DÖNEM
: 22 CİLT : 24 YASAMA YILI : 1
T. B. M. M.
TUTANAK DERGİSİ
111 inci Birleşim
24 . 7 . 2003 Perşembe
İ
Ç İ N D E K İ L E R I. - GEÇEN TUTANAK ÖZETİ
II. - GELEN KÂĞITLAR
III. -
YOKLAMA
IV. -
BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A)
GÜNDEMDIŞI KONUŞMALAR
1. - İstanbul Milletvekili Şükrü Mustafa
Elekdağ’ın, Lozan Barış Antlaşmasının imzalanışının 80 inci yıldönümüne ilişkin
gündemdışı konuşması
2. - Afyon Milletvekili Reyhan
Balandı'nın, basında sansürün kaldırılışının 95 inci ve Lozan Barış
Antlaşmasının imzalanışının 80 inci yıldönümüne ilişkin gündemdışı konuşması
3. - Ankara Milletvekili Yakup Kepenek'in,
basında sansürün kaldırılışının 95 inci yıldönümüne ilişkin gündemdışı
konuşması
B) Gensoru, Genel Görüşme, Meclİs SoruşturmasI ve Meclİs AraştIrmasI
Önergelerİ
1. - İzmir Milletvekili Oğuz Oyan ve 76
milletvekilinin, oğlu ve kızının sahibi olduğu denizcilik şirketiyle ticarî
ilişkileri bulunan ve daha önce görev yaptığı bir denizcilik şirketine
ayrıcalıklar ve kolaylıklar sağlayarak görevini kötüye kullandığı iddiasıyla
Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım hakkında Meclis soruşturması açılmasına
ilişkin önergesi (9/2)
V. -
ÖNERİLER
A) DanIşma Kurulu Önerİlerİ
1.- Genel Kurulun çalışma saatleri ile
gündemdeki sıralamanın yeniden düzenlenmesine ilişkin Danışma Kurulu Önerisi
VI. - KANUN
TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER
1. - Adlî Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile
Bölge Adliye Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yetkileri Hakkında Kanun Tasarısı
ve Adalet Komisyonu Raporu (1/521) (S. Sayısı : 146)
2. - Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununda
Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Tasarısı ve Adalet Komisyonu Raporu
(1/523) (S. Sayısı : 152)
3. - Topluma Kazandırma Yasası Tasarısı
ile İçişleri ve Adalet Komisyonları raporları (1/640) (S. Sayısı : 235)
4. - Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının Bazı
Maddelerinin Değiştirilmesi Hakkında 4.4.2003 Tarihli ve 4841 Sayılı Kanun ve
Anayasanın 89 uncu Maddesi Gereğince Cumhurbaşkanınca Bir Daha Görüşülmek Üzere
Geri Gönderme Tezkeresi ve Anayasa Komisyonu Raporu (1/584) (S. Sayısı : 200 ve 200'e 1 inci Ek)
5. - Manisa Milletvekili Bülent Arınç ve
30 Milletvekilinin; Tütün, Tütün Mamulleri, Tuz ve Alkol İşletmeleri Genel
Müdürlüğünün Yeniden Yapılandırılması ile Tütün ve Tütün Mamullerinin
Üretimine, İç ve Dış Alım ve Satımına, 4046 Sayılı Kanunda ve 233 Sayılı Kanun
Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanuna Bir Geçici Madde
Eklenmesi Hakkında Kanun Teklifi ve Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (2/165) (S.
Sayısı : 214)
6. - Esnaf ve Sanatkârlar ve Diğer
Bağımsız Çalışanlar Sosyal Sigortalar Kurumu Kanununun ve Tarımda Kendi Adına
ve Hesabına Çalışanlar Sosyal Sigortalar Kanununun Bazı Maddelerinin
Değiştirilmesi, Yürürlükten Kaldırılması ve Bu Kanunlara Geçici Maddeler
Eklenmesi Hakkında Kanun Tasarısı ile Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler ve
Plan ve Bütçe Komisyonları raporları (1/296) (S. Sayısı : 237)
7. - Turizmi Teşvik Kanununda Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Tasarısı ve Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm
Komisyonu Raporu (1/649) (S. Sayısı : 246)
8. - Sosyal Sigortalar Kurumu Kanunu
Tasarısı ile Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler ve Plan ve Bütçe
Komisyonları raporları (1/295) (S. Sayısı : 247)
VII. -
SORULAR VE CEVAPLAR
A) Yazili Sorular ve Cevaplari
1. - Tekirdağ Milletvekili Mehmet Nuri
Saygun'un, Ziraat ve Halk bankalarının yöneticilerinin maaşlarına ilişkin
Başbakandan sorusu ve Devlet Bakanı Ali Babacan'ın cevabı (7/853)
2. - İzmir Milletvekili Hakkı Ülkü'nün,
petrol ve doğalgaz kuyularına ilişkin sorusu ve Enerji ve Tabiî Kaynaklar
Bakanı Mehmet Hilmi Güler'in cevabı (7/905)
3. - İzmir Milletvekili Ahmet Ersin'in,
muhtarlık binalarına ve muhtarların ödeneklerine ilişkin Başbakandan sorusu ve
İçişleri Bakanı Abdülkadir Aksu'nun cevabı (7/916)
I. - GEÇEN
TUTANAK ÖZETİ
TBMM Genel Kurulu saat 15.00’te açılarak
beş oturum yaptı.
İstanbul Milletvekili Berhan Şimşek,
Erzurum Kongresinin 84 üncü,
Hatay Milletvekili Mehmet Eraslan, Hatay
İlinin Anavatana katılışının 64 üncü,
Yıldönümüne ilişkin gündemdışı birer
konuşma yaptılar.
Balıkesir Milletvekili Sedat Pekel'in,
yerel yönetimlerin malî sorunlarına ve alınması gereken tedbirlere ilişkin
gündemdışı konuşmasına, İçişleri Bakanı Abdulkadir Aksu cevap verdi.
Gündemin "Kanun Tasarı ve Teklifleri
ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler" kısmının:
1 inci sırasında bulunan, Adlî Yargı İlk
Derece Mahkemeleri ile Bölge Adliye Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yetkileri
Hakkında (1/521) (S. Sayısı : 146),
2 nci sırasında bulunan, Hukuk Usulü
Muhakemeleri Kanununda Değişiklik Yapılmasına İlişkin (1/523) (S. Sayısı :
152),
Kanun Tasarılarının görüşmeleri, daha önce
geri alınan maddelere ilişkin komisyon raporu henüz gelmediğinden, ertelendi.
3 üncü sırasında bulunan, görüşmelerine
daha önce başlanılan ve 2 nci maddesine kadar kabul edilen Topluma Kazandırma
Yasası Tasarısının (1/640) (S.Sayısı : 235) 4 üncü maddesine kadar kabul
edildiği, 4 üncü maddesinin, Anayasa ve İçtüzükte aranılan nitelikli oy
sayısına ulaşılamadığı için kabul edilmediği; İçtüzüğün 88 inci maddesine göre,
istemi üzerine 5 inci ve daha sonraki maddelerinin ise bir defaya mahsus olmak
üzere Komisyona geri verildiği;
4 üncü sırasında bulunan, Ticarî İşletme
Rehni Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısının (1/639) (S.
Sayısı :234), yapılan görüşmelerden sonra, kabul edilip kanunlaştığı;
5 inci sırasında bulunan, Güneydoğu Avrupa
Çokuluslu Barış Gücü Anlaşmasına 4 üncü Ek Protokolün Onaylanmasının Uygun
Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısının (1/539) (S. Sayısı : 215),.
6 ncı sırasında bulunan, Türkiye Adalet
Akademisi Kanunu Tasarısının (1/298) (S.Sayısı : 213),
Görüşmelerini müteakiben elektronik
cihazla yapılan açıkoylamalardan sonra, kabul edildikleri;
Açıklandı.
7 nci sırasında bulunan, Türkiye
Cumhuriyeti Anayasasının Bazı Maddelerinin Değiştirilmesi Hakkında Kanunun
(1/584) (S. Sayısı : 200 ve 200'e 1 inci ek) tümü üzerindeki görüşmeler
tamamlandı.
Kanunun maddelerine geçilebilmesi ve
maddelerin görüşülmesinden sonra kabulü için yapılan gizli oylamalarda gerekli
beşte 3 oy çoğunluğunun sağlandığı, ikinci görüşmeye ise en az kırksekiz saat
geçtikten sonra başlanabileceği bildirildi.
Mersin Milletvekili Mustafa Özyürek, Çevre
ve Orman Bakanı Osman Pepe'nin,
Maliye Bakanı Kemal Unakıtan, İzmir
Milletvekili K. Kemal Anadol'un,
Grubuna;
Samsun Milletvekili Suat Kılıç, Niğde
Milletvekili Orhan Eraslan'ın, şahsına;
Sataşmada bulunmaları nedeniyle birer
açıklama yaptılar.
24 Temmuz 2003 Perşembe günü saat 15.00'te
toplanmak üzere, birleşime 02.58'de son verildi.
Yılmaz
Ateş |
|
|
Başkanvekili |
|
|
|
Suat Kılıç |
Mehmet Daniş |
|
Samsun |
Çanakkale |
|
Kâtip Üye |
Kâtip Üye |
|
|
|
II. - GELEN KÂĞITLAR No. :159
24.7.2003 PERŞEMBE
Tasarı
1. - Çeşitli Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Tasarısı (1/651) (Avrupa Birliği Uyum ve
İçişleri ve Anayasa ve Adalet Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi :
23.7.2003)
Raporlar
1. - Konya Milletvekili
Atilla Kart'ın; 2802 Sayılı Hakimler ve
Savcılar Kanununa "Geçici Ek Madde" Eklenmesine Dair Kanun Teklifi ve
İçtüzüğün 37 nci Maddesine Göre Doğrudan Gündeme Alınma Önergesi (2/139) (S.
Sayısı : 245) (Dağıtma tarihi : 24.7.2003) (GÜNDEME)
2. - Bazı Kanunlarda ve
Bayındırlık ve İskân Bakanlığının Teşkilât ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde
Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile Bayındırlık, İmar,
Ulaştırma ve Turizm ve Plan ve Bütçe Komisyonları raporları (1/628) (S. Sayısı
: 244) (Dağıtma tarihi : 24.7.2003) (GÜNDEME)
3. - Turizmi Teşvik
Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısı ve Bayındırlık, İmar,
Ulaştırma ve Turizm Komisyonu Raporu (1/649) (S. Sayısı : 246) (Dağıtma tarihi
: 24.7.2003) (GÜNDEME)
4. - Sosyal Sigortalar
Kurumu Kanunu Tasarısı ve Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler ve Plan ve
Bütçe Komisyonları raporları (1/295) (S. Sayısı : 247) (Dağıtma tarihi :
24.7.2003) (GÜNDEME)
Sözlü Soru Önergeleri
1. - İzmir Milletvekili
Ahmet Ersin'in, İzmir'in Güzelbahçe İlçesine alınan ambulansla ilgili bazı iddialara ilişkin Sağlık
Bakanından sözlü soru önergesi (6/690) (Başkanlığa geliş tarihi : 22.7.2003)
2. - İzmir Milletvekili
Vezir Akdemir'in, SSK hastane ve dispanserlerindeki kantin, kafeterya ve çay
ocaklarının özelleştirilip özelleştirilmeyeceğine ilişkin Çalışma ve Sosyal
Güvenlik Bakanından sözlü soru önergesi (6/691) (Başkanlığa geliş tarihi :
22.7.2003)
3. - İzmir Milletvekili
Vezir Akdemir'in, eczacıların kamu kurum ve kuruluşlarından ilaç bedellerini
zamanında tahsil edebilmeleri için bir çalışma olup olmadığına ilişkin Çalışma
ve Sosyal Güvenlik Bakanından sözlü soru önergesi (6/692) (Başkanlığa geliş
tarihi : 22.7.2003)
4. - Adana Milletvekili
Atilla Başoğlu'nun, İstanbul-Edirne karayolundaki yol hizmetlerine ilişkin
Başbakandan sözlü soru önergesi (6/693) (Başkanlığa geliş tarihi : 23.7.2003)
Yazılı Soru Önergeleri
1. - Ardahan Milletvekili
Ensar Öğüt'ün, işsizliğe, yoksulluğa ve emeklilere yönelik çalışmalara ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/1040) (Başkanlığa geliş tarihi : 22.7.2003)
2. - İzmir Milletvekili
Oğuz Oyan'ın, yabancı ülke limanlarında alıkonan Türk Bayraklı gemilere ilişkin
Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi (7/1041) (Başkanlığa geliş tarihi :
22.7.2003)
3. - Antalya Milletvekili
Feridun Fikret Baloğlu'nun, Ulusa Sesleniş Programının çekimlerine ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/1042) (Başkanlığa geliş tarihi : 22.7.2003)
4. - Antalya Milletvekili
Osman Özcan'ın, turizm bölgelerindeki tefecilik faaliyetlerine ilişkin İçişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/1043) (Başkanlığa geliş tarihi : 22.7.2003)
5. - Antalya Milletvekili
Atilla Emek'in, Kepez Elektrik'e el konulmasından sonra ortaya çıkan bazı
sorunlara ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi
(7/1044) (Başkanlığa geliş tarihi : 22.7.2003)
6. - Adana Milletvekili
Atilla Başoğlu'nun, bavul ticaretinin geliştirilmesi için alınacak önlemlere
ilişkin Devlet Bakanından (Kürşad Tüzmen) yazılı soru önergesi (7/1045)
(Başkanlığa geliş tarihi : 22.7.2003)
7. - Konya Milletvekili
Atilla Kart'ın, Başbakanlıkta görevlendirilen bir şahsa yönelik bazı iddialara
ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/1046) (Başkanlığa geliş tarihi :
22.7.2003)
8. - Adana Milletvekili
Atilla Başoğlu'nun, son zamanlardaki orman yangınlarının nedenlerine ve
alınacak tedbirlere ilişkin Çevre ve Orman Bakanından yazılı soru önergesi
(7/1047) (Başkanlığa geliş tarihi : 22.7.2003)
9. - Iğdır Milletvekili
Dursun Akdemir'in, Fiskobirlik'in Hazine adına yaptığı fındık satışı ihalesine
ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/1048) (Başkanlığa geliş tarihi :
23.7.2003)
10. - Manisa Milletvekili
Nuri Çilingir'in, zorunlu tasarruf anaparası ödemelerine ilişkin Maliye
Bakanından yazılı soru önergesi (7/1049) (Başkanlığa geliş tarihi : 23.7.2003)
Meclis Soruşturması Önergesi
1. - İzmir Milletvekili
Oğuz Oyan ve 76 Milletvekilinin, oğlu ve kızının sahibi olduğu denizcilik
şirketi ile ticari ilişkileri bulunan ve daha önce görev yaptığı bir denizcilik
şirketine ayrıcalıklar ve kolaylıklar sağlayarak görevini kötüye kullandığı ve
bu eylemlerinin Türk Ceza Kanununun 240 ıncı maddesine uyduğu iddiasıyla
Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım Hakkında Anayasanın 100 üncü ve İçtüzüğün 107
nci Maddeleri Uyarınca Bir Meclis Soruşturması Açılmasına İlişkin Önergesi
(9/2) (Başkanlığa geliş tarihi : 23.7.2003)
BİRİNCİ OTURUM
Açılma Saati : 15.00
24 Temmuz 2003 Perşembe
BAŞKAN : Başkanvekili Yılmaz ATEŞ
KÂTİP ÜYELER : Mehmet DANİŞ (Çanakkale), Suat KILIÇ (Samsun)
BAŞKAN - Sayın
milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 111 inci Birleşimini açıyorum.
III. - YOKLAMA
BAŞKAN - Elektronik
cihazla yoklama yapacağız.
Yoklama için 5 dakika
süre vereceğim. Sayın milletvekillerinin oy düğmelerine basarak salonda
bulunduklarını bildirmelerini; bu süre içerisinde elektronik sisteme giremeyen
milletvekillerinin, salonda hazır bulunan teknik personelden yardım
istemelerini; buna rağmen sisteme giremeyen üyelerin ise, yoklama pusulalarını,
teknik personel aracılığıyla, 5 dakikalık süre içerisinde Başkanlığa
ulaştırmalarını rica ediyorum.
Yoklama işlemini
başlatıyorum.
(Elektronik cihazla
yoklama yapıldı)
BAŞKAN - Sayın
milletvekilleri, toplantı yetersayımız vardır; görüşmelere başlıyoruz.
Sayın milletvekilleri,
gündeme geçmeden önce, üç sayın milletvekiline gündemdışı söz vereceğim; ama,
ondan önce, kısa bir hatırlatma yapmak istiyorum.
Bugün, bildiğiniz gibi,
24 Temmuz günü. 24 Temmuz, Türkiye Cumhuriyetinin kuruluşunda ve bağımsız Türk
Devletinin kuruluşunda çok büyük önemi olan bir gündür, Lozan Antlaşmasının
imzalandığı gündür; aynı zamanda, basında sansürün kaldırılışının da
yıldönümüdür ve ayrıca, her ne kadar, bugün geri de götürülmüş olsa, Toplu İş
Sözleşmesi Grev ve Lokavt Yasasının kabul edilişinin de yıldönümüdür.
Gündemdışı verdiğimiz
sözler de, bu üç konuyla ilgili. Daha önceki uygulamalarımıza da dikkat
çekerek, bugün gündemdışı söz verdiğimiz arkadaşlarımızın sürelerinde biraz
daha hoşgörülü olacağız.
Gündemdışı ilk söz, Lozan
Barış Antlaşması hakkında söz isteyen, İstanbul Milletvekili Sayın Şükrü
Elekdağ'a aittir.
Buyurun Sayın Elekdağ.
(Alkışlar)
IV. -
BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A)
GÜNDEMDIŞI KONUŞMALAR
1. -
İstanbul Milletvekili Şükrü Mustafa Elekdağ’ın, Lozan Barış Antlaşmasının
imzalanışının 80 inci yıldönümüne ilişkin gündemdışı konuşması
ŞÜKRÜ MUSTAFA ELEKDAĞ
(İstanbul) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bugün, Türkiye
Cumhuriyetinin uluslararası alanda kazandığı ilk büyük diplomatik zaferin,
Lozan Barış Antlaşmasının 80 inci yıldönümü. Bu önemli güne ilişkin görüşlerimi
Yüce Heyetinizle paylaşmak üzere söz almış bulunuyorum; hepinizi saygıyla
selamlarım.
Değerli arkadaşlarım,
Türkiye Cumhuriyetinin uluslararası kimlik belgesi olan Lozan Barış Antlaşması,
Türk Ulusunun yaşamsal haklarını ve amaçlarını gerçekleştiren bir siyaset
abidesi ve muazzam bir diplomatik zaferdir. Varlığına kastedilen, yok edilmek
istenen Türk Ulusu, Gazi Mustafa Kemal'in önderliğinde şahlanmış ve verdiği
Kurtuluş Savaşı sonucunda kazandığı askerî zaferi, Lozan'da, diplomatik bir
başarıya dönüştürerek, yeni Türk Devletinin kuruluşunu dünyaya ilan etmiştir.
Lozan Antlaşmasıyla, genç Türkiye Cumhuriyeti, uluslararası düzeyde, eşit,
egemen ve bağımsız bir devlet olarak tanınmış, hak ve hukuku bütün dünya
tarafından teslim edilmiştir.
Değerli arkadaşlarım,
Atatürk, Nutkunda, Lozan Antlaşması için "Türk Milletine karşı
yüzyıllardan beri hazırlanmış ve Sevr Antlaşmasıyla tamamlandığı sanılmış büyük
suikastın sonuçsuz kaldığını bildiren bir belgedir" demiştir. Gerçekten
de, Vahdettin Hükümeti tarafından 10 Ağustos 1920'de imzalanan Sevr
Antlaşmasıyla, Türk Ulusu, canlı bir varlık olmaktan çıkarılıyor, toprakları
şuna buna peşkeş çekiliyordu.
Türk Ulusunun, Kurtuluş
Savaşıyla kazandığı zafer ve bu zaferi uluslararası alanda taçlandıran Lozan
Antlaşması yoluyla iğrenç Sevr Antlaşması tarihin çöp sepetine atılmıştır. Bu
nedenle, Lozan Antlaşması, Türkiye Cumhuriyeti için olağanüstü bir önem ve
değer taşımaktadır.
Değerli arkadaşlarım,
Sevr Antlaşmasının temel hedefi, anayurdumuzu nüfuz bölgelerine ve küçük
devletlere bölmek suretiyle, Anadolu'nun coğrafî, kültürel ve siyasî birliğini
sona erdirmek ve bu şekilde ulusal şuurumuzu zayıflatmak ve yok etmekti.
Türk Halkı, bu kötü
talihe, bu bahtsız kadere layık olmadığını, Gazi Mustafa Kemal'in liderliğinde
başlattığı Kurtuluş Savaşında kazandığı askerî başarılarla kanıtladı.
Gerçekten, 30 Ağustos Başkumandan Meydan Savaşında kazanılan büyük zafer ve
Anadolu'nun saldırganlardan tamamen temizlenmesi, Türk tarihinin seyrini
değiştiren sonuçlar doğurdu. Lozan barış müzakerelerinin yolu bu şekilde
açıldı.
Değerli arkadaşlarım,
Lozan'da İsmet Paşa ve maiyetindeki delegasyon çok çetin bir diplomatik mücadele
verdi. Konferans müzakereleri zaman zaman çıkmaza giriyor, konferansın
kesilmesi ortamında savaşın yeniden patlak vermesi tehlikesi beliriyordu. Ünlü
tarihçi Lord Kinross, bu durumun psikolojik çatışma ortamından kaynaklandığını
yazıyor. Kinross'a göre, Lozan'da, bir psikolojik savaş mevcuttu. Birinci Dünya
Savaşı galipleri, Ankara hükümetini, Osmanlının mirasçısı olarak yenilmiş bir
milletin temsilcisi sanıyor, öyle muamele ediyor; Türk tarafı ise, kendisini
Anadolu savaşının galibi olarak görüyordu. İsmet Paşa, Lozan'a, büyük
devletlerin, genç ve muzaffer Türk devletine karşı eşitlik ve saygıya dayalı
bir yaklaşım sergileyecekleri umuduyla gitmişti. Bunun yerine, onların
kendisine talepkâr bir yalvarıcı gözüyle baktıklarını gördü. Bunlar, Lord
Kinross'un görüşleri.
Lozan'da Amerikan
delegasyonunda görevli bir diplomat olan Joseph Grew, "Atatürk ve İnönü,
Bir Amerikan Elçisinin Hatıraları" adlı eserinde, İsmet Paşanın, karşısına
ortak bir cephe oluşturarak çıkan Batı dünyasının devleriyle amansız mücadelesini
şöyle anlatıyor: "Türk delegasyonu, burada gerçekten güç durumda; bir
yandan, Ankara, Millet Meclisi, diplomatik zaferler kazanılmasını ve millî
gururun tatmin edilmesini ısrarla istiyor; fakat, beri yandan, buradaki muhasım
taraflar, Türkleri, mahvedici usullerle ezmeye çalışıyorlar."
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Buyurun Sayın
Elekdağ.
ŞÜKRÜ MUSTAFA ELEKDAĞ
(Devamla) - Gerçekten de, Batılı devlet temsilcileri, sürekli ültimatom verir
şekilde hareket ediyor, konferansı kesme tehdidinde bulunuyor ve dikte
ettikleri bir anlaşmayı, İsmet Paşaya, baskı yoluyla imzalatmak istiyorlardı.
Daha sonraları,
Amerika'nın Türkiye'de büyükelçiliğini yapan Joseph Grew, biraz önce atıfta
bulunduğum eserinde, dokuz ay süren Lozan Konferansının sonlarına doğru İsmet
Paşayı şöyle tarif ediyor: "Konferansın son toplantılarında İsmet Paşaya
ecel terleri döktürüyorlardı. Paşanın gözlerinin altında derin halkalar
belirmiş, saçları dimdik olmuş, tüm gücü tükenmişti; fakat, bütün saldırılara
karşı ayakta duruyor ve karşı koymaya devam ediyordu. Sonradan anlaşıldı ki,
müttefikler, son bir hücumdan sonra silahlarını bırakmışlardı. Ertesi sabah
Paşayı gördüm, on yıl yaşlanmış görünüyordu."
Değerli arkadaşlarım;
sonuçta, Türkiye, bu çetin mücadeleden zaferle çıkmıştı. Böylece, Lozan
Antlaşması, Birinci Dünya Savaşının dikte edilmemiş, müzakere edilmiş ilk
barışını oluşturdu. Bu zafer, Lozan'da, dünyanın devlerinin elinden söke söke
alındı. Kurtuluş Savaşında, silahla, kanla, ateşle kazanılan zaferi, İsmet
Paşa, Lozan'da uluslararası hukuk açısından tarihe geçirdi.
Bu zaferin anlam ve
boyutunu anlamak için, o zamanki can düşmanlarımızın neler söylediklerine bir
göz atalım:
Yunanistan'ı, Anadolu'yu
işgale teşvik eden İngiliz Başbakanı Lloyd George "Lozan Antlaşması,
İngiltere'nin bugüne kadar imzaladığı anlaşmaların en alçaltıcısıdır"
diyor. Yunan Dışişleri Bakanı Streit ise "Lozan, bütün devletlerin Türkler
karşısında boyun eğmelerini kanıtlayan bir belgedir" demiştir.
Değerli arkadaşlarım,
yabancı tarihçiler, Lozan'la yeni Türk Ulusunun doğduğunu söylerler; fakat,
bunun da ötesinde, Lozan'ın, uluslararası alanda, çok önemli üç işlevi
olmuştur. Bunların birincisi, Türkiye'nin, ezilmiş milletler için sömürgeciliğe
karşı mücadelede bir örnek oluşturması olmuştur. İkincisi, Türkiye, Lozan
temelleri üzerinde yaptığı atılımlarla dünyanın güçlü ve saygın devletleri
arasında yerini alarak yerkürenin en sıcak ve en nevraljik bölgesinde,
istikrarın, uluslararası hukukun ve barışın teminatı olmuştur. Üçüncü işlev
ise, Türkiye'nin tarihsel misyonudur. Bu misyon, İslam âlemi ile Batı arasında
uyumun, uzlaşının ve karşılıklı anlayışın gerçekleştirilmesi misyonudur. Bu
misyon, özellikle 11 Eylül saldırılarından sonra, İslam âlemi ile Batı
arasındaki ilişkilerin tehlikeli biçimde gerginleştiği dünya konjonktüründe
önplana çıkmıştır. Batılı birçok devlet adamı ve bilim adamı, bu hususu dile getirmekte
ve İslam ile Batı'nın siyasî değerlerini bağdaştıran, özgün bir sisteme sahip
bulunan Türkiye'yi, böyle bir işlev ve misyonu gerçekleştirebilecek yegâne ülke
olarak değerlendirmektedir.
Değerli arkadaşlarım,
nitekim, ünlü tarihçi Bernard Lewis de, Müslüman toplumların yönetim modelleri
hakkında yaptığı bir incelemede, bu görüşü, tarih perspektifinde çarpıcı
biçimde ortaya koyuyor. Bernard Lewis, tarih boyunca, hiçbir Arap ülkesinin,
model olabilecek nitelikte bir devlet sistemi yaratamadığını, İslam
ülkelerinden sadece Türkiye ile İran'ın, birbirine rakip iki model
oluşturduklarını, bunlardan din unsurunu devletin merkezine oturtan İran
modelinin çağdaş olmadığını ve yaşama şansının bulunmadığını, buna karşılık,
Atatürk'ün temellerini atmış olduğu, laik, demokratik cumhuriyet modelinin
çağdaş bir sistem olması nedeniyle, Ortadoğu'dan Ortaasya'ya kadar pek çok ülke
için bir örnek teşkil ettiğini vurguluyor.
Değerli arkadaşlarım,
ancak, Türkiye'nin modellik rolünü tartışırken bir noktayı unutmayalım. Türk
modeli, daha Osmanlı döneminde başlayan, en az yüzelli yıllık bir sentezin
ürünüdür. Atatürk, cumhuriyet öncesi reformlar birikimini, dehasının imbiğinden
geçirerek, laik, demokratik cumhuriyet modelinde kristalize etmiştir. Atatürk
devrimi, 20 nci Asırda, tarihin kaydettiği ve halen yaşayan en köklü, en
iddialı, en kapsamlı dönüşümdür. Bu sayededir ki, bugün, dünyada yaşayan 1 200
000 000 Müslüman içinde sadece Türkiye'de yaşayanlar, çağdaş dünyanın
gerçeklerini özümsemiş ve onlara ayak uydurmuş bir ortamda yaşama imkânına
sahiptirler. Türkiye dışında, dünyadaki Müslüman nüfuslu 55 ülkeden hangisi, önümüzdeki
onbeş-yirmi yıl içinde çokpartili demokrasiyi uygulayabilir; hangisi, bu süre
içinde laik bir devlet yapısını gerçekleştirebilir; hangisi. kamuyu da kapsayan
bir kadın-erkek eşitliğini ve çağdaş bir hukuk sistemini uygulamaya koyabilir?
Gerçek şu ki, hiçbiri, kısa vadede bu adımları atamaz; fakat, bu gerçek, Türk
modelinin değerini azaltmıyor, bilakis, artırıyor; çünkü, Türk modeli, İslam
dünyası için bir hedeftir, bir yol haritasıdır, bir pusuladır. Bu nedenledir
ki, Amerika eski Başkanı Bill Clinton, Türkiye Büyük Millet Meclisinde yaptığı
konuşmada "Türkiye, 21 inci Asra şekil verecek ülkedir" demiştir.
Türk modelinin dünya için
önemi, İslam ile Batı'nın ahenk ve barış içinde yaşamasının tohumlarını ve
mayasını içermekte olmasından ileri gelmektedir. Bu açıdan, Türk modelinin
başarılı olmasında tüm Batı dünyasının büyük çıkarı vardır; ancak, Türkiye'nin
de, sistemini, potansiyel bir model olmaktan çıkarıp, fiilî bir model haline
getirmesi için, demokrasi, insan hakları ve özgürlükler alanındaki
eksikliklerini tamamlaması, etkin bir siyasî yapılanmayı gerçekleştirmesi,
ekonomik sorunlarının üstesinden gelmesi zorunludur.
Değerli arkadaşlarım, bu
kürsüden, şunu hep tekrar ediyorum: Bu konumdaki bir Türkiye, dünyada bir
yıldız gibi parlar, sesi gayet gür çıkar; hem Doğu'da hem Batı'da saygıyla
dinlenir. Böyle bir Türkiye'nin elinde model olma keyfiyeti, dış politikada
müthiş bir siyasî ve stratejik levye, kaldıraç fonksiyonu görür. Türkiye'nin
böyle bir konuma giderek yaklaştığını görmek, bana büyük kıvanç veriyor. Unutmayalım,
bütün bunlar, Kurtuluş Savaşı ve Lozan'da başlayan çağdaşlaşma sürecinin bir
devamıdır.
Evet, değerli
arkadaşlarım, bu gerçeği hiçbir zaman unutmayalım. Bu bakımdan, bu önemli
yıldönümünde, politik dehası ve askerî zaferleriyle, hak ve hukukunu korumaya
azimli, saygın ve başı dik bir Türkiye'nin Lozan Konferansına katılmasını
sağlayan Gazi Mustafa Kemal Paşa başta olmak üzere, Lozan Barış Antlaşmasının
parlak mimarı İsmet İnönü ve Kurtuluş Savaşında Türkiye Cumhuriyetinin
kurulması uğruna can veren şehitlerimiz ile Türkiye'nin kaderini değiştiren
Birinci ve İkinci Dönem Türkiye Büyük Millet Meclisinin kahraman üyelerinin
aziz anıları önünde huşu ve saygıyla eğiliyorum.
Teşekkür ederim.
(Alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederim
Sayın Elekdağ.
Gündemdışı ikinci söz,
basın bayramı nedeniyle söz isteyen, Afyon Milletvekili Sayın Reyhan Balandı'ya
aittir.
Buyurun Sayın Balandı.
(AK Parti sıralarından alkışlar)
2. - Afyon
Milletvekili Reyhan Balandı'nın, basında sansürün kaldırılışının 95 inci ve
Lozan Barış Antlaşmasının imzalanışının 80 inci yıldönümüne ilişkin gündemdışı
konuşması
REYHAN BALANDI (Afyon) -
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; basında sansürün kaldırılışının 95 inci
yıldönümü ve 24 Temmuzun, aynı zamanda basın bayramı olarak kutlanması
münasebetiyle söz almış bulunuyorum; bu vesileyle hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Bir basın mensubu ve
yerel gazete sahibi bir milletvekili olarak, yayından basıma ve dağıtıma kadar
emeği geçen tüm basın çalışanlarının basın bayramlarını kutluyorum.
24 Temmuz, aynı zamanda
Lozan Antlaşmasının yıldönümüdür. Ulu Önder Atatürk ve silah arkadaşı İsmet
İnönü liderliğinde, Lozan Antlaşmasıyla, ülkemize tam bağımsızlık, iktidar,
dirayet ve onur kazandıranları, buradan, şükran ve rahmetle anıyorum.
Demokratik toplumlarda,
rejimin esasını temel hak ve hürriyetler oluşturur. Düşünce ve ifade
özgürlüğünün en gelişmiş şekilde kullanılmasını sağlayan ve sağlayacak olan da
demokrasi rejimidir. Demokratik bir dünya devleti olmanın temel unsurlarından
biri de, özgür ve güçlü bir basına sahip bulunmaktır. Güçlü demokrasi anlayışı,
artık, temsili olmaktan çıkıp katılımcı bir yapıya sahip olmuştur.
İletişim teknolojisindeki
baş döndürücü gelişmeler, küreselleşme, insanların bilgilenme gereksinimlerinin
artmasını ve uzak-yakın tüm gelişmelerle yakından ilgilenmesini sağlamıştır.
Kamuoyunun, bilgi sahibi olarak, özgürce tepkisini dile getirebilmesi
demokrasiye işlerlik kazandırmıştır. Bu nedenle, kamuoyunun görüş ve
düşüncelerini dikkate alamayan ya da yansıtmayan hiçbir girişim olumlu
neticelere yol açmaz. Bu dünyadaki olayları ve gelişmeleri, doğru, tarafsız ve
en kısa zamanda haber vererek kamuoyunun her konuda bilgili duruma gelmesini
sağlayan basındır.
Basın, ülke gündemindeki
sorunlara sahip çıkmak, toplumun beklentilerine cevap vermek, en iyiye ulaşma
arayışında ona yol göstermek zorundadır. Basının kendisinden beklenen görev ve
işlevleri tam anlamıyla yerine getirebilmesinin olmazsa olmaz koşulu, basın
özgürlüğüdür. Basın özgürlüğü de, basın mensuplarının sosyal ve ekonomik
haklarının korunması ve onların geniş bir ifade özgürlüğüne sahip olmasıyla
mümkündür. Basın Yasasında yapılacak yeni düzenlemelerle, somut adımlar
atılarak, basın mensubu meslektaşlarımızın, rahat bir çalışma ortamına
kavuşmalarına katkıda bulunacağımız ümidini taşıyoruz.
"Özgürlük sadece
bana aittir" anlayışı, basın ve düşünce özgürlüğünün kökleşmesine engel
teşkil eder. Halkın haber alma hürriyetine cevap vermek "basın ahlak
ilkesi" diye bilinen ilkelere uyarak, yazılı olmayan; ancak, etik olan
kurallar çerçevesinde hareket etmekle, objektifliği ve basın ahlakını en üstün
ideal olarak gören düşünce yapısında haber sunmakla mümkündür. Sansür, bir
anlamda, düşünce özgürlüğünün basın yoluyla iletiminin önlenmesidir. Sansür uygulamaları,
günümüzde en modern demokrasilerde bile zaman zaman görülen uygulamalardır.
Teoride basın, her konuda her düşüncede her türlü haberi yapabilmelidir. Bu
yapılırken, ülkemizin içinde bulunduğu coğrafî, tarihî, siyasî ve ekonomik konjonktür
gereği, tüm ülkelerde olduğu üzere, ülkemizin de toplumsal kutsalı haline gelen
değerlerimizin varlığı gözardı edilmemelidir. Toplumsal çıkarlar söz konusu
olduğunda, Batı'nın, basın özgürlüğünü nasıl kısıtladığını işin uzmanları
bilirler. Bu sebeple, sorumsuzluk karşısında aşırı müsamaha, basın özgürlüğü
karşısında basın ahlakı terazinin hassas dengeleridir.
Ülkemizde birçok sayıda
ulusal, bölgesel ve yerel televizyon, bini aşkın radyo, yüzlerce gazete
faaliyet göstermektedir. Binlerce çalışanı içine alan böyle bir basın ordusunun
varlığını gösteren bu rakamlar, basın özgürlüğünün mesafe kat ettiğini
göstermekle birlikte, sorunların aşılmış olduğu anlamına da gelmemektedir.
Öldürülen, saldırıya uğrayan, hapislere atılan gazetecilerin acısını hiçbir
zaman unutmadık. Toplumun bilgisi ve bilincini artırmaya yönelik çalışmalarla
birlikte, basın çalışanlarının can güvenliğinin iş ve çalışma güvenliğinin
sağlanması ve çalışanlar arasındaki gelir dengesizliğinin giderilmesi hususunda
çalışmalar yapmak zorundayız.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Buyurun Sayın
Balandı.
REYHAN BALANDI (Devamla)
- Teşekkür ederim.
Değerli milletvekilleri,
buradan hareketle, basının akciğerleri olan yerel basın, içinde bulunduğu zor
durumdan kurtarılmak zorundadır. 81 vilayetimizde, Anadolu'da, çok zor şartlar
altında görev yapan, gündemi, yerinden, birebir yaşayarak yansıtan yerel basın
mahallindeki yöneticilerin, görevlerini tam olarak yerine getirmeleri için
yerel basın itici bir güç oluşturmuştur. Yerel basını ilgilendiren Kamu İhale
Yasasının 13 üncü maddesinin (b) bendindeki mevcut hüküm, yerel basını can
çekişir hale getirmiş olup, tek geliri ilanlar olan yerel basını kepenk
indirmeye zorlamaktadır. Bu sebeple, iktidar ve muhalefet partilerinin konuya
duyarlı yaklaşımları ile Kamu İhale Yasasının 13 üncü maddesinin yerel basını
ilgilendiren kısmının değişmesine ilişkin uğraşılarımız hükümet tarafından
destek bulmuştur. Şu an Bayındırlık Komisyonunda görüşülmekte olan bu yasa
tasarısı kabul edildiği takdirde, yerel basın, içinde bulunduğu sıkıntılardan kurtulacaktır.
Gerçekleşeceğine
inandığım bu değişikliğin yapılmasıyla, tabandan başlayarak, öncelikle, basının
var olma, nefes alma haklarını teslim etmiş, basın özgürlüğüne ve dolayısıyla
da gelişen demokrasiye büyük hizmet etmiş olacağız.
Değerli milletvekilleri,
konuşmamın sonunda, ağır sorumluluklar altında, fedakârca, gecesi gündüzü
olmadan, çok zor şartlar altında çalışan, meslekî disiplin ve temel ahlak
ilkeleri doğrultusunda anayasal bütünlüğü muhafaza ederek, topluma ve
demokrasiye yeni ivmeler kazandıran tüm basın dünyasının bayramını kutluyor, 24
Temmuz tarihini gerçek bayramlar olarak kutlamayı canı gönülden diliyor, Yüce
Meclisi saygıyla selamlıyorum. (Alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederim
Sayın Balandı.
Gündemdışı üçüncü söz,
basında sansürün kaldırılışının yıldönümü nedeniyle söz talebinde bulunan,
Ankara Milletvekili Sayın Yakup Kepenek'e aittir.
Buyurun Sayın Kepenek.
3. - Ankara
Milletvekili Yakup Kepenek'in, basında sansürün kaldırılışının 95 inci
yıldönümüne ilişkin gündemdışı konuşması
YAKUP KEPENEK (Ankara) -
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Değerli milletvekilleri,
değerli izleyenler; bugün ülkemizde sansürün kaldırılışının 95 inci yılında
basın bayramını kutluyoruz; hepimize, basın çalışanlarına, ülkemize kutlu
olsun.
Değerli milletvekilleri,
insan gelişiyor; gelişmek, özgürleşmektir; gelişmek, giderek daha çok bilgi
sahibi olmaktır, daha çok duyarlı olmaktır, daha çok toplumsallaşmaktır ve
insan beyni, yalnız ve ancak bilgiyle, kültürle özgürleşir, gelişir. Bu
nedenle, bilgi kaynağı olan kurumların, basın-yayın kuruluşlarının, medyanın
bağımsız ve tarafsız olması en temel ilkedir. Basın, doğru ve güvenilir bilgi
vermelidir. Kamuoyunun sağlığı bunu gerektirir, toplumun gelişmesi bunu
gerektirir; ancak, ülkemizde basınla ilgili gelişmeler bu söylediğimiz
doğrultuda gitmemektedir. Özellikle 1950'li yıllardan başlayarak hükümetler ile
basın arasındaki ilişkiler "besleme basın", "sarı basın"
gibi gelişmelere, bağımlılıklara konu olmuştur.
Günümüzde, basın üzerinde
doğrudan sansür uygulanmıyor; ancak, başka şeyler yapılıyor, toplu sansür
yapılıyor; gazeteler toplanıyor, toplatılıyor. Lütfen, iyi dinleyin!
İlgililerden aldığım sayıları veriyorum: 2001 yılında, Türkiye'de, 1 200 adet
yayın toplatılmıştır. 2002 yılında toplatılan yayın sayısı 1 107'dir ve 2003
yılında, yani, bu yılın 24 Temmuzuna kadar, bugüne kadar toplanan basılı yayın
sayısının 610 olduğunu söylersem, ne menem bir bayram kutlamakta olduğumuz
açığa çıkar. Bunlar çok önemli sayılardır. Sansüre gerek yok, topluca
hallediyoruz; sansüre gerek yok, başka bir şey oluyor...
Değerli arkadaşlar, yine,
elimdeki kayıtlara göre, Türkiye'de, 60 gazeteci düşüncesi nedeniyle şimdiye
kadar öldürülmüştür ve bu 60 gazetecinin -sıkı durun, bunu iyi dinleyin- 42'si
1990'da ve sonrasında öldürülmüştür. Ölüm, en büyük sansürdür; en acı, en
acımasız sansürdür; dolayısıyla, önce şunu vurgulayayım, bu sabah bir
toplantıda da söyledim: Bu öldürme olayı, öldürülen gazetecinin sadece yok
edilmesi sonucunu vermiyor, başka bir şey yapıyor; yerine yenileri gelmiyor.
Öldürülenlerin hepsini sayma olanağım yok; ama, şunu söyleyeyim: Türkiye
toplumu, Uğur Mumcu gibileri yetiştiremiyor; korkudan yetiştiremiyor, endişeden
yetiştiremiyor, başka nedenlerle yetiştiremiyor.
Burada, acı bir gerçek
var değerli arkadaşlar: Basın özgürlüğüne kastedenlerin, bu cinayetleri
işleyenlerin çok büyük çoğunluğu, kimi tetikçilerin dışında, bunların
gerisindekiler bulunmuş değildir. Bu cinayetler, öncelikle, açığa çıkmalıdır,
failleri bulunmalıdır, Meclisin, üyesi olmaktan onur duyduğum Meclisin ve
hükümetimizin birinci görevi, ilk görevi, Türkiye'de faili meçhul cinayet
bırakmamaktır. Bunların çok büyük çoğunluğu da basın mensuplarıdır.
Yine, aynı şekilde,
bugün, 100 dolayında insanımız, yalnızca düşünceleri nedeniyle hapistedir. Bu
ortamda, basın bayramını kutluyoruz ve kutlu olsun diyoruz.
Değerli arkadaşlar,
gelelim asıl önemli olan sansür öğesine. Türkiye'de basın-yayın; yani, medya,
üzülerek belirteyim ki, sermaye çevreleriyle, iş dünyasıyla, bankacılık,
enerji, petrol dünyasıyla iç içedir ve siyasetle de iç içedir.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Buyurun.
YAKUP KEPENEK (Devamla) -
Bu üçlünün ve buna, kimileri için, mafyayı da katarsak, bu dörtlünün zincirleri
kırılmadıkça, Türkiye'de, ne basın bayramı kutlanabilir ne basın özgürlüğünden
söz edilebilir.
Türkiye'de, basının,
medyanın olması gereken düzeyde olmadığının bir başka sansürcü göstergesi,
medyanın kendi içinde yaptığı kavgalardır. Hiçbirimizi, toplumu ilgilendirmeyen,
sorunlarımızla ilgili olmayan konularda, değişik basın holdingleri, grupları
içsavaşa giriyorlar, birbirlerini suçluyorlar "tencere dibin kara"
türünden birbirlerini yerin dibine batırıyorlar ve sonra da, topluma,
demokrasi, doğruluk, onur, dürüstlük dersi vermeye kalkıyorlar; Türkiye, bu
çelişkiyi aşmalıdır.
Değerli arkadaşlar, son
on, onbeş yıl boyunca yaşadığımız bu ünlü medya savaşlarının, kimi köşe
yazarlarının, kimi yöneticilerin, özel haber almak üzere, hükümet çevresine,
bürokrasinin üst düzeyine yakınlaşma yarışı içinde olduğu bilinen bir
gerçektir. Gece yarısı telefonla aranmayla karşılıklı sohbetlerden çıkan
haberler Türkiye kamuoyunu işgal etmektedir. Oysa, hükümet edenlerin,
yönetenlerin görevi, basına olabildiğince açık ve eşit durmak ve bilgileri gece
yarısı, birileriyle değil, toplumla, Meclisle paylaşmaktır.
Basın-yayının her türlü
nesnelliğini yok eden haberde doğruluk, dürüstlük öğelerini, ahlak öğelerini
hiçe sayan bir durumdan, bir an evvel kurtulunması sağlanamaz ise, ülkemizde,
ne hortumlamanın sonu gelir ne toplumun gözünde siyaset ve basın aklanır;
dolayısıyla, Meclisin bu bilinçle davranması gerekir.
Değerli arkadaşlar, çok
kısa olarak, basının önemli sorunlarının altını çizmek istiyorum. "Yerel
basın gelişemiyor" dedi değerli arkadaşım; doğrudur. Yerel basın ikili
baskı altındadır, ayrıca baskı altındadır, yerel yöneticilerin keyfî baskısı
altındadır. Basın-yayın sektöründe işsizlik ileri boyutlardadır.
Yine, basın-yayın
kuruluşlarının pekçoğunda, tamamına yakınında -birkaçı hariç- çalışanların
sendikalaşma hakkı yoktur, olanağı yoktur. Çalışanları sendikalaşamayan bir
basın-yayın kuruluşunun, kurumunun, gazetenin, televizyonun topluma dönüp,
haktan, hukuktan, demokrasiden söz etmesinin ne derece inandırıcılığı olabilir,
ne derece anlamı olabilir?!
Bir şey daha söyleyeyim
ve bunu da çok önemsiyorum: Türkiye basını, haberleri, hiçbir süzgeçten
geçirmeden, büyük ölçüde Amerika Birleşik Devletleri kökenli kanallardan
alıyor. Yani, küreselleşmenin bu boyutu, Amerika Birleşik Devletlerinden gelen
bilgilerin hiç süzgeçten geçirilmeden bu topluma sunulması oluyor. Burada,
büyük yanlışlar yapılıyor. Türkiye basınının, medyasının özgün ve düzgün
gelişmesi için yapılması gereken, basın çalışanlarının haklarını sağlayacak
girişimlerde bulunmak, bu yönde yasal düzenlemeleri yapmaktır.
Gencecik insanlar, basın
kurumlarına stajyer diye alınıyor, geçici olarak alınıyor ve bunlar, belli bir
süre sonra, üstelik çalışma süreleri de dikkate alınmadan buradan çıkarılıyor.
Sonuçta, basın ne hale geliyor; basın, medya, toplumdan ve sorunlarından uzak
bir konuma geliyor, kendi deyimleriyle "light" programlara önem
veriyor, onları yayınlıyor. Tinerci çocuklar, evlerinden kovulanlar, kaçmak
zorunda kalanlar, işsizler ve tecavüze uğrayanlar, oralardan bir basın mensubu,
bir televizyon mensubu geçerse, kamuoyunun gündemine gelebiliyor. Bu anlayışın,
bu durumun en kısa zamanda düzeltilmesi, basının, toplumun sorunlarına daha
yakın olması, bunları görmezlikten gelmemesi, bunları görür duruma gelmesi
gerekiyor.
Bu doğrultuda, gerek
Basın Yasasının değiştirilmesi gerekse bilgi edinme hakkı yasasının bir an önce
çıkarılmasıyla, Yüce Meclisin, Türkiye'de basının sorunlarını da düzeltecek
adımları atmış olacağına inanıyorum.
Basın çalışanlarının
bayramını, bu çerçevede, bu anlayışla kutluyor; hepinize saygılar, sevgiler
sunuyorum. (Alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederim
Sayın Kepenek.
Sayın milletvekilleri,
Başkanlığın Genel Kurula diğer sunuşları vardır.
Meclis soruşturması
önergesi vardır; önerge, bastırılıp sayın üyelere dağıtılmıştır.
Meclis soruşturması
önergesini okutuyorum :
B) Gensoru, Genel Görüşme, Meclİs SoruşturmasI ve Meclİs AraştIrmasI
Önergelerİ
1. - İzmir
Milletvekili Oğuz Oyan ve 76 milletvekilinin, oğlu ve kızının sahibi olduğu
denizcilik şirketiyle ticarî ilişkileri bulunan ve daha önce görev yaptığı bir
denizcilik şirketine ayrıcalıklar ve kolaylıklar sağlayarak görevini kötüye
kullandığı iddiasıyla Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım hakkında Meclis
soruşturması açılmasına ilişkin önergesi (9/2)
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Oğlu ve kızının sahibi
olduğu Derin Denizcilik Gemi Taşımacılık Sanayi ve Ticaret Limitet Şirketiyle
ticarî ilişkileri bulunan ve kendisinin daha önce görev yaptığı bir denizcilik
şirketine ayrıcalıklar ve kolaylıklar sağladığı ve bu eylemleriyle Türk Ceza
Kanununun 240 ıncı maddesi uyarınca görevini kötüye kullandığı gerekçesiyle,
Anayasanın 100 üncü, İçtüzüğün 107 nci maddeleri uyarınca Ulaştırma Bakanı
Binali Yıldırım hakkında Meclis soruşturması açılmasını saygılarımızla arz ve
teklif ederiz.
1- Oğuz Oyan (İzmir)
2- Mustafa Özyürek (Mersin)
3- Haluk Koç (Samsun)
4- M. Akif Hamzaçebi (Trabzon)
5- Hakkı Akalın (İzmir)
6- Feridun Fikret Baloğlu (Antalya)
7- Sıdıka Sarıbekir (İstanbul)
8- Harun Akın (Zonguldak)
9- Birgen Keleş (İstanbul)
10- Gürol Ergin (Muğla)
11- Mehmet Mesut Özakcan
(Aydın)
12- K. Kemal Anadol
(İzmir)
13- Ali Topuz (İstanbul)
14- Onur Öymen (İstanbul)
15- Erdal Karademir
(İzmir)
16- Oya Araslı (Ankara)
17- Osman Coşkunoğlu
(Uşak)
18- Abdulkadir Ateş
(Gaziantep)
19- Yakup Kepenek
(Ankara)
20- Mehmet Tomanbay
(Ankara)
21- İsmail Değerli
(Ankara)
22- Bayram Ali Meral
(Ankara)
23- Selami Yiğit (Kars)
24- Naci Aslan (Ağrı)
25- Mehmet Semerci
(Aydın)
26- Nadir Saraç
(Zonguldak)
27- Mehmet Boztaş (Aydın)
28- Ali Arslan (Muğla)
29- Zekeriya Akıncı
(Ankara)
30- Ramazan Kerim Özkan
(Burdur)
31- Atilla Kart (Konya)
32- Türkân Miçooğulları
(İzmir)
33- Ali Cumhur Yaka
(Muğla)
34- Hüseyin Bayındır
(Kırşehir)
35- Uğur Aksöz (Adana)
36- Ayşe Gülsün Bilgehan
(Ankara)
37- Şevket Gürsoy
(Adıyaman)
38- Ferit Mevlüt
Aslanoğlu (Malatya)
39- Mustafa Özyurt
(Bursa)
40- Muhsin Koçyiğit
(Diyarbakır)
41- Muharrem Toprak
(İzmir)
42- Mehmet Ali Özpolat
(İstanbul)
43- Bülent Baratalı
(İzmir)
44- Mehmet Sevigen
(İstanbul)
45- İzzet Çetin (Kocaeli)
46- Güldal Okuducu
(İstanbul)
47- Hasan Aydın
(İstanbul)
48- Hüseyin Özcan
(Mersin)
49- Ahmet Güryüz Ketenci
(İstanbul)
50- Fuat Çay (Hatay)
51- Mesut Değer
(Diyarbakır)
52- Mustafa Sayar
(Amasya)
53- Vahit Çekmez (Mersin)
54- Ali Rıza Gülçiçek
(İstanbul)
55- Halil Tiryaki
(Kırıkkale)
56- Mehmet Kartal (Van)
57- Muharrem Eskiyapan
(Kayseri)
58- Memduh Hacıoğlu
(İstanbul)
59- Muharrem İnce
(Yalova)
60- Orhan Eraslan (Niğde)
61- Cemal Kaya (Ağrı)
62- Ahmet Sırrı Özbek
(İstanbul)
63- Atila Emek (Antalya)
64- Osman Özcan (Antalya)
65- Tuncay Ercenk
(Antalya)
66- Mustafa Erdoğan
Yetenç (Manisa)
67- Mehmet Ali Arıkan
(Eskişehir)
68- M. Nezir Nasıroğlu
(Batman)
69- Mehmet Vedat Yücesan
(Eskişehir)
70- Bülent Tanla
(İstanbul)
71- Nezir Büyükcengiz
(Konya)
72- Hüseyin Güler
(Mersin)
73- Rasim Çakır (Edirne)
74- Nejat Gencan (Edirne)
75- Ufuk Özkan (Manisa)
76- Orhan Sür (Balıkesir)
77- İlyas Sezai Önder
(Samsun)
Gerekçe :
Ulaştırma Bakanı Binali
Yıldırım'ın oğlu Erkan Yıldırım ve kızı Bahar Büşra Yıldırım'ın sahibi olduğu
Derin Denizcilik Gemi Taşımacılık Sanayi ve Limited Şirketi, İtalya'dan 445 000
euroya bir gemi satın alarak, kendi ifadeleriyle belirtilen bu miktar kadar da
masraf yapmak suretiyle, uluslararası yolcu ve yük gemisi olarak bu gemiyi
İstanbul Liman Başkanlığına "Derin Deniz" ismiyle kaydettirmişlerdir.
Erkan Yıldırım, gemiyi satın alabilmek için gerekli miktarın 200 000 eurosunun
uluslararası seyahat acentelerince yolcu biletlerinin peşin satın alınmasıyla
karşılandığını beyan etmiştir. Bu beyan, iki firma arasında borç-alacak
ilişkisinin ortaya çıktığını göstermektedir. Biletleri peşin alan firmalardan
Santour adlı şirketin Erkan Yıldırım'ın gemi sahibi olmasından kısa bir süre
sonra Türkiye Denizcilik İşletmelerine ait Ankara Feribotunu kiralaması
kamuoyunda şüpheyle karşılanmıştır. Kiralama işleminin ihalesiz yapılması,
kiracıya avantaj sağlayan bazı sözleşme hükümleri ve kiralanan geminin Türkiye
Denizcilik İşletmelerinin gemi işletmeciliği yaptığı hatta rakip konuma gelmesi
gibi noktaların karanlıkta kalması, kiralayan firmanın kayırıldığına ilişkin bu şüpheleri
artırmıştır. Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım bu ilişkinin ortaya çıkması
üzerine yaptığı açıklamada, Santour Şirketi ile geçmişe dayalı hiçbir ortaklık
ilişkisi bulunmadığı ve bu şirkette herhangi bir görev almadığını belirtmiştir.
Ancak, daha sonra ortaya çıkan belgeler Bakanın belirtilen şirketle aynı çatı
altında faaliyet gösteren Sancak Line firmasında genel müdür olarak görev
yaptığını ortaya koymaktadır. Sancak Line ve Santour 27.1.2002 tarihinde
Raunheim Astron -Rhein Main Oteli- konferans salonunda bütün acentelerinin
katılımıyla yeni sezon açılış toplantısı gerçekleştirmiştir. Bu toplantı için
hazırlanan, Santour Genel Müdürü Mehmet Koç imzalı duyuru metninin konuşmacılar
kısmında "Santour-Sancak Line Genel Koordinatörü Recai Berber'in
konuşması" ve "Sancak Line Genel Müdürü Binali Yıldırım'ın
konuşması" ifadeleri yer almaktadır. Duyuru metninde her iki şirketi
koordinatör sıfatıyla Recai Berber'in temsil etmesi, aynı zamanda, iki şirketin
idarî bağını da ortaya koymaktadır. Bu duyuru metni, aynı zamanda Binali
Yıldırım'ın Genel Müdürlük unvanıyla bu toplantıda konuşma yapmış olmasından
dolayı, Bakanın, yaptığı açıklamalarla kamuoyunu yanılttığını da
göstermektedir. Binali Yıldırım'ın, aynı çatı altındaki Sancak Line-Santour
Şirketleriyle ilişkisini ortaya koyan bir diğer belge de, Türkiye Gazetesinin
Almanya baskısının ekonomi sayfasında yayımlanmıştır. Bu ilişki, adı geçen
gazetenin sayfalarına "Sancak Lines Genel Müdürü Binali Yıldırım ve
Santour Genel Müdürü Mehmet Koç gazetemize nezaket ziyaretinde bulunarak,
gazetemizin Avrupa temsilcisi Kenan Kubilay ve reklamdan sorumlu arkadaşımız
Ahmet Dörtkaşlı'yla görüştü" şeklinde yansımıştır. Herhalde, şirket
faaliyetlerini tanıtmak üzere gazeteye giden bir kişinin, firmasını temsil
ettiği unvanı yanlış aktarması düşünülemeyeceğinden, Binali Yıldırım'ın adı
geçen şirketler grubunda görev yapmış olduğu bir kez daha belgelenmektedir.
Sancak Line-Santour
Şirketlerinin Türkiye Denizcilik İşletmelerinden kiraladığı Ankara Feribotu,
Brindizi-Çeşme hattında çalışırken, limandan çıkışı 25 Haziran 2003 tarihinde
İtalyan makamlarınca eksik donanımlarından dolayı engellenmiştir. Brindizi
Limanında 7,5 saat bekletilen geminin sefere çıkmasına, İtalyan makamlarına
Ulaştırma Bakanlığından "karakutu olmadan hareket edebilir" yazısının
ulaşmasıyla izin verilmiştir. Ulaştırma Bakanlığından yazılan bu yazı, Bakanın,
oğlu ve kızına ait Derin Denizcilik adlı şirketle ticarî ilişkileri olan ve
aynı zamanda, kendisinin geçmişte görev yaptığı bir şirketin uluslararası
standartlara uymayan gemisinin, Bakanlık görevinin yetki ve nüfuzunu kullanarak
ticarî faaliyetlerini sürdürmesine olanak sağlayarak görevini kötüye
kullandığını göstermektedir.
Yukarıda belirtilen
gerekçelerle, Türk Ceza Kanununun 240 ıncı maddesi uyarınca, görevini kötüye
kullandığı için, Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım hakkında Anayasanın 100 üncü,
İçtüzüğün 107 nci maddeleri uyarınca Meclis soruşturması açılmasını Yüce
Meclisin takdirlerine saygıyla sunarız.
BAŞKAN - Teşekkür ederim.
Bilgilerinize
sunulmuştur.
Anayasanın 100 üncü
maddesinde ifade olunan "Meclis, bu istemi en geç bir ay içinde görüşür ve
gizli oyla karara bağlar" hükmü uyarınca, soruşturma önergesinin
görüşülmesi gününe dair Danışma Kurulu önerisi daha sonra Genel Kurulun onayına
sunulacaktır.
Danışma Kurulunun bir
önerisi vardır; okutup oylarınıza sunacağım :
V. -
ÖNERİLER
A) DanIşma Kurulu Önerİlerİ
1. - Genel
Kurulun çalışma saatleri ile gündemdeki sıralamanın yeniden düzenlenmesine
ilişkin Danışma Kurulu Önerisi
No:42 24.7.2003
Danışma
Kurulu Önerisi
Genel Kurulun 24.7.2003
Perşembe günkü (bugün) birleşiminde, gündemin "Kanun Tasarı ve Teklifleri
ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler" kısmının 28 inci sırasında yer alan
214 sıra sayılı kanun teklifinin bu kısmın 5 inci sırasına, 48 inci sırasında
yer alan 237 sıra sayılı kanun tasarısının bu kısmın 6 ncı sırasına, daha önce
Gelen Kâğıtlar listesinde yayımlanan ve bastırılarak dağıtılan 246 ve 247 sıra
sayılı kanun tasarılarının ise, 48 saat geçmeden bu kısmın 7 nci ve 8 inci
sıralarına alınması ve çalışma süresinin, gündemin 9 uncu sırasına kadar olan
işlerin görüşmelerinin bitimine kadar olmasının Genel Kurulun onayına sunulması
Danışma Kurulunca uygun görülmüştür.
|
|
Sadık Yakut |
|
|
Türkiye Büyük Millet Meclisi |
|
|
Başkanı Vekili |
|
Faruk Çelik |
Mustafa Özyürek |
|
AK Parti Grubu Başkanvekili |
CHP Grubu Başkanvekili |
BAŞKAN - Teşekkür ederim.
Öneri üzerinde söz
talebi?.. Yok.
Öneriyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Teşekkür ederim. Kabul etmeyenler... Kabul
edilmiştir.
Sayın milletvekilleri,
bundan sonraki sunuşları, Sayın Divan Üyemizin yerinde oturarak yapmasını
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Teşekkür ederim. Kabul etmeyenler...
Kabul edilmiştir.
Sayın milletvekilleri,
gündemin "Kanun Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer
İşler" kısmına geçiyoruz.
VI. - KANUN
TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER
İŞLER
1.- Adlî
Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Bölge Adliye Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve
Yetkileri Hakkında Kanun Tasarısı ve Adalet Komisyonu Raporu (1/521) (S. Sayısı
: 146)
2. - Hukuk
Usulü Muhakemeleri Kanununda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Tasarısı ve
Adalet Komisyonu Raporu (1/523) (S. Sayısı : 152)
3. -
Topluma Kazandırma Yasası Tasarısı ile İçişleri ve Adalet Komisyonları
Raporları (1/640) (S. Sayısı :235)
BAŞKAN - 1 inci sırada
yer alan Adlî Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Bölge Adliye Mahkemelerinin
Kuruluş, Görev ve Yetkileri Hakkında Kanun Tasarısının, 2 nci sırada yer
alan Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununda
Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Tasarısının ve 3 üncü sırada yer alan
Topluma Kazandırma Yasası Tasarısının geri alınan maddeleriyle ilgili komisyon
raporları Başkanlığa verilmediğinden, tasarıların görüşmelerini erteliyoruz.
4. -
Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının Bazı Maddelerinin Değiştirilmesi Hakkında
4.4.2003 Tarihli ve 4841 Sayılı Kanun ve Anayasanın 89 uncu Maddesi Gereğince
Cumhurbaşkanınca Bir Daha Görüşülmek Üzere Geri Gönderme Tezkeresi ve Anayasa
Komisyonu Raporu (1/584) (S. Sayısı :
200 ve 200'e 1 inci Ek)
BAŞKAN - Türkiye
Cumhuriyeti Anayasasının Bazı Maddelerinin Değiştirilmesi Hakkında 4.4.2003
Tarihli ve 4841 sayılı Kanunun ikinci görüşmesine, birinci görüşmenin
bitiminden itibaren 48 saat geçmediğinden, başlayamıyoruz.
5 inci sıraya alınan,
Manisa Milletvekili Bülent Arınç ve 30 Milletvekilinin; Tütün, Tütün Mamulleri,
Tuz ve Alkol İşletmeleri Genel Müdürlüğünün Yeniden Yapılandırılması ile Tütün
ve Tütün Mamullerinin Üretimine, İç ve Dış Alım ve Satımına, 4046 sayılı
Kanunda ve 233 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanuna
Bir Geçici Madde Eklenmesi Hakkında Kanun Teklifinin müzakerelerine başlıyoruz.
5. - Manisa
Milletvekili Bülent Arınç ve 30 Milletvekilinin; Tütün, Tütün Mamulleri, Tuz ve
Alkol İşletmeleri Genel Müdürlüğünün Yeniden Yapılandırılması ile Tütün ve
Tütün Mamullerinin Üretimine, İç ve Dış Alım ve Satımına, 4046 Sayılı Kanunda
ve 233 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanuna Bir
Geçici Madde Eklenmesi Hakkında Kanun Teklifi ve Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu
(2/165) (S. Sayısı : 214) (1)
BAŞKAN - Hükümet ve
Komisyon yerlerini aldı.
Komisyon raporu, 214 sıra
sayısıyla bastırılıp dağıtılmıştır.
Teklifin tümü üzerinde,
Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına Sayın Osman Coşkunoğlu; buyurun. (CHP
sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA OSMAN
COŞKUNOĞLU (Uşak) - Teşekkür ederim.
Sayın Başkan, değerli
arkadaşlar; görüşmekte olduğumuz Tütün, Tütün Mamulleri, Tuz ve Alkol İşletmeleri
Genel Müdürlüğünün Yeniden Yapılandırılması ile Tütün ve Tütün Mamullerinin
(1) 214 S. Sayılı
Basmayazı tutanağa eklidir.
Üretimine, İç ve Dış Alım
ve Satımına, 4046 sayılı Kanunda ve 233 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanuna Bir Geçici Madde Eklenmesi Hakkında Kanun
Teklifi üzerinde, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına görüşlerimizi
bildireceğim.
Bu yasa teklifi, özetle,
yürürlük ve yürütme maddeleri hariç, tütün üreticilerimizin elinde kalan
tütünleri Tekel'in almasıyla ilgili 1 maddelik bir yasa teklifi. Plan ve Bütçe
Komisyonuna gelen ilk teklifte, 10 000 ilâ 11 000 ton satılamayan tütünün ilan
edilen açık artırma fiyatının -bu da 2 200 000 liradır- yüzde 50'si fiyatından
alınması şeklindeydi. 2 200 000 liralık açık artırma başlangıç fiyatının yarısı
olan 1 100 000 lira; fakat, Plan ve Bütçe Komisyonunda bu rakam, ilan edilen
açık artırma başlangıç fiyatının yüzde 75'i olan 1 600 000 liraya
yükseltilmiştir.
Neden böyle bir
değişiklik, neden böyle bir yasa gerekli oldu; neden tütün üreticimizin elinde kalan
tütünü alma ihtiyacı ortaya çıktı; bunun iki önemli nedeni vardır: Birincisi,
bildiğiniz gibi, 3 Ocak 2002 tarihli ve 4733 sayılı Kanunla, Tütün, Tütün
Mamulleri, Tuz ve Alkol İşletmeleri Genel Müdürlüğü; yani Tekel yeniden
yapılandırılmış ve bu kanunun 6 ncı maddesine göre de üretici tütünleri, yazılı
sözleşme esası veya açık artırma yöntemiyle alınıp satılmaya başlanmıştır.
Bunun ilk uygulama yılıdır. Bu, ilk uygulama yılında üreticimizin elinde, bir
miktar -10 000-11 000 ton tüm Türkiye çapında- tütün kalmıştır. Bu, ilk
uygulama yılının özelliği ve ilk uygulama yılının ortaya çıkardığı arzu
edilmeyen bir durumu telafi etmek içindir.
Her ne kadar gerekçede
izah edilmemiş ise de bunun bir diğer nedeni daha vardır. Tarımda, üretici
doğaya, doğa koşullarına bağımlıdır, ne kadar üretim olacağını hassas bir
şekilde kestirmek mümkün değildir; bu birincisi.
İkincisi, tütün öyle,
pazarda, manavda, bakkalda satılacak bir şey değil, bunun belli bir talebi var
ve tek bir kullanıldığı yer var, o da sigara. Dolayısıyla, pazarı belirlenmiş,
yani alternatif bir kullanım alanı yok tütünün. "Tütün talebini
yükseltelim" demek sigara içmeye teşvik etmek demektir; bu da doğru bir
şey değil. Dolayısıyla, arzu edilmeyen veya öngörülemeyen nedenlerle
çiftçimizin elinde fazla tütün kalmasının telafisi yoktur başka bir alternatif
kullanım yeri olmadığı için.
Bu arzu edilmeyen duruma
bir kaza olarak bakmak mümkündür. Bilinçli bir durum değildir ve fazla tütün
olduğu zaman da yapılabilecek bir şey yoktur. Böyle bir durumda, hava
koşullarına, doğa koşullarına bağlı olarak üretimde beklenmedik veya
öngörülemez bir farklılık olduğu zaman, burada, bir sigorta olması gereklidir.
Dolayısıyla, Grup olarak desteklediğimiz -Adalet ve Kalkınma Partisi
milletvekilleriyle beraber hareket ederek çıkarılmasını desteklediğimiz- bu,
tek maddelik yasa teklifinin aslında, bir sigorta şeklinde kalıcı olmasını
dilerdik. Bu bir popülizm değildir, popülizmi zamanında gördük. Bir zamanlar
"kim ne fiyat veriyorsa ben 5 000 lira fazlasını veririm" diyen
yanlış politikalar Türkiye'de tütünü, tütün ekimini zor bir noktaya
getirmiştir.
Şunu da kabul etmemiz
gerekir ki, Türk tütünü, gerçekten çok makbul ve önemli bir metadır.
Yabancıların bu kadar egemen olduğu bir piyasada, dünya tekelleri ile bizim
üreticimizi karşı karşıya, bire bir sözleşme yapar durumunda bırakmak da pek
haklı olmuyor. Tekel Yasasındaki, bu durumu, burada, bu vesileyle belirtmek
isterim; bu birincisi.
İkincisi; dediğim gibi,
alternatif ürünü olmadığı için, ben, bunu, şuraya satayım, sigara yapımında kullanılmak
üzere satamıyorum, başka yere satayım deme olanağı da olmadığı için, tütünün
özel bir yeri var. Beklenmedik, öngörülmedik koşullarda, fazlalık olmasının bir
sigortası, kalıcı bir sigortası olması gerektiğini düşünüyorum; tabiî, bunun,
bilinçli olarak yapılmayacağını garanti edecek koşullar altında.
Dolayısıyla, önümüzdeki
bu yasa teklifi, bu sene, tütün üreticilerimize bir nebze olsun bir rahatlama
getirecektir; fakat, tütün ve Tekel konusunun çok ciddiye alınmasını dilerim.
Bu vesileyle, şunu da,
bir küçük anekdotla, bu gibi konularda, aslında, ülkelerin nasıl sahip çıkması gerektiğiyle, gerekebileceğiyle
ilgili, size, benim ilginç bulduğum bir olayı anlatmak isterim: Birkaç yıl önce
-şimdi durumu nedir bilmiyorum- bir bürokrat, bana, şöyle bir haber vermişti:
"Türkiye'de Küba'nın ünlü Havana purosunu imal edeceğiz. 2 000 000
dolarlık yatırım gerektiriyor, 1 000 000 dolarlık yatırımı Küba yapacak, 1 000
000 dolarlık yatırımı Türkiye yapacak; bu şekilde, Türkiye'de, Havana purosu
imal edeceğiz." Bu bana söylendiğinde pek inandırıcı gelmedi. Küba'nın
Türkiye'de yatıracak 1 000 000 doları olup olmadığını sorguladım. Onun üzerine,
yanıt çok ilginçti: Hayır, Küba, 1 000 000 dolar para yatırmayacak; Küba, bize,
1 000 000 dolar değerinde "Havana purosu nasıl yapılır" bilgisini sunacak; Türkiye Cumhuriyeti de,
hazinesinden 1 000 000 dolar yatıracak.
Şimdi, bu, çok ilginç bir
şey. Türkiye Cumhuriyeti, âdeta, hacı ağa gibi, cepten paraya davranıyor, Küba
bize bir bilgiyi satıyor. Bu, beni gerçekten irkiltti. Türkiye'de sahip
çıkabileceğimiz nice know how'lar var,
nice bilgiler var, nice sanat eserleri var -konunun biraz dışına çıkıyorum;
ama, tütün de bunlardan biriydi- kilim gibi, halı gibi, bunları, Türkiye
kaybediyor; fakat, elinde bu şekilde özel bir bilgi ve özel bir ürün tutanlar,
bunu, bu bilgiyi bile satar bir duruma getirebiliyorlar. Bu, çok irkiltici bir
şey.
Türk tütünü, çok
meşhurdur. Hatta, şunu da söyleyeyim; bir zamanlar, ben, yurtdışında,
Amerika'da öğrenciyken Camel sigarası, "Türk gibi" diye, orada,
sigarasını satmak için bir Türkün resmini gösteren, ilginç reklamlar yapıyordu.
Türk tütünü, bu şekilde dünyaca ünlü bir meta idi. Türkiye'de bunu üretenlerin
bu kadar zor durumda kalması ve Türk
tütününe bu şekilde sahip çıkılmaması, Türkiye'deki tarım ve sanayi
anlayışındaki bir yanlışlığı da dikkate getiriyor. Yani, bir değer olarak
bakamamak, kendimize özel bir değeri, Küba'nın purosu gibi kendimize özel,
Türkiye'ye özgün bir değeri pazarlayamama sorununu bir daha çarpıcı olarak
önümüze getiriyor. Bu vesileyle, bunları da dikkate getirmek isterim.
Cumhuriyet Halk Partisi
olarak, biz, bu yasa önerisini destekliyoruz. Aslında, ilan edilen 2 200 000
liralık açık artırma başlangıç fiyatının tamamının ödenmesi gerekirdi.
Komisyonda, bunu, ancak yüzde 75'i olarak, 1 600 000'i ödenecek şekilde kabul
ettirebildik. Bunun tamamının ödenmesi gerekirdi; çünkü, bunlar, zaten, çürüğü,
çarığı olmayan, önceden bilinen tütünler. Bu şekilde olmuş olsaydı, gerçekten,
tütün üreticimize, daha hakça bir şekilde, yasayla, kendi durumlarının
sıkıntılarını gidermek için yardımcı olmuş olabilirdik.
Biz, bu yasa teklifine
olumlu oy vereceğiz. Beni dinlediğiniz için teşekkür ederim. Bu vesileyle,
Tekelin özelleştirilmesinin ne kadar sakıncalı olduğu, bize özgü ürünleri,
tütün gibi ürünleri ihmal etmemizin, uluslararası piyasalarda, âdeta, bunları
-hoş olmayan bir tabir ama- peşkeş çekercesine yaklaşmamızın sakıncalarını da
belirtmiş oldum; umarım, bunları, hükümetimiz ileride dikkate alır.
Teşekkür eder, saygılar sunarım.
(Alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederim
Sayın Coşkunoğlu.
Şahsı adına, Manisa
Milletvekili Sayın Erdoğan Yetenç; buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)
MUSTAFA ERDOĞAN YETENÇ
(Manisa) - Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; konuşmama başlamadan önce
hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Tütün, Tütün Mamulleri,
Tuz ve Alkol İşletmeleri Genel Müdürlüğünün Yeniden Yapılandırılması İle Tütün
ve Tütün Mamullerinin Üretimine, İç ve Dış Alım ve Satımına, 4046 Sayılı
Kanunda ve 233 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair
Kanuna Bir Geçici Madde Eklenmesi Hakkında Kanun Teklifi üzerinde söz almış
bulunuyorum.
Değerli milletvekilleri,
yöresinde tütün yetişmeyen milletvekili arkadaşlarımın tütünün ne kadar
meşakkatli bir ürün olduğunu bilme şansları yoktur. Tütün, ondört ayda yetişip,
ondört ay sonra pazarlanabilen bir üründür. Biz, Manisa milletvekilleri olarak,
tütün üreticisinin sorunlarını uzun yıllardan beri biliyoruz. Geçen dönem
çıkarılan bir yasayla, tütün üreticilerinin ürettikleri tütünleri satabilme
olanakları oldukça kısıtlandı.
Değerli arkadaşlarım,
tütün, tamamen elemeği gerektiren çok meşakkatli bir üründür. Fideleri, elle
tek tek ekilir, tek tek sökülür; on ay beklenir; on ay sonra, yaprakları tek
tek koparılır, tek tek dizilir ve kurutmaya bırakılır; kurutulduktan sonra
depolanır, haftada bir de havalandırması gerekir.
Eskiden pazarlama usulü
şöyleydi: Üreticinin ürününe ne kadar bedel verileceğinin tespiti, Tekelin
eksperleri tarafından yapılırdı; üretici, ürününün bedelini, Tekelin alacağı
fiyatı öğrenirdi. Bu güvenceyle, gidip tüccarla pazarlık yapar; eğer, Tekelin
verdiği fiyatın üstünde bir fiyatla tüccara satabilirse ürününü satar ve
böylelikle, Tekelin güvencesi arkasında olduğu için, bir sıkıntıya düşmezdi;
ama, geçen dönem çıkarılan bir yasayla, bu güvence ortadan kaldırıldı ve tütün
üreticisi, Tekelin garantisi olmadan, doğrudan doğruya tüccarla pazarlık
yaparak mahsulünü satma durumunda bırakıldı. Tabiî, bu güvence ortadan
kalkınca, üreticimiz, tüccar karşısında güçsüz vaziyete geldi, güçsüz hale düştü
ve çoğu kez ürününün gerçek değerini alamamaya başladı.
Sayın Çetinkaya da Manisa
Milletvekilliği yaptı; bu sorunu, en az bizim kadar kendisi de bilir. Bugün, bu
teklifi yapan, içinde benim de olduğum, 30 arkadaşıma teşekkür ediyorum.
Özellikle Manisa tütüncüsü çok mağdur edildi. Bu mağduriyetin giderilmesi
konusunda, bu teklifin yapılmış olması, her ne kadar yapılan teklif yeterli
değilse de, bu haliyle bile, üreticimizi en az şekilde mağduriyetten
kurtaracaktır.
Biz, Cumhuriyet Halk
Partisi Grubu olarak, bu yasa teklifini destekliyoruz. Teklifi veren
arkadaşlarımın hepsine teşekkür ediyor, hepinizi saygıyla selamlıyorum.
(Alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederim
Sayın Yetenç.
Şahsı adına, Manisa
Milletvekili Sayın İsmail Bilen; buyurun. (AK Parti sıralarından alkışlar)
İSMAİL BİLEN (Manisa) -
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Tütün, Tütün Mamulleri, Tuz ve Alkol
İşletmeleri Genel Müdürlüğünün Yeniden Yapılandırılması ile Tütün ve Tütün
Mamullerinin Üretimine, İç ve Dış Alım ve Satımına, 4046 sayılı Kanunda ve 233
sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanuna Bir Geçici
Madde Eklenmesi Hakkında Kanun Teklifiyle ilgili şahsım adına söz almış
bulunuyor; hepinizi, saygıyla selamlıyorum.
CHP Grubu adına söz alan
sayın milletvekili Osman Coşkunoğlu'nun da belirtmiş olduğu gibi, tütün
üreticisine, geçmişte, yıllar önce "kim ne verirse, ben beş fazlasını
veririm" diyen malum siyasîler, bu sorunu, maalesef, bugün, gündemimize taşımış
durumdalar. Belki, bu fiyatı geçmişte de verdiler; ama, o günkü verilen fiyatın
ceremesini, şimdi, bugünkü üretici çekmekte.
Sayın Osman
Coşkunoğlu'nun verdiği bir fiyatta yanlışlığı düzeltmek istiyorum. 2 milyon 200
küsur bin olarak verdiği fiyat, zannederim, ortalama bir fiyattır. A grad
tütünde 2 754 660 lira ihale bedeli olarak açıklanan fiyat, B gradta 2 458 000
lira, kapa tütünde 1 359 000 lira, duble kapa tütünde ise 913 000 lira olarak
açıklanmıştır; ancak, bu açıklanan ihaleye hiçbir tüccar katılmamış, üreticinin
elindeki kota fazlası tütün, maalesef, yine elinde kalmıştır.
Ülkemizde, tütüncülükle
uğraşan, aşağı yukarı 2 000 000-2 500 000 civarında insan mevcuttur. 20 000 000
civarında insanımız, 130 000 000 kilogram sigara tüketmektedir. Dünyanın 7 nci
büyük sigara pazarı olan ülkemizde, bu pazarın büyüklüğü 6 milyar dolar
civarındadır.
Yine, tüketilenden ve
ihraç edilenden daha fazla üretilen tütüne alternatif ürün, geçmiş iktidarlarca
gösterilmemiş ve tütüncü, maalesef kaderiyle baş başa bırakılmıştır. Bugün itibariyle
Tekelin depolarında stoklanan tütün, Türkiye'nin tüketeceği miktarın 8 katı
kadardır. Türkiye'deki bu yanlış uygulama, maalesef, bugün üreticiyi sıkıntıya
düşürmüştür. Umuyor ve diliyorum ki, artık, Türkiye'de bu tür popülist
politikalardan kimse medet ummayacaktır; zira, bu tür uygulamalar, netice
itibariyle, ne tütün üreticisinin ve ne de milletimizin menfaatına olmamış,
bilakis zarar vermiştir.
Tütün üreticisi
bölgelerin milletvekilleriyle, zaman zaman Tekel Genel Müdürlüğü nezdinde zaman
zaman Tütün Üst Kurulu ve zaman zaman da Maliye Bakanlığımızla yaptığımız uzun
görüşmelerden sonra, tütün üreticisinin bugünkü sorununa, mevcut bütçe
imkânları dahilinde getirilen bu çözüme katkı sağlayan herkese, şahsım ve tütün
üreticileri adına teşekkür ediyorum.
Geçmiş yıllardan birikmiş
tütün sorununu ve hatta 2002 yılında çıkarılan kanunla tütün üreticisinin
içerisine düşürülmüş olduğu bu sorunu, geçici bir maddeyle çözmeye çalıştık.
Muhalefetin de olumlu katkı sağlayacağı bu kanunun, tütün üreticisi ve ülkemiz
için hayırlara vesile olmasını diliyor, Yüce Heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
(Alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederim
Sayın Bilen.
Teklifin tümü üzerindeki
görüşmeler tamamlanmıştır.
Maddelerine geçilmesini
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Teşekkür ederim. Kabul etmeyenler...
Kabul edilmiştir.
1 inci maddeyi okutuyorum
:
TÜTÜN, TÜTÜN MAMULLERİ, TUZ VE ALKOL İŞLETMELERİ GENEL
MÜDÜRLÜĞÜNÜN YENİDEN YAPILANDIRILMASI İLE TÜTÜN VE TÜTÜN MAMULLERİNİN
ÜRETİMİNE, İÇ VE DIŞ ALIM VE SATIMINA, 4046 SAYILI KANUNDA VE 233 SAYILI KANUN
HÜKMÜNDE KARARNAMEDE DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR KANUNA
BİR GEÇİCİ MADDE EKLENMESİ HAKKINDA KANUN TEKLİFİ
MADDE 1. - 3.1.2002
tarihli ve 4733 sayılı Kanuna aşağıdaki geçici madde eklenmiştir.
"GEÇİCİ MADDE 2. -
2002 yılı ürünü ekici tütünlerinden, bu Kanunun 6 ncı maddesi çerçevesinde
yazılı sözleşme yapılmaksızın üretilip, açık artırma merkezlerinde alıcısı
çıkmadığı için açık artırma yöntemiyle satılma imkânı da bulunamayan tütünler,
bir defaya mahsus olmak üzere ve Kurul tarafından belirlenip tebliğ edilmiş
açık artırma başlangıç fiyatlarının % 75'inden aşağı olmamak kaydıyla Genel
Müdürlükçe satın alınabilir."
BAŞKAN - Teşekkür ederim.
Madde üzerinde,
Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına, İzmir Milletvekili Sayın Oğuz Oyan;
buyurun efendim.
CHP GRUBU ADINA OĞUZ OYAN
(İzmir) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bugün, burada, Türkiye'de
yüzbinleri ilgilendiren bir konuyu görüşüyoruz. Aslında, görüştüğümüz konu, ne
yazık ki, bir aspirin tedavisinden öteye geçecek bir düzenleme değil. Buna biz
destek veriyoruz kuşkusuz; ancak, bu vesileyle, Türkiye'de, tütün ve tütüncünün
meselesinin, böylesine geçici birtakım düzenlemelerle çözülemeyeceğinin altını
çizmek istiyoruz.
Değerli arkadaşlarım,
Türkiye'de, tütünde dışa bağımlılık, 1980'lerde başlamıştır. 1984 yılında,
sigarada ithalat yasağı kaldırılmış; sonuç, 1990 yılına gelindiğinde, 16 000
tona yükselen bir sigara ithalatı olmuştur. Daha sonra, yabancı sigaralara
Türkiye'de üretim imkânı verildiği için, bu ithalat azalacaktır. 1989 yılında
daha kötü bir iş yapılmış, tütün ithalatı serbest bırakılmıştır ve sonuç
olarak, 1999 yılına gelindiğinde, 50 000 ton civarında bir tütün ithalatı
yapılmıştır. 1989-1992 sürecinde, yabancı sigaraların, yabancı ortaklı özel
sektörce dahilde üretilmesine izin verilmiş ve böylece, 1989 yılında ithal
tütünün Türkiye'de üretilen sigara miktarı içindeki payı yüzde 6,7'den, 1999
yılında yüzde 40'a ulaşmıştır. Rakamlara tekrar dikkatinizi çekiyorum: Yabancı
tütünün yerli sigara üretimindeki payı yüzde 6,7'den yüzde 40'a çıkarılmıştır;
yani, bir anlamda, Türk tütünü, yabancı menşeli Virginia ve Burley tipi
tütünler tarafından tamamen teslim alınma sürecine girmiştir.
Bu Amerikan tipi
sigaralara dayalı bağımlılığın daha hızlı ortaya çıkması, 1989'da 59 000 ton
olan toplam sigara talebini, 1999'a gelindiğinde, 115 000 tona çıkarmıştır;
yani, Türkiye, yirmi yıllık bir süreç içinde sigara tüketimini ikiye katlamıştır.
Dolayısıyla, yabancı şirketler için, Türkiye, cazip bir pazar olarak görülme
sürecini hızlandırmıştır. Demek ki, 1980'ler ve 1990'ların başıyla birlikte,
Türkiye, tütününün, sigara sanayiinin, Türkiye'deki sigara üretiminin ve
tüketiminin yabancılaşma sürecinde büyük mesafeler katetmiş ve yabancı tütün
tekellerinin iştahını kabartmaya devam etmiştir.
Nihayet, biliyorsunuz,
2001 yılı başında, önce Cumhurbaşkanından dönen, daha sonra ikinci görüşmeyle
onaylanan bir Tütün Yasası çıkardık, Dünya Bankası, IMF yasaları içinde. Buna
göre, bir kere, önemli birkaç düzenleme yapıldı. Bunlardan bir tanesi, tıpkı
diğer tarımsal desteklemelerde atılan geri adımlar gibi, burada da tütün
desteklemesinde geri adımlar atılmıştır. Özellikle Tekelin özelleşmesinin önü
açılmış; Tekelin, 233 sayılı Kanun Hükmünde Kararname ekinde, kamu iktisadî
kuruluşu statüsünden iktisadî devlet teşekkülü statüsüne geçişi sağlanmış ve
böylece özelleşmesinin önü açılmıştır.
İkinci önemli düzenleme
olarak, Tütün, Tütün Mamulleri ve Alkollü İçkiler Piyasası Düzenleme Kurulu
kurulmuş ve Türkiye'de, tütünde kotalar sisteminden bir başka sisteme geçilmiş,
sözleşmeli tütün üretimine geçilmiş; bu sözleşme içinde olmayan üreticiye de,
bir ihale çerçevesinde tütününü satma imkânı getirilmiştir. Peki, satamayan ne
olacak; tamamen piyasanın acımasız kurallarına bırakılmıştır, satamayanın
başına kalacaktır. O zaman, ekme; yani, elindeki tütün eğer elinde şiştiyse,
bir daha ekme mesajı piyasadan verilecek denmiştir. Bu acımasız piyasa
koşullarının, işte, 2002 yılı tütününün bugün elde kalmasına neden olduğu
açıktır.
Peki, biz burada ne yapıyoruz;
2002 mahsulüne bir çözüm buluyoruz. 2003 ne olacak?.. 2003 için bir daha mı bir
düzenleme yapacağız?.. 2003 düzenlemesini yaptınız, 2004 ne olacak?.. Yani,
burada, bu geçici düzenlemelerle neyi düzeltebiliyoruz?.. Biz, bu düzenlemeyi,
bu yıl için üretici nefes alsın diye destekledik, önerdik, ama, değerli
arkadaşlarım, bunun, bu hastalığa ilaç olmayacağını iyi bilmemiz lazım. Bu, bu
hastalığın ilacı değildir. Kaldı ki, bakınız, komisyondaki görüşmeler
sırasında, üreticinin elindeki tütünün "başlangıç fiyatının yüzde
50'sinden aşağı olmamak kaydıyla" ifadesini "yüzde 75" olarak
arkadaşlarımız önermiş, hem CHP'den hem AKP'den arkadaşların katılımıyla bu
"yüzde 75'ten az olmamak" biçiminde dönüştürülmüştü. Şimdi, burada,
Grup Başkanvekili Sayın Faruk Çelik'in imzasıyla bir önerge görüyoruz; bunu,
tekrar "yüzde 50'den aşağı olmamak kaydıyla" biçiminde geriye
çekiyor; yani, tütün üreticisinin aleyhine, yeni, geriye bir adım atılıyor. Bu
önergeyi onaylamamız, kuşkusuz, mümkün değildir. Bunun, komisyondan geldiği
biçimiyle geçmesi gerekir.
Değerli arkadaşlarım,
tabiî, burada, bir başka önemli konu şudur: Bütün bu tütün üreticisi ve
Türkiye'deki tarımsal destekleme konusunda samimî olmanın koşulu, öncelikli
koşulu; birincisi, bu Tütün Yasasının değiştirilmesidir, üreticinin elinde
kalan tütünün tamamen piyasa koşullarına bırakılmasının önlenmesidir; ikincisi,
Türkiye'nin en önemli varlıklarından biri olan Tekelin özelleştirilmesinin
önlenmesidir. Yani, şu an, Tekel, özelleştirme sürecine sokulmuş, ilanlar verilmiş,
süreç çalışmaya başlamıştır. Burada samimî olmak istiyorsanız, yani, bir göz
boyamadan öteye, üreticiye, işte "bu yıl elinde kalan ürününe bir çözüm
buluyoruz"dan öteye bir şey söylemek istiyorsanız, geliniz, onu yapalım;
samimiyet budur; tarımdan yana, üreticiden yana olmak budur.
Dolayısıyla, tarımsal
desteklemenin, Dünya Bankası ve IMF'nin koşullarına göre değil, Türkiye'nin
koşullarına göre yeniden biçimlendirilmesini, geliniz, bu Meclis olarak, biz,
yeniden yapalım; çünkü, bu düzenlemeyi, geçen, 21 inci Dönemde yapan
iktidarların başına ne geldiğini biliyorsunuz, görüyorsunuz. Bu Meclisin bu
düzenlemeyi yeniden yapması gerekmektedir. Bu yeniden yapış da, ancak, üretici
gözünden, üretici çıkarını ve tabiî, sonuç olarak, Türkiye'nin çıkarı üzerinden
politika geliştirme anlayışını benimseyerek olabilir.
Ben, umuyorum ki, en
azından, bugün, bu yüzde 50'yi kabul etmeyelim; tekrar, bu başlangıç fiyatının
yüzde 75'inden aşağı olmaması biçiminde kabul edelim. Dolayısıyla, birazdan
burada okunacak önergenin reddine de sizi davet ediyorum. Tütün üretici adına
bir ilk adımı atmaya sizleri davet ediyorum.
Teşekkür ederim. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederim
Sayın Oyan.
Madde üzerinde başka söz
talebi?.. Yok.
1 önerge vardır;
okutuyorum :
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 4046
Sayılı Kanunda ve 233 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına
Dair Kanuna Bir Madde Eklenmesi Hakkında Kanun Teklifinin 1 inci maddesiyle
3.1.2002 tarihli ve 4733 sayılı Kanuna eklenen geçici 2 nci maddesinin 9 uncu
satırındaki "başlangıç fiyatlarının yüzde 75'inden aşağı olmamak
kaydıyla" ifadesinin, "başlangıç fiyatlarının yüzde 50'sinden aşağı
olmamak kaydıyla" olarak değiştirilmesini arz ederim.
Faruk
Çelik
Bursa
BAŞKAN - Teşekkür ederim.
Komisyon?..
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ SABAHATTİN YILDIZ (Muş) - Takdire bırakıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN - Hükümet?..
KÜLTÜR VE TURİZM BAKANI
ERKAN MUMCU (Isparta) - Katılıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN - Teşekkür ederim.
Gerekçeyi mi okutalım?
FARUK ÇELİK (Bursa) -
Gerekçe okunsun.
BAŞKAN - Gerekçeyi
okutuyorum :
Gerekçe :
2003 yılı malî bütçe
ödeneklerine daha fazla yük getirmemek, genel finansman dengesini zorlamamak ve
tütün arz ve talebini olumsuz gelişmelerden korumak amacıyla nispet
indirilmiştir.
BAŞKAN - Teşekkür ederim.
Komisyonun takdire
bıraktığı, Hükümetin katıldığı önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler...
Teşekkür ederim. Kabul etmeyenler... Teşekkür ederim. Önerge kabul edilmiştir.
Kabul edilen önerge
doğrultusunda maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Teşekkür ederim.
Kabul etmeyenler... Teşekkür ederim. 1 inci madde kabul edilmiştir.
2 nci maddeyi okutuyorum
:
MADDE 2. - Bu Kanun
yayımı tarihinde yürürlüğe girer.
BAŞKAN - Madde üzerinde,
Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına, Muğla Milletvekili Sayın Gürol Ergin;
buyurun efendim. (CHP sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA GÜROL
ERGİN (Muğla) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; biraz önce verilen önerge doğrultusunda, sizin oylarınızla,
Türk çiftçisinin emeği gasp edilmiştir.
Değerli arkadaşlarım, bu
konu, Plan ve Bütçe Komisyonuna da, yine, "yüzde 50'den az olmamak"
şeklinde getirilmişti; ancak, orada, gerek Cumhuriyet Halk Partili gerekse
Adalet ve Kalkınma Partili arkadaşlarımızın büyük çoğunluğuyla, desteğiyle
"yüzde 75'inden az olmaz" şeklinde değiştirilmişti. Bu niçin
yapılmıştı; bugün sizin yaptığınız bu düzenleme ne anlama gelmektedir; sizin ve
Türk çiftçisinin, herhalde bunu bilmeye hakkı vardır diye söz aldım.
Değerli arkadaşlarım,
zaten, bugün, tüccar, sizin ifade ettiğiniz fiyatlar doğrultusunda çiftçinin
elinde kalan tütünü almaktadır ve çiftçiye kilo başına 500 000 lira ile 1 500
000 lira arasında fiyat vermektedir. Sizin bugün burada aldığınız kararla da,
çiftçiye vereceğiniz fiyat, tabiî ki tütünün kalitesine bağlı olarak 1 000 000
lira ile 1 500 000 lira arasında değişecektir. Bu, çiftçi için, elinde kalan
ürünün değerlendirilmesi değil, çiftçinin emeğinin gerçek anlamda gasp edilmesi
anlamına gelmektedir.
Değerli arkadaşlarım,
verilen kota zaten 200 kilodur. Kendinizi çiftçinin yerine koyun, 200 kilo
tütün üreten bir çiftçi ailesinin bir yıl boyunca geçinme şansı var mıydı ki,
siz, bunun dışında kalan tütünü, bir de bunun yarı fiyatına alacaksınız?! Bu,
son derece haksız bir uygulama olmuştur. Keşke, böyle talihsiz bir oylama
sonucunda çiftçinin ürünü bu kadar değersiz duruma düşürülmemiş olsaydı.
