırılmasıdır. Böylelikle, mal ve
hizmet dolaşımının daha da yaygınlaştığı dünyamızda, ihracatçımızın, dünya
şartlarında rekabet gücünü artırabileceğiz. Bu da, bu yasa tasarısının
getirdiği bir başka kolaylık olarak gözükmektedir.
Bu yasa tasarısıyla,
ihracatçımıza finansal destek veren finans kuruluşlarının yasal konumları ile
sorumlulukları hafifletilerek,daha etkin bir şekilde ihracatçımızın yanında yer
almaları sağlanmıştır. Unutmamalıyız ki, dışticaret işlemlerinde kronik anlamda
devamlı açık veren bir Türkiye tablosuyla karşı karşıyayız. Bunun da negatif
etkilerinden, ancak ve ancak, ihracat noktasında gereken hamleleri yapmak
suretiyle kurtulabilecek ve ülkemiz, dünyada hak ettiği yere ulaşabilecektir.
Bu duygu ve düşüncelerle
sözlerime son verirken, bir kez daha, kanun tasarısının hayırlara vesile
olmasını diliyor; Yüce Meclise saygılar sunuyorum. (AK Parti sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür
ediyoruz Sayın Yeni.
Tümü üzerinde, şahısları
adına söz isteği vardır.
Ağrı Milletvekili Sayın
Melik Özmen; buyurun. (AK Parti sıralarından alkışlar)
Süreniz 10 dakika.
MEHMET MELİK ÖZMEN (Ağrı)
- Sayın Başkan, kıymetli milletvekilleri; ikinci kez kürsüdeyim, hepinizi
saygıyla selamlıyorum.
Bu yasa tasarısıyla
ilgili, şahsım adına söz almış bulunuyorum. Biraz evvel, bu yasa tasarısı
hakkında görüşlerini beyan eden kıymetli konuşmacılara da ayrı ayrı teşekkür
ediyorum.
Ben, özellikle, bu yasa
tasarısını göz önüne alarak, Kasım 2002'den Temmuz 2003'e kadarlık dönemi her
fırsatta eleştirme ihtiyacı duyan ve bu ihtiyaçla hareket eden, bu tasarıyı baz
alarak bütün icraatlarını değerlendirmiş olan Grup Başkanvekilimiz Sayın Oğuz
Noyan Beye birkaç konuda itirazım var; onları da dile getirmek istiyorum.
OĞUZ OYAN (İzmir) - Noyan
değil, Oyan.
MEHMET MELİK ÖZMEN
(Devamla) - Pardon, özür dilerim.
Şimdi "144 katrilyon
borç stoku 175 katrilyona çıktı" dedi, "27 milyar dolar civarında
borç stokunda artış var" dedi; ama, yaklaşık 70 milyar dolar ödenmiş olan
borç miktarından hiç söz etmedi.
OĞUZ OYAN (İzmir) - Net
artıştan bahsediyoruz.
MEHMET MELİK ÖZMEN
(Devamla) - Şimdi, özellikle şunu söylemek istiyorum: 1980'den bu yana yapılmış
olan borçlanmaların sonucu olarak, biz, bu sene, 2003 yılı bütçesini
hazırlarken, 146 katrilyon ödenekle bütçeyi bağladık. Bu 146 katrilyon ödeneğin
80 katrilyonu, 70 milyonluk koskoca bir ülkenin harcamaları için ayrılmış
ödeneklerdir. Yani, kamudan maaş alan personel, hayvancılık, tarım, millî
eğitim, sağlık, millî savunma... Tüm bu çalışmalar, faaliyetler için ayrılmış
olan rakam 80 katrilyon. Peki, geri kalan 66 katrilyon ne?; 66 katrilyon,
yapılmış olan borçlanmaların iç ve dış faizlerinin tutarı. Yani, bir tarafta
yetmiş milyonluk ülkenin bir yıllık ihtiyaçları için 80 katrilyon harcanırken,
öbür taraftan, sadece yapılmış olan borçlanmalar karşılığında ödenecek olan
faiz miktarı 66 katrilyon. Bu 66 katrilyon faiz olarak ödenmeseydi de, bütçede
bu ülkeye harcanmış olsaydı ne olurdu? Gelin, hep birlikte hesap edelim.
Kaldı ki, vergi
barışıyla, yaklaşık 6,5 katrilyon civarında bir gelir elde edilmesi ümit
edilmiş ve 6,5 katrilyona doğru da bir seyir sağlanmıştır. Orman 2/B yasasıyla
-yaklaşık, ortalama hesaplamayla- 25 milyar dolara yakın gelir elde edilmesi
ümit ediliyor. Hazine arazilerinin satışıyla, hakeza, belli bir miktarda gelir
elde edilecek. Kambiyo kanunuyla, bu önümüzdeki yasa tasarısıyla -küçük bir
şeydir ama- 45 milyon dolar civarında bir gelir elde edilir; ancak, çok daha
önemlisi, psikolojik faktör olarak, ihracatçılarımızın,, yaklaşık 9 000'e yakın
nizalı dosyasının ortadan kaldırılması söz konusu ve ihracatçıların önündeki bu
büyük engel ortadan kalktığında, ithalat ile ihracat arasındaki fark kapanmış
olacaktır, ihracatçılara da pozitif yönde bir motivasyon sağlanmış olacaktır.
Bir örnek vermek
istiyorum, fazla uzatmayacağım; çünkü, gecenin bu saati herkes sıkkın. Buda
rahibi olmaya namzet bir genç, bir Buda tapınağına gider. Alırlar, en üst
seviyedeki Buda rahibinin karşısına çıkarırlar. Buda rahibinin önünde iki köpek
vardır -birisi ak, beyaz bir köpek, diğeri kara, siyah bir köpektir; biri
iyiliği, biri kötülüğü temsil etmektedir- ancak, birbirleriyle
dalaşmaktadırlar. Siyah olan çok daha saldırgandır; ama, beyaz olan biraz daha
mülayimdir. Buda adayı olan rahip şunu söyler: "Hangisi hangisini
yener?" Başrahip cevap verir "hangisini iyi beslersem, o yener"
der. Eğer, kendi içimizde iyiliği beslersek, üstesinden gelemeyeceğimiz,
altından kalkamayacağımız hiçbir iş yoktur.
Bu memleketin çocukları
olarak, burada, yapılmış olan borçlanmaların faizini bu sene için ne kadar
kısar, önümüzdeki seneye ne kadar daha fazla kaynak aktarabiliriz diye, gece
saat 3'lere kadar, 4'lere kadar, aylardır uğraşıyoruz. Bu arada, sosyal
politikalarımızı atlamıyoruz, mümkün olan bütün ihtiyaçlarımızla ilgili
kaynaklarımıza likidite kazandırmaya çalışıyoruz. Bu sene, önümüzdeki sene, bir
başka sene bu icraatlar devam edecektir. Kambiyo kanunu bu açıdan önemlidir.
Bu kanun tasarısını
desteklemenizi hepinizden istirham ediyor, saygılar sunuyorum. (AK Parti
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür
ediyorum Sayın Özmen.
Sayın milletvekilleri,
tasarının tümü üzerindeki görüşmeler tamamlanmıştır.
Maddelerine geçilmesini
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Maddelerine geçilmesi
kabul edilmiştir.
1 inci maddeyi
okutuyorum:
TÜRK PARASININ KIYMETİNİ KORUMA
HAKKINDA KANUNDA DEĞİŞİKLİK
YAPILMASINA DAİR KANUN TASARISI
MADDE 1. - 20.2.1930
tarihli ve 1567 sayılı Türk Parasının Kıymetini Koruma Hakkında Kanunun 3 üncü
maddesinin (a) bendinin birinci paragrafı ile (b) bendi aşağıdaki şekilde
değiştirilmiş, aynı maddeye aşağıdaki bent (c) bendi olarak eklenmiş ve mevcut
(c) ve (d) bentleri, (d) ve (e) bentleri olarak teselsül ettirilmiştir.
"Bakanlar Kurulunca
1 inci maddeye göre alınan kararlara aykırı hareket eden veya bu kararlarda
belirlenen yükümlülüklerini yerine getirmeyen gerçek ve tüzel kişiler ikimilyar
liradan yirmibeşmilyar liraya kadar ağır para cezasıyla cezalandırılırlar."
"b) Her türlü mal,
kıymet, hizmet ve sermaye ithal ve ihraç edenler veya bu işlere aracılık
edenlerden bu işlemlerinden doğan alacaklarını 1 inci maddeye göre alınan
kararlardaki hükümlere göre yurda getirmeyenler yurda getirmekle yükümlü
oldukları kıymetin rayiç bedelinin yüzde beşi tutarında ağır para cezasıyla
cezalandırılırlar.
Ancak, yargı kararının
kesinleşmesinden önce alacaklarını yurda getirenlere, bu maddenin (a) bendinin
birinci paragrafındaki hükümler uygulanır.
c) İthalat, ihracat ve
diğer kambiyo işlemlerinde döviz veya Türk parası kaçırmak kastıyla muvazaalı
işlemlerde bulunanlar, kaçırdıkları kıymetlerin rayiç bedeli kadar ağır para
cezasıyla cezalandırılırlar.
Muvazaalı işlemlere
teşebbüs edenler hakkında hükmolunacak para cezası kaçırmaya teşebbüs edilen
kıymetin rayiç bedelinin yarısından az olamaz."
BAŞKAN - Madde üzerinde,
Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına...
OĞUZ OYAN (İzmir) - O
arkadaşımız konuşmayacak, ben konuşacağım.
BAŞKAN - Evet.
Cumhuriyet Halk Partisi
Grubu adına, İzmir Milletvekili Sayın Oğuz Oyan; buyurun.
CHP GRUBU ADINA OĞUZ OYAN
(İzmir) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; yeni bir şey söylemekten
ziyade, daha doğrusu, bu maddeyle ilgili söylediklerimden başka bir şey
söylemek yerine, sadece, biraz önceki konuşmacıya küçük bir yanıt vermek
istiyorum.
Değerli arkadaşlarım,
bakınız, borçlanmada bir farkı söyleyeyim. Eğer, iktisat tekniği konuşacaksak
bunları bilmemiz lazım. Bakın, bu yıl ile geçen yılı karşılaştırayım;
ocak-haziran döneminde borçları nasıl döndürüyoruz... Lütfen, dikkatinizi rica
ediyorum. Geçen yıl, Ocak-Haziran 2002'de anapara ödemesi 59 katrilyon, faiz
ödemesi -içborçlardan bahsediyorum- 22,9 katrilyon, toplam 82 katrilyon. Bu,
ödenmiş; yani, geçen yıl, 2002'de, ilk altı ayda anapara ve faiz olarak 82
katrilyon -küsuratları atıyorum- ödenmiş. Borçlanma ne kadar yapılmış; 63,9
katrilyon yeni bir borçlanma yapılmış. Borçların çevrilme oranı nedir; yüzde
78. Yüzde 78 oranında bir içborç döndürme oranı var. Yani, açıkçası, biz ne yapmışız;
ödediğimiz paranın yüzde 78'i ,oranında, yeniden, piyasadan borçlanmışız geçen
sene. Bu sene siz ne yapmışsınız AKP olarak; bakın, rakamları veriyorum: Bu
yıl, anapara ve faiz olarak, ilk altı ayda 89 katrilyon borç ödemişsiniz; buna
karşılık, 83 katrilyon borçlanmışsınız. 89 ile 83'ü oranlarsanız, borçları
çevirme oranı yüzde 93'e çıkmış. Yani, bunun anlamı şu: Borçlandığınız ve
ödediğiniz miktarın yüzde 93'ü kadar borçlanıyorsunuz. Bu, piyasaya, yani, kamu
dışında iç piyasadan borçlanmak isteyen özel sektör kuruluşlarına, yüzde 7'lik
pay bırakıyorsunuz demektir; geçen sene yüzde 22'lik pay bırakılmış, bu sene
yüzde 7'lik pay bırakılıyor. İktisat literatüründe bunun adı "crowding
out"tur, yani, dışlama etkisidir. Özel sektörün piyasadan borçlanmasının
önüne kamunun böylesine büyük bir borçlanmayla çıkması, onun önünü tıkayan bir
süreçtir ve faiz hadlerini onun açısından da yükselten, ayrıca, yükseldiği için
de piyasadan dışlayan; ama, piyasa ezici bir kamu ağırlığıdır.
Geçen yıla kıyasla bu
dönemin bir başka farkı, onu da size söyleyeyim: Geçen yıl, 2002 yılında,
toplam borç stokunun yüzde 47'si piyasaya olan borçlardan oluşurken, siz, kendi
döneminizde, borçlanmanın yüzde 73'ünü piyasadan yaptınız; dolayısıyla, borçların
bileşimini değiştirdiniz. Piyasaya daha fazla yüklenerek borçlanıyorsunuz ve
daha yüksek reel faizlerle borçlanıyorsunuz. Bu reel faizlerle bu çark dönmez,
bu gemi yürümez.
Reel faizlerin düzeyi ne
olmalıdır, biliyor musunuz? .Eğer, bir ülke, reel büyüme oranı kadar -diyelim
ki, bu sene hedefiniz yüzde 5, yüzde 5'lik büyüme oranı kadar- reel faiz
ödüyorsa, bunu döndürebilir -yüzde 5'lik reel faiz ödüyorsanız, bunu döndürme
imkânınız vardır- eğer bunu yapamıyorsanız, yani, büyüme oranından daha yüksek
reel faiz ödüyorsanız -örneğin, yüzde 5 değil de, yüzde 10 reel faiz
ödüyorsanız- yapmanız gereken, faizdışı fazla vererek bunu kompanse etmektir; yani,
kamu hizmetlerini felç ederek ödemektir; ama, Türkiye'de -dikkat ediniz- büyüme
yüzde 5 -ya da geçen sene olduğu gibi yüzde 7 diyelim- ama, siz, yüzde 30'larla
borçlanıyorsunuz reel faiz olarak. Bu, sonu mutlu bitmeyecek bir maceradır
değerli arkadaşlar. Bunun mutlu bir sonu yoktur, dolayısıyla sizi uyarıyoruz.
Bunu geçen sene, 3 Kasım öncesi siz de söylüyordunuz, hatta, Sayın Başbakan - o
zaman Genel Başkanınız- şunu diyordu: "Her şey var, helva yapacak bütün
malzeme var, mutfakta bunu yapacak adam yok, ben geliyorum." Geldi ne
oldu; IMF politikalarına tam teslim!.. Bu, çıkmaz yoldur, bu yolda devam
etmeyin, sizi uyarıyoruz.
Teşekkür ederim. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederim
Sayın Oyan.
Madde üzerinde başka söz
isteği?.. Yok.
1 inci maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.
2 nci maddeyi okutuyorum:
MADDE 2. - 1567 sayılı
Kanunda geçen "İcra Vekilleri Heyeti" ibareleri "Bakanlar
Kurulu", "Maliye Vekaleti" ibareleri "Hazine
Müsteşarlığının bağlı bulunduğu Bakanlık", "Cumhuriyet
müddeiumumileri" ibareleri "Cumhuriyet savcılıkları" olarak, ek
1 inci maddede geçen "kambiyo kontrolörleri" ibaresi "Hazine
kontrolörleri ve stajyer Hazine kontrolörleri" şeklinde değiştirilmiş,
aynı maddedeki "Maliye müfettişleri ile Maliye müfettiş muavinleri, hesap
uzman ve yardımcıları" ibareleri metinden çıkarılmıştır.
BAŞKAN - Madde üzerinde
söz isteği?.. Yok.
2 nci maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... 2 nci madde kabul edilmiştir.
Geçici 1 inci maddeyi okutuyorum:
GEÇİCİ MADDE 1. - Bu
Kanunun yürürlük tarihinden önce 1567 sayılı Kanun hükümlerine göre haklarında
kambiyo takibi başlatılan, ancak henüz yargıya intikal ettirilmeyenlerin, bu
Kanunun yayımı tarihinden itibaren yüzelli gün içinde yükümlü oldukları kıymeti
yurda getirmeleri halinde bu konuda yürütülen idarî işlemler ortadan kalkar. Bu
hüküm çerçevesinde yurda getirilen kıymetler için cari kur uygulanır.
Ancak hazırlık
soruşturması aşamasında olanlar ile yargıya intikal ettirilen ve haklarında
kesinleşmiş yargı kararı bulunmayanların, bu Kanunun yayımı tarihinden itibaren
altmış gün içinde ilgili kambiyo müdürlüğüne başvurmaları, bu süre dahil en çok
yüzelli gün içinde yükümlü oldukları kıymeti yurda getirmeleri ve bu kıymetin
yüzde ikisine tekabül eden tutarın ödeme tarihindeki Türkiye Cumhuriyet Merkez
Bankası alış kurları üzerinden Türk Lirası karşılığını ilgili vergi dairesine
ödemeleri halinde, bu konuda açılmış davalar ile idari işlemler ortadan kalkar.
Bu hüküm çerçevesinde yurda getirilen kıymetler için cari kur uygulanır.
İkinci fıkrada belirtilen
yükümlülüklerini bu Kanunla verilen yüzelli günlük süre içinde yerine
getirmeyenlerin, Kanunun yayımı tarihinden itibaren en çok yüzseksen gün içinde
kambiyo takibine konu kıymetin yüzde dördüne tekabül eden tutarın ödeme
tarihindeki Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası alış kurları üzerinden Türk
Lirası karşılığını ilgili vergi dairesine ödemeleri halinde bu konuda açılmış
davalar ile idarî işlemler ortadan kalkar.
25.2.2003 tarihli ve 4811
sayılı Vergi Barışı Kanunundan yararlanarak adlarına salınan vergileri ödeyen
ya da ödeme planına bağlatan ihracatçı gözüken malî kuruluşlar hakkında bu
maddenin üçüncü fıkrasında yer alan oran yüzde bir olarak uygulanır.
İlgililerin diğer
mevzuattan kaynaklanan sorumlulukları ortadan kalkmaz.
BAŞKAN - Geçici 1 inci
madde üzerinde, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına, Trabzon Milletvekili Sayın
Akif Hamzaçebi; buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)
Süreniz 10 dakika.
CHP GRUBU ADINA MEHMET
AKİF HAMZAÇEBİ (Trabzon) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; "kambiyo
affı" olarak isimlendirdiğimiz, görüşmekte olduğumuz tasarının geçici 1
inci maddesine ilişkin olarak, Cumhuriyet Halk Partisi Grubunun görüşlerini
açıklamak üzere söz almış bulunuyorum.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; 1567 sayılı Kanun, 1929 yılında yaşanan dünya ekonomik
buhranından sonra Türkiye'de yürürlüğe girmiş olan geçici bir kanundur. Dünya
ekonomik bunalımı, Amerika'da başlamış ve bütün dünya ülkelerini etkisi altına
almıştır. O nedenle de, dünya ekonomik buhranı veya bunalımı olarak
isimlendirilmiştir. Başlangıçta geçici bir düzenleme olarak düşünülen 1567
sayılı Kanun, daha sonraki yıllarda sürekli hale gelmiş ve kanunda yapılan değişikliklerle
Bakanlar Kuruluna verilen yetkiler çerçevesinde Bakanlar Kurulunun yaptığı
düzenlemelerle uzun yıllar Türkiye'de etkisini hissettiren son derece önemli
bir kanun olmuştur.
Türkiye'de sermaye
hareketlerinin liberalleştirildiği 1989 yılına gelindiğinde, 1567 sayılı Yasaya
göre çıkarılmış olan 32 sayılı karar uygulamadan kaldırılmış, Türk Lirası
konvertibiliteye kavuşturulmuş ve kambiyo konusundaki birçok kısıtlama, o
kararla birlikte, o kararın yürürlükten kaldırılmasıyla birlikte, yürürlükten
kaldırılmıştır; ancak, hâlâ, 1567 sayılı Yasanın uygulanmakta olan çok çeşitli
hükümleri ve bu kanuna dayalı olarak çıkarılmış olan Bakanlar Kurulu kararları
vardır.
