DÖNEM
: 22 CİLT : 20 YASAMA YILI : 1
T. B. M. M.
TUTANAK DERGİSİ
102 nci Birleşim
3 . 7 . 2003 Perşembe
İ
Ç İ N D E K İ L E R I. - GEÇEN TUTANAK ÖZETİ
II. - GELEN KÂĞITLAR
III. -
YOKLAMALAR
IV. -
BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A)
GÜNDEMDIŞI KONUŞMALAR
1. - Erzurum Milletvekili Muzaffer
Gülyurt’un, Erzurumlu İbrahim Hakkı Hazretlerinin doğumunun 300 üncü yıldönümü
münasebetiyle gündemdışı konuşması
2. - Tekirdağ Milletvekili Enis
Tütüncü'nün , Trakya'daki doğalgaz rezervleri ve bunların nasıl kullanılması
gerektiğine ilişkin gündemdışı konuşması
3. - Konya Milletvekili Orhan Erdem'in,
Akşehir'de 5-10 Temmuz 2003 tarihleri arasında 44 üncüsü yapılacak olan
Uluslararası Nasreddin Hoca Şenlikleri münasebetiyle gündemdışı konuşması
B) Tezkereler ve Önergeler
1. - Manisa Milletvekili Hasan Ören'in
(6/279) esas numaralı sözlü sorusunu geri aldığına ilişkin önergesi (4/79)
2.-
Kocaeli Milletvekili İzzet Çetin'in (6/323) esas numaralı sözlü sorusunu
geri aldığına ilişkin önergesi (4/80)
3. - Erzurum Milletvekili Muzaffer
Gülyurt'un, Avrupa Birliği Uyum Komisyonu üyeliğinden çekildiğine ilişkin
önergesi (4/81)
C) Gensoru, Genel Görüşme, Meclİs SoruşturmasI ve Meclİs AraştIrmasI
Önergelerİ
1. - Çanakkale Milletvekili Ahmet Küçük ve
21 milletvekilinin, emeklilerin sorunlarının araştırılarak alınması gereken
önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi
(10/117)
V. -
SEÇİMLER
A) Komİsyonlarda AçIk Bulunan Üyelİklere Seçİm
1. - Kamu İktisadî Teşebbüsleri
Komisyonunda açık bulunan üyeliğe seçim
2. - Avrupa Birliği Uyum Komisyonunda açık
bulunan üyeliğe seçim
VI. - KANUN
TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER
1. - Adlî Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile
Bölge Adliye Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yetkileri Hakkında Kanun Tasarısı
ve Adalet Komisyonu Raporu (1/521) (S. Sayısı : 146)
2. - Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununda
Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Tasarısı ve Adalet Komisyonu Raporu
(1/523) (S. Sayısı : 152)
3. - Çeşitli Kanunlarda ve Maliye
Bakanlığının Teşkilât ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamede
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısı ile İçişleri; Bayındırlık, İmar,
Ulaştırma ve Turizm; Tarım, Orman ve Köyişleri; Çevre; Plan ve Bütçe
Komisyonları Raporları (1/602) (S. Sayısı : 198)
4. - Türk Silahlı Kuvvetleri Personel
Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ve Millî Savunma Komisyonu
Raporu (1/608) (S. Sayısı : 183)
VII. -
SORULAR VE CEVAPLAR
A) YazIlI Sorular ve CevaplarI
1. - Kahramanmaraş Milletvekili Mehmet
Yılmazcan'ın, Irak petrollerinden Türkiye'ye pay verilmesiyle ilgili
anlaşmalara ilişkin sorusu ve Dışişleri Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Abdullah
Gül'ün cevabı (7/558)
2. - İzmir Milletvekili Muharrem
Toprak'ın, önemli bitki alanlarına ilişkin sorusu ve Çevre ve Orman Bakanı
Osman Pepe'nin cevabı (7/704)
3. - Ankara Milletvekili Eşref Erdem'in,
Ankara'nın Polatlı İlçesinin köylerinde haşhaş ekimine izin verilmemesinin
nedenlerine ilişkin sorusu ve Tarım ve Köyişleri Bakanı Sami Güçlü'nün cevabı
(7/743)
4. - Antalya Milletvekili Feridun Fikret
Baloğlu'nun, Telekomünikasyon Kurumunun bölge müdürlüklerinin sayısının
artırılması kararına ilişkin sorusu ve Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım'ın
cevabı (7/779)
5. - Hatay Milletvekili İnal Batu'nun, AKP
Genel Başkanının bir danışmanının BM Genel Sekreterinin Kıbrıs Özel Temsilcisi
ile yaptığı iddia edilen görüşmeye ilişkin Başbakandan sorusu ve Devlet Bakanı
ve Başbakan Yardımcısı Abdüllatif Şener'in cevabı (7/793)
6. - Samsun Milletvekili Haluk Koç'un,
özelleştirme nedeniyle işsiz kalan işçilere ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı ve
Başbakan Yardımcısı Mehmet Ali Şahin'in cevabı (7/800)
7. - Konya Milletvekili Atilla Kart'ın,
Ereğli'nin bazı köylerindeki içme suyu şebekesi çalışmalarına ilişkin sorusu ve
Tarım ve Köyişleri Bakanı Sami Güçlü'nün cevabı (7/823)
I. - GEÇEN
TUTANAK ÖZETİ
TBMM Genel Kurulu saat 15.00'te açılarak
üç oturum yaptı.
Düzce Milletvekili Fahri Çakır, Düzce'de
meydana gelen deprem sonrasında bölgedeki ekonomik ve sosyal sorunlar ile
alınması gereken tedbirlere ilişkin gündemdışı konuşma yaptı.
İstanbul Milletvekili Ali Rıza Gülçiçek'in,
Sivas olaylarının 10 uncu yıldönümüne ilişkin gündemdışı konuşmasına, İçişleri
Bakanı Abdülkadir Aksu,
Samsun Milletvekili Mehmet Kurt'un, 1
Temmuz Kabotaj Bayramına ilişkin gündemdışı konuşmasına Ulaştırma Bakanı Binali
Yıldırım,
Cevap verdi.
Gündemin "Sözlü Sorular"
kısmının:
1 inci sırasında bulunan (6/239),
2 nci sırasında bulunan (6/241),
3 üncü sırasında bulunan (6/242),
4 üncü sırasında bulunan (6/243),
Esas numaralı sorular üç birleşim içinde
cevaplandırılmadığından, yazılı soruya çevrildi; soru sahipleri de görüşlerini
açıkladılar;
5 inci sırasında bulunan (6/247),
7 nci sırasında bulunan (6/252),
8 inci sırasında bulunan (6/253),
10 uncu sırasında bulunan (6/257),
Esas numaralı sorular, ilgili bakanlar
Genel Kurulda hazır bulunmadıklarından, ertelendi.
6 ncı sırasında bulunan (6/251) esas
numaralı soruya, Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Mehmet Ali Şahin;
9 uncu sırasında bulunan (6/255) esas
numaralı soruya, Maliye Bakanı Kemal Unakıtan;
11 inci sırasında bulunan (6/259),
14 üncü sırasında bulunan(6/262),
20 nci sırasında bulunan (6/271),
40 ıncı sırasında bulunan (6/294),
Esas numaralı sorulara, Devlet Bakanı ve
Başbakan Yardımcısı Abdüllatif Şener;
Cevap verdi;
(6/251), (6/255), (6/271), esas numaralı
soruların sahipleri de karşı görüşlerini açıkladılar.
Gündemin "Kanun Tasarı ve Teklifleri
ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler" kısmının:
1 inci sırasında bulunan, Adlî Yargı İlk
Derece Mahkemeleri ile Bölge Adliye Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yetkileri
Hakkında Kanun Tasarısının (1/521) (S. Sayısı: 146) görüşmeleri, daha önce geri
alınan maddelere ilişkin komisyon raporu henüz gelmediğinden,
2 nci sırasında bulunan, Hukuk Usulü
Muhakemeleri Kanununda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Tasarısının (1/523)
(S. Sayısı : 152), görüşmeleri, komisyon yetkilileri Genel Kurulda hazır
bulunmadıklarından,
Ertelendi.
3 üncü sırasında bulunan, Çeşitli
Kanunlarda ve Maliye Bakanlığının Teşkilât ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde
Kararnamede Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısının (1/602) (S. Sayısı
:198) görüşmelerine başlanılarak, 8 inci maddesine kadar kabul edildi.
3 Temmuz 2003 Perşembe günü, alınan karar
gereğince saat 14.00'te toplanmak üzere, birleşime 20.54'te son verildi.
İsmail
Alptekin |
|
|
Başkanvekili |
|
|
|
Ahmet Küçük |
Mevlüt Akgün |
|
Çanakkale |
Karaman |
|
Kâtip Üye |
Kâtip Üye |
II. - GELEN
KÂĞITLAR No. : 144
3.7.2003 PERŞEMBE
Tasarılar
1. - Doku tipi Tayinine
Yarayan Reaktiflerin Değişimine İlişkin Avrupa Anlaşması ve Ek Protokolünün
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı (1/634) (Sağlık, Aile,
Çalışma ve Sosyal İşler ve Dışişleri Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi :
26.6.2003)
2. - Türk Parasının
Kıymetini Koruma Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı
(1/635) (Adalet Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi : 26.6.2003)
3. - Çeşitli Vergi
Kanunlarında Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısı (1/636) (Plan ve
Bütçe Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi : 30.6.2003)
4. - Harcırah Kanununda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı (1/637) (Millî Savunma ve Plan ve
Bütçe Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi : 1.7.2003)
5. - Orman Kanununda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı (1/638) (Çevre ve Adalet ve Anayasa
ve Tarım, Orman ve Köyişleri Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi :
2.7.2003)
Teklifler
1. - Muğla Milletvekili
Ali Arslan'ın; 4760 Sayılı Özel Tüketim Vergisi Kanununa Ekli II Sayılı Listede
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/157) (Plan ve Bütçe Komisyonuna )
(Başkanlığa geliş tarihi : 25.6.2003)
2. - Ankara
Milletvekili Muzaffer R. Kurtulmuşoğlu
ve 22 Milletvekilinin; 2238 Sayılı Organ ve Doku, Saklanması ve Nakli Hakkında
Kanunun 14. Maddesinde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/158)
(İçişleri ve Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler Komisyonlarına ) (Başkanlığa
geliş tarihi : 25.6.2003 )
3. - Ardahan Milletvekili
Ensar Öğüt ve 56 Milletvekilinin; Atatürk Millî Parkı Kanun Teklifi (2/159)
(Çevre ve Tarım, Orman ve Köyişleri ve Plan ve Bütçe Komisyonlarına )
(Başkanlığa geliş tarihi : 26.6.2003 )
4. - Kayseri Milletvekili
Muharrem Eskiyapan ve 33 Milletvekilinin; 193 Sayılı Kanunun, 4842 Sayılı
Kanunun 13 üncü Maddesi ile Değişik 103 üncü Maddesinde Değişiklik Yapılmasına
Dair Kanun Teklifi (2/160) (Plan ve Bütçe Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi
: 26.6.2003 )
5. - Adana Milletvekili
Atilla Başoğlu'nun; 5434 Sayılı Emekli Sandığı Kanununun Bir Maddesinde
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/161) (Millî Savunma ve Plan ve
Bütçe Komisyonlarına ) (Başkanlığa geliş tarihi : 26.6.2003 )
Raporlar
1. - Birleşmiş Milletler
İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesine Katılmamızın Uygun Bulunduğuna Dair
Kanun Tasarısı ile Çevre ve Dışişleri Komisyonları Raporları (1/377) (S. Sayısı
: 203) (Dağıtma tarihi : 3.7.2003) (GÜNDEME)
2. - Çocuk Haklarına Dair
Sözleşmeye Ek Çocukların Silahlı Çatışmalara Dahil Olmaları Konusundaki
İhtiyari Protokolün Onaylanmasının Uygun Bulunduğu Hakkında Kanun Tasarısı ve
Dışişleri Komisyonu Raporu (1/465) (S. Sayısı : 206) (Dağıtma tarihi :
3.7.2003) (GÜNDEME)
3. - Türkiye Cumhuriyeti
Emekli Sandığı Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ve Plan ve
Bütçe Komisyonu Raporu (1/625) (S. Sayısı : 208) (Dağıtma tarihi : 3.7.2003)
(GÜNDEME)
4. - Eleman Temininde
Güçlük Çekilen Yerlerde Sözleşmeli Sağlık Personeli Çalıştırılması ile Bazı
Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun
Tasarısı ve Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler ve Plan ve Bütçe Komisyonları
Raporları (1/611) (S. Sayısı : 209) (Dağıtma tarihi : 3.7.2003) (GÜNDEME)
5. - Konya Milletvekili
Atilla Kart'ın, 24.2.1983 Tarih ve 2802 Sayılı Hâkimler ve Savcılar Kanununun
Bir Maddesinin Değiştirilmesine İlişkin Kanun Teklifi ve İçtüzüğün 37 nci
Maddesine Göre Doğrudan Gündeme Alınma Önergesi (2/121) (S. Sayısı : 210)
(Dağıtma tarihi : 3.7.2003) (GÜNDEME)
Sözlü Soru Önergeleri
1. - İzmir Milletvekili
K.Kemal Anadol'un, tütün alımındaki açık artırma usulüne ilişkin Maliye
Bakanından sözlü soru önergesi (6/627) (Başkanlığa geliş tarihi : 2.7.2003)
2. - Antalya Milletvekili
Osman Özcan'ın, yolsuzlukların önlenmesi için alınması gereken tedbirlere
ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/628) (Başkanlığa geliş tarihi :
2.7.2003)
3. - İzmir Milletvekili
Vezir Akdemir'in, İzmir çevre yolu projesine ilişkin Bayındırlık ve İskân
Bakanından sözlü soru önergesi (6/629) (Başkanlığa geliş tarihi : 2.7.2003)
4. - Malatya Milletvekili
Ferit Mevlüt Aslanoğlu'nun, bölgesel elektrik fiyatlandırmasının üretim
üzerindeki etkilerine ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanından sözlü soru
önergesi (6/630) (Başkanlığa geliş tarihi : 2.7.2003)
Yazılı Soru Önergeleri
1. - İzmir Milletvekili
Hakkı Ülkü'nün, petrol ve doğalgaz kuyularına ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar
Bakanından yazılı soru önergesi (7/905) (Başkanlığa geliş tarihi : 2.7.2003)
2. - İzmir Milletvekili Hakkı Ülkü'nün,
Diyanet İşleri Başkanlığından diğer kamu kurumlarına yapılan naklen atamalara
ilişkin Devlet Bakanından (Mehmet Aydın) yazılı soru önergesi (7/906)
(Başkanlığa geliş tarihi : 2.7.2003)
3. - İzmir Milletvekili
Hakkı Ülkü'nün, İzmir-Çanakkale çevre yolu projesine ilişkin Bayındırlık ve
İskân Bakanından yazılı soru önergesi (7/907) (Başkanlığa geliş tarihi :
2.7.2003)
4.- Hatay Milletvekili
Abdulaziz Yazar'ın, İskenderun-Arsuz karayolu projesine ilişkin Bayındırlık ve
İskân Bakanından yazılı soru önergesi (7/908) (Başkanlığa geliş tarihi :
2.7.2003)
5. - Hatay Milletvekili
Abdulaziz Yazar'ın, İskenderun liman işletmesine ilişkin Ulaştırma Bakanından
yazılı soru önergesi (7/909) (Başkanlığa geliş tarihi : 2.7.2003)
6. - Hatay Milletvekili
Abdulaziz Yazar'ın, Hatay'daki internet altyapısına ve kablolu yayın hizmetine
ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi (7/910) (Başkanlığa geliş
tarihi : 2.7.2003)
7. - Aydın Milletvekili
Özlem Çerçioğlu'nun, okul müdürleri ile millî eğitim müdürlerinin atamalarında
politik etki olduğu iddialarına ilişkin Millî Eğitim Bakanından yazılı soru
önergesi (7/911) (Başkanlığa geliş tarihi : 2.7.2003)
8. - Çanakkale
Milletvekili Ahmet Küçük'ün, Çanakkale'de bir ilköğretim okulunda yapılan kına
gecesine ilişkin Millî Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/912)
(Başkanlığa geliş tarihi : 2.7.2003)
9. - Yalova Milletvekili
Muharrem İnce'nin, ders kitaplarının ücretsiz dağıtımı projesine ilişkin Millî
Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/913) (Başkanlığa geliş tarihi :
2.7.2003)
Meclis Araştırması
Önergesi
1. - Çanakkale
Milletvekili Ahmet Küçük ve 21 Milletvekilinin, emeklilerin sorunlarının
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Anayasanın 98
inci, İçtüzüğün 104 ve 105 inci maddeleri uyarınca bir Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/117) (Başkanlığa geliş tarihi : 2.7.2003)
Süresi İçinde Cevaplandırılmayan Yazılı Soru Önergesi
1. - İstanbul
Milletvekili Kemal Kılıçdaroğlu'nun, açıktan atama izinlerine ilişkin Maliye
Bakanından yazılı soru önergesi (7/525)
BİRİNCİ OTURUM
Açılma Saati : 14.00
3 Temmuz 2003 Perşembe
BAŞKAN : Başkanvekili İsmail ALPTEKİN
KÂTİP ÜYELER : Ahmet KÜÇÜK (Çanakkale), Mevlüt AKGÜN
(Karaman)
BAŞKAN - Sayın
milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 102 nci Birleşimini açıyorum.
III. - YOKLAMA
BAŞKAN - Elektronik
cihazla yoklama yapacağız.