Biz, gerçekten, Plan ve
Bütçe Komisyonunda, Cumhuriyet Halk Partili arkadaşlarımızın önergesinin altına
"biz de katılıyoruz" diye imza atan Adalet ve Kalkınma Partili
arkadaşlarımızın, Mecliste de bu düşünceyi savunacaklarını beklerdik; ama,
-kendilerini göremiyorum, sanıyorum ben yanılıyorum- o arkadaşlarım bugün
burada yok, böyle önemli bir oylamada ve siz, hiç gerisini düşünmeden böyle bir
kararı oyladınız.
Değerli arkadaşlarım,
Türk tütün çiftçisi, küçük çiftçidir, Türk tütün çiftçisi, fukara çiftçidir.
Siz, batakçı tüccar edasına soyunan bir devlet anlayışı içerisinde, çiftçinin
elindeki ürününü de bu fiyattan aldınız ve çiftçiyi perişan olma durumundan,
daha perişan olur duruma soktunuz.
Biraz önce burada konuşan
Sayın Oyan'ın da belirttiği gibi, zaten, bu yasayı değiştirmediğimiz sürece,
seçim meydanlarında verdiğimiz sözler doğrultusunda davranmadığımız sürece,
fiyatı iki katı da verseydik fazla bir şey ifade etmeyecekti; çünkü, siz, bunu,
bir kerelik bir çözüm olarak getiriyorsunuz ve o gerekçede şöyle deniyordu: Bu
durumdan, yani, Tütün Yasasından haberi olmayan çiftçiler kota fazlası
ekmişlerdir, bunları alalım; ama, yüzde 50 fiyatına alalım. Bu, şu anlama
gelir: Bundan sonra da çiftçilerin kota dışı üretecekleri tütünü artık
almayacaksınız.
Değerli arkadaşlarım,
hepinize şunu özellikle söylemek isterim: İçine girmek için, birlikte olmak
için üstün çabaları birlikte gösterdiğimiz Avrupa Birliğinin tütün konusunda
2002 yılındaki değerlendirmelerini, acaba, içinizde hiç okuyan, bilen arkadaşım
var mı? Yoksa, ben buradan açıklıyorum: Birbuçuk yıllık çalışma süresince, 2000
ile 2002 yılları arasında, Avrupa Birliği, Doğu Avrupa'da tütün yetiştirilen
alanlarda, tütün maliyetinin yüksekliğinden ötürü, bu alanlarda tütünden
vazgeçilebilir mi diye çalışmalar sürdürdü. Sürdürdü; fakat, sonuçta öyle bir
karar çıktı ki, bu alanlarda tütün, var olan destekten daha büyük desteklerle
desteklenmelidir; çünkü, şöyle denildi: Eğer, bu tütün üreticilerine, tütün
üretme hakkını yasaklarsak, 150 000 Avrupalı çiftçi yerinden yurdundan olur;
biz, bunları nereye göç ettiririz. İki, tütün alanlarında, başka hiçbir ürün
verimli olarak üretilemediğinden, bu alanları erozyon alanı haline gelmekten
nasıl kurtarırız. İşte, bu düşünceler, Avrupa Birliğini, Doğu Avrupa
ülkelerinde, var olandan daha fazla destekle, tütün ürettirmeye yöneltti. Biz,
her olayda Avrupa Birliğini örnek aldığımızı ifade ederken, şimdi, biz, tütün
alanlarından çiftçiyi nasıl çıkarırızın hesapları içerisindeyiz.
Yapmayın, reji
yöntemlerini Türkiye'ye yeniden getirmeyin. Tarihten ibret aldığımızı, Türk
Ulusuna da dünyaya da göstererek, bu Tütün Yasasını değiştirelim. Türk
çiftçisini, var olan olanaklarından etmeyelim. Türkiye'yi, dünyada yarışabildiği
ender tarım konularından birinde, yarış dışı bıraktırmayalım.
Değerli arkadaşlarım,
bakınız, şekerpancarı üreticisi mahvedilmiştir. Türkiye'nin dört bir yanında,
şekerpancarı üreticisi mahvedildi, tütün üreticisi perişan edildi. Eğer,
hükümetten geldiği biçimiyle çıkarsa Maden Yasası, zeytincilik ve zeytin
üreticiliği de mahvedilecektir. Buna, hiçbirimizin hakkının olmadığını bilelim.
Değerli arkadaşlarım, ne
olduğumuzu bilelim, nasıl bir ulus olduğumuzu bilelim, nasıl ayakta kaldığımızı
bilelim; ona göre davranalım.
M. NECATİ ÇETİNKAYA
(Elazığ) - Bravo!
GÜROL ERGİN (Devamla) -
Bana "bravo" diyen arkadaşıma teşekkür ediyorum. Demek ki, beni biraz
anlamış. Gerçi, o, başka anlamda söylediğini zannederek "bravo"
diyor; ama, beni biraz olsun anladığını, en azından, dinlediğini görüyorum; teşekkür
ediyorum.
Bu halk için siz de bir
şeyler yapın; biz de size bravo diyelim; ama, lütfen, Türk Ulusuna eziyet
etmeyin, Türk Halkına eziyet etmeyin. Bugün şu indirdiğiniz fiyat, birazcık
umutlanan Ege çiftçisini, Karadeniz çiftçisini, Doğu çiftçisini perişan
etmiştir. Yazık ettiniz, doğru davranmadınız değerli arkadaşlarım.
Çok üzülüyorum; tütün
illerinden gelen hiçbir Adalet ve Kalkınma Partili arkadaşım yok muydu burada?!
O çiftçinin halini hiç mi görmediniz?! Hiç mi içiniz yanmıyor arkadaşlarım?!
Değerli arkadaşlarım,
Türkiye, tütünde, uluslararası bir oyunun kucağına itilmiştir; ama, siz, bu
kucakta kımıldamadan nasıl otururumun hesapları içindesiniz.
Hepinize saygılar
sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederim
Sayın Ergin.
Adalet ve Kalkınma
Partisi Grubu adına, Manisa Milletvekili Sayın Hüseyin Tanrıverdi; buyurun. (AK
Parti sıralarından alkışlar)
AK PARTİ GRUBU ADINA
HÜSEYİN TANRIVERDİ (Manisa) - Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım;
Tütün, Tütün Mamulleri, Tuz ve Alkol İşletmeleri Genel Müdürlüğünün Yeniden
Yapılandırılması ile Tütün ve Tütün Mamullerinin Üretimine, İç ve Dış Alım ve
Satımına, 4046 Sayılı Kanunda ve 233 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanuna Bir Geçici Madde Eklenmesi Hakkında Kanun
Teklifi üzerinde AK Parti Grubu adına söz almış bulunuyorum; sizleri saygıyla
selamlıyorum.
Tütün üretimi, gerçekten,
ülkemiz açısından önemlidir, insanlık tarihinin beşyüz yıllık bir süresini
işgal eden bir üretimdir. Tütünle ilgili burada yapılan konuşmalardan da
anlaşılacağı gibi, daha önceki dönemlerde, siyasîler çok yanlışlar yapmış, bu
yanlışlar üzerine bina edilen yanlış politikalar devam edegelmiştir. Bu
çerçevede, tütün, özellikle Ege Bölgemizde büyük bir sorun haline gelmiş,
ülkemizin diğer üretim alanlarında da sorun haline gelmiştir. Bu çerçevede,
hepimizin bildiği gibi, 4733 sayılı Kanun çıkarılmış ve bu Kanun 3.1.2002
tarihinde yürürlüğe girmiştir. 3.1.2002 tarihinde yürürlüğe giren 4733 sayılı
Kanun gereği, halk arasında "kota" diye tabir edilen bir sınırlama
getirilmiştir. Buna göre, üreticinin 200 kilograma kadar tütünü alınacak, onun
üzerindekiler alınmayacak. Üretici, bunu sözleşmeyle satabildiği gibi Tekele,
sözleşme yapmaksızın da tüccara satabilmektedir; yani, iki yol kendisine
gösterilmiştir. Bu çerçevede, bu kanun değişikliği talebimiz, şu gün üreticinin
elinde kalan üretimdeki kota fazlalığı tabir edebileceğimiz tütünün alınmasına
ilişkindir; yani, 200 kilogramlık anlaşmasının üzerindeki 100 kilogram veyahut
bir 200 kilogram daha veyahut 1 ton gibi, neyse, bu rakamları, miktarları
ihtiva etmektedir. Bu konuda, elbette, üreticimizin suçu yoktur. Üreticimiz,
çıkan yasayı henüz tanımadan, bilmeden kendisini tütün üretimine yeniden
odakladığı bir dönemde bu yasa ortaya çıkmış ve tütün üretim fazlalığı, kota
fazlalığı elinde kalmıştır. Elinde kalan bu kota fazlalığı nedeniyle
tütüncümüz, üreticimiz doğrusu hayli mağdur olmuştur, gittiğimiz her köyde
"ne olacak tütünümüz demişlerdir" ve bize hak vermişlerdir. "Bu,
sizin döneminize rastlamıyor, AK Parti olarak sizin suçunuz, kabahatiniz yok;
ancak, biz, inanıyoruz ki, AK Parti sorunlara karşı duyarsız değildir, ilgi
gösterir, çiftçinin, köylünün halinden anlar, elimizde kalan bu tütünü alır"
demişlerdir. Biz, hangi köye gittiysek, hangi beldemize gittiysek, bu tür iyi
niyetli beklentilerle karşı karşıya kaldık ve elbette, biz, bu soruna karşı
duyarsız kalamazdık. Bu soruna karşı duyarsız kalamayan AK Partililer, elbette,
bu sorunun çözüm merkezi Türkiye Büyük Millet Meclisinde, bu sorunun çözümü
için ellerini kollarını sıvamış ve Türkiye Büyük Millet Meclisinde siyasî
fanatiklik içinde olmadan, Cumhuriyet Halk Partili değerli milletvekillerimizin
önergeye imzasını da almıştır. Yani, burada, biz, kesinlikle bir siyasî çıkar,
bir menfaat sağlamak adına değil, tamamen, üreticimizin mağduriyetten
kurtarılması adına bir adım atmış oluyoruz.
Burada, biraz önce, Sayın
Oğuz Oyan Beyler "efendim, oran yüzde 50 değil de, 75 oldu" diye
ifade ettiler, Bakınız, biz, Meclis Başkanımız Manisa Milletvekilimiz Sayın
Bülent Arınç ve 30 arkadaşı olarak, imza attığımız önergeyi çok iyi biliyoruz.
Bu önergede -geçici madde 2, aynen okuyorum- biz "2002 yılı ürünü ekici
tütünlerinden, bu Kanunun 6 ncı maddesi çerçevesinde yazılı sözleşme
yapılmaksızın üretilip, açık artırma merkezlerinde alıcısı çıkmadığı için açık
artırma yöntemiyle satılma imkânı da bulunamayan tütünler, bir defaya
mahsus olmak üzere ve Kurul tarafından
belirlenip tebliğ edilmiş açık artırma başlangıç fiyatlarının % 50'sinden aşağı
olmamak kaydıyla Genel Müdürlükçe satın alınabilir" talebinde bulunmuşuz
ve bu talepte bulunan 30 arkadaşımızın burada imzaları vardır. Burada, çok
değerli Manisa milletvekillerimizden Sayın Yetenç'in, Sayın Çilingir'in, Sayın
Özkan'ın da imzaları mevcuttur; yani, burada, bizim talebimiz çok açıktır. Plan
ve Bütçe Komisyonunda, yüzde 75 oranına çıkarılmıştır. Elbette, yüzde 100
oranında alınması uygundur; yani, hiç düşürülmeden daha yüksek fiyatlarla
alınması uygundur; ama, ülkenin ekonomik şartları, reel gerçekler ortada;
bunları hep beraber biliyoruz. Bu şartlar içerisinde, tütün üreticisinin
deposunda çürüyecek, çöplüğe atacağı tütününü, biz, değerlendirmek ve onun
üretimine, alınterine saygı göstermek adına, bu tütünleri alıyoruz.
Burada "yüzde 50
oranında alınacak" diye bir hüküm yok, alınabilir; "yüzde 50'den
aşağı olmamak üzere" ibaresi vardır. Bu, belki de, tam olarak alınacaktır.
O noktada, hiç kimsenin -tütün üreticilerimizin ve diğer tarımsal alanlardaki
üreticilerimizin- endişesi olmasın; bu noktadaki mağduriyetleri, elbette, AK
Parti İktidarıyla giderilecektir, onlar korunacaktır; çiftçimiz, köylümüz
bundan emin olsun.
ALİ RIZA BODUR (İzmir) -
Sevinçlerinden davul zurna çalmaya başladılar!..
HÜSEYİN TANRIVERDİ
(Devamla) - Gayet tabiî; çünkü, AK Parti, onlar için bir umut; AK Parti, onlar
için bir heyecan; AK Parti, onlar için bir müjde; AK Parti, onlar için bir
gelecek...
OĞUZ OYAN (İzmir) -
İdi...
HÜSEYİN TANRIVERDİ
(Devamla) - Davul zurna da çalacak, halay da çekecek, harmandalı da oynayacak,
sevinecek, halkımız bayram edecek, hiç merak etmeyin. (AK Parti sıralarından
alkışlar)
ALİ RIZA BODUR (İzmir) -
Göreceğiz...
HÜSEYİN TANRIVERDİ
(Devamla) - Tabiî ki, davul zurna çalacaklar; ama, hiçbir zaman bizim arkamıza
teneke bağlamayacaklar; ondan emin olun.
HÜSEYİN ÖZCAN (Mersin) -
Gördünüz halkın Başbakanı nasıl karşıladığını!..
HÜSEYİN TANRIVERDİ
(Devamla) - Şimdi, burada, çok iyiniyetle, çok güzel bir düşünceyle bir kanun
değişikliği teklifi gündeme getirilmiştir ve bu noktada, muhalefetin de sıcak
davranışı, doğrusu, hoşumuza gitmiştir; bundan sonra bu tür değişikliklerde,
yine birlikte adım atacağına inanıyorum.
Tabiî ki, fiyatlar
noktasında, rakamlar noktasında bir şeyler söylemek istemiyorum; sadece, bir
konunun tashihi açısından şunu söylemek istiyorum: Yani, bu önerge sahiplerinin
talebi, yüzde 50 oranından aşağı olmamak üzeredir.
Bunu ifade etmek adına
burada söz aldım. Beni dinlediğiniz için hepinize teşekkür ediyorum. Köylümüze,
üreticimize hayırlı olsun diyor, teşekkür ediyorum. (AK Parti sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederim
Sayın Tanrıverdi.
Sayın milletvekilleri, 2
nci madde üzerindeki görüşmeler tamamlanmıştır.
Maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler...Teşekkür ederim. Kabul etmeyenler...Kabul
edilmiştir.
3 üncü maddeyi okutuyorum
:
MADDE 3. - Bu Kanun
hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür.
BAŞKAN - Teşekkür ederim.
Madde üzerinde,
Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına, Sayın Osman Coşkunoğlu; buyurun.
CHP GRUBU ADINA OSMAN
COŞKUNOĞLU (Uşak) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Değerli arkadaşlar,
gerçekten, üzücü bir tavır gördük burada. Plan ve Bütçe Komisyonunda, Adalet ve
Kalkınma Partisi milletvekilleriyle birlikte, ortak imzayla verilmiş bir
önergemiz vardı ve ortak bir şekilde kabul edilmişti. O günden bu güne, nereden
emir geldi de ondan vazgeçildi, bunu merak ediyorum; bu, çok rahatsız edici...
BAYRAM ÖZÇELİK (Burdur) -
Gerekçede var.
OSMAN COŞKUNOĞLU
(Devamla) - Sizi, 214 sıra sayılı tasarının 4 üncü sayfasındaki gerekçeyi
okumaya davet ediyorum.
Ben de okuyorum size:
"TEKEL'in 2002 yılı için 56 bin ton tütün alım sözleşmesi imzaladığı,
bunun 51 bin ton olarak gerçekleştiği, halen 10 bin ton kadar alım imkânı
bulunduğu." 4 üncü sayfa, biraz daha altına inin, aynen okuyorum:
"İlave tütün alımı için finansman ihtiyacının bulunmadığı, zira TEKEL'in
2002 yılı için öngördüğü tütün alım miktarının 61 bin ton olduğu, bunun 51 ton
olarak gerçekleştiği."
Bunun finansman ihtiyacı
yok, nereden çıktı yeni finansman ihtiyacı. Finansman ihtiyacı, bu naylon
faturacıları affederken düşünmeniz gereken bir konuydu ayrıca; ama, böyle bir
sorun yok, nereden çıktı, nereden emir geldi?!
Değerli arkadaşlar, IMF
hükümeti olabilirsiniz; bunu açıkça söyleyin o zaman. IMF'den gelen talimatlar
şeklinde hareket ettiğinizi -bu da bir tercihtir, bu da bir siyaset şeklidir;
ama, bunu- açıktan söyleyin ki, halkımız bilsin. Tütün üreticimize gelindiği
zaman, burada yazılı olduğu halde, Tekelden gelen rakamlarla bu belirlendiği
halde, birden "paramız yok" diyebilmek... Tütün üreticimize, bu
konuyu dikkatine getirip şikâyet edeceğimizi söyler... Bu konuda fazla söylenecek
şey bulamıyorum; fakat, bu çok üzücüdür, sözde durulmamasıdır, yanlış bilgi
vermektir "para yok" diyerek veya başka bir şeydir. Bu şekilde, ortak
bir çabayla, birbirimize teşekkür ederek çıkarıp da, tütün üreticisine, bir
nebze olsun, bir yıllık olsun... Ondan sonra da, umuyorum ki, tütünle ilgili ve
Tekelle ilgili konuları ciddî olarak ele alarak, dünyaca ünlü olan Türk
tütününü üreten çiftçiyi zavallı duruma düşürme becerisinden artık çıkmak
gerekir. Farklı bir parti adıyla çıkmış olabilirsiniz; ama, aynı politikaları
uygularsanız bu fark ortada görülmez.
ALİ RIZA BODUR (İzmir) -
Akıbetleri de aynı olur.
OSMAN COŞKUNOĞLU
(Devamla) - Akıbetleri de aynı olur, doğru da, ben, yurttaşımın akıbetinden
daha çok endişe eder oldum.
Teşekkür eder, saygılar
sunarım. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederim
Sayın Çoşkunoğlu.
3 üncü madde üzerindeki
görüşmeler tamamlanmıştır.
Maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler...Teşekkür ederim. Kabul etmeyenler... Kabul
edilmiştir.
Tasarının tümünü oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Teşekkür ederim. Kabul etmeyenler... Tasarı kabul
edilmiş ve yasalaşmıştır, hayırlı olmasını diliyorum.
Sayın milletvekilleri,
Esnaf ve Sanatkârlar ve Diğer Bağımsız Çalışanlar Sosyal Sigortalar Kurumu
Kanununun ve Tarımda Kendi Adına ve Hesabına Çalışanlar Sosyal Sigortalar
Kanununun Bazı Maddelerinin Değiştirilmesi, Yürürlükten Kaldırılması ve Bu
Kanunlara Geçici Maddeler Eklenmesi Hakkında Kanun Tasarısı ile Sağlık, Aile,
Çalışma ve Sosyal İşler ve Plan ve Bütçe Komisyonları raporlarının müzakeresine
başlıyoruz.
6. - Esnaf
ve Sanatkârlar ve Diğer Bağımsız Çalışanlar Sosyal Sigortalar Kurumu Kanununun
ve Tarımda Kendi Adına ve Hesabına Çalışanlar Sosyal Sigortalar Kanununun Bazı
Maddelerinin Değiştirilmesi, Yürürlükten Kaldırılması ve Bu Kanunlara Geçici
Maddeler Eklenmesi Hakkında Kanun Tasarısı ile Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal
İşler ve Plan ve Bütçe Komisyonları Raporları (1/296) (S. Sayısı : 237) (1)
BAŞKAN - Komisyon ve
Hükümet yerinde.
Komisyon raporu, 237 sıra
sayısıyla bastırılıp, dağıtılmıştır.
Tasarının tümü üzerinde,
Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına, Mersin Milletvekili Sayın Vahit Çekmez;
buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA VAHİT
ÇEKMEZ (Mersin) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Esnaf ve Sanatkârlar
ve Diğer Bağımsız Çalışanlar Sosyal Sigortalar Kurumu Kanununun ve Tarımda
Kendi Adına ve Hesabına Çalışanlar Sosyal Sigortalar Kanununun Bazı
Maddelerinin Değiştirilmesi, Yürürlükten Kaldırılması ve Bu Kanunlara Geçici
Maddeler Eklenmesi Hakkında Kanun Tasarısı üzerinde, Cumhuriyet Halk Partisi
Grubu adına söz almış bulunuyorum; bu vesileyle, Yüce Meclise saygılar sunuyorum.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; bilindiği üzere, esnaf ve sanatkârlar ve diğer bağımsız
çalışanlar Sosyal Sigortalar Kurumu, Bağ-Kur 2.9.1971 tarihinde kabul edilen
1479 sayılı Kanunla kurulmuştur.
Kısaca, Bağ-Kur
sigortalısına değinecek olursak; 1479 sayılı Kanunla ve kanunların verdiği
yetkiye dayanılarak kurulu sosyal güvenlik kuruluşları kapsamı dışında kalan ve
herhangi bir işverene hizmet aktiyle bağlı olmaksızın kendi adına ve hesabına
bağımsız çalışanlardan esnaf ve sanatkârlar ile diğer bağımsız çalışanlardan
ticarî kazanç veya serbest meslek kazancı dolayısıyla gerçek veya basit usulde
Gelir Vergisi mükellefi olanlar ve Gelir Vergisinden muaf olanlardan esnaf ve
sanatkârlar siciline veya kanunla kurulu meslek kuruluşlarına usulüne uygun
olarak kayıtlı olanlar Bağ-Kur sigortalısı sayılır.
1.10.1972 tarihinde
kuruluşunu tamamlayarak, sigortalılarına malullük, yaşlılık ve ölüm sigortası
kollarında hizmet vermek üzere çalışmalarına başlayan Bağ-Kur, 1.1.1986
tarihinde uygulamaya konulan 3235 sayılı Kanunla, üç yıllık süreç içerisinde,
kademeli olarak sağlık sigortası uygulamasına da başlamıştır.
1479 sayılı Kanuna tabi
yaklaşık 3 100 000 sigortalısı ile 1 200 000 emekli ve hak sahibi bulunan ve
ülke nüfusunun yaklaşık 14 000 000'luk kısmını kapsayan Bağ-Kur, diğer sosyal
güvenlik kuruluşlarında olduğu gibi, primlerin düzenli tahsil edilememesi nedeniyle
finansman açığı sorunuyla karşı karşıya kalmıştır.
Bir sosyal güvenlik
kurumu için çok kısa bir süre olan yirmibeş yıl gibi bir sürede yeni yeni
emekli vermeye başlaması gereken Bağ-Kurun, bugün, 1 000 000'un üzerinde sigortalı ve hak sahibine aylık
ödemesi, kurumun daha kuruluşunda sosyal güvenlik normlarına uymayan bir
yapıyla kurulmuş olduğunu açıkça göstermektedir. Kurum, başlangıcından itibaren
birçok olumsuzluğu bünyesinde taşıyan hatalı bir zemin üzerine oturtulmuştur.
Acil önlemler alınmadığı takdirde, Bağ-Kurun finansman açıkları devam
edecektir. Bu nedenle, kurumun gelir ve giderlerini düzenleyici ve prim
tahsilatını artırıcı bir dizi tedbirin hem 1479 sayılı Kanunda hem de 2926
sayılı Kanunda yapılacak değişiklikle yürürlüğe konulması bir zorunluluk halini
almıştır.
(1) 237 S. Sayılı
Basmayazı tutanağa eklidir.
Diğer taraftan, tarımda
kendi adına ve hesabına çalışanların sigorta işleri de Bağ-Kur tarafından
yürütülmektedir; ancak, Bağ-Kurun uygulamasını yürüttüğü 1479 sayılı Kanun ile
tarım kesiminde çalışanların sigortasına ilişkin 2926 sayılı Kanun tarafından
düzenlenen sigorta yardımları arasında büyük norm ve standart farklılıkları
bulunmaktadır. Bu nedenle, sosyal güvenliğin yaygınlaştırılması, prim
tahsilatının artırılması, sigortacılığın kendi finansman kaynaklarıyla
sürdürülebilmesi için sigorta kolları ve sigorta kuruluşları arasında norm ve
standart birliğinin sağlanması gerekmektedir.
Değerli arkadaşlarım,
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığının yeni teşkilat şemasına bakıldığında,
Bağ-Kurun, bu yasayla, Bakanlığın idarî ve
malî açıdan özerk bir kuruluşuyken, bu bağımsızlığın siyasîleştirilerek,
ilgili kuruluşu haline getirildiği, bu şekilde, siyasî iradenin kuruma daha
rahat müdahale edebilmesi yolunun açıldığı görülmektedir.
Değerli arkadaşlarım,
Bağ-Kur, öncelikle, kendi nam ve hesabına çalışan ve esnaf sicil memurluğu ile
odalarına kayıtlı esnaf ve sanatkârlarımıza hizmet vermektedir. Ticaret
hayatında bulunan kişilerin vergi mükellefiyeti çeşitli sebeplerden dolayı
süreklilik arz etmeyebilir. Zaman zaman vergi mükellefiyetine kısa da olsa
esnaflarımız ara vermektedirler.
Değerli arkadaşlarım,
bilindiği üzere, esnaf ve sanatkârlar sicili kayıtları, kamu güvenini haiz
resmî kayıtlardır.
507 sayılı Esnaf ve
Sanatkârlar Kanununun 114 üncü maddesinde belirtildiği üzere, esnaf ve sanatkâr
sicillerinin sağlıklı ve güvenli bir şekilde tutulması ve yayınlanması
amacıyla, her il merkezinde ticaret davalarına bakan asliye hukuk mahkemeleri
nezdinde o ili kapsamak ve o il sınırlarında çalışmak üzere esnaf ve sanatkâr
sicili kurulmaktadır.
Sicil işlemleri, ticaret
davalarına bakan asliye hukuk mahkemesinin gözetimi altında Sanayi ve Ticaret
Bakanlığınca atanan sicil memuru tarafından yönetilmekte ve Türk Ticaret
Kanununun 26 ve 46 ncı maddeleri esnaf ve sanatkâr sicili hakkında da
uygulanmaktadır.
1479 sayılı Kanunun 14
üncü maddesinde yapılan bu değişiklik, 20.4.1982 tarihinde yürürlüğe giren 2654
sayılı Kanunla geçmişte getirilen ve ciddî mağduriyetlere sebebiyet veren
sorunları yeniden ortaya çıkaracak ve esnaf ve sanatkârlar sicil kayıtlarımız
güvenilirliğine rağmen dikkate alınmayacak, meslek kuruluşlarımız sistemin
dışına itilecektir.
Ayrıca, 4369 sayılı
Yasayla getirilen uygulama sonucunda, belge düzeni yavaş yavaş sistemli hale
gelmektedir. Birkaç yıl sonra tüm mükelleflerin gerçek usule geçiş
yapabilecekleri ihtimali gerçekleştiğinde, artık, vergiden muaf esnaf
kalmayacaktır. Bu koşullar gerçekleştiğinde, Bağ-Kur ile meslek
kuruluşlarımızın ilişkileri kopma noktasına gelecektir.
Değerli arkadaşlarım,
meslek odalarımızın esnaf ve sanatkâr sicil kayıtlarının tescili,
sigortalılığın terkini ve adres güncelleştirmelerindeki rolünü gözardı eden ve
kurumun otuzbir yıllık mazisine damgasını vurmuş ve sürekli işbirliği içinde
çalışmış meslek kuruluşlarımızı sistemdışı bırakan bu madde de, önceden olduğu
gibi, esnaf ve sanatkâr siciliyle birlikte meslek odaları kayıtlarının da
dikkate alınmasına ilişkin düzenleme yapılmalıdır. Dolayısıyla, kanun
tasarısının 15 inci maddesiyle, vergi kaydı olmayan ya da vergi kaydını
sildirdikten sonra faaliyeti devam eden, meslek odası ve esnaf ve sanatkâr
sicil kaydına göre Bağ-Kurlu sayılan sigortalıların sigortalılıkları geçersiz
kılınmaktadır.
Sigortalılığın sona
ermesinde, daha önce, gelir vergisinden muaf olanlar ile vergi kaydı
bulunmayanların, esnaf ve sanatkâr sicilinden veya kanunla kurulu meslek
kuruluşundaki üye kayıtlarının silindiği tarih dikkate alınmaktayken, bu
tasarıyla, yalnız gelir vergisinden muaf olanların esnaf ve sanatkâr siciliyle
birlikte, kanunla kurulu meslek kuruluşundaki üye kayıtlarının silindiği tarih
dikkate alınmaktadır.
Değerli arkadaşlarım,
esnaf ve sanatkârlarımız, Körfez krizinin yaşandığı 1991 yılından bu yana
ekonomik sorunlarla mücadele etmektedir. Son üç yılda, bu sorunlar, cumhuriyet
tarihimizde yaşanmamış oranlara yükselmiştir. Türkiye genelinde, sadece kayıt
altındaki yaklaşık 450 000 esnaf ve sanatkâr işyerini kapatmak zorunda
kalmıştır. İşyerini kapatmayan esnaf ve sanatkârımız borç içerisinde iş
hayatını devam ettirmeye çalışmaktadır.
Değerli arkadaşlarım,
kepenk kapatmak zorunda kalan esnafımızın birçoğu, kent merkezlerinde kurulan
ve faaliyet gösteren hiper/ grosmarketlerin haksız ve insafsız rekabeti
sonucunda faaliyetlerini sonlandırmıştır. Esnaf ve sanatkârlarımızın
sorunlarının araştırılması amacıyla arkadaşlarımızca verilen Meclis araştırması
önergesi, hükümetin "esnaf ve sanatkârın sorunlarını yakından
biliyoruz" gerekçesiyle, maalesef, reddedilmiştir. Esnaf ve sanatkârımızın
sorunları biliniyorsa, sekiz aydır, bu sorunların çözümü yolunda neden somut
adımlar atılmamıştır? Hükümet neyi bekliyor?
Değerli arkadaşlarım, bu
kanunda, yaşlılık aylığı bağlananlardan ticarî veya meslekî kazancı dolayısıyla
gerçek veya basit usulde Gelir Vergisi mükellefiyeti devam edenlerin
aylıklarından yüzde 10 sosyal güvenlik destek primi kesilmesine ilişkin
uygulama yer almaktadır.
Sosyal güvenlik destek
primi kesintileri, emekli olduktan sonra, aldıkları maaşların yetersizliğinden
dolayı tekrar çalışmak zorunda kalan esnaf ve sanatkârımızı mağdur etmiştir.
Zaten, birçoğu yoksulluk sınırında bir aylık alan kesimimiz, bu uygulamayla zor
durumda kalmışlardır. Uygulanmaya başlandığı günden bu yana kesimimizin yoğun
tepkisine yol açan ve mağdur eden bu uygulamaya, kesinlikle, son verilmelidir.
Değerli arkadaşlarım,
kanun tasarısının ek 19 uncu maddesindeki "Bu kanunun yürürlük tarihinden
önce kuruma kayıt ve tescili yapıldığı halde, beş yıl ve daha fazla süreye
ilişkin prim borcu bulunanlar ile beş yıl ve daha fazla süre hiç prim
ödemeyenlerin bu sürelere ilişkin prim borçları sigortalının ödeme tarihinde
bulunduğu gelir basamağının prim tutarları üzerinden hesap ve tahsil
edilir" hükmü değiştirmelidir; çünkü, geriye dönük prim borcunu ödeyemeyen
sigortalı, doğal olarak Bağ-Kur Sağlık Sigortasından ve diğer haklardan
yararlanmamaktadır. Çeşitli nedenlerle prim borcunu ödeyemeyen sigortalının
ödeme yapamadığı dönemlere ait prim asıllarının, yasal faizleriyle birlikte,
önceki dönemlerde olduğu gibi, kurum tarafından tahsil edilmesi gerekmektedir.
Aksi takdirde, kanun taslağı metninde olduğu gibi, bu uygulama, hukuk
kurallarına aykırı bir işlem olacaktır.
Değerli arkadaşlarım,
Türkiye Cumhuriyeti tarihinde, esnaf ve sanatkâr, devletin her zaman en büyük
destekçisi olmuştur; her türlü sıkıntı ve zorlukta, devletine ve milletine
sahip çıkmıştır; sıkıntılara büyük özverilerle katlanmış, en zor şartlarda bile
direnmiş ve tepkisini hep içine akıtmıştır. Bunu, sadece ve sadece, ülkesinin
menfaatı için yapmıştır; ama, bugün, geldiğimiz durum belli. Esnaf ve
sanatkârın karşısında tam bir çözümsüzlük var. Özellikle son yirmi yıldır,
esnaf ve sanatkâr, mevcut iktidarlar tarafından hep fedakârlık yapması
istenilen kesim olmuştur. Sıkıştığında aldığı ekvergilerle, devlet, esnaf ve
sanatkârı kendisine finans kaynağı olarak görmüştür.
Elindeki sınırlı
sermayesine rağmen bileğinin, emeğinin gücüyle ülke ekonomisine üretim
sağlayarak katkıda bulunmaya çalışan, bir bardak çayı bile veresiye vermek
zorunda kalan kahveci, her geçen gün yakıta gelen zamdan kontağını çalıştıramaz
duruma gelen taksici, ekmeği bile deftere yazan bakkal, eti gramla satmak
zorunda kalan kasap... Yaşanan bunca sıkıntılara rağmen, esnaf ve sanatkâr,
ülkemizin ve ekonomimizin belkemiği olmaya devam ediyor.
Ayrıca, esnaf ve sanatkâr
kesimi, tüm bu ülke sorunlarının yanı sıra, kendisiyle ilgili bazı
düzenlemelerin yetersiz olmasıyla da mağdur duruma düşüyor ve bu
mağduriyetlerinin en kısa sürede giderilmesini istiyor ve bekliyor.
Hepinize saygılar
sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederim
Sayın Çekmez.
Adalet ve Kalkınma
Partisi Grubu adına, Kahramanmaraş Milletvekili Sayın Hanefi Mahçiçek.
Buyurun Sayın Mahçiçek.
AK PARTİ GRUBU ADINA
HANEFİ MAHÇİÇEK (Kahramanmaraş) - Sayın Başkan, değerli milletvekili
arkadaşlarım; kısa adı Bağ-Kur olan Esnaf ve Sanatkârlar ve Diğer Bağımsız
Çalışanlar Sosyal Sigortalar Kurumu Kanununun ve Tarımda Kendi Adına ve
Hesabına Çalışanlar Sosyal Sigortalar Kanununun Bazı Maddelerinin
Değiştirilmesi, Yürürlükten Kaldırılması ve Bu Kanunlara Geçici Maddeler
Eklenmesi Hakkında Kanun Tasarısı üzerinde Grubumuz adına söz almış
bulunuyorum; Yüce Heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli arkadaşlarım,
sosyal güvenlik, insanlara, yaşadıkları toplum içerisinde insan onuruna yaraşır
bir asgarî hayat standardını garanti ederek, onları başkalarına muhtaç olmaktan
kurtarmakta ve şahsiyetlerinin gelişmesine yardımcı olarak kişisel
hürriyetlerinin teminatı olmaktadır. Bu bakımdan, sosyal güvenlik ihtiyacı
evrensel bir ihtiyaçtır. İlk insandan günümüze, her insan ve her toplum için bu
ihtiyaç kendisini göstermiştir.
Bugün, siyasî rejimi ve
ekonomik sistemi ne olursa olsun, en gelişmişinden en geri kalmışına kadar
bütün ülkeler, yeterli veya yetersiz, ancak, mutlaka var olan kurumsal bir
sosyal güvenlik sistemine sahiptir. Bu açıdan bakıldığında, sosyal güvenlik,
bağımsız bir ülke olmanın ve modern devlet anlayışının vazgeçilmez
unsurlarından birini oluşturmaktadır.
Sahip olduğu öneme
binaen, sosyal güvenlik hakkı, özellikle İkinci Dünya Savaşı sonrası dönemde,
başta İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi olmak üzere, uluslararası belgelerde
ve ülke anayasalarında düzenlenerek garanti altına alınmış; bu hakkın
sağlanması da, devletin aslî görevlerinden birisi olarak tarif edilmiştir.
Sosyal güvenliğin Türk
tarihi içindeki yeri ve gelişimi ise, oldukça ilginç ve etkileyicidir. Türk
tarihinde sosyal güvenlik modeli anlamında ilk örgütlenme, "Ahilik"
adı altında 13 üncü Yüzyılda ortaya çıkmış ve 18 inci Yüzyıla kadar etkinliğini
sürdürmüştür. Ahilik, bir sosyal güvenlik modeli olmasının yanında toplumsal
örgütlenmeler yoluyla, çevre ve toplum düzenine hâkimiyetin ve Türkmen
kavimlerinin Anadolu'yu yeni bir anayurt haline getirmelerinin de vesilesi
olmuştur. Esnaf, sanatkâr ve tüccar Türkler arasında başlayan ve giderek
politik, askerî, sosyal ve ekonomik alanlarda etkinlik ve gücünü artıran bu
toplumsal örgütlenme, bir yandan kardeşlik duygularıyla sosyal dayanışma ve bir
arada yaşamanın kurumsal anlamda örneğini sergilerken, öte yandan da düzeninden
savunmasına kadar, Türkmen kavminin etkin ve yönlendirici gücü olarak, Osmanlı
Devletinin kuruluşundan gelişimine, çok alanda rol almıştır.
Değerli arkadaşlarım,
Türkiye, gerek 1961 gerekse 1982 Anayasasında, uluslararası normlara uygun
olarak, sosyal güvenliği "temel insan haklarından biri ve devlet
görevi" olarak tarif etmiş ve garanti altına almıştır.
Ülkemiz, kurumsal sosyal
güvenlik sistemini, İkinci Dünya Savaşı sonrası dönemde "primli
rejimler" olarak da adlandırılan sosyal sigorta kurumlarını esas alarak
oluşturmuştur. Nitekim, 1945 yılında SSK, 1949 yılında Türkiye Cumhuriyeti
Emekli Sandığı ve 1971 yılında da Bağ-Kurun oluşturulmasıyla, Türk sosyal
güvenlik sisteminin bugünkü çatısı oluşturulmuş ve sistemin kurumsal gelişmesi
büyük ölçüde tamamlanmıştır.
Takip eden yıllarda
çıkarılan 2925 ve 2926 sayılı kanunlarla sosyal güvenlik kapsamına alınan nüfus
kesimi önemli ölçüde genişletilmiş ve nihayet, 1999 yılında, 4447 sayılı Kanunla
yürürlüğe giren işsizlik sigortasıyla yeni ve önemli bir adım daha atılmıştır.
Kurumsal yapı, kapsam ve
mevzuat bakımdan önemli gelişmeler sağlayan Türk sosyal güvenlik sistemi,
1990'lı yılların başından itibaren problemlerle karşılaşmaya başlamış ve
sistemin temel fonksiyonlarını yerine getirmesini güçleştiren ciddî bir
finansman krizi içine düşmüştür.
Yaşlılık, malullük, ölüm
ve sağlık sigortası hizmetleri sağlayan Bağ-Kura esnaf, sanatkâr, tüccar,
sanayici ve serbest meslek sahipleri ile
köy ve mahalle muhtarlarının kayıt ve tescil yaptırmaları zorunlu
tutulmuş; ev kadınlarının herhangi bir işte çalışmayan kişilerin ve Türkiye'de
ikamet eden Türk asıllı ancak yabancı uyrukluların tabi olması ise, gönüllülük
esasına bağlanmıştır.
Kurumun uyguladığı diğer
bir kanun olan 2926 sayılı Tarımda Kendi Adına ve Hesabına Çalışanlar Sosyal
Sigortalar Kanunuyla herhangi bir sosyal güvenlik kurumu kapsamında olmayan ve
bir işverene hizmet akdiyle bağlı olmaksızın tarımsal faaliyette bulunan
kimselerden 22 yaşını doldurmuş erkekler ve 22 yaşını doldurmuş aile reisi
kadınların Bağ-Kura kayıt ve tescil yaptırmaları zorunlu tutulmuştur.
1.10.1972 tarihinde
kuruluşunu tamamlayarak sigortalılarına malullük, yaşlılık ve ölüm sigortası
kollarında hizmet vermek üzere çalışmalara başlayan Bağ-Kur, 1.1.1986 tarihinde
uygulamaya konulan 3235 sayılı Kanunla üç yıllık süreç içerisinde kademeli
olarak sağlık sigortası uygulamasına da başlamıştır.
1479 sayılı Kanuna tabi
yaklaşık 2 400 000 sigortalı bulunmaktadır. Bu kanun kapsamında 1 200 000 kişi
aylık almakta; bunların 15 000'ini maluliyet, 723 000'ini yaşlılık aylığı, 500
000'ini dul ve yetim aylığı alanlar oluşturmaktadır.
2926 sayılı Kanuna tabi
yaklaşık 915 000 sigortalı bulunmaktadır. Bu kanun kapsamında 173 000 kişi
aylık almakta; bunların 1 700 kişisini maluliyet, 108 000'ini yaşlılık aylığı,
63 000'ini ise dul ve yetim aylığı alanlar oluşturmaktadır. Böylece, 1479 ve
2926 sayılı kanunlara tabi yaklaşık 3 300 000 sigortalı, 1 400 000 kişi aylık
alan olmak üzere toplam 4 700 000 kişi
kuruluşla direkt ilgili olup, bağımlılarla beraber Bağ-Kur, 20 000 000 kişiye hizmet etmektedir.
Değerli arkadaşlarım,
sigortalılara tanınan çeşitli borçlanma imkânları, emeklilik yaşı ve prim ödeme
sürelerinde indirim yapılması ve işi terk zorunluluğunun kaldırılması gibi
nedenlerle kurumun emekli sayısı giderek artmış ve Bağ-Kur, 1989 yılından
itibaren açık vermeye başlamıştır. 1989 yılında 77 milyar lira olarak
gerçekleşen finansman açığı, yıllar itibariyle giderek büyümüş, 1999 yılında
895 trilyon lira, 2000 yılında 1 katrilyon 200 trilyon lira, 2001 yılında ise
1,8 katrilyon lira, 2002 yılında 2,8 katrilyon lira olmuş; 2003 yılında ise 4,1
katrilyon lira olması beklenmektedir.
Bu bağlamda, hükümetimiz,
günün değişen koşullarına ayak uydurabilmek, sosyal güvenlik kuruluşlarındaki
norm ve standart birliğini sağlamada mesafe almak, kurumun idarî ve malî
yapısını kuvvetlendirmek, gelir-gider dengesini düzeltici önlemler alabilmesini
ve idarî düzenlemeler yapabilmesini teminen, Kurumun yasal dayanağını
kuvvetlendirmek amacıyla, Bağ-Kurun esasını oluşturan 1479 sayılı Kanunun bazı
maddelerinde, bu tasarıyla, çeşitli düzenlemelere gitmiştir.
Değerli arkadaşlarım, bu
bağlamda, kurum, gelirlerinin verimli bir şekilde değerlendirilmesine yönelik
olarak, yeni bir daire başkanlığı ihdas etmiştir. Yönetimde etkinlik ile
verimliliğin artırılabilmesi amacıyla, yeni ihdas edilen başkanlık ve teknik
uzman personel nitelikleri belirlenmiş, kurumun sağlık ve sigorta hizmetlerinde
gerekli tespit ve kontrollerin yapılabilmesi için, teftiş mekanizmasına
ilaveten, Bağ-Kur denetmenleri çalıştırılmasına imkân veren düzenlemeler
yapılmıştır.
Kurum gelirleri yeniden
tanımlanmış ve gayrimenkullerin kira bedellerinin rayiç ve emsal bedellere göre
belirlenmesi esası getirilmiştir. 1479 sayılı Kanunun 24 ve 25 inci maddeleri,
kanunun amacına uygun olarak yeniden düzenlenmiş ve bu çerçevede, vergi
kayıtları, yükümlü veya muaf olarak, sigortalı sayılmanın vazgeçilmez unsuru
olarak öne çıkarılmıştır.
Diğer sosyal güvenlik
kuruluşlarıyla norm ve standart birliğini sağlamak ve sigorta kolları
arasındaki uygulama farklılığını gidermek amacıyla, borçlu malûllük aylığı
bağlanması uygulamasına son verilmiş; aylığa esas hizmetin maliyetinde eşitlik
ve rasyonelliğin sağlanması için toptan ödeme ihya bedellerinin rayiç prim
tutarları üzerinden tahsili öngörülmüş; ölüm aylığında aranan hizmet süresinde
de, norm ve standart birliğini sağlamak amacıyla, üç yıllık süre beş yıla çıkartılmıştır.
Suiistimallerin önlenerek
uygulamanın disiplin altına alınması amacıyla, isteğe bağlı sigortalılığın
başlangıç ve sona erişi yeni esaslara bağlanmış ve ayrıca, uluslararası
sözleşmelerden kaynaklanan yükümlülüklerimiz çerçevesinde yabancı uyruklulara
da isteğe bağlı sigortalılık hakkı verilmiştir.
Sigortalı sayısının
artırılarak prim ödeme tabanının genişletilmesi ve bozulan aktif-pasif
sigortalı dengesinin yeniden kurulmasına yönelik düzenlemeler çerçevesinde,
idarî cezaları öngören 80 inci madde yeniden yürürlüğe konularak, sigortalı
olması gerekenlerin sisteme dahil edilmesi amaçlanmıştır.
Askerlik borçlanmasında
ödeme süresi kısaltılarak, gecikmeden kaynaklanan kurumun kaybının önlenmesi
amaçlanmıştır. Sağlık sigortasının kapsamı, gelirleri, gelirlerinin işletilmesi
hususları yeniden düzenlenmiştir. Sağlık sigortası primlerinin uzun vadeli
sigorta kolu primlerinden ayrılması ve bu sigorta kollarında toplanan primlerin
birbirine aktarılmasını önleyecek düzenlemeler yapılması suretiyle, sağlık
yardımlarında gerçeğe uygun gelir-gider hesaplarının yapılması ve sağlık sigortasında uzun vadeli bir
politika oluşturulması amaçlanmıştır.
Kurumun uyguladığı diğer
bir kanun olan 2926 sayılı Tarımda Kendi Adına ve Hesabına Çalışanlar Sosyal
Sigortalar Kanunu, 17.10.1983 tarihinde kabul edilmiş ve 1.1.1984 tarihinde
yürürlüğe girmiştir. 10 yıllık süre içinde kademeli olarak tüm illerde
uygulanması öngörülen kanun, ilk kez,
29.5.1980 tarihinde Konya ve Kırşehir İllerinde uygulamaya başlanılmış
ve son 20 ilin de 1.7.1993 tarihinde kapsama alınmasıyla, yurt genelinde
uygulanması tamamlanmıştır. Halen, bu kanuna tabi olarak, yaklaşık 880 000
aktif sigortalı ile 93 000 aylık alan sigortalı ve hak sahibi bulunmaktadır.
Sosyal güvenliğin
yaygınlaştırılması, prim tahsilatının artırılması, sigorta hizmetlerinin ilke
olarak nimet-külfet dengesi içinde ve kendi finansman kaynaklarıyla
karşılanması ve sosyal sigorta kuruluşları arasında norm ve standart birliğinin
sağlanması gibi başlıca hedefler ve ilkeler önplana alınarak, 2926 sayılı
Kanunda geniş kapsamlı değişiklik yapılması zorunlu hale gelmiştir.
Değerli arkadaşlarım,
yapılan değişiklikler çerçevesinde, sigortalıların ödeyecekleri primler ile
aylıkların hesaplanmasında, Bakanlar Kurulunca tespit edilecek katsayı esasına
dayalı 24 basamaklı bir gösterge sistemi getirilerek, ilk defa, sigortalılığa
girişte ve basamak yükseltmesinde, giriş keseneği ve basamak yükseltme farkı
alınması uygulamasına geçilmesi benimsenmiştir.
Basamak sayısı, 1479
sayılı Kanuna paralel olarak 12'den 24'e çıkarılmış ve sigortalıların birinci
basamaktaki yığılmalarını önlemek amacıyla, 12 nci basamağa kadar otomatik
basamak yükseltme imkânı getirilmiş ve böylece, sosyal güvenlik haklarının daha
cazip hale gelmesi temin edilmiştir.
Basamak sayısının 12'den
24'e çıkarılması nedeniyle, emekliliklerini 12 basamaklı sisteme göre ayarlayan
sigortalıların zarar görmelerini önlemek amacıyla, isteyen sigortalılara,
bulundukları basamakları 12 basamak yükseltme imkânı getirilmiştir.
Ayrıca, maluliyet aylığı
taleplerinde de, 1479 sayılı Kanuna paralellik sağlanarak, borçlu aylık
bağlanması önlenmiş, iş kazası veya meslek hastalığı sonucu bağlanan maluliyet
ve ölüm aylıklarında bir tam yıl prim ödeme şartı kaldırılmıştır.
Yaşlılık aylığının
kesilmesinde öngörülen şartlar değiştirilerek diğer sosyal güvenlik kanunlarına
paralellik sağlanmış ve aylığın kesilmesi isteğe bağlı bırakılarak, toptan
ödeme ihyasına ilişkin hükümler değiştirilmiş ve hizmetlerin, talep tarihindeki
prim tutarları üzerinden tahsili benimsenmiştir. 1479 ve 2926 sayılı Kanunlarda
yapılan bu değişikliklerin kanunlaşması halinde, Türkiye'deki sosyal sigorta
programları arasında norm ve standart birliğinin sağlanmasında önemli bir adım
atılmış olacak ve dolayısıyla, bu kanuna tabi sigortalılara verilecek sosyal
sigorta yardımlarında büyük ölçüde iyileştirme sağlanacaktır.
Sayın Başkan, değerli
milletvekili arkadaşlarım; 21 inci Yüzyılın ilk çeyreği, gelişmiş ülkelerde,
sosyal güvenlik sistemlerinde yeniden yapılanma çabalarının sürdüğü yıllar
olacak ve 21 inci Yüzyıl, bu yönüyle "sosyal güvenlik" çağı olarak da
adlandırılacaktır. Hükümetimizin sosyal güvenlikle ilgili olarak uzun vadeli ve
kararlı politikaları çerçevesinde, Acil Eylem Planımızda yer aldığı gibi, 2003
yılı sonuna kadar sosyal güvenlik sistemiyle ilgili olarak, sağlık
hizmetlerinin sosyal güvenlik sisteminden ayrılarak ve herkese sağlık hizmeti
sunacak olan genel sağlık sigortası sistemine geçilmesi; SSK, Bağ-Kur ve Emekli
Sandığında norm ve standart birliğinin sağlanması; uzun vadeli ve kısa vadeli sigorta
kollarının birbirinden ayrılması, bütün sosyal güvenlik kuruluşlarının tek çatı
altında toplanması ve prim karşılığı olmayan ödemelerin kaldırılmasıyla ilgili
çalışmalar devam edecektir.
Hükümetimiz, ülke çapında
istihdama büyük katkı sağlayan sosyoekonomik dengelerin kurulmasına yardımcı
olan, haysiyeti ve onuruyla çalışarak 20 000 000 kişiye ekmek götüren,
dürüstlük ve özveri timsali olan esnaf ve sanatkâr kardeşlerimize hizmet
götürmeye devam edecektir diye ekliyor; Yüce Heyetinizi, tekrar saygıyla
selamlıyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederim
Sayın Mahçiçek.
Şahısları adına, İstanbul
Milletvekili Sayın Lokma Ayva; buyurun. (AK Parti sıralarından alkışlar)
LOKMAN AYVA (İstanbul)
- Sayın Başkan, AK Partimizin,
CHP'mizin, DYP'miz ve ANAP'ımızın değerli milletvekilleri, bağımsız değerli
milletvekillerimiz; hepinize, saygı ve sevgilerimi sunuyorum.
Önce, birkaç ay önce
duyduğum bir fıkrayı anlatmak istiyorum: Bir gün, ormanda, aslan ile boğa
karşılaşmışlar, sohbet ediyorlar. Tabiî, sohbet ederken akşam olmuş. Aslan
demiş ki: "Benim eve gitmem lazım, evdeki kızar." Boğa da "yahu,
sen koskoca ormanlar kralısın; ihtişam, muhteşem, azamet... Bir de evdekinden
korkuyorsun" demiş. Aslan da demiş ki: "Beni, evde, seninki gibi bir
inek beklemiyor, dişi bir aslan bekliyor." Onun hesabı, hakikaten gelecek,
insanlar için, bazen, dişi bir aslan durumunda ya da bazen inek durumunda
olabiliyor; ama, şu anda, gelecekle ilgili bir belirsizlik, insanların
kafasında mutlaka var ve bunu, insanımız, garanti altına almak için, bir sosyal
güvenlikle kendisini bütünleştirmek istiyor ve yarınından emin olmak istiyor.
Abraham Maslow'un, bir
"hierarchy of needs" dediği ihtiyaçlar hiyerarşisi teorisi var ve
burada, birinci sırada fizyolojik ihtiyaçlar, ikinci sırada güvenlik ihtiyacı
var; "yarınından emin olma ihtiyacı da" diyor. O açıdan, son derece
önemli bir tasarıyı görüştüğümüzü düşünüyorum ve arkasından da SSK geleceği
için, bugün, belki, Sayın Mahçiçek'in dediği gibi, 21 inci Yüzyıl sosyal güvenlik
çağı olacak; ama, bugün, Türkiye için, inşallah, güzel bir sosyal güvenlik
geleceğinin başlangıcı olacak diye inanıyor ve ümit ediyorum.
Sayın milletvekilleri, bu
tasarı dolayısıyla, birkaç tane önerge hazırladım; değerli milletvekillerimizle
beraber verdik. Bundaki neden şu: Genellikle, ayrıntı bir konu olduğu için
-inşallah insanın başına gelmez- çok insanın da başına gelmediği için, bu
konulara vukufiyet olmayabiliyor. Onun için de, adaleti, hakkı, hakkaniyeti
gözeten ve bunun gerçekleşmesini sağlayacak üç önerge verdik. İnanıyorum ki, bu
önergeleri destekleyeceksiniz, desteğinizi esirgemeyeceksiniz; çünkü, bu çatı
altında, hep adalete yönelik şeyler gerçekleşiyor, inşallah bundan sonra da
gerçekleşecek. Türkiye'nin kaderi burada yazılıyor.
Değerli
milletvekillerimiz, ben, birer cümleyle bilgi vermek istiyorum. Kulis yapmış
olmuyorum; çünkü, Genel Kuruldayım. Belki, genel kurul yapmış oluyoruz.
Bu önergelerin esprisi
şu: Özürlülerle ilgili olarak, SSK ve Emekli Sandığında olanın Bağ-Kur'a da sirayet
etmesi ve Anayasanın ve Medenî Kanunun ilgili maddelerinin bu kanunda da
kendini göstermesi.
Bunlardan birisi şu:
Emeklilikle ilgili olarak özürlülere de bir kolaylık sağlanması; çünkü,
emeklilikle ilgili, SSK ve Emekli Sandığındaki düzenlemeden, Bağ-Kur mensubu
sigortalı özürlüler yararlanmıyor. Niye; çünkü, onlar kendi işlerini kurdular.
Yani, kendi işini kuran, risk alan, müteşebbis olan insanları desteklemek
yerine, negatif bir durum söz konusu oluyor ve SSK ve Emekli Sandığındakilerden
farklı bir muameleye maruz kalıyor arkadaşlarımız, vatandaşlarımız.
Bir başka husus şu: Kız
çocukları ile erkek çocukları arasında bir ayırım vardı. Onun da giderileceğini
düşünüyoruz.
Bir başka husus da, yine,
SSK ve Emekli Sandığında verilmiş olan, kendisi Bağ-Kur mensubu, fakat, çocuğu
özürlü olan sigortalılarla ilgili.
Ben biliyorum ki, hak ve
adalet üzere olan önergeler desteklenecek; fakat, saçma sapan şeyler de
desteklenmeyecek. O yüzden de, biz, bu özelliğe dikkat eden önergelerimizi,
inşallah, sizlere arz edip, desteklerinizi bekleyeceğiz.
Şu ana kadar, bu kanunun
eksikliğinden dolayı çok sıkıntı çeken vatandaşlarımız oldu. Bu kanunla,
inşallah, o sıkıntıların biteceğini ümit ediyoruz. Aynı zamanda, hükümetimizin
de bu konudaki hassasiyetini düşünerek, kanunun bütün memleketimize hayırlı
olmasını diliyorum.
Çok teşekkür ediyorum.
(Alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederim
Sayın Ayva.
Şahısları adına, Antalya
Milletvekili Sayın Hüseyin Ekmekçioğlu; buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)
HÜSEYİN EKMEKÇİOĞLU (Antalya)
- Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan kanun tasarısıyla
ilgili olarak kişisel görüşlerimi sunmak üzere söz almış bulunmaktayım; Yüce
Heyetinizi saygıyla selamlarım.
Değerli arkadaşlarım,
esnaf ve sanatkârımız, işletme sayılarının çokluğu, ülke çapında istihdama
sağladıkları büyük katkı, sosyoekonomik dengelerin kurulması, tarımsal ve sınaî
ürünlerinin tüketiciye ulaştırılması ve üretimde azımsanmayacak bir paya sahip
olmaları nedeniyle, tüm dünyada olduğu gibi, ülkemizde de önemli bir toplumsal
kesimdir.
Dünyada büyük gelişmeler
ve değişmeler yaşanırken, ülkemizde de her bakımdan çok önemli yeri olan esnaf
ve sanatkârlarımız, maalesef, pek çok sorunla karşı karşıyadır. Esnafımızın bu
sorunlarını çözmek, hepimizin önceliği olmalıdır. Esnaf ve sanatkârları yok
saymanın, esnaf ve sanatkârları gözden çıkarmanın, topluma ve ülkeye vereceği
zararın ve çıkaracağı faturanın çok ağır olacağı unutulmamalıdır.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; tasarının 15 inci maddesinde, Bağ-Kurlularımızı sıkıntıya
sokacak bir hüküm söz konusudur. Bu konudaki görüşlerimi, 15 inci madde
görüşülürken dile getireceğim.
Tasarının 44 üncü
maddesiyle, yaşlılık aylığı alanlardan, ticarî ve meslekî kazancı dolayısıyla
gerçek veya basit usulde Gelir Vergisi mükellefiyeti devam edenlerin
aylıklarından yüzde 10 oranında sosyal güvenlik destek primi kesilmesine
ilişkin uygulama söz konusu olacaktır.
Değerli arkadaşlarım,
zaten birçoğu yoksulluk sınırında aylık alan Bağ - Kur emeklilerimiz, zor
durumda kalmaktadırlar. SSK ve Emekli Sandığı emeklileri yönünden öngörülmeyen
bu kesintinin, Bağ - Kur emeklilerine reva görülmesi, adaletsiz ve haksız bir
uygulamadır. Bütün esnaf teşkilatları, bu uygulamadan ıstırap duymaktadır.
Yetersiz Bağ - Kur emekli aylığı alanların, bir de, aylıklarından yüzde 10
oranında sosyal güvenlik destek primi kesilmesi, bu kesimi, açlığa ve
yoksulluğa sevk etmektedir.
Değerli milletvekilleri,
mevzuatımızda bulunan ve tasarıda yer alan sosyal güvenlik destek primi
uygulaması, sigortacılık temel ilkeleriyle bağdaşmadığı gibi, Anayasamıza da
aykırıdır. Emekliye ayrıldıktan sonra, kendi nam ve hesabına çalışan Emekli
Sandığı ve SSK iştirakçileri için söz konusu olmayan bu uygulamanın, Bağ - Kur
emeklileri için sürdürülmesi, hakkaniyet ilkesine de aykırıdır.
Anayasamızın eşitlik
ilkesine de aykırı bu haksız uygulamanın yürürlükten kaldırılmasıyla, işyeri
açan Bağ - Kur emeklilerinin maaşlarından yapılan yüzde 10 sosyal güvenlik
destek primi kesintisine son verilmesi gerekmektedir. Uygulamaya başlanıldığı
günden bu yana, Bağ - Kur emeklilerimizin yoğun tepkisine yol açan ve onları
mağdur eden bu uygulamaya, kesinlikle son verilmelidir.
Değerli arkadaşlarım,
esnaf ve sanatkârımız, tarımda çalışan insanımız, devlete, zamanında vergi ve
prim ödeyen kesimlerimizdir. Devletimize katrilyonlarca lira vergi ödemelerine
karşın, devlete yükleri de azdır. Batan bankaların devletimize verdiği zarar 45
milyar dolarken, esnafımıza verilen destek devede kulaktır.
AB ülkeleri, sosyal
güvenlik primlerinde, esnaf ve sanatkârları teşvik için, yarattığı istihdama
göre ve yatırıma yöneldiğinde, önemli miktarlarda indirimler yaparken, ülkemiz
esnaf ve sanatkârları, böyle bir olanaktan yararlanamamaktadır. Hiç olmazsa,
Bağ - Kur ve SSK prim artış oranlarının makul düzeylerde tutulmasına yönelik
mevzuat değişikliğine, mutlaka gidilmesi gerekmektedir.
Değerli arkadaşlarım,
günümüz ekonomik koşulları içerisinde, Bağ - Kur prim borçlarının,
aksatılmadan, düzenli olarak ödenmesinin mümkün olmayacağı muhakkaktır. Bu nedenle
"sosyal güvenlik barışı" adı altında, Bağ-Kur sigortalılarının
birikmiş prim borçları ve buna ilişkin olarak tahakkuk eden gecikme zammı ve
faizlerine ödeme kolaylığı getirilmelidir. İstenen, tüm borçların affedilmesi
değildir. Bu kişileri beklenti içine sokmak da, düzenli prim ödeyene haksızlık
olduğu gibi, ödeme alışkanlığını da bozmaktadır. Burada istediğimiz, prim
borçlarının aslını ödemek koşuluyla, prim borçlarına tahakkuk eden gecikme
zammı ve faizlerinin TÜFE'ye endekslenmesine ve en az 12 ay olmak üzere
taksitlendirilmesine imkân tanınmasıdır.
Değerli arkadaşlarım,
yasa tasarısının 16 ncı maddesinde, kamu kurum ve kuruluşları, belediyeler,
kamu iktisadî teşebbüsleri, esnaf kefalet kooperatifleri ve bankalarda
yapılacak işlemlerde, sigortalılardan, Bağ-Kurlu olduğuna dair belge istemek ve
Bağ-Kurlunun da bunu ibraz etmek zorunda kalması zorunluluğu getirilmektedir.
Zaten, banka ve kefalet kooperatiflerinin kredileriyle ayakta durmaya çalışan
esnafın, bu uygulama karşısında çok zor duruma düşeceği muhakkaktır. Bu
nedenle, esnafın kredi işlemlerinde, Bağ-Kura borcu olmadığını gösterir belgeyi
ibraz etme zorunluluğu ortadan kaldırılmalıdır.
Değerli milletvekilleri,
tasarının 37 nci maddesiyle, isteğe bağlı sigortalılar, sağlık yardımları
kapsamından çıkarılmıştır. Anayasanın eşitlik ilkesine uygun olarak, isteğe
bağlı sigortalılar da, sağlık primi ödemek koşuluyla sağlık hizmetlerinden
yararlandırılmalıdır.
Ülkemizde yaşanan
ekonomik kriz döneminde işyerini kapatmak zorunda kalan, ancak çok zor şartlar
altında bile olsa, geleceğini garanti altına almaya çalışan esnaf ve
sanatkârlarımız ile işsizliğin yoğun olarak yaşandığı bu ortamda başka bir
imkânı olmadığı için isteğe bağlı sigortalılığı tercih eden birçok
vatandaşımız, yalnızca emekliliğe hak kazanmakta, ancak, sağlık hizmetlerinden
yararlanamamaktadır. Sağlık primini ödemeye razı olan bu kesime, önceden olduğu
gibi, sağlık hizmetlerinden yararlanma olanağı mutlaka tanınmalı, mevcut çifte
standart uygulaması düzeltilmelidir.
Değerli arkadaşlarım,
tasarının 38 inci maddesiyle, sigortalıların sağlık yardımından yararlanmaları,
ilk defa sigortalı olanlar için dört ay, yeniden sigortalı olanlar için ise en
az sekiz ay eksiksiz sağlık primi ödemiş olmaları ve sağlık sigorta prim borcu
bulunmaması şartına bağlanmıştır.
Görüldüğü gibi, Bağ-Kur
sigortalılarının, sağlık sigortasından yararlanma şartları oldukça ağırdır. Bir
esnaf, sekiz ay prim ödediği ve prim ve gecikme zammı borcu olmadığı takdirde,
sağlık hizmetlerinden yararlanma imkânına sahip oluyor; ancak, ekonomik
koşullar karşında faaliyetlerine birkaç ay ara verdiğinde, bu hakkı elinden
alınıyor; tekrar faaliyetine başladıysa, tekrar dört ay prim ödeme koşulu
aranıyor. Kısaca, Bağ-Kura tabi sigortalının sağlık hizmetlerinden
yararlanması, imkânsıza yakın olmaktadır.
Sosyal güvenlik kavramını
incelediğimizde, toplumdaki bireylerin, hiçbir ayırım gözetilmeksizin,
bugünlerinin ve geleceklerinin çeşitli sosyal ve ekonomik risklere karşı
güvence altına alınması ve toplumun bütünüyle gelecek endişesinden kurtulmasını
amaçlayan bir sistemler bütünü olduğunu görmekteyiz.
Cumhuriyetimizin ilanını
takiben Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk "cumhuriyet, bilhassa
kimsesizlerin koruyucusudur" diyerek, korunmaya muhtaç vatandaşlarımızı
cumhuriyet rejiminin himaye edeceğini, en veciz bir şekilde vurgulamıştır.
Türkiye, sosyal bir hukuk
devletidir. Bu bakımdan da, devletin yükümlülüğü, Anayasamızın 60 ncı
maddesinde belirtilmiştir. Buna göre "herkes, sosyal güvenlik hakkına
sahiptir. Devlet,bu güvenliği sağlayacak gerekli tedbirleri alır ve teşkilâtı
kurar" şeklinde tanımlanan bu çağdaş kavram, ekonomik ve sosyal
gelişmelere paralel olarak yeni boyutlar kazanmalıdır.
Sosyal hukuk devleti
ilkelerine aykırı bir uygulama olan tasarıdaki bu maddenin, uygulama imkânı
düşünülemez. Kaldı ki, ülkemizdeki mevcut diğer sosyal güvenlik kuruluşları ile
Bağ-Kur arasında norm ve standart birliği sağlama açısından da maddenin
yürürlüğe girmesi son derece yanlış olacaktır. SSK'da olduğu gibi, sağlık
yardımından yararlanmak için, Bağ-Kurda da, yalnızca, ilk defa ve yeniden
sigortalı olanlarda dört ay eksiksiz sağlık sigorta primi ödemiş olmak koşulu
yeterli olmaktadır.
Değerli milletvekilleri,
tasarının 57 nci maddesinde, sigortalılara en az 12 basamak yükseltme hakkı
tanınmakla birlikte, basamak yükseltme hakkından yararlanan sigortalılara,
basamak intibaklarının yapıldığı tarihten itibaren üç yıl sonra diğer şartların
yerine getirilmesi halinde aylık bağlanabileceği hükmü vardır. Oysa, sigortalı,
yükseltmek istediği basamak primlerini ve yükseltme farklarını ödeyerek malî
yükümlülüklerini yerine getirdiğinden bekleme süresi şartı kaldırılmalıdır.
Değerli milletvekilleri,
esnaf ve sanatkârlarımız pek çok sorunla karşı karşıyadır. Bu sorunlar, kamu
yöneticilerinin, iştirakçilerin ve siyasetçilerin ilgisiz ve duyarsız
yaklaşımlarından kaynaklanmaktadır. Zor ekonomik ve sosyal koşullar altında
faaliyetlerini sürdüren esnafımızın sorunlarını çözmek için gerekli adımları
atmak, hem muhalefet olarak bizim hem de iktidardaki partinin görevidir.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın
Ekmekcioğlu, konuşmanızı tamamlar mısınız.
Buyurun.
HÜSEYİN EKMEKCİOĞLU
(Devamla) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Anayasamızın 173 üncü
maddesi, devleti, esnaf ve sanatkârları destekleyici önlemler almakla zorunlu
kılmaktadır.
Ülkemizde yaşanan
ekonomik kriz nedeniyle güçlükle ayakta durmaya çalışan esnaf ve
sanatkârlarımızın mevcut sıkıntılarını bir ölçüde de olsa azaltmak için, karşı
olduğumuz maddelerin yeniden gözden geçirilerek yasalaşacağını ümit ediyoruz.
Esnafımızın yüzünü
güldürecek yasaların çıkması dileğiyle, Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
(Alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederim
Sayın Ekmekcioğlu.
Sayın milletvekilleri,
tasarının tümü üzerindeki görüşmeler tamamlanmıştır.
Maddelerine geçilmesini
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Teşekkür ederim. Kabul etmeyenler...
Teşekkür ederim. Kabul edilmiştir.
1 inci maddeyi okutuyorum
:
ESNAF VE SANATKÂRLAR VE DİĞER BAĞIMSIZ ÇALIŞANLAR SOSYAL
SİGORTALAR KURUMU KANUNUNUN VE TARIMDA KENDİ ADINA VE HESABINA ÇALI-ŞANLAR
SOSYAL SİGORTALAR KANUNUNUN BAZI MADDELERİNİN DEĞİŞTİRİLMESİ, YÜRÜRLÜKTEN
KALDIRILMASI VE BU KANUNLARA GEÇİCİ MADDELER
EKLENMESİ HAKKINDA KANUN TASARISI
BİRİNCİ BÖLÜM
Esnaf ve Sanatkârlar ve
Diğer Bağımsız Çalışanlar Sosyal Sigortalar Kurumu Kanunu
ile İlgili Değişiklikler
MADDE 1. - 2.9.1971
tarihli ve 1479 sayılı Esnaf ve Sanatkârlar ve Diğer Bağımsız Çalışanlar Sosyal
Sigortalar Kurumu Kanununun 1 inci maddesinin birinci fıkrasında yer alan
"ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığına bağlı olmak" ibaresi madde
metninden çıkarılmış ve üçüncü fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
"Kurum, bu Kanun ve
özel hukuk hükümlerine tabi, tüzel kişiliği haiz bir kamu kurumudur. Kurum,
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığının bağlı kuruluşu olan Sosyal Güvenlik
Kurumunun ilgili kuruluşu olup, idari ve mali bakımdan özerktir."
BAŞKAN - Teşekkür ederim.
Adalet ve Kalkınma
Partisinin bu madde üzerinde Grup adına söz talebi var mı Sayın Başkan?
HALUK İPEK (Ankara) -
Hayır yok.
BAŞKAN - Teşekkür ederim.
Sayın Cevdet Selvi,
Cumhuriyet Halk Partisi Grubu ve şahsı adına söz istediği için bu soruyu
yönelttim.
Buyurun Sayın Selvi. (CHP
sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA M. CEVDET
SELVİ (Eskişehir) - Sayın Başkan, saygıdeğer milletvekilleri; ilkönce, hepinizi
şahsım ve Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına saygı ve sevgiyle selamlarım.
Bu görüşülmekte olan,
Esnaf ve Sanatkârlar ve Diğer Bağımsız Çalışanlar Sosyal Sigortalar Kurumu
Kanununun ve Tarımda Kendi Adına ve Hesabına Çalışanlar Sosyal Sigortalar
Kanununun Bazı Maddelerinin Değiştirilmesi, Yürürlükten Kaldırılması ve Bu
Kanunlara Geçici Maddeler Eklenmesi Hakkında Kanun Tasarısı üzerinde Grubum ve
şahsım adına söz aldım; bu nedenle vaktinizi almaktayım.
Bu tasarının 1 inci
maddesiyle, kanunun "ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığına bağlı
olmak" ibaresi metinden çıkarılarak, yerine "Kurum, Çalışma ve Sosyal
Güvenlik Bakanlığının bağlı kuruluşu olan Sosyal Güvenlik Kurumunun ilgili kuruluşu
olup, idarî ve malî bakımdan özerktir" ibaresi getirilmiştir. Elbette,
daha önceki 57 nci hükümet zamanında hazırlanmış bu ve diğer yasa tasarıları,
Türkiye'deki sosyal güvenlik sisteminin yetersiz olmasından kaynaklanan ve daha
önce çıkardığımız Sosyal Güvenlik Kurumunun kuruluşuyla ilgili kanunun da
işlerlik kazanabilmesi için bu değişikliği yapmak zorunluluğu vardı, bu nedenle
gelmiştir.
Tabiî, 1971 yılında
çıkarılan 1479 sayılı Yasa, esnafımızı, sanatkârımızı, birkısım tarımda
çalışanları sosyal güvenlik şemsiyesi altına alabilmek, Anayasanın da verdiği
görevi gerçekleştirmek için yürürlükte kaldı; ama, arzu edilen sonuca
ulaşılamadı.
İşte bugün yeniden, aşağı
yukarı 20 000 000 yurttaşımızı, 4 000 000 kayıtlı esnafımızı, çoluk çocuğunun
geleceğini ve sağlığını ilgilendiren bir yasal düzenlemenin temelini atmak
üzereyiz. Bugün, sigortalı esnaf, Bağ-Kurda 2 424 248 kişi; ama, sadece kayıtlı
4 000 000 esnafımız vardır. Diğer tarafta da aynı eksiklik var. Demek ki,
Türkiye, uzun süreden beri, çağdaş bir ülke, ciddî bir ülke, sosyal bir devlet
anlayışını gerçekleştirememiştir ve sorunlar arka arkaya gelmiştir.
Şimdi, bu tasarının
geneline baktığımızda, bu tasarı, sosyal güvenliğin yaygınlaştırılmasını,
yurttaşların büyük bir bölümünü kapsamasını sağlamak üzere düzenleme
yapmaktadır. Prim tahsilatının artırılmasını sağlamak üzere yeni bir düzenlemedir.
Sigorta hizmetlerinin, nimet ve külfet dengesinde, kendi finansman
kaynaklarıyla karşılanmasını öngörmektedir veya bunu gerçekleştirme amacıyla
hazırlanmıştır ve sosyal güvenlikte norm birliğinin sağlanmasını amaçlamaktadır.
İşte, söylediğimiz gibi,
yasalar çıkabilir, 1 inci, 3 üncü, 56 ncı maddeleri ortaya konulabilir. Çıkan
yasalar, 1971'den bugüne 20, 30, 40 yıl yürürlükte olabilir; ama, bu yasaların,
amacına uygun hizmet edip etmediğine bakmak zorunluluğu vardır. Bu, onu
gidermeyi amaçlamaktadır, onun için, önemli bir girişimdir. Peki, şimdiye
kadar, bu yasa, neden amacına uygun sonuçlar vermedi; bu yasayı hazırlayanlar,
bunu da, yasayla beraber düşünmek zorundadır. Otuz yıldan beri, 1479 sayılı
Yasayla ve 2926 sayılı Yasayla amaçlanana ulaşılamamıştır; çünkü,
yurttaşlarımızın büyük bir bölümü bu kapsam içerisinde olması gerekirken, çok
küçük bir bölümü gelmiştir.
İkincisi, bu yasada
amaçlanan sonuca ulaşılamamıştır. Prim kesilmiştir; fakat, prim
toplanamamıştır. Toplanan primlerle de, sigortalıların, ne sağlığı ne sosyal
güvenliği ne emekliliği, teminat altına, garanti altına alınmıştır. Demek ki,
yasaları çıkarmak mümkündür; yasalar çıktıktan sonra, yıllarca, onu uygulamaya
çalışmak da mümkündür; amaca uygun sonuç vermiyorsa, bunun nedenlerini aramak
da, hükümetlerin görevidir, Meclisin görevidir.
Bu yasayı çıkarırken ve
geleceğe dönük altyapı olan bu çalışmayı yaparken, kimlere, nasıl hizmet
edileceğini, hükümetlerin, yasayı yapanların, mutlak düşünmesi lazım. Bu yasa
değişikliğinin yapılması zorunluluğu nereden kaynaklandı, ne gibi aksaklıklarla
bu noktaya geldi ki, biz, yeniden bir yasa düzenlemesi yapacağız, yeniden bir
sosyal güvenlik sistemini oluşturmaya gideceğiz; buna bakmak lazım. İşte, buna
baktığımız zaman, elimize şunlar geliyor; bugün, sosyal güvenlik sisteminde,
gerek Bağ-Kurun gerekse Sosyal Sigortalar Kurumunun, hatta, en az onun kadar da
Emekli Sandığının başarıya ulaşmayış nedenlerinden birkaç tanesi, şunlar olarak
-bu yasayı çıkarırken, o aksaklıkları da giderme mecburiyetimiz açıkça ortaya
çıkıyor- görülüyor:
Nedir; kötü yönetim.
Türkiye, kötü yönetilmiştir bugüne kadar; genel durumu budur. Sosyal güvenlik
kurumları da, kuruluşları da, hiç iyi yönetilmediği için, işte biz bugün bu
noktaya gelmişiz. Buna umut bağlayan sigortalılar, dulları ve yetimleri, bugün,
mağdur ve güç durumda kalmıştır.
Kayıtdışı ekonomiye
gereken çözüm bulunamadığı için, gerekli önlem alınamadığı için, bu sosyal
güvenlik kurumları bu hale gelmiştir.
En önemlilerinden bir
tanesi, maalesef, çözümü doğrultusunda önemli bir göstergenin de olmadığı bu
kurumlardaki var olan, göz göre göre devam eden yolsuzluklar nedeniyle, işte,
umutla bu sigorta kapsamında bulunanları mutlu ve memnun etmemiş, amacına uygun
sonuç vermemiştir.
Bir diğeri de, esnaftan,
sanatkârdan, çiftçiden, işçiden, memurdan alınan paraların, fonlarda, doğru
düzgün, ekonomik koşullara uygun yönetilememiş olmasının sonucu bu olumsuz
noktaya gelinmiştir. Âdeta, iktidarlar, bu sosyal güvenlik kuruluşlarının
primlerini nakit para kasası olarak kullanmışlardır ve bu noktaya geliş
nedenlerimizden bir tanesi prim tahsil edilemez hale gelmiştir. Primin gerçekçi
bir biçimde ve üst düzeyde tahsil edilememesi, işte, bu çöküntüyü karşımıza
getirmiş, karanlık tabloyu ortaya koymuştur.
Prim alacaklarına
getirilen aflar. Devletin katkısı olmamıştır. Bu konuyu özellikle altını
çizerek belirtmek istiyorum. Sosyal güvenlik kuruluşlarının hazırlıkları,
yasaları ve düzenlemeleri yapılırken, belirli kesimlerden ve özellikle bizim
tarafımızdan "devletin, sosyal güvenlik kurumlarına, kuruluşlarına katkı
sağlaması mutlak gereklidir" denildiğinde, bazı vatandaşlarımız veya bazı
kişiler "devlet nereye yetişsin, böyle de şey olur mu" gibi düşünceye
sahip olmaktadırlar. Vatandaş vergi vermektedir ve vergiyi, ülkenin bütünlüğü,
ülkenin dış düşmanlara karşı, kamuoyunun düzenlemesine karşı, eğitimine,
sağlığına halka hizmet etsin diye verir; ama, sosyal güvenlik kuruluşlarına üye
olanlar -verginin üstünde- prim vererek, devleti bu külfetten kurtarır. Onun
için, bütün dünyada, diğer ülkelerde, devlet, sosyal güvenlik kuruluşlarına
belirli oranda katkıda bulunur; bunun ölçüsü de, vergide, almadığı hizmetin
karşılığıdır; "o kurumlar, nasıl olsa, devletin hizmetini, anayasa
görevini yapıyor; o halde, bu kurumlara biz bu desteği verelim ki, hizmet
yerine getirilsin" diye katkıda bulunur. Böyle bir şey yok ülkemizde,
bugüne kadar tersi olmuştur; katkı yerine, bu güvenlik kuruluşlarının nakit
paraları, meri faizin çok altında faizle devlet kâğıtlarına yatırılmış, gülünç
bir şekilde israf edilmiş, istismar edilmiştir.
En önemli olaylardan bir
tanesi de, sigortacılıkta, hesaptır; vermediğiniz herhangi bir karşılığı almak
mümkün değildir. Türkiye'de "biz yürüyelim, çıkalım; göç sonradan
düzülür" hesabı hareket edilmiştir. Sağlam temele oturtmadan oluşturduğumuz
kurum ve kuruluşları, kendi ayağının üstünde durabilecek, dengeleri sağlanmış
bir şekilde gerçekleştiremeyiz. Âdet yerini bulsun diye, sağlam temeli olmayan,
belirli ilkeler çerçevesinde yürütülmeyen her kuruluşta olduğu gibi, sosyal
güvenlik kuruluşlarımız da bu noktaya gelmiştir, aktuaryel dengeleri hiç
düşünülmemiştir. O günün koşullarında, zaman zaman siyasî yarar düşünülerek,
zaman zaman popülizmin en acı ve bugünkü korkunç sonuçlarını verecek olayları
dikkate almadan düzenlemeler yapılmıştır; âdeta, bu kurumların batırılması
için, hiç prim ödenmeden, karşılığı olmayan pek çok uygulama ve düzenleme
yapılmıştır. Hatta, öylesine çarpıcı olaylar vardır ki, sosyal destek zammı verilmiştir,
bunun karşılığı yok.
Sigortacılıkta önemli
birkaç ilke vardır, verdiğinizi, yıllara bölerek, sonunda hizmet olarak
döndürebilecek hesap. Türkiye'de bu yapılmadığı için, perişan olunmuştur ve bu
konuda sorumlu olanlar, bugüne kadar ülkeyi yönetenler, tüm kamuoyuna, doğru
olmayan iki türlü imaj, izlenim vermişlerdir. Bir tanesi, Türkiye'deki ekonomik
olumsuzluğu gördükleri zaman, halkın önüne çıkıp "birkaç tane karadelik
var, bunlardan bir tanesi sosyal güvenlik" demişlerdir. Bazıları gelmiştir
"sosyal güvenlik kurumlarında, kuruluşlarında yolsuzluk korkunç; eğer, ben
bir şey söylersem, ben bir açıklama yaparsam yer yerinden oynar" demiştir;
ama, önlem alınmamış, hatta, bunun yerine, o sigortayı batıracak daha farklı olumsuzluklar
ortaya konulmuştur.
Demek ki, bu yasa
tasarısını hazırlarken, bunun anlam ifade edebilmesi için, neden bugüne kadar
olumlu sonuçlar vermediğini her açıdan ele alıp bakmak zorunluluğu vardır. Aksi
halde, bunu söyleyiş nedenim, yasalar çıkarılabilir, kâğıt üzerinde kalır. Onun
hayata geçmesi, amaca uygun sonuç vermesi için diğer faktörler gözardı
edilirse, bu da, bizi güç durumda bırakacaktır; bu da, bizi, halka karşı, bu
yasaların anlam ifade etmez haline bırakacaktır.
Ne olmuştur? Dünyada en
fazla sosyal güvenlik primi alan ülkelerden birisiyiz; ama, buna mukabil
hizmeti en yetersiz veren, güveni en az veren bir ülkeyiz, kalitesiz hizmet
vermekteyiz. Bu nedenle, Bağ-Kura üye olmada pek çok kişi tereddüt etmiştir.
Emekli olduğunda verilen para, onu veya dul bıraktıklarını veya yetimlerini
korumayacak, kollamayacaktır. Günün sıkıntısında, umutla, güvenle gidip o
kuruma üye olmayı tereddüt içinde görmektedir.
Bir diğeri, bu
kuruluşlar, kurumlar, zaman zaman iktidarların arzusuna göre, halkla, yurttaşla
yaptığı anlaşmaları istediği gibi değiştirebilmekte, o söz verdiği
sigortalılarını ortada bırakmaktadır. Bunun örneklerini çok gördük, 3395 sayılı
Yasa bunlardan bir tanesidir. Şartları değiştirmektedir hükümetler; o zaman,
yurttaşlar da yarınlarının ne olduğunu bilmedikleri için, tereddüt etmektedir.
Üçüncüsü nedir; aktuaryel
hesaplar gerçekçi bir biçimde yapılmadığı, o üyelerin, yani sosyal güvenlik
kuruluşuna girenlerin, onun vecibelerini yerine getirip getirmediğini hesap
etmediğimiz için, risk içerisinde bulunan sigortalılar paralarını
ödeyememektedir ve bu nedenle de çöküntü fazlalaşmaktadır. Buna çözüm olarak ne
yapılmaktadır; alışılagelmiştir; bu, ciddî bir devletin yapmaması gereken,
hukuk devletlerinde uygulanmasında sakınca olan, ülkenin geleceğini karartabilecek
bir af, bir kolaylaştırma anlayışı içerisinde yaklaşımdır.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Selvi,
konuşmanızı tamamlar mısınız.
Buyurun.
M. CEVDET SELVİ (Devamla)
- Vergide olsun, primde olsun, bu, bir ülke için çok tehlikelidir. Hukuk
devletlerinde böyle bir şey olmaz. Bu aflar, bu kolaylıklar, prim kaçağını,
âdeta, teşvik etmektedir. Bu aflar, primini, vergisini ödeyenleri mağdur
etmektedir. Hukuk devletlerinde, adaletin korunması ısrarla istenen ülkelerde,
kuralına uygun, yasalara uygun, kendisi borca girip veya başka risklere girip o
vergisini, özellikle bu konuda primini ödeyenlerin alacaksınız primini;
ödemeyenlere, ödemedikleri için kolaylık getireceksiniz; bu, haksızlıktır. Bu,
tarım sektöründe de böyle olmuştur, vergide de böyle olmuştur, sigortada da
böyle olmuştur.
Olayı kökünden çözmeye
niyet etmeyenler, sıkıştıkları zaman, halka, bunu, bir de şöyle
anlatmaktadırlar: "Kardeşim, hiç vermeyecek, tavadaki balık mı denizdeki
balık mı?" Yahu, böyle örneklerle bir çağdaş ülke yönetilebilir mi?! Siz,
balığı, denizdeyken hesabını yapıp tavaya getireceksiniz. Bunun sebepleri var.
Bunu gerçekleştirmek için Türkiye'de gerçekçi olmak lazım. Biraz önce söyledim,
bugün, emekliler, Bağ-Kurlular ne yazık ki, bu ülkede açlık sınırının altında
bulunmaktadırlar, yoksulluk sınırının altında kıvranmaktadırlar ve bizim
şimdiye kadar düzenlemesini yaptığımız esnaf, çiftçi, emekli, bunların
emeklileri, muhtarlar; yerleşim biriminin en büyük mülkî amiri olan muhtarlar
perişan haldedir. Bu tasarının geçerli olması için sadece bu tasarıyı çıkarmak
yeterli değildir, onların bu haktan yararlanabilmesi için sıkıntılarını ve
sorunlarını gidermek zorunluluğu vardır. Ben, sekiz aydan beri, bu 58 inci ve
59 uncu hükümetlerin getirdiği yasalara baktığımda, hep, ya satmaya yöneliktir
ya da almaya yöneliktir.
Bakınız arkadaşlarım, bu
tasarıyı nasıl yaparsanız yapın, binlerce, yüzbinlerce esnaf, risk içinde
çalışan, ayakta durmaya çalışan esnaf, hatta şu istihdam sıkıntısında yanında
birkaç kişiye ekmek veren esnaf ayakta duramaz oldu; yüzbinlercesi kapandı,
yeni açılan yok. Siz, bu tasarıyı nasıl getirirseniz getirin, primini ödemek
şöyle dursun, adamın karnını bile doyuramayacağı açıkça ortadadır.
BAŞKAN - Sayın Selvi, toparlayabilir
misiniz.
M. CEVDET SELVİ (Devamla)
- İkisi de mi bitti?
BAŞKAN - İkisi de bitti,
evet.
M. CEVDET SELVİ (Devamla)
- Özür dilerim, peki.
Değerli arkadaşlarım,
gerçekten, risk içinde olan, ekonomik destek alamayan, fedakârlığın somut
örneğini veren esnafımıza, Bağ-Kurlumuza, bunların ötesinde onları ayakta
tutabilecek tasarıların buraya getirilmesi lazım, sorunlarına çözüm
tasarılarının getirilmesi lazım. Tek başına bu tasarı, en mükemmel de olsa,
geçerli olmayacaktır. Size bir örnek vereyim: Türkiye'de esnaf, ülkesini seven,
sosyal yönden Türkiye'nin temel direği, ortadireği olan, ekonomik ve sosyal
yönden olağanüstü katkısı olan esnaf, ne yazık ki, geçmiş tarihte sokağa çıkmak
zorunda kaldı. Özveriyle, sabırla, yokluk, yoksulluk içinde riskle ayakta duran
esnafı artık ihmal etmeyin.
Bu yasa gelecektir,
doğrudur; geçmiş hükümetler de bunu hazırlamıştı. Sosyal güvenlik Türkiye'de
mutlaka gerçekleşecektir, doğrudur; katkıda bulunuruz; ama, bunun hayata
geçmesi, anlam ifade etmesi için, muhtarından çiftçisine, esnafına kadar,
mutlaka, onların bu vecibeyi yerine getirecek olanakları önüne koymamız
lazımdır. Krediler, faizler iflas ettirmektedir; kaçak çalışmak zorundadırlar.
Büyük dükkân sahipleri, diğer hesapsız, Türkiye'nin gerçeklerine uygun olmayan
o marketler, süpermarketler esnafı perişan etmiştir, şehirleri perişan
etmiştir. Başka ülkede var, başka ülkede var diyorsunuz da, onun hesabı kitabı
da var; Türkiye'de bu yapılmamıştır. Onun için, kredisinden primine, vergisinden
bürokratik engellerine kadar, en az bu hazırlanmış yasalar kadar, onlara umut
veren, sorunlarını çözebilecek olan -507 sayılı Yasa da dahil- o üretime dönük
sorunlara çözüm getiren yasaları da artık getirirseniz yararlı olur; aksi halde,
yıllar da geçse, bu yasayı en mükemmel de yapsak hayata geçiremeyiz, bu
eksikliği var.
Şu imajı da lütfen
siliniz: AKP satmaya geldi!.. Orman, SİT alanı, KİT, ne varsa satacağız diye
ortada dolaşıyor; peşkeş çekildiği de görülüyor. AKP, dar ve sabit gelirlilere,
seçim öncesinde söylediğinin tam tersine, programının tam tersine, işçiye,
emekliye, çiftçiye, esnafa vermeye değil, almaya gelmiş.
BAŞKAN - Sayın Selvi, son cümlenizi rica edeyim.
M. CEVDET SELVİ (Devamla)
- Hemen bitiriyorum. Son cümlem.
Çünkü, bunu söylettiren,
yaşayarak gördükleri olay var. Ne yaptınız ek-zamdan başka? Ne yaptınız ara
zamdan başka? Ne yaptınız ek-vergiden başka? Allah rızası için, şu bunalmış,
söz verdiğiniz hangi büyük kitlelere dönüp bir çözüm buldunuz? Ama, aflar
kimlere?.. Ama, hortumcuların rahatlığı, onlara bulunan çareler... Bu ülkeye
güvenen, temel direğimiz olan esnafa, çiftçiye dönük, hiç olmazsa, birkaç tane
yasa getirin ki, şu insanlar da umutlansın; zaten güç durumda; psikolojik
olarak da, moral olarak da çökmesini önleyelim. Hükümetin, bu çalışmaları
gerçekleştireceğine inanıyorum. Meclisin, buna olumlu katkıda bulunacağına
güveniyorum.
Hepinize saygılar
sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederim
Sayın Selvi.
Hükümet adına, Çalışma ve
Sosyal Güvenlik Bakanı Sayın Murat Başesgioğlu; buyurun. (AK Parti sıralarından
alkışlar)
ÇALIŞMA VE SOSYAL
GÜVENLİK BAKANI MURAT BAŞESGİOĞLU (İstanbul) - Sayın Başkan, çok değerli
milletvekili arkadaşlarım; hepinizi, şahsım ve hükümetimiz adına saygıyla
selamlıyorum.
Bugün huzurda
görüştüğümüz yasa tasarısı, sosyal güvenlik sistemimiz içerisinde çok önemli
bir yeri olan Bağ-Kur ile ilgili bir tasarıdır.
Hepinizin bildiği gibi,
1972 yılında kurulan bu kurum, şu anda 3 320 000 aktif sigortalıya, 1 393 000
emekli sigortalıya ve bunların bakmakla yükümlü oldukları nüfusla birlikte,
ülke nüfusumuzun yaklaşık 15 000 000'luk kesimine sosyal güvenlik ve sağlık
hizmeti sunmaktadır.
Yoğun bir yasa maratonuna
girmiş bulunmaktayız; bu sebeple, sözlerimi fazla uzatmayacağım, sizleri de
daha fazla yormak istemiyorum, konuşmamı olabildiğince kısa keseceğim. Zaten,
benden önceki konuşmacılarımız da, Bağ-Kurun şu anda bulunduğu malî durumunu,
diğer parametrelerini burada çok güzel şekilde ifade ettiler. Keşke, her
konuşmacı, burada, Bağ-Kurun bugünkü durumunu daha güzel ifadelerle
anlatabilseydi.
Değerli arkadaşlarım,
maalesef, Bağ-Kur, bugün, geldiği nokta itibariyle, bir sosyal güvenlik kurumu
olmaktan ziyade, bir sosyal yardım ve hizmet kurumuna dönmüş bulunmaktadır.
Bağ-Kurun gelirlerinin yüzde 60'a yakın bir bölümü hazine tarafından
karşılanmaktadır, ki, bu aktuaryel dengesindeki bozukluk devam ettiği sürece,
bu hazine transferindeki bölüm daha da artacaktır.
Bizim, Meclis olarak ve
hükümet olarak vermemiz gereken karar şudur: Geçmişe dönük hiçbir şey söylemek
istemiyorum; evet, geçmişteki yanlış uygulamalar neticesi bu kurum bu hale
gelmiştir. Biz, Bağ-Kurun bir sosyal güvenlik kurumu olarak devam etmesini
sağlamak için köklü radikal tedbirler alacak mıyız; yoksa, halka, kısa vadede
şirin gözükmek adına, popülizm yapmak adına, günlük elmaşekerleri mi
dağıtacağız; Yüce Meclisin veyahut da hükümetin vermesi gereken en önemli karar
budur. İnanıyorum ki, hiçbirimiz, hiçbir milletvekilimiz, hiçbir kurumumuz,
Bağ-Kuru, ileride, daha büyük sıkıntılara sokacak, Bağ-Kurlularımızı, ileride,
gerek sağlık hizmeti konusunda gerekse sigorta hizmetleri konusunda daha büyük
zorluklara sokacak böyle bir popülizmi, böyle bir yaklaşımı benimsemeyecektir.
Evet, bu şekilde
dengeleri bozulmuş sosyal güvenlik kurumunu rehabilite etme konusunda alınacak
kararlar sevimli kararlar değildir, bugün için sevimli kararlar değildir; ama,
biz, bu sosyal güvenlik sistemini, geleceğe, ileriye sürdürülebilir şekilde
taşıma iradesini göstereceksek, bu kararları, bugün için, sevimli olmasa bile,
almak zorundayız. Kimin için almak zorundayız; bu sistemden yararlanacak
Bağ-Kurlumuz için, tarım sigortalımız için, bunların bakmakla mükellef olduğu
yakınları için.
Değerli arkadaşlarım,
huzurunuza gelen tasarı iki bölümden oluşuyor. Birinci bölümünde, teşkilat ve
kadroya ilişkin hükümler var; genel kurul, yönetim kurulu, bunların
kompozisyonu, buraya kimlerin katılacağı, dairelerin görevleri, çağdaş
gelişmelere uygun olarak finans ve aktuaryel daire başkanlığının kurulması,
bilgi işlem daire başkanlığının kurulması gibi yeni güncel ihtiyaçlara cevap
verecek yeni birimler ihdas edilmektedir.
Tasarımızın ikinci
bölümündeyse, sigortacılık hizmetlerine ilişkin hükümler yer almaktadır;
bunları, burada konuşan değerli arkadaşlarımız ifade etiler. Bunlardan önemli
gördüklerimi sizlerle paylaşmak istiyorum.
Bunlardan bir tanesi,
1479 sayılı Kanun, çiftçilerimize yönelik sigorta hükümlerini içerirken, 2926
sayılı Kanun hükümleriyle norm ve standart birliği sağlanmıştır; yani, 1479 ile
2926 sayılı tarım sigortası dediğimiz iki sigorta kesimi arasında birlik
sağlanmıştır.