Denetim, tabiî ki, son
derece önemli bir konudur ve bu kanun, denetim konusunda Maliye Bakanlığının
çok temel iki kurumu olan maliye müfettişleri ile hesap uzmanlarına bir temel
görev vermiştir. Şimdi, önümüze gelmiş olan bu tasarıyla, bu kanunun
uygulanmasına ilişkin denetim, maliye müfettişleri ve hesap uzmanları ile
bunların muavinlerinden alınmakta, sadece kambiyo kontrolörlerine bu yetki
verilmektedir. Bu düzenlemeyi son derece yanlış buluyorum. Maliye Bakanlığının Maliye
Teftiş Kurulu ve Hesap Uzmanları Kurulu, bu kanunun uygulanmasına ilişkin
denetim konusunda çok uzun yıllar görev almış ve bu denetim görevini başarıyla
yürütmüşlerdir. İçinde bulunduğumuz bu döneme, bu yıla gelene kadar, çok yakın dönemde
yaşadığımız birçok kambiyo suçunda, birçok kambiyo soruşturmasında bu iki
kurumun önemli bir rolü vardır, görevi vardır.
Şimdi bu tasarıyla,
"ibare değişiklikleri" adı altında, bu denetim görevinin ve
yetkisinin bu kurumlardan alınarak, sadece Hazine Müsteşarlığı bünyesindeki
kambiyo kontrolörlerine verilmesi, son derece yanlıştır. Bir meslekî taassup duygusuyla,
bu yetki, sadece Hazine Müsteşarlığına ait olsun duygusuyla hareket edip,
devletin bu konuda son derece yetişmiş iki kurumunu devre dışı bırakmak -eğer
bu tasarı buradan bu şekliyle geçecekse, siz sayın milletvekillerinin buna
uygun görüşü olacaksa- gerçekten, bu hükümetin bir ayıbı olarak telakki
edilecek, ileride öyle anılacaktır ve bunun yanlışı sonraki dönem
soruşturmalarında ortaya çıkacaktır.
Kambiyo kontrolörleri de
son derece yetenekli, nitelikli arkadaşlarımız olabilir, bu konuda herhangi bir
tereddüdüm yok; ancak, sayıca son derece sınırlı olan bir kurulla bu denetimi
yapmaya kalkışmak, bu denetimi yapmaya çalışmak, kambiyo soruşturmalarından
vazgeçmek anlamına gelecektir. Hesap Uzmanları Kurulunun yaklaşık 350 mevcudu
vardır, Maliye Teftiş Kurulunun da yaklaşık 150 mevcudu vardır. 500 kişilik bir
denetim grubunu kambiyo soruşturmalarından, bu tasarı eğer yasalaşırsa, çekmiş
olacağız; bunun sonuçlarını, acılarını, üzüntülerini ileride yaşacağız.
Bu konuda ben uyarı
görevini yapmak üzere söz aldım, dikkatlerinize sundum, sizlerin takdirlerine
sundum; takdir Genel Kurulundur.
Saygılar sunuyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN- Teşekkür ederim
Sayın Hamzaçebi.
Madde üzerinde başka söz
isteği yok; ancak, bir önerge var.
Önergeyi okutacağım;
okutmadan önce, bundan sonraki metinleri Divan kâtip üyelerinin oturarak
okumaları hususunu Genel Kurulun oylarına sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler...
Kabul edilmiştir. Teşekkür ederim.
Önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 253
sıra sayılı kanun tasarısının geçici 1 inci maddesinin sonundaki fıkranın
metinden çıkarılmasını teklif ederiz.
|
Salih Kapusuz |
Altan Karapaşaoğlu |
Sadullah Ergin |
|
Ankara |
Bursa |
Hatay |
|
Ramazan Toprak |
Sait Açba |
|
|
Aksaray |
Afyon |
|
BAŞKAN - Sayın Komisyon
önergeye katılıyor mu?
ADALET
KOMİSYONU BAŞKANI KÖKSAL TOPTAN (Zonguldak) - Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN - Hükümet önergeye
katılıyor mu?
DEVLET BAKANI ALİ BABACAN
(Ankara) - Genel Kurulun takdirine bırakıyoruz.
BAŞKAN - Gerekçeyi mi
okutalım efendim?
SALİH KAPUSUZ (Ankara) -
Gerekçe okunsun Sayın Başkan.
BAŞKAN - Gerekçeyi
okutuyorum:
Gerekçe:
1567 sayılı Türk
Parasının Kıymetini Koruma Hakkında Kanunun suç saydığı hususlar yeniden
düzenlenmekte, ekonomik suçlara parasal cezalar öngörülmektedir. Bu fıkranın
kaldırılmaması halinde gerçek ihracatçılardan dövizini yurt dışından
getirmeyenler hakkında hapis cezası uygulanabilecektir. Böyle bir uygulama bu
yasa tasarısının hazırlanmasındaki mantığa ve içeriğine aykırıdır.
BAŞKAN - Gerekçesini
dinlediğimiz değişiklik önergesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler...
Etmeyenler... Önerge kabul edilmiştir.
Sayın milletvekilleri,
müzakerelerini tamamladığımız geçici 1 inci maddeyi kabul edilmiş olan
değişiklik önergesi doğrultusunda oylarınıza sunacağım; ancak, dikkatinize arz
ediyorum, geçici 1 inci madde af ilanı içerdiğinden, Anayasanın 87 nci ve
İçtüzüğün 92 nci maddeleri hükümleri uyarınca, kabulü için üye tamsayısının
beşte 3 çoğunluğunun oyunu arayacağım; bu nedenle, maddenin oylamasını
açıkoylama şeklinde yapacağım. Bu noktada da, zaten benim arayacağım nitelikli
çoğunluk yönünden -benim bu talebim ve düşüncem doğrultusunda- Sayın Cumhuriyet
Halk Partisi Grubunun da bir teklifi var.
Sayın milletvekilleri,
açıkoylamanın şekli hakkında Genel Kurulun kararını alacağımı.
Açıkoylamanın elektronik
oylama cihazıyla yapılmasını oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler...
Kabul edilmiştir.
Oylama için 5 dakika süre
vereceğim. Bu süre içerisinde sisteme giremeyen üyelerin teknik personelden
yardım istemelerini, bu yardıma rağmen de sisteme giremeyen üyelerin, oy
pusulalarını, oylama için öngörülen 5 dakikalık süre içerisinde Başkanlığa
ulaştırmalarını rica ediyorum.
Ayrıca, vekâleten oy
kullanacak sayın bakanlar var ise, hangi bakana vekâleten oy kullandığını,
oyunun rengini ve kendisinin ad ve soyadı ile imzasını da taşıyan oy
pusulasını, yine, oylama için öngörülen 5 dakikalık süre içerisinde Başkanlığa
ulaştırmalarını rica ediyorum.
Oylama işlemini
başlatıyorum.
(Elektronik cihazla
oylama yapıldı)
BAŞKAN- Sayın
milletvekilleri, Türk Parasının Kıymetini Koruma Hakkında Kanunda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısının geçici 1 inci maddesinin yapılan
açıkoylamasının sonucunu açıklıyorum:
Kullanılan
oy sayısı |
: |
362 |
Kabul |
: |
322 |
Ret |
: |
40 |
Böylece, aranan çoğunluk
bulunamadığından, madde kabul edilmemiştir. (1)
Birleşime 5 dakika ara
veriyorum.
Kapanma Saati : 23.24
(1) Açıkoylama kesin sonuçlarını gösteren tablo tutanağın
sonuna eklidir.
DÖRDÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati : 23.52
BAŞKAN : Başkanvekili İsmail ALPTEKİN
KÂTİP ÜYELER : Mevlüt AKGÜN (Karaman), Ahmet KÜÇÜK
(Çanakkale)
BAŞKAN - Türkiye Büyük
Millet Meclisinin 112 nci Birleşiminin Dördüncü Oturumunu açıyorum.
253 sıra sayılı kanun
tasarısının görüşmelerine kaldığımız yerden devam ediyoruz.
VI. - KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN
DİĞER İŞLER (Devam)
6. - Türk Parasının Kıymetini Koruma Hakkında Kanunda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ve Adalet Komisyonu Raporu (1/635) (S. Sayısı :253) (Devam)
BAŞKAN - Komisyon ve
Hükümet yerinde.
Tasarının geçici 2 nci
maddesini okutuyorum:
GEÇİCİ MADDE 2.- Bu
Kanunun yürürlük tarihinden önce 1567 sayılı Kanunun 3 üncü maddesinin (b)
bendine istinaden kesinleşen mahkeme kararları ile hükmolunan, ancak henüz
tahsil edilmemiş bulunan para cezalarına esas teşkil eden yurda getirilmesi
gereken kıymetin ödeme tarihindeki Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası alış
kurları üzerinden yüzde beşinin, bu Kanunun yayımı tarihinden itibaren doksan
gün içinde ilgili vergi dairesine ödenmesi veya bu Kanunun yürürlük tarihinden
önce 6183 sayılı Âmme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun hükümlerine
göre kısmen tahsil edilen para cezasının yurda getirilmesi gereken kıymetin
başvuru tarihindeki Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası alış kurları üzerinden hesap
edilen tutarının yüzde beşine tekabül ettiğinin tespiti halinde, kesinleşmiş
mahkeme kararları bütün neticeleri ile ortadan kalkar. Fazla ödenen tutarlar
iade edilmez.
BAŞKAN - Madde üzerinde,
Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına, Konya Milletvekilimiz Sayın Atilla Kart;
buyurun.
Süreniz 10 dakika.
CHP GRUBU ADINA ATİLLA
KART (Konya) - Sayın Başkanım, değerli arkadaşlarım; madde üzerindeki
konuşmadan evvel, yine maddeyle bağlantılı olarak usul hakkında bir
değerlendirme yapmak istiyorum.
Bilindiği üzere, af
niteliğindeki değerlendirmelerde, oylamalarda, hem madde hakkında hem de
tasarının tümü hakkında nitelikli çoğunluğun bulunması gerekmektedir. Bu konu,
en son, İçtüzüğün, 10 Nisan tarihinde yapılan değişikliğiyle tartışma
götürmeyecek bir şekilde açıklık kazanmıştır.
Geçici 1 inci maddeye
ilişkin değerlendirmede nitelikli çoğunluğun bulunmadığı açıktır. İçtüzüğün
açık hükmüne göre, bu noktada tasarının tümünde nitelikli çoğunluğun bulunması
yeterli olmayacaktır değerli arkadaşlarım. Madde üzerinde nitelikli çoğunluk
bulunmadığı için, bu aşamadan sonra tasarının akıbeti konusunda bir
değerlendirme yapmak gerekmektedir.
Bu sebeple, hükümetin
veya komisyonun, İçtüzüğün 88 veya 89 uncu maddelerindeki değerlendirmeyi
yapması gerekir. Bu değerlendirmenin yapılmasına da Başkanlık Divanının fırsat
vermesi gerekir, imkân tanıması gerekir; ama, bakıyoruz, Başkanlık Divanı bu
noktada hiçbir değerlendirme yapmıyor. Başkanlık Divanının, İçtüzüğün 88 veya
89 uncu maddesi konusunda, komisyondan, hükümetten nasıl bir uygulama
yapılacağını açıklığa kavuşturması, komisyonun, tasarıyı geri isteme, tasarıyı
çekme yönündeki tercih hakkını kullanıp kullanmayacağını açıklığa kavuşturması
gerekir.
Başkanlık Divanı, bu
değerlendirmeyi yapmadan tasarının görüşülmesine devam ettiği takdirde, açık
bir şekilde İçtüzük ihlali yapmış olur değerli arkadaşlarım. Bunun varacağı
sonuç belli; bunun varacağı sonuç, Cumhurbaşkanından bu tasarının geri dönmesi
veya Anayasa Mahkemesinde bu tasarının iptal edilmesi suretiyle olur.
Değerli arkadaşlarım,
burada, son derece ciddî bir iş yapıyoruz, yasama organı işlevi görüyoruz. Bu
görevi yaparken, Topluma Kazandırma Yasasında olduğu gibi -4 üncü maddenin
düzenlemesinde olduğu gibi- oluşan bir yasama iradesini geçersiz saymak gibi
daha da öteye giden bir uygulama içine giriyoruz. Yasama organının iradesini
-bu ifadeyi üzülerek kullanıyorum- iğfal etmiş oluyoruz. Bunlara sebebiyet
vermememiz gerekiyor. Bu sebeple, ben, maddenin değerlendirmesini yapmadan
evvel, Başkanlık Makamının usul konusundaki bu fahiş hatasını, fahiş yanlışını
düzeltmesini talep ediyorum. Bu düzeltme yapılmadan, yapılacak çalışmaların,
hukuken malul olduğunu, yok hükmünde olduğunu, hiçbir yasal değerinin
olmadığını, olamayacağını ifade ediyor, Genel Kurula saygılar sunuyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederim
Sayın Kart.
Sayın milletvekilleri,
biraz önce usul noktasında söz isteyerek görüşlerini açıklayan sayın
milletvekili arkadaşımız, İçtüzüğün 88 ve 89 uncu maddelerinin Başkanlıkça
değerlendirilmesi noktasında görüş bildirmiştir.
İçtüzüğümüzün 88 inci
maddesinin başlığı "metnin veya maddenin geri istenmesi"dir. Madde,
metnin veya maddenin kimin, nasıl, ne şekilde geri isteyebileceğini ifade
etmektedir.
89 uncu madde ise
"tekriri müzakere" diye ifade ettiğimiz, Genel Kurulda, yeniden bir
maddenin, karara bağlanan bir maddenin yeniden müzakeresinin hangi usul ve
prosedürle yapılabileceğini göstermektedir. Bu bakımdan, madde üzerindeki müzakereler
tamamlandıktan sonra, nitelikli çoğunluk arayarak yaptığımız oylama sonucunda,
aradığımız çoğunluğun sağlanamadığını ve maddenin kabul edilmediğini ilan etmek
suretiyle Başkanlığımız kendisine düşen görevi yerine getirmiştir.
Bu noktada Sayın Bakanın
da bir söz talebi var.
Devlet Bakanımız Sayın
Ali Babacan; buyurun. (AK Parti sıralarından alkışlar)
Süreniz 10 dakika.
DEVLET BAKANI ALİ BABACAN
(Ankara) - Sayın Başkan, değerli milletvekillerimiz; biliyorsunuz, ihracat
sektörü Türkiye'nin hızlı büyümesi için, istihdam için bizim son derece büyük
önem verdiğimiz ve desteklememiz gereken bir sektör. Geçtiğimiz son on yıllık
döneme bakacak olursak bu süre içerisinde pek çok ihracatçı firmamız,
yurtdışında mal ihraç etmiş, muhtelif sebeplerle bunun bedelini Türkiye'ye
getirememiş durumda şu anda. Kaldı ki, modern kambiyo anlayışına göre, serbest
döviz dolaşımının dünyada artık yerleştiği bir dönemde ve üstelik de Türkiye'ye
getirilen dövizin hemen ertesi gün tekrar Türkiye dışına çıkarılmasının önünde
hiçbir engelin olmadığı bir dönemde, bir bakıma biz ihracatçılarımızı şimdiye
kadar cezalandırmış olduk. Şu andaki sistemde, ihracatın gerçekleştirildiği
tarihteki kur ile bugünkü kur arasındaki fark -ki, bu eğer üç sene, dört sene,
sekiz sene gibi uzun sürelerse- çok büyük rakam tutuyor ve âdeta ihracat
bedelinin 4 misli, 5 misli cezalarla karşı karşıya kalıyoruz. Mesela, üç sene
önce ya da beş sene önce 50 000 dolarlık bir ihracat bedelini Türkiye'ye
getirememiş bir ihracatçının bugün ödemek zorunda kalacağı ceza 100 000 dolar,
150 000 dolar, 200 000 dolar gibi rakamlara ulaşabiliyor. Bu, gerçekten,
özellikle kurun hızlı yükselmiş olduğu yıllarda ihracatçılarımızı büyük bir yük
altında bırakıyor.
Biz, bu yasa tasarısını
hazırlarken, özellikle, iyiniyetli, gerçekten, ihracat yapıp da Türkiye'ye bu
ihracat bedelini bir şekilde getiremeyen ihracatçılarımızı göz önünde
bulundurduk; ki, bu her ihracatçının başına gelebiliyor; herhangi bir ülkeye
mal gönderiyor malın bedelini tahsil edemiyor, malın bedeli bir şekilde alacak
batağı olarak o ülkede kalıyor; bunun üzerine biz ihracatçımızı tekrar
cezalandırıyoruz "sen bunun niye parasını getirmezsin Türkiye'ye"
diye. Zaten, mal bedeli gitmiş -bazı durumlarda, her durumda değil- bunun
üzerine, bir de ihracat bedelinin birkaç katına ulaşabilen bir ceza alıyoruz.
Bu yasal düzenlemeyle ne
yapıyoruz derseniz, birikmiş problemler için -yani, yaklaşık 10 000 dosya var
şu anda- Türkiye'ye ihracat bedelini bundan sonra getirecek olan
ihracatçılarımıza, ihracat bedelinin bugünkü cari kur üzerinden hesaplanan
yüzde 2'lik tutarını bir kerelik tahsil ediyoruz ve artık, bu yükümlülükten
kurtulmuş oluyor. Eğer, ihracatçımız, bir şekilde, bedelini dahi getiremiyorsa
bunun, yani, tamamen batak bir alacak söz konusu ise, bu durumda da, ihracat bedelinin
yüzde 4'ünü ceza olarak istiyoruz. Hiç getirme imkânı yok, dövizini,
Türkiye'ye; bir şekilde kaptırmış, gelemiyor para; ihracat bedelinin yüzde
4'ünü ödeyerek, yine, bu cezalardan kurtulmuş oluyor.
Burada, bir de, aracı
malî kuruluşlar söz konusu. Aracı malî kuruluşlar da, özellikle bu vergi barışı
kapsamında, Katma Değer Vergisini -ihracatı hiç yapmamış sayıldıkları için-
ikinci bir kere ödeme durumunda kaldılar; çoğu durum, çoğu vaka bu şekilde. İki
kere ödenmiş Katma Değer Vergisinin üzerine, bir de, böyle, yüzde 4 gibi yüksek
bir cezayla karşı karşıya kalmasınlar diye, bu, aracı malî kuruluşlara da yüzde
1'lik bir ceza öngörüldü yine bu tasarıda. Tabiî, bütün bu oranlar, ilgili
sivil toplum kuruluşlarıyla uzun uzun müzakere edilerek, uzun uzun görüşmeler
yapılarak, karşılıklı mutabakatla belirlenmiş oranlar; yani, bizim, hükümet
olarak tek yanlı saldığımız rakamlar değil, sivil toplum kuruluşlarıyla -ki
başta Odalar Birliği ve İhracatçılar Meclisi olmak üzere- karşılıklı görüşüp
mutabık kaldığımız rakamlar.
Bir de, yine, bu
özellikle döviz büfelerini ilgilendiren zorunlu devir ve satış konusu vardı;
onunla ilgili yükümlülüklerini yerine getiremeyenler vardı. Onunla ilgili de,
yine, yüzde 1'lik bir cezayla bu sorumluluklardan kurtulmuş oluyorlar.
Asıl önemli bir konu, bu
yasal düzenlemeyle bu tür sorunların bir daha hiç birikmemesini sağlamış
oluyoruz. O da şöyle: Bundan sonraki dönemlerde... O da olabilir; yani, biz,
birikmiş sorunu çözdük, bitti; ama, bundan sonra aynı tür sorunlar olamaz mı;
olur. Yine bundan sonraki dönemlerde ihracatçımız ihracat yapabilir, mal
bedelini bir şekilde Türkiye'ye getiremeyebilir. Bundan sonra da, eskisi gibi,
rasyonel olmayan bir cezamı uygulayalım, yoksa daha makul bir sistemle, artık,
bu dosyaların, sorunların bir daha hiç birikmemesini mi sağlayalım?!. Bu
noktada da yüzde 5'lik bir ceza öngördük. O da şöyle: Bundan sonraki dönemde,
bu tasarı yasalaştığında, herhangi bir sebeple ihracat bedelini zamanı içerisinde
Türkiye'ye getiremeyen ihracatçılarımız, yüzde 5'lik bir ceza ödeyerek bundan
tamamen kurtulabiliyorlar.Yani, bundan sonraki dönemde de, ihracatçılarımızın,
bu tür artık, birikmiş sorunlarının oluşmaması için, bir daha 10 000 dosyaya
varan rakamların oluşmaması için köklü bir tedbiri de aslında burada almış
oluyoruz.