Yoklama için 5 dakika
süre vereceğim. Sayın milletvekillerinin, oy düğmelerine basarak salonda
bulunduklarını bildirmelerini; bu süre içerisinde sisteme giremeyen
milletvekillerinin, salonda hazır bulunan teknik personelden yardım istemelerini;
bu yardıma rağmen sisteme giremeyen üyelerin ise, yoklama pusulalarını, teknik
personel aracılığıyla, yine 5 dakikalık süre içerisinde Başkanlığa
ulaştırmalarını rica ediyorum.
Yoklama işlemini
başlatıyorum.
(Elektronik cihazla
yoklama yapıldı)
BAŞKAN - Sayın
milletvekilleri, toplantı yetersayısı sağlanamamıştır; birleşime 10 dakika ara
veriyorum.
Kapanma Saati : 14.10
İKİNCİ OTURUM
Açılma Saati : 14.21
BAŞKAN : Başkanvekili İsmail ALPTEKİN
KÂTİP ÜYELER : Ahmet KÜÇÜK (Çanakkale), Mevlüt AKGÜN
(Karaman)
BAŞKAN - Türkiye Büyük
Millet Meclisinin 102 nci Birleşiminin İkinci Oturumunu açıyorum.
III.- YOKLAMA
BAŞKAN - Birinci oturumda
yapılan yoklama sonucunda toplantı yetersayısı bulunamamıştı; şimdi, yeniden
yoklama yapacağız.
Yoklama için 5 dakika
süre vereceğim. Sisteme giremeyen değerli milletvekillerinin, teknik
personelden yardım istemelerini, bu yardıma rağmen de sisteme giremeyen
milletvekillerinin, oy pusulalarını, yine 5 dakikalık süre içerisinde Başkanlığa
ulaştırmalarını rica ediyorum.
Yoklama işlemini
başlatıyorum.
(Elektronik cihazla
yoklama yapıldı)
BAŞKAN - Sayın
milletvekilleri, toplantı yetersayısı vardır; görüşmelere başlıyoruz.
Ancak, dün de ifade
ettiğim gibi, yoklama için verilen süre dolmadan toplantı yetersayısını
bulduğumuzdan, bütün milletvekillerimizin Genel Kurulda var olduğu kabul
ediliyor; pusula göndermeye gerek yok.
Gündeme geçmeden önce, üç
değerli milletvekilimize gündemdışı söz vereceğim.
İlk söz, Erzurumlu
İbrahim Hakkı Hazretlerinin doğumunun 300 üncü yıldönümü nedeniyle, Erzurum
Milletvekili Sayın Muzaffer Gülyurt'a aittir.
Buyurun Sayın Gülyurt.
(AK Parti sıralarından alkışlar)
Süreniz 5 dakika.
IV. -
BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A)
GÜNDEMDIŞI KONUŞMALAR
1. -
Erzurum Milletvekili Muzaffer Gülyurt’un, Erzurumlu İbrahim Hakkı Hazretlerinin
doğumunun 300 üncü yıldönümü münasebetiyle gündemdışı konuşması
MUZAFFER GÜLYURT
(Erzurum) -
"Hak şerleri
hayreyler,
Zannetme ki gayreyler,
Arif anı seyreyler,
Mevla görelim neyler,
Neylerse güzel
eyler."
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Türk edebiyatının ölmez eserlerinden biri olduğu kadar,
atasözü gibi hafızalara yerleşen ve dillerden düşmeyen, biraz önce sözlerime
başlarken sizlere sunduğum mısraların sahibi, bundan tam 300 yıl önce,
Erzurum'un Hasankale İlçesinde dünyaya gelen İbrahim Hakkı Hazretleridir. Bu
yıl, İbrahim Hakkı Hazretlerinin doğumunun 300 üncü yılını kutlamaktayız; o
nedenle huzurlarınızda bulunuyorum. Bana bu imkânı veren Sayın Başkanıma
teşekkür eder, hepinizi saygıyla selamlarım.
BAŞKAN - Sayın Gülyurt,
bir dakikanızı rica edeyim.
Değerli milletvekilleri,
sayın milletvekilimiz çok önemli bir konuyu gündemdışı olarak Genel Kurula
getirmiştir. Genel Kurulda, gerçekten, fevkalade uğultu var; bizim dahi hatibi
takip etme imkânımız olmuyor. Beraberce dinleyelim; sükûneti rica ediyorum.
Buyurun Sayın Gülyurt,
sürenize ekleyeceğim.
MUZAFFER GÜLYURT
(Devamla) - Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; ilim, kültür, sanat, medeniyet, irfan tarihimizin ve dünyamızın
kubbesini süsleyen, arkasında kendilerinin hatırla yâd edilmesine sebep olacak
yüzlerle ifade edilen ölmez eserler bırakan yüzlerce bilim adamı, mimar,
tarihçi, edebiyatçı, alim, düşünür ve şairden birisi de, Erzurumlu İbrahim
Hakkı Hazretleridir.
İbrahim Hakkı Hazretleri,
edebiyat, düşünce, felsefe, astronomi, coğrafya gibi sosyal ve fen alanlarında,
arkasında 38 eser bırakmıştır. Onun en önemli eseri, herkes tarafından bilinen
Marifetnamedir.
İbrahim Hakkı kimdir ve
neden önemlidir; İbrahim Hakkı, iyi bir tahsil görmüştür, döneminin bilim
anlayışı ve şartlarının önündedir, kitaba çok önem vermektedir. "Bu
zamanda en dürüst dost, en uygun meclis arkadaşı, en seçkin yoldaş, yârların en
hayırlısı ve sevgililerin en sevgilisi kitaplar olduğu için, bunların
sohbetlerine meylimi salmışımdır" diyerek kitaplara karşı duyduğu önemi
ifade etmiştir. İbrahim Hakkı Hazretleri, kitaplarını Arapça, Farsça ve Türkçe
olarak yazmıştır. Yazdığı Türkçe şiirler, aradan 300 yıl geçmiş olmasına
rağmen, bugünün kuşakları tarafından çok rahatlıkla anlaşılabilir niteliktedir.
Geleneksel astronomi yanında, yeni astronomi ile tıp, anatomi, fizyoloji, aritmetik,
trigonometri, felsefe, psikoloji ve ahlak gibi çeşitli alanlarda oldukça geniş
bilgi ve tecrübeye sahiptir.
İbrahim Hakkı Hazretleri,
ilmî ve tasavvufî birikimini maddî menfaat temini için de kullanmamıştır; iki
defa, padişah tarafından İstanbul'a, saraya davet edilmiş, uzun süre kalmış,
orada ilmini ve irfanını zenginleştirmiş; ama, maddeye iltifat etmeden, gittiği
gibi dönmüştür.
İbrahim Hakkı Hazretleri,
öteki mutasavvıflar gibi, insanı insan merkezli düşünür ve insanı küçük âlem
olarak kabul eder. "Hayatın en yüksek gayesi marifet, marifetin en yüce
derecesi ise marifetullahtır. Marifetullahın anahtarı kendini bilmek, kendini
bilmenin anahtarı ise âlemi bilmektir" diye ifade eder.
İbrahim Hakkı Hazretleri,
Türk bilim tarihinde bir dönüm noktasıdır. Dünyanın yuvarlaklığı, ay ve güneş
tutulmaları, deprem gibi konularda, İslam dünyasında bugünkü anlayışa zemin
hazırlayan bilgileri yazıya döken ilk bilim adamlarındandır. O bakımdan,
İbrahim Hakkı Hazretlerinin yeni kuşaklara tanıtılması kaçınılmaz bir
zarurettir. Ders kitaplarında İbrahim Hakkı Hazretlerine mutlaka yer verilmeli,
TRT, televizyon programları düzenlemelidir.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; bu çok kısa süre içerisinde sizlere İbrahim Hakkı ve
eserlerini anlatmamın imkânsız olduğunu biliyorum; ama, hiç değilse, doğumunun
300 üncü yıldönümünde yâd etmek istedim. İbrahim Hakkı Hazretlerinin 300 üncü
doğum yıldönümünün bu kadarcıkla kalmasına gönlünüzün razı olmayacağına
inanıyorum.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Mikrofonu
açıyorum.
Buyurun.
MUZAFFER GÜLYURT
(Devamla) - Teşekkür ederim.
Sayın Meclis
Başkanlığımızın, Sayın Kültür Bakanlığımızın ve Millî Eğitim Bakanlığımızın
konuya duyarlılık göstereceğine, İbrahim Hakkı Hazretlerinin 300 üncü doğum
yıldönümünün daha anlamlı olarak kutlanacağına inanıyorum.
Beni dinleme lütfunda
bulunduğunuz için hepinize teşekkür ediyor; İbrahim Hakkı Hazretlerini bir kez
daha rahmetle ve şükranla anıyor; hepinize saygılar sunuyorum. (AK Parti
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederim
Sayın Gülyurt.
Hükümetin bir talebi var
mı efendim? Yok.
İkinci söz isteği,
Trakya'daki doğalgaz rezervleriyle ilgili, Tekirdağ Milletvekili Sayın Enis
Tütüncü'ye aittir.
Buyurun Sayın Tütüncü.
(CHP sıralarından alkışlar)
2. -
Tekirdağ Milletvekili Enis Tütüncü'nün, Trakya'daki doğalgaz rezervleri ve
bunların nasıl kullanılması gerektiğine ilişkin gündemdışı konuşması
ENİS TÜTÜNCÜ (Tekirdağ) -
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Değerli milletvekilleri,
Trakya'daki doğalgaz rezervleri ve bunların kullanılması hakkında bir öneride
bulunmak için söz almış bulunuyorum; sözlerime başlarken hepinizi en derin
sevgilerle, saygılarla selamlıyorum.
Bilindiği gibi,
Türkiye'nin geçmiş hükümetler zamanında Rusya ve Azerbaycan ile yaptığı
doğalgaz anlaşmaları var. 8 adet doğalgaz anlaşması yapılmış, bunun sonucunda
ülkemiz, oldukça yüksek fiyattan ve ihtiyacının çok üzerinde doğalgaz satın
alma yükümlülüğüne sokulmuştur. Bu anlaşmalar yapılırken, Türkiye'nin bazı
yörelerinde ve özellikle de Trakya'da bulunan zengin doğalgaz kaynakları,
yatakları görmezden gelinmiştir.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; gerçekten, Trakya'da, bugün için, 20 000 000 000-25 000 000
000 metreküp doğalgaz rezervinin bulunduğu tahmin ediliyor. Bugün için diyorum;
çünkü, daha kapsamlı araştırmalar yapılsa, söz konusu rezervin çok daha fazlaya
çıkacağı öne sürülmektedir.
Geçen aylarda, Tekirdağ
Ziraat Fakültesinde çok ilginç bir olay yaşandı. Ziraat Fakültesinde, su kuyusu
için bir arama yapılıyor, su yerine doğalgaz fışkırıyor. Tabiî ki, fakülte,
bunu, kendi amacına dönük kullanmak istiyor; ancak, bu arada, Thrace Baseni
isminde bir yabancı şirket geliyor, duruma müdahale ediyor, Ziraat Fakültesine
"hayır, bu gazı kullanamazsın, bu sahanın ruhsatı elimdedir; ama,
istersen, bu gazı benden satın alabilirsin" diyor. Bu şirket, çok yakın
zaman önce, Tekirdağ ile Hayrabolu arasındaki karayoluna yakın bir yerde, çok
sığ bir düzeyde, yani, düşük maliyetli gaz bulmuş, boruları döşemiş ve şu anda,
Muratlı sanayi bölgesine doğalgaz satmaktadır. Yani, Trakya'da doğalgaz
rezervleri son derece zengin ve bir bölümü de yüzeye yakın; yani, çıkarılması
çok düşük maliyetli.
Durum böyleyken, bu
doğalgazın çıkarılması için de, Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığının, sanki
engelleyici, sinsi bir politikayı hâlâ sürdürmekte olduğu gözleniyor.
Gerçekten, baktığımızda, Türkiye Petrollerinin, bölgede 23 adet ruhsatı elinde
tuttuğunu görüyoruz; bunlardan 12'si üretime yönelik işletme ruhsatı, 11'i ise
arama ruhsatıdır. Türkiye Petrolleri, şu an için, 7 işletme bölgesinden günlük
ortalama 800 000 metreküp doğalgaz
çıkarıyor. Ancak, yine, Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığı, Göçerler doğalgaz
üretim sahasında, bir yabancı şirketle doğalgaz çıkarıyor, bir tek kuyudan
günde 400 000 metreküp doğalgaz çıkarıyor.
Burada, sayın
milletvekillerinin dikkatine şu konuyu sunmak istiyorum: Türkiye Petrolleri
Anonim Ortaklığı, tek başına, 7 üretim sahasından 800 000 metreküp doğalgaz
çıkarırken, bir yabancı şirketle ortaklığında, bir tek sahadan bunun yarısı
kadar doğalgaz çıkarıyor. Peki, neden böyle oluyor? Türkiye Petrolleri Anonim
Ortaklığının elindeki teknoloji yetersiz midir? Teknoloji yetersizse...
Trakya'da öylesine bir kaynak elde ediliyor ki, 2002 yılında doğalgazdan yaklaşık
63 trilyon lira gelir sağlanmış; ama, baktığımızda, Türkiye Petrollerinin ancak
1,9 trilyonluk bir yatırım yaptığını görüyoruz. Bunu kabul etmek ve anlamak
kesinlikle mümkün değil; yöreden kazandığının yüzde 3'ünü dahi yatırıma
ayırmıyor.
Sayın Başkan, değerli
arkadaşlarım; durumun dikkatinize sunmak istediğim asıl önemli bir yönü de
şudur: Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığının elinde 11 arama ruhsatı var;
ancak, bu arama ruhsatlarıyla arama yapılmamıştır. Bu arama ruhsatları, çok
kısa zamanda, Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığının elinden gidecek, uçacak,
yabancı şirketlerin eline geçecek. Bu arama ruhsatlarından 2'si 2003 yılında,
3'ü 2004 yılında elinden çıkacak...
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Tütüncü,
lütfen, konuşmanızı toparlayın efendim.
ENİS TÜTÜNCÜ (Devamla) -
Sayın Başkan, toparlıyorum.
...ve Türkiye Petrolleri
Anonim Ortaklığı 11 adet arama ruhsatını elinden yitirecek ve bunlar, büyük
olasılıkla, bölgedeki yabancı şirketlerin eline geçecek.
Sakın yanlış
anlaşılmasın, Türkiye'nin, tabiî ki, yabancı sermayeye ihtiyacı var; ancak,
Trakya'daki ve özellikle Tekirdağ sınırları içerisindeki doğalgazın çıkarılmasında
ve işletilmesinde, Tekirdağlılar olarak söz sahibi olmak istiyoruz. Bunun,
Tekirdağlılar olarak yalnızca hakkımız değil, aynı zamanda, ülke ekonomisi
açısından sorumluluğumuz olduğuna inanıyoruz.
Sayın Başkan, değerli
arkadaşlarım; sonuç olarak şu öneride bulunmak istiyoruz: Tekirdağ'daki bu
doğalgazın işletilmesi için, eğer, Türkiye Petrolleri yeterli kaynağı
ayıramayacak ise -ki, bu kaynak elinde var- o zaman, Türkiye Petrolleri Anonim
Ortaklığı, Tekirdağ'ın, hatta, Trakya'nın ticaret ve sanayi odalarıyla
ortaklıklar kursun ve bu ortaklıklara, uygun görülürse, il özel idareleri de
katılsın ve böylece, doğalgazımızın işletilmesini, yerel kaynakları da harekete
geçirerek, biz Trakyalılar üstlenelim.
Tekirdağ'da, özellikle
Malkara, Hayrabolu ve Şarköy'de ekonomik açıdan son derece sıkıntılı dönemler
yaşandığını biliyoruz. Bunlardan Malkara ve Hayrabolu'nun organize sanayi
bölgeleri süratle tamamlanmaktadır. Buralara yatırımların, yatırımcıların
çekilmesi için, bol ve ucuz enerji sağlanması gerekmektedir. İşte, bu açıdan
da, biz, eğer, Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığı ile bölge ilçelerinin
ticaret ve sanayi odalarıyla ortaklıklar oluşturabilirsek, öyle sanıyorum ki,
hem ülke ekonomisine büyük bir kaynağı kolaylıkla sağlayacağız hem de yöre
ilçelerinin ekonomik yaşamlarına çok büyük katkılarda bulunacağız.
Sayın Başkan, değerli
arkadaşlarım; teşekkür ediyorum. Öyle sanıyorum ki, bu konuda, daha sonraki
çabalarımıza, Yüce Meclis olarak destek vereceksiniz.
Bu duygu ve düşüncelerle,
hepinizi en iyi dileklerimle, sevgilerle, saygılarla selamlıyorum.
Sağ olun. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Biz de teşekkür
ediyoruz Sayın Tütüncü.
Gündemdışı üçüncü söz, bu
yıl 44 üncüsü yapılacak olan Nasreddin Hoca Festivali nedeniyle söz isteyen,
Konya Milletvekili Sayın Orhan Erdem'e aittir.
Buyurun Sayın Erdem. (AK
Parti sıralarından alkışlar)
3. - Konya
Milletvekili Orhan Erdem'in, Akşehir'de 5-10 Temmuz 2003 tarihleri arasında 44
üncüsü yapılacak olan Uluslararası Nasreddin Hoca Şenlikleri münasebetiyle
gündemdışı konuşması
ORHAN ERDEM (Konya) -
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; dünyayı güldüren ve düşündüren adam
Nasreddin Hoca anısına bu yıl 44 üncüsü yapılacak Akşehir 5-10 Temmuz
Uluslararası Nasreddin Hoca Şenlikleri dolayısıyla gündemdışı söz almış
bulunmaktayım; bu vesileyle, Heyetinizi saygılarımla selamlıyorum.
