BIM 2 16 2003-08-12T14:06:00Z 2003-08-12T14:06:00Z 149 85922 489759 TBMM 4081 979 601458 9.3821 0 6 nk 6 nk 0

DÖNEM : 22        CİLT : 24       YASAMA YILI : 1

 

 

 

T. B. M. M.

TUTANAK DERGİSİ

 

 

111 inci Birleşim

24 . 7 . 2003 Perşembe

 

 

İ Ç İ N D E K İ L E R  I. - GEÇEN TUTANAK ÖZETİ

 II. - GELEN KÂĞITLAR

III. - YOKLAMA

IV. - BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI

A) GÜNDEMDIŞI KONUŞMALAR

1. - İstanbul Milletvekili Şükrü Mustafa Elekdağ’ın, Lozan Barış Antlaşmasının imzalanışının 80 inci yıldönümüne ilişkin gündemdışı konuşması

2. - Afyon Milletvekili Reyhan Balandı'nın, basında sansürün kaldırılışının 95 inci ve Lozan Barış Antlaşmasının imzalanışının 80 inci yıldönümüne ilişkin gündemdışı konuşması

3. - Ankara Milletvekili Yakup Kepenek'in, basında sansürün kaldırılışının 95 inci yıldönümüne ilişkin gündemdışı konuşması

B) Gensoru, Genel Görüşme, Meclİs SoruşturmasI ve Meclİs AraştIrmasI Önergelerİ

1. - İzmir Milletvekili Oğuz Oyan ve 76 milletvekilinin, oğlu ve kızının sahibi olduğu denizcilik şirketiyle ticarî ilişkileri bulunan ve daha önce görev yaptığı bir denizcilik şirketine ayrıcalıklar ve kolaylıklar sağlayarak görevini kötüye kullandığı iddiasıyla Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım hakkında Meclis soruşturması açılmasına ilişkin önergesi (9/2)

V. - ÖNERİLER

A) DanIşma Kurulu Önerİlerİ

1.- Genel Kurulun çalışma saatleri ile gündemdeki sıralamanın yeniden düzenlenmesine ilişkin Danışma Kurulu Önerisi

VI. - KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER

1. - Adlî Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Bölge Adliye Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yetkileri Hakkında Kanun Tasarısı ve Adalet Komisyonu Raporu (1/521) (S. Sayısı : 146)

2. - Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Tasarısı ve Adalet Komisyonu Raporu (1/523) (S. Sayısı : 152)

3. - Topluma Kazandırma Yasası Tasarısı ile İçişleri ve Adalet Komisyonları raporları (1/640) (S. Sayısı : 235)

4. - Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının Bazı Maddelerinin Değiştirilmesi Hakkında 4.4.2003 Tarihli ve 4841 Sayılı Kanun ve Anayasanın 89 uncu Maddesi Gereğince Cumhurbaşkanınca Bir Daha Görüşülmek Üzere Geri Gönderme Tezkeresi ve Anayasa Komisyonu Raporu  (1/584) (S. Sayısı : 200 ve 200'e 1 inci Ek)

5. - Manisa Milletvekili Bülent Arınç ve 30 Milletvekilinin; Tütün, Tütün Mamulleri, Tuz ve Alkol İşletmeleri Genel Müdürlüğünün Yeniden Yapılandırılması ile Tütün ve Tütün Mamullerinin Üretimine, İç ve Dış Alım ve Satımına, 4046 Sayılı Kanunda ve 233 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanuna Bir Geçici Madde Eklenmesi Hakkında Kanun Teklifi ve Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (2/165) (S. Sayısı : 214)

6. - Esnaf ve Sanatkârlar ve Diğer Bağımsız Çalışanlar Sosyal Sigortalar Kurumu Kanununun ve Tarımda Kendi Adına ve Hesabına Çalışanlar Sosyal Sigortalar Kanununun Bazı Maddelerinin Değiştirilmesi, Yürürlükten Kaldırılması ve Bu Kanunlara Geçici Maddeler Eklenmesi Hakkında Kanun Tasarısı ile Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler ve Plan ve Bütçe Komisyonları raporları (1/296) (S. Sayısı : 237)

7. - Turizmi Teşvik Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısı ve Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonu Raporu (1/649) (S. Sayısı : 246)

8. - Sosyal Sigortalar Kurumu Kanunu Tasarısı ile Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler ve Plan ve Bütçe Komisyonları raporları (1/295) (S. Sayısı : 247)

VII. - SORULAR VE CEVAPLAR

A) Yazili Sorular ve Cevaplari

1. - Tekirdağ Milletvekili Mehmet Nuri Saygun'un, Ziraat ve Halk bankalarının yöneticilerinin maaşlarına ilişkin Başbakandan sorusu ve Devlet Bakanı Ali Babacan'ın cevabı (7/853)

2. - İzmir Milletvekili Hakkı Ülkü'nün, petrol ve doğalgaz kuyularına ilişkin sorusu ve Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanı Mehmet Hilmi Güler'in cevabı (7/905)

3. - İzmir Milletvekili Ahmet Ersin'in, muhtarlık binalarına ve muhtarların ödeneklerine ilişkin Başbakandan sorusu ve İçişleri Bakanı Abdülkadir Aksu'nun cevabı (7/916)

I. - GEÇEN TUTANAK ÖZETİ

 

TBMM Genel Kurulu saat 15.00’te açılarak beş oturum yaptı.

İstanbul Milletvekili Berhan Şimşek, Erzurum Kongresinin 84 üncü,

Hatay Milletvekili Mehmet Eraslan, Hatay İlinin Anavatana katılışının 64 üncü,

Yıldönümüne ilişkin gündemdışı birer konuşma yaptılar.

Balıkesir Milletvekili Sedat Pekel'in, yerel yönetimlerin malî sorunlarına ve alınması gereken tedbirlere ilişkin gündemdışı konuşmasına, İçişleri Bakanı Abdulkadir Aksu cevap verdi.

Gündemin "Kanun Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler" kısmının:

1 inci sırasında bulunan, Adlî Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Bölge Adliye Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yetkileri Hakkında (1/521) (S. Sayısı : 146),

2 nci sırasında bulunan, Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununda Değişiklik Yapılmasına İlişkin (1/523) (S. Sayısı : 152),

Kanun Tasarılarının görüşmeleri, daha önce geri alınan maddelere ilişkin komisyon raporu henüz gelmediğinden, ertelendi.

3 üncü sırasında bulunan, görüşmelerine daha önce başlanılan ve 2 nci maddesine kadar kabul edilen Topluma Kazandırma Yasası Tasarısının (1/640) (S.Sayısı : 235) 4 üncü maddesine kadar kabul edildiği, 4 üncü maddesinin, Anayasa ve İçtüzükte aranılan nitelikli oy sayısına ulaşılamadığı için kabul edilmediği; İçtüzüğün 88 inci maddesine göre, istemi üzerine 5 inci ve daha sonraki maddelerinin ise bir defaya mahsus olmak üzere Komisyona geri verildiği;

4 üncü sırasında bulunan, Ticarî İşletme Rehni Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısının (1/639) (S. Sayısı :234), yapılan görüşmelerden sonra, kabul edilip kanunlaştığı;

5 inci sırasında bulunan, Güneydoğu Avrupa Çokuluslu Barış Gücü Anlaşmasına 4 üncü Ek Protokolün Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısının (1/539) (S. Sayısı : 215),.

6 ncı sırasında bulunan, Türkiye Adalet Akademisi Kanunu Tasarısının (1/298) (S.Sayısı : 213),

Görüşmelerini müteakiben elektronik cihazla yapılan açıkoylamalardan sonra, kabul edildikleri;

Açıklandı.

7 nci sırasında bulunan, Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının Bazı Maddelerinin Değiştirilmesi Hakkında Kanunun (1/584) (S. Sayısı : 200 ve 200'e 1 inci ek) tümü üzerindeki görüşmeler tamamlandı.

Kanunun maddelerine geçilebilmesi ve maddelerin görüşülmesinden sonra kabulü için yapılan gizli oylamalarda gerekli beşte 3 oy çoğunluğunun sağlandığı, ikinci görüşmeye ise en az kırksekiz saat geçtikten sonra başlanabileceği bildirildi.

Mersin Milletvekili Mustafa Özyürek, Çevre ve Orman Bakanı Osman Pepe'nin,

Maliye Bakanı Kemal Unakıtan, İzmir Milletvekili K. Kemal Anadol'un,

Grubuna;

Samsun Milletvekili Suat Kılıç, Niğde Milletvekili Orhan Eraslan'ın, şahsına;

Sataşmada bulunmaları nedeniyle birer açıklama yaptılar.

24 Temmuz 2003 Perşembe günü saat 15.00'te toplanmak üzere, birleşime 02.58'de son verildi.

Yılmaz Ateş

 

 

Başkanvekili

 

 

 

Suat Kılıç

Mehmet Daniş

 

Samsun

Çanakkale

 

Kâtip Üye

Kâtip Üye

 

 

 

                                                    II. - GELEN KÂĞITLAR                                       No. :159

24.7.2003 PERŞEMBE

Tasarı

1. - Çeşitli Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Tasarısı (1/651) (Avrupa Birliği Uyum ve İçişleri ve Anayasa ve Adalet Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi : 23.7.2003)

Raporlar

1. - Konya Milletvekili Atilla Kart'ın;  2802 Sayılı Hakimler ve Savcılar Kanununa "Geçici Ek Madde" Eklenmesine Dair Kanun Teklifi ve İçtüzüğün 37 nci Maddesine Göre Doğrudan Gündeme Alınma Önergesi (2/139) (S. Sayısı : 245) (Dağıtma tarihi : 24.7.2003) (GÜNDEME)

2. - Bazı Kanunlarda ve Bayındırlık ve İskân Bakanlığının Teşkilât ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm ve Plan ve Bütçe Komisyonları raporları (1/628) (S. Sayısı : 244) (Dağıtma tarihi : 24.7.2003) (GÜNDEME)

3. - Turizmi Teşvik Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısı ve Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonu Raporu (1/649) (S. Sayısı : 246) (Dağıtma tarihi : 24.7.2003) (GÜNDEME)

4. - Sosyal Sigortalar Kurumu Kanunu Tasarısı ve Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler ve Plan ve Bütçe Komisyonları raporları (1/295) (S. Sayısı : 247) (Dağıtma tarihi : 24.7.2003) (GÜNDEME)

Sözlü Soru Önergeleri

1. - İzmir Milletvekili Ahmet Ersin'in, İzmir'in Güzelbahçe İlçesine alınan ambulansla  ilgili bazı iddialara ilişkin Sağlık Bakanından sözlü soru önergesi (6/690) (Başkanlığa geliş tarihi : 22.7.2003)

2. - İzmir Milletvekili Vezir Akdemir'in, SSK hastane ve dispanserlerindeki kantin, kafeterya ve çay ocaklarının özelleştirilip özelleştirilmeyeceğine ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından sözlü soru önergesi (6/691) (Başkanlığa geliş tarihi : 22.7.2003)

3. - İzmir Milletvekili Vezir Akdemir'in, eczacıların kamu kurum ve kuruluşlarından ilaç bedellerini zamanında tahsil edebilmeleri için bir çalışma olup olmadığına ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından sözlü soru önergesi (6/692) (Başkanlığa geliş tarihi : 22.7.2003)

4. - Adana Milletvekili Atilla Başoğlu'nun, İstanbul-Edirne karayolundaki yol hizmetlerine ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/693) (Başkanlığa geliş tarihi : 23.7.2003)

Yazılı Soru Önergeleri

1. - Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt'ün, işsizliğe, yoksulluğa ve emeklilere yönelik çalışmalara ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/1040) (Başkanlığa geliş tarihi : 22.7.2003)

2. - İzmir Milletvekili Oğuz Oyan'ın, yabancı ülke limanlarında alıkonan Türk Bayraklı gemilere ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi (7/1041) (Başkanlığa geliş tarihi : 22.7.2003)

3. - Antalya Milletvekili Feridun Fikret Baloğlu'nun, Ulusa Sesleniş Programının çekimlerine ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/1042) (Başkanlığa geliş tarihi : 22.7.2003)

4. - Antalya Milletvekili Osman Özcan'ın, turizm bölgelerindeki tefecilik faaliyetlerine ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/1043) (Başkanlığa geliş tarihi : 22.7.2003)

5. - Antalya Milletvekili Atilla Emek'in, Kepez Elektrik'e el konulmasından sonra ortaya çıkan bazı sorunlara ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi (7/1044) (Başkanlığa geliş tarihi : 22.7.2003)

6. - Adana Milletvekili Atilla Başoğlu'nun, bavul ticaretinin geliştirilmesi için alınacak önlemlere ilişkin Devlet Bakanından (Kürşad Tüzmen) yazılı soru önergesi (7/1045) (Başkanlığa geliş tarihi : 22.7.2003)

7. - Konya Milletvekili Atilla Kart'ın, Başbakanlıkta görevlendirilen bir şahsa yönelik bazı iddialara ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/1046) (Başkanlığa geliş tarihi : 22.7.2003)

8. - Adana Milletvekili Atilla Başoğlu'nun, son zamanlardaki orman yangınlarının nedenlerine ve alınacak tedbirlere ilişkin Çevre ve Orman Bakanından yazılı soru önergesi (7/1047) (Başkanlığa geliş tarihi : 22.7.2003)

9. - Iğdır Milletvekili Dursun Akdemir'in, Fiskobirlik'in Hazine adına yaptığı fındık satışı ihalesine ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/1048) (Başkanlığa geliş tarihi : 23.7.2003)

10. - Manisa Milletvekili Nuri Çilingir'in, zorunlu tasarruf anaparası ödemelerine ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru önergesi (7/1049) (Başkanlığa geliş tarihi : 23.7.2003)

Meclis Soruşturması Önergesi

1. - İzmir Milletvekili Oğuz Oyan ve 76 Milletvekilinin, oğlu ve kızının sahibi olduğu denizcilik şirketi ile ticari ilişkileri bulunan ve daha önce görev yaptığı bir denizcilik şirketine ayrıcalıklar ve kolaylıklar sağlayarak görevini kötüye kullandığı ve bu eylemlerinin Türk Ceza Kanununun 240 ıncı maddesine uyduğu iddiasıyla Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım Hakkında Anayasanın 100 üncü ve İçtüzüğün 107 nci Maddeleri Uyarınca Bir Meclis Soruşturması Açılmasına İlişkin Önergesi (9/2) (Başkanlığa geliş tarihi : 23.7.2003)

BİRİNCİ OTURUM

Açılma Saati : 15.00

24 Temmuz 2003 Perşembe

BAŞKAN : Başkanvekili Yılmaz ATEŞ

KÂTİP ÜYELER : Mehmet DANİŞ (Çanakkale), Suat KILIÇ (Samsun)

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 111 inci Birleşimini açıyorum.

III. - YOKLAMA

BAŞKAN - Elektronik cihazla yoklama yapacağız.

Yoklama için 5 dakika süre vereceğim. Sayın milletvekillerinin oy düğmelerine basarak salonda bulunduklarını bildirmelerini; bu süre içerisinde elektronik sisteme giremeyen milletvekillerinin, salonda hazır bulunan teknik personelden yardım istemelerini; buna rağmen sisteme giremeyen üyelerin ise, yoklama pusulalarını, teknik personel aracılığıyla, 5 dakikalık süre içerisinde Başkanlığa ulaştırmalarını rica ediyorum.

Yoklama işlemini başlatıyorum.

(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, toplantı yetersayımız vardır; görüşmelere başlıyoruz. 

Sayın milletvekilleri, gündeme geçmeden önce, üç sayın milletvekiline gündemdışı söz vereceğim; ama, ondan önce, kısa bir hatırlatma yapmak istiyorum.

Bugün, bildiğiniz gibi, 24 Temmuz günü. 24 Temmuz, Türkiye Cumhuriyetinin kuruluşunda ve bağımsız Türk Devletinin kuruluşunda çok büyük önemi olan bir gündür, Lozan Antlaşmasının imzalandığı gündür; aynı zamanda, basında sansürün kaldırılışının da yıldönümüdür ve ayrıca, her ne kadar, bugün geri de götürülmüş olsa, Toplu İş Sözleşmesi Grev ve Lokavt Yasasının kabul edilişinin de yıldönümüdür.

Gündemdışı verdiğimiz sözler de, bu üç konuyla ilgili. Daha önceki uygulamalarımıza da dikkat çekerek, bugün gündemdışı söz verdiğimiz arkadaşlarımızın sürelerinde biraz daha hoşgörülü olacağız.

Gündemdışı ilk söz, Lozan Barış Antlaşması hakkında söz isteyen, İstanbul Milletvekili Sayın Şükrü Elekdağ'a aittir.

Buyurun Sayın Elekdağ. (Alkışlar)

IV. - BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI

A) GÜNDEMDIŞI KONUŞMALAR

1. - İstanbul Milletvekili Şükrü Mustafa Elekdağ’ın, Lozan Barış Antlaşmasının imzalanışının 80 inci yıldönümüne ilişkin gündemdışı konuşması

ŞÜKRÜ MUSTAFA ELEKDAĞ (İstanbul) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bugün, Türkiye Cumhuriyetinin uluslararası alanda kazandığı ilk büyük diplomatik zaferin, Lozan Barış Antlaşmasının 80 inci yıldönümü. Bu önemli güne ilişkin görüşlerimi Yüce Heyetinizle paylaşmak üzere söz almış bulunuyorum; hepinizi saygıyla selamlarım.

Değerli arkadaşlarım, Türkiye Cumhuriyetinin uluslararası kimlik belgesi olan Lozan Barış Antlaşması, Türk Ulusunun yaşamsal haklarını ve amaçlarını gerçekleştiren bir siyaset abidesi ve muazzam bir diplomatik zaferdir. Varlığına kastedilen, yok edilmek istenen Türk Ulusu, Gazi Mustafa Kemal'in önderliğinde şahlanmış ve verdiği Kurtuluş Savaşı sonucunda kazandığı askerî zaferi, Lozan'da, diplomatik bir başarıya dönüştürerek, yeni Türk Devletinin kuruluşunu dünyaya ilan etmiştir. Lozan Antlaşmasıyla, genç Türkiye Cumhuriyeti, uluslararası düzeyde, eşit, egemen ve bağımsız bir devlet olarak tanınmış, hak ve hukuku bütün dünya tarafından teslim edilmiştir.

Değerli arkadaşlarım, Atatürk, Nutkunda, Lozan Antlaşması için "Türk Milletine karşı yüzyıllardan beri hazırlanmış ve Sevr Antlaşmasıyla tamamlandığı sanılmış büyük suikastın sonuçsuz kaldığını bildiren bir belgedir" demiştir. Gerçekten de, Vahdettin Hükümeti tarafından 10 Ağustos 1920'de imzalanan Sevr Antlaşmasıyla, Türk Ulusu, canlı bir varlık olmaktan çıkarılıyor, toprakları şuna buna peşkeş çekiliyordu.

Türk Ulusunun, Kurtuluş Savaşıyla kazandığı zafer ve bu zaferi uluslararası alanda taçlandıran Lozan Antlaşması yoluyla iğrenç Sevr Antlaşması tarihin çöp sepetine atılmıştır. Bu nedenle, Lozan Antlaşması, Türkiye Cumhuriyeti için olağanüstü bir önem ve değer taşımaktadır.

Değerli arkadaşlarım, Sevr Antlaşmasının temel hedefi, anayurdumuzu nüfuz bölgelerine ve küçük devletlere bölmek suretiyle, Anadolu'nun coğrafî, kültürel ve siyasî birliğini sona erdirmek ve bu şekilde ulusal şuurumuzu zayıflatmak ve yok etmekti.

Türk Halkı, bu kötü talihe, bu bahtsız kadere layık olmadığını, Gazi Mustafa Kemal'in liderliğinde başlattığı Kurtuluş Savaşında kazandığı askerî başarılarla kanıtladı. Gerçekten, 30 Ağustos Başkumandan Meydan Savaşında kazanılan büyük zafer ve Anadolu'nun saldırganlardan tamamen temizlenmesi, Türk tarihinin seyrini değiştiren sonuçlar doğurdu. Lozan barış müzakerelerinin yolu bu şekilde açıldı.

Değerli arkadaşlarım, Lozan'da İsmet Paşa ve maiyetindeki delegasyon çok çetin bir diplomatik mücadele verdi. Konferans müzakereleri zaman zaman çıkmaza giriyor, konferansın kesilmesi ortamında savaşın yeniden patlak vermesi tehlikesi beliriyordu. Ünlü tarihçi Lord Kinross, bu durumun psikolojik çatışma ortamından kaynaklandığını yazıyor. Kinross'a göre, Lozan'da, bir psikolojik savaş mevcuttu. Birinci Dünya Savaşı galipleri, Ankara hükümetini, Osmanlının mirasçısı olarak yenilmiş bir milletin temsilcisi sanıyor, öyle muamele ediyor; Türk tarafı ise, kendisini Anadolu savaşının galibi olarak görüyordu. İsmet Paşa, Lozan'a, büyük devletlerin, genç ve muzaffer Türk devletine karşı eşitlik ve saygıya dayalı bir yaklaşım sergileyecekleri umuduyla gitmişti. Bunun yerine, onların kendisine talepkâr bir yalvarıcı gözüyle baktıklarını gördü. Bunlar, Lord Kinross'un görüşleri.

Lozan'da Amerikan delegasyonunda görevli bir diplomat olan Joseph Grew, "Atatürk ve İnönü, Bir Amerikan Elçisinin Hatıraları" adlı eserinde, İsmet Paşanın, karşısına ortak bir cephe oluşturarak çıkan Batı dünyasının devleriyle amansız mücadelesini şöyle anlatıyor: "Türk delegasyonu, burada gerçekten güç durumda; bir yandan, Ankara, Millet Meclisi, diplomatik zaferler kazanılmasını ve millî gururun tatmin edilmesini ısrarla istiyor; fakat, beri yandan, buradaki muhasım taraflar, Türkleri, mahvedici usullerle ezmeye çalışıyorlar."

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Buyurun Sayın Elekdağ.

ŞÜKRÜ MUSTAFA ELEKDAĞ (Devamla) - Gerçekten de, Batılı devlet temsilcileri, sürekli ültimatom verir şekilde hareket ediyor, konferansı kesme tehdidinde bulunuyor ve dikte ettikleri bir anlaşmayı, İsmet Paşaya, baskı yoluyla imzalatmak istiyorlardı.

Daha sonraları, Amerika'nın Türkiye'de büyükelçiliğini yapan Joseph Grew, biraz önce atıfta bulunduğum eserinde, dokuz ay süren Lozan Konferansının sonlarına doğru İsmet Paşayı şöyle tarif ediyor: "Konferansın son toplantılarında İsmet Paşaya ecel terleri döktürüyorlardı. Paşanın gözlerinin altında derin halkalar belirmiş, saçları dimdik olmuş, tüm gücü tükenmişti; fakat, bütün saldırılara karşı ayakta duruyor ve karşı koymaya devam ediyordu. Sonradan anlaşıldı ki, müttefikler, son bir hücumdan sonra silahlarını bırakmışlardı. Ertesi sabah Paşayı gördüm, on yıl yaşlanmış görünüyordu."

Değerli arkadaşlarım; sonuçta, Türkiye, bu çetin mücadeleden zaferle çıkmıştı. Böylece, Lozan Antlaşması, Birinci Dünya Savaşının dikte edilmemiş, müzakere edilmiş ilk barışını oluşturdu. Bu zafer, Lozan'da, dünyanın devlerinin elinden söke söke alındı. Kurtuluş Savaşında, silahla, kanla, ateşle kazanılan zaferi, İsmet Paşa, Lozan'da uluslararası hukuk açısından tarihe geçirdi.

Bu zaferin anlam ve boyutunu anlamak için, o zamanki can düşmanlarımızın neler söylediklerine bir göz atalım:

Yunanistan'ı, Anadolu'yu işgale teşvik eden İngiliz Başbakanı Lloyd George "Lozan Antlaşması, İngiltere'nin bugüne kadar imzaladığı anlaşmaların en alçaltıcısıdır" diyor. Yunan Dışişleri Bakanı Streit ise "Lozan, bütün devletlerin Türkler karşısında boyun eğmelerini kanıtlayan bir belgedir" demiştir.

Değerli arkadaşlarım, yabancı tarihçiler, Lozan'la yeni Türk Ulusunun doğduğunu söylerler; fakat, bunun da ötesinde, Lozan'ın, uluslararası alanda, çok önemli üç işlevi olmuştur. Bunların birincisi, Türkiye'nin, ezilmiş milletler için sömürgeciliğe karşı mücadelede bir örnek oluşturması olmuştur. İkincisi, Türkiye, Lozan temelleri üzerinde yaptığı atılımlarla dünyanın güçlü ve saygın devletleri arasında yerini alarak yerkürenin en sıcak ve en nevraljik bölgesinde, istikrarın, uluslararası hukukun ve barışın teminatı olmuştur. Üçüncü işlev ise, Türkiye'nin tarihsel misyonudur. Bu misyon, İslam âlemi ile Batı arasında uyumun, uzlaşının ve karşılıklı anlayışın gerçekleştirilmesi misyonudur. Bu misyon, özellikle 11 Eylül saldırılarından sonra, İslam âlemi ile Batı arasındaki ilişkilerin tehlikeli biçimde gerginleştiği dünya konjonktüründe önplana çıkmıştır. Batılı birçok devlet adamı ve bilim adamı, bu hususu dile getirmekte ve İslam ile Batı'nın siyasî değerlerini bağdaştıran, özgün bir sisteme sahip bulunan Türkiye'yi, böyle bir işlev ve misyonu gerçekleştirebilecek yegâne ülke olarak değerlendirmektedir.

Değerli arkadaşlarım, nitekim, ünlü tarihçi Bernard Lewis de, Müslüman toplumların yönetim modelleri hakkında yaptığı bir incelemede, bu görüşü, tarih perspektifinde çarpıcı biçimde ortaya koyuyor. Bernard Lewis, tarih boyunca, hiçbir Arap ülkesinin, model olabilecek nitelikte bir devlet sistemi yaratamadığını, İslam ülkelerinden sadece Türkiye ile İran'ın, birbirine rakip iki model oluşturduklarını, bunlardan din unsurunu devletin merkezine oturtan İran modelinin çağdaş olmadığını ve yaşama şansının bulunmadığını, buna karşılık, Atatürk'ün temellerini atmış olduğu, laik, demokratik cumhuriyet modelinin çağdaş bir sistem olması nedeniyle, Ortadoğu'dan Ortaasya'ya kadar pek çok ülke için bir örnek teşkil ettiğini vurguluyor.

Değerli arkadaşlarım, ancak, Türkiye'nin modellik rolünü tartışırken bir noktayı unutmayalım. Türk modeli, daha Osmanlı döneminde başlayan, en az yüzelli yıllık bir sentezin ürünüdür. Atatürk, cumhuriyet öncesi reformlar birikimini, dehasının imbiğinden geçirerek, laik, demokratik cumhuriyet modelinde kristalize etmiştir. Atatürk devrimi, 20 nci Asırda, tarihin kaydettiği ve halen yaşayan en köklü, en iddialı, en kapsamlı dönüşümdür. Bu sayededir ki, bugün, dünyada yaşayan 1 200 000 000 Müslüman içinde sadece Türkiye'de yaşayanlar, çağdaş dünyanın gerçeklerini özümsemiş ve onlara ayak uydurmuş bir ortamda yaşama imkânına sahiptirler. Türkiye dışında, dünyadaki Müslüman nüfuslu 55 ülkeden hangisi, önümüzdeki onbeş-yirmi yıl içinde çokpartili demokrasiyi uygulayabilir; hangisi, bu süre içinde laik bir devlet yapısını gerçekleştirebilir; hangisi. kamuyu da kapsayan bir kadın-erkek eşitliğini ve çağdaş bir hukuk sistemini uygulamaya koyabilir? Gerçek şu ki, hiçbiri, kısa vadede bu adımları atamaz; fakat, bu gerçek, Türk modelinin değerini azaltmıyor, bilakis, artırıyor; çünkü, Türk modeli, İslam dünyası için bir hedeftir, bir yol haritasıdır, bir pusuladır. Bu nedenledir ki, Amerika eski Başkanı Bill Clinton, Türkiye Büyük Millet Meclisinde yaptığı konuşmada "Türkiye, 21 inci Asra şekil verecek ülkedir" demiştir.

Türk modelinin dünya için önemi, İslam ile Batı'nın ahenk ve barış içinde yaşamasının tohumlarını ve mayasını içermekte olmasından ileri gelmektedir. Bu açıdan, Türk modelinin başarılı olmasında tüm Batı dünyasının büyük çıkarı vardır; ancak, Türkiye'nin de, sistemini, potansiyel bir model olmaktan çıkarıp, fiilî bir model haline getirmesi için, demokrasi, insan hakları ve özgürlükler alanındaki eksikliklerini tamamlaması, etkin bir siyasî yapılanmayı gerçekleştirmesi, ekonomik sorunlarının üstesinden gelmesi zorunludur.

Değerli arkadaşlarım, bu kürsüden, şunu hep tekrar ediyorum: Bu konumdaki bir Türkiye, dünyada bir yıldız gibi parlar, sesi gayet gür çıkar; hem Doğu'da hem Batı'da saygıyla dinlenir. Böyle bir Türkiye'nin elinde model olma keyfiyeti, dış politikada müthiş bir siyasî ve stratejik levye, kaldıraç fonksiyonu görür. Türkiye'nin böyle bir konuma giderek yaklaştığını görmek, bana büyük kıvanç veriyor. Unutmayalım, bütün bunlar, Kurtuluş Savaşı ve Lozan'da başlayan çağdaşlaşma sürecinin bir devamıdır.

Evet, değerli arkadaşlarım, bu gerçeği hiçbir zaman unutmayalım. Bu bakımdan, bu önemli yıldönümünde, politik dehası ve askerî zaferleriyle, hak ve hukukunu korumaya azimli, saygın ve başı dik bir Türkiye'nin Lozan Konferansına katılmasını sağlayan Gazi Mustafa Kemal Paşa başta olmak üzere, Lozan Barış Antlaşmasının parlak mimarı İsmet İnönü ve Kurtuluş Savaşında Türkiye Cumhuriyetinin kurulması uğruna can veren şehitlerimiz ile Türkiye'nin kaderini değiştiren Birinci ve İkinci Dönem Türkiye Büyük Millet Meclisinin kahraman üyelerinin aziz anıları önünde huşu ve saygıyla eğiliyorum.

Teşekkür ederim. (Alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Elekdağ.

Gündemdışı ikinci söz, basın bayramı nedeniyle söz isteyen, Afyon Milletvekili Sayın Reyhan Balandı'ya aittir.

Buyurun Sayın Balandı. (AK Parti sıralarından alkışlar)

2. - Afyon Milletvekili Reyhan Balandı'nın, basında sansürün kaldırılışının 95 inci ve Lozan Barış Antlaşmasının imzalanışının 80 inci yıldönümüne ilişkin gündemdışı konuşması

REYHAN BALANDI (Afyon) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; basında sansürün kaldırılışının 95 inci yıldönümü ve 24 Temmuzun, aynı zamanda basın bayramı olarak kutlanması münasebetiyle söz almış bulunuyorum; bu vesileyle hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Bir basın mensubu ve yerel gazete sahibi bir milletvekili olarak, yayından basıma ve dağıtıma kadar emeği geçen tüm basın çalışanlarının basın bayramlarını kutluyorum.

24 Temmuz, aynı zamanda Lozan Antlaşmasının yıldönümüdür. Ulu Önder Atatürk ve silah arkadaşı İsmet İnönü liderliğinde, Lozan Antlaşmasıyla, ülkemize tam bağımsızlık, iktidar, dirayet ve onur kazandıranları, buradan, şükran ve rahmetle anıyorum.

Demokratik toplumlarda, rejimin esasını temel hak ve hürriyetler oluşturur. Düşünce ve ifade özgürlüğünün en gelişmiş şekilde kullanılmasını sağlayan ve sağlayacak olan da demokrasi rejimidir. Demokratik bir dünya devleti olmanın temel unsurlarından biri de, özgür ve güçlü bir basına sahip bulunmaktır. Güçlü demokrasi anlayışı, artık, temsili olmaktan çıkıp katılımcı bir yapıya sahip olmuştur.

İletişim teknolojisindeki baş döndürücü gelişmeler, küreselleşme, insanların bilgilenme gereksinimlerinin artmasını ve uzak-yakın tüm gelişmelerle yakından ilgilenmesini sağlamıştır. Kamuoyunun, bilgi sahibi olarak, özgürce tepkisini dile getirebilmesi demokrasiye işlerlik kazandırmıştır. Bu nedenle, kamuoyunun görüş ve düşüncelerini dikkate alamayan ya da yansıtmayan hiçbir girişim olumlu neticelere yol açmaz. Bu dünyadaki olayları ve gelişmeleri, doğru, tarafsız ve en kısa zamanda haber vererek kamuoyunun her konuda bilgili duruma gelmesini sağlayan basındır.

Basın, ülke gündemindeki sorunlara sahip çıkmak, toplumun beklentilerine cevap vermek, en iyiye ulaşma arayışında ona yol göstermek zorundadır. Basının kendisinden beklenen görev ve işlevleri tam anlamıyla yerine getirebilmesinin olmazsa olmaz koşulu, basın özgürlüğüdür. Basın özgürlüğü de, basın mensuplarının sosyal ve ekonomik haklarının korunması ve onların geniş bir ifade özgürlüğüne sahip olmasıyla mümkündür. Basın Yasasında yapılacak yeni düzenlemelerle, somut adımlar atılarak, basın mensubu meslektaşlarımızın, rahat bir çalışma ortamına kavuşmalarına katkıda bulunacağımız ümidini taşıyoruz.

"Özgürlük sadece bana aittir" anlayışı, basın ve düşünce özgürlüğünün kökleşmesine engel teşkil eder. Halkın haber alma hürriyetine cevap vermek "basın ahlak ilkesi" diye bilinen ilkelere uyarak, yazılı olmayan; ancak, etik olan kurallar çerçevesinde hareket etmekle, objektifliği ve basın ahlakını en üstün ideal olarak gören düşünce yapısında haber sunmakla mümkündür. Sansür, bir anlamda, düşünce özgürlüğünün basın yoluyla iletiminin önlenmesidir. Sansür uygulamaları, günümüzde en modern demokrasilerde bile zaman zaman görülen uygulamalardır. Teoride basın, her konuda her düşüncede her türlü haberi yapabilmelidir. Bu yapılırken, ülkemizin içinde bulunduğu coğrafî, tarihî, siyasî ve ekonomik konjonktür gereği, tüm ülkelerde olduğu üzere, ülkemizin de toplumsal kutsalı haline gelen değerlerimizin varlığı gözardı edilmemelidir. Toplumsal çıkarlar söz konusu olduğunda, Batı'nın, basın özgürlüğünü nasıl kısıtladığını işin uzmanları bilirler. Bu sebeple, sorumsuzluk karşısında aşırı müsamaha, basın özgürlüğü karşısında basın ahlakı terazinin hassas dengeleridir.

Ülkemizde birçok sayıda ulusal, bölgesel ve yerel televizyon, bini aşkın radyo, yüzlerce gazete faaliyet göstermektedir. Binlerce çalışanı içine alan böyle bir basın ordusunun varlığını gösteren bu rakamlar, basın özgürlüğünün mesafe kat ettiğini göstermekle birlikte, sorunların aşılmış olduğu anlamına da gelmemektedir. Öldürülen, saldırıya uğrayan, hapislere atılan gazetecilerin acısını hiçbir zaman unutmadık. Toplumun bilgisi ve bilincini artırmaya yönelik çalışmalarla birlikte, basın çalışanlarının can güvenliğinin iş ve çalışma güvenliğinin sağlanması ve çalışanlar arasındaki gelir dengesizliğinin giderilmesi hususunda çalışmalar yapmak zorundayız.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Buyurun Sayın Balandı.

REYHAN BALANDI (Devamla) - Teşekkür ederim.

Değerli milletvekilleri, buradan hareketle, basının akciğerleri olan yerel basın, içinde bulunduğu zor durumdan kurtarılmak zorundadır. 81 vilayetimizde, Anadolu'da, çok zor şartlar altında görev yapan, gündemi, yerinden, birebir yaşayarak yansıtan yerel basın mahallindeki yöneticilerin, görevlerini tam olarak yerine getirmeleri için yerel basın itici bir güç oluşturmuştur. Yerel basını ilgilendiren Kamu İhale Yasasının 13 üncü maddesinin (b) bendindeki mevcut hüküm, yerel basını can çekişir hale getirmiş olup, tek geliri ilanlar olan yerel basını kepenk indirmeye zorlamaktadır. Bu sebeple, iktidar ve muhalefet partilerinin konuya duyarlı yaklaşımları ile Kamu İhale Yasasının 13 üncü maddesinin yerel basını ilgilendiren kısmının değişmesine ilişkin uğraşılarımız hükümet tarafından destek bulmuştur. Şu an Bayındırlık Komisyonunda görüşülmekte olan bu yasa tasarısı kabul edildiği takdirde, yerel basın, içinde bulunduğu sıkıntılardan kurtulacaktır.

Gerçekleşeceğine inandığım bu değişikliğin yapılmasıyla, tabandan başlayarak, öncelikle, basının var olma, nefes alma haklarını teslim etmiş, basın özgürlüğüne ve dolayısıyla da gelişen demokrasiye büyük hizmet etmiş olacağız.

Değerli milletvekilleri, konuşmamın sonunda, ağır sorumluluklar altında, fedakârca, gecesi gündüzü olmadan, çok zor şartlar altında çalışan, meslekî disiplin ve temel ahlak ilkeleri doğrultusunda anayasal bütünlüğü muhafaza ederek, topluma ve demokrasiye yeni ivmeler kazandıran tüm basın dünyasının bayramını kutluyor, 24 Temmuz tarihini gerçek bayramlar olarak kutlamayı canı gönülden diliyor, Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. (Alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Balandı.

Gündemdışı üçüncü söz, basında sansürün kaldırılışının yıldönümü nedeniyle söz talebinde bulunan, Ankara Milletvekili Sayın Yakup Kepenek'e aittir.

Buyurun Sayın Kepenek.

3. - Ankara Milletvekili Yakup Kepenek'in, basında sansürün kaldırılışının 95 inci yıldönümüne ilişkin gündemdışı konuşması

YAKUP KEPENEK (Ankara) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Değerli milletvekilleri, değerli izleyenler; bugün ülkemizde sansürün kaldırılışının 95 inci yılında basın bayramını kutluyoruz; hepimize, basın çalışanlarına, ülkemize kutlu olsun.

Değerli milletvekilleri, insan gelişiyor; gelişmek, özgürleşmektir; gelişmek, giderek daha çok bilgi sahibi olmaktır, daha çok duyarlı olmaktır, daha çok toplumsallaşmaktır ve insan beyni, yalnız ve ancak bilgiyle, kültürle özgürleşir, gelişir. Bu nedenle, bilgi kaynağı olan kurumların, basın-yayın kuruluşlarının, medyanın bağımsız ve tarafsız olması en temel ilkedir. Basın, doğru ve güvenilir bilgi vermelidir. Kamuoyunun sağlığı bunu gerektirir, toplumun gelişmesi bunu gerektirir; ancak, ülkemizde basınla ilgili gelişmeler bu söylediğimiz doğrultuda gitmemektedir. Özellikle 1950'li yıllardan başlayarak hükümetler ile basın arasındaki ilişkiler "besleme basın", "sarı basın" gibi gelişmelere, bağımlılıklara konu olmuştur.

Günümüzde, basın üzerinde doğrudan sansür uygulanmıyor; ancak, başka şeyler yapılıyor, toplu sansür yapılıyor; gazeteler toplanıyor, toplatılıyor. Lütfen, iyi dinleyin! İlgililerden aldığım sayıları veriyorum: 2001 yılında, Türkiye'de, 1 200 adet yayın toplatılmıştır. 2002 yılında toplatılan yayın sayısı 1 107'dir ve 2003 yılında, yani, bu yılın 24 Temmuzuna kadar, bugüne kadar toplanan basılı yayın sayısının 610 olduğunu söylersem, ne menem bir bayram kutlamakta olduğumuz açığa çıkar. Bunlar çok önemli sayılardır. Sansüre gerek yok, topluca hallediyoruz; sansüre gerek yok, başka bir şey oluyor...

Değerli arkadaşlar, yine, elimdeki kayıtlara göre, Türkiye'de, 60 gazeteci düşüncesi nedeniyle şimdiye kadar öldürülmüştür ve bu 60 gazetecinin -sıkı durun, bunu iyi dinleyin- 42'si 1990'da ve sonrasında öldürülmüştür. Ölüm, en büyük sansürdür; en acı, en acımasız sansürdür; dolayısıyla, önce şunu vurgulayayım, bu sabah bir toplantıda da söyledim: Bu öldürme olayı, öldürülen gazetecinin sadece yok edilmesi sonucunu vermiyor, başka bir şey yapıyor; yerine yenileri gelmiyor. Öldürülenlerin hepsini sayma olanağım yok; ama, şunu söyleyeyim: Türkiye toplumu, Uğur Mumcu gibileri yetiştiremiyor; korkudan yetiştiremiyor, endişeden yetiştiremiyor, başka nedenlerle yetiştiremiyor.

Burada, acı bir gerçek var değerli arkadaşlar: Basın özgürlüğüne kastedenlerin, bu cinayetleri işleyenlerin çok büyük çoğunluğu, kimi tetikçilerin dışında, bunların gerisindekiler bulunmuş değildir. Bu cinayetler, öncelikle, açığa çıkmalıdır, failleri bulunmalıdır, Meclisin, üyesi olmaktan onur duyduğum Meclisin ve hükümetimizin birinci görevi, ilk görevi, Türkiye'de faili meçhul cinayet bırakmamaktır. Bunların çok büyük çoğunluğu da basın mensuplarıdır.

Yine, aynı şekilde, bugün, 100 dolayında insanımız, yalnızca düşünceleri nedeniyle hapistedir. Bu ortamda, basın bayramını kutluyoruz ve kutlu olsun diyoruz.

Değerli arkadaşlar, gelelim asıl önemli olan sansür öğesine. Türkiye'de basın-yayın; yani, medya, üzülerek belirteyim ki, sermaye çevreleriyle, iş dünyasıyla, bankacılık, enerji, petrol dünyasıyla iç içedir ve siyasetle de iç içedir.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Buyurun.

YAKUP KEPENEK (Devamla) - Bu üçlünün ve buna, kimileri için, mafyayı da katarsak, bu dörtlünün zincirleri kırılmadıkça, Türkiye'de, ne basın bayramı kutlanabilir ne basın özgürlüğünden söz edilebilir.

Türkiye'de, basının, medyanın olması gereken düzeyde olmadığının bir başka sansürcü göstergesi, medyanın kendi içinde yaptığı kavgalardır. Hiçbirimizi, toplumu ilgilendirmeyen, sorunlarımızla ilgili olmayan konularda, değişik basın holdingleri, grupları içsavaşa giriyorlar, birbirlerini suçluyorlar "tencere dibin kara" türünden birbirlerini yerin dibine batırıyorlar ve sonra da, topluma, demokrasi, doğruluk, onur, dürüstlük dersi vermeye kalkıyorlar; Türkiye, bu çelişkiyi aşmalıdır.

Değerli arkadaşlar, son on, onbeş yıl boyunca yaşadığımız bu ünlü medya savaşlarının, kimi köşe yazarlarının, kimi yöneticilerin, özel haber almak üzere, hükümet çevresine, bürokrasinin üst düzeyine yakınlaşma yarışı içinde olduğu bilinen bir gerçektir. Gece yarısı telefonla aranmayla karşılıklı sohbetlerden çıkan haberler Türkiye kamuoyunu işgal etmektedir. Oysa, hükümet edenlerin, yönetenlerin görevi, basına olabildiğince açık ve eşit durmak ve bilgileri gece yarısı, birileriyle değil, toplumla, Meclisle paylaşmaktır.

Basın-yayının her türlü nesnelliğini yok eden haberde doğruluk, dürüstlük öğelerini, ahlak öğelerini hiçe sayan bir durumdan, bir an evvel kurtulunması sağlanamaz ise, ülkemizde, ne hortumlamanın sonu gelir ne toplumun gözünde siyaset ve basın aklanır; dolayısıyla, Meclisin bu bilinçle davranması gerekir.

Değerli arkadaşlar, çok kısa olarak, basının önemli sorunlarının altını çizmek istiyorum. "Yerel basın gelişemiyor" dedi değerli arkadaşım; doğrudur. Yerel basın ikili baskı altındadır, ayrıca baskı altındadır, yerel yöneticilerin keyfî baskısı altındadır. Basın-yayın sektöründe işsizlik ileri boyutlardadır.

Yine, basın-yayın kuruluşlarının pekçoğunda, tamamına yakınında -birkaçı hariç- çalışanların sendikalaşma hakkı yoktur, olanağı yoktur. Çalışanları sendikalaşamayan bir basın-yayın kuruluşunun, kurumunun, gazetenin, televizyonun topluma dönüp, haktan, hukuktan, demokrasiden söz etmesinin ne derece inandırıcılığı olabilir, ne derece anlamı olabilir?!

Bir şey daha söyleyeyim ve bunu da çok önemsiyorum: Türkiye basını, haberleri, hiçbir süzgeçten geçirmeden, büyük ölçüde Amerika Birleşik Devletleri kökenli kanallardan alıyor. Yani, küreselleşmenin bu boyutu, Amerika Birleşik Devletlerinden gelen bilgilerin hiç süzgeçten geçirilmeden bu topluma sunulması oluyor. Burada, büyük yanlışlar yapılıyor. Türkiye basınının, medyasının özgün ve düzgün gelişmesi için yapılması gereken, basın çalışanlarının haklarını sağlayacak girişimlerde bulunmak, bu yönde yasal düzenlemeleri yapmaktır.

Gencecik insanlar, basın kurumlarına stajyer diye alınıyor, geçici olarak alınıyor ve bunlar, belli bir süre sonra, üstelik çalışma süreleri de dikkate alınmadan buradan çıkarılıyor. Sonuçta, basın ne hale geliyor; basın, medya, toplumdan ve sorunlarından uzak bir konuma geliyor, kendi deyimleriyle "light" programlara önem veriyor, onları yayınlıyor. Tinerci çocuklar, evlerinden kovulanlar, kaçmak zorunda kalanlar, işsizler ve tecavüze uğrayanlar, oralardan bir basın mensubu, bir televizyon mensubu geçerse, kamuoyunun gündemine gelebiliyor. Bu anlayışın, bu durumun en kısa zamanda düzeltilmesi, basının, toplumun sorunlarına daha yakın olması, bunları görmezlikten gelmemesi, bunları görür duruma gelmesi gerekiyor.

Bu doğrultuda, gerek Basın Yasasının değiştirilmesi gerekse bilgi edinme hakkı yasasının bir an önce çıkarılmasıyla, Yüce Meclisin, Türkiye'de basının sorunlarını da düzeltecek adımları atmış olacağına inanıyorum.

Basın çalışanlarının bayramını, bu çerçevede, bu anlayışla kutluyor; hepinize saygılar, sevgiler sunuyorum. (Alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Kepenek.

Sayın milletvekilleri, Başkanlığın Genel Kurula diğer sunuşları vardır.

Meclis soruşturması önergesi vardır; önerge, bastırılıp sayın üyelere dağıtılmıştır.

Meclis soruşturması önergesini okutuyorum :

B) Gensoru, Genel Görüşme, Meclİs SoruşturmasI ve Meclİs AraştIrmasI Önergelerİ

1. - İzmir Milletvekili Oğuz Oyan ve 76 milletvekilinin, oğlu ve kızının sahibi olduğu denizcilik şirketiyle ticarî ilişkileri bulunan ve daha önce görev yaptığı bir denizcilik şirketine ayrıcalıklar ve kolaylıklar sağlayarak görevini kötüye kullandığı iddiasıyla Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım hakkında Meclis soruşturması açılmasına ilişkin önergesi (9/2)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Oğlu ve kızının sahibi olduğu Derin Denizcilik Gemi Taşımacılık Sanayi ve Ticaret Limitet Şirketiyle ticarî ilişkileri bulunan ve kendisinin daha önce görev yaptığı bir denizcilik şirketine ayrıcalıklar ve kolaylıklar sağladığı ve bu eylemleriyle Türk Ceza Kanununun 240 ıncı maddesi uyarınca görevini kötüye kullandığı gerekçesiyle, Anayasanın 100 üncü, İçtüzüğün 107 nci maddeleri uyarınca Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım hakkında Meclis soruşturması açılmasını saygılarımızla arz ve teklif ederiz.

  1- Oğuz Oyan (İzmir)

  2- Mustafa Özyürek (Mersin)

  3- Haluk Koç (Samsun)

  4- M. Akif Hamzaçebi (Trabzon)

  5- Hakkı Akalın (İzmir)

  6- Feridun Fikret Baloğlu (Antalya)

  7- Sıdıka Sarıbekir (İstanbul)

  8- Harun Akın (Zonguldak)

  9- Birgen Keleş (İstanbul)

10- Gürol Ergin (Muğla)

11- Mehmet Mesut Özakcan (Aydın)

12- K. Kemal Anadol (İzmir)

13- Ali Topuz (İstanbul)

14- Onur Öymen (İstanbul)

15- Erdal Karademir (İzmir)

16- Oya Araslı (Ankara)

17- Osman Coşkunoğlu (Uşak)

18- Abdulkadir Ateş (Gaziantep)

19- Yakup Kepenek (Ankara)

20- Mehmet Tomanbay (Ankara)

21- İsmail Değerli (Ankara)

22- Bayram Ali Meral (Ankara)

23- Selami Yiğit (Kars)

24- Naci Aslan (Ağrı)

25- Mehmet Semerci (Aydın)

26- Nadir Saraç (Zonguldak)

27- Mehmet Boztaş (Aydın)

28- Ali Arslan (Muğla)

29- Zekeriya Akıncı (Ankara)

30- Ramazan Kerim Özkan (Burdur)

31- Atilla Kart (Konya)

32- Türkân Miçooğulları (İzmir)

33- Ali Cumhur Yaka (Muğla)

34- Hüseyin Bayındır (Kırşehir)

35- Uğur Aksöz (Adana)

36- Ayşe Gülsün Bilgehan (Ankara)

37- Şevket Gürsoy (Adıyaman)

38- Ferit Mevlüt Aslanoğlu (Malatya)

39- Mustafa Özyurt (Bursa)

40- Muhsin Koçyiğit (Diyarbakır)

41- Muharrem Toprak (İzmir)

42- Mehmet Ali Özpolat (İstanbul)

43- Bülent Baratalı (İzmir)

44- Mehmet Sevigen (İstanbul)

45- İzzet Çetin (Kocaeli)

46- Güldal Okuducu (İstanbul)

47- Hasan Aydın (İstanbul)

48- Hüseyin Özcan (Mersin)

49- Ahmet Güryüz Ketenci (İstanbul)

50- Fuat Çay (Hatay)

51- Mesut Değer (Diyarbakır)

52- Mustafa Sayar (Amasya)

53- Vahit Çekmez (Mersin)

54- Ali Rıza Gülçiçek (İstanbul)

55- Halil Tiryaki (Kırıkkale)

56- Mehmet Kartal (Van)

57- Muharrem Eskiyapan (Kayseri)

58- Memduh Hacıoğlu (İstanbul)

59- Muharrem İnce (Yalova)

60- Orhan Eraslan (Niğde)

61- Cemal Kaya (Ağrı)

62- Ahmet Sırrı Özbek (İstanbul)

63- Atila Emek (Antalya)

64- Osman Özcan (Antalya)

65- Tuncay Ercenk (Antalya)

66- Mustafa Erdoğan Yetenç (Manisa)

67- Mehmet Ali Arıkan (Eskişehir)

68- M. Nezir Nasıroğlu (Batman)

69- Mehmet Vedat Yücesan (Eskişehir)

70- Bülent Tanla (İstanbul)

71- Nezir Büyükcengiz (Konya)

72- Hüseyin Güler (Mersin)

73- Rasim Çakır (Edirne)

74- Nejat Gencan (Edirne)

75- Ufuk Özkan (Manisa)

76- Orhan Sür (Balıkesir)

77- İlyas Sezai Önder (Samsun)

Gerekçe :

Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım'ın oğlu Erkan Yıldırım ve kızı Bahar Büşra Yıldırım'ın sahibi olduğu Derin Denizcilik Gemi Taşımacılık Sanayi ve Limited Şirketi, İtalya'dan 445 000 euroya bir gemi satın alarak, kendi ifadeleriyle belirtilen bu miktar kadar da masraf yapmak suretiyle, uluslararası yolcu ve yük gemisi olarak bu gemiyi İstanbul Liman Başkanlığına "Derin Deniz" ismiyle kaydettirmişlerdir. Erkan Yıldırım, gemiyi satın alabilmek için gerekli miktarın 200 000 eurosunun uluslararası seyahat acentelerince yolcu biletlerinin peşin satın alınmasıyla karşılandığını beyan etmiştir. Bu beyan, iki firma arasında borç-alacak ilişkisinin ortaya çıktığını göstermektedir. Biletleri peşin alan firmalardan Santour adlı şirketin Erkan Yıldırım'ın gemi sahibi olmasından kısa bir süre sonra Türkiye Denizcilik İşletmelerine ait Ankara Feribotunu kiralaması kamuoyunda şüpheyle karşılanmıştır. Kiralama işleminin ihalesiz yapılması, kiracıya avantaj sağlayan bazı sözleşme hükümleri ve kiralanan geminin Türkiye Denizcilik İşletmelerinin gemi işletmeciliği yaptığı hatta rakip konuma gelmesi gibi noktaların karanlıkta kalması, kiralayan firmanın  kayırıldığına ilişkin bu şüpheleri artırmıştır. Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım bu ilişkinin ortaya çıkması üzerine yaptığı açıklamada, Santour Şirketi ile geçmişe dayalı hiçbir ortaklık ilişkisi bulunmadığı ve bu şirkette herhangi bir görev almadığını belirtmiştir. Ancak, daha sonra ortaya çıkan belgeler Bakanın belirtilen şirketle aynı çatı altında faaliyet gösteren Sancak Line firmasında genel müdür olarak görev yaptığını ortaya koymaktadır. Sancak Line ve Santour 27.1.2002 tarihinde Raunheim Astron -Rhein Main Oteli- konferans salonunda bütün acentelerinin katılımıyla yeni sezon açılış toplantısı gerçekleştirmiştir. Bu toplantı için hazırlanan, Santour Genel Müdürü Mehmet Koç imzalı duyuru metninin konuşmacılar kısmında "Santour-Sancak Line Genel Koordinatörü Recai Berber'in konuşması" ve "Sancak Line Genel Müdürü Binali Yıldırım'ın konuşması" ifadeleri yer almaktadır. Duyuru metninde her iki şirketi koordinatör sıfatıyla Recai Berber'in temsil etmesi, aynı zamanda, iki şirketin idarî bağını da ortaya koymaktadır. Bu duyuru metni, aynı zamanda Binali Yıldırım'ın Genel Müdürlük unvanıyla bu toplantıda konuşma yapmış olmasından dolayı, Bakanın, yaptığı açıklamalarla kamuoyunu yanılttığını da göstermektedir. Binali Yıldırım'ın, aynı çatı altındaki Sancak Line-Santour Şirketleriyle ilişkisini ortaya koyan bir diğer belge de, Türkiye Gazetesinin Almanya baskısının ekonomi sayfasında yayımlanmıştır. Bu ilişki, adı geçen gazetenin sayfalarına "Sancak Lines Genel Müdürü Binali Yıldırım ve Santour Genel Müdürü Mehmet Koç gazetemize nezaket ziyaretinde bulunarak, gazetemizin Avrupa temsilcisi Kenan Kubilay ve reklamdan sorumlu arkadaşımız Ahmet Dörtkaşlı'yla görüştü" şeklinde yansımıştır. Herhalde, şirket faaliyetlerini tanıtmak üzere gazeteye giden bir kişinin, firmasını temsil ettiği unvanı yanlış aktarması düşünülemeyeceğinden, Binali Yıldırım'ın adı geçen şirketler grubunda görev yapmış olduğu bir kez daha belgelenmektedir.

Sancak Line-Santour Şirketlerinin Türkiye Denizcilik İşletmelerinden kiraladığı Ankara Feribotu, Brindizi-Çeşme hattında çalışırken, limandan çıkışı 25 Haziran 2003 tarihinde İtalyan makamlarınca eksik donanımlarından dolayı engellenmiştir. Brindizi Limanında 7,5 saat bekletilen geminin sefere çıkmasına, İtalyan makamlarına Ulaştırma Bakanlığından "karakutu olmadan hareket edebilir" yazısının ulaşmasıyla izin verilmiştir. Ulaştırma Bakanlığından yazılan bu yazı, Bakanın, oğlu ve kızına ait Derin Denizcilik adlı şirketle ticarî ilişkileri olan ve aynı zamanda, kendisinin geçmişte görev yaptığı bir şirketin uluslararası standartlara uymayan gemisinin, Bakanlık görevinin yetki ve nüfuzunu kullanarak ticarî faaliyetlerini sürdürmesine olanak sağlayarak görevini kötüye kullandığını göstermektedir.

Yukarıda belirtilen gerekçelerle, Türk Ceza Kanununun 240 ıncı maddesi uyarınca, görevini kötüye kullandığı için, Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım hakkında Anayasanın 100 üncü, İçtüzüğün 107 nci maddeleri uyarınca Meclis soruşturması açılmasını Yüce Meclisin takdirlerine saygıyla sunarız.

BAŞKAN - Teşekkür ederim.

Bilgilerinize sunulmuştur.

Anayasanın 100 üncü maddesinde ifade olunan "Meclis, bu istemi en geç bir ay içinde görüşür ve gizli oyla karara bağlar" hükmü uyarınca, soruşturma önergesinin görüşülmesi gününe dair Danışma Kurulu önerisi daha sonra Genel Kurulun onayına sunulacaktır.

Danışma Kurulunun bir önerisi vardır; okutup oylarınıza sunacağım :

V. - ÖNERİLER

A) DanIşma Kurulu Önerİlerİ

1. - Genel Kurulun çalışma saatleri ile gündemdeki sıralamanın yeniden düzenlenmesine ilişkin Danışma Kurulu Önerisi

              No:42                24.7.2003

Danışma Kurulu Önerisi

Genel Kurulun 24.7.2003 Perşembe günkü (bugün) birleşiminde, gündemin "Kanun Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler" kısmının 28 inci sırasında yer alan 214 sıra sayılı kanun teklifinin bu kısmın 5 inci sırasına, 48 inci sırasında yer alan 237 sıra sayılı kanun tasarısının bu kısmın 6 ncı sırasına, daha önce Gelen Kâğıtlar listesinde yayımlanan ve bastırılarak dağıtılan 246 ve 247 sıra sayılı kanun tasarılarının ise, 48 saat geçmeden bu kısmın 7 nci ve 8 inci sıralarına alınması ve çalışma süresinin, gündemin 9 uncu sırasına kadar olan işlerin görüşmelerinin bitimine kadar olmasının Genel Kurulun onayına sunulması Danışma Kurulunca uygun görülmüştür.

 

 

Sadık Yakut

 

 

Türkiye Büyük Millet Meclisi

 

 

Başkanı Vekili

 

Faruk Çelik

Mustafa Özyürek

 

AK Parti Grubu Başkanvekili

CHP Grubu Başkanvekili

BAŞKAN - Teşekkür ederim.

Öneri üzerinde söz talebi?.. Yok.

Öneriyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Teşekkür ederim. Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Sayın milletvekilleri, bundan sonraki sunuşları, Sayın Divan Üyemizin yerinde oturarak yapmasını oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Teşekkür ederim. Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Sayın milletvekilleri, gündemin "Kanun Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler" kısmına geçiyoruz.

VI. - KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN

GELEN DİĞER İŞLER

1.- Adlî Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Bölge Adliye Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yetkileri Hakkında Kanun Tasarısı ve Adalet Komisyonu Raporu (1/521) (S. Sayısı : 146)

2. - Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Tasarısı ve Adalet Komisyonu Raporu (1/523) (S. Sayısı : 152)

3. - Topluma Kazandırma Yasası Tasarısı ile İçişleri ve Adalet Komisyonları Raporları (1/640) (S. Sayısı :235)

BAŞKAN - 1 inci sırada yer alan Adlî Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Bölge Adliye Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yetkileri Hakkında Kanun Tasarısının, 2 nci sırada yer alan  Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Tasarısının ve 3 üncü sırada yer alan Topluma Kazandırma Yasası Tasarısının geri alınan maddeleriyle ilgili komisyon raporları Başkanlığa verilmediğinden, tasarıların görüşmelerini erteliyoruz.

4. - Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının Bazı Maddelerinin Değiştirilmesi Hakkında 4.4.2003 Tarihli ve 4841 Sayılı Kanun ve Anayasanın 89 uncu Maddesi Gereğince Cumhurbaşkanınca Bir Daha Görüşülmek Üzere Geri Gönderme Tezkeresi ve Anayasa Komisyonu Raporu  (1/584) (S. Sayısı : 200 ve 200'e 1 inci Ek)

BAŞKAN - Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının Bazı Maddelerinin Değiştirilmesi Hakkında 4.4.2003 Tarihli ve 4841 sayılı Kanunun ikinci görüşmesine, birinci görüşmenin bitiminden itibaren 48 saat geçmediğinden, başlayamıyoruz.

5 inci sıraya alınan, Manisa Milletvekili Bülent Arınç ve 30 Milletvekilinin; Tütün, Tütün Mamulleri, Tuz ve Alkol İşletmeleri Genel Müdürlüğünün Yeniden Yapılandırılması ile Tütün ve Tütün Mamullerinin Üretimine, İç ve Dış Alım ve Satımına, 4046 sayılı Kanunda ve 233 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanuna Bir Geçici Madde Eklenmesi Hakkında Kanun Teklifinin müzakerelerine başlıyoruz.

5. - Manisa Milletvekili Bülent Arınç ve 30 Milletvekilinin; Tütün, Tütün Mamulleri, Tuz ve Alkol İşletmeleri Genel Müdürlüğünün Yeniden Yapılandırılması ile Tütün ve Tütün Mamullerinin Üretimine, İç ve Dış Alım ve Satımına, 4046 Sayılı Kanunda ve 233 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanuna Bir Geçici Madde Eklenmesi Hakkında Kanun Teklifi ve Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (2/165) (S. Sayısı : 214) (1)

BAŞKAN - Hükümet ve Komisyon yerlerini aldı.

Komisyon raporu, 214 sıra sayısıyla bastırılıp dağıtılmıştır.

Teklifin tümü üzerinde, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına Sayın Osman Coşkunoğlu; buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)

CHP GRUBU ADINA OSMAN COŞKUNOĞLU (Uşak) - Teşekkür ederim.

Sayın Başkan, değerli arkadaşlar; görüşmekte olduğumuz Tütün, Tütün Mamulleri, Tuz ve Alkol İşletmeleri Genel Müdürlüğünün Yeniden Yapılandırılması ile Tütün ve Tütün Mamullerinin

                                                    

(1) 214 S. Sayılı Basmayazı tutanağa eklidir.

Üretimine, İç ve Dış Alım ve Satımına, 4046 sayılı Kanunda ve 233 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanuna Bir Geçici Madde Eklenmesi Hakkında Kanun Teklifi üzerinde, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına görüşlerimizi bildireceğim.

Bu yasa teklifi, özetle, yürürlük ve yürütme maddeleri hariç, tütün üreticilerimizin elinde kalan tütünleri Tekel'in almasıyla ilgili 1 maddelik bir yasa teklifi. Plan ve Bütçe Komisyonuna gelen ilk teklifte, 10 000 ilâ 11 000 ton satılamayan tütünün ilan edilen açık artırma fiyatının -bu da 2 200 000 liradır- yüzde 50'si fiyatından alınması şeklindeydi. 2 200 000 liralık açık artırma başlangıç fiyatının yarısı olan 1 100 000 lira; fakat, Plan ve Bütçe Komisyonunda bu rakam, ilan edilen açık artırma başlangıç fiyatının yüzde 75'i olan 1 600 000 liraya yükseltilmiştir.

Neden böyle bir değişiklik, neden böyle bir yasa gerekli oldu; neden tütün üreticimizin elinde kalan tütünü alma ihtiyacı ortaya çıktı; bunun iki önemli nedeni vardır: Birincisi, bildiğiniz gibi, 3 Ocak 2002 tarihli ve 4733 sayılı Kanunla, Tütün, Tütün Mamulleri, Tuz ve Alkol İşletmeleri Genel Müdürlüğü; yani Tekel yeniden yapılandırılmış ve bu kanunun 6 ncı maddesine göre de üretici tütünleri, yazılı sözleşme esası veya açık artırma yöntemiyle alınıp satılmaya başlanmıştır. Bunun ilk uygulama yılıdır. Bu, ilk uygulama yılında üreticimizin elinde, bir miktar -10 000-11 000 ton tüm Türkiye çapında- tütün kalmıştır. Bu, ilk uygulama yılının özelliği ve ilk uygulama yılının ortaya çıkardığı arzu edilmeyen bir durumu telafi etmek içindir.

Her ne kadar gerekçede izah edilmemiş ise de bunun bir diğer nedeni daha vardır. Tarımda, üretici doğaya, doğa koşullarına bağımlıdır, ne kadar üretim olacağını hassas bir şekilde kestirmek mümkün değildir; bu birincisi.

İkincisi, tütün öyle, pazarda, manavda, bakkalda satılacak bir şey değil, bunun belli bir talebi var ve tek bir kullanıldığı yer var, o da sigara. Dolayısıyla, pazarı belirlenmiş, yani alternatif bir kullanım alanı yok tütünün. "Tütün talebini yükseltelim" demek sigara içmeye teşvik etmek demektir; bu da doğru bir şey değil. Dolayısıyla, arzu edilmeyen veya öngörülemeyen nedenlerle çiftçimizin elinde fazla tütün kalmasının telafisi yoktur başka bir alternatif kullanım yeri olmadığı için.

Bu arzu edilmeyen duruma bir kaza olarak bakmak mümkündür. Bilinçli bir durum değildir ve fazla tütün olduğu zaman da yapılabilecek bir şey yoktur. Böyle bir durumda, hava koşullarına, doğa koşullarına bağlı olarak üretimde beklenmedik veya öngörülemez bir farklılık olduğu zaman, burada, bir sigorta olması gereklidir. Dolayısıyla, Grup olarak desteklediğimiz -Adalet ve Kalkınma Partisi milletvekilleriyle beraber hareket ederek çıkarılmasını desteklediğimiz- bu, tek maddelik yasa teklifinin aslında, bir sigorta şeklinde kalıcı olmasını dilerdik. Bu bir popülizm değildir, popülizmi zamanında gördük. Bir zamanlar "kim ne fiyat veriyorsa ben 5 000 lira fazlasını veririm" diyen yanlış politikalar Türkiye'de tütünü, tütün ekimini zor bir noktaya getirmiştir.

Şunu da kabul etmemiz gerekir ki, Türk tütünü, gerçekten çok makbul ve önemli bir metadır. Yabancıların bu kadar egemen olduğu bir piyasada, dünya tekelleri ile bizim üreticimizi karşı karşıya, bire bir sözleşme yapar durumunda bırakmak da pek haklı olmuyor. Tekel Yasasındaki, bu durumu, burada, bu vesileyle belirtmek isterim; bu birincisi.

İkincisi; dediğim gibi, alternatif ürünü olmadığı için, ben, bunu, şuraya satayım, sigara yapımında kullanılmak üzere satamıyorum, başka yere satayım deme olanağı da olmadığı için, tütünün özel bir yeri var. Beklenmedik, öngörülmedik koşullarda, fazlalık olmasının bir sigortası, kalıcı bir sigortası olması gerektiğini düşünüyorum; tabiî, bunun, bilinçli olarak yapılmayacağını garanti edecek koşullar altında.

Dolayısıyla, önümüzdeki bu yasa teklifi, bu sene, tütün üreticilerimize bir nebze olsun bir rahatlama getirecektir; fakat, tütün ve Tekel konusunun çok ciddiye alınmasını dilerim.

Bu vesileyle, şunu da, bir küçük anekdotla, bu gibi konularda, aslında,  ülkelerin nasıl sahip çıkması gerektiğiyle, gerekebileceğiyle ilgili, size, benim ilginç bulduğum bir olayı anlatmak isterim: Birkaç yıl önce -şimdi durumu nedir bilmiyorum- bir bürokrat, bana, şöyle bir haber vermişti: "Türkiye'de Küba'nın ünlü Havana purosunu imal edeceğiz. 2 000 000 dolarlık yatırım gerektiriyor, 1 000 000 dolarlık yatırımı Küba yapacak, 1 000 000 dolarlık yatırımı Türkiye yapacak; bu şekilde, Türkiye'de, Havana purosu imal edeceğiz." Bu bana söylendiğinde pek inandırıcı gelmedi. Küba'nın Türkiye'de yatıracak 1 000 000 doları olup olmadığını sorguladım. Onun üzerine, yanıt çok ilginçti: Hayır, Küba, 1 000 000 dolar para yatırmayacak; Küba, bize, 1 000 000 dolar değerinde "Havana purosu nasıl  yapılır" bilgisini sunacak; Türkiye Cumhuriyeti de, hazinesinden 1 000 000 dolar yatıracak.

Şimdi, bu, çok ilginç bir şey. Türkiye Cumhuriyeti, âdeta, hacı ağa gibi, cepten paraya davranıyor, Küba bize bir bilgiyi satıyor. Bu, beni gerçekten irkiltti. Türkiye'de sahip çıkabileceğimiz  nice know how'lar var, nice bilgiler var, nice sanat eserleri var -konunun biraz dışına çıkıyorum; ama, tütün de bunlardan biriydi- kilim gibi, halı gibi, bunları, Türkiye kaybediyor; fakat, elinde bu şekilde özel bir bilgi ve özel bir ürün tutanlar, bunu, bu bilgiyi bile satar bir duruma getirebiliyorlar. Bu, çok irkiltici bir şey.

Türk tütünü, çok meşhurdur. Hatta, şunu da söyleyeyim; bir zamanlar, ben, yurtdışında, Amerika'da öğrenciyken Camel sigarası, "Türk gibi" diye, orada, sigarasını satmak için bir Türkün resmini gösteren, ilginç reklamlar yapıyordu. Türk tütünü, bu şekilde dünyaca ünlü bir meta idi. Türkiye'de bunu üretenlerin bu kadar zor durumda kalması  ve Türk tütününe bu şekilde sahip çıkılmaması, Türkiye'deki tarım ve sanayi anlayışındaki bir yanlışlığı da dikkate getiriyor. Yani, bir değer olarak bakamamak, kendimize özel bir değeri, Küba'nın purosu gibi kendimize özel, Türkiye'ye özgün bir değeri pazarlayamama sorununu bir daha çarpıcı olarak önümüze getiriyor. Bu vesileyle, bunları da dikkate getirmek isterim.

Cumhuriyet Halk Partisi olarak, biz, bu yasa önerisini destekliyoruz. Aslında, ilan edilen 2 200 000 liralık açık artırma başlangıç fiyatının tamamının ödenmesi gerekirdi. Komisyonda, bunu, ancak yüzde 75'i olarak, 1 600 000'i ödenecek şekilde kabul ettirebildik. Bunun tamamının ödenmesi gerekirdi; çünkü, bunlar, zaten, çürüğü, çarığı olmayan, önceden bilinen tütünler. Bu şekilde olmuş olsaydı, gerçekten, tütün üreticimize, daha hakça bir şekilde, yasayla, kendi durumlarının sıkıntılarını gidermek için yardımcı olmuş olabilirdik.

Biz, bu yasa teklifine olumlu oy vereceğiz. Beni dinlediğiniz için teşekkür ederim. Bu vesileyle, Tekelin özelleştirilmesinin ne kadar sakıncalı olduğu, bize özgü ürünleri, tütün gibi ürünleri ihmal etmemizin, uluslararası piyasalarda, âdeta, bunları -hoş olmayan bir tabir ama- peşkeş çekercesine yaklaşmamızın sakıncalarını da belirtmiş oldum; umarım, bunları, hükümetimiz ileride dikkate alır.

Teşekkür eder, saygılar sunarım. (Alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Coşkunoğlu.

Şahsı adına, Manisa Milletvekili Sayın Erdoğan Yetenç; buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)

MUSTAFA ERDOĞAN YETENÇ (Manisa) - Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; konuşmama başlamadan önce hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Tütün, Tütün Mamulleri, Tuz ve Alkol İşletmeleri Genel Müdürlüğünün Yeniden Yapılandırılması İle Tütün ve Tütün Mamullerinin Üretimine, İç ve Dış Alım ve Satımına, 4046 Sayılı Kanunda ve 233 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanuna Bir Geçici Madde Eklenmesi Hakkında Kanun Teklifi üzerinde söz almış bulunuyorum.

Değerli milletvekilleri, yöresinde tütün yetişmeyen milletvekili arkadaşlarımın tütünün ne kadar meşakkatli bir ürün olduğunu bilme şansları yoktur. Tütün, ondört ayda yetişip, ondört ay sonra pazarlanabilen bir üründür. Biz, Manisa milletvekilleri olarak, tütün üreticisinin sorunlarını uzun yıllardan beri biliyoruz. Geçen dönem çıkarılan bir yasayla, tütün üreticilerinin ürettikleri tütünleri satabilme olanakları oldukça kısıtlandı.

Değerli arkadaşlarım, tütün, tamamen elemeği gerektiren çok meşakkatli bir üründür. Fideleri, elle tek tek ekilir, tek tek sökülür; on ay beklenir; on ay sonra, yaprakları tek tek koparılır, tek tek dizilir ve kurutmaya bırakılır; kurutulduktan sonra depolanır, haftada bir de havalandırması gerekir.

Eskiden pazarlama usulü şöyleydi: Üreticinin ürününe ne kadar bedel verileceğinin tespiti, Tekelin eksperleri tarafından yapılırdı; üretici, ürününün bedelini, Tekelin alacağı fiyatı öğrenirdi. Bu güvenceyle, gidip tüccarla pazarlık yapar; eğer, Tekelin verdiği fiyatın üstünde bir fiyatla tüccara satabilirse ürününü satar ve böylelikle, Tekelin güvencesi arkasında olduğu için, bir sıkıntıya düşmezdi; ama, geçen dönem çıkarılan bir yasayla, bu güvence ortadan kaldırıldı ve tütün üreticisi, Tekelin garantisi olmadan, doğrudan doğruya tüccarla pazarlık yaparak mahsulünü satma durumunda bırakıldı. Tabiî, bu güvence ortadan kalkınca, üreticimiz, tüccar karşısında güçsüz vaziyete geldi, güçsüz hale düştü ve çoğu kez ürününün gerçek değerini alamamaya başladı.

Sayın Çetinkaya da Manisa Milletvekilliği yaptı; bu sorunu, en az bizim kadar kendisi de bilir. Bugün, bu teklifi yapan, içinde benim de olduğum, 30 arkadaşıma teşekkür ediyorum. Özellikle Manisa tütüncüsü çok mağdur edildi. Bu mağduriyetin giderilmesi konusunda, bu teklifin yapılmış olması, her ne kadar yapılan teklif yeterli değilse de, bu haliyle bile, üreticimizi en az şekilde mağduriyetten kurtaracaktır.

Biz, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu olarak, bu yasa teklifini destekliyoruz. Teklifi veren arkadaşlarımın hepsine teşekkür ediyor, hepinizi saygıyla selamlıyorum. (Alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Yetenç.

Şahsı adına, Manisa Milletvekili Sayın İsmail Bilen; buyurun. (AK Parti sıralarından alkışlar)

İSMAİL BİLEN (Manisa) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Tütün, Tütün Mamulleri, Tuz ve Alkol İşletmeleri Genel Müdürlüğünün Yeniden Yapılandırılması ile Tütün ve Tütün Mamullerinin Üretimine, İç ve Dış Alım ve Satımına, 4046 sayılı Kanunda ve 233 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanuna Bir Geçici Madde Eklenmesi Hakkında Kanun Teklifiyle ilgili şahsım adına söz almış bulunuyor; hepinizi, saygıyla selamlıyorum.

CHP Grubu adına söz alan sayın milletvekili Osman Coşkunoğlu'nun da belirtmiş olduğu gibi, tütün üreticisine, geçmişte, yıllar önce "kim ne verirse, ben beş fazlasını veririm" diyen malum siyasîler, bu sorunu, maalesef, bugün, gündemimize taşımış durumdalar. Belki, bu fiyatı geçmişte de verdiler; ama, o günkü verilen fiyatın ceremesini, şimdi, bugünkü üretici çekmekte.

Sayın Osman Coşkunoğlu'nun verdiği bir fiyatta yanlışlığı düzeltmek istiyorum. 2 milyon 200 küsur bin olarak verdiği fiyat, zannederim, ortalama bir fiyattır. A grad tütünde 2 754 660 lira ihale bedeli olarak açıklanan fiyat, B gradta 2 458 000 lira, kapa tütünde 1 359 000 lira, duble kapa tütünde ise 913 000 lira olarak açıklanmıştır; ancak, bu açıklanan ihaleye hiçbir tüccar katılmamış, üreticinin elindeki kota fazlası tütün, maalesef, yine elinde kalmıştır.

Ülkemizde, tütüncülükle uğraşan, aşağı yukarı 2 000 000-2 500 000 civarında insan mevcuttur. 20 000 000 civarında insanımız, 130 000 000 kilogram sigara tüketmektedir. Dünyanın 7 nci büyük sigara pazarı olan ülkemizde, bu pazarın büyüklüğü 6 milyar dolar civarındadır.

Yine, tüketilenden ve ihraç edilenden daha fazla üretilen tütüne alternatif ürün, geçmiş iktidarlarca gösterilmemiş ve tütüncü, maalesef kaderiyle baş başa bırakılmıştır. Bugün itibariyle Tekelin depolarında stoklanan tütün, Türkiye'nin tüketeceği miktarın 8 katı kadardır. Türkiye'deki bu yanlış uygulama, maalesef, bugün üreticiyi sıkıntıya düşürmüştür. Umuyor ve diliyorum ki, artık, Türkiye'de bu tür popülist politikalardan kimse medet ummayacaktır; zira, bu tür uygulamalar, netice itibariyle, ne tütün üreticisinin ve ne de milletimizin menfaatına olmamış, bilakis zarar vermiştir.

Tütün üreticisi bölgelerin milletvekilleriyle, zaman zaman Tekel Genel Müdürlüğü nezdinde zaman zaman Tütün Üst Kurulu ve zaman zaman da Maliye Bakanlığımızla yaptığımız uzun görüşmelerden sonra, tütün üreticisinin bugünkü sorununa, mevcut bütçe imkânları dahilinde getirilen bu çözüme katkı sağlayan herkese, şahsım ve tütün üreticileri adına teşekkür ediyorum.

Geçmiş yıllardan birikmiş tütün sorununu ve hatta 2002 yılında çıkarılan kanunla tütün üreticisinin içerisine düşürülmüş olduğu bu sorunu, geçici bir maddeyle çözmeye çalıştık. Muhalefetin de olumlu katkı sağlayacağı bu kanunun, tütün üreticisi ve ülkemiz için hayırlara vesile olmasını diliyor, Yüce Heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (Alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Bilen.

Teklifin tümü üzerindeki görüşmeler tamamlanmıştır.

Maddelerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Teşekkür ederim. Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

1 inci maddeyi okutuyorum :

TÜTÜN, TÜTÜN MAMULLERİ, TUZ VE ALKOL İŞLETMELERİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜNÜN YENİDEN YAPILANDIRILMASI İLE TÜTÜN VE TÜTÜN MAMULLERİNİN ÜRETİMİNE, İÇ VE DIŞ ALIM VE SATIMINA, 4046 SAYILI KANUNDA VE 233 SAYILI KANUN HÜKMÜNDE KARARNAMEDE DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR KANUNA

BİR GEÇİCİ MADDE EKLENMESİ HAKKINDA KANUN TEKLİFİ

MADDE 1. - 3.1.2002 tarihli ve 4733 sayılı Kanuna aşağıdaki geçici madde eklenmiştir.

"GEÇİCİ MADDE 2. - 2002 yılı ürünü ekici tütünlerinden, bu Kanunun 6 ncı maddesi çerçevesinde yazılı sözleşme yapılmaksızın üretilip, açık artırma merkezlerinde alıcısı çıkmadığı için açık artırma yöntemiyle satılma imkânı da bulunamayan tütünler, bir defaya mahsus olmak üzere ve Kurul tarafından belirlenip tebliğ edilmiş açık artırma başlangıç fiyatlarının % 75'inden aşağı olmamak kaydıyla Genel Müdürlükçe satın alınabilir."

BAŞKAN - Teşekkür ederim.

Madde üzerinde, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına, İzmir Milletvekili Sayın Oğuz Oyan; buyurun efendim.

CHP GRUBU ADINA OĞUZ OYAN (İzmir) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bugün, burada, Türkiye'de yüzbinleri ilgilendiren bir konuyu görüşüyoruz. Aslında, görüştüğümüz konu, ne yazık ki, bir aspirin tedavisinden öteye geçecek bir düzenleme değil. Buna biz destek veriyoruz kuşkusuz; ancak, bu vesileyle, Türkiye'de, tütün ve tütüncünün meselesinin, böylesine geçici birtakım düzenlemelerle çözülemeyeceğinin altını çizmek istiyoruz.

Değerli arkadaşlarım, Türkiye'de, tütünde dışa bağımlılık, 1980'lerde başlamıştır. 1984 yılında, sigarada ithalat yasağı kaldırılmış; sonuç, 1990 yılına gelindiğinde, 16 000 tona yükselen bir sigara ithalatı olmuştur. Daha sonra, yabancı sigaralara Türkiye'de üretim imkânı verildiği için, bu ithalat azalacaktır. 1989 yılında daha kötü bir iş yapılmış, tütün ithalatı serbest bırakılmıştır ve sonuç olarak, 1999 yılına gelindiğinde, 50 000 ton civarında bir tütün ithalatı yapılmıştır. 1989-1992 sürecinde, yabancı sigaraların, yabancı ortaklı özel sektörce dahilde üretilmesine izin verilmiş ve böylece, 1989 yılında ithal tütünün Türkiye'de üretilen sigara miktarı içindeki payı yüzde 6,7'den, 1999 yılında yüzde 40'a ulaşmıştır. Rakamlara tekrar dikkatinizi çekiyorum: Yabancı tütünün yerli sigara üretimindeki payı yüzde 6,7'den yüzde 40'a çıkarılmıştır; yani, bir anlamda, Türk tütünü, yabancı menşeli Virginia ve Burley tipi tütünler tarafından tamamen teslim alınma sürecine girmiştir.

Bu Amerikan tipi sigaralara dayalı bağımlılığın daha hızlı ortaya çıkması, 1989'da 59 000 ton olan toplam sigara talebini, 1999'a gelindiğinde, 115 000 tona çıkarmıştır; yani, Türkiye, yirmi yıllık bir süreç içinde sigara tüketimini ikiye katlamıştır. Dolayısıyla, yabancı şirketler için, Türkiye, cazip bir pazar olarak görülme sürecini hızlandırmıştır. Demek ki, 1980'ler ve 1990'ların başıyla birlikte, Türkiye, tütününün, sigara sanayiinin, Türkiye'deki sigara üretiminin ve tüketiminin yabancılaşma sürecinde büyük mesafeler katetmiş ve yabancı tütün tekellerinin iştahını kabartmaya devam etmiştir.

Nihayet, biliyorsunuz, 2001 yılı başında, önce Cumhurbaşkanından dönen, daha sonra ikinci görüşmeyle onaylanan bir Tütün Yasası çıkardık, Dünya Bankası, IMF yasaları içinde. Buna göre, bir kere, önemli birkaç düzenleme yapıldı. Bunlardan bir tanesi, tıpkı diğer tarımsal desteklemelerde atılan geri adımlar gibi, burada da tütün desteklemesinde geri adımlar atılmıştır. Özellikle Tekelin özelleşmesinin önü açılmış; Tekelin, 233 sayılı Kanun Hükmünde Kararname ekinde, kamu iktisadî kuruluşu statüsünden iktisadî devlet teşekkülü statüsüne geçişi sağlanmış ve böylece özelleşmesinin önü açılmıştır.

İkinci önemli düzenleme olarak, Tütün, Tütün Mamulleri ve Alkollü İçkiler Piyasası Düzenleme Kurulu kurulmuş ve Türkiye'de, tütünde kotalar sisteminden bir başka sisteme geçilmiş, sözleşmeli tütün üretimine geçilmiş; bu sözleşme içinde olmayan üreticiye de, bir ihale çerçevesinde tütününü satma imkânı getirilmiştir. Peki, satamayan ne olacak; tamamen piyasanın acımasız kurallarına bırakılmıştır, satamayanın başına kalacaktır. O zaman, ekme; yani, elindeki tütün eğer elinde şiştiyse, bir daha ekme mesajı piyasadan verilecek denmiştir. Bu acımasız piyasa koşullarının, işte, 2002 yılı tütününün bugün elde kalmasına neden olduğu açıktır.

Peki, biz burada ne yapıyoruz; 2002 mahsulüne bir çözüm buluyoruz. 2003 ne olacak?.. 2003 için bir daha mı bir düzenleme yapacağız?.. 2003 düzenlemesini yaptınız, 2004 ne olacak?.. Yani, burada, bu geçici düzenlemelerle neyi düzeltebiliyoruz?.. Biz, bu düzenlemeyi, bu yıl için üretici nefes alsın diye destekledik, önerdik, ama, değerli arkadaşlarım, bunun, bu hastalığa ilaç olmayacağını iyi bilmemiz lazım. Bu, bu hastalığın ilacı değildir. Kaldı ki, bakınız, komisyondaki görüşmeler sırasında, üreticinin elindeki tütünün "başlangıç fiyatının yüzde 50'sinden aşağı olmamak kaydıyla" ifadesini "yüzde 75" olarak arkadaşlarımız önermiş, hem CHP'den hem AKP'den arkadaşların katılımıyla bu "yüzde 75'ten az olmamak" biçiminde dönüştürülmüştü. Şimdi, burada, Grup Başkanvekili Sayın Faruk Çelik'in imzasıyla bir önerge görüyoruz; bunu, tekrar "yüzde 50'den aşağı olmamak kaydıyla" biçiminde geriye çekiyor; yani, tütün üreticisinin aleyhine, yeni, geriye bir adım atılıyor. Bu önergeyi onaylamamız, kuşkusuz, mümkün değildir. Bunun, komisyondan geldiği biçimiyle geçmesi gerekir.

Değerli arkadaşlarım, tabiî, burada, bir başka önemli konu şudur: Bütün bu tütün üreticisi ve Türkiye'deki tarımsal destekleme konusunda samimî olmanın koşulu, öncelikli koşulu; birincisi, bu Tütün Yasasının değiştirilmesidir, üreticinin elinde kalan tütünün tamamen piyasa koşullarına bırakılmasının önlenmesidir; ikincisi, Türkiye'nin en önemli varlıklarından biri olan Tekelin özelleştirilmesinin önlenmesidir. Yani, şu an, Tekel, özelleştirme sürecine sokulmuş, ilanlar verilmiş, süreç çalışmaya başlamıştır. Burada samimî olmak istiyorsanız, yani, bir göz boyamadan öteye, üreticiye, işte "bu yıl elinde kalan ürününe bir çözüm buluyoruz"dan öteye bir şey söylemek istiyorsanız, geliniz, onu yapalım; samimiyet budur; tarımdan yana, üreticiden yana olmak budur.

Dolayısıyla, tarımsal desteklemenin, Dünya Bankası ve IMF'nin koşullarına göre değil, Türkiye'nin koşullarına göre yeniden biçimlendirilmesini, geliniz, bu Meclis olarak, biz, yeniden yapalım; çünkü, bu düzenlemeyi, geçen, 21 inci Dönemde yapan iktidarların başına ne geldiğini biliyorsunuz, görüyorsunuz. Bu Meclisin bu düzenlemeyi yeniden yapması gerekmektedir. Bu yeniden yapış da, ancak, üretici gözünden, üretici çıkarını ve tabiî, sonuç olarak, Türkiye'nin çıkarı üzerinden politika geliştirme anlayışını benimseyerek olabilir.

Ben, umuyorum ki, en azından, bugün, bu yüzde 50'yi kabul etmeyelim; tekrar, bu başlangıç fiyatının yüzde 75'inden aşağı olmaması biçiminde kabul edelim. Dolayısıyla, birazdan burada okunacak önergenin reddine de sizi davet ediyorum. Tütün üretici adına bir ilk adımı atmaya sizleri davet ediyorum.

Teşekkür ederim. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Oyan.

Madde üzerinde başka söz talebi?.. Yok.

1 önerge vardır; okutuyorum :

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 4046 Sayılı Kanunda ve 233 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanuna Bir Madde Eklenmesi Hakkında Kanun Teklifinin 1 inci maddesiyle 3.1.2002 tarihli ve 4733 sayılı Kanuna eklenen geçici 2 nci maddesinin 9 uncu satırındaki "başlangıç fiyatlarının yüzde 75'inden aşağı olmamak kaydıyla" ifadesinin, "başlangıç fiyatlarının yüzde 50'sinden aşağı olmamak kaydıyla" olarak değiştirilmesini arz ederim.

                                     Faruk Çelik

                                               Bursa

BAŞKAN - Teşekkür ederim.

Komisyon?..

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ SABAHATTİN YILDIZ (Muş) - Takdire bırakıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN - Hükümet?..

KÜLTÜR VE TURİZM BAKANI ERKAN MUMCU (Isparta) - Katılıyoruz Sayın Başkanım.

BAŞKAN - Teşekkür ederim.

Gerekçeyi mi okutalım?

FARUK ÇELİK (Bursa) - Gerekçe okunsun.

BAŞKAN - Gerekçeyi okutuyorum :

Gerekçe :

2003 yılı malî bütçe ödeneklerine daha fazla yük getirmemek, genel finansman dengesini zorlamamak ve tütün arz ve talebini olumsuz gelişmelerden korumak amacıyla nispet indirilmiştir.

BAŞKAN - Teşekkür ederim.

Komisyonun takdire bıraktığı, Hükümetin katıldığı önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Teşekkür ederim. Kabul etmeyenler... Teşekkür ederim. Önerge kabul edilmiştir.

Kabul edilen önerge doğrultusunda maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Teşekkür ederim. Kabul etmeyenler... Teşekkür ederim. 1 inci madde kabul edilmiştir.

2 nci maddeyi okutuyorum :

MADDE 2. - Bu Kanun yayımı tarihinde yürürlüğe girer.

BAŞKAN - Madde üzerinde, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına, Muğla Milletvekili Sayın Gürol Ergin; buyurun efendim. (CHP sıralarından alkışlar)

CHP GRUBU ADINA GÜROL ERGİN (Muğla) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; biraz önce verilen önerge doğrultusunda, sizin oylarınızla, Türk çiftçisinin emeği gasp edilmiştir.

Değerli arkadaşlarım, bu konu, Plan ve Bütçe Komisyonuna da, yine, "yüzde 50'den az olmamak" şeklinde getirilmişti; ancak, orada, gerek Cumhuriyet Halk Partili gerekse Adalet ve Kalkınma Partili arkadaşlarımızın büyük çoğunluğuyla, desteğiyle "yüzde 75'inden az olmaz" şeklinde değiştirilmişti. Bu niçin yapılmıştı; bugün sizin yaptığınız bu düzenleme ne anlama gelmektedir; sizin ve Türk çiftçisinin, herhalde bunu bilmeye hakkı vardır diye söz aldım.

Değerli arkadaşlarım, zaten, bugün, tüccar, sizin ifade ettiğiniz fiyatlar doğrultusunda çiftçinin elinde kalan tütünü almaktadır ve çiftçiye kilo başına 500 000 lira ile 1 500 000 lira arasında fiyat vermektedir. Sizin bugün burada aldığınız kararla da, çiftçiye vereceğiniz fiyat, tabiî ki tütünün kalitesine bağlı olarak 1 000 000 lira ile 1 500 000 lira arasında değişecektir. Bu, çiftçi için, elinde kalan ürünün değerlendirilmesi değil, çiftçinin emeğinin gerçek anlamda gasp edilmesi anlamına gelmektedir.