Dediğim gibi, başta da
söylediğim gibi, ihracat sektörü ve ihracatçılarımız bizim gözbebeğimiz; mutlaka
desteklenmesi gerekiyor, önlerinin açılması gerekiyor ve 1930'lardan,
1950'lerden kalma bir kambiyo rejimi anlayışıyla modern uluslararası ticaretin
yürütülmesi de mümkün değil.
ALİ RIZA BODUR (İzmir) -
Namuslu ihracatçının buna ihtiyacı var mı?
DEVLET BAKANI ALİ BABACAN
(Devamla) -Biz, bu anlayışla, bu yaklaşımla bu yasa tasarısını getirdik,
takdirlerinize sunuyoruz.
Teşekkür ederim. (AK
Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederim
Sayın Bakan.
Madde üzerinde şahsı
adına söz isteği var.
Trabzon Milletvekili
Sayın Akif Hamzaçebi; buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)
Süreniz 5 dakika.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ
(Trabzon) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşmekte olduğumuz
tasarıda, birbiri peşi sıra, zaman zaman önergelerle, zaman zaman komisyonlarda
yapılan birtakım değişikliklerle, sistemimizi altüst edecek birtakım
değişiklikler yapılmaktadır. Bunlardan bir tanesi de, görüşmekte olduğumuz 2
nci maddeye ilişkin olarak elimize ulaşan bir önergeyle ilgilidir. Önerge,
kanunun yürürlüğe girdiği tarihten itibaren 90 gün içinde yükümlü oldukları
kıymetleri carî kurdan yurda getirenlerin, carî kur üzerinden hesaplanan değer
ile defter kayıtlarında yer alan ihracat bedeli arasındaki farkın, pasifte bir
fon hesabında izleneceğini ve fon hesabında tutulduğu sürece Gelir veya
Kurumlar Vergilerine tabi tutulmayacağını ifade etmektedir.
Bu, esasen, bu tasarının
konusu olması gereken bir düzenleme değildir. Bu tasarıyla, birtakım aflar
getirilmektedir. Birçok af getirmiştir hükümet, bu af da, bu af zincirinin son
halkasıdır. Takip edecek hangi halkalar olacaktır, bilemiyoruz tabiî; ama, af,
biraz daha ileri götürülerek, vergi kanunlarında yapılması gereken bir
düzenleme burada yapılıyor. Yapılması gereken düzenleme derken, esasında,
düzenlemenin buradaki içeriği, kapsamı hakkında bir görüş beyan etmiyorum, bu,
enflasyon muhasebesinin kendisidir. Yani, bir ihracatçı düşünün, normal
yollardan ihracatını yapmış, dövizini yurda getirmiş; ihracatı yaptığı tarih
ile dövizini yurda getirdiği tarih arasında, eğer, kur farkından dolayı lehine
bir para oluşmuşsa, bu ihracatçının bu kur farkı geliri vergiye tabidir. Bu
önergeyle ne yapılmaktadır; ihracat bedelini zamanında yurda getirmemiş olan
bir ihracatçı, daha sonra bunu getiriyor, getirdiği tarihteki kur ile ihracat
yaptığı tarihteki kur arasındaki farkın geliri vergiye tabi tutulmuyor.
Denilebilir ki, aradan çok uzun zaman geçmiş, birkaç yıl geçmiş, eğer, kur
farkını vergiye tabi tutarsak, bu ihracatçı mağdur olur, zarar görür.
Değerli arkadaşlar, o
zaman, gerçek ihracatçıyı cezalandırmış oluruz. Gerçek ihracatçı bir ihracatı
yaptığında, birkaç ay sonra kur değişikliğinden dolayı oluşan farkı, biz,
vergiye tabi tutarsak, bu ihracatçı, bu uygulamadan zarar görmüş olur.
2001 yılında, Türkiye,
kriz yaşadı; dolar, bir gecede fırladı; hatırlayacaksınız, faizler yüzde 7
000'lere fırladı, dolar kuru da 600 000 liradan 800 000-900 000 liralara, daha
sonra 1 300 000 liraya kadar tırmandı. O dönemde dahi, kur farkı gelirinin
vergiye tabi olmayacağı şeklinde bir düzenleme yapılmadı. O dönemde yapılmayan
bir düzenlemeyi, burada, münhasıran bu grup ihracatçı için, ihracat bedelini
zamanında yurda getirmemesi nedeniyle takibe konu olmuş ihracatçı için yapmak
doğru değildir. Buna ihtiyaç duyuyorsak, o zaman, Vergi Usul Kanununda,
enflasyon muhasebesi düzenlemesini yaparız; ihracattan kaynaklanan, bu tip
uygulamalardan kaynaklanan bütün kur farkı gelirlerini vergiye tabi tutmayız;
yapılması gereken budur. Bu şekilde, bölük pörçük düzenlemelerle, gece
yarısında verilen önergelerle yapılacak düzenlemelerle sistemi bozmak, allak
bullak etmek doğru değildir. Bu düzenlemelerle, gerçek ihracatçıyı, dürüst
mükellefi de cezalandırmış oluyoruz.
Bu konuyu dikkatlerinize
sunmak istedim; teşekkür ediyorum, saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederim
Sayın Hamzaçebi.
Madde üzerinde başka söz
isteği?.. Yok.
Sayın milletvekilleri,
madde üzerindeki görüşmeler tamamlanmıştır.
Madde üzerinde 1 önerge
vardır; okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 253
sıra sayılı tanun tasarısının geçici 2 nci maddesine aşağıdaki fıkranın
eklenmesini arz ve teklif ederiz.
|
Salih
Kapusuz |
Özkan
Öksüz |
Ergün
Dağcıoğlu |
|
Ankara |
Konya |
Tokat |
|
M.Altan
Karapaşaoğlu |
T.Ziyaeddin
Akbulut |
|
|
Bursa |
Tekirdağ |
|
"Bu kanunun
yürürlüğe girdiği tarihten itibaren doksun gün içinde yükümlü oldukları
kıymetleri cari kurdan yurda getirenlerin, cari kur üzerinden hesaplanan değer
ile defter kayıtlarında yer alan ihracat bedeli arasındaki fark, pasifte bir fon
hesabında izlenir. Bu fon sermayeye eklenmesi halinde Gelir veya Kurumlar
Vergisine tabi tutulmaz. "
BAŞKAN - Sayın Komisyon
önergeye katılıyor mu?
ADALET KOMİSYONU BAŞKANI
KÖKSAL TOPTAN (Zonguldak) - Çoğunluğumuz olmadığı için Genel Kurulun takdirine
bırakıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN - Sayın Hükümet?
MALİYE BAKANI KEMAL
UNAKITAN (İstanbul) - Katılıyoruz efendim.
BAŞKAN - Önerge
sahipleri?..
SALİH KAPUSUZ (Ankara) -
Gerekçe okunsun Sayın Başkan.
BAŞKAN - Gerekçeyi
okutuyorum:
Gerekçe:
Söz konusu ihracat
bedellerinin cari kurdan yurda getirilmesi halinde ortaya çıkacak fiktif
kazancın vergilendirilmemesi amacıyla bu fıkranın tasarıya eklenmesi
öngörülmüştür.
BAŞKAN - Sayın
milletvekilleri, Komisyonun takdire bıraktığı, Hükümetin katıldığı ve
gerekçesini biraz önce dinlediğiniz önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Etmeyenler... Önerge kabul edilmiştir.
Sayın milletvekilleri,
geçici 2 nci maddenin oylanmasından önce, Cumhuriyet Halk Partisi Grup
Başkanvekili Sayın Oğuz Oyan ve arkadaşları tarafından verilmiş olan bir
açıkoylama talebi vardır. Başkanlığımız, bu talebi dikkate almaktadır.
Açıkoylamanın şekli
hakkında Genel Kurulun kararını alacağım:
Açıkoylamanın elektronik
oylama cihazıyla yapılmasını oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler...
Etmeyenler... Elektronik cihazla yapılması kabul edilmiştir.
Sayın milletvekilleri,
kabul edilen önerge doğrultusunda geçici 2 nci maddeyi oylarınıza sunacağım.
Oylamanın şekline biraz önce Genel Kurulumuz karar verdi; ancak, madde, af
ilanı içerdiğinden, Anayasanın 87 nci maddesi ve İçtüzüğün 92 nci maddeleri
hükümleri uyarınca, kabulü için üye tamsayısının beşte 3 çoğunluğunun oyunu
arayacağım. Bu nedenle, maddenin oylamasını açıkoylama şeklinde yapıyoruz.
Oylama için 5 dakika süre
vereceğim. Bu süre içerisinde sisteme giremeyen sayın üyelerin teknik
personelden yardım istemelerini; bu yardıma rağmen de sisteme giremeyen
üyelerin, oy pusulalarını, oylama için öngörülen 5 dakikalık süre içerisinde
Başkanlığa iletmelerini; ayrıca vekâleten oy kullanacak sayın bakanlar varsa,
hangi bakana vekâleten oy kullandığını, oyunun rengini ve kendisinin ad ve
soyadı ile imzasını da taşıyan oy pusulasını, yine, oylama için öngörülen 5
dakikalık süre içerisinde Başkanlığa ulaştırmalarını rica ediyorum.
Oylama işlemini
başlatıyorum.
(Elektronik cihazla
oylama yapıldı)
BAŞKAN - Sayın
milletvekilleri, Türk Parasının Kıymetini Koruma Hakkında Kanunda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısının geçici 2 nci maddesinin açıkoylama sonucunu
açıklıyorum:
Kullanılan oy sayısı |
: |
372 |
Kabul |
: |
340 |
Ret |
: |
32 |
Değerli milletvekilleri,
geçici 1 inci madde yeterli çoğunluğu bulamadığı için reddedildiğinden, şu anda
kabul edilen geçici 2 nci madde, geçici 1 inci madde olarak kabul edilmiştir;
bu, zabıtlara bu şekilde geçmiştir. (1)
Geçici 3 üncü maddeyi,
geçici 2 nci madde olarak okutuyorum:
GEÇİCİ MADDE 2. - Bu
Kanunun yürürlük tarihinden önce 1567 sayılı Kanuna istinaden yürürlüğe konulan
mevzuat hükümleri uyarınca süresi içinde zorunlu döviz ve efektif devir ve satış
yükümlülüklerini yerine getirmeyen yetkili müesseseler ve kıymetli maden aracı
kuruluşları, bu Kanunun yayımı tarihinden itibaren yüzelli gün içinde devirle
yükümlü oldukları kıymetin yüzde birine tekabül eden tutarın, ödeme tarihindeki
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası alış kurları üzerinden Türk Lirası
karşılığını ilgili vergi dairesine ödemeleri halinde, bu konuda açılmış davalar
ile idari işlemler bütün neticeleri ile ortadan kalkar.
BAŞKAN - Sayın
milletvekilleri, maddenin müzakeresine geçmeden önce, Sayın Maliye Bakanımızın
imzasıyla Başkanlığımıza sunulan bir talep var; görüşülmekte olan kanun
tasarısının 2 nci maddesinin yeniden görüşülmesi, İçtüzüğün 89 uncu maddesine
göre talep edilmektedir. Bu hususu Genel Kurulun bilgilerine arz ediyorum. Bu
konu, Başkanlığımızca, sırası geldiğinde değerlendirilecektir.
Madde üzerinde söz
isteği?.. Yok.
1 önerge var; önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 253
sıra sayılı kanun tasarısının geçici 2 nci maddesine aşağıdaki paragrafların
eklenmesini arz ve talep ederiz.
|
Salih
Kapusuz |
Akif
Gülle |
Ramazan
Toprak |
|
Ankara |
Amasya |
Aksaray |
|
Murat
Mercan |
Alaettin
Güven |
|
|
Eskişehir |
Kütahya |
|
"Bu kanunun yürürlük
tarihinden önce 1567 sayılı Türk Parasının Kıymetini Koruma Hakkında Kanun
hükümlerine göre haklarında kambiyo takibi başlatılan; ancak, henüz yargıya
intikal ettirilmeyenlerin, bu kanunun yayımı tarihinden itibaren yüzelli gün
içinde yükümlü oldukları kıymeti yurda getirmeleri halinde bu konuda yürütülen
idarî işlemler ortadan kalkar. Bu hüküm çerçevesinde yurda getirilen kıymetler
için cari kur uygulanır."
"Kanunun yayımı
tarihinden itibaren en çok yüzseksen gün içinde kambiyo takibine konu kıymetin
yüzde dördüne tekabbül eden tutarın ödeme tarihindeki Türkiye Cumhuriyeti
Merkez Bankası alış kurları üzerinden Türk Lirası karşılığını ilgili vergi
dairesine ödemeleri halinde, bu konuda açılmış davalar ile idarî işlemler
ortadan kalkar. "
"25.2.2003 tarihli
ve 4811 sayılı Vergi Barışı Kanunundan yararlanarak adlarına salınan vergileri
ödeyen ya da ödeme planına bağlatan ihracatçı gözüken malî kuruluşlar hakkında
geçici ikinci maddedeki yüzde dört oranı yüzde bir olarak uygulanır."
OĞUZ OYAN (İzmir) - Sayın
Başkan, usul hakkında söz istiyorum.
BAŞKAN - Efendim,
Komisyona ve Hükümete bir sorayım, söz isteğinizi değerlendireceğim.
Komisyon önergeye
katılıyor mu efendim?
ADALET KOMİSYONU BAŞKANI
KÖKSAL TOPTAN (Zonguldak) - Çoğunluğumuz olmadığı için katılamıyoruz Sayın
Başkan.
(1) Açıkoylama kesin sonuçlarını gösteren tablo tutanağın
sonuna eklidir.
BAŞKAN - Hükümet önergeye
katılıyor mu?
DEVLET BAKANI ALİ BABACAN
(Ankara) - Katılıyoruz.
BAŞKAN - Önerge
sahipleri?..
AKİF GÜLLE (Amasya) -
Gerekçe okunsun Sayın Başkan.
BAŞKAN - Gerekçeyi
okutuyorum:
Gerekçe:
Kambiyo takibatına
uğrayan ihracatçıların dövizlerini yurda getirebilmelerine imkân sağlayan ve
dışticaretin desteklenmesini amaçlayan hüküm içermektedir.
Gerçekte mal ile ilgisi
olmayan ve sadece finansman sağlayan, ihracatçı gibi görünen malî aracı
kuruluşlar için haksız olarak uygulanan cezanın adil ve makul düzeye
getirilmesi amaçlanmıştır.
BAŞKAN - Buyurun Sayın
Oyan.
Süreniz 5 dakikadır.
VII. - USUL
HAKKINDA GÖRÜŞMELER
1. - Genel
Kurulca kabul edilmeyen bir madde metninin içerik olarak başka bir maddeye
eklenerek görüşülüp görüşülmeyeceği hakkında
OĞUZ OYAN (İzmir) - Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; bugün, burada yasama faaliyetlerine aykırı bir
iş yapılmaktadır; bu önerge, bunun yeni bir kanıtıdır.
Esasen, bugün, Topluma
Kazandırma Yasasının geçen gün iptal edilmiş 4 üncü maddesini, yeniden, 4 üncü
madde olarak, aşağı yukarı aynı öz, aynı muhtevayla buraya getirerek tartışmak,
İçtüzüğümüzün 88 ve 89 uncu maddelerindeki düzenlemelere aykırıydı. Şimdi, aynı
olayı, bugün, ikinci kez yaşıyoruz. Biraz önce, bu Meclisin iradesi, geçici 1
inci maddenin reddi yönünde tecelli etmiştir.
Değerli arkadaşlar, bu,
Yüce Meclisin verdiği bir karardır. 330 oyu bulamamış bir geçici madde vardır,
geçici madde 1. Şimdi, burada hülle yaparak, yeniden, sanki, bu, hiç burada
reddedilmemiş gibi, aynı maddeyi, birinci paragrafı da motamo aynı olan ve
devamı da öz itibariyle aynı olan bir önerge vererek bu Meclisin iradesiyle
alay mı edilmektedir?!
Değerli arkadaşlarım,
yasama işi ciddî bir iş. Bir İçtüzük var; beğenmiyorsanız, getirin, değiştirin;
çoğunluğunuz var; ama, bu İçtüzük burada dururken, ben, bu oyunun kurallarını
istediğim dakika değiştiririm deme hakkına hiç kimse sahip değildir. Hukuk,
herkes için lazım, herkes için! Bu oyunun kuralları burada yazılmıştır. Siz,
şimdi, oyunun kuralları işinize gelmeyince, ben, mızıkçılık ederim, oynamam
diyorsunuz. Bunun özü budur.
HASAN ANĞI (Konya) - Ne
alakası var!
OĞUZ OYAN (Devamla) -
Bunu yapamazsınız... Bunu yapamazsınız. Hukuk, herkes için gereklidir değerli
arkadaşlarım. Bu, bir hukuk ihlalidir. Bu hukuk ihlalini -bunun özü, içeriği,
ayrı mesele- böyle bir hukuk ihlalini yapan Meclisin saygınlığı yitirilir
değerli arkadaşlarım. Kendinize saygıyı yitirirsiniz. Biz, size olan saygımızı
yitiririz. Böyle bir şey yapamazsınız; buna hakkınız yoktur. Yaparsanız da, bu,
Anayasa Mahkemesine kadar gider; bu Meclise zaman kaybettirirsiniz. Meclisin
iradesi oluştuktan sonra, bunu, daha aradan beş dakika geçmeden, yarım saat,
bir saat içinde yeniden oluşturmaya kalkışmak, Meclise karşı yapılmış bir saygı
eksikliğidir, saygı noksanlığıdır. Bu saygı kusurunu, ben, işleyenlere de
yakıştıramıyorum.
Bu önergenin geri
alınmasını ve bunun onarılmasını talep ediyorum. Meclisin onurunu korumak, sadece
muhalefetin işi değildir arkadaşlar!
Teşekkür ederim. (CHP
sıralarından alkışlar)
AHMET YENİ (Samsun) -
Allah Allah!
BAŞKAN - Teşekkür ederim
Sayın Oyan.
ATİLLA KART (Konya) -
Sayın Başkan, ben de usul hakkında söz istiyorum.
BAŞKAN - Usul hakkında
Sayın Grup Başkanvekiliniz konuştu.
Salih Kapusuz Beyin de
konuşma talebi var.
Buyurun Salih Bey. (AK
Parti sıralarından alkışlar)
SALİH KAPUSUZ (Ankara) -
Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; gecenin bu saatinde tartışma
meydana getirmek için söz almadım; ancak, bir hususu düzeltmek mecburiyetinde
olduğumuz için bu sözü almış bulunuyorum. İçtüzüğümüze göre, reddedilmiş bir
metin, motamo aynı getirilmesi halinde bir yıldan önce getirilemez; ama,
muhtevasında, şeklinde ve ifadelerinde değişiklik yapılırsa, bunun için bir
engel söz konusu değildir.
Topluma Kazandırma
Yasasından bahsedildiği için ifade etmek istiyorum ki, orada çok ciddî
değişiklikler yapılmıştır. Belki, arkadaşlarımız bunu dikkatlerinden kaçırmış
olabilirler; ama, bir hükümlü için veyahut da bir suçlu için, sekiz yıllık ceza
on yıla çıkarılmışsa, bunun muhtevası, sizce, değişti mi değişmedi mi; elbette
değişmiştir. İki yıllık bir süreyi küçümseyebilir misiniz?!
Dolayısıyla, bizim,
yapmış olduğumuz, sizlerle paylaşmak istediğimiz husus açıkça şudur: Evet,
benzeri durumlarda değişiklik önergesi verilme hakkına sahip olunduğunu
biliyorsunuz. Bir sonraki maddeyle ilgili olarak bir düzenleme yapılmıştır; bir
önceki reddedilmiş maddeden farklı bir düzenlemedir. Burada, bunun, bu maddeye
entegre edilmesinde, bu değişiklik önergesinin bu maddeyle
irtibatlandırılmasında usul yönünden hiçbir hata söz konusu değildir, yapılan
işlem İçtüzüğe de uygundur. Bu yapılanların hiçbir tanesi de, Türkiye Büyük
Millet Meclisinin mehabetine, onuruna bir sıkıntı getirmez. Kurallara uygun
işlem yapıyoruz. Hem, Türkiye Büyük Millet Meclisinin onurunu korumak...
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Kapusuz,
toparlayın lütfen.
SALİH KAPUSUZ (Devamla) -
...bütün milletvekillerine ait bir görevdir. Bu konuda en ufak bir sıkıntı söz
konusu değildir. Değerli arkadaşlarımızın bu ve benzeri konularda yapmış olduğu
siyasî değerlendirmelere katılmak gibi bir mecburiyetimiz yok.
Hepinize saygılar
sunuyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)
FAHRETTİN ÜSTÜN (Muğla) -
Alicengiz oyunu bu!..
BAŞKAN - Teşekkür ederim.
OĞUZ OYAN (İzmir) - Sayın
Başkan, Sayın Atilla Kart'ın usul hakkında konuşma isteği vardı...
BAŞKAN - Sayın Kart,
aleyhte söz isteğinizi tekrarlıyor musunuz efendim?
ATİLLA KART (Konya) -
Evet efendim.
BAŞKAN - Buyurun.
ATİLLA KART (Konya) -
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri, ciddî bir hukuk ihlali yapıyoruz. Geçici
1 inci madde, tasarının tümünü doğrudan etkileyen bir madde. Bu maddeye yönelik
olarak 88 ve 89 uncu maddelerdeki işlemler yapılmadan tasarının tümünün
oylanması kesinlikle mümkün değil. Tasarının tümünün oylaması esnasında, geçici
1 inci maddenin oylama dışında tutulması da usulen söz konusu değil; çünkü, 88
ve 89 uncu maddelerdeki prosedür işletilmemiş durumda.
Bakıyoruz, 10.4.2003
tarihli Meclis kararında, çok açık bir şekilde, "gerekli çoğunluk"
ifadesiyle, hem madde üzerinde nitelikli çoğunluğun hem de tamamı üzerinde
nitelikli çoğunluğun aranacağı belirtiliyor. Bu sebeple, geçici 1 inci maddeye
ilişkin biraz evvel sözünü ettiğimiz uygulama yapılmadan tasarının tümünün
oylanması mümkün değil. Bunun da ötesinde, şu anda, daha da vahim bir uygulama
yapılıyor; reddedilen geçici 1 inci madde, içerik olarak, aynen geçici 3 üncü maddeye
ithal ediliyor, aynen geçici 3 üncü maddeye ekleniyor. Parlamentonun ortaya
çıkan iradesi hiçe sayılarak, İçtüzüğe aykırı bir şekilde önerge veriliyor.
Burada, Adalet ve Kalkınma Partisi Grubunun her ne pahasına olursa olsun bu tasarıyı
kanunlaştırmak amacı içinde olduğu anlaşılıyor.
Bu sebeple, bu noktada
çok daha fazla değerlendirme yapmak belki gerekmiyor; ama, ben, Başkanlık
Divanını göreve davet ediyorum. Ortada İçtüzüğün açık bir ihlali söz konusu
olduğuna göre, Başkanlık Divanı, Başkanlık makamı, bu olaya resen müdahale
etmek durumunda. Başkanlık makamı, bu konuda resen değerlendirme yapmadan Genel
Kurul görüşmelerini bu şekliyle devam ettirdiği takdirde, açık bir şekilde
İçtüzük ihlali yapmış demektir. Buna sebebiyet verilmemesi gerekir. Bunu,
özellikle tutanaklara geçirmek bakımından ifade etmekte yarar görüyoruz.
Bu düşüncelerle, tekrar,
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederim
Sayın Kart.
Sayın milletvekilleri,
verilen önerge üzerinde, İçtüzüğümüzün 63 üncü maddesine göre, Cumhuriyet Halk
Partisi Grubundan iki değerli milletvekilimiz aleyhte, AK Parti Grubundan da
bir değerli milletvekilimiz, Grup Başkanvekilimiz, gerekçesini açıklayarak
lehte beyanda bulunmuşlardır.
Bu madde, nasıl bir
müzakere yapılacağını belirttikten sonra, Başkanlığa, oya başvurup vurmama
noktasında takdir hakkı vermiştir. Zaten, önerge, Genel Kurulun oyuna
sunulacağına göre, bu noktadaki görüşü Genel Kurul ortaya koyacaktır.
VI. - KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN
DİĞER İŞLER (Devam)
6. - Türk
Parasının Kıymetini Koruma Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı ve Adalet Komisyonu raporu
(1/635) (S. Sayısı:253) (Devam)
BAŞKAN - Konuşulan, üzerinde müzakere edilen,
usulî tartışması yapılan, biraz önce gerekçesini de dinlediğiniz önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler...
OĞUZ OYAN (İzmir) - Bu
önergeyi oylayamazsınız! Yanlış yapıyorsunuz! Usul hatası yapıyorsunuz! Bu
nedenle de Genel Kurulu terk ediyoruz!
BAŞKAN - Önerge kabul
edilmiştir.
Sayın milletvekilleri, bu
önerge, aynı zamanda af niteliğini taşıdığından, işarî oyla...
ATİLLA KART (Konya) -
Böyle gayriciddî bir önerge olamaz!
OĞUZ OYAN (İzmir) -
İçtüzüğü uygulamıyorsunuz! Bunu yapamazsınız!
BAŞKAN - Sayın Oyan...
ALİ RIZA BODUR (İzmir) -
Sizi kaderinizle baş başa bırakıyoruz! (AK Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Arkadaşlar,
lütfen...
Sayın milletvekilleri,
Genel Kurul çalışmalarında Başkanlığa yardımcı olmanız gerekir. Arkadaşlarımız
kendi düşüncelerini ortaya koydular. Başkanlık, bütün çalışmasını İçtüzüğe göre
yapmaktadır; bunun dışında bir şey yapamayız.
ALİ RIZA BODUR (İzmir) -
Maalesef, öyle değil!
BAŞKAN - Şimdi, sayın
milletvekilleri, değişiklik yapılan İçtüzüğümüzün son şekline göre, bu önerge
af niteliği taşıdığından, biraz önce işarî oyla kabul ettiğiniz bu önergenin,
ayrıca, nitelikli çoğunluk aranarak oylanması gerekmektedir.
Şimdi, açıkoylamanın
şekli hakkında Genel Kurulun kararını alacağım.
Açıkoylamanın elektronik
oylama cihazıyla yapılmasını oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler...
Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Oylama için 5 dakikalık
süre vereceğim. Bu süre içerisinde sisteme giremeyen üyelerin teknik
personelden yardım istemelerini, bu yardıma rağmen de sisteme giremeyen
üyelerin, oy pusulalarını, oylama için öngörülen 5 dakikalık süre içerisinde
Başkanlığa ulaştırmalarını rica ediyorum.
Ayrıca, vekâleten oy
kullanacak sayın bakanlar var ise, hangi bakana vekâleten oy kullandığını,
oyunun rengini ve kendisinin ad ve soyadı ile imzasını taşıyan oy pusulasını,
yine, oylama için öngörülen 5 dakikalık süre içerisinde Başkanlığa
ulaştırmalarını rica ediyorum.
Oylama işlemini
başlatıyorum.
(Elektronik cihazla
oylama yapıldı)
BAŞKAN - Sayın
milletvekilleri, Türk Parasının Kıymetini Koruma Hakkında Kanunda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısının geçici 2 nci maddesi üzerinde verilen, Sayın
Salih Kapusuz ve arkadaşlarının önergesinin açıkoylama sonucunu açıklıyorum:
Kullanılan oy sayısı : 344
Kabul : 344
Böylece, önerge yeterli
çoğunluğu sağlamış ve kabul edilmiştir. (AK Parti sıralarından alkışlar) (1)
Şimdi, geçici 2 nci
maddeyi oylarınıza sunacağım; ancak, madde, af ilanını içerdiğinden, Anayasanın
87 nci ve İçtüzüğün 92 nci maddeleri hükümleri uyarınca kabulü için üye tam
sayısının beşte 3 çoğunluğunun oyunu arayacağım. Bu nedenle, maddenin
oylamasını açıkoylama şeklinde yapacağım.
Açıkoylamanın şekli
hakkında Genel Kurulun kararını alacağım.
Açıkoylamanın elektronik
oylama cihazıyla yapılmasını oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler...
Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Sayın milletvekilleri,
oylama için 5 dakika süre vereceğim. Bu süre içerisinde sisteme giremeyen
üyelerin teknik personelden yardım istemelerini, bu yardıma rağmen de sisteme
giremeyen üyelerin, oy pusulalarını, oylama için öngörülen 5 dakikalık süre
içerisinde Başkanlığa ulaştırmalarını rica ediyorum.
Ayrıca, vekâleten oy
kullanacak sayın bakanlar var ise, hangi bakana vekâleten oy kullandığını,
oyunun rengini ve kendisinin ad ve soyadı ile imzasını da taşıyan oy
pusulasını, yine, oylama için öngörülen 5 dakikalık süre içerisinde Başkanlığa
ulaştırmalarını rica ediyorum.
Oylama işlemini
başlatıyorum.
(Elektronik cihazla
oylama yapıldı)
BAŞKAN - Sayın
milletvekilleri, Türk Parasının Kıymetini Koruma Hakkında Kanunda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısının geçici 2 nci maddesinin açık oylama sonucunu
açıklıyorum:
Kullanılan oy sayısı : 345
Kabul : 345
Böylece, madde, yeterli
çoğunluğu sağlamış ve kabul edilmiştir. (2)
3 üncü maddeyi
okutuyorum:
MADDE 3.- Bu Kanun yayımı
tarihinde yürürlüğe girer.
BAŞKAN - Madde üzerinde
söz isteği?.. Yok.
Maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
4 üncü maddeyi
okutuyorum:
MADDE 4.- Bu Kanun
hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür.
BAŞKAN - Madde üzerinde
söz isteği?.. Yok.
Maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.
Sayın milletvekilleri,
daha önce Genel Kurulun bilgisine sunduğum gibi, 2 nci maddenin yeniden
görüşülmesi, İçtüzüğün 89 uncu maddesi gereğince istenmişti. Başkanlık, bu
talebi yerine getirmiştir.
(1, 2) Açıkoylama kesin sonuçlarını gösteren tablo tutanağın
sonuna eklidir.
Danışma Kurulunun,
tasarının 2 nci maddesinin yeniden görüşülmesine ilişkin, hükümetin talebi
hakkındaki görüşünü okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Genel Kuruluna
Genel Kurulun 112 nci
Birleşiminde görüşülmesine başlanan 253 sıra sayılı Türk Parasının Kıymetini
Koruma Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısının kabul
edilen 2 nci maddesinin İçtüzüğün 89 uncu maddesine göre yeniden görüşülmesi
uygun bulunmuştur.
|
|
|
|
|
|
|
Bülent Arınç |
|
|
|
Türkiye Büyük Millet Meclisi |
|
|
|
Başkanı |
|
Salih Kapusuz |
|
Oğuz Oyan |
|
AK Parti Grup Başkanvekili |
|
CHP Grup Başkanvekili |
BAŞKAN - Danışma Kurulun
görüşü bilgilerinize sunulmuştur.
Şimdi, hükümetin istemini
okutup oylarınıza sunacağım:
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 253
sıra sayılı tasarının 2 nci maddesinin tasarının tümünün oylanmasından önce
yeniden görüşülmesini arz ve teklif ederim.
Kemal Unakıtan
Maliye Bakanı
Gerekçe:
2 nci maddede yapılan
düzenlemeyle, maliye müfettişleri ve hesap uzmanlarının 1567 sayılı Kanuna
ilişkin denetim yetkileri kaldırılmaktadır. Hazine kontrolörlerinin sayıca az
olması bu denetimlerden beklenen sonucun alınmasını önleyecektir.
BAŞKAN - Evet,
gerekçesini dinlediğimiz hükümetin istemini oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Bu durumda, tasarının 2
nci maddesini yeniden müzakereye açıyorum
Madde üzerinde; Trabzon
Milletvekili Sayın Hamzaçebi söz istemiştir.
Buyurun. (CHP
sıralarından alkışlar)
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ
(Trabzon)- Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; tekriri müzakere konusu olan
madde tasarının 2 nci maddesi. Ona ilişkin olarak daha önce söz aldığımda,
düzenlemenin yanlış olduğunu, Maliye müfettişleri ve hesap uzmanlarının 1567
Sayılı Türk Parasının Kıymetini Koruma Hakkında Yasaya göre mevcut olan
soruşturma yetkilerinin kaldırılmasının, soruşturmalarda ve incelemelerde bir
zayıflığa, zafiyete yol açacağını belirtmiştim. Bu önerim ve eleştirim hükümet
tarafından da dikkate alındı, AKP Grubu tarafından da dikkate alındı.
Bu birlikteliğin, bu
konuda Adalet ve Kalkınma Partisi ile Cumhuriyet Halk Partisi Grubunun
gösterdiği uyumun tasarının diğer maddelerinde ve diğer kanunlarda da
gösterilmesini umar; bu vesileyle hepinize saygılar sunarım. (Alkışlar)
BAŞKAN- Teşekkür ediyorum
Sayın Hamzaçebi.
Madde üzerinde başka söz
isteği? Yok.
Maddeyle ilgili verilmiş
1 önerge vardır; okutup, işleme alacağım.
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 253
sıra sayılı tasarının 2 nci maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz
ve teklif ederiz.
|
Salih
Kapusuz |
Sadullah
Ergin |
Mehmet
Akif Hamzaçebi |
|
Ankara |
Hatay |
Trabzon |
|
Mustafa
Açıkalın |
Akif
Gülle |
|
|
İstanbul |
Amasya |
|
1567 sayılı Kanunda geçen
"İcra Vekilleri Heyeti" ibareleri "Bakanlar Kurulu",
"Maliye Vekâleti" ibareleri "Hazine Müsteşarlığının bağlı
bulunduğu Bakanlık", "Cumhuriyet müddeiumumileri" ibareleri
"Cumhuriyet savcıları" olarak, Ek 1 inci maddede geçen "kambiyo
kontrolörleri" ibaresi "Hazine kontrolörleri ve stajyer Hazine
kontrolörleri" şeklinde değiştirilmiştir.
BAŞKAN - Komisyon
önergeye katılıyor mu?
ADALET KOMİSYONU BAŞKANI
KÖKSAL TOPTAN (Zonguldak) - Sayın Başkanım, takdire bırakıyoruz.
Yalnız, izin verirseniz,
maddede "Cumhuriyet müddeiumumileri" ibaresi "Cumhuriyet
savcılıkları" olarak geçmiş; bunun "savcıları" olarak
düzeltilmesini istiyoruz.
BAŞKAN - Başkanlık bunu
nazara alacaktır.
Sayın Hükümet?..
MALİYE BAKANI KEMAL
UNAKITAN (İstanbul) - Katılıyoruz efendim.
BAŞKAN - Gerekçe mi
okunsun?..
SALİH KAPUSUZ (Ankara) -
Gerekçe okunsun Sayın Başkan.
BAŞKAN - Gerekçeyi
okutuyorum:
Gerekçe:
1567 sayılı Kanunla
ilgili olarak denetim kapasitesinin azalmaması amacıyla önerilen düzenleme
yapılmaktadır.
BAŞKAN - Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Önerge kabul edilmiştir.
Şimdi, maddeyi, kabul
edilen önerge doğrultusunda oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler...
Etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.
Sayın milletvekilleri,
tasarının tümü üzerindeki görüşmeler tamamlanmıştır.
Tasarının tümünü
oylarınıza sunacağım; ancak, tasarı af ilanını içerdiğinden, Anayasanın 87 nci
ve İçtüzüğün 92 nci maddeleri hükümleri uyarınca, kabulü için, üye tamsayısının
beşte 3 çoğunluğunun oyunu arayacağım; bu nedenle, tasarının tümünün oylamasını
açıkoylama şeklinde yapacağım. Sayın Cumhuriyet Halk Partisi Grubunun da
açıkoylama talebi var; böylece, bu talep de yerine getirilmiş olacak.
Açıkoylamanın şekli
hakkında Genel Kurulun kararını alacağım.
Açıkoylamanın elektronik
oylama cihazıyla yapılmasını oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler...
Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Şimdi, oylama için 3
dakika süre vereceğim. Bu süre içerisinde sisteme giremeyen üyelerin teknik
personelden yardım istemelerini, bu yardıma rağmen de sisteme giremeyen
üyelerin, oy pusulalarını, oylama için öngörülen 3 dakikalık süre içerisinde
Başkanlığa ulaştırmalarını rica ediyorum.
Ayrıca, vekâleten oy
kullanacak sayın bakanlar var ise, hangi bakana vekâleten oy kullandığını,
oyunun rengini ve kendisinin ad ve soyadı ile imzasını da taşıyan oy
pusulasını, yine, oylama için öngörülen 3 dakikalık süre içerisinde Başkanlığa
ulaştırmalarını rica ediyorum.
Oylama işlemini
başlatıyorum.
(Elektronik cihazla
oylama yapıldı)
BAŞKAN - Sayın
milletvekilleri, Türk Parasının Kıymetini Koruma Hakkında Kanunda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısının açıkoylama sonucunu arz ediyorum:
Kullanılan
oy sayısı |
: |
349 |
Kabul |
: |
344 |
Ret |
: |
4 |
Mükerrer |
: |
1 |
Böylece, tasarı kabul
edilmiş ve yasalaşmıştır; hayırlı olsun. (AK Parti sıralarından alkışlar) (1)
Sayın milletvekilleri,
başka bir gündem maddesine geçmeden önce, Başkanlığımız, Genel Kurula bir
açıklamayı da yapmak istiyor: Gecenin geç saatine kadar çalışan değerli
arkadaşlarımız için Meclis lokantası açıktır, gece için çorba hazırlanmıştır;
arkadaşlarıma onu da arz ediyorum.
Sayın milletvekilleri, 6
ncı sıraya alınan, Çeşitli Vergi Kanunlarında Değişiklik Yapılması Hakkında
Kanun Tasarısı ile Muğla Milletvekili Ali Arslan'ın; 4760 Sayılı Özel Tüketim
Vergisi Kanununa Ekli 11 Sayılı Listede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Teklifi ve Plan ve Bütçe Komisyonu raporunun müzakeresine başlıyoruz.
7. -
Çeşitli Vergi Kanunlarında Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısı ile
Muğla Milletvekili Ali Arslan'ın; 4760 Sayılı Özel Tüketim Vergisi Kanununa
Ekli 11 Sayılı Listede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ve Plan ve Bütçe
Komisyonu Raporu (1/636, 2/157) (S. Sayısı : 236) (2)
BAŞKAN - Komisyon?..
Hazır.
Hükümet?.. Hazır.
Komisyon raporu 236 sıra
sayısıyla bastırılıp dağıtılmıştır.
Tasarının tümü üzerinde,
Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına, Trabzon Milletvekilimiz Sayın Akif
Hamzaçebi; buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA MEHMET
AKİF HAMZAÇEBİ (Trabzon) - Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; çeşitli
kanunlarda değişiklik yapılmasına ilişkin kanun tasarısı hakkında Cumhuriyet
Halk Partisi Grubunun görüşlerini açıklamak üzere söz almış bulunuyorum;
sözlerime başlarken, hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Bu tasarı, esas
itibariyle, çeşitli vergi kanunlarının uygulanmasında ortaya çıkan sorunları
çözmek amacıyla düzenlenmiştir ve bu kapsamda, başta vergi kanunları olmak
üzere, çok çeşitli kanunlarda değişiklikler yapılmaktadır. Uygulamada
karşılaşılan sorunlar nelerdir; çok çeşitlidir: Banka kredi kartlarıyla vergi
ödenmesinden, kredi kartı sözleşmelerinde bankalar ile kredi kullanıcılarının,
vatandaşların düzenledikleri sözleşmelerde Damga Vergisine kadar, Özel Tüketim
Vergisi uygulamasındaki çeşitli sorunlara kadar. Şüphesiz, bunları çözmek
gerekiyor, bunlar için bir yasal düzenleme ihtiyacı varsa, bunları da yapmak
gerekiyor.
Esasen, tasarının
komisyonlardaki görüşmeleri sırasında bu konulardaki sorunların çözümüne
yönelik olarak düzenlemelerin yapılmasına ve düzenlemelerin iyileştirilmesine
Cumhuriyet Halk Partisi olarak katkı da verdik. Ancak, çok önemli değişiklikler
beklerken, hükümetin uygulamada karşılaşılan sorunları çözecek bir tasarıyla
yetinmesini doğrusu doğru bulmuyoruz. Vergi sisteminde yapılması gereken ve
hükümetin de acil eylem planlarında olsun, hükümet programlarında olsun yapmayı
vaat ettiği, taahhüt ettiği birçok değişiklik var.
Tasarı, uygulamada
karşılaşılan sorunları çözmeye yönelik bir tasarıdır, o şekilde açıkladım;
ancak, bu düzenlemeleri yaparken, kanaatimizce, yanlış olduğunu düşündüğümüz,
katılmadığımız birtakım düzenlemeler de var. Örneğin, Emlak Vergisi Kanununun
çok doğru bir düzenlemesi vardır. Bu da şudur: Herhangi bir sosyal güvenlik
kurumundan maaş alan bir vatandaşımız, Sosyal Sigortalar Kurumundan olabilir,
Bağ-Kurdan olabilir veya Emekli Sandığından olabilir, bu kurumlardan maaş alan
bir emekli vatandaşımız varsa, bu emekli maaşı dışında başkaca bir geliri
yoksa, bu vatandaşımızın sahip olduğu, oturmakta olduğu ev, Emlak Vergisine
tabi değildir; daha doğrusu, Bakanlar Kurulu kararlarıyla Emlak Vergisi oranı
sıfır olarak belirlenir.
(1 ) Açıkoylama kesin sonuçlarını gösteren tablo tutanağın
sonuna eklidir.
(2)236 S. Sayılı Basmayazı tutanağa eklidir.
Tasarı, bu konuda bir
düzenleme yaparak, bu Emlak Vergisi sıfır olan emeklinin binasının 150
metrekareyle sınırlı olmasını öngörüyor. Bu konuda zaman zaman basında yazılar,
haberler çıkmaktadır. Haber değil daha doğrusu da, birtakım değerlendirmeler
yapılmaktadır. Gecekonduda oturan vatandaş ile Boğaz'da yalıda oturan bir
emekli vatandaşın kıyaslaması yapılmak suretiyle, boğazda yalısı olan emekli
vatandaş Emlak Vergisi ödemezken, gecekonduda oturan vatandaş Emlak Vergisi
ödemektedir. Konuya böyle bir örnekten yaklaşırsak, hakikaten, emeklinin sahip
olduğu konutta da bir düzenleme yapılması gerektiği ortaya çıkar; ancak, Emlak
Vergisi Kanununda bir şart var: Bir emeklinin emekli maaşı dışında başka
herhangi bir geliri yok ise, oturduğu ev Emlak Vergisinden istisna, daha
doğrusu, vergi oranı sıfır. Boğaz'da yalısı olan, Boğaz'da evi olan emekli var
mıdır bilemiyorum; varsa da, sayısı kaç tanedir veya varsa da bu emekli
vatandaşımızın bir başka geliri yok mudur, takdirlerinize sunuyorum. Boğazda
yalısı olan bir emekli vatandaşın herhalde bir başka geliri, bir kira geliri
veya başka bir yerden elde etmekte olduğu bir geliri vardır. Bu şekilde çok uç
örnekleri esas alarak, tasarıyla, Emlak Vergisi Kanununun bu temel hükmünü
değiştirmeyi doğru bulmuyoruz. Emekli, bir evi var, yüzölçümü ne olursa olsun,
bu yüzölçümüyle bağlantı kurmaksızın, bu emeklinin oturduğu evinin Emlak
Vergisi oranının, öteden beri olduğu gibi, sıfır olması gerekir. Tasarının bu
konudaki düzenlemesine katılmadığımızı ifade etmek istiyorum.
Yine, 2003 yılı
içerisinde çıkarılmış olan, Türkiye Büyük Millet Meclisinin kabul etmiş olduğu
bir kanunla, Gelir Vergisi Kanunundaki bir istisna kaldırılmıştı. Bu istisna
neydi; kanunî ve iş merkezi Türkiye dışında bulunan -ki, bunlara, teknik
tabiriyle "dar mükellefler" diyoruz- dar mükelleflerin Türkiye'deki
irtibat bürolarında çalışan personeline, Türkiye dışında elde ettiği
dövizlerden yine döviz olarak ödediği ücretler, Gelir Vergisinden istisnaydı.
Bu istisna, vergi planlamasına yol açtığı gerekçesiyle, bu yıl içerisinde
yürürlüğe giren bir kanunla kaldırılmıştı. Hakikaten, böyle bir istisna ve bu
istisnanın sınırsız, ilelebet olması, Türkiye'de herhangi bir iş merkezi
olmayan şirketlere, vergiden kaçınmak amacıyla uygun bir ortam yaratıyordu. Her
şirket bunu kullanmayabilir; ama, kullanan şirketler vardır. Bu sakınca
görülerek, kabul edilen bir yasayla bu istisna kaldırılmıştı ve son derece
doğru bir düzenleme yapılmıştı. Önümüzde bulunan tasarıyla, daha önce
yürürlükten kaldırılan, birkaç ay önce yürürlükten kaldırılan bu hüküm yeniden
ihdas edilerek, irtibat bürolarında döviz olarak ödenen ücretlerin, yine
vergiden istisna edilmesi hükmü getirilmektedir. Bu geriye dönüşü doğru
bulmuyoruz.
Yine doğru bulmadığımız
bir düzenleme, Bakanlar Kurulunca vergi muafiyeti tanınan vakıflara ilişkin
düzenlemedir. Hepinizin bildiği gibi, Türk hukukunda, Türk vergi hukukunda
"Bakanlar Kurulunca vergi muafiyeti tanınan vakıflar" diye bir
müessese vardır. Bunun amacı, vakıflar herhangi bir kamu hizmetini üstlenmiş
yürütüyorsa -örneğin, bir eğitim hizmeti yürütüyor olabilir, bir sağlık hizmeti
yürütüyor olabilir- bu hizmetler kamunun yükünü azalttığı için, kamunun yükünü
azaltan bu vakıflara da Bakanlar Kurulu vergi muafiyeti verebilir. Bu şekilde
vergi muafiyeti tanınan vakıflar, sistemde çeşitli ayrıcalıklardan
yararlanırlar.
Yeni Medenî Kanunun
yürürlüğe girmesi sırasında yapılan bir düzenlemeyle, Bakanlar Kurulunca
vakıflara vergi muafiyeti tanınması şeklindeki düzenleme, yetki yürürlükten
kaldırıldı. Bu yürürlükten kaldırmadan sonra bir boşluk oluştu ve Bakanlar
Kurulunun vakıflara vergi muafiyeti tanıma konusunda herhangi bir yetkisi
kalmamış oldu. Aynı zamanda, geçmişte vergi muafiyeti tanınmış olan vakıflarla
ilgili olarak ne yapılacağı sorusu da ortada kaldı. Bu boşluğu, gerçekten,
gidermek gerekiyordu. Tasarıyla getirilmiş olan bir hüküm bu boşluğu
doldurmaktadır. Bu yönüyle herhangi bir itirazımız doğal olarak yok. İtiraz
ettiğimiz nokta, Bakanlar Kurulunca vakıflara vergi muafiyeti tanınabilmesi için,
vakıfların harcamalarının en az yüzde 80'inin kamu kurumlarının yürüttüğü
hizmetlere ilişkin alanlarda olması gerekir. Vakıflar gelirlerinin yüzde
80'ini, örneğin, eğitim harcamasına, sağlık harcamasına ve benzeri diğer
harcamalara harcıyor ise, bu vakıflara vergi muafiyeti tanınabilir. Buradaki
yüzde 80'lik şart, tasarıyla üçte 2'ye getirilmektedir; bunu doğru bulmuyoruz.
Neden doğru bulmuyoruz: Yüzde 80, oturmuş olan bir şarttır. Yıllardır, buna
göre içtihatlar oluşmuştur, vakıflar tarafından benimsenmiştir ve vakıfları
kamu hizmeti sunma konusunda daha ciddî bir çizgiye getirmiştir. Bu oranın
yumuşatılarak üçte 2'ye indirilmesini doğru bulmuyoruz.
Tasarının katılmadığımız
düzenlemeleri bunlar. Tasarı, ifade ettiğim gibi, beklediğimiz birçok konuda
düzenleme yapılması ihtiyacı varken, şüphesiz, ihtiyaç duyulan birtakım
düzenlemeleri yapabilir, onları yapmaktadır; ancak, onlardan daha acil
yapılması gereken düzenlemeler vardı; örneğin, bir enflasyon muhasebesi -biraz
önce kambiyo affında konuştuk- sistemin acil ihtiyaçlarındandır. Enflasyon
muhasebesi, henüz, bu yasama döneminde komisyonlarda veya Genel Kurulda
görüşmeye vesile olmamıştır, görüşme takvimi içinde bu yoktur.
Enflasyon muhasebesi,
neden önemlidir: Vergi barışı yapılmıştır. "Vergi barışı" olarak
isimlendirdiğimiz vergi affıyla hükümet, vergide yeni bir sayfa açma iddiasında
olmuştur, geçmişin birikimlerini temizlemek, geçmişin sorunlarını geleceğe
taşımamak ve vatandaşın önünde yeni bir sayfa açmak. Vergi barışını, vergi
affını burada çok konuştuk, çok tartıştık; onun ayrıca tartışmasını yapmaya
gerek yok. Ancak, hakikaten, mükelleflerin önünde yeni bir sayfa açabilmek
için, onu, mükellefi sistem dışına iten unsurları vergi sisteminden ayıklamak
gerekirdi; enflasyon muhasebesi de bunlardan biriydi. Enflasyon muhasebesinin
yokluğu, bu anlamda son derece önemlidir. Neden önemli; yeni sayfa açılabilmesi
için, mükelleflerin gerçekten kayıt içine girerek işlemler yapabilmesi için,
bu, hakikaten gerekliydi.
Şimdi, uygulamaya konulan
kayıtdışıyla mücadele için Maliye Bakanlığının bir tebliğiyle uygulamaya
konulan bir düzenleme var; miktarı 5 milyar lirayı aşan ödemelerin banka
sisteminden yapılması. Bu, son derece doğrudur; kayıtdışıyla mücadelede önemli
bir adımdır; ama, bu adımı destekleyecek başka adımların atılması gerekir.
Enflasyon muhasebesi burada da çok önemlidir. Yoksa, tek başına 5 milyar
liralık ödemelerin banka sisteminden yapılmasının sağlayacağı faydalar bir yere
kadardır; bir yerde yine sınırlı kalır, kayıtdışını çözmekte yeterli
olmayabilir.
Kayıtdışı halen bütün
hızıyla devam ediyor. Rakamlara bakarsak bunu görürüz, uygulamaya bakarsak bunu
görürüz. Kayıtdışını önleyebilmek için enflasyon muhasebesini mutlaka getirmek
gerekir. Vatandaşın, mükellefin kazancının enflasyona isabet eden kısmını,
enflasyondan kaynaklanan kısmını vergilememek gerekir. Enflasyon muhasebesi
budur.
Bu, Türkiye'de bir
yatırım ortamının oluşturulması için de şarttır. Hem yabancı sermayenin gelmesi
hem yerli sermayenin yurtdışına kaçmaması hem de bizim, Türkiye'deki yerli
müteşebbisimizin uluslararası alanda rekabet gücü kazanması için gereklidir ve
zorunludur. Bunu, hükümetin çok daha fazla geciktirmeden Türkiye Büyük Millet
Meclisinde görüşmelere, görüşme ortamına taşıması gerekir.
Bunları yapmalıyız.
Bunları yaparken hükümet çeşitli alanlarda kendi taahhütleriyle çelişen
uygulamalar yapmıştır. Örneğin "yeni vergi getirme kolaycılığına gitmeyeceğiz"
demesine rağmen ek vergileri getirmiştir. Ek Emlak Vergisi, ek Motorlu Taşıtlar
Vergisini getirmiştir. Bunlar 2003 yılı bütçesinin dengelerinin kurulması adına
getirilmiştir. Hatırlayacaksınız ocak ayında ilk paket açıklanmıştır, daha
sonra 1 Martta tezkerenin reddinden hemen sonra 3 Martta yaklaşık 15,9
katrilyon liralık ikinci paket açıklanmıştır. Bunun içerisinde ek vergiler ve
çeşitli harcamalardan yapılması planlanan tasarruflar vardı. Bunlar da yeterli
olmamıştır, geçtiğimiz günlerde, faizdışı fazlayı tutturabilmek için 2,3
katrilyon liralık bir paket daha açıklanmıştır. Bu paketin içerisinde de yine
çeşitli vergiler vardır. Özel işlem vergileri, eğitime katkı payı gibi
yükümlülüklerin artırılması vardır ve bu üç paketle bu yılı çıkaracağımız da
meçhuldür. Neden meçhuldür; çünkü, hükümet bir yandan bu paketleri açıklarken
bir yandan ekonomi politikasında bu paketlerle uyumlu politikalar da
götürememiştir; âdeta ekonomi alanındaki dağınıklık, ekonomi alanındaki politikasızlığın
bütçeye yarattığı yüklerin telafisi amacıyla bu paketler getirilmiştir. Yoksa,
başlangıçta çok daha tutarlı bir politika ortaya konabilseydi eminim bu
paketlerin bir kısmına ihtiyaç olmayacaktı.
Faizler hâlâ yüksektir.
Reel faizler hâlâ yüzde 30 düzeyindedir. Geçen yıl sonunda, seçim sonrası
ortamda nominal faizler yüzde 50'lerin dahi altına inmişti ve 2002 sonunda
enflasyonun yüzde 30,6 oranında gerçekleştiğini düşünürsek gerçekte o zamanki
reel faizlerin bugünkü reel faizlerden daha yüksek olmadığını görürüz. Bugün
yüzde 46'lara, 47'lere düşmüş olan nominal faizlerin, hedef enflasyonla
kıyaslandığında, onunla birlikte dikkate alındığında, reel faizlerin
düşmediğini, hâlâ, yüzde 30'lar civarında olduğunu görürüz. Yüzde 30'lar
civarında bir reel faizle bu borçları çevirmek son derece güçtür. Hükümetin
bunu gerçekten ciddiye alması gerekir ve borç stoku, burada, bu geceki
konuşmalarda açıklandı, konuşuldu; borç stoku azalmamıştır. Borç stoku, sekiz
aylık dönemde, dolar cinsinden 27 milyar dolar artmıştır. 70 katrilyon liralık
içborcu ödemiş olmak bir şey değil. Tabiî ki, yıllardır Türkiye borç alıyor,
borç ödüyor. 70 katrilyon liralık borcu ödemek bir başarı değil. Önemli olan,
bu borcu ödedikten sonra borç stokunda bir azalma yaratılmış mıdır. Azalma
yaratılmış değil ise, o zaman, bütün bu üç paketle ödediğimiz, vatandaş olarak,
toplum olarak ödediğimiz toplam 22 katrilyon liralık fatura boşa gidecek
demektir, bu sıkıntıları boşa çekmişiz demektir.
Sosyal güvenlik sistemi
açığı devam ediyor. Sosyal güvenlik sisteminde çok büyük iddialarla ortaya
çıkan hükümet, hedeflediği açığı tutturamamaktadır. Bütçede, sosyal güvenlik
için 14,9 katrilyon liralık açık öngörülmüştür. Daha ilk sekiz ayda bunun
8,9'unu harcamıştır; yani, yüzde 56'sını harcamıştır. Yıl sonunda hedef
aşılacaktır; 16, 16,5 belki 17
katrilyon lirayı bulacaktır, eğer, hükümet, o konuda önlem almaz ise.
İşsizlik Fonuna değinmek
istiyorum. Bakın, İşsizlik Fonunu da hükümet amacına uygun kullanmamaktadır.
Belki, kanunda yazılı amacına uygun kullanmaktadır, doğru; ama, İşsizlik
Fonunun amacı neydi; işsiz kalan vatandaşlarımıza, işsiz kaldıkları dönemde,
belli sürelerle, belli miktarlarda yardımda bulunmaktı. İşsizlik Fonundaki
tutar 6,7 katrilyon liradır; ama, hükümetin yıl başından bu yana ödediği rakam,
sadece 112 trilyon liradır, yüzde 2'sinden bile azdır. Türkiye, en ağır
işsizliği yaşadı, milyonlarca insanı işsiz kaldı ve halen işsizlik oranı
artıyor. Ekonomideki büyüme oranına rağmen, ihracatın artıyor olmasına rağmen,
enflasyon oranının düşüyor olmasına rağmen işsizlik rakamlarına baktığımızda,
aralık sonundan mart sonuna kadar işsizliğin, yaklaşık, yüzde 20'ye yakın bir
oranda arttığını görüyoruz; işsizlik artıyor.
Sadece üç göstergenin iyi
olması, her şeyin iyi gittiği anlamına gelmez; diğer alanları da iyi
yönetirseniz iyi olur.
İşsizliğe dönecek
olursak; 6,7 katrilyonluk fonu hükümet neden işsizlere bir yardımda bulunmakta
kullanmıyor acaba?! Eğer, bu fon, bu dönemde işsizler için kullanılmayacaksa,
başka hangi dönemde kullanılacaktır?! Bunu, sizlerin takdirine sunuyorum.
Değerli arkadaşlar, bu
düzenlemeleri yapalım, vergi kanunlarındaki sorunları çözelim; ama, bu
sorunları çözerken de, ekonomide yaşadığımız bu önemli sorunları dikkatimizden
kaçırmayalım.
Bu konuları dikkatinize
sunmaya çalıştım. Dinlediğiniz için teşekkür ediyor, hepinize saygılar
sunuyorum. (Alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederim
Sayın Hamzaçebi.
Tasarının tümü üzerinde,
AK Parti Grubu adına Bursa Milletvekili Sayın Mehmet Emin Tutan; buyurun. (AK
Parti sıralarından alkışlar)
Süreniz 20 dakika.
AK PARTİ GRUBU ADINA
MEHMET EMİN TUTAN (Bursa) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte
olan 236 sıra sayılı Çeşitli Vergi Kanunlarında Değişiklik Yapılması Hakkında
Kanun Tasarısı üzerinde, AK Partinin görüşlerini ifade etmek için huzurunuza
geldim; Heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Gecenin bu geç saatinde
20 dakikayı kullanmayacağım. Sadece, yasayla ilgili konuşup, kısa açıklamalar
yapmayı düşünüyorum.
Değerli arkadaşlarım,
tasarı ve gerekçesi incelendiğinde, mükelleflerin daha az masraf yaparak kısa
sürede vergisel yükümlülüklerini yerine getirebilmelerinin sağlanması yanında,
teknolojik gelişmelerin vergi mevzuatına yansıtılması suretiyle, kayıtlı
ekonomiye geçiş sağlamak amacıyla vergi beyannamelerinin, internet de dahil
olmak üzere, her türlü manyetik ve elektronik ortamda alınması ve izlenmesi
amaçlanmıştır.
Özellikle vergi
dairelerindeki yığılmaları göz önüne getirdiğimizde, bu yasa tasarısıyla
yapılacak olan şudur: Daha etkin bir vergi idaresi oluşturulmak suretiyle, mükellefi
takip eden bir vergi idaresinin oluşturulması; böylece de, vergi kayıp ve
kaçağının azaltılarak, kayıtdışı ekonominin kayıt altına alınması
amaçlanmıştır.
Yine, aynı şekilde, kamu
alacaklarının, banka kartı, kredi kartı ve benzeri ödeme araçlarını kullanarak
tahsilinin mümkün kılınması sağlanmıştır.
Bunların dışında, diğer
bazı hedefleri de az önce muhalefet sözcüsü açıkladı. Bunlarla -çok kısaca
söylüyorum- 20 ve daha büyük yaştaki araçların hurdaya ayrılması şartıyla Özel
Tüketim Vergisinde indirim yapılması var. Aynı işletme büyüklüğüne sahip
çiftçilerin aynı kategoride vergilendirilmelerinin sağlanması amacıyla zirai
işletmeye dahil edilmeyen biçerdöver ve motorlu araçların vergilendirilmesi
var.
Az önce, sayın muhalefet
sözcümüz, enflasyon muhasebesinin getirilmediğinden söz etti. Evet, bu yasa
tasarısında yok; ama, bilindiği gibi, bu yıl içerisinde enflasyon muhasebesiyle
ilgili de bir düzenleme gelecek; ama, korkarım, hükümetimizin bu başarılı
politikaları sayesinde eksi enflasyonla tanışan Türkiye'de, belki, önümüzdeki
yıllarda bu enflasyon muhasebesine bile gerek kalmayacaktır diyorum.
Gecenin bu saatinde fazla
vaktinizi almıyor, hepinize saygılar sunuyorum. (Alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür
ediyorum Sayın Tutan.
Tasarının tümü üzerinde,
şahısları adına, Muğla Milletvekili Sayın Ali Arslan; buyurun. (CHP
sıralarından alkışlar)
Süreniz 10 dakika.
ALİ ARSLAN (Muğla) -
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 4760 sayılı Özel Tüketim Vergisi
Kanununa ekli 2 sayılı listede değişiklik yapılmasına dair tarafımdan yapılan
kanun teklifi üzerine söz almış bulunuyorum;
Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
Değerli arkadaşlarım,
hepimizin bildiği gibi, ülkemiz, denizyoluyla ticaret, turizm ve ulaşım
konusunda büyük bir potansiyele sahip; ancak, ne yazık ki, gerek ulaşımda gerek
ticarette ve gerekse turizmde bu potansiyeli yeterince değerlendirebildiğimiz
kuşkulu.
Değerli arkadaşlarım,
turizm uzmanlarına göre, konunun otoritelerine göre, Türkiye gibi müthiş turizm
kaynakları olan bir ülkede turizm gelirlerinin 50-60 milyar dolar civarında
olması gerekiyor. Oysa, yine hepimizin bildiği gibi, bu miktar 10 milyar
dolarlar civarında ve bu 10 milyar dolar civarındaki turizm gelirimizin 2
milyar doları, yüzde 20'si, deniz turizmi aracılığıyla elde ediliyor. Oysa,
yapılacak pratik, çabuk düzenlemelerle bu potansiyeli, deniz turizmi potansiyelini
hemen 5 milyar dolara çıkarmak mümkün.
Değerli arkadaşlarım,
kaynakları kısıtlı, ekonomik açmazları olan ve borç batağında bulunan
ülkemizde, turizm sektörü, çok büyük önem arz ediyor, gelecek vaat ediyor;
ancak, ülkemizde "yat" denince, akla, lüks tüketim geliyor. Ben, Muğla
Milletvekiliyim; ilimizde, çok sayıda yurttaşımız yat turizmiyle meşgul
olmakta. Ticarî yatlar ile özel yatları ayırmayan bu kanun nedeniyle, yat
turizmiyle uğraşan yurttaşlarımız büyük sıkıntı çekmektedir.
Değerli arkadaşlarım,
geçtiğimiz yıllarda, bununla ilgili birkaç düzenleme yapılmış. 16.12.1999
tarihinde kabul edilen 4490 sayılı Türk Uluslararası Gemi Sicili Kanununun 1
inci maddesinde amaç ve kapsam belirlenirken, aynen şöyle ifade edilmiş:
"Bu Kanunun amacı, oluşturulan Türk Uluslararası Gemi Siciline tescil
edilen gemiler ile turizm şirketi envanterinde kayıtlı ticarî yatların temin ve
işletilmesinde kolaylık sağlamak suretiyle Türk denizciliğinin gelişmesini
hızlandırmak ve ekonomiye katkısını artırmaktır. "
Yine aynı kanunun 12 nci
maddesinde "bu Kanun uyarınca oluşturulan Türk Uluslararası Gemi Siciline
kayıtlı gemilerin işletilmesinden ve devrinden elde edilen kazançlar, gelir ve
kurumlar vergileri ile fonlardan istisnadır" denilmektedir.
Ancak, 12.6.2002 tarih
24783 sayılı Resmî Gazetede yayımlanan 4760 sayılı ÖTV Kanunuyla, imal edilen
ticarî yatlar yüzde 8 oranında bir vergiye tabi tutulmuştur. ÖTV Kanununun bu
şekilde yorumlanarak uygulanması, gerek Türk ticarî yat imalat sektörünü
gerekse yat turizmiyle iştigal eden esnafımızı son derece zor durumda
bırakmıştır; yüksek vergi oranları yatırımların önünü kesmiş ve sektörü
sarsacak ciddî bir maliyet oluşturmuştur.
ÖTV Kanunuyla ticarî
yatlara getirilen yüzde 8 oranındaki vergi, sektörü yurt dışına kaçmaya teşvik
etmiştir. Zira, ticarî yatların, yabancı bayrak çekmesiyle bu vergiden
kurtulmaları mümkün ve bu maliyet, bayrağına göre, 500 ile 3 000 dolar
arasında. O nedenle, yabancı bayrak çekerek bu vergiden kurtulmaya çalışıyorlar
ve bu şekilde de -sanki, ilk bakışta yüzde 8'lik ÖTV'yi kaldırmakla bir gelir
kaybımız oluyormuş gibi görünmekle beraber- uzun vadede, gerek Gelir Vergisinden
gerekse SSK primlerinden büyük bir kaybımız söz konusu. O açıdan, bu kanunda
yapılacak bir iyileştirme, düzeltme, uzun vadede, ülkemiz ekonomisi için büyük
fayda sağlayacaktır diye umuyorum.
Gecenin bu saatinde
sözlerimi daha fazla uzatmayacağım. Yat turizmcileri için, bu konuda ülkemize
çok önemli gelir getiren bu insanlar için hepinizden destek bekliyor; saygılar,
sevgiler sunuyorum. (Alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür
ediyorum Sayın Arslan.
Tasarının tümü üzerindeki
görüşmeler tamamlanmıştır.
Maddelerine geçilmesini
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
1 inci maddeyi
okutuyorum:
BAZI KANUNLARDA DEĞİŞİKLİK YAPILMASI VE VAKIFLARA VERGİ
MUAFİYETİ TANINMASI HAKKINDA KANUN TASARISI
MADDE 1. - 4.1.1961
tarihli ve 213 sayılı Vergi Usul Kanununun mükerrer 257 nci maddesinin birinci
fıkrasının (4) numaralı bendi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
"4. Vergi
beyannameleri ile bu Kanunun 149 uncu maddesine göre devamlı bilgi vermek
zorunda olanlardan istenilen bilgilerin internet de dahil olmak üzere her türlü
elektronik bilgi iletişim araç ve ortamında verilmesi hususunda izin vermeye
veya zorunluluk getirmeye, beyanname ve bilgilerin aktarımında uyulacak format
ve standartlar ile uygulamaya ilişkin usul ve esasları tespit etmeye, bu
zorunluluğu beyanname veya bilgi çeşitleri, mükellef grupları ve faaliyet
konuları itibarıyla ayrı ayrı uygulatmaya,"
BAŞKAN - Madde üzerinde
söz isteği?.. Yok.
1 inci maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
2 nci maddeyi okutuyorum:
MADDE 2. - 21.7.1953 tarihli
ve 6183 sayılı Amme
Alacaklarının Tahsil Usulü Kanununun 41
inci maddesinin;
a) İkinci fıkrasına, (4)
numaralı bendinden sonra gelmek üzere aşağıdaki (5) numaralı bent eklenmiş,
"5. Banka kartı,
kredi kartı ve benzeri kartlar kullanılmak suretiyle",
b) Üçüncü fıkrasına
"Bankalarca tahsil edilen" ibaresinden sonra gelmek üzere "veya
banka kartı, kredi kartı ve benzeri kartlar kullanımı karşılığı olarak ödenmesi
gereken" ibaresi, "azami 7", ibaresinden sonra gelmek üzere "kredi
kartı ile yapılan ödemelerde, işlem tarihini takip eden günden itibaren azami
20, "ibaresi eklenmiş,
c) Dördüncü fıkrası
"Maliye Bakanlığı bu süreyi aşmamak üzere alacak türleri ve/veya bankalar
itibarıyla farklı süreler tayin etmeye yetkilidir." şeklinde
değiştirilmiş,
d) Beşinci fıkrasına
"Bankalarca tahsil edilen" ibaresinden sonra gelmek üzere "veya
banka kartı, kredi kartı ve benzeri kartlar kullanımı karşılığı olarak ödenmesi
gereken" ibaresi eklenmiş,
e) Altıncı fıkrasına
"Tahsilatı yapan" ibaresinden sonra gelmek üzere "veya banka
kartı, kredi kartı ve benzeri kartlar kullanımından dolayı ödeme yapması
gereken" ibaresi eklenmiş,
f) Yedinci fıkrasına
"Tahsilatı yapan" ibaresinden sonra gelmek üzere "veya ödemede
bulunması gereken" ibaresi eklenmiş,
g) Son fıkrasından sonra
gelmek üzere aşağıdaki fıkra eklenmiştir.
"Bankalar amme
alacaklarının kredi kartı ile ödenmesi sırasında amme borçlusundan komisyon
alabilirler. Maliye Bakanlığı, kredi kartı kullanılmak suretiyle yapılacak
ödemelerde komisyon ödenmemesi için amme alacağının vade tarihinden (bu tarih
dahil) azami 20 gün öncesine kadar belirlenecek bir sürede ödeme yapılması
şartını getirmeye, ödemelerin; komisyonsuz veya komisyon karşılığı yapılma
şekillerinden birini veya her ikisini birlikte kullandırmaya yetkilidir."
BAŞKAN - Madde üzerinde
söz isteği?.. Yok.
2 nci maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.
3 üncü maddeyi
okutuyorum:
MADDE 3. - 6183
sayılı Kanunun 107 nci maddesinin
sonuna aşağıdaki fıkra eklenmiştir.
"Bu Kanunun 41 inci
maddesine göre amme alacağını tahsil yetkisi verilen kuruluşlara, yapacakları
tahsile yönelik bilgilerin verilmesi sırrın ifşaı sayılmaz. Bu bilgilerin
verilmesine ilişkin usul ve esaslar Maliye Bakanlığınca belirlenir."
BAŞKAN - Madde üzerinde
söz isteği?.. Yok.
3 üncü maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.
4 üncü maddeyi
okutuyorum:
MADDE 4. - 6183
sayılı Kanunun ek 1 inci maddesine (5)
numaralı bendinden sonra gelmek üzere
aşağıdaki (6) numaralı bent eklenmiştir.
"6. Bu Kanunun 41
inci maddesine göre kredi kartı ve benzeri kartlar kullanılmak suretiyle
komisyonsuz yapılan ödemelerde, bu madde hükmüne göre indirim uygulamasına esas
alınacak ödeme tarihi, paranın alacaklı tahsil dairesi hesabına geçtiği
gündür."
BAŞKAN - Madde üzerinde
söz isteği?.. Yok.
4 üncü maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.
5 inci maddeyi
okutuyorum:
MADDE 5. - 31/12/1960
tarihli ve 193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun 23 üncü maddesinin birinci
fıkrasının 9/4/2003 tarihli ve 4842
sayılı Kanunla yürürlükten kaldırılan (14) numaralı bendi aşağıdaki şekilde
yeniden düzenlenmiştir.
"14. Kanunî ve iş
merkezi Türkiye'de bulunmayan dar mükellefiyete tâbi işverenlerin yanında
çalışan hizmet erbabına, işverenin Türkiye dışında elde ettiği kazançları
üzerinden döviz olarak ödediği ücretler;"
BAŞKAN - Madde üzerinde
söz isteği?.. Yok.
5 inci maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.
6 ncı maddeyi okutuyorum:
MADDE 6. - 193
sayılı Kanunun 53 üncü maddesinin
birinci fıkrasının sonuna aşağıdaki cümle eklenmiştir.
"Ancak, çiftçiye ait
olmakla beraber ziraî işletmeye dahil edilmeyen biçerdöver veya bu mahiyetteki
bir motorlu araç veya on yaşına kadar ikiden fazla traktörün işletilmesinden
elde edilen gelirler ticarî kazanç hükümlerine göre vergilendirilir."
BAŞKAN - Madde üzerinde
söz isteği?.. Yok.
6 ncı maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.
7 nci maddeyi okutuyorum:
MADDE 7. - 6.6. 2002
tarihli ve 4760 sayılı Özel Tüketim Vergisi Kanununun 7 nci maddesinin (1)
numaralı bendine aşağıdaki (c) alt bendi eklenmiştir.
"c) 4458 sayılı
Gümrük Kanunu uyarınca tasfiyelik hale gelenlerinin tabiî afetler, bulaşıcı
hastalıklar ve benzeri olağanüstü durumlarda genel ve katma bütçeli dairelere,
il özel idarelerine, belediyelere, köylere ve bunların teşkil ettikleri
birliklere bedelsiz teslimi,"
BAŞKAN - Madde üzerinde
söz isteği?.. Yok.
7 nci maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.
8 inci maddeyi
okutuyorum:
MADDE 8. - 4760 sayılı Kanunun 8 inci maddesinin (1) numaralı fıkrası aşağıdaki şekilde yeniden düzenlenmiştir;
"1. Bu Kanuna ekli
(I) sayılı listenin (B) cetvelindeki malların; (I) sayılı listeye dahil olmayan
malların imalinde kullanılmak üzere ithalatçıları veya imalatçıları tarafından
tesliminde tarh ve tahakkuk ettirilen özel tüketim vergisinin Bakanlar Kurulu
tarafından belirlenecek kısmı, teminat alınmak suretiyle tecil olunur. Söz
konusu malların tecil tarihini takip eden aybaşından itibaren oniki ay içinde
(I) sayılı listeye dahil olmayan malların imalinde kullanılması halinde tecil
olunan vergi terkin edilir. Bu hükümlere uyulmaması halinde, bu malların
tecil-terkin işlemi dışındaki amaçlarla tesliminde tarh edilmesi gereken vergi
tutarından, daha önce tahsil edilen verginin mahsubundan sonra kalan tutar,
vade tarihinden itibaren 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında
Kanunun 51 inci maddesinde belirlenen gecikme zammı ile birlikte alıcıdan tahsil edilir.Ancak, tecil edilen verginin
213 sayılı Vergi Usul Kanununda belirtilen mücbir sebepler dolayısıyla terkin
edilememesi halinde bu vergi, tecil edildiği tarihten itibaren 6183 sayılı Amme
Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanunun 48 inci maddesine göre ilgili
dönemler için geçerli tecil faizi ile birlikte alıcıdan tahsil edilir. "
BAŞKAN - Madde üzerinde
söz isteği?.. Yok.
Maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
9 uncu maddeyi
okutuyorum:
MADDE 9. - 4760 sayılı
Kanunun 12 nci maddesine (3) numaralı fıkradan sonra gelmek üzere aşağıdaki (4)
numaralı fıkra eklenmiştir.
"4. (I) sayılı
listedeki mallar için uygulanan maktu vergi tutarlarının, bu maddenin 2 nci
fıkrasının (a) bendi uyarınca, Bakanlar
Kurulu tarafından farklı tespit edilmesi halinde; Maliye Bakanlığı teminat istemeye
ve bu teminatın türü, tutarı ve çözümüne ilişkin usul ve esasları belirlemeye
yetkilidir."
BAŞKAN - Madde üzerinde
söz isteği?.. Yok.
Maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
10 uncu maddeyi
okutuyorum:
MADDE 10. - 4760 sayılı
Kanuna aşağıdaki geçici madde
eklenmiştir.
"GEÇİCİ MADDE 3. -
Bu maddenin yayımı tarihinden 31.12.2004 tarihine kadar 4760 sayılı Kanuna ekli
(II) sayılı listedeki [(87.11), (88.02), (8901.10.10.00.11), (8901.10.90.00.11)
ve (89.03) G.T.İ.P. numaralı araçlar hariç] kayıt ve tescile tabi 20 ve daha
büyük yaştaki taşıt araçları adına kayıtlı olan gerçek veya tüzel kişiler
tarafından, bu araçların bir daha kullanılmamak üzere hurdaya çıkartılarak,
hurdaya çıkarılan araçla aynı cinsten [(87.03) G.T.İ.P. numaralı araçlardan sadece
motor silindir hacmi 1600 cm3'ü geçmeyen] bir aracın ilk iktisabında özel
tüketim vergisi 3.500.000.000 (2004 yılı için 4.500.000.000) lira eksik
hesaplanır. Verginin bu tutarın altında olması halinde özel tüketim vergisi
hesaplanmaz.
5.1.1961 tarihli ve 237
sayılı Taşıt Kanunu kapsamına giren kurumlar (belediyeler hariç) bu indirimden
yararlanmazlar.
Hurdaya çıkartılan
araçların yaşı, tescil işleminin yapıldığı yıl dikkate alınmaksızın, tescil
belgesinde yazılı model yılında aracın bir yaşında olduğu kabul edilmek
suretiyle tespit olunur.
Hurdaya çıkartılacak
taşıtın birden fazla gerçek veya tüzel kişi adına tescilli olması halinde;
bunların ilk iktisaplarında eksik hesaplanacak vergi tutarı, hurdaya çıkartılan
taşıttaki hisseleri nispetine göre bulunur.
Bakanlar Kurulu, bu madde
uyarınca eksik hesaplanacak özel tüketim vergisi tutarını yarısına kadar
indirmeye, kanunî tutarına kadar yeniden çıkarmaya yetkilidir.
Bu maddenin uygulamasına
ilişkin usul ve esaslar Maliye Bakanlığınca belirlenir."
BAŞKAN - Madde üzerinde
söz isteği?.. Yok.
Maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Sayın milletvekilleri,
toplantıya 10 dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati : 01.48
BEŞİNCİ OTURUM
Açılma Saati : 02.00
BAŞKAN : Başkanvekili
İsmail ALPTEKİN
KÂTİP ÜYELER : Mevlüt
AKGÜN (Karaman), Ahmet KÜÇÜK (Çanakkale)
BAŞKAN - Türkiye Büyük
Millet Meclisinin 112 nci Birleşiminin Beşinci Oturumunu açıyorum.
236 sıra sayılı kanun
tasarısının görüşmelerine kaldığımız yerden devam ediyoruz.
VI. - KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN
DİĞER İŞLER (Devam)
7. -
Çeşitli Vergi Kanunlarında Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısı ile
Muğla Milletvekili Ali Arslan'ın; 4760 Sayılı Özel Tüketim Vergisi Kanununa
Ekli 11 Sayılı Listede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ve Plan ve Bütçe
Komisyonu Raporu (1/636, 2/157) (S. Sayısı :
236) (Devam)
BAŞKAN - Komisyon ve
Hükümet yerinde.
Tasarının 11 inci
maddesini okutuyorum:
MADDE 11. - Ekli listede yer alan G.T.İ.P. numaraları ile isimleri yazılı ürünler, 4760 sayılı Özel Tüketim Vergisi Kanununa
ekli (I) sayılı listenin (A) cetvelinden çıkarılarak, aynı listenin (B) cetveline eklenmiştir.
BAŞKAN - Madde üzerinde
söz isteği?.. Yok.
11 inci maddeyi, ekli
listeyle birlikte oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul
edilmiştir.
12 nci maddeyi
okutuyorum:
MADDE 12. - 1.7.1964
tarihli ve 488 sayılı Damga Vergisi Kanununa ekli (2) sayılı tablonun
"I-Resmi işlerle ilgili kağıtlar" başlığı altında yer alan " C)
Kişilerden resmi dairelere verilen kağıtlar;" bölümüne aşağıdaki (17) numaralı fıkra ile
aynı tablonun "IV- Ticari ve
medeni işlerle ilgili kağıtlar" başlıklı bölümüne aşağıdaki (26), (27) ve
(28) numaralı fıkralar eklenmiş ve (1) sayılı tablonun "III- Ticari İşlemlerde
kullanılan kağıtlar" başlıklı bölümünün 1/a fıkrası tablo metninden
çıkarılmıştır.
"17. Gümrük
kapılarından bir gece konaklamayı kapsayan sürede giriş-çıkış yapan taşıtlarla
ilgili olarak alınan Taşıt Giriş-Çıkış Formu eki taahhütnameler."
"26. Kişiler ile
bankalar arasında düzenlenecek kredi kartı üyelik sözleşmeleri.
27. Yükseköğretim
kurumlarınca yaptırılan bilimsel araştırma projeleriyle ilgili olarak
düzenlenen kağıtlar.
28. 2985 sayılı Toplu
Konut Kanununa 10.5.1990 tarihli ve
3645 sayılı Kanunla eklenen ek 1 inci maddesi kapsamında kullandırılacak
kredilere ilişkin olarak düzenlenen kağıtlar."
BAŞKAN - Madde üzerinde
söz isteği?.. Yok.
Maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.
13 üncü maddeyi
okutuyorum:
MADDE 13. - 2.7.1964
tarihli ve 492 sayılı Harçlar Kanununun 59 uncu maddesinin birinci fıkrasının
(k) bendinden sonra gelmek üzere (l) bendi eklenmiştir.
"l) 2985 sayılı
Kanunun Ek 1 inci maddesi kapsamında kullandırılacak kredilerle ilgili
ipotekler ile bu konutların hak sahipleri adına tapuya tescili,"
BAŞKAN - Madde üzerinde
söz isteği?.. Yok.
Madde üzerinde 1 adet
önerge vardır; önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan kanun
tasarısının 13 üncü maddesi ile 2/7/1964 tarihli ve 492 sayılı Harçlar
Kanununun 59 uncu maddesinin birinci fıkrasının (k) bendinden sonra gelmek
üzere eklenen (l) bendinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
|
Salih
Kapusuz |
Niyazi
Pakyürek |
Mehmet
Beşir Hamidi |
|
Ankara |
Bursa |
Mardin |
|
Maliki
Ejder Arvas |
Halil
Kaya |
|
|
Van |
Van |
|
"l) 2985 sayılı
Toplu Konut Kanununa 10/5/1990 tarihli ve 3645 sayılı Kanunla eklenen Ek 1'inci
maddesi kapsamında kullandırılacak kredilerle ilgili ipotekler ile bu
konutların hak sahipleri adına tapuya tescili."
BAŞKAN - Komisyon
önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
BAŞKANI SAİT AÇBA (Afyon) - Takdire bırakıyoruz efendim.
BAŞKAN - Takdire
bırakıyorsunuz.
Hükümet önergeye
katılıyor mu?
DEVLET BAKANI GÜLDAL
AKŞİT (İstanbul) - Katılıyoruz efendim.
BAŞKAN - Gerekçesi mi
okunsun?
SADULLAH ERGİN (Hatay) -
Gerekçesi okunsun efendim.
BAŞKAN - Gerekçeyi
okutuyorum:
Gerekçe:
2985 sayılı Kanunda iki
adet ek 1 inci madde bulunması nedeniyle 492 sayılı Harçlar Kanununda yapılan
değişiklikte bu hususun açıklanması amaçlanmıştır.
BAŞKAN - Gerekçesini
okuttuğum önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul
edilmiştir.
13 üncü maddeyi, kabul
edilen önerge doğrultusunda oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler...
Etmeyenler... 13 üncü madde kabul edilmiştir.
14 üncü maddeyi
okutuyorum:
MADDE 14. - 29.7.1970
tarihli ve 1319 sayılı Emlak Vergisi Kanununun 4 üncü maddesine (u) fıkrasından
sonra gelmek üzere aşağıdaki (v) fıkrası eklenmiştir.
"v) Doğalgaz, ham
petrol ve bunların ürünlerinin nakli ve dağıtımı amacıyla kullanılan boru
hatları ile bunların ayrılmaz parçası olan istasyonlar (Pompa, kompresör,
basınç düşürme ve ölçüm, hat vana grupları, haberleşme, pik, katodik koruma
gibi),"
BAŞKAN - Madde üzerinde
söz isteği?.. Yok.
14 üncü maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.
15 inci maddeyi
okutuyorum:
MADDE 15. - 1319 sayılı
Emlak Vergisi Kanununun 8 inci maddesinin ikinci fıkrası aşağıdaki şekilde
değiştirilmiş ve maddenin son fıkrasına
aşağıdaki cümle eklenmiştir.
"Bakanlar Kurulu,
kendisine bakmakla mükellef kimsesi olup onsekiz yaşını doldurmamış olanlar
hariç olmak üzere hiçbir geliri olmadığını belgeleyenlerin, gelirleri münhasıran
kanunla kurulan sosyal güvenlik kurumlarından aldıkları aylıktan ibaret
bulunanların, gazilerin, şehitlerin dul ve yetimlerinin Türkiye sınırları
içinde brüt 150 m2 yi geçmeyen tek meskeni olması (intifa hakkına sahip
olunması hali dahil) halinde, bu meskenlerine ait vergi oranlarını sıfıra kadar
indirmeye yetkilidir. Bu hüküm, yukarıda belirtilenlerin tek meskene hisse ile
sahip olmaları halinde hisselerine ait kısım hakkında da uygulanır. Muayyen
zamanda dinlenme amacıyla kullanılan meskenler hakkında bu hüküm uygulanmaz.
Geliri olmadığını belgelemenin usul ve esaslarını belirlemeye Maliye Bakanlığı
yetkilidir. "
"Bu hüküm binaların
inşalarının sona erdiği yılı takip eden bütçe yılından itibaren dört yıl
uygulanır."
BAŞKAN - Madde üzerinde
söz isteği?.. Yok.
Madde üzerinde 1 adet
önerge vardır; okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan kanun
tasarısının 15 inci maddesiyle 29.7.1970 tarihli ve 1319 sayılı Emlâk Vergisi
Kanununun 8 inci maddesinin ikinci fıkrasında yapılan değişiklikte geçen
"brüt 150 metrekare" ifadesinin "brüt 200 metrekare" olarak
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
|
Salih Kapusuz |
Oğuz Oyan |
Mehmet Beşir Hamidi |
|
Ankara |
İzmir |
Mardin |
|
Sedat Kızılcıklı |
M. Emin Tutan |
Abdullah Veli Seyda |
|
Bursa |
Bursa |
Şırnak |
|
|
M. Akif Hamzaçebi |
|
|
|
Trabzon |
|
BAŞKAN - Sayın Komisyon
önergeye katılıyor musunuz?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
BAŞKANI SAİT AÇBA (Afyon) - Takdire bırakıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN - Sayın Hükümet
katılıyor mu?
DEVLET BAKANI GÜLDAL
AKŞİT (İstanbul) - Katılıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN - Komisyon takdire
bıraktı, Hükümet katıldı.
Gerekçeyi mi okutalım
efendim?
SADULLAH ERGİN (Hatay) -
Gerekçe okunsun.
BAŞKAN - Gerekçeyi
okutuyorum:
Gerekçe: Konutlara bu
madde kapsamında uygulanacak brüt 200 metrekare üzerinden indirim
uygulanmasının sağlanması amaçlanmıştır.
BAŞKAN - Gerekçesini
okuttuğum önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Önerge
kabul edilmiştir.
Kabul edilen önerge
doğrultusunda 15 inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler...
Etmeyenler... 15 inci madde kabul edilmiştir.
16 ncı maddeyi
okutuyorum:
MADDE 16. - 3.6.1949
tarihli ve 5422 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun 14 üncü maddesinin birinci fıkrasının (4) numaralı bendi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
"4. Sigorta ve
reasürans şirketlerinde bilanço gününde hükmü devam eden sigorta sözleşmelerine
ait karşılıklar (Hayat Sigorta Şirketlerinde matematik karşılıklardan, temettü
ve faizleri vergiden istisna edilmiş olan menkul kıymetlere yatırılan kısma ait
faizler, giderler meyanında gösterilemez),
Sigorta teknik
karşılıkları;
1. Muallak hasar
karşılıkları,
2. Kazanılmamış prim
karşılıkları,
3. Hayat matematik
karşılıklarından ibarettir.
Teknik karşılıklar
bilanço gününde geçici pasif hesaplara geçirilmek suretiyle aşağıdaki esaslara
göre hâsılattan indirilir.
a) Muallak hasar
karşılıkları, tahakkuk etmiş ve hesaben tesbit edilmiş fiili tazminat
bedellerinden veya bu hesap yapılmamışsa
tazminatın ve tazminat ile ilgili tüm masrafların tahmini değerlerinden
reasürör payı düşüldükten sonra kalan tutardır.
b) Kazanılmamış pirim
karşılıkları yürürlükte bulunan sigorta sözleşmeleri için tahakkuk etmiş
primlerden komisyonlar düşüldükten sonra
kalan tutarın gün esasına göre
bilanço gününden sonraya sarkan kısmından, reasürör payının düşülmesinden sonra
kalan tutardır. Ancak bu tutar, nakliyat emtea sigortalarında, yıllık primin
komisyon düşüldükten sonra kalanının % 25'ini geçemez. Kazanılmamış prim
karşılığının gün esasına göre hesaplanması mümkün olmayan reasürans ve
retrosesyon işlemlerinde 1/8 yöntemi uygulanabilir.
c) Hayat sigortalarında
matematik karşılıklar her sözleşme üzerinden ayrı ayrı hesaplanır.
d) Bir bilanço döneminde
ayrılan bu teknik karşılıkların ertesi bilanço döneminde aynen kâra
nakledilmesi şarttır.
BAŞKAN - Madde üzerinde
söz isteği?.. Yok.
16 ncı maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler...
Madde kabul edilmiştir.
17 nci maddeyi
okutuyorum:
MADDE 17. - A) 213 sayılı
Vergi Usul Kanununun;
a) 5 inci maddesinin
dördüncü fıkrasındaki "Ayrıca, kamu görevlilerince yapılan adlî ve idarî
soruşturmalarla ilgili olarak talep edilen bilgi ve belgeler verilebilir."
ibaresi, "Ayrıca, kamu görevlilerince yapılan adlî ve idarî soruşturmalar
ile ilgili olarak talep edilen bilgi ve belgeler ile bankalara, yapacakları
vergi tahsiline yönelik bilgiler verilebilir. Bu bilgilerin verilmesine ilişkin
usul ve esaslar Maliye Bakanlığınca belirlenir." şeklinde,
b) 413 üncü maddesinin
ikinci fıkrasındaki "en kısa bir zamanda" ibaresi "yazı ile veya
sirkülerle"şeklinde,
c) Mükerrer 257 nci
maddesinin birinci fıkrasının (2) numaralı bendinde yer alan "banka veya
benzeri finans kurumlarınca" ibaresinin, "banka, benzeri finans
kurumları veya posta idarelerince" şeklinde,
B) 6183 sayılı Âmme
Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanunun;
a) 42 nci maddesinin
birinci fıkrasının (2) numaralı bendinde yer alan "Çek veya münakale
emrinin" ibaresi, "Çek veya münakale emrinin veya banka kartı, kredi
kartı ve benzeri kartlar ile yapılan ödemenin" şeklinde,
b) 44 üncü maddesinin
birinci fıkrasında yer alan "paranın bankaya veya postaneye
yatırıldığı," ibaresi, "paranın bankaya veya postaneye yatırıldığı,
banka kartı, kredi kartı ve benzeri kartlar ile yapılan ödemelerde işlemin
kartla yapıldığı" şeklinde,
C) 2.7.1964 tarihli ve
492 sayılı Harçlar Kanununun 123 üncü maddesinin üçüncü fıkrasında yer alan
"devir ve bölünmeleri" ibaresi "devir, bölünme ve nev'i
değişiklikleri" şeklinde
D) 30.12.1960 tarihli ve
193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun 86 ncı maddesinin birinci fıkrasının (1)
numaralı bendinin (b) alt bendinin parantez içi hükmünün (birden fazla
işverenden ücret almakla beraber, birden sonraki işverenden aldıkları
ücretlerinin toplamı, 103 üncü maddede yazılı tarifenin ikinci gelir diliminde
yer alan tutarı aşmayan mükelleflerin, tamamı tevkif suretiyle vergilendirilmiş
ücretleri dahil) şeklinde,
E) 30.12.1960 tarihli ve
193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun 89 uncu maddesinin birinci fıkrasının (2)
numaralı bendinde yer alan "okul" ibaresi, "okul, sağlık
tesisi" şeklinde,
F) 3.6.1949 tarihli ve
5422 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun 14 üncü maddesinin birinci fıkrasının
(6) numaralı bendinde yer alan "okul" ibaresi, "okul, sağlık
tesisi" şeklinde,
Değiştirilmiştir.
BAŞKAN - Madde üzerinde
söz isteği?.. Yok.
17 nci maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
18 inci maddeyi
okutuyorum:
MADDE 18. - 1.6.2000
tarihli ve 4572 sayılı Tarım Satış Kooperatif ve Birlikleri Kanununun Geçici 1
inci maddesinin (E) fıkrasının birinci bendinin sonuna aşağıdaki cümle
eklenmiştir.
"Hazinece üstlenilip
tasfiye olunan bu tutarlar, gelir hesaplarına intikal ettirilmeksizin
bilançonun pasifinde özel bir fon hesabında izlenir ve bu fon gelir gider menfi
farklarının karşılanmasında kullanılır."
BAŞKAN - Madde üzerinde
söz isteği?.. Yok.
18 inci maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
19 uncu maddeyi
okutuyorum:
MADDE 19. - 13.4.1994
tarihli ve 3984 sayılı Radyo ve Televizyonların Kuruluş ve Yayınları Hakkında
Kanunun değişik 12 nci maddesinin beşinci fıkrası aşağıdaki şekilde
değiştirilmiştir.
"Radyo ve Televizyon
Üst Kurulunun yıllık bütçesinden harcanmayan tutar yıl sonunda, yurt içinde
kültür ve tabiat varlıklarının, yurt dışında Türk kültür varlıklarının
korunması ve ihyası amacıyla Kültür ve Turizm Bakanlığı Merkez Saymanlık
Müdürlüğü hesabına aktarılır. Bu tutar bir yandan bütçeye özel gelir, diğer
yandan Bakanlık bütçesine özel ödenek kaydedilir. Bakanlık bütçesine özel
ödenek kaydedilen bu tutardan, gerektiğinde Kültür ve Turizm Bakanlığı Döner Sermaye
İşletmesi Merkez Müdürlüğü hesabına aktarma yapılabilir ve harcamalar için
kullanılabilir. Bu tutardan yılı içinde harcanmayan kısım, ertesi yıl bütçesine
devren özel gelir ve özel ödenek kaydedilir. Harcamalara ilişkin usul ve
esaslar yönetmelikle düzenlenir."
BAŞKAN - Madde üzerinde
söz isteği?.. Yok.
19 uncu maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.
20 nci maddeyi okutuyorum:
MADDE 20. - Gelirlerinin
en az üçte ikisini nev'i itibarıyla genel, katma ve özel bütçeli idarelerin
bütçeleri içinde yer alan bir hizmetin veya hizmetlerin yerine getirilmesini
amaç edinmek üzere kurulan vakıflara, Maliye Bakanlığının önerisi üzerine
Bakanlar Kurulunca vergi muafiyeti tanınabilir.
Bunların vergi
muafiyetinden yararlanması ve muafiyetlerinin kaybedilmesine ilişkin şartlar,
usul ve esaslar Maliye Bakanlığınca belirlenir.
Olağan denetimler
sırasında veya yaptırılacak özel denetimler sonucunda vergi muafiyeti
tanınmasına ilişkin şartları kaybettikleri tespit edilen vakıfların vergi
muafiyetleri, birinci fıkrada öngörülen yöntemle kaldırılabilir.
BAŞKAN - Madde üzerinde
söz isteği?.. Yok.
Maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Sayın milletvekilleri,
yeni madde ihdasına dair 1 önerge vardır.
Malumlarınız olduğu
üzere, görüşülmekte olan tasarı veya teklife konu kanunun, komisyon metninde
bulunmayan, ancak tasarı veya teklifle çok yakın ilgisi bulunan bir maddesinin
değiştirilmesini isteyen ve komisyonun salt çoğunlukla katıldığı önergeler
üzerinde yeni bir madde olarak görüşme açılacağı, İçtüzüğün 87 nci maddesinin
dördüncü fıkrası hükmüdür.
Bu nedenle, önergeyi
okutup komisyona soracağım; komisyon önergeye salt çoğunlukla, yani 21 üyeyle
katılırsa, önerge üzerinde yeni bir madde olarak görüşme açacağım; komisyonun
salt çoğunlukla katılmaması halinde ise, önergeyi işlemden kaldıracağım.
Şimdi, önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan kanun
tasarısına 20 nci maddeden sonra gelmek üzere aşağıdaki maddenin eklenmesini ve
madde numaralarının buna göre teselsül ettirilmesini arz ve teklif ederiz.
|
Salih Kapusuz |
Sedat Kızılcıklı |
Halil Özyolcu |
|
Ankara |
Bursa |
Ağrı |
|
Haluk İpek |
Mehmet Ceylan |
|
|
Ankara |
Karabük |
|
"MADDE 21.-
18/2/1963 tarihli ve 197 sayılı Motorlu Taşıtlar Vergisi Kanununun 5 ve 6 ncı
maddelerinde yer alan (I), (II), (III) ve (IV) sayılı tarifelere göre vergiye
tâbi olan ve bu Kanunun yayımlandığı tarihte ilgili sicilde kayıt ve tescili
bulunan taşıtlar ile yine bu Kanunun yayımı tarihinden 31/12/2003 tarihine
kadar ilgili sicillere ilk defa kayıt ve tescil edilecek olan taşıtlar, bir
defaya mahsus olmak üzere, anılan Kanundaki tarifelerde ilgili taşıt cinsi için
belirlenmiş olan 2003 yılı tutarları kadar, taşıt vergisine tâbidir.
Taşıt vergisi; taşıtların
kayıt ve tescilinin yapıldığı yerin vergi dairesi tarafından bu Kanunun yayımı
tarihinde, bu tarihten 31/12/2003 tarihine kadar ilgili sicillere ilk defa
kayıt ve tescil edilecek olan taşıtlar için kayıt ve tescilin yapıldığı tarihte
tahakkuk ettirilmiş ve tebliğ edilmiş sayılır.
Taşıt vergisinin
mükellefi, bu Kanunun yayımı tarihinde ve bu tarihten 31/12/2003 tarihine kadar
adlarına taşıt kayıt ve tescil edilen veya bu Kanunun yayımı tarihinde noter
satış sözleşmesi ile bu taşıtın sahibi olan gerçek ve tüzel kişilerdir.
197 sayılı Motorlu
Taşıtlar Vergisi Kanununun 4 üncü maddesinde yer alan istisnalar, taşıt vergisi
için de uygulanır. Ayrıca, Bingöl merkez ve ilçelerinde depremin meydana
geldiği 1/5/2003 tarihi itibariyle Bingöl trafik sicilinde kayıt ve tescilli
bulunan taşıtlar ile bu tarihte ikametgâhının buralarda bulunduğunu tevsik
edenler adına aynı tarih itibariyle kayıt ve tescilli olan taşıtlar da (bu
tarihten sonra belirtilen yerler dışındakilere satış yapılan taşıtlar hariç)
taşıt vergisinden müstesnadır.
Taşıt vergisi bir defada
ödenir. Bu Kanunun yayımlandığı tarihte ilgili sicillere kayıt ve tescil
edilmiş olan taşıtlara ilişkin taşıt vergisi, bu Kanunun yayımlandığı ayı
izleyen ayın sonuna kadar, bu Kanunun yayım tarihi ile 31/12/2003 tarihleri
arasında ilgili sicillere ilk defa kayıt ve tescil edilecek olan taşıtlara
ilişkin taşıt vergisi ise, kayıt ve tescilin yapıldığı ayı izleyen ayın sonuna
kadar ödenir. Ödeme dönemi içerisinde ilişik kesme işlemi yapıldığı takdirde;
vergi bu işlemin yapılmasından önce ödenir.
3/4/2003 tarihli ve 4837
sayılı Kanun hükümlerine göre ek motorlu taşıtlar vergisi taksitlerini kısmen
veya tamamen ödeyen mükelleflerin ödediği tutarlar, ödenecek taşıt vergisine
mahsup edilmiş sayılır. Mahsup edilemeyen kısım iade olunur. Bu Kanunun yayımı
tarihi itibariyle ödenmemiş olan ek motorlu taşıtlar vergisi ise terkin edilir.
Bu maddeye göre tahsil
edilen taşıt vergileri üzerinden, 2/2/1981 tarihli ve 2380 sayılı Kanun ile
27/6/1984 tarihli ve 3030 sayılı Kanuna göre mahalli idarelere pay verilmez.
Taşıt vergisinin tarh,
tahakkuk ve tahsiline ilişkin olarak bu maddede hüküm bulunmayan hallerde, 197
sayılı Motorlu Taşıtlar Vergisi Kanunu hükümleri uygulanır. Bu maddeye göre
ödenen taşıt vergisi, ticari, zirai ve mesleki kazançların tespitinde gider
olarak kabul edilir.
Bu maddenin uygulanmasına
ilişkin usul ve esasları belirlemeye Maliye Bakanlığı yetkilidir."
BAŞKAN - Sayın Komisyona
soruyorum: Önergeye salt çoğunlukla katılıyor musunuz?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
BAŞKANI SAİT AÇBA (Afyon) - Katılıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN - Salt
çoğunluğunuz var mı?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
BAŞKANI SAİT AÇBA (Afyon) - Salt çoğunluğumuz var.
BAŞKAN - Sayıyoruz...
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
BAŞKANI SAİT AÇBA (Afyon) - 22 kişi var Sayın Başkan.
BAŞKAN - Teşekkür ederim.
Komisyon önergeye salt
çoğunlukla katılmış olduğundan, önerge üzerinde yeni bir madde olarak görüşme
açıyorum.
Söz isteyen?..
OĞUZ OYAN (İzmir) - Sayın
Başkan...
BAŞKAN - Yeni madde
olarak görüşmeye açtığım maddeyle ilgili, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına,
İzmir Milletvekili Sayın Oğuz Oyan söz istemiştir.
Buyurun Sayın Oyan.
CHP GRUBU ADINA OĞUZ OYAN
(İzmir) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bugün, bitmeyecek bir yasama
günü olarak gözüküyor. Sabahın ikibuçuğunda, kanun tasarısına bir madde
eklenmesi gibi olağanüstü bir durumu tartışıyoruz. Bunu bu saatte böylesine bir
tasarıya getirmek, ilkönce, bunu Plan ve Bütçe Komisyonunda bütçe tasarısının
Anayasa Mahkemesinden dönmüş hükümlerini yeniden getiren tasarıya getirip,
komisyonda önce tartıştırıp getirmeye kıyasla, bir kere, daha az tartışma
yöntemi olarak, komisyondan ve tartışmadan kaçırma yöntemi olarak karşımıza
çıkıyor.
İkincisi, bir tasarıya
madde eklemek gibi, olağanüstü bir durumu sıradanlaştıran bir durum olarak
karşımıza çıkıyor ki, bunun başka örneklerini de gördük. Bu düzenleme, içine
dahil edildiği çeşitli vergi kanunlarında yapılan düzenleme içerisinde
getirdiği özellikler bakımından, mükellef aleyhine durum olmak bakımından,
şimdiye kadar olumlu oy verdiğimiz tasarının ruhuna aykırı düşüyor. Bu madde,
Anayasa Mahkemesinin yürürlüğü durdurma kararının gereğini tersinden yerine
getiriyor; yani, orada, Anayasa Mahkemesi, kararı, eşitliğe aykırılıktan
bozmuştu. Eşitliğe ulaşmanın yolu, 11 Nisan sonrasında araç sahibi olanların
vergi kapsamına alınması değil, bu vergiyi ödemiş olanlara -ki, tahsilat,
tahakkukun üçte 1'i dolayında gerçekleşti- olağan Motorlu Taşıtlar Vergisinden
mahsup imkânının sağlanması veya mayıs ayına kıyasla eğer yeni dönemde elinde
taşıt bulunmuyorsa, bir iade yoluyla, bu olayın eşitliğe ve mükellef lehine
çözüm bulması olabilirdi.
Değerli arkadaşlarım,
Anayasa Mahkemesinin yürürlüğü durdurma kararından sonra, Sayın Bakan,
mükelleflere "sevinmeyin, yenisini getireceğiz ve daha kapsayıcı
olacağız" demişti; yani, bir hükümet üyesinin, adı "vergi koyan bir Maliye Bakanı" da olsa,
mükelleflerin sevinmesinden kaygı duyması, bunu onlara çok görmesi gibi bir
tavrını görünce, gerçekten, Türkiye'de toplumun birçok kesiminde böylesine ağır
birçok vergi yükünün olduğu, toplumun bazı kesiminde de hiç olmadığı, çok
eşitsiz bir vergi yükü dağılımı olan bir toplumda, insanları gerçekten kaygıya
ve üzüntüye sevk ediyor.
Sayın Bakan, yurttaşların
böylesine bir yürürlüğü durdurma kararı karşısında "aman, ne güzel, biz
vergi ödevimizi zaten yerine getirdik, motorlu taşıtlar vergisini ödüyoruz;
ama, hiç olmazsa, bunun üzerine gelen mükerrer olandan -ek olandan-
kurtulduk" diye sevinmelerini çok görüyor. Biz bu topluma ne veriyoruz ki,
onlardan ne istiyoruz değerli arkadaşlar?! Vergileri topluyoruz da, topluma
hizmet olarak mı götürüyoruz?! Topladığınız vergiyle, ödediğiniz faizleri karşılaştırın...
Vergilerin tümünü faize harcıyorsunuz. Vatandaş daha fazla bir vergi gayretine
niye girsin ki?! Vatandaşa, siz, vergileri hizmet olarak döndürüyorsunuz da,
vatandaş, vergi konulduğunda bayram mı edecek?! "Aman, ne güzel, bize
vergi geliyor, demek ki hizmet de gelecek" mi diyecek?!
Değerli arkadaşlar, böyle
bir ilişki Türkiye'de kaybolmuştur. Türkiye'de devletin meşruiyeti sorgulanır
durumdadır. Devlet, vergi aldığı yurttaşlarına hizmet götürmemektedir; ama,
tabiî, vergi almadığı, kayıtdışı vesaire ki, burada çok sayıda yasayla da
desteklenen o kayıtdışına, vergi almadan hizmet götürmeye de devam ediyoruz,
aflarla devam ediyoruz vesaireyle devam ediyoruz.
Değerli arkadaşlarım,
böylesine bir vergi ve hizmet dengesinin bozulduğu çok sayıda ülke yok, Türkiye
örneği hiçbir yerde yok. Şimdi bunu düzeltmek yerine, Deli Dumrul misali
"köprüden geçenden de geçmeyenden de vergi alırım" misali; deprem
olsa da, olağanüstü durum olsa da, olmasa da, ben mükerrer vergi alırım;
ekonomik kriz olsa da, olmasa da dinlemem, mükerrer vergi alırım; bu, adaletin
neresinde değerli Bakan? Adaletin neresinde?!. Vergi, adaletin neresinde, Adalet
ve Kalkınma Partisinin neresinde?! Buna bir cevabınız var mı?
Bakınız, Sayın Bakan,
Türkiye'de vergilerin yüzde 70'ini, tüketim üzerinden aldığınız vergilerle
topluyorsunuz. Bunun yeni örneklerini getiriyorsunuz; işte, özel işlem
vergileri vesaire, yeni zamlar yapmaktasınız; yüzde 70-72 dolaylarına geliyor.
Geriye kalan, yüzde 30 diyelim, bu dolaysız, yani, gelir, kurumlar ve servet
vergileri, bunun zaten yarısını ücretliler ödüyor, kaynakta kesiyorsunuz.
Geriye kalıyor bir diğer yarısı, yüzde 15; bunun da birkaç puanı bu servet vergileri,
Emlak ve Motorlu Taşıtlar Vergisi; yani, sizin, Türkiye'deki bütün o
milyonlarca Gelir ve Kurumlar Vergisi mükellefi olan vatandaşlarımızdan
aldığınız vergi, toplam verginin yüzde 10 ile 15'i arası. Kaynak nerede; kaynak
orada; kayıtdışını kayıt içine alınız, vergi vermeyeni vergilendiriniz. Kaynak,
vatandaşa, sürekli olarak, onun tükettiği mal ve hizmetlere vergi koymak
değildir. Bu, vergicilik değil, bu, kolaycılıktır. Vergi toplamak, Gelir ve
Kurumlar Vergisi toplamaktan geçer. Bunu yapabiliyorsanız vergicisiniz, öbürü
kolaycılıktır. Bastır zammı, bastır ek vergileri, vatandaşa hizmet götürmeden
vergi sal. Bunun hiçbir adaletle, hiçbir hakkaniyetle bağdaşır bir tarafı
yoktur. Gece ikibuçukta getirilen bu korsan tekliflerle de, sizin, vatandaşın
yanında olmadığınız, bir kere daha burada kanıtlanmaktadır. Biz, bunun için de
gerekirse yeni başvurular yaparız.
Vatandaşın haklarını
korumak, sadece muhalefetin görevi değil değerli milletvekilleri. Hükümetin
getirdiği yanlış tasarılara, hükümetin getirdiği gayriadil tasarılara,
hükümetin buraya getirdiği vatandaşı ezen tasarılara, hükümlere, maddelere
karşı durmaktır. Yasama ile yürütme arasındaki fark buradadır. Yürütme yanlış
yapıyorsa, onu uyarma görevi sizleredir, bizleredir. Bunu hep beraber
yapmalıyız. Hükümet burada bunu çok rahatlıkla getiriyor olabilir; siz,
milyonlarca yurttaşı temsil ediyorsunuz, hesap veriyorsunuz, vereceksiniz. Bu
yurttaşlara vereceğiniz hesap, bir, onlara vergi karşılığı hizmet götürmek;
iki, ağır vergi yükünden kurtarmak olmalıdır. Siz, bu vaatlerle oy istediğiniz
ve sizi bu vaatlerle buraya getirdiler. Siz bu vaatlerin hiçbirini tutmayarak,
vatandaşa sırtınızı dönerek, adil olmayarak, ne kendi adınızı hak edersiniz ne
bu vatandaşın temsilcisi olmayı. O nedenle, bunun geri çekilmesini talep
ediyoruz.
Teşekkür ediyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN- Teşekkür ederim Sayın
Oyan.
Trabzon Milletvekili
Sayın Akif Hamzaçebi şahsı adına söz istemiştir.
Buyurun.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ
(Trabzon)- Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; "Taşıt Vergisi" adı
altında getirilmek istenilen bu düzenleme, Anayasa Mahkemesince yürürlüğü
durdurulan Ek Motorlu Taşıtlar Vergisi yerine gelmektedir.
Hatırlayacaksınız, Ek
Motorlu Taşıtlar Vergisi düzenlemesi yapılırken, şu noktalarda eksik olduğunu
söylemiştik; Anayasa Mahkemesinin iptal gerekçelerine tek tek değinmeyeceğim;
ancak, şu hususu tekrar dikkatinize sunmak istiyorum: İlk tasarıda, ilk kanunda
yapılan yanlışlığın, adaletsizliğin burada da devam ettirildiğini söylemek
istiyorum. Nedir bu; Taşıt Vergisi olarak yapılan bu düzenlemede, Ek Motorlu
Taşıtlar Vergisindeki düzenlemenin hemen hemen birçok unsuru aynen alınmıştır.
Bu vergi, 1994 ve 2000 yıllarında da alınmıştı, farklı isimler altında bir kez
daha alınmıştı; ancak, hem 1994'te hem 2000 yılında bu vergi alınırken,
münhasıran taşımacılık işiyle uğraşanların bu işlerde kullandıkları taşıtlar ek
verginin kapsamı dışında bırakılmıştı; yani, bir taksicinin kullandığı taksi,
bir kamyoncunun kullandığı kamyon veya bir taşımacının taşıma işinde kullandığı
aracı ek vergiden istisnaydı. Neden istisnaydı; nasıl, bir fabrikanın
aktifindeki makine ek vergiye tabi değilse, burada da taksicinin taksisi,
kamyoncunun kamyonu ek vergiye tabi olmamalıydı. O düzenlemeler bu düşünceyle
yapılmıştı; çünkü, hayatını bundan kazanıyor taksici, kamyoncu ve nakliyeci;
işi bununla ilgili. İşi, dokuma tezgâhı üzerine kurulu olan veya fabrikasının
aktifindeki makineleri üzerine kurulu olan kişiden, o makineler, o tezgâhlar
nedeniyle nasıl vergi alınmıyor ise, burada da bu verginin alınmaması gerekir;
çünkü, bu, artık, normal bir vergi değil, normal Motorlu Taşıtlar Vergisi
değil; bu, olağanüstü vergi. Olağanüstü vergide bu tip istisnaları, bu tip
sosyal kaygıları gözetmek gerekir; ancak, maalesef, aynı yanlışlığı burada
devam ettiriyoruz.
Maddedeki bir diğer
düzenlemeye de, daha doğrusu, bu maddeyle getirilmek istenilen düzenlemedeki
bir diğer hususa da dikkatinizi çekmek istiyorum. Kanunun yayımı tarihi
itibariyle trafik siciline kayıtlı olan taşıtlar; artı, 31 Aralık 2003 tarihine
kadar trafik siciline kayıt olacak olan taşıtlar nedeniyle bunların sahipleri
de bu verginin mükellefi, bu vergiyi ödeyecekler.
Şimdi, denilebilir ki,
Anayasaya Mahkemesinin iptal gerekçelerini dikkate alarak biz bu önergeyi
hazırladık, bu maddeyi hazırladık; ancak, bunun sonucu şudur: Özellikle, yıl
sonu yaklaşırken otomotiv sektöründe talep azalacaktır, ekvergi var diye,
insanlar, otomobil almaktan, araç almaktan vazgeçecek, bu talebini ertesi yıla
aktaracak, ertesi yıla erteleyecektir. Bunun otomotiv sektöründe yaratacağı
etkiye sizlerin takdirine sunuyorum. Bir yandan, yirmi yaşını aşmış araçların,
eskimiş araçların hurdaya çıkarılması suretiyle, bunların yerine alınacak
araçlarda Özel Tüketim Vergisi indirimi sağlamak suretiyle, otomotiv sektöründe
talebi artırmaya çalışırken, bir yandan, yıl sonuna kadar iktisap edilecek taşıtlar
için de bu taşıt vergisinin getirilecek olmasını son derece yanlış buluyorum.
Üzerinde oturulur,
çalışılırsa, değerlendirilirse, hükümetimiz bunu yaparsa, bunun çözümü, her
zaman için bulunabilir. Çare; çare her zaman vardır. Çözümsüzlük, hiçbir zaman
çözüm değildir. Kısa zamanda, biz, bu vergiyi alalım kolaycılığıyla, hükümet,
konuya yaklaştığından, bu düzenleme yapılmış ve iptal gerekçelerine uyma adına
yıl sonuna kadar iptal edilecek taşıtlar da, maalesef, bu verginin kapsamına
alınmıştır. Hükümet, bununla, esasen, vatandaşa verdiği sözü tutmamış
olmaktadır. Adalet ve Kalkınma Partisi yetkilileri, hem seçim bildirgesinde hem
hükümet programında, ekvergi getirmeyeceğiz, ekvergi kolaylığına gitmeyeceğiz
taahhüdünde bulunmuştur.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Toparlayın Sayın
Hamzaçebi.
Buyurun.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ
(Devamla) - Toparlıyorum Sayın Başkan.
Ekvergi kolaycılığına
gitmeyeceğiz taahhüdü altında, eski hükümetlerin, ekvergileri getiren
hükümetlerin de ince bir eleştirisi var: "Onlar ekvergi getirme
kolaycılığına gittiler, biz bu yolu izlemeyeceğiz." Ancak, hükümet, göreve
başlar başlamaz, ekvergileri getirmekte hiçbir şekilde tereddüt etmemiştir.
Bunların, yargı mercilerince iptal edilmesi halinde dahi bu konudaki ısrarını
sürdürmüştür. Bunları sizlerin dikkatine sunuyorum.
Teşekkür ediyor, saygılar
sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür
ediyorum Sayın Hamzaçebi.
Madde üzerindeki
görüşmeler tamamlanmıştır.
Maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.
Şimdi, 21 inci maddeyi 22
nci madde olarak okutuyorum:
MADDE 22. - Bu Kanunun;
a) 5 inci maddesi
1.6.2003 tarihinden geçerli olmak üzere yayımı tarihinde,
b) 6 ncı maddesi 1.1.2004
tarihinde,
c) 18 inci maddesi
16.6.2000 tarihinden geçerli olmak üzere yayımı tarihinde,
d) Diğer maddeleri yayımı
tarihinde,
Yürürlüğe girer.
BAŞKAN - 22 nci maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.
23 üncü maddeyi okutuyorum:
MADDE 23. - Bu Kanun
hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür.
BAŞKAN - 23 üncü maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.
Sayın milletvekilleri,
tasarının tümü açıkoylamaya tabidir.
Açıkoylamanın şekli
hakkında Genel Kurulun kararını alacağım.
Açıkoylamanın elektronik
oylama cihazıyla yapılmasını oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler...
Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Oylama için 4 dakika süre
vereceğim. Bu süre içerisinde sisteme giremeyen üyelerin teknik personelden
yardım istemelerini, bu yardıma rağmen de sisteme giremeyen üyelerin, oy
pusulalarını, oylama için öngörülen 4 dakikalık süre içerisinde Başkanlığa
ulaştırmalarını rica ediyorum.
Ayrıca, vekâleten oy
kullanacak sayın bakanlar var ise, hangi bakana vekâleten oy kullandığını,
oyunun rengini ve kendisinin ad ve soyadı ile imzasını da taşıyan oy
pusulasını, yine, oylama için öngörülen 4 dakikalık süre içerisinde Başkanlığa
ulaştırmalarını rica ediyorum.
Oylama işlemini
başlatıyorum.
(Elektronik cihazla
oylama yapıldı)
BAŞKAN - Sayın
milletvekilleri, Çeşitli Vergi Kanunlarında Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun
Tasarısı ile Muğla Milletvekili Ali Arslan'ın; 4760 Sayılı Özel Tüketim Vergisi
Kanununa Ekli 11 Sayılı Listede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin
açıkoylama sonucunu arz ediyorum.
Kullanılan oy sayısı |
: |
284 |
Kabul |
: |
273 |
Ret |
: |
11 |
Böylece, kanun tasarı
kabul edilmiş ve kanunlaşmıştır; hayırlı olsun. (1)
Sayın milletvekilleri,
alınan karar gereğince, kanun tasarı ve tekliflerini sırasıyla görüşmek için,
30 Temmuz 2003 Çarşamba günü saat 15.00'te toplanmak üzere, Birleşimi
kapatıyorum.
Kapanma Saati : 02.43
(1) Açıkoylama kesin sonuçlarını gösteren tablo tutanağın
sonuna eklidir.
VIII. -
SORULAR VE CEVAPLAR
A) Yazili Sorular ve Cevaplari
1. - Konya
Milletvekili Atilla Kart'ın, kaçak elektrik kullanımına ve bir TEDAŞ
yetkilisinin öldürülmesi olayına ilişkin Başbakandan sorusu ve İçişleri Bakanı
Abdülkadir Aksu'nun cevabı (7/682)