Tarihî kaynaklara göre,
Selçuklular devrinde yaşayan Nasreddin Hoca, Sivrihisar-Hortu'da doğmuş,
Konya'da ve eğitimini ve felsefesini yaydığı Akşehir'de, Seyit Mahmut Hayranî
ve Seyit Hacı İbrahim'den aldığı derslerle İslam diniyle ilgili çalışmalarını
sürdürmüş, medresede ders okutup kadılık görevinde bulunmuştur. Yaşadığı
devirde, iyi eğitimli Nasreddin Hoca, gösterişsiz yaşantısı içinde dert çeken,
uman, isteyen, efkârlanan ve efkârını bir nükteyle açığa çıkaran bir
şahsiyettir. Özellikle, karşısındakinin durumuyla çelişki içinde bulunmasını,
Nasreddin Hoca, en iyi şekilde kullanmıştır. Güldürürken düşündürmesini
bilerek, nesiller boyu yaşanan olaylarla aynı konumda özdeşleşmiştir. Hepimizin
bildiği birçok fıkrasını, tekrar, burada anlamak ve ifade etmek istediklerini
anlamaya çalışmak için zikredersek: Nasreddin Hoca bir ziyafete yeni kürküyle
gitmiş, gördüğü itibar üzerine "ye kürküm ye" diyerek insanı yalnızca
dış görünüşüyle değerlendiren toplumun, aynı şekilde, doğuran kazan hikâyesinde
açgözlülüğünü, Akşehir Gölüne yoğurt çalarken "göl yoğurt tutar mı"
diyenlere "ya bir tutarsa" cevabı; kürsüye çıkarak "ey ahali ne
söyleyeceğimi biliyor musunuz" diye sorduğunda, birkısım dinleyici
"biliyoruz" birkısım dinleyici de "bilmiyoruz" cevabını
verince, dinleyicilere dönerek "o halde, bilenler bilmeyenlere
öğretsin" diyerek kürsüyü terk etmesi; yine, eşeğinden düştüğünde,
gülenlere "ne gülüyorsunuz yahu, düşmeseydim zaten inecektim" deyişi;
yitirdiği eşeğini türkü söyleyerek ararken, bunun nedenini soranlara "bir
umudum şu dağın ardında, orada da bulamazsam o zaman seyredin benim
feryadımı" cevabını vermesi, onun çok renkli ve insanoğluna ders verici
birkaç anekdotudur.
Nasreddin Hoca'nın alaycı
filozof kişiliği, bineğiyle, karakaçanıyla, eşeğiyle de özdeşleşmiştir. Bir
davet sonrası, eşeğine ters binerek, uğurlayanlara sırtını dönmeden gitme
çabası, günümüze kadar ona mahsus bir model olarak bugünlere gelmiştir.
Güldüşün ustası Nasreddin
Hoca, Türk dünyasında, Balkanlarda, Ortaasya'da, Ortadoğu'da çok geniş bir
coğrafyada yaşamaktadır. Nasreddin Hoca'nın torunları Akşehir halkı, çok
sevdikleri hocalarını yaşatmak, anmak için her yıl düzenledikleri 5-10 Temmuz
etkinlikleriyle, Nasreddin Hoca'yı ulusal ve uluslararası düzeyde daha çok
tanıtma gayreti içinde olmuş, bunu da kıt kaynaklarıyla en iyi şekilde
başarmışlardır.
Bu yıl şenliklerde
Nasreddin Hoca'yı canlandıracak olan sanatçı Hasan Kaçan, bu geleneği
çağdaşlaştırarak günümüze uyarladığı "Ekmek Teknesi" dizisiyle
televizyonlarda Nasreddin Hoca felsefesini yansıtmıştır. Bu çalışmayı ve benzer
çalışmaları destekleyecek ve bu yıl ilk defa verilecek olan Nasreddin Hoca
altın eşek gülmece ödülleri, Kültür Bakanlığının katkılarıyla bundan sonra da
devam edecek, bu etkinliklerde, bu tip organizasyonlar, diziler, başarılı insanlar
ödüllendirilecek.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Mikrofonu
açıyorum; tamamlayın lütfen konuşmanızı.
ORHAN ERDEM (Devamla) -
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Nasreddin Hoca'yı daha iyi tanımak ve
anlamak için, Akşehir'de Nasreddin Hoca enstitüsü ve üniversitesi kurulması ve
yine, Hoca'yla anılan, Akşehir'e ayrı bir iklim ve türbülans sağlayan Akşehir
Gölünün kurtarılması ve millî mücadelede Garp Cephesi Komutanlığı mekânı, 20
ilden daha büyük olan Akşehir'e ve çevre ilçelerine gereken önemin verilmesi
konusunda gayretlerimize yardımcı olacağınızı umuyor, bu dileklerle, tüm
milletvekillerimizi ve halkımızı, fırsat bulabilirlerse, dünyanın ortası
Akşehir'e davet ediyorum. Birkaç gün de olsa, stres atmak istiyor ve Nasreddin
Hoca gibi yaşamak istiyorsanız, 5-10 Temmuz günleri arasında Akşehir'de buluşma
dileklerimle, hepinizi saygıyla selamlıyorum. (Alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür
ediyoruz Sayın Erdem.
Hükümetin bir söz
talebi?.. Yok.
Sayın milletvekilleri,
gündemdışı konuşmalar tamamlanmıştır.
Başkanlığın Genel Kurula
diğer sunuşları vardır.
Sözlü soru önergesinin
geri alınmasına dair 2 adet önerge vardır; okutuyorum :
B) Tezkereler ve Önergeler
1. - Manisa
Milletvekili Hasan Ören'in (6/279) esas numaralı sözlü sorusunu geri aldığına
ilişkin önergesi (4/79)
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Gündemin "Sözlü
Sorular" kısmının 19 uncu sırasında yer alan (6/279) esas numaralı sözlü
soru önergemi geri alıyorum.
Gereğini saygılarımla arz
ederim.
Hasan
Ören
Manisa
BAŞKAN - Sözlü soru
önergesi geri verilmiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum
:
2.- Kocaeli Milletvekili İzzet Çetin'in (6/323)
esas numaralı sözlü sorusunu geri aldığına ilişkin önergesi (4/80)
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Gündemin "Sözlü
Sorular" kısmının 56 ncı sırasında yer alan (6/323) esas numaralı sözlü
soru önergemi geri alıyorum.
Gereğini arz ederim.
Saygılarımla. 2.7.2003
İzzet
Çetin
Kocaeli
BAŞKAN - Sözlü soru
önergesi geri verilmiştir.
Bir Meclis araştırması
önergesi vardır; okutuyorum :
C) Gensoru, Genel Görüşme, Meclİs SoruşturmasI ve Meclİs AraştIrmasI
Önergelerİ
1. -
Çanakkale Milletvekili Ahmet Küçük ve 21 milletvekilinin, emeklilerin
sorunlarının araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla
Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/117)
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Ülkemizde milyonlarca
kişinin yaşamını doğrudan ilgilendiren; işçi, memur ve Bağ-Kur emeklilerinin
sorunlarının tespit edilerek, çözüm yollarının bulunması amacıyla, Anayasanın
98 inci, Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünün 104 ve 105 inci maddeleri
gereğince bir Meclis araştırması açılmasını arz ederiz.
1- Ahmet Küçük (Çanakkale)
2- Mehmet Parlakyiğit (Kahramanmaraş)
3- Muhsin Koçyiğit (Diyarbakır)
4- Nadir Saraç (Zonguldak)
5- Ali Arslan (Muğla)
6- Şevket Arz (Trabzon)
7- İsmail Özay (Çanakkale)
8- Nejat Gencan (Edirne)
9- Yaşar Tüzün (Bilecik)
10- V. Haşim Oral
(Denizli)
11- Halil Akyüz
(İstanbul)
12- İsmet Atalay
(İstanbul)
13- Muharrem Eskiyapan
(Kayseri)
14- Sedat Uzunbay (İzmir)
15- Ali Topuz (İstanbul)
16- Salih Gün (Kocaeli)
17- Necdet Budak (Edirne)
18- Mehmet Boztaş (Aydın)
19- Yılmaz Kaya (İzmir)
20- Erdal Karademir
(İzmir)
21- Ufuk Özkan (Manisa)
22- İlyas Sezai Önder
(Samsun)
Gerekçe :
Sosyal güvenlik
kuruluşlarımız SSK, Emekli Sandığı ve Bağ-Kur'dan emekli olmuş milyonlarca
kişi, ilgili olduğu sosyal güvenlik kuruluşunun yapısından ve sosyal güvenlik
kuruluşları arasındaki farklı hizmet anlayışları nedeniyle yaşamlarının en
rahat dönemlerini geçirmesi gereken yıllarda ciddî sıkıntılarla iç içe yaşamak
durumunda bırakılmıştır.
Özellikle çalışma
yaşamında en fazla fizikî yıpranmayla karşı karşıya kalmış bulunan işçi
emeklilerimiz, ne yazık ki emeklilik günlerinde açlık sınırının altında bir
yaşlılık aylığıyla yaşam mücadelesi vermektedirler.
Açlık sınırının 450
milyon lira olduğu ülkemizde işçi emeklilerimizin büyük bir kısmı ortalama 350
milyon lira aylıkla hayatını sürdürmeye çalışmaktadır. Bir yandan ekonomik
sıkıntılarıyla yaşamaya çalışan işçi emeklilerimiz, bir yandan da kendilerine
sunulan sağlık hizmetlerinden gecikmeli ve kalitesiz olanına layık
görülmektedirler.
Ülkemizde
emeklilerimizin, özellikle de işçi emeklilerimizin gelir dağılımından aldıkları
pay en düşük seviyelerdedir.
Emekli Sandığı ve SSK
emeklilerine sağlanan imkânlar eşit düzeyde olması gerekirken, ne yazık ki SSK
emeklilerinin aleyhine bir durum yıllardır devam etmektedir. Çalışma süreleri,
prim ödeme gün sayıları, ödenen prim ve vergiler bakımından ortak özellik
taşıyan işçi ve memur, emekli olduklarında farklı sistemlerin uygulanmasından
dolayı eşitsizlikler ve haksızlıklarla karşı karşıya bulunmaktadır.
Emekli Sandığı kapsamında
yirmi yıl prim ödemiş bir hak sahibine yüzde 70 aylık bağlanırken, aynı sürede
prim ödemiş SSK emeklisine yüzde 55 aylık bağlanmaktadır. Aylık
hesaplamalarında, Emekli Sandığı kapsamında olanlara, en son kazançları dikkate
alınırken, SSK'lılar bakımından, çalışılan sürelerdeki ortalama yıllık kazanç
esas alınarak aylıklar hesaplanmaktadır. Bu da SSK emeklilerine olumsuz
yansımaktadır. Ayrıca, DİE hesaplama yöntemi içerisinde işçi emeklilerinin
harcamalarındaki artışların genel indeks içindeki paylarının sınırlı olması
nedeniyle, aylık artışları sınırlı kalmaktadır.
Daha önceki hükümetler
döneminde sosyal destek ödemesiyle birlikte TÜFE artışının devam edeceği
güvencesinin verilmesine rağmen, hükümetin bu artışı henüz gerçekleştirememesi
nedeniyle, emeklilerimiz ayrı bir sıkıntı yaşamaktadırlar.
SSK'nın sağladığı sağlık
hizmetlerinin yetersizliği ve yoğunluğu, emeklilerimizi, dul ve yetimlerini
telafisi mümkün olmayan sıkıntılara sürüklemiştir. Ülkemizde 5 830 SSK'lıya 1
uzman doktor, 14 753 SSK'lıya 1 pratisyen doktor, 2 824 SSK'lıya 1 hemşire
düşmektedir. Bu tablodan da anlaşılacağı gibi, SSK emeklisi, dul ve yetimi
hayatlarının en güzel dönemlerinde en çok ihtiyaç duydukları sağlık
hizmetlerini çok güç ve kalitesiz bir şekilde almaktadırlar.
Ulu Önder Atatürk'ün şu
sözleri belleklerimizden silinmemelidir: "Bir milletin yaşlı
vatandaşlarına ve emeklilerine karşı tutumu, o milletin yaşama kudretinin en
önemli göstergesidir."
Bu doğrultuda, hepimizin
kaçınılmaz bir süreç olarak yaşayacağımız emeklilik günlerinde, tüm
emeklilerimizin layık oldukları bir yaşam standardında yaşamalarını sağlayacak
bir sosyal güvenlik yapısının oluşturulması için bir Meclis araştırması
açılmasına ihtiyaç bulunmaktadır.
BAŞKAN - Bilgilerinize
sunulmuştur.
Önerge, gündemdeki yerini
alacak ve Meclis araştırması açılıp açılmaması konusundaki öngörüşme, sırası
geldiğinde yapılacaktır.
Şimdi, komisyondan 1 adet
istifa önergesi vardır; okutuyorum :
B) TEZKERELER VE ÖNERGELER (Devam)
3. - Erzurum Milletvekili Muzaffer Gülyurt’un, Avrupa
Birliği Uyum Komisyonu üyeliğinden çekildiğine ilişkin önergesi (4/81)
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Üyesi bulunduğum Avrupa
Birliği Uyum Komisyonu üyeliğinden ayrılıyorum.
Gereğini takdirlerinize
arz ederim.
Saygılarımla. 10.6.2003
Muzaffer
Gülyurt
Erzurum
BAŞKAN - Bilgilerinize
sunulmuştur.
Gündemin
"Seçim" kısmına geçiyoruz.
V. - SEÇİMLER
A) KOMİSYONLARDA AÇIK BULUNAN ÜYELİKLERE SEÇİM
1. - Kamu İktisadî Teşebbüsleri Komisyonunda açık bulunan
üyeliğe seçim
BAŞKAN - Kamu İktisadî
Teşebbüsleri Komisyonunda boş bulunan ve Adalet ve Kalkınma Partisi Grubuna
düşen 1 üyelik için, Karabük Milletvekili Ali Öğüten aday gösterilmiştir.
Oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
2. - Avrupa Birliği Uyum Komisyonunda açık bulunan üyeliğe
seçim
BAŞKAN - Avrupa Birliği
Uyum Komisyonunda boşalan ve Adalet ve Kalkınma Partisi Grubuna düşen 1 üyelik
için, Erzurum Milletvekili Mustafa Nuri Akbulut aday gösterilmiştir.
Oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Gündemin "Kanun
Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler" kısmına
geçiyoruz.
VI. - KANUN
TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER
İŞLER
1. - Adlî
Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Bölge Adliye Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve
Yetkileri Hakkında Kanun Tasarısı ve Adalet Komisyonu raporu (1/521) (S. Sayısı
: 146)
BAŞKAN - Adlî Yargı İlk
Derece Mahkemeleri ile Bölge Adliye Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yetkileri
Hakkında Kanun Tasarısının geri alınan maddeleriyle ilgili komisyon raporu
henüz gelmediğinden, tasarının müzakeresini erteliyoruz.
Hukuk Usulü Muhakemeleri
Kanununda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Tasarısı ve Adalet Komisyonu
raporunun müzakeresine kaldığımız yerden devam edeceğiz.
2. - Hukuk
Usulü Muhakemeleri Kanununda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Tasarısı ve
Adalet Komisyonu raporu (1/523) (S. Sayısı : 152)
BAŞKAN - Komisyon?.. Yok.
Hükümet?.. Yok.
Ertelenmiştir.
Çeşitli Kanunlarda ve
Maliye Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamede
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısı ile İçişleri; Bayındırlık, İmar,
Ulaştırma ve Turizm; Tarım, Orman ve Köyişleri; Çevre ve Plan ve Bütçe
Komisyonları raporlarının müzakeresine kaldığımız yerden devam edeceğiz.
3. -
Çeşitli Kanunlarda ve Maliye Bakanlığının Teşkilât ve Görevleri Hakkında Kanun
Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısı ile İçişleri;
Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm; Tarım, Orman ve Köyişleri; Çevre; Plan
ve Bütçe Komisyonları raporları (1/602) (S. Sayısı : 198)
BAŞKAN - Komisyon?..
HALUK İPEK (Ankara) -
Burada Sayın Başkan.
MUSTAFA ÖZYÜREK (Mersin)
- Komisyon yok Sayın Başkan.
HALUK İPEK (Ankara) -
Geliyor.
BAŞKAN - Hükümet?..
MUSTAFA ÖZYÜREK (Mersin)
- Sayın Başkan, komisyon yok; yukarıda toplantıda. 5 inci maddeyi çekmiştiniz
ya, onu görüşüyor.
BAŞKAN - Bir dakika
efendim...
MUSTAFA ÖZYÜREK (Mersin)
- Sayın Başkan, komisyon yok; yukarıda toplantıda.
BAŞKAN - Toplantıya 5
dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati : 14.56
ÜÇÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati: 15.08
BAŞKAN: Başkanvekili İsmail ALPTEKİN
KÂTİP ÜYELER: Ahmet KÜÇÜK (Çanakkale), Mevlüt AKGÜN
(Karaman)
BAŞKAN - Sayın
milletvekilleri, 102 nci Birleşimin Üçüncü Oturumunu açıyorum.
Görüşmelerimize
kaldığımız yerden devam ediyoruz.
