BIM 2 2 2003-07-31T08:26:00Z 2003-07-31T08:26:00Z 69 42436 241886 TBMM 2015 483 297052 9.3821 0 6 nk 6 nk 0

DÖNEM : 22        YASAMA YILI : 1

 

 

 

T. B. M. M.

TUTANAK DERGİSİ

 

CİLT : 22

 

106 ncı Birleşim

15 . 7 . 2003 Salı

 

 

İ Ç İ N D E K İ L E R

 

  I. - GEÇEN TUTANAK ÖZETİ

 II. - GELEN KÂĞITLAR

III. - YOKLAMA

IV. - BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI

A) GündemdIşI Konuşmalar

1.- Karabük Milletvekili Hasan Bilir'in, Karabük İli ve Kardemir AŞ'nin sorunlarına ilişkin gündemdışı konuşması

2.- Bitlis Milletvekili Edip Safder Gaydalı'nın, hükümet tarafından çeşitli bölgelerde uygulanmak istenilen farklı elektrik ücret tarifelerine ilişkin gündemdışı konuşması ve Millî Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik'in cevabı

3.- Yalova Milletvekili Muharrem İnce'nin, son zamanlarda Millî Eğitim Bakanlığı tarafından gündeme getirilen ve uygulamaya konulan ilköğretim ders kitaplarının bedava dağıtılması ve ders kitaplarıyla ilgili diğer konulara ilişkin gündemdışı konuşması ve Millî Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik'in cevabı

B) Tezkereler ve Önergeler

1.- Tarım ve Köyişleri Eski bakanlarından Mustafa Taşar ve Hüsnü Yusuf Gökalp ile Devlet Eski Bakanı Mustafa Yılmaz haklarındaki Başbakanlık tezkeresi (3/329)

2.- Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın, görüşmelerde bulunmak üzere bir heyetle birlikte Malezya ve Pakistan'a yaptığı resmî ziyarete, ekli listede adları yazılı milletvekillerinin de iştirak etmesinin uygun bulunduğuna ilişkin Başbakanlık tezkeresi (3/330)

3.- Konya Milletvekili Atilla Kart'ın, 657 Sayılı Devlet Memurları Kanununun Bazı Maddelerinde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifinin (2/125) doğrudan gündeme alınmasına ilişkin önergesi (4/85)

V.- ÖNERİLER

A) SİyasÎ Partİ Grubu Önerİlerİ

1.- Genel Kurulun çalışma gün ve saatleriyle gündemdeki sıralamanın yeniden düzenlenmesine ilişkin AK Parti Grup önerisi

VI.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİYLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER

1.- Adlî Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Bölge Adliye Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yetkileri Hakkında Kanun Tasarısı ve Adalet Komisyonu Raporu (1/521) (S. Sayısı : 146)

2.- Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Tasarısı ve Adalet Komisyonu Raporu (1/523) (S. Sayısı : 152)

3.- Bayındırlık ve İskân Bakanlığının Teşkilât ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ve Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonu Raporu (1/623) (S. Sayısı : 202)

4.- Çeşitli Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına İlişkin 19.6.2003 Tarihli ve 4903 Sayılı Kanun ve Anayasanın 89 uncu Maddesi Gereğince Cumhurbaşkanınca Bir Daha Görüşülmek Üzere Geri Gönderme Tezkeresi ve Adalet Komisyonu Raporu (1/633) (S. Sayısı : 220)

5.- Yargıtay Kanununda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Tasarısı ve Adalet Komisyonu Raporu (1/627) (S. Sayısı : 221)

6.- Sosyal Güvenlik Kurumu Teşkilâtının Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanun Tasarısı ile Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler ve Plan ve Bütçe Komisyonları Raporları (1/294) (S. Sayısı : 222)

7.- Devlet Mezarlığı Dışında Defnedilen Bazı Devlet Büyüklerinin Mezarları Hakkında Kanun Tasarısı ve İçişleri Komisyonu Raporu (1/394) (S. Sayısı : 59)

8.- Su Ürünleri Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile İçişleri, Tarım, Orman ve Köyişleri ve Adalet Komisyonları Raporları (1/407) (S. Sayısı : 125)

9.- Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Bangladeş Halk Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Gelir Üzerinden Alınan Vergilerde Çifte Vergilendirmeyi Önleme ve Vergi Kaçakçılığına Engel Olma Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu (1/414) (S. Sayısı : 157)

10.- Türkiye Cumhuriyeti ile Slovenya Cumhuriyeti Arasında Gelir Üzerinden Alınan Vergilerde Çifte Vergilendirmeyi Önleme Anlaşması ve Eki Protokolün Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu (1/468) (S. Sayısı : 159)

11.- Türkiye Cumhuriyeti ile Sudan Cumhuriyeti Arasında Gelir Üzerinden Alınan Vergilerde Çifte Vergilendirmeyi Önleme Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarı ve Dışişleri Komisyonu Raporu (1/518) (S. Sayısı : 160)

12.- Karayolu Taşımacılığında Çalışma Saatleri ve Dinlenme Sürelerine İlişkin 153 Sayılı Sözleşmenin Onaylanmasının Uygun Bulunduğu Hakkında Kanun Tasarısı ile Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler ve Dışişleri Komisyonları Raporları (1/427) (S. Sayısı : 162)

13.- Ev Hayvanlarının Korunmasına Dair Avrupa Sözleşmesinin Onaylanmasının Uygun Bulunduğu Hakkında Kanun Tasarısı ile Çevre ve Dışişleri Komisyonları Raporları (1/409) (S. Sayısı : 85)

14.- İş Kazalarının Önlenmesine (Gemiadamları) İlişkin 134 Sayılı Sözleşmenin Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ile Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler ve Dışişleri Komisyonları Raporları (1/502) (S. Sayısı : 169)

15.- Avrupa Sınırötesi Televizyon Sözleşmesini Değiştiren Protokolün Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu (1/487) (S. Sayısı : 185)

16.- M483-I.C.M. Mermisinin Avrupa'da Ortak İmali İçin Endüstriyel Organizasyonun Lider Firması ile Sözleşme Yapılması İsteği ile İlgili Türkiye Cumhuriyeti Hükümetini Temsilen Millî Savunma Bakanı ve Hollanda Krallığı Hükümetini Temsilen Millî Savunma Bakanı Arasında 2 Eylül 1991 Tarihinde İmzalanmış Olan Mutabakat Muhtırasının Bir Numaralı Değişiklik Ekinin Onaylanmasının Uygun Bulunduğu Hakkında Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu (1/588) (S. Sayısı : 186)

17.- Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Letonya Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Gelir Üzerinden Alınan Vergilerde Çifte Vergilendirmeyi Önleme ve Vergi Kaçakçılığına Engel Olma Anlaşması ve Eki Protokolün Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu (1/391) (S. Sayısı : 156)

18.- Mardin Milletvekili Muharrem Doğan ve 22 Milletvekilinin; Yükseköğretim Kurumları Teşkilâtı Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi ve İçtüzüğün 37 nci Maddesine Göre Doğrudan Gündeme Alınma Önergesi (2/23) (S. Sayısı : 129)

19.- At Yarışları Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile Tarım, Orman ve Köyişleri Komisyonu Raporu (1/356) (S. Sayısı : 138)

20.- Denizli Milletvekili Mustafa Gazalcı ve 53 Milletvekilinin; 3 Mart'ın Her Yıl "Laiklik ve Öğretim Birliği Bayramı" Olarak Kutlanması Hakkında Kanun Teklifi ve İçtüzüğün 37 nci Maddesine Göre Doğrudan Gündeme Alınma Önergesi (2/93) (S. Sayısı : 139)

21.- Bayburt Milletvekili Ülkü Güney'in; Bayburt İlinde Konursu, Gökçedere ve Masat Adıyla Üç Yeni İlçe Kurulmasına Dair Kanun Teklifi ve İçtüzüğün 37 nci Maddesine Göre Doğrudan Gündeme Alınma Önergesi (2/17) (S. Sayısı : 140)

22.- Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkanvekilleri Ankara Milletvekilleri Salih Kapusuz ve Haluk İpek, Bursa Milletvekili Faruk Çelik, Hatay Milletvekili Sadullah Ergin ile Ordu Milletvekili Eyüp Fatsa'nın; Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünde Değişiklik Yapılması Hakkında İçtüzük Teklifi ve Anayasa Komisyonu Raporu (2/140) (S. Sayısı : 161)

23.- Gemiadamlarının Ulusal Kimlik Kartlarına İlişkin 108 Sayılı Sözleşmenin Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ile Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler ve Dışişleri Komisyonları Raporları (1/503) (S. Sayısı : 170)

24.- Gemiadamlarının Yıllık Ücretli İznine İlişkin 146 Sayılı Sözleşmenin Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Hakkında Kanun Tasarısı ile Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler ve Dışışleri Komisyonları Raporları (1/507) (S. Sayısı : 172)

25.- Gemiadamlarının Ülkelerine Geri Gönderilmesine İlişkin 166 Sayılı Sözleşmenin Onaylanmasının Uygun Bulunduğu Hakkında Kanun Tasarısı ile Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler ve Dışişleri Komisyonları Raporları (1/509) (S. Sayısı : 174)

26.- Gemiadamlarının Hastalanması, Yaralanması ya da Ölümü Halinde Armatörün Sorumluluğuna İlişkin 55 Sayılı Sözleşmenin Onaylanmasının Uygun Bulunduğu Hakkında Kanun Tasarısı ile Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler ve Dışişleri Komisyonları Raporları (1/497) (S. Sayısı : 164)

27.- Gemilerde Mürettebat İçin İaşe ve Yemek Hizmetlerine İlişkin 68 Sayılı Sözleşmenin Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ile Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler ve Dışişleri Komisyonları Raporları (1/498) (S. Sayısı : 165)

28.- Gemi Aşçılarının Meslekî Ehliyet Diplomalarına İlişkin 69 Sayılı Sözleşmenin Onaylanmasının Uygun Bulunduğu Hakkında Kanun Tasarısı ile Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler ve Dışişleri Komisyonları Raporları (1/501) (S. Sayısı : 168) 

29.- Gemiadamlarının Sağlığının Korunması ve Tıbbî Bakımına İlişkin 164 Sayılı Sözleşmenin Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ile Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler ve Dışişleri Komisyonları Raporları (1/506) (S. Sayısı : 171)

30.- Liman İşlerinde Sağlık ve Güvenliğe İlişkin 152 Sayılı Sözleşmenin Onaylanmasının Uygun Bulunduğu Hakkında Kanun Tasarısı ile Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler ve Dışişleri Komisyonları raporları (1/508) (S. Sayısı : 173)

VII.- SORULAR VE CEVAPLAR

A) YazIlI Sorular ve CevaplarI

1.- Ankara Milletvekili Mehmet Tomanbay'ın, Gazi Üniversitesi Rektörlüğüyle ilgili bazı iddialara ilişkin sorusu ve Millî Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik'in cevabı (7/700)

2.- Adana Milletvekili Atillâ Başoğlu'nun, Bakanlar Kurulu üyelerinin imzalarına ilişkin Başbakandan sorusu ve Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Mehmet Ali Şahin'in cevabı (7/710)

3.- Adana Milletvekili Atillâ Başoğlu'nun, Adana-Pozantı Belemedik Köyü Muhtarı hakkındaki bazı iddialara ilişkin sorusu ve İçişleri Bakanı Abdülkadir Aksu'nun cevabı (7/714)

4.- Trabzon Milletvekili Cevdet Erdöl'ün, sağlık personeline ve bazı sağlık hizmetlerine ilişkin sorusu ve Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı Bülent Arınç'ın cevabı (7/742)

5.- Adana Milletvekili Atillâ Başoğlu'nun, Atatürk Orman Çiftliği arazilerine ilişkin Başbakandan sorusu ve Tarım ve Köyişleri Bakanı Sami Güçlü'nün cevabı (7/752)

6.- Muğla Milletvekili Cumhur Yaka'nın, Halk Bankası ile Ziraat Bankasının birleştirileceği iddialarına ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı Ali Babacan'ın cevabı (7/776)

7.- Çanakkale Milletvekili Ahmet Küçük'ün, Çanakkale Meyvecilik Üretme İstasyonunun özelleştirilip özelleştirilmeyeceğine ilişkin sorusu ve Tarım ve Köyişleri Bakanı Sami Güçlü'nün cevabı (7/783)

8.- İzmir Milletvekili Ahmet Ersin'in, taksici cinayetlerine ilişkin sorusu ve İçişleri Bakanı Abdülkadir Aksu'nun cevabı (7/789)

9.- Ankara Milletvekili Yakup Kepenek'in, üst yönetim kadrolarına yapılan atamalara ilişkin Başbakandan sorusu ve Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Mehmet Ali Şahin'in cevabı (7/794)

10.- Antalya Milletvekili Feridun Fikret Baloğlu'nun, Vakıflar Bankası müfettiş yardımcılığı sözlü sınavıyla ilgili bazı iddialara ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Mehmet Ali Şahin'in cevabı (7/806)

11.- Isparta Milletvekili Mevlüt Coşkuner'in, Hasankeyf ve Munzur Vadisini etkileyecek barajların yapımına ilişkin sorusu ve Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanı Mehmet Hilmi Güler'in cevabı (7/812)

12.- Konya Milletvekili Atilla Kart'ın, Akşehir Gölü kıyısındaki taşınmazlarla ilgili soruna ilişkin sorusu ve Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanı Mehmet Hilmi Güler'in cevabı (7/822)

13.- Erzurum Milletvekili Mustafa Ilıcalı'nın, trafik denetimine ilişkin sorusu ve İçişleri Bakanı Abdülkadir Aksu'nun cevabı (7/831)

14.- Mardin Milletvekili Mehmet Beşir Hamidi'nin, Nusaybin ve Şenyurt sınır kapılarındaki geçişlerle ilgili çalışmalara ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı Kürşad Tüzmen'in cevabı (7/835)

15.- Samsun Milletvekili Mehmet Kurt'un, Samsun Gemi İnşa Sanayi Bölgesi Projesine ilişkin sorusu ve Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım'ın cevabı (7/840)

16.- Sinop Milletvekili Engin Altay'ın, İnternet kullanımını desteklemek amacıyla planlanan çalışmalara ilişkin sorusu ve Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım'ın cevabı (7/842)

17.- Edirne Milletvekili Rasim Çakır'ın, prinç ithalatının sınırlandırılıp sınırlandırılmayacağına ilişkin sorusu ve Tarım ve Köyişleri Bakanı Sami Güçlü'nün cevabı (7/847)

18.- İstanbul Milletvekili Emin Şirin'in, akaryakıt dağıtım payına yapılan zamma ilişkin sorusu ve Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanı Mehmet Hilmi Güler'in cevabı (7/851)

19.- Tekirdağ Milletvekili Mehmet Nuri Saygun'un, bir gazetede yeralan AKP Genel Başkanının Saddam Hüseyin ile ilgili bir ifadesine ilişkin Başbakandan sorusu ve Dışişleri Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Abdullah Gül'ün cevabı (7/854)

20.- Adana Milletvekili Atillâ Başoğlu'nun, Adana-Dumlupınar Köyünün su sorununa ilişkin sorusu ve Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanı Mehmet Hilmi Güler'in cevabı (7/865)

21.- Yozgat Milletvekili Emin Koç'un, Yozgat Yatalak ve Yaşlılar Özel Bakım Rehabilitasyon Merkezî inşaatına ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı Güldal Akşit'in cevabı (7/869)

22.- Sinop Milletvekili Engin Altay'ın, Karasu Barajı ve çevre yolu projelerine ödenek çıkarılıp çıkarılmayacağına ilişkin sorusu ve Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanı Mehmet Hilmi Güler'in cevabı (7/870)


I. - GEÇEN TUTANAK ÖZETİ

TBMM Genel Kurulu saat 15.00'te açılarak iki oturum yaptı.

Muğla Milletvekili Orhan Seyfi Terzibaşıoğlu, Muğla'nın düşman işgalinden kurtarılış yıldönümüne,

İstanbul Milletvekili Berhan Şimşek, Emekliler Haftası ve emeklilerin içerisinde bulundukları ekonomik sorunlar ile alınması gereken tedbirlere,

Erzurum Milletvekili Muzaffer Gülyurt, biyoteknoloji ve genetik biliminin sağlık alanındaki önemine ve bu alanda yapılması gerekenlere,

İlişkin gündemdışı birer konuşma yaptılar.

Mersin Milletvekili Mustafa Özyürek ve 77 milletvekilinin, Ankara Büyükşehir Belediyesinin plansız ve programsız projelerle kaynak israfına yol açmasına göz yumduğu ve gerekli önlemleri almayarak görevini kötüye kullandığı ve bu eylemlerinin Türk Ceza Kanununun 228, 230 ve 240 ıncı maddelerine uyduğu iddiasıyla İçişleri Bakanı Abdülkadir Aksu hakkında Meclis soruşturması (9/1),

Malatya Milletvekili Ferit Mevlüt Aslanoğlu ve 21 milletvekilinin, elektrik üretim politikası ve bölgesel elektrik tarifesi uygulaması konusunda Meclis araştırması (10/119),

Açılmasına ilişkin önergeleri Genel Kurulun bilgisine sunuldu; Meclis soruşturması önergesinin Anayasanın 100 üncü maddesine göre en geç bir ay içinde olmak üzere Danışma Kurulunca tespit edilecek görüşme gününün Genel Kurulun onayına sunulacağı, Meclis araştırması önergesinin gündemdeki yerini alacağı ve öngörüşmesinin, sırası geldiğinde yapılacağı açıklandı.

Gündemin "Kanun Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler" kısmının:

1 inci sırasında bulunan, Adlî Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Bölge Adliye Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yetkileri Hakkında Kanun Tasarısının (1/521) (S. Sayısı: 146) görüşmeleri, daha önce geri alınan maddelere ilişkin komisyon raporu henüz gelmediğinden;

2 nci sırasında bulunan, Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununda Değişiklik Yapılmasına İlişkin (1/523) (S. Sayısı : 152),

6 ncı sırasında bulunan, Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Bangladeş Halk Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Gelir Üzerinden Alınan Vergilerde Çifte Vergilendirmeyi Önleme ve Vergi Kaçakçılığına Engel Olma Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair (1/414) (S. Sayısı: 157),

Kanun Tasarılarının görüşmeleri, komisyon yetkilileri Genel Kurulda hazır bulunmadıklarından;

Ertelendi.

3 üncü sırasında bulunan, Eleman Temininde Güçlük Çekilen Yerlerde Sözleşmeli Sağlık Personeli Çalıştırılması ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun (1/611) (S. Sayısı: 209)

4 üncü sırasında bulunan, Karayolu Taşıma Kanunu (1/354) (S. Sayısı: 141),

Tasarılarının, yapılan görüşmelerden sonra,

5 inci sırasında bulunan, Kaçakçılıkla Mücadele Kanunu Tasarısının (1/591) (S. Sayısı: 199) ise, görüşmesini müteakiben elektronik cihazla yapılan açıkoylamasından sonra,

Kabul edildikleri ve kanunlaştıkları açıklandı.

15 Temmuz 2003 Salı günü saat 15.00'te toplanmak üzere, birleşime19.26'da son verildi.

 

 

Nevzat Pakdil

 

 

 

Başkanvekili

 

 

Türkân Miçooğulları

 

Mehmet Daniş

 

İzmir

 

Çanakkale

 

Kâtip Üye

 

Kâtip Üye

          No.: 150

II. - GELEN KÂĞITLAR

11. 7. 2003 CUMA

Sözlü Soru Önergeleri

1.- İzmir Milletvekili Vezir Akdemir'in, İzmir İlinde demiryolunun yer altına alınması ve metro yapımı konusunda bir çalışma olup olmadığına ilişkin Ulaştırma Bakanından sözlü soru önergesi (6/650) (Başkanlığa geliş tarihi: 3.7.2003)

2.- Adana Milletvekili Atilla Başoğlu'nun, petrol aramalarında gerekli derinliğe inilmediği iddialarına ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanından sözlü soru önergesi (6/651) (Başkanlığa geliş tarihi: 10.7.2003)

3.- Antalya Milletvekili Osman Özcan'ın, ABD'nin Kuzey Irak'ta bölücü terör örgütüne destek verdiği iddialarına ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/652) (Başkanlığa geliş tarihi: 10.7.2003)

Yazılı Soru Önergeleri

1.- İzmir Milletvekili Hakkı Ülkü'nün, LPG ikmal tesislerine ilişkin Sanayi ve Ticaret Bakanından yazılı soru önergesi (7/934) (Başkanlığa geliş tarihi: 10.7.2003)

2.- Edirne Milletvekili Necdet Budak'ın, çeltik ithalatının durdurulup durdurulmayacağına ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/935) (Başkanlığa geliş tarihi: 10.7.2003)

3.- Osmaniye Milletvekili Necati Uzdil'in, uzman erbaşların malulen emekliliklerinde rapor sorununa ilişkin Millî Savunma Bakanından yazılı soru önergesi (7/936) (Başkanlığa geliş tarihi: 10.7.2003)

4.- Ankara Milletvekili Yakup Kepenek'in, İstanbul Müzik Festivalinde bir esere sansür uygulandığı iddiasına ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından yazılı soru önergesi (7/937) (Başkanlığa geliş tarihi: 10.7.2003)

5.- İstanbul Milletvekili Ali Rıza Gülçiçek'in, ülkemize girişte doldurulması istenen Sağlık Deklarasyon Kartına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/938) (Başkanlığa geliş tarihi: 10.7.2003)

6.- İstanbul Milletvekili Ali Rıza Gülçiçek'in, 1992 yılındaki Sivas olayları anısına müze ve etkinlik yapılıp yapılmayacağına ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından yazılı soru önergesi (7/939) (Başkanlığa geliş tarihi: 10.7.2003)

7.- İzmir Milletvekili Erdal Karademir'in, İstanbul-Beykoz-Çavuşbaşı Beldesindeki arazisine ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru önergesi (7/940) (Başkanlığa geliş tarihi: 10.7.2003)

8.- İzmir Milletvekili Oğuz Oyan'ın, Vergi Barışı Kanunu kapsamında tahakkuk ettirilen ve tahsil edilen vergi, gecikme faizi ve diğer gelirlere ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru önergesi (7/941) (Başkanlığa geliş tarihi: 10.7.2003)

9.- İzmir Milletvekili Ahmet Ersin'in, İmar Bankasındaki "off-shore" hesaplara ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/942) (Başkanlığa geliş tarihi: 10.7.2003)
                                                                                                                 No. : 151

14. 7. 2003 PAZARTESİ

Raporlar

1.- Türkiye Adalet Akademisi Kanunu Tasarısı ile Adalet ve Plan ve Bütçe Komisyonları Raporları (1/298) (S. Sayısı: 213) (Dağıtma tarihi: 14.7.2003) (GÜNDEME)

2.- Güneydoğu Avrupa Çokuluslu Barış Gücü Anlaşmasına 4 üncü Ek Protokolün Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu (1/539) (S. Sayısı: 215) (Dağıtma tarihi: 14.7.2003) (GÜNDEME)

3.- Batı Avrupa Birliği, Ulusal Temsilciler ve Uluslararası Görevlilerin Statüsü Hakkında Anlaşmanın, Türkiye Tarafından Batı Avrupa Silahlanma Örgütü Faaliyetleri ile İlgili Olarak Uygulanması ve Buna İlişkin Mektupların Onaylanmasının Uygun Bulunduğu Hakkında Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu (1/379) (S. Sayısı: 216) (Dağıtma tarihi: 14.7.2003) (GÜNDEME)

4.- Birleşmiş Milletler Hazır Barış Gücü Düzenlemeleri Sistemine Katkılar Hakkında Türkiye Hükümeti ve Birleşmiş Milletler Arasında Ortak Niyet Beyanının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu (1/429) (S. Sayısı: 217) (Dağıtma tarihi: 14.7.2003) (GÜNDEME)

5.- Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Moldova Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Savunma Sanayii İşbirliği Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu (1/447) (S. Sayısı: 218) (Dağıtma tarihi: 14.7.2003) (GÜNDEME)

6.- Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Amerika Birleşik Devletleri Hükümeti Arasında Karşılıklı Kalite Güvence Hizmetlerine İlişkin Anlaşmanın Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu (1/476) (S. Sayısı: 219) (Dağıtma tarihi: 14.7.2003) (GÜNDEME)

7.- Yargıtay Kanununda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Tasarısı ve Adalet Komisyonu Raporu (1/627) (S. Sayısı: 221) (Dağıtma tarihi: 14.7.2003) (GÜNDEME)

8.- Sosyal Güvenlik Kurumu Teşkilâtının Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanun Tasarısı ile Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler ve Plan ve Bütçe Komisyonları Raporları (1/294) (S. Sayısı: 222) (Dağıtma tarihi: 14.7.2003) (GÜNDEME)

Yazılı Soru Önergeleri

1.- Tokat Milletvekili Resul Tosun'un, hastanelerde ziyaretçilerden ücret alındığı iddiasına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/943) (Başkanlığa geliş tarihi: 11.7.2003)

2.- Samsun Milletvekili Mehmet Kurt'un, bir Türk futbolcusunun taltifine ve ülkemizin tanıtımında değerlendirilmesine ilişkin Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısından (Mehmet Ali Şahin) yazılı soru önergesi (7/944) (Başkanlığa geliş tarihi: 11.7.2003)

3.- İstanbul Milletvekili Emin Şirin'in, Koç Üniversitesinin kurulduğu orman arazisine ilişkin Çevre ve Orman Bakanından yazılı soru önergesi (7/945) (Başkanlığa geliş tarihi: 11.7.2003)

4.- İstanbul Milletvekili Emin Şirin'in, 4916 sayılı Kanunun geçici 5 inci maddesinin uygulanmasına ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru önergesi (7/946) (Başkanlığa geliş tarihi: 11.7.2003)

Süresi İçinde Cevaplandırılmayan Yazılı Soru Önergesi

1.- Antalya Milletvekili Tuncay Ercenk'in, esnafın kredi faizi borcunun silinip silinmeyeceğine ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/696)

 

                                                                                                         No. : 152

15. 7. 2003 SALI

Tasarılar

1.- Bazı Kanunlarda ve Millî Piyango İdaresi Genel Müdürlüğü Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısı (1/641) (Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm ve Plan ve Bütçe Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi: 10.7.2003)

2.- 1739 Sayılı Millî Eğitim Temel Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısı (1/642) (Millî Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor ve Plan ve Bütçe Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi: 9.7.2003)

3.- 15.5.2002 Tarihli ve 4756 Sayılı Kanunun Geçici  1 inci Maddesinin Değiştirilmesi Hakkında Kanun Tasarısı (1/643) (Anayasa Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi: 9.7.2003)

Teklif

1.- İzmir Milletvekili Ali Rıza Bodur ve 5 Milletvekilinin; Devlet Memurları Kanununa Ekli IV Sayılı Makam Tazminatı Cetvelinde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi (2/168) (Plan ve Bütçe Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi: 9.7.2003)

Raporlar

1.- Çeşitli Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına İlişkin 19.6.2003 Tarihli ve 4903 Sayılı Kanun ve Anayasanın 89 uncu Maddesi Gereğince Cumhurbaşkanınca Bir Daha Görüşülmek Üzere Geri Gönderme Tezkeresi ve Adalet Komisyonu Raporu (1/633) (S. Sayısı: 220) (Dağıtma tarihi: 15.7.2003) (GÜNDEME)

2.- Bazı Kanunlarda ve Genel Kadro ve Usulü Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile İçişleri ve Plan ve Bütçe Komisyonları Raporları (1/626) (S. Sayısı: 223) (Dağıtma tarihi: 15.7.2003) (GÜNDEME)

3.- Orman Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ve Tarım, Orman ve Köyişleri Komisyonu Raporu (1/638) (S. Sayısı: 224) (Dağıtma tarihi: 15.7.2003) (GÜNDEME)

Sözlü Soru Önergesi

1.- Şanlıurfa Milletvekili Mehmet Vedat Melik'in, Şanlıurfa İl Sağlık Müdürünün atanması ve görevden alınmasına ilişkin Sağlık Bakanından sözlü soru önergesi (6/653) (Başkanlığa geliş tarihi: 14.7.2003)

Yazılı Soru Önergeleri

1.- Konya Milletvekili Atilla Kart'ın, Seydişehir Alüminyum Tesislerine ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi (7/947) (Başkanlığa geliş tarihi: 14.7.2003)

2.- İzmir Milletvekili Hakkı Ülkü'nün 4837 sayılı Kanun kapsamında tahsil edilen ek emlak vergisi tutarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/948) (Başkanlığa geliş tarihi: 14.7.2003)

3.- Afyon Milletvekili Halil Ünlütepe'nin, yatırımları teşvik edici düzenlemeler kapsamına Afyon İlinin girip girmeyeceğine ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/949) (Başkanlığa geliş tarihi: 14.7.2003)

4.- İstanbul Milletvekili Gürsoy Erol'un, özürlü personel istihdamına ilişkin Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanından yazılı soru önergesi (7/950) (Başkanlığa geliş tarihi: 14.7.2003)

5.- Adana Milletvekili Tacidar Seyhan'ın, Çukobirlik yöneticileri hakkındaki çeşitli iddialara ve Adana'daki bazı fabrikalara ilişkin Sanayi ve Ticaret Bakanından yazılı soru önergesi (7/951) (Başkanlığa geliş tarihi: 14.7.2003)

6.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt'ün, Kars-Tiflis demiryolu projesine ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi (7/952) (Başkanlığa geliş tarihi: 14.7.2003)

7.- İzmir Milletvekili Hakkı Akalın'ın, Karşıyaka Devlet Hastanesi Acil Servisinin ne zaman hizmete açılacağına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/953) (Başkanlığa geliş tarihi: 14.7.2003)

8.- Edirne Milletvekili Necdet Budak'ın, Kırkpınar Güreşlerinin desteklenmesine ilişkin Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısından (Mehmet Ali Şahin) yazılı soru önergesi (7/954) (Başkanlığa geliş tarihi: 14.7.2003)

9.- Konya Milletvekili Atilla Kart'ın, basında çıkan bir habere ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/955) (Başkanlığa geliş tarihi: 14.7.2003)

BİRİNCİ OTURUM

Açılma Saati: 15.00

15 Temmuz 2003 Salı

BAŞKAN: Başkanvekili Sadık YAKUT

KÂTİP ÜYELER: Enver YILMAZ (Ordu), Yaşar TÜZÜN (Bilecik)

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 106 ncı Birleşimini açıyorum.

III.- Y O K L A M A

BAŞKAN - Elektronik cihazla yoklama yapacağım.

Yoklama için 5 dakika süre vereceğim. Sayın milletvekillerinin, oy düğmelerine basarak salonda bulunduklarını bildirmelerini; bu süre içerisinde elektronik sisteme giremeyen sayın milletvekillerinin, salonda hazır bulunan teknik personelden yardım istemelerini; bu yardıma rağmen sisteme giremeyen üyelerin ise, yoklama pusulalarını, teknik personel aracılığıyla, 5 dakikalık süre içerisinde Başkanlığa ulaştırmalarını rica ediyorum.

Yoklama işlemini başlatıyorum.

(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)

BAŞKAN - Toplantı yetersayısı vardır; görüşmelere başlıyoruz.

Gündeme geçmeden önce, üç arkadaşıma gündemdışı söz vereceğim.

Gündemdışı ilk söz, Karabük İlinin ve Kardemir AŞ'nin sorunlarıyla ilgili söz isteyen Karabük Milletvekili Sayın Hasan Bilir'e aittir.

Buyurun Sayın Bilir. (AK Parti sıralarından alkışlar)

Konuşma süreniz 5 dakikadır.

IV. - BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI

A) GÜNDEMDIŞI KONUŞMALAR

1. - Karabük Milletvekili Hasan Bilir’in, Karabük İli ve Kardemir A. Ş.’nin sorunlarına ilişkin gündemdışı konuşması

HASAN BİLİR (Karabük) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Kardemir Anonim Şirketinin içinde bulunduğu şartları tespit etmek üzere söz almış bulunuyorum; bu vesileyle, Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.

Değerli milletvekilleri, Yüce Meclisimizde görev yapan bütün milletvekillerimizi ilintilendiren, Karabük ile ilgili, çok önemli bir hususu dikkatlerinize sunmak istiyorum: Geçmişte 16 000 işçi çalıştırma kapasiteli Karabük Demir Çelik Fabrikalarında, Türkiye'nin bütün vilayetlerinden gelen vatandaşlarımız çalışmışlar, emek ve alınterlerini Karabük'te bırakmışlardır. Daha sonra, bu güzel ve şirin Anadolu kentimizde yerleşmişler ve artık, ebediyete kadar bizim hemşerilerimiz olmuşlardır. Bu anlamda, Karabük, Türkiye mozaiğini barındıran, kozmopolit bir kentimizdir. Çok çeşitli yörelerin insanlarının bu birliği ve dirliği nasıl sağladıkları sosyolojik yönden incelemeye değer bir olgudur.

Değerli milletvekilleri, Türkiye entegre demir-çelik sanayiinin merkezi Karabük'teki Kardemir Anonim Şirketidir. Cumhuriyet tarihimiz boyunca Türkiye'nin inşası misyonunu üstlenmiş olan Kardemir, son sekiz yıldır tamamen halka açık, özel bir şirket halinde faaliyetlerini sürdürmektedir. Kötü idareler, popülist, siyasî ve sendikal müdahaleler sonucu, maalesef, fabrikamız zor durumlara sürüklenmiştir. Çalışanlarımız, ağır sanayii sektöründe görülmemiş düzeyde düşük ücretlere razı olmuş, ücretsiz izinlere katlanmış, kazanılmış sendikal haklarından feragat etmişlerdir. Fabrikamız, istismar edilmiş, sayıları  45 000-50 000'i bulan hissedarların menfaatlarına hizmet edeceği yerde, maalesef, yönetim kurulu üyesi birtakım çevrelere menfaatlar sağlanmıştır.

Değerli arkadaşlarım, bugün gurur duyarak sizlere ve bütün Türkiye'ye bildiriyorum ki, artık, Kardemirde hiçbir şey eskisi gibi değildir. Öncelikle, Yüce Meclisimizin kürsüsünden, 58 inci ve 59 uncu hükümetimize bir Karabüklü olarak minnetlerimi ve şükranlarımı arz ediyorum. AK Parti hükümetleri, yüzbinlerce insanı, Türkiyemizin birçok vilayetini direkt veya indirekt alakadar eden Kardemir Anonim Şirketi için çok sıcak yaklaşımlar sergilemektedir. İşte, bu, dibe vurmuş, durma noktasına gelmiş ağır sanayimiz için, uygulamaya konulan yepyeni bir zihniyetin işaretidir. Bugün, Kardemir, çalışan, üreten ve kazanan bir şirkettir. Bugün, Kardemir, emin ve ehil ellerde idare edilmektedir. Bugün, Kardemir, geçmişte olduğu gibi, ücretsiz izinleri, işçi çıkarmayı düşünen değil, kapasite artırma hesapları yapan bir fabrikadır. Bugün, Kardemir, Sayın Başbakanımızın kamuoyuna taahhüt ettiği demiryolu rayı üretimini dünya standartlarında gerçekleştirmenin gururunu yaşamaktadır. İşçilerimiz maaşlarını zamanında almaktadırlar. İşçi ve işveren, geçtiğimiz günlerde, yeni bir toplusözleşmeyi barış ve huzur ortamı içerisinde gerçekleştirmişlerdir. Kardemirde, artık, siyasî müdahaleler olmamaktadır; huzur ve çalışma barışı yeniden tesis edilmiş, geleceğe daha güvenli bakılmaktadır.

Değerli milletvekilleri, bugün, burada, bir zihniyetin değişiminden, kalkınma hamlesine başlayan dev bir şirketin başarılarından söz ederken, ileriye yönelik muhtemel bazı tehlikeleri de işaret etmiş, bazı şerhleri Meclis zabıtlarına geçirmiş bir milletvekili olmak istiyorum. Kardemir Anonim Şirketiyle ilgili, birtakım çevrelerce öteden beri sürdürülen bazı çirkin oyunlar, maalesef, sona ermiş değildir. Kardemir Anonim Şirketi, 2 milyar doların üzerinde çok büyük bir kıymettir. Bu kıymet, geçmişten geleceğe, her zaman, Kardemiri, kıymetiyle orantılı olmayan çok küçük sembolik paralarla ele geçirmek isteyen bazı çevrelerin iştahını kabartmıştır. Bugün, maalesef, aynı sinsi çabalar devam etmektedir. Sektörün ve şirketin sıkıntıda olduğu dönemlerde ortalıkta görünmeyen bu çevreler, şirketin düze çıkma eğilimi gösterdiği dönemlerde sahnede yerlerini gecikmeden almaktadırlar. Vicdanlara rahatsızlık veren, Türk Ticaret Kanunu ve ticarî ahlakla bağdaşmayan uygulamalarla hem yönetim kurullarını işgal etmekte hem de medyada sık sık yer aldığı gibi, insider trading, yani, içeriden bilgi almak koşuluyla, şirketle şahsî ticarî faaliyetlerini devam ettirmektedirler.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Bilir, konuşmanızı toparlar mısınız.

Buyurun.

HASAN BİLİR (Devamla) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

Bunlar hakkında, gerek Sanayi Bakanlığımızca gerek Sermaye Piyasası Kurulunca inceleme ve soruşturmalar devam etmektedir.

Tarihe şerh düşüyorum: Tamamlanmak üzere olan borç yapılanması sona erdiğinde, Kardemir üzerinde Türkiye Cumhuriyeti Devletinin hiçbir denetim ve yaptırımı kalmayacaktır. 3 000 000 - 5 000 000 dolar gibi sembolik rakamlarla, bazı kişi ve gruplar, şirketin, âdeta, tek sahibi olma yolundadırlar. Türkiye Cumhuriyeti Devleti, Kardemir Anonim Şirketinde altın hisseyi elinde bulundurmak zorundadır; aksi halde, ileride, önü alınmaz çok vahim gelişmeler kaçınılmazdır.

Yüce Meclisi ve Yüce Türk Milletini bu konuda bilgilendirir; bu vesileyle en derin saygılarımı sunarım. (AK Parti sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Bilir.

Gündemdışı ikinci söz, elektrik ücretleriyle ilgili söz isteyen Bitlis Milletvekili Edip Safder Gaydalı'ya aittir.

Buyurun Sayın Gaydalı. (Alkışlar)

Konuşma süreniz 5 dakikadır.

2. - Bitlis Milletvekili Edip Safder Gaydalı’nın, hükümet tarafından çeşitli bölgelerde uygulanmak istenilen farklı elektrik ücret tarifelerine ilişkin gündemdışı konuşması ve Millî Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik’in cevabı

EDİP SAFDER GAYDALI (Bitlis) - Sayın Başkan, çok değerli milletvekilleri; hükümetimiz tarafından çeşitli bölgelerde uygulanmak istenen farklı elektrik tarifeleri üzerinde söz almış bulunuyorum; bu vesileyl, Yüce Heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Bildiğiniz gibi, Enerji ve Tabiî Kaynaklar Sayın Bakanı ve Enerji Piyasası Düzenleme Kurulu Sayın Başkanı tarafından, bölgesel tarifeye geçildiği; böylece, kayıp-kaçak engellenerek, ucuz elektrik enerjisi sağlanacağı dile getirildi; ama, bu konuda fazlaca bir açıklama yapılmadı.

Sayın milletvekilleri, bunun ne anlama geldiğini biliyor musunuz; izin verirseniz, bir defa da ben izah etmek istiyorum. Kalkınmada geri kalmış yörelerimizin sayın milletvekilleri; yani, sanayisi olmayan illerin ve yörelerin sayın milletvekilleri, eğer, bugünkü haliyle, TEDAŞ, bölgesel tarifeye geçerse, hiçbiriniz bölgelerinize gidemeyeceksiniz; çünkü, sanayisi olmayan yörelerde elektrik satış fiyatları iki, üç misli artıyor; oysa, en iyi siz bilirsiniz ki, bu ülkenin en yoksul insanları, ödeme gücü en düşük insanları, bu yörenin insanlarıdır. Bu insanlar, zaten, elektrik parasını ödeyememektedirler. Sayın Bakan, söyler misiniz, şu anda, elektrik parasını ödeyemeyen bu insanlar, üç misli bedeli nasıl ödeyeceklerdir? Adalet ve Kalkınma Partisi Hükümet Programında ucuz ve güvenilir enerji vaat edilmedi mi? Adalet ve Kalkınma Partisi Acil Eylem Planında elektrik fiyatlarının indirileceği belirtilmedi mi? Sayın Bakanımız elektrik fiyatlarının ucuzlatılacağını söylemedi mi? Evet, bunların tamamını biliyorsunuz; ama, şimdi, seçim bölgelerinizde elektrik fiyatları üç katına çıkıyor. Bu nasıl vaattir; inanın, anlamakta güçlük çekiyorum.

Şimdi, Sayın Bakan, söz alıp "bahsettiğiniz bölgelerde elektriğin yüzde 50'den fazlası kayıp-kaçağa gidiyor veya çalınıyor; çaresiz kaldık" diyebilir. Böyle bir savunmayı kabul etmek ne derece doğrudur, bilemiyorum. Evet, bu bölgelerde kayıp-kaçak oranlarının yüksekliği doğrudur; ama, soruyorum; bu bölgeler nasıl bir süreçten geçmiştir. Bu bölgelerde, bir dönem, bırakınız sıradan vatandaşı, resmî daireler bile kaçak elektrik kullanır duruma gelmemiş midir? Sonra, belirtilen yüksek oranlı kayıp-kaçağın yüzde kaçı kaçaktır; bunu ölçebiliyor musunuz; yoksa, önemli bir kısmı kayıp mıdır?

Sizden önceki dönemde iyi bir planlama ve işin ehli insanları çalıştırmakla, kayıp-kaçak oranları bir iniş trendine girmemiş midir? Şimdi, işin ehlî insanlar görevlerinden alınmakta, artan kayıp-kaçakların faturası da bölge halkına yüklenmek istenmektedir. Faturasını düzgün ödeyen vatandaş, yarın, yakanıza yapışmayacak mıdır? Bu nasıl bir işletmecilik anlayışıdır ki, ben işletmemi yönetemiyorum, kâr ettiremiyorum; o zaman, bedelini, müşteriler ödesin. Böyle bir anlayış olabilir mi?!

Sayın Bakan "4628 sayılı Yasanın emredici hükmü; yasa, her türlü çapraz sübvansiyonu yasaklıyor ve şeffaf, liberal bir elektrik piyasası yaratıp, enerji alanında Avrupa Birliğiyle bütünleşmemizi sağlayacak bir düzenleme getiriyor, bu yüzden uygulanacak" diyebilir.

Evet değerli arkadaşlarım, 4628 sayılı Elektrik Piyasası Yasası, Avrupa Birliği standartlarında bir elektrik piyasasını emrediyor, şeffaflığı emrediyor, tekelleşmeyi kaldırıyor, her türlü çapraz sübvansiyonu yasaklıyor.

Doğrudur, kime yasaklıyor; TEDAŞ'a ve yarın doğacak elektrik şirketlerine yasaklıyor; ama, aynı yasanın üçüncü bölümünde yer alan "Tarifeler, Tüketicilerin Desteklenmesi, Özelleştirme ve Diğer Hükümler" başlıklı 13 üncü maddesinin (c) bendinde, aynen "belirli bölgelere ve/veya belirli amaçlara yönelik olarak tüketicilerin desteklenmesi amacıyla sübvansiyon yapılması gerektiğinde, bu sübvansiyon fiyatlara müdahale edilmeksizin, miktarı ile esas ve usulleri Bakanlığın teklifi ve Bakanlar Kurulu kararı ile belirlenmek üzere söz konusu tüketicilere geri ödeme şeklinde yapılır" deniliyor.

Hükümetimize buradan seslenmek istiyorum: Geliniz, bu sübvansiyonu yapınız, hem öylesine yapınız ki, batıda düşen fiyatlara eşdeğer olacak şekilde yapınız; Hükümet Programında, Acil Eylem Planında beyanlarınızda verdiğiniz ucuz elektrik sözünü de tutmuş olursunuz. Aksi halde, İktidar Partisi milletvekilleri bölgeye gidemeyeceği gibi, doğu ve güneydoğuda yapılan tahsilat sıfıra düşecek ve değerler daha da kötüye gidecektir. Bunu görmek için falcı olmak gerekmiyor.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Buyurun Sayın Gaydalı; konuşmanızı toparlayabilir misiniz.