Sigortalılık kapsamı,
sigortalılığın başlangıç ve terk tarihleri, kontrol ve denetimi yeni esaslara
bağlanmıştır. Yapılan değişikle, kurumun kuruluş amacına uygun olarak
sigortalılık niteliği ve kapsamı yeniden belirlenerek, prim alacaklarının
tahsilinde kamu kurum ve kuruluşlarının katkısının sağlanması öngörülmektedir.
Toptan ödeme yapılmak
suretiyle, tasfiye edilen hizmet süreleri yeniden düzenlenmiştir.
Yasa tasarısıyla,
4.10.2000 tarihinden önce isteğe bağlı sigortalı olup da sağlık sigortası
kapsamı dışına çıkarak mağdur hale gelmiş olan sigortalı ve emeklilerimize,
kanunun yürürlüğe girdiği tarihten itibaren bir yıl içerisinde talepte
bulunmaları ve altı ay içerisinde borçlarını ödemeleri halinde tekrar sağlık
sigortasından yararlanma hakkı verilmiş olacaktır.
Yapılan düzenlemeyle,
isteğe bağlı sigortalılığın amacına uygun olarak düzenli prim ödemesinin
sağlanabilmesi için, belirli süre prim ödenmemesi halinde sigortalılıklarının
kendiliğinden sona ermesi öngörülmüştür.
Yine, başka bir
değişiklikle, 1479 sayılı Kanuna tabi sigortalılara, kanunun yayımı tarihini
takip eden aybaşından itibaren üç ay içerisinde başvurmaları halinde 12 basamak
yükseltme hakkı tanınmıştır. Bu düzenlemeyle, düşük basamaklarda prim ödeyerek
düşük aylık almalarının önlenmesi amaçlanmıştır.
Askerlik borçlanmasında
üç ay olan ödeme süresinin altı aya çıkarılması ve askerlik borçlanmasıyla
aylık bağlanması halinde bir yıl bekleme şartı kaldırılmıştır.
Kurumun tüm işlemlerinin
bilgiişlem ortamında yapılması ve arşivlenmesi yasal hükme bağlanmıştır.
Ayrıca, kız çocuklarına
aylık bağlama usulünde "geçimini sağlayacak başka geliri bulunmamak"
kriteri kaldırılarak, objektif kriterlere, "sosyal güvenlik kurumlarına
bağlı olarak çalışmamak ve aylık almamak" yöntemine geçilmiştir.
Tasarı görüşülürken, bu
konuda, ileride de daha ayrıntılı bilgileri öğrenme imkânını bulacağız.
Değerli arkadaşlarım,
bugün, bu tasarıyla birlikte yeni bir düzenlemeyi de huzurlarınıza getirmiş
bulunmaktayız. Şayet, Yüce Meclisimizin onayı olursa, Sosyal Sigortalar
Kurumuna ve Bağ-Kura bugüne kadar birikmiş olan borçları yeni bir yapılandırma
ve taksitlendirme amacına yönelik bir değişiklik yapılacaktır.
Değerli arkadaşlarım,
Bağ-Kur, 2002 yılı sonu itibariyle, 1 katrilyon 71 trilyon liralık prim
tahsilatına karşılık, 2 katrilyon 766 trilyon lira emekli aylığı ödemesi
yapmıştır. Bağ-Kurun prim gelirleri, emekli aylıklarının ancak yüzde 39'unu
karşılayabilmektedir. 2002 yılı sonu itibariyle, 964 trilyon liralık sağlık
primi gelirine karşılık, 2 katrilyon 195 trilyon liralık sağlık gideri
gerçekleştirilmiştir. Burada da, sağlık primi gelirlerinin sağlık giderlerini
karşılama oranı yüzde 44'tür. Bağ-Kurun 2003 Haziran ayı itibariyle prim
alacağı 14 katrilyon 346 trilyon liradır.
Değerli arkadaşlarım, bu
alacakların dağılımına baktığımızda, sigortalılarımızın sadece yüzde 16'sının
hiç borcu bulunmamaktadır; yüzde 55'i primlerini düzensiz ödemektedir; yüzde
28'i, yaklaşık 1 000 000 sigortalımız hiç prim ödememiştir. Bu malî tablodan da
anlaşılacağı üzere, Bağ-Kurun borç yapılandırılmasını Yüce Meclisin huzuruna
getirmek zaruretiyle karşı karşıya kaldık. Nasıl bir yöntem düşündüğümüzü de,
izninizle, kısaca arz etmek istiyorum:
Değerli arkadaşlarım,
Bağ-Kur, bugüne kadar, gecikmiş borçlara veyahut da gecikmiş alacaklarına, 6183
sayılı Yasa uyarınca, gecikme zammı tahakkuk ettiriyordu. Bunun da oranı şu
anda yüzde 7'dir; yani, bu aylık 7'lik oran, yıllık yüzde 84 oranına tekabül
etmektedir; yıllık yüzde 84'lük bir faiz oranını, bugünün piyasa şartları
içerisinde, kabul etmek, uygun görmek mümkün değildir.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Buyurun Sayın
Bakan, konuşmanızı tamamlayınız.
ÇALIŞMA VE SOSYAL
GÜVENLİK BAKANI MURAT BAŞESGİOĞLU (Devamla) - Değerli arkadaşlarım,
dolayısıyla, yapacağımız şey şudur: Biz, Bağ-Kur olarak, bundan sonra, gecikmiş
borçlara bu yöntemi uygulamaktan vazgeçeceğiz; yani, aylık yüzde 7, yıllık
yüzde 84 oranındaki bu çok yüksek gecikme faizi uygulaması yönteminden
vazgeçeceğiz.
Peki, bunun kapsamı ne
olacak; bunun kapsamı da, siz, şayet onaylarsanız, 30 Haziran tarihî itibariyle
tahakkuk etmiş prim, gecikme zammı ve diğer alacaklar, bu borçları yapılandırma
kapsamı içerisine dahil edilecek.
Bu birikmiş borçlara
uygulanacak oran da, Hazine Müsteşarlığınca açıklanacak TL cinsinden ıskontolu
ihraç edilen devlet içborçlanma senetlerinin aylık ortalama faizinin birleşik
bazda uygulanmasını öngörüyor. Şu anda bilebildiğim kadarıyla, bu faiz oranının
aylık ortalaması 3.6'dır.
Değerli arkadaşlarım,
peki, taksit miktarı ne olacak; daha önceki taksitlendirme yönteminde 18 ve 24
aylık taksitlendirmeler oluyordu. Bizim bu yöntemimizde, bu şekilde, 18 ve 24
aylık bir kısıtlayıcı süre olmayacak. Ne olacak; mükelleflerimizin,
Bağ-Kurlularımızın ödeme gücüne bağlı olarak, onların da arzularına bağlı
olarak bir taksitlendirme, bir yeniden borç yapılandırılması programı olacak.
Yani, diyelim ki, ayda 120 milyon liralık bir Bağ-Kur cari primi olan
sigortalımızın, bunun yüzde 15'i, diyelim yüzde 20'si gibi belli bir baz
alınarak, ödeme gücü, mutlaka bu borçları yapılandırma konusunda dikkate
alınacak. Bu yasaya temel parametreleri koyup, daha esnek olabilmesi için, borç
yapılandırılmasının taksitini ve mükellefin ödeme gücünü takdir ve tayin
keyfiyetini de kurumlarımızın yönetim kuruluna bırakmak istiyoruz.
Değerli arkadaşlarım, bu
kanundan yararlanmak için, kanunun yayımı tarihini izleyen otuz gün içinde
mükelleflerimizin yazılı müracaat etmesi gerekiyor. Eğer, sigortalımız, ben bu
yeni uygulamadan istifade etmek istiyorum derse yazılı müracaat etmesi lazım;
yoksa, eski uygulamaya ve eski borç yapılandırmasına tabi olma hali devam
edecektir.
Taksit nasıl bozulacak;
bunun için de, bir yıl içerisinde yine makul sayılabilecek; yani, öyle, bir ay
ödememede, hemen, taksitini yahut da taahhüdünü ihlal etmiş saymayacağız. Yani,
bir yıl içerisinde, diyelim üç ay gibi, art arda bu öngörmüş olduğu veyahut da
taahhüt etmiş olduğu taksiti ödemediği takdirde taahhüdünü ihlal etmiş olacak.
Değerli arkadaşlarım,
burada önemli bir konu da, beş yıl hiç kuruma prim ödememiş sigortalılarımız
açısından önem arz etmektedir. Yani, bir şekilde, resen tescil yoluyla kuruma
ilişkileri kurulmuş; ama, bu tarihten itibaren kuruma hiç prim ödememiş bir
hayli sigortalımız var. Şimdi, biz, bu sigortalılarımızı bu borç yapılandırma
imkânından öncelikle yararlandırmak istiyoruz. Beş yıl ve daha fazla prim
ödememiş sigortalılarımız, öncelikle bu borç yapılandırma ve ödeme kolaylığı
prosedüründen yararlanma hakkına sahipler. Diyelim ki, öngörülen otuz günlük
süre içerisinde bu imkândan yararlanmak istemediler. Öyle ki -hepimiz
biliyoruz- çoğu mükellef de "beni, Bağ-Kurdan çıkarın" diyor. Çünkü,
yerine göre, yeşilkart uygulamasından istifade edemiyor veyahut da diğer sosyal
güvenlik kuruluşlarıyla ilgili irtibatlarında, Bağ-Kurlu olması, onun için
engel teşkil ediyor. Dolayısıyla "beni bu sistemden çıkarın" diyor.
Bize gelmiş, yazılı dilekçe vermiş; ama, yasada herhangi bir açık hüküm
olmadığı için, bu arkadaşların Bağ-Kurluluğu devam etmiş ve devam ettiği sürece
de kendileri hakkında borç tahakkuk ettirilmiş.
Şimdi, biz, kuruma, beş
yıl ve daha fazla borcu olan, hiç prim ödememiş bu sigortalıların durumunu
netleştirmek istiyoruz. Kendilerine, o borç yapılandırmasından istifade etme
imkânı tanıyacağız. Müracaat etmedikleri takdirde de, kendilerine bir tebligat
yapılacak, bu tebligata da olumlu cevap vermedikleri takdirde,
sigortalılıklarının, ikinci müracaatlarına kadar askıya alınmasını öngörüyoruz.
"Askıya alınma" ne demek; bunları, Bağ-Kur Genel Müdürlüğü, ayrı bir
portföy içinde tutup, bunun dışında kalan sigortalarını, alacaklarını,
borçlarını net bir şekilde, şeffaf bir şekilde görebilmelerine imkân sağlayacak
bir yöntemi sağlayacaktır. Bu arkadaşımız, bu sigortalımız, ileride, Bağ-Kura
müracaat etti; sistemle tekrar entegre olması mümkün. Vergi kaydıyla ilgili bir
işi varsa, mutlaka, vergi kaydına dayalı olarak da Bağ-Kurla irtibat kurması
mümkün olacaktır. Çünkü, bu sayı çok yüksek ve bu sayıyı, biz, net bir şekilde
tespit edip, kurumun sağlıklı malî yapısını görmemiz gerekmektedir.
Değerli arkadaşlarım, bu
borç yapılandırma yasasında Bağ-Kurlular için önemli bir avantaj daha var: Bu
beş yıl ve üzeri prim borcu bulunan sigortalıların, daha önce, Bağ-Kur
mevzuatına göre hesaplanmış olan cari gecikme zamları, bu hesaplama usulünden
vazgeçilerek, Sosyal Sigortalar Kurumundaki hesaplama yöntemine göre yeniden
hesaplanacak. Bu hesaplama yapıldığı zaman da, arkadaşlarımızın yapmış olduğu
hesaplamaya göre, Bağ-Kurluların toplam borçlarında yaklaşık 2 katrilyon lira
civarında bir azalma olacaktır. Bu, tabiî, her bir sigortalıya ne kadar isabet
eder, kendi cari hesabına göre, ortaya çıkacak bir husustur.
Bu sistem, geçmiş
borçlara ilişkin bir sistemdir. Bundan sonra yeni oluşacak borçlara da yine
6183 sayılı Yasada öngörülen yüzde 7'lik gecikme zammı uygulamasından vazgeçip,
demin ifade ettiğim gibi, borçlanma faizinin bileşik bazda uygulaması yöntemine
geçilecektir. Bu konuya ilişkin yönetim kurullarımızın daha detaylı karar
alması ve bu kararları alırken de, mutlaka, sigortalılarımızın ödeme güçlerine
göre bir borç yapılandırılması uygulamasına gidilecektir. Her halükârda,
değerli arkadaşlarım, bu uygulama, bugün mevcut uygulamakta olduğumuz gecikme
zammı, artı, temerrüt faizi uygulamasından kat kat sigortalı lehinedir, faydalıdır. Burada tek risk, hazine bileşik
faizinin değişken olmasıdır. Umuyorum ve diliyorum ki, hükümetimiz de malî
disiplini en iyi şekilde sağlamak için elden gelen gayreti göstermektedir.
Önümüzdeki yıllarda trendde çok olağanüstü bir durum gerçekleşmezse, borçlanma
faizlerinin de daha aşağı noktalara çekileceğini göstermektedir. Tabiî,
olağanüstü bir durum olursa, hükümet olarak da bunu her zaman dikkatten
kaçırmayacağız; sigortalılarımızı ve mükelleflerimizi mağdur etmeyeceğiz.
Ben, katkı sağlayan
değerli grup yöneticilerimize, milletvekillerimize, Sayın Başkanlık Divanına
çok teşekkür ediyor, bu önemli kurumumuzun teşkilat yasasının, bütün sosyal
güvenlik sistemimize ve Bağ-Kurlularımıza
hayırlı olmasını diliyor, hepinize saygılar sunuyorum. (Alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür
ediyorum Sayın Bakan.
Şahsı adına, Malatya
Milletvekili Sayın Ferit Mevlüt Aslanoğlu; buyurun.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU
(Malatya) - Sayın Başkan, Yüce Meclisin değerli üyeleri; Sayın Bakanım, her
şeye barış dedik, vergi barışı dedik, diğer barışlar dedik; ama, bu insanlara
haksızlık yapıyoruz. Bundan sonra borçlarını ödemeyen insanlara da aynı faiz
oranını uygulayacaksınız, bugüne kadar borçlarını ödememiş insanlara da aynı
faiz oranını uygulayacaksınız. Tabiî, barış dedik, barışla, borçlarını bugüne
kadar ödemeyenlere birtakım imkânlar sağlandı; ama, bugüne kadar sigorta prim
borçlarını ödeyemeyen -bu insanlar bugün toplumun en az gelirli kısmı çünkü-
Bağ-Kur primini yatıramayan bu insanlar, hastanesinden, ilacından, hiçbir
şeyden faydalanamayacak; bunları göze alarak Bağ-Kur primini yatıramıyorsa
imkânsızlıktan yatıramamış demektir. Eğer, bu kesime -verdiğiniz rakamla aylık
3,6'nın faizi yaklaşık yüzde 60'a geliyor- yine, yüzde 60 gibi bir faiz
uygularsanız, yine, bu insanları perişan ederiz, bu insanlara barış eli
uzatamayız. "Her şeye barış dedik" ama, hâlâ prim borçlarını
ödeyemeyen insanlara -bunlar toplumun en dar gelirli insanları - bu faiz
oranlarını, eğer, bu şekilde uygularsanız, bu insanlardan bu faizi alamayız ve
bu insanlar da sosyal güvenlik imkânlarına kavuşamazlar. Sayın Bakanım faiz
oranlarını bir kez daha gözden geçirmenizi özellikle istirham ediyorum.
Değerli üyeler, maddede
"özerklik" diyoruz. Özerk, hiçbir yere bağlı olmamak demektir. Bana
göre, özerk olmuyor, üçüncü halka oluyor. Yani, dün Bakanlığa bağlıydı, bugün
ise, bu yasayla, Bakanlık, sosyal güvenlik kurumu ve kurum; üçüncü halka ilave
ediliyor buraya; aslında, özerk bir kurum olmuyor.
Tabiî, başından beri,
yıllar önce bu kurum özerk olsaydı, finansal özerkliği olsaydı, yine
söylüyorum, tüm sosyal güvenlik kurumlarında kesinlikle aktuaryel açık olmazdı.
Eğer, bir kurum, malî açıdan özerk değilse, bir yerlere halkalarla bağlıysa,
ben, özerkliğin kâğıt üzerinde kalacağına inanıyorum değerli arkadaşlar.
Tabiî, kurumu
özerkleştiriyoruz, özerk olsun diyoruz, kağıt üzerinde de olsa; ama, bir
başkalarını da ayaklarından bağlıyoruz; muhtarlar. Hepiniz seçim bölgelerine
gidiyorsunuz "muhtarım, hoş geldin, sefa geldin" diyorsunuz, en baş
köşeye geçiriyorsunuz; 99 000 000 lira maaş veriyoruz bu insanlara; aldıkları
maaş 99 000 000 lira; birinci basamak Bağ-Kur primi 125 000 000 lira! "Sen
muhtar oldun, gel buraya, öde 125 000 000 lira primi" diyorsunuz!
Arkadaşlar, bu insanların ne yaptığını hepiniz çok iyi biliyorsunuz,
muhtarların ne kadar zorluklarla mücadele ettiğini hepiniz çok iyi
biliyorsunuz; ama, bir taraftan, Bağ-Kurla ayaklarını bağlıyorsunuz; prim
ödeyeceksin... Arkadaşlar, bu insanlar, meccanen, elli kere, bir sürü vilayete,
oraya buraya, sırf köyüne hizmet etmek için gidiyor. Hakikaten, bu insanların
yaptığı görev kutsal görevdir; ama, biz de bu insanları ayaklarından bağlayıp
aşağıya çekiyoruz. Gelin, hep beraber bir kanun teklifi verelim. Hiç değilse,
bu muhtarlarımızın, birinci basamak Bağ-Kur primlerini... Onları sosyal
güvenliğe kavuşturalım, onların sosyal güvenlikleri olsun. Bu insanların ya
maaşlarının üzerine, ayrıca ödeyeceği Bağ-Kur primi kadar bir ilave yapalım
veya Bağ-Kur primlerinden muaf tutarak, bu insanları da sosyal güvenliğe
kavuşturalım, onları da dahil edelim arkadaşlar.
Muhtarların ne yaptığını
hepiniz çok iyi biliyorsunuz. Hepiniz gidiyorsunuz, en baş köşeye
geçiriyorsunuz, çok değer veriyorsunuz; ama, gelin, o insanlara bu Yüce
Mecliste değer verelim; gelin, o insanların ayaklarını aşağıya çekmeyelim. Bu
insanların, bugün, dünya kadar Bağ-Kur prim borçları var.
Ben, bir kez daha bunu
dikkatinize sunuyorum. Gelin, muhtarları çok zor durumdan kurtaralım. Onlar,
hepimizin emanetçisi; kamu adına görev yapıyor bu insanlar, meccanen görev
yapıyor. Bir kez daha bunu dikkatlerinize sunuyorum. Eğer, bu yasada olmuyorsa
-Sayın Bakanıma arz ediyorum- gelin, Yüce Meclis olarak, hep beraber bir kanun
teklifi verelim, bu insanları bu zor durumdan kurtaralım.
Hepinize saygılar
sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederim
Sayın Aslanoğlu.
1 inci madde üzerindeki
görüşmeler tamamlanmıştır.
Maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Teşekkür ederim. Kabul etmeyenler... Kabul
edilmiştir.
2 nci maddeyi okutuyorum
:
MADDE 2. - 1479 sayılı
Kanunun 3 üncü maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
"Madde 3. - Genel
Müdürlük, Genel Müdür, üç genel müdür yardımcısı, merkez ve taşra teşkilatından
oluşur.
Merkez Teşkilatı;
a) Ana hizmet birimleri;
Sigortalılar Daire Başkanlığı, Tahsisler Daire Başkanlığı, Sağlık İşleri Daire
Başkanlığı, Finansman ve Aktüerya Daire Başkanlığı, Bilgi İşlem Daire
Başkanlığı,
b) Danışma ve denetim
birimleri; Teftiş Kurulu Başkanlığı, Hukuk Müşavirliği, Araştırma Planlama ve
Koordinasyon Daire Başkanlığı,
c) Yardımcı hizmet
birimleri; Muhasebe ve Mali İşler Daire Başkanlığı, İnşaat ve Emlak Daire
Başkanlığı, Personel ve Eğitim Daire Başkanlığı, İdari İşler Daire Başkanlığı
ile Savunma Uzmanlığından, Taşra
teşkilatı, il müdürlüklerinden, Bakanlar Kurulu kararı ile kurulacak şube
müdürlüklerinden,
Oluşur.
Merkez ve taşra
teşkilatının görev, yetki ve
sorumlulukları ile çalışma usul ve esasları yönetmelikle belirlenir."
BAŞKAN - Teşekkür ederim.
Madde üzerinde,
Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına, Ankara Milletvekili Sayın Muzaffer
Kurtulmuşoğlu; buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA MUZAFFER
R.KURTULMUŞOĞLU(Ankara) - Sayın Başkan, sayın milletvekili arkadaşlarım;
Bağ-Kur kanunu tasarısı üzerinde, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına söz almış
bulunuyorum; hepinize saygılar sunarım.
Bilindiği gibi, 1479
sayılı Kanunla, esnaf ve sanatkârlar ile diğer bağımsız çalışanların; 2926
sayılı Kanunla da, tarımda kendi adına ve hesabına çalışanların, yani,
çiftçilerin, sosyal sigorta hizmetleri düzenlenmektedir. Bağ-Kur, 1 Eylül 1999
tarihinden itibaren, 1479 sayılı Kanun kapsamında olanlarla birlikte, 2926
sayılı Kanunun kapsamında bulunan tarım sigortalılarımıza da hizmet vermeye
başlamıştır.
Bugün, Bağ-Kur
kapsamında, toplam 2 533 559 sigortalı bulunmakta, 1 262 068 kişi ise,
Bağ-Kur'dan emekli aylığı almaktadır. Hak sahipleri ve aile fertleriyle
birlikte düşünüldüğünde, Bağ-Kur, yaklaşık olarak, 14 000 000'luk bir nüfus kesimine
hizmet vermektedir.
Sosyal güvenlik
kuruluşlarımız, sahip oldukları bütçe büyüklükleri, yanlış politikalar ve
yıllardır katlanan sorunların da etkisiyle ortaya çıkan bütçe açıklarıyla,
köklü çözümler bekleyen kuruluşlarımızın başında gelmektedir. Kurumun, sadece
2000 yılının ilk 10 ayında Hazine yardımıyla karşılanan bütçe açığı 695
trilyondur. Kurumun, 31 Ekim 2000 tarihi itibariyle, 385 trilyon 308 milyar
lira da borcu bulunmaktadır.
Bu rakamlar ve örnekleri
çoğaltmak mümkündür. Artık, delik yama tutmaz hale gelmiştir ve giderek de
büyümektedir. Gelinen noktada, sigortalılar, sigorta primini ödeyemez; kurum,
alacaklarını tahsil edemez duruma getirilmiştir. Zaman zaman, maaşların
ödenmesi ve sigorta hizmetleriyle ilgili ciddî sorunlarla karşılaşıldığı
bilinmektedir. Kuruma bağlı sigortalılar, pek çok kez, eczane kapılarından geri
döner duruma getirilmiştir.
619 sayılı Kanun Hükmünde
Kararnameyle getirilen hükümler doğrultusunda, sigortaları şüpheli olması
sebebiyle askıya alınan 766 248 kişinin kuruma olan borçları da dikkate
alındığında, kurumun toplam alacağı daha da yüksek miktarlara ulaşmaktadır.
Tüm olumsuzluklara
rağmen, doğrudan ve dolaylı olarak yaklaşık 14 000 000 yurttaşımıza hizmet
veren Bağ-Kur, az sayıda personelle büyük bir özveriyle hizmet vermeye
çalışmaktadır.
Sayın milletvekilleri,
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığımıza bağlı olarak hizmet veren kurumlarımız
arasında çok ciddî ücret farklılıkları da bulunmaktadır. SSK'da görev yapan bir
memur, 900 000 000 ile 1 milyar lira arasında ücret almaktayken, aynı Bakanlığa
bağlı Türkiye İş Kurumunda aynı işi yapan bir memur, 700 000 000 ile 900 000
000 lira arasında ücret almaktadır. Bağ-Kur'a gelindiğinde, bu ücretin, 395 000
000 ile 460 000 000 lira arasında değiştiği görülmektedir. Elbette, ne SSK ne
de İŞKUR personelinin aldığı maaşa karşı değiliz; hatta, bu kurumlarımız için
bu ücretlerin oldukça yetersiz olduğunu da düşünüyoruz; ama, ortadaki
dengesizliğin giderilmesi de bir zorunluluktur. Gerek çalışma barışı gerekse
ücret adaletsizliği açısından sorunlar yaratabilecek bu durum bir an önce
giderilmeli, ücretlerde eşitlik sağlanmalıdır.
Sayın Bakan, size
sesleniyorum; ne zaman çözeceksiniz bu haksızlığı?! Maaş bordroları burada.
Kendileri de biliyorlar; zaten, söylemiştim Sayın Bakana. Eğer, bu
hakkaniyetsiz anlayışa izin veriyorsanız, bu haksız uygulamaya da devam edebilirsiniz
diyorum. Sayın Bakan, Bağ-Kur çalışanları, sizden söz beklemektedir;
çalışanlar, bizi izliyorlar ve sizden gelecek cevabı bekliyorlar. Bugün,
Bağ-Kur çalışanları, üvey evlat muamelesine tabi tutuluyorlar. Bu uygulama,
eşit işe eşit ücret politikasına da ters düşmektedir. Bağ-Kur il müdürü
"bizim, her şeyden önce, psikolojik tedaviye ihtiyacımız var; kurum
çalışanları olarak her türlü tehditle karşı karşıyayız. Bilgisayarlarımız işlem
göremez halde; bir de ücret azlığı eklenince, insanın çalışacak hali bile
kalmıyor" diyor. Soruyorum size; bu şartlar altında çalışanlardan verim
alınabilir mi?!
AK Parti, 3 Kasım seçimlerinde,
çalışanın yanında olacağını söyleyerek oy aldı. İktidar olduğunda nasıl
çalışanın yanında olduğunu da görmek istiyoruz. İş Kanunu çıkarılırken kendini
gösterdi; çalışanlarımızın bir eşya gibi ödünç verilmediği kalmıştı, onu da birlikte
gördük. Unutmayın ki, bizim insanımız, kendisine yapılan iyiliği de unutmaz,
kötülüğü de unutmaz. Hatırlanacağı gibi, AK Parti Hükümetinin ilk
icraatlarından birisi, Bağ-Kur emeklilerinden yapılan sağlık primi kesintisine
yüzde 10'luk bir zam yapmak oldu. Dünyada hiçbir ülkede olmayan bir
uygulamayla, bir ilki de gerçekleştirerek, Emekli Sandığı üyesi emeklilerin
emekli maaşlarından yüzde 1'lik bir sağlık kesintisi yapılmaktadır.
Sayın milletvekilleri,
Bağ-Kurla ilgili olarak, işlerin gecikmesi ve dosyaların birikmesi nedeniyle,
her zaman, sizlere de şikâyetler ulaşmaktadır. Bunun nedeni de, Bağ-Kurdaki
personel yetersizliğidir. Bugün, Bağ-Kurda, 1 memura 3 500 sigortalı düşerken,
SSK'da 600 sigortalı düşmektedir. Bence, daha az personel ve daha çok iş yükü;
daha az verim, daha fazla hata demektir. Hizmet verimi açısından, kurumun
personel sorunu da, bir an önce çözülmelidir diye düşünüyorum.
Emekli Sandığı ve SSK'da
verilen, Bağ-Kurlulara verilmeyen eködemeler, maaşlar arasında, 250 000 000
lira gibi büyük bir uçurum oluşturmaktadır. Her iki kurum arasında, aynı işi
yapan SSK ve İŞKUR'daki memurlar ile Bağ-Kurdaki memur arkadaşlarımız arasında
250 000 000'a yakın bir ücret farkı vardır; Sayın Bakanımın, bunu da düzelteceğini düşünüyoruz.
Sayın milletvekilleri, 1
Temmuz itibariyle, Bağ-Kur sigortalıları devlet hastanelerinden yararlanmaya
başladılar. Önceden direkt olarak hastanelere gidiyorlardı; şimdi, önce
polikliniğe veya sağlık ocaklarına gitmek zorundalar. Buralarda da, 4 500 000
lira ödüyor ve ondan sonra hastanelere sevk ediliyorlar. Bu uygulamalar, zaten
çok zor geçinen vatandaşlarımıza, ikinci bir yük getirmektedir. Bağ-Kurlu
hastalar üniversite hastanelerinden yararlanamamaktadır; bu, nasıl adalettir?!
Sevgili arkadaşlarım,
hepiniz, bunu günlük yaşıyorsunuz. Bağ-Kur ve SSK, üniversite hastanelerinden
paket hizmet alıyor; zaman geliyor, Bağ-Kur veya SSK, İki-üç ay veya dört ay
borcunu ödeyemiyor. Hasta veya yaralı, gece, üniversite hastanesine gidiyor,
kendisine "ben seni almam" deniliyor. Niye almazsın "ben,
Bağ-Kurla hizmet akdimi feshettim" deniliyor. Hasta veya yaralı, ambulans
içerisinde, üniversite hastanesinden devlet hastanesine, devlet hastanesinden
SSK hastanesine gönderilerek hastayla top gibi oynanmaktadır. Hastanın,
üniversite hastanesinde yattığını, hizmet verildiğini düşünün; hasta,
hastaneden çıkarken 40 milyar liralık fatura çıkarılıyor. Bağ-Kur diyor ki:
"Ben, bunun ancak 10 milyar lirasını öderim, 30 milyar lirasına
karışmam" Bunu kim ödeyecek?! Zaten vatandaşın ödeme gücü olsaydı,
Bağ-Kurlu olmazdı.
Sevgili arkadaşlarım, ben
bunları otuziki senedir yaşıyorum. Bu insanların zor durumda olduğunu ancak ne
zaman anlarız biliyor musunuz; başımıza geldiğinde anlarız.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Buyurun Sayın
Kurtulmuşoğlu; konuşmanızı tamamlar mısınız.
MUZAFFER R. KURTULMUŞOĞLU
(Devamla) - Sevgili arkadaşlarım, onun için diyorum ki: Bu, Bağ-Kurun sağlık
hizmetlerinden faydalanmak isteyen insanlara insanca muamele edebilmemiz için,
daha doğru dürüst yaşam hakkı tanıyabilmemiz için... Sayın Bakan iyi niyetli;
bugüne kadar, Bağ-Kurda, SSK'da eksiklikler olmuşsa, hepsini de bu Sayın Bakana
yüklemek ayıp olur, yanlış olur diye düşünüyorum; ama, buradaki eksikliklerin
de giderilmesini istiyorum. Bunun, Bağ-Kurda çalışan 4 500 kişinin ücret
mağduriyetini de gidereceğini umuyorum.
Bağ-Kurla ilgili bu yasa
tasarısına olumlu oy vereceğimizi belirtiyor, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu
adına hepinize saygılar sunuyorum. (Alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederim
Sayın Kurtulmuşoğlu.
Şahsı adına, Şanlıurfa
Milletvekili Sayın Mehmet Özlek; buyurun. (AK Parti sıralarından alkışlar)
MEHMET ÖZLEK (Şanlıurfa)
- Sayın Başkan, değerli arkadaşlar; esnaf ve sanatkâr camiasının ne kadar büyük
yanlışlıklar altında ezildiğini, ne kadar büyük yanlışlıklarla idare
edildiğini, bugün, bu Meclisteki konuşmacılar ifade ettiler. İfade ettiler;
ama, benim bir başka sevincim var bugün, büyük bir haz aldım; muhalefet ve
iktidar partilerine mensup konuşmacılar, aynı kelimeleri telaffuz ettiler.
Keşke hep böyle olsa, keşke doğrularda hep beraber olsak. En güzeli bu değil
mi.
Şimdi, bu neyi
gösteriyor; hakikaten, esnaf ve sanatkâr camiasının ne kadar yanlışlıklar
içerisinde olduğunu gösteriyor. Ben, burada, muhalefet partisi konuşmacıları ve
iktidar partisi konuşmacılarını kutluyorum ve onlara aynen katılıyorum.
Değerli arkadaşlar, o
kadar büyük yanlışlıklar var ki, Sayın Bakanımız da bunun farkında. Benden
evvelki konuşmacı da ifade etti; dedi ki: "Bütün yanlışlıkları, bugünkü
idareye veya bugünkü Bakana yüklemek insafsızlık olur." Doğrudur. Çok iyi
niyetli bir Bakanımız var; ama, bu yanlışlıkları seyretmek, ne bu Meclisin ne
de Bakanın... İnsafına bırakıyoruz; ama, bunları, en yakın zamanda düzeltmek
görevi de, bu Meclisin, Bu Bakanın ve bu hükümetindir. Buna inanmak istiyoruz
ve ben, şahsen inanıyorum da.
Değerli arkadaşlar, bakın
yanlışlığın birisine: Çalışanlar, hepimiz, sabahleyin işyerimize gidiyoruz.
Esnaf ve sanatkâr camiasında olan insanlar, gidiyor, bakıyor, üç işçi yok. Her
ilde olduğu gibi, orada da işçi kahveleri var. Gidiyor, oradan bir- iki, eksiği
neyse, işçi getiriyor; fakat, mevzuat ne diyor; sen, işçiyi, işe başlatmadan
bir gün evvel sigortalı yapacaksın. Ben, bu işçiyi bugün işe getirmişim! Bakın,
yanlışın en büyüğüne!.. Sayın Bakanıma, ben, bunu geçen gün sözlü olarak da
ifade ettim; hak verdiler. İnşallah, yakın zamanda bu büyük yanlışlığı
düzeltir.
İkincisi, SSK'dan emekli
olanın özürlü çocukları varsa -Allah kimseye vermesin- onun eğitim payını kurum
karşılıyor; fakat, Bağ-Kurlununkini karşılamıyor. İki kurum da aynı Bakanlığa
bağlı. Burada da çok büyük bir çelişki var. Sayın Bakanım, inşallah, bunu
düzeltmek size nasip olur, bu Meclise nasip olur.
Değerli arkadaşlar, 4 000
000 esnaf camiasını inim inim inletiyoruz. Bugüne kadar gelmiş geçmiş bütün
hükümetler ne kadar yanlışlık biliyorlarsa, hepsini esnaf ve sanatkâr camiasına
uygulamışlardır. Bir yerde, bunu düzeltmemiz lazım. Bugün 4 000 000 esnafın
yanında en az 10'ar kişi çalışıyorsa -ki, bende şimdi 175 kişi çalışıyor- bu
büyük bir potansiyeldir. Biz, bu insanları ezmemeliyiz, bunlara yardımcı
olmalıyız. İşçi sigortası şöyle olacak, Bağ-Kur primi böyle olacak... Sonra,
devlet, bize, esnaf camiasına tahsildarlık da yaptırıyor. Primi, biz kuruma
götürüp veriyoruz. Sigorta primini de işverenler karşılıyor. Hiçbir işçi,
kendisine düşen az veya çok sigorta primine karışmaz; hepsini işveren ödüyor.
Biz kazanalım, ödeyelim; işçiye canımız feda. İşçi olmazsa işveren olmaz,
işveren olmazsa işçi olmaz; ama, bu yanlışlıkları mutlak ve mutlak düzeltmeliyiz,
bu 4 000 000 insanı rahata kavuşturmalıyız.
Değerli arkadaşlar, Sayın
Bakanım; inşallah, bunu, özellikle bu ifade ettiğim iki yanlışı, bu yasa
tasarısıyla beraber, bir önergeyle mi olur, başka bir şeyle mi olur,
düzeltelim. Yani, siz, birisinin eğitim payını veriyorsunuz, Bağ-Kurlununkini
vermiyorsunuz. Bu, çok da adilane bir şey değil Sayın Bakanım. Ben, inşallah,
bu Meclis ve bu hükümetin esnaf sorunlarını düzelteceğine inanıyor; bu
vesileyle, Yüce Heyeti saygıyla selamlıyorum. (Alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederim
Sayın Özlek.
Madde üzerindeki
görüşmeler tamamlanmıştır.
Maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Teşekkür ederim. Kabul etmeyenler... Kabul
edilmiştir.
3 üncü maddeyi okutuyorum
:
MADDE 3. - 1479 sayılı
Kanunun 4 üncü maddesi başlığı ile birlikte aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
"Genel Müdür ve
Genel Müdür Yardımcıları
Madde 4. - Kuruma Genel
Müdür ve Genel Müdür Yardımcısı olarak atanacaklarda, 14.7.1965 tarih ve 657
sayılı Devlet Memurları Kanununun 48 ve 68 inci maddelerinde sayılan şartlara
ek olarak, en az 4 yıllık eğitim veren fakülte veya yüksekokullar ile bunlara
denkliği Yüksek Öğretim Kurulu Başkanlığı tarafından onaylanmış yabancı fakülte
veya yüksek okullardan mezun olmak şartları aranır."
BAŞKAN - Teşekkür ederim.
Madde üzerinde söz
talebi?.. Yok.
1 önerge var; okutuyorum
:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan
tasarının çerçeve 3 üncü maddesi ile 1479 sayılı Yasanın 4 üncü maddesinde
yapılan değişikliğe aşağıdaki fıkranın eklenmesini arz ve talep ederiz.
|
Muharrem Toprak |
İzzet Çetin |
Kemal Kılıçdaroğlu |
|
İzmir |
Kocaeli |
İstanbul |
|
A. Sırrı Özbek |
Yakup Kepenek |
Ali Topuz |
|
İstanbul |
Ankara |
İstanbul |
|
Feramus Şahin |
Osman Özcan |
Hüseyin Ekmekcioğlu |
|
Tokat |
Antalya |
Antalya |
"Genel müdür üç yıl
süreyle atanır."
BAŞKAN - Teşekkür ederim.
Komisyon önergeye
katılıyor mu efendim?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ MEHMET MUSTAFA AÇIKALIN (İstanbul) - Katılmıyoruz efendim.
BAŞKAN - Hükümet?..
ÇALIŞMA VE SOSYAL
GÜVENLİK BAKANI MURAT BAŞESGİOĞLU (İstanbul) - Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN - Teşekkür ederim.
Söz mü istiyorsunuz,
gerekçeyi mi okutayım?
KEMAL KILIÇDAROĞLU
(İstanbul) - Gerekçesi okunsun efendim.
BAŞKAN - Gerekçeyi
okutuyorum :
Gerekçe :
İdarî ve malî açıdan
özerk olan bir kurumun, idarî özerkliğinin gerçekten sağlanması için, genel
müdürün, diğer özerk kuruluşlarda olduğu gibi belli bir süreyle atanması uygun
olacaktır.
BAŞKAN - Teşekkür ederim.
Komisyon ve Hükümetin
katılmadığı önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Teşekkür ederim.
Kabul etmeyenler... Teşekkür ederim. Önerge kabul edilmemiştir.
Maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Teşekkür ederim. Kabul etmeyenler... Kabul
edilmiştir.
4 üncü maddeyi okutuyorum
:
MADDE 4. - 1479 sayılı
Kanunun 5 inci maddesi başlığı ile birlikte aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
"Genel Müdürün
görevleri, yetki devri ve temsil
yetkisi
Madde 5.- Genel Müdür,
Kurumun bütün işlerini Yönetim Kurulunun gözetimi altında ilgili mevzuat
hükümlerine göre yürütür. Adli ve idari mercilerle gerçek ve tüzel kişilere
karşı Kurumu temsil eder. Genel Müdür Yardımcıları merkezde, il müdürleri de
taşrada kendilerine verilecek yetki dahilinde Kurumu, adli ve idari mercilerle,
gerçek ve tüzel kişilere karşı temsil ederler.
Genel Müdür sınırlarını
yazılı olarak açıkça belirlemek şartıyla yetkilerinden bir kısmını astlarına
devredebilir. Yetki devri, yetki devreden amirin sorumluluğunu kaldırmaz."
BAŞKAN - Teşekkür ederim.
Madde üzerinde söz
talebi?.. Yok.
Maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Teşekkür ederim. Kabul etmeyenler... Teşekkür
ederim. Madde kabul edilmiştir.
5 inci maddeyi okutuyorum
:
MADDE 5. -1479 sayılı
Kanunun 6 ncı maddesi başlığı ile birlikte aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
"Atama usul ve
şartları
Madde 6 - a) Genel Müdür,
Genel Müdür Yardımcısı, 1.Hukuk Müşaviri müşterek kararname ile, 1-4 üncü
derece kadrolara atanacak personel, Genel Müdürün teklifi ve Yönetim Kurulu
kararı ile, diğer personel ise Genel Müdürün
onayı ile atanır. Kurum personelinin atama, yer değiştirme, görevde yükselme
usul ve esasları yönetmeliklerle belirlenir.
b) Kuruma daire başkanı
olarak atanacaklarda, 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun 48 ve 68 inci maddelerinde sayılan şartlar aranır.
Sağlık İşleri Daire Başkanı olarak atanacaklarda hekim, diş hekimi veya eczacı ünvanına sahip olmak, Bilgi
İşlem Daire Başkanı
olarak atanacaklarda konusu ile ilgili eğitim veren mühendislik
fakülteleri ile fen, matematik, istatistik, ekonomi veya ekonometri bölümü ile
bunlara denkliği Yüksek Öğretim Kurulu Başkanlığı tarafından onaylanmış yabancı
fakülte veya yüksek okullardan mezun olmak, İnşaat ve Emlak Daire Başkanı
olarak atanacaklarda ise mimar veya inşaat mühendisi ünvanına sahip olmak şartı
aranır.
c) Kurum adına meslek
kuruluşlarında, vergi dairelerinde, belediye, özel idare ve ilgili diğer kurum
ve kuruluşlarda, muhtarlıklarda, işyerlerinde; tescili gerekenleri,
sigortalılığı sona erenleri ve adres değişikliklerini tespit etmek, Kurumun
protokol yaptığı sağlık kurum ve kuruluşları ile eczanelerde sağlık sigortası
uygulamasını kontrol etmek, il müdürünce verilecek benzeri diğer görevleri
yapmak ve idari para cezası uygulamakla yetkili olmak üzere, Bağ-Kur
denetmenleri ve denetmen yardımcıları çalıştırılır. Bunlar en az dört yıllık
yükseköğretim kurumlarından mezun olanlar arasından, yapılacak sınav sonucunda
mesleğe denetmen yardımcısı olarak alınırlar ve en az 3 yıl çalıştıktan sonra,
bu süredeki çalışmaları olumlu bulunanlar Kurumca açılacak yeterlik sınavında
başarılı olmak şartıyla ilgili bulundukları denetmen kadrolarına atanırlar.
Yeterlik sınavında başarılı olamayanlar durumlarına uygun kadrolara atanırlar.
Denetmenler yer değiştirme suretiyle atamaya tabidir ve denetmenlerin mesleğe
giriş ve yeterlik sınavları ile çalışma
usul ve esasları yönetmelikle düzenlenir."
BAŞKAN - Teşekkür ederim.
Madde üzerinde söz
talebi?.. Yok.
Maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Teşekkür ederim. Kabul etmeyenler... Kabul
edilmiştir.
6 ncı maddeyi okutuyorum
:
MADDE 6. - 1479 sayılı
Kanunun 7 nci maddesi başlığı ile birlikte aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
"Personel statüsü
Madde 7. - Kurum
personeli hakkında, 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun bu kanuna aykırı
olmayan hükümleri ile 10.2.1954 tarih ve 6245 sayılı Harcırah Kanunu ve
8.6.1949 tarih ve 5434 sayılı T.C. Emekli Sandığı Kanunu hükümleri uygulanır.
Yönetim Kurulu Başkan ve üyeleri ile Kurum çalışanları sorumlulukları
bakımından 1.3.1926 tarihli ve 765 sayılı Türk Ceza Kanununun uygulanmasında
devlet memuru sayılır, ancak Genel Müdür ve yardımcıları ile yönetim kurulu
üyeleri dışındakilere 2.12.1999 tarih ve 4483 sayılı Memurlar ve Diğer Kamu
Görevlilerinin Yargılanması Hakkında Kanun hükümleri uygulanmaz. Personelin
çalışma usul ve esasları yönetmelikle düzenlenir.
Yönetim giderlerinden
karşılanmak üzere her yıl Kurum merkez ve taşra teşkilatında kadrolu olarak
fiilen çalışan personele asgari ücretten az olmamak kaydıyla kendi aylıkları
tutarında ( gösterge ve ek gösterge dahil ) iki ikramiye verilir.
Kurum, taşra
teşkilatındaki icra, takip ve dava işleri için genel hükümlere göre vekalet
akdi ile lüzum görülecek sayıda avukat çalıştırabilir.
Kurum leh ve
aleyhine açılan davalar ile icra
takiplerinden tahsil edilen
vekalet ücretlerinden, hukuk müşavirlerine, kadrolu avukatlara ve hukuk servislerinde fiilen görev yapan personele 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun 146 ncı
maddesi gereğince ödeme yapılır.
Vekalet ücretinin ödeme esas ve usulleri yönetmelikle düzenlenir."
BAŞKAN - Teşekkür ederim.
Madde üzerinde söz
talebi?.. Yok.
Madde üzerinde 2 adet
önerge vardır. Önergeleri önce geliş sırasına göre okutup, sonra aykırılık
derecesine göre işleme alacağım.
İlk önergeyi okutuyorum :
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan
tasarının 6 ncı maddesiyle değiştirilen, 1479 sayılı Kanunun 7 nci maddesinin
ikinci fıkrasından sonra gelmek üzere aşağıdaki fıkranın eklenmesini arz ve
teklif ederiz.
|
Haluk İpek |
Mahfuz Güler |
Cevdet Erdöl |
|
Ankara |
Bingöl |
Trabzon |
|
Alaettin Güven |
Maliki Ejder Arvas |
Hüseyin Tanrıverdi |
|
Kütahya |
Van |
Manisa |
|
|
Ahmet Koca |
|
|
|
Afyon |
|
"Kurumun yönetim
giderleri için ayrılan tutarın %15'ine kadar olan kısmından ve kurumca
hazırlanan kitap, standart form, sağlık karnesi ile benzerlerinin satışından
elde edilecek gelirlerden kurumun merkez ve taşra teşkilatında fiilen görev
yapan (Bakanlık merkez teşkilatında sadece Bakan onayı ile görevlendirilenler
dahil) personele görev unvanı, çalışma verimi, hizmetlerin rasyonelliğini
sağlayacak ilkeler göz önünde bulundurularak yönetim kurulunca uygun görülen ve
Bakanlıkça onaylanan oran ve miktarda eködeme verilir. Eködemelerin aylık
tutarı 657 sayılı Devlet Memurları Kanununda tanımlanan en yüksek devlet memuru
aylığının (ekgösterge dahil) brüt tutarının %150'sini geçemez. Eködemelerde 657
sayılı Devlet Memurları Kanununun aylıklara ilişkin hükümleri uygulanır ve
damga vergisi hariç herhangi bir vergi ve kesintiye tabi tutulmaz. Eködemenin
dağıtım usul ve esasları kurum yönetim kurulunca belirlenir."
BAŞKAN - Teşekkür ederim.
İkinci ve aykırı önergeyi
okutup, işleme alacağım:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan Esnaf
ve Sanatkârlar ve Diğer Bağımsız Çalışanlar Sosyal Sigortalar Kanununun ve
Tarımda Kendi Adına ve Hesabına Çalışanlar Sosyal Sigortalar Kanununun Bazı
Maddelerinin Değiştirilmesi, Yürürlükten Kaldırılması ve Bu Kanunlara Geçici
Maddeler Eklenmesi Hakkında Kanun Tasarısının 6 ncı maddesiyle değiştirilen
1479 sayılı Kanunun "Personel Statüsü" madde 7'ye aşağıdaki fıkranın
eklenmesini arz ve teklif ederiz.
|
Hasan Ören |
Kemal Kılıçdaroğlu |
İzzet Çetin |
|
Manisa |
İstanbul |
Kocaeli |
|
A. Sırrı Özbek |
Muharrem İnce |
Ali Topuz |
|
İstanbul |
Yalova |
İstanbul |
|
Mehmet Ali Özpolat |
Mehmet Siyam Kesimoğlu |
Tuncay Ercenk |
|
İstanbul |
Kırklareli |
Antalya |
|
|
Mehmet Kartal |
|
|
|
Van |
|
"Kuruma aktarılan
idarî para cezaları hariç olmak üzere, kurum gelirlerinden, kurumda fiilen
çalışan, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığında görevlendirilenler dahil
kadrolu personele görev unvanı, çalışma verimi ve hizmetlerin rasyonelliği
sağlayacak ilkeler göz önünde bulundurularak genel müdürlükçe uygun görülen ve
Bakanlıkça onaylanan oran ve miktarlarda eködeme verilir. Eködemelerin aylık
tutarı 657 sayılı Devlet Memurları Kanununda tanımlanan en yüksek devlet memuru
aylığının (ekgösterge dahil) brüt tutarının yüzde 150'sini geçemez.
Eködemelerde 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun aylıklara ilişkin hükümleri
uygulanır ve damga vergisi hariç herhangi bir vergi ve kesintiye tabi tutulamaz.
Eködemeye ilişkin usul ve esaslar çıkarılacak bir yönetmelikle tespit
edilir."
BAŞKAN - Teşekkür ederim.
Komisyon önergeye
katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ MEHMET MUSTAFA AÇIKALIN (İstanbul) - Takdire bırakıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN - Hükümet?..
ÇALIŞMA VE SOSYAL
GÜVENLİK BAKANI MURAT BAŞESGİOĞLU (İstanbul) - Sayın Başkanım, bu önerge,
kurumda çalışan personelimizin özlük haklarının iyileştirilmesine yönelik bir
önergedir. Bakanlığımın farklı birimlerindeki adaletsizliği giderecek, eşit
uygulamayı getirecek bir düzenleme olduğu için, katılıyoruz.
BAŞKAN - Sayın Bakan, bu
önerge kabul edilirse, ikinci önergeye gerek kalmayacak.
KEMAL KILIÇDAROĞLU
(İstanbul) - İki önerge birleştirilsin Sayın Başkan.
ÇALIŞMA VE SOSYAL
GÜVENLİK BAKANI MURAT BAŞESGİOĞLU (İstanbul) - Birleştirmeden mi işlem
yaptınız?
BAŞKAN - Ayrı ayrı...
Yazılış şekli ve yerleştirme yerleri farklı olduğu için, mecburen, ikisini ayrı
ayrı işleme alıyoruz.
ÇALIŞMA VE SOSYAL
GÜVENLİK BAKANI MURAT BAŞESGİOĞLU (İstanbul) - O zaman, diğer önerge daha
kapsamlı olduğu için, bu önergeye katılmıyoruz.
BAŞKAN - Teşekkür ederim.
Gerekçeyi mi okutalım?
KEMAL KILIÇDAROĞLU
(İstanbul) - Gerekçe okunsun efendim.
BAŞKAN - Gerekçeyi
okutuyorum:
Gerekçe :
Maddeyle, Çalışma
Bakanlığına bağlı SSK, İş Kurumu ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı merkez
teşkilatında görev yapan personele verilen eködemeden Bağ-Kur Genel Müdürlüğü
personelinin de yararlanması sağlanacaktır. Aynı bakanlığa bağlı sosyal
güvenlik hizmetlerinde görevli personel kendilerine özgü mevzuat düzenlemeleriyle
yararlandıkları haklardan, ülkemiz sosyal güvenlik teşkilatının önemli bir
kısmına hizmet veren Bağ-Kur Genel Müdürlüğü merkez ve taşra teşkilatı
personelinin de yapılacak düzenlemey le malî haklardan yararlanması gerekli
görülmektedir.
BAŞKAN - Teşekkür ederim.
Komisyonun takdire
bıraktığı, Hükümetin katılmadığı önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Teşekkür ederim. Kabul etmeyenler... Teşekkür ederim. Önerge kabul
edilmemiştir.
İkinci önergeyi
okutuyorum :
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan
tasarının 6 ncı maddesiyle değiştirilen, 1479 sayılı Kanunun 7 nci maddesinin
ikinci fıkrasından sonra gelmek üzere aşağıdaki fıkranın eklenmesini arz ve
teklif ederiz.
Haluk İpek
(Ankara) ve arkadaşları
"Kurumun yönetim
giderleri için ayrılan tutarın % 15'ine kadar olan kısmından ve kurumca
hazırlanan kitap, standart form, sağlık karnesi ile benzerlerinin satışından
elde edilecek gelirlerden kurumun merkez ve taşra teşkilatında fiilen görev
yapan (Bakanlık merkez teşkilatında sadece Bakan onayı ile görevlendirilenler
dahil) personele görev unvanı, çalışma verimi, hizmetlerin rasyonelliğini
sağlayacak ilkeler göz önünde bulundurularak yönetim kurulunca uygun görülen ve
Bakanlıkça onaylanan oran ve miktarda eködeme verilir. Eködemelerin aylık
tutarı 657 sayılı Devlet Memurları Kanununda tanımlanan en yüksek devlet memuru
aylığının (ekgösterge dahil) brüt tutarının % 150'sini geçemez. Eködemelerde 657
sayılı Devlet Memurları Kanununun aylıklara ilişkin hükümleri uygulanır ve
damga vergisi hariç herhangi bir vergi ve kesintiye tabi tutulmaz. Eködemenin
dağıtım usul ve esasları kurum yönetim kurulunca belirlenir."
BAŞKAN - Teşekkür ederim.
Komisyon?..
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ MEHMET MUSTAFA AÇIKALIN (İstanbul) - Olumlu görüşle takdire
bırakıyoruz.
BAŞKAN - Hükümet?..
ÇALIŞMA VE SOSYAL
GÜVENLİK BAKANI MURAT BAŞESGİOĞLU (İstanbul) - Sayın Başkanım, hükümet olarak,
biz, bu önergeye katılıyoruz biraz evvel okuduğunuz önergeyle özü itibariyle
aynı mahiyette olduğu için. Yanlış anlaşılmaması için bunu tavzih etmek
istiyorum, önerge sahibi arkadaşlarımıza da teşekkür ediyorum. Önergeye
katılıyoruz.
BAŞKAN - Teşekkür ederim.
Gerekçeyi okutuyorum :
Gerekçe :
Diğer sosyal güvenlik
kurumları personeline yapılan ek ödemelerin Bağ-Kur personeline de yapılarak
çalışanlarının bu yöndeki mağduriyetlerinin giderilmesi ve diğer kurumlarla
paralellik sağlanması, personelin performans ve verimliliğin artırılması,
nitelikli personel istihdamının sağlanması ve muhafazası amaçlanmaktadır.
BAŞKAN - Teşekkür ederim.
Komisyonun takdire
bıraktığı, Hükümetin katıldığı önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler...
Teşekkür ederim. Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Kabul edilen önerge
doğrultusundaki şekliyle maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler...
Teşekkür ederim. Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
7 nci maddeyi okutuyorum
:
MADDE 7. - 1479 sayılı
Kanunun 8 inci maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
"Madde 8. - Yönetim
Kurulu bir karar organı olup, Kurumun en yüksek karar, yetki ve sorumluluğunu
taşır. Yönetim Kurulu, Genel Müdür başkanlığında biri Kurum Genel Müdür
Yardımcılarından olmak üzere, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı tarafından
belirlenen iki üye, Maliye Bakanı tarafından belirlenen bir üye ile bu Kanuna
tabi sigortalıların bağlı bulundukları
kanunla kurulmuş en yüksek meslek kuruluşlarından bir üye, 2926 sayılı Kanuna
tabi sigortalıları temsil eden meslek kuruluşlarından bir üye olmak üzere
toplam altı üyeden oluşur. Bakanlıkların temsilcileri müşterek kararname ile
atanır.
Yönetim Kurulu
üyelerinin, 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun 48 inci maddesinin (A)
bendinin (1), (4), (5), (6) ve (7) numaralı alt bentlerinde belirtilen şartları
taşımaları zorunludur. Müşterek kararname ile atanacaklarda, 657 sayılı Devlet
Memurları Kanununun 68 inci maddesinde hükme bağlanan şartların yanısıra yurt
içi veya yurt dışında denkliği Yüksek Öğretim Kurulu tarafından kabul edilen en
az dört yıl öğrenim görmüş olmaları şartı aranır.
Genel Müdür ve Genel Müdür
Yardımcısı dışındaki Yönetim Kurulu üyelerinin görev süresi üç yıldır. Atama ve
seçim dönemi içinde herhangi bir nedenle yönetim kurulu üyeliği sona erenler
ile üyelik sıfatını kaybedenlerin yerleri aynı usulle yenileri atanmak veya
seçilmiş bulunan ilgili yedek üyelerden en fazla oy alan yedek üye getirilmek
suretiyle doldurulur. Bu şekilde göreve gelenler, yerlerini aldıkları üyenin
görev süresini tamamlarlar. Atama ile gelen yönetim kurulu üyelerinden görev
süresi sona erenler, geldikleri Kurumda durumlarına uygun bir göreve atanırlar.
Genel Müdürün bulunmadığı
hallerde Genel Müdür Vekili Kurula başkanlık eder."
BAŞKAN - Teşekkür ederim.
Madde üzerinde,
Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına, Kocaeli Milletvekili Sayın İzzet Çetin;
buyurun.
CHP GRUBU ADINA İZZET
ÇETİN (Kocaeli) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan 237
sıra sayılı Esnaf ve Sanatkârlar ve
Diğer Bağımsız Çalışanlar Sosyal Sigortalar Kurumu Kanun Tasarısının 7 nci maddesi
üzerinde söz almış bulunuyorum; Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına, hepinizi
saygıyla selamlıyorum.
Değerli arkadaşlarım,
gerçekten, Türkiye'nin ihtiyacı olan, özellikle son iki üç yıldan bu yana büyük
sıkıntı içinde çalışan sosyal güvenlik kurumlarımızdan ikisinin tasarılarını
bugün görüşüyoruz. Bu tasarıların, gerçekten, bir ihtiyacı gidermek, kurumları
daha dinamik hale getirmek ve de sosyal devlet anlayışının, ülkemizde,
toplumumuzda yerleşmesine katkı yapmak amacıyla son derece iyi hazırlanmış
olması, planlı, programlı bir şekilde eksikliklerinin giderilmesi, bu kuruma
üye olanların, aidat, prim ödeyenlerin "evet, benim kurumum da bana hizmet
sunabiliyor" diyebilecekleri bir yapıda olması arzu edilir.
Tabiî, kurumun, her ne
kadar, bir hafta evvel çıkardığımız Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığına ilişkin
temel kanuna bağlanarak idarî ve malî açıdan özerkliği zedelenmişse de, yine
de, bu kurumun, eksik de olsa, aksak da olsa, temel yasasının bir an önce
çıkarılması gerekiyordu. Hepiniz çok iyi biliyorsunuz ki, sosyal güvenlik
kurumları özerk kurumlardır ve yönetim kurulları, genel kurullarının almış
olduğu kararları icra eden, ilgili bakanlığa karşı sorumluyken, şimdi bağlı
bulunduğu başkanlığa hesap vermesi gereken bir kurum.
İcra organına
bakıldığında, kurumda, özellikle diğer sosyal güvenlik kurumlarından ve diğer
özerk kuruluşlardan farklı bir yapı görüyoruz. Burada, her ne kadar, 6 kişilik
bir yönetim kurulu, bu kurumu taşıyacak gibi görünüyorsa da, icraatta, biz
biliyoruz ki, bu sosyal güvenlik kuruluşları, bakanlıkların, hükümetlerin arka
bahçesi olmaya devam edecekler. Nitekim, sosyal güvenlik kuruluşları içerisinde
en genç kuruluş olan Bağ-Kur'un yirmi yılda geldiği nokta, hem Sayın
Bakanımızın hem de konuşmacı arkadaşlarımızın ifade ettikleri gibi, üzüntü
verici bir durumda. Bir taraftan primlerini toplayamıyor, diğer taraftan
sistemin dışına kaçmak isteyenler var, sisteme dahil olmak yasal bir zorunluluk
olmasına rağmen, sistem içerisindekiler primlerini ödemekte güçlük çekiyor;
çünkü, bu yasanın içerisinde kendini gören, başta esnaflarımız, çiftçilerimiz,
muhtarlarımız, yurt dışında çalışanların borçlanmadan doğan hakları, yine,
kendi istekleriyle Bağ-Kur sigortalısı olup hiçbir ticarî faaliyet icra etmeyen
ev hanımları ve serbest olarak çalışan sigortalılar; yani, bunların hiçbirisi
memnun değil.
Yönetim kurullarına
bakıldığı zaman, görüyoruz ki, biz, ülkemizde, yanlış yönetimler sonucu
ülkemizi borç batağına, borç tuzağına düşürmüşüz, hortumları engelleyememişiz,
banka soygunlarını engelleyememişiz, devlet olanaklarıyla kişisel zenginleşmeye
engel olamamışız. "Biz iyi yönetiriz, siz yönetilin. Siz çiftçisiniz,
bilmezsiniz; siz muhtarsınız, anlamazsınız; siz esnafsınız, dükkânınızla
uğraşın; ama, biz sizi yönetiriz, sizin kurumunuzu da yönetiriz" demişiz
bugüne kadar; fakat, yönetememişiz bu kurumları.
Yönetim kurullarına
bakıldığı zaman, hükümetlerin ağırlığı kendini ezici bir şekilde hissettiriyor.
Bakınız, burada da, yönetim kurulu, bir genel müdür, Çalışma ve Sosyal Güvenlik
Bakanlığının atayacağı, 1'i genel müdür yardımcılarından olmak üzere 2 kişi,
Maliye Bakanlığı temsilcisi ve bu yasa kapsamındaki kuruluşlardan 2 temsilci
olmak üzere 6 kişi.
Değerli arkadaşlarım,
biraz evvel Sayın Bakanımız rakamlarını verdi, 3 320 000'i aktif, 1 390 000'i
pasif emeklisi olan Bağ-Kur çalışanları ve buradaki hak sahipleri olan 3 320
000 kişi adına 2 temsilci var, hükümet adına 4 temsilci var, 1 390 000 emekliye
"kardeşim, ben, senin adına idare ederim" demişiz.
Biraz sonra önünüze
gelecek bir önergemiz var bu maddeye ilişkin. Gerek Sosyal Sigortalar Kurumu
Kanunu Tasarısında gerek İş Kurumu Kanunu Tasarısında ve diğer özerk
kuruluşlarda, oradaki aktif çalışanların olduğu gibi, pasif olan, yani emeklilerinin
de temsilcileri var. Burada, emekliler de, benim kurumum niye batmış, beni
yönetenler ülkemi nasıl yönetiyor, bana bakış açıları ne, karar mekanizmalarına
katılımıma içten davranıyorlar mı; yoksa, sözümona genel seçimlerde bize bir
parmak bal çalıp sonra sırtlarını mı dönüyorlar, bir göreyim diyebilsin. Burada
emeklilerin olmaması, 1 390 000 emeklinin yönetim kurulunda temsil edilmemesi,
katılımcı demokrasi açısından son derece büyük bir eksiklik, özerk kurumlar açısından
büyük bir dışlanmışlık. O nedenle, yönetim kurulunda Bağ-Kur emeklilerinin de
temsilinde büyük yarar var.
Bu nedenle, tasarının bu
maddesine ilişkin olarak vermiş olduğumuz değişiklik önergemizi kabul
edeceğinizi umuyor, hepinizi saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederim
Sayın Çetin.
Madde üzerinde başka söz
talebi?.. Yok.
Madde üzerinde 2 önerge
vardır; okutuyorum :
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan kanun
tasarısının 7 nci maddesiyle değiştirilen 1479 sayılı Kanunun 8 inci maddesinin
birinci fıkrasının dördüncü satırında yer alan "Maliye Bakanı"
ibaresinin "Hazine Müsteşarlığının bağlı bulunduğu Devlet Bakanı" şeklinde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
|
Haluk İpek |
Mahfuz Güler |
Agâh Kafkas |
|
Ankara |
Bingöl |
Çorum |
|
Cevdet Erdöl |
Maliki Ejder Arvas |
Alim Tunç |
|
Trabzon |
Van |
Uşak |
BAŞKAN - Okutacağım
ikinci önerge aykırı önerge olup, okutup işleme alacağım:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan
tasarının çerçeve 7 nci maddesiyle değiştirilen 8 inci maddenin birinci
fıkrasının "2926 sayılı Kanuna tabi sigortalıları temsil eden meslek
kuruluşlarından bir üye" ifadesinden sonra gelmek üzere "kurumdan
aylık alanlardan Bakanlıkça en fazla üyeyi temsil ettiği belirlenen dernek
tarafından seçilen bir üye" ifadesinin eklenmesini "altı"
sayısının da "yedi" olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Muharrem Toprak |
Muzaffer Kurtulmuşoğlu |
Cevdet Selvi |
|
|
İzmir |
Ankara |
Eskişehir |
|
İzzet Çetin |
Ramazan Kerim Özkan |
Muharrem İnce |
|
Kocaeli |
Burdur |
Yalova |
|
Mustafa Özyürek |
|
Kemal Kılıçdaroğlu |
|
Mersin |
|
İstanbul |
BAŞKAN - Teşekkür ederim.
Komisyon?..
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ MEHMET MUSTAFA AÇIKALIN (İstanbul) - Katılmıyoruz.
BAŞKAN - Hükümet?
ÇALIŞMA VE SOSYAL
GÜVENLİK BAKANI MURAT BAŞESGİOĞLU (İstanbul) - Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN - Gerekçe mi
okunsun, söz talebiniz mi var?
İZZET ÇETİN (Kocaeli) -
Gerekçe okunsun.
BAŞKAN - Gerekçeyi
okutuyorum :
Gerekçe :
SSK da olduğu gibi,
Bağ-Kur emeklilerinin de yönetimde temsiline olanak sağlanmaktadır.
BAŞKAN - Teşekkür ederim.
Hükümet ve Komisyonun
katılmadığı önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Teşekkür ederim.
Kabul etmeyenler... Teşekkür ederim. Önerge kabul edilmemiştir.
BAYRAM ALİ MERAL (Ankara)
- Kabul edenler daha fazlaydı Sayın Başkan...
BAŞKAN - Siz öyle
görmüşsünüzdür Sayın Başkan; buradan bakınca farklı oluyor.
BAYRAM ALİ MERAL (Ankara)
- Yani, ille oraya çıkmamız mı gerekiyor?!
BAŞKAN - İkinci önergeyi
okutuyorum :
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan kanun
tasarısının 7 nci maddesiyle değiştirilen 1479 sayılı Kanunun 8 inci maddesinin
birinci fıkrasının dördüncü satırında yer alan "Maliye Bakanı"
ibaresinin "Hazine Müsteşarlığının bağlı bulunduğu Devlet Bakanı" şeklinde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Haluk İpek
(Ankara) ve arkadaşları
BAŞKAN - Komisyon?..
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ MEHMET MUSTAFA AÇIKALIN (İstanbul) - Uygun görüşle takdire bırakıyoruz.
BAŞKAN - Hükümet?..
ÇALIŞMA VE SOSYAL
GÜVENLİK BAKANI MURAT BAŞESGİOĞLU (İstanbul) - Katılıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN - Gerekçe mi
okunsun?
HALUK İPEK (Ankara) -
Gerekçe okunsun.
BAŞKAN - Gerekçeyi
okutuyorum :
Gerekçe :
Bu madde düzenlemesiyle,
Kurumun gerek aktuaryel dengelerinin gerekse malî dengelerinin Hazine
Müsteşarlığı tarafından yakından izlenerek, ülkemiz makro ekonomik
politikalarının daha etkin yürütülmesi amaçlanmaktadır.
BAŞKAN - Teşekkür ederim.
Komisyonun takdire
bıraktığı, Hükümetin katıldığı önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler...
Teşekkür ederim. Kabul etmeyenler... Teşekkür ederim. Önerge kabul edilmiştir.
Kabul edilen önerge
doğrultusunda maddeyi oylarınıza sunuyorum...
HALUK KOÇ (Samsun) -
Sayın Başkan, karar yetersayısının aranılmasını talep ediyorum.
BAŞKAN - Peki; karar
yetersayısını arayacağım.
Maddeyi kabul edenler...
Kabul etmeyenler... Teşekkür ederim. Karar yetersayısı yok.
Saat 20.20'de toplanmak
üzere, birleşime ara veriyorum.
Kapanma Saati : 19.15
İKİNCİ OTURUM
Açılma Saati : 20.25
BAŞKAN : Başkanvekili Yılmaz ATEŞ
KÂTİP ÜYELER : Mehmet DANİŞ (Çanakkale), Mevlüt AKGÜN
(Karaman)
BAŞKAN - Sayın
milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 111 inci Birleşiminin İkinci
Oturumunu açıyorum.
237 sıra sayılı tasarının
görüşmelerine kaldığımız yerden devam ediyoruz.
VI. - KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
6. - Esnaf
ve Sanatkârlar ve Diğer Bağımsız Çalışanlar Sosyal Sigortalar Kurumu Kanununun
ve Tarımda Kendi Adına ve Hesabına Çalışanlar Sosyal Sigortalar Kanununun Bazı
Maddelerinin Değiştirilmesi, Yürürlükten Kaldırılması ve Bu Kanunlara Geçici
Maddeler Eklenmesi Hakkında Kanun Tasarısı ile Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal
İşler ve Plan ve Bütçe Komisyonları Raporları (1/296) (S. Sayısı : 237) (Devam)
BAŞKAN - Komisyon ve
Hükümet yerinde.
Tasarının 7 nci
maddesinin oylamasında karar yetersayısı aranılmış ve bulunamamıştı.
Şimdi, maddeyi tekrar
oylayacağım ve karar yetersayısını arayacağım.
Maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Teşekkür ederim. Kabul etmeyenler... Teşekkür
ederim. Madde kabul edilmiştir, karar yetersayısı vardır.
8 inci maddeyi okutuyorum
:
MADDE 8. - 1479 sayılı
Kanunun 9 uncu maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
"Madde 9.- Yönetim
Kurulu, haftada en az bir defa ve en az dört üye ile toplanır. Toplantıya
katılan üyelerin çoğunluğu ile karar verilir. Oylarda eşitlik halinde, Başkanın
bulunduğu taraf çoğunlukta sayılır.
Mazeretsiz olarak Yönetim
Kurulu toplantılarına katılmayan üyelere yapılan ödemelerden yönetmelik
hükümlerine göre kesinti yapılır. Bir takvim yılı içinde birbirini izleyen dört
hafta veya yapılan toplantı sayısının % 20'sinden fazla sayıda toplantıya
mazeretsiz katılmayanların Yönetim Kurulu üyeliği kendiliğinden sona erer.
Toplantıya iştirak eden
Yönetim Kurulu Başkanına ve Genel Müdür Yardımcısı üyeye 22/01/1990 tarihli ve
399 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin 34 üncü maddesine göre Kamu İktisadi
Teşebbüsleri yönetim kurulu başkanı ve üyelerine ödenen miktarlarda aylık ücret
ödenir. Diğer üyelere ise yönetim kurulu üyesi kadrosunun karşılığı olan aylık
ve diğer ödemeler, yolluklarda ise 10/02/1954 tarihli ve 6245 sayılı Harcırah
Kanunu hükümleri uygulanır."
BAŞKAN - Teşekkür ederim.
Madde üzerinde söz
talebi?.. Yok.
Maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Teşekkür ederim. Kabul etmeyenler... Kabul
edilmiştir.
9 uncu maddeyi okutuyorum
:
MADDE 9. - 1479 sayılı Kanunun
10 uncu maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
Madde 10. - Yönetim
Kurulunun görev ve yetkileri şunlardır:
a) Kurumun, Genel
Müdürlükçe hazırlanacak yıllık konsolide bütçesi ile yatırım programı
tekliflerini inceleyip gerekli değişiklikleri yaptıktan sonra Çalışma ve Sosyal
Güvenlik Bakanlığının onayına sunmak.
b) Genel Müdürlüğün
teklifi ile Kurum bütçesinin bölümleri içinde veya bölümleri arasında uygun
görülen aktarmaları yapmak.
c) Genel Müdürlükçe
hazırlanan Kurum bilançosunu ve faaliyet raporunu, tahmini bütçeyi inceleyip
görüşü ile birlikte Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığının onayına sunmak.
ç) Genel Müdürlükçe
aktüeryal hesaplamalar ile birlikte hazırlanacak her türlü kanun, kanun
hükmünde kararname ile tüzük ve yönetmelik taslaklarını inceleyerek gereği için
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığına gönderilmesine karar vermek.
d) Kurum adına taşınmaz
mal alınması, satılması, kiralanması veya kiraya verilmesi, takası, trampa veya
inşası, kullanımı ile idaresi veya tahsis şekli ve taşınmazlar üzerinde özel
veya tüzel kişiler eliyle yap-işlet-devret, işlet-devret, yap-işlet-sat,
yap-kirala-işlet gibi modeller ile işlerin yaptırılması hakkında karar vermek,
Kurum kaynaklarının ve varlıklarının değerlendirilmesinde kullanılacak
finansman teknik ve usullerine karar vermek.
e) Her yıl Maliye
Bakanlığınca belirlenen yeniden değerleme oranında miktarı arttırılmak üzere
bedeli iki yüz milyar Türk Lirasından fazla olan sözleşmeler ve yapılacak işler
hakkında karar vermek.
f) Kurum için yarar
görülen hallerde dava ve icra kovuşturması açılmaması, uyuşmazlıkların uzlaşma
yolu ile çözümlenmesi, açılan dava ve icra kovuşturmalarının takibinden
vazgeçilmesi veya feragat edilmesi, kanun yollarına başvurulmaması, bunlara ait
para ve malların terkin edilmesi, Kurum leh ve aleyhine açılmış dava ve icra
kovuşturmalarının uzlaşma veya tahkim yolu ile çözümlenmesi, konularında karar
vermek.
g) Finansman ve Aktüerya
Dairesi Başkanlığının Kurum gelirlerinin değerlendirilmesine ilişkin
hareketlerini izlemek, gerekli tedbirleri almak, Kurumun mali yapısını ve
aktüeryal dengelerini ayrı ayrı veya birlikte inceletmek.
h) Genel Müdürlükçe
hazırlanacak, Kurumun gelecek üç yıllık gelir-gider dengesini gösterir
aktüeryal hesap sonuçlarını inceleyerek Genel Kurula sunmak.
ı) Kurumda çalıştırılacak
yerli ve yabancı uzmanların nitelikleri ile sözleşme şartları ve ücretlerini
belirlemek, gerektiğinde danışmanlık, kontrollük, müşavirlik ve benzeri
hizmetlerin satın alınmasına karar vermek, şirketlerin sözleşmeye konu olacak
projelerini inceleyip karara bağlamak, şartları ve ücretlerini belirlemek,
yerli ve yabancı kuruluşlarla veya sosyal güvenlik kuruluşları ile ortak proje
yapmak veya yapılan projeye katılmak, bu kuruluşlarca yapılmış ya da yapılacak
projeleri inceleyip Kurum menfaati görülen projelere katılmasına karar vererek
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığının onayına sunmak.
i) Kurum personelinin
eğitimi amacıyla düzenlenen yıllık eğitim programlarını onaylamak.
j)Yönetim giderlerinden
karşılanmak üzere Kurumda kadrolu olarak fiilen çalışan personele ödenecek
ikramiyelerin ödenme tarihlerini belirlemek.
k) Genel Müdür ve Yönetim
Kurulu üyelerinin diğer önerilerini inceleyip karara bağlamak ve bu Kanunla
verilen diğer görevleri yapmak.
Yönetim Kurulunun çalışma
usul ve esasları ile alt kademelere
devredebileceği yetkileri ve diğer hususlara ilişkin usul ve esaslar
Yönetmelikle belirlenir.
BAŞKAN - Teşekkür ederim.
Madde üzerinde söz
talebi?.. Yok.
Madde üzerinde verilmiş 2
adet önerge vardır.
Önergeleri, önce, geliş
sıralarına göre okutacağım; sonra, aykırılıklarına göre işleme alacağım.
İlk önergeyi okutuyorum :
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan
tasarının çerçeve 9 uncu maddesiyle 1479 sayılı Yasanın 10 uncu maddesinde
yapılan değişikliğe aşağıdaki fıkranın eklenmesini arz ve teklif ederiz.
"Bu maddenin b, c,
d, h, ı, j fıkralarıyla ilgili Yönetim Kurulu Kararları Bakan onayına
tabidir."
|
Kemal Kılıçdaroğlu |
Muharrem Toprak |
Ali Topuz |
|
İstanbul |
İzmir |
İstanbul |
|
Muharrem İnce |
Mustafa Özyürek |
Muzaffer R. Kurtulmuşoğlu |
|
Yalova |
Mersin |
Ankara |
|
|
Osman Özcan |
|
|
|
Antalya |
|
BAŞKAN - Teşekkür ederim.
Diğer önergeyi okutuyorum
:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan
tasarının çerçeve 9 uncu maddesiyle değiştirilen 10 uncu maddenin "h"
fıkrasında yer alan "üç yıllık" ifadesinin "en az 20
yıllık" olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
|
Kemal Kılıçdaroğlu |
Muharrem Toprak |
Ahmet Sırrı Özbek |
|
İstanbul |
İzmir |
İstanbul |
|
Yakup Kepenek |
Hüseyin Ekmekcioğlu |
İzzet Çetin |
|
Ankara |
Antalya |
Kocaeli |
|
Osman Özcan |
Feramus Şahin |
|
|
Antalya |
Tokat |
|
BAŞKAN - Teşekkür ederim.
Komisyon?..
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ MEHMET MUSTAFA AÇIKALIN (İstanbul) - Son okunan önergeyi, uygun görüşle
takdire sunuyoruz.
BAŞKAN - Hükümet?..
ÇALIŞMA VE SOSYAL
GÜVENLİK BAKANI MURAT BAŞESGİOĞLU (İstanbul) - Sayın Başkanım, bildiğim
kadarıyla, bu önergede bir düzeltme yapılmış olması gerekiyordu; 20 yıl...
BAŞKAN - "Üç
yıllık" ifadesinin "en az 20 yıllık" olarak değiştirilmesi
teklif ediliyor.
İZZET ÇETİN (Kocaeli) -
Sayın Başkan, "10 yıl" olarak tashih edecektik.
BAŞKAN - "10
yıl" olarak tashih ediyoruz.
ÇALIŞMA VE SOSYAL
GÜVENLİK BAKANI MURAT BAŞESGİOĞLU (İstanbul) - Evet, biz, tashih edilmiş
şekliyle kabul ediyoruz.
BAŞKAN - Kabul
ediyorsunuz.
Komisyonun takdire
bıraktığı, Hükümetin katıldığı önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler...
Teşekkür ederim. Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Gerekçeyi okutuyorum :
Gerekçe :
Üç yıllık aktuarya hesabı
olmaz. Aktuarya hesaplarının özelliği, bu hesapların insanların yaşam umuduyla
ilgili olmasıdır. Dolayısıyla, kurumun gerçekten de sağlıklı bir çalışma
yapması isteniyorsa, bu sürenin en az 20 yıl olması gerekir.
BAŞKAN - Sayın
milletvekilleri, özür dileyerek, aynı önergeyi tekrar oylarınıza sunacağım. (AK
Parti sıralarından "10 yıl" sesleri)
Tabiî, 10 yıl olarak...
Düzeltilmiş şekliyle
"10 yıl" olarak oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Teşekkür
ederim. Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
İkinci önergeyi
okutuyorum :
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan
tasarının çerçeve 9 uncu maddesiyle 1479 sayılı Yasanın 10 uncu maddesinde
yapılan değişikliğe aşağıdaki fıkranın eklenmesini arz ve teklif ederiz.
"Bu maddenin b, c,
d, h, ı, j fıkraları ile ilgili Yönetim Kurulu Kararları Bakan onayına
tabidir."
Kemal Kılıçdaroğlu
(İstanbul) ve arkadaşları
BAŞKAN - Komisyon?..
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ MEHMET MUSTAFA AÇIKALIN (İstanbul) - Uygun görmüyoruz efendim.
BAŞKAN - Hükümet?..
ÇALIŞMA VE SOSYAL
GÜVENLİK BAKANI MUSTAFA BAŞESGİOĞLU (İstanbul) - Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN - Gerekçe mi
okunsun, söz talebiniz mi var?
İZZET ÇETİN (Kocaeli) -
Gerekçe okunsun.
BAŞKAN - Gerekçeyi
okutuyorum:
Gerekçe :
SSK Yasasıyla uyumlu
olması açısından söz konusu teklif yapılmıştır.
BAŞKAN - Teşekkür ederim.
Komisyon ve hükümetin
katılmadığı önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Teşekkür ederim.
Kabul etmeyenler... Kabul edilmemiştir.
Kabul edilen önerge
doğrultusunda maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Teşekkür ederim.
Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
10 uncu maddeyi
okutuyorum :
MADDE 10. - 1479 sayılı
Kanunun 11 inci maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
Madde 11. - Genel Kurul,
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanının veya görevlendireceği bir kamu
görevlisinin başkanlığında;
a) Çalışma ve Sosyal
Güvenlik Bakanlığı, Maliye Bakanlığı, Sağlık Bakanlığı, Tarım ve Köyişleri
Bakanlığı, Sanayi ve Ticaret Bakanlığı, Çevre ve Orman Bakanlığı ile Devlet
Planlama Teşkilatı Müsteşarlığı, Hazine Müsteşarlığı ve Başbakanlık Yüksek
Denetleme Kurulundan iştirak edecek
birer temsilciden,
b) Yükseköğretim
Kurulunca görevlendirilecek sosyal politika, iş hukuku, sağlık bilimleri
alanlarında uzman bir öğretim üyesinden,
c) Bu Kanuna tabi
sigortalıların bağlı bulundukları kanunla kurulu en yüksek meslek
kuruluşlarından üye sayısı en çok olan meslek kuruluşundan en fazla otuz,
ikinci en yüksek üye sayısına sahip meslek kuruluşundan en fazla on, takip eden
en fazla üyeye sahip üç meslek kuruluşundan üçer ve kanunla kurulu diğer meslek
kuruluşlarından birer temsilciden,
ç) 2926 sayılı Tarımda
Kendi Adına ve Hesabına Çalışanlar Sosyal Sigortalar Kanununa tabi
sigortalıların bağlı oldukları kanunla kurulu meslek kuruluşlarınca üye
sayılarının oranları korunarak seçilecek en fazla beş temsilciden,
d) Kurum çalışanlarının
en fazla temsil edildiği kamu görevlileri sendikasına kayıtlı Kurum personeli
arasından seçilecek bir temsilciden,
e) Kurumdan aylık
alanlardan, Bakanlıkça en fazla üyeyi temsil ettiği belirlenen dernek
tarafından seçilecek iki temsilciden,
Oluşur.
Birinci fıkraya göre
görevlendirilecek veya seçilecek üyelerin görev süresi iki yıldır. Görev süresi
bitenler yeniden görevlendirilebilir veya seçilebilirler. Temsilcilik
niteliğini yitirenlerin genel kurul temsilciliği kendiliğinden kalkar ve
bunların yerine gelen yedek temsilciler, asıl temsilcinin görev süresini
tamamlar.
Genel Kurulun oluşumu ile
çalışma usul ve esasları ve diğer hususlar
yönetmelikle düzenlenir.
BAŞKAN - Teşekkür ederim.
Madde üzerinde söz
talebi?.. Yok.
Maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Teşekkür ederim. Kabul etmeyenler... Kabul
edilmiştir.
11 inci maddeyi
okutuyorum :
MADDE 11. - 1479 sayılı
Kanunun 15 inci maddesinin (a), (c ) ve (f) bentleri aşağıdaki şekilde
değiştirilmiş ve maddeye bir fıkra eklenmiştir.
a) Prim gelirleri,
c) Bağış ve vasiyetler
ile Kurumca hazırlanan her türlü standart form, manyetik elektronik, akıllı
kart ve benzerlerinin satışından elde edilecek gelirler ile her türlü data
hattı, internet kullanımı ve benzeri kira gelirleri,
f) Kurum gelirlerinin
değerlendirilmesinden ve Kurum iştirak ve kuruluşlarından elde edilen gelirler,
Kuruma ait
gayrimenkullerin kira bedelleri, her yıl Devlet İstatistik Enstitüsünce
açıklanan tüketici fiyat indeksindeki artış oranından az olmamak üzere rayiç
veya emsal değerle belirlenir.
BAŞKAN - Teşekkür ederim.
Madde üzerinde söz
talebi?.. Yok.
Maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Teşekkür ederim. Kabul etmeyenler... Kabul
edilmiştir.
12 nci maddeyi okutuyorum
:
MADDE 12. - 1479 sayılı
Kanunun 16 ncı maddesi başlığı ile
birlikte aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
Kurum gelirlerinin
değerlendirilmesi
Madde 16. - Kurumun
uyguladığı kanunlardan elde ettiği her türlü gelirlerin, riskin dağıtılması
ilkesine göre Kurum lehine en yüksek getiriyi sağlayacak şekilde yönetilmesi
esastır. Kurum gelirleri ve zorunlu ödemeler için bulundurulması gereken nakit
ve benzeri varlıkların değerlendirilmesine ilişkin usul ve esaslar Kurum,
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı, Maliye Bakanlığı, Hazine Müsteşarlığı,
Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası ve Sermaye Piyasası Kurulu Başkanlığının
müştereken hazırlayacakları ve Bakanlar Kurulunca çıkarılacak yönetmelikle
belirlenir.
BAŞKAN - Teşekkür ederim.
Madde üzerinde söz
talebi?.. Yok.
Maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Teşekkür ederim. Kabul etmeyenler... Madde kabul
edilmiştir.
13 üncü maddeyi
okutuyorum :
MADDE 13. - 1479 sayılı
Kanunun 17 nci maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
Madde 17. - Kurumun
ticaret ve işlem bağlantılarından dolayı iflas hükümleri yürümez. Kurumun
alacakları Devlet alacağı derecesinde imtiyazlıdır. Kurum malları 2004 sayılı
İcra ve İflas Kanunu, 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında
Kanun ve 765 sayılı Türk Ceza Kanunu bakımından Devlet malı sayılır. Taşınır ve
taşınmaz malları, bankalardaki mevduatları ile her türlü hak ve alacakları
haczedilemez. Kurum her türlü dava ve icra işlemlerinde teminat yatırmak mükellefiyetinden
muaftır. Kurumun malları, paraları ve para hükmündeki evrak ve senetleri ile
diğer mevcutlarına karşı işlenen suçlar Devlet mallarına karşı veya Devlete ait
kağıt ve belgeler üzerinden işlenen suçlardan sayılır.
BAŞKAN - Teşekkür ederim.
Madde üzerinde söz
talebi?.. Yok.
Maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Teşekkür ederim. Kabul etmeyenler... Kabul
edilmiştir.
14 üncü maddeyi
okutuyorum :
MADDE 14. - 1479 sayılı
Kanunun 24 üncü maddesinin (I) numaralı bendinin (a) alt bendi aşağıdaki
şekilde değiştirilmiş ve (II) numaralı bendinin (b) alt bendi yürürlükten
kaldırılmıştır.
a) Esnaf ve sanatkârlar
ile diğer bağımsız çalışanlardan ticarî kazanç veya serbest meslek kazancı
dolayısıyla gerçek veya basit usulde gelir vergisi mükellefi olanlar ile gelir
vergisinden muaf olanlardan esnaf ve sanatkâr sicili ile birlikte kanunla
kurulu meslek kuruluşlarına usulüne uygun olarak kayıtlı olanlar,
BAŞKAN - Teşekkür ederim.
Madde üzerinde söz
talebi?.. Yok.
Madde üzerinde 1 adet
önerge vardır; önergeyi okutuyorum :
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 237
sıra sayılı Kanun Tasarısının 14 üncü maddesinin (a) alt bendinin "Esnaf
ve sanatkârlar ile diğer bağımsız çalışanlardan ticarî kazanç veya serbest
meslek kazancı dolayısıyla gerçek veya basit usulde gelir vergisi mükellefi
olanlar veya esnaf veya sanatkâr sicili ile birlikte kanunla kurulu meslek
kuruluşuna usulüne uygun olarak kayıtlı olanlar" olarak değiştirilmesini
arz ve teklif ederiz.
|
Vahit Çekmez |
Züheyir Amber |
Abdulaziz Yazar |
|
Mersin |
Hatay |
Hatay |
|
Ferit Mevlüt Aslanoğlu |
Mehmet Kartal |
Bayram Ali Meral |
|
Malatya |
Van |
Ankara |
|
Hüseyin Bayındır |
Ali Rıza Gülçiçek |
Ramazan Kerim Özkan |
|
Kırşehir |
İstanbul |
Burdur |
|
Selami Yiğit |
İzzet Çetin |
Hüseyin Özcan |
|
Kars |
Kocaeli |
Mersin |
BAŞKAN - Komisyon
önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ MEHMET MUSTAFA AÇIKALIN (İstanbul) - Katılmıyoruz.
BAŞKAN - Hükümet önergeye
katılıyor mu?
ÇALIŞMA VE SOSYAL
GÜVENLİK BAKANI MURAT BAŞESGİOĞLU (İstanbul) - Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN - Gerekçeyi mi
okutalım?
MUSTAFA ÖZYÜREK (Mersin)
- Sayın Başkan, gerekçe okunsun.
BAŞKAN - Gerekçeyi
okutuyorum :
Gerekçe :
Bağ-Kur öncelikle kendi
nam ve hesabına çalışan ve esnaf sicil memurluğu ile odalarına kayıtlı esnaf ve
sanatkârımıza hizmet vermektedir. Ticaret hayatında bulunan kişilerin vergi
mükellefiyeti çeşitli sebeplerden dolayı süreklilik arz etmeyebilir. Zaman
zaman vergi mükellefiyetine kısa da olsa esnaflarımız ara vermektedir.
BAŞKAN - Teşekkür ederim.
Komisyon ve Hükümetin
katılmadığı önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Teşekkür ederim.
Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.
Maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Teşekkür ederim. Kabul etmeyenler... Kabul
edilmiştir.
15 inci maddeyi
okutuyorum :
MADDE 15. - 1479 sayılı
Kanunun 25 inci maddesi başlığı ile birlikte aşağıdaki şekilde
değiştirilmiştir.
Sigortalılığın başlangıç
ve bitiş tarihi
Madde 25. - Bu Kanunun 24
üncü maddesine göre sigortalı sayılanlardan gelir vergisi mükellefi olanların sigortalılıkları, mükellefiyetin başlangıç
tarihinden, gelir vergisinden muaf
olanların sigortalılıkları ise esnaf ve sanatkar sicili ile birlikte
kanunla kurulu meslek
kuruluşlarına kayıtlı olmak
şartıyla talep tarihinden itibaren
başlatılır.
Bu suretle sigortalı
olanların hak ve yükümlülükleri sigortalı sayıldıkları tarihte başlar.
Bu Kanuna tabi
sigortalılık;
a) Gelir vergisi
mükellefi olanların, mükellefiyetlerini gerektiren faaliyetlerine son
verdikleri,
b) Gelir vergisinden muaf
olanların, Esnaf ve Sanatkar Sicili
ile birlikte kanunla kurulu
meslek kuruluşlarındaki üye
kayıtlarının silindiği,
c) Şirketlerle ilgisi
kalmayanların, çalışmalarına son verdikleri veya ilgilerinin kesildiği,
tarihten itibaren,
d) Türkiye Cumhuriyeti
Emekli Sandığına tabi olarak çalışmaya başlayanların, emekli keseneği
kesilmeye başladığı,
e) İflasına karar
verilmiş olan tasfiye halindeki özel
işletmeler ile şirket ortaklarının, özel işletmenin veya şirketin
mahkemece tasfiyesine karar verildiği,
iflasına karar verilmiş olan veya tasfiye halindeki özel işletmeler ile şirket
ortaklarından hizmet akdi ile çalışanların çalışmaya başladığı,
f) 2108 sayılı Kanuna göre 1479 sayılı Kanun
kapsamına giren köy
ve mahalle muhtarlarından; kendi nam ve hesabına bağımsız çalışmasından
dolayı gelir vergisi mükellefiyeti bulunanlar
hariç, aynı zamanda hizmet akdi
ile çalışanların çalışmaya başladığı,
g) Gelir vergisinden muaf
olan, ancak Esnaf ve Sanatkârlar Sicili ile birlikte kanunla kurulu meslek
kuruluşlarındaki kayıtlara istinaden Bağ-Kur sigortalısı olanlardan bu
sigortalılıklarının devamı sırasında, hizmet akdi ile çalışanların çalışmaya
başladığı,
Tarihten bir gün önce,
Sona erer.
Sigortalılığı sona erenler sigortalılıklarının sona erdiği
tarihten itibaren üç ay içinde
Kuruma başvurarak kayıtlarını sildirmek zorundadırlar. Kuruma tescili yapıldığı
halde beş yıl ve daha fazla süreyle prim ödememiş olan sigortalıların,
sigortalılıkları; bu Kanunun ek 19 uncu maddesi hükmü saklı kalmak şartıyla,
prim ödemesi bulunan sigortalının ödediği primlerin tam olarak karşıladığı ayın
sonu itibariyle, prim ödemesi bulunmayan sigortalının sigortalılığı ise tescil
tarihi itibariyle Kurumca re'sen sona erdirilir. Kurumca re'sen kayıt silmenin usul ve esasları
yönetmelikle düzenlenir.
BAŞKAN - Teşekkür ederim.
Madde üzerinde,
Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına Antalya Milletvekili Sayın Hüseyin
Ekmekcioğlu; buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA HÜSEYİN
EKMEKCİOĞLU (Antalya) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte
olan Kanun Tasarısının 15 inci maddesi üzerinde, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu
adına söz almış bulunmaktayım; Yüce Heyeti saygıyla selamlarım.
Değerli arkadaşlarım,
sayıları yaklaşık 4 000 000'u bulan, aileleriyle birlikte düşünüldüğünde, ülke
nüfusunun üçte 1'ini oluşturan esnaf ve sanatkârlarımızın, ülkemizin ekonomik,
sosyal, siyasal ve kültürel yaşamlarında taşıdıkları önem bugün artık
tartışılmaz bir gerçektir.
Esnaf ve sanatkârlarımız,
esnek yapıları sayesinde olağanüstü dönemlerde her zaman ulusal ekonomilerin
cansimidi olmuşlardır. Son olarak yaşanan ekonomik krizlerde, büyük işletmeler
bu koşullara ayak uyduramayıp, birer birer yok olurken, işçi çıkarmaya devam
ederken, esnaf ve sanatkârlarımız ayakta kalma mücadelesi vermiştir ve vermeye
de devam edecektir.
Örgütlü, örgütsüz,
sayıları 4 000 000'a yaklaşan ve tam 227 değişik işkolunda faaliyet gösteren
esnaf ve sanatkârlarımızın sorunlarının temel nedenlerinin, onların önemini
kavrayamayan ve bu nedenle bu kesimi âdeta yok farz eden yönetimlerin varlığı
olduğunu öncelikle belirtmek istiyorum.
Yaşanan derin ekonomik
krizin piyasalarda neden olduğu daralma, üretimlerin düşmesi sonucunu da
beraberinde getirmiş, bu olumsuz durum, doğrudan esnaf ve sanatkârlarımızı da
son derece etkilemiştir.
Son birbuçuk yılda
kapanan ve devredilen esnaf ve sanatkârlar işyeri sayısı 300 000'i aşmıştır. Bu
sayıdan çok fazlasınınsa, giderek artan borçları nedeniyle işyerlerini
kapatmaları an meselesi haline gelmiştir. Son iki yılda yeni işyeri açanların
sayısının da yüzde 7 oranında azalmış olması, bu konuya eğilmemiz gerektiğinin
kanıtıdır.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; kişilerin, doğanın, toplumsal ve ekonomik yaşamın önüne
çıkardığı sosyal risklere karşı kendini güvenlik altına alma istek ve çabası
insanlık tarihi kadar eskidir. İnsanlar, topluluk halinde yaşamaya başladıkları
tarihten itibaren, gerek kendileri gerekse aile fertleri için, gelecek günlerde
karşılaşabilecekleri sosyal tehlikelerin kaygısını taşımışlar ve bu
tehlikelerin iktisadî sonuçlarına karşı belirli güvenceler aramışlardır.