VI. - KANUN
TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER
İŞLER (Devam)
3. -
Çeşitli Kanunlarda ve Maliye Bakanlığının Teşkilât ve Görevleri Hakkında Kanun
Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısı ile İçişleri;
Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm; Tarım, Orman ve Köyişleri; Çevre; Plan
ve Bütçe Komisyonları raporları (1/602) (S. Sayısı : 198) (Devam) (1)
BAŞKAN - Komisyon?..
Hazır.
Hükümet?.. Hazır.
8 inci maddeyi okutuyorum
:
MADDE 8. - 4706 sayılı
Kanuna 7/A maddesinden sonra gelmek üzere aşağıdaki 7/B
maddesi eklenmiştir.
"MADDE 7/B. -
Hazineye ait taşınmazlar; imar planlarına uygun olarak konut yapılmak amacıyla
rayiç bedel üzerinden konut yapı kooperatiflerine, kooperatif birliklerine veya
bu birliklerin oluşturduğu üst birliklere, bunlar arasında yapılacak ihale ile
satılabilir. Bunların ihaleye katılabilmeleri için, ihale konusu taşınmazın
tahmini bedelinin dörtte birini bir bankada adlarına açılan hesapta bloke
etmeleri şarttır. Bu taşınmazların satış amacı dışında kullanılamayacağına,
amacı dışında kullanıldığının tespiti
halinde, satılan taşınmazın satış bedelinin faizsiz iade edilerek Hazinece geri
alınacağına dair tapu kütüğüne şerh konulur. Bu maddeye göre satılan
taşınmazlarla ilgili olarak yapılacak imar uygulaması sonucunda kamu hizmet
alanlarına ayrılan yerler, bedelsiz ve müstakil parsel olarak Hazine adına
resen tescil edilir."
BAŞKAN - Madde üzerinde
söz isteği?.. Yok.
Önerge yok.
8 inci maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.
9 uncu maddeyi okutuyorum
:
MADDE 9. - 4706 sayılı
Kanuna aşağıdaki geçici maddeler eklenmiştir.
"GEÇİCİ MADDE 4.-
Vakıflar Genel Müdürlüğüne veya mazbut vakıflar ile kamu kurum ve kuruluşlarına
ait, üzerinde toplu yapılaşma bulunan taşınmazlar, Hazineye ait taşınmazlar ile
trampa edilebilir. Trampaya ilişkin usul ve esaslar taşınmaz maliki veya idare
ve temsil eden kamu kurum ve kuruluşunun bağlı, ilgili veya ilişkili olduğu
Bakanlık ile Maliye Bakanlığı arasında müştereken belirlenir.
(1) 198 S. Sayılı Basmayazı 2.7.2003 tarihli 101 inci
Birleşim Tutanağına eklidir.
BAŞKAN - Madde üzerinde
söz isteği?..
SALİH KAPUSUZ (Ankara) -
Sayın Başkan, AK Parti Grubu adına, İstanbul Milletvekili Sayın Ekrem Erdem
konuşacak.
BAŞKAN - AK Parti Grubu
adına, İstanbul Milletvekili Sayın Ekrem Erdem; buyurun. (AK Parti sıralarından
alkışlar)
AK PARTİ GRUBU ADINA
EKREM ERDEM (İstanbul) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte
olan, Çeşitli Kanunlarda ve Maliye Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında
Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısının 9
uncu maddesi üzerinde, Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu adına söz almış
bulunuyorum; sözlerime başlarken, şahsım ve Grubum adına Yüce Heyetinizi
saygıyla selamlıyorum.
9 uncu madde ile,
29.6.2001'de çıkarılan 4706 sayılı Hazineye Ait Taşınmaz Malların Değerlendirilmesi
ve Katma Değer Vergisi Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanuna Geçici 4
üncü ve 5 inci madde eklenmektedir. Geçici 4 üncü maddede "Vakıflar Genel
Müdürlüğüne veya mazbut vakıflar ile kamu kurum ve kuruluşlarına ait, üzerinde
toplu yapılaşma bulunan taşınmazlar, Hazineye ait taşınmazlar ile trampa
edilebilir. Trampaya ilişkin usul ve esaslar taşınmaz maliki veya idare ve
temsil eden kamu kurum ve kuruluşunun bağlı, ilgili veya ilişkili olduğu
Bakanlık ile Maliye Bakanlığı arasında müştereken belirlenir" denmektedir.
Bu madde metnine
bakıldığında, görüşülmekte olan yasanın ana amacının yalnızca hazineye ait
birtakım işgalli ya da işgalsiz arazilerin satılarak sadece kaynak temini
olmadığı görülecektir. Burada asıl amaç, sorunların çözülmesidir. Gecekondulaşma
ya da işgal, yalnızca hazineye ait arazilerle sınırlı bir olay değildir. Önce
hazine arazileriyle başlayan işgal, zamanla çeşitli kamu kurum ve kuruluşlarına
ait arazilerin işgaliyle, hatta, şahıslara ait arazilerin işgaliyle sınırlı
kalmayarak, ecdadımızın bizlere emaneti olan vakıf arazilerini de içine
almıştır; irili ufaklı sayısız mahalleler, hatta, ilçeler kurulmuştur.
Vakıflara ait işgalli
taşınmazların toplam alanı 220 000 000 metrekare civarında olup, yaklaşık, 26
000 işgalcisi bulunmaktadır. Özellikle, İstanbul Okmeydanı, Alibeyköy, Beykoz,
Sarıyer, Antalya Muratpaşa, Varsak, Sütçüler, Adana Karaisalı, Aydın
Ekinambarı, Diyarbakır merkez, Şanlıurfa merkez, Eskişehir gibi büyük yerleşim
yerlerinde çok büyük alanlar bunlardan bazılarıdır. Bu, bir, de facto durum;
bunların da çözüme kavuşturulması gerekir. Halkın sorunlarını önceleyen bir
iktidar, bu çarpıklığın devamını isteyemezdi. İşte, bunun için, burada
görüşmekte olduğumuz 9 uncu madde, 4706 sayılı Yasaya getirdiği geçici 4 üncü
maddeyle bu soruna çözüm getiriyor.
İşgalli vakıf
taşınmazlarının Maliye Hazinesine ait taşınmazlarla trampası yoluyla sorun
ortadan kaldırılmaktadır. Hem işgalci durumundaki vatandaşlarımızın problemi
çözülüyor hem de vakıflar, işgalden kurtaramadığı taşınmazlarına kavuşturulmuş
oluyor. Trampa sonucu alınacak taşınmazlar da, yine, vakıflar adına tescil
edilecektir. Kısacası, ata yadigârı vakıfların taşınmaz kaybı da ortadan
kaldırılmış olacaktır.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; görevimiz, gecekondu yapan vatandaşı suçlamak yerine, onun
hukukî şartlarını hazırlamak, ev yapabileceği arazileri hazırlamaktır. Hazine
arazisi işgali denildiğinde akla ilk gelen konulardan birisi gecekondu
problemidir. 1966 tarihli, 775 sayılı Gecekondu Kanunu, gecekonduyu, imar ve
yapı işlerini düzenleyen mevzuata ve genel hükümlerine bağlı kalmaksızın,
kendine ait olmayan arazi ve arsalar üzerinde sahibinin rızası olmadan yapılan
izinsiz yapılar olarak tanımlamaktadır.
Kent bilimciler ise,
bayındırlık ve yapı kurallarına aykırı olarak gerçek ya da tüzel, kamusal ve
özel kişilerin toprakları üzerine, toprak sahibinin bilgisi ve müsaadesi
dışında onaysız olarak yapılan, barınma gereksinimleri devletçe ve kent
yönetimlerince karşılanmayan yoksul ya da dargelirli ailelerin yaşadığı barınak
türü olarak adlandırılan yere gecekondu demektedirler.
Gecekondu, toplumun
belirlediği normlar ya da standartlar içinde konut sorununu çözemeyen düşük
gelirli grupların, oldubittilerle oluşturduğu konutlarla konut ihtiyacını
karşılama yoludur.
Gecekondulaşma, ekonomik
ve toplumsal nedenlerle kırsal alandan şehirlere göç, kentlerdeki hızlı nüfus
artışı nedeniyle kentlerdeki konut arzının talebi karşılayamayacak düzeyde
kalması, kente gelen nüfustaki artışa rağmen iş imkânlarında artış
sağlanamaması, konut piyasasında düşük gelirli grupların sahip olabilecekleri
veya kiralayabilecekleri fiyatta ve standartta gerekli miktarda konut
bulunamaması gibi nedenlerden ortaya çıkmıştır.
Özellikle, 1950'den sonra
kentlere başlayan yoğun göçün sonucunda, yeterli konut üretilemeyince,
vatandaşlar, bir yolunu bulup, barınma ihtiyacını gidermek için, kanuna, plan,
proje ve tekniğe aykırı olarak, ellerine geçirdikleri malzemeleri kullanarak
evlerini yapıp içine oturmuşlardır. 1970'li yıllardan sonra, kent içerisindeki
kamu arazileri azaldığından, kent çevresindeki genellikle sahipli arsalar
sahiplerince parsellenip satılmaya başlanmış, gerek bu sahipli arsaların
hisseli şekilde satılması gerekse kamu arsalarının mafya tarafından gayriresmî
parsellenip satılmasıyla, işin içinden çıkılmaz yeni bir dönem başlamıştır.
1980 sonrası ise, kentlerin hızlı büyümesiyle kent çevresinde kalan
gecekondular, imar durumu olmasa dahi, sahiplerince yıkılıp, çok katlı,
ruhsatsız ve hem yapı statiği bakımından hem de çevre şartları bakımından son
derece sağlıksız bir yapılaşmaya dönüşmüştür. Böylece, Türkiye'de, gecekondu sorunu,
en önemli sorunlardan biri haline gelmiştir. Devlet, sosyal devlet olma
görevlerini yerine getirememiş, vatandaşın önünde gitmesi gerekirken,
vatandaşın arkasında kalmış; vatandaş, hayatını sürdürebilmek için başını
sokacak bir mekân kurunca, devlet de vatandaşın peşinden koşmaya çalışmıştır;
gecekondularda yaşayan insanların problemlerini çözmeye çalışmıştır.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; bugün milyonlarca metrekareyi bulan hazine, kamu kurum ve
kuruluşlarıyla vakıflara ait ülkemizin en değerli arazileri üzerinde
milyonlarca insan yaşamakta, binalar, fabrikalar, hatta şehirler yer
almaktadır. Devlet, bunlara elektrik, su ve doğalgaz gibi altyapı hizmetleri de
götürmüştür. Mevcut durum artık kangren haline gelmiş, çözüm beklemektedir.
Üstelik var olan yasal boşluk nedeniyle, işgalci durumda bulunan kişi ve
kurumlar, devlete hiçbir katkı sağlamadan bu taşınmazları kullanmaya devam etmektedirler.
Dolayısıyla bunlara yapılan yatırımların maliyeti de, yasalara uygun yaşayan
insanların sırtına yüklenmektedir. Altyapısı devlet tarafından sağlanmış
binlerce yapı ve işyerini boşaltıp yıkmak hem ekonomik hem de sosyal yönden
imkânsızdır. Yıkamayacağımıza göre, bu sorunlara çözüm üretmek
mecburiyetindeyiz. Vakıfların yanı sıra, geçici 4 üncü maddeyle, aynı şekilde,
hem kamu kurum ve kuruluşlarına ait işgalli araziler nedeniyle oluşan kamu
kurum ve kuruluşlarının kaybı telafi edilmekte hem de işgalci vatandaşların
sorunları tatlıya bağlanmaktadır.
Böyle bir teklife bence
muhalefet yapılmaz; ancak destek verilir. Takdir Yüce Meclisindir.
Görüşülmekte olan bu
maddenin ve yasa tasarısının memleketim ve milletim için hayırlı neticelere
vesile olmasını diler, tasarının hazırlanıp Meclise sunulmasında emeği geçen
herkesi tebrik eder, saygılar sunarım. (AK Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederiz
Sayın Erdem.
Cumhuriyet Halk Partisi
Grubu adına, Sayın Mustafa Özyürek; buyurun efendim. (CHP sıralarından
alkışlar)
CHP GRUBU ADINA MUSTAFA
ÖZYÜREK (Mersin) - Sayın Başkan, değerli arkadaşlarım; tabiî, sayın sözcünün
ifade ettiği gibi, bazı sorunları çözmek üzere düzenlenmiş bir madde olmakla
beraber, işgali teşvik eden, işgal yapanların ödüllendirildiği bir düzenleme ne
yazık ki. İşgal edilmiş araziler, vakıf arazileri hazineye devredilecek,
hazineden, üzerinde işgal olmayan, temiz arazi devralınacak.
Şimdi, hep bildiğimiz
bahane, hep bildiğimiz gerekçe; "ne yapalım, işgale uğramış." Tabiî,
ne yapalım, işgale uğramış mantığını kullandığımız andan itibaren, sürekli,
işgali teşvik etmiş oluyoruz. Nitekim, bu konuyu görüşmeye başladığımız andan
itibaren de, pek çok yeni vakıf arazisi, hazine arazisi işgale uğruyor; yani,
Türkiye'yi ya bir hukuk devleti yapacağız, kanunların hâkim olduğu bir devlet
olacak, herkes hukuka uyacak, kanuna uyacak veya işgal eden, kanuna uymayan ödüllendirilecek.
Şimdi tercih ettiğimiz yol, işgalciyi, yasadışı uygulamaya başvuranı
ödüllendirme yoludur. Bu yollar, gerçekten, son derece yanlıştır. Ne yazık ki,
Türkiye'yi, zaten hukuk devleti olup olmadığı çok ciddî tartışılır ama, kanun
devleti olmaktan da çıkaran bir noktaya, getiriyoruz. Kanunlar var, kanunları
uygulayamıyoruz; kaçak binaları yıkamıyoruz, işgale karşı duramıyoruz, öyleyse,
bu fiilî durumu, bu yasadışı, hukukdışı durumu legalize edelim; ne yapalım; af
çıkaralım... O bakımdan, bu mantık, kesinlikle yanlıştır değerli arkadaşlarım.
Değerli arkadaşlarım, bu
madde üzerindeki görüşümü belirttikten sonra, Meclisin çalışma yöntemiyle
ilgili olarak, izninizle, bir iki noktaya dikkatinizi çekmek istiyorum.
Şu anda, toplumun çok
önem verdiği, SİT alanlarını imara açan, bazı işgal edilmiş alanlara af getiren
çok önemli bir düzenlemeyle karşı karşıyayız. Çok saygı duyduğum Sayın
Bakanımız orada oturuyor; elbette, Millî Savunma Bakanı vekâlet edebilir; ama,
konunun içinde değil, konunun sahibi değil; Komisyonun Başkanı yok,
Başkanvekili yok; arkadaşlarımız burada oturuyor.
Dün, bu tasarının önemli
maddelerini komisyon geri çekti. Şu anda, yukarıda, komisyonda, bu geri çekilen
maddeler görüşülüyor; bir yandan da, biz, burada önemli maddelerini atladık,
başka maddelerini görüşmeye başladık. Mümkündür ki, komisyondan gelecek
maddelerle burada yapacağımız düzenlemeler arasında önemli çelişkiler ortaya
çıkabilir; bunları bilmiyoruz. Şimdi, böylesine belirsiz, böylesine flu bir
ortamda Meclis çalışması, inanmanızı isterim ki, bu Meclise itibar
kaybettiriyor değerli arkadaşlar. Bu Meclisi, planlı, programlı, düzenli
çalıştırabilirsek bundan puan kazanırız; ama, telaş içinde, yarısı yukarıda
görüşülür, yarısı aşağıda görüşülür, dumanı doğru çıksın kabilinden bir Meclis
çalışmasından hiç kimseye hayır gelmez. Sayın Başkanımız ara verdiler, belki
komisyon gelir diye; komisyon, yine gelmedi... Yine, böyle bir karambolde, bir
karanlık uçuş içerisinde yolumuza devam ediyoruz.
Biz bunları söylediğimiz
zaman "muhalefet bizi engelliyor, muhalefet bizi kıskanıyor" gibi
sözleri, sayın bakanlarımız, burada söyleyip söyleyip çekip gidiyorlar; ama,
geceyarılarına kadar sizler bu Meclisin kahrını çekiyorsunuz.
Değerli arkadaşlarım, bu
yol, yol değil; bu çalışma, çalışma değil. Biz, Danışma Kurulunda, tatilde de
-yani, Meclisin fiilen tatile girmesi, hukuken tatile girmesi gereken 1
Temmuzdan itibaren de- Meclisin çalışması yolunda oy verdik. Meclis çalışsın,
biz çalışmaktan kaçmıyoruz; ama, üretici olsun, ama verimli olsun, ama sonuç
alsın. Dostlar alışverişte görsün diye burayı çalışıyor gibi göstererek,
birbirimize eziyet etmenin, birbirimizi yormanın, hırpalamanın hiçbir yararı
yoktur.
Özellikle hükümetin,
önce, bu tatilde neyi yapmak istediğini, bu Meclisten neyi geçirmek istediğini
belirlemesi lazım. Hükümet, kendi kafasında kararlaştırmadığı konuları buraya
getiriyor. Kamuoyu, aylardır, doğal SİT alanları yapılaşmaya açılacak mı
açılmayacak mı; bunu tartışıyor. Komisyon geri çekiyor; haber aldığımıza göre,
ondan vazgeçiyor; yani, SİT alanlarını imara açmaktan vazgeçiyor, ileride başka
bir kanunla birlikte getireceğim diyor.