EDİP SAFDER GAYDALI (Devamla) - Ayrıca, bazı illerimizin ticaret odası başkanları, illerinin organize sanayi bölgelerinin yapımının hükümetimiz tarafından ertelendiğini belirtmektedirler. Hükümetimiz -acilen- organize sanayi bölgelerinin yapımı ve farklı elektrik tarifeleri konusunda halkımızı zarardide etmeyecek önlemleri bir an önce almalıdır.

Yüce Heyetinize en derin saygılarımı arz ediyorum. (Alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Gaydalı.

Konuşmaya, hükümet adına, Millî Eğitim Bakanı Sayın Hüseyin Çelik cevap vereceklerdir.

Buyurun Sayın Çelik.

Konuşma süreniz 20 dakikadır. (AK Parti sıralarından alkışlar)

MİLLÎ EĞİTİM BAKANI HÜSEYİN ÇELİK (Van) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Bitlis Milletvekilimiz Sayın Edip Safder Gaydalı'nın, bölgesel elektrik fiyatı uygulamasıyla ilgili olarak yapmış olduğu gündemdışı konuşmaya hükümet adına cevap vermek üzere söz almış bulunuyorum; Yüce Heyetinizi en derin saygılarımla selamlıyorum.

Öncelikle, hemen şunu ifade edeyim ki, özellikle kayıp ve kaçağın fazla olduğu bölgelerde, bu kayıp ve kaçakları, elektrik faturalarını zamanında, gününde ödeyen, yani, bu konuda son derece titiz ve hassas olan insanların faturalarına ilave etmek, onların boynuna yıkmak anlamına gelecek olan bölgesel fiyat uygulaması, hükümetimizin kararlaştırdığı, yürürlüğe koyduğu, yürürlüğe koymak istediği bir şey değildir.

Enerji Bakanlığı, kayıp ve kaçakları önlemek için bazı çalışmalar yapmaktadır. Hepimiz biliyoruz ki, belli yörelerimizde, belli illerimizde kayıp kaçaklar zaman zaman yüzde 50'nin, yüzde 60'ın üzerine çıkmaktadır. Aslında, Türkiye'de elektrik fiyatlarının genel olarak yüksek olmasının da temel sebeplerinden biri budur. Çok fazla, ama, haddinden fazla bir kayıp kaçaktan söz edilmektedir. Yapılan takipler, özellikle polisiye tedbirler de çoğu zaman sonuç vermemektedir; ancak, polisiye tedbirler sonuç vermiyor diye, yapılan aramalar, taramalar bu meselenin çözümü noktasında sonuç vermiyor diye, elektrik faturasını zamanında ödeyen, yaktığı elektriğin parasını ödeyen vatandaşın boynuna ekstra yük yüklemenin adil olmadığını, rasyonel olmadığını, bir hükümet üyesi olarak ben de kabul ediyorum ve böyle bir uygulamanın yanlış olduğunu biz de kabul ediyoruz. Ancak, hemen ifade edeyim, gazetelerde bu anlamda haberler çıktı. Sayın Bakana bendeniz de sordum böyle bir şey var mıdır diye. Sayın Bakan, kayıp kaçakların önlenmesi amacıyla bazı çalışmalar yapıldığını; ancak, henüz, bu anlamda kesin bir karara varılmadığını ifade etti. Dün, bu mesele, Bakanlar Kurulunda gündeme geldi. Sayın Başbakanımız, başkasının kaçak olarak kullandığı elektriği, elektrik faturasını, zamanında, hakkıyla ödeyen vatandaşa fatura etmenin, kesinlikle, akılla, mantıkla, rasyonaliteyle bağdaşmayacağını söyledi ve böyle bir uygulamanın da, kesinlikle, gündeme bile gelmemesi gerektiğini ifade etti. Bir hükümet üyesi olarak, şahsen, böyle bir kararname önüme gelirse, ben, böyle bir kararnameyi imzalamam. (Alkışlar)

Biliyorsunuz, suçların kişiselliği prensibi, hukukun temel prensiplerinden birisidir; yani, bir kişinin suçunun cezasını bir başkası çekmez; çekmemelidir. Suçların ferdîliği prensibinden hareketle, birisi, eğer, suç işliyorsa, kaçak elektrik kullanıyorsa, hiç kimse, o bölgenin halkına "senin bölgende birçok insan kaçak elektrik kullanıyor; sen, ya buna mâni ol ya onları ihbar et veyahut da senin elektrik faturanı yükselteceğim, sana elektriği daha pahalı satacağım" deme hakkına sahip değildir; bu doğru değildir, böyle bir şey olmamalıdır, olmaz da.

Ben, Sayın Gaydalı'nın sözlerinden sonra hemen şunu ifade etmek istiyorum: Değerli arkadaşlarım, biliyorsunuz, bu kayıp-kaçak meselesi, dün, birkaç ay içerisinde meydana gelmiş bir olay değildir; bu, yılların birikimi olan, kronik bir problemdir. Aslında, Türkiye'deki enerji problemini, Türkiye'deki enerji politikalarının yanlışlığını, biz, hükümet olarak, kucağımızda bulduk. Efendim, devrisabık edebiyatı yapıyorsunuz falan da denilebilir; ama, herkes biliyor ki, Türkiye'de, enerji konusunda, gerçekten stratejik adımlar atılmamıştır, ileriye dönük hesaplar yapılmamıştır; enerji konusunda da, diğer meselelerde olduğu gibi, bir vurdumduymazlık, öteden beri süregelmektedir. Hatta ve hatta, doğalgaz başta olmak üzere, birçok konuda, özellikle 57 nci hükümet döneminde, ondan önceki bazı hükümetler döneminde, Türkiye'nin, âdeta, geleceğini ipotek altına alacak şekilde yanlış kararlar verilmiştir. Hükümetimiz, bunların hepsini çözmek için kolları sıvamıştır. Elektrik meselesinde de, vatandaşımıza, özellikle sanayicimize en ucuz şekilde elektrik kullandırmak üzere büyük bir gayret içerisindeyiz; ancak, bütün bunların, sabahtan akşama, birkaç ay içerisinde çözülmesi elbette mümkün görülmemektedir. Yılların birikimi olan problemleri, birkaç ay içerisinde hükümetimizin çözmesini beklemek, aslında, haksızlık olur; ancak, tekrar ifade ediyorum, hükümetimiz hem vatandaşımızın evlerinde hem de sanayicimizin işyerlerinde daha ucuz elektrik kullanmasını temin amacıyla birçok çalışma yapmaktadır, birçok tedbire başvurulmaktadır. Kayıp ve kaçakları hiçbirimizin müdafaa etmesi söz konusu değildir. Kayıp ve kaçakların en minimuma inmesi, hepimizin arzusudur; bunu temin edecek olan da devletin kendisidir; devlet otoritesi bu işi çözmelidir. Devletin çözemediği bu meseleyi namuslu vatandaşlara fatura etmenin doğru olmadığını ben de kabul ediyorum. Hükümetimizin bu yönde almış olduğu bir karar yoktur. Böyle bir uygulama olduğu zaman, Van Milletvekili olarak, ben de, Sayın Gaydalı kadar ve diğer arkadaşlarımız kadar rahatsız olurum; bunu da huzurlarınızda beyan ediyorum.

Yüce Heyetinizi saygılarımla selamlıyorum. (Alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Bakan.

Gündemdışı üçüncü söz, ilköğretim ders kitaplarının bedava dağıtılması ve ders kitaplarıyla ilgili söz isteyen, Yalova Milletvekili Muharrem İnce'ye aittir.

Buyurun efendim. (Alkışlar)

Konuşma süreniz 5 dakikadır.

3. - Yalova Milletvekili Muharrem İnce’nin, son zamanlarda Millî Eğitim Bakanlığı tarafından gündeme getirilen ve uygulamaya konulan ilköğretim ders kitaplarının bedava dağıtılması ve ders kitaplarıyla ilgili diğer konulara ilişkin gündemdışı konuşması ve Millî Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik’in cevabı

MUHARREM İNCE (Yalova) - Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; son zamanlarda, Millî Eğitim Bakanlığı tarafından gündeme getirilen ve uygulamaya konulan, ilköğretim ders kitaplarının bedava dağıtılması ve ders kitaplarıyla ilgili diğer konularda gündemdışı söz almış bulunuyorum; hepinizi saygıyla selamlarım.

Değerli milletvekilleri, dünyanın bütün ülkelerinde, ilk ve ortaöğretimle ilgili ders kitapları stratejik bir araç olarak değerlendirilmektedir; o nedenle, ders kitaplarının, hazırlanmasından dağıtılmasına ve okutulmasına kadar her aşaması, adı Millî Eğitim olan bir bakanlık için önemlidir; bizim gibi, ulusal kimliğini eğitim üzerinden kurmaya çalışan bir ulus için daha da önemlidir.

Elbette ki, Anayasamızın öngördüğü biçimde, zorunlu ve bedava olan ilköğretimde okutulacak kitapların da devlet tarafından karşılanması takdir edilecek bir girişimdir. O nedenle, Millî Eğitim Bakanlığımızın başlattığı ilköğretim kitaplarının bedava dağıtılması projesi, özü itibariyle doğrudur. Ne var ki, konuyla ilgili gelişmeler yakından takip edildiğinde, bu uygulamanın bu denli masumane olmadığı anlaşılmaktadır. Ders kitapları piyasası bugün 250 trilyonu aşan bir pazara sahiptir. Millî Eğitim Bakanlığı, bu piyasanın 160 trilyonluk kısmını son uygulamayla kendi kontrolüne almış bulunmaktadır. 24 Haziran 2003 tarihinde yapılan ihaleyle, bedava dağıtılacak olan kitapların 63 milyon adedini 100 trilyon artı KDV karşılığı özel yayınevlerinden temin etme yoluna gidilmiştir. Buraya kadar herhangi bir sorun görünmemektedir. Sorun, Sayın Bakanın 2004-2005 öğretim yılı için okutulacak ders kitaplarını değiştireceğini söylemesi ve Talim Terbiye Kurulunda bu yönde çalışmaların şimdiden başlatılmış olmasıdır. Programlar değişeceğine göre, ders kitapları da değişecek demektir. Böylece, bir yıl sonra, 100 trilyona özel yayınevlerinden temin edilecek olan kitapların çöpe atılması gerekecektir. Başlangıcı masumane olan bu girişimin ortaya çıkardığı birinci gerçek, devletin 100 trilyon zarara uğratılmasıdır; devletin cebinden özel yayınevlerinin cebine bu paranın aktarılmasıdır.

Değerli milletvekilleri, düşünüyorum; Sayın Bakan, o çok düşündüğü velilerden ve öğrencilerden, neden, kayıt, nakil, onarım, karne, kırtasiye, yakıt ve yılda 30 000 000 katkı payı adı altında para toplamayı engellemeyi düşünmez; bu paraların toplanmasında öğretmene baskı yapılmasını durdurmaya çalışmaz; bunlara şimdiden önlem almaz!

Zaten, yoksul aile çocuklarının ders kitapları devlet tarafından bedava dağıtılmaktaydı. Halkın öncelikli talepleri bunlarken, neden, halkın bir talebinin olmadığı ders kitaplarını, öncelikli proje olarak ele alır; bu soruya verilecek cevap, bu masumane isteğin arkasında bulunan ikinci önemli konunun içerisindedir.

Sayın Bakanın bu girişimiyle, önümüzdeki öğretim yılında neleri tartışacağımız da belli olmuştur. Sayın Bakan, 28 Şubat sonrası Talim ve Terbiye Kurulunun onay verdiği ders kitaplarını dil ve içerik yönünden kabul edilemez bulduğunu her fırsatta dile getirmiştir. Benim korkum, Sayın Bakanın, 1970'li yıllarda epeyce gündemimizi işgal eden "dilde arınma" tartışmasına takılıp kalmış olmasıdır. Bu özelliği, önemli sorunlar doğuracaktır; çünkü, Sayın Bakan kendi duyarlılıklarını ders kitaplarında görmek istiyor.

Bir önceki Parlamento döneminde kendisinin öncülüğünde dönemin Millî Eğitim Bakanı Metin Bostancıoğlu'na yönelik verilen gensorudaki ifadeler bugünkü uygulamaların arka planını bizlere açıklamaktadır. Bakınız, ne diyordu Sayın Bakan: "Gelin görün ki, Talim ve Terbiye Kurulu, âdeta, Türkçeyi katledecek uygulamalara sahne olmaktadır. Önce, yönetmelik oyunlarıyla, Talim ve Terbiye Kurulunun 70 küsur eski uzmanı, çeşitli bahanelerle okullara gönderildi. Talim ve Terbiye Kuruluna uzman olarak atananlar, özellikle tecrübesiz öğretmenlerden ve ideolojik kıstaslara göre seçildi. Solcular, her konuda enternasyonalci görünürken, oldum olası, dil konusunda ırkçı olagelmişlerdir. Ders kitaplarının tespitinde, yardımcı ders kitaplarının tavsiyesinde yegâne yetkili olan Talim ve Terbiye Kurulu, ders kitaplarında -tabir yerindeyse- Türkçe yerine kuşdili kullanmayı zarurî hale getirmiştir."

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın İnce, konuşmanızı toparlar mısınız.

Buyurun.

MUHARREM İNCE (Devamla) - Toparlıyorum Sayın Başkanım.

Değerli arkadaşlarım, değerli milletvekilleri; düşünüyorum da, bu satırlardan "Bostancıoğlu" ismini kaldırıp, yerine "Hüseyin Çelik" ismini koysak, herhalde, değişen hiçbir şey olmayacaktır.

Sizlere, birkaç atamadan örnek vermek istiyordum; yedi sekiz tane vardı burada; ama, zamanım daraldığı için bir tanesini açıklayacağım. Talim ve Terbiye Kurulunun hiçbir döneminde, seçim kaybedenler buraya atanmamıştır. Son dönemde atananlar şunlar: Necati Canbek; 1999 seçimlerinde MHP Sıvas adayı. Ahmet Ergün Bedük; burada elimde belge var, görevlendirilmemesi konusunda. Ayrıca, yine, Ahmet Ergün Bedük'ün, Taslak Ders Kitabını İnceleme Takip Formunda kendi elyazısıyla yazmış oldukları var, diyor ki: "Komisyonun görüşlerine katılıyorum; ancak, 85 ve 95 inci sayfalardaki fotoğraflar da, Müslüman milletlere ait olsa daha yararlı olurdu." O fotoğrafı inceledim; kısa kollu, açık saçlı mutlu bir aile tablosunda bir bayan... Yani, kısa kollu, açık saçlı, bir Müslüman olmaz mı; Arap resmi mi koyacağız oraya; bunu anlamış değilim.

Yine, bir başka atamadan söz edeyim: Celal Kuru; DYP Trabzon milletvekili adayı. Veli Kılıç; MHP Kayseri milletvekili adayı. Emin Garip, Ziya Selçuk, Hasan Bacanlı... Değerli arkadaşlarım, bunları doğru bulmuyorum

Bir konuyu daha gündeme getirip, sözlerimi tamamlıyorum Sayın Başkanım; o da Anadolu liseleri, yabancı dil ağırlıklı süper liseler ve fen liselerinde okutulan kitaplarla ilgili. Bu kitaplar, tümüyle ithal edilerek öğrencilere ulaştırılmaktadır. Eğer, bir öğrenci hazırlık sınıfında okuyorsa, yabancı dil kitaplarının maliyeti 500 000 000'u bulmaktadır...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Buyurun.

MUHARREM İNCE (Devamla) - Bitiriyorum Sayın Başkanım.

Her yıl bu şekilde, yabancı şirketlere 100 trilyon para aktarılmaktadır. Bu bir soygundur. Üstelik, bu işi organize eden şirketlerin arasında Yunanistan gibi birçok ülke şirketinin de bulunduğu iddia edilmektedir. Liselerimizde okutacağımız kitaplardan dolayı Yunanistan'a pazar olmak, kabul edilebilir bir durum değildir; çünkü, bu kitaplar, pekâlâ, Türkiye'de hazırlanabilir, basılabilir ve dağıtılabilir. Türkiye'nin bu konuda her türlü donanımı ve yeterli insanı bulunmaktadır. Sayın Bakan, bu konuda şu ana kadar bir önlem alınmış bulunmamaktadır. Anlaşılan, 2003-2004 öğretim yılında 100 trilyon lira daha ülkemizden dışarıya çıkacaktır. Velilerimiz, tanesi 5 - 10 000 000 liraya alabilecekleri kitapları, yine 45 - 50 000 000 liraya almaya devam edeceklerdir. Amaç, bu sorunu çözmektir; işi kitabına uydurmak değildir.

Yüce Meclise saygılar sunarım. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın İnce.

Konuşmaya, hükümet adına Millî Eğitim Bakanı Sayın Hüseyin Çelik cevap vereceklerdir.

Buyurun Sayın Çelik. (AK Parti sıralarından alkışlar)

Konuşma süreniz 20 dakikadır.

MİLLÎ EĞİTİM BAKANI HÜSEYİN ÇELİK (Van) - Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; Yalova Milletvekili Sayın Muharrem İnce'nin, ücretsiz ders kitaplarıyla ilgili olarak yapmış olduğu gündemdışı konuşmaya, hükümet adına cevap vermek üzere söz almış bulunuyorum; hepinizi saygılarımla selamlıyorum.

Sayın İnce, öncelikli olarak, ders kitaplarının ücretsiz dağıtılmasının, temelinde, aslında, güzel bir şey olduğunu; ancak, bizim niyetimizin, amacımızın başka olduğunu ifade eden bir konuşma yaptı.

Değerli arkadaşlarım, Türkiye'de ders kitabı hazırlayan 83 yayınevi, kitapevi bulunmaktadır. Bunların hepsi, bizim, 20 Haziranda açmış olduğumuz ihaleye katılmışlardır ve kendi aralarında 14 konsorsiyum oluşturmuşlardır. Açık bir şekilde, bütün medyanın gözleri önünde pazarlık usulüyle satın alma yapılmıştır ve bu 83 yayınevinden alacağımız 76 000 000 kitap, aşağı yukarı 108 trilyon tutarındadır. Öte yandan, Millî Eğitim Bakanlığının basacağı, 27 trilyon civarında tutarı olan kitaplar vardır; bunlarla birlikte 136 trilyon küsur bir meblağ karşımıza çıkmaktadır. Dağıtımcı firmalara ödenecek, dağıtımcı firmalardan bunları alıp okullara teslim edecek kitapçı ve kırtasiyeciler de devreye girdiği zaman, 10 250 000 civarındaki, ilköğretim öğrencilerimize dağıtılacak olan ücretsiz ders kitaplarının tutarı aşağı yukarı 157 trilyon civarındadır. Sayın İnce, 2004-2005 öğretim yılında bizim ders kitaplarını değiştireceğimizi, dolayısıyla bu 160 trilyon civarındaki devlet kaynağının çöpe gideceğini ifade etti.

Değerli arkadaşlarım, öncelikle hemen şunu ifade edeyim: Türkiye'de şu anda okullarımızda okutulmakta olan ders kitaplarının yüzde 99'u her yıl ayrıca basılmakta ve satılmaktadır. Her yıl basılan ve satılan kitaplara -ne kadar kitap basılmıştır, ne kadar kitap satılmıştır- eğer bakarsanız zaten şu anda okutulmakta olan kitapların ömrünün maksimum bir yıl olduğunu hep birlikte göreceksiniz. Çünkü, bu kitaplar yine yüzde 99 oranında üçüncü hamur kâğıda basılmaktadır, son derece basit bir baskı kalitesine sahiptir ve onların öyle iki yıl, üç yıl, dört yıl, beş yıl peşpeşe okutulması da bugüne kadar asla söz konusu olmamıştır.

Biz, değişik vesilelerle ifade ettik değerli arkadaşlarım -bunu sadece ben söylemiyorum; eğitim camiasını bilen, Türkiye'deki millî eğitim sisteminin meselelerini yakından bilen, içinden gelen bütün insanlar bunu gözlüyor ve söylüyor- Türkiye'de şu anda ezberci bir öğretim sistemimiz vardır. Öğrenci sınıfta son derece edilgen bir konumdadır, pasif bir konumdadır; öğretmen, âdeta öğrenciye bir konferansçı edasıyla yaklaşmaktadır; büyük çapta, öğrencinin kulağı hedef alınmaktadır. Bu öğretim yöntemi dünyada artık demode olmuştur, bunun adı enformatif öğretim yöntemidir; yani, bilgi yüklemeye yönelik bir öğretim yöntemidir. Bu sistem, âdeta bilgisayar disketlerine bilgi kopyalamaya benzeyen bir sistemdir. İşin bir başka tarafı, öğrenciye, çocuklarımıza öğrettiklerimiz büyük çapta, onlarda bir davranış modu olarak, bir ahlak telakkisi olarak ortaya çıkmıyor ve bu ezberci öğretim yönteminin daha fazla Türkiye'de devam etmemesi gerektiği konusunda bütün pedagoglar, eğitim bilimciler hemfikirdir. Biz diyoruz ki, öyle bir öğretim yöntemi getirelim ki, öğrenci sınıfta interaktif olsun; öğrenciye, biz, öğrenmeyi öğretelim; onların algılama, muhakeme etme, analiz yapma, sentez yapma kabiliyetlerini önplana çıkaralım; öğrencinin, öncelikle kabiliyetini, eğilimini, hangi zekâ türünün dominant olduğunu, baskın olduğunu tespit edelim ve çocuklarımıza ona göre yaklaşalım. Bu öğretim yöntemi çağdaş bir öğretim yöntemidir ve bunun da adı "konstraktif" dediğimiz, yani, inşacı dediğimiz bir öğretim yöntemidir. Türkiye'de, bugüne kadar, hiçbir hükümetin cesaret etmediği, hiçbir hükümetin gündeme getirmediği bu meseleye, biz, el atmış durumdayız. Bu konuya neşter atılması gerekiyorsa, biz, bu neşteri atacağız. 2004 öğretim yılında, Türkiye'deki enformatif öğretim yöntemi, yerini, konstraktif dediğimiz inşacı öğretim yöntemine bırakacaktır, bırakmak zorundadır; eğer, gerçekten, dünyayı yakalamak istiyorsak, çağdaş eğitim dediğimiz olayı yakalamak istiyorsak bunu yapmak zorundayız değerli arkadaşlar.

Öğretim yöntemini değiştirdiğimiz zaman, buna paralel olarak müfredatın değişmesi gerekiyor, buna paralel olarak ders kitaplarının değişmesi gerekiyor. Peki, biz, nasıl oluyor da, 160 trilyonluk bir ders kitapları pazarını kendi tekelimize alıyoruz; böyle bir şey olabilir mi?! Bakınız, Sayın İnce, söyledikleriniz, aslında birbiriyle çelişen ifadelerdir. Biz, bu parayı çöpe falan atmıyoruz. Bu 83 firma, Türkiye'de vergi veren, devlette kayıtlı olan, istihdam yaratan; yani, eleman çalıştıran, katmadeğer üreten firmalarımızdır. Biz, onlardan bir hizmet satın alıyoruz; onun karşılığında, onlar, ürettikleri bu hizmeti bize satıyorlar ve biz de bunun karşılığını veriyoruz.

Diğer taraftan "gelecek sene, 2004-2005 öğretim yılında ders kitaplarını hazırladığımız zaman -biz bunu defalarca kamuoyuna deklare ettik- objektif kriterler belirlenecektir, ders kitapları yarışmayla tespit edilecektir ve bu ders kitaplarının jürilerine, ders kitaplarının hangi müellif tarafından, hangi yazar tarafından yazıldığı belli olmayacak şekilde kodlama sistemiyle gönderilecektir" dedik. Tabiri caiz ise, çifte kontrol; yani, double check yapılacaktır ve bu jüriler de tespit edilirken, özellikle ve özellikle, meselenin bilimsel tarafı göz önünde bulundurulacaktır; üzerine en çok titrediğimiz konu budur. 

Ders kitaplarının hangisi olacağı yarışmayla tespit edildikten sonra,  bunların bir kısmı, Millî Eğitim Bakanlığının kendi imkânlarıyla basılacaktır; "Devlet Kitapları Genel Müdürlüğü" diye bir müdürlüğümüz var, burada, Devlet Kitapları Genel Müdürlüğünde basılacaktır; diğer kısmı da, bugün piyasada bu işleri yapan insanlara ihale edilecektir.

Biz, bunları yaparken, bir devlet tekeli oluşturmak falan gibi bir hedef de  gütmüyoruz. Bizim amacımız, sektörü çökertmek değil, aksine, bu sektörü ayakta tutmaktır. Öte yandan -bir taraftan sektörün menfaatları var; ama, kamu menfaatı elbette bütün menfaatların üzerindedir- öncelikli olarak kolladığımız ve gözettiğimiz de kamunun menfaatıdır, Türk millî eğitim sisteminin menfaatıdır; ama, bu hizmeti firmalardan satın almamız, onlara ihale etmemizden daha tabiî bir olay da olamaz.

Şimdi gelelim, Talim ve Terbiye Kuruluna yapılan atamalara. Değerli arkadaşlarım, bakın, biraz önce Sayın İnce" filan zaman DYP'den aday olmuştur, (X) şahıs MHP'den aday olmuştur" dedi.

Sayın İnce, eğer, biz partizanlık yapsaydık, hepsi AK Partiden aday olanlar olurdu.

HASAN AYDIN (İstanbul) - Hepsi AK Partiden şimdi

MİLLÎ EĞİTİM BAKANI HÜSEYİN ÇELİK (Devamla) - Müsaade eder misiniz.

Biz, uzmanlığa önem veriyoruz; bu işin erbabı kimse onlar oraya getirilmiştir. Talim ve Terbiye Kurulunda yapılan teftiş sonucu ortaya çıkan manzarayı, sizin, o, müdafaasını yaptığınız 57 nci hükümet dönemindeki Talim ve Terbiye Kurulunun manzarasını, ben, Meclisin değerli üyelerinin de, Türk kamuoyunun da önüne sereceğim. Oradaki yolsuzlukların, oradaki -çok affedersiniz- pisliklerin haddi hesabı yoktur. Bakın, bir ders kitabı hazırlanmıştır, sözüm ona orada bir incelemeci tayin edilmiştir; böyle bir incelemeci yok -ona, belli bir ücret tespit edilip ödenmiştir- böyle bir şahıs yok, böyle bir öğretmen yok. Bazı öğretmenlerin adına sahte imzalar atılarak onlara ücretler ödenmiştir; öğretmenin kendisini çağırıyorsunuz "benim bundan haberim bile yok" diyor. Orada, bu ve benzeri yığınla yolsuzluk vardır. Bütün bunlar teftiş kurulunun raporlarıyla tespit edilmiştir ve çok kısa zamanda kamuoyuna açıklanacaktır Sayın İnce.

Değerli arkadaşlar, 1970'li yıllarda başlayan dilde arınma hareketinden söz etti Sayın İnce, o konuyla ilgili de sizlerle fikirlerimi paylaşmak istiyorum.

Değerli arkadaşlarım, Sayın Metin Bostancıoğlu'nun Millî Eğitim Bakanlığı döneminde bir genelge yayımlandı, özellikle, bu genelgenin muhatabı 81 ilin valilikleriydi; ama, esas uygulama alanı Talim ve Terbiye Kuruluydu. Bakınız, bu genelgeye göre, bizim bugün kullandığımız kelimelerin çok önemli bir kısmına yasak getiriliyordu. Neydi bu kelimeler: "Millet" kelimesi yasaklanıyordu "hak" kelimesi yasaklanıyordu, "hukuk" kelimesi yasaklanıyordu "istiklal" kelimesi yasaklanmıştı "hâkimiyet" kelimesi yasaklanmıştı "istikbal" kelimesi yasaklanmıştı "kısım" kelimesi yasaklanmıştı "kısım" demeyeceksiniz "kesim" diyeceksiniz...

Değerli arkadaşlar, ben, Plan ve Bütçe Komisyonunda da söyledim: yayımladığım genelgede şu vardır, benim yayımladığım genelgede diyorum ki; bizim ortak paydamız olan, varlık sebebimiz olan dilimiz, maalesef, bir çatışma alanı haline getirilmiştir. Dil, üzerinde uzlaşmaya varılan, kültürün taşıyıcı unsuru olan, bilimin en önemli vasıtası olan dil, bu şekilde güdük bir hale getirilemez, kimsenin buna hakkı yoktur. Bizim dildeki tavrımız "Türkçeleşmiş Türkçedir" mantığına dayanmaktadır değerli arkadaşlarım. Bakın, Plan ve Bütçe Komisyonunda bazı arkadaşlarıma takıldım, dedim ki; eğer, biz, o dediğiniz şekilde dilimizde arındırma yapmaya devam edersek, CHP diye bir şey kalmaz; çünkü, Cumhuriyet Halk Partisi üç kelimeden oluşuyor; "cumhuriyet" Arapça, "halk" Arapça, "parti" de İngilizcedir; size de "...si"si kalır. (AK Parti sıralarından alkışlar)

HALUK KOÇ (Samsun) - O sizin hüsnükuruntunuz Sayın Bakan!

MİLLÎ EĞİTİM BAKANI HÜSEYİN ÇELİK (Devamla) - Değerli arkadaşlar, Muharrem Beyin adı; yanında Ali Bey var, onun da adı; benim de adım... Biz, belli kültür coğrafyası içerisinde oluşmuş olan bir milletiz. Bakın, ben, kürsüde konuşuyorum "kürsü" kelimesi öz Türkçe değil; ben, mikrofona konuşuyorum, o da Türkçe değil; sırtımda ceket var, o da Türkçe değil "kravat" da Türkçe değil "pantolon" da Türkçe değil; elimde kalem var, bu Arapça; önümde kâğıt var, o da Farsçadır; ama, bunların hepsi Türkçedir değerli arkadaşlarım, Türkçeleşmiş Türkçedir. "Meclis" kelimesine bakın -siz, Türkiye Büyük Millet Meclisinin mensuplarısınız- "meclis" kelimesi özü itibariyle öz Türkçe değil diye, biz "meclis" kelimesine karşı bir tavır alabilir miyiz?! "Türkiye Cumhuriyeti Devleti" dediğiniz zaman "Türkiye"deki "iya" Türkçe değil, "cumhuriyet" Türkçe değil "devlet" Türkçe değil.

MUHARREM İNCE (Yalova) - Ben öyle bir şey mi dedim?!

MİLLÎ EĞİTİM BAKANI HÜSEYİN ÇELİK (Devamla) - Bakın, benim sözünü ettiğim karga dili, bütün bunlara yasak koyan zihniyetti. "Hayat" kelimesini kullanalım; "hayat" kelimesinin öz Türkçesi "yaşam" olabilir; ama "yaşam" kelimesini kullanırken, ben "hayat" kelimesine karşı tavır almak zorunda değilim. Hiçbirimiz eşimize "yaşamım" diye hitap etmeyiz, "hayatım" deriz. (AK Parti sıralarından alkışlar)

Bakın, sizin Grubunuzun değerli mensubu Zülfü Livaneli Bey de, benim genelgemde geçen bir kelimeyi burada kullandı; evet "kalp" kelimesinin öz Türkçesi "yürek"tir; ama "kalpsiz" ile "yüreksiz" aynı şey değil arkadaşlar "kalpsiz" acımasız demek "yüreksiz" korkak demek. "Akıl" kelimesinin öz Türkçesi "us"tur; ama "uslu" ile "akıllı" aynı şeyler değil; dikkat edin, bakın, akıllı çocuklar, aksine, uslu olmaz.

MUHARREM İNCE (Yalova) - Sayın Bakan, demagoji yapmayın.

MİLLÎ EĞİTİM BAKANI HÜSEYİN ÇELİK (Devamla) - Demagoji falan yapmıyorum Muharrem Bey, bunları bilmek zorundasınız.

Bakın, değerli arkadaşlar, Türkçe...

MUHARREM İNCE (Yalova) - Sayın Bakan...

MİLLÎ EĞİTİM BAKANI HÜSEYİN ÇELİK (Devamla) - Müsaade eder misiniz... Müsaade edin...

Bakın, bugün, Türk dili o kadar fakirleştirilmiştir ki, üniversite öğrencileri 300 kelimeyle konuşur hale gelmiştir. Üniversitedeki profesör 1 000 kelimeyle konuşup, yazıyor; niçin?..

Değerli arkadaşlarım, bakın, bir dilde, eğer, bir kavramının karşılığı olan çok kelime varsa, birden fazla kelime varsa, o dil zengin demektir. Eğer "şeref", "namus", "haysiyet" gibi kelimeleri atalım, bunların yerine sadece "onur" kelimesini kullanalım derseniz, o dili fakirleştirirsiniz.

Bakın "gül" kelimesini biz Farsçadan almışız. İranlılar "gül"e ne diyorlar biliyor musunuz; "gol" diyorlar, şu futbolda gol atma var ya "gol"; "bülbül"e de "bolbol" diyorlar. Biz, buna incelik katmışız, nezaket katmışız "gol"u "gül" yapmışız "bolbol"u da "bülbül" yapmışız; bundan daha güzel bir şey olabilir mi? Değerli arkadaşlarım, bu Farsçadır, bu da Arapçadır "mikrofon" da İngilizcedir; efendim, ben bunları kullanmam derseniz, bu bağnazlık bizi hiçbir yere götürmez.

Bakınız, Türkçe'de kullandığımız balık isimlerinin yüzde 99'u, "lüfer"den "çinakop"a "uskumru"dan "hamsi"ye kadar, Rumcadır. Peki, bunu kullanırken rahatsız oluyor muyuz?.. Bunlar, artık Türkçeye mal olmuştur, bunlar Türkçedir; aslının faslının hangi kökten geldiği önemli değildir. Bugün, gemicilikte kullandığımız kelimelerin çok önemli bir kısmı İtalyancadan gelmedir; bundan dolayı bir rahatsızlığımız söz konusu olabilir mi?

Bakın "araba" kelimesi... "Araba" kelimesini kullanmıyorum, araba Arapçadır...

OĞUZ OYAN (İzmir) - Sayın Bakan, yeter artık!.. Sayın İnce böyle bir şey söylemedi "1970'lere dönmeyelim" dedi...

MİLLÎ EĞİTİM BAKANI HÜSEYİN ÇELİK  (Devamla) - Sayın Oyan... Sayın Oyan...

OĞUZ OYAN (İzmir) - Yapmayın artık!.. Burada bize ders veremezsiniz bu konuda...

MİLLÎ EĞİTİM BAKANI HÜSEYİN ÇELİK  (Devamla) - Müsaade eder misiniz?..

OĞUZ OYAN (İzmir) -  Biz, böyle bir iddiada bulunmadık. Yanlış yapıyorsunuz, bunu yapamazsınız. Cevap hakkı doğar o zaman.

MİLLÎ EĞİTİM BAKANI HÜSEYİN ÇELİK (Devamla) - Müsaade eder misiniz... Müsaade eder misiniz...

OĞUZ OYAN (İzmir) - Bu demagojidir, buna hakkınız yok.

MİLLÎ EĞİTİM BAKANI HÜSEYİN ÇELİK (Devamla) - Sayın Oyan... Sayın Grup Başkanvekili, müsaade eder misiniz...

KÂZIM TÜRKMEN (Ordu) - Türkçe dersi veriyorsunuz bize.

MİLLÎ EĞİTİM BAKANI HÜSEYİN ÇELİK (Devamla) - Müsaade eder misiniz... Bakın, Muharrem Bey...

HASAN AYDIN (İstanbul) - Muharrem Bey öğretmen, biliyor bunları.

MİLLÎ EĞİTİM BAKANI HÜSEYİN ÇELİK (Devamla) - Müsaade eder misiniz...

Muharrem Bey, benim, Sayın Metin Bostancıoğlu'na yönelik olarak kullandığım ifadelerle ilgili olarak dedi ki "buradaki Metin Bostancıoğlu adını çıkarırsanız, buraya Hüseyin Çelik'i koyarsanız ne fark eder." Oradaki benim iddiam şu idi: Türk dili, kuş dili haline getirilmiştir. Eğer, benim de böyle bir şey yaptığımı arkadaşım iddia ederse, ben, burada, bu Meclisin huzurunda ne yaptığımı anlatmak zorundayım, ben Millî Eğitim Bakanıyım (AK Parti sıralarından alkışlar) ve Türkçe...

Arkadaşlar, Türk dili, üzerinde en hassasiyetle durmamız gereken konulardan birisidir; çünkü ders kitaplarının dili Türkçedir, kültür dille aktarılır; ben bunun üzerinde duruyorum ve burada söylemeye çalıştığım şey şudur: Elbette biz 15 inci Asır Osmanlıcasını kullanmayacağız; Batıdan dilimize girmiş kelimeler var "otomobil" gibi "direksiyon" gibi "vites" gibi "egzoz" gibi "diferansiyel" gibi; bunları kullanmak zorundasınız, bunlar Türkçeleşmiştir. Bize, kimse dilde arınmayı filan anlatmasın ve hemen bundan sonra şuraya gelmek istiyorum.

Bakınız, ben tekrar söylüyorum, arkadaşlar "hakimiyeti" de kullanalım "egemenlik"i de kullanalım; "bağımsızlık"ı da kullanalım "istiklali" de kullanalım; bu, dilimizin zenginliğidir. "Yaşam"ı da kullanalım "hayat"ı da kullanalım; "yürek"i de kullanalım "kalp"i de kullanalım; burada böyle elemeci, atmacı bir zihniyetle hareket ederseniz, Türkçe bu hale gelir.

Bakın, üniversite öğrencilerine ben hocalığım esnasında, Prof. Mümtaz Turhan'ın 1970'li yıllarda Kültür Bakanlığı tarafından yayımlanan Kültür Değişmeleri, Batılılaşmanın Neresindeyiz adlı kitabını verdim ödev olarak, bana gelip dediler ki: "Hocam, burada anlamadığımız sözcükler var, biz bunu anlamıyoruz." Kültür Bakanlığının 1970'li yıllarda bastığı kitap. Ben de takıldım öğrencilerime, dedim ki "bundan sonra size anlamayacağınız kelime bulunmayan kitaplar tavsiye edeceğim." "Hocam ne tavsiye edeceksiniz" dediler, dedim ki "Cin Ali'nin Maceraları." Çocuklarımız, okuduğu her kitaptan, 100 kelime, 200 kelime öğrenmiyorsa, onun kelime dağarcığını artıramazsınız. Millî Eğitim Bakanlığı, Türkçeye gereken önemi vermektedir; bu konuda, siz de müsterih olabilirsiniz.

Yabancı dil kitapları meselesine gelince; özellikle Anadolu liselerinde okutulan yabancı dil kitaplarının dışarıdan geldiği ve son birkaç yıl içerisinde, birkaç milyar dolar kaynağın yurtdışına gittiğini ben de kabul ediyorum, Muharrem Bey o konuda haklıdır; ama, hemen şunu söyleyeyim size: Talim ve Terbiye Kurulumuz, bununla ilgili olarak da çok ciddî hazırlıklar içerisindedir; gerek diğer okullarımızda okutulan yabancı dil ders kitaplarının gerekse Anadolu liselerinde okutulan ders kitaplarının Türkiye'de yazılması, Türkiye'de hazırlanması, bizim hedeflerimiz arasındadır, bu konuda çalışmalarımız vardır.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Bakan, konuşmanızı toparlar mısınız.

MİLLÎ EĞİTİM BAKANI HÜSEYİN ÇELİK (Devamla) - Bitiriyorum Sayın Başkan.

Bundan dolayı da, bu kaynaklarımızın yurtdışına gitmemesi için büyük bir çaba ve gayret içerisindeyiz.

Değerli arkadaşlarım, onun için, birbirimizi tenkit edelim, kabul; yaptığımız yanlışları, gerek muhalefet partisine mensup arkadaşlarımız gerek iktidar kanadına mensup arkadaşlarımız bize hatırlatırlarsa, biz, bundan, fevkalade büyük bir memnuniyet duyarız; ama, tenkit etmiş olmak için, ille de eleştirmiş olmak için birbirimizi eleştirirsek, bunun doğru olmadığını ifade ediyorum.

Yabancı dil konusunda da, Türkçe'nin mükemmelleşmesi, güzelleşmesi ve çocuklarımıza en iyi şekilde öğretilmesi konusunda da, ders kitaplarındaki muhteva konusunda da, müfredat konusunda da, öğretim yöntemi konusunda da, biz, meseleye hâkim durumdayız. Bakanlığımız, bu konuda çok ciddî çalışmalar yapmaktadır ve Türkiye'de çağdaş eğitimi, gerçek anlamda çağdaş eğitimi, söylemimizle değil eylemimizle gerçekleştireceğiz diyorum, hepinizi en derin saygılarımla selamlıyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Bakan.

MUHARREM İNCE (Yalova) - Sayın Başkan, benim sözlerim çarpıtılmıştır. Sayın Bakan, benim, elemeci bir zihniyette olduğumu, bazı sözcükleri atmamız gerektiğini söylediğimi ifade etmiştir. Ben böyle bir şey söylemedim. Bu konuda konuşmak istiyorum Sayın Başkan.

MİLLÎ EĞİTİM BAKANI HÜSEYİN ÇELİK (Van) - Tutanakları getirtip baksınlar...

BAŞKAN - Sayın İnce, tutanakları getirtip inceleyeceğim, ona göre karar vereceğim.

Başkanlığın Genel Kurula diğer sunuşları vardır.

Kâtip Üyenin, sunuşları, oturarak okumasını oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığının bir tezkeresi vardır, okutuyorum:

B) TEZKERELER VE ÖNERGELER

1. - Tarım ve Köyişleri Eski bakanlarından Mustafa Taşar ve Hüsnü Yusuf Gökalp ile Devlet Eski Bakanı Mustafa Yılmaz haklarındaki Başbakanlık tezkeresi (3/329)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kuruluna

Tarım ve Köyişleri eski Bakanlarından Mustafa Taşar ve Hüsnü Yusuf Gökalp ile Devlet eski Bakanı Mustafa Yılmaz haklarında Tarım ve Köyişleri Bakanlığı Teftiş Kurulu Başkanlığınca hazırlanan inceleme raporları, Başbakanlığın 1.7.2003 tarihli ve B:02.0.PPG.0.12-310 sayılı yazısına ekli olarak Anayasanın 100 üncü maddesine göre gereği yapılmak üzere Başkanlığımıza intikal ettirilmiştir.

Bilindiği gibi Anayasanın 100 üncü maddesi gereği olarak Meclis soruşturması önergeleri sadece milletvekilleri tarafından en az 55 imzayla verilebilmektedir.

Böyle bir önerge olmadan, Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığının söz konusu dosya ile ilgili olarak Meclis soruşturmasına ilişkin bir işlemi resen yürütmesi mümkün bulunmadığından, daha önce yapılan uygulamalar doğrultusunda, konunun Genel Kurula sunulması ve anılan dosyaların milletvekillerinin tetkik ve takdirlerine açılması Başkanlığımızca uygun mütalaa edilmiştir.

Konuya ilişkin Başbakanlık tezkeresi okutulup Genel Kurulun bilgisine sunulduktan sonra Başkanlığımızda bulunan dosyalar sayın milletvekillerinin tetkik ve değerlendirmelerine açılacaktır.

Yüce Heyetin bilgilerine sunulur.

    Bülent Arınç

           Türkiye Büyük Millet Meclisi

            Başkanı

BAŞKAN - Bilgilerinize sunulmuştur.

Başbakanlığın, Anayasanın 82 nci maddesine göre verilmiş bir tezkeresi vardır; okutup oylarınıza sunacağım.

2. - Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın, görüşmelerde bulunmak üzere bir heyetle birlikte Malezya ve Pakistan’a yaptığı resmî ziyarete, ekli listede adları yazılı milletvekillerinin de iştirak etmesinin uygun bulunduğuna ilişkin Başbakanlık tezkeresi (3/330)

                                                                        14.7.2003

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşmelerde bulunmak üzere bir heyetle birlikte 12-17 Haziran 2003 tarihleri arasında Malezya ve Pakistan'a yaptığım resmî ziyarete, ekli listede adları yazılı milletvekillerinin de iştirak etmesi uygun görülmüş ve bu konudaki Bakanlar Kurulu Kararının sureti ilişikte gönderilmiştir.

Anayasanın 82 nci maddesine göre gereğini arz ederim.

                                                        Recep Tayyip Erdoğan

                                                                         Başbakan

 

LİSTE

Ömer Çelik                                      Adana Milletvekili

Reha Denemeç                                 Ankara Milletvekili

Ahmet Rıza Acar                                                        Aydın Milletvekili

M. Mehdi Eker                                                        Diyarbakır Milletvekili

Ali İbiş                                            İstanbul Milletvekili

Egemen Bağış                                  İstanbul Milletvekili

Hüseyin Besli                                 İstanbul Milletvekili

Nazım Ekren                                   İstanbul Milletvekili

Şaban Dişli                                      Sakarya Milletvekili

BAŞKAN - Oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Adalet ve Kalkınma Partisi Grubunun, İçtüzüğün 19 uncu maddesine göre verilmiş bir önerisi vardır; okutup oylarınıza sunacağım:

V. - ÖNERİLER

A) SİYASÎ PARTİ GRUBU ÖNERİLERİ

1. - Genel Kurulun çalışma gün ve saatleriyle gündemdeki sıralamanın yeniden düzenlenmesine ilişkin AK Parti Grup önerisi

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Danışma Kurulunun 15 Temmuz 2003 Salı günü (bugün) yaptığı toplantıda siyasî parti grupları arasında oybirliği sağlanamadığından, Grubumuzun aşağıdaki önerisinin Genel Kurulun onayına sunulmasını arz ederim.

                                                                     Eyüp Fatsa

                                                                                Ordu

                                                        AK Parti Grup Başkanvekili

Grup önerisi:

Genel Kurulun 15.7.2003 Salı günkü (bugün) birleşiminde, sözlü soruların ve denetim konularının görüşülmemesi, gündemin "Kanun Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler" kısmının 42 nci sırasında yer alan 202 sıra sayılı kanun tasarısının bu kısmın 3 üncü sırasına, 12 nci sırasında yer alan 59 sıra sayılı kanun tasarısının bu kısmın 7 nci sırasına, 13 üncü sırasında yer alan 125 sıra sayılı kanun tasarısının bu kısmın 8 inci sırasına, 3 üncü sırasında yer alan 157 sıra sayılı kanun tasarısının bu kısmın 9 uncu sırasına, 4 üncü sırasında yer alan 159 sıra sayılı kanun tasarısının bu kısmın 10 uncu sırasına, 5 inci sırasında yer alan 160 sıra sayılı kanun tasarısının bu kısmın 11 inci sırasına, 6 ncı sırasında yer alan 162 sıra sayılı kanun tasarısının bu kısmın 12 nci sırasına, 7 nci sırasında yer alan 85 sıra sayılı kanun tasarısının bu kısmın 13 üncü sırasına, 8 inci sırasında yer alan 169 sıra sayılı kanun tasarısının bu kısmın 14 üncü sırasına, 9 uncu sırasında yer alan 185 sıra sayılı kanun tasarısının bu kısmın 15 inci sırasına, 10 uncu sırasında yer alan 186 sıra sayılı kanun tasarısının bu kısmın 16 ncı sırasına; daha önce "Gelen Kâğıtlar" listesinde yayımlanan ve bastırılarak dağıtılan 220 sıra sayılı kanun tasarısının, 48 saat geçmeden, bu bölümün 4 üncü sırasına, 221 sıra sayılı kanun tasarısının, 48 saat geçmeden, bu bölümün 5 inci sırasına, 222 sıra sayılı kanun tasarısının, 48 saat geçmeden, bu bölümün 6 ncı sırasına alınması; 16.7.2003 Çarşamba günkü birleşimde sözlü soruların görüşülmemesi; çalışma sürelerinin 15.7.2003 Salı, 16.7.2003 Çarşamba ve 17.7.2003 Perşembe günkü birleşimlerde 15.00-19.00, 20.00-24.00 saatleri arasında olmasının Genel Kurulun onayına sunulması önerilmiştir.

HALUK KOÇ (Samsun) - Sayın Başkan, önerinin aleyhinde söz istiyorum.

BAŞKAN - Önerinin aleyhinde, Samsun Milletvekili Sayın Haluk Koç; buyurun efendim.

Konuşma süreniz 10 dakikadır.

HALUK KOÇ (Samsun) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bu yasama döneminin, hesaplara göre son 15 gününde, oldukça yoğun bir program akışıyla Adalet ve Kalkınma Partisi karşımıza gelmiş bulunuyor. Yasama döneminin başından beri süregelen İktidar Partisi uygulaması hakkında, bu şekilde, değişik kereler söz alarak, Cumhuriyet Halk Partisi Grubunun görüşlerini ifade ettik, sizlerle paylaşmaya çalıştık.

Değerli arkadaşlarım, 48 saat dolmadan yasa tasarılarını tekrar Genel Kurulda görüşme geleneğinden bir türlü vazgeçemedik. Bunu hep söyledik. Ayrıca, denetim gününün, denetim faaliyetlerine ayrılan günün yasama faaliyetleri için kullanılmasının, o bölümün yasamaya ayrılmasının sıkıntılarından bahsettik; çünkü, Türkiye Büyük Millet Meclisinin iki ayrı görevi olduğunu; bir denetim, bir de yasama görevi olduğunu, denetim görevinden bu şekilde fiilen uzaklaştırıldığı konusunda hep dikkatlerinizi çekmeye çalıştık. Nitekim, ben, şöyle, kısaca, yakın geçmişe bir dönmek istiyorum; bu yakın geçmişte ne gibi uygulamalarla karşılaştık, sizlerle paylaşmak istiyorum.

Bakın, değişik kereler bu önerilerle karşımıza geldiniz; çoğu kez de getirdiğiniz öneriye, getirdiğiniz çalışma takvimine, o günün ilerleyen saatlerinde kendiniz uymadınız. Bunun, 6 kere belgelenmiş, tutanaklarda, kanıtı mevcut.

Şimdi, kısaca bir açıklama yapıyorum. Sayın Millî Eğitim Bakanının dilbilgisi dersinden sonra, daha doğrusu, Arapça ve Farsça'nın Türkçe'ye üstünlüğü konusundaki açıklamalarından sonra, benim de, hukukçu olmasam da, kısaca "hukuk bilgisi" konusunda bir açıklama yapmam herhalde normal karşılanır diye düşünüyorum.

Yasa nedir değerli arkadaşlarım; bakın, yasayı ben şu şekilde tanımlıyorum: Bir hukuk devletinde, vatandaş ile devlet adını verdiğimiz hizmet organizasyonu arasında, çeşitli alanlarda ortaya konulmuş toplumsal kontratlardır, toplumsal anlaşmalardır, sözleşmelerdir. Yasanın tanımı budur. Peki, yasama görevi nedir; yasama görevi, Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 7 nci maddesinde çok açık şekilde belirtilmektedir. Maddede "yasama yetkisi Türk Milleti adına Türkiye Büyük Millet Meclisinindir. Bu yetki devredilemez" denilmektedir; yani, Anayasa emri olarak devredilemeyecek bir yetkiyi, Türkiye Büyük Millet Meclisi üyeleri olarak üzerimizde bulunduruyoruz. Yasanın tanımını yaptım, yasamanın çerçevesini çizdim. Bu kadar önemli bir konu.

Şimdi, kalan 15 günde, bütün bu yasaları mutlaka çıkaralım gayreti nedendir; kısaca, bu konuyu, sizlere biraz açmak istiyorum. Avrupa Birliği sürecinde, Avrupa Birliğinin bize vereceği tam üyelik için görüşme takviminin tarihinin belirlenmesi sürecinde, Cumhuriyet Halk Partisi olarak, teslimiyetçi olmadan, ulusal kimliğimizi de, onurumuzu da, belli duyarlılıklarımızı da koruyarak, demokratikleşme yönünde atılması gereken adımlara destek veriyoruz. Bunu, bir ödev olarak görüyoruz ve "teslimiyetçi olmadan" noktasının altını da çiziyoruz, duyarlılıklarımızı sizlerle paylaşıyoruz.

Bu dönemde, bu 15 günde getirilmek istenen yasaların bir kısmı, Avrupa Birliği sürecindeki demokratikleşme yasaları, Bugün bir yasanın ikinci defa görüşülmesi var, önümüzdeki hafta getirilecek olan yeni bir paket var. Bunlar tartışılır, değerlendirilir. Peki, dokuz on ay önceye gidelim isterseniz... Seçim meydanlarında eleştirdiğiniz, Türkiye'yi ve insanlarını esir aldığını ifade ettiğiniz IMF'nin sizden kibarca çıkarılmasını rica ettiği yasaların çoğu -mesela, İcra İflas Yasası gibi ya da sosyal güvenlik yasası gibi, SSK Yasası gibi, Bağ-Kur Yasası gibi- kapsamlı yasalar değerli arkadaşlarım. Mesela, bakın, İcra İflas Yasası 107 maddelik bir yasa.

Geldiğimiz noktada, maalesef, dokuz on ay öncesinde söylediklerinizle tam bir çelişki içindesiniz. Bakın, siyasete yeni bir deyim kazandırıyorsunuz değerli Adalet ve Kalkınma Partisi milletvekili arkadaşlarım; "dün dündü, bugün bugündür" deyimi Türk siyasetinde oldukça sık kullanıldı; sizin bu davranışınız "dokuz on ay öncesi dokuz on ay öncesiydi, bugün de bugündür" şeklinde yeni bir uyarlamaya dönüşüyor.

Biraz sonra belki grup sözcünüz gelecek... Söyleyeceklerini ben adım gibi biliyorum: Biz milletimiz için çalışıyoruz; siz, çalışmaktan feragat mı ediyorsunuz; bir an önce tatile mi gitmek istiyorsunuz?! Bu, biraz -kusura bakmayın, deyimi özür dileyerek söylüyorum- ucuz bir söylem. Gerçekten, yapmayın değerli arkadaşlarım; gerçekten, bazı şeyleri inanarak ifade edin burada, ezberlediğiniz şekilde değil. Sayın Grup Başkanvekilleri de Danışma Kurulundan çıktıktan sonra birkaç defa bunu ifade ettiler; bu, ezbere söylenmiş bir laf, inanarak söylenmiş bir laf değil.

Peki, dokuz aydır ne yapıyor bu Meclis değerli arkadaşlarım; dokuz aydır ne yapıyoruz biz, sizler ne yapıyorsunuz; dokuz aydır ne kadar süre kaybettik ve son 15 günde, preslenmiş, konsantre edilmiş, sıkıştırılmış bir yasama takvimi içine giriyoruz. Dokuz aydır ne yaptık; birçok yasayı, Cumhuriyet Halk Partisinin haklı uyarılarını dinlemediğiniz için iki kez görüşmek zorunda kaldık; bir kısmı Anayasa Mahkemesine gitti iki kez görüşme sonrasında, yürütmeyi durdurma kararı çıktı; tekrar tekrar getirdiniz. Bu zaman dilimleri, acaba, geçen dokuz ay içerisinde, kaybedilmiş zaman dilimi olarak hiç aklınıza gelmiyor mu, bunları değerlendirmek gerekmiyor mu?!

Değerli arkadaşlarım, gerçekten, o sürelere yazık. Meclisin çalıştığı her saatin şu kadar maliyeti olduğu hesaplarıyla Sayın Kapusuz'un verdiği basın açıklamaları ortada. O zaman, ısrar ve inatla boşa çalıştırdığınız bu süreleri nasıl hesaplayacaksınız, bunun karşılığını nasıl vereceksiniz?!

İDRİS NAİM ŞAHİN (İstanbul) - Şu anda olduğu gibi!

HALUK KOÇ (Devamla) - Biraz sonra gelir, konuşursunuz!

Sayın milletvekilleri, gerçekten, ciddî olalım, gerçekçi olalım. Bizler tatil meraklısı değiliz. Ben, yirmiüç yıllık tıp mesleği hayatımda çok kısa sürelerle tatil yapma fırsatı buldum. Bundan sonra da, tatil yapmak gibi bir keyfiyetin içinde, hiçbir zaman, kendimizi -arkadaşlarım adına da söylüyorum- hiçbirimiz görmüyoruz. Hepimiz yararlı işler yapmak istiyoruz. Bu tatil, milletvekilinin, bir beldeye gidip, yaz kıyafetleriyle ayağını uzatıp, orada dinlenmesi tatili değildir. Bu tatil, milletvekilinin, uzun süre, seçim bölgelerinde, temsil ettiği insanlarla iç içe bulunma dönemidir; bu şekilde değerlendirmek gerekir milletvekilinin görevini.

Şimdi, aceleyle -demin de söyledim- preslenmiş, sıkıştırılmış, zamana karşı yarışla yasama görevi yapılmasının yararını gerçekten tartışmak gerekiyor. Sonra "biz yapıyoruz; bak, bayağı da oluyor, bayağı bayağı oluyor" diyorsanız, bugün için haklı görünebilirsiniz. Demin, yasanın tanımını yaptım, yasamanın, Anayasa sınırları içerisindeki ilgili maddesini okudum. Değerli arkadaşlarım "biz yaptık, oluyor" mantığı, bir süre sonra, topluma, çıkardığınız o yasanın elbisesini giydirememenizle sonuçlanır. Toplumla uyuşmaz o yasa; çünkü, yeterli bir toplumsal uzlaşma arayışı yapılmadan, o toplumun ilgili kesimlerini tartışmanın içine çekmeden bu şekildeki bir yasama dönemi, sonuçta, mutlaka, bu yasaların şu veya bu şekilde ya bu Parlamentoda ya da bundan sonraki yasama döneminde tekrar tekrar buraya geri getirilmesine yol açacaktır.

Değerli arkadaşlarım, aklımdan geçmiyor değil -bunu da samimiyetinize sığınarak söylüyorum, zamanı da aşmamaya çalışıyorum- şu son bir aylık yasama döneminde çıkan yasalarla ilgili, isterseniz, çoktan seçmeli bir test değerlendirmesi yapalım... Yapsak, nasıl olur diye de düşünüyorum. Sanıyorum, oldukça düşük bir ortalama çıkacak Meclisten; çünkü, neyi yasalaştırdığımızı, inanın ki, bilmiyoruz. Eğer, detaylı biliyorsanız, hakkıyla, ben, buna "evet" veya "hayır diyorum" diyorsanız, bunu ciddî bir şekilde düşünmenizi istirham ediyorum hepinizden. Bakın, bu ortalama çok düşük çıkar, çok düşük çıkar.

Değerli arkadaşlarım, hiç olmazsa, görevini yapmak isteyen milletvekili arkadaşlarımıza, bu değerlendirme ve inceleme süresini tanıma doğruluğunu gösterelim; yoksa, gerekli olan her türlü süre ve yasama önerisi için, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu, her zaman olumlu davranacaktır; ama, dediğim noktalardaki eleştirileri, bir kere daha, ben, dikkatlerinize, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu olarak sunuyorum.

Saygılar sunuyorum.

Teşekkür ediyorum, sağ olun. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Koç.

EYÜP FATSA (Ordu) - Sayın Başkan, önerinin lehinde söz istiyorum.

BAŞKAN - Önerinin lehinde, Sayın Eyüp Fatsa; buyurun efendim. (AK Parti sıralarından alkışlar)

EYÜP FATSA (Ordu) - Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

İçtüzüğümüzün 19 uncu maddesine göre, Meclis gündeminin ve çalışma saatlerinin tespitiyle alakalı bir Danışma Kurulu toplantısı talep ettik; ancak, Danışma Kurulunda mutabakat sağlayamadığımız için, önerimizi Genel Kurula getirdik; biraz sonra da oylanacak ve sizler, bunun gündeme alınıp alınmaması konusunda karar vereceksiniz.

Şimdi, biraz önce, muhalefet partimizin çok saygıdeğer Grup Başkanvekilini dinledik. Ben, onun ortaya koymuş olduğu hiçbir iddianın arkasına saklanmadan ve sığınmadan bazı hususları sizlerle paylaşmak istiyorum.

Öncelikle, Danışma Kuruluna katılan Sayın Oyan, görüşülecek konularla ilgili bir itirazlarının olmadığını ifade ettiler ve çalışma saatlerinin uzun olmasıyla ilgili, bu saatlerin 15.00'ten daha erken saate alınmak suretiyle, Meclisin akşam da biraz daha erken Meclisin kapatılması mümkündür müdür diye bir itirazları oldu. Perşembe günü, yeniden bir Danışma Kurulu toplantısı yapacağımızı ve arkadaşlarımızla da, Grubumuzla da bunu görüşerek, bunun öne alınıp alınmayacağı veya daha faydalı olup olmayacağı noktasındaki kararımızı, o günkü Danışma Kurulunda ifade edeceğimizi, bunu ciddîye alacağımızı, değerlendirmeye alacağımızı ifade ettim.

Yine, itiraz konularından bir tanesi de şu: Meclisin denetim faaliyetlerinden kaçırılması gibi bir iddia ortaya konuluyor. Sayın Koç da bunu ortaya koydu. Öncelikle, Danışma Kuruluyla Meclisin gündeminin ve çalışma saatlerinin değiştirilmesi, AK Parti İktidarıyla beraber başlayan bir uygulama değildir; geçtiğimiz dönemlerde de, hatta bu Meclisin açıldığı günden itibaren hep başvurulan, sıkça olmasa da zaman zaman başvurulan bir yoldur. Tabiî, bunu bir teamül haline de getirmemek lazım, buna katılıyorum; çünkü, Meclisin önemli görevlerinin başında denetim faaliyetleri geliyor; ama, gündemin yoğunluğu ve aciliyeti dikkate alınarak, zaman zaman bu yola başvurulduğu da bilinen bir gerçektir. Dolayısıyla, Sayın Koç da ifade ettiler; biliyoruz, bunlar demokratikleşme paketiyle, Avrupa Birliği uyum yasalarıyla alakalıdır, öncelikli olduğunu ve aciliyeti olduğunu da kendileri ifade ettiler. Dolayısıyla, buna itiraz edecek ya da bunu tenkit edecek durumda değiliz. Biz de, aynı düşüncelerle bunu Danışma Kuruluna götürdük ve şimdi de huzurlarınıza getirdik.

Türkiye Büyük Millet Meclisinin, son günlerde, bu tür alınan kararlara rağmen, altı sefer süreyi tamamlayamadan kapandığını ifade ettiler. Evet, buna katılıyorum. Bu kararı Türkiye Büyük Millet Meclisinin önüne getiren İktidar Grubu, elbette ki, Meclisi çalıştıracak, bu süre içerisinde gerekli çoğunluğu Mecliste bulunduracak ve bunun sorumluluğunu yüklenecek konumdadır. Dolayısıyla, bunu, muhalefet partimizin kendileri için çok fazla bir sıkıntı yapmamaları gerekir diye düşünüyorum. Bunun sorumluluğu bize aittir.

Yine, ne geldiğini ne görüşüldüğünü, hangi yasaların buradan çıktığını milletvekili arkadaşlarımızın bilmediği gibi bir ifade kullandı ki, buna katılmak mümkün değildir. Bu, milletvekili arkadaşlarımıza, iktidar olsun muhalefet olsun, haksızlık olur diye düşünüyorum.

"Aceleyle çıkarıyorsunuz, sonra ya Köşkten ya da Anayasa Mahkemesinden geri dönüyor" diye ifade edildi.

Değerli arkadaşlar, Meclisin çıkarmış olduğu kanunların bir kere daha görüşülmek üzere Türkiye Büyük Millet Meclisine iade edilmesi de, bu döneme ait, uygulamaya yeni konulmuş bir uygulama şekli de değildir. Anayasa Mahkemesi de aynı şekildedir. Yani, geçmiş dönemlerdeki bütün hükümetlerin çıkarmış oldukları kanunlar, zaman zaman Anayasa Mahkemesinden dönmüş veya zaman zaman da Cumhurbaşkanımız tarafından, bir kere daha görüşülmek üzere Türkiye Büyük Millet Meclisine gönderilmiştir; ama, her seferinde de, Türkiye Büyük Millet Meclisi, kendi sorumluluğunu üstlenerek, gereğini yapmıştır.

Grubumuzun, Meclisten denetimi kaçırmak gibi bir düşüncesi ve gayreti yoktur. Zira, Meclisten gizleyeceğimiz, Meclisin denetiminden saklayacağımız bir uygulamamız da olmamıştır, olmayacaktır.

Bu duygu ve düşüncelerle, Genel Kurulun, Grubumuzun vermiş olduğu öneriye desteğini bekliyor, hepinizi saygıyla selamlıyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Fatsa.

Öneriyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Sayın milletvekilleri, bu programa uyulabilmesi için, 1 Ağustos 2003 tarihine kadar, çarşamba ve perşembe günleri kesinlikle ziyaretçi alınmayacaktır. Sayın milletvekillerinin, bu konuda, görevlilere yardımcı olmalarını rica ederim.

İçtüzüğün 37 nci maddesine göre verilmiş doğrudan gündeme alınma önergesi vardır; önce okutup işleme alacağım, sonra oylarınıza sunacağım:

IV. - BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI (Devam)

B) TEZKERELER VE ÖNERGELER (Devam)

3.- Konya Milletvekili Atilla Kart'ın; 657 Sayılı Devlet Memurları Kanununun Bazı Maddelerinde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifinin (2/125) doğrudan gündeme alınmasına ilişkin önergesi (4/85)

                                                                         4.7.2003

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

657 sayılı Devlet Memurları Kanununun Bazı Maddelerinde Değişiklik Yapılması Hakkındaki Kanun Teklifim, 29.4.2003 tarihinde (2/125) esas ile Plan ve Bütçe Komisyonuna intikal etmiş; ancak, komisyonda 45 gün içinde sonuçlandırılmamıştır.

Bu durum karşısında, İçtüzüğün 37 nci maddesi gereğince, kanun teklifimin doğrudan Genel Kurul gündemine alınmasını talep etmek zorunluluğu doğmuştur.

Gereğini saygılarımla arz ve teklif ederim.

                                                                       Atilla Kart

                                                                             Konya

BAŞKAN - Konuşma talebi?..

ATİLLA KART (Konya) - Evet Sayın Başkan.

BAŞKAN - Buyurun Sayın Kart.

Konuşma süreniz 5 dakika.

ATİLLA KART (Konya) - Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; Plan ve Bütçe Komisyonunda 45 gün içinde görüşülmeyen kanun teklifimin, 37 nci madde gereğince, Genel Kurul gündemine alınması için söz almış bulunmaktayım; Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.

Değerli arkadaşlarım, Maliye Bakanlığı dışındaki bakanlıklarda ve katma bütçeli idarelerde çalışan ve kadrosu 1 inci derece olan hukuk müşavirlerinin ve kamu avukatlarının ekgöstergeleri 3 000 seviyesindedir. Bilindiği gibi, hukuk müşavirleri ve avukatlar, dört yıllık hukuk fakültesi tahsilinden sonra, zorunlu olarak, bir yıl staj yapmak suretiyle toplam beş yıllık eğitim görmektedirler. Buna karşılık, dört yıllık eğitim gören ve kadrosu 1 inci derece olan teknik hizmetler sınıfında çalışanların ekgöstergeleri ise 3 600'dür. Ayrıca, 1 sayılı ekgösterge cetvelinde sayılan ve kadrosu 1 inci derece olan Hazine kontrolörleri, sigorta denetleme uzmanları, iş güvenliği müfettişleri, sigorta müfettişleri ve benzeri unvanlarda çalışanların da ekgöstergeleri 3 600'dür. Bunlara, ayrıca, makam ve görev tazminatı da verilmektedir. 1 inci derece kadrolu hukuk müşavirleri ve avukatların ekgöstergeleri ise 3 000 olduğundan, makam ve görev tazminatlarından yararlanamamaktadırlar. Bu durum, gerek fiilî çalışma döneminde ve gerek emeklilik döneminde, hukuk müşavirleri ve kamu avukatlarının, yukarıda belirtilen eşdeğer veya benzer görevlerde bulunanlara göre önemli ölçüde düşük ücret almalarına ve haksızlığa yol açmaktadır.

Kamu kurum ve kuruluşlarının hak ve menfaatlarını korumak için çalışan, 3046 sayılı Yasada sayılan işleri yapan, istenen konularda hukukî mütalaa veren, kanun, tüzük ve yönetmelik tasarılarını inceleyen, anlaşma ve sözleşme taslaklarını hazırlayan, davalarda her türlü işlemleri yerine getirmek gibi görevleri yapan hukuk müşavirleri ve kamu avukatlarının önemi, günümüzde daha da artmıştır. Yolsuzluklarla mücadele konusunda çok ağır sorumluluklar üstlenen kamu avukatlarının, özlük haklarındaki sair düzenlemelerin dışında, şimdiki halde, en azından, aynı göstergede hizmet gören diğer teknik elemanlarla aralarında mevcut olan haksızlığın bir an evvel giderilmesi gerekmektedir.

Görev yaptıkları kamu kurumlarını her aşamada temsil eden ve değeri trilyonları bulan davalarda kamunun hak ve çıkarlarını savunan kamu avukatlarının özlük hakları yönünden durumlarını, aynı tahsili gören ve yukarıda belirtilen görevlerde çalışanların seviyesine getirmek suretiyle mağduriyetlerinin kısmen de olsa giderilmesi ve özlük hakları yönünden eşitliğin sağlanması amacıyla hazırlanmış olan iş bu yasa teklifimin Genel Kurul gündemine alınmasını, gelinen süreç içinde talep etmek gereği doğmuştur.

Değerli arkadaşlarım, bu düzenlemenin kamu personeli rejimi içinde ayrıca yapılabileceği yolundaki muhtemel bir değerlendirme, olayı ertelemekten öte, zamana bırakmak, zamana yaymak anlamına gelecektir.

Değerli arkadaşlarım, Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Yönetiminin de bu teklife olumlu baktığı yolunda gözlemlerim var. Umarım ki, bu gözlemlerimde yanılmıyorum. Bunu ümit ediyorum, temenni ediyorum.

Bu sebeple, her iki grubun da, kamu avukatları aleyhine mevcut olan eşitsizliği gidermek ve bir anlamda kamu yararını korumak amacıyla, yasa teklifimin Genel Kurul gündemine alınmasına destek verecekleri beklentisi ve dileğiyle, Genel Kurulu, tekrar saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Kart.

Önerge üzerinde başka söz talebi var mı?

DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI MEHMET ALİ ŞAHİN (İstanbul) - Sayın Başkan, yerimden kısa bir açıklama yapmak istiyorum.

BAŞKAN - Buyurun Sayın Bakan.

DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI MEHMET ALİ ŞAHİN (İstanbul) - Sayın Başkanım, çok teşekkür ederim.

Konya Milletvekilimiz Atilla Beyin teklifi, kamuda çalışan avukatların malî haklarının düzeltilmesine yönelik bir tekliftir.

Muhterem Genel Kurulumuzu bilgilendirmek istiyorum. Biz, hükümet olarak, 657 sayılı Devlet Memurları Kanununu tümden değiştirerek, kamu personel rejiminde yeni bir düzenleme hazırlığı içerisindeyiz. Memurlar ve diğer kamu görevlileri hakkında kanun tasarısı taslağı, ilgili komisyonca hazırlanmış ve tarafımıza teslim edilmiştir. Önümüzdeki günlerde, bunu, sivil toplum örgütleri nezdinde, üniversiteler nezdinde tartışmaya açacağız ve bizim, acil eylem planımızda, bu düzenlemeyi, hükümetin kuruluşundan itibaren bir yıl içerisinde, yani, bu yılın sonuna kadar yasalaştırma gibi bir vaadimiz söz konusudur.

Sayın Kart'ın bu kanun teklifini okudum. Yeni kanun taslağı, bu ve bunun gibi sorunları kökten çözen bir yaklaşımla hazırlandı. Bu tartışılırken, Sayın Kart'ın bu önerisini de, kuşkusuz ki dikkate alacağız ve biz, kamudaki tüm ayrıcalıkları bu yasal düzenlemeyle ortadan kaldırmak istiyoruz. O bakımdan, hükümet olarak hazırladığımız ve şu anda 156 maddeden oluşan, memurlar ve diğer kamu görevlileri hakkında yeni kanun tasarısı gerçekleştiğinde, Sayın Kart'ın bu önerisi de cevabını bulmuş olacaktır. Kanunda, böyle, münferit, madde madde değişiklikler yapmaktansa, toptan bir değişiklik yaparak sorunları çözmenin daha doğru olduğu düşüncesindeyim; ama, yapılan bu çalışmalarda, Sayın Kart'ın bu teklifi de değerlendirilecektir.

Takdirlerinize arz ediyorum efendim.

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Bakan.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.

Alınan karar gereğince, sözlü sorular ile diğer denetim konularını görüşmüyor ve gündemin "Kanun Tasarı ve Teklifleriyle Komisyonlardan Gelen Diğer İşler" kısmına geçiyoruz.

VI. - KANUN TASARI VE TEKLİFLERİYLE KOMİSYONLARDAN

GELEN DİĞER İŞLER

1.- Adlî Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Bölge Adliye Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yetkileri Hakkında Kanun Tasarısı ve Adalet Komisyonu Raporu (1/521) (S. Sayısı: 146)

BAŞKAN - Adlî Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Bölge Adliye Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yetkileri Hakkında Kanun Tasarısının geri alınan maddeleriyle ilgili komisyon raporu henüz gelmediğinden, tasarının görüşülmesini erteliyoruz.

Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Tasarısı ve Adalet Komisyonu raporunun görüşmelerine kaldığımız yerden devam ediyoruz.

2.- Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Tasarısı ve Adalet Komisyonu Raporu (1/523) (S. Sayısı: 152)(1)

BAŞKAN - Komisyon?.. Yerinde.

Hükümet?.. Yerinde.

Tasarının tümü üzerindeki görüşmeler tamamlanmıştı.

Şimdi, tasarının maddelerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

1 inci maddeyi okutuyorum:

HUKUK USULÜ MUHAKEMELERİ KANUNUNDA DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA

İLİŞKİN KANUN TASARISI

MADDE 1.- 18.6.1927 tarihli ve 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 8 inci maddesinin (I) numaralı bendinde yer alan ve ek 3 üncü maddesine göre "dörtyüzmilyon" olarak uygulanması öngörülen parasal sınır "üçmilyar" liraya yükseltilmiştir.

BAŞKAN - 1 inci madde üzerinde, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına, Niğde Milletvekili Sayın Orhan Eraslan söz istemiştir.

Buyurun Sayın Eraslan.

CHP GRUBU ADINA ORHAN ERASLAN (Niğde) - Sayın Başkan, Türkiye Büyük Millet Meclisinin saygıdeğer üyeleri; Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Tasarısının 1 inci maddesi üzerinde Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına söz almış bulunuyorum; hepinizi saygıyla, sevgiyle selamlıyorum.

Değerli arkadaşlarım, bilindiği üzere, Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Tasarısının görüşülmesine ara verilmişti; tümü üzerinde görüşme yapılmıştı. 1 inci maddede söz almamın gerekçesi, özellikle 1 inci maddeyi müzakere etmek değil; ama, bu değişiklikler neleri içeriyor, kısaca hafızalarımızı tekrar yoklamak amacıyladır.

Değerli arkadaşlarım, daha önce yürürlük maddesine kadar görüşülen bölge adliye mahkemelerinin kuruluşuyla ilgili yasa tasarısına bağlı olarak usul yasalarında da değişiklik yapılması gerekiyor idi. Hukuk usulündeki değişikliklerin temel nedeni, bölge adliye mahkemelerinin kuruluşuyla ilgili yasa tasarısı, yani, bilinen, teknik adıyla istinaf mahkemelerinin kuruluşuyla ilgili yasa tasarısıdır.

Benim, buradaki temel eleştirilerimden bir tanesi şudur: Yazın bu sıcağında "acil yasaları çıkarıyoruz" diyoruz; acil çıkarmamız gereken yasalar varken, yürürlük maddesine kadar getirip bırakacağımız yasalarla uğraşıyoruz. Bakın, bölge adliye mahkemeleriyle ilgili yasa tasarısını yürürlük maddesine kadar getirdik ve bıraktık; kurulma şansı var mı şu aşamada; hayır, bunun ne kaynağı var ne bütçe karşılığı var ne de altyapısı oluşturulmuş durumdadır. Buna bağlı, hukuk usulünü görüşeceğiz, buna bağlı, ceza usulünü görüşeceğiz, buna bağlı, icra iflası görüşeceğiz sırasıyla, hepsi gelecek, istinafa bağlı.

Değerli arkadaşlarım, henüz, istinaf mahkemelerinin kuruluşuyla ilgili yasa yürürlüğe girmemiştir. Buna bağlı olarak, yürürlüğe girmeyen bir yasayla, belki de yürürlüğe girmeyecek bir yasayla ilgili olarak, usul yasalarındaki değişikliğin, yürürlük maddelerine kadar da olsa, görüşülmesini doğru bulmamaktayız.

Şimdi, daha önce de anlattığımız gibi, bu değişiklik neleri getiriyor, kısaca bir özetleyelim.

Değerli arkadaşlarım, Hukuk Usulü Muhakemeleri Yasasında değişiklik yapan tasarı, 22 yeni madde getiriyor; bu 22 yeni maddenin tamamı istinafla ilgilidir; 21 maddede de değişiklik yapıyor, bu değişikliklerin de ana noktası istinafla ilgilidir. O zaman, istinaf mahkemelerinin görüşmeleri sırasında konuştuğumuz, görüştüğümüz hususa yeniden bir değinelim. İstinaf nedir?

Değerli arkadaşlarım, istinaf, yeniden başlama anlamına geliyor. Yani, yargıdaki biçimiyle, bitmiş bir yargıya yeni baştan başlayarak, yeniden, bir derece daha yargılama yapma demektir.

Sayın Başkan, eğer, uğultu kesilebilirse daha yararlı bir görüşme olacak.

BAŞKAN - Sayın Eraslan, isterseniz, siz, 1 dakika konuşmayın, arkadaşlarımızı dinleyelim! Sonra devam ederiz. 1 dakikalık süreyi ekleyeceğim.

Buyurun.

ORHAN ERASLAN (Devamla) - Değerli arkadaşlarım "istinaf yolu" ile "temyiz"in farkı nedir?

Şimdi, bidayet mahkemeleri dediğimiz ilk derece mahkemelerinde verilen karar, bizdeki usule göre, belli şartları taşıyorsa temyize tabidir. Temyiz mahkemesinde dosya üzerinden yeniden değerlendirilir. Temyiz mahkemesi, bidayet mahkemesinin kararlarını; yani, ilk derece mahkemesinin kararlarını usul ve yasaya uygun bulursa onaylar, usul ve yasaya aykırı bulursa bozarak geri gönderir; ana hattı budur temyiz incelemesinin. İstinaf incelemesinde, burada, temel farklılıklar vardır. İstinaf incelemesinde, üst derece mahkemesi; yani, istinaf mahkemesi, bidayet mahkemesince yapılan yargıyı itiraz edilen noktalarda yeniden inceler. İstinaf mahkemesi, yeniden keşif yapar, istinaf mahkemesi yeniden tanık dinler; yani, delillerle temas eder, delillerle yüz yüze gelir. İstinaf mahkemesi, temyizden farklı olarak, bidayet mahkemesinin kararını bozma ya da onama biçiminde karar vermez; kararı ortadan kaldırarak ya yeni bir karar verir ya da eski kararı tasdik eder; istinafın farkı bu. Burada çok önemli bir şey var: İstinaf, yeniden başlama oluyor, yeniden yargılanıyor, üst mahkeme delille yüzleşiyor.

Değerli arkadaşlarım, bu, teorik olarak doğru bir şeydir belki, adil yargılama açısından anlamlı bir şeydir belki; fakat, ülkemizde yargının içinde bulunduğu sorunlarla birlikte bu konuyu değerlendirmek durumundayız. Maddî gerçeğin ortaya çıkmasıyla, maddî gerçeğin araştırılmasıyla, makul sürede yargı denklemini iyi bulmak zorundayız; çünkü, geciken adalet de, adalet değildir, bunu biliyoruz. Kaldı ki, ülkemizin taraf olduğu sözleşmeler gereğince, makul sürenin dışındaki yargılama uzamalarının, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi sürecinde, Türkiye'nin mahkûmiyeti neticesini doğurduğunu hepimiz biliyoruz.

Değerli arkadaşlarım, burada, ülkemizde yargının içinde bulunduğu pek çok sorun var; ama, en çok ne eleştirilir Türk yargısı açısından derseniz, uygulamadan gelen bir arkadaşınızı olarak bildiğim şey şudur: "Yargılamalar uzun sürer" denilir; doğrudur, uzun sürer bizim ülkemizde yargılamalar. "Yargılama sonucu verilen hükümlerin kararları gerekçesizdir" denilir; doğrudur, o da önemli bir eksikliktir. Bir de "yargılama masraflıdır" denilir; doğrudur, ülkemizde yargılama da masraflıdır.

Şimdi, bu reform çerçevesi içerisinde, getirilen şeyin sadra şifa olması lazım değerli arkadaşlarım. İstinaf mahkemelerinin kuruluşu ve buna bağlı olarak getirilen usul yasasındaki değişiklikler, bu üç temel eleştiri noktasından herhangi birine hizmet ediyor mu; bizim kanımızca, etmiyor. İstinafla, yargılama yolu kısalmıyor; bir kere, yeni bir kademe ekliyorsunuz; bu kademe, delillerle temas etme noktasında. Yani, eğer, itiraz eden taraf "şahitlerim iyi dinlenilmedi, keşif iyi yapılmadı, bilirkişi haksız rapor verdi" derse, bir üst mahkeme, bölge adliye mahkemesi gelip, bunu mahallinde yapacak. Bunu, artık hayalinizde canlandırın. Bu, hızlanmayı sağlamayacaktır. Hiç kimse, istinafla yargı hızlanacak demesin; bu, doğru değildir.

İkincisi, peki, kararlar gerekçeli olur mu; belki, olabilir, onu daha uygulamada göreceğiz, şimdiden çok önyargılı olmayalım. Peki, yargılama ucuz olur mu; bu, asla. Değerli arkadaşlar, ben, Niğde İlinin Milletvekiliyim. Sanırım, bizim bölgemizde -gerçekleştiği takdirde- Adana, Konya  ya da herhangi bir ilde kurulacak olan istinaf mahkemesine bağlı olacak, oradan keşfe ve tanık dinlemeye gelecek... Bölge idare mahkemelerine keşif için yatırılan paralar, dehşetengiz rakamlardır, Konya bölge idare mahkemesinin, Niğde'de keşfe gelmesi için yatırdığımız paralar dehşetengiz paralardır; burada, yargı ucuzlamış da olmayacaktır. Dolayısıyla, adaletin tecellisine olumlu bir katkısı olmayacaktır.

Değerli arkadaşlarım, maddî gerçeğin ortaya çıkması ve makul sürede, yargı denkleminde, istinaf mahkemeleri, ülkemiz büyüklüğündeki ülkelerde sadra şifa değildir; geleneğinde uygulayan Fransa'da bile, kaldırılması, daraltılması düşünülürken, Avrupa'nın büyük ülkelerinde kaldırılması, daraltılması düşünülürken, bizde, böyle bir şeyin yeniden denemeye konulması -ki, 1924'te kaldırılmıştır- doğru değildir. Onun yerine, yargının başka sorunları vardır. Yargının başka sorunlarını çözmek, teknik anlamda, mahkemeler arasında görev dağılımı yapmak, iyi hâkim yetiştirmek, adliyelerimizi iyi fizikî mekânlara kavuşturmak, iyi imkânlara kavuşturmak, bunlarla uğraşmak daha doğru olur gibime geliyor. Hem çok bilinen bir şey vardır, adalet reformuna başlayacağımız zaman, bu işe adliyeden başlamak, her halde daha doğru olur. Ne kadar iyi yasa çıkarırsanız çıkarın, bunu uygulayacak olan yargıçtır, bunun çalışanıdır, kâtibidir. Kâtibi olmayan, yargıcı eksik olan adliyelerden çok verimli neticeler elde etmek mümkün değil, istinafa bağlı olarak getirilen bu usul değişikliklerine hayır oyu vereceğiz.

Hepinizi saygıyla, sevgiyle selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Eraslan.

AK Parti Grubu adına, Diyarbakır Milletvekili Sayın Cavit Torun; buyurun. (AK Parti sıralarından alkışlar)

Sayın Torun, şahsınız adına da söz istemişsiniz, sürelerinizi birleştirecek misiniz?

CAVİT TORUN (Diyarbakır) - Evet Sayın Başkan.

BAŞKAN - Sürelerinizi birleştiriyorum.

Buyurun.

AK PARTİ GRUBU ADINA CAVİT TORUN (Diyarbakır) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan 152 sıra sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Tasarısının 1 inci maddesi üzerinde grubumuz adına söz almış bulunmaktayım; hepinizi sevgi ve saygıyla selamlıyorum.

Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun bazı maddelerini değiştiren kanun tasarısının Meclis gündemine getirilişindeki amaç, bir müddet önce görüşüp kanunlaştırma aşamasına gelmiş olduğumuz istinaf mahkemeleri kurulması hakkındaki kanun tasarısıdır. Bu mahkemelerin kurulması Türk hukuk sisteminin gündeminde hep var olmuştur. Konunun bir ihtiyaçtan kaynaklandığını, zaten kanunların yapılış amacının da bu olduğunu bilmeyenimiz yoktur.

Uygulama içerisinde bulunan arkadaşlarımız gayet iyi bilmektedirler ki, ilk derece mahkemelerinde verilen kararların hemen tamamı, yerli yersiz, temyiz incelemesi için Yüce Yargıtaya gönderilmekte ve kararın buradan ne zaman geleceği hiçbir zaman kestirilememektedir. Yıllarca temyiz aşamasında kalan dosyalarımızın olduğunu herkes gayet iyi bilmektedir.

Kurumları var edenler insanlardır. Ben, meslek yaşamım boyunca, yüzlerce hâkimle çalışma imkânı buldum. Kimisi işine erken gelir, kimisi geç; kimisi çok çalışkandır, kimisi biraz daha az çalışkan; kimisi incelemek için dosyaları evine kadar götürür, kimisinin dosyanın kapağını bile açmadan duruşmalara katıldığı olur; ama, hemen belirtmeliyim ki, Türk adlî ve sosyal hayat tarzı içerisinde en az kirlenen kurum, adliyeler ve onların gece gündüz çalışan personelidir. Her yerde olduğu gibi, burada da insan unsurunun büyük önemi bulunmaktadır. Biraz önce de arkadaşım aynı konuyu ifade etti. Günde iki mahkemeye çıkan hâkimler, yüzlerce dosya için karar verecek kadar çalışanlar, Yargıtay uygulamalarını en ince noktasına kadar inceleyerek verdikleri kararlarda temyiz incelemesine gerek bırakmayacak kadar titiz davrananlar, kılı kırk yaranlar, aynı zamanda, hiçbir komplekse kapılmadan baroya gelerek avukat arkadaşlarıyla oturanlar olduğu gibi, bu konuların bir kısmında veya tamamında aykırı hareket edenleri de olmuştur; yani, kimi arkadaşlarımızın görüşmekte olduğumuz tasarılar üzerinde yaptıkları konuşmalarda olduğu gibi, her şey siyah veya beyaz değildir. Örneğin, İş Kanunu ve İŞKUR Kanunu görüşülürken üzerinde durulan en önemli konulardan biri özel istihdam bürolarıydı. Biz, özel istihdam bürolarını bir yenilik olarak getirip kanunlaştırmaya çalışırken, birkısım arkadaşlarımız, İş Kanunu kölelik yasası, bu kanunla İŞKUR Kanununda getirilen özel istihdam bürolarını da köle pazarları olarak değerlendirdi.

Arkadaşlar, biz, özel istihdam bürolarıyla bu ülkenin devasa işsizlik sorununun çözüleceğini vaat etmiyoruz, böyle sihirli bir değnek hiçbirimizin elinde yok; ancak, bu kurum, nitelikli personel yetiştirmenin bir aracı olabilir; fakat, hemen belirtmemiz gerekir ki, biz, kimilerinin dediği gibi, bu kurumla köle pazarları oluşturmanın gayesi ve amacı içerisinde değiliz.

Şunu söylemek istiyorum: İnsanoğlunun ortaya attığı fikir ve görüşler, kantarın topuzunun iki uç noktası değildir. Bu bağlamda, hadiseleri değerlendirirken tümüyle siyah veya beyaz mantığıyla olaylara yaklaşmak doğruları bulmamıza yardım etmez. Görüşmekte olduğumuz Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Tasarısı ile istinaf mahkemelerinin kuruluşuyla ilgili yasanın birbirinden ayrılması söz konusu değildir.

Yukarıdaki değerlendirmeler ışığında, kurulmasına olanak verdiğimiz istinaf mahkemelerinin, yüce Yargıtayın iş yükünü azaltarak bir içtihat mahkemesi haline gelmesine imkân vereceğinden ve birçok davanın daha bu aşamada kesin olarak sonuçlandırılmasını temin edeceğinden, büyük bir boşluğu dolduracağından kuşku yoktur; ancak, sayıları 34'ü bulan Yüce Yargıtay dairelerine dağılan davaların, bölgesel de olsa, 5 bölge adliye mahkemesine gidecek olması, burada iş yükünün tahmin edemeyeceğimiz biçimde yoğunlaşmasına sebep olabilir. Bunu aşmanın tek yolunun, tüm siyasî saik ve etkileşimlerden uzak tutarak, öncelikle, hukuk fakültelerinin daha kaliteli eğitim vermelerini temin etmek ve bunun yanında, indî birtakım değerlendirmelerin önüne geçmek için, mesleğe intisapta, yazılı sınavdan sonra mülakat sistemini kaldırmaktır. Mesleğe intisap edecek olan bir hâkim adayının yazılı sınavla bilgisinin değerlendirilmesi yeterli olmalı ve bir hukuk adamının daha işin başında siyasîlerin kapılarını aşındırmasının kesinlikle önüne geçilmelidir. Mehmet Moğultay'ın, bakanlığıyla ilgili eleştirilere verdiği "ne yapacaktım; 5 500 adliye hâkim, savcı ve kâtip ile yardımcı hizmetler sınıfından insan aldım" cevabı, oldukça öğretici ve manidardır.

Arkadaşlar, bu ülkede hâkimler, savcılar, kâtipler ve yardımcı hizmetler sınıflarında çalışan insanların ne kadar özverili olduklarını adliyeye işi düşen her vatandaş görmüştür. Her birisi kuzu büyüklüğüne ulaşmış dosyalarla duruşmalara çıkan hâkim ve savcılar, bu dosyalardaki tüm belgelerin en ince ayrıntısına kadar yerlerini bilmek zorunda olan kâtipler ve hatta odacılar, sabahın erken saatinden akşamın geç saatlerine kadar dosyalar üzerinde kafa, beyin patlatanların ne büyük sıkıntılar içerisinde olduklarını biliyoruz. Hele kâtip sınıfından olan arkadaşlarımızın büyük çoğunluğunun mesai kavramı dahi yoktur. Bu arkadaşların her günü şu şekilde geçer: O günün dosyalarını duruşmaya hazırlar, duruşmaya çıkar, yüzlerce insanın derdini, kavgalarını dinler, biten duruşma dosyalarının ara kararlarının müzekkerelerini hazırlar, postasını yapar, gelen vatandaşa ve avukatlara cevap verir, dosya çıkarır, ortalığa saçılan dosyaları yerine koyar ve hiçbir işi oluruna bırakmadan keşfe gider, bilirkişileri ayarlar, bilirkişi raporlarının dönmesini temin için telefon başına koşar ve üç kuruş maaşla geçinmeye çalışır.

Biz, bu asosyal durumu düzeltmez ve Diyarbakır Bismil Adliyesinde olduğu gibi, fizikî mekân olarak söylüyorum, bilmem ne barınağından daha iyi bir çalışma ortamı temin etmez isek, sorunlarımızın üstesinden gelmemiz mümkün olmaz.

Sayın Bakanım da burada, bir çıkış kapısı olarak şunu söylüyorum: Adliyenin kazandığı paralardan bir adliye dönersermaye kurumu oluşturalım ve adlî camianın tüm personeline medenî bir yaşam standardı getirelim. Bunu yapmak elimizde; adliye orada ise, Meclis burada.

Hepinize saygılar sunuyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Torun.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

2 nci maddeyi okutuyorum:

MADDE 2.- Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 25 inci maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

"Madde 25.- Yetkili mahkemenin bir davaya bakmasına fiilî veya hukukî bir engel çıktığı veya iki mahkemenin yargısal sınırları kapsamının belirlenmesinde tereddüt edildiği takdirde, yetkili mahkemenin tayininde, ilk derece mahkemeleri için bölge adliye mahkemelerine, bölge adliye mahkemeleri için Yargıtaya başvurulur.

İki mahkemenin aynı dava hakkında göreve veya yetkiye ilişkin olarak verdikleri kararlar kanun yoluna başvurulmaksızın kesinleştiği takdirde, görevli veya  yetkili mahkeme ilgisine göre bölge adliye mahkemesince veya Yargıtayca belirlenir.

Bölge adliye mahkemesince veya Yargıtayca verilen merci tayini kararları ile kanun yolu incelemesi sonucunda kesinleşen göreve veya yetkiye ilişkin kararlar, davaya ondan sonra bakacak mahkemeyi bağlar."

BAŞKAN - Madde üzerinde söz talebi?.. Yok.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.

3 üncü maddeyi okutuyorum:

MADDE 3.- Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 30 uncu maddesinin ikinci cümlesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

"Aksi takdirde memnuiyet sebebinin doğduğu tarihten itibaren yapılan tüm işlemler, kararı veren ilk derece mahkemesi ise bölge adliye mahkemesince, bölge adliye mahkemesi ise Yargıtayca iptal olunabilir."

BAŞKAN - Madde üzerinde söz talebi?.. Yok.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

4 üncü maddeyi okutuyorum:

MADDE 4.- Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 33 üncü maddesine aşağıdaki fıkra eklenmiştir.

"Bölge adliye mahkemesi hukuk dairelerinin başkan ve üyelerinin reddi istemi, reddedilen başkan ve üye katılmaksızın görevli olduğu dairece incelenerek karara bağlanır."

BAŞKAN - Madde üzerinde söz talebi?.. Yok.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

5 inci maddeyi okutuyorum:

MADDE 5.- Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 35 inci maddesinin son fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

"İlk derece mahkemesinin bu kararlarına karşı istinaf yoluna, bölge adliye mahkemesi  hukuk dairelerinin başkan ve üyeleri hakkındaki kararlarına karşı da temyiz yoluna ancak hükümle birlikte başvurulabilir."

BAŞKAN - Madde üzerinde söz talebi?.. Yok.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

6 ncı maddeyi okutuyorum:

MADDE 6.- Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 36 ncı maddesinin son fıkrasının son cümlesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

"Merci kararının uygun bulunmayarak kaldırılması veya bozulması hâlinde tahsil olunmuş para cezası ilgilinin isteği üzerine geri verilir."

BAŞKAN - Madde üzerinde söz talebi?.. Yok.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

7 nci maddeyi okutuyorum:

MADDE 7.- Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 36/A maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

"Madde 36/A) Esas hüküm bakımından istinaf yolu kapalı bulunan dava ve işlerde hâkimin reddi istemi ile ilgili merci kararları kesindir.

Esas hüküm bakımından istinaf yolu açık bulunan dava ve işlerde ise ret istemi hakkındaki  merci  kararlarına  karşı tefhim veya tebliği tarihinden itibaren yedi gün içinde istinaf yoluna başvurulabilir; bu hâlde 426/G maddesi hükmü uygulanmaz. Bölge adliye mahkemesinin bu husustaki kararlarına uymak zorunludur.

Ret isteminin reddine ilişkin merci kararının bölge adliye mahkemesince uygun bulunmayarak kaldırılması veya ret isteminin kabulüne dair merci kararının bölge adliye mahkemesince uygun bulunması hâlinde, ret sebebinin doğduğu tarihten itibaren  reddedilen hâkimce yapılmış olan ve ret isteminde bulunan tarafça itiraz edilen esasa etkili işlemler, davaya daha sonra bakacak hâkim tarafından iptal olunur."

BAŞKAN - Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.

8 inci maddeyi okutuyorum:

MADDE 8.- Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununa 36/A maddesinden sonra gelmek üzere aşağıdaki 36/B maddesi eklenmiştir.

"MADDE 36/B) Esas hüküm bakımından temyiz yolu kapalı bulunan dava ve işlerde, bölge adliye mahkemesi başkan ve üyelerinin reddine ilişkin bölge adliye mahkemesi kararları kesindir.

Esas hüküm bakımından temyiz yolu açık bulunan dava ve işlerde ise, ret istemi hakkındaki karar, tefhim veya tebliği tarihinden itibaren yedi gün içinde temyiz edilebilir. Bu hâlde 426/G maddesi hükmü uygulanmaz. Yargıtayın bu husustaki kararına uymak zorunludur.

Bölge adliye mahkemesi hâkiminin reddine ilişkin istemin reddi konusundaki kararın temyizi üzerine Yargıtayca bozulması veya ret isteminin kabulüne ilişkin kararın Yargıtayca onanması hâlinde, ret sebebinin doğduğu tarihten itibaren reddedilen hâkimce yapılmış olan ve ret isteminde bulunan tarafça itiraz edilen esasa ilişkin işlemler, davaya daha sonra bakacak olan bölge adliye mahkemesi tarafından iptal olunur."

BAŞKAN -Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

9 uncu maddeyi okutuyorum:

MADDE 9.- Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 37 nci maddesine aşağıdaki cümle eklenmiştir.

"Bu konuda verilecek kararlar kesindir."

BAŞKAN - Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

10 uncu maddeyi okutuyorum:

MADDE 10.- Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 48 inci maddesinin ikinci fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

"Aynı mahkemede görülmekte olan davalar yönünden verilen birleştirme ve ayırma hususundaki ilk derece mahkemesi kararları hakkında istinaf yoluna; bölge adliye mahkemesi kararları hakkında ise temyiz yoluna; ancak hükümle birlikte gidilebilir. Şu kadar ki, bu husus tek başına; bölge adliye mahkemesinde hükmün kaldırılarak esastan incelenmesi, Yargıtay'da bozma sebebi teşkil etmez."

BAŞKAN - Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.

11 inci maddeyi okutuyorum:

MADDE 11.- Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 149 uncu maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

"Madde 149.- Duruşma herkese açıktır.

Genel ahlâkın veya kamu güvenliğinin kesin olarak gerekli kıldığı hâllerde, duruşmanın bir kısmının veya tamamının kapalı yapılmasına mahkemece karar verilebilir.

Duruşmanın kapalı yapılması konusundaki gerekçeli karar açık duruşmada açıklanır.

Kapalı yapılan duruşmalar hakkında 4/4/1929 tarihli ve 1412 sayılı Ceza Muhakemeleri Usulü Kanununun 377 nci madde hükmü uygulanır."

BAŞKAN - 11 inci madde üzerinde 1 adet önerge vardır.

Önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 152 sıra sayılı kanun tasarısının çerçeve 11 inci maddesiyle değiştirilen Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 149 uncu maddesinin son fıkrasının aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

 

Sadullah Ergin

Mehmet Eraslan

Sedat Kızılcıklı

 

Hatay

Hatay

Bursa

 

Recep Özel

Yekta Haydaroğlu

Halil Kaya

 

Isparta

Van

Van

"Kapalı yapılan duruşmalar hakkında Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu hükümleri uygulanır."

BAŞKAN - Komisyon önergeye katılıyor mu?

ADALET KOMİSYONU BAŞKANVEKİLİ HALİL ÖZYOLCU (Ağrı) - Takdire bırakıyoruz.

BAŞKAN - Hükümet önergeye katılıyor mu?

ADALET BAKANI CEMİL ÇİÇEK (Ankara) - Katılıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN - Gerekçeyi okutuyorum:

Gerekçe:

Uygulamada oluşabilecek tereddütleri gidermek bakımından bu değişiklik önergesi verilmiştir.

BAŞKAN - Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmiştir.

Maddeyi kabul edilen önerge doğrultusunda oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

12 nci maddeyi okutuyorum:

MADDE 12.- Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 170 inci maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

"Madde 170.- İlk derece mahkemeleri veya bölge adliye mahkemelerine yapılacak eski hâle getirme istemleri, hadiseler hakkındaki usule, Yargıtayda ileri sürülecek eski hâle getirme istemleri, temyiz usulüne göre yapılır ve incelenir."

BAŞKAN - Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

13 üncü maddeyi okutuyorum:

MADDE 13.- Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 176 ncı maddesinin üçüncü ve son  fıkraları aşağıdaki şekilde  değiştirilmiştir.

"Adlî ara verme süresi  içinde, yukarıdaki fıkralarda gösterilenler dışında kalan dava ve işlerle ilgili olarak verilen dava, karşılık dava, istinaf ve temyiz dilekçeleri, bunlara karşı verilen cevap dilekçelerinin  ve dosyası işlemden kaldırılan davaları yenileme dilekçelerinin  alınması, ilâm verilmesi, her türlü tebligat, dosyanın başka bir mahkemeye, bölge adliye mahkemesine veya Yargıtaya gönderilmesi işlemleri de yapılır."

"Bu madde hükümleri bölge adliye mahkemesi ve Yargıtay incelemelerinde de uygulanır."

BAŞKAN - Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

14 üncü maddeyi okutuyorum:

MADDE 14.- Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 193 üncü maddesinin üçüncü fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

"Her iki hâlde kararın kesinleşmesi tarihinden itibaren on gün içinde yeniden dilekçe verilmesi veya yeniden çağrı kâğıdı tebliğ ettirilmesi gerekir."

BAŞKAN - Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

15 inci maddeyi okutuyorum:

MADDE 15.- Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 288 inci maddesinin birinci ve ikinci fıkraları ile 290 ıncı maddesinde yer alan ve ek 3 üncü  maddesine göre "kırkmilyon" olarak uygulanması öngörülen sınır  "üçyüzmilyon" liraya yükseltilmiştir.

BAŞKAN - Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

16 ncı maddeyi okutuyorum:

MADDE 16.- Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 388 inci maddesinin (4) numaralı bendinde geçen "kanun yolları" ibaresi "kanun yolu ve süresi" olarak değiştirilmiştir.

BAŞKAN - Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

17 nci maddeyi okutuyorum:

MADDE 17.- Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun Üçüncü Bap başlığı "Kanun Yolları", Birinci Fasıl başlığı "İstinaf" olarak değiştirilmiş ve Kanuna aşağıdaki 426/A ilâ 426/U maddeleri eklenmiştir.

"İstinaf yoluna başvurulabilen kararlar

MADDE 426/A) İlk derece mahkemelerinden verilen nihaî kararlara karşı istinaf yoluna başvurulabilir.

Miktar veya değeri beşyüzmilyon lirayı geçmeyen malvarlığı davalarına ilişkin kararlar kesindir.

Alacağın bir kısmının dava edilmiş olması durumunda beşyüzmilyon liralık kesinlik sınırı alacağın tamamına göre belirlenir.

Alacağın tamamının dava edilmiş olması durumunda, kararda asıl isteminin kabul edilmeyen bölümü beşyüzmilyon lirayı geçmeyen taraf, istinaf yoluna  başvuramaz.

İlk derece mahkemelerinin diğer kanunlarda temyiz edilebileceği veya haklarında Yargıtaya başvurulabileceği belirtilmiş olup da bölge adliye mahkemelerinin görev alanına giren dava ve işlere ilişkin nihaî kararlarına karşı bölge adliye mahkemelerine başvurulabilir.

BAŞKAN - 426/A'yı oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

426/B'yi okutuyorum:

İstinaf dilekçesi

MADDE 426/B) İstinaf yoluna başvurma, dilekçeyle yapılır ve dilekçeye karşı tarafın sayısı kadar örnek eklenir.

İstinaf dilekçesinde aşağıdaki hususlar bulunur:

1. Başvuran ile karşı tarafın davadaki sıfatları, adı, soyadı ve adresleri,

2. Varsa yasal temsilci ve vekillerinin adı, soyadı ve adresleri,

3. Kararın hangi mahkemeden verilmiş olduğu ve tarihi ile sayısı,

4. Kararın başvurana tebliğ edildiği tarih,

5. Kararın özeti,

6. Başvuru sebepleri ve gerekçesi,

7. İstem sonucu,

8. Başvuranın veya varsa yasal temsilci yahut vekilinin imzası.

İstinaf dilekçesi, başvuranın kimliği ve imzasıyla, başvurulan kararı yeteri kadar belli edecek kayıtları taşıması durumunda diğer hususlar bulunmasa bile reddolunmayıp, 426/O maddesi çerçevesinde gerekli inceleme yapılır.

BAŞKAN - 426/B'yi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

426/C'yi okutuyorum:

İstinaf dilekçesinin verilmesi

MADDE 426/C) İstinaf dilekçesi, kararı veren mahkemeye veya başka bir yer mahkemesine verilebilir. İstinaf dilekçesi hangi mahkemeye verilmişse, o mahkemece bölge adliye mahkemesi başvuru defterine kaydolunur ve başvurana ücretsiz bir alındı belgesi verilir.

Kararı veren mahkemeden başka bir mahkemeye verilmiş olan istinaf dilekçesi, bu mahkemece yukarıdaki fıkraya göre işlem yapıldıktan sonra kararı veren mahkemeye örnekleriyle birlikte gönderilir. Bu durum derhâl mahkemesine bildirilir.

İstinaf yoluna  başvurma tarihi konusunda 178 inci madde hükmü uygulanır.

Dosya, kararı veren mahkemece, istinaf dilekçesinde gösterilen daire ile bağlı kalınmaksızın, yetkili bölge adliye mahkemesine gönderilir.

BAŞKAN - 426/C'yi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

426/D'yi okutuyorum:

Harç ve giderlerin yatırılması

MADDE 426/D) İstinaf dilekçesi verilirken, tebliğ giderleri de dahil olmak üzere gerekli harç ve giderler ödenir. Bunların eksik ödenmiş olduğu sonradan anlaşılırsa, kararı veren mahkeme tarafından verilecek yedi günlük kesin süre içinde tamamlanması, aksi hâlde başvurudan vazgeçmiş sayılacağı hususu başvurana yazılı olarak bildirilir. Verilen kesin süre içinde harç ve giderler tamamlanmadığı takdirde, mahkeme başvurunun yapılmamış sayılmasına karar verir. Bu karara karşı istinaf yoluna başvurulması hâlinde, 426/F maddesinin ikinci fıkrası hükmü kıyas yoluyla  uygulanır.

BAŞKAN - Madde üzerinde, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına, Niğde Milletvekili Sayın Orhan Eraslan; buyurun efendim. (CHP sıralarından alkışlar)

Konuşma süreniz 10 dakika.

CHP GRUBU ADINA ORHAN ERASLAN (Niğde) - Sayın Başkan, Türkiye Büyük Millet Meclisinin değerli üyeleri; görüşmekte olduğumuz yasa tasarısının 426/D maddesi üzerinde söz almış bulunuyorum. Hepinizi saygıyla, sevgiyle selamlarım.

Değerli arkadaşlarım, çok süratli bir biçimde, hiçbir müzakere yapılmadan, yeni bir müessese üzerinde, hiçbir tartışma yapmadan yasalaştırma çalışması yapıyoruz. Daha önceleri de, çeşitli kereler bu konu üzerinde söz aldım; izah etmeye, dilimizin döndüğü kadar belirtmeye çalıştık. Şimdi, yeni bir müessese getiriyoruz.

Değerli arkadaşlarım, istinaf dediğimiz müessese, dünyanın tüm ülkelerinde bir tek Fransa istisnası dışında, federatif yönetimlerde, federal kanunların egemenliğini sağlamak için bir derecattır. Bunun bir tek istisnası Fransadır. Yani, bakın, böyle bir şey getiriyoruz; otomatiğe bağladık, gidiyoruz. Burada, zannediyoruz ki, yargı hızlanacak. Arkadaşlar, bir derece koyuyorsunuz, yargı hızlanmıyor, yargı yavaşlıyor, hızlanıyor diye bir şey yok. Yani, sakın, yargıyı hızlandırıyoruz da yapıyoruz diye değil...

Benim, asıl endişelerimden birisi de şu. İşte, böyle bir yapılanmayla, muhtemeldir ki, ileride birtakım artniyetli insanların federasyon isteklerinin altyapısını da oluşturmuş oluruz; bilerek bilmeyerek, isteyerek istemeyerek...

HALİL AYDOĞAN (Afyon) - Sayın Eraslan, yapma...

ORHAN ERASLAN (Devamla) - Efendim, şimdi, burada, gördüğüm bir tehlikeyi söylüyorum; katılmayabilirsiniz, saygıyla karşılarım. Artniyet vardır da demiyorum; fakat, böyle de bir yapıyı doğurur. Neden bu yapıyı doğurur; bakın, ben size bunu izah etmeye çalışayım.

Değerli arkadaşlar, ülkede birliği sağlayan şeylerden bir tanesi veya çok önemlisi, hukuktur, aynı hukukun uygulanmasıdır. Ülkede hukuk farklı farklı uygulanırsa, bölgesel farklılıklar doğarsa, orada sıkıntı başlar. Onun için, hukukçular içtihat birliğine çok önem verirler. Şu çok doğaldır ki, olacak olan 8-10 istinaf mahkemesinin farklı içtihatları olacaktır. Aynı okuldan, aynı hocalardan yetişseler de, yaşadıkları coğrafî bölgeler itibariyle içtihat birliği parçalanmış olacaktır. Bu bir zafiyet doğurur. İlla yapar, yüzde yüz bu neticeyi verir demiyorum; ama, bir zafiyet doğurur. Bunu da görmenizi istiyorum. Çünkü, bu getirmeye çalıştığımız, ağırlıklı olarak, Fransa dışında, federal sistemin bir aparatıdır, onun bir kurumudur.

Şimdi çok iyiniyetli davranıyor olabiliriz, çok iyiniyetli davranıyor olabilirsiniz. İşte, filan yerde var, bizde de olsun, şu var, bu da olsun; ama, hep, bunların ulusal bünyemize uyup uymadığını tartmak durumundayız, ölçmek durumundayız. Böyle bir durumla karşı karşıya gelebiliriz.

Bakın, değeri 500 milyonu geçen her davayı istinafa götürmek mümkün. Konuşan arkadaşım, temyizde davaların uzadığını söyledi; asıl istinafta göreceksiniz... Temyizde, kontrol dosya üzerinden yapılıyordu, hâkim delille temas etmiyordu; istinafta, temyizden farklı olarak, delille temas etmek durumunda, itiraz edilen noktalarda şahidi dinlemek durumunda, itiraz edilen noktalarda keşfi yapmak durumunda, itiraz edilen noktalarda bilirkişi incelemesini yapmak durumunda. Dolayısıyla, asıl gecikme, asıl yargıdaki gecikme istinafla başlayacaktır.

İlerideki maddelerde göreceksiniz. İstinaf, nihaî yol da değil; dava değeri 3 milyarı geçen her türlü davalarda, istinafın dışında, ayrıca, temyiz yolu da açıktır. Dolayısıyla, şimdi var olan sisteme göre, ilk derece mahkemesi, temyiz mahkemesi, şartları varsa Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi; üç aşamalı bir yargı sistematiğimiz var. Bu sistemi kabul etmiş olmakla, ilk derece mahkemesi, yani bidayet mahkemesi, istinaf mahkemesi, Yargıtay ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi; dörtlü bir sistem oluyor. Böylece, hem yargı daha ağırlaşıyor hem de ülkede içtihat birliği, içtihat bütünlüğü bozuluyor.

Bunun için, değerli arkadaşlarımın yasa tasarısına gerektiği kadar önem verip, lütfen, tekrar tekrar... Bunlar çok önemli şeyler. Şu an için ihtiyaç duymuyor olabiliriz, önemini görememiş olabiliriz; ama, uygulamada çok büyük sıkıntılar çıkaracak bir şeydir.

Vebal altında kalmamak için, bu konuyu tekrar hatırlatmak bakımından zamanınızı aldım.

Hepinize saygılar, sevgiler sunarım. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Eraslan.

426/D'yi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

426/E'yi okutuyorum:

Başvuru süresi

MADDE 426/E) İstinaf yoluna başvuru süresi onbeş gün, 8.1.1943 tarihli ve 4353 sayılı Kanuna tabi kamu kurumları hakkında otuz gündür. Bu süre, ilâmın usulen taraflardan her birine tebliğiyle işlemeye başlar. İstinaf yoluna başvuru süresine ilişkin özel kanun hükümleri saklıdır.

BAŞKAN - 426/E'yi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

426/F'yi okutuyorum:

İstinaf dilekçesinin reddi

MADDE 426/F) İstinaf dilekçesi, yasal süre geçtikten sonra verilir veya kesin olan bir karara ilişkin olursa, kararı veren mahkeme istinaf dilekçesinin reddine karar verir ve 426/D maddesine göre yatırılan giderden karşılanmak suretiyle ret kararını kendiliğinden ilgiliye tebliğ eder.

Bu ret kararına karşı tebliği tarihinden itibaren yedi gün içinde istinaf yoluna başvurulabilir. İstinaf yoluna başvurulduğu ve gerekli giderler de yatırıldığı takdirde dosya, kararı veren mahkemece yetkili bölge adliye mahkemesine gönderilir. Bölge adliye mahkemesi ilgili dairesi istinaf dilekçesinin reddine ilişkin kararı yerinde görmezse, ilk istinaf dilekçesine göre gerekli incelemeyi yapar.

BAŞKAN - 426/F'yi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

426/G'yi okutuyorum:

İstinaf dilekçesine cevap

MADDE 426/G

MADDE 426/G) İstinaf dilekçesi, kararı veren mahkemece karşı tarafa tebliğ olunur.

Karşı taraf, tebliğden itibaren onbeş gün içinde cevap dilekçesini kararı veren mahkemeye veya bu mahkemeye gönderilmek üzere başka bir yer mahkemesine verebilir.

Kararı veren mahkeme, dilekçeler verildikten veya bunun için belli süreler geçtikten sonra, dosyayı dizi listesine bağlı olarak yetkili bölge adliye mahkemesine gönderir.

BAŞKAN - 426/G'yi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

426/H'yi okutuyorum:

Katılma yolu ile başvurma

MADDE 426/H) İstinaf dilekçesi kendisine tebliğ edilen taraf, başvurma hakkı bulunmasa veya başvuru süresini geçirmiş olsa bile, vereceği cevap dilekçesi ile istinaf yoluna başvurabilir. İstinaf yoluna asıl başvuran taraf,  buna karşı onbeş gün içinde cevap verebilir.

İstinaf yoluna başvuran, bu isteminden feragat eder veya istemi bölge adliye mahkemesi tarafından esasa girilmeden reddedilirse, katılma yolu ile başvuranın istemi de reddedilir.

BAŞKAN - 426/H'yi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

426/İ'yi okutuyorum:

Başvurma hakkından feragat

MADDE 426/İ) Taraflar, ilâmın kendilerine tebliğinden önce, istinaf yoluna başvurma hakkından feragat edemez.

Başvuru yapıldıktan sonra feragat edilirse, dosya bölge adliye mahkemesine gönderilmez ve kararı veren mahkemece başvurunun reddine karar verilir. Dosya bölge adliye mahkemesine gönderilmiş ve henüz karara bağlanmamış ise başvuru feragat nedeniyle reddolunur.

BAŞKAN - 426/İ'yi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

426/J'yi okutuyorum:

Başvurunun icraya etkisi

MADDE 426/J) İstinaf yoluna başvurma, kararın icrasını durdurmaz. 9/6/1932 tarihli ve 2004 sayılı İcra ve İflâs Kanununun icranın geri bırakılmasıyla ilgili 36 ncı maddesi hükmü saklıdır. Nafaka kararlarında icranın geri bırakılmasına karar verilemez.

Kişiler ve aile hukukuna, taşınmaz mala ve bununla ilgili aynî haklara ilişkin kararlar kesinleşmedikçe yerine getirilemez.

BAŞKAN - 426/J'yi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

426/K'yı okutuyorum:

Kötüniyetle istinaf yoluna başvurma

MADDE 426/K) İstinaf başvurusunun kötüniyetle yapıldığı anlaşılırsa bölge adliye mahkemesince 422 nci madde hükümleri uygulanır.

BAŞKAN - 426/K'yı olarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

426/L'yi okutuyorum:

Ön inceleme

MADDE 426/L) Bölge adliye mahkemesi hukuk dairesince dosya üzerinde yapılacak ön inceleme sonunda; incelemenin başka bir dairece yapılması gerektiği, kararın kesin olduğu, başvurunun süresi içinde yapılmadığı, başvuru şartlarının yerine getirilmediği, başvuru sebeplerinin veya gerekçesinin hiç gösterilmediği tespit edilen dosyalar hakkında öncelikle gerekli karar verilir. Eksiklik bulunmadığı anlaşılan dosya incelemeye alınır.

BAŞKAN - 426/L'yi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

426/M'yi okutuyorum:

Duruşma yapılmadan verilecek kararlar

MADDE 426/M) Ön inceleme sonunda dosyada eksiklik bulunmadığı anlaşılırsa;

I. Aşağıdaki durumlarda bölge adliye mahkemesi, esası incelemeden kararın kaldırılmasına ve davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye veya kendi yargı çevresinde uygun göreceği başka bir yer mahkemesine ya da görevli ve yetkili mahkemeye gönderilmesine duruşma yapmadan kesin olarak karar verir:

1. Davaya bakması yasak olan hâkimin karar vermiş olması,

2. İleri sürülen haklı ret istemine rağmen reddedilen hâkimin davaya bakmış olması,

3. Mahkemenin görevli ve yetkili olmasına rağmen görevsizlik veya yetkisizlik kararı vermiş olması veya mahkemenin görevli ya da yetkili olmamasına rağmen davaya bakmış bulunması veyahut mahkemenin bölge adliye mahkemesinin yargı çevresi dışında kalması,

4. Taraf ve dava ehliyeti ya da davayı takip yetkisi bulunmayan veya vekil ve temsilci olmayan kimseler önünde davaya bakılmış ve karar verilmiş olması,

5. Mahkemece usule aykırı olarak davanın veya karşılık davanın açılmamış sayılmasına, davaların birleştirilmesine veya ayrılmasına, merci tayinine karar verilmiş olması,

6. Mahkemece, tarafların davanın esasıyla ilgili olarak gösterdikleri delillerin hiçbiri toplanmadan veya gösterilen deliller hiç değerlendirilmeden karar verilmiş olması.

II. Aşağıdaki durumlarda davanın esasıyla ilgili olarak;

1. İncelenen mahkeme kararının usul veya esas yönünden hukuka uygun olduğu anlaşıldığı takdirde başvurunun esastan reddine,

2. Yargılamada eksiklik bulunmamakla beraber, kanunun olaya uygulanmasında hata edilip de yeniden yargılama yapılmasına ihtiyaç duyulmadığı takdirde veya kararın gerekçesinde hata edilmiş ise düzelterek yeniden esas hakkında,

3. Yargılamada bulunan eksiklikler duruşma yapılmaksızın tamamlanacak nitelikte ise bunların tamamlanmasından sonra yeniden esas hakkında,

duruşma yapılmadan karar verilir.

BAŞKAN - 426/M'yi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

426/N'yi okutuyorum:

İnceleme

MADDE 426/N) Bölge adliye mahkemesi hukuk dairesince inceleme, davanın özelliğine göre heyetçe veya görevlendirilecek bir üye tarafından yapılır.

İnceleme sırasında gereken hâllerde başka bir bölge adliye mahkemesi veya ilk derece mahkemesi istinabe edilebilir.

BAŞKAN - 426/N'yi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

426/O'yu okutuyorum:

İncelemenin kapsamı

MADDE 426/O) İnceleme, istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılır. Ancak, bölge adliye mahkemesi kamu düzenine aykırılık gördüğü takdirde bunu re'sen gözetir.

BAŞKAN - 426/O'yu oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

426/P'yi okutuyorum:

Duruşma yapılmasına karar verilmesi

MADDE 426/P) 426/M maddesinde belirtilen hâller dışında inceleme duruşmalı olarak yapılır. Bu durumda duruşma günü taraflara tebliğ edilir.

BAŞKAN - 426/P'yi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

426/R'yi okutuyorum:

Yapılamayacak işlemler

MADDE 426/R) Bölge adliye mahkemesi hukuk dairelerinde karşılık dava açılamaz, davaya katılma isteminde bulunulamaz, davanın ıslahı ve 45 inci maddenin birinci fıkrası hükmü saklı kalmak üzere davaların birleştirilmesi istenemez, bölge adliye mahkemesince re'sen göz önünde tutulacaklar dışında, ilk derece mahkemesinde ileri sürülmeyen iddia ve savunmalar dinlenemez, yeni delillere dayanılamaz.

Bölge adliye mahkemeleri için yetki sözleşmesi yapılamaz.

İlk derece mahkemesinde usulüne uygun olarak gösterildiği hâlde incelenmeden reddedilen veya mücbir bir sebeple gösterilmesine olanak bulunmayan deliller bölge adliye mahkemesince incelenebilir.

BAŞKAN - 426/R'yi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

426/S'yi okutuyorum:

Duruşmaya gelinmemesi ve giderlerin ödenmemesi

MADDE 426/S) Duruşmalı olarak incelenen işlerde taraflara çıkartılan çağrı kâğıtlarında, duruşmada hazır bulunmadıkları takdirde tahkikatın yokluklarında yapılarak karar verileceği hususu ile başvuran tarafa çıkartılacak çağrı kâğıdında, ayrıca, yapılacak tahkikatla ilgili olarak bölge adliye mahkemesince belirlenen gideri duruşma gününe kadar avans olarak yatırması gerektiği açıkça belirtilir.

Başvuran, kabul edilebilir bir mazerete dayanarak duruşmaya gelemediğini bildirdiği takdirde, yeni bir duruşma günü tayin edilerek taraflara bildirilir.

Başvuran mazeretsiz olarak duruşmalara katılmadığı veya tahkikatla ilgili giderler süresi içinde yatırılmadığı takdirde, dosyanın mevcut durumuna göre karar verilir. Şu kadar ki, öngörülen tahkikat yapılmaksızın karar verilmesine olanak bulunmayan hâllerde başvuru reddedilir.

BAŞKAN - 426/S'yi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

426/T'yi okutuyorum:

Karar

MADDE 426/T) Karar aşağıdaki hususları içerir:

1. Kararı veren bölge adliye mahkemesi hukuk dairesi ile başkan, üyeler ve tutanak kâtibinin ad ve soyadları, sicil numaraları,

2. Tarafların ve davaya ilk derece mahkemesinde katılanların kimlikleri ile varsa yasal temsilci ve vekillerinin adı, soyadı ve adresleri,

3. Tarafların iddia ve savunmalarının özeti,

4. İlk derece mahkemesi kararının özeti,

5. İleri sürülen istinaf sebepleri,

6. Taraflar arasında uyuşmazlık konusu olan veya olmayan hususlarla bunlara ilişkin delillerin tartışması, ret ve üstün tutma sebepleri, sabit görülen olaylarla bunlardan çıkarılan sonuç ve hukukî sebep,

7. Hüküm sonucu ile varsa kanun yolu ve süresi,

8. Kararın verildiği tarih, başkan ve üyeler ile tutanak kâtibinin imzaları.

Hüküm sonucu kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, istem sonuçlarından her biri hakkında verilen hükümle taraflara yüklenen borç veya tanınan hakların, tereddüde yer vermeyecek şekilde açıkça gösterilmesi gereklidir.

BAŞKAN - 426/T'yi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

426/U'yu okutuyorum:

Uygulanacak diğer hükümler

MADDE 426/U) Bu Fasılda aksine hüküm bulunmayan hâllerde ilk derece mahkemesinde uygulanan yargılama usulü bölge adliye mahkemesinde de uygulanır."

BAŞKAN - 426 U/yu oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

17 nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

18 inci maddeyi okutuyorum :

MADDE 18.- Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununa, bu Kanunla eklenen 426/U maddesinden sonra gelmek üzere  "İkinci Fasıl Temyiz" başlığı  eklenmiş, "İkinci Fasıl" ve "Üçüncü Fasıl" başlıkları "Üçüncü Fasıl" ve "Dördüncü Fasıl" şeklinde değiştirilmiş, Kanunun 427 ilâ 439 uncu maddeleri aşağıdaki şekilde yeniden düzenlenmiştir.

"Temyiz edilebilen kararlar

Madde 427.- Bölge adliye mahkemesi hukuk dairelerinden verilen temyizi kabil nihaî kararlar ile hakem kararlarına karşı tebliğ tarihinden itibaren onbeş gün içinde temyiz yoluna başvurulabilir; bu süre, 8/1/1943 tarihli ve 4353 sayılı Kanuna tâbi kamu kurumları hakkında otuz gündür.

Davada haklı çıkmış olan taraf da hukukî yararı bulunmak şartıyla temyiz yoluna başvurabilir.

BAŞKAN-  427 nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

428 inci maddeyi okutuyorum:

Temyiz edilemeyen kararlar

Madde 428.- Bölge adliye mahkemelerinin aşağıdaki kararları hakkında temyiz yoluna gidilemez:

1. Miktar veya değeri üçmilyar lirayı geçmeyen davalara ilişkin kararlar,

2. 8 inci maddede gösterilen davalar ile (Kat Mülkiyeti Kanunundan doğup gayrimenkulün aynına ilişkin olan davalar hariç) özel kanunlarda sulh hukuk mahkemesinin görevine girdiği belirtilen davalarla ilgili kararlar,

3. Yargı çevresi içinde bulunan ilk derece mahkemeleri arasındaki yetki ve görev uyuşmazlıklarını çözmek için verilen kararlar ile merci tayinine ilişkin kararlar,

4. Çekişmesiz yargı işlerinde verilen kararlar,

5. İrs ve soybağına ilişkin sonuçlar doğuran davalar hariç olmak üzere, nüfus kayıtlarının düzeltilmesine ilişkin davalarla ilgili kararlar,

6. Yargı çevresi içindeki ilk derece mahkemeleri hâkimlerinin davayı görmeye hukukî veya fiilî engellerinin çıkması hâlinde, davanın o yargı çevresi içindeki başka bir mahkemeye nakline ilişkin kararlar 

(1) numaralı bentteki kararlarda alacağın bir kısmının dava edilmiş olması durumunda, üçmilyar liralık  kesinlik sınırı alacağın tamamına göre belirlenir. Alacağın tamamının dava edilmiş olması hâlinde, kararda asıl istemin kabul edilmeyen bölümü üçmilyar lirayı geçmeyen tarafın temyiz hakkı yoktur. Ancak, karşı taraf temyiz yoluna başvurduğu takdirde, diğer taraf da düzenleyeceği cevap dilekçesiyle kararı temyiz edebilir.

BAŞKAN - 428 inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

429 uncu maddeyi okutuyorum:

Kanun yararına temyiz

Madde 429.- İlk derece mahkemelerinin ve bölge adliye mahkemesi hukuk dairelerinin kesin olarak verdikleri kararlarla, istinaf veya temyiz incelemesinden geçmeden kesinleşmiş bulunan kararlara karşı, yürürlükteki hukuka aykırı bulunduğu ileri sürülerek Adalet Bakanlığı veya Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından kanun yararına temyiz yoluna başvurulur.

Temyiz istemi Yargıtayca yerinde görüldüğü takdirde, karar kanun yararına bozulur. Bu bozma, kararın hukukî sonuçlarını ortadan kaldırmaz.

Bozma kararının bir örneği Adalet Bakanlığına gönderilir ve Bakanlıkça Resmî Gazetede yayımlanır.

BAŞKAN - 429 uncu maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

430 uncu maddeyi okutuyorum:

Temyiz dilekçesi

Madde 430.- Temyiz, dilekçeyle yapılır ve dilekçeye karşı tarafın sayısı kadar örnek eklenir.

Temyiz dilekçesinde aşağıdaki hususlar bulunur:

1. Temyiz eden ile karşı tarafın davadaki sıfatları, adı, soyadı ve adresleri,

2. Bunların varsa yasal temsilci ve vekillerinin adı, soyadı ve adresleri,

3. Temyiz edilen kararın hangi bölge adliye mahkemesi hukuk dairesinden verilmiş olduğu, tarihi ve sayısı,

4. Yargıtayın bozma kararı üzerine, bozmaya uygun olarak ilk derece mahkemesince verilen yeni kararın veya direnme kararına karşı temyizde direnme kararının, hangi mahkemeye ait olduğu, tarihi ve sayısı,

5. İlâmın temyiz edene tebliğ edildiği tarih,

6. Kararın özeti,

7. Temyiz sebepleri ve gerekçesi,

8. Duruşma istenmesi hâlinde bu istek,

9. Temyiz edenin veya varsa yasal temsilci yahut vekilinin imzası.

Temyiz dilekçesi, temyiz edenin kimliği ve imzasıyla temyiz olunan kararı yeteri kadar belli edecek kayıtları taşıması hâlinde, diğer şartlar bulunmasa bile reddolunmayıp temyiz incelemesi yapılır.

BAŞKAN - 430 uncu maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

431 inci maddeyi okutuyorum:

Temyiz dilekçesinin verilmesi

Madde 431.- Temyiz dilekçesi, kararı veren bölge adliye mahkemesi hukuk dairesine veya Yargıtayın bozması üzerine hüküm veren ilk derece mahkemesine yahut temyiz edenin bulunduğu yer bölge adliye mahkemesi hukuk dairesine veya ilk derece mahkemesine verilebilir.

Temyiz dilekçesi kararı veren mahkemeden başka bir mahkemeye verilmişse temyiz defterine kaydolunur ve durum derhal kararı temyiz edilen mahkemeye bildirilir.

Temyiz edene ücretsiz bir alındı belgesi verilir.

BAŞKAN - 431 inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

432 nci maddeyi okutuyorum:

Kıyas yoluyla uygulanacak hükümler

Madde 432.- Bu Kanunun istinaf yolu ile ilgili 426/C ilâ 426/İ ve 426/L maddeleri hükümleri, temyiz yolu konusunda da kıyas yoluyla uygulanır.

BAŞKAN - 432 nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... 432 nci madde kabul edilmiştir.

433 üncü maddeyi okutuyorum:

Temyizin icraya etkisi

Madde 433.- Temyiz, kararın icrasını durdurmaz. İcra ve İflâs Kanununun icranın geri bırakılmasıyla ilgili 36 ncı maddesi hükmü saklıdır. Nafaka kararlarında icranın geri bırakılmasına karar verilemez.

Kişiler ve aile hukukuna, taşınmaz mala ve bununla ilgili aynî haklara ilişkin kararlar kesinleşmedikçe yerine getirilemez.

Kararın kesinleştiği ilâmın altına veya arkasına yazılıp, tarih ve mahkeme mührü konmak ve mahkeme başkanı veya hâkimi tarafından imzalanmak suretiyle belirtilir.

BAŞKAN - 433 üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

434 üncü maddeyi okutuyorum:

Kötüniyetle temyiz

Madde 434.- Temyiz  isteminin kötüniyetle  yapıldığı anlaşılırsa Yargıtayca 422 nci madde hükümleri uygulanır.

BAŞKAN - 434 üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

435 inci maddeyi okutuyorum:

Temyiz incelemesi ve duruşma

Madde 435.- Yargıtay, tarafların ileri sürdükleri temyiz sebepleriyle bağlı olmayıp, kanunun açık hükmüne aykırı gördüğü diğer hususları da inceleyebilir.

Yargıtay temyiz incelemesini dosya üzerinde yapar. Ancak, tüzel kişiliğin feshine veya genel kurul kararlarının iptaline, evlenmenin butlanına veya iptaline, boşanma veya ayrılığa, velâyete, soybağına ve kısıtlamaya ilişkin davalarla miktar veya değeri altımilyar lirayı aşan alacak ve ayın davalarında taraflardan biri temyiz veya cevap dilekçesinde duruşma yapılmasını istemiş ise, Yargıtayca bir gün belli edilerek taraflara usulen çağrı kağıdı gönderilir. Tebliğ tarihi ile duruşma günü arasında en az onbeş gün bulunması gerekir; taraflar gelmişlerse bu süreye bakılmaz. Tebligat gideri verilmemişse duruşma istemi dikkate alınmaz. Duruşma giderinin eksik ödenmiş olduğu anlaşılırsa, dairenin başkanı tarafından verilecek yedi günlük kesin süre içinde tamamlanması, aksi halde duruşma isteminden vazgeçilmiş sayılacağı, duruşma isteyene yazılı olarak bildirilir. Verilen süre içinde giderler tamamlanmadığı takdirde, Yargıtay incelemesini dosya üzerinde yapar.