Esnaf ve
sanatkârlarımızın en önemli sorunu, düşük standartlı sosyal güvenlik, yani
Bağ-Kur sorunudur. Bugün Emekli Sandığı ve Sosyal Sigortalar Kurumu ile
Bağ-Kurun sosyal güvenlik standartları arasındaki fark son derece açıktır. Esnaf
ve sanatkârlarımız, âdeta ikinci sınıf vatandaş olarak kabul edilerek, düşük
standartlarda emeklilik ve sağlık sigortası uygulamalarına muhatap
kılınmaktadır. Bağ-Kur, organize edilerek hizmet etkinliği artırılmalı, en
azından, bu kuruluşumuzun, ülkemizin diğer sosyal güvenlik kuruluşları
standartlarında sosyal güvenlik hizmeti vermesi sağlanmalıdır. Bu nedenle,
tartıştığımız Bağ-Kur tasarısında bu kesimin lehine düzenlemeler getirilmeli,
primlerini rahatlıkla ödeyebilecekleri, emekli olduklarında aldıkları maaşla
mutlu olabilecekleri birtakım düzenlemeler yapılmalıdır.
Tasarının 15 inci
maddesi, vergiden muaf esnaf hariç, diğer esnaf ve sanatkârların Bağ-Kura tabi
sigortalılıklarının başlangıcında ve bitişinde vergi daireleri kayıtlarının
esas alınmasını öngörmektedir. Bilindiği üzere, esnaf ve sanatkârlar sicili
kayıtları, kamu güvenini haiz resmî kayıtlardır. 507 sayılı Esnaf ve Küçük
Sanatkârlar Kanununun 114 üncü maddesinde belirtildiği üzere, esnaf ve sanatkâr
sicillerinin sağlıklı ve güvenli bir şekilde tutulması ve yayımlanması
amacıyla, her il merkezinde, ticaret davalarına bakan asliye hukuk hâkimleri
nezdinde o ili kapsamak ve il sınırlarında çalışmak üzere, esnaf ve sanatkâr
sicili kurulmaktadır. Sicil işlemleri, ticaret davalarına bakan asliye hukuk
mahkemesinin gözetimi altındaki Sanayi ve Ticaret Bakanlığınca atanan sicil
memuru tarafından yönetilmekte ve Türk Ticaret Kanununun 26 ile 40 ıncı
maddeleri arası esnaf ve sanatkâr sicili hakkında uygulanmaktadır. 1479 sayılı
Kanunun anılan maddesinde yapılan bu değişiklikle, 20.4.1982 tarihinde
yürürlüğe giren 2654 sayılı Kanunla geçmişte getirilen ve ciddî mağduriyetlere
sebebiyet veren sorunları yeniden ortaya çıkaracak; esnaf ve sanatkâr
kayıtları, güvenilir olmasına rağmen, dikkate alınmayacak; meslek kuruluşları,
sistemin dışına itilecektir. Meslek odalarının esnaf ve sanatkâr sicil
kayıtlarının tescili, sigortalılığın terkini ve adres güncelleştirmelerindeki
rolünü gözardı eden, esnafımızla sürekli işbirliği içinde çalışmış meslek
kuruluşlarını sistem dışında bırakan bu maddede, önceden olduğu gibi, esnaf ve
sanatkâr siciliyle birlikte meslek odaları kayıtlarının da dikkate alınmasına
ilişkin düzenleme yapılmalıdır.
Değerli arkadaşlarım,
tasarının 15 inci maddesinin son fıkrasında, kuruma kayıtlı ve tescili
yapıldığı halde beş yıl veya daha fazla süre prim ödememiş olan sigortalılar
ile prim ödemesi bulunan sigortalıların ödediği primlerin tam olarak karşılığı
ayın sonu itibariyle, prim ödemesi bulunmayan sigortalının ise tescil tarihi
itibariyle sigortalılıklarının kurumca resen sona erdirileceğine dair hüküm yer
almaktadır. Prim ödememe süresi ne olursa olsun, sigortalıların bu hakkının
sona erdirilmesi düşünülemez. Kurumun alacağını tahsil etmesi, kendi görevidir
ve buna ilişkin usul ve esaslar, tasarının ilgili maddelerinde düzenlenmiştir.
Bu nedenle, gerek ekonomik koşullar gerekse bilgisizlik ve ihmalkârlık
nedeniyle prim ödememesi halinde bu hakkın sigortalının elinden alınması, onun
geleceğini tehdit edecektir.
Değerli milletvekilleri,
yıllardır ekonomik krizler yaşayan ülkemizde, esnaf ve sanatkârlar ve tarım
kesimleri, tüm kesimler gibi, bu krizlerden üzerlerine düşen payı almışlardır.
Geçmiş hükümetlerde olduğu gibi, bu hükümet de, esnaf ve sanatkârlar ve tarım
kesimimizin ekonomik ve sosyal durumlarını iyileştirici hiçbir önlem
almamıştır. Bugün gündeme gelen tasarı da aynı nitelikleri taşımaktadır.
Görüşülmekte olan kanun tasarısında yapılmak istenen değişiklikler, esnaf ve
sanatkârlarımızı, tarım kesimindeki çalışanlarımızı rahatlatmaktan yana değil,
daha da sıkıntıya sokmaktadır.
Değerli arkadaşlarım,
yasa tasarımızla değişiklik yaparken, özellikle ve öncelikle, düzenleme
yaptığımız konularla ilgili toplum kesimlerini rahatlatıcı düzenlemeler
yapmalıyız. Yapılan düzenlemeler, demokratik kitle örgütleriyle tartışılıp,
onların görüş ve önerileriyle olgunlaştırılıp, ülkemizin uzun yıllardır
birikmiş sorunları elbirliğiyle çözülmelidir.
Değerli milletvekilleri,
önümüze gelen kanun tasarısından anlaşılıyor ki, esnafımız ve tarım kesiminde
çalışan vatandaşlarımızın sıkıntılarını çözücü önlemler alınmamıştır.
Arkadaşlar, küçük esnaf
ve sanatkârlarımızı yaşatalım. Esnafımız, bu ülkeye nefes aldıran kesimdir; vücudun
akciğeri gibidir, topluma nefes aldırır. Bu kesimleri boğmamalıyız; fakat,
yapılan uygulamalar tersini göstermektedir. Büyük bir istihdam alanı olan bu
kesimler ortadan kaldırılırsa, hem ülkemizdeki işsizlik sorununun artmasına
sebep oluruz hem de toplanan vergilerin azalmasıyla bindiğimiz dalı keseriz.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; ülkemizin sayıca en büyük kesimini oluşturan esnaf ve
sanatkârlar gözardı edilerek ve dışlanarak bir ekonomi politikası uygulanamaz.
Bu nedenle, esnaf ve sanatkârlarımız desteklenmeli ve teşvik edilmelidir.
Esnafımız, ekonomimizin, ülkemizin belkemiğidir; artık, değerli esnaf ve
sanatkârlarımızı hak ettiği yere getirmeliyiz.
Bu yasa tasarısıyla
ilgili olarak yapmış olduğumuz eleştirilerin dikkate alınacağını ümit ederek,
Yüce Heyeti saygıyla selamlarım. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederim
Sayın Ekmekcioğlu.
Şahsı adına İzzet Çetin;
buyurun.
İZZET ÇETİN (Kocaeli) -
Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli arkadaşlarım,
Bağ-Kur, gerçekten, esnafımızın, çiftçimizin, ev kadınlarının, SSK ve Emekli
Sandığı dışında kalan çalışanlarımızın bağlı bulunduğu bir sosyal güvenlik
kurumumuz. Tabiî, bugün, ülkemiz zor bir dönemeçten geçiyor. Özellikle son
yirmi yıldır uygulanan yanlış ekonomi politikaları ve sosyal politikalar
sonucunda, ülke olarak yoksullaştık, dışa bağımlı hale geldik. Sosyal güvenlik
kurumlarımız, yanlış yönetimler ve yanlış siyasal kararlar sonucunda, zarar
eder konuma geldi. Bütçe açıkları alabildiğine genişledi ve finansmanı
karşılayamadığı için, zor günler yaşanıyor. Özellikle son günlerde, son
yıllarda, esnafımızın, siftah yapmadan kepenk kapattığı dönemler oldu. Sadece
kasım ve şubat krizlerinde, hepimiz biliyoruz ki, 2 000 000'dan fazla insan
işini kaybederken, yüzbinlerce esnafımız işyerini kapatmak zorunda kaldı. Küçük
ve orta ölçekli işletmelerin sahipleri zor günler geçirdi. Çeşitli dönemlerde,
çeşitli yaklaşımlarla, esnafımız güçlendirilmek istendi; bunların, primlerini
ödeyemedikleri dönemler, günler oldu. Daha iki gün önce, Sayın Başbakan,
işsizliğe çözümü esnafla bulmaya çalıştı ve "ülkemizde 5 000 000 esnaf var,
o 5 000 000 esnaf 1'er kişi istihdam ederse, Türkiye'de işsizlik diye bir şey
kalmaz" diyerek, âdeta hem esnafla hem işsizle alay etti.
Şimdi, bu düzenlemeye
bakıyorum, o zor koşullarda varlığını sürdürmeye çalışan, ayakta durmaya
çalışan esnafımızın; topraktan aldığını toprağa yatıran, her dönemde güç
koşullarda üretimini sürdürmeye çalışan, bir yandan banka borçlarını,
faizlerini ödeyemeyen çiftçimizin, Bağ-Kura prim borcu olduğu aklının
köşesinden bile geçmez. Yani, çiftçimiz de esnafımızdan farklı değil. Kendi
rızasıyla bu kuruma prim ödeyenlerin -onların da ya eşleri esnaftır ya
çiftçidir ya sanatkârdır- bile, primlerini ödeyemedikleri bir gerçektir.
Şimdi, sosyal
sigortacılıkta ana kural, gerçekten, üyelerin aidatına primlerine dayalı ise,
bunu almak devletin görevi, kurumun görevidir. Eğer, bu üyeler, ekonomik kriz
nedeniyle yoksullaşmışlar, millî gelirleri, kişisel gelirleri düşmüş ve
sigortaya olan yükümlülüklerini yerine getirememişlerse -ki, öyledir; zaman
zaman vergi barışı ya da prim affı diye, birtakım yaklaşımlar önermeye
çalışıyoruz- yani, bu kişiler primlerini ödeyememişlerse, prim borçlarının bir
kısmını affetmeyi düşünüyoruz. Şimdi, buradaki düzenlemeye bakıyoruz:
"Sigortalılığı sona erenler sigortalılıklarının sona erdiği tarihten
itibaren üç ay içinde kuruma başvurarak kayıtlarını sildirmek zorundadırlar.
Kuruma tescili yapıldığı halde 5 yıl ve daha fazla süreyle prim ödememiş olan
sigortalıların, sigortalılıkları; bu Kanunun ek 19 uncu maddesi hükmü saklı
kalmak şartıyla, prim ödemesi bulunan sigortalının ödediği primlerin tam olarak
karşıladığı ayın sonu itibariyle, prim ödemesi bulunmayan sigortalının
sigortalılığı ise,ş tescil tarihi itibariyle Kurumca resen sona
erdirilir."
51 inci maddeye
baktığımız zaman, durum aynı şekilde tekrar edilmiş: "1479 sayılı Kanunun
ek 19 uncu maddesi hükmü saklı kalmak şartıyla, prim ödemesi bulunan
sigortalının ödediği primlerin tam olarak karşıladığı ayın sonu itibariyle, prim
ödemesi bulunmayan sigortalının sigortalılığı ise tescil tarihi itibariyle, kurumca resen sona erdirilir."
Değerli arkadaşlarım, bir
kere, Bağ-Kurda verilen sağlık hizmetleri yetersiz, emekli aylıkları yetersiz.
Bağ-Kurlular, diğer sosyal güvenlik kurumlarından hangisine gidip hizmet
alacaklarını şaşırmış vaziyetteler. Devlet, alacağına geldiği zaman, gidiyor,
bir biçimde alıyor; ama, burada, tahsil etme yoluna gitmeyerek, doğrudan
doğruya, onlara, hizmetin dışına çıkmalarını, Bağ-Kur'un dışına çıkmalarını
öneriyor.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Çetin,
konuşmanızı tamamlar mısınız.
İZZET ÇETİN (Devamla) -
Tabiî.
Oysa, 1479 sayılı Kanun,
yaptırımı olan bir kanun; görevi de, Bağ-Kura vermiş ve ilgili kurum olarak,
şimdiye kadar Çalışma Bakanlığına, bundan böyle de Sosyal Sigortalar Kurumuna
veriyor.
Değerli arkadaşlarım,
biz, primi alamamışız, belli bir süre prim ödemiş Bağ-Kurluya sistemden çık
diyoruz. Zaten hizmet alamadığı için, böyle bir resen ayırma, Bağ-Kur'dan
kaçışı beraberinde getirecektir. Bu yanlıştır.
İkincisi: Bu düzenleme,
eklenen bir hükümle, 2003 yılı Bütçe Kanununda vardı; daha iki gün önce,
Anayasa Mahkemesi, bu hüküm hakkında yürütmenin durdurulması yönünde karar
verdi.
Üçüncüsü: Bizim
görevimiz, yani, hükümetin görevi, hükümetlerin görevi, kapsamındakileri dışarı
atmak değil, sistemi işletmek, kapsamı genişletmek, bu sosyal güvenlik
şemsiyesi altına daha çok esnafımızı alarak kayıtdışı ekonomiyi de ortadan
kaldırmaya yönelik önlem almaktır.
Bu düzenleme yanlıştır.
Daha yolun başındayız. İki gün önce, Anayasa Mahkemesinin, eşitlik ilkesine
aykırılık nedeniyle yürütmenin durdurulması kararını verdiği bir konunun bu
maddede ısraren gelmesi de çok mantıklı değildir. Hükümetin de, Grubunuzun da,
devletin çeşitli kurumlarıyla inatlaşmasının, kavgaya girişmesinin hiçbir
mantığı yoktur.
Bunun, buradan
çıkarılmasını diliyor; hepinize saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederim
Sayın Çetin.
ÇALIŞMA VE SOSYAL
GÜVENLİK BAKANI MURAT BAŞESGİOĞLU (İstanbul) - Sayın Başkan, yerimden bir
açıklama yapmak istiyorum.
BAŞKAN - Buyurun.
ÇALIŞMA VE SOSYAL
GÜVENLİK BAKANI MURAT BAŞESGİOĞLU (İstanbul) - Sayın Başkanım, değerli
arkadaşlar; Sayın Çetin'in yapmış olduğu konuşma üzerine bir açıklık getirme
ihtiyacını duydum, o sebeple söz aldım.
Burada, beş yıl ve daha
fazla süreyle kuruma hiç prim ödememiş sigortalıların durumu düzenleniyor.
Gerçi, birazdan muttali olacağınız bir önergeyle bu maddede bir değişiklik
yapılıyor; ancak, burada yapılmak istenilen şu: Beş yıl ve daha fazla süreyle
kuruma hiç prim ödememişse, bunlara, konuşmamda ifade ettiğim borçları
yapılandırma, ödeme kolaylığı çerçevesi içerisinde, bir hak tanınacak. Yani,
sistemin dışına atma yahut da çıkarma diye bir husus yok. Bu süre içerisinde borçlarını
ödedilerse, sistemle ilgileri devam edecek. Hayır, borçlarını ödemedilerse,
yine, bu sigortalılarımıza, makul bir süre içerisinde ikinci bir tebligat yapılacak.
İZZET ÇETİN (Kocaeli) -
Düzenleme o biçimde değil Sayın Bakan.
ÇALIŞMA VE SOSYAL
GÜVENLİK BAKANI MURAT BAŞESGİOĞLU (İstanbul) - İleride, 19 uncu maddede bu hale
geliyor.
Bu tebligata rağmen de
yine borçlarını ödemediği takdirde, kurumla tekrar ilişki kuruncaya kadar,
entegre oluncaya kadar, bu sigortalılarımızın sigortalılıkları askıya alınacak.
Yani, burada, belki, resen silme sizi rahatsız edebilir; ama, ileride, 19 uncu
maddede görüleceği üzere, sigortalılıkları askıya alınacak ve diledikleri
zaman, tekrar sisteme girme konusunda müracaatları olduğu takdirde, yine,
isterse terk ettikleri basamak seviyesinden veyahut da yeni, sıfırdan girme
hakkına sahip olacaklar. Yani, hiçbir şekilde sigortalılıklarının zayi olması
gibi bir husus yok.
Burada bizim aradığımız
şudur: Sayıları yaklaşık 1 000 000 civarında olan bu sigortalılarımızı net bir
şekilde görmek istiyoruz. Yani, bize müracaat ediyorlar... "Beni
Bağ-Kurdan silin" diye dilekçe veren var. Mesela, bir tarihte -arkadaşlarımız
hatırlar- bu memurların rotasyona tabi tutulduğu bir dönemde, bu rotasyondan
muaf olmak için eşlerinin Bağ-Kurlu olması kâfi geliyordu; bir sürü memur
eşimiz Bağ-Kurlu oldu, üç ay prim ödedi, sonra bu işin devamı gelmedi... Yani,
bu sayı içerisinde, bunun gibi, sistemle ilişkisini devam ettirmeyen bir sürü
sigortalı var. Maksadımız budur.
Teşekkür ederim Sayın
Başkan.
BAŞKAN - Teşekkür ederim
Sayın Bakan.
Şahsı adına, Karaman
Milletvekili Sayın Mevlüt Akgün; buyurun. (AK Parti sıralarından alkışlar)
MEVLÜT AKGÜN (Karaman) -
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Bağ - Kurla ilgili yasa tasarısı
üzerinde söz almış bulunmaktayım; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Ben, diğer iki
konuşmacının aksine, 15 inci maddeyle düzenlenen, beş yıl süreyle prim ödemeyen
ve kurumla bağını bir anlamda kesmiş olan sigortalıların -az önce Bakanımız da
ifade etti- sigortalılık süresinin askıya alınmasının, hukukumuzun ihtiyaç
duyduğu bir müessese olduğunu düşünüyorum; çünkü, Bağ-Kur sigortalılığı,
zorunluluk içeren bir sigortalılık sistemi. Gerçekten, hasbelkader Bağ-Kur
sigortalısı olmuş, özellikle tarım kesiminde, haberi bile olmadan, muhtarın
beyanıyla Bağ-Kurlu olan ve daha sonra Bağ-Kurdan silinmek için -az önce
Bakanımız da ifade etti- âdeta Bağ-Kurdan kurtulmak için günlerce mücadele
veren birçok insan var Anadolu'da. Bu insanlar, hasbelkader oluşan Bağ-Kurluluk
kaydı nedeniyle, diğer sosyal güvenlik sistemleri olarak düşünülen Fak-Fuk Fon gibi, yeşil kart
sistemi gibi sosyal güvenlik sistemlerinden, maalesef, yararlanamamaktadır ve
Bağ-Kur kaydı nedeniyle mustarip olan, mağdur olan birçok insana rastladım,
sizler de rastlamışsınızdır.
Bu nedenle, gönül bağını
bu sosyal güvenlik sisteminden silmiş, prim ödemeyen ve âdeta bu sosyal
güvenlik sistemini kendine bir sıkıntı olarak gören insanımızın,
sigortalılığının belli bir süre askıya alınması, ona bu süre içerisinde yeniden
düşünme imkânının sağlanması ve istediği takdirde de, yapılan tebligata rağmen
borcunu ödemediği takdirde de, kendi gönlüyle sigortalılık sisteminden
çıkmasının gerekliliğine inanıyorum.
Sosyal güvenlik
sisteminde bu kuruma ihtiyaç vardı. Bu ihtiyaç, bu yasal düzenlemeyle yerine
getirilmiş bulunmaktadır. Ben inanıyorum ki, AK Parti İktidarı, bu
düzenlemelerin dışında, tüm halkımızı kapsayan yeni sosyal güvenlik çatısı ve
düzenlemesiyle, bütün halkımızın devletten sağlık sigortası ve diğer sosyal
ihtiyaçlarını karşılayacağı geniş bir sosyal güvenlik sistemini kuracaktır.
Hükümet Programımızda bu vardır ve hükümetimizin bunu gerçekleştireceğine de yürekten
inanıyoruz.
Bu vesileyle, hepinizi
saygıyla selamlıyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederim
Sayın Akgün.
Sayın milletvekilleri,
madde üzerindeki görüşmeler tamamlanmıştır.
Madde üzerinde 2 adet
önerge vardır. Önergeleri, önce geliş sıralarına göre okutacağım, sonra
aykırılıklarına göre işleme alacağım.
İlk önergeyi okutuyorum :
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan
tasarının 15 inci maddesiyle değiştirilen 1479 sayılı Kanunun 25 inci
maddesinin son fıkrasının aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
|
Haluk İpek |
Mahfuz Güler |
Cevdet Erdöl |
|
Ankara |
Bingöl |
Trabzon |
|
Maliki Ejder Arvas |
|
Alaettin Güven |
|
Van |
|
Kütahya |
"Sigortalılığı sona
erenler, sigortalılıklarının sona erdiği tarihten itibaren üç ay içinde kuruma
başvurarak kayıtlarını sildirmek zorundadırlar."
BAŞKAN - Teşekkür ederim.
İkinci önergeyi
okutuyorum :
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 237
sıra sayılı kanun tasarısının 15 inci maddesiyle düzenlenen 1479 sayılı Kanunun
25 inci maddesinin ilk fıkrası ile üçüncü fıkrasının (b) bendinin aşağıdaki
şekilde değiştirilmesini ve (a) bendinin çıkarılmasını, bentlerin teselsül
ettirilmesini arz ve teklif ederiz.
|
Hüseyin Ekmekçioğlu |
Nail Kamacı |
Haluk Koç |
|
Antalya |
Antalya |
Samsun |
|
Muharrem İnce |
Tuncay Ercenk |
Muharrem Toprak |
|
Yalova |
Antalya |
İzmir |
|
Atila Emek |
Osman Kaptan |
Osman Özcan |
|
Antalya |
Antalya |
Antalya |
|
|
Kemal Kılıçdaroğlu |
|
|
|
İstanbul |
|
"Bu kanunun 24 üncü
maddesine göre sigortalı sayılanların sigortalılıkları, esnaf ve sanatkâr
sicili ile birlikte kanunla kurulu meslek kuruluşlarına kayıtlı olmak şartıyla
talep tarihinden itibaren başlatılır."
"b) Esnaf ve
sanatkâr siciliyle birlikte kanunla kurulu meslek kuruluşlarına kayıtlı
olanların üye kayıtlarının silindiği."
BAŞKAN - Teşekkür ederim.
Komisyon?..
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ MEHMET MUSTAFA AÇIKALIN (İstanbul) - Katılmıyoruz.
BAŞKAN - Hükümet?..
ÇALIŞMA VE SOSYAL
GÜVENLİK BAKANI MURAT BAŞESGİOĞLU (İstanbul) - Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN - Gerekçeyi mi
okutayım, söz mü istiyorsunuz?..
HÜSEYİN EKMEKCİOĞLU
(Antalya) - Gerekçe okunsun.
BAŞKAN - Gerekçeyi
okutuyorum :
Gerekçe :
Bilindiği üzere, esnaf ve
sanatkârlar sicili kayıtları, kamu güvenine haiz resmî kayıtlardır. 507 sayılı
Esnaf ve Sanatkârlar Kanununun 144 üncü maddesinde belirtildiği üzere, esnaf ve
sanatkâr sicillerinin sağlıklı ve güvenli bir şekilde tutulması ve yayınlanması
amacıyla her il merkezinde ticaret davalarına bakan asliye hukuk mahkemeleri
nezdinde o ili kapsamak ve il sınırlarında çalışmak üzere esnaf ve sanatkâr
sicili kurulmaktadır.
Sicil işlemleri ticaret
davalarına bakan asliye hukuk mahkemesinin gözetimi altında Sanayi ve Ticaret
Bakanlığınca atanan sicil memuru tarafından yönetilmekte ve Türk Ticaret
Kanununun 26 ilâ 40 ıncı maddeleri arası esnaf ve sanatkâr sicili hakkında da
uygulanmaktadır.
1479 sayılı Kanunun
anılan maddesinde yapılan bu değişiklikle, 20.4.1982 tarihinde yürürlüğe giren
2654 sayılı Kanunla, geçmişte getirilen ve ciddî mağduriyetlere sebebiyet veren
sorunları yeniden ortaya çıkaracak, esnaf ve sanatkâr kayıtları güvenilir
olmasına rağmen dikkate alınmayacak, meslek kuruluşları sistemin dışına
itilecektir.
Meslek odalarının, esnaf
ve sanatkâr sicil kayıtlarının, tescil, sigortalılığın terkini ve adres
güncelleştirilmelerindeki rolünün gözardı edilmesi, esnafımızla sürekli
işbirliği içinde çalışmış meslek kuruluşlarını sistem dışına bırakan bu madde,
önceden olduğu gibi esnaf ve sanatkâr sicili ile birlikte meslek odaları
kayıtlarının da dikkate alınmasına ilişkin düzenleme yapılmalıdır.
BAŞKAN - Teşekkür ederim.
Komisyon ve Hükümetin
katılmadığı önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Teşekkür ederim.
Kabul etmeyenler... Teşekkür ederim. Önerge kabul edilmemiştir.
İkinci önergeyi
okutuyorum :
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan
tasarının 15 inci maddesiyle değiştirilen 1479 sayılı Kanunun 25 inci
maddesinin son fıkrasının aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
Haluk İpek
(Ankara) ve arkadaşları
"Sigortalığı sona
erenler sigortalılıklarının sona erdiği tarihten itibaren üç ay içinde kuruma
başvurarak kayıtlarını sildirmek zorundadırlar."
BAŞKAN - Teşekkür ederim.
Komisyon?..
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ MEHMET MUSTAFA AÇIKALIN (İstanbul) - Uygun görüşle takdire bırakıyoruz.
BAŞKAN - Hükümet?..
ÇALIŞMA VE SOSYAL
GÜVENLİK BAKANI MURAT BAŞESGİOĞLU (İstanbul) - Katılıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN - Gerekçeyi
okutuyorum :
Gerekçe :
Madde metninden çıkarılan
hükümlerin ek 19 uncu maddede düzenlenmesinin daha uygun olacağı
düşünüldüğünden önerge verilmiştir.
BAŞKAN - Teşekkür ederim.
Komisyonun takdire
bıraktığı, Hükümetin katıldığı önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler...
Teşekkür ederim. Kabul etmeyenler... Teşekkür ederim. Önerge kabul edilmiştir.
Kabul edilen önerge
doğrultusunda maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Teşekkür ederim.
Kabul etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.
16 ncı maddeyi okutuyorum
:
MADDE 16. - 1479 sayılı
Kanunun 26 ncı maddesinin birinci fıkrasına aşağıdaki cümle eklenmiş ve maddeye
birinci fıkradan sonra gelmek üzere aşağıdaki fıkralar eklenmiştir.
Üç ay içinde kayıt ve
tescilini yaptırmayan sigortalılar Kurumca re'sen kayıt ve tescil edilir.
Gelir vergisi
mükelleflerinin mükellefiyet tescili ve terkinine ilişkin bilgiler, Kurum ile
Maliye Bakanlığınca müştereken belirlenecek usul ve esaslara göre Kuruma
bildirilir.
Kamu kurum ve
kuruluşları, belediyeler, kamu iktisadi teşebbüsleri, esnaf kefalet
kooperatifleri, tarım kredi kooperatifleri ve bankalar, bu Kanuna göre zorunlu
sigortalı olanlarla ilgili ruhsat, ihale ve kredi işlemlerinde sigortalı olduklarını
gösterir belgeyi istemek ve belge istenenler de bu belgeyi ibraz etmek
zorundadırlar.
BAŞKAN - Teşekkür ederim.
Madde üzerinde söz
talebi?.. Yok.
Maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Teşekkür ederim. Kabul etmeyenler... Madde kabul
edilmiştir.
17 nci maddeyi okutuyorum
:
MADDE 17. - 1479 sayılı
Kanunun 28 inci maddesinin ikinci fıkrasının başına "Şu kadar ki, bu
Kanuna tabi sigortalılığın başladığı tarihte" ibaresi eklenmiş ve üçüncü
fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
Sigortalıların hangi
hallerde çalışma gücünün en az üçte ikisini yitirmiş sayılacakları, sağlık
işlemlerine ilişkin yönetmelikteki esaslara göre tespit olunur.
BAŞKAN - Teşekkür ederim.
Madde üzerinde söz
talebi?.. Yok.
Maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Teşekkür ederim. Kabul etmeyenler... Madde kabul
edilmiştir.
18 inci maddeyi
okutuyorum :
MADDE 18. - 1479 sayılı
Kanunun 29 uncu maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
Madde 29. - Malullük
aylığından yararlanabilmek için;
a) Bu Kanunun 28 inci
maddesine göre malul sayılmak,
b) En az beş tam yıl
sigorta primi ödemiş olmak,
c) Yazılı istekte
bulunmak ve istek tarihi itibariyle prim ve her türlü borçlarını ödemiş
olmak,
Şarttır.
Bu Kanuna tabi
sigortalılığı devam ederken bir iş kazası veya meslek hastalığı sonucu çalışma
gücünün en az üçte ikisini kaybedenler hakkında beş tam yıl sigorta primi
ödemiş olmak şartı aranmaz.
BAŞKAN - Teşekkür ederim.
Madde üzerinde şahsı
adına, İstanbul Milletvekili Sayın Lokman Ayva; buyurun. (AK Parti sıralarından
alkışlar)
LOKMAN AYVA (İstanbul) -
Sayın Başkan, değerli milletvekillerimiz; hepinize saygı ve sevgilerimi
sunuyorum.
Bu maddeye ilaveten bir
önergemiz olacak. Belki, Sayın Bakan katılırsa, konuşma fırsatım olmaz diye
önceden konuşayım dedim. Malum, belki bir enişte kıyağı yapar, katılır filan
diye korkuyorum!
Değerli
milletvekillerimiz, hem 17 nci hem 18 inci madde, gerçekten, uygulanmasında da
karşılaştığımız problemlerin aşılmasıyla, önemli bir rahatlama getirecek. Bizim
burada esas vurgulamak istediğimiz hadise şu: SSK, Emekli Sandığı gibi sosyal
güvenlik kuruluşlarımızda uygulanan bir yöntem var. Kısaca, birkaç cümleyle onu
söyleyeyim. Özürlü çalışan insanlar, daha doğrusu, çalışan özürlüler 15 yılda
emekli olabiliyorlar; fakat, Bağ-Kurda çalışanlar 15 yılda emekli olamıyor. Biz
diyoruz ki, Emekli Sandığı ve SSK'da olduğu gibi Bağ-Kurda da aynı mevzuat
uygulansın. Peki, bunun mantığı ne? Mantığı şu: Bağ-Kurda çalışan kişi, kendisi
iş kurmuş. Mesela, ne yapmış bu kişi... Herhalde fabrikatör filan olmuyor; ya
ayakkabı tamir dükkânı açmış, tamircilik yapıyor ya belediyeden büfe almış, o
işi yapıyor; gelip gidiyor işyerine. Biz diyoruz ki buna: Sen eğer devlet
dairesine girseydin, onbeş yılda emekli olacaktın veya birisinin yanında
çalışsaydın, onbeş yılda emekli olacaktın; üstelik, senin sigorta priminin
yüzde 50'sini de Hazine verecekti; ama, biz, senden tamamını alıyoruz ve
tamamını almamıza rağmen, seni de diğerlerinden daha fazla mağdur ediyoruz.
Tabiî, bu, çok aykırı bir durum.
Ben, inanıyorum,
komisyonumuzun ve hükümetimizin de desteğiyle, bundan sonra önergemiz kabul
edilecek ve sizlerin, tabiî, esas Genel Kurulumuzun desteğiyle, bu kabul
edilecektir; çünkü, zaten, uygulamadaki, açıkçası, haksız bir durumdu. Bunun
giderileceğini düşünüyorum. Bundan, en fazla, zannediyorum, 500 kişi falan
-onun net bir sayısı yok elimizde- yararlanabilir. O da, herhalde, bundan onbeş
sene sonra filan yararlanılacağı bir hadise.
Bu kanun tasarısı gündeme
geldiğinde, konuyu gündeme getirmek istedik. Sizlerin bu konudaki desteği çok
çok önemli. Neden önemli; şundan: Bundan sonra, kendi işini kurmak isteyen
insanlara bir destek olmuş olacağız. Eğer, bir kişi, bir yerde bir iş kurmak
isterse, arkasında devletin olduğunu, arkasında sosyal güvenlik kuruluşlarının
olduğunu ima etmiş olacağız.
Peki, akla şöyle bir soru
gelebilir; denilebilir ki: Acaba, popülizm mi yapıyor Lokman Ayva? Herhalde
popülizm bu işe kadar düşmedi; yani, 500 kişi için popülizm yapılmaz. Artı,
belki, yine, popülizmle ilgili şu denebilir: Yani, sekiz on senedir bankalardan
50-60 milyar dolar götürüldü; o zaman popülizm olmuyor da, 500 özürlüye gelince
mi popülizm olacak bu iş?!
O açıdan,
destekleyeceğinize inanıyor; saygı ve sevgilerimi sunuyorum. (Alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederim
Sayın Ayva.
Sayın milletvekilleri,
madde üzerinde başka söz talebi?.. Yok.
Maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Teşekkür ederim. Kabul etmeyenler... Teşekkür
ederim. Madde kabul edilmiştir.
Sayın milletvekilleri,
yeni madde ihdasına dair bir önerge vardır. Malumları olduğu üzere,
görüşülmekte olan tasarı veya teklife konu kanunun, komisyon metninde
bulunmayan, ancak, tasarı veya teklif ile çok yakın ilgisi bulunan bir maddesinin
değiştirilmesini isteyen ve komisyonun salt çoğunlukla katıldığı önergeler
üzerinde yeni bir madde olarak görüşme açılacağı, İçtüzüğümüzün 87 nci
maddesinin dördüncü fıkrası hükmüdür.
Bu nedenle, önergeyi
okutup, Komisyona soracağım. Komisyon önergeye salt çoğunlukla, yani, 21
üyesiyle katılırsa, önerge üzerinde yeni bir madde olarak görüşme açacağım;
Komisyonun salt çoğunlukla katılmaması halinde ise, önergeyi işlemden
kaldıracağım.
Şimdi, önergeyi
okutuyorum :
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülecek olan 237 sıra
sayılı kanun tasarısının çerçeve 18 inci maddesinden sonra, çerçeve 19 uncu
madde olmak üzere aşağıdaki hükmün eklenmesini ve diğer maddelerin bu çerçevede
teselsül ettirilmesini arz ve teklif ederiz.
MADDE 19 - 02.09.1971
tarih ve 1479 sayılı Esnaf ve Sanatkârlar ve Diğer Bağımsız Çalışanlar Sosyal
Sigortalar Kurumu Kanununun 35 inci maddesine 3 üncü fıkra olmak üzere
aşağıdaki hükmün eklenmesini arz ve teklif ederiz.
"Sakatlığı nedeniyle
vergi indiriminden yararlanmaya hak kazanmış durumda olan sigortalılardan;
ilgili mevzuatı uyarınca, birinci derecede sakatlığı olanlar yaşları ne olursa
olsun en az onbeş yıldan beri sigortalı bulunmak ve en az 3 600 gün malullük,
yaşlılık ve ölüm sigortaları primi ödemiş olmak, ikinci derecede sakatlığı
olanlar yaşları ne olursa olsun en az 18 yıldan beri sigortalı olmak ve en az 4
000 gün malullük, yaşlılık ve ölüm sigortaları primi ödemiş olmak, üçüncü
derecede sakatlığı olanlar yaşları ne olursa olsun en az yirmi yıldan beri
sigortalı olmak ve en az 4 400 gün malullük, yaşlılık ve ölüm sigortaları primi
ödemiş olmaları şartıyla yaşlılık aylığından yararlanırlar. Sakatlığı nedeniyle
vergi indiriminden yararlanması dolayısıyla yaşlılık aylığına hak kazanarak
yaşlılık aylığı alanlar kurumca kontrol muayenesine tabi tutulabilir.
|
Lokman Ayva |
Muzaffer Baştopçu |
Öner Gülyeşil |
|
İstanbul |
Kocaeli |
Siirt |
|
Mustafa Dündar |
|
Mahmut Kaplan |
|
Bursa |
|
Şanlıurfa |
BAŞKAN - Sayın Komisyon,
önergeye salt çoğunlukla katılıyor musunuz?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ MEHMET MUSTAFA AÇIKALIN (İstanbul) - Sayın Başkan, Komisyonumuzun
yeterli çoğunluğu bulunmamaktadır.
BAŞKAN - Teşekkür ederim.
Komisyon önergeye salt
çoğunlukla katılamamış olduğundan, önergeyi işlemden kaldırıyorum.
19 uncu maddeyi
okutuyorum :
MADDE 19. - 1479 sayılı
Kanunun 38 inci maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
Madde 38. - Bu Kanuna
göre yaşlılık aylığı alanların istekleri halinde, aylıkları kesilerek son defa
prim ödedikleri basamaktan prim ödemeye devam edebilirler. Bunların tekrar
yaşlılık aylığı talep etmeleri halinde, en az üç tam yıl prim ödemiş olmaları
kaydıyla haklarında bu Kanunun yaşlılık sigortası hükümleri uygulanır. Bu
süreyi tamamlamadan talepte bulunanlara ödedikleri primleri bu Kanunun 55 inci
maddesi hükümlerine göre yersiz ödeme olarak iade edilir ve yeniden bağlanacak
aylığın hesabında, son defa aldığı aylık tutarı esas alınarak, aylığın iptal
tarihinde yürürlükte bulunan hükümler uygulanır.
BAŞKAN - Teşekkür ederim.
Madde üzerinde söz
talebi?.. Yok.
Maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Teşekkür ederim. Kabul etmeyenler... Madde kabul
edilmiştir.
20 nci maddeyi okutuyorum
:
MADDE 20. - 1479 sayılı
Kanunun 39 uncu maddesinin ikinci fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
Bu Kanuna göre tekrar
sigortalı olanlar, toptan ödeme yapılan sürelerini ihya etmek istedikleri
takdirde, bu sürelere ilişkin primler, toptan ödeme talebinde bulundukları
tarihte son defa prim ödedikleri basamağın, ihya talebinde bulundukları
tarihteki tutarları esas alınarak hesaplanır ve tebliğ tarihinden itibaren üç
ay içinde ödenir. Bu şekilde ihya edilen süreler yaşlılık aylığı bağlanmasında
ihya tarihinden itibaren altı ay sonra sigortalılık süresi olarak değerlendirilir.
Bu Kanuna tabi hizmetlerin 2829 sayılı Sosyal Güvenlik Kurumlarına Tabi Olarak
Geçen Hizmetlerin Birleştirilmesi Hakkında Kanunun 5 inci maddesine göre
ihyasında da, bu fıkra hükmü uygulanır.
BAŞKAN - Teşekkür ederim.
Madde üzerinde söz
talebi?.. Yok.
Maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Teşekkür ederim. Kabul etmeyenler... Madde kabul
edilmiştir.
21 inci maddeyi
okutuyorum :
MADDE 21.- 1479 sayılı
Kanunun 41 inci maddesinin birinci fıkrasının (a) ve (d) bentleri ile fıkranın
son cümlesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
a) Ölüm tarihinde en az
beş tam yıl sigorta primi ödemiş olan,
d) En az beş tam yıl
sigorta primi ödemiş olanlardan toptan ödeme talebinde bulunmakla beraber,
toptan ödeme yapılmadan ölen,
Sigortalının hak sahibi
kimselerine yazılı talepleri halinde aylık bağlanır.
BAŞKAN - Teşekkür ederim.
Madde üzerinde söz
talebi?.. Yok.
Maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Teşekkür ederim. Kabul etmeyenler... Madde kabul
edilmiştir.
22 nci maddeyi okutuyorum
:
MADDE 22. - 1479 sayılı
Kanunun 42 nci maddesinin birinci fıkrasının (d) bendinde yer alan
"sigortalının" ibaresinden sonra gelmek üzere "beş tam yıl"
ibaresi eklenmiştir.
BAŞKAN - Teşekkür ederim.
Madde üzerinde söz
talebi?.. Yok.
Maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Teşekkür ederim. Kabul etmeyenler... Madde kabul
edilmiştir.
23 üncü maddeyi
okutuyorum :
MADDE 23. - 1479 sayılı
Kanunun 45 inci maddesinin ikinci fıkrasının (c) ve (d) bentleri aşağıdaki
şekilde değiştirilmiştir.
c) Onsekiz yaşını, orta
öğrenim yapması halinde yirmi yaşını, yüksek öğrenim yapması halinde yirmibeş
yaşını doldurmayan ve (onsekiz yaşını doldurmayanlar hariç) bu Kanun ile diğer
sosyal güvenlik kanunları kapsamında çalışmayan, bu kanunlar kapsamındaki
çalışmalarından dolayı gelir veya aylık almayan veya yaşları ne olursa olsun
çalışamayacak durumda malul olan erkek çocuklarla, yaşları ne olursa olsun evli
olmayan, evli olmakla beraber sonradan boşanan veya dul kalan ve bu kanun ile
diğer sosyal güvenlik kanunları kapsamında çalışmayan, bu kanunlar kapsamındaki
çalışmalarından dolayı gelir veya aylık almayan kız çocuklarının her birine %
25'i,
d) Sigortalının ölümü
tarihinde veya sonradan eşine veya çocuklarına yapılması gereken tahsisin
toplamı, sigortalıya ait tahsisten aşağı olursa, artan kısım eşit paylar
halinde, sigortalının bu Kanun ile diğer sosyal güvenlik kanunları kapsamında
çalışmayan, bu kanunlar kapsamındaki çalışmalarından dolayı gelir veya aylık
almayan ana ve babasına her birinin hissesi sigortalıya ait aylığın en çok %
25'i,
BAŞKAN - Teşekkür ederim.
Madde üzerinde, şahsı
adına, İstanbul Milletvekili Sayın Lokman Ayva; buyurun.
LOKMAN AYVA (İstanbul) -
Sayın Başkan, sayın milletvekillerimiz; huzurunuzu işgal etmekten üzgünüm; ama,
bugünkü görüşmelerin başında da belirttiğim gibi, birtakım hususlar vardı;
ayrıntı gibi görünen, fakat, insanların bayağı acı çektiği hususlar.
Burada, bu madde de,
yine, önemli, güzel maddelerden biri; fakat, birazdan bir önergemiz olacak. Bu
önergemiz, komisyonun salt çoğunluğunu gerektirmeyen bir önerge ve Genel
Kurulumuzun tasvibini, en azından, burada alabilecek, öyle bir imkânı olacak
bir önerge.
Buradaki espri şu: Eğer,
annesi veya babası sigortalıysa özürlü kişinin ve bunlar vefat etmişse, çocuğa
bir para kalıyor. Erkek ise eğer, evli bile olsa, bu para devam ediyor. Hangi
şartlarda; herhangi bir işe girmemiş veya herhangi başka bir sosyal güvenliği
olmaması kaydıyla; ama, işin ters tarafı, belki size garip gelecek, bu özürlü
çocuk kızsa, evlenirse, kesiliyor.
Şimdi, tabiî, bu,
çelişkili, garip bir durum; ama, maalesef, bunlar, ayrıntılarda kaldığı için,
gözden kaçabiliyor. Bunun sonuçları şu: Mesela, özürlü bir kız, babasından,
annesinden maaş alıyor; herhangi bir geliri yok, herhangi başka bir sosyal
güvenliği yok; evlendi, parası pat diye kesiliyor. Neden; herhalde, kocası
zengin zannediliyor, kocasının ona bakacağı varsayılıyor. Gördüğüm örneklerde
yaygın olan şey şu: Kocası da fakir, kendisi de fakir, hatta, kocası da, zaman
zaman, işsiz oluyor. Yani, o bakımdan, biz, bu kadın-erkek ayırımcılığı
anlamına da gelen, artı, kadını kocasının geçindireceği gibi bir mantığa da
dayanan ve yine artı, kocasının zengin olacağını varsayan bu hükmün,
sadece "erkek" kelimesinin
çıkarılarak düzeltilmesini arzu ediyoruz. İnşallah, takdirlerinizle
düzelecektir diyor, saygılar, sevgiler sunuyorum. (Alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederim
Sayın Ayva.
Madde üzerinde başka söz
talebi?.. Yok.
Madde üzerinde 1 adet
önerge var; okutuyorum :
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülecek olan 237 sıra
sayılı kanun tasarısının 23 üncü maddesinde yer alan 1479 sayılı Kanunun 45
inci maddesinin ikinci fıkrasının (c) bendindeki "erkek çocuklarla"
ibaresinin "çocuklarla" şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederim.
Lokman Ayva
İstanbul
BAŞKAN - Teşekkür ederim.
Komisyon önergeye
katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ MEHMET MUSTAFA AÇIKALIN (İstanbul) - Katılmıyoruz efendim.
BAŞKAN - Hükümet?..
ÇALIŞMA VE SOSYAL
GÜVENLİK BAKANI MURAT BAŞESGİOĞLU (İstanbul) - Sayın Başkanım, izin verirseniz,
kısa bir açıklama yapmak istiyorum.
BAŞKAN - Buyurun.
ÇALIŞMA VE SOSYAL
GÜVENLİK BAKANI MURAT BAŞESGİOĞLU (İstanbul) - Tabiî, Sayın Ayva'nın
hassasiyetlerini hepimiz, bütün Parlamento paylaşıyoruz; ancak, önergesiyle
ilgili şunu söylemek istiyorum.
Madde metninde
"erkek" kelimesinin bulunması, kanun tekniği ve genel düzenleme
açısından gerekli; çünkü, erkek çocuklar, ancak malul olmaları şartıyla 25
yaşından sonra ölüm aylığı almaya devam edebiliyorlar. Kız çocuklarının durumu
ise; bekâr oldukları sürece ölüm aylığı almaya devam ediyorlar. Bu hakkı,
özürlü veyahut da sakat gibi bir sınıflandırmaya tabi tutmak, yasanın bütünlüğü
açısından mahzurlar taşımaktadır. Hükümet olarak biz de, saydığım bu
gerekçelerle önergeye katılamıyoruz.
BAŞKAN - Teşekkür ederim.
HALUK KOÇ (Samsun) -
Sayın Bakan, kız çocukları da özürlü olabilir...
BAŞKAN - Komisyonun ve
Hükümetin katılmadığı önergenin gerekçesini mi okutalım?
LOKMAN AYVA (İstanbul) -
Söz istiyorum Sayın Başkan.
BAŞKAN - Buyurun.
LOKMAN AYVA (İstanbul) -
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; tabiî, üzüntü verici bir açıklama. Bunun
kanunla, kanun tekniğiyle, hukuk tekniğiyle açıkçası bir ilgisi yok. Biz de, bu
hazırlığı yaparken, hukukçularla yaptık. Yani, şundan dolayı: Yukarıda,
oturduk, Kanunlar ve Kararlar Dairesinden arkadaşlarla, Sağlık Komisyonundan
uzman arkadaşlarla konuştuk. Yanlış yönlendirdiklerini düşünmüyorum; zaten,
bizim de, az çok bir hukuk mantığımız var.
Buradaki espri şu: Eğer,
şu dediğimiz sakıncayı bir şekilde telafi edebiliyorsa mevcut düzenleme, hiçbir
itirazımız yok. Yani, kız çocuk evlenince niye maaşı kesiliyor da, erkek çocuk
evlenince kesilmiyor? Bunu düzenleyebiliyor muyuz? Hukuk mantığına böyle
uyduralım o zaman, nasıl uydurulacaksa.
İkincisi şu: Peki, kız
çocuğu -özürlü kızı kastediyorum- evlenince kocasının geçindirme zorunluluğunu
hangi Medenî Yasa veya Anayasa hükmünden alıyoruz? Böyle bir şey de yok zaten.
Açıkçası, ben, bayan olsam -olmasam da karşı çıkıyorum da- daha da çok karşı
çıkardım.
Üçüncüsü de şu : Diyorum
ya, özürlü vatandaşın evlendiği kişilerin öyle beyaz atlı prens falan olduğunu
zannetmeyin. Burada, eğer, böyle bir destek olursa, kocasının herhangi bir
geliri yoksa, o aileye de destek oluyor bu kişi. Zaten, kızın sosyal güvenliği
falan olmaması şartı var; yani, herhangi bir yerden para almaması gerekiyor,
hatta, bu sakat ve malullük maaşı var ya, 65 yaş ve diğer malullük maaşı, onu
bile almaması gerekiyor bu parayı alabilmesi için. Ne kadar alacak, miktarını
da söyleyeyim; yüzde 25, yani; 100 000 000 veya 125 000 000 lira; yani, aslında
sakındığımız para 125 000 000 lira. Yani, ben, bu değişikliğin niye
yapılamayacağını anlamış değilim. İnşallah takdirlerinizi bekliyoruz.
Çok teşekkür ediyorum.
(Alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederim
Sayın Ayva.
Komisyon ve Hükümetin
katılmadığı önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Teşekkür ederim.
Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmiştir. (Alkışlar)
Sayın milletvekilleri,
kabul edilen önerge doğrultusunda maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Teşekkür ederim. Kabul etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.
24 üncü maddeyi
okutuyorum :
MADDE 24. - 1479 sayılı
Kanunun 46 ncı maddesinin başlığı ile ikinci ve üçüncü fıkraları aşağıdaki
şekilde değiştirilmiştir.
Ölüm aylığının kesilmesi
Sigortalının kız
çocuklarına bağlanan aylıklar, bu Kanun ile diğer sosyal güvenlik kanunları
kapsamında çalışmaya başladıkları veya evlendikleri tarihi takip eden aylık
ödeme tarihinden itibaren kesilir. Aylığın kesilmesine yol açan nedenlerin ortadan
kalkması halinde, bu Kanunun 45
inci maddesinin ikinci
fıkrasının ( c ) bendi hükmü
saklı kalmak şartıyla, bu tarihi takip eden aylık ödeme tarihinden başlanarak
yeniden aylık bağlanır. Ancak evliliğin son bulması ile kocasından da aylık
almaya hak kazanan kız çocuklarına bu aylıklardan fazla olanı ödenir.
"Sigortalının erkek
çocuklarına bağlanan aylıklar, çocuğun onsekiz yaşını veya bu Kanun ile diğer
sosyal güvenlik kanunları kapsamında çalışmamaları koşuluyla, orta öğrenim
yapması halinde yirmi yaşını, yüksek öğrenim yapması halinde yirmibeş yaşını
dolduracağı tarihe kadar devam eder. Bu yaşları doldurdukları tarihte
çalışamayacak durumda malül olan erkek çocukların aylıklarının ödenmesine devam
olunur.
BAŞKAN - Teşekkür ederim.
Madde üzerinde söz
talebi?.. Yok.
Maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Teşekkür ederim. Kabul etmeyenler... Madde kabul
edilmiştir.
25 inci maddeyi
okutuyorum :
MADDE 25. - 1479 sayılı
Kanunun 49 uncu maddesinin birinci fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
Bu Kanuna göre ödenecek
sigorta primi, sigortalının seçtiği, intibak ettirildiği veya yükseltildiği 50
nci maddede belirtilen gelir basamağının % 20'sidir.
BAŞKAN - Teşekkür ederim.
Madde üzerinde söz
talebi?.. Yok.
Maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Teşekkür ederim. Kabul etmeyenler... Madde kabul
edilmiştir.
26 ncı maddeyi okutuyorum
:
MADDE 26. -1479 sayılı
Kanunun 51 inci maddesinin üçüncü ve dördüncü fıkraları aşağıdaki şekilde
değiştirilmiştir.
Ancak, diğer sosyal
güvenlik kanunlarına tabi bir işte çalıştıktan sonra bu Kanun kapsamına
girenlerin basamakları, diğer sosyal güvenlik kanunları kapsamında geçirilen
süre dikkate alınarak intibak ettirilmek suretiyle belirlenir.
Bu Kanun kapsamından
çıkarak, diğer sosyal güvenlik kanunları kapsamında sigortalı olduktan sonra
tekrar bu Kanun kapsamına girenlerin basamakları, diğer sosyal güvenlik
kanunları kapsamında geçirilen süre dikkate alınarak daha önce bulundukları son
basamak üzerine intibak ettirilmek suretiyle yeniden belirlenir.
BAŞKAN - Teşekkür ederim.
Madde üzerinde söz
talebi?.. Yok.
Maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Teşekkür ederim. Kabul etmeyenler... Madde kabul
edilmiştir.
27 nci maddeyi okutuyorum
:
MADDE 27. - 1479 sayılı
Kanunun 53 üncü maddesinin birinci, ikinci ve üçüncü fıkraları aşağıdaki şekilde değiştirilmiş, beşinci fıkrasına
aşağıdaki cümle eklenmiştir.
Sigortalılar, aylık prim
borcunu ilgili ayın sonuna kadar ödemek zorundadırlar. Kurumun, 17.10.1983
tarihli ve 2926 sayılı Kanuna göre tahakkuk eden prim alacakları aylık olarak
veya Kurumca tespit edilecek dönemlerde ödenir. Ayrıca, Bakanlar Kurulu kararı
ile ürün bedellerinden tevkif suretiyle de tahsil edilebilir.
Kurumun, süresinde
ödenmeyen prim ve prime ilişkin alacakları ile her ne nam altında olursa olsun
diğer alacaklarının tahsilinde 09.06.1932 tarihli ve 2004 sayılı İcra ve İflas
Kanunu hükümleri uygulanır.
Sigortalılar tarafından
ödenmesi gereken primler süresi içinde ve tam olarak ödenmezse, primlerin
ödenmeyen kısmına sürenin bittiği tarihten başlayarak, gecikilen her ay için
21.07.1953 tarihli ve 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında
Kanunla belirlenen gecikme zammı oranları uygulanarak sigortalılardan tahsil
edilir. Gecikme zammı, yalnız prim alacaklarına uygulanır ve borç ödeninceye
kadar devam eder.
Afet bölgesindeki
şartları ve gelişmeleri göz önünde tutarak, sigortalıların ödemesi gereken
primlerin ödeme sürelerini bu fıkrada belirlenen sürelere bağlı kalmaksızın
belirlemeye ve ertelemeye Kurum Yönetim Kurulu yetkilidir.
BAŞKAN - Teşekkür ederim.
Madde üzerinde söz
talebi?.. Yok.
Maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Teşekkür ederim. Kabul etmeyenler... Madde kabul
edilmiştir.
28 inci maddeyi
okutuyorum :
MADDE 28. - 1479 sayılı
Kanunun 58 inci maddesinin birinci fıkrasında yer alan "Belirlemeye"
ibaresinden sonra gelmek üzere "Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığı"
ibaresi eklenmiştir.
BAŞKAN - Teşekkür ederim.
Madde üzerinde söz
talebi?.. Yok.
Maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Teşekkür ederim. Kabul etmeyenler... Madde kabul
edilmiştir.
29 uncu maddeyi
okutuyorum :
MADDE 29. - 1479 sayılı
Kanunun 63 üncü maddesine aşağıdaki fıkralar eklenmiştir. Tak-sirli suç sayılır
hareketi ile bu Kanunda sayılan yardımların yapılmasına neden olan üçüncü
kişinin sigortalının eşi, çocukları, ana ve babası olması halinde, bu kişilere
rücu edilmez.
Kurumun rücu hakkını
doğuran suç sayılır hareket yurt dışında meydana gelmiş, suçun faili yabancı
uyruklu ve yurt dışında ikamet ediyorsa, bu kişilere rücu edilmez.
BAŞKAN - Teşekkür ederim.
Madde üzerinde söz
talebi?.. Yok.
Maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Teşekkür ederim. Kabul etmeyenler... Madde kabul
edilmiştir.
30 uncu maddeyi
okutuyorum :
MADDE 30. - 1479 sayılı
Kanunun 68 inci maddesine aşağıdaki fıkra eklenmiştir.
Ayrıca Kurum denetim
elemanları bu Kanun hükümleri uyarınca Kurum ile sözleşme yapmış gerçek veya
tüzel kişiliği haiz kuruluşlarda araştırma ve inceleme yapmaya yetkilidirler.
Kendi-leriyle sözleşme yapılmış olan gerçek veya tüzel kişiliği haiz
kuruluşlar, Kurum denetim elemanla-rına her türlü bilgi ve belgeyi vermekle
yükümlüdürler.
BAŞKAN - Teşekkür ederim.
Madde üzerinde söz
talebi?.. Yok.
Madde üzerinde verilmiş
bir önerge vardır; okutuyorum :
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan
tasarının çerçeve 30 uncu maddesi ile 1479 sayılı Yasanın 68 inci maddesinde
yapılan değişikliğe aşağıdaki cümlenin eklenmesini arz ve talep ederiz.
"Bu yükümlülüklerini
yerine getirmeyenler hakkında, asgari ücretin iki katı tutarında idari para
cezası kesilir."
|
Kemal Kılıçdaroğlu |
Muharrem Toprak |
A. Sırrı Özbek |
|
İstanbul |
İzmir |
İstanbul |
|
İzzet Çetin |
Yakup Kepenek |
Ali Topuz |
|
Kocaeli |
Ankara |
İstanbul |
|
Osman Özcan |
Hüseyin Ekmekcioğlu |
Feramus Şahin |
|
Antalya |
Antalya |
Tokat |
BAŞKAN - Komisyon?..
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ MEHMET MUSTAFA AÇIKALIN (İstanbul) - Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN - Hükümet?..
ÇALIŞMA VE SOSYAL
GÜVENLİK BAKANI MURAT BAŞESGİOĞLU (İstanbul) - Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN - Sayın önerge
sahipleri, gerekçeyi mi okutalım?
İZZET ÇETİN (Kocaeli) -
Gerekçeyi okutun Sayın Başkan.
BAŞKAN - Gerekçeyi
okutuyorum :
Gerekçe :
Yaptırımsız bir
yükümlülüğün işlemeyeceği gerçeği dikkate alınarak değişiklik önerilmiştir.
BAŞKAN - Teşekkür ederim.
Komisyon ve Hükümetin
katılmadığı önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Teşekkür ederim.
Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.
Maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Teşekkür ederim. Kabul etmeyenler... Madde kabul
edilmiştir.
31 inci maddeyi
okutuyorum :
MADDE 31. - 1479 sayılı
Kanunun 70 inci maddesinin ikinci fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
Bu Kanuna dayanılarak
Kurumca açılacak tazminat ve rücu davaları on yıllık, prim alacak-ları davaları
beş yıllık zamanaşımına tabidir.
BAŞKAN - Teşekkür ederim.
Madde üzerinde söz
talebi?.. Yok.
Maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Teşekkür ederim. Kabul etmeyenler... Madde kabul
edilmiştir.
32 nci maddeyi okutuyorum
:
MADDE 32. - 1479 sayılı
Kanunun 76 ncı maddesi başlığı ile birlikte aşağıdaki şekilde
değiştirilmiştir.
Dikkate alınmayacak
tutarlar
Madde 76. - Her yıl bütçe
kanunları ile belirlenen, Devlet hesaplarında yer verilmeyecek ve terkin
edilecek tutarlar, Kurum hesaplarında aynen uygulanır. Bu tutarların terkinine
Genel Müdürlük yetkilidir. Buna ilişkin usul ve esaslar Kurum yönetim kurulunca
belirlenir.
BAŞKAN - Teşekkür ederim.
Madde üzerinde söz
talebi?.. Yok.
Maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Teşekkür ederim. Kabul etmeyenler... Madde kabul
edilmiştir.
33 üncü maddeyi
okutuyorum :
MADDE 33. - 1479 sayılı
Kanunun 79 uncu maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
Madde 79. - Bu Kanunun 24
üncü maddesinin (I) numaralı bendi kapsamına girmeyenlerden, aynı maddenin (II)
numaralı bendinin (a) ve (c) alt bentlerinde sayılanlar dışında kalanlar, ev
kadınları ve Türkiye'de ikamet eden yabancı uyruklular talepleri halinde isteğe
bağlı sigortalı olabilirler.
İsteğe bağlı sigortalı
olanların basamak seçme ve yükseltmelerinde bu Kanun hükümleri uygulanır.
İsteğe bağlı
sigortalılık, sigortalılık tescil talebinin Kuruma intikal ettiği tarih
itibariyle başlar ve terk talebinin Kuruma intikal ettiği tarihte veya diğer
sosyal güvenlik kanunlarına tabi olarak çalışmaya başladığı tarihten bir gün
önce veya sigortalının toplam borcunun üç aylık prim ve ceza tutarından fazla
olması halinde sigortalının daha önce ödediği primlerin tam olarak karşıladığı
ayın sonu itibariyle sona erer.
2926 sayılı Kanun
kapsamına girmeden önce bu Kanun kapsamında isteğe bağlı sigortalı olanların,
isteğe bağlı sigortalılıkları devam eder.
İsteğe bağlı sigortanın
hangi esaslara göre yapılacağı bir yönetmelikle düzenlenir.
BAŞKAN - Teşekkür ederim.
Madde üzerinde söz
talebi?.. Yok.
Maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Teşekkür ederim. Kabul etmeyenler... Madde kabul
edilmiştir.
34 üncü maddeyi
okutuyorum :
MADDE 34. - 1479 sayılı
Kanunun 20.6.1987 tarihli ve 3396 sayılı Kanunun 17 nci maddesi ile yürürlükten
kaldırılan 80 inci maddesi başlığı ile birlikte aşağıdaki şekilde yeniden
düzenlenmiştir.
İdari para cezaları
Madde 80. - Bu Kanunun 26
ncı maddesinde belirtilen tescil
ve sigortalılığın sona ermesi ile
ilgili yükümlülüğe uymayan sigortalılara Kurumca elli milyon lira idari para cezası verilir. Bu miktar, her yıl Maliye Bakanlığınca 4.1.1961 tarihli ve 213 sayılı Vergi Usul
Kanununun mükerrer 298 inci
maddesi gereğince belirlenen yeniden
değerleme oranında artırılır.
Hakkında para cezası
uygulanan sigortalılar, gerekçesini belirtmek suretiyle para cezasına
karşı tebliğ tarihinden itibaren
onbeş gün içinde Kuruma itiraz edebilirler. İtiraz takibi
durdurur. Kurum en geç otuz gün içinde itirazı inceler ve karara bağlar.
Kurum tarafından itirazın reddedilmesi halinde, sigortalılar red kararının
kendilerine tebliğ tarihinden itibaren altmış gün içinde
yetkili idare mahkemesine başvurabilirler. Mahkemeye başvurulması cezanın takip
ve tahsilini durdurmaz. İdari para
cezalarının tahakkuk ve tahsilatında beş yıllık zamanaşımı uygulanır.
Sağlık karneleri ve/veya
kartını bir başkasına kullandıranlardan veya
başkası adına kullananlardan ve
buna yardımcı olduğu belgelenenlerden, Kurumca yapılan sağlık gideri kanunî faiziyle iki katı
olarak müştereken ve müteselsilen
tahsil edilir ve ilgililer hakkında Türk Ceza Kanunu hükümleri
uygulanır.
Kendilerine yapılan
tebligat tarihinden itibaren onbeş gün içinde idari para cezasını veya
borçlarını itiraz etmeden ödeyenlerin bu borçları üçte bir oranında terkin
edilir.
BAŞKAN - Teşekkür ederim.
Madde üzerinde söz
talebi?.. Yok.
Maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Teşekkür ederim. Kabul etmeyenler... Madde kabul
edilmiştir.
35 inci maddeyi
okutuyorum :
MADDE 35. - 1479 sayılı
Kanunun ek 8 inci maddesi başlığı ile birlikte aşağıdaki şekilde
değiştirilmiştir.
Kurum işlemlerinin bilgi
işlem ortamında yapılması ve arşivlenmesi
Ek Madde 8. - Kurumun,
prim tahsilatı, sigortalama, tahsis, sağlık sigortası uygulaması dahil bütün
işlemleri elektronik ortamda veya bilgi işlem ortamında yapılabilir ve
arşivlenebilir. Bu şekilde arşivlenen belgeler elektronik ortamda on yıl süre
ile saklanır. Diğer kurum ve kuruluşlardan elektronik ortamda bilgi ve belge
alınabilir veya bunlara bilgi ve belge verilebilir. Kurum her türlü işlemlerini
internet de dahil manyetik ortamda yapabilir. Elektronik veya bilgi işlem
ortamında yapılan işlemlerin ve imha veya ilgilisine iade edilen belgelerin
tespit ve tevsikinde bilgi işlem kayıtları esas alınır. Kurum tarafından bilgi
işlem ortamında tutulan bilgiler adli ve idari merciler nezdinde geçerlidir.
İtiraz edilmesi halinde, ispat mükellefiyeti itiraz edene aittir.
Sigortalıların Kuruma
yaptıkları ve hatalı olmayan ödemelere ilişkin belgelerden elektronik ortama
veya bilgi işlem kayıtlarına intikal ettirilmiş olanlar, ödemenin yapıldığı
tarihi takip eden takvim yılından başlayarak bir yıl, kontrol ve denetimi
yapılmak kaydıyla sağlık sigortası uygulamasına ilişkin fatura, reçete gibi
belgeler Kuruma ibraz tarihinden itibaren beş yıl süre ile saklanır ve bu sürenin sonunda imha edilir.
Bu maddenin uygulanması
ile ilgili usul ve esaslar yönetmelikle belirlenir.
BAŞKAN - Teşekkür ederim.
Madde üzerinde söz
talebi?.. Yok.
Maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Teşekkür ederim. Kabul etmeyenler... Madde kabul
edilmiştir.
36 ncı maddeyi okutuyorum
:
MADDE 36. - 1479 sayılı
Kanunun ek 9 uncu maddesinin birinci fıkrasının birinci cümlesi ile ikinci ve
üçüncü fıkraları aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
Bu Kanun ile 2926 sayılı
Kanun ve bu kanunlarda değişiklik yapan kanunlara göre sigortalı olanlar,
askerlikte er olarak geçen hizmet süreleri ile yedek subay okulunda geçen
sürelerinin tamamını borçlanabilirler.
Borçlanma primleri
sigortalının talep tarihinde bulunduğu basamağın prim tutarları üzerinden
hesaplanır ve tebliğ tarihinden itibaren altı ay içinde ödenir. Borçlanma
primleri süresi içinde ve tam olarak ödenmezse borçlanma geçersiz sayılır.
Borçlandırılan süre,
sadece sigortalılık süresi olarak değerlendirilir, aylık bağlamaya esas
ortalama gelir tutarının hesabında dikkate alınmaz.
BAŞKAN - Teşekkür ederim.
Madde üzerinde söz
talebi?.. Yok.
Maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Teşekkür ederim. Kabul etmeyenler... Madde kabul
edilmiştir.
37 nci maddeyi okutuyorum
:
MADDE 37. - 1479 sayılı
Kanunun ek 11 inci maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
Ek Madde 11. - Bu Kanunun
24 üncü maddesine göre sigortalı olanlardan;
a) Sigortalılığı devam
edenler ile eş ve bakmakla yükümlü oldukları çocukları, ana ve babaları,
b) Yaşlılık ve malullük
aylığı almakta olanlar ile eş ve bakmakla yükümlü oldukları çocukları, ana ve
babaları,
c) Ölüm aylığı alanlar,
sağlık sigortası yardımlarından yararlanırlar.
Sağlık hizmeti; Sağlık
Bakanlığı, Sosyal Sigortalar Kurumu, mahallî idareler, üniversiteler, kamu
iktisadî teşebbüslerine ait sağlık tesisleri ile gerçek ve tüzel kişilerden
satın alınmak suretiyle yürütülür. Buna ilişkin usul ve esaslar Kurumca
belirlenir.
BAŞKAN - Teşekkür ederim.
Madde üzerinde söz
talebi?.. Yok.
Madde üzerinde bir önerge
vardır; okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 237
sıra sayılı kanun tasarısının 37 nci maddesiyle değiştirilmesi öngörülen ek 11
inci maddesinin birinci fıkrasına aşağıdaki bendin yeni (c) bendi olarak
eklenmesini ve takip eden bendin (d) bendi olarak teselsül ettirilmesini arz ve
teklif ederiz.
|
Haluk Koç |
Muharrem İnce |
Nail Kamacı |
|
Samsun |
Yalova |
Antalya |
|
Tuncay Ercenk |
Hüseyin Ekmekcioğlu |
Osman Özcan |
|
Antalya |
Antalya |
Antalya |
|
Atila Emek |
Osman Kaptan |
Kemal Kılıçdaroğlu |
|
Antalya |
Antalya |
İstanbul |
|
|
Muharrem Toprak |
|
|
|
İzmir |
|
"c) İsteğe bağlı
sigortalılar sağlık primi ödemek koşuluyla,"
BAŞKAN - Teşekkür ederim.
Komisyon önergeye
katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ MEHMET MUSTAFA AÇIKALIN (İstanbul) - Katılmıyoruz efendim.
BAŞKAN - Hükümet?..
ÇALIŞMA VE SOSYAL
GÜVENLİK BAKANI MURAT BAŞESGİOĞLU (İstanbul) - Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN - Teşekkür ederim.
Gerekçe mi okunsun;
yoksa, söz mü istiyorsunuz?
MUSTAFA ÖZYÜREK (Mersin)
- Gerekçe okunsun Sayın Başkan.
BAŞKAN - Gerekçeyi
okutuyorum:
Gerekçe :
Tasarının 37 nci
maddesiyle isteğe bağlı sigortalılar, sağlık yardımları kapsamından
çıkarılmışlardır. Anayasanın eşitlik ilkesine uygun olarak isteğe bağlı
sigortalılar da, sağlık primi ödemek koşuluyla, sağlık hizmetlerinden yararlandırılmalıdır.
Ülkemizde yaşanan ekonomik kriz döneminde işyerini kapatmak zorunda kalan,
ancak, çok zor şartlar altında bile olsa geleceğini garanti altına almaya
çalışan esnaf ve sanatkârlarımız ile işsizliğin yoğun olarak yaşandığı bu
ortamda başka bir imkânı olmadığı için isteğe bağlı sigortalılığı tercih eden
birçok vatandaşımız yalnızca emekliliğe hak kazanmakta, ancak, sağlık
hizmetlerinden yararlanamamaktadır. Sağlık primini ödemeye razı olan bu kesime,
önceden olduğu gibi, sağlık hizmetlerinden yararlanma olanağı mutlaka
tanınmalı, mevcut çifte standart uygulaması düzeltilmelidir.
BAŞKAN - Teşekkür ederim.
Komisyonun ve Hükümetin
katılmadığı önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Teşekkür ederim.
Kabul etmeyenler... Teşekkür ederim. Önerge kabul edilmemiştir.
Maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Teşekkür ederim. Kabul etmeyenler... Madde kabul
edilmiştir.
38 inci maddeyi
okutuyorum :
MADDE 38. - 1479 sayılı
Kanunun ek 12 nci maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
Ek Madde 12. - Bu Kanuna
göre ilk defa sigortalı olanların sağlık yardımından yararlanmala-rı, en az
sekiz ay, yeniden sigortalı olanların ise en az dört ay eksiksiz sağlık
sigortası primi ödemiş olmaları, sağlık ve sigorta prim borcu bulunmaması
şartına bağlıdır.
BAŞKAN - Teşekkür ederim.
Madde üzerinde söz
talebi?.. Yok.
Maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Teşekkür ederim. Kabul etmeyenler... Madde kabul
edilmiştir.
39 uncu maddeyi
okutuyorum :
MADDE 39. - 1479 sayılı
Kanunun ek 15 inci maddesinin (a) bendi aşağıdaki şekilde değişti-rilmiştir.
a) Sigortalılardan ilk
sekiz basamakta bulunanların, bu Kanunun 50 nci maddesine göre belirlenen
sekizinci gelir basamağının, dokuz ve daha yukarı basamaklarda bulunan
sigortalıların ise bulundukları gelir basamağı tutarının % 20'si oranında
ödeyecekleri sağlık sigortası primleri,
BAŞKAN - Teşekkür ederim.
Madde üzerinde söz
talebi?.. Yok.
Maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Teşekkür ederim. Kabul etmeyenler... Madde kabul
edilmiştir.
40 ıncı maddeyi
okutuyorum :
MADDE 40. - 1479 sayılı
Kanunun ek 16 ncı maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
Ek Madde 16. - Bu Kanun
ile 2926 sayılı Kanuna tabi sigortalılardan, sağlık sigortası pri-minin tahsil
ve takibi bu Kanun hükümlerine göre yürütülür ve tahsil edilen primler ayrı bir
hesapta toplanır. Bu hesapta toplanan paralar başka amaçlarla kullanılamaz.
Uzun vadeli sigorta kolları fonundan da sağlık hizmetleri için fon aktarması
yapılamaz. Sağlık sigortası hesabında toplanan paralar için 74 üncü madde
hükümleri uygulanmaz. Sağlık sigortası hesabında toplanan paralar, bu Kanunun
16 ncı maddesinde belirlenen esaslar dahilinde değerlendirilebileceği gibi, 21
inci maddedeki esaslar dahilinde de işletilebilir.
BAŞKAN - Teşekkür ederim.
Madde üzerinde söz
talebi?.. Yok.
Maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Teşekkür ederim. Kabul etmeyenler... Madde kabul
edilmiştir.
41 inci maddeyi
okutuyorum :
MADDE 41. - 1479 sayılı
Kanunun ek 17 nci maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
Ek Madde 17. - Yatarak ve
ayakta yapılan tedavilerin fiyatlandırılması, Kurumca karşılana-cak ilaçların,
ortez, protez ve iyileştirme vasıtalarının cins ve miktarı ile ödenecek
bedellerinin tespitine ilişkin usul ve esaslar Kurumca belirlenir. Sağlık
hizmetlerinin gerektirdiği giderler Sağlık Bakanlığının yataklı tedavi
kurumları için belirlediği fiyat tarifesini geçemez.
BAŞKAN - Teşekkür ederim.
Madde üzerinde,
Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına, Kocaeli Milletvekili Sayın İzzet Çetin;
buyurun.
CHP GRUBU ADINA İZZET
ÇETİN (Kocaeli) - Sayın Başkan, değerli arkadaşlarım; hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Değerli arkadaşlarım,
gecenin bu saatinde, sosyal güvenlik kuruluşlarımızdan biri olan ve kısa adı
"Bağ-Kur" olarak bilinen kurumun yasasında değişiklik yapan tasarı
üzerinde görüşmelerimizi sürdürüyoruz.
Gerçekten, sosyal
güvenlik kurumları, bir ülkenin devlet olmasında son derece özel önem arz eden
kurumların başında gelmektedir. Sosyal devlet dediğimiz zaman, toplumun yoksul
kesimlerinin, darda kalan, zorda kalan kesimlerinin koyucusu olan devleti
anlıyoruz; sosyal devlet, eğitimi, sağlığı, sosyal güvenliği parayla ölçüp,
parası olana hizmet sunup, parası olmayanı yok sayan bir anlayışta olamaz.
Sosyal devlet, gerçekten, ülkemizde ve bütün dünyada, yurttaşlarına eşit bir
biçimde eğitim ve sağlık hizmetleri sunan, onların ihtiyaçlarına cevap veren,
toplumun dargelirli, düşük gelir grubundakilerle birlikte emeklisine, duluna,
yetimine ve onların sakatlarına, çocuklarına bakmakla mükellef olan devlettir.
Tabiî, ülkemiz sosyal güvenlik kuruluşlarından hiçbiri, standart açısından,
Avrupa Birliği ülkeleriyle ya da gelişmiş ekonomik yapıya ulaşmış ülkelerin
sosyal güvenlik kurumlarıyla kıyaslanamaz, bu açıdan oldukça geri konumdayız. O
ülkelerde sadece sosyal güvenliğe ayrılan pay, kişi başına düşen yıllık millî
gelirimize denk; yani, Avrupa ülkelerine baktığımızda, fert başına sosyal
güvenliğe ayrılan pay 2 500-5 000 dolar seviyesindeyken, bizde kişi başına
düşen millî gelir 2 500 doların çok çok altında.
İyi ya da kötü, şöyle ya
da böyle, sosyal güvenlik kurumları arasında da bir standart birliği sağlamak
amacıyla, geçtiğimiz haftalarda Sosyal Güvenlik Kurumunu oluşturduk ve norm ve
standart birliği sağlansın istedik.
Şimdi, Emekli Sandığına
ya da Sosyal Sigortalar Kurumuna bağlı olarak sosyal güvenlik şemsiyesi altında
bulunan yurttaşlarımızın özürlü çocuklarının, protez, araç gereç ihtiyacı olan
çocuklarımızın ve zihinsel özürlü çocukların özel eğitim kurumlarında ya da
kurumlara ait okullarda eğitim almaları mümkün iken, prim ödemediği için resen
atmaya çalıştığımız Bağ-Kura bağlı yurttaşlarımızın özürlü çocuklarını
korumasız bırakıyoruz.
Bu yasama döneminde bu
konuda iki önemli adım atıldı. Bunlardan birisi, Cumhuriyet Halk Partisi
Antalya Milletvekili Nail Kamacı arkadaşımın Çalışma ve Sosyal Güvenlik
Bakanına sormuş olduğu bir yazılı soru önergesi; diğeri de, AKP Grubundan
Lokman Ayva arkadaşımızın, bu kanun tasarısı görüşülürken, ek bir çerçeve madde
olarak kanun kapsamına alınması isteğine ilişkin bir önerge. Her ikisi de,
birbiriyle, verilen cevap açısından, tıpatıp örtüşüyor. Kanun tekniği açısından,
Lokman arkadaşımızın verdiği önergeyi, komisyonda çoğunluk olmadığı için, belki
bugün şu saatte dikkate alamayacağız; ama, kanayan önemli bir yaraya parmak
basan bir önerge. Bu önergeyi, tutanaklara geçmesi açısından okuyorum: Arkadaşımız
diyor ki "Sigortalılar ve kurumdan malullük veya yaşlılık aylığı almakta
olanların geçindirmekle yükümlü oldukları fiziksel, görme, işitme, zihinsel,
ruhsal, duygusal ve sosyal yeteneklerini çeşitli derecelerde kaybetmiş özürlü
çocukları ile kurumdan hak sahibi olarak gelir veya aylık alan aynı durumdaki
çocuklardan özürlülere verilecek sağlık kurulu raporları hakkında yönetmelikle
belirlenen resmî yetkili sağlık kurumlarından alınacak sağlık kurulu raporu ile
resmî veya özel eğitim merkezlerinde sağlanan eğitim, tedavi ve
rehabilitasyonlarına ilişkin yardımlar, bütçe uygulama talimatında belirlenen
esas ve miktarlarca kurumca sağlanır." Aynı şekilde, Nail Kamacı
arkadaşımızın vermiş olduğu yazılı soru önergesi de böyle.
Değerli arkadaşlarım,
şimdi, bu konuda, bu Yüce Meclisin bir çözüm bulması gerekir. Sırtlarında
çocuklarını kapı kapı dolaştıran, Bağ-Kur'a primini ödeyemediği için kapsamın
dışına itilen bir yurttaşın özürlü çocuğunu okutabilmesini düşünebiliyor
musunuz?! Bu nasıl mümkün olabilir?! Eğer, biz, sosyal devleti egemen
kılacaksak, bütün yurttaşlarımızı bu devletin koruması altında bulunduracaksak
-ki, öyle olması gerekir- o zaman Bağ-Kurlu yurttaşlarımızın da özürlü
çocuklarının eğitim ve rehabilitasyonunu kurumun üstlenmesi gerekir. Bunun için
ayrı bir yasal düzenlemeye de gerek yok. 41 inci maddede söz almamın gereği de
bu. Son cümlesini okuyayım: "Kurumca karşılanacak ilaçların, ortez, protez
ve iyileştirme vasıtalarının cins ve miktarı ile ödenecek bedellerinin
tespitine ilişkin usul ve esaslar Kurumca belirlenir." Yani, tasarı
içerisinde olmasa bile, eğer bir niyet varsa, ki, olması gerekir... AKP olarak,
siz, 3 Kasım seçimleri öncesinde de bunu deklare ettiniz, seçim propaganlarında
kullandınız. Parti programınız yanımda, olduğu gibi okuyabilirim size. Topluma
vaat ettiniz "Toplumu, bütün yurttaşları sosyal güvenlik şemsiyesi altında
toplayacağız" diye. SSK ve Emekli Sandığına bağlı yurttaşlarımız iyi kötü
bu sorunlarını aşabilirlerken, Bağ-Kurlulara, Bağ-Kurun sağlık giderlerinin çok
yüksek olması, her geçen yıl katlanarak artması ve kurumun malî sıkıntı içinde
bulunması sebebiyle özürlü çocuklara eğitim hizmeti verilememektedir. Bu
nedenle, konuyla ilgili olarak gerekli yasal düzenleme de mevcut koşullarda
yapılamamaktadır." 25 Mart 2003. Murat Başesgioğlu, Çalışma Bakanı.
Verilen cevap.
Değerli arkadaşlarım,
burada asla bir sömürü yapma niyetinde değilim; ama, ülkemizde sağlığı normal
olan insanlarımız bile açlıktan, yoksulluktan sağlıklarını kaybeder konuma
geldiler. Bunların büyük bir bölümü de esnaf, büyük bir bölümü de çiftçi; bir
de bunların özürlü çocuğu!.. Yani, biz, özürlü çocuklarımızı, onları toplumun
dışına iterek, onları devletin koruması altına almayarak, prim ödedikleri
kurumun sağlık hizmetlerinden yararlandırmayarak, nasıl sosyal devleti ağzımıza
alabileceğiz?!
AKP olarak siz, 3 Kasım
seçimleri öncesi verdiğiniz sözleri, yurttaş, size hatırlattığında, nasıl
"biz bunları demedik" diyebileceksiniz?!
Değerli arkadaşlarım,
yasama organı burası. Biraz sonra Sosyal Sigortalar Kurumu Kanunu görüşülecek;
orada da söyleyeceğim. IMF böyle istedi diye, yoksulumuzu, düşkünümüzü,
sakatımızı yok sayamayız. Geliniz, bu düzenlemeyi elbirliğiyle burada yapalım.
Hepinize saygılar
sunuyorum; teşekkür ederim. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederim
Sayın Çetin.
Şahsı adına, İstanbul
Milletvekili Sayın Lokman Ayva; buyurun.
LOKMAN AYVA (İstanbul) -
Sayın Başkan, aziz milletimizin değerli vekilleri; tekrar saygı ve sevgilerimi
sunmaktan şeref duyuyorum; çünkü, sizler, sizlerin vicdanı ve sağduyusu olduğu
sürece, bu milletin, garibanın, gurebanın, fakirin fukaranın sırtı yere
gelmeyecektir diye inanıyorum. Bu anlamda izlediğiniz ve gösterdiğiniz tutumdan
dolayı da şükranlarımı arz ediyorum.
Sayın Çetin'in biraz önce
belirttiği hususta bir önergemiz var; fakat, ekmadde olacağı için,
zannediyorum, komisyonda çoğunluk olamayacak; ama, ben, sizin anlayışınıza da
sığınarak, bununla ilgili durumu arz etmek istiyorum.
Bu meselenin aslı şu:
Şimdi, birisinin, hasbelkader, şu veya bu nedenlerle, doğum sırasında veya
doğum sonrasında bazı nedenlerle özürlü bir çocuğu oluyor. Anne-baba şaşkın, ne
yapacaklarını bilmiyor. Şimdi, nereye götürsün; tedavisi mümkün değil artık; bu
iş bitmiş. Okula götürecek; okul yok ortada. Rehabilitasyona götürecek;
rehabilitasyon yok. Anayasada ne deniliyor peki; devlet, çocukların ücretsiz
bir şekilde okumaları için gerekli imkânları sağlar. Peki, nerede?! Herkese
gelince var da, özürlüye gelince niye yok?! Yok, işte; kim ne diyecek. O
açıdan, bu eksikliği gidermek için bir formül geliştirilmiş; hangi eksikliği;
esprisi şu: Mesela, biz diyoruz ki, özürlü çocuk, özürlü olduğu için okuyamıyor
değil, şartlar uygun olmadığı için okuyamıyor. İşte, bize düşen, şartları
hazırlamak. Nasıl şartlar uygun oldu, biz, Allah'a şükür okuduk; lisesini,
üniversitesini, mastırını bitirdik; böyle imkânlara sahip olursa, her özürlü
insan da, bu işleri yapar. İşte, bizim esprimiz bu. Biz diyoruz ki, bu
imkânları sunalım; insanları köşelerinde, bucaklarında oturtmayalım; okusunlar,
yetişsinler, çalışsınlar, hatta, vatana, millete hizmet etsinler. Bizim arzumuz
bu; işte, bunu sağlamak. Özürsüz vatandaşlarımız için devletimiz bunu nasıl
sağlıyorsa, diğer insanlar için de bunu sağlasın. Bunu sağlamak için
geliştirilen formül... SSK ve Emekli Sandığı mensupları şu ana kadar ne
yapıyorlar; devletten, yani, bu kuruluşlardan bir katkı alıyorlar. İşte, her
yıl belirlenen belli bir miktarda özel kuruluşlarla giderse, bu çocuklar, o
miktar kadar katkıda bulunuluyor. "Katkı" diyorum, tamamı değil
zaten; yani, o parayla kimse o işi yapmaz. Şimdi, biz diyoruz ki, Emekli
Sandığı ve SSK mensupları, bu memleketin, bu milletin has evlatları da,
Bağ-Kurunkiler üvey evlatları mı? Niye onların çocuklarına veya o insanlara
böyle bir katkı verilmiyor, destek verilmiyor? İşte, önergemiz memlekette
adaletin tesisi noktasında bunu sağlamaya yönelik. Teknik nedenlerden
zannediyorum olamayacak; ama, bunlar, inşallah, önümüzdeki dönemde de gündeme
gelerek -çözülmediği sürece devamlı kanayan bir yara- çözülecek ve bu kanayan
yara da duracak diye ümit ediyorum.
Bu konuda, hükümetimizin
de gerekli çalışmaları yapacağı inancındayım. İnşallah, el ele vererek bu
kanayan yarayı da bu Türkiye Büyük Millet Meclisi saracak ve dindirecek.
Hepinize saygılar,
sevgiler sunuyorum efendim. (Alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederim
Sayın Ayva.
Madde üzerinde başka söz
talebi?.. Yok.
Maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Teşekkür ederim. Kabul etmeyenler... Madde kabul
edilmiştir.
Sayın milletvekilleri,
yeni madde ihdasına dair bir önerge vardır; okutup, Komisyona soracağım.
Komisyon, önergeye, salt çoğunlukla, yani 21 üyeyle katılırsa önerge üzerinde
yeni bir madde olarak görüşme açacağım. Komisyonun salt çoğunlukla katılmaması
halinde ise, önergeyi işlemden kaldıracağım.
Şimdi önergeyi okutuyorum
:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülecek olan 237 sıra
sayılı kanun tasarısının çerçeve 41 inci maddesinden sonra, çerçeve 42 nci
madde olmak üzere aşağıdaki hükmün eklenmesi ve diğer maddelerin bu çerçevede
teselsül ettirilmesini arz ve teklif ederiz.
MADDE 42. - 02.09.1971
tarih ve 1479 sayılı Esnaf ve Sanatkârlar ve Diğer Bağımsız Çalışanlar Sosyal
Sigortalar Kurumu Kanununa aşağıdaki ek madde eklenmiştir.
"Ek Madde 17/A -
Sigortalılar ve kurumdan malullük veya yaşlılık aylığı almakta olanların
geçindirmekle yükümlü oldukları fiziksel, görme, işitme, zihinsel, ruhsal,
duygusal ve sosyal yeteneklerini çeşitli derecelerde kaybetmiş özürlü çocukları
ile kurumdan hak sahibi olarak gelir veya aylık alan aynı durumdaki
çocuklardan, özürlülere verilecek sağlık kurulu raporları hakkında yönetmelik
ile belirlenen resmî yetkili sağlık kurumlarından alınacak sağlık kurulu raporu
ile resmî veya özel eğitim merkezlerinde sağlanan eğitim, tedavi ve
rehabilitasyonlarına ilişkin yardımlar, Bütçe Uygulama Talimatında belirlenen
esas ve miktarlarda kurumca sağlanır."
Lokman Ayva
İstanbul
BAŞKAN - Teşekkür ederim.
Komisyon önergeye salt
çoğunlukla katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ MEHMET MUSTAFA AÇIKALIN (İstanbul) - Sayın Başkan, Komisyonumuzun salt
çoğunluğu bulunmadığından katılamıyoruz.
BAŞKAN - Teşekkür ederim.
Komisyon önergeye salt
çoğunlukla katılmamış olduğundan önergeyi işlemden kaldırıyorum.
42 nci maddeyi okutuyorum
:
MADDE 42. - 1479 sayılı
Kanunun ek 18 inci maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
Ek Madde 18. - Sağlık
sigortası yardımlarının şekil ve şartları, bu yardımlardan yararlanma ve bu
amaçla kullanılacak sağlık karne ve/veya kartlarının verilmesi, geçerlilik
süresi ve kulla-nımına ilişkin esas ve usuller, ilaç bedelinden katkı payı
alınmayacak hastalıklar, tedavi süresince gerekli görülen ilaçlar, sürekli
kullanılan ilaçların ilaç katkı payından muafiyetine ilişkin sağlık kurulu
raporlarının taşra teşkilatınca onaylanması, diş hastalıkları tedavisi, gözlük,
işitme cihazı, ortez, protez ve iyileştirme vasıtaları ve benzeri yardımların
yapılması ile bunların cinsi, evsafı, miktarı, kullanma süresi ve Kurumca
ödenecek bedel tespitine ilişkin esaslar yönetmelikle düzenlenir. Bu
Yönetmeliğin yürürlüğe gireceği tarihe kadar mevcut Yönetmeliğin bu Kanuna
aykırı olmayan hükümlerinin uygulanmasına devam olunur.
BAŞKAN - Teşekkür ederim.
Madde üzerinde, şahsı
adına, İstanbul Milletvekili Sayın Lokman Ayva; buyurun.
LOKMAN AYVA (İstanbul) -
Sayın Başkan, konuşmaktan vazgeçtim.
BAŞKAN - Peki, teşekkür
ederim.
Madde üzerinde başka söz
talebi?.. Yok.
Maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Teşekkür ederim. Kabul etmeyenler... Madde kabul
edilmiştir.
43 üncü maddeyi
okutuyorum :
MADDE 43. - 1479 sayılı
Kanunun ek 19 uncu maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
Ek Madde 19. - Bu Kanunun
yürürlük tarihinden önce Kuruma kayıt ve tescili yapıldığı halde, beş yıl
ve daha fazla süreye ilişkin prim borcu bulunanlar ile beş yıl ve daha fazla süre hiç prim ödemeyenlerin bu sürelere ilişkin prim borçları
sigortalının ödeme tarihinde bulunduğu gelir basamağının prim tutarları
üzerinden hesap ve tahsil edilir.
BAŞKAN - Teşekkür ederim.
Madde üzerinde söz
talebi?.. Yok.
Madde üzerinde 2 adet
önerge vardır; ilk önergeyi okutuyorum :
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan Esnaf
ve Sanatkârlar ve Diğer Bağımsız Çalışanlar Sosyal Sigortalar Kurumu Kanununun
ve Tarımda Kendi Adına ve Hesabına Çalışanlar Sosyal Sigortalar Kanununun Bazı
Maddelerinin Değiştirilmesi, Yürürlükten Kaldırılması ve Bu Kanunlara Geçici
Maddeler Eklenmesi Hakkında Kanun Tasarısında madde 43'e aşağıdaki metnin ilave
edilmesini arz ve teklif ederiz.
"Tarımda kendi adına
ve hesabına çalışanlar Bağ-Kur primlerini yılda bir kez ve hasattan sonra
öderler."
|
Mevlüt Coşkuner |
Fahrettin Üstün |
Mustafa Özyürek |
|
Isparta |
Muğla |
Mersin |
|
Feridun Fikret Baloğlu |
Osman Özcan |
Ahmet Ersin |
|
Antalya |
Antalya |
İzmir |
BAŞKAN - Teşekkür ederim.
İkinci önergeyi
okutuyorum :
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan
tasarının 43 üncü maddesiyle değiştirilen 1479 sayılı Kanunun ek 19 uncu
maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
|
Haluk İpek |
Mahfuz Güler |
Cevdet Erdöl |
|
Ankara |
Bingöl |
Trabzon |
|
Maliki Ejder Arvas |
|
Alaettin Güven |
|
Van |
|
Kütahya |
"Ek Madde 19 - Bu
Kanunun yürürlük tarihinden önce Kuruma kayıt ve tescili yapıldığı halde, beş
yıl veya daha fazla süreye ilişkin prim borcu bulunanlar ile beş yıl ve daha
fazla süre prim ödemeyenlerin sigortalılıkları; prim ödemesi bulunan
sigortalının ödediği primlerin tam olarak karşıladığı ayın sonu itibariyle,
prim ödemesi bulunmayan sigortalının sigortalılığı ise tescil tarihi itibariyle
sigortalının müracaatına kadar askıya alınır. Buna ilişkin usul ve esaslar
Kurumca belirlenir."
BAŞKAN - Teşekkür ederim.
Komisyon?..
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ MEHMET MUSTAFA AÇIKALIN (İstanbul) - Uygun görüşle takdire sunuyoruz.
BAŞKAN - Hükümet?..
ÇALIŞMA VE SOSYAL
GÜVENLİK BAKANI MURAT BAŞESGİOĞLU (İstanbul) - Katılıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN - Gerekçeyi okutuyorum
:
Gerekçe :
Bağ-Kur'un, sigortalama
faaliyetlerinin başladığı 1972 yılından bu yana Kuruma değişik nedenlerle
tescili yapılmış bulunanların bir kısmı gerekli şartları yerine getirmek
suretiyle emekli olmuşlar, bir kısmı diğer sosyal güvenlik kanunlarına tabi
sigortalı olmak suretiyle Bağ-Kur'da geçen prim ödenmiş sürelerini bu kurumlara
aktarmışlar, bir kısmı ise herhangi bir şekilde Kurumla irtibata geçmemiş, bir
çok defalar tebligat gönderilmesine rağmen bugüne kadar kendilerine ulaşmak
mümkün olmamıştır. Bağ-Kur'a kayıt ve tescili yapıldığı halde bugüne kadar hiç
prim ödemeyen veya kısa bir süre prim ödedikten sonra Kurumla bağlantılarını
kesen ve adres değişikliği bildirmek suretiyle Kurumla hiç bağlantı kurmayan,
Kurum tarafından yapılan idarî takip sonucu adreslerinde bulunamayan, cebri
icra takipleri sırasında zabıta marifetiyle yapılan adres araştırması sonucunda
da ulaşılamayan çok fazla sayıda sigortalı bulunmaktadır. Aktif sigortalı
olarak görülen bu durumdaki çok sayıda sigortalı, Kurumun malî durumunun sağlık
ve gerçekçi olarak tespitini engellemekte, aktuaryel dengenin kurulmasında
sorunlar yaratmaktadır. Bu nedenle, Kurumun gerçek sigortalı sayısını bilmesi
gereksiz yere idarî ve icra takibat yapmaması emek, zaman kaybının önlenmesi
bakımından bugüne kadar hiç prim ödemeyen veya kısa bir süre prim ödedikten
sonra beş yıl ve daha fazla süre prim ödemesi bulunmayan ve Kurumca
ulaşılamayan, Kurumla bağlantı kurmayanlarla ilgili sorunların giderilmesi
zorunlu hale gelmiştir. Maddeyle getirilmek istenilen düzenlemenin amacı hiçbir
şekilde sigortalıları mağdur etmek değildir. Öngörülen değişikliğin amacı,
yükümlülüğünü yerine getirmeyerek, durumlarındaki değişiklikleri Kuruma
bildirmeyen sigortalılarla ilgili defalarca sonuç alınamayan işlemlerin
tekrarlanmaması içindir.
BAŞKAN - Teşekkür ederim.
Komisyonun takdire
bıraktığı, Hükümetin katıldığı önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler...
Teşekkür ederim. Kabul etmeyenler...Önerge kabul edilmiştir.
Sayın milletvekilleri, bu
önerge kabul edildiğinden, madde yeni baştan düzenlendiğinden ikinci önergeyi
işleme koyamıyoruz.
Kabul edilen önerge
doğrultusunda maddeyi oylarınıza sunuyorum : Kabul edenler... Teşekkür ederim.
Kabul etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.
44 üncü maddeyi
okutuyorum :
MADDE 44. - 1479 sayılı
Kanunun ek 20 nci maddesinin birinci fıkrası aşağıdaki şekilde
değiştirilmiştir.
Bu Kanuna göre yaşlılık
aylığı bağlananlardan, ticari kazanç veya serbest meslek kazancı dolayısıyla
gerçek veya basit usulde gelir vergisi mükellefiyeti devam edenlerden, sosyal
yardım zammı dahil tahakkuk eden aylıklarından, aylığın bağlandığı veya tekrar
çalışmaya başladığı tarihi takip eden aybaşından itibaren, çalışmalarının sona
erdiği ay dahil % 10 oranında sosyal güvenlik destek primi kesilir.
BAŞKAN - Teşekkür ederim.
Madde üzerinde söz
talebi?..Yok.
Madde üzerinde bir önerge
var, okutup oyunuza başvuracağım.
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan
tasarının çerçeve 44 üncü maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini ve bu
maddeyle değiştirilen, 1479 sayılı Kanunun ek 20 nci maddesinin ikinci
fıkrasından sonra gelmek üzere aşağıdaki fıkranın üçüncü fıkra olarak
eklenmesini arz ve teklif ederiz.
|
Haluk İpek |
Mahfuz Güler |
Cevdet Erdöl |
|
Ankara |
Bingöl |
Trabzon |
|
Alaettin Güven |
|
Maliki Ejder Arvas |
|
Kütahya |
|
Van |
"Madde 44 - 1479
sayılı Kanunun 20 nci maddesinin birinci fıkrası aşağıdaki şekilde
değiştirilmiş ve aşağıdaki fıkra, üçüncü fıkra olarak maddeye
eklenmiştir."
"Diğer sosyal
güvenlik kanunlarına göre yaşlılık ve malullük aylığı bağlananlardan, ticarî
kazanç veya serbest meslek kazancı dolayısıyla gerçek veya basit usulde gelir
vergisi mükellefi olanlar, çalışmaya başladıkları ayı takip eden aybaşından
itibaren, çalışmalarının sona erdiği ay dahil bu Kanunun 50 nci maddesine göre
belirlenen 12 nci gelir basamağının yüzde 10'u oranında sosyal güvenlik destek
primi öderler. Sosyal güvenlik destek primi ödemesi gerekenlerden bu Kanunun
yayım tarihinden önce aylık bağlananlar, Kanunun yayımını daha sonra tekrar
gerçek veya basit usulde gelir vergisi mükellefi olanlar ise mükellefiyetin
başladığı tarihi takip eden aybaşından itibaren üç ay içinde kuruma yazılı bildirimde
bulunmak zorundadırlar. Bu süre içinde kuruma yazılı bildirimde bulunmayanlar
ile kurumca tespit edilemeyenlerden sosyal güvenlik destek primi, 53 üncü
maddeye göre hesaplanarak tahsil edilir."
BAŞKAN - Teşekkür ederim.
Komisyon önergeye
katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ MEHMET MUSTAFA AÇIKALIN (İstanbul) - Uygun görüşle takdire arz ediyoruz.
BAŞKAN - Hükümet önergeye
katılıyor mu?
ÇALIŞMA VE SOSYAL
GÜVENLİK BAKANI MURAT BAŞESGİOĞLU (İstanbul) - Katılıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN - Teşekkür ederim.
SADULLAH ERGİN (Hatay) -
Gerekçe okunsun.
BAŞKAN - Komisyonun
takdire bıraktığı, Hükümetin katıldığı önergenin gerekçesini okutuyorum:
Gerekçe :
1479 sayılı Kanuna göre
emekli olmakla birlikte, çalışmaya devam edenlerin aylıklarından sosyal
güvenlik destek primi kesilirken, diğer sosyal güvenlik kanunlarına göre emekli
olup, kendi nam ve hesabına çalışmaya başlayanların sosyal güvenlik destek
primi ödememeleri, eşitlik ilkesine aykırı olduğundan ve Sosyal Sigortalar
Kurumunca yürütülmekte olan uygulama ile norm ve standart birliği sağlanması
amacıyla düzenleme yapılmıştır.
BAŞKAN - Teşekkür ederim.
Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Teşekkür ederim. Kabul etmeyenler... Önerge kabul
edilmiştir.
Kabul edilen önerge
doğrultusunda maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Teşekkür ederim.
Kabul etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.
45 inci maddeyi
okutuyorum :
MADDE 45. - Bu Kanuna
ekli (1) sayılı listede gösterilen kadrolar ihdas edilerek 190 sayılı Kanun
Hükmünde Kararnamenin Eki (III) sayılı cetvelin Bağ-Kur Genel Müdürlüğüne ait
bölümüne eklenmiştir. Ekli ( 2 ) sayılı
listede yer alan kadrolar iptal edilerek 190 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin
Eki ( III ) sayılı cetvelin Bağ - Kur Genel Müdürlüğüne ait bölümünden
çıkarılmıştır.
BAŞKAN - Teşekkür ederim.
Madde üzerinde söz
talebi?.. Yok.
Maddeyi ekli listelerle
birlikte oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Teşekkür ederim. Kabul
etmeyenler... Madde, ekli listelerle beraber kabul edilmiştir.
46 ncı maddeyi okutuyorum
:
MADDE 46. - 14.7.1965
tarihli ve 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun;
a) 36 ncı maddesinin
"Ortak Hükümler" bölümünün (A/11) numaralı bendinde yer alan
"Özürlüler Uzman Yardımcıları" ibaresinden sonra gelmek üzere
"Bağ-Kur Denetmen Yardımcıları" ibaresi ve "Özürlüler
Uzmanlığına" ibaresinden sonra gelmek üzere "Bağ-Kur
Denetmenliğine" ibaresi,
b) "Zam ve
Tazminatlar" başlıklı 152 nci maddesinin "II-Tazminatlar"
kısmının "A-Özel Hizmet Tazminatı " bölümünün ( i ) bendinde yer alan
"Özürlüler Uzmanları" ibaresinden sonra gelmek üzere "Bağ-Kur
Denetmenleri" ibaresi,
c) I Sayılı Ek Gösterge
Cetvelinin " I - Genel İdare Hizmetleri Sınıfı" bölümünün ( h )
bendinde yer alan "Özürlüler Uzmanları " ibaresinden sonra gelmek
üzere "Bağ-Kur Denetmenleri" ibaresi
Eklenmiştir.
BAŞKAN - Teşekkür ederim.
Madde üzerinde söz
talebi?.. Yok.
Maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Teşekkür ederim. Kabul etmeyenler... Madde kabul
edilmiştir.
47 nci madde ve ona ekli
geçici 13 üncü maddeyi okutuyorum :
MADDE 47. - 1479 sayılı
Kanunun Anayasa Mahkemesince iptal edilen geçici 13, 14, 15 ve 16 ncı maddeleri
aşağıdaki şekilde yeniden düzenlenmiş ve Kanuna aşağıdaki geçici maddeler
eklenmiştir.
GEÇİCİ MADDE 13. - Bu
kanunun yürürlüğe girdiği tarihten itibaren iki yıl süreyle uzman tabipler, diş
tabipleri ve eczacılar açıktan atama izni ve memurluğa girişte yeterlik sınavı
şartı aranmaksızın atanabilirler.
BAŞKAN - Teşekkür ederim.
Madde üzerinde söz
talebi?.. Yok.
Geçici 13 üncü maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Teşekkür ederim. Kabul etmeyenler...
Geçici 13 üncü madde kabul edilmiştir.
Geçici 14 üncü maddeyi
okutuyorum :
GEÇİCİ MADDE 14. -
Yönetim Kuruluna atama veya seçimle gelen üyelerin görevleri bu Kanunun yayımı
tarihinde sona erer. Ancak, bu üyeler yerlerine yeni atama yapılıncaya kadar
görevlerine devam ederler. Yapılacak ilk genel kurula kadar bu Kanuna tabi
sigortalıları temsil edecek bir üye bağlı bulundukları en fazla üyeye sahip
kanunla kurulu en yüksek meslek kuruluşunca, 2926 sayılı Kanuna tabi
sigortalıları temsil edecek bir üye, Türkiye Ziraat Odaları Birliği İdare
Heyetince belirlenir.
BAŞKAN - Teşekkür ederim.
Madde üzerinde söz
talebi?.. Yok.
Geçici 14 üncü maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Teşekkür ederim. Kabul etmeyenler...
Kabul edilmiştir.
Geçici 15 inci maddeyi
okutuyorum :
GEÇİCİ MADDE 15. - Bu
Kanunun değişik 51 inci maddesinin üçüncü ve dördüncü fıkra hükümleri, talepte
bulunmaları kaydıyla tescil tarihindeki basamak sayısı dikkate alınarak
değişiklikten önce sigortalı olanlara da uygulanır.
BAŞKAN - Teşekkür ederim.
Madde üzerinde söz
talebi?.. Yok.
Geçici 15 inci maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Teşekkür ederim. Kabul etmeyenler...
Kabul edilmiştir.
Geçici 16 ncı maddeyi
okutuyorum :
GEÇİCİ MADDE 16. -
30.8.1996 tarihli ve 4181 sayılı Kanunla verilen basamak yükseltme hakkından yararlananlar
hakkında, bu Kanunun değişik 52 nci maddesinin birinci fıkrası hükmü
uygulanmaz.
BAŞKAN - Teşekkür ederim.
Madde üzerinde söz
talebi?.. Yok.
Maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Teşekkür ederim. Kabul etmeyenler... Kabul
edilmiştir.
Geçici 18 inci maddeyi
okutuyorum :
GEÇİCİ MADDE 18. -
Bu kanuna göre sigortalılık niteliği
taşıdıkları halde 4.10.2000 tarihine kadar kayıt ve tescilini yaptırmamış olan
sigortalıların sigortalılık hak ve mükellefiyetleri 4.10.2000 tarihinden itibaren
başlar. Ancak, bu Kanuna göre zorunlu sigortalı olarak tescil edilmiş olanların
sigortalılıkları, bu Kanunun yürürlük tarihinden itibaren altı ay içinde Kuruma
yazılı olarak başvurmaları ve 20.4.1982-4.10.2000 tarihleri arasındaki vergi
kayıtlarını belgelemek ve belgelenen bu sürelere ilişkin olarak 49 uncu ve ek
15 inci maddelere göre hesaplanacak prim borçlarının tamamını, tebliğ
tarihinden itibaren bir yıl içinde, ödeme tarihinde bulundukları gelir
basamağının yürürlükte olan prim tutarı üzerinden ödemek kaydıyla bu süreler
sigortalılık süresi olarak değerlendirilir.
BAŞKAN - Teşekkür ederim.
Madde üzerinde söz
talebi?.. Yok.
Maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Teşekkür ederim. Kabul etmeyenler... Madde kabul
edilmiştir.
Geçici 19 uncu maddeyi
okutuyorum :
GEÇİCİ MADDE 19. - Bu
Kanunun uygulanmasına ilişkin yönetmelikler, Kanunun yayımlandığı tarihten
itibaren bir yıl içinde düzenlenir.
BAŞKAN - Teşekkür ederim.
Madde üzerinde söz
talebi?.. Yok.
Madde üzerinde 1 önerge
vardır; okutuyorum :
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan
tasarının 47 nci maddesi ile 1479 sayılı Kanuna eklenen geçici 19 uncu maddenin
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
|
Haluk İpek |
Mahfuz Güler |
Cevdet Erdöl |
|
Ankara |
Bingöl |
Trabzon |
|
Alaettin Güven |
|
Maliki Ejder Arvas |
|
Kütahya |
|
Van |
"Geçici Madde 19. -
Bu Kanuna ve 2926 sayılı Tarımda Kendi Adına ve Hesabına Çalışanlar Sosyal
Sigortalar Kanununa göre tescil edilmiş olup, 30.6.2003 tarihi itibariyle prim
ve gecikme zammı borcu bulunan sigortalıların borçları bu Kanunun yayımlandığı
tarihten itibaren 30 gün içinde Kuruma başvurmaları halinde Yönetim Kurulunca
yeniden yapılandırılır.
Yeniden yapılandırma
kapsamında sigortalıların aylık cari primlerine ilaveten cari primlerinin beli
bir oranından aşağı olmamak üzere borçlarına mahsuben taksitler halinde ödeme
yapmaları, teminat göstermeleri, taksitlendirme döneminde birikmiş borçların
bakiyesine Hazine Müsteşarlığınca açıklanacak bir önceki aya ait TL cinsinden
iskontolu ihraç edilen Devlet İç Borçlanma Senetlerinin aylık ortalama faizinin
bileşik bazda uygulanması çerçevesinde sigortalıların borç ödeme kapasitelerine
ve borç sürelerine göre usul ve esasları belirlemeye ve başvuru süresini otuz
güne kadar uzatmaya Yönetim Kurulu yetkilidir.
Bu Kanunun uygulanmasına
ilişkin yönetmelikler Kanunun yayımlandığı tarihten itibaren bir yıl içinde
düzenlenir. "
BAŞKAN - Teşekkür ederim.
Komisyon?..
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ MEHMET MUSTAFA AÇIKALIN (İstanbul) - Uygun görüşle takdire sunarız.
BAŞKAN - Hükümet?..
ÇALIŞMA VE SOSYAL
GÜVENLİK BAKANI MURAT BAŞESGİOĞLU (İstanbul) - Katılıyoruz Sayın Başkan.
MUSTAFA ÖZYÜREK (Mersin)
- Sayın Başkan, usul değil, biliyorum; ama, bu önerge hakkında...
BAŞKAN - Buyurun.
MUSTAFA ÖZYÜREK (Mersin)
- Söz hakkım açısından bir usul meselesi olduğunun farkındayım da, bir
yanlışlık var gibi geldi bana.
Bu önerge, zaten,
maddeden çok daha önemli bir düzenlemeyi yapıyor. Şimdi, yanlış anlamadıysam,
bir de, bu borçları yapılandırırken, teminat istiyorsunuz. Bu teminatı,
insanlar, çiftçiler nasıl verecek?! Vergi barışında da bu tip şeyler
yapılırken, teminat filan istenmiyordu, burada niçin teminat istiyoruz? Yani,
bunu yapılandıramazsınız, bunu uygulayamazsınız.
Bu uyarıyı yapmak
gereğini duydum. Takdir sizin.
BAŞKAN - Teşekkür ederim
Sayın Özyürek.
Buyurun Sayın Bakan.
ÇALIŞMA VE SOSYAL
GÜVENLİK BAKANI MURAT BAŞESGİOĞLU (İstanbul) - Şu anda SSK'nın ve Bağ-Kurun
birikmiş borçlarını taksitlendirme işlemlerinde de teminat aranıyor; yalnız,
bu, tam, anladığımız manada çok katı bir teminat değil; değişik argümanları
kullanarak daha esnek bir yapı içerisinde bu teminatı gösteriyorlar. Kurum
yönetim kurulları da -zaten, burada amaç, bu borcun ödenmesini sağlamak,
yapılanmasını sağlamak olduğuna göre- teminat konusunda o şekilde esnek davranacaklardır
Sayın Başkanım.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN - Teşekkür ederim.
Gerekçeyi okutuyorum :
Gerekçe :
1479 ve 2926 sayılı
kanunlara tabi sigortalıların, 30.6.2003 tarihi itibariyle birikmiş prim ve gecikme
zammı borçlarının yeniden yapılandırılması ve bu kanunla yapılan düzenlemelere
ilişkin yönetmeliklerin hazırlanmasına ilişkin azamî süre belirlenmiştir.
BAŞKAN - Teşekkür ederim.
Komisyonun takdire
bıraktığı, Hükümetin katıldığı önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler...
Teşekkür ederim. Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmiştir.
Kabul edilen önerge
doğrultusunda maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Teşekkür ederim.
Kabul etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.
Geçici 20 nci maddeyi
okutuyorum :
GEÇİCİ MADDE 20. - Bu
Kanunun değişik 25 inci maddesinin üçüncü fıkrasının (e) bendi hükümleri,
değişikliğin yürürlüğe girdiği tarihten önce iflas veya tasfiye işlemleri
başlayan şirket ortaklarına da talepleri halinde uygulanır.
BAŞKAN - Teşekkür ederim.
Madde üzerinde söz
talebi?.. Yok.
Maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Teşekkür ederim. Kabul etmeyenler... Madde kabul
edilmiştir.
Geçici 21 inci maddeyi
okutuyorum :
GEÇİCİ MADDE 21.- Bu
Kanunun yürürlük tarihinden önce 17.10.1983 tarihli ve 2926 sayılı Kanuna göre
sigortalı olanlar; 2.9.1971 tarihli ve 1479 sayılı Kanunun 50 nci maddesine
göre sigortalıların ödeyecekleri primler ve bağlanacak aylıklarının hesabında
uygulanan gelir basamaklarından en yakın gelir basamağına intibak ettirilirler.
Buna ilişkin usul ve esaslar Kurumca belirlenir.
BAŞKAN - Teşekkür ederim.
Madde üzerinde söz
talebi?.. Yok.
Maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Teşekkür ederim. Kabul etmeyenler... Madde kabul
edilmiştir.
Geçici 22 nci maddeyi
okutuyorum :
GEÇİCİ MADDE 22. -
17.10.1983 tarihli ve 2926 sayılı Kanunun yürürlükten kaldırılan 60 ıncı
maddesine göre isteğe bağlı sigortalı olanların Geçici 21 inci maddeye göre
basamak intibakları yapılarak haklarında 79 uncu madde hükümleri uygulanır.
BAŞKAN - Teşekkür ederim.
Madde üzerinde söz
talebi?.. Yok.
Maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Teşekkür ederim. Kabul etmeyenler... Madde kabul
edilmiştir.
Geçici 23 üncü maddeyi
okutuyorum :
GEÇİCİ MADDE 23. -
4.10.2000 tarihinden önce; bu Kanuna ve 2926 sayılı Tarımda Kendi Adına ve
Hesabına Çalışanlar Sosyal Sigortalar Kanununa göre isteğe bağlı sigortalı
olarak kayıt ve tescili yapılıp sağlık
sigortası primi ödemiş olanlar, zorunlu sigortalılık kapsamından çıkarak isteğe
bağlı sigortalı olanlar, talepleri doğrultusunda sağlık sigortası primi
kesilmeyenler, isteğe bağlı sigortalı
olmak için talepte bulunmadan sigorta ve sağlık sigortası primlerini ödemiş
olup ödemeleri isteğe bağlı sigortalılık süresi olarak değerlendirilenler,
4.10.2000 tarihinden sonra zorunlu sigortalılık kapsamından çıkarak isteğe
bağlı sigortalı olanlar ile bunlardan malûllük, yaşlılık ve ölüm aylığı alanlar,
bu sürelere ilişkin prim ve her türlü borçlarını bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten itibaren bir yıl
içinde talepte bulunmaları ve talep tarihinden itibaren altı ay içinde
ödemeleri şartıyla bu Kanun hükümleri çerçevesinde sağlık sigortası
yardımlarından yararlanabilirler.
BAŞKAN - Teşekkür ederim.
Madde üzerinde söz
talebi?.. Yok.
Maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Teşekkür ederim. Kabul etmeyenler... Madde kabul
edilmiştir.
Sayın milletvekilleri,
akşamın ilerleyen saatinde yorulduğunuzu biliyorum; ama, sayın
milletvekillerinin yüzlerini Divana dönerek oturmalarını rica ediyorum.
Geçici 24 üncü maddeyi
okutuyorum :
GEÇİCİ MADDE 24. - 1479
sayılı Esnaf ve Sanatkarlar ve Diğer Bağımsız Çalışanlar Sosyal Sigortalar
Kurumu Kanununa göre yaşlılık aylığı bağlananlardan, anılan Kanunun 24 üncü
maddesinin (I) numaralı bendinde belirtilen çalışmalarına devam ettiklerini ek
20 nci maddede belirtilen sürelerde Bağ-Kur'a yazılı olarak bildirmeyenler veya
Bağ-Kur tarafından tespit edilemeyenler, bu Kanunun yayımını takip eden
aybaşından itibaren üç ay içerisinde Bağ-Kur'a başvurarak çalışmalarına devam
ettiklerini bildirdikleri takdirde tahakkuk edecek sosyal güvenlik destek primi
borcu, cari dönemlere ilişkin sosyal güvenlik destek primleri ile birlikte,
aylıklarının % 25'ini geçmemek şartıyla aylıklarından kesilmek suretiyle tahsil
edilir. Bu durumda olanlar için tahakkuk edecek gecikme zammı tahsil edilmez.
Bu Kanunun yürürlük
tarihinden önce Bağ-Kur'a bildirimde bulunan veya Bağ-Kur tarafından
çalışmalarına devam ettikleri tespit edilenlerin, bu Kanunun yürürlük tarihine
kadar tahsil edilmemiş olan gecikme zamları tahsil edilmez. Bu durumda
olanların sosyal güvenlik destek primi borçları hakkında birinci fıkra
hükümleri uygulanır.
BAŞKAN - Teşekkür ederim.
Madde üzerinde söz
talebi?.. Yok.
Maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Teşekkür ederim. Kabul etmeyenler... Madde kabul
edilmiştir.
Sayın milletvekilleri,
kabul edilen geçici maddelerle beraber çerçeve 47 nci maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Teşekkür ederim. Kabul etmeyenler... 47 nci madde
kabul edilmiştir.
48 inci maddeyi
okutuyorum :
İKİNCİ
BÖLÜM
Tarımda
Kendi Adına ve Hesabına Çalışanlar Sosyal Sigortalar Kanunu ile İlgili
Değişiklikler
MADDE 48. - 17.10.1983
tarihli ve 2926 sayılı Tarımda Kendi Adına ve Hesabına Çalışanlar Sosyal
Sigortalar Kanununun 2 nci maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
Madde 2. - Kanunla veya
kanunların verdiği yetkiye dayanılarak kurulan sosyal güvenlik kuruluşları
kapsamı dışında kalan ve herhangi bir işverene hizmet akdi ile bağlı olmaksızın
3 üncü maddenin (b) bendinde tanımlanan tarımsal faaliyetlerde bulunanlar, bu
Kanuna göre sigortalı sayılırlar.
Yukarıdaki fıkra hükmüne
göre sigortalılığın tespit, tescil ve takibine ilişkin usul ve esaslar Maliye
Bakanlığı, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı, Tarım ve Köy İşleri Bakanlığı,
Çevre ve Orman Bakanlığı ve Hazine Müsteşarlığı tarafından bu Kanunun yayımı
tarihinden itibaren altı ay içinde müştereken çıkarılacak bir yönetmelikle
belirlenir.
İlk tescil tarihinde
ellisekiz yaşını dolduran kadınlarla, altmış yaşını dolduran erkekler istekleri
halinde kapsama alınırlar."
BAŞKAN - Teşekkür ederim.
Madde üzerinde söz
talebi?.. Yok.
Maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Teşekkür ederim. Kabul etmeyenler... Madde kabul
edilmiştir.
49 uncu maddeyi okutuyorum
:
MADDE 49. - 2926 sayılı
Kanunun 5 inci maddesinin birinci fıkrasındaki "yirmiiki yaşını"
ibaresi "onsekiz yaşını" olarak değiştirilmiş ve maddeye aşağıdaki
fıkra eklenmiştir.
Sigortalıların tescili
ile ilgili işlemler, başvurma ve uymak zorunda oldukları usul ve esaslar
yönetmelikle tespit edilir.
BAŞKAN - Teşekkür ederim.
Madde üzerinde söz
talebi?.. Yok.
Maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Teşekkür ederim. Kabul etmeyenler... Madde kabul
edilmiştir.
50 nci maddeyi okutuyorum
:
MADDE 50. - 2926 sayılı
Kanunun 6 ncı maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
Madde 6. - Bu Kanuna göre
sigortalı sayılanlardan;
a) Tarımsal faaliyette
bulunanlar, tarımsal faaliyetlerine son verdikleri tarihte,
b) Diğer sosyal güvenlik
kuruluşları kapsamına tabi bir işte çalışanların, çalışmaya başladıkları
tarihten bir gün önce,
Sigortalılıkları sona
erer.
Sigortalılığı sona erenler sigortalılıklarının sona erdiği
tarihten itibaren üç ay içinde
Kuruma başvurarak kayıtlarını sildirmek zorundadırlar. Kuruma tescili yapıldığı
halde beş yıl ve daha fazla süreyle prim ödememiş olan sigortalıların,
sigortalılıkları; 1479 sayılı Kanunun ek 19 uncu maddesi hükmü saklı kalmak
şartıyla, prim ödemesi bulunan sigortalının ödediği primlerin tam olarak
karşıladığı ayın sonu itibariyle, prim ödemesi bulunmayan sigortalının sigortalılığı
ise tescil tarihi itibariyle Kurumca re'sen sona erdirilir. Kurumca re'sen kayıt silmenin usul ve esasları
yönetmelikle düzenlenir.
BAŞKAN - Teşekkür ederim.
Madde üzerinde söz
talebi?.. Yok.
Madde üzerinde 1 önerge
vardır; okutuyorum :
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan
tasarının 50 nci maddesiyle değiştirilen, 2926 sayılı Kanunun 6 ncı maddesinin
son fıkrasının aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
|
Haluk İpek |
Mahfuz Güler |
Cevdet Erdöl |
|
Ankara |
Bingöl |
Trabzon |
|
Agâh Kafkas |
Maliki Ejder Arvas |
Alaettin Güven |
|
Çorum |
Van |
Kütahya |
"Sigortalılığı sona
erenler sigortalılıklarının sona erdiği tarihten itibaren üç ay içinde Kuruma
başvurarak kayıtlarını sildirmek zorundadırlar."
BAŞKAN - Teşekkür ederim.
Komisyon önergeye
katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ MEHMET MUSTAFA AÇIKALIN (İstanbul) - Uygun görüşle takdire bırakıyoruz.
BAŞKAN - Hükümet?..
ÇALIŞMA VE SOSYAL
GÜVENLİK BAKANI MURAT BAŞESGİOĞLU (İstanbul) - Katılıyoruz Sayın Başkan.
Gerekçeyi okutuyorum :
Gerekçe :
Madde metninden çıkarılan
hükümlerin 1479 sayılı Kanunun ek 19 uncu maddede düzenlenmesinin daha uygun
olacağı düşünüldüğünden önerge verilmiştir.
BAŞKAN - Teşekkür ederim.
Komisyonun takdire
bıraktığı, Hükümetin katıldığı önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler...
Teşekkür ederim. Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmiştir.
Kabul edilen önerge
doğrultusunda, maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Teşekkür ederim.
Kabul etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.
51 inci maddeyi
okutuyorum :
MADDE 51. - 2926 sayılı
Kanunun 8 inci maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
Madde 8. - Köy ve mahalle
muhtarları, bu Kanuna göre sigortalı sayılanları sigortalılıklarının başladığı
tarihten, sigortalılığı sona erenleri ise sigortalılıklarının sona erdiği
tarihten itibaren, en geç üç ay içinde Kuruma bildirmekle yükümlüdürler.
Kamu kurum ve
kuruluşları, belediyeler, kamu iktisadi teşebbüsleri, esnaf kefalet
kooperatifleri, tarım kredi kooperatifleri ve bankalar bu Kanuna göre zorunlu
sigortalı olanlarla ilgili ruhsat, ihale ve kredi işlemlerinde sigortalı olduklarını
gösterir belgeyi istemek ve belge istenenler de bu belgeyi ibraz etmek
zorundadırlar.
BAŞKAN - Teşekkür ederim.
Madde üzerinde söz
talebi?.. Yok.
Maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Teşekkür ederim. Kabul etmeyenler... Madde kabul
edilmiştir.
52 nci maddeyi okutuyorum
:
MADDE 52. - 2926 sayılı
Kanunun 10 uncu maddesine aşağıdaki cümle eklenmiştir. Belirtilen bu merci,
kurum, kuruluş, kooperatifler ve birlikleri ile şirket ve bankalar, Kurumun
isteği üzerine her türlü bilgiyi ve belgeyi vermekle yükümlüdürler.
BAŞKAN - Teşekkür ederim.
Madde üzerinde söz
talebi?.. Yok.
Maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Teşekkür ederim. Kabul etmeyenler... Madde kabul
edilmiştir.
53 üncü maddeyi
okutuyorum :
MADDE 53. - 2926 sayılı
Kanunun ek 1 inci maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
Ek Madde 1. - Bu Kanunun
2 nci maddesine göre sigortalı olanlardan;
a) Sigortalılığı devam
edenler ile eş ve bakmakla yükümlü oldukları çocukları, ana ve babaları,
b) Yaşlılık ve malûllük
aylığı almakta olanlar ile eş ve bakmakla yükümlü oldukları çocukları, ana ve
babaları,
c) Ölüm aylığı alanlar,
Sağlık sigortası
yardımlarından yararlanırlar.
Sağlık hizmeti; Sağlık
Bakanlığı, Sosyal Sigortalar Kurumu, mahalli idareler, üniversiteler, kamu
iktisadi teşebbüslerine ait sağlık tesisleri ile gerçek ve tüzel kişilerden
satın alınmak suretiyle yürütülür. Buna ilişkin usul ve esaslar Kurumca
belirlenir.
BAŞKAN - Teşekkür ederim.
Madde üzerinde söz
talebi?.. Yok.
Maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Teşekkür ederim. Kabul etmeyenler... Madde kabul
edilmiştir.
54 üncü maddeyi
okutuyorum :
MADDE 54. - 2926 sayılı Kanuna aşağıdaki ek madde
eklenmiştir.
EK MADDE 3. - 1479 sayılı
Kanunun birinci kısmında yer alan 20 nci madde, ikinci kısım ikinci, üçüncü,
dördüncü ve beşinci bölümde yer alan maddelerin tamamı, altıncı bölümde yer
alan 56 ncı madde dahil 74 üncü maddeye kadar olan maddelerin tamamı ile 76, 78
ve 79 uncu maddeleri, yedinci bölümde yer alan 80 inci maddesi, ek 9, ek 12,
ek 13, ek 14, ek 15,
ek 16, ek 17, ek 18,
ek 19 uncu maddeleri, geçici 10 ve 11 inci maddeleri, 2926 sayılı Kanuna
tabi sigortalılar hakkında da uygulanır.
BAŞKAN - Teşekkür ederim.
Madde üzerinde söz
talebi?.. Yok.
Maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Teşekkür ederim. Kabul etmeyenler... Madde kabul
edilmiştir.
55 inci maddeyi
okutuyorum :
MADDE 55. - 2926 sayılı
Kanuna aşağıdaki geçici madde eklenmiştir.
Açılmayacak rücu davaları
GEÇİCİ MADDE 9. - 2926
sayılı Kanunun 47 nci maddesine göre açılan ek rücu davalarına devam edilir,
ancak maddenin yürürlükten kalktığı tarihten sonra ek rücu davası açılmaz.
BAŞKAN - Teşekkür ederim.
Madde üzerinde söz
talebi?.. Yok.
Maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Teşekkür ederim. Kabul etmeyenler... Madde kabul
edilmiştir.
56 ncı maddeyi okutuyorum
:
ÜÇÜNCÜ
BÖLÜM
Yürürlükten
Kaldırılan Hükümler ile Geçici Hükümler
Yürürlükten Kaldırılan
Hükümler
MADDE 56. - a) 1479
sayılı Kanunun ek 3 üncü ve ek 6 ncı maddesi,
b) 26.6.2001 tarihli ve
4692 sayılı Kanunun geçici 1 inci maddesinin son fıkrası,
c) 4833 sayılı 2003 Malî
Yılı Bütçe Kanununun 51 inci maddesinin ( n ) bendinin 3 üncü paragrafı,
d) 2926 sayılı Kanunun 4
üncü maddesinin (c) bendi, ikinci ve üçüncü kısmında yer alan maddelerin
tamamı, dördüncü kısmında yer alan 40 ıncı madde dahil 62 nci maddeye kadar
olan maddelerin tamamı ile ek 2 nci maddesi, Geçici 1 inci, 3 üncü, 4 üncü, 5
inci, 6 ncı ve 7 nci maddeleri,
Yürürlükten
kaldırılmıştır.
BAŞKAN - Teşekkür ederim.
Madde üzerinde söz
talebi?.. Yok.
Madde üzerinde 1 önerge
vardır; okutuyorum :
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan
tasarının 56 ncı maddesinin (d) bendinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz
ve teklif ederiz.
|
Haluk İpek |
Mahfuz Güler |
Cevdet Erdöl |
|
Ankara |
Bingöl |
Trabzon |
|
Maliki Ejder Arvas |
|
Alaettin Güven |
|
Van |
|
Kütahya |
d) 2926 sayılı Kanunun 4
üncü maddesinin (c) bendi, ikinci kısmındaki 14, 18 ve 24 üncü maddeleri hariç
diğer maddelerin tamamı, üçüncü kısmındaki 31, 33, 34 ve 35 inci maddeleri
hariç diğer maddelerin tamamı, dördüncü kısmındaki 40 ıncı madde dahil 62 nci
maddeye kadar olan maddelerin tamamı ile ek 2 nci maddesi, geçici 1, 3, 4, 5, 6
ve 7 nci maddeleri bu kanunun yayımı tarihinden itibaren, ikinci kısmında yer
alan 14, 18, 24 üncü maddeleri ile üçüncü kısmında yer alan 31, 33, 34 ve 35
inci maddeleri 1.1.2005 tarihinden itibaren."
BAŞKAN - Teşekkür ederim.
Komisyon?..
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ MEHMET MUSTAFA AÇIKALIN (İstanbul) - Uygun görüşle takdire bırakıyoruz.
BAŞKAN - Hükümet?..
BAYINDIRLIK VE İSKÂN BAKANI
ZEKİ ERGEZEN (Bitlis) - Katılıyoruz.
BAŞKAN - Teşekkür ederim.
Gerekçeyi okutuyorum :
Gerekçe :
Tasarının geçici 3 üncü
maddesinde yapılan değişiklikle paralellik sağlamak amacıyla 2926 sayılı
Kanunun yürürlükten kaldırılan maddelerinin yürürlükten kaldırılma tarihleri
yeniden düzenlenmiştir.
BAŞKAN - Teşekkür ederim.
Komisyonun takdire
bıraktığı, Hükümetin katıldığı önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler...
Teşekkür ederim. Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmiştir.
Kabul edilen önerge doğrultusunda,
maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Teşekkür ederim. Kabul
etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.
Geçici 1 inci maddeyi
okutuyorum :
"İdari para
cezasının uygulanmayacağı haller
GEÇİCİ MADDE 1. - Bu
Kanunun yayımından önce Kuruma sigortalı olarak kayıt ve tescilini yaptırması
gereken faaliyetlerde bulunanlar ile sigortalılığı sona ermiş olmasına rağmen
bu durumlarını Kuruma bildirmemiş olanlar, bu Kanunun yürürlüğe girdiği
tarihten itibaren altı ay içinde bu yükümlülüklerini yerine getirdikleri
takdirde, haklarında bu Kanunla yeniden düzenlenen 80 inci maddede öngörülen
idari para cezaları uygulanmaz.
BAŞKAN - Teşekkür ederim.
Madde üzerinde söz
talebi?.. Yok.
Maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Teşekkür ederim. Kabul etmeyenler... Madde kabul
edilmiştir.
Geçici 2 nci maddeyi
okutuyorum :
"Basamak yükseltme
hakkı
GEÇİCİ MADDE 2. - 1479
sayılı Kanuna tabi sigortalı olanlar, bulundukları basamak dahil, bu Kanunun
yürürlük tarihinden itibaren üç ay içinde yazılı talepte bulunmak şartıyla,
bulundukları basamakları en fazla oniki basamak yükseltebilirler. Basamak
yükseltme primi, sigortalının talep tarihinde bulunduğu basamaktan, yükselerek
intibak etmek istediği basamağa kadar her basamak için öngörülen bekleme
süresindeki prim tutarına basamak yükseltme farklarının ilave edilmesi
suretiyle hesaplanır. Bu tutarın, ilk taksitinin talep tarihini takip eden ay
içerisinde ödenmesi şartıyla ilk taksitin ödendiği ayı takip eden üçer aylık
dönemler halinde üç eşit taksitte ödenmesi zorunludur. Basamak yükseltme tutarının tamamen veya kısmen
ödenmesi halinde, sigortalı son ödemenin yapıldığı tarihi takip eden aybaşı
itibariyle bu ödemenin tam olarak karşıladığı basamağa intibak ettirilir.
Basamak yükseltme primleri, primi ödenmiş süreler olarak değerlendirilmez.
Basamak yükseltme
hakkından yararlanan sigortalılara, basamak intibaklarının yapıldığı tarihten
itibaren üç yıl sonra, bu Kanunda öngörülen diğer şartları taşımak ve talepte
bulunmak kaydıyla yaşlılık aylığı bağlanır.
Basamak yükseltme
talebinde bulunan sigortalının, basamak yükseltme priminin bir kısmını veya
tamamını süresi içinde ödemeden ölümü halinde, hak sahipleri basamak yükseltme
primlerini, bu Kanunda öngörülen ödeme süresinin dolduğu tarihten itibaren üç
ay içinde ödeyebilirler. Bu tutarın tamamen veya kısmen ödenmesi halinde,
birinci fıkra hükümleri uygulanır.
Malûllük veya ölüm aylığı
bağlanmasında basamak yükseltme primlerinin ödenmesi şartıyla ikinci fıkrada
öngörülen üç yıllık bekleme süresi aranmaz.
BAŞKAN - Teşekkür ederim.
Madde üzerinde söz
talebi?.. Yok.
Maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Teşekkür ederim. Kabul etmeyenler... Madde kabul
edilmiştir.
Geçici 3 üncü maddeyi
okutuyorum :
Uygulanmasına devam
edilecek hükümler
GEÇİCİ MADDE 3. - 2926
sayılı Kanunun bu Kanunla yürürlükten kaldırılan hükümleri sonucunda oluşan
yeni statü nedeniyle; 1479 sayılı Kanunun 30, 36, 42 nci maddelerinin, 49 uncu
maddenin ikinci fıkrasının, 51, 52, 53 ve geçici 11 inci maddesinin 2926 sayılı
Kanuna tabi sigortalılar hakkında uygulanmasına 1.1.2004 tarihinden, 50 nci
maddesi ve geçici 21 inci maddesinin uygulanmasına 1.4.2004 tarihinden itibaren
başlanır, bu tarihe kadar eski hükümlerin uygulanmasına devam edilir.
BAŞKAN - Teşekkür ederim.
Madde üzerinde söz
talebi?.. Yok.
1 adet önerge vardır;
okutuyorum :
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan
tasarının geçici 3 üncü maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve
teklif ederiz.
|
Haluk İpek |
Mahfuz Güler |
Cevdet Erdöl |
|
|
Ankara |
Bingöl |
Trabzon |
|
|
Alaettin Güven |
|
Maliki Ejder Arvas |
|
|
Kütahya |
|
Van |
|
"Geçici madde 3 -
2926 sayılı Kanunun bu kanunla yürürlükten kaldırılan hükümleri sonucunda
oluşan yeni statü nedeniyle, 2926 sayılı Kanuna tabi sigortalılar hakkında,
1479 sayılı Kanunun 30, 36, 42, 49, 50, 51, 52 nci maddelerinin, 53 üncü maddesinin
birinci fıkrasının son cümlesi ile üçüncü ve beşinci fıkraları hariç diğer
fıkralarının, ek 15 inci maddesinin (a) bendinin, geçici 11 ve 21 inci
maddelerinin uygulanmasına 1.1.2005 tarihinde başlanır ve bu tarihe kadar eski hükümlerin
uygulanmasına devam edilir."
BAŞKAN - Teşekkür ederim.
Komisyon?..
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ MEHMET MUSTAFA AÇIKALIN (İstanbul) - Uygun görüşle takdire sunuyoruz.
BAŞKAN - Hükümet?..
BAYINDIRLIK VE İSKÂN
BAKANI ZEKİ ERGEZEN (Bitlis) - Katılıyoruz Başkanım.
BAŞKAN - Gerekçeyi
okutuyorum:
Gerekçe :
Bu kanunla 2926 sayılı
Kanuna tabi sigortalıların ödeyecekleri primlere ve bağlanacak aylıklara esas
gelir basamaklarının tespiti, basamak seçme ve yükselmelerine ilişkin
prensipler 1479 sayılı Kanuna paralel hale getirilmiş ve değiştirilmesi
öngörülen maddelerin yürürlük tarihleri bu geçici maddeyle 1.1.2004 ve 1.4.2004
tarihlerine ertelenmiştir.
Ancak, 2926 sayılı Kanuna
tabi sigortalıların bu değişiklik kapsamına daha uzun bir dönemde alınmalarını
sağlamak amacıyla, yürürlük tarihleri 8 ilâ 12 ay ileriye götürülmüştür.
BAŞKAN - Teşekkür ederim.
Komisyonun takdire
bıraktığı, Hükümetin katıldığı önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler...
Teşekkür ederim. Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmiştir.
Kabul edilen önerge
doğrultusunda, maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Teşekkür ederim.
Kabul etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.
57 nci maddeyi okutuyorum
:
MADDE 57. - Bu Kanunun;
a) 1 inci maddesi ile
değiştirilen 1479 sayılı
Kanunun 1 inci maddesinin
üçüncü fıkrası, 6 ncı maddesi ile değiştirilen 1479 sayılı Kanunun 7 nci
maddesinin ikinci fıkrası, 15 inci
maddesi ile değiştirilen 1479 sayılı Kanunun 25 inci maddesinin son fıkrası,
19, 25, 27, 28, 29, 30, 31, 32 nci maddeleri, 33 üncü maddesi ile değiştirilen
1479 sayılı Kanunun 79 uncu maddesinin ikinci, dördüncü ve beşinci fıkraları,
34 üncü maddesi, 36 ncı maddesi ile değiştirilen 1479 sayılı Kanunun ek 9 uncu
maddesinin birinci fıkrasının birinci cümlesi, 43, 44, 45, 46 ncı maddeleri, 47
nci maddesi ile 1479 sayılı Kanuna eklenen geçici 13, 19, 21, 22, 23 ve 24 üncü maddeleri, 48, 49 uncu maddeleri,
50 nci maddesi ile değiştirilen 2926 sayılı Kanunun 6 ncı maddesinin son
fıkrası, 51 inci maddesi ile değiştirilen 2926 sayılı Kanunun 8 inci maddesinin
ikinci fıkrası, 52, 53, 54, 56 ncı maddeleri, 55 inci maddesi ile 2926 sayılı
Kanuna eklenen geçici 9 uncu maddesi, geçici 1, 2 ve 3 üncü maddeleri yayımı tarihinde,
b) 39 uncu maddesi ile
değişik 1479 sayılı Kanunun ek 15 inci maddesinin (a) bendi 1.1.2004 tarihinde,
c) Diğer hükümleri
8.8.2001 tarihinden geçerli olmak üzere yayımı tarihinde,
Yürürlüğe girer.
BAŞKAN - Teşekkür ederim.
Madde üzerinde söz
talebi?.. Yok.
1 önerge vardır;
okutuyorum :
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan
tasarının 57 nci maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ederiz.
|
Haluk İpek |
Mahfuz Güler |
Cevdet Erdöl |
|
Ankara |
Bingöl |
Trabzon |
|
Maliki Ejder Arvas |
|
Alaettin Güven |
|
Van |
|
Kütahya |
"Madde 57 - Bu
kanunun;
a) 1 inci maddesi ile
değiştirilen 1479 sayılı Kanunun 1 inci maddesinin üçüncü fıkrası, 6 ncı
maddesi ile değiştirilen 1479 sayılı Kanunun 7 nci maddesinin ikinci fıkrası,
19, 25, 27, 28, 29, 30, 31, 32 nci maddeleri, 33 üncü maddesi ile değiştirilen
1479 sayılı Kanunun 79 uncu maddesinin ikinci, dördüncü ve beşinci fıkraları,
34 üncü maddesi, 36 ncı maddesi ile değiştirilen 1479 sayılı Kanunun ek 9 uncu
maddesinin birinci fıkrasının birinci cümlesi, 39 uncu maddesi ile değiştirilen
1479 sayılı Kanunun ek 15 inci maddesinin (a) bendi, 43, 44, 45, 46 ncı
maddeleri, 47 nci maddesi ile 1479 sayılı Kanuna eklenen geçici 13, 18, 19, 21,
22, 23 ve 24 üncü maddeleri, 48, 49 uncu maddeleri, 51 inci maddesi ile değiştirilen
2926 sayılı Kanunun 8 inci maddesinin ikinci fıkrası, 52, 53, 54, 56 ncı
maddeleri, 55 inci maddesi ile 2926 sayılı Kanuna eklenen geçici 9 uncu
maddesi, geçici 1, 2 ve 3 üncü maddeleri yayımı tarihinde,
b) Diğer hükümleri
8.8.2001 tarihinden geçerli olmak üzere yayımı tarihinde,
Yürürlüğe girer."
BAŞKAN - Teşekkür ederim.
Komisyon?..
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ MEHMET MUSTAFA AÇIKALIN (İstanbul) - Uygun görüşle takdire bırakıyoruz.
BAŞKAN - Hükümet?..
BAYINDIRLIK VE İSKÂN
BAKANI ZEKİ ERGEZEN (Bitlis) - Katılıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN - Teşekkür ederim.
Gerekçeyi okutuyorum :
Gerekçe: Tasarının 15
inci maddesi ile değiştirilen 1479 sayılı Kanunun 25 inci maddesinin son
fıkrası ile 50 nci maddesi ile değiştirilen 2926 sayılı Kanunun 6 ncı
maddesinin son fıkrasında ve geçici 3 üncü maddesinde değişiklik yapıldığından
yürürlük tarihleri buna göre yeniden düzenlenmiştir.
BAŞKAN - Teşekkür ederim.
Komisyonun takdire
bıraktığı, Hükümetin katıldığı önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler...
Teşekkür ederim. Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmiştir.
Kabul edilen önerge
doğrultusunda, maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Teşekkür ederim.
Kabul etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.
58 inci maddeyi
okutuyorum :
Yürütme
MADDE 58. - Bu Kanun
hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür.
BAŞKAN - Teşekkür ederim.
Madde üzerinde söz
talebi?.. Yok.
Maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Teşekkür ederim. Kabul etmeyenler... 58 inci madde
kabul edilmiştir.
Sayın milletvekilleri,
birleşime 10 dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati : 22.53
ÜÇÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati : 23.08
BAŞKAN : Başkanvekili Yılmaz ATEŞ
KÂTİP ÜYELER : Mehmet DANİŞ (Çanakkale), Suat KILIÇ (Samsun)
BAŞKAN - Sayın
milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 111 inci Birleşiminin Üçüncü
Oturumunu açıyorum.
237 sıra sayılı tasarının
görüşmelerine kaldığımız yerden devam ediyoruz.
VI. - KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
6. - Esnaf
ve Sanatkârlar ve Diğer Bağımsız Çalışanlar Sosyal Sigortalar Kurumu Kanununun
ve Tarımda Kendi Adına ve Hesabına Çalışanlar Sosyal Sigortalar Kanununun Bazı
Maddelerinin Değiştirilmesi, Yürürlükten Kaldırılması ve Bu Kanunlara Geçici
Maddeler Eklenmesi Hakkında Kanun Tasarısı ile Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal
İşler ve Plan ve Bütçe Komisyonları Raporları (1/296) (S. Sayısı : 237) (Devam)
BAŞKAN - Komisyon ve
Hükümet yerinde.
Sayın milletvekilleri,
tasarının tümünü oylamadan önce, hükümetin, görüşülmekte olan kanun tasarısının
5, 6 ve 27 nci maddelerinin yeniden görüşülmesine ilişkin, İçtüzüğün 89 uncu
maddesine göre bir talebi vardır; bu talebi yerine getireceğim.
Şimdi, Danışma Kurulunun,
hükümetin bu talebi hakkındaki görüşünü okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Genel Kuruluna
Genel Kurulun bugünkü
birleşiminde görüşülen 237 sıra sayılı kanun tasarısının kabul edilmiş bulunan
çerçeve 5, 6 ve 27 nci maddelerinin, diğer maddelerde yapılan değişikliklere
uyum sağlamak amacıyla yeniden görüşülmesine dair hükümetin talebi, İçtüzüğün
89 uncu maddesi uyarınca toplanan Danışma Kurulunca uygun bulunmuştur.
|
|
|
Sadık Yakut |
|
|
|
Türkiye Büyük Millet Meclisi |
|
|
|
Başkanı Vekili |
|
Faruk Çelik |
|
Mustafa Özyürek |
|
AK Parti Grubu Başkanvekili |
|
CHP Grubu Başkanvekili |
BAŞKAN - Sayın
milletvekilleri, Danışma Kurulunun görüşü bilgilerinize sunulmuştur.
Şimdi de, hükümetin
istemini okutup, oylarınıza sunacağım:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 237
sıra sayılı kanun tasarısının diğer maddelerinde yapılan değişikliklerle uyum
sağlaması amacıyla, çerçeve 5 inci, 6 ncı ve 27 nci maddesinin Türkiye Büyük
Millet Meclisi İçtüzüğünün 89 uncu maddesi hükmü uyarınca yeniden görüşülmesini
arz ve teklif ederim.
Murat Başesgioğlu
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı
BAŞKAN - Teşekkür ederim.
Sayın milletvekilleri,
hükümetin istemini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Teşekkür ederim.
Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Bu durumda, tasarının 5
inci maddesini yeniden müzakereye açıyorum.
Madde üzerinde söz isteyen?..
Yok.
Madde üzerinde 1 önerge
vardır; okutuyorum :
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan
tasarının 5 inci maddesiyle değiştirilen 1479 sayılı Kanunun 6 ncı maddesinin
(b) bendinin son cümlesinin İnşaat ve Emlak Dairesi Başkanlığına atanacaklarla
ilgili kısmın aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
|
Faruk Çelik |
Hikmet Özdemir |
Tevfik Akbak |
|
Bursa |
Çankırı |
Çankırı |
|
Musa Sıvacıoğlu |
Sinan Özkan |
Hakkı Köylü |
|
Kastamonu |
Kastamonu |
Kastamonu |
b) “... İnşaat ve Emlak
Daire Başkanı olarak atanacaklarda ise mimar veya mühendis unvanına sahip olmak
şartı aranır."
BAŞKAN - Teşekkür ederim.
Komisyon önergeye
katılıyor mu efendim?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ MEHMET MUSTAFA AÇIKALIN (İstanbul) - Uygun görüşle, takdire
bırakıyoruz.
BAŞKAN - Hükümet?..
ÇALIŞMA VE SOSYAL
GÜVENLİK BAKANI MURAT BAŞESGİOĞLU (İstanbul) - Katılıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN - Gerekçeyi
okutuyorum :
Gerekçe :
Tasarıda, sadece mimar ve
inşaat mühendislerinin daire başkanlığına atanmaları mümkün iken, İnşaat ve
Emlak Dairesi Başkanlığının görev alanının bu ikisiyle sınırlı olmaması
nedeniyle, inşaat mühendisi ve mimarla birlikte, elektrik, inşaat ve makine
gibi mühendis kariyerini kazanmış olanların daire başkanlığına atanmaları
sağlanmıştır.
BAŞKAN - Teşekkür ederim.
Komisyonun takdire
bıraktığı, Hükümetin katıldığı önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler...
Teşekkür ederim. Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmiştir.
Kabul edilen önerge
doğrultusundaki değişik şekliyle 5 inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Teşekkür ederim. Kabul etmeyenler... 5 inci madde kabul edilmiştir.
Şimdi, 6 ncı madde
üzerinde yeniden müzakere açıyorum.
Madde üzerinde söz
isteyen?.. Yok.
Madde üzerinde bir önerge
vardır; okutuyorum :
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan kanun
tasarısının Genel Kurulda görüşülerek kabul edilen 6 ncı maddesiyle
değiştirilen 1479 sayılı Kanunun 7 nci maddesinin birinci fıkrasının tekriri
müzakereyle görüşülerek aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
|
Faruk Çelik |
Mustafa Ilıcalı |
Hasan Anğı |
|
Bursa |
Erzurum |
Konya |
|
Abdullah Çetinkaya |
|
Mehmet Kılıç |
|
Konya |
|
Konya |
"Kurum personeli hakkında, 657 sayılı
Devlet Memurları Kanununun bu Kanuna aykırı olmayan hükümleri ile 10.02.1954
tarihli ve 6245 sayılı Harcırah Kanunu ve 08.06.1949 tarih ve 5434 sayılı T.C.
Emekli Sandığı Kanunu hükümleri uygulanır. Yönetim Kurulu Başkan ve üyeleri ile
Kurumun diğer çalışanları sorumlulukları bakımından 01.03.1926 tarihli ve 765
sayılı Türk Ceza Kanununun uygulanmasında Devlet Memuru sayılır ve haklarında
4483 sayılı Memurlar ve Diğer Kamu Görevlilerinin Yargılanması Hakkında Kanun
hükümleri uygulanır."
BAŞKAN - Teşekkür ederim.
Komisyon önergeye
katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ MEHMET MUSTAFA AÇIKALIN (İstanbul) - Uygun görüşle takdire bırakıyoruz.
BAŞKAN - Hükümet?..
ÇALIŞMA VE SOSYAL
GÜVENLİK BAKANI MURAT BAŞESGİOĞLU (İstanbul) - Katılıyoruz.
BAŞKAN - Gerekçeyi
okutuyorum :
Gerekçe :
Kurum çalışanları
arasında 4483 sayılı Kanuna tabi olma bakımından farklılık yaratmamak amacıyla,
fıkra, tüm kurum personelini anılan Kanun kapsamına alacak şekilde yeniden
düzenlenmiştir.
BAŞKAN - Teşekkür ederim.
Komisyonun takdire
bıraktığı, Hükümetin katıldığı önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler...
Teşekkür ederim. Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmiştir.
Kabul edilen önerge
doğrultusundaki değişik şekliyle 6 ncı maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Teşekkür ederim. Kabul etmeyenler... 6 ncı madde kabul edilmiştir.
Şimdi, tasarının 27 nci
maddesini yeniden müzakereye açıyorum.
Madde üzerinde söz
isteyen?.. Yok.
Madde üzerinde verilmiş 1
adet önerge vardır; okutup işleme alacağım:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan
tasarının 27 nci maddesiyle değiştirilen 1479 sayılı Kanunun 53 üncü maddesinin
üçüncü fıkrasının aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
|
Faruk Çelik |
Recep Garip |
İnci Özdemir |
|
Bursa |
Adana |
İstanbul |
|
Ahmet Yeni |
Hasan Anğı |
Abdullah Çetinkaya |
|
Samsun |
Konya |
Konya |
"Sigortalılar
tarafından ödenmesi gereken primler süresi içinde ve tam olarak ödenmezse,
primlerin ödenmeyen kısmına sürenin bittiği tarihten başlamak üzere % 10
oranında artırılır. Bu miktara, borç ödeninceye kadar gecikilen her ay için
ayrıca Hazine Müsteşarlığınca açıklanacak bir önceki aya ait TL cinsinden
iskontolu ihraç edilen Devlet İç Borçlanma Senetlerinin aylık ortalama faizi
bileşik bazda uygulanarak gecikme zammı hesaplanır."
BAŞKAN - Teşekkür ederim.
Komisyon önergeye
katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ MEHMET MUSTAFA AÇIKALIN (İstanbul) - Uygun görüşle takdire bırakıyoruz.
BAŞKAN - Hükümet?..
ÇALIŞMA VE SOSYAL
GÜVENLİK BAKANI MURAT BAŞESGİOĞLU (İstanbul) - Katılıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN - Gerekçeyi
okutuyorum :
Gerekçe :
Sigortalıların prim
borçlarını düzenli ödemelerini sağlamak ve süresinde ödenmeyen primlerin
gecikme zammı ve faiziyle birlikte tahsil edilerek kurumun geç ödeme nedeniyle
zarara uğramasının önlenmesi amaçlanmıştır.
BAŞKAN - Teşekkür ederim.
Komisyonun takdire
bıraktığı, Hükümetin katıldığı önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler...
Teşekkür ederim. Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmiştir.
Kabul edilen önerge
doğrultusunda 27 nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Teşekkür
ederim. Kabul etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.
Sayın milletvekilleri,
şimdi, tasarının tümünü oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Teşekkür ederim.
Kabul etmeyenler... Tasarının tümü kabul edilmiştir.
Böylece, tasarı kabul
edilmiş ve kanunlaşmıştır; hayırlı olmasını diliyorum.
ÇALIŞMA VE SOSYAL
GÜVENLİK BAKANI MURAT BAŞESGİOĞLU (İstanbul) - Sayın Başkan, yerimden çok kısa
bir söz istiyorum.
BAŞKAN - Tabiî, gecenin
bu yorgunluğunda, yerinizden, buyurun.
ÇALIŞMA VE SOSYAL
GÜVENLİK BAKANI MURAT BAŞESGİOĞLU (İstanbul) - Sadece şu ana kadarki
görüşmelerde yasanın en olgun şekilde çıkmasına katkı sağlayan grup
başkanvekillerimize, Başkanlık Divanına ve değerli milletvekillerimize çok teşekkür
ediyorum. Bu yasanın sosyal güvenlik sistemimize hayırlı olmasını diliyor,
şahsım ve Bakanlığımız adına saygılar sunuyorum.
Teşekkür ediyorum.
(Alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür
ediyorum Sayın Bakan.
Sayın milletvekilleri,
Turizmi Teşvik Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısı ve
Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonu raporunun görüşmelerine
başlıyoruz.
7. - Turizmi Teşvik Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında
Kanun Tasarısı ve Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonu Raporu (1/649) (S. Sayısı : 246) (1)
BAŞKAN - Komisyon?..
Yerinde.
Hükümet?.. Yerinde.
Komisyon raporu, 246 sıra
sayısıyla bastırılıp dağıtılmıştır.
Tasarının tümü üzerinde
söz isteyen?..Yok.
Tasarının maddelerine
geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Teşekkür ederim. Kabul
etmeyenler... Tasarının maddelerine geçilmesi kabul edilmiştir.
1 inci maddeyi okutuyorum
:
TURİZMİ TEŞVİK KANUNUNDA DEĞİŞİKLİK YAPILMASI
HAKKINDA KANUN TASARISI
MADDE 1. - 12.3.1982 tarihli ve 2634 sayılı Turizmi
Teşvik Kanununun 3 üncü maddesinin (b) ve (d) bentleri aşağıdaki şekilde
değiştirilmiş, (c) bendi yürürlükten kaldırılmış ve aynı maddeye aşağıdaki (j)
bendi eklenmiştir.
"b) Kültür ve Turizm
Koruma ve Gelişim Bölgeleri: Tarihî ve Kültürel değerlerin yoğun olarak yer
aldığı ve/veya turizm potansiyelinin yüksek olduğu yöreleri korumak, kullanmak,
sektörel kalkınmayı ve planlı gelişimi sağlamak amacıyla değerlendirmek üzere
sınırları Bakanlığın önerisi ve Bakanlar Kurulu kararıyla tespit ve ilan edilen
bölgeleri,"
"d) Turizm
Merkezleri: Kültür ve turizm koruma ve gelişim bölgeleri içinde veya dışında,
öncelikle geliştirilmesi öngörülen; yeri, mevkii ve sınırları Bakanlığın
önerisi ve Bakanlar Kurulu kararıyla tespit ve ilan edilen, turizm hareketleri
ve faaliyetleri yönünden önem taşıyan yerleri veya bölümlerini,"
"j) Kültür ve Turizm
Koruma ve Gelişim Alt Bölgesi: 1/25.000 veya daha alt ölçekli plan ile
belirlenen, içinde turizm türleri ile kültür, eğitim, eğlence, ticaret, konut
ve her türlü teknik ve sosyal alt yapı alanlarından bir veya daha fazlasını
kapsayan, kendi içinde alt alanlara ayrıştırılabilen arazileri,"
BAŞKAN - Teşekkür ederim.
Madde üzerinde söz
talebi?.. Yok.
Maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Teşekkür ederim. Kabul etmeyenler... 1 inci madde
kabul edilmiştir.
2 nci maddeyi okutuyorum
:
MADDE 2. - 2634 sayılı
Kanunun 7 nci maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
"Madde 7. -
Bakanlık; kültür ve turizm koruma ve gelişim bölgeleri ve turizm merkezleri
içinde her ölçekteki planları yapmaya, yaptırmaya, resen onaylamaya ve tadil
etmeye yetkilidir.
Kültür ve turizm koruma
ve gelişim bölgeleri ve turizm merkezlerinde Bakanlıkça yapılacak alt yapı ve
planlama işlemlerine esas olmak üzere diğer kamu kurum ve kuruluşlarından
istenilen bilgi, belge ve görüş 3 ay içinde verilir. Bu süre sonunda istenilen
bilgi, belge ve görüşün verilmemesi durumunda ilgili iş ve işlemler Bakanlıkça
resen tesis edilebilir.
(1) 246 S. Sayılı Basmayazı tutanağa eklidir.
Kültür ve turizm koruma
ve gelişim bölgeleri ve turizm merkezlerinde diğer kamu kurum ve kuruluşlarınca
yapılacak satış, tahsis, kiralama, sınır ilanı ve değişikliği işlemleri ile
çevresel etki yaratacak alt yapı ve üst yapı projelerinden önce Bakanlığın
olumlu görüşünün alınması gereklidir.
Bu maddenin uygulanması
ile ilgili usul ve esaslar Bakanlıkça çıkarılacak yönetmelikle
düzenlenir."
BAŞKAN - Teşekkür ederim
Madde üzerinde söz
talebi?.. Yok.
Maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Teşekkür ederim. Kabul etmeyenler... Madde kabul
edilmiştir.
3 üncü maddeyi okutuyorum
:
MADDE 3. - 2634 sayılı
Kanunun 8 inci maddesinin (D) ve (G) fıkraları aşağıdaki şekilde değiştirilmiş
ve aynı maddeye aşağıdaki fıkralar eklenmiştir.
"D. Bu taşınmaz
malları (C) fıkrası uyarınca tespit edilmiş olan şartlarla Türk ve yabancı
uyruklu, gerçek ve tüzel kişilere tahsis etmeye Bakanlık yetkilidir. Bu
taşınmaz mallar üzerinde bağımsız ve sürekli nitelikli üst hakları dahil olmak
üzere irtifak hakkı tesisi ve bunlardan alt yapı için gerekli olanlar üzerinde,
alt yapıyı gerçekleştirecek kamu kurumu lehine bedelsiz irtifak hakkı tesisi,
Bakanlığın uygun görüşü üzerine, Maliye Bakanlığınca belirlenen koşullarla ve
bu Bakanlık tarafından yapılır.
G. Kültür ve turizm
koruma ve gelişim bölgeleri ve turizm merkezlerinde kamu kuruluşlarına ait
turizm, eğitim ve dinlenme maksatlı tesisler ile araziler üzerindeki tahsisler,
Bakanlığın teklifi ve Maliye Bakanlığının uygun görüşü üzerine tahsisi yapan
idarece kaldırılır ve tasarruf hakları Bakanlığa verilir.
H. Kültür ve turizm
koruma ve gelişim bölgesinin tamamı veya planlarla belirlenmiş alt bölgeleri
veya bir veya birden fazla parselleri, plan amaçlarına uygun olarak Bakanlıkça
tahsis edilebilir. Bölgenin tamamının veya alt bölgenin tek bir ana yatırımcıya
tahsisi Bakanlar Kurulu kararı ile yürürlüğe girer ve Bakanlıkça bu yatırımcıya
ön izin verilir. Yatırımcının projelerinin Bakanlıkça uygun görülmesi halinde,
yatırım belgesinin düzenlenmesini takiben, ön izin Bakanlıkça kesin izne
dönüştürülür. Bu taşınmaz mallar üzerinde ana yatırımcı lehine bağımsız ve
sürekli nitelikli üst hakları dahil olmak üzere irtifak hakkı tesisi,
Bakanlığın uygun görüşü üzerine, Maliye Bakanlığınca belirlenen koşullarla ve
bu Bakanlık tarafından yapılır.
Bölgenin tamamı veya alt
bölgeleri için imar planları Bakanlıkça yapılır/yaptırılır ve onaylanır. Bu
planlar ile oluşan parseller, tahsis sözleşmesinde öngörülmüş olmak ve tahsis
süresini aşmamak koşuluyla, adına tahsis yapılan ve lehine bağımsız ve sürekli
nitelikli üst hakkı tesis edilen yatırımcı tarafından üçüncü şahıslara
kiralanabilir, işlettirilebilir veya lehine tapuda tesis edilen üst hakkı
devredilebilir. Bu şekilde tahsis edilen alanlarda gerçekleştirilen her türlü
bina, tesis ve bağımsız bölümleri de aynı usule tabidir. Bu alanlarda
Bakanlıkça belgelendirilebilecek tür ve tesisler için yatırım ve işletme
belgesi alınması zorunludur.
Ana yatırımcı, üçüncü
şahısların tahsis sözleşmesi ve koşullarından doğan yükümlülükleri yerine
getirmesinden Bakanlığa karşı sorumludur. Ana yatırımcı ve üçüncü şahıslarca
yapılacak iş ve işlemlerin, Bakanlık ve ilgili kamu kurum/kuruluşlarıyla
yapılacak sözleşmede zikredilen tahsis iptaline ilişkin hükümlere aykırı olması
halinde, ana yatırımcıya ve/veya üçüncü şahıslara yapılan tahsis, tahsis
edildiği yöntemle iptal edilir. Ana yatırımcıya yapılan tahsisin iptal edilmesi
durumunda, tahsis sözleşmesine uygun olarak yükümlülüklerini yerine getiren
üçüncü şahısların hakları korunur. Kesin tahsisten önce proje bedelinin tahsis
sözleşmesinde belirlenen oranında teminat, ana yatırımcı tarafından Bakanlığa
verilir. Ana yatırımcının tahsis sözleşmesindeki sosyal ve teknik altyapı
taahhütlerini yerine getirememesi halinde, Bakanlık; bu yükümlülükleri,
teminatı paraya çevirerek kendi belirleyeceği usulle yerine getirir. Ancak
Bakanlığın üçüncü şahıslara karşı sorumluluğu, bu teminatla sınırlıdır.
I. Tahsisi iptal edilen
veya tahsis süresi sona eren araziler üzerinde bulunan yapı, tesis ve
müştemilatlar bedelsiz olarak Hazineye intikal eder. Yatırımcı, bunlar için
herhangi bir hak ve bedel talep edemez.
Bakanlık, tahsis edilen
alanlarda gerçekleştirilecek sosyal ve teknik alt yapı hizmetlerinin tamamının
veya bir kısmının yapımını ya da maliyetinin karşılanmasını yatırımcıdan tahsis
koşulu olarak isteyebilir.
J. Kültür ve turizm
koruma ve gelişim bölgeleri içinde kalan özel mülkiyet konusu arazi ve
arsaların turizm yatırımlarına tahsisi amacıyla, 2942 sayılı Kamulaştırma
Kanununun 27 nci maddesi hükümlerine göre acele kamulaştırma yapılabilir. Bu
şekilde kamulaştırılan taşınmaz mallar, tapuda Hazine adına tescil edilir.
Kamulaştırılan bu taşınmaz mallar üzerinde sözleşmesinde belirtilen süre kadar
yatırımcılar lehine, kamulaştırma bedelleri Bakanlık bütçesinden karşılanmış
ise bedeli karşılığında, yatırımcılar tarafından karşılanmış ise yönetmelikte
belirlenen esaslara göre tespit edilecek bedelle bağımsız ve sürekli nitelikli
üst hakları dahil olmak üzere irtifak hakkı tesisi, Bakanlığın uygun görüşü
üzerine, Maliye Bakanlığınca belirlenen koşullarla ve bu Bakanlık tarafından
yapılır.
K) Aynı yatırımcıya veya
işletmeye ait veya aynı işletmenin markasını kullanan ve Bakanlıkça
belgelendirilebilen turizm türlerini yapmak amacıyla, adına birden fazla tahsis
yapılan ve lehine bağımsız ve sürekli nitelikli üst hakkı tesis edilen
yatırımcı tarafından, her bir tahsisi işletme zincirinde kalmak koşuluyla, bu
yerler üçüncü şahıslara kiralanabilir, işlettirilebilir veya lehine tapuda
tesis edilen üst hakkı devredilebilir.
L) Bu maddenin
uygulanması ile ilgili usul ve esaslar (C) fıkrasında belirtilen çerçevede ve
doğrudan yabancı sermaye yatırımının teşvik edilmesi uluslararası marka,
zincir, teknoloji ve standartların ülkeye kazandırılması, etkin alan yönetimi,
kalite denetimi ve sosyal, kültürel, fiziki çevreyle uyumlu sürdürülebilir
turizm ilkeleri gözetilerek Bakanlıkça çıkarılacak yönetmelikle
düzenlenir."
BAŞKAN - Teşekkür ederim.
Madde üzerinde söz
isteyen?.. Yok
Maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Teşekkür ederim. Kabul etmeyenler... Madde kabul
edilmiştir.
4 üncü maddeyi okutuyorum
:
MADDE 4. - 2634 sayılı
Kanunun 33 üncü maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
"Madde 33. - Para
cezaları aşağıda belirtilen durumlarda ve miktarlarda belge sahibine uygulanır
:
a) Uyarma cezasına
rağmen, gerekli düzeltmenin yapılmaması veya yeni uyarma cezasını gerektiren
fiil veya fiillerin tespiti ile bu Kanunda belirtilen veya Bakanlıkça istenilen
bilgi veya belgelerin süresi içerisinde verilmemesi veya yanıltıcı bilgi veya
belge verilmesi hallerinde beşyüz milyon lira para cezası,
b) Bakanlığa bilgi
verilmeksizin, işletmenin bir yıl içinde 30 günden fazla süreyle aralıksız
olarak bir kısmının veya tamamının kapalı tutulması halinde beşyüzmilyon lira
para cezası,
c) Yazı, reklam, afiş,
broşür ve benzeri araçlarla Bakanlığın veya müşterilerin yanıltılması veya
yanıltıcı unvan kullanılması veya müşteriye taahhüt edilen hizmetin verilmemesi
veya eksik verilmesi veya bu hizmetin en az eşdeğer nitelikleri haiz bir
işletmede verilmesinin sağlanmaması halinde, özel hükümler saklı kalmak
kaydıyla birmilyar lira para cezası,
d) Müşterinin can veya
mal güvenliğinin sağlanmasında işletme sahibi veya sorumlusu veya personelin
katkısı, kusuru veya ihmaliyle işletmede suç işlendiğinin tespiti halinde özel
hükümler saklı kalmak kaydıyla birmilyar lira para cezası,
e) Bakanlıktan tahsisli
yatırım ve işletmelerin tahsis koşulları saklı kalmak kaydıyla, izinsiz olarak
yatırım veya işletmenin tümünün veya bir kısmının devredilmesi, kiraya
verilmesi, ortaklık statüsünün, unvanının veya türünün değiştirilmesi
hallerinde birmilyar lira para cezası,
f) Onaylı fiyat
tarifelerinin üzerinde fiyat uygulanması halinde, fazladan alınan ücretin yirmi
katı para cezası.
Para cezaları, (f) bendi
uyarınca uygulanan para cezaları hariç olmak üzere; ilk cezanın tebliğinden
itibaren bir yıl içinde ikinci kez para cezası gerektiren hallerde uygulanmış
olan birinci para cezası ile ikinci para cezası toplamına esas teşkil eden
tutar kadar, üçüncü kez para cezasını gerektiren hallerde ise uygulanmış olan
birinci ve ikinci para cezaları ile üçüncü para cezasının toplamı kadar
verilir."
BAŞKAN - Teşekkür ederim.
Madde üzerinde söz
talebi?.. Yok.
Maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Teşekkür ederim. Kabul etmeyenler... Madde kabul
edilmiştir.
5 inci maddeyi okutuyorum
:
MADDE 5. - 2634 sayılı
Kanunun 34 üncü maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
"Madde 34. - Turizm
yatırımı veya turizm işletmesi belgesi;
a) Bir yıl içinde
dördüncü kez para cezasını gerektiren bir fiilin tespiti,
b) Belgelendirilebilecek
işletme türleri dışında faaliyet gösterilmesi veya tesisin turizm işletmesi
faaliyetine son verilmesi veya belge sahibinin talebi halinde,
c) 33 üncü maddenin (d)
bendindeki şartların tahakkuku ve tesisin açık kalmasının ülke turizmi veya can
güvenliği açısından sakınca yaratması,
d) Turizm işletmeciliği
veya genel sağlık açısından tesisin vasıflarını önemli ölçüde yitirmiş
olduğunun tespiti,
e) Yatırım veya işletme
döneminde tesisin belgelendirmeye esas vasıflarını yitirmiş olması,
Hallerinde Bakanlıkça
iptal edilir."
BAŞKAN - Teşekkür ederim.
Madde üzerinde söz
talebi?.. Yok.
Maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler...Teşekkür ederim. Kabul etmeyenler... Madde kabul
edilmiştir.
6 ncı maddeyi okutuyorum
:
MADDE 6. - 2634 sayılı
Kanuna aşağıdaki ek madde eklenmiştir.
"EK MADDE 4. -
Kültür ve turizm koruma ve gelişim bölgeleri ve turizm merkezleri dışında, 6831
sayılı Orman Kanununa göre Devlet ormanı sayılan yerler ile 2873 sayılı Millî
Parklar Kanunu ve 383 sayılı Özel Çevre Koruma Kurumu Kurulmasına Dair Kanun
Hükmünde Kararname gereğince tespit ve ilan edilen yerlerde turizm yatırımı
için arazi tahsisi Çevre ve Orman Bakanlığının uygun görüşü alındıktan sonra
Bakanlıkça yapılır.
Kültür ve turizm koruma
ve gelişim bölgelerinde yer alan meralar, Bakanlıkça onaylanan imar planı
kararı ile getirilen kullanma amacına konu ve tabi olurlar. Bu alanlar vasıf
değişikliği yapılarak Hazine adına tescil edilir."
BAŞKAN - Teşekkür ederim.
Madde üzerinde söz
talebi?.. Yok.
Madde üzerinde 1 önerge
vardır; okutuyorum.
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan Turizmi
Teşvik Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısının 6 ncı
maddesinin ek 4 üncü maddeyle getirilmek istenen "kültür ve turizm koruma
ve gelişim bölgelerinde yer alan meralar, bakanlıkça onaylanan imar planı
kararı ile getirilen kullanma amacına konu ve tabi olurlar. Bu alanlar vasıf
değişikliği yapılarak Hazine adına tescil edilir" ibaresinin çıkarılmasını
arz ve teklif ederiz.
|
Mevlüt Coşkuner |
Hüseyin Ekmekcioğlu |
Fahrettin Üstün |
|
Isparta |
Antalya |
Muğla |
|
Mustafa Özyürek |
Muharrem İnce |
Kemal Kılıçdaroğlu |
|
Mersin |
Yalova |
İstanbul |
|
|
Muzaffer Kurtulmuşoğlu |
|
|
|
Ankara |
|
BAŞKAN - Teşekkür ederim.
Komisyon?..
BAYINDIRLIK, İMAR,
ULAŞTIRMA VE TURİZM KOMİSYONU BAŞKANI ADEM BAŞTÜRK (Kayseri) - Takdire
bırakıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN - Hükümet?..
KÜLTÜR VE TURİZM BAKANI
ERKAN MUMCU (Isparta) - Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN - Gerekçeyi mi
okutalım efendim?
MUSTAFA ÖZYÜREK (Mersin)
- Gerekçe okunsun Sayın Başkan.
BAŞKAN - Gerekçeyi
okutuyorum :
Gerekçe :
Mera Kanununa göre
meralar hiçbir şekilde değiştirilemez, daraltılamaz denmektedir. Bu durum diğer
mera alanlarında da vasıf değişikliği için bir geçiş noktası olacak ve meralar
yapılaşmaya açılacaktır.
BAŞKAN - Komisyonun
takdire bıraktığı, Hükümetin katılmadığı önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Teşekkür ederim. Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.
6 ncı maddeyi oylarınıza
sunuyorum : Kabul edenler... Teşekkür ederim. Kabul etmeyenler... Madde kabul
edilmiştir.
7 nci maddeyi okutuyorum
:
MADDE 7. - 2634 sayılı
Kanunun 37 nci maddesinin (B) bendinin (3) numaralı alt bendi yürürlükten
kaldırılmıştır.
BAŞKAN - Teşekkür ederim.
Madde üzerinde söz
talebi?.. Yok.
Maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Teşekkür ederim. Kabul etmeyenler... Madde kabul
edilmiştir.
8 inci maddeyi okutuyorum
:
MADDE 8. - 2634 sayılı
Kanunda geçen "turizm bölgeleri" ve/veya "turizm alanları"
ve/veya "turizm merkezleri" ibareleri "kültür ve turizm koruma
ve gelişim bölgeleri ve turizm merkezleri olarak değiştirilmiştir.
BAŞKAN - Teşekkür ederim.
Madde üzerinde söz
talebi?.. Yok.
Maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Teşekkür ederim. Kabul etmeyenler... Madde kabul
edilmiştir.
9 uncu maddeyi okutuyorum
:
MADDE 9. - 2634 sayılı
Kanuna aşağıdaki geçici maddeler eklenmiştir.
"GEÇİCİ MADDE 7. -
Bu Kanunun yayımı tarihinden önce tespit ve ilan edilen turizm bölgeleri,
turizm alanları ve turizm merkezleri yürürlükte olup, bu bölge, alan ve
merkezler "kültür ve turizm koruma ve gelişim bölgeleri" ve
"turizm merkezleri" için uygulanacak hükümlere tabidir.
BAŞKAN - Geçici 7 nci
maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Teşekkür ederim. Kabul
etmeyenler... Geçici 7 nci madde kabul edilmiştir.
Geçici 8 inci maddeyi
okutuyorum :
GEÇİCİ MADDE 8. - Bu
Kanunun yayımı tarihinden önce onaylanmak üzere Bayındırlık ve İskân
Bakanlığına intikal ettirilmiş bulunan planlarla ilgili iş ve işlemler
Bayındırlık ve İskân Bakanlığınca tamamlanarak onaylanır."
BAŞKAN - Madde üzerinde
söz talebi?.. Yok.
Maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Teşekkür ederim. Kabul etmeyenler... Kabul
edilmiştir.
Sayın milletvekilleri,
çerçeve 9 uncu maddeyi, kabul edilen geçici 7 nci madde ve geçici 8 inci
maddeyle beraber oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Teşekkür ederim. Kabul
etmeyenler... 9 uncu madde kabul edilmiştir.
10 uncu maddeyi
okutuyorum :
MADDE 10. - Bu Kanun
yayımı tarihinde yürürlüğe girer.
BAŞKAN - Teşekkür ederim.
Madde üzerinde söz
talebi?.. Yok.
Maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Teşekkür ederim. Kabul etmeyenler... Madde kabul
edilmiştir.
11 inci maddeyi
okutuyorum :
MADDE 11. - Bu Kanun
hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür.
BAŞKAN - Teşekkür ederim.
Madde üzerinde söz
talebi?.. Yok.
Maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Teşekkür ederim. Kabul etmeyenler... Madde kabul
edilmiştir.
Tasarının tümünü
oylarınıza sunmadan önce, Sayın Bakan söz talebinde bulunmuştur.
Buyurun Sayın Bakan. (AK
Parti sıralarından alkışlar)
KÜLTÜR VE TURİZM BAKANI
ERKAN MUMCU (Isparta) - Sayın Başkan, Yüce Meclisin değerli üyeleri;
görüşülmekte olan 2634 sayılı Turizmi Teşvik Kanununda değişiklikler içeren
tasarı üzerinde söz almış bulunuyorum; bu vesileyle, Heyetinizi saygıyla
selamlıyorum.
2634 sayılı Kanun 1982
yılında yasalaşmıştır. Yasalaştığı dönemde, Türkiye'de, turizminden bir sektör
olarak, bir endüstri olarak söz etmek mümkün değil; ama, o tarihten bu tarihe
yirmi yıla yaklaşan bir süreç içerisinde, Türkiye'de, artık, bir turizm
sektöründen söz etmek mümkün. Gerçekten, bu sektörün mimarı bu kanun.
Dolayısıyla, bu kanunda değişiklikler içeren, değişiklikler öngören ve yirmi
yılın birikimini bu değişikliklerle kanuna yeniden yansıtan bu çalışmayı
birlikte yürütürken, her şeyden önce, bu yasayı çıkaranları, bu yasayı
Türkiye'ye armağan edenleri hayırla yad etmek istiyorum ve onlara bir kez daha
çok teşekkür ediyorum. Çünkü, bu sektör, gerçekten, bu kanunun açtığı ufukla
gelişti ve buralara geldi. Yanlışlar olmadı mı; elbette yanlışlar oldu;
eksiklerimiz olmadı mı; elbette oldu. Dünyada vizyon değişti, dünyada anlayış
değişti, bizim de anlayışımız değişti; yanlışlar yaparak, doğrular yaparak
yepyeni bir noktaya geldik. Şimdi, görüyorum ki, bu perspektifte, iktidarıyla
muhalefetiyle, bir anlayış birliği içerisinde, Türkiye'nin önünü açmaya
çalışıyoruz.
Bu vesileyle, Yüce
Heyetinize çok çok teşekkür ediyorum. Bu kanunun Türkiye'ye hayırlı olmasını
diliyorum. İnşallah, bu kanun, Türkiye'de ikinci bir turizm hamlesini başlatan
imza yerine geçecektir. Nasıl, 1982'deki Meclis 2634 sayılı Kanunu kabul
ederek, yasalaştırarak Türkiye'ye çok önemli bir ufuk kazandırmışsa, emin
olunuz, içtenlikle söylüyorum, sizler de, önümüzdeki yılların Türkiyesine çok
önemli, çok aydınlık, çok parlak bir ufuk kazandırıyorsunuz.
Çok değerli emekleriniz
ve katkılarınız için çok çok teşekkür ediyorum.
Saygılar sunuyorum.
(Alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederim
Sayın Mumcu.
Tasarının tümünü
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Teşekkür ederim. Kabul etmeyenler...
Tasarının tümü kabul edilmiş ve yasalaşmıştır; hayırlı olmasını diliyorum.
Sayın milletvekilleri,
saat 24.00'te toplanmak üzere, birleşime ara veriyorum.
Kapanma Saati: 23.40
DÖRDÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati : 00.15
BAŞKAN :Başkanvekili Yılmaz ATEŞ
KÂTİP ÜYELER: Mehmet DANİŞ (Çanakkale), Suat KILIÇ (Samsun)
BAŞKAN - Sayın
milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 111 inci Birleşiminin Dördüncü
Oturumunu açıyorum.
Çalışmalarımıza
kaldığımız yerden devam edeceğiz.
Sosyal Sigortalar Kurumu
Kanunu Tasarısı ile Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler ve Plan ve Bütçe
Komisyonları raporlarının görüşmelerine başlayacağız.
VI. - KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
8. - Sosyal Sigortalar Kurumu Kanunu Tasarısı ile Sağlık,
Aile, Çalışma ve Sosyal İşler ve Plan ve Bütçe Komisyonları Raporları (1/295)
(S. Sayısı : 247) (1)
BAŞKAN - Hükümet?..
Yerinde.
Komisyon?.. Yerinde.
Komisyon raporu 247 sıra
sayısıyla bastırılıp, dağıtılmıştır.
Tasarının tümü üzerinde
söz isteyen?..
MUSTAFA ÖZYÜREK (Mersin)
- Sayın Başkan, Grubumuz adına Sayın Bayram Meral konuşacaklar.
BAŞKAN - Tasarısın tümü
üzerinde Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına Sayın Bayram Meral; buyurun.
(Alkışlar)
CHP GRUBU ADINA BAYRAM
ALİ MERAL (Ankara) - Sayın Başkan, saygıdeğer milletvekilleri; 247 sıra sayılı
Sosyal Sigortalar Kurumu Kanunu Tasarısı hakkında Cumhuriyet Halk Partisi Grubu
adına söz almış bulunmaktayım; Yüce Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Değerli arkadaşlarım, Sosyal
Sigortalar Kurumu, bugün ülkemizin en büyük kuruluşlarından birisidir; 35 000
000 vatandaşımıza hizmet götüren bir kuruluştur; 60 000'e yakın personeli
vardır, 3 800 000 emekliye hizmet üretmektedir; ayda 1 katrilyon 4 trilyon
ödeme yapmakla mükelleftir.
Yalnız -Sayın Bakanım
kusura bakmasın- ben, eskiden derneklerin, diğer kuruluşların bazı
toplantılarına gittiğim zaman görürdüm; faaliyet raporunu tam konuşmalar
başlarken dağıtırlardı ki, okumasınlar da, raporlar üzerinde söz almasınlar
diye. Sayın Bakanımız da, bugün, koskocaman, bu büyük yasayla ilgili raporu
kısa bir süre önce dağıttı ki -bir bölümünü yeni dağıtıyor, eline sağlık, bak-
hiç kimse okumasın, yasa tasarısıyla ilgili görüşlerini aktarmasın,
düşüncelerini bildirmesin.
Değerli arkadaşlarım,
bütün hükümetler -bunu sırf bugünkü hükümet için söylemiyorum- Sosyal
Sigortalar Kurumu üzerinde oynamıştır. En fazla siyasî antrenmanın yapıldığı
genel müdürlük, Sosyal Sigortalar Kurumu olmuştur, bundan dolayı kurum hizmet
üretmekte büyük sıkıntı çekmiştir. Türk-İşin 2000 ve 2003 yıllarında yaptırdığı
bir araştırmada, genelde, Sosyal
(1) 247 S. Sayılı Basmayazı tutanağa eklidir.
Sigortalar Kurumunun şube
müdürlüklerinden memnuniyet yüzde 12, hastanelerden memnuniyet ise yüzde 3.
Vatandaş bu müessese hakkında bu kadar şikâyetçi. Hastaneler, farkındasınız,
dökülüyor.
Şimdi, bütün
hükümetlerimiz bütçeden faizlere 65 katrilyon liranın üzerinde para ayırırken,
Sosyal Sigortalar Kurumuna 4,5 katrilyonluk bir yardım yapmaktadır; her zaman,
Sosyal Sigortalar Kurumunun devletin omuzlarında bir yük olduğunu ifade
etmektedir.
Değerli milletvekilleri,
sizin saygıdeğer milletvekilleriniz içerisinde de bizim saygıdeğer
milletvekillerimiz içerisinde de, bu kurumda görev yapan arkadaşlarımız vardır.
Hatta hatta, bu yasa tasarısına -yasa taslağına daha doğrusu- sizin
milletvekillerinizden isyan edenler vardır, kabullenmeyenler vardır,
"Sosyal Sigortalar Kurumu bir daha bunalıma sokuluyor" diyenler
vardır.
Ne yapıyoruz; bakın,
bütün siyasî partiler gelir, siyasî hükümetler gelir, kendisine göre yasa
tasarısı hazırlar, çoğunluğu varsa yasa tasarısını çıkarır; ama, aradan bir
müddet geçer, bakarsınız ki, bir yerde takılmış, o yasa tasarısı üzerinde yeni
değişiklikler gelir.
Giden hükümet yaptığı
zaman dedik ki: "Sayın Bakanımız, bu siyaset farklı bir sahadır, kaygan
buza benzer. Siz, kendinize göre bir yasa tasarısı yapıyorsunuz. Korkarım ki,
bu, başka bir hükümete kalır." Hakikaten, dediğimiz aynen oldu.
Değerli arkadaşlarım,
yine bir konusu var bu yasa tasarısının. 57 nci hükümet döneminde bu yasa
tasarısı çıkmıştı. Bu yasa tasarısı çıktıktan sonra, başta Türk-iş, Hak-iş
olarak geldik ve o dönemin muhalefetiyle, yani, Saadet Partisiyle, Doğru Yol
Partisiyle görüştük. Sayın Grup Başkanvekiliniz de konuyu çok iyi bilmektedir;
altında imzası var. (AK Parti sıralarından "Saadet Partisi değil"
sesleri)
BAYRAM ALİ MERAL
(Devamla) - Ya kardeşim, gözünüze kurban!.. Yine gıdıklıyorsunuz beni.
Saadet Partisi, kiminizi
genel müdür yaptı...
SALİH KAPUSUZ (Ankara) -
Fazilet... Fazilet... O zaman, Saadet Partisi yoktu.
BAYRAM ALİ MERAL
(Devamla) - Fazilet, her neyse...
...kiminizi belediye
başkanı yaptı, kiminizi genel müdür yardımcısı yaptı. O zaman iyiydi bu adamlar
da, şimdi ne oldu; kötü mü oldular?! Gel de şimdi su içme bunun üzerine!
KÜLTÜR VE TURİZM BAKANI
ERKAN MUMCU (Isparta) - Afiyet olsun, yarasın Başkanım.
BAYRAM ALİ MERAL
(Devamla) - Teşekkür ederim.
İptal edildi bu yasa
tasarısı; şimdi bir daha getirildi. Aynen İş Yasasında olduğu gibi, İş
Güvencesi Yasasında olduğu gibi, altına imza atan zatlar, bunun tersini
savunuyorlar.
Şimdi, muhterem
arkadaşlarım, gecenin bu saatinde, elbette ki, büyük bir yorgunluk var, bir
yorgunluk içerisindesiniz, bu kadar tempolu çalışılıyor; ama, unutmayınız ki,
bu yasa tasarısı okunmuyor, okumuyoruz, üzerinde etüt yapmıyoruz. Kısa bir süre
sonra, inanıyorum ki, bu yasa tasarısı bir daha bu Meclisin gündemine
gelecektir. Neden; çünkü, bu taslak, genel müdürlüklerin veya başkanlıkların hazırladığı
detaylı taslak değil; çünkü, onların hazırladığı taslak, siyasî hükümetlerin
işine gelmiyor. Neden, geçen bütün hükümetler "Sosyal Sigortalar Kurumu,
devletin omuzlarında bir yüktür" diyorlardı?
Muhterem arkadaşlarım,
aslında, geçmiş hükümetler, Sosyal Sigortalar Kurumu üzerinde bir yüktü. Sosyal
Sigortalar Kurumunun bütün imkânları, çok düşük faizlerle devlet bankalarına
yatırılırdı, çok düşük faizlerle tahvil alınırdı. Hatta, hiç unutmam, bir Sosyal
Sigortalar Kurumu Genel Kurulunu izliyordum; orada bir konuşmacı, döndü, o
dönemin bakanına -Allah rahmet etsin, o bakan da gitti- dedi ki: "Siz,
Sosyal Sigortalar Kurumunun parasıyla ilinizin mezarlığını satın aldınız Sosyal
Sigortalar Kurumuna" O dönemlerde, değerli arkadaşlarım, Sosyal Sigortalar
Kurumunun imkânları bu şekilde kullanıldı ve Sosyal Sigortalar Kurumu bir
çıkmazın eşiğine geldi.
Şimdi, elbette ki, Sosyal
Sigortalar Kurumunda son zamanlarda bizleri rahatsız eden bazı söylevler,
yargının verdiği bazı kararlar, yargının huzuruna çıkan bazı insanlarımızın da
ortaya koyduğu rahatsızlıklar... Bu da ayrı bir boyutta.
Saygıdeğer
milletvekilleri, bugün, Sosyal Sigortalar Kurumunun sıkıntıları bu haliyle
azalmaz, daha da artar; çünkü, bu yasa da -biraz sonra ilgililer okuyacaktır,
değerli Divan bilginize sunacaktır- geçmiş hükümetler nerede eksik bırakmışsa,
bugünkü hükümet biraz daha tamamlamıştır[!] Nedir bu; yönetim kurulu devredışı
bırakılmaktadır neredeyse. Daire başkanları, daha önceki yasada, yönetim kurulu
tarafından atanırdı, bugün yönetim kurulu devredışı bırakılmış, yetkiyi direkt
Sayın Bakan üzerine almıştır. Bunun adı nedir değerli arkadaşlarım; burada bir
siyasî yapılaşmanın oluşmasıdır. Bunun ötesi yoktur. Bunu dünkü de yaptı,
hayrını görmedi; bugün siz yaparsanız, siz de hayrını görmezsiniz; çünkü,
yıllarını vermiş insanları kaldırır, deneyim sahibi insanları kaldırır, onun
yerine bir başkasını oturtursak, o, işi öğreninceye kadar aradan bir iki sene
geçer, o hükümet gider bir başka hükümet gelir, o da onu kaldırır bir tarafa
oturtur, olan kuruma olur, olan o insanlara olur. Bugün bu yasa tasarısının içinde
de bu vardır.
Önemli konulardan
ikincisi, bu yasa tasarısının üzerinde durulması gereken konulardan birisi de,
saygıdeğer arkadaşlarım, kaçak işçiliğin, yani, kayıtdışılığın kayıt altına
alınmasıdır. Bu haliyle hiçbir zaman kaçak işçiliğin, yani, kayıtdışılığın
üstesinden gelemeyiz.
Burada, geçenlerde
saygıdeğer müfettişlerin sıkıntılarını dile getirirken ifade etmiştim; bir kez
daha ifade etmek istiyorum: Bugün dünyadaki sosyal sigortalar kurumları
arasında en fazla prim bizim ülkemizde kesilmektedir. İşverenin ödediği prim
yüzde 19. Ücretler arttıkça bunlar daha da yükseliyor değerli arkadaşlarım.
İşçinin ödediği prim yüzde 14'tür. Toplam yüzde 33. Ne olmuştur yüzde 33 prim;
5 katrilyona yakın prim alacağımız var, toplayamıyoruz. Kimden alacaksınız
bunu?
Bakınız, bir olayı bir
kez daha bilginize sunmak istiyorum değerli arkadaşlarım: 54 üncü hükümet
dönemi. Bir ilin belediye başkanı ısrar ediyor; "primleri ödeyemiyoruz,
buna bir formül bulun." Dönemin başbakanı beni çağırdı. "Bu primlere
bir formül bulalım Sayın Başbakanım. Bunun yolunu açarsanız, bunun üstesinden
gelemeyiz, bu başka sıkıntılar gündeme getirir" dedim. Sonuçta, prim
faizlerinin yekûnunu affetti, belediyelerin alacaklarını 36 ay takside bağladı.
İçinizde belediye başkanlığından gelenler bunu bilir. İşveren durur mu? İşveren
de yüklendi "bizimkini de aynı duruma getireceksiniz" dedi. Faizler
gittiği gibi, bu 36 ay taksitte hiç kimse taksitini de ödemedi.
Saygıdeğer
milletvekilleri, bunu ne için söylüyorum... Primin yüksek oranda oluşuyla -ki,
bu primin kesintisi de 1 milyarın üzerine çıktı, büyük bir yekûn tutuyor- prim
toplanmıyor. İşte, kayıtdışının asıl sebeplerinden birisi budur. İşveren
"ben neden bu kadar prim ödeyeceğim" diyor. Zaten özel sektörde,
bilhassa inşaatlarda kısa süreli çalışan işçilerin emekli olma gibi bir şansı
da yok; işverenle oturup anlaşıyorlar. "Ne yapalım? Bana prim verme onun
bir bölümünü bana ver, senin kısa süreli uyguladığın bordrolara da razı
olalım" diyor ve böylece, Sosyal Sigortalar Kurumunun büyük ölçüde prim
kaybı oluyor.
Saygıdeğer
milletvekilleri, burada bir şey daha oluyor; devletin de vergi kaybı söz konusu
oluyor. İşin asıl özü, en büyük kayıp vatandaşın oluyor ki, 120 gün prim
yatırmayan bir işçi ne sağlık hizmetlerinden yararlanabilir ne de emeklilik
hakkına sahip olabilir. Bu konularda bu yasa tasarısı daha da fazla sorun, daha
da fazla sıkıntı yaratacak diye kuşkum var.
Yine bu tasarısında beni
rahatsız eden konulardan birisi de şudur: Her nedense müktesep haklara da
dokunulmaktadır. 1946'dan yakın tarihe kadar, çoğunluk esasına dayalı olarak
Türk-İş, Sosyal Sigortalar Kurumunda temsil edilir. 12 Eylül, 2 kişiydi, 1'e düşürdü.
Şimdi, neredeyse bu 1'i de siz kaldırıyorsunuz. Peki -Bağ-Kurda çoğunluk
esasına dayalı, biraz önce kabul ettik- İş-Kurda kabul ettik, burada iş neden
sulandırılıyor, bunu da bilmiyorum. Bir önerge veriyoruz; umuyorum ki,
Türk-İşin bu müktesep hakkını korursunuz değerli arkadaşlarım.
Eğer, çoğunluk esasına
uymayacaksak, o zaman, neden komisyonlarda hep siz başkansınız; o zaman,
bazılarında bizim olmamız lazım. Demek ki, bir çoğunluk esası var, buna her
yerde uyuyoruz, burada da uymamız gerekmektedir.
Bir bölümünü -genelde-
atlayarak sözümü toparlamak istiyorum.
Eğer, Sosyal Sigortalar
Kurumunun, hakikaten ayakları üzerinde durmasını istiyorsak, mutlaka üst
düzeyde değişmeler olur saygıdeğer milletvekilleri. Bugün, büyük bir teşkilat;
başhekim de rahatsız, doktor da rahatsız, ebe de rahatsız, hemşire de rahatsız,
rahatsız da rahatsız; ne olacağız diye düşünüyorlar. Elbette ki, bunların
hepsinin yeri değişir diye bir durum yok; ama, bütün hükümetler değiştiğinde,
bütün devlet memurlarında bu tedirginlik, bu rahatsızlık vardır. Umuyorum ki,
Sayın Bakanımız, hakkaniyet ölçüleri içerisinde görevini yapan devlet
memurlarına dokunmayacaktır; bunda en ufak bir şüphenin olmamasını özellikle
ifade etmek istiyorum.
Ayrıca, bu prim
oranlarının yeniden gözden geçirilmesi lazım. Bu yasa tasarısıyla, emeklilerimiz,
emekli arkadaşlarımız, emekli büyüklerimiz büyük sorunlarla, büyük sıkıntılarla
karşı karşıya. Bir yardım, bir zam yaptınız; ama, TÜFE'yi ortadan kaldırdınız.
Benim yaptığım hesaplara göre, emeklilerin kârı olmadı, zararı oldu. Bunun da
mutlaka düzeltilmesi gerekmektedir.
Kayıtdışını kayıt altına
almak istiyorsak -ki, bugün, devletin rakamlarına göre 4 500 000'in üzerinde
kayıtdışı çalışan insanımız vardır- bunları kayıt altına almak istiyorsak, bu
yüzdelerin, prim oranlarının mutlaka aşağıya çekilmesi gerekmektedir.
Sayın milletvekilleri,
değerli arkadaşlarım; belki, ben, 10 dakikaya sığdırabilirim dedim; ama, daha
çok var, neredeyse 16 dakika konuştum gecenin bu saatinde.
Sayın milletvekilleri,
Sayın Bakanım; özellikle şunu ifade etmek istiyorum: Bu yasa tasarısını
gerektiği kadar inceleyemedik. Birçok milletvekili arkadaşım bu yasa tasarısını
gözden geçiremedi. Artık, bu saatten sonra "geri alınsın, şöyle olsun"demiyoruz;
ama, bazı önergeler verilecektir, biz bunun üzerinde biraz çalıştık; daha
doğrusu, Türk-İşin uzmanları bunun üzerinde biraz çalıştı değerli arkadaşlarım,
partimizin uzmanları bunun üzerinde biraz çalıştı; bu konuda birkaç önerge Yüce
Kurulunuza sunulacaktır. Bunlar, bu müessesenin daha verimli çalışması için
verilen önergelerdir.
Ancak, bir konuyu da
söylemeden geçmek istemiyorum. İş Yasası görüşülürken, İş Güvencesi Yasa
Tasarısı da görüşülürken, Sayın Bakanımızın ve komisyon başkanlarımızın bir
sözü vardı "taraflar anlaşsın gelsin, o yasa tasarısını biz kabul edeceğiz"diyorlardı.
Değerli milletvekilleri,
bakınız; TİSK, Türk-İş, Hak-İş bir araya gelmiş, hukukçular, uzmanlar bir yasa
tasarısı hazırlamış, huzurunuzda; maalesef, hükümetimiz bunu görmezlikten
geldi, komisyon bunu görmezlikten geldi. Bir dahaki konuşmalarda "taraflar
anlaşsın gelsin, bizim kabulümüzdür" demenin hiçbir anlamı yoktur;çünkü,
burada özerk bir yapı vardır değerli arkadaşlarım. Burada başkanlık vardır,
doğrudur. İki genel müdürlük olmuştur, denetim olmuştur, ibra getirilmiştir.
Eğer, Sosyal Sigortalar Kurumundaki olumsuzluklardan, yanlışlıklardan,
suiistimallerden uzak durmak istiyorsak, genel kurullara ibra yetkisi getirmek
lazım, buraya fiilî denetim getirmek lazım. İşte, bu 3-4 kuruluş, işçi-işveren bir araya gelmiş, böyle bir
yasa tasarısı hazırlamıştı; ama, maalesef, hükümetimizin işine gelmediği için
veya iktidarımızın işine gelmediği için bu yasa tasarısı bir tarafa itilmiştir.
Bundan sonra artık, hükümetlerin "taraflar bir araya gelsin, taslak
hazırlasın, üzerinde anlaşsın, bizim kabulümüzdür"demesinin hiçbir anlamı,
yararı yoktur değerli arkadaşlarım.
Beni dinleme lütfunda
bulundunuz; hepinize saygılar sunuyor, bu tasarının hayırlı olmasını diliyorum.
(Alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederim
Sayın Meral.
Adalet ve Kalkınma
Partisi Grubu adına, Bursa Milletvekili Sayın Şerif Birinç.
Buyurun Sayın Birinç. (AK
Parti sıralarından alkışlar)
AK PARTİ GRUBU ADINA
ŞERİF BİRİNÇ (Bursa) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 247 sıra sayılı
Sosyal Sigortalar Kurumu Kanunu Tasarısı hakkında AK Parti Grubu adına konuşmak
üzere söz aldım.
Öncelikle şunu
belirteceğim; bu tasarı, Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler Komisyonuna ilk
gelen tasarıdır ve ilk görüşmelerden sonra altkomisyona havale edilmiştir.
Altkomisyonda yeterli inceleme ve tetkiklerden, düzeltmelerden sonra normal
komisyona gelmiş ve incelenmiştir. Sayın Bayram Meral, hem altkomisyonun hem de
komisyonun bir üyesidir. Bizden sonra Plan ve Bütçe Komisyonunda da yine
altkomisyon kurulmuş, bu tasarı detaylı olarak orada da incelenmiş, Plan ve
Bütçe Komisyonundan çıkarak Meclisimize gelmiştir.
Değerli arkadaşlar,
kişilerin temel ihtiyaçları vardır; bunlar da, yaşama hakkı, yeme, içme,
barınma, sağlık gibi temel haklardır. Bu hakların elde edilmesi yeterli
değildir. Bu haklar sürekli olmalıdır, korunmalıdır ve günün şartlarına uygun
olarak geliştirilmelidir.
İnsanlar, tarih boyunca
karşılaşabilecekleri çeşitli tehlikelere, dış ve iç etkenlere karşı sürekli
güvenlik arayışı içinde olmuşlardır. İnsanlar, açlık, sefalet, hastalık,
sakatlık, yaşlılık ve benzeri çeşitli sosyal, kültürel ve ekonomik sorunlarla
baş edebilmek için, aile içi dayanışmadan organize sivil toplum kuruluşlarına
kadar çeşitli kuruluşlar oluşturmuşlardır.
Sosyal güvenlik
sisteminin de en ilkel modelini yardım sandıkları oluşturur. Yardım sandıkları,
toplumun belirli bir kesimin, bir meslek grubunu kapsayacak şekilde oluşmakta;
ayrıca, sağladıkları yardımlar da yetersiz kalmaktaydı. Bunlara, Roma'dan Anadolu
Selçuklularına, Osmanlılardaki esnaf loncalarına kadar rastlamak mümkündür.
Sosyal güvenlik kavramı,
ilk olarak, 1918 yılında Sovyetler Birliğinde ve 1935 yılında Amerika Birleşik
Devletlerinde kullanılmıştır. Diğer taraftan, sosyal güvenlik kavramı, İkinci
Dünya Savaşından sonra yaygınlaşan bir kavramdır. Günümüzde ise, sosyal güvenlik,
sosyal adaletin gerçekleşmesinde, sosyal hukuk ve sosyal devletin oluşumunda en
önemli araçtır. Sosyal güvenlik, ayrıca, çağdaş uygarlığın en önemli
simgesidir. Hal böyleyken, sosyal güvenlik, günümüzde dahi tam olarak
uygulanamamaktadır. Bu uygulanamamanın altında yatan neden, mevzuatlar,
kurumlar ve sistemler gibi geniş bir yelpazeyi kapsaması ve bütün bu unsurların
zaman ve mekâna göre değişiklik göstermesidir. Bu nedenle, sosyal güvenlik,
geçirdiğimiz son yüzyıl içinde en hızlı gelişen sosyal alanı oluşturmuştur.
Sosyal güvenliğin temelinde, bireyleri etkileyen, ancak bireyler tarafından
taşınması olanaksız olan birtakım sosyal risklere karşı bilinçli bir karışma,
düzenleme ve güvence düşüncesi bulunmaktadır.
Sosyal güvenlik sisteminin
oluşmasını etkileyen ilk olgu, sanayi devrimidir. Burada, işçilerin içinde
bulunduğu ekonomik ve fizikî güvensizlik ortamının yanı sıra, bireyin çalışma
hakkı, ulusal gelirden pay alma hakkı, siyasal ve ekonomik eşitlik gibi kavramlar,
o günlerde sosyal güvenlik sisteminin oluşmasını sağlamıştır. Daha sonraki
yıllarda, iş kazaları, meslekî hastalıklar, yaşlılık ve sakatlık durumları,
sosyal güvenlik kavramını genişletmiştir.
Dünyada ve yurdumuzda
sosyal güvenlik, ortaya çıkışından günümüze değin, teknik olarak, özel sigorta
tekniğine dayanmakta ve yapılan katkılarla sağlanan sosyal karşılıklar ücretle
orantılı olmaktadır.
Sosyal güvenliğin
finansman kaynağı başlangıçta işçidir; daha sonraki yıllarda işçi-işverendir;
günümüzde ise, işçi-işveren primlerine ek olarak devletin katkısı da söz
konusudur. Devletin sosyal güvenliğin finansmanına katılması, sosyal sigortanın
ulusal refaha yaptığı katkının bir bedelidir.
Sosyal güvenliğin,
çalışmanın niteliğinde iyileştirmeler sağlaması, verimlilik artışları yaratması,
diğer taraftan emek-istikrar, emek-sermaye ilişkilerine uyum getirmesi, işveren
lehine sonuçlar yaratmıştır.
1930 yılında ortaya çıkan
ekonomik bunalımdan sonra, toplumun önemli bir kesiminin yaşama imkânları
kötüleşmiş ve toplumun geniş kesimlerini içine alan işsizlik ortaya çıkmıştır;
bu da, ekonomik liberalizm ve koruyucu devlet anlayışının yerini sosyal devlet
anlayışına bırakmasını sağlamıştır. Neticede de devletler, ekonomik ve sosyal
yaşama müdahale etmeye başlamışlardır.
İkinci Dünya Savaşını
izleyen yıllarda, hastalık, işsizlik ve yaşlılık gibi bireysel sorunların
çözümü yerine, ekonomik sistemin neden olabileceği risklere karşı, tüm nüfusu
kapsayacak geniş kapsamlı bir koruma hedeflenmiştir. Bunun için de, sosyal
korumanın amaçlarını belirleyen sosyal güvenlik politikaları ve bu politikalara
işlerlik kazandıran kurumsal yapı oluşturulmuştur. Ayrıca, sosyal risklerin
sonuçlarını gidermek kadar, bu risklerin ortaya çıkmasını önleyici tedbirlerin
alınması da öngörülmüştür.
Sosyal güvenlik
sisteminde olması gereken sosyal riskler, Uluslararası Çalışma Örgütü ILO
tarafından 28.2.1952 tarih 102 sayılı Sözleşmeyle belirlenmiştir. İlgili
Sözleşmede belirlenen başlıca 9 sosyal risk şunlardır: Hastalık -parasal
yardımlar; tıbbî yardımlar- analık, sakatlık, yaşlılık, iş kazası ve meslek
hastalığı, ölüm, ailevî yükler ve işsizliktir.
Değerli milletvekilleri,
günümüzde sosyal güvenlik, çeşitli ülkelerde, 3 farklı modelde uygulanmaktadır.
Bunların birincisi, klasik sosyal sigorta modelidir; ikincisi, evrensel
modeldir; üçüncüsü, bu her iki modelden etkilenerek ortaya çıkan karma modeldir.
Sosyal güvenliğin sosyal
sigortalar modeliyle karşılanıldığı ülkelerde, sistem, temelde belirli bir
meslekî aktiviteye sahip olanları kapsam dahiline almıştır. Model, özel sigorta
tekniği esaslarına göre işler. Finansman kaynağı, işçi ve işverenden alınan
primler ile devletin katkısından oluşur. Model, kapsama alınanlar için
zorunludur, kapsam dışında kalanların sosyal güvencesi ise kamu yardımları ve
sosyal yardım teknikleriyle sağlanmaktadır. Uygulama farklılıkları olmakla
beraber, Almanya, Avusturya, Belçika, Fransa, Hollanda, Amerika Birleşik
Devletleri, İtalya ve yurdumuzda bu model uygulanmaktadır.
Evrensel model, kamu
yararından yola çıkarak, sosyal korumanın tüm bireyleri kapsamasını hedefler.
Finansman, genel ve özel vergilerle karşılanır. Performanslarına bakılmaksızın,
bütün bireyler eşit olarak yardım alır. Bu model, günümüzde Avustralya ve İzlanda'da
uygulanmaktadır.
Günümüzde, bu iki modelin
karşılıklı etkileşmeleriyle karma bir model ortaya çıkmıştır. Bu model de, hem
meslekî hem de ulusal dayanışma ilkesini önplana çıkarmaktadır. Bu modelde,
sosyal güvenlik yardımları iki basamakta sağlanmaktadır. Birinci basamakta,
devlet, tüm bireylere, finansmanı genel bütçeden karşılanan belirli bir yardım
yapmaktadır. İkinci basamakta ise, işçi ve işverenin ödediği primler
karşılığında, sadece prim ödeyenlere bir gelir sağlanmaktadır. Karma model de,
İsveç, Norveç, İngiltere, Danimarka, Japonya, Kanada gibi ülkelerde
uygulanmaktadır.
Değerli milletvekilleri,
dünyada sosyal güvenlik harcamalarının millî gelir içindeki payı, değişik
ülkelerde farklılıklar gösterir. Bu oran, gelişmiş ülkelerde yüzde 19- yüzde
35'lerdedir, gelişmekte olan ülkelerde ise yüzde 10'lardadır. Maalesef -maalesef
diyorum- yurdumuzda ise bu oran yüzde 5'lerdedir. Bu, dünya standartlarına göre
oldukça düşük bir orandır.
Gelişmiş ülkelerin,
İkinci Dünya Savaşından 1970'li yıllara kadar hızlı bir sermaye birikimi ve
yoğunlaşma süreci yaşamaları, sosyal güvenlik harcamalarını, gayri safî yurtiçi
hâsılalarından daha hızlı artırabilmelerini sağlamıştır. Yani, ekonomik gelişmeye
paralel olarak, sosyal güvenlik sistemlerinin gelir kaynakları da artmıştır.
1970'li yıllardan sonra, ekonomik büyümedeki zayıflama ve enflasyonist
baskıların artması, diğer taraftan da sosyal güvenlik sistemindeki genişleme,
sistemin finansman kriziyle karşı karşıya gelmesini sağlamıştır.
Krizdeki ana etkenler
şöyledir: Sosyal güvenlik kapsamının genişletilmesi, erken emeklilik
uygulaması, prim tahsilatının zamanında yapılamaması, prim tabanındaki
yetersizlik, yeni sosyal yardım türlerinin ortaya çıkması, tıp alanındaki
teknolojik gelişmelere paralel olarak sağlık harcamalarının artması, işsizliğin
artması ve kayıtdışı işçilik, ekonomik olumsuz gelişmeler, son olarak da,
sigorta tekniğiyle bağdaşmayan siyasî tasarruflardır.
Sosyal Sigortalar
Kurumunun kuruluşundan 1994'te zarar etmeye başladığı güne kadar, kurumun,
sigorta tekniğiyle bağdaşmayan siyasî tasarruflardan dolayı olan zararı 23
milyar dolar civarındadır. Ayrıca, erken emeklilik ve diğer nedenlerle,
çalışanın emekliye oranının bozulması da, yurdumuzda, kurumun güç duruma
düşmesinin ana etkenlerinden biridir.
Sosyal güvenlik krizini
aşmaya yönelik bazı önlemler de mevcuttur. Bunları 4 başlık altında toplamamız
mümkündür:
1- Gelir artırıcı
önlemler,
2- Harcamaları azaltıcı
önlemler,
3- Tamamlayıcı ekonomik
programlar,
4- Özelleştirme.
Değerli milletvekilleri,
sosyal güvenlik kavramı, zaman içinde değişim gösteren bir kavramdır. Bu
nedenle, cumhuriyet döneminden günümüze kadar, sosyal güvenlikle ilgili 25'in
üzerinde kanun çıkarılmıştır. Bu kanunların bellibaşlılarından -özelliklerinden
dolayı- bahsetmek istiyorum.
1926 yılında çıkarılan
Borçlar Kanunu, işçi sağlığının korunması ve iş kazalarının önlenmesi yönünde
maddeler içermektedir. 1930 tarihinde çıkarılan Umumi Hıfzıssıhha Kanunu, çocuk
ve kadın işçileri koruyucu hükümler içermekte ve hastalık, analık, kaza anında
işçilere sağlık yardımı yapılması yönünde hükümler taşımaktadır. Dikkat
ederseniz, bu her iki kanun da, sosyal güvenlik kanunu olarak çıkarılmamıştır.
Bu hususta çıkarılan ilk
kanun, 1936 yılında çıkarılan 308 sayılı İş Kanunu, Sosyal Sigortaların
kurulmasını öngörmüş ise de, işlerin ve işçilerin tamamını kapsamadığı için
yetersiz kalmıştır. Bu kanun, Sosyal Sigortaların aşamalı olarak kurulmasını
öngörmekteydi.
1945 yılında çıkarılan
4772 sayılı Kanun, iş kazaları, meslek hastalıkları ve analık sigortasını
kapsamaktaydı.
Sosyal güvenlik açısından
çıkarılan ilk önemli kanun, yine, 1945 yılında çıkarılan 4792 sayılı İşçi
Sigortaları Kurumu Kanunudur. Bu kanuna göre, kurum, malî ve idarî bakımdan
özerktir ve tüzelkişilikte bir devlet kurumudur.
1961 Anayasasında,
herkesin sosyal güvenlik hakkına sahip olduğu hükme bağlanmış ve bu hakkı
sağlamak da devlete bir görev olarak verilmiştir.
1965 yılında kabul edilen
506 sayılı Kanunla Sosyal Sigortalar Kurumu kurulmuştur. Bu kanun, prim rejimi
açısından bir reform niteliğindedir. Bu kanuna göre, primler, işçi ve işveren
tarafından ödenmektedir.
Sosyal Sigortalar
Kurumuyla ilgili son değişiklik, 24.8.2000 gün, 616 sayılı Sosyal Sigortalar
Kurumu Başkanlığının Kurulması ve Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Hükmünde Kararnameyle yapılmıştır. Bu kanun
hükmünde kararname, Anayasa Mahkemesinin 2000/38 sayılı kararıyla iptal
edilmiştir. Bu kanun hükmünde kararname, 29.6.2000 gün, 4558 sayılı Yetki
Yasasına dayanılarak çıkarılmıştır. Yetki yasası, Anayasa Mahkemesinin 2000/27
sayılı kararıyla iptal edilmiş; böylece, 616 sayılı bu yasa, yasal ve anayasal
dayanaktan yoksun kalmış ve Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edilmiştir.
Değerli milletvekilleri,
sosyal güvenlik temel bir insan hakkıdır. Sosyal güvenlik de diğer temel haklar
gibi sağlanmalıdır, korunmalıdır ve günün şartlarına uygun olarak
geliştirilmelidir.
Sosyal Sigortalar
Kurumunun oluşumunda iki temel unsur vardır. Bunlardan birincisi işveren,
ikincisi işçidir. Bu her iki unsur, işveren ve işçi, et ve kemik gibidir; bir
arada düşünülmesi ve yaşatılması bir zorunluluktur.
Diğer taraftan, Sosyal
Sigortalar Kurumu, mutlaka çalışanların ve prim ödeyenlerin etkisine açık
olmalıdır. Geçmişte uygulanan Sosyal Sigortalar Kanunu ve şu anda görüştüğümüz
kanun tasarısı, bunu sağlayacak öğeleri içermektedir.
Diğer taraftan, Sosyal
Sigortalar Kanunu, hem sosyal devlete hem de ilgili sivil toplum örgütlerine
gerekli desteği sağlamalıdır.
Yurdumuzda,
vatandaşlarımızın takriben yarısı, sosyal güvenlik ve sağlık problemleri
yönünden Sosyal Sigortalar Kurumuna bağlıdır. Yurdumuzun en ücra köşelerinde
bile, Sosyal Sigortalar Kurumundan, gerek sosyal güvenlik gerekse sağlık
açısından faydalanan vatandaşlarımız mevcuttur.
Sosyal Sigortalar Kurumu,
sosyal güvenlik açısından ülke nüfusunun yüzde 53'ünü kapsamaktadır. Uzun
vadeli olarak, yaşlılık, malullük ve ölüm sigortalarını, kısa vadeli olarak, iş
kazası, meslek hastalığı, analık ve hastalık sigortalarını kapsar.
Sosyal Sigortalar Kurumu,
ülke çapında yaygın sağlık tesisleriyle 33 000 000'un üzerinde kişiye sağlık
hizmeti vermektedir.
Geniş bir kitleye sosyal
güvenlik hizmeti veren Sosyal Sigortalar Kurumunun hizmet üretiminde zaman
zaman aksaklıklar çıkmış ve bu aksaklıkların düzeltilmesi için kanunî
düzenlemeler yapılmıştır. Bu alanda, 1945 yılından günümüze kadar 20'nin
üzerinde kanunî düzenleme yapılmıştır.
Sosyal Sigortalar
Kurumundaki aksaklıkların temelinde, malî ve idarî özerkliğe sahip olmasına ve
ülke çapında yaygın hizmette bulunmasına rağmen, yetkilerin merkezde
toplanması, sigortacılık ve sağlık hizmetlerinin, gerek idarî gerekse malî
yapısının ayrı ayrı olması gerektiği gerçeğine karşın, günün şartlarına uygun
düzenlemeler, maalesef, bugüne kadar yürürlüğe konulamamıştır.
Mevcut yapının artık
ihtiyaca cevap vermediği, ülkemizin sosyal ve ekonomik gelişmelerine uyum
sağlamadığı gün gibi aşikârdır. Günün şartlarına göre, kurumun malî yapısının
güçlendirilmesinde gerçekçi bir yaklaşım, özerk yapısının korunması anlayışı
içerisinde, Sosyal Sigortalar Kurumunun yeniden yapılanması bir zaruret
olmuştur.
Diğer taraftan, Çalışma
ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı bünyesinde oluşturulan Sosyal Güvenlik Kurumu,
günün şartlarına uygun olarak yeniden yapılanmaya giderek, Sosyal Sigortalar
Kurumu, Bağ - Kur ve Türk İş Kurumunu tek bir çatı altında toplamaktadır. Burada
temel amaç, bu kurumlar arasında norm ve standart birliği ve koordinasyonun
sağlanmasıdır.
Bugüne kadar, dünyanın ve
ülkemizin içerisinde bulunduğu sosyal ve ekonomik koşullara bağlı olarak, 20'ye
yakın kanunî düzenleme yapılan Sosyal Sigortalar Kurumu, İşçi Sigortaları
Kurumu olarak, 32 kişiyle hizmete başlamıştır. Günümüzde, 11 038 sigorta, 55
169 sağlık çalışanı, toplam 66 207 personelle, takriben 33 000 000
vatandaşımıza hizmet vermektedir. Sosyal güvenlik ve sağlık hizmetleri veren
Sosyal Sigortalar Kurumu, yeniden yapılandırma sırasında, hizmette bütünlük,
uzmanlaşma ve özerklik anlayışından taviz vermeden, Sosyal Sigortalar Kurumu
Başkanlığı adı altında, bir; Sigorta İşleri Genel Müdürlüğü, iki; Sağlık İşleri
Genel Müdürlüğü olarak örgütlenmektedir.
İleride de, ortaya
çıkacak ekonomik ve sosyal şartlara bağlı olarak, sosyal güvenlik sisteminde
yeni kanunî düzenlemeler gündeme gelebilecektir.
Bu kanunun, öncelikle SSK
çalışanları, SSK'dan hizmet alanlar ve tüm ülkemiz için hayırlara vesile
olmasını diler, hepinizi saygıyla selamlarım. (AK Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederim
Sayın Birinç.
Şahsı adına, Kocaeli
Milletvekili Sayın İzzet Çetin; buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)
İZZET ÇETİN (Kocaeli) -
Sayın Başkan değerli milletvekilleri, Sosyal Sigortalar Kurumu Kanunu Tasarısı
üzerinde şahsım adına söz almış bulunuyorum; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli arkadaşlarım,
tabiî, oldukça ilerleyen bir saat. Biraz önceki bölümde, özellikle Bağ-Kur yasa
tasarısı görüşmeleri sırasında, sosyal güvenliğe ilişkin bazı düşüncelerimi
açıklamıştım. Gerçekten, bir ülkede sosyal refah ve sosyal adaletin sağlanmasında
en önemli araçlardan biri de sosyal güvenlik sistemidir. Sosyal güvenlik
sisteminin, ülkemizde büyük sorunları vardır. Bu sorunların ana kaynağının da,
kanaatimce, sosyal güvenliğin bir yük olarak algılanması olduğunu düşünüyorum.
Değerli arkadaşlarım,
Türkiye'de sosyal güvenlik kurumunun, özellikle sistemin büyük sorunları var,
Sosyal Sigortalar Kurumunun büyük sorunları var. Bu sorunları tartışıyoruz
gecenin bu saatinde.
Şimdi, Parlamentoda, bu
Yüce Mecliste 550 milletvekili varız. Ben herhalde, bu Parlamentonun tarihinde,
hiç, bu yasanın görüşülmesi gibi sıkıştırılmış bir görüşme düzeni olduğunu
tahmin edemiyorum. Gerçekten, İçtüzüğümüz, bir yasanın nasıl hazırlanacağını,
hangi süre içerisinde milletvekillerine verileceğini, milletvekillerinin
konuşmalarının usul ve esaslarını düzenlemiş. Vazgeçtik İçtüzükteki 48 saat
önce verilmeden; ben, tüm uğraşılarıma rağmen, saat 21.16'da -gelişini
özellikle not aldım- temin edebildim.
Şimdi, bu Yüce
Parlamentoda görev yapan, yasa yaptığını zanneden... Çalışanların,
işverenlerin, emeklilerin gözünün burada olduğunu düşünmek isterdim; ama,
gecenin bu saatinde, ne işçilerin haberi var ne emeklilerin haberi var ne
işverenlerin haberi var. Âdeta onlardan kaçırılırcasına, âdeta
milletvekillerinden kaçırılırcasına, yasayı milletvekilinin okumasına bile
fırsat vermeyecek şekilde "IMF istedi, Bakanımız söz verdi, biz o sözü
yerine getiririz" anlayışını, IMF'ye verilen sözü yerine getirmek için,
böylesi, tarafların, belki, üzerinde tartışarak, konuşarak, Türkiye'deki bu ana
sıkıntıyı, ana sorunu birlikte aşabilecekleri bir kanun tasarısını,
milletvekillerinin okumasına bile fırsat vermeyecek şekilde, gecenin bu
saatinde görüşmeye açmazın, herhalde, sosyal devlet anlayışına, sosyal güvenlik
kurumlarına ve Sosyal Sigortalar Kurumuna bakış açınızı ortaya koymaya yeter
diye düşünüyorum.
Gerçekten, olağanüstü
hallerde ya da sıkışılmış durumlarda Mecliste gündeme alınabiliyor; pek çok
yasayı da bu şekilde gündeme aldık; ama, bu yasa -üzerine bakıldığı zaman- 1
Mart 2000 tarihinde 57 nci hükümet döneminde hazırlanmış; yani, üç yıldan fazla
zamandan bu yana bu Meclisin raflarında bu yasa tasarısı var. Hükümet olduğunuz
günden bugüne kadar, programınızda olduğu için; ki, bizim programımızla
karşılaştırmalı baktığım zaman, hemen hemen, sosyal güvenlik kurumuna,
kuruluşlarına bakış açımız, diğer politikalardan farklı olarak burada
bütünleşmesine rağmen, hiçbir şekilde bu tasarıyı sıkıştırmayı gerektirmiyor;
yani, Allah'ın günü sadece bugün müydü, gecenin bu saati miydi?! 550 kişiden,
saysak, 100 kişi yok. Şimdi, soruyorum; kaldırın elinizi, kaç taneniz tasarıyı
temin edebildi? Yok; verilmedi çünkü. Gecenin 21.16'sında tüm uğraşılarımla
alabildim. Dışarıda oturan arkadaşların ellerinde de yok.
Değerli arkadaşlarım, bu
tasarıya katkı yapmak istedik, katkı yapmak istiyorduk. Elbette, komisyonlarda
tartışıldı. Elbette, Sağlık, Aile, Sosyal İşler ve Çalışma Komisyonunda
tartışıldı; Plan ve Bütçe Komisyonunda tartışıldı; ama, komisyonlardaki
arkadaşlarımız bile yok, komisyon yerinde yok; biz, burada, Türkiye'nin en
önemli sosyal güvenlik kurumunun yasasını tartışacağız, konuşacağız!
Değerli arkadaşlarım, bu
sosyal güvenlik sistemi ciddî bir iş; çok büyük sorunları var. Özellikle, bu
sistemin içinde olan çalışanların kurumdan hizmet alabildiğini söyleyebilmek
mümkün değil. İşverenlerimiz, tabiî, kurum, öz itibariyle, varlığını, işçilere
ve işçiler adına işverenlerimizin ödediği primlere borçlu; ama, hangi
işverenlere; dürüst ve namuslu işverenlere, kayıtlı ekonomiye; yani, ben, bu
ülkede yaşıyorum, bu ülkede çalışıyorum, bu ülkede kazandığımı bu ülkede yatırıma
çevirmeliyim diyenlere borçlu. İstihdam yapımız belli, işsizlik had safhada;
kayıtdışı ekonomi kayıtlı ekonomiyi geçmiş. Kayıtdışı demek, kanundışı demek.
Kanundışı çalışmayı engelleyememişiz, kaçak çalıştırmayı engelleyememişiz.
Çalışma Bakanlığının istatistiklerine göre, bakanların açıklamalarına göre, 1
500 000'e yakın yabancı kaçak işçi bu ülkede, güzel ülkemizde çalışıyor; 10 000
000'dan fazla açık işsizimiz var. Biz, bu sorunları, burada, bir arada
tartışarak sistemin sorunlarını ortadan kaldırmak, Sosyal Sigortalar Kurumunun
sorunlarını tartışarak güzel bir kanun yapmak varken, tartışılmasın,
konuşulmasın diyerek böyle bir yasayı gündeme getiriyoruz.
Değerli arkadaşlarım,
gerçekten üzülüyorum; yani, bir yurttaş olarak üzülüyorum. Biz, burada, sosyal
güvenlik harcamalarının sağlıklı bir plana göre zaman içerisinde azaltılmasına
yönelik yeniden yapılandırma planı, projesi ortaya koyabilirdik. İdarî
kararlarla yapılan sosyal güvenlik harcamaları, IMF'nin talebi, direktifi
doğrultusunda bir rakama bağlandı üç yıldır; sorunlar çözüldü zannettik; ama,
sorunlar giderek büyüdü, yumak haline geldi.
Ben, bir haftadan bu yana
Yüce Meclisin çalışmalarını izlediğim zaman, Mustafa Kemal'in açmış olduğu bu
Parlamentoda görev yapan bir milletvekili olarak ıstırap çekiyorum, üzüntü
duyuyorum. Benim ülkemde, ABD istedi diye, topluma kazandırma yasası bir gece
yarısı görüşülmeye kalkılıp, yarıya gelince geri çekilmemeli; benim ülkemde,
IMF istedi, bakanımız söz verdi diye, bu Yüce Meclis, gece yarısı, böylesine
önemli bir yasayı gündeme getirip burada tartışmaya açmamalı; benim ülkemde, AB
istedi diye bir, iki, üç, dört, beş, altı, yedi, sekiz, on tane uyum paketi peş
peşe getirilip, milletvekilinin burnunun dibine sokulmamalı. Bu Parlamentonun
çalışma kurallarına herkes saygı göstermeli..
BAYRAM ÖZÇELİK (Burdur) -
SSK'nın da, Bağ-Kur'un da...
AHMET YENİ (Samsun) -
Özgürce oy kullanıyorsunuz.
İZZET ÇETİN (Devamla) -
Evet, özgürce değil; ben bu tasarıyı okuma fırsatı bulamadım.
BAYRAM ÖZÇELİK (Burdur) -
Nasıl bulamadın; komisyonda görüşüldü!..
İZZET ÇETİN (Devamla) -
Komisyonda değilim. Komisyonda 60 milletvekilinin okuduğunu düşünseniz bile 490
milletvekilinin bu tasarıdan haberi yok.
BAYRAM ÖZÇELİK (Burdur) -
Nasıl yok; komisyonda saatlerce konuşuldu!
BAŞKAN - Sayın
milletvekilleri... Sayın Çetin, bir saniye...
İZZET ÇETİN (Devamla) -
Değerli arkadaşlarım, sosyal güvenlik de ciddî bir iş, milletvekilliği de ciddî
bir iş; çıkar konuşursun. Ben düşüncelerimi, duygularımı, üzüntülerimi
anlatıyorum.
Bu tasarı görüşülürken,
burada, bizi izlemesi gereken sosyal taraflar yok. Sosyal tarafların
hazırladığı tasarıyı, Sayın Bayram Meral biraz evvel gösterdi. Hani sosyal
taraflarla mutabakat sağlanarak bu yasa tasarısı hazırlanacaktı?! Bakınız,
sosyal tarafları ciddiye alma bir tarafa, onların üçü bir araya gelmiş; emekli
kuruluşu, işçi kuruluşu, işveren kuruluşu hiçbir şekilde dikkate alınmamış.
Değerli arkadaşlarım,
gerçekten, bu sosyal güvenlik kuruluşunun sıkıntılarını, sorunlarını eğer
gidereceksek, bu yasa tasarısı geri çekilsin desek de çekemeyeceksiniz; çünkü,
IMF istedi, Ali Babacan söz verdi, siz de el kaldırıyorsunuz; bizi de, burada,
bu yasa tasarısı görüşülürken beklemeye, durmaya, izlemeye mecbur
bırakıyorsunuz. Olay bundan ibarettir.
Değerli arkadaşlarım...
ÜNAL KACIR (İstanbul) -
Bütün sıkıntın o! Eve gidemedin, sıkıntın o!
İZZET ÇETİN (Devamla) -
Bütün sıkıntı, ben, IMF'nin emir eri değilim; IMF'nin emir eri olmak
istemiyorum. ABD'nin dayattığı yasaları burada geceyarısı görüşmek istemiyorum.
Halkımın beklentilerine, toplumun beklentilerine, ülkemin beklentilerine,
ihtiyaçlarına cevap verecek yasal düzenlemeleri, tartışarak, konuşarak
gerçekleştirmek istiyorum.
ÜNAL KACIR (İstanbul) -
Neresini beğenmiyorsan, orasını anlat kardeşim!
İZZET ÇETİN (Devamla) -
Değerli arkadaşlarım, ne derseniz deyiniz, nasıl bakarsanız bakınız, sizin de
içiniz buruk, siz de rahatsızsınız; çünkü, siz de okuma fırsatı bulamadınız.
Siz de, bu yasa tasarısını bir bütün olarak sabaha kadar...
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAYRAM ÖZÇELİK (Burdur) -
Okusan da söyleyeceğin şey aynı; değişen bir şey yok!
BAŞKAN - Sayın Çetin, bir
saniye...
Sayın milletvekilleri,
gecenin bu saatinde, sayın konuşmacılara laf atmamanızı, sataşmamanızı rica
ediyorum; çünkü, grup başkanvekilleri burada, hükümet de burada; cevap
verilmesi gereken bir konu olursa, sayın grup başkanvekilleri ve hükümet
üyeleri cevap vereceklerdir.
Buyurun Sayın Çetin;
konuşmanızı tamamlar mısınız.
İZZET ÇETİN (Devamla) -
Değerli arkadaşlar "okusan da söyleyeceklerin aynı" deme aczini
gösteren arkadaşımın, çıkıp, buradan, bir şey söylemesini, gerçekten istiyorum;
ne söyleyecek acaba? Yalanlayabilir misin, Bakan Ali Babacan'ın "IMF istedi,
bu gece çıkarmak zorundayız" dediğini? Gel, yalanla, bu Parlamentoda bu
kürsüden.
BAYRAM ÖZÇELİK (Burdur) -
Sen, Derviş'e anlat...
İZZET ÇETİN (Devamla) -
Derviş'le hiç alakası yok bu tasarının.
Değerli arkadaşlarım,
bakınız, bu tasarı ve benzer tasarılar, uygulanan yanlış politikalar sonucunda,
ülkemizin borçlanması sonucunda, muhtaç olduğumuz kuruluşların, dibinde diz
çöktüğümüz, onların talimatlarını gerçekleştirdiğimiz kuruluşların dayatmasıyla
hazırlandı. Elbette, siz hazırlamadınız; boşuna üstleniyorsunuz, boşuna...
Burada, bu kanun
tasarısının 1 Mart 2000 tarihinde bu Meclise getirildiğinde, sizler
milletvekili değildiniz; ama, hükümetsiniz, IMF'ye karşı olduğunuzu söyleyerek
geldiniz. Bugün IMF'nin talimatlarını yerine getirmek için, işçiden kaçırıyorsunuz,
işverenden kaçırıyorsunuz, emekliden kaçırıyorsunuz, milletvekilinden
kaçırıyorsunuz. Bir de utanmadan, oradan laf atıyorsunuz.
BAYRAM ÖZÇELİK (Burdur) -
"2000 tarihinde geldi" dediğiniz tasarıyı "saat 9'da aldım"
diyorsunuz!..
BAŞKAN - Sayın
milletvekili, oturur musunuz yerinize.
İZZET ÇETİN (Devamla) -
Evet, basılıp gelmedi. 2000 tarihinde binbir değişikliğe uğradı. Dün gece...
(AK Parti sıralarından gürültüler)
BAŞKAN - Sayın
milletvekili...
İZZET ÇETİN (Devamla) -
Çıkar buraya konuşursun... Niye, ne zaman basıldı; grup başkanvekilin çıksın
söylesin.
İNCİ ÖZDEMİR (İstanbul) -
Ama "utanmadan" diyemezsiniz; "utanmadan" sözünü, lütfen
geri alın.
İZZET ÇETİN (Devamla) -
Hiç geri alınacak bir söz değil; utanılacak davranış sergiliyor, onun için
söylüyorum.
BAŞKAN - Sayın Çetin,
sözlerinizi tamamlar mısınız.
İZZET ÇETİN (Devamla) -
Değerli arkadaşlarım, gerçekten, Sosyal Sigortalar Kurumunun büyük yanlışları
olduğunu hepimiz biliyoruz. Bunun sorunlarını tartışma olanağı yok; ama, ben,
satırbaşlarıyla, birkaç ana sorunu, temel sorunu söylemek istiyorum.
Bakınız, yine, bizden
önceki dönemde, bu Mecliste, Sosyal Sigortalar Kurumunun temel sorunu emeklilik
yaşıdır denildi, ülkemiz genç emekliler ülkesidir denildi, yirmibeş yıl
hizmetini dolduranlar emekli olursa Sosyal Sigortalar Kurumu kurtulur denildi.
17 Ağustos depreminden bir hafta sonra, daha Gölcük'te enkaz altından insan
cesedi ya da daha yaşamını sürdüren insanlar çıkarılırken, bu Parlamento, o
zaman da, bir talimat gereği, bu yasa tasarısını hazırladı; ama, ne oldu;
emeklilik yaşı 58-60'a çıkarıldı. Şimdi, çalışma hakkını kullanacağım diyen
işçiler, çalışanlar, hükümetiniz tarafından baskı yapılarak emekliliğe
zorlanıyor. Bu Meclisin çalışanları, şoförler çağrılıp, zorla, ya ayın 15'ine kadar
emekli olursunuz ya da sizi başka kurumlara süreriz deniliyor.
Değerli arkadaşlarım,
demek ki, sorun, emeklilik yaşı değildi. Geçmişte, borçlanma yasaları
çıkarıldı.
BAŞKAN - Sayın Çetin,
toparlar mısınız...
İZZET ÇETİN (Devamla) -
Sayın Başkan, zannediyorum, kişisel bir söz hakkım daha olacak; yanılıyorsam,
sözlerimi bitirebilirim.
BAŞKAN - Bu madde
üzerinde olmaz da, diğer madde üzerinde konuşabilirsiniz tabiî.
İZZET ÇETİN (Devamla) -
Peki.
Değerli arkadaşlarım,
biz, kayıtdışı istihdamı kayda almadan, sosyal güvenlik şemsiyesini
toplumumuzun bütününü kucaklayacak şekilde genişletmeden ve sosyal güvenlik
sistemimizin sorunlarını, Sosyal Sigortalar Kurumunun sorunlarını tartışmadan,
burada önümüze konulan metne katkı yapmadan, parmak kaldırır parmak indirirsek,
bu Yüce Meclisin de, geçmiş dönemlerde olduğu gibi, saygınlığına gölge
düşürürüz.
O nedenle, ben, bir kez
daha, grubunuzu bu konularda duyarlı olmaya çağırıyorum. Hiç olmazsa bundan
sonraki yasal düzenlemelerde, İçtüzüğün kurallarına uyarak, milletvekillerine
saygınız varsa, 48 saat önceden vekillere bu metinleri ulaştırmanızı diliyorum.
Yüce Meclisi saygıyla
selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederim
Sayın Çetin.
Sayın milletvekilleri,
tasarının tümü üzerindeki görüşmeler tamamlanmıştır.
Maddelerine geçilmesini
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Teşekkür ederim. Kabul etmeyenler...
Kabul edilmiştir.
1 inci maddeyi okutuyorum
:
SOSYAL SİGORTALAR KURUMU
KANUNU TASARISI
BİRİNCİ
KISIM
Genel
Hükümler
BİRİNCİ
BÖLÜM
Kuruluş
ve Tanımlar
Kuruluş
MADDE 1. - 506 sayılı
Sosyal Sigortalar Kanunu ve 2925 sayılı Tarım İşçileri Sosyal Sigortalar
Kanununa tabi olan sigortalıların, bu
kanunlarda yer alan hükümler çerçevesinde sosyal güvenliklerini sağlamak ve
diğer kanunlarla verilen görevleri yerine getirmek üzere; kamu tüzel kişiliğini
haiz, idari ve mali özerkliğe sahip, özel hukuk hükümlerine tabi Sosyal
Sigortalar Kurumu kurulmuştur. Kurum, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığının
bağlı kuruluşu olan Sosyal Güvenlik Kurumunun ilgili kuruluşudur.
BAŞKAN - Teşekkür ederim.
Adalet ve Kalkınma
Partisi Grubunun bu madde üzerinde konuşma talebi var mı?
FARUK ÇELİK (Bursa) -
Hayır, yok efendim.
BAŞKAN - Teşekkür ederim.
Cumhuriyet Halk Partisi
Grubu ve şahsı adına, Ankara Milletvekili Sayın Muzaffer Kurtulmuşoğlu; buyurun.
(CHP sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA MUZAFFER
R. KURTULMUŞOĞLU (Ankara) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; SSK Kanunu
Tasarısı üzerinde Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına söz almış bulunuyorum;
sözlerime başlamadan önce, Yüce Meclisi saygılarımla selamlarım.
Değerli arkadaşlarım,
sosyal güvenlik alanındaki gelişmeleri mümkün olduğunca sizlerle paylaşmak
istiyorum. İlk defa, sigortadan emeklilikle ilgili yasa, 1 Nisan 1950 tarihinde
Parlamento tarafından çıkarılmıştır; yani, tam elliüç yıl önce çıkarılmış olan
yasada emeklilik yaşı kadın ve erkekte 60 olarak belirlemişti. O tarihlerde
kadınların ortalama ömürleri 41, erkeklerinki ise 38 idi. O tarihte 60 yaş
olarak çıkarılmıştı; çünkü, bütün dünyada, sosyal güvenlik sistemi bir
aktuaryel hesaba dayanıyordu. Öyle, Uganda'ya göre, Almanya'ya göre, Fransa'ya
göre, Türkiye'ye göre bir matematik hesabı değildi. Nasıl ki, 2+2=4"tür;
bu, hangi ülkeye giderseniz gidiniz, sonuçta değişmeyecek bir gerçektir.
Sigortacılığın aktuaryel
hesabı da aynıdır; ama, maalesef, Türkiye'yi yönetenler, geçmişte, siyasî
popülizm uğruna her şeyi mubah gördükleri gibi, sosyal güvenlik sistemiyle
oynamayı da mubah görmüşlerdir. Onbeş yıl boyunca yasa, bu şekilde gelmiştir.
SSK'ya, ilk defa 1965 yılında, siyasî popülizmle müdahale edilmiştir.
Sayın milletvekilleri,
bugün, zaten zor şartlarda olan SSK hastaneleri, çok zor şartlarda verdiği
sağlık hizmetlerini de, azamî üç yıl sonra veremeyeceklerdir.
Türk-İş, 1952 yılında
kuruldu. İlk kongresinden bu yana, tam ellibir yıldır çalışma hayatı
içerisindedir. O günden bu yana, bütün sendikaların 3 tane haklı talebi
olmuştur. Bu talepler ellibir yıl boyunca da hep gündemde kalmıştır. Bunlardan
birisi işsizlik sigortası, diğeri iş güvencesi, diğeri de sigortasız çalışmanın
önlenmesidir.
Bugün, yaklaşık 4 500 000
vatandaşımız sigortasızdır. İşveren, emeğiyle geçinen insanları sigortasız
çalıştırarak, bir sağlık hakkından bile mahrum etmiştir. Sigortasız çalışan
insanlarımızın yarın ne olacağı belli değildir. Evet, bir İş Kanunu çıkardık;
bu İş Kanununda, işveren, çalışanı, ödünç işçi olarak istediği yerde
görevlendirebiliyor. AK Parti, iktidara gelmeden önce, işçinin yanında olduğunu
seçim meydanlarında çok sık söyleyerek iktidar oldu. İşçinin yanında nasıl yer
aldığına baktığımızda ne çıkıyor karşımıza biliyor musunuz sevgili
arkadaşlarım; işçinin bir eşya gibi ödünç alınıp verilmediği kalmıştı, onu da
yaptınız. Sakın, işçilerimiz bunu unutur sanmayın; sizleri alanlara çıkarmayacaklar,
bunu da unutmayınız.
Sevgili milletvekilleri,
SSK ve Bağ-Kurun yeniden yapılandırılmasını görüşüyoruz. Umarım, AK Parti
"ben biliyorum" diyerek hareket etmez. Halka rağmen kendi
doğrularının üzerinde ısrar eden partilerin durumu 3 Kasım seçimlerinde ortaya çıkmıştır.
SSK, halkımızın tam
yarısını, yani 32 000 000 insanı ilgilendirmektedir. 32 000 000 insan, günün 24
saatinde, SSK hastanelerinden sağlık hizmeti almak durumundadır. Sigortacılığın
dışında, Bağ-Kur dediğimizde, 14 000 000 insandan bahsediyoruz demektir;
esnaftır, çiftçidir, serbest meslek mensubudur; bu ikisini topladığımızda, 46
000 000 insandan, yani nüfusumuzun yaklaşık üçte 2'sinden söz ediyoruz
demektir. Bugün, bu kadar büyük bir kesimin sigortacılık ve sağlık alanındaki
sorunları çığ gibi büyümüştür.
Değerli arkadaşlarım,
bugün, bu kurumlar öyle bir noktadadır ki, kimin ne yaptığı ortadadır. Ne
hikmetse, 46 000 000 insana günün 24 saatinde sağlık ve sigorta hizmeti veren
SSK ve Bağ-Kurun tam otomasyona geçemeyişi, iyi yönetilememesindendir.
AK Parti olarak, siz de,
sakın geçmiş iktidarları örnek almayınız; gerçi, bugüne kadar yaptığınız iş ve
eylemler gösteriyor ki, geçmiş iktidarlardan çok fazla da farkınız yoktur.
Değerli arkadaşlarım,
bugün, devlet hastanelerimizde, eğer önlem alınmazsa, yarın SSK hastanelerinin
durumuna düşecektir. Altyapıları ihtiyaca göre yeniden düzenlenmeli ve
geliştirilmelidir. Talebin fazla olabileceği dikkate alınarak kapasiteleri
artırılmalıdır.
Değerli arkadaşlarım,
neşter operasyonuyla gündeme gelen sorunlar devleti yönetenlerin iyi yönetmediğini
ve kurumlara hâkim olmadıklarını göstermektedir. Unutmayın ki, bataklığı
kurutmadan sivrisinekleri yok edemezsiniz.
Sayın milletvekilleri,
özellikle İstanbul, Ankara, İzmir gibi büyük şehirlerde gece yarısı saat
01.00'de, 02.00'de kuyruğa giren, sabaha kadar o kuyrukta çile çeken, oradan
ertesi gün için bir numara almışsa kendisi şanslı hisseden, alamamışsa, ertesi
gün aynı kuyruğa girecek, tekrar numara alma şansını deneyecek insanların
durumunu görüşüyoruz burada. Bu şartlar altında, hasta olanın hastalığı da iki
misli artıyor. İşçilerimiz, emekçilerimiz, dargelirli insanlarımız, yoksul,
fukara bizim insanımız orada çile çekiyor ve çok acı bir gerçektir ki,
yıllardır SSK'ya hiçbir yatırım da yapılmamıştır. Devlet, vatandaşına eziyet
eder hale dönüştürülmüştür. Düşünün, devletimiz var ve o devlet vatandaşına
çile çektiriyor. Bu çileyi de 15, 16, 20 saat o kuyrukta, o insanı bırakarak
çektiriyor.
Şimdi, SSK'da yeni bir
düzenleme yapıyoruz; sigorta ve sağlık işlerini birbirinden ayırıyoruz, iki
ayrı genel müdürlük olarak örgütlüyoruz. Hastanelerin, yerel yönetimlerin
yönetim anlayışı içerisinde her hastanenin bulunduğu yerde yerel yönetim
kurulları oluşturuluyor. 19 uncu maddenin ikinci paragrafında açık olarak
belirtmişsiniz. Örneğin, Bolu diyelim; Bolu'daki SSK Hastanesinin bulunduğu
yerde Bolu Valisi yönetim kurulunda olacak, Bolu Belediye Başkanı olacak, Bolu'daki
işçi sendikalarının bir temsilcisi olacak, Bolu Sanayi Ticaret Odasının Başkanı
da yönetimde olacak. Bu, o kurumda siyasî baskının da olabileceğini göstermiyor
mu?! Bugüne kadar, siyasîlerin devlet kadrolarıyla istediği gibi oynamasından
yakınmadık mı?! Hastane çalışanlarından sadece bir kişi yönetime getiriliyor;
bırakın, o kurumda çalışanlar, kendi yönetimlerini, kendi seçimleriyle
belirlesinler.
AK Parti iktidara geldiği
günden bu yana, devlette sürekli kadrolaşma gündeme geldi, her gün personel
tayinleri gündemde; liyakat yok, ehliyet yok, bilgi yok; ne var biliyor
musunuz; kendisine yakınlığı ve yandaşlığı var. Böyle atamalar devleti yıpratır.
Uyarmamıza rağmen, iktidar olarak sizler, kadrolaşmayı sessizce devam
ettiriyorsunuz; bu, çok büyük bir yanlıştır. Burada, sizi uyarmayı bir görev
sayıyorum, saydığım için yanlışlarınızı daima size hatırlatıyorum, hatırlatmaya
da devam edeceğim; ne zamana kadar biliyor musunuz, ta ki, yanlıştan dönüp
doğruları bulacağınız ana kadar.
Sayın milletvekilleri,
bugün, yaklaşık 4 500 000 vatandaşımız sigortasızdır. Bunun nedenlerinden
birisi, SSK primlerinin çok yüksek olmasıdır. Prim, ödenebilecek düzeyde olmalı
ve herkesin ödeyebilmesi sağlanmalıdır. Primlerin yüksek olmasından dolayı,
işveren kaçak işçi çalıştırmaktadır. Bunu önlemenin yolu, biraz önce bahsettim,
primler ödenebilecek düzeyde olmalı ve herkese de yayılmalıdır SSK primleri.
Bakın, bugün, SSK'nın 12
katrilyon borcu vardır. Bunun nedeni nedir biliyor musunuz; SSK fonlarının,
siyasî iradenin müdahalesiyle, ucuz kredi kaynağı olarak kullanılması ve kötü
yönetilmesidir. Sayın milletvekilleri, SSK fonlarına düzenli devlet katkısı
sağlanmalıdır; dünyadaki örnekleri ve sosyal devlet anlayışı bunu
gerektirmektedir.
Siyasiler, SSK'nın sağlık
tesislerini kadro arpalığı olarak görmemelidirler. Bu kadrolara partizanca
personel atamaları yapılmamalıdır. SSK özerkleştirilmelidir. Kurum, siyasîlerin
müdahalesinden kurtarılmalıdır diye düşünüyorum. SSK şeffaflaştırılmalı,
yönetimde görev alan unsurlar hak ve yetkilere eşit oranda sahip olmalıdırlar.
Sayın milletvekilleri,
sosyal diyalog içerisinde sosyal taraf uzlaşmasını esas alan kurumun, sigortalılara
en iyi çağdaş sigorta ve sağlık hizmetleri üretmesini, sunmasını olanaklı
kılacak özerk ve demokratik bir yapıya kavuşturulması gerekir diye düşünüyorum.
Sözlerime burada son
verirken, tekrar uyarıyorum, geliniz, devletin yapısını bozmayınız; bu devlet
hepimizindir. İktidar geçicidir; devlet, kurum ve kuruluşlarıyla kalıcıdır,
böyle de olmalıdır diye düşünüyor, Yüce Meclisi saygılarımla selamlıyorum.
(Alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederim
Sayın Kurtulmuşoğlu.
1 inci madde üzerindeki
görüşmeler tamamlanmıştır.
Maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Teşekkür ederim. Kabul etmeyenler... Madde kabul
edilmiştir.
2 nci maddeyi okutuyorum
:
Tanımlar
MADDE 2. - Bu Kanunda
geçen;
Bakan : Çalışma ve Sosyal
Güvenlik Bakanını,
Bakanlık : Çalışma ve
Sosyal Güvenlik Bakanlığını,
Kurum : Sosyal Sigortalar
Kurumunu,
Başkanlık : Sosyal
Sigortalar Kurumu Başkanlığını,
Başkan : Sosyal
Sigortalar Kurumu Başkanını,
Genel Müdür : Sosyal
Sigortalar Kurumu Başkanlığı, Sigorta İşleri Genel Müdürü ile Sağlık İşleri
Genel Müdürünü ifade eder.
BAŞKAN - Teşekkür ederim.
Madde üzerinde,
Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına, İzmir Milletvekili Sayın Enver Öktem;
buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU BAŞKANI ENVER
ÖKTEM (İzmir) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşmekte olduğumuz
yasa tasarısının 2 nci maddesiyle ilgili olarak Partimizin görüşlerini size arz
etmek için söz almış bulunuyorum; hepinizi saygıyla selamlarım.
Değerli arkadaşlar,
burada SSK'nın kurumsal yapısıyla ilgili bir değerlendirme yapmak istiyorum.
Tasarının ilk 23 maddesi, SSK'nın kurum kanunu olup, SSK'nın, genel müdürlük
veya kurum başkanlığı olarak düzenleneceğini içermektedir.
SSK, 4.10.2000 tarihli
Resmî Gazetede yayımlanan 616 sayılı Kanun Hükmündeki Kararnameyle, bir genel
müdür ve beş genel müdür yardımcısıyla yönetilmekte, yönetim kurulunun karar
alma süreçlerindeki etkinliği fazla olarak devam etmekteydi; fakat, bu kanun
hükmündeki kararnameyle yönetim kurulunun atama yetkisi, sadece, şube
müdürlüğüne indirildi; daha önce bu daire başkanlarını atama yetkisi yönetim
kuruluna aitti.
Şimdiki düzenlemeyle, SSK
Başkanı, SSK Başkan Yardımcısı, Sigorta İşleri Genel Müdürü, Sağlık İşleri
Genel Müdürü ve bunlara bağlı daire başkanlarının atama yetkisi Bakanlığa;
yani, üçlü kararnameye bırakılmıştır. Bu, SSK'nın, Yönetim Kurulunun
etkinliğini ve özerkliğini zedeleyici bir uygulamadır. SSK'nın üst düzey
yöneticilerinin Bakanlık tarafından atanması, SSK Kanununda geçen "malî ve
idarî açıdan özerktir" ibaresine tam ters bir uygulamadır. Bu şekilde
atanmış olan kişilerin, malî ve idarî olarak özerk olamayacakları ortadadır.
Üstelik, yönetim kurulu da bir süsten ibaret hale getirilecektir.
Yönetim kurulunun
yetkileri kısılmış ve Bakanlığa devredilmiştir. SSK, eski halinde karar alma
süreçleri açısından kısa ve etkin bir durumdayken, şu andaki düzenlemede,
sağlık işleri ve sigorta, işleri olarak ayrılması nedeniyle, karar alma
süreçleri çok uzamıştır. SSK, hantallaşmış, yatay ve dikey olarak bürokrasisi
artırılmış, iş yapamaz hale getirilmiştir. SSK'nın aktif olarak yürüyebilmesi
için ve karar alma süreçlerinde, yatay ve dikey olarak bürokrasinin azaltılması
için, mutlaka, genel müdürlük benzeri -adı başkanlık olsa dahi- kısa bir
hiyerarşik yapıyla örgütlenmesi gerekmektedir.
Buradaki düzenlemeyle,
temel amacın, sayısı halen 11 olan bireysel emeklilik şirketlerinin, ileride
etkin ve faal olması için, SSK'nın hantallaştığı, iş yapamadığı ve işlevlerini
yerine getiremediği, bu nedenle de, birkısım sosyal sigorta uygulamalarının özel
sektöre devredilmesi gerektiği fikrine dayanak oluşturma olduğu
anlaşılmaktadır. SSK'nın, mutlaka, hiyerarşik yapısının kısaltılması
gerekmektedir. Örneğin, şu anda, ikibuçuk yıldır, SSK, başkanlık olarak yönetiliyor.
SSK'nın Sağlık İşleri Genel Müdürlüğüne bağlı bir daire başkanı, sigorta
işlerine bağlı bir daire başkanına bir yazı yazdığı takdirde onaltı imza
gerekmektedir. Günde bir imza atılsa dahi, yazının, gidip, cevabının gelmesi için
otuziki gün gerekmektedir, hem de aynı binada yan yana bulunmasına rağmen. Bu
ayrılma ikinci bir şey daha getirecektir; daire başkanları dahi üçlü
kararnameyle atanacak, böylece, bu kişiler, karar alma süreçlerinde yönetim
kuruluna bağlı olmayacaklar, direkt Bakana bağlı olacaklardır. Yönetim
kurulunun aldığı kararları uygulamakta tereddüt gösterecekler veya Bakanlığın
kararıyla yönetim kurulunun kararlarının çelişmesi durumunda ise, yönetim
kurulu, kararını uygulayamayacak, kendisini atamaya yetkili merci olan
Bakanlığın talimatlarını yerine getirecektir. Böylece, yönetim kurulu,
etkinliğini tamamen yitirmiş olacaktır.
Yine, aynı şekilde,
Sigorta İşleri Genel Müdürlüğü ile Sağlık İşleri Genel Müdürlüğü veya SSK
Başkanı ile SSK Başkan Yardımcısı veya SSK Başkanı ile Sigorta İşleri Genel
Müdür Yardımcısı arasında kişisel veya başka temele dayalı bir çatışma olduğu
takdirde, kurum kilitlenecek ve çalışamayacak hale gelecektir; çünkü, bu
kişilerin görevden alınmaları süreci çok uzun bir prosedürü gerektirir hale
gelecektir ya da aynı şekilde, siyasî iktidarın emir ve direktiflerini yerine
getirmeyen bürokrat ise, yine siyasî iktidar tarafından görevden alınabilecek,
yine, SSK'nın amaçları doğrultusunda karar alan yönetim kurulunun kararlarına
uymayabileceklerdir.
Siyasî bir bağımlılık
oluşacaktır, SSK'nın idarî ve malî özerkliği ortadan kalkacaktır ve kurumun
işlemesi engellenecektir. Şu anda bile kurum, bürokratları ve çalışanlarınca bu
başkanlık sisteminin ve iki genel müdürlük sisteminin yanlışlığından
yakınmaktadır. Bunun engellenmesi için, adı başkanlık olsa dahi, mutlaka ve
mutlaka, sağlık ve sigorta işlerinin bir arada yürütülmesi gerekir; çünkü, bu
hizmetler birbirlerinin ayrılmaz birer parçalarıdır.
SSK, dışarıdan hizmet
satın almıyor kendisi üretiyor; üretilen hizmetlerin finansmanını da sigorta
müdürlüklerinden sağlanan primlerle gerçekleştiriyor. Burada şöyle bir handikap
daha var: Hastaneler, kamuoyuna daha çok yansıdığı için, harcama kısmı
dediğimiz hastanelere daha çok önem verilirken, prim toplama kısmı olan sigorta
müdürlüklerine yeteri kadar önem verilmiyor; bu nedenle, prim toplaması
gecikmektedir.
Şu anda, prim tahsilat
tahakkuk oranı yüzde 50'lere kadar düşmüştür. Bunun iki nedeni vardır:
Birincisi; sigorta müdürlüklerinde yeteri kadar personel olmamasıdır, SSK
kanunu olmadığı için memur alınamamıştır. İkincisi de; bu müdürlüklerde yeterli
araç gereç ve donanım yoktur. Sigorta müdürlükleri kapsamındaki icra memurları
yeterli düzeyde desteklenmedikleri için çalışamamaktadırlar. Kanunî korumadan
yoksun olan icra memurları da bu işin üzerine yeteri kadar gidememektedirler;
bunun da engellenmesi gerekmektedir. En önemlisi, prim toplayan sigorta
müdürlüklerinin, mutlaka ve mutlaka desteklenmesi ve en az hastaneler kadar
özen gösterilmesi gerekir. Bu müdürlükler desteklendiği ve yeterli alet ve
ekipman sağlandığı takdirde, SSK açıkları büyük ölçüde azaltılacaktır.
Bu düzenlemeyle, siyasî
iktidarın iyi niyetli olmadığını söyleyebiliriz. Asıl amaç, SSK'yı
ağırlaştırarak, hantallaştırarak, iş yapamaz hale getirerek, bireysel emeklilik
sistemine gönüllü geçişin altyapısı oluşturulmaktadır. Şu anda 11, Hazinede
bekleyen 2 taneyi de eklersek, 13 bireysel emeklilik şirketi vardır ve bunlara
yetecek kaynak şu anda Türkiye'de yoktur. Bu hizmetler, şu anda isteğe bağlı
olarak verilmek durumundadır, dileyenler prim yatırmayı tercih etmektedir.
Ülkemiz çalışanlarının bu ekonomik koşullar altında bu şirketlere para
ayırabileceklerini düşünebilmek oldukça zordur. Bu birlikte birlikte,
çalışanların ileride zorunlu olarak buraya yönlendirilmesinin altyapısı oluşturulmaktadır.
Sanki, Şili modeli getirilecek gibidir. Bu model, bir tek Şili'de
uygulanmaktadır. Şili'de de, Pinochet'ten önce, 5-6 bireysel emeklilik şirketi
kuruldu. Bunlar, isteğe bağlı idi; fakat, kendilerini toplayamadılar, ayakta
duracak aşamaya gelemediler. Ne var ki, Pinochet bir darbeyle iktidara gelir
gelmez, polis ve askerler hariç olmak üzere tüm çalışanların sosyal güvenlik
sistemleri kaldırıldı. Bunun yerine, özel; yani, bireysel emeklilik
şirketlerine prim yatırılması zorunluluğu getirildi. Darbenin asıl sebeplerinden
bir tanesi de budur.
Özel emeklilik ve sigorta
şirketlerinden oluşan sistem, şu anda devlet garantisinin dışındadır. Devletin
sadece kontrol yetkisi vardır. Bunlar, kâr için çalışan özel şirketlerdir ve
iflasa tabidirler. İflas durumunda, bu şirketlere prim ödeyen vatandaşlarımız,
ileride, yaşlandıklarında herhangi bir güvenceden yoksun kalabileceklerdir.
Kâr amaçlı şirketlerin
bir başka özelliği de şudur: Bu şirketler, topladıkları primlerden bir kısmını
da kendilerine kâr olarak ayırmaktadırlar. SSK kâr amacı gütmediği için,
toplanan primlerden kendisine pay ayırmadığı halde, özellikle kuruluş kanununda
yönetim giderlerinin yüzde 10'una kadar geliri olabileceği belirtilmişken,
şimdiye kadar yüzde 2,5'u aşmadığı halde, SSK, topladığı primlerle dağıttığı
maaşı dengeleyemeyecek konumdadır. Mesela, her ay için SSK 1 katrilyon lira
prim toplamakta; 1,2 katrilyon lira emekli maaşı ödemektedir. Her ay için 200
trilyon lira açığı vardır; bunun nedeni, kayıtdışı istihdamın körüklenmesidir,
kayıtdışılığın engellenmesi için yeterli çabanın gösterilmemesidir. Bu tasarıda
da görüldüğü gibi, müfettişlere denetim yetkisi veriliyor; fakat, yaptırım
ayağı sakat bırakılıyor. Böyle olunca da, kayıtdışı istihdam had safhaya
ulaşacaktır. Bu tasarı, kayıtdışı istihdam konusuna da olumlu bir gelişme
getirebilecek bir tasarı değildir; çünkü, yaptırım mekanizması da söz konusu
değildir.
Sonuç olarak şunu
söyleyebiliriz: Sosyal güvenlik sisteminin, halkın yararına bir şekilde, kâr
amacı gütmeden, bir kamu hizmeti anlayışı içerisinde sağlam bir yapıya
dönüştürülmesi devletin aslî görevi iken ve SSK'nın bu görevi yeterli bir
şekilde yerine getirmesi için gelir artırımını sağlamak, SSK'yı güçlendirmek
siyasî iktidarların öncelikle yapması gereken iş olması gerekirken, bu yasayla
birlikte, devlet, bu aslî görevini özel şirketlere, bireysel emeklilik şirketlerine
devredeceği düşüncesiyle, âdeta, gerekçe olsun diye bir kastî iş göremezlik
yaratmaya çalışılmaktadır. İşi yokuşa sürüyorlar. SSK'nın başkanlık olarak
kurulmasının ve hiyerarşik olarak dikey ve yatay bir biçimde büyümesinin sebebi
de budur; karar alma süreçleri uzasın ki, kurum hantallaşsın. Hantal bir
yapıdan da dişe dokunur hiçbir iş çıkmayacağından "bu işi yapamıyoruz, bu
işi SSK yürütemiyor" anlayışına inandırmak istiyorlar. Bunu da, tabiî,
kendileri söyleyemiyor, vatandaşa söyletmek istiyorlar "bıktım bu SSK'dan,
bıktım bu Bağ-Kur'dan, defolsun, gitsin" dedirtmeye çalışıyorlar.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Konuşmanızı
tamamlar mısınız.
Buyurun.
ENVER ÖKTEM (Devamla) -
Bu tasarı, sosyal güvenlik sistemimizin özelleştirilmesine hazırlık
tasarısıdır. İçerisinde, çokuluslu sigorta şirketlerinin de bulunduğu bireysel
emeklilik ve sağlık sigorta şirketlerin avuç açıp bekledikleri bir ortamla
karşı karşıyayız.
Değerli arkadaşlarım,
konuşmamı bitirmeden önce, iki konuda sizin desteklerinizi bekliyoruz.
Bunlardan bir tanesi, halen SSK'da çalışmakta olan sözleşmeli personelin 2003
yılı sonuna kadar kadroya geçirilmeleriyle ilgili vereceğimiz önergeye
desteğinizi bekliyoruz.
Bir diğer konu da, halk
eğitim merkezlerinde öğretmen olarak görev yapmakta olanlarla ilgilidir.
Unvanları usta öğreticiler olarak geçen bu insanlar, şu anda, Türkiye'de, 16
000 civarındadır. Bunların, ayda 22 gün civarında sigorta primleri yatmaktadır;
bu nedenle de, sağlık hizmetlerinden hiçbir şekilde yararlanamamaktadırlar.
Bunların primlerini 30 güne çıkardığımız takdirde, bu insanlara da önemli bir
hizmet sunmuş olacağız. Bu konuda vereceğimiz önergeyi de desteklerseniz, size
teşekkür ederiz.
Saygılar sunarım.
(Alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederim
Sayın Öktem.
Bu konuşmanızdan sonra
desteğin gelmemesi mümkün değil Sayın Öktem.
Sayın milletvekilleri,
madde üzerinde başka söz talebi?.. Yok.
Maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Teşekkür ederim. Kabul etmeyenler... Madde kabul
edilmiştir.
3 üncü maddeyi okutuyorum
:
İKİNCİ
BÖLÜM
Kurumun
Organları
Organlar ve Teşkilat
MADDE 3. - Sosyal
Sigortalar Kurumunun organları şunlardır :
a) Genel Kurul.
b) Yönetim Kurulu.
c) Başkanlık.
Kurumun merkez ve taşra
teşkilatı ekli (I) ve (II) sayılı şemalarda gösterilmiştir.
BAŞKAN - Teşekkür ederim.
Madde üzerinde söz
talebi?.. Yok.
Maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Teşekkür ederim. Kabul etmeyenler... Madde kabul
edilmiştir.
4 üncü maddeyi okutuyorum
:
Genel Kurul
MADDE 4. - Genel Kurul,
Bakanın veya görevlendireceği kişinin başkanlığında;
a) Çalışma ve Sosyal
Güvenlik Bakanlığı, Maliye Bakanlığı, Sağlık Bakanlığı, Sanayi ve Ticaret
Bakanlığı, Devlet Planlama Teşkilatı Müsteşarlığı, Hazine Müsteşarlığı ve
Başbakanlık Yüksek Denetleme Kurulundan iştirak edecek birer temsilciden,
b) Kurum memurlarının en
fazla temsil edildiği sendikaca, Sosyal Sigortalar Kurumu Başkanlığı Sigorta
İşleri Genel Müdürlüğü ve Sağlık İşleri Genel Müdürlüğü personeli arasından
seçilecek birer temsilci olmak üzere iki temsilciden,
c) Yükseköğretim
Kurulunca görevlendirilecek sosyal politika, iş hukuku, aktüerya, istatistik
veya sağlık bilimleri alanlarında uzman iki öğretim üyesinden,
d) En fazla üyeye sahip
üç işçi konfederasyonunca üye sayıları itibarıyla belirlenecek toplam onbeş
temsilciden,
e) Üye sayıları
itibarıyla en fazla üyeye sahip işveren konfederasyonunca belirlenecek onbeş
temsilciden,
f) Kurumdan yaşlılık,
malullük, ölüm aylığı ile sürekli iş göremezlik geliri almakta olanlardan,
Bakanlıkça tespit edilecek en fazla üyeye sahip ilk iki kuruluş tarafından üye
sayıları itibarıyla belirlenecek beş temsilciden,
g) Yurt dışında çalışan
Türk işçilerini temsilen, Bakanlıkça belirlenecek iki temsilciden,
Oluşur.
Genel Kurul üyesi olup,
Kurumlarında hizmet akdi ile çalışanların akitleri, Kurul toplantısına katılmak
için çalıştığı iş yerindeki asıl işinden ayrılması dolayısıyla feshedilemez.
Genel Kurula katılacak
temsilcilerin seçimi ve Genel Kurulun çalışmasına ilişkin usul ve esaslar ile
diğer hususlar, Başkanın teklifi ve Bakanın onayı ile çıkarılacak yönetmelikle
düzenlenir.
BAŞKAN - Teşekkür ederim.
Madde üzerinde, şahsı
adına İstanbul Milletvekili Sayın Lokman Ayva; buyurun. (AK Parti sıralarından
alkışlar)
LOKMAN AYVA (İstanbul) -
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; öncelikle en içten saygı ve sevgilerimi
sunuyorum.
Aslında, söz almayı çok
isteyen birisi değilim; fakat, önemli iki kurumla ilgili tasarıların arka
arkaya görüşülmesinden dolayı böyle bir görüntü oluştu. Dikkat ettiyseniz,
turizmle ilgili kanunun müzakerelerinde hiç söz almadım; demek ki, gerektikçe
söz alıyorum. O yüzden, bu görüntüden dolayı özür diliyorum.
Öncelikle şöyle bir açıklama
yapmak istiyorum: Ben, niye komisyonlarda değil de burada önerge veriyorum gibi
bir görüntü oluştu.
Sayın Başkan, sayın
milletvekilleri; ben, Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler Komisyonu üyesiyim,
aynı zamanda, bu kurumların görüşüldüğü alt komisyon üyesiyim. Orada, bu tür
değişiklik taleplerimizi ilgili bürokrat arkadaşlarımıza verdim ve
"bunlarla ilgili bir gelişme olursa, lütfen, bize iletin; yani, teknik
olarak neler yapılması gerekir, nasıl bir şey yapalım, kurum açısından,
toplumsal açıdan nasıl uygun bir düzenleme olur" dedim, hâlâ bize cevap
gelmedi. Plan ve Bütçe Komisyonundaki görüşmeler esnasında da bu konuları takip
ettim; sürekli, her gün arıyorum "alt komisyonda, alt komisyonda, alt
komisyonda" deniliyor. En son olarak dün akşam, belki yakında görüşürler
diye bir daha aradım; meğer, görüşme bitmiş.
Dolayısıyla, bu toplumsal
değişikliklerin olması için de... Çünkü, bizler bir hayalle geldik buraya, bir
idealle geldik; sorunları yaşadık, çözümleri bulmak üzere buraya geldik, çözüm
üretmek zorundayız. Bu çözümleri ben burada üretmeyeceğim de nerede
üreteceğim?! Bana başka bir mevki gösterin, orada anlatayım bunları. O açıdan,
burada dile getirmek mecburiyetimiz var. Bunda, ne kötü niyet ne başka bir şey
var, kesinlikle yanlış anlaşılmasın; böyle bir ima yaptıysam da özür diliyorum.
Efendim, 4 üncü maddeyle
ilgili verdiğim önergede -birazdan okunacak- Türkiye Sakatlar Konfederasyonun
da bu genel kurulda yer almasını istedim; oradan belirlenecek bir temsilciyle.
Buradaki kasıt ne; burada bir ücret filan da verilmiyor, buradan bir para almak
için değil; burada çoğunluk elde ederek, kadrolaşma vesaire gibi bir niyetimiz
de olamaz zaten. Şu veya bu, bilmiyorum, akla başka nasıl bir imtiyaz
gelebilir; hiçbiri değil. Buradaki yegâne neden şu: Sosyal Sigortalar Kurumuyla
ilgili çok sayıda özürlü vatandaş var; fakat, bunların problemlerinin çözümleri
bir türlü gündeme gelmiyor burada. Yıllardır da soruyorum, genel kurul
tutanaklarıyla, ilgili arkadaşlara da sordum; bu konular hiçbir zaman gündeme gelmiyor,
dolayısıyla da, sorunlar yığıla yığıla insanlar acı içerisinde kıvranıyor. Biz
arzu ediyoruz ki, bu sorunlar, burada, bu platformda gündeme gelsin. Oy
hakkımızın da olmasına gerek yok, yeter ki, gündeme getirebilme şansı olsun. Bu
konfederasyon, sivil bir inisiyatiftir ve 2908 sayılı kanunun 88 inci
maddesiyle kurulmuştur ve özürlüler adına konuşmaya yetkili bir kurumdur.
Dolayısıyla, bunun yer alması son derece hayırlı olacaktır.
Eğer, problemleri dile
getirme şansı, bu tür çözüm mevkilerinde olmazsa, maalesef, sorunlar büyüyüp
gidiyor. Bu açıdan bunun anlayışla karşılanacağını düşünüyorum.
Çok teşekkür ediyorum.
(Alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederim
Sayın Ayva.
Madde üzerinde 1 önerge
vardır; okutuyorum :
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 247
sıra sayılı kanun tasarısının 4 üncü maddesinin birinci fıkrasına aşağıdaki (h)
bendinin eklenmesini arz ve teklif ederim.
"h) Türkiye Sakatlar
Konfederasyonunca belirlenecek bir temsilciden,"
Lokman Ayva
İstanbul
BAŞKAN - Teşekkür ederim.
Komisyon?..
SAĞLIK, AİLE, ÇALIŞMA VE
SOSYAL İŞLER KOMİSYONU SÖZCÜSÜ SABAHATTİN YILDIZ (Muş) - Takdire bırakıyoruz
Sayın Başkanım.
BAŞKAN - Hükümet?..
DEVLET BAKANI KÜRŞAD
TÜZMEN (Gaziantep) - Katılmıyoruz.
BAŞKAN - Sayın Ayva,
gerekçeyi mi okutayım, konuşmak mı istersiniz?
LOKMAN AYVA (İstanbul) -
Gerekçeyi okutun efendim.
BAŞKAN - Gerekçeyi
okutuyorum :
Gerekçe :
Genel Kurula katılacak
kuruluşlar arasına Sosyal Sigortalar Kurumundan değişik neden ve adlar altında
hizmet alan milyonlarca özürlünün emredici bir yasa hükmü ile kurulan örgütü
Türkiye Sakatlar Konfederasyonunun bir kişiyle temsil edilmesine olanak
verilmelidir.
BAŞKAN - Teşekkür ederim.
Komisyonun takdire
bıraktığı, Hükümetin katılmadığı önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Teşekkür ederim. Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.
Sayın milletvekilleri,
maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Teşekkür ederim. Kabul
etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.
5 inci maddeyi okutuyorum
:
Genel Kurulun toplanması
ve görevleri
MADDE 5.- Genel Kurul üç
yılda bir Haziran ayı içinde Bakanın çağrısı üzerine toplanır. Bakan, gerekli
görürse Genel Kurulu olağanüstü toplantıya çağırabilir. Olağan ve olağanüstü
Genel Kurul için toplantı yeter sayısı, üye tam sayısının salt çoğunluğudur.
İlk toplantıda çoğunluk sağlanmazsa
ikinci toplantıda salt çoğunluk
aranmaz.
Genel Kurulun görevleri;
a) Kurumun üç yıllık
bilançoları, faaliyet raporları ve gelecek üç yıllık gelir-gider dengesini
sigorta kolları itibarıyla gösterir aktüeryal hesap sonuçları hakkında,
Başbakanlık Yüksek Denetleme Kurulu yıllık raporları da göz önünde
bulundurulmak suretiyle, görüş bildirmek,
b) Seçimle gelen Yönetim
Kurulu üyelerinin yerine asil ve yedek üyeleri
6 ncı maddedeki esaslar dahilinde seçmek,
c) Kurumun görev ve
faaliyetleri hakkında görüş bildirmek ve teklifte bulunmak.
Genel Kurul kararları
Kurum tarafından bir rapor halinde Bakanlık ile Başbakanlık Yüksek Denetleme
Kuruluna en geç üç ay içinde
gönderilir.
BAŞKAN - Teşekkür ederim.
Madde üzerinde söz
talebi?.. Yok.
Madde üzerinde verilmiş 2
adet önerge vardır.
Birinci önergeyi
okutuyorum :
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan Sosyal
Sigortalar Kurumu Kanunu Tasarısının 5 inci maddesinin (a) bendinde yer alan
"gelecek üç yıllık gelir-gider dengesini" ibaresinin "gelecek on
yıllık gelir-gider dengesini" olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
|
Faruk Çelik |
Mahfuz Güler |
Sadullah Ergin |
|
Bursa |
Bingöl |
Hatay |
|
Telat Karapınar |
Recep Özel |
Ömer Özyılmaz |
|
Ankara |
Isparta |
Erzurum |
BAŞKAN- İkinci önergeyi
okutuyorum :
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan Sosyal
Sigortalar Kurumu Kanunu Tasarısının 5 inci maddesindeki "iki yılda bir
haziran ayı içinde" ifadesinin "üç yılda bir kasım ayı içinde"
olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
|
Mustafa Özyürek |
Fahrettin Üstün |
Bayram Meral |
|
Mersin |
Muğla |
Ankara |
|
İzzet Çetin |
Haluk Koç |
Osman Özcan |
|
Kocaeli |
Samsun |
Antalya |
|
Muzaffer Kurtulmuşoğlu |
Kemal Kılıçdaroğlu |
Muharrem Toprak |
|
Ankara |
İstanbul |
İzmir |
|
|
Ahmet Ersin |
|
|
|
İzmir |
|
BAŞKAN - Teşekkür ederim.
Komisyon önergeye
katılıyor mu?..
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ SABAHATTİN YILDIZ (Muş) - Hangi önergeyi oyluyoruz Sayın Başkanım?
BAŞKAN - İkinci önergeyi
oyluyoruz, Sayın Mustafa Özyürek ve arkadaşlarının önergesini oyluyoruz.
MUSTAFA ÖZYÜREK (Mersin)
- Yani, o zaman olmaz!
BAŞKAN - Ben bir açıklık
getireyim isterseniz.
ÇALIŞMA VE SOSYAL
GÜVENLİK BAKANI MURAT BAŞESGİOĞLU (İstanbul) - Tam dinleyemedik önergeyi.
BAŞKAN - Görüşülmekte
olan Sosyal Sigortalar Kurumu Kanunu Tasarısının 5 inci maddesindeki "iki
yılda bir haziran ayı içinde" ifadesinin "üç yılda bir kasım ayı
içinde" olarak değiştirilmesi teklif ediliyor.
Genellikle genel kurulun
üç yılda bir yapılması, iktidar için herhalde daha uygun bir öneri olsa gerek;
bu önerilmiş.
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ SABAHATTİN YILDIZ (Muş) - Sayın Başkan, katılmıyoruz.
BAŞKAN - Şimdi, bir
yanlışlık olsa gerek; çünkü, zaten maddede "genel kurul üç yılda bir
haziran ayı içinde" deniliyor.
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ SABAHATTİN YILDIZ (Muş) - Tasarı maddesinde "üç yılda bir haziran
ayı" denilmektedir. Siz, önergede "iki yılda bir" diye ifade
etmişsiniz, ondan dolayı bir yanlış anlaşılma var.
BAYRAM ALİ MERAL (Ankara)
- Eylül ayı...
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ SABAHATTİN YILDIZ (Muş) - Eylül ayı da, diğer kısımda "iki yılda
bir" demişsiniz Sayın Meral.
İZZET ÇETİN (Kocaeli) -
Eskiden her yıl yapılırdı. Öyle dese ne olur!
BAŞKAN - Şöyle, sayın
milletvekilleri: Tasarı maddesinde "genel kurul üç yılda bir" ifadesi
zaten var.
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ SABAHATTİN YILDIZ (Muş) - Tasarıdaki "iki yılda bir" değil.
BAŞKAN - Siz, sadece,
haziran ayının kasım ayına mı alınmasını istiyorsunuz? Yani, süre üç yıl olarak
kalsın; ama, haziran ayı yerine kasım ayı olsun diyorsunuz.
İZZET ÇETİN (Kocaeli) -
Evet.
BAŞKAN - O zaman, bu
önerge doğru değil. Önergenizi düzelterek...
BAYRAM ALİ MERAL (Ankara)
- Önergeyi çekiyoruz.
BAŞKAN - Önergenizi
çekiyorsunuz. Peki, teşekkür ederim.
ÇALIŞMA VE SOSYAL
GÜVENLİK BAKANI MURAT BAŞESGİOĞLU (İstanbul) - Sayın Başkanım, zaten, bizim
yeni düzenlememizde de, genel kurulun üç yılda bir yapılacağı hükmü var.
Burada, sadece haziran ayı yerine kasım ayı...
BAŞKAN - Zaten tasarı da
da var, "üç yılda bir" deniliyor ve çalışma raporları da öyle.
Diğer önergeyi okutuyorum
:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan Sosyal
Sigortalar Kurumu Kanun Tasarısının 5 inci maddesinin (a) bendinde yer alan
"gelecek üç yıllık gelir-gider dengesini" ibaresinin "gelecek on
yıllık gelir-gider dengesini" olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Faruk Çelik
(Bursa) ve arkadaşları
BAŞKAN - Komisyon?..
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ SABAHATTİN YILDIZ (Muş) - Takdire bırakıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN - Hükümet?..
ÇALIŞMA VE SOSYAL
GÜVENLİK BAKANI MURAT BAŞESGİOĞLU (İstanbul) - Katılıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN - Gerekçeyi
okutuyorum :
Gerekçe :
Bu değişiklikle Genel
Kurulun kurumun on yıllık gelir-gider dengesi hakkında görüş bildirmesi
amaçlanmıştır.
BAŞKAN - Teşekkür ederim.
Komisyon takdire
bıraktığı, Hükümetin katıldığı önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler...
Teşekkür ederim. Kabul etmeyenler... Önerge, kabul edilmiştir.
Maddeyi kabul edilen
önerge doğrultusunda oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Teşekkür ederim.
Kabul etmeyenler... Madde, kabul edilmiştir.
6 ncı maddeyi okutuyorum
:
Yönetim Kurulu
MADDE 6. - Yönetim
Kurulu, Kurumun en yüksek yönetim, karar, yetki ve sorumluluğunu taşır. Yönetim
Kurulu, bir başkan ile yedi üyeden oluşur. Bir üye Hazine Müsteşarlığının bağlı
olduğu Bakanın, bir üye de Bakanın önerisi üzerine müşterek kararname ile
atanırlar. İşçi ve işverenler ile Kurumdan gelir ve aylık almakta olanları
temsil edecek birer asil ve yedek üye Genel Kurulda, kendi belirleyecekleri
adaylar arasından seçilir. Sosyal Sigortalar Kurumu Başkanlığı Sigorta İşleri
Genel Müdürü ile Sağlık İşleri Genel Müdürü Yönetim Kurulunun doğal üyesidir.
Yönetim Kurulunun seçimle
gelen üyeleri hariç, diğer üyelerinin
657 sayılı Devlet Memurları Kanununun 48 inci maddesinin (A) bendinin (1), (4),
(5), (6) ve (7) nci alt bentlerinde belirtilen şartları taşımaları ve yurtiçi
veya yurtdışında denkliği Yüksek Öğretim Kurulu tarafından kabul edilen yüksek
öğrenim kurumlarında dört yıl veya daha fazla yüksek öğrenim görmüş olmaları ve
en az 12 yıl fiili kamu hizmetinin bulunması zorunludur.
Başkan ile Sigorta ve
Sağlık İşleri Genel Müdürleri dışındaki Yönetim Kurulu üyelerinin görev süresi
üç yıldır. Atama ve seçim dönemi içinde herhangi bir nedenle Yönetim Kurulu
Üyeliği sona erenlerin yerleri aynı usulle yenileri atanmak veya seçilmiş
bulunan yedekler getirilmek suretiyle doldurulur. Bu şekilde göreve gelenler,
yerlerini aldıkları üyenin görev süresini tamamlar. Atama ile gelen Yönetim
Kurulu üyelerinden görev süresi sona erenler, geldikleri kurumda durumlarına
uygun bir göreve atanırlar.
Başkan, Yönetim Kurulu
üyesi ve başkanıdır. Yönetim Kurulu haftada en az bir defa ve asgari beş üye
ile toplanır.
Yönetim Kuruluna,
Başkanın bulunmadığı hallerde Başkana vekalet eden Genel Müdür başkanlık eder.
Toplantıya katılan üyelerin çoğunluğu ile karar verilir. Oylarda eşitlik
halinde, Başkanın bulunduğu taraf çoğunlukta sayılır.
Mazeretsiz olarak Yönetim
Kurulu toplantılarına katılmayan üyelerin ücretlerinden, yönetmelik hükümlerine
göre kesinti yapılır. Bir takvim yılı içinde birbirini izleyen dört hafta veya
toplantı sayısının % 20 sinden fazla sayıda toplantıya mazeretsiz
katılmayanların Yönetim Kurulu üyeliği kendiliğinden sona erer.
Yönetim Kurulu Başkan ve
Üyeleri ile Kurum personeli 3628 sayılı Mal Bildiriminde Bulunulması, Rüşvet ve
Yolsuzluklarla Mücadele Kanununa
tabidirler.
Görevleri ile ilgili
işledikleri bir fiil, aldıkları karar veya görevleri dışında da olsa
işledikleri yüz kızartıcı bir fiil nedeniyle haklarında ceza davası açılmış
bulunan Yönetim Kurulu Başkan ve
Üyeleri, Bakan tarafından geçici olarak görevlerinden
uzaklaştırılabilirler.
BAŞKAN - Teşekkür ederim.
Madde üzerinde söz
talebi?.. Yok.
Madde üzerinde verilmiş 3
adet önerge var; önergeleri önce geliş sıralarına göre okutup, sonra
aykırılıklarına göre işlem yapacağım.
İlk önergeyi okutuyorum :
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan
tasarının 6 ncı maddesinin üçüncü fıkrasının birinci cümlesinin aşağıdaki
şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
|
Kemal Kılıçdaroğlu |
Hüseyin Ekmekcioğlu |
Muzaffer R. Kurtulmuşoğlu |
|
İstanbul |
Antalya |
Ankara |
|
Muharrem İnce |
Muharrem Toprak |
Haluk Koç |
|
Yalova |
İzmir |
Samsun |
"Sigorta ve Sağlık
İşleri Genel Müdürleri dışındaki yönetim kurulu üyelerinin görev süresi üç
yıldır."
BAŞKAN - Teşekkür ederim.
Diğer önergeyi okutuyorum
:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan kanun
tasarısının 6 ncı maddesinin birinci fıkrasında yer alan "atanırlar"
ibaresinden sonraki ifadenin "en çok temsil yetkisine sahip işçi, işveren
ve kurumdan gelir ve aylık almakta olanları temsil eden kurumdan birer asıl ve
yedek üye seçilir. Sosyal Sigortalar Kurumu Başkanlığı Sigorta İşleri Genel
Müdürü ile Sağlık İşleri Genel Müdürü yönetim kurulunun doğal üyesidir."
Arz ve teklif ederiz.
|
Faruk Çelik |
Agâh Kafkas |
Özkan Öksüz |
|
Bursa |
Çorum |
Konya |
|
Sadullah Ergin |
|
İsmail Soylu |
|
Hatay |
|
Hatay |
BAŞKAN - Şimdi üçüncü
önergeyi okutacağım ve en aykırı önerge olduğu için işleme alacağım:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan SSK
Kanunu Tasarısının 6 ncı maddesi
birinci fıkrasının aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
|
Mustafa Özyürek |
Bayram Ali Meral |
Ali Topuz |
|
Mersin |
Ankara |
İstanbul |
|
Muzaffer R. Kurtulmuşoğlu |
|
İzzet Çetin |
|
Ankara |
|
Kocaeli |
"Yönetim kurulu,
kurumun en yüksek yönetim, karar, yetki ve sorumluluğunu taşır. Yönetim kurulu,
bir başkan ile yedi üyeden oluşur. Bir üye Hazine Müsteşarlığının bağlı olduğu
bakanın, bir üye de bakanın önerisi üzerine müşterek kararnameyle atanırlar. En
çok temsil yetkisine sahip işçi ve işveren konfederasyonları ile kurumdan gelir
ve aylık almakta olanları temsil edecek birer asıl ve yedek üye genel kurulda
kendi belirleyecekleri adaylar arasından seçilir. SSK Başkanlığı Sigorta İşleri
Genel Müdürlüğü ile Sağlık İşleri Genel Müdürü yönetim kurulunun doğal
üyesidir.
BAŞKAN - Komisyon
önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ SABAHATTİN YILDIZ (Muş) - Sayın Başkan, ikinci ve üçüncü önergeler aynı
içerikli yanılmıyorsam. Birleştirip oylarsanız...
BAŞKAN - Sayın grup
başkanvekilleri, önergeler geç ulaştığı için, fotokopi çekip inceleme
olanağımız dahi olmuyor. O nedenle, önergeleri daha erken vermenizi rica
ediyorum.
Sayın Bakan, bir öneriniz
var mı? Yoksa, ayrı ayrı işlem yapmak durumundayım.
ÇALIŞMA SOSYAL GÜVENLİK
BAKANI MURAT BAŞESGİOĞLU (İstanbul) - Sayın Başkan, burada bizim de kanaatimiz
Komisyonun paralelinde.
FARUK ÇELİK (Bursa) -
Efendim, ayrı ayrı oylanmasını istiyorum; farklı önergeler.
BAŞKAN - Önergeler
farklı...
Aynı ise, birini işlemden
çekin isterseniz.
Önergesini geri çeken var
mı?
BAYRAM ALİ MERAL (Ankara)
- Önergeyi çekiyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN - Sayın Mustafa
Özyürek ve arkadaşlarının önergesi geri çekilmiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum
:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan kanun
tasarısının 6 ncı maddesinin birinci fıkrasında yer alan "atanırlar"
ibaresinden sonraki ifadenin "en çok temsil yetkisine sahip işçi, işveren
ve kurumdan gelir ve aylık almakta olanları temsil eden kurumdan birer asıl ve
yedek üye seçilir. Sosyal Sigortalar Kurumu Başkanlığı Sigorta İşleri Genel
Müdürü ile Sağlık İşleri Genel Müdürü yönetim kurulunun doğal üyesidir."
Arz ve teklif ederiz.
Faruk Çelik
(Bursa) ve arkadaşları
BAŞKAN - Komisyon?..
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ SABAHATTİN YILDIZ (Muş) - Takdire bırakıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN - Hükümet?..
ÇALIŞMA VE SOSYAL
GÜVENLİK BAKANI MURAT BAŞESGİOĞLU (İstanbul) - Katılıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN - Gerekçeyi
okutuyorum:
Gerekçe:
Temsilde kargaşanın
olmaması amaçlanmıştır.
BAŞKAN - Teşekkür ederim.
Komisyonun takdire
bıraktığı, Hükümetin katıldığı önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler...
Teşekkür ederim. Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmiştir.
Son önergeyi okutuyorum :
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan
tasarının 6 ncı maddesinin üçüncü fıkrasının birinci cümlesinin aşağıdaki
şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Kemal Kılıçdaroğlu
(İstanbul) ve arkadaşları
"Sigorta ve Sağlık
İşleri Genel Müdürleri dışındaki Yönetim Kurulu üyelerinin görev süresi üç
yıldır."
BAŞKAN - Teşekkür ederim.
Komisyon?..
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ SABAHATTİN YILDIZ (Muş) - Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN - Hükümet?..
ÇALIŞMA VE SOSYAL
GÜVENLİK BAKANI MURAT BAŞESGİOĞLU (İstanbul) - Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN - Gerekçeyi
okutuyorum :
Gerekçe :
İdarî özerklik nedeniyle,
başkan da üç yıl süreyle atanmalıdır.
BAŞKAN - Teşekkür ederim.
Komisyon ve Hükümetin
katılmadığı önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Teşekkür ederim.
Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.
Sayın milletvekilleri, 6
ncı maddeyi, kabul edilen önerge doğrultusunda oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler...Teşekkür ederim. Kabul etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.
7 nci maddeyi okutuyorum
:
Yönetim Kurulunun görev
ve yetkileri
MADDE 7.- Yönetim
Kurulunun görev ve yetkileri şunlardır:
1. Kurumun, Başkanlıkça
hazırlanacak yıllık konsolide bütçesiyle memur ve işçi kadrolarıyla sözleşmeli
personel pozisyonlarını karara bağlamak, merkezden taşraya veya taşra teşkilatları arasında kadro aktarımına karar
vermek ve personel politikasını belirlemek.
2. Kurumun bütçesindeki
yönetim giderlerinin bölümleri içinde uygun görülen aktarmaları yapmak, bu
bölümler arasındaki ek ve olağanüstü ödenek tekliflerinden uygun gördüklerini
karara bağlamak.
3. Kurum bilançosunu,
gelir gider cetvellerini ve faaliyet raporunu inceleyip karara bağlamak.
4. Kurumun finansman ve
aktüerya konusundaki çalışmalarını incelemek, bu Kanunda belirtilen Kurum
gelirlerinin değerlendirilmesi esaslarına uygunluğunu izlemek, gerekli
tedbirleri kararlaştırmak, finansman ve aktüeryal dengelere ilişkin bilgilerin
yılda en az bir defa kamuoyuna açıklanmasına karar vermek.
5. Gerektiğinde Kurumun
mali yapısını ve aktüeryal durumunu ayrı ayrı veya birlikte inceletmek.
6. Kurumun taşra
teşkilatlarının kurulmasına, kapatılmasına veya kurulmuş olanların
niteliklerinin değiştirilmesini önermek.
7. Çalışma konuları,
organları, görev ve yetkileri, bağlılık durumları ve denetim usulleri
yönetmeliklerinde belirtilecek, tüzel kişiliği haiz, Kurumun çalışma konuları
ve hizmet alanları ile ilgili müesseseler, işletmeler, ortaklık veya
şirketlerin kurulmasına veya kapatılmasına karar vermek, Kuruma bağlı müessese,
işletme, ortaklık veya şirketlerin, amaçlarına uygun işleri yürütmeleri için
ihtiyaç duydukları, ancak kendi kaynakları ile karşılayamadıkları gayrimenkullerin
alımına, gerek görülen gayrimenkullerin satımına izin vermek.
8. Kurum yararı görülen
hallerde kurulmuş bulunan ya da kurulacak olan işletme, ortaklık veya
şirketlerin hisse senetlerinin veya ortaklık paylarının satın alınmasına karar
vermek.
9. Başkanın önerisi
üzerine Kurum adına imza yetkisi verilecek personeli belirlemek (ataması
müşterek kararname ile gerçekleştirilen görevliler hariç) ve gerektiğinde imza
yetkisi verme yetkisini devretmek.
10. Kurumla ilgili kanun,
kanun hükmünde kararname, tüzük ve yönetmelik taslaklarını inceleyerek
Bakanlığa sunulmasına karar vermek.
11. Kurum adına
gayrimenkul alınması, satılması, kiralanması, takası, veya inşası, kullanımı,
idare edilmesi, tahsis şekli, gayrimenkuller üzerinde, özel veya tüzel kişiler
eli ile yap-işlet-devret, işlet-devret, yap-işlet-sat, yap-kirala-işlet gibi
modelleri ile işlerin yaptırılması hakkında karar vermek, Kurum kaynaklarının
ve varlıklarının değerlendirilmesinde kullanılacak finansman teknik ve
usullerine karar vermek.
12. Her yıl Maliye
Bakanlığınca belirlenen yeniden değerleme oranında miktarı artırılmak üzere
bedeli beşyüzmilyar Türk Lirasından fazla olan sözleşmeler ve yapılacak işler
hakkında karar vermek.
13. Kurum için fayda
görülen hallerde; dava ve icra kovuşturmalarından sarfınazar veya feragat
etmek, bunlara ait meblağın terkini hususunda karar vermek, Kurumun leh ve
aleyhindeki dava ve takiplerin sulh
yolu ile çözümlenmesine karar vermek, Kurumun borç ve alacaklarının
tahkim yoluyla çözümlenmesine karar vermek, bu konudaki yetkilerini
gerektiğinde, sınırlarını belirterek Başkan ve genel güdürlere devreder.
14. Kurumca hazırlanacak
gelecek üç yıllık gelir-gider dengesini gösterir aktüeryal hesap sonuçlarını
inceleyerek Genel Kurula sunmak.
15. Kurumca hazırlanan ek
ödeme oranları ile buna ilişkin usul ve esasları belirlemek, yönetim
giderlerinden karşılanmak üzere Kurumun memur statüsündeki kadrolu personeline
ödenecek ikramiyelerin ödeme tarihlerini belirlemek.
16. Kurumda veya Kurum
adına çalıştırılacak yerli ve yabancı uzmanların nitelikleri ile sözleşme
şartları ve ücretlerini belirlemek, gerektiğinde danışmanlık, kontrollük,
müşavirlik ve benzeri hizmetlerin satın alınmasına karar vermek, yerli ve
yabancı kurum ve kuruluşlarla birlikte ortak proje yapılmasına karar vermek.
17. Kurumun taşra teşkilatında, Başkanlığın icra
takip ve dava işleri için hizmet satım alımı
ile çalıştırılacak avukatlarla yapılacak sözleşmenin şartları ile ücret
miktarını tespit etmek.
18. Sigortalılar, gelir
ve aylık almakta olanlar, hak sahipleri, geçindirmekle yükümlü oldukları
kişiler ve Kurum personeli ile bakmakla yükümlü olduğu kişilerin
faydalanacakları sağlık yardımlarının Kurum sağlık tesisleri ile bunların
dışındaki sağlık tesislerinden hizmet satın almak suretiyle karşılanmasına
ilişkin usul ve esasları belirlemek.
19. Her yıl Maliye Bakanlığınca belirlenen yeniden
değerleme oranında miktarı artırılmak üzere, tutarı otuzmilyar Türk Lirası ve
daha fazla olan Kurum alacaklarının
borçlularını ve borç miktarlarının kamuoyuna altı ayda bir açıklanıp,
açıklanmamasına karar vermek.
20. Mevzuatla verilen
benzer görevleri yapmak.
Bu maddenin; 1, 2, 3, 6,
7, 8, 11, 14, 15 ve 16 numaralı fıkraları ile ilgili Yönetim Kurulu kararları
Bakan onayına tabidir.
Toplantılara iştirak eden
Yönetim Kurulu Başkan ve üyelerine, bu görevleri nedeniyle 22.01.1990
tarihli ve 399 sayılı Kanun Hükmünde
Kararnamenin 34 üncü maddesine göre Kamu iktisadi teşebbüsleri yönetim kurulu
başkan ve üyelerine ödenen miktarlarda
aylık ücret ödenir ve ayrıca
Yönetim Kurulunun doğal üyesi
olan Kurum Başkanı ve
Sigorta İşleri Genel Müdürü ile
Sağlık İşleri Genel Müdürü dışındaki diğer üyelerine, bu ücretle birlikte,
Yönetim Kurulu üyesi kadrosunun
karşılığı olan aylık ve diğer
ödemeler verilir. Yolluklarında ise 6245 sayılı Harcırah Kanunu hükümleri
uygulanır.
Yönetim Kurulu
çalışma usul ve esasları ile diğer
hususlar Yönetim Kurulunun kararı ve Bakanın onayı ile çıkarılacak yönetmelikle
belirlenir.
BAŞKAN - Teşekkür ederim.
Madde üzerinde söz
talebi?.. Yok.
Madde üzerinde 3 adet
önerge vardır; önergeleri, önce geliş sırasına göre okutacağım, sonra aykırılık
derecesine göre işleme alacağım.
İlk önergeyi okutuyorum :
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan Sosyal
Sigortalar Kurumu Kanunu Tasarısının 7 nci maddesinin 14 üncü bendinde yer alan
"üç" ibaresinin "on" olarak değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
|
Faruk Çelik |
Ömer Özyılmaz |
Mahfuz Güler |
|
Bursa |
Erzurum |
Bingöl |
|
Şükrü Önder |
İrfan Rıza Yazıcıoğlu |
Mehmet Fehmi Uyanık |
|
Yalova |
Diyarbakır |
Diyarbakır |
BAŞKAN - Teşekkür ederim.
İkinci önergeyi
okutuyorum :
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan
tasarının 7 nci maddesinin 14 üncü fıkrasında yer alan "üç yıllık"
ifadesinin "en az 10 yıllık" olarak değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
|
Kemal Kılıçdaroğlu |
Muhsin Koçyiğit |
Hüseyin Ekmekçioğlu |
|
İstanbul |
Diyarbakır |
Antalya |
|
Muzaffer Kurtulmuşoğlu
|
Muharrem Toprak |
Muharrem İnce |
|
Ankara |
İzmir |
Yalova |
|
Osman Özcan |
Ramazan Kerim Özkan |
Harun Akın |
|
Antalya |
Burdur |
Zonguldak |
BAŞKAN - Teşekkür ederim.
En aykırı önergeyi
okutup, işleme alacağım :
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan Sosyal
Sigortalar Kurumu Kanunu Tasarısının 7 nci maddesinin ikinci fıkrasının madde
metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
|
Mustafa Özyürek |
Bayram Meral |
İzzet Çetin |
|
Mersin |
Ankara |
Kocaeli |
|
Haluk Koç |
Ahmet Ersin |
Hüseyin Ekmekçioğlu |
|
Samsun |
İzmir |
Antalya |
|
Osman Özcan |
|
Fahrettin Üstün |
|
Antalya |
|
Muğla |
BAŞKAN - Teşekkür ederim.
Komisyon?..
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ SABAHATTİN YILDIZ (Muş) - Sayın Başkan, son okunan önergeye
katılmıyoruz; diğer iki önerge aynı içerikli.
BAŞKAN - Teşekkür ederim.
Hükümet?..
ÇALIŞMA VE SOSYAL
GÜVENLİK BAKANI MURAT BAŞESGİOĞLU (İstanbul) - Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN - Sayın Özyürek,
gerekçeyi mi okutayım?
MUSTAFA ÖZYÜREK (Mersin)
- Evet efendim.
BAŞKAN - Gerekçeyi
okutuyorum :
Gerekçe :
Özerk yapıya uygun olarak
Yönetim Kurulu kararlarının onaya gerek kalmadan uygulamaya konularak karar
alma süreçlerinin kısaltılması amaçlanmıştır.
BAŞKAN - Teşekkür ederim.
Komisyonun ve Hükümetin
katılmadığı önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Teşekkür ederim.
Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.
İkinci önergeyi
okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan
tasarının 7 nci maddesinin 14 üncü fıkrasında yer alan "üç yıllık"
ifadesinin "en az 10 yıllık" olarak değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
Kemal Kılıçdaroğlu
(İstanbul) ve arkadaşları
BAŞKAN - Komisyon?..
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ SABAHATTİN YILDIZ (Muş) - Takdire bırakıyoruz Sayın Başkan; yalnız,
diğer önergeyle aynı, ikisi de, üç yılı, on yıla çıkarıyor.
BAŞKAN - Birinde "en
az on yıllık" ibaresi var, diğerinde "on yıl" olarak değiştirilmesi
var.
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ SABAHATTİN YILDIZ (Muş) - Fark etmez; yani, aynı, on yıl, en az on
yıl...
BAŞKAN - 5 inci madde
üzerinde kabul edilen Sayın Faruk Çelik ve arkadaşlarının önergesine uygun
olarak... Yani, orada "on yıl" vardı, "en az on yıl"
ibaresi yoktu.
ÇALIŞMA VE SOSYAL
GÜVENLİK BAKANI MURAT BAŞESGİOĞLU (İstanbul) - Sayın Başkanım, burada, aktuarya
hesaplarının on yıllık bir projeksiyonla sunulması öngörülüyor. Her iki önerge
de bunu amaçlıyor. Belki, orada "en az" sözcüğü iki önergenin farklı
olduğu izlenimini yaratıyor; ama, bizce...
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ SABAHATTİN YILDIZ (Muş) - Aynı amacı kapsıyor.
ÇALIŞMA VE SOSYAL
GÜVENLİK BAKANI MURAT BAŞESGİOĞLU (İstanbul) - Ayrı ayrı işleme koydunuz; o
zaman, biz... Yani, biz, özünü benimsediğimiz bir önergeye şeklî olarak
katılmamak gibi bir durum yaratmak istemiyoruz.
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ SABAHATTİN YILDIZ (Muş) - Karşı çıkmış olmayalım.
BAŞKAN - Peki, bu
"en az"da imzası olan arkadaşlar "en az" kelimesini
çıkarmamızı istiyorlar mı? "On yıl" uygun mu? Çünkü, ısrar
ediyorsanız, ayrı ayrı oylayacağım
MUSTAFA ÖZYÜREK (Mersin)
- Evet, ısrar ediyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN - Israr
ediyorsunuz; peki, teşekkür ederim.
Komisyonun görüşünü
tekrar almak istiyorum; önergeye katılıyor musunuz?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ SABAHATTİN YILDIZ (Muş) - Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN - Hükümet?..
ÇALIŞMA VE SOSYAL
GÜVENLİK BAKANI MURAT BAŞESGİOĞLU (İstanbul) - Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN - Gerekçeyi mi okutayım?
MUSTAFA ÖZYÜREK (Mersin)
- Gerekçeyi okutun Sayın Başkan.
BAŞKAN - Gerekçeyi
okutuyorum :
Gerekçe :
Aktuarya hesapları,
ortalama yaşam umudu dikkate alınarak yapıldığı için, üç yıllık aktuarya
hesapları olamayacağı için değişiklik önerilmiştir.
BAŞKAN - Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Teşekkür ederim. Kabul etmeyenler...
Önerge kabul edilmemiştir.
Son önergeyi okutuyorum :
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan Sosyal
Sigortalar Kurumu Kanunu Tasarısının 7 nci maddesinin 14 üncü bendinde yer alan
"üç" ibaresinin "on" olarak değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
Faruk Çelik
(Bursa) ve arkadaşları
BAŞKAN - Komisyon?..
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ SABAHATTİN YILDIZ (Muş) - Takdire bırakıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN - Hükümet?..
ÇALIŞMA VE SOSYAL
GÜVENLİK BAKANI MURAT BAŞESGİOĞLU (İstanbul) - Katılıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN - Gerekçeyi
okutuyorum :
Gerekçe :
Bu değişiklikle, Genel
Kurulun, kurumun on yıllık gelir-gider dengesini gösterir aktuaryel hesap
sonuçları hakkında bilgi sahibi olması amaçlanmıştır.
BAŞKAN - Teşekkür ederim.
Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Teşekkür ederim. Kabul etmeyenler... Önerge kabul
edilmiştir.
Sayın milletvekilleri,
kabul edilen önerge doğrultusunda maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Teşekkür ederim. Kabul etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.
8 inci maddeyi okutuyorum
:
Başkanlık
MADDE 8.- Başkanlık;
Başkan, Denetim, Danışma ve Destek Birimleri, Sigorta İşleri Genel Müdürlüğü,
Sağlık İşleri Genel Müdürlüğü ve taşra teşkilatından oluşur.
Başkan aşağıda belirtilen
görevleri yapar:
1) Kurumun bütün işlerini
Yönetim Kurulunun gözetimi altında ilgili mevzuat hükümlerine göre yürütmek.
Adli ve idari makamlara, gerçek ve tüzel kişilere karşı Kurumu temsil etmek.
2) Bu Kanun hükümlerinin
ve Yönetim Kurulu tarafından alınacak kararların yürütülmesini sağlamak.
3) Her yıl Maliye
Bakanlığınca belirlenen yeniden değerleme oranında miktarı artırılmak üzere
bedeli beşyüz milyar Türk Lirası ve daha az olan sözleşmeler ve yapılacak işler
hakkında karar vermek ve genel müdürlükler ile taşra kuruluşlarının harcama
sınırlarını belirlemek.
4) Bu Kanunla Kuruma
verilen görevlerin ifası için uygun bulacağı tedbirleri almak ve gerekli
göreceği hallerde, bunlar hakkında Yönetim Kuruluna tekliflerde bulunmak.
Başkanın görevden alınma,
çekilme, görevden uzaklaştırma hallerinde, Bakan, genel müdürlerden birisini
vekil olarak görevlendirir. Başkanın geçici olarak bulunmadığı hallerde, Başkanın
teklifi üzerine Bakan tarafından belirlenecek Genel Müdür Başkanlığa vekâlet
eder.
BAŞKAN - Teşekkür ederim.
Madde üzerinde söz
isteyen?.. Yok.
Sayın Özyürek, sizin, Sayın Meral'in ve arkadaşlarınızın
madde üzerinde verdiği bir önerge var; onu bilgilerinize sunmak istiyorum :
"Görüşülmekte olan
Sosyal Sigortalar Kurumu Kanunu Tasarısının 8 inci maddesinin birinci
fıkrasındaki 'iki başkan yardımcısı' ifadesinin 'başkan yardımcısı', üçüncü
fıkrasındaki 'başkan yardımcıları' ifadesinin 'başkan yardımcısı', dördüncü
fıkrasındaki 'başkan yardımcılarından birisini' ifadesinin 'başkan yardımcısı'
olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz" demişsiniz.
Sayın Özyürek, tasarının
bu maddesinde bunun karşılığını bulamadık. O nedenle bunu işleme koyamıyorum.
MUSTAFA ÖZYÜREK (Mersin)
- Peki, Sayın Başkan.
BAŞKAN - Peki, teşekkür
ederim.
Sayın milletvekilleri, 8
inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Teşekkür ederim. Kabul
etmeyenler... 8 inci madde kabul edilmiştir.
9 uncu maddeyi okutuyorum
:
Denetim danışma ve destek
birimleri
MADDE 9.- A) Teftiş
Kurulu Başkanlığı; Teftiş Kurulu, Başkanın emri veya onayı üzerine Başkan adına
aşağıdaki görevleri yapar:
1) Kurum hizmetlerinde teftişin etkin bir şekilde
yürütülmesi amacıyla genel prensipleri tespit etmek ve personelin çalışmasını
teşvik edici teftiş sistemini geliştirmek.
2) Kurumun, merkez ve
taşra birimleri ve diğer tüzel kişilerin idari, mali, hukuki ve teknik
işlemleri ile personeli, 506 sayılı
Sosyal Sigortalar Kanunu ve bu Kanunun verdiği yetkiye dayanarak kendileri ile
sözleşme yapılmış şahıslar hakkında teftiş, inceleme ve soruşturma yapmak.
3) Yürütülen teftiş,
inceleme ve soruşturmanın gerektirdiği
hallerde 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanununun uygulandığı iş yerleri ile
gerçek veya tüzel kişiler nezdinde inceleme yapmak, her türlü bilgi, belge ve kayıtları istemek.
4) Kanun, kanun hükmünde
kararname, tüzük ve yönetmeliklerde gösterilen ve Başkan tarafından verilen
teftiş hizmetleri ile ilgili benzer görevleri yapmak.
Teftiş Kurulu
Başkanlığının kuruluş, görev, yetki, sorumluluk, çalışma usul ve esasları yönetmelikle belirlenir.
B) Sigorta Teftiş Kurulu
Başkanlığı: Sigorta Teftiş Kurulu, Başkan adına aşağıdaki görevleri yapar:
1) Sosyal sigortalar
mevzuatı ile ilgili çalışmalar yapmak ve uygulanmasını denetlemek.
2) Sigorta müfettişleri
tarafından sosyal sigortalar mevzuatı ile ilgili olarak yapılan teftiş,
kontrol, denetleme, inceleme ve soruşturma sonucu düzenlenen raporların
sonuçlarını takip etmek.
3) İşveren nezdinde işle
ilgili her türlü kayıt ve belgeleri incelemek, ilgililerden bilgi istemek ve
toplamak.
4) İşin yürütülmesi için
gerekli olan asgari işçilik miktarını saptamak.
5) Diğer Teftiş
Kurullarının yetkileri saklı kalmak kaydıyla, Sigorta Müfettişlerinin 506 sayıl
Sosyal Sigortalar Kanunu ile ilgili olarak yaptıkları teftiş, kontrol,
denetleme, inceleme ve soruşturma çalışmaları ve işlemlerini denetlemek,
soruşturmalarını yürütmek.
6) Kanun, kanun hükmünde
kararname, tüzük ve yönetmeliklerde gösterilen
ve Başkan tarafından verilen sosyal
sigortalar mevzuatı ile ilgili benzer görevleri yapmak.
Sigorta Teftiş Kurulu
Başkanlığının kuruluş, görev, yetki, sorumluluk, çalışma usul ve esasları
yönetmelikle belirlenir.
C) Hukuk Müşavirliği: Hukuk Müşavirliğinin
görevleri şunlardır:
1) Başkanlıkça veya
merkez birimleri tarafından Başkanlık kanalıyla tevdi edilecek hukuki konular
hakkında mütalaa beyan etmek ve hukuki konular ile ilgili işlemleri yapmak.
2) Kurum tarafından veya
Kurum aleyhine açılan davalarla icra takiplerinin her derecede takip ve
sonuçlandırılmasını sağlamak.
3) Kurum hizmetlerine ait
ilgili birimler tarafından hazırlanacak kanun, tüzük, yönetmelik tasarılarıyla,
tip sözleşme tasarılarını inceleyerek, görüş bildirmek.
Hukuk Müşavirliği
teşkilâtında çalışanlar hakkında 1389 sayılı Devlet Davalarını İntaç Eden
Avukat ve Saireye Verilecek Ücreti Vekalet Hakkında Kanun hükümleri uygulanır.
Hukuk Müşavirliğinin
kuruluş, teşkilât, görev, yetki, sorumluluk, çalışma usul ve esasları ile
vekalet ücretinin dağıtımının usul ve esasları yönetmelikle belirlenir.
D) Finansman, Aktüerya ve
Planlama Daire Başkanlığı: Finansman Aktüerya ve Planlama Daire Başkanlığının
görevleri şunlardır:
1) Kurumun varlıklarının
ve kaynaklarının bu Kanunda ve çıkarılacak
yönetmelikte belirtilen, Kurum
gelirlerinin değerlendirilmesi esaslarına göre verimli bir biçimde değerlendirilmesini
sağlamak.
2) Genel müdürlüklerin
gelir ve gider dengelerini gözeterek kısa, orta ve uzun vadeli
projeksiyonlarını ayrı ayrı yapmak, Kurumun finansman ihtiyacının karşılanması
için kurum ve kuruluşlar nezdinde gerekli işlemleri yürütmek.
3) Finansman yönetiminde
alınacak kararların oluşumuna katkıda bulunmak üzere yurt içi ve yurt dışında
meydana gelen gelişmeleri incelemek ve
mali piyasalar hakkında konsolide
raporlar düzenleyerek, bu
konularda çalışmalara katılmak
ve mütalaa vermek, ulusal ve
uluslararası kuruluşlara üyelikten doğan işlerin yürütülmesini koordine etmek,
gerekli raporları hazırlamak.
4) Finansman, aktüerya ve
Kurumun diğer faaliyetleri ile ilgili her türlü istatistiki bilgiyi toplamak,
derlemek, değerlendirmesini yapmak, bilgileri ve değerlendirme sonuçlarını
ilgili birimlere bildirmek.
5) Kurumun kısa, orta ve
uzun vadede demografik ve finansman yönünden aktüeryal esaslara göre
projeksiyonlarını yapmak ve sonuçlarını değerlendirerek takip eden yılın en geç
eylül ayı içinde rapora bağlamak.
6) Kurumun finansman
kaynakları ile Kurumca yapılmakta olan yardımlardan yararlanma şartları ve
yardım miktarları arasındaki dengeyi inceleyerek teknik bilançoyu hazırlamak, hizmetlerde
verimliliği ve etkinliği arttırmaya yönelik araştırmalar yapmak, gelişmeleri izlemek, rapor
hazırlamak.
7) Taşra teşkilatı
birimlerinin kurulması ve kapatılması ile ilgili iş ve işlemleri koordine
etmek.
8) İlgili birimlerle
gerekli koordinasyonu sağlayarak Kurumun yıllık ve beş yıllık yatırım
programını belirlemek.
9) Kurumun çalışma
alanları ile ilgili mevzuat çalışmalarında koordinasyonu sağlamak.
10) Kurum faaliyetleri ile
ilgili ortalama birim maliyetlerini hesaplamak.
11) Planlama ve
koordinasyon konularında verilen benzer görevleri yerine getirmek, yıllık
çalışma programlarının yürütülmesini takip etmek.
12) Başkan tarafından
verilen benzer görevleri yapmak.
Finansman Aktüerya ve
Planlama Daire Başkanlığının çalışma usul ve esasları yönetmelikle düzenlenir.
E) Muhasebe ve Mali İşler
Daire Başkanlığı: Muhasebe ve Mali İşler Daire Başkanlığının görevleri
şunlardır:
1) Kurumun varlıklarının,
alacaklarının, öz kaynaklarının, gelirleri ve giderlerinin, yönetmelikle
belirlenecek esaslara göre kayıtlarını tutmak,
2) Kurumun bütçesini,
bilançosunu, gelir ve gider tablolarını hazırlamak, ek ödenek ve aktarma
işlerini yapmak, ödenekleri merkez ve taşra birimlerine tevzi etmek,
3) İşsizlik sigortası
primlerini İşsizlik Sigortası Fonuna aktarmak,
4) Kurumun her türlü
ödeme ve tahsilatını yapmak,
5) Kurumca bağlanan gelir
ve aylıkların ödenmesi ile tahsilat yapılması hususunda kurum ve kuruluşlarla
protokol yapmak,
6) Kurumun konsolide
bütçesi ile gelir ve gider cetvellerini ve bilançosunu hazırlamak,
7) Başkan tarafından
verilen benzer görevleri yapmak.
F) Bilgi İşlem Daire
Başkanlığı : Bilgi İşlem Daire Başkanlığının görevleri şunlardır:
1) Kurumun merkez ve
taşra teşkilâtının bütün hizmet ve işlemlerinin genel ve Kurum mevzuatı
çerçevesinde, verimlilik ilkelerine uyulmak suretiyle hızlı ve doğru sonuç
alınacak şekilde, bilgisayar destekli olarak yürütülmesini sağlayacak
çalışmaları yapmak.
2) Kurumun ihtiyaç duyduğu
bilgi işlem yazılımlarını yapmak, uygulama programlarını geliştirerek test
etmek, bilgi işlem sistemlerinin
donanım, yazılım, bakım, onarım ve iletişim alt yapısının sürekli
çalışabilirliğini sağlamak.
3) Mevcut yazılım ve
sistemlerin güncelleştirilmesini sağlamak ve bu sistemleri lisanslandırmak.
4) Kamu kurum ve
kuruluşlarının donanım, yazılım, veritabanı ve sistemlerinin ortak kullanımına
yönelik çalışmalar yapmak.
5) Başkan tarafından
verilen benzer görevleri yapmak.
G) Savunma Uzmanlığı: Savunma Uzmanlığının görevleri
şunlardır:
1) Kurumun savunma ve
milli seferberlik hizmet, görev ve yükümlülüklerine ait plan ve diğer
çalışmaları, ilgili kanun, tüzük, yönetmelik, talimat ve Sivil Olağanüstü Hal
ve Savaş Hazırlıkları Planlama Direktifine göre hazırlamak, kontrol ve koordine
etmek.
2) Başkan tarafından verilen benzer görevleri yapmak.
BAŞKAN - Teşekkür ederim.
Madde üzerinde söz
talebi?.. Yok.
Madde üzerinde verilen
önergeler var. Birisi geri alındı. Diğerini de işleme koyamıyorum.
İşleme koyamadığım
önergeyi okuyorum: "Görüşülmekte olan Sosyal Sigortalar Kurumu Kanunu
Tasarısının 9 uncu maddesinin (d) fıkrasının aşağıda yazılan 7 ve 11 inci
bentlerinin iptal edilmesini arz ederiz" deniliyor; ama, yine, o bentler
de yazılmış. İptal ediliyorsa bir daha yazılmaması gerekir. Ne istiyorsunuz; bu
bentleri çıkarıp yerine ne koyacaksınız yahut gerek mi yok?.. Dolayısıyla, bu
önergeyi de işleme koyamıyorum...
Sayın milletvekilleri,
Sayın Grup Başkanvekilleri; eğer, çalışmada sıkışıyorsanız bir ara vereyim,
hazırlığınızı yapın. Sürekli önergeler geliyor, biz de burada sıkışıyoruz;
çünkü, teknik bakımdan uygunluğunu dahi inceleme olanağımız olmuyor...
Madde üzerindeki
önergeleri işleme koyamıyorum.
Maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Teşekkür ederim. Kabul etmeyenler... Madde kabul
edilmiştir.
Ara vermemi ister
misiniz, devam edelim mi?
SADULLAH ERGİN (Hatay) -
Devam edelim Sayın Başkan.
BAŞKAN - Sayın
milletvekilleri, o zaman, bu önergeleri önceden bize verin; çünkü, inceleme
olanağımız olmuyor, teknik bakımdan sorun yaşıyoruz.
10 uncu maddeyi
okutuyorum :
İKİNCİ
KISIM
Sosyal
Sigortalar Kurumu
Sigorta
ve Sağlık İşleri Genel Müdürlükleri
BİRİNCİ
BÖLÜM
Sosyal
Sigortalar Kurumu
Sigorta
İşleri Genel Müdürlüğü
Teşkilât
MADDE 10.- Sosyal
Sigortalar Kurumu Sigorta İşleri Genel Müdürlüğü; genel müdür, iki genel müdür
yardımcısı ile ana ve yardımcı hizmet
birimleriyle taşra teşkilatlarından oluşur.
Genel Müdür, Genel
Müdürlüğün bütün işlerini ilgili mevzuata göre Başkanın gözetiminde yürütür.
Genel Müdür, genel müdür yardımcıları, merkez ve taşra teşkilâtı yöneticileri
kendilerine verilecek yetki dahilinde Başkanlığın kanuni temsilcisi olup, adli
ve idari makamlar ile gerçek ve tüzel kişilere karşı Kurumu temsil ederler.
BAŞKAN - Teşekkür ederim.
Madde üzerinde söz
talebi?.. Yok.
Madde üzerinde 1 önerge
var; okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan Sosyal
Sigortalar Kurumu Kanununun 10 uncu maddesinin birinci fıkrasının aşağıdaki
şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
|
Faruk Çelik |
Mahfuz Güler |
Şükrü Önder |
|
Bursa |
Bingöl |
Yalova |
|
Ünal Kacır |
Fatma Şahin |
Hasan Anğı |
|
İstanbul |
Gaziantep |
Konya |
|
Semiha Öyüş |
|
Remziye Öztoprak |
|
Aydın |
|
Ankara |
"Sosyal Sigortalar
Kurumu Sigorta İşleri Genel Müdürlüğü; Genel Müdür, üç Genel Müdür Yardımcısı
ile Ana ve Yardımcı hizmet birimleriyle taşra teşkilatlarından oluşur."
BAŞKAN - Teşekkür ederim.
Komisyon önergeye
katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ SABAHATTİN YILDIZ (Muş) - Takdire bırakıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN - Hükümet?..
ÇALIŞMA VE SOSYAL
GÜVENLİK BAKANI MURAT BAŞESGİOĞLU (İstanbul) - Katılıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN - Gerekçeyi
okutuyorum :
Gerekçe :
Kurumun, ülke nüfusunun
yaklaşık yarısına hizmet verdiği göz önünde bulundurulduğunda, işlerinin
yoğunluğu ve bağlı birimlerden intikal eden sorunların kısa sürede çözüme
kavuşturulması ve iş birikimine meydan verilmemesi amacıyla Sigorta İşleri
Genel Müdürlüğünde İhdas edilen Genel Müdür Yardımcısı kadrosunun artırılması
öngörülmektedir.
BAŞKAN - Teşekkür ederim.
Komisyonun takdire
bıraktığı, Hükümetin katıldığı önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler...
Teşekkür ederim. Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmiştir.
10 uncu maddeyi, kabul
edilen önerge doğrultusunda oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Teşekkür
ederim. Kabul etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.
11 inci maddeyi
okutuyorum :
Ana hizmet birimleri
MADDE 11.- A) Sigorta
Primleri Daire Başkanlığı: Sigorta Primleri Daire Başkanlığının görevleri
şunlardır:
1) 506 sayılı Sosyal
Sigortalar Kanunu ve diğer kanunlarla Sosyal Sigortalar Kurumuna verilen
görevlerden işveren işlemleri, sigorta primleri takip ve tahsilatı ile benzeri işlemleri yürütmek.
2) Genel Müdür tarafından
verilen benzer görevleri yapmak.
B) Tahsisler Daire
Başkanlığı :Tahsisler Daire Başkanlığının görevleri şunlardır:
1) 506 sayılı Sosyal
Sigortalar Kanunu ile 2925 sayılı Tarım İşçileri Sosyal Sigortalar Kanunu ve
diğer kanunlarla Sosyal Sigortalar Kurumuna verilen görevlerden sigortalı,
emekli ve hak sahiplerinin tahsis ve benzeri işlemlerini yürütmek.
2) Genel Müdür tarafından
verilen benzer görevleri yapmak.
C) Kısa Vadeli Sigortalar
Daire Başkanlığı: Kısa Vadeli Sigortalar Daire Başkanlığının görevleri
şunlardır:
1) 506 sayılı Sosyal
Sigortalar Kanunu ile 2925 sayılı Tarım İşçileri Sosyal Sigortalar Kanunu ve
diğer kanunlarla Sosyal Sigortalar Kurumuna verilen görevlerden iş kazaları ile
meslek hastalıkları, hastalık ve analık sigortaları ve benzeri konularla ilgili
işlemleri yürütmek.
2) Genel Müdür tarafından
verilen benzer görevleri yapmak.
D) Yurtdışı İşçi
Hizmetleri Daire Başkanlığı: Yurtdışı İşçi Hizmetleri Daire Başkanlığının
görevleri şunlardır:
1) Sosyal güvenlik
sözleşmesi yapılmasına ilişkin hazırlık ve tadil çalışmalarını yürütmek, ikili
ve çok taraflı sözleşmeleri uygulamak, gerekli hallerde yabancı ülkelerce
gönderilen aylık veya toplu ödemelerin Kurum aracılığıyla ilgililere ödenmesini
sağlamak, yurt dışı hizmet borçlanması, tahsis ve benzeri işlemleri yürütmek.
2) Genel Müdür tarafından
verilen benzer görevleri yapmak.
BAŞKAN - Teşekkür ederim.
Madde üzerinde söz
talebi?.. Yok.
MUSTAFA ÖZYÜREK (Mersin)
- Karar yetersayısının aranılmasını istiyoruz.
BAŞKAN - Sayın
milletvekilleri, maddeyi oylarınıza sunacağım; ancak, sunarken karar
yetersayısını arayacağım: Kabul edenler...
SALİH KAPUSUZ (Ankara) -
Sayın Başkan, arkadaşlar Genel Kurul salonuna giriyorlar; karar yetersayısı
var.
BAŞKAN - Kabul
etmeyenler... Teşekkür ederim. Madde kabul edilmiştir.
Sayın milletvekilleri,
madem buradasınız, niye bizi burada yalnız bırakıyorsunuz; oturun şuralara
bakalım! (AK Parti sıralarından alkışlar)
12 nci maddeyi okutuyorum
:
Yardımcı hizmet birimleri
MADDE 12. - A) Personel
ve Eğitim Daire Başkanlığı: Personel ve Eğitim Daire Başkanlığının görevleri
şunlardır:
1) Genel Müdürlüğün
personel politikasını belirlemek.
2) İnsan kaynakları
planlamasını yapmak.
3) Sosyal Sigortalar
Kurumu Sağlık İşleri Genel Müdürlüğü hariç, personelin atama, nakil, terfi,
emeklilik, disiplin, sicil ve her türlü özlük işlemlerini yürütmek, bu
konularla ilgili bilgileri Kurumun ilgili birimlerinden toplamak.
4) Sosyal Sigortalar
Kurumu Sağlık İşleri Genel Müdürlüğü hariç diğer personelinin kadrolarının
dağıtım, tahsis ve tenkisini yapmak.
5) Kurum hizmetlerinin
kalite esaslarına uygun olarak yürütülmesi için gerekli çalışma ve
araştırmaları yapmak, Genel Müdürlük personelinin eğitim planlamasını yapmak ve
eğitim hizmetleri ile ilgili işlemleri yürütmek.
6) Kurumun çalışma
konuları ile ilgili bilimsel yayınları takip ve teşvik etmek.
7) Kurum çalışma konuları
ile ilgili yurt içi ve yurt dışı bilimsel faaliyetlere Kurum personelinin
katılımı işlemlerini yürütmek.
8) Genel Müdür tarafından
verilen benzer görevleri yapmak.
B) Emlak Daire
Başkanlığı: Emlak Daire Başkanlığının görevleri şunlardır:
1) Kurumun Sağlık İşleri
Genel Müdürlüğünün kullanımı dışındaki inşaatları için müteahhitlik ve
mühendislik hizmetlerini yürütmek, mimari ve etüt projeleri hazırlamak veya
hazırlatmak.
2) Kurumun Sağlık İşleri
Genel Müdürlüğünün kullanımı dışındaki mevcut bina ve tesisler ile tesisat ve
sistemlerin tadilatını, yenilenmesini, bakımını, küçük ve büyük onarımını
yapmak veya yaptırmak.
3) Kurumun Sağlık İşleri
Genel Müdürlüğünün kullanımı dışındaki taşınmaz mallarının alım, satım, kiraya
verme, kiralama gibi işlemleri yapmak.
4) Kuruma ait
gayrimenkullerin yıllık envanterini yararlanmaya hazır ve güncel halde
bulundurmak.
5) Kurum
gayrimenkullerinin muhafazası, işletilmesi ve değerlendirilmesi için gerekli
tedbirleri almak, politikalar geliştirmek.
6) Genel Müdür tarafından
verilen benzer görevleri yapmak.
C) Destek Hizmetleri
Daire Başkanlığı : Destek Hizmetleri Daire Başkanlığının görevleri şunlardır:
1) Başkanlık ve Genel
Müdürlüğün gayrimenkul dışındaki her türlü mal ve hizmet ihtiyacının temini,
depolanması ve dağıtımı ile ilgili hizmetleri yürütmek.
2) Genel Müdürlüğün
sigorta giderleri hariç diğer harcamalarına ilişkin finansman ihtiyacını tespit
ederek Muhasebe ve Mali İşler Daire Başkanlığı ile gerekli koordinasyonu
sağlamak.
3) Kurumun, sosyal
hizmetler, sosyal tesisler ve lojman
tahsisleri ile ilgili işlerini yürütmek.
4) Genel Müdürlüğün
donanım, yazılım ve benzeri bilgi işlem ihtiyaçlarını tespit ederek Bilgi İşlem
Daire Başkanlığına bildirmek.
5) Basın ve yayın
hizmetleri ile evrak, haberleşme, dosyalama ve arşiv hizmetlerini yürütmek.
6) Halkla ilişkiler
hizmetlerini yürütmek.
7) Başkanlığın ve Sigorta
İşleri Genel Müdürlüğünün ayniyat işlemlerini yürütmek.
8) Genel Müdür tarafından
verilen benzer görevleri yapmak.
BAŞKAN - Teşekkür ederim.
Madde üzerinde söz
talebi?.. Yok.
Maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler...Kabul etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.
13 üncü maddeyi
okutuyorum:
İKİNCİ
BÖLÜM
Sosyal
Sigortalar Kurumu
Sağlık
İşleri Genel Müdürlüğü
Teşkilât
MADDE 13. - Sosyal
Sigortalar Kurumu Sağlık İşleri Genel Müdürlüğü; Genel Müdür, üç genel müdür yardımcısı ile ana ve yardımcı
hizmet birimleriyle taşra teşkilatından
oluşur.
Genel Müdür, Genel
Müdürlüğün bütün işlerini ilgili mevzuat hükümlerine göre Başkanın gözetiminde
yürütür. Genel Müdür, genel müdür yardımcıları, merkez ve taşra teşkilâtı
yöneticileri, kendilerine verilecek yetki dahilinde Başkanlığın kanuni
temsilcisi olup, adli ve idari makamlar ile gerçek ve tüzel kişilere karşı
Kurumu temsil ederler.
BAŞKAN - Teşekkür ederim.
Madde üzerinde söz
talebi?.. Yok.
Maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Teşekkür ederim. Kabul etmeyenler... Madde kabul
edilmiştir.
14 üncü maddeyi
okutuyorum :
Yardımcı hizmet birimleri
MADDE 14.- A) Tedavi
Hizmetleri ve Maluliyet Daire Başkanlığı: Tedavi Hizmetleri ve Maluliyet Daire
Başkanlığının görevleri şunlardır:
1) Kurumun sağlık ve
tedavi hizmetleri politikasını belirlemek, uygulamak ve bu konularda
danışmanlık hizmeti vermek, görüş bildirmek.
2) Sigortalılara, sağlık
yardımlarının veriliş usul ve esaslarını belirlemek, Kurum içi ve dışı sağlık
tesisleri arasında hasta sevk zinciri oluşturmak ve bu amaçla sağlık hizmeti
basamaklarını belirlemek.
3) Yeni sağlık
tesislerinin açılması veya sağlık tesislerinin kapatılması ile ilgili
çalışmaları yürüterek, Genel Müdürlüğe teklifte bulunmak.
4) 506 sayılı Sosyal
Sigortalar Kanununun 124 üncü maddesi doğrultusunda koruyucu sağlık hizmetleri
ile ilgili tedbirleri almak, uygulama usul ve esaslarını belirlemek, Kurum
imkanları ölçüsünde hak sahiplerine ana çocuk sağlığı hizmetlerini sunmak.
5) Kurumun ilaç
politikasını İlaç ve Eczacılık Daire Başkanlığı ile birlikte belirlemek.
6) Genel Müdürlüğün
merkez ve taşra teşkilatının ihtiyaç duyduğu her türlü tıbbi araç, gereç, alet
ve cihazın standartlarını belirlemek.
7) Tıp teknolojisindeki
gelişmeleri izleyerek Kurum sağlık tesislerinin ihtiyaç duyduğu tıbbi araç,
gereç, alet ve cihazı belirlemek ve kullanımına ilişkin temel kıstasları tespit etmek.
8) Sigortalıların ve hak
sahiplerinin maluliyetleri ile sigortalıların iş kazası ve meslek hastalığına
bağlı meslekte kazanma gücünü hangi oranda yitirdiklerini tespit etmek, Sosyal
Sigorta Yüksek Sağlık Kuruluna yapılan itirazlara ilişkin işlemleri takip
etmek.
9) Sağlık personelinin
doktora, uzmanlık ve yan dal uzmanlık işlemlerini yürütmek.
10) Genel Müdür
tarafından verilen benzer görevleri yapmak.
B) Sağlık Hizmetleri
Satınalma Daire Başkanlığı: Sağlık Hizmetleri Satınalma Daire Başkanlığının
görevleri şunlardır:
1) Her türlü sağlık
kuruluşu ve kişilerden sağlık hizmeti satın alınması ile ilgili protokolleri
hazırlamak, Genel Müdürün teklifi ve Yönetim Kurulunun onayı ile yürütülmesini
sağlamak.
2) Kuruma bağlı sağlık
kuruluşlarından, sigortalı ve hak sahipleri dışındaki kişi ve kuruluşlara,
sağlık hizmeti verilmesi ile ilgili usul ve esasları tespit ederek
uygulanmasını sağlamak.
3) Kurumca sunulan
sağlık hizmetleri ile ilgili ücret
tarifelerini hazırlamak ve uygulamak.
4) Hizmet satın alınan
kuruluşların hizmet üretimlerini, hazırlanan sözleşmeler çerçevesinde nitelik
ve nicelik yönünden denetlemek.
5) Genel Müdür tarafından
verilen benzer görevleri yapmak.
C) İlaç ve Eczacılık
Daire Başkanlığı: İlaç ve Eczacılık Daire Başkanlığının görevleri şunlardır:
1) Kurumun ilaç ve eczacılık politikasını Tedavi
Hizmetleri Daire Başkanlığı ile birlikte belirlemek ve uygulamak.
2) Sağlık tesislerinde
eczane açmak ve mevzuata uygun olarak işletmek, gerekli görülen hallerde Kurum
dışı eczanelerle sözleşme imzalamak üzere çalışmalar yapmak ve yürütülmesini
sağlamak.
3) Yurt içi ve yurt dışı
ilaç alımları ile ilgili her türlü iş ve işlemleri yürütmek.
4) Genel Müdür tarafından
verilen benzer görevleri yapmak.
BAŞKAN - Teşekkür ederim.
Madde üzerinde söz
talebi?.. Yok.
İZZET ÇETİN (Kocaeli) -
Sayın Başkan, karar yetersayısının aranılmasını istiyorum.
BAŞKAN - Maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Teşekkür ederim. Kabul etmeyenler...
Madde kabul edilmiştir.
Karar yetersayısı var,
Sayın Çetin.
İZZET ÇETİN (Kocaeli) -
Yok, Sayın Başkan.
BAŞKAN - 15 inci maddeyi
okutuyorum :
Yardımcı Hizmet Birimleri
MADDE 15. - A) Malzeme,
Satınalma ve İdari İşler Daire Başkanlığı: Malzeme, Satınalma ve İdari İşler
Daire Başkanlığının görevleri şunlardır: Genel Müdürlüğün;
1) Merkez ve taşra
teşkilatlarının gayrimenkul dışındaki her türlü mal ve hizmet ihtiyacını yurt
içi ve yurt dışından satın almak veya finansal kiralama yoluyla temin etmek, depolamak ve dağıtmak, lojman
tahsis işlemlerini yürütmek.
2) Her türlü tıbbi araç,
gereç, alet ve cihazın; bakım, onarım, yenileme, kullanım dışı bırakma, imal,
tadil ve benzeri işlemlerini yapmak.
3) Basın, yayın
hizmetleri ile evrak, haberleşme, dosyalama, arşiv ve ayniyat hizmetlerini
yürütmek.
4) Halkla ilişkiler
hizmetlerini yürütmek.
5) Sağlık kuruluşlarının;
hizmet kapasitesi, hizmet sunumu, personel altyapısına ilişkin istatistikleri
derlemek ve maliyet analizleri çalışmalarını yapmak.
6) Finansman ihtiyacını
tespit ederek, Finansman Aktüerya ve Planlama Daire Başkanlığı ve Muhasebe ve
Mali İşler Daire Başkanlığı ile gerekli koordinasyonu sağlamak.
7) Donanım, yazılım ve
benzeri bilgi işlem ihtiyaçlarını tespit ederek Bilgi İşlem Daire Başkanlığına
bildirmek.
8) Genel Müdür tarafından
verilen benzer görevleri yapmak.
B) Personel Eğitim ve
Sosyal İşler Daire Başkanlığı: Personel Eğitim ve Sosyal İşler Daire
Başkanlığının görevleri şunlardır:
1) Genel Müdürlüğün
personel politikasını belirlemek.
2) İnsan kaynakları
planlamasını yapmak.
3) Personelin atama,
nakil, terfi, emeklilik, disiplin sicil ve her türlü özlük işlemlerini yapmak.
4) Genel Müdürlüğün
kadrolarının dağıtım, tahsis ve tenkisini yapmak.
5) Kurum hizmetlerinin
kalite esaslarına uygun olarak yürütülmesi için gerekli çalışma ve
araştırmaları yapmak, Genel Müdürlük personelinin eğitim planlamasını yapmak ve
eğitim hizmetleri ile ilgili işlemleri yürütmek.
6) Kurumun çalışma
konuları ile ilgili bilimsel yayınları takip ve teşvik etmek.
7) Kurum çalışma konuları
ile ilgili yurtiçi ve yurtdışı bilimsel faaliyetlere Kurum personelinin
katılımı işlemlerini yürütmek.
8) Genel Müdür tarafından
verilen benzer görevleri yapmak.
C) İnşaat Daire
Başkanlığı: İnşaat Daire Başkanlığının görevleri şunlardır:
1) Genel Müdürlüğün
kullanımındaki inşaatları için müteahhitlik ve mühendislik hizmetlerini
yürütmek, mimari ve etüt projeleri hazırlamak veya hazırlatmak.
2) Genel Müdürlüğün
kullanımındaki mevcut bina ve tesisler ile tesisat ve sistemlerin tadilatını,
yenilenmesini, bakımını, küçük ve büyük onarımını yapmak veya yaptırmak.
3) Genel Müdürlüğün
kullanımındaki taşınmaz malların satım, kiraya verme, kiralanma işlemlerini yapmak, ihtiyaç duyulan taşınmazların alım ve
kiralama işlemlerini yürütmek.
4) Genel Müdürlüğün
kullanımındaki gayrimenkullerin muhafazası, işletilmesi, kiralanması ve
değerlendirilmesi için gerekli işlemleri yapmak.
5) Genel Müdür tarafından
verilen benzer görevleri yapmak.
BAŞKAN - Teşekkür ederim.
Madde üzerinde söz
talebi?.. Yok.
Maddeyi oylarınıza
sunuyorum : Kabul edenler... Teşekkür ederim. Kabul etmeyenler... Madde kabul
edilmiştir.
16 ncı maddeyi okutuyorum
:
ÜÇÜNCÜ
BÖLÜM
Taşra
Teşkilatı
Taşra teşkilâtı
MADDE 16.- Kurumun taşra
teşkilâtı; illerde, sigorta il müdürlükleri, gerekli görülen illerde sağlık
işleri il müdürlükleri ile bunlara bağlı sigorta ve sağlık kuruluşlarından
oluşur.
Sigorta kuruluşları;
sigorta müdürlükleri, hukuk işleri sigorta müdürlükleri, inşaat-emlak sigorta
müdürlükleri, satınalma sigorta müdürlükleri, ihtiyarlık sigorta müdürlükleri,
huzurevi müdürlükleri ve ödeme-irtibat bürolarıdır.
Sağlık kuruluşları;
eğitim hastaneleri, bölge hastaneleri, hizmet hastaneleri, ihtisas hastaneleri,
özel dal hastaneleri, meslek hastalıkları hastaneleri, ağız-diş sağlığı
merkezleri, dispanserler, sağlık istasyonlarıdır. Sağlık işleri il müdürlüğü
olan yerlerde sağlık kuruluşları bu müdürlüğe bağlıdır. Diğer yerlerde sağlık
istasyonları ve dispanserler yetkili kılınan hastaneye, bunların dışındaki
sağlık tesisleri ise doğrudan Genel Müdürlüğe bağlıdır.
Aktif sigortalı sayısı
30.000 (otuzbin) ve üzerinde olan yerlerde ihtiyaç halinde sigorta müdürlüğü
kurulabilir, bunlara bağlı daimi ve geçici bürolar kurulabilir.
Sosyal Sigortalar Kurumu
taşra teşkilatı ve bağlı birimlerinin kuruluş, görev, çalışma usul ve esasları
yönetmelikle belirlenir.
Taşra teşkilatı Ekli (II)
sayılı şemada gösterilmiştir.
BAŞKAN - Teşekkür ederim.
Madde üzerinde söz
talebi?.. Yok.
Maddeyi oylarınıza
sunuyorum : Kabul edenler... Teşekkür ederim. Kabul etmeyenler... Madde kabul
edilmiştir.
17 nci maddeyi okutuyorum
:
ÜÇÜNCÜ
KISIM
Personel,
Atama Usul ve Şartları
BİRİNCİ
BÖLÜM
Personel,
Kurumun Kadroları, Disiplin ve Sicil İşlemleri
Personel statüsü
MADDE 17. - Kurum
hizmetleri memurlar, işçiler ile 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun 4/B
maddesi ve 506 sayılı Kanunun 123 üncü maddesine göre sözleşmeli olarak
çalıştırılan personel eliyle yürütülür.
Kurumda çalışan memurlar
hakkında 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun bu Kanuna aykırı olmayan
hükümleri ile 6245 sayılı Harcırah Kanunu ve sosyal güvenlikleri bakımından
5434 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığı Kanunu hükümleri uygulanır.
Yönetim giderlerinden
karşılanmak üzere her yıl Kurumun memur statüsündeki kadrolu personeline asgari
ücretten az olmamak üzere kendi aylıkları (gösterge, ek gösterge dahil)
tutarında, iki ikramiye verilir.
Sağlık tesislerinde,
ihtiyaç duyulması halinde, mesai saatleri dışında sağlık hizmetlerinin
yürütülebilmesi için Sağlık Hizmetleri Sınıfı personeline ve hizmetin idamesi
için gerekli görülen diğer personele gönüllülük esasına dayanılarak, ek çalışma
yaptırılabilir. Bu çalışma esnasında sunulacak sağlık hizmetlerinden
yararlanacak hastalardan, bu hizmetler karşılığında 506 sayılı Sosyal
Sigortalar Kanununun ek 3 üncü maddesinin son fıkrasına göre alınacak katkı paylarının
dağıtımı ile bu çalışmanın usul ve esasları Kurum Yönetim Kurulu kararı ile
belirlenir. Ödenecek bu tutar, bu maddenin beşinci fıkrasında belirtilen azami
oranların hesabında dikkate alınır.
506 sayılı Sosyal
Sigortalar Kanununa göre alınan ilaç, protez, araç ve gereç katkı paylarından,
muayene ücreti ve tedavi gelirleri ile mesai saatleri dışındaki muayene ücretlerinden oluşan işletme gelirlerinden,
Kuruma bağlı ya da sahibi veya ortağı bulunduğu her türlü müessese ve
işletmelerden elde edilen kâr paylarından, ve ilaç faturalarının ödenmesinden
sağlanan iskonto gelirlerinden oluşan toplam gelirlerden %10'u idari ve sağlık
tesislerinin acil ihtiyacı olan mal ve hizmet alımları ile bakım ve
onarımlarına, geriye kalan % 90'ını da Kurumda fiilen çalışan Kurumun kadrolu
personeli ve sözleşmeliler ile kadrosu başka kamu kuruluşlarında olup, Kurumda
fiilen çalışan uzman tabip, tabip,
eczacı, anestezi ve röntgen teknisyenleri ve Bakanlık merkez teşkilatında
sadece Bakan onayı ile görevlendirilen kadrolu kurum personeline en yüksek
Devlet memuru (ek gösterge dahil) brüt aylığının %175'ini geçmemek üzere ek
ödeme yapılır. Yapılacak ek ödemelerden damga vergisi hariç, herhangi bir vergi
kesintisi yapılmaz. Ancak, sözleşmeli olarak çalışan sağlık personeli ile
sağlık hizmetleri ve yardımcı sağlık hizmetleri sınıfına dahil kadrolarda
çalışan personele yapılacak ek ödeme tutarı, bu sınırın dört katını geçemez.
Görev yapılan birim ve iş hacmi, görev mahalli, görevin önem ve güçlüğü,
personelin sınıfı, kadro unvanı, derecesi ve atanma biçimi, serbest çalışıp
çalışmadığı gibi kriterler göz önünde bulundurularak yapılacak ek ödeme
tutarları ile ödemeye ilişkin diğer usul ve esaslar Kurum Yönetim Kurulu kararı
ile belirlenir. Serbest çalışan sağlık personeline ödenecek ek ödeme oranı %
175'i geçemez.
Fazla çalışma gerektiren
her türlü Kurum işleri için çalışma saatleri dışında görevlendirilecek
personele (1, 2 ve 3 üncü derece yönetici kadrolarında bulunanlar dahil) fazla
çalışma yaptırılabilir. Sağlık tesislerinde icap nöbeti tutan sağlık personeli,
nöbet süresince sağlık tesisinde fiili olarak çalıştığı sürece fazla mesai
ücretinden yararlanır. Fazla çalışma ücreti ve fazla mesainin yaptırılması ile
ilgili diğer hususlar Kurum Yönetim Kurulu kararı, Bakanlığın teklifi üzerine,
Bakanlar Kurulunca tespit edilir.
Kurum memurları ve
hizmetlileri sorumlulukları bakımından 765 sayılı Türk Ceza Kanununun
uygulanmasında Devlet memuru sayılır.
Kurum memurları hakkında 4483 sayılı Memurlar ve Diğer Kamu Görevlilerinin
Yargılanması Hakkında Kanun hükümleri uygulanır.
Bu Kanunun 7 nci
maddesinin (7) numaralı bendi uyarınca kurulacak müessese, işletme, ortaklık
veya şirketlerin personeli özel hukuk hükümlerine tabi olup, bunlar hakkında
657 sayılı Devlet Memurları Kanunu hükümleri uygulanmaz.
Kadroların tespit, ihdas,
kullanımı ve iptali ile kadrolara ilişkin diğer hususlar, 190 sayılı Kanun
Hükmünde Kararname hükümlerine göre düzenlenir.
Kurum personelinin atama,
çalışma, hak ve yükümlülükleri, ödenecek ikramiyeler ile diğer hususların usul
ve esasları çıkarılacak yönetmeliklerle düzenlenir.
Kurumda memur statüsünde
çalışan personelin disiplin ve siciline
ilişkin işlemleri yönetmeliklerle düzenlenir.
BAŞKAN - Teşekkür ederim.
Madde üzerinde söz
talebi?.. Yok.
Maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Teşekkür ederim. Kabul etmeyenler... Madde kabul
edilmiştir.
18 inci maddeyi
okutuyorum :
İKİNCİ
BÖLÜM
Atanma
Usul ve Şartları
Atanma üsul ve şartları
MADDE 18. - A) Başkan,
Genel Müdür, Genel Müdür Yardımcısı ve Daire Başkanı; en az dört yıllık eğitim veren fakülte veya yüksek okullar ile
bunlara denkliği Yükseköğretim Kurulu Başkanlığı tarafından onaylanmış yabancı
fakülte veya yüksek okullardan mezun olanlar arasından 657 sayılı Devlet
Memurları Kanunu hükümleri çerçevesinde
müşterek kararname ile atanırlar.Teftiş Kurulu Başkanı; Kurul içindeki
başmüfettiş veya müfettişlerden, Sigorta Teftiş Kurulu Başkanı; sigorta
başmüfettişleri veya sigorta müfettişlerinden, kendi Kurullarında en az on yıl
fiili müfettişlik hizmeti bulunanlar arasından müşterek kararname ile atanır. Birinci Hukuk Müşaviri
Kurumda veya Kurum dışında en az on yıl fiili hizmeti bulunan Hukuk müşavirleri
veya avukatlar arasından müşterek kararname ile atanır. Hukuk Müşavirleri;
Kurumda veya Kurum dışında en az on yıl fiili hizmeti bulunan avukatlar
arasından, Başkanın teklifi, Yönetim Kurulunun kararı ile atanır. Hukuk İşleri
Sigorta Müdür ve Müdür Yardımcıları Kurumdan veya Kurum dışından avukatlar
arasından Başkanın teklifi, Yönetim Kurulunun kararı ile atanır.
B) Diğer Kurum
personelinden, 1-4 dereceli yönetici kadrolara atanacaklar, Başkanın teklifi
üzerine Yönetim Kurulunca, bunların dışındaki Kurum personelinden doğrudan
Başkana bağlı birimdekiler Başkan tarafından, sigorta ve sağlık işleri genel
müdürlüklerindekiler ise ilgili Genel Müdürün teklifi ve Başkanın onayı ile atanırlar.
C) Kurumda müfettiş
yardımcısı, sigorta müfettiş yardımcısı kadrolarına atanacaklarda 657 sayılı
Devlet Memurları Kanununun 48 inci maddesinde sayılan şartlara ek olarak,
yönetmeliklerinde belirtilen en az dört
yıllık eğitim veren fakülteler ile bunlara denkliği Yükseköğretim Kurulu
Başkanlığı tarafından onaylanmış yabancı fakülte veya yüksek okullardan mezun
olmak, yapılacak özel yarışma sınavında başarılı olmak, sınavın yapılacağı
yılın ilk gününde otuz yaşını doldurmamış olmak şartları aranır.
D) Müfettiş yardımcısı ve
sigorta müfettiş yardımcısı olarak en az üç yıl çalışmak ve olumlu sicil almak
kaydıyla açılacak yeterlik sınavlarında başarı gösterenler, müfettiş, sigorta
müfettişi kadrolarına atanırlar. Girdikleri yeterlik sınavında başarısız
olanlar ile olumlu sicil alamayanlar veya yeterlik sınavına girmeye hak
kazandığı halde geçerli mazereti olmaksızın sınav hakkını kullanmayan müfettiş
yardımcıları ve sigorta müfettiş yardımcıları unvanlarını kaybederler ve
durumlarına uygun diğer kadrolara atanırlar. Müfettiş yardımcısı ile sigorta
müfettiş yardımcısı seçilme yöntemleri, atanma şartları ve yeterlik sınavları
ile çalışma usul ve esasları yönetmelikler ile düzenlenir.
E) Kurum, merkez
teşkilâtında sosyal sigorta uzman ve
uzman yardımcısı çalıştırabilir. 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun 48 inci
maddesinde belirtilen şartlara sahip, Kurumun ihtiyaç duyduğu alanlarda en az dört yıllık yüksek öğrenim görmüş olanlar
arasında yapılacak özel yarışma sınavı sonucunda başarılı bulunanlar sosyal
sigorta uzman yardımcısı kadrolarına atanırlar. Sosyal sigorta uzman
yardımcılığına atananlar,bu görevde en az üç yıl çalışmak ve olumlu sicil almak
kaydıyla açılacak yeterlik sınavında başarılı olmaları halinde Sigorta Uzmanı
unvanını alırlar. Yapılacak yeterlik sınavına girmeye hak kazandığı halde geçerli mazereti olmaksızın sınava
girmeyenler, üst üste iki defa yapılacak sınavda başarılı olamayanlar ve olumlu
sicil alamayanlar bu unvanlarını kaybederler ve durumlarına uygun başka
kadrolara nakledilirler. Sosyal sigorta uzman ve uzman yardımcılarının seçilme
yöntemleri, atanma şartları ve yeterlik sınavları ile çalışma usul ve
esasları yönetmelik ile belirlenir.
F) Kurum, 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanununun 130 uncu
maddesinde belirtilen görevleri yerine getirmek üzere, sigorta yoklama
memurları çalıştırabilir. Bunların nitelikleri, Kurum memurları arasından
seçilme ve atanmaları ile çalışma usul ve esasları Yönetmelikle düzenlenir.
G) Kurum Personelinin yer
değiştirme, görevde yükselme usul ve esasları Bakanlar Kurulunun bu konularla
ilgili genel düzenlemeleri çerçevesinde yönetmeliklerle belirlenir.
BAŞKAN - Teşekkür ederim.
Madde üzerinde söz
talebi?.. Yok
1 önerge vardır,
okutuyorum :
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan Sosyal
Sigortalar Kurumu Kanun Tasarısının 18 inci maddesinin aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
|
Mustafa Özyürek |
Bayram Meral |
İzzet Çetin |
|
Mersin |
Ankara |
Kocaeli |
|
Haluk Koç |
Ahmet Ersin |
Fahrettin Üstün |
|
Samsun |
İzmir |
Muğla |
|
Hüseyin Ekmekcioğlu |
|
Osman Özcan |
|
Antalya |
|
Antalya |
MADDE 18. 657 sayılı
Devlet Memurları Kanunu hükümleri çerçevesinde,
a. Kurum Başkanı müşterek
kararname ile atanır. Başkan olarak atanacaklarda iktisadî ve idarî bilimler
fakültesi, siyasal bilgiler fakültesi, iktisat ve işletme fakülteleri ile
sigortacılık, bankacılık, hukuk ve sağlık bilimleri, mühendislik ya da aktüerya
alanlarında yurt içi veya yurtdışında denkliği Yüksek Öğretim Kurulu tarafından
kabul edilen dört yıl veya daha fazla eğitim görmüş olma şartı aranır.
İZZET ÇETİN (Kocaeli) -
Sayın Başkan, geri çekiyoruz. (AK Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Geri mi çektiniz
Sayın Çetin. Teşekkür ederim.
Sayın milletvekilleri,
maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Teşekkür ederim. Kabul
etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.
19 uncu maddeyi
okutuyorum :
DÖRDÜNCÜ
KISIM
Gelirler,
Giderler ve Değerlendirilme
Kurum Gelirleri,
Giderleri ve Gelirlerin Değerlendirilmesi
MADDE 19. - 1. Kurumun
Gelirleri Şunlardır:
a) Sosyal Sigortalar
Kurumu Sigorta İşleri Genel Müdürlüğünün Gelirleri:
1) Prim gelirleri.
2) Menkul kıymet
gelirleri.
3) Kurumun sahibi veya
ortağı bulunduğu müessese ve işletmelerden, iştiraklerden ve bağlı
işletmelerden elde edilecek her türlü gelirler.
4) Genel bütçeden
yapılacak yardımlar.
5) Gayrimenkul satış ve
kira gelirleri.
6) 506 sayılı Sosyal
Sigortalar Kanununun 140 ıncı maddesine göre tahsil edilen gelirler.
7) Gerçek veya tüzel
kişiler tarafından yapılan bağış ve vasiyetler, Kurumca hazırlanan standart
form, bilgi taşımaya ve kontrole yönelik araç ve sistemler ile teknolojinin
gelişmesiyle uygulamaya girecek manyetik, elektronik veya benzeri araç ve
sistemlerin satışından elde edilecek gelirler.
8) Gelirlerin
nemalandırılmasından elde edilecek gelirler.
9) Sosyal Sigortalar
Kurumu Sağlık İşleri Genel Müdürlüğünce aktarılacak kaynaklar.
10) Diğer gelirler.
b) Sosyal Sigortalar
Kurumu Sağlık İşleri Genel Müdürlüğünün Gelirleri:
1) Sosyal Sigortalar
Kurumu Sigorta İşleri Genel Müdürlüğünce aktarılacak kısa vadeli sigorta
kolları primleri.
2) Genel bütçeden
yapılacak yardımlar.
3) Menkul kıymet
gelirleri.
4) Sağlık tesislerinde
verilen sağlık hizmeti nedeniyle elde edilen her türlü gelirler.
5) Gerçek veya tüzel
kişiler tarafından yapılan bağış ve vasiyetler, Kurumca hazırlanan standart
form, bilgi taşımaya ve kontrole yönelik araç ve sistemler ile teknolojinin
gelişmesiyle uygulamaya girecek manyetik, elektronik veya benzeri araç ve
sistemlerin satışından elde edilecek gelirler.
6) Gelirlerin
nemalandırılmasından elde edilecek gelirler.
7) Gayrimenkul kira ve
işletme gelirleri.
8) Diğer gelirler.
2. Sosyal Sigortalar
Kurumunun Gelirlerinin Değerlendirilmesi:Kurumun elde ettiği her türlü
gelirlerin, riskin dağıtılması ilkesi ve basiretli yönetim kurallarına göre
Kurum lehine en yüksek getiriyi sağlayacak şekilde yönetilmesi esastır. Kurum
gelirleri ve zorunlu ödemeler için bulundurulması gereken nakit ve benzeri
varlıkların değerlendirilmesine ilişkin usul ve esaslar Kurum, Bakanlık, Maliye
Bakanlığı, Hazine Müsteşarlığı, T.C. Merkez Bankası ve Sermaye Piyasası Kurulu
Başkanlığının müştereken hazırlayacakları ve Bakanlar Kurulunca çıkarılacak
yönetmelikle belirlenir.
3. Kurumun Giderleri
Şunlardır :
a) Sosyal Sigortalar
Kurumu Sigorta İşleri Genel Müdürlüğünün Giderleri :
1) Sosyal sigorta
giderleri.
2) Genel yönetim
giderleri.
3) Faiz giderleri.
4) Diğer giderler.
b) Sosyal Sigortalar
Kurumu Sağlık İşleri Genel Müdürlüğünün Giderleri;
1) Sosyal Sigortalar
Kurumu Sigorta İşleri Genel Müdürlüğünce yapılan sigorta primleri takip ve
tahsil hizmetlerine karşılık ilgili genel müdürlüğe yapılan aktarımlar.
2) Sağlık tesisleri
giderleri.
3) Kurum dışından satın
alınan sağlık hizmetleri giderleri.
4) Genel yönetim
giderleri.
5) Faiz giderleri.
6) İş kazaları ile meslek
hastalıkları, hastalık ve analık sigortasından yapılan sigorta yardımları.
7) Diğer giderler.
4. Kurumun sahibi
bulunduğu gayrimenkullerin kira artış oranları, her yıl Maliye Bakanlığınca
belirlenen kira artış oranlarından az olmamak üzere rayiç veya emsal değerle
belirlenir.
Süresi içinde ödenmeyen
gelirler Kurum alacağına dönüşür ve 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanununun 80 inci maddesine göre gecikme
zammı tatbik edilir. Kurum alacaklarının tahsilinde, 6183 sayılı Amme
Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanunun 51 inci maddesi hariç, diğer
maddeleri uygulanır.
Kurum giderlerini
artıracak borçlanma veya diğer herhangi bir yasal düzenleme yapılırken, bu
düzenlemenin Kuruma getireceği mali yükü karşılayacak kaynağın gösterilmesi
zorunludur.
BAŞKAN - Teşekkür ederim.
Madde üzerinde söz
talebi?... Yok.
Maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Teşekkür ederim. Kabul etmeyenler... Madde kabul
edilmiştir.
20 nci maddeyi okutuyorum
:
BEŞİNCİ
KISIM
Çeşitli
ve Geçici Hükümler
BİRİNCİ
BÖLÜM
Çeşitli
Hükümler
Kadrolar ve kadro
cetvelleri
MADDE 20. - A)657 sayılı
Devlet Memurları Kanununun:
1) 36 ncı maddesinin
"Ortak Hükümler" bölümünün
(A/11) numaralı bendine "Gümrük Uzman
Yardımcıları" ibaresinden sonra gelmek üzere "Sosyal Sigorta Uzman
Yardımcıları,", "Gümrük Uzmanlığına" ibaresinden sonra gelmek üzere "Sosyal Sigorta
Uzmanlığına," ve "Diyanet İşleri Başkanlığı Müfettiş
Yardımcıları" ibaresinden sonra gelmek üzere "Sosyal Sigortalar
Kurumu Başkanlığı Müfettiş Yardımcıları ve
Sigorta Müfettiş Yardımcıları,",
2) "Zam ve
Tazminatlar" başlıklı 152 nci maddesinin, "II-Tazminatlar"
bölümün "A-Özel Hizmet Tazminatı" bendinin (g) alt bendine
"Sosyal Sigortalar Kurumu" ibaresinden sonra gelmek üzere
"Başkanlık Başmüfettişi, Müfettişi ve Müfettiş Yardımcıları,", (i)
alt bendine "Gümrük Uzmanları" ibaresinden sonra gelmek üzere
"Sosyal Sigorta Uzmanları,",
3) (I) sayılı ek gösterge
cetvelinin 1- Genel İdare Hizmetleri Sınıfı Bölümünün (c) bendine "Sosyal
Sigortalar Kurumu Başkanı", (g) bendine "Sosyal Sigortalar
Kurumu" ibaresinden sonra gelmek üzere "Başkanlık
Müfettişleri,", (h) bendine "Gümrük Uzmanları" ibaresinden sonra
gelmek üzere "Sosyal Sigorta Uzmanları,",
4) (II) sayılı ek
gösterge cetvelinin (2) numaralı bendine "Genel Müdür Yardımcısı"
ibaresinden sonra gelmek üzere "Sosyal Sigortalar Kurumu Başkanına bağlı Daire Başkanları,", (5) numaralı bendine "İl Müdürü"
ibaresinden sonra gelmek üzere " SSK Sigorta İl Müdürü, SSK Sigorta
Müdürü, SSK Sağlık İşleri İl Müdürü, SSK Hastane Müdürü,",
5) (IV) sayılı Makam
Tazminatı Cetvelinin (8/a) bendine "Bankalar Yeminli Murakıpları"
ibaresinden sonra gelmek üzere, "Sosyal Sigortalar Kurumu Başkanlığı
Müfettişleri ile Sigorta
Müfettişleri",
İbareleri eklenmiştir.
B) Kadro Cetvelleri: Bu
Kanuna ekli (I) sayılı listelerde gösterilen kadrolar ihdas edilerek, 190
sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin eki (III) sayılı cetvele Sosyal Sigortalar
Kurumu Başkanlığı bölümü olarak eklenmiştir.
Bu Kanuna ekli (II)
sayılı listede gösterilen kadrolar iptal edilerek, 190 sayılı Kanun Hükmünde
Kararnamenin eki (III) sayılı cetvelin
Sosyal Sigortalar Kurumu Genel Müdürlüğüne
ait bölümünden çıkarılmıştır.
BAŞKAN - Teşekkür ederim.
Madde üzerinde verilmiş
bir önerge vardır; okutuyorum :
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan Sosyal
Sigortalar Kurumu Kanununun 20 nci maddesine ekli 1 sayılı cetvelin Sigorta
İşleri Genel Müdürlüğü Merkez Teşkilatı başlıklı bölümünde geçen 1 inci derece
Genel Müdür Yardımcısı kadrosunun 2'den 3'e çıkarılması ile 12 nci derece
hizmetli kadrosunun 51'den 50'ye düşürülmesini arz ve teklif ederiz.
|
Faruk Çelik |
Mustafa Ataş |
Durdu Mehmet Kastal |
|
Bursa |
İstanbul |
Osmaniye |
|
Recep Yıldırım |
Ayhan Sefer Üstün |
Nihat Eri |
|
Sakarya |
Sakarya |
Mardin |
|
|
Mahfuz Güler |
|
|
|
Bingöl |
|
BAŞKAN - Teşekkür ederim.
Komisyon?..
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ SABAHATTİN YILDIZ (Muş) - Takdire bırakıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN - Hükümet?..
ÇALIŞMA VE SOSYAL
GÜVENLİK BAKANI MURAT BAŞESGİOĞLU (İstanbul) - Katılıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN - Teşekkür ederim.
Gerekçeyi okutuyorum :
Gerekçe :
Görüşülmekte olan kanun
tasarısının 10 uncu maddesinde yapılan değişiklik nedeniyle Genel Müdür
Yardımcısı kadrosunun artırılması amaçlanmıştır.
BAŞKAN - Teşekkür ederim.
Komisyonun takdire
bıraktığı, hükümetin katıldığı önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler...
Teşekkür ederim. Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmiştir.
Kabul edilen önerge
doğrultusunda maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Teşekkür ederim.
Kabul etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.
21 inci maddeyi
okutuyorum :
Çeşitli hükümler
MADDE 21. - Kurumun
ticaret ve işlem bağıtlarından dolayı iflas hükümleri yürümez. Kurumun
alacakları Devlet alacağı derecesinde imtiyazlıdır. Kurumun malları 2004 sayılı
İcra ve İflas Kanunu, 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında
Kanun ve 765 sayılı Türk Ceza Kanunu bakımından Devlet malı sayılır. Taşınır ve
taşınmaz malları, bankalardaki mevduatları ile her türlü hak ve alacakları
haczedilemez. Kurum her türlü dava ve icra işlemlerinde teminat yatırmak
mükellefiyetinden muaftır. Kurumun malları, paraları ve para hükmündeki evrak
ve senetleri ile diğer mevcutlarına karşı işlenen suçlar Devlet mallarına karşı
veya Devlete ait kağıt ve belgeler üzerinde işlenen suçlardan sayılır.
Kurum ile Kuruma bağlı
müessese ve işletmeler 1050 sayılı Muhasebei Umumiye Kanunu hükümleri ve 832
sayılı Sayıştay Kanununa tabi değildir. Kurum, 4734 sayılı Kamu İhale Kanunu
hükümlerine tabi olup, 4734 sayılı Kanun kapsamı dışında kalan işlerde ise 2886 sayılı Devlet İhale Kanunu hükümlerine
tabi değildir. Bu işlerin yapılması ile ilgili usul ve esaslar yönetmeliklerle
düzenlenir.
Yönetim Kurulu, Başkan,
Genel Müdürler ve diğer yöneticiler gerektiğinde sınırlarını yazılı olarak
açıkça belirlemek şartıyla yetkilerinden bir kısmını astlarına devredebilir.
Ancak yetki devri devreden amirin sorumluluğunu kaldırmaz.
Kurumun her türlü dava,
icra ve diğer işleri, ilgili mahkeme ve makamlarda ivedilikle sonuçlandırılır.
Kurum Başbakanlık Yüksek
Denetleme Kurulunun denetimine tabidir.
Kurumun hekimleri veya
sağlık kurulları tarafından ilgili sigorta kanunlarının tatbiki dolayısıyla
sigortalılara verilen raporlar resmi rapor mahiyetindedir.
Kurumca belirlenecek
iletişim araçları esas olmak üzere, Kurumun prim tahsilatı, tescil, tahsis ve
sağlık hizmetleri uygulamaları dahil bütün işlemleri Internet ve her türlü
elektronik bilgi iletişim, araç ve ortamı ve benzeri araçlar üzerinden yapılır
ve arşivlenir. Elektronik ortamda bilgi
ve belge istenebilir veya bilgi ve belge verilir.
Kurum, faaliyetleri ile
ilgili belgelerin asıllarını veya mümkün olmadığı hallerde sıhhatlerinden
şüpheyi davet etmeyecek kopyalarını ve yazıların makine ile alınmış suretlerini
saklamak zorundadır. Bu belgeler mikrofilm, mikrofiş şeklinde veya elektronik,
manyetik veya benzeri ortamlarda
saklanır.
Elektronik veya bilgi işlem
ortamında yapılanlar dahil her türlü işlemlerin ve arşivlenen bilgilerin tespit
ve tevsikinde Kurumun kayıtları esas alınır. Bu bilgi ve belgeler adli ve idari
merciler nezdinde geçerlidir.
Internet, elektronik ve
benzeri ortamda bilgi ve belge alınıp verilmesi ve arşivleme konularına ilişkin
usul ve esaslar yönetmelikle belirlenir.
506 sayılı Sosyal
Sigortalar Kanunu, 2925 sayılı Tarım İşçileri Sosyal Sigortalar Kanunu ve diğer
kanunlarda geçen "Sosyal Sigortalar Kurumu Genel Müdürlüğü" ibaresi
"Sosyal Sigortalar Kurumu Başkanlığı" olarak değiştirilmiştir.
BAŞKAN - Teşekkür ederim.
Madde üzerinde söz
talebi?.. Yok.
Maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Teşekkür ederim. Kabul etmeyenler... Madde kabul
edilmiştir.
22 nci maddeyi okutuyorum
:
Gayrimenkullerin satışı
MADDE 22. - Kurumun
mülkiyetinde bulunan sosyal tesisler ve konutlar dahil gayrimenkulleri
aşağıdaki usul ve esaslara göre satılarak değerlendirilebilir:
a) Yukarıda belirtilen
kapsam dahilinde, nitelikleri itibariyle satışa uygun gayrimenkuller Yönetim
Kurulunca tespit edilir.
b) Nitelikleri itibariyle
satışına karar verilen gayrimenkuller rayiç bedelden daha düşük fiyatla
satılamaz. Yönetim Kurulu bu gayrimenkullere ait rayiç değer tespitini uzman kuruluşlara yaptırabilir.
c) Gayrimenkullerin
satışının açık artırma usulü ile yapılması esastır.
d) Satışların peşin veya
taksitle yapılması hususu Yönetim Kurulunca ihaleden önce karara bağlanır.
e) Bu Kanuna göre
satılacak gayrimenkullerle ilgili olarak ifraz ve imar planı tadil işlemleri ile kat mülkiyetine
geçiş işlemleri, bu gayrimenkullerin sonradan Kurum lehine yapılacak
değişiklikler hariç olmak üzere, Kurumca iktisap tarihindeki imar durumuna
uygun olarak, Kurumun talebi üzerine ilgili daire ve belediyelerce ivedilikle
sonuçlandırılır. Kat mülkiyetine geçiş için, Kadastro Müdürlüğünce zemindeki
fiili durumu tespit eden plan, vaziyet planı sayılır ve 634 sayılı Kat
Mülkiyeti Kanunu'nun 12 nci maddesinin ( b ) bendinde yazılı fotoğrafın Kurum
temsilcisince tasdik edilerek, Tapu Müdürlüğüne talepte bulunulması halinde,
başkaca bilgi, belgeye gerek bulunmaksızın taşınmaz üzerinde kat mülkiyeti
tesis edilir.
Gayrimenkullerin satışına
ilişkin işlemlere ait usul ve esaslar yönetmelikle belirlenir.
BAŞKAN - Teşekkür ederim.
İZZET ÇETİN (Kocaeli) -
Karar yetersayısının aranılmasını istiyorum.
BAŞKAN - Maddeyi
oylarınıza sunacağım ve Karar yetersayısını arayacağım:
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Teşekkür ederim. Kabul etmeyenler... Madde kabul edilmiştir; karar
yetersayısı vardır.
23 üncü maddeyi
okutuyorum :
Muafiyetler
MADDE 23.- Kurum, diğer
kanunlarda yer alan bütün muafiyet ve istisnalar saklı kalmak kaydıyla, aşağıda
belirtilen:
a) Kurumun taşınır,
taşınmaz malları ile bunların alım ve satım işlemleri ve bunlardan elde edilen
hak ve gelirler,
b) Sigorta üniteleri ile
sağlık tesislerinde hizmetin gerektirdiği ve Türkiye'de temini mümkün olmayan
her cins makine, araç, alet ve cihazlar ile çeşitli ilaç ve hammaddelerin
Kurumca ithali ve kiralanması,
c) Kurum tarafından
açılan ve Kurumun taraf olduğu davalar ve icra kovuşturmaları ile ilamları,
d) Bu Kanunun 7 nci maddesinin yedi numaralı bendi uyarınca Kurumca kurulan müessese,
işletme, ortaklık ve iştiraklerden ve Kurum İlaç ve Tıbbi Malzeme Sanayii
Müessesesinden elde edilen her türlü hak ve gelirler,
e) Satışı yapılan veya
satın alınan gayrimenkullerle ilgili
tüm tapu işlemleri,
f) Kurumca yapılan bütün
işlemler ve bu işlemler için ilgililere verilmesi veya bunlardan alınması
gereken yazı ve belgeler ve bunların suretleri,
İlgili Kanunlarda Kurumun
adı ve Kuruluş Kanununda yazılı olmasa dahi her türlü vergi, resim, pul ve harç
ile Belediyelerde yürütülecek her türlü hizmet karşılığı alımdan alınan
ücretler, her türlü katılma payları, Kurumun doğrudan doğruya hizmetlerinden
yararlanmadığı fon ve kuruluşlara katkı paylarından, muaftır.
BAŞKAN - Teşekkür ederim.
Madde üzerinde söz
talebi?.. Yok.
Madde üzerinde 2 adet
önerge vardır; önce, geliş sıralarına göre okutacağım, sonra da aykırılık durumlarına
göre işleme koyacağım.
Birinci önergeyi
okutuyorum :
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan Sosyal
Sigortalar Kurumu Kanunu Tasarısının 23 üncü maddesine son fıkra olarak
aşağıdaki fıkranın eklenmesini arz ve teklif ederiz.
|
Faruk Çelik |
Mahfuz Güler |
Mehmet Soydan |
|
Bursa |
Bingöl |
Hatay |
|
Selahattin Dağ |
Mustafa Baş |
Mehmet Ali Suçin |
|
Mardin |
İstanbul |
Batman |
"Gerçek ve tüzel
kişiler tarafından kuruma ve kuruma bağlı sağlık tesislerine yapılan bağış ve
vasiyetler Vergi Usul Kanunu uygulamasında gider sayılır"
BAŞKAN - Teşekkür ederim.
İkinci önergeyi
okutuyorum :
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan
tasarısının 23 üncü maddesine aşağıdaki fıkranın eklenmesini arz ve teklif
ederiz.
|
Kemal Kılıçdaroğlu |
Osman Özcan |
Muharrem Toprak |
|
İstanbul |
Antalya |
İzmir |
|
Muzaffer Kurtulmuşoğlu |
Hüseyin Ekmekçioğlu |
Mustafa Özyürek |
|
Ankara |
Antalya |
Mersin |
|
Ahmet Ersin |
|
İzzet Çetin |
|
İzmir |
|
Kocaeli |
"Sosyal Sigortalar
Kurumu hastanelerine yapılacak bağış ve yardımlar, yıllık beyanname ile
bildirilecek gelir ve kurumlar vergisi matrahından indirilir."
BAŞKAN - Teşekkür ederim.
Komisyon önergeye
katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ SABAHATTİN YILDIZ (Muş) - Takdire bırakıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN - Hükümet?..
ÇALIŞMA VE SOSYAL
GÜVENLİK BAKANI MURAT BAŞESGİOĞLU (İstanbul) - Katılıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN - Gerekçeyi
okutuyorum :
Gerekçe :
Diğer kamu hastanelerine
yapılan bağış ve yardımlardaki uygulama SSK hastaneleri için de öngörülmüştür.
BAŞKAN - Teşekkür ederim.
Komisyonun takdire
bıraktığı, Hükümetin katıldığı önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler...
Teşekkür ederim. Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmiştir.
Diğer önergeye de gerek
kalmadığı için, geri çekildi. Teşekkür ediyorum.
Maddeyi, kabul edilen
önerge doğrultusunda oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Teşekkür ederim.
Kabul etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.
24 üncü maddeyi
okutuyorum :
Yönetmelikler
MADDE 24. - Başkanlığa
doğrudan bağlı birimler ile Genel Müdürlüklere bağlı Ana ve Yardımcı Hizmet
Birimlerinin görev ve yetkileriyle ilgili çalışma usul ve esasları, çalışma
yönetmelikleri ile belirlenir. Yönetmelikler bir yıl içerisinde hazırlanarak
yürürlüğe girer.
BAŞKAN - Teşekkür ederim.
Madde üzerinde söz
talebi?.. Yok.
Maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Teşekkür ederim. Kabul etmeyenler... Madde kabul
edilmiştir.
Geçici 1 inci maddeyi
okutuyorum :
İKİNCİ
BÖLÜM
Geçici
Hükümler
GEÇİCİ MADDE 1. - A - Bu
Kanunun yürürlük tarihinden önce Yönetim Kuruluna seçimle gelen üyeler, bu
Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten sonraki ilk olağan ya da olağanüstü Genel Kurul toplantısına kadar görevlerine
devam ederler. Yönetim Kuruluna atama ile gelen Başkan ve üyelerinin görevleri
ise bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten itibaren sona erer. Ancak bu üyeler
yerlerine yeni atama yapılıncaya kadar görevlerine devam ederler.
Mülga 616 sayılı Kanun
Hükmünde Kararnameyle 190 sayılı Kanun Hükmünde Kararnameye eklenen şahsa bağlı
kadrolarda bulunanlar ile bu Kanunla kadro ve görev unvanları değişenler ve
Sosyal Sigortalar Kurumu Başkanlığı kurum memurlarından Kurum Başkanı, Sigorta
İşleri Genel Müdürü, atama ile gelen yönetim kurulu üyeleri, Genel Müdür
Yardımcıları, Teftiş Kurulu Başkanı, Sigorta Teftiş Kurulu Başkanı, 1. Hukuk
Müşaviri ve Daire Başkanı kadro unvanlı
görevlerde bulunanların görevleri bu Kanunun yayımı tarihinde sona erer. Bunlar
en geç bir yıl içerisinde durumlarına uygun boş kadrolara atanırlar. Atama
işlemi yapılıncaya kadar Bakanlık veya Kurum bünyesinde ihtiyaç duyulan işlerde
görevlendirilebilirler. Bunlar, yeni bir kadroya atanıncaya kadar , eski
kadrolarına ait aylık, ek gösterge, her türlü zam ve tazminatlar ile diğer mali
haklarını almaya devam ederler. Söz konusu personelin, atandıkları yeni
kadroların aylık, ek gösterge, her türlü zam ve tazminatlar ile diğer mali
hakları toplamının net tutarı, eski kadrolarına bağlı olarak en son ayda
almakta oldukları aylık, ek gösterge, hür türlü zam ve tazminatları ile diğer
mali hakları toplamı net tutarından az olması halinde, aradaki fark
giderilinceye kadar atandıkları kadrolarda kaldıkları sürece her hangi bir
kesintiye tabi tutulmaksızın tazminat olarak ödenir. Yukarıda sayılanlar
dışında kalan Kurum personelinden, kadro ve görev ünvanları değişmeyenler yeni
kadrolarına atanmış sayılırlar.
Sosyal Sigortalar Kurumu
Genel Müdürlüğü taşra teşkilatına ait kadrolar, Sosyal Sigortalar Kurumu
Başkanlığına devredilmiş sayılır.
B - Bu Kanunda belirtilen
esaslara göre yeniden düzenleme yapılıncaya kadar Sosyal Sigortalar Kurumuna
ait hizmetler, Kanunun yayımı tarihinden önce bu görevleri yürüten merkez ve
taşra teşkilâtı tarafından yürütülmeye devam olunur. Bu düzenlemeler Kanunun
yürürlüğe girdiği tarihten itibaren bir
yıl içinde tamamlanır.
C - Bu Kanunda öngörülen
yönetmelikler yürürlüğe girinceye kadar mevcut tüzük ve yönetmeliklerin bu
Kanuna aykırı olmayan hükümlerinin uygulanmasına devam olunur. Bu Kanunun 19
uncu maddesinin (2) numaralı fıkrasında belirtilen yönetmelik çıkarılıncaya kadar
Kurum gelirlerinin değerlendirilmesi konusunda
mevcut uygulamaya devam edilir. Mülga 616 sayılı Kanun Hükmünde
Kararnameye dayanılarak çıkarılan ve bu Kanuna aykırı olmayan yönetmelikler,
yapılan düzenleme ve diğer işlemlerin uygulanmasına devam olunur.
D - Bu Kanunun yürürlüğe
girdiği tarihte, başka bir işleme gerek kalmaksızın Sosyal Sigortalar Kurumu
Genel Müdürlüğüne ait, taşınır ve taşınmaz mallar ve haklar Sosyal Sigortalar
Kurumu Başkanlığına devredilmiş sayılır, bu işlemler her türlü vergi, resim ve
harçtan muaftır.
E - Bu Kanunun yürürlüğe
girdiği tarihten itibaren bir yıl
süreyle 35 yaşından gün almamış eczacılar arasından, açıktan atama izni
aranmaksızın, ilan edilecek kadrolardan fazla müracaat olması halinde, Kurumca
yapılacak sınavda başarılı olanlar arasından, başarı sırasına göre, memurluğa
girişte yeterlilik sınavı şartı aranmaksızın, atanabilirler. Atamaya ilişkin
usul ve esaslar Kurumca belirlenir.
F - 4447 sayılı İşsizlik
Sigortası Kanununun 59 uncu maddesine göre Kurum atayacağı sağlık personelinin
yer değiştirme ile atama esaslarını bu Kanunun yayımı tarihinden itibaren altı
ay içinde hazırlayacağı bir yönetmelikle belirler. Bu yönetmeliğin yürürlüğe
konulmasına kadar sağlık ve yardımcı sağlık personelinin atanmaları hakkında
mevcut hükümlerin uygulanmasına devam olunur.
G - 1.12.1993 tarihli ve
3917 sayılı Kanunla 4792 sayılı Sosyal Sigortalar Kurumu Kanununa eklenen
Geçici 7 nci madde hükümleri çerçevesinde ilgili Banka Genel Müdürlüğünce
devralınan gayrimenkullerden satılamayanlar, Sosyal Sigortalar Kurumu Genel
Müdürlüğünce ilgili Bankaya devredildikleri bedeller üzerinden geri alınır.
Devralınan gayrimenkuller ayrıca bir ferağ işlemine gerek olmaksızın tapu
sicilinde Sosyal Sigortalar Kurumu Başkanlığı adına tescil edilir.
Sosyal Sigortalar Kurumu
bu gayrimenkullerin devir bedellerinin tamamını 1.12.1993 tarihli ve 3917
sayılı Kanun uyarınca açılan ikraz hesabına bu Kanunun yürürlüğe girdiği
tarihten itibaren altı ay içerisinde yatırır.
İlgili Banka ve Sosyal
Sigortalar Kurumu bu gayrimenkuller ile ilgili yapılacak ferağ, devir, alım,
satım vesaire tüm işlemler nedeniyle doğacak her türlü vergi, resim ve
harçlardan muaftır.
H - Kurumca devir alınan
veya devir alınacak kamu kurum ve kuruşlarına ait sağlık tesislerinde 657
sayılı Devlet Memurları Kanununa tabi personel ile 399 sayılı Kanun Hükmünde
Kararname hükümlerine göre istihdam edilen sözleşmeli personel, istekleri
halinde, devire esas sözleşme tarihinden itibaren altı ay içinde yazılı olarak
müracaat etmeleri halinde Kurum kadrolarına atamaları yapılır. 399 sayılı Kanun
Hükmünde Kararnameye göre istihdam
edilen sözleşmeli personelden ataması yapılanların sözleşmeli statüde geçen
hizmet süreleri, 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun ek geçici 1, 2 ve 3 üncü
maddelerine göre, 458 sayılı Kanun Hükmünde Kararname hükümleri dikkate alınmak
suretiyle öğrenim durumlarına göre yükselebilecekleri tavanı aşmamak kaydıyla
kazanılmış hak, aylık derece ve kademelerinin tespitinde değerlendirilir.
Bunların atandıkları tarihteki kadro ve pozisyonlarına ait aylık, ek gösterge,
ikramiye, hür türlü zam ve tazminat haklarının veya sözleşme ücretlerinin net
tutarının, nakledildiği Kurumda hakedeceği aylık, ek gösterge, ikramiye, her
türlü zam ve tazminat hakları ile ek ödeme tutarından fazla olması halinde
aradaki fark giderilinceye kadar herhangi bir kesintiye tabi tutulmaksızın
tazminat olarak ödenir.
I - Eğitim durumları
itibariyle Sosyal Sigortalar Kurumu Başkanlığı Teftiş Kurulu müfettişliğine
atanma şartlarını taşıyan sigorta başmüfettişleri, sigorta müfettişleri ve
sigorta müfettiş yardımcıları, bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten itibaren
bir yıl içinde esas ve usulleri Kurum Başkanlığınca belirlenerek yapılacak
sınava müracaat etmeleri ve sınavda başarılı olmaları halinde, kadro durumları
göz önünde bulundurularak Başkanlık Teftiş Kurulu Başmüfettiş, Müfettiş ve
Müfettiş Yardımcılıklarına atanırlar.
Aynı hüküm Teftiş Kurulu
Başkanlığından, Sigorta Teftiş Kurulu Başkanlığına geçmek isteyen Başmüfettiş,
Müfettiş ve Müfettiş Yardımcıları hakkında da uygulanır.
J - Bu Kanunun yürürlüğe
girdiği tarihten önce, Kurum Yönetim Kurulu kararı ile Yoklama Memuru olarak
görevlendirilenler, Sigorta Yoklama Memuru kadrosuna atanmak için aranılan
diğer şartlara bakılmaksızın Kurumca yapılacak ilk sınava girmeye hak kazanmış
sayılırlar.
K - 506 sayılı Sosyal
Sigortalar Kanununa göre; sigorta
primi, idari para cezası, sosyal yardım zammı ve bunlara bağlı gecikme zammı ve
faiz borcu ile 4447 sayılı İşsizlik Sigortası Kanunu kapsamına giren işsizlik sigortası
primi ve buna bağlı gecikme zammı ve faiz borcu bulunan işverenlerin, 30.6.2003
tarihine kadar tahakkuk etmiş olan borçları, bu Kanunun yayımlandığı tarihi
izleyen otuz gün içinde, Kuruma yazılı müracaat edilmesi halinde aşağıdaki
şartlar dahilinde yeniden yapılandırılır.
Yeniden yapılandırılan
borçların ödeme süresi içinde her ay için bir önceki aya ait Hazine
Müsteşarlığınca açıklanacak Türk Lirası cinsinden ıskontolu ihraç edilen Devlet
İç Borçlanma Senetlerinin aylık ortalama faizi bileşik bazda uygulanır.
Yeniden yapılandırılan
borçların ödenmesinde; işverenlerce borcu karşılayacak miktarda teminat
göstermeleri kaydıyla işyeri, kurum ve kuruluşlar itibariyle ve borçların ödeme
kapasiteleri, dikkate alınarak işverenlerin aylık taksit tutarları, Kuruma
verdikleri asıl ve ek aylık prim belgelerindeki kayıtlı prime esas kazançlar
toplamının % 15'inden az olmayacak şekilde Kurum Yönetim Kurulunca belirlenecek
oranlar esas alınarak tespit edilir.
Taksitlendirme anlaşması
yapılan borçlular, tahakkuk edecek cari ay borçlarını veya taksitlendirilmiş
borçlarıyla ilgili ödeme yükümlülüklerini bir takvim yılı içinde ardarda üç
defa yerine getirmemeleri halinde bu Kanun hükümlerinden yararlanma hakkını
kaybederler. Bu halde, kalan tutar için 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanununun
80 inci maddesi hükmü uygulanır.
Bu fıkra hükümlerine göre yapılacak başvuru süresini
30 güne kadar uzatmaya ve diğer usul ve esasları belirlemeye Kurum Yönetim
Kurulu yetkilidir.
BAŞKAN - Teşekkür ederim.
Madde üzerinde söz
talebi?.. Yok.
5 adet önerge var.
Önergeleri, önce, geliş sıralarına göre okutacağım, sonra aykırılıklarına göre
işleme alacağım.
Birinci önergeyi
okutuyorum :
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan Sosyal
Sigortalar Kurumu Kanunu Tasarısının Geçici 1 inci maddesinin (K) fıkrasının
üçüncü ve beşinci paragraflarının aşağıdaki şekilde değiştirilmesini ve
aşağıdaki paragrafın fıkraya eklenmesini arz ve teklif ederiz.
|
Mahfuz Güler |
Faruk Çelik |
Yahya Baş |
|
Bingöl |
Bursa |
İstanbul |
|
Mustafa Ilıcalı |
Mustafa Baş |
Recep Koral |
|
Erzurum |
İstanbul |
İstanbul |
|
|
İmdat Sütlüoğlu |
|
|
|
Rize |
|
"Yeniden
yapılandırılan borçların ödenmesinde; işyeri, kurum ve kuruluşlar itibariyle ve
borçluların ödeme kapasiteleri dikkate alınarak işverenlerin aylık taksit
tutarları, Kuruma verdikleri asıl ve ek aylık prim belgelerinde kayıtlı prime
esas kazançlar toplamının yüzde 15'inden az olmayacak şekilde Kurum Yönetim
Kurulunca belirlenecek oranlar esas alınarak tespit edilir."
"Bu fıkra
hükümlerine göre yapılacak başvuru süresini 30 güne kadar uzatmaya, taksite
bağlanan borçların ödeme süresini, taksit tutarlarının hesabında hangi aylara
ait prim belgelerinin esas alınacağını, alınacak teminat tutarı ile bunların
durumlarını değerlendirmeye ve uygulamaya ilişkin diğer usul ve esasları
belirlemeye Kurum Yönetim Kurulu yetkilidir."
"506 Sayılı Sosyal
Sigortalar Kanununun 85 inci maddesine göre isteğe bağlı olarak devam eden
sigortalıların, 30.6.2003 tarihi itibariyle prim ve gecikme zammı borçlarını bu
Kanunun yayımlandığı tarihi izleyen 30 gün içinde Kuruma yazılı müracaat
etmeleri halinde, isteğe bağlı sigorta primi ödedikleri kazanç tutarının yüzde
15'inden az olmayacak şekilde yeniden yapılandırılan borçların ödeme süresi
içinde her ay için bir önceki aya ait Hazine Müsteşarlığınca açıklanacak Türk
Lirası üzerinden ıskontolu ihraç edilen Devlet İç Borçlanma Senetlerinin aylık
ortalama faizi bileşik bazda uygulanmak suretiyle Kurum Yönetim Kurulunca
belirlenecek oranlar esas alınarak tespit edilir. Bu fıkra uyarınca borçlarını
yeniden yapılandırma talebinde bulunan dördüncü paragraftaki yükümlülükleri
yerine getiren isteğe bağlı sigortalılar hakkında 506 sayılı Sosyal Sigortalar
Kanununun değişik geçici 85 inci maddesinin (c) bendi hükümleri uygulanmaz.
Kanunun yayımlandığı tarihten itibaren 30 gün içerisinde 506 sayılı Sosyal
Sigortalar Kanununun değişik 85 inci maddesinin (D) bendinin (c) alt bendine
göre isteğe bağlı sigortalılığı sona erenlerden talepte bulunanlar hakkında da
bu hüküm uygulanır."
BAŞKAN - Teşekkür ederim.
Sayın Özyürek,
önergelerinizi çekiyor musunuz?
MUSTAFA ÖZYÜREK (Mersin)
- Çekiyoruz. (AK Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Çekiyorsunuz.
MUSTAFA ÖZYÜREK (Mersin)
- Gruplar önergeleri çekiyorlar.
BAŞKAN - Hayır,
çekmiyorlar onlar. Ayrıca, birbirine bağlı değil tabiî. Siz çekiyorsanız ayrı
da...
SALİH KAPUSUZ (Ankara)-
Yok Sayın Başkan, onlar kalıyor da, ikisi çekilmiş oldu.
BAŞKAN - Sayın Özyürek,
iki önergenizi de çekiyor musunuz?
MUSTAFA ÖZYÜREK (Mersin)
- Çekiyoruz efendim.
BAŞKAN - Peki.
İkinci önergeyi
okutuyorum :
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan Sosyal
Sigortalar Kurumu Kanunu Tasarısının İkinci Bölüm Geçici Hükümler kısmının
Geçici Madde 1/E bendinin madde metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
|
Faruk Çelik |
Şükrü Önder |
Nur Doğan Topaloğlu |
|
Bursa |
Yalova |
Ankara |
|
Halil İbrahim Yılmaz |
Ali Sezal |
Mahfuz Güler |
|
Kütahya |
Kahramanmaraş |
Bingöl |
BAŞKAN - Üçüncü önergeyi
okutuyorum :
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan Sosyal
Sigortalar Kurumu Kanununun Çeşitli Hükümler başlıklı kısmının Geçici Madde 1/E
bendinden sonra gelmek üzere aşağıdaki bendin eklenmesini arz ve teklif ederiz.
|
Faruk Çelik |
Alim Tunç |
Cevdet Erdöl |
|
Bursa |
Uşak |
Trabzon |
|
Nevzat Doğan |
Agah Kafkas |
Nükhet Hotar |
|
Kocaeli |
Çorum |
İzmir |
|
Şükrü Önder |
|
Mahfuz Güler |
|
Yalova |
|
Bingöl |
"F- Sosyal
Sigortalar Kurumunda halen sözleşmeli personel olarak çalışan personelden
Kanunun yayımı tarihinden itibaren altı ay içerisinde memurluğa geçmek için
yazılı olarak başvuranlar, öğrenim durumlarına göre yükselebilecekleri tavanı
aşmamak kaydıyla, 657 sayılı Devlet Memurları Kanununa Ek Geçici 1, 2 ve 3 üncü
maddesi hükümleri, 8.6.1984 tarihli 217 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin 2
nci maddesinde sayılan kuruluşlarda geçen hizmet süreleri de dikkate alınarak,
derece ve kademeleri tespit edilmek suretiyle boş memur kadrolarına
atanırlar."
BAŞKAN - Teşekkür ederim.
Komisyon?..
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ SABAHATTİN YILDIZ (Muş) - Takdire bırakıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN - Hükümet?..
ÇALIŞMA VE SOSYAL
GÜVENLİK BAKANI MURAT BAŞESGİOĞLU (İstanbul) - Katılıyoruz Sayın Başkan.
Gerekçeyi okutuyorum :
Gerekçe :
Devlet Memurluğu
sınavında başarılı olanlar arasından kurumun yeni hizmete soktuğu
hastanelerinde istihdam edilmek üzere alınan sözleşmeli personelin
verimliliğini ve motivasyonunu artırmak ve bu statüde istihdam edilenler
hakkında 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun izin ve disiplin hükümleri ile
Türk Ceza Kanununun memurlarla ilgili hükümlerinin uygulanmasında yaşanan
sorunları ortadan kaldırmak amacıyla halen sözleşmeli olarak çalışan personelin
mevcut boş kadrolara atanmaları amaçlanmaktadır.
BAŞKAN - Teşekkür ederim.
Komisyonun takdire
bıraktığı, Hükümetin katıldığı önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler...
Teşekkür ederim. Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
İkinci önergeyi
okutuyorum :
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan Sosyal
Sigortalar Kurumu Kanun Tasarısının İkinci Bölüm Geçici Hükümler Kısmının
geçici madde 1/E bendinin madde metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Faruk Çelik
(Bursa) ve arkadaşları
BAŞKAN - Komisyon?..
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ SABAHATTİN YILDIZ (Muş) - Takdire bırakıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN - Hükümet?..
ÇALIŞMA VE SOSYAL
GÜVENLİK BAKANI MURAT BAŞESGİOĞLU (İstanbul) - Katılıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN - Gerekçeyi
okutuyorum :
Gerekçe :
24.07.2003 tarihli ve
25178 sayılı Resmî Gazetede yayımlanan 4924 sayılı Eleman Temininde Güçlük
Çekilen Yerlerde Sözleşmeli Sağlık Personeli Çalıştırılmasıyla Bazı Kanun ve
Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanunun 10 uncu
maddesi ile 3359 sayılı Sağlık Hizmetleri Temel Kanununa eklenen ek 1 inci
maddeyle, kamu kurum ve kuruluşlarına açıktan izni olmaksızın, mevzuatta
öngörülen işlemlerin tamamlanmasından sonra sınavsız ve kurayla sağlık
personeli atama imkânı getirildiğinden, mükerrerliğin önlenmesi amacıyla,
geçici madde 1/E bendi tasarıdan çıkarılmıştır.
BAŞKAN - Teşekkür ederim.
Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Teşekkür ederim. Kabul etmeyenler... Önerge kabul
edilmiştir.
Sayın milletvekilleri, az
önce kabul ettiğimiz önergeye göre, (E) bendini çıkardığımızdan, (F) diye
eklenen yeni bent (E) olarak düzeltilmiştir. Onu bilgilerinize sunuyorum.
Son önergeyi okutuyorum :
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan Sosyal
Sigortalar Kurumu Kanunu Tasarısının geçici 1 inci maddesinin (K) fıkrasının
üçüncü ve beşinci paragraflarının aşağıdaki şekilde değiştirilmesini ve
aşağıdaki paragrafın, fıkraya eklenmesini arz ve teklif ederiz.
Faruk Çelik
(Bursa) ve arkadaşları
"Yeniden
yapılandırılan borçların ödenmesinde işyeri kurum ve kuruluşları itibariyle ve
borçların ödeme kapasiteleri dikkate alınarak, işverenlerin aylık taksit
tutarları, kuruma verdikleri asıl ve ek aylık prim belgelerinde kayıtlı prime
esas kazançları toplamının yüzde 15'inden az olmayacak şekilde, kurum yönetim
kurulunca belirlenecek oranlar esas alınarak tespit edilir."
"Bu fıkra
hükümlerine göre yapılacak başvuru süresini 30 güne kadar uzatmaya, taksite
bağlanan borçların ödeme süresini, taksit tutarlarının hesabında hangi aylara
ait prim belgelerinin esas alınacağını, alınacak teminat tutarı ile bunların
durumlarını değerlendirmeye ve uygulamaya ilişkin diğer usul ve esasları
belirlemeye kurum yönetim kurulu yetkilidir."
"506 sayılı Sosyal
Sigortalar Kanununun 85 inci maddesine göre isteğe bağlı olarak devam eden
sigortalıların, 30.6.2003 tarihi itibariyle prim ve gecikme zammı borçlarını bu
Kanunun yayımlandığı tarihi izleyen 30 gün içinde Kuruma yazılı müracaat
etmeleri halinde, isteğe bağlı sigorta primi ödedikleri kazanç tutarının yüzde
15'inden az olmayacak şekilde yeniden yapılandırılan borçların ödemesi süresi
içinde her ay için bir önceki aya ait Hazine Müsteşarlığınca açıklanacak Türk
Lirası üzerinden ıskontolu ihraç edilen Devlet İç Borçlanma Senetlerinin aylık
ortalama faizi bileşik bazda uygulanmak suretiyle Kurum Yönetim Kurulunca
belirlenecek oranlar esas alınarak tespit edilir. Bu fıkra uyarınca borçlarını
yeniden yapılandırma talebinde bulunan dördüncü paragraftaki yükümlülükleri
yerine getiren isteğe bağlı sigortalılar hakkında 506 sayılı Sosyal Sigortalar
Kanununun değişik 85 inci maddesinin (c) bendi hükümleri uygulanmaz. Kanun
yayımlandığı tarihten itibaren 30 gün içerisinde 506 sayılı Sosyal Sigortalar
Kanununun değişik 85 inci maddesinin (D) bendinin (c) alt bendine göre isteğe
bağlı sigortalılığı sona erenlerden talepte bulunanlar hakkında da bu hüküm
uygulanır."
BAŞKAN - Teşekkür ederim.
Komisyon?..
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ SABAHATTİN YILDIZ (Muş) - Takdire bırakıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN - Hükümet?..
ÇALIŞMA VE SOSYAL
GÜVENLİK BAKANI MURAT BAŞESGİOĞLU (İstanbul) - Sayın Başkan, izin verirseniz
kısa bir açıklamada bulunmak istiyorum. Bu önerge, tasarının önemli
maddelerinden birini değiştiriyor. İlk oturumda Bağ-Kurla ilgili, Yüce Genel
Kurula arz ettiğim gibi, SSK'nın da birikmiş borçlarının yapılandırılmasına ve
borçlularımıza ödeme kolaylığı getiren bir madde. Daha önceki düzenlemede isteğe
bağlı sigortalıların birikmiş alacaklarının yapılandırılması söz konusu
değildi. Bu önergeyle isteğe bağlı sigortalılar da buna dahil ediliyor. Bu
sebeple ve bu görüşlerle önergeye katılıyoruz.
BAŞKAN - Teşekkür ederim.
Gerekçeyi okutuyorum :
Gerekçe :
Kuruma borçlu
işverenlerin ödeme güçlerinin farklılık arz etmesi nedeniyle bu hususlar göz
önünde bulundurularak birikmiş borçların ödeme süresinin, taksit tutarlarının
ve teminat istenecek borç miktarlarının belirlenmesinde Kurum Yönetim Kuruluna
yetki verilmesiyle isteğe bağlı sigorta ve topluluk sigortasına prim borcu
bulunanlara ödeme kolaylığı amaçlanmaktadır.
BAŞKAN - Teşekkür ederim.
Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Teşekkür ederim. Kabul etmeyenler... Önerge kabul
edilmiştir.
Sayın milletvekilleri,
kabul edilen 3 önerge doğrultusunda maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Teşekkür ederim. Kabul etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.
Birleşime 15 dakika ara
veriyorum.
Kapanma Saati : 03.25
BEŞİNCİ OTURUM
Açılma Saati : 03.42
BAŞKAN : Başkanvekili Yılmaz ATEŞ
KÂTİP ÜYELER : Mehmet DANİŞ (Çanakkale), Suat KILIÇ (Samsun)
BAŞKAN - Sayın
milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 111 inci Birleşiminin Beşinci
Oturumunu açıyorum.
247 sıra sayılı tasarının
görüşmelerine devam ediyoruz.
VI. - KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
8. - Sosyal Sigortalar Kurumu Kanunu Tasarısı ile Sağlık,
Aile, Çalışma ve Sosyal İşler ve Plan ve Bütçe Komisyonları Raporları (1/295)
(S. Sayısı : 247) (Devam)
BAŞKAN - Komisyon?..
Yerinde.
Hükümet?.. Yerinde.
25 inci maddeyi
okutuyorum:
ALTINCI
KISIM
İlgili
Kanunlarda Yapılan Değişiklikler
MADDE 25.- 506 sayılı
Sosyal Sigortalar Kanununun değişik 2 nci
maddesinin ikinci fıkrasından sonra gelmek üzere aşağıdaki fıkra
eklenmiştir.
Ceza infaz kurumları ile
tutukevleri bünyesinde oluşturulan tesis, atölye ve benzeri ünitelerde
çalıştırılan hükümlü ve tutuklular hakkında yalnız iş kazası ile meslek
hastalıkları, analık ve hastalık sigorta kolları uygulanır. Ancak bunlar
istekleri halinde malullük, yaşlılık ve ölüm sigorta kolları bakımından bu
Kanunun 85 inci maddesinde öngörülen
şartları taşımaları kaydıyla isteğe bağlı sigortalı olabilirler. Bu şekilde
çalıştırılanların işvereni Ceza İnfaz Kurumları ile Tutukevleri İş Yurtları
Kurumu, işveren vekilleri ceza infaz kurumları ile tutukevleri iş yurtlarının
sorumlu müdür ve amirleridir.
BAŞKAN - Teşekkür ederim.
Madde üzerinde söz
talebi?..Yok.
Maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler...Teşekkür ederim. Kabul etmeyenler...Kabul
edilmiştir.
26 ncı maddeyi okutuyorum
:
MADDE 26. - 506 sayılı
Sosyal Sigortalar Kanununun 8 inci
maddesinin birinci fıkrasında yer alan "işçi çalıştırmaya
başlayacağı tarihten önce" ibaresi,
" en geç sigortalı çalıştırmaya başladığı tarihte" şeklinde
değiştirilmiş ve aynı maddenin dördüncü
fıkrasına aşağıdaki cümle eklenmiştir.
İşyerinin miras yolu ile
intikali halinde, yeni işveren işyeri bildirgesini ölüm tarihinden itibaren en
geç üç ay içinde doğrudan Kuruma vermek veya iadeli taahhütlü olarak
göndermekle yükümlüdür.
BAŞKAN - Teşekkür ederim.
Madde üzerinde söz
talebi?..Yok.
Maddeyi oylarınıza
sunuyorum : Kabul edenler... Teşekkür ederim. Kabul etmeyenler... Madde kabul
edilmiştir.
27 nci maddeyi okutuyorum
:
MADDE 27. - 506 sayılı
Sosyal Sigortalar Kanununun 18 inci maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
"Meslek hastalığının
tespiti
Madde 18. - Meslek
hastalığı halinde, bu Kanunda yazılı yardımlardan yararlanmak için,
sigortalının çalıştığı işte veya işyerinde meslek hastalığına tutulduğunun
ilgili Sosyal Sigortalar Kurumu meslek
hastalıkları hastanesince düzenlenecek usulüne uygun sağlık kurulu raporu ve
dayanağı tıbbî belgelerle tespit
edilmesi gereklidir.
Meslek hastalığı;
sigortalı olarak çalıştığı ve böyle bir hastalığa sebep olacak işten veya
işyerinden ayrıldıktan sonra meydana çıkmış ise sigortalının bu Kanunla sağlanan yardımlardan yararlanabilmesi
için; eski işinden veya işyerinden fiilen ayrılması ile hastalığın meydana
çıkması arasında bu hastalık için; yönetmelikte belirtilen süreden daha uzun
bir zamanın geçmemiş olması gerekir.
Ancak , meslek
hastalığının klinik ve laboratuvar bulgularıyla kesinleştiği ve meslek
hastalığına yol açan etkenin, iş yeri incelemesi ile kanıtlandığı hallerde,
yükümlülük süresi aşılmış olsa bile, söz konusu hastalık, Sosyal Sigorta Yüksek
Sağlık Kurulunun onayı ile meslek hastalığı sayılabilir.
BAŞKAN - Madde üzerinde
söz talebi?.. Yok.
Maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Teşekkür ederim. Kabul etmeyenler... Madde kabul
edilmiştir.
28 inci maddeyi
okutuyorum :
MADDE 28. - 506 sayılı
Sosyal Sigortalar Kanununun 26 ncı maddesinin birinci fıkrasının sonuna
aşağıdaki cümle eklenmiştir.
İşçi ve işveren
sorumluluğunun tespitinde kaçınılmazlık ilkesi dikkate alınır.
BAŞKAN - Teşekkür ederim.
Madde üzerinde söz
talebi?.. Yok.
Maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Teşekkür ederim. Kabul etmeyenler... Madde kabul
edilmiştir.
29 uncu maddeyi
okutuyorum :
MADDE 29. - 506 sayılı
Sosyal Sigortalar Kanununun 32 nci maddesinin son fıkrası aşağıdaki şekilde
değiştirilmiştir.
Sigortalıların, bu
maddenin (A), (B) ve (D) bentlerinde yazılı yardımlardan yararlanabilmeleri
için, hastalığın anlaşıldığı tarihten önceki bir yıl içinde en az doksan gün
hastalık sigortası primi ödemiş olmaları şarttır.
BAŞKAN - Teşekkür ederim.
Madde üzerinde söz
talebi?.. Yok.
Maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Teşekkür ederim. Kabul etmeyenler... Madde kabul
edilmiştir.
30 uncu maddeyi
okutuyorum :
MADDE 30. - 506 sayılı
Sosyal Sigortalar Kanununun 43 üncü maddesine aşağıdaki fıkra eklenmiştir.
Kurumdan kendi
çalışmalarından dolayı gelir veya aylık almakta olan kadın veya erkeğin
sigortalı olmayan eşi, analık halinde yukarıdaki (A), (B), (C) ve (E)
bentlerinde sayılan yardımlardan yararlanırlar.
BAŞKAN - Teşekkür ederim.
Madde üzerinde söz
talebi?.. Yok.
Maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Teşekkür ederim. Kabul etmeyenler... Madde kabul
edilmiştir.
31 inci maddeyi
okutuyorum :
MADDE 31. - 506 sayılı
Sosyal Sigortalar Kanununun 46 ncı maddesinin birinci fıkrası aşağıdaki şekilde
değiştirilmiştir.
44 ve 45 inci maddelerde
gösterilen sağlık yardımlarının Kurumca veya 123 üncü madde gereğince sözleşme
ya da protokol yapılmış sağlık tesislerinde doğrudan doğruya yapılmasına imkan
görülmeyen yer ve hallerde, gebelik ve doğum sağlık yardımı yerine, Çalışma ve
Sosyal Güvenlik Bakanlığınca onanacak ve önceden bildirilecek tarifeye göre
maktu para yardımı yapılır. Birden fazla çocuk doğarsa, maktu doğum yardımı her
çocuk sayısına göre artırılır.
BAŞKAN - Teşekkür ederim.
Madde üzerinde söz
talebi?.. Yok.
Maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Teşekkür ederim. Kabul etmeyenler... Madde kabul
edilmiştir.
32 nci maddeyi okutuyorum
:
MADDE 32. - 506 sayılı
Sosyal Sigortalar Kanununun 49 uncu maddesinin birinci fıkrası aşağıdaki
şekilde değiştirilmiştir.
Kendisi için doğumdan
önceki bir yıl içinde en az yüzyirmi gün analık sigortası primi ödenmiş bulunan
sigortalı kadının analığı halinde, doğumdan önceki ve sonraki sekizer haftalık
sürede, çoğul gebelik halinde ise, doğumdan önceki sekiz haftaya iki haftalık
süre ilave edilerek çalışmadığı her gün için geçici iş göremezlik ödeneği
verilir.
Kadın sigortalının isteği
ve doktorun onayı ile doğuma üç hafta kalıncaya kadar çalışılması halinde,
çalışılan süreler kadın sigortalının doğum sonrası sürelerine eklenir.
BAŞKAN - Teşekkür ederim.
Sayın Komisyon, Sayın
Hükümet; bir konuyu aydınlığa kavuşturmamız gerekiyor. 32 nci maddede "506
sayılı Sosyal Sigortalar Kanununun 49 uncu maddesinin birinci fıkrası aşağıdaki
şekilde değiştirilmiştir" deniliyor; ancak, aşağıda iki fıkra ekleniyor;
hangisini kabul edeceğiz?
ÇALIŞMA VE SOSYAL
GÜVENLİK BAKANI MURAT BAŞESGİOĞLU (İstanbul) - Tek fıkra olarak kabulü mümkün.
BAŞKAN - Çerçeveyi nasıl
yapacağız?
SALİH KAPUSUZ (Ankara) -
Sayın Başkanım, burada problem yok.
BAŞKAN - Sayın Komisyon
ve Hükümet, şöyle denebilir mi: "506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanununun 49
uncu maddesinin birinci fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirilmiş ve birinci
fıkradan sonra gelmek üzere aşağıdaki fıkra eklenmiştir.
MUSTAFA ÖZYÜREK (Mersin)
- Doğrusu o Sayın Başkan.
ÇALIŞMA VE SOSYAL
GÜVENLİK BAKANI MURAT BAŞESGİOĞLU (İstanbul) - Doğrudur.
BAŞKAN - Doğrusu bu;
peki, bu şekilde çerçeveyi düzeltiyoruz.
Maddeyi, düzelttiğimiz
şekliyle oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Teşekkür ederim. Kabul
etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.
33 üncü maddeyi
okutuyorum :
MADDE 33.- 506 sayılı
Sosyal Sigortalar Kanununun 53 üncü maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
"Kimlerin malûl
sayılacağı
Madde 53. -
A) 1- a) Kurum
hastanelerince düzenlenecek usulüne uygun sağlık kurulu raporları ve dayanağı
tıbbî belgelerin incelenmesi sonucu çalışma gücünün en az 2/3'ünü yitirdiği,
b) 34 üncü madde
gereğince yapılan tedavi sonunda Kurum sağlık tesisleri sağlık kurullarınca
düzenlenecek usulüne uygun rapor ve dayanağı tıbbî belgelerin incelenmesi
sonucu çalışma gücünün en az 2/3'ünü yitirdiği,
c) İş kazası ve meslek
hastalığı sonucu meslekte kazanma
gücünün en az % 60'ını yitirdiği,
Kurumca tespit edilen
sigortalı malûllük sigortası bakımından malûl sayılır.
2- Meslek hastalığı
sonucu, meslekte kazanma gücü azalma oranının tespiti Kurumun meslek
hastalıkları hastanelerince yapılır.
B - Bu Kanun kapsamında
ilk defa çalışmaya başladıkları tarihte mevcut hastalık veya arızası bulunanlar
bu hastalık veya arızasının malûl sayılmayı gerektirecek düzeyde olmadığını
Kurum veya Kurum dışındaki hastanelerden
işe girmeden önce alınmış, usulüne uygun sağlık raporu ve dayanağı tıbbî
belgelerle kanıtlamakla yükümlüdürler. Sigortalı olarak ilk defa çalışmaya
başladığı tarihte, malûl sayılmayı gerektirecek derecede hastalık ve
arızalarının bulunduğu önceden veya sonradan tespit edilen sigortalılar bu
hastalık veya arızaları nedeni ile malûllük sigortası yardımlarından
yararlanamazlar.
Bu gibi sigortalılara
malûllük sigortasından evvelce ödenmiş bulunan aylıklar geri alınır.
C - Bu maddenin uygulama
hükümleri çıkarılacak yönetmeliklerle düzenlenir.
BAŞKAN - Teşekkür ederim.
Madde üzerinde söz
talebi?.. Yok.
Maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Teşekkür ederim. Kabul etmeyenler... Madde kabul
edilmiştir.
34 üncü maddeyi
okutuyorum :
MADDE 34. - 506 sayılı
Sosyal Sigortalar Kanununun değişik 60 ıncı maddesinin (C) bendinin (a) ve (b)
alt bentleri ile (F) bendi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
a) Sigortalı olarak ilk
defa çalışmaya başladığı tarihten önce bu Kanunun 53 üncü maddesine göre malul
sayılmayı gerektirecek derecede hastalık veya arızası bulunan ve bu nedenle
malullük aylığından yararlanamayan sigortalılar, yaşları ne olursa olsun en az
15 yıldan beri sigortalı bulunmak ve en az 3600 gün malullük, yaşlılık ve ölüm
sigortaları primi ödemiş olmak şartıyla yaşlılık aylığından yararlanırlar.
b) Sakatlığı nedeniyle
vergi indiriminden yararlanmaya hak kazanmış durumda olan sigortalılardan;
ilgili mevzuatı uyarınca, I. derecede sakatlığı olanlar yaşları ne olursa olsun
en az onbeş yıldan beri sigortalı bulunmak ve en az 3600 gün malullük, yaşlılık
ve ölüm sigortaları primi ödemiş olmak, II. derecede sakatlığı olanlar yaşları
ne olursa olsun en az onsekiz yıldan beri sigortalı olmak ve en az 4000 gün
malullük, yaşlılık ve ölüm sigortaları primi ödemiş olmak, III. derecede
sakatlığı olanlar yaşları ne olursa olsun en az yirmi yıldan beri sigortalı
olmak ve en az 4400 gün malullük, yaşlılık ve ölüm sigortaları primi ödemiş
olmaları şartıyla yaşlılık aylığından yararlanırlar. Sakatlığı nedeniyle vergi
indiriminden yararlanması dolayısıyla yaşlılık aylığına hak kazanarak yaşlılık
aylığı alanlar Kurumca kontrol muayenesine tabi tutulabilir.
F) Bu Kanuna göre
sigortalı olarak tescil edilmiş bulunanların, er olarak silah altında veya
Yedek Subay Okulunda geçen sürelerinin tamamını veya bir kısmını, kendilerinin
veya hak sahiplerinin yazılı talepte bulunmaları halinde ve bu Kanunun 78 inci
maddesi ile belirlenen prime esas kazancın alt sınırının talep tarihindeki
tutarı üzerinden hesaplanacak malûllük, yaşlılık ve ölüm sigortaları primlerini
talep tarihinden itibaren altı ay içinde ödemeleri şartı ile borçlandırılır,
altı ay içinde primi ödenmeyen borçlanma süreleri hizmetten sayılmaz.
Ancak Kanunla kurulmuş
bulunan diğer sosyal güvenlik kuruluşları mevzuatına göre sigortalı veya
iştirakçi olanlar hakkında yukarıdaki fıkra hükmü uygulanmaz.
Sigortalıların grev ve
lokavtta geçen süreleri, grev ve lokavtın sona ermesinden itibaren altı ay
içinde kendilerinin veya hak sahiplerinin yazılı talepte bulunmaları halinde ve
bu Kanunun 78 inci maddesi ile belirlenen
prime esas kazancın alt ve üst sınırları arasında olmak suretiyle, talep
tarihindeki tutarı üzerinden hesaplanacak malullük, yaşlılık ve ölüm
sigortaları primi, talep tarihinden itibaren altı ay içinde ödemeleri şartıyla
borçlandırılır.
Borçlandırılan sürenin
karşılığı olan gün sayısı sigortalının prim ödeme gün sayısına katılır. Bu
Kanuna göre tespit edilen sigortalılığın başlangıç tarihinden önceki süreler
için borçlandırılma halinde, sigortalılığın başlangıç tarihi, borçlandırılan
gün sayısı kadar geriye götürülür.
Aylık bağlanmasına
askerlik, grev ve lokavt borçlanması ile hak kazanılması durumunda kendilerine,
borcun ödendiği tarihi takip eden aybaşından itibaren aylık bağlanır.
BAŞKAN - Teşekkür ederim.
Madde üzerinde söz
talebi?.. Yok.
Madde üzerinde verilmiş 1
önerge vardır; okutuyorum :
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan Sosyal
Sigortalar Kurumu Kanunu Tasarısının 34 üncü maddesinin (F) bendi 1 inci
paragrafındaki ve 3 üncü paragrafındaki "talep tarihinden" ibarelerinin,
"tebliğ tarihinden" şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
|
Faruk Çelik |
Abdullah Erdem Cantimur |
Alim Tunç |
|
Bursa |
Kütahya |
Uşak |
|
Özkan Öksüz |
|
Hüseyin Tanrıverdi |
|
Konya |
|
Manisa |
BAŞKAN - Teşekkür ederim.
Komisyon önergeye
katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ SABAHATTİN YILDIZ (Muş) - Takdire bırakıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN - Hükümet?..
ÇALIŞMA VE SOSYAL
GÜVENLİK BAKANI MURAT BAŞESGİOĞLU (İstanbul) - Katılıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN - Gerekçeyi
okutuyorum :
Gerekçe :
Borçlanma yapan
sigortalının veya hak sahiplerinin, borçlanma tutarını bilmeden ödeme süresinin
başlaması uygun görülmemektedir.
BAŞKAN - Teşekkür ederim.
Komisyonun takdire
bıraktığı, Hükümetin katıldığı önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler...
Teşekkür ederim. Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmiştir.
Kabul edilen önerge
doğrultusunda maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Teşekkür ederim.
Kabul etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.
35 inci maddeyi
okutuyorum :
MADDE 35.- 506 sayılı
Sosyal Sigortalar Kanununun 23 üncü maddesinin VII numaralı bendi ile 68
inci maddesinin VII numaralı bendindeki
"çalışmaya" kelimesinden sonra gelmek üzere "buralardan gelir
veya aylık almaya" ibaresi eklenmiş, 24 üncü maddesinin birinci fıkrası
ile 71 inci maddesinin IV numaralı bendindeki "geçimi sigortalı tarafından
sağlandığı belgelenen" ibareleri ile 69 uncu maddesinin birinci
fıkrasındaki "geçiminin sigortalı tarafından sağlandığı belgelenen"
ibaresi "sosyal güvenlik kuruluşlarına tabi çalışmayan veya 2022 sayılı
Kanuna göre bağlanan aylık hariç olmak üzere buralardan her ne ad altında
olursa olsun gelir veya aylık almayan" şeklinde değiştirilmiştir.
BAŞKAN - Teşekkür ederim.
Madde üzerinde, şahsı
adına, İstanbul Milletvekili Sayın Lokman Ayva.
LOKMAN AYVA (İstanbul) -
Söz talebimi geri alıyorum.
BAŞKAN - Teşekkür ederim.
Madde üzerinde 1 önerge
vardır; okutuyorum :
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülecek olan 247 sıra
sayılı kanun tasarısının 35 inci maddesinin son kelimesinin madde metninden
çıkarılarak maddenin sonuna aşağıdaki ibarenin eklenmesini arz ve teklif
ederim.
"değiştirilmiş, 68
inci maddenin (I) numaralı bendinin (C) alt bendinin (a) fıkrasında ve 71 inci
maddesinin (I) numaralı bendinin (C) alt bendinde yer alan "erkek"
ibareleri madde metninden çıkarılmıştır."
Lokman Ayva
İstanbul
BAŞKAN - Teşekkür ederim.
Komisyon?..
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ SABAHATTİN YILDIZ (Muş) - Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN - Hükümet?..
ÇALIŞMA VE SOSYAL
GÜVENLİK BAKANI MURAT BAŞESGİOĞLU (İstanbul) - Biz de katılmıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN - Sayın Ayva,
gerekçeyi mi okutayım, konuşacak mısınız?
LOKMAN AYVA (İstanbul) -
Konuşacağım efendim.
BAŞKAN - Konuşacaksınız.
Buyurun Sayın Ayva.
LOKMAN AYVA (İstanbul) -
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; günaydın veya iyi geceler diyorum.
Bu, önerdiğimiz
değişiklik, akşam, Bağ-Kurla ilgili yasada önerdiğimiz değişikliğin aynısı;
yani, özürlü kadınların evlenmesiyle maaşlarının kesilmesi hadisesi. Genel
Kurulumuz, nasıl, erkeklerde bu devam ediyorsa, kadınlarda da devam etsin diye
takdir buyurdu; Bağ-Kur'la ilgili mevzuatta bu "erkek" kelimesini
çıkarmıştık. Burada, bunun farklı bir şekilde çıkmasını takdirlerinize arz
ediyorum; çünkü, Bağ-Kur'da farklı bir uygulama, SSK'da farklı bir uygulama;
yani, bunların niye farklı olması gerektiğini ya da buna niye karşı çıkıldığını
anlamış değilim. O yüzden, bunun aynı şekilde değiştirilmesini arzu ediyorum;
çünkü, bu, akşam da belirttiğimiz gibi, hem kadın-erkek ayırımı problemi hem
özürlü kadın evlendikten sonra şartlarında ne gibi bir değişme olacak da maaş
kesilecek ve üçüncüsü de evlendiği kişi zengin mi olacak?!
Bir başka husus da,
evlilikten dolayı kadına bakmakla yükümlü erkek gibi bir durum söz konusu
oluyor. Tabiî, uykulu olunca böyle konuşuyoruz. Zengin koca garantisi de yok.
Verilecek para da, aşağı yukarı 90 000 000-100 000 000 lira bir para; yani,
niye, bunu, hükümetin de arzu etmediğini anlamış değilim.
Saygılarımı arz ediyorum
efendim. (Alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederim
Sayın Ayva.
Sayın milletvekilleri,
önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Teşekkür ederim. Kabul
etmeyenler... Önerge kabul edilmiştir. (Alkışlar)
Kabul edilen önerge
doğrultusunda maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler.. Teşekkür ederim.
Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
36 ncı maddeyi okutuyorum
:
MADDE 36.- 506 sayılı
Sosyal Sigortalar Kanununun 77 nci maddesinin ikinci ve üçüncü fıkraları
aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
Şu kadar ki, ölüm, doğum
ve evlenme yardımları, yolluklar, kıdem, ihbar ve kasa tazminatları, ayni
yardımlar ile Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığınca miktarları yıllar
itibariyle belirlenecek yemek, çocuk ve aile zamları, sigorta primlerinin
hesabına esas tutulacak kazançların aylık tutarının tespitinde nazara alınmaz.
Bunların dışında her ne ad altında ödeme yapılırsa yapılsın tüm ödemeler prime
tabi tutulur.
Her sigortalının prim
hesabına esas tutulacak aylık kazanç toplamının bin liraya kadar olan lira
kesri nazara alınmaz.
BAŞKAN - Teşekkür ederim.
Madde üzerinde söz
talebi?.. Yok.
Maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Teşekkür ederim. Kabul etmeyenler... Madde kabul
edilmiştir.
37 nci maddeyi okutuyorum
:
MADDE 37. - 506 sayılı
Sosyal Sigortalar Kanununun 79 uncu maddesinin birinci ve yedinci fıkraları
aşağıdaki şekilde değiştirilmiş ve maddeye aşağıdaki fıkralar eklenmiştir.
İşveren, bir ay içinde
çalıştırdığı sigortalının sigorta primleri ve destek primi hesabına esas
tutulan kazançlar toplamı ve prim ödeme gün sayıları ile bu primleri gösteren
ve örneği yönetmelikle belirlenen asıl veya ek belgeleri ait olduğu ayı veya
dönemi takip eden ayın sonuna kadar Kuruma vermekle ve Kurumca istenilmesi
halinde iş yeri kayıtlarını ibraz etmekle veya sigortalı çalıştırmadığı
takdirde, bu hususu sigortalı çalıştırmaya son verdiği tarihten itibaren bir ay
içinde yazılı olarak Kuruma bildirmekle yükümlüdür. İşverenin, sigortalıyı,
4857 sayılı İş Kanununun 7 nci maddesine göre başka bir işverene iş görme
edimini yerine getirmek üzere geçici olarak devretmesi halinde, sigortalıyı devir
alan, geçici iş ilişkisi süresine ilişkin bu fıkrada belirtilen belgelerin aynı
süre içinde işverene ait işyerinden Kuruma verilmesinden işveren ile birlikte
müteselsilen sorumludur.
Fiilen veya işyeri
kayıtlarından tespit edilecek her türlü bilgiden ya da kamu kuruluşları
tarafından düzenlenen belge veya alınan bilgilerden çalıştığı tespit edilen
sigortalılara ait olup, bu Kanun uyarınca Kuruma verilmesi gereken belgelerin
yapılan tebligata rağmen bir ay içinde verilmemesi veya noksan verilmesi
halinde, bu belgeler Kurumca re'sen düzenlenir ve muhteviyatı sigorta primleri
Kurumca tespit edilerek işverene tebliğ edilir.
Bu Kanunun 83 üncü
maddesinde belirtilen kurum ve kuruluşlar tarafından ihale yoluyla yaptırılan
her türlü işler, gerçek veya tüzel kişilerce yapılan inşaatlardan dolayı
yeterli işçilik bildirmiş olup olmadığı Kurumca araştırılır. Usul ve esasları
yönetmelikle belirlenecek bu araştırma sonucunda yeterli işçiliğin
bildirilmemiş olduğunun anlaşılması halinde, bildirilmemiş olan işçilik tutarı
üzerinden hesaplanan prim tutarı, gecikme zammı ile birlikte sigorta
müfettişince inceleme yapılması istenilmeksizin işveren tarafından ödendiği
taktirde, işyeri hakkında sigorta müfettişine inceleme yaptırılmayabilir.
Sigorta müfettişi
tarafından, Kuruma bildirilmediği tespit edilen asgari işçilik tutarı üzerinden
Kurumca re'sen tahakkuk ettirilen sigorta primleri bu Kanunun 80 inci madde de
nazara alınarak işverene tebliğ olunur. İşveren, tebliğ edilen prim borcuna
karşı tebliğ tarihinden itibaren bir ay içinde Kuruma itiraz edebilir. İtiraz
takibi durdurur. Kurumca itirazın reddi halinde, işveren, kararın tebliğ
tarihinden itibaren bir ay içinde yetkili iş mahkemesine başvurabilir.
Mahkemeye başvurulması prim borcunun takip ve tahsilini durdurmaz.
Sigorta müfettişince
Kuruma asgari işçilik tutarı bildirilmediği tespit edilen işyerleri hakkında
ayrıca bu Kanunun 140 ıncı maddesine göre işlem yapılır.
Kamu idare ve
müesseseleri (Kamu hizmeti ifa eden kurum ve kuruluşlar dahil) Kurumca yazı ile
istenilecek bilgileri yazılı olarak en geç bir ay içinde vermeye mecburdurlar.
Kuruma, yeterli işçilik
bildirilmiş olup olmadığının araştırılmasına ilişkin yöntem, işin yürütümü için
gerekli olan asgari işçilik miktarının tespitinde ve Kuruma yeterli işçilik
bildirmiş olup olmadığının araştırılmasında dikkate alınacak asgari işçilik
oranlarının saptanması ve asgari işçilik oranlarına vaki itirazların
incelenerek karara bağlanması amacıyla Kurum bünyesinde; Kurum teknik
elemanlarından beş kişi, Yönetim Kurulunda temsil edilen işçi ve işveren
konfederasyonlarınca görevlendirilecek iki teknik eleman olmak üzere toplam
yedi kişiden oluşan Asgari İşçilik Tespit Komisyonu kurulmuştur. Kurum Yönetim
Kurulu kararı ile birden çok Asgari İşçilik Tespit Komisyonu kurulabilir.
Asgari İşçilik Tespit Komisyonunun çalışma usul ve esasları ile işçi ve işveren
konfederasyonlarınca görevlendirilecek teknik elemanlara, komisyona katılan
Kurum teknik elemanlarının yararlandığı tutarda ek ödeme yapılmasıyla ilgili
hususlar yönetmelikle belirlenir.
BAŞKAN - Teşekkür ederim.
Madde üzerinde söz
talebi?.. Yok.
Maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Teşekkür ederim. Kabul etmeyenler... Madde kabul
edilmiştir.
38 inci maddeyi
okutuyorum :
MADDE 38.- 506 sayılı
Sosyal Sigortalar Kanununun 80 inci
maddesinin beşinci fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
Kurumun süresi içinde
ödenmeyen prim ve diğer alacaklarının tahsilinde, 6183 sayılı Amme
Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanunun 51 inci maddesi hariç, diğer
maddeleri uygulanır. Kurum, söz konusu Kanunun uygulanmasında Maliye Bakanlığı,
diğer kamu kurum ve kuruluşları ve mercilere verilen yetkileri kullanır. Şu
kadar ki; Kurumun prim ve diğer alacakları süresi içinde ve tam olarak
ödenmezse, ödenmeyen kısmı sürenin bittiği tarihte % 10 oranında artırılır.
Bulunan bu tutara, ödeme süresinin bittiği tarihten başlamak üzere borç
ödeninceye kadar, her ay için ayrı ayrı Hazine Müsteşarlığınca açıklanacak Türk
Lirası cinsinden iskontolu ihraç edilen
Devlet iç borçlanma senetlerinin aylık ortalama faizi, bileşik bazda
uygulanarak gecikme zammı hesaplanır. Ancak ödemenin yapıldığı ay için gecikme
zammı günlük hesaplanır.
BAŞKAN - Teşekkür ederim.
Madde üzerinde söz
talebi?.. Yok.
Maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Teşekkür ederim. Kabul etmeyenler... Madde kabul
edilmiştir.
39 uncu maddeyi
okutuyorum :
MADDE 39. - 506 sayılı
Sosyal Sigortalar Kanununun değişik 85
inci maddesinin (E) bendi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
E- Bu maddenin (A)
bendinin (a) alt bendinde belirtilen koşullar sosyal güvenlik sözleşmesi
imzalanmayan ülkelerde iş üstlenen işverenlerin yurt dışındaki iş yerlerinde
çalışmak üzere giden Türk işçileri için aranmaz. Bu maddenin (D) bendinin (a),
(b) ve (c) alt bentlerine göre isteğe bağlı sigortalılığı sona eren
sigortalının, yeniden isteğe bağlı sigortaya
devam edebilmesi için tekrar yazılı müracaatta bulunması şarttır.
BAŞKAN - Teşekkür ederim.
Madde üzerinde, şahsı
adına, İstanbul Milletvekili Sayın Lokman Ayva; buyurun efendim.
LOKMAN AYVA (İstanbul) -
Söz talebimi geri alıyorum efendim.
BAŞKAN - Peki, teşekkür
ederim.
1 adet önerge vardır;
okutuyorum :
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 247
sıra sayılı Kanun Tasarısının çerçeve 39 uncu maddesinin aşağıdaki şekilde
değiştirilmesine ve 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanununun 85 inci maddesinin
(A) fıkrasına (d) bendinden sonra gelmek üzere aşağıdaki bendin, (e) bendinin
eklenmesini arz ve teklif ederim.
Madde 39.- 506 sayılı
Sosyal Sigortalar Kanununun 85 inci
maddesinin (A) fıkrasına (d) bendinden sonra gelmek üzere aşağıdaki (e) bendi
eklenmiş ve (E) bendi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
"e) İsteğe bağlı
olarak yaşlılık, malullük ve ölüm
sigortasından yararlanmak isteyen sakatların 193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun
31 inci maddesine göre 1 inci derecede sakat sayılanların primlerinin yarısı, 2
nci ve 3 üncü derecede sakat sayılanların primlerinin dörtte 1'i Maliye
Bakanlığınca ödenir."
Lokman Ayva
İstanbul
BAŞKAN - Teşekkür ederim.
Komisyon?..
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ SABAHATTİN YILDIZ (Muş) - Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN - Hükümet?..
ÇALIŞMA VE SOSYAL
GÜVENLİK BAKANI MURAT BAŞESGİOĞLU (İstanbul) - Katılmıyoruz Sayın Başkan.
Burada, tabiî, Maliye
Bakanlığına atfen bir husus var. Burada, Maliye Bakanlığımızın da görüşünün
olması lazım; çünkü, Maliyeye ek bir külfet getiriyor. Dolayısıyla, Maliye
Bakanlığının görüşü olmadan, onlara ne kadar külfet getireceği belli olmadan,
bizim, bu önergeyi kabul etmemiz mümkün değil.
BAŞKAN - Peki, teşekkür
ederim.
Gerekçe mi, söz mü?..
LOKMAN AYVA (İstanbul) -
Söz istiyorum Sayın Başkan.
BAŞKAN - Buyurun efendim.
LOKMAN AYVA (İstanbul) -
Sayın Başkan, değerli milletvekillerimiz; bu kanunun esası şu: İlk önce, şunu
takdirlerinize arz etmek istiyorum: İnsanlar niye isteğe bağlı sigortalı
olurlar; biliyorsunuz, bu, öncelikle, ev kadınları için düşünüldü; yani,
çalışamıyor, işte, bir şekilde çocukları çok filan... Devlet dedi ki, bunlar,
daha sonra, kocası vefat ettiğinde, bir şekilde hayatları garanti olsun; yani,
üç beş kuruş ellerine para geçsin, yaşlılıklarında rahat etsinler diye
primlerini ödüyorlar bu kişiler; herhangi bir yerde çalışmıyorlar; ama,
primlerini ödüyor, sonunda da emekli oluyorlar. Bunun özürlüler versiyonu şöyle
oldu: İnsanların çocukları var, felçli, tekerlekli sandalyede veya başka bir
şekilde özrü var, işe de giremiyor, iş de bulamadı; babası, annesi diyor ki:
Benim üç beş kuruş param var, çok da zengin değilim, zaten zengin olsam götürür
bir işyerinde gösterir, sigortalı yaptırırım; zaten param yok, üç beş kuruş
var, bunu vereyim, ben öldükten sonra bu çocuğa üç beş kuruş kalsın, maaşıyla
birileri buna baksın. Bunun esprisi bu. Yani, bir huzurevine, bir yere kalsın,
bir bakımevinde kalsın; şu anda eline geçse geçse 350 000 000-400 000 000
geçer, bununla da birileri bakar diye ümit etmiş; böyle bir sigortalı
yaptırıyor. Zaten bu durumda olan çok fazla vatandaş yok; neden; bu durumda hem
çocuğu olacak hem de üstüne para yatıracak!.. Bu olmazsa ne olur; burada bizim
arzu ettiğimiz değişiklik şu: Ağır derecede özürlü olanın primlerinin yüzde
50'sine hazine katkıda bulunsun. Bu iş, önünde sonunda, zaten hazinenin üstüne
kalacak. Hafif sakat olanlarınkine de yüzde 25 katkıda bulunsun. Neden; belki,
çalışma ihtimali olur, motive etmek anlamında. Peki, olmazsa ne olur; baba
vefat etti; o zaman, biz, kardeşim, sana iş vermedik, paran da yok; git,
sokakta sürün mü diyeceğiz! Bu teklifle diyoruz ki; ey anne baba, senin zaten
üç beş kuruşun var, gel buraya katkıda bulun, bu iş zaten devletin üzerine
kalacak, senin de, sağlığında biraz katkıda bulunmaktan dolayı için rahat olsun
mesajı bu. Olsa da olur, olmasa da; zaten devlete kalacak.
Takdirlerinize arz
ediyorum efendim. (Alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederim.
Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Teşekkür ederim. Kabul etmeyenler... Önerge kabul
edilmemiştir.
Maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Teşekkür ederim. Kabul etmeyenler... Madde kabul
edilmiştir.
40 ıncı maddeyi
okutuyorum :
MADDE 40.- 506 sayılı
Sosyal Sigortalar Kanununun 86 ncı maddesine aşağıdaki fıkralar eklenmiştir.
Malullük, yaşlılık ve
ölüm sigortalarına tabi olanların malullük, yaşlılık ve ölüm sigortası primi,
bu Kanunun 78 inci maddesine göre belirlenen prime esas kazanç alt ve üst
sınırı arasında olmak şartıyla kendilerinin belirleyeceği miktarın % 30' udur.
Ait olduğu ayı takip eden ayın sonuna kadar ödenmeyen primler için bu tarihten
başlanarak 80 inci madde hükmüne göre gecikme zammı uygulanır.
Sosyal güvenlik
sözleşmesi imzalanmayan ülkelerde iş üstlenen işverenlerin yurt dışındaki iş
yerlerinde çalışmak üzere giden Türk işçilerine istekleri halinde 85 inci madde
hükümleri uygulanır.
BAŞKAN - Teşekkür ederim.
Madde üzerinde söz
talebi?.. Yok.
Maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Teşekkür ederim. Kabul etmeyenler... Madde kabul
edilmiştir.
41 inci maddeyi
okutuyorum :
MADDE 41.- 506 sayılı
Sosyal Sigortalar Kanununun 93 üncü maddesinin birinci fıkrası aşağıdaki
şekilde değiştirilmiştir.
Sigortalı olan ana ve
babalarının ölümlerinde her ikisinden de gelir veya aylık bağlanmasına hak
kazanan çocuklara, ana veya babadan bağlanan gelir ve aylıklardan, önce bu
Kanunun 92 nci madde dikkate alınarak
yüksek olanın tümü, eksik olanın da yarısı bağlanır.
BAŞKAN - Teşekkür ederim.
Madde üzerinde söz
talebi?.. Yok.
Maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Teşekkür ederim. Kabul etmeyenler... Madde kabul
edilmiştir.
42 nci maddeyi okutuyorum
:
MADDE 42. - 506 sayılı
Sosyal Sigortalar Kanununun 95 inci maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
Değişen gelir ve
aylıkların başlangıcı
Madde 95. - Bu Kanuna
göre gelir veya aylık bağlanan sigortalı ile hak sahibi kimselerin durumlarında
kendilerine veya başka hak sahiplerine bağlanmış bulunan gelir veya aylık
miktarının değiştirilmesini gerektiren bir durum meydana gelirse, gelir veya
aylık miktarları, değişikliğin meydana geldiği tarihten sonraki ödeme dönemi
başından başlanarak yeni duruma göre değiştirilir. Bu Kanunun 25, 57 ve 101
inci maddeleri hükümleri saklıdır.
BAŞKAN - Teşekkür ederim.
Madde üzerinde söz
talebi?.. Yok.
Maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Teşekkür ederim. Kabul etmeyenler... Madde kabul
edilmiştir.
43 üncü maddeyi
okutuyorum :
MADDE 43. - 506 sayılı
Sosyal Sigortalar Kanununun 96 ncı maddesine dördüncü fıkrasından sonra gelmek
üzere aşağıdaki fıkra eklenmiştir.
Sigortalı veya hak
sahibine bu Kanun hükümlerine göre bağlanan gelir veya aylıklardan, ilk hak
edilen gelir veya aylık dışında sonradan bağlanacak gelir ve aylıklar için
yukarıdaki fıkralardaki hükümler uygulanmaz. Aynı anda birden fazla gelir veya
aylık hak edilirse yüksek olanı ilk hak edilen gelir veya aylık olarak esas
alınır.
BAŞKAN - Teşekkür ederim.
Madde üzerinde söz
talebi?.. Yok.
Maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Teşekkür ederim. Kabul etmeyenler. Madde kabul
edilmiştir.
44 üncü maddeyi
okutuyorum :
MADDE 44. - 506 sayılı
Sosyal Sigortalar Kanununun 104 üncü maddesine aşağıdaki (D) bendi eklenmiş ve
maddenin son fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
D) Sigortalının greve
iştirak etmesi veya işverenin lokavt yapması hallerinde geçen süre,
Bu Kanunun 32, 35, 37,
48, 49 ve 51 inci maddelerinde belirtilen çalışma sürelerine girmediği gibi, iş
göremezliğin başladığı veya hastalığın anlaşıldığı yahut doğumun olduğu
tarihten önceki bir yılın ve 15 ayın hesabında da nazara alınmaz.
BAŞKAN - Teşekkür ederim.
Madde üzerinde söz
talebi?.. Yok.
Maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Teşekkür ederim. Kabul etmeyenler. Madde kabul
edilmiştir.
45 inci maddeyi
okutuyorum :
MADDE 45. - 506 sayılı
Sosyal Sigortalar Kanununun 106 ncı maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi
aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
a) Diğer sosyal güvenlik
kuruluşlarına tabi olarak çalışmayan yada gelir veya aylık almayan eşi,
BAŞKAN - Teşekkür ederim.
Madde üzerinde söz
talebi?.. Yok.
Maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Teşekkür ederim. Kabul etmeyenler. Madde kabul
edilmiştir.
46 ncı maddeyi okutuyorum
:
MADDE 46. - 506 sayılı
Sosyal Sigortalar Kanununun 110 uncu maddesi aşağıdaki şekilde
değiştirilmiştir.
Sigortalının kastı ve suç
sayılır hareketi
Madde 110. - Kasti bir
hareketi yüzünden iş kazasına uğrayan, meslek hastalığına tutulan veya
hastalanan sigortalıya geçici iş göremezlik ödeneği ve sürekli iş göremezlik
geliri verilmez. Sigortalıya yalnız gerekli sağlık yardımları yapılır.
Suç sayılır bir hareketi
yüzünden iş kazasına uğrayan, meslek hastalığına tutulan veya hastalanan
sigortalıya verilecek geçici işgöremezlik ödeneği ve sürekli iş göremezlik
geliri, suça esas kusur derecesinin yarısına kadar indirilerek ödenebilir.
BAŞKAN - Teşekkür ederim.
Madde üzerinde söz
talebi?.. Yok.
Maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Teşekkür ederim. Kabul etmeyenler. Madde kabul
edilmiştir.
47 nci maddeyi okutuyorum
:
MADDE 47. - 506 sayılı
Sosyal Sigortalar Kanununun 121 inci maddesinin başlığı "Sigorta
yardımlarının haczedilemeyeceği, yanlış ve yersiz ödemelerin tahsili"
şeklinde değiştirilmiş ve bu maddeye aşağıdaki fıkra eklenmiştir.
Ancak, yanlış ve yersiz
ödendiği anlaşılan her türlü gelir, aylık ve sigorta yardımları 84 üncü
maddenin son fıkrası saklı kalmak kaydıyla, ilgililerin sonraki her çeşit
istihkaklarından kesilmek suretiyle geri alınır. Kurumun genel hükümlere göre
takip hakkı saklıdır.
BAŞKAN - Teşekkür ederim.
Madde üzerinde söz
talebi?.. Yok.
Maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Teşekkür ederim. Kabul etmeyenler... Madde kabul
edilmiştir.
48 inci maddeyi
okutuyorum :
MADDE 48. - 506 sayılı
Sosyal Sigortalar Kanununun 129 uncu maddesi aşağıdaki şekilde
değiştirilmiştir.
Sosyal Sigorta Yüksek
Sağlık Kurulu
Madde 129. - Bu Kanunda
yazılı olan görevleri yerine getirmek üzere öncelikle Ankara'daki tıp
fakülteleri tarafından seçilecek bir halk sağlığı, bir göğüs hastalıkları ve
bir psikiyatri profesörü, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığınca
görevlendirilecek bir dahiliye uzmanı ile bir nöroşirurji uzmanı, Sağlık
Bakanlığınca görevlendirilecek bir kalp damar cerrahisi uzmanı ile bir göğüs
hastalıkları uzmanı, Sosyal Sigortalar Kurumunca görevlendirilecek malûliyet
işlemlerinde deneyimli bir hekim ile bir ortopedi uzmanı, en fazla üyeye sahip
işveren kuruluşu tarafından seçilecek bir kardiyoloji uzmanı ve en fazla üyeye
sahip işçi kuruluşu tarafından seçilecek bir nöroloji uzmanından teşekkül eden
Sosyal Sigorta Yüksek Sağlık Kurulu kurulur. Ayrıca, Kurula üye sayısı kadar
yedek üye seçilir.
Profesörlükte kıdemli
olan hekim kurula başkanlık eder. Bu Kurulda görevlendirilecek olan hekimlerin
hizmet süreleri üç yıl olup, yeniden görevlendirilebilirler. Bir takvim yılı
içerisinde birbirini izleyen beş veya toplam on toplantıya mazeretsiz olarak
katılmayanların görevleri kendiliğinden sona erer. Görevi sona eren hekimin
yerine bir başka hekim, yerini aldığı hekimin görev süresini tamamlayacak
şekilde aynı usulle görevlendirilir. Sosyal Sigorta Yüksek Sağlık Kuruluna
iştirak edenlere katıldıkları her toplantı günü için 4000 gösterge rakamının
memur aylık katsayısı ile çarpılarak bulunacak miktar üzerinden toplantı ücreti
ödenir. Kurulun çalışmaları ile ilgili her türlü giderleri Kurumca karşılanır.
Kurul gerek gördüğü hallerde dışarıdan uzman kimselerin görüşüne başvurabilir.
Kurul, Sosyal Sigortalar
Kurumu Başkanlığı Teftiş Kurulu Başkanlığınca yürütülen inceleme ve soruşturma
kapsamında, Teftiş Kurulu Başkanlığı'nın talebi üzerine, Sağlık Bakanlığı
bünyesindeki Yüksek Sağlık Şurasının görev alanına giren konular hariç olmak
kaydıyla, mesleki bilgi ve tecrübeye dayalı konularda bilirkişi sıfatıyla
gerekli incelemeleri yaparak görüş bildirir.
Kurul, mahkemelerden
intikal eden ve bilirkişi sıfatıyla rapor düzenlenmesi talep edilen dava
dosyaları hakkında, bu Kanunun uygulanmasından kaynaklanan görevlerle sınırlı
olmak kaydıyla gerekli incelemeleri yaparak görüş bildirir. Anılan mahkemeler,
bahse konu dosyalar için Adalet Bakanlığınca belirlenen bilirkişi ücretini
Kurul üyelerine iletilmek üzere Kurumun ilgili birimine gönderir.
Sosyal Sigorta Yüksek
Sağlık Kurulunun görev, yetki, çalışma usul ve esasları yönetmelikle
düzenlenir.
BAŞKAN - Teşekkür ederim.
Madde üzerinde söz
talebi?.. Yok.
Maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Teşekkür ederim. Kabul etmeyenler... Madde kabul
edilmiştir.
49 uncu maddeyi
okutuyorum :
MADDE 49.- 506 sayılı
Sosyal Sigortalar Kanununun 130 uncu maddesinin birinci fıkrasından sonra
gelmek üzere aşağıdaki fıkralar eklenmiştir.
İşverenin Kuruma,
emsaline, yapılan işin nitelik, kapsam ve kapasitesine göre işin yürütülmesi
için gerekli olan sigortalı sayısının, çalışma süresinin veya prime esas kazanç
tutarının altında bildirimde bulunduğunun Kurumca saptanması halinde, işin
yürütülmesi için gerekli olan asgari işçilik miktarı, yapılan işin niteliği,
bünyesinde kullanılan teknoloji, işyerinin büyüklüğü, benzer işletmelerde
çalıştırılan işçi sayısı, ilgili meslek veya kamu kuruluşlarının görüşü gibi
unsurları dikkate alarak sigorta müfettişi tarafından tespit edilir.
Sigorta müfettişlerince
görevleri sırasında saptanan Kurum alacağını doğuran olay ve bu olaya ilişkin
işlemler yemin hariç her türlü delille ispatlanabilir.
Bu maddenin uygulamasında
teftiş, kontrol ve denetleme yetkisine sahip olanlar tarafından düzenlenen
tutanaklar aksi sabit oluncaya kadar muteberdir.
İşverenler ve
sigortalılar ile işle ilgili Kurum personeli görevli sigorta müfettişleri
tarafından bilgi vermek üzere çağrıldıkları zaman gelmek, gerekli olan belge ve
delilleri getirip göstermek ve vermek, görevlerini yapmak için her türlü
kolaylığı sağlamak ve bu yoldaki isteklerini geciktirmeksizin yerine getirmekle
yükümlüdürler.
Sigorta müfettişlerine bu
görevleri yaparken, tüm kamu görevlileri gerekli kolaylığı gösterir ve yardımcı
olurlar.
Kurum, sigorta yoklama
memurları vasıtasıyla iş yerlerinin mevcut durumları, faal olup olmadığı,
sigortalı çalıştırılıp çalıştırılmadığı, çalıştırılıyorsa kimlerin, hangi
sürede ve ücretle çalıştırıldıkları, prime esas kazanç ve prim ödeme gün
sayılarıyla diğer bilgileri içeren ilgili belgelerin işyerlerinde asılı olup
olmadığı ile bu hususların tutanağa kaydedilmesi, adres, mal varlığı ve sağlık
yardımlarına müstehaklık ve kendilerine verilecek benzeri görevlerde inceleme,
araştırma, tespit ve yoklama yaptırabilir.
İhaleli işler ile özel
bina inşaatı işyerleri işverenlerine, Kuruma prim borçlarının bulunmadığını
gösteren ilişiksizlik belgesinin verilmesinde, 1.6.1989 tarihli ve 3568 sayılı
Kanuna göre yetki verilmiş serbest muhasebeci
mali müşavirler ile yeminli mali müşavirler tarafından iş yeri kayıtlarının
incelenmesi sonucunda Kuruma bildirildiği tespit edilen işçilik tutarlarının
uygunluğu, Kurumun denetim yetkisi saklı kalmak kaydıyla, esas alınabilir.
Şu kadar ki, usul ve esasları Kurumca
belirlenmiş hesaplama yöntemine uygun olarak serbest muhasebeci mali müşavir ve
yeminli mali müşavirce düzenlenen rapor ile Kuruma yeterli işçilik
bildirilmediği anlaşılan işyeri ve işverenlerinin tespit edilen fark
işçilik tutarı üzerinden hesaplanacak
prim ve gecikme zammı tutarının bu
Kanunun 140 ıncı maddesinin birinci fıkrasının (c ) ve (d) bentleri uyarınca verilecek idari para
cezaları ile birlikte ödemeleri kaydıyla ilişiksizlik belgesi verilebilir.
Kurumca belirlenen usul ve esaslara aykırı hareket ederek, Kurum zararına
sebebiyet verdiği anlaşılan meslek mensuplarınca düzenlenen raporlar dikkate
alınmaz ve bunların daha sonra düzenleyecekleri raporlar hiçbir zaman Kurumca
işleme konulmaz. Gerçeğe aykırı rapor düzenleyen meslek mensupları hakkında
Kurumun genel hükümlerine göre takip
hakkı saklıdır. Bu fıkranın uygulanmasıyla ilgili esas ve usuller
Kurumca çıkarılacak bir yönetmelikle belirlenir.
BAŞKAN - Teşekkür ederim.
Madde üzerinde söz
talebi?.. Yok.
Maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Teşekkür ederim. Kabul etmeyenler... Madde kabul
edilmiştir.
50 nci maddeyi okutuyorum
:
MADDE 50.- 506 sayılı
Sosyal Sigortalar Kanununun 135 inci maddesinin (B) bendinin son cümlesi
aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
"Kurumca
hazırlanacak yönetmelikler ile"
BAŞKAN - Teşekkür ederim.
Madde üzerinde söz
talebi?.. Yok.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler... Teşekkür ederim. Kabul etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.
51 inci maddeyi
okutuyorum :
MADDE 51.- 506 sayılı
Sosyal Sigortalar Kanununun 140 ıncı maddesi aşağıdaki şekilde
değiştirilmiştir.
Kurumca verilecek idari
para cezaları;
Madde 140. - Kurumca
dayanağı belirtilmek suretiyle;
a) Bu Kanunun 8 inci
maddesinde belirtilen bildirgeyi Kanunda belirtilen tarihte Kuruma
vermeyenlere;
1- Bilanço esasına göre
defter tutmak zorunda olanlar için üç aylık asgari ücret tutarında,
2- Diğer defterleri
tutmak zorunda olanlar için iki aylık asgari ücret tutarında ;
3- Defter tutmakla
yükümlü olmayanlar için bir aylık asgari ücret tutarında,
b) Bu Kanunun 9 uncu
maddesinde belirtilen bildirgeyi yasal süresi içinde Kuruma vermeyenlere, her
bir sigortalı için aylık asgari ücret tutarında, bildirilmeyen sigortalıların
çalışma izninin olmaması durumunda asgari ücretin iki katı tutarında;
c) Bu Kanunun 79 uncu
maddesinin birinci fıkrası uyarınca verilmesi gereken belgeleri anılan fıkrada
belirtilen sürede Kuruma vermeyenlere her bir fiil için aylık asgari ücretin üç
katını geçmemek kaydıyla belgenin;
1) Asıl nitelikte olması
halinde belgede kayıtlı sigortalı sayısı başına aylık asgari ücretin 1/5'i
tutarında,
2) Ek belge niteliğinde
olması durumunda sigortalı sayısına
bakılmaksızın aylık asgari ücretin 1/8'i tutarında,
3) Hiç belge vermeyenlere
ise sigortalı sayısı üzerinde durulmaksızın her ay için aylık asgari ücretin üç katı tutarında,
d) Defter ve belgeleri
ibraz etme yükümlülüğünü Kurumca yapılan yazılı ihtara rağmen onbeş gün içinde
mücbir sebep olmaksızın yerine getirmeyenlere;
1) Bilanço esasına göre
defter tutmakla yükümlü iseler aylık asgari ücretin on iki katı tutarında,
2) Diğer defterleri
tutmakla yükümlü iseler aylık asgari ücretin altı katı tutarında,
3) Defter tutmakla
yükümlü değil iseler aylık asgari ücretin üç katı tutarında,
Defter ve belgelerinin
tümünü bu bentte belirtilen süre içinde ibraz etmekle birlikte, yönetmelikte
belirtilen usul ve esaslara uygun olarak düzenlemeyenlere, her bir geçersizlik
hali için, ibraz edilmemesi üzerine uygulanan miktarları aşmamak kaydıyla aylık
asgari ücretin yarısı tutarında,
e) Bu Kanunun 79 uncu
maddesinin dördüncü fıkrasında belirtilen yükümlülüğü yönetmelikle belirlenen
sürede yerine getirmeyenlere aylık asgari ücretin iki katı tutarında,
f) Bu Kanunun 90 ıncı
maddesinde belirtilen yükümlülükleri Kurumca yapılan yazılı ihtara rağmen üç
gün içinde yerine getirmeyenlere aylık asgari ücret tutarında,
İdari para cezası
verilir.
Bu madde hükümlerinin
uygulanması, bu Kanunun 8, 9 ve 79 uncu maddelerinde belirtilen belgelerin
Kuruma verilmesi yükümlülüğünü kaldırmaz.
Bu maddenin
uygulanmasında 10.6.2003 tarihli ve 4857 sayılı İş Kanununun 39 uncu maddesine
göre sanayi kesiminde çalışan onaltı yaşından büyük işçiler için fiilin
oluştuğu tarihte uygulanan asgari ücret esas alınır.
İdari para cezaları
ilgiliye tebliğ edilmekle tahakkuk eder ve tebliğ tarihinden itibaren (15) gün
içinde Kuruma ödenir veya aynı süre içinde Kurumun ilgili ünitesine itiraz
edilebilir. İtiraz takibi durdurur. Kurumca itirazı reddedilenler, kararın
kendilerine tebliğ tarihinden itibaren (60) gün içinde İdare Mahkemesine
başvurabilirler. Mahkemeye başvurulması cezanın takip ve tahsilini durdurmaz.
Tebliğ tarihinden itibaren (15) gün içinde Kuruma ödenmeyen idari para cezaları,
bu Kanunun 80 inci maddesi hükmü gereğince hesaplanacak gecikme zammı ile
birlikte tahsil edilir.
Fiilin işlendiği günden
itibaren beş yıl içinde tebliğ edilemeyen idari para cezaları zamanaşımına uğrar."
BAŞKAN - Teşekkür ederim.
Madde üzerinde söz
talebi?.. Yok.
Maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Teşekkür ederim. Kabul etmeyenler... Madde kabul
edilmiştir.
52 nci maddeyi okutuyorum
:
MADDE 52.- 506 sayılı
Sosyal Sigortalar Kanununun ek 3 üncü
maddesinin sonuna aşağıdaki fıkra
eklenmiştir.
Kurum sağlık tesislerinde
mesai saatleri dışında acil sağlık hizmetleri hariç olmak üzere yürütülen
sağlık hizmetlerinden, bu Kanunun 32, 35, 36, 40 ve 42 nci maddeleri uyarınca
yararlananlardan sadece yapılacak muayene ve ameliyatları için her yıl Maliye
Bakanlığınca yayınlanan tedavi yardımlarıyla ilgili Bütçe Uygulama Talimatı ile
belirlenen fiyatların yarısı tutarında katkı payı alınır.
BAŞKAN - Teşekkür ederim.
Madde üzerinde söz
talebi?.. Yok.
Maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Teşekkür ederim. Kabul etmeyenler... Madde kabul
edilmiştir.
53 üncü maddeyi
okutuyorum :
MADDE 53. - 506 sayılı
Sosyal Sigortalar Kanununa aşağıdaki ek maddeler eklenmiştir.
EK MADDE 43. - Sigorta
prim ve ödeneklerinin hesabında esas tutulacak ve 78 inci madde gereğince
saptanacak günlük kazancın alt sınırlarında meydana gelecek yükselmelerde; iş
kazaları ve meslek hastalıkları ile hastalık ve analık sigortalarından, yeniden
tespit edilen alt sınırların altında bir günlük kazanç üzerinden ödenek almakta
bulunanların veya almaya hak kazanmış yahut kazanacak olanların bu ödenekleri,
günlük kazancın alt sınırındaki değişikliklerin yürürlüğe girdiği tarihten
başlayarak yükseltilmiş günlük kazançların alt sınırına göre artırılır.
BAŞKAN - BAŞKAN -
Teşekkür ederim.
Madde üzerinde söz
talebi?.. Yok.
1 önerge var; okutuyorum
:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan Sosyal
Sigortalar Kurumu Kanunu Tasarısının 53 üncü maddesine bağlı Ek 43 üncü
maddesine aşağıdaki fıkranın eklenmesini arz ve teklif ederiz.
|
Mahfuz Güler |
Salih Kapusuz |
Mustafa Özyürek |
|
Bingöl |
Ankara |
Mersin |
|
Enver Öktem |
Agâh Kafkas |
Hüseyin Tanrıverdi |
|
İzmir |
Çorum |
Manisa |
|
İzzet Çetin |
Tuncay Ercenk |
Alim Tunç |
|
Kocaeli |
Antalya |
Manisa |
|
Hakan Taşçı |
Abdullah Erdem Cantimur |
Ali Aydınlıoğlu |
|
Manisa |
Kütahya |
Balıkesir |
|
Muharrem İnce |
Ali Topuz |
Sedat Uzunbay |
|
Yalova |
İstanbul |
İzmir |
|
M. Faruk Bayrak |
Nevzat Doğan |
A. Rezzak Erten |
|
Şanlıurfa |
Kocaeli |
İzmir |
|
Faruk Çelik |
|
Cevdet Erdöl |
|
Bursa |
|
Trabzon |
"Millî Eğitime bağlı
işyerlerinde bu kanuna tabi olarak çalışan usta öğreticilerin prim ödeme gün
sayıları, ay içindeki çalışma saatlerine bakılmaksızın, her ay 30 gün olarak
kuruma bildirilir. Şu kadar ki, bunların bir ay için prime esas tutulacak
kazançlar toplamı, bu kanunun 78 inci maddesinde belirtilen aylık prime esas
kazancın alt sınırından az olamaz."
BAŞKAN - Teşekkür ederim.
Komisyon?..
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ SABAHATTİN YILDIZ (Muş) - Sayın Başkan, Millî Eğitim Bakanlığı ve
Maliye Bakanlığının görüşünü almadan böyle bir önergeyi bu maddeye ilave etmek
yanlış olur kanaatindeyim; ondan dolayı, katılmıyoruz önergeye.
BAŞKAN - Teşekkür ederim.
Hükümet?..
ÇALIŞMA VE SOSYAL
GÜVENLİK BAKANI MURAT BAŞESGİOĞLU (İstanbul) - Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN - Gerekçeyi mi
okutayım, söz mü istiyorsunuz?
SALİH KAPUSUZ (Ankara) -
Gerekçe okunsun.
BAŞKAN - Gerekçeyi
okutuyorum :
Gerekçe :
Millî Eğitime bağlı
işyerlerinde bu Kanuna tabi olarak çalışan usta öğreticilerin hastalık
sigortası ve emeklilik yönünden yaşadıkları mağduriyetin ortadan kaldırılması
amacıyla her ay 30 gün üzerinden kuruma bildirilmesi amaçlanmaktadır.
BAŞKAN - Teşekkür ederim.
Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Teşekkür ederim. Kabul etmeyenler... Önerge kabul
edilmemiştir.
Sayın milletvekilleri, ek
43 üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Teşekkür ederim. Kabul
etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Ek 44 üncü maddeyi
okutuyorum :
EK MADDE 44. - Bu Kanunun
20 nci ve 23 üncü maddelerine göre hesaplanan yıllık gelirin 1/12'si, gelire
esas günlük kazanç hesabına giren son takvim ayı ile gelir başlangıç tarihi
arasında geçen her ay için Devlet İstatistik Enstitüsü tarafından açıklanan en
son temel yıllı kentsel yerler tüketici fiyatları indeksindeki aylık artış
oranları kadar artırılarak sigortalının bir aylık geliri belirlenir.
BAŞKAN - Madde
üzerinde...
ALİ TOPUZ (İstanbul) -
Sayın Başkan, 53 üncü maddenin paragrafı gibidir bu ek maddeler. Siz, maddeyi
parça parça oyluyorsunuz. Oysa, 53 üncü maddeyi sonuna kadar okumak ve ondan
sonra önergeleri işleme koymak, daha sonra da maddeyi oylamak gerekir. 53 üncü
maddenin paragrafıdır bu okuduklarınız, 54 üncü maddeye kadar okunması ve
bitmesi lazım.
BAŞKAN - Teşekkür ederim.
Sayın Topuz, şimdi,
uygulamamız şöyle: Her ek maddeyi ayrı ayrı okuyoruz...
ALİ TOPUZ (İstanbul) - 53
üncü maddenin paragrafıdır o.
BAŞKAN - Müsaade eder
misiniz.
İşlemlerini yapıyoruz, ek
maddeler bittikten sonra, kabul edilen ek maddelerle beraber 53 üncü maddeyi
ayrıca oya sunuyoruz.
ALİ TOPUZ (İstanbul) -
Peki, efendim.
BAŞKAN - Teşekkür ederim.
Ek 44 üncü maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Teşekkür ederim. Kabul etmeyenler...
Madde kabul edilmiştir.
Ek 45 inci maddeyi
okutuyorum :
EK MADDE 45. - Bu Kanunun
61 inci maddesinin ikinci fıkrasına göre belirlenecek ortalama yıllık kazancın
hesaplanmasında, bu Kanunun geçici 82 nci maddesinin (a) bendinin ikinci alt
bendine göre bulunacak aylığın artırılmasında esas alınan Devlet
İstatistik Enstitüsü tarafından
açıklanan en son temel yıllı kentsel yerler tüketici fiyatları indeksindeki
artış oranı veya gayri safi yurt içi hasıla sabit fiyatlarla gelişme hızının
eksi olması halinde, yine bu Kanunun ek 38 inci maddesinin uygulanmasında esas alınan aylık tüketici fiyat
indeksinin artış oranının eksi olması halinde bu değer nazara alınmaz.
BAŞKAN - Teşekkür ederim.
Madde üzerinde söz
talebi?.. Yok.
Ek 45 inci maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Teşekkür ederim. Kabul etmeyenler...
Madde kabul edilmiştir.
Ek 46 ncı maddeyi
okutuyorum :
EK MADDE 46. - Bu
maddenin yürürlüğe girmesinden sonra
ölen sigortalıların anne ve babalarına bağlanan gelir ve aylıklar sosyal
güvenlik kuruluşlarına tabi olarak çalışmaya başladıkları veya 1.7.1976 tarihli
ve 2022 sayılı Kanuna göre bağlanan aylık hariç olmak üzere, bunlardan her ne
ad altında olursa olsun gelir veya aylık almaya başladıkları tarihi takip eden
ödeme dönemi başından itibaren kesilir.
BAŞKAN - Teşekkür ederim
Madde üzerinde söz
talebi?.. Yok.
Ek 46 ncı maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Teşekkür ederim. Kabul etmeyenler...
Madde kabul edilmiştir.
Ek 47 nci maddeyi
okutuyorum :
EK MADDE 47. - Bu Kanuna
göre gelir veya aylık almakta olan kız çocuklarının sosyal güvenlik sözleşmesi
akdedilmiş ülkelerdeki sosyal güvenlik kuruluşlarına tabi çalışmaya başlamaları
veya bu ülkelerin sosyal güvenlik kuruluşlarından gelir veya aylık almaya
başlamaları halinde, bağlanan gelir ve aylıkları kesilir.
BAŞKAN - Teşekkür ederim
Madde üzerinde söz
talebi?.. Yok.
Ek 47 nci maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler...Teşekkür ederim. Kabul etmeyenler...
Madde kabul edilmiştir.
Sayın milletvekilleri,
kabul edilen ek maddelerle birlikte 53 üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Teşekkür ederim. Kabul etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.
54 üncü maddeyi
okutuyorum :
MADDE 54. - 506 sayılı
Sosyal Sigortalar Kanununa aşağıdaki geçici maddeler eklenmiştir.
GEÇİCİ MADDE 86. -
8.9.1999 ile 31.12.1999 (dahil) tarihleri arasında işe alınan sigortalılar için
en geç bir ay içinde Kuruma verilen veya iadeli taahhütlü olarak gönderilen
işyeri bildirgesi ile işe giriş bildirgeleri de süresi içinde verilmiş sayılır.
Belirtilen süre içerisinde sekizinci maddenin birinci fıkrası ve 9 uncu
maddedeki yükümlülükleri yerine getirmemeleri sebebiyle, yine bu Kanuna göre
haklarında idari para cezası uygulanan işverenlerin ödedikleri idari para
cezası ve gecikme zammı tutarı müteakip aylardaki prim borçlarından mahsup
edilir.
BAŞKAN - Teşekkür ederim.
Geçici 86 ncı maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Teşekkür ederim. Kabul etmeyenler...
Geçici 86 ncı madde kabul edilmiştir.
Geçici 87 nci maddeyi
okutuyorum :
GEÇİCİ MADDE 87. - 506
sayılı Sosyal Sigortalar Kanununun 60 ıncı maddesinin (C) bendinin (b) alt
bendinde yapılan değişikliğin uygulanmasında; bu maddenin yürürlüğe girdiği
tarihte;
a) 12 yıl ve daha fazla
sigortalılık süresi bulunanlar hakkında sakatlık derecesi ne olursa olsun bu
Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten önce yürürlükte bulunan hükümler uygulanır.
b) 9 yıldan fazla 12
yıldan az sigortalılık süresi bulunup II. derece sakatlığı olanlar 15 yıl 8 ay
sigortalılık süresi ve 3680 gün,
9 yıldan fazla 12 yıldan
az sigortalılık süresi bulunup III. derece sakatlığı olanlar 16 yıl
sigortalılık süresi ve 3760 gün,
c) 6 yıldan fazla 9
yıldan az sigortalılık süresi bulunup II. derece sakatlığı olanlar 16 yıl 4 ay
sigortalılık süresi ve 3760 gün,
6 yıldan fazla 9 yıldan
az sigortalılık süresi bulunup III. derece sakatlığı olanlar 17 yıl
sigortalılık süresi ve 3920 gün,
d) 3 yıldan fazla 6
yıldan az sigortalılık süresi bulunup II. derece sakatlığı olanlar 17 yıl
sigortalılık süresi ve 3840 gün,
3 yıldan fazla 6 yıldan
az sigortalılık süresi bulunup III. derece sakatlığı olanlar 18 yıl
sigortalılık süresi ve 4080 gün,
e) 3 yıldan az
sigortalılık süresi bulunup II. derecede sakatlığı olanlar 17 yıl 8 ay
sigortalılık süresi ve 3920 gün,
3 yıldan az sigortalılık
süresi bulunup III. derece sakatlığı olanlar 19 yıl sigortalılık süresi ve 4240
gün,
Malullük yaşlılık ve ölüm
sigortaları primi ödemiş olmak şartıyla yaşlılık aylığından yararlanırlar.
BAŞKAN - Teşekkür ederim.
Sayın Bakan, ve Sayın
Komisyon, bir konuyu aydınlığa kavuşturmamız gerekiyor.
Şimdi, (a), (b) ve (c)
bentlerinde geçen "derece" kelimesi, ondan sonra gelen bentlerde, (d)
bendinden sonra gelenlerin hepsinde "derecede" diye belirtilmiş.
Bunun hepsini "derece" mi yapalım; yoksa "derecede" mi yapalım?
ÇALIŞMA VE SOSYAL
GÜVENLİK BAKANI MURAT BAŞESGİOĞLU (İstanbul) - Sayın Başkan "derece"
daha uygun.
BAŞKAN - Peki.
Madde üzerinde söz
talebi?.. Yok.
Sayın milletvekilleri,
"derecede" diye geçen bentler de "derece" olarak
düzeltilmek suretiyle, maddeyi düzeltilmiş şekliyle oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Teşekkür ederim. Kabul etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.
54 üncü maddeyi kabul
edilen geçici maddelerle birlikte oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler...
Teşekkür ederim. Kabul etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.
55 inci maddeyi
okutuyorum :
MADDE 55. - 24.5.1983
tarihli ve 2829 sayılı Sosyal Güvenlik Kurumlarına Tabi Olarak Geçen
Hizmetlerin Birleştirilmesi Hakkında Kanunun
5 inci maddesinin ikinci
fıkrasının (a) bendinin (2) numaralı alt bendi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
2. Malûllük veya ölüm, 60
yaşın doldurulması, Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığına tabi görevlerden
kurumlarınca re'sen veya yaş haddinden emekliye sevk edilme nedenleriyle
görevleri ile ilgileri kesilenlerin görevlerinden ayrıldıkları tarihten
itibaren altı ay içinde, kendileri veya hak sahipleri tarafından, aldıkları
kuruma o kurumun kendi mevzuatına göre hesaplanan tutarını
BAŞKAN - Madde üzerinde
söz talebi?.. Yok.
Maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Teşekkür ederim. Kabul etmeyenler... Madde kabul
edilmiştir.
56 ncı maddeyi okutuyorum
:
MADDE 56. - 8.5.1985
tarihli ve 3201 sayılı Yurt dışında Bulunan Türk Vatandaşlarının Yurtdışında
Geçen Sürelerinin Sosyal Güvenlikleri Bakımından Değerlendirilmesi Hakkında
Kanunun 3 üncü maddesi aşağıdaki
şekilde değiştirilmiştir.
Başvurulacak kuruluşlar;
Madde 3. - 1) Halen yurt
dışında bulunanlar,
a) Yurt dışına çıkmadan
önce Türkiye'de herhangi bir sosyal güvenlik kuruluşuna tabi çalışması
olmayanlar Sosyal Sigortalar Kurumuna,
b) Yurt dışına çıkmadan
önce Türkiye'de son defa prim, kesenek ve karşılık ödenen sosyal güvenlik
kuruluşuna,
c) Ev kadınları
Bağ-Kur'a,
Yazılı olarak müracaat
etmek suretiyle borçlanabilirler.
2) Türkiye'ye döndükten
sonra yurtdışında geçen hizmetlerini borçlanmak isteyenler,
a) Herhangi bir sosyal
güvenlik kuruluşuna tabi olmayanlar, Sosyal Sigortalar Kurumuna,
b) Müracaat tarihinde
çalışmakta olanlar tabi oldukları sosyal güvenlik kuruluşuna,
c) Başvuru tarihinde
herhangi bir sosyal güvenlik kuruluşuna tabi olmamakla birlikte yurda dönüş
tarihinden sonraki çalışmalarından dolayı son defa tabi oldukları sosyal
güvenlik kuruluşuna,
d) Hizmetlerinden bir
kısmı yurt dışında iken borçlananlardan kalan hizmetlerini yurda dönüş
yaptıktan sonra borçlanmak isteyenler ilk borçlanmayı yapan sosyal güvenlik
kuruluşuna,
e) Ev kadınları
Bağ-Kur'a,
Yazılı olarak müracaat
etmek suretiyle borçlanabilirler.
3) Hak sahiplerinin
borçlanması, yurt dışında çalışmakta iken veya yurda dönüş yaptıktan sonra
ölenlerin hak sahipleri ilgili sosyal güvenlik kuruluşuna müracaat etmek
suretiyle bu Kanunla getirilen haklardan yararlanırlar.
BAŞKAN - Teşekkür ederim.
Madde üzerinde söz
talebi?.. Yok.
Maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler...Teşekkür ederim. Kabul etmeyenler... Madde kabul
edilmiştir.
57 nci maddeyi okutuyorum
:
Yürürlükten kaldırılan
hükümler
MADDE 57. - 4792
sayılı Sosyal Sigortalar Kurumu
Kanununun geçici 7 nci maddesi hariç, diğer maddeleri ile 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanununun 3
üncü maddesinin 1 numaralı fıkrasının (I)
ve (L) bendi ve 2 numaralı fıkrasının (A) ve (D) bentleri, 130 uncu
maddesinin ikinci fıkrası, ek 15 inci maddesi
ve 4447 sayılı İşsizlik Sigortası Kanununun 59 uncu maddesinin ikinci
fıkrası bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihte
yürürlükten kaldırılmıştır.
BAŞKAN - Teşekkür ederim.
Madde üzerinde, şahsı
adına İstanbul Milletvekili Sayın Lokman Ayva.
Buyurun Sayın Ayva.
LOKMAN AYVA (İstanbul) -
Söz talebimi geri alıyorum.
BAŞKAN - Teşekkür
ediyorum.
Madde üzerinde bir önerge
vardır; okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülecek olan 247 sıra
sayılı kanun tasarısının 57 nci maddesine "(A) ve (D) bendi"
ibaresinden sonra "32 nci maddenin 4447 sayılı Kanuna eklenen ikinci
fıkrası" ibaresinin eklenmesini arz ve teklif ederim.
Lokman Ayva
İstanbul
BAŞKAN - Komisyon?..
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ SABAHATTİN YILDIZ (Muş) - Takdire bırakıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN - Hükümet?..
ÇALIŞMA VE SOSYAL
GÜVENLİK BAKANI MURAT BAŞESGİOĞLU (İstanbul) - Sayın Başkan, izin verirseniz
kısa bir açıklama yapmak istiyorum.
BAŞKAN - Buyurun.
ÇALIŞMA VE SOSYAL
GÜVENLİK BAKANI MURAT BAŞESGİOĞLU (İstanbul) - Biz, kurum olarak, katılım
payını gözlük, kulak işitme cihazı, diş protezi ve motorlu malul arabasından
alıyoruz. Sigortalıda, bu katılım payı yüzde 20, emeklide de yüzde 10 oranındadır.
Bu da, hiçbir halükârda, emeklide asgarî ücreti geçemez, sigortalıda da asgarî
ücretin 1,5 katını geçemez.
Bu düzenleme yapıldığı
zaman, yürürlükten kaldırılan maddeyle ilgili olduğu için, bundan sonra Sosyal
Sigortalar Kurumu -eğer bu önerge kabul edilirse- hiçbir şartta katılım payı
alamayacak, hiç ayırım yapmaksızın; yani, gözlük alan bir sigortalısından yahut
emeklisinden de bu öngörülen katılım payını alamayacak. Bir miktar, gücü
oranında; işte, asgarî ücreti aşmayacak bir ölçüde, sigortalılardan bu cihazlar
için katılım payı alınması uygulamasının devam etmesini, kurumun aktuarya
açısından, malî yapısı açısından faydalı mülahaza ediyoruz, bu sebeple önergeye
katılmıyoruz.
BAŞKAN - Teşekkür ederim
Sayın Bakan.
Gerekçe mi okunsun, söz
mü istiyorsunuz?
LOKMAN AYVA (İstanbul) -
Söz istiyorum Sayın Başkan.
BAŞKAN - Buyurun.
LOKMAN AYVA (İstanbul) -
Sayın Başkan, sayın milletvekillerimiz; saygılarımı ve sevgilerimi sunuyorum.
Tasarıda ortez ve protez
diye geçiyor; ortez ve protez dediğimiz hadise şu: Takma bacak, takma kol...
Bununla ilgili bir düzenleme bu.
Vaktinizi alacağım; ama,
önce, ekonomideki bir kavramdan yola çıkmak istiyorum. Ekonomide marjinal fayda
diye bir şey var. Marjinal fayda şu demek: Birisi 5 bardak su içmiş, 6 ncı
bardağı içecek, neredeyse, midesi bulanıyor; birisi de saatlerce susuz, yarım
bardak bile su içmemiş, bulsa... Şimdi, ikisi için suyun anlamı çok farklı.
Burada, asgarî ücretin birbuçuk katının, asgarî ücret alan insan için ne anlama
geldiğini herkes takdir edecektir. Yani, asgarî ücret 250 000 000'sa, 375 000
000 lira ne demek asgarî ücretli için; birbuçuk aylık maaşı demek, geçimi
demek. Şu anda bu durumda çalışan onbinlerce insan var.
Öte yandan, bu düzenleme
1999 yılında 17 Ağustos depreminden bir hafta sonra yapıldı. Herhalde, tahmin
ediyorum, o zaman -kulakları çınlasın- Sayın Yaşar Okuyan, depremden çok sakat
çıkacağını zannetti; dolayısıyla da, böyle bir düzenleme koydurdu. Bu
düzenleme, ortez ve protezle ilgili ve depremden bir hafta sonra bu düzenleme
yapıldı. Bu düzenlemeyle ne yapılıyor; mesela, çalışan veya emekli birisi,
gidiyor, protez yaptırıyor; adamın ayağı yok. SSK "ben, bunu karşılarım;
ama, senden şu kadarını alırım, 375 000 000 lirasını alırım" diyor. Peki,
bunun girdi bağlamındaki durumuna bakalım. Sürekli hastalık kavramı var,
mesela, diyabetik; onlardan bu ücret alınmaz, alınmaması da lazım zaten.
Mesela, kanser hastasının ayda 1,5-2 milyar lira ilaç parası var; alınmaz,
alınmaması da lazım. Peki, bu, protez kullanandan niye alınır, mantığı nedir
bunun acaba? Yani, bunun parası çok olduğu için mi; bu, bir sağlık meselesi
olmadığı için mi?.. Bunun mantığını anlamak mümkün değil.
Bir başka veçheyi
söylüyorum. Bizim başka iki sosyal güvenlik kuruluşumuz daha var; biri Çalışma
ve Sosyal Güvenlik Bakanlığına bağlı olan Bağ-Kur, öbürü de Emekli Sandığı;
ikisi de Türkiye Cumhuriyetinin kuruluşları. Peki, orada nasıl; orada böyle bir
şey yok. Bundan dolayı -yani, ortez, protezi kastediyorum, gözlüğün bu bağlama
girdiğini zannetmiyorum- ayda, eğer SSK'nın eline 50 milyardan fazla para
geçiyorsa, ben, bu önergeyi geri çekmeye hazırım; yani, burada SSK'nın eline
geçecek para ayda 10-15 milyar liradır; konuştuğumuz para bu. Bu, SSK için çok
büyük bir para değil belki, ama, 250 000 000, 300 000 000 maaş alan insan için
çok büyük bir para; yaptığımız hadise bu.
İnşallah,
takdirlerinizle, 25 Temmuzla beraber, Türkiye'de bu noktada sıkıntıları olan,
çilesi olan insanlara bir güneş doğmuş olacak diyorum; hem manevî anlamda güneş
doğacak hem de inşallah biraz sonra güneş doğacak.
Saygılar, sevgiler
sunuyorum efendim. (Alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederim
Sayın Ayva.
Sayın milletvekilleri,
Komisyon ve Hükümetin katılmadığı önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Teşekkür ederim. Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.
Maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Teşekkür ederim. Kabul etmeyenler... Madde kabul
edilmiştir. Teşekkür ederim.
58 inci maddeyi
okutuyorum :
Yürürlük
MADDE 58.- Bu Kanunun;
a) 25 inci ve 36 ncı
maddeleri 1.1.2004 tarihinden itibaren, 38 inci maddesi yayımını izleyen ayın
sonundan itibaren, 40 ıncı maddesi Kanunun yayımını takip eden aybaşından
itibaren, 43 üncü maddesi Kanunun yayımı tarihinden altı ay sonra,
b) Diğer maddeleri ise
yayımı tarihinden itibaren,
Yürürlüğe girer.
BAŞKAN - Teşekkür ederim.
Madde üzerinde söz
talebi?.. Yok.
Maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Teşekkür ederim. Kabul etmeyenler... Madde kabul
edilmiştir.
59 uncu maddeyi
okutuyorum :
Yürütme
MADDE 59. - Bu Kanun
hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür.
BAŞKAN - Teşekkür ederim.
Madde üzerinde söz
talebi?.. Yok.
Maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Teşekkür ederim. Kabul etmeyenler... 59 uncu madde
kabul edilmiştir.
Sayın milletvekilleri,
tasarının tümü açıkoylamaya tabidir.
Açıkoylamanın şekli
hakkında Genel Kurulun kararını alacağım.
Açıkoylamanın elektronik
oylama cihazıyla yapılmasını oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Teşekkür
ederim. Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Sayın milletvekilleri,
oylama için 5 dakika süre vereceğim. Bu süre içerisinde sisteme giremeyen
üyelerin teknik personelden yardım istemelerini, bu yardıma rağmen de sisteme
giremeyen üyelerin, oy pusulalarını, oylama için öngörülen 5 dakikalık süre
içerisinde Başkanlığa ulaştırmalarını rica ediyorum.
Ayrıca, vekâleten oy
kullanacak sayın bakanlar var ise, hangi bakana vekâleten oy kullandığını,
oyunun rengini ve kendisinin ad ve soyadı ile imzasını da taşıyan oy
pusulasını, yine, oylama için öngörülen 5 dakikalık süre içerisinde Başkanlığa
ulaştırmalarını rica ediyorum.
Sisteme giremeyip pusula
gönderen sayın üyelerin Genel Kurul salonundan ayrılmamalarını rica ediyorum;
çünkü, sonuçta, gönderilen pusula sahiplerinin Genel Kurul Salonunda olup
olmadıklarına bakacağım.
Oylama işlemini
başlatıyorum.
(Elektronik cihazla
oylama yapıldı)
BAŞKAN - Sayın
milletvekilleri, Sosyal Sigortalar Kurumu Kanunu Tasarısının açıkoylama
sonucunu açıklıyorum:
Kullanılan oy sayısı :
156
Kabul : 151
Ret : 5
Böylece, toplantı
yetersayısı bulunamadığı için, bir sonraki birleşimde oylaması
tekrarlanacaktır. (1)
Sayın milletvekilleri,
toplantı yetersayımız olmadığından, çalışmalarımızı sonuçlandırıyoruz.
Bu saate kadar çalışan,
emek veren bütün arkadaşlarımıza teşekkür ediyoruz.
Sayın milletvekilleri,
sözlü sorular ile diğer denetim konularını sırasıyla görüşmek için, 29 Temmuz
2003 Salı günü saat 15.00'te toplanmak üzere birleşimi kapatıyorum.
İyi sabahlar.
Kapanma Saati: 05.01
(1) Açıkoylama kesin sonuçlarını gösteren tablo tutanağın
sonuna eklidir.