Değerli arkadaşlarım,
peki, böyle yapacak idiyseniz, kamuoyunda, bu ülkenin güzelliklerini, doğal
alanlarını imara açan konuma düşmekten hangi yararı, hangi kârı elde
ettiğinizi, doğrusu, ben anlayabilmiş değilim; yani, belli çevrelerin tenkidini
almak, eleştirisini almak, size bir pay çıkarıyorsa, mesele yok; ama, doğrusu,
bakıyorum, bakıyorum, bundan Adalet ve Kalkınma Partisinin ne gibi bir yarar
sağladığını düşünüyorum; ben, bir yarar görmedim. Bizi uğraştırıyorsunuz,
kendinizi yoruyorsunuz. Haydi, emeklerimiz helal olsun; ama, bütün kamuoyunda,
işte, bunlar, doğal SİT alanlarını, o güzelim doğa parçalarını yapılaşmaya
açıyorlar diye, aylardır konuşuyoruz. Şimdi bunu geri çekiyorsunuz, şimdi bundan
vazgeçiyorsunuz. Bir karar verin, ne yapmak istiyorsunuz; o karar doğrultusunda
da, biz, burada, birlikte çalışalım. O nedenle, bunun doğru yol olmadığını
üzüntüyle söylüyorum.
Ayrıca, hükümetin de ne
yapmak istediğini, bu Meclisi, burada, tatil boyunca, seçmeninden,
vatandaşından uzak tutarak, hangi amaca varmak istediğini, doğrusu, ben,
anlayabilmiş değilim; bir anlayan varsa, gelsin, burada anlatsın.
Bir de, şunu istirham
ediyorum: Elbette vekalet edilir; bir bakan olmadığı zaman, onun yerinde bir
başka bakan olur; ama, lütfetsin, şu bakanlarımız da, kendilerinin hazırladığı,
kendilerinin önem verdiği tasarılar görüşülünceye kadar, komisyonla beraber,
şurada otursunlar, buradaki eleştirileri değerlendirsinler, önerileri varsa
onları söylesinler, bize yanıt versinler.
O nedenle, ben,
hükümetin, Meclisi ciddîye almadığını görüyorum. Bundan büyük üzüntü duyuyorum.
Kamuoyundan, Meclise, millî iradeye saygı bekliyoruz; öncelikle, ilgili
bakanlarımız bu millî iradeye saygılı olsunlar, Meclise saygılı olsunlar.
Bu duygu ve düşüncelerle
hepinizi saygıyla selamlıyorum. Herkesi daha ciddî olmaya, daha verimli
çalışmaya davet ediyorum.
Saygılar sunarım. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederiz
Sayın Özyürek.
Şahsı adına, Ankara
Milletvekili Sayın Salih Kapusuz; buyurun. (AK Parti sıralarından alkışlar)
SALİH KAPUSUZ (Ankara) -
Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Değerli arkadaşlar, biz,
elbette, her türlü düşünceye, fikre ve konuşmaya saygılıyız; ancak, bazı
konularda, mutlaka, milletimizin, bizi takip edenlerin ve Genel Kurulumuzun
bilmesi gerekli olan hususlara açıklık getirmek için söz almış bulunuyorum.
Bir defa, bilinmesi
gerekli olan husus şudur: Sayın meslektaşım, değerli büyüğüm, Grup
Başkanvekilimiz Meclisin ciddîye alınmasını tavsiye ediyorlar. Hükümet de,
milletvekilleri de, herkes, hepimiz, bu Meclisi çok ciddîye alıyoruz; milletin
ciddîye aldığı her şeyi ciddîye almak gibi bir sorumluluğumuz da söz konusudur.
Açık ve net olarak şunu
ifade etmek isterim değerli arkadaşlar: Bu tasarının iki üç maddesi değil,
baştan sona bütün maddeleri önemlidir. Burada "komisyona çekilen maddeler
bu tasarının özünü teşkil ediyor, diğerleri önemli değil" dersek, yanlış
bir ifade kullanmış oluruz.
Komisyona çekmiş
olduğumuz iki konu var: Birisi, 5 inci madde, doğal SİT alanlarını ilgilendiren
madde. Bunu geri çektik. Bunun sebebi açıktır; bu konu çok tartışılıyor, biraz
da istismar ediliyor. Bu konuyla ilgili, sivil toplum örgütü ve ilgililerin son
zamanda getirmiş olduğu farklı talepler var, bu talepleri komisyonumuz
değerlendirsin dedik. Zannedersem, komisyon da, bir karara varmıştır. Diğeri,
30 uncu maddedir. Bu madde, belediyelerin vergilerden almış olduğu payı
düzenleyen bir maddedir. O ilde toplanan vergilerin yüzde 5'inin malumunuz,
toplamı itibariyle, yüzde 40'ı belediyelere, yüzde 60'ı da havuza gönderiliyor
ve 16 büyükşehir belediyesi arasında, nüfusa göre pay ediliyordu. Bu konuda
belediye başkanları -ki, Cumhuriyet Halk Partisinden, geçmişte belediye
başkanlığı yapmış, şu anda aramızda milletvekilliği yapan arkadaşlarımız da
rica ettiler- burada bir düzenlemeye ihtiyaç var dediler, biz de bunu ciddîye
aldık. Bunu, komisyonumuz geri çekti; nihaî düzenlemesini, yeri ve zamanı
geldiğinde, devreye koyacağız.
Dolayısıyla, sadece bu
iki madde, bu tasarının, bu Parlamento çalışmaları için yeniden gözden
geçirilmeye ihtiyaç duyulan, düzeltilmesi gerekli olan iki maddesi.
Üçüncüsü ise, geçici 3
üncü madde. Orada, arkadaşlarımızın koymuş olduğu "kesinleşmiş mahkeme
kararı" ifadesinden dolayı, hukukçularımız bunu farklı yorumluyorlar.
"Kesinleşmiş mahkeme kararı" ifadesinin orada yer almış olması, belki
Anayasaya aykırı olarak düşünülebilir diye, o maddeyi de geri çektik; belki de
metinden çıkaracağız.
Değerli arkadaşlar, açık
ve net şunu söylemek isterim ki, biz, Parlamentonun neyi çalışacağını da
müteaddit defalar ilan ettik, bir kez daha burada ifade etmek istiyorum;
hükümetimiz, bu konuda ne yapmak istediğini biliyor ve hazırlamış olduğu
tasarılar da, Genel Kurula inecek şekilde, komisyonlarda görüşülüyor.
Değerli milletvekilleri,
şu anda, birçok kurumun kanunu yok, kanunsuz kurumlar var. Geçmiş dönemlerde bu
kanunsuzluk, Anayasa Mahkemesi kararıyla tescil edilmiş. Kanunsuz kalmış olan
bu kurumların hukukîleşmesinin, kanunî hüviyet kazanmasının çabası içerisindeyiz.
Bunların başında SSK... Türkiye'de yaklaşık 35 000 000'u ilgilendiren SSK gibi
bir kurumun kanunu yok arkadaşlar. Biz, bunun daha uzun süre kanunsuz kalmasını
istemiyorsak, Meclis tatile girecek olmasına rağmen, bunu çalıştırmak için
buraya gelmiş, bunun için gayret sarf ediyorsak, bu, takdir edilecek bir şeydir
diye düşünüyorum. Bağ-Kurun, aynı şekilde, kanunu yok. Buna da bir kanunî
hüviyet kazandırmak istiyoruz. Sosyal güvenlikle ilgili, bunun mütemmimi olarak
bir kanun daha var; bunun da Genel Kurulda görüşülmesine az kalmıştır;
komisyonlarda bunlar görüşülmüştür, aşağıya inmek üzeredir.
Bunun dışında,
kaçakçılığın men'iyle ilgili bir kanun var; gündemde, görüşeceğiz. Yedinci uyum
paketi hazırlanıyor; bunu görüşeceğiz.
Yetmedi; kamunun yeniden
yapılanması için, bütün partilerimize, yani, hem Cumhuriyet Halk Partisine hem
Mecliste bulunan AK Partiye ve Meclis dışında bulunan partilerimize görev
düşüyor; bu hantal devlet yapısının yeniden yapılandırılması için bir reform
düzenliyoruz. Bu konular görüşüldü, nihaî olarak taslak haline getirildi,
bakanlarımız bu konuyu görüşecek ve Meclisimize sevk edecek; bunu yapacağız.
Ayrıca, yerinden yönetim
dediğimiz, yerel yönetim reformuyla ilgili çalışmalar son aşamaya gelmiştir;
bunu çalışacağız.
Yetmedi; hepinizin
bildiği gibi, anayasa değişikliğini gerçekleştireceğiz. 2/B, orman dışına
çıkmış arazilerle ilgili; bir kez daha görüşülmek üzere Meclise gelmiş olan bu
tasarıyı görüşeceğiz.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
HASAN ÖREN (Manisa) - Bunların
arasında dokunulmazlık da var mı?
BAŞKAN - Sayın Kapusuz,
buyurun, toparlayın efendim.
SALİH KAPUSUZ (Devamla) -
Tamamlıyorum Sayın Başkanım.
Değerli arkadaşlar, demek
ki, Meclisin neyi çalışacağı belli. Zaten çalışıyor; Genel Kurul burada
çalışıyor, komisyonlarımız yukarıda çalışıyor. Eğer, biz, çalıştığımız halde,
kendimizi, Parlamentoyu, çalışmıyor, ne çalışacağını bilmiyor gibi takdim
edersek, zannedersem, itibar kaybı ancak bu şekliyle olur. Gece gündüz demeden
Meclis, seçimlerden bugüne kadar onlarca, yüzlerce -tabiri caizse- kanun
çıkardı. Bunların hepsi milletimizin âli menfaatları içindir. Yapmak
istediğimiz şeyler, çok açık ve net, halkın menfaatına olan şeylerdir. Bizim,
hükümet olarak, Parlamento olarak bunun gayret ve çabası içerisinde olduğumuzu
bir kez daha ifade ediyorum. Kesinlikle, gecekonduda oturanından tutun da vakıf
arazilerini işgal edenlere varıncaya kadar, tersanecilerden turizmcilere
varıncaya kadar toplumun bütün kesimlerini ilgilendiren, Türkiye için çok
önemli bir tasarıyı tartışıyoruz ve çıkarmak gayretindeyiz. Bu çıkarsa, birçok
kesim rahatlayacaktır, mahkemeler dahi bundan istifade edecektir.
Biz, böyle ciddî konuları
tartışırken, görüşürken, kanunlaştırırken, şayet bunları gayriciddî gibi takdim
edersek, kendimize de, Parlamentoya da, milletvekillerimize de haksızlık etmiş
olacağımızı ifade ediyor, hepinize saygılar sunuyorum. (AK Parti sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederim
Sayın Kapusuz.
DURSUN AKDEMİR (Iğdır) -
Sayın Başkan, söz istiyorum.
BAŞKAN - Ne yönden
efendim?
DURSUN AKDEMİR (Iğdır) -
Sayın Kapusuz'un bir cümleyle tamamlayacağı bir ifadesi var.
BAŞKAN - Anlayamadım.
DURSUN AKDEMİR (Iğdır) -
Efendim, Türkiye Büyük Millet Meclisinde grubu bulunan partilerden, AK Partiden
ve Cumhuriyet Halk Partisinden söz edildi.
SALİH KAPUSUZ (Ankara) -
Doğru Yol Partisi de var; doğrudur.
DURSUN AKDEMİR (Iğdır) -
Meclis dışındaki partilerden söz edildi. Doğru Yol Partisinin çalışmalara
katkısı olmuyor mu Sayın Başkan?
SALİH KAPUSUZ (Ankara) -
Hayır efendim... Oluyor efendim. Ben, sadece grubu olanları ifade ettim.
Haklısınız Sayın Milletvekilim.
DURSUN AKDEMİR (Iğdır) -
Kayda geçmesi açısından söz istiyorum.
BAŞKAN - Efendim, ifade
ettiniz, zapta da geçti. Elbette, bu konuda hiç tereddüt yok. İkazınıza
teşekkür ederim. (Alkışlar)
Geçici 4 üncü madde
üzerindeki görüşmeler tamamlanmıştır.
Maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Geçici 4 üncü madde kabul edilmiştir.
Geçici 5 inci maddeyi
okutuyorum :
GEÇİCİ MADDE 5. -
22.9.1969 tarihli ve 6/12421 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı uyarınca, Gemi Yapım
Sanayi Bölgesi olarak tespit edilen İstanbul İli, Tuzla İlçesinde bulunan
Hazinenin özel mülkiyetindeki taşınmazlar ile Devletin hüküm ve tasarrufu
altında bulunan yerler üzerinde, bu karar uyarınca, tersane ve benzeri tesisler
kurmak amacıyla, adlarına kamu arazisi tahsis edilerek lehlerine irtifak hakkı
tesis edilen veya kullanma izni verilen ve bu maddenin yürürlüğe girdiği
tarihten önce, ilgili bakanlıkların iznine tâbi işlemleri izinsiz olarak
gerçekleştiren veya sözleşmelerine aykırı davranan yatırımcılar hakkında açılan
davalardan; tahsise konu taşınmazın emlak vergisi asgari metrekare vergi
değerleri esas alınarak hesaplanan değerin yüzde biri ile dava masraflarını
defaten ödemeleri, sözleşmeden doğan mali yükümlülüklerini yerine getirmeleri,
yatırımcıların açtıkları davalardan vazgeçmeleri ve ilgili bakanlıklar ile
yeniden sözleşme yapmaları kaydıyla vazgeçilir, bu şartların yerine getirilmesi
kaydıyla, dava açılması gerekenler için ise dava açılmaz ve tahsisleri devam
eder.
Bu maddenin uygulanmasına
ilişkin usul ve esaslar, ilgili bakanlıkların görüşü alınarak Maliye
Bakanlığınca belirlenir."
BAŞKAN - Geçici 5 inci
madde üzerinde söz talebi?.. Yok.
Önerge yok.
Maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Geçici 5 inci madde kabul edilmiştir.
Şimdi, çerçeve 9 uncu
maddeyi, her iki geçici maddeyle birlikte oylayacağım...
(AK Parti sıralarından
bir grup milletvekili ayağa kalktı)
SALİH KAPUSUZ (Ankara) -
Sayın Başkan, açıkoylama talebimiz var.
BAŞKAN - Efendim, 9 uncu
maddenin oylamasında mı?..
SALİH KAPUSUZ (Ankara) -
Evet efendim, 9 uncu maddenin oylamasında açıkoylama talebimiz var. Çerçeve
madde olarak oyluyorsunuz.
BAŞKAN - Evet, 20 kişinin
ismini tespit edelim.
Sayın Kapusuz, Mustafa
Nuri Akbulut, Altan Karapaşaoğlu, Mustafa Ataş, Ünal Kacır, Fuat Geçen, Fehmi
Öztünç, Mehmet Soydan, Hacı Biner, Burhan Kuzu, Mehmet Yılmazcan, Reyhan
Balandı, Ekrem Erdem, Fikret Badazlı, Mehmet Sekmen, Fahri Keskin, Ali Yüksel Kavuştu,
Ahmet Işık, Resul Tosun, Ayhan Zeynep Tekin, Soner Aksoy, Hikmet Özdemir.
Yeterli sayıda
milletvekilimizin isimlerini tespit ettik.
Sayın milletvekilleri,
açıkoylama talebi olduğundan, İçtüzük gereğince, açıkoylamanın şekli hakkında
Genel Kurulun görüş ve kararını alacağım.
Açıkoylamanın elektronik
cihazla yapılmasını oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul
edilmiştir.
Açıkoylama elektronik
cihazla yapılacaktır. Açıkoylama için 5 dakika süre veriyorum. Bu süre
içerisinde sisteme giremeyen üyelerin teknik personelden yardım istemelerini;
bu yardıma rağmen de sisteme giremeyen üyelerin, oy pusulalarını, oylama için
öngörülen 5 dakikalık süre içerisinde Başkanlığa ulaştırmalarını rica ediyorum.
Ayrıca, vekaleten oy
kullanacak sayın bakanlar varsa, hangi bakana vekaleten oy kullandığını, oyunun
rengini ve kendisinin ad ve soyadı ile imzasını da taşıyan oy pusulasını, yine,
oylama için öngörülen 5 dakikalık süre içerisinde Başkanlığa ulaştırmalarını
rica ediyorum.
Oylama işlemini
başlatıyorum.
(Elektronik cihazla
oylama yapıldı)
BAŞKAN - Sayın
milletvekilleri, görüşülmekte olan tasarının 9 uncu maddesinin açıkoylama
sonucunu açıklıyorum:
Kullanılan oy sayısı :
347
Kabul : 279
Ret : 68
Madde kabul edilmiştir.
(1)
10 uncu maddeyi
okutuyorum :
MADDE 10. - 12.4.2000
tarihli ve 4562 sayılı Organize Sanayi Bölgeleri Kanununun 4 üncü maddesinin
yedinci fıkrasında yer alan "2886 sayılı Devlet İhale Kanununun 13 üncü
maddesinin birinci fıkrasında belirtilen Komisyonca günün rayicine göre takdir
edilecek bedelleri" ifadesi "492 sayılı Harçlar Kanununun 63 üncü
maddesinde yer alan harca esas değerleri " şeklinde değiştirilmiştir.
BAŞKAN - Madde üzerinde
söz isteği?.. Yok.
Önerge yok.
10 uncu maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.
11 inci maddeyi
okutuyorum :
MADDE 11. - 16.2.1995
tarihli ve 4070 sayılı Hazineye Ait Tarım Arazilerinin Satışı Hakkında Kanunun
3 üncü maddesinde yer alan "31.12.1993" ibaresi,
"31.12.2002" olarak değiştirilmiştir.