Altımilyar liralık duruşma sınırının belirlenmesinde 428 inci maddenin ikinci  fıkrası kıyas yoluyla uygulanır.

Yargıtay, ikinci fıkra hükmü ile bağlı olmaksızın, bilgi almak üzere re'sen de duruşma yapılmasına karar verebilir.

Duruşma günü belli edilen hâllerde Yargıtay, tarafları veya gelen tarafı dinledikten sonra, taraflardan hiçbiri gelmemiş ise dosya üzerinde inceleme yaparak kararını verir.

Duruşma günü kararı verilemeyen işlerin en geç yirmi gün içinde karara bağlanması zorunludur.

Kanunda ivedi olduğu bildirilen dava ve işlere ait temyiz incelemesi öncelikle yapılır.

BAŞKAN - 435 inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

436 ncı maddeyi okutuyorum:

Onama kararları

Madde 436.- Yargıtay, onama kararında, onadığı kararın hukuk kurallarına uygunluk gerekçesini göstermek zorundadır.

Temyiz olunan kararın, kanunun olaya uygulanmasında hata edilmiş olmasından dolayı bozulması gerektiği ve kanuna uymayan husus hakkında yeniden yargılama yapılmasına ihtiyaç duyulmadığı takdirde Yargıtay, kararı değiştirerek ve düzelterek onayabilir.

Tarafların kimliklerine ait yanlışlıklarla, yazı, hesap veya diğer açık ifade yanlışlıkları hakkında da bu hüküm uygulanır.

Karar, usule ve kanuna uygun olup da gösterilen gerekçe doğru bulunmazsa, gerekçe değiştirilerek ve düzeltilerek onanır.

BAŞKAN - 436 ncı maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

437 nci maddeyi okutuyorum:

Bozma sebepleri

Madde 437.- Yargıtay, aşağıda belirtilen sebeplerden dolayı gerekçe göstererek temyiz olunan kararı kısmen veya tamamen bozar:

1. Hukukun veya taraflar arasındaki sözleşmenin yanlış uygulanmış olması,

2. Dava şartlarına aykırılık bulunması,

3. Taraflardan birinin davasını ispat için dayandığı delillerin kanunî bir sebep olmaksızın kabul edilmemesi,

4. Karara etki eden yargılama hatası veya eksiklikleri bulunması.

BAŞKAN - 437 nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

438 inci maddeyi okutuyorum:

Yargıtay kararlarının tebliği

Madde 438.- Yargıtayın bozma kararları ile onama kararları mahkeme yazı işleri müdürü tarafından derhâl taraflara tebliğ edilir.

Tebliğ giderleri, temyiz dilekçesiyle birlikte, temyiz isteminde bulunandan peşin olarak alınır. Bu giderlerin ödenmemesi hâlinde 426/D maddesi hükmü uygulanır.

BAŞKAN - 438 inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

439 uncu maddeyi okutuyorum:

Bozmaya uyma veya direnme

Madde 439.- Yargıtay ilgili dairesinin tamamen veya kısmen bozma kararı, başvurunun bölge adliye mahkemesi tarafından esastan reddi kararına ilişkin ise, bölge adliye mahkemesi kararı kaldırılarak dosya, kararı veren ilk derece mahkemesine veya uygun görülecek diğer bir ilk derece mahkemesine, kararın bir örneği de bölge adliye mahkemesine gönderilir.

Bölge adliye mahkemesinin düzelterek yeniden veya yeniden esas hakkında verdiği karar Yargıtayca tamamen veya kısmen bozulduğu takdirde dosya, kararı veren bölge adliye mahkemesi veya uygun görülen diğer bir bölge adliye mahkemesine gönderilir.

Bölge adliye mahkemesi, 426/D maddesi uyarınca peşin alınmış olan gideri kullanmak suretiyle, kendiliğinden tarafları duruşmaya çağırıp dinledikten sonra Yargıtayın bozma kararına uyulup uyulmayacağına karar verir.

Yargıtayın bozma kararı üzerine ilk derece mahkemesince bozmaya uygun olarak karar verildiği takdirde, bu karara karşı temyiz yoluna başvurulabilir.

İlk derece mahkemesi veya bölge adliye mahkemesi kararında direnirse, bu kararın temyiz edilmesi durumunda inceleme, Yargıtay Hukuk Genel Kurulunca yapılır.

Hukuk Genel Kurulunun verdiği karara uymak zorunludur."

BAŞKAN - 439 uncu maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

18 inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

19 uncu maddeyi okutuyorum:

MADDE 19.- Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 452 nci maddesinin ikinci cümlesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

"Bu karara karşı kanun yolları açıktır."

BAŞKAN - Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

20 nci maddeyi okutuyorum:

MADDE 20.- Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 566 ncı maddesinin birinci fıkrasında yer alan ve ek 3 üncü maddesine göre  "dörtyüzmilyon" olarak uygulanması öngörülen parasal sınır "üçmilyar" liraya yükseltilmiştir.

BAŞKAN - Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

21 inci maddeyi okutuyorum:

MADDE 21.- Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 575 inci maddesinin ikinci fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

"İlk derece mahkemelerinde görev yapan hâkimler hakkında tazminat davaları bölge adliye mahkemesi hukuk dairesi, bölge adliye mahkemesi hâkimleri hakkında ise Yargıtayın ilgili hukuk dairesi tarafından incelenerek karara bağlanır."

BAŞKAN - Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

22 nci maddeyi okutuyorum:

MADDE 22.- Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununa aşağıdaki madde eklenmiştir.

"EK MADDE 4.- Görev, kesin hüküm, istinaf, temyiz, Yargıtayda duruşma, senetle ispata ve sulh mahkemelerindeki taksim davalarında muhakeme usulünün belirlenmesine ilişkin maddelerdeki parasal sınırlar; her takvim yılı başından geçerli olmak üzere, önceki yılda uygulanan parasal sınırların, o yıl için 213 sayılı Vergi Usul Kanununun mükerrer 298 inci maddesi hükümleri uyarınca Maliye Bakanlığınca her yıl tespit ve ilân edilen yeniden değerleme oranında artırılması suretiyle uygulanır. Bu şekilde belirlenen sınırların onmilyon lirayı aşmayan kısımları dikkate alınmaz. Bu uygulama nedeniyle mahkemelerce görevsizlik kararı verilemez.

Yukarıdaki fıkra uyarınca her takvim yılı başından geçerli olmak üzere uygulanan parasal sınırların artışı, artışın yürürlüğe girdiği tarihten önce ilk derece mahkemelerince nihaî olarak karara bağlanmış davalar ile bölge adliye mahkemesi kararı üzerine yeniden bakılan davalarda ve Yargıtayın bozma kararı üzerine kararı bozulan mahkemece yeniden bakılan davalarda uygulanmaz."

BAŞKAN - Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

23 üncü maddeyi okutuyorum:

MADDE 23.- Hukuk Usulü Muhake-meleri Kanununun 45 inci maddesinin son fıkrası, 440 ilâ 444 üncü maddeleri ile 449 uncu maddesinde yer alan "443 üncü madde mucibince" ibaresi yürürlükten kaldırılmıştır.

BAŞKAN - Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

24 üncü maddeyi okutuyorum:

MADDE 24.- Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununa aşağıdaki geçici  maddeler eklenmiştir.

"GEÇİCİ MADDE 1.- Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun bu Kanunla değiştirilen görev, kesin hüküm, temyiz, Yargıtayda duruşma, senetle ispata ve sulh mahkemelerindeki taksim davalarında muhakeme usulünün belirlenmesine ilişkin maddelerindeki parasal sınırlarla ilgili hükümler, Kanunun yürürlüğe girmesinden sonra açılacak davalarda uygulanır.

BAŞKAN - Geçici madde 1'i oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Buyurun Sayın Komisyon.

ADALET KOMİSYONU BAŞKANVEKİLİ HALİL ÖZYOLCU (Ağrı) - Sayın Başkan, istinaf yargılamasıyla ilgili olarak yürütülen çalışmalar 8 tane kanun tasarısını ilgilendirmektedir ve bunların bir kısmı şu anda Meclisin gündemindedir; Türk Ceza Kanunu, Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu, istinafla ilgili kanun, İcra İflas Kanunu ve şu anda görüştüğümüz Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu gibi. Bu tasarılarla hem mahkeme teşkilatında hem de yargılamada çok ciddî değişiklikler getirilmektedir ve bu kanun tasarılarının tamamı birbiriyle bağlantılıdır. Dolayısıyla bu tasarıların birbirleriyle bağlantılı olması ve teknik bazı zaruretlerden dolayı, biz, şu anda görüşülmekte olan bu kanun tasarısını Komisyona geri çekmek istiyoruz.

BAŞKAN - Komisyonun isteği kabul edilmiş olup, tasarı, Komisyona iade edilmiştir.

Bayındırlık ve İskân Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ve Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonu raporunun görüşmelerine başlıyoruz.

3.- Bayındırlık ve İskân Bakanlığının Teşkilât ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ve Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonu Raporu  (1/623) (S. Sayısı: 202) (1)

BAŞKAN - Komisyon?.. Yerinde.

Hükümet?.. Yerinde.

Komisyon raporu 202 sıra sayısıyla bastırılıp dağıtılmıştır.

Tasarının tümü üzerinde, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına, Ağrı Milletvekili Naci Aslan; buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)

Konuşma süreniz 20 dakikadır.

CHP GRUBU ADINA NACİ ASLAN (Ağrı) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Bayındırlık ve İskân Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı üzerinde Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına söz almış bulunuyorum; Yüce Heyetinizi saygılarımla selamlıyorum.

Değerli milletvekilleri, 17 Ağustos 1999 depreminden sonra, kamuoyunda en çok tartışılan konuların başında Marmara Denizi ve Kuzey Anadolu Fay Hattı gelmekteydi. Çoğumuza uykusuz geceler, korkulu rüyalar yaşatan Marmara Denizindeki deprem beklentisi üzerine tartışmalar sürerken, İstanbul'da deprem korkusu yaşanırken, 200 yıldır sessizliğini koruyan başka bir fay, Doğu Anadolumuzda yüreklerimizi hoplatmaya başladı.

27 Ocak 2003'te Tunceli-Pülümür'de kendini gösteren deprem, 1 Mayıs 2003 tarihinde Bingöl İlimizde (6,1 şiddetinde) can ve mal kaybına neden oldu. En sonunda Malatya-Pötürge'de 13 Temmuzda meydana gelen 5,4 şiddetindeki deprem, başta Doğu Anadolumuz olmak üzere yurdumuzun diğer yerlerinde ortaya çıkan bu tabiî afete gözlerimizi çevirmemize neden oldu.

Allah'tan, can kaybının meydana gelmediği son depremde, Malatya halkı büyük bir badire atlattı. Bu vesileyle, tüm Malatyalılara "geçmiş olsun" dileklerimizi sunuyoruz.

Ülkemizi son yıllarda ardı ardına etkileyen, can ve mal kaybına neden olan bu tabiî afetten korumasını Yüce Allah'tan diliyor; alınacak önlemler konusunda, başta hükümetimiz olmak üzere, tüm halkımızı bir kez daha duyarlılığa davet ediyorum.

Değerli milletvekilleri, bugün Genel Kurulumuz gündemine gelen tasarıyla, son yıllarda ülkemizde yaşanan büyük ölçekli depremler ve Bayındırlık ve İskân Bakanlığına bağlanan kuruluşlar nedeniyle, Bakanlığın görev alanına giren hizmetlerde karşılaşılan sorunların değerlendirmesini yapmak, alınacak tedbirleri görüşmek maksadıyla, Bayındırlık ve İskân Şûrası ve Toplu Konut Şûrasının kurulması amaçlanmaktadır.

13 Aralık 1983 tarihli ve 180 sayılı Bayındırlık ve İskân Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin Beşinci Bölümü "Sürekli kurullar" başlıklı 29 uncu maddesinde, bu kurullar, Bayındırlık Kurulu, Toplu Konut Yüksek Kurulu, İmar Koordinasyon Yüksek Kurulu ve İmar ve İskân Şûrası olarak belirlenmiş, bu kurulların ve şûranın kuruluş, görev ve işleyiş esasları 30, 31, 32 ve 33 üncü maddelerde düzenlenmiştir; ancak, Bayındırlık ve İskân Bakanlığı teşkilatında meydana gelen değişiklikler sonucu, 8 Haziran 1984 tarihli ve 209 sayılı Kanun Hükmünde Kararnameyle, 180 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin 29 uncu maddesindeki Bayındırlık Kurulu dışındaki kurullar ve şûra kaldırılmıştır.

Bayındırlık ve İskân Bakanlığınca hazırlanarak 10 Haziran 2003 tarihinde Başbakanlıkça Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına sunulan ve Başkanlıkça 19 Haziran 2003 tarihinde Komisyonumuza esas komisyon olarak havale edilen 1/623 esas numaralı Bayındırlık ve İskân Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı, Komisyonumuzun 25 Haziran 2003 tarihli 13 üncü Birleşiminde, Bayındırlık ve İskân Bakanlığı ve Toplu Konut İdaresi Başkanlığı temsilcilerinin katılımıyla görüşülmüştür.

Benim de üyesi bulunduğum komisyonumuzda, tasarı, tüm boyutlarıyla ele alınmış; olayın, sosyal, psikolojik, teknik yönlerden tartışılması imkânı bulunmuştur. Tasarıyla amaçlanan Bayındırlık ve İskân Şûrası ve Toplu Konut Şûrasının oluşmasının, ülkemiz için önem arz ettiği görülmüştür.

Maddeyle, 180 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin Beşinci Bölüm başlığı ve 29 uncu madde başlığı "Sürekli kurul ve şûralar" olarak değiştirilmekte, 29 uncu madde yeniden düzenlenerek "Bayındırlık ve İskân Şûrası" ile "Toplu Konut Şûrası" teşkil edilmektedir.

202 sıra sayısıyla Meclis gündemine gelen tasarı 3 maddeden müteşekkildir. Yeryüzünün en aktif deprem kuşaklarından birisinin içerisinde bulunan, topraklarının yüzde 96'sı farklı oranlarda deprem tehlikesine sahip olan ve nüfusunun yüzde 98'i bu bölgelerde yaşayan ülkemizde son yıllarda meydana gelen depremlerde can ve mal kayıplarının yüksek olması, binaların çok hasar görmesi ve insanımızın hayatını tehdit eder duruma gelmesi, bu yönde devletimizin tedbir almasını kaçınılmaz kılmaktadır. Bu kapsamda, devletin, depreme dayanıklı, yaşanabilir, sağlığa elverişli bir yerleşim, yapılaşma ve şehirleşme konularındaki faaliyetleri düzenleyici görevleri bulunmaktadır. 209 sayılı Kanun Hükmünde Kararnameyle değişik 180 sayılı Bayındırlık ve İskân Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararnameyle, söz konusu bu görevler, Bayındırlık ve İskân Bakanlığına verilmiştir. Bayındırlık ve İskân Bakanlığının, imar ve inşa faaliyetlerini ve depremlere karşı alınması gereken önlemlerin belirlenmesi, sorunların değerlendirmesini yapmak için, konusunda yetkin kişi, kurum, kuruluş ve uzmanlardan katkı alması, kamuoyunca tartışmak üzere şûralar düzenlemeyi amaçlaması, bizce de olumlu bulunmaktadır. Bu nedenle, Bayındırlık ve İskân Bakanlığının şûra toplamasına imkân tanıyacak yetkinin verilmesi için, 180 ve 209 sayılı Bayındırlık ve İskân Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamelerde değişiklikler yapılması hususundaki kanun tasarısını desteklemekteyiz.

Çeşitli disiplinleri ilgilendiren Bayındırlık ve İskân Bakanlığının görevleri alanında şûralar toplamak suretiyle elde edilecek bilgilerle, her türlü master ve strateji planının yapılması sağlanmış olacaktır. Ayrıca, açıklık, şeffaflık, hesap verebilirlik gibi çağdaş kavramların gereği olarak devletin doğal afetlere yaklaşımı, doğal afet yönetim politikası, halkın deprem konusunda bilgilendirilmesi ve bilinçlendirilmesi, afet zararlarının aza indirilmesi için alınacak tedbirler, afet senaryolarının güncelleşmesi ile Türkiye ulusal sismik ağının kurulmasına kadar çeşitli konularda çalışma yapılarak sorunların çözümüne yardımcı olunacaktır.

Sonuç olarak, şûra toplamak için Bayındırlık ve İskân Bakanlığına yetki verilmesiyle, afetlere hazır olunması, imkânların en verimli şekilde değerlendirilmesi, zorunlu tedbirlerin öncelikle alınması sağlanmış olacaktır. Bu, aynı zamanda, bu alanda yapılan çalışmaları koordine edecek, yönlendirecek, geliştirecek ve diğer sivil halk örgütlenmeleriyle işbirliği sağlayacak bir organizasyon oluşturulmuş olacaktır.

Değerli milletvekilleri, deprem literatürüne göre, 9 Mart 1902 yılında 4 kişinin öldüğü 5,6 şiddetindeki, Çankırı depremiyle başlayan, 26 Aralık 1939 tarihinde meydana gelen ve 32 962 yurttaşımızın ölümüne neden olan Erzincan ve ruhumuzda derin izler bırakan 17 Ağustosla doruğa ulaşan ve daha dün Marmara'da yeniden ortaya çıkan deprem felaketlerinin ciddiyeti gözönüne alınarak, Bayındırlık ve İskân Bakanlığı gibi konunun direkt muhatabı bir Bakanlıkta teşkilat yapısında yeni düzenlemeler yapılmasının gerekliliği kanaatine varılmış, Bayındırlık ve İskân Şûrası ve Toplu Konut Şûrasının teşkilinin önemi, komisyonda bulunan iktidar ve muhalefete mensup üyeler tarafından uygun mütalaa edilerek aynen kabul edilmiştir.

Yüce Meclisimize sevk edilen ve bugün görüşülecek olan bu 3 maddenin, ülkemizin doğal afetler politikasında önemli açılımlar getireceği muhakkaktır. Ülkemizin ve halkımızın çıkarına olan tasarıların daima destekçisi olan Cumhuriyet Halk Partisi, bu tasarıya, komisyonda olduğu gibi burada da olumlu bakmaktadır. Bizler için önemli olan, kabul edilen yasaların kâğıt üzerinde kalması değil, hayata geçirilmesidir.

Değerli milletvekilleri, bilindiği gibi, ülkemizde meydana gelen doğal afetler sonucu konut ve işyerleri zarar gören vatandaşlarımız için, devletimiz, Anayasamızdaki sosyal devlet ilkesi gereğince, kamu imkânlarını daima seferber etmiş ve etmeye devam etmektedir; ama, ne yazık ki, 17 Ağustos depreminde seferber edilen kamu imkânlarının yeterince hak sahiplerine ulaşmadığı noktasında deliller mevcuttur. Halen 17 Ağustos depreminin mağdurları vardır. Yakın zamanda meydana gelen Bingöl depreminin de yaraları henüz yeterince sarılmamıştır. Bu konunun hassasiyeti gözönünde bulundurularak, bu dönem, Meclisimizde, doğal afetleri doğrudan veya dolaylı ilgilendiren birçok yasaya iktidar ve muhalefet birlikte olumlu oy vermiştir.

Doğal afetlerle ilgili bazı kanunlarda değişiklik yapılması hakkında kanun tasarısı; 1999 yılında yürürlüğe giren Zorunlu Deprem Sigortasına Dair Kanun Hükmünde Kararname; 4123 sayılı Kanuna eklenen geçici maddeyle, Bayındırlık ve İskân Bakanlığının koordinasyonunda, Toplu Konut İdaresi Başkanlığı aracılığıyla afetzedeler için konut kredisi, güçlendirme projesi ve onarım işleri için kredi imkânı; 2985 sayılı Toplu Konut Kanununda yapılan değişiklikle, ihtiyaç halinde birimler kurulması; Arsa Ofisi vasıtasıyla afetzedeler için arsa üretilmesi, bu arsaların hakikî ihtiyaç sahiplerine dağıtılması; bunların hepsi önemli, ülkemizin ve halkımızın ihtiyaç duyduğu yasalardır; partimiz de destek olduğu bu yasaların takipçisi olacaktır.

Değerli milletvekilleri, ülkemizin imarını ve altyapı hizmetlerini üstlenmiş Bayındırlık ve İskân Bakanlığının 2003 yılı bütçesi yeterli değildir. Ülkemizin en büyük yatırım kuruluşu olan Karayolları Genel Müdürlüğünün 2002 yılındaki yatırım ödeneğinin genel bütçeye oranı yüzde 1,5 iken, 2003 yılında yüzde 1'e düşmüştür. Bu bütçeyle köy yollarımızın bakımını yapmak, yeni yollar açmak bile mümkün değildir. Doğu Anadolu'ya hayat verecek, araziyi sulayacak, enerji darboğazını çözecek, bölgenin makûs talihini yenecek, işsizliği ve beraberinde anarşiyi yok edecek GAP, Morgedik, Yazıcı gibi barajları bu ödeneklerle tamamlamak hiç mümkün değildir.

Ülkemiz için büyük önem arz eden ve 1 Ocak 2003 tarihinde yürürlüğe giren 4734 sayılı Kamu İhale Yasası ve 4735 sayılı Kamu İhale Sözleşmeleri Kanunu ve uygulama yönetmelikleriyle ilgili, kamuoyunda son dönemde yaşanmakta olan tartışmalar malumunuzdur. Yasaya genel prensipler çerçevesinde olumlu bakılmakta, ancak, uygulamada ise, bazı noktalarda sivil toplum kuruluşlarından değişiklik önerileri gelmekte, bazı aksaklıkların düzeltilmesi istenmektedir. Önümüzdeki haftalarda bazı düzenlemeler yapılarak Yüce Meclisimize gelecek olan Kamu İhale Kanunu Tasarısının Avrupa Birliği normlarına uygun, kamuoyunun beklentilerine cevap verecek bir yapıda son şeklini alması en büyük dileğimizdir.

İller Bankası, Devlet Su İşleri, Toplu Konut İdaresi için ayrılan bütçeler içerisinden Doğu ve Güneydoğu Anadolu'ya ayrılan paylar yetersizdir. Bakanlığın çeşitli kuruluşlarına ait yatırım programları incelendiğinde, bu bölgelerimize refah sağlayacak yatırımların bulunmadığı görülmektedir. İşçimize, memurumuza, çiftçimize, köylümüze, esnafımıza, açlık sınırında yaşayan 12 000 000, yoksulluk sınırında yaşayan 15 000 000 insanımıza insanca yaşanılabilir ekonomik hayat standardının yakalanması için 59 uncu hükümeti duyarlı olmaya çağırıyor ve gerekli projeler üreterek, yeni kaynakları devreye koyarak, zor ve çekilmesi acı olan bu yaşam seviyesini bir an önce rahatlatıcı bir düzeye getirmesini diliyorum.

Emekçi kesime 16 katrilyon vergi yükü yükleyen bir bütçeyle yatırımsız bir yıl geçirmeye mahkûm edilen doğu ve güneydoğuda barışın ve kardeşliğin tesisi için, bölgelerarası farklılaşmayı ortadan kaldırmak için, mutlak surette, bu iki bölgemizde kalkınmaya yönelik acil planların ve yatırımların devreye sokulması gerekmektedir.

Değerli milletvekilleri, bu tasarı üzerinde konuşma yaparken, fırsat bulmuşken bir konuyu belirtmek istiyorum. Bundan beş gün önce Ağrı İlimizdeydim. Daha önce birkaç defa Yüce Mecliste bu kürsüden siz sayın milletvekillerimize hitap ederken, Doğu Beyazıt İlimizin sınır kapısının dramını anlatmıştım. Nitekim, bundan altı gün önce, günlük geçimini sağlamak için, günübirlik olarak karşı tarafa geçip, Maku veya Tebriz'den birtakım eşyalar alıp torbalarla bu tarafa geçirmek isteyen vatandaşlarımızın gece saat 12.00'yi geçirmemek için sabırsız davranmaları neticesinde ve getirilen malların tasnifinin -kendilerine listede verilen kalemler dışında mal getirdikleri için- çok uzun zaman alması nedeniyle, büyük birikme olmuş ve bu arada, oradaki güvenlik kuvvetlerimiz ile sınırdaki Doğu Beyazıtlı hemşerilerimiz arasında, hiç de hoş olmayan -ama, organizeli değil- münferit bir kavga meydana gelmiş ve bunun üzerine 28 yurttaşımızın şu anda tutuklanmış olması söz konusudur.

Ben, başta İçişleri Bakanımıza ve sınır ticaretinden sorumlu Sayın Devlet Bakanımıza bölgemin bir dileğini iletiyorum; lütfen, bu yurttaşlarımızın tutuklama işlemleriyle ilgilenilsin, hükümetimiz bu konuya duyarlı olsun.

Eğer gerçekten -samimî söylüyorum- biz, Türkiye Cumhuriyetinin millî sınırları içerisinde hepimiz kardeşlik bağıyla bağlı, yurttaşlık bağıyla bağlı ve burada bir Kürt-Türk, doğu-batı ayırımı yapmaksızın bir düşünce sistematiği içerisinde hareket edeceksek -eğer bugün batıda 28 kişi hiç yoktan gözaltına alınmış olsaydı, zannederim, en az 5-10 bakanımız oraya intikal ederdi- şu insanları lütfen sahipsiz bırakmayalım.

365 milletvekiliyle iktidar olan AK Parti İktidarı, lütfen, buna duyarlı olun; sizi göreve çağırıyorum, başta bütün bakanlarımızı göreve çağırıyorum. Organizeli olmayan, terör olayıyla ilişkisi olmayan, siyasal olmayan, ama, sırada itişme kakışma neticesinde oluşan bu olayda güvenlik kuvvetlerimizin havaya ateş açması, oradaki yurttaşlarımızın izzeti nefislerini rencide edecek düzeyde bir davranışın içerisine girmesi bizi üzüyor.

Lütfen, başta Sayın İçişleri Bakanımızın bu olaya müdahale etmesini diliyorum. Onlar bizim yurttaşlarımız. Onlar, ülkelerine, vatanlarına kanının son damlasına kadar bağlı olan, dürüst, vefakâr vatandaşlarımız...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

NACİ ASLAN (Devamla) - ...coğrafyanın ve tabiatın bütün zorluklarını her gün yaşayarak hayatlarını idame ettirmeye çalışıyorlar. Bu nedenle, ben, bu konuyu, fırsat bulmuşken arz ettim.

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Aslan.

HALUK KOÇ (Samsun) - Sayın Başkan, 1 dakika süre verin, tamamlasın.

BAŞKAN - Sayın başkan, konuşma süresini konuyla ilgili bitirmedi; yani, konuyu bitirdikten sonra...

HALUK KOÇ (Samsun) - Toparlasın Sayın Başkan.

BAŞKAN - Buyurun Sayın Aslan.

NACİ ASLAN (Devamla) - Evet, bu yasa tasarısı üzerinde konuşma yaparken bölgemin bir sorununu da Yüce Meclisin gündemine taşıdığım için çok mutluyum.

Sayın Başkanın bu hüsnüniyetine teşekkür ediyorum.

Yasa tasarısına olumlu oy vereceğimizi belirtir, Yüce Meclisi en derin saygılarımla selamlarım. (Alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Aslan.

Tasarının tümü üzerinde, AK Parti Grubu adına söz isteyen Kayseri Milletvekili Sayın Adem Baştürk; buyurun. (AK Parti sıralarından alkışlar)

Konuşma süreniz 20 dakikadır.

AK PARTİ GRUBU ADINA ADEM BAŞTÜRK (Kayseri) - Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; Bayındırlık ve İskân Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı hakkında, Grubum adına söz almış bulunuyorum; bu vesileyle, hepinizi saygılarımla selamlıyorum.

Bayındırlık ve İskân Bakanlığı, ülkemizde devlet yatırımlarının çok önemli bir kısmını gerçekleştiren yatırımcı ve aynı zamanda da imar, inşaat, müteahhitlik, mühendislik gibi konularda kural koyan, denetleyen bir bakanlıktır.

Ana hatlarıyla görevleri, kamu yapıları ve tesislerinin inşaat ve esaslı onarım işlerini yapmak; çeşitli özellik ve ölçekteki imar planlarını, şehir altyapı tesislerinin standartlarını hazırlamak; konut politikası ilkelerine göre konut yapmak, yaptırmak; ülkenin şart ve imkânlarına göre en gerekli ve faydalı yapı malzemelerinin standartlara uygun imalini, kullanılmasını sağlayacak tedbirleri almak, aldırmak; deprem, yangın, su baskını, yer kayması, çığ ve benzeri afetlerden evvel ve sonra meskûn alanlarda alınacak tedbirler ile yapılacak yardımları tespit etmek ve bu konularla ilgili kurallar koymak; yurt dışında iş yapmak isteyen müteahhitlerle ilgili olarak mevzuatın gerektirdiği işlemleri yapmak, sicillerini tutmak; bu ve benzeri işlerle ilgili tüzük, yönetmelik, tip sözleşme, şartname, rayiç fiyat analizleri hazırlamak ve yayımlamak Bayındırlık Bakanlığının çok önemli işleri arasında sayılabilir.

Bayındırlık Bakanlığı, bu görevlerini, Merkez Teşkilatı ve buna bağlı Afet İşleri Genel Müdürlüğü, Teknik Araştırma ve Uygulama Genel Müdürlüğü, Yapı İşleri Genel Müdürlüğü ve üç bağlı kuruluşu olan Konut Müsteşarlığı -ki, bunun içerisinde, Arsa Ofisi Genel Müdürlüğü, Toplu Konut İdaresi Başkanlığı- Karayolları Genel Müdürlüğü ve Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğü eliyle yapmaktadır. Ayrıca, bir de ilgili kuruluşu olarak İller Bankası Genel Müdürlüğü vardır.

Bu teşkilatı kendi içerisinde sınıflamak da mümkün. Birinci sınıfa destek birimleri dersek; bunlar: Teknik Araştırma ve Uygulama Genel Müdürlüğü, Tapu Kadastro Genel Müdürlüğü, Afet İşleri Genel Müdürlüğüdür. Konut üretim birimleri: Konut Müsteşarlığı ve Arsa Ofisi Genel Müdürlüğü. Yatırım birimleri: Türkiye Cumhuriyeti Karayolları Genel Müdürlüğü ve Yapı İşleri Genel Müdürlüğü. Hizmet yatırım birimi olarak da İller Bankası Genel Müdürlüğü sayılabilir.

Görüldüğü gibi, Bayındırlık ve İskân Bakanlığı, bünyesinde çok önemli birimleri ihtiva etmektedir. Bunlardan iki önemli birimle ilgili kanaatlerimi bu vesileyle ifade etmek istiyorum. Bunlardan birisi, Bakanlığın başarılı faaliyetleri içinde önemli yer tutan Karayolları Teşkilatıdır. Bu birim, Türkiye Cumhuriyeti tarihinde çok önemli hizmetlere imza atmıştır. Türkiye, özellikle son elli yılda  karayollarında çok önemli mesafeler almıştır. Bugün, ülkemizde, devlet karayolu, il karayolu veya statüsünde 61 000 kilometre, otoyol statüsünde veya standardında 1 800 kilometre olmak üzere 62 800 kilometre karayolu ağı vardır. Bunlara köy yollarını da ilave edersek -o da, 260 000 kilometredir- toplam 300 000 kilometreyi aşkın yol ağı vardır; ama, köy yollarının ancak 50 000 kilometresi standartlara biraz uygundur, asfaltla kaplanmıştır.

Ancak, bu yol ağı bile, trafik taleplerini karşılamamaktadır; çünkü, ülkemizde nüfus artış oranı son istatistiklere göre yüzde 1,7'lere düşmüşken, araç sahiplenme artışı yüzde 5'ler civarındadır. Özellikle son yıllarda artan trafik talebini karşılayamayan yollar sebebiyle, önemli trafik kazaları olmakta ve bu kazalarda ölü sayısı dünya ortalamasının çok üzerindedir. 10 000 kazaya düşen ölü sayısı Almanya'da 13 170, Fransa'da 13 400 iken, Türkiye'de yaklaşık 17 000'dir.

Bugün, kalkınmış ülkelerde, her aileye, yaklaşık 2 araba düşmektedir; bizde ise iki aileye 1 araba düşmektedir. Ülkemizde de, Avrupa'daki rakamlara hızla yaklaşılmaktadır. Bu bakımdan, hem bugünün hem de yarınların ihtiyacını karşılamak bakımından karayolu ağının standartlarının ve kapasitesinin yükseltilmesi gerekmektedir.

Bu bakımdan, hükümetimizin bir hedef olarak ortaya koyduğu 15 000 kilometre bölünmüş yol inşaatı, geç kalmış bir faaliyetin tamamlanması olarak görülmelidir; çünkü, 1 000 kilometrekareye düşen yol ağları itibariyle Belçika 4 700 kilometre, Danimarka 1 655 kilometre, Rusya 646 kilometre iken, Türkiye, sadece 79 kilometredir. Görüldüğü gibi, ülkemiz, karayolu mevcudu açısından da çok geri sıralardadır.

Tabiî, karayolu ağının standardı yükseltilirken, demiryolu ve denizyolu taşıması da ihmal edilmemelidir. Ülkemizdeki toplam 8 600 kilometre demiryolu ağının, 4 086 kilometresi, cumhuriyet öncesi, Osmanlı döneminde, 4 414 kilometresi de cumhuriyetin ilk yıllarında inşa edilmiştir. Son yıllarda, bu sektör tamamen ihmal edilmiştir.

Benzer durum, deniz nakliyatı için de söz konusudur. Yine, dikkat çekici olması açısından birkaç rakam sunmak istiyorum. Ülkemizde, taşımacılığın, yüzde 3'ü tren, ancak, yüzde 0,1'i deniz vasıtasıyla yapılmaktadır. Mesela, bu oranlar, Almanya'da, demiryolu için yüzde 22, denizyolu için yüzde 12; Amerika'da ise, denizyolu için yüzde 24, demiryolu için yüzde 38'dir.

Yine, hükümetimiz, yıllar sonra, ilk defa, Ankara-İstanbul demiryolu standardının yükseltilmesi için bir proje başlatmıştır. Aynı şekilde, deniz taşımacılığında gümrüksüz yakıt kullanmayı sağlayarak, bu sektöre çok önemli bir katkı sağlamıştır; çünkü, biliyoruz ki, deniz ulaşımında, akaryakıt çok önemli bir yerdedir.

Sayın Başkan, kıymetli milletvekilleri; asıl, görüştüğümüz kanun tasarısına konu olan, Bayındırlık Bakanlığının çeşitli konularda şûra düzenlemesi göreviyle ilgili görüşlerimi arz etmek istiyorum.

Şûra faaliyetleri, ülkemizde, geleceğe yönelik temel politikaların belirlenmesinde, çok geniş bir katılım sağlayarak, çeşitli kişi ve kuruluşların görüşlerini de almak suretiyle kullanılan çok önemli bir enstrümandır; Millî Eğitim Şûrası, Çevre Şûrası bunlar arasında sayılabilir. Bayındırlık ve İskân Bakanlığının bünyesinde, Bayındırlık ve İskân Şûrası ile Toplu Konut Şûrası teşkili, yerinde bir tekliftir. Tasarının genel gerekçesinde "son yıllarda ülkemizde yaşanan depremler ve Bakanlığa bağlanan kuruluşlar nedeniyle, Bakanlığın görev alanına giren hizmetlerde karşılaşılan sorunların değerlendirmesini yapmak, alınacak tedbirleri görüşmek, uygulama, mevzuat ve sair sorunları tespit etmek ve çözümler üretmek amacıyla şûra çalışmalarına ihtiyaç duyulmuştur" denilmektedir. Bu, çok doğru ve yerinde bir tedbirdir.

Bilindiği gibi, ülkemiz, dünyada, çok önemli bir deprem kuşağında yer almaktadır. Bu durum yıllardır bilinmesine rağmen, tarihimizde 1939 Erzincan depremiyle başlayan acılara rağmen, halkımız ve idarecilerimiz, konuyu lokal bir olay gibi görmüş, kalıcı ve ciddî tedbirler alınamamış veya alınmamıştır.

18 Ağustos 1999 Marmara depremiyle, Türkiye, çok derin bir uykudan uyanmıştır ve yaptığı yanlış ve ihmallerin bedelini çok ağır ödemiştir. Bu derin uykudan uyanmada, medyanın özelleştirilmesinin çok önemli bir katkısının olduğuna inanıyorum. Türkiye, böyle büyük bir tehlikeye yine hazırlıksız yakalanmamalıdır. Bugün, tehlike, Türkiye'nin nüfusunun yüzde 15'inin yaşadığı, vergilerinin yüzde 40'ının toplandığı İstanbul'un kapısındadır. Konunun bilenleri, bilmeyenleri, her gün medyada boy göstermektedir. Bizim, Türkiye'nin yönetiminden sorumlu Parlamento ve hükümet olarak acilen yapmamız gereken işler bulunmaktadır. Hükümetimiz, bu kanun değişikliğiyle, çok yakın zamanda, tüm tarafların bir araya geleceği ve konunun uzmanlarının tartışacağı ve çözüm önerilerinin oluşturulacağı bir şûra tertipleyecektir. Bu çalışmanın çok önemli katkılarının olacağı muhakkaktır; ancak, deprem bizi beklememektedir. Bazı yapılacak işleri sırasıyla planlayıp yapmak gerekmektedir.

İstanbul'da, 17 Ağustos depremi öncesi ve sonrasında çok önemli çalışmalar yapılmıştır; bunu, o dönemde İstanbul Büyükşehir Belediyesinin üst bürokrasisinde görev alan bir kişi olarak söylüyorum. Türkiye'de ilk defa, 1994 yılında, Sayın Başbakanımızın belediye başkanı olduğu dönemde Deprem ve Zemin Araştırma Müdürlüğü kurulmuştur. Şehrin imar planı, zemin jeolojisi dikkate alınarak oluşturulmuştur. Zemin sıvılaşma riski olan yerlerde plan emsali düşürülmüştür. İstanbul genelinde maksimum emsal 3 ile sınırlandırılmıştır. Daha önce, emsalde bir sınır yoktu İstanbul imarında, bazı yörelerde bu emsal 17'ye kadar çıkmıştır. Böylece, çok yüksek katlı binalar İstanbul'da yapılabilmiştir. Böylece, yeni imar planıyla, İstanbul'da yoğun inşaat yapmak, yüksek katlı inşaat yapmak mümkün değildir.

17 Ağustos depreminden sonra İstanbul'un tüm kurumları koordineli bir çalışma içine girmiş, afet sonrası için hemen hemen tüm hazırlıklar yapılmıştır; ancak, esas olan deprem koruma tedbirleriyle ilgili çalışmalardan yeteri kadar sonuç alınamamıştır; çünkü, bu durum, hukukî düzenlemelere ve finans kaynaklarına ihtiyaç duymaktadır. İstanbul'da, yine de, deprem zararını azaltma yönünde önemli çalışmalar yapılmıştır. Bunlardan birisi, Japon Uluslararası İşbirliği Ajansı tarafından, hibe olarak finanse edilen, İstanbul Büyükşehir Belediyesiyle birlikte sonuçlandırılan, mikro bölgeleme dahil, afet önleme, azaltma temel planı çalışmasıdır; yaklaşık iki yıl süren bu çalışma sonuçlandırılmıştır. Bu çalışmada, İstanbul'un jeolojisi, bina altyapıları, kritik tesisler tespit edilmiş ve çeşitli senaryolara göre bunların davranışları bir matematik modelle incelenmiş ve çeşitli senaryolar ifade edilmiştir. Böylece, İstanbul'un hassas bölge ve yapıları ve çeşitli öneriler içeren rapor hazırlanmıştır.

Dünyada da benzer süreçler izlenmiştir; Japonya ve Kaliforniya da bunlara örnektir. Japonya'da, 1995 depreminden sonra, binaların depreme karşı güçlendirilmesi yasası çıkarılmıştır. Güçlendirilmesi gereken 2 000 000 binaya rağmen, bugün, Japonya'da güçlendirilmesi yapılmış bina yüzde 15'ler civarındadır. Kaliforniya'da da durum farklı değildir; orada da bu konuda hukukî bir düzenleme yapılmıştır; ancak, onbeş yıldan beri, takviye edilmesi gereken binaların yüzde 50'si takviye edilmiştir.

Görüldüğü gibi, bina takviyesi zor bir süreçtir, masraflı bir süreçtir, insanların biraz uzakta kaldığı bir süreçtir; ancak, bu süreci, İstanbul'da da mutlaka başlatmak gerekmektedir. Bunun için de bazı zorluklar söz konusudur ve bunlardan bir tanesi, bizim görevimiz olan hukukî düzenlemelerdir. Bu hukukî düzenlemelerin başında da, İmar Kanununun, deprem ve afet olgusu dikkate alınacak şekilde mutlaka değiştirilmesi gelmektedir. Yüksek risk taşıyan alanların tarifi ve bu alanların boşaltılmasıyla ilgili hükümler, bu yeni tasarıda mutlaka yer almalıdır.

Kat Mülkiyeti Kanunu mutlaka değiştirilmelidir; çünkü, bir binada tadilat yapabilmek için, biliyorsunuz, Kat Mülkiyeti Kanunu gereğince, kat maliklerinin oybirliği gerekmektedir. O bakımdan, daha önce doğalgaz ve kömür dönüşümlerinde olduğu gibi, oybirliği olmadan, binalarda takviye, ilave yapılamamaktadır. Kat Mülkiyeti Kanununda mutlaka değişiklik yapılarak, oy çoğunluğu, hatta, bir kişinin istemesi bile yeterli olabilmelidir. Bazen öyle oluyor ki, bir apartmanda, faraza 10 dairenin 7'si kiracı, ev sahipleri böyle bir şeye katılmak istemiyor; ama, Allah korusun, bir depremde ev sahipleri zarar görmeyecek, kiracılar zarar görecektir. O bakımdan, Kat Mülkiyeti Kanununun, bu gerçek dikkate alınarak, mutlaka  değiştirilmesi gerekmektedir.

Mesela, yine, biliyorsunuz, İmar Kanununda "maili inhidam"-yıkılabilir- diye bir kavram var. Belediyeler, bunu kullanarak, binaları yıkabilirler. İstanbul Belediyesi, bir ara, bunu, 1989 öncesi, Haliç yıkımlarında kullanmıştı; ama, bunlar, bilahara, mahkemelerden döndü; yıkılamadı. Oradaki temel gerekçe şu idi: "Haliç'in temizlenmesi halinde bu binalar yıkılacak. O halde, Haliç'i temizlemeye başlamadan önce bu binaların yıkılması gerekli." Perşembe Pazarı  ve Haliç yıkımları böyle başlamıştı. Bunun da, deprem için kullanılabilmesinin, yeni bir düzenlemeyle mutlaka sağlanması gerekiyor.

Ayrıca, yine, 2863 sayılı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanunuyla İlgili kurulların mutlaka gözden geçirilmesi gerekiyor; çünkü, burada da ciddî riskler ihtiva eden binalar, bu kanun sebebiyle ya takviye edilemiyor veya takviye süreçleri çok uzun olabiliyor.

Yine, aynı şekilde özel kanunla korunan Boğaziçi Kanunu da, bu gerçek dikkate alınarak mutlaka değiştirilmesi gerekiyor.

Bu, tabiî, işin kanunlar safhası; bir de finans cephesini çok kısa özetlersem eğer, bu binaların takviyesi için mutlaka finans kaynakları oluşturmak gerekiyor. Biliyorsunuz, daha önce -DASK- Doğal Afet Sigorta Kurumu kuruldu; aslında, bu kurum, çok faydalı bir kurum; ama, şu anda çok sağlıklı işlemiyor. Bu kurum, mutlaka, güçlendirilerek, bu kurumdan yüzde 15, yüzde 20, belki de daha fazlası bazı fonlar, bu türlü takviye edilecek binaların takviyesinde veya güçlendirilmesinde kullanılmak durumundadır. Bunun da, acil olarak, mutlaka bir düzenlemeyle ele alınması gerekiyor. Aynı şekilde, uluslararası finans kaynaklarından alınması gerekiyor; ayrıca, yeni düzenlemelerle, taşınacak yerler için mutlaka yeni rantlar oluşturulması gerekiyor.

Ayrıca, çok önemli bir konu da şu: Biliyorsunuz, Türkiye'de, bu inşaatları yapanların çoğu müteahhittir; ama, Türkiye'de en kolay yapılacak...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Baştürk, konuşmanızı toparlar mısınız.

ADEM BAŞTÜRK (Devamla) - Tamamlıyorum Sayın Başkan.

BAŞKAN - Buyurun.

ADEM BAŞTÜRK (Devamla) - Müteahhitlik de mutlaka düzene konulmalı, bu iş herkesin yapabileceği bir iş durumundan çıkarılmalı, bunlar mutlaka bağımsız bir odaya kavuşturulmalı diye düşünüyorum. Ayrıca, son zamanlarda oluşturulan denetim kuruluşları da, mutlaka, tekrar ele alınmalı, kuvvetlendirilmeli, yetkilendirilmelidir diye düşünüyorum.

Bu kanunun, işte, bu türlü parametreleri bir araya getirip değerlendireceği ve hükümetimizin önünü açacağı için çok faydalı olduğuna inanıyor; hepinizi saygıyla selamlıyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Baştürk.

Tasarının tümü üzerinde, şahsı adına, Malatya Milletvekili Ferit Mevlüt Aslanoğlu; buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)

Konuşma süreniz 10 dakikadır.

FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Malatya) - Sayın Başkan, Yüce Meclisin çok değerli üyeleri; geçtiğimiz pazar günü, Malatya'da, kimi kaynaklara göre 5,4, kimi kaynaklara göre 5,7 şiddetinde bir deprem olmuştur. Bölge halkına ve Malatya'da yaşayan herkese geçmiş olsun dileklerimi iletiyorum.

Ben bölgedeydim. Özellikle, Güney Anadolu fay hattı dediğimiz, birinci derecede deprem kuşağında olan, Elazığ-Sivrice'den gelip, özellikle Malatya'nın Doğanyol ve Pötürge İlçelerinden Hatay'a kadar uzanan birinci derece fay hattı bu hat. Üç yıl önce, yine, burada bir deprem olmuştu, yine birtakım binalar yıkılmıştı; ama, öyle kaldı, hiç kimse ilgilenmedi; 50 kadar ev oturulamaz halde. Tabiî, mevsimin yaz olması ve iş sezonu olması nedeniyle, bölge halkının çoğu bahçelerde olduğu için, can kaybı olmadı. Ben, bölge halkına bir kez daha geçmiş olsun dileklerimi sunuyorum; ancak, tabiî, yine aynı dert, yine aynı şeyler; özellikle, yine kamu binaları, kamu binalarında çatlaklar... Kamu binaları büyük hasar görmüş; özellikle, Doğanyol İlçemiz ile Gökçe Beldemizde yaklaşık 50 konut oturulamaz hale gelmiş. Tabiî, bugüne kadar birinci derece fay hattı olmasına rağmen bu bölgede hiçbir jeolojik araştırma yapılmamış. Konuştuğum, gerek yerel yöneticiler gerekse bölge halkı, bugüne kadar bu bölgede kesinlikle hiçbir jeolojik araştırmanın olmadığını belirtiyorlar.

Sayın Malatya Valimiz ve Bayındırlık İl Müdürümüz olay yerindeydi, incelemelerini yapıyorlardı; ama, tabiî, yaz mevsimi olması nedeniyle kalacak yer sıkıntısı çok acil olarak ilk aşamada olmadı; ama, bu evlerin, kış sezonu gelmeden tamamlanıp, öncelikle, mutlaka, buradaki sorunun çözülmesi lazım. Özellikle, Gökçe Beldemiz ile Doğanyol ve Pötürge İlçelerimizde altyapılar büyük hasar görmüş; Pötürge'de sular akmıyor, sular kayboldu; bölge insanı, artık, su ihtiyacını karşılayamaz hale geldi. Belediye başkanımız, kanal suyuyla içmesuyunun karışmasından çok korktuğunu belirtti. Onun için, Bayındırlık Bakanlığımızın yetkililerinin, öncelikle, bu kaybolan sular konusunda ve özellikle, kanalizasyonun sulara karışması konusunda önlem alması gerekiyor; çünkü, bölgedeki tüm altyapı büyük hasar görmüş. Bu üç belediyemizin, özellikle, Gökçe, Pötürge ve Doğanyol Belediyelerimizin, bir an önce, afet belediyeleri ilan edilmesi ve öncelikle bunlara yardım edilmesi gerekiyor; her şeylerini kaybetmişler ve büyük maliyetler gelmiş bu belediyelere.

Malatya'nın diğer ilçelerinde de bu deprem hissedildi; oraların altyapısı da kısmen hasar gördü. Onun için -Sayın Bayındırlık Bakanlığı Müsteşarımızı aradım- öncelikle, bu belediyelerimizden, en azından, İller Bankamızın, yıl sonuna kadar kesinti yapmamasını; çünkü, önemli altyapı sorunları doğdu ve bu konuda, özellikle üç belediyemizin de afet belediyesi ilan edilmesini hassaten istirham ediyorum.

Yine, bu bölgede sorun; yapanın yanına kâr kalması. Bingöl depremi oldu, deprem bitti; ama, Bingöl depreminin yaraları hâlâ devam ediyor. Bir şekilde, yine, Malatya'da Pötürge ve Doğanyol depremleri de bir süre sonra unutulmasın. Çünkü, üç yıl önce, oradaki sağlık ocağımız yıkılmıştı ve yenisini yaptık; ama, bir şekilde, cezalıların yanına hep kâr kalıyor. Ben, yolun kenarında satılan bir tuğla gördüm; elime aldım tuğlayı, kül gibi oldu. Bu ülkede üretim yapan herkese saygı duyuyorum; ama, eğer, kâr amacıyla, birilerini kandırmak amacıyla ve birilerini kazıklamak amacıyla defolu mal veya hileli mal yapıyor da bunlar hâlâ kullanılıyorsa, bunlara ceza verilmiyorsa, biz, bu sorunları hep yaşayacağız.

Ben, özellikle, Maliye Bakanımdan da, Malatya'daki bu belediyelerimize yardım elini uzatmasını istiyorum. Büyük sorun var; kış mevsimi çok yakın. Özellikle, Pötürge ve Doğanyol'da ekim ayı başında kar yağar ve yollarında büyük sorun olur. Özellikle ekim ayına kadar bu belediyelerimizin malî sorunlarını çözmesi açısından, Sayın Maliye Bakanımdan da ayrıca yardım dileklerimi istirham ediyorum.

Yine, biz Çüngüş'ü çok seviyoruz, Çüngüşlü de bizi seviyor; ama, aramızdaki 8 kilometrelik yol Çüngüş'ü bize, bizi Çüngüş'e yaklaştırmıyor. Çünkü, Köy Hizmetleri Müdürlüğü "benim kapsamımda değil" diyor, Karayolları "benim ağımda" diyor; yıllardır 8 kilometrelik bu yola kimse sahip çıkmıyor. Onun için, yine, Sayın Bayındırlık Bakanımdan, özellikle Doğanyol-Çüngüş yolu için de; ayrıca, kimin sahip çıkacağı konusunda yardım istirham ediyorum.

Ben, bir kez daha bölge halkına geçmiş olsun dileklerimi iletiyorum. Bir daha bu tür afetlerin Yüce Tanrıdan hiçbirimize nasip olmamasını diliyorum.

Hepinize saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Aslanoğlu.

Tasarının tümü üzerindeki görüşmeler tamamlanmıştır.

Maddelerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

1 inci maddeyi okutuyorum:

BAYINDIRLIK VE İSKÂN BAKANLIĞININ TEŞKİLAT VE GÖREVLERİ HAKKINDA KANUN HÜKMÜNDE KARARNAMEDE DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA

DAİR KANUN TASARISI

MADDE 1. - 13.12.1983 tarihli ve 180 sayılı Bayındırlık ve İskân Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin "Beşinci Bölüm" başlığı "Sürekli Kurul ve Şûralar" şeklinde, 29 uncu maddesi başlığı ile birlikte aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

"Sürekli kurul ve şûralar:

Madde 29. - Bayındırlık ve İskân Bakanlığının sürekli kurulu Bayındırlık Kurulu, şûraları ise Bayındırlık ve İskân Şûrası ile Toplu Konut Şûrasıdır.

Şûralarda alınacak kararlar tavsiye niteliğinde olup, kanunlara aykırı olmamak kaydıyla Bakan onayı ile uygulamaya konulabilir.

Şûraların teşkili ve görevleri ile çalışma usul ve esasları altı ay içerisinde Bayındırlık ve İskân Bakanlığınca çıkarılacak yönetmelikle düzenlenir."

BAŞKAN - Madde üzerinde söz talebi?.. Yok.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

2 nci maddeyi okutuyorum:

MADDE 2. - Bu Kanun yayımı tarihinde yürürlüğe girer.

BAŞKAN - Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

3 üncü maddeyi okutuyorum:

MADDE 3. - Bu Kanun hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür.

BAŞKAN - Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Tasarının tümünü oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Tasarı kabul edilmiş ve kanunlaşmıştır.

İçişleri Bakanı Sayın Abdülkadir Aksu teşekkür konuşması yapacaktır.

Buyurun Sayın Aksu. (AK Parti sıralarından alkışlar)

İÇİŞLERİ BAKANI ABDÜLKADİR AKSU (İstanbul) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 180 sayılı Bayındırlık ve İskân Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı oylarınızla kabul edilmiştir; şükranlarımızı sunuyoruz.

Bu değişik maddeyle, Bayındırlık ve İskân Bakanlığımızda iki sürekli şûra kurulmuş oluyor; Bayındırlık ve İskân Şûrası ile Toplu Konut Şûrası. Tabiî, son zamanlarda yaşanan tabiî afetler, bilhassa deprem felaketleri karşısında, yeni son gelişmeleri izleyebilmek, tabiî afetlerle ilgili tedbirler konusunu görüşmek, yeni tedbirler alabilmek bakımından bu şûralar önemlidir.

Tabiî, toplukonut da, hem ülkedeki konut ihtiyacı bakımından hem de malumlarınız olduğu üzere, deprem ve diğer doğal afetlerden sonra akla ilk gelen, konut yapımıdır. Şimdi, biz, hükümet olarak, bir taraftan ülkedeki konut açığının karşılanması, diğer taraftan da doğal afetlerden sonra ortaya çıkan konut ihtiyacının karşılanması bakımından Toplu Konut İdaresine büyük önem veriyoruz, ağırlık veriyoruz. Bakın, Pülümür depreminden hemen sonra Toplu Konut İdaresine görev verildi ve Pülümür'de inşaat başlatıldı. Bingöl'de, nasip olursa, önümüzdeki cuma günü yeni afet konutlarının temeli atılacak. O bakımdan, bu şûralar, sürekli şûralar hayırlı olmuştur. Ben, arkadaşlarıma tekrar teşekkür ediyorum.

Yalnız, Ağrı Milletvekili Naci Aslan arkadaşımın gümrük geçişleriyle ilgili bir talebi oldu. Bilindiği gibi, biz, sınır illerimizde günübirlik geçişlerden fon almıyoruz. Bu günübirlik geçişlerde, daha önce, gecelemeden dönmeleri gerekiyordu; bu, birtakım sıkışıklığa, telaşa meydan veriyordu, biz, bunu değiştirdik, geceleyebilir de; ancak, diyelim ki, bugün öğleden sonra giden bir vatandaşımız, bu geceyi orada geçirebilir, ertesi günü saat 24.00'e kadar dönmesi gerekir. 24.00'e kadar dönerse konut fonu alınmamış oluyor.

HALUK KOÇ (Samsun) - Tamamen kaldırmayı düşünüyor musunuz Sayın Bakanım?

İÇİŞLERİ BAKANI ABDÜLKADİR AKSU (Devamla) - 24.00'ten sonraya kalırsa, bu fon alınmış oluyor.

Ben, Naci Bey kardeşime de söyledim, orada ayrı bir durum var; tutuklanma olayı var. Bir olay cereyan etmişti, 28 kişi mahkemeye çıkarılmış ve hâkim kararıyla tutuklanmıştır; olayı da inceletiyorum.

Pötürge'de meydana gelen depremle ilgili Mevlüt Bey kardeşimiz konuştular. Ben, bütün Malatyalı, Pötürgeli hemşerilerime, öncelikle, geçmiş olsun diyorum. Pötürge kırsalında, 5,7 şiddetinde deprem vukua gelmiştir. Ben, hemen, Malatya Valimizi aradım, bir ihtiyacın var mı diye sordum "şu anda bir ihtiyacımız yok, biz, ilin imkânlarıyla gerekeni yapıyoruz" dediler. Bayındırlık ve İskân Bakanı arkadaşımız rahatsız olduğu için ben vekâlet ediyordum; hemen, Bayındırlık ve İskân Bakanlığından hasar tespiti için elemanlar gönderdim. Burada, belediyelerimizin altyapılarının da hasar gördüğü ifade edildi, o konu da incelenecektir. Şu anda hasar tespitleri yapılıyor. Bu hasar tespitlerinden sonra, hükümetimizce ve Bayındırlık İskân Bakanlığınca, hem evi hasar görmüş vatandaşlarımıza hem de başta Pötürge ve Doğanyol olmak üzere, altyapıları hasar gören belediyelerimize gerekenler yapılacaktır.

Ben, tekrar geçmiş olsun derken, hepinize teşekkür ediyor, en derin saygılarımı sunuyorum. (Alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Bakan.

Alınan karar gereğince, 4 üncü sıraya alınan, Çeşitli Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına İlişkin 19.6.2003 Tarihli ve 4903 Sayılı Kanun ve Anayasanın 89 uncu Maddesi Gereğince Cumhurbaşkanınca Bir Daha Görüşülmek Üzere Geri Gönderme Tezkeresi ve Adalet Komisyonu raporunun müzakeresine başlıyoruz.

4.- Çeşitli Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına İlişkin 19.6.2003 Tarihli ve 4903 Sayılı Kanun ve Anayasanın 89 uncu Maddesi Gereğince Cumhurbaşkanınca Bir Daha Görüşülmek Üzere Geri Gönderme Tezkeresi ve Adalet Komisyonu Raporu (1/633) (S. Sayısı : 220) (1) (2)

BAŞKAN - Komisyon?.. Yerinde.

Hükümet?.. Yerinde.

Komisyon raporu, 220 sıra sayısıyla bastırılıp, dağıtılmıştır.

Sayın milletvekilleri, Çeşitli Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına İlişkin 19.6.2003 Tarihli ve 4903 Sayılı Kanunun 19 ve 21 inci maddeleri, Cumhurbaşkanınca uygun bulunmayarak, bir daha görüşülmek üzere, bu hususta gösterilen gerekçeyle birlikte Başkanlığımıza geri gönderilmiştir.

Anayasanın 89 uncu maddesinin ikinci fıkrasında "Cumhurbaşkanınca kısmen uygun bulunmama durumunda, Türkiye Büyük Millet Meclisi sadece uygun bulunmayan maddeleri görüşebilir", İçtüzüğün 81 inci maddesinin altıncı fıkrasında ise "Cumhurbaşkanınca yayımlanması kısmen uygun bulunmayan ve bir daha görüşülmek üzere Türkiye Büyük Millet Meclisine geri gönderilen kanunların sadece uygun bulunmayan maddelerinin görüşülmesine kanunun görüşmelerine başlamadan önce Genel Kurulca görüşmesiz karar verilebilir. Bu durumda, sadece uygun bulunmayan maddelerle ilgili görüşme açılır. Kanunun tümünün oylaması her halde yapılır" hükümleri yer almaktadır.

Bu hükümlere göre, geri gönderilen kanunun tümünün veya sadece Cumhurbaşkanınca uygun bulunmayan maddelerinin görüşülmesi Genel Kurulun kararına bağlıdır. Bu nedenlerle, söz konusu kanunun sadece Cumhurbaşkanınca uygun bulunmayan 19 ve 21 inci maddelerinin görüşülmesini Genel Kurulun onayına sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

19 uncu maddeyi okutuyorum:

MADDE 19. - Aşağıdaki kanun hükümleri yürürlükten kaldırılmıştır.

a) 1.3.1926 tarihli ve 765 sayılı Türk Ceza Kanununun 462 nci maddesi,

b) 12.4.1991 tarihli ve 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanununun 8 inci maddesi,

c) 18.11.1992 tarihli ve 3842 sayılı Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu ile Devlet Güvenlik Mahkemelerinin Kuruluş ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanunun Bazı Maddelerinde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanunun 31 inci maddesinin birinci fıkrası.

BAŞKAN - Madde üzerinde, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına söz isteyen, Ankara Milletvekili Sayın Oya Araslı; buyurun.(CHP sıralarından alkışlar)

Konuşma Süreniz 10 dakikadır.

CHP GRUBU ADINA OYA ARASLI (Ankara) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 4903 sayılı Çeşitli Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanunun 19 uncu maddesi üzerinde, Cumhuriyet Halk Partisi Grubunun görüşlerini ifade etmek üzere söz almış bulunuyorum ve sizleri saygıyla selamlıyorum.

Burada, 19 uncu maddeyle ilgili değerlendirmelere geçmeden önce birkaç husus üzerinde durmakta yarar görüyorum.

Bunlardan birincisi, Adalet ve Kalkınma Partisi İktidarının, demokratikleşme doğrultusunda çıkardığımız ve çıkarmaya hazırlandığımız tüm yasaları, sürekli olarak "Avrupa Birliği üyeliği için gerekli uyum yasaları" olarak tanımlamasıdır. Türkiye'nin Avrupa Birliğine üyeliği, toplumun özlediği ve Cumhuriyet Halk Partisi Grubunun tüm gücüyle gerçekleştirmeye çalıştığı bir durumdur.

Avrupa Birliği üyeliği için aranan ölçütlerden birisi de demokratikleşmedir. Eğer, biz, toplum olarak, toplum-birey-devlet ilişkilerinde belli bir demokratikleşme düzeyine ulaşırsak, Avrupa Birliği üyeleri arasında yer alabiliriz; ama, burada önemli olan nokta, demokratikleşmeyi bizim istememizdir. Eğer, demokratikleşmeyi, biz arzu ettiğimiz için değil de, başkaları, örneğin, Avrupa Birliği istediği için gerçekleştiriyorsak ve bunun için gerekli olan düzenlemeleri, yine, Avrupa Birliği istediği için yapıyorsak, Avrupa Birliğine uyum sağlamak için yapıyorsak, bu, bizim demokratik bir toplum olduğumuz anlamına gelmez. Yasa çıkararak demokratikleşemeyiz. Demokratikleşme, bir yaşam biçimi olarak özlenmeli ve özlendiği için de gerçekleştirilmelidir.

Aslında, toplumumuz, yıllardır, bu özlem içindedir. Bu nedenle, bu tür yasaları, Avrupa Birliğiyle uyum yasaları olarak değil, demokratikleşme yasaları olarak adlandıralım ve özellikle gerekçelerinde, amaçlanan açıklanırken, Avrupa Birliğine uyum sağlamaya değil, toplumun yıllardır çektiği demokratikleşme özlemine vurgu yapalım; çünkü, biz, aslında, toplum olarak, yıllardır, demokratikleşmede daha ileriye, daha ileriye gitmeyi arzu ediyoruz.

Üzerinde durmak istediğim ikinci husus, demokratikleşme yasalarının hazırlanış ve Genel Kurula indiriliş biçimi. Bu yasalar, iktidarın, muhalefetin ve demokratik kitle örgütlerinin tartışmacı katılımına yeterince olanak hazırlamayan bir süreç içerisinde hazırlanıyor. Çoğu kez, Anayasa Komisyonu ve Avrupa Birliği Komisyonu gibi ilgili komisyonlarda görüşülmeden, milletvekillerinin yeterince incelemesine fırsat verilmeden, alelacele Genel Kurula getiriliyor. Bu şekilde hazırlanan ve bir başka adıyla "uyum yasaları" olarak adlandırılan bu yasalar, Paketler halinde önümüze getiriliyor ve Paketler birbirini izliyor. Bu Altıncı Paket, yedincisi yolda, sekiz ve dokuzuncusu gelecek mi; kimse bunu bilmiyor. Bu nedenle, demokratikleşme konusunda atacağımız adımları, Türkiye Büyük Millet Meclisi olarak, ulus olarak, bir bütün halinde görmek ve değerlendirmek olanağımız yok. Halbuki, önümüzde, ilerlememiz gereken süreci, bir bütün halinde görmeye ve değerlendirmeye ihtiyacımız var.

Adalet ve Kalkınma Partisi İktidarı, sürekli olarak ödev yapma, Avrupa Birliğinden aferin alma, kendini beğendirme çabasında. Hatta, iktidara, Avrupa Birliğinin istemediği şeyleri veya istediğinden daha fazlasını yasalarımıza koyarak, daha fazla göze girmek, ön almak anlayışının zaman zaman hâkim olduğunu görüyoruz. Avrupa Birliği ise, geldiği her aşamada, Türkiye'ye yeni ödevler vermeyi ve katetmesi gereken yeni yollar göstermeyi artık bir alışkanlık haline getirmiş bulunuyor.

Sayın Milletvekilleri, bu, özellikle, son olarak üzerinde durduğumuz durum, Türkiye Cumhuriyeti olarak kabullenemeyeceğiz, kabullenmememiz gereken bir durumdur. Biz, büyük bir milletiz; biz, büyük bir devletiz. Aferin arayışı içine girmek yerine, Avrupa Birliği sürecinde hakkımızı aramayı bilmeliyiz. Başka Avrupa Birliği üyelerinden istenmeyenlerin, bizden istenmesine, bize, başka üye ve aday üye devletlere uygulanmayan farklı standartlar uygulanmasına, boyun eğmemeliyiz.

Avrupa Birliği üyeleri ve Avrupa Birliği Komisyonu yetkilileri Türkiye'den ne istendiğini net bir biçimde ortaya koymalı ve hükümet de, bunu, bir defada, bir tek Paket içerisinde bize bildirmeli. Bunları ifade etmeyi bir borç bildim.

Şimdi, 19 uncu maddeyle ilgili değerlendirmelere gelince: 19 uncu maddeyle Türk Ceza Kanununun 462 nci maddesi yürürlükten kaldırılmıştır; bu çok olumlu bir adımdır.

Gene 3842 sayılı Kanunun 31 inci maddesinin birinci fıkrası yürürlükten kaldırılmıştır; bu, insan haklarının, savunma platformunda güvence altına alınması bakımından fevkalade olumlu bir adımdır.

19 uncu maddeyle, 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanununun 8 inci maddesi de yürürlükten kaldırılmıştır. Bugün, bu yasayı Cumhurbaşkanının Anayasanın 89 ve 104 üncü maddesi hükümleri uyarınca Türkiye Büyük Millet Meclisine iadesi üzerine tekrar görüşmemizin nedeni, Sayın Cumhurbaşkanımızın, 19 uncu maddeyle 3713 sayılı Kanunun 8 inci maddesinin yürürlükten kaldırılmasının bir hukukî boşluğa yol açtığı görüşünde olmasıdır. 3713 sayılı Kanunun 8 inci maddesinin, yıllardır, Türkiye'de düşünce açıklamaktan dolayı sayısız kimsenin cezalandırılmasına yol açtığı, bu durumun yurtta ve yurtdışında çeşitli eleştirilere neden olduğu, demokrasimizin olumsuzca değerlendirilmesine yol açtığı bir gerçektir. Bu maddenin yürürlükten kaldırılması, düşünce suçu konusundaki bir ayıbın giderilmesidir; demokratikleşme ve özellikle düşünce özgürlüğü önünde bulunan bir engelin kaldırılması doğrultusunda atılmış olan çok önemli bir adımdır. Ancak, bu maddenin yürürlükten kaldırılması, Sayın Cumhurbaşkanının da işaret ettiği gibi, bir hukukî boşluk doğurmuştur; bu gerçeği yadsımamız mümkün değildir.

4744 sayılı Kanunla, 6.2.2002 tarihinde yapılan değişiklikle 3717 sayılı Kanunun 8 inci maddesine "propaganda suçunun terör yöntemlerine başvurmayı özendirecek biçimde işlenmesi hali" ağırlaştırıcı bir neden olarak eklenmiştir.

Maddenin tümüyle yürürlükten kaldırılması halinde, Türkiye Cumhuriyeti Devletinin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğünü bozmak amacıyla, yazılı, sözlü veya görüntülü propaganda suçunun terör yöntemlerine başvurmayı özendirecek biçimde işlenmesi halinde, herhangi bir ceza verilmesi, dolayısıyla, bu tür propagandanın önlenmesi mümkün olamayacaktır.

Böyle bir duruma göz yummak, Anayasanın, ulusun bağımsızlığını, bütünlüğünü, ülkenin bölünmezliğini korumak konusunda devlete verilen görevlerle bağdaşmayacaktır.

Diğer yandan, bölücülük propagandası bakımından Türk Ceza Kanununun 311 ve 312 nci maddelerinin, Terörle Mücadele Kanununun 8 inci maddesinin yürürlükten kalkması halinde doğacak boşluğu tam anlamıyla dolduramadığı da anlaşılmaktadır.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

OYA ARASLI (Devamla) - Hemen bitiriyorum efendim.

BAŞKAN - Buyurun Sayın Araslı; konuşmanızı toparlar mısınız.

OYA ARASLI (Devamla) - Çok teşekkür ederim.

Çünkü, söz konusu 311 ve 312 nci maddelerde yer alan suçların unsurları, 3713 sayılı Kanunun 8 inci maddesinde tanımlanan suçlardan farklıdır. Bölücü propagandanın, kamu düzeni için açık ve mevcut tehlike oluşturması veya terör yöntemlerine başvurmayı özendirici olması hallerinin yaptırıma bağlanması için yeni bir düzenlemeye ihtiyaç olduğu görülmektedir.

Cumhuriyet Halk Partisi olarak, bu düzenlemenin, düşünceyi engellemeyecek biçimde ve demokratikleşme standartlarına uygun bir tarzda Yedinci Demokratikleşme Paketinde yer almasını gerekli buluyoruz. Sayın Cumhurbaşkanının öngördüğü bu gereği, bu kanun için eşzamanlı bir imza ve yürürlük olanağı sağlayacak biçimde yerine getirilmesini de hükümetten bekliyoruz.

Ulus ve ülke bütünlüğünü, demokrasiyle birlikte güvence altına alacak böyle bir düzenlemenin, en kısa zamanda gerçekleştirileceğine güvenerek, sizleri saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Araslı.

Madde üzerinde, AK Parti Grubu adına söz isteyen İstanbul Milletvekili Burhan Kuzu.

Buyurun Sayın Kuzu.(AK Parti sıralarından alkışlar)

Konuşma süreniz 10 dakikadır.

AK PARTİ GRUBU ADINA BURHAN KUZU (İstanbul) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla, sevgiyle selamlıyorum. Görüşmekte olduğumuz iade edilen yasa üzerindeki görüşlerimi, AK Parti Grubu adına açıklamak üzere söz almış bulunuyorum.

Değerli arkadaşlar, konuşmama birtakım anketlerle başlamak istiyorum. Tartışmakta olduğumuz konu, iki açıdan önemli: Birisi, Türkiye'de ifade özgürlüğünün konumu, durumu, insanların konuşma hürriyeti; ikincisi de, kamu düzenini korumak, özellikle, ülkenin bölünmez bütünlüğünü sağlamak. Bu iki önemli konuyu birbiriyle bağdaştırmamız gerekiyor; demokrasinin özü, esası bu.

Bu konuda Sayın Cumhurbaşkanının iade gerekçelerine geçmeden önce, elimdeki anketlerle alakalı... Tabiî ki, anketlere dayanarak, biz burada kanun yapacak değiliz; ama, yine de, fikir vermesi bakımından önemli olduğunu düşünüyorum. Bakın, son yapılan bir anket: Toplumun yüzde 73'ü, Türkiye'de insan hakları ihlallerinin yaygın olduğunu düşünüyor; bu oran, yargı mensuplarında yüzde 48 olarak gözüküyor. Toplumun yüzde 75'i kendisinin temel hak ve özgürlüklerinin kısıtlandığını hissediyor; bu oran, yargı mensuplarında yüzde 46 olarak gözüküyor. Türkiye'de, insanların düşüncelerini özgürce ifade edebildiklerini düşünenlerin oranı, sadece yüzde 16; bu oran, yargı mensuplarında yüzde 37 olarak tespit edilmiş. Toplumun yüzde 80'i, Türkiye'de insanların düşüncelerini serbestçe ifade edemedikleri kanaatinde. Toplumun yüzde 92'si, düşünce özgürlüğünün barış içinde yaşamak için gerekli olduğunu söylüyor; bu oran, yargı mensuplarında da yüzde 92 olarak tespit edilmiş. Toplumun yüzde 89'u, insanların düşüncelerini açıklamalarının hiçbir şekilde suç olmaması gerektiği görüşünde. Yine bu oran, yargı mensuplarında yüzde 73 olarak tespit edilmiş. Nihayet, toplumun yüzde 74'ü, gazeteci, siyasetçi ve yazarların, içeriği ne olursa olsun, düşüncelerinden dolayı cezalandırılmaması gerektiğini düşünmektedir; bu oran, yargı mensuplarında yüzde 63 olarak tespit edilmiştir.

Değerli arkadaşlar, görülüyor ki, toplumun önemli bir kesimi, yüzde 75'in üzerindeki bir kesimi, ifade özgürlüğünün önemine; sistemi korumada, kollamada bu özgürlüğün ehemmiyetine işaret etmektedir.

Şimdi, ben de bu anketten hareket ederek, müsaadenizle, demokraside ifade özgürlüğünün önemi üzerinde kısmen durmak istiyorum.

Değerli arkadaşlar, ifade hürriyeti, insanların içinde kalan bir özgürlük değil, dışarıya çıktığı zaman anlam ifade eden bir özgürlüktür. Bu bakımdan, Anayasa Mahkememizin bir dönem verdiği ve engizisyon anlayışı çerçevesinde Avrupa'da özellikle bir zaman uygulanan "içeride kalan düşünce", "dışarı çıkan düşünce" şeklindeki ayırımı doğru bulmuyorum. İçeride kaldığı müddetçe dokunmayınız... Dokunma şansınız ne kadar vardır; insanın kafasından geçen düşünceleri zaten sınama imkânımız pek yoktur. Şu halde asıl olan, dışarı çıkan düşüncedir ve biz buna zaten "ifade özgürlüğü" diyoruz.

Demokraside ifade özgürlüğü, kaynak hürriyettir, eksen hürriyettir, deşarj olma imkânı veren bir hürriyettir. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi bir kararında şöyle diyor: "İfade özgürlüğünün, aslında, koruduğu alan, herkesin 'bizim gibi konuşuyor, ne güzel söylüyor, aynen benim gibi düşünüyor' şeklinde değil, toplumu derinden sarsan -bunun altını çiziyorum- düşünceleri korumak için bu hürriyet getirilmiştir." Şu halde, demek ki, bizim gibi düşünmeyen insanlara da mutlaka bu imkânın verilmesi gerekiyor.

Elimizdeki Kopenhag Kriterlerine baktığımızda, bunlar mahkeme kararına da yansımıştır. Burada şöyle bir durumu görüyoruz: Üstün korumadan istifade edecek özgürlükler sayılmış; dört özgürlük var, bunun birisi ifade özgürlüğüdür; yani, diğerlerine nazaran farklı bir konumda, bu hürriyet, yer almıştır. Hakikaten, benim de şahsî kanaatim odur ki, insanların tüm hak ve hürriyetlerini elinden almış olsanız, beden yaşama özgürlüğü ile ifade özgürlüğü dediğimiz, düşüncesini açıklama hürriyetini vermiş olsanız, kaybetmiş olduğu tüm özgürlüklerine kavuşma imkânı vermiş olursunuz. Demek ki, ifade özgürlüğü bu kadar önemli bir hürriyet olarak gözüküyor. Nitekim, 1941 yılında, ABD Başkanı Roosevelt Kongreye bir rapor sunar ve "acaba kamu düzenini nasıl koruruz, hangi özgürlükleri öne çıkarırız" diye saydığında gene dört hürriyeti tespit eder; bunun da birisi ifade özgürlüğüdür.

Şu halde, bu özgürlük çok önemli bir hürriyet olarak gözüküyor ve demokrasiyi korumada da bunun önemini inkâr edemeyiz. Aksi halde, insanların ifade özgürlüğünü kısıtladığınız zaman bunlar bir anlamda açıkça ifade edilmez, günün birinde karşımıza yer altından çıkar ve bu sefer de farklı şekilde çıkar. Evvela, insanların ne düşündüğünü ortaya koyması gerektiğini bilmemiz lazım, kabul etmemiz lazım. Ben daha çok bunu serbest piyasaya benzetiyorum; nasıl ki malların arzı mümkündür, iyi mal kötü mal arz-talep dengesinde ortaya çıkıyor, iyi fikri kötü fikri başta bizim tespit etmemiz zordur. İnsanlar, bırakın konuşsunlar; ama, hele hele bu devirde, internet çağında insanlar, artık, kimin ne dediğini, doğru mu söylüyor yanlış mı söylüyor, palavra mı atıyor, bunları çok rahat bir şekilde görme imkânına sahiptir.

Bu tespitten sonra şimdi gelelim tartışmakta olduğumuz Terörle Mücadele Yasasının 8 inci maddesine.

Değerli arkadaşlar, şu ana kadar, komisyonlardan, bizden önceki hükümetler döneminde de altı Paket geçmiş; bunların sayıları, numaraları, maddeleri elimde. Tabiî, değişik Paketler şeklinde olmuş. Değerli Hocam Oya Hanım, bu Paketlerin tümden, birlikte olması gerektiğini söyledi. Zaten, bizden önce dört Paket geçmiş; Beşinci ve Altıncı Paket de bu hükümet döneminde getirilmiş oldu. Yedinci Pakete sıra geldi, son Paket olduğunu düşünüyoruz. Bir defa, bu böyle başlamış; bu, toptan da olabilirdi; ama, herhalde "toplum bunu birdenbire kaldırmaz" düşüncesiyle -hükümetlerce- yavaş yavaş, biraz da bu işler toplumda tartışa tartışa gündeme getirildiği için, zannediyorum, Paket sayısı biraz ondan artıyor. Bence, Paketin sayısından ziyade, muhtevasına bakmak daha doğru olsa gerektir.

Elimizdeki rakamlara bakıyoruz: Türkiye, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinde, 8 inci maddeden birçok kez mahkûm olmuş. Bu madde, biraz netameli bir madde olarak tanınıyor Avrupa ülkelerinde ve biz, gittiğimiz zaman, karşımıza hep bu madde çıkarılıyor. Dolayısıyla, 2003 yılında, daha doğrusu 2003 yılının sonunda yeni rapor yazdığımızda, hazırlama konusunda yeni bir rapor verdiğimizde Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine, o anlamda, Avrupa Birliğine girme bakımından, zannediyorum, bu 8 inci maddenin yer aldığı Paketin Meclisten çıkmış olmasının; yani, gündemden çıkmış olmasının daha doğru olacağını düşünüyorum; çünkü, bizim elimizde, eski yıllara ait raporlar var. Gerçekten, bu raporlara baktığımız zaman, her birinde, hep şunu söylemiş o günkü yetkili komisyonlar: "Hâlâ, ifade özgürlüğü yetkili makamlarca devamlı olarak kısıtlanmaktadır." En son raporda da bunları görüyoruz.

Tabiî, bunları, Avrupa'nın bize çok da tarafsız yaklaştığı anlamında söylemiyorum; onların da birçok kabahati olduğunu kabul ediyoruz. Nitekim, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi 11 Eylül 2000 tarihli kararında, 11 adet, yanlış duymadınız, 11 adet davayı Türkiye aleyhine bir günde bitirmiştir. "Türkiye mi; yapar" şeklinde bir mantık, Avrupa'da, maalesef, yaygındır. Elbette ki, bunda Avrupa'nın suçu vardır; ama, bir şeyi unutmayalım ki, hep dedikleri bir şey var, o da şu: Uygulamada sizi takip etme durumunda kalıyoruz ve gördüğümüz tabloda uygulamanın, maalesef, çok da iyi olmadığını söyleyebiliyoruz." Bu da, bir tespit olarak bence de doğrudur; yani, Türkiye, birçok paketleri geçiriyor; ama, uygulama noktasında sorunlar, bugüne kadar, yaşanmış; inşallah, bundan sonra bu hükümet döneminde bunları yaşamayız. Çıkarmış olduğumuz yasaları uygulamamız gerektiğini bir hukukçu olarak söylüyorum.

Değerli arkadaşlar, 8 inci madde neyi getiriyor; Terörle Mücadele Yasasının 8 inci maddesi, 1991 yılında rahmetli Özal döneminde getirildi; bu madde getirildiğinde Türkiye'de  o güne kadar çok sık uygulanan ve bence kötü uygulanan üç madde vardı; Türk Ceza Yasasının 141,142,163 üncü maddeleri. Bunlar, ülkemizde, maalesef, çok kötü uygulanmış maddelerdir, tarihin bir döneminde kalmıştır.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Buyurun Sayın Kuzu.

BURHAN KUZU (Devamla) - O günkü şartlarda, o günkü uygulamalarda belki gerekliydi; ama, öyle zannediyorum, artık, bunları aşmış olmamız lazım.

Türk Ceza Yasasının 163 üncü maddesi kaldırıldı, 312 nci madde onun yerine uygulandı. 142, 141 kaldırıldı; onu, önemli ölçüde, şimdi tartıştığımız bu madde 8'le telafi etme durumunda kalındı; şimdi biz bunu da kaldırmış oluyoruz.

Sayın Cumhurbaşkanımızın iade gerekçesine baktığımızda, ben iki noktayı tespit ettim: Bunlardan birisi, Sayın Cumhurbaşkanı, Anayasamızın başlangıç kısmında ve 7-8 maddesinde -saymış maddelerini- ülkenin bölünmez bütünlüğüyle ilgili maddeleri tespit ediyor; bu çerçevede Meclisin ve hükümetin bu konuda hassas davranması gerektiğini söylüyor, bir anlamda düzenleme zorunluluğu bulunduğunu işaret ediyor.

BAŞKAN - Sayın Kuzu, bir saniye...

Sayın milletvekilleri, bu konuşma bitene kadar çalışma süremizin uzatılmasını oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Buyurun Sayın Kuzu.

BURHAN KUZU (Devamla ) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Efendim, kamu düzeni bakımından, ülkenin bölünmez bütünlüğü bakımından hassas bir noktaya Sayın Cumhurbaşkanı işaret ediyor, doğrudur. Yalnız, şunu özellikle belirtmek istiyorum; Anayasada bize verilen yetkiler -yani, gerek Meclise gerek hükümete- düzenleme zorunluluğu getirmez. Bir daha söylüyorum bunu, düzenleme zorunluluğu getirmez, düzenleme yetkisi verir. Bu açıdan, 8 inci madde kalkar, başka maddeler kaldırılır, aynı maddeler tekrar getirilebilir; ama, Anayasada, ülkenin bölünmez bütünlüğüyle ilgili olarak ille de bir düzenleme getireceksin diye bir hüküm olamaz ve bu şekildeki bir konu da Meclis tarafından mutlaka yapılır diye bir konu burada konuşulamaz. O açıdan, Sayın Cumhurbaşkanının bu iadesi konusunda -daha önce de basına açıkladım, burada da söylüyorum- bir hukukçu olarak tereddütlerim var doğrusu. Özellikle...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Kuzu, konuşma süreniz bitti, eksüreyi de verdik...

BURHAN KUZU (Devamla) - 1-2 dakika daha rica etsem...

BAŞKAN - Buyurun, konuşmanızı toparlar mısınız Sayın Kuzu.

BURHAN KUZU (Devamla) - Evet, netice itibariyle, bu maddenin kaldırılmasından bir boşluk doğar mı doğmaz mı konusunda, benim şahsî kanaatim, bir boşluk doğmaz. Ülkenin bölünmez bütünlüğü konusunda, Türk Ceza Yasasının 311 inci maddesi uygulanabilir. Yani, orada, teşvik, tahrik şeklinde var.

Yine, Terörle Mücadele Yasasının 7 nci maddesi var, terör örgütünün propagandasını yapmak suçu. Oraya belki bir ilave gerekebilir, o da bir ayrı konudur; ama, buradaki kaygıları, doğrusu, ben yerinde bulmuyorum. Yani, hiçbir şey olmasa -en azından hukukçu arkadaşlarımız yakından bilirler, insanın mantığı da bunu gerektirir zaten- diyelim ki bir fiil işlenmiştir, bunun arkasında, teşvik, tahrik anlamında bir fikir babası varsa, hukukta azmettirme dediğimiz yolla da ceza verirsiniz. Eğer, boşluk, hakikaten, bununla da sağlanamazsa, Yüce Meclisimiz burada, hükümetimiz burada, yeni bir yasa getiririz, gerekli boşluğu doldururuz. Yani, bu açıdan, 2003 yılında, yeni tarih alırken 2004'te, mutlaka, oraya yeni bir paketle gitmemiz gerektiğini düşünüyorum.

Saygılar sunuyorum. (Alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Kuzu.

Birleşime saat 20.00'ye kadar ara veriyorum.

Kapanma Saati: 19.03
İKİNCİ OTURUM

Açılma Saati: 20.00

BAŞKAN: Başkanvekili Sadık YAKUT

KÂTİP ÜYELER: Enver YILMAZ (Ordu), Yaşar TÜZÜN (Bilecik)

BAŞKAN - 106 ncı Birleşimin İkinci Oturumunu açıyorum.

220 sıra sayılı kanun tasarısının müzakeresine kaldığımız yerden devam ediyoruz.

VI. - KANUN TASARI VE TEKLİFLERİYLE KOMİSYONLARDAN

GELEN DİĞER İŞLER (Devam)

4.- Çeşitli Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına İlişkin 19.6.2003 Tarihli ve 4903 Sayılı Kanun ve Anayasanın 89 uncu Maddesi Gereğince Cumhurbaşkanınca Bir Daha Görüşülmek Üzere Geri Gönderme Tezkeresi ve Adalet Komisyonu Raporu (1/633) (S. Sayısı : 220) (Devam)

BAŞKAN - Komisyon?.. Yerinde.

Hükümet?.. Yerinde.

Tasarının 19 uncu maddesi üzerinde şahsı adına söz isteyen Antalya Milletvekili Sayın Feridun Fikret Baloğlu; buyurun. (Alkışlar)

Konuşma süreniz 5 dakikadır.

FERİDUN FİKRET BALOĞLU (Antalya) - Sayın Başkan, sayın üyeler; 3713 sayılı Terörle Mücadele Yasasının 8 inci maddesinin yürürlükten kaldırılmasına ilişkin 19 uncu madde üzerinde, kişisel düşüncelerimi açıklamak için, söz almış bulunuyorum.

Komisyonda, bu maddeye tek muhalefet şerhini veren üye olarak, bunun sorumluluğu altında, düşüncelerimi özgürce açıklamak ve endişelerimi sizinle paylaşmak istiyorum; çünkü, bu madde düzenlemesinin ileride kimi sorunlar yaratacağı konusunda ciddî endişeler taşıyorum. Şimdi, Terörle Mücadele Yasasının kaldırılmak istenen 8 inci maddesine kısaca bakmak gerekiyor. Tartışma konusu olan, 8 inci maddenin birinci fıkrasıdır ve burada "Türkiye Cumhuriyeti Devletinin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğünü bozmak amacıyla yazılı, sözlü veya görüntülü propaganda ile toplantı, gösteri ve yürüyüş yapanlar hakkında, fiilleri daha ağır bir cezayı gerektirmedikçe bir yıldan üç yıla kadar hapis ve birmilyar liradan üçmilyar liraya kadar ağır para cezasına hükmolunur" hükmü yer almaktadır. Bu noktadan sonra gelen ve burada tartışılan cümle şudur: "Bu suçun terör yöntemlerine başvurmayı özendirecek şekilde işlenmesi halinde..." Bütün sakıncalar, tartışmalar, çekinceler bu cümleden doğmaktadır.

Şimdi, bir an için, bütün önyargılardan sıyrılmamız gerektiğini düşünüyorum ve ben, bu duygularla, hiçbir ön şarta bağlı olmadan, düşüncelerimi, özgürce açıklamaya çalışıyorum. Ben şuna inanıyorum: Bu Mecliste, hiç kimse, düşünce özgürlüğünün açıklanmasından yana bir tavra karşı durumda olamaz. Hepimiz düşünce özgürlüğünü savunuyoruz; ancak, 8 inci maddeye ilişkin bu düzenlemenin, amacı aştığını ve kimi olumsuz sonuçlar doğurabileceğini bilmemiz gerekiyor. Ben, buna işaret etmeye çalışacağım.

Şimdi, 8 inci maddeyi bu şekliyle ortadan kaldırmayı amaçlayan hükümet taslağında gerekçe şudur: Daha özgür bir ortam yaratmak. Onların taslakta yer alan gerekçedeki düşüncelerle, bu düşünce ve anlatım özgürlüğünün daha geniş bir biçimde sağlanması amacıyla deniliyor. Şimdi, buna karşı düşünceler söylendiği zaman, bakın, dikkat edin, Anayasanın 14 üncü maddesi yürürlükte, bu değişikliği yaparsanız bir boşluk doğar, bundan Türkiye için sorunlar doğar denildiğinde hemen şu söyleniyor: "Merak etmeyin, Türk Ceza Kanununun 311 inci maddesi hizmetinizdedir." Peki, Türk Ceza Kanununun 311 inci maddesi, 8 inci maddenin kaldırılmasıyla doğan boşluğu, böyle şedit biçimde dolduracağına göre, biz, 8 inci maddeyi kaldırırken, Avrupa Birliği şartlarına uyduk diye niye övünüyoruz?! Burada, çok açık bir aldatmaca olduğunu düşünüyorum; yani, bir yandan 8 inci maddeyi kaldırarak Avrupa Birliğinin şartlarına uygun özgürlükçü bir tavrı sergiliyoruz, öyle gözüküyoruz, öte yandan da 311 inci maddedeki belirlemeyle, 8 inci maddenin kaldırılmasıyla ilgili övüncümüzü ortadan kaldırıyoruz.

Arkadaşlar, açık olmak gerekir. Birincisi, Sayın Cumhurbaşkanının bu kanunu geriye gönderirken ortaya koyduğu gerekçelere saygı duymak zorundayız. Hem saygı duymak hem gereğini yapmamanın yanlış olduğunu düşünüyorum. Eğer o gerekçelere saygı duyuyorsak -ki, o gerekçeler saygı duyulması gereken gerekçelerdir- burada onun gereğini yapmalıyız. Cumhurbaşkanı çok açık söylüyor, diyor ki, evet, doğru, 8 inci madde sorunlar getiriyor... 8 inci maddeyi yeniden düzenleyelim. 8 inci maddeyi yeniden düzenlemek Avrupa Birliği konusunda bizi rahatsız ediyorsa -ki, böyle bir rahatsızlık duymamamız gerekir; bizim için önemli olan halkımızın özgür düşüncesini ifade etme hakkıdır; öncelik budur, Avrupa Birliği bunun bir sonucudur- o zaman 8 inci maddeyle ilgili boşluğu 311'le doldurmak yerine, paket paket üstüne yapmak yerine, gelin bir defada yapalım bu işi. Ne yapalım, 8 inci maddeyi ya Cumhurbaşkanının önerisine uygun biçimde bir daha düzenleyelim ve sakıncaları kaldıralım; yok eğer bu bizim Avrupa Birliği taraftarlığımıza gölge düşürüyorsa, o zaman 311'le ilgili ileride yapmaktan bahsettiğimiz düzenlemeyi, yani yedinci paketteki düzenlemeyi şimdi yapalım, o zaman sorun çözümlenmiş olacak. Yani, biz, birbirimizi aldatma noktasının ötesinde davranmalıyız.

Şimdi, Sayın Bakan, gelip şunu söyleyebilir mi, biz 311'le ilgili değişiklik yapmayacağız. Bunu söylemek mümkün değil. Peki, 311'le ilgili değişiklik yapılacağı komisyonda söylendiğine göre, bu değişikliğin özgürlükleri genişletici biçimde olacağının teminatı nedir? Eğer özgürlükleri genişletecek biçimde yapılmayacaksa bu değişiklik, biz 8 inci maddeyi kaldırmakla ne yapmış oluyoruz?

Arkadaşlar, bunu tartışmak gerekir; bunu, hukuk adamları, siyaset adamları ve bu Meclis tartışmalıdır. Sayın Cumhurbaşkanı bir görev yapmıştır, görev gayet açıktır, Anayasanın verdiği bir hakkı kullanmıştır, bence doğru kullanmıştır. Biz de Meclisiz, biz de kanun yapıyoruz, biz de haklarımızı kullanıyoruz; ama yapılması gereken çok açıktır.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Buyurun Sayın Baloğlu, konuşmanızı toparlar mısınız.

FERİDUN FİKRET BALOĞLU (Devamla) - 8 inci maddenin yürürlükten kaldırılmasına ilişkin bu düzenleme yerine, daha sonra Türk Ceza Kanununun 311 ve 312 nci maddelerinde yapılacak değişiklikleri birlikte düşünmeliyiz, altıncı paket, yedinci paket falan değil, bunların tümünü bir defada düşünmeliyiz. Bunu yapmanın yolu da çok açıktır; çok net söylüyorum; 19 uncu maddeyi geri çekmektir. 19 uncu madde geri çekilmelidir, 19 uncu maddedeki bu düzenleme, yedinci paketteki düzenlemeyle birlikte yapılmalıdır. Böylece, tarih önündeki sorumluluğumuz azalmış olacaktır.

Saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Baloğlu.

19 uncu maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

21 inci maddeyi okutuyorum:

MADDE 21. - 3713 sayılı Kanuna aşağıdaki geçici madde eklenmiştir.

GEÇİCİ MADDE 10. - Bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten önce, bu Kanunla yürürlükten kaldırılan 3713 sayılı Kanunun 8 inci maddesi kapsamına giren suçlardan dolayı;

1. - Yürütülen hazırlık soruşturmalarında Cumhuriyet savcılıklarınca takipsizlik kararı verilir.

2.- a) Haklarında kamu davası açılmamış tutuklu sanıklar Cumhuriyet savcılıklarınca,

b) Haklarında kamu davası açılmış tutuklu sanıklar ilgili mahkemelerce,

Salıverilirler.

3.- a) Henüz Yargıtaya gönderilmemiş veya Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığında bulunan dosyalar hakkında hükmü veren mahkemece,

b) Yargıtayda bulunan dosyalar ilgili ceza dairesince,

c) Cezaları infaz edilmekte olan hükümlülerin dosyaları hükmü veren mahkemece,

Acele işlerden sayılmak ve Türk Ceza Kanununun 2 nci maddesi dikkate alınmak suretiyle karara bağlanır.

BAŞKAN - Madde üzerinde söz talebi?.. Yok.

21 inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.

Tasarının tümünü oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Tasarı kabul edilmiş ve kanunlaşmıştır.

Yargıtay Kanununda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Tasarısı ve Adalet Komisyonu raporunun müzakeresine başlıyoruz.

5.- Yargıtay Kanununda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Tasarısı ve Adalet Komisyonu Raporu (1/627) (S. Sayısı: 221) (1)

BAŞKAN - Komisyon?.. Yerinde.

Hükümet?.. Yerinde.

Komisyon raporu, 221 sıra sayısıyla bastırılıp dağıtılmıştır.

Tasarının tümü üzerinde, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına, Adana Milletvekili Ziya Yergök söz istemiştir.

Buyurun Sayın Yergök. (CHP sıralarından alkışlar)

Konuşma süreniz 20 dakikadır.

CHP GRUBU ADINA MEHMET ZİYA YERGÖK (Adana) - Sayın Başkan, Yüce Meclisin değerli üyeleri; Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına, Yargıtay Kanununda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Tasarısı hakkında görüş ve düşüncelerimizi belirtmek üzere söz almış bulunuyorum; sözlerime başlarken, Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.

Değerli üyeler, bu kanun tasarısıyla, Yargıtay Kanununun 31 inci maddesinde kısmî bir değişiklik yapılmaktadır. Ayrıca, bir de geçici madde eklenmesi söz konusu olmuştur. Yargıtay Kanununun 31 inci maddesinde, Birinci Başkan, birinci başkanvekilleri ve daire başkanlarının seçimi düzenlenmiştir.

Genel gerekçede de ifade edildiği üzere, uygulamada, madde hükümlerinin seçimlerin uzamasına neden olduğu, yapılan çok sayıdaki seçim turlarına rağmen sonuç alınamadığı, bu durumun Yargıtayda sürekli bir seçim atmosferi yarattığı ve işlerin aksamasına sebebiyet verdiği gözlenmiş ve bu olumsuzlukların giderilmesi ve yargıya aslî faaliyetlerinde zaman kazandırılması, gerek kurum içinde ve gerekse kamuoyundaki rahatsızlığa son verilmesi amacıyla bu tasarının hazırlandığını biliyoruz.

Keza, bu düzenleme, Yargıtay Büyük Genel Kurulunun 25.3.1994 tarihli toplantısında alınan ilke kararı doğrultusunda bir düzenlemedir. Burada, eklenen, sadece şu cümle olmuştur: "Dördüncü ve beşinci oylamalarda da salt çoğunluk sağlanamazsa seçim, yeniden adaylık başvurusunda bulunanlarla yapılır."

Mevcut düzenlemeye baktığımız zaman, ilk üç oylamada sonuç alınmazsa, dördüncü oylama, üçüncü oylamada en çok oy alan iki aday arasında yapılır. Dördüncü oylamaya katılacak olan adayların aldığı oya eşit sayıda oy alanlar da seçime katılırlar. Oylama, adaylardan birinin üye tamsayısının salt çoğunluğunu sağlamasına kadar tekrarlanır.

Burada, mevcut düzenlemede, yasa, dördüncü, beşinci, onuncu, onbeşinci, ellinci tur dahi olsa, salt çoğunluk sağlanıp sonuç alınamazsa, yeniden adaylık başvurusu alınmasına olanak tanımıyor. İşte, getirilen düzenlemeye göre, dördüncü ve beşinci oylamada da salt çoğunluk sağlanmaması durumunda, seçim, yeniden adaylık başvurusunda bulunanlarla tekrarlanır. Yeniden adaylık başvurusunda bulunmanın yolu açılarak salt çoğunluğun sağlanması ve belki de seçimdeki tıkanıklığın aşılması düşünülüyor; ancak, getirilen düzenleme de sorunu tam anlamıyla çözmemektedir; çünkü, ortada bir anayasal engel söz konusudur. Anayasanın 154 üncü maddesinin üçüncü fıkrasında, Yargıtay Daire Başkanının seçilmesi için salt çoğunluk öngörülmektedir. Anayasanın 154 üncü maddesi değiştirilmediği sürece de, salt çoğunluk aranarak seçim yapılması gereği ortadadır. O nedenle, Anayasanın 154 üncü maddesi değişmediği sürece, yapılabilecek değişiklik de ancak budur; yani, bu düzenleme, dördüncü ve beşinci oylamada salt çoğunluk sağlanamaması durumunda, yeniden adaylık başvurusuna imkân tanıyan bir düzenlemedir.

Bu düzenlemeye rağmen, Yargıtay Daire Başkanı seçimi, Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı seçiminden de zordur, Cumhurbaşkanı seçiminden de zordur; çünkü, Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanının seçimini düzenleyen Anayasanın 94 üncü maddesine göre, dördüncü turda, Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı seçimi tamamlanmaktadır; yine, Anayasamızın 102 nci maddesine göre, Cumhurbaşkanı seçimi de dördüncü turda tamamlanmaktadır; ancak, Yargıtay Daire Başkanlığı seçimi bazen elli tur, altmış tur, yüz tur bile olabilmektedir ve şu anda, bu tasarının önümüze gelmesindeki neden de, Yargıtayda devam eden bir seçimdir.

Kamuoyundan da izlemişsinizdir; Yargıtay 8. Daire Başkanlığı için aylardır seçim yapılıyor, tur üzerine tur devam ediyor ve zannediyorum, yüzonuncu turuna gelmesine rağmen, iki adaydan biri salt çoğunluğu sağlayamadığı için sonuç alınamıyor. Yargıtayın 32 dairesi, Yargıtayımızın 250 üyesi, sürekli bir seçim atmosferinde ve bu, gerçekten yargımızın da Yargıtayımızın da yıpranmasına neden olmuştur; çünkü, basında da bunu görüyoruz "dosyalar rafta, yargı seçimde" diye gazetelerimizde başlıklar var. Bu üst üste devam eden turlar öylesine bıkkınlık getirmiştir ki, artık konunun ciddiyeti de ortadan kalkmıştır, aday olmayan kişilere bile oylar çıkmaktadır. Birtakım sanatçılara oy kullanıldığını, üzülerek, gazetelerden görüyoruz. Aday olma imkânı olmayan kişilere bile oy çıkıyor ve sonuç alınamıyor. O nedenle de geçici madde konulmuştur. Geçici 1 inci maddede "bu Kanunla yapılan değişiklikler halen devam etmekte olan seçimlere de uygulanır" hükmü getirilmiştir.

Aslında, bir bakarsak, bu, sanki yasamanın, yürütmenin yargıya bir müdahalesi gibi gözükmektedir; çünkü, devam eden bir seçimle ilgili olarak bir düzenleme yapıyorsunuz ve bu düzenleme yasalaştıktan sonra da, yeni adayların başvuru imkânı ortaya çıkacaktır ve seçim tıkanıklığı bu şekilde aşılmak istenilmektedir.

Yalnız, şunu açıkça vurgulamak gerekir ki, bugün, bu konudaki düzenlemenin altında, ne yürütme organının yargıya müdahale amacı söz konusudur ne yasama organı yine böyle bir müdahale amacıyla bu düzenlemeyi yapmaktadır. Devam eden seçimlerin sonuç vermemesi, yüzon tura ulaşmasına rağmen sonuç verme olanağının da görülmemesi karşısında, bu düzenlemeyle ilgili tasarı, Yargıtayın talebiyle, Yargıtayın dileğiyle, Yargıtayın isteğiyle buraya getirilmiştir ve gerçekten de bu tasarıdaki düzenleme tamamen Yargıtayın isteği doğrultusunda hazırlanmıştır. Komisyonların da yasama organının da yürütme organının da burada bir müdahalesi söz konusu değildir.

Bu, çok üzücü bir durumdur. Gönül arzu ederdi ki, yüzon turda sonuç alınamadığı bir noktada, bu adaylık yarışını sürdürenler, seçilememe durumu karşısında çekilebilsinler ve bir yasal düzenlemeye de gerek kalmadan bu sorun aşılabilsin. Ne yazık ki, böyle bir teamülün yaratılmasına imkân verilmemiştir ve Yargıtayın talebi doğrultusunda, böyle bir düzenleme gereği ortaya çıkmıştır.

Anayasanın 154 üncü maddesinde -ileride, Anayasayla ilgili düzenlemeler yapılması söz konusu olduğunda- üçüncü turdan sonra veya dördüncü turdan itibaren, en çok oy alan adayın seçilmesi biçiminde -Cumhurbaşkanı seçiminde olduğu gibi, Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı seçiminde olduğu gibi- bir düzenlemeye ihtiyaç olduğu açıktır. Ancak, komisyonda da ifade ettiğimiz gibi, Adalet ve Kalkınma Partisi olarak da, Cumhuriyet Halk Partisi olarak da, bizim, topluma vaat ettiğimiz, taahhüt ettiğimiz ilk anayasa değişikliği, Anayasanın 83 üncü maddesiyle ilgilidir; yani, yasama dokunulmazlığının sınırlandırılması konusundadır. Eğer, bu sözlerimizde durur, bu taahhütlerimizi yerine getirir ve Anayasanın 83 üncü maddesinde makul bir sınırlamayı, değişikliği gerçekleştirebilirsek, Anayasanın 154 üncü maddesindeki bu değişikliği yapmaya da sıra gelecektir. Cumhuriyet Halk Partisi olarak, biz, o aşamada, buna da destek veririz.

Şu aşamada yapılacak düzenleme ancak budur ve bu düzenlemeye Cumhuriyet Halk Partisi Grubu olarak destek verdiğimizi ve tasarıya olumlu oy vereceğimizi saygıyla ifade ediyorum.

Teşekkür ediyorum. (Alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Yergök.

Tasarının tümü üzerinde, AK Parti Grubu adına, Isparta Milletvekili Sayın Recep Özel; buyurun. (AK Parti sıralarından alkışlar)

Sayın Özel, konuşma süreniz 20 dakikadır.

AK PARTİ GRUBU ADINA RECEP ÖZEL (Isparta) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 221 sıra sayılı Yargıtay Kanununda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Tasarısı hakkında AK Parti Grubu adına söz almış bulunmaktayım; hepinizi, en kalbî duygularımla selamlarım.

Yargıtay, adliye mahkemelerince verilen ve kanunun başka bir adlî yargı merciine bırakmadığı karar ve hükümlerin son inceleme mercii olup, Türkiye Cumhuriyeti Anayasası ile kanunların kendine vermiş olduğu görevleri yapan, bağımsız bir yüksek mahkemedir.

Yargıtayda 21 hukuk dairesi, 11 ceza dairesi bulunmaktadır. Ayrıca, Hukuk ve Ceza Genel Kurulları ile Yargıtay Büyük Genel Kurulu, başkanlar kurulları, Birinci Başkanlık Kurulu, Yüksek Disiplin Kurulu ve Yönetim Kurulu olmak üzere karar organları bulunmaktadır. Bu organların ne şekilde oluşacağı, Yargıtay üyelerinin nitelikleri ve seçimi, başkanların seçimi gibi hususlar, 2797 sayılı Yargıtay Kanunu içerisinde hükme bağlanmıştır.

Yargının ülkemizde ne denli sıkıntı içinde bulunduğu, Yargıtayın iş yükü nedeniyle neredeyse tıkanma noktasına geldiği hepimizin malumudur. Uygulamada, mevcut madde hükümlerinin seçimlerin uzamasına neden olduğu, yapılan çok sayıdaki seçim turuna rağmen sonuç alınamadığı, bu durumun Yargıtayda sürekli bir seçim atmosferi oluşturduğu ve işlerin daha çok aksamasına sebebiyet verdiği, şu anda Yargıtay 8. Dairesi Başkanlığı seçimi nedeniyle kamuoyunca da bilmekte ve bu haliyle de yargıya olan güvenin azalmasına neden olduğu gözlemlenmektedir.

Yargıtay 8. Ceza Dairesi Başkanlığı için 24 Mart 2003 tarihinde başlayan ve bu zamana kadar yüzondört turda netice alınamayan seçimlere adlî tatil nedeniyle ara verilmiştir ve 10 Eylül 2003 tarihinde tekrar seçimlere devam edilecektir. Eylül ayı itibariyle yaklaşık altı ay süre içerisinde sonuç alınamayan bir seçim sistemini değiştirmek, daha kısa sürede netice alınabilecek hale getirmek, zaruret haline gelmiştir.

Yargıtay hukuk ve ceza dairelerinin, oy kullanma işlemleri nedeniyle murafaa ve müzakerelerinin büyük ölçüde aksamaya uğradığı, bu durumun da işlerin, dosyaların karara bağlanmasında gecikmeye yol açtığı, dolayısıyla, yargı hizmetlerinin geciktiği de bu tasarının hazırlanmasının haklılık gerekçeleri arasındadır.

Tasarıyla, ilk üç oylamada sonuç alınamazsa, seçim, üçüncü oylamada en çok oyu alan iki aday arasında yapılacaktır. Dördüncü oylamaya katılacak olan adayların aldığı oya eşit sayıda oy alanlar da seçime katılabilecekler; dördüncü ve beşinci oylamalarda da salt çoğunluk sağlanamazsa, seçim, yeniden adaylık başvurusunda bulunanlarla tekrarlanacaktır. Bu düzenlemeyle, seçimin ortasında, yani, devam ederken yeni isimler adaylık başvurusunda bulunabilecekler ve seçime yeni adaylar da dahil edilerek devam edilecektir. Yeni adayların katılımıyla yapılacak olan turlarda üye tamsayısının en az üçte 2'sinin hazır bulunması şartı, eski metindeki şekliyle aynen muhafaza edilmiştir. Tasarıda bir geçici maddeyle de "bu kanunla yapılan değişiklikler halen devam etmekte olan seçimlere de uygulanır" hükmü getirilerek mevcut sorunun çözümü hedeflenmiştir.

Tasarının hayırlı olmasını diler, Yüce Heyetinizi saygıyla selamlarım. (AK Parti sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Özel.

Tasarının tümü üzerindeki görüşmeler tamamlanmıştır.

Maddelerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

1 inci maddeyi okutuyorum:

YARGITAY KANUNUNDA DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA İLİŞKİN KANUN TASARISI

MADDE 1. - 4.2.1983 tarihli ve 2797 sayılı Yargıtay Kanununun 31 inci maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

"Madde 31. - Yargıtay Büyük Genel Kurulu; Birinci Başkanı, birinci başkanvekilleri ile daire başkanlarını kendi üyeleri arasından, üye tamsayısının salt çoğunluğu ile ve gizli oyla seçer.

İlk üç oylamada sonuç alınamazsa, seçim, üçüncü oylamada en çok oy alan iki aday arasında yapılır. Dördüncü oylamaya katılacak olan adayların aldığı oya eşit sayıda oy alanlar da seçime katılırlar. Dördüncü ve beşinci oylamalarda da salt çoğunluk sağlanamazsa seçim yeniden adaylık başvurusunda bulunanlara tekrarlanır.

Bu seçimlerde üye tamsayısının en az üçte ikisinin hazır bulunması şarttır.

Birinci başkanvekilliklerine seçileceklerden birinin hukuk ve diğerinin ceza daireleri başkanı veya üyelerinden olması zorunludur.

Daire başkanlık seçimi, her boş daire başkanlığı için ayrı ayrı yapılır.

Birinci Başkan, birinci başkanvekili veya daire başkanı seçilmek isteyenler seçim gününden önce yazı ile Birinci Başkanlığa başvurabilecekleri gibi, ilk seçim gününde oylama başlamadan önce sözlü olarak da adaylıklarını koyabilirler.

Birinci Başkanlıkça oylama başlamadan adayların ad ve soyadları üyelere duyurulur.

Seçimler, Birinci Başkanlıkça belli edilen gün ve saatte yapılır. Çalışma saati sonuna kadar seçime devam olunur. Seçim bir günde sonuçlanmazsa, onu izleyen çalışma günlerinde sonuç alınıncaya kadar adaylar arasında oylama devam eder.

Yargıtay Birinci Başkanı, birinci başkanvekilleri, daire başkanlarının görev süreleri dört yıldır. Süresi bitenler yeniden seçilebilirler. Yeni seçim yapılıncaya kadar eski başkanlar görevlerine devam ederler.

Herhangi bir nedenle boşalan başkanlıklar ile yeniden daire kurulması halinde onbeş gün içinde seçim yapılır.

Birinci Başkanvekilleri ile daire başkanlarının kıdeminin tespitinde, Yargıtay üyeliğindeki kıdem esas alınır.

BAŞKAN - Madde üzerinde söz talebi?.. Yok.

1 inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.

Geçici madde 1'i okutuyorum:

GEÇİCİ MADDE 1. - Bu Kanunla yapılan değişiklikler halen devam etmekte olan seçimlere de uygulanır.

BAŞKAN - Madde üzerinde söz talebi?.. Yok.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.

2 nci maddeyi okutuyorum:

MADDE 2. - Bu Kanun yayımı tarihinde yürürlüğe girer.

BAŞKAN - Madde üzerinde söz talebi?.. Yok.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.

3 üncü maddeyi okutuyorum:

MADDE 3. - Bu Kanun hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür.

BAŞKAN - Madde üzerinde söz talebi?.. Yok.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.

Tasarının tümünü oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Tasarı kabul edilmiş ve kanunlaşmıştır.

Sosyal Güvenlik Kurumu Teşkilatının Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanun Tasarısı ile Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler ve Plan ve Bütçe Komisyonları raporlarının görüşmelerine başlayacağız.

6.- Sosyal Güvenlik Kurumu Teşkilâtının Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanun Tasarısı ile Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler ve Plan ve Bütçe Komisyonları Raporları (1/294) (S. Sayısı: 222)

BAŞKAN - Komisyon?.. Yok.

Ertelenmiştir.

Devlet Mezarlığı Dışında Defnedilen Bazı Devlet Büyüklerinin Mezarları Hakkında Kanun Tasarısı ve İçişleri Komisyonu raporunun görüşmelerine başlayacağız.

7.- Devlet Mezarlığı Dışında Defnedilen Bazı Devlet Büyüklerinin Mezarları Hakkında Kanun Tasarısı ve İçişleri Komisyonu Raporu (1/394) (S. Sayısı: 59)

BAŞKAN - Komisyon?.. Yok.

Ertelenmiştir.

Su Ürünleri Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile İçişleri, Tarım, Orman ve Köyişleri ve Adalet Komisyonları raporlarının görüşmelerine başlayacağız.

8.- Su Ürünleri Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile İçişleri, Tarım, Orman ve Köyişleri ve Adalet Komisyonları Raporları (1/407) (S. Sayısı: 125)

BAŞKAN - Komisyon?.. Yok.

Ertelenmiştir.

Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Bangladeş Halk Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Gelir Üzerinden Alınan Vergilerde Çifte Vergilendirmeyi Önleme ve Vergi Kaçakçılığına Engel Olma Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu raporunun görüşmelerine başlıyoruz.

9.- Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Bangladeş Halk Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Gelir Üzerinden Alınan Vergilerde Çifte Vergilendirmeyi Önleme ve Vergi Kaçakçılığına Engel Olma Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu (1/414) (S. Sayısı: 157) (1)

BAŞKAN - Komisyon?.. Burada.

Hükümet?.. Burada.

Komisyon raporu, 157 sıra sayısıyla bastırılıp dağıtılmıştır.

Tasarının tümü üzerinde söz isteyen?.. Yok.

Birleşime 5 dakika ara veriyorum.

Kapanma Saati: 20.30
ÜÇÜNCÜ OTURUM

Açılma Saati: 20.40

BAŞKAN: Başkanvekili Sadık YAKUT

KÂTİP ÜYELER: Enver YILMAZ (Ordu), Yaşar TÜZÜN (Bilecik)

BAŞKAN - 106 ncı Birleşimin Üçüncü Oturumunu açıyorum.

157 sıra sayılı kanun tasarısının görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.

VI. - KANUN TASARI VE TEKLİFLERİYLE KOMİSYONLARDAN

GELEN DİĞER İŞLER (Devam)

9.- Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Bangladeş Halk Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Gelir Üzerinden Alınan Vergilerde Çifte Vergilendirmeyi Önleme ve Vergi Kaçakçılığına Engel Olma Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu (1/414) (S. Sayısı: 157) (Devam)

BAŞKAN - Komisyon ve Hükümet yerinde.

Tasarının tümü üzerinde söz isteyen olmamıştı.

Maddelerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

1 inci maddeyi okutuyorum:

TÜRKİYE CUMHURİYETİ HÜKÜMETİ İLE BANGLADEŞ HALK CUMHURİYETİ HÜKÜMETİ ARASINDA GELİR ÜZERİNDEN ALINAN VERGİLERDE ÇİFTE VERGİLENDİRMEYİ ÖNLEME VE VERGİ KAÇAKÇILIĞINA ENGEL OLMA ANLAŞ-

MASININ ONAYLANMASININ UYGUN BULUNDUĞUNA DAİR KANUN TASARISI

MADDE 1. - 31 Ekim 1999 tarihinde Ankara'da imzalanan "Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Bangladeş Halk Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Gelir Üzerinden Alınan Vergilerde Çifte Vergilendirmeyi Önleme ve Vergi Kaçakçılığına Engel Olma Anlaşması"nın onaylanması uygun bulunmuştur.

BAŞKAN - Madde üzerinde söz talebi?.. Yok.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.

2 nci maddeyi okutuyorum:

MADDE 2. - Bu Kanun yayımı tarihinde yürürlüğe girer.

BAŞKAN - Madde üzerinde söz talebi?.. Yok.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.

3 üncü maddeyi okutuyorum:

MADDE 3. - Bu Kanun hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür.

BAŞKAN - Madde üzerinde söz talebi?.. Yok.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.

Tasarının tümü açıkoylamaya tabidir.

Açıkoylamanın şekli hakkında Genel Kurulun kararını alacağım.

Açıkoylamanın elektronik cihazla yapılmasını oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Oylama için 5 dakika süre vereceğim. Bu süre içerisinde sisteme giremeyen üyelerin teknik personelden yardım istemelerini, bu yardıma rağmen de sisteme giremeyen üyelerin, oy pusulalarını, oylama için öngörülen 5 dakikalık süre içerisinde Başkanlığa ulaştırmalarını rica ediyorum.

Ayrıca, vekâleten oy kullanacak sayın bakanlar var ise, hangi bakana vekâleten oy kullandığını, oyunun rengini ve kendisinin ad ve soyadı ile imzasını da taşıyan oy pusulasını, yine, oylama için öngörülen 5 dakikalık süre içerisinde Başkanlığa ulaştırmalarını rica ediyorum.

Oylama işlemini başlatıyorum.

(Elektronik cihazla oylama yapıldı)

BAŞKAN - Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Bangladeş Halk Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Gelir Üzerinden Alınan Vergilerde Çifte Vergilendirmeyi Önleme ve Vergi Kaçakçılığına Engel Olma Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısının açıkoylama sonucunu açıklıyorum:

Kullanılan oy sayısı                      :                          248

Kabul              :                          248

Böylece, tasarı kabul edilmiş ve kanunlaşmıştır. (1)

Türkiye Cumhuriyeti ile Slovenya Cumhuriyeti Arasında Gelir Üzerinden Alınan Vergilerde Çifte Vergilendirmeyi Önleme Anlaşması ve Eki Protokolün Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu raporunun görüşmelerine başlıyoruz.

10.- Türkiye Cumhuriyeti ile Slovenya Cumhuriyeti Arasında Gelir Üzerinden Alınan Vergilerde Çifte Vergilendirmeyi Önleme Anlaşması ve Eki Protokolün Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu (1/468) (S. Sayısı: 159) (2)

BAŞKAN - Komisyon ve Hükümet yerinde.

Komisyon raporu, 159 sıra sayısıyla bastırılıp dağıtılmıştır.

Tasarının tümü üzerinde söz isteyen?.. Yok.

Tasarının tümü üzerindeki görüşmeler tamamlanmıştır.

Maddelerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

1 inci maddeyi okutuyorum:

TÜRKİYE CUMHURİYETİ İLE SLOVENYA CUMHURİYETİ ARASINDA GELİR ÜZERİNDEN ALINAN VERGİLERDE ÇİFTE VERGİLENDİRMEYİ ÖNLEME ANLAŞMASI VE EKİ PROTOKOLÜN ONAYLANMASININ UYGUN BULUNDUĞUNA DAİR

KANUN TASARISI

MADDE 1. - 19 Nisan 2001 tarihinde Ljubljana'da imzalanan "Türkiye Cumhuriyeti ile Slovenya Cumhuriyeti Arasında Gelir Üzerinden Alınan Vergilerde Çifte Vergilendirmeyi Önleme Anlaşması" ve eki "Protokol"ün onaylanması uygun bulunmuştur.

BAŞKAN - Madde üzerinde söz talebi?.. Yok.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

2 nci maddeyi okutuyorum:

MADDE 2. - Bu Kanun yayımı tarihinde yürürlüğe girer.

BAŞKAN - Madde üzerinde söz talebi?.. Yok.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

3 üncü maddeyi okutuyorum:

MADDE 3. - Bu Kanun hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür.

BAŞKAN - Madde üzerinde söz talebi?.. Yok.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Tasarının tümü açıkoylamaya tabidir.

Açıkoylamanın şekli hakkında Genel Kurulun kararını alacağım.

Açıkoylamanın elektronik oylama cihazıyla yapılmasını oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Oylama için 3 dakika süre vereceğim. Bu süre içerisinde sisteme giremeyen üyelerin teknik personelden yardım istemelerini, bu yardıma rağmen de sisteme giremeyen üyelerin, oy pusulalarını, oylama için öngörülen 3 dakikalık süre içerisinde Başkanlığa ulaştırmalarını rica ediyorum.

Ayrıca, vekâleten oy kullanacak sayın bakanlar var ise, hangi bakana vekâleten oy kullandığını, oyunun rengini ve kendisinin ad ve soyadı ile imzasını da taşıyan oy pusulasını, yine, oylama için öngörülen 3 dakikalık süre içerisinde Başkanlığa ulaştırmalarını rica ediyorum.

Oylama işlemini başlatıyorum.

(Elektronik cihazla oylama yapıldı)

BAŞKAN - Türkiye Cumhuriyeti ile Slovenya Cumhuriyeti Arasında Gelir Üzerinden Alınan Vergilerde Çifte Vergilendirmeyi Önleme Anlaşması ve Eki Protokolün Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısının açıkoylama sonucunu açıklıyorum:

Kullanılan oy sayısı                      :                          264

Kabul              :                          264

Kanun tasarısı kabul edilmiş ve kanunlaşmıştır. (1)

Türkiye Cumhuriyeti ile Sudan Cumhuriyeti Arasında Gelir Üzerinden Alınan Vergilerde Çifte Vergilendirmeyi Önleme Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu raporunun müzakeresine başlıyoruz.

11.- Türkiye Cumhuriyeti ile Sudan Cumhuriyeti Arasında Gelir Üzerinden Alınan Vergilerde Çifte Vergilendirmeyi Önleme Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarı ve Dışişleri Komisyonu Raporu (1/518) (S. Sayısı: 160) (2)

BAŞKAN - Komisyon ve Hükümet yerinde.

Komisyon raporu 160 sıra sayısıyla bastırılıp dağıtılmıştır.

Tasarının tümü üzerinde söz isteyen?..Yok.

Tasarının tümü üzerindeki görüşmeler tamamlanmıştır.

Tasarının maddelerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

1 inci maddeyi okutuyorum:

TÜRKİYE CUMHURİYETİ İLE SUDAN CUMHURİYETİ ARASINDA GELİR ÜZERİNDEN ALINAN VERGİLERDE ÇİFTE VERGİLENDİRMEYİ ÖNLEME ANLAŞMASININ

ONAYLANMASININ UYGUN BULUNDUĞUNA DAİR KANUN TASARISI

MADDE 1. - 26 Ağustos 2001 tarihinde İzmir'de imzalanan "Türkiye Cumhuriyeti ile Sudan Cumhuriyeti Arasında Gelir Üzerinden Alınan Vergilerde Çifte Vergilendirmeyi Önleme Anlaşması"nın onaylanması uygun bulunmuştur.

BAŞKAN - Madde üzerinde

BAŞKAN - Madde üzerinde söz talebi?.. Yok.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler...  Madde kabul edilmiştir.

2 nci maddeyi okutuyorum:

MADDE 2.- Bu Kanun yayımı tarihinde yürürlüğe girer.

BAŞKAN - Madde üzerinde söz talebi?.. Yok.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.

3 üncü maddeyi okutuyorum:

MADDE 3.- Bu Kanun hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür.

BAŞKAN - Madde üzerinde söz talebi?.. Yok.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.

Tasarının tümü açıkoylamaya tabidir.

Açıkoylamanın şekli hakkında Genel Kurulun kararını alacağım.

Açıkoylamanın elektronik oylama cihazıyla yapılmasını oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Oylama için 3 dakika süre vereceğim. Bu süre içerisinde sisteme giremeyen üyelerin teknik personelden yardım istemelerini, bu yardıma rağmen de sisteme giremeyen üyelerin, oy pusulalarını, oylama için öngörülen 3 dakikalık süre içerisinde Başkanlığa ulaştırmalarını rica ediyorum.

Ayrıca, vekaleten oy kullanacak sayın bakanlar var ise, hangi bakana vekaleten oy kullandığını, oyunun rengini ve kendisinin ad ve soyadı ile imzasını da taşıyan oy pusulasını, yine, oylama için öngörülen 3 dakikalık süre içerisinde Başkanlığa ulaştırmalarını rica ediyorum.

Oylama işlemini başlatıyorum.

(Elektronik cihazla oylama yapıldı)

BAŞKAN - Türkiye Cumhuriyeti ile Sudan Cumhuriyeti Arasında Gelir Üzerinden Alınan Vergilerde Çifte Vergilendirmeyi Önleme Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısının açıkoylama sonucunu açıklıyorum:

Kullanılan oy sayısı                      :                           272

Kabul              :                           272

Böylece, kanun tasarısı kabul edilmiş ve kanunlaşmıştır. (1)

Karayolu Taşımacılığında Çalışma Saatleri ve Dinlenme Sürelerine İlişkin 153 Sayılı Sözleşmenin Onaylanmasının Uygun Bulunduğu Hakkında Kanun Tasarısı ile Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler ve Dışişleri Komisyonları raporlarının müzakeresine başlıyoruz.

12.- Karayolu Taşımacılığında Çalışma Saatleri ve Dinlenme Sürelerine İlişkin 153 Sayılı Sözleşmenin Onaylanmasının Uygun Bulunduğu Hakkında Kanun Tasarısı ile Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler ve Dışişleri Komisyonları Raporları (1/427) (S. Sayısı: 162) (2)

BAŞKAN - Komisyon ve Hükümet yerinde.

Komisyon raporu 162 sıra sayısıyla bastırılıp dağıtılmıştır.

Tasarının tümü üzerinde söz isteyen, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına, İstanbul Milletvekili Sayın Halil Akyüz...

HALİL AKYÜZ (İstanbul) - Konuşmayacağım Sayın Başkan.

BAŞKAN - Sayın Akyüz konuşmaktan vazgeçtiler.

Tasarının tümü üzerindeki görüşmeler tamamlanmıştır.

Maddelerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

1 inci maddeyi okutuyorum:

KARAYOLU TAŞIMACILIĞINDA ÇALIŞMA SAATLERİ VE DİNLENME SÜRELERİNE İLİŞİN 153 SAYILI SÖZLEŞMENİN ONAYLANMASININ UYGUN BULUNDUĞU

HAKKINDA KANUN TASARISI

MADDE 1. - Uluslararası Çalışma Örgütünün 1979 yılında Cenevre'de yapılan 65 inci konferansında kabul edilen "Karayolu Taşımacılığında Çalışma Saatleri ve Dinlenme Sürelerine İlişkin 153 Sayılı Sözleşme"nin onaylanması uygun bulunmuştur.

BAŞKAN - Madde üzerinde söz talebi?.. Yok.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.

2 nci maddeyi okutuyorum:

MADDE 2. - Bu Kanun yayımı tarihinde yürürlüğe girer.

BAŞKAN - Madde üzerinde söz talebi?.. Yok.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.

3 üncü maddeyi okutuyorum:

MADDE 3.-Bu Kanun hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür.

BAŞKAN - Madde üzerinde söz talebi?.. Yok.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.

Tasarının tümü açıkoylamaya tabidir.

Açıkoylamanın şekli hakkında Genel Kurulun kararını alacağım.

Açıkoylamanın elektronik oylama cihazıyla yapılmasını oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Oylama için 3 dakika süre vereceğim. Bu süre içerisinde sisteme giremeyen üyelerin teknik personelden yardım istemelerini; bu yardıma rağmen de sisteme giremeyen üyelerin, oy pusulalarını, oylama için öngörülen 3 dakikalık süre içerisinde Başkanlığa ulaştırmalarını rica ediyorum.

Ayrıca, vekâleten oy kullanacak sayın bakanlar var ise, hangi bakana vekâleten oy kullandığını, oyunun rengini ve kendisinin ad ve soyadı ile imzasını da taşıyan oy pusulasını, yine, oylama için öngörülen 3 dakikalık süre içerisinde Başkanlığa ulaştırmalarını rica ediyorum.

Oylama işlemini başlatıyorum.

(Elektronik cihazla oylama yapıldı)

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, Karayolu Taşımacılığında Çalışma Saatleri ve Dinlenme Sürelerine İlişkin 153 Sayılı Sözleşmenin Onaylanmasının Uygun Bulunduğu Hakkında Kanun Tasarısının açıkoylama sonucunu açıklıyorum:

Kullanılan oy sayısı                      :                          279

Kabul              :                          279

Böylece, tasarı kabul edilmiş ve kanunlaşmıştır. (1)

Ev Hayvanlarının Korunmasına Dair Avrupa Sözleşmesinin Onaylanmasının Uygun Bulunduğu Hakkında Kanun Tasarısı ile Çevre ve Dışişleri Komisyonları raporlarının müzakeresine başlıyoruz.

13.- Ev Hayvanlarının Korunmasına Dair Avrupa Sözleşmesinin Onaylanmasının Uygun Bulunduğu Hakkında Kanun Tasarısı ile Çevre ve Dışişleri Komisyonları Raporları (1/409) (S. Sayısı: 85) (1)

BAŞKAN - Komisyon ve Hükümet yerinde.

Komisyon raporu 85 sıra sayısıyla bastırılıp dağıtılmıştır.

Tasarının tümü üzerinde söz isteyen, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına, Manisa Milletvekili Ufuk Özkan...

HALUK KOÇ (Samsun) - Konuşmayacaklar Sayın Başkan.

BAŞKAN - Söz talebinden vazgeçilmiştir.

Böylece, tasarının tümü üzerindeki görüşmeler tamamlanmıştır.

Maddelere geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

1 inci maddeyi okutuyorum:

EV HAYVANLARININ KORUNMASINA DAİR AVRUPA SÖZLEŞMESİNİN ONAYLANMASININ UYGUN BULUNDUĞU HAKKINDA KANUN TASARISI

MADDE 1. - Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti adına 18 Kasım 1999 tarihinde Strazburg'da imzalanan "Ev Hayvanlarının Korunmasına Dair Avrupa Sözleşmesi"nin onaylanması uygun bulunmuştur.

BAŞKAN - Madde üzerinde söz talebi?.. Yok.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.

2 nci maddeyi okutuyorum:

MADDE 2. - Bu Kanun yayımı tarihinde yürürlüğe girer.

BAŞKAN - Madde üzerinde söz talebi?.. Yok.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.

3 üncü maddeyi okutuyorum:

MADDE 3. - Bu Kanun hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür.

BAŞKAN - Madde üzerinde söz talebi?.. Yok.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.

Tasarının tümü açıkoylamaya tabidir.

Açıkoylamanın şekli hakkında Genel Kurulun kararını alacağım.

Açıkoylamanın elektronik oylama cihazıyla yapılmasını oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Sayın milletvekilleri, oylama için 2 dakika süre vereceğim. Bu süre içerisinde sisteme giremeyen üyelerin teknik personelden yardım istemelerini; bu yardıma rağmen de sisteme giremeyen üyelerin, oy pusulalarını, oylama için öngörülen 2 dakikalık süre içerisinde Başkanlığa ulaştırmalarını rica ediyorum.

Ayrıca, vekâleten oy kullanacak sayın bakanlar var ise, hangi bakana vekâleten oy kullandığını, oyunun rengini ve kendisinin ad ve soyadı ile imzasını da taşıyan oy pusulasını, yine, oylama için öngörülen 2 dakikalık süre içerisinde Başkanlığa ulaştırmalarını rica ediyorum.

Oylama işlemini başlatıyorum.

(Elektronik cihazla oylama yapıldı)

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, Ev Hayvanlarının Korunmasına Dair Avrupa Sözleşmesinin Onaylanmasının Uygun Bulunduğu Hakkında Kanun Tasarısının açıkoylama sonucunu açıklıyorum:

Kullanılan oy sayısı                      :                           263

Kabul              :                          263

Böylece, tasarı kabul edilmiş ve kanunlaşmıştır. (1)

İş Kazalarının Önlenmesine (Gemiadamları) İlişkin 134 Sayılı Sözleşmenin Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ile Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler ve Dışişleri Komisyonları raporlarının müzakeresine başlıyoruz.

14. - İş Kazalarının Önlenmesine (Gemiadamları) İlişkin 134 Sayılı Sözleşmenin Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ile Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler ve Dışişleri Komisyonları Raporları (1/502) (S. Sayısı: 169) (2)

BAŞKAN - Komisyon ve Hükümet yerinde.

Komisyon raporu 169 sıra sayısıyla bastırıp dağıtılmıştır.

Tasarının tümü üzerinde söz isteyen?.. Yok.

Tasarının tümü üzerindeki görüşmeler tamamlanmıştır.

Maddelerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

1 inci maddeyi okutuyorum:

İŞ KAZALARININ ÖNLENMESİNE (GEMİADAMLARI) İLİŞKİN 134 SAYILI SÖZLEŞMENİN ONAYLANMASININ UYGUN BULUNDUĞUNA DAİR KANUN TASARISI

MADDE 1. - Uluslararası Çalışma Örgütü Genel Konferansının 1970 yılında Cenevre'de yapılan 55 inci oturumunda kabul edilen "İş Kazalarının Önlenmesine (Gemiadamları) İlişkin 134 Sayılı Sözleşme"nin onaylanması uygun bulunmuştur.

BAŞKAN - Madde üzerinde söz talebi?.. Yok.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.

2 nci maddeyi okutuyorum:

MADDE 2. - Bu Kanun yayımı tarihinde yürürlüğe girer.

BAŞKAN - Madde üzerinde söz talebi?.. Yok.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.

3 üncü maddeyi okutuyorum:

MADDE 3.- Bu Kanun hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür.

BAŞKAN - Madde üzerinde söz talebi?.. Yok.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.

Tasarının tümü açıkoylamaya tabidir.

Açıkoylamanın şekli hakkında Genel Kurulun kararını alacağım.

Açıkoylamanın elektronik oylama cihazıyla yapılmasını oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Oylama için 2 dakika süre vereceğim. Bu süre içerisinde sisteme giremeyen üyelerin teknik personelden yardım istemelerini; bu yardıma rağmen de sisteme giremeyen üyelerin, oy pusulalarını, oylama için öngörülen 2 dakikalık süre içerisinde Başkanlığa ulaştırmalarını rica ediyorum.

Ayrıca, vekâleten oy kullanacak sayın bakanlar var ise, hangi bakana vekâleten oy kullandığını, oyunun rengini ve kendisinin ad ve soyadı ile imzasını da taşıyan oy pusulasını, yine, oylama için öngörülen 2 dakikalık süre içerisinde Başkanlığa ulaştırmalarını rica ediyorum.

Oylama işlemini başlatıyorum.

(Elektronik cihazla oylama yapıldı)

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, İş Kazalarının Önlenmesine (Gemiadamları) İlişkin 134 Sayılı Sözleşmenin Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısının açıkoylama sonucunu açıklıyorum:

Kullanılan Oy sayısı                      :                           264

Kabul              :                           264

Böylece, tasarısı kabul edilmiş ve kanunlaşmıştır. (1)

Avrupa Sınırötesi Televizyon Sözleşmesini Değiştiren Protokolün Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu raporunun müzakeresine başlıyoruz.

15.- Avrupa Sınırötesi Televizyon Sözleşmesini Değiştiren Protokolün Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu (1/487) (S. Sayısı: 185) (2)

BAŞKAN - Komisyon ve hükümet yerinde.

Komisyon raporu 185 sıra sayısıyla bastırılıp dağıtılmıştır.

Tasarının tümü üzerinde söz isteyen?.. Yok.

Tasarının tümü üzerindeki görüşmeler tamamlanmıştır.

Maddelerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

1 inci maddeyi okutuyorum:

AVRUPA SINIRÖTESİ TELEVİZYON SÖZLEŞMESİNİ DEĞİŞTİREN PROTOKOLÜN ONAYLANMASININ UYGUN BULUNDUĞUNA DAİR KANUN TASARISI

MADDE 1. - "Avrupa Sınırötesi Televizyon Sözleşmesini Değiştiren Protokol"ün onaylanması uygun bulunmuştur.

BAŞKAN - Söz talebi?.. Yok.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler...  Madde kabul edilmiştir.

2 nci maddeyi okutuyorum:

MADDE 2.- Bu Kanun yayımı tarihinde yürürlüğe girer.

BAŞKAN - Söz talebi?.. Yok.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.

3 üncü maddeyi okutuyorum:

MADDE 3.- Bu Kanun hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür.

BAŞKAN - Söz talebi?.. Yok.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.

Tasarının tümü açıkoylamaya tabidir.

Açıkoylamanın şekli hakkında Genel Kurulun kararını alacağım.

Açıkoylamanın elektronik oylama cihazıyla yapılmasını oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Oylama için 2 dakika süre vereceğim. Bu süre içerisinde sisteme giremeyen üyelerin teknik personelden yardım istemelerini; bu yardıma rağmen de sisteme giremeyen üyelerin, oy pusulalarını, oylama için öngörülen 2 dakikalık süre içerisinde Başkanlığa ulaştırmalarını rica ediyorum.

Ayrıca, vekâleten oy kullanacak sayın bakanlar var ise, hangi bakana vekâleten oy kullandığını, oyunun rengini ve kendisinin ad ve soyadı ile imzasını da taşıyan oy pusulasını, yine, oylama için öngörülen 2 dakikalık süre içerisinde Başkanlığa ulaştırmalarını rica ediyorum.

Oylama işlemini başlatıyorum.

(Elektronik cihazla oylama yapıldı)

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, Avrupa Sınırötesi Televizyon Sözleşmesini Değiştiren Protokolün Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısının açıkoylama sonucunu açıklıyorum:

Kullanılan oy sayısı                      :                          279

Kabul              :                          279

Böylece, tasarı kabul edilmiş ve kanunlaşmıştır. (1)

M483-I.C.M. Mermisinin Avrupa'da Ortak İmali İçin Endüstriyel Organizasyonun Lider Firması ile Sözleşme Yapılması İsteği ile İlgili Türkiye Cumhuriyeti Hükümetini Temsilen Millî Savunma Bakanı ve Hollanda Krallığı Hükümetini Temsilen Millî Savunma Bakanı Arasında 2 Eylül 1991 Tarihinde İmzalanmış Olan Mutabakat Muhtırasının Bir Numaralı Değişiklik Ekinin Onaylanmasının Uygun Bulunduğu Hakkında Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu raporunun müzakeresine başlıyoruz.

16.- M483-I.C.M. Mermisinin Avrupa'da Ortak İmali İçin Endüstriyel Organizasyonun Lider Firması ile Sözleşme Yapılması İsteği ile İlgili Türkiye Cumhuriyeti Hükümetini Temsilen Millî Savunma Bakanı ve Hollanda Krallığı Hükümetini Temsilen Milli Savunma Bakanı Arasında 2 Eylül 1991 Tarihinde İmzalanmış Olan Mutabakat Muhtırasının Bir Numaralı Değişiklik Ekinin Onaylanmasının Uygun Bulunduğu Hakkında Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu (1/588) (S. Sayısı: 186) (2)

BAŞKAN - Komisyon ve Hükümet yerinde.

Komisyon raporu

Komisyon raporu 186 sıra sayısıyla bastırılıp dağıtılmıştır.

Sayın milletvekilleri, Dışişleri Komisyonu raporunun Başkanvekili Emin Şirin'in imzasında "muhalefet şerhi eklidir" yazılmasına rağmen, bunun muhalefet şerhi olmayıp "görüş bildirme" olduğu belirtilmiştir.

Tasarının tümü üzerinde söz isteyen?.. Yok.

Tasarının tümü üzerindeki görüşmeler tamamlanmıştır.

Maddelerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

1 inci maddeyi okutuyorum:

M483-I.C.M. MERMİSİNİN AVRUPA'DA ORTAK İMALİ İÇİN ENDÜSTRİYEL ORGANİZASYONUN LİDER FİRMASI İLE SÖZLEŞME YAPILMASI İSTEĞİ İLE İLGİLİ TÜRKİYE CUMHURİYETİ HÜKÜMETİNİ TEMSİLEN MİLLÎ SAVUNMA BAKANI VE HOLLANDA KRALLIĞI HÜKÜMETİNİ TEMSİLEN MİLLÎ SAVUNMA BAKANI ARASINDA 2 EYLÜL 1991 TARİHİNDE İMZALANMIŞ OLAN MUTABAKAT MUHTIRASININ BİR NUMARALI DEĞİŞİKLİK EKİNİN ONAYLANMASININ UYGUN

BULUNDUĞU HAKKINDA KANUN TASARISI

MADDE 1. - Türkiye tarafından 29 Mayıs 2002 tarihinde imzalanan "M483-I.C.M. Mermisinin Avrupa'da Ortak İmali İçin Endüstriyel Organizasyonun Lider Firması ile Sözleşme Yapılması İsteği ile İlgili Türkiye Cumhuriyeti Hükümetini Temsilen Millî Savunma Bakanı ve Hollanda Krallığı Hükümetini Temsilen Millî Savunma Bakanı Arasında 2 Eylül 1991 Tarihinde İmzalanmış Olan Mutabakat Muhtırasının Bir Numaralı Değişiklik Eki"nin onaylanması uygun bulunmuştur.

BAŞKAN - Madde üzerinde söz talebi?.. Yok.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.

2 nci maddeyi okutuyorum:

MADDE 2.-Bu Kanun yayımı tarihinde yürürlüğe girer.

BAŞKAN - Madde üzerinde söz talebi?.. yok.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.

3 üncü maddeyi okutuyorum:

MADDE 3. - Bu Kanun hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür.

BAŞKAN - Madde üzerinde söz talebi?.. Yok.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.

Tasarının tümü açıkoylamaya tabidir.

Açıkoylamanın şekli hakkında Genel Kurulun kararını alacağım

Açıkoylamanın elektronik oylama cihazıyla yapılmasını oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Oylama için 2 dakika süre vereceğim. Bu süre içerisinde sisteme giremeyen üyelerin teknik personelden yardım istemelerini; bu yardıma rağmen de sisteme giremeyen üyelerin, oy pusulalarını, oylama için öngörülen 2 dakikalık süre içerisinde Başkanlığa ulaştırmalarını rica ediyorum.

Ayrıca, vekâleten oy kullanacak sayın bakanlar var ise, hangi bakana vekâleten oy kullandığını, oyunun rengini ve kendisinin ad ve soyadı ile imzasını da taşıyan oy pusulasını, yine, oylama için öngörülen 2 dakikalık süre içerisinde Başkanlığa ulaştırmalarını rica ediyorum.

Oylama işlemini başlatıyorum.

(Elektronik cihazla oylama yapıldı)

BAŞKAN- Sayın milletvekilleri, M483-I.C.M. Mermisinin Avrupa'da Ortak İmali İçin Endüstriyel Organizasyonun Lider Firması ile Sözleşme Yapılması İsteği ile İlgili Türkiye Cumhuriyeti Hükümetini Temsilen Millî Savunma Bakanı ve Hollanda Krallığı Hükümetini Temsilen Millî Savunma Bakanı Arasında 2 Eylül 1991 Tarihinde İmzalanmış Olan Mutabakat Muhtırasının Bir Numaralı Değişiklik Ekinin Onaylanmasının Uygun Bulunduğu Hakkında Kanun Tasarısının açıkoylama sonucunu açıklıyorum:

Kullanılan oy sayısı                      :                          266

Kabul              :                          266

Böylece, tasarı kabul edilmiş ve kanunlaşmıştır. (1)

Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Letonya Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Gelir Üzerinden Alınan Vergilerde Çifte Vergilendirmeyi Önleme ve Vergi Kaçakçılığına Engel Olma Anlaşması ve Eki Protokolün Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu raporunun görüşmelerine başlıyoruz.

17.- Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Letonya Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Gelir Üzerinden Alınan Vergilerde Çifte Vergilendirmeyi Önleme ve Vergi Kaçakçılığına Engel Olma Anlaşması ve Eki Protokolün Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu 81/391) (S. Sayısı: 156) (2)

BAŞKAN - Komisyon ve Hükümet yerinde.

Komisyon raporu 156 sıra sayısıyla bastırılıp dağıtılmıştır.

Tasarının tümü üzerinde söz isteyen?.. Yok.

Tasarının tümü üzerindeki görüşmeler tamamlanmıştır.

Maddelerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

1 inci maddeyi okutuyorum:

TÜRKİYE CUMHURİYETİ HÜKÜMETİ İLE LETONYA CUMHURİYETİ HÜKÜMETİ ARASINDA GELİR ÜZERİNDEN ALINAN VERGİLERDE ÇİFTE VERGİLENDİRMEYİ ÖNLEME VE VERGİ KAÇAKÇILIĞINA ENGEL OLMA ANLAŞMASI VE EKİ PROTOKOLÜN ONAYLANMASININ UYGUN BULUNDUĞUNA DAİR KANUN TASARISI

MADDE 1. - 3 Haziran 1999 tarihinde Ankara'da imzalanan "Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Letonya Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Gelir Üzerinden Alınan Vergilerde Çifte Vergilendirmeyi Önleme ve Vergi Kaçakçılığına Engel Olma Anlaşması" ve eki Protokol'ün onaylanması uygun bulunmuştur.

BAŞKAN - Madde üzerinde söz talebi?.. Yok.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler...  Madde kabul edilmiştir.

2 nci maddeyi okutuyorum:

MADDE 2.- Bu Kanun yayımı tarihinde yürürlüğe girer.

BAŞKAN - Madde üzerinde söz talebi?.. Yok.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

3 üncü maddeyi okutuyorum:

MADDE 3.- Bu Kanun hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür.

BAŞKAN - Madde üzerinde söz talebi?.. Yok.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.

Tasarının tümü açıkoylamaya tabidir.

Açıkoylamanın şekli hakkında Genel Kurulun kararını alacağım.

Açıkoylamanın elektronik oylama cihazıyla yapılmasını oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Oylama için 2 dakika süre vereceğim. Bu süre içerisinde sisteme giremeyen üyelerin teknik personelden yardım istemelerini; bu yardıma rağmen de sisteme giremeyen üyelerin, oy pusulalarını, oylama için öngörülen 2 dakikalık süre içerisinde Başkanlığa ulaştırmalarını rica ediyorum.

Ayrıca, vekaleten oy kullanacak sayın bakanlar var ise, hangi bakana vekaleten oy kullandığını, oyunun rengini ve kendisinin ad ve soyadı ile imzasını da taşıyan oy pusulasını, yine, oylama için öngörülen 2 dakikalık süre içerisinde Başkanlığa ulaştırmalarını rica ediyorum.

Oylama işlemini başlatıyorum.

(Elektronik cihazla oylama yapıldı)

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti İle Letonya Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Gelir Üzerinden Alınan Vergilerde Çifte Vergilendirmeyi Önleme ve Vergi Kaçakçılığına Engel Olma Anlaşması ve Eki Protokolün Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısının açıkoylama sunucunu açıklıyorum:

Kullanılan oy sayısı                     :                          265

Kabul              :                          265

Böylece, tasarı kabul edilmiş ve kanunlaşmıştır. (1)

Mardin Milletvekili Muharrem Doğan ve 22 milletvekilinin, Yükseköğretim Kurumları Teşkilatı Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi ve İçtüzüğün 37 nci maddesine göre doğrudan Gündeme alınma önergesinin müzakeresine başlayacağız.

18.- Mardin Milletvekili Muharrem Doğan ve 22 Milletvekilinin; Yükseköğretim Kurumları Teşkilatı Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi ve İçtüzüğün 37 nci Maddesine Göre Doğrudan gündeme Alınma Önergesi (2/23) (S. Sayısı: 129)

BAŞKAN - Hükümet?.. Yok.

Ertelenmiştir.

At Yarışları Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile Tarım, Orman ve Köy İşleri Komisyonu raporunun müzakeresine başlayacağız.

19.- At Yarışları Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile Tarım, Orman ve Köyişleri Komisyonu Raporu (1/356) (S. Sayısı: 138)

BAŞKAN - Komisyon?.. Yok.

Hükümet?.. Yok.

Ertelenmiştir.

Denizli Milletvekili Mustafa Gazalcı ve 53 milletvekilinin, 3 Mart'ın Her Yıl "Laiklik ve Öğretim Birliği Bayramı" Olarak Kutlanması Hakkında Kanun Teklifi ve İçtüzüğün 37 nci maddesine göre doğrudan gündeme alınma önergesinin müzakeresine başlayacağız.

20.- Denizli Milletvekili Mustafa Gazalcı ve 53 Milletvekilinin; 3 Mart'ın Her Yıl "Laiklik ve Öğretim Birliği Bayramı" Olarak Kutlanması Hakkında Kanun Teklifi ve İçtüzüğün 37 nci Maddesine Göre Doğrudan Gündeme Alınma Önergesi (2/93) (S. Sayısı: 139)

BAŞKAN - Komisyon?.. Yok.

Hükümet?.. Yok.

Ertelenmiştir.

Bayburt Milletvekili Ülkü Güney'in, Bayburt İlinde Konursu, Gökçedere ve Masat Adıyla Üç Yeni İlçe Kurulmasına Dair Kanun Teklifi ve İçtüzüğün 37 nci maddesine göre doğrudan gündeme alınma önergesinin müzakeresine başlayacağız.

21.- Bayburt Milletvekili Ülkü Güney'in; Bayburt İlinde Konursu, Gökçedere ve Masat Adıyla Üç Yeni İlçe Kurulmasına Dair Kanun Teklifi ve İçtüzüğün 37 nci Maddesine Göre Doğrudan Gündeme Alınma Önergesi (2/17) (S. Sayısı: 140)

BAŞKAN - Hükümet?.. Yok.

Ertelenmiştir.

Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkanvekilleri Ankara Milletvekilleri Salih Kapusuz ve Haluk İpek, Bursa Milletvekili Faruk Çelik, Hatay Milletvekili  Sadullah Ergin ile Ordu Milletvekili Eyüp Fatsa'nın, Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünde Değişiklik Yapılması Hakkında İçtüzük Teklifi ve Anayasa Komisyonu raporunun müzakeresine başlayacağız.

22.- Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkanvekilleri Ankara Milletvekilleri Salih Kapusuz ve Haluk İpek, Bursa Milletvekili Faruk Çelik, Hatay Milletvekili Sadullah Ergin ile Ordu Milletvekili Eyüp Fatsa'nın; Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünde Değişiklik Yapılması Hakkında İçtüzük Teklifi ve Anayasa Komisyonu Raporu (2/140) (S. Sayısı: 161)

BAŞKAN - Komisyon?.. Yok.

Hükümet?.. Yok.

Ertelenmiştir.

Gemiadamlarının Ulusal Kimlik Kartlarına İlişkin 108 Sayılı Sözleşmenin Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ile Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler ve Dışişleri Komisyonları raporlarının müzakeresine başlıyoruz.

23.- Gemiadamlarının Ulusal Kimlik Kartlarına İlişkin 108 Sayılı Sözleşmenin Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ile Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler ve Dışişleri Komisyonları Raporları (1/503) (S. Sayısı: 170)(1)

BAŞKAN - Hükümet?.. Yerinde.

Komisyon?.. Yerinde.

Komisyon raporu 170 sıra sayısıyla bastırılıp dağıtılmıştır.

Tasarının tümü üzerinde söz isteyen?.. Yok.

Tasarının tümü üzerindeki görüşmeler tamamlanmıştır.

Tasarının maddelerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

1 inci maddeyi okutuyorum:

GEMİADAMLARININ ULUSAL KİMLİK KARTLARINA İLİŞKİN 108 SAYILI SÖZLEŞMENİN ONAYLANMASININ UYGUN BULUNDUĞUNA DAİR KANUN TASARISI

MADDE 1. - Uluslararası Çalışma Örgütü Genel Konferansının 1958 yılında Cenevre'de yapılan 41 inci oturumunda kabul edilen "Gemiadamlarının Ulusal Kimlik Kartlarına İlişkin 108 Sayılı Sözleşme"nin onaylanması uygun bulunmuştur.

BAŞKAN - Madde üzerinde söz talebi?.. Yok.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

2 nci maddeyi okutuyorum:

MADDE 2.- Bu Kanun yayımı tarihinde yürürlüğe girer.

BAŞKAN - Madde üzerinde söz talebi?.. Yok.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

3 üncü maddeyi okutuyorum:

MADDE 3.- Bu Kanun hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür.

BAŞKAN - Madde üzerinde söz talebi?.. Yok.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Tasarının tümü açıkoylamaya tabidir.

Açıkoylamanın şekli hakkında Genel Kurulun kararını alacağım.

Açıkoylamanın elektronik oylama cihazıyla yapılmasını oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Oylama için 2 dakika süre vereceğim. Bu süre içerisinde sisteme giremeyen üyelerin teknik personelden yardım istemelerini, bu yardıma rağmen de sisteme giremeyen üyelerin, oy pusulalarını, oylama için öngörülen 2 dakikalık süre içerisinde Başkanlığa ulaştırmalarını rica ediyorum.

Ayrıca, vekâleten oy kullanacak sayın bakanlar var ise, hangi bakana vekâleten oy kullandığını, oyunun rengini ve kendisinin ad ve soyadı ile imzasını da taşıyan oy pusulasını, yine oylama için öngörülen 2 dakikalık süre içerisinde Başkanlığa ulaştırmalarını rica ediyorum.

Oylama işlemini başlatıyorum.

(Elektronik cihazla oylama yapıldı)

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, Gemiadamlarının Ulusal Kimlik Kartlarına İlişkin 108 Sayılı Sözleşmenin Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısının açıkoylama sonucunu açıklıyorum:

Kullanılan oy sayısı                      :                          259

Kabul              :                          259

Böylece, kanun tasarısı kabul edilmiş ve kanunlaşmıştır. (1)

Gemiadamlarının Yıllık Ücretli İznine İlişkin 146 Sayılı Sözleşmenin Onaylanmasının Uygun Bulunduğu Hakkında Kanun Tasarısı ile Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler ve Dışişleri Komisyonları raporlarının müzakeresine başlıyoruz.

24.- Gemiadamlarının Yıllık Ücretli İznine İlişkin 146 Sayılı Sözleşmenin Onaylanmasının Uygun Bulunduğu Hakkında Kanun Tasarısı ile Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler ve Dışi
şleri Komisyonları Raporları (1/507) (S.Sayısı 172) (2)

BAŞKAN - Komisyon ve Hükümet yerinde.

Komisyon raporu 172 sıra sayısıyla bastırılıp dağıtılmıştır.

Tasarının tümü üzerinde söz isteyen?..Yok.

Tasarının tümü üzerindeki görüşmeler tamamlanmıştır.

Maddelerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

1 inci maddeyi okutuyorum:

GEMİADAMLARININ YILLIK ÜCRETLİ İZNİNE İLİŞKİN 146 SAYILI SÖZLEŞMENİN ONAYLANMASININ UYGUN BULUNDUĞU HAKKINDA KANUN TASARISI

MADDE 1. - Uluslararası Çalışma Örgütü Genel Konferansının 1976 yılında Cenevre'de yapılan 62 nci oturumunda kabul edilen "Gemiadamlarının Yıllık Ücretli İznine İlişkin 146 Sayılı Sözleşme"nin onaylanması uygun bulunmuştur.

BAŞKAN- Madde üzerinde söz talebi?.. Yok.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

2 nci maddeyi okutuyorum:

MADDE 2. - Bu Kanun yayımı tarihinde yürürlüğe girer.

BAŞKAN - Madde üzerinde söz talebi?.. Yok.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.

3 üncü maddeyi okutuyorum:

MADDE 3. - Bu Kanun hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür.

BAŞKAN - Madde üzerinde söz talebi?..Yok.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.

Tasarının tümü açıkoylamaya tabidir.

Açıkoylamanın şekli hakkında Genel Kurulun kararını alacağım.

Açıkoylamanın elektronik oylama cihazıyla yapılmasını oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Oylama için 2 dakika süre vereceğim. Bu süre içerisinde sisteme giremeyen üyelerin teknik personelden yardım istemelerini, bu yardıma rağmen de sisteme giremeyen üyelerin, oy pusulalarını, oylama için öngörülen 2 dakikalık süre içerisinde Başkanlığa ulaştırmalarını rica ediyorum.

Ayrıca, vekâleten oy kullanacak sayın bakanlar var ise, hangi bakana vekâleten oy kullandığını, oyunun rengini ve kendisinin ad ve soyadı ile imzasını da taşıyan oy pusulasını, yine, oylama için öngörülen 2 dakikalık süre içerisinde Başkanlığa ulaştırmalarını rica ediyorum.

Oylama işlemini başlatıyorum.

(Elektronik cihazla oylama yapıldı)

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, Gemiadamlarının Yıllık Ücretli İznine İlişkin 146 Sayılı Sözleşmenin Onaylanmasının Uygun Bulunduğu Hakkında Kanun Tasarısının açıkoylama sonucunu açıklıyorum:

Kullanılan Oy sayısı                      :                           253

Kabul              :                           253

Böylece, tasarı kabul edilmiş ve kanunlaşmıştır. (1)

Gemiadamlarının Ülkelerine Geri Gönderilmesine İlişkin 166 Sayılı Sözleşmenin Onaylanmasının Uygun Bulunduğu Hakkında Kanun Tasarısı ile Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler ve Dışişleri Komisyonları raporlarının müzakeresine başlıyoruz.

25.- Gemiadamlarının Ülkelerine Geri Gönderilmesine İlişkin 166 Sayılı Sözleşmenin Onaylanmasının Uygun Bulunduğu Hakkında Kanun Tasarısı ile Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler ve Dışişleri Komisyonları Raporları (1/509) (S. Sayısı: 174) (1)

BAŞKAN - Komisyon ve Hükümet yerinde.

Komisyon raporu 174 sıra sayısıyla bastırılıp dağıtılmıştır.

Tasarının tümü üzerinde söz isteyen?.. Yok.

Tasarının tümü üzerindeki görüşmeler tamamlanmıştır.

Maddelerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

1 inci maddeyi okutuyorum:

GEMİADAMLARININ ÜLKELERİNE GERİ GÖNDERİLMESİNE İLİŞKİN 166 SAYILI SÖZLEŞMENİN ONAYLANMASININ UYGUN BULUNDUĞUNA DAİR KANUN TASARISI

MADDE 1. - Uluslararası Çalışma Örgütü Genel Konferansının 1987 yılında Cenevre'de yapılan 74 üncü oturumunda revize edilerek kabul edilen "Gemiadamlarının Ülkelerine Geri Gönderilmesine İlişkin 166 Sayılı Sözleşme"nin onaylanması uygun bulunmuştur.

BAŞKAN - Madde üzerinde söz talebi?.. Yok.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler...  Madde kabul edilmiştir.

2 nci maddeyi okutuyorum:

MADDE 2.- Bu Kanun yayımı tarihinde yürürlüğe girer.

BAŞKAN - Madde üzerinde söz talebi?.. Yok.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.

3 üncü maddeyi okutuyorum:

MADDE 3.- Bu Kanun hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür.

BAŞKAN - Madde üzerinde söz talebi?.. Yok.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.

Tasarının tümü açıkoylamaya tabidir.

Açıkoylamanın şekli hakkında Genel Kurulun kararını alacağım.

Açıkoylamanın elektronik oylama cihazıyla yapılmasını oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Oylama için 2 dakika süre vereceğim. Bu süre içerisinde sisteme giremeyen üyelerin teknik personelden yardım istemelerini, bu yardıma rağmen de sisteme giremeyen üyelerin, oy pusulalarını, oylama için öngörülen 2 dakikalık süre içerisinde Başkanlığa ulaştırmalarını rica ediyorum.

Ayrıca, vekâleten oy kullanacak sayın bakanlar var ise, hangi bakana vekâleten oy kullandığını, oyunun rengini ve kendisinin ad ve soyadı ile imzasını da taşıyan oy pusulasını, yine, oylama için öngörülen 2 dakikalık süre içerisinde Başkanlığa ulaştırmalarını rica ediyorum.

Oylama işlemini başlatıyorum.

(Elektronik cihazla oylama yapıldı)

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, Gemiadamlarının Ülkelerine Geri Gönderilmesine İlişkin 166 Sayılı Sözleşmenin Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısının açıkoylama sonucunu açıklıyorum:

Kullanılan oy sayısı : 266

Kabul : 266

Böylece, tasarı kabul edilmiş ve kanunlaşmıştır. (1)

Gemiadamlarının Hastalanması, Yaralanması ya da Ölümü Halinde Armatörün Sorumluluğuna İlişkin 55 Sayılı Sözleşmenin Onaylanmasının Uygun Bulunduğu Hakkında Kanun Tasarısı ile Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler ve Dışişleri Komisyonları raporlarının görüşmelerine başlıyoruz.

26.- Gemiadamlarının Hastalanması, Yaralanması ya da Ölümü Halinde Armatörün Sorumluluğuna İlişkin 55 Sayılı Sözleşmenin Onaylanmasının Uygun Bulunduğu Hakkında Kanun Tasarısı ile Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler ve Dışişleri Komisyonları Raporları (1/497) (S. Sayısı: 164) (2)

BAŞKAN - Komisyon ve Hükümet yerinde.

Komisyon raporu 164 sıra sayısıyla bastırılıp dağıtılmıştır.

Tasarının tümü üzerinde söz isteyen?.. Yok.

Tasarının tümü üzerindeki görüşmeler tamamlanmıştır.

Maddelerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

1 inci maddeyi okutuyorum:

GEMİADAMLARININ HASTALANMASI, YARALANMASI YA DA ÖLÜMÜ HALİNDE ARMATÖRÜN SORUMLULUĞUNA İLİŞKİN 55 SAYILI SÖZLEŞMENİN ONAYLAN-

MASININ UYGUN BULUNDUĞU  HAKKINDA  KANUN  TASARISI

MADDE 1. - Uluslararası Çalışma Örgütü Genel Konferansının 1936 yılında Cenevre'de yapılan 21 inci oturumunda kabul edilen "Gemiadamlarının Hastalanması, Yaralanması ya da Ölümü Halinde Armatörün Sorumluluğuna İlişkin 55 Sayılı Sözleşme"nin onaylanması uygun bulunmuştur.

BAŞKAN - Madde üzerinde söz talebi?.. Yok.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.

2 nci maddeyi okutuyorum:

MADDE 2. - Bu Kanun yayımı tarihinde yürürlüğe girer.

BAŞKAN - Madde üzerinde söz talebi?.. Yok.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.

3 üncü maddeyi okutuyorum:

MADDE 3. - Bu Kanun hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür.

BAŞKAN - Madde üzerinde söz talebi?.. Yok.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.

Tasarının tümü açıkoylamaya tabidir.

Açıkoylamanın şekli hakkında Genel Kurulun kararını alacağım.

Açıkoylamanın elektronik oylama cihazıyla yapılmasını oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Oylama için 1 dakika süre vereceğim. Bu süre içerisinde sisteme giremeyen üyelerin teknik personelden yardım istemelerini, bu yardıma rağmen de sisteme giremeyen üyelerin, oy pusulalarını, oylama için öngörülen 1 dakikalık süre içerisinde Başkanlığa ulaştırmalarını rica ediyorum.

Ayrıca, vekâleten oy kullanacak sayın bakanlar var ise, hangi bakana vekâleten oy kullandığını, oyunun rengini ve kendisinin ad ve soyadı ile imzasını da taşıyan oy pusulasını, yine, oylama için öngörülen 1 dakikalık süre içerisinde Başkanlığa ulaştırmalarını rica ediyorum.

Oylama işlemini başlatıyorum.

(Elektronik cihazla oylama yapıldı)

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, Gemiadamlarının Hastalanması, Yaralanması ya da Ölümü Halinde Armatörün Sorumluluğuna İlişkin 55 Sayılı Sözleşmenin Onaylanmasının Uygun Bulunduğu Hakkında Kanun Tasarısının açıkoylama sonucunu açıklıyorum

Kullanılan oy sayısı                      :                          262

Kabul              :                          262

Böylece tasarı kabul edilmiş ve yasalaşmıştır. (1)

Gemilerde Mürettebat İçin İaşe ve Yemek Hizmetlerine İlişkin 68 Sayılı Sözleşmenin Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ile Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler ve Dışişleri Komisyonları raporlarının müzakerelerine başlıyoruz.

27.-Gemilerde Mürettebat İçin İaşe ve Yemek Hizmetlerine İlişkin 68 Sayılı Sözleşmenin Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ile Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler ve Dışişleri Komisyonları Raporları (1/498) (S. Sayısı: 165) (2)

BAŞKAN - Komisyon ve Hükümet yerinde.

Komisyon raporu 165 sıra sayısıyla bastırılıp dağıtılmıştır.

Tasarının tümü üzerinde söz isteyen?.. Yok.

Tasarının tümü üzerindeki görüşmeler tamamlanmıştır.

Maddelerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

1 inci maddeyi okutuyorum:

GEMİLERDE MÜRETTEBAT İÇİN İAŞE VE YEMEK HİZMETLERİNE İLİŞKİN 68 SAYILI SÖZLEŞMENİN ONAYLANMASININ UYGUN BULUNDUĞUNA DAİR KANUN TASARISI

MADDE 1. - Uluslararası Çalışma Örgütü Genel Konferansının 1946 yılında Seattle'da yapılan 28 inci oturumunda kabul edilen "Gemilerde Mürettebat İçin İaşe ve Yemek Hizmetlerine İlişkin 68 Sayılı Sözleşme"nin onaylanması uygun bulunmuştur.

BAŞKAN - Madde üzerinde söz talebi?.. Yok.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

2 nci maddeyi okutuyorum:

MADDE 2. - Bu Kanun yayımı tarihinde yürürlüğe girer.

BAŞKAN - Madde üzerinde söz talebi?.. Yok.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

3 üncü maddeyi okutuyorum:

MADDE 3. - Bu Kanun hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür.

BAŞKAN - Madde üzerinde söz talebi?.. Yok.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Tasarının tümü açıkoylamaya tabidir.

Açıkoylamanın şekli hakkında Genel Kurulun kararını alacağım.

Açıkoylamanın elektronik oylama cihazıyla yapılmasını oylarınıza sunuyorum:Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Oylama için 2 dakika süre vereceğim. Bu süre içerisinde sisteme giremeyen üyelerin teknik personelden yardım istemelerini, bu yardıma rağmen de sisteme giremeyen üyelerin, oy pusulalarını, oylama için öngörülen 2 dakikalık süre içerisinde Başkanlığa ulaştırmalarını rica ediyorum.

Ayrıca, vekâleten oy kullanacak sayın bakanlar var ise, hangi bakana vekâleten oy kullandığını, oyunun rengini ve kendisinin ad ve soyadı ile imzasını da taşıyan oy pusulasını, yine, oylama için öngörülen 2 dakikalık süre içerisinde Başkanlığa ulaştırmalarını rica ediyorum.

Oylama işlemini başlatıyorum.

(Elektronik cihazla oylama yapıldı)

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, Gemilerde Mürettebat İçin İaşe ve Yemek Hizmetlerine İlişkin 68 Sayılı Sözleşmenin Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısının açıkoylama sonucunu açıklıyorum:

Kullanılan oy sayısı                      :                          283

Kabul              :                          283

Böylece, tasarı kabul edilmiş ve kanunlaşmıştır. (1)

Gemi Aşçılarının Meslekî Ehliyet Diplomalarına İlişkin 69 Sayılı Sözleşmenin Onaylanmasının Uygun Bulunduğu Hakkında Kanun Tasarısı ile Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler ve Dışişleri komisyonları raporlarının görüşmelerine başlıyoruz.

28.- Gemi Aşçılarının Mesleki Ehliyet Diplomalarına İlişkin 69 Sayılı Sözleşmenin Onaylanmasının Uygun Bulunduğu Hakkında Kanun Tasarısı ile Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler ve Dışişleri Komisyonları Raporları (1/501) (S. Sayısı: 168) (2)

BAŞKAN - Komisyon ve Hükümet yerinde.

Komisyon raporu 168 sıra sayısıyla bastırılıp dağıtılmıştır.

Tasarının tümü üzerinde söz isteyen?.. Yok.

Tasarının tümü üzerindeki görüşmeler tamamlanmıştır.

Maddelerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

1 inci maddeyi okutuyorum:

GEMİ AŞÇILARININ MESLEKÎ EHLİYET DİPLOMALARINA İLİŞKİN 69 SAYILI SÖZLEŞMENİN ONAYLANMASININ UYGUN BULUNDUĞU HAKKINDA KANUN TASARISI

MADDE 1. - Uluslararası Çalışma Örgütü Genel Konferansının 1946 yılında Seattle'da yapılan 28 inci oturumunda kabul edilen "Gemi Aşçılarının Meslekî Ehliyet Diplomalarına İlişkin 69 Sayılı Sözleşme"nin onaylanması uygun bulunmuştur.

BAŞKAN - Madde üzerinde söz talebi?.. Yok.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.

2 nci maddeyi okutuyorum:

MADDE 2. - Bu Kanun yayımı tarihinde yürürlüğe girer.

BAŞKAN - Madde üzerinde söz talebi?.. Yok.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.

3 üncü maddeyi okutuyorum:

MADDE 3. - Bu Kanun hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür.

BAŞKAN - Madde üzerinde söz talebi?.. Yok.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.

Tasarının tümü açıkoylamaya tabidir.

Açıkoylamanın şekli hakkında Genel Kurulun kararını alacağım.

Açıkoylamanın elektronik oylama cihazıyla yapılmasını oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Oylama için 2 dakika süre vereceğim. Bu süre içerisinde sisteme giremeyen üyelerin teknik personelden yardım istemelerini, bu yardıma rağmen de sisteme giremeyen üyelerin, oy pusulalarını, oylama için öngörülün 2 dakikalık süre içerisinde Başkanlığa ulaştırmalarını rica ediyorum.

Ayrıca, vekâleten oy kullanacak sayın bakanlar var ise, hangi bakana vekâleten oy kullandığını, oyunun rengini ve kendisinin ad ve soyadı ile imzasını da taşıyan oy pusulasını, yine, oylama için öngörülen 2 dakikalık süre içerisinde Başkanlığa ulaştırmalarını rica ediyorum.

Oylama işlemini başlatıyorum.

(Elektronik cihazla oylama yapıldı)

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, Gemi Aşçılarının Meslekî Ehliyet Diplomalarına İlişkin 69 Sayılı Sözleşmenin Onaylanmasının Uygun Bulunduğu Hakkında Kanun Tasarısının açıkoylama sonucunu açıklıyorum:

Kullanılan oy sayısı                      :                           279

Kabul              :                          277

Çekimser        :                              2

Böylece, kanun tasarısı kabul edilmiş ve kanunlaşmıştır. (1)

Gemiadamlarının Sağlığının Korunması ve Tıbbî Bakımına İlişkin 164 Sayılı Sözleşmenin Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ile Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler ve Dışişleri Komisyonları raporlarının görüşmelerine başlıyoruz.

29. Gemiadamlarının Sağlığının Korunması ve Tıbbî Bakımına İlişkin 164 Sayılı Sözleşmenin Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ile Sağlık, Aile,Çalışma ve Sosyal İşler ve Dışişleri Komisyonları Raporları (1/506) (S. Sayısı: 171) (2)                                                                                                                                                                    

BAŞKAN - Komisyon?.. Yerinde.

Hükümet?.. Yerinde.

Komisyon raporu 171 sıra sayısıyla bastırılıp dağıtılmıştır.

Tasarının tümü üzerinde söz isteyen?.. Yok.

Tasarının tümü üzerindeki görüşmeler tamamlanmıştır.

Maddelerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

1 inci maddeyi okutuyorum:

GEMİ ADAMLARININ SAĞLIĞININ KORUNMASI VE TIBBÎ BAKIMINA İLİŞKİN 164 SAYILI SÖZLEŞMENİN ONAYLANMASININ UYGUN BULUNDUĞUNA DAİR KANUN

TASARISI

MADDE 1. Uluslararası Çalışma Örgütü Genel Konferansının 1987 yılında Cenevre'de yapılan 74 üncü oturumunda kabul edilen "Gemiadamlarının Sağlığının Korunması ve Tıbbî Bakımına İlişkin 164 Sayılı Sözleşme"nin onaylanması uygun bulunmuştur.

BAŞKAN - Madde üzerinde söz talebi?.. Yok.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.

2 nci maddeyi okutuyorum:

MADDE 2. - Bu Kanun yayımı tarihinde yürürlüğe girer.

BAŞKAN - Madde üzerinde söz talebi?.. Yok.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.

3 üncü maddeyi okutuyorum:

MADDE 3. - Bu Kanun hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür.

BAŞKAN - Madde üzerinde söz talebi?.. Yok.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.

Tasarının tümü açıkoylamaya tabidir.

Açıkoylamanın şekli hakkında Genel Kurulun kararını alacağım.

Açıkoylamanın elektronik oylama cihazıyla yapılmasını oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Oylama için 2 dakika süre vereceğim. Bu süre içerisinde sisteme giremeyen üyelerin teknik personelden yardım istemelerini, bu yardıma rağmen de sisteme giremeyen üyelerin, oy pusulalarını, oylama için öngörülen 1 dakikalık süre içerisinde Başkanlığa ulaştırmalarını rica ediyorum.

Ayrıca, vekâleten oy kullanacak sayın bakanlar var ise, hangi bakana vekâleten oy kullandığını, oyunun rengini ve kendisinin ad ve soyadı ile imzasını da taşıyan oy pusulasını, yine, oylama için öngörülen 1 dakikalık süre içerisinde Başkanlığa ulaştırmalarını rica ediyorum.

Oylama işlemini başlatıyorum.

(Elektronik cihazla oylama yapıldı)

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, Gemiadamlarının Sağlığının Korunması ve Tıbbî Bakımına İlişkin 164 Sayılı Sözleşmenin Onaylanmasının Uygun Bulunduğu Hakkında Kanun Tasarısının açıkoylama sonucunu açıklıyorum :

Kullanılan oy sayısı                      :                          262

Kabul              :                          262

Böylece, tasarı kabul edilmiş ve kanunlaşmıştır. (1)

Liman İşlerinde Sağlık ve Güvenliğe İlişkin 152 Sayılı Sözleşmenin Onaylanmasının Uygun Bulunduğu Hakkında Kanun Tasarısı ile Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler ve Dışişleri Komisyonları raporlarının görüşmelerine başlıyoruz.

30.- Liman İşlerinde Sağlık ve Güvenliğe İlişkin 152 Sayılı Sözleşmenin Onaylanmasının Uygun Bulunduğu Hakkında Kanun Tasarısı ile Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler ve Dışişleri Komisyonları Raporları (1/508) (S. Sayısı: 173) (1)

BAŞKAN - Komisyon ve Hükümet yerinde.

Komisyon raporu 173 sıra sayısıyla bastırılıp dağıtılmıştır.

Tasarının tümü üzerinde söz isteyen?.. Yok.

Tasarının tümü üzerindeki görüşmeler tamamlanmıştır.

Maddelerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

1 inci maddeyi okutuyorum:

LİMAN İŞLERİNDE SAĞLIK VE GÜVENLİĞE İLİŞKİN 152 SAYILI SÖZLEŞMENİN

ONAYLANMASININ UYGUN BULUNDUĞU HAKKINDA KANUN TASARISI

MADDE 1. - Uluslararası Çalışma Örgütü Genel Konferansı'nın 1979 yılında Cenevre'de yapılan 65 inci oturumunda kabul edilen "Liman İşlerinde Sağlık ve Güvenliğe İlişkin 152 Sayılı Sözleşme"nin onaylanması uygun bulunmuştur.

BAŞKAN - Madde üzerinde söz talebi?.. Yok.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

2 nci maddeyi okutuyorum:

MADDE 2. - Bu Kanun yayımı tarihinde yürürlüğe girer.

BAŞKAN - Madde üzerinde söz talebi?.. Yok.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

3 üncü maddeyi okutuyorum:

MADDE 3. - Bu Kanun hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür.

BAŞKAN - Madde üzerinde söz talebi?.. Yok.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.

Tasarının tümü açık oylamaya tabidir.

Açıkoylamanın şekli hakkında Genel Kurulun kararını alacağım.

Açıkoylamanın elektronik oylama cihazıyla yapılmasını oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Oylama için 2 dakika süre vereceğim.

Oylama işlemini başlatıyorum.

(Elektronik cihazla oylamaya başlanıldı)

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, birleşime 10 dakika ara veriyorum.

Kapanma Saati: 22.10

DÖRDÜNCÜ OTURUM

Açılma Saati: 22.42

BAŞKAN: Başkanvekili Sadık YAKUT

KÂTİP ÜYELER: Yaşar TÜZÜN (Bilecik), Enver YILMAZ (Ordu)

BAŞKAN - 106 ncı Birleşimin Dördüncü Oturumunu açıyorum.

Sistemde meydana gelen arıza nedeniyle, grupların da muvafakatıyla, birleşimi kapatmak zorundayım.

Alınan karar gereğince, kanun tasarı ve tekliflerini sırasıyla görüşmek için, 16 Temmuz 2003 Çarşamba günü saat 15.00'te toplanmak üzere, birleşimi kapatıyorum.

Sayın milletvekilleri, herkese iyi akşamlar diliyorum.

Kapanma Saati: 22.43