Değerli arkadaşlarım, verilen kota zaten 200 kilodur. Kendinizi çiftçinin yerine koyun, 200 kilo tütün üreten bir çiftçi ailesinin bir yıl boyunca geçinme şansı var mıydı ki, siz, bunun dışında kalan tütünü, bir de bunun yarı fiyatına alacaksınız?! Bu, son derece haksız bir uygulama olmuştur. Keşke, böyle talihsiz bir oylama sonucunda çiftçinin ürünü bu kadar değersiz duruma düşürülmemiş olsaydı.

Biz, gerçekten, Plan ve Bütçe Komisyonunda, Cumhuriyet Halk Partili arkadaşlarımızın önergesinin altına "biz de katılıyoruz" diye imza atan Adalet ve Kalkınma Partili arkadaşlarımızın, Mecliste de bu düşünceyi savunacaklarını beklerdik; ama, -kendilerini göremiyorum, sanıyorum ben yanılıyorum- o arkadaşlarım bugün burada yok, böyle önemli bir oylamada ve siz, hiç gerisini düşünmeden böyle bir kararı oyladınız.

Değerli arkadaşlarım, Türk tütün çiftçisi, küçük çiftçidir, Türk tütün çiftçisi, fukara çiftçidir. Siz, batakçı tüccar edasına soyunan bir devlet anlayışı içerisinde, çiftçinin elindeki ürününü de bu fiyattan aldınız ve çiftçiyi perişan olma durumundan, daha perişan olur duruma soktunuz.

Biraz önce burada konuşan Sayın Oyan'ın da belirttiği gibi, zaten, bu yasayı değiştirmediğimiz sürece, seçim meydanlarında verdiğimiz sözler doğrultusunda davranmadığımız sürece, fiyatı iki katı da verseydik fazla bir şey ifade etmeyecekti; çünkü, siz, bunu, bir kerelik bir çözüm olarak getiriyorsunuz ve o gerekçede şöyle deniyordu: Bu durumdan, yani, Tütün Yasasından haberi olmayan çiftçiler kota fazlası ekmişlerdir, bunları alalım; ama, yüzde 50 fiyatına alalım. Bu, şu anlama gelir: Bundan sonra da çiftçilerin kota dışı üretecekleri tütünü artık almayacaksınız.

Değerli arkadaşlarım, hepinize şunu özellikle söylemek isterim: İçine girmek için, birlikte olmak için üstün çabaları birlikte gösterdiğimiz Avrupa Birliğinin tütün konusunda 2002 yılındaki değerlendirmelerini, acaba, içinizde hiç okuyan, bilen arkadaşım var mı? Yoksa, ben buradan açıklıyorum: Birbuçuk yıllık çalışma süresince, 2000 ile 2002 yılları arasında, Avrupa Birliği, Doğu Avrupa'da tütün yetiştirilen alanlarda, tütün maliyetinin yüksekliğinden ötürü, bu alanlarda tütünden vazgeçilebilir mi diye çalışmalar sürdürdü. Sürdürdü; fakat, sonuçta öyle bir karar çıktı ki, bu alanlarda tütün, var olan destekten daha büyük desteklerle desteklenmelidir; çünkü, şöyle denildi: Eğer, bu tütün üreticilerine, tütün üretme hakkını yasaklarsak, 150 000 Avrupalı çiftçi yerinden yurdundan olur; biz, bunları nereye göç ettiririz. İki, tütün alanlarında, başka hiçbir ürün verimli olarak üretilemediğinden, bu alanları erozyon alanı haline gelmekten nasıl kurtarırız. İşte, bu düşünceler, Avrupa Birliğini, Doğu Avrupa ülkelerinde, var olandan daha fazla destekle, tütün ürettirmeye yöneltti. Biz, her olayda Avrupa Birliğini örnek aldığımızı ifade ederken, şimdi, biz, tütün alanlarından çiftçiyi nasıl çıkarırızın hesapları içerisindeyiz.

Yapmayın, reji yöntemlerini Türkiye'ye yeniden getirmeyin. Tarihten ibret aldığımızı, Türk Ulusuna da dünyaya da göstererek, bu Tütün Yasasını değiştirelim. Türk çiftçisini, var olan olanaklarından etmeyelim. Türkiye'yi, dünyada yarışabildiği ender tarım konularından birinde, yarış dışı bıraktırmayalım.

Değerli arkadaşlarım, bakınız, şekerpancarı üreticisi mahvedilmiştir. Türkiye'nin dört bir yanında, şekerpancarı üreticisi mahvedildi, tütün üreticisi perişan edildi. Eğer, hükümetten geldiği biçimiyle çıkarsa Maden Yasası, zeytincilik ve zeytin üreticiliği de mahvedilecektir. Buna, hiçbirimizin hakkının olmadığını bilelim.

Değerli arkadaşlarım, ne olduğumuzu bilelim, nasıl bir ulus olduğumuzu bilelim, nasıl ayakta kaldığımızı bilelim; ona göre davranalım.

M. NECATİ ÇETİNKAYA (Elazığ) - Bravo!

GÜROL ERGİN (Devamla) - Bana "bravo" diyen arkadaşıma teşekkür ediyorum. Demek ki, beni biraz anlamış. Gerçi, o, başka anlamda söylediğini zannederek "bravo" diyor; ama, beni biraz olsun anladığını, en azından, dinlediğini görüyorum; teşekkür ediyorum.

Bu halk için siz de bir şeyler yapın; biz de size bravo diyelim; ama, lütfen, Türk Ulusuna eziyet etmeyin, Türk Halkına eziyet etmeyin. Bugün şu indirdiğiniz fiyat, birazcık umutlanan Ege çiftçisini, Karadeniz çiftçisini, Doğu çiftçisini perişan etmiştir. Yazık ettiniz, doğru davranmadınız değerli arkadaşlarım.

Çok üzülüyorum; tütün illerinden gelen hiçbir Adalet ve Kalkınma Partili arkadaşım yok muydu burada?! O çiftçinin halini hiç mi görmediniz?! Hiç mi içiniz yanmıyor arkadaşlarım?!

Değerli arkadaşlarım, Türkiye, tütünde, uluslararası bir oyunun kucağına itilmiştir; ama, siz, bu kucakta kımıldamadan nasıl otururumun hesapları içindesiniz.

Hepinize saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Ergin.

Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu adına, Manisa Milletvekili Sayın Hüseyin Tanrıverdi; buyurun. (AK Parti sıralarından alkışlar)

AK PARTİ GRUBU ADINA HÜSEYİN TANRIVERDİ (Manisa) - Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; Tütün, Tütün Mamulleri, Tuz ve Alkol İşletmeleri Genel Müdürlüğünün Yeniden Yapılandırılması ile Tütün ve Tütün Mamullerinin Üretimine, İç ve Dış Alım ve Satımına, 4046 Sayılı Kanunda ve 233 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanuna Bir Geçici Madde Eklenmesi Hakkında Kanun Teklifi üzerinde AK Parti Grubu adına söz almış bulunuyorum; sizleri saygıyla selamlıyorum.

Tütün üretimi, gerçekten, ülkemiz açısından önemlidir, insanlık tarihinin beşyüz yıllık bir süresini işgal eden bir üretimdir. Tütünle ilgili burada yapılan konuşmalardan da anlaşılacağı gibi, daha önceki dönemlerde, siyasîler çok yanlışlar yapmış, bu yanlışlar üzerine bina edilen yanlış politikalar devam edegelmiştir. Bu çerçevede, tütün, özellikle Ege Bölgemizde büyük bir sorun haline gelmiş, ülkemizin diğer üretim alanlarında da sorun haline gelmiştir. Bu çerçevede, hepimizin bildiği gibi, 4733 sayılı Kanun çıkarılmış ve bu Kanun 3.1.2002 tarihinde yürürlüğe girmiştir. 3.1.2002 tarihinde yürürlüğe giren 4733 sayılı Kanun gereği, halk arasında "kota" diye tabir edilen bir sınırlama getirilmiştir. Buna göre, üreticinin 200 kilograma kadar tütünü alınacak, onun üzerindekiler alınmayacak. Üretici, bunu sözleşmeyle satabildiği gibi Tekele, sözleşme yapmaksızın da tüccara satabilmektedir; yani, iki yol kendisine gösterilmiştir. Bu çerçevede, bu kanun değişikliği talebimiz, şu gün üreticinin elinde kalan üretimdeki kota fazlalığı tabir edebileceğimiz tütünün alınmasına ilişkindir; yani, 200 kilogramlık anlaşmasının üzerindeki 100 kilogram veyahut bir 200 kilogram daha veyahut 1 ton gibi, neyse, bu rakamları, miktarları ihtiva etmektedir. Bu konuda, elbette, üreticimizin suçu yoktur. Üreticimiz, çıkan yasayı henüz tanımadan, bilmeden kendisini tütün üretimine yeniden odakladığı bir dönemde bu yasa ortaya çıkmış ve tütün üretim fazlalığı, kota fazlalığı elinde kalmıştır. Elinde kalan bu kota fazlalığı nedeniyle tütüncümüz, üreticimiz doğrusu hayli mağdur olmuştur, gittiğimiz her köyde "ne olacak tütünümüz demişlerdir" ve bize hak vermişlerdir. "Bu, sizin döneminize rastlamıyor, AK Parti olarak sizin suçunuz, kabahatiniz yok; ancak, biz, inanıyoruz ki, AK Parti sorunlara karşı duyarsız değildir, ilgi gösterir, çiftçinin, köylünün halinden anlar, elimizde kalan bu tütünü alır" demişlerdir. Biz, hangi köye gittiysek, hangi beldemize gittiysek, bu tür iyi niyetli beklentilerle karşı karşıya kaldık ve elbette, biz, bu soruna karşı duyarsız kalamazdık. Bu soruna karşı duyarsız kalamayan AK Partililer, elbette, bu sorunun çözüm merkezi Türkiye Büyük Millet Meclisinde, bu sorunun çözümü için ellerini kollarını sıvamış ve Türkiye Büyük Millet Meclisinde siyasî fanatiklik içinde olmadan, Cumhuriyet Halk Partili değerli milletvekillerimizin önergeye imzasını da almıştır. Yani, burada, biz, kesinlikle bir siyasî çıkar, bir menfaat sağlamak adına değil, tamamen, üreticimizin mağduriyetten kurtarılması adına bir adım atmış oluyoruz.

Burada, biraz önce, Sayın Oğuz Oyan Beyler "efendim, oran yüzde 50 değil de, 75 oldu" diye ifade ettiler, Bakınız, biz, Meclis Başkanımız Manisa Milletvekilimiz Sayın Bülent Arınç ve 30 arkadaşı olarak, imza attığımız önergeyi çok iyi biliyoruz. Bu önergede -geçici madde 2, aynen okuyorum- biz "2002 yılı ürünü ekici tütünlerinden, bu Kanunun 6 ncı maddesi çerçevesinde yazılı sözleşme yapılmaksızın üretilip, açık artırma merkezlerinde alıcısı çıkmadığı için açık artırma yöntemiyle satılma imkânı da bulunamayan tütünler, bir defaya mahsus  olmak üzere ve Kurul tarafından belirlenip tebliğ edilmiş açık artırma başlangıç fiyatlarının % 50'sinden aşağı olmamak kaydıyla Genel Müdürlükçe satın alınabilir" talebinde bulunmuşuz ve bu talepte bulunan 30 arkadaşımızın burada imzaları vardır. Burada, çok değerli Manisa milletvekillerimizden Sayın Yetenç'in, Sayın Çilingir'in, Sayın Özkan'ın da imzaları mevcuttur; yani, burada, bizim talebimiz çok açıktır. Plan ve Bütçe Komisyonunda, yüzde 75 oranına çıkarılmıştır. Elbette, yüzde 100 oranında alınması uygundur; yani, hiç düşürülmeden daha yüksek fiyatlarla alınması uygundur; ama, ülkenin ekonomik şartları, reel gerçekler ortada; bunları hep beraber biliyoruz. Bu şartlar içerisinde, tütün üreticisinin deposunda çürüyecek, çöplüğe atacağı tütününü, biz, değerlendirmek ve onun üretimine, alınterine saygı göstermek adına, bu tütünleri alıyoruz.

Burada "yüzde 50 oranında alınacak" diye bir hüküm yok, alınabilir; "yüzde 50'den aşağı olmamak üzere" ibaresi vardır. Bu, belki de, tam olarak alınacaktır. O noktada, hiç kimsenin -tütün üreticilerimizin ve diğer tarımsal alanlardaki üreticilerimizin- endişesi olmasın; bu noktadaki mağduriyetleri, elbette, AK Parti İktidarıyla giderilecektir, onlar korunacaktır; çiftçimiz, köylümüz bundan emin olsun.

ALİ RIZA BODUR (İzmir) - Sevinçlerinden davul zurna çalmaya başladılar!..

HÜSEYİN TANRIVERDİ (Devamla) - Gayet tabiî; çünkü, AK Parti, onlar için bir umut; AK Parti, onlar için bir heyecan; AK Parti, onlar için bir müjde; AK Parti, onlar için bir gelecek...

OĞUZ OYAN (İzmir) - İdi...

HÜSEYİN TANRIVERDİ (Devamla) - Davul zurna da çalacak, halay da çekecek, harmandalı da oynayacak, sevinecek, halkımız bayram edecek, hiç merak etmeyin. (AK Parti sıralarından alkışlar)

ALİ RIZA BODUR (İzmir) - Göreceğiz...

HÜSEYİN TANRIVERDİ (Devamla) - Tabiî ki, davul zurna çalacaklar; ama, hiçbir zaman bizim arkamıza teneke bağlamayacaklar; ondan emin olun.

HÜSEYİN ÖZCAN (Mersin) - Gördünüz halkın Başbakanı nasıl karşıladığını!..

HÜSEYİN TANRIVERDİ (Devamla) - Şimdi, burada, çok iyiniyetle, çok güzel bir düşünceyle bir kanun değişikliği teklifi gündeme getirilmiştir ve bu noktada, muhalefetin de sıcak davranışı, doğrusu, hoşumuza gitmiştir; bundan sonra bu tür değişikliklerde, yine birlikte adım atacağına inanıyorum.

Tabiî ki, fiyatlar noktasında, rakamlar noktasında bir şeyler söylemek istemiyorum; sadece, bir konunun tashihi açısından şunu söylemek istiyorum: Yani, bu önerge sahiplerinin talebi, yüzde 50 oranından aşağı olmamak üzeredir.

Bunu ifade etmek adına burada söz aldım. Beni dinlediğiniz için hepinize teşekkür ediyorum. Köylümüze, üreticimize hayırlı olsun diyor, teşekkür ediyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Tanrıverdi.

Sayın milletvekilleri, 2 nci madde üzerindeki görüşmeler tamamlanmıştır.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler...Teşekkür ederim. Kabul etmeyenler...Kabul edilmiştir.

3 üncü maddeyi okutuyorum :

MADDE 3. - Bu Kanun hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür.

BAŞKAN - Teşekkür ederim.

Madde üzerinde, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına, Sayın Osman Coşkunoğlu; buyurun.

CHP GRUBU ADINA OSMAN COŞKUNOĞLU (Uşak) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Değerli arkadaşlar, gerçekten, üzücü bir tavır gördük burada. Plan ve Bütçe Komisyonunda, Adalet ve Kalkınma Partisi milletvekilleriyle birlikte, ortak imzayla verilmiş bir önergemiz vardı ve ortak bir şekilde kabul edilmişti. O günden bu güne, nereden emir geldi de ondan vazgeçildi, bunu merak ediyorum; bu, çok rahatsız edici...

BAYRAM ÖZÇELİK (Burdur) - Gerekçede var.

OSMAN COŞKUNOĞLU (Devamla) - Sizi, 214 sıra sayılı tasarının 4 üncü sayfasındaki gerekçeyi okumaya davet ediyorum.

Ben de okuyorum size: "TEKEL'in 2002 yılı için 56 bin ton tütün alım sözleşmesi imzaladığı, bunun 51 bin ton olarak gerçekleştiği, halen 10 bin ton kadar alım imkânı bulunduğu." 4 üncü sayfa, biraz daha altına inin, aynen okuyorum: "İlave tütün alımı için finansman ihtiyacının bulunmadığı, zira TEKEL'in 2002 yılı için öngördüğü tütün alım miktarının 61 bin ton olduğu, bunun 51 ton olarak gerçekleştiği."

Bunun finansman ihtiyacı yok, nereden çıktı yeni finansman ihtiyacı. Finansman ihtiyacı, bu naylon faturacıları affederken düşünmeniz gereken bir konuydu ayrıca; ama, böyle bir sorun yok, nereden çıktı, nereden emir geldi?!

Değerli arkadaşlar, IMF hükümeti olabilirsiniz; bunu açıkça söyleyin o zaman. IMF'den gelen talimatlar şeklinde hareket ettiğinizi -bu da bir tercihtir, bu da bir siyaset şeklidir; ama, bunu- açıktan söyleyin ki, halkımız bilsin. Tütün üreticimize gelindiği zaman, burada yazılı olduğu halde, Tekelden gelen rakamlarla bu belirlendiği halde, birden "paramız yok" diyebilmek... Tütün üreticimize, bu konuyu dikkatine getirip şikâyet edeceğimizi söyler... Bu konuda fazla söylenecek şey bulamıyorum; fakat, bu çok üzücüdür, sözde durulmamasıdır, yanlış bilgi vermektir "para yok" diyerek veya başka bir şeydir. Bu şekilde, ortak bir çabayla, birbirimize teşekkür ederek çıkarıp da, tütün üreticisine, bir nebze olsun, bir yıllık olsun... Ondan sonra da, umuyorum ki, tütünle ilgili ve Tekelle ilgili konuları ciddî olarak ele alarak, dünyaca ünlü olan Türk tütününü üreten çiftçiyi zavallı duruma düşürme becerisinden artık çıkmak gerekir. Farklı bir parti adıyla çıkmış olabilirsiniz; ama, aynı politikaları uygularsanız bu fark ortada görülmez.

ALİ RIZA BODUR (İzmir) - Akıbetleri de aynı olur.

OSMAN COŞKUNOĞLU (Devamla) - Akıbetleri de aynı olur, doğru da, ben, yurttaşımın akıbetinden daha çok endişe eder oldum.

Teşekkür eder, saygılar sunarım. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Çoşkunoğlu.

3 üncü madde üzerindeki görüşmeler tamamlanmıştır.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler...Teşekkür ederim. Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Tasarının tümünü oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Teşekkür ederim. Kabul etmeyenler... Tasarı kabul edilmiş ve yasalaşmıştır, hayırlı olmasını diliyorum.

Sayın milletvekilleri, Esnaf ve Sanatkârlar ve Diğer Bağımsız Çalışanlar Sosyal Sigortalar Kurumu Kanununun ve Tarımda Kendi Adına ve Hesabına Çalışanlar Sosyal Sigortalar Kanununun Bazı Maddelerinin Değiştirilmesi, Yürürlükten Kaldırılması ve Bu Kanunlara Geçici Maddeler Eklenmesi Hakkında Kanun Tasarısı ile Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler ve Plan ve Bütçe Komisyonları raporlarının müzakeresine başlıyoruz.

6. - Esnaf ve Sanatkârlar ve Diğer Bağımsız Çalışanlar Sosyal Sigortalar Kurumu Kanununun ve Tarımda Kendi Adına ve Hesabına Çalışanlar Sosyal Sigortalar Kanununun Bazı Maddelerinin Değiştirilmesi, Yürürlükten Kaldırılması ve Bu Kanunlara Geçici Maddeler Eklenmesi Hakkında Kanun Tasarısı ile Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler ve Plan ve Bütçe Komisyonları Raporları (1/296) (S. Sayısı : 237) (1)

BAŞKAN - Komisyon ve Hükümet yerinde.

Komisyon raporu, 237 sıra sayısıyla bastırılıp, dağıtılmıştır.

Tasarının tümü üzerinde, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına, Mersin Milletvekili Sayın Vahit Çekmez; buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)

CHP GRUBU ADINA VAHİT ÇEKMEZ (Mersin) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Esnaf ve Sanatkârlar ve Diğer Bağımsız Çalışanlar Sosyal Sigortalar Kurumu Kanununun ve Tarımda Kendi Adına ve Hesabına Çalışanlar Sosyal Sigortalar Kanununun Bazı Maddelerinin Değiştirilmesi, Yürürlükten Kaldırılması ve Bu Kanunlara Geçici Maddeler Eklenmesi Hakkında Kanun Tasarısı üzerinde, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına söz almış bulunuyorum; bu vesileyle, Yüce Meclise saygılar sunuyorum.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bilindiği üzere, esnaf ve sanatkârlar ve diğer bağımsız çalışanlar Sosyal Sigortalar Kurumu, Bağ-Kur 2.9.1971 tarihinde kabul edilen 1479 sayılı Kanunla kurulmuştur.

Kısaca, Bağ-Kur sigortalısına değinecek olursak; 1479 sayılı Kanunla ve kanunların verdiği yetkiye dayanılarak kurulu sosyal güvenlik kuruluşları kapsamı dışında kalan ve herhangi bir işverene hizmet aktiyle bağlı olmaksızın kendi adına ve hesabına bağımsız çalışanlardan esnaf ve sanatkârlar ile diğer bağımsız çalışanlardan ticarî kazanç veya serbest meslek kazancı dolayısıyla gerçek veya basit usulde Gelir Vergisi mükellefi olanlar ve Gelir Vergisinden muaf olanlardan esnaf ve sanatkârlar siciline veya kanunla kurulu meslek kuruluşlarına usulüne uygun olarak kayıtlı olanlar Bağ-Kur sigortalısı sayılır.

1.10.1972 tarihinde kuruluşunu tamamlayarak, sigortalılarına malullük, yaşlılık ve ölüm sigortası kollarında hizmet vermek üzere çalışmalarına başlayan Bağ-Kur, 1.1.1986 tarihinde uygulamaya konulan 3235 sayılı Kanunla, üç yıllık süreç içerisinde, kademeli olarak sağlık sigortası uygulamasına da başlamıştır.

1479 sayılı Kanuna tabi yaklaşık 3 100 000 sigortalısı ile 1 200 000 emekli ve hak sahibi bulunan ve ülke nüfusunun yaklaşık 14 000 000'luk kısmını kapsayan Bağ-Kur, diğer sosyal güvenlik kuruluşlarında olduğu gibi, primlerin düzenli tahsil edilememesi nedeniyle finansman açığı sorunuyla karşı karşıya kalmıştır.

Bir sosyal güvenlik kurumu için çok kısa bir süre olan yirmibeş yıl gibi bir sürede yeni yeni emekli vermeye başlaması gereken Bağ-Kurun, bugün,      1 000 000'un üzerinde sigortalı ve hak sahibine aylık ödemesi, kurumun daha kuruluşunda sosyal güvenlik normlarına uymayan bir yapıyla kurulmuş olduğunu açıkça göstermektedir. Kurum, başlangıcından itibaren birçok olumsuzluğu bünyesinde taşıyan hatalı bir zemin üzerine oturtulmuştur. Acil önlemler alınmadığı takdirde, Bağ-Kurun finansman açıkları devam edecektir. Bu nedenle, kurumun gelir ve giderlerini düzenleyici ve prim tahsilatını artırıcı bir dizi tedbirin hem 1479 sayılı Kanunda hem de 2926 sayılı Kanunda yapılacak değişiklikle yürürlüğe konulması bir zorunluluk halini almıştır.

                                                  

(1) 237 S. Sayılı Basmayazı tutanağa eklidir.

Diğer taraftan, tarımda kendi adına ve hesabına çalışanların sigorta işleri de Bağ-Kur tarafından yürütülmektedir; ancak, Bağ-Kurun uygulamasını yürüttüğü 1479 sayılı Kanun ile tarım kesiminde çalışanların sigortasına ilişkin 2926 sayılı Kanun tarafından düzenlenen sigorta yardımları arasında büyük norm ve standart farklılıkları bulunmaktadır. Bu nedenle, sosyal güvenliğin yaygınlaştırılması, prim tahsilatının artırılması, sigortacılığın kendi finansman kaynaklarıyla sürdürülebilmesi için sigorta kolları ve sigorta kuruluşları arasında norm ve standart birliğinin sağlanması gerekmektedir.

Değerli arkadaşlarım, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığının yeni teşkilat şemasına bakıldığında, Bağ-Kurun, bu yasayla, Bakanlığın idarî ve  malî açıdan özerk bir kuruluşuyken, bu bağımsızlığın siyasîleştirilerek, ilgili kuruluşu haline getirildiği, bu şekilde, siyasî iradenin kuruma daha rahat müdahale edebilmesi yolunun açıldığı görülmektedir.

Değerli arkadaşlarım, Bağ-Kur, öncelikle, kendi nam ve hesabına çalışan ve esnaf sicil memurluğu ile odalarına kayıtlı esnaf ve sanatkârlarımıza hizmet vermektedir. Ticaret hayatında bulunan kişilerin vergi mükellefiyeti çeşitli sebeplerden dolayı süreklilik arz etmeyebilir. Zaman zaman vergi mükellefiyetine kısa da olsa esnaflarımız ara vermektedirler.

Değerli arkadaşlarım, bilindiği üzere, esnaf ve sanatkârlar sicili kayıtları, kamu güvenini haiz resmî kayıtlardır.

507 sayılı Esnaf ve Sanatkârlar Kanununun 114 üncü maddesinde belirtildiği üzere, esnaf ve sanatkâr sicillerinin sağlıklı ve güvenli bir şekilde tutulması ve yayınlanması amacıyla, her il merkezinde ticaret davalarına bakan asliye hukuk mahkemeleri nezdinde o ili kapsamak ve o il sınırlarında çalışmak üzere esnaf ve sanatkâr sicili kurulmaktadır.

Sicil işlemleri, ticaret davalarına bakan asliye hukuk mahkemesinin gözetimi altında Sanayi ve Ticaret Bakanlığınca atanan sicil memuru tarafından yönetilmekte ve Türk Ticaret Kanununun 26 ve 46 ncı maddeleri esnaf ve sanatkâr sicili hakkında da uygulanmaktadır.

1479 sayılı Kanunun 14 üncü maddesinde yapılan bu değişiklik, 20.4.1982 tarihinde yürürlüğe giren 2654 sayılı Kanunla geçmişte getirilen ve ciddî mağduriyetlere sebebiyet veren sorunları yeniden ortaya çıkaracak ve esnaf ve sanatkârlar sicil kayıtlarımız güvenilirliğine rağmen dikkate alınmayacak, meslek kuruluşlarımız sistemin dışına itilecektir.

Ayrıca, 4369 sayılı Yasayla getirilen uygulama sonucunda, belge düzeni yavaş yavaş sistemli hale gelmektedir. Birkaç yıl sonra tüm mükelleflerin gerçek usule geçiş yapabilecekleri ihtimali gerçekleştiğinde, artık, vergiden muaf esnaf kalmayacaktır. Bu koşullar gerçekleştiğinde, Bağ-Kur ile meslek kuruluşlarımızın ilişkileri kopma noktasına gelecektir.

Değerli arkadaşlarım, meslek odalarımızın esnaf ve sanatkâr sicil kayıtlarının tescili, sigortalılığın terkini ve adres güncelleştirmelerindeki rolünü gözardı eden ve kurumun otuzbir yıllık mazisine damgasını vurmuş ve sürekli işbirliği içinde çalışmış meslek kuruluşlarımızı sistemdışı bırakan bu madde de, önceden olduğu gibi, esnaf ve sanatkâr siciliyle birlikte meslek odaları kayıtlarının da dikkate alınmasına ilişkin düzenleme yapılmalıdır. Dolayısıyla, kanun tasarısının 15 inci maddesiyle, vergi kaydı olmayan ya da vergi kaydını sildirdikten sonra faaliyeti devam eden, meslek odası ve esnaf ve sanatkâr sicil kaydına göre Bağ-Kurlu sayılan sigortalıların sigortalılıkları geçersiz kılınmaktadır.

Sigortalılığın sona ermesinde, daha önce, gelir vergisinden muaf olanlar ile vergi kaydı bulunmayanların, esnaf ve sanatkâr sicilinden veya kanunla kurulu meslek kuruluşundaki üye kayıtlarının silindiği tarih dikkate alınmaktayken, bu tasarıyla, yalnız gelir vergisinden muaf olanların esnaf ve sanatkâr siciliyle birlikte, kanunla kurulu meslek kuruluşundaki üye kayıtlarının silindiği tarih dikkate alınmaktadır.

Değerli arkadaşlarım, esnaf ve sanatkârlarımız, Körfez krizinin yaşandığı 1991 yılından bu yana ekonomik sorunlarla mücadele etmektedir. Son üç yılda, bu sorunlar, cumhuriyet tarihimizde yaşanmamış oranlara yükselmiştir. Türkiye genelinde, sadece kayıt altındaki yaklaşık 450 000 esnaf ve sanatkâr işyerini kapatmak zorunda kalmıştır. İşyerini kapatmayan esnaf ve sanatkârımız borç içerisinde iş hayatını devam ettirmeye çalışmaktadır.

Değerli arkadaşlarım, kepenk kapatmak zorunda kalan esnafımızın birçoğu, kent merkezlerinde kurulan ve faaliyet gösteren hiper/ grosmarketlerin haksız ve insafsız rekabeti sonucunda faaliyetlerini sonlandırmıştır. Esnaf ve sanatkârlarımızın sorunlarının araştırılması amacıyla arkadaşlarımızca verilen Meclis araştırması önergesi, hükümetin "esnaf ve sanatkârın sorunlarını yakından biliyoruz" gerekçesiyle, maalesef, reddedilmiştir. Esnaf ve sanatkârımızın sorunları biliniyorsa, sekiz aydır, bu sorunların çözümü yolunda neden somut adımlar atılmamıştır? Hükümet neyi bekliyor?

Değerli arkadaşlarım, bu kanunda, yaşlılık aylığı bağlananlardan ticarî veya meslekî kazancı dolayısıyla gerçek veya basit usulde Gelir Vergisi mükellefiyeti devam edenlerin aylıklarından yüzde 10 sosyal güvenlik destek primi kesilmesine ilişkin uygulama yer almaktadır.

Sosyal güvenlik destek primi kesintileri, emekli olduktan sonra, aldıkları maaşların yetersizliğinden dolayı tekrar çalışmak zorunda kalan esnaf ve sanatkârımızı mağdur etmiştir. Zaten, birçoğu yoksulluk sınırında bir aylık alan kesimimiz, bu uygulamayla zor durumda kalmışlardır. Uygulanmaya başlandığı günden bu yana kesimimizin yoğun tepkisine yol açan ve mağdur eden bu uygulamaya, kesinlikle, son verilmelidir.

Değerli arkadaşlarım, kanun tasarısının ek 19 uncu maddesindeki "Bu kanunun yürürlük tarihinden önce kuruma kayıt ve tescili yapıldığı halde, beş yıl ve daha fazla süreye ilişkin prim borcu bulunanlar ile beş yıl ve daha fazla süre hiç prim ödemeyenlerin bu sürelere ilişkin prim borçları sigortalının ödeme tarihinde bulunduğu gelir basamağının prim tutarları üzerinden hesap ve tahsil edilir" hükmü değiştirmelidir; çünkü, geriye dönük prim borcunu ödeyemeyen sigortalı, doğal olarak Bağ-Kur Sağlık Sigortasından ve diğer haklardan yararlanmamaktadır. Çeşitli nedenlerle prim borcunu ödeyemeyen sigortalının ödeme yapamadığı dönemlere ait prim asıllarının, yasal faizleriyle birlikte, önceki dönemlerde olduğu gibi, kurum tarafından tahsil edilmesi gerekmektedir. Aksi takdirde, kanun taslağı metninde olduğu gibi, bu uygulama, hukuk kurallarına aykırı bir işlem olacaktır.

Değerli arkadaşlarım, Türkiye Cumhuriyeti tarihinde, esnaf ve sanatkâr, devletin her zaman en büyük destekçisi olmuştur; her türlü sıkıntı ve zorlukta, devletine ve milletine sahip çıkmıştır; sıkıntılara büyük özverilerle katlanmış, en zor şartlarda bile direnmiş ve tepkisini hep içine akıtmıştır. Bunu, sadece ve sadece, ülkesinin menfaatı için yapmıştır; ama, bugün, geldiğimiz durum belli. Esnaf ve sanatkârın karşısında tam bir çözümsüzlük var. Özellikle son yirmi yıldır, esnaf ve sanatkâr, mevcut iktidarlar tarafından hep fedakârlık yapması istenilen kesim olmuştur. Sıkıştığında aldığı ekvergilerle, devlet, esnaf ve sanatkârı kendisine finans kaynağı olarak görmüştür.

Elindeki sınırlı sermayesine rağmen bileğinin, emeğinin gücüyle ülke ekonomisine üretim sağlayarak katkıda bulunmaya çalışan, bir bardak çayı bile veresiye vermek zorunda kalan kahveci, her geçen gün yakıta gelen zamdan kontağını çalıştıramaz duruma gelen taksici, ekmeği bile deftere yazan bakkal, eti gramla satmak zorunda kalan kasap... Yaşanan bunca sıkıntılara rağmen, esnaf ve sanatkâr, ülkemizin ve ekonomimizin belkemiği olmaya devam ediyor.

Ayrıca, esnaf ve sanatkâr kesimi, tüm bu ülke sorunlarının yanı sıra, kendisiyle ilgili bazı düzenlemelerin yetersiz olmasıyla da mağdur duruma düşüyor ve bu mağduriyetlerinin en kısa sürede giderilmesini istiyor ve bekliyor.

Hepinize saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Çekmez.

Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu adına, Kahramanmaraş Milletvekili Sayın Hanefi Mahçiçek.

Buyurun Sayın Mahçiçek.

AK PARTİ GRUBU ADINA HANEFİ MAHÇİÇEK (Kahramanmaraş) - Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; kısa adı Bağ-Kur olan Esnaf ve Sanatkârlar ve Diğer Bağımsız Çalışanlar Sosyal Sigortalar Kurumu Kanununun ve Tarımda Kendi Adına ve Hesabına Çalışanlar Sosyal Sigortalar Kanununun Bazı Maddelerinin Değiştirilmesi, Yürürlükten Kaldırılması ve Bu Kanunlara Geçici Maddeler Eklenmesi Hakkında Kanun Tasarısı üzerinde Grubumuz adına söz almış bulunuyorum; Yüce Heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Değerli arkadaşlarım, sosyal güvenlik, insanlara, yaşadıkları toplum içerisinde insan onuruna yaraşır bir asgarî hayat standardını garanti ederek, onları başkalarına muhtaç olmaktan kurtarmakta ve şahsiyetlerinin gelişmesine yardımcı olarak kişisel hürriyetlerinin teminatı olmaktadır. Bu bakımdan, sosyal güvenlik ihtiyacı evrensel bir ihtiyaçtır. İlk insandan günümüze, her insan ve her toplum için bu ihtiyaç kendisini göstermiştir.

Bugün, siyasî rejimi ve ekonomik sistemi ne olursa olsun, en gelişmişinden en geri kalmışına kadar bütün ülkeler, yeterli veya yetersiz, ancak, mutlaka var olan kurumsal bir sosyal güvenlik sistemine sahiptir. Bu açıdan bakıldığında, sosyal güvenlik, bağımsız bir ülke olmanın ve modern devlet anlayışının vazgeçilmez unsurlarından birini oluşturmaktadır.

Sahip olduğu öneme binaen, sosyal güvenlik hakkı, özellikle İkinci Dünya Savaşı sonrası dönemde, başta İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi olmak üzere, uluslararası belgelerde ve ülke anayasalarında düzenlenerek garanti altına alınmış; bu hakkın sağlanması da, devletin aslî görevlerinden birisi olarak tarif edilmiştir.

Sosyal güvenliğin Türk tarihi içindeki yeri ve gelişimi ise, oldukça ilginç ve etkileyicidir. Türk tarihinde sosyal güvenlik modeli anlamında ilk örgütlenme, "Ahilik" adı altında 13 üncü Yüzyılda ortaya çıkmış ve 18 inci Yüzyıla kadar etkinliğini sürdürmüştür. Ahilik, bir sosyal güvenlik modeli olmasının yanında toplumsal örgütlenmeler yoluyla, çevre ve toplum düzenine hâkimiyetin ve Türkmen kavimlerinin Anadolu'yu yeni bir anayurt haline getirmelerinin de vesilesi olmuştur. Esnaf, sanatkâr ve tüccar Türkler arasında başlayan ve giderek politik, askerî, sosyal ve ekonomik alanlarda etkinlik ve gücünü artıran bu toplumsal örgütlenme, bir yandan kardeşlik duygularıyla sosyal dayanışma ve bir arada yaşamanın kurumsal anlamda örneğini sergilerken, öte yandan da düzeninden savunmasına kadar, Türkmen kavminin etkin ve yönlendirici gücü olarak, Osmanlı Devletinin kuruluşundan gelişimine, çok alanda rol almıştır.

Değerli arkadaşlarım, Türkiye, gerek 1961 gerekse 1982 Anayasasında, uluslararası normlara uygun olarak, sosyal güvenliği "temel insan haklarından biri ve devlet görevi" olarak tarif etmiş ve garanti altına almıştır.

Ülkemiz, kurumsal sosyal güvenlik sistemini, İkinci Dünya Savaşı sonrası dönemde "primli rejimler" olarak da adlandırılan sosyal sigorta kurumlarını esas alarak oluşturmuştur. Nitekim, 1945 yılında SSK, 1949 yılında Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığı ve 1971 yılında da Bağ-Kurun oluşturulmasıyla, Türk sosyal güvenlik sisteminin bugünkü çatısı oluşturulmuş ve sistemin kurumsal gelişmesi büyük ölçüde tamamlanmıştır.

Takip eden yıllarda çıkarılan 2925 ve 2926 sayılı kanunlarla sosyal güvenlik kapsamına alınan nüfus kesimi önemli ölçüde genişletilmiş ve nihayet, 1999 yılında, 4447 sayılı Kanunla yürürlüğe giren işsizlik sigortasıyla yeni ve önemli bir adım daha atılmıştır.

Kurumsal yapı, kapsam ve mevzuat bakımdan önemli gelişmeler sağlayan Türk sosyal güvenlik sistemi, 1990'lı yılların başından itibaren problemlerle karşılaşmaya başlamış ve sistemin temel fonksiyonlarını yerine getirmesini güçleştiren ciddî bir finansman krizi içine düşmüştür.

Yaşlılık, malullük, ölüm ve sağlık sigortası hizmetleri sağlayan Bağ-Kura esnaf, sanatkâr, tüccar, sanayici ve serbest meslek sahipleri ile  köy ve mahalle muhtarlarının kayıt ve tescil yaptırmaları zorunlu tutulmuş; ev kadınlarının herhangi bir işte çalışmayan kişilerin ve Türkiye'de ikamet eden Türk asıllı ancak yabancı uyrukluların tabi olması ise, gönüllülük esasına bağlanmıştır.

Kurumun uyguladığı diğer bir kanun olan 2926 sayılı Tarımda Kendi Adına ve Hesabına Çalışanlar Sosyal Sigortalar Kanunuyla herhangi bir sosyal güvenlik kurumu kapsamında olmayan ve bir işverene hizmet akdiyle bağlı olmaksızın tarımsal faaliyette bulunan kimselerden 22 yaşını doldurmuş erkekler ve 22 yaşını doldurmuş aile reisi kadınların Bağ-Kura kayıt ve tescil yaptırmaları zorunlu tutulmuştur.

1.10.1972 tarihinde kuruluşunu tamamlayarak sigortalılarına malullük, yaşlılık ve ölüm sigortası kollarında hizmet vermek üzere çalışmalara başlayan Bağ-Kur, 1.1.1986 tarihinde uygulamaya konulan 3235 sayılı Kanunla üç yıllık süreç içerisinde kademeli olarak sağlık sigortası uygulamasına da başlamıştır.

1479 sayılı Kanuna tabi yaklaşık 2 400 000 sigortalı bulunmaktadır. Bu kanun kapsamında 1 200 000 kişi aylık almakta; bunların 15 000'ini maluliyet, 723 000'ini yaşlılık aylığı, 500 000'ini dul ve yetim aylığı alanlar oluşturmaktadır.

2926 sayılı Kanuna tabi yaklaşık 915 000 sigortalı bulunmaktadır. Bu kanun kapsamında 173 000 kişi aylık almakta; bunların 1 700 kişisini maluliyet, 108 000'ini yaşlılık aylığı, 63 000'ini ise dul ve yetim aylığı alanlar oluşturmaktadır. Böylece, 1479 ve 2926 sayılı kanunlara tabi yaklaşık 3 300 000 sigortalı, 1 400 000 kişi aylık alan olmak üzere toplam  4 700 000 kişi kuruluşla direkt ilgili olup, bağımlılarla beraber  Bağ-Kur, 20 000 000 kişiye hizmet etmektedir.

Değerli arkadaşlarım, sigortalılara tanınan çeşitli borçlanma imkânları, emeklilik yaşı ve prim ödeme sürelerinde indirim yapılması ve işi terk zorunluluğunun kaldırılması gibi nedenlerle kurumun emekli sayısı giderek artmış ve Bağ-Kur, 1989 yılından itibaren açık vermeye başlamıştır. 1989 yılında 77 milyar lira olarak gerçekleşen finansman açığı, yıllar itibariyle giderek büyümüş, 1999 yılında 895 trilyon lira, 2000 yılında 1 katrilyon 200 trilyon lira, 2001 yılında ise 1,8 katrilyon lira, 2002 yılında 2,8 katrilyon lira olmuş; 2003 yılında ise 4,1 katrilyon lira olması beklenmektedir.

Bu bağlamda, hükümetimiz, günün değişen koşullarına ayak uydurabilmek, sosyal güvenlik kuruluşlarındaki norm ve standart birliğini sağlamada mesafe almak, kurumun idarî ve malî yapısını kuvvetlendirmek, gelir-gider dengesini düzeltici önlemler alabilmesini ve idarî düzenlemeler yapabilmesini teminen, Kurumun yasal dayanağını kuvvetlendirmek amacıyla, Bağ-Kurun esasını oluşturan 1479 sayılı Kanunun bazı maddelerinde, bu tasarıyla, çeşitli düzenlemelere gitmiştir.

Değerli arkadaşlarım, bu bağlamda, kurum, gelirlerinin verimli bir şekilde değerlendirilmesine yönelik olarak, yeni bir daire başkanlığı ihdas etmiştir. Yönetimde etkinlik ile verimliliğin artırılabilmesi amacıyla, yeni ihdas edilen başkanlık ve teknik uzman personel nitelikleri belirlenmiş, kurumun sağlık ve sigorta hizmetlerinde gerekli tespit ve kontrollerin yapılabilmesi için, teftiş mekanizmasına ilaveten, Bağ-Kur denetmenleri çalıştırılmasına imkân veren düzenlemeler yapılmıştır.

Kurum gelirleri yeniden tanımlanmış ve gayrimenkullerin kira bedellerinin rayiç ve emsal bedellere göre belirlenmesi esası getirilmiştir. 1479 sayılı Kanunun 24 ve 25 inci maddeleri, kanunun amacına uygun olarak yeniden düzenlenmiş ve bu çerçevede, vergi kayıtları, yükümlü veya muaf olarak, sigortalı sayılmanın vazgeçilmez unsuru olarak öne çıkarılmıştır.

Diğer sosyal güvenlik kuruluşlarıyla norm ve standart birliğini sağlamak ve sigorta kolları arasındaki uygulama farklılığını gidermek amacıyla, borçlu malûllük aylığı bağlanması uygulamasına son verilmiş; aylığa esas hizmetin maliyetinde eşitlik ve rasyonelliğin sağlanması için toptan ödeme ihya bedellerinin rayiç prim tutarları üzerinden tahsili öngörülmüş; ölüm aylığında aranan hizmet süresinde de, norm ve standart birliğini sağlamak amacıyla, üç yıllık süre beş  yıla çıkartılmıştır.

Suiistimallerin önlenerek uygulamanın disiplin altına alınması amacıyla, isteğe bağlı sigortalılığın başlangıç ve sona erişi yeni esaslara bağlanmış ve ayrıca, uluslararası sözleşmelerden kaynaklanan yükümlülüklerimiz çerçevesinde yabancı uyruklulara da isteğe bağlı sigortalılık hakkı verilmiştir.

Sigortalı sayısının artırılarak prim ödeme tabanının genişletilmesi ve bozulan aktif-pasif sigortalı dengesinin yeniden kurulmasına yönelik düzenlemeler çerçevesinde, idarî cezaları öngören 80 inci madde yeniden yürürlüğe konularak, sigortalı olması gerekenlerin sisteme dahil edilmesi amaçlanmıştır.

Askerlik borçlanmasında ödeme süresi kısaltılarak, gecikmeden kaynaklanan kurumun kaybının önlenmesi amaçlanmıştır. Sağlık sigortasının kapsamı, gelirleri, gelirlerinin işletilmesi hususları yeniden düzenlenmiştir. Sağlık sigortası primlerinin uzun vadeli sigorta kolu primlerinden ayrılması ve bu sigorta kollarında toplanan primlerin birbirine aktarılmasını önleyecek düzenlemeler yapılması suretiyle, sağlık yardımlarında gerçeğe uygun gelir-gider hesaplarının yapılması  ve sağlık sigortasında uzun vadeli bir politika oluşturulması amaçlanmıştır.

Kurumun uyguladığı diğer bir kanun olan 2926 sayılı Tarımda Kendi Adına ve Hesabına Çalışanlar Sosyal Sigortalar Kanunu, 17.10.1983 tarihinde kabul edilmiş ve 1.1.1984 tarihinde yürürlüğe girmiştir. 10 yıllık süre içinde kademeli olarak tüm illerde uygulanması öngörülen kanun, ilk kez,  29.5.1980 tarihinde Konya ve Kırşehir İllerinde uygulamaya başlanılmış ve son 20 ilin de 1.7.1993 tarihinde kapsama alınmasıyla, yurt genelinde uygulanması tamamlanmıştır. Halen, bu kanuna tabi olarak, yaklaşık 880 000 aktif sigortalı ile 93 000 aylık alan sigortalı ve hak sahibi bulunmaktadır.

Sosyal güvenliğin yaygınlaştırılması, prim tahsilatının artırılması, sigorta hizmetlerinin ilke olarak nimet-külfet dengesi içinde ve kendi finansman kaynaklarıyla karşılanması ve sosyal sigorta kuruluşları arasında norm ve standart birliğinin sağlanması gibi başlıca hedefler ve ilkeler önplana alınarak, 2926 sayılı Kanunda geniş kapsamlı değişiklik yapılması zorunlu hale gelmiştir.

Değerli arkadaşlarım, yapılan değişiklikler çerçevesinde, sigortalıların ödeyecekleri primler ile aylıkların hesaplanmasında, Bakanlar Kurulunca tespit edilecek katsayı esasına dayalı 24 basamaklı bir gösterge sistemi getirilerek, ilk defa, sigortalılığa girişte ve basamak yükseltmesinde, giriş keseneği ve basamak yükseltme farkı alınması uygulamasına geçilmesi benimsenmiştir.

Basamak sayısı, 1479 sayılı Kanuna paralel olarak 12'den 24'e çıkarılmış ve sigortalıların birinci basamaktaki yığılmalarını önlemek amacıyla, 12 nci basamağa kadar otomatik basamak yükseltme imkânı getirilmiş ve böylece, sosyal güvenlik haklarının daha cazip hale gelmesi temin edilmiştir.

Basamak sayısının 12'den 24'e çıkarılması nedeniyle, emekliliklerini 12 basamaklı sisteme göre ayarlayan sigortalıların zarar görmelerini önlemek amacıyla, isteyen sigortalılara, bulundukları basamakları 12 basamak yükseltme imkânı getirilmiştir.

Ayrıca, maluliyet aylığı taleplerinde de, 1479 sayılı Kanuna paralellik sağlanarak, borçlu aylık bağlanması önlenmiş, iş kazası veya meslek hastalığı sonucu bağlanan maluliyet ve ölüm aylıklarında bir tam yıl prim ödeme şartı kaldırılmıştır.

Yaşlılık aylığının kesilmesinde öngörülen şartlar değiştirilerek diğer sosyal güvenlik kanunlarına paralellik sağlanmış ve aylığın kesilmesi isteğe bağlı bırakılarak, toptan ödeme ihyasına ilişkin hükümler değiştirilmiş ve hizmetlerin, talep tarihindeki prim tutarları üzerinden tahsili benimsenmiştir. 1479 ve 2926 sayılı Kanunlarda yapılan bu değişikliklerin kanunlaşması halinde, Türkiye'deki sosyal sigorta programları arasında norm ve standart birliğinin sağlanmasında önemli bir adım atılmış olacak ve dolayısıyla, bu kanuna tabi sigortalılara verilecek sosyal sigorta yardımlarında büyük ölçüde iyileştirme sağlanacaktır.

Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; 21 inci Yüzyılın ilk çeyreği, gelişmiş ülkelerde, sosyal güvenlik sistemlerinde yeniden yapılanma çabalarının sürdüğü yıllar olacak ve 21 inci Yüzyıl, bu yönüyle "sosyal güvenlik" çağı olarak da adlandırılacaktır. Hükümetimizin sosyal güvenlikle ilgili olarak uzun vadeli ve kararlı politikaları çerçevesinde, Acil Eylem Planımızda yer aldığı gibi, 2003 yılı sonuna kadar sosyal güvenlik sistemiyle ilgili olarak, sağlık hizmetlerinin sosyal güvenlik sisteminden ayrılarak ve herkese sağlık hizmeti sunacak olan genel sağlık sigortası sistemine geçilmesi; SSK, Bağ-Kur ve Emekli Sandığında norm ve standart birliğinin sağlanması; uzun vadeli ve kısa vadeli sigorta kollarının birbirinden ayrılması, bütün sosyal güvenlik kuruluşlarının tek çatı altında toplanması ve prim karşılığı olmayan ödemelerin kaldırılmasıyla ilgili çalışmalar devam edecektir.

Hükümetimiz, ülke çapında istihdama büyük katkı sağlayan sosyoekonomik dengelerin kurulmasına yardımcı olan, haysiyeti ve onuruyla çalışarak 20 000 000 kişiye ekmek götüren, dürüstlük ve özveri timsali olan esnaf ve sanatkâr kardeşlerimize hizmet götürmeye devam edecektir diye ekliyor; Yüce Heyetinizi, tekrar saygıyla selamlıyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Mahçiçek.

Şahısları adına, İstanbul Milletvekili Sayın Lokma Ayva; buyurun. (AK Parti sıralarından alkışlar)

LOKMAN AYVA (İstanbul) -  Sayın Başkan, AK Partimizin, CHP'mizin, DYP'miz ve ANAP'ımızın değerli milletvekilleri, bağımsız değerli milletvekillerimiz; hepinize, saygı ve sevgilerimi sunuyorum.

Önce, birkaç ay önce duyduğum bir fıkrayı anlatmak istiyorum: Bir gün, ormanda, aslan ile boğa karşılaşmışlar, sohbet ediyorlar. Tabiî, sohbet ederken akşam olmuş. Aslan demiş ki: "Benim eve gitmem lazım, evdeki kızar." Boğa da "yahu, sen koskoca ormanlar kralısın; ihtişam, muhteşem, azamet... Bir de evdekinden korkuyorsun" demiş. Aslan da demiş ki: "Beni, evde, seninki gibi bir inek beklemiyor, dişi bir aslan bekliyor." Onun hesabı, hakikaten gelecek, insanlar için, bazen, dişi bir aslan durumunda ya da bazen inek durumunda olabiliyor; ama, şu anda, gelecekle ilgili bir belirsizlik, insanların kafasında mutlaka var ve bunu, insanımız, garanti altına almak için, bir sosyal güvenlikle kendisini bütünleştirmek istiyor ve yarınından emin olmak istiyor.

Abraham Maslow'un, bir "hierarchy of needs" dediği ihtiyaçlar hiyerarşisi teorisi var ve burada, birinci sırada fizyolojik ihtiyaçlar, ikinci sırada güvenlik ihtiyacı var; "yarınından emin olma ihtiyacı da" diyor. O açıdan, son derece önemli bir tasarıyı görüştüğümüzü düşünüyorum ve arkasından da SSK geleceği için, bugün, belki, Sayın Mahçiçek'in dediği gibi, 21 inci Yüzyıl sosyal güvenlik çağı olacak; ama, bugün, Türkiye için, inşallah, güzel bir sosyal güvenlik geleceğinin başlangıcı olacak diye inanıyor ve ümit ediyorum.

Sayın milletvekilleri, bu tasarı dolayısıyla, birkaç tane önerge hazırladım; değerli milletvekillerimizle beraber verdik. Bundaki neden şu: Genellikle, ayrıntı bir konu olduğu için -inşallah insanın başına gelmez- çok insanın da başına gelmediği için, bu konulara vukufiyet olmayabiliyor. Onun için de, adaleti, hakkı, hakkaniyeti gözeten ve bunun gerçekleşmesini sağlayacak üç önerge verdik. İnanıyorum ki, bu önergeleri destekleyeceksiniz, desteğinizi esirgemeyeceksiniz; çünkü, bu çatı altında, hep adalete yönelik şeyler gerçekleşiyor, inşallah bundan sonra da gerçekleşecek. Türkiye'nin kaderi burada yazılıyor.

Değerli milletvekillerimiz, ben, birer cümleyle bilgi vermek istiyorum. Kulis yapmış olmuyorum; çünkü, Genel Kuruldayım. Belki, genel kurul yapmış oluyoruz.

Bu önergelerin esprisi şu: Özürlülerle ilgili olarak, SSK ve Emekli Sandığında olanın Bağ-Kur'a da sirayet etmesi ve Anayasanın ve Medenî Kanunun ilgili maddelerinin bu kanunda da kendini göstermesi.

Bunlardan birisi şu: Emeklilikle ilgili olarak özürlülere de bir kolaylık sağlanması; çünkü, emeklilikle ilgili, SSK ve Emekli Sandığındaki düzenlemeden, Bağ-Kur mensubu sigortalı özürlüler yararlanmıyor. Niye; çünkü, onlar kendi işlerini kurdular. Yani, kendi işini kuran, risk alan, müteşebbis olan insanları desteklemek yerine, negatif bir durum söz konusu oluyor ve SSK ve Emekli Sandığındakilerden farklı bir muameleye maruz kalıyor arkadaşlarımız, vatandaşlarımız.

Bir başka husus şu: Kız çocukları ile erkek çocukları arasında bir ayırım vardı. Onun da giderileceğini düşünüyoruz.

Bir başka husus da, yine, SSK ve Emekli Sandığında verilmiş olan, kendisi Bağ-Kur mensubu, fakat, çocuğu özürlü olan sigortalılarla ilgili.

Ben biliyorum ki, hak ve adalet üzere olan önergeler desteklenecek; fakat, saçma sapan şeyler de desteklenmeyecek. O yüzden de, biz, bu özelliğe dikkat eden önergelerimizi, inşallah, sizlere arz edip, desteklerinizi bekleyeceğiz.

Şu ana kadar, bu kanunun eksikliğinden dolayı çok sıkıntı çeken vatandaşlarımız oldu. Bu kanunla, inşallah, o sıkıntıların biteceğini ümit ediyoruz. Aynı zamanda, hükümetimizin de bu konudaki hassasiyetini düşünerek, kanunun bütün memleketimize hayırlı olmasını diliyorum.

Çok teşekkür ediyorum. (Alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Ayva.

Şahısları adına, Antalya Milletvekili Sayın Hüseyin Ekmekçioğlu; buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)

HÜSEYİN EKMEKÇİOĞLU (Antalya) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan kanun tasarısıyla ilgili olarak kişisel görüşlerimi sunmak üzere söz almış bulunmaktayım; Yüce Heyetinizi saygıyla selamlarım.

Değerli arkadaşlarım, esnaf ve sanatkârımız, işletme sayılarının çokluğu, ülke çapında istihdama sağladıkları büyük katkı, sosyoekonomik dengelerin kurulması, tarımsal ve sınaî ürünlerinin tüketiciye ulaştırılması ve üretimde azımsanmayacak bir paya sahip olmaları nedeniyle, tüm dünyada olduğu gibi, ülkemizde de önemli bir toplumsal kesimdir.

Dünyada büyük gelişmeler ve değişmeler yaşanırken, ülkemizde de her bakımdan çok önemli yeri olan esnaf ve sanatkârlarımız, maalesef, pek çok sorunla karşı karşıyadır. Esnafımızın bu sorunlarını çözmek, hepimizin önceliği olmalıdır. Esnaf ve sanatkârları yok saymanın, esnaf ve sanatkârları gözden çıkarmanın, topluma ve ülkeye vereceği zararın ve çıkaracağı faturanın çok ağır olacağı unutulmamalıdır.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; tasarının 15 inci maddesinde, Bağ-Kurlularımızı sıkıntıya sokacak bir hüküm söz konusudur. Bu konudaki görüşlerimi, 15 inci madde görüşülürken dile getireceğim.

Tasarının 44 üncü maddesiyle, yaşlılık aylığı alanlardan, ticarî ve meslekî kazancı dolayısıyla gerçek veya basit usulde Gelir Vergisi mükellefiyeti devam edenlerin aylıklarından yüzde 10 oranında sosyal güvenlik destek primi kesilmesine ilişkin uygulama söz konusu olacaktır.

Değerli arkadaşlarım, zaten birçoğu yoksulluk sınırında aylık alan Bağ - Kur emeklilerimiz, zor durumda kalmaktadırlar. SSK ve Emekli Sandığı emeklileri yönünden öngörülmeyen bu kesintinin, Bağ - Kur emeklilerine reva görülmesi, adaletsiz ve haksız bir uygulamadır. Bütün esnaf teşkilatları, bu uygulamadan ıstırap duymaktadır. Yetersiz Bağ - Kur emekli aylığı alanların, bir de, aylıklarından yüzde 10 oranında sosyal güvenlik destek primi kesilmesi, bu kesimi, açlığa ve yoksulluğa sevk etmektedir.

Değerli milletvekilleri, mevzuatımızda bulunan ve tasarıda yer alan sosyal güvenlik destek primi uygulaması, sigortacılık temel ilkeleriyle bağdaşmadığı gibi, Anayasamıza da aykırıdır. Emekliye ayrıldıktan sonra, kendi nam ve hesabına çalışan Emekli Sandığı ve SSK iştirakçileri için söz konusu olmayan bu uygulamanın, Bağ - Kur emeklileri için sürdürülmesi, hakkaniyet ilkesine de aykırıdır.

Anayasamızın eşitlik ilkesine de aykırı bu haksız uygulamanın yürürlükten kaldırılmasıyla, işyeri açan Bağ - Kur emeklilerinin maaşlarından yapılan yüzde 10 sosyal güvenlik destek primi kesintisine son verilmesi gerekmektedir. Uygulamaya başlanıldığı günden bu yana, Bağ - Kur emeklilerimizin yoğun tepkisine yol açan ve onları mağdur eden bu uygulamaya, kesinlikle son verilmelidir.

Değerli arkadaşlarım, esnaf ve sanatkârımız, tarımda çalışan insanımız, devlete, zamanında vergi ve prim ödeyen kesimlerimizdir. Devletimize katrilyonlarca lira vergi ödemelerine karşın, devlete yükleri de azdır. Batan bankaların devletimize verdiği zarar 45 milyar dolarken, esnafımıza verilen destek devede kulaktır.

AB ülkeleri, sosyal güvenlik primlerinde, esnaf ve sanatkârları teşvik için, yarattığı istihdama göre ve yatırıma yöneldiğinde, önemli miktarlarda indirimler yaparken, ülkemiz esnaf ve sanatkârları, böyle bir olanaktan yararlanamamaktadır. Hiç olmazsa, Bağ - Kur ve SSK prim artış oranlarının makul düzeylerde tutulmasına yönelik mevzuat değişikliğine, mutlaka gidilmesi gerekmektedir.

Değerli arkadaşlarım, günümüz ekonomik koşulları içerisinde, Bağ - Kur prim borçlarının, aksatılmadan, düzenli olarak ödenmesinin mümkün olmayacağı muhakkaktır. Bu nedenle "sosyal güvenlik barışı" adı altında, Bağ-Kur sigortalılarının birikmiş prim borçları ve buna ilişkin olarak tahakkuk eden gecikme zammı ve faizlerine ödeme kolaylığı getirilmelidir. İstenen, tüm borçların affedilmesi değildir. Bu kişileri beklenti içine sokmak da, düzenli prim ödeyene haksızlık olduğu gibi, ödeme alışkanlığını da bozmaktadır. Burada istediğimiz, prim borçlarının aslını ödemek koşuluyla, prim borçlarına tahakkuk eden gecikme zammı ve faizlerinin TÜFE'ye endekslenmesine ve en az 12 ay olmak üzere taksitlendirilmesine imkân tanınmasıdır.

Değerli arkadaşlarım, yasa tasarısının 16 ncı maddesinde, kamu kurum ve kuruluşları, belediyeler, kamu iktisadî teşebbüsleri, esnaf kefalet kooperatifleri ve bankalarda yapılacak işlemlerde, sigortalılardan, Bağ-Kurlu olduğuna dair belge istemek ve Bağ-Kurlunun da bunu ibraz etmek zorunda kalması zorunluluğu getirilmektedir. Zaten, banka ve kefalet kooperatiflerinin kredileriyle ayakta durmaya çalışan esnafın, bu uygulama karşısında çok zor duruma düşeceği muhakkaktır. Bu nedenle, esnafın kredi işlemlerinde, Bağ-Kura borcu olmadığını gösterir belgeyi ibraz etme zorunluluğu ortadan kaldırılmalıdır.

Değerli milletvekilleri, tasarının 37 nci maddesiyle, isteğe bağlı sigortalılar, sağlık yardımları kapsamından çıkarılmıştır. Anayasanın eşitlik ilkesine uygun olarak, isteğe bağlı sigortalılar da, sağlık primi ödemek koşuluyla sağlık hizmetlerinden yararlandırılmalıdır.

Ülkemizde yaşanan ekonomik kriz döneminde işyerini kapatmak zorunda kalan, ancak çok zor şartlar altında bile olsa, geleceğini garanti altına almaya çalışan esnaf ve sanatkârlarımız ile işsizliğin yoğun olarak yaşandığı bu ortamda başka bir imkânı olmadığı için isteğe bağlı sigortalılığı tercih eden birçok vatandaşımız, yalnızca emekliliğe hak kazanmakta, ancak, sağlık hizmetlerinden yararlanamamaktadır. Sağlık primini ödemeye razı olan bu kesime, önceden olduğu gibi, sağlık hizmetlerinden yararlanma olanağı mutlaka tanınmalı, mevcut çifte standart uygulaması  düzeltilmelidir.

Değerli arkadaşlarım, tasarının 38 inci maddesiyle, sigortalıların sağlık yardımından yararlanmaları, ilk defa sigortalı olanlar için dört ay, yeniden sigortalı olanlar için ise en az sekiz ay eksiksiz sağlık primi ödemiş olmaları ve sağlık sigorta prim borcu bulunmaması şartına bağlanmıştır.

Görüldüğü gibi, Bağ-Kur sigortalılarının, sağlık sigortasından yararlanma şartları oldukça ağırdır. Bir esnaf, sekiz ay prim ödediği ve prim ve gecikme zammı borcu olmadığı takdirde, sağlık hizmetlerinden yararlanma imkânına sahip oluyor; ancak, ekonomik koşullar karşında faaliyetlerine birkaç ay ara verdiğinde, bu hakkı elinden alınıyor; tekrar faaliyetine başladıysa, tekrar dört ay prim ödeme koşulu aranıyor. Kısaca, Bağ-Kura tabi sigortalının sağlık hizmetlerinden yararlanması, imkânsıza yakın olmaktadır.

Sosyal güvenlik kavramını incelediğimizde, toplumdaki bireylerin, hiçbir ayırım gözetilmeksizin, bugünlerinin ve geleceklerinin çeşitli sosyal ve ekonomik risklere karşı güvence altına alınması ve toplumun bütünüyle gelecek endişesinden kurtulmasını amaçlayan bir sistemler bütünü olduğunu görmekteyiz.

Cumhuriyetimizin ilanını takiben Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk "cumhuriyet, bilhassa kimsesizlerin koruyucusudur" diyerek, korunmaya muhtaç vatandaşlarımızı cumhuriyet rejiminin himaye edeceğini, en veciz bir şekilde vurgulamıştır.

Türkiye, sosyal bir hukuk devletidir. Bu bakımdan da, devletin yükümlülüğü, Anayasamızın 60 ncı maddesinde belirtilmiştir. Buna göre "herkes, sosyal güvenlik hakkına sahiptir. Devlet,bu güvenliği sağlayacak gerekli tedbirleri alır ve teşkilâtı kurar" şeklinde tanımlanan bu çağdaş kavram, ekonomik ve sosyal gelişmelere paralel olarak yeni boyutlar kazanmalıdır.

Sosyal hukuk devleti ilkelerine aykırı bir uygulama olan tasarıdaki bu maddenin, uygulama imkânı düşünülemez. Kaldı ki, ülkemizdeki mevcut diğer sosyal güvenlik kuruluşları ile Bağ-Kur arasında norm ve standart birliği sağlama açısından da maddenin yürürlüğe girmesi son derece yanlış olacaktır. SSK'da olduğu gibi, sağlık yardımından yararlanmak için, Bağ-Kurda da, yalnızca, ilk defa ve yeniden sigortalı olanlarda dört ay eksiksiz sağlık sigorta primi ödemiş olmak koşulu yeterli olmaktadır.

Değerli milletvekilleri, tasarının 57 nci maddesinde, sigortalılara en az 12 basamak yükseltme hakkı tanınmakla birlikte, basamak yükseltme hakkından yararlanan sigortalılara, basamak intibaklarının yapıldığı tarihten itibaren üç yıl sonra diğer şartların yerine getirilmesi halinde aylık bağlanabileceği hükmü vardır. Oysa, sigortalı, yükseltmek istediği basamak primlerini ve yükseltme farklarını ödeyerek malî yükümlülüklerini yerine getirdiğinden bekleme süresi şartı kaldırılmalıdır.

Değerli milletvekilleri, esnaf ve sanatkârlarımız pek çok sorunla karşı karşıyadır. Bu sorunlar, kamu yöneticilerinin, iştirakçilerin ve siyasetçilerin ilgisiz ve duyarsız yaklaşımlarından kaynaklanmaktadır. Zor ekonomik ve sosyal koşullar altında faaliyetlerini sürdüren esnafımızın sorunlarını çözmek için gerekli adımları atmak, hem muhalefet olarak bizim hem de iktidardaki partinin görevidir.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Ekmekcioğlu, konuşmanızı tamamlar mısınız.

Buyurun.

HÜSEYİN EKMEKCİOĞLU (Devamla) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Anayasamızın 173 üncü maddesi, devleti, esnaf ve sanatkârları destekleyici önlemler almakla zorunlu kılmaktadır.

Ülkemizde yaşanan ekonomik kriz nedeniyle güçlükle ayakta durmaya çalışan esnaf ve sanatkârlarımızın mevcut sıkıntılarını bir ölçüde de olsa azaltmak için, karşı olduğumuz maddelerin yeniden gözden geçirilerek yasalaşacağını ümit ediyoruz.

Esnafımızın yüzünü güldürecek yasaların çıkması dileğiyle, Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. (Alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Ekmekcioğlu.

Sayın milletvekilleri, tasarının tümü üzerindeki görüşmeler tamamlanmıştır.

Maddelerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Teşekkür ederim. Kabul etmeyenler... Teşekkür ederim. Kabul edilmiştir.

1 inci maddeyi okutuyorum :

ESNAF VE SANATKÂRLAR VE DİĞER BAĞIMSIZ ÇALIŞANLAR SOSYAL SİGORTALAR KURUMU KANUNUNUN VE TARIMDA KENDİ ADINA VE HESABINA ÇALI-ŞANLAR SOSYAL SİGORTALAR KANUNUNUN BAZI MADDELERİNİN DEĞİŞTİRİLMESİ, YÜRÜRLÜKTEN KALDIRILMASI VE BU KANUNLARA GEÇİCİ MADDELER

EKLENMESİ HAKKINDA KANUN TASARISI

BİRİNCİ BÖLÜM

Esnaf ve Sanatkârlar ve Diğer Bağımsız Çalışanlar Sosyal Sigortalar Kurumu Kanunu

ile İlgili Değişiklikler

MADDE 1. - 2.9.1971 tarihli ve 1479 sayılı Esnaf ve Sanatkârlar ve Diğer Bağımsız Çalışanlar Sosyal Sigortalar Kurumu Kanununun 1 inci maddesinin birinci fıkrasında yer alan "ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığına bağlı olmak" ibaresi madde metninden çıkarılmış ve üçüncü fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

"Kurum, bu Kanun ve özel hukuk hükümlerine tabi, tüzel kişiliği haiz bir kamu kurumudur. Kurum, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığının bağlı kuruluşu olan Sosyal Güvenlik Kurumunun ilgili kuruluşu olup, idari ve mali bakımdan özerktir."

BAŞKAN - Teşekkür ederim.

Adalet ve Kalkınma Partisinin bu madde üzerinde Grup adına söz talebi var mı Sayın Başkan?

HALUK İPEK (Ankara) - Hayır yok.

BAŞKAN - Teşekkür ederim.

Sayın Cevdet Selvi, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu ve şahsı adına söz istediği için bu soruyu yönelttim.

Buyurun Sayın Selvi. (CHP sıralarından alkışlar)

CHP GRUBU ADINA M. CEVDET SELVİ (Eskişehir) - Sayın Başkan, saygıdeğer milletvekilleri; ilkönce, hepinizi şahsım ve Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına saygı ve sevgiyle selamlarım.

Bu görüşülmekte olan, Esnaf ve Sanatkârlar ve Diğer Bağımsız Çalışanlar Sosyal Sigortalar Kurumu Kanununun ve Tarımda Kendi Adına ve Hesabına Çalışanlar Sosyal Sigortalar Kanununun Bazı Maddelerinin Değiştirilmesi, Yürürlükten Kaldırılması ve Bu Kanunlara Geçici Maddeler Eklenmesi Hakkında Kanun Tasarısı üzerinde Grubum ve şahsım adına söz aldım; bu nedenle vaktinizi almaktayım.

Bu tasarının 1 inci maddesiyle, kanunun "ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığına bağlı olmak" ibaresi metinden çıkarılarak, yerine "Kurum, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığının bağlı kuruluşu olan Sosyal Güvenlik Kurumunun ilgili kuruluşu olup, idarî ve malî bakımdan özerktir" ibaresi getirilmiştir. Elbette, daha önceki 57 nci hükümet zamanında hazırlanmış bu ve diğer yasa tasarıları, Türkiye'deki sosyal güvenlik sisteminin yetersiz olmasından kaynaklanan ve daha önce çıkardığımız Sosyal Güvenlik Kurumunun kuruluşuyla ilgili kanunun da işlerlik kazanabilmesi için bu değişikliği yapmak zorunluluğu vardı, bu nedenle gelmiştir.

Tabiî, 1971 yılında çıkarılan 1479 sayılı Yasa, esnafımızı, sanatkârımızı, birkısım tarımda çalışanları sosyal güvenlik şemsiyesi altına alabilmek, Anayasanın da verdiği görevi gerçekleştirmek için yürürlükte kaldı; ama, arzu edilen sonuca ulaşılamadı.

İşte bugün yeniden, aşağı yukarı 20 000 000 yurttaşımızı, 4 000 000 kayıtlı esnafımızı, çoluk çocuğunun geleceğini ve sağlığını ilgilendiren bir yasal düzenlemenin temelini atmak üzereyiz. Bugün, sigortalı esnaf, Bağ-Kurda 2 424 248 kişi; ama, sadece kayıtlı 4 000 000 esnafımız vardır. Diğer tarafta da aynı eksiklik var. Demek ki, Türkiye, uzun süreden beri, çağdaş bir ülke, ciddî bir ülke, sosyal bir devlet anlayışını gerçekleştirememiştir ve sorunlar arka arkaya gelmiştir.

Şimdi, bu tasarının geneline baktığımızda, bu tasarı, sosyal güvenliğin yaygınlaştırılmasını, yurttaşların büyük bir bölümünü kapsamasını sağlamak üzere düzenleme yapmaktadır. Prim tahsilatının artırılmasını sağlamak üzere yeni bir düzenlemedir. Sigorta hizmetlerinin, nimet ve külfet dengesinde, kendi finansman kaynaklarıyla karşılanmasını öngörmektedir veya bunu gerçekleştirme amacıyla hazırlanmıştır ve sosyal güvenlikte norm birliğinin sağlanmasını amaçlamaktadır.

İşte, söylediğimiz gibi, yasalar çıkabilir, 1 inci, 3 üncü, 56 ncı maddeleri ortaya konulabilir. Çıkan yasalar, 1971'den bugüne 20, 30, 40 yıl yürürlükte olabilir; ama, bu yasaların, amacına uygun hizmet edip etmediğine bakmak zorunluluğu vardır. Bu, onu gidermeyi amaçlamaktadır, onun için, önemli bir girişimdir. Peki, şimdiye kadar, bu yasa, neden amacına uygun sonuçlar vermedi; bu yasayı hazırlayanlar, bunu da, yasayla beraber düşünmek zorundadır. Otuz yıldan beri, 1479 sayılı Yasayla ve 2926 sayılı Yasayla amaçlanana ulaşılamamıştır; çünkü, yurttaşlarımızın büyük bir bölümü bu kapsam içerisinde olması gerekirken, çok küçük bir bölümü gelmiştir.

İkincisi, bu yasada amaçlanan sonuca ulaşılamamıştır. Prim kesilmiştir; fakat, prim toplanamamıştır. Toplanan primlerle de, sigortalıların, ne sağlığı ne sosyal güvenliği ne emekliliği, teminat altına, garanti altına alınmıştır. Demek ki, yasaları çıkarmak mümkündür; yasalar çıktıktan sonra, yıllarca, onu uygulamaya çalışmak da mümkündür; amaca uygun sonuç vermiyorsa, bunun nedenlerini aramak da, hükümetlerin görevidir, Meclisin görevidir.

Bu yasayı çıkarırken ve geleceğe dönük altyapı olan bu çalışmayı yaparken, kimlere, nasıl hizmet edileceğini, hükümetlerin, yasayı yapanların, mutlak düşünmesi lazım. Bu yasa değişikliğinin yapılması zorunluluğu nereden kaynaklandı, ne gibi aksaklıklarla bu noktaya geldi ki, biz, yeniden bir yasa düzenlemesi yapacağız, yeniden bir sosyal güvenlik sistemini oluşturmaya gideceğiz; buna bakmak lazım. İşte, buna baktığımız zaman, elimize şunlar geliyor; bugün, sosyal güvenlik sisteminde, gerek Bağ-Kurun gerekse Sosyal Sigortalar Kurumunun, hatta, en az onun kadar da Emekli Sandığının başarıya ulaşmayış nedenlerinden birkaç tanesi, şunlar olarak -bu yasayı çıkarırken, o aksaklıkları da giderme mecburiyetimiz açıkça ortaya çıkıyor- görülüyor:

Nedir; kötü yönetim. Türkiye, kötü yönetilmiştir bugüne kadar; genel durumu budur. Sosyal güvenlik kurumları da, kuruluşları da, hiç iyi yönetilmediği için, işte biz bugün bu noktaya gelmişiz. Buna umut bağlayan sigortalılar, dulları ve yetimleri, bugün, mağdur ve güç durumda kalmıştır.

Kayıtdışı ekonomiye gereken çözüm bulunamadığı için, gerekli önlem alınamadığı için, bu sosyal güvenlik kurumları bu hale gelmiştir.

En önemlilerinden bir tanesi, maalesef, çözümü doğrultusunda önemli bir göstergenin de olmadığı bu kurumlardaki var olan, göz göre göre devam eden yolsuzluklar nedeniyle, işte, umutla bu sigorta kapsamında bulunanları mutlu ve memnun etmemiş, amacına uygun sonuç vermemiştir.

Bir diğeri de, esnaftan, sanatkârdan, çiftçiden, işçiden, memurdan alınan paraların, fonlarda, doğru düzgün, ekonomik koşullara uygun yönetilememiş olmasının sonucu bu olumsuz noktaya gelinmiştir. Âdeta, iktidarlar, bu sosyal güvenlik kuruluşlarının primlerini nakit para kasası olarak kullanmışlardır ve bu noktaya geliş nedenlerimizden bir tanesi prim tahsil edilemez hale gelmiştir. Primin gerçekçi bir biçimde ve üst düzeyde tahsil edilememesi, işte, bu çöküntüyü karşımıza getirmiş, karanlık tabloyu ortaya koymuştur.

Prim alacaklarına getirilen aflar. Devletin katkısı olmamıştır. Bu konuyu özellikle altını çizerek belirtmek istiyorum. Sosyal güvenlik kuruluşlarının hazırlıkları, yasaları ve düzenlemeleri yapılırken, belirli kesimlerden ve özellikle bizim tarafımızdan "devletin, sosyal güvenlik kurumlarına, kuruluşlarına katkı sağlaması mutlak gereklidir" denildiğinde, bazı vatandaşlarımız veya bazı kişiler "devlet nereye yetişsin, böyle de şey olur mu" gibi düşünceye sahip olmaktadırlar. Vatandaş vergi vermektedir ve vergiyi, ülkenin bütünlüğü, ülkenin dış düşmanlara karşı, kamuoyunun düzenlemesine karşı, eğitimine, sağlığına halka hizmet etsin diye verir; ama, sosyal güvenlik kuruluşlarına üye olanlar -verginin üstünde- prim vererek, devleti bu külfetten kurtarır. Onun için, bütün dünyada, diğer ülkelerde, devlet, sosyal güvenlik kuruluşlarına belirli oranda katkıda bulunur; bunun ölçüsü de, vergide, almadığı hizmetin karşılığıdır; "o kurumlar, nasıl olsa, devletin hizmetini, anayasa görevini yapıyor; o halde, bu kurumlara biz bu desteği verelim ki, hizmet yerine getirilsin" diye katkıda bulunur. Böyle bir şey yok ülkemizde, bugüne kadar tersi olmuştur; katkı yerine, bu güvenlik kuruluşlarının nakit paraları, meri faizin çok altında faizle devlet kâğıtlarına yatırılmış, gülünç bir şekilde israf edilmiş, istismar edilmiştir.

En önemli olaylardan bir tanesi de, sigortacılıkta, hesaptır; vermediğiniz herhangi bir karşılığı almak mümkün değildir. Türkiye'de "biz yürüyelim, çıkalım; göç sonradan düzülür" hesabı hareket edilmiştir. Sağlam temele oturtmadan oluşturduğumuz kurum ve kuruluşları, kendi ayağının üstünde durabilecek, dengeleri sağlanmış bir şekilde gerçekleştiremeyiz. Âdet yerini bulsun diye, sağlam temeli olmayan, belirli ilkeler çerçevesinde yürütülmeyen her kuruluşta olduğu gibi, sosyal güvenlik kuruluşlarımız da bu noktaya gelmiştir, aktuaryel dengeleri hiç düşünülmemiştir. O günün koşullarında, zaman zaman siyasî yarar düşünülerek, zaman zaman popülizmin en acı ve bugünkü korkunç sonuçlarını verecek olayları dikkate almadan düzenlemeler yapılmıştır; âdeta, bu kurumların batırılması için, hiç prim ödenmeden, karşılığı olmayan pek çok uygulama ve düzenleme yapılmıştır. Hatta, öylesine çarpıcı olaylar vardır ki, sosyal destek zammı verilmiştir, bunun karşılığı yok.

Sigortacılıkta önemli birkaç ilke vardır, verdiğinizi, yıllara bölerek, sonunda hizmet olarak döndürebilecek hesap. Türkiye'de bu yapılmadığı için, perişan olunmuştur ve bu konuda sorumlu olanlar, bugüne kadar ülkeyi yönetenler, tüm kamuoyuna, doğru olmayan iki türlü imaj, izlenim vermişlerdir. Bir tanesi, Türkiye'deki ekonomik olumsuzluğu gördükleri zaman, halkın önüne çıkıp "birkaç tane karadelik var, bunlardan bir tanesi sosyal güvenlik" demişlerdir. Bazıları gelmiştir "sosyal güvenlik kurumlarında, kuruluşlarında yolsuzluk korkunç; eğer, ben bir şey söylersem, ben bir açıklama yaparsam yer yerinden oynar" demiştir; ama, önlem alınmamış, hatta, bunun yerine, o sigortayı batıracak daha farklı olumsuzluklar ortaya konulmuştur.

Demek ki, bu yasa tasarısını hazırlarken, bunun anlam ifade edebilmesi için, neden bugüne kadar olumlu sonuçlar vermediğini her açıdan ele alıp bakmak zorunluluğu vardır. Aksi halde, bunu söyleyiş nedenim, yasalar çıkarılabilir, kâğıt üzerinde kalır. Onun hayata geçmesi, amaca uygun sonuç vermesi için diğer faktörler gözardı edilirse, bu da, bizi güç durumda bırakacaktır; bu da, bizi, halka karşı, bu yasaların anlam ifade etmez haline bırakacaktır.

Ne olmuştur? Dünyada en fazla sosyal güvenlik primi alan ülkelerden birisiyiz; ama, buna mukabil hizmeti en yetersiz veren, güveni en az veren bir ülkeyiz, kalitesiz hizmet vermekteyiz. Bu nedenle, Bağ-Kura üye olmada pek çok kişi tereddüt etmiştir. Emekli olduğunda verilen para, onu veya dul bıraktıklarını veya yetimlerini korumayacak, kollamayacaktır. Günün sıkıntısında, umutla, güvenle gidip o kuruma üye olmayı tereddüt içinde görmektedir.

Bir diğeri, bu kuruluşlar, kurumlar, zaman zaman iktidarların arzusuna göre, halkla, yurttaşla yaptığı anlaşmaları istediği gibi değiştirebilmekte, o söz verdiği sigortalılarını ortada bırakmaktadır. Bunun örneklerini çok gördük, 3395 sayılı Yasa bunlardan bir tanesidir. Şartları değiştirmektedir hükümetler; o zaman, yurttaşlar da yarınlarının ne olduğunu bilmedikleri için, tereddüt etmektedir.

Üçüncüsü nedir; aktuaryel hesaplar gerçekçi bir biçimde yapılmadığı, o üyelerin, yani sosyal güvenlik kuruluşuna girenlerin, onun vecibelerini yerine getirip getirmediğini hesap etmediğimiz için, risk içerisinde bulunan sigortalılar paralarını ödeyememektedir ve bu nedenle de çöküntü fazlalaşmaktadır. Buna çözüm olarak ne yapılmaktadır; alışılagelmiştir; bu, ciddî bir devletin yapmaması gereken, hukuk devletlerinde uygulanmasında sakınca olan, ülkenin geleceğini karartabilecek bir af, bir kolaylaştırma anlayışı içerisinde yaklaşımdır.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Selvi, konuşmanızı tamamlar mısınız.

Buyurun.

M. CEVDET SELVİ (Devamla) - Vergide olsun, primde olsun, bu, bir ülke için çok tehlikelidir. Hukuk devletlerinde böyle bir şey olmaz. Bu aflar, bu kolaylıklar, prim kaçağını, âdeta, teşvik etmektedir. Bu aflar, primini, vergisini ödeyenleri mağdur etmektedir. Hukuk devletlerinde, adaletin korunması ısrarla istenen ülkelerde, kuralına uygun, yasalara uygun, kendisi borca girip veya başka risklere girip o vergisini, özellikle bu konuda primini ödeyenlerin alacaksınız primini; ödemeyenlere, ödemedikleri için kolaylık getireceksiniz; bu, haksızlıktır. Bu, tarım sektöründe de böyle olmuştur, vergide de böyle olmuştur, sigortada da böyle olmuştur.

Olayı kökünden çözmeye niyet etmeyenler, sıkıştıkları zaman, halka, bunu, bir de şöyle anlatmaktadırlar: "Kardeşim, hiç vermeyecek, tavadaki balık mı denizdeki balık mı?" Yahu, böyle örneklerle bir çağdaş ülke yönetilebilir mi?! Siz, balığı, denizdeyken hesabını yapıp tavaya getireceksiniz. Bunun sebepleri var. Bunu gerçekleştirmek için Türkiye'de gerçekçi olmak lazım. Biraz önce söyledim, bugün, emekliler, Bağ-Kurlular ne yazık ki, bu ülkede açlık sınırının altında bulunmaktadırlar, yoksulluk sınırının altında kıvranmaktadırlar ve bizim şimdiye kadar düzenlemesini yaptığımız esnaf, çiftçi, emekli, bunların emeklileri, muhtarlar; yerleşim biriminin en büyük mülkî amiri olan muhtarlar perişan haldedir. Bu tasarının geçerli olması için sadece bu tasarıyı çıkarmak yeterli değildir, onların bu haktan yararlanabilmesi için sıkıntılarını ve sorunlarını gidermek zorunluluğu vardır. Ben, sekiz aydan beri, bu 58 inci ve 59 uncu hükümetlerin getirdiği yasalara baktığımda, hep, ya satmaya yöneliktir ya da almaya yöneliktir.

Bakınız arkadaşlarım, bu tasarıyı nasıl yaparsanız yapın, binlerce, yüzbinlerce esnaf, risk içinde çalışan, ayakta durmaya çalışan esnaf, hatta şu istihdam sıkıntısında yanında birkaç kişiye ekmek veren esnaf ayakta duramaz oldu; yüzbinlercesi kapandı, yeni açılan yok. Siz, bu tasarıyı nasıl getirirseniz getirin, primini ödemek şöyle dursun, adamın karnını bile doyuramayacağı açıkça ortadadır.

BAŞKAN - Sayın Selvi, toparlayabilir misiniz.

M. CEVDET SELVİ (Devamla) - İkisi de mi bitti?

BAŞKAN - İkisi de bitti, evet.

M. CEVDET SELVİ (Devamla) - Özür dilerim, peki.

Değerli arkadaşlarım, gerçekten, risk içinde olan, ekonomik destek alamayan, fedakârlığın somut örneğini veren esnafımıza, Bağ-Kurlumuza, bunların ötesinde onları ayakta tutabilecek tasarıların buraya getirilmesi lazım, sorunlarına çözüm tasarılarının getirilmesi lazım. Tek başına bu tasarı, en mükemmel de olsa, geçerli olmayacaktır. Size bir örnek vereyim: Türkiye'de esnaf, ülkesini seven, sosyal yönden Türkiye'nin temel direği, ortadireği olan, ekonomik ve sosyal yönden olağanüstü katkısı olan esnaf, ne yazık ki, geçmiş tarihte sokağa çıkmak zorunda kaldı. Özveriyle, sabırla, yokluk, yoksulluk içinde riskle ayakta duran esnafı artık ihmal etmeyin.

Bu yasa gelecektir, doğrudur; geçmiş hükümetler de bunu hazırlamıştı. Sosyal güvenlik Türkiye'de mutlaka gerçekleşecektir, doğrudur; katkıda bulunuruz; ama, bunun hayata geçmesi, anlam ifade etmesi için, muhtarından çiftçisine, esnafına kadar, mutlaka, onların bu vecibeyi yerine getirecek olanakları önüne koymamız lazımdır. Krediler, faizler iflas ettirmektedir; kaçak çalışmak zorundadırlar. Büyük dükkân sahipleri, diğer hesapsız, Türkiye'nin gerçeklerine uygun olmayan o marketler, süpermarketler esnafı perişan etmiştir, şehirleri perişan etmiştir. Başka ülkede var, başka ülkede var diyorsunuz da, onun hesabı kitabı da var; Türkiye'de bu yapılmamıştır. Onun için, kredisinden primine, vergisinden bürokratik engellerine kadar, en az bu hazırlanmış yasalar kadar, onlara umut veren, sorunlarını çözebilecek olan -507 sayılı Yasa da dahil- o üretime dönük sorunlara çözüm getiren yasaları da artık getirirseniz yararlı olur; aksi halde, yıllar da geçse, bu yasayı en mükemmel de yapsak hayata geçiremeyiz, bu eksikliği var.

Şu imajı da lütfen siliniz: AKP satmaya geldi!.. Orman, SİT alanı, KİT, ne varsa satacağız diye ortada dolaşıyor; peşkeş çekildiği de görülüyor. AKP, dar ve sabit gelirlilere, seçim öncesinde söylediğinin tam tersine, programının tam tersine, işçiye, emekliye, çiftçiye, esnafa vermeye değil, almaya gelmiş.

BAŞKAN -  Sayın Selvi, son cümlenizi rica edeyim.

M. CEVDET SELVİ (Devamla) - Hemen bitiriyorum. Son cümlem.

Çünkü, bunu söylettiren, yaşayarak gördükleri olay var. Ne yaptınız ek-zamdan başka? Ne yaptınız ara zamdan başka? Ne yaptınız ek-vergiden başka? Allah rızası için, şu bunalmış, söz verdiğiniz hangi büyük kitlelere dönüp bir çözüm buldunuz? Ama, aflar kimlere?.. Ama, hortumcuların rahatlığı, onlara bulunan çareler... Bu ülkeye güvenen, temel direğimiz olan esnafa, çiftçiye dönük, hiç olmazsa, birkaç tane yasa getirin ki, şu insanlar da umutlansın; zaten güç durumda; psikolojik olarak da, moral olarak da çökmesini önleyelim. Hükümetin, bu çalışmaları gerçekleştireceğine inanıyorum. Meclisin, buna olumlu katkıda bulunacağına güveniyorum.

Hepinize saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Selvi.

Hükümet adına, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Sayın Murat Başesgioğlu; buyurun. (AK Parti sıralarından alkışlar)

ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI MURAT BAŞESGİOĞLU (İstanbul) - Sayın Başkan, çok değerli milletvekili arkadaşlarım; hepinizi, şahsım ve hükümetimiz adına saygıyla selamlıyorum.

Bugün huzurda görüştüğümüz yasa tasarısı, sosyal güvenlik sistemimiz içerisinde çok önemli bir yeri olan Bağ-Kur ile ilgili bir tasarıdır.

Hepinizin bildiği gibi, 1972 yılında kurulan bu kurum, şu anda 3 320 000 aktif sigortalıya, 1 393 000 emekli sigortalıya ve bunların bakmakla yükümlü oldukları nüfusla birlikte, ülke nüfusumuzun yaklaşık 15 000 000'luk kesimine sosyal güvenlik ve sağlık hizmeti sunmaktadır.

Yoğun bir yasa maratonuna girmiş bulunmaktayız; bu sebeple, sözlerimi fazla uzatmayacağım, sizleri de daha fazla yormak istemiyorum, konuşmamı olabildiğince kısa keseceğim. Zaten, benden önceki konuşmacılarımız da, Bağ-Kurun şu anda bulunduğu malî durumunu, diğer parametrelerini burada çok güzel şekilde ifade ettiler. Keşke, her konuşmacı, burada, Bağ-Kurun bugünkü durumunu daha güzel ifadelerle anlatabilseydi.

Değerli arkadaşlarım, maalesef, Bağ-Kur, bugün, geldiği nokta itibariyle, bir sosyal güvenlik kurumu olmaktan ziyade, bir sosyal yardım ve hizmet kurumuna dönmüş bulunmaktadır. Bağ-Kurun gelirlerinin yüzde 60'a yakın bir bölümü hazine tarafından karşılanmaktadır, ki, bu aktuaryel dengesindeki bozukluk devam ettiği sürece, bu hazine transferindeki bölüm daha da artacaktır.

Bizim, Meclis olarak ve hükümet olarak vermemiz gereken karar şudur: Geçmişe dönük hiçbir şey söylemek istemiyorum; evet, geçmişteki yanlış uygulamalar neticesi bu kurum bu hale gelmiştir. Biz, Bağ-Kurun bir sosyal güvenlik kurumu olarak devam etmesini sağlamak için köklü radikal tedbirler alacak mıyız; yoksa, halka, kısa vadede şirin gözükmek adına, popülizm yapmak adına, günlük elmaşekerleri mi dağıtacağız; Yüce Meclisin veyahut da hükümetin vermesi gereken en önemli karar budur. İnanıyorum ki, hiçbirimiz, hiçbir milletvekilimiz, hiçbir kurumumuz, Bağ-Kuru, ileride, daha büyük sıkıntılara sokacak, Bağ-Kurlularımızı, ileride, gerek sağlık hizmeti konusunda gerekse sigorta hizmetleri konusunda daha büyük zorluklara sokacak böyle bir popülizmi, böyle bir yaklaşımı benimsemeyecektir.

Evet, bu şekilde dengeleri bozulmuş sosyal güvenlik kurumunu rehabilite etme konusunda alınacak kararlar sevimli kararlar değildir, bugün için sevimli kararlar değildir; ama, biz, bu sosyal güvenlik sistemini, geleceğe, ileriye sürdürülebilir şekilde taşıma iradesini göstereceksek, bu kararları, bugün için, sevimli olmasa bile, almak zorundayız. Kimin için almak zorundayız; bu sistemden yararlanacak Bağ-Kurlumuz için, tarım sigortalımız için, bunların bakmakla mükellef olduğu yakınları için.

Değerli arkadaşlarım, huzurunuza gelen tasarı iki bölümden oluşuyor. Birinci bölümünde, teşkilat ve kadroya ilişkin hükümler var; genel kurul, yönetim kurulu, bunların kompozisyonu, buraya kimlerin katılacağı, dairelerin görevleri, çağdaş gelişmelere uygun olarak finans ve aktuaryel daire başkanlığının kurulması, bilgi işlem daire başkanlığının kurulması gibi yeni güncel ihtiyaçlara cevap verecek yeni birimler ihdas edilmektedir.

Tasarımızın ikinci bölümündeyse, sigortacılık hizmetlerine ilişkin hükümler yer almaktadır; bunları, burada konuşan değerli arkadaşlarımız ifade etiler. Bunlardan önemli gördüklerimi sizlerle paylaşmak istiyorum.

Bunlardan bir tanesi, 1479 sayılı Kanun, çiftçilerimize yönelik sigorta hükümlerini içerirken, 2926 sayılı Kanun hükümleriyle norm ve standart birliği sağlanmıştır; yani, 1479 ile 2926 sayılı tarım sigortası dediğimiz iki sigorta kesimi arasında birlik sağlanmıştır.

Sigortalılık kapsamı, sigortalılığın başlangıç ve terk tarihleri, kontrol ve denetimi yeni esaslara bağlanmıştır. Yapılan değişikle, kurumun kuruluş amacına uygun olarak sigortalılık niteliği ve kapsamı yeniden belirlenerek, prim alacaklarının tahsilinde kamu kurum ve kuruluşlarının katkısının sağlanması öngörülmektedir.

Toptan ödeme yapılmak suretiyle, tasfiye edilen hizmet süreleri yeniden düzenlenmiştir.

Yasa tasarısıyla, 4.10.2000 tarihinden önce isteğe bağlı sigortalı olup da sağlık sigortası kapsamı dışına çıkarak mağdur hale gelmiş olan sigortalı ve emeklilerimize, kanunun yürürlüğe girdiği tarihten itibaren bir yıl içerisinde talepte bulunmaları ve altı ay içerisinde borçlarını ödemeleri halinde tekrar sağlık sigortasından yararlanma hakkı verilmiş olacaktır.

Yapılan düzenlemeyle, isteğe bağlı sigortalılığın amacına uygun olarak düzenli prim ödemesinin sağlanabilmesi için, belirli süre prim ödenmemesi halinde sigortalılıklarının kendiliğinden sona ermesi öngörülmüştür.

Yine, başka bir değişiklikle, 1479 sayılı Kanuna tabi sigortalılara, kanunun yayımı tarihini takip eden aybaşından itibaren üç ay içerisinde başvurmaları halinde 12 basamak yükseltme hakkı tanınmıştır. Bu düzenlemeyle, düşük basamaklarda prim ödeyerek düşük aylık almalarının önlenmesi amaçlanmıştır.

Askerlik borçlanmasında üç ay olan ödeme süresinin altı aya çıkarılması ve askerlik borçlanmasıyla aylık bağlanması halinde bir yıl bekleme şartı kaldırılmıştır.

Kurumun tüm işlemlerinin bilgiişlem ortamında yapılması ve arşivlenmesi yasal hükme bağlanmıştır.

Ayrıca, kız çocuklarına aylık bağlama usulünde "geçimini sağlayacak başka geliri bulunmamak" kriteri kaldırılarak, objektif kriterlere, "sosyal güvenlik kurumlarına bağlı olarak çalışmamak ve aylık almamak" yöntemine geçilmiştir.

Tasarı görüşülürken, bu konuda, ileride de daha ayrıntılı bilgileri öğrenme imkânını bulacağız.

Değerli arkadaşlarım, bugün, bu tasarıyla birlikte yeni bir düzenlemeyi de huzurlarınıza getirmiş bulunmaktayız. Şayet, Yüce Meclisimizin onayı olursa, Sosyal Sigortalar Kurumuna ve Bağ-Kura bugüne kadar birikmiş olan borçları yeni bir yapılandırma ve taksitlendirme amacına yönelik bir değişiklik yapılacaktır.

Değerli arkadaşlarım, Bağ-Kur, 2002 yılı sonu itibariyle, 1 katrilyon 71 trilyon liralık prim tahsilatına karşılık, 2 katrilyon 766 trilyon lira emekli aylığı ödemesi yapmıştır. Bağ-Kurun prim gelirleri, emekli aylıklarının ancak yüzde 39'unu karşılayabilmektedir. 2002 yılı sonu itibariyle, 964 trilyon liralık sağlık primi gelirine karşılık, 2 katrilyon 195 trilyon liralık sağlık gideri gerçekleştirilmiştir. Burada da, sağlık primi gelirlerinin sağlık giderlerini karşılama oranı yüzde 44'tür. Bağ-Kurun 2003 Haziran ayı itibariyle prim alacağı 14 katrilyon 346 trilyon liradır.

Değerli arkadaşlarım, bu alacakların dağılımına baktığımızda, sigortalılarımızın sadece yüzde 16'sının hiç borcu bulunmamaktadır; yüzde 55'i primlerini düzensiz ödemektedir; yüzde 28'i, yaklaşık 1 000 000 sigortalımız hiç prim ödememiştir. Bu malî tablodan da anlaşılacağı üzere, Bağ-Kurun borç yapılandırılmasını Yüce Meclisin huzuruna getirmek zaruretiyle karşı karşıya kaldık. Nasıl bir yöntem düşündüğümüzü de, izninizle, kısaca arz etmek istiyorum:

Değerli arkadaşlarım, Bağ-Kur, bugüne kadar, gecikmiş borçlara veyahut da gecikmiş alacaklarına, 6183 sayılı Yasa uyarınca, gecikme zammı tahakkuk ettiriyordu. Bunun da oranı şu anda yüzde 7'dir; yani, bu aylık 7'lik oran, yıllık yüzde 84 oranına tekabül etmektedir; yıllık yüzde 84'lük bir faiz oranını, bugünün piyasa şartları içerisinde, kabul etmek, uygun görmek mümkün değildir.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Buyurun Sayın Bakan, konuşmanızı tamamlayınız.

ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI MURAT BAŞESGİOĞLU (Devamla) - Değerli arkadaşlarım, dolayısıyla, yapacağımız şey şudur: Biz, Bağ-Kur olarak, bundan sonra, gecikmiş borçlara bu yöntemi uygulamaktan vazgeçeceğiz; yani, aylık yüzde 7, yıllık yüzde 84 oranındaki bu çok yüksek gecikme faizi uygulaması yönteminden vazgeçeceğiz.

Peki, bunun kapsamı ne olacak; bunun kapsamı da, siz, şayet onaylarsanız, 30 Haziran tarihî itibariyle tahakkuk etmiş prim, gecikme zammı ve diğer alacaklar, bu borçları yapılandırma kapsamı içerisine dahil edilecek.

Bu birikmiş borçlara uygulanacak oran da, Hazine Müsteşarlığınca açıklanacak TL cinsinden ıskontolu ihraç edilen devlet içborçlanma senetlerinin aylık ortalama faizinin birleşik bazda uygulanmasını öngörüyor. Şu anda bilebildiğim kadarıyla, bu faiz oranının aylık ortalaması 3.6'dır.

Değerli arkadaşlarım, peki, taksit miktarı ne olacak; daha önceki taksitlendirme yönteminde 18 ve 24 aylık taksitlendirmeler oluyordu. Bizim bu yöntemimizde, bu şekilde, 18 ve 24 aylık bir kısıtlayıcı süre olmayacak. Ne olacak; mükelleflerimizin, Bağ-Kurlularımızın ödeme gücüne bağlı olarak, onların da arzularına bağlı olarak bir taksitlendirme, bir yeniden borç yapılandırılması programı olacak. Yani, diyelim ki, ayda 120 milyon liralık bir Bağ-Kur cari primi olan sigortalımızın, bunun yüzde 15'i, diyelim yüzde 20'si gibi belli bir baz alınarak, ödeme gücü, mutlaka bu borçları yapılandırma konusunda dikkate alınacak. Bu yasaya temel parametreleri koyup, daha esnek olabilmesi için, borç yapılandırılmasının taksitini ve mükellefin ödeme gücünü takdir ve tayin keyfiyetini de kurumlarımızın yönetim kuruluna bırakmak istiyoruz.

Değerli arkadaşlarım, bu kanundan yararlanmak için, kanunun yayımı tarihini izleyen otuz gün içinde mükelleflerimizin yazılı müracaat etmesi gerekiyor. Eğer, sigortalımız, ben bu yeni uygulamadan istifade etmek istiyorum derse yazılı müracaat etmesi lazım; yoksa, eski uygulamaya ve eski borç yapılandırmasına tabi olma hali devam edecektir.

Taksit nasıl bozulacak; bunun için de, bir yıl içerisinde yine makul sayılabilecek; yani, öyle, bir ay ödememede, hemen, taksitini yahut da taahhüdünü ihlal etmiş saymayacağız. Yani, bir yıl içerisinde, diyelim üç ay gibi, art arda bu öngörmüş olduğu veyahut da taahhüt etmiş olduğu taksiti ödemediği takdirde taahhüdünü ihlal etmiş olacak.

Değerli arkadaşlarım, burada önemli bir konu da, beş yıl hiç kuruma prim ödememiş sigortalılarımız açısından önem arz etmektedir. Yani, bir şekilde, resen tescil yoluyla kuruma ilişkileri kurulmuş; ama, bu tarihten itibaren kuruma hiç prim ödememiş bir hayli sigortalımız var. Şimdi, biz, bu sigortalılarımızı bu borç yapılandırma imkânından öncelikle yararlandırmak istiyoruz. Beş yıl ve daha fazla prim ödememiş sigortalılarımız, öncelikle bu borç yapılandırma ve ödeme kolaylığı prosedüründen yararlanma hakkına sahipler. Diyelim ki, öngörülen otuz günlük süre içerisinde bu imkândan yararlanmak istemediler. Öyle ki -hepimiz biliyoruz- çoğu mükellef de "beni, Bağ-Kurdan çıkarın" diyor. Çünkü, yerine göre, yeşilkart uygulamasından istifade edemiyor veyahut da diğer sosyal güvenlik kuruluşlarıyla ilgili irtibatlarında, Bağ-Kurlu olması, onun için engel teşkil ediyor. Dolayısıyla "beni bu sistemden çıkarın" diyor. Bize gelmiş, yazılı dilekçe vermiş; ama, yasada herhangi bir açık hüküm olmadığı için, bu arkadaşların Bağ-Kurluluğu devam etmiş ve devam ettiği sürece de kendileri hakkında borç tahakkuk ettirilmiş.

Şimdi, biz, kuruma, beş yıl ve daha fazla borcu olan, hiç prim ödememiş bu sigortalıların durumunu netleştirmek istiyoruz. Kendilerine, o borç yapılandırmasından istifade etme imkânı tanıyacağız. Müracaat etmedikleri takdirde de, kendilerine bir tebligat yapılacak, bu tebligata da olumlu cevap vermedikleri takdirde, sigortalılıklarının, ikinci müracaatlarına kadar askıya alınmasını öngörüyoruz. "Askıya alınma" ne demek; bunları, Bağ-Kur Genel Müdürlüğü, ayrı bir portföy içinde tutup, bunun dışında kalan sigortalarını, alacaklarını, borçlarını net bir şekilde, şeffaf bir şekilde görebilmelerine imkân sağlayacak bir yöntemi sağlayacaktır. Bu arkadaşımız, bu sigortalımız, ileride, Bağ-Kura müracaat etti; sistemle tekrar entegre olması mümkün. Vergi kaydıyla ilgili bir işi varsa, mutlaka, vergi kaydına dayalı olarak da Bağ-Kurla irtibat kurması mümkün olacaktır. Çünkü, bu sayı çok yüksek ve bu sayıyı, biz, net bir şekilde tespit edip, kurumun sağlıklı malî yapısını görmemiz gerekmektedir.

Değerli arkadaşlarım, bu borç yapılandırma yasasında Bağ-Kurlular için önemli bir avantaj daha var: Bu beş yıl ve üzeri prim borcu bulunan sigortalıların, daha önce, Bağ-Kur mevzuatına göre hesaplanmış olan cari gecikme zamları, bu hesaplama usulünden vazgeçilerek, Sosyal Sigortalar Kurumundaki hesaplama yöntemine göre yeniden hesaplanacak. Bu hesaplama yapıldığı zaman da, arkadaşlarımızın yapmış olduğu hesaplamaya göre, Bağ-Kurluların toplam borçlarında yaklaşık 2 katrilyon lira civarında bir azalma olacaktır. Bu, tabiî, her bir sigortalıya ne kadar isabet eder, kendi cari hesabına göre, ortaya çıkacak bir husustur.

Bu sistem, geçmiş borçlara ilişkin bir sistemdir. Bundan sonra yeni oluşacak borçlara da yine 6183 sayılı Yasada öngörülen yüzde 7'lik gecikme zammı uygulamasından vazgeçip, demin ifade ettiğim gibi, borçlanma faizinin bileşik bazda uygulaması yöntemine geçilecektir. Bu konuya ilişkin yönetim kurullarımızın daha detaylı karar alması ve bu kararları alırken de, mutlaka, sigortalılarımızın ödeme güçlerine göre bir borç yapılandırılması uygulamasına gidilecektir. Her halükârda, değerli arkadaşlarım, bu uygulama, bugün mevcut uygulamakta olduğumuz gecikme zammı, artı, temerrüt faizi uygulamasından kat kat sigortalı lehinedir,  faydalıdır. Burada tek risk, hazine bileşik faizinin değişken olmasıdır. Umuyorum ve diliyorum ki, hükümetimiz de malî disiplini en iyi şekilde sağlamak için elden gelen gayreti göstermektedir. Önümüzdeki yıllarda trendde çok olağanüstü bir durum gerçekleşmezse, borçlanma faizlerinin de daha aşağı noktalara çekileceğini göstermektedir. Tabiî, olağanüstü bir durum olursa, hükümet olarak da bunu her zaman dikkatten kaçırmayacağız; sigortalılarımızı ve mükelleflerimizi mağdur etmeyeceğiz.

Ben, katkı sağlayan değerli grup yöneticilerimize, milletvekillerimize, Sayın Başkanlık Divanına çok teşekkür ediyor, bu önemli kurumumuzun teşkilat yasasının, bütün sosyal güvenlik sistemimize ve  Bağ-Kurlularımıza hayırlı olmasını diliyor, hepinize saygılar sunuyorum. (Alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Bakan.

Şahsı adına, Malatya Milletvekili Sayın Ferit Mevlüt Aslanoğlu; buyurun.

FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Malatya) - Sayın Başkan, Yüce Meclisin değerli üyeleri; Sayın Bakanım, her şeye barış dedik, vergi barışı dedik, diğer barışlar dedik; ama, bu insanlara haksızlık yapıyoruz. Bundan sonra borçlarını ödemeyen insanlara da aynı faiz oranını uygulayacaksınız, bugüne kadar borçlarını ödememiş insanlara da aynı faiz oranını uygulayacaksınız. Tabiî, barış dedik, barışla, borçlarını bugüne kadar ödemeyenlere birtakım imkânlar sağlandı; ama, bugüne kadar sigorta prim borçlarını ödeyemeyen -bu insanlar bugün toplumun en az gelirli kısmı çünkü- Bağ-Kur primini yatıramayan bu insanlar, hastanesinden, ilacından, hiçbir şeyden faydalanamayacak; bunları göze alarak Bağ-Kur primini yatıramıyorsa imkânsızlıktan yatıramamış demektir. Eğer, bu kesime -verdiğiniz rakamla aylık 3,6'nın faizi yaklaşık yüzde 60'a geliyor- yine, yüzde 60 gibi bir faiz uygularsanız, yine, bu insanları perişan ederiz, bu insanlara barış eli uzatamayız. "Her şeye barış dedik" ama, hâlâ prim borçlarını ödeyemeyen insanlara -bunlar toplumun en dar gelirli insanları - bu faiz oranlarını, eğer, bu şekilde uygularsanız, bu insanlardan bu faizi alamayız ve bu insanlar da sosyal güvenlik imkânlarına kavuşamazlar. Sayın Bakanım faiz oranlarını bir kez daha gözden geçirmenizi özellikle istirham ediyorum.

Değerli üyeler, maddede "özerklik" diyoruz. Özerk, hiçbir yere bağlı olmamak demektir. Bana göre, özerk olmuyor, üçüncü halka oluyor. Yani, dün Bakanlığa bağlıydı, bugün ise, bu yasayla, Bakanlık, sosyal güvenlik kurumu ve kurum; üçüncü halka ilave ediliyor buraya; aslında, özerk bir kurum olmuyor.

Tabiî, başından beri, yıllar önce bu kurum özerk olsaydı, finansal özerkliği olsaydı, yine söylüyorum, tüm sosyal güvenlik kurumlarında kesinlikle aktuaryel açık olmazdı. Eğer, bir kurum, malî açıdan özerk değilse, bir yerlere halkalarla bağlıysa, ben, özerkliğin kâğıt üzerinde kalacağına inanıyorum değerli arkadaşlar.

Tabiî, kurumu özerkleştiriyoruz, özerk olsun diyoruz, kağıt üzerinde de olsa; ama, bir başkalarını da ayaklarından bağlıyoruz; muhtarlar. Hepiniz seçim bölgelerine gidiyorsunuz "muhtarım, hoş geldin, sefa geldin" diyorsunuz, en baş köşeye geçiriyorsunuz; 99 000 000 lira maaş veriyoruz bu insanlara; aldıkları maaş 99 000 000 lira; birinci basamak Bağ-Kur primi 125 000 000 lira! "Sen muhtar oldun, gel buraya, öde 125 000 000 lira primi" diyorsunuz! Arkadaşlar, bu insanların ne yaptığını hepiniz çok iyi biliyorsunuz, muhtarların ne kadar zorluklarla mücadele ettiğini hepiniz çok iyi biliyorsunuz; ama, bir taraftan, Bağ-Kurla ayaklarını bağlıyorsunuz; prim ödeyeceksin... Arkadaşlar, bu insanlar, meccanen, elli kere, bir sürü vilayete, oraya buraya, sırf köyüne hizmet etmek için gidiyor. Hakikaten, bu insanların yaptığı görev kutsal görevdir; ama, biz de bu insanları ayaklarından bağlayıp aşağıya çekiyoruz. Gelin, hep beraber bir kanun teklifi verelim. Hiç değilse, bu muhtarlarımızın, birinci basamak Bağ-Kur primlerini... Onları sosyal güvenliğe kavuşturalım, onların sosyal güvenlikleri olsun. Bu insanların ya maaşlarının üzerine, ayrıca ödeyeceği Bağ-Kur primi kadar bir ilave yapalım veya Bağ-Kur primlerinden muaf tutarak, bu insanları da sosyal güvenliğe kavuşturalım, onları da dahil edelim arkadaşlar.

Muhtarların ne yaptığını hepiniz çok iyi biliyorsunuz. Hepiniz gidiyorsunuz, en baş köşeye geçiriyorsunuz, çok değer veriyorsunuz; ama, gelin, o insanlara bu Yüce Mecliste değer verelim; gelin, o insanların ayaklarını aşağıya çekmeyelim. Bu insanların, bugün, dünya kadar Bağ-Kur prim borçları var.

Ben, bir kez daha bunu dikkatinize sunuyorum. Gelin, muhtarları çok zor durumdan kurtaralım. Onlar, hepimizin emanetçisi; kamu adına görev yapıyor bu insanlar, meccanen görev yapıyor. Bir kez daha bunu dikkatlerinize sunuyorum. Eğer, bu yasada olmuyorsa -Sayın Bakanıma arz ediyorum- gelin, Yüce Meclis olarak, hep beraber bir kanun teklifi verelim, bu insanları bu zor durumdan kurtaralım.

Hepinize saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Aslanoğlu.

1 inci madde üzerindeki görüşmeler tamamlanmıştır.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Teşekkür ederim. Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

2 nci maddeyi okutuyorum :

MADDE 2. - 1479 sayılı Kanunun 3 üncü maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.       

"Madde 3. - Genel Müdürlük, Genel Müdür, üç genel müdür yardımcısı, merkez ve taşra teşkilatından oluşur.

Merkez Teşkilatı;

a) Ana hizmet birimleri; Sigortalılar Daire Başkanlığı, Tahsisler Daire Başkanlığı, Sağlık İşleri Daire Başkanlığı, Finansman ve Aktüerya Daire Başkanlığı, Bilgi İşlem Daire Başkanlığı,         

b) Danışma ve denetim birimleri; Teftiş Kurulu Başkanlığı, Hukuk Müşavirliği, Araştırma Planlama ve Koordinasyon Daire Başkanlığı,         

c) Yardımcı hizmet birimleri; Muhasebe ve Mali İşler Daire Başkanlığı, İnşaat ve Emlak Daire Başkanlığı, Personel ve Eğitim Daire Başkanlığı, İdari İşler Daire Başkanlığı ile Savunma Uzmanlığından, Taşra teşkilatı, il müdürlüklerinden, Bakanlar Kurulu kararı ile kurulacak şube müdürlüklerinden,  

Oluşur.

Merkez ve taşra teşkilatının görev,  yetki ve sorumlulukları ile çalışma usul ve esasları yönetmelikle belirlenir."

BAŞKAN - Teşekkür ederim.

Madde üzerinde, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına, Ankara Milletvekili Sayın Muzaffer Kurtulmuşoğlu; buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)

CHP GRUBU ADINA MUZAFFER R.KURTULMUŞOĞLU(Ankara) - Sayın Başkan, sayın milletvekili arkadaşlarım; Bağ-Kur kanunu tasarısı üzerinde, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına söz almış bulunuyorum; hepinize saygılar sunarım.

Bilindiği gibi, 1479 sayılı Kanunla, esnaf ve sanatkârlar ile diğer bağımsız çalışanların; 2926 sayılı Kanunla da, tarımda kendi adına ve hesabına çalışanların, yani, çiftçilerin, sosyal sigorta hizmetleri düzenlenmektedir. Bağ-Kur, 1 Eylül 1999 tarihinden itibaren, 1479 sayılı Kanun kapsamında olanlarla birlikte, 2926 sayılı Kanunun kapsamında bulunan tarım sigortalılarımıza da hizmet vermeye başlamıştır.

Bugün, Bağ-Kur kapsamında, toplam 2 533 559 sigortalı bulunmakta, 1 262 068 kişi ise, Bağ-Kur'dan emekli aylığı almaktadır. Hak sahipleri ve aile fertleriyle birlikte düşünüldüğünde, Bağ-Kur, yaklaşık olarak, 14 000 000'luk bir nüfus kesimine hizmet vermektedir.

Sosyal güvenlik kuruluşlarımız, sahip oldukları bütçe büyüklükleri, yanlış politikalar ve yıllardır katlanan sorunların da etkisiyle ortaya çıkan bütçe açıklarıyla, köklü çözümler bekleyen kuruluşlarımızın başında gelmektedir. Kurumun, sadece 2000 yılının ilk 10 ayında Hazine yardımıyla karşılanan bütçe açığı 695 trilyondur. Kurumun, 31 Ekim 2000 tarihi itibariyle, 385 trilyon 308 milyar lira da borcu bulunmaktadır.

Bu rakamlar ve örnekleri çoğaltmak mümkündür. Artık, delik yama tutmaz hale gelmiştir ve giderek de büyümektedir. Gelinen noktada, sigortalılar, sigorta primini ödeyemez; kurum, alacaklarını tahsil edemez duruma getirilmiştir. Zaman zaman, maaşların ödenmesi ve sigorta hizmetleriyle ilgili ciddî sorunlarla karşılaşıldığı bilinmektedir. Kuruma bağlı sigortalılar, pek çok kez, eczane kapılarından geri döner duruma getirilmiştir.

619 sayılı Kanun Hükmünde Kararnameyle getirilen hükümler doğrultusunda, sigortaları şüpheli olması sebebiyle askıya alınan 766 248 kişinin kuruma olan borçları da dikkate alındığında, kurumun toplam alacağı daha da yüksek miktarlara ulaşmaktadır.

Tüm olumsuzluklara rağmen, doğrudan ve dolaylı olarak yaklaşık 14 000 000 yurttaşımıza hizmet veren Bağ-Kur, az sayıda personelle büyük bir özveriyle hizmet vermeye çalışmaktadır.

Sayın milletvekilleri, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığımıza bağlı olarak hizmet veren kurumlarımız arasında çok ciddî ücret farklılıkları da bulunmaktadır. SSK'da görev yapan bir memur, 900 000 000 ile 1 milyar lira arasında ücret almaktayken, aynı Bakanlığa bağlı Türkiye İş Kurumunda aynı işi yapan bir memur, 700 000 000 ile 900 000 000 lira arasında ücret almaktadır. Bağ-Kur'a gelindiğinde, bu ücretin, 395 000 000 ile 460 000 000 lira arasında değiştiği görülmektedir. Elbette, ne SSK ne de İŞKUR personelinin aldığı maaşa karşı değiliz; hatta, bu kurumlarımız için bu ücretlerin oldukça yetersiz olduğunu da düşünüyoruz; ama, ortadaki dengesizliğin giderilmesi de bir zorunluluktur. Gerek çalışma barışı gerekse ücret adaletsizliği açısından sorunlar yaratabilecek bu durum bir an önce giderilmeli, ücretlerde eşitlik sağlanmalıdır.

Sayın Bakan, size sesleniyorum; ne zaman çözeceksiniz bu haksızlığı?! Maaş bordroları burada. Kendileri de biliyorlar; zaten, söylemiştim Sayın Bakana. Eğer, bu hakkaniyetsiz anlayışa izin veriyorsanız, bu haksız uygulamaya da devam edebilirsiniz diyorum. Sayın Bakan, Bağ-Kur çalışanları, sizden söz beklemektedir; çalışanlar, bizi izliyorlar ve sizden gelecek cevabı bekliyorlar. Bugün, Bağ-Kur çalışanları, üvey evlat muamelesine tabi tutuluyorlar. Bu uygulama, eşit işe eşit ücret politikasına da ters düşmektedir. Bağ-Kur il müdürü "bizim, her şeyden önce, psikolojik tedaviye ihtiyacımız var; kurum çalışanları olarak her türlü tehditle karşı karşıyayız. Bilgisayarlarımız işlem göremez halde; bir de ücret azlığı eklenince, insanın çalışacak hali bile kalmıyor" diyor. Soruyorum size; bu şartlar altında çalışanlardan verim alınabilir mi?!

AK Parti, 3 Kasım seçimlerinde, çalışanın yanında olacağını söyleyerek oy aldı. İktidar olduğunda nasıl çalışanın yanında olduğunu da görmek istiyoruz. İş Kanunu çıkarılırken kendini gösterdi; çalışanlarımızın bir eşya gibi ödünç verilmediği kalmıştı, onu da birlikte gördük. Unutmayın ki, bizim insanımız, kendisine yapılan iyiliği de unutmaz, kötülüğü de unutmaz. Hatırlanacağı gibi, AK Parti Hükümetinin ilk icraatlarından birisi, Bağ-Kur emeklilerinden yapılan sağlık primi kesintisine yüzde 10'luk bir zam yapmak oldu. Dünyada hiçbir ülkede olmayan bir uygulamayla, bir ilki de gerçekleştirerek, Emekli Sandığı üyesi emeklilerin emekli maaşlarından yüzde 1'lik bir sağlık kesintisi yapılmaktadır.

Sayın milletvekilleri, Bağ-Kurla ilgili olarak, işlerin gecikmesi ve dosyaların birikmesi nedeniyle, her zaman, sizlere de şikâyetler ulaşmaktadır. Bunun nedeni de, Bağ-Kurdaki personel yetersizliğidir. Bugün, Bağ-Kurda, 1 memura 3 500 sigortalı düşerken, SSK'da 600 sigortalı düşmektedir. Bence, daha az personel ve daha çok iş yükü; daha az verim, daha fazla hata demektir. Hizmet verimi açısından, kurumun personel sorunu da, bir an önce çözülmelidir diye düşünüyorum.

Emekli Sandığı ve SSK'da verilen, Bağ-Kurlulara verilmeyen eködemeler, maaşlar arasında, 250 000 000 lira gibi büyük bir uçurum oluşturmaktadır. Her iki kurum arasında, aynı işi yapan SSK ve İŞKUR'daki memurlar ile Bağ-Kurdaki memur arkadaşlarımız arasında 250 000 000'a yakın bir ücret farkı vardır; Sayın Bakanımın,  bunu da düzelteceğini düşünüyoruz.

Sayın milletvekilleri, 1 Temmuz itibariyle, Bağ-Kur sigortalıları devlet hastanelerinden yararlanmaya başladılar. Önceden direkt olarak hastanelere gidiyorlardı; şimdi, önce polikliniğe veya sağlık ocaklarına gitmek zorundalar. Buralarda da, 4 500 000 lira ödüyor ve ondan sonra hastanelere sevk ediliyorlar. Bu uygulamalar, zaten çok zor geçinen vatandaşlarımıza, ikinci bir yük getirmektedir. Bağ-Kurlu hastalar üniversite hastanelerinden yararlanamamaktadır; bu, nasıl adalettir?!

Sevgili arkadaşlarım, hepiniz, bunu günlük yaşıyorsunuz. Bağ-Kur ve SSK, üniversite hastanelerinden paket hizmet alıyor; zaman geliyor, Bağ-Kur veya SSK, İki-üç ay veya dört ay borcunu ödeyemiyor. Hasta veya yaralı, gece, üniversite hastanesine gidiyor, kendisine "ben seni almam" deniliyor. Niye almazsın "ben, Bağ-Kurla hizmet akdimi feshettim" deniliyor. Hasta veya yaralı, ambulans içerisinde, üniversite hastanesinden devlet hastanesine, devlet hastanesinden SSK hastanesine gönderilerek hastayla top gibi oynanmaktadır. Hastanın, üniversite hastanesinde yattığını, hizmet verildiğini düşünün; hasta, hastaneden çıkarken 40 milyar liralık fatura çıkarılıyor. Bağ-Kur diyor ki: "Ben, bunun ancak 10 milyar lirasını öderim, 30 milyar lirasına karışmam" Bunu kim ödeyecek?! Zaten vatandaşın ödeme gücü olsaydı, Bağ-Kurlu olmazdı.

Sevgili arkadaşlarım, ben bunları otuziki senedir yaşıyorum. Bu insanların zor durumda olduğunu ancak ne zaman anlarız biliyor musunuz; başımıza geldiğinde anlarız.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Buyurun Sayın Kurtulmuşoğlu; konuşmanızı tamamlar mısınız.

MUZAFFER R. KURTULMUŞOĞLU (Devamla) - Sevgili arkadaşlarım, onun için diyorum ki: Bu, Bağ-Kurun sağlık hizmetlerinden faydalanmak isteyen insanlara insanca muamele edebilmemiz için, daha doğru dürüst yaşam hakkı tanıyabilmemiz için... Sayın Bakan iyi niyetli; bugüne kadar, Bağ-Kurda, SSK'da eksiklikler olmuşsa, hepsini de bu Sayın Bakana yüklemek ayıp olur, yanlış olur diye düşünüyorum; ama, buradaki eksikliklerin de giderilmesini istiyorum. Bunun, Bağ-Kurda çalışan 4 500 kişinin ücret mağduriyetini de gidereceğini umuyorum.

Bağ-Kurla ilgili bu yasa tasarısına olumlu oy vereceğimizi belirtiyor, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına hepinize saygılar sunuyorum. (Alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Kurtulmuşoğlu.

Şahsı adına, Şanlıurfa Milletvekili Sayın Mehmet Özlek; buyurun. (AK Parti sıralarından alkışlar)

MEHMET ÖZLEK (Şanlıurfa) - Sayın Başkan, değerli arkadaşlar; esnaf ve sanatkâr camiasının ne kadar büyük yanlışlıklar altında ezildiğini, ne kadar büyük yanlışlıklarla idare edildiğini, bugün, bu Meclisteki konuşmacılar ifade ettiler. İfade ettiler; ama, benim bir başka sevincim var bugün, büyük bir haz aldım; muhalefet ve iktidar partilerine mensup konuşmacılar, aynı kelimeleri telaffuz ettiler. Keşke hep böyle olsa, keşke doğrularda hep beraber olsak. En güzeli bu değil mi.

Şimdi, bu neyi gösteriyor; hakikaten, esnaf ve sanatkâr camiasının ne kadar yanlışlıklar içerisinde olduğunu gösteriyor. Ben, burada, muhalefet partisi konuşmacıları ve iktidar partisi konuşmacılarını kutluyorum ve onlara aynen katılıyorum.

Değerli arkadaşlar, o kadar büyük yanlışlıklar var ki, Sayın Bakanımız da bunun farkında. Benden evvelki konuşmacı da ifade etti; dedi ki: "Bütün yanlışlıkları, bugünkü idareye veya bugünkü Bakana yüklemek insafsızlık olur." Doğrudur. Çok iyi niyetli bir Bakanımız var; ama, bu yanlışlıkları seyretmek, ne bu Meclisin ne de Bakanın... İnsafına bırakıyoruz; ama, bunları, en yakın zamanda düzeltmek görevi de, bu Meclisin, Bu Bakanın ve bu hükümetindir. Buna inanmak istiyoruz ve ben, şahsen inanıyorum da.

Değerli arkadaşlar, bakın yanlışlığın birisine: Çalışanlar, hepimiz, sabahleyin işyerimize gidiyoruz. Esnaf ve sanatkâr camiasında olan insanlar, gidiyor, bakıyor, üç işçi yok. Her ilde olduğu gibi, orada da işçi kahveleri var. Gidiyor, oradan bir- iki, eksiği neyse, işçi getiriyor; fakat, mevzuat ne diyor; sen, işçiyi, işe başlatmadan bir gün evvel sigortalı yapacaksın. Ben, bu işçiyi bugün işe getirmişim! Bakın, yanlışın en büyüğüne!.. Sayın Bakanıma, ben, bunu geçen gün sözlü olarak da ifade ettim; hak verdiler. İnşallah, yakın zamanda bu büyük yanlışlığı düzeltir.

İkincisi, SSK'dan emekli olanın özürlü çocukları varsa -Allah kimseye vermesin- onun eğitim payını kurum karşılıyor; fakat, Bağ-Kurlununkini karşılamıyor. İki kurum da aynı Bakanlığa bağlı. Burada da çok büyük bir çelişki var. Sayın Bakanım, inşallah, bunu düzeltmek size nasip olur, bu Meclise nasip olur.

Değerli arkadaşlar, 4 000 000 esnaf camiasını inim inim inletiyoruz. Bugüne kadar gelmiş geçmiş bütün hükümetler ne kadar yanlışlık biliyorlarsa, hepsini esnaf ve sanatkâr camiasına uygulamışlardır. Bir yerde, bunu düzeltmemiz lazım. Bugün 4 000 000 esnafın yanında en az 10'ar kişi çalışıyorsa -ki, bende şimdi 175 kişi çalışıyor- bu büyük bir potansiyeldir. Biz, bu insanları ezmemeliyiz, bunlara yardımcı olmalıyız. İşçi sigortası şöyle olacak, Bağ-Kur primi böyle olacak... Sonra, devlet, bize, esnaf camiasına tahsildarlık da yaptırıyor. Primi, biz kuruma götürüp veriyoruz. Sigorta primini de işverenler karşılıyor. Hiçbir işçi, kendisine düşen az veya çok sigorta primine karışmaz; hepsini işveren ödüyor. Biz kazanalım, ödeyelim; işçiye canımız feda. İşçi olmazsa işveren olmaz, işveren olmazsa işçi olmaz; ama, bu yanlışlıkları mutlak ve mutlak düzeltmeliyiz, bu 4 000 000 insanı rahata kavuşturmalıyız.

Değerli arkadaşlar, Sayın Bakanım; inşallah, bunu, özellikle bu ifade ettiğim iki yanlışı, bu yasa tasarısıyla beraber, bir önergeyle mi olur, başka bir şeyle mi olur, düzeltelim. Yani, siz, birisinin eğitim payını veriyorsunuz, Bağ-Kurlununkini vermiyorsunuz. Bu, çok da adilane bir şey değil Sayın Bakanım. Ben, inşallah, bu Meclis ve bu hükümetin esnaf sorunlarını düzelteceğine inanıyor; bu vesileyle, Yüce Heyeti saygıyla selamlıyorum. (Alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Özlek.

Madde üzerindeki görüşmeler tamamlanmıştır.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Teşekkür ederim. Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

3 üncü maddeyi okutuyorum :

MADDE 3. - 1479 sayılı Kanunun 4 üncü maddesi başlığı ile birlikte aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.       

"Genel Müdür ve Genel Müdür Yardımcıları           

Madde 4. - Kuruma Genel Müdür ve Genel Müdür Yardımcısı olarak atanacaklarda, 14.7.1965 tarih ve 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun 48 ve 68 inci maddelerinde sayılan şartlara ek olarak, en az 4 yıllık eğitim veren fakülte veya yüksekokullar ile bunlara denkliği Yüksek Öğretim Kurulu Başkanlığı tarafından onaylanmış yabancı fakülte veya yüksek okullardan mezun olmak şartları aranır."  

BAŞKAN - Teşekkür ederim.

Madde üzerinde söz talebi?.. Yok.

1 önerge var; okutuyorum :

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan tasarının çerçeve 3 üncü maddesi ile 1479 sayılı Yasanın 4 üncü maddesinde yapılan değişikliğe aşağıdaki fıkranın eklenmesini arz ve talep ederiz.

 

Muharrem Toprak

İzzet Çetin

Kemal Kılıçdaroğlu

 

İzmir

Kocaeli

İstanbul

 

A. Sırrı Özbek

Yakup Kepenek

Ali Topuz

 

İstanbul

Ankara

İstanbul

 

Feramus Şahin

Osman Özcan

Hüseyin Ekmekcioğlu

 

Tokat

Antalya

Antalya

"Genel müdür üç yıl süreyle atanır."

BAŞKAN - Teşekkür ederim.

Komisyon önergeye katılıyor mu efendim?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ MEHMET MUSTAFA AÇIKALIN (İstanbul) - Katılmıyoruz efendim.

BAŞKAN - Hükümet?..

ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI MURAT BAŞESGİOĞLU (İstanbul) - Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN - Teşekkür ederim.

Söz mü istiyorsunuz, gerekçeyi mi okutayım?

KEMAL KILIÇDAROĞLU (İstanbul) - Gerekçesi okunsun efendim.

BAŞKAN - Gerekçeyi okutuyorum :

Gerekçe :

İdarî ve malî açıdan özerk olan bir kurumun, idarî özerkliğinin gerçekten sağlanması için, genel müdürün, diğer özerk kuruluşlarda olduğu gibi belli bir süreyle atanması uygun olacaktır.

BAŞKAN - Teşekkür ederim.

Komisyon ve Hükümetin katılmadığı önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Teşekkür ederim. Kabul etmeyenler... Teşekkür ederim. Önerge kabul edilmemiştir.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Teşekkür ederim. Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

4 üncü maddeyi okutuyorum :

MADDE 4. - 1479 sayılı Kanunun 5 inci maddesi başlığı ile birlikte aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.       

"Genel Müdürün görevleri, yetki devri  ve temsil yetkisi

Madde 5.- Genel Müdür, Kurumun bütün işlerini Yönetim Kurulunun gözetimi altında ilgili mevzuat hükümlerine göre yürütür. Adli ve idari mercilerle gerçek ve tüzel kişilere karşı Kurumu temsil eder. Genel Müdür Yardımcıları merkezde, il müdürleri de taşrada kendilerine verilecek yetki dahilinde Kurumu, adli ve idari mercilerle, gerçek ve tüzel kişilere karşı temsil ederler.        

Genel Müdür sınırlarını yazılı olarak açıkça belirlemek şartıyla yetkilerinden bir kısmını astlarına devredebilir. Yetki devri, yetki devreden amirin sorumluluğunu kaldırmaz."

BAŞKAN - Teşekkür ederim.

Madde üzerinde söz talebi?.. Yok.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Teşekkür ederim. Kabul etmeyenler... Teşekkür ederim. Madde kabul edilmiştir.

5 inci maddeyi okutuyorum :

MADDE 5. -1479 sayılı Kanunun 6 ncı maddesi başlığı ile birlikte aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

"Atama usul ve şartları

Madde 6 - a) Genel Müdür, Genel Müdür Yardımcısı, 1.Hukuk Müşaviri müşterek kararname ile, 1-4 üncü derece kadrolara atanacak personel, Genel Müdürün teklifi ve Yönetim Kurulu kararı ile,  diğer personel ise Genel Müdürün onayı ile atanır. Kurum personelinin atama, yer değiştirme, görevde yükselme usul ve esasları yönetmeliklerle belirlenir.

b) Kuruma daire başkanı olarak atanacaklarda, 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun 48 ve 68  inci maddelerinde sayılan şartlar aranır. Sağlık İşleri Daire Başkanı olarak atanacaklarda   hekim, diş hekimi veya eczacı ünvanına sahip olmak,  Bilgi   İşlem  Daire  Başkanı  olarak atanacaklarda konusu ile ilgili eğitim veren mühendislik fakülteleri ile fen, matematik, istatistik, ekonomi veya ekonometri bölümü ile bunlara denkliği Yüksek Öğretim Kurulu Başkanlığı tarafından onaylanmış yabancı fakülte veya yüksek okullardan mezun olmak, İnşaat ve Emlak Daire Başkanı olarak atanacaklarda ise mimar veya inşaat mühendisi ünvanına sahip olmak şartı aranır.

c) Kurum adına meslek kuruluşlarında, vergi dairelerinde, belediye, özel idare ve ilgili diğer kurum ve kuruluşlarda, muhtarlıklarda, işyerlerinde; tescili gerekenleri, sigortalılığı sona erenleri ve adres değişikliklerini tespit etmek, Kurumun protokol yaptığı sağlık kurum ve kuruluşları ile eczanelerde sağlık sigortası uygulamasını kontrol etmek, il müdürünce verilecek benzeri diğer görevleri yapmak ve idari para cezası uygulamakla yetkili olmak üzere, Bağ-Kur denetmenleri ve denetmen yardımcıları çalıştırılır. Bunlar en az dört yıllık yükseköğretim kurumlarından mezun olanlar arasından, yapılacak sınav sonucunda mesleğe denetmen yardımcısı olarak alınırlar ve en az 3 yıl çalıştıktan sonra, bu süredeki çalışmaları olumlu bulunanlar Kurumca açılacak yeterlik sınavında başarılı olmak şartıyla ilgili bulundukları denetmen kadrolarına atanırlar. Yeterlik sınavında başarılı olamayanlar durumlarına uygun kadrolara atanırlar. Denetmenler yer değiştirme suretiyle atamaya tabidir ve denetmenlerin mesleğe giriş ve yeterlik sınavları  ile çalışma usul ve esasları yönetmelikle düzenlenir."

BAŞKAN - Teşekkür ederim.

Madde üzerinde söz talebi?.. Yok.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Teşekkür ederim. Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

6 ncı maddeyi okutuyorum :

MADDE 6. - 1479 sayılı Kanunun 7 nci maddesi başlığı ile birlikte aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

"Personel statüsü

Madde 7. - Kurum personeli hakkında, 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun bu kanuna aykırı olmayan hükümleri ile 10.2.1954 tarih ve 6245 sayılı Harcırah Kanunu ve 8.6.1949 tarih ve 5434 sayılı T.C. Emekli Sandığı Kanunu hükümleri uygulanır. Yönetim Kurulu Başkan ve üyeleri ile Kurum çalışanları sorumlulukları bakımından 1.3.1926 tarihli ve 765 sayılı Türk Ceza Kanununun uygulanmasında devlet memuru sayılır, ancak Genel Müdür ve yardımcıları ile yönetim kurulu üyeleri dışındakilere 2.12.1999 tarih ve 4483 sayılı Memurlar ve Diğer Kamu Görevlilerinin Yargılanması Hakkında Kanun hükümleri uygulanmaz. Personelin çalışma usul ve esasları yönetmelikle düzenlenir.

Yönetim giderlerinden karşılanmak üzere her yıl Kurum merkez ve taşra teşkilatında kadrolu olarak fiilen çalışan personele asgari ücretten az olmamak kaydıyla kendi aylıkları tutarında ( gösterge ve ek gösterge dahil ) iki ikramiye verilir.

Kurum, taşra teşkilatındaki icra, takip ve dava işleri için genel hükümlere göre vekalet akdi ile lüzum görülecek sayıda avukat çalıştırabilir.

Kurum leh ve aleyhine  açılan davalar ile  icra  takiplerinden tahsil  edilen vekalet ücretlerinden, hukuk müşavirlerine, kadrolu avukatlara  ve hukuk servislerinde  fiilen görev  yapan personele 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun 146 ncı maddesi gereğince ödeme yapılır.  Vekalet ücretinin ödeme esas ve usulleri yönetmelikle düzenlenir."

BAŞKAN - Teşekkür ederim.

Madde üzerinde söz talebi?.. Yok.

Madde üzerinde 2 adet önerge vardır. Önergeleri önce geliş sırasına göre okutup, sonra aykırılık derecesine göre işleme alacağım.

İlk önergeyi okutuyorum :

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan tasarının 6 ncı maddesiyle değiştirilen, 1479 sayılı Kanunun 7 nci maddesinin ikinci fıkrasından sonra gelmek üzere aşağıdaki fıkranın eklenmesini arz ve teklif ederiz.

 

Haluk İpek

Mahfuz Güler

Cevdet Erdöl

 

Ankara

Bingöl

Trabzon

 

Alaettin Güven

Maliki Ejder Arvas

Hüseyin Tanrıverdi

 

Kütahya

Van

Manisa

 

 

Ahmet Koca

 

 

 

Afyon

 

"Kurumun yönetim giderleri için ayrılan tutarın %15'ine kadar olan kısmından ve kurumca hazırlanan kitap, standart form, sağlık karnesi ile benzerlerinin satışından elde edilecek gelirlerden kurumun merkez ve taşra teşkilatında fiilen görev yapan (Bakanlık merkez teşkilatında sadece Bakan onayı ile görevlendirilenler dahil) personele görev unvanı, çalışma verimi, hizmetlerin rasyonelliğini sağlayacak ilkeler göz önünde bulundurularak yönetim kurulunca uygun görülen ve Bakanlıkça onaylanan oran ve miktarda eködeme verilir. Eködemelerin aylık tutarı 657 sayılı Devlet Memurları Kanununda tanımlanan en yüksek devlet memuru aylığının (ekgösterge dahil) brüt tutarının %150'sini geçemez. Eködemelerde 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun aylıklara ilişkin hükümleri uygulanır ve damga vergisi hariç herhangi bir vergi ve kesintiye tabi tutulmaz. Eködemenin dağıtım usul ve esasları kurum yönetim kurulunca belirlenir."

BAŞKAN - Teşekkür ederim.

İkinci ve aykırı önergeyi okutup, işleme alacağım:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan Esnaf ve Sanatkârlar ve Diğer Bağımsız Çalışanlar Sosyal Sigortalar Kanununun ve Tarımda Kendi Adına ve Hesabına Çalışanlar Sosyal Sigortalar Kanununun Bazı Maddelerinin Değiştirilmesi, Yürürlükten Kaldırılması ve Bu Kanunlara Geçici Maddeler Eklenmesi Hakkında Kanun Tasarısının 6 ncı maddesiyle değiştirilen 1479 sayılı Kanunun "Personel Statüsü" madde 7'ye aşağıdaki fıkranın eklenmesini arz ve teklif ederiz.

 

Hasan Ören

Kemal Kılıçdaroğlu

İzzet Çetin

 

Manisa

İstanbul

Kocaeli

 

A. Sırrı Özbek

Muharrem İnce

Ali Topuz

 

İstanbul

Yalova

İstanbul

 

Mehmet Ali Özpolat

Mehmet Siyam Kesimoğlu

Tuncay Ercenk

 

İstanbul

Kırklareli

Antalya

 

 

Mehmet Kartal

 

 

 

Van

 

"Kuruma aktarılan idarî para cezaları hariç olmak üzere, kurum gelirlerinden, kurumda fiilen çalışan, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığında görevlendirilenler dahil kadrolu personele görev unvanı, çalışma verimi ve hizmetlerin rasyonelliği sağlayacak ilkeler göz önünde bulundurularak genel müdürlükçe uygun görülen ve Bakanlıkça onaylanan oran ve miktarlarda eködeme verilir. Eködemelerin aylık tutarı 657 sayılı Devlet Memurları Kanununda tanımlanan en yüksek devlet memuru aylığının (ekgösterge dahil) brüt tutarının yüzde 150'sini geçemez. Eködemelerde 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun aylıklara ilişkin hükümleri uygulanır ve damga vergisi hariç herhangi bir vergi ve kesintiye tabi tutulamaz. Eködemeye ilişkin usul ve esaslar çıkarılacak bir yönetmelikle tespit edilir."

BAŞKAN - Teşekkür ederim.

Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ MEHMET MUSTAFA AÇIKALIN (İstanbul) - Takdire bırakıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN - Hükümet?..

ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI MURAT BAŞESGİOĞLU (İstanbul) - Sayın Başkanım, bu önerge, kurumda çalışan personelimizin özlük haklarının iyileştirilmesine yönelik bir önergedir. Bakanlığımın farklı birimlerindeki adaletsizliği giderecek, eşit uygulamayı getirecek bir düzenleme olduğu için, katılıyoruz.

BAŞKAN - Sayın Bakan, bu önerge kabul edilirse, ikinci önergeye gerek kalmayacak.

KEMAL KILIÇDAROĞLU (İstanbul) - İki önerge birleştirilsin Sayın Başkan.

ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI MURAT BAŞESGİOĞLU (İstanbul) - Birleştirmeden mi işlem yaptınız?

BAŞKAN - Ayrı ayrı... Yazılış şekli ve yerleştirme yerleri farklı olduğu için, mecburen, ikisini ayrı ayrı işleme alıyoruz.

ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI MURAT BAŞESGİOĞLU (İstanbul) - O zaman, diğer önerge daha kapsamlı olduğu için, bu önergeye katılmıyoruz.

BAŞKAN - Teşekkür ederim.

Gerekçeyi mi okutalım?

KEMAL KILIÇDAROĞLU (İstanbul) - Gerekçe okunsun efendim.

BAŞKAN - Gerekçeyi okutuyorum:

Gerekçe :

Maddeyle, Çalışma Bakanlığına bağlı SSK, İş Kurumu ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı merkez teşkilatında görev yapan personele verilen eködemeden Bağ-Kur Genel Müdürlüğü personelinin de yararlanması sağlanacaktır. Aynı bakanlığa bağlı sosyal güvenlik hizmetlerinde görevli personel kendilerine özgü mevzuat düzenlemeleriyle yararlandıkları haklardan, ülkemiz sosyal güvenlik teşkilatının önemli bir kısmına hizmet veren Bağ-Kur Genel Müdürlüğü merkez ve taşra teşkilatı personelinin de yapılacak düzenlemey le malî haklardan yararlanması gerekli görülmektedir.

BAŞKAN - Teşekkür ederim.

Komisyonun takdire bıraktığı, Hükümetin katılmadığı önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Teşekkür ederim. Kabul etmeyenler... Teşekkür ederim. Önerge kabul edilmemiştir.

İkinci önergeyi okutuyorum :

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan tasarının 6 ncı maddesiyle değiştirilen, 1479 sayılı Kanunun 7 nci maddesinin ikinci fıkrasından sonra gelmek üzere aşağıdaki fıkranın eklenmesini arz ve teklif ederiz.

                                                                      Haluk İpek

                                                        (Ankara) ve arkadaşları

"Kurumun yönetim giderleri için ayrılan tutarın % 15'ine kadar olan kısmından ve kurumca hazırlanan kitap, standart form, sağlık karnesi ile benzerlerinin satışından elde edilecek gelirlerden kurumun merkez ve taşra teşkilatında fiilen görev yapan (Bakanlık merkez teşkilatında sadece Bakan onayı ile görevlendirilenler dahil) personele görev unvanı, çalışma verimi, hizmetlerin rasyonelliğini sağlayacak ilkeler göz önünde bulundurularak yönetim kurulunca uygun görülen ve Bakanlıkça onaylanan oran ve miktarda eködeme verilir. Eködemelerin aylık tutarı 657 sayılı Devlet Memurları Kanununda tanımlanan en yüksek devlet memuru aylığının (ekgösterge dahil) brüt tutarının % 150'sini geçemez. Eködemelerde 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun aylıklara ilişkin hükümleri uygulanır ve damga vergisi hariç herhangi bir vergi ve kesintiye tabi tutulmaz. Eködemenin dağıtım usul ve esasları kurum yönetim kurulunca belirlenir."

BAŞKAN - Teşekkür ederim.

Komisyon?..

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ MEHMET MUSTAFA AÇIKALIN (İstanbul) - Olumlu görüşle takdire bırakıyoruz.

BAŞKAN - Hükümet?..

ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI MURAT BAŞESGİOĞLU (İstanbul) - Sayın Başkanım, hükümet olarak, biz, bu önergeye katılıyoruz biraz evvel okuduğunuz önergeyle özü itibariyle aynı mahiyette olduğu için. Yanlış anlaşılmaması için bunu tavzih etmek istiyorum, önerge sahibi arkadaşlarımıza da teşekkür ediyorum. Önergeye katılıyoruz.

BAŞKAN - Teşekkür ederim.

Gerekçeyi okutuyorum :

Gerekçe :

Diğer sosyal güvenlik kurumları personeline yapılan ek ödemelerin Bağ-Kur personeline de yapılarak çalışanlarının bu yöndeki mağduriyetlerinin giderilmesi ve diğer kurumlarla paralellik sağlanması, personelin performans ve verimliliğin artırılması, nitelikli personel istihdamının sağlanması ve muhafazası amaçlanmaktadır.

BAŞKAN - Teşekkür ederim.

Komisyonun takdire bıraktığı, Hükümetin katıldığı önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Teşekkür ederim. Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Kabul edilen önerge doğrultusundaki şekliyle maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Teşekkür ederim. Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

7 nci maddeyi okutuyorum :

MADDE 7. - 1479 sayılı Kanunun 8 inci maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

"Madde 8. - Yönetim Kurulu bir karar organı olup, Kurumun en yüksek karar, yetki ve sorumluluğunu taşır. Yönetim Kurulu, Genel Müdür başkanlığında biri Kurum Genel Müdür Yardımcılarından olmak üzere, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı tarafından belirlenen iki üye, Maliye Bakanı tarafından belirlenen bir üye ile bu Kanuna tabi sigortalıların bağlı  bulundukları kanunla kurulmuş en yüksek meslek kuruluşlarından bir üye, 2926 sayılı Kanuna tabi sigortalıları temsil eden meslek kuruluşlarından bir üye olmak üzere toplam altı üyeden oluşur. Bakanlıkların temsilcileri müşterek kararname ile atanır.

Yönetim Kurulu üyelerinin, 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun 48 inci maddesinin (A) bendinin (1), (4), (5), (6) ve (7) numaralı alt bentlerinde belirtilen şartları taşımaları zorunludur. Müşterek kararname ile atanacaklarda, 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun 68 inci maddesinde hükme bağlanan şartların yanısıra yurt içi veya yurt dışında denkliği Yüksek Öğretim Kurulu tarafından kabul edilen en az dört yıl öğrenim görmüş olmaları şartı aranır.

Genel Müdür ve Genel Müdür Yardımcısı dışındaki Yönetim Kurulu üyelerinin görev süresi üç yıldır. Atama ve seçim dönemi içinde herhangi bir nedenle yönetim kurulu üyeliği sona erenler ile üyelik sıfatını kaybedenlerin yerleri aynı usulle yenileri atanmak veya seçilmiş bulunan ilgili yedek üyelerden en fazla oy alan yedek üye getirilmek suretiyle doldurulur. Bu şekilde göreve gelenler, yerlerini aldıkları üyenin görev süresini tamamlarlar. Atama ile gelen yönetim kurulu üyelerinden görev süresi sona erenler, geldikleri Kurumda durumlarına uygun bir göreve atanırlar.

Genel Müdürün bulunmadığı hallerde Genel Müdür Vekili Kurula başkanlık eder."

BAŞKAN - Teşekkür ederim.

Madde üzerinde, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına, Kocaeli Milletvekili Sayın İzzet Çetin; buyurun.

CHP GRUBU ADINA İZZET ÇETİN (Kocaeli) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan 237 sıra sayılı  Esnaf ve Sanatkârlar ve Diğer Bağımsız Çalışanlar Sosyal Sigortalar Kurumu Kanun Tasarısının 7 nci maddesi üzerinde söz almış bulunuyorum; Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına, hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Değerli arkadaşlarım, gerçekten, Türkiye'nin ihtiyacı olan, özellikle son iki üç yıldan bu yana büyük sıkıntı içinde çalışan sosyal güvenlik kurumlarımızdan ikisinin tasarılarını bugün görüşüyoruz. Bu tasarıların, gerçekten, bir ihtiyacı gidermek, kurumları daha dinamik hale getirmek ve de sosyal devlet anlayışının, ülkemizde, toplumumuzda yerleşmesine katkı yapmak amacıyla son derece iyi hazırlanmış olması, planlı, programlı bir şekilde eksikliklerinin giderilmesi, bu kuruma üye olanların, aidat, prim ödeyenlerin "evet, benim kurumum da bana hizmet sunabiliyor" diyebilecekleri bir yapıda olması arzu edilir.

Tabiî, kurumun, her ne kadar, bir hafta evvel çıkardığımız Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığına ilişkin temel kanuna bağlanarak idarî ve malî açıdan özerkliği zedelenmişse de, yine de, bu kurumun, eksik de olsa, aksak da olsa, temel yasasının bir an önce çıkarılması gerekiyordu. Hepiniz çok iyi biliyorsunuz ki, sosyal güvenlik kurumları özerk kurumlardır ve yönetim kurulları, genel kurullarının almış olduğu kararları icra eden, ilgili bakanlığa karşı sorumluyken, şimdi bağlı bulunduğu başkanlığa hesap vermesi gereken bir kurum.

İcra organına bakıldığında, kurumda, özellikle diğer sosyal güvenlik kurumlarından ve diğer özerk kuruluşlardan farklı bir yapı görüyoruz. Burada, her ne kadar, 6 kişilik bir yönetim kurulu, bu kurumu taşıyacak gibi görünüyorsa da, icraatta, biz biliyoruz ki, bu sosyal güvenlik kuruluşları, bakanlıkların, hükümetlerin arka bahçesi olmaya devam edecekler. Nitekim, sosyal güvenlik kuruluşları içerisinde en genç kuruluş olan Bağ-Kur'un yirmi yılda geldiği nokta, hem Sayın Bakanımızın hem de konuşmacı arkadaşlarımızın ifade ettikleri gibi, üzüntü verici bir durumda. Bir taraftan primlerini toplayamıyor, diğer taraftan sistemin dışına kaçmak isteyenler var, sisteme dahil olmak yasal bir zorunluluk olmasına rağmen, sistem içerisindekiler primlerini ödemekte güçlük çekiyor; çünkü, bu yasanın içerisinde kendini gören, başta esnaflarımız, çiftçilerimiz, muhtarlarımız, yurt dışında çalışanların borçlanmadan doğan hakları, yine, kendi istekleriyle Bağ-Kur sigortalısı olup hiçbir ticarî faaliyet icra etmeyen ev hanımları ve serbest olarak çalışan sigortalılar; yani, bunların hiçbirisi memnun değil.

Yönetim kurullarına bakıldığı zaman, görüyoruz ki, biz, ülkemizde, yanlış yönetimler sonucu ülkemizi borç batağına, borç tuzağına düşürmüşüz, hortumları engelleyememişiz, banka soygunlarını engelleyememişiz, devlet olanaklarıyla kişisel zenginleşmeye engel olamamışız. "Biz iyi yönetiriz, siz yönetilin. Siz çiftçisiniz, bilmezsiniz; siz muhtarsınız, anlamazsınız; siz esnafsınız, dükkânınızla uğraşın; ama, biz sizi yönetiriz, sizin kurumunuzu da yönetiriz" demişiz bugüne kadar; fakat, yönetememişiz bu kurumları.

Yönetim kurullarına bakıldığı zaman, hükümetlerin ağırlığı kendini ezici bir şekilde hissettiriyor. Bakınız, burada da, yönetim kurulu, bir genel müdür, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığının atayacağı, 1'i genel müdür yardımcılarından olmak üzere 2 kişi, Maliye Bakanlığı temsilcisi ve bu yasa kapsamındaki kuruluşlardan 2 temsilci olmak üzere 6 kişi.

Değerli arkadaşlarım, biraz evvel Sayın Bakanımız rakamlarını verdi, 3 320 000'i aktif, 1 390 000'i pasif emeklisi olan Bağ-Kur çalışanları ve buradaki hak sahipleri olan 3 320 000 kişi adına 2 temsilci var, hükümet adına 4 temsilci var, 1 390 000 emekliye "kardeşim, ben, senin adına idare ederim" demişiz.

Biraz sonra önünüze gelecek bir önergemiz var bu maddeye ilişkin. Gerek Sosyal Sigortalar Kurumu Kanunu Tasarısında gerek İş Kurumu Kanunu Tasarısında ve diğer özerk kuruluşlarda, oradaki aktif çalışanların olduğu gibi, pasif olan, yani emeklilerinin de temsilcileri var. Burada, emekliler de, benim kurumum niye batmış, beni yönetenler ülkemi nasıl yönetiyor, bana bakış açıları ne, karar mekanizmalarına katılımıma içten davranıyorlar mı; yoksa, sözümona genel seçimlerde bize bir parmak bal çalıp sonra sırtlarını mı dönüyorlar, bir göreyim diyebilsin. Burada emeklilerin olmaması, 1 390 000 emeklinin yönetim kurulunda temsil edilmemesi, katılımcı demokrasi açısından son derece büyük bir eksiklik, özerk kurumlar açısından büyük bir dışlanmışlık. O nedenle, yönetim kurulunda Bağ-Kur emeklilerinin de temsilinde büyük yarar var.

Bu nedenle, tasarının bu maddesine ilişkin olarak vermiş olduğumuz değişiklik önergemizi kabul edeceğinizi umuyor, hepinizi saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Çetin.

Madde üzerinde başka söz talebi?.. Yok.

Madde üzerinde 2 önerge vardır; okutuyorum :

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan kanun tasarısının 7 nci maddesiyle değiştirilen 1479 sayılı Kanunun 8 inci maddesinin birinci fıkrasının dördüncü satırında yer alan "Maliye Bakanı" ibaresinin "Hazine Müsteşarlığının bağlı bulunduğu Devlet Bakanı" şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

 

Haluk İpek

Mahfuz Güler

Agâh Kafkas

 

Ankara

Bingöl

Çorum

 

Cevdet Erdöl

Maliki Ejder Arvas

Alim Tunç

 

Trabzon

Van

Uşak

BAŞKAN - Okutacağım ikinci önerge aykırı önerge olup, okutup işleme alacağım:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan tasarının çerçeve 7 nci maddesiyle değiştirilen 8 inci maddenin birinci fıkrasının "2926 sayılı Kanuna tabi sigortalıları temsil eden meslek kuruluşlarından bir üye" ifadesinden sonra gelmek üzere "kurumdan aylık alanlardan Bakanlıkça en fazla üyeyi temsil ettiği belirlenen dernek tarafından seçilen bir üye" ifadesinin eklenmesini "altı" sayısının da "yedi" olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

                       

Muharrem Toprak

Muzaffer Kurtulmuşoğlu

Cevdet Selvi

 

 

İzmir

Ankara

Eskişehir

 

İzzet Çetin

Ramazan Kerim Özkan

Muharrem İnce

 

Kocaeli

Burdur

Yalova

 

Mustafa Özyürek

 

Kemal Kılıçdaroğlu

 

Mersin

 

İstanbul

BAŞKAN - Teşekkür ederim.

Komisyon?..

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ MEHMET MUSTAFA AÇIKALIN (İstanbul) - Katılmıyoruz.

BAŞKAN - Hükümet?

ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI MURAT BAŞESGİOĞLU (İstanbul) - Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN - Gerekçe mi okunsun, söz talebiniz mi var?

İZZET ÇETİN (Kocaeli) - Gerekçe okunsun.

BAŞKAN - Gerekçeyi okutuyorum :

Gerekçe :

SSK da olduğu gibi, Bağ-Kur emeklilerinin de yönetimde temsiline olanak sağlanmaktadır.

BAŞKAN - Teşekkür ederim.

Hükümet ve Komisyonun katılmadığı önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Teşekkür ederim. Kabul etmeyenler... Teşekkür ederim. Önerge kabul edilmemiştir.

BAYRAM ALİ MERAL (Ankara) - Kabul edenler daha fazlaydı Sayın Başkan...

BAŞKAN - Siz öyle görmüşsünüzdür Sayın Başkan; buradan bakınca farklı oluyor.

BAYRAM ALİ MERAL (Ankara) - Yani, ille oraya çıkmamız mı gerekiyor?!

BAŞKAN - İkinci önergeyi okutuyorum :

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan kanun tasarısının 7 nci maddesiyle değiştirilen 1479 sayılı Kanunun 8 inci maddesinin birinci fıkrasının dördüncü satırında yer alan "Maliye Bakanı" ibaresinin "Hazine Müsteşarlığının bağlı bulunduğu Devlet Bakanı" şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

                                                                      Haluk İpek

                                                        (Ankara) ve arkadaşları

BAŞKAN - Komisyon?..

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ MEHMET MUSTAFA AÇIKALIN (İstanbul) - Uygun görüşle takdire bırakıyoruz.

BAŞKAN - Hükümet?..

ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI MURAT BAŞESGİOĞLU (İstanbul) - Katılıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN - Gerekçe mi okunsun?

HALUK İPEK (Ankara) - Gerekçe okunsun.

BAŞKAN - Gerekçeyi okutuyorum :

Gerekçe :

Bu madde düzenlemesiyle, Kurumun gerek aktuaryel dengelerinin gerekse malî dengelerinin Hazine Müsteşarlığı tarafından yakından izlenerek, ülkemiz makro ekonomik politikalarının daha etkin yürütülmesi amaçlanmaktadır.

BAŞKAN - Teşekkür ederim.

Komisyonun takdire bıraktığı, Hükümetin katıldığı önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Teşekkür ederim. Kabul etmeyenler... Teşekkür ederim. Önerge kabul edilmiştir.

Kabul edilen önerge doğrultusunda maddeyi oylarınıza sunuyorum...

HALUK KOÇ (Samsun) - Sayın Başkan, karar yetersayısının aranılmasını talep ediyorum.

BAŞKAN - Peki; karar yetersayısını arayacağım.

Maddeyi kabul edenler... Kabul etmeyenler... Teşekkür ederim. Karar yetersayısı yok.

Saat 20.20'de toplanmak üzere, birleşime ara veriyorum.

Kapanma Saati : 19.15

İKİNCİ OTURUM

Açılma Saati : 20.25

BAŞKAN : Başkanvekili Yılmaz ATEŞ

KÂTİP ÜYELER : Mehmet DANİŞ (Çanakkale), Mevlüt AKGÜN (Karaman)

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 111 inci Birleşiminin İkinci Oturumunu açıyorum.

237 sıra sayılı tasarının görüşmelerine kaldığımız yerden devam ediyoruz.

VI. - KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN

GELEN DİĞER İŞLER (Devam)

6. - Esnaf ve Sanatkârlar ve Diğer Bağımsız Çalışanlar Sosyal Sigortalar Kurumu Kanununun ve Tarımda Kendi Adına ve Hesabına Çalışanlar Sosyal Sigortalar Kanununun Bazı Maddelerinin Değiştirilmesi, Yürürlükten Kaldırılması ve Bu Kanunlara Geçici Maddeler Eklenmesi Hakkında Kanun Tasarısı ile Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler ve Plan ve Bütçe Komisyonları Raporları (1/296) (S. Sayısı : 237) (Devam)

BAŞKAN - Komisyon ve Hükümet yerinde.

Tasarının 7 nci maddesinin oylamasında karar yetersayısı aranılmış ve bulunamamıştı.

Şimdi, maddeyi tekrar oylayacağım ve karar yetersayısını arayacağım.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Teşekkür ederim. Kabul etmeyenler... Teşekkür ederim. Madde kabul edilmiştir, karar yetersayısı vardır.

8 inci maddeyi okutuyorum :

MADDE 8. - 1479 sayılı Kanunun 9 uncu maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.       

"Madde 9.- Yönetim Kurulu, haftada en az bir defa ve en az dört üye ile toplanır. Toplantıya katılan üyelerin çoğunluğu ile karar verilir. Oylarda eşitlik halinde, Başkanın bulunduğu taraf çoğunlukta sayılır.

Mazeretsiz olarak Yönetim Kurulu toplantılarına katılmayan üyelere yapılan ödemelerden yönetmelik hükümlerine göre kesinti yapılır. Bir takvim yılı içinde birbirini izleyen dört hafta veya yapılan toplantı sayısının % 20'sinden fazla sayıda toplantıya mazeretsiz katılmayanların Yönetim Kurulu üyeliği kendiliğinden sona erer.                        

Toplantıya iştirak eden Yönetim Kurulu Başkanına ve Genel Müdür Yardımcısı üyeye 22/01/1990 tarihli ve 399 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin 34 üncü maddesine göre Kamu İktisadi Teşebbüsleri yönetim kurulu başkanı ve üyelerine ödenen miktarlarda aylık ücret ödenir. Diğer üyelere ise yönetim kurulu üyesi kadrosunun karşılığı olan aylık ve diğer ödemeler, yolluklarda ise 10/02/1954 tarihli ve 6245 sayılı Harcırah Kanunu hükümleri uygulanır."

BAŞKAN - Teşekkür ederim.

Madde üzerinde söz talebi?.. Yok.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Teşekkür ederim. Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

9 uncu maddeyi okutuyorum :

MADDE 9. - 1479 sayılı Kanunun 10 uncu maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

Madde 10. - Yönetim Kurulunun  görev ve yetkileri şunlardır:

a) Kurumun, Genel Müdürlükçe hazırlanacak yıllık konsolide bütçesi ile yatırım programı tekliflerini inceleyip gerekli değişiklikleri yaptıktan sonra Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığının onayına sunmak.

b) Genel Müdürlüğün teklifi ile Kurum bütçesinin bölümleri içinde veya bölümleri arasında uygun görülen aktarmaları yapmak.

c) Genel Müdürlükçe hazırlanan Kurum bilançosunu ve faaliyet raporunu, tahmini bütçeyi inceleyip görüşü ile birlikte Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığının onayına sunmak.

ç) Genel Müdürlükçe aktüeryal hesaplamalar ile birlikte hazırlanacak her türlü kanun, kanun hükmünde kararname ile tüzük ve yönetmelik taslaklarını inceleyerek gereği için Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığına gönderilmesine karar vermek.

d) Kurum adına taşınmaz mal alınması, satılması, kiralanması veya kiraya verilmesi, takası, trampa veya inşası, kullanımı ile idaresi veya tahsis şekli ve taşınmazlar üzerinde özel veya tüzel kişiler eliyle yap-işlet-devret, işlet-devret, yap-işlet-sat, yap-kirala-işlet gibi modeller ile işlerin yaptırılması hakkında karar vermek, Kurum kaynaklarının ve varlıklarının değerlendirilmesinde kullanılacak finansman teknik ve usullerine karar vermek.

e) Her yıl Maliye Bakanlığınca belirlenen yeniden değerleme oranında miktarı arttırılmak üzere bedeli iki yüz milyar Türk Lirasından fazla olan sözleşmeler ve yapılacak işler hakkında karar vermek.

f) Kurum için yarar görülen hallerde dava ve icra kovuşturması açılmaması, uyuşmazlıkların uzlaşma yolu ile çözümlenmesi, açılan dava ve icra kovuşturmalarının takibinden vazgeçilmesi veya feragat edilmesi, kanun yollarına başvurulmaması, bunlara ait para ve malların terkin edilmesi, Kurum leh ve aleyhine açılmış dava ve icra kovuşturmalarının uzlaşma veya tahkim yolu ile çözümlenmesi, konularında karar vermek.

g) Finansman ve Aktüerya Dairesi Başkanlığının Kurum gelirlerinin değerlendirilmesine ilişkin hareketlerini izlemek, gerekli tedbirleri almak, Kurumun mali yapısını ve aktüeryal dengelerini ayrı ayrı veya birlikte inceletmek.

h) Genel Müdürlükçe hazırlanacak, Kurumun gelecek üç yıllık gelir-gider dengesini gösterir aktüeryal hesap sonuçlarını inceleyerek Genel Kurula sunmak.

ı) Kurumda çalıştırılacak yerli ve yabancı uzmanların nitelikleri ile sözleşme şartları ve ücretlerini belirlemek, gerektiğinde danışmanlık, kontrollük, müşavirlik ve benzeri hizmetlerin satın alınmasına karar vermek, şirketlerin sözleşmeye konu olacak projelerini inceleyip karara bağlamak, şartları ve ücretlerini belirlemek, yerli ve yabancı kuruluşlarla veya sosyal güvenlik kuruluşları ile ortak proje yapmak veya yapılan projeye katılmak, bu kuruluşlarca yapılmış ya da yapılacak projeleri inceleyip Kurum menfaati görülen projelere katılmasına karar vererek Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığının onayına sunmak.

i) Kurum personelinin eğitimi amacıyla düzenlenen yıllık eğitim programlarını onaylamak.

j)Yönetim giderlerinden karşılanmak üzere Kurumda kadrolu olarak fiilen çalışan personele ödenecek ikramiyelerin ödenme tarihlerini belirlemek.

k) Genel Müdür ve Yönetim Kurulu üyelerinin diğer önerilerini inceleyip karara bağlamak ve bu Kanunla verilen diğer görevleri yapmak.

Yönetim Kurulunun çalışma usul ve esasları ile  alt kademelere devredebileceği yetkileri ve diğer hususlara ilişkin usul ve esaslar Yönetmelikle belirlenir.

BAŞKAN - Teşekkür ederim.

Madde üzerinde söz talebi?.. Yok.

Madde üzerinde verilmiş 2 adet önerge vardır.

Önergeleri, önce, geliş sıralarına göre okutacağım; sonra, aykırılıklarına göre işleme alacağım.

İlk önergeyi okutuyorum :

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan tasarının çerçeve 9 uncu maddesiyle 1479 sayılı Yasanın 10 uncu maddesinde yapılan değişikliğe aşağıdaki fıkranın eklenmesini arz ve teklif ederiz.

"Bu maddenin b, c, d, h, ı, j fıkralarıyla ilgili Yönetim Kurulu Kararları Bakan onayına tabidir."

 

Kemal Kılıçdaroğlu

Muharrem Toprak

Ali Topuz

 

İstanbul

İzmir

İstanbul

 

Muharrem İnce

Mustafa Özyürek

Muzaffer R. Kurtulmuşoğlu

 

Yalova

Mersin

Ankara

 

 

Osman Özcan

 

 

 

Antalya

 

BAŞKAN - Teşekkür ederim.

Diğer önergeyi okutuyorum :

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan tasarının çerçeve 9 uncu maddesiyle değiştirilen 10 uncu maddenin "h" fıkrasında yer alan "üç yıllık" ifadesinin "en az 20 yıllık" olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

 

Kemal Kılıçdaroğlu

Muharrem Toprak

Ahmet Sırrı Özbek

 

İstanbul

İzmir

İstanbul

 

Yakup Kepenek

Hüseyin Ekmekcioğlu

İzzet Çetin

 

Ankara

Antalya

Kocaeli

 

Osman Özcan

Feramus Şahin

 

 

Antalya

Tokat

 

BAŞKAN - Teşekkür ederim.

Komisyon?..

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ MEHMET MUSTAFA AÇIKALIN (İstanbul) - Son okunan önergeyi, uygun görüşle takdire sunuyoruz.

BAŞKAN - Hükümet?..

ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI MURAT BAŞESGİOĞLU (İstanbul) - Sayın Başkanım, bildiğim kadarıyla, bu önergede bir düzeltme yapılmış olması gerekiyordu; 20 yıl...

BAŞKAN - "Üç yıllık" ifadesinin "en az 20 yıllık" olarak değiştirilmesi teklif ediliyor.

İZZET ÇETİN (Kocaeli) - Sayın Başkan, "10 yıl" olarak tashih edecektik.

BAŞKAN - "10 yıl" olarak tashih ediyoruz.

ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI MURAT BAŞESGİOĞLU (İstanbul) - Evet, biz, tashih edilmiş şekliyle kabul ediyoruz.

BAŞKAN - Kabul ediyorsunuz.

Komisyonun takdire bıraktığı, Hükümetin katıldığı önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Teşekkür ederim. Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Gerekçeyi okutuyorum :

Gerekçe :

Üç yıllık aktuarya hesabı olmaz. Aktuarya hesaplarının özelliği, bu hesapların insanların yaşam umuduyla ilgili olmasıdır. Dolayısıyla, kurumun gerçekten de sağlıklı bir çalışma yapması isteniyorsa, bu sürenin en az 20 yıl olması gerekir.

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, özür dileyerek, aynı önergeyi tekrar oylarınıza sunacağım. (AK Parti sıralarından "10 yıl" sesleri)

Tabiî, 10 yıl olarak...

Düzeltilmiş şekliyle "10 yıl" olarak oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Teşekkür ederim. Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

İkinci önergeyi okutuyorum :

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan tasarının çerçeve 9 uncu maddesiyle 1479 sayılı Yasanın 10 uncu maddesinde yapılan değişikliğe aşağıdaki fıkranın eklenmesini arz ve teklif ederiz.

"Bu maddenin b, c, d, h, ı, j fıkraları ile ilgili Yönetim Kurulu Kararları Bakan onayına tabidir."

                                                        Kemal Kılıçdaroğlu

                                                        (İstanbul) ve arkadaşları

 

BAŞKAN - Komisyon?..

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ MEHMET MUSTAFA AÇIKALIN (İstanbul) - Uygun görmüyoruz efendim.

BAŞKAN - Hükümet?..

ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI MUSTAFA BAŞESGİOĞLU (İstanbul) - Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN - Gerekçe mi okunsun, söz talebiniz mi var?

İZZET ÇETİN (Kocaeli) - Gerekçe okunsun.

BAŞKAN - Gerekçeyi okutuyorum:

Gerekçe :

SSK Yasasıyla uyumlu olması açısından söz konusu teklif yapılmıştır.

BAŞKAN - Teşekkür ederim.

Komisyon ve hükümetin katılmadığı önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Teşekkür ederim. Kabul etmeyenler... Kabul edilmemiştir.

Kabul edilen önerge doğrultusunda maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Teşekkür ederim. Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

10 uncu maddeyi okutuyorum :

MADDE 10. - 1479 sayılı Kanunun 11 inci maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.       

Madde 11. - Genel Kurul, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanının veya görevlendireceği bir kamu görevlisinin başkanlığında;        

a) Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı, Maliye Bakanlığı, Sağlık Bakanlığı, Tarım ve Köyişleri Bakanlığı, Sanayi ve Ticaret Bakanlığı, Çevre ve Orman Bakanlığı ile Devlet Planlama Teşkilatı Müsteşarlığı, Hazine Müsteşarlığı ve Başbakanlık Yüksek Denetleme Kurulundan  iştirak edecek birer temsilciden,            

b) Yükseköğretim Kurulunca görevlendirilecek sosyal politika, iş hukuku, sağlık bilimleri alanlarında uzman bir öğretim üyesinden,             

c) Bu Kanuna tabi sigortalıların bağlı bulundukları kanunla kurulu en yüksek meslek kuruluşlarından üye sayısı en çok olan meslek kuruluşundan en fazla otuz, ikinci en yüksek üye sayısına sahip meslek kuruluşundan en fazla on, takip eden en fazla üyeye sahip üç meslek kuruluşundan üçer ve kanunla kurulu diğer meslek kuruluşlarından birer temsilciden,   

ç) 2926 sayılı Tarımda Kendi Adına ve Hesabına Çalışanlar Sosyal Sigortalar Kanununa tabi sigortalıların bağlı oldukları kanunla kurulu meslek kuruluşlarınca üye sayılarının oranları korunarak seçilecek en fazla beş temsilciden,            

d) Kurum çalışanlarının en fazla temsil edildiği kamu görevlileri sendikasına kayıtlı Kurum personeli arasından seçilecek bir temsilciden,

e) Kurumdan aylık alanlardan, Bakanlıkça en fazla üyeyi temsil ettiği belirlenen dernek tarafından seçilecek iki temsilciden,       

Oluşur.           

Birinci fıkraya göre görevlendirilecek veya seçilecek üyelerin görev süresi iki yıldır. Görev süresi bitenler yeniden görevlendirilebilir veya seçilebilirler. Temsilcilik niteliğini yitirenlerin genel kurul temsilciliği kendiliğinden kalkar ve bunların yerine gelen yedek temsilciler, asıl temsilcinin görev süresini tamamlar.                                  

Genel Kurulun oluşumu ile çalışma usul ve esasları ve diğer hususlar  yönetmelikle düzenlenir.

BAŞKAN - Teşekkür ederim.

Madde üzerinde söz talebi?.. Yok.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Teşekkür ederim. Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

11 inci maddeyi okutuyorum :

MADDE 11. - 1479 sayılı Kanunun 15 inci maddesinin (a), (c ) ve (f) bentleri aşağıdaki şekilde değiştirilmiş ve maddeye bir fıkra eklenmiştir.

a) Prim gelirleri,                  

c) Bağış ve vasiyetler ile Kurumca hazırlanan her türlü standart form, manyetik elektronik, akıllı kart ve benzerlerinin satışından elde edilecek gelirler ile her türlü data hattı, internet kullanımı ve benzeri kira gelirleri,

f) Kurum gelirlerinin değerlendirilmesinden ve Kurum iştirak ve kuruluşlarından elde edilen gelirler,

Kuruma ait gayrimenkullerin kira bedelleri, her yıl Devlet İstatistik Enstitüsünce açıklanan tüketici fiyat indeksindeki artış oranından az olmamak üzere rayiç veya emsal değerle belirlenir.

BAŞKAN - Teşekkür ederim.

Madde üzerinde söz talebi?.. Yok.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Teşekkür ederim. Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

12 nci maddeyi okutuyorum :

MADDE 12. - 1479 sayılı Kanunun 16 ncı maddesi  başlığı ile birlikte aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

Kurum gelirlerinin değerlendirilmesi

Madde 16. - Kurumun uyguladığı kanunlardan elde ettiği her türlü gelirlerin, riskin dağıtılması ilkesine göre Kurum lehine en yüksek getiriyi sağlayacak şekilde yönetilmesi esastır. Kurum gelirleri ve zorunlu ödemeler için bulundurulması gereken nakit ve benzeri varlıkların değerlendirilmesine ilişkin usul ve esaslar Kurum, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı, Maliye Bakanlığı, Hazine Müsteşarlığı, Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası ve Sermaye Piyasası Kurulu Başkanlığının müştereken hazırlayacakları ve Bakanlar Kurulunca çıkarılacak yönetmelikle belirlenir.

BAŞKAN - Teşekkür ederim.

Madde üzerinde söz talebi?.. Yok.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Teşekkür ederim. Kabul etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.

13 üncü maddeyi okutuyorum :

MADDE 13. - 1479 sayılı Kanunun 17 nci maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

Madde 17. - Kurumun ticaret ve işlem bağlantılarından dolayı iflas hükümleri yürümez. Kurumun alacakları Devlet alacağı derecesinde imtiyazlıdır. Kurum malları 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu, 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun ve 765 sayılı Türk Ceza Kanunu bakımından Devlet malı sayılır. Taşınır ve taşınmaz malları, bankalardaki mevduatları ile her türlü hak ve alacakları haczedilemez. Kurum her türlü dava ve icra işlemlerinde teminat yatırmak mükellefiyetinden muaftır. Kurumun malları, paraları ve para hükmündeki evrak ve senetleri ile diğer mevcutlarına karşı işlenen suçlar Devlet mallarına karşı veya Devlete ait kağıt ve belgeler üzerinden işlenen suçlardan sayılır.

BAŞKAN - Teşekkür ederim.

Madde üzerinde söz talebi?.. Yok.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Teşekkür ederim. Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

14 üncü maddeyi okutuyorum :

MADDE 14. - 1479 sayılı Kanunun 24 üncü maddesinin (I) numaralı bendinin (a) alt bendi aşağıdaki şekilde değiştirilmiş ve (II) numaralı bendinin (b) alt bendi yürürlükten kaldırılmıştır.

a) Esnaf ve sanatkârlar ile diğer bağımsız çalışanlardan ticarî kazanç veya serbest meslek kazancı dolayısıyla gerçek veya basit usulde gelir vergisi mükellefi olanlar ile gelir vergisinden muaf olanlardan esnaf ve sanatkâr sicili ile birlikte kanunla kurulu meslek kuruluşlarına usulüne uygun olarak kayıtlı olanlar,

BAŞKAN - Teşekkür ederim.

Madde üzerinde söz talebi?.. Yok.

Madde üzerinde 1 adet önerge vardır; önergeyi okutuyorum :

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 237 sıra sayılı Kanun Tasarısının 14 üncü maddesinin (a) alt bendinin "Esnaf ve sanatkârlar ile diğer bağımsız çalışanlardan ticarî kazanç veya serbest meslek kazancı dolayısıyla gerçek veya basit usulde gelir vergisi mükellefi olanlar veya esnaf veya sanatkâr sicili ile birlikte kanunla kurulu meslek kuruluşuna usulüne uygun olarak kayıtlı olanlar" olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

 

Vahit Çekmez

Züheyir Amber

Abdulaziz Yazar

 

Mersin

Hatay

Hatay

 

Ferit Mevlüt Aslanoğlu

Mehmet Kartal

Bayram Ali Meral

 

Malatya

Van

Ankara

 

Hüseyin Bayındır

Ali Rıza Gülçiçek

Ramazan Kerim Özkan

 

Kırşehir

İstanbul

Burdur

 

Selami Yiğit

İzzet Çetin

Hüseyin Özcan

 

Kars

Kocaeli

Mersin

BAŞKAN - Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ MEHMET MUSTAFA AÇIKALIN (İstanbul) - Katılmıyoruz.

BAŞKAN - Hükümet önergeye katılıyor mu?

ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI MURAT BAŞESGİOĞLU (İstanbul) - Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN - Gerekçeyi mi okutalım?

MUSTAFA ÖZYÜREK (Mersin) - Sayın Başkan, gerekçe okunsun.

BAŞKAN - Gerekçeyi okutuyorum :

Gerekçe :

Bağ-Kur öncelikle kendi nam ve hesabına çalışan ve esnaf sicil memurluğu ile odalarına kayıtlı esnaf ve sanatkârımıza hizmet vermektedir. Ticaret hayatında bulunan kişilerin vergi mükellefiyeti çeşitli sebeplerden dolayı süreklilik arz etmeyebilir. Zaman zaman vergi mükellefiyetine kısa da olsa esnaflarımız ara vermektedir.

BAŞKAN - Teşekkür ederim.

Komisyon ve Hükümetin katılmadığı önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Teşekkür ederim. Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Teşekkür ederim. Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

15 inci maddeyi okutuyorum :

MADDE 15. - 1479 sayılı Kanunun 25 inci maddesi başlığı ile birlikte aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

Sigortalılığın başlangıç ve bitiş tarihi

Madde 25. - Bu Kanunun 24 üncü  maddesine göre  sigortalı sayılanlardan  gelir vergisi  mükellefi olanların sigortalılıkları, mükellefiyetin başlangıç tarihinden, gelir vergisinden muaf  olanların sigortalılıkları ise esnaf ve sanatkar sicili ile birlikte kanunla  kurulu  meslek  kuruluşlarına kayıtlı  olmak şartıyla talep tarihinden  itibaren başlatılır.

Bu suretle sigortalı olanların hak ve yükümlülükleri sigortalı sayıldıkları tarihte  başlar.

Bu Kanuna tabi sigortalılık;

a) Gelir vergisi mükellefi olanların, mükellefiyetlerini gerektiren faaliyetlerine son verdikleri,               

b) Gelir vergisinden  muaf  olanların, Esnaf ve Sanatkar Sicili  ile birlikte  kanunla   kurulu  meslek kuruluşlarındaki üye  kayıtlarının silindiği,

c) Şirketlerle ilgisi kalmayanların, çalışmalarına son verdikleri veya ilgilerinin  kesildiği,

tarihten itibaren,

d) Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığına  tabi olarak  çalışmaya başlayanların, emekli  keseneği  kesilmeye  başladığı,

e) İflasına karar verilmiş olan tasfiye  halindeki özel işletmeler ile şirket ortaklarının, özel işletmenin veya şirketin mahkemece  tasfiyesine karar verildiği, iflasına karar verilmiş olan veya tasfiye halindeki özel işletmeler ile şirket ortaklarından hizmet akdi ile çalışanların çalışmaya başladığı,

f) 2108  sayılı Kanuna göre 1479 sayılı Kanun kapsamına  giren  köy  ve mahalle muhtarlarından; kendi nam ve hesabına bağımsız çalışmasından dolayı gelir vergisi  mükellefiyeti  bulunanlar  hariç, aynı zamanda  hizmet akdi ile  çalışanların çalışmaya başladığı,

g) Gelir vergisinden muaf olan, ancak Esnaf ve Sanatkârlar Sicili ile birlikte kanunla kurulu meslek kuruluşlarındaki kayıtlara istinaden Bağ-Kur sigortalısı olanlardan bu sigortalılıklarının devamı sırasında, hizmet akdi ile çalışanların çalışmaya başladığı,

Tarihten bir gün önce,

Sona erer.

Sigortalılığı  sona erenler  sigortalılıklarının sona erdiği  tarihten  itibaren üç ay içinde Kuruma başvurarak kayıtlarını sildirmek zorundadırlar. Kuruma tescili yapıldığı halde beş yıl ve daha fazla süreyle prim ödememiş olan sigortalıların, sigortalılıkları; bu Kanunun ek 19 uncu maddesi hükmü saklı kalmak şartıyla, prim ödemesi bulunan sigortalının ödediği primlerin tam olarak karşıladığı ayın sonu itibariyle, prim ödemesi bulunmayan sigortalının sigortalılığı ise tescil tarihi itibariyle Kurumca re'sen sona erdirilir. Kurumca  re'sen kayıt silmenin usul ve esasları yönetmelikle düzenlenir.

BAŞKAN - Teşekkür ederim.

Madde üzerinde, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına Antalya Milletvekili Sayın Hüseyin Ekmekcioğlu; buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)

CHP GRUBU ADINA HÜSEYİN EKMEKCİOĞLU (Antalya) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan Kanun Tasarısının 15 inci maddesi üzerinde, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına söz almış bulunmaktayım; Yüce Heyeti saygıyla selamlarım.

Değerli arkadaşlarım, sayıları yaklaşık 4 000 000'u bulan, aileleriyle birlikte düşünüldüğünde, ülke nüfusunun üçte 1'ini oluşturan esnaf ve sanatkârlarımızın, ülkemizin ekonomik, sosyal, siyasal ve kültürel yaşamlarında taşıdıkları önem bugün artık tartışılmaz bir gerçektir.

Esnaf ve sanatkârlarımız, esnek yapıları sayesinde olağanüstü dönemlerde her zaman ulusal ekonomilerin cansimidi olmuşlardır. Son olarak yaşanan ekonomik krizlerde, büyük işletmeler bu koşullara ayak uyduramayıp, birer birer yok olurken, işçi çıkarmaya devam ederken, esnaf ve sanatkârlarımız ayakta kalma mücadelesi vermiştir ve vermeye de devam edecektir.

Örgütlü, örgütsüz, sayıları 4 000 000'a yaklaşan ve tam 227 değişik işkolunda faaliyet gösteren esnaf ve sanatkârlarımızın sorunlarının temel nedenlerinin, onların önemini kavrayamayan ve bu nedenle bu kesimi âdeta yok farz eden yönetimlerin varlığı olduğunu öncelikle belirtmek istiyorum.

Yaşanan derin ekonomik krizin piyasalarda neden olduğu daralma, üretimlerin düşmesi sonucunu da beraberinde getirmiş, bu olumsuz durum, doğrudan esnaf ve sanatkârlarımızı da son derece etkilemiştir.

Son birbuçuk yılda kapanan ve devredilen esnaf ve sanatkârlar işyeri sayısı 300 000'i aşmıştır. Bu sayıdan çok fazlasınınsa, giderek artan borçları nedeniyle işyerlerini kapatmaları an meselesi haline gelmiştir. Son iki yılda yeni işyeri açanların sayısının da yüzde 7 oranında azalmış olması, bu konuya eğilmemiz gerektiğinin kanıtıdır.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; kişilerin, doğanın, toplumsal ve ekonomik yaşamın önüne çıkardığı sosyal risklere karşı kendini güvenlik altına alma istek ve çabası insanlık tarihi kadar eskidir. İnsanlar, topluluk halinde yaşamaya başladıkları tarihten itibaren, gerek kendileri gerekse aile fertleri için, gelecek günlerde karşılaşabilecekleri sosyal tehlikelerin kaygısını taşımışlar ve bu tehlikelerin iktisadî sonuçlarına karşı belirli güvenceler aramışlardır.

Esnaf ve sanatkârlarımızın en önemli sorunu, düşük standartlı sosyal güvenlik, yani Bağ-Kur sorunudur. Bugün Emekli Sandığı ve Sosyal Sigortalar Kurumu ile Bağ-Kurun sosyal güvenlik standartları arasındaki fark son derece açıktır. Esnaf ve sanatkârlarımız, âdeta ikinci sınıf vatandaş olarak kabul edilerek, düşük standartlarda emeklilik ve sağlık sigortası uygulamalarına muhatap kılınmaktadır. Bağ-Kur, organize edilerek hizmet etkinliği artırılmalı, en azından, bu kuruluşumuzun, ülkemizin diğer sosyal güvenlik kuruluşları standartlarında sosyal güvenlik hizmeti vermesi sağlanmalıdır. Bu nedenle, tartıştığımız Bağ-Kur tasarısında bu kesimin lehine düzenlemeler getirilmeli, primlerini rahatlıkla ödeyebilecekleri, emekli olduklarında aldıkları maaşla mutlu olabilecekleri birtakım düzenlemeler yapılmalıdır.

Tasarının 15 inci maddesi, vergiden muaf esnaf hariç, diğer esnaf ve sanatkârların Bağ-Kura tabi sigortalılıklarının başlangıcında ve bitişinde vergi daireleri kayıtlarının esas alınmasını öngörmektedir. Bilindiği üzere, esnaf ve sanatkârlar sicili kayıtları, kamu güvenini haiz resmî kayıtlardır. 507 sayılı Esnaf ve Küçük Sanatkârlar Kanununun 114 üncü maddesinde belirtildiği üzere, esnaf ve sanatkâr sicillerinin sağlıklı ve güvenli bir şekilde tutulması ve yayımlanması amacıyla, her il merkezinde, ticaret davalarına bakan asliye hukuk hâkimleri nezdinde o ili kapsamak ve il sınırlarında çalışmak üzere, esnaf ve sanatkâr sicili kurulmaktadır. Sicil işlemleri, ticaret davalarına bakan asliye hukuk mahkemesinin gözetimi altındaki Sanayi ve Ticaret Bakanlığınca atanan sicil memuru tarafından yönetilmekte ve Türk Ticaret Kanununun 26 ile 40 ıncı maddeleri arası esnaf ve sanatkâr sicili hakkında uygulanmaktadır. 1479 sayılı Kanunun anılan maddesinde yapılan bu değişiklikle, 20.4.1982 tarihinde yürürlüğe giren 2654 sayılı Kanunla geçmişte getirilen ve ciddî mağduriyetlere sebebiyet veren sorunları yeniden ortaya çıkaracak; esnaf ve sanatkâr kayıtları, güvenilir olmasına rağmen, dikkate alınmayacak; meslek kuruluşları, sistemin dışına itilecektir. Meslek odalarının esnaf ve sanatkâr sicil kayıtlarının tescili, sigortalılığın terkini ve adres güncelleştirmelerindeki rolünü gözardı eden, esnafımızla sürekli işbirliği içinde çalışmış meslek kuruluşlarını sistem dışında bırakan bu maddede, önceden olduğu gibi, esnaf ve sanatkâr siciliyle birlikte meslek odaları kayıtlarının da dikkate alınmasına ilişkin düzenleme yapılmalıdır.

Değerli arkadaşlarım, tasarının 15 inci maddesinin son fıkrasında, kuruma kayıtlı ve tescili yapıldığı halde beş yıl veya daha fazla süre prim ödememiş olan sigortalılar ile prim ödemesi bulunan sigortalıların ödediği primlerin tam olarak karşılığı ayın sonu itibariyle, prim ödemesi bulunmayan sigortalının ise tescil tarihi itibariyle sigortalılıklarının kurumca resen sona erdirileceğine dair hüküm yer almaktadır. Prim ödememe süresi ne olursa olsun, sigortalıların bu hakkının sona erdirilmesi düşünülemez. Kurumun alacağını tahsil etmesi, kendi görevidir ve buna ilişkin usul ve esaslar, tasarının ilgili maddelerinde düzenlenmiştir. Bu nedenle, gerek ekonomik koşullar gerekse bilgisizlik ve ihmalkârlık nedeniyle prim ödememesi halinde bu hakkın sigortalının elinden alınması, onun geleceğini tehdit edecektir.

Değerli milletvekilleri, yıllardır ekonomik krizler yaşayan ülkemizde, esnaf ve sanatkârlar ve tarım kesimleri, tüm kesimler gibi, bu krizlerden üzerlerine düşen payı almışlardır. Geçmiş hükümetlerde olduğu gibi, bu hükümet de, esnaf ve sanatkârlar ve tarım kesimimizin ekonomik ve sosyal durumlarını iyileştirici hiçbir önlem almamıştır. Bugün gündeme gelen tasarı da aynı nitelikleri taşımaktadır. Görüşülmekte olan kanun tasarısında yapılmak istenen değişiklikler, esnaf ve sanatkârlarımızı, tarım kesimindeki çalışanlarımızı rahatlatmaktan yana değil, daha da sıkıntıya sokmaktadır.

Değerli arkadaşlarım, yasa tasarımızla değişiklik yaparken, özellikle ve öncelikle, düzenleme yaptığımız konularla ilgili toplum kesimlerini rahatlatıcı düzenlemeler yapmalıyız. Yapılan düzenlemeler, demokratik kitle örgütleriyle tartışılıp, onların görüş ve önerileriyle olgunlaştırılıp, ülkemizin uzun yıllardır birikmiş sorunları elbirliğiyle çözülmelidir.

Değerli milletvekilleri, önümüze gelen kanun tasarısından anlaşılıyor ki, esnafımız ve tarım kesiminde çalışan vatandaşlarımızın sıkıntılarını çözücü önlemler alınmamıştır.

Arkadaşlar, küçük esnaf ve sanatkârlarımızı yaşatalım. Esnafımız, bu ülkeye nefes aldıran kesimdir; vücudun akciğeri gibidir, topluma nefes aldırır. Bu kesimleri boğmamalıyız; fakat, yapılan uygulamalar tersini göstermektedir. Büyük bir istihdam alanı olan bu kesimler ortadan kaldırılırsa, hem ülkemizdeki işsizlik sorununun artmasına sebep oluruz hem de toplanan vergilerin azalmasıyla bindiğimiz dalı keseriz.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; ülkemizin sayıca en büyük kesimini oluşturan esnaf ve sanatkârlar gözardı edilerek ve dışlanarak bir ekonomi politikası uygulanamaz. Bu nedenle, esnaf ve sanatkârlarımız desteklenmeli ve teşvik edilmelidir. Esnafımız, ekonomimizin, ülkemizin belkemiğidir; artık, değerli esnaf ve sanatkârlarımızı hak ettiği yere getirmeliyiz.

Bu yasa tasarısıyla ilgili olarak yapmış olduğumuz eleştirilerin dikkate alınacağını ümit ederek, Yüce Heyeti saygıyla selamlarım. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Ekmekcioğlu.

Şahsı adına İzzet Çetin; buyurun.

İZZET ÇETİN (Kocaeli) - Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Değerli arkadaşlarım, Bağ-Kur, gerçekten, esnafımızın, çiftçimizin, ev kadınlarının, SSK ve Emekli Sandığı dışında kalan çalışanlarımızın bağlı bulunduğu bir sosyal güvenlik kurumumuz. Tabiî, bugün, ülkemiz zor bir dönemeçten geçiyor. Özellikle son yirmi yıldır uygulanan yanlış ekonomi politikaları ve sosyal politikalar sonucunda, ülke olarak yoksullaştık, dışa bağımlı hale geldik. Sosyal güvenlik kurumlarımız, yanlış yönetimler ve yanlış siyasal kararlar sonucunda, zarar eder konuma geldi. Bütçe açıkları alabildiğine genişledi ve finansmanı karşılayamadığı için, zor günler yaşanıyor. Özellikle son günlerde, son yıllarda, esnafımızın, siftah yapmadan kepenk kapattığı dönemler oldu. Sadece kasım ve şubat krizlerinde, hepimiz biliyoruz ki, 2 000 000'dan fazla insan işini kaybederken, yüzbinlerce esnafımız işyerini kapatmak zorunda kaldı. Küçük ve orta ölçekli işletmelerin sahipleri zor günler geçirdi. Çeşitli dönemlerde, çeşitli yaklaşımlarla, esnafımız güçlendirilmek istendi; bunların, primlerini ödeyemedikleri dönemler, günler oldu. Daha iki gün önce, Sayın Başbakan, işsizliğe çözümü esnafla bulmaya çalıştı ve "ülkemizde 5 000 000 esnaf var, o 5 000 000 esnaf 1'er kişi istihdam ederse, Türkiye'de işsizlik diye bir şey kalmaz" diyerek, âdeta hem esnafla hem işsizle alay etti.

Şimdi, bu düzenlemeye bakıyorum, o zor koşullarda varlığını sürdürmeye çalışan, ayakta durmaya çalışan esnafımızın; topraktan aldığını toprağa yatıran, her dönemde güç koşullarda üretimini sürdürmeye çalışan, bir yandan banka borçlarını, faizlerini ödeyemeyen çiftçimizin, Bağ-Kura prim borcu olduğu aklının köşesinden bile geçmez. Yani, çiftçimiz de esnafımızdan farklı değil. Kendi rızasıyla bu kuruma prim ödeyenlerin -onların da ya eşleri esnaftır ya çiftçidir ya sanatkârdır- bile, primlerini ödeyemedikleri bir gerçektir.

Şimdi, sosyal sigortacılıkta ana kural, gerçekten, üyelerin aidatına primlerine dayalı ise, bunu almak devletin görevi, kurumun görevidir. Eğer, bu üyeler, ekonomik kriz nedeniyle yoksullaşmışlar, millî gelirleri, kişisel gelirleri düşmüş ve sigortaya olan yükümlülüklerini yerine getirememişlerse -ki, öyledir; zaman zaman vergi barışı ya da prim affı diye, birtakım yaklaşımlar önermeye çalışıyoruz- yani, bu kişiler primlerini ödeyememişlerse, prim borçlarının bir kısmını affetmeyi düşünüyoruz. Şimdi, buradaki düzenlemeye bakıyoruz: "Sigortalılığı sona erenler sigortalılıklarının sona erdiği tarihten itibaren üç ay içinde kuruma başvurarak kayıtlarını sildirmek zorundadırlar. Kuruma tescili yapıldığı halde 5 yıl ve daha fazla süreyle prim ödememiş olan sigortalıların, sigortalılıkları; bu Kanunun ek 19 uncu maddesi hükmü saklı kalmak şartıyla, prim ödemesi bulunan sigortalının ödediği primlerin tam olarak karşıladığı ayın sonu itibariyle, prim ödemesi bulunmayan sigortalının sigortalılığı ise,ş tescil tarihi itibariyle Kurumca resen sona erdirilir."

51 inci maddeye baktığımız zaman, durum aynı şekilde tekrar edilmiş: "1479 sayılı Kanunun ek 19 uncu maddesi hükmü saklı kalmak şartıyla, prim ödemesi bulunan sigortalının ödediği primlerin tam olarak karşıladığı ayın sonu itibariyle, prim ödemesi bulunmayan sigortalının sigortalılığı ise  tescil tarihi itibariyle, kurumca resen sona erdirilir."

Değerli arkadaşlarım, bir kere, Bağ-Kurda verilen sağlık hizmetleri yetersiz, emekli aylıkları yetersiz. Bağ-Kurlular, diğer sosyal güvenlik kurumlarından hangisine gidip hizmet alacaklarını şaşırmış vaziyetteler. Devlet, alacağına geldiği zaman, gidiyor, bir biçimde alıyor; ama, burada, tahsil etme yoluna gitmeyerek, doğrudan doğruya, onlara, hizmetin dışına çıkmalarını, Bağ-Kur'un dışına çıkmalarını öneriyor.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Çetin, konuşmanızı tamamlar mısınız.

İZZET ÇETİN (Devamla) - Tabiî.

Oysa, 1479 sayılı Kanun, yaptırımı olan bir kanun; görevi de, Bağ-Kura vermiş ve ilgili kurum olarak, şimdiye kadar Çalışma Bakanlığına, bundan böyle de Sosyal Sigortalar Kurumuna veriyor.

Değerli arkadaşlarım, biz, primi alamamışız, belli bir süre prim ödemiş Bağ-Kurluya sistemden çık diyoruz. Zaten hizmet alamadığı için, böyle bir resen ayırma, Bağ-Kur'dan kaçışı beraberinde getirecektir. Bu yanlıştır.

İkincisi: Bu düzenleme, eklenen bir hükümle, 2003 yılı Bütçe Kanununda vardı; daha iki gün önce, Anayasa Mahkemesi, bu hüküm hakkında yürütmenin durdurulması yönünde karar verdi.

Üçüncüsü: Bizim görevimiz, yani, hükümetin görevi, hükümetlerin görevi, kapsamındakileri dışarı atmak değil, sistemi işletmek, kapsamı genişletmek, bu sosyal güvenlik şemsiyesi altına daha çok esnafımızı alarak kayıtdışı ekonomiyi de ortadan kaldırmaya yönelik önlem almaktır.

Bu düzenleme yanlıştır. Daha yolun başındayız. İki gün önce, Anayasa Mahkemesinin, eşitlik ilkesine aykırılık nedeniyle yürütmenin durdurulması kararını verdiği bir konunun bu maddede ısraren gelmesi de çok mantıklı değildir. Hükümetin de, Grubunuzun da, devletin çeşitli kurumlarıyla inatlaşmasının, kavgaya girişmesinin hiçbir mantığı yoktur.

Bunun, buradan çıkarılmasını diliyor; hepinize saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Çetin.

ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI MURAT BAŞESGİOĞLU (İstanbul) - Sayın Başkan, yerimden bir açıklama yapmak istiyorum.

BAŞKAN - Buyurun.

ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI MURAT BAŞESGİOĞLU (İstanbul) - Sayın Başkanım, değerli arkadaşlar; Sayın Çetin'in yapmış olduğu konuşma üzerine bir açıklık getirme ihtiyacını duydum, o sebeple söz aldım.

Burada, beş yıl ve daha fazla süreyle kuruma hiç prim ödememiş sigortalıların durumu düzenleniyor. Gerçi, birazdan muttali olacağınız bir önergeyle bu maddede bir değişiklik yapılıyor; ancak, burada yapılmak istenilen şu: Beş yıl ve daha fazla süreyle kuruma hiç prim ödememişse, bunlara, konuşmamda ifade ettiğim borçları yapılandırma, ödeme kolaylığı çerçevesi içerisinde, bir hak tanınacak. Yani, sistemin dışına atma yahut da çıkarma diye bir husus yok. Bu süre içerisinde borçlarını ödedilerse, sistemle ilgileri devam edecek. Hayır, borçlarını ödemedilerse, yine, bu sigortalılarımıza, makul bir süre içerisinde ikinci bir tebligat yapılacak.

İZZET ÇETİN (Kocaeli) - Düzenleme o biçimde değil Sayın Bakan.

ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI MURAT BAŞESGİOĞLU (İstanbul) - İleride, 19 uncu maddede bu hale geliyor.

Bu tebligata rağmen de yine borçlarını ödemediği takdirde, kurumla tekrar ilişki kuruncaya kadar, entegre oluncaya kadar, bu sigortalılarımızın sigortalılıkları askıya alınacak. Yani, burada, belki, resen silme sizi rahatsız edebilir; ama, ileride, 19 uncu maddede görüleceği üzere, sigortalılıkları askıya alınacak ve diledikleri zaman, tekrar sisteme girme konusunda müracaatları olduğu takdirde, yine, isterse terk ettikleri basamak seviyesinden veyahut da yeni, sıfırdan girme hakkına sahip olacaklar. Yani, hiçbir şekilde sigortalılıklarının zayi olması gibi bir husus yok.

Burada bizim aradığımız şudur: Sayıları yaklaşık 1 000 000 civarında olan bu sigortalılarımızı net bir şekilde görmek istiyoruz. Yani, bize müracaat ediyorlar... "Beni Bağ-Kurdan silin" diye dilekçe veren var. Mesela, bir tarihte -arkadaşlarımız hatırlar- bu memurların rotasyona tabi tutulduğu bir dönemde, bu rotasyondan muaf olmak için eşlerinin Bağ-Kurlu olması kâfi geliyordu; bir sürü memur eşimiz Bağ-Kurlu oldu, üç ay prim ödedi, sonra bu işin devamı gelmedi... Yani, bu sayı içerisinde, bunun gibi, sistemle ilişkisini devam ettirmeyen bir sürü sigortalı var. Maksadımız budur.

Teşekkür ederim Sayın Başkan.

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Bakan.

Şahsı adına, Karaman Milletvekili Sayın Mevlüt Akgün; buyurun. (AK Parti sıralarından alkışlar)

MEVLÜT AKGÜN (Karaman) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Bağ - Kurla ilgili yasa tasarısı üzerinde söz almış bulunmaktayım; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Ben, diğer iki konuşmacının aksine, 15 inci maddeyle düzenlenen, beş yıl süreyle prim ödemeyen ve kurumla bağını bir anlamda kesmiş olan sigortalıların -az önce Bakanımız da ifade etti- sigortalılık süresinin askıya alınmasının, hukukumuzun ihtiyaç duyduğu bir müessese olduğunu düşünüyorum; çünkü, Bağ-Kur sigortalılığı, zorunluluk içeren bir sigortalılık sistemi. Gerçekten, hasbelkader Bağ-Kur sigortalısı olmuş, özellikle tarım kesiminde, haberi bile olmadan, muhtarın beyanıyla Bağ-Kurlu olan ve daha sonra Bağ-Kurdan silinmek için -az önce Bakanımız da ifade etti- âdeta Bağ-Kurdan kurtulmak için günlerce mücadele veren birçok insan var Anadolu'da. Bu insanlar, hasbelkader oluşan Bağ-Kurluluk kaydı nedeniyle, diğer sosyal güvenlik sistemleri olarak  düşünülen Fak-Fuk Fon gibi, yeşil kart sistemi gibi sosyal güvenlik sistemlerinden, maalesef, yararlanamamaktadır ve Bağ-Kur kaydı nedeniyle mustarip olan, mağdur olan birçok insana rastladım, sizler de rastlamışsınızdır.

Bu nedenle, gönül bağını bu sosyal güvenlik sisteminden silmiş, prim ödemeyen ve âdeta bu sosyal güvenlik sistemini kendine bir sıkıntı olarak gören insanımızın, sigortalılığının belli bir süre askıya alınması, ona bu süre içerisinde yeniden düşünme imkânının sağlanması ve istediği takdirde de, yapılan tebligata rağmen borcunu ödemediği takdirde de, kendi gönlüyle sigortalılık sisteminden çıkmasının gerekliliğine inanıyorum.

Sosyal güvenlik sisteminde bu kuruma ihtiyaç vardı. Bu ihtiyaç, bu yasal düzenlemeyle yerine getirilmiş bulunmaktadır. Ben inanıyorum ki, AK Parti İktidarı, bu düzenlemelerin dışında, tüm halkımızı kapsayan yeni sosyal güvenlik çatısı ve düzenlemesiyle, bütün halkımızın devletten sağlık sigortası ve diğer sosyal ihtiyaçlarını karşılayacağı geniş bir sosyal güvenlik sistemini kuracaktır. Hükümet Programımızda bu vardır ve hükümetimizin bunu gerçekleştireceğine de yürekten inanıyoruz.

Bu vesileyle, hepinizi saygıyla selamlıyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Akgün.

Sayın milletvekilleri, madde üzerindeki görüşmeler tamamlanmıştır.

Madde üzerinde 2 adet önerge vardır. Önergeleri, önce geliş sıralarına göre okutacağım, sonra aykırılıklarına göre işleme alacağım.

İlk önergeyi okutuyorum :

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan tasarının 15 inci maddesiyle değiştirilen 1479 sayılı Kanunun 25 inci maddesinin son fıkrasının aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

 

Haluk İpek

Mahfuz Güler

Cevdet Erdöl

 

Ankara

Bingöl

Trabzon

 

Maliki Ejder Arvas

 

Alaettin Güven

 

Van

 

Kütahya

"Sigortalılığı sona erenler, sigortalılıklarının sona erdiği tarihten itibaren üç ay içinde kuruma başvurarak kayıtlarını sildirmek zorundadırlar."

BAŞKAN - Teşekkür ederim.

İkinci önergeyi okutuyorum :

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 237 sıra sayılı kanun tasarısının 15 inci maddesiyle düzenlenen 1479 sayılı Kanunun 25 inci maddesinin ilk fıkrası ile üçüncü fıkrasının (b) bendinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini ve (a) bendinin çıkarılmasını, bentlerin teselsül ettirilmesini arz ve teklif ederiz.

 

Hüseyin Ekmekçioğlu

Nail Kamacı

Haluk Koç

 

Antalya

Antalya

Samsun

 

Muharrem İnce

Tuncay Ercenk

Muharrem Toprak

 

Yalova

Antalya

İzmir

 

Atila Emek

Osman Kaptan

Osman Özcan

 

Antalya

Antalya

Antalya

 

 

Kemal Kılıçdaroğlu

 

 

 

İstanbul

 

"Bu kanunun 24 üncü maddesine göre sigortalı sayılanların sigortalılıkları, esnaf ve sanatkâr sicili ile birlikte kanunla kurulu meslek kuruluşlarına kayıtlı olmak şartıyla talep tarihinden itibaren başlatılır."

"b) Esnaf ve sanatkâr siciliyle birlikte kanunla kurulu meslek kuruluşlarına kayıtlı olanların üye kayıtlarının silindiği."

BAŞKAN - Teşekkür ederim.

Komisyon?..

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ MEHMET MUSTAFA AÇIKALIN (İstanbul) - Katılmıyoruz.

BAŞKAN - Hükümet?..

ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI MURAT BAŞESGİOĞLU (İstanbul) - Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN - Gerekçeyi mi okutayım, söz mü istiyorsunuz?..

HÜSEYİN EKMEKCİOĞLU (Antalya) - Gerekçe okunsun.

BAŞKAN - Gerekçeyi okutuyorum :

Gerekçe :

Bilindiği üzere, esnaf ve sanatkârlar sicili kayıtları, kamu güvenine haiz resmî kayıtlardır. 507 sayılı Esnaf ve Sanatkârlar Kanununun 144 üncü maddesinde belirtildiği üzere, esnaf ve sanatkâr sicillerinin sağlıklı ve güvenli bir şekilde tutulması ve yayınlanması amacıyla her il merkezinde ticaret davalarına bakan asliye hukuk mahkemeleri nezdinde o ili kapsamak ve il sınırlarında çalışmak üzere esnaf ve sanatkâr sicili kurulmaktadır.

Sicil işlemleri ticaret davalarına bakan asliye hukuk mahkemesinin gözetimi altında Sanayi ve Ticaret Bakanlığınca atanan sicil memuru tarafından yönetilmekte ve Türk Ticaret Kanununun 26 ilâ 40 ıncı maddeleri arası esnaf ve sanatkâr sicili hakkında da uygulanmaktadır.

1479 sayılı Kanunun anılan maddesinde yapılan bu değişiklikle, 20.4.1982 tarihinde yürürlüğe giren 2654 sayılı Kanunla, geçmişte getirilen ve ciddî mağduriyetlere sebebiyet veren sorunları yeniden ortaya çıkaracak, esnaf ve sanatkâr kayıtları güvenilir olmasına rağmen dikkate alınmayacak, meslek kuruluşları sistemin dışına itilecektir.

Meslek odalarının, esnaf ve sanatkâr sicil kayıtlarının, tescil, sigortalılığın terkini ve adres güncelleştirilmelerindeki rolünün gözardı edilmesi, esnafımızla sürekli işbirliği içinde çalışmış meslek kuruluşlarını sistem dışına bırakan bu madde, önceden olduğu gibi esnaf ve sanatkâr sicili ile birlikte meslek odaları kayıtlarının da dikkate alınmasına ilişkin düzenleme yapılmalıdır.

BAŞKAN - Teşekkür ederim.

Komisyon ve Hükümetin katılmadığı önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Teşekkür ederim. Kabul etmeyenler... Teşekkür ederim. Önerge kabul edilmemiştir.

İkinci önergeyi okutuyorum :

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan tasarının 15 inci maddesiyle değiştirilen 1479 sayılı Kanunun 25 inci maddesinin son fıkrasının aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

                                                                      Haluk İpek

                                                        (Ankara) ve arkadaşları

"Sigortalığı sona erenler sigortalılıklarının sona erdiği tarihten itibaren üç ay içinde kuruma başvurarak kayıtlarını sildirmek zorundadırlar."

BAŞKAN - Teşekkür ederim.

Komisyon?..

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ MEHMET MUSTAFA AÇIKALIN (İstanbul) - Uygun görüşle takdire bırakıyoruz.

BAŞKAN - Hükümet?..

ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI MURAT BAŞESGİOĞLU (İstanbul) - Katılıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN - Gerekçeyi okutuyorum :

Gerekçe :

Madde metninden çıkarılan hükümlerin ek 19 uncu maddede düzenlenmesinin daha uygun olacağı düşünüldüğünden önerge verilmiştir.

BAŞKAN - Teşekkür ederim.

Komisyonun takdire bıraktığı, Hükümetin katıldığı önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Teşekkür ederim. Kabul etmeyenler... Teşekkür ederim. Önerge kabul edilmiştir.

Kabul edilen önerge doğrultusunda maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Teşekkür ederim. Kabul etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.

16 ncı maddeyi okutuyorum :

MADDE 16. - 1479 sayılı Kanunun 26 ncı maddesinin birinci fıkrasına aşağıdaki cümle eklenmiş ve maddeye birinci fıkradan sonra gelmek üzere aşağıdaki fıkralar eklenmiştir.

Üç ay içinde kayıt ve tescilini yaptırmayan sigortalılar Kurumca re'sen kayıt ve tescil edilir.

Gelir vergisi mükelleflerinin mükellefiyet tescili ve terkinine ilişkin bilgiler, Kurum ile Maliye Bakanlığınca müştereken belirlenecek usul ve esaslara göre Kuruma bildirilir.

Kamu kurum ve kuruluşları, belediyeler, kamu iktisadi teşebbüsleri, esnaf kefalet kooperatifleri, tarım kredi kooperatifleri ve bankalar, bu Kanuna göre zorunlu sigortalı olanlarla ilgili ruhsat, ihale ve kredi işlemlerinde sigortalı olduklarını gösterir belgeyi istemek ve belge istenenler de bu belgeyi ibraz etmek zorundadırlar.

BAŞKAN - Teşekkür ederim.

Madde üzerinde söz talebi?.. Yok.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Teşekkür ederim. Kabul etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.

17 nci maddeyi okutuyorum :

MADDE 17. - 1479 sayılı Kanunun 28 inci maddesinin ikinci fıkrasının başına "Şu kadar ki, bu Kanuna tabi sigortalılığın başladığı tarihte" ibaresi eklenmiş ve üçüncü fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

Sigortalıların hangi hallerde çalışma gücünün en az üçte ikisini yitirmiş sayılacakları, sağlık işlemlerine ilişkin yönetmelikteki esaslara göre tespit olunur.

BAŞKAN - Teşekkür ederim.

Madde üzerinde söz talebi?.. Yok.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Teşekkür ederim. Kabul etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.

18 inci maddeyi okutuyorum :

MADDE 18. - 1479 sayılı Kanunun 29 uncu maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

Madde 29. - Malullük aylığından yararlanabilmek için;

a) Bu Kanunun 28 inci maddesine göre malul sayılmak,

b) En az beş tam yıl sigorta primi ödemiş olmak,

c) Yazılı istekte bulunmak ve istek tarihi itibariyle prim ve her türlü borçlarını ödemiş olmak,            

Şarttır.

Bu Kanuna tabi sigortalılığı devam ederken bir iş kazası veya meslek hastalığı sonucu çalışma gücünün en az üçte ikisini kaybedenler hakkında beş tam yıl sigorta primi ödemiş olmak şartı aranmaz.

BAŞKAN - Teşekkür ederim.

Madde üzerinde şahsı adına, İstanbul Milletvekili Sayın Lokman Ayva; buyurun. (AK Parti sıralarından alkışlar)

LOKMAN AYVA (İstanbul) - Sayın Başkan, değerli milletvekillerimiz; hepinize saygı ve sevgilerimi sunuyorum.

Bu maddeye ilaveten bir önergemiz olacak. Belki, Sayın Bakan katılırsa, konuşma fırsatım olmaz diye önceden konuşayım dedim. Malum, belki bir enişte kıyağı yapar, katılır filan diye korkuyorum!

Değerli milletvekillerimiz, hem 17 nci hem 18 inci madde, gerçekten, uygulanmasında da karşılaştığımız problemlerin aşılmasıyla, önemli bir rahatlama getirecek. Bizim burada esas vurgulamak istediğimiz hadise şu: SSK, Emekli Sandığı gibi sosyal güvenlik kuruluşlarımızda uygulanan bir yöntem var. Kısaca, birkaç cümleyle onu söyleyeyim. Özürlü çalışan insanlar, daha doğrusu, çalışan özürlüler 15 yılda emekli olabiliyorlar; fakat, Bağ-Kurda çalışanlar 15 yılda emekli olamıyor. Biz diyoruz ki, Emekli Sandığı ve SSK'da olduğu gibi Bağ-Kurda da aynı mevzuat uygulansın. Peki, bunun mantığı ne? Mantığı şu: Bağ-Kurda çalışan kişi, kendisi iş kurmuş. Mesela, ne yapmış bu kişi... Herhalde fabrikatör filan olmuyor; ya ayakkabı tamir dükkânı açmış, tamircilik yapıyor ya belediyeden büfe almış, o işi yapıyor; gelip gidiyor işyerine. Biz diyoruz ki buna: Sen eğer devlet dairesine girseydin, onbeş yılda emekli olacaktın veya birisinin yanında çalışsaydın, onbeş yılda emekli olacaktın; üstelik, senin sigorta priminin yüzde 50'sini de Hazine verecekti; ama, biz, senden tamamını alıyoruz ve tamamını almamıza rağmen, seni de diğerlerinden daha fazla mağdur ediyoruz. Tabiî, bu, çok aykırı bir durum.

Ben, inanıyorum, komisyonumuzun ve hükümetimizin de desteğiyle, bundan sonra önergemiz kabul edilecek ve sizlerin, tabiî, esas Genel Kurulumuzun desteğiyle, bu kabul edilecektir; çünkü, zaten, uygulamadaki, açıkçası, haksız bir durumdu. Bunun giderileceğini düşünüyorum. Bundan, en fazla, zannediyorum, 500 kişi falan -onun net bir sayısı yok elimizde- yararlanabilir. O da, herhalde, bundan onbeş sene sonra filan yararlanılacağı bir hadise.

Bu kanun tasarısı gündeme geldiğinde, konuyu gündeme getirmek istedik. Sizlerin bu konudaki desteği çok çok önemli. Neden önemli; şundan: Bundan sonra, kendi işini kurmak isteyen insanlara bir destek olmuş olacağız. Eğer, bir kişi, bir yerde bir iş kurmak isterse, arkasında devletin olduğunu, arkasında sosyal güvenlik kuruluşlarının olduğunu ima etmiş olacağız.

Peki, akla şöyle bir soru gelebilir; denilebilir ki: Acaba, popülizm mi yapıyor Lokman Ayva? Herhalde popülizm bu işe kadar düşmedi; yani, 500 kişi için popülizm yapılmaz. Artı, belki, yine, popülizmle ilgili şu denebilir: Yani, sekiz on senedir bankalardan 50-60 milyar dolar götürüldü; o zaman popülizm olmuyor da, 500 özürlüye gelince mi popülizm olacak bu iş?!

O açıdan, destekleyeceğinize inanıyor; saygı ve sevgilerimi sunuyorum. (Alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Ayva.

Sayın milletvekilleri, madde üzerinde başka söz talebi?.. Yok.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Teşekkür ederim. Kabul etmeyenler... Teşekkür ederim. Madde kabul edilmiştir.

Sayın milletvekilleri, yeni madde ihdasına dair bir önerge vardır. Malumları olduğu üzere, görüşülmekte olan tasarı veya teklife konu kanunun, komisyon metninde bulunmayan, ancak, tasarı veya teklif ile çok yakın ilgisi bulunan bir maddesinin değiştirilmesini isteyen ve komisyonun salt çoğunlukla katıldığı önergeler üzerinde yeni bir madde olarak görüşme açılacağı, İçtüzüğümüzün 87 nci maddesinin dördüncü fıkrası hükmüdür.

Bu nedenle, önergeyi okutup, Komisyona soracağım. Komisyon önergeye salt çoğunlukla, yani, 21 üyesiyle katılırsa, önerge üzerinde yeni bir madde olarak görüşme açacağım; Komisyonun salt çoğunlukla katılmaması halinde ise, önergeyi işlemden kaldıracağım.

Şimdi, önergeyi okutuyorum :

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülecek olan 237 sıra sayılı kanun tasarısının çerçeve 18 inci maddesinden sonra, çerçeve 19 uncu madde olmak üzere aşağıdaki hükmün eklenmesini ve diğer maddelerin bu çerçevede teselsül ettirilmesini arz ve teklif ederiz.

MADDE 19 - 02.09.1971 tarih ve 1479 sayılı Esnaf ve Sanatkârlar ve Diğer Bağımsız Çalışanlar Sosyal Sigortalar Kurumu Kanununun 35 inci maddesine 3 üncü fıkra olmak üzere aşağıdaki hükmün eklenmesini arz ve teklif ederiz.

"Sakatlığı nedeniyle vergi indiriminden yararlanmaya hak kazanmış durumda olan sigortalılardan; ilgili mevzuatı uyarınca, birinci derecede sakatlığı olanlar yaşları ne olursa olsun en az onbeş yıldan beri sigortalı bulunmak ve en az 3 600 gün malullük, yaşlılık ve ölüm sigortaları primi ödemiş olmak, ikinci derecede sakatlığı olanlar yaşları ne olursa olsun en az 18 yıldan beri sigortalı olmak ve en az 4 000 gün malullük, yaşlılık ve ölüm sigortaları primi ödemiş olmak, üçüncü derecede sakatlığı olanlar yaşları ne olursa olsun en az yirmi yıldan beri sigortalı olmak ve en az 4 400 gün malullük, yaşlılık ve ölüm sigortaları primi ödemiş olmaları şartıyla yaşlılık aylığından yararlanırlar. Sakatlığı nedeniyle vergi indiriminden yararlanması dolayısıyla yaşlılık aylığına hak kazanarak yaşlılık aylığı alanlar kurumca kontrol muayenesine tabi tutulabilir.

 

Lokman Ayva

Muzaffer Baştopçu

Öner Gülyeşil

 

İstanbul

Kocaeli

Siirt

 

Mustafa Dündar

 

Mahmut Kaplan

 

Bursa

 

Şanlıurfa

BAŞKAN - Sayın Komisyon, önergeye salt çoğunlukla katılıyor musunuz?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ MEHMET MUSTAFA AÇIKALIN (İstanbul) - Sayın Başkan, Komisyonumuzun yeterli çoğunluğu bulunmamaktadır.

BAŞKAN - Teşekkür ederim.

Komisyon önergeye salt çoğunlukla katılamamış olduğundan, önergeyi işlemden kaldırıyorum.

19 uncu maddeyi okutuyorum :

MADDE 19. - 1479 sayılı Kanunun 38 inci maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

Madde 38. - Bu Kanuna göre yaşlılık aylığı alanların istekleri halinde, aylıkları kesilerek son defa prim ödedikleri basamaktan prim ödemeye devam edebilirler. Bunların tekrar yaşlılık aylığı talep etmeleri halinde, en az üç tam yıl prim ödemiş olmaları kaydıyla haklarında bu Kanunun yaşlılık sigortası hükümleri uygulanır. Bu süreyi tamamlamadan talepte bulunanlara ödedikleri primleri bu Kanunun 55 inci maddesi hükümlerine göre yersiz ödeme olarak iade edilir ve yeniden bağlanacak aylığın hesabında, son defa aldığı aylık tutarı esas alınarak, aylığın iptal tarihinde yürürlükte bulunan hükümler uygulanır.

BAŞKAN - Teşekkür ederim.

Madde üzerinde söz talebi?.. Yok.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Teşekkür ederim. Kabul etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.

20 nci maddeyi okutuyorum :

MADDE 20. - 1479 sayılı Kanunun 39 uncu maddesinin ikinci fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

Bu Kanuna göre tekrar sigortalı olanlar, toptan ödeme yapılan sürelerini ihya etmek istedikleri takdirde, bu sürelere ilişkin primler, toptan ödeme talebinde bulundukları tarihte son defa prim ödedikleri basamağın, ihya talebinde bulundukları tarihteki tutarları esas alınarak hesaplanır ve tebliğ tarihinden itibaren üç ay içinde ödenir. Bu şekilde ihya edilen süreler yaşlılık aylığı bağlanmasında ihya tarihinden itibaren altı ay sonra sigortalılık süresi olarak değerlendirilir. Bu Kanuna tabi hizmetlerin 2829 sayılı Sosyal Güvenlik Kurumlarına Tabi Olarak Geçen Hizmetlerin Birleştirilmesi Hakkında Kanunun 5 inci maddesine göre ihyasında da, bu fıkra hükmü uygulanır.

BAŞKAN - Teşekkür ederim.

Madde üzerinde söz talebi?.. Yok.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Teşekkür ederim. Kabul etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.

21 inci maddeyi okutuyorum :

MADDE 21.- 1479 sayılı Kanunun 41 inci maddesinin birinci fıkrasının (a) ve (d) bentleri ile fıkranın son cümlesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

a) Ölüm tarihinde en az beş tam yıl sigorta primi ödemiş olan,

d) En az beş tam yıl sigorta primi ödemiş olanlardan toptan ödeme talebinde bulunmakla beraber, toptan ödeme yapılmadan ölen,

Sigortalının hak sahibi kimselerine yazılı talepleri halinde aylık bağlanır.

BAŞKAN - Teşekkür ederim.

Madde üzerinde söz talebi?.. Yok.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Teşekkür ederim. Kabul etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.

22 nci maddeyi okutuyorum :

MADDE 22. - 1479 sayılı Kanunun 42 nci maddesinin birinci fıkrasının (d) bendinde yer alan "sigortalının" ibaresinden sonra gelmek üzere "beş tam yıl" ibaresi eklenmiştir.

BAŞKAN - Teşekkür ederim.

Madde üzerinde söz talebi?.. Yok.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Teşekkür ederim. Kabul etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.

23 üncü maddeyi okutuyorum :

MADDE 23. - 1479 sayılı Kanunun 45 inci maddesinin ikinci fıkrasının (c) ve (d) bentleri aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

c) Onsekiz yaşını, orta öğrenim yapması halinde yirmi yaşını, yüksek öğrenim yapması halinde yirmibeş yaşını doldurmayan ve (onsekiz yaşını doldurmayanlar hariç) bu Kanun ile diğer sosyal güvenlik kanunları kapsamında çalışmayan, bu kanunlar kapsamındaki çalışmalarından dolayı gelir veya aylık almayan veya yaşları ne olursa olsun çalışamayacak durumda malul olan erkek çocuklarla, yaşları ne olursa olsun evli olmayan, evli olmakla beraber sonradan boşanan veya dul kalan ve bu kanun ile diğer sosyal güvenlik kanunları kapsamında çalışmayan, bu kanunlar kapsamındaki çalışmalarından dolayı gelir veya aylık almayan kız çocuklarının her birine % 25'i,

d) Sigortalının ölümü tarihinde veya sonradan eşine veya çocuklarına yapılması gereken tahsisin toplamı, sigortalıya ait tahsisten aşağı olursa, artan kısım eşit paylar halinde, sigortalının bu Kanun ile diğer sosyal güvenlik kanunları kapsamında çalışmayan, bu kanunlar kapsamındaki çalışmalarından dolayı gelir veya aylık almayan ana ve babasına her birinin hissesi sigortalıya ait aylığın en çok % 25'i,

BAŞKAN - Teşekkür ederim.

Madde üzerinde, şahsı adına, İstanbul Milletvekili Sayın Lokman Ayva; buyurun.

LOKMAN AYVA (İstanbul) - Sayın Başkan, sayın milletvekillerimiz; huzurunuzu işgal etmekten üzgünüm; ama, bugünkü görüşmelerin başında da belirttiğim gibi, birtakım hususlar vardı; ayrıntı gibi görünen, fakat, insanların bayağı acı çektiği hususlar.

Burada, bu madde de, yine, önemli, güzel maddelerden biri; fakat, birazdan bir önergemiz olacak. Bu önergemiz, komisyonun salt çoğunluğunu gerektirmeyen bir önerge ve Genel Kurulumuzun tasvibini, en azından, burada alabilecek, öyle bir imkânı olacak bir önerge.

Buradaki espri şu: Eğer, annesi veya babası sigortalıysa özürlü kişinin ve bunlar vefat etmişse, çocuğa bir para kalıyor. Erkek ise eğer, evli bile olsa, bu para devam ediyor. Hangi şartlarda; herhangi bir işe girmemiş veya herhangi başka bir sosyal güvenliği olmaması kaydıyla; ama, işin ters tarafı, belki size garip gelecek, bu özürlü çocuk kızsa, evlenirse, kesiliyor.

Şimdi, tabiî, bu, çelişkili, garip bir durum; ama, maalesef, bunlar, ayrıntılarda kaldığı için, gözden kaçabiliyor. Bunun sonuçları şu: Mesela, özürlü bir kız, babasından, annesinden maaş alıyor; herhangi bir geliri yok, herhangi başka bir sosyal güvenliği yok; evlendi, parası pat diye kesiliyor. Neden; herhalde, kocası zengin zannediliyor, kocasının ona bakacağı varsayılıyor. Gördüğüm örneklerde yaygın olan şey şu: Kocası da fakir, kendisi de fakir, hatta, kocası da, zaman zaman, işsiz oluyor. Yani, o bakımdan, biz, bu kadın-erkek ayırımcılığı anlamına da gelen, artı, kadını kocasının geçindireceği gibi bir mantığa da dayanan ve yine artı, kocasının zengin olacağını varsayan bu hükmün, sadece  "erkek" kelimesinin çıkarılarak düzeltilmesini arzu ediyoruz. İnşallah, takdirlerinizle düzelecektir diyor, saygılar, sevgiler sunuyorum. (Alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Ayva.

Madde üzerinde başka söz talebi?.. Yok.

Madde üzerinde 1 adet önerge var; okutuyorum :

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülecek olan 237 sıra sayılı kanun tasarısının 23 üncü maddesinde yer alan 1479 sayılı Kanunun 45 inci maddesinin ikinci fıkrasının (c) bendindeki "erkek çocuklarla" ibaresinin "çocuklarla" şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederim.

                                                                 Lokman Ayva

                                                                           İstanbul

BAŞKAN - Teşekkür ederim.

Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ MEHMET MUSTAFA AÇIKALIN (İstanbul) - Katılmıyoruz efendim.

BAŞKAN - Hükümet?..

ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI MURAT BAŞESGİOĞLU (İstanbul) - Sayın Başkanım, izin verirseniz, kısa bir açıklama yapmak istiyorum.

BAŞKAN - Buyurun.

ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI MURAT BAŞESGİOĞLU (İstanbul) - Tabiî, Sayın Ayva'nın hassasiyetlerini hepimiz, bütün Parlamento paylaşıyoruz; ancak, önergesiyle ilgili şunu söylemek istiyorum.

Madde metninde "erkek" kelimesinin bulunması, kanun tekniği ve genel düzenleme açısından gerekli; çünkü, erkek çocuklar, ancak malul olmaları şartıyla 25 yaşından sonra ölüm aylığı almaya devam edebiliyorlar. Kız çocuklarının durumu ise; bekâr oldukları sürece ölüm aylığı almaya devam ediyorlar. Bu hakkı, özürlü veyahut da sakat gibi bir sınıflandırmaya tabi tutmak, yasanın bütünlüğü açısından mahzurlar taşımaktadır. Hükümet olarak biz de, saydığım bu gerekçelerle önergeye katılamıyoruz.

BAŞKAN - Teşekkür ederim.

HALUK KOÇ (Samsun) - Sayın Bakan, kız çocukları da özürlü olabilir...

BAŞKAN - Komisyonun ve Hükümetin katılmadığı önergenin gerekçesini mi okutalım?

LOKMAN AYVA (İstanbul) - Söz istiyorum Sayın Başkan.

BAŞKAN - Buyurun.

LOKMAN AYVA (İstanbul) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; tabiî, üzüntü verici bir açıklama. Bunun kanunla, kanun tekniğiyle, hukuk tekniğiyle açıkçası bir ilgisi yok. Biz de, bu hazırlığı yaparken, hukukçularla yaptık. Yani, şundan dolayı: Yukarıda, oturduk, Kanunlar ve Kararlar Dairesinden arkadaşlarla, Sağlık Komisyonundan uzman arkadaşlarla konuştuk. Yanlış yönlendirdiklerini düşünmüyorum; zaten, bizim de, az çok bir hukuk mantığımız var.

Buradaki espri şu: Eğer, şu dediğimiz sakıncayı bir şekilde telafi edebiliyorsa mevcut düzenleme, hiçbir itirazımız yok. Yani, kız çocuk evlenince niye maaşı kesiliyor da, erkek çocuk evlenince kesilmiyor? Bunu düzenleyebiliyor muyuz? Hukuk mantığına böyle uyduralım o zaman, nasıl uydurulacaksa.

İkincisi şu: Peki, kız çocuğu -özürlü kızı kastediyorum- evlenince kocasının geçindirme zorunluluğunu hangi Medenî Yasa veya Anayasa hükmünden alıyoruz? Böyle bir şey de yok zaten. Açıkçası, ben, bayan olsam -olmasam da karşı çıkıyorum da- daha da çok karşı çıkardım.

Üçüncüsü de şu : Diyorum ya, özürlü vatandaşın evlendiği kişilerin öyle beyaz atlı prens falan olduğunu zannetmeyin. Burada, eğer, böyle bir destek olursa, kocasının herhangi bir geliri yoksa, o aileye de destek oluyor bu kişi. Zaten, kızın sosyal güvenliği falan olmaması şartı var; yani, herhangi bir yerden para almaması gerekiyor, hatta, bu sakat ve malullük maaşı var ya, 65 yaş ve diğer malullük maaşı, onu bile almaması gerekiyor bu parayı alabilmesi için. Ne kadar alacak, miktarını da söyleyeyim; yüzde 25, yani; 100 000 000 veya 125 000 000 lira; yani, aslında sakındığımız para 125 000 000 lira. Yani, ben, bu değişikliğin niye yapılamayacağını anlamış değilim. İnşallah takdirlerinizi bekliyoruz.

Çok teşekkür ediyorum. (Alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Ayva.

Komisyon ve Hükümetin katılmadığı önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Teşekkür ederim. Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmiştir. (Alkışlar)

Sayın milletvekilleri, kabul edilen önerge doğrultusunda maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Teşekkür ederim. Kabul etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.

24 üncü maddeyi okutuyorum :

MADDE 24. - 1479 sayılı Kanunun 46 ncı maddesinin başlığı ile ikinci ve üçüncü fıkraları aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

Ölüm aylığının kesilmesi

Sigortalının kız çocuklarına bağlanan aylıklar, bu Kanun ile diğer sosyal güvenlik kanunları kapsamında çalışmaya başladıkları veya evlendikleri tarihi takip eden aylık ödeme tarihinden itibaren kesilir. Aylığın kesilmesine yol açan nedenlerin ortadan kalkması halinde, bu Kanunun  45 inci  maddesinin  ikinci  fıkrasının  ( c ) bendi hükmü saklı kalmak şartıyla, bu tarihi takip eden aylık ödeme tarihinden başlanarak yeniden aylık bağlanır. Ancak evliliğin son bulması ile kocasından da aylık almaya hak kazanan kız çocuklarına bu aylıklardan fazla olanı ödenir.

"Sigortalının erkek çocuklarına bağlanan aylıklar, çocuğun onsekiz yaşını veya bu Kanun ile diğer sosyal güvenlik kanunları kapsamında çalışmamaları koşuluyla, orta öğrenim yapması halinde yirmi yaşını, yüksek öğrenim yapması halinde yirmibeş yaşını dolduracağı tarihe kadar devam eder. Bu yaşları doldurdukları tarihte çalışamayacak durumda malül olan erkek çocukların aylıklarının ödenmesine devam olunur.

BAŞKAN - Teşekkür ederim.

Madde üzerinde söz talebi?.. Yok.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Teşekkür ederim. Kabul etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.

25 inci maddeyi okutuyorum :

MADDE 25. - 1479 sayılı Kanunun 49 uncu maddesinin birinci fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

Bu Kanuna göre ödenecek sigorta primi, sigortalının seçtiği, intibak ettirildiği veya yükseltildiği 50 nci maddede belirtilen gelir basamağının % 20'sidir.

BAŞKAN - Teşekkür ederim.

Madde üzerinde söz talebi?.. Yok.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Teşekkür ederim. Kabul etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.

26 ncı maddeyi okutuyorum :

MADDE 26. -1479 sayılı Kanunun 51 inci maddesinin üçüncü ve dördüncü fıkraları aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

Ancak, diğer sosyal güvenlik kanunlarına tabi bir işte çalıştıktan sonra bu Kanun kapsamına girenlerin basamakları, diğer sosyal güvenlik kanunları kapsamında geçirilen süre dikkate alınarak intibak ettirilmek suretiyle belirlenir.

Bu Kanun kapsamından çıkarak, diğer sosyal güvenlik kanunları kapsamında sigortalı olduktan sonra tekrar bu Kanun kapsamına girenlerin basamakları, diğer sosyal güvenlik kanunları kapsamında geçirilen süre dikkate alınarak daha önce bulundukları son basamak üzerine intibak ettirilmek suretiyle yeniden belirlenir.

BAŞKAN - Teşekkür ederim.

Madde üzerinde söz talebi?.. Yok.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Teşekkür ederim. Kabul etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.

27 nci maddeyi okutuyorum :

MADDE 27. - 1479 sayılı Kanunun 53 üncü maddesinin birinci, ikinci ve üçüncü  fıkraları aşağıdaki şekilde değiştirilmiş, beşinci fıkrasına aşağıdaki cümle eklenmiştir.

Sigortalılar, aylık prim borcunu ilgili ayın sonuna kadar ödemek zorundadırlar. Kurumun, 17.10.1983 tarihli ve 2926 sayılı Kanuna göre tahakkuk eden prim alacakları aylık olarak veya Kurumca tespit edilecek dönemlerde ödenir. Ayrıca, Bakanlar Kurulu kararı ile ürün bedellerinden tevkif suretiyle de tahsil edilebilir.

Kurumun, süresinde ödenmeyen prim ve prime ilişkin alacakları ile her ne nam altında olursa olsun diğer alacaklarının tahsilinde 09.06.1932 tarihli ve 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu hükümleri uygulanır.

Sigortalılar tarafından ödenmesi gereken primler süresi içinde ve tam olarak ödenmezse, primlerin ödenmeyen kısmına sürenin bittiği tarihten başlayarak, gecikilen her ay için 21.07.1953 tarihli ve 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanunla belirlenen gecikme zammı oranları uygulanarak sigortalılardan tahsil edilir. Gecikme zammı, yalnız prim alacaklarına uygulanır ve borç ödeninceye kadar devam eder.

Afet bölgesindeki şartları ve gelişmeleri göz önünde tutarak, sigortalıların ödemesi gereken primlerin ödeme sürelerini bu fıkrada belirlenen sürelere bağlı kalmaksızın belirlemeye ve ertelemeye Kurum Yönetim Kurulu yetkilidir.

BAŞKAN - Teşekkür ederim.

Madde üzerinde söz talebi?.. Yok.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Teşekkür ederim. Kabul etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.

28 inci maddeyi okutuyorum :

MADDE 28. - 1479 sayılı Kanunun 58 inci maddesinin birinci fıkrasında yer alan "Belirlemeye" ibaresinden sonra gelmek üzere "Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığı" ibaresi eklenmiştir.

BAŞKAN - Teşekkür ederim.

Madde üzerinde söz talebi?.. Yok.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Teşekkür ederim. Kabul etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.

29 uncu maddeyi okutuyorum :

MADDE 29. - 1479 sayılı Kanunun 63 üncü maddesine aşağıdaki fıkralar eklenmiştir. Tak-sirli suç sayılır hareketi ile bu Kanunda sayılan yardımların yapılmasına neden olan üçüncü kişinin sigortalının eşi, çocukları, ana ve babası olması halinde, bu kişilere rücu edilmez.

Kurumun rücu hakkını doğuran suç sayılır hareket yurt dışında meydana gelmiş, suçun faili yabancı uyruklu ve yurt dışında ikamet ediyorsa, bu kişilere rücu edilmez.

BAŞKAN - Teşekkür ederim.

Madde üzerinde söz talebi?.. Yok.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Teşekkür ederim. Kabul etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.

30 uncu maddeyi okutuyorum :

MADDE 30. - 1479 sayılı Kanunun 68 inci maddesine aşağıdaki fıkra eklenmiştir.

Ayrıca Kurum denetim elemanları bu Kanun hükümleri uyarınca Kurum ile sözleşme yapmış gerçek veya tüzel kişiliği haiz kuruluşlarda araştırma ve inceleme yapmaya yetkilidirler. Kendi-leriyle sözleşme yapılmış olan gerçek veya tüzel kişiliği haiz kuruluşlar, Kurum denetim elemanla-rına her türlü bilgi ve belgeyi vermekle yükümlüdürler.

BAŞKAN - Teşekkür ederim.

Madde üzerinde söz talebi?.. Yok.

Madde üzerinde verilmiş bir önerge vardır; okutuyorum :

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan tasarının çerçeve 30 uncu maddesi ile 1479 sayılı Yasanın 68 inci maddesinde yapılan değişikliğe aşağıdaki cümlenin eklenmesini arz ve talep ederiz.

"Bu yükümlülüklerini yerine getirmeyenler hakkında, asgari ücretin iki katı tutarında idari para cezası kesilir."

 

Kemal Kılıçdaroğlu

Muharrem Toprak

A. Sırrı Özbek

 

İstanbul

İzmir

İstanbul

 

İzzet Çetin

Yakup Kepenek

Ali Topuz

 

Kocaeli

Ankara

İstanbul

 

Osman Özcan

Hüseyin Ekmekcioğlu

Feramus Şahin

 

Antalya

Antalya

Tokat

BAŞKAN - Komisyon?..

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ MEHMET MUSTAFA AÇIKALIN (İstanbul) - Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN - Hükümet?..

ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI MURAT BAŞESGİOĞLU (İstanbul) - Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN - Sayın önerge sahipleri, gerekçeyi mi okutalım?

İZZET ÇETİN (Kocaeli) - Gerekçeyi okutun Sayın Başkan.

BAŞKAN - Gerekçeyi okutuyorum :

Gerekçe :

Yaptırımsız bir yükümlülüğün işlemeyeceği gerçeği dikkate alınarak değişiklik önerilmiştir.

BAŞKAN - Teşekkür ederim.

Komisyon ve Hükümetin katılmadığı önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Teşekkür ederim. Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Teşekkür ederim. Kabul etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.

31 inci maddeyi okutuyorum :

MADDE 31. - 1479 sayılı Kanunun 70 inci maddesinin ikinci fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

Bu Kanuna dayanılarak Kurumca açılacak tazminat ve rücu davaları on yıllık, prim alacak-ları davaları beş yıllık zamanaşımına tabidir.

BAŞKAN - Teşekkür ederim.

Madde üzerinde söz talebi?.. Yok.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Teşekkür ederim. Kabul etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.

32 nci maddeyi okutuyorum :

MADDE 32. - 1479 sayılı Kanunun 76 ncı maddesi başlığı ile birlikte aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.  

Dikkate alınmayacak tutarlar

Madde 76. - Her yıl bütçe kanunları ile belirlenen, Devlet hesaplarında yer verilmeyecek ve terkin edilecek tutarlar, Kurum hesaplarında aynen uygulanır. Bu tutarların terkinine Genel Müdürlük yetkilidir. Buna ilişkin usul ve esaslar Kurum yönetim kurulunca belirlenir.

BAŞKAN - Teşekkür ederim.

Madde üzerinde söz talebi?.. Yok.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Teşekkür ederim. Kabul etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.

33 üncü maddeyi okutuyorum :

MADDE 33. - 1479 sayılı Kanunun 79 uncu maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.          

Madde 79. - Bu Kanunun 24 üncü maddesinin (I) numaralı bendi kapsamına girmeyenlerden, aynı maddenin (II) numaralı bendinin (a) ve (c) alt bentlerinde sayılanlar dışında kalanlar, ev kadınları ve Türkiye'de ikamet eden yabancı uyruklular talepleri halinde isteğe bağlı sigortalı olabilirler.

İsteğe bağlı sigortalı olanların basamak seçme ve yükseltmelerinde bu Kanun hükümleri uygulanır.

İsteğe bağlı sigortalılık, sigortalılık tescil talebinin Kuruma intikal ettiği tarih itibariyle başlar ve terk talebinin Kuruma intikal ettiği tarihte veya diğer sosyal güvenlik kanunlarına tabi olarak çalışmaya başladığı tarihten bir gün önce veya sigortalının toplam borcunun üç aylık prim ve ceza tutarından fazla olması halinde sigortalının daha önce ödediği primlerin tam olarak karşıladığı ayın sonu itibariyle sona erer.

2926 sayılı Kanun kapsamına girmeden önce bu Kanun kapsamında isteğe bağlı sigortalı olanların, isteğe bağlı sigortalılıkları devam eder.         

İsteğe bağlı sigortanın hangi esaslara göre yapılacağı bir yönetmelikle düzenlenir.

BAŞKAN - Teşekkür ederim.

Madde üzerinde söz talebi?.. Yok.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Teşekkür ederim. Kabul etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.

34 üncü maddeyi okutuyorum :

MADDE 34. - 1479 sayılı Kanunun 20.6.1987 tarihli ve 3396 sayılı Kanunun 17 nci maddesi ile yürürlükten kaldırılan 80 inci maddesi başlığı ile birlikte aşağıdaki şekilde yeniden düzenlenmiştir.

İdari para cezaları

Madde 80. - Bu Kanunun 26 ncı  maddesinde belirtilen tescil ve  sigortalılığın sona ermesi ile ilgili  yükümlülüğe uymayan  sigortalılara Kurumca elli milyon lira  idari para cezası verilir. Bu  miktar, her yıl  Maliye Bakanlığınca 4.1.1961 tarihli  ve  213 sayılı Vergi Usul Kanununun mükerrer 298 inci  maddesi   gereğince belirlenen  yeniden  değerleme  oranında  artırılır.

Hakkında para cezası uygulanan sigortalılar, gerekçesini belirtmek suretiyle para  cezasına  karşı  tebliğ tarihinden itibaren onbeş gün içinde Kuruma  itiraz  edebilirler. İtiraz  takibi  durdurur. Kurum en geç otuz gün içinde itirazı inceler ve karara bağlar. Kurum tarafından itirazın reddedilmesi halinde, sigortalılar red  kararının  kendilerine  tebliğ  tarihinden itibaren altmış gün içinde yetkili idare mahkemesine başvurabilirler. Mahkemeye başvurulması cezanın takip ve tahsilini durdurmaz. İdari para  cezalarının tahakkuk ve tahsilatında beş yıllık  zamanaşımı uygulanır.

Sağlık karneleri ve/veya kartını bir başkasına kullandıranlardan veya  başkası adına  kullananlardan ve buna yardımcı olduğu belgelenenlerden, Kurumca yapılan  sağlık gideri kanunî faiziyle iki katı olarak müştereken ve müteselsilen  tahsil edilir ve ilgililer hakkında Türk Ceza Kanunu hükümleri uygulanır.

Kendilerine yapılan tebligat tarihinden itibaren onbeş gün içinde idari para cezasını veya borçlarını itiraz etmeden ödeyenlerin bu borçları  üçte bir oranında  terkin edilir.

BAŞKAN - Teşekkür ederim.

Madde üzerinde söz talebi?.. Yok.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Teşekkür ederim. Kabul etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.

35 inci maddeyi okutuyorum :

MADDE 35. - 1479 sayılı Kanunun ek 8 inci maddesi başlığı ile birlikte aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

Kurum işlemlerinin bilgi işlem ortamında yapılması ve arşivlenmesi

Ek Madde 8. - Kurumun, prim tahsilatı, sigortalama, tahsis, sağlık sigortası uygulaması dahil bütün işlemleri elektronik ortamda veya bilgi işlem ortamında yapılabilir ve arşivlenebilir. Bu şekilde arşivlenen belgeler elektronik ortamda on yıl süre ile saklanır. Diğer kurum ve kuruluşlardan elektronik ortamda bilgi ve belge alınabilir veya bunlara bilgi ve belge verilebilir. Kurum her türlü işlemlerini internet de dahil manyetik ortamda yapabilir. Elektronik veya bilgi işlem ortamında yapılan işlemlerin ve imha veya ilgilisine iade edilen belgelerin tespit ve tevsikinde bilgi işlem kayıtları esas alınır. Kurum tarafından bilgi işlem ortamında tutulan bilgiler adli ve idari merciler nezdinde geçerlidir. İtiraz edilmesi halinde, ispat mükellefiyeti itiraz edene aittir.           

Sigortalıların Kuruma yaptıkları ve hatalı olmayan ödemelere ilişkin belgelerden elektronik ortama veya bilgi işlem kayıtlarına intikal ettirilmiş olanlar, ödemenin yapıldığı tarihi takip eden takvim yılından başlayarak bir yıl, kontrol ve denetimi yapılmak kaydıyla sağlık sigortası uygulamasına ilişkin fatura, reçete gibi belgeler Kuruma ibraz tarihinden itibaren beş yıl süre ile saklanır  ve bu sürenin sonunda imha edilir.

Bu maddenin uygulanması ile ilgili usul ve esaslar yönetmelikle belirlenir.

BAŞKAN - Teşekkür ederim.

Madde üzerinde söz talebi?.. Yok.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Teşekkür ederim. Kabul etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.

36 ncı maddeyi okutuyorum :

MADDE 36. - 1479 sayılı Kanunun ek 9 uncu maddesinin birinci fıkrasının birinci cümlesi ile ikinci ve üçüncü fıkraları aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

Bu Kanun ile 2926 sayılı Kanun ve bu kanunlarda değişiklik yapan kanunlara göre sigortalı olanlar, askerlikte er olarak geçen hizmet süreleri ile yedek subay okulunda geçen sürelerinin tamamını borçlanabilirler.

Borçlanma primleri sigortalının talep tarihinde bulunduğu basamağın prim tutarları üzerinden hesaplanır ve tebliğ tarihinden itibaren altı ay içinde ödenir. Borçlanma primleri süresi içinde ve tam olarak ödenmezse borçlanma geçersiz sayılır.

Borçlandırılan süre, sadece sigortalılık süresi olarak değerlendirilir, aylık bağlamaya esas ortalama gelir tutarının hesabında dikkate alınmaz.

BAŞKAN - Teşekkür ederim.

Madde üzerinde söz talebi?.. Yok.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Teşekkür ederim. Kabul etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.

37 nci maddeyi okutuyorum :

MADDE 37. - 1479 sayılı Kanunun ek 11 inci maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.       

Ek Madde 11. - Bu Kanunun 24 üncü maddesine göre sigortalı olanlardan;

a) Sigortalılığı devam edenler ile eş ve bakmakla yükümlü oldukları çocukları, ana ve babaları,

b) Yaşlılık ve malullük aylığı almakta olanlar ile eş ve bakmakla yükümlü oldukları çocukları, ana ve babaları,

c) Ölüm aylığı alanlar, sağlık sigortası yardımlarından yararlanırlar.

Sağlık hizmeti; Sağlık Bakanlığı, Sosyal Sigortalar Kurumu, mahallî idareler, üniversiteler, kamu iktisadî teşebbüslerine ait sağlık tesisleri ile gerçek ve tüzel kişilerden satın alınmak suretiyle yürütülür. Buna ilişkin usul ve esaslar Kurumca belirlenir.

BAŞKAN - Teşekkür ederim.

Madde üzerinde söz talebi?.. Yok.

Madde üzerinde bir önerge vardır; okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 237 sıra sayılı kanun tasarısının 37 nci maddesiyle değiştirilmesi öngörülen ek 11 inci maddesinin birinci fıkrasına aşağıdaki bendin yeni (c) bendi olarak eklenmesini ve takip eden bendin (d) bendi olarak teselsül ettirilmesini arz ve teklif ederiz.

 

Haluk Koç

Muharrem İnce

Nail Kamacı

 

Samsun

Yalova

Antalya

 

Tuncay Ercenk

Hüseyin Ekmekcioğlu

Osman Özcan

 

Antalya

Antalya

Antalya

 

Atila Emek

Osman Kaptan

Kemal Kılıçdaroğlu

 

Antalya

Antalya

İstanbul

 

 

Muharrem Toprak

 

 

 

İzmir

 

"c) İsteğe bağlı sigortalılar sağlık primi ödemek koşuluyla,"

BAŞKAN - Teşekkür ederim.

Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ MEHMET MUSTAFA AÇIKALIN (İstanbul) - Katılmıyoruz efendim.

BAŞKAN - Hükümet?..

ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI MURAT BAŞESGİOĞLU (İstanbul) - Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN - Teşekkür ederim.

Gerekçe mi okunsun; yoksa, söz mü istiyorsunuz?

MUSTAFA ÖZYÜREK (Mersin) - Gerekçe okunsun Sayın Başkan.

BAŞKAN - Gerekçeyi okutuyorum:

Gerekçe :

Tasarının 37 nci maddesiyle isteğe bağlı sigortalılar, sağlık yardımları kapsamından çıkarılmışlardır. Anayasanın eşitlik ilkesine uygun olarak isteğe bağlı sigortalılar da, sağlık primi ödemek koşuluyla, sağlık hizmetlerinden yararlandırılmalıdır. Ülkemizde yaşanan ekonomik kriz döneminde işyerini kapatmak zorunda kalan, ancak, çok zor şartlar altında bile olsa geleceğini garanti altına almaya çalışan esnaf ve sanatkârlarımız ile işsizliğin yoğun olarak yaşandığı bu ortamda başka bir imkânı olmadığı için isteğe bağlı sigortalılığı tercih eden birçok vatandaşımız yalnızca emekliliğe hak kazanmakta, ancak, sağlık hizmetlerinden yararlanamamaktadır. Sağlık primini ödemeye razı olan bu kesime, önceden olduğu gibi, sağlık hizmetlerinden yararlanma olanağı mutlaka tanınmalı, mevcut çifte standart uygulaması düzeltilmelidir.

BAŞKAN - Teşekkür ederim.

Komisyonun ve Hükümetin katılmadığı önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Teşekkür ederim. Kabul etmeyenler... Teşekkür ederim. Önerge kabul edilmemiştir.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Teşekkür ederim. Kabul etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.

38 inci maddeyi okutuyorum :

MADDE 38. - 1479 sayılı Kanunun ek 12 nci maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

Ek Madde 12. - Bu Kanuna göre ilk defa sigortalı olanların sağlık yardımından yararlanmala-rı, en az sekiz ay, yeniden sigortalı olanların ise en az dört ay eksiksiz sağlık sigortası primi ödemiş olmaları, sağlık ve sigorta prim borcu bulunmaması şartına bağlıdır.

BAŞKAN - Teşekkür ederim.

Madde üzerinde söz talebi?.. Yok.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Teşekkür ederim. Kabul etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.

39 uncu maddeyi okutuyorum :

MADDE 39. - 1479 sayılı Kanunun ek 15 inci maddesinin (a) bendi aşağıdaki şekilde değişti-rilmiştir.

a) Sigortalılardan ilk sekiz basamakta bulunanların, bu Kanunun 50 nci maddesine göre belirlenen sekizinci gelir basamağının, dokuz ve daha yukarı basamaklarda bulunan sigortalıların ise bulundukları gelir basamağı tutarının % 20'si oranında ödeyecekleri sağlık sigortası primleri,

BAŞKAN - Teşekkür ederim.

Madde üzerinde söz talebi?.. Yok.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Teşekkür ederim. Kabul etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.

40 ıncı maddeyi okutuyorum :

MADDE 40. - 1479 sayılı Kanunun ek 16 ncı maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

Ek Madde 16. - Bu Kanun ile 2926 sayılı Kanuna tabi sigortalılardan, sağlık sigortası pri-minin tahsil ve takibi bu Kanun hükümlerine göre yürütülür ve tahsil edilen primler ayrı bir hesapta toplanır. Bu hesapta toplanan paralar başka amaçlarla kullanılamaz. Uzun vadeli sigorta kolları fonundan da sağlık hizmetleri için fon aktarması yapılamaz. Sağlık sigortası hesabında toplanan paralar için 74 üncü madde hükümleri uygulanmaz. Sağlık sigortası hesabında toplanan paralar, bu Kanunun 16 ncı maddesinde belirlenen esaslar dahilinde değerlendirilebileceği gibi, 21 inci maddedeki esaslar dahilinde de işletilebilir.

BAŞKAN - Teşekkür ederim.

Madde üzerinde söz talebi?.. Yok.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Teşekkür ederim. Kabul etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.

41 inci maddeyi okutuyorum :

MADDE 41. - 1479 sayılı Kanunun ek 17 nci maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

Ek Madde 17. - Yatarak ve ayakta yapılan tedavilerin fiyatlandırılması, Kurumca karşılana-cak ilaçların, ortez, protez ve iyileştirme vasıtalarının cins ve miktarı ile ödenecek bedellerinin tespitine ilişkin usul ve esaslar Kurumca belirlenir. Sağlık hizmetlerinin gerektirdiği giderler Sağlık Bakanlığının yataklı tedavi kurumları için belirlediği fiyat tarifesini geçemez.

BAŞKAN - Teşekkür ederim.

Madde üzerinde, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına, Kocaeli Milletvekili Sayın İzzet Çetin; buyurun.

CHP GRUBU ADINA İZZET ÇETİN (Kocaeli) - Sayın Başkan, değerli arkadaşlarım; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Değerli arkadaşlarım, gecenin bu saatinde, sosyal güvenlik kuruluşlarımızdan biri olan ve kısa adı "Bağ-Kur" olarak bilinen kurumun yasasında değişiklik yapan tasarı üzerinde görüşmelerimizi sürdürüyoruz.

Gerçekten, sosyal güvenlik kurumları, bir ülkenin devlet olmasında son derece özel önem arz eden kurumların başında gelmektedir. Sosyal devlet dediğimiz zaman, toplumun yoksul kesimlerinin, darda kalan, zorda kalan kesimlerinin koyucusu olan devleti anlıyoruz; sosyal devlet, eğitimi, sağlığı, sosyal güvenliği parayla ölçüp, parası olana hizmet sunup, parası olmayanı yok sayan bir anlayışta olamaz. Sosyal devlet, gerçekten, ülkemizde ve bütün dünyada, yurttaşlarına eşit bir biçimde eğitim ve sağlık hizmetleri sunan, onların ihtiyaçlarına cevap veren, toplumun dargelirli, düşük gelir grubundakilerle birlikte emeklisine, duluna, yetimine ve onların sakatlarına, çocuklarına bakmakla mükellef olan devlettir. Tabiî, ülkemiz sosyal güvenlik kuruluşlarından hiçbiri, standart açısından, Avrupa Birliği ülkeleriyle ya da gelişmiş ekonomik yapıya ulaşmış ülkelerin sosyal güvenlik kurumlarıyla kıyaslanamaz, bu açıdan oldukça geri konumdayız. O ülkelerde sadece sosyal güvenliğe ayrılan pay, kişi başına düşen yıllık millî gelirimize denk; yani, Avrupa ülkelerine baktığımızda, fert başına sosyal güvenliğe ayrılan pay 2 500-5 000 dolar seviyesindeyken, bizde kişi başına düşen millî gelir 2 500 doların çok çok altında.

İyi ya da kötü, şöyle ya da böyle, sosyal güvenlik kurumları arasında da bir standart birliği sağlamak amacıyla, geçtiğimiz haftalarda Sosyal Güvenlik Kurumunu oluşturduk ve norm ve standart birliği sağlansın istedik.

Şimdi, Emekli Sandığına ya da Sosyal Sigortalar Kurumuna bağlı olarak sosyal güvenlik şemsiyesi altında bulunan yurttaşlarımızın özürlü çocuklarının, protez, araç gereç ihtiyacı olan çocuklarımızın ve zihinsel özürlü çocukların özel eğitim kurumlarında ya da kurumlara ait okullarda eğitim almaları mümkün iken, prim ödemediği için resen atmaya çalıştığımız Bağ-Kura bağlı yurttaşlarımızın özürlü çocuklarını korumasız bırakıyoruz.

Bu yasama döneminde bu konuda iki önemli adım atıldı. Bunlardan birisi, Cumhuriyet Halk Partisi Antalya Milletvekili Nail Kamacı arkadaşımın Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanına sormuş olduğu bir yazılı soru önergesi; diğeri de, AKP Grubundan Lokman Ayva arkadaşımızın, bu kanun tasarısı görüşülürken, ek bir çerçeve madde olarak kanun kapsamına alınması isteğine ilişkin bir önerge. Her ikisi de, birbiriyle, verilen cevap açısından, tıpatıp örtüşüyor. Kanun tekniği açısından, Lokman arkadaşımızın verdiği önergeyi, komisyonda çoğunluk olmadığı için, belki bugün şu saatte dikkate alamayacağız; ama, kanayan önemli bir yaraya parmak basan bir önerge. Bu önergeyi, tutanaklara geçmesi açısından okuyorum: Arkadaşımız diyor ki "Sigortalılar ve kurumdan malullük veya yaşlılık aylığı almakta olanların geçindirmekle yükümlü oldukları fiziksel, görme, işitme, zihinsel, ruhsal, duygusal ve sosyal yeteneklerini çeşitli derecelerde kaybetmiş özürlü çocukları ile kurumdan hak sahibi olarak gelir veya aylık alan aynı durumdaki çocuklardan özürlülere verilecek sağlık kurulu raporları hakkında yönetmelikle belirlenen resmî yetkili sağlık kurumlarından alınacak sağlık kurulu raporu ile resmî veya özel eğitim merkezlerinde sağlanan eğitim, tedavi ve rehabilitasyonlarına ilişkin yardımlar, bütçe uygulama talimatında belirlenen esas ve miktarlarca kurumca sağlanır." Aynı şekilde, Nail Kamacı arkadaşımızın vermiş olduğu yazılı soru önergesi de böyle.

Değerli arkadaşlarım, şimdi, bu konuda, bu Yüce Meclisin bir çözüm bulması gerekir. Sırtlarında çocuklarını kapı kapı dolaştıran, Bağ-Kur'a primini ödeyemediği için kapsamın dışına itilen bir yurttaşın özürlü çocuğunu okutabilmesini düşünebiliyor musunuz?! Bu nasıl mümkün olabilir?! Eğer, biz, sosyal devleti egemen kılacaksak, bütün yurttaşlarımızı bu devletin koruması altında bulunduracaksak -ki, öyle olması gerekir- o zaman Bağ-Kurlu yurttaşlarımızın da özürlü çocuklarının eğitim ve rehabilitasyonunu kurumun üstlenmesi gerekir. Bunun için ayrı bir yasal düzenlemeye de gerek yok. 41 inci maddede söz almamın gereği de bu. Son cümlesini okuyayım: "Kurumca karşılanacak ilaçların, ortez, protez ve iyileştirme vasıtalarının cins ve miktarı ile ödenecek bedellerinin tespitine ilişkin usul ve esaslar Kurumca belirlenir." Yani, tasarı içerisinde olmasa bile, eğer bir niyet varsa, ki, olması gerekir... AKP olarak, siz, 3 Kasım seçimleri öncesinde de bunu deklare ettiniz, seçim propaganlarında kullandınız. Parti programınız yanımda, olduğu gibi okuyabilirim size. Topluma vaat ettiniz "Toplumu, bütün yurttaşları sosyal güvenlik şemsiyesi altında toplayacağız" diye. SSK ve Emekli Sandığına bağlı yurttaşlarımız iyi kötü bu sorunlarını aşabilirlerken, Bağ-Kurlulara, Bağ-Kurun sağlık giderlerinin çok yüksek olması, her geçen yıl katlanarak artması ve kurumun malî sıkıntı içinde bulunması sebebiyle özürlü çocuklara eğitim hizmeti verilememektedir. Bu nedenle, konuyla ilgili olarak gerekli yasal düzenleme de mevcut koşullarda yapılamamaktadır." 25 Mart 2003. Murat Başesgioğlu, Çalışma Bakanı. Verilen cevap.

Değerli arkadaşlarım, burada asla bir sömürü yapma niyetinde değilim; ama, ülkemizde sağlığı normal olan insanlarımız bile açlıktan, yoksulluktan sağlıklarını kaybeder konuma geldiler. Bunların büyük bir bölümü de esnaf, büyük bir bölümü de çiftçi; bir de bunların özürlü çocuğu!.. Yani, biz, özürlü çocuklarımızı, onları toplumun dışına iterek, onları devletin koruması altına almayarak, prim ödedikleri kurumun sağlık hizmetlerinden yararlandırmayarak, nasıl sosyal devleti ağzımıza alabileceğiz?!

AKP olarak siz, 3 Kasım seçimleri öncesi verdiğiniz sözleri, yurttaş, size hatırlattığında, nasıl "biz bunları demedik" diyebileceksiniz?!

Değerli arkadaşlarım, yasama organı burası. Biraz sonra Sosyal Sigortalar Kurumu Kanunu görüşülecek; orada da söyleyeceğim. IMF böyle istedi diye, yoksulumuzu, düşkünümüzü, sakatımızı yok sayamayız. Geliniz, bu düzenlemeyi elbirliğiyle burada yapalım.

Hepinize saygılar sunuyorum; teşekkür ederim. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Çetin.

Şahsı adına, İstanbul Milletvekili Sayın Lokman Ayva; buyurun.

LOKMAN AYVA (İstanbul) - Sayın Başkan, aziz milletimizin değerli vekilleri; tekrar saygı ve sevgilerimi sunmaktan şeref duyuyorum; çünkü, sizler, sizlerin vicdanı ve sağduyusu olduğu sürece, bu milletin, garibanın, gurebanın, fakirin fukaranın sırtı yere gelmeyecektir diye inanıyorum. Bu anlamda izlediğiniz ve gösterdiğiniz tutumdan dolayı da şükranlarımı arz ediyorum.

Sayın Çetin'in biraz önce belirttiği hususta bir önergemiz var; fakat, ekmadde olacağı için, zannediyorum, komisyonda çoğunluk olamayacak; ama, ben, sizin anlayışınıza da sığınarak, bununla ilgili durumu arz etmek istiyorum.

Bu meselenin aslı şu: Şimdi, birisinin, hasbelkader, şu veya bu nedenlerle, doğum sırasında veya doğum sonrasında bazı nedenlerle özürlü bir çocuğu oluyor. Anne-baba şaşkın, ne yapacaklarını bilmiyor. Şimdi, nereye götürsün; tedavisi mümkün değil artık; bu iş bitmiş. Okula götürecek; okul yok ortada. Rehabilitasyona götürecek; rehabilitasyon yok. Anayasada ne deniliyor peki; devlet, çocukların ücretsiz bir şekilde okumaları için gerekli imkânları sağlar. Peki, nerede?! Herkese gelince var da, özürlüye gelince niye yok?! Yok, işte; kim ne diyecek. O açıdan, bu eksikliği gidermek için bir formül geliştirilmiş; hangi eksikliği; esprisi şu: Mesela, biz diyoruz ki, özürlü çocuk, özürlü olduğu için okuyamıyor değil, şartlar uygun olmadığı için okuyamıyor. İşte, bize düşen, şartları hazırlamak. Nasıl şartlar uygun oldu, biz, Allah'a şükür okuduk; lisesini, üniversitesini, mastırını bitirdik; böyle imkânlara sahip olursa, her özürlü insan da, bu işleri yapar. İşte, bizim esprimiz bu. Biz diyoruz ki, bu imkânları sunalım; insanları köşelerinde, bucaklarında oturtmayalım; okusunlar, yetişsinler, çalışsınlar, hatta, vatana, millete hizmet etsinler. Bizim arzumuz bu; işte, bunu sağlamak. Özürsüz vatandaşlarımız için devletimiz bunu nasıl sağlıyorsa, diğer insanlar için de bunu sağlasın. Bunu sağlamak için geliştirilen formül... SSK ve Emekli Sandığı mensupları şu ana kadar ne yapıyorlar; devletten, yani, bu kuruluşlardan bir katkı alıyorlar. İşte, her yıl belirlenen belli bir miktarda özel kuruluşlarla giderse, bu çocuklar, o miktar kadar katkıda bulunuluyor. "Katkı" diyorum, tamamı değil zaten; yani, o parayla kimse o işi yapmaz. Şimdi, biz diyoruz ki, Emekli Sandığı ve SSK mensupları, bu memleketin, bu milletin has evlatları da, Bağ-Kurunkiler üvey evlatları mı? Niye onların çocuklarına veya o insanlara böyle bir katkı verilmiyor, destek verilmiyor? İşte, önergemiz memlekette adaletin tesisi noktasında bunu sağlamaya yönelik. Teknik nedenlerden zannediyorum olamayacak; ama, bunlar, inşallah, önümüzdeki dönemde de gündeme gelerek -çözülmediği sürece devamlı kanayan bir yara- çözülecek ve bu kanayan yara da duracak diye ümit ediyorum.

Bu konuda, hükümetimizin de gerekli çalışmaları yapacağı inancındayım. İnşallah, el ele vererek bu kanayan yarayı da bu Türkiye Büyük Millet Meclisi saracak ve dindirecek.

Hepinize saygılar, sevgiler sunuyorum efendim. (Alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Ayva.

Madde üzerinde başka söz talebi?.. Yok.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Teşekkür ederim. Kabul etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.

Sayın milletvekilleri, yeni madde ihdasına dair bir önerge vardır; okutup, Komisyona soracağım. Komisyon, önergeye, salt çoğunlukla, yani 21 üyeyle katılırsa önerge üzerinde yeni bir madde olarak görüşme açacağım. Komisyonun salt çoğunlukla katılmaması halinde ise, önergeyi işlemden kaldıracağım.

Şimdi önergeyi okutuyorum :

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülecek olan 237 sıra sayılı kanun tasarısının çerçeve 41 inci maddesinden sonra, çerçeve 42 nci madde olmak üzere aşağıdaki hükmün eklenmesi ve diğer maddelerin bu çerçevede teselsül ettirilmesini arz ve teklif ederiz.

MADDE 42. - 02.09.1971 tarih ve 1479 sayılı Esnaf ve Sanatkârlar ve Diğer Bağımsız Çalışanlar Sosyal Sigortalar Kurumu Kanununa aşağıdaki ek madde eklenmiştir.

"Ek Madde 17/A - Sigortalılar ve kurumdan malullük veya yaşlılık aylığı almakta olanların geçindirmekle yükümlü oldukları fiziksel, görme, işitme, zihinsel, ruhsal, duygusal ve sosyal yeteneklerini çeşitli derecelerde kaybetmiş özürlü çocukları ile kurumdan hak sahibi olarak gelir veya aylık alan aynı durumdaki çocuklardan, özürlülere verilecek sağlık kurulu raporları hakkında yönetmelik ile belirlenen resmî yetkili sağlık kurumlarından alınacak sağlık kurulu raporu ile resmî veya özel eğitim merkezlerinde sağlanan eğitim, tedavi ve rehabilitasyonlarına ilişkin yardımlar, Bütçe Uygulama Talimatında belirlenen esas ve miktarlarda kurumca sağlanır."

                                                                 Lokman Ayva

                                                                           İstanbul

BAŞKAN - Teşekkür ederim.

Komisyon önergeye salt çoğunlukla katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ MEHMET MUSTAFA AÇIKALIN (İstanbul) - Sayın Başkan, Komisyonumuzun salt çoğunluğu bulunmadığından katılamıyoruz.

BAŞKAN - Teşekkür ederim.

Komisyon önergeye salt çoğunlukla katılmamış olduğundan önergeyi işlemden kaldırıyorum.

42 nci maddeyi okutuyorum :

MADDE 42. - 1479 sayılı Kanunun ek 18 inci maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.       

Ek Madde 18. - Sağlık sigortası yardımlarının şekil ve şartları, bu yardımlardan yararlanma ve bu amaçla kullanılacak sağlık karne ve/veya kartlarının verilmesi, geçerlilik süresi ve kulla-nımına ilişkin esas ve usuller, ilaç bedelinden katkı payı alınmayacak hastalıklar, tedavi süresince gerekli görülen ilaçlar, sürekli kullanılan ilaçların ilaç katkı payından muafiyetine ilişkin sağlık kurulu raporlarının taşra teşkilatınca onaylanması, diş hastalıkları tedavisi, gözlük, işitme cihazı, ortez, protez ve iyileştirme vasıtaları ve benzeri yardımların yapılması ile bunların cinsi, evsafı, miktarı, kullanma süresi ve Kurumca ödenecek bedel tespitine ilişkin esaslar yönetmelikle düzenlenir. Bu Yönetmeliğin yürürlüğe gireceği tarihe kadar mevcut Yönetmeliğin bu Kanuna aykırı olmayan hükümlerinin uygulanmasına devam olunur.

BAŞKAN - Teşekkür ederim.

Madde üzerinde, şahsı adına, İstanbul Milletvekili Sayın Lokman Ayva; buyurun.

LOKMAN AYVA (İstanbul) - Sayın Başkan, konuşmaktan vazgeçtim.

BAŞKAN - Peki, teşekkür ederim.

Madde üzerinde başka söz talebi?.. Yok.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Teşekkür ederim. Kabul etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.

43 üncü maddeyi okutuyorum :

MADDE 43. - 1479 sayılı Kanunun ek 19 uncu maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

Ek Madde 19. - Bu Kanunun yürürlük tarihinden önce Kuruma kayıt ve tescili  yapıldığı halde,  beş yıl ve daha  fazla  süreye ilişkin prim borcu bulunanlar ile  beş yıl ve daha  fazla süre hiç prim ödemeyenlerin bu sürelere ilişkin prim borçları sigortalının ödeme tarihinde bulunduğu gelir basamağının prim tutarları üzerinden hesap ve tahsil edilir.

BAŞKAN - Teşekkür ederim.

Madde üzerinde söz talebi?.. Yok.

Madde üzerinde 2 adet önerge vardır; ilk önergeyi okutuyorum :

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan Esnaf ve Sanatkârlar ve Diğer Bağımsız Çalışanlar Sosyal Sigortalar Kurumu Kanununun ve Tarımda Kendi Adına ve Hesabına Çalışanlar Sosyal Sigortalar Kanununun Bazı Maddelerinin Değiştirilmesi, Yürürlükten Kaldırılması ve Bu Kanunlara Geçici Maddeler Eklenmesi Hakkında Kanun Tasarısında madde 43'e aşağıdaki metnin ilave edilmesini arz ve teklif ederiz.

"Tarımda kendi adına ve hesabına çalışanlar Bağ-Kur primlerini yılda bir kez ve hasattan sonra öderler."

 

Mevlüt Coşkuner

Fahrettin Üstün

Mustafa Özyürek

 

Isparta

Muğla

Mersin

 

Feridun Fikret Baloğlu

Osman Özcan

Ahmet Ersin

 

Antalya

Antalya

İzmir

BAŞKAN - Teşekkür ederim.

İkinci önergeyi okutuyorum :

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan tasarının 43 üncü maddesiyle değiştirilen 1479 sayılı Kanunun ek 19 uncu maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

 

Haluk İpek

Mahfuz Güler

Cevdet Erdöl

 

Ankara

Bingöl

Trabzon

 

Maliki Ejder Arvas

 

Alaettin Güven

 

Van

 

Kütahya

"Ek Madde 19 - Bu Kanunun yürürlük tarihinden önce Kuruma kayıt ve tescili yapıldığı halde, beş yıl veya daha fazla süreye ilişkin prim borcu bulunanlar ile beş yıl ve daha fazla süre prim ödemeyenlerin sigortalılıkları; prim ödemesi bulunan sigortalının ödediği primlerin tam olarak karşıladığı ayın sonu itibariyle, prim ödemesi bulunmayan sigortalının sigortalılığı ise tescil tarihi itibariyle sigortalının müracaatına kadar askıya alınır. Buna ilişkin usul ve esaslar Kurumca belirlenir."

BAŞKAN - Teşekkür ederim.

Komisyon?..

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ MEHMET MUSTAFA AÇIKALIN (İstanbul) - Uygun görüşle takdire sunuyoruz.

BAŞKAN - Hükümet?..

ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI MURAT BAŞESGİOĞLU (İstanbul) - Katılıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN - Gerekçeyi okutuyorum :

Gerekçe :

Bağ-Kur'un, sigortalama faaliyetlerinin başladığı 1972 yılından bu yana Kuruma değişik nedenlerle tescili yapılmış bulunanların bir kısmı gerekli şartları yerine getirmek suretiyle emekli olmuşlar, bir kısmı diğer sosyal güvenlik kanunlarına tabi sigortalı olmak suretiyle Bağ-Kur'da geçen prim ödenmiş sürelerini bu kurumlara aktarmışlar, bir kısmı ise herhangi bir şekilde Kurumla irtibata geçmemiş, bir çok defalar tebligat gönderilmesine rağmen bugüne kadar kendilerine ulaşmak mümkün olmamıştır. Bağ-Kur'a kayıt ve tescili yapıldığı halde bugüne kadar hiç prim ödemeyen veya kısa bir süre prim ödedikten sonra Kurumla bağlantılarını kesen ve adres değişikliği bildirmek suretiyle Kurumla hiç bağlantı kurmayan, Kurum tarafından yapılan idarî takip sonucu adreslerinde bulunamayan, cebri icra takipleri sırasında zabıta marifetiyle yapılan adres araştırması sonucunda da ulaşılamayan çok fazla sayıda sigortalı bulunmaktadır. Aktif sigortalı olarak görülen bu durumdaki çok sayıda sigortalı, Kurumun malî durumunun sağlık ve gerçekçi olarak tespitini engellemekte, aktuaryel dengenin kurulmasında sorunlar yaratmaktadır. Bu nedenle, Kurumun gerçek sigortalı sayısını bilmesi gereksiz yere idarî ve icra takibat yapmaması emek, zaman kaybının önlenmesi bakımından bugüne kadar hiç prim ödemeyen veya kısa bir süre prim ödedikten sonra beş yıl ve daha fazla süre prim ödemesi bulunmayan ve Kurumca ulaşılamayan, Kurumla bağlantı kurmayanlarla ilgili sorunların giderilmesi zorunlu hale gelmiştir. Maddeyle getirilmek istenilen düzenlemenin amacı hiçbir şekilde sigortalıları mağdur etmek değildir. Öngörülen değişikliğin amacı, yükümlülüğünü yerine getirmeyerek, durumlarındaki değişiklikleri Kuruma bildirmeyen sigortalılarla ilgili defalarca sonuç alınamayan işlemlerin tekrarlanmaması içindir.

BAŞKAN - Teşekkür ederim.

Komisyonun takdire bıraktığı, Hükümetin katıldığı önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Teşekkür ederim. Kabul etmeyenler...Önerge kabul edilmiştir.

Sayın milletvekilleri, bu önerge kabul edildiğinden, madde yeni baştan düzenlendiğinden ikinci önergeyi işleme koyamıyoruz.

Kabul edilen önerge doğrultusunda maddeyi oylarınıza sunuyorum : Kabul edenler... Teşekkür ederim. Kabul etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.

44 üncü maddeyi okutuyorum :

MADDE 44. - 1479 sayılı Kanunun ek 20 nci maddesinin birinci fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

Bu Kanuna göre yaşlılık aylığı bağlananlardan, ticari kazanç veya serbest meslek kazancı dolayısıyla gerçek veya basit usulde gelir vergisi mükellefiyeti devam edenlerden, sosyal yardım zammı dahil tahakkuk eden aylıklarından, aylığın bağlandığı veya tekrar çalışmaya başladığı tarihi takip eden aybaşından itibaren, çalışmalarının sona erdiği ay dahil % 10 oranında sosyal güvenlik destek primi kesilir.

BAŞKAN - Teşekkür ederim.

Madde üzerinde söz talebi?..Yok.

Madde üzerinde bir önerge var, okutup oyunuza başvuracağım.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan tasarının çerçeve 44 üncü maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini ve bu maddeyle değiştirilen, 1479 sayılı Kanunun ek 20 nci maddesinin ikinci fıkrasından sonra gelmek üzere aşağıdaki fıkranın üçüncü fıkra olarak eklenmesini arz ve teklif ederiz.

 

Haluk İpek

Mahfuz Güler

Cevdet Erdöl

 

Ankara

Bingöl

Trabzon

 

Alaettin Güven

 

Maliki Ejder Arvas

 

Kütahya

 

Van

"Madde 44 - 1479 sayılı Kanunun 20 nci maddesinin birinci fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirilmiş ve aşağıdaki fıkra, üçüncü fıkra olarak maddeye eklenmiştir."

"Diğer sosyal güvenlik kanunlarına göre yaşlılık ve malullük aylığı bağlananlardan, ticarî kazanç veya serbest meslek kazancı dolayısıyla gerçek veya basit usulde gelir vergisi mükellefi olanlar, çalışmaya başladıkları ayı takip eden aybaşından itibaren, çalışmalarının sona erdiği ay dahil bu Kanunun 50 nci maddesine göre belirlenen 12 nci gelir basamağının yüzde 10'u oranında sosyal güvenlik destek primi öderler. Sosyal güvenlik destek primi ödemesi gerekenlerden bu Kanunun yayım tarihinden önce aylık bağlananlar, Kanunun yayımını daha sonra tekrar gerçek veya basit usulde gelir vergisi mükellefi olanlar ise mükellefiyetin başladığı tarihi takip eden aybaşından itibaren üç ay içinde kuruma yazılı bildirimde bulunmak zorundadırlar. Bu süre içinde kuruma yazılı bildirimde bulunmayanlar ile kurumca tespit edilemeyenlerden sosyal güvenlik destek primi, 53 üncü maddeye göre hesaplanarak tahsil edilir."

BAŞKAN - Teşekkür ederim.

Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ MEHMET MUSTAFA AÇIKALIN (İstanbul) - Uygun görüşle takdire arz ediyoruz.

BAŞKAN - Hükümet önergeye katılıyor mu?

ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI MURAT BAŞESGİOĞLU (İstanbul) - Katılıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN - Teşekkür ederim.

SADULLAH ERGİN (Hatay) - Gerekçe okunsun.

BAŞKAN - Komisyonun takdire bıraktığı, Hükümetin katıldığı önergenin gerekçesini okutuyorum:

Gerekçe :

1479 sayılı Kanuna göre emekli olmakla birlikte, çalışmaya devam edenlerin aylıklarından sosyal güvenlik destek primi kesilirken, diğer sosyal güvenlik kanunlarına göre emekli olup, kendi nam ve hesabına çalışmaya başlayanların sosyal güvenlik destek primi ödememeleri, eşitlik ilkesine aykırı olduğundan ve Sosyal Sigortalar Kurumunca yürütülmekte olan uygulama ile norm ve standart birliği sağlanması amacıyla düzenleme yapılmıştır.

BAŞKAN - Teşekkür ederim.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Teşekkür ederim. Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmiştir.

Kabul edilen önerge doğrultusunda maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Teşekkür ederim. Kabul etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.

45 inci maddeyi okutuyorum :

MADDE 45. - Bu Kanuna ekli (1) sayılı listede gösterilen kadrolar ihdas edilerek 190 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin Eki (III) sayılı cetvelin Bağ-Kur Genel Müdürlüğüne ait bölümüne eklenmiştir.  Ekli ( 2 ) sayılı listede yer alan kadrolar iptal edilerek 190 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin Eki ( III ) sayılı cetvelin Bağ - Kur Genel Müdürlüğüne ait bölümünden çıkarılmıştır.

BAŞKAN - Teşekkür ederim.

Madde üzerinde söz talebi?.. Yok.

Maddeyi ekli listelerle birlikte oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Teşekkür ederim. Kabul etmeyenler... Madde, ekli listelerle beraber kabul edilmiştir.

46 ncı maddeyi okutuyorum :

MADDE 46. - 14.7.1965 tarihli ve 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun;

a) 36 ncı maddesinin "Ortak Hükümler" bölümünün (A/11) numaralı bendinde yer alan "Özürlüler Uzman Yardımcıları" ibaresinden sonra gelmek üzere "Bağ-Kur Denetmen Yardımcıları" ibaresi ve "Özürlüler Uzmanlığına" ibaresinden sonra gelmek üzere "Bağ-Kur Denetmenliğine" ibaresi,

b) "Zam ve Tazminatlar" başlıklı 152 nci maddesinin "II-Tazminatlar" kısmının "A-Özel Hizmet Tazminatı " bölümünün ( i ) bendinde yer alan "Özürlüler Uzmanları" ibaresinden sonra gelmek üzere "Bağ-Kur Denetmenleri" ibaresi,

c) I Sayılı Ek Gösterge Cetvelinin " I - Genel İdare Hizmetleri Sınıfı" bölümünün ( h ) bendinde yer alan "Özürlüler Uzmanları " ibaresinden sonra gelmek üzere "Bağ-Kur Denetmenleri" ibaresi

Eklenmiştir.

BAŞKAN - Teşekkür ederim.

Madde üzerinde söz talebi?.. Yok.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Teşekkür ederim. Kabul etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.

47 nci madde ve ona ekli geçici 13 üncü maddeyi okutuyorum :

MADDE 47. - 1479 sayılı Kanunun Anayasa Mahkemesince iptal edilen geçici 13, 14, 15 ve 16 ncı maddeleri aşağıdaki şekilde yeniden düzenlenmiş ve Kanuna aşağıdaki geçici maddeler eklenmiştir.

GEÇİCİ MADDE 13. - Bu kanunun yürürlüğe girdiği tarihten itibaren iki yıl süreyle uzman tabipler, diş tabipleri ve eczacılar açıktan atama izni ve memurluğa girişte yeterlik sınavı şartı aranmaksızın atanabilirler.

BAŞKAN - Teşekkür ederim.

Madde üzerinde söz talebi?.. Yok.

Geçici 13 üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Teşekkür ederim. Kabul etmeyenler... Geçici 13 üncü madde kabul edilmiştir.

Geçici 14 üncü maddeyi okutuyorum :

GEÇİCİ MADDE 14. - Yönetim Kuruluna atama veya seçimle gelen üyelerin görevleri bu Kanunun yayımı tarihinde sona erer. Ancak, bu üyeler yerlerine yeni atama yapılıncaya kadar görevlerine devam ederler. Yapılacak ilk genel kurula kadar bu Kanuna tabi sigortalıları temsil edecek bir üye bağlı bulundukları en fazla üyeye sahip kanunla kurulu en yüksek meslek kuruluşunca, 2926 sayılı Kanuna tabi sigortalıları temsil edecek bir üye, Türkiye Ziraat Odaları Birliği İdare Heyetince belirlenir.

BAŞKAN - Teşekkür ederim.

Madde üzerinde söz talebi?.. Yok.

Geçici 14 üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Teşekkür ederim. Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Geçici 15 inci maddeyi okutuyorum :

GEÇİCİ MADDE 15. - Bu Kanunun değişik 51 inci maddesinin üçüncü ve dördüncü fıkra hükümleri, talepte bulunmaları kaydıyla tescil tarihindeki basamak sayısı dikkate alınarak değişiklikten önce sigortalı olanlara da uygulanır.

BAŞKAN - Teşekkür ederim.

Madde üzerinde söz talebi?.. Yok.

Geçici 15 inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Teşekkür ederim. Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Geçici 16 ncı maddeyi okutuyorum :

GEÇİCİ MADDE 16. - 30.8.1996 tarihli ve 4181 sayılı Kanunla verilen basamak yükseltme hakkından yararlananlar hakkında, bu Kanunun değişik 52 nci maddesinin birinci fıkrası hükmü uygulanmaz.

BAŞKAN - Teşekkür ederim.

Madde üzerinde söz talebi?.. Yok.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Teşekkür ederim. Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Geçici 18 inci maddeyi okutuyorum :

GEÇİCİ MADDE 18. - Bu  kanuna göre sigortalılık niteliği taşıdıkları halde 4.10.2000 tarihine kadar kayıt ve tescilini yaptırmamış olan sigortalıların sigortalılık hak ve mükellefiyetleri 4.10.2000 tarihinden itibaren başlar. Ancak, bu Kanuna göre zorunlu sigortalı olarak tescil edilmiş olanların sigortalılıkları, bu Kanunun yürürlük tarihinden itibaren altı ay içinde Kuruma yazılı olarak başvurmaları ve 20.4.1982-4.10.2000 tarihleri arasındaki vergi kayıtlarını belgelemek ve belgelenen bu sürelere ilişkin olarak 49 uncu ve ek 15 inci maddelere göre hesaplanacak prim borçlarının tamamını, tebliğ tarihinden itibaren bir yıl içinde, ödeme tarihinde bulundukları gelir basamağının yürürlükte olan prim tutarı üzerinden ödemek kaydıyla bu süreler sigortalılık süresi olarak değerlendirilir.

BAŞKAN - Teşekkür ederim.

Madde üzerinde söz talebi?.. Yok.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Teşekkür ederim. Kabul etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.

Geçici 19 uncu maddeyi okutuyorum :

GEÇİCİ MADDE 19. - Bu Kanunun uygulanmasına ilişkin yönetmelikler, Kanunun yayımlandığı tarihten itibaren bir yıl içinde düzenlenir.

BAŞKAN - Teşekkür ederim.

Madde üzerinde söz talebi?.. Yok.

Madde üzerinde 1 önerge vardır; okutuyorum :

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan tasarının 47 nci maddesi ile 1479 sayılı Kanuna eklenen geçici 19 uncu maddenin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

 

Haluk İpek

Mahfuz Güler

Cevdet Erdöl

 

Ankara

Bingöl

Trabzon

 

Alaettin Güven

 

Maliki Ejder Arvas

 

Kütahya

 

Van

"Geçici Madde 19. - Bu Kanuna ve 2926 sayılı Tarımda Kendi Adına ve Hesabına Çalışanlar Sosyal Sigortalar Kanununa göre tescil edilmiş olup, 30.6.2003 tarihi itibariyle prim ve gecikme zammı borcu bulunan sigortalıların borçları bu Kanunun yayımlandığı tarihten itibaren 30 gün içinde Kuruma başvurmaları halinde Yönetim Kurulunca yeniden yapılandırılır.

Yeniden yapılandırma kapsamında sigortalıların aylık cari primlerine ilaveten cari primlerinin beli bir oranından aşağı olmamak üzere borçlarına mahsuben taksitler halinde ödeme yapmaları, teminat göstermeleri, taksitlendirme döneminde birikmiş borçların bakiyesine Hazine Müsteşarlığınca açıklanacak bir önceki aya ait TL cinsinden iskontolu ihraç edilen Devlet İç Borçlanma Senetlerinin aylık ortalama faizinin bileşik bazda uygulanması çerçevesinde sigortalıların borç ödeme kapasitelerine ve borç sürelerine göre usul ve esasları belirlemeye ve başvuru süresini otuz güne kadar uzatmaya Yönetim Kurulu yetkilidir.

Bu Kanunun uygulanmasına ilişkin yönetmelikler Kanunun yayımlandığı tarihten itibaren bir yıl içinde düzenlenir. "

BAŞKAN - Teşekkür ederim.

Komisyon?..

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ MEHMET MUSTAFA AÇIKALIN (İstanbul) - Uygun görüşle takdire sunarız.

BAŞKAN - Hükümet?..

ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI MURAT BAŞESGİOĞLU (İstanbul) - Katılıyoruz Sayın Başkan.

MUSTAFA ÖZYÜREK (Mersin) - Sayın Başkan, usul değil, biliyorum; ama, bu önerge hakkında...

BAŞKAN - Buyurun.

MUSTAFA ÖZYÜREK (Mersin) - Söz hakkım açısından bir usul meselesi olduğunun farkındayım da, bir yanlışlık var gibi geldi bana.

Bu önerge, zaten, maddeden çok daha önemli bir düzenlemeyi yapıyor. Şimdi, yanlış anlamadıysam, bir de, bu borçları yapılandırırken, teminat istiyorsunuz. Bu teminatı, insanlar, çiftçiler nasıl verecek?! Vergi barışında da bu tip şeyler yapılırken, teminat filan istenmiyordu, burada niçin teminat istiyoruz? Yani, bunu yapılandıramazsınız, bunu uygulayamazsınız.

Bu uyarıyı yapmak gereğini duydum. Takdir sizin.

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Özyürek.

Buyurun Sayın Bakan.

ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI MURAT BAŞESGİOĞLU (İstanbul) - Şu anda SSK'nın ve Bağ-Kurun birikmiş borçlarını taksitlendirme işlemlerinde de teminat aranıyor; yalnız, bu, tam, anladığımız manada çok katı bir teminat değil; değişik argümanları kullanarak daha esnek bir yapı içerisinde bu teminatı gösteriyorlar. Kurum yönetim kurulları da -zaten, burada amaç, bu borcun ödenmesini sağlamak, yapılanmasını sağlamak olduğuna göre- teminat konusunda o şekilde esnek davranacaklardır Sayın Başkanım.

Teşekkür ederim.

BAŞKAN - Teşekkür ederim.

Gerekçeyi okutuyorum :

Gerekçe :

1479 ve 2926 sayılı kanunlara tabi sigortalıların, 30.6.2003 tarihi itibariyle birikmiş prim ve gecikme zammı borçlarının yeniden yapılandırılması ve bu kanunla yapılan düzenlemelere ilişkin yönetmeliklerin hazırlanmasına ilişkin azamî süre belirlenmiştir.

BAŞKAN - Teşekkür ederim.

Komisyonun takdire bıraktığı, Hükümetin katıldığı önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Teşekkür ederim. Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmiştir.

Kabul edilen önerge doğrultusunda maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Teşekkür ederim. Kabul etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.

Geçici 20 nci maddeyi okutuyorum :

GEÇİCİ MADDE 20. - Bu Kanunun değişik 25 inci maddesinin üçüncü fıkrasının (e) bendi hükümleri, değişikliğin yürürlüğe girdiği tarihten önce iflas veya tasfiye işlemleri başlayan şirket ortaklarına da talepleri halinde uygulanır.

BAŞKAN - Teşekkür ederim.

Madde üzerinde söz talebi?.. Yok.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Teşekkür ederim. Kabul etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.

Geçici 21 inci maddeyi okutuyorum :

GEÇİCİ MADDE 21.- Bu Kanunun yürürlük tarihinden önce 17.10.1983 tarihli ve 2926 sayılı Kanuna göre sigortalı olanlar; 2.9.1971 tarihli ve 1479 sayılı Kanunun 50 nci maddesine göre sigortalıların ödeyecekleri primler ve bağlanacak aylıklarının hesabında uygulanan gelir basamaklarından en yakın gelir basamağına intibak ettirilirler. Buna ilişkin usul ve esaslar Kurumca belirlenir.

BAŞKAN - Teşekkür ederim.

Madde üzerinde söz talebi?.. Yok.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Teşekkür ederim. Kabul etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.

Geçici 22 nci maddeyi okutuyorum :

GEÇİCİ MADDE 22. - 17.10.1983 tarihli ve 2926 sayılı Kanunun yürürlükten kaldırılan 60 ıncı maddesine göre isteğe bağlı sigortalı olanların Geçici 21 inci maddeye göre basamak intibakları yapılarak haklarında 79 uncu madde hükümleri uygulanır.

BAŞKAN - Teşekkür ederim.

Madde üzerinde söz talebi?.. Yok.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Teşekkür ederim. Kabul etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.

Geçici 23 üncü maddeyi okutuyorum :

GEÇİCİ MADDE 23. - 4.10.2000 tarihinden önce; bu Kanuna ve 2926 sayılı Tarımda Kendi Adına ve Hesabına Çalışanlar Sosyal Sigortalar Kanununa göre isteğe bağlı sigortalı olarak kayıt ve tescili yapılıp  sağlık sigortası primi ödemiş olanlar, zorunlu sigortalılık kapsamından çıkarak isteğe bağlı sigortalı olanlar, talepleri doğrultusunda sağlık sigortası primi kesilmeyenler,  isteğe bağlı sigortalı olmak için talepte bulunmadan sigorta ve sağlık sigortası primlerini ödemiş olup ödemeleri isteğe bağlı sigortalılık süresi olarak değerlendirilenler, 4.10.2000 tarihinden sonra zorunlu sigortalılık kapsamından çıkarak isteğe bağlı sigortalı olanlar ile bunlardan malûllük, yaşlılık ve ölüm aylığı alanlar, bu sürelere ilişkin prim ve her türlü borçlarını bu maddenin  yürürlüğe girdiği tarihten itibaren bir yıl içinde talepte bulunmaları ve talep tarihinden itibaren altı ay içinde ödemeleri şartıyla bu Kanun hükümleri çerçevesinde sağlık sigortası yardımlarından yararlanabilirler.

BAŞKAN - Teşekkür ederim.

Madde üzerinde söz talebi?.. Yok.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Teşekkür ederim. Kabul etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.

Sayın milletvekilleri, akşamın ilerleyen saatinde yorulduğunuzu biliyorum; ama, sayın milletvekillerinin yüzlerini Divana dönerek oturmalarını rica ediyorum.

Geçici 24 üncü maddeyi okutuyorum :

GEÇİCİ MADDE 24. - 1479 sayılı Esnaf ve Sanatkarlar ve Diğer Bağımsız Çalışanlar Sosyal Sigortalar Kurumu Kanununa göre yaşlılık aylığı bağlananlardan, anılan Kanunun 24 üncü maddesinin (I) numaralı bendinde belirtilen çalışmalarına devam ettiklerini ek 20 nci maddede belirtilen sürelerde Bağ-Kur'a yazılı olarak bildirmeyenler veya Bağ-Kur tarafından tespit edilemeyenler, bu Kanunun yayımını takip eden aybaşından itibaren üç ay içerisinde Bağ-Kur'a başvurarak çalışmalarına devam ettiklerini bildirdikleri takdirde tahakkuk edecek sosyal güvenlik destek primi borcu, cari dönemlere ilişkin sosyal güvenlik destek primleri ile birlikte, aylıklarının % 25'ini geçmemek şartıyla aylıklarından kesilmek suretiyle tahsil edilir. Bu durumda olanlar için tahakkuk edecek gecikme zammı tahsil edilmez.

Bu Kanunun yürürlük tarihinden önce Bağ-Kur'a bildirimde bulunan veya Bağ-Kur tarafından çalışmalarına devam ettikleri tespit edilenlerin, bu Kanunun yürürlük tarihine kadar tahsil edilmemiş olan gecikme zamları tahsil edilmez. Bu durumda olanların sosyal güvenlik destek primi borçları hakkında birinci fıkra hükümleri uygulanır.

BAŞKAN - Teşekkür ederim.

Madde üzerinde söz talebi?.. Yok.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Teşekkür ederim. Kabul etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.

Sayın milletvekilleri, kabul edilen geçici maddelerle beraber çerçeve 47 nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Teşekkür ederim. Kabul etmeyenler... 47 nci madde kabul edilmiştir.

48 inci maddeyi okutuyorum :

İKİNCİ BÖLÜM

Tarımda Kendi Adına ve Hesabına Çalışanlar Sosyal Sigortalar Kanunu  ile İlgili

Değişiklikler

MADDE 48. - 17.10.1983 tarihli ve 2926 sayılı Tarımda Kendi Adına ve Hesabına Çalışanlar Sosyal Sigortalar Kanununun 2 nci maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

Madde 2. - Kanunla veya kanunların verdiği yetkiye dayanılarak kurulan sosyal güvenlik kuruluşları kapsamı dışında kalan ve herhangi bir işverene hizmet akdi ile bağlı olmaksızın 3 üncü maddenin (b) bendinde tanımlanan tarımsal faaliyetlerde bulunanlar, bu Kanuna göre sigortalı sayılırlar.

Yukarıdaki fıkra hükmüne göre sigortalılığın tespit, tescil ve takibine ilişkin usul ve esaslar Maliye Bakanlığı, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı, Tarım ve Köy İşleri Bakanlığı, Çevre ve Orman Bakanlığı ve Hazine Müsteşarlığı tarafından bu Kanunun yayımı tarihinden itibaren altı ay içinde müştereken çıkarılacak bir yönetmelikle belirlenir.

İlk tescil tarihinde ellisekiz yaşını dolduran kadınlarla, altmış yaşını dolduran erkekler istekleri halinde kapsama alınırlar."

BAŞKAN - Teşekkür ederim.

Madde üzerinde söz talebi?.. Yok.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Teşekkür ederim. Kabul etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.

49 uncu maddeyi okutuyorum :

MADDE 49. - 2926 sayılı Kanunun 5 inci maddesinin birinci fıkrasındaki "yirmiiki yaşını" ibaresi "onsekiz yaşını" olarak değiştirilmiş ve maddeye aşağıdaki fıkra eklenmiştir.         

Sigortalıların tescili ile ilgili işlemler, başvurma ve uymak zorunda oldukları usul ve esaslar yönetmelikle tespit edilir.

BAŞKAN - Teşekkür ederim.

Madde üzerinde söz talebi?.. Yok.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Teşekkür ederim. Kabul etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.

50 nci maddeyi okutuyorum :

MADDE 50. - 2926 sayılı Kanunun 6 ncı maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

Madde 6. - Bu Kanuna göre sigortalı sayılanlardan;

a) Tarımsal faaliyette bulunanlar, tarımsal faaliyetlerine son verdikleri tarihte,

b) Diğer sosyal güvenlik kuruluşları kapsamına tabi bir işte çalışanların, çalışmaya başladıkları tarihten bir gün önce,

Sigortalılıkları sona erer.

Sigortalılığı  sona erenler  sigortalılıklarının sona erdiği  tarihten  itibaren üç ay içinde Kuruma başvurarak kayıtlarını sildirmek zorundadırlar. Kuruma tescili yapıldığı halde beş yıl ve daha fazla süreyle prim ödememiş olan sigortalıların, sigortalılıkları; 1479 sayılı Kanunun ek 19 uncu maddesi hükmü saklı kalmak şartıyla, prim ödemesi bulunan sigortalının ödediği primlerin tam olarak karşıladığı ayın sonu itibariyle, prim ödemesi bulunmayan sigortalının sigortalılığı ise tescil tarihi itibariyle Kurumca re'sen sona erdirilir. Kurumca  re'sen kayıt silmenin usul ve esasları yönetmelikle düzenlenir.

BAŞKAN - Teşekkür ederim.

Madde üzerinde söz talebi?.. Yok.

Madde üzerinde 1 önerge vardır; okutuyorum :

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan tasarının 50 nci maddesiyle değiştirilen, 2926 sayılı Kanunun 6 ncı maddesinin son fıkrasının aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

 

Haluk İpek

Mahfuz Güler

Cevdet Erdöl

 

Ankara

Bingöl

Trabzon

 

Agâh Kafkas

Maliki Ejder Arvas

Alaettin Güven

 

Çorum

Van

Kütahya

"Sigortalılığı sona erenler sigortalılıklarının sona erdiği tarihten itibaren üç ay içinde Kuruma başvurarak kayıtlarını sildirmek zorundadırlar."

BAŞKAN - Teşekkür ederim.

Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ MEHMET MUSTAFA AÇIKALIN (İstanbul) - Uygun görüşle takdire bırakıyoruz.

BAŞKAN - Hükümet?..

ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI MURAT BAŞESGİOĞLU (İstanbul) - Katılıyoruz Sayın Başkan.

Gerekçeyi okutuyorum :

Gerekçe :

Madde metninden çıkarılan hükümlerin 1479 sayılı Kanunun ek 19 uncu maddede düzenlenmesinin daha uygun olacağı düşünüldüğünden önerge verilmiştir.

BAŞKAN - Teşekkür ederim.

Komisyonun takdire bıraktığı, Hükümetin katıldığı önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Teşekkür ederim. Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmiştir.

Kabul edilen önerge doğrultusunda, maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Teşekkür ederim. Kabul etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.

51 inci maddeyi okutuyorum :

MADDE 51. - 2926 sayılı Kanunun 8 inci maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

Madde 8. - Köy ve mahalle muhtarları, bu Kanuna göre sigortalı sayılanları sigortalılıklarının başladığı tarihten, sigortalılığı sona erenleri ise sigortalılıklarının sona erdiği tarihten itibaren, en geç üç ay içinde Kuruma bildirmekle yükümlüdürler.            

Kamu kurum ve kuruluşları, belediyeler, kamu iktisadi teşebbüsleri, esnaf kefalet kooperatifleri, tarım kredi kooperatifleri ve bankalar bu Kanuna göre zorunlu sigortalı olanlarla ilgili ruhsat, ihale ve kredi işlemlerinde sigortalı olduklarını gösterir belgeyi istemek ve belge istenenler de bu belgeyi ibraz etmek zorundadırlar.

BAŞKAN - Teşekkür ederim.

Madde üzerinde söz talebi?.. Yok.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Teşekkür ederim. Kabul etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.

52 nci maddeyi okutuyorum :

MADDE 52. - 2926 sayılı Kanunun 10 uncu maddesine aşağıdaki cümle eklenmiştir. Belirtilen bu merci, kurum, kuruluş, kooperatifler ve birlikleri ile şirket ve bankalar, Kurumun isteği üzerine her türlü bilgiyi ve belgeyi vermekle yükümlüdürler.

BAŞKAN - Teşekkür ederim.

Madde üzerinde söz talebi?.. Yok.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Teşekkür ederim. Kabul etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.

53 üncü maddeyi okutuyorum :

MADDE 53. - 2926 sayılı Kanunun ek 1 inci maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

Ek Madde 1. - Bu Kanunun 2 nci maddesine göre sigortalı olanlardan; 

a) Sigortalılığı devam edenler ile eş ve bakmakla yükümlü oldukları çocukları, ana ve babaları,

b) Yaşlılık ve malûllük aylığı almakta olanlar ile eş ve bakmakla yükümlü oldukları çocukları, ana ve babaları,

c) Ölüm aylığı alanlar,

Sağlık sigortası yardımlarından yararlanırlar.          

Sağlık hizmeti; Sağlık Bakanlığı, Sosyal Sigortalar Kurumu, mahalli idareler, üniversiteler, kamu iktisadi teşebbüslerine ait sağlık tesisleri ile gerçek ve tüzel kişilerden satın alınmak suretiyle yürütülür. Buna ilişkin usul ve esaslar Kurumca belirlenir.

BAŞKAN - Teşekkür ederim.

Madde üzerinde söz talebi?.. Yok.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Teşekkür ederim. Kabul etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.

54 üncü maddeyi okutuyorum :

MADDE 54. -  2926 sayılı Kanuna aşağıdaki ek madde eklenmiştir.

EK MADDE 3. - 1479 sayılı Kanunun birinci kısmında yer alan 20 nci madde, ikinci kısım ikinci, üçüncü, dördüncü ve beşinci bölümde yer alan maddelerin tamamı, altıncı bölümde yer alan 56 ncı madde dahil 74 üncü maddeye kadar olan maddelerin tamamı ile 76, 78 ve 79 uncu maddeleri, yedinci bölümde yer alan 80 inci maddesi, ek 9,  ek 12,  ek 13,  ek 14,  ek 15,  ek 16,  ek 17,  ek 18,  ek 19 uncu maddeleri, geçici 10 ve 11 inci maddeleri, 2926 sayılı Kanuna tabi sigortalılar hakkında da uygulanır.

BAŞKAN - Teşekkür ederim.

Madde üzerinde söz talebi?.. Yok.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Teşekkür ederim. Kabul etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.

55 inci maddeyi okutuyorum :

MADDE 55. - 2926 sayılı Kanuna aşağıdaki geçici madde eklenmiştir.

Açılmayacak rücu davaları

GEÇİCİ MADDE 9. - 2926 sayılı Kanunun 47 nci maddesine göre açılan ek rücu davalarına devam edilir, ancak maddenin yürürlükten kalktığı tarihten sonra ek rücu davası açılmaz.

BAŞKAN - Teşekkür ederim.

Madde üzerinde söz talebi?.. Yok.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Teşekkür ederim. Kabul etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.

56 ncı maddeyi okutuyorum :

ÜÇÜNCÜ BÖLÜM

Yürürlükten Kaldırılan Hükümler ile Geçici Hükümler

Yürürlükten Kaldırılan Hükümler

MADDE 56. - a) 1479 sayılı Kanunun ek 3 üncü ve ek 6 ncı maddesi,

b) 26.6.2001 tarihli ve 4692 sayılı Kanunun geçici 1 inci maddesinin son fıkrası,

c) 4833 sayılı 2003 Malî Yılı Bütçe Kanununun 51 inci maddesinin ( n ) bendinin 3 üncü paragrafı,

d) 2926 sayılı Kanunun 4 üncü maddesinin (c) bendi, ikinci ve üçüncü kısmında yer alan maddelerin tamamı, dördüncü kısmında yer alan 40 ıncı madde dahil 62 nci maddeye kadar olan maddelerin tamamı ile ek 2 nci maddesi, Geçici 1 inci, 3 üncü, 4 üncü, 5 inci, 6 ncı ve 7 nci maddeleri,

Yürürlükten kaldırılmıştır.

BAŞKAN - Teşekkür ederim.

Madde üzerinde söz talebi?.. Yok.

Madde üzerinde 1 önerge vardır; okutuyorum :

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan tasarının 56 ncı maddesinin (d) bendinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

 

Haluk İpek

Mahfuz Güler

Cevdet Erdöl

 

Ankara

Bingöl

Trabzon

 

Maliki Ejder Arvas

 

Alaettin Güven

 

Van

 

Kütahya

d) 2926 sayılı Kanunun 4 üncü maddesinin (c) bendi, ikinci kısmındaki 14, 18 ve 24 üncü maddeleri hariç diğer maddelerin tamamı, üçüncü kısmındaki 31, 33, 34 ve 35 inci maddeleri hariç diğer maddelerin tamamı, dördüncü kısmındaki 40 ıncı madde dahil 62 nci maddeye kadar olan maddelerin tamamı ile ek 2 nci maddesi, geçici 1, 3, 4, 5, 6 ve 7 nci maddeleri bu kanunun yayımı tarihinden itibaren, ikinci kısmında yer alan 14, 18, 24 üncü maddeleri ile üçüncü kısmında yer alan 31, 33, 34 ve 35 inci maddeleri 1.1.2005 tarihinden itibaren."

BAŞKAN - Teşekkür ederim.

Komisyon?..

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ MEHMET MUSTAFA AÇIKALIN (İstanbul) - Uygun görüşle takdire bırakıyoruz.

BAŞKAN - Hükümet?..

BAYINDIRLIK VE İSKÂN BAKANI ZEKİ ERGEZEN (Bitlis) - Katılıyoruz.

BAŞKAN - Teşekkür ederim.

Gerekçeyi okutuyorum :

Gerekçe :

Tasarının geçici 3 üncü maddesinde yapılan değişiklikle paralellik sağlamak amacıyla 2926 sayılı Kanunun yürürlükten kaldırılan maddelerinin yürürlükten kaldırılma tarihleri yeniden düzenlenmiştir.

BAŞKAN - Teşekkür ederim.

Komisyonun takdire bıraktığı, Hükümetin katıldığı önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Teşekkür ederim. Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmiştir.

Kabul edilen önerge doğrultusunda, maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Teşekkür ederim. Kabul etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.

Geçici 1 inci maddeyi okutuyorum :

"İdari para cezasının uygulanmayacağı haller

GEÇİCİ MADDE 1. - Bu Kanunun yayımından önce Kuruma sigortalı olarak kayıt ve tescilini yaptırması gereken faaliyetlerde bulunanlar ile sigortalılığı sona ermiş olmasına rağmen bu durumlarını Kuruma bildirmemiş olanlar, bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten itibaren altı ay içinde bu yükümlülüklerini yerine getirdikleri takdirde, haklarında bu Kanunla yeniden düzenlenen 80 inci maddede öngörülen idari para cezaları uygulanmaz.

BAŞKAN  - Teşekkür ederim.

Madde üzerinde söz talebi?.. Yok.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Teşekkür ederim. Kabul etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.

Geçici 2 nci maddeyi okutuyorum :

"Basamak yükseltme hakkı

GEÇİCİ MADDE 2. - 1479 sayılı Kanuna tabi sigortalı olanlar, bulundukları basamak dahil, bu Kanunun yürürlük tarihinden itibaren üç ay içinde yazılı talepte bulunmak şartıyla, bulundukları basamakları en fazla oniki basamak yükseltebilirler. Basamak yükseltme primi, sigortalının talep tarihinde bulunduğu basamaktan, yükselerek intibak etmek istediği basamağa kadar her basamak için öngörülen bekleme süresindeki prim tutarına basamak yükseltme farklarının ilave edilmesi suretiyle hesaplanır. Bu tutarın, ilk taksitinin talep tarihini takip eden ay içerisinde ödenmesi şartıyla ilk taksitin ödendiği ayı takip eden üçer aylık dönemler halinde üç eşit taksitte ödenmesi zorunludur. Basamak  yükseltme tutarının tamamen veya kısmen ödenmesi halinde, sigortalı son ödemenin yapıldığı tarihi takip eden aybaşı itibariyle bu ödemenin tam olarak karşıladığı basamağa intibak ettirilir. Basamak yükseltme primleri, primi ödenmiş süreler olarak değerlendirilmez.    

Basamak yükseltme hakkından yararlanan sigortalılara, basamak intibaklarının yapıldığı tarihten itibaren üç yıl sonra, bu Kanunda öngörülen diğer şartları taşımak ve talepte bulunmak kaydıyla yaşlılık aylığı bağlanır.

Basamak yükseltme talebinde bulunan sigortalının, basamak yükseltme priminin bir kısmını veya tamamını süresi içinde ödemeden ölümü halinde, hak sahipleri basamak yükseltme primlerini, bu Kanunda öngörülen ödeme süresinin dolduğu tarihten itibaren üç ay içinde ödeyebilirler. Bu tutarın tamamen veya kısmen ödenmesi halinde, birinci fıkra hükümleri uygulanır.

Malûllük veya ölüm aylığı bağlanmasında basamak yükseltme primlerinin ödenmesi şartıyla ikinci fıkrada öngörülen üç yıllık bekleme süresi aranmaz.

BAŞKAN - Teşekkür ederim.

Madde üzerinde söz talebi?.. Yok.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Teşekkür ederim. Kabul etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.

Geçici 3 üncü maddeyi okutuyorum :

Uygulanmasına devam edilecek hükümler

GEÇİCİ MADDE 3. - 2926 sayılı Kanunun bu Kanunla yürürlükten kaldırılan hükümleri sonucunda oluşan yeni statü nedeniyle; 1479 sayılı Kanunun 30, 36, 42 nci maddelerinin, 49 uncu maddenin ikinci fıkrasının, 51, 52, 53 ve geçici 11 inci maddesinin 2926 sayılı Kanuna tabi sigortalılar hakkında uygulanmasına 1.1.2004 tarihinden, 50 nci maddesi ve geçici 21 inci maddesinin uygulanmasına 1.4.2004 tarihinden itibaren başlanır, bu tarihe kadar eski hükümlerin uygulanmasına devam edilir.

BAŞKAN - Teşekkür ederim.

Madde üzerinde söz talebi?.. Yok.

1 adet önerge vardır; okutuyorum :

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan tasarının geçici 3 üncü maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

 

Haluk İpek

Mahfuz Güler

Cevdet Erdöl

 

 

Ankara

Bingöl

Trabzon

 

 

Alaettin Güven

 

Maliki Ejder Arvas

 

 

Kütahya

 

Van

 

"Geçici madde 3 - 2926 sayılı Kanunun bu kanunla yürürlükten kaldırılan hükümleri sonucunda oluşan yeni statü nedeniyle, 2926 sayılı Kanuna tabi sigortalılar hakkında, 1479 sayılı Kanunun 30, 36, 42, 49, 50, 51, 52 nci maddelerinin, 53 üncü maddesinin birinci fıkrasının son cümlesi ile üçüncü ve beşinci fıkraları hariç diğer fıkralarının, ek 15 inci maddesinin (a) bendinin, geçici 11 ve 21 inci maddelerinin uygulanmasına 1.1.2005 tarihinde başlanır ve bu tarihe kadar eski hükümlerin uygulanmasına devam edilir."

BAŞKAN - Teşekkür ederim.

Komisyon?..

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ MEHMET MUSTAFA AÇIKALIN (İstanbul) - Uygun görüşle takdire sunuyoruz.

BAŞKAN - Hükümet?..

BAYINDIRLIK VE İSKÂN BAKANI ZEKİ ERGEZEN (Bitlis) - Katılıyoruz Başkanım.

BAŞKAN - Gerekçeyi okutuyorum:

Gerekçe :

Bu kanunla 2926 sayılı Kanuna tabi sigortalıların ödeyecekleri primlere ve bağlanacak aylıklara esas gelir basamaklarının tespiti, basamak seçme ve yükselmelerine ilişkin prensipler 1479 sayılı Kanuna paralel hale getirilmiş ve değiştirilmesi öngörülen maddelerin yürürlük tarihleri bu geçici maddeyle 1.1.2004 ve 1.4.2004 tarihlerine ertelenmiştir.

Ancak, 2926 sayılı Kanuna tabi sigortalıların bu değişiklik kapsamına daha uzun bir dönemde alınmalarını sağlamak amacıyla, yürürlük tarihleri 8 ilâ 12 ay ileriye götürülmüştür.

BAŞKAN - Teşekkür ederim.

Komisyonun takdire bıraktığı, Hükümetin katıldığı önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Teşekkür ederim. Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmiştir.

Kabul edilen önerge doğrultusunda, maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Teşekkür ederim. Kabul etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.

57 nci maddeyi okutuyorum :

MADDE 57. - Bu Kanunun;

a) 1 inci maddesi ile değiştirilen  1479  sayılı  Kanunun  1 inci  maddesinin  üçüncü fıkrası, 6 ncı maddesi ile değiştirilen 1479 sayılı Kanunun 7 nci maddesinin ikinci fıkrası,  15 inci maddesi ile değiştirilen 1479 sayılı Kanunun 25 inci maddesinin son fıkrası, 19, 25, 27, 28, 29, 30, 31, 32 nci maddeleri, 33 üncü maddesi ile değiştirilen 1479 sayılı Kanunun 79 uncu maddesinin ikinci, dördüncü ve beşinci fıkraları, 34 üncü maddesi, 36 ncı maddesi ile değiştirilen 1479 sayılı Kanunun ek 9 uncu maddesinin birinci fıkrasının birinci cümlesi, 43, 44, 45, 46 ncı maddeleri, 47 nci maddesi ile 1479 sayılı Kanuna eklenen geçici 13, 19, 21, 22, 23  ve 24 üncü maddeleri, 48, 49 uncu maddeleri, 50 nci maddesi ile değiştirilen 2926 sayılı Kanunun 6 ncı maddesinin son fıkrası, 51 inci maddesi ile değiştirilen 2926 sayılı Kanunun 8 inci maddesinin ikinci fıkrası, 52, 53, 54, 56 ncı maddeleri, 55 inci maddesi ile 2926 sayılı Kanuna eklenen geçici 9 uncu maddesi, geçici 1, 2 ve 3 üncü  maddeleri yayımı tarihinde,

b) 39 uncu maddesi ile değişik 1479 sayılı Kanunun ek 15 inci maddesinin (a) bendi 1.1.2004 tarihinde,

c) Diğer hükümleri 8.8.2001 tarihinden geçerli olmak üzere yayımı tarihinde,

Yürürlüğe girer.

BAŞKAN - Teşekkür ederim.

Madde üzerinde söz talebi?.. Yok.

1 önerge vardır; okutuyorum :

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan tasarının 57 nci maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ederiz.

 

Haluk İpek

Mahfuz Güler

Cevdet Erdöl

 

Ankara

Bingöl

Trabzon

 

Maliki Ejder Arvas

 

Alaettin Güven

 

Van

 

Kütahya

"Madde 57 - Bu kanunun;

a) 1 inci maddesi ile değiştirilen 1479 sayılı Kanunun 1 inci maddesinin üçüncü fıkrası, 6 ncı maddesi ile değiştirilen 1479 sayılı Kanunun 7 nci maddesinin ikinci fıkrası, 19, 25, 27, 28, 29, 30, 31, 32 nci maddeleri, 33 üncü maddesi ile değiştirilen 1479 sayılı Kanunun 79 uncu maddesinin ikinci, dördüncü ve beşinci fıkraları, 34 üncü maddesi, 36 ncı maddesi ile değiştirilen 1479 sayılı Kanunun ek 9 uncu maddesinin birinci fıkrasının birinci cümlesi, 39 uncu maddesi ile değiştirilen 1479 sayılı Kanunun ek 15 inci maddesinin (a) bendi, 43, 44, 45, 46 ncı maddeleri, 47 nci maddesi ile 1479 sayılı Kanuna eklenen geçici 13, 18, 19, 21, 22, 23 ve 24 üncü maddeleri, 48, 49 uncu maddeleri, 51 inci maddesi ile değiştirilen 2926 sayılı Kanunun 8 inci maddesinin ikinci fıkrası, 52, 53, 54, 56 ncı maddeleri, 55 inci maddesi ile 2926 sayılı Kanuna eklenen geçici 9 uncu maddesi, geçici 1, 2 ve 3 üncü maddeleri yayımı tarihinde,

b) Diğer hükümleri 8.8.2001 tarihinden geçerli olmak üzere yayımı tarihinde,

Yürürlüğe girer."

BAŞKAN - Teşekkür ederim.

Komisyon?..

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ MEHMET MUSTAFA AÇIKALIN (İstanbul) - Uygun görüşle takdire bırakıyoruz.

BAŞKAN - Hükümet?..

BAYINDIRLIK VE İSKÂN BAKANI ZEKİ ERGEZEN (Bitlis) - Katılıyoruz Sayın Başkanım.

BAŞKAN - Teşekkür ederim.

Gerekçeyi okutuyorum :

Gerekçe: Tasarının 15 inci maddesi ile değiştirilen 1479 sayılı Kanunun 25 inci maddesinin son fıkrası ile 50 nci maddesi ile değiştirilen 2926 sayılı Kanunun 6 ncı maddesinin son fıkrasında ve geçici 3 üncü maddesinde değişiklik yapıldığından yürürlük tarihleri buna göre yeniden düzenlenmiştir.

BAŞKAN - Teşekkür ederim.

Komisyonun takdire bıraktığı, Hükümetin katıldığı önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Teşekkür ederim. Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmiştir.

Kabul edilen önerge doğrultusunda, maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Teşekkür ederim. Kabul etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.

58 inci maddeyi okutuyorum :

Yürütme

MADDE 58. - Bu Kanun hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür.

BAŞKAN - Teşekkür ederim.

Madde üzerinde söz talebi?.. Yok.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Teşekkür ederim. Kabul etmeyenler... 58 inci madde kabul edilmiştir.

Sayın milletvekilleri, birleşime 10 dakika ara veriyorum.

Kapanma Saati : 22.53

ÜÇÜNCÜ OTURUM

Açılma Saati : 23.08

BAŞKAN : Başkanvekili Yılmaz ATEŞ

KÂTİP ÜYELER : Mehmet DANİŞ (Çanakkale), Suat KILIÇ (Samsun)

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 111 inci Birleşiminin Üçüncü Oturumunu açıyorum.

237 sıra sayılı tasarının görüşmelerine kaldığımız yerden devam ediyoruz.

VI. - KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN

GELEN DİĞER İŞLER (Devam)

6. - Esnaf ve Sanatkârlar ve Diğer Bağımsız Çalışanlar Sosyal Sigortalar Kurumu Kanununun ve Tarımda Kendi Adına ve Hesabına Çalışanlar Sosyal Sigortalar Kanununun Bazı Maddelerinin Değiştirilmesi, Yürürlükten Kaldırılması ve Bu Kanunlara Geçici Maddeler Eklenmesi Hakkında Kanun Tasarısı ile Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler ve Plan ve Bütçe Komisyonları Raporları (1/296) (S. Sayısı : 237) (Devam)

BAŞKAN - Komisyon ve Hükümet yerinde.

Sayın milletvekilleri, tasarının tümünü oylamadan önce, hükümetin, görüşülmekte olan kanun tasarısının 5, 6 ve 27 nci maddelerinin yeniden görüşülmesine ilişkin, İçtüzüğün 89 uncu maddesine göre bir talebi vardır; bu talebi yerine getireceğim.

Şimdi, Danışma Kurulunun, hükümetin bu talebi hakkındaki görüşünü okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kuruluna

Genel Kurulun bugünkü birleşiminde görüşülen 237 sıra sayılı kanun tasarısının kabul edilmiş bulunan çerçeve 5, 6 ve 27 nci maddelerinin, diğer maddelerde yapılan değişikliklere uyum sağlamak amacıyla yeniden görüşülmesine dair hükümetin talebi, İçtüzüğün 89 uncu maddesi uyarınca toplanan Danışma Kurulunca uygun bulunmuştur.

 

 

 

Sadık Yakut

 

 

 

Türkiye Büyük Millet Meclisi

 

 

 

Başkanı Vekili

 

Faruk Çelik

 

Mustafa Özyürek

 

AK Parti Grubu Başkanvekili

 

CHP Grubu Başkanvekili

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, Danışma Kurulunun görüşü bilgilerinize sunulmuştur.

Şimdi de, hükümetin istemini okutup, oylarınıza sunacağım:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 237 sıra sayılı kanun tasarısının diğer maddelerinde yapılan değişikliklerle uyum sağlaması amacıyla, çerçeve 5 inci, 6 ncı ve 27 nci maddesinin Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünün 89 uncu maddesi hükmü uyarınca yeniden görüşülmesini arz ve teklif ederim.

                                                          Murat Başesgioğlu

                                                        Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı

BAŞKAN - Teşekkür ederim.

Sayın milletvekilleri, hükümetin istemini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Teşekkür ederim. Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Bu durumda, tasarının 5 inci maddesini yeniden müzakereye açıyorum.

Madde üzerinde söz isteyen?.. Yok.

Madde üzerinde 1 önerge vardır; okutuyorum :

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan tasarının 5 inci maddesiyle değiştirilen 1479 sayılı Kanunun 6 ncı maddesinin (b) bendinin son cümlesinin İnşaat ve Emlak Dairesi Başkanlığına atanacaklarla ilgili kısmın aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

 

Faruk Çelik

Hikmet Özdemir

Tevfik Akbak

 

Bursa

Çankırı

Çankırı

 

Musa Sıvacıoğlu

Sinan Özkan

Hakkı Köylü

 

Kastamonu

Kastamonu

Kastamonu

b) “... İnşaat ve Emlak Daire Başkanı olarak atanacaklarda ise mimar veya mühendis unvanına sahip olmak şartı aranır."

BAŞKAN - Teşekkür ederim.

Komisyon önergeye katılıyor mu efendim?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ MEHMET MUSTAFA AÇIKALIN (İstanbul) - Uygun görüşle, takdire bırakıyoruz.

BAŞKAN - Hükümet?..

ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI MURAT BAŞESGİOĞLU (İstanbul) - Katılıyoruz Sayın Başkanım.

BAŞKAN - Gerekçeyi okutuyorum :

Gerekçe :

Tasarıda, sadece mimar ve inşaat mühendislerinin daire başkanlığına atanmaları mümkün iken, İnşaat ve Emlak Dairesi Başkanlığının görev alanının bu ikisiyle sınırlı olmaması nedeniyle, inşaat mühendisi ve mimarla birlikte, elektrik, inşaat ve makine gibi mühendis kariyerini kazanmış olanların daire başkanlığına atanmaları sağlanmıştır.

BAŞKAN - Teşekkür ederim.

Komisyonun takdire bıraktığı, Hükümetin katıldığı önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Teşekkür ederim. Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmiştir.

Kabul edilen önerge doğrultusundaki değişik şekliyle 5 inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Teşekkür ederim. Kabul etmeyenler... 5 inci madde kabul edilmiştir.

Şimdi, 6 ncı madde üzerinde yeniden müzakere açıyorum.

Madde üzerinde söz isteyen?.. Yok.

Madde üzerinde bir önerge vardır; okutuyorum :

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan kanun tasarısının Genel Kurulda görüşülerek kabul edilen 6 ncı maddesiyle değiştirilen 1479 sayılı Kanunun 7 nci maddesinin birinci fıkrasının tekriri müzakereyle görüşülerek aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

 

Faruk Çelik

Mustafa Ilıcalı

Hasan Anğı

 

Bursa

Erzurum

Konya

 

Abdullah Çetinkaya

 

Mehmet Kılıç

 

Konya

 

Konya

 "Kurum personeli hakkında, 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun bu Kanuna aykırı olmayan hükümleri ile 10.02.1954 tarihli ve 6245 sayılı Harcırah Kanunu ve 08.06.1949 tarih ve 5434 sayılı T.C. Emekli Sandığı Kanunu hükümleri uygulanır. Yönetim Kurulu Başkan ve üyeleri ile Kurumun diğer çalışanları sorumlulukları bakımından 01.03.1926 tarihli ve 765 sayılı Türk Ceza Kanununun uygulanmasında Devlet Memuru sayılır ve haklarında 4483 sayılı Memurlar ve Diğer Kamu Görevlilerinin Yargılanması Hakkında Kanun hükümleri uygulanır."

BAŞKAN - Teşekkür ederim.

Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ MEHMET MUSTAFA AÇIKALIN (İstanbul) - Uygun görüşle takdire bırakıyoruz.

BAŞKAN - Hükümet?..

ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI MURAT BAŞESGİOĞLU (İstanbul) - Katılıyoruz.

BAŞKAN - Gerekçeyi okutuyorum :

Gerekçe :

Kurum çalışanları arasında 4483 sayılı Kanuna tabi olma bakımından farklılık yaratmamak amacıyla, fıkra, tüm kurum personelini anılan Kanun kapsamına alacak şekilde yeniden düzenlenmiştir.

BAŞKAN - Teşekkür ederim.

Komisyonun takdire bıraktığı, Hükümetin katıldığı önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Teşekkür ederim. Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmiştir.

Kabul edilen önerge doğrultusundaki değişik şekliyle 6 ncı maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Teşekkür ederim. Kabul etmeyenler... 6 ncı madde kabul edilmiştir.

Şimdi, tasarının 27 nci maddesini yeniden müzakereye açıyorum.

Madde üzerinde söz isteyen?.. Yok.

Madde üzerinde verilmiş 1 adet önerge vardır; okutup işleme alacağım:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan tasarının 27 nci maddesiyle değiştirilen 1479 sayılı Kanunun 53 üncü maddesinin üçüncü fıkrasının aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

 

Faruk Çelik

Recep Garip

İnci Özdemir

 

Bursa

Adana

İstanbul

 

Ahmet Yeni

Hasan Anğı

Abdullah Çetinkaya

 

Samsun

Konya

Konya

"Sigortalılar tarafından ödenmesi gereken primler süresi içinde ve tam olarak ödenmezse, primlerin ödenmeyen kısmına sürenin bittiği tarihten başlamak üzere % 10 oranında artırılır. Bu miktara, borç ödeninceye kadar gecikilen her ay için ayrıca Hazine Müsteşarlığınca açıklanacak bir önceki aya ait TL cinsinden iskontolu ihraç edilen Devlet İç Borçlanma Senetlerinin aylık ortalama faizi bileşik bazda uygulanarak gecikme zammı hesaplanır."

BAŞKAN - Teşekkür ederim.

Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ MEHMET MUSTAFA AÇIKALIN (İstanbul) - Uygun görüşle takdire bırakıyoruz.

BAŞKAN - Hükümet?..

ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI MURAT BAŞESGİOĞLU (İstanbul) - Katılıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN - Gerekçeyi okutuyorum :

Gerekçe :

Sigortalıların prim borçlarını düzenli ödemelerini sağlamak ve süresinde ödenmeyen primlerin gecikme zammı ve faiziyle birlikte tahsil edilerek kurumun geç ödeme nedeniyle zarara uğramasının önlenmesi amaçlanmıştır.

BAŞKAN - Teşekkür ederim.

Komisyonun takdire bıraktığı, Hükümetin katıldığı önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Teşekkür ederim. Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmiştir.

Kabul edilen önerge doğrultusunda 27 nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Teşekkür ederim. Kabul etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.

Sayın milletvekilleri, şimdi, tasarının tümünü oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Teşekkür ederim. Kabul etmeyenler... Tasarının tümü kabul edilmiştir.

Böylece, tasarı kabul edilmiş ve kanunlaşmıştır; hayırlı olmasını diliyorum.

ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI MURAT BAŞESGİOĞLU (İstanbul) - Sayın Başkan, yerimden çok kısa bir söz istiyorum.

BAŞKAN - Tabiî, gecenin bu yorgunluğunda, yerinizden, buyurun.

ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI MURAT BAŞESGİOĞLU (İstanbul) - Sadece şu ana kadarki görüşmelerde yasanın en olgun şekilde çıkmasına katkı sağlayan grup başkanvekillerimize, Başkanlık Divanına ve değerli milletvekillerimize çok teşekkür ediyorum. Bu yasanın sosyal güvenlik sistemimize hayırlı olmasını diliyor, şahsım ve Bakanlığımız adına saygılar sunuyorum.

Teşekkür ediyorum. (Alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Bakan.

Sayın milletvekilleri, Turizmi Teşvik Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısı ve Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonu raporunun görüşmelerine başlıyoruz.

7. - Turizmi Teşvik Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısı ve Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonu Raporu  (1/649) (S. Sayısı : 246) (1)

BAŞKAN - Komisyon?.. Yerinde.

Hükümet?.. Yerinde.

Komisyon raporu, 246 sıra sayısıyla bastırılıp dağıtılmıştır.

Tasarının tümü üzerinde söz isteyen?..Yok.

Tasarının maddelerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Teşekkür ederim. Kabul etmeyenler... Tasarının maddelerine geçilmesi kabul edilmiştir.

1 inci maddeyi okutuyorum :

TURİZMİ TEŞVİK KANUNUNDA DEĞİŞİKLİK YAPILMASI

HAKKINDA KANUN TASARISI

MADDE 1. -  12.3.1982 tarihli ve 2634 sayılı Turizmi Teşvik Kanununun 3 üncü maddesinin (b) ve (d) bentleri aşağıdaki şekilde değiştirilmiş, (c) bendi yürürlükten kaldırılmış ve aynı maddeye aşağıdaki (j) bendi eklenmiştir.

"b) Kültür ve Turizm Koruma ve Gelişim Bölgeleri: Tarihî ve Kültürel değerlerin yoğun olarak yer aldığı ve/veya turizm potansiyelinin yüksek olduğu yöreleri korumak, kullanmak, sektörel kalkınmayı ve planlı gelişimi sağlamak amacıyla değerlendirmek üzere sınırları Bakanlığın önerisi ve Bakanlar Kurulu kararıyla tespit ve ilan edilen bölgeleri,"

"d) Turizm Merkezleri: Kültür ve turizm koruma ve gelişim bölgeleri içinde veya dışında, öncelikle geliştirilmesi öngörülen; yeri, mevkii ve sınırları Bakanlığın önerisi ve Bakanlar Kurulu kararıyla tespit ve ilan edilen, turizm hareketleri ve faaliyetleri yönünden önem taşıyan yerleri veya bölümlerini,"

"j) Kültür ve Turizm Koruma ve Gelişim Alt Bölgesi: 1/25.000 veya daha alt ölçekli plan ile belirlenen, içinde turizm türleri ile kültür, eğitim, eğlence, ticaret, konut ve her türlü teknik ve sosyal alt yapı alanlarından bir veya daha fazlasını kapsayan, kendi içinde alt alanlara ayrıştırılabilen arazileri,"

BAŞKAN - Teşekkür ederim.

Madde üzerinde söz talebi?.. Yok.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Teşekkür ederim. Kabul etmeyenler... 1 inci madde kabul edilmiştir.

2 nci maddeyi okutuyorum :

MADDE 2. - 2634 sayılı Kanunun 7 nci maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

"Madde 7. - Bakanlık; kültür ve turizm koruma ve gelişim bölgeleri ve turizm merkezleri içinde her ölçekteki planları yapmaya, yaptırmaya, resen onaylamaya ve tadil etmeye yetkilidir.

Kültür ve turizm koruma ve gelişim bölgeleri ve turizm merkezlerinde Bakanlıkça yapılacak alt yapı ve planlama işlemlerine esas olmak üzere diğer kamu kurum ve kuruluşlarından istenilen bilgi, belge ve görüş 3 ay içinde verilir. Bu süre sonunda istenilen bilgi, belge ve görüşün verilmemesi durumunda ilgili iş ve işlemler Bakanlıkça resen tesis edilebilir.

                                              

(1) 246 S. Sayılı Basmayazı tutanağa eklidir.

Kültür ve turizm koruma ve gelişim bölgeleri ve turizm merkezlerinde diğer kamu kurum ve kuruluşlarınca yapılacak satış, tahsis, kiralama, sınır ilanı ve değişikliği işlemleri ile çevresel etki yaratacak alt yapı ve üst yapı projelerinden önce Bakanlığın olumlu görüşünün alınması gereklidir.

Bu maddenin uygulanması ile ilgili usul ve esaslar Bakanlıkça çıkarılacak yönetmelikle düzenlenir."

BAŞKAN - Teşekkür ederim

Madde üzerinde söz talebi?.. Yok.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Teşekkür ederim. Kabul etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.

3 üncü maddeyi okutuyorum :

MADDE 3. - 2634 sayılı Kanunun 8 inci maddesinin (D) ve (G) fıkraları aşağıdaki şekilde değiştirilmiş ve aynı maddeye aşağıdaki fıkralar eklenmiştir.

"D. Bu taşınmaz malları (C) fıkrası uyarınca tespit edilmiş olan şartlarla Türk ve yabancı uyruklu, gerçek ve tüzel kişilere tahsis etmeye Bakanlık yetkilidir. Bu taşınmaz mallar üzerinde bağımsız ve sürekli nitelikli üst hakları dahil olmak üzere irtifak hakkı tesisi ve bunlardan alt yapı için gerekli olanlar üzerinde, alt yapıyı gerçekleştirecek kamu kurumu lehine bedelsiz irtifak hakkı tesisi, Bakanlığın uygun görüşü üzerine, Maliye Bakanlığınca belirlenen koşullarla ve bu Bakanlık tarafından yapılır.

G. Kültür ve turizm koruma ve gelişim bölgeleri ve turizm merkezlerinde kamu kuruluşlarına ait turizm, eğitim ve dinlenme maksatlı tesisler ile araziler üzerindeki tahsisler, Bakanlığın teklifi ve Maliye Bakanlığının uygun görüşü üzerine tahsisi yapan idarece kaldırılır ve tasarruf hakları Bakanlığa verilir.

H. Kültür ve turizm koruma ve gelişim bölgesinin tamamı veya planlarla belirlenmiş alt bölgeleri veya bir veya birden fazla parselleri, plan amaçlarına uygun olarak Bakanlıkça tahsis edilebilir. Bölgenin tamamının veya alt bölgenin tek bir ana yatırımcıya tahsisi Bakanlar Kurulu kararı ile yürürlüğe girer ve Bakanlıkça bu yatırımcıya ön izin verilir. Yatırımcının projelerinin Bakanlıkça uygun görülmesi halinde, yatırım belgesinin düzenlenmesini takiben, ön izin Bakanlıkça kesin izne dönüştürülür. Bu taşınmaz mallar üzerinde ana yatırımcı lehine bağımsız ve sürekli nitelikli üst hakları dahil olmak üzere irtifak hakkı tesisi, Bakanlığın uygun görüşü üzerine, Maliye Bakanlığınca belirlenen koşullarla ve bu Bakanlık tarafından yapılır.

Bölgenin tamamı veya alt bölgeleri için imar planları Bakanlıkça yapılır/yaptırılır ve onaylanır. Bu planlar ile oluşan parseller, tahsis sözleşmesinde öngörülmüş olmak ve tahsis süresini aşmamak koşuluyla, adına tahsis yapılan ve lehine bağımsız ve sürekli nitelikli üst hakkı tesis edilen yatırımcı tarafından üçüncü şahıslara kiralanabilir, işlettirilebilir veya lehine tapuda tesis edilen üst hakkı devredilebilir. Bu şekilde tahsis edilen alanlarda gerçekleştirilen her türlü bina, tesis ve bağımsız bölümleri de aynı usule tabidir. Bu alanlarda Bakanlıkça belgelendirilebilecek tür ve tesisler için yatırım ve işletme belgesi alınması zorunludur.

Ana yatırımcı, üçüncü şahısların tahsis sözleşmesi ve koşullarından doğan yükümlülükleri yerine getirmesinden Bakanlığa karşı sorumludur. Ana yatırımcı ve üçüncü şahıslarca yapılacak iş ve işlemlerin, Bakanlık ve ilgili kamu kurum/kuruluşlarıyla yapılacak sözleşmede zikredilen tahsis iptaline ilişkin hükümlere aykırı olması halinde, ana yatırımcıya ve/veya üçüncü şahıslara yapılan tahsis, tahsis edildiği yöntemle iptal edilir. Ana yatırımcıya yapılan tahsisin iptal edilmesi durumunda, tahsis sözleşmesine uygun olarak yükümlülüklerini yerine getiren üçüncü şahısların hakları korunur. Kesin tahsisten önce proje bedelinin tahsis sözleşmesinde belirlenen oranında teminat, ana yatırımcı tarafından Bakanlığa verilir. Ana yatırımcının tahsis sözleşmesindeki sosyal ve teknik altyapı taahhütlerini yerine getirememesi halinde, Bakanlık; bu yükümlülükleri, teminatı paraya çevirerek kendi belirleyeceği usulle yerine getirir. Ancak Bakanlığın üçüncü şahıslara karşı sorumluluğu, bu teminatla sınırlıdır.

I. Tahsisi iptal edilen veya tahsis süresi sona eren araziler üzerinde bulunan yapı, tesis ve müştemilatlar bedelsiz olarak Hazineye intikal eder. Yatırımcı, bunlar için herhangi bir hak ve bedel talep edemez.

Bakanlık, tahsis edilen alanlarda gerçekleştirilecek sosyal ve teknik alt yapı hizmetlerinin tamamının veya bir kısmının yapımını ya da maliyetinin karşılanmasını yatırımcıdan tahsis koşulu olarak isteyebilir.

J. Kültür ve turizm koruma ve gelişim bölgeleri içinde kalan özel mülkiyet konusu arazi ve arsaların turizm yatırımlarına tahsisi amacıyla, 2942 sayılı Kamulaştırma Kanununun 27 nci maddesi hükümlerine göre acele kamulaştırma yapılabilir. Bu şekilde kamulaştırılan taşınmaz mallar, tapuda Hazine adına tescil edilir. Kamulaştırılan bu taşınmaz mallar üzerinde sözleşmesinde belirtilen süre kadar yatırımcılar lehine, kamulaştırma bedelleri Bakanlık bütçesinden karşılanmış ise bedeli karşılığında, yatırımcılar tarafından karşılanmış ise yönetmelikte belirlenen esaslara göre tespit edilecek bedelle bağımsız ve sürekli nitelikli üst hakları dahil olmak üzere irtifak hakkı tesisi, Bakanlığın uygun görüşü üzerine, Maliye Bakanlığınca belirlenen koşullarla ve bu Bakanlık tarafından yapılır.

K) Aynı yatırımcıya veya işletmeye ait veya aynı işletmenin markasını kullanan ve Bakanlıkça belgelendirilebilen turizm türlerini yapmak amacıyla, adına birden fazla tahsis yapılan ve lehine bağımsız ve sürekli nitelikli üst hakkı tesis edilen yatırımcı tarafından, her bir tahsisi işletme zincirinde kalmak koşuluyla, bu yerler üçüncü şahıslara kiralanabilir, işlettirilebilir veya lehine tapuda tesis edilen üst hakkı devredilebilir.

L) Bu maddenin uygulanması ile ilgili usul ve esaslar (C) fıkrasında belirtilen çerçevede ve doğrudan yabancı sermaye yatırımının teşvik edilmesi uluslararası marka, zincir, teknoloji ve standartların ülkeye kazandırılması, etkin alan yönetimi, kalite denetimi ve sosyal, kültürel, fiziki çevreyle uyumlu sürdürülebilir turizm ilkeleri gözetilerek Bakanlıkça çıkarılacak yönetmelikle düzenlenir."

BAŞKAN - Teşekkür ederim.

Madde üzerinde söz isteyen?.. Yok

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Teşekkür ederim. Kabul etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.

4 üncü maddeyi okutuyorum :

MADDE 4. - 2634 sayılı Kanunun 33 üncü maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

"Madde 33. - Para cezaları aşağıda belirtilen durumlarda ve miktarlarda belge sahibine uygulanır :

a) Uyarma cezasına rağmen, gerekli düzeltmenin yapılmaması veya yeni uyarma cezasını gerektiren fiil veya fiillerin tespiti ile bu Kanunda belirtilen veya Bakanlıkça istenilen bilgi veya belgelerin süresi içerisinde verilmemesi veya yanıltıcı bilgi veya belge verilmesi hallerinde beşyüz milyon lira para cezası,

b) Bakanlığa bilgi verilmeksizin, işletmenin bir yıl içinde 30 günden fazla süreyle aralıksız olarak bir kısmının veya tamamının kapalı tutulması halinde beşyüzmilyon lira para cezası,

c) Yazı, reklam, afiş, broşür ve benzeri araçlarla Bakanlığın veya müşterilerin yanıltılması veya yanıltıcı unvan kullanılması veya müşteriye taahhüt edilen hizmetin verilmemesi veya eksik verilmesi veya bu hizmetin en az eşdeğer nitelikleri haiz bir işletmede verilmesinin sağlanmaması halinde, özel hükümler saklı kalmak kaydıyla birmilyar lira para cezası,

d) Müşterinin can veya mal güvenliğinin sağlanmasında işletme sahibi veya sorumlusu veya personelin katkısı, kusuru veya ihmaliyle işletmede suç işlendiğinin tespiti halinde özel hükümler saklı kalmak kaydıyla birmilyar lira para cezası,

e) Bakanlıktan tahsisli yatırım ve işletmelerin tahsis koşulları saklı kalmak kaydıyla, izinsiz olarak yatırım veya işletmenin tümünün veya bir kısmının devredilmesi, kiraya verilmesi, ortaklık statüsünün, unvanının veya türünün değiştirilmesi hallerinde birmilyar lira para cezası,

f) Onaylı fiyat tarifelerinin üzerinde fiyat uygulanması halinde, fazladan alınan ücretin yirmi katı para cezası.

Para cezaları, (f) bendi uyarınca uygulanan para cezaları hariç olmak üzere; ilk cezanın tebliğinden itibaren bir yıl içinde ikinci kez para cezası gerektiren hallerde uygulanmış olan birinci para cezası ile ikinci para cezası toplamına esas teşkil eden tutar kadar, üçüncü kez para cezasını gerektiren hallerde ise uygulanmış olan birinci ve ikinci para cezaları ile üçüncü para cezasının toplamı kadar verilir."

BAŞKAN - Teşekkür ederim.

Madde üzerinde söz talebi?.. Yok.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Teşekkür ederim. Kabul etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.

5 inci maddeyi okutuyorum :

MADDE 5. - 2634 sayılı Kanunun 34 üncü maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

"Madde 34. - Turizm yatırımı veya turizm işletmesi belgesi;

a) Bir yıl içinde dördüncü kez para cezasını gerektiren bir fiilin tespiti,

b) Belgelendirilebilecek işletme türleri dışında faaliyet gösterilmesi veya tesisin turizm işletmesi faaliyetine son verilmesi veya belge sahibinin talebi halinde,

c) 33 üncü maddenin (d) bendindeki şartların tahakkuku ve tesisin açık kalmasının ülke turizmi veya can güvenliği açısından sakınca yaratması,

d) Turizm işletmeciliği veya genel sağlık açısından tesisin vasıflarını önemli ölçüde yitirmiş olduğunun tespiti,

e) Yatırım veya işletme döneminde tesisin belgelendirmeye esas vasıflarını yitirmiş olması,

Hallerinde Bakanlıkça iptal edilir."

BAŞKAN - Teşekkür ederim.

Madde üzerinde söz talebi?.. Yok.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler...Teşekkür ederim. Kabul etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.

6 ncı maddeyi okutuyorum :

MADDE 6. - 2634 sayılı Kanuna aşağıdaki ek madde eklenmiştir.

"EK MADDE 4. - Kültür ve turizm koruma ve gelişim bölgeleri ve turizm merkezleri dışında, 6831 sayılı Orman Kanununa göre Devlet ormanı sayılan yerler ile 2873 sayılı Millî Parklar Kanunu ve 383 sayılı Özel Çevre Koruma Kurumu Kurulmasına Dair Kanun Hükmünde Kararname gereğince tespit ve ilan edilen yerlerde turizm yatırımı için arazi tahsisi Çevre ve Orman Bakanlığının uygun görüşü alındıktan sonra Bakanlıkça yapılır.

Kültür ve turizm koruma ve gelişim bölgelerinde yer alan meralar, Bakanlıkça onaylanan imar planı kararı ile getirilen kullanma amacına konu ve tabi olurlar. Bu alanlar vasıf değişikliği yapılarak Hazine adına tescil edilir."

BAŞKAN - Teşekkür ederim.

Madde üzerinde söz talebi?.. Yok.

Madde üzerinde 1 önerge vardır; okutuyorum.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan Turizmi Teşvik Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısının 6 ncı maddesinin ek 4 üncü maddeyle getirilmek istenen "kültür ve turizm koruma ve gelişim bölgelerinde yer alan meralar, bakanlıkça onaylanan imar planı kararı ile getirilen kullanma amacına konu ve tabi olurlar. Bu alanlar vasıf değişikliği yapılarak Hazine adına tescil edilir" ibaresinin çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.

 

Mevlüt Coşkuner

Hüseyin Ekmekcioğlu

Fahrettin Üstün

 

Isparta

Antalya

Muğla

 

Mustafa Özyürek

Muharrem İnce

Kemal Kılıçdaroğlu

 

Mersin

Yalova

İstanbul

 

 

Muzaffer Kurtulmuşoğlu

 

 

 

Ankara

 

BAŞKAN - Teşekkür ederim.

Komisyon?..

BAYINDIRLIK, İMAR, ULAŞTIRMA VE TURİZM KOMİSYONU BAŞKANI ADEM BAŞTÜRK (Kayseri) - Takdire bırakıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN - Hükümet?..

KÜLTÜR VE TURİZM BAKANI ERKAN MUMCU (Isparta) - Katılamıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN - Gerekçeyi mi okutalım efendim?

MUSTAFA ÖZYÜREK (Mersin) - Gerekçe okunsun Sayın Başkan.

BAŞKAN - Gerekçeyi okutuyorum :

Gerekçe :

Mera Kanununa göre meralar hiçbir şekilde değiştirilemez, daraltılamaz denmektedir. Bu durum diğer mera alanlarında da vasıf değişikliği için bir geçiş noktası olacak ve meralar yapılaşmaya açılacaktır.

BAŞKAN - Komisyonun takdire bıraktığı, Hükümetin katılmadığı önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Teşekkür ederim. Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.

6 ncı maddeyi oylarınıza sunuyorum : Kabul edenler... Teşekkür ederim. Kabul etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.

7 nci maddeyi okutuyorum :

MADDE 7. - 2634 sayılı Kanunun 37 nci maddesinin (B) bendinin (3) numaralı alt bendi yürürlükten kaldırılmıştır.

BAŞKAN - Teşekkür ederim.

Madde üzerinde söz talebi?.. Yok.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Teşekkür ederim. Kabul etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.

8 inci maddeyi okutuyorum :

MADDE 8. - 2634 sayılı Kanunda geçen "turizm bölgeleri" ve/veya "turizm alanları" ve/veya "turizm merkezleri" ibareleri "kültür ve turizm koruma ve gelişim bölgeleri ve turizm merkezleri olarak değiştirilmiştir.

BAŞKAN - Teşekkür ederim.

Madde üzerinde söz talebi?.. Yok.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Teşekkür ederim. Kabul etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.

9 uncu maddeyi okutuyorum :

MADDE 9. - 2634 sayılı Kanuna aşağıdaki geçici maddeler eklenmiştir.

"GEÇİCİ MADDE 7. - Bu Kanunun yayımı tarihinden önce tespit ve ilan edilen turizm bölgeleri, turizm alanları ve turizm merkezleri yürürlükte olup, bu bölge, alan ve merkezler "kültür ve turizm koruma ve gelişim bölgeleri" ve "turizm merkezleri" için uygulanacak hükümlere tabidir.

BAŞKAN - Geçici 7 nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Teşekkür ederim. Kabul etmeyenler... Geçici 7 nci madde kabul edilmiştir.

Geçici 8 inci maddeyi okutuyorum :

GEÇİCİ MADDE 8. - Bu Kanunun yayımı tarihinden önce onaylanmak üzere Bayındırlık ve İskân Bakanlığına intikal ettirilmiş bulunan planlarla ilgili iş ve işlemler Bayındırlık ve İskân Bakanlığınca tamamlanarak onaylanır."

BAŞKAN - Madde üzerinde söz talebi?.. Yok.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Teşekkür ederim. Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Sayın milletvekilleri, çerçeve 9 uncu maddeyi, kabul edilen geçici 7 nci madde ve geçici 8 inci maddeyle beraber oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Teşekkür ederim. Kabul etmeyenler... 9 uncu madde kabul edilmiştir.

10 uncu maddeyi okutuyorum :

MADDE 10. - Bu Kanun yayımı tarihinde yürürlüğe girer.

BAŞKAN - Teşekkür ederim.

Madde üzerinde söz talebi?.. Yok.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Teşekkür ederim. Kabul etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.

11 inci maddeyi okutuyorum :

MADDE 11. - Bu Kanun hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür.

BAŞKAN - Teşekkür ederim.

Madde üzerinde söz talebi?.. Yok.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Teşekkür ederim. Kabul etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.

Tasarının tümünü oylarınıza sunmadan önce, Sayın Bakan söz talebinde bulunmuştur.

Buyurun Sayın Bakan. (AK Parti sıralarından alkışlar)

KÜLTÜR VE TURİZM BAKANI ERKAN MUMCU (Isparta) - Sayın Başkan, Yüce Meclisin değerli üyeleri; görüşülmekte olan 2634 sayılı Turizmi Teşvik Kanununda değişiklikler içeren tasarı üzerinde söz almış bulunuyorum; bu vesileyle, Heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

2634 sayılı Kanun 1982 yılında yasalaşmıştır. Yasalaştığı dönemde, Türkiye'de, turizminden bir sektör olarak, bir endüstri olarak söz etmek mümkün değil; ama, o tarihten bu tarihe yirmi yıla yaklaşan bir süreç içerisinde, Türkiye'de, artık, bir turizm sektöründen söz etmek mümkün. Gerçekten, bu sektörün mimarı bu kanun. Dolayısıyla, bu kanunda değişiklikler içeren, değişiklikler öngören ve yirmi yılın birikimini bu değişikliklerle kanuna yeniden yansıtan bu çalışmayı birlikte yürütürken, her şeyden önce, bu yasayı çıkaranları, bu yasayı Türkiye'ye armağan edenleri hayırla yad etmek istiyorum ve onlara bir kez daha çok teşekkür ediyorum. Çünkü, bu sektör, gerçekten, bu kanunun açtığı ufukla gelişti ve buralara geldi. Yanlışlar olmadı mı; elbette yanlışlar oldu; eksiklerimiz olmadı mı; elbette oldu. Dünyada vizyon değişti, dünyada anlayış değişti, bizim de anlayışımız değişti; yanlışlar yaparak, doğrular yaparak yepyeni bir noktaya geldik. Şimdi, görüyorum ki, bu perspektifte, iktidarıyla muhalefetiyle, bir anlayış birliği içerisinde, Türkiye'nin önünü açmaya çalışıyoruz.

Bu vesileyle, Yüce Heyetinize çok çok teşekkür ediyorum. Bu kanunun Türkiye'ye hayırlı olmasını diliyorum. İnşallah, bu kanun, Türkiye'de ikinci bir turizm hamlesini başlatan imza yerine geçecektir. Nasıl, 1982'deki Meclis 2634 sayılı Kanunu kabul ederek, yasalaştırarak Türkiye'ye çok önemli bir ufuk kazandırmışsa, emin olunuz, içtenlikle söylüyorum, sizler de, önümüzdeki yılların Türkiyesine çok önemli, çok aydınlık, çok parlak bir ufuk kazandırıyorsunuz.

Çok değerli emekleriniz ve katkılarınız için çok çok teşekkür ediyorum.

Saygılar sunuyorum. (Alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Mumcu.

Tasarının tümünü oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Teşekkür ederim. Kabul etmeyenler... Tasarının tümü kabul edilmiş ve yasalaşmıştır; hayırlı olmasını diliyorum.

Sayın milletvekilleri, saat 24.00'te toplanmak üzere, birleşime ara veriyorum.

Kapanma Saati: 23.40

DÖRDÜNCÜ OTURUM

Açılma Saati : 00.15

BAŞKAN :Başkanvekili Yılmaz ATEŞ

KÂTİP ÜYELER: Mehmet DANİŞ (Çanakkale), Suat KILIÇ (Samsun)

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 111 inci Birleşiminin Dördüncü Oturumunu açıyorum.

Çalışmalarımıza kaldığımız yerden devam edeceğiz.

Sosyal Sigortalar Kurumu Kanunu Tasarısı ile Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler ve Plan ve Bütçe Komisyonları raporlarının görüşmelerine başlayacağız.

VI. - KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN

GELEN DİĞER İŞLER (Devam)

8. - Sosyal Sigortalar Kurumu Kanunu Tasarısı ile Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler ve Plan ve Bütçe Komisyonları Raporları (1/295) (S. Sayısı : 247) (1)

BAŞKAN - Hükümet?.. Yerinde.

Komisyon?.. Yerinde.

Komisyon raporu 247 sıra sayısıyla bastırılıp, dağıtılmıştır.

Tasarının tümü üzerinde söz isteyen?..

MUSTAFA ÖZYÜREK (Mersin) - Sayın Başkan, Grubumuz adına Sayın Bayram Meral konuşacaklar.

BAŞKAN - Tasarısın tümü üzerinde Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına Sayın Bayram Meral; buyurun. (Alkışlar)

CHP GRUBU ADINA BAYRAM ALİ MERAL (Ankara) - Sayın Başkan, saygıdeğer milletvekilleri; 247 sıra sayılı Sosyal Sigortalar Kurumu Kanunu Tasarısı hakkında Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına söz almış bulunmaktayım; Yüce Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.

Değerli arkadaşlarım, Sosyal Sigortalar Kurumu, bugün ülkemizin en büyük kuruluşlarından birisidir; 35 000 000 vatandaşımıza hizmet götüren bir kuruluştur; 60 000'e yakın personeli vardır, 3 800 000 emekliye hizmet üretmektedir; ayda 1 katrilyon 4 trilyon ödeme yapmakla mükelleftir.

Yalnız -Sayın Bakanım kusura bakmasın- ben, eskiden derneklerin, diğer kuruluşların bazı toplantılarına gittiğim zaman görürdüm; faaliyet raporunu tam konuşmalar başlarken dağıtırlardı ki, okumasınlar da, raporlar üzerinde söz almasınlar diye. Sayın Bakanımız da, bugün, koskocaman, bu büyük yasayla ilgili raporu kısa bir süre önce dağıttı ki -bir bölümünü yeni dağıtıyor, eline sağlık, bak- hiç kimse okumasın, yasa tasarısıyla ilgili görüşlerini aktarmasın, düşüncelerini bildirmesin.

Değerli arkadaşlarım, bütün hükümetler -bunu sırf bugünkü hükümet için söylemiyorum- Sosyal Sigortalar Kurumu üzerinde oynamıştır. En fazla siyasî antrenmanın yapıldığı genel müdürlük, Sosyal Sigortalar Kurumu olmuştur, bundan dolayı kurum hizmet üretmekte büyük sıkıntı çekmiştir. Türk-İşin 2000 ve 2003 yıllarında yaptırdığı bir araştırmada, genelde, Sosyal

                                       

(1) 247 S. Sayılı Basmayazı tutanağa eklidir.

Sigortalar Kurumunun şube müdürlüklerinden memnuniyet yüzde 12, hastanelerden memnuniyet ise yüzde 3. Vatandaş bu müessese hakkında bu kadar şikâyetçi. Hastaneler, farkındasınız, dökülüyor.

Şimdi, bütün hükümetlerimiz bütçeden faizlere 65 katrilyon liranın üzerinde para ayırırken, Sosyal Sigortalar Kurumuna 4,5 katrilyonluk bir yardım yapmaktadır; her zaman, Sosyal Sigortalar Kurumunun devletin omuzlarında bir yük olduğunu ifade etmektedir.

Değerli milletvekilleri, sizin saygıdeğer milletvekilleriniz içerisinde de bizim saygıdeğer milletvekillerimiz içerisinde de, bu kurumda görev yapan arkadaşlarımız vardır. Hatta hatta, bu yasa tasarısına -yasa taslağına daha doğrusu- sizin milletvekillerinizden isyan edenler vardır, kabullenmeyenler vardır, "Sosyal Sigortalar Kurumu bir daha bunalıma sokuluyor" diyenler vardır.

Ne yapıyoruz; bakın, bütün siyasî partiler gelir, siyasî hükümetler gelir, kendisine göre yasa tasarısı hazırlar, çoğunluğu varsa yasa tasarısını çıkarır; ama, aradan bir müddet geçer, bakarsınız ki, bir yerde takılmış, o yasa tasarısı üzerinde yeni değişiklikler gelir.

Giden hükümet yaptığı zaman dedik ki: "Sayın Bakanımız, bu siyaset farklı bir sahadır, kaygan buza benzer. Siz, kendinize göre bir yasa tasarısı yapıyorsunuz. Korkarım ki, bu, başka bir hükümete kalır." Hakikaten, dediğimiz aynen oldu.

Değerli arkadaşlarım, yine bir konusu var bu yasa tasarısının. 57 nci hükümet döneminde bu yasa tasarısı çıkmıştı. Bu yasa tasarısı çıktıktan sonra, başta Türk-iş, Hak-iş olarak geldik ve o dönemin muhalefetiyle, yani, Saadet Partisiyle, Doğru Yol Partisiyle görüştük. Sayın Grup Başkanvekiliniz de konuyu çok iyi bilmektedir; altında imzası var. (AK Parti sıralarından "Saadet Partisi değil" sesleri)

BAYRAM ALİ MERAL (Devamla) - Ya kardeşim, gözünüze kurban!.. Yine gıdıklıyorsunuz beni.

Saadet Partisi, kiminizi genel müdür yaptı...

SALİH KAPUSUZ (Ankara) - Fazilet... Fazilet... O zaman, Saadet Partisi yoktu.

BAYRAM ALİ MERAL (Devamla) - Fazilet, her neyse...

...kiminizi belediye başkanı yaptı, kiminizi genel müdür yardımcısı yaptı. O zaman iyiydi bu adamlar da, şimdi ne oldu; kötü mü oldular?! Gel de şimdi su içme bunun üzerine!

KÜLTÜR VE TURİZM BAKANI ERKAN MUMCU (Isparta) - Afiyet olsun, yarasın Başkanım.

BAYRAM ALİ MERAL (Devamla) - Teşekkür ederim.

İptal edildi bu yasa tasarısı; şimdi bir daha getirildi. Aynen İş Yasasında olduğu gibi, İş Güvencesi Yasasında olduğu gibi, altına imza atan zatlar, bunun tersini savunuyorlar.

Şimdi, muhterem arkadaşlarım, gecenin bu saatinde, elbette ki, büyük bir yorgunluk var, bir yorgunluk içerisindesiniz, bu kadar tempolu çalışılıyor; ama, unutmayınız ki, bu yasa tasarısı okunmuyor, okumuyoruz, üzerinde etüt yapmıyoruz. Kısa bir süre sonra, inanıyorum ki, bu yasa tasarısı bir daha bu Meclisin gündemine gelecektir. Neden; çünkü, bu taslak, genel müdürlüklerin veya başkanlıkların hazırladığı detaylı taslak değil; çünkü, onların hazırladığı taslak, siyasî hükümetlerin işine gelmiyor. Neden, geçen bütün hükümetler "Sosyal Sigortalar Kurumu, devletin omuzlarında bir yüktür" diyorlardı?

Muhterem arkadaşlarım, aslında, geçmiş hükümetler, Sosyal Sigortalar Kurumu üzerinde bir yüktü. Sosyal Sigortalar Kurumunun bütün imkânları, çok düşük faizlerle devlet bankalarına yatırılırdı, çok düşük faizlerle tahvil alınırdı. Hatta, hiç unutmam, bir Sosyal Sigortalar Kurumu Genel Kurulunu izliyordum; orada bir konuşmacı, döndü, o dönemin bakanına -Allah rahmet etsin, o bakan da gitti- dedi ki: "Siz, Sosyal Sigortalar Kurumunun parasıyla ilinizin mezarlığını satın aldınız Sosyal Sigortalar Kurumuna" O dönemlerde, değerli arkadaşlarım, Sosyal Sigortalar Kurumunun imkânları bu şekilde kullanıldı ve Sosyal Sigortalar Kurumu bir çıkmazın eşiğine geldi.

Şimdi, elbette ki, Sosyal Sigortalar Kurumunda son zamanlarda bizleri rahatsız eden bazı söylevler, yargının verdiği bazı kararlar, yargının huzuruna çıkan bazı insanlarımızın da ortaya koyduğu rahatsızlıklar... Bu da ayrı bir boyutta.

Saygıdeğer milletvekilleri, bugün, Sosyal Sigortalar Kurumunun sıkıntıları bu haliyle azalmaz, daha da artar; çünkü, bu yasa da -biraz sonra ilgililer okuyacaktır, değerli Divan bilginize sunacaktır- geçmiş hükümetler nerede eksik bırakmışsa, bugünkü hükümet biraz daha tamamlamıştır[!] Nedir bu; yönetim kurulu devredışı bırakılmaktadır neredeyse. Daire başkanları, daha önceki yasada, yönetim kurulu tarafından atanırdı, bugün yönetim kurulu devredışı bırakılmış, yetkiyi direkt Sayın Bakan üzerine almıştır. Bunun adı nedir değerli arkadaşlarım; burada bir siyasî yapılaşmanın oluşmasıdır. Bunun ötesi yoktur. Bunu dünkü de yaptı, hayrını görmedi; bugün siz yaparsanız, siz de hayrını görmezsiniz; çünkü, yıllarını vermiş insanları kaldırır, deneyim sahibi insanları kaldırır, onun yerine bir başkasını oturtursak, o, işi öğreninceye kadar aradan bir iki sene geçer, o hükümet gider bir başka hükümet gelir, o da onu kaldırır bir tarafa oturtur, olan kuruma olur, olan o insanlara olur. Bugün bu yasa tasarısının içinde de bu vardır.

Önemli konulardan ikincisi, bu yasa tasarısının üzerinde durulması gereken konulardan birisi de, saygıdeğer arkadaşlarım, kaçak işçiliğin, yani, kayıtdışılığın kayıt altına alınmasıdır. Bu haliyle hiçbir zaman kaçak işçiliğin, yani, kayıtdışılığın üstesinden gelemeyiz.

Burada, geçenlerde saygıdeğer müfettişlerin sıkıntılarını dile getirirken ifade etmiştim; bir kez daha ifade etmek istiyorum: Bugün dünyadaki sosyal sigortalar kurumları arasında en fazla prim bizim ülkemizde kesilmektedir. İşverenin ödediği prim yüzde 19. Ücretler arttıkça bunlar daha da yükseliyor değerli arkadaşlarım. İşçinin ödediği prim yüzde 14'tür. Toplam yüzde 33. Ne olmuştur yüzde 33 prim; 5 katrilyona yakın prim alacağımız var, toplayamıyoruz. Kimden alacaksınız bunu?

Bakınız, bir olayı bir kez daha bilginize sunmak istiyorum değerli arkadaşlarım: 54 üncü hükümet dönemi. Bir ilin belediye başkanı ısrar ediyor; "primleri ödeyemiyoruz, buna bir formül bulun." Dönemin başbakanı beni çağırdı. "Bu primlere bir formül bulalım Sayın Başbakanım. Bunun yolunu açarsanız, bunun üstesinden gelemeyiz, bu başka sıkıntılar gündeme getirir" dedim. Sonuçta, prim faizlerinin yekûnunu affetti, belediyelerin alacaklarını 36 ay takside bağladı. İçinizde belediye başkanlığından gelenler bunu bilir. İşveren durur mu? İşveren de yüklendi "bizimkini de aynı duruma getireceksiniz" dedi. Faizler gittiği gibi, bu 36 ay taksitte hiç kimse taksitini de ödemedi.

Saygıdeğer milletvekilleri, bunu ne için söylüyorum... Primin yüksek oranda oluşuyla -ki, bu primin kesintisi de 1 milyarın üzerine çıktı, büyük bir yekûn tutuyor- prim toplanmıyor. İşte, kayıtdışının asıl sebeplerinden birisi budur. İşveren "ben neden bu kadar prim ödeyeceğim" diyor. Zaten özel sektörde, bilhassa inşaatlarda kısa süreli çalışan işçilerin emekli olma gibi bir şansı da yok; işverenle oturup anlaşıyorlar. "Ne yapalım? Bana prim verme onun bir bölümünü bana ver, senin kısa süreli uyguladığın bordrolara da razı olalım" diyor ve böylece, Sosyal Sigortalar Kurumunun büyük ölçüde prim kaybı oluyor.

Saygıdeğer milletvekilleri, burada bir şey daha oluyor; devletin de vergi kaybı söz konusu oluyor. İşin asıl özü, en büyük kayıp vatandaşın oluyor ki, 120 gün prim yatırmayan bir işçi ne sağlık hizmetlerinden yararlanabilir ne de emeklilik hakkına sahip olabilir. Bu konularda bu yasa tasarısı daha da fazla sorun, daha da fazla sıkıntı yaratacak diye kuşkum var.

Yine bu tasarısında beni rahatsız eden konulardan birisi de şudur: Her nedense müktesep haklara da dokunulmaktadır. 1946'dan yakın tarihe kadar, çoğunluk esasına dayalı olarak Türk-İş, Sosyal Sigortalar Kurumunda temsil edilir. 12 Eylül, 2 kişiydi, 1'e düşürdü. Şimdi, neredeyse bu 1'i de siz kaldırıyorsunuz. Peki -Bağ-Kurda çoğunluk esasına dayalı, biraz önce kabul ettik- İş-Kurda kabul ettik, burada iş neden sulandırılıyor, bunu da bilmiyorum. Bir önerge veriyoruz; umuyorum ki, Türk-İşin bu müktesep hakkını korursunuz değerli arkadaşlarım.

Eğer, çoğunluk esasına uymayacaksak, o zaman, neden komisyonlarda hep siz başkansınız; o zaman, bazılarında bizim olmamız lazım. Demek ki, bir çoğunluk esası var, buna her yerde uyuyoruz, burada da uymamız gerekmektedir.

Bir bölümünü -genelde- atlayarak sözümü toparlamak istiyorum.

Eğer, Sosyal Sigortalar Kurumunun, hakikaten ayakları üzerinde durmasını istiyorsak, mutlaka üst düzeyde değişmeler olur saygıdeğer milletvekilleri. Bugün, büyük bir teşkilat; başhekim de rahatsız, doktor da rahatsız, ebe de rahatsız, hemşire de rahatsız, rahatsız da rahatsız; ne olacağız diye düşünüyorlar. Elbette ki, bunların hepsinin yeri değişir diye bir durum yok; ama, bütün hükümetler değiştiğinde, bütün devlet memurlarında bu tedirginlik, bu rahatsızlık vardır. Umuyorum ki, Sayın Bakanımız, hakkaniyet ölçüleri içerisinde görevini yapan devlet memurlarına dokunmayacaktır; bunda en ufak bir şüphenin olmamasını özellikle ifade etmek istiyorum.

Ayrıca, bu prim oranlarının yeniden gözden geçirilmesi lazım. Bu yasa tasarısıyla, emeklilerimiz, emekli arkadaşlarımız, emekli büyüklerimiz büyük sorunlarla, büyük sıkıntılarla karşı karşıya. Bir yardım, bir zam yaptınız; ama, TÜFE'yi ortadan kaldırdınız. Benim yaptığım hesaplara göre, emeklilerin kârı olmadı, zararı oldu. Bunun da mutlaka düzeltilmesi gerekmektedir.

Kayıtdışını kayıt altına almak istiyorsak -ki, bugün, devletin rakamlarına göre 4 500 000'in üzerinde kayıtdışı çalışan insanımız vardır- bunları kayıt altına almak istiyorsak, bu yüzdelerin, prim oranlarının mutlaka aşağıya çekilmesi gerekmektedir.

Sayın milletvekilleri, değerli arkadaşlarım; belki, ben, 10 dakikaya sığdırabilirim dedim; ama, daha çok var, neredeyse 16 dakika konuştum gecenin bu saatinde.

Sayın milletvekilleri, Sayın Bakanım; özellikle şunu ifade etmek istiyorum: Bu yasa tasarısını gerektiği kadar inceleyemedik. Birçok milletvekili arkadaşım bu yasa tasarısını gözden geçiremedi. Artık, bu saatten sonra "geri alınsın, şöyle olsun"demiyoruz; ama, bazı önergeler verilecektir, biz bunun üzerinde biraz çalıştık; daha doğrusu, Türk-İşin uzmanları bunun üzerinde biraz çalıştı değerli arkadaşlarım, partimizin uzmanları bunun üzerinde biraz çalıştı; bu konuda birkaç önerge Yüce Kurulunuza sunulacaktır. Bunlar, bu müessesenin daha verimli çalışması için verilen önergelerdir.

Ancak, bir konuyu da söylemeden geçmek istemiyorum. İş Yasası görüşülürken, İş Güvencesi Yasa Tasarısı da görüşülürken, Sayın Bakanımızın ve komisyon başkanlarımızın bir sözü vardı "taraflar anlaşsın gelsin, o yasa tasarısını biz kabul edeceğiz"diyorlardı.

Değerli milletvekilleri, bakınız; TİSK, Türk-İş, Hak-İş bir araya gelmiş, hukukçular, uzmanlar bir yasa tasarısı hazırlamış, huzurunuzda; maalesef, hükümetimiz bunu görmezlikten geldi, komisyon bunu görmezlikten geldi. Bir dahaki konuşmalarda "taraflar anlaşsın gelsin, bizim kabulümüzdür" demenin hiçbir anlamı yoktur;çünkü, burada özerk bir yapı vardır değerli arkadaşlarım. Burada başkanlık vardır, doğrudur. İki genel müdürlük olmuştur, denetim olmuştur, ibra getirilmiştir. Eğer, Sosyal Sigortalar Kurumundaki olumsuzluklardan, yanlışlıklardan, suiistimallerden uzak durmak istiyorsak, genel kurullara ibra yetkisi getirmek lazım, buraya fiilî denetim getirmek lazım. İşte, bu 3-4 kuruluş,  işçi-işveren bir araya gelmiş, böyle bir yasa tasarısı hazırlamıştı; ama, maalesef, hükümetimizin işine gelmediği için veya iktidarımızın işine gelmediği için bu yasa tasarısı bir tarafa itilmiştir. Bundan sonra artık, hükümetlerin "taraflar bir araya gelsin, taslak hazırlasın, üzerinde anlaşsın, bizim kabulümüzdür"demesinin hiçbir anlamı, yararı yoktur değerli arkadaşlarım.

Beni dinleme lütfunda bulundunuz; hepinize saygılar sunuyor, bu tasarının hayırlı olmasını diliyorum. (Alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Meral.

Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu adına, Bursa Milletvekili Sayın Şerif Birinç.

Buyurun Sayın Birinç. (AK Parti sıralarından alkışlar)

AK PARTİ GRUBU ADINA ŞERİF BİRİNÇ (Bursa) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 247 sıra sayılı Sosyal Sigortalar Kurumu Kanunu Tasarısı hakkında AK Parti Grubu adına konuşmak üzere söz aldım.

Öncelikle şunu belirteceğim; bu tasarı, Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler Komisyonuna ilk gelen tasarıdır ve ilk görüşmelerden sonra altkomisyona havale edilmiştir. Altkomisyonda yeterli inceleme ve tetkiklerden, düzeltmelerden sonra normal komisyona gelmiş ve incelenmiştir. Sayın Bayram Meral, hem altkomisyonun hem de komisyonun bir üyesidir. Bizden sonra Plan ve Bütçe Komisyonunda da yine altkomisyon kurulmuş, bu tasarı detaylı olarak orada da incelenmiş, Plan ve Bütçe Komisyonundan çıkarak Meclisimize gelmiştir.

Değerli arkadaşlar, kişilerin temel ihtiyaçları vardır; bunlar da, yaşama hakkı, yeme, içme, barınma, sağlık gibi temel haklardır. Bu hakların elde edilmesi yeterli değildir. Bu haklar sürekli olmalıdır, korunmalıdır ve günün şartlarına uygun olarak geliştirilmelidir.

İnsanlar, tarih boyunca karşılaşabilecekleri çeşitli tehlikelere, dış ve iç etkenlere karşı sürekli güvenlik arayışı içinde olmuşlardır. İnsanlar, açlık, sefalet, hastalık, sakatlık, yaşlılık ve benzeri çeşitli sosyal, kültürel ve ekonomik sorunlarla baş edebilmek için, aile içi dayanışmadan organize sivil toplum kuruluşlarına kadar çeşitli kuruluşlar oluşturmuşlardır.

Sosyal güvenlik sisteminin de en ilkel modelini yardım sandıkları oluşturur. Yardım sandıkları, toplumun belirli bir kesimin, bir meslek grubunu kapsayacak şekilde oluşmakta; ayrıca, sağladıkları yardımlar da yetersiz kalmaktaydı. Bunlara, Roma'dan Anadolu Selçuklularına, Osmanlılardaki esnaf loncalarına kadar rastlamak mümkündür.

Sosyal güvenlik kavramı, ilk olarak, 1918 yılında Sovyetler Birliğinde ve 1935 yılında Amerika Birleşik Devletlerinde kullanılmıştır. Diğer taraftan, sosyal güvenlik kavramı, İkinci Dünya Savaşından sonra yaygınlaşan bir kavramdır. Günümüzde ise, sosyal güvenlik, sosyal adaletin gerçekleşmesinde, sosyal hukuk ve sosyal devletin oluşumunda en önemli araçtır. Sosyal güvenlik, ayrıca, çağdaş uygarlığın en önemli simgesidir. Hal böyleyken, sosyal güvenlik, günümüzde dahi tam olarak uygulanamamaktadır. Bu uygulanamamanın altında yatan neden, mevzuatlar, kurumlar ve sistemler gibi geniş bir yelpazeyi kapsaması ve bütün bu unsurların zaman ve mekâna göre değişiklik göstermesidir. Bu nedenle, sosyal güvenlik, geçirdiğimiz son yüzyıl içinde en hızlı gelişen sosyal alanı oluşturmuştur. Sosyal güvenliğin temelinde, bireyleri etkileyen, ancak bireyler tarafından taşınması olanaksız olan birtakım sosyal risklere karşı bilinçli bir karışma, düzenleme ve güvence düşüncesi bulunmaktadır.

Sosyal güvenlik sisteminin oluşmasını etkileyen ilk olgu, sanayi devrimidir. Burada, işçilerin içinde bulunduğu ekonomik ve fizikî güvensizlik ortamının yanı sıra, bireyin çalışma hakkı, ulusal gelirden pay alma hakkı, siyasal ve ekonomik eşitlik gibi kavramlar, o günlerde sosyal güvenlik sisteminin oluşmasını sağlamıştır. Daha sonraki yıllarda, iş kazaları, meslekî hastalıklar, yaşlılık ve sakatlık durumları, sosyal güvenlik kavramını genişletmiştir.

Dünyada ve yurdumuzda sosyal güvenlik, ortaya çıkışından günümüze değin, teknik olarak, özel sigorta tekniğine dayanmakta ve yapılan katkılarla sağlanan sosyal karşılıklar ücretle orantılı olmaktadır.

Sosyal güvenliğin finansman kaynağı başlangıçta işçidir; daha sonraki yıllarda işçi-işverendir; günümüzde ise, işçi-işveren primlerine ek olarak devletin katkısı da söz konusudur. Devletin sosyal güvenliğin finansmanına katılması, sosyal sigortanın ulusal refaha yaptığı katkının bir bedelidir.

Sosyal güvenliğin, çalışmanın niteliğinde iyileştirmeler sağlaması, verimlilik artışları yaratması, diğer taraftan emek-istikrar, emek-sermaye ilişkilerine uyum getirmesi, işveren lehine sonuçlar yaratmıştır.

1930 yılında ortaya çıkan ekonomik bunalımdan sonra, toplumun önemli bir kesiminin yaşama imkânları kötüleşmiş ve toplumun geniş kesimlerini içine alan işsizlik ortaya çıkmıştır; bu da, ekonomik liberalizm ve koruyucu devlet anlayışının yerini sosyal devlet anlayışına bırakmasını sağlamıştır. Neticede de devletler, ekonomik ve sosyal yaşama müdahale etmeye başlamışlardır.

İkinci Dünya Savaşını izleyen yıllarda, hastalık, işsizlik ve yaşlılık gibi bireysel sorunların çözümü yerine, ekonomik sistemin neden olabileceği risklere karşı, tüm nüfusu kapsayacak geniş kapsamlı bir koruma hedeflenmiştir. Bunun için de, sosyal korumanın amaçlarını belirleyen sosyal güvenlik politikaları ve bu politikalara işlerlik kazandıran kurumsal yapı oluşturulmuştur. Ayrıca, sosyal risklerin sonuçlarını gidermek kadar, bu risklerin ortaya çıkmasını önleyici tedbirlerin alınması da öngörülmüştür.

Sosyal güvenlik sisteminde olması gereken sosyal riskler, Uluslararası Çalışma Örgütü ILO tarafından 28.2.1952 tarih 102 sayılı Sözleşmeyle belirlenmiştir. İlgili Sözleşmede belirlenen başlıca 9 sosyal risk şunlardır: Hastalık -parasal yardımlar; tıbbî yardımlar- analık, sakatlık, yaşlılık, iş kazası ve meslek hastalığı, ölüm, ailevî yükler ve işsizliktir.

Değerli milletvekilleri, günümüzde sosyal güvenlik, çeşitli ülkelerde, 3 farklı modelde uygulanmaktadır. Bunların birincisi, klasik sosyal sigorta modelidir; ikincisi, evrensel modeldir; üçüncüsü, bu her iki modelden etkilenerek ortaya çıkan karma modeldir.

Sosyal güvenliğin sosyal sigortalar modeliyle karşılanıldığı ülkelerde, sistem, temelde belirli bir meslekî aktiviteye sahip olanları kapsam dahiline almıştır. Model, özel sigorta tekniği esaslarına göre işler. Finansman kaynağı, işçi ve işverenden alınan primler ile devletin katkısından oluşur. Model, kapsama alınanlar için zorunludur, kapsam dışında kalanların sosyal güvencesi ise kamu yardımları ve sosyal yardım teknikleriyle sağlanmaktadır. Uygulama farklılıkları olmakla beraber, Almanya, Avusturya, Belçika, Fransa, Hollanda, Amerika Birleşik Devletleri, İtalya ve yurdumuzda bu model uygulanmaktadır.

Evrensel model, kamu yararından yola çıkarak, sosyal korumanın tüm bireyleri kapsamasını hedefler. Finansman, genel ve özel vergilerle karşılanır. Performanslarına bakılmaksızın, bütün bireyler eşit olarak yardım alır. Bu model, günümüzde Avustralya ve İzlanda'da uygulanmaktadır.

Günümüzde, bu iki modelin karşılıklı etkileşmeleriyle karma bir model ortaya çıkmıştır. Bu model de, hem meslekî hem de ulusal dayanışma ilkesini önplana çıkarmaktadır. Bu modelde, sosyal güvenlik yardımları iki basamakta sağlanmaktadır. Birinci basamakta, devlet, tüm bireylere, finansmanı genel bütçeden karşılanan belirli bir yardım yapmaktadır. İkinci basamakta ise, işçi ve işverenin ödediği primler karşılığında, sadece prim ödeyenlere bir gelir sağlanmaktadır. Karma model de, İsveç, Norveç, İngiltere, Danimarka, Japonya, Kanada gibi ülkelerde uygulanmaktadır.

Değerli milletvekilleri, dünyada sosyal güvenlik harcamalarının millî gelir içindeki payı, değişik ülkelerde farklılıklar gösterir. Bu oran, gelişmiş ülkelerde yüzde 19- yüzde 35'lerdedir, gelişmekte olan ülkelerde ise yüzde 10'lardadır. Maalesef -maalesef diyorum- yurdumuzda ise bu oran yüzde 5'lerdedir. Bu, dünya standartlarına göre oldukça düşük bir orandır.

Gelişmiş ülkelerin, İkinci Dünya Savaşından 1970'li yıllara kadar hızlı bir sermaye birikimi ve yoğunlaşma süreci yaşamaları, sosyal güvenlik harcamalarını, gayri safî yurtiçi hâsılalarından daha hızlı artırabilmelerini sağlamıştır. Yani, ekonomik gelişmeye paralel olarak, sosyal güvenlik sistemlerinin gelir kaynakları da artmıştır. 1970'li yıllardan sonra, ekonomik büyümedeki zayıflama ve enflasyonist baskıların artması, diğer taraftan da sosyal güvenlik sistemindeki genişleme, sistemin finansman kriziyle karşı karşıya gelmesini sağlamıştır.

Krizdeki ana etkenler şöyledir: Sosyal güvenlik kapsamının genişletilmesi, erken emeklilik uygulaması, prim tahsilatının zamanında yapılamaması, prim tabanındaki yetersizlik, yeni sosyal yardım türlerinin ortaya çıkması, tıp alanındaki teknolojik gelişmelere paralel olarak sağlık harcamalarının artması, işsizliğin artması ve kayıtdışı işçilik, ekonomik olumsuz gelişmeler, son olarak da, sigorta tekniğiyle bağdaşmayan siyasî tasarruflardır.

Sosyal Sigortalar Kurumunun kuruluşundan 1994'te zarar etmeye başladığı güne kadar, kurumun, sigorta tekniğiyle bağdaşmayan siyasî tasarruflardan dolayı olan zararı 23 milyar dolar civarındadır. Ayrıca, erken emeklilik ve diğer nedenlerle, çalışanın emekliye oranının bozulması da, yurdumuzda, kurumun güç duruma düşmesinin ana etkenlerinden biridir.

Sosyal güvenlik krizini aşmaya yönelik bazı önlemler de mevcuttur. Bunları 4 başlık altında toplamamız mümkündür:

1- Gelir artırıcı önlemler,

2- Harcamaları azaltıcı önlemler,

3- Tamamlayıcı ekonomik programlar,

4- Özelleştirme.

Değerli milletvekilleri, sosyal güvenlik kavramı, zaman içinde değişim gösteren bir kavramdır. Bu nedenle, cumhuriyet döneminden günümüze kadar, sosyal güvenlikle ilgili 25'in üzerinde kanun çıkarılmıştır. Bu kanunların bellibaşlılarından -özelliklerinden dolayı- bahsetmek istiyorum.

1926 yılında çıkarılan Borçlar Kanunu, işçi sağlığının korunması ve iş kazalarının önlenmesi yönünde maddeler içermektedir. 1930 tarihinde çıkarılan Umumi Hıfzıssıhha Kanunu, çocuk ve kadın işçileri koruyucu hükümler içermekte ve hastalık, analık, kaza anında işçilere sağlık yardımı yapılması yönünde hükümler taşımaktadır. Dikkat ederseniz, bu her iki kanun da, sosyal güvenlik kanunu olarak çıkarılmamıştır.

Bu hususta çıkarılan ilk kanun, 1936 yılında çıkarılan 308 sayılı İş Kanunu, Sosyal Sigortaların kurulmasını öngörmüş ise de, işlerin ve işçilerin tamamını kapsamadığı için yetersiz kalmıştır. Bu kanun, Sosyal Sigortaların aşamalı olarak kurulmasını öngörmekteydi.

1945 yılında çıkarılan 4772 sayılı Kanun, iş kazaları, meslek hastalıkları ve analık sigortasını kapsamaktaydı.

Sosyal güvenlik açısından çıkarılan ilk önemli kanun, yine, 1945 yılında çıkarılan 4792 sayılı İşçi Sigortaları Kurumu Kanunudur. Bu kanuna göre, kurum, malî ve idarî bakımdan özerktir ve tüzelkişilikte bir devlet kurumudur.

1961 Anayasasında, herkesin sosyal güvenlik hakkına sahip olduğu hükme bağlanmış ve bu hakkı sağlamak da devlete bir görev olarak verilmiştir.

1965 yılında kabul edilen 506 sayılı Kanunla Sosyal Sigortalar Kurumu kurulmuştur. Bu kanun, prim rejimi açısından bir reform niteliğindedir. Bu kanuna göre, primler, işçi ve işveren tarafından ödenmektedir.

Sosyal Sigortalar Kurumuyla ilgili son değişiklik, 24.8.2000 gün, 616 sayılı Sosyal Sigortalar Kurumu Başkanlığının Kurulması ve Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Hükmünde Kararnameyle yapılmıştır. Bu kanun hükmünde kararname, Anayasa Mahkemesinin 2000/38 sayılı kararıyla iptal edilmiştir. Bu kanun hükmünde kararname, 29.6.2000 gün, 4558 sayılı Yetki Yasasına dayanılarak çıkarılmıştır. Yetki yasası, Anayasa Mahkemesinin 2000/27 sayılı kararıyla iptal edilmiş; böylece, 616 sayılı bu yasa, yasal ve anayasal dayanaktan yoksun kalmış ve Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edilmiştir.

Değerli milletvekilleri, sosyal güvenlik temel bir insan hakkıdır. Sosyal güvenlik de diğer temel haklar gibi sağlanmalıdır, korunmalıdır ve günün şartlarına uygun olarak geliştirilmelidir.

Sosyal Sigortalar Kurumunun oluşumunda iki temel unsur vardır. Bunlardan birincisi işveren, ikincisi işçidir. Bu her iki unsur, işveren ve işçi, et ve kemik gibidir; bir arada düşünülmesi ve yaşatılması bir zorunluluktur.

Diğer taraftan, Sosyal Sigortalar Kurumu, mutlaka çalışanların ve prim ödeyenlerin etkisine açık olmalıdır. Geçmişte uygulanan Sosyal Sigortalar Kanunu ve şu anda görüştüğümüz kanun tasarısı, bunu sağlayacak öğeleri içermektedir.

Diğer taraftan, Sosyal Sigortalar Kanunu, hem sosyal devlete hem de ilgili sivil toplum örgütlerine gerekli desteği sağlamalıdır.

Yurdumuzda, vatandaşlarımızın takriben yarısı, sosyal güvenlik ve sağlık problemleri yönünden Sosyal Sigortalar Kurumuna bağlıdır. Yurdumuzun en ücra köşelerinde bile, Sosyal Sigortalar Kurumundan, gerek sosyal güvenlik gerekse sağlık açısından faydalanan vatandaşlarımız mevcuttur.

Sosyal Sigortalar Kurumu, sosyal güvenlik açısından ülke nüfusunun yüzde 53'ünü kapsamaktadır. Uzun vadeli olarak, yaşlılık, malullük ve ölüm sigortalarını, kısa vadeli olarak, iş kazası, meslek hastalığı, analık ve hastalık sigortalarını kapsar.

Sosyal Sigortalar Kurumu, ülke çapında yaygın sağlık tesisleriyle 33 000 000'un üzerinde kişiye sağlık hizmeti vermektedir.

Geniş bir kitleye sosyal güvenlik hizmeti veren Sosyal Sigortalar Kurumunun hizmet üretiminde zaman zaman aksaklıklar çıkmış ve bu aksaklıkların düzeltilmesi için kanunî düzenlemeler yapılmıştır. Bu alanda, 1945 yılından günümüze kadar 20'nin üzerinde kanunî düzenleme yapılmıştır.

Sosyal Sigortalar Kurumundaki aksaklıkların temelinde, malî ve idarî özerkliğe sahip olmasına ve ülke çapında yaygın hizmette bulunmasına rağmen, yetkilerin merkezde toplanması, sigortacılık ve sağlık hizmetlerinin, gerek idarî gerekse malî yapısının ayrı ayrı olması gerektiği gerçeğine karşın, günün şartlarına uygun düzenlemeler, maalesef, bugüne kadar yürürlüğe konulamamıştır.

Mevcut yapının artık ihtiyaca cevap vermediği, ülkemizin sosyal ve ekonomik gelişmelerine uyum sağlamadığı gün gibi aşikârdır. Günün şartlarına göre, kurumun malî yapısının güçlendirilmesinde gerçekçi bir yaklaşım, özerk yapısının korunması anlayışı içerisinde, Sosyal Sigortalar Kurumunun yeniden yapılanması bir zaruret olmuştur.

Diğer taraftan, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı bünyesinde oluşturulan Sosyal Güvenlik Kurumu, günün şartlarına uygun olarak yeniden yapılanmaya giderek, Sosyal Sigortalar Kurumu, Bağ - Kur ve Türk İş Kurumunu tek bir çatı altında toplamaktadır. Burada temel amaç, bu kurumlar arasında norm ve standart birliği ve koordinasyonun sağlanmasıdır.

Bugüne kadar, dünyanın ve ülkemizin içerisinde bulunduğu sosyal ve ekonomik koşullara bağlı olarak, 20'ye yakın kanunî düzenleme yapılan Sosyal Sigortalar Kurumu, İşçi Sigortaları Kurumu olarak, 32 kişiyle hizmete başlamıştır. Günümüzde, 11 038 sigorta, 55 169 sağlık çalışanı, toplam 66 207 personelle, takriben 33 000 000 vatandaşımıza hizmet vermektedir. Sosyal güvenlik ve sağlık hizmetleri veren Sosyal Sigortalar Kurumu, yeniden yapılandırma sırasında, hizmette bütünlük, uzmanlaşma ve özerklik anlayışından taviz vermeden, Sosyal Sigortalar Kurumu Başkanlığı adı altında, bir; Sigorta İşleri Genel Müdürlüğü, iki; Sağlık İşleri Genel Müdürlüğü olarak örgütlenmektedir.

İleride de, ortaya çıkacak ekonomik ve sosyal şartlara bağlı olarak, sosyal güvenlik sisteminde yeni kanunî düzenlemeler gündeme gelebilecektir.

Bu kanunun, öncelikle SSK çalışanları, SSK'dan hizmet alanlar ve tüm ülkemiz için hayırlara vesile olmasını diler, hepinizi saygıyla selamlarım. (AK Parti sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Birinç.

Şahsı adına, Kocaeli Milletvekili Sayın İzzet Çetin; buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)

İZZET ÇETİN (Kocaeli) - Sayın Başkan değerli milletvekilleri, Sosyal Sigortalar Kurumu Kanunu Tasarısı üzerinde şahsım adına söz almış bulunuyorum; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Değerli arkadaşlarım, tabiî, oldukça ilerleyen bir saat. Biraz önceki bölümde, özellikle Bağ-Kur yasa tasarısı görüşmeleri sırasında, sosyal güvenliğe ilişkin bazı düşüncelerimi açıklamıştım. Gerçekten, bir ülkede sosyal refah ve sosyal adaletin sağlanmasında en önemli araçlardan biri de sosyal güvenlik sistemidir. Sosyal güvenlik sisteminin, ülkemizde büyük sorunları vardır. Bu sorunların ana kaynağının da, kanaatimce, sosyal güvenliğin bir yük olarak algılanması olduğunu düşünüyorum.

Değerli arkadaşlarım, Türkiye'de sosyal güvenlik kurumunun, özellikle sistemin büyük sorunları var, Sosyal Sigortalar Kurumunun büyük sorunları var. Bu sorunları tartışıyoruz gecenin bu saatinde.

Şimdi, Parlamentoda, bu Yüce Mecliste 550 milletvekili varız. Ben herhalde, bu Parlamentonun tarihinde, hiç, bu yasanın görüşülmesi gibi sıkıştırılmış bir görüşme düzeni olduğunu tahmin edemiyorum. Gerçekten, İçtüzüğümüz, bir yasanın nasıl hazırlanacağını, hangi süre içerisinde milletvekillerine verileceğini, milletvekillerinin konuşmalarının usul ve esaslarını düzenlemiş. Vazgeçtik İçtüzükteki 48 saat önce verilmeden; ben, tüm uğraşılarıma rağmen, saat 21.16'da -gelişini özellikle not aldım- temin edebildim.

Şimdi, bu Yüce Parlamentoda görev yapan, yasa yaptığını zanneden... Çalışanların, işverenlerin, emeklilerin gözünün burada olduğunu düşünmek isterdim; ama, gecenin bu saatinde, ne işçilerin haberi var ne emeklilerin haberi var ne işverenlerin haberi var. Âdeta onlardan kaçırılırcasına, âdeta milletvekillerinden kaçırılırcasına, yasayı milletvekilinin okumasına bile fırsat vermeyecek şekilde "IMF istedi, Bakanımız söz verdi, biz o sözü yerine getiririz" anlayışını, IMF'ye verilen sözü yerine getirmek için, böylesi, tarafların, belki, üzerinde tartışarak, konuşarak, Türkiye'deki bu ana sıkıntıyı, ana sorunu birlikte aşabilecekleri bir kanun tasarısını, milletvekillerinin okumasına bile fırsat vermeyecek şekilde, gecenin bu saatinde görüşmeye açmazın, herhalde, sosyal devlet anlayışına, sosyal güvenlik kurumlarına ve Sosyal Sigortalar Kurumuna bakış açınızı ortaya koymaya yeter diye düşünüyorum.

Gerçekten, olağanüstü hallerde ya da sıkışılmış durumlarda Mecliste gündeme alınabiliyor; pek çok yasayı da bu şekilde gündeme aldık; ama, bu yasa -üzerine bakıldığı zaman- 1 Mart 2000 tarihinde 57 nci hükümet döneminde hazırlanmış; yani, üç yıldan fazla zamandan bu yana bu Meclisin raflarında bu yasa tasarısı var. Hükümet olduğunuz günden bugüne kadar, programınızda olduğu için; ki, bizim programımızla karşılaştırmalı baktığım zaman, hemen hemen, sosyal güvenlik kurumuna, kuruluşlarına bakış açımız, diğer politikalardan farklı olarak burada bütünleşmesine rağmen, hiçbir şekilde bu tasarıyı sıkıştırmayı gerektirmiyor; yani, Allah'ın günü sadece bugün müydü, gecenin bu saati miydi?! 550 kişiden, saysak, 100 kişi yok. Şimdi, soruyorum; kaldırın elinizi, kaç taneniz tasarıyı temin edebildi? Yok; verilmedi çünkü. Gecenin 21.16'sında tüm uğraşılarımla alabildim. Dışarıda oturan arkadaşların ellerinde de yok.

Değerli arkadaşlarım, bu tasarıya katkı yapmak istedik, katkı yapmak istiyorduk. Elbette, komisyonlarda tartışıldı. Elbette, Sağlık, Aile, Sosyal İşler ve Çalışma Komisyonunda tartışıldı; Plan ve Bütçe Komisyonunda tartışıldı; ama, komisyonlardaki arkadaşlarımız bile yok, komisyon yerinde yok; biz, burada, Türkiye'nin en önemli sosyal güvenlik kurumunun yasasını tartışacağız, konuşacağız!

Değerli arkadaşlarım, bu sosyal güvenlik sistemi ciddî bir iş; çok büyük sorunları var. Özellikle, bu sistemin içinde olan çalışanların kurumdan hizmet alabildiğini söyleyebilmek mümkün değil. İşverenlerimiz, tabiî, kurum, öz itibariyle, varlığını, işçilere ve işçiler adına işverenlerimizin ödediği primlere borçlu; ama, hangi işverenlere; dürüst ve namuslu işverenlere, kayıtlı ekonomiye; yani, ben, bu ülkede yaşıyorum, bu ülkede çalışıyorum, bu ülkede kazandığımı bu ülkede yatırıma çevirmeliyim diyenlere borçlu. İstihdam yapımız belli, işsizlik had safhada; kayıtdışı ekonomi kayıtlı ekonomiyi geçmiş. Kayıtdışı demek, kanundışı demek. Kanundışı çalışmayı engelleyememişiz, kaçak çalıştırmayı engelleyememişiz. Çalışma Bakanlığının istatistiklerine göre, bakanların açıklamalarına göre, 1 500 000'e yakın yabancı kaçak işçi bu ülkede, güzel ülkemizde çalışıyor; 10 000 000'dan fazla açık işsizimiz var. Biz, bu sorunları, burada, bir arada tartışarak sistemin sorunlarını ortadan kaldırmak, Sosyal Sigortalar Kurumunun sorunlarını tartışarak güzel bir kanun yapmak varken, tartışılmasın, konuşulmasın diyerek böyle bir yasayı gündeme getiriyoruz.

Değerli arkadaşlarım, gerçekten üzülüyorum; yani, bir yurttaş olarak üzülüyorum. Biz, burada, sosyal güvenlik harcamalarının sağlıklı bir plana göre zaman içerisinde azaltılmasına yönelik yeniden yapılandırma planı, projesi ortaya koyabilirdik. İdarî kararlarla yapılan sosyal güvenlik harcamaları, IMF'nin talebi, direktifi doğrultusunda bir rakama bağlandı üç yıldır; sorunlar çözüldü zannettik; ama, sorunlar giderek büyüdü, yumak haline geldi.

Ben, bir haftadan bu yana Yüce Meclisin çalışmalarını izlediğim zaman, Mustafa Kemal'in açmış olduğu bu Parlamentoda görev yapan bir milletvekili olarak ıstırap çekiyorum, üzüntü duyuyorum. Benim ülkemde, ABD istedi diye, topluma kazandırma yasası bir gece yarısı görüşülmeye kalkılıp, yarıya gelince geri çekilmemeli; benim ülkemde, IMF istedi, bakanımız söz verdi diye, bu Yüce Meclis, gece yarısı, böylesine önemli bir yasayı gündeme getirip burada tartışmaya açmamalı; benim ülkemde, AB istedi diye bir, iki, üç, dört, beş, altı, yedi, sekiz, on tane uyum paketi peş peşe getirilip, milletvekilinin burnunun dibine sokulmamalı. Bu Parlamentonun çalışma kurallarına herkes saygı göstermeli..

BAYRAM ÖZÇELİK (Burdur) - SSK'nın da, Bağ-Kur'un da...

AHMET YENİ (Samsun) - Özgürce oy kullanıyorsunuz.

İZZET ÇETİN (Devamla) - Evet, özgürce değil; ben bu tasarıyı okuma fırsatı bulamadım.

BAYRAM ÖZÇELİK (Burdur) - Nasıl bulamadın; komisyonda görüşüldü!..

İZZET ÇETİN (Devamla) - Komisyonda değilim. Komisyonda 60 milletvekilinin okuduğunu düşünseniz bile 490 milletvekilinin bu tasarıdan haberi yok.

BAYRAM ÖZÇELİK (Burdur) - Nasıl yok; komisyonda saatlerce konuşuldu!

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri... Sayın Çetin, bir saniye...

İZZET ÇETİN (Devamla) - Değerli arkadaşlarım, sosyal güvenlik de ciddî bir iş, milletvekilliği de ciddî bir iş; çıkar konuşursun. Ben düşüncelerimi, duygularımı, üzüntülerimi anlatıyorum.

Bu tasarı görüşülürken, burada, bizi izlemesi gereken sosyal taraflar yok. Sosyal tarafların hazırladığı tasarıyı, Sayın Bayram Meral biraz evvel gösterdi. Hani sosyal taraflarla mutabakat sağlanarak bu yasa tasarısı hazırlanacaktı?! Bakınız, sosyal tarafları ciddiye alma bir tarafa, onların üçü bir araya gelmiş; emekli kuruluşu, işçi kuruluşu, işveren kuruluşu hiçbir şekilde dikkate alınmamış.

Değerli arkadaşlarım, gerçekten, bu sosyal güvenlik kuruluşunun sıkıntılarını, sorunlarını eğer gidereceksek, bu yasa tasarısı geri çekilsin desek de çekemeyeceksiniz; çünkü, IMF istedi, Ali Babacan söz verdi, siz de el kaldırıyorsunuz; bizi de, burada, bu yasa tasarısı görüşülürken beklemeye, durmaya, izlemeye mecbur bırakıyorsunuz. Olay bundan ibarettir.

Değerli arkadaşlarım...

ÜNAL KACIR (İstanbul) - Bütün sıkıntın o! Eve gidemedin, sıkıntın o!

İZZET ÇETİN (Devamla) - Bütün sıkıntı, ben, IMF'nin emir eri değilim; IMF'nin emir eri olmak istemiyorum. ABD'nin dayattığı yasaları burada geceyarısı görüşmek istemiyorum. Halkımın beklentilerine, toplumun beklentilerine, ülkemin beklentilerine, ihtiyaçlarına cevap verecek yasal düzenlemeleri, tartışarak, konuşarak gerçekleştirmek istiyorum.

ÜNAL KACIR (İstanbul) - Neresini beğenmiyorsan, orasını anlat kardeşim!

İZZET ÇETİN (Devamla) - Değerli arkadaşlarım, ne derseniz deyiniz, nasıl bakarsanız bakınız, sizin de içiniz buruk, siz de rahatsızsınız; çünkü, siz de okuma fırsatı bulamadınız. Siz de, bu yasa tasarısını bir bütün olarak sabaha kadar...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAYRAM ÖZÇELİK (Burdur) - Okusan da söyleyeceğin şey aynı; değişen bir şey yok!

BAŞKAN - Sayın Çetin, bir saniye...

Sayın milletvekilleri, gecenin bu saatinde, sayın konuşmacılara laf atmamanızı, sataşmamanızı rica ediyorum; çünkü, grup başkanvekilleri burada, hükümet de burada; cevap verilmesi gereken bir konu olursa, sayın grup başkanvekilleri ve hükümet üyeleri cevap vereceklerdir.

Buyurun Sayın Çetin; konuşmanızı tamamlar mısınız.

İZZET ÇETİN (Devamla) - Değerli arkadaşlar "okusan da söyleyeceklerin aynı" deme aczini gösteren arkadaşımın, çıkıp, buradan, bir şey söylemesini, gerçekten istiyorum; ne söyleyecek acaba? Yalanlayabilir misin, Bakan Ali Babacan'ın "IMF istedi, bu gece çıkarmak zorundayız" dediğini? Gel, yalanla, bu Parlamentoda bu kürsüden.

BAYRAM ÖZÇELİK (Burdur) - Sen, Derviş'e anlat...

İZZET ÇETİN (Devamla) - Derviş'le hiç alakası yok bu tasarının.

Değerli arkadaşlarım, bakınız, bu tasarı ve benzer tasarılar, uygulanan yanlış politikalar sonucunda, ülkemizin borçlanması sonucunda, muhtaç olduğumuz kuruluşların, dibinde diz çöktüğümüz, onların talimatlarını gerçekleştirdiğimiz kuruluşların dayatmasıyla hazırlandı. Elbette, siz hazırlamadınız; boşuna üstleniyorsunuz, boşuna...

Burada, bu kanun tasarısının 1 Mart 2000 tarihinde bu Meclise getirildiğinde, sizler milletvekili değildiniz; ama, hükümetsiniz, IMF'ye karşı olduğunuzu söyleyerek geldiniz. Bugün IMF'nin talimatlarını yerine getirmek için, işçiden kaçırıyorsunuz, işverenden kaçırıyorsunuz, emekliden kaçırıyorsunuz, milletvekilinden kaçırıyorsunuz. Bir de utanmadan, oradan laf atıyorsunuz.

BAYRAM ÖZÇELİK (Burdur) - "2000 tarihinde geldi" dediğiniz tasarıyı "saat 9'da aldım" diyorsunuz!..

BAŞKAN - Sayın milletvekili, oturur musunuz yerinize.

İZZET ÇETİN (Devamla) - Evet, basılıp gelmedi. 2000 tarihinde binbir değişikliğe uğradı. Dün gece... (AK Parti sıralarından gürültüler)

BAŞKAN - Sayın milletvekili...

İZZET ÇETİN (Devamla) - Çıkar buraya konuşursun... Niye, ne zaman basıldı; grup başkanvekilin çıksın söylesin.

İNCİ ÖZDEMİR (İstanbul) - Ama "utanmadan" diyemezsiniz; "utanmadan" sözünü, lütfen geri alın.

İZZET ÇETİN (Devamla) - Hiç geri alınacak bir söz değil; utanılacak davranış sergiliyor, onun için söylüyorum.

BAŞKAN - Sayın Çetin, sözlerinizi tamamlar mısınız.

İZZET ÇETİN (Devamla) - Değerli arkadaşlarım, gerçekten, Sosyal Sigortalar Kurumunun büyük yanlışları olduğunu hepimiz biliyoruz. Bunun sorunlarını tartışma olanağı yok; ama, ben, satırbaşlarıyla, birkaç ana sorunu, temel sorunu söylemek istiyorum.

Bakınız, yine, bizden önceki dönemde, bu Mecliste, Sosyal Sigortalar Kurumunun temel sorunu emeklilik yaşıdır denildi, ülkemiz genç emekliler ülkesidir denildi, yirmibeş yıl hizmetini dolduranlar emekli olursa Sosyal Sigortalar Kurumu kurtulur denildi. 17 Ağustos depreminden bir hafta sonra, daha Gölcük'te enkaz altından insan cesedi ya da daha yaşamını sürdüren insanlar çıkarılırken, bu Parlamento, o zaman da, bir talimat gereği, bu yasa tasarısını hazırladı; ama, ne oldu; emeklilik yaşı 58-60'a çıkarıldı. Şimdi, çalışma hakkını kullanacağım diyen işçiler, çalışanlar, hükümetiniz tarafından baskı yapılarak emekliliğe zorlanıyor. Bu Meclisin çalışanları, şoförler çağrılıp, zorla, ya ayın 15'ine kadar emekli olursunuz ya da sizi başka kurumlara süreriz deniliyor.

Değerli arkadaşlarım, demek ki, sorun, emeklilik yaşı değildi. Geçmişte, borçlanma yasaları çıkarıldı.

BAŞKAN - Sayın Çetin, toparlar mısınız...

İZZET ÇETİN (Devamla) - Sayın Başkan, zannediyorum, kişisel bir söz hakkım daha olacak; yanılıyorsam, sözlerimi bitirebilirim.

BAŞKAN - Bu madde üzerinde olmaz da, diğer madde üzerinde konuşabilirsiniz tabiî.

İZZET ÇETİN (Devamla) - Peki.

Değerli arkadaşlarım, biz, kayıtdışı istihdamı kayda almadan, sosyal güvenlik şemsiyesini toplumumuzun bütününü kucaklayacak şekilde genişletmeden ve sosyal güvenlik sistemimizin sorunlarını, Sosyal Sigortalar Kurumunun sorunlarını tartışmadan, burada önümüze konulan metne katkı yapmadan, parmak kaldırır parmak indirirsek, bu Yüce Meclisin de, geçmiş dönemlerde olduğu gibi, saygınlığına gölge düşürürüz.

O nedenle, ben, bir kez daha, grubunuzu bu konularda duyarlı olmaya çağırıyorum. Hiç olmazsa bundan sonraki yasal düzenlemelerde, İçtüzüğün kurallarına uyarak, milletvekillerine saygınız varsa, 48 saat önceden vekillere bu metinleri ulaştırmanızı diliyorum.

Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Çetin.

Sayın milletvekilleri, tasarının tümü üzerindeki görüşmeler tamamlanmıştır.

Maddelerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Teşekkür ederim. Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

1 inci maddeyi okutuyorum :

SOSYAL SİGORTALAR KURUMU KANUNU TASARISI

BİRİNCİ KISIM

Genel Hükümler

BİRİNCİ BÖLÜM

Kuruluş ve Tanımlar

Kuruluş

MADDE 1. - 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanunu ve 2925 sayılı Tarım İşçileri Sosyal Sigortalar Kanununa tabi  olan sigortalıların, bu kanunlarda yer alan hükümler çerçevesinde sosyal güvenliklerini sağlamak ve diğer kanunlarla verilen görevleri yerine getirmek üzere; kamu tüzel kişiliğini haiz, idari ve mali özerkliğe sahip, özel hukuk hükümlerine tabi Sosyal Sigortalar Kurumu kurulmuştur. Kurum, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığının bağlı kuruluşu olan Sosyal Güvenlik Kurumunun ilgili kuruluşudur.

BAŞKAN - Teşekkür ederim.

Adalet ve Kalkınma Partisi Grubunun bu madde üzerinde konuşma talebi var mı?

FARUK ÇELİK (Bursa) - Hayır, yok efendim.

BAŞKAN - Teşekkür ederim.

Cumhuriyet Halk Partisi Grubu ve şahsı adına, Ankara Milletvekili Sayın Muzaffer Kurtulmuşoğlu; buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)

CHP GRUBU ADINA MUZAFFER R. KURTULMUŞOĞLU (Ankara) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; SSK Kanunu Tasarısı üzerinde Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına söz almış bulunuyorum; sözlerime başlamadan önce, Yüce Meclisi saygılarımla selamlarım.

Değerli arkadaşlarım, sosyal güvenlik alanındaki gelişmeleri mümkün olduğunca sizlerle paylaşmak istiyorum. İlk defa, sigortadan emeklilikle ilgili yasa, 1 Nisan 1950 tarihinde Parlamento tarafından çıkarılmıştır; yani, tam elliüç yıl önce çıkarılmış olan yasada emeklilik yaşı kadın ve erkekte 60 olarak belirlemişti. O tarihlerde kadınların ortalama ömürleri 41, erkeklerinki ise 38 idi. O tarihte 60 yaş olarak çıkarılmıştı; çünkü, bütün dünyada, sosyal güvenlik sistemi bir aktuaryel hesaba dayanıyordu. Öyle, Uganda'ya göre, Almanya'ya göre, Fransa'ya göre, Türkiye'ye göre bir matematik hesabı değildi. Nasıl ki, 2+2=4"tür; bu, hangi ülkeye giderseniz gidiniz, sonuçta değişmeyecek bir gerçektir.

Sigortacılığın aktuaryel hesabı da aynıdır; ama, maalesef, Türkiye'yi yönetenler, geçmişte, siyasî popülizm uğruna her şeyi mubah gördükleri gibi, sosyal güvenlik sistemiyle oynamayı da mubah görmüşlerdir. Onbeş yıl boyunca yasa, bu şekilde gelmiştir. SSK'ya, ilk defa 1965 yılında, siyasî popülizmle müdahale edilmiştir.

Sayın milletvekilleri, bugün, zaten zor şartlarda olan SSK hastaneleri, çok zor şartlarda verdiği sağlık hizmetlerini de, azamî üç yıl sonra veremeyeceklerdir.

Türk-İş, 1952 yılında kuruldu. İlk kongresinden bu yana, tam ellibir yıldır çalışma hayatı içerisindedir. O günden bu yana, bütün sendikaların 3 tane haklı talebi olmuştur. Bu talepler ellibir yıl boyunca da hep gündemde kalmıştır. Bunlardan birisi işsizlik sigortası, diğeri iş güvencesi, diğeri de sigortasız çalışmanın önlenmesidir.

Bugün, yaklaşık 4 500 000 vatandaşımız sigortasızdır. İşveren, emeğiyle geçinen insanları sigortasız çalıştırarak, bir sağlık hakkından bile mahrum etmiştir. Sigortasız çalışan insanlarımızın yarın ne olacağı belli değildir. Evet, bir İş Kanunu çıkardık; bu İş Kanununda, işveren, çalışanı, ödünç işçi olarak istediği yerde görevlendirebiliyor. AK Parti, iktidara gelmeden önce, işçinin yanında olduğunu seçim meydanlarında çok sık söyleyerek iktidar oldu. İşçinin yanında nasıl yer aldığına baktığımızda ne çıkıyor karşımıza biliyor musunuz sevgili arkadaşlarım; işçinin bir eşya gibi ödünç alınıp verilmediği kalmıştı, onu da yaptınız. Sakın, işçilerimiz bunu unutur sanmayın; sizleri alanlara çıkarmayacaklar, bunu da unutmayınız.

Sevgili milletvekilleri, SSK ve Bağ-Kurun yeniden yapılandırılmasını görüşüyoruz. Umarım, AK Parti "ben biliyorum" diyerek hareket etmez. Halka rağmen kendi doğrularının üzerinde ısrar eden partilerin durumu 3 Kasım seçimlerinde ortaya çıkmıştır.

SSK, halkımızın tam yarısını, yani 32 000 000 insanı ilgilendirmektedir. 32 000 000 insan, günün 24 saatinde, SSK hastanelerinden sağlık hizmeti almak durumundadır. Sigortacılığın dışında, Bağ-Kur dediğimizde, 14 000 000 insandan bahsediyoruz demektir; esnaftır, çiftçidir, serbest meslek mensubudur; bu ikisini topladığımızda, 46 000 000 insandan, yani nüfusumuzun yaklaşık üçte 2'sinden söz ediyoruz demektir. Bugün, bu kadar büyük bir kesimin sigortacılık ve sağlık alanındaki sorunları çığ gibi büyümüştür.

Değerli arkadaşlarım, bugün, bu kurumlar öyle bir noktadadır ki, kimin ne yaptığı ortadadır. Ne hikmetse, 46 000 000 insana günün 24 saatinde sağlık ve sigorta hizmeti veren SSK ve Bağ-Kurun tam otomasyona geçemeyişi, iyi yönetilememesindendir.

AK Parti olarak, siz de, sakın geçmiş iktidarları örnek almayınız; gerçi, bugüne kadar yaptığınız iş ve eylemler gösteriyor ki, geçmiş iktidarlardan çok fazla da farkınız yoktur.

Değerli arkadaşlarım, bugün, devlet hastanelerimizde, eğer önlem alınmazsa, yarın SSK hastanelerinin durumuna düşecektir. Altyapıları ihtiyaca göre yeniden düzenlenmeli ve geliştirilmelidir. Talebin fazla olabileceği dikkate alınarak kapasiteleri artırılmalıdır.

Değerli arkadaşlarım, neşter operasyonuyla gündeme gelen sorunlar devleti yönetenlerin iyi yönetmediğini ve kurumlara hâkim olmadıklarını göstermektedir. Unutmayın ki, bataklığı kurutmadan sivrisinekleri yok edemezsiniz.

Sayın milletvekilleri, özellikle İstanbul, Ankara, İzmir gibi büyük şehirlerde gece yarısı saat 01.00'de, 02.00'de kuyruğa giren, sabaha kadar o kuyrukta çile çeken, oradan ertesi gün için bir numara almışsa kendisi şanslı hisseden, alamamışsa, ertesi gün aynı kuyruğa girecek, tekrar numara alma şansını deneyecek insanların durumunu görüşüyoruz burada. Bu şartlar altında, hasta olanın hastalığı da iki misli artıyor. İşçilerimiz, emekçilerimiz, dargelirli insanlarımız, yoksul, fukara bizim insanımız orada çile çekiyor ve çok acı bir gerçektir ki, yıllardır SSK'ya hiçbir yatırım da yapılmamıştır. Devlet, vatandaşına eziyet eder hale dönüştürülmüştür. Düşünün, devletimiz var ve o devlet vatandaşına çile çektiriyor. Bu çileyi de 15, 16, 20 saat o kuyrukta, o insanı bırakarak çektiriyor.

Şimdi, SSK'da yeni bir düzenleme yapıyoruz; sigorta ve sağlık işlerini birbirinden ayırıyoruz, iki ayrı genel müdürlük olarak örgütlüyoruz. Hastanelerin, yerel yönetimlerin yönetim anlayışı içerisinde her hastanenin bulunduğu yerde yerel yönetim kurulları oluşturuluyor. 19 uncu maddenin ikinci paragrafında açık olarak belirtmişsiniz. Örneğin, Bolu diyelim; Bolu'daki SSK Hastanesinin bulunduğu yerde Bolu Valisi yönetim kurulunda olacak, Bolu Belediye Başkanı olacak, Bolu'daki işçi sendikalarının bir temsilcisi olacak, Bolu Sanayi Ticaret Odasının Başkanı da yönetimde olacak. Bu, o kurumda siyasî baskının da olabileceğini göstermiyor mu?! Bugüne kadar, siyasîlerin devlet kadrolarıyla istediği gibi oynamasından yakınmadık mı?! Hastane çalışanlarından sadece bir kişi yönetime getiriliyor; bırakın, o kurumda çalışanlar, kendi yönetimlerini, kendi seçimleriyle belirlesinler.

AK Parti iktidara geldiği günden bu yana, devlette sürekli kadrolaşma gündeme geldi, her gün personel tayinleri gündemde; liyakat yok, ehliyet yok, bilgi yok; ne var biliyor musunuz; kendisine yakınlığı ve yandaşlığı var. Böyle atamalar devleti yıpratır. Uyarmamıza rağmen, iktidar olarak sizler, kadrolaşmayı sessizce devam ettiriyorsunuz; bu, çok büyük bir yanlıştır. Burada, sizi uyarmayı bir görev sayıyorum, saydığım için yanlışlarınızı daima size hatırlatıyorum, hatırlatmaya da devam edeceğim; ne zamana kadar biliyor musunuz, ta ki, yanlıştan dönüp doğruları bulacağınız ana kadar.

Sayın milletvekilleri, bugün, yaklaşık 4 500 000 vatandaşımız sigortasızdır. Bunun nedenlerinden birisi, SSK primlerinin çok yüksek olmasıdır. Prim, ödenebilecek düzeyde olmalı ve herkesin ödeyebilmesi sağlanmalıdır. Primlerin yüksek olmasından dolayı, işveren kaçak işçi çalıştırmaktadır. Bunu önlemenin yolu, biraz önce bahsettim, primler ödenebilecek düzeyde olmalı ve herkese de yayılmalıdır SSK primleri.

Bakın, bugün, SSK'nın 12 katrilyon borcu vardır. Bunun nedeni nedir biliyor musunuz; SSK fonlarının, siyasî iradenin müdahalesiyle, ucuz kredi kaynağı olarak kullanılması ve kötü yönetilmesidir. Sayın milletvekilleri, SSK fonlarına düzenli devlet katkısı sağlanmalıdır; dünyadaki örnekleri ve sosyal devlet anlayışı bunu gerektirmektedir.

Siyasiler, SSK'nın sağlık tesislerini kadro arpalığı olarak görmemelidirler. Bu kadrolara partizanca personel atamaları yapılmamalıdır. SSK özerkleştirilmelidir. Kurum, siyasîlerin müdahalesinden kurtarılmalıdır diye düşünüyorum. SSK şeffaflaştırılmalı, yönetimde görev alan unsurlar hak ve yetkilere eşit oranda sahip olmalıdırlar.

Sayın milletvekilleri, sosyal diyalog içerisinde sosyal taraf uzlaşmasını esas alan kurumun, sigortalılara en iyi çağdaş sigorta ve sağlık hizmetleri üretmesini, sunmasını olanaklı kılacak özerk ve demokratik bir yapıya kavuşturulması gerekir diye düşünüyorum.

Sözlerime burada son verirken, tekrar uyarıyorum, geliniz, devletin yapısını bozmayınız; bu devlet hepimizindir. İktidar geçicidir; devlet, kurum ve kuruluşlarıyla kalıcıdır, böyle de olmalıdır diye düşünüyor, Yüce Meclisi saygılarımla selamlıyorum. (Alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Kurtulmuşoğlu.

1 inci madde üzerindeki görüşmeler tamamlanmıştır.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Teşekkür ederim. Kabul etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.

2 nci maddeyi okutuyorum :

Tanımlar

MADDE 2. - Bu Kanunda geçen;

Bakan : Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanını,

Bakanlık : Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığını,

Kurum : Sosyal Sigortalar Kurumunu,

Başkanlık : Sosyal Sigortalar Kurumu Başkanlığını,

Başkan : Sosyal Sigortalar Kurumu Başkanını,

Genel Müdür : Sosyal Sigortalar Kurumu Başkanlığı, Sigorta İşleri Genel Müdürü ile Sağlık İşleri Genel Müdürünü ifade eder. 

BAŞKAN - Teşekkür ederim.

Madde üzerinde, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına, İzmir Milletvekili Sayın Enver Öktem; buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)

CHP GRUBU BAŞKANI ENVER ÖKTEM (İzmir) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşmekte olduğumuz yasa tasarısının 2 nci maddesiyle ilgili olarak Partimizin görüşlerini size arz etmek için söz almış bulunuyorum; hepinizi saygıyla selamlarım.

Değerli arkadaşlar, burada SSK'nın kurumsal yapısıyla ilgili bir değerlendirme yapmak istiyorum. Tasarının ilk 23 maddesi, SSK'nın kurum kanunu olup, SSK'nın, genel müdürlük veya kurum başkanlığı olarak düzenleneceğini içermektedir.

SSK, 4.10.2000 tarihli Resmî Gazetede yayımlanan 616 sayılı Kanun Hükmündeki Kararnameyle, bir genel müdür ve beş genel müdür yardımcısıyla yönetilmekte, yönetim kurulunun karar alma süreçlerindeki etkinliği fazla olarak devam etmekteydi; fakat, bu kanun hükmündeki kararnameyle yönetim kurulunun atama yetkisi, sadece, şube müdürlüğüne indirildi; daha önce bu daire başkanlarını atama yetkisi yönetim kuruluna aitti.

Şimdiki düzenlemeyle, SSK Başkanı, SSK Başkan Yardımcısı, Sigorta İşleri Genel Müdürü, Sağlık İşleri Genel Müdürü ve bunlara bağlı daire başkanlarının atama yetkisi Bakanlığa; yani, üçlü kararnameye bırakılmıştır. Bu, SSK'nın, Yönetim Kurulunun etkinliğini ve özerkliğini zedeleyici bir uygulamadır. SSK'nın üst düzey yöneticilerinin Bakanlık tarafından atanması, SSK Kanununda geçen "malî ve idarî açıdan özerktir" ibaresine tam ters bir uygulamadır. Bu şekilde atanmış olan kişilerin, malî ve idarî olarak özerk olamayacakları ortadadır. Üstelik, yönetim kurulu da bir süsten ibaret hale getirilecektir.

Yönetim kurulunun yetkileri kısılmış ve Bakanlığa devredilmiştir. SSK, eski halinde karar alma süreçleri açısından kısa ve etkin bir durumdayken, şu andaki düzenlemede, sağlık işleri ve sigorta, işleri olarak ayrılması nedeniyle, karar alma süreçleri çok uzamıştır. SSK, hantallaşmış, yatay ve dikey olarak bürokrasisi artırılmış, iş yapamaz hale getirilmiştir. SSK'nın aktif olarak yürüyebilmesi için ve karar alma süreçlerinde, yatay ve dikey olarak bürokrasinin azaltılması için, mutlaka, genel müdürlük benzeri -adı başkanlık olsa dahi- kısa bir hiyerarşik yapıyla örgütlenmesi gerekmektedir.

Buradaki düzenlemeyle, temel amacın, sayısı halen 11 olan bireysel emeklilik şirketlerinin, ileride etkin ve faal olması için, SSK'nın hantallaştığı, iş yapamadığı ve işlevlerini yerine getiremediği, bu nedenle de, birkısım sosyal sigorta uygulamalarının özel sektöre devredilmesi gerektiği fikrine dayanak oluşturma olduğu anlaşılmaktadır. SSK'nın, mutlaka, hiyerarşik yapısının kısaltılması gerekmektedir. Örneğin, şu anda, ikibuçuk yıldır, SSK, başkanlık olarak yönetiliyor. SSK'nın Sağlık İşleri Genel Müdürlüğüne bağlı bir daire başkanı, sigorta işlerine bağlı bir daire başkanına bir yazı yazdığı takdirde onaltı imza gerekmektedir. Günde bir imza atılsa dahi, yazının, gidip, cevabının gelmesi için otuziki gün gerekmektedir, hem de aynı binada yan yana bulunmasına rağmen. Bu ayrılma ikinci bir şey daha getirecektir; daire başkanları dahi üçlü kararnameyle atanacak, böylece, bu kişiler, karar alma süreçlerinde yönetim kuruluna bağlı olmayacaklar, direkt Bakana bağlı olacaklardır. Yönetim kurulunun aldığı kararları uygulamakta tereddüt gösterecekler veya Bakanlığın kararıyla yönetim kurulunun kararlarının çelişmesi durumunda ise, yönetim kurulu, kararını uygulayamayacak, kendisini atamaya yetkili merci olan Bakanlığın talimatlarını yerine getirecektir. Böylece, yönetim kurulu, etkinliğini tamamen yitirmiş olacaktır.

Yine, aynı şekilde, Sigorta İşleri Genel Müdürlüğü ile Sağlık İşleri Genel Müdürlüğü veya SSK Başkanı ile SSK Başkan Yardımcısı veya SSK Başkanı ile Sigorta İşleri Genel Müdür Yardımcısı arasında kişisel veya başka temele dayalı bir çatışma olduğu takdirde, kurum kilitlenecek ve çalışamayacak hale gelecektir; çünkü, bu kişilerin görevden alınmaları süreci çok uzun bir prosedürü gerektirir hale gelecektir ya da aynı şekilde, siyasî iktidarın emir ve direktiflerini yerine getirmeyen bürokrat ise, yine siyasî iktidar tarafından görevden alınabilecek, yine, SSK'nın amaçları doğrultusunda karar alan yönetim kurulunun kararlarına uymayabileceklerdir.

Siyasî bir bağımlılık oluşacaktır, SSK'nın idarî ve malî özerkliği ortadan kalkacaktır ve kurumun işlemesi engellenecektir. Şu anda bile kurum, bürokratları ve çalışanlarınca bu başkanlık sisteminin ve iki genel müdürlük sisteminin yanlışlığından yakınmaktadır. Bunun engellenmesi için, adı başkanlık olsa dahi, mutlaka ve mutlaka, sağlık ve sigorta işlerinin bir arada yürütülmesi gerekir; çünkü, bu hizmetler birbirlerinin ayrılmaz birer parçalarıdır.

SSK, dışarıdan hizmet satın almıyor kendisi üretiyor; üretilen hizmetlerin finansmanını da sigorta müdürlüklerinden sağlanan primlerle gerçekleştiriyor. Burada şöyle bir handikap daha var: Hastaneler, kamuoyuna daha çok yansıdığı için, harcama kısmı dediğimiz hastanelere daha çok önem verilirken, prim toplama kısmı olan sigorta müdürlüklerine yeteri kadar önem verilmiyor; bu nedenle, prim toplaması gecikmektedir.

Şu anda, prim tahsilat tahakkuk oranı yüzde 50'lere kadar düşmüştür. Bunun iki nedeni vardır: Birincisi; sigorta müdürlüklerinde yeteri kadar personel olmamasıdır, SSK kanunu olmadığı için memur alınamamıştır. İkincisi de; bu müdürlüklerde yeterli araç gereç ve donanım yoktur. Sigorta müdürlükleri kapsamındaki icra memurları yeterli düzeyde desteklenmedikleri için çalışamamaktadırlar. Kanunî korumadan yoksun olan icra memurları da bu işin üzerine yeteri kadar gidememektedirler; bunun da engellenmesi gerekmektedir. En önemlisi, prim toplayan sigorta müdürlüklerinin, mutlaka ve mutlaka desteklenmesi ve en az hastaneler kadar özen gösterilmesi gerekir. Bu müdürlükler desteklendiği ve yeterli alet ve ekipman sağlandığı takdirde, SSK açıkları büyük ölçüde azaltılacaktır.

Bu düzenlemeyle, siyasî iktidarın iyi niyetli olmadığını söyleyebiliriz. Asıl amaç, SSK'yı ağırlaştırarak, hantallaştırarak, iş yapamaz hale getirerek, bireysel emeklilik sistemine gönüllü geçişin altyapısı oluşturulmaktadır. Şu anda 11, Hazinede bekleyen 2 taneyi de eklersek, 13 bireysel emeklilik şirketi vardır ve bunlara yetecek kaynak şu anda Türkiye'de yoktur. Bu hizmetler, şu anda isteğe bağlı olarak verilmek durumundadır, dileyenler prim yatırmayı tercih etmektedir. Ülkemiz çalışanlarının bu ekonomik koşullar altında bu şirketlere para ayırabileceklerini düşünebilmek oldukça zordur. Bu birlikte birlikte, çalışanların ileride zorunlu olarak buraya yönlendirilmesinin altyapısı oluşturulmaktadır. Sanki, Şili modeli getirilecek gibidir. Bu model, bir tek Şili'de uygulanmaktadır. Şili'de de, Pinochet'ten önce, 5-6 bireysel emeklilik şirketi kuruldu. Bunlar, isteğe bağlı idi; fakat, kendilerini toplayamadılar, ayakta duracak aşamaya gelemediler. Ne var ki, Pinochet bir darbeyle iktidara gelir gelmez, polis ve askerler hariç olmak üzere tüm çalışanların sosyal güvenlik sistemleri kaldırıldı. Bunun yerine, özel; yani, bireysel emeklilik şirketlerine prim yatırılması zorunluluğu getirildi. Darbenin asıl sebeplerinden bir tanesi de budur.

Özel emeklilik ve sigorta şirketlerinden oluşan sistem, şu anda devlet garantisinin dışındadır. Devletin sadece kontrol yetkisi vardır. Bunlar, kâr için çalışan özel şirketlerdir ve iflasa tabidirler. İflas durumunda, bu şirketlere prim ödeyen vatandaşlarımız, ileride, yaşlandıklarında herhangi bir güvenceden yoksun kalabileceklerdir.

Kâr amaçlı şirketlerin bir başka özelliği de şudur: Bu şirketler, topladıkları primlerden bir kısmını da kendilerine kâr olarak ayırmaktadırlar. SSK kâr amacı gütmediği için, toplanan primlerden kendisine pay ayırmadığı halde, özellikle kuruluş kanununda yönetim giderlerinin yüzde 10'una kadar geliri olabileceği belirtilmişken, şimdiye kadar yüzde 2,5'u aşmadığı halde, SSK, topladığı primlerle dağıttığı maaşı dengeleyemeyecek konumdadır. Mesela, her ay için SSK 1 katrilyon lira prim toplamakta; 1,2 katrilyon lira emekli maaşı ödemektedir. Her ay için 200 trilyon lira açığı vardır; bunun nedeni, kayıtdışı istihdamın körüklenmesidir, kayıtdışılığın engellenmesi için yeterli çabanın gösterilmemesidir. Bu tasarıda da görüldüğü gibi, müfettişlere denetim yetkisi veriliyor; fakat, yaptırım ayağı sakat bırakılıyor. Böyle olunca da, kayıtdışı istihdam had safhaya ulaşacaktır. Bu tasarı, kayıtdışı istihdam konusuna da olumlu bir gelişme getirebilecek bir tasarı değildir; çünkü, yaptırım mekanizması da söz konusu değildir.

Sonuç olarak şunu söyleyebiliriz: Sosyal güvenlik sisteminin, halkın yararına bir şekilde, kâr amacı gütmeden, bir kamu hizmeti anlayışı içerisinde sağlam bir yapıya dönüştürülmesi devletin aslî görevi iken ve SSK'nın bu görevi yeterli bir şekilde yerine getirmesi için gelir artırımını sağlamak, SSK'yı güçlendirmek siyasî iktidarların öncelikle yapması gereken iş olması gerekirken, bu yasayla birlikte, devlet, bu aslî görevini özel şirketlere, bireysel emeklilik şirketlerine devredeceği düşüncesiyle, âdeta, gerekçe olsun diye bir kastî iş göremezlik yaratmaya çalışılmaktadır. İşi yokuşa sürüyorlar. SSK'nın başkanlık olarak kurulmasının ve hiyerarşik olarak dikey ve yatay bir biçimde büyümesinin sebebi de budur; karar alma süreçleri uzasın ki, kurum hantallaşsın. Hantal bir yapıdan da dişe dokunur hiçbir iş çıkmayacağından "bu işi yapamıyoruz, bu işi SSK yürütemiyor" anlayışına inandırmak istiyorlar. Bunu da, tabiî, kendileri söyleyemiyor, vatandaşa söyletmek istiyorlar "bıktım bu SSK'dan, bıktım bu Bağ-Kur'dan, defolsun, gitsin" dedirtmeye çalışıyorlar.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Konuşmanızı tamamlar mısınız.

Buyurun.

ENVER ÖKTEM (Devamla) - Bu tasarı, sosyal güvenlik sistemimizin özelleştirilmesine hazırlık tasarısıdır. İçerisinde, çokuluslu sigorta şirketlerinin de bulunduğu bireysel emeklilik ve sağlık sigorta şirketlerin avuç açıp bekledikleri bir ortamla karşı karşıyayız.

Değerli arkadaşlarım, konuşmamı bitirmeden önce, iki konuda sizin desteklerinizi bekliyoruz. Bunlardan bir tanesi, halen SSK'da çalışmakta olan sözleşmeli personelin 2003 yılı sonuna kadar kadroya geçirilmeleriyle ilgili vereceğimiz önergeye desteğinizi bekliyoruz.

Bir diğer konu da, halk eğitim merkezlerinde öğretmen olarak görev yapmakta olanlarla ilgilidir. Unvanları usta öğreticiler olarak geçen bu insanlar, şu anda, Türkiye'de, 16 000 civarındadır. Bunların, ayda 22 gün civarında sigorta primleri yatmaktadır; bu nedenle de, sağlık hizmetlerinden hiçbir şekilde yararlanamamaktadırlar. Bunların primlerini 30 güne çıkardığımız takdirde, bu insanlara da önemli bir hizmet sunmuş olacağız. Bu konuda vereceğimiz önergeyi de desteklerseniz, size teşekkür ederiz.

Saygılar sunarım. (Alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Öktem.

Bu konuşmanızdan sonra desteğin gelmemesi mümkün değil Sayın Öktem.

Sayın milletvekilleri, madde üzerinde başka söz talebi?.. Yok.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Teşekkür ederim. Kabul etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.

3 üncü maddeyi okutuyorum :

İKİNCİ BÖLÜM

Kurumun Organları

Organlar ve Teşkilat

MADDE 3. - Sosyal Sigortalar Kurumunun organları şunlardır :

a) Genel Kurul.

b) Yönetim Kurulu.

c) Başkanlık.

Kurumun merkez ve taşra teşkilatı ekli (I) ve (II) sayılı şemalarda gösterilmiştir.

BAŞKAN - Teşekkür ederim.

Madde üzerinde söz talebi?.. Yok.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Teşekkür ederim. Kabul etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.

4 üncü maddeyi okutuyorum :

Genel Kurul

MADDE 4. - Genel Kurul, Bakanın veya görevlendireceği kişinin başkanlığında;

a) Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı, Maliye Bakanlığı, Sağlık Bakanlığı, Sanayi ve Ticaret Bakanlığı, Devlet Planlama Teşkilatı Müsteşarlığı, Hazine Müsteşarlığı ve Başbakanlık Yüksek Denetleme Kurulundan iştirak edecek birer temsilciden,

b) Kurum memurlarının en fazla temsil edildiği sendikaca, Sosyal Sigortalar Kurumu Başkanlığı Sigorta İşleri Genel Müdürlüğü ve Sağlık İşleri Genel Müdürlüğü personeli arasından seçilecek birer temsilci olmak üzere iki temsilciden,

c) Yükseköğretim Kurulunca görevlendirilecek sosyal politika, iş hukuku, aktüerya, istatistik veya sağlık bilimleri alanlarında uzman iki öğretim üyesinden,

d) En fazla üyeye sahip üç işçi konfederasyonunca üye sayıları itibarıyla belirlenecek toplam onbeş temsilciden,

e) Üye sayıları itibarıyla en fazla üyeye sahip işveren konfederasyonunca belirlenecek onbeş temsilciden,

f) Kurumdan yaşlılık, malullük, ölüm aylığı ile sürekli iş göremezlik geliri almakta olanlardan, Bakanlıkça tespit edilecek en fazla üyeye sahip ilk iki kuruluş tarafından üye sayıları itibarıyla belirlenecek beş temsilciden,

g) Yurt dışında çalışan Türk işçilerini temsilen, Bakanlıkça belirlenecek iki temsilciden,

Oluşur.

Genel Kurul üyesi olup, Kurumlarında hizmet akdi ile çalışanların akitleri, Kurul toplantısına katılmak için çalıştığı iş yerindeki asıl işinden ayrılması dolayısıyla feshedilemez.

Genel Kurula katılacak temsilcilerin seçimi ve Genel Kurulun çalışmasına ilişkin usul ve esaslar ile diğer hususlar, Başkanın teklifi ve Bakanın onayı ile çıkarılacak yönetmelikle düzenlenir.

BAŞKAN - Teşekkür ederim.

Madde üzerinde, şahsı adına İstanbul Milletvekili Sayın Lokman Ayva; buyurun. (AK Parti sıralarından alkışlar)

LOKMAN AYVA (İstanbul) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; öncelikle en içten saygı ve sevgilerimi sunuyorum.

Aslında, söz almayı çok isteyen birisi değilim; fakat, önemli iki kurumla ilgili tasarıların arka arkaya görüşülmesinden dolayı böyle bir görüntü oluştu. Dikkat ettiyseniz, turizmle ilgili kanunun müzakerelerinde hiç söz almadım; demek ki, gerektikçe söz alıyorum. O yüzden, bu görüntüden dolayı özür diliyorum.

Öncelikle şöyle bir açıklama yapmak istiyorum: Ben, niye komisyonlarda değil de burada önerge veriyorum gibi bir görüntü oluştu.

Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; ben, Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler Komisyonu üyesiyim, aynı zamanda, bu kurumların görüşüldüğü alt komisyon üyesiyim. Orada, bu tür değişiklik taleplerimizi ilgili bürokrat arkadaşlarımıza verdim ve "bunlarla ilgili bir gelişme olursa, lütfen, bize iletin; yani, teknik olarak neler yapılması gerekir, nasıl bir şey yapalım, kurum açısından, toplumsal açıdan nasıl uygun bir düzenleme olur" dedim, hâlâ bize cevap gelmedi. Plan ve Bütçe Komisyonundaki görüşmeler esnasında da bu konuları takip ettim; sürekli, her gün arıyorum "alt komisyonda, alt komisyonda, alt komisyonda" deniliyor. En son olarak dün akşam, belki yakında görüşürler diye bir daha aradım; meğer, görüşme bitmiş.

Dolayısıyla, bu toplumsal değişikliklerin olması için de... Çünkü, bizler bir hayalle geldik buraya, bir idealle geldik; sorunları yaşadık, çözümleri bulmak üzere buraya geldik, çözüm üretmek zorundayız. Bu çözümleri ben burada üretmeyeceğim de nerede üreteceğim?! Bana başka bir mevki gösterin, orada anlatayım bunları. O açıdan, burada dile getirmek mecburiyetimiz var. Bunda, ne kötü niyet ne başka bir şey var, kesinlikle yanlış anlaşılmasın; böyle bir ima yaptıysam da özür diliyorum.

Efendim, 4 üncü maddeyle ilgili verdiğim önergede -birazdan okunacak- Türkiye Sakatlar Konfederasyonun da bu genel kurulda yer almasını istedim; oradan belirlenecek bir temsilciyle. Buradaki kasıt ne; burada bir ücret filan da verilmiyor, buradan bir para almak için değil; burada çoğunluk elde ederek, kadrolaşma vesaire gibi bir niyetimiz de olamaz zaten. Şu veya bu, bilmiyorum, akla başka nasıl bir imtiyaz gelebilir; hiçbiri değil. Buradaki yegâne neden şu: Sosyal Sigortalar Kurumuyla ilgili çok sayıda özürlü vatandaş var; fakat, bunların problemlerinin çözümleri bir türlü gündeme gelmiyor burada. Yıllardır da soruyorum, genel kurul tutanaklarıyla, ilgili arkadaşlara da sordum; bu konular hiçbir zaman gündeme gelmiyor, dolayısıyla da, sorunlar yığıla yığıla insanlar acı içerisinde kıvranıyor. Biz arzu ediyoruz ki, bu sorunlar, burada, bu platformda gündeme gelsin. Oy hakkımızın da olmasına gerek yok, yeter ki, gündeme getirebilme şansı olsun. Bu konfederasyon, sivil bir inisiyatiftir ve 2908 sayılı kanunun 88 inci maddesiyle kurulmuştur ve özürlüler adına konuşmaya yetkili bir kurumdur. Dolayısıyla, bunun yer alması son derece hayırlı olacaktır.

Eğer, problemleri dile getirme şansı, bu tür çözüm mevkilerinde olmazsa, maalesef, sorunlar büyüyüp gidiyor. Bu açıdan bunun anlayışla karşılanacağını düşünüyorum.

Çok teşekkür ediyorum. (Alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Ayva.

Madde üzerinde 1 önerge vardır; okutuyorum :

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 247 sıra sayılı kanun tasarısının 4 üncü maddesinin birinci fıkrasına aşağıdaki (h) bendinin eklenmesini arz ve teklif ederim.

"h) Türkiye Sakatlar Konfederasyonunca belirlenecek bir temsilciden,"

                                                                 Lokman Ayva

                                                                           İstanbul

BAŞKAN - Teşekkür ederim.

Komisyon?..

SAĞLIK, AİLE, ÇALIŞMA VE SOSYAL İŞLER KOMİSYONU SÖZCÜSÜ SABAHATTİN YILDIZ (Muş) - Takdire bırakıyoruz Sayın Başkanım.

BAŞKAN - Hükümet?..

DEVLET BAKANI KÜRŞAD TÜZMEN (Gaziantep) - Katılmıyoruz.

BAŞKAN - Sayın Ayva, gerekçeyi mi okutayım, konuşmak mı istersiniz?

LOKMAN AYVA (İstanbul) - Gerekçeyi okutun efendim.

BAŞKAN - Gerekçeyi okutuyorum :

Gerekçe :

Genel Kurula katılacak kuruluşlar arasına Sosyal Sigortalar Kurumundan değişik neden ve adlar altında hizmet alan milyonlarca özürlünün emredici bir yasa hükmü ile kurulan örgütü Türkiye Sakatlar Konfederasyonunun bir kişiyle temsil edilmesine olanak verilmelidir.

BAŞKAN - Teşekkür ederim.

Komisyonun takdire bıraktığı, Hükümetin katılmadığı önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Teşekkür ederim. Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.

Sayın milletvekilleri, maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Teşekkür ederim. Kabul etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.

5 inci maddeyi okutuyorum :

Genel Kurulun toplanması ve görevleri

MADDE 5.- Genel Kurul üç yılda bir Haziran ayı içinde Bakanın çağrısı üzerine toplanır. Bakan, gerekli görürse Genel Kurulu olağanüstü toplantıya çağırabilir. Olağan ve olağanüstü Genel Kurul için toplantı yeter sayısı, üye tam sayısının salt çoğunluğudur. İlk  toplantıda çoğunluk sağlanmazsa ikinci  toplantıda salt çoğunluk aranmaz.

Genel Kurulun görevleri;

a) Kurumun üç yıllık bilançoları, faaliyet raporları ve gelecek üç yıllık gelir-gider dengesini sigorta kolları itibarıyla gösterir aktüeryal hesap sonuçları hakkında, Başbakanlık Yüksek Denetleme Kurulu yıllık raporları da göz önünde bulundurulmak suretiyle, görüş bildirmek,

b) Seçimle gelen Yönetim Kurulu üyelerinin yerine asil ve yedek üyeleri  6 ncı maddedeki esaslar dahilinde seçmek,

c) Kurumun görev ve faaliyetleri hakkında görüş bildirmek ve teklifte bulunmak.

Genel Kurul kararları Kurum tarafından bir rapor halinde Bakanlık ile Başbakanlık Yüksek Denetleme Kuruluna en geç  üç ay içinde gönderilir.

BAŞKAN - Teşekkür ederim.

Madde üzerinde söz talebi?.. Yok.

Madde üzerinde verilmiş 2 adet önerge vardır.

Birinci önergeyi okutuyorum :

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan Sosyal Sigortalar Kurumu Kanunu Tasarısının 5 inci maddesinin (a) bendinde yer alan "gelecek üç yıllık gelir-gider dengesini" ibaresinin "gelecek on yıllık gelir-gider dengesini" olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

 

Faruk Çelik

Mahfuz Güler

Sadullah Ergin

 

Bursa

Bingöl

Hatay

 

Telat Karapınar

Recep Özel

Ömer Özyılmaz

 

Ankara

Isparta

Erzurum

BAŞKAN- İkinci önergeyi okutuyorum :

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan Sosyal Sigortalar Kurumu Kanunu Tasarısının 5 inci maddesindeki "iki yılda bir haziran ayı içinde" ifadesinin "üç yılda bir kasım ayı içinde" olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

 

Mustafa Özyürek

Fahrettin Üstün

Bayram Meral

 

Mersin

Muğla

Ankara

 

İzzet Çetin

Haluk Koç

Osman Özcan

 

Kocaeli

Samsun

Antalya

 

Muzaffer Kurtulmuşoğlu

Kemal Kılıçdaroğlu

Muharrem Toprak

 

Ankara

İstanbul

İzmir

 

 

Ahmet Ersin

 

 

 

İzmir

 

BAŞKAN - Teşekkür ederim.

Komisyon önergeye katılıyor mu?..

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ SABAHATTİN YILDIZ (Muş) - Hangi önergeyi oyluyoruz Sayın Başkanım?

BAŞKAN - İkinci önergeyi oyluyoruz, Sayın Mustafa Özyürek ve arkadaşlarının önergesini oyluyoruz.

MUSTAFA ÖZYÜREK (Mersin) - Yani, o zaman olmaz!

BAŞKAN - Ben bir açıklık getireyim isterseniz.

ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI MURAT BAŞESGİOĞLU (İstanbul) - Tam dinleyemedik önergeyi.

BAŞKAN - Görüşülmekte olan Sosyal Sigortalar Kurumu Kanunu Tasarısının 5 inci maddesindeki "iki yılda bir haziran ayı içinde" ifadesinin "üç yılda bir kasım ayı içinde" olarak değiştirilmesi teklif ediliyor.

Genellikle genel kurulun üç yılda bir yapılması, iktidar için herhalde daha uygun bir öneri olsa gerek; bu önerilmiş.

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ SABAHATTİN YILDIZ (Muş) - Sayın Başkan, katılmıyoruz.

BAŞKAN - Şimdi, bir yanlışlık olsa gerek; çünkü, zaten maddede "genel kurul üç yılda bir haziran ayı içinde" deniliyor.

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ SABAHATTİN YILDIZ (Muş) - Tasarı maddesinde "üç yılda bir haziran ayı" denilmektedir. Siz, önergede "iki yılda bir" diye ifade etmişsiniz, ondan dolayı bir yanlış anlaşılma var.

BAYRAM ALİ MERAL (Ankara) - Eylül ayı...

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ SABAHATTİN YILDIZ (Muş) - Eylül ayı da, diğer kısımda "iki yılda bir" demişsiniz Sayın Meral.

İZZET ÇETİN (Kocaeli) - Eskiden her yıl yapılırdı. Öyle dese ne olur!

BAŞKAN - Şöyle, sayın milletvekilleri: Tasarı maddesinde "genel kurul üç yılda bir" ifadesi zaten var.

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ SABAHATTİN YILDIZ (Muş) - Tasarıdaki "iki yılda bir" değil.

BAŞKAN - Siz, sadece, haziran ayının kasım ayına mı alınmasını istiyorsunuz? Yani, süre üç yıl olarak kalsın; ama, haziran ayı yerine kasım ayı olsun diyorsunuz.

İZZET ÇETİN (Kocaeli) - Evet.

BAŞKAN - O zaman, bu önerge doğru değil. Önergenizi düzelterek...

BAYRAM ALİ MERAL (Ankara) - Önergeyi çekiyoruz.

BAŞKAN - Önergenizi çekiyorsunuz. Peki, teşekkür ederim.

ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI MURAT BAŞESGİOĞLU (İstanbul) - Sayın Başkanım, zaten, bizim yeni düzenlememizde de, genel kurulun üç yılda bir yapılacağı hükmü var. Burada, sadece haziran ayı yerine kasım ayı...

BAŞKAN - Zaten tasarı da da var, "üç yılda bir" deniliyor ve çalışma raporları da öyle.

Diğer önergeyi okutuyorum :

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan Sosyal Sigortalar Kurumu Kanun Tasarısının 5 inci maddesinin (a) bendinde yer alan "gelecek üç yıllık gelir-gider dengesini" ibaresinin "gelecek on yıllık gelir-gider dengesini" olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

                                                                     Faruk Çelik

                                                        (Bursa) ve arkadaşları

BAŞKAN - Komisyon?..

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ SABAHATTİN YILDIZ (Muş) - Takdire bırakıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN - Hükümet?..

ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI MURAT BAŞESGİOĞLU (İstanbul) - Katılıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN - Gerekçeyi okutuyorum :

Gerekçe :

Bu değişiklikle Genel Kurulun kurumun on yıllık gelir-gider dengesi hakkında görüş bildirmesi amaçlanmıştır.

BAŞKAN - Teşekkür ederim.

Komisyon takdire bıraktığı, Hükümetin katıldığı önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Teşekkür ederim. Kabul etmeyenler... Önerge, kabul edilmiştir.

Maddeyi kabul edilen önerge doğrultusunda oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Teşekkür ederim. Kabul etmeyenler... Madde, kabul edilmiştir.

6 ncı maddeyi okutuyorum :

Yönetim Kurulu

MADDE 6. - Yönetim Kurulu, Kurumun en yüksek yönetim, karar, yetki ve sorumluluğunu taşır. Yönetim Kurulu, bir başkan ile yedi üyeden oluşur. Bir üye Hazine Müsteşarlığının bağlı olduğu Bakanın, bir üye de Bakanın önerisi üzerine müşterek kararname ile atanırlar. İşçi ve işverenler ile Kurumdan gelir ve aylık almakta olanları temsil edecek birer asil ve yedek üye Genel Kurulda, kendi belirleyecekleri adaylar arasından seçilir. Sosyal Sigortalar Kurumu Başkanlığı Sigorta İşleri Genel Müdürü ile Sağlık İşleri Genel Müdürü Yönetim Kurulunun doğal üyesidir.

Yönetim Kurulunun seçimle gelen üyeleri hariç, diğer  üyelerinin 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun 48 inci maddesinin (A) bendinin (1), (4), (5), (6) ve (7) nci alt bentlerinde belirtilen şartları taşımaları ve yurtiçi veya yurtdışında denkliği Yüksek Öğretim Kurulu tarafından kabul edilen yüksek öğrenim kurumlarında dört yıl veya daha fazla yüksek öğrenim görmüş olmaları ve en az 12 yıl fiili kamu hizmetinin bulunması zorunludur.

Başkan ile Sigorta ve Sağlık İşleri Genel Müdürleri dışındaki Yönetim Kurulu üyelerinin görev süresi üç yıldır. Atama ve seçim dönemi içinde herhangi bir nedenle Yönetim Kurulu Üyeliği sona erenlerin yerleri aynı usulle yenileri atanmak veya seçilmiş bulunan yedekler getirilmek suretiyle doldurulur. Bu şekilde göreve gelenler, yerlerini aldıkları üyenin görev süresini tamamlar. Atama ile gelen Yönetim Kurulu üyelerinden görev süresi sona erenler, geldikleri kurumda durumlarına uygun bir göreve atanırlar.

Başkan, Yönetim Kurulu üyesi ve başkanıdır. Yönetim Kurulu haftada en az bir defa ve asgari beş üye ile toplanır.

Yönetim Kuruluna, Başkanın bulunmadığı hallerde Başkana vekalet eden Genel Müdür başkanlık eder. Toplantıya katılan üyelerin çoğunluğu ile karar verilir. Oylarda eşitlik halinde, Başkanın bulunduğu taraf çoğunlukta sayılır.

Mazeretsiz olarak Yönetim Kurulu toplantılarına katılmayan üyelerin ücretlerinden, yönetmelik hükümlerine göre kesinti yapılır. Bir takvim yılı içinde birbirini izleyen dört hafta veya toplantı sayısının % 20 sinden fazla sayıda toplantıya mazeretsiz katılmayanların Yönetim Kurulu üyeliği kendiliğinden sona erer.

Yönetim Kurulu Başkan ve Üyeleri ile Kurum personeli 3628 sayılı Mal Bildiriminde Bulunulması, Rüşvet ve Yolsuzluklarla Mücadele Kanununa  tabidirler.

Görevleri ile ilgili işledikleri bir fiil, aldıkları karar veya görevleri dışında da olsa işledikleri yüz kızartıcı bir fiil nedeniyle haklarında ceza davası açılmış bulunan Yönetim Kurulu Başkan ve  Üyeleri, Bakan tarafından geçici olarak görevlerinden uzaklaştırılabilirler.

BAŞKAN - Teşekkür ederim.

Madde üzerinde söz talebi?.. Yok.

Madde üzerinde verilmiş 3 adet önerge var; önergeleri önce geliş sıralarına göre okutup, sonra aykırılıklarına göre işlem yapacağım.

İlk önergeyi okutuyorum :

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan tasarının 6 ncı maddesinin üçüncü fıkrasının birinci cümlesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

 

Kemal Kılıçdaroğlu

Hüseyin Ekmekcioğlu

Muzaffer R. Kurtulmuşoğlu

 

İstanbul

Antalya

Ankara

 

Muharrem İnce

Muharrem Toprak

Haluk Koç

 

Yalova

İzmir

Samsun

"Sigorta ve Sağlık İşleri Genel Müdürleri dışındaki yönetim kurulu üyelerinin görev süresi üç yıldır."

BAŞKAN - Teşekkür ederim.

Diğer önergeyi okutuyorum :

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan kanun tasarısının 6 ncı maddesinin birinci fıkrasında yer alan "atanırlar" ibaresinden sonraki ifadenin "en çok temsil yetkisine sahip işçi, işveren ve kurumdan gelir ve aylık almakta olanları temsil eden kurumdan birer asıl ve yedek üye seçilir. Sosyal Sigortalar Kurumu Başkanlığı Sigorta İşleri Genel Müdürü ile Sağlık İşleri Genel Müdürü yönetim kurulunun doğal üyesidir."

Arz ve teklif ederiz.

 

Faruk Çelik

Agâh Kafkas

Özkan Öksüz

 

Bursa

Çorum

Konya

 

Sadullah Ergin

 

İsmail Soylu

 

Hatay

 

Hatay

BAŞKAN - Şimdi üçüncü önergeyi okutacağım ve en aykırı önerge olduğu için işleme alacağım:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan SSK Kanunu Tasarısının  6 ncı maddesi birinci fıkrasının aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

 

Mustafa Özyürek

Bayram Ali Meral

Ali Topuz

 

Mersin

Ankara

İstanbul

 

Muzaffer R. Kurtulmuşoğlu

 

İzzet Çetin

 

Ankara

 

  Kocaeli

"Yönetim kurulu, kurumun en yüksek yönetim, karar, yetki ve sorumluluğunu taşır. Yönetim kurulu, bir başkan ile yedi üyeden oluşur. Bir üye Hazine Müsteşarlığının bağlı olduğu bakanın, bir üye de bakanın önerisi üzerine müşterek kararnameyle atanırlar. En çok temsil yetkisine sahip işçi ve işveren konfederasyonları ile kurumdan gelir ve aylık almakta olanları temsil edecek birer asıl ve yedek üye genel kurulda kendi belirleyecekleri adaylar arasından seçilir. SSK Başkanlığı Sigorta İşleri Genel Müdürlüğü ile Sağlık İşleri Genel Müdürü yönetim kurulunun doğal üyesidir.

BAŞKAN - Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ SABAHATTİN YILDIZ (Muş) - Sayın Başkan, ikinci ve üçüncü önergeler aynı içerikli yanılmıyorsam. Birleştirip oylarsanız...

BAŞKAN - Sayın grup başkanvekilleri, önergeler geç ulaştığı için, fotokopi çekip inceleme olanağımız dahi olmuyor. O nedenle, önergeleri daha erken vermenizi rica ediyorum.

Sayın Bakan, bir öneriniz var mı? Yoksa, ayrı ayrı işlem yapmak durumundayım.

ÇALIŞMA SOSYAL GÜVENLİK BAKANI MURAT BAŞESGİOĞLU (İstanbul) - Sayın Başkan, burada bizim de kanaatimiz Komisyonun paralelinde.

FARUK ÇELİK (Bursa) - Efendim, ayrı ayrı oylanmasını istiyorum; farklı önergeler.

BAŞKAN - Önergeler farklı...

Aynı ise, birini işlemden çekin isterseniz.

Önergesini geri çeken var mı?

BAYRAM ALİ MERAL (Ankara) - Önergeyi çekiyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN - Sayın Mustafa Özyürek ve arkadaşlarının önergesi geri çekilmiştir.

Diğer önergeyi okutuyorum :

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan kanun tasarısının 6 ncı maddesinin birinci fıkrasında yer alan "atanırlar" ibaresinden sonraki ifadenin "en çok temsil yetkisine sahip işçi, işveren ve kurumdan gelir ve aylık almakta olanları temsil eden kurumdan birer asıl ve yedek üye seçilir. Sosyal Sigortalar Kurumu Başkanlığı Sigorta İşleri Genel Müdürü ile Sağlık İşleri Genel Müdürü yönetim kurulunun doğal üyesidir."

Arz ve teklif ederiz.

                                                                     Faruk Çelik

                                                        (Bursa) ve arkadaşları

BAŞKAN - Komisyon?..

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ SABAHATTİN YILDIZ (Muş) - Takdire bırakıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN - Hükümet?..

ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI MURAT BAŞESGİOĞLU (İstanbul) - Katılıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN - Gerekçeyi okutuyorum:

Gerekçe:

Temsilde kargaşanın olmaması amaçlanmıştır.

BAŞKAN - Teşekkür ederim.

Komisyonun takdire bıraktığı, Hükümetin katıldığı önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Teşekkür ederim. Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmiştir.

Son önergeyi okutuyorum :

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan tasarının 6 ncı maddesinin üçüncü fıkrasının birinci cümlesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

                                                        Kemal Kılıçdaroğlu

                                                        (İstanbul) ve arkadaşları

"Sigorta ve Sağlık İşleri Genel Müdürleri dışındaki Yönetim Kurulu üyelerinin görev süresi üç yıldır."

BAŞKAN - Teşekkür ederim.

Komisyon?..

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ SABAHATTİN YILDIZ (Muş) - Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN - Hükümet?..

ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI MURAT BAŞESGİOĞLU (İstanbul) - Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN - Gerekçeyi okutuyorum :

Gerekçe :

İdarî özerklik nedeniyle, başkan da üç yıl süreyle atanmalıdır.

BAŞKAN - Teşekkür ederim.

Komisyon ve Hükümetin katılmadığı önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Teşekkür ederim. Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.

Sayın milletvekilleri, 6 ncı maddeyi, kabul edilen önerge doğrultusunda oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler...Teşekkür ederim. Kabul etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.

7 nci maddeyi okutuyorum :

Yönetim Kurulunun görev ve yetkileri

MADDE 7.- Yönetim Kurulunun görev ve yetkileri şunlardır:

1. Kurumun, Başkanlıkça hazırlanacak yıllık konsolide bütçesiyle memur ve işçi kadrolarıyla sözleşmeli personel pozisyonlarını karara bağlamak, merkezden  taşraya veya taşra teşkilatları arasında kadro aktarımına karar vermek ve personel politikasını belirlemek.

2. Kurumun bütçesindeki yönetim giderlerinin bölümleri içinde uygun görülen aktarmaları yapmak, bu bölümler arasındaki ek ve olağanüstü ödenek tekliflerinden uygun gördüklerini karara bağlamak.

3. Kurum bilançosunu, gelir gider cetvellerini ve faaliyet raporunu inceleyip karara bağlamak.

4. Kurumun finansman ve aktüerya konusundaki çalışmalarını incelemek, bu Kanunda belirtilen Kurum gelirlerinin değerlendirilmesi esaslarına uygunluğunu izlemek, gerekli tedbirleri kararlaştırmak, finansman ve aktüeryal dengelere ilişkin bilgilerin yılda en az bir defa kamuoyuna açıklanmasına karar vermek.

5. Gerektiğinde Kurumun mali yapısını ve aktüeryal durumunu ayrı ayrı veya birlikte inceletmek.

6. Kurumun taşra teşkilatlarının kurulmasına, kapatılmasına veya kurulmuş olanların niteliklerinin değiştirilmesini önermek.

7. Çalışma konuları, organları, görev ve yetkileri, bağlılık durumları ve denetim usulleri yönetmeliklerinde belirtilecek, tüzel kişiliği haiz, Kurumun çalışma konuları ve hizmet alanları ile ilgili müesseseler, işletmeler, ortaklık veya şirketlerin kurulmasına veya kapatılmasına karar vermek, Kuruma bağlı müessese, işletme, ortaklık veya şirketlerin, amaçlarına uygun işleri yürütmeleri için ihtiyaç duydukları, ancak kendi kaynakları ile karşılayamadıkları gayrimenkullerin alımına, gerek görülen gayrimenkullerin satımına izin vermek.

8. Kurum yararı görülen hallerde kurulmuş bulunan ya da kurulacak olan işletme, ortaklık veya şirketlerin hisse senetlerinin veya ortaklık paylarının satın alınmasına karar vermek.

9. Başkanın önerisi üzerine Kurum adına imza yetkisi verilecek personeli belirlemek (ataması müşterek kararname ile gerçekleştirilen görevliler hariç) ve gerektiğinde imza yetkisi verme yetkisini devretmek.

10. Kurumla ilgili kanun, kanun hükmünde kararname, tüzük ve yönetmelik taslaklarını inceleyerek Bakanlığa sunulmasına karar vermek.

11. Kurum adına gayrimenkul alınması, satılması, kiralanması, takası, veya inşası, kullanımı, idare edilmesi, tahsis şekli, gayrimenkuller üzerinde, özel veya tüzel kişiler eli ile yap-işlet-devret, işlet-devret, yap-işlet-sat, yap-kirala-işlet gibi modelleri ile işlerin yaptırılması hakkında karar vermek, Kurum kaynaklarının ve varlıklarının değerlendirilmesinde kullanılacak finansman teknik ve usullerine karar vermek.

12. Her yıl Maliye Bakanlığınca belirlenen yeniden değerleme oranında miktarı artırılmak üzere bedeli beşyüzmilyar Türk Lirasından fazla olan sözleşmeler ve yapılacak işler hakkında karar vermek.

13. Kurum için fayda görülen hallerde; dava ve icra kovuşturmalarından sarfınazar veya feragat etmek, bunlara ait meblağın terkini hususunda karar vermek, Kurumun leh ve aleyhindeki dava ve takiplerin sulh  yolu ile çözümlenmesine karar vermek, Kurumun borç ve alacaklarının tahkim yoluyla çözümlenmesine karar vermek, bu konudaki yetkilerini gerektiğinde, sınırlarını belirterek Başkan ve genel güdürlere devreder.

14. Kurumca hazırlanacak gelecek üç yıllık gelir-gider dengesini gösterir aktüeryal hesap sonuçlarını inceleyerek Genel Kurula sunmak.

15. Kurumca hazırlanan ek ödeme oranları ile buna ilişkin usul ve esasları belirlemek, yönetim giderlerinden karşılanmak üzere Kurumun memur statüsündeki kadrolu personeline ödenecek ikramiyelerin ödeme tarihlerini belirlemek.

16. Kurumda veya Kurum adına çalıştırılacak yerli ve yabancı uzmanların nitelikleri ile sözleşme şartları ve ücretlerini belirlemek, gerektiğinde danışmanlık, kontrollük, müşavirlik ve benzeri hizmetlerin satın alınmasına karar vermek, yerli ve yabancı kurum ve kuruluşlarla birlikte ortak proje yapılmasına karar vermek.

17.  Kurumun taşra teşkilatında, Başkanlığın icra takip ve dava işleri için hizmet satım alımı  ile çalıştırılacak avukatlarla yapılacak sözleşmenin şartları ile ücret miktarını tespit etmek.

18. Sigortalılar, gelir ve aylık almakta olanlar, hak sahipleri, geçindirmekle yükümlü oldukları kişiler ve Kurum personeli ile bakmakla yükümlü olduğu kişilerin faydalanacakları sağlık yardımlarının Kurum sağlık tesisleri ile bunların dışındaki sağlık tesislerinden hizmet satın almak suretiyle karşılanmasına ilişkin usul ve esasları belirlemek.

19. Her  yıl Maliye Bakanlığınca belirlenen yeniden değerleme oranında miktarı artırılmak üzere, tutarı  otuzmilyar Türk Lirası  ve daha fazla olan  Kurum alacaklarının borçlularını ve borç miktarlarının kamuoyuna altı ayda bir açıklanıp, açıklanmamasına karar vermek.

20. Mevzuatla verilen benzer görevleri yapmak.

Bu maddenin; 1, 2, 3, 6, 7, 8, 11, 14, 15 ve 16 numaralı fıkraları ile ilgili Yönetim Kurulu kararları Bakan onayına tabidir.

Toplantılara iştirak eden Yönetim Kurulu Başkan ve üyelerine, bu görevleri nedeniyle 22.01.1990 tarihli  ve 399 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin 34 üncü maddesine göre Kamu iktisadi teşebbüsleri yönetim kurulu başkan ve üyelerine ödenen miktarlarda   aylık ücret ödenir ve ayrıca  Yönetim Kurulunun  doğal üyesi olan  Kurum Başkanı  ve   Sigorta İşleri  Genel Müdürü ile Sağlık İşleri Genel Müdürü dışındaki diğer üyelerine, bu ücretle birlikte, Yönetim Kurulu üyesi kadrosunun  karşılığı olan aylık  ve diğer ödemeler verilir. Yolluklarında ise 6245 sayılı Harcırah Kanunu hükümleri uygulanır.

Yönetim Kurulu çalışma  usul ve esasları ile diğer hususlar Yönetim Kurulunun kararı ve Bakanın onayı ile çıkarılacak yönetmelikle belirlenir.

BAŞKAN - Teşekkür ederim.

Madde üzerinde söz talebi?.. Yok.

Madde üzerinde 3 adet önerge vardır; önergeleri, önce geliş sırasına göre okutacağım, sonra aykırılık derecesine göre işleme alacağım.

İlk önergeyi okutuyorum :

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan Sosyal Sigortalar Kurumu Kanunu Tasarısının 7 nci maddesinin 14 üncü bendinde yer alan "üç" ibaresinin "on" olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

 

Faruk Çelik

Ömer Özyılmaz

Mahfuz Güler

 

Bursa

Erzurum

Bingöl

 

Şükrü Önder

İrfan Rıza Yazıcıoğlu

Mehmet Fehmi Uyanık

 

Yalova

Diyarbakır

Diyarbakır

BAŞKAN - Teşekkür ederim.

İkinci önergeyi okutuyorum :

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan tasarının 7 nci maddesinin 14 üncü fıkrasında yer alan "üç yıllık" ifadesinin "en az 10 yıllık" olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

 

Kemal Kılıçdaroğlu

Muhsin Koçyiğit

Hüseyin Ekmekçioğlu

 

İstanbul

Diyarbakır

Antalya

 

Muzaffer Kurtulmuşoğlu 

Muharrem Toprak

Muharrem İnce

 

Ankara

İzmir

Yalova

 

Osman Özcan

Ramazan Kerim Özkan

Harun Akın

 

Antalya

Burdur

Zonguldak

BAŞKAN - Teşekkür ederim.

En aykırı önergeyi okutup, işleme alacağım :

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan Sosyal Sigortalar Kurumu Kanunu Tasarısının 7 nci maddesinin ikinci fıkrasının madde metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.

 

Mustafa Özyürek

Bayram Meral

İzzet Çetin

 

Mersin

Ankara

Kocaeli

 

Haluk Koç

Ahmet Ersin

Hüseyin Ekmekçioğlu

 

Samsun

İzmir

Antalya

 

Osman Özcan

 

Fahrettin Üstün

 

Antalya

 

Muğla

BAŞKAN - Teşekkür ederim.

Komisyon?..

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ SABAHATTİN YILDIZ (Muş) - Sayın Başkan, son okunan önergeye katılmıyoruz; diğer iki önerge aynı içerikli.

BAŞKAN - Teşekkür ederim.

Hükümet?..

ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI MURAT BAŞESGİOĞLU (İstanbul) - Katılmıyoruz  Sayın Başkanım.

BAŞKAN - Sayın Özyürek, gerekçeyi mi okutayım?

MUSTAFA ÖZYÜREK (Mersin) - Evet efendim.

BAŞKAN - Gerekçeyi okutuyorum :

Gerekçe :

Özerk yapıya uygun olarak Yönetim Kurulu kararlarının onaya gerek kalmadan uygulamaya konularak karar alma süreçlerinin kısaltılması amaçlanmıştır.

BAŞKAN - Teşekkür ederim.

Komisyonun ve Hükümetin katılmadığı önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Teşekkür ederim. Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.

İkinci önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan tasarının 7 nci maddesinin 14 üncü fıkrasında yer alan "üç yıllık" ifadesinin "en az 10 yıllık" olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

                                                        Kemal Kılıçdaroğlu

                                                        (İstanbul) ve arkadaşları

BAŞKAN - Komisyon?..

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ SABAHATTİN YILDIZ (Muş) - Takdire bırakıyoruz Sayın Başkan; yalnız, diğer önergeyle aynı, ikisi de, üç yılı, on yıla çıkarıyor.

BAŞKAN - Birinde "en az on yıllık" ibaresi var, diğerinde "on yıl" olarak değiştirilmesi var.

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ SABAHATTİN YILDIZ (Muş) - Fark etmez; yani, aynı, on yıl, en az on yıl...

BAŞKAN - 5 inci madde üzerinde kabul edilen Sayın Faruk Çelik ve arkadaşlarının önergesine uygun olarak... Yani, orada "on yıl" vardı, "en az on yıl" ibaresi yoktu.

ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI MURAT BAŞESGİOĞLU (İstanbul) - Sayın Başkanım, burada, aktuarya hesaplarının on yıllık bir projeksiyonla sunulması öngörülüyor. Her iki önerge de bunu amaçlıyor. Belki, orada "en az" sözcüğü iki önergenin farklı olduğu izlenimini yaratıyor; ama, bizce...

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ SABAHATTİN YILDIZ (Muş) - Aynı amacı kapsıyor.

ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI MURAT BAŞESGİOĞLU (İstanbul) - Ayrı ayrı işleme koydunuz; o zaman, biz... Yani, biz, özünü benimsediğimiz bir önergeye şeklî olarak katılmamak gibi bir durum yaratmak istemiyoruz.

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ SABAHATTİN YILDIZ (Muş) - Karşı çıkmış olmayalım.

BAŞKAN - Peki, bu "en az"da imzası olan arkadaşlar "en az" kelimesini çıkarmamızı istiyorlar mı? "On yıl" uygun mu? Çünkü, ısrar ediyorsanız, ayrı ayrı oylayacağım

MUSTAFA ÖZYÜREK (Mersin) - Evet, ısrar ediyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN - Israr ediyorsunuz; peki, teşekkür ederim.

Komisyonun görüşünü tekrar almak istiyorum; önergeye katılıyor musunuz?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ SABAHATTİN YILDIZ (Muş) - Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN - Hükümet?..

ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI MURAT BAŞESGİOĞLU (İstanbul) - Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN - Gerekçeyi mi okutayım?

MUSTAFA ÖZYÜREK (Mersin) - Gerekçeyi okutun Sayın Başkan.

BAŞKAN - Gerekçeyi okutuyorum :

Gerekçe :

Aktuarya hesapları, ortalama yaşam umudu dikkate alınarak yapıldığı için, üç yıllık aktuarya hesapları olamayacağı için değişiklik önerilmiştir.

BAŞKAN - Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Teşekkür ederim. Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.

Son önergeyi okutuyorum :

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan Sosyal Sigortalar Kurumu Kanunu Tasarısının 7 nci maddesinin 14 üncü bendinde yer alan "üç" ibaresinin "on" olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

                                                                     Faruk Çelik

                                                        (Bursa) ve arkadaşları

BAŞKAN - Komisyon?..

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ SABAHATTİN YILDIZ (Muş) - Takdire bırakıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN - Hükümet?..

ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI MURAT BAŞESGİOĞLU (İstanbul) - Katılıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN - Gerekçeyi okutuyorum :

Gerekçe :

Bu değişiklikle, Genel Kurulun, kurumun on yıllık gelir-gider dengesini gösterir aktuaryel hesap sonuçları hakkında bilgi sahibi olması amaçlanmıştır.

BAŞKAN - Teşekkür ederim.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Teşekkür ederim. Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmiştir.

Sayın milletvekilleri, kabul edilen önerge doğrultusunda maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Teşekkür ederim. Kabul etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.

8 inci maddeyi okutuyorum :

Başkanlık

MADDE 8.- Başkanlık; Başkan, Denetim, Danışma ve Destek Birimleri, Sigorta İşleri Genel Müdürlüğü, Sağlık İşleri Genel Müdürlüğü ve taşra teşkilatından oluşur.

Başkan aşağıda belirtilen görevleri yapar:

1) Kurumun bütün işlerini Yönetim Kurulunun gözetimi altında ilgili mevzuat hükümlerine göre yürütmek. Adli ve idari makamlara, gerçek ve tüzel kişilere karşı Kurumu temsil  etmek.

2) Bu Kanun hükümlerinin ve Yönetim Kurulu tarafından alınacak kararların yürütülmesini sağlamak.

3) Her yıl Maliye Bakanlığınca belirlenen yeniden değerleme oranında miktarı artırılmak üzere bedeli beşyüz milyar Türk Lirası ve daha az olan sözleşmeler ve yapılacak işler hakkında karar vermek ve genel müdürlükler ile taşra kuruluşlarının harcama sınırlarını belirlemek.

4) Bu Kanunla Kuruma verilen görevlerin ifası için uygun bulacağı tedbirleri almak ve gerekli göreceği hallerde, bunlar hakkında Yönetim Kuruluna tekliflerde bulunmak.

Başkanın görevden alınma, çekilme, görevden uzaklaştırma hallerinde, Bakan, genel müdürlerden birisini vekil olarak görevlendirir. Başkanın geçici olarak bulunmadığı hallerde, Başkanın teklifi üzerine Bakan tarafından belirlenecek Genel Müdür Başkanlığa vekâlet eder.

BAŞKAN - Teşekkür ederim.

Madde üzerinde söz isteyen?.. Yok.

Sayın Özyürek,  sizin, Sayın Meral'in ve arkadaşlarınızın madde üzerinde verdiği bir önerge var; onu bilgilerinize sunmak istiyorum :

"Görüşülmekte olan Sosyal Sigortalar Kurumu Kanunu Tasarısının 8 inci maddesinin birinci fıkrasındaki 'iki başkan yardımcısı' ifadesinin 'başkan yardımcısı', üçüncü fıkrasındaki 'başkan yardımcıları' ifadesinin 'başkan yardımcısı', dördüncü fıkrasındaki 'başkan yardımcılarından birisini' ifadesinin 'başkan yardımcısı' olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz" demişsiniz.

Sayın Özyürek, tasarının bu maddesinde bunun karşılığını bulamadık. O nedenle bunu işleme koyamıyorum.

MUSTAFA ÖZYÜREK (Mersin) - Peki, Sayın Başkan.

BAŞKAN - Peki, teşekkür ederim.

Sayın milletvekilleri, 8 inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Teşekkür ederim. Kabul etmeyenler... 8 inci madde kabul edilmiştir.

9 uncu maddeyi okutuyorum :

Denetim danışma ve destek birimleri

MADDE 9.- A) Teftiş Kurulu Başkanlığı; Teftiş Kurulu, Başkanın emri veya onayı üzerine Başkan adına aşağıdaki görevleri yapar:

1) Kurum  hizmetlerinde teftişin etkin bir şekilde yürütülmesi amacıyla genel prensipleri tespit etmek ve personelin çalışmasını teşvik edici teftiş sistemini geliştirmek.

2) Kurumun, merkez ve taşra birimleri ve diğer tüzel kişilerin idari, mali, hukuki ve teknik işlemleri ile personeli,  506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanunu ve bu Kanunun verdiği yetkiye dayanarak kendileri ile sözleşme yapılmış şahıslar hakkında teftiş, inceleme ve  soruşturma yapmak.

3) Yürütülen teftiş, inceleme ve soruşturmanın  gerektirdiği hallerde 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanununun uygulandığı iş yerleri ile gerçek veya tüzel kişiler nezdinde inceleme yapmak,  her türlü bilgi, belge ve kayıtları istemek.

4) Kanun, kanun hükmünde kararname, tüzük ve yönetmeliklerde gösterilen ve Başkan tarafından verilen teftiş hizmetleri ile ilgili benzer görevleri yapmak.

Teftiş Kurulu Başkanlığının kuruluş, görev, yetki, sorumluluk, çalışma usul ve esasları  yönetmelikle belirlenir.

B) Sigorta Teftiş Kurulu Başkanlığı: Sigorta Teftiş Kurulu, Başkan adına aşağıdaki görevleri yapar:

1) Sosyal sigortalar mevzuatı ile ilgili çalışmalar yapmak ve uygulanmasını  denetlemek.

2) Sigorta müfettişleri tarafından sosyal sigortalar mevzuatı ile ilgili olarak yapılan teftiş, kontrol, denetleme, inceleme ve soruşturma sonucu düzenlenen raporların sonuçlarını takip etmek.

3) İşveren nezdinde işle ilgili her türlü kayıt ve belgeleri incelemek, ilgililerden bilgi istemek ve toplamak.

4) İşin yürütülmesi için gerekli olan asgari işçilik miktarını saptamak.

5) Diğer Teftiş Kurullarının yetkileri saklı kalmak kaydıyla, Sigorta Müfettişlerinin 506 sayıl Sosyal Sigortalar Kanunu ile ilgili olarak yaptıkları teftiş, kontrol, denetleme, inceleme ve soruşturma çalışmaları ve işlemlerini denetlemek, soruşturmalarını yürütmek.

6) Kanun, kanun hükmünde kararname, tüzük ve yönetmeliklerde gösterilen  ve Başkan tarafından verilen sosyal  sigortalar mevzuatı ile ilgili benzer görevleri yapmak.

Sigorta Teftiş Kurulu Başkanlığının kuruluş, görev, yetki, sorumluluk, çalışma usul ve esasları yönetmelikle belirlenir.

C)  Hukuk Müşavirliği: Hukuk Müşavirliğinin görevleri şunlardır:

1) Başkanlıkça veya merkez birimleri tarafından Başkanlık kanalıyla tevdi edilecek hukuki konular hakkında mütalaa beyan etmek ve hukuki konular ile ilgili işlemleri yapmak.

2) Kurum tarafından veya Kurum aleyhine açılan davalarla icra takiplerinin her derecede takip ve sonuçlandırılmasını sağlamak.

3) Kurum hizmetlerine ait ilgili birimler tarafından hazırlanacak kanun, tüzük, yönetmelik tasarılarıyla, tip sözleşme tasarılarını inceleyerek, görüş bildirmek.

Hukuk Müşavirliği teşkilâtında çalışanlar hakkında 1389 sayılı Devlet Davalarını İntaç Eden Avukat ve Saireye Verilecek Ücreti Vekalet Hakkında Kanun hükümleri uygulanır.

Hukuk Müşavirliğinin kuruluş, teşkilât, görev, yetki, sorumluluk, çalışma usul ve esasları ile vekalet ücretinin dağıtımının usul ve esasları yönetmelikle belirlenir.       

D) Finansman, Aktüerya ve Planlama Daire Başkanlığı: Finansman Aktüerya ve Planlama Daire Başkanlığının görevleri şunlardır:

1) Kurumun varlıklarının ve kaynaklarının bu Kanunda ve çıkarılacak   yönetmelikte belirtilen,  Kurum gelirlerinin  değerlendirilmesi esaslarına  göre verimli bir biçimde değerlendirilmesini sağlamak.

2) Genel müdürlüklerin gelir ve gider dengelerini gözeterek kısa, orta ve uzun vadeli projeksiyonlarını ayrı ayrı yapmak, Kurumun finansman ihtiyacının karşılanması için kurum ve kuruluşlar nezdinde gerekli işlemleri yürütmek.

3) Finansman yönetiminde alınacak kararların oluşumuna katkıda bulunmak üzere yurt içi ve yurt dışında meydana gelen gelişmeleri  incelemek ve mali piyasalar hakkında konsolide  raporlar   düzenleyerek, bu konularda  çalışmalara   katılmak   ve  mütalaa vermek, ulusal ve uluslararası kuruluşlara üyelikten doğan işlerin yürütülmesini koordine etmek, gerekli raporları hazırlamak.

4) Finansman, aktüerya ve Kurumun diğer faaliyetleri ile ilgili her türlü istatistiki bilgiyi toplamak, derlemek, değerlendirmesini yapmak, bilgileri ve değerlendirme sonuçlarını ilgili birimlere bildirmek.

5) Kurumun kısa, orta ve uzun vadede demografik ve finansman yönünden aktüeryal esaslara göre projeksiyonlarını yapmak ve sonuçlarını değerlendirerek takip eden yılın en geç eylül ayı içinde rapora bağlamak.

6) Kurumun finansman kaynakları ile Kurumca yapılmakta olan yardımlardan yararlanma şartları ve yardım miktarları arasındaki dengeyi inceleyerek teknik  bilançoyu hazırlamak, hizmetlerde verimliliği ve etkinliği arttırmaya yönelik araştırmalar  yapmak, gelişmeleri izlemek, rapor hazırlamak.

7) Taşra teşkilatı birimlerinin kurulması ve kapatılması ile ilgili iş ve işlemleri koordine etmek.

8) İlgili birimlerle gerekli koordinasyonu sağlayarak Kurumun yıllık ve beş yıllık yatırım programını belirlemek.

9) Kurumun çalışma alanları ile ilgili mevzuat çalışmalarında koordinasyonu sağlamak.

10) Kurum faaliyetleri ile ilgili ortalama birim maliyetlerini hesaplamak.

11) Planlama ve koordinasyon konularında verilen benzer görevleri yerine getirmek, yıllık çalışma programlarının yürütülmesini takip etmek.

12) Başkan tarafından verilen  benzer görevleri yapmak.

Finansman Aktüerya ve Planlama Daire Başkanlığının çalışma usul ve esasları yönetmelikle düzenlenir.

E) Muhasebe ve Mali İşler Daire Başkanlığı: Muhasebe ve Mali İşler Daire Başkanlığının görevleri şunlardır:

1) Kurumun varlıklarının, alacaklarının, öz kaynaklarının, gelirleri ve giderlerinin, yönetmelikle belirlenecek esaslara göre kayıtlarını tutmak,

2) Kurumun bütçesini, bilançosunu, gelir ve gider tablolarını hazırlamak, ek ödenek ve aktarma işlerini yapmak, ödenekleri merkez ve taşra birimlerine tevzi etmek,

3) İşsizlik sigortası primlerini İşsizlik Sigortası Fonuna aktarmak,

4) Kurumun her türlü ödeme ve tahsilatını yapmak,

5) Kurumca bağlanan gelir ve aylıkların ödenmesi ile tahsilat yapılması hususunda kurum ve kuruluşlarla protokol yapmak,

6) Kurumun konsolide bütçesi ile gelir ve gider cetvellerini ve bilançosunu hazırlamak,

7) Başkan tarafından verilen  benzer görevleri yapmak.

F) Bilgi İşlem Daire Başkanlığı : Bilgi İşlem Daire Başkanlığının görevleri şunlardır:

1) Kurumun merkez ve taşra teşkilâtının bütün hizmet ve işlemlerinin genel ve Kurum mevzuatı çerçevesinde, verimlilik ilkelerine uyulmak suretiyle hızlı ve doğru sonuç alınacak şekilde, bilgisayar destekli olarak yürütülmesini sağlayacak çalışmaları yapmak.

2) Kurumun ihtiyaç duyduğu bilgi işlem yazılımlarını yapmak, uygulama programlarını geliştirerek test etmek, bilgi işlem sistemlerinin  donanım, yazılım, bakım, onarım ve iletişim alt yapısının sürekli çalışabilirliğini sağlamak.

3) Mevcut yazılım ve sistemlerin güncelleştirilmesini sağlamak ve bu sistemleri lisanslandırmak.

4) Kamu kurum ve kuruluşlarının donanım, yazılım, veritabanı ve sistemlerinin ortak kullanımına yönelik çalışmalar yapmak.

5) Başkan tarafından verilen benzer görevleri yapmak.

G) Savunma  Uzmanlığı: Savunma Uzmanlığının görevleri şunlardır:

1) Kurumun savunma ve milli seferberlik hizmet, görev ve yükümlülüklerine ait plan ve diğer çalışmaları, ilgili kanun, tüzük, yönetmelik, talimat ve Sivil Olağanüstü Hal ve Savaş Hazırlıkları Planlama Direktifine göre hazırlamak, kontrol ve koordine etmek.

2) Başkan  tarafından verilen benzer görevleri yapmak.

BAŞKAN - Teşekkür ederim.

Madde üzerinde söz talebi?.. Yok.

Madde üzerinde verilen önergeler var. Birisi geri alındı. Diğerini de işleme koyamıyorum.

İşleme koyamadığım önergeyi okuyorum: "Görüşülmekte olan Sosyal Sigortalar Kurumu Kanunu Tasarısının 9 uncu maddesinin (d) fıkrasının aşağıda yazılan 7 ve 11 inci bentlerinin iptal edilmesini arz ederiz" deniliyor; ama, yine, o bentler de yazılmış. İptal ediliyorsa bir daha yazılmaması gerekir. Ne istiyorsunuz; bu bentleri çıkarıp yerine ne koyacaksınız yahut gerek mi yok?.. Dolayısıyla, bu önergeyi de işleme koyamıyorum...

Sayın milletvekilleri, Sayın Grup Başkanvekilleri; eğer, çalışmada sıkışıyorsanız bir ara vereyim, hazırlığınızı yapın. Sürekli önergeler geliyor, biz de burada sıkışıyoruz; çünkü, teknik bakımdan uygunluğunu dahi inceleme olanağımız olmuyor...

Madde üzerindeki önergeleri işleme koyamıyorum.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Teşekkür ederim. Kabul etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.

Ara vermemi ister misiniz, devam edelim mi?

SADULLAH ERGİN (Hatay) - Devam edelim Sayın Başkan.

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, o zaman, bu önergeleri önceden bize verin; çünkü, inceleme olanağımız olmuyor, teknik bakımdan sorun yaşıyoruz.

10 uncu maddeyi okutuyorum :

İKİNCİ KISIM

Sosyal Sigortalar Kurumu

Sigorta ve Sağlık İşleri Genel Müdürlükleri

BİRİNCİ BÖLÜM

Sosyal Sigortalar Kurumu

Sigorta İşleri Genel Müdürlüğü

Teşkilât

MADDE 10.- Sosyal Sigortalar Kurumu Sigorta İşleri Genel Müdürlüğü; genel müdür, iki genel müdür yardımcısı ile ana ve yardımcı  hizmet birimleriyle taşra teşkilatlarından  oluşur.

Genel Müdür, Genel Müdürlüğün bütün işlerini ilgili mevzuata göre Başkanın gözetiminde yürütür. Genel Müdür, genel müdür yardımcıları, merkez ve taşra teşkilâtı yöneticileri kendilerine verilecek yetki dahilinde Başkanlığın kanuni temsilcisi olup, adli ve idari makamlar ile gerçek ve tüzel kişilere karşı Kurumu temsil ederler.

BAŞKAN - Teşekkür ederim.

Madde üzerinde söz talebi?.. Yok.

Madde üzerinde 1 önerge var; okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan Sosyal Sigortalar Kurumu Kanununun 10 uncu maddesinin birinci fıkrasının aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

 

Faruk Çelik

Mahfuz Güler

Şükrü Önder

 

Bursa

Bingöl

Yalova

 

Ünal Kacır

Fatma Şahin

Hasan Anğı

 

İstanbul

Gaziantep

Konya

 

Semiha Öyüş

 

Remziye Öztoprak

 

Aydın

 

Ankara

"Sosyal Sigortalar Kurumu Sigorta İşleri Genel Müdürlüğü; Genel Müdür, üç Genel Müdür Yardımcısı ile Ana ve Yardımcı hizmet birimleriyle taşra teşkilatlarından oluşur."

BAŞKAN - Teşekkür ederim.

Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ SABAHATTİN YILDIZ (Muş) - Takdire bırakıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN - Hükümet?..

ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI MURAT BAŞESGİOĞLU (İstanbul) - Katılıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN - Gerekçeyi okutuyorum :

Gerekçe :

Kurumun, ülke nüfusunun yaklaşık yarısına hizmet verdiği göz önünde bulundurulduğunda, işlerinin yoğunluğu ve bağlı birimlerden intikal eden sorunların kısa sürede çözüme kavuşturulması ve iş birikimine meydan verilmemesi amacıyla Sigorta İşleri Genel Müdürlüğünde İhdas edilen Genel Müdür Yardımcısı kadrosunun artırılması öngörülmektedir.

BAŞKAN - Teşekkür ederim.

Komisyonun takdire bıraktığı, Hükümetin katıldığı önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Teşekkür ederim. Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmiştir.

10 uncu maddeyi, kabul edilen önerge doğrultusunda oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Teşekkür ederim. Kabul etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.

11 inci maddeyi okutuyorum :

Ana hizmet birimleri

MADDE 11.- A) Sigorta Primleri Daire Başkanlığı: Sigorta Primleri Daire Başkanlığının görevleri şunlardır:

1) 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanunu ve diğer kanunlarla Sosyal Sigortalar Kurumuna verilen görevlerden işveren işlemleri, sigorta primleri takip ve tahsilatı  ile benzeri işlemleri yürütmek.

2) Genel Müdür tarafından verilen benzer görevleri yapmak.

B) Tahsisler Daire Başkanlığı :Tahsisler Daire Başkanlığının görevleri şunlardır:

1) 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanunu ile 2925 sayılı Tarım İşçileri Sosyal Sigortalar Kanunu ve diğer kanunlarla Sosyal Sigortalar Kurumuna verilen görevlerden sigortalı, emekli ve hak sahiplerinin tahsis ve benzeri işlemlerini yürütmek.

2) Genel Müdür tarafından verilen benzer görevleri yapmak.

C) Kısa Vadeli Sigortalar Daire Başkanlığı: Kısa Vadeli Sigortalar Daire Başkanlığının görevleri şunlardır:

1) 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanunu ile 2925 sayılı Tarım İşçileri Sosyal Sigortalar Kanunu ve diğer kanunlarla Sosyal Sigortalar Kurumuna verilen görevlerden iş kazaları ile meslek hastalıkları, hastalık ve analık sigortaları ve benzeri konularla ilgili işlemleri yürütmek.

2) Genel Müdür tarafından verilen benzer görevleri yapmak.

D) Yurtdışı İşçi Hizmetleri Daire Başkanlığı: Yurtdışı İşçi Hizmetleri Daire Başkanlığının görevleri şunlardır:

1) Sosyal güvenlik sözleşmesi yapılmasına ilişkin hazırlık ve tadil çalışmalarını yürütmek, ikili ve çok taraflı sözleşmeleri uygulamak, gerekli hallerde yabancı ülkelerce gönderilen aylık veya toplu ödemelerin Kurum aracılığıyla ilgililere ödenmesini sağlamak, yurt dışı hizmet borçlanması, tahsis ve benzeri işlemleri yürütmek.

2) Genel Müdür tarafından verilen benzer görevleri yapmak.

BAŞKAN - Teşekkür ederim.

Madde üzerinde söz talebi?.. Yok.

MUSTAFA ÖZYÜREK (Mersin) - Karar yetersayısının aranılmasını istiyoruz.

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, maddeyi oylarınıza sunacağım; ancak, sunarken karar yetersayısını arayacağım: Kabul edenler...

SALİH KAPUSUZ (Ankara) - Sayın Başkan, arkadaşlar Genel Kurul salonuna giriyorlar; karar yetersayısı var.

BAŞKAN - Kabul etmeyenler... Teşekkür ederim. Madde kabul edilmiştir.

Sayın milletvekilleri, madem buradasınız, niye bizi burada yalnız bırakıyorsunuz; oturun şuralara bakalım! (AK Parti sıralarından alkışlar)

12 nci maddeyi okutuyorum :

Yardımcı hizmet birimleri

MADDE 12. - A) Personel ve Eğitim Daire Başkanlığı: Personel ve Eğitim Daire Başkanlığının görevleri şunlardır:

1) Genel Müdürlüğün personel politikasını belirlemek.

2) İnsan kaynakları planlamasını yapmak.

3) Sosyal Sigortalar Kurumu Sağlık İşleri Genel Müdürlüğü hariç, personelin atama, nakil, terfi, emeklilik, disiplin, sicil ve her türlü özlük işlemlerini yürütmek, bu konularla ilgili bilgileri Kurumun ilgili birimlerinden toplamak.

4) Sosyal Sigortalar Kurumu Sağlık İşleri Genel Müdürlüğü hariç diğer personelinin kadrolarının dağıtım, tahsis ve tenkisini yapmak.

5) Kurum hizmetlerinin kalite esaslarına uygun olarak yürütülmesi için gerekli çalışma ve araştırmaları yapmak, Genel Müdürlük personelinin eğitim planlamasını yapmak ve eğitim hizmetleri ile ilgili işlemleri yürütmek.

6) Kurumun çalışma konuları ile ilgili bilimsel yayınları takip ve teşvik etmek.

7) Kurum çalışma konuları ile ilgili yurt içi ve yurt dışı bilimsel faaliyetlere Kurum personelinin katılımı işlemlerini yürütmek.

8) Genel Müdür tarafından verilen benzer görevleri yapmak.

B) Emlak Daire Başkanlığı: Emlak Daire Başkanlığının görevleri şunlardır:

1) Kurumun Sağlık İşleri Genel Müdürlüğünün kullanımı dışındaki inşaatları için müteahhitlik ve mühendislik hizmetlerini yürütmek, mimari ve etüt projeleri hazırlamak veya hazırlatmak.

2) Kurumun Sağlık İşleri Genel Müdürlüğünün kullanımı dışındaki mevcut bina ve tesisler ile tesisat ve sistemlerin tadilatını, yenilenmesini, bakımını, küçük ve büyük onarımını yapmak veya yaptırmak.

3) Kurumun Sağlık İşleri Genel Müdürlüğünün kullanımı dışındaki taşınmaz mallarının alım, satım, kiraya verme, kiralama gibi işlemleri yapmak.

4) Kuruma ait gayrimenkullerin yıllık envanterini yararlanmaya hazır ve güncel halde bulundurmak.

5) Kurum gayrimenkullerinin muhafazası, işletilmesi ve değerlendirilmesi için gerekli tedbirleri almak, politikalar geliştirmek.

6) Genel Müdür tarafından verilen  benzer görevleri yapmak.

C) Destek Hizmetleri Daire Başkanlığı : Destek Hizmetleri Daire Başkanlığının görevleri şunlardır:

1) Başkanlık ve Genel Müdürlüğün gayrimenkul dışındaki her türlü mal ve hizmet ihtiyacının temini, depolanması ve dağıtımı ile ilgili hizmetleri yürütmek.

2) Genel Müdürlüğün sigorta giderleri hariç diğer harcamalarına ilişkin finansman ihtiyacını tespit ederek Muhasebe ve Mali İşler Daire Başkanlığı ile gerekli koordinasyonu sağlamak.

3) Kurumun, sosyal hizmetler, sosyal tesisler ve  lojman tahsisleri ile ilgili işlerini yürütmek.

4) Genel Müdürlüğün donanım, yazılım ve benzeri bilgi işlem ihtiyaçlarını tespit ederek Bilgi İşlem Daire Başkanlığına bildirmek.

5) Basın ve yayın hizmetleri ile evrak, haberleşme, dosyalama ve arşiv hizmetlerini yürütmek.

6) Halkla ilişkiler hizmetlerini yürütmek.

7) Başkanlığın ve Sigorta İşleri Genel Müdürlüğünün ayniyat işlemlerini yürütmek.

8) Genel Müdür tarafından verilen benzer görevleri yapmak.

BAŞKAN - Teşekkür ederim.

Madde üzerinde söz talebi?.. Yok.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler...Kabul etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.

13 üncü maddeyi okutuyorum:

İKİNCİ BÖLÜM

Sosyal Sigortalar Kurumu

Sağlık İşleri Genel Müdürlüğü

Teşkilât

MADDE 13. - Sosyal Sigortalar Kurumu Sağlık İşleri Genel Müdürlüğü; Genel Müdür, üç  genel müdür yardımcısı ile ana ve yardımcı hizmet birimleriyle taşra teşkilatından  oluşur.

Genel Müdür, Genel Müdürlüğün bütün işlerini ilgili mevzuat hükümlerine göre Başkanın gözetiminde yürütür. Genel Müdür, genel müdür yardımcıları, merkez ve taşra teşkilâtı yöneticileri, kendilerine verilecek yetki dahilinde Başkanlığın kanuni temsilcisi olup, adli ve idari makamlar ile gerçek ve tüzel kişilere karşı Kurumu temsil ederler.

BAŞKAN - Teşekkür ederim.

Madde üzerinde söz talebi?.. Yok.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Teşekkür ederim. Kabul etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.

14 üncü maddeyi okutuyorum :

Yardımcı hizmet birimleri

MADDE 14.- A) Tedavi Hizmetleri ve Maluliyet Daire Başkanlığı: Tedavi Hizmetleri ve Maluliyet Daire Başkanlığının görevleri şunlardır:

1) Kurumun sağlık ve tedavi hizmetleri politikasını belirlemek, uygulamak ve bu konularda danışmanlık hizmeti vermek, görüş bildirmek.

2) Sigortalılara, sağlık yardımlarının veriliş usul ve esaslarını belirlemek, Kurum içi ve dışı sağlık tesisleri arasında hasta sevk zinciri oluşturmak ve bu amaçla sağlık hizmeti basamaklarını belirlemek.

3) Yeni sağlık tesislerinin açılması veya sağlık tesislerinin kapatılması ile ilgili çalışmaları yürüterek, Genel Müdürlüğe teklifte bulunmak.

4) 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanununun 124 üncü maddesi doğrultusunda koruyucu sağlık hizmetleri ile ilgili tedbirleri almak, uygulama usul ve esaslarını belirlemek, Kurum imkanları ölçüsünde hak sahiplerine ana çocuk sağlığı hizmetlerini sunmak.

5) Kurumun ilaç politikasını İlaç ve Eczacılık Daire Başkanlığı ile birlikte belirlemek.

6) Genel Müdürlüğün merkez ve taşra teşkilatının ihtiyaç duyduğu her türlü tıbbi araç, gereç, alet ve cihazın standartlarını belirlemek.

7) Tıp teknolojisindeki gelişmeleri izleyerek Kurum sağlık tesislerinin ihtiyaç duyduğu tıbbi araç, gereç, alet ve cihazı belirlemek ve kullanımına  ilişkin temel kıstasları tespit etmek.

8) Sigortalıların ve hak sahiplerinin maluliyetleri ile sigortalıların iş kazası ve meslek hastalığına bağlı meslekte kazanma gücünü hangi oranda yitirdiklerini tespit etmek, Sosyal Sigorta Yüksek Sağlık Kuruluna yapılan itirazlara ilişkin işlemleri takip etmek.

9) Sağlık personelinin doktora, uzmanlık ve yan dal uzmanlık işlemlerini yürütmek.

10) Genel Müdür tarafından verilen benzer görevleri yapmak.

B) Sağlık Hizmetleri Satınalma Daire Başkanlığı: Sağlık Hizmetleri Satınalma Daire Başkanlığının görevleri şunlardır:

1) Her türlü sağlık kuruluşu ve kişilerden sağlık hizmeti satın alınması ile ilgili protokolleri hazırlamak, Genel Müdürün teklifi ve Yönetim Kurulunun onayı ile yürütülmesini sağlamak.

2) Kuruma bağlı sağlık kuruluşlarından, sigortalı ve hak sahipleri dışındaki kişi ve kuruluşlara, sağlık hizmeti verilmesi ile ilgili usul ve esasları tespit ederek uygulanmasını sağlamak.

3) Kurumca sunulan sağlık  hizmetleri ile ilgili ücret tarifelerini hazırlamak ve uygulamak.

4) Hizmet satın alınan kuruluşların hizmet üretimlerini, hazırlanan sözleşmeler çerçevesinde nitelik ve nicelik yönünden denetlemek.

5) Genel Müdür tarafından verilen benzer görevleri yapmak.

C) İlaç ve Eczacılık Daire Başkanlığı: İlaç ve Eczacılık Daire Başkanlığının görevleri şunlardır:

1) Kurumun  ilaç ve eczacılık politikasını Tedavi Hizmetleri Daire Başkanlığı ile birlikte belirlemek ve uygulamak.

2) Sağlık tesislerinde eczane açmak ve mevzuata uygun olarak işletmek, gerekli görülen hallerde Kurum dışı eczanelerle sözleşme imzalamak üzere çalışmalar yapmak ve yürütülmesini sağlamak.

3) Yurt içi ve yurt dışı ilaç alımları ile ilgili her türlü iş ve işlemleri yürütmek.

4) Genel Müdür tarafından verilen benzer görevleri yapmak.

BAŞKAN - Teşekkür ederim.

Madde üzerinde söz talebi?.. Yok.

İZZET ÇETİN (Kocaeli) - Sayın Başkan, karar yetersayısının aranılmasını istiyorum.

BAŞKAN - Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Teşekkür ederim. Kabul etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.

Karar yetersayısı var, Sayın Çetin.

İZZET ÇETİN (Kocaeli) - Yok, Sayın Başkan.

BAŞKAN - 15 inci maddeyi okutuyorum :

Yardımcı Hizmet Birimleri

MADDE 15. - A) Malzeme, Satınalma ve İdari İşler Daire Başkanlığı: Malzeme, Satınalma ve İdari İşler Daire Başkanlığının görevleri şunlardır: Genel Müdürlüğün;

1) Merkez ve taşra teşkilatlarının gayrimenkul dışındaki her türlü mal ve hizmet ihtiyacını yurt içi ve yurt dışından satın almak veya finansal kiralama yoluyla  temin etmek, depolamak ve dağıtmak, lojman tahsis  işlemlerini yürütmek.

2) Her türlü tıbbi araç, gereç, alet ve cihazın; bakım, onarım, yenileme, kullanım dışı bırakma, imal, tadil ve benzeri işlemlerini yapmak.

3) Basın, yayın hizmetleri ile evrak, haberleşme, dosyalama, arşiv ve ayniyat hizmetlerini yürütmek.

4) Halkla ilişkiler hizmetlerini yürütmek.

5) Sağlık kuruluşlarının; hizmet kapasitesi, hizmet sunumu, personel altyapısına ilişkin istatistikleri derlemek ve maliyet analizleri çalışmalarını yapmak.

6) Finansman ihtiyacını tespit ederek, Finansman Aktüerya ve Planlama Daire Başkanlığı ve Muhasebe ve Mali İşler Daire Başkanlığı ile gerekli koordinasyonu sağlamak.

7) Donanım, yazılım ve benzeri bilgi işlem ihtiyaçlarını tespit ederek Bilgi İşlem Daire Başkanlığına bildirmek.

8) Genel Müdür tarafından verilen benzer görevleri yapmak.

B) Personel Eğitim ve Sosyal İşler Daire Başkanlığı: Personel Eğitim ve Sosyal İşler Daire Başkanlığının görevleri şunlardır:

1) Genel Müdürlüğün personel politikasını belirlemek.

2) İnsan kaynakları planlamasını yapmak.

3) Personelin atama, nakil, terfi, emeklilik, disiplin sicil ve her türlü özlük işlemlerini yapmak.

4) Genel Müdürlüğün kadrolarının dağıtım, tahsis ve tenkisini yapmak.

5) Kurum hizmetlerinin kalite esaslarına uygun olarak yürütülmesi için gerekli çalışma ve araştırmaları yapmak, Genel Müdürlük personelinin eğitim planlamasını yapmak ve eğitim hizmetleri ile ilgili işlemleri yürütmek.

6) Kurumun çalışma konuları ile ilgili bilimsel yayınları takip ve teşvik etmek.

7) Kurum çalışma konuları ile ilgili yurtiçi ve yurtdışı bilimsel faaliyetlere Kurum personelinin katılımı işlemlerini yürütmek.

8) Genel Müdür tarafından verilen benzer görevleri yapmak.

C) İnşaat Daire Başkanlığı: İnşaat Daire Başkanlığının görevleri şunlardır:

1) Genel Müdürlüğün kullanımındaki inşaatları için müteahhitlik ve mühendislik hizmetlerini yürütmek, mimari ve etüt projeleri hazırlamak veya hazırlatmak.

2) Genel Müdürlüğün kullanımındaki mevcut bina ve tesisler ile tesisat ve sistemlerin tadilatını, yenilenmesini, bakımını, küçük ve büyük onarımını yapmak veya yaptırmak.

3) Genel Müdürlüğün kullanımındaki taşınmaz malların satım, kiraya verme, kiralanma    işlemlerini yapmak,  ihtiyaç duyulan taşınmazların alım ve kiralama işlemlerini yürütmek.

4) Genel Müdürlüğün kullanımındaki gayrimenkullerin muhafazası, işletilmesi, kiralanması ve değerlendirilmesi için gerekli işlemleri yapmak.

5) Genel Müdür tarafından verilen  benzer görevleri yapmak.

BAŞKAN - Teşekkür ederim.

Madde üzerinde söz talebi?.. Yok.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum : Kabul edenler... Teşekkür ederim. Kabul etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.

16 ncı maddeyi okutuyorum :

ÜÇÜNCÜ BÖLÜM

Taşra Teşkilatı

Taşra teşkilâtı

MADDE 16.- Kurumun taşra teşkilâtı; illerde, sigorta il müdürlükleri, gerekli görülen illerde sağlık işleri il müdürlükleri ile bunlara bağlı sigorta ve sağlık kuruluşlarından oluşur.

Sigorta kuruluşları; sigorta müdürlükleri, hukuk işleri sigorta müdürlükleri, inşaat-emlak sigorta müdürlükleri, satınalma sigorta müdürlükleri, ihtiyarlık sigorta müdürlükleri, huzurevi müdürlükleri ve ödeme-irtibat bürolarıdır.

Sağlık kuruluşları; eğitim hastaneleri, bölge hastaneleri, hizmet hastaneleri, ihtisas hastaneleri, özel dal hastaneleri, meslek hastalıkları hastaneleri, ağız-diş sağlığı merkezleri, dispanserler, sağlık istasyonlarıdır. Sağlık işleri il müdürlüğü olan yerlerde sağlık kuruluşları bu müdürlüğe bağlıdır. Diğer yerlerde sağlık istasyonları ve dispanserler yetkili kılınan hastaneye, bunların dışındaki sağlık tesisleri ise doğrudan Genel Müdürlüğe bağlıdır.

Aktif sigortalı sayısı 30.000 (otuzbin) ve üzerinde olan yerlerde ihtiyaç halinde sigorta müdürlüğü kurulabilir, bunlara bağlı daimi ve geçici bürolar kurulabilir.

Sosyal Sigortalar Kurumu taşra teşkilatı ve bağlı birimlerinin kuruluş, görev, çalışma usul ve esasları yönetmelikle belirlenir.

Taşra teşkilatı Ekli (II) sayılı şemada gösterilmiştir.

BAŞKAN - Teşekkür ederim.

Madde üzerinde söz talebi?.. Yok.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum : Kabul edenler... Teşekkür ederim. Kabul etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.

17 nci maddeyi okutuyorum :

ÜÇÜNCÜ KISIM

Personel, Atama Usul ve Şartları

BİRİNCİ BÖLÜM

Personel, Kurumun Kadroları, Disiplin ve Sicil İşlemleri

Personel statüsü

MADDE 17. - Kurum hizmetleri memurlar, işçiler ile 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun 4/B maddesi ve 506 sayılı Kanunun 123 üncü maddesine göre sözleşmeli olarak çalıştırılan personel eliyle yürütülür.

Kurumda çalışan memurlar hakkında 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun bu Kanuna aykırı olmayan hükümleri ile 6245 sayılı Harcırah Kanunu ve sosyal güvenlikleri bakımından 5434 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığı Kanunu hükümleri uygulanır.

Yönetim giderlerinden karşılanmak üzere her yıl Kurumun memur statüsündeki kadrolu personeline asgari ücretten az olmamak üzere kendi aylıkları (gösterge, ek gösterge dahil) tutarında, iki ikramiye verilir.

Sağlık tesislerinde, ihtiyaç duyulması halinde, mesai saatleri dışında sağlık hizmetlerinin yürütülebilmesi için Sağlık Hizmetleri Sınıfı personeline ve hizmetin idamesi için gerekli görülen diğer personele gönüllülük esasına dayanılarak, ek çalışma yaptırılabilir. Bu çalışma esnasında sunulacak sağlık hizmetlerinden yararlanacak hastalardan, bu hizmetler karşılığında 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanununun ek 3 üncü maddesinin son fıkrasına göre alınacak katkı paylarının dağıtımı ile bu çalışmanın usul ve esasları Kurum Yönetim Kurulu kararı ile belirlenir. Ödenecek bu tutar, bu maddenin beşinci fıkrasında belirtilen azami oranların hesabında dikkate alınır.

506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanununa göre alınan ilaç, protez, araç ve gereç katkı paylarından, muayene ücreti ve tedavi gelirleri ile mesai saatleri dışındaki muayene  ücretlerinden oluşan işletme gelirlerinden, Kuruma bağlı ya da sahibi veya ortağı bulunduğu her türlü müessese ve işletmelerden elde edilen kâr paylarından, ve ilaç faturalarının ödenmesinden sağlanan iskonto gelirlerinden oluşan toplam gelirlerden %10'u idari ve sağlık tesislerinin acil ihtiyacı olan mal ve hizmet alımları ile bakım ve onarımlarına, geriye kalan % 90'ını da Kurumda fiilen çalışan Kurumun kadrolu personeli ve sözleşmeliler ile kadrosu başka kamu kuruluşlarında olup, Kurumda fiilen çalışan  uzman tabip, tabip, eczacı, anestezi ve röntgen teknisyenleri ve Bakanlık merkez teşkilatında sadece Bakan onayı ile görevlendirilen kadrolu kurum personeline en yüksek Devlet memuru (ek gösterge dahil) brüt aylığının %175'ini geçmemek üzere ek ödeme yapılır. Yapılacak ek ödemelerden damga vergisi hariç, herhangi bir vergi kesintisi yapılmaz. Ancak, sözleşmeli olarak çalışan sağlık personeli ile sağlık hizmetleri ve yardımcı sağlık hizmetleri sınıfına dahil kadrolarda çalışan personele yapılacak ek ödeme tutarı, bu sınırın dört katını geçemez. Görev yapılan birim ve iş hacmi, görev mahalli, görevin önem ve güçlüğü, personelin sınıfı, kadro unvanı, derecesi ve atanma biçimi, serbest çalışıp çalışmadığı gibi kriterler göz önünde bulundurularak yapılacak ek ödeme tutarları ile ödemeye ilişkin diğer usul ve esaslar Kurum Yönetim Kurulu kararı ile belirlenir. Serbest çalışan sağlık personeline ödenecek ek ödeme oranı % 175'i geçemez.

Fazla çalışma gerektiren her türlü Kurum işleri için çalışma saatleri dışında görevlendirilecek personele (1, 2 ve 3 üncü derece yönetici kadrolarında bulunanlar dahil) fazla çalışma yaptırılabilir. Sağlık tesislerinde icap nöbeti tutan sağlık personeli, nöbet süresince sağlık tesisinde fiili olarak çalıştığı sürece fazla mesai ücretinden yararlanır. Fazla çalışma ücreti ve fazla mesainin yaptırılması ile ilgili diğer hususlar Kurum Yönetim Kurulu kararı, Bakanlığın teklifi üzerine, Bakanlar Kurulunca tespit edilir.

Kurum memurları ve hizmetlileri sorumlulukları bakımından 765 sayılı Türk Ceza Kanununun uygulanmasında  Devlet memuru sayılır. Kurum memurları hakkında 4483 sayılı Memurlar ve Diğer Kamu Görevlilerinin Yargılanması Hakkında Kanun hükümleri uygulanır.

Bu Kanunun 7 nci maddesinin (7) numaralı bendi uyarınca kurulacak müessese, işletme, ortaklık veya şirketlerin personeli özel hukuk hükümlerine tabi olup, bunlar hakkında 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu hükümleri uygulanmaz.

Kadroların tespit, ihdas, kullanımı ve iptali ile kadrolara ilişkin diğer hususlar, 190 sayılı Kanun Hükmünde Kararname hükümlerine göre düzenlenir.

Kurum personelinin atama, çalışma, hak ve yükümlülükleri, ödenecek ikramiyeler ile diğer hususların usul ve esasları çıkarılacak yönetmeliklerle düzenlenir.

Kurumda memur statüsünde çalışan personelin disiplin ve  siciline ilişkin işlemleri yönetmeliklerle düzenlenir.

BAŞKAN - Teşekkür ederim.

Madde üzerinde söz talebi?.. Yok.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Teşekkür ederim. Kabul etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.

18 inci maddeyi okutuyorum :

İKİNCİ BÖLÜM

Atanma Usul ve Şartları

Atanma üsul ve şartları

MADDE 18. - A) Başkan, Genel Müdür, Genel Müdür Yardımcısı ve Daire Başkanı;  en az dört yıllık eğitim veren fakülte veya yüksek okullar ile bunlara denkliği Yükseköğretim Kurulu Başkanlığı tarafından onaylanmış yabancı fakülte veya yüksek okullardan mezun olanlar arasından 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu hükümleri çerçevesinde  müşterek kararname ile atanırlar.Teftiş Kurulu Başkanı; Kurul içindeki başmüfettiş veya müfettişlerden, Sigorta Teftiş Kurulu Başkanı; sigorta başmüfettişleri veya sigorta müfettişlerinden, kendi Kurullarında en az on yıl fiili müfettişlik hizmeti bulunanlar arasından müşterek  kararname ile atanır. Birinci Hukuk Müşaviri Kurumda veya Kurum dışında en az on yıl fiili hizmeti bulunan Hukuk müşavirleri veya avukatlar arasından müşterek kararname ile atanır. Hukuk Müşavirleri; Kurumda veya Kurum dışında en az on yıl fiili hizmeti bulunan avukatlar arasından, Başkanın teklifi, Yönetim Kurulunun kararı ile atanır. Hukuk İşleri Sigorta Müdür ve Müdür Yardımcıları Kurumdan veya Kurum dışından avukatlar arasından Başkanın teklifi, Yönetim Kurulunun kararı ile atanır.

B) Diğer Kurum personelinden, 1-4 dereceli yönetici kadrolara atanacaklar, Başkanın teklifi üzerine Yönetim Kurulunca, bunların dışındaki Kurum personelinden doğrudan Başkana bağlı birimdekiler Başkan tarafından, sigorta ve sağlık işleri genel müdürlüklerindekiler ise ilgili Genel Müdürün teklifi ve  Başkanın onayı ile atanırlar.

C) Kurumda müfettiş yardımcısı, sigorta müfettiş yardımcısı kadrolarına atanacaklarda 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun 48 inci maddesinde sayılan şartlara ek olarak, yönetmeliklerinde belirtilen en az  dört yıllık eğitim veren fakülteler ile bunlara denkliği Yükseköğretim Kurulu Başkanlığı tarafından onaylanmış yabancı fakülte veya yüksek okullardan mezun olmak, yapılacak özel yarışma sınavında başarılı olmak, sınavın yapılacağı yılın ilk gününde otuz yaşını doldurmamış olmak şartları aranır.

D) Müfettiş yardımcısı ve sigorta müfettiş yardımcısı olarak en az üç yıl çalışmak ve olumlu sicil almak kaydıyla açılacak yeterlik sınavlarında başarı gösterenler, müfettiş, sigorta müfettişi kadrolarına atanırlar. Girdikleri yeterlik sınavında başarısız olanlar ile olumlu sicil alamayanlar veya yeterlik sınavına girmeye hak kazandığı halde geçerli mazereti olmaksızın sınav hakkını kullanmayan müfettiş yardımcıları ve sigorta müfettiş yardımcıları unvanlarını kaybederler ve durumlarına uygun diğer kadrolara atanırlar. Müfettiş yardımcısı ile sigorta müfettiş yardımcısı seçilme yöntemleri, atanma şartları ve yeterlik sınavları ile çalışma usul ve esasları yönetmelikler ile düzenlenir.

E) Kurum, merkez teşkilâtında  sosyal sigorta uzman ve uzman yardımcısı çalıştırabilir. 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun 48 inci maddesinde belirtilen şartlara sahip, Kurumun ihtiyaç duyduğu alanlarda en az  dört yıllık yüksek öğrenim görmüş olanlar arasında yapılacak özel yarışma sınavı sonucunda başarılı bulunanlar sosyal sigorta uzman yardımcısı kadrolarına atanırlar. Sosyal sigorta uzman yardımcılığına atananlar,bu görevde en az üç yıl çalışmak ve olumlu sicil almak kaydıyla açılacak yeterlik sınavında başarılı olmaları halinde Sigorta Uzmanı unvanını alırlar. Yapılacak yeterlik sınavına girmeye hak kazandığı halde  geçerli mazereti olmaksızın sınava girmeyenler, üst üste iki defa yapılacak sınavda başarılı olamayanlar ve olumlu sicil alamayanlar bu unvanlarını kaybederler ve durumlarına uygun başka kadrolara nakledilirler. Sosyal sigorta uzman ve uzman yardımcılarının seçilme yöntemleri, atanma şartları ve yeterlik sınavları ile çalışma usul ve esasları  yönetmelik ile belirlenir.

F) Kurum, 506 sayılı  Sosyal Sigortalar Kanununun 130 uncu maddesinde belirtilen görevleri yerine getirmek üzere, sigorta yoklama memurları çalıştırabilir. Bunların nitelikleri, Kurum memurları arasından seçilme ve atanmaları ile çalışma usul ve esasları Yönetmelikle düzenlenir.

G) Kurum Personelinin yer değiştirme, görevde yükselme usul ve esasları Bakanlar Kurulunun bu konularla ilgili genel düzenlemeleri çerçevesinde yönetmeliklerle belirlenir.

BAŞKAN - Teşekkür ederim.

Madde üzerinde söz talebi?.. Yok

1 önerge vardır, okutuyorum :

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan Sosyal Sigortalar Kurumu Kanun Tasarısının 18 inci maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

 

Mustafa Özyürek

Bayram Meral

İzzet Çetin

 

Mersin

Ankara

Kocaeli

 

Haluk Koç

Ahmet Ersin

Fahrettin Üstün

 

Samsun

İzmir

Muğla

 

Hüseyin Ekmekcioğlu

 

Osman Özcan

 

Antalya

 

Antalya

MADDE 18. 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu hükümleri çerçevesinde,

a. Kurum Başkanı müşterek kararname ile atanır. Başkan olarak atanacaklarda iktisadî ve idarî bilimler fakültesi, siyasal bilgiler fakültesi, iktisat ve işletme fakülteleri ile sigortacılık, bankacılık, hukuk ve sağlık bilimleri, mühendislik ya da aktüerya alanlarında yurt içi veya yurtdışında denkliği Yüksek Öğretim Kurulu tarafından kabul edilen dört yıl veya daha fazla eğitim görmüş olma şartı aranır.

İZZET ÇETİN (Kocaeli) - Sayın Başkan, geri çekiyoruz. (AK Parti sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Geri mi çektiniz Sayın Çetin. Teşekkür ederim.

Sayın milletvekilleri, maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Teşekkür ederim. Kabul etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.

19 uncu maddeyi okutuyorum :

DÖRDÜNCÜ KISIM

Gelirler, Giderler ve Değerlendirilme

Kurum Gelirleri, Giderleri ve Gelirlerin Değerlendirilmesi

MADDE 19. - 1. Kurumun Gelirleri Şunlardır:

a) Sosyal Sigortalar Kurumu Sigorta İşleri Genel Müdürlüğünün Gelirleri:

1) Prim gelirleri.

2) Menkul kıymet gelirleri.

3) Kurumun sahibi veya ortağı bulunduğu müessese ve işletmelerden, iştiraklerden ve bağlı işletmelerden elde edilecek her türlü gelirler.

4) Genel bütçeden yapılacak yardımlar.

5) Gayrimenkul satış ve kira gelirleri.

6) 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanununun 140 ıncı maddesine göre tahsil edilen gelirler.

7) Gerçek veya tüzel kişiler tarafından yapılan bağış ve vasiyetler, Kurumca hazırlanan standart form, bilgi taşımaya ve kontrole yönelik araç ve sistemler ile teknolojinin gelişmesiyle uygulamaya girecek manyetik, elektronik veya benzeri araç ve sistemlerin satışından elde edilecek gelirler.

8) Gelirlerin nemalandırılmasından elde edilecek gelirler.

9) Sosyal Sigortalar Kurumu Sağlık İşleri Genel Müdürlüğünce aktarılacak kaynaklar.

10) Diğer gelirler.

b) Sosyal Sigortalar Kurumu Sağlık İşleri Genel Müdürlüğünün Gelirleri:

1) Sosyal Sigortalar Kurumu Sigorta İşleri Genel Müdürlüğünce aktarılacak kısa vadeli sigorta kolları primleri.

2) Genel bütçeden yapılacak yardımlar.

3) Menkul kıymet gelirleri.

4) Sağlık tesislerinde verilen sağlık hizmeti nedeniyle elde edilen her türlü gelirler.

5) Gerçek veya tüzel kişiler tarafından yapılan bağış ve vasiyetler, Kurumca hazırlanan standart form, bilgi taşımaya ve kontrole yönelik araç ve sistemler ile teknolojinin gelişmesiyle uygulamaya girecek manyetik, elektronik veya benzeri araç ve sistemlerin satışından elde edilecek gelirler.

6) Gelirlerin nemalandırılmasından elde edilecek gelirler.

7) Gayrimenkul kira ve işletme gelirleri.

8) Diğer gelirler.

2. Sosyal Sigortalar Kurumunun Gelirlerinin Değerlendirilmesi:Kurumun elde ettiği her türlü gelirlerin, riskin dağıtılması ilkesi ve basiretli yönetim kurallarına göre Kurum lehine en yüksek getiriyi sağlayacak şekilde yönetilmesi esastır. Kurum gelirleri ve zorunlu ödemeler için bulundurulması gereken nakit ve benzeri varlıkların değerlendirilmesine ilişkin usul ve esaslar Kurum, Bakanlık, Maliye Bakanlığı, Hazine Müsteşarlığı, T.C. Merkez Bankası ve Sermaye Piyasası Kurulu Başkanlığının müştereken hazırlayacakları ve Bakanlar Kurulunca çıkarılacak yönetmelikle belirlenir.

3. Kurumun Giderleri Şunlardır :

a) Sosyal Sigortalar Kurumu Sigorta İşleri Genel Müdürlüğünün Giderleri :

1) Sosyal sigorta giderleri.

2) Genel yönetim giderleri.

3) Faiz giderleri.

4) Diğer giderler.

b) Sosyal Sigortalar Kurumu Sağlık İşleri Genel Müdürlüğünün Giderleri;

1) Sosyal Sigortalar Kurumu Sigorta İşleri Genel Müdürlüğünce yapılan sigorta primleri takip ve tahsil hizmetlerine karşılık ilgili genel müdürlüğe yapılan aktarımlar.

2) Sağlık tesisleri giderleri.

3) Kurum dışından satın alınan sağlık hizmetleri giderleri.

4) Genel yönetim giderleri.

5) Faiz giderleri.

6) İş kazaları ile meslek hastalıkları, hastalık ve analık sigortasından yapılan sigorta yardımları.

7) Diğer giderler.

4. Kurumun sahibi bulunduğu gayrimenkullerin kira artış oranları, her yıl Maliye Bakanlığınca belirlenen kira artış oranlarından az olmamak üzere rayiç veya emsal değerle belirlenir.

Süresi içinde ödenmeyen gelirler Kurum alacağına dönüşür ve 506 sayılı Sosyal Sigortalar  Kanununun 80 inci maddesine göre gecikme zammı tatbik edilir. Kurum alacaklarının tahsilinde, 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanunun 51 inci maddesi hariç, diğer maddeleri  uygulanır.

Kurum giderlerini artıracak borçlanma veya diğer herhangi bir yasal düzenleme yapılırken, bu düzenlemenin Kuruma getireceği mali yükü karşılayacak kaynağın gösterilmesi zorunludur.

BAŞKAN - Teşekkür ederim.

Madde üzerinde söz talebi?... Yok.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Teşekkür ederim. Kabul etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.

20 nci maddeyi okutuyorum :

BEŞİNCİ KISIM

Çeşitli ve Geçici Hükümler

BİRİNCİ BÖLÜM

Çeşitli Hükümler

Kadrolar ve kadro cetvelleri

MADDE 20. - A)657 sayılı Devlet Memurları Kanununun:

1) 36 ncı maddesinin "Ortak Hükümler"  bölümünün (A/11) numaralı bendine "Gümrük Uzman   Yardımcıları" ibaresinden sonra gelmek üzere "Sosyal Sigorta Uzman Yardımcıları,", "Gümrük Uzmanlığına" ibaresinden  sonra gelmek üzere "Sosyal Sigorta Uzmanlığına," ve "Diyanet İşleri Başkanlığı Müfettiş Yardımcıları" ibaresinden sonra gelmek üzere "Sosyal Sigortalar Kurumu Başkanlığı Müfettiş Yardımcıları ve  Sigorta Müfettiş Yardımcıları,",

2) "Zam ve Tazminatlar" başlıklı 152 nci maddesinin, "II-Tazminatlar" bölümün "A-Özel Hizmet Tazminatı" bendinin (g) alt bendine "Sosyal Sigortalar Kurumu" ibaresinden sonra gelmek üzere "Başkanlık Başmüfettişi, Müfettişi ve Müfettiş Yardımcıları,", (i) alt bendine "Gümrük Uzmanları" ibaresinden sonra gelmek üzere "Sosyal Sigorta Uzmanları,",

3) (I) sayılı ek gösterge cetvelinin 1- Genel İdare Hizmetleri Sınıfı Bölümünün (c) bendine "Sosyal Sigortalar Kurumu Başkanı", (g) bendine "Sosyal Sigortalar Kurumu" ibaresinden sonra gelmek üzere "Başkanlık Müfettişleri,", (h) bendine "Gümrük Uzmanları" ibaresinden sonra gelmek üzere "Sosyal Sigorta Uzmanları,",

4) (II) sayılı ek gösterge cetvelinin (2) numaralı bendine "Genel Müdür Yardımcısı" ibaresinden sonra gelmek üzere "Sosyal Sigortalar Kurumu Başkanına  bağlı Daire Başkanları,",  (5) numaralı bendine "İl Müdürü" ibaresinden sonra gelmek üzere " SSK Sigorta İl Müdürü, SSK Sigorta Müdürü, SSK Sağlık İşleri İl Müdürü, SSK Hastane Müdürü,",

5) (IV) sayılı Makam Tazminatı Cetvelinin (8/a) bendine "Bankalar Yeminli Murakıpları" ibaresinden sonra gelmek üzere, "Sosyal Sigortalar Kurumu Başkanlığı Müfettişleri ile  Sigorta Müfettişleri",

İbareleri eklenmiştir.

B) Kadro Cetvelleri: Bu Kanuna ekli (I) sayılı listelerde gösterilen kadrolar ihdas edilerek, 190 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin eki (III) sayılı cetvele Sosyal Sigortalar Kurumu Başkanlığı  bölümü olarak  eklenmiştir.

Bu Kanuna ekli (II) sayılı listede gösterilen kadrolar iptal edilerek, 190 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin eki (III)  sayılı cetvelin Sosyal Sigortalar Kurumu Genel Müdürlüğüne   ait bölümünden çıkarılmıştır.

BAŞKAN - Teşekkür ederim.

Madde üzerinde verilmiş bir önerge vardır; okutuyorum :

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan Sosyal Sigortalar Kurumu Kanununun 20 nci maddesine ekli 1 sayılı cetvelin Sigorta İşleri Genel Müdürlüğü Merkez Teşkilatı başlıklı bölümünde geçen 1 inci derece Genel Müdür Yardımcısı kadrosunun 2'den 3'e çıkarılması ile 12 nci derece hizmetli kadrosunun 51'den 50'ye düşürülmesini arz ve teklif ederiz.

 

Faruk Çelik

Mustafa Ataş

Durdu Mehmet Kastal

 

Bursa

İstanbul

Osmaniye

 

Recep Yıldırım

Ayhan Sefer Üstün

Nihat Eri

 

Sakarya

Sakarya

Mardin

 

 

Mahfuz Güler

 

 

 

Bingöl

 

BAŞKAN - Teşekkür ederim.

Komisyon?..

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ SABAHATTİN YILDIZ (Muş) - Takdire bırakıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN - Hükümet?..

ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI MURAT BAŞESGİOĞLU (İstanbul) - Katılıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN - Teşekkür ederim.

Gerekçeyi okutuyorum :

Gerekçe :

Görüşülmekte olan kanun tasarısının 10 uncu maddesinde yapılan değişiklik nedeniyle Genel Müdür Yardımcısı kadrosunun artırılması amaçlanmıştır.

BAŞKAN - Teşekkür ederim.

Komisyonun takdire bıraktığı, hükümetin katıldığı önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Teşekkür ederim. Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmiştir.

Kabul edilen önerge doğrultusunda maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Teşekkür ederim. Kabul etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.

21 inci maddeyi okutuyorum :

Çeşitli hükümler

MADDE 21. - Kurumun ticaret ve işlem bağıtlarından dolayı iflas hükümleri yürümez. Kurumun alacakları Devlet alacağı derecesinde imtiyazlıdır. Kurumun malları 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu, 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun ve 765 sayılı Türk Ceza Kanunu bakımından Devlet malı sayılır. Taşınır ve taşınmaz malları, bankalardaki mevduatları ile her türlü hak ve alacakları haczedilemez. Kurum her türlü dava ve icra işlemlerinde teminat yatırmak mükellefiyetinden muaftır. Kurumun malları, paraları ve para hükmündeki evrak ve senetleri ile diğer mevcutlarına karşı işlenen suçlar Devlet mallarına karşı veya Devlete ait kağıt ve belgeler üzerinde işlenen suçlardan sayılır.

Kurum ile Kuruma bağlı müessese ve işletmeler 1050 sayılı Muhasebei Umumiye Kanunu hükümleri ve 832 sayılı Sayıştay Kanununa tabi değildir. Kurum, 4734 sayılı Kamu İhale Kanunu hükümlerine tabi olup, 4734 sayılı Kanun kapsamı dışında kalan işlerde ise   2886 sayılı Devlet İhale Kanunu hükümlerine tabi değildir. Bu işlerin yapılması ile ilgili usul ve esaslar yönetmeliklerle düzenlenir.

Yönetim Kurulu, Başkan, Genel Müdürler ve diğer yöneticiler gerektiğinde sınırlarını yazılı olarak açıkça belirlemek şartıyla yetkilerinden bir kısmını astlarına devredebilir. Ancak yetki devri devreden amirin sorumluluğunu kaldırmaz.

Kurumun her türlü dava, icra ve diğer işleri, ilgili mahkeme ve makamlarda ivedilikle sonuçlandırılır.

Kurum Başbakanlık Yüksek Denetleme Kurulunun denetimine tabidir.

Kurumun hekimleri veya sağlık kurulları tarafından ilgili sigorta kanunlarının tatbiki dolayısıyla sigortalılara verilen raporlar resmi rapor mahiyetindedir.

Kurumca belirlenecek iletişim araçları esas olmak üzere, Kurumun prim tahsilatı, tescil, tahsis ve sağlık hizmetleri uygulamaları dahil bütün işlemleri Internet ve her türlü elektronik bilgi iletişim, araç ve ortamı ve benzeri araçlar üzerinden yapılır ve arşivlenir.  Elektronik ortamda bilgi ve belge istenebilir veya bilgi ve belge verilir.

Kurum, faaliyetleri ile ilgili belgelerin asıllarını veya mümkün olmadığı hallerde sıhhatlerinden şüpheyi davet etmeyecek kopyalarını ve yazıların makine ile alınmış suretlerini saklamak zorundadır. Bu belgeler mikrofilm, mikrofiş şeklinde veya elektronik, manyetik veya benzeri ortamlarda  saklanır. 

Elektronik veya bilgi işlem ortamında yapılanlar dahil her türlü işlemlerin ve arşivlenen bilgilerin tespit ve tevsikinde Kurumun kayıtları esas alınır. Bu bilgi ve belgeler adli ve idari merciler nezdinde geçerlidir.

Internet, elektronik ve benzeri ortamda bilgi ve belge alınıp verilmesi ve arşivleme konularına ilişkin usul ve esaslar yönetmelikle belirlenir.

506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanunu, 2925 sayılı Tarım İşçileri Sosyal Sigortalar Kanunu ve diğer kanunlarda geçen "Sosyal Sigortalar Kurumu Genel Müdürlüğü" ibaresi "Sosyal Sigortalar Kurumu Başkanlığı" olarak değiştirilmiştir.

BAŞKAN - Teşekkür ederim.

Madde üzerinde söz talebi?.. Yok.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Teşekkür ederim. Kabul etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.

22 nci maddeyi okutuyorum :

Gayrimenkullerin satışı

MADDE 22. - Kurumun mülkiyetinde bulunan sosyal tesisler ve konutlar dahil gayrimenkulleri aşağıdaki usul ve esaslara göre satılarak değerlendirilebilir:

a) Yukarıda belirtilen kapsam dahilinde, nitelikleri itibariyle satışa uygun gayrimenkuller Yönetim Kurulunca tespit edilir.

b) Nitelikleri itibariyle satışına karar verilen gayrimenkuller rayiç bedelden daha düşük fiyatla satılamaz. Yönetim Kurulu bu gayrimenkullere ait rayiç değer tespitini  uzman kuruluşlara yaptırabilir.

c) Gayrimenkullerin satışının açık artırma usulü ile yapılması esastır.

d) Satışların peşin veya taksitle yapılması hususu Yönetim Kurulunca ihaleden önce karara bağlanır.

e) Bu Kanuna göre satılacak gayrimenkullerle ilgili olarak ifraz ve imar  planı tadil işlemleri ile kat mülkiyetine geçiş işlemleri, bu gayrimenkullerin sonradan Kurum lehine yapılacak değişiklikler hariç olmak üzere, Kurumca iktisap tarihindeki imar durumuna uygun olarak, Kurumun talebi üzerine ilgili daire ve belediyelerce ivedilikle sonuçlandırılır. Kat mülkiyetine geçiş için, Kadastro Müdürlüğünce zemindeki fiili durumu tespit eden plan, vaziyet planı sayılır ve 634 sayılı Kat Mülkiyeti Kanunu'nun 12 nci maddesinin ( b ) bendinde yazılı fotoğrafın Kurum temsilcisince tasdik edilerek, Tapu Müdürlüğüne talepte bulunulması halinde, başkaca bilgi, belgeye gerek bulunmaksızın taşınmaz üzerinde kat mülkiyeti tesis edilir.

Gayrimenkullerin satışına ilişkin işlemlere ait usul ve esaslar yönetmelikle belirlenir.

BAŞKAN - Teşekkür ederim.

İZZET ÇETİN (Kocaeli) - Karar yetersayısının aranılmasını istiyorum.

BAŞKAN - Maddeyi oylarınıza sunacağım ve Karar yetersayısını arayacağım:

 Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Teşekkür ederim. Kabul etmeyenler... Madde kabul edilmiştir; karar yetersayısı vardır.

23 üncü maddeyi okutuyorum :

Muafiyetler

MADDE 23.- Kurum, diğer kanunlarda yer alan bütün muafiyet ve istisnalar saklı kalmak kaydıyla, aşağıda belirtilen:

a) Kurumun taşınır, taşınmaz malları ile bunların alım ve satım işlemleri ve bunlardan elde edilen hak ve gelirler,

b) Sigorta üniteleri ile sağlık tesislerinde hizmetin gerektirdiği ve Türkiye'de temini mümkün olmayan her cins makine, araç, alet ve cihazlar ile çeşitli ilaç ve hammaddelerin Kurumca ithali ve  kiralanması,

c) Kurum tarafından açılan ve Kurumun taraf olduğu davalar ve icra kovuşturmaları ile ilamları,

d) Bu Kanunun  7 nci maddesinin yedi numaralı  bendi uyarınca Kurumca kurulan müessese, işletme, ortaklık ve iştiraklerden ve Kurum İlaç ve Tıbbi Malzeme Sanayii Müessesesinden elde edilen her türlü hak ve gelirler,

e) Satışı yapılan veya satın alınan gayrimenkullerle  ilgili tüm  tapu işlemleri,

f) Kurumca yapılan bütün işlemler ve bu işlemler için ilgililere verilmesi veya bunlardan alınması gereken yazı ve belgeler ve bunların suretleri,

İlgili Kanunlarda Kurumun adı ve Kuruluş Kanununda yazılı olmasa dahi her türlü vergi, resim, pul ve harç ile Belediyelerde yürütülecek her türlü hizmet karşılığı alımdan alınan ücretler, her türlü katılma payları, Kurumun doğrudan doğruya hizmetlerinden yararlanmadığı fon  ve  kuruluşlara katkı paylarından, muaftır.

BAŞKAN - Teşekkür ederim.

Madde üzerinde söz talebi?.. Yok.

Madde üzerinde 2 adet önerge vardır; önce, geliş sıralarına göre okutacağım, sonra da aykırılık durumlarına göre işleme koyacağım.

Birinci önergeyi okutuyorum :

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan Sosyal Sigortalar Kurumu Kanunu Tasarısının 23 üncü maddesine son fıkra olarak aşağıdaki fıkranın eklenmesini arz ve teklif ederiz.

 

Faruk Çelik

Mahfuz Güler

Mehmet Soydan

 

Bursa

Bingöl

Hatay

 

Selahattin Dağ

Mustafa Baş

Mehmet Ali Suçin

 

Mardin

İstanbul

Batman

"Gerçek ve tüzel kişiler tarafından kuruma ve kuruma bağlı sağlık tesislerine yapılan bağış ve vasiyetler Vergi Usul Kanunu uygulamasında gider sayılır"

BAŞKAN - Teşekkür ederim.

İkinci önergeyi okutuyorum :

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan tasarısının 23 üncü maddesine aşağıdaki fıkranın eklenmesini arz ve teklif ederiz.

 

Kemal Kılıçdaroğlu

Osman Özcan

Muharrem Toprak

 

İstanbul

Antalya

İzmir

 

Muzaffer Kurtulmuşoğlu

Hüseyin Ekmekçioğlu

Mustafa Özyürek

 

Ankara

Antalya

Mersin

 

Ahmet Ersin

 

İzzet Çetin

 

İzmir

 

Kocaeli

"Sosyal Sigortalar Kurumu hastanelerine yapılacak bağış ve yardımlar, yıllık beyanname ile bildirilecek gelir ve kurumlar vergisi matrahından indirilir."

BAŞKAN - Teşekkür ederim.

Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ SABAHATTİN YILDIZ (Muş) - Takdire bırakıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN - Hükümet?..

ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI MURAT BAŞESGİOĞLU (İstanbul) - Katılıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN - Gerekçeyi okutuyorum :

Gerekçe :

Diğer kamu hastanelerine yapılan bağış ve yardımlardaki uygulama SSK hastaneleri için de öngörülmüştür.

BAŞKAN - Teşekkür ederim.

Komisyonun takdire bıraktığı, Hükümetin katıldığı önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Teşekkür ederim. Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmiştir.

Diğer önergeye de gerek kalmadığı için, geri çekildi. Teşekkür ediyorum.

Maddeyi, kabul edilen önerge doğrultusunda oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Teşekkür ederim. Kabul etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.

24 üncü maddeyi okutuyorum :

Yönetmelikler

MADDE 24. - Başkanlığa doğrudan bağlı birimler ile Genel Müdürlüklere bağlı Ana ve Yardımcı Hizmet Birimlerinin görev ve yetkileriyle ilgili çalışma usul ve esasları, çalışma yönetmelikleri ile belirlenir. Yönetmelikler bir yıl içerisinde hazırlanarak yürürlüğe girer.

BAŞKAN - Teşekkür ederim.

Madde üzerinde söz talebi?.. Yok.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Teşekkür ederim. Kabul etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.

Geçici 1 inci maddeyi okutuyorum :

İKİNCİ BÖLÜM

Geçici Hükümler

GEÇİCİ MADDE 1. - A - Bu Kanunun yürürlük tarihinden önce Yönetim Kuruluna seçimle gelen üyeler, bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten sonraki ilk olağan ya da olağanüstü  Genel Kurul toplantısına kadar görevlerine devam ederler. Yönetim Kuruluna atama ile gelen Başkan ve üyelerinin görevleri ise bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten itibaren sona erer. Ancak bu üyeler yerlerine yeni atama yapılıncaya kadar görevlerine devam ederler.

Mülga 616 sayılı Kanun Hükmünde Kararnameyle 190 sayılı Kanun Hükmünde Kararnameye eklenen şahsa bağlı kadrolarda bulunanlar ile bu Kanunla kadro ve görev unvanları değişenler ve Sosyal Sigortalar Kurumu Başkanlığı kurum memurlarından Kurum Başkanı, Sigorta İşleri Genel Müdürü, atama ile gelen yönetim kurulu üyeleri, Genel Müdür Yardımcıları, Teftiş Kurulu Başkanı, Sigorta Teftiş Kurulu Başkanı, 1. Hukuk Müşaviri ve Daire Başkanı  kadro unvanlı görevlerde bulunanların görevleri bu Kanunun yayımı tarihinde sona erer. Bunlar en geç bir yıl içerisinde durumlarına uygun boş kadrolara atanırlar. Atama işlemi yapılıncaya kadar Bakanlık veya Kurum bünyesinde ihtiyaç duyulan işlerde görevlendirilebilirler. Bunlar, yeni bir kadroya atanıncaya kadar , eski kadrolarına ait aylık, ek gösterge, her türlü zam ve tazminatlar ile diğer mali haklarını almaya devam ederler. Söz konusu personelin, atandıkları yeni kadroların aylık, ek gösterge, her türlü zam ve tazminatlar ile diğer mali hakları toplamının net tutarı, eski kadrolarına bağlı olarak en son ayda almakta oldukları aylık, ek gösterge, hür türlü zam ve tazminatları ile diğer mali hakları toplamı net tutarından az olması halinde, aradaki fark giderilinceye kadar atandıkları kadrolarda kaldıkları sürece her hangi bir kesintiye tabi tutulmaksızın tazminat olarak ödenir. Yukarıda sayılanlar dışında kalan Kurum personelinden, kadro ve görev ünvanları değişmeyenler yeni kadrolarına atanmış sayılırlar.

Sosyal Sigortalar Kurumu Genel Müdürlüğü taşra teşkilatına ait kadrolar, Sosyal Sigortalar Kurumu Başkanlığına devredilmiş sayılır.

B - Bu Kanunda belirtilen esaslara göre yeniden düzenleme yapılıncaya kadar Sosyal Sigortalar Kurumuna ait hizmetler, Kanunun yayımı tarihinden önce bu görevleri yürüten merkez ve taşra teşkilâtı tarafından yürütülmeye devam olunur. Bu düzenlemeler Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten itibaren bir  yıl içinde tamamlanır.

C - Bu Kanunda öngörülen yönetmelikler yürürlüğe girinceye kadar mevcut tüzük ve yönetmeliklerin bu Kanuna aykırı olmayan hükümlerinin uygulanmasına devam olunur. Bu Kanunun 19 uncu maddesinin (2) numaralı  fıkrasında  belirtilen yönetmelik çıkarılıncaya kadar Kurum gelirlerinin değerlendirilmesi konusunda  mevcut uygulamaya devam edilir. Mülga 616 sayılı Kanun Hükmünde Kararnameye dayanılarak çıkarılan ve bu Kanuna aykırı olmayan yönetmelikler, yapılan düzenleme ve diğer işlemlerin uygulanmasına devam olunur.

D - Bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihte, başka bir işleme gerek kalmaksızın Sosyal Sigortalar Kurumu Genel Müdürlüğüne ait, taşınır ve taşınmaz mallar ve haklar Sosyal Sigortalar Kurumu Başkanlığına devredilmiş sayılır, bu işlemler her türlü vergi, resim ve harçtan muaftır.

E - Bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten itibaren bir yıl  süreyle 35 yaşından gün almamış eczacılar arasından, açıktan atama izni aranmaksızın, ilan edilecek kadrolardan fazla müracaat olması halinde, Kurumca yapılacak sınavda başarılı olanlar arasından, başarı sırasına göre, memurluğa girişte yeterlilik sınavı şartı aranmaksızın, atanabilirler. Atamaya ilişkin usul ve esaslar Kurumca belirlenir.

F - 4447 sayılı İşsizlik Sigortası Kanununun 59 uncu maddesine göre Kurum atayacağı sağlık personelinin yer değiştirme ile atama esaslarını bu Kanunun yayımı tarihinden itibaren altı ay içinde hazırlayacağı bir yönetmelikle belirler. Bu yönetmeliğin yürürlüğe konulmasına kadar sağlık ve yardımcı sağlık personelinin atanmaları hakkında mevcut hükümlerin uygulanmasına devam olunur.

G - 1.12.1993 tarihli ve 3917 sayılı Kanunla 4792 sayılı Sosyal Sigortalar Kurumu Kanununa eklenen Geçici 7 nci madde hükümleri çerçevesinde ilgili Banka Genel Müdürlüğünce devralınan gayrimenkullerden satılamayanlar, Sosyal Sigortalar Kurumu Genel Müdürlüğünce ilgili Bankaya devredildikleri bedeller üzerinden geri alınır. Devralınan gayrimenkuller ayrıca bir ferağ işlemine gerek olmaksızın tapu sicilinde Sosyal Sigortalar Kurumu Başkanlığı adına tescil edilir.

Sosyal Sigortalar Kurumu bu gayrimenkullerin devir bedellerinin tamamını 1.12.1993 tarihli ve 3917 sayılı Kanun uyarınca açılan ikraz hesabına bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten itibaren altı ay içerisinde yatırır.

İlgili Banka ve Sosyal Sigortalar Kurumu bu gayrimenkuller ile ilgili yapılacak ferağ, devir, alım, satım vesaire tüm işlemler nedeniyle doğacak her türlü vergi, resim ve harçlardan muaftır.

H - Kurumca devir alınan veya devir alınacak kamu kurum ve kuruşlarına ait sağlık tesislerinde 657 sayılı Devlet Memurları Kanununa tabi personel ile 399 sayılı Kanun Hükmünde Kararname hükümlerine göre istihdam edilen sözleşmeli personel, istekleri halinde, devire esas sözleşme tarihinden itibaren altı ay içinde yazılı olarak müracaat etmeleri halinde Kurum kadrolarına atamaları yapılır. 399 sayılı Kanun Hükmünde Kararnameye  göre istihdam edilen sözleşmeli personelden ataması yapılanların sözleşmeli statüde geçen hizmet süreleri, 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun ek geçici 1, 2 ve 3 üncü maddelerine göre, 458 sayılı Kanun Hükmünde Kararname hükümleri dikkate alınmak suretiyle öğrenim durumlarına göre yükselebilecekleri tavanı aşmamak kaydıyla kazanılmış hak, aylık derece ve kademelerinin tespitinde değerlendirilir. Bunların atandıkları tarihteki kadro ve pozisyonlarına ait aylık, ek gösterge, ikramiye, hür türlü zam ve tazminat haklarının veya sözleşme ücretlerinin net tutarının, nakledildiği Kurumda hakedeceği aylık, ek gösterge, ikramiye, her türlü zam ve tazminat hakları ile ek ödeme tutarından fazla olması halinde aradaki fark giderilinceye kadar herhangi bir kesintiye tabi tutulmaksızın tazminat olarak ödenir.

I - Eğitim durumları itibariyle Sosyal Sigortalar Kurumu Başkanlığı Teftiş Kurulu müfettişliğine atanma şartlarını taşıyan sigorta başmüfettişleri, sigorta müfettişleri ve sigorta müfettiş yardımcıları, bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten itibaren bir yıl içinde esas ve usulleri Kurum Başkanlığınca belirlenerek yapılacak sınava müracaat etmeleri ve sınavda başarılı olmaları halinde, kadro durumları göz önünde bulundurularak Başkanlık Teftiş Kurulu Başmüfettiş, Müfettiş ve Müfettiş Yardımcılıklarına atanırlar.

Aynı hüküm Teftiş Kurulu Başkanlığından, Sigorta Teftiş Kurulu Başkanlığına geçmek isteyen Başmüfettiş, Müfettiş ve Müfettiş Yardımcıları hakkında da uygulanır.

J - Bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten önce, Kurum Yönetim Kurulu kararı ile Yoklama Memuru olarak görevlendirilenler, Sigorta Yoklama Memuru kadrosuna atanmak için aranılan diğer şartlara bakılmaksızın Kurumca yapılacak ilk sınava girmeye hak kazanmış sayılırlar.

K - 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanununa göre;  sigorta primi, idari para cezası, sosyal yardım zammı ve bunlara bağlı gecikme zammı ve faiz borcu ile 4447 sayılı İşsizlik Sigortası Kanunu kapsamına giren işsizlik sigortası primi ve buna bağlı gecikme zammı ve faiz borcu bulunan işverenlerin, 30.6.2003 tarihine kadar tahakkuk etmiş olan borçları, bu Kanunun yayımlandığı tarihi izleyen otuz gün içinde, Kuruma yazılı müracaat edilmesi halinde aşağıdaki şartlar dahilinde yeniden yapılandırılır.

Yeniden yapılandırılan borçların ödeme süresi içinde her ay için bir önceki aya ait Hazine Müsteşarlığınca açıklanacak Türk Lirası cinsinden ıskontolu ihraç edilen Devlet İç Borçlanma Senetlerinin aylık ortalama faizi bileşik bazda uygulanır.

Yeniden yapılandırılan borçların ödenmesinde; işverenlerce borcu karşılayacak miktarda teminat göstermeleri kaydıyla işyeri, kurum ve kuruluşlar itibariyle ve borçların ödeme kapasiteleri, dikkate alınarak işverenlerin aylık taksit tutarları, Kuruma verdikleri asıl ve ek aylık prim belgelerindeki kayıtlı prime esas kazançlar toplamının % 15'inden az olmayacak şekilde Kurum Yönetim Kurulunca belirlenecek oranlar esas alınarak tespit edilir.

Taksitlendirme anlaşması yapılan borçlular, tahakkuk edecek cari ay borçlarını veya taksitlendirilmiş borçlarıyla ilgili ödeme yükümlülüklerini bir takvim yılı içinde ardarda üç defa yerine getirmemeleri halinde bu Kanun hükümlerinden yararlanma hakkını kaybederler. Bu halde, kalan tutar için 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanununun 80 inci maddesi hükmü uygulanır.

Bu fıkra  hükümlerine göre yapılacak başvuru süresini 30 güne kadar uzatmaya ve diğer usul ve esasları belirlemeye Kurum Yönetim Kurulu yetkilidir.

BAŞKAN - Teşekkür ederim.

Madde üzerinde söz talebi?.. Yok.

5 adet önerge var. Önergeleri, önce, geliş sıralarına göre okutacağım, sonra aykırılıklarına göre işleme alacağım.

Birinci önergeyi okutuyorum :

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan Sosyal Sigortalar Kurumu Kanunu Tasarısının Geçici 1 inci maddesinin (K) fıkrasının üçüncü ve beşinci paragraflarının aşağıdaki şekilde değiştirilmesini ve aşağıdaki paragrafın fıkraya eklenmesini arz ve teklif ederiz.

 

Mahfuz Güler

Faruk Çelik

Yahya Baş

 

Bingöl

Bursa

İstanbul

 

Mustafa Ilıcalı

Mustafa Baş

Recep Koral

 

Erzurum

İstanbul

İstanbul

 

 

İmdat Sütlüoğlu

 

 

 

Rize

 

"Yeniden yapılandırılan borçların ödenmesinde; işyeri, kurum ve kuruluşlar itibariyle ve borçluların ödeme kapasiteleri dikkate alınarak işverenlerin aylık taksit tutarları, Kuruma verdikleri asıl ve ek aylık prim belgelerinde kayıtlı prime esas kazançlar toplamının yüzde 15'inden az olmayacak şekilde Kurum Yönetim Kurulunca belirlenecek oranlar esas alınarak tespit edilir."

"Bu fıkra hükümlerine göre yapılacak başvuru süresini 30 güne kadar uzatmaya, taksite bağlanan borçların ödeme süresini, taksit tutarlarının hesabında hangi aylara ait prim belgelerinin esas alınacağını, alınacak teminat tutarı ile bunların durumlarını değerlendirmeye ve uygulamaya ilişkin diğer usul ve esasları belirlemeye Kurum Yönetim Kurulu yetkilidir."

"506 Sayılı Sosyal Sigortalar Kanununun 85 inci maddesine göre isteğe bağlı olarak devam eden sigortalıların, 30.6.2003 tarihi itibariyle prim ve gecikme zammı borçlarını bu Kanunun yayımlandığı tarihi izleyen 30 gün içinde Kuruma yazılı müracaat etmeleri halinde, isteğe bağlı sigorta primi ödedikleri kazanç tutarının yüzde 15'inden az olmayacak şekilde yeniden yapılandırılan borçların ödeme süresi içinde her ay için bir önceki aya ait Hazine Müsteşarlığınca açıklanacak Türk Lirası üzerinden ıskontolu ihraç edilen Devlet İç Borçlanma Senetlerinin aylık ortalama faizi bileşik bazda uygulanmak suretiyle Kurum Yönetim Kurulunca belirlenecek oranlar esas alınarak tespit edilir. Bu fıkra uyarınca borçlarını yeniden yapılandırma talebinde bulunan dördüncü paragraftaki yükümlülükleri yerine getiren isteğe bağlı sigortalılar hakkında 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanununun değişik geçici 85 inci maddesinin (c) bendi hükümleri uygulanmaz. Kanunun yayımlandığı tarihten itibaren 30 gün içerisinde 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanununun değişik 85 inci maddesinin (D) bendinin (c) alt bendine göre isteğe bağlı sigortalılığı sona erenlerden talepte bulunanlar hakkında da bu hüküm uygulanır."

BAŞKAN - Teşekkür ederim.

Sayın Özyürek, önergelerinizi çekiyor musunuz?

MUSTAFA ÖZYÜREK (Mersin) - Çekiyoruz. (AK Parti sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Çekiyorsunuz.

MUSTAFA ÖZYÜREK (Mersin) - Gruplar önergeleri çekiyorlar.

BAŞKAN - Hayır, çekmiyorlar onlar. Ayrıca, birbirine bağlı değil tabiî. Siz çekiyorsanız ayrı da...

SALİH KAPUSUZ (Ankara)- Yok Sayın Başkan, onlar kalıyor da, ikisi çekilmiş oldu.

BAŞKAN - Sayın Özyürek, iki önergenizi de çekiyor musunuz?

MUSTAFA ÖZYÜREK (Mersin) - Çekiyoruz efendim.

BAŞKAN - Peki.

İkinci önergeyi okutuyorum :

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan Sosyal Sigortalar Kurumu Kanunu Tasarısının İkinci Bölüm Geçici Hükümler kısmının Geçici Madde 1/E bendinin madde metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.

 

Faruk Çelik

Şükrü Önder

Nur Doğan Topaloğlu

 

Bursa

Yalova

Ankara

 

Halil İbrahim Yılmaz

Ali Sezal

Mahfuz Güler

 

Kütahya

Kahramanmaraş

Bingöl

BAŞKAN - Üçüncü önergeyi okutuyorum :

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan Sosyal Sigortalar Kurumu Kanununun Çeşitli Hükümler başlıklı kısmının Geçici Madde 1/E bendinden sonra gelmek üzere aşağıdaki bendin eklenmesini arz ve teklif ederiz.

 

Faruk Çelik

Alim Tunç

Cevdet Erdöl

 

Bursa

Uşak

Trabzon

 

Nevzat Doğan

Agah Kafkas

Nükhet Hotar

 

Kocaeli

Çorum

İzmir

 

Şükrü Önder

 

Mahfuz Güler

 

Yalova

 

Bingöl

"F- Sosyal Sigortalar Kurumunda halen sözleşmeli personel olarak çalışan personelden Kanunun yayımı tarihinden itibaren altı ay içerisinde memurluğa geçmek için yazılı olarak başvuranlar, öğrenim durumlarına göre yükselebilecekleri tavanı aşmamak kaydıyla, 657 sayılı Devlet Memurları Kanununa Ek Geçici 1, 2 ve 3 üncü maddesi hükümleri, 8.6.1984 tarihli 217 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin 2 nci maddesinde sayılan kuruluşlarda geçen hizmet süreleri de dikkate alınarak, derece ve kademeleri tespit edilmek suretiyle boş memur kadrolarına atanırlar."

BAŞKAN - Teşekkür ederim.

Komisyon?..

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ SABAHATTİN YILDIZ (Muş) - Takdire bırakıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN - Hükümet?..

ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI MURAT BAŞESGİOĞLU (İstanbul) - Katılıyoruz Sayın Başkan.

Gerekçeyi okutuyorum :

Gerekçe :

Devlet Memurluğu sınavında başarılı olanlar arasından kurumun yeni hizmete soktuğu hastanelerinde istihdam edilmek üzere alınan sözleşmeli personelin verimliliğini ve motivasyonunu artırmak ve bu statüde istihdam edilenler hakkında 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun izin ve disiplin hükümleri ile Türk Ceza Kanununun memurlarla ilgili hükümlerinin uygulanmasında yaşanan sorunları ortadan kaldırmak amacıyla halen sözleşmeli olarak çalışan personelin mevcut boş kadrolara atanmaları amaçlanmaktadır.

BAŞKAN - Teşekkür ederim.

Komisyonun takdire bıraktığı, Hükümetin katıldığı önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Teşekkür ederim. Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

İkinci önergeyi okutuyorum :

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan Sosyal Sigortalar Kurumu Kanun Tasarısının İkinci Bölüm Geçici Hükümler Kısmının geçici madde 1/E bendinin madde metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.

                                                                     Faruk Çelik

                                                        (Bursa) ve arkadaşları

BAŞKAN - Komisyon?..

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ SABAHATTİN YILDIZ (Muş) - Takdire bırakıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN - Hükümet?..

ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI MURAT BAŞESGİOĞLU (İstanbul) - Katılıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN - Gerekçeyi okutuyorum :

Gerekçe :

24.07.2003 tarihli ve 25178 sayılı Resmî Gazetede yayımlanan 4924 sayılı Eleman Temininde Güçlük Çekilen Yerlerde Sözleşmeli Sağlık Personeli Çalıştırılmasıyla Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanunun 10 uncu maddesi ile 3359 sayılı Sağlık Hizmetleri Temel Kanununa eklenen ek 1 inci maddeyle, kamu kurum ve kuruluşlarına açıktan izni olmaksızın, mevzuatta öngörülen işlemlerin tamamlanmasından sonra sınavsız ve kurayla sağlık personeli atama imkânı getirildiğinden, mükerrerliğin önlenmesi amacıyla, geçici madde 1/E bendi tasarıdan çıkarılmıştır.

BAŞKAN - Teşekkür ederim.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Teşekkür ederim. Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmiştir.

Sayın milletvekilleri, az önce kabul ettiğimiz önergeye göre, (E) bendini çıkardığımızdan, (F) diye eklenen yeni bent (E) olarak düzeltilmiştir. Onu bilgilerinize sunuyorum.

Son önergeyi okutuyorum :

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan Sosyal Sigortalar Kurumu Kanunu Tasarısının geçici 1 inci maddesinin (K) fıkrasının üçüncü ve beşinci paragraflarının aşağıdaki şekilde değiştirilmesini ve aşağıdaki paragrafın, fıkraya eklenmesini arz ve teklif ederiz.

                                                                     Faruk Çelik

                                                        (Bursa) ve arkadaşları

"Yeniden yapılandırılan borçların ödenmesinde işyeri kurum ve kuruluşları itibariyle ve borçların ödeme kapasiteleri dikkate alınarak, işverenlerin aylık taksit tutarları, kuruma verdikleri asıl ve ek aylık prim belgelerinde kayıtlı prime esas kazançları toplamının yüzde 15'inden az olmayacak şekilde, kurum yönetim kurulunca belirlenecek oranlar esas alınarak tespit edilir."

"Bu fıkra hükümlerine göre yapılacak başvuru süresini 30 güne kadar uzatmaya, taksite bağlanan borçların ödeme süresini, taksit tutarlarının hesabında hangi aylara ait prim belgelerinin esas alınacağını, alınacak teminat tutarı ile bunların durumlarını değerlendirmeye ve uygulamaya ilişkin diğer usul ve esasları belirlemeye kurum yönetim kurulu yetkilidir."

"506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanununun 85 inci maddesine göre isteğe bağlı olarak devam eden sigortalıların, 30.6.2003 tarihi itibariyle prim ve gecikme zammı borçlarını bu Kanunun yayımlandığı tarihi izleyen 30 gün içinde Kuruma yazılı müracaat etmeleri halinde, isteğe bağlı sigorta primi ödedikleri kazanç tutarının yüzde 15'inden az olmayacak şekilde yeniden yapılandırılan borçların ödemesi süresi içinde her ay için bir önceki aya ait Hazine Müsteşarlığınca açıklanacak Türk Lirası üzerinden ıskontolu ihraç edilen Devlet İç Borçlanma Senetlerinin aylık ortalama faizi bileşik bazda uygulanmak suretiyle Kurum Yönetim Kurulunca belirlenecek oranlar esas alınarak tespit edilir. Bu fıkra uyarınca borçlarını yeniden yapılandırma talebinde bulunan dördüncü paragraftaki yükümlülükleri yerine getiren isteğe bağlı sigortalılar hakkında 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanununun değişik 85 inci maddesinin (c) bendi hükümleri uygulanmaz. Kanun yayımlandığı tarihten itibaren 30 gün içerisinde 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanununun değişik 85 inci maddesinin (D) bendinin (c) alt bendine göre isteğe bağlı sigortalılığı sona erenlerden talepte bulunanlar hakkında da bu hüküm uygulanır."

BAŞKAN - Teşekkür ederim.

Komisyon?..

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ SABAHATTİN YILDIZ (Muş) - Takdire bırakıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN - Hükümet?..

ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI MURAT BAŞESGİOĞLU (İstanbul) - Sayın Başkan, izin verirseniz kısa bir açıklamada bulunmak istiyorum. Bu önerge, tasarının önemli maddelerinden birini değiştiriyor. İlk oturumda Bağ-Kurla ilgili, Yüce Genel Kurula arz ettiğim gibi, SSK'nın da birikmiş borçlarının yapılandırılmasına ve borçlularımıza ödeme kolaylığı getiren bir madde. Daha önceki düzenlemede isteğe bağlı sigortalıların birikmiş alacaklarının yapılandırılması söz konusu değildi. Bu önergeyle isteğe bağlı sigortalılar da buna dahil ediliyor. Bu sebeple ve bu görüşlerle önergeye katılıyoruz.

BAŞKAN - Teşekkür ederim.

Gerekçeyi okutuyorum :

Gerekçe :

Kuruma borçlu işverenlerin ödeme güçlerinin farklılık arz etmesi nedeniyle bu hususlar göz önünde bulundurularak birikmiş borçların ödeme süresinin, taksit tutarlarının ve teminat istenecek borç miktarlarının belirlenmesinde Kurum Yönetim Kuruluna yetki verilmesiyle isteğe bağlı sigorta ve topluluk sigortasına prim borcu bulunanlara ödeme kolaylığı amaçlanmaktadır.

BAŞKAN - Teşekkür ederim.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Teşekkür ederim. Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmiştir.

Sayın milletvekilleri, kabul edilen 3 önerge doğrultusunda maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Teşekkür ederim. Kabul etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.

Birleşime 15 dakika ara veriyorum.

Kapanma Saati : 03.25

BEŞİNCİ OTURUM

Açılma Saati : 03.42

BAŞKAN : Başkanvekili Yılmaz ATEŞ

KÂTİP ÜYELER : Mehmet DANİŞ (Çanakkale), Suat KILIÇ (Samsun)

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 111 inci Birleşiminin Beşinci Oturumunu açıyorum.

247 sıra sayılı tasarının görüşmelerine devam ediyoruz.

VI. - KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN

GELEN DİĞER İŞLER (Devam)

8. - Sosyal Sigortalar Kurumu Kanunu Tasarısı ile Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler ve Plan ve Bütçe Komisyonları Raporları (1/295) (S. Sayısı : 247) (Devam)

BAŞKAN - Komisyon?.. Yerinde.

Hükümet?.. Yerinde.

25 inci maddeyi okutuyorum:

ALTINCI KISIM

İlgili Kanunlarda Yapılan Değişiklikler

MADDE 25.- 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanununun değişik 2 nci  maddesinin ikinci fıkrasından sonra gelmek üzere aşağıdaki fıkra eklenmiştir.

Ceza infaz kurumları ile tutukevleri bünyesinde oluşturulan tesis, atölye ve benzeri ünitelerde çalıştırılan hükümlü ve tutuklular hakkında yalnız iş kazası ile meslek hastalıkları, analık ve hastalık sigorta kolları uygulanır. Ancak bunlar istekleri halinde malullük, yaşlılık ve ölüm sigorta kolları bakımından bu Kanunun  85 inci maddesinde öngörülen şartları taşımaları kaydıyla isteğe bağlı sigortalı olabilirler. Bu şekilde çalıştırılanların işvereni Ceza İnfaz Kurumları ile Tutukevleri İş Yurtları Kurumu, işveren vekilleri ceza infaz kurumları ile tutukevleri iş yurtlarının sorumlu müdür ve amirleridir.

BAŞKAN - Teşekkür ederim.

Madde üzerinde söz talebi?..Yok.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler...Teşekkür ederim. Kabul etmeyenler...Kabul edilmiştir.

26 ncı maddeyi okutuyorum :

MADDE 26. - 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanununun 8 inci  maddesinin birinci fıkrasında yer alan "işçi çalıştırmaya başlayacağı tarihten önce" ibaresi,  " en geç sigortalı çalıştırmaya başladığı tarihte" şeklinde değiştirilmiş ve  aynı maddenin dördüncü fıkrasına aşağıdaki cümle eklenmiştir.

İşyerinin miras yolu ile intikali halinde, yeni işveren işyeri bildirgesini ölüm tarihinden itibaren en geç üç ay içinde doğrudan Kuruma vermek veya iadeli taahhütlü olarak göndermekle yükümlüdür.

BAŞKAN - Teşekkür ederim.

Madde üzerinde söz talebi?..Yok.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum : Kabul edenler... Teşekkür ederim. Kabul etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.

27 nci maddeyi okutuyorum :

MADDE 27. - 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanununun 18 inci maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

"Meslek hastalığının tespiti

Madde 18. - Meslek hastalığı halinde, bu Kanunda yazılı yardımlardan yararlanmak için, sigortalının çalıştığı işte veya işyerinde meslek hastalığına tutulduğunun ilgili Sosyal Sigortalar Kurumu  meslek hastalıkları hastanesince düzenlenecek usulüne uygun sağlık kurulu raporu ve dayanağı tıbbî  belgelerle tespit edilmesi gereklidir.

Meslek hastalığı; sigortalı olarak çalıştığı ve böyle bir hastalığa sebep olacak işten veya işyerinden ayrıldıktan sonra meydana çıkmış ise  sigortalının bu Kanunla sağlanan yardımlardan yararlanabilmesi için; eski işinden veya işyerinden fiilen ayrılması ile hastalığın meydana çıkması arasında bu hastalık için; yönetmelikte belirtilen süreden daha uzun bir zamanın geçmemiş olması gerekir.

Ancak , meslek hastalığının klinik ve laboratuvar bulgularıyla kesinleştiği ve meslek hastalığına yol açan etkenin, iş yeri incelemesi ile kanıtlandığı hallerde, yükümlülük süresi aşılmış olsa bile, söz konusu hastalık, Sosyal Sigorta Yüksek Sağlık Kurulunun onayı ile meslek hastalığı sayılabilir.

BAŞKAN - Madde üzerinde söz talebi?.. Yok.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Teşekkür ederim. Kabul etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.

28 inci maddeyi okutuyorum :

MADDE 28. - 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanununun 26 ncı maddesinin birinci fıkrasının sonuna aşağıdaki cümle eklenmiştir.

İşçi ve işveren sorumluluğunun tespitinde kaçınılmazlık ilkesi dikkate alınır.

BAŞKAN - Teşekkür ederim.

Madde üzerinde söz talebi?.. Yok.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Teşekkür ederim. Kabul etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.

29 uncu maddeyi okutuyorum :

MADDE 29. - 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanununun 32 nci maddesinin son fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

Sigortalıların, bu maddenin (A), (B) ve (D) bentlerinde yazılı yardımlardan yararlanabilmeleri için, hastalığın anlaşıldığı tarihten önceki bir yıl içinde en az doksan gün hastalık sigortası primi ödemiş olmaları şarttır.

BAŞKAN - Teşekkür ederim.

Madde üzerinde söz talebi?.. Yok.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Teşekkür ederim. Kabul etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.

30 uncu maddeyi okutuyorum :

MADDE 30. - 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanununun 43 üncü maddesine aşağıdaki fıkra eklenmiştir.

Kurumdan kendi çalışmalarından dolayı gelir veya aylık almakta olan kadın veya erkeğin sigortalı olmayan eşi, analık halinde yukarıdaki (A), (B), (C) ve (E) bentlerinde sayılan yardımlardan yararlanırlar.

BAŞKAN - Teşekkür ederim.

Madde üzerinde söz talebi?.. Yok.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Teşekkür ederim. Kabul etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.

31 inci maddeyi okutuyorum :

MADDE 31. - 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanununun 46 ncı maddesinin birinci fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

44 ve 45 inci maddelerde gösterilen sağlık yardımlarının Kurumca veya 123 üncü madde gereğince sözleşme ya da protokol yapılmış sağlık tesislerinde doğrudan doğruya yapılmasına imkan görülmeyen yer ve hallerde, gebelik ve doğum sağlık yardımı yerine, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığınca onanacak ve önceden bildirilecek tarifeye göre maktu para yardımı yapılır. Birden fazla çocuk doğarsa, maktu doğum yardımı her çocuk sayısına göre artırılır.

BAŞKAN - Teşekkür ederim.

Madde üzerinde söz talebi?.. Yok.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Teşekkür ederim. Kabul etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.

32 nci maddeyi okutuyorum :

MADDE 32. - 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanununun 49 uncu maddesinin birinci fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

Kendisi için doğumdan önceki bir yıl içinde en az yüzyirmi gün analık sigortası primi ödenmiş bulunan sigortalı kadının analığı halinde, doğumdan önceki ve sonraki sekizer haftalık sürede, çoğul gebelik halinde ise, doğumdan önceki sekiz haftaya iki haftalık süre ilave edilerek çalışmadığı her gün için geçici iş göremezlik ödeneği verilir.

Kadın sigortalının isteği ve doktorun onayı ile doğuma üç hafta kalıncaya kadar çalışılması halinde, çalışılan süreler kadın sigortalının doğum sonrası sürelerine eklenir.

BAŞKAN - Teşekkür ederim.

Sayın Komisyon, Sayın Hükümet; bir konuyu aydınlığa kavuşturmamız gerekiyor. 32 nci maddede "506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanununun 49 uncu maddesinin birinci fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir" deniliyor; ancak, aşağıda iki fıkra ekleniyor; hangisini kabul edeceğiz?

ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI MURAT BAŞESGİOĞLU (İstanbul) - Tek fıkra olarak kabulü mümkün.

BAŞKAN - Çerçeveyi nasıl yapacağız?

SALİH KAPUSUZ (Ankara) - Sayın Başkanım, burada problem yok.

BAŞKAN - Sayın Komisyon ve Hükümet, şöyle denebilir mi: "506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanununun 49 uncu maddesinin birinci fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirilmiş ve birinci fıkradan sonra gelmek üzere aşağıdaki fıkra eklenmiştir.

MUSTAFA ÖZYÜREK (Mersin) - Doğrusu o Sayın Başkan.

ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI MURAT BAŞESGİOĞLU (İstanbul) - Doğrudur.

BAŞKAN - Doğrusu bu; peki, bu şekilde çerçeveyi düzeltiyoruz.

Maddeyi, düzelttiğimiz şekliyle oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Teşekkür ederim. Kabul etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.

33 üncü maddeyi okutuyorum :

MADDE 33.- 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanununun 53 üncü maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

"Kimlerin malûl sayılacağı

Madde 53. -

A) 1- a) Kurum hastanelerince düzenlenecek usulüne uygun sağlık kurulu raporları ve dayanağı tıbbî belgelerin incelenmesi sonucu çalışma gücünün en az 2/3'ünü yitirdiği,

b) 34 üncü madde gereğince yapılan tedavi sonunda Kurum sağlık tesisleri sağlık kurullarınca düzenlenecek usulüne uygun rapor ve dayanağı tıbbî belgelerin incelenmesi sonucu çalışma gücünün en az 2/3'ünü yitirdiği,

c) İş kazası ve meslek hastalığı sonucu  meslekte kazanma gücünün en az % 60'ını yitirdiği,

Kurumca tespit edilen sigortalı malûllük sigortası bakımından malûl sayılır.

2- Meslek hastalığı sonucu, meslekte kazanma gücü azalma oranının tespiti Kurumun meslek hastalıkları hastanelerince yapılır.

B - Bu Kanun kapsamında ilk defa çalışmaya başladıkları tarihte mevcut hastalık veya arızası bulunanlar bu hastalık veya arızasının malûl sayılmayı gerektirecek düzeyde olmadığını Kurum veya Kurum dışındaki  hastanelerden işe girmeden önce alınmış, usulüne uygun sağlık raporu ve dayanağı tıbbî belgelerle kanıtlamakla yükümlüdürler. Sigortalı olarak ilk defa çalışmaya başladığı tarihte, malûl sayılmayı gerektirecek derecede hastalık ve arızalarının bulunduğu önceden veya sonradan tespit edilen sigortalılar bu hastalık veya arızaları nedeni ile malûllük sigortası yardımlarından yararlanamazlar.

Bu gibi sigortalılara malûllük sigortasından evvelce ödenmiş bulunan aylıklar geri alınır.

C - Bu maddenin uygulama hükümleri çıkarılacak yönetmeliklerle düzenlenir.

BAŞKAN - Teşekkür ederim.

Madde üzerinde söz talebi?.. Yok.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Teşekkür ederim. Kabul etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.

34 üncü maddeyi okutuyorum :

MADDE 34. - 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanununun değişik 60 ıncı maddesinin (C) bendinin (a) ve (b) alt bentleri ile (F) bendi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

a) Sigortalı olarak ilk defa çalışmaya başladığı tarihten önce bu Kanunun 53 üncü maddesine göre malul sayılmayı gerektirecek derecede hastalık veya arızası bulunan ve bu nedenle malullük aylığından yararlanamayan sigortalılar, yaşları ne olursa olsun en az 15 yıldan beri sigortalı bulunmak ve en az 3600 gün malullük, yaşlılık ve ölüm sigortaları primi ödemiş olmak şartıyla yaşlılık aylığından yararlanırlar.

b) Sakatlığı nedeniyle vergi indiriminden yararlanmaya hak kazanmış durumda olan sigortalılardan; ilgili mevzuatı uyarınca, I. derecede sakatlığı olanlar yaşları ne olursa olsun en az onbeş yıldan beri sigortalı bulunmak ve en az 3600 gün malullük, yaşlılık ve ölüm sigortaları primi ödemiş olmak, II. derecede sakatlığı olanlar yaşları ne olursa olsun en az onsekiz yıldan beri sigortalı olmak ve en az 4000 gün malullük, yaşlılık ve ölüm sigortaları primi ödemiş olmak, III. derecede sakatlığı olanlar yaşları ne olursa olsun en az yirmi yıldan beri sigortalı olmak ve en az 4400 gün malullük, yaşlılık ve ölüm sigortaları primi ödemiş olmaları şartıyla yaşlılık aylığından yararlanırlar. Sakatlığı nedeniyle vergi indiriminden yararlanması dolayısıyla yaşlılık aylığına hak kazanarak yaşlılık aylığı alanlar Kurumca kontrol muayenesine tabi tutulabilir.

F) Bu Kanuna göre sigortalı olarak tescil edilmiş bulunanların, er olarak silah altında veya Yedek Subay Okulunda geçen sürelerinin tamamını veya bir kısmını, kendilerinin veya hak sahiplerinin yazılı talepte bulunmaları halinde ve bu Kanunun 78 inci maddesi ile belirlenen prime esas kazancın alt sınırının talep tarihindeki tutarı üzerinden hesaplanacak malûllük, yaşlılık ve ölüm sigortaları primlerini talep tarihinden itibaren altı ay içinde ödemeleri şartı ile borçlandırılır, altı ay içinde primi ödenmeyen borçlanma süreleri hizmetten sayılmaz.

Ancak Kanunla kurulmuş bulunan diğer sosyal güvenlik kuruluşları mevzuatına göre sigortalı veya iştirakçi olanlar hakkında yukarıdaki fıkra hükmü uygulanmaz.

Sigortalıların grev ve lokavtta geçen süreleri, grev ve lokavtın sona ermesinden itibaren altı ay içinde kendilerinin veya hak sahiplerinin yazılı talepte bulunmaları halinde ve bu Kanunun 78 inci  maddesi ile belirlenen prime esas kazancın alt ve üst sınırları arasında olmak suretiyle, talep tarihindeki tutarı üzerinden hesaplanacak malullük, yaşlılık ve ölüm sigortaları primi, talep tarihinden itibaren altı ay içinde ödemeleri şartıyla borçlandırılır.

Borçlandırılan sürenin karşılığı olan gün sayısı sigortalının prim ödeme gün sayısına katılır. Bu Kanuna göre tespit edilen sigortalılığın başlangıç tarihinden önceki süreler için borçlandırılma halinde, sigortalılığın başlangıç tarihi, borçlandırılan gün sayısı kadar geriye götürülür.

Aylık bağlanmasına askerlik, grev ve lokavt borçlanması ile hak kazanılması durumunda kendilerine, borcun ödendiği tarihi takip eden aybaşından itibaren aylık bağlanır.

BAŞKAN - Teşekkür ederim.

Madde üzerinde söz talebi?.. Yok.

Madde üzerinde verilmiş 1 önerge vardır; okutuyorum :

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan Sosyal Sigortalar Kurumu Kanunu Tasarısının 34 üncü maddesinin (F) bendi 1 inci paragrafındaki ve 3 üncü paragrafındaki "talep tarihinden" ibarelerinin, "tebliğ tarihinden" şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

 

Faruk Çelik

Abdullah Erdem Cantimur

Alim Tunç

 

Bursa

Kütahya

Uşak

 

Özkan Öksüz

 

Hüseyin Tanrıverdi

 

Konya

 

Manisa

BAŞKAN - Teşekkür ederim.

Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ SABAHATTİN YILDIZ (Muş) - Takdire bırakıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN - Hükümet?..

ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI MURAT BAŞESGİOĞLU (İstanbul) - Katılıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN - Gerekçeyi okutuyorum :

Gerekçe :

Borçlanma yapan sigortalının veya hak sahiplerinin, borçlanma tutarını bilmeden ödeme süresinin başlaması uygun görülmemektedir.

BAŞKAN - Teşekkür ederim.

Komisyonun takdire bıraktığı, Hükümetin katıldığı önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Teşekkür ederim. Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmiştir.

Kabul edilen önerge doğrultusunda maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Teşekkür ederim. Kabul etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.

35 inci maddeyi okutuyorum :

MADDE 35.- 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanununun 23 üncü maddesinin VII numaralı bendi ile 68 inci  maddesinin VII numaralı bendindeki "çalışmaya" kelimesinden sonra gelmek üzere "buralardan gelir veya aylık almaya" ibaresi eklenmiş, 24 üncü maddesinin birinci fıkrası ile 71 inci maddesinin IV numaralı bendindeki "geçimi sigortalı tarafından sağlandığı belgelenen" ibareleri ile 69 uncu maddesinin birinci fıkrasındaki "geçiminin sigortalı tarafından sağlandığı belgelenen" ibaresi "sosyal güvenlik kuruluşlarına tabi çalışmayan veya 2022 sayılı Kanuna göre bağlanan aylık hariç olmak üzere buralardan her ne ad altında olursa olsun gelir veya aylık almayan" şeklinde değiştirilmiştir.

BAŞKAN - Teşekkür ederim.

Madde üzerinde, şahsı adına, İstanbul Milletvekili Sayın Lokman Ayva.

LOKMAN AYVA (İstanbul) - Söz talebimi geri alıyorum.

BAŞKAN - Teşekkür ederim.

Madde üzerinde 1 önerge vardır; okutuyorum :

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülecek olan 247 sıra sayılı kanun tasarısının 35 inci maddesinin son kelimesinin madde metninden çıkarılarak maddenin sonuna aşağıdaki ibarenin eklenmesini arz ve teklif ederim.

"değiştirilmiş, 68 inci maddenin (I) numaralı bendinin (C) alt bendinin (a) fıkrasında ve 71 inci maddesinin (I) numaralı bendinin (C) alt bendinde yer alan "erkek" ibareleri madde metninden çıkarılmıştır."

                                                                 Lokman Ayva

                                                                           İstanbul

BAŞKAN - Teşekkür ederim.

Komisyon?..

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ SABAHATTİN YILDIZ (Muş) - Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN - Hükümet?..

ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI MURAT BAŞESGİOĞLU (İstanbul) - Biz de katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN - Sayın Ayva, gerekçeyi mi okutayım, konuşacak mısınız?

LOKMAN AYVA (İstanbul) - Konuşacağım efendim.

BAŞKAN - Konuşacaksınız.

Buyurun Sayın Ayva.

LOKMAN AYVA (İstanbul) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; günaydın veya iyi geceler diyorum.

Bu, önerdiğimiz değişiklik, akşam, Bağ-Kurla ilgili yasada önerdiğimiz değişikliğin aynısı; yani, özürlü kadınların evlenmesiyle maaşlarının kesilmesi hadisesi. Genel Kurulumuz, nasıl, erkeklerde bu devam ediyorsa, kadınlarda da devam etsin diye takdir buyurdu; Bağ-Kur'la ilgili mevzuatta bu "erkek" kelimesini çıkarmıştık. Burada, bunun farklı bir şekilde çıkmasını takdirlerinize arz ediyorum; çünkü, Bağ-Kur'da farklı bir uygulama, SSK'da farklı bir uygulama; yani, bunların niye farklı olması gerektiğini ya da buna niye karşı çıkıldığını anlamış değilim. O yüzden, bunun aynı şekilde değiştirilmesini arzu ediyorum; çünkü, bu, akşam da belirttiğimiz gibi, hem kadın-erkek ayırımı problemi hem özürlü kadın evlendikten sonra şartlarında ne gibi bir değişme olacak da maaş kesilecek ve üçüncüsü de evlendiği kişi zengin mi olacak?!

Bir başka husus da, evlilikten dolayı kadına bakmakla yükümlü erkek gibi bir durum söz konusu oluyor. Tabiî, uykulu olunca böyle konuşuyoruz. Zengin koca garantisi de yok. Verilecek para da, aşağı yukarı 90 000 000-100 000 000 lira bir para; yani, niye, bunu, hükümetin de arzu etmediğini anlamış değilim.

Saygılarımı arz ediyorum efendim. (Alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Ayva.

Sayın milletvekilleri, önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Teşekkür ederim. Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmiştir. (Alkışlar)

Kabul edilen önerge doğrultusunda maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler.. Teşekkür ederim. Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

36 ncı maddeyi okutuyorum :

MADDE 36.- 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanununun 77 nci maddesinin ikinci ve üçüncü fıkraları aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

Şu kadar ki, ölüm, doğum ve evlenme yardımları, yolluklar, kıdem, ihbar ve kasa tazminatları, ayni yardımlar ile Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığınca miktarları yıllar itibariyle belirlenecek yemek, çocuk ve aile zamları, sigorta primlerinin hesabına esas tutulacak kazançların aylık tutarının tespitinde nazara alınmaz. Bunların dışında her ne ad altında ödeme yapılırsa yapılsın tüm ödemeler prime tabi tutulur.

Her sigortalının prim hesabına esas tutulacak aylık kazanç toplamının bin liraya kadar olan lira kesri nazara alınmaz.

BAŞKAN - Teşekkür ederim.

Madde üzerinde söz talebi?.. Yok.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Teşekkür ederim. Kabul etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.

37 nci maddeyi okutuyorum :

MADDE 37. - 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanununun 79 uncu maddesinin birinci ve yedinci fıkraları aşağıdaki şekilde değiştirilmiş ve maddeye aşağıdaki fıkralar eklenmiştir.

İşveren, bir ay içinde çalıştırdığı sigortalının sigorta primleri ve destek primi hesabına esas tutulan kazançlar toplamı ve prim ödeme gün sayıları ile bu primleri gösteren ve örneği yönetmelikle belirlenen asıl veya ek belgeleri ait olduğu ayı veya dönemi takip eden ayın sonuna kadar Kuruma vermekle ve Kurumca istenilmesi halinde iş yeri kayıtlarını ibraz etmekle veya sigortalı çalıştırmadığı takdirde, bu hususu sigortalı çalıştırmaya son verdiği tarihten itibaren bir ay içinde yazılı olarak Kuruma bildirmekle yükümlüdür. İşverenin, sigortalıyı, 4857 sayılı İş Kanununun 7 nci maddesine göre başka bir işverene iş görme edimini yerine getirmek üzere geçici olarak devretmesi halinde, sigortalıyı devir alan, geçici iş ilişkisi süresine ilişkin bu fıkrada belirtilen belgelerin aynı süre içinde işverene ait işyerinden Kuruma verilmesinden işveren ile birlikte müteselsilen sorumludur.

Fiilen veya işyeri kayıtlarından tespit edilecek her türlü bilgiden ya da kamu kuruluşları tarafından düzenlenen belge veya alınan bilgilerden çalıştığı tespit edilen sigortalılara ait olup, bu Kanun uyarınca Kuruma verilmesi gereken belgelerin yapılan tebligata rağmen bir ay içinde verilmemesi veya noksan verilmesi halinde, bu belgeler Kurumca re'sen düzenlenir ve muhteviyatı sigorta primleri Kurumca tespit edilerek işverene tebliğ edilir.

Bu Kanunun 83 üncü maddesinde belirtilen kurum ve kuruluşlar tarafından ihale yoluyla yaptırılan her türlü işler, gerçek veya tüzel kişilerce yapılan inşaatlardan dolayı yeterli işçilik bildirmiş olup olmadığı Kurumca araştırılır. Usul ve esasları yönetmelikle belirlenecek bu araştırma sonucunda yeterli işçiliğin bildirilmemiş olduğunun anlaşılması halinde, bildirilmemiş olan işçilik tutarı üzerinden hesaplanan prim tutarı, gecikme zammı ile birlikte sigorta müfettişince inceleme yapılması istenilmeksizin işveren tarafından ödendiği taktirde, işyeri hakkında sigorta müfettişine inceleme yaptırılmayabilir. 

Sigorta müfettişi tarafından, Kuruma bildirilmediği tespit edilen asgari işçilik tutarı üzerinden Kurumca re'sen tahakkuk ettirilen sigorta primleri bu Kanunun 80 inci madde de nazara alınarak işverene tebliğ olunur. İşveren, tebliğ edilen prim borcuna karşı tebliğ tarihinden itibaren bir ay içinde Kuruma itiraz edebilir. İtiraz takibi durdurur. Kurumca itirazın reddi halinde, işveren, kararın tebliğ tarihinden itibaren bir ay içinde yetkili iş mahkemesine başvurabilir. Mahkemeye başvurulması prim borcunun takip ve tahsilini durdurmaz.

Sigorta müfettişince Kuruma asgari işçilik tutarı bildirilmediği tespit edilen işyerleri hakkında ayrıca bu Kanunun 140 ıncı maddesine göre işlem yapılır.

Kamu idare ve müesseseleri (Kamu hizmeti ifa eden kurum ve kuruluşlar dahil) Kurumca yazı ile istenilecek bilgileri yazılı olarak en geç bir ay içinde vermeye mecburdurlar.

Kuruma, yeterli işçilik bildirilmiş olup olmadığının araştırılmasına ilişkin yöntem, işin yürütümü için gerekli olan asgari işçilik miktarının tespitinde ve Kuruma yeterli işçilik bildirmiş olup olmadığının araştırılmasında dikkate alınacak asgari işçilik oranlarının saptanması ve asgari işçilik oranlarına vaki itirazların incelenerek karara bağlanması amacıyla Kurum bünyesinde; Kurum teknik elemanlarından beş kişi, Yönetim Kurulunda temsil edilen işçi ve işveren konfederasyonlarınca görevlendirilecek iki teknik eleman olmak üzere toplam yedi kişiden oluşan Asgari İşçilik Tespit Komisyonu kurulmuştur. Kurum Yönetim Kurulu kararı ile birden çok Asgari İşçilik Tespit Komisyonu kurulabilir. Asgari İşçilik Tespit Komisyonunun çalışma usul ve esasları ile işçi ve işveren konfederasyonlarınca görevlendirilecek teknik elemanlara, komisyona katılan Kurum teknik elemanlarının yararlandığı tutarda ek ödeme yapılmasıyla ilgili hususlar yönetmelikle belirlenir.

BAŞKAN - Teşekkür ederim.

Madde üzerinde söz talebi?.. Yok.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Teşekkür ederim. Kabul etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.

38 inci maddeyi okutuyorum :

MADDE 38.- 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanununun 80 inci  maddesinin beşinci fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

Kurumun süresi içinde ödenmeyen prim ve diğer alacaklarının tahsilinde, 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanunun 51 inci maddesi hariç, diğer maddeleri uygulanır. Kurum, söz konusu Kanunun uygulanmasında Maliye Bakanlığı, diğer kamu kurum ve kuruluşları ve mercilere verilen yetkileri kullanır. Şu kadar ki; Kurumun prim ve diğer alacakları süresi içinde ve tam olarak ödenmezse, ödenmeyen kısmı sürenin bittiği tarihte % 10 oranında artırılır. Bulunan bu tutara, ödeme süresinin bittiği tarihten başlamak üzere borç ödeninceye kadar, her ay için ayrı ayrı Hazine Müsteşarlığınca açıklanacak Türk Lirası  cinsinden iskontolu ihraç edilen Devlet iç borçlanma senetlerinin aylık ortalama faizi, bileşik bazda uygulanarak gecikme zammı hesaplanır. Ancak ödemenin yapıldığı ay için gecikme zammı günlük hesaplanır.

BAŞKAN - Teşekkür ederim.

Madde üzerinde söz talebi?.. Yok.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Teşekkür ederim. Kabul etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.

39 uncu maddeyi okutuyorum :

MADDE 39. - 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanununun değişik  85 inci maddesinin (E) bendi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

E- Bu maddenin (A) bendinin (a) alt bendinde belirtilen koşullar sosyal güvenlik sözleşmesi imzalanmayan ülkelerde iş üstlenen işverenlerin yurt dışındaki iş yerlerinde çalışmak üzere giden Türk işçileri için aranmaz. Bu maddenin (D) bendinin (a), (b) ve (c) alt bentlerine göre isteğe bağlı sigortalılığı sona eren sigortalının, yeniden isteğe bağlı sigortaya  devam edebilmesi için tekrar yazılı müracaatta bulunması şarttır.

BAŞKAN - Teşekkür ederim.

Madde üzerinde, şahsı adına, İstanbul Milletvekili Sayın Lokman Ayva; buyurun efendim.

LOKMAN AYVA (İstanbul) - Söz talebimi geri alıyorum efendim.

BAŞKAN - Peki, teşekkür ederim.

1 adet önerge vardır; okutuyorum :

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 247 sıra sayılı Kanun Tasarısının çerçeve 39 uncu maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesine ve 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanununun 85 inci maddesinin (A) fıkrasına (d) bendinden sonra gelmek üzere aşağıdaki bendin, (e) bendinin eklenmesini arz ve teklif ederim.

Madde 39.- 506 sayılı Sosyal  Sigortalar Kanununun 85 inci maddesinin (A) fıkrasına (d) bendinden sonra gelmek üzere aşağıdaki (e) bendi eklenmiş ve (E) bendi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

"e) İsteğe bağlı olarak yaşlılık, malullük  ve ölüm sigortasından yararlanmak isteyen sakatların 193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun 31 inci maddesine göre 1 inci derecede sakat sayılanların primlerinin yarısı, 2 nci ve 3 üncü derecede sakat sayılanların primlerinin dörtte 1'i Maliye Bakanlığınca ödenir."

                                                                 Lokman Ayva

                                                                           İstanbul

BAŞKAN - Teşekkür ederim.

Komisyon?..

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ SABAHATTİN YILDIZ (Muş) - Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN - Hükümet?..

ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI MURAT BAŞESGİOĞLU (İstanbul) - Katılmıyoruz Sayın Başkan.

Burada, tabiî, Maliye Bakanlığına atfen bir husus var. Burada, Maliye Bakanlığımızın da görüşünün olması lazım; çünkü, Maliyeye ek bir külfet getiriyor. Dolayısıyla, Maliye Bakanlığının görüşü olmadan, onlara ne kadar külfet getireceği belli olmadan, bizim, bu önergeyi kabul etmemiz mümkün değil.

BAŞKAN - Peki, teşekkür ederim.

Gerekçe mi, söz mü?..

LOKMAN AYVA (İstanbul) - Söz istiyorum Sayın Başkan.

BAŞKAN - Buyurun efendim.

LOKMAN AYVA (İstanbul) - Sayın Başkan, değerli milletvekillerimiz; bu kanunun esası şu: İlk önce, şunu takdirlerinize arz etmek istiyorum: İnsanlar niye isteğe bağlı sigortalı olurlar; biliyorsunuz, bu, öncelikle, ev kadınları için düşünüldü; yani, çalışamıyor, işte, bir şekilde çocukları çok filan... Devlet dedi ki, bunlar, daha sonra, kocası vefat ettiğinde, bir şekilde hayatları garanti olsun; yani, üç beş kuruş ellerine para geçsin, yaşlılıklarında rahat etsinler diye primlerini ödüyorlar bu kişiler; herhangi bir yerde çalışmıyorlar; ama, primlerini ödüyor, sonunda da emekli oluyorlar. Bunun özürlüler versiyonu şöyle oldu: İnsanların çocukları var, felçli, tekerlekli sandalyede veya başka bir şekilde özrü var, işe de giremiyor, iş de bulamadı; babası, annesi diyor ki: Benim üç beş kuruş param var, çok da zengin değilim, zaten zengin olsam götürür bir işyerinde gösterir, sigortalı yaptırırım; zaten param yok, üç beş kuruş var, bunu vereyim, ben öldükten sonra bu çocuğa üç beş kuruş kalsın, maaşıyla birileri buna baksın. Bunun esprisi bu. Yani, bir huzurevine, bir yere kalsın, bir bakımevinde kalsın; şu anda eline geçse geçse 350 000 000-400 000 000 geçer, bununla da birileri bakar diye ümit etmiş; böyle bir sigortalı yaptırıyor. Zaten bu durumda olan çok fazla vatandaş yok; neden; bu durumda hem çocuğu olacak hem de üstüne para yatıracak!.. Bu olmazsa ne olur; burada bizim arzu ettiğimiz değişiklik şu: Ağır derecede özürlü olanın primlerinin yüzde 50'sine hazine katkıda bulunsun. Bu iş, önünde sonunda, zaten hazinenin üstüne kalacak. Hafif sakat olanlarınkine de yüzde 25 katkıda bulunsun. Neden; belki, çalışma ihtimali olur, motive etmek anlamında. Peki, olmazsa ne olur; baba vefat etti; o zaman, biz, kardeşim, sana iş vermedik, paran da yok; git, sokakta sürün mü diyeceğiz! Bu teklifle diyoruz ki; ey anne baba, senin zaten üç beş kuruşun var, gel buraya katkıda bulun, bu iş zaten devletin üzerine kalacak, senin de, sağlığında biraz katkıda bulunmaktan dolayı için rahat olsun mesajı bu. Olsa da olur, olmasa da; zaten devlete kalacak.

Takdirlerinize arz ediyorum efendim. (Alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Teşekkür ederim. Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Teşekkür ederim. Kabul etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.

40 ıncı maddeyi okutuyorum :

MADDE 40.- 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanununun 86 ncı maddesine aşağıdaki fıkralar eklenmiştir.

Malullük, yaşlılık ve ölüm sigortalarına tabi olanların malullük, yaşlılık ve ölüm sigortası primi, bu Kanunun 78 inci maddesine göre belirlenen prime esas kazanç alt ve üst sınırı arasında olmak şartıyla kendilerinin belirleyeceği miktarın % 30' udur. Ait olduğu ayı takip eden ayın sonuna kadar ödenmeyen primler için bu tarihten başlanarak 80 inci madde hükmüne göre gecikme zammı uygulanır.

Sosyal güvenlik sözleşmesi imzalanmayan ülkelerde iş üstlenen işverenlerin yurt dışındaki iş yerlerinde çalışmak üzere giden Türk işçilerine istekleri halinde 85 inci madde hükümleri uygulanır.

BAŞKAN - Teşekkür ederim.

Madde üzerinde söz talebi?.. Yok.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Teşekkür ederim. Kabul etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.

41 inci maddeyi okutuyorum :

MADDE 41.- 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanununun 93 üncü maddesinin birinci fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

Sigortalı olan ana ve babalarının ölümlerinde her ikisinden de gelir veya aylık bağlanmasına hak kazanan çocuklara, ana veya babadan bağlanan gelir ve aylıklardan, önce bu Kanunun 92 nci  madde dikkate alınarak yüksek olanın tümü, eksik olanın da yarısı bağlanır.

BAŞKAN - Teşekkür ederim.

Madde üzerinde söz talebi?.. Yok.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Teşekkür ederim. Kabul etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.

42 nci maddeyi okutuyorum :

MADDE 42. - 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanununun 95 inci maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

Değişen gelir ve aylıkların başlangıcı

Madde 95. - Bu Kanuna göre gelir veya aylık bağlanan sigortalı ile hak sahibi kimselerin durumlarında kendilerine veya başka hak sahiplerine bağlanmış bulunan gelir veya aylık miktarının değiştirilmesini gerektiren bir durum meydana gelirse, gelir veya aylık miktarları, değişikliğin meydana geldiği tarihten sonraki ödeme dönemi başından başlanarak yeni duruma göre değiştirilir. Bu Kanunun 25, 57 ve 101 inci maddeleri hükümleri saklıdır.

BAŞKAN - Teşekkür ederim.

Madde üzerinde söz talebi?.. Yok.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Teşekkür ederim. Kabul etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.

43 üncü maddeyi okutuyorum :

MADDE 43. - 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanununun 96 ncı maddesine dördüncü fıkrasından sonra gelmek üzere aşağıdaki fıkra eklenmiştir.

Sigortalı veya hak sahibine bu Kanun hükümlerine göre bağlanan gelir veya aylıklardan, ilk hak edilen gelir veya aylık dışında sonradan bağlanacak gelir ve aylıklar için yukarıdaki fıkralardaki hükümler uygulanmaz. Aynı anda birden fazla gelir veya aylık hak edilirse yüksek olanı ilk hak edilen gelir veya aylık olarak esas alınır.

BAŞKAN - Teşekkür ederim.

Madde üzerinde söz talebi?.. Yok.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Teşekkür ederim. Kabul etmeyenler. Madde kabul edilmiştir.

44 üncü maddeyi okutuyorum :

MADDE 44. - 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanununun 104 üncü maddesine aşağıdaki (D) bendi eklenmiş ve maddenin son fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

D) Sigortalının greve iştirak etmesi veya işverenin lokavt yapması hallerinde geçen süre,

Bu Kanunun 32, 35, 37, 48, 49 ve 51 inci maddelerinde belirtilen çalışma sürelerine girmediği gibi, iş göremezliğin başladığı veya hastalığın anlaşıldığı yahut doğumun olduğu tarihten önceki bir yılın ve 15 ayın hesabında da nazara alınmaz.

BAŞKAN - Teşekkür ederim.

Madde üzerinde söz talebi?.. Yok.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Teşekkür ederim. Kabul etmeyenler. Madde kabul edilmiştir.

45 inci maddeyi okutuyorum :

MADDE 45. - 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanununun 106 ncı maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

a) Diğer sosyal güvenlik kuruluşlarına tabi olarak çalışmayan yada gelir veya aylık almayan eşi,

BAŞKAN - Teşekkür ederim.

Madde üzerinde söz talebi?.. Yok.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Teşekkür ederim. Kabul etmeyenler. Madde kabul edilmiştir.

46 ncı maddeyi okutuyorum :

MADDE 46. - 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanununun 110 uncu maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

Sigortalının kastı ve suç sayılır hareketi

Madde 110. - Kasti bir hareketi yüzünden iş kazasına uğrayan, meslek hastalığına tutulan veya hastalanan sigortalıya geçici iş göremezlik ödeneği ve sürekli iş göremezlik geliri verilmez. Sigortalıya yalnız gerekli sağlık yardımları yapılır.

Suç sayılır bir hareketi yüzünden iş kazasına uğrayan, meslek hastalığına tutulan veya hastalanan sigortalıya verilecek geçici işgöremezlik ödeneği ve sürekli iş göremezlik geliri, suça esas kusur derecesinin yarısına kadar indirilerek ödenebilir.

BAŞKAN - Teşekkür ederim.

Madde üzerinde söz talebi?.. Yok.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Teşekkür ederim. Kabul etmeyenler. Madde kabul edilmiştir.

47 nci maddeyi okutuyorum :

MADDE 47. - 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanununun 121 inci maddesinin başlığı "Sigorta yardımlarının haczedilemeyeceği, yanlış ve yersiz ödemelerin tahsili" şeklinde değiştirilmiş ve bu maddeye aşağıdaki fıkra eklenmiştir.

Ancak, yanlış ve yersiz ödendiği anlaşılan her türlü gelir, aylık ve sigorta yardımları 84 üncü maddenin son fıkrası saklı kalmak kaydıyla, ilgililerin sonraki her çeşit istihkaklarından kesilmek suretiyle geri alınır. Kurumun genel hükümlere göre takip hakkı saklıdır.

BAŞKAN - Teşekkür ederim.

Madde üzerinde söz talebi?.. Yok.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Teşekkür ederim. Kabul etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.

48 inci maddeyi okutuyorum :

MADDE 48. - 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanununun 129 uncu maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

Sosyal Sigorta Yüksek Sağlık Kurulu

Madde 129. - Bu Kanunda yazılı olan görevleri yerine getirmek üzere öncelikle Ankara'daki tıp fakülteleri tarafından seçilecek bir halk sağlığı, bir göğüs hastalıkları ve bir psikiyatri profesörü, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığınca görevlendirilecek bir dahiliye uzmanı ile bir nöroşirurji uzmanı, Sağlık Bakanlığınca görevlendirilecek bir kalp damar cerrahisi uzmanı ile bir göğüs hastalıkları uzmanı, Sosyal Sigortalar Kurumunca görevlendirilecek malûliyet işlemlerinde deneyimli bir hekim ile bir ortopedi uzmanı, en fazla üyeye sahip işveren kuruluşu tarafından seçilecek bir kardiyoloji uzmanı ve en fazla üyeye sahip işçi kuruluşu tarafından seçilecek bir nöroloji uzmanından teşekkül eden Sosyal Sigorta Yüksek Sağlık Kurulu kurulur. Ayrıca, Kurula üye sayısı kadar yedek üye seçilir.

Profesörlükte kıdemli olan hekim kurula başkanlık eder. Bu Kurulda görevlendirilecek olan hekimlerin hizmet süreleri üç yıl olup, yeniden görevlendirilebilirler. Bir takvim yılı içerisinde birbirini izleyen beş veya toplam on toplantıya mazeretsiz olarak katılmayanların görevleri kendiliğinden sona erer. Görevi sona eren hekimin yerine bir başka hekim, yerini aldığı hekimin görev süresini tamamlayacak şekilde aynı usulle görevlendirilir. Sosyal Sigorta Yüksek Sağlık Kuruluna iştirak edenlere katıldıkları her toplantı günü için 4000 gösterge rakamının memur aylık katsayısı ile çarpılarak bulunacak miktar üzerinden toplantı ücreti ödenir. Kurulun çalışmaları ile ilgili her türlü giderleri Kurumca karşılanır. Kurul gerek gördüğü hallerde dışarıdan uzman kimselerin görüşüne başvurabilir.

Kurul, Sosyal Sigortalar Kurumu Başkanlığı Teftiş Kurulu Başkanlığınca yürütülen inceleme ve soruşturma kapsamında, Teftiş Kurulu Başkanlığı'nın talebi üzerine, Sağlık Bakanlığı bünyesindeki Yüksek Sağlık Şurasının görev alanına giren konular hariç olmak kaydıyla, mesleki bilgi ve tecrübeye dayalı konularda bilirkişi sıfatıyla gerekli incelemeleri yaparak görüş bildirir.

Kurul, mahkemelerden intikal eden ve bilirkişi sıfatıyla rapor düzenlenmesi talep edilen dava dosyaları hakkında, bu Kanunun uygulanmasından kaynaklanan görevlerle sınırlı olmak kaydıyla gerekli incelemeleri yaparak görüş bildirir. Anılan mahkemeler, bahse konu dosyalar için Adalet Bakanlığınca belirlenen bilirkişi ücretini Kurul üyelerine iletilmek üzere Kurumun ilgili birimine gönderir.

Sosyal Sigorta Yüksek Sağlık Kurulunun görev, yetki, çalışma usul ve esasları yönetmelikle düzenlenir.

BAŞKAN - Teşekkür ederim.

Madde üzerinde söz talebi?.. Yok.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Teşekkür ederim. Kabul etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.

49 uncu maddeyi okutuyorum :

MADDE 49.- 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanununun 130 uncu maddesinin birinci fıkrasından sonra gelmek üzere aşağıdaki fıkralar eklenmiştir.

İşverenin Kuruma, emsaline, yapılan işin nitelik, kapsam ve kapasitesine göre işin yürütülmesi için gerekli olan sigortalı sayısının, çalışma süresinin veya prime esas kazanç tutarının altında bildirimde bulunduğunun Kurumca saptanması halinde, işin yürütülmesi için gerekli olan asgari işçilik miktarı, yapılan işin niteliği, bünyesinde kullanılan teknoloji, işyerinin büyüklüğü, benzer işletmelerde çalıştırılan işçi sayısı, ilgili meslek veya kamu kuruluşlarının görüşü gibi unsurları dikkate alarak sigorta müfettişi tarafından tespit edilir.

Sigorta müfettişlerince görevleri sırasında saptanan Kurum alacağını doğuran olay ve bu olaya ilişkin işlemler yemin hariç her türlü delille ispatlanabilir.

Bu maddenin uygulamasında teftiş, kontrol ve denetleme yetkisine sahip olanlar tarafından düzenlenen tutanaklar aksi sabit oluncaya kadar muteberdir.

İşverenler ve sigortalılar ile işle ilgili Kurum personeli görevli sigorta müfettişleri tarafından bilgi vermek üzere çağrıldıkları zaman gelmek, gerekli olan belge ve delilleri getirip göstermek ve vermek, görevlerini yapmak için her türlü kolaylığı sağlamak ve bu yoldaki isteklerini geciktirmeksizin yerine getirmekle yükümlüdürler.

Sigorta müfettişlerine bu görevleri yaparken, tüm kamu görevlileri gerekli kolaylığı gösterir ve yardımcı olurlar.

Kurum, sigorta yoklama memurları vasıtasıyla iş yerlerinin mevcut durumları, faal olup olmadığı, sigortalı çalıştırılıp çalıştırılmadığı, çalıştırılıyorsa kimlerin, hangi sürede ve ücretle çalıştırıldıkları, prime esas kazanç ve prim ödeme gün sayılarıyla diğer bilgileri içeren ilgili belgelerin işyerlerinde asılı olup olmadığı ile bu hususların tutanağa kaydedilmesi, adres, mal varlığı ve sağlık yardımlarına müstehaklık ve kendilerine verilecek benzeri görevlerde inceleme, araştırma, tespit ve yoklama yaptırabilir.

İhaleli işler ile özel bina inşaatı işyerleri işverenlerine, Kuruma prim borçlarının bulunmadığını gösteren ilişiksizlik belgesinin verilmesinde, 1.6.1989 tarihli ve 3568 sayılı Kanuna göre  yetki verilmiş serbest muhasebeci mali müşavirler ile yeminli mali müşavirler tarafından iş yeri kayıtlarının incelenmesi sonucunda Kuruma bildirildiği tespit edilen işçilik tutarlarının uygunluğu, Kurumun denetim yetkisi saklı kalmak kaydıyla, esas alınabilir. Şu  kadar ki, usul ve esasları Kurumca belirlenmiş hesaplama yöntemine uygun olarak serbest muhasebeci mali müşavir ve yeminli mali müşavirce düzenlenen rapor ile Kuruma yeterli işçilik bildirilmediği anlaşılan işyeri ve işverenlerinin tespit edilen fark işçilik  tutarı üzerinden hesaplanacak prim ve gecikme zammı tutarının bu  Kanunun 140 ıncı maddesinin birinci fıkrasının (c ) ve  (d) bentleri uyarınca verilecek idari para cezaları ile birlikte ödemeleri kaydıyla ilişiksizlik belgesi verilebilir. Kurumca belirlenen usul ve esaslara aykırı hareket ederek, Kurum zararına sebebiyet verdiği anlaşılan meslek mensuplarınca düzenlenen raporlar dikkate alınmaz ve bunların daha sonra düzenleyecekleri raporlar hiçbir zaman Kurumca işleme konulmaz. Gerçeğe aykırı rapor düzenleyen meslek mensupları hakkında Kurumun genel hükümlerine göre takip  hakkı saklıdır. Bu fıkranın uygulanmasıyla ilgili esas ve usuller Kurumca çıkarılacak bir yönetmelikle belirlenir.

BAŞKAN - Teşekkür ederim.

Madde üzerinde söz talebi?.. Yok.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Teşekkür ederim. Kabul etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.

50 nci maddeyi okutuyorum :

MADDE 50.- 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanununun 135 inci maddesinin (B) bendinin son cümlesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

"Kurumca hazırlanacak yönetmelikler ile"

BAŞKAN - Teşekkür ederim.

Madde üzerinde söz talebi?.. Yok.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Teşekkür ederim. Kabul etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.

51 inci maddeyi okutuyorum :

MADDE 51.- 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanununun 140 ıncı maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

Kurumca verilecek idari para cezaları;

Madde 140. - Kurumca dayanağı belirtilmek suretiyle;

a) Bu Kanunun 8 inci maddesinde belirtilen bildirgeyi Kanunda belirtilen tarihte Kuruma vermeyenlere;

1- Bilanço esasına göre defter tutmak zorunda olanlar için üç aylık asgari ücret tutarında,

2- Diğer defterleri tutmak zorunda olanlar için iki aylık asgari ücret tutarında ;

3- Defter tutmakla yükümlü olmayanlar için bir aylık asgari ücret tutarında,

b) Bu Kanunun 9 uncu maddesinde belirtilen bildirgeyi yasal süresi içinde Kuruma vermeyenlere, her bir sigortalı için aylık asgari ücret tutarında, bildirilmeyen sigortalıların çalışma izninin olmaması durumunda asgari ücretin iki katı tutarında;

c) Bu Kanunun 79 uncu maddesinin birinci fıkrası uyarınca verilmesi gereken belgeleri anılan fıkrada belirtilen sürede Kuruma vermeyenlere her bir fiil için aylık asgari ücretin üç katını geçmemek kaydıyla belgenin;

1) Asıl nitelikte olması halinde belgede kayıtlı sigortalı sayısı başına aylık asgari ücretin 1/5'i tutarında,

2) Ek belge niteliğinde olması  durumunda sigortalı sayısına bakılmaksızın aylık asgari ücretin 1/8'i tutarında,

3) Hiç belge vermeyenlere ise sigortalı sayısı üzerinde durulmaksızın her ay için  aylık asgari ücretin üç katı tutarında,

d) Defter ve belgeleri ibraz etme yükümlülüğünü Kurumca yapılan yazılı ihtara rağmen onbeş gün içinde mücbir sebep olmaksızın yerine getirmeyenlere;

1) Bilanço esasına göre defter tutmakla yükümlü iseler aylık asgari ücretin on iki katı tutarında,

2) Diğer defterleri tutmakla yükümlü iseler aylık asgari ücretin altı katı tutarında,

3) Defter tutmakla yükümlü değil iseler aylık asgari ücretin üç katı tutarında,

Defter ve belgelerinin tümünü bu bentte belirtilen süre içinde ibraz etmekle birlikte, yönetmelikte belirtilen usul ve esaslara uygun olarak düzenlemeyenlere, her bir geçersizlik hali için, ibraz edilmemesi üzerine uygulanan miktarları aşmamak kaydıyla aylık asgari ücretin yarısı tutarında,

e) Bu Kanunun 79 uncu maddesinin dördüncü fıkrasında belirtilen yükümlülüğü yönetmelikle belirlenen sürede yerine getirmeyenlere aylık asgari ücretin iki katı tutarında,

f) Bu Kanunun 90 ıncı maddesinde belirtilen yükümlülükleri Kurumca yapılan yazılı ihtara rağmen üç gün içinde yerine getirmeyenlere aylık asgari ücret tutarında,

İdari para cezası verilir.

Bu madde hükümlerinin uygulanması, bu Kanunun 8, 9 ve 79 uncu maddelerinde belirtilen belgelerin Kuruma verilmesi yükümlülüğünü kaldırmaz.

Bu maddenin uygulanmasında 10.6.2003 tarihli ve 4857 sayılı İş Kanununun 39 uncu maddesine göre sanayi kesiminde çalışan onaltı yaşından büyük işçiler için fiilin oluştuğu tarihte uygulanan asgari ücret esas alınır.

İdari para cezaları ilgiliye tebliğ edilmekle tahakkuk eder ve tebliğ tarihinden itibaren (15) gün içinde Kuruma ödenir veya aynı süre içinde Kurumun ilgili ünitesine itiraz edilebilir. İtiraz takibi durdurur. Kurumca itirazı reddedilenler, kararın kendilerine tebliğ tarihinden itibaren (60) gün içinde İdare Mahkemesine başvurabilirler. Mahkemeye başvurulması cezanın takip ve tahsilini durdurmaz. Tebliğ tarihinden itibaren (15) gün içinde Kuruma ödenmeyen idari para cezaları, bu Kanunun 80 inci maddesi hükmü gereğince hesaplanacak gecikme zammı ile birlikte tahsil edilir.

Fiilin işlendiği günden itibaren beş yıl içinde tebliğ edilemeyen  idari para cezaları zamanaşımına uğrar."

BAŞKAN - Teşekkür ederim.

Madde üzerinde söz talebi?.. Yok.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Teşekkür ederim. Kabul etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.

52 nci maddeyi okutuyorum :

MADDE 52.- 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanununun ek  3 üncü maddesinin sonuna  aşağıdaki fıkra eklenmiştir.

Kurum sağlık tesislerinde mesai saatleri dışında acil sağlık hizmetleri hariç olmak üzere yürütülen sağlık hizmetlerinden, bu Kanunun 32, 35, 36, 40 ve 42 nci maddeleri uyarınca yararlananlardan sadece yapılacak muayene ve ameliyatları için her yıl Maliye Bakanlığınca yayınlanan tedavi yardımlarıyla ilgili Bütçe Uygulama Talimatı ile belirlenen fiyatların yarısı tutarında katkı payı alınır.

BAŞKAN - Teşekkür ederim.

Madde üzerinde söz talebi?.. Yok.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Teşekkür ederim. Kabul etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.

53 üncü maddeyi okutuyorum :

MADDE 53. - 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanununa aşağıdaki ek maddeler eklenmiştir.

EK MADDE 43. - Sigorta prim ve ödeneklerinin hesabında esas tutulacak ve 78 inci madde gereğince saptanacak günlük kazancın alt sınırlarında meydana gelecek yükselmelerde; iş kazaları ve meslek hastalıkları ile hastalık ve analık sigortalarından, yeniden tespit edilen alt sınırların altında bir günlük kazanç üzerinden ödenek almakta bulunanların veya almaya hak kazanmış yahut kazanacak olanların bu ödenekleri, günlük kazancın alt sınırındaki değişikliklerin yürürlüğe girdiği tarihten başlayarak yükseltilmiş günlük kazançların alt sınırına göre artırılır.

BAŞKAN - BAŞKAN - Teşekkür ederim.

Madde üzerinde söz talebi?.. Yok.

1 önerge var; okutuyorum :

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan Sosyal Sigortalar Kurumu Kanunu Tasarısının 53 üncü maddesine bağlı Ek 43 üncü maddesine aşağıdaki fıkranın eklenmesini arz ve teklif ederiz.

 

Mahfuz Güler

Salih Kapusuz

Mustafa Özyürek

 

Bingöl

Ankara

Mersin

 

Enver Öktem

Agâh Kafkas

Hüseyin Tanrıverdi

 

İzmir

Çorum

Manisa

 

İzzet Çetin

Tuncay Ercenk

Alim Tunç

 

Kocaeli

Antalya

Manisa

 

Hakan Taşçı

Abdullah Erdem Cantimur

Ali Aydınlıoğlu

 

Manisa

Kütahya

Balıkesir

 

Muharrem İnce

Ali Topuz

Sedat Uzunbay

 

Yalova

İstanbul

İzmir

 

M. Faruk Bayrak

Nevzat Doğan

A. Rezzak Erten

 

Şanlıurfa

Kocaeli

İzmir

 

Faruk Çelik

 

Cevdet Erdöl

 

Bursa

 

Trabzon

"Millî Eğitime bağlı işyerlerinde bu kanuna tabi olarak çalışan usta öğreticilerin prim ödeme gün sayıları, ay içindeki çalışma saatlerine bakılmaksızın, her ay 30 gün olarak kuruma bildirilir. Şu kadar ki, bunların bir ay için prime esas tutulacak kazançlar toplamı, bu kanunun 78 inci maddesinde belirtilen aylık prime esas kazancın alt sınırından az olamaz."

BAŞKAN - Teşekkür ederim.

Komisyon?..

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ SABAHATTİN YILDIZ (Muş) - Sayın Başkan, Millî Eğitim Bakanlığı ve Maliye Bakanlığının görüşünü almadan böyle bir önergeyi bu maddeye ilave etmek yanlış olur kanaatindeyim; ondan dolayı, katılmıyoruz önergeye.

BAŞKAN - Teşekkür ederim.

Hükümet?..

ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI MURAT BAŞESGİOĞLU (İstanbul) - Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN - Gerekçeyi mi okutayım, söz mü istiyorsunuz?

SALİH KAPUSUZ (Ankara) - Gerekçe okunsun.

BAŞKAN - Gerekçeyi okutuyorum :

Gerekçe :

Millî Eğitime bağlı işyerlerinde bu Kanuna tabi olarak çalışan usta öğreticilerin hastalık sigortası ve emeklilik yönünden yaşadıkları mağduriyetin ortadan kaldırılması amacıyla her ay 30 gün üzerinden kuruma bildirilmesi amaçlanmaktadır.

BAŞKAN - Teşekkür ederim.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Teşekkür ederim. Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.

Sayın milletvekilleri, ek 43 üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Teşekkür ederim. Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Ek 44 üncü maddeyi okutuyorum :

EK MADDE 44. - Bu Kanunun 20 nci ve 23 üncü maddelerine göre hesaplanan yıllık gelirin 1/12'si, gelire esas günlük kazanç hesabına giren son takvim ayı ile gelir başlangıç tarihi arasında geçen her ay için Devlet İstatistik Enstitüsü tarafından açıklanan en son temel yıllı kentsel yerler tüketici fiyatları indeksindeki aylık artış oranları kadar artırılarak sigortalının bir aylık geliri belirlenir.

BAŞKAN - Madde üzerinde...

ALİ TOPUZ (İstanbul) - Sayın Başkan, 53 üncü maddenin paragrafı gibidir bu ek maddeler. Siz, maddeyi parça parça oyluyorsunuz. Oysa, 53 üncü maddeyi sonuna kadar okumak ve ondan sonra önergeleri işleme koymak, daha sonra da maddeyi oylamak gerekir. 53 üncü maddenin paragrafıdır bu okuduklarınız, 54 üncü maddeye kadar okunması ve bitmesi lazım.

BAŞKAN - Teşekkür ederim.

Sayın Topuz, şimdi, uygulamamız şöyle: Her ek maddeyi ayrı ayrı okuyoruz...

ALİ TOPUZ (İstanbul) - 53 üncü maddenin paragrafıdır o.

BAŞKAN - Müsaade eder misiniz.

İşlemlerini yapıyoruz, ek maddeler bittikten sonra, kabul edilen ek maddelerle beraber 53 üncü maddeyi ayrıca oya sunuyoruz.

ALİ TOPUZ (İstanbul) - Peki, efendim.

BAŞKAN - Teşekkür ederim.

Ek 44 üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Teşekkür ederim. Kabul etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.

Ek 45 inci maddeyi okutuyorum :

EK MADDE 45. - Bu Kanunun 61 inci maddesinin ikinci fıkrasına göre belirlenecek ortalama yıllık kazancın hesaplanmasında, bu Kanunun geçici 82 nci maddesinin (a) bendinin ikinci alt bendine göre bulunacak aylığın artırılmasında esas alınan Devlet İstatistik  Enstitüsü tarafından açıklanan en son temel yıllı kentsel yerler tüketici fiyatları indeksindeki artış oranı veya gayri safi yurt içi hasıla sabit fiyatlarla gelişme hızının eksi olması halinde, yine bu Kanunun ek 38 inci  maddesinin uygulanmasında esas alınan aylık tüketici fiyat indeksinin artış oranının eksi olması halinde bu değer nazara alınmaz.

BAŞKAN - Teşekkür ederim.

Madde üzerinde söz talebi?.. Yok.

Ek 45 inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Teşekkür ederim. Kabul etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.

Ek 46 ncı maddeyi okutuyorum :

EK MADDE 46. - Bu maddenin  yürürlüğe girmesinden sonra ölen sigortalıların anne ve babalarına bağlanan gelir ve aylıklar sosyal güvenlik kuruluşlarına tabi olarak çalışmaya başladıkları veya 1.7.1976 tarihli ve 2022 sayılı Kanuna göre bağlanan aylık hariç olmak üzere, bunlardan her ne ad altında olursa olsun gelir veya aylık almaya başladıkları tarihi takip eden ödeme dönemi başından itibaren kesilir.

BAŞKAN - Teşekkür ederim

Madde üzerinde söz talebi?.. Yok.

Ek 46 ncı maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Teşekkür ederim. Kabul etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.

Ek 47 nci maddeyi okutuyorum :

EK MADDE 47. - Bu Kanuna göre gelir veya aylık almakta olan kız çocuklarının sosyal güvenlik sözleşmesi akdedilmiş ülkelerdeki sosyal güvenlik kuruluşlarına tabi çalışmaya başlamaları veya bu ülkelerin sosyal güvenlik kuruluşlarından gelir veya aylık almaya başlamaları halinde, bağlanan gelir ve aylıkları kesilir.

BAŞKAN - Teşekkür ederim

Madde üzerinde söz talebi?.. Yok.

Ek 47 nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler...Teşekkür ederim. Kabul etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.

Sayın milletvekilleri, kabul edilen ek maddelerle birlikte 53 üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Teşekkür ederim. Kabul etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.

54 üncü maddeyi okutuyorum :

MADDE 54. - 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanununa aşağıdaki geçici maddeler eklenmiştir.

GEÇİCİ MADDE 86. - 8.9.1999 ile 31.12.1999 (dahil) tarihleri arasında işe alınan sigortalılar için en geç bir ay içinde Kuruma verilen veya iadeli taahhütlü olarak gönderilen işyeri bildirgesi ile işe giriş bildirgeleri de süresi içinde verilmiş sayılır. Belirtilen süre içerisinde sekizinci maddenin birinci fıkrası ve 9 uncu maddedeki yükümlülükleri yerine getirmemeleri sebebiyle, yine bu Kanuna göre haklarında idari para cezası uygulanan işverenlerin ödedikleri idari para cezası ve gecikme zammı tutarı müteakip aylardaki prim borçlarından mahsup edilir.

BAŞKAN - Teşekkür ederim.

Geçici 86 ncı maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Teşekkür ederim. Kabul etmeyenler... Geçici 86 ncı madde kabul edilmiştir.

Geçici 87 nci maddeyi okutuyorum :

GEÇİCİ MADDE 87. - 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanununun 60 ıncı maddesinin (C) bendinin (b) alt bendinde yapılan değişikliğin uygulanmasında; bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihte;

a) 12 yıl ve daha fazla sigortalılık süresi bulunanlar hakkında sakatlık derecesi ne olursa olsun bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten önce yürürlükte bulunan hükümler uygulanır.

b) 9 yıldan fazla 12 yıldan az sigortalılık süresi bulunup II. derece sakatlığı olanlar 15 yıl 8 ay sigortalılık süresi ve 3680 gün,

9 yıldan fazla 12 yıldan az sigortalılık süresi bulunup III. derece sakatlığı olanlar 16 yıl sigortalılık süresi ve 3760 gün,

c) 6 yıldan fazla 9 yıldan az sigortalılık süresi bulunup II. derece sakatlığı olanlar 16 yıl 4 ay sigortalılık süresi ve 3760 gün,

6 yıldan fazla 9 yıldan az sigortalılık süresi bulunup III. derece sakatlığı olanlar 17 yıl sigortalılık süresi ve 3920 gün,

d) 3 yıldan fazla 6 yıldan az sigortalılık süresi bulunup II. derece sakatlığı olanlar 17 yıl sigortalılık süresi ve 3840 gün,

3 yıldan fazla 6 yıldan az sigortalılık süresi bulunup III. derece sakatlığı olanlar 18 yıl sigortalılık süresi ve 4080 gün,

e) 3 yıldan az sigortalılık süresi bulunup II. derecede sakatlığı olanlar 17 yıl 8 ay sigortalılık süresi ve 3920 gün,

3 yıldan az sigortalılık süresi bulunup III. derece sakatlığı olanlar 19 yıl sigortalılık süresi ve 4240 gün,

Malullük yaşlılık ve ölüm sigortaları primi ödemiş olmak şartıyla yaşlılık aylığından yararlanırlar.

BAŞKAN - Teşekkür ederim.

Sayın Bakan, ve Sayın Komisyon, bir konuyu aydınlığa kavuşturmamız gerekiyor.

Şimdi, (a), (b) ve (c) bentlerinde geçen "derece" kelimesi, ondan sonra gelen bentlerde, (d) bendinden sonra gelenlerin hepsinde "derecede" diye belirtilmiş. Bunun hepsini "derece" mi yapalım; yoksa "derecede" mi yapalım?

ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI MURAT BAŞESGİOĞLU (İstanbul) - Sayın Başkan "derece" daha uygun.

BAŞKAN - Peki.

Madde üzerinde söz talebi?.. Yok.

Sayın milletvekilleri, "derecede" diye geçen bentler de "derece" olarak düzeltilmek suretiyle, maddeyi düzeltilmiş şekliyle oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Teşekkür ederim. Kabul etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.

54 üncü maddeyi kabul edilen geçici maddelerle birlikte oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Teşekkür ederim. Kabul etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.

55 inci maddeyi okutuyorum :

MADDE 55. - 24.5.1983 tarihli ve 2829 sayılı Sosyal Güvenlik Kurumlarına Tabi Olarak Geçen Hizmetlerin Birleştirilmesi Hakkında Kanunun  5  inci maddesinin ikinci fıkrasının (a) bendinin (2) numaralı alt bendi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

2. Malûllük veya ölüm, 60 yaşın doldurulması, Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığına tabi görevlerden kurumlarınca re'sen veya yaş haddinden emekliye sevk edilme nedenleriyle görevleri ile ilgileri kesilenlerin görevlerinden ayrıldıkları tarihten itibaren altı ay içinde, kendileri veya hak sahipleri tarafından, aldıkları kuruma o kurumun kendi mevzuatına göre hesaplanan tutarını

BAŞKAN - Madde üzerinde söz talebi?.. Yok.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Teşekkür ederim. Kabul etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.

56 ncı maddeyi okutuyorum :

MADDE 56. - 8.5.1985 tarihli ve 3201 sayılı Yurt dışında Bulunan Türk Vatandaşlarının Yurtdışında Geçen Sürelerinin Sosyal Güvenlikleri Bakımından Değerlendirilmesi Hakkında Kanunun  3 üncü maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

Başvurulacak kuruluşlar;

Madde 3. - 1) Halen yurt dışında bulunanlar,

a) Yurt dışına çıkmadan önce Türkiye'de herhangi bir sosyal güvenlik kuruluşuna tabi çalışması olmayanlar Sosyal Sigortalar Kurumuna,

b) Yurt dışına çıkmadan önce Türkiye'de son defa prim, kesenek ve karşılık ödenen sosyal güvenlik kuruluşuna,

c) Ev kadınları Bağ-Kur'a,

Yazılı olarak müracaat etmek suretiyle borçlanabilirler.

2) Türkiye'ye döndükten sonra yurtdışında geçen hizmetlerini borçlanmak isteyenler,

a) Herhangi bir sosyal güvenlik kuruluşuna tabi olmayanlar, Sosyal Sigortalar Kurumuna,

b) Müracaat tarihinde çalışmakta olanlar tabi oldukları sosyal güvenlik kuruluşuna,

c) Başvuru tarihinde herhangi bir sosyal güvenlik kuruluşuna tabi olmamakla birlikte yurda dönüş tarihinden sonraki çalışmalarından dolayı son defa tabi oldukları sosyal güvenlik kuruluşuna,

d) Hizmetlerinden bir kısmı yurt dışında iken borçlananlardan kalan hizmetlerini yurda dönüş yaptıktan sonra borçlanmak isteyenler ilk borçlanmayı yapan sosyal güvenlik kuruluşuna,

e) Ev kadınları Bağ-Kur'a,

Yazılı olarak müracaat etmek suretiyle borçlanabilirler.

3) Hak sahiplerinin borçlanması, yurt dışında çalışmakta iken veya yurda dönüş yaptıktan sonra ölenlerin hak sahipleri ilgili sosyal güvenlik kuruluşuna müracaat etmek suretiyle bu Kanunla getirilen haklardan yararlanırlar.

BAŞKAN - Teşekkür ederim.

Madde üzerinde söz talebi?.. Yok.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler...Teşekkür ederim. Kabul etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.

57 nci maddeyi okutuyorum :

Yürürlükten kaldırılan hükümler

MADDE 57. -  4792  sayılı Sosyal Sigortalar Kurumu  Kanununun geçici 7 nci maddesi hariç, diğer maddeleri  ile 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanununun 3 üncü maddesinin 1 numaralı fıkrasının (I)  ve (L) bendi ve 2 numaralı fıkrasının (A) ve (D) bentleri, 130 uncu maddesinin ikinci fıkrası, ek 15 inci maddesi  ve 4447 sayılı İşsizlik Sigortası Kanununun 59 uncu maddesinin ikinci fıkrası bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihte  yürürlükten kaldırılmıştır.

BAŞKAN - Teşekkür ederim.

Madde üzerinde, şahsı adına İstanbul Milletvekili Sayın Lokman Ayva.

Buyurun Sayın Ayva.

LOKMAN AYVA (İstanbul) - Söz talebimi geri alıyorum.

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum.

Madde üzerinde bir önerge vardır; okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülecek olan 247 sıra sayılı kanun tasarısının 57 nci maddesine "(A) ve (D) bendi" ibaresinden sonra "32 nci maddenin 4447 sayılı Kanuna eklenen ikinci fıkrası" ibaresinin eklenmesini arz ve teklif ederim.

                                                                 Lokman Ayva

                                                                           İstanbul

BAŞKAN - Komisyon?..

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ SABAHATTİN YILDIZ (Muş) - Takdire bırakıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN - Hükümet?..

ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI MURAT BAŞESGİOĞLU (İstanbul) - Sayın Başkan, izin verirseniz kısa bir açıklama yapmak istiyorum.

BAŞKAN - Buyurun.

ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI MURAT BAŞESGİOĞLU (İstanbul) - Biz, kurum olarak, katılım payını gözlük, kulak işitme cihazı, diş protezi ve motorlu malul arabasından alıyoruz. Sigortalıda, bu katılım payı yüzde 20, emeklide de yüzde 10 oranındadır. Bu da, hiçbir halükârda, emeklide asgarî ücreti geçemez, sigortalıda da asgarî ücretin 1,5 katını geçemez.

Bu düzenleme yapıldığı zaman, yürürlükten kaldırılan maddeyle ilgili olduğu için, bundan sonra Sosyal Sigortalar Kurumu -eğer bu önerge kabul edilirse- hiçbir şartta katılım payı alamayacak, hiç ayırım yapmaksızın; yani, gözlük alan bir sigortalısından yahut emeklisinden de bu öngörülen katılım payını alamayacak. Bir miktar, gücü oranında; işte, asgarî ücreti aşmayacak bir ölçüde, sigortalılardan bu cihazlar için katılım payı alınması uygulamasının devam etmesini, kurumun aktuarya açısından, malî yapısı açısından faydalı mülahaza ediyoruz, bu sebeple önergeye katılmıyoruz.

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Bakan.

Gerekçe mi okunsun, söz mü istiyorsunuz?

LOKMAN AYVA (İstanbul) - Söz istiyorum Sayın Başkan.

BAŞKAN - Buyurun.

LOKMAN AYVA (İstanbul) - Sayın Başkan, sayın milletvekillerimiz; saygılarımı ve sevgilerimi sunuyorum.

Tasarıda ortez ve protez diye geçiyor; ortez ve protez dediğimiz hadise şu: Takma bacak, takma kol... Bununla ilgili bir düzenleme bu.

Vaktinizi alacağım; ama, önce, ekonomideki bir kavramdan yola çıkmak istiyorum. Ekonomide marjinal fayda diye bir şey var. Marjinal fayda şu demek: Birisi 5 bardak su içmiş, 6 ncı bardağı içecek, neredeyse, midesi bulanıyor; birisi de saatlerce susuz, yarım bardak bile su içmemiş, bulsa... Şimdi, ikisi için suyun anlamı çok farklı. Burada, asgarî ücretin birbuçuk katının, asgarî ücret alan insan için ne anlama geldiğini herkes takdir edecektir. Yani, asgarî ücret 250 000 000'sa, 375 000 000 lira ne demek asgarî ücretli için; birbuçuk aylık maaşı demek, geçimi demek. Şu anda bu durumda çalışan onbinlerce insan var.

Öte yandan, bu düzenleme 1999 yılında 17 Ağustos depreminden bir hafta sonra yapıldı. Herhalde, tahmin ediyorum, o zaman -kulakları çınlasın- Sayın Yaşar Okuyan, depremden çok sakat çıkacağını zannetti; dolayısıyla da, böyle bir düzenleme koydurdu. Bu düzenleme, ortez ve protezle ilgili ve depremden bir hafta sonra bu düzenleme yapıldı. Bu düzenlemeyle ne yapılıyor; mesela, çalışan veya emekli birisi, gidiyor, protez yaptırıyor; adamın ayağı yok. SSK "ben, bunu karşılarım; ama, senden şu kadarını alırım, 375 000 000 lirasını alırım" diyor. Peki, bunun girdi bağlamındaki durumuna bakalım. Sürekli hastalık kavramı var, mesela, diyabetik; onlardan bu ücret alınmaz, alınmaması da lazım zaten. Mesela, kanser hastasının ayda 1,5-2 milyar lira ilaç parası var; alınmaz, alınmaması da lazım. Peki, bu, protez kullanandan niye alınır, mantığı nedir bunun acaba? Yani, bunun parası çok olduğu için mi; bu, bir sağlık meselesi olmadığı için mi?.. Bunun mantığını anlamak mümkün değil.

Bir başka veçheyi söylüyorum. Bizim başka iki sosyal güvenlik kuruluşumuz daha var; biri Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığına bağlı olan Bağ-Kur, öbürü de Emekli Sandığı; ikisi de Türkiye Cumhuriyetinin kuruluşları. Peki, orada nasıl; orada böyle bir şey yok. Bundan dolayı -yani, ortez, protezi kastediyorum, gözlüğün bu bağlama girdiğini zannetmiyorum- ayda, eğer SSK'nın eline 50 milyardan fazla para geçiyorsa, ben, bu önergeyi geri çekmeye hazırım; yani, burada SSK'nın eline geçecek para ayda 10-15 milyar liradır; konuştuğumuz para bu. Bu, SSK için çok büyük bir para değil belki, ama, 250 000 000, 300 000 000 maaş alan insan için çok büyük bir para; yaptığımız hadise bu.

İnşallah, takdirlerinizle, 25 Temmuzla beraber, Türkiye'de bu noktada sıkıntıları olan, çilesi olan insanlara bir güneş doğmuş olacak diyorum; hem manevî anlamda güneş doğacak hem de inşallah biraz sonra güneş doğacak.

Saygılar, sevgiler sunuyorum efendim. (Alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Ayva.

Sayın milletvekilleri, Komisyon ve Hükümetin katılmadığı önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Teşekkür ederim. Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Teşekkür ederim. Kabul etmeyenler... Madde kabul edilmiştir. Teşekkür ederim.

58 inci maddeyi okutuyorum :

Yürürlük

MADDE 58.- Bu Kanunun;

a) 25 inci ve 36 ncı maddeleri 1.1.2004 tarihinden itibaren, 38 inci maddesi yayımını izleyen ayın sonundan itibaren, 40 ıncı maddesi Kanunun yayımını takip eden aybaşından itibaren, 43 üncü maddesi Kanunun yayımı tarihinden altı ay sonra,

b) Diğer maddeleri ise yayımı tarihinden itibaren,

Yürürlüğe girer.

BAŞKAN - Teşekkür ederim.

Madde üzerinde söz talebi?.. Yok.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Teşekkür ederim. Kabul etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.

59 uncu maddeyi okutuyorum :

Yürütme

MADDE 59. - Bu Kanun hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür.

BAŞKAN - Teşekkür ederim.

Madde üzerinde söz talebi?.. Yok.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Teşekkür ederim. Kabul etmeyenler... 59 uncu madde kabul edilmiştir.

Sayın milletvekilleri, tasarının tümü açıkoylamaya tabidir.

Açıkoylamanın şekli hakkında Genel Kurulun kararını alacağım.

Açıkoylamanın elektronik oylama cihazıyla yapılmasını oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Teşekkür ederim. Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Sayın milletvekilleri, oylama için 5 dakika süre vereceğim. Bu süre içerisinde sisteme giremeyen üyelerin teknik personelden yardım istemelerini, bu yardıma rağmen de sisteme giremeyen üyelerin, oy pusulalarını, oylama için öngörülen 5 dakikalık süre içerisinde Başkanlığa ulaştırmalarını rica ediyorum.

Ayrıca, vekâleten oy kullanacak sayın bakanlar var ise, hangi bakana vekâleten oy kullandığını, oyunun rengini ve kendisinin ad ve soyadı ile imzasını da taşıyan oy pusulasını, yine, oylama için öngörülen 5 dakikalık süre içerisinde Başkanlığa ulaştırmalarını rica ediyorum.

Sisteme giremeyip pusula gönderen sayın üyelerin Genel Kurul salonundan ayrılmamalarını rica ediyorum; çünkü, sonuçta, gönderilen pusula sahiplerinin Genel Kurul Salonunda olup olmadıklarına bakacağım.

Oylama işlemini başlatıyorum.

(Elektronik cihazla oylama yapıldı)

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, Sosyal Sigortalar Kurumu Kanunu Tasarısının açıkoylama sonucunu açıklıyorum:

Kullanılan oy sayısı : 156

Kabul : 151

Ret : 5

Böylece, toplantı yetersayısı bulunamadığı için, bir sonraki birleşimde oylaması tekrarlanacaktır. (1)

Sayın milletvekilleri, toplantı yetersayımız olmadığından, çalışmalarımızı sonuçlandırıyoruz.

Bu saate kadar çalışan, emek veren bütün arkadaşlarımıza teşekkür ediyoruz.

Sayın milletvekilleri, sözlü sorular ile diğer denetim konularını sırasıyla görüşmek için, 29 Temmuz 2003 Salı günü saat 15.00'te toplanmak üzere birleşimi kapatıyorum.

İyi sabahlar.

Kapanma Saati: 05.01

 

 

 

 

 

 

                                                 

(1) Açıkoylama kesin sonuçlarını gösteren tablo tutanağın sonuna eklidir.