BAŞKAN - Madde üzerinde
söz isteği?.. Yok.
Sayın milletvekilleri,
bakın, 11 inci maddeyi müzakere ediyoruz. Arkadaşlarımız lütfen yerine otursun,
Bakanlar Kurulu kısmında olan değerli milletvekillerimiz de yerlerine geçsin,
müzakerelerimizi çok sağlıklı bir şekilde götürelim.
11 inci maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.
12 nci maddeyi okutuyorum
:
MADDE 12. - 4070 sayılı
Kanunun 5 inci maddesinde yer alan "31.12.1993" ibaresi
"31.12.2002" olarak değiştirilmiştir.
BAŞKAN - Madde üzerinde
söz isteği?.. Yok.
Önerge yok.
12 nci maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
13 üncü maddeyi
okutuyorum :
MADDE 13. - 4070 sayılı
Kanunun 6 ncı maddesinin birinci
fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
"Hazineye ait tarım
arazilerindeki Hazine hissesi, talepte bulunan hissedarlara takdir edilecek
bedel üzerinden doğrudan satılabilir."
BAŞKAN - Madde üzerinde
söz isteği?.. Yok.
Önerge yok.
13 üncü maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
14 üncü maddeyi
okutuyorum :
MADDE 14. - 4070 sayılı
Kanunun 7 nci maddesinin birinci fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirilmiş ve
maddenin sonuna aşağıdaki fıkra eklenmiştir.
(1) Açıkoylama kesin sonuçlarını gösteren tablo tutanağın
sonuna eklidir.
"Hazineye ait tarım
arazileri, 31.12.2002 tarihinden önce beş yıl süreyle fiilen tarımsal amaçla
kullanılması ve bu hususun Hazinece belirlenmiş olması şartıyla, kullananlara
doğrudan satılabilir."
"Hazineye ait
taşınmazlardan, mülga 28.6.1966 tarihli ve 766 sayılı Kanunun 37 nci maddesi
gereğince üzerine şerh konulmuş ve 21.6.1987 tarihli ve 3402 sayılı Kanunun 46
ncı maddesine göre ilgililerince talep ve dava edilmemiş olanlar ile davaları
devam edenlerden davadan vazgeçenlere, birinci fıkradaki şartlar aranmaksızın
tapuda adına şerh bulunanlara veya bunların yasal mirasçılarına doğrudan
satılabilir."
BAŞKAN - Madde üzerinde
söz talebi?.. Yok.
1 adet önerge vardır;
okutuyorum :
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan
tasarının 14 üncü maddesinin birinci fıkrasının aşağıdaki gibi değiştirilmesini
ve ikinci fıkrasının tasarıdan çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
"Hazineye ait tarım
arazileri, 31.12.2002 tarihinden önce 5 yıl süreyle fiilen tarımsal amaçla
kullanılması ve bu hususun Hazinece belirlenmiş olması ve kendilerinin,
eşlerinin ve reşit olmayan çocuklarının adına, o yerde toplam sulu arazide 40,
kuru arazide 100 dönümden fazla arazileri olmaması şartıyla, bu miktarlara
kadarki Hazine arazileri, kullananlara doğrudan satılabilir."
Mustafa Özyurt |
Gürol Ergin |
Birgen Keleş |
|
|
|
Bursa |
Muğla |
İstanbul |
|
|
Yakup Kepenek |
|
Halil Akyüz |
|
|
Ankara |
|
İstanbul |
|
BAŞKAN - Sayın Komisyon,
önergeye katılıyor musunuz?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
BAŞKANI SAİT AÇBA (Afyon)- Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN - Sayın Hükümet?..
MALİYE BAKANI KEMAL
UNAKITAN (İstanbul) - Efendim, katılmıyoruz.
Bir de, şu hususu arz
etmek istiyorum müsaade ederseniz: Biz, bu tasarıda, bu arazilerin kullananlara
satılmasını getirdik. Niye, 40'tan fazlasına satılmasın, 100'den fazlasına
satılmasın? Bırakınız, millet rahat etsin, herkes istediğini alsın, herkes
rahat etsin. Böyle şeylere girmeyelim. Onun için, katılmıyoruz efendim. (AK
Parti sıralarından alkışlar, CHP sıralarından gürültüler)
FERİDUN FİKRET BALOĞLU
(Antalya) - Her şeyi sat, trenleri sat, limanları sat, hiçbir şey kalmasın!..
Ayıp yahu!..
BAŞKAN - Teşekkür ederim.
Katılmıyorsunuz...
Sayın önerge sahipleri,
söz istiyor musunuz, gerekçeyi mi okutayım?
GÜROL ERGİN (Muğla) - Söz
istiyorum.
BAŞKAN - Buyurun Sayın
Ergin. (CHP sıralarından alkışlar)
Süreniz 5 dakika.
GÜROL ERGİN (Muğla) -
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Sayın Bakanımız "bırakınız, bu
toprakları bu insanlara verelim" dedi. Biz aksini söylemiyoruz. Bizim
söylediğimiz, toprakların gerçekten ihtiyaç sahiplerine verilmesidir. Eğer, var
olan düzenlemede sulu ve kuru alanlar belli miktarlarda sınırlandırılmışsa, bu
sınırlandırılan miktarlar, o miktardaki toprak sahiplerinin geçimlik bir tarım
yapabilecekleri düşüncesine dayanmaktadır.
Değerli arkadaşlarım,
sanıyorum, bu kürsüden bir kez daha söyledim, tekrar söylemek istiyorum;
Türkiye'de, 4 100 000 dolayında olan çiftçi ailelerinin 102 000 kadarının hiç
toprağı yoktur, 1 dekar toprağı yoktur. Güneydoğu Anadolu Bölgemizde, 50 000
çiftçi ailesinin toplam toprağı 48 000 dönümdür. Bu, şu anlama gelir: Bu
bölgede 50 000 aileden her birine düşen toprak miktarı 1 dönümün altında.
Şimdi, burada "sulu alanlarda 40 dönüm, kuru alanlarda 100 dönüm"
ifadesinin getirilmiş olması, işte, bu durumda olan zavallı, umarsız ve
tutarsız olan insanları koruma amacına yöneliktir; yoksa, biz Cumhuriyet Halk
Partisi olarak, topraksız insanlara toprak verilmesin demiyoruz, bu düşüncenin
istismarına da kesinlikle karşı çıkıyoruz. Türkiye'de topraksız insanlara
toprak verilsin düşüncesi, Cumhuriyet Halk Partisinin 1930'lu yılların
ortalarından bu yana savunageldiği bir düşüncedir; ama, bu düşüncenin
temelinde, varlıklıyı daha varlıklı etme düşüncesi değil, yoksulu yaşayabilir
yaşam koşullarına getirme düşüncesi yatmaktadır. Biz, bunun için, bu, miktar
sınırlamalarının korunması gerektiğini; eğer, sınırlama yapılmadan bu şekilde
satışta bulunulursa, topraksız insanların topraklandırılmasının hiç mümkün
olmadığını bildiğimiz, düşündüğümüz için, bu şekilde ifade ettik.
Hepinize saygılar
sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederim
efendim.
Şimdi, gerekçesini
dinlediğimiz Komisyonun ve Hükümetin katılmadığı önergeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler... Etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.
14 üncü maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.
15 inci maddeyi
okutuyorum :
MADDE 15. - 4070 sayılı
Kanunun 8 inci maddesinin birinci fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
"31.12.2002
tarihinden önce Hazineye ait tarım arazilerini kullananlardan, doğrudan satış
hakkından yararlanamamış olanlar veya bunların kanunî mirasçıları; taşınmazı
fiilen kullanmaları ve bu hususun Hazinece belirlenmiş olması şartıyla, satışa
çıkarılacak bu arazileri öncelikli alım hakkına sahiptir."
BAŞKAN - Madde üzerinde
söz isteği?..Yok.
Madde üzerinde bir önerge
vardır; okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan
tasarının 15 inci maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
"Madde 15. -
31.12.2002 tarihinden önce Hazineye ait tarım arazilerini kullananlardan,
doğrudan satış hakkından yararlanamamış olanlar veya bunların kanunî mirasçıları,
taşınmazı fiilen kullanmaları ve bu hususun Hazinece belirlenmiş olması ve
kendilerinin, eşlerinin ve reşit olmayan çocuklarının adına, aynı yerde sulu
arazide 40, kuru arazide 100 dönümden fazla arazilerinin olmaması şartıyla,
satışa çıkarılacak bu arazileri öncelikle alım hakkına sahiptirler."
|
Mustafa Özyurt |
Gürol Ergin |
Birgen Keleş |
|
Bursa |
Muğla |
İstanbul |
|
Halil Akyüz |
|
Yakup Kepenek |
|
İstanbul |
|
Ankara |
BAŞKAN - Komisyon
katılıyor mu?..
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
BAŞKANI SAİT AÇBA (Afyon) - Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN - Hükümet?..
MALİYE BAKANI KEMAL
UNAKITAN (İstanbul) - Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN - Önerge
sahipleri?..
BİRGEN KELEŞ (İstanbul) -
Söz istiyorum Sayın Başkan.
BAŞKAN - Sayın Keleş,
önergenizin gerekçesini açıklamak üzere söz istediniz; buyurun.
BİRGEN KELEŞ (İstanbul) -
Sayın milletvekilleri, maddeler okunurken, tabiî, o maddelerin hangi maddeleri
değiştirdiği görülmediği için, Sayın Bakanın yaptığı gibi, demagoji
yapılabilmekte ve topluma yanlış izlenim verilmektedir. Bu maddeyle
değiştirilen madde de, az arazisi olan köylülerin toprak edinmesini sağlıyordu;
çünkü, Hazine, tarım arazilerinin devredilmesinde, belirli miktardan az toprağı
olanların korunmasını ve onlara satış yapılmasını öngörüyordu; şimdi,
getirdiğiniz değişiklikle bunu ortadan kaldırıyorsunuz.
Oysa, değerli
arkadaşlarım, bakın, Anayasanın 44 üncü maddesi "Devlet, toprağın verimli
olarak işletilmesini korumak ve geliştirmek, erozyonla kaybedilmesini önlemek
ve topraksız olan veya yeter toprağı bulunmayan çiftçilikle uğraşan köylüye
toprak sağlamak amacıyla gerekli tedbirleri alır" diyor. Şimdi bana siz
söyler misiniz lütfen; eğer, hazineye ait tarım arazilerini dağıtırken
topraksız köylüyü veya yeteri kadar toprağı olmayan köylüyü düşünmeyecekseniz, ne
zaman düşüneceksiniz? Bu Anayasa hükmü,
burada çıkarılan yasalarla delinsin, bu Anayasa hükmüne ters uygulamalar
yapılsın diye mi var? Eğer, Anayasayı değiştirmek istiyorsanız, çoğunluğunuz
buna müsait, bunu yapabilirsiniz; ama, siz, bir yandan halktan yana gözüküp,
öte yandan da fakir fukaranın, az gelirlinin ve az toprağı olan, yeteri toprağı
olmayanların aleyhine yasa çıkarıyorsunuz ve bunun bilinmemesini istiyorsunuz.
Çok şükür ki, bu kürsü, hiç değilse, yapılan konuşmaları olduğu gibi
yansıtıyor; çünkü, Plan ve Bütçe Komisyonunda yaptığımız bütün uyarılar, oy
çoğunluğunuza güvenerek dikkate almadığınız söylemlerden ibaret kalıyor; ama,
halk bilsin ki, yaptığınız iş, topraksız köylünün yararına değil, yaptığınız iş
Anayasaya aykırıdır.
Bizim tek istediğimiz, 40
dönümden az arazisi olan varken, Sayın Bakan gibi dönümlerce arazisi olanlar,
bir punduna getirip, hazineden tarım arazisi almasınlar. Gayretimiz halktan
yana, fakirden yana çalışmaktır; ama, bunun sonuçlarına, tabiî, herhalde, siz,
katlanmayı göze alıyorsunuz ki, bu tür önerileri getiriyorsunuz ve ondan sonra
da iç huzuruyla onaylıyorsunuz. Bizim buna katılmamız mümkün değildir.
Durumu bilgilerinize
sunuyorum ve hepinizi selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederim
Sayın Keleş.
Komisyonun ve Hükümetin
katılmadığı, gerekçesini biraz önce dinlediğiniz önergeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler... Etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.
15 inci maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.
16 ncı maddeyi okutuyorum
:
MADDE 16. - 4070 sayılı
Kanunun 10 uncu maddesi başlığı ile birlikte aşağıdaki şekilde
değiştirilmiştir.
"Amaç dışı kullanım
Madde 10. - Bu Kanuna
göre satılan tarım arazileri 10 yıl süre ile tarım dışı amaçlarla kullanılamaz,
bu husus tapu kütüğünün beyanlar hanesine yazılır. Bu süre sonunda tarım dışı
amaçla kullanım Tarım ve Köyişleri Bakanlığından alınacak izne tâbidir."
BAŞKAN - Madde üzerinde
söz isteği?.. Yok.
Önerge yok.
16 ncı maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.
17 nci maddeyi okutuyorum
:
MADDE 17. - 4070 sayılı
Kanuna aşağıdaki geçici madde eklenmiştir.
"GEÇİCİ MADDE 2. -
Bu Kanunun 5, 6, 7 ve 8 inci maddelerine göre taşınmaz satın almak isteyenlere
bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten itibaren iki yıllık başvuru süresi
tanınır. Bu süreyi Bakanlar Kurulu bir defaya mahsus olmak üzere bir yıla kadar
uzatabilir. Bu sürenin geçmesi ile her türlü talep hakkı düşer ve söz konusu
taşınmazlar genel hükümlere göre satılır.
Mülga 28.6.1966 tarihli
ve 766 sayılı Kanunun 37 nci maddesi gereğince konulan şerhler, bu
taşınmazların Kanunun 7 nci maddesinin
üçüncü fıkrasına göre satın alınmaması halinde, tapu idarelerince resen
kaldırılır."
BAŞKAN - Madde üzerinde
söz isteği?.. Yok.
Önerge yok.
17 nci maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.
18 inci maddeyi
okutuyorum :
MADDE 18. - 22.11.1984
tarihli ve 3083 sayılı Sulama Alanlarında Arazi Düzenlenmesine Dair Tarım
Reformu Kanununun 7 nci maddesinin ikinci fıkrası aşağıdaki şekilde
değiştirilmiştir.
"Bu arazi, bu
Kanunun amaçları gözetilerek, uygulayıcı kuruluşça uygun görüldüğü takdirde;
satılmak, sınırlı ayni hak tesis edilmek, kiralanmak, 21.1.1998 tarihli ve 4325
sayılı Kanun amaçlarında kullanılmak veya kendilerine özel kanunlarla verilen
görev ve yetki içinde kullanmaları şartı ile kamu kuruluşlarına tahsis edilmek
üzere, Hazinenin tasarrufuna bırakılabilir."
BAŞKAN - Madde üzerinde,
Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına, Muğla Milletvekili Sayın Gürol Ergin.
Buyurun Sayın Ergin. (CHP
sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA GÜROL
ERGİN (Muğla) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Başkan, sayın
milletvekilleri; Çeşitli Kanunlarda ve Maliye Bakanlığının Teşkilat ve
Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılması Hakkında
Kanun Tasarısının 18 inci maddesi üzerinde görüşlerimizi açıklamak üzere
Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına söz almış bulunuyorum; sizleri ve Yüce Türk
Ulusunu kendi adıma ve Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına saygıyla
selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri,
tasarının 18 inci maddesiyle, 22.11.1984 tarihli ve 3083 sayılı Sulama
Alanlarında Arazi Düzenlenmesine Dair Tarım Reformu Kanununun 7 nci maddesinin
ikinci fıkrası değiştirilmektedir. Bu değişikliğin ne getirip ne götürdüğünü
anlayabilmemiz için, önce söz konusu yasanın amaçlarını saymak isterim.
Bu yasa, sulama alanları
ile Bakanlar Kurulu tarafından gerekli görülen alanlarda toprağın verimli
şekilde kullanılmasını, tarım üretiminin sürekli olarak artırılmasını, yeterli
toprağı bulunmayan ve topraksız çiftçilerin tarımsal aile işletmeleri
kurabilmeleri için devletin mülkiyetinde bulunan topraklarla
topraklandırılmasını, ekonomik üretime olanak vermeyecek ölçüde parçalanan
tarım topraklarının toplulaştırılmasını, tarım arazisinin ailenin geçimini
sağlamaya ve aile işgücünü değerlendirmeye yeterli olmayacak derecede
parçalanmasını ve küçülmesini önlemeyi amaçlamaktadır. Zorunluluk halinde ise
tarım arazisinin diğer amaçlarla tahsisi de bu yasayla düzenlenmektedir.
Kısaca, bu yasanın ana amacı, tarım topraklarının en verimli biçimde
kullanılmasını sağlamak, tarımsal üretimi artırmak, topraksız ve az topraklı
köylüleri topraklandırıp çiftçi yapmaktır. Bu nedenle, anılan yasanın 10 uncu
maddesiyle, dağıtım yoluyla aldığı toprağı özürsüz olarak üç yıl yasanın
öngördüğü biçimde işlemeyenlerden geri alınmaktadır. 11 inci maddesiyle, bu
yasaya göre dağıtılan topraklar bölünememektedir; miras hükümleri dışında
başkasına devredilememektedir; çiftçilikten herhangi bir nedenle vazgeçmek
isteyenler, iktisap ettikleri toprakları, yasaya uygun değerlendirilebilmesi
için, uygulayıcı kuruluşa iade etmektedir. 19 uncu maddede de "uygulama
alanlarında bulunan tarım arazisi zorunlu nedenler olmadıkça tarım dışı amaçla
kullanılamayacak" denilmektedir.
Burada iki konuya
dikkatinizi çekmek isterim değerli milletvekilleri: Bu yasanın ana amacı, tarım
topraklarını kıskanç bir şekilde koruyup kollamak, ama, varlıksız Türk insanını
da varlık sahibi yapabilecek bir çiftçi konumuna getirmektir. Tasarıyla
değiştirilmek istenilen 7 nci maddenin ikinci fıkrası, var olan yasada
"gerektiğinde bu arazi, kendilerine özel kanunlarla verilen görev ve
yetkileri içinde kullanımları şartıyla diğer kamu kuruluşlarına tahsis edilmek
üzere, Hazinenin tasarrufuna bırakılabilir" denilmektedir. Var olan yasa,
bu toprakların, ancak ve kendilerine verilen görevler çerçevesinde kullanmaları
koşuluyla diğer kamu kuruluşlarına verilebileceğini söylemekte. Hükümet
tarafından hazırlanan -ancak, şu anda önümüze gelen değil, hükümet tarafından
hazırlanan- tasarıda ise, burada bir değişiklik yapılarak, var olan yasada
bulunmayan "satılma, sınırlı aynî hak tesis etme ve kiralama"
ifadelerine yer verilmekte, var olan yasada Hazineye verilen yalnızca kamu
kuruluşlarına tahsis etme yetkisi, kamu kuruluşları dışına, yani özel mülkiyete
doğru da genişletilmektedir.
Ancak, hükümetin
hazırladığı tasarıda, özel mülkiyete konu edilebilecek araziler;
1-Tarım reformu amacıyla
kullanılamayacak nitelikte araziler olarak belirlenmiştir.
2- Dördüncü sınıftan
yukarıda olup, bitkisel üretim yapılmadığı belirlenen araziler olarak
belirtilmiştir.
Bu iki husus da, kabul
edilebilir hususlardır; ancak, Türkiye Büyük Millet Meclisinde, bugün önümüze
gelen şekliyle tasarının bu fıkrası öyle değiştirilmiştir ki, bu iki husus da
ortadan kaldırılmıştır. Bugün gelen biçimiyle, bu tasarıda, hangi nitelikte
arazi olursa olsun, bütün tarım arazileri...
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Son cümlenizi
rica edeyim efendim.
GÜROL ERGİN (Devamla) -
Tabiî efendim.
Tekrar ediyorum; bugün
önümüze gelen şekliyle, bu arazilerin, ne bu kuruluş tarafından kullanım
amaçlarına uygun kullanılıp kullanılmayacağı dikkate alınmakta ne de arazinin
sınıfı dikkate alınmaktadır.
Birinci, ikinci sınıf
sulanan tarım toprakları dahil, bu kanunun amacına hizmet etmesi gereken bütün
topraklar, tarımdışı amaçla kullanılmak üzere ve ilgili kurum tarafından
Hazineye devredilebilecektir; son derece yanlıştır.
Tasarı, bu haliyle kabul
edildiği takdirde, sulanan alanlarda, Tarım Reformu Yasası da, bunun Genel
Müdürlüğü de üzerindeki bütün yetkileri kaldırıp atmış olmaktadır. Bugün, bu
yasadan ötürü, toprak bekleyen insanlara verilecek bir karış toprak kalmayacak,
topraklar tamamen tarımdışı amaçla ve tarıma hizmet etmeyen amaçla kullanılır
duruma gelecektir.
Değerli arkadaşlarım,
oysaki, yalnız bu yasa değil, tarıma ilişkin bütün mevzuat, yasal mevzuat,
birinci, ikinci sınıf tarım topraklarının tarımdışı amaçla kullanılmayacağını
amirdir. Özellikle, Tarım Arazilerinin Korunması ve Kullanılması Yönetmeliğine
bakıldığı zaman, birinci sınıf, ikinci sınıf tarım arazilerinin bu
yönetmelikteki amacı dışında kullanılamayacağı, bu yönetmeliği Tarım
Bakanlığının yetki ve sorumluluğunda değerlendirildiği ifade edilir.
BAŞKAN - Efendim, son
cümlenizi alacağım; sürenizi çok aştınız.
GÜROL ERGİN (Devamla) -
Teşekkür ederim.
Değerli arkadaşlarım,
biraz önce burada söyledim, Güneydoğu Anadolu Bölgemiz, topraksız çiftçinin en
yoğun olduğu bölge ve bu yasa da, en fazla Güneydoğu Anadolu Bölgesinde
kullanım amacıyla çıkarılmış yasadır; takdir sizindir, ister bu toprakları
tarım dışındaki insanlara verin isterse gereksinim duyan Türk köylüsüne verin
de onu çiftçi yapın, insan gibi yaşam koşullarına ulaştırın.
Hepinize saygılar
sunarım. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederim
Sayın Ergin.
MALİYE BAKANI KEMAL
UNAKITAN (İstanbul) - Sayın Başkan, madde üzerinde bir açıklama yapmak
istiyorum.
BAŞKAN - Sayın Maliye
Bakanımız madde üzerinde bir açıklama yapacaklar.
Buyurun efendim. (AK
Parti sıralarından alkışlar)
MALİYE BAKANI KEMAL
UNAKITAN (İstanbul) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; sözlerime
başlarken hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Burada konuşulan kanunda
oldukça yenilikler getiriyoruz. Bu yenilikleri niçin getiriyoruz; bu
yenilikleri, milletimizin karşılaştığı problemleri çözmek için getiriyoruz,
milletin, memleketin önünü açmak için getiriyoruz; fakat, burada yapılan bazı
açıklamalarda, sanki tam tersine yapılıyormuş gibi bir durum hâsıl oluyor; onun
için, bazı şeyleri benim açıklığa kavuşturmam icap ediyor ve bunları açıklarken
de, bunları söylerken de "demagoji yapıyor" diye nitelendiriliyor; bir
defa, onu şiddetle reddediyorum, ben demagoji yapmıyorum; bu bir.
İkincisi, biz, halkın
içerisinden, halkın problemlerini bilerek geliyoruz ve bu problemleri çözmek
için geliyoruz.
FERİDUN FİKRET BALOĞLU
(Antalya) - Biz nereden geliyoruz?!
MALİYE BAKANI KEMAL
UNAKITAN (Devamla) - Masa başından devlet idare edilmez. (AK Parti sıralarından
alkışlar)
Bakın, dedik ki;
vatandaş, çiftçi, köylü, devletin hazinesine ait olan toprağı sürüyor,
kullanıyor, senelerce kullanmış ve şimdi, bunu kendisine satmak istiyoruz,
satalım; o da "ben, bunun tapusunu alayım da, burası benim diye
çalışayım" diyor. Önünü açmak için, bu vatandaşın, o toprağı, daha iyi,
bilerek kullanmasını sağlamak için getirdiğimize, ille bir kısıtlama
istiyorlar; efendim, sulu tarımda 40, kuru tarımda 100 dönüm olsun diyorlar.
Eskiden bu böyleydi, bunu değiştiriyoruz biz. Neden değiştiriyoruz; sulu
tarımda kullandığı arazi 45 dönüm veyahut da kuru tarımda 120 dönüm; 100
dönümünü satacaksın, 20 dönümünü bırakacaksın; bu ne mantık yani?! Niye
bırakacağım, vereyim 120 dönümünü birden; satayım ona, tapusu da ona ait olsun,
daha rahat, daha güzel kullanılsın. Sonra, bütün dünyada artıbiliniyor ki,
topraklar ne kadar bölünürse, verimlilik o kadar azalıyor. Şimdi, bunu tekrar
sınırlandırmanın bir âlemi yok. Sınırlandırılmasın bu, rahat rahat, vatandaşın
da önünü açalım, memleketin de önünü açalım, tarımın da önünü açalım demek,
demagoji mi oluyor yani?!
İkinci husus, toprak ve
tarım reformuyla ilgili olarak... Bazı yerlerimiz var ki, toprak ve tarım
reformunun kapsamı içerisinde; fakat, bütçede, Plan ve Bütçe Komisyonunda uzun
uzun bunları konuştuk ve ilgili teknokrat arkadaşlardan, bürokrat arkadaşlardan
bilgi de aldık. Mesela, Urfa'nın her tarafı bu kanun kapsamına alınmış. Şimdi,
Urfalılar... Doğru dürüst bir fabrika kurulamıyor; falan yere kurulacak
"yok, kuramazsın" neden "efendim, orası toprak ve tarım reformuna
ait, sen kuramazsın." Yani, sanayileştirmeyecek miyiz bu memleketi?!
NURİ ÇİLİNGİR (Manisa) -
Sayın Bakan, tarım arazilerine sanayi mi kuracaksınız?
MALİYE BAKANI KEMAL
UNAKITAN (Devamla) - Tamam, tarım arazisini gözümüz gibi koruyalım, ben onunla
beraberim; fakat, Toprak veTarım Reformu Genel Müdürünü bizzat getirdik,
komisyonda dinledik, diyor ki: "Efendim, ben kanuna göre dağıtıyorum, dağıtıyorum,
dağıtılmayacak ufak topraklar kalıyor; onlar kullanılamıyor, kalıyor; bunların
ekonomiye kazandırılması lazım." Şimdi, tatbikattan geldiğimiz için,
aradaki fark bu oluyor işte.
FERİDUN FİKRET BALOĞLU
(Antalya) - Neyin tatbikatından geliyorsunuz, biz çiftçiyiz, bize çiftçiliği mi
öğreteceksiniz?!
MALİYE BAKANI KEMAL
UNAKITAN (Devamla) - Yani, kitabı okursan, tamam; ama, tatbikattan gelirsen, iş
değişik. Arkadaş, Urfa'nın da önünü açacağız, sanayileşmenin de önünü açacağız,
tarım arazilerini de koruyacağız... Neyle olur; o, işte bu değişikle olur.
Bunu yaparsak, milletin
önünü açmış olacağız. Yoksa, bunu yaptığımızdan dolayı tarım arazilerini
katlediyoruz, onları kullanılamaz hale getiriyoruz; böyle bir şey asla ve kata
mevcut değildir. Burada getirdiğimiz değişikliklerin tamamı, pratik hayattan aldığımız
tecrübelerin neticesinde, halkın problemlerini çözmek için getirdiğimiz
değişikliklerdir.
Ben, bunları bilginize
arz etmek için geldim. Beni dinlediğiniz için hepinize teşekkür ediyorum.
Saygılar sunuyorum
efendim. (AK Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederim
Sayın Bakan.
Şahsı adına, Muğla
Milletvekili Sayın Gürol Ergin; buyurun.
GÜROL ERGİN (Muğla) -
Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; biraz önce Sayın Bakanım şu cümleleri
söyledi, dedi ki: "Tarım Reformu Genel Müdürümüzü getirdik, dinledik, dedi
ki: 'Bizim yaptığımız uygulama sırasında çok küçük parçalar kalıyor, bunları
bir şekilde değerlendiremiyoruz.' Onları değerlendirebilelim diye bu
değişikliği getirdik."
Sayın Bakan ya tasarının
son şeklini okumamış ya da tasarının Bakanlar Kurulundan gelen ilk şekli
aklında kalmış. Sayın Bakanım, Bakanlar Kurulundan gelen şeklinde sizin
dediğiniz aynen var. Şöyle deniliyor: Tarım Reformu Genel Müdürlüğünün, yani
uygulayıcı kuruluşun kullanamadığı, değerlendiremediği topraklar ile bir de
dördüncü sınıftan yukarıda olup, ayrıca üzerinde bitki yetiştirilmediği
belirlenen alanlar şu şu şekilde satılır, kiralanır vesaire...
Ben, konuşmamda onu
söyledim, bu hususlar kabul edilebilir hususlardır dedim; ama, bugün
Meclisimizin önüne gelen bu değil. Meclisimizin önüne gelen bunun tamamen aksi.
Bu iki husus da orada yok, orada hiçbir açıklama yok. Yalnızca "bu kanun
hükümlerine uygun olmak koşuluyla ve uygulayıcı kuruluş tarafından kabul
edildiği takdirde, bu topraklar satılır, kiralanır, üzerinde sınırlı aynî hak
tesis edilir" deniliyor.
MALİYE BAKANI KEMAL
UNAKITAN (İstanbul) - Tamam işte.
GÜROL ERGİN (Devamla) -
Değerli arkadaşlarım, bunun, diğeriyle, Bakanlar Kurulundan getirilenle hiçbir
benzerliği yok. Bu, şu anlama geliyor: Toprak ve Tarım Reformu Genel
Müdürlüğünün uygulamaya konu olan alanlarının hepsi, ama, istisnasız hepsi, bu
maddeyle, tarımdışı amaçla satışa, kiralamaya, üzerinde sınırlı aynî hak
kurmaya hazır hale getiriliyor. Lütfen, farkı biz fark etmiyoruz şeklinde
algılamayın, biz fark ediyoruz; ama, siz fark etmiyorsanız, size fark ettirmek
istiyoruz. Buna rağmen de aksini yapacaksanız, yanlış yaparsınız diyoruz; bizim
dediğimiz budur. (CHP sıralarından alkışlar)
İkincisi, küçük
topraklar-büyük topraklar... Değerli arkadaşlarım, burada sosyal devlet amacı
güdülmüştür. Hiç toprağı olmayana 40 dönüm toprak verirseniz, insan gibi
yaşamanın ilk adımını attırırsınız; ama, 50 dönüm toprağı olana 1 000 dönüm
toprak verirseniz, onun refahını artırırsınız; bu farka da dikkatinizi çekerim.
Bu devlet, sosyal devlet
olarak kalmak zorundadır; ulusal geliri bellidir, kişi başına düşen geliri
bellidir, insanların hangi çöplükten, neyi topladığı da bilinmektedir. Bu
bakımdan, bu insanlara sahip çıkmak, elbette bizim, ama, bizden çok hükümetin
görevi olmalı; bu durum sizin uykularınızı kaçırmalı. Neyi, nasıl bu fukara
halkın elinden alırız düşüncesi değil, bu fukara halka neyi, nasıl veririz
düşüncesi uykularınızı kaçırmalı. (CHP sıralarından alkışlar)
Siz, milletin önünü
açmıyorsunuz, millet olarak kabul ettiğiniz bir avuç insanın önünü sınırsız
açıyorsunuz; ama, büyük çoğunluğuyla milletin önünü tıkıyorsunuz,
tıkıyorsunuz... (CHP sıralarından alkışlar)
ŞÜKRÜ ÜNAL (Osmaniye) -
Yok canım!..
GÜROL ERGİN (Devamla) -
Gelelim, mazot... Dün burada Sayın Bakan söyledi de, yanıt vermek durumunda
kaldım, vermeyecektim aslında. Mazot konusunda gerçeği ifade etmediniz Sayın
Bakan. Siz, getirdiğiniz düzenlemeyle "1 dekarda 8 litre mazot
harcanır" diyorsunuz. Tarımdan anlayan kuşbeyinli bir kişi bile, 1 dönümde
en az 15 litre, ama, şekerpancarında 90 litre mazot harcandığını bilir (CHP
sıralarından alkışlar) ve şu anda siz, bu yıl vermeniz gereken doğrudan gelir desteğinin
yüzde 60'ını alamayan 15 ile, bir kuruş vermediniz. Biri de, benim içinden
geldiğim Muğla'dır. Onu vermediniz; fakat, mazot desteği sözü verildi ve yerine
getirildi imajını ortaya koyabilmek amacıyla da "mazot desteği" adı
altında güya bir miktar parayı verdiniz. Nerede?!. 2002'nin doğrudan gelir
desteği yok daha ortada, 2003'ten millet zaten vazgeçti.
Onun için, değerli
arkadaşlarım, hepimiz gerçekleri konuşacağız, bu Yüce Türk Ulusuna gerçekleri
söyleyeceğiz, hepimiz onun için uykusuz kalacağız.
Şimdi, değerli
arkadaşlarım, biz fabrika kurulmasın demiyoruz.
SALİH KAPUSUZ (Kayseri) -
Çok yanlış bir konuşma bu...
GÜROL ERGİN (Devamla) -
Lütfen...
Biz, fabrika kurulmasın
demiyoruz. Elbette, fabrika dumanlarının tüttüğü bir ülke istiyoruz; ama, tarım
toprakları pahasına değil...
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Ergin,
biraz önce konuşmanız sırasında "kuşbeyinli" tabirini kullandınız...
GÜROL ERGİN (Devamla) -
Ama, bakın, tarımdan anlayanlar için dedim, anlamayanlar için bir sözüm yok..
BAŞKAN - Sayın Ergin,
bakın, Başkanlık kürsüsünden ben hitap ediyorum. Sizin...
GÜROL ERGİN (Devamla) -
Peki, Sayın Başkan, sözümü geri alıyorum.
BAŞKAN - Evet, teşekkür
ederim.
Zabıtlara geçsin.
Cümlenizi tamamlamak
üzere, mikrofonunuzu açıyorum.
GÜROL ERGİN (Devamla) -
Bir cümleyle tamamlıyorum. Ölçek ekonomisini Sayın Bakan kadar bizler de
biliyoruz ve tarımda da ölçek ekonomisi olduğunu biliyoruz. Türkiye'de sınırını
bilmediği topraklarda tarım yapma olanağı, hiç kimse için yoktur. Prodüktif,
rantabl tarım alanları da yapılmıyor arkadaşlar, mümkün değil.
Ben demiyorum ki,
herkesin toprağı 5 dönüm, 10 dönüm olarak kalsın; ama, insanlarımızı, eğer hiç
toprakları yoksa, karnını doyuracakları kadar toprak sahibi yapmak, muhalefet
olarak bizim, iktidar olarak daha çok sizin görevinizdir diyorum.
Saygılar sunuyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederim
Sayın Ergin.
Madde üzerinde 1 adet
önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan
tasarının çerçeve 18 inci maddesiyle değiştirilen 22.11.1984 tarihli ve 3083
sayılı Sulama Alanlarında Arazi Düzenlenmesine Dair Tarım Reformu Kanununun 7
nci maddesinin ikinci fıkrasının aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve
teklif ederiz.
Mustafa Özyürek |
Gürel Ergin |
Ali Cumhur Yaka |
|
|
Mersin |
Muğla |
Muğla |
|
Ali Kemal Deveciler |
|
Mehmet Akif Hamzaçebi |
|
Balıkesir |
|
Trabzon |
"Tarım reformu
uygulamaları sonucu, bu amaçla kullanılmayacak durumdaki araziyle uygulayıcı
kuruluş tarafından yapılacak arazi sınıflaması sonucu belirlenen ve dördüncü
sınıftan yukarıda olup bitkisel üretimde kullanılmayan arazi; satılmak, sınırlı
aynî hak tesis edilmek, kiralanmak veya 21.1.1998 tarihli ve 4325 sayılı Kanun
amaçlarında kullanılmak üzere hazinenin tasarrufuna bırakılabilir."
BAŞKAN - Komisyon
katılıyor mu?..
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
BAŞKANVEKİLİ MEHMET ALTAN KARAPAŞAOĞLU (Bursa) - Katılmıyoruz efendim.
BAŞKAN - Hükümet
katılıyor mu?
MALİYE BAKANI KEMAL
UNAKITAN (İstanbul) - Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN - Önerge sahipleri
önergelerini açıklayacaklar mı, gerekçeyi mi okuyalım?
GÜROL ERGİN (Muğla) -
Gerekçeyi okutalım.
BAŞKAN - Gerekçeyi
okutuyorum efendim:
Gerekçe :
Anılan maddeyle 3083
sayılı Sulama Alanlarında Arazi Düzenlenmesine Dair Tarım Reformu Kanununun 7
nci maddesi değiştirilmektedir. Hükümet tasarısında, dördüncü sınıftan yukarıda
olup, bitkisel üretimde kullanılmadığı belirlenen arazi için düzenleme
yapıldığı halde komisyonda kabul edilen şekilde arazi sınırlaması konusunda bir
ayırım yapılmayıp, tarımsal arazilerin tamamının satılması, sınırlı aynî hak
tesis edilmesi ve kiralanması olanağı getirilmektedir.
Madde, 3083 sayılı
Kanunun temel kabulünü değiştirmekte ve verimli tarım arazilerinin, hiçbir
sınır getirmeden, tarım dışı amaçlarla
kullanılmasının önünü açmaktadır. Amaç, sanayi yatırımları için arazi temini
ise bu daha sınırlı bir düzenlemeyle yapılabilirdi. Düzenleme, tarımın teşviki
konusunda bir geri adım niteliği taşımaktadır.
Önergeyle, dördüncü
sınıftan yukarı arazilerin 4325 sayılı Kanun amaçlarında kullanılabilmesi
olanağı getirilmektedir.
BAŞKAN - Komisyonun ve
Hükümetin katılmadığı, gerekçesini okuttuğum önergeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmemiştir.
18 inci maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
19 uncu maddeyi
okutuyorum :
MADDE 19. - 22.12.1934
tarihli ve 2644 sayılı Tapu Kanununun 35 inci maddesi aşağıdaki şekilde
değiştirilmiştir.
"Madde 35. -
Karşılıklı olmak ve kanunî sınırlamalara uyulmak kaydıyla, yabancı uyruklu
gerçek kişiler ile yabancı ülkelerde bu ülkelerin kanunlarına göre kurulan
tüzel kişiliğe sahip ticaret şirketleri, Türkiye Cumhuriyeti sınırları içinde
taşınmaz edinebilirler. Karşılıklılık ilkesinin uygulanmasında, yabancı
devletin taşınmaz ediniminde kendi vatandaşlarına veya yabancı ülkelerde bu
ülkelerin kanunlarına göre kurulan tüzel kişiliğe sahip ticaret şirketlerine
tanıdığı hakların, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarına veya ticaret şirketlerine
de tanınması esastır.
Türkiye Cumhuriyeti ile
arasında karşılıklılık olmayan devlet vatandaşlarının kanunî miras yoluyla
edindikleri taşınmazlar ile kanunî kısıtlamalara tâbi alanlardaki taşınmazlar,
intikal işlemleri yapılarak tasfiye edilir ve bedele çevrilir.
Yabancı uyruklu gerçek
kişiler ile yabancı ülkelerde bu ülkelerin kanunlarına göre kurulan tüzel kişiliğe
sahip ticaret şirketlerinin otuz hektardan fazla taşınmaz edinebilmesi Bakanlar
Kurulunun iznine tâbidir. Kanuni miras yoluyla intikal eden taşınmazlar için bu
hüküm uygulanmaz. Yabancı uyruklu gerçek kişilerin, kanunî miras dışında ölüme
bağlı tasarruflar yoluyla otuz hektardan fazla taşınmaz edinebilmesi de Bakanlar Kurulunun iznine bağlıdır. İzin
verilmez ise, fazla miktar tasfiye edilerek bedele çevrilir.
Yabancı uyruklu gerçek
kişiler ile yabancı ülkelerde bu ülkelerin kanunlarına göre kurulan tüzel
kişiliğe sahip ticaret şirketleri lehine, taşınmaz üzerinde sınırlı ayni hak tesis edilmesi halinde karşılıklılık
şartı aranmaz.
Kamu yararı ve ülke
güvenliği bakımından, bu maddenin uygulanmayacağı yerleri belirle-meye Bakanlar
Kurulu yetkilidir."
BAŞKAN - Madde üzerinde,
Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına İstanbul Milletvekili Sayın Birgen Keleş;
buyurun.
Süreniz 10 dakika.
BİRGEN KELEŞ (İstanbul) -
Sayın Başkan, kişisel söz hakkım da var...
BAŞKAN - Arzu ederseniz,
birleştirerek veririm efendim.
BİRGEN KELEŞ (İstanbul) -
Birleştirerek kullanmak istiyorum.
BAŞKAN - Arada söz talep
edilmezse, devam edersiniz efendim.
AK Partinin Grup adına
söz talebi olmazsa, elbette devam edeceksiniz.
Buyurun.
CHP GRUBU ADINA BİRGEN
KELEŞ (İstanbul) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; incelemekte olduğumuz
tasarının 19 uncu maddesiyle ilgili olarak, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına
söz almış bulunuyorum ve Yüce Meclise saygılar sunuyorum.
Hazine taşınmazlarının
tümünün en kısa sürede satılmasını hedef alan bir yasa tasarısını inceliyoruz.
Bu tasarı, daha önce, Adalet ve Kalkınma Partisi Hükümetinin Türkiye Büyük
Millet Meclisine sunduğu diğer tasarılara benzer bazı özelliklere sahiptir;
yeterince tartışılmadan, konuyla ilgili meslek odalarının, derneklerin ve sivil
toplum örgütlerinin uyarıları dikkate alınmadan hazırlanmıştır; bazı
maddelerinin geri çekilmesi de bunun bir kanıtıdır.
Anayasaya, yasalara,
uluslararası normlara ve taraftar olduğumuz, tarafı olduğumuz uluslararası
sözleşmelere aykırıdır ve kamu yararını tümüyle gözardı etmektedir.
Tasarı, sadece hazineye
ait taşınmazların satışlarının hızlandırılmasını ve kolaylaştırılmasını değil,
en kısa sürede elden çıkarılmasını hedef almaktadır; değiştirdiği maddeler
yerine de, kamu yararını gözardı eden, gelecek kuşakların ihtiyaçlarını dikkate
almayan, kuralsızlığı ve keyfîliği esas kılan bir düzen getirmektedir.
Sayın milletvekilleri,
öncelikle, 19 uncu maddeye geçmeden önce, tasarının ilginç bazı noktalarına
değinmek istiyorum. Tasarı, hazineye ait taşınmazların satış esas ve usulleri
ile rayiç bedel tespit etme yöntemini yürürlükten kaldırmakta ve bazı
satışların harca esas değer üzerinden yapılmasını öngörmektedir. Belediye
sınırları ve mücavir alan içerisindeki hazine arazilerinin imar planı
yapılmadan satılmasını öngörmesi ise, geleceğe dönük olarak çok sakıncalı sonuçlar
yaratabilecek niteliktedir. Ayrıca, tasarı, bir tür imar affı niteliğinde olan
bu uygulamanın, tek konut ve belirli büyüklüğün altındaki taşınmazlarla sınırlı
olmasını bile öngörmemiştir.
Oysa, hepimizin bildiği
gibi, gecekondu bölgelerinde bazı kişilerin, çok geniş arazileri çevirmeleri,
onun üzerinde 1'den fazla gecekondu yapmaları rant için söz konusudur; tek
gecekondusu olanla, bu tür arazileri çevirmiş olanları, yani, bir tür
"gecekondu mafyası" diye tanımlananları, aynı kefede
değerlendirmektedir.
Tasarının SİT'lerle
ilgili olan maddesi geri çekildiği halde, kısa sürede tekrar gündeme geleceğine
inanıyorum ve aynı hatanın, burada yapılan hataların tekrarlanmaması için ve
hükümetin tutumunu aydınlatıcı olduğu için birkaç noktaya da değinmek
istiyorum.
Bir defa, yapılaşmaya
açılmasında SİT alanlarının, özel kanunlarda ve devletin taraf olduğu
sözleşmelerde bulunan hükümlerin saklı olduğu belirtilmektedir; ama, değerli
arkadaşlarım, bu, göstermeliktir; çünkü, tasarıyla getirilen düzenleme, bu tür
hükümleri fiilen geçersiz kılacaktır. Kaldı ki, 4706 sayılı Kanunun 4/b
maddesinde yer alan, özel kanunların hükümlerine atıfta bulunan ifade,
tasarıyla madde metninden çıkarılmaktadır. Eğer, o hükümleri geçerli sayacaksanız,
niçin tasarıda çıkarıyorsunuz. Bu tür arazilerin satılması, tabiî, Anayasanın
169 ve 170 inci maddelerine aykırıdır. Kıyıların hiçbir şekilde mülkiyete konu
olmayacağı da tasarıda yer almamaktadır, bu da 43 üncü maddeye aykırıdır.
Yüzde 3'ün artırılacağını
sanıyorum bundan sonra gelen düzenlemede; ama, bu bile, uluslararası normlara,
sözleşmelere aykırıdır, Anayasanın 63 üncü maddesine de aykırıdır. Kaldı ki,
bir baskı unsuru olacaktır en ufak bir şekilde bir oran koysak bile ve birinci
derecede SİT alanlarını küçük oranla imara açsak bile. Nitekim, Plan ve Bütçe
Komisyonunda bile, pek çok arkadaşımız, bu oranın küçük olduğunu ve yükseğe
çıkılması gerektiğini tekrar tekrar gündeme getirmişlerdir.
Tasarının, hazineye ait
taşınmazların, ifraz, tevhit, tescil ve tespit işlemlerinde imar mevzuatının
dikkate alınmayabileceği yönündeki hükmü de çok sakıncalı bir hükümdür. Tarım
arazilerinin satışında, küçük tarım üreticilerinin yararına, 4070 sayılı Yasada
yer alan koşulların kaldırılması -biraz önce 14 üncü ve 15 inci maddeler
vesilesiyle tartıştık- çok zararlıdır ve tarım arazilerinin satılmasında
dikkate alınması gereken sosyal amacı ortadan kaldıracak niteliktedir;
Anayasanın 44 üncü maddesine de aykırıdır.
Sayın milletvekilleri,
tasarının 19 uncu maddesi, 1934 tarihli ve 2644 sayılı Tapu Kanununun 35 inci
maddesini değiştirmekte ve yabancılara, taşınmaz edinmede ve taşınmazlar
üzerinde sınırlı aynî hak tesisiyle sınırsız olanak sağlamaktadır. Tasarı, 19
uncu maddenin birinci fıkrasında, karşılıklılık ilkesine değinmektedir; ama,
hemen altındaki fıkralarla bu ilkeyi tümüyle geçersiz kılmaktadır. Tasarıyla,
diğer yasalarda var olan karşılıklılık ilkesi yürürlükten kaldırıldığı gibi,
yabancıların, Türkiye'nin her tarafında taşınmaz edinmeleri mümkün hale
getirilmektedir; çünkü, tasarıda, yabancı uyruklu kişiler ile yabancı ülkelerde
o ülkelerin kanunlarına göre kurulmuş olan tüzelkişiliğe sahip ticarî
şirketlerin lehine sınırlı aynî hak tesis edilmesi halinde, karşılıklılık
ilkesinin geçerli olmayacağı belirtilmektedir. Böylece de, sınırlı aynî hak
tesisi, yabancılara satılacak hazine arazilerinde karşılıklılık ilkesini
ortadan kaldırmaktadır; uygulamada geçersiz kılmaktadır.
Bu tasarıda yer alan 30
hektar sınırının, Bakanlar Kurulunun izniyle daha üst miktarlara çekilebileceği
de, yine, bu maddede belirtilmektedir.
Ayrıca, tasarının 3 üncü
maddesinin son bendinde de gördüğümüz üzere, hazine arazilerinin üzerinde,
örneğin devlet üretme çiftliklerinde 25 000 000 dolarlık yatırım yapan ve 100
kişi istihdam edenler, Türkiye'nin en önemli tarım arazilerini satın
alabileceklerdir.
Bunun yanında, tasarının,
çeşitli kanunların bazı maddelerini yürürlükten kaldıran 38 inci maddesiyle 442
sayılı Yasanın 87 nci maddesi de yürürlükten kaldırıldığı için, yabancıların,
sadece karşılıklılık ilkesi olmadan sınırsız taşınmaz mal elde etmeleri değil,
aynı zamanda, Türkiye'nin her yerinde taşınmaz elde etmeleri mümkün hale
gelmektedir. 38 inci madde, 2644 sayılı Tapu Kanununun 35 inci maddesini de,
belirttiğim gibi, yürürlükten kaldırmaktadır.
Sayın milletvekilleri,
aslında, sınırlı aynî hak tesis edilerek, yabancıların, Türkiye'nin her yerinde
sınırsız toprak edinmeleri, kısa bir süre önce kabul etmiş olduğumuz Doğrudan
Yabancı Yatırımlar Yasasında da yer almaktaydı. Doğrudan Yabancı Yatırımlar
Yasasının 3 üncü maddesinin (d) bendinde "yabancı yatırımcıların
Türkiye'de kurdukları veya iştirak ettikleri tüzelkişiliğe sahip şirketlerin,
Türk vatandaşlarının edinimine açık olan bölgelerde taşınmaz mülkiyeti veya
sınırlı aynî hak elde etmeleri serbesttir" denilmekteydi.
Doğrudan Yabancı
Yatırımlar Yasasında ise bu hak geliştirilmektedir. Sadece Türkiye'de şirket
kuran veya Türkiye'deki şirketlere iştirak edenler değil, başka ülke
vatandaşları, başka ülke uyruğunda olan kişiler ile başka ülkelerde o ülke
koşullarına ve kanunlarına göre şirket kuranlar da Türkiye'de...
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Keleş, bir
dakikanızı rica edeyim.
Şahsınız adına talep
ettiğiniz söz için de sürenizi veriyorum.
Buyurun.
BİRGEN KELEŞ (Devamla) -
... istedikleri her yerde sınırsız ve karşılıklılık ilkesine bağlı olmadan
taşınmaz elde edebileceklerdir.
Değerli arkadaşlarım,
oysa 2644 sayılı Tapu Kanununun 35 inci maddesi karşılıklılık ilkesine uyma
koşuluyla, yabancı gerçek kişilerin, Türkiye'de satınalma veya miras yoluyla
taşınmaz mal elde etmelerini mümkün hale getirmiştir; ancak tüzelkişiler bunun
dışında kalmıştır. Kaldı ki, yabancıların, Türkiye'de taşınmaz elde etmeleriyle
ilgili daha sonra çıkarılan 2 tane yasayı iptal eden Anayasa Mahkemesi
kararları ve Yargıtay kararı vardır ve bunlarda belirtildiği gibi, ülkede
yabancıların arazi ve emlak edinmesi, salt mülkiyet sorunu olarak
değerlendirilemez. Söz konusu kararda "satışın, yabancı ülke uyruğundaki
gerçek kişilere yapılması halinde, ileride satılan toprağın geri alınması söz
konusu olamayacaktır" denilmektedir. Çünkü, yabancılar, kendi
devletlerinin himayesinde olduğu için, böyle bir yola başvurulduğu takdirde,
devletler arasında sorun ortaya çıkabilecektir.
Değerli arkadaşlarım,
kaldı ki, Doğrudan Yabancı Yatırım Yasasıyla, yabancılarla ilgili sözleşmelerde
tahkim kabul edilmektedir; yani, daha önce imtiyaz sözleşmelerinde kabul etmiş
olduğumuz tahkimin sınırları genişletilmekte ve herhangi bir yatırım
sözleşmesinde de tahkime gidileceği kabul edilmektedir. Tahkime gