DÖNEM
: 22 YASAMA
YILI : 1
T. B. M. M.
TUTANAK DERGİSİ
CİLT : 22
106 ncı Birleşim
15 . 7 . 2003 Salı
İ
Ç İ N D E K İ L E R
I. -
GEÇEN TUTANAK ÖZETİ
II. - GELEN KÂĞITLAR
III. -
YOKLAMA
IV. -
BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A) GündemdIşI Konuşmalar
1.- Karabük Milletvekili Hasan Bilir'in,
Karabük İli ve Kardemir AŞ'nin sorunlarına ilişkin gündemdışı konuşması
2.- Bitlis Milletvekili Edip Safder
Gaydalı'nın, hükümet tarafından çeşitli bölgelerde uygulanmak istenilen farklı
elektrik ücret tarifelerine ilişkin gündemdışı konuşması ve Millî Eğitim Bakanı
Hüseyin Çelik'in cevabı
3.- Yalova Milletvekili Muharrem İnce'nin,
son zamanlarda Millî Eğitim Bakanlığı tarafından gündeme getirilen ve
uygulamaya konulan ilköğretim ders kitaplarının bedava dağıtılması ve ders
kitaplarıyla ilgili diğer konulara ilişkin gündemdışı konuşması ve Millî Eğitim
Bakanı Hüseyin Çelik'in cevabı
B) Tezkereler ve Önergeler
1.- Tarım ve Köyişleri Eski bakanlarından
Mustafa Taşar ve Hüsnü Yusuf Gökalp ile Devlet Eski Bakanı Mustafa Yılmaz
haklarındaki Başbakanlık tezkeresi (3/329)
2.- Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın,
görüşmelerde bulunmak üzere bir heyetle birlikte Malezya ve Pakistan'a yaptığı
resmî ziyarete, ekli listede adları yazılı milletvekillerinin de iştirak
etmesinin uygun bulunduğuna ilişkin Başbakanlık tezkeresi (3/330)
3.- Konya Milletvekili Atilla Kart'ın, 657
Sayılı Devlet Memurları Kanununun Bazı Maddelerinde Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Teklifinin (2/125) doğrudan gündeme alınmasına ilişkin önergesi
(4/85)
V.-
ÖNERİLER
A) SİyasÎ Partİ Grubu Önerİlerİ
1.- Genel Kurulun çalışma gün ve
saatleriyle gündemdeki sıralamanın yeniden düzenlenmesine ilişkin AK Parti Grup
önerisi
VI.- KANUN
TASARI VE TEKLİFLERİYLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER
1.- Adlî Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile
Bölge Adliye Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yetkileri Hakkında Kanun Tasarısı
ve Adalet Komisyonu Raporu (1/521) (S. Sayısı : 146)
2.- Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununda
Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Tasarısı ve Adalet Komisyonu Raporu
(1/523) (S. Sayısı : 152)
3.- Bayındırlık ve İskân Bakanlığının
Teşkilât ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ve Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm
Komisyonu Raporu (1/623) (S. Sayısı : 202)
4.- Çeşitli Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına İlişkin 19.6.2003 Tarihli ve 4903 Sayılı Kanun ve Anayasanın 89
uncu Maddesi Gereğince Cumhurbaşkanınca Bir Daha Görüşülmek Üzere Geri Gönderme
Tezkeresi ve Adalet Komisyonu Raporu (1/633) (S. Sayısı : 220)
5.- Yargıtay Kanununda Değişiklik
Yapılmasına İlişkin Kanun Tasarısı ve Adalet Komisyonu Raporu (1/627) (S.
Sayısı : 221)
6.- Sosyal Güvenlik Kurumu Teşkilâtının
Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanun Tasarısı ile Sağlık, Aile, Çalışma ve
Sosyal İşler ve Plan ve Bütçe Komisyonları Raporları (1/294) (S. Sayısı : 222)
7.- Devlet Mezarlığı Dışında Defnedilen
Bazı Devlet Büyüklerinin Mezarları Hakkında Kanun Tasarısı ve İçişleri
Komisyonu Raporu (1/394) (S. Sayısı : 59)
8.- Su Ürünleri Kanununda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile İçişleri, Tarım, Orman ve Köyişleri ve
Adalet Komisyonları Raporları (1/407) (S. Sayısı : 125)
9.- Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile
Bangladeş Halk Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Gelir Üzerinden Alınan Vergilerde
Çifte Vergilendirmeyi Önleme ve Vergi Kaçakçılığına Engel Olma Anlaşmasının
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu
Raporu (1/414) (S. Sayısı : 157)
10.- Türkiye Cumhuriyeti ile Slovenya
Cumhuriyeti Arasında Gelir Üzerinden Alınan Vergilerde Çifte Vergilendirmeyi
Önleme Anlaşması ve Eki Protokolün Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun
Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu (1/468) (S. Sayısı : 159)
11.- Türkiye Cumhuriyeti ile Sudan
Cumhuriyeti Arasında Gelir Üzerinden Alınan Vergilerde Çifte Vergilendirmeyi
Önleme Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarı ve
Dışişleri Komisyonu Raporu (1/518) (S. Sayısı : 160)
12.- Karayolu Taşımacılığında Çalışma
Saatleri ve Dinlenme Sürelerine İlişkin 153 Sayılı Sözleşmenin Onaylanmasının
Uygun Bulunduğu Hakkında Kanun Tasarısı ile Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal
İşler ve Dışişleri Komisyonları Raporları (1/427) (S. Sayısı : 162)
13.- Ev Hayvanlarının Korunmasına Dair
Avrupa Sözleşmesinin Onaylanmasının Uygun Bulunduğu Hakkında Kanun Tasarısı ile
Çevre ve Dışişleri Komisyonları Raporları (1/409) (S. Sayısı : 85)
14.- İş Kazalarının Önlenmesine
(Gemiadamları) İlişkin 134 Sayılı Sözleşmenin Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna
Dair Kanun Tasarısı ile Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler ve Dışişleri
Komisyonları Raporları (1/502) (S. Sayısı : 169)
15.- Avrupa Sınırötesi Televizyon
Sözleşmesini Değiştiren Protokolün Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun
Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu (1/487) (S. Sayısı : 185)
16.- M483-I.C.M. Mermisinin Avrupa'da
Ortak İmali İçin Endüstriyel Organizasyonun Lider Firması ile Sözleşme
Yapılması İsteği ile İlgili Türkiye Cumhuriyeti Hükümetini Temsilen Millî
Savunma Bakanı ve Hollanda Krallığı Hükümetini Temsilen Millî Savunma Bakanı
Arasında 2 Eylül 1991 Tarihinde İmzalanmış Olan Mutabakat Muhtırasının Bir
Numaralı Değişiklik Ekinin Onaylanmasının Uygun Bulunduğu Hakkında Kanun
Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu (1/588) (S. Sayısı : 186)
17.- Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile
Letonya Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Gelir Üzerinden Alınan Vergilerde Çifte
Vergilendirmeyi Önleme ve Vergi Kaçakçılığına Engel Olma Anlaşması ve Eki
Protokolün Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri
Komisyonu Raporu (1/391) (S. Sayısı : 156)
18.- Mardin Milletvekili Muharrem Doğan ve
22 Milletvekilinin; Yükseköğretim Kurumları Teşkilâtı Kanununda Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifi ve İçtüzüğün 37 nci Maddesine Göre Doğrudan
Gündeme Alınma Önergesi (2/23) (S. Sayısı : 129)
19.- At Yarışları Hakkında Kanunda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile Tarım, Orman ve Köyişleri
Komisyonu Raporu (1/356) (S. Sayısı : 138)
20.- Denizli Milletvekili Mustafa Gazalcı
ve 53 Milletvekilinin; 3 Mart'ın Her Yıl "Laiklik ve Öğretim Birliği
Bayramı" Olarak Kutlanması Hakkında Kanun Teklifi ve İçtüzüğün 37 nci
Maddesine Göre Doğrudan Gündeme Alınma Önergesi (2/93) (S. Sayısı : 139)
21.- Bayburt Milletvekili Ülkü Güney'in;
Bayburt İlinde Konursu, Gökçedere ve Masat Adıyla Üç Yeni İlçe Kurulmasına Dair
Kanun Teklifi ve İçtüzüğün 37 nci Maddesine Göre Doğrudan Gündeme Alınma
Önergesi (2/17) (S. Sayısı : 140)
22.- Adalet ve Kalkınma Partisi Grup
Başkanvekilleri Ankara Milletvekilleri Salih Kapusuz ve Haluk İpek, Bursa
Milletvekili Faruk Çelik, Hatay Milletvekili Sadullah Ergin ile Ordu
Milletvekili Eyüp Fatsa'nın; Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünde
Değişiklik Yapılması Hakkında İçtüzük Teklifi ve Anayasa Komisyonu Raporu
(2/140) (S. Sayısı : 161)
23.- Gemiadamlarının Ulusal Kimlik
Kartlarına İlişkin 108 Sayılı Sözleşmenin Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair
Kanun Tasarısı ile Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler ve Dışişleri
Komisyonları Raporları (1/503) (S. Sayısı : 170)
24.- Gemiadamlarının Yıllık Ücretli İznine
İlişkin 146 Sayılı Sözleşmenin Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Hakkında Kanun
Tasarısı ile Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler ve Dışışleri Komisyonları
Raporları (1/507) (S. Sayısı : 172)
25.- Gemiadamlarının Ülkelerine Geri
Gönderilmesine İlişkin 166 Sayılı Sözleşmenin Onaylanmasının Uygun Bulunduğu
Hakkında Kanun Tasarısı ile Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler ve Dışişleri
Komisyonları Raporları (1/509) (S. Sayısı : 174)
26.- Gemiadamlarının Hastalanması,
Yaralanması ya da Ölümü Halinde Armatörün Sorumluluğuna İlişkin 55 Sayılı
Sözleşmenin Onaylanmasının Uygun Bulunduğu Hakkında Kanun Tasarısı ile Sağlık,
Aile, Çalışma ve Sosyal İşler ve Dışişleri Komisyonları Raporları (1/497) (S.
Sayısı : 164)
27.- Gemilerde Mürettebat İçin İaşe ve
Yemek Hizmetlerine İlişkin 68 Sayılı Sözleşmenin Onaylanmasının Uygun
Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ile Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler ve
Dışişleri Komisyonları Raporları (1/498) (S. Sayısı : 165)
28.- Gemi Aşçılarının Meslekî Ehliyet
Diplomalarına İlişkin 69 Sayılı Sözleşmenin Onaylanmasının Uygun Bulunduğu
Hakkında Kanun Tasarısı ile Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler ve Dışişleri
Komisyonları Raporları (1/501) (S. Sayısı : 168)
29.- Gemiadamlarının Sağlığının Korunması
ve Tıbbî Bakımına İlişkin 164 Sayılı Sözleşmenin Onaylanmasının Uygun
Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ile Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler ve
Dışişleri Komisyonları Raporları (1/506) (S. Sayısı : 171)
30.- Liman İşlerinde Sağlık ve Güvenliğe
İlişkin 152 Sayılı Sözleşmenin Onaylanmasının Uygun Bulunduğu Hakkında Kanun
Tasarısı ile Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler ve Dışişleri Komisyonları
raporları (1/508) (S. Sayısı : 173)
VII.-
SORULAR VE CEVAPLAR
A) YazIlI Sorular ve CevaplarI
1.- Ankara Milletvekili Mehmet
Tomanbay'ın, Gazi Üniversitesi Rektörlüğüyle ilgili bazı iddialara ilişkin
sorusu ve Millî Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik'in cevabı (7/700)
2.- Adana Milletvekili Atillâ Başoğlu'nun,
Bakanlar Kurulu üyelerinin imzalarına ilişkin Başbakandan sorusu ve Devlet
Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Mehmet Ali Şahin'in cevabı (7/710)
3.- Adana Milletvekili Atillâ Başoğlu'nun,
Adana-Pozantı Belemedik Köyü Muhtarı hakkındaki bazı iddialara ilişkin sorusu
ve İçişleri Bakanı Abdülkadir Aksu'nun cevabı (7/714)
4.- Trabzon Milletvekili Cevdet Erdöl'ün,
sağlık personeline ve bazı sağlık hizmetlerine ilişkin sorusu ve Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanı Bülent Arınç'ın cevabı (7/742)
5.- Adana Milletvekili Atillâ Başoğlu'nun,
Atatürk Orman Çiftliği arazilerine ilişkin Başbakandan sorusu ve Tarım ve
Köyişleri Bakanı Sami Güçlü'nün cevabı (7/752)
6.- Muğla Milletvekili Cumhur Yaka'nın,
Halk Bankası ile Ziraat Bankasının birleştirileceği iddialarına ilişkin sorusu
ve Devlet Bakanı Ali Babacan'ın cevabı (7/776)
7.- Çanakkale Milletvekili Ahmet Küçük'ün,
Çanakkale Meyvecilik Üretme İstasyonunun özelleştirilip özelleştirilmeyeceğine
ilişkin sorusu ve Tarım ve Köyişleri Bakanı Sami Güçlü'nün cevabı (7/783)
8.- İzmir Milletvekili Ahmet Ersin'in,
taksici cinayetlerine ilişkin sorusu ve İçişleri Bakanı Abdülkadir Aksu'nun
cevabı (7/789)
9.- Ankara Milletvekili Yakup Kepenek'in,
üst yönetim kadrolarına yapılan atamalara ilişkin Başbakandan sorusu ve Devlet
Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Mehmet Ali Şahin'in cevabı (7/794)
10.- Antalya Milletvekili Feridun Fikret
Baloğlu'nun, Vakıflar Bankası müfettiş yardımcılığı sözlü sınavıyla ilgili bazı
iddialara ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Mehmet Ali
Şahin'in cevabı (7/806)
11.- Isparta Milletvekili Mevlüt
Coşkuner'in, Hasankeyf ve Munzur Vadisini etkileyecek barajların yapımına
ilişkin sorusu ve Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanı Mehmet Hilmi Güler'in cevabı
(7/812)
12.- Konya Milletvekili Atilla Kart'ın,
Akşehir Gölü kıyısındaki taşınmazlarla ilgili soruna ilişkin sorusu ve Enerji
ve Tabiî Kaynaklar Bakanı Mehmet Hilmi Güler'in cevabı (7/822)
13.- Erzurum Milletvekili Mustafa
Ilıcalı'nın, trafik denetimine ilişkin sorusu ve İçişleri Bakanı Abdülkadir
Aksu'nun cevabı (7/831)
14.- Mardin Milletvekili Mehmet Beşir
Hamidi'nin, Nusaybin ve Şenyurt sınır kapılarındaki geçişlerle ilgili
çalışmalara ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı Kürşad Tüzmen'in cevabı (7/835)
15.- Samsun Milletvekili Mehmet Kurt'un,
Samsun Gemi İnşa Sanayi Bölgesi Projesine ilişkin sorusu ve Ulaştırma Bakanı
Binali Yıldırım'ın cevabı (7/840)
16.- Sinop Milletvekili Engin Altay'ın,
İnternet kullanımını desteklemek amacıyla planlanan çalışmalara ilişkin sorusu
ve Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım'ın cevabı (7/842)
17.- Edirne Milletvekili Rasim Çakır'ın,
prinç ithalatının sınırlandırılıp sınırlandırılmayacağına ilişkin sorusu ve
Tarım ve Köyişleri Bakanı Sami Güçlü'nün cevabı (7/847)
18.- İstanbul Milletvekili Emin Şirin'in,
akaryakıt dağıtım payına yapılan zamma ilişkin sorusu ve Enerji ve Tabiî
Kaynaklar Bakanı Mehmet Hilmi Güler'in cevabı (7/851)
19.- Tekirdağ Milletvekili Mehmet Nuri
Saygun'un, bir gazetede yeralan AKP Genel Başkanının Saddam Hüseyin ile ilgili
bir ifadesine ilişkin Başbakandan sorusu ve Dışişleri Bakanı ve Başbakan
Yardımcısı Abdullah Gül'ün cevabı (7/854)
20.- Adana Milletvekili Atillâ
Başoğlu'nun, Adana-Dumlupınar Köyünün su sorununa ilişkin sorusu ve Enerji ve
Tabiî Kaynaklar Bakanı Mehmet Hilmi Güler'in cevabı (7/865)
21.- Yozgat Milletvekili Emin Koç'un,
Yozgat Yatalak ve Yaşlılar Özel Bakım Rehabilitasyon Merkezî inşaatına ilişkin
sorusu ve Devlet Bakanı Güldal Akşit'in cevabı (7/869)
22.- Sinop Milletvekili Engin Altay'ın,
Karasu Barajı ve çevre yolu projelerine ödenek çıkarılıp çıkarılmayacağına
ilişkin sorusu ve Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanı Mehmet Hilmi Güler'in cevabı
(7/870)
I. - GEÇEN
TUTANAK ÖZETİ
TBMM Genel Kurulu saat 15.00'te açılarak
iki oturum yaptı.
Muğla Milletvekili Orhan Seyfi
Terzibaşıoğlu, Muğla'nın düşman işgalinden kurtarılış yıldönümüne,
İstanbul Milletvekili Berhan Şimşek,
Emekliler Haftası ve emeklilerin içerisinde bulundukları ekonomik sorunlar ile
alınması gereken tedbirlere,
Erzurum Milletvekili Muzaffer Gülyurt,
biyoteknoloji ve genetik biliminin sağlık alanındaki önemine ve bu alanda
yapılması gerekenlere,
İlişkin gündemdışı birer konuşma yaptılar.
Mersin Milletvekili Mustafa Özyürek ve 77
milletvekilinin, Ankara Büyükşehir Belediyesinin plansız ve programsız
projelerle kaynak israfına yol açmasına göz yumduğu ve gerekli önlemleri
almayarak görevini kötüye kullandığı ve bu eylemlerinin Türk Ceza Kanununun
228, 230 ve 240 ıncı maddelerine uyduğu iddiasıyla İçişleri Bakanı Abdülkadir
Aksu hakkında Meclis soruşturması (9/1),
Malatya Milletvekili Ferit Mevlüt
Aslanoğlu ve 21 milletvekilinin, elektrik üretim politikası ve bölgesel
elektrik tarifesi uygulaması konusunda Meclis araştırması (10/119),
Açılmasına ilişkin önergeleri Genel
Kurulun bilgisine sunuldu; Meclis soruşturması önergesinin Anayasanın 100 üncü
maddesine göre en geç bir ay içinde olmak üzere Danışma Kurulunca tespit
edilecek görüşme gününün Genel Kurulun onayına sunulacağı, Meclis araştırması
önergesinin gündemdeki yerini alacağı ve öngörüşmesinin, sırası geldiğinde
yapılacağı açıklandı.
Gündemin "Kanun Tasarı ve Teklifleri
ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler" kısmının:
1 inci sırasında bulunan, Adlî Yargı İlk
Derece Mahkemeleri ile Bölge Adliye Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yetkileri
Hakkında Kanun Tasarısının (1/521) (S. Sayısı: 146) görüşmeleri, daha önce geri
alınan maddelere ilişkin komisyon raporu henüz gelmediğinden;
2 nci sırasında bulunan, Hukuk Usulü
Muhakemeleri Kanununda Değişiklik Yapılmasına İlişkin (1/523) (S. Sayısı :
152),
6 ncı sırasında bulunan, Türkiye
Cumhuriyeti Hükümeti ile Bangladeş Halk Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Gelir
Üzerinden Alınan Vergilerde Çifte Vergilendirmeyi Önleme ve Vergi Kaçakçılığına
Engel Olma Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair (1/414) (S.
Sayısı: 157),
Kanun Tasarılarının görüşmeleri, komisyon
yetkilileri Genel Kurulda hazır bulunmadıklarından;
Ertelendi.
3 üncü sırasında bulunan, Eleman Temininde
Güçlük Çekilen Yerlerde Sözleşmeli Sağlık Personeli Çalıştırılması ile Bazı
Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun
(1/611) (S. Sayısı: 209)
4 üncü sırasında bulunan, Karayolu Taşıma
Kanunu (1/354) (S. Sayısı: 141),
Tasarılarının, yapılan görüşmelerden
sonra,
5 inci sırasında bulunan, Kaçakçılıkla
Mücadele Kanunu Tasarısının (1/591) (S. Sayısı: 199) ise, görüşmesini
müteakiben elektronik cihazla yapılan açıkoylamasından sonra,
Kabul edildikleri ve kanunlaştıkları
açıklandı.
15 Temmuz 2003 Salı günü saat 15.00'te
toplanmak üzere, birleşime19.26'da son verildi.
|
|
Nevzat
Pakdil |
|
|
|
Başkanvekili |
|
|
Türkân
Miçooğulları |
|
Mehmet
Daniş |
|
İzmir |
|
Çanakkale |
|
Kâtip Üye |
|
Kâtip Üye |
No.: 150
II. - GELEN KÂĞITLAR
11. 7. 2003 CUMA
Sözlü Soru Önergeleri
1.- İzmir Milletvekili
Vezir Akdemir'in, İzmir İlinde demiryolunun yer altına alınması ve metro yapımı
konusunda bir çalışma olup olmadığına ilişkin Ulaştırma Bakanından sözlü soru
önergesi (6/650) (Başkanlığa geliş tarihi: 3.7.2003)
2.- Adana Milletvekili
Atilla Başoğlu'nun, petrol aramalarında gerekli derinliğe inilmediği
iddialarına ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanından sözlü soru önergesi
(6/651) (Başkanlığa geliş tarihi: 10.7.2003)
3.- Antalya Milletvekili
Osman Özcan'ın, ABD'nin Kuzey Irak'ta bölücü terör örgütüne destek verdiği
iddialarına ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/652) (Başkanlığa geliş
tarihi: 10.7.2003)
Yazılı Soru Önergeleri
1.- İzmir Milletvekili
Hakkı Ülkü'nün, LPG ikmal tesislerine ilişkin Sanayi ve Ticaret Bakanından
yazılı soru önergesi (7/934) (Başkanlığa geliş tarihi: 10.7.2003)
2.- Edirne Milletvekili
Necdet Budak'ın, çeltik ithalatının durdurulup durdurulmayacağına ilişkin Tarım
ve Köyişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/935) (Başkanlığa geliş tarihi:
10.7.2003)
3.- Osmaniye Milletvekili
Necati Uzdil'in, uzman erbaşların malulen emekliliklerinde rapor sorununa
ilişkin Millî Savunma Bakanından yazılı soru önergesi (7/936) (Başkanlığa geliş
tarihi: 10.7.2003)
4.- Ankara Milletvekili
Yakup Kepenek'in, İstanbul Müzik Festivalinde bir esere sansür uygulandığı
iddiasına ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından yazılı soru önergesi (7/937)
(Başkanlığa geliş tarihi: 10.7.2003)
5.- İstanbul Milletvekili
Ali Rıza Gülçiçek'in, ülkemize girişte doldurulması istenen Sağlık Deklarasyon
Kartına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/938) (Başkanlığa
geliş tarihi: 10.7.2003)
6.- İstanbul Milletvekili
Ali Rıza Gülçiçek'in, 1992 yılındaki Sivas olayları anısına müze ve etkinlik
yapılıp yapılmayacağına ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından yazılı soru
önergesi (7/939) (Başkanlığa geliş tarihi: 10.7.2003)
7.- İzmir Milletvekili
Erdal Karademir'in, İstanbul-Beykoz-Çavuşbaşı Beldesindeki arazisine ilişkin
Maliye Bakanından yazılı soru önergesi (7/940) (Başkanlığa geliş tarihi:
10.7.2003)
8.- İzmir Milletvekili
Oğuz Oyan'ın, Vergi Barışı Kanunu kapsamında tahakkuk ettirilen ve tahsil
edilen vergi, gecikme faizi ve diğer gelirlere ilişkin Maliye Bakanından yazılı
soru önergesi (7/941) (Başkanlığa geliş tarihi: 10.7.2003)
9.- İzmir Milletvekili
Ahmet Ersin'in, İmar Bankasındaki "off-shore" hesaplara ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/942) (Başkanlığa geliş tarihi: 10.7.2003)
No. : 151
14. 7. 2003 PAZARTESİ
Raporlar
1.- Türkiye Adalet Akademisi Kanunu Tasarısı ile Adalet ve Plan ve
Bütçe Komisyonları Raporları (1/298) (S. Sayısı: 213) (Dağıtma tarihi:
14.7.2003) (GÜNDEME)
2.- Güneydoğu Avrupa Çokuluslu Barış Gücü Anlaşmasına 4 üncü Ek
Protokolün Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri
Komisyonu Raporu (1/539) (S. Sayısı: 215) (Dağıtma tarihi: 14.7.2003) (GÜNDEME)
3.- Batı Avrupa Birliği, Ulusal Temsilciler ve Uluslararası
Görevlilerin Statüsü Hakkında Anlaşmanın, Türkiye Tarafından Batı Avrupa
Silahlanma Örgütü Faaliyetleri ile İlgili Olarak Uygulanması ve Buna İlişkin
Mektupların Onaylanmasının Uygun Bulunduğu Hakkında Kanun Tasarısı ve Dışişleri
Komisyonu Raporu (1/379) (S. Sayısı: 216) (Dağıtma tarihi: 14.7.2003) (GÜNDEME)
4.- Birleşmiş Milletler Hazır Barış Gücü Düzenlemeleri Sistemine
Katkılar Hakkında Türkiye Hükümeti ve Birleşmiş Milletler Arasında Ortak Niyet
Beyanının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri
Komisyonu Raporu (1/429) (S. Sayısı: 217) (Dağıtma tarihi: 14.7.2003) (GÜNDEME)
5.- Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Moldova Cumhuriyeti Hükümeti
Arasında Savunma Sanayii İşbirliği Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun
Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu (1/447) (S.
Sayısı: 218) (Dağıtma tarihi: 14.7.2003) (GÜNDEME)
6.- Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Amerika Birleşik Devletleri
Hükümeti Arasında Karşılıklı Kalite Güvence Hizmetlerine İlişkin Anlaşmanın
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu
Raporu (1/476) (S. Sayısı: 219) (Dağıtma tarihi: 14.7.2003) (GÜNDEME)
7.- Yargıtay Kanununda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Tasarısı
ve Adalet Komisyonu Raporu (1/627) (S. Sayısı: 221) (Dağıtma tarihi: 14.7.2003)
(GÜNDEME)
8.- Sosyal Güvenlik Kurumu Teşkilâtının Kuruluş ve Görevleri
Hakkında Kanun Tasarısı ile Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler ve Plan ve
Bütçe Komisyonları Raporları (1/294) (S. Sayısı: 222) (Dağıtma tarihi:
14.7.2003) (GÜNDEME)
Yazılı Soru Önergeleri
1.- Tokat Milletvekili
Resul Tosun'un, hastanelerde ziyaretçilerden ücret alındığı iddiasına ilişkin
Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/943) (Başkanlığa geliş tarihi:
11.7.2003)
2.- Samsun Milletvekili
Mehmet Kurt'un, bir Türk futbolcusunun taltifine ve ülkemizin tanıtımında
değerlendirilmesine ilişkin Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısından (Mehmet
Ali Şahin) yazılı soru önergesi (7/944) (Başkanlığa geliş tarihi: 11.7.2003)
3.- İstanbul Milletvekili
Emin Şirin'in, Koç Üniversitesinin kurulduğu orman arazisine ilişkin Çevre ve
Orman Bakanından yazılı soru önergesi (7/945) (Başkanlığa geliş tarihi:
11.7.2003)
4.- İstanbul Milletvekili
Emin Şirin'in, 4916 sayılı Kanunun geçici 5 inci maddesinin uygulanmasına
ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru önergesi (7/946) (Başkanlığa geliş
tarihi: 11.7.2003)
Süresi İçinde Cevaplandırılmayan Yazılı Soru Önergesi
1.- Antalya Milletvekili
Tuncay Ercenk'in, esnafın kredi faizi borcunun silinip silinmeyeceğine ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/696)
No. : 152
15. 7. 2003 SALI
Tasarılar
1.- Bazı Kanunlarda ve
Millî Piyango İdaresi Genel Müdürlüğü Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanun
Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısı (1/641)
(Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm ve Plan ve Bütçe Komisyonlarına)
(Başkanlığa geliş tarihi: 10.7.2003)
2.-
1739 Sayılı Millî Eğitim Temel Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun
Tasarısı (1/642) (Millî Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor ve Plan ve Bütçe
Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi: 9.7.2003)
3.- 15.5.2002 Tarihli ve
4756 Sayılı Kanunun Geçici 1 inci
Maddesinin Değiştirilmesi Hakkında Kanun Tasarısı (1/643) (Anayasa Komisyonuna)
(Başkanlığa geliş tarihi: 9.7.2003)
Teklif
1.- İzmir Milletvekili
Ali Rıza Bodur ve 5 Milletvekilinin; Devlet Memurları Kanununa Ekli IV Sayılı
Makam Tazminatı Cetvelinde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi (2/168)
(Plan ve Bütçe Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi: 9.7.2003)
Raporlar
1.-
Çeşitli Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına İlişkin 19.6.2003 Tarihli ve 4903
Sayılı Kanun ve Anayasanın 89 uncu Maddesi Gereğince Cumhurbaşkanınca Bir Daha
Görüşülmek Üzere Geri Gönderme Tezkeresi ve Adalet Komisyonu Raporu (1/633) (S.
Sayısı: 220) (Dağıtma tarihi: 15.7.2003) (GÜNDEME)
2.- Bazı Kanunlarda ve
Genel Kadro ve Usulü Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına
Dair Kanun Tasarısı ile İçişleri ve Plan ve Bütçe Komisyonları Raporları
(1/626) (S. Sayısı: 223) (Dağıtma tarihi: 15.7.2003) (GÜNDEME)
3.- Orman Kanununda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ve Tarım, Orman ve Köyişleri
Komisyonu Raporu (1/638) (S. Sayısı: 224) (Dağıtma tarihi: 15.7.2003) (GÜNDEME)
Sözlü Soru Önergesi
1.- Şanlıurfa
Milletvekili Mehmet Vedat Melik'in, Şanlıurfa İl Sağlık Müdürünün atanması ve
görevden alınmasına ilişkin Sağlık Bakanından sözlü soru önergesi (6/653)
(Başkanlığa geliş tarihi: 14.7.2003)
Yazılı Soru Önergeleri
1.- Konya Milletvekili
Atilla Kart'ın, Seydişehir Alüminyum Tesislerine ilişkin Enerji ve Tabiî
Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi (7/947) (Başkanlığa geliş tarihi: 14.7.2003)
2.- İzmir Milletvekili
Hakkı Ülkü'nün 4837 sayılı Kanun kapsamında tahsil edilen ek emlak vergisi
tutarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/948) (Başkanlığa
geliş tarihi: 14.7.2003)
3.- Afyon Milletvekili
Halil Ünlütepe'nin, yatırımları teşvik edici düzenlemeler kapsamına Afyon
İlinin girip girmeyeceğine ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/949)
(Başkanlığa geliş tarihi: 14.7.2003)
4.- İstanbul Milletvekili
Gürsoy Erol'un, özürlü personel istihdamına ilişkin Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanından yazılı soru önergesi (7/950) (Başkanlığa geliş tarihi:
14.7.2003)
5.- Adana Milletvekili
Tacidar Seyhan'ın, Çukobirlik yöneticileri hakkındaki çeşitli iddialara ve
Adana'daki bazı fabrikalara ilişkin Sanayi ve Ticaret Bakanından yazılı soru
önergesi (7/951) (Başkanlığa geliş tarihi: 14.7.2003)
6.- Ardahan Milletvekili
Ensar Öğüt'ün, Kars-Tiflis demiryolu projesine ilişkin Ulaştırma Bakanından
yazılı soru önergesi (7/952) (Başkanlığa geliş tarihi: 14.7.2003)
7.- İzmir Milletvekili
Hakkı Akalın'ın, Karşıyaka Devlet Hastanesi Acil Servisinin ne zaman hizmete
açılacağına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/953) (Başkanlığa
geliş tarihi: 14.7.2003)
8.- Edirne Milletvekili
Necdet Budak'ın, Kırkpınar Güreşlerinin desteklenmesine ilişkin Devlet Bakanı
ve Başbakan Yardımcısından (Mehmet Ali Şahin) yazılı soru önergesi (7/954)
(Başkanlığa geliş tarihi: 14.7.2003)
9.- Konya Milletvekili
Atilla Kart'ın, basında çıkan bir habere ilişkin Başbakandan yazılı soru
önergesi (7/955) (Başkanlığa geliş tarihi: 14.7.2003)
BİRİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 15.00
15 Temmuz 2003 Salı
BAŞKAN: Başkanvekili Sadık YAKUT
KÂTİP ÜYELER: Enver YILMAZ (Ordu), Yaşar TÜZÜN (Bilecik)
BAŞKAN - Sayın
milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 106 ncı Birleşimini açıyorum.
III.- Y O K L A M A
BAŞKAN - Elektronik
cihazla yoklama yapacağım.
Yoklama için 5 dakika
süre vereceğim. Sayın milletvekillerinin, oy düğmelerine basarak salonda
bulunduklarını bildirmelerini; bu süre içerisinde elektronik sisteme giremeyen
sayın milletvekillerinin, salonda hazır bulunan teknik personelden yardım
istemelerini; bu yardıma rağmen sisteme giremeyen üyelerin ise, yoklama
pusulalarını, teknik personel aracılığıyla, 5 dakikalık süre içerisinde
Başkanlığa ulaştırmalarını rica ediyorum.
Yoklama işlemini
başlatıyorum.
(Elektronik cihazla
yoklama yapıldı)
BAŞKAN - Toplantı
yetersayısı vardır; görüşmelere başlıyoruz.
Gündeme geçmeden önce, üç
arkadaşıma gündemdışı söz vereceğim.
Gündemdışı ilk söz,
Karabük İlinin ve Kardemir AŞ'nin sorunlarıyla ilgili söz isteyen Karabük
Milletvekili Sayın Hasan Bilir'e aittir.
Buyurun Sayın Bilir. (AK
Parti sıralarından alkışlar)
Konuşma süreniz 5
dakikadır.
IV. - BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A) GÜNDEMDIŞI KONUŞMALAR
1. - Karabük Milletvekili Hasan Bilir’in, Karabük İli ve
Kardemir A. Ş.’nin sorunlarına ilişkin gündemdışı konuşması
HASAN BİLİR (Karabük) -
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Kardemir Anonim Şirketinin içinde
bulunduğu şartları tespit etmek üzere söz almış bulunuyorum; bu vesileyle, Yüce
Meclisi saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri,
Yüce Meclisimizde görev yapan bütün milletvekillerimizi ilintilendiren, Karabük
ile ilgili, çok önemli bir hususu dikkatlerinize sunmak istiyorum: Geçmişte 16
000 işçi çalıştırma kapasiteli Karabük Demir Çelik Fabrikalarında, Türkiye'nin
bütün vilayetlerinden gelen vatandaşlarımız çalışmışlar, emek ve alınterlerini
Karabük'te bırakmışlardır. Daha sonra, bu güzel ve şirin Anadolu kentimizde
yerleşmişler ve artık, ebediyete kadar bizim hemşerilerimiz olmuşlardır. Bu
anlamda, Karabük, Türkiye mozaiğini barındıran, kozmopolit bir kentimizdir. Çok
çeşitli yörelerin insanlarının bu birliği ve dirliği nasıl sağladıkları
sosyolojik yönden incelemeye değer bir olgudur.
Değerli milletvekilleri,
Türkiye entegre demir-çelik sanayiinin merkezi Karabük'teki Kardemir Anonim
Şirketidir. Cumhuriyet tarihimiz boyunca Türkiye'nin inşası misyonunu üstlenmiş
olan Kardemir, son sekiz yıldır tamamen halka açık, özel bir şirket halinde
faaliyetlerini sürdürmektedir. Kötü idareler, popülist, siyasî ve sendikal
müdahaleler sonucu, maalesef, fabrikamız zor durumlara sürüklenmiştir.
Çalışanlarımız, ağır sanayii sektöründe görülmemiş düzeyde düşük ücretlere razı
olmuş, ücretsiz izinlere katlanmış, kazanılmış sendikal haklarından feragat
etmişlerdir. Fabrikamız, istismar edilmiş, sayıları 45 000-50 000'i bulan hissedarların menfaatlarına hizmet edeceği
yerde, maalesef, yönetim kurulu üyesi birtakım çevrelere menfaatlar
sağlanmıştır.
Değerli arkadaşlarım,
bugün gurur duyarak sizlere ve bütün Türkiye'ye bildiriyorum ki, artık,
Kardemirde hiçbir şey eskisi gibi değildir. Öncelikle, Yüce Meclisimizin
kürsüsünden, 58 inci ve 59 uncu hükümetimize bir Karabüklü olarak minnetlerimi
ve şükranlarımı arz ediyorum. AK Parti hükümetleri, yüzbinlerce insanı,
Türkiyemizin birçok vilayetini direkt veya indirekt alakadar eden Kardemir
Anonim Şirketi için çok sıcak yaklaşımlar sergilemektedir. İşte, bu, dibe vurmuş,
durma noktasına gelmiş ağır sanayimiz için, uygulamaya konulan yepyeni bir
zihniyetin işaretidir. Bugün, Kardemir, çalışan, üreten ve kazanan bir
şirkettir. Bugün, Kardemir, emin ve ehil ellerde idare edilmektedir. Bugün,
Kardemir, geçmişte olduğu gibi, ücretsiz izinleri, işçi çıkarmayı düşünen
değil, kapasite artırma hesapları yapan bir fabrikadır. Bugün, Kardemir, Sayın
Başbakanımızın kamuoyuna taahhüt ettiği demiryolu rayı üretimini dünya
standartlarında gerçekleştirmenin gururunu yaşamaktadır. İşçilerimiz maaşlarını
zamanında almaktadırlar. İşçi ve işveren, geçtiğimiz günlerde, yeni bir
toplusözleşmeyi barış ve huzur ortamı içerisinde gerçekleştirmişlerdir.
Kardemirde, artık, siyasî müdahaleler olmamaktadır; huzur ve çalışma barışı
yeniden tesis edilmiş, geleceğe daha güvenli bakılmaktadır.
Değerli milletvekilleri,
bugün, burada, bir zihniyetin değişiminden, kalkınma hamlesine başlayan dev bir
şirketin başarılarından söz ederken, ileriye yönelik muhtemel bazı tehlikeleri
de işaret etmiş, bazı şerhleri Meclis zabıtlarına geçirmiş bir milletvekili
olmak istiyorum. Kardemir Anonim Şirketiyle ilgili, birtakım çevrelerce öteden
beri sürdürülen bazı çirkin oyunlar, maalesef, sona ermiş değildir. Kardemir
Anonim Şirketi, 2 milyar doların üzerinde çok büyük bir kıymettir. Bu kıymet,
geçmişten geleceğe, her zaman, Kardemiri, kıymetiyle orantılı olmayan çok küçük
sembolik paralarla ele geçirmek isteyen bazı çevrelerin iştahını kabartmıştır.
Bugün, maalesef, aynı sinsi çabalar devam etmektedir. Sektörün ve şirketin
sıkıntıda olduğu dönemlerde ortalıkta görünmeyen bu çevreler, şirketin düze
çıkma eğilimi gösterdiği dönemlerde sahnede yerlerini gecikmeden almaktadırlar.
Vicdanlara rahatsızlık veren, Türk Ticaret Kanunu ve ticarî ahlakla bağdaşmayan
uygulamalarla hem yönetim kurullarını işgal etmekte hem de medyada sık sık yer
aldığı gibi, insider trading, yani, içeriden bilgi almak koşuluyla, şirketle
şahsî ticarî faaliyetlerini devam ettirmektedirler.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Bilir,
konuşmanızı toparlar mısınız.
Buyurun.
HASAN BİLİR (Devamla) -
Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Bunlar hakkında, gerek
Sanayi Bakanlığımızca gerek Sermaye Piyasası Kurulunca inceleme ve
soruşturmalar devam etmektedir.
Tarihe şerh düşüyorum:
Tamamlanmak üzere olan borç yapılanması sona erdiğinde, Kardemir üzerinde
Türkiye Cumhuriyeti Devletinin hiçbir denetim ve yaptırımı kalmayacaktır. 3 000
000 - 5 000 000 dolar gibi sembolik rakamlarla, bazı kişi ve gruplar, şirketin,
âdeta, tek sahibi olma yolundadırlar. Türkiye Cumhuriyeti Devleti, Kardemir
Anonim Şirketinde altın hisseyi elinde bulundurmak zorundadır; aksi halde,
ileride, önü alınmaz çok vahim gelişmeler kaçınılmazdır.
Yüce Meclisi ve Yüce Türk
Milletini bu konuda bilgilendirir; bu vesileyle en derin saygılarımı sunarım.
(AK Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür
ediyorum Sayın Bilir.
Gündemdışı ikinci söz,
elektrik ücretleriyle ilgili söz isteyen Bitlis Milletvekili Edip Safder
Gaydalı'ya aittir.
Buyurun Sayın Gaydalı.
(Alkışlar)
Konuşma süreniz 5
dakikadır.
2. - Bitlis Milletvekili Edip Safder Gaydalı’nın, hükümet
tarafından çeşitli bölgelerde uygulanmak istenilen farklı elektrik ücret
tarifelerine ilişkin gündemdışı konuşması ve Millî Eğitim Bakanı Hüseyin
Çelik’in cevabı
EDİP SAFDER GAYDALI
(Bitlis) - Sayın Başkan, çok değerli milletvekilleri; hükümetimiz tarafından
çeşitli bölgelerde uygulanmak istenen farklı elektrik tarifeleri üzerinde söz
almış bulunuyorum; bu vesileyl, Yüce Heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Bildiğiniz gibi, Enerji
ve Tabiî Kaynaklar Sayın Bakanı ve Enerji Piyasası Düzenleme Kurulu Sayın
Başkanı tarafından, bölgesel tarifeye geçildiği; böylece, kayıp-kaçak
engellenerek, ucuz elektrik enerjisi sağlanacağı dile getirildi; ama, bu konuda
fazlaca bir açıklama yapılmadı.
Sayın milletvekilleri,
bunun ne anlama geldiğini biliyor musunuz; izin verirseniz, bir defa da ben
izah etmek istiyorum. Kalkınmada geri kalmış yörelerimizin sayın
milletvekilleri; yani, sanayisi olmayan illerin ve yörelerin sayın milletvekilleri,
eğer, bugünkü haliyle, TEDAŞ, bölgesel tarifeye geçerse, hiçbiriniz
bölgelerinize gidemeyeceksiniz; çünkü, sanayisi olmayan yörelerde elektrik
satış fiyatları iki, üç misli artıyor; oysa, en iyi siz bilirsiniz ki, bu
ülkenin en yoksul insanları, ödeme gücü en düşük insanları, bu yörenin
insanlarıdır. Bu insanlar, zaten, elektrik parasını ödeyememektedirler. Sayın
Bakan, söyler misiniz, şu anda, elektrik parasını ödeyemeyen bu insanlar, üç
misli bedeli nasıl ödeyeceklerdir? Adalet ve Kalkınma Partisi Hükümet
Programında ucuz ve güvenilir enerji vaat edilmedi mi? Adalet ve Kalkınma
Partisi Acil Eylem Planında elektrik fiyatlarının indirileceği belirtilmedi mi?
Sayın Bakanımız elektrik fiyatlarının ucuzlatılacağını söylemedi mi? Evet,
bunların tamamını biliyorsunuz; ama, şimdi, seçim bölgelerinizde elektrik
fiyatları üç katına çıkıyor. Bu nasıl vaattir; inanın, anlamakta güçlük
çekiyorum.
Şimdi, Sayın Bakan, söz
alıp "bahsettiğiniz bölgelerde elektriğin yüzde 50'den fazlası
kayıp-kaçağa gidiyor veya çalınıyor; çaresiz kaldık" diyebilir. Böyle bir
savunmayı kabul etmek ne derece doğrudur, bilemiyorum. Evet, bu bölgelerde kayıp-kaçak
oranlarının yüksekliği doğrudur; ama, soruyorum; bu bölgeler nasıl bir süreçten
geçmiştir. Bu bölgelerde, bir dönem, bırakınız sıradan vatandaşı, resmî
daireler bile kaçak elektrik kullanır duruma gelmemiş midir? Sonra, belirtilen
yüksek oranlı kayıp-kaçağın yüzde kaçı kaçaktır; bunu ölçebiliyor musunuz;
yoksa, önemli bir kısmı kayıp mıdır?
Sizden önceki dönemde iyi
bir planlama ve işin ehli insanları çalıştırmakla, kayıp-kaçak oranları bir
iniş trendine girmemiş midir? Şimdi, işin ehlî insanlar görevlerinden
alınmakta, artan kayıp-kaçakların faturası da bölge halkına yüklenmek
istenmektedir. Faturasını düzgün ödeyen vatandaş, yarın, yakanıza yapışmayacak
mıdır? Bu nasıl bir işletmecilik anlayışıdır ki, ben işletmemi yönetemiyorum,
kâr ettiremiyorum; o zaman, bedelini, müşteriler ödesin. Böyle bir anlayış
olabilir mi?!
Sayın Bakan "4628
sayılı Yasanın emredici hükmü; yasa, her türlü çapraz sübvansiyonu yasaklıyor
ve şeffaf, liberal bir elektrik piyasası yaratıp, enerji alanında Avrupa
Birliğiyle bütünleşmemizi sağlayacak bir düzenleme getiriyor, bu yüzden
uygulanacak" diyebilir.
Evet değerli
arkadaşlarım, 4628 sayılı Elektrik Piyasası Yasası, Avrupa Birliği
standartlarında bir elektrik piyasasını emrediyor, şeffaflığı emrediyor,
tekelleşmeyi kaldırıyor, her türlü çapraz sübvansiyonu yasaklıyor.
Doğrudur, kime
yasaklıyor; TEDAŞ'a ve yarın doğacak elektrik şirketlerine yasaklıyor; ama,
aynı yasanın üçüncü bölümünde yer alan "Tarifeler, Tüketicilerin
Desteklenmesi, Özelleştirme ve Diğer Hükümler" başlıklı 13 üncü maddesinin
(c) bendinde, aynen "belirli bölgelere ve/veya belirli amaçlara yönelik
olarak tüketicilerin desteklenmesi amacıyla sübvansiyon yapılması gerektiğinde,
bu sübvansiyon fiyatlara müdahale edilmeksizin, miktarı ile esas ve usulleri
Bakanlığın teklifi ve Bakanlar Kurulu kararı ile belirlenmek üzere söz konusu
tüketicilere geri ödeme şeklinde yapılır" deniliyor.
Hükümetimize buradan
seslenmek istiyorum: Geliniz, bu sübvansiyonu yapınız, hem öylesine yapınız ki,
batıda düşen fiyatlara eşdeğer olacak şekilde yapınız; Hükümet Programında,
Acil Eylem Planında beyanlarınızda verdiğiniz ucuz elektrik sözünü de tutmuş
olursunuz. Aksi halde, İktidar Partisi milletvekilleri bölgeye gidemeyeceği
gibi, doğu ve güneydoğuda yapılan tahsilat sıfıra düşecek ve değerler daha da
kötüye gidecektir. Bunu görmek için falcı olmak gerekmiyor.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Buyurun Sayın
Gaydalı; konuşmanızı toparlayabilir misiniz.
EDİP SAFDER GAYDALI
(Devamla) - Ayrıca, bazı illerimizin ticaret odası başkanları, illerinin
organize sanayi bölgelerinin yapımının hükümetimiz tarafından ertelendiğini
belirtmektedirler. Hükümetimiz -acilen- organize sanayi bölgelerinin yapımı ve
farklı elektrik tarifeleri konusunda halkımızı zarardide etmeyecek önlemleri
bir an önce almalıdır.
Yüce Heyetinize en derin
saygılarımı arz ediyorum. (Alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür
ediyorum Sayın Gaydalı.
Konuşmaya, hükümet adına,
Millî Eğitim Bakanı Sayın Hüseyin Çelik cevap vereceklerdir.
Buyurun Sayın Çelik.
Konuşma süreniz 20
dakikadır. (AK Parti sıralarından alkışlar)
MİLLÎ EĞİTİM BAKANI
HÜSEYİN ÇELİK (Van) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Bitlis
Milletvekilimiz Sayın Edip Safder Gaydalı'nın, bölgesel elektrik fiyatı
uygulamasıyla ilgili olarak yapmış olduğu gündemdışı konuşmaya hükümet adına
cevap vermek üzere söz almış bulunuyorum; Yüce Heyetinizi en derin saygılarımla
selamlıyorum.
Öncelikle, hemen şunu
ifade edeyim ki, özellikle kayıp ve kaçağın fazla olduğu bölgelerde, bu kayıp
ve kaçakları, elektrik faturalarını zamanında, gününde ödeyen, yani, bu konuda
son derece titiz ve hassas olan insanların faturalarına ilave etmek, onların
boynuna yıkmak anlamına gelecek olan bölgesel fiyat uygulaması, hükümetimizin
kararlaştırdığı, yürürlüğe koyduğu, yürürlüğe koymak istediği bir şey değildir.
Enerji Bakanlığı, kayıp
ve kaçakları önlemek için bazı çalışmalar yapmaktadır. Hepimiz biliyoruz ki,
belli yörelerimizde, belli illerimizde kayıp kaçaklar zaman zaman yüzde 50'nin,
yüzde 60'ın üzerine çıkmaktadır. Aslında, Türkiye'de elektrik fiyatlarının
genel olarak yüksek olmasının da temel sebeplerinden biri budur. Çok fazla,
ama, haddinden fazla bir kayıp kaçaktan söz edilmektedir. Yapılan takipler,
özellikle polisiye tedbirler de çoğu zaman sonuç vermemektedir; ancak, polisiye
tedbirler sonuç vermiyor diye, yapılan aramalar, taramalar bu meselenin çözümü
noktasında sonuç vermiyor diye, elektrik faturasını zamanında ödeyen, yaktığı elektriğin
parasını ödeyen vatandaşın boynuna ekstra yük yüklemenin adil olmadığını,
rasyonel olmadığını, bir hükümet üyesi olarak ben de kabul ediyorum ve böyle
bir uygulamanın yanlış olduğunu biz de kabul ediyoruz. Ancak, hemen ifade
edeyim, gazetelerde bu anlamda haberler çıktı. Sayın Bakana bendeniz de sordum
böyle bir şey var mıdır diye. Sayın Bakan, kayıp kaçakların önlenmesi amacıyla
bazı çalışmalar yapıldığını; ancak, henüz, bu anlamda kesin bir karara
varılmadığını ifade etti. Dün, bu mesele, Bakanlar Kurulunda gündeme geldi.
Sayın Başbakanımız, başkasının kaçak olarak kullandığı elektriği, elektrik
faturasını, zamanında, hakkıyla ödeyen vatandaşa fatura etmenin, kesinlikle,
akılla, mantıkla, rasyonaliteyle bağdaşmayacağını söyledi ve böyle bir uygulamanın
da, kesinlikle, gündeme bile gelmemesi gerektiğini ifade etti. Bir hükümet
üyesi olarak, şahsen, böyle bir kararname önüme gelirse, ben, böyle bir
kararnameyi imzalamam. (Alkışlar)
Biliyorsunuz, suçların
kişiselliği prensibi, hukukun temel prensiplerinden birisidir; yani, bir
kişinin suçunun cezasını bir başkası çekmez; çekmemelidir. Suçların ferdîliği
prensibinden hareketle, birisi, eğer, suç işliyorsa, kaçak elektrik
kullanıyorsa, hiç kimse, o bölgenin halkına "senin bölgende birçok insan
kaçak elektrik kullanıyor; sen, ya buna mâni ol ya onları ihbar et veyahut da
senin elektrik faturanı yükselteceğim, sana elektriği daha pahalı
satacağım" deme hakkına sahip değildir; bu doğru değildir, böyle bir şey
olmamalıdır, olmaz da.
Ben, Sayın Gaydalı'nın
sözlerinden sonra hemen şunu ifade etmek istiyorum: Değerli arkadaşlarım,
biliyorsunuz, bu kayıp-kaçak meselesi, dün, birkaç ay içerisinde meydana gelmiş
bir olay değildir; bu, yılların birikimi olan, kronik bir problemdir. Aslında,
Türkiye'deki enerji problemini, Türkiye'deki enerji politikalarının
yanlışlığını, biz, hükümet olarak, kucağımızda bulduk. Efendim, devrisabık
edebiyatı yapıyorsunuz falan da denilebilir; ama, herkes biliyor ki, Türkiye'de,
enerji konusunda, gerçekten stratejik adımlar atılmamıştır, ileriye dönük
hesaplar yapılmamıştır; enerji konusunda da, diğer meselelerde olduğu gibi, bir
vurdumduymazlık, öteden beri süregelmektedir. Hatta ve hatta, doğalgaz başta
olmak üzere, birçok konuda, özellikle 57 nci hükümet döneminde, ondan önceki
bazı hükümetler döneminde, Türkiye'nin, âdeta, geleceğini ipotek altına alacak
şekilde yanlış kararlar verilmiştir. Hükümetimiz, bunların hepsini çözmek için
kolları sıvamıştır. Elektrik meselesinde de, vatandaşımıza, özellikle
sanayicimize en ucuz şekilde elektrik kullandırmak üzere büyük bir gayret
içerisindeyiz; ancak, bütün bunların, sabahtan akşama, birkaç ay içerisinde
çözülmesi elbette mümkün görülmemektedir. Yılların birikimi olan problemleri,
birkaç ay içerisinde hükümetimizin çözmesini beklemek, aslında, haksızlık olur;
ancak, tekrar ifade ediyorum, hükümetimiz hem vatandaşımızın evlerinde hem de
sanayicimizin işyerlerinde daha ucuz elektrik kullanmasını temin amacıyla
birçok çalışma yapmaktadır, birçok tedbire başvurulmaktadır. Kayıp ve kaçakları
hiçbirimizin müdafaa etmesi söz konusu değildir. Kayıp ve kaçakların en
minimuma inmesi, hepimizin arzusudur; bunu temin edecek olan da devletin
kendisidir; devlet otoritesi bu işi çözmelidir. Devletin çözemediği bu meseleyi
namuslu vatandaşlara fatura etmenin doğru olmadığını ben de kabul ediyorum.
Hükümetimizin bu yönde almış olduğu bir karar yoktur. Böyle bir uygulama olduğu
zaman, Van Milletvekili olarak, ben de, Sayın Gaydalı kadar ve diğer
arkadaşlarımız kadar rahatsız olurum; bunu da huzurlarınızda beyan ediyorum.
Yüce Heyetinizi
saygılarımla selamlıyorum. (Alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür
ediyorum Sayın Bakan.
Gündemdışı üçüncü söz,
ilköğretim ders kitaplarının bedava dağıtılması ve ders kitaplarıyla ilgili söz
isteyen, Yalova Milletvekili Muharrem İnce'ye aittir.
Buyurun efendim.
(Alkışlar)
Konuşma süreniz 5
dakikadır.
3. - Yalova Milletvekili Muharrem İnce’nin, son zamanlarda
Millî Eğitim Bakanlığı tarafından gündeme getirilen ve uygulamaya konulan
ilköğretim ders kitaplarının bedava dağıtılması ve ders kitaplarıyla ilgili
diğer konulara ilişkin gündemdışı konuşması ve Millî Eğitim Bakanı Hüseyin
Çelik’in cevabı
MUHARREM İNCE (Yalova) -
Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; son zamanlarda, Millî Eğitim Bakanlığı
tarafından gündeme getirilen ve uygulamaya konulan, ilköğretim ders
kitaplarının bedava dağıtılması ve ders kitaplarıyla ilgili diğer konularda
gündemdışı söz almış bulunuyorum; hepinizi saygıyla selamlarım.
Değerli milletvekilleri,
dünyanın bütün ülkelerinde, ilk ve ortaöğretimle ilgili ders kitapları
stratejik bir araç olarak değerlendirilmektedir; o nedenle, ders kitaplarının,
hazırlanmasından dağıtılmasına ve okutulmasına kadar her aşaması, adı Millî
Eğitim olan bir bakanlık için önemlidir; bizim gibi, ulusal kimliğini eğitim
üzerinden kurmaya çalışan bir ulus için daha da önemlidir.
Elbette ki, Anayasamızın
öngördüğü biçimde, zorunlu ve bedava olan ilköğretimde okutulacak kitapların da
devlet tarafından karşılanması takdir edilecek bir girişimdir. O nedenle, Millî
Eğitim Bakanlığımızın başlattığı ilköğretim kitaplarının bedava dağıtılması
projesi, özü itibariyle doğrudur. Ne var ki, konuyla ilgili gelişmeler yakından
takip edildiğinde, bu uygulamanın bu denli masumane olmadığı anlaşılmaktadır.
Ders kitapları piyasası bugün 250 trilyonu aşan bir pazara sahiptir. Millî
Eğitim Bakanlığı, bu piyasanın 160 trilyonluk kısmını son uygulamayla kendi
kontrolüne almış bulunmaktadır. 24 Haziran 2003 tarihinde yapılan ihaleyle,
bedava dağıtılacak olan kitapların 63 milyon adedini 100 trilyon artı KDV karşılığı
özel yayınevlerinden temin etme yoluna gidilmiştir. Buraya kadar herhangi bir
sorun görünmemektedir. Sorun, Sayın Bakanın 2004-2005 öğretim yılı için
okutulacak ders kitaplarını değiştireceğini söylemesi ve Talim Terbiye
Kurulunda bu yönde çalışmaların şimdiden başlatılmış olmasıdır. Programlar
değişeceğine göre, ders kitapları da değişecek demektir. Böylece, bir yıl
sonra, 100 trilyona özel yayınevlerinden temin edilecek olan kitapların çöpe atılması
gerekecektir. Başlangıcı masumane olan bu girişimin ortaya çıkardığı birinci
gerçek, devletin 100 trilyon zarara uğratılmasıdır; devletin cebinden özel
yayınevlerinin cebine bu paranın aktarılmasıdır.
Değerli milletvekilleri,
düşünüyorum; Sayın Bakan, o çok düşündüğü velilerden ve öğrencilerden, neden,
kayıt, nakil, onarım, karne, kırtasiye, yakıt ve yılda 30 000 000 katkı payı
adı altında para toplamayı engellemeyi düşünmez; bu paraların toplanmasında
öğretmene baskı yapılmasını durdurmaya çalışmaz; bunlara şimdiden önlem almaz!
Zaten, yoksul aile çocuklarının
ders kitapları devlet tarafından bedava dağıtılmaktaydı. Halkın öncelikli
talepleri bunlarken, neden, halkın bir talebinin olmadığı ders kitaplarını,
öncelikli proje olarak ele alır; bu soruya verilecek cevap, bu masumane isteğin
arkasında bulunan ikinci önemli konunun içerisindedir.
Sayın Bakanın bu
girişimiyle, önümüzdeki öğretim yılında neleri tartışacağımız da belli
olmuştur. Sayın Bakan, 28 Şubat sonrası Talim ve Terbiye Kurulunun onay verdiği
ders kitaplarını dil ve içerik yönünden kabul edilemez bulduğunu her fırsatta
dile getirmiştir. Benim korkum, Sayın Bakanın, 1970'li yıllarda epeyce
gündemimizi işgal eden "dilde arınma" tartışmasına takılıp kalmış
olmasıdır. Bu özelliği, önemli sorunlar doğuracaktır; çünkü, Sayın Bakan kendi
duyarlılıklarını ders kitaplarında görmek istiyor.
Bir önceki Parlamento
döneminde kendisinin öncülüğünde dönemin Millî Eğitim Bakanı Metin
Bostancıoğlu'na yönelik verilen gensorudaki ifadeler bugünkü uygulamaların arka
planını bizlere açıklamaktadır. Bakınız, ne diyordu Sayın Bakan: "Gelin
görün ki, Talim ve Terbiye Kurulu, âdeta, Türkçeyi katledecek uygulamalara
sahne olmaktadır. Önce, yönetmelik oyunlarıyla, Talim ve Terbiye Kurulunun 70
küsur eski uzmanı, çeşitli bahanelerle okullara gönderildi. Talim ve Terbiye
Kuruluna uzman olarak atananlar, özellikle tecrübesiz öğretmenlerden ve
ideolojik kıstaslara göre seçildi. Solcular, her konuda enternasyonalci
görünürken, oldum olası, dil konusunda ırkçı olagelmişlerdir. Ders kitaplarının
tespitinde, yardımcı ders kitaplarının tavsiyesinde yegâne yetkili olan Talim
ve Terbiye Kurulu, ders kitaplarında -tabir yerindeyse- Türkçe yerine kuşdili
kullanmayı zarurî hale getirmiştir."
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın İnce,
konuşmanızı toparlar mısınız.
Buyurun.
MUHARREM İNCE (Devamla) -
Toparlıyorum Sayın Başkanım.
Değerli arkadaşlarım,
değerli milletvekilleri; düşünüyorum da, bu satırlardan
"Bostancıoğlu" ismini kaldırıp, yerine "Hüseyin Çelik"
ismini koysak, herhalde, değişen hiçbir şey olmayacaktır.
Sizlere, birkaç atamadan
örnek vermek istiyordum; yedi sekiz tane vardı burada; ama, zamanım daraldığı
için bir tanesini açıklayacağım. Talim ve Terbiye Kurulunun hiçbir döneminde,
seçim kaybedenler buraya atanmamıştır. Son dönemde atananlar şunlar: Necati
Canbek; 1999 seçimlerinde MHP Sıvas adayı. Ahmet Ergün Bedük; burada elimde
belge var, görevlendirilmemesi konusunda. Ayrıca, yine, Ahmet Ergün Bedük'ün,
Taslak Ders Kitabını İnceleme Takip Formunda kendi elyazısıyla yazmış oldukları
var, diyor ki: "Komisyonun görüşlerine katılıyorum; ancak, 85 ve 95 inci
sayfalardaki fotoğraflar da, Müslüman milletlere ait olsa daha yararlı
olurdu." O fotoğrafı inceledim; kısa kollu, açık saçlı mutlu bir aile
tablosunda bir bayan... Yani, kısa kollu, açık saçlı, bir Müslüman olmaz mı;
Arap resmi mi koyacağız oraya; bunu anlamış değilim.
Yine, bir başka atamadan
söz edeyim: Celal Kuru; DYP Trabzon milletvekili adayı. Veli Kılıç; MHP Kayseri
milletvekili adayı. Emin Garip, Ziya Selçuk, Hasan Bacanlı... Değerli
arkadaşlarım, bunları doğru bulmuyorum
Bir konuyu daha gündeme
getirip, sözlerimi tamamlıyorum Sayın Başkanım; o da Anadolu liseleri, yabancı
dil ağırlıklı süper liseler ve fen liselerinde okutulan kitaplarla ilgili. Bu
kitaplar, tümüyle ithal edilerek öğrencilere ulaştırılmaktadır. Eğer, bir
öğrenci hazırlık sınıfında okuyorsa, yabancı dil kitaplarının maliyeti 500 000
000'u bulmaktadır...
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Buyurun.
MUHARREM İNCE (Devamla) -
Bitiriyorum Sayın Başkanım.
Her yıl bu şekilde,
yabancı şirketlere 100 trilyon para aktarılmaktadır. Bu bir soygundur. Üstelik,
bu işi organize eden şirketlerin arasında Yunanistan gibi birçok ülke
şirketinin de bulunduğu iddia edilmektedir. Liselerimizde okutacağımız
kitaplardan dolayı Yunanistan'a pazar olmak, kabul edilebilir bir durum
değildir; çünkü, bu kitaplar, pekâlâ, Türkiye'de hazırlanabilir, basılabilir ve
dağıtılabilir. Türkiye'nin bu konuda her türlü donanımı ve yeterli insanı bulunmaktadır.
Sayın Bakan, bu konuda şu ana kadar bir önlem alınmış bulunmamaktadır.
Anlaşılan, 2003-2004 öğretim yılında 100 trilyon lira daha ülkemizden dışarıya
çıkacaktır. Velilerimiz, tanesi 5 - 10 000 000 liraya alabilecekleri kitapları,
yine 45 - 50 000 000 liraya almaya devam edeceklerdir. Amaç, bu sorunu
çözmektir; işi kitabına uydurmak değildir.
Yüce Meclise saygılar
sunarım. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür
ediyorum Sayın İnce.
Konuşmaya, hükümet adına
Millî Eğitim Bakanı Sayın Hüseyin Çelik cevap vereceklerdir.
Buyurun Sayın Çelik. (AK
Parti sıralarından alkışlar)
Konuşma süreniz 20
dakikadır.
MİLLÎ EĞİTİM BAKANI
HÜSEYİN ÇELİK (Van) - Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; Yalova
Milletvekili Sayın Muharrem İnce'nin, ücretsiz ders kitaplarıyla ilgili olarak
yapmış olduğu gündemdışı konuşmaya, hükümet adına cevap vermek üzere söz almış
bulunuyorum; hepinizi saygılarımla selamlıyorum.
Sayın İnce, öncelikli
olarak, ders kitaplarının ücretsiz dağıtılmasının, temelinde, aslında, güzel
bir şey olduğunu; ancak, bizim niyetimizin, amacımızın başka olduğunu ifade
eden bir konuşma yaptı.
Değerli arkadaşlarım,
Türkiye'de ders kitabı hazırlayan 83 yayınevi, kitapevi bulunmaktadır. Bunların
hepsi, bizim, 20 Haziranda açmış olduğumuz ihaleye katılmışlardır ve kendi
aralarında 14 konsorsiyum oluşturmuşlardır. Açık bir şekilde, bütün medyanın
gözleri önünde pazarlık usulüyle satın alma yapılmıştır ve bu 83 yayınevinden
alacağımız 76 000 000 kitap, aşağı yukarı 108 trilyon tutarındadır. Öte yandan,
Millî Eğitim Bakanlığının basacağı, 27 trilyon civarında tutarı olan kitaplar
vardır; bunlarla birlikte 136 trilyon küsur bir meblağ karşımıza çıkmaktadır.
Dağıtımcı firmalara ödenecek, dağıtımcı firmalardan bunları alıp okullara
teslim edecek kitapçı ve kırtasiyeciler de devreye girdiği zaman, 10 250 000
civarındaki, ilköğretim öğrencilerimize dağıtılacak olan ücretsiz ders
kitaplarının tutarı aşağı yukarı 157 trilyon civarındadır. Sayın İnce,
2004-2005 öğretim yılında bizim ders kitaplarını değiştireceğimizi, dolayısıyla
bu 160 trilyon civarındaki devlet kaynağının çöpe gideceğini ifade etti.
Değerli arkadaşlarım,
öncelikle hemen şunu ifade edeyim: Türkiye'de şu anda okullarımızda okutulmakta
olan ders kitaplarının yüzde 99'u her yıl ayrıca basılmakta ve satılmaktadır.
Her yıl basılan ve satılan kitaplara -ne kadar kitap basılmıştır, ne kadar
kitap satılmıştır- eğer bakarsanız zaten şu anda okutulmakta olan kitapların
ömrünün maksimum bir yıl olduğunu hep birlikte göreceksiniz. Çünkü, bu kitaplar
yine yüzde 99 oranında üçüncü hamur kâğıda basılmaktadır, son derece basit bir
baskı kalitesine sahiptir ve onların öyle iki yıl, üç yıl, dört yıl, beş yıl
peşpeşe okutulması da bugüne kadar asla söz konusu olmamıştır.
Biz, değişik vesilelerle
ifade ettik değerli arkadaşlarım -bunu sadece ben söylemiyorum; eğitim
camiasını bilen, Türkiye'deki millî eğitim sisteminin meselelerini yakından
bilen, içinden gelen bütün insanlar bunu gözlüyor ve söylüyor- Türkiye'de şu
anda ezberci bir öğretim sistemimiz vardır. Öğrenci sınıfta son derece edilgen
bir konumdadır, pasif bir konumdadır; öğretmen, âdeta öğrenciye bir konferansçı
edasıyla yaklaşmaktadır; büyük çapta, öğrencinin kulağı hedef alınmaktadır. Bu
öğretim yöntemi dünyada artık demode olmuştur, bunun adı enformatif öğretim
yöntemidir; yani, bilgi yüklemeye yönelik bir öğretim yöntemidir. Bu sistem,
âdeta bilgisayar disketlerine bilgi kopyalamaya benzeyen bir sistemdir. İşin
bir başka tarafı, öğrenciye, çocuklarımıza öğrettiklerimiz büyük çapta, onlarda
bir davranış modu olarak, bir ahlak telakkisi olarak ortaya çıkmıyor ve bu
ezberci öğretim yönteminin daha fazla Türkiye'de devam etmemesi gerektiği
konusunda bütün pedagoglar, eğitim bilimciler hemfikirdir. Biz diyoruz ki, öyle
bir öğretim yöntemi getirelim ki, öğrenci sınıfta interaktif olsun; öğrenciye,
biz, öğrenmeyi öğretelim; onların algılama, muhakeme etme, analiz yapma, sentez
yapma kabiliyetlerini önplana çıkaralım; öğrencinin, öncelikle kabiliyetini,
eğilimini, hangi zekâ türünün dominant olduğunu, baskın olduğunu tespit edelim
ve çocuklarımıza ona göre yaklaşalım. Bu öğretim yöntemi çağdaş bir öğretim
yöntemidir ve bunun da adı "konstraktif" dediğimiz, yani, inşacı
dediğimiz bir öğretim yöntemidir. Türkiye'de, bugüne kadar, hiçbir hükümetin
cesaret etmediği, hiçbir hükümetin gündeme getirmediği bu meseleye, biz, el atmış
durumdayız. Bu konuya neşter atılması gerekiyorsa, biz, bu neşteri atacağız.
2004 öğretim yılında, Türkiye'deki enformatif öğretim yöntemi, yerini,
konstraktif dediğimiz inşacı öğretim yöntemine bırakacaktır, bırakmak zorundadır;
eğer, gerçekten, dünyayı yakalamak istiyorsak, çağdaş eğitim dediğimiz olayı
yakalamak istiyorsak bunu yapmak zorundayız değerli arkadaşlar.
Öğretim yöntemini
değiştirdiğimiz zaman, buna paralel olarak müfredatın değişmesi gerekiyor, buna
paralel olarak ders kitaplarının değişmesi gerekiyor. Peki, biz, nasıl oluyor
da, 160 trilyonluk bir ders kitapları pazarını kendi tekelimize alıyoruz; böyle
bir şey olabilir mi?! Bakınız, Sayın İnce, söyledikleriniz, aslında birbiriyle
çelişen ifadelerdir. Biz, bu parayı çöpe falan atmıyoruz. Bu 83 firma,
Türkiye'de vergi veren, devlette kayıtlı olan, istihdam yaratan; yani, eleman
çalıştıran, katmadeğer üreten firmalarımızdır. Biz, onlardan bir hizmet satın
alıyoruz; onun karşılığında, onlar, ürettikleri bu hizmeti bize satıyorlar ve
biz de bunun karşılığını veriyoruz.
Diğer taraftan
"gelecek sene, 2004-2005 öğretim yılında ders kitaplarını hazırladığımız
zaman -biz bunu defalarca kamuoyuna deklare ettik- objektif kriterler
belirlenecektir, ders kitapları yarışmayla tespit edilecektir ve bu ders kitaplarının
jürilerine, ders kitaplarının hangi müellif tarafından, hangi yazar tarafından
yazıldığı belli olmayacak şekilde kodlama sistemiyle gönderilecektir"
dedik. Tabiri caiz ise, çifte kontrol; yani, double check yapılacaktır ve bu jüriler
de tespit edilirken, özellikle ve özellikle, meselenin bilimsel tarafı göz
önünde bulundurulacaktır; üzerine en çok titrediğimiz konu budur.
Ders kitaplarının hangisi
olacağı yarışmayla tespit edildikten sonra,
bunların bir kısmı, Millî Eğitim Bakanlığının kendi imkânlarıyla
basılacaktır; "Devlet Kitapları Genel Müdürlüğü" diye bir
müdürlüğümüz var, burada, Devlet Kitapları Genel Müdürlüğünde basılacaktır;
diğer kısmı da, bugün piyasada bu işleri yapan insanlara ihale edilecektir.
Biz, bunları yaparken,
bir devlet tekeli oluşturmak falan gibi bir hedef de gütmüyoruz. Bizim amacımız, sektörü çökertmek değil, aksine, bu
sektörü ayakta tutmaktır. Öte yandan -bir taraftan sektörün menfaatları var;
ama, kamu menfaatı elbette bütün menfaatların üzerindedir- öncelikli olarak
kolladığımız ve gözettiğimiz de kamunun menfaatıdır, Türk millî eğitim
sisteminin menfaatıdır; ama, bu hizmeti firmalardan satın almamız, onlara ihale
etmemizden daha tabiî bir olay da olamaz.
Şimdi gelelim, Talim ve
Terbiye Kuruluna yapılan atamalara. Değerli arkadaşlarım, bakın, biraz önce
Sayın İnce" filan zaman DYP'den aday olmuştur, (X) şahıs MHP'den aday
olmuştur" dedi.
Sayın İnce, eğer, biz
partizanlık yapsaydık, hepsi AK Partiden aday olanlar olurdu.
HASAN AYDIN (İstanbul) -
Hepsi AK Partiden şimdi
MİLLÎ EĞİTİM BAKANI
HÜSEYİN ÇELİK (Devamla) - Müsaade eder misiniz.
Biz, uzmanlığa önem
veriyoruz; bu işin erbabı kimse onlar oraya getirilmiştir. Talim ve Terbiye
Kurulunda yapılan teftiş sonucu ortaya çıkan manzarayı, sizin, o, müdafaasını
yaptığınız 57 nci hükümet dönemindeki Talim ve Terbiye Kurulunun manzarasını,
ben, Meclisin değerli üyelerinin de, Türk kamuoyunun da önüne sereceğim.
Oradaki yolsuzlukların, oradaki -çok affedersiniz- pisliklerin haddi hesabı
yoktur. Bakın, bir ders kitabı hazırlanmıştır, sözüm ona orada bir incelemeci
tayin edilmiştir; böyle bir incelemeci yok -ona, belli bir ücret tespit edilip
ödenmiştir- böyle bir şahıs yok, böyle bir öğretmen yok. Bazı öğretmenlerin
adına sahte imzalar atılarak onlara ücretler ödenmiştir; öğretmenin kendisini
çağırıyorsunuz "benim bundan haberim bile yok" diyor. Orada, bu ve
benzeri yığınla yolsuzluk vardır. Bütün bunlar teftiş kurulunun raporlarıyla
tespit edilmiştir ve çok kısa zamanda kamuoyuna açıklanacaktır Sayın İnce.
Değerli arkadaşlar,
1970'li yıllarda başlayan dilde arınma hareketinden söz etti Sayın İnce, o
konuyla ilgili de sizlerle fikirlerimi paylaşmak istiyorum.
Değerli arkadaşlarım,
Sayın Metin Bostancıoğlu'nun Millî Eğitim Bakanlığı döneminde bir genelge
yayımlandı, özellikle, bu genelgenin muhatabı 81 ilin valilikleriydi; ama, esas
uygulama alanı Talim ve Terbiye Kuruluydu. Bakınız, bu genelgeye göre, bizim
bugün kullandığımız kelimelerin çok önemli bir kısmına yasak getiriliyordu.
Neydi bu kelimeler: "Millet" kelimesi yasaklanıyordu "hak"
kelimesi yasaklanıyordu, "hukuk" kelimesi yasaklanıyordu
"istiklal" kelimesi yasaklanmıştı "hâkimiyet" kelimesi
yasaklanmıştı "istikbal" kelimesi yasaklanmıştı "kısım"
kelimesi yasaklanmıştı "kısım" demeyeceksiniz "kesim"
diyeceksiniz...
Değerli arkadaşlar, ben,
Plan ve Bütçe Komisyonunda da söyledim: yayımladığım genelgede şu vardır, benim
yayımladığım genelgede diyorum ki; bizim ortak paydamız olan, varlık sebebimiz
olan dilimiz, maalesef, bir çatışma alanı haline getirilmiştir. Dil, üzerinde
uzlaşmaya varılan, kültürün taşıyıcı unsuru olan, bilimin en önemli vasıtası
olan dil, bu şekilde güdük bir hale getirilemez, kimsenin buna hakkı yoktur.
Bizim dildeki tavrımız "Türkçeleşmiş Türkçedir" mantığına dayanmaktadır
değerli arkadaşlarım. Bakın, Plan ve Bütçe Komisyonunda bazı arkadaşlarıma
takıldım, dedim ki; eğer, biz, o dediğiniz şekilde dilimizde arındırma yapmaya
devam edersek, CHP diye bir şey kalmaz; çünkü, Cumhuriyet Halk Partisi üç kelimeden
oluşuyor; "cumhuriyet" Arapça, "halk" Arapça,
"parti" de İngilizcedir; size de "...si"si kalır. (AK Parti
sıralarından alkışlar)
HALUK KOÇ (Samsun) - O
sizin hüsnükuruntunuz Sayın Bakan!
MİLLÎ EĞİTİM BAKANI
HÜSEYİN ÇELİK (Devamla) - Değerli arkadaşlar, Muharrem Beyin adı; yanında Ali
Bey var, onun da adı; benim de adım... Biz, belli kültür coğrafyası içerisinde
oluşmuş olan bir milletiz. Bakın, ben, kürsüde konuşuyorum "kürsü"
kelimesi öz Türkçe değil; ben, mikrofona konuşuyorum, o da Türkçe değil;
sırtımda ceket var, o da Türkçe değil "kravat" da Türkçe değil
"pantolon" da Türkçe değil; elimde kalem var, bu Arapça; önümde kâğıt
var, o da Farsçadır; ama, bunların hepsi Türkçedir değerli arkadaşlarım,
Türkçeleşmiş Türkçedir. "Meclis" kelimesine bakın -siz, Türkiye Büyük
Millet Meclisinin mensuplarısınız- "meclis" kelimesi özü itibariyle
öz Türkçe değil diye, biz "meclis" kelimesine karşı bir tavır
alabilir miyiz?! "Türkiye Cumhuriyeti Devleti" dediğiniz zaman
"Türkiye"deki "iya" Türkçe değil, "cumhuriyet"
Türkçe değil "devlet" Türkçe değil.
MUHARREM İNCE (Yalova) -
Ben öyle bir şey mi dedim?!
MİLLÎ EĞİTİM BAKANI
HÜSEYİN ÇELİK (Devamla) - Bakın, benim sözünü ettiğim karga dili, bütün bunlara
yasak koyan zihniyetti. "Hayat" kelimesini kullanalım;
"hayat" kelimesinin öz Türkçesi "yaşam" olabilir; ama
"yaşam" kelimesini kullanırken, ben "hayat" kelimesine
karşı tavır almak zorunda değilim. Hiçbirimiz eşimize "yaşamım" diye
hitap etmeyiz, "hayatım" deriz. (AK Parti sıralarından alkışlar)
Bakın, sizin Grubunuzun
değerli mensubu Zülfü Livaneli Bey de, benim genelgemde geçen bir kelimeyi
burada kullandı; evet "kalp" kelimesinin öz Türkçesi
"yürek"tir; ama "kalpsiz" ile "yüreksiz" aynı şey
değil arkadaşlar "kalpsiz" acımasız demek "yüreksiz" korkak
demek. "Akıl" kelimesinin öz Türkçesi "us"tur; ama
"uslu" ile "akıllı" aynı şeyler değil; dikkat edin, bakın,
akıllı çocuklar, aksine, uslu olmaz.
MUHARREM İNCE (Yalova) -
Sayın Bakan, demagoji yapmayın.
MİLLÎ EĞİTİM BAKANI
HÜSEYİN ÇELİK (Devamla) - Demagoji falan yapmıyorum Muharrem Bey, bunları
bilmek zorundasınız.
Bakın, değerli
arkadaşlar, Türkçe...
MUHARREM İNCE (Yalova) -
Sayın Bakan...
MİLLÎ EĞİTİM BAKANI
HÜSEYİN ÇELİK (Devamla) - Müsaade eder misiniz... Müsaade edin...
Bakın, bugün, Türk dili o
kadar fakirleştirilmiştir ki, üniversite öğrencileri 300 kelimeyle konuşur hale
gelmiştir. Üniversitedeki profesör 1 000 kelimeyle konuşup, yazıyor; niçin?..
Değerli arkadaşlarım,
bakın, bir dilde, eğer, bir kavramının karşılığı olan çok kelime varsa, birden
fazla kelime varsa, o dil zengin demektir. Eğer "şeref",
"namus", "haysiyet" gibi kelimeleri atalım, bunların yerine
sadece "onur" kelimesini kullanalım derseniz, o dili
fakirleştirirsiniz.
Bakın "gül"
kelimesini biz Farsçadan almışız. İranlılar "gül"e ne diyorlar
biliyor musunuz; "gol" diyorlar, şu futbolda gol atma var ya
"gol"; "bülbül"e de "bolbol" diyorlar. Biz, buna
incelik katmışız, nezaket katmışız "gol"u "gül" yapmışız
"bolbol"u da "bülbül" yapmışız; bundan daha güzel bir şey
olabilir mi? Değerli arkadaşlarım, bu Farsçadır, bu da Arapçadır
"mikrofon" da İngilizcedir; efendim, ben bunları kullanmam derseniz,
bu bağnazlık bizi hiçbir yere götürmez.
Bakınız, Türkçe'de
kullandığımız balık isimlerinin yüzde 99'u, "lüfer"den
"çinakop"a "uskumru"dan "hamsi"ye kadar,
Rumcadır. Peki, bunu kullanırken rahatsız oluyor muyuz?.. Bunlar, artık
Türkçeye mal olmuştur, bunlar Türkçedir; aslının faslının hangi kökten geldiği
önemli değildir. Bugün, gemicilikte kullandığımız kelimelerin çok önemli bir
kısmı İtalyancadan gelmedir; bundan dolayı bir rahatsızlığımız söz konusu
olabilir mi?
Bakın "araba"
kelimesi... "Araba" kelimesini kullanmıyorum, araba Arapçadır...
OĞUZ OYAN (İzmir) - Sayın
Bakan, yeter artık!.. Sayın İnce böyle bir şey söylemedi "1970'lere
dönmeyelim" dedi...
MİLLÎ EĞİTİM BAKANI
HÜSEYİN ÇELİK (Devamla) - Sayın Oyan...
Sayın Oyan...
OĞUZ OYAN (İzmir) -
Yapmayın artık!.. Burada bize ders veremezsiniz bu konuda...
MİLLÎ EĞİTİM BAKANI
HÜSEYİN ÇELİK (Devamla) - Müsaade eder
misiniz?..
OĞUZ OYAN (İzmir) - Biz, böyle bir iddiada bulunmadık. Yanlış
yapıyorsunuz, bunu yapamazsınız. Cevap hakkı doğar o zaman.
MİLLÎ EĞİTİM BAKANI
HÜSEYİN ÇELİK (Devamla) - Müsaade eder misiniz... Müsaade eder misiniz...
OĞUZ OYAN (İzmir) - Bu
demagojidir, buna hakkınız yok.
MİLLÎ EĞİTİM BAKANI
HÜSEYİN ÇELİK (Devamla) - Sayın Oyan... Sayın Grup Başkanvekili, müsaade eder
misiniz...
KÂZIM TÜRKMEN (Ordu) -
Türkçe dersi veriyorsunuz bize.
MİLLÎ EĞİTİM BAKANI
HÜSEYİN ÇELİK (Devamla) - Müsaade eder misiniz... Bakın, Muharrem Bey...
HASAN AYDIN (İstanbul) -
Muharrem Bey öğretmen, biliyor bunları.
MİLLÎ EĞİTİM BAKANI
HÜSEYİN ÇELİK (Devamla) - Müsaade eder misiniz...
Muharrem Bey, benim,
Sayın Metin Bostancıoğlu'na yönelik olarak kullandığım ifadelerle ilgili olarak
dedi ki "buradaki Metin Bostancıoğlu adını çıkarırsanız, buraya Hüseyin
Çelik'i koyarsanız ne fark eder." Oradaki benim iddiam şu idi: Türk dili,
kuş dili haline getirilmiştir. Eğer, benim de böyle bir şey yaptığımı arkadaşım
iddia ederse, ben, burada, bu Meclisin huzurunda ne yaptığımı anlatmak
zorundayım, ben Millî Eğitim Bakanıyım (AK Parti sıralarından alkışlar) ve Türkçe...
Arkadaşlar, Türk dili,
üzerinde en hassasiyetle durmamız gereken konulardan birisidir; çünkü ders
kitaplarının dili Türkçedir, kültür dille aktarılır; ben bunun üzerinde
duruyorum ve burada söylemeye çalıştığım şey şudur: Elbette biz 15 inci Asır
Osmanlıcasını kullanmayacağız; Batıdan dilimize girmiş kelimeler var
"otomobil" gibi "direksiyon" gibi "vites" gibi
"egzoz" gibi "diferansiyel" gibi; bunları kullanmak
zorundasınız, bunlar Türkçeleşmiştir. Bize, kimse dilde arınmayı filan
anlatmasın ve hemen bundan sonra şuraya gelmek istiyorum.
Bakınız, ben tekrar
söylüyorum, arkadaşlar "hakimiyeti" de kullanalım
"egemenlik"i de kullanalım; "bağımsızlık"ı da kullanalım
"istiklali" de kullanalım; bu, dilimizin zenginliğidir.
"Yaşam"ı da kullanalım "hayat"ı da kullanalım;
"yürek"i de kullanalım "kalp"i de kullanalım; burada böyle
elemeci, atmacı bir zihniyetle hareket ederseniz, Türkçe bu hale gelir.
Bakın, üniversite
öğrencilerine ben hocalığım esnasında, Prof. Mümtaz Turhan'ın 1970'li yıllarda
Kültür Bakanlığı tarafından yayımlanan Kültür Değişmeleri, Batılılaşmanın
Neresindeyiz adlı kitabını verdim ödev olarak, bana gelip dediler ki:
"Hocam, burada anlamadığımız sözcükler var, biz bunu anlamıyoruz."
Kültür Bakanlığının 1970'li yıllarda bastığı kitap. Ben de takıldım
öğrencilerime, dedim ki "bundan sonra size anlamayacağınız kelime
bulunmayan kitaplar tavsiye edeceğim." "Hocam ne tavsiye edeceksiniz"
dediler, dedim ki "Cin Ali'nin Maceraları." Çocuklarımız, okuduğu her
kitaptan, 100 kelime, 200 kelime öğrenmiyorsa, onun kelime dağarcığını
artıramazsınız. Millî Eğitim Bakanlığı, Türkçeye gereken önemi vermektedir; bu
konuda, siz de müsterih olabilirsiniz.
Yabancı dil kitapları
meselesine gelince; özellikle Anadolu liselerinde okutulan yabancı dil
kitaplarının dışarıdan geldiği ve son birkaç yıl içerisinde, birkaç milyar
dolar kaynağın yurtdışına gittiğini ben de kabul ediyorum, Muharrem Bey o
konuda haklıdır; ama, hemen şunu söyleyeyim size: Talim ve Terbiye Kurulumuz,
bununla ilgili olarak da çok ciddî hazırlıklar içerisindedir; gerek diğer
okullarımızda okutulan yabancı dil ders kitaplarının gerekse Anadolu
liselerinde okutulan ders kitaplarının Türkiye'de yazılması, Türkiye'de
hazırlanması, bizim hedeflerimiz arasındadır, bu konuda çalışmalarımız vardır.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Bakan,
konuşmanızı toparlar mısınız.
MİLLÎ EĞİTİM BAKANI
HÜSEYİN ÇELİK (Devamla) - Bitiriyorum Sayın Başkan.
Bundan dolayı da, bu
kaynaklarımızın yurtdışına gitmemesi için büyük bir çaba ve gayret
içerisindeyiz.
Değerli arkadaşlarım,
onun için, birbirimizi tenkit edelim, kabul; yaptığımız yanlışları, gerek
muhalefet partisine mensup arkadaşlarımız gerek iktidar kanadına mensup
arkadaşlarımız bize hatırlatırlarsa, biz, bundan, fevkalade büyük bir
memnuniyet duyarız; ama, tenkit etmiş olmak için, ille de eleştirmiş olmak için
birbirimizi eleştirirsek, bunun doğru olmadığını ifade ediyorum.
Yabancı dil konusunda da,
Türkçe'nin mükemmelleşmesi, güzelleşmesi ve çocuklarımıza en iyi şekilde
öğretilmesi konusunda da, ders kitaplarındaki muhteva konusunda da, müfredat
konusunda da, öğretim yöntemi konusunda da, biz, meseleye hâkim durumdayız.
Bakanlığımız, bu konuda çok ciddî çalışmalar yapmaktadır ve Türkiye'de çağdaş
eğitimi, gerçek anlamda çağdaş eğitimi, söylemimizle değil eylemimizle
gerçekleştireceğiz diyorum, hepinizi en derin saygılarımla selamlıyorum. (AK
Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür
ediyorum Sayın Bakan.
MUHARREM İNCE (Yalova) -
Sayın Başkan, benim sözlerim çarpıtılmıştır. Sayın Bakan, benim, elemeci bir
zihniyette olduğumu, bazı sözcükleri atmamız gerektiğini söylediğimi ifade
etmiştir. Ben böyle bir şey söylemedim. Bu konuda konuşmak istiyorum Sayın
Başkan.
MİLLÎ EĞİTİM BAKANI
HÜSEYİN ÇELİK (Van) - Tutanakları getirtip baksınlar...
BAŞKAN - Sayın İnce,
tutanakları getirtip inceleyeceğim, ona göre karar vereceğim.
Başkanlığın Genel Kurula
diğer sunuşları vardır.
Kâtip Üyenin, sunuşları,
oturarak okumasını oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler...
Kabul edilmiştir.
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığının bir tezkeresi vardır, okutuyorum:
B) TEZKERELER VE ÖNERGELER
1. - Tarım ve Köyişleri Eski bakanlarından Mustafa Taşar ve
Hüsnü Yusuf Gökalp ile Devlet Eski Bakanı Mustafa Yılmaz haklarındaki
Başbakanlık tezkeresi (3/329)
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Genel Kuruluna
Tarım ve Köyişleri eski
Bakanlarından Mustafa Taşar ve Hüsnü Yusuf Gökalp ile Devlet eski Bakanı
Mustafa Yılmaz haklarında Tarım ve Köyişleri Bakanlığı Teftiş Kurulu
Başkanlığınca hazırlanan inceleme raporları, Başbakanlığın 1.7.2003 tarihli ve
B:02.0.PPG.0.12-310 sayılı yazısına ekli olarak Anayasanın 100 üncü maddesine
göre gereği yapılmak üzere Başkanlığımıza intikal ettirilmiştir.
Bilindiği gibi Anayasanın
100 üncü maddesi gereği olarak Meclis soruşturması önergeleri sadece
milletvekilleri tarafından en az 55 imzayla verilebilmektedir.
Böyle bir önerge olmadan,
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığının söz konusu dosya ile ilgili olarak
Meclis soruşturmasına ilişkin bir işlemi resen yürütmesi mümkün
bulunmadığından, daha önce yapılan uygulamalar doğrultusunda, konunun Genel
Kurula sunulması ve anılan dosyaların milletvekillerinin tetkik ve takdirlerine
açılması Başkanlığımızca uygun mütalaa edilmiştir.
Konuya ilişkin
Başbakanlık tezkeresi okutulup Genel Kurulun bilgisine sunulduktan sonra
Başkanlığımızda bulunan dosyalar sayın milletvekillerinin tetkik ve değerlendirmelerine
açılacaktır.
Yüce Heyetin bilgilerine
sunulur.
Bülent Arınç
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanı
BAŞKAN - Bilgilerinize
sunulmuştur.
Başbakanlığın, Anayasanın
82 nci maddesine göre verilmiş bir tezkeresi vardır; okutup oylarınıza
sunacağım.
2. - Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın, görüşmelerde bulunmak
üzere bir heyetle birlikte Malezya ve Pakistan’a yaptığı resmî ziyarete, ekli
listede adları yazılı milletvekillerinin de iştirak etmesinin uygun bulunduğuna
ilişkin Başbakanlık tezkeresi (3/330)
14.7.2003
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Görüşmelerde bulunmak
üzere bir heyetle birlikte 12-17 Haziran 2003 tarihleri arasında Malezya ve
Pakistan'a yaptığım resmî ziyarete, ekli listede adları yazılı
milletvekillerinin de iştirak etmesi uygun görülmüş ve bu konudaki Bakanlar
Kurulu Kararının sureti ilişikte gönderilmiştir.
Anayasanın 82 nci
maddesine göre gereğini arz ederim.
Recep Tayyip Erdoğan
Başbakan
LİSTE
Ömer Çelik Adana
Milletvekili
Reha Denemeç Ankara
Milletvekili
Ahmet Rıza Acar Aydın Milletvekili
M. Mehdi Eker Diyarbakır Milletvekili
Ali İbiş İstanbul
Milletvekili
Egemen Bağış İstanbul
Milletvekili
Hüseyin Besli İstanbul
Milletvekili
Nazım Ekren İstanbul
Milletvekili
Şaban Dişli Sakarya
Milletvekili
BAŞKAN - Oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Adalet ve Kalkınma
Partisi Grubunun, İçtüzüğün 19 uncu maddesine göre verilmiş bir önerisi vardır;
okutup oylarınıza sunacağım:
V. - ÖNERİLER
A) SİYASÎ PARTİ GRUBU ÖNERİLERİ
1. - Genel Kurulun çalışma gün ve saatleriyle gündemdeki
sıralamanın yeniden düzenlenmesine ilişkin AK Parti Grup önerisi
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Danışma Kurulunun 15
Temmuz 2003 Salı günü (bugün) yaptığı toplantıda siyasî parti grupları arasında
oybirliği sağlanamadığından, Grubumuzun aşağıdaki önerisinin Genel Kurulun
onayına sunulmasını arz ederim.
Eyüp Fatsa
Ordu
AK Parti Grup Başkanvekili
Grup önerisi:
Genel Kurulun 15.7.2003
Salı günkü (bugün) birleşiminde, sözlü soruların ve denetim konularının
görüşülmemesi, gündemin "Kanun Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan
Gelen Diğer İşler" kısmının 42 nci sırasında yer alan 202 sıra sayılı kanun
tasarısının bu kısmın 3 üncü sırasına, 12 nci sırasında yer alan 59 sıra sayılı
kanun tasarısının bu kısmın 7 nci sırasına, 13 üncü sırasında yer alan 125 sıra
sayılı kanun tasarısının bu kısmın 8 inci sırasına, 3 üncü sırasında yer alan
157 sıra sayılı kanun tasarısının bu kısmın 9 uncu sırasına, 4 üncü sırasında
yer alan 159 sıra sayılı kanun tasarısının bu kısmın 10 uncu sırasına, 5 inci
sırasında yer alan 160 sıra sayılı kanun tasarısının bu kısmın 11 inci
sırasına, 6 ncı sırasında yer alan 162 sıra sayılı kanun tasarısının bu kısmın
12 nci sırasına, 7 nci sırasında yer alan 85 sıra sayılı kanun tasarısının bu
kısmın 13 üncü sırasına, 8 inci sırasında yer alan 169 sıra sayılı kanun
tasarısının bu kısmın 14 üncü sırasına, 9 uncu sırasında yer alan 185 sıra
sayılı kanun tasarısının bu kısmın 15 inci sırasına, 10 uncu sırasında yer alan
186 sıra sayılı kanun tasarısının bu kısmın 16 ncı sırasına; daha önce
"Gelen Kâğıtlar" listesinde yayımlanan ve bastırılarak dağıtılan 220
sıra sayılı kanun tasarısının, 48 saat geçmeden, bu bölümün 4 üncü sırasına,
221 sıra sayılı kanun tasarısının, 48 saat geçmeden, bu bölümün 5 inci
sırasına, 222 sıra sayılı kanun tasarısının, 48 saat geçmeden, bu bölümün 6 ncı
sırasına alınması; 16.7.2003 Çarşamba günkü birleşimde sözlü soruların
görüşülmemesi; çalışma sürelerinin 15.7.2003 Salı, 16.7.2003 Çarşamba ve
17.7.2003 Perşembe günkü birleşimlerde 15.00-19.00, 20.00-24.00 saatleri
arasında olmasının Genel Kurulun onayına sunulması önerilmiştir.
HALUK KOÇ (Samsun) -
Sayın Başkan, önerinin aleyhinde söz istiyorum.
BAŞKAN - Önerinin
aleyhinde, Samsun Milletvekili Sayın Haluk Koç; buyurun efendim.
Konuşma süreniz 10
dakikadır.
HALUK KOÇ (Samsun) -
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bu yasama döneminin, hesaplara göre son
15 gününde, oldukça yoğun bir program akışıyla Adalet ve Kalkınma Partisi
karşımıza gelmiş bulunuyor. Yasama döneminin başından beri süregelen İktidar
Partisi uygulaması hakkında, bu şekilde, değişik kereler söz alarak, Cumhuriyet
Halk Partisi Grubunun görüşlerini ifade ettik, sizlerle paylaşmaya çalıştık.
Değerli arkadaşlarım, 48
saat dolmadan yasa tasarılarını tekrar Genel Kurulda görüşme geleneğinden bir
türlü vazgeçemedik. Bunu hep söyledik. Ayrıca, denetim gününün, denetim
faaliyetlerine ayrılan günün yasama faaliyetleri için kullanılmasının, o bölümün
yasamaya ayrılmasının sıkıntılarından bahsettik; çünkü, Türkiye Büyük Millet
Meclisinin iki ayrı görevi olduğunu; bir denetim, bir de yasama görevi
olduğunu, denetim görevinden bu şekilde fiilen uzaklaştırıldığı konusunda hep
dikkatlerinizi çekmeye çalıştık. Nitekim, ben, şöyle, kısaca, yakın geçmişe bir
dönmek istiyorum; bu yakın geçmişte ne gibi uygulamalarla karşılaştık, sizlerle
paylaşmak istiyorum.
Bakın, değişik kereler bu
önerilerle karşımıza geldiniz; çoğu kez de getirdiğiniz öneriye, getirdiğiniz
çalışma takvimine, o günün ilerleyen saatlerinde kendiniz uymadınız. Bunun, 6
kere belgelenmiş, tutanaklarda, kanıtı mevcut.
Şimdi, kısaca bir
açıklama yapıyorum. Sayın Millî Eğitim Bakanının dilbilgisi dersinden sonra,
daha doğrusu, Arapça ve Farsça'nın Türkçe'ye üstünlüğü konusundaki
açıklamalarından sonra, benim de, hukukçu olmasam da, kısaca "hukuk bilgisi"
konusunda bir açıklama yapmam herhalde normal karşılanır diye düşünüyorum.
Yasa nedir değerli
arkadaşlarım; bakın, yasayı ben şu şekilde tanımlıyorum: Bir hukuk devletinde,
vatandaş ile devlet adını verdiğimiz hizmet organizasyonu arasında, çeşitli
alanlarda ortaya konulmuş toplumsal kontratlardır, toplumsal anlaşmalardır,
sözleşmelerdir. Yasanın tanımı budur. Peki, yasama görevi nedir; yasama görevi,
Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 7 nci maddesinde çok açık şekilde
belirtilmektedir. Maddede "yasama yetkisi Türk Milleti adına Türkiye Büyük
Millet Meclisinindir. Bu yetki devredilemez" denilmektedir; yani, Anayasa
emri olarak devredilemeyecek bir yetkiyi, Türkiye Büyük Millet Meclisi üyeleri
olarak üzerimizde bulunduruyoruz. Yasanın tanımını yaptım, yasamanın çerçevesini
çizdim. Bu kadar önemli bir konu.
Şimdi, kalan 15 günde,
bütün bu yasaları mutlaka çıkaralım gayreti nedendir; kısaca, bu konuyu,
sizlere biraz açmak istiyorum. Avrupa Birliği sürecinde, Avrupa Birliğinin bize
vereceği tam üyelik için görüşme takviminin tarihinin belirlenmesi sürecinde,
Cumhuriyet Halk Partisi olarak, teslimiyetçi olmadan, ulusal kimliğimizi de,
onurumuzu da, belli duyarlılıklarımızı da koruyarak, demokratikleşme yönünde
atılması gereken adımlara destek veriyoruz. Bunu, bir ödev olarak görüyoruz ve
"teslimiyetçi olmadan" noktasının altını da çiziyoruz,
duyarlılıklarımızı sizlerle paylaşıyoruz.
Bu dönemde, bu 15 günde
getirilmek istenen yasaların bir kısmı, Avrupa Birliği sürecindeki
demokratikleşme yasaları, Bugün bir yasanın ikinci defa görüşülmesi var,
önümüzdeki hafta getirilecek olan yeni bir paket var. Bunlar tartışılır, değerlendirilir.
Peki, dokuz on ay önceye gidelim isterseniz... Seçim meydanlarında
eleştirdiğiniz, Türkiye'yi ve insanlarını esir aldığını ifade ettiğiniz IMF'nin
sizden kibarca çıkarılmasını rica ettiği yasaların çoğu -mesela, İcra İflas
Yasası gibi ya da sosyal güvenlik yasası gibi, SSK Yasası gibi, Bağ-Kur Yasası
gibi- kapsamlı yasalar değerli arkadaşlarım. Mesela, bakın, İcra İflas Yasası
107 maddelik bir yasa.
Geldiğimiz noktada,
maalesef, dokuz on ay öncesinde söylediklerinizle tam bir çelişki içindesiniz.
Bakın, siyasete yeni bir deyim kazandırıyorsunuz değerli Adalet ve Kalkınma
Partisi milletvekili arkadaşlarım; "dün dündü, bugün bugündür" deyimi
Türk siyasetinde oldukça sık kullanıldı; sizin bu davranışınız "dokuz on
ay öncesi dokuz on ay öncesiydi, bugün de bugündür" şeklinde yeni bir
uyarlamaya dönüşüyor.
Biraz sonra belki grup
sözcünüz gelecek... Söyleyeceklerini ben adım gibi biliyorum: Biz milletimiz
için çalışıyoruz; siz, çalışmaktan feragat mı ediyorsunuz; bir an önce tatile
mi gitmek istiyorsunuz?! Bu, biraz -kusura bakmayın, deyimi özür dileyerek
söylüyorum- ucuz bir söylem. Gerçekten, yapmayın değerli arkadaşlarım;
gerçekten, bazı şeyleri inanarak ifade edin burada, ezberlediğiniz şekilde
değil. Sayın Grup Başkanvekilleri de Danışma Kurulundan çıktıktan sonra birkaç
defa bunu ifade ettiler; bu, ezbere söylenmiş bir laf, inanarak söylenmiş bir
laf değil.
Peki, dokuz aydır ne
yapıyor bu Meclis değerli arkadaşlarım; dokuz aydır ne yapıyoruz biz, sizler ne
yapıyorsunuz; dokuz aydır ne kadar süre kaybettik ve son 15 günde, preslenmiş,
konsantre edilmiş, sıkıştırılmış bir yasama takvimi içine giriyoruz. Dokuz
aydır ne yaptık; birçok yasayı, Cumhuriyet Halk Partisinin haklı uyarılarını
dinlemediğiniz için iki kez görüşmek zorunda kaldık; bir kısmı Anayasa
Mahkemesine gitti iki kez görüşme sonrasında, yürütmeyi durdurma kararı çıktı;
tekrar tekrar getirdiniz. Bu zaman dilimleri, acaba, geçen dokuz ay içerisinde,
kaybedilmiş zaman dilimi olarak hiç aklınıza gelmiyor mu, bunları
değerlendirmek gerekmiyor mu?!
Değerli arkadaşlarım, gerçekten,
o sürelere yazık. Meclisin çalıştığı her saatin şu kadar maliyeti olduğu
hesaplarıyla Sayın Kapusuz'un verdiği basın açıklamaları ortada. O zaman, ısrar
ve inatla boşa çalıştırdığınız bu süreleri nasıl hesaplayacaksınız, bunun
karşılığını nasıl vereceksiniz?!
İDRİS NAİM ŞAHİN
(İstanbul) - Şu anda olduğu gibi!
HALUK KOÇ (Devamla) -
Biraz sonra gelir, konuşursunuz!
Sayın milletvekilleri,
gerçekten, ciddî olalım, gerçekçi olalım. Bizler tatil meraklısı değiliz. Ben,
yirmiüç yıllık tıp mesleği hayatımda çok kısa sürelerle tatil yapma fırsatı
buldum. Bundan sonra da, tatil yapmak gibi bir keyfiyetin içinde, hiçbir zaman,
kendimizi -arkadaşlarım adına da söylüyorum- hiçbirimiz görmüyoruz. Hepimiz
yararlı işler yapmak istiyoruz. Bu tatil, milletvekilinin, bir beldeye gidip,
yaz kıyafetleriyle ayağını uzatıp, orada dinlenmesi tatili değildir. Bu tatil,
milletvekilinin, uzun süre, seçim bölgelerinde, temsil ettiği insanlarla iç içe
bulunma dönemidir; bu şekilde değerlendirmek gerekir milletvekilinin görevini.
Şimdi, aceleyle -demin de
söyledim- preslenmiş, sıkıştırılmış, zamana karşı yarışla yasama görevi
yapılmasının yararını gerçekten tartışmak gerekiyor. Sonra "biz yapıyoruz;
bak, bayağı da oluyor, bayağı bayağı oluyor" diyorsanız, bugün için haklı
görünebilirsiniz. Demin, yasanın tanımını yaptım, yasamanın, Anayasa sınırları
içerisindeki ilgili maddesini okudum. Değerli arkadaşlarım "biz yaptık,
oluyor" mantığı, bir süre sonra, topluma, çıkardığınız o yasanın
elbisesini giydirememenizle sonuçlanır. Toplumla uyuşmaz o yasa; çünkü, yeterli
bir toplumsal uzlaşma arayışı yapılmadan, o toplumun ilgili kesimlerini
tartışmanın içine çekmeden bu şekildeki bir yasama dönemi, sonuçta, mutlaka, bu
yasaların şu veya bu şekilde ya bu Parlamentoda ya da bundan sonraki yasama
döneminde tekrar tekrar buraya geri getirilmesine yol açacaktır.
Değerli arkadaşlarım,
aklımdan geçmiyor değil -bunu da samimiyetinize sığınarak söylüyorum, zamanı da
aşmamaya çalışıyorum- şu son bir aylık yasama döneminde çıkan yasalarla ilgili,
isterseniz, çoktan seçmeli bir test değerlendirmesi yapalım... Yapsak, nasıl
olur diye de düşünüyorum. Sanıyorum, oldukça düşük bir ortalama çıkacak
Meclisten; çünkü, neyi yasalaştırdığımızı, inanın ki, bilmiyoruz. Eğer, detaylı
biliyorsanız, hakkıyla, ben, buna "evet" veya "hayır diyorum"
diyorsanız, bunu ciddî bir şekilde düşünmenizi istirham ediyorum hepinizden.
Bakın, bu ortalama çok düşük çıkar, çok düşük çıkar.
Değerli arkadaşlarım, hiç
olmazsa, görevini yapmak isteyen milletvekili arkadaşlarımıza, bu değerlendirme
ve inceleme süresini tanıma doğruluğunu gösterelim; yoksa, gerekli olan her
türlü süre ve yasama önerisi için, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu, her zaman
olumlu davranacaktır; ama, dediğim noktalardaki eleştirileri, bir kere daha,
ben, dikkatlerinize, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu olarak sunuyorum.
Saygılar sunuyorum.
Teşekkür ediyorum, sağ
olun. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür
ediyorum Sayın Koç.
EYÜP FATSA (Ordu) - Sayın
Başkan, önerinin lehinde söz istiyorum.
BAŞKAN - Önerinin
lehinde, Sayın Eyüp Fatsa; buyurun efendim. (AK Parti sıralarından alkışlar)
EYÜP FATSA (Ordu) - Sayın
Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
İçtüzüğümüzün 19 uncu
maddesine göre, Meclis gündeminin ve çalışma saatlerinin tespitiyle alakalı bir
Danışma Kurulu toplantısı talep ettik; ancak, Danışma Kurulunda mutabakat
sağlayamadığımız için, önerimizi Genel Kurula getirdik; biraz sonra da
oylanacak ve sizler, bunun gündeme alınıp alınmaması konusunda karar vereceksiniz.
Şimdi, biraz önce,
muhalefet partimizin çok saygıdeğer Grup Başkanvekilini dinledik. Ben, onun
ortaya koymuş olduğu hiçbir iddianın arkasına saklanmadan ve sığınmadan bazı
hususları sizlerle paylaşmak istiyorum.
Öncelikle, Danışma
Kuruluna katılan Sayın Oyan, görüşülecek konularla ilgili bir itirazlarının
olmadığını ifade ettiler ve çalışma saatlerinin uzun olmasıyla ilgili, bu
saatlerin 15.00'ten daha erken saate alınmak suretiyle, Meclisin akşam da biraz
daha erken Meclisin kapatılması mümkündür müdür diye bir itirazları oldu.
Perşembe günü, yeniden bir Danışma Kurulu toplantısı yapacağımızı ve
arkadaşlarımızla da, Grubumuzla da bunu görüşerek, bunun öne alınıp
alınmayacağı veya daha faydalı olup olmayacağı noktasındaki kararımızı, o günkü
Danışma Kurulunda ifade edeceğimizi, bunu ciddîye alacağımızı, değerlendirmeye
alacağımızı ifade ettim.
Yine, itiraz konularından
bir tanesi de şu: Meclisin denetim faaliyetlerinden kaçırılması gibi bir iddia
ortaya konuluyor. Sayın Koç da bunu ortaya koydu. Öncelikle, Danışma Kuruluyla
Meclisin gündeminin ve çalışma saatlerinin değiştirilmesi, AK Parti İktidarıyla
beraber başlayan bir uygulama değildir; geçtiğimiz dönemlerde de, hatta bu
Meclisin açıldığı günden itibaren hep başvurulan, sıkça olmasa da zaman zaman
başvurulan bir yoldur. Tabiî, bunu bir teamül haline de getirmemek lazım, buna
katılıyorum; çünkü, Meclisin önemli görevlerinin başında denetim faaliyetleri
geliyor; ama, gündemin yoğunluğu ve aciliyeti dikkate alınarak, zaman zaman bu
yola başvurulduğu da bilinen bir gerçektir. Dolayısıyla, Sayın Koç da ifade
ettiler; biliyoruz, bunlar demokratikleşme paketiyle, Avrupa Birliği uyum
yasalarıyla alakalıdır, öncelikli olduğunu ve aciliyeti olduğunu da kendileri
ifade ettiler. Dolayısıyla, buna itiraz edecek ya da bunu tenkit edecek durumda
değiliz. Biz de, aynı düşüncelerle bunu Danışma Kuruluna götürdük ve şimdi de
huzurlarınıza getirdik.
Türkiye Büyük Millet
Meclisinin, son günlerde, bu tür alınan kararlara rağmen, altı sefer süreyi
tamamlayamadan kapandığını ifade ettiler. Evet, buna katılıyorum. Bu kararı
Türkiye Büyük Millet Meclisinin önüne getiren İktidar Grubu, elbette ki,
Meclisi çalıştıracak, bu süre içerisinde gerekli çoğunluğu Mecliste
bulunduracak ve bunun sorumluluğunu yüklenecek konumdadır. Dolayısıyla, bunu,
muhalefet partimizin kendileri için çok fazla bir sıkıntı yapmamaları gerekir
diye düşünüyorum. Bunun sorumluluğu bize aittir.
Yine, ne geldiğini ne
görüşüldüğünü, hangi yasaların buradan çıktığını milletvekili arkadaşlarımızın
bilmediği gibi bir ifade kullandı ki, buna katılmak mümkün değildir. Bu,
milletvekili arkadaşlarımıza, iktidar olsun muhalefet olsun, haksızlık olur
diye düşünüyorum.
"Aceleyle
çıkarıyorsunuz, sonra ya Köşkten ya da Anayasa Mahkemesinden geri dönüyor"
diye ifade edildi.
Değerli arkadaşlar,
Meclisin çıkarmış olduğu kanunların bir kere daha görüşülmek üzere Türkiye
Büyük Millet Meclisine iade edilmesi de, bu döneme ait, uygulamaya yeni
konulmuş bir uygulama şekli de değildir. Anayasa Mahkemesi de aynı şekildedir.
Yani, geçmiş dönemlerdeki bütün hükümetlerin çıkarmış oldukları kanunlar, zaman
zaman Anayasa Mahkemesinden dönmüş veya zaman zaman da Cumhurbaşkanımız
tarafından, bir kere daha görüşülmek üzere Türkiye Büyük Millet Meclisine
gönderilmiştir; ama, her seferinde de, Türkiye Büyük Millet Meclisi, kendi
sorumluluğunu üstlenerek, gereğini yapmıştır.
Grubumuzun, Meclisten
denetimi kaçırmak gibi bir düşüncesi ve gayreti yoktur. Zira, Meclisten
gizleyeceğimiz, Meclisin denetiminden saklayacağımız bir uygulamamız da
olmamıştır, olmayacaktır.
Bu duygu ve düşüncelerle,
Genel Kurulun, Grubumuzun vermiş olduğu öneriye desteğini bekliyor, hepinizi
saygıyla selamlıyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür
ediyorum Sayın Fatsa.
Öneriyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Sayın milletvekilleri, bu
programa uyulabilmesi için, 1 Ağustos 2003 tarihine kadar, çarşamba ve perşembe
günleri kesinlikle ziyaretçi alınmayacaktır. Sayın milletvekillerinin, bu konuda,
görevlilere yardımcı olmalarını rica ederim.
İçtüzüğün 37 nci
maddesine göre verilmiş doğrudan gündeme alınma önergesi vardır; önce okutup
işleme alacağım, sonra oylarınıza sunacağım:
IV. - BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI (Devam)
B) TEZKERELER VE ÖNERGELER (Devam)
3.- Konya Milletvekili Atilla Kart'ın; 657 Sayılı Devlet
Memurları Kanununun Bazı Maddelerinde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun
Teklifinin (2/125) doğrudan gündeme alınmasına ilişkin önergesi (4/85)
4.7.2003
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
657 sayılı Devlet
Memurları Kanununun Bazı Maddelerinde Değişiklik Yapılması Hakkındaki Kanun
Teklifim, 29.4.2003 tarihinde (2/125) esas ile Plan ve Bütçe Komisyonuna
intikal etmiş; ancak, komisyonda 45 gün içinde sonuçlandırılmamıştır.
Bu durum karşısında,
İçtüzüğün 37 nci maddesi gereğince, kanun teklifimin doğrudan Genel Kurul
gündemine alınmasını talep etmek zorunluluğu doğmuştur.
Gereğini saygılarımla arz
ve teklif ederim.
Atilla Kart
Konya
BAŞKAN - Konuşma
talebi?..
ATİLLA KART (Konya) -
Evet Sayın Başkan.
BAŞKAN - Buyurun Sayın
Kart.
Konuşma süreniz 5 dakika.
ATİLLA KART (Konya) -
Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; Plan ve Bütçe Komisyonunda 45 gün içinde
görüşülmeyen kanun teklifimin, 37 nci madde gereğince, Genel Kurul gündemine
alınması için söz almış bulunmaktayım; Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Değerli arkadaşlarım,
Maliye Bakanlığı dışındaki bakanlıklarda ve katma bütçeli idarelerde çalışan ve
kadrosu 1 inci derece olan hukuk müşavirlerinin ve kamu avukatlarının
ekgöstergeleri 3 000 seviyesindedir. Bilindiği gibi, hukuk müşavirleri ve
avukatlar, dört yıllık hukuk fakültesi tahsilinden sonra, zorunlu olarak, bir
yıl staj yapmak suretiyle toplam beş yıllık eğitim görmektedirler. Buna
karşılık, dört yıllık eğitim gören ve kadrosu 1 inci derece olan teknik
hizmetler sınıfında çalışanların ekgöstergeleri ise 3 600'dür. Ayrıca, 1 sayılı
ekgösterge cetvelinde sayılan ve kadrosu 1 inci derece olan Hazine
kontrolörleri, sigorta denetleme uzmanları, iş güvenliği müfettişleri, sigorta
müfettişleri ve benzeri unvanlarda çalışanların da ekgöstergeleri 3 600'dür.
Bunlara, ayrıca, makam ve görev tazminatı da verilmektedir. 1 inci derece
kadrolu hukuk müşavirleri ve avukatların ekgöstergeleri ise 3 000 olduğundan,
makam ve görev tazminatlarından yararlanamamaktadırlar. Bu durum, gerek fiilî
çalışma döneminde ve gerek emeklilik döneminde, hukuk müşavirleri ve kamu
avukatlarının, yukarıda belirtilen eşdeğer veya benzer görevlerde bulunanlara
göre önemli ölçüde düşük ücret almalarına ve haksızlığa yol açmaktadır.
Kamu kurum ve
kuruluşlarının hak ve menfaatlarını korumak için çalışan, 3046 sayılı Yasada
sayılan işleri yapan, istenen konularda hukukî mütalaa veren, kanun, tüzük ve
yönetmelik tasarılarını inceleyen, anlaşma ve sözleşme taslaklarını hazırlayan,
davalarda her türlü işlemleri yerine getirmek gibi görevleri yapan hukuk
müşavirleri ve kamu avukatlarının önemi, günümüzde daha da artmıştır.
Yolsuzluklarla mücadele konusunda çok ağır sorumluluklar üstlenen kamu
avukatlarının, özlük haklarındaki sair düzenlemelerin dışında, şimdiki halde,
en azından, aynı göstergede hizmet gören diğer teknik elemanlarla aralarında
mevcut olan haksızlığın bir an evvel giderilmesi gerekmektedir.
Görev yaptıkları kamu
kurumlarını her aşamada temsil eden ve değeri trilyonları bulan davalarda
kamunun hak ve çıkarlarını savunan kamu avukatlarının özlük hakları yönünden
durumlarını, aynı tahsili gören ve yukarıda belirtilen görevlerde çalışanların
seviyesine getirmek suretiyle mağduriyetlerinin kısmen de olsa giderilmesi ve
özlük hakları yönünden eşitliğin sağlanması amacıyla hazırlanmış olan iş bu
yasa teklifimin Genel Kurul gündemine alınmasını, gelinen süreç içinde talep
etmek gereği doğmuştur.
Değerli arkadaşlarım, bu
düzenlemenin kamu personeli rejimi içinde ayrıca yapılabileceği yolundaki
muhtemel bir değerlendirme, olayı ertelemekten öte, zamana bırakmak, zamana
yaymak anlamına gelecektir.
Değerli arkadaşlarım,
Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Yönetiminin de bu teklife olumlu baktığı
yolunda gözlemlerim var. Umarım ki, bu gözlemlerimde yanılmıyorum. Bunu ümit
ediyorum, temenni ediyorum.
Bu sebeple, her iki
grubun da, kamu avukatları aleyhine mevcut olan eşitsizliği gidermek ve bir
anlamda kamu yararını korumak amacıyla, yasa teklifimin Genel Kurul gündemine
alınmasına destek verecekleri beklentisi ve dileğiyle, Genel Kurulu, tekrar
saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür
ediyorum Sayın Kart.
Önerge üzerinde başka söz
talebi var mı?
DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN
YARDIMCISI MEHMET ALİ ŞAHİN (İstanbul) - Sayın Başkan, yerimden kısa bir
açıklama yapmak istiyorum.
BAŞKAN - Buyurun Sayın
Bakan.
DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN
YARDIMCISI MEHMET ALİ ŞAHİN (İstanbul) - Sayın Başkanım, çok teşekkür ederim.
Konya Milletvekilimiz
Atilla Beyin teklifi, kamuda çalışan avukatların malî haklarının düzeltilmesine
yönelik bir tekliftir.
Muhterem Genel Kurulumuzu
bilgilendirmek istiyorum. Biz, hükümet olarak, 657 sayılı Devlet Memurları
Kanununu tümden değiştirerek, kamu personel rejiminde yeni bir düzenleme
hazırlığı içerisindeyiz. Memurlar ve diğer kamu görevlileri hakkında kanun
tasarısı taslağı, ilgili komisyonca hazırlanmış ve tarafımıza teslim
edilmiştir. Önümüzdeki günlerde, bunu, sivil toplum örgütleri nezdinde,
üniversiteler nezdinde tartışmaya açacağız ve bizim, acil eylem planımızda, bu
düzenlemeyi, hükümetin kuruluşundan itibaren bir yıl içerisinde, yani, bu yılın
sonuna kadar yasalaştırma gibi bir vaadimiz söz konusudur.
Sayın Kart'ın bu kanun
teklifini okudum. Yeni kanun taslağı, bu ve bunun gibi sorunları kökten çözen
bir yaklaşımla hazırlandı. Bu tartışılırken, Sayın Kart'ın bu önerisini de,
kuşkusuz ki dikkate alacağız ve biz, kamudaki tüm ayrıcalıkları bu yasal
düzenlemeyle ortadan kaldırmak istiyoruz. O bakımdan, hükümet olarak
hazırladığımız ve şu anda 156 maddeden oluşan, memurlar ve diğer kamu
görevlileri hakkında yeni kanun tasarısı gerçekleştiğinde, Sayın Kart'ın bu
önerisi de cevabını bulmuş olacaktır. Kanunda, böyle, münferit, madde madde
değişiklikler yapmaktansa, toptan bir değişiklik yaparak sorunları çözmenin
daha doğru olduğu düşüncesindeyim; ama, yapılan bu çalışmalarda, Sayın Kart'ın
bu teklifi de değerlendirilecektir.
Takdirlerinize arz
ediyorum efendim.
BAŞKAN - Teşekkür
ediyorum Sayın Bakan.
Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.
Alınan karar gereğince,
sözlü sorular ile diğer denetim konularını görüşmüyor ve gündemin "Kanun
Tasarı ve Teklifleriyle Komisyonlardan Gelen Diğer İşler" kısmına
geçiyoruz.
VI. - KANUN TASARI VE TEKLİFLERİYLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER
1.- Adlî Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Bölge Adliye
Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yetkileri Hakkında Kanun Tasarısı ve Adalet
Komisyonu Raporu (1/521) (S. Sayısı: 146)
BAŞKAN - Adlî Yargı İlk
Derece Mahkemeleri ile Bölge Adliye Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yetkileri
Hakkında Kanun Tasarısının geri alınan maddeleriyle ilgili komisyon raporu
henüz gelmediğinden, tasarının görüşülmesini erteliyoruz.
Hukuk Usulü Muhakemeleri
Kanununda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Tasarısı ve Adalet Komisyonu
raporunun görüşmelerine kaldığımız yerden devam ediyoruz.
2.- Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununda Değişiklik
Yapılmasına İlişkin Kanun Tasarısı ve Adalet Komisyonu Raporu (1/523) (S.
Sayısı: 152)(1)
BAŞKAN - Komisyon?..
Yerinde.
Hükümet?.. Yerinde.
Tasarının tümü üzerindeki
görüşmeler tamamlanmıştı.
Şimdi, tasarının
maddelerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul
etmeyenler... Kabul edilmiştir.
1 inci maddeyi
okutuyorum:
HUKUK USULÜ MUHAKEMELERİ KANUNUNDA DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA
İLİŞKİN KANUN TASARISI
MADDE 1.- 18.6.1927
tarihli ve 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 8 inci maddesinin (I)
numaralı bendinde yer alan ve ek 3 üncü maddesine göre
"dörtyüzmilyon" olarak uygulanması öngörülen parasal sınır
"üçmilyar" liraya yükseltilmiştir.
BAŞKAN - 1 inci madde
üzerinde, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına, Niğde Milletvekili Sayın Orhan
Eraslan söz istemiştir.
Buyurun Sayın Eraslan.
CHP GRUBU ADINA ORHAN
ERASLAN (Niğde) - Sayın Başkan, Türkiye Büyük Millet Meclisinin saygıdeğer
üyeleri; Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununda Değişiklik Yapılmasına İlişkin
Kanun Tasarısının 1 inci maddesi üzerinde Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına
söz almış bulunuyorum; hepinizi saygıyla, sevgiyle selamlıyorum.
Değerli arkadaşlarım,
bilindiği üzere, Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununda Değişiklik Yapılmasına
İlişkin Kanun Tasarısının görüşülmesine ara verilmişti; tümü üzerinde görüşme
yapılmıştı. 1 inci maddede söz almamın gerekçesi, özellikle 1 inci maddeyi
müzakere etmek değil; ama, bu değişiklikler neleri içeriyor, kısaca
hafızalarımızı tekrar yoklamak amacıyladır.
Değerli arkadaşlarım,
daha önce yürürlük maddesine kadar görüşülen bölge adliye mahkemelerinin
kuruluşuyla ilgili yasa tasarısına bağlı olarak usul yasalarında da değişiklik
yapılması gerekiyor idi. Hukuk usulündeki değişikliklerin temel nedeni, bölge
adliye mahkemelerinin kuruluşuyla ilgili yasa tasarısı, yani, bilinen, teknik
adıyla istinaf mahkemelerinin kuruluşuyla ilgili yasa tasarısıdır.
Benim, buradaki temel
eleştirilerimden bir tanesi şudur: Yazın bu sıcağında "acil yasaları
çıkarıyoruz" diyoruz; acil çıkarmamız gereken yasalar varken, yürürlük
maddesine kadar getirip bırakacağımız yasalarla uğraşıyoruz. Bakın, bölge
adliye mahkemeleriyle ilgili yasa tasarısını yürürlük maddesine kadar getirdik
ve bıraktık; kurulma şansı var mı şu aşamada; hayır, bunun ne kaynağı var ne
bütçe karşılığı var ne de altyapısı oluşturulmuş durumdadır. Buna bağlı, hukuk
usulünü görüşeceğiz, buna bağlı, ceza usulünü görüşeceğiz, buna bağlı, icra
iflası görüşeceğiz sırasıyla, hepsi gelecek, istinafa bağlı.
Değerli arkadaşlarım,
henüz, istinaf mahkemelerinin kuruluşuyla ilgili yasa yürürlüğe girmemiştir.
Buna bağlı olarak, yürürlüğe girmeyen bir yasayla, belki de yürürlüğe
girmeyecek bir yasayla ilgili olarak, usul yasalarındaki değişikliğin, yürürlük
maddelerine kadar da olsa, görüşülmesini doğru bulmamaktayız.
Şimdi, daha önce de
anlattığımız gibi, bu değişiklik neleri getiriyor, kısaca bir özetleyelim.
Değerli arkadaşlarım,
Hukuk Usulü Muhakemeleri Yasasında değişiklik yapan tasarı, 22 yeni madde
getiriyor; bu 22 yeni maddenin tamamı istinafla ilgilidir; 21 maddede de
değişiklik yapıyor, bu değişikliklerin de ana noktası istinafla ilgilidir. O
zaman, istinaf mahkemelerinin görüşmeleri sırasında konuştuğumuz, görüştüğümüz
hususa yeniden bir değinelim. İstinaf nedir?
Değerli arkadaşlarım,
istinaf, yeniden başlama anlamına geliyor. Yani, yargıdaki biçimiyle, bitmiş
bir yargıya yeni baştan başlayarak, yeniden, bir derece daha yargılama yapma
demektir.
Sayın Başkan, eğer,
uğultu kesilebilirse daha yararlı bir görüşme olacak.
BAŞKAN - Sayın Eraslan,
isterseniz, siz, 1 dakika konuşmayın, arkadaşlarımızı dinleyelim! Sonra devam
ederiz. 1 dakikalık süreyi ekleyeceğim.
Buyurun.
ORHAN ERASLAN (Devamla) -
Değerli arkadaşlarım "istinaf yolu" ile "temyiz"in farkı
nedir?
Şimdi, bidayet
mahkemeleri dediğimiz ilk derece mahkemelerinde verilen karar, bizdeki usule
göre, belli şartları taşıyorsa temyize tabidir. Temyiz mahkemesinde dosya
üzerinden yeniden değerlendirilir. Temyiz mahkemesi, bidayet mahkemesinin
kararlarını; yani, ilk derece mahkemesinin kararlarını usul ve yasaya uygun
bulursa onaylar, usul ve yasaya aykırı bulursa bozarak geri gönderir; ana hattı
budur temyiz incelemesinin. İstinaf incelemesinde, burada, temel farklılıklar
vardır. İstinaf incelemesinde, üst derece mahkemesi; yani, istinaf mahkemesi,
bidayet mahkemesince yapılan yargıyı itiraz edilen noktalarda yeniden inceler.
İstinaf mahkemesi, yeniden keşif yapar, istinaf mahkemesi yeniden tanık dinler;
yani, delillerle temas eder, delillerle yüz yüze gelir. İstinaf mahkemesi,
temyizden farklı olarak, bidayet mahkemesinin kararını bozma ya da onama
biçiminde karar vermez; kararı ortadan kaldırarak ya yeni bir karar verir ya da
eski kararı tasdik eder; istinafın farkı bu. Burada çok önemli bir şey var:
İstinaf, yeniden başlama oluyor, yeniden yargılanıyor, üst mahkeme delille
yüzleşiyor.
Değerli arkadaşlarım, bu,
teorik olarak doğru bir şeydir belki, adil yargılama açısından anlamlı bir
şeydir belki; fakat, ülkemizde yargının içinde bulunduğu sorunlarla birlikte bu
konuyu değerlendirmek durumundayız. Maddî gerçeğin ortaya çıkmasıyla, maddî
gerçeğin araştırılmasıyla, makul sürede yargı denklemini iyi bulmak zorundayız;
çünkü, geciken adalet de, adalet değildir, bunu biliyoruz. Kaldı ki, ülkemizin
taraf olduğu sözleşmeler gereğince, makul sürenin dışındaki yargılama
uzamalarının, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi sürecinde, Türkiye'nin mahkûmiyeti
neticesini doğurduğunu hepimiz biliyoruz.
Değerli arkadaşlarım,
burada, ülkemizde yargının içinde bulunduğu pek çok sorun var; ama, en çok ne
eleştirilir Türk yargısı açısından derseniz, uygulamadan gelen bir arkadaşınızı
olarak bildiğim şey şudur: "Yargılamalar uzun sürer" denilir;
doğrudur, uzun sürer bizim ülkemizde yargılamalar. "Yargılama sonucu
verilen hükümlerin kararları gerekçesizdir" denilir; doğrudur, o da önemli
bir eksikliktir. Bir de "yargılama masraflıdır" denilir; doğrudur,
ülkemizde yargılama da masraflıdır.
Şimdi, bu reform
çerçevesi içerisinde, getirilen şeyin sadra şifa olması lazım değerli
arkadaşlarım. İstinaf mahkemelerinin kuruluşu ve buna bağlı olarak getirilen
usul yasasındaki değişiklikler, bu üç temel eleştiri noktasından herhangi
birine hizmet ediyor mu; bizim kanımızca, etmiyor. İstinafla, yargılama yolu
kısalmıyor; bir kere, yeni bir kademe ekliyorsunuz; bu kademe, delillerle temas
etme noktasında. Yani, eğer, itiraz eden taraf "şahitlerim iyi
dinlenilmedi, keşif iyi yapılmadı, bilirkişi haksız rapor verdi" derse,
bir üst mahkeme, bölge adliye mahkemesi gelip, bunu mahallinde yapacak. Bunu,
artık hayalinizde canlandırın. Bu, hızlanmayı sağlamayacaktır. Hiç kimse,
istinafla yargı hızlanacak demesin; bu, doğru değildir.
İkincisi, peki, kararlar
gerekçeli olur mu; belki, olabilir, onu daha uygulamada göreceğiz, şimdiden çok
önyargılı olmayalım. Peki, yargılama ucuz olur mu; bu, asla. Değerli
arkadaşlar, ben, Niğde İlinin Milletvekiliyim. Sanırım, bizim bölgemizde
-gerçekleştiği takdirde- Adana, Konya
ya da herhangi bir ilde kurulacak olan istinaf mahkemesine bağlı olacak,
oradan keşfe ve tanık dinlemeye gelecek... Bölge idare mahkemelerine keşif için
yatırılan paralar, dehşetengiz rakamlardır, Konya bölge idare mahkemesinin,
Niğde'de keşfe gelmesi için yatırdığımız paralar dehşetengiz paralardır;
burada, yargı ucuzlamış da olmayacaktır. Dolayısıyla, adaletin tecellisine
olumlu bir katkısı olmayacaktır.
Değerli arkadaşlarım,
maddî gerçeğin ortaya çıkması ve makul sürede, yargı denkleminde, istinaf
mahkemeleri, ülkemiz büyüklüğündeki ülkelerde sadra şifa değildir; geleneğinde
uygulayan Fransa'da bile, kaldırılması, daraltılması düşünülürken, Avrupa'nın
büyük ülkelerinde kaldırılması, daraltılması düşünülürken, bizde, böyle bir
şeyin yeniden denemeye konulması -ki, 1924'te kaldırılmıştır- doğru değildir.
Onun yerine, yargının başka sorunları vardır. Yargının başka sorunlarını
çözmek, teknik anlamda, mahkemeler arasında görev dağılımı yapmak, iyi hâkim
yetiştirmek, adliyelerimizi iyi fizikî mekânlara kavuşturmak, iyi imkânlara
kavuşturmak, bunlarla uğraşmak daha doğru olur gibime geliyor. Hem çok bilinen
bir şey vardır, adalet reformuna başlayacağımız zaman, bu işe adliyeden
başlamak, her halde daha doğru olur. Ne kadar iyi yasa çıkarırsanız çıkarın,
bunu uygulayacak olan yargıçtır, bunun çalışanıdır, kâtibidir. Kâtibi olmayan,
yargıcı eksik olan adliyelerden çok verimli neticeler elde etmek mümkün değil,
istinafa bağlı olarak getirilen bu usul değişikliklerine hayır oyu vereceğiz.
Hepinizi saygıyla,
sevgiyle selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür
ediyorum Sayın Eraslan.
AK Parti Grubu adına,
Diyarbakır Milletvekili Sayın Cavit Torun; buyurun. (AK Parti sıralarından
alkışlar)
Sayın Torun, şahsınız
adına da söz istemişsiniz, sürelerinizi birleştirecek misiniz?
CAVİT TORUN (Diyarbakır)
- Evet Sayın Başkan.
BAŞKAN - Sürelerinizi
birleştiriyorum.
Buyurun.
AK PARTİ GRUBU ADINA
CAVİT TORUN (Diyarbakır) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte
olan 152 sıra sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununda Değişiklik Yapılmasına
İlişkin Kanun Tasarısının 1 inci maddesi üzerinde grubumuz adına söz almış
bulunmaktayım; hepinizi sevgi ve saygıyla selamlıyorum.
Hukuk Usulü Muhakemeleri
Kanununun bazı maddelerini değiştiren kanun tasarısının Meclis gündemine
getirilişindeki amaç, bir müddet önce görüşüp kanunlaştırma aşamasına gelmiş
olduğumuz istinaf mahkemeleri kurulması hakkındaki kanun tasarısıdır. Bu mahkemelerin
kurulması Türk hukuk sisteminin gündeminde hep var olmuştur. Konunun bir
ihtiyaçtan kaynaklandığını, zaten kanunların yapılış amacının da bu olduğunu
bilmeyenimiz yoktur.
Uygulama içerisinde
bulunan arkadaşlarımız gayet iyi bilmektedirler ki, ilk derece mahkemelerinde
verilen kararların hemen tamamı, yerli yersiz, temyiz incelemesi için Yüce
Yargıtaya gönderilmekte ve kararın buradan ne zaman geleceği hiçbir zaman
kestirilememektedir. Yıllarca temyiz aşamasında kalan dosyalarımızın olduğunu
herkes gayet iyi bilmektedir.
Kurumları var edenler
insanlardır. Ben, meslek yaşamım boyunca, yüzlerce hâkimle çalışma imkânı
buldum. Kimisi işine erken gelir, kimisi geç; kimisi çok çalışkandır, kimisi
biraz daha az çalışkan; kimisi incelemek için dosyaları evine kadar götürür,
kimisinin dosyanın kapağını bile açmadan duruşmalara katıldığı olur; ama, hemen
belirtmeliyim ki, Türk adlî ve sosyal hayat tarzı içerisinde en az kirlenen
kurum, adliyeler ve onların gece gündüz çalışan personelidir. Her yerde olduğu
gibi, burada da insan unsurunun büyük önemi bulunmaktadır. Biraz önce de
arkadaşım aynı konuyu ifade etti. Günde iki mahkemeye çıkan hâkimler, yüzlerce
dosya için karar verecek kadar çalışanlar, Yargıtay uygulamalarını en ince
noktasına kadar inceleyerek verdikleri kararlarda temyiz incelemesine gerek
bırakmayacak kadar titiz davrananlar, kılı kırk yaranlar, aynı zamanda, hiçbir
komplekse kapılmadan baroya gelerek avukat arkadaşlarıyla oturanlar olduğu
gibi, bu konuların bir kısmında veya tamamında aykırı hareket edenleri de
olmuştur; yani, kimi arkadaşlarımızın görüşmekte olduğumuz tasarılar üzerinde
yaptıkları konuşmalarda olduğu gibi, her şey siyah veya beyaz değildir.
Örneğin, İş Kanunu ve İŞKUR Kanunu görüşülürken üzerinde durulan en önemli
konulardan biri özel istihdam bürolarıydı. Biz, özel istihdam bürolarını bir
yenilik olarak getirip kanunlaştırmaya çalışırken, birkısım arkadaşlarımız, İş
Kanunu kölelik yasası, bu kanunla İŞKUR Kanununda getirilen özel istihdam
bürolarını da köle pazarları olarak değerlendirdi.
Arkadaşlar, biz, özel
istihdam bürolarıyla bu ülkenin devasa işsizlik sorununun çözüleceğini vaat
etmiyoruz, böyle sihirli bir değnek hiçbirimizin elinde yok; ancak, bu kurum,
nitelikli personel yetiştirmenin bir aracı olabilir; fakat, hemen belirtmemiz
gerekir ki, biz, kimilerinin dediği gibi, bu kurumla köle pazarları
oluşturmanın gayesi ve amacı içerisinde değiliz.
Şunu söylemek istiyorum:
İnsanoğlunun ortaya attığı fikir ve görüşler, kantarın topuzunun iki uç noktası
değildir. Bu bağlamda, hadiseleri değerlendirirken tümüyle siyah veya beyaz
mantığıyla olaylara yaklaşmak doğruları bulmamıza yardım etmez. Görüşmekte
olduğumuz Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununda Değişiklik Yapılmasına İlişkin
Kanun Tasarısı ile istinaf mahkemelerinin kuruluşuyla ilgili yasanın
birbirinden ayrılması söz konusu değildir.
Yukarıdaki
değerlendirmeler ışığında, kurulmasına olanak verdiğimiz istinaf
mahkemelerinin, yüce Yargıtayın iş yükünü azaltarak bir içtihat mahkemesi
haline gelmesine imkân vereceğinden ve birçok davanın daha bu aşamada kesin
olarak sonuçlandırılmasını temin edeceğinden, büyük bir boşluğu dolduracağından
kuşku yoktur; ancak, sayıları 34'ü bulan Yüce Yargıtay dairelerine dağılan
davaların, bölgesel de olsa, 5 bölge adliye mahkemesine gidecek olması, burada
iş yükünün tahmin edemeyeceğimiz biçimde yoğunlaşmasına sebep olabilir. Bunu
aşmanın tek yolunun, tüm siyasî saik ve etkileşimlerden uzak tutarak,
öncelikle, hukuk fakültelerinin daha kaliteli eğitim vermelerini temin etmek ve
bunun yanında, indî birtakım değerlendirmelerin önüne geçmek için, mesleğe
intisapta, yazılı sınavdan sonra mülakat sistemini kaldırmaktır. Mesleğe
intisap edecek olan bir hâkim adayının yazılı sınavla bilgisinin
değerlendirilmesi yeterli olmalı ve bir hukuk adamının daha işin başında
siyasîlerin kapılarını aşındırmasının kesinlikle önüne geçilmelidir. Mehmet
Moğultay'ın, bakanlığıyla ilgili eleştirilere verdiği "ne yapacaktım; 5
500 adliye hâkim, savcı ve kâtip ile yardımcı hizmetler sınıfından insan
aldım" cevabı, oldukça öğretici ve manidardır.
Arkadaşlar, bu ülkede
hâkimler, savcılar, kâtipler ve yardımcı hizmetler sınıflarında çalışan
insanların ne kadar özverili olduklarını adliyeye işi düşen her vatandaş
görmüştür. Her birisi kuzu büyüklüğüne ulaşmış dosyalarla duruşmalara çıkan
hâkim ve savcılar, bu dosyalardaki tüm belgelerin en ince ayrıntısına kadar
yerlerini bilmek zorunda olan kâtipler ve hatta odacılar, sabahın erken
saatinden akşamın geç saatlerine kadar dosyalar üzerinde kafa, beyin patlatanların
ne büyük sıkıntılar içerisinde olduklarını biliyoruz. Hele kâtip sınıfından
olan arkadaşlarımızın büyük çoğunluğunun mesai kavramı dahi yoktur. Bu
arkadaşların her günü şu şekilde geçer: O günün dosyalarını duruşmaya hazırlar,
duruşmaya çıkar, yüzlerce insanın derdini, kavgalarını dinler, biten duruşma
dosyalarının ara kararlarının müzekkerelerini hazırlar, postasını yapar, gelen
vatandaşa ve avukatlara cevap verir, dosya çıkarır, ortalığa saçılan dosyaları yerine
koyar ve hiçbir işi oluruna bırakmadan keşfe gider, bilirkişileri ayarlar,
bilirkişi raporlarının dönmesini temin için telefon başına koşar ve üç kuruş
maaşla geçinmeye çalışır.
Biz, bu asosyal durumu
düzeltmez ve Diyarbakır Bismil Adliyesinde olduğu gibi, fizikî mekân olarak
söylüyorum, bilmem ne barınağından daha iyi bir çalışma ortamı temin etmez
isek, sorunlarımızın üstesinden gelmemiz mümkün olmaz.
Sayın Bakanım da burada,
bir çıkış kapısı olarak şunu söylüyorum: Adliyenin kazandığı paralardan bir
adliye dönersermaye kurumu oluşturalım ve adlî camianın tüm personeline medenî
bir yaşam standardı getirelim. Bunu yapmak elimizde; adliye orada ise, Meclis
burada.
Hepinize saygılar
sunuyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür
ediyorum Sayın Torun.
Maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
2 nci maddeyi okutuyorum:
MADDE 2.- Hukuk Usulü
Muhakemeleri Kanununun 25 inci maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
"Madde 25.- Yetkili
mahkemenin bir davaya bakmasına fiilî veya hukukî bir engel çıktığı veya iki
mahkemenin yargısal sınırları kapsamının belirlenmesinde tereddüt edildiği
takdirde, yetkili mahkemenin tayininde, ilk derece mahkemeleri için bölge
adliye mahkemelerine, bölge adliye mahkemeleri için Yargıtaya başvurulur.
İki mahkemenin aynı dava
hakkında göreve veya yetkiye ilişkin olarak verdikleri kararlar kanun yoluna
başvurulmaksızın kesinleştiği takdirde, görevli veya yetkili mahkeme ilgisine göre bölge adliye mahkemesince veya
Yargıtayca belirlenir.
Bölge adliye mahkemesince
veya Yargıtayca verilen merci tayini kararları ile kanun yolu incelemesi
sonucunda kesinleşen göreve veya yetkiye ilişkin kararlar, davaya ondan sonra
bakacak mahkemeyi bağlar."
BAŞKAN - Madde üzerinde
söz talebi?.. Yok.
Maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.
3 üncü maddeyi
okutuyorum:
MADDE 3.- Hukuk Usulü
Muhakemeleri Kanununun 30 uncu maddesinin ikinci cümlesi aşağıdaki şekilde
değiştirilmiştir.
"Aksi takdirde
memnuiyet sebebinin doğduğu tarihten itibaren yapılan tüm işlemler, kararı
veren ilk derece mahkemesi ise bölge adliye mahkemesince, bölge adliye
mahkemesi ise Yargıtayca iptal olunabilir."
BAŞKAN - Madde üzerinde
söz talebi?.. Yok.
Maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
4 üncü maddeyi
okutuyorum:
MADDE 4.- Hukuk Usulü
Muhakemeleri Kanununun 33 üncü maddesine aşağıdaki fıkra eklenmiştir.
"Bölge adliye
mahkemesi hukuk dairelerinin başkan ve üyelerinin reddi istemi, reddedilen
başkan ve üye katılmaksızın görevli olduğu dairece incelenerek karara
bağlanır."
BAŞKAN - Madde üzerinde
söz talebi?.. Yok.
Maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
5 inci maddeyi
okutuyorum:
MADDE 5.- Hukuk Usulü
Muhakemeleri Kanununun 35 inci maddesinin son fıkrası aşağıdaki şekilde
değiştirilmiştir.
"İlk derece
mahkemesinin bu kararlarına karşı istinaf yoluna, bölge adliye mahkemesi hukuk dairelerinin başkan ve üyeleri
hakkındaki kararlarına karşı da temyiz yoluna ancak hükümle birlikte
başvurulabilir."
BAŞKAN - Madde üzerinde
söz talebi?.. Yok.
Maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
6 ncı maddeyi okutuyorum:
MADDE 6.- Hukuk Usulü
Muhakemeleri Kanununun 36 ncı maddesinin son fıkrasının son cümlesi aşağıdaki
şekilde değiştirilmiştir.
"Merci kararının
uygun bulunmayarak kaldırılması veya bozulması hâlinde tahsil olunmuş para
cezası ilgilinin isteği üzerine geri verilir."
BAŞKAN - Madde üzerinde
söz talebi?.. Yok.
Maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
7 nci maddeyi okutuyorum:
MADDE 7.- Hukuk Usulü
Muhakemeleri Kanununun 36/A maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
"Madde 36/A) Esas
hüküm bakımından istinaf yolu kapalı bulunan dava ve işlerde hâkimin reddi
istemi ile ilgili merci kararları kesindir.
Esas hüküm bakımından
istinaf yolu açık bulunan dava ve işlerde ise ret istemi hakkındaki merci
kararlarına karşı tefhim veya
tebliği tarihinden itibaren yedi gün içinde istinaf yoluna başvurulabilir; bu
hâlde 426/G maddesi hükmü uygulanmaz. Bölge adliye mahkemesinin bu husustaki
kararlarına uymak zorunludur.
Ret isteminin reddine
ilişkin merci kararının bölge adliye mahkemesince uygun bulunmayarak
kaldırılması veya ret isteminin kabulüne dair merci kararının bölge adliye
mahkemesince uygun bulunması hâlinde, ret sebebinin doğduğu tarihten
itibaren reddedilen hâkimce yapılmış
olan ve ret isteminde bulunan tarafça itiraz edilen esasa etkili işlemler,
davaya daha sonra bakacak hâkim tarafından iptal olunur."
BAŞKAN - Maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Madde kabul
edilmiştir.
8 inci maddeyi
okutuyorum:
MADDE 8.- Hukuk Usulü
Muhakemeleri Kanununa 36/A maddesinden sonra gelmek üzere aşağıdaki 36/B
maddesi eklenmiştir.
"MADDE 36/B) Esas
hüküm bakımından temyiz yolu kapalı bulunan dava ve işlerde, bölge adliye
mahkemesi başkan ve üyelerinin reddine ilişkin bölge adliye mahkemesi kararları
kesindir.
Esas hüküm bakımından
temyiz yolu açık bulunan dava ve işlerde ise, ret istemi hakkındaki karar,
tefhim veya tebliği tarihinden itibaren yedi gün içinde temyiz edilebilir. Bu
hâlde 426/G maddesi hükmü uygulanmaz. Yargıtayın bu husustaki kararına uymak
zorunludur.
Bölge adliye mahkemesi
hâkiminin reddine ilişkin istemin reddi konusundaki kararın temyizi üzerine
Yargıtayca bozulması veya ret isteminin kabulüne ilişkin kararın Yargıtayca
onanması hâlinde, ret sebebinin doğduğu tarihten itibaren reddedilen hâkimce
yapılmış olan ve ret isteminde bulunan tarafça itiraz edilen esasa ilişkin
işlemler, davaya daha sonra bakacak olan bölge adliye mahkemesi tarafından
iptal olunur."
BAŞKAN -Maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
9 uncu maddeyi
okutuyorum:
MADDE 9.- Hukuk Usulü
Muhakemeleri Kanununun 37 nci maddesine aşağıdaki cümle eklenmiştir.
"Bu konuda verilecek
kararlar kesindir."
BAŞKAN - Maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
10 uncu maddeyi
okutuyorum:
MADDE 10.- Hukuk Usulü
Muhakemeleri Kanununun 48 inci maddesinin ikinci fıkrası aşağıdaki şekilde
değiştirilmiştir.
"Aynı mahkemede
görülmekte olan davalar yönünden verilen birleştirme ve ayırma hususundaki ilk
derece mahkemesi kararları hakkında istinaf yoluna; bölge adliye mahkemesi
kararları hakkında ise temyiz yoluna; ancak hükümle birlikte gidilebilir. Şu
kadar ki, bu husus tek başına; bölge adliye mahkemesinde hükmün kaldırılarak
esastan incelenmesi, Yargıtay'da bozma sebebi teşkil etmez."
BAŞKAN - Maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.
11 inci maddeyi
okutuyorum:
MADDE 11.- Hukuk Usulü
Muhakemeleri Kanununun 149 uncu maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
"Madde 149.- Duruşma
herkese açıktır.
Genel ahlâkın veya kamu
güvenliğinin kesin olarak gerekli kıldığı hâllerde, duruşmanın bir kısmının
veya tamamının kapalı yapılmasına mahkemece karar verilebilir.
Duruşmanın kapalı
yapılması konusundaki gerekçeli karar açık duruşmada açıklanır.
Kapalı yapılan duruşmalar
hakkında 4/4/1929 tarihli ve 1412 sayılı Ceza Muhakemeleri Usulü Kanununun 377
nci madde hükmü uygulanır."
BAŞKAN - 11 inci madde
üzerinde 1 adet önerge vardır.
Önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 152
sıra sayılı kanun tasarısının çerçeve 11 inci maddesiyle değiştirilen Hukuk
Usulü Muhakemeleri Kanununun 149 uncu maddesinin son fıkrasının aşağıdaki
şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
|
Sadullah Ergin |
Mehmet Eraslan |
Sedat Kızılcıklı |
|
Hatay |
Hatay |
Bursa |
|
Recep Özel |
Yekta Haydaroğlu |
Halil Kaya |
|
Isparta |
Van |
Van |
"Kapalı yapılan
duruşmalar hakkında Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu hükümleri uygulanır."
BAŞKAN - Komisyon
önergeye katılıyor mu?
ADALET KOMİSYONU
BAŞKANVEKİLİ HALİL ÖZYOLCU (Ağrı) - Takdire bırakıyoruz.
BAŞKAN - Hükümet önergeye
katılıyor mu?
ADALET BAKANI CEMİL ÇİÇEK
(Ankara) - Katılıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN - Gerekçeyi
okutuyorum:
Gerekçe:
Uygulamada oluşabilecek
tereddütleri gidermek bakımından bu değişiklik önergesi verilmiştir.
BAŞKAN - Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul
edilmiştir.
Maddeyi kabul edilen
önerge doğrultusunda oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler...
Kabul edilmiştir.
12 nci maddeyi
okutuyorum:
MADDE 12.- Hukuk Usulü
Muhakemeleri Kanununun 170 inci maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
"Madde 170.- İlk
derece mahkemeleri veya bölge adliye mahkemelerine yapılacak eski hâle getirme
istemleri, hadiseler hakkındaki usule, Yargıtayda ileri sürülecek eski hâle
getirme istemleri, temyiz usulüne göre yapılır ve incelenir."
BAŞKAN - Maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
13 üncü maddeyi
okutuyorum:
MADDE 13.- Hukuk Usulü
Muhakemeleri Kanununun 176 ncı maddesinin üçüncü ve son fıkraları aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
"Adlî ara verme
süresi içinde, yukarıdaki fıkralarda
gösterilenler dışında kalan dava ve işlerle ilgili olarak verilen dava,
karşılık dava, istinaf ve temyiz dilekçeleri, bunlara karşı verilen cevap
dilekçelerinin ve dosyası işlemden
kaldırılan davaları yenileme dilekçelerinin
alınması, ilâm verilmesi, her türlü tebligat, dosyanın başka bir
mahkemeye, bölge adliye mahkemesine veya Yargıtaya gönderilmesi işlemleri de
yapılır."
"Bu madde hükümleri
bölge adliye mahkemesi ve Yargıtay incelemelerinde de uygulanır."
BAŞKAN - Maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
14 üncü maddeyi
okutuyorum:
MADDE 14.- Hukuk Usulü
Muhakemeleri Kanununun 193 üncü maddesinin üçüncü fıkrası aşağıdaki şekilde
değiştirilmiştir.
"Her iki hâlde
kararın kesinleşmesi tarihinden itibaren on gün içinde yeniden dilekçe
verilmesi veya yeniden çağrı kâğıdı tebliğ ettirilmesi gerekir."
BAŞKAN - Maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
15 inci maddeyi
okutuyorum:
MADDE 15.- Hukuk Usulü
Muhakemeleri Kanununun 288 inci maddesinin birinci ve ikinci fıkraları ile 290
ıncı maddesinde yer alan ve ek 3 üncü
maddesine göre "kırkmilyon" olarak uygulanması öngörülen
sınır "üçyüzmilyon" liraya
yükseltilmiştir.
BAŞKAN - Maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
16 ncı maddeyi
okutuyorum:
MADDE 16.- Hukuk Usulü
Muhakemeleri Kanununun 388 inci maddesinin (4) numaralı bendinde geçen
"kanun yolları" ibaresi "kanun yolu ve süresi" olarak
değiştirilmiştir.
BAŞKAN - Maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
17 nci maddeyi
okutuyorum:
MADDE 17.- Hukuk Usulü
Muhakemeleri Kanununun Üçüncü Bap başlığı "Kanun Yolları", Birinci
Fasıl başlığı "İstinaf" olarak değiştirilmiş ve Kanuna aşağıdaki
426/A ilâ 426/U maddeleri eklenmiştir.
"İstinaf yoluna
başvurulabilen kararlar
MADDE 426/A) İlk derece
mahkemelerinden verilen nihaî kararlara karşı istinaf yoluna başvurulabilir.
Miktar veya değeri
beşyüzmilyon lirayı geçmeyen malvarlığı davalarına ilişkin kararlar kesindir.
Alacağın bir kısmının
dava edilmiş olması durumunda beşyüzmilyon liralık kesinlik sınırı alacağın
tamamına göre belirlenir.
Alacağın tamamının dava
edilmiş olması durumunda, kararda asıl isteminin kabul edilmeyen bölümü
beşyüzmilyon lirayı geçmeyen taraf, istinaf yoluna başvuramaz.
İlk derece mahkemelerinin
diğer kanunlarda temyiz edilebileceği veya haklarında Yargıtaya
başvurulabileceği belirtilmiş olup da bölge adliye mahkemelerinin görev alanına
giren dava ve işlere ilişkin nihaî kararlarına karşı bölge adliye mahkemelerine
başvurulabilir.
BAŞKAN - 426/A'yı
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
426/B'yi okutuyorum:
İstinaf dilekçesi
MADDE 426/B) İstinaf
yoluna başvurma, dilekçeyle yapılır ve dilekçeye karşı tarafın sayısı kadar
örnek eklenir.
İstinaf dilekçesinde
aşağıdaki hususlar bulunur:
1. Başvuran ile karşı
tarafın davadaki sıfatları, adı, soyadı ve adresleri,
2. Varsa yasal temsilci
ve vekillerinin adı, soyadı ve adresleri,
3. Kararın hangi
mahkemeden verilmiş olduğu ve tarihi ile sayısı,
4. Kararın başvurana
tebliğ edildiği tarih,
5. Kararın özeti,
6. Başvuru sebepleri ve
gerekçesi,
7. İstem sonucu,
8. Başvuranın veya varsa
yasal temsilci yahut vekilinin imzası.
İstinaf dilekçesi,
başvuranın kimliği ve imzasıyla, başvurulan kararı yeteri kadar belli edecek
kayıtları taşıması durumunda diğer hususlar bulunmasa bile reddolunmayıp, 426/O
maddesi çerçevesinde gerekli inceleme yapılır.
BAŞKAN - 426/B'yi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
426/C'yi okutuyorum:
İstinaf dilekçesinin
verilmesi
MADDE 426/C) İstinaf
dilekçesi, kararı veren mahkemeye veya başka bir yer mahkemesine verilebilir.
İstinaf dilekçesi hangi mahkemeye verilmişse, o mahkemece bölge adliye
mahkemesi başvuru defterine kaydolunur ve başvurana ücretsiz bir alındı belgesi
verilir.
Kararı veren mahkemeden
başka bir mahkemeye verilmiş olan istinaf dilekçesi, bu mahkemece yukarıdaki
fıkraya göre işlem yapıldıktan sonra kararı veren mahkemeye örnekleriyle
birlikte gönderilir. Bu durum derhâl mahkemesine bildirilir.
İstinaf yoluna başvurma tarihi konusunda 178 inci madde
hükmü uygulanır.
Dosya, kararı veren
mahkemece, istinaf dilekçesinde gösterilen daire ile bağlı kalınmaksızın,
yetkili bölge adliye mahkemesine gönderilir.
BAŞKAN - 426/C'yi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
426/D'yi okutuyorum:
Harç ve giderlerin
yatırılması
MADDE 426/D) İstinaf
dilekçesi verilirken, tebliğ giderleri de dahil olmak üzere gerekli harç ve
giderler ödenir. Bunların eksik ödenmiş olduğu sonradan anlaşılırsa, kararı
veren mahkeme tarafından verilecek yedi günlük kesin süre içinde tamamlanması,
aksi hâlde başvurudan vazgeçmiş sayılacağı hususu başvurana yazılı olarak
bildirilir. Verilen kesin süre içinde harç ve giderler tamamlanmadığı takdirde,
mahkeme başvurunun yapılmamış sayılmasına karar verir. Bu karara karşı istinaf
yoluna başvurulması hâlinde, 426/F maddesinin ikinci fıkrası hükmü kıyas
yoluyla uygulanır.
BAŞKAN - Madde üzerinde,
Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına, Niğde Milletvekili Sayın Orhan Eraslan;
buyurun efendim. (CHP sıralarından alkışlar)
Konuşma süreniz 10
dakika.
CHP GRUBU ADINA ORHAN
ERASLAN (Niğde) - Sayın Başkan, Türkiye Büyük Millet Meclisinin değerli
üyeleri; görüşmekte olduğumuz yasa tasarısının 426/D maddesi üzerinde söz almış
bulunuyorum. Hepinizi saygıyla, sevgiyle selamlarım.
Değerli arkadaşlarım, çok
süratli bir biçimde, hiçbir müzakere yapılmadan, yeni bir müessese üzerinde,
hiçbir tartışma yapmadan yasalaştırma çalışması yapıyoruz. Daha önceleri de,
çeşitli kereler bu konu üzerinde söz aldım; izah etmeye, dilimizin döndüğü
kadar belirtmeye çalıştık. Şimdi, yeni bir müessese getiriyoruz.
Değerli arkadaşlarım,
istinaf dediğimiz müessese, dünyanın tüm ülkelerinde bir tek Fransa istisnası
dışında, federatif yönetimlerde, federal kanunların egemenliğini sağlamak için
bir derecattır. Bunun bir tek istisnası Fransadır. Yani, bakın, böyle bir şey
getiriyoruz; otomatiğe bağladık, gidiyoruz. Burada, zannediyoruz ki, yargı
hızlanacak. Arkadaşlar, bir derece koyuyorsunuz, yargı hızlanmıyor, yargı
yavaşlıyor, hızlanıyor diye bir şey yok. Yani, sakın, yargıyı hızlandırıyoruz
da yapıyoruz diye değil...
Benim, asıl
endişelerimden birisi de şu. İşte, böyle bir yapılanmayla, muhtemeldir ki,
ileride birtakım artniyetli insanların federasyon isteklerinin altyapısını da
oluşturmuş oluruz; bilerek bilmeyerek, isteyerek istemeyerek...
HALİL AYDOĞAN (Afyon) -
Sayın Eraslan, yapma...
ORHAN ERASLAN (Devamla) -
Efendim, şimdi, burada, gördüğüm bir tehlikeyi söylüyorum; katılmayabilirsiniz,
saygıyla karşılarım. Artniyet vardır da demiyorum; fakat, böyle de bir yapıyı
doğurur. Neden bu yapıyı doğurur; bakın, ben size bunu izah etmeye çalışayım.
Değerli arkadaşlar,
ülkede birliği sağlayan şeylerden bir tanesi veya çok önemlisi, hukuktur, aynı
hukukun uygulanmasıdır. Ülkede hukuk farklı farklı uygulanırsa, bölgesel
farklılıklar doğarsa, orada sıkıntı başlar. Onun için, hukukçular içtihat
birliğine çok önem verirler. Şu çok doğaldır ki, olacak olan 8-10 istinaf
mahkemesinin farklı içtihatları olacaktır. Aynı okuldan, aynı hocalardan
yetişseler de, yaşadıkları coğrafî bölgeler itibariyle içtihat birliği
parçalanmış olacaktır. Bu bir zafiyet doğurur. İlla yapar, yüzde yüz bu
neticeyi verir demiyorum; ama, bir zafiyet doğurur. Bunu da görmenizi
istiyorum. Çünkü, bu getirmeye çalıştığımız, ağırlıklı olarak, Fransa dışında,
federal sistemin bir aparatıdır, onun bir kurumudur.
Şimdi çok iyiniyetli
davranıyor olabiliriz, çok iyiniyetli davranıyor olabilirsiniz. İşte, filan
yerde var, bizde de olsun, şu var, bu da olsun; ama, hep, bunların ulusal
bünyemize uyup uymadığını tartmak durumundayız, ölçmek durumundayız. Böyle bir
durumla karşı karşıya gelebiliriz.
Bakın, değeri 500 milyonu
geçen her davayı istinafa götürmek mümkün. Konuşan arkadaşım, temyizde
davaların uzadığını söyledi; asıl istinafta göreceksiniz... Temyizde, kontrol
dosya üzerinden yapılıyordu, hâkim delille temas etmiyordu; istinafta,
temyizden farklı olarak, delille temas etmek durumunda, itiraz edilen
noktalarda şahidi dinlemek durumunda, itiraz edilen noktalarda keşfi yapmak
durumunda, itiraz edilen noktalarda bilirkişi incelemesini yapmak durumunda.
Dolayısıyla, asıl gecikme, asıl yargıdaki gecikme istinafla başlayacaktır.
İlerideki maddelerde
göreceksiniz. İstinaf, nihaî yol da değil; dava değeri 3 milyarı geçen her
türlü davalarda, istinafın dışında, ayrıca, temyiz yolu da açıktır.
Dolayısıyla, şimdi var olan sisteme göre, ilk derece mahkemesi, temyiz mahkemesi,
şartları varsa Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi; üç aşamalı bir yargı sistematiğimiz
var. Bu sistemi kabul etmiş olmakla, ilk derece mahkemesi, yani bidayet
mahkemesi, istinaf mahkemesi, Yargıtay ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi;
dörtlü bir sistem oluyor. Böylece, hem yargı daha ağırlaşıyor hem de ülkede
içtihat birliği, içtihat bütünlüğü bozuluyor.
Bunun için, değerli
arkadaşlarımın yasa tasarısına gerektiği kadar önem verip, lütfen, tekrar
tekrar... Bunlar çok önemli şeyler. Şu an için ihtiyaç duymuyor olabiliriz,
önemini görememiş olabiliriz; ama, uygulamada çok büyük sıkıntılar çıkaracak
bir şeydir.
Vebal altında kalmamak
için, bu konuyu tekrar hatırlatmak bakımından zamanınızı aldım.
Hepinize saygılar,
sevgiler sunarım. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür
ediyorum Sayın Eraslan.
426/D'yi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
426/E'yi okutuyorum:
Başvuru süresi
MADDE 426/E) İstinaf
yoluna başvuru süresi onbeş gün, 8.1.1943 tarihli ve 4353 sayılı Kanuna tabi
kamu kurumları hakkında otuz gündür. Bu süre, ilâmın usulen taraflardan her
birine tebliğiyle işlemeye başlar. İstinaf yoluna başvuru süresine ilişkin özel
kanun hükümleri saklıdır.
BAŞKAN - 426/E'yi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
426/F'yi okutuyorum:
İstinaf dilekçesinin
reddi
MADDE 426/F) İstinaf
dilekçesi, yasal süre geçtikten sonra verilir veya kesin olan bir karara
ilişkin olursa, kararı veren mahkeme istinaf dilekçesinin reddine karar verir
ve 426/D maddesine göre yatırılan giderden karşılanmak suretiyle ret kararını
kendiliğinden ilgiliye tebliğ eder.
Bu ret kararına karşı
tebliği tarihinden itibaren yedi gün içinde istinaf yoluna başvurulabilir.
İstinaf yoluna başvurulduğu ve gerekli giderler de yatırıldığı takdirde dosya,
kararı veren mahkemece yetkili bölge adliye mahkemesine gönderilir. Bölge
adliye mahkemesi ilgili dairesi istinaf dilekçesinin reddine ilişkin kararı
yerinde görmezse, ilk istinaf dilekçesine göre gerekli incelemeyi yapar.
BAŞKAN - 426/F'yi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
426/G'yi okutuyorum:
İstinaf dilekçesine cevap
MADDE 426/G
MADDE 426/G) İstinaf
dilekçesi, kararı veren mahkemece karşı tarafa tebliğ olunur.
Karşı taraf, tebliğden
itibaren onbeş gün içinde cevap dilekçesini kararı veren mahkemeye veya bu
mahkemeye gönderilmek üzere başka bir yer mahkemesine verebilir.
Kararı veren mahkeme,
dilekçeler verildikten veya bunun için belli süreler geçtikten sonra, dosyayı
dizi listesine bağlı olarak yetkili bölge adliye mahkemesine gönderir.
BAŞKAN - 426/G'yi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
426/H'yi okutuyorum:
Katılma yolu ile başvurma
MADDE 426/H) İstinaf
dilekçesi kendisine tebliğ edilen taraf, başvurma hakkı bulunmasa veya başvuru
süresini geçirmiş olsa bile, vereceği cevap dilekçesi ile istinaf yoluna
başvurabilir. İstinaf yoluna asıl başvuran taraf, buna karşı onbeş gün içinde cevap verebilir.
İstinaf yoluna başvuran,
bu isteminden feragat eder veya istemi bölge adliye mahkemesi tarafından esasa
girilmeden reddedilirse, katılma yolu ile başvuranın istemi de reddedilir.
BAŞKAN - 426/H'yi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
426/İ'yi okutuyorum:
Başvurma hakkından
feragat
MADDE 426/İ) Taraflar,
ilâmın kendilerine tebliğinden önce, istinaf yoluna başvurma hakkından feragat
edemez.
Başvuru yapıldıktan sonra
feragat edilirse, dosya bölge adliye mahkemesine gönderilmez ve kararı veren
mahkemece başvurunun reddine karar verilir. Dosya bölge adliye mahkemesine gönderilmiş
ve henüz karara bağlanmamış ise başvuru feragat nedeniyle reddolunur.
BAŞKAN - 426/İ'yi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
426/J'yi okutuyorum:
Başvurunun icraya etkisi
MADDE 426/J) İstinaf
yoluna başvurma, kararın icrasını durdurmaz. 9/6/1932 tarihli ve 2004 sayılı
İcra ve İflâs Kanununun icranın geri bırakılmasıyla ilgili 36 ncı maddesi hükmü
saklıdır. Nafaka kararlarında icranın geri bırakılmasına karar verilemez.
Kişiler ve aile hukukuna,
taşınmaz mala ve bununla ilgili aynî haklara ilişkin kararlar kesinleşmedikçe
yerine getirilemez.
BAŞKAN - 426/J'yi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
426/K'yı okutuyorum:
Kötüniyetle istinaf
yoluna başvurma
MADDE 426/K) İstinaf
başvurusunun kötüniyetle yapıldığı anlaşılırsa bölge adliye mahkemesince 422
nci madde hükümleri uygulanır.
BAŞKAN - 426/K'yı
olarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
426/L'yi okutuyorum:
Ön inceleme
MADDE 426/L) Bölge adliye
mahkemesi hukuk dairesince dosya üzerinde yapılacak ön inceleme sonunda;
incelemenin başka bir dairece yapılması gerektiği, kararın kesin olduğu,
başvurunun süresi içinde yapılmadığı, başvuru şartlarının yerine getirilmediği,
başvuru sebeplerinin veya gerekçesinin hiç gösterilmediği tespit edilen
dosyalar hakkında öncelikle gerekli karar verilir. Eksiklik bulunmadığı
anlaşılan dosya incelemeye alınır.
BAŞKAN - 426/L'yi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
426/M'yi okutuyorum:
Duruşma yapılmadan
verilecek kararlar
MADDE 426/M) Ön inceleme
sonunda dosyada eksiklik bulunmadığı anlaşılırsa;
I. Aşağıdaki durumlarda
bölge adliye mahkemesi, esası incelemeden kararın kaldırılmasına ve davanın
yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye veya kendi yargı
çevresinde uygun göreceği başka bir yer mahkemesine ya da görevli ve yetkili
mahkemeye gönderilmesine duruşma yapmadan kesin olarak karar verir:
1. Davaya bakması yasak
olan hâkimin karar vermiş olması,
2. İleri sürülen haklı
ret istemine rağmen reddedilen hâkimin davaya bakmış olması,
3. Mahkemenin görevli ve
yetkili olmasına rağmen görevsizlik veya yetkisizlik kararı vermiş olması veya
mahkemenin görevli ya da yetkili olmamasına rağmen davaya bakmış bulunması
veyahut mahkemenin bölge adliye mahkemesinin yargı çevresi dışında kalması,
4. Taraf ve dava ehliyeti
ya da davayı takip yetkisi bulunmayan veya vekil ve temsilci olmayan kimseler
önünde davaya bakılmış ve karar verilmiş olması,
5. Mahkemece usule aykırı
olarak davanın veya karşılık davanın açılmamış sayılmasına, davaların
birleştirilmesine veya ayrılmasına, merci tayinine karar verilmiş olması,
6. Mahkemece, tarafların
davanın esasıyla ilgili olarak gösterdikleri delillerin hiçbiri toplanmadan
veya gösterilen deliller hiç değerlendirilmeden karar verilmiş olması.
II. Aşağıdaki durumlarda
davanın esasıyla ilgili olarak;
1. İncelenen mahkeme
kararının usul veya esas yönünden hukuka uygun olduğu anlaşıldığı takdirde
başvurunun esastan reddine,
2. Yargılamada eksiklik
bulunmamakla beraber, kanunun olaya uygulanmasında hata edilip de yeniden
yargılama yapılmasına ihtiyaç duyulmadığı takdirde veya kararın gerekçesinde
hata edilmiş ise düzelterek yeniden esas hakkında,
3. Yargılamada bulunan
eksiklikler duruşma yapılmaksızın tamamlanacak nitelikte ise bunların
tamamlanmasından sonra yeniden esas hakkında,
duruşma yapılmadan karar
verilir.
BAŞKAN - 426/M'yi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
426/N'yi okutuyorum:
İnceleme
MADDE 426/N) Bölge adliye
mahkemesi hukuk dairesince inceleme, davanın özelliğine göre heyetçe veya
görevlendirilecek bir üye tarafından yapılır.
İnceleme sırasında
gereken hâllerde başka bir bölge adliye mahkemesi veya ilk derece mahkemesi
istinabe edilebilir.
BAŞKAN - 426/N'yi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
426/O'yu okutuyorum:
İncelemenin kapsamı
MADDE 426/O) İnceleme,
istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılır. Ancak, bölge
adliye mahkemesi kamu düzenine aykırılık gördüğü takdirde bunu re'sen gözetir.
BAŞKAN - 426/O'yu
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
426/P'yi okutuyorum:
Duruşma yapılmasına karar
verilmesi
MADDE 426/P) 426/M
maddesinde belirtilen hâller dışında inceleme duruşmalı olarak yapılır. Bu
durumda duruşma günü taraflara tebliğ edilir.
BAŞKAN - 426/P'yi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
426/R'yi okutuyorum:
Yapılamayacak işlemler
MADDE 426/R) Bölge adliye
mahkemesi hukuk dairelerinde karşılık dava açılamaz, davaya katılma isteminde
bulunulamaz, davanın ıslahı ve 45 inci maddenin birinci fıkrası hükmü saklı
kalmak üzere davaların birleştirilmesi istenemez, bölge adliye mahkemesince
re'sen göz önünde tutulacaklar dışında, ilk derece mahkemesinde ileri
sürülmeyen iddia ve savunmalar dinlenemez, yeni delillere dayanılamaz.
Bölge adliye mahkemeleri
için yetki sözleşmesi yapılamaz.
İlk derece mahkemesinde
usulüne uygun olarak gösterildiği hâlde incelenmeden reddedilen veya mücbir bir
sebeple gösterilmesine olanak bulunmayan deliller bölge adliye mahkemesince
incelenebilir.
BAŞKAN - 426/R'yi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
426/S'yi okutuyorum:
Duruşmaya gelinmemesi ve
giderlerin ödenmemesi
MADDE 426/S) Duruşmalı
olarak incelenen işlerde taraflara çıkartılan çağrı kâğıtlarında, duruşmada
hazır bulunmadıkları takdirde tahkikatın yokluklarında yapılarak karar verileceği
hususu ile başvuran tarafa çıkartılacak çağrı kâğıdında, ayrıca, yapılacak
tahkikatla ilgili olarak bölge adliye mahkemesince belirlenen gideri duruşma
gününe kadar avans olarak yatırması gerektiği açıkça belirtilir.
Başvuran, kabul
edilebilir bir mazerete dayanarak duruşmaya gelemediğini bildirdiği takdirde,
yeni bir duruşma günü tayin edilerek taraflara bildirilir.
Başvuran mazeretsiz
olarak duruşmalara katılmadığı veya tahkikatla ilgili giderler süresi içinde
yatırılmadığı takdirde, dosyanın mevcut durumuna göre karar verilir. Şu kadar
ki, öngörülen tahkikat yapılmaksızın karar verilmesine olanak bulunmayan
hâllerde başvuru reddedilir.
BAŞKAN - 426/S'yi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
426/T'yi okutuyorum:
Karar
MADDE 426/T) Karar
aşağıdaki hususları içerir:
1. Kararı veren bölge
adliye mahkemesi hukuk dairesi ile başkan, üyeler ve tutanak kâtibinin ad ve
soyadları, sicil numaraları,
2. Tarafların ve davaya
ilk derece mahkemesinde katılanların kimlikleri ile varsa yasal temsilci ve
vekillerinin adı, soyadı ve adresleri,
3. Tarafların iddia ve
savunmalarının özeti,
4. İlk derece mahkemesi
kararının özeti,
5. İleri sürülen istinaf
sebepleri,
6. Taraflar arasında
uyuşmazlık konusu olan veya olmayan hususlarla bunlara ilişkin delillerin
tartışması, ret ve üstün tutma sebepleri, sabit görülen olaylarla bunlardan
çıkarılan sonuç ve hukukî sebep,
7. Hüküm sonucu ile varsa
kanun yolu ve süresi,
8. Kararın verildiği
tarih, başkan ve üyeler ile tutanak kâtibinin imzaları.
Hüküm sonucu kısmında,
gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, istem sonuçlarından her
biri hakkında verilen hükümle taraflara yüklenen borç veya tanınan hakların,
tereddüde yer vermeyecek şekilde açıkça gösterilmesi gereklidir.
BAŞKAN - 426/T'yi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
426/U'yu okutuyorum:
Uygulanacak diğer
hükümler
MADDE 426/U) Bu Fasılda
aksine hüküm bulunmayan hâllerde ilk derece mahkemesinde uygulanan yargılama
usulü bölge adliye mahkemesinde de uygulanır."
BAŞKAN - 426 U/yu
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
17 nci maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
18 inci maddeyi
okutuyorum :
MADDE 18.- Hukuk Usulü
Muhakemeleri Kanununa, bu Kanunla eklenen 426/U maddesinden sonra gelmek
üzere "İkinci Fasıl Temyiz"
başlığı eklenmiş, "İkinci Fasıl"
ve "Üçüncü Fasıl" başlıkları "Üçüncü Fasıl" ve
"Dördüncü Fasıl" şeklinde değiştirilmiş, Kanunun 427 ilâ 439 uncu
maddeleri aşağıdaki şekilde yeniden düzenlenmiştir.
"Temyiz edilebilen
kararlar
Madde 427.- Bölge adliye
mahkemesi hukuk dairelerinden verilen temyizi kabil nihaî kararlar ile hakem
kararlarına karşı tebliğ tarihinden itibaren onbeş gün içinde temyiz yoluna
başvurulabilir; bu süre, 8/1/1943 tarihli ve 4353 sayılı Kanuna tâbi kamu
kurumları hakkında otuz gündür.
Davada haklı çıkmış olan
taraf da hukukî yararı bulunmak şartıyla temyiz yoluna başvurabilir.
BAŞKAN- 427 nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
428 inci maddeyi
okutuyorum:
Temyiz edilemeyen
kararlar
Madde 428.- Bölge adliye
mahkemelerinin aşağıdaki kararları hakkında temyiz yoluna gidilemez:
1. Miktar veya değeri
üçmilyar lirayı geçmeyen davalara ilişkin kararlar,
2. 8 inci maddede
gösterilen davalar ile (Kat Mülkiyeti Kanunundan doğup gayrimenkulün aynına
ilişkin olan davalar hariç) özel kanunlarda sulh hukuk mahkemesinin görevine
girdiği belirtilen davalarla ilgili kararlar,
3. Yargı çevresi içinde
bulunan ilk derece mahkemeleri arasındaki yetki ve görev uyuşmazlıklarını
çözmek için verilen kararlar ile merci tayinine ilişkin kararlar,
4. Çekişmesiz yargı
işlerinde verilen kararlar,
5. İrs ve soybağına
ilişkin sonuçlar doğuran davalar hariç olmak üzere, nüfus kayıtlarının
düzeltilmesine ilişkin davalarla ilgili kararlar,
6. Yargı çevresi içindeki
ilk derece mahkemeleri hâkimlerinin davayı görmeye hukukî veya fiilî
engellerinin çıkması hâlinde, davanın o yargı çevresi içindeki başka bir
mahkemeye nakline ilişkin kararlar
(1) numaralı bentteki
kararlarda alacağın bir kısmının dava edilmiş olması durumunda, üçmilyar
liralık kesinlik sınırı alacağın
tamamına göre belirlenir. Alacağın tamamının dava edilmiş olması hâlinde,
kararda asıl istemin kabul edilmeyen bölümü üçmilyar lirayı geçmeyen tarafın
temyiz hakkı yoktur. Ancak, karşı taraf temyiz yoluna başvurduğu takdirde,
diğer taraf da düzenleyeceği cevap dilekçesiyle kararı temyiz edebilir.
BAŞKAN - 428 inci maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
429 uncu maddeyi
okutuyorum:
Kanun yararına temyiz
Madde 429.- İlk derece
mahkemelerinin ve bölge adliye mahkemesi hukuk dairelerinin kesin olarak
verdikleri kararlarla, istinaf veya temyiz incelemesinden geçmeden kesinleşmiş
bulunan kararlara karşı, yürürlükteki hukuka aykırı bulunduğu ileri sürülerek
Adalet Bakanlığı veya Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından kanun
yararına temyiz yoluna başvurulur.
Temyiz istemi Yargıtayca
yerinde görüldüğü takdirde, karar kanun yararına bozulur. Bu bozma, kararın
hukukî sonuçlarını ortadan kaldırmaz.
Bozma kararının bir
örneği Adalet Bakanlığına gönderilir ve Bakanlıkça Resmî Gazetede yayımlanır.
BAŞKAN - 429 uncu maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
430 uncu maddeyi
okutuyorum:
Temyiz dilekçesi
Madde 430.- Temyiz,
dilekçeyle yapılır ve dilekçeye karşı tarafın sayısı kadar örnek eklenir.
Temyiz dilekçesinde
aşağıdaki hususlar bulunur:
1. Temyiz eden ile karşı
tarafın davadaki sıfatları, adı, soyadı ve adresleri,
2. Bunların varsa yasal
temsilci ve vekillerinin adı, soyadı ve adresleri,
3. Temyiz edilen kararın
hangi bölge adliye mahkemesi hukuk dairesinden verilmiş olduğu, tarihi ve
sayısı,
4. Yargıtayın bozma
kararı üzerine, bozmaya uygun olarak ilk derece mahkemesince verilen yeni
kararın veya direnme kararına karşı temyizde direnme kararının, hangi mahkemeye
ait olduğu, tarihi ve sayısı,
5. İlâmın temyiz edene tebliğ
edildiği tarih,
6. Kararın özeti,
7. Temyiz sebepleri ve
gerekçesi,
8. Duruşma istenmesi
hâlinde bu istek,
9. Temyiz edenin veya
varsa yasal temsilci yahut vekilinin imzası.
Temyiz dilekçesi, temyiz
edenin kimliği ve imzasıyla temyiz olunan kararı yeteri kadar belli edecek
kayıtları taşıması hâlinde, diğer şartlar bulunmasa bile reddolunmayıp temyiz
incelemesi yapılır.
BAŞKAN - 430 uncu maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
431 inci maddeyi okutuyorum:
Temyiz dilekçesinin
verilmesi
Madde 431.- Temyiz
dilekçesi, kararı veren bölge adliye mahkemesi hukuk dairesine veya Yargıtayın
bozması üzerine hüküm veren ilk derece mahkemesine yahut temyiz edenin
bulunduğu yer bölge adliye mahkemesi hukuk dairesine veya ilk derece mahkemesine
verilebilir.
Temyiz dilekçesi kararı
veren mahkemeden başka bir mahkemeye verilmişse temyiz defterine kaydolunur ve
durum derhal kararı temyiz edilen mahkemeye bildirilir.
Temyiz edene ücretsiz bir
alındı belgesi verilir.
BAŞKAN - 431 inci maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
432 nci maddeyi
okutuyorum:
Kıyas yoluyla uygulanacak
hükümler
Madde 432.- Bu Kanunun
istinaf yolu ile ilgili 426/C ilâ 426/İ ve 426/L maddeleri hükümleri, temyiz
yolu konusunda da kıyas yoluyla uygulanır.
BAŞKAN - 432 nci maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... 432 nci madde kabul
edilmiştir.
433 üncü maddeyi
okutuyorum:
Temyizin icraya etkisi
Madde 433.- Temyiz, kararın
icrasını durdurmaz. İcra ve İflâs Kanununun icranın geri bırakılmasıyla ilgili
36 ncı maddesi hükmü saklıdır. Nafaka kararlarında icranın geri bırakılmasına
karar verilemez.
Kişiler ve aile hukukuna,
taşınmaz mala ve bununla ilgili aynî haklara ilişkin kararlar kesinleşmedikçe
yerine getirilemez.
Kararın kesinleştiği
ilâmın altına veya arkasına yazılıp, tarih ve mahkeme mührü konmak ve mahkeme
başkanı veya hâkimi tarafından imzalanmak suretiyle belirtilir.
BAŞKAN - 433 üncü maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
434 üncü maddeyi
okutuyorum:
Kötüniyetle temyiz
Madde 434.- Temyiz isteminin kötüniyetle yapıldığı anlaşılırsa Yargıtayca 422 nci
madde hükümleri uygulanır.
BAŞKAN - 434 üncü maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
435 inci maddeyi
okutuyorum:
Temyiz incelemesi ve
duruşma
Madde 435.- Yargıtay,
tarafların ileri sürdükleri temyiz sebepleriyle bağlı olmayıp, kanunun açık
hükmüne aykırı gördüğü diğer hususları da inceleyebilir.
Yargıtay temyiz
incelemesini dosya üzerinde yapar. Ancak, tüzel kişiliğin feshine veya genel
kurul kararlarının iptaline, evlenmenin butlanına veya iptaline, boşanma veya
ayrılığa, velâyete, soybağına ve kısıtlamaya ilişkin davalarla miktar veya
değeri altımilyar lirayı aşan alacak ve ayın davalarında taraflardan biri
temyiz veya cevap dilekçesinde duruşma yapılmasını istemiş ise, Yargıtayca bir
gün belli edilerek taraflara usulen çağrı kağıdı gönderilir. Tebliğ tarihi ile
duruşma günü arasında en az onbeş gün bulunması gerekir; taraflar gelmişlerse
bu süreye bakılmaz. Tebligat gideri verilmemişse duruşma istemi dikkate
alınmaz. Duruşma giderinin eksik ödenmiş olduğu anlaşılırsa, dairenin başkanı
tarafından verilecek yedi günlük kesin süre içinde tamamlanması, aksi halde
duruşma isteminden vazgeçilmiş sayılacağı, duruşma isteyene yazılı olarak
bildirilir. Verilen süre içinde giderler tamamlanmadığı takdirde, Yargıtay incelemesini
dosya üzerinde yapar.
Altımilyar liralık duruşma
sınırının belirlenmesinde 428 inci maddenin ikinci fıkrası kıyas yoluyla uygulanır.
Yargıtay, ikinci fıkra
hükmü ile bağlı olmaksızın, bilgi almak üzere re'sen de duruşma yapılmasına
karar verebilir.
Duruşma günü belli edilen
hâllerde Yargıtay, tarafları veya gelen tarafı dinledikten sonra, taraflardan
hiçbiri gelmemiş ise dosya üzerinde inceleme yaparak kararını verir.
Duruşma günü kararı
verilemeyen işlerin en geç yirmi gün içinde karara bağlanması zorunludur.
Kanunda ivedi olduğu
bildirilen dava ve işlere ait temyiz incelemesi öncelikle yapılır.
BAŞKAN - 435 inci maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
436 ncı maddeyi
okutuyorum:
Onama kararları
Madde 436.- Yargıtay,
onama kararında, onadığı kararın hukuk kurallarına uygunluk gerekçesini
göstermek zorundadır.
Temyiz olunan kararın,
kanunun olaya uygulanmasında hata edilmiş olmasından dolayı bozulması gerektiği
ve kanuna uymayan husus hakkında yeniden yargılama yapılmasına ihtiyaç
duyulmadığı takdirde Yargıtay, kararı değiştirerek ve düzelterek onayabilir.
Tarafların kimliklerine
ait yanlışlıklarla, yazı, hesap veya diğer açık ifade yanlışlıkları hakkında da
bu hüküm uygulanır.
Karar, usule ve kanuna
uygun olup da gösterilen gerekçe doğru bulunmazsa, gerekçe değiştirilerek ve
düzeltilerek onanır.
BAŞKAN - 436 ncı maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
437 nci maddeyi
okutuyorum:
Bozma sebepleri
Madde 437.- Yargıtay,
aşağıda belirtilen sebeplerden dolayı gerekçe göstererek temyiz olunan kararı
kısmen veya tamamen bozar:
1. Hukukun veya taraflar
arasındaki sözleşmenin yanlış uygulanmış olması,
2. Dava şartlarına
aykırılık bulunması,
3. Taraflardan birinin
davasını ispat için dayandığı delillerin kanunî bir sebep olmaksızın kabul
edilmemesi,
4. Karara etki eden
yargılama hatası veya eksiklikleri bulunması.
BAŞKAN - 437 nci maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
438 inci maddeyi
okutuyorum:
Yargıtay kararlarının
tebliği
Madde 438.- Yargıtayın
bozma kararları ile onama kararları mahkeme yazı işleri müdürü tarafından
derhâl taraflara tebliğ edilir.
Tebliğ giderleri, temyiz
dilekçesiyle birlikte, temyiz isteminde bulunandan peşin olarak alınır. Bu
giderlerin ödenmemesi hâlinde 426/D maddesi hükmü uygulanır.
BAŞKAN - 438 inci maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
439 uncu maddeyi
okutuyorum:
Bozmaya uyma veya direnme
Madde 439.- Yargıtay
ilgili dairesinin tamamen veya kısmen bozma kararı, başvurunun bölge adliye
mahkemesi tarafından esastan reddi kararına ilişkin ise, bölge adliye mahkemesi
kararı kaldırılarak dosya, kararı veren ilk derece mahkemesine veya uygun
görülecek diğer bir ilk derece mahkemesine, kararın bir örneği de bölge adliye
mahkemesine gönderilir.
Bölge adliye mahkemesinin
düzelterek yeniden veya yeniden esas hakkında verdiği karar Yargıtayca tamamen
veya kısmen bozulduğu takdirde dosya, kararı veren bölge adliye mahkemesi veya
uygun görülen diğer bir bölge adliye mahkemesine gönderilir.
Bölge adliye mahkemesi,
426/D maddesi uyarınca peşin alınmış olan gideri kullanmak suretiyle,
kendiliğinden tarafları duruşmaya çağırıp dinledikten sonra Yargıtayın bozma
kararına uyulup uyulmayacağına karar verir.
Yargıtayın bozma kararı
üzerine ilk derece mahkemesince bozmaya uygun olarak karar verildiği takdirde,
bu karara karşı temyiz yoluna başvurulabilir.
İlk derece mahkemesi veya
bölge adliye mahkemesi kararında direnirse, bu kararın temyiz edilmesi
durumunda inceleme, Yargıtay Hukuk Genel Kurulunca yapılır.
Hukuk Genel Kurulunun
verdiği karara uymak zorunludur."
BAŞKAN - 439 uncu maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
18 inci maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
19 uncu maddeyi
okutuyorum:
MADDE 19.- Hukuk Usulü
Muhakemeleri Kanununun 452 nci maddesinin ikinci cümlesi aşağıdaki şekilde
değiştirilmiştir.
"Bu karara karşı
kanun yolları açıktır."
BAŞKAN - Maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
20 nci maddeyi
okutuyorum:
MADDE 20.- Hukuk Usulü
Muhakemeleri Kanununun 566 ncı maddesinin birinci fıkrasında yer alan ve ek 3
üncü maddesine göre
"dörtyüzmilyon" olarak uygulanması öngörülen parasal sınır
"üçmilyar" liraya yükseltilmiştir.
BAŞKAN - Maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
21 inci maddeyi
okutuyorum:
MADDE 21.- Hukuk Usulü
Muhakemeleri Kanununun 575 inci maddesinin ikinci fıkrası aşağıdaki şekilde
değiştirilmiştir.
"İlk derece
mahkemelerinde görev yapan hâkimler hakkında tazminat davaları bölge adliye
mahkemesi hukuk dairesi, bölge adliye mahkemesi hâkimleri hakkında ise
Yargıtayın ilgili hukuk dairesi tarafından incelenerek karara bağlanır."
BAŞKAN - Maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
22 nci maddeyi
okutuyorum:
MADDE 22.- Hukuk Usulü
Muhakemeleri Kanununa aşağıdaki madde eklenmiştir.
"EK MADDE 4.- Görev,
kesin hüküm, istinaf, temyiz, Yargıtayda duruşma, senetle ispata ve sulh
mahkemelerindeki taksim davalarında muhakeme usulünün belirlenmesine ilişkin
maddelerdeki parasal sınırlar; her takvim yılı başından geçerli olmak üzere,
önceki yılda uygulanan parasal sınırların, o yıl için 213 sayılı Vergi Usul
Kanununun mükerrer 298 inci maddesi hükümleri uyarınca Maliye Bakanlığınca her
yıl tespit ve ilân edilen yeniden değerleme oranında artırılması suretiyle
uygulanır. Bu şekilde belirlenen sınırların onmilyon lirayı aşmayan kısımları
dikkate alınmaz. Bu uygulama nedeniyle mahkemelerce görevsizlik kararı
verilemez.
Yukarıdaki fıkra uyarınca
her takvim yılı başından geçerli olmak üzere uygulanan parasal sınırların
artışı, artışın yürürlüğe girdiği tarihten önce ilk derece mahkemelerince nihaî
olarak karara bağlanmış davalar ile bölge adliye mahkemesi kararı üzerine
yeniden bakılan davalarda ve Yargıtayın bozma kararı üzerine kararı bozulan
mahkemece yeniden bakılan davalarda uygulanmaz."
BAŞKAN - Maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
23 üncü maddeyi
okutuyorum:
MADDE 23.- Hukuk Usulü
Muhake-meleri Kanununun 45 inci maddesinin son fıkrası, 440 ilâ 444 üncü
maddeleri ile 449 uncu maddesinde yer alan "443 üncü madde mucibince"
ibaresi yürürlükten kaldırılmıştır.
BAŞKAN - Maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
24 üncü maddeyi
okutuyorum:
MADDE 24.- Hukuk Usulü
Muhakemeleri Kanununa aşağıdaki geçici
maddeler eklenmiştir.
"GEÇİCİ MADDE 1.-
Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun bu Kanunla değiştirilen görev, kesin hüküm,
temyiz, Yargıtayda duruşma, senetle ispata ve sulh mahkemelerindeki taksim
davalarında muhakeme usulünün belirlenmesine ilişkin maddelerindeki parasal
sınırlarla ilgili hükümler, Kanunun yürürlüğe girmesinden sonra açılacak
davalarda uygulanır.
BAŞKAN - Geçici madde 1'i
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Buyurun Sayın Komisyon.
ADALET KOMİSYONU
BAŞKANVEKİLİ HALİL ÖZYOLCU (Ağrı) - Sayın Başkan, istinaf yargılamasıyla ilgili
olarak yürütülen çalışmalar 8 tane kanun tasarısını ilgilendirmektedir ve
bunların bir kısmı şu anda Meclisin gündemindedir; Türk Ceza Kanunu, Ceza
Muhakemeleri Usulü Kanunu, istinafla ilgili kanun, İcra İflas Kanunu ve şu anda
görüştüğümüz Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu gibi. Bu tasarılarla hem mahkeme
teşkilatında hem de yargılamada çok ciddî değişiklikler getirilmektedir ve bu
kanun tasarılarının tamamı birbiriyle bağlantılıdır. Dolayısıyla bu tasarıların
birbirleriyle bağlantılı olması ve teknik bazı zaruretlerden dolayı, biz, şu
anda görüşülmekte olan bu kanun tasarısını Komisyona geri çekmek istiyoruz.
BAŞKAN - Komisyonun
isteği kabul edilmiş olup, tasarı, Komisyona iade edilmiştir.
Bayındırlık ve İskân
Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamede
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ve Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve
Turizm Komisyonu raporunun görüşmelerine başlıyoruz.
3.- Bayındırlık ve İskân Bakanlığının Teşkilât ve Görevleri
Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı
ve Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonu Raporu (1/623) (S. Sayısı: 202) (1)
BAŞKAN - Komisyon?..
Yerinde.
Hükümet?.. Yerinde.
Komisyon raporu 202 sıra
sayısıyla bastırılıp dağıtılmıştır.
Tasarının tümü üzerinde,
Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına, Ağrı Milletvekili Naci Aslan; buyurun.
(CHP sıralarından alkışlar)
Konuşma süreniz 20
dakikadır.
CHP GRUBU ADINA NACİ
ASLAN (Ağrı) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Bayındırlık ve İskân
Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamede
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı üzerinde Cumhuriyet Halk Partisi
Grubu adına söz almış bulunuyorum; Yüce Heyetinizi saygılarımla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri,
17 Ağustos 1999 depreminden sonra, kamuoyunda en çok tartışılan konuların
başında Marmara Denizi ve Kuzey Anadolu Fay Hattı gelmekteydi. Çoğumuza uykusuz
geceler, korkulu rüyalar yaşatan Marmara Denizindeki deprem beklentisi üzerine
tartışmalar sürerken, İstanbul'da deprem korkusu yaşanırken, 200 yıldır
sessizliğini koruyan başka bir fay, Doğu Anadolumuzda yüreklerimizi hoplatmaya
başladı.
27 Ocak 2003'te
Tunceli-Pülümür'de kendini gösteren deprem, 1 Mayıs 2003 tarihinde Bingöl
İlimizde (6,1 şiddetinde) can ve mal kaybına neden oldu. En sonunda
Malatya-Pötürge'de 13 Temmuzda meydana gelen 5,4 şiddetindeki deprem, başta Doğu
Anadolumuz olmak üzere yurdumuzun diğer yerlerinde ortaya çıkan bu tabiî afete
gözlerimizi çevirmemize neden oldu.
Allah'tan, can kaybının
meydana gelmediği son depremde, Malatya halkı büyük bir badire atlattı. Bu
vesileyle, tüm Malatyalılara "geçmiş olsun" dileklerimizi sunuyoruz.
Ülkemizi son yıllarda
ardı ardına etkileyen, can ve mal kaybına neden olan bu tabiî afetten
korumasını Yüce Allah'tan diliyor; alınacak önlemler konusunda, başta
hükümetimiz olmak üzere, tüm halkımızı bir kez daha duyarlılığa davet ediyorum.
Değerli milletvekilleri,
bugün Genel Kurulumuz gündemine gelen tasarıyla, son yıllarda ülkemizde yaşanan
büyük ölçekli depremler ve Bayındırlık ve İskân Bakanlığına bağlanan kuruluşlar
nedeniyle, Bakanlığın görev alanına giren hizmetlerde karşılaşılan sorunların
değerlendirmesini yapmak, alınacak tedbirleri görüşmek maksadıyla, Bayındırlık
ve İskân Şûrası ve Toplu Konut Şûrasının kurulması amaçlanmaktadır.
13 Aralık 1983 tarihli ve
180 sayılı Bayındırlık ve İskân Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında
Kanun Hükmünde Kararnamenin Beşinci Bölümü "Sürekli kurullar"
başlıklı 29 uncu maddesinde, bu kurullar, Bayındırlık Kurulu, Toplu Konut
Yüksek Kurulu, İmar Koordinasyon Yüksek Kurulu ve İmar ve İskân Şûrası olarak
belirlenmiş, bu kurulların ve şûranın kuruluş, görev ve işleyiş esasları 30,
31, 32 ve 33 üncü maddelerde düzenlenmiştir; ancak, Bayındırlık ve İskân
Bakanlığı teşkilatında meydana gelen değişiklikler sonucu, 8 Haziran 1984
tarihli ve 209 sayılı Kanun Hükmünde Kararnameyle, 180 sayılı Kanun Hükmünde
Kararnamenin 29 uncu maddesindeki Bayındırlık Kurulu dışındaki kurullar ve şûra
kaldırılmıştır.
Bayındırlık ve İskân
Bakanlığınca hazırlanarak 10 Haziran 2003 tarihinde Başbakanlıkça Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına sunulan ve Başkanlıkça 19 Haziran 2003 tarihinde
Komisyonumuza esas komisyon olarak havale edilen 1/623 esas numaralı
Bayındırlık ve İskân Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde
Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı, Komisyonumuzun 25
Haziran 2003 tarihli 13 üncü Birleşiminde, Bayındırlık ve İskân Bakanlığı ve
Toplu Konut İdaresi Başkanlığı temsilcilerinin katılımıyla görüşülmüştür.
Benim de üyesi bulunduğum
komisyonumuzda, tasarı, tüm boyutlarıyla ele alınmış; olayın, sosyal,
psikolojik, teknik yönlerden tartışılması imkânı bulunmuştur. Tasarıyla
amaçlanan Bayındırlık ve İskân Şûrası ve Toplu Konut Şûrasının oluşmasının,
ülkemiz için önem arz ettiği görülmüştür.
Maddeyle, 180 sayılı
Kanun Hükmünde Kararnamenin Beşinci Bölüm başlığı ve 29 uncu madde başlığı
"Sürekli kurul ve şûralar" olarak değiştirilmekte, 29 uncu madde
yeniden düzenlenerek "Bayındırlık ve İskân Şûrası" ile "Toplu
Konut Şûrası" teşkil edilmektedir.
202 sıra sayısıyla Meclis
gündemine gelen tasarı 3 maddeden müteşekkildir. Yeryüzünün en aktif deprem
kuşaklarından birisinin içerisinde bulunan, topraklarının yüzde 96'sı farklı
oranlarda deprem tehlikesine sahip olan ve nüfusunun yüzde 98'i bu bölgelerde
yaşayan ülkemizde son yıllarda meydana gelen depremlerde can ve mal
kayıplarının yüksek olması, binaların çok hasar görmesi ve insanımızın hayatını
tehdit eder duruma gelmesi, bu yönde devletimizin tedbir almasını kaçınılmaz
kılmaktadır. Bu kapsamda, devletin, depreme dayanıklı, yaşanabilir, sağlığa
elverişli bir yerleşim, yapılaşma ve şehirleşme konularındaki faaliyetleri
düzenleyici görevleri bulunmaktadır. 209 sayılı Kanun Hükmünde Kararnameyle
değişik 180 sayılı Bayındırlık ve İskân Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri
Hakkında Kanun Hükmünde Kararnameyle, söz konusu bu görevler, Bayındırlık ve
İskân Bakanlığına verilmiştir. Bayındırlık ve İskân Bakanlığının, imar ve inşa
faaliyetlerini ve depremlere karşı alınması gereken önlemlerin belirlenmesi,
sorunların değerlendirmesini yapmak için, konusunda yetkin kişi, kurum, kuruluş
ve uzmanlardan katkı alması, kamuoyunca tartışmak üzere şûralar düzenlemeyi
amaçlaması, bizce de olumlu bulunmaktadır. Bu nedenle, Bayındırlık ve İskân
Bakanlığının şûra toplamasına imkân tanıyacak yetkinin verilmesi için, 180 ve
209 sayılı Bayındırlık ve İskân Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında
Kanun Hükmünde Kararnamelerde değişiklikler yapılması hususundaki kanun
tasarısını desteklemekteyiz.
Çeşitli disiplinleri
ilgilendiren Bayındırlık ve İskân Bakanlığının görevleri alanında şûralar
toplamak suretiyle elde edilecek bilgilerle, her türlü master ve strateji
planının yapılması sağlanmış olacaktır. Ayrıca, açıklık, şeffaflık, hesap
verebilirlik gibi çağdaş kavramların gereği olarak devletin doğal afetlere
yaklaşımı, doğal afet yönetim politikası, halkın deprem konusunda
bilgilendirilmesi ve bilinçlendirilmesi, afet zararlarının aza indirilmesi için
alınacak tedbirler, afet senaryolarının güncelleşmesi ile Türkiye ulusal sismik
ağının kurulmasına kadar çeşitli konularda çalışma yapılarak sorunların
çözümüne yardımcı olunacaktır.
Sonuç olarak, şûra
toplamak için Bayındırlık ve İskân Bakanlığına yetki verilmesiyle, afetlere
hazır olunması, imkânların en verimli şekilde değerlendirilmesi, zorunlu
tedbirlerin öncelikle alınması sağlanmış olacaktır. Bu, aynı zamanda, bu alanda
yapılan çalışmaları koordine edecek, yönlendirecek, geliştirecek ve diğer sivil
halk örgütlenmeleriyle işbirliği sağlayacak bir organizasyon oluşturulmuş
olacaktır.
Değerli milletvekilleri,
deprem literatürüne göre, 9 Mart 1902 yılında 4 kişinin öldüğü 5,6
şiddetindeki, Çankırı depremiyle başlayan, 26 Aralık 1939 tarihinde meydana
gelen ve 32 962 yurttaşımızın ölümüne neden olan Erzincan ve ruhumuzda derin
izler bırakan 17 Ağustosla doruğa ulaşan ve daha dün Marmara'da yeniden ortaya
çıkan deprem felaketlerinin ciddiyeti gözönüne alınarak, Bayındırlık ve İskân
Bakanlığı gibi konunun direkt muhatabı bir Bakanlıkta teşkilat yapısında yeni
düzenlemeler yapılmasının gerekliliği kanaatine varılmış, Bayındırlık ve İskân
Şûrası ve Toplu Konut Şûrasının teşkilinin önemi, komisyonda bulunan iktidar ve
muhalefete mensup üyeler tarafından uygun mütalaa edilerek aynen kabul edilmiştir.
Yüce Meclisimize sevk
edilen ve bugün görüşülecek olan bu 3 maddenin, ülkemizin doğal afetler
politikasında önemli açılımlar getireceği muhakkaktır. Ülkemizin ve halkımızın
çıkarına olan tasarıların daima destekçisi olan Cumhuriyet Halk Partisi, bu
tasarıya, komisyonda olduğu gibi burada da olumlu bakmaktadır. Bizler için
önemli olan, kabul edilen yasaların kâğıt üzerinde kalması değil, hayata
geçirilmesidir.
Değerli milletvekilleri,
bilindiği gibi, ülkemizde meydana gelen doğal afetler sonucu konut ve işyerleri
zarar gören vatandaşlarımız için, devletimiz, Anayasamızdaki sosyal devlet
ilkesi gereğince, kamu imkânlarını daima seferber etmiş ve etmeye devam
etmektedir; ama, ne yazık ki, 17 Ağustos depreminde seferber edilen kamu
imkânlarının yeterince hak sahiplerine ulaşmadığı noktasında deliller
mevcuttur. Halen 17 Ağustos depreminin mağdurları vardır. Yakın zamanda meydana
gelen Bingöl depreminin de yaraları henüz yeterince sarılmamıştır. Bu konunun
hassasiyeti gözönünde bulundurularak, bu dönem, Meclisimizde, doğal afetleri
doğrudan veya dolaylı ilgilendiren birçok yasaya iktidar ve muhalefet birlikte
olumlu oy vermiştir.
Doğal afetlerle ilgili
bazı kanunlarda değişiklik yapılması hakkında kanun tasarısı; 1999 yılında
yürürlüğe giren Zorunlu Deprem Sigortasına Dair Kanun Hükmünde Kararname; 4123
sayılı Kanuna eklenen geçici maddeyle, Bayındırlık ve İskân Bakanlığının
koordinasyonunda, Toplu Konut İdaresi Başkanlığı aracılığıyla afetzedeler için
konut kredisi, güçlendirme projesi ve onarım işleri için kredi imkânı; 2985
sayılı Toplu Konut Kanununda yapılan değişiklikle, ihtiyaç halinde birimler
kurulması; Arsa Ofisi vasıtasıyla afetzedeler için arsa üretilmesi, bu
arsaların hakikî ihtiyaç sahiplerine dağıtılması; bunların hepsi önemli,
ülkemizin ve halkımızın ihtiyaç duyduğu yasalardır; partimiz de destek olduğu
bu yasaların takipçisi olacaktır.
Değerli milletvekilleri,
ülkemizin imarını ve altyapı hizmetlerini üstlenmiş Bayındırlık ve İskân
Bakanlığının 2003 yılı bütçesi yeterli değildir. Ülkemizin en büyük yatırım
kuruluşu olan Karayolları Genel Müdürlüğünün 2002 yılındaki yatırım ödeneğinin
genel bütçeye oranı yüzde 1,5 iken, 2003 yılında yüzde 1'e düşmüştür. Bu
bütçeyle köy yollarımızın bakımını yapmak, yeni yollar açmak bile mümkün
değildir. Doğu Anadolu'ya hayat verecek, araziyi sulayacak, enerji darboğazını
çözecek, bölgenin makûs talihini yenecek, işsizliği ve beraberinde anarşiyi yok
edecek GAP, Morgedik, Yazıcı gibi barajları bu ödeneklerle tamamlamak hiç
mümkün değildir.
Ülkemiz için büyük önem
arz eden ve 1 Ocak 2003 tarihinde yürürlüğe giren 4734 sayılı Kamu İhale Yasası
ve 4735 sayılı Kamu İhale Sözleşmeleri Kanunu ve uygulama yönetmelikleriyle
ilgili, kamuoyunda son dönemde yaşanmakta olan tartışmalar malumunuzdur. Yasaya
genel prensipler çerçevesinde olumlu bakılmakta, ancak, uygulamada ise, bazı
noktalarda sivil toplum kuruluşlarından değişiklik önerileri gelmekte, bazı
aksaklıkların düzeltilmesi istenmektedir. Önümüzdeki haftalarda bazı
düzenlemeler yapılarak Yüce Meclisimize gelecek olan Kamu İhale Kanunu
Tasarısının Avrupa Birliği normlarına uygun, kamuoyunun beklentilerine cevap
verecek bir yapıda son şeklini alması en büyük dileğimizdir.
İller Bankası, Devlet Su
İşleri, Toplu Konut İdaresi için ayrılan bütçeler içerisinden Doğu ve Güneydoğu
Anadolu'ya ayrılan paylar yetersizdir. Bakanlığın çeşitli kuruluşlarına ait
yatırım programları incelendiğinde, bu bölgelerimize refah sağlayacak
yatırımların bulunmadığı görülmektedir. İşçimize, memurumuza, çiftçimize,
köylümüze, esnafımıza, açlık sınırında yaşayan 12 000 000, yoksulluk sınırında
yaşayan 15 000 000 insanımıza insanca yaşanılabilir ekonomik hayat standardının
yakalanması için 59 uncu hükümeti duyarlı olmaya çağırıyor ve gerekli projeler
üreterek, yeni kaynakları devreye koyarak, zor ve çekilmesi acı olan bu yaşam
seviyesini bir an önce rahatlatıcı bir düzeye getirmesini diliyorum.
Emekçi kesime 16
katrilyon vergi yükü yükleyen bir bütçeyle yatırımsız bir yıl geçirmeye mahkûm
edilen doğu ve güneydoğuda barışın ve kardeşliğin tesisi için, bölgelerarası
farklılaşmayı ortadan kaldırmak için, mutlak surette, bu iki bölgemizde
kalkınmaya yönelik acil planların ve yatırımların devreye sokulması
gerekmektedir.
Değerli milletvekilleri,
bu tasarı üzerinde konuşma yaparken, fırsat bulmuşken bir konuyu belirtmek
istiyorum. Bundan beş gün önce Ağrı İlimizdeydim. Daha önce birkaç defa Yüce
Mecliste bu kürsüden siz sayın milletvekillerimize hitap ederken, Doğu Beyazıt
İlimizin sınır kapısının dramını anlatmıştım. Nitekim, bundan altı gün önce,
günlük geçimini sağlamak için, günübirlik olarak karşı tarafa geçip, Maku veya
Tebriz'den birtakım eşyalar alıp torbalarla bu tarafa geçirmek isteyen
vatandaşlarımızın gece saat 12.00'yi geçirmemek için sabırsız davranmaları
neticesinde ve getirilen malların tasnifinin -kendilerine listede verilen
kalemler dışında mal getirdikleri için- çok uzun zaman alması nedeniyle, büyük
birikme olmuş ve bu arada, oradaki güvenlik kuvvetlerimiz ile sınırdaki Doğu
Beyazıtlı hemşerilerimiz arasında, hiç de hoş olmayan -ama, organizeli değil-
münferit bir kavga meydana gelmiş ve bunun üzerine 28 yurttaşımızın şu anda
tutuklanmış olması söz konusudur.
Ben, başta İçişleri
Bakanımıza ve sınır ticaretinden sorumlu Sayın Devlet Bakanımıza bölgemin bir
dileğini iletiyorum; lütfen, bu yurttaşlarımızın tutuklama işlemleriyle
ilgilenilsin, hükümetimiz bu konuya duyarlı olsun.
Eğer gerçekten -samimî
söylüyorum- biz, Türkiye Cumhuriyetinin millî sınırları içerisinde hepimiz
kardeşlik bağıyla bağlı, yurttaşlık bağıyla bağlı ve burada bir Kürt-Türk,
doğu-batı ayırımı yapmaksızın bir düşünce sistematiği içerisinde hareket
edeceksek -eğer bugün batıda 28 kişi hiç yoktan gözaltına alınmış olsaydı,
zannederim, en az 5-10 bakanımız oraya intikal ederdi- şu insanları lütfen
sahipsiz bırakmayalım.
365 milletvekiliyle
iktidar olan AK Parti İktidarı, lütfen, buna duyarlı olun; sizi göreve
çağırıyorum, başta bütün bakanlarımızı göreve çağırıyorum. Organizeli olmayan,
terör olayıyla ilişkisi olmayan, siyasal olmayan, ama, sırada itişme kakışma
neticesinde oluşan bu olayda güvenlik kuvvetlerimizin havaya ateş açması,
oradaki yurttaşlarımızın izzeti nefislerini rencide edecek düzeyde bir
davranışın içerisine girmesi bizi üzüyor.
Lütfen, başta Sayın
İçişleri Bakanımızın bu olaya müdahale etmesini diliyorum. Onlar bizim
yurttaşlarımız. Onlar, ülkelerine, vatanlarına kanının son damlasına kadar
bağlı olan, dürüst, vefakâr vatandaşlarımız...
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
NACİ ASLAN (Devamla) -
...coğrafyanın ve tabiatın bütün zorluklarını her gün yaşayarak hayatlarını
idame ettirmeye çalışıyorlar. Bu nedenle, ben, bu konuyu, fırsat bulmuşken arz
ettim.
BAŞKAN - Teşekkür
ediyorum Sayın Aslan.
HALUK KOÇ (Samsun) -
Sayın Başkan, 1 dakika süre verin, tamamlasın.
BAŞKAN - Sayın başkan,
konuşma süresini konuyla ilgili bitirmedi; yani, konuyu bitirdikten sonra...
HALUK KOÇ (Samsun) -
Toparlasın Sayın Başkan.
BAŞKAN - Buyurun Sayın
Aslan.
NACİ ASLAN (Devamla) -
Evet, bu yasa tasarısı üzerinde konuşma yaparken bölgemin bir sorununu da Yüce
Meclisin gündemine taşıdığım için çok mutluyum.
Sayın Başkanın bu
hüsnüniyetine teşekkür ediyorum.
Yasa tasarısına olumlu oy
vereceğimizi belirtir, Yüce Meclisi en derin saygılarımla selamlarım.
(Alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür
ediyorum Sayın Aslan.
Tasarının tümü üzerinde,
AK Parti Grubu adına söz isteyen Kayseri Milletvekili Sayın Adem Baştürk;
buyurun. (AK Parti sıralarından alkışlar)
Konuşma süreniz 20
dakikadır.
AK PARTİ GRUBU ADINA ADEM
BAŞTÜRK (Kayseri) - Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım;
Bayındırlık ve İskân Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde
Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı hakkında, Grubum adına
söz almış bulunuyorum; bu vesileyle, hepinizi saygılarımla selamlıyorum.
Bayındırlık ve İskân
Bakanlığı, ülkemizde devlet yatırımlarının çok önemli bir kısmını
gerçekleştiren yatırımcı ve aynı zamanda da imar, inşaat, müteahhitlik,
mühendislik gibi konularda kural koyan, denetleyen bir bakanlıktır.
Ana hatlarıyla görevleri,
kamu yapıları ve tesislerinin inşaat ve esaslı onarım işlerini yapmak; çeşitli
özellik ve ölçekteki imar planlarını, şehir altyapı tesislerinin standartlarını
hazırlamak; konut politikası ilkelerine göre konut yapmak, yaptırmak; ülkenin
şart ve imkânlarına göre en gerekli ve faydalı yapı malzemelerinin standartlara
uygun imalini, kullanılmasını sağlayacak tedbirleri almak, aldırmak; deprem,
yangın, su baskını, yer kayması, çığ ve benzeri afetlerden evvel ve sonra
meskûn alanlarda alınacak tedbirler ile yapılacak yardımları tespit etmek ve bu
konularla ilgili kurallar koymak; yurt dışında iş yapmak isteyen müteahhitlerle
ilgili olarak mevzuatın gerektirdiği işlemleri yapmak, sicillerini tutmak; bu
ve benzeri işlerle ilgili tüzük, yönetmelik, tip sözleşme, şartname, rayiç
fiyat analizleri hazırlamak ve yayımlamak Bayındırlık Bakanlığının çok önemli
işleri arasında sayılabilir.
Bayındırlık Bakanlığı, bu
görevlerini, Merkez Teşkilatı ve buna bağlı Afet İşleri Genel Müdürlüğü, Teknik
Araştırma ve Uygulama Genel Müdürlüğü, Yapı İşleri Genel Müdürlüğü ve üç bağlı
kuruluşu olan Konut Müsteşarlığı -ki, bunun içerisinde, Arsa Ofisi Genel
Müdürlüğü, Toplu Konut İdaresi Başkanlığı- Karayolları Genel Müdürlüğü ve Tapu
ve Kadastro Genel Müdürlüğü eliyle yapmaktadır. Ayrıca, bir de ilgili kuruluşu
olarak İller Bankası Genel Müdürlüğü vardır.
Bu teşkilatı kendi
içerisinde sınıflamak da mümkün. Birinci sınıfa destek birimleri dersek;
bunlar: Teknik Araştırma ve Uygulama Genel Müdürlüğü, Tapu Kadastro Genel
Müdürlüğü, Afet İşleri Genel Müdürlüğüdür. Konut üretim birimleri: Konut
Müsteşarlığı ve Arsa Ofisi Genel Müdürlüğü. Yatırım birimleri: Türkiye
Cumhuriyeti Karayolları Genel Müdürlüğü ve Yapı İşleri Genel Müdürlüğü. Hizmet
yatırım birimi olarak da İller Bankası Genel Müdürlüğü sayılabilir.
Görüldüğü gibi,
Bayındırlık ve İskân Bakanlığı, bünyesinde çok önemli birimleri ihtiva
etmektedir. Bunlardan iki önemli birimle ilgili kanaatlerimi bu vesileyle ifade
etmek istiyorum. Bunlardan birisi, Bakanlığın başarılı faaliyetleri içinde
önemli yer tutan Karayolları Teşkilatıdır. Bu birim, Türkiye Cumhuriyeti
tarihinde çok önemli hizmetlere imza atmıştır. Türkiye, özellikle son elli
yılda karayollarında çok önemli mesafeler
almıştır. Bugün, ülkemizde, devlet karayolu, il karayolu veya statüsünde 61 000
kilometre, otoyol statüsünde veya standardında 1 800 kilometre olmak üzere 62
800 kilometre karayolu ağı vardır. Bunlara köy yollarını da ilave edersek -o
da, 260 000 kilometredir- toplam 300 000 kilometreyi aşkın yol ağı vardır; ama,
köy yollarının ancak 50 000 kilometresi standartlara biraz uygundur, asfaltla
kaplanmıştır.
Ancak, bu yol ağı bile,
trafik taleplerini karşılamamaktadır; çünkü, ülkemizde nüfus artış oranı son
istatistiklere göre yüzde 1,7'lere düşmüşken, araç sahiplenme artışı yüzde
5'ler civarındadır. Özellikle son yıllarda artan trafik talebini karşılayamayan
yollar sebebiyle, önemli trafik kazaları olmakta ve bu kazalarda ölü sayısı
dünya ortalamasının çok üzerindedir. 10 000 kazaya düşen ölü sayısı Almanya'da
13 170, Fransa'da 13 400 iken, Türkiye'de yaklaşık 17 000'dir.
Bugün, kalkınmış
ülkelerde, her aileye, yaklaşık 2 araba düşmektedir; bizde ise iki aileye 1
araba düşmektedir. Ülkemizde de, Avrupa'daki rakamlara hızla yaklaşılmaktadır.
Bu bakımdan, hem bugünün hem de yarınların ihtiyacını karşılamak bakımından
karayolu ağının standartlarının ve kapasitesinin yükseltilmesi gerekmektedir.
Bu bakımdan,
hükümetimizin bir hedef olarak ortaya koyduğu 15 000 kilometre bölünmüş yol
inşaatı, geç kalmış bir faaliyetin tamamlanması olarak görülmelidir; çünkü, 1
000 kilometrekareye düşen yol ağları itibariyle Belçika 4 700 kilometre,
Danimarka 1 655 kilometre, Rusya 646 kilometre iken, Türkiye, sadece 79 kilometredir.
Görüldüğü gibi, ülkemiz, karayolu mevcudu açısından da çok geri sıralardadır.
Tabiî, karayolu ağının
standardı yükseltilirken, demiryolu ve denizyolu taşıması da ihmal
edilmemelidir. Ülkemizdeki toplam 8 600 kilometre demiryolu ağının, 4 086
kilometresi, cumhuriyet öncesi, Osmanlı döneminde, 4 414 kilometresi de
cumhuriyetin ilk yıllarında inşa edilmiştir. Son yıllarda, bu sektör tamamen
ihmal edilmiştir.
Benzer durum, deniz
nakliyatı için de söz konusudur. Yine, dikkat çekici olması açısından birkaç
rakam sunmak istiyorum. Ülkemizde, taşımacılığın, yüzde 3'ü tren, ancak, yüzde
0,1'i deniz vasıtasıyla yapılmaktadır. Mesela, bu oranlar, Almanya'da,
demiryolu için yüzde 22, denizyolu için yüzde 12; Amerika'da ise, denizyolu
için yüzde 24, demiryolu için yüzde 38'dir.
Yine, hükümetimiz, yıllar
sonra, ilk defa, Ankara-İstanbul demiryolu standardının yükseltilmesi için bir
proje başlatmıştır. Aynı şekilde, deniz taşımacılığında gümrüksüz yakıt
kullanmayı sağlayarak, bu sektöre çok önemli bir katkı sağlamıştır; çünkü,
biliyoruz ki, deniz ulaşımında, akaryakıt çok önemli bir yerdedir.
Sayın Başkan, kıymetli
milletvekilleri; asıl, görüştüğümüz kanun tasarısına konu olan, Bayındırlık
Bakanlığının çeşitli konularda şûra düzenlemesi göreviyle ilgili görüşlerimi
arz etmek istiyorum.
Şûra faaliyetleri,
ülkemizde, geleceğe yönelik temel politikaların belirlenmesinde, çok geniş bir
katılım sağlayarak, çeşitli kişi ve kuruluşların görüşlerini de almak suretiyle
kullanılan çok önemli bir enstrümandır; Millî Eğitim Şûrası, Çevre Şûrası
bunlar arasında sayılabilir. Bayındırlık ve İskân Bakanlığının bünyesinde,
Bayındırlık ve İskân Şûrası ile Toplu Konut Şûrası teşkili, yerinde bir
tekliftir. Tasarının genel gerekçesinde "son yıllarda ülkemizde yaşanan
depremler ve Bakanlığa bağlanan kuruluşlar nedeniyle, Bakanlığın görev alanına
giren hizmetlerde karşılaşılan sorunların değerlendirmesini yapmak, alınacak
tedbirleri görüşmek, uygulama, mevzuat ve sair sorunları tespit etmek ve
çözümler üretmek amacıyla şûra çalışmalarına ihtiyaç duyulmuştur"
denilmektedir. Bu, çok doğru ve yerinde bir tedbirdir.
Bilindiği gibi, ülkemiz,
dünyada, çok önemli bir deprem kuşağında yer almaktadır. Bu durum yıllardır
bilinmesine rağmen, tarihimizde 1939 Erzincan depremiyle başlayan acılara
rağmen, halkımız ve idarecilerimiz, konuyu lokal bir olay gibi görmüş, kalıcı
ve ciddî tedbirler alınamamış veya alınmamıştır.
18 Ağustos 1999 Marmara
depremiyle, Türkiye, çok derin bir uykudan uyanmıştır ve yaptığı yanlış ve
ihmallerin bedelini çok ağır ödemiştir. Bu derin uykudan uyanmada, medyanın
özelleştirilmesinin çok önemli bir katkısının olduğuna inanıyorum. Türkiye,
böyle büyük bir tehlikeye yine hazırlıksız yakalanmamalıdır. Bugün, tehlike,
Türkiye'nin nüfusunun yüzde 15'inin yaşadığı, vergilerinin yüzde 40'ının
toplandığı İstanbul'un kapısındadır. Konunun bilenleri, bilmeyenleri, her gün
medyada boy göstermektedir. Bizim, Türkiye'nin yönetiminden sorumlu Parlamento
ve hükümet olarak acilen yapmamız gereken işler bulunmaktadır. Hükümetimiz, bu kanun
değişikliğiyle, çok yakın zamanda, tüm tarafların bir araya geleceği ve konunun
uzmanlarının tartışacağı ve çözüm önerilerinin oluşturulacağı bir şûra
tertipleyecektir. Bu çalışmanın çok önemli katkılarının olacağı muhakkaktır;
ancak, deprem bizi beklememektedir. Bazı yapılacak işleri sırasıyla planlayıp
yapmak gerekmektedir.
İstanbul'da, 17 Ağustos
depremi öncesi ve sonrasında çok önemli çalışmalar yapılmıştır; bunu, o dönemde
İstanbul Büyükşehir Belediyesinin üst bürokrasisinde görev alan bir kişi olarak
söylüyorum. Türkiye'de ilk defa, 1994 yılında, Sayın Başbakanımızın belediye
başkanı olduğu dönemde Deprem ve Zemin Araştırma Müdürlüğü kurulmuştur. Şehrin
imar planı, zemin jeolojisi dikkate alınarak oluşturulmuştur. Zemin sıvılaşma
riski olan yerlerde plan emsali düşürülmüştür. İstanbul genelinde maksimum
emsal 3 ile sınırlandırılmıştır. Daha önce, emsalde bir sınır yoktu İstanbul
imarında, bazı yörelerde bu emsal 17'ye kadar çıkmıştır. Böylece, çok yüksek
katlı binalar İstanbul'da yapılabilmiştir. Böylece, yeni imar planıyla,
İstanbul'da yoğun inşaat yapmak, yüksek katlı inşaat yapmak mümkün değildir.
17 Ağustos depreminden
sonra İstanbul'un tüm kurumları koordineli bir çalışma içine girmiş, afet
sonrası için hemen hemen tüm hazırlıklar yapılmıştır; ancak, esas olan deprem
koruma tedbirleriyle ilgili çalışmalardan yeteri kadar sonuç alınamamıştır;
çünkü, bu durum, hukukî düzenlemelere ve finans kaynaklarına ihtiyaç
duymaktadır. İstanbul'da, yine de, deprem zararını azaltma yönünde önemli
çalışmalar yapılmıştır. Bunlardan birisi, Japon Uluslararası İşbirliği Ajansı
tarafından, hibe olarak finanse edilen, İstanbul Büyükşehir Belediyesiyle
birlikte sonuçlandırılan, mikro bölgeleme dahil, afet önleme, azaltma temel
planı çalışmasıdır; yaklaşık iki yıl süren bu çalışma sonuçlandırılmıştır. Bu
çalışmada, İstanbul'un jeolojisi, bina altyapıları, kritik tesisler tespit
edilmiş ve çeşitli senaryolara göre bunların davranışları bir matematik modelle
incelenmiş ve çeşitli senaryolar ifade edilmiştir. Böylece, İstanbul'un hassas
bölge ve yapıları ve çeşitli öneriler içeren rapor hazırlanmıştır.
Dünyada da benzer
süreçler izlenmiştir; Japonya ve Kaliforniya da bunlara örnektir. Japonya'da,
1995 depreminden sonra, binaların depreme karşı güçlendirilmesi yasası
çıkarılmıştır. Güçlendirilmesi gereken 2 000 000 binaya rağmen, bugün,
Japonya'da güçlendirilmesi yapılmış bina yüzde 15'ler civarındadır.
Kaliforniya'da da durum farklı değildir; orada da bu konuda hukukî bir
düzenleme yapılmıştır; ancak, onbeş yıldan beri, takviye edilmesi gereken
binaların yüzde 50'si takviye edilmiştir.
Görüldüğü gibi, bina
takviyesi zor bir süreçtir, masraflı bir süreçtir, insanların biraz uzakta
kaldığı bir süreçtir; ancak, bu süreci, İstanbul'da da mutlaka başlatmak
gerekmektedir. Bunun için de bazı zorluklar söz konusudur ve bunlardan bir
tanesi, bizim görevimiz olan hukukî düzenlemelerdir. Bu hukukî düzenlemelerin
başında da, İmar Kanununun, deprem ve afet olgusu dikkate alınacak şekilde
mutlaka değiştirilmesi gelmektedir. Yüksek risk taşıyan alanların tarifi ve bu
alanların boşaltılmasıyla ilgili hükümler, bu yeni tasarıda mutlaka yer
almalıdır.
Kat Mülkiyeti Kanunu
mutlaka değiştirilmelidir; çünkü, bir binada tadilat yapabilmek için,
biliyorsunuz, Kat Mülkiyeti Kanunu gereğince, kat maliklerinin oybirliği
gerekmektedir. O bakımdan, daha önce doğalgaz ve kömür dönüşümlerinde olduğu
gibi, oybirliği olmadan, binalarda takviye, ilave yapılamamaktadır. Kat
Mülkiyeti Kanununda mutlaka değişiklik yapılarak, oy çoğunluğu, hatta, bir kişinin
istemesi bile yeterli olabilmelidir. Bazen öyle oluyor ki, bir apartmanda,
faraza 10 dairenin 7'si kiracı, ev sahipleri böyle bir şeye katılmak istemiyor;
ama, Allah korusun, bir depremde ev sahipleri zarar görmeyecek, kiracılar zarar
görecektir. O bakımdan, Kat Mülkiyeti Kanununun, bu gerçek dikkate alınarak, mutlaka değiştirilmesi gerekmektedir.
Mesela, yine,
biliyorsunuz, İmar Kanununda "maili inhidam"-yıkılabilir- diye bir
kavram var. Belediyeler, bunu kullanarak, binaları yıkabilirler. İstanbul
Belediyesi, bir ara, bunu, 1989 öncesi, Haliç yıkımlarında kullanmıştı; ama,
bunlar, bilahara, mahkemelerden döndü; yıkılamadı. Oradaki temel gerekçe şu
idi: "Haliç'in temizlenmesi halinde bu binalar yıkılacak. O halde, Haliç'i
temizlemeye başlamadan önce bu binaların yıkılması gerekli." Perşembe
Pazarı ve Haliç yıkımları böyle
başlamıştı. Bunun da, deprem için kullanılabilmesinin, yeni bir düzenlemeyle
mutlaka sağlanması gerekiyor.
Ayrıca, yine, 2863 sayılı
Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanunuyla İlgili kurulların mutlaka gözden
geçirilmesi gerekiyor; çünkü, burada da ciddî riskler ihtiva eden binalar, bu
kanun sebebiyle ya takviye edilemiyor veya takviye süreçleri çok uzun
olabiliyor.
Yine, aynı şekilde özel
kanunla korunan Boğaziçi Kanunu da, bu gerçek dikkate alınarak mutlaka
değiştirilmesi gerekiyor.
Bu, tabiî, işin kanunlar
safhası; bir de finans cephesini çok kısa özetlersem eğer, bu binaların
takviyesi için mutlaka finans kaynakları oluşturmak gerekiyor. Biliyorsunuz,
daha önce -DASK- Doğal Afet Sigorta Kurumu kuruldu; aslında, bu kurum, çok
faydalı bir kurum; ama, şu anda çok sağlıklı işlemiyor. Bu kurum, mutlaka,
güçlendirilerek, bu kurumdan yüzde 15, yüzde 20, belki de daha fazlası bazı
fonlar, bu türlü takviye edilecek binaların takviyesinde veya güçlendirilmesinde
kullanılmak durumundadır. Bunun da, acil olarak, mutlaka bir düzenlemeyle ele
alınması gerekiyor. Aynı şekilde, uluslararası finans kaynaklarından alınması
gerekiyor; ayrıca, yeni düzenlemelerle, taşınacak yerler için mutlaka yeni
rantlar oluşturulması gerekiyor.
Ayrıca, çok önemli bir
konu da şu: Biliyorsunuz, Türkiye'de, bu inşaatları yapanların çoğu
müteahhittir; ama, Türkiye'de en kolay yapılacak...
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Baştürk,
konuşmanızı toparlar mısınız.
ADEM BAŞTÜRK (Devamla) -
Tamamlıyorum Sayın Başkan.
BAŞKAN - Buyurun.
ADEM BAŞTÜRK (Devamla) -
Müteahhitlik de mutlaka düzene konulmalı, bu iş herkesin yapabileceği bir iş
durumundan çıkarılmalı, bunlar mutlaka bağımsız bir odaya kavuşturulmalı diye
düşünüyorum. Ayrıca, son zamanlarda oluşturulan denetim kuruluşları da,
mutlaka, tekrar ele alınmalı, kuvvetlendirilmeli, yetkilendirilmelidir diye
düşünüyorum.
Bu kanunun, işte, bu
türlü parametreleri bir araya getirip değerlendireceği ve hükümetimizin önünü
açacağı için çok faydalı olduğuna inanıyor; hepinizi saygıyla selamlıyorum. (AK
Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür
ediyorum Sayın Baştürk.
Tasarının tümü üzerinde,
şahsı adına, Malatya Milletvekili Ferit Mevlüt Aslanoğlu; buyurun. (CHP
sıralarından alkışlar)
Konuşma süreniz 10
dakikadır.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU
(Malatya) - Sayın Başkan, Yüce Meclisin çok değerli üyeleri; geçtiğimiz pazar
günü, Malatya'da, kimi kaynaklara göre 5,4, kimi kaynaklara göre 5,7 şiddetinde
bir deprem olmuştur. Bölge halkına ve Malatya'da yaşayan herkese geçmiş olsun
dileklerimi iletiyorum.
Ben bölgedeydim.
Özellikle, Güney Anadolu fay hattı dediğimiz, birinci derecede deprem kuşağında
olan, Elazığ-Sivrice'den gelip, özellikle Malatya'nın Doğanyol ve Pötürge
İlçelerinden Hatay'a kadar uzanan birinci derece fay hattı bu hat. Üç yıl önce,
yine, burada bir deprem olmuştu, yine birtakım binalar yıkılmıştı; ama, öyle
kaldı, hiç kimse ilgilenmedi; 50 kadar ev oturulamaz halde. Tabiî, mevsimin yaz
olması ve iş sezonu olması nedeniyle, bölge halkının çoğu bahçelerde olduğu
için, can kaybı olmadı. Ben, bölge halkına bir kez daha geçmiş olsun
dileklerimi sunuyorum; ancak, tabiî, yine aynı dert, yine aynı şeyler;
özellikle, yine kamu binaları, kamu binalarında çatlaklar... Kamu binaları
büyük hasar görmüş; özellikle, Doğanyol İlçemiz ile Gökçe Beldemizde yaklaşık
50 konut oturulamaz hale gelmiş. Tabiî, bugüne kadar birinci derece fay hattı
olmasına rağmen bu bölgede hiçbir jeolojik araştırma yapılmamış. Konuştuğum,
gerek yerel yöneticiler gerekse bölge halkı, bugüne kadar bu bölgede kesinlikle
hiçbir jeolojik araştırmanın olmadığını belirtiyorlar.
Sayın Malatya Valimiz ve
Bayındırlık İl Müdürümüz olay yerindeydi, incelemelerini yapıyorlardı; ama,
tabiî, yaz mevsimi olması nedeniyle kalacak yer sıkıntısı çok acil olarak ilk
aşamada olmadı; ama, bu evlerin, kış sezonu gelmeden tamamlanıp, öncelikle,
mutlaka, buradaki sorunun çözülmesi lazım. Özellikle, Gökçe Beldemiz ile
Doğanyol ve Pötürge İlçelerimizde altyapılar büyük hasar görmüş; Pötürge'de
sular akmıyor, sular kayboldu; bölge insanı, artık, su ihtiyacını karşılayamaz
hale geldi. Belediye başkanımız, kanal suyuyla içmesuyunun karışmasından çok
korktuğunu belirtti. Onun için, Bayındırlık Bakanlığımızın yetkililerinin,
öncelikle, bu kaybolan sular konusunda ve özellikle, kanalizasyonun sulara
karışması konusunda önlem alması gerekiyor; çünkü, bölgedeki tüm altyapı büyük
hasar görmüş. Bu üç belediyemizin, özellikle, Gökçe, Pötürge ve Doğanyol
Belediyelerimizin, bir an önce, afet belediyeleri ilan edilmesi ve öncelikle bunlara
yardım edilmesi gerekiyor; her şeylerini kaybetmişler ve büyük maliyetler
gelmiş bu belediyelere.
Malatya'nın diğer
ilçelerinde de bu deprem hissedildi; oraların altyapısı da kısmen hasar gördü.
Onun için -Sayın Bayındırlık Bakanlığı Müsteşarımızı aradım- öncelikle, bu
belediyelerimizden, en azından, İller Bankamızın, yıl sonuna kadar kesinti
yapmamasını; çünkü, önemli altyapı sorunları doğdu ve bu konuda, özellikle üç
belediyemizin de afet belediyesi ilan edilmesini hassaten istirham ediyorum.
Yine, bu bölgede sorun;
yapanın yanına kâr kalması. Bingöl depremi oldu, deprem bitti; ama, Bingöl
depreminin yaraları hâlâ devam ediyor. Bir şekilde, yine, Malatya'da Pötürge ve
Doğanyol depremleri de bir süre sonra unutulmasın. Çünkü, üç yıl önce, oradaki
sağlık ocağımız yıkılmıştı ve yenisini yaptık; ama, bir şekilde, cezalıların
yanına hep kâr kalıyor. Ben, yolun kenarında satılan bir tuğla gördüm; elime
aldım tuğlayı, kül gibi oldu. Bu ülkede üretim yapan herkese saygı duyuyorum;
ama, eğer, kâr amacıyla, birilerini kandırmak amacıyla ve birilerini kazıklamak
amacıyla defolu mal veya hileli mal yapıyor da bunlar hâlâ kullanılıyorsa,
bunlara ceza verilmiyorsa, biz, bu sorunları hep yaşayacağız.
Ben, özellikle, Maliye
Bakanımdan da, Malatya'daki bu belediyelerimize yardım elini uzatmasını
istiyorum. Büyük sorun var; kış mevsimi çok yakın. Özellikle, Pötürge ve
Doğanyol'da ekim ayı başında kar yağar ve yollarında büyük sorun olur. Özellikle
ekim ayına kadar bu belediyelerimizin malî sorunlarını çözmesi açısından, Sayın
Maliye Bakanımdan da ayrıca yardım dileklerimi istirham ediyorum.
Yine, biz Çüngüş'ü çok
seviyoruz, Çüngüşlü de bizi seviyor; ama, aramızdaki 8 kilometrelik yol Çüngüş'ü
bize, bizi Çüngüş'e yaklaştırmıyor. Çünkü, Köy Hizmetleri Müdürlüğü "benim
kapsamımda değil" diyor, Karayolları "benim ağımda" diyor;
yıllardır 8 kilometrelik bu yola kimse sahip çıkmıyor. Onun için, yine, Sayın
Bayındırlık Bakanımdan, özellikle Doğanyol-Çüngüş yolu için de; ayrıca, kimin
sahip çıkacağı konusunda yardım istirham ediyorum.
Ben, bir kez daha bölge
halkına geçmiş olsun dileklerimi iletiyorum. Bir daha bu tür afetlerin Yüce
Tanrıdan hiçbirimize nasip olmamasını diliyorum.
Hepinize saygılar
sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür
ediyorum Sayın Aslanoğlu.
Tasarının tümü üzerindeki
görüşmeler tamamlanmıştır.
Maddelerine geçilmesini
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
1 inci maddeyi
okutuyorum:
BAYINDIRLIK VE İSKÂN BAKANLIĞININ TEŞKİLAT VE GÖREVLERİ
HAKKINDA KANUN HÜKMÜNDE KARARNAMEDE DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA
DAİR KANUN TASARISI
MADDE 1. - 13.12.1983
tarihli ve 180 sayılı Bayındırlık ve İskân Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri
Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin "Beşinci Bölüm" başlığı
"Sürekli Kurul ve Şûralar" şeklinde, 29 uncu maddesi başlığı ile
birlikte aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
"Sürekli kurul ve
şûralar:
Madde 29. - Bayındırlık
ve İskân Bakanlığının sürekli kurulu Bayındırlık Kurulu, şûraları ise
Bayındırlık ve İskân Şûrası ile Toplu Konut Şûrasıdır.
Şûralarda alınacak
kararlar tavsiye niteliğinde olup, kanunlara aykırı olmamak kaydıyla Bakan
onayı ile uygulamaya konulabilir.
Şûraların teşkili ve
görevleri ile çalışma usul ve esasları altı ay içerisinde Bayındırlık ve İskân
Bakanlığınca çıkarılacak yönetmelikle düzenlenir."
BAŞKAN - Madde üzerinde
söz talebi?.. Yok.
Maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
2 nci maddeyi okutuyorum:
MADDE 2. - Bu Kanun
yayımı tarihinde yürürlüğe girer.
BAŞKAN - Maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
3 üncü maddeyi
okutuyorum:
MADDE 3. - Bu Kanun
hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür.
BAŞKAN - Maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Tasarının tümünü
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Tasarı kabul edilmiş
ve kanunlaşmıştır.
İçişleri Bakanı Sayın
Abdülkadir Aksu teşekkür konuşması yapacaktır.
Buyurun Sayın Aksu. (AK
Parti sıralarından alkışlar)
İÇİŞLERİ BAKANI
ABDÜLKADİR AKSU (İstanbul) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 180 sayılı
Bayındırlık ve İskân Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde
Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı oylarınızla kabul
edilmiştir; şükranlarımızı sunuyoruz.
Bu değişik maddeyle,
Bayındırlık ve İskân Bakanlığımızda iki sürekli şûra kurulmuş oluyor;
Bayındırlık ve İskân Şûrası ile Toplu Konut Şûrası. Tabiî, son zamanlarda
yaşanan tabiî afetler, bilhassa deprem felaketleri karşısında, yeni son
gelişmeleri izleyebilmek, tabiî afetlerle ilgili tedbirler konusunu görüşmek,
yeni tedbirler alabilmek bakımından bu şûralar önemlidir.
Tabiî, toplukonut da, hem
ülkedeki konut ihtiyacı bakımından hem de malumlarınız olduğu üzere, deprem ve
diğer doğal afetlerden sonra akla ilk gelen, konut yapımıdır. Şimdi, biz,
hükümet olarak, bir taraftan ülkedeki konut açığının karşılanması, diğer
taraftan da doğal afetlerden sonra ortaya çıkan konut ihtiyacının karşılanması
bakımından Toplu Konut İdaresine büyük önem veriyoruz, ağırlık veriyoruz.
Bakın, Pülümür depreminden hemen sonra Toplu Konut İdaresine görev verildi ve
Pülümür'de inşaat başlatıldı. Bingöl'de, nasip olursa, önümüzdeki cuma günü
yeni afet konutlarının temeli atılacak. O bakımdan, bu şûralar, sürekli şûralar
hayırlı olmuştur. Ben, arkadaşlarıma tekrar teşekkür ediyorum.
Yalnız, Ağrı Milletvekili
Naci Aslan arkadaşımın gümrük geçişleriyle ilgili bir talebi oldu. Bilindiği
gibi, biz, sınır illerimizde günübirlik geçişlerden fon almıyoruz. Bu
günübirlik geçişlerde, daha önce, gecelemeden dönmeleri gerekiyordu; bu,
birtakım sıkışıklığa, telaşa meydan veriyordu, biz, bunu değiştirdik,
geceleyebilir de; ancak, diyelim ki, bugün öğleden sonra giden bir
vatandaşımız, bu geceyi orada geçirebilir, ertesi günü saat 24.00'e kadar
dönmesi gerekir. 24.00'e kadar dönerse konut fonu alınmamış oluyor.
HALUK KOÇ (Samsun) -
Tamamen kaldırmayı düşünüyor musunuz Sayın Bakanım?
İÇİŞLERİ BAKANI
ABDÜLKADİR AKSU (Devamla) - 24.00'ten sonraya kalırsa, bu fon alınmış oluyor.
Ben, Naci Bey kardeşime
de söyledim, orada ayrı bir durum var; tutuklanma olayı var. Bir olay cereyan
etmişti, 28 kişi mahkemeye çıkarılmış ve hâkim kararıyla tutuklanmıştır; olayı
da inceletiyorum.
Pötürge'de meydana gelen
depremle ilgili Mevlüt Bey kardeşimiz konuştular. Ben, bütün Malatyalı,
Pötürgeli hemşerilerime, öncelikle, geçmiş olsun diyorum. Pötürge kırsalında,
5,7 şiddetinde deprem vukua gelmiştir. Ben, hemen, Malatya Valimizi aradım, bir
ihtiyacın var mı diye sordum "şu anda bir ihtiyacımız yok, biz, ilin
imkânlarıyla gerekeni yapıyoruz" dediler. Bayındırlık ve İskân Bakanı
arkadaşımız rahatsız olduğu için ben vekâlet ediyordum; hemen, Bayındırlık ve
İskân Bakanlığından hasar tespiti için elemanlar gönderdim. Burada,
belediyelerimizin altyapılarının da hasar gördüğü ifade edildi, o konu da
incelenecektir. Şu anda hasar tespitleri yapılıyor. Bu hasar tespitlerinden
sonra, hükümetimizce ve Bayındırlık İskân Bakanlığınca, hem evi hasar görmüş
vatandaşlarımıza hem de başta Pötürge ve Doğanyol olmak üzere, altyapıları
hasar gören belediyelerimize gerekenler yapılacaktır.
Ben, tekrar geçmiş olsun
derken, hepinize teşekkür ediyor, en derin saygılarımı sunuyorum. (Alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür
ediyorum Sayın Bakan.
Alınan karar gereğince, 4
üncü sıraya alınan, Çeşitli Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına İlişkin 19.6.2003
Tarihli ve 4903 Sayılı Kanun ve Anayasanın 89 uncu Maddesi Gereğince
Cumhurbaşkanınca Bir Daha Görüşülmek Üzere Geri Gönderme Tezkeresi ve Adalet
Komisyonu raporunun müzakeresine başlıyoruz.
4.- Çeşitli Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına İlişkin
19.6.2003 Tarihli ve 4903 Sayılı Kanun ve Anayasanın 89 uncu Maddesi Gereğince
Cumhurbaşkanınca Bir Daha Görüşülmek Üzere Geri Gönderme Tezkeresi ve Adalet
Komisyonu Raporu (1/633) (S. Sayısı : 220) (1) (2)
BAŞKAN - Komisyon?..
Yerinde.
Hükümet?.. Yerinde.
Komisyon raporu, 220 sıra
sayısıyla bastırılıp, dağıtılmıştır.
Sayın milletvekilleri,
Çeşitli Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına İlişkin 19.6.2003 Tarihli ve 4903
Sayılı Kanunun 19 ve 21 inci maddeleri, Cumhurbaşkanınca uygun bulunmayarak,
bir daha görüşülmek üzere, bu hususta gösterilen gerekçeyle birlikte
Başkanlığımıza geri gönderilmiştir.
Anayasanın 89 uncu
maddesinin ikinci fıkrasında "Cumhurbaşkanınca kısmen uygun bulunmama
durumunda, Türkiye Büyük Millet Meclisi sadece uygun bulunmayan maddeleri
görüşebilir", İçtüzüğün 81 inci maddesinin altıncı fıkrasında ise
"Cumhurbaşkanınca yayımlanması kısmen uygun bulunmayan ve bir daha
görüşülmek üzere Türkiye Büyük Millet Meclisine geri gönderilen kanunların
sadece uygun bulunmayan maddelerinin görüşülmesine kanunun görüşmelerine
başlamadan önce Genel Kurulca görüşmesiz karar verilebilir. Bu durumda, sadece
uygun bulunmayan maddelerle ilgili görüşme açılır. Kanunun tümünün oylaması her
halde yapılır" hükümleri yer almaktadır.
Bu hükümlere göre, geri
gönderilen kanunun tümünün veya sadece Cumhurbaşkanınca uygun bulunmayan
maddelerinin görüşülmesi Genel Kurulun kararına bağlıdır. Bu nedenlerle, söz
konusu kanunun sadece Cumhurbaşkanınca uygun bulunmayan 19 ve 21 inci
maddelerinin görüşülmesini Genel Kurulun onayına sunuyorum: Kabul edenler...
Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
19 uncu maddeyi okutuyorum:
MADDE 19. - Aşağıdaki
kanun hükümleri yürürlükten kaldırılmıştır.
a) 1.3.1926 tarihli ve
765 sayılı Türk Ceza Kanununun 462 nci maddesi,
b) 12.4.1991 tarihli ve
3713 sayılı Terörle Mücadele Kanununun 8 inci maddesi,
c) 18.11.1992 tarihli ve
3842 sayılı Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu ile Devlet Güvenlik Mahkemelerinin
Kuruluş ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanunun Bazı Maddelerinde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanunun 31 inci maddesinin birinci fıkrası.
BAŞKAN - Madde üzerinde,
Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına söz isteyen, Ankara Milletvekili Sayın Oya
Araslı; buyurun.(CHP sıralarından alkışlar)
Konuşma Süreniz 10
dakikadır.
CHP GRUBU ADINA OYA
ARASLI (Ankara) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 4903 sayılı Çeşitli
Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanunun 19 uncu maddesi üzerinde,
Cumhuriyet Halk Partisi Grubunun görüşlerini ifade etmek üzere söz almış
bulunuyorum ve sizleri saygıyla selamlıyorum.
Burada, 19 uncu maddeyle
ilgili değerlendirmelere geçmeden önce birkaç husus üzerinde durmakta yarar
görüyorum.
Bunlardan birincisi,
Adalet ve Kalkınma Partisi İktidarının, demokratikleşme doğrultusunda
çıkardığımız ve çıkarmaya hazırlandığımız tüm yasaları, sürekli olarak
"Avrupa Birliği üyeliği için gerekli uyum yasaları" olarak
tanımlamasıdır. Türkiye'nin Avrupa Birliğine üyeliği, toplumun özlediği ve
Cumhuriyet Halk Partisi Grubunun tüm gücüyle gerçekleştirmeye çalıştığı bir
durumdur.
Avrupa Birliği üyeliği
için aranan ölçütlerden birisi de demokratikleşmedir. Eğer, biz, toplum olarak,
toplum-birey-devlet ilişkilerinde belli bir demokratikleşme düzeyine ulaşırsak,
Avrupa Birliği üyeleri arasında yer alabiliriz; ama, burada önemli olan nokta,
demokratikleşmeyi bizim istememizdir. Eğer, demokratikleşmeyi, biz arzu
ettiğimiz için değil de, başkaları, örneğin, Avrupa Birliği istediği için
gerçekleştiriyorsak ve bunun için gerekli olan düzenlemeleri, yine, Avrupa
Birliği istediği için yapıyorsak, Avrupa Birliğine uyum sağlamak için
yapıyorsak, bu, bizim demokratik bir toplum olduğumuz anlamına gelmez. Yasa
çıkararak demokratikleşemeyiz. Demokratikleşme, bir yaşam biçimi olarak
özlenmeli ve özlendiği için de gerçekleştirilmelidir.
Aslında, toplumumuz,
yıllardır, bu özlem içindedir. Bu nedenle, bu tür yasaları, Avrupa Birliğiyle
uyum yasaları olarak değil, demokratikleşme yasaları olarak adlandıralım ve
özellikle gerekçelerinde, amaçlanan açıklanırken, Avrupa Birliğine uyum
sağlamaya değil, toplumun yıllardır çektiği demokratikleşme özlemine vurgu
yapalım; çünkü, biz, aslında, toplum olarak, yıllardır, demokratikleşmede daha
ileriye, daha ileriye gitmeyi arzu ediyoruz.
Üzerinde durmak istediğim
ikinci husus, demokratikleşme yasalarının hazırlanış ve Genel Kurula indiriliş
biçimi. Bu yasalar, iktidarın, muhalefetin ve demokratik kitle örgütlerinin
tartışmacı katılımına yeterince olanak hazırlamayan bir süreç içerisinde
hazırlanıyor. Çoğu kez, Anayasa Komisyonu ve Avrupa Birliği Komisyonu gibi
ilgili komisyonlarda görüşülmeden, milletvekillerinin yeterince incelemesine
fırsat verilmeden, alelacele Genel Kurula getiriliyor. Bu şekilde hazırlanan ve
bir başka adıyla "uyum yasaları" olarak adlandırılan bu yasalar,
Paketler halinde önümüze getiriliyor ve Paketler birbirini izliyor. Bu Altıncı
Paket, yedincisi yolda, sekiz ve dokuzuncusu gelecek mi; kimse bunu bilmiyor. Bu
nedenle, demokratikleşme konusunda atacağımız adımları, Türkiye Büyük Millet
Meclisi olarak, ulus olarak, bir bütün halinde görmek ve değerlendirmek
olanağımız yok. Halbuki, önümüzde, ilerlememiz gereken süreci, bir bütün
halinde görmeye ve değerlendirmeye ihtiyacımız var.
Adalet ve Kalkınma
Partisi İktidarı, sürekli olarak ödev yapma, Avrupa Birliğinden aferin alma,
kendini beğendirme çabasında. Hatta, iktidara, Avrupa Birliğinin istemediği
şeyleri veya istediğinden daha fazlasını yasalarımıza koyarak, daha fazla göze
girmek, ön almak anlayışının zaman zaman hâkim olduğunu görüyoruz. Avrupa
Birliği ise, geldiği her aşamada, Türkiye'ye yeni ödevler vermeyi ve katetmesi
gereken yeni yollar göstermeyi artık bir alışkanlık haline getirmiş bulunuyor.
Sayın Milletvekilleri,
bu, özellikle, son olarak üzerinde durduğumuz durum, Türkiye Cumhuriyeti olarak
kabullenemeyeceğiz, kabullenmememiz gereken bir durumdur. Biz, büyük bir
milletiz; biz, büyük bir devletiz. Aferin arayışı içine girmek yerine, Avrupa
Birliği sürecinde hakkımızı aramayı bilmeliyiz. Başka Avrupa Birliği
üyelerinden istenmeyenlerin, bizden istenmesine, bize, başka üye ve aday üye
devletlere uygulanmayan farklı standartlar uygulanmasına, boyun eğmemeliyiz.
Avrupa Birliği üyeleri ve
Avrupa Birliği Komisyonu yetkilileri Türkiye'den ne istendiğini net bir biçimde
ortaya koymalı ve hükümet de, bunu, bir defada, bir tek Paket içerisinde bize
bildirmeli. Bunları ifade etmeyi bir borç bildim.
Şimdi, 19 uncu maddeyle
ilgili değerlendirmelere gelince: 19 uncu maddeyle Türk Ceza Kanununun 462 nci
maddesi yürürlükten kaldırılmıştır; bu çok olumlu bir adımdır.
Gene 3842 sayılı Kanunun
31 inci maddesinin birinci fıkrası yürürlükten kaldırılmıştır; bu, insan
haklarının, savunma platformunda güvence altına alınması bakımından fevkalade
olumlu bir adımdır.
19 uncu maddeyle, 3713
sayılı Terörle Mücadele Kanununun 8 inci maddesi de yürürlükten kaldırılmıştır.
Bugün, bu yasayı Cumhurbaşkanının Anayasanın 89 ve 104 üncü maddesi hükümleri
uyarınca Türkiye Büyük Millet Meclisine iadesi üzerine tekrar görüşmemizin
nedeni, Sayın Cumhurbaşkanımızın, 19 uncu maddeyle 3713 sayılı Kanunun 8 inci
maddesinin yürürlükten kaldırılmasının bir hukukî boşluğa yol açtığı görüşünde
olmasıdır. 3713 sayılı Kanunun 8 inci maddesinin, yıllardır, Türkiye'de düşünce
açıklamaktan dolayı sayısız kimsenin cezalandırılmasına yol açtığı, bu durumun
yurtta ve yurtdışında çeşitli eleştirilere neden olduğu, demokrasimizin
olumsuzca değerlendirilmesine yol açtığı bir gerçektir. Bu maddenin yürürlükten
kaldırılması, düşünce suçu konusundaki bir ayıbın giderilmesidir;
demokratikleşme ve özellikle düşünce özgürlüğü önünde bulunan bir engelin
kaldırılması doğrultusunda atılmış olan çok önemli bir adımdır. Ancak, bu
maddenin yürürlükten kaldırılması, Sayın Cumhurbaşkanının da işaret ettiği
gibi, bir hukukî boşluk doğurmuştur; bu gerçeği yadsımamız mümkün değildir.
4744 sayılı Kanunla,
6.2.2002 tarihinde yapılan değişiklikle 3717 sayılı Kanunun 8 inci maddesine
"propaganda suçunun terör yöntemlerine başvurmayı özendirecek biçimde
işlenmesi hali" ağırlaştırıcı bir neden olarak eklenmiştir.
Maddenin tümüyle
yürürlükten kaldırılması halinde, Türkiye Cumhuriyeti Devletinin ülkesi ve
milletiyle bölünmez bütünlüğünü bozmak amacıyla, yazılı, sözlü veya görüntülü
propaganda suçunun terör yöntemlerine başvurmayı özendirecek biçimde işlenmesi
halinde, herhangi bir ceza verilmesi, dolayısıyla, bu tür propagandanın
önlenmesi mümkün olamayacaktır.
Böyle bir duruma göz
yummak, Anayasanın, ulusun bağımsızlığını, bütünlüğünü, ülkenin bölünmezliğini
korumak konusunda devlete verilen görevlerle bağdaşmayacaktır.
Diğer yandan, bölücülük
propagandası bakımından Türk Ceza Kanununun 311 ve 312 nci maddelerinin,
Terörle Mücadele Kanununun 8 inci maddesinin yürürlükten kalkması halinde
doğacak boşluğu tam anlamıyla dolduramadığı da anlaşılmaktadır.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
OYA ARASLI (Devamla) -
Hemen bitiriyorum efendim.
BAŞKAN - Buyurun Sayın
Araslı; konuşmanızı toparlar mısınız.
OYA ARASLI (Devamla) -
Çok teşekkür ederim.
Çünkü, söz konusu 311 ve
312 nci maddelerde yer alan suçların unsurları, 3713 sayılı Kanunun 8 inci
maddesinde tanımlanan suçlardan farklıdır. Bölücü propagandanın, kamu düzeni
için açık ve mevcut tehlike oluşturması veya terör yöntemlerine başvurmayı
özendirici olması hallerinin yaptırıma bağlanması için yeni bir düzenlemeye
ihtiyaç olduğu görülmektedir.
Cumhuriyet Halk Partisi
olarak, bu düzenlemenin, düşünceyi engellemeyecek biçimde ve demokratikleşme
standartlarına uygun bir tarzda Yedinci Demokratikleşme Paketinde yer almasını
gerekli buluyoruz. Sayın Cumhurbaşkanının öngördüğü bu gereği, bu kanun için
eşzamanlı bir imza ve yürürlük olanağı sağlayacak biçimde yerine getirilmesini
de hükümetten bekliyoruz.
Ulus ve ülke bütünlüğünü,
demokrasiyle birlikte güvence altına alacak böyle bir düzenlemenin, en kısa
zamanda gerçekleştirileceğine güvenerek, sizleri saygıyla selamlıyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür
ediyorum Sayın Araslı.
Madde üzerinde, AK Parti
Grubu adına söz isteyen İstanbul Milletvekili Burhan Kuzu.
Buyurun Sayın Kuzu.(AK
Parti sıralarından alkışlar)
Konuşma süreniz 10
dakikadır.
AK PARTİ GRUBU ADINA
BURHAN KUZU (İstanbul) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi
saygıyla, sevgiyle selamlıyorum. Görüşmekte olduğumuz iade edilen yasa
üzerindeki görüşlerimi, AK Parti Grubu adına açıklamak üzere söz almış
bulunuyorum.
Değerli arkadaşlar,
konuşmama birtakım anketlerle başlamak istiyorum. Tartışmakta olduğumuz konu,
iki açıdan önemli: Birisi, Türkiye'de ifade özgürlüğünün konumu, durumu,
insanların konuşma hürriyeti; ikincisi de, kamu düzenini korumak, özellikle,
ülkenin bölünmez bütünlüğünü sağlamak. Bu iki önemli konuyu birbiriyle
bağdaştırmamız gerekiyor; demokrasinin özü, esası bu.
Bu konuda Sayın
Cumhurbaşkanının iade gerekçelerine geçmeden önce, elimdeki anketlerle
alakalı... Tabiî ki, anketlere dayanarak, biz burada kanun yapacak değiliz;
ama, yine de, fikir vermesi bakımından önemli olduğunu düşünüyorum. Bakın, son
yapılan bir anket: Toplumun yüzde 73'ü, Türkiye'de insan hakları ihlallerinin
yaygın olduğunu düşünüyor; bu oran, yargı mensuplarında yüzde 48 olarak
gözüküyor. Toplumun yüzde 75'i kendisinin temel hak ve özgürlüklerinin kısıtlandığını
hissediyor; bu oran, yargı mensuplarında yüzde 46 olarak gözüküyor. Türkiye'de,
insanların düşüncelerini özgürce ifade edebildiklerini düşünenlerin oranı,
sadece yüzde 16; bu oran, yargı mensuplarında yüzde 37 olarak tespit edilmiş.
Toplumun yüzde 80'i, Türkiye'de insanların düşüncelerini serbestçe ifade
edemedikleri kanaatinde. Toplumun yüzde 92'si, düşünce özgürlüğünün barış
içinde yaşamak için gerekli olduğunu söylüyor; bu oran, yargı mensuplarında da
yüzde 92 olarak tespit edilmiş. Toplumun yüzde 89'u, insanların düşüncelerini
açıklamalarının hiçbir şekilde suç olmaması gerektiği görüşünde. Yine bu oran,
yargı mensuplarında yüzde 73 olarak tespit edilmiş. Nihayet, toplumun yüzde
74'ü, gazeteci, siyasetçi ve yazarların, içeriği ne olursa olsun,
düşüncelerinden dolayı cezalandırılmaması gerektiğini düşünmektedir; bu oran,
yargı mensuplarında yüzde 63 olarak tespit edilmiştir.
Değerli arkadaşlar,
görülüyor ki, toplumun önemli bir kesimi, yüzde 75'in üzerindeki bir kesimi,
ifade özgürlüğünün önemine; sistemi korumada, kollamada bu özgürlüğün
ehemmiyetine işaret etmektedir.
Şimdi, ben de bu anketten
hareket ederek, müsaadenizle, demokraside ifade özgürlüğünün önemi üzerinde
kısmen durmak istiyorum.
Değerli arkadaşlar, ifade
hürriyeti, insanların içinde kalan bir özgürlük değil, dışarıya çıktığı zaman
anlam ifade eden bir özgürlüktür. Bu bakımdan, Anayasa Mahkememizin bir dönem
verdiği ve engizisyon anlayışı çerçevesinde Avrupa'da özellikle bir zaman
uygulanan "içeride kalan düşünce", "dışarı çıkan düşünce"
şeklindeki ayırımı doğru bulmuyorum. İçeride kaldığı müddetçe dokunmayınız...
Dokunma şansınız ne kadar vardır; insanın kafasından geçen düşünceleri zaten
sınama imkânımız pek yoktur. Şu halde asıl olan, dışarı çıkan düşüncedir ve biz
buna zaten "ifade özgürlüğü" diyoruz.
Demokraside ifade
özgürlüğü, kaynak hürriyettir, eksen hürriyettir, deşarj olma imkânı veren bir
hürriyettir. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi bir kararında şöyle diyor:
"İfade özgürlüğünün, aslında, koruduğu alan, herkesin 'bizim gibi
konuşuyor, ne güzel söylüyor, aynen benim gibi düşünüyor' şeklinde değil,
toplumu derinden sarsan -bunun altını çiziyorum- düşünceleri korumak için bu
hürriyet getirilmiştir." Şu halde, demek ki, bizim gibi düşünmeyen
insanlara da mutlaka bu imkânın verilmesi gerekiyor.
Elimizdeki Kopenhag
Kriterlerine baktığımızda, bunlar mahkeme kararına da yansımıştır. Burada şöyle
bir durumu görüyoruz: Üstün korumadan istifade edecek özgürlükler sayılmış;
dört özgürlük var, bunun birisi ifade özgürlüğüdür; yani, diğerlerine nazaran
farklı bir konumda, bu hürriyet, yer almıştır. Hakikaten, benim de şahsî
kanaatim odur ki, insanların tüm hak ve hürriyetlerini elinden almış olsanız,
beden yaşama özgürlüğü ile ifade özgürlüğü dediğimiz, düşüncesini açıklama
hürriyetini vermiş olsanız, kaybetmiş olduğu tüm özgürlüklerine kavuşma imkânı
vermiş olursunuz. Demek ki, ifade özgürlüğü bu kadar önemli bir hürriyet olarak
gözüküyor. Nitekim, 1941 yılında, ABD Başkanı Roosevelt Kongreye bir rapor
sunar ve "acaba kamu düzenini nasıl koruruz, hangi özgürlükleri öne
çıkarırız" diye saydığında gene dört hürriyeti tespit eder; bunun da
birisi ifade özgürlüğüdür.
Şu halde, bu özgürlük çok
önemli bir hürriyet olarak gözüküyor ve demokrasiyi korumada da bunun önemini
inkâr edemeyiz. Aksi halde, insanların ifade özgürlüğünü kısıtladığınız zaman
bunlar bir anlamda açıkça ifade edilmez, günün birinde karşımıza yer altından
çıkar ve bu sefer de farklı şekilde çıkar. Evvela, insanların ne düşündüğünü
ortaya koyması gerektiğini bilmemiz lazım, kabul etmemiz lazım. Ben daha çok
bunu serbest piyasaya benzetiyorum; nasıl ki malların arzı mümkündür, iyi mal
kötü mal arz-talep dengesinde ortaya çıkıyor, iyi fikri kötü fikri başta bizim
tespit etmemiz zordur. İnsanlar, bırakın konuşsunlar; ama, hele hele bu
devirde, internet çağında insanlar, artık, kimin ne dediğini, doğru mu söylüyor
yanlış mı söylüyor, palavra mı atıyor, bunları çok rahat bir şekilde görme
imkânına sahiptir.
Bu tespitten sonra şimdi
gelelim tartışmakta olduğumuz Terörle Mücadele Yasasının 8 inci maddesine.
Değerli arkadaşlar, şu
ana kadar, komisyonlardan, bizden önceki hükümetler döneminde de altı Paket
geçmiş; bunların sayıları, numaraları, maddeleri elimde. Tabiî, değişik
Paketler şeklinde olmuş. Değerli Hocam Oya Hanım, bu Paketlerin tümden,
birlikte olması gerektiğini söyledi. Zaten, bizden önce dört Paket geçmiş;
Beşinci ve Altıncı Paket de bu hükümet döneminde getirilmiş oldu. Yedinci
Pakete sıra geldi, son Paket olduğunu düşünüyoruz. Bir defa, bu böyle başlamış;
bu, toptan da olabilirdi; ama, herhalde "toplum bunu birdenbire
kaldırmaz" düşüncesiyle -hükümetlerce- yavaş yavaş, biraz da bu işler
toplumda tartışa tartışa gündeme getirildiği için, zannediyorum, Paket sayısı
biraz ondan artıyor. Bence, Paketin sayısından ziyade, muhtevasına bakmak daha
doğru olsa gerektir.
Elimizdeki rakamlara
bakıyoruz: Türkiye, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinde, 8 inci maddeden birçok
kez mahkûm olmuş. Bu madde, biraz netameli bir madde olarak tanınıyor Avrupa
ülkelerinde ve biz, gittiğimiz zaman, karşımıza hep bu madde çıkarılıyor.
Dolayısıyla, 2003 yılında, daha doğrusu 2003 yılının sonunda yeni rapor
yazdığımızda, hazırlama konusunda yeni bir rapor verdiğimizde Avrupa İnsan
Hakları Mahkemesine, o anlamda, Avrupa Birliğine girme bakımından, zannediyorum,
bu 8 inci maddenin yer aldığı Paketin Meclisten çıkmış olmasının; yani,
gündemden çıkmış olmasının daha doğru olacağını düşünüyorum; çünkü, bizim
elimizde, eski yıllara ait raporlar var. Gerçekten, bu raporlara baktığımız
zaman, her birinde, hep şunu söylemiş o günkü yetkili komisyonlar: "Hâlâ,
ifade özgürlüğü yetkili makamlarca devamlı olarak kısıtlanmaktadır." En
son raporda da bunları görüyoruz.
Tabiî, bunları,
Avrupa'nın bize çok da tarafsız yaklaştığı anlamında söylemiyorum; onların da
birçok kabahati olduğunu kabul ediyoruz. Nitekim, Avrupa İnsan Hakları
Mahkemesi 11 Eylül 2000 tarihli kararında, 11 adet, yanlış duymadınız, 11 adet
davayı Türkiye aleyhine bir günde bitirmiştir. "Türkiye mi; yapar"
şeklinde bir mantık, Avrupa'da, maalesef, yaygındır. Elbette ki, bunda
Avrupa'nın suçu vardır; ama, bir şeyi unutmayalım ki, hep dedikleri bir şey
var, o da şu: Uygulamada sizi takip etme durumunda kalıyoruz ve gördüğümüz
tabloda uygulamanın, maalesef, çok da iyi olmadığını söyleyebiliyoruz." Bu
da, bir tespit olarak bence de doğrudur; yani, Türkiye, birçok paketleri
geçiriyor; ama, uygulama noktasında sorunlar, bugüne kadar, yaşanmış; inşallah,
bundan sonra bu hükümet döneminde bunları yaşamayız. Çıkarmış olduğumuz
yasaları uygulamamız gerektiğini bir hukukçu olarak söylüyorum.
Değerli arkadaşlar, 8
inci madde neyi getiriyor; Terörle Mücadele Yasasının 8 inci maddesi, 1991
yılında rahmetli Özal döneminde getirildi; bu madde getirildiğinde
Türkiye'de o güne kadar çok sık
uygulanan ve bence kötü uygulanan üç madde vardı; Türk Ceza Yasasının
141,142,163 üncü maddeleri. Bunlar, ülkemizde, maalesef, çok kötü uygulanmış
maddelerdir, tarihin bir döneminde kalmıştır.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Buyurun Sayın
Kuzu.
BURHAN KUZU (Devamla) - O
günkü şartlarda, o günkü uygulamalarda belki gerekliydi; ama, öyle
zannediyorum, artık, bunları aşmış olmamız lazım.
Türk Ceza Yasasının 163
üncü maddesi kaldırıldı, 312 nci madde onun yerine uygulandı. 142, 141
kaldırıldı; onu, önemli ölçüde, şimdi tartıştığımız bu madde 8'le telafi etme
durumunda kalındı; şimdi biz bunu da kaldırmış oluyoruz.
Sayın Cumhurbaşkanımızın
iade gerekçesine baktığımızda, ben iki noktayı tespit ettim: Bunlardan birisi,
Sayın Cumhurbaşkanı, Anayasamızın başlangıç kısmında ve 7-8 maddesinde -saymış
maddelerini- ülkenin bölünmez bütünlüğüyle ilgili maddeleri tespit ediyor; bu
çerçevede Meclisin ve hükümetin bu konuda hassas davranması gerektiğini
söylüyor, bir anlamda düzenleme zorunluluğu bulunduğunu işaret ediyor.
BAŞKAN - Sayın Kuzu, bir
saniye...
Sayın milletvekilleri, bu
konuşma bitene kadar çalışma süremizin uzatılmasını oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Buyurun Sayın Kuzu.
BURHAN KUZU (Devamla ) -
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Efendim, kamu düzeni
bakımından, ülkenin bölünmez bütünlüğü bakımından hassas bir noktaya Sayın
Cumhurbaşkanı işaret ediyor, doğrudur. Yalnız, şunu özellikle belirtmek
istiyorum; Anayasada bize verilen yetkiler -yani, gerek Meclise gerek hükümete-
düzenleme zorunluluğu getirmez. Bir daha söylüyorum bunu, düzenleme zorunluluğu
getirmez, düzenleme yetkisi verir. Bu açıdan, 8 inci madde kalkar, başka
maddeler kaldırılır, aynı maddeler tekrar getirilebilir; ama, Anayasada,
ülkenin bölünmez bütünlüğüyle ilgili olarak ille de bir düzenleme getireceksin
diye bir hüküm olamaz ve bu şekildeki bir konu da Meclis tarafından mutlaka
yapılır diye bir konu burada konuşulamaz. O açıdan, Sayın Cumhurbaşkanının bu
iadesi konusunda -daha önce de basına açıkladım, burada da söylüyorum- bir
hukukçu olarak tereddütlerim var doğrusu. Özellikle...
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Kuzu,
konuşma süreniz bitti, eksüreyi de verdik...
BURHAN KUZU (Devamla) -
1-2 dakika daha rica etsem...
BAŞKAN - Buyurun,
konuşmanızı toparlar mısınız Sayın Kuzu.
BURHAN KUZU (Devamla) -
Evet, netice itibariyle, bu maddenin kaldırılmasından bir boşluk doğar mı
doğmaz mı konusunda, benim şahsî kanaatim, bir boşluk doğmaz. Ülkenin bölünmez
bütünlüğü konusunda, Türk Ceza Yasasının 311 inci maddesi uygulanabilir. Yani,
orada, teşvik, tahrik şeklinde var.
Yine, Terörle Mücadele
Yasasının 7 nci maddesi var, terör örgütünün propagandasını yapmak suçu. Oraya
belki bir ilave gerekebilir, o da bir ayrı konudur; ama, buradaki kaygıları,
doğrusu, ben yerinde bulmuyorum. Yani, hiçbir şey olmasa -en azından hukukçu
arkadaşlarımız yakından bilirler, insanın mantığı da bunu gerektirir zaten-
diyelim ki bir fiil işlenmiştir, bunun arkasında, teşvik, tahrik anlamında bir
fikir babası varsa, hukukta azmettirme dediğimiz yolla da ceza verirsiniz.
Eğer, boşluk, hakikaten, bununla da sağlanamazsa, Yüce Meclisimiz burada,
hükümetimiz burada, yeni bir yasa getiririz, gerekli boşluğu doldururuz. Yani,
bu açıdan, 2003 yılında, yeni tarih alırken 2004'te, mutlaka, oraya yeni bir
paketle gitmemiz gerektiğini düşünüyorum.
Saygılar sunuyorum.
(Alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür
ediyorum Sayın Kuzu.
Birleşime saat 20.00'ye
kadar ara veriyorum.
Kapanma Saati: 19.03
İKİNCİ OTURUM
Açılma
Saati: 20.00
BAŞKAN:
Başkanvekili Sadık YAKUT
KÂTİP
ÜYELER: Enver YILMAZ (Ordu), Yaşar TÜZÜN (Bilecik)
BAŞKAN - 106 ncı Birleşimin İkinci
Oturumunu açıyorum.
220 sıra sayılı kanun tasarısının
müzakeresine kaldığımız yerden devam ediyoruz.
VI. - KANUN
TASARI VE TEKLİFLERİYLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER
İŞLER (Devam)
4.- Çeşitli
Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına İlişkin 19.6.2003 Tarihli ve 4903 Sayılı
Kanun ve Anayasanın 89 uncu Maddesi Gereğince Cumhurbaşkanınca Bir Daha
Görüşülmek Üzere Geri Gönderme Tezkeresi ve Adalet Komisyonu Raporu (1/633) (S.
Sayısı : 220) (Devam)
BAŞKAN - Komisyon?.. Yerinde.
Hükümet?.. Yerinde.
Tasarının 19 uncu maddesi üzerinde şahsı
adına söz isteyen Antalya Milletvekili Sayın Feridun Fikret Baloğlu; buyurun.
(Alkışlar)
Konuşma süreniz 5 dakikadır.
FERİDUN FİKRET BALOĞLU (Antalya) - Sayın
Başkan, sayın üyeler; 3713 sayılı Terörle Mücadele Yasasının 8 inci maddesinin
yürürlükten kaldırılmasına ilişkin 19 uncu madde üzerinde, kişisel
düşüncelerimi açıklamak için, söz almış bulunuyorum.
Komisyonda, bu maddeye tek muhalefet
şerhini veren üye olarak, bunun sorumluluğu altında, düşüncelerimi özgürce
açıklamak ve endişelerimi sizinle paylaşmak istiyorum; çünkü, bu madde
düzenlemesinin ileride kimi sorunlar yaratacağı konusunda ciddî endişeler taşıyorum.
Şimdi, Terörle Mücadele Yasasının kaldırılmak istenen 8 inci maddesine kısaca
bakmak gerekiyor. Tartışma konusu olan, 8 inci maddenin birinci fıkrasıdır ve
burada "Türkiye Cumhuriyeti Devletinin ülkesi ve milletiyle bölünmez
bütünlüğünü bozmak amacıyla yazılı, sözlü veya görüntülü propaganda ile
toplantı, gösteri ve yürüyüş yapanlar hakkında, fiilleri daha ağır bir cezayı
gerektirmedikçe bir yıldan üç yıla kadar hapis ve birmilyar liradan üçmilyar
liraya kadar ağır para cezasına hükmolunur" hükmü yer almaktadır. Bu
noktadan sonra gelen ve burada tartışılan cümle şudur: "Bu suçun terör
yöntemlerine başvurmayı özendirecek şekilde işlenmesi halinde..." Bütün sakıncalar,
tartışmalar, çekinceler bu cümleden doğmaktadır.
Şimdi, bir an için, bütün önyargılardan
sıyrılmamız gerektiğini düşünüyorum ve ben, bu duygularla, hiçbir ön şarta
bağlı olmadan, düşüncelerimi, özgürce açıklamaya çalışıyorum. Ben şuna
inanıyorum: Bu Mecliste, hiç kimse, düşünce özgürlüğünün açıklanmasından yana
bir tavra karşı durumda olamaz. Hepimiz düşünce özgürlüğünü savunuyoruz; ancak,
8 inci maddeye ilişkin bu düzenlemenin, amacı aştığını ve kimi olumsuz sonuçlar
doğurabileceğini bilmemiz gerekiyor. Ben, buna işaret etmeye çalışacağım.
Şimdi, 8 inci maddeyi bu şekliyle ortadan
kaldırmayı amaçlayan hükümet taslağında gerekçe şudur: Daha özgür bir ortam
yaratmak. Onların taslakta yer alan gerekçedeki düşüncelerle, bu düşünce ve
anlatım özgürlüğünün daha geniş bir biçimde sağlanması amacıyla deniliyor.
Şimdi, buna karşı düşünceler söylendiği zaman, bakın, dikkat edin, Anayasanın
14 üncü maddesi yürürlükte, bu değişikliği yaparsanız bir boşluk doğar, bundan
Türkiye için sorunlar doğar denildiğinde hemen şu söyleniyor: "Merak
etmeyin, Türk Ceza Kanununun 311 inci maddesi hizmetinizdedir." Peki, Türk
Ceza Kanununun 311 inci maddesi, 8 inci maddenin kaldırılmasıyla doğan boşluğu,
böyle şedit biçimde dolduracağına göre, biz, 8 inci maddeyi kaldırırken, Avrupa
Birliği şartlarına uyduk diye niye övünüyoruz?! Burada, çok açık bir aldatmaca
olduğunu düşünüyorum; yani, bir yandan 8 inci maddeyi kaldırarak Avrupa
Birliğinin şartlarına uygun özgürlükçü bir tavrı sergiliyoruz, öyle
gözüküyoruz, öte yandan da 311 inci maddedeki belirlemeyle, 8 inci maddenin
kaldırılmasıyla ilgili övüncümüzü ortadan kaldırıyoruz.
Arkadaşlar, açık olmak gerekir. Birincisi,
Sayın Cumhurbaşkanının bu kanunu geriye gönderirken ortaya koyduğu gerekçelere
saygı duymak zorundayız. Hem saygı duymak hem gereğini yapmamanın yanlış
olduğunu düşünüyorum. Eğer o gerekçelere saygı duyuyorsak -ki, o gerekçeler
saygı duyulması gereken gerekçelerdir- burada onun gereğini yapmalıyız.
Cumhurbaşkanı çok açık söylüyor, diyor ki, evet, doğru, 8 inci madde sorunlar
getiriyor... 8 inci maddeyi yeniden düzenleyelim. 8 inci maddeyi yeniden
düzenlemek Avrupa Birliği konusunda bizi rahatsız ediyorsa -ki, böyle bir
rahatsızlık duymamamız gerekir; bizim için önemli olan halkımızın özgür
düşüncesini ifade etme hakkıdır; öncelik budur, Avrupa Birliği bunun bir
sonucudur- o zaman 8 inci maddeyle ilgili boşluğu 311'le doldurmak yerine,
paket paket üstüne yapmak yerine, gelin bir defada yapalım bu işi. Ne yapalım,
8 inci maddeyi ya Cumhurbaşkanının önerisine uygun biçimde bir daha düzenleyelim
ve sakıncaları kaldıralım; yok eğer bu bizim Avrupa Birliği taraftarlığımıza
gölge düşürüyorsa, o zaman 311'le ilgili ileride yapmaktan bahsettiğimiz
düzenlemeyi, yani yedinci paketteki düzenlemeyi şimdi yapalım, o zaman sorun
çözümlenmiş olacak. Yani, biz, birbirimizi aldatma noktasının ötesinde
davranmalıyız.
Şimdi, Sayın Bakan, gelip şunu
söyleyebilir mi, biz 311'le ilgili değişiklik yapmayacağız. Bunu söylemek
mümkün değil. Peki, 311'le ilgili değişiklik yapılacağı komisyonda söylendiğine
göre, bu değişikliğin özgürlükleri genişletici biçimde olacağının teminatı
nedir? Eğer özgürlükleri genişletecek biçimde yapılmayacaksa bu değişiklik, biz
8 inci maddeyi kaldırmakla ne yapmış oluyoruz?
Arkadaşlar, bunu tartışmak gerekir; bunu,
hukuk adamları, siyaset adamları ve bu Meclis tartışmalıdır. Sayın
Cumhurbaşkanı bir görev yapmıştır, görev gayet açıktır, Anayasanın verdiği bir
hakkı kullanmıştır, bence doğru kullanmıştır. Biz de Meclisiz, biz de kanun
yapıyoruz, biz de haklarımızı kullanıyoruz; ama yapılması gereken çok açıktır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN - Buyurun Sayın Baloğlu,
konuşmanızı toparlar mısınız.
FERİDUN FİKRET BALOĞLU (Devamla) - 8 inci
maddenin yürürlükten kaldırılmasına ilişkin bu düzenleme yerine, daha sonra
Türk Ceza Kanununun 311 ve 312 nci maddelerinde yapılacak değişiklikleri
birlikte düşünmeliyiz, altıncı paket, yedinci paket falan değil, bunların
tümünü bir defada düşünmeliyiz. Bunu yapmanın yolu da çok açıktır; çok net
söylüyorum; 19 uncu maddeyi geri çekmektir. 19 uncu madde geri çekilmelidir, 19
uncu maddedeki bu düzenleme, yedinci paketteki düzenlemeyle birlikte
yapılmalıdır. Böylece, tarih önündeki sorumluluğumuz azalmış olacaktır.
Saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Baloğlu.
19 uncu maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
21 inci maddeyi okutuyorum:
MADDE 21. - 3713 sayılı Kanuna aşağıdaki
geçici madde eklenmiştir.
GEÇİCİ MADDE 10. - Bu Kanunun yürürlüğe
girdiği tarihten önce, bu Kanunla yürürlükten kaldırılan 3713 sayılı Kanunun 8
inci maddesi kapsamına giren suçlardan dolayı;
1. - Yürütülen hazırlık soruşturmalarında
Cumhuriyet savcılıklarınca takipsizlik kararı verilir.
2.- a) Haklarında kamu davası açılmamış
tutuklu sanıklar Cumhuriyet savcılıklarınca,
b) Haklarında kamu davası açılmış tutuklu
sanıklar ilgili mahkemelerce,
Salıverilirler.
3.- a) Henüz Yargıtaya gönderilmemiş veya
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığında bulunan dosyalar hakkında hükmü veren
mahkemece,
b) Yargıtayda bulunan dosyalar ilgili ceza
dairesince,
c) Cezaları infaz edilmekte olan
hükümlülerin dosyaları hükmü veren mahkemece,
Acele işlerden sayılmak ve Türk Ceza
Kanununun 2 nci maddesi dikkate alınmak suretiyle karara bağlanır.
BAŞKAN - Madde üzerinde söz talebi?.. Yok.
21 inci maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.
Tasarının tümünü oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Tasarı kabul edilmiş ve kanunlaşmıştır.
Yargıtay Kanununda Değişiklik Yapılmasına
İlişkin Kanun Tasarısı ve Adalet Komisyonu raporunun müzakeresine başlıyoruz.
5.-
Yargıtay Kanununda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Tasarısı ve Adalet
Komisyonu Raporu (1/627) (S. Sayısı: 221) (1)
BAŞKAN - Komisyon?.. Yerinde.
Hükümet?.. Yerinde.
Komisyon raporu, 221 sıra sayısıyla
bastırılıp dağıtılmıştır.
Tasarının tümü üzerinde, Cumhuriyet Halk
Partisi Grubu adına, Adana Milletvekili Ziya Yergök söz istemiştir.
Buyurun Sayın Yergök. (CHP sıralarından
alkışlar)
Konuşma süreniz 20 dakikadır.
CHP GRUBU ADINA MEHMET ZİYA YERGÖK (Adana)
- Sayın Başkan, Yüce Meclisin değerli üyeleri; Cumhuriyet Halk Partisi Grubu
adına, Yargıtay Kanununda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Tasarısı
hakkında görüş ve düşüncelerimizi belirtmek üzere söz almış bulunuyorum;
sözlerime başlarken, Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
Değerli üyeler, bu kanun tasarısıyla,
Yargıtay Kanununun 31 inci maddesinde kısmî bir değişiklik yapılmaktadır.
Ayrıca, bir de geçici madde eklenmesi söz konusu olmuştur. Yargıtay Kanununun
31 inci maddesinde, Birinci Başkan, birinci başkanvekilleri ve daire
başkanlarının seçimi düzenlenmiştir.
Genel gerekçede de ifade edildiği üzere,
uygulamada, madde hükümlerinin seçimlerin uzamasına neden olduğu, yapılan çok
sayıdaki seçim turlarına rağmen sonuç alınamadığı, bu durumun Yargıtayda
sürekli bir seçim atmosferi yarattığı ve işlerin aksamasına sebebiyet verdiği
gözlenmiş ve bu olumsuzlukların giderilmesi ve yargıya aslî faaliyetlerinde
zaman kazandırılması, gerek kurum içinde ve gerekse kamuoyundaki rahatsızlığa
son verilmesi amacıyla bu tasarının hazırlandığını biliyoruz.
Keza, bu düzenleme, Yargıtay Büyük Genel
Kurulunun 25.3.1994 tarihli toplantısında alınan ilke kararı doğrultusunda bir
düzenlemedir. Burada, eklenen, sadece şu cümle olmuştur: "Dördüncü ve
beşinci oylamalarda da salt çoğunluk sağlanamazsa seçim, yeniden adaylık
başvurusunda bulunanlarla yapılır."
Mevcut düzenlemeye baktığımız zaman, ilk
üç oylamada sonuç alınmazsa, dördüncü oylama, üçüncü oylamada en çok oy alan
iki aday arasında yapılır. Dördüncü oylamaya katılacak olan adayların aldığı
oya eşit sayıda oy alanlar da seçime katılırlar. Oylama, adaylardan birinin üye
tamsayısının salt çoğunluğunu sağlamasına kadar tekrarlanır.
Burada, mevcut düzenlemede, yasa, dördüncü,
beşinci, onuncu, onbeşinci, ellinci tur dahi olsa, salt çoğunluk sağlanıp sonuç
alınamazsa, yeniden adaylık başvurusu alınmasına olanak tanımıyor. İşte,
getirilen düzenlemeye göre, dördüncü ve beşinci oylamada da salt çoğunluk
sağlanmaması durumunda, seçim, yeniden adaylık başvurusunda bulunanlarla
tekrarlanır. Yeniden adaylık başvurusunda bulunmanın yolu açılarak salt
çoğunluğun sağlanması ve belki de seçimdeki tıkanıklığın aşılması düşünülüyor;
ancak, getirilen düzenleme de sorunu tam anlamıyla çözmemektedir; çünkü, ortada
bir anayasal engel söz konusudur. Anayasanın 154 üncü maddesinin üçüncü fıkrasında,
Yargıtay Daire Başkanının seçilmesi için salt çoğunluk öngörülmektedir.
Anayasanın 154 üncü maddesi değiştirilmediği sürece de, salt çoğunluk aranarak
seçim yapılması gereği ortadadır. O nedenle, Anayasanın 154 üncü maddesi
değişmediği sürece, yapılabilecek değişiklik de ancak budur; yani, bu
düzenleme, dördüncü ve beşinci oylamada salt çoğunluk sağlanamaması durumunda,
yeniden adaylık başvurusuna imkân tanıyan bir düzenlemedir.
Bu düzenlemeye rağmen, Yargıtay Daire
Başkanı seçimi, Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı seçiminden de zordur,
Cumhurbaşkanı seçiminden de zordur; çünkü, Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanının seçimini düzenleyen Anayasanın 94 üncü maddesine göre, dördüncü
turda, Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı seçimi tamamlanmaktadır; yine,
Anayasamızın 102 nci maddesine göre, Cumhurbaşkanı seçimi de dördüncü turda
tamamlanmaktadır; ancak, Yargıtay Daire Başkanlığı seçimi bazen elli tur,
altmış tur, yüz tur bile olabilmektedir ve şu anda, bu tasarının önümüze
gelmesindeki neden de, Yargıtayda devam eden bir seçimdir.
Kamuoyundan da izlemişsinizdir; Yargıtay
8. Daire Başkanlığı için aylardır seçim yapılıyor, tur üzerine tur devam ediyor
ve zannediyorum, yüzonuncu turuna gelmesine rağmen, iki adaydan biri salt
çoğunluğu sağlayamadığı için sonuç alınamıyor. Yargıtayın 32 dairesi,
Yargıtayımızın 250 üyesi, sürekli bir seçim atmosferinde ve bu, gerçekten
yargımızın da Yargıtayımızın da yıpranmasına neden olmuştur; çünkü, basında da
bunu görüyoruz "dosyalar rafta, yargı seçimde" diye gazetelerimizde
başlıklar var. Bu üst üste devam eden turlar öylesine bıkkınlık getirmiştir ki,
artık konunun ciddiyeti de ortadan kalkmıştır, aday olmayan kişilere bile oylar
çıkmaktadır. Birtakım sanatçılara oy kullanıldığını, üzülerek, gazetelerden
görüyoruz. Aday olma imkânı olmayan kişilere bile oy çıkıyor ve sonuç
alınamıyor. O nedenle de geçici madde konulmuştur. Geçici 1 inci maddede
"bu Kanunla yapılan değişiklikler halen devam etmekte olan seçimlere de
uygulanır" hükmü getirilmiştir.
Aslında, bir bakarsak, bu, sanki
yasamanın, yürütmenin yargıya bir müdahalesi gibi gözükmektedir; çünkü, devam
eden bir seçimle ilgili olarak bir düzenleme yapıyorsunuz ve bu düzenleme
yasalaştıktan sonra da, yeni adayların başvuru imkânı ortaya çıkacaktır ve
seçim tıkanıklığı bu şekilde aşılmak istenilmektedir.
Yalnız, şunu açıkça vurgulamak gerekir ki,
bugün, bu konudaki düzenlemenin altında, ne yürütme organının yargıya müdahale
amacı söz konusudur ne yasama organı yine böyle bir müdahale amacıyla bu
düzenlemeyi yapmaktadır. Devam eden seçimlerin sonuç vermemesi, yüzon tura
ulaşmasına rağmen sonuç verme olanağının da görülmemesi karşısında, bu
düzenlemeyle ilgili tasarı, Yargıtayın talebiyle, Yargıtayın dileğiyle,
Yargıtayın isteğiyle buraya getirilmiştir ve gerçekten de bu tasarıdaki
düzenleme tamamen Yargıtayın isteği doğrultusunda hazırlanmıştır. Komisyonların
da yasama organının da yürütme organının da burada bir müdahalesi söz konusu
değildir.
Bu, çok üzücü bir durumdur. Gönül arzu
ederdi ki, yüzon turda sonuç alınamadığı bir noktada, bu adaylık yarışını
sürdürenler, seçilememe durumu karşısında çekilebilsinler ve bir yasal
düzenlemeye de gerek kalmadan bu sorun aşılabilsin. Ne yazık ki, böyle bir
teamülün yaratılmasına imkân verilmemiştir ve Yargıtayın talebi doğrultusunda,
böyle bir düzenleme gereği ortaya çıkmıştır.
Anayasanın 154 üncü maddesinde -ileride,
Anayasayla ilgili düzenlemeler yapılması söz konusu olduğunda- üçüncü turdan
sonra veya dördüncü turdan itibaren, en çok oy alan adayın seçilmesi biçiminde
-Cumhurbaşkanı seçiminde olduğu gibi, Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı
seçiminde olduğu gibi- bir düzenlemeye ihtiyaç olduğu açıktır. Ancak,
komisyonda da ifade ettiğimiz gibi, Adalet ve Kalkınma Partisi olarak da,
Cumhuriyet Halk Partisi olarak da, bizim, topluma vaat ettiğimiz, taahhüt
ettiğimiz ilk anayasa değişikliği, Anayasanın 83 üncü maddesiyle ilgilidir;
yani, yasama dokunulmazlığının sınırlandırılması konusundadır. Eğer, bu
sözlerimizde durur, bu taahhütlerimizi yerine getirir ve Anayasanın 83 üncü
maddesinde makul bir sınırlamayı, değişikliği gerçekleştirebilirsek, Anayasanın
154 üncü maddesindeki bu değişikliği yapmaya da sıra gelecektir. Cumhuriyet
Halk Partisi olarak, biz, o aşamada, buna da destek veririz.
Şu aşamada yapılacak düzenleme ancak budur
ve bu düzenlemeye Cumhuriyet Halk Partisi Grubu olarak destek verdiğimizi ve
tasarıya olumlu oy vereceğimizi saygıyla ifade ediyorum.
Teşekkür ediyorum. (Alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Yergök.
Tasarının tümü üzerinde, AK Parti Grubu
adına, Isparta Milletvekili Sayın Recep Özel; buyurun. (AK Parti sıralarından
alkışlar)
Sayın Özel, konuşma süreniz 20 dakikadır.
AK PARTİ GRUBU ADINA RECEP ÖZEL (Isparta)
- Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 221 sıra sayılı Yargıtay Kanununda
Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Tasarısı hakkında AK Parti Grubu adına söz
almış bulunmaktayım; hepinizi, en kalbî duygularımla selamlarım.
Yargıtay, adliye mahkemelerince verilen ve
kanunun başka bir adlî yargı merciine bırakmadığı karar ve hükümlerin son
inceleme mercii olup, Türkiye Cumhuriyeti Anayasası ile kanunların kendine
vermiş olduğu görevleri yapan, bağımsız bir yüksek mahkemedir.
Yargıtayda 21 hukuk dairesi, 11 ceza
dairesi bulunmaktadır. Ayrıca, Hukuk ve Ceza Genel Kurulları ile Yargıtay Büyük
Genel Kurulu, başkanlar kurulları, Birinci Başkanlık Kurulu, Yüksek Disiplin
Kurulu ve Yönetim Kurulu olmak üzere karar organları bulunmaktadır. Bu organların
ne şekilde oluşacağı, Yargıtay üyelerinin nitelikleri ve seçimi, başkanların
seçimi gibi hususlar, 2797 sayılı Yargıtay Kanunu içerisinde hükme
bağlanmıştır.
Yargının ülkemizde ne denli sıkıntı içinde
bulunduğu, Yargıtayın iş yükü nedeniyle neredeyse tıkanma noktasına geldiği
hepimizin malumudur. Uygulamada, mevcut madde hükümlerinin seçimlerin uzamasına
neden olduğu, yapılan çok sayıdaki seçim turuna rağmen sonuç alınamadığı, bu
durumun Yargıtayda sürekli bir seçim atmosferi oluşturduğu ve işlerin daha çok
aksamasına sebebiyet verdiği, şu anda Yargıtay 8. Dairesi Başkanlığı seçimi
nedeniyle kamuoyunca da bilmekte ve bu haliyle de yargıya olan güvenin
azalmasına neden olduğu gözlemlenmektedir.
Yargıtay 8. Ceza Dairesi Başkanlığı için
24 Mart 2003 tarihinde başlayan ve bu zamana kadar yüzondört turda netice
alınamayan seçimlere adlî tatil nedeniyle ara verilmiştir ve 10 Eylül 2003
tarihinde tekrar seçimlere devam edilecektir. Eylül ayı itibariyle yaklaşık
altı ay süre içerisinde sonuç alınamayan bir seçim sistemini değiştirmek, daha
kısa sürede netice alınabilecek hale getirmek, zaruret haline gelmiştir.
Yargıtay hukuk ve ceza dairelerinin, oy
kullanma işlemleri nedeniyle murafaa ve müzakerelerinin büyük ölçüde aksamaya
uğradığı, bu durumun da işlerin, dosyaların karara bağlanmasında gecikmeye yol
açtığı, dolayısıyla, yargı hizmetlerinin geciktiği de bu tasarının
hazırlanmasının haklılık gerekçeleri arasındadır.
Tasarıyla, ilk üç oylamada sonuç
alınamazsa, seçim, üçüncü oylamada en çok oyu alan iki aday arasında
yapılacaktır. Dördüncü oylamaya katılacak olan adayların aldığı oya eşit sayıda
oy alanlar da seçime katılabilecekler; dördüncü ve beşinci oylamalarda da salt
çoğunluk sağlanamazsa, seçim, yeniden adaylık başvurusunda bulunanlarla
tekrarlanacaktır. Bu düzenlemeyle, seçimin ortasında, yani, devam ederken yeni
isimler adaylık başvurusunda bulunabilecekler ve seçime yeni adaylar da dahil
edilerek devam edilecektir. Yeni adayların katılımıyla yapılacak olan turlarda
üye tamsayısının en az üçte 2'sinin hazır bulunması şartı, eski metindeki
şekliyle aynen muhafaza edilmiştir. Tasarıda bir geçici maddeyle de "bu
kanunla yapılan değişiklikler halen devam etmekte olan seçimlere de
uygulanır" hükmü getirilerek mevcut sorunun çözümü hedeflenmiştir.
Tasarının hayırlı olmasını diler, Yüce
Heyetinizi saygıyla selamlarım. (AK Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Özel.
Tasarının tümü üzerindeki görüşmeler
tamamlanmıştır.
Maddelerine geçilmesini oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
1 inci maddeyi okutuyorum:
YARGITAY
KANUNUNDA DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA İLİŞKİN KANUN TASARISI
MADDE 1. - 4.2.1983 tarihli ve 2797 sayılı
Yargıtay Kanununun 31 inci maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
"Madde 31. - Yargıtay Büyük Genel
Kurulu; Birinci Başkanı, birinci başkanvekilleri ile daire başkanlarını kendi
üyeleri arasından, üye tamsayısının salt çoğunluğu ile ve gizli oyla seçer.
İlk üç oylamada sonuç alınamazsa, seçim,
üçüncü oylamada en çok oy alan iki aday arasında yapılır. Dördüncü oylamaya
katılacak olan adayların aldığı oya eşit sayıda oy alanlar da seçime
katılırlar. Dördüncü ve beşinci oylamalarda da salt çoğunluk sağlanamazsa seçim
yeniden adaylık başvurusunda bulunanlara tekrarlanır.
Bu seçimlerde üye tamsayısının en az üçte
ikisinin hazır bulunması şarttır.
Birinci başkanvekilliklerine
seçileceklerden birinin hukuk ve diğerinin ceza daireleri başkanı veya
üyelerinden olması zorunludur.
Daire başkanlık seçimi, her boş daire
başkanlığı için ayrı ayrı yapılır.
Birinci Başkan, birinci başkanvekili veya
daire başkanı seçilmek isteyenler seçim gününden önce yazı ile Birinci
Başkanlığa başvurabilecekleri gibi, ilk seçim gününde oylama başlamadan önce
sözlü olarak da adaylıklarını koyabilirler.
Birinci Başkanlıkça oylama başlamadan
adayların ad ve soyadları üyelere duyurulur.
Seçimler, Birinci Başkanlıkça belli edilen
gün ve saatte yapılır. Çalışma saati sonuna kadar seçime devam olunur. Seçim
bir günde sonuçlanmazsa, onu izleyen çalışma günlerinde sonuç alınıncaya kadar
adaylar arasında oylama devam eder.
Yargıtay Birinci Başkanı, birinci
başkanvekilleri, daire başkanlarının görev süreleri dört yıldır. Süresi
bitenler yeniden seçilebilirler. Yeni seçim yapılıncaya kadar eski başkanlar
görevlerine devam ederler.
Herhangi bir nedenle boşalan başkanlıklar
ile yeniden daire kurulması halinde onbeş gün içinde seçim yapılır.
Birinci Başkanvekilleri ile daire
başkanlarının kıdeminin tespitinde, Yargıtay üyeliğindeki kıdem esas alınır.
BAŞKAN - Madde üzerinde söz talebi?.. Yok.
1 inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Kabul etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.
Geçici madde 1'i okutuyorum:
GEÇİCİ MADDE 1. - Bu Kanunla yapılan
değişiklikler halen devam etmekte olan seçimlere de uygulanır.
BAŞKAN - Madde üzerinde söz talebi?.. Yok.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Kabul etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.
2 nci maddeyi okutuyorum:
MADDE 2. - Bu Kanun yayımı tarihinde
yürürlüğe girer.
BAŞKAN - Madde üzerinde söz talebi?.. Yok.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Kabul etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.
3 üncü maddeyi okutuyorum:
MADDE 3. - Bu Kanun hükümlerini Bakanlar
Kurulu yürütür.
BAŞKAN - Madde üzerinde söz talebi?.. Yok.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Kabul etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.
Tasarının tümünü oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Tasarı kabul edilmiş ve kanunlaşmıştır.
Sosyal Güvenlik Kurumu Teşkilatının
Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanun Tasarısı ile Sağlık, Aile, Çalışma ve
Sosyal İşler ve Plan ve Bütçe Komisyonları raporlarının görüşmelerine
başlayacağız.
6.- Sosyal
Güvenlik Kurumu Teşkilâtının Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanun Tasarısı ile
Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler ve Plan ve Bütçe Komisyonları Raporları
(1/294) (S. Sayısı: 222)
BAŞKAN - Komisyon?.. Yok.
Ertelenmiştir.
Devlet Mezarlığı Dışında Defnedilen Bazı
Devlet Büyüklerinin Mezarları Hakkında Kanun Tasarısı ve İçişleri Komisyonu
raporunun görüşmelerine başlayacağız.
7.- Devlet
Mezarlığı Dışında Defnedilen Bazı Devlet Büyüklerinin Mezarları Hakkında Kanun
Tasarısı ve İçişleri Komisyonu Raporu (1/394) (S. Sayısı: 59)
BAŞKAN - Komisyon?.. Yok.
Ertelenmiştir.
Su Ürünleri Kanununda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile İçişleri, Tarım, Orman ve Köyişleri ve
Adalet Komisyonları raporlarının görüşmelerine başlayacağız.
8.- Su
Ürünleri Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile İçişleri,
Tarım, Orman ve Köyişleri ve Adalet Komisyonları Raporları (1/407) (S. Sayısı:
125)
BAŞKAN - Komisyon?.. Yok.
Ertelenmiştir.
Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Bangladeş
Halk Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Gelir Üzerinden Alınan Vergilerde Çifte
Vergilendirmeyi Önleme ve Vergi Kaçakçılığına Engel Olma Anlaşmasının
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu
raporunun görüşmelerine başlıyoruz.
9.- Türkiye
Cumhuriyeti Hükümeti ile Bangladeş Halk Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Gelir
Üzerinden Alınan Vergilerde Çifte Vergilendirmeyi Önleme ve Vergi Kaçakçılığına
Engel Olma Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve
Dışişleri Komisyonu Raporu (1/414) (S. Sayısı: 157) (1)
BAŞKAN - Komisyon?.. Burada.
Hükümet?.. Burada.
Komisyon raporu, 157 sıra sayısıyla
bastırılıp dağıtılmıştır.
Tasarının tümü üzerinde söz isteyen?..
Yok.
Birleşime 5 dakika ara veriyorum.
Kapanma
Saati: 20.30
ÜÇÜNCÜ OTURUM
Açılma
Saati: 20.40
BAŞKAN:
Başkanvekili Sadık YAKUT
KÂTİP
ÜYELER: Enver YILMAZ (Ordu), Yaşar TÜZÜN (Bilecik)
BAŞKAN - 106 ncı Birleşimin Üçüncü
Oturumunu açıyorum.
157 sıra sayılı kanun tasarısının görüşmelerine
kaldığımız yerden devam edeceğiz.
VI. - KANUN
TASARI VE TEKLİFLERİYLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER
İŞLER (Devam)
9.- Türkiye
Cumhuriyeti Hükümeti ile Bangladeş Halk Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Gelir
Üzerinden Alınan Vergilerde Çifte Vergilendirmeyi Önleme ve Vergi Kaçakçılığına
Engel Olma Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve
Dışişleri Komisyonu Raporu (1/414) (S. Sayısı: 157) (Devam)
BAŞKAN - Komisyon ve Hükümet yerinde.
Tasarının tümü üzerinde söz isteyen
olmamıştı.
Maddelerine geçilmesini oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
1 inci maddeyi okutuyorum:
TÜRKİYE
CUMHURİYETİ HÜKÜMETİ İLE BANGLADEŞ HALK CUMHURİYETİ HÜKÜMETİ ARASINDA GELİR
ÜZERİNDEN ALINAN VERGİLERDE ÇİFTE VERGİLENDİRMEYİ ÖNLEME VE VERGİ KAÇAKÇILIĞINA
ENGEL OLMA ANLAŞ-
MASININ
ONAYLANMASININ UYGUN BULUNDUĞUNA DAİR KANUN TASARISI
MADDE 1. - 31 Ekim 1999 tarihinde Ankara'da
imzalanan "Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Bangladeş Halk Cumhuriyeti
Hükümeti Arasında Gelir Üzerinden Alınan Vergilerde Çifte Vergilendirmeyi
Önleme ve Vergi Kaçakçılığına Engel Olma Anlaşması"nın onaylanması uygun
bulunmuştur.
BAŞKAN - Madde üzerinde söz talebi?.. Yok.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Kabul etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.
2 nci maddeyi okutuyorum:
MADDE 2. - Bu Kanun yayımı tarihinde
yürürlüğe girer.
BAŞKAN - Madde üzerinde söz talebi?.. Yok.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Kabul etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.
3 üncü maddeyi okutuyorum:
MADDE 3. - Bu Kanun hükümlerini Bakanlar
Kurulu yürütür.
BAŞKAN - Madde üzerinde söz talebi?.. Yok.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Kabul etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.
Tasarının tümü açıkoylamaya tabidir.
Açıkoylamanın şekli hakkında Genel Kurulun
kararını alacağım.
Açıkoylamanın elektronik cihazla
yapılmasını oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul
edilmiştir.
Oylama için 5 dakika süre vereceğim. Bu
süre içerisinde sisteme giremeyen üyelerin teknik personelden yardım
istemelerini, bu yardıma rağmen de sisteme giremeyen üyelerin, oy pusulalarını,
oylama için öngörülen 5 dakikalık süre içerisinde Başkanlığa ulaştırmalarını
rica ediyorum.
Ayrıca, vekâleten oy kullanacak sayın
bakanlar var ise, hangi bakana vekâleten oy kullandığını, oyunun rengini ve
kendisinin ad ve soyadı ile imzasını da taşıyan oy pusulasını, yine, oylama
için öngörülen 5 dakikalık süre içerisinde Başkanlığa ulaştırmalarını rica
ediyorum.
Oylama işlemini başlatıyorum.
(Elektronik cihazla oylama yapıldı)
BAŞKAN - Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile
Bangladeş Halk Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Gelir Üzerinden Alınan Vergilerde
Çifte Vergilendirmeyi Önleme ve Vergi Kaçakçılığına Engel Olma Anlaşmasının
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısının açıkoylama sonucunu
açıklıyorum:
Kullanılan oy sayısı : 248
Kabul : 248
Böylece, tasarı kabul edilmiş ve
kanunlaşmıştır. (1)
Türkiye Cumhuriyeti ile Slovenya
Cumhuriyeti Arasında Gelir Üzerinden Alınan Vergilerde Çifte Vergilendirmeyi
Önleme Anlaşması ve Eki Protokolün Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun
Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu raporunun görüşmelerine başlıyoruz.
10.-
Türkiye Cumhuriyeti ile Slovenya Cumhuriyeti Arasında Gelir Üzerinden Alınan
Vergilerde Çifte Vergilendirmeyi Önleme Anlaşması ve Eki Protokolün
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu
Raporu (1/468) (S. Sayısı: 159) (2)
BAŞKAN - Komisyon ve Hükümet yerinde.
Komisyon raporu, 159 sıra sayısıyla
bastırılıp dağıtılmıştır.
Tasarının tümü üzerinde söz isteyen?..
Yok.
Tasarının tümü üzerindeki görüşmeler
tamamlanmıştır.
Maddelerine geçilmesini oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
1 inci maddeyi okutuyorum:
TÜRKİYE
CUMHURİYETİ İLE SLOVENYA CUMHURİYETİ ARASINDA GELİR ÜZERİNDEN ALINAN VERGİLERDE
ÇİFTE VERGİLENDİRMEYİ ÖNLEME ANLAŞMASI VE EKİ PROTOKOLÜN ONAYLANMASININ UYGUN
BULUNDUĞUNA DAİR
KANUN TASARISI
MADDE 1. - 19 Nisan 2001 tarihinde
Ljubljana'da imzalanan "Türkiye Cumhuriyeti ile Slovenya Cumhuriyeti
Arasında Gelir Üzerinden Alınan Vergilerde Çifte Vergilendirmeyi Önleme
Anlaşması" ve eki "Protokol"ün onaylanması uygun bulunmuştur.
BAŞKAN - Madde üzerinde söz talebi?.. Yok.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
2 nci maddeyi okutuyorum:
MADDE 2. - Bu Kanun yayımı tarihinde
yürürlüğe girer.
BAŞKAN - Madde üzerinde söz talebi?.. Yok.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
3 üncü maddeyi okutuyorum:
MADDE 3. - Bu Kanun hükümlerini Bakanlar
Kurulu yürütür.
BAŞKAN - Madde üzerinde söz talebi?.. Yok.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Tasarının tümü açıkoylamaya tabidir.
Açıkoylamanın şekli hakkında Genel Kurulun
kararını alacağım.
Açıkoylamanın elektronik oylama cihazıyla
yapılmasını oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul
edilmiştir.
Oylama için 3 dakika süre vereceğim. Bu
süre içerisinde sisteme giremeyen üyelerin teknik personelden yardım
istemelerini, bu yardıma rağmen de sisteme giremeyen üyelerin, oy pusulalarını,
oylama için öngörülen 3 dakikalık süre içerisinde Başkanlığa ulaştırmalarını
rica ediyorum.
Ayrıca, vekâleten oy kullanacak sayın
bakanlar var ise, hangi bakana vekâleten oy kullandığını, oyunun rengini ve
kendisinin ad ve soyadı ile imzasını da taşıyan oy pusulasını, yine, oylama
için öngörülen 3 dakikalık süre içerisinde Başkanlığa ulaştırmalarını rica
ediyorum.
Oylama işlemini başlatıyorum.
(Elektronik cihazla oylama yapıldı)
BAŞKAN - Türkiye Cumhuriyeti ile Slovenya
Cumhuriyeti Arasında Gelir Üzerinden Alınan Vergilerde Çifte Vergilendirmeyi
Önleme Anlaşması ve Eki Protokolün Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun
Tasarısının açıkoylama sonucunu açıklıyorum:
Kullanılan oy sayısı : 264
Kabul : 264
Kanun tasarısı kabul edilmiş ve
kanunlaşmıştır. (1)
Türkiye Cumhuriyeti ile Sudan Cumhuriyeti
Arasında Gelir Üzerinden Alınan Vergilerde Çifte Vergilendirmeyi Önleme
Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri
Komisyonu raporunun müzakeresine başlıyoruz.
11.-
Türkiye Cumhuriyeti ile Sudan Cumhuriyeti Arasında Gelir Üzerinden Alınan
Vergilerde Çifte Vergilendirmeyi Önleme Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun
Bulunduğuna Dair Kanun Tasarı ve Dışişleri Komisyonu Raporu (1/518) (S. Sayısı:
160) (2)
BAŞKAN - Komisyon ve Hükümet yerinde.
Komisyon raporu 160 sıra sayısıyla
bastırılıp dağıtılmıştır.
Tasarının tümü üzerinde söz isteyen?..Yok.
Tasarının tümü üzerindeki görüşmeler
tamamlanmıştır.
Tasarının maddelerine geçilmesini
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
1 inci maddeyi okutuyorum:
TÜRKİYE CUMHURİYETİ İLE SUDAN CUMHURİYETİ
ARASINDA GELİR ÜZERİNDEN ALINAN VERGİLERDE ÇİFTE VERGİLENDİRMEYİ ÖNLEME
ANLAŞMASININ
ONAYLANMASININ UYGUN
BULUNDUĞUNA DAİR KANUN TASARISI
MADDE 1. - 26 Ağustos 2001 tarihinde
İzmir'de imzalanan "Türkiye Cumhuriyeti ile Sudan Cumhuriyeti Arasında
Gelir Üzerinden Alınan Vergilerde Çifte Vergilendirmeyi Önleme
Anlaşması"nın onaylanması uygun bulunmuştur.
BAŞKAN - Madde üzerinde
BAŞKAN - Madde üzerinde söz talebi?.. Yok.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Kabul etmeyenler... Madde
kabul edilmiştir.
2 nci maddeyi okutuyorum:
MADDE 2.- Bu Kanun yayımı tarihinde
yürürlüğe girer.
BAŞKAN - Madde üzerinde söz talebi?.. Yok.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler...
Kabul etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.
3 üncü maddeyi okutuyorum:
MADDE 3.- Bu Kanun hükümlerini Bakanlar
Kurulu yürütür.
BAŞKAN - Madde üzerinde söz talebi?.. Yok.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Kabul etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.
Tasarının tümü açıkoylamaya tabidir.
Açıkoylamanın şekli hakkında Genel Kurulun
kararını alacağım.
Açıkoylamanın elektronik oylama cihazıyla
yapılmasını oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul
edilmiştir.
Oylama için 3 dakika süre vereceğim. Bu
süre içerisinde sisteme giremeyen üyelerin teknik personelden yardım
istemelerini, bu yardıma rağmen de sisteme giremeyen üyelerin, oy pusulalarını,
oylama için öngörülen 3 dakikalık süre içerisinde Başkanlığa ulaştırmalarını
rica ediyorum.
Ayrıca, vekaleten oy kullanacak sayın
bakanlar var ise, hangi bakana vekaleten oy kullandığını, oyunun rengini ve
kendisinin ad ve soyadı ile imzasını da taşıyan oy pusulasını, yine, oylama
için öngörülen 3 dakikalık süre içerisinde Başkanlığa ulaştırmalarını rica
ediyorum.
Oylama işlemini başlatıyorum.
(Elektronik cihazla oylama yapıldı)
BAŞKAN - Türkiye Cumhuriyeti ile Sudan
Cumhuriyeti Arasında Gelir Üzerinden Alınan Vergilerde Çifte Vergilendirmeyi
Önleme Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısının
açıkoylama sonucunu açıklıyorum:
Kullanılan oy sayısı : 272
Kabul : 272
Böylece, kanun tasarısı kabul edilmiş ve
kanunlaşmıştır. (1)
Karayolu Taşımacılığında Çalışma Saatleri
ve Dinlenme Sürelerine İlişkin 153 Sayılı Sözleşmenin Onaylanmasının Uygun
Bulunduğu Hakkında Kanun Tasarısı ile Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler ve
Dışişleri Komisyonları raporlarının müzakeresine başlıyoruz.
12.-
Karayolu Taşımacılığında Çalışma Saatleri ve Dinlenme Sürelerine İlişkin 153
Sayılı Sözleşmenin Onaylanmasının Uygun Bulunduğu Hakkında Kanun Tasarısı ile
Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler ve Dışişleri Komisyonları Raporları
(1/427) (S. Sayısı: 162) (2)
BAŞKAN - Komisyon ve Hükümet yerinde.
Komisyon raporu 162 sıra sayısıyla
bastırılıp dağıtılmıştır.
Tasarının tümü üzerinde söz isteyen,
Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına, İstanbul Milletvekili Sayın Halil Akyüz...
HALİL AKYÜZ (İstanbul) - Konuşmayacağım
Sayın Başkan.
BAŞKAN - Sayın Akyüz konuşmaktan
vazgeçtiler.
Tasarının tümü üzerindeki görüşmeler
tamamlanmıştır.
Maddelerine geçilmesini oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
1 inci maddeyi okutuyorum:
KARAYOLU
TAŞIMACILIĞINDA ÇALIŞMA SAATLERİ VE DİNLENME SÜRELERİNE İLİŞİN 153 SAYILI
SÖZLEŞMENİN ONAYLANMASININ UYGUN BULUNDUĞU
HAKKINDA KANUN TASARISI
MADDE 1. - Uluslararası Çalışma Örgütünün
1979 yılında Cenevre'de yapılan 65 inci konferansında kabul edilen
"Karayolu Taşımacılığında Çalışma Saatleri ve Dinlenme Sürelerine İlişkin
153 Sayılı Sözleşme"nin onaylanması uygun bulunmuştur.
BAŞKAN - Madde üzerinde söz talebi?.. Yok.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Kabul etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.
2 nci maddeyi okutuyorum:
MADDE 2. - Bu Kanun yayımı tarihinde
yürürlüğe girer.
BAŞKAN - Madde üzerinde söz talebi?.. Yok.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Kabul etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.
3 üncü maddeyi okutuyorum:
MADDE 3.-Bu Kanun hükümlerini Bakanlar
Kurulu yürütür.
BAŞKAN - Madde üzerinde söz talebi?.. Yok.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Kabul etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.
Tasarının tümü açıkoylamaya tabidir.
Açıkoylamanın şekli hakkında Genel Kurulun
kararını alacağım.
Açıkoylamanın elektronik oylama cihazıyla
yapılmasını oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul
edilmiştir.
Oylama için 3 dakika süre vereceğim. Bu
süre içerisinde sisteme giremeyen üyelerin teknik personelden yardım
istemelerini; bu yardıma rağmen de sisteme giremeyen üyelerin, oy pusulalarını,
oylama için öngörülen 3 dakikalık süre içerisinde Başkanlığa ulaştırmalarını
rica ediyorum.
Ayrıca, vekâleten oy kullanacak sayın
bakanlar var ise, hangi bakana vekâleten oy kullandığını, oyunun rengini ve
kendisinin ad ve soyadı ile imzasını da taşıyan oy pusulasını, yine, oylama
için öngörülen 3 dakikalık süre içerisinde Başkanlığa ulaştırmalarını rica
ediyorum.
Oylama işlemini başlatıyorum.
(Elektronik cihazla oylama yapıldı)
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, Karayolu
Taşımacılığında Çalışma Saatleri ve Dinlenme Sürelerine İlişkin 153 Sayılı
Sözleşmenin Onaylanmasının Uygun Bulunduğu Hakkında Kanun Tasarısının
açıkoylama sonucunu açıklıyorum:
Kullanılan oy sayısı : 279
Kabul : 279
Böylece, tasarı kabul edilmiş ve
kanunlaşmıştır. (1)
Ev Hayvanlarının Korunmasına Dair Avrupa
Sözleşmesinin Onaylanmasının Uygun Bulunduğu Hakkında Kanun Tasarısı ile Çevre
ve Dışişleri Komisyonları raporlarının müzakeresine başlıyoruz.
13.- Ev
Hayvanlarının Korunmasına Dair Avrupa Sözleşmesinin Onaylanmasının Uygun
Bulunduğu Hakkında Kanun Tasarısı ile Çevre ve Dışişleri Komisyonları Raporları
(1/409) (S. Sayısı: 85) (1)
BAŞKAN - Komisyon ve Hükümet yerinde.
Komisyon raporu 85 sıra sayısıyla
bastırılıp dağıtılmıştır.
Tasarının tümü üzerinde söz isteyen,
Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına, Manisa Milletvekili Ufuk Özkan...
HALUK KOÇ (Samsun) - Konuşmayacaklar Sayın
Başkan.
BAŞKAN - Söz talebinden vazgeçilmiştir.
Böylece, tasarının tümü üzerindeki
görüşmeler tamamlanmıştır.
Maddelere geçilmesini oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
1 inci maddeyi okutuyorum:
EV
HAYVANLARININ KORUNMASINA DAİR AVRUPA SÖZLEŞMESİNİN ONAYLANMASININ UYGUN
BULUNDUĞU HAKKINDA KANUN TASARISI
MADDE 1. - Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti
adına 18 Kasım 1999 tarihinde Strazburg'da imzalanan "Ev Hayvanlarının
Korunmasına Dair Avrupa Sözleşmesi"nin onaylanması uygun bulunmuştur.
BAŞKAN - Madde üzerinde söz talebi?.. Yok.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Kabul etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.
2 nci maddeyi okutuyorum:
MADDE 2. - Bu Kanun yayımı tarihinde
yürürlüğe girer.
BAŞKAN - Madde üzerinde söz talebi?.. Yok.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Kabul etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.
3 üncü maddeyi okutuyorum:
MADDE 3. - Bu Kanun hükümlerini Bakanlar
Kurulu yürütür.
BAŞKAN - Madde üzerinde söz talebi?.. Yok.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Kabul etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.
Tasarının tümü açıkoylamaya tabidir.
Açıkoylamanın şekli hakkında Genel Kurulun
kararını alacağım.
Açıkoylamanın elektronik oylama cihazıyla
yapılmasını oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul
edilmiştir.
Sayın milletvekilleri, oylama için 2 dakika
süre vereceğim. Bu süre içerisinde sisteme giremeyen üyelerin teknik
personelden yardım istemelerini; bu yardıma rağmen de sisteme giremeyen
üyelerin, oy pusulalarını, oylama için öngörülen 2 dakikalık süre içerisinde
Başkanlığa ulaştırmalarını rica ediyorum.
Ayrıca, vekâleten oy kullanacak sayın
bakanlar var ise, hangi bakana vekâleten oy kullandığını, oyunun rengini ve
kendisinin ad ve soyadı ile imzasını da taşıyan oy pusulasını, yine, oylama
için öngörülen 2 dakikalık süre içerisinde Başkanlığa ulaştırmalarını rica
ediyorum.
Oylama işlemini başlatıyorum.
(Elektronik cihazla oylama yapıldı)
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, Ev
Hayvanlarının Korunmasına Dair Avrupa Sözleşmesinin Onaylanmasının Uygun
Bulunduğu Hakkında Kanun Tasarısının açıkoylama sonucunu açıklıyorum:
Kullanılan oy sayısı : 263
Kabul : 263
Böylece, tasarı kabul edilmiş ve
kanunlaşmıştır. (1)
İş Kazalarının Önlenmesine (Gemiadamları)
İlişkin 134 Sayılı Sözleşmenin Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun
Tasarısı ile Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler ve Dışişleri Komisyonları
raporlarının müzakeresine başlıyoruz.
14. - İş
Kazalarının Önlenmesine (Gemiadamları) İlişkin 134 Sayılı Sözleşmenin
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ile Sağlık, Aile, Çalışma
ve Sosyal İşler ve Dışişleri Komisyonları Raporları (1/502) (S. Sayısı: 169) (2)
BAŞKAN - Komisyon ve Hükümet yerinde.
Komisyon raporu 169 sıra sayısıyla
bastırıp dağıtılmıştır.
Tasarının tümü üzerinde söz isteyen?..
Yok.
Tasarının tümü üzerindeki görüşmeler
tamamlanmıştır.
Maddelerine geçilmesini oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
1 inci maddeyi okutuyorum:
İŞ
KAZALARININ ÖNLENMESİNE (GEMİADAMLARI) İLİŞKİN 134 SAYILI SÖZLEŞMENİN
ONAYLANMASININ UYGUN BULUNDUĞUNA DAİR KANUN TASARISI
MADDE 1. - Uluslararası Çalışma Örgütü
Genel Konferansının 1970 yılında Cenevre'de yapılan 55 inci oturumunda kabul
edilen "İş Kazalarının Önlenmesine (Gemiadamları) İlişkin 134 Sayılı
Sözleşme"nin onaylanması uygun bulunmuştur.
BAŞKAN - Madde üzerinde söz talebi?.. Yok.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Kabul etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.
2 nci maddeyi okutuyorum:
MADDE 2. - Bu Kanun yayımı tarihinde
yürürlüğe girer.
BAŞKAN - Madde üzerinde söz talebi?.. Yok.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Kabul etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.
3 üncü maddeyi okutuyorum:
MADDE 3.- Bu Kanun hükümlerini Bakanlar
Kurulu yürütür.
BAŞKAN - Madde üzerinde söz talebi?.. Yok.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Kabul etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.
Tasarının tümü açıkoylamaya tabidir.
Açıkoylamanın şekli hakkında Genel Kurulun
kararını alacağım.
Açıkoylamanın elektronik oylama cihazıyla
yapılmasını oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul
edilmiştir.
Oylama için 2 dakika süre vereceğim. Bu
süre içerisinde sisteme giremeyen üyelerin teknik personelden yardım
istemelerini; bu yardıma rağmen de sisteme giremeyen üyelerin, oy pusulalarını,
oylama için öngörülen 2 dakikalık süre içerisinde Başkanlığa ulaştırmalarını
rica ediyorum.
Ayrıca, vekâleten oy kullanacak sayın
bakanlar var ise, hangi bakana vekâleten oy kullandığını, oyunun rengini ve
kendisinin ad ve soyadı ile imzasını da taşıyan oy pusulasını, yine, oylama
için öngörülen 2 dakikalık süre içerisinde Başkanlığa ulaştırmalarını rica
ediyorum.
Oylama işlemini başlatıyorum.
(Elektronik cihazla oylama yapıldı)
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, İş
Kazalarının Önlenmesine (Gemiadamları) İlişkin 134 Sayılı Sözleşmenin Onaylanmasının
Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısının açıkoylama sonucunu açıklıyorum:
Kullanılan Oy sayısı : 264
Kabul : 264
Böylece, tasarısı kabul edilmiş ve
kanunlaşmıştır. (1)
Avrupa Sınırötesi Televizyon Sözleşmesini
Değiştiren Protokolün Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve
Dışişleri Komisyonu raporunun müzakeresine başlıyoruz.
15.- Avrupa
Sınırötesi Televizyon Sözleşmesini Değiştiren Protokolün Onaylanmasının Uygun
Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu (1/487) (S.
Sayısı: 185) (2)
BAŞKAN - Komisyon ve hükümet yerinde.
Komisyon raporu 185 sıra sayısıyla
bastırılıp dağıtılmıştır.
Tasarının tümü üzerinde söz isteyen?..
Yok.
Tasarının tümü üzerindeki görüşmeler
tamamlanmıştır.
Maddelerine geçilmesini oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
1 inci maddeyi okutuyorum:
AVRUPA
SINIRÖTESİ TELEVİZYON SÖZLEŞMESİNİ DEĞİŞTİREN PROTOKOLÜN ONAYLANMASININ UYGUN
BULUNDUĞUNA DAİR KANUN TASARISI
MADDE 1. - "Avrupa Sınırötesi
Televizyon Sözleşmesini Değiştiren Protokol"ün onaylanması uygun
bulunmuştur.
BAŞKAN - Söz talebi?.. Yok.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Kabul etmeyenler... Madde
kabul edilmiştir.
2 nci maddeyi okutuyorum:
MADDE 2.- Bu Kanun yayımı tarihinde
yürürlüğe girer.
BAŞKAN - Söz talebi?.. Yok.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Kabul etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.
3 üncü maddeyi okutuyorum:
MADDE 3.- Bu Kanun hükümlerini Bakanlar
Kurulu yürütür.
BAŞKAN - Söz talebi?.. Yok.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Kabul etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.
Tasarının tümü açıkoylamaya tabidir.
Açıkoylamanın şekli hakkında Genel Kurulun
kararını alacağım.
Açıkoylamanın elektronik oylama cihazıyla
yapılmasını oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul
edilmiştir.
Oylama için 2 dakika süre vereceğim. Bu
süre içerisinde sisteme giremeyen üyelerin teknik personelden yardım
istemelerini; bu yardıma rağmen de sisteme giremeyen üyelerin, oy pusulalarını,
oylama için öngörülen 2 dakikalık süre içerisinde Başkanlığa ulaştırmalarını
rica ediyorum.
Ayrıca, vekâleten oy kullanacak sayın
bakanlar var ise, hangi bakana vekâleten oy kullandığını, oyunun rengini ve
kendisinin ad ve soyadı ile imzasını da taşıyan oy pusulasını, yine, oylama
için öngörülen 2 dakikalık süre içerisinde Başkanlığa ulaştırmalarını rica
ediyorum.
Oylama işlemini başlatıyorum.
(Elektronik cihazla oylama yapıldı)
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, Avrupa
Sınırötesi Televizyon Sözleşmesini Değiştiren Protokolün Onaylanmasının Uygun
Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısının açıkoylama sonucunu açıklıyorum:
Kullanılan oy sayısı : 279
Kabul : 279
Böylece, tasarı kabul edilmiş ve
kanunlaşmıştır. (1)
M483-I.C.M. Mermisinin Avrupa'da Ortak
İmali İçin Endüstriyel Organizasyonun Lider Firması ile Sözleşme Yapılması
İsteği ile İlgili Türkiye Cumhuriyeti Hükümetini Temsilen Millî Savunma Bakanı
ve Hollanda Krallığı Hükümetini Temsilen Millî Savunma Bakanı Arasında 2 Eylül
1991 Tarihinde İmzalanmış Olan Mutabakat Muhtırasının Bir Numaralı Değişiklik
Ekinin Onaylanmasının Uygun Bulunduğu Hakkında Kanun Tasarısı ve Dışişleri
Komisyonu raporunun müzakeresine başlıyoruz.
16.-
M483-I.C.M. Mermisinin Avrupa'da Ortak İmali İçin Endüstriyel Organizasyonun
Lider Firması ile Sözleşme Yapılması İsteği ile İlgili Türkiye Cumhuriyeti
Hükümetini Temsilen Millî Savunma Bakanı ve Hollanda Krallığı Hükümetini Temsilen
Milli Savunma Bakanı Arasında 2 Eylül 1991 Tarihinde İmzalanmış Olan Mutabakat
Muhtırasının Bir Numaralı Değişiklik Ekinin Onaylanmasının Uygun Bulunduğu
Hakkında Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu (1/588) (S. Sayısı: 186)
(2)
BAŞKAN - Komisyon ve Hükümet yerinde.
Komisyon raporu
Komisyon raporu 186 sıra sayısıyla
bastırılıp dağıtılmıştır.
Sayın milletvekilleri, Dışişleri Komisyonu
raporunun Başkanvekili Emin Şirin'in imzasında "muhalefet şerhi
eklidir" yazılmasına rağmen, bunun muhalefet şerhi olmayıp "görüş
bildirme" olduğu belirtilmiştir.
Tasarının tümü üzerinde söz isteyen?..
Yok.
Tasarının tümü üzerindeki görüşmeler
tamamlanmıştır.
Maddelerine geçilmesini oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
1 inci maddeyi okutuyorum:
M483-I.C.M.
MERMİSİNİN AVRUPA'DA ORTAK İMALİ İÇİN ENDÜSTRİYEL ORGANİZASYONUN LİDER FİRMASI
İLE SÖZLEŞME YAPILMASI İSTEĞİ İLE İLGİLİ TÜRKİYE CUMHURİYETİ HÜKÜMETİNİ
TEMSİLEN MİLLÎ SAVUNMA BAKANI VE HOLLANDA KRALLIĞI HÜKÜMETİNİ TEMSİLEN MİLLÎ
SAVUNMA BAKANI ARASINDA 2 EYLÜL 1991 TARİHİNDE İMZALANMIŞ OLAN MUTABAKAT
MUHTIRASININ BİR NUMARALI DEĞİŞİKLİK EKİNİN ONAYLANMASININ UYGUN
BULUNDUĞU HAKKINDA KANUN
TASARISI
MADDE 1. - Türkiye tarafından 29 Mayıs
2002 tarihinde imzalanan "M483-I.C.M. Mermisinin Avrupa'da Ortak İmali
İçin Endüstriyel Organizasyonun Lider Firması ile Sözleşme Yapılması İsteği ile
İlgili Türkiye Cumhuriyeti Hükümetini Temsilen Millî Savunma Bakanı ve Hollanda
Krallığı Hükümetini Temsilen Millî Savunma Bakanı Arasında 2 Eylül 1991
Tarihinde İmzalanmış Olan Mutabakat Muhtırasının Bir Numaralı Değişiklik Eki"nin
onaylanması uygun bulunmuştur.
BAŞKAN - Madde üzerinde söz talebi?.. Yok.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Kabul etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.
2 nci maddeyi okutuyorum:
MADDE 2.-Bu Kanun yayımı tarihinde
yürürlüğe girer.
BAŞKAN - Madde üzerinde söz talebi?.. yok.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Kabul etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.
3 üncü maddeyi okutuyorum:
MADDE 3. - Bu Kanun hükümlerini Bakanlar
Kurulu yürütür.
BAŞKAN - Madde üzerinde söz talebi?.. Yok.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Kabul etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.
Tasarının tümü açıkoylamaya tabidir.
Açıkoylamanın şekli hakkında Genel Kurulun
kararını alacağım
Açıkoylamanın elektronik oylama cihazıyla
yapılmasını oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul
edilmiştir.
Oylama için 2 dakika süre vereceğim. Bu
süre içerisinde sisteme giremeyen üyelerin teknik personelden yardım
istemelerini; bu yardıma rağmen de sisteme giremeyen üyelerin, oy pusulalarını,
oylama için öngörülen 2 dakikalık süre içerisinde Başkanlığa ulaştırmalarını
rica ediyorum.
Ayrıca, vekâleten oy kullanacak sayın
bakanlar var ise, hangi bakana vekâleten oy kullandığını, oyunun rengini ve
kendisinin ad ve soyadı ile imzasını da taşıyan oy pusulasını, yine, oylama
için öngörülen 2 dakikalık süre içerisinde Başkanlığa ulaştırmalarını rica
ediyorum.
Oylama işlemini başlatıyorum.
(Elektronik cihazla oylama yapıldı)
BAŞKAN- Sayın milletvekilleri, M483-I.C.M.
Mermisinin Avrupa'da Ortak İmali İçin Endüstriyel Organizasyonun Lider Firması
ile Sözleşme Yapılması İsteği ile İlgili Türkiye Cumhuriyeti Hükümetini
Temsilen Millî Savunma Bakanı ve Hollanda Krallığı Hükümetini Temsilen Millî
Savunma Bakanı Arasında 2 Eylül 1991 Tarihinde İmzalanmış Olan Mutabakat
Muhtırasının Bir Numaralı Değişiklik Ekinin Onaylanmasının Uygun Bulunduğu
Hakkında Kanun Tasarısının açıkoylama sonucunu açıklıyorum:
Kullanılan oy sayısı : 266
Kabul : 266
Böylece, tasarı kabul edilmiş ve
kanunlaşmıştır. (1)
Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Letonya
Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Gelir Üzerinden Alınan Vergilerde Çifte
Vergilendirmeyi Önleme ve Vergi Kaçakçılığına Engel Olma Anlaşması ve Eki
Protokolün Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri
Komisyonu raporunun görüşmelerine başlıyoruz.
17.-
Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Letonya Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Gelir
Üzerinden Alınan Vergilerde Çifte Vergilendirmeyi Önleme ve Vergi Kaçakçılığına
Engel Olma Anlaşması ve Eki Protokolün Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair
Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu 81/391) (S. Sayısı: 156) (2)
BAŞKAN - Komisyon ve Hükümet yerinde.
Komisyon raporu 156 sıra sayısıyla
bastırılıp dağıtılmıştır.
Tasarının tümü üzerinde söz isteyen?..
Yok.
Tasarının tümü üzerindeki görüşmeler
tamamlanmıştır.
Maddelerine geçilmesini oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
1 inci maddeyi okutuyorum:
TÜRKİYE CUMHURİYETİ HÜKÜMETİ İLE LETONYA CUMHURİYETİ
HÜKÜMETİ ARASINDA GELİR ÜZERİNDEN ALINAN VERGİLERDE ÇİFTE VERGİLENDİRMEYİ
ÖNLEME VE VERGİ KAÇAKÇILIĞINA ENGEL OLMA ANLAŞMASI VE EKİ PROTOKOLÜN
ONAYLANMASININ UYGUN BULUNDUĞUNA DAİR KANUN TASARISI
MADDE 1. - 3 Haziran 1999 tarihinde
Ankara'da imzalanan "Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Letonya Cumhuriyeti
Hükümeti Arasında Gelir Üzerinden Alınan Vergilerde Çifte Vergilendirmeyi
Önleme ve Vergi Kaçakçılığına Engel Olma Anlaşması" ve eki Protokol'ün
onaylanması uygun bulunmuştur.
BAŞKAN - Madde üzerinde söz talebi?.. Yok.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Kabul etmeyenler... Madde
kabul edilmiştir.
2 nci maddeyi okutuyorum:
MADDE 2.- Bu Kanun yayımı tarihinde
yürürlüğe girer.
BAŞKAN - Madde üzerinde söz talebi?.. Yok.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
3 üncü maddeyi okutuyorum:
MADDE 3.- Bu Kanun hükümlerini Bakanlar
Kurulu yürütür.
BAŞKAN - Madde üzerinde söz talebi?.. Yok.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Kabul etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.
Tasarının tümü açıkoylamaya tabidir.
Açıkoylamanın şekli hakkında Genel Kurulun
kararını alacağım.
Açıkoylamanın elektronik oylama cihazıyla
yapılmasını oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul
edilmiştir.
Oylama için 2 dakika süre vereceğim. Bu
süre içerisinde sisteme giremeyen üyelerin teknik personelden yardım
istemelerini; bu yardıma rağmen de sisteme giremeyen üyelerin, oy pusulalarını,
oylama için öngörülen 2 dakikalık süre içerisinde Başkanlığa ulaştırmalarını
rica ediyorum.
Ayrıca, vekaleten oy kullanacak sayın
bakanlar var ise, hangi bakana vekaleten oy kullandığını, oyunun rengini ve
kendisinin ad ve soyadı ile imzasını da taşıyan oy pusulasını, yine, oylama
için öngörülen 2 dakikalık süre içerisinde Başkanlığa ulaştırmalarını rica
ediyorum.
Oylama işlemini başlatıyorum.
(Elektronik cihazla oylama yapıldı)
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, Türkiye
Cumhuriyeti Hükümeti İle Letonya Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Gelir Üzerinden
Alınan Vergilerde Çifte Vergilendirmeyi Önleme ve Vergi Kaçakçılığına Engel
Olma Anlaşması ve Eki Protokolün Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun
Tasarısının açıkoylama sunucunu açıklıyorum:
Kullanılan oy sayısı : 265
Kabul : 265
Böylece, tasarı kabul edilmiş ve
kanunlaşmıştır. (1)
Mardin Milletvekili Muharrem Doğan ve 22
milletvekilinin, Yükseköğretim Kurumları Teşkilatı Kanununda Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifi ve İçtüzüğün 37 nci maddesine göre doğrudan
Gündeme alınma önergesinin müzakeresine başlayacağız.
18.- Mardin
Milletvekili Muharrem Doğan ve 22 Milletvekilinin; Yükseköğretim Kurumları
Teşkilatı Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi ve İçtüzüğün 37
nci Maddesine Göre Doğrudan gündeme Alınma Önergesi (2/23) (S. Sayısı: 129)
BAŞKAN - Hükümet?.. Yok.
Ertelenmiştir.
At Yarışları Hakkında Kanunda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile Tarım, Orman ve Köy İşleri Komisyonu
raporunun müzakeresine başlayacağız.
19.- At
Yarışları Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile
Tarım, Orman ve Köyişleri Komisyonu Raporu (1/356) (S. Sayısı: 138)
BAŞKAN - Komisyon?.. Yok.
Hükümet?.. Yok.
Ertelenmiştir.
Denizli Milletvekili Mustafa Gazalcı ve 53
milletvekilinin, 3 Mart'ın Her Yıl "Laiklik ve Öğretim Birliği
Bayramı" Olarak Kutlanması Hakkında Kanun Teklifi ve İçtüzüğün 37 nci
maddesine göre doğrudan gündeme alınma önergesinin müzakeresine başlayacağız.
20.-
Denizli Milletvekili Mustafa Gazalcı ve 53 Milletvekilinin; 3 Mart'ın Her Yıl
"Laiklik ve Öğretim Birliği Bayramı" Olarak Kutlanması Hakkında Kanun
Teklifi ve İçtüzüğün 37 nci Maddesine Göre Doğrudan Gündeme Alınma Önergesi (2/93)
(S. Sayısı: 139)
BAŞKAN - Komisyon?.. Yok.
Hükümet?.. Yok.
Ertelenmiştir.
Bayburt Milletvekili Ülkü Güney'in,
Bayburt İlinde Konursu, Gökçedere ve Masat Adıyla Üç Yeni İlçe Kurulmasına Dair
Kanun Teklifi ve İçtüzüğün 37 nci maddesine göre doğrudan gündeme alınma
önergesinin müzakeresine başlayacağız.
21.-
Bayburt Milletvekili Ülkü Güney'in; Bayburt İlinde Konursu, Gökçedere ve Masat
Adıyla Üç Yeni İlçe Kurulmasına Dair Kanun Teklifi ve İçtüzüğün 37 nci
Maddesine Göre Doğrudan Gündeme Alınma Önergesi (2/17) (S. Sayısı: 140)
BAŞKAN - Hükümet?.. Yok.
Ertelenmiştir.
Adalet ve Kalkınma Partisi Grup
Başkanvekilleri Ankara Milletvekilleri Salih Kapusuz ve Haluk İpek, Bursa
Milletvekili Faruk Çelik, Hatay Milletvekili
Sadullah Ergin ile Ordu Milletvekili Eyüp Fatsa'nın, Türkiye Büyük
Millet Meclisi İçtüzüğünde Değişiklik Yapılması Hakkında İçtüzük Teklifi ve
Anayasa Komisyonu raporunun müzakeresine başlayacağız.
22.- Adalet
ve Kalkınma Partisi Grup Başkanvekilleri Ankara Milletvekilleri Salih Kapusuz
ve Haluk İpek, Bursa Milletvekili Faruk Çelik, Hatay Milletvekili Sadullah
Ergin ile Ordu Milletvekili Eyüp Fatsa'nın; Türkiye Büyük Millet Meclisi
İçtüzüğünde Değişiklik Yapılması Hakkında İçtüzük Teklifi ve Anayasa Komisyonu
Raporu (2/140) (S. Sayısı: 161)
BAŞKAN - Komisyon?.. Yok.
Hükümet?.. Yok.
Ertelenmiştir.
Gemiadamlarının Ulusal Kimlik Kartlarına
İlişkin 108 Sayılı Sözleşmenin Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun
Tasarısı ile Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler ve Dışişleri Komisyonları
raporlarının müzakeresine başlıyoruz.
23.-
Gemiadamlarının Ulusal Kimlik Kartlarına İlişkin 108 Sayılı Sözleşmenin
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ile Sağlık, Aile, Çalışma
ve Sosyal İşler ve Dışişleri Komisyonları Raporları (1/503) (S. Sayısı: 170)(1)
BAŞKAN - Hükümet?.. Yerinde.
Komisyon?.. Yerinde.
Komisyon raporu 170 sıra sayısıyla
bastırılıp dağıtılmıştır.
Tasarının tümü üzerinde söz isteyen?..
Yok.
Tasarının tümü üzerindeki görüşmeler
tamamlanmıştır.
Tasarının maddelerine geçilmesini
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
1 inci maddeyi okutuyorum:
GEMİADAMLARININ ULUSAL KİMLİK KARTLARINA İLİŞKİN 108 SAYILI
SÖZLEŞMENİN ONAYLANMASININ UYGUN BULUNDUĞUNA DAİR KANUN TASARISI
MADDE 1. - Uluslararası Çalışma Örgütü
Genel Konferansının 1958 yılında Cenevre'de yapılan 41 inci oturumunda kabul
edilen "Gemiadamlarının Ulusal Kimlik Kartlarına İlişkin 108 Sayılı
Sözleşme"nin onaylanması uygun bulunmuştur.
BAŞKAN - Madde üzerinde söz talebi?.. Yok.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
2 nci maddeyi okutuyorum:
MADDE 2.- Bu Kanun yayımı tarihinde
yürürlüğe girer.
BAŞKAN - Madde üzerinde söz talebi?.. Yok.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
3 üncü maddeyi okutuyorum:
MADDE 3.- Bu Kanun hükümlerini Bakanlar
Kurulu yürütür.
BAŞKAN - Madde üzerinde söz talebi?.. Yok.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Tasarının tümü açıkoylamaya tabidir.
Açıkoylamanın şekli hakkında Genel Kurulun
kararını alacağım.
Açıkoylamanın elektronik oylama cihazıyla
yapılmasını oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul
edilmiştir.
Oylama için 2 dakika süre vereceğim. Bu
süre içerisinde sisteme giremeyen üyelerin teknik personelden yardım
istemelerini, bu yardıma rağmen de sisteme giremeyen üyelerin, oy pusulalarını,
oylama için öngörülen 2 dakikalık süre içerisinde Başkanlığa ulaştırmalarını
rica ediyorum.
Ayrıca, vekâleten oy kullanacak sayın
bakanlar var ise, hangi bakana vekâleten oy kullandığını, oyunun rengini ve
kendisinin ad ve soyadı ile imzasını da taşıyan oy pusulasını, yine oylama için
öngörülen 2 dakikalık süre içerisinde Başkanlığa ulaştırmalarını rica ediyorum.
Oylama işlemini başlatıyorum.
(Elektronik cihazla oylama yapıldı)
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri,
Gemiadamlarının Ulusal Kimlik Kartlarına İlişkin 108 Sayılı Sözleşmenin
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısının açıkoylama sonucunu
açıklıyorum:
Kullanılan oy sayısı : 259
Kabul : 259
Böylece, kanun tasarısı kabul edilmiş ve
kanunlaşmıştır. (1)
Gemiadamlarının Yıllık Ücretli İznine
İlişkin 146 Sayılı Sözleşmenin Onaylanmasının Uygun Bulunduğu Hakkında Kanun
Tasarısı ile Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler ve Dışişleri Komisyonları
raporlarının müzakeresine başlıyoruz.
24.-
Gemiadamlarının Yıllık Ücretli İznine İlişkin 146 Sayılı Sözleşmenin
Onaylanmasının Uygun Bulunduğu Hakkında Kanun Tasarısı ile Sağlık, Aile,
Çalışma ve Sosyal İşler ve Dışi
şleri Komisyonları Raporları (1/507) (S.Sayısı 172) (2)
BAŞKAN - Komisyon ve Hükümet yerinde.
Komisyon raporu 172 sıra sayısıyla
bastırılıp dağıtılmıştır.
Tasarının tümü üzerinde söz isteyen?..Yok.
Tasarının tümü üzerindeki görüşmeler
tamamlanmıştır.
Maddelerine geçilmesini oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
1 inci maddeyi okutuyorum:
GEMİADAMLARININ YILLIK ÜCRETLİ İZNİNE İLİŞKİN 146 SAYILI
SÖZLEŞMENİN ONAYLANMASININ UYGUN BULUNDUĞU HAKKINDA KANUN TASARISI
MADDE 1. - Uluslararası Çalışma Örgütü
Genel Konferansının 1976 yılında Cenevre'de yapılan 62 nci oturumunda kabul
edilen "Gemiadamlarının Yıllık Ücretli İznine İlişkin 146 Sayılı
Sözleşme"nin onaylanması uygun bulunmuştur.
BAŞKAN- Madde üzerinde söz talebi?.. Yok.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
2 nci maddeyi okutuyorum:
MADDE 2. - Bu Kanun yayımı tarihinde
yürürlüğe girer.
BAŞKAN - Madde üzerinde söz talebi?.. Yok.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Kabul etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.
3 üncü maddeyi okutuyorum:
MADDE 3. - Bu Kanun hükümlerini Bakanlar
Kurulu yürütür.
BAŞKAN - Madde üzerinde söz talebi?..Yok.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Kabul etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.
Tasarının tümü açıkoylamaya tabidir.
Açıkoylamanın şekli hakkında Genel Kurulun
kararını alacağım.
Açıkoylamanın elektronik oylama cihazıyla
yapılmasını oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul
edilmiştir.
Oylama için 2 dakika süre vereceğim. Bu
süre içerisinde sisteme giremeyen üyelerin teknik personelden yardım
istemelerini, bu yardıma rağmen de sisteme giremeyen üyelerin, oy pusulalarını,
oylama için öngörülen 2 dakikalık süre içerisinde Başkanlığa ulaştırmalarını
rica ediyorum.
Ayrıca, vekâleten oy kullanacak sayın
bakanlar var ise, hangi bakana vekâleten oy kullandığını, oyunun rengini ve
kendisinin ad ve soyadı ile imzasını da taşıyan oy pusulasını, yine, oylama
için öngörülen 2 dakikalık süre içerisinde Başkanlığa ulaştırmalarını rica
ediyorum.
Oylama işlemini başlatıyorum.
(Elektronik cihazla oylama yapıldı)
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri,
Gemiadamlarının Yıllık Ücretli İznine İlişkin 146 Sayılı Sözleşmenin
Onaylanmasının Uygun Bulunduğu Hakkında Kanun Tasarısının açıkoylama sonucunu
açıklıyorum:
Kullanılan Oy sayısı : 253
Kabul : 253
Böylece, tasarı kabul edilmiş ve
kanunlaşmıştır. (1)
Gemiadamlarının Ülkelerine Geri
Gönderilmesine İlişkin 166 Sayılı Sözleşmenin Onaylanmasının Uygun Bulunduğu
Hakkında Kanun Tasarısı ile Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler ve Dışişleri
Komisyonları raporlarının müzakeresine başlıyoruz.
25.-
Gemiadamlarının Ülkelerine Geri Gönderilmesine İlişkin 166 Sayılı Sözleşmenin
Onaylanmasının Uygun Bulunduğu Hakkında Kanun Tasarısı ile Sağlık, Aile,
Çalışma ve Sosyal İşler ve Dışişleri Komisyonları Raporları (1/509) (S. Sayısı:
174) (1)
BAŞKAN - Komisyon ve Hükümet yerinde.
Komisyon raporu 174 sıra sayısıyla
bastırılıp dağıtılmıştır.
Tasarının tümü üzerinde söz isteyen?..
Yok.
Tasarının tümü üzerindeki görüşmeler
tamamlanmıştır.
Maddelerine geçilmesini oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
1 inci maddeyi okutuyorum:
GEMİADAMLARININ
ÜLKELERİNE GERİ GÖNDERİLMESİNE İLİŞKİN 166 SAYILI SÖZLEŞMENİN ONAYLANMASININ
UYGUN BULUNDUĞUNA DAİR KANUN TASARISI
MADDE 1. - Uluslararası Çalışma Örgütü
Genel Konferansının 1987 yılında Cenevre'de yapılan 74 üncü oturumunda revize
edilerek kabul edilen "Gemiadamlarının Ülkelerine Geri Gönderilmesine
İlişkin 166 Sayılı Sözleşme"nin onaylanması uygun bulunmuştur.
BAŞKAN - Madde üzerinde söz talebi?.. Yok.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Kabul etmeyenler... Madde
kabul edilmiştir.
2 nci maddeyi okutuyorum:
MADDE 2.- Bu Kanun yayımı tarihinde
yürürlüğe girer.
BAŞKAN - Madde üzerinde söz talebi?.. Yok.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Kabul etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.
3 üncü maddeyi okutuyorum:
MADDE 3.- Bu Kanun hükümlerini Bakanlar
Kurulu yürütür.
BAŞKAN - Madde üzerinde söz talebi?.. Yok.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Kabul etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.
Tasarının tümü açıkoylamaya tabidir.
Açıkoylamanın şekli hakkında Genel Kurulun
kararını alacağım.
Açıkoylamanın elektronik oylama cihazıyla
yapılmasını oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul
edilmiştir.
Oylama için 2 dakika süre vereceğim. Bu
süre içerisinde sisteme giremeyen üyelerin teknik personelden yardım
istemelerini, bu yardıma rağmen de sisteme giremeyen üyelerin, oy pusulalarını,
oylama için öngörülen 2 dakikalık süre içerisinde Başkanlığa ulaştırmalarını
rica ediyorum.
Ayrıca, vekâleten oy kullanacak sayın
bakanlar var ise, hangi bakana vekâleten oy kullandığını, oyunun rengini ve
kendisinin ad ve soyadı ile imzasını da taşıyan oy pusulasını, yine, oylama
için öngörülen 2 dakikalık süre içerisinde Başkanlığa ulaştırmalarını rica
ediyorum.
Oylama işlemini başlatıyorum.
(Elektronik cihazla oylama yapıldı)
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri,
Gemiadamlarının Ülkelerine Geri Gönderilmesine İlişkin 166 Sayılı Sözleşmenin
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısının açıkoylama sonucunu
açıklıyorum:
Kullanılan oy sayısı : 266
Kabul :
266
Böylece, tasarı kabul edilmiş ve
kanunlaşmıştır. (1)
Gemiadamlarının Hastalanması, Yaralanması
ya da Ölümü Halinde Armatörün Sorumluluğuna İlişkin 55 Sayılı Sözleşmenin
Onaylanmasının Uygun Bulunduğu Hakkında Kanun Tasarısı ile Sağlık, Aile,
Çalışma ve Sosyal İşler ve Dışişleri Komisyonları raporlarının görüşmelerine
başlıyoruz.
26.-
Gemiadamlarının Hastalanması, Yaralanması ya da Ölümü Halinde Armatörün Sorumluluğuna
İlişkin 55 Sayılı Sözleşmenin Onaylanmasının Uygun Bulunduğu Hakkında Kanun
Tasarısı ile Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler ve Dışişleri Komisyonları
Raporları (1/497) (S. Sayısı: 164) (2)
BAŞKAN - Komisyon ve Hükümet yerinde.
Komisyon raporu 164 sıra sayısıyla
bastırılıp dağıtılmıştır.
Tasarının tümü üzerinde söz isteyen?..
Yok.
Tasarının tümü üzerindeki görüşmeler
tamamlanmıştır.
Maddelerine geçilmesini oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
1 inci maddeyi okutuyorum:
GEMİADAMLARININ
HASTALANMASI, YARALANMASI YA DA ÖLÜMÜ HALİNDE ARMATÖRÜN SORUMLULUĞUNA İLİŞKİN
55 SAYILI SÖZLEŞMENİN ONAYLAN-
MASININ UYGUN
BULUNDUĞU HAKKINDA KANUN
TASARISI
MADDE 1. - Uluslararası Çalışma Örgütü Genel
Konferansının 1936 yılında Cenevre'de yapılan 21 inci oturumunda kabul edilen
"Gemiadamlarının Hastalanması, Yaralanması ya da Ölümü Halinde Armatörün
Sorumluluğuna İlişkin 55 Sayılı Sözleşme"nin onaylanması uygun
bulunmuştur.
BAŞKAN - Madde üzerinde söz talebi?.. Yok.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Kabul etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.
2 nci maddeyi okutuyorum:
MADDE 2. - Bu Kanun yayımı tarihinde
yürürlüğe girer.
BAŞKAN - Madde üzerinde söz talebi?.. Yok.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Kabul etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.
3 üncü maddeyi okutuyorum:
MADDE 3. - Bu Kanun hükümlerini Bakanlar
Kurulu yürütür.
BAŞKAN - Madde üzerinde söz talebi?.. Yok.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Kabul etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.
Tasarının tümü açıkoylamaya tabidir.
Açıkoylamanın şekli hakkında Genel Kurulun
kararını alacağım.
Açıkoylamanın elektronik oylama cihazıyla
yapılmasını oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul
edilmiştir.
Oylama için 1 dakika süre vereceğim. Bu
süre içerisinde sisteme giremeyen üyelerin teknik personelden yardım
istemelerini, bu yardıma rağmen de sisteme giremeyen üyelerin, oy pusulalarını,
oylama için öngörülen 1 dakikalık süre içerisinde Başkanlığa ulaştırmalarını
rica ediyorum.
Ayrıca, vekâleten oy kullanacak sayın
bakanlar var ise, hangi bakana vekâleten oy kullandığını, oyunun rengini ve
kendisinin ad ve soyadı ile imzasını da taşıyan oy pusulasını, yine, oylama
için öngörülen 1 dakikalık süre içerisinde Başkanlığa ulaştırmalarını rica
ediyorum.
Oylama işlemini başlatıyorum.
(Elektronik cihazla oylama yapıldı)
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri,
Gemiadamlarının Hastalanması, Yaralanması ya da Ölümü Halinde Armatörün
Sorumluluğuna İlişkin 55 Sayılı Sözleşmenin Onaylanmasının Uygun Bulunduğu
Hakkında Kanun Tasarısının açıkoylama sonucunu açıklıyorum
Kullanılan oy sayısı : 262
Kabul : 262
Böylece tasarı kabul edilmiş ve
yasalaşmıştır. (1)
Gemilerde Mürettebat İçin İaşe ve Yemek
Hizmetlerine İlişkin 68 Sayılı Sözleşmenin Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna
Dair Kanun Tasarısı ile Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler ve Dışişleri
Komisyonları raporlarının müzakerelerine başlıyoruz.
27.-Gemilerde
Mürettebat İçin İaşe ve Yemek Hizmetlerine İlişkin 68 Sayılı Sözleşmenin
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ile Sağlık, Aile, Çalışma
ve Sosyal İşler ve Dışişleri Komisyonları Raporları (1/498) (S. Sayısı: 165)
(2)
BAŞKAN - Komisyon ve Hükümet yerinde.
Komisyon raporu 165 sıra sayısıyla
bastırılıp dağıtılmıştır.
Tasarının tümü üzerinde söz isteyen?..
Yok.
Tasarının tümü üzerindeki görüşmeler
tamamlanmıştır.
Maddelerine geçilmesini oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
1 inci maddeyi okutuyorum:
GEMİLERDE MÜRETTEBAT İÇİN İAŞE VE YEMEK HİZMETLERİNE İLİŞKİN
68 SAYILI SÖZLEŞMENİN ONAYLANMASININ UYGUN BULUNDUĞUNA DAİR KANUN TASARISI
MADDE 1. - Uluslararası Çalışma Örgütü
Genel Konferansının 1946 yılında Seattle'da yapılan 28 inci oturumunda kabul
edilen "Gemilerde Mürettebat İçin İaşe ve Yemek Hizmetlerine İlişkin 68
Sayılı Sözleşme"nin onaylanması uygun bulunmuştur.
BAŞKAN - Madde üzerinde söz talebi?.. Yok.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
2 nci maddeyi okutuyorum:
MADDE 2. - Bu Kanun yayımı tarihinde
yürürlüğe girer.
BAŞKAN - Madde üzerinde söz talebi?.. Yok.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
3 üncü maddeyi okutuyorum:
MADDE 3. - Bu Kanun hükümlerini Bakanlar
Kurulu yürütür.
BAŞKAN - Madde üzerinde söz talebi?.. Yok.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Tasarının tümü açıkoylamaya tabidir.
Açıkoylamanın şekli hakkında Genel Kurulun
kararını alacağım.
Açıkoylamanın elektronik oylama cihazıyla
yapılmasını oylarınıza sunuyorum:Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul
edilmiştir.
Oylama için 2 dakika süre vereceğim. Bu
süre içerisinde sisteme giremeyen üyelerin teknik personelden yardım istemelerini,
bu yardıma rağmen de sisteme giremeyen üyelerin, oy pusulalarını, oylama için
öngörülen 2 dakikalık süre içerisinde Başkanlığa ulaştırmalarını rica ediyorum.
Ayrıca, vekâleten oy kullanacak sayın
bakanlar var ise, hangi bakana vekâleten oy kullandığını, oyunun rengini ve
kendisinin ad ve soyadı ile imzasını da taşıyan oy pusulasını, yine, oylama
için öngörülen 2 dakikalık süre içerisinde Başkanlığa ulaştırmalarını rica
ediyorum.
Oylama işlemini başlatıyorum.
(Elektronik cihazla oylama yapıldı)
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, Gemilerde
Mürettebat İçin İaşe ve Yemek Hizmetlerine İlişkin 68 Sayılı Sözleşmenin
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısının açıkoylama sonucunu
açıklıyorum:
Kullanılan oy sayısı : 283
Kabul : 283
Böylece, tasarı kabul edilmiş ve
kanunlaşmıştır. (1)
Gemi Aşçılarının Meslekî Ehliyet
Diplomalarına İlişkin 69 Sayılı Sözleşmenin Onaylanmasının Uygun Bulunduğu
Hakkında Kanun Tasarısı ile Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler ve Dışişleri
komisyonları raporlarının görüşmelerine başlıyoruz.
28.- Gemi
Aşçılarının Mesleki Ehliyet Diplomalarına İlişkin 69 Sayılı Sözleşmenin
Onaylanmasının Uygun Bulunduğu Hakkında Kanun Tasarısı ile Sağlık, Aile,
Çalışma ve Sosyal İşler ve Dışişleri Komisyonları Raporları (1/501) (S. Sayısı:
168) (2)
BAŞKAN - Komisyon ve Hükümet yerinde.
Komisyon raporu 168 sıra sayısıyla
bastırılıp dağıtılmıştır.
Tasarının tümü üzerinde söz isteyen?..
Yok.
Tasarının tümü üzerindeki görüşmeler
tamamlanmıştır.
Maddelerine geçilmesini oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
1 inci maddeyi okutuyorum:
GEMİ AŞÇILARININ MESLEKÎ
EHLİYET DİPLOMALARINA İLİŞKİN 69 SAYILI SÖZLEŞMENİN ONAYLANMASININ UYGUN
BULUNDUĞU HAKKINDA KANUN TASARISI
MADDE 1. - Uluslararası Çalışma Örgütü
Genel Konferansının 1946 yılında Seattle'da yapılan 28 inci oturumunda kabul
edilen "Gemi Aşçılarının Meslekî Ehliyet Diplomalarına İlişkin 69 Sayılı
Sözleşme"nin onaylanması uygun bulunmuştur.
BAŞKAN - Madde üzerinde söz talebi?.. Yok.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Kabul etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.
2 nci maddeyi okutuyorum:
MADDE 2. - Bu Kanun yayımı tarihinde
yürürlüğe girer.
BAŞKAN - Madde üzerinde söz talebi?.. Yok.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Kabul etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.
3 üncü maddeyi okutuyorum:
MADDE 3. - Bu Kanun hükümlerini Bakanlar
Kurulu yürütür.
BAŞKAN - Madde üzerinde söz talebi?.. Yok.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Kabul etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.
Tasarının tümü açıkoylamaya tabidir.
Açıkoylamanın şekli hakkında Genel Kurulun
kararını alacağım.
Açıkoylamanın elektronik oylama cihazıyla
yapılmasını oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul
edilmiştir.
Oylama için 2 dakika süre vereceğim. Bu
süre içerisinde sisteme giremeyen üyelerin teknik personelden yardım
istemelerini, bu yardıma rağmen de sisteme giremeyen üyelerin, oy pusulalarını,
oylama için öngörülün 2 dakikalık süre içerisinde Başkanlığa ulaştırmalarını
rica ediyorum.
Ayrıca, vekâleten oy kullanacak sayın
bakanlar var ise, hangi bakana vekâleten oy kullandığını, oyunun rengini ve
kendisinin ad ve soyadı ile imzasını da taşıyan oy pusulasını, yine, oylama
için öngörülen 2 dakikalık süre içerisinde Başkanlığa ulaştırmalarını rica
ediyorum.
Oylama işlemini başlatıyorum.
(Elektronik cihazla oylama yapıldı)
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, Gemi
Aşçılarının Meslekî Ehliyet Diplomalarına İlişkin 69 Sayılı Sözleşmenin
Onaylanmasının Uygun Bulunduğu Hakkında Kanun Tasarısının açıkoylama sonucunu
açıklıyorum:
Kullanılan oy sayısı : 279
Kabul : 277
Çekimser : 2
Böylece, kanun tasarısı kabul edilmiş ve kanunlaşmıştır. (1)
Gemiadamlarının Sağlığının Korunması ve
Tıbbî Bakımına İlişkin 164 Sayılı Sözleşmenin Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna
Dair Kanun Tasarısı ile Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler ve Dışişleri
Komisyonları raporlarının görüşmelerine başlıyoruz.
29.
Gemiadamlarının Sağlığının Korunması ve Tıbbî Bakımına İlişkin 164 Sayılı
Sözleşmenin Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ile Sağlık,
Aile,Çalışma ve Sosyal İşler ve Dışişleri Komisyonları Raporları (1/506) (S.
Sayısı: 171) (2)
BAŞKAN - Komisyon?.. Yerinde.
Hükümet?.. Yerinde.
Komisyon raporu 171 sıra sayısıyla
bastırılıp dağıtılmıştır.
Tasarının tümü üzerinde söz isteyen?..
Yok.
Tasarının tümü üzerindeki görüşmeler
tamamlanmıştır.
Maddelerine geçilmesini oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
1 inci maddeyi okutuyorum:
GEMİ
ADAMLARININ SAĞLIĞININ KORUNMASI VE TIBBÎ BAKIMINA İLİŞKİN 164 SAYILI
SÖZLEŞMENİN ONAYLANMASININ UYGUN BULUNDUĞUNA DAİR KANUN
TASARISI
MADDE 1. Uluslararası Çalışma Örgütü Genel
Konferansının 1987 yılında Cenevre'de yapılan 74 üncü oturumunda kabul edilen
"Gemiadamlarının Sağlığının Korunması ve Tıbbî Bakımına İlişkin 164 Sayılı
Sözleşme"nin onaylanması uygun bulunmuştur.
BAŞKAN - Madde üzerinde söz talebi?.. Yok.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Kabul etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.
2 nci maddeyi okutuyorum:
MADDE 2. - Bu Kanun yayımı tarihinde
yürürlüğe girer.
BAŞKAN - Madde üzerinde söz talebi?.. Yok.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Kabul etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.
3 üncü maddeyi okutuyorum:
MADDE 3. - Bu Kanun hükümlerini Bakanlar
Kurulu yürütür.
BAŞKAN - Madde üzerinde söz talebi?.. Yok.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Kabul etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.
Tasarının tümü açıkoylamaya tabidir.
Açıkoylamanın şekli hakkında Genel Kurulun
kararını alacağım.
Açıkoylamanın elektronik oylama cihazıyla
yapılmasını oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul
edilmiştir.
Oylama için 2 dakika süre vereceğim. Bu
süre içerisinde sisteme giremeyen üyelerin teknik personelden yardım
istemelerini, bu yardıma rağmen de sisteme giremeyen üyelerin, oy pusulalarını,
oylama için öngörülen 1 dakikalık süre içerisinde Başkanlığa ulaştırmalarını
rica ediyorum.
Ayrıca, vekâleten oy kullanacak sayın
bakanlar var ise, hangi bakana vekâleten oy kullandığını, oyunun rengini ve
kendisinin ad ve soyadı ile imzasını da taşıyan oy pusulasını, yine, oylama
için öngörülen 1 dakikalık süre içerisinde Başkanlığa ulaştırmalarını rica
ediyorum.
Oylama işlemini başlatıyorum.
(Elektronik cihazla oylama yapıldı)
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri,
Gemiadamlarının Sağlığının Korunması ve Tıbbî Bakımına İlişkin 164 Sayılı
Sözleşmenin Onaylanmasının Uygun Bulunduğu Hakkında Kanun Tasarısının
açıkoylama sonucunu açıklıyorum :
Kullanılan oy sayısı : 262
Kabul : 262
Böylece, tasarı kabul edilmiş ve
kanunlaşmıştır. (1)
Liman İşlerinde Sağlık ve Güvenliğe
İlişkin 152 Sayılı Sözleşmenin Onaylanmasının Uygun Bulunduğu Hakkında Kanun
Tasarısı ile Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler ve Dışişleri Komisyonları
raporlarının görüşmelerine başlıyoruz.
30.- Liman
İşlerinde Sağlık ve Güvenliğe İlişkin 152 Sayılı Sözleşmenin Onaylanmasının
Uygun Bulunduğu Hakkında Kanun Tasarısı ile Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal
İşler ve Dışişleri Komisyonları Raporları (1/508) (S. Sayısı: 173) (1)
BAŞKAN - Komisyon ve Hükümet yerinde.
Komisyon raporu 173 sıra sayısıyla
bastırılıp dağıtılmıştır.
Tasarının tümü üzerinde söz isteyen?..
Yok.
Tasarının tümü üzerindeki görüşmeler
tamamlanmıştır.
Maddelerine geçilmesini oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
1 inci maddeyi okutuyorum:
LİMAN
İŞLERİNDE SAĞLIK VE GÜVENLİĞE İLİŞKİN 152 SAYILI SÖZLEŞMENİN
ONAYLANMASININ UYGUN
BULUNDUĞU HAKKINDA KANUN TASARISI
MADDE 1. - Uluslararası Çalışma Örgütü
Genel Konferansı'nın 1979 yılında Cenevre'de yapılan 65 inci oturumunda kabul
edilen "Liman İşlerinde Sağlık ve Güvenliğe İlişkin 152 Sayılı
Sözleşme"nin onaylanması uygun bulunmuştur.
BAŞKAN - Madde üzerinde söz talebi?.. Yok.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
2 nci maddeyi okutuyorum:
MADDE 2. - Bu Kanun yayımı tarihinde
yürürlüğe girer.
BAŞKAN - Madde üzerinde söz talebi?.. Yok.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
3 üncü maddeyi okutuyorum:
MADDE 3. - Bu Kanun hükümlerini Bakanlar
Kurulu yürütür.
BAŞKAN - Madde üzerinde söz talebi?.. Yok.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Kabul etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.
Tasarının tümü açık oylamaya tabidir.
Açıkoylamanın şekli hakkında Genel Kurulun
kararını alacağım.
Açıkoylamanın elektronik oylama cihazıyla
yapılmasını oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul
edilmiştir.
Oylama için 2 dakika süre vereceğim.
Oylama işlemini başlatıyorum.
(Elektronik cihazla oylamaya başlanıldı)
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, birleşime
10 dakika ara veriyorum.
Kapanma
Saati: 22.10
DÖRDÜNCÜ
OTURUM
Açılma
Saati: 22.42
BAŞKAN:
Başkanvekili Sadık YAKUT
KÂTİP
ÜYELER: Yaşar TÜZÜN (Bilecik), Enver YILMAZ (Ordu)
BAŞKAN - 106 ncı Birleşimin Dördüncü Oturumunu
açıyorum.
Sistemde meydana gelen arıza nedeniyle,
grupların da muvafakatıyla, birleşimi kapatmak zorundayım.
Alınan karar gereğince, kanun tasarı ve
tekliflerini sırasıyla görüşmek için, 16 Temmuz 2003 Çarşamba günü saat
15.00'te toplanmak üzere, birleşimi kapatıyorum.
Sayın milletvekilleri, herkese iyi
akşamlar diliyorum.
Kapanma
Saati: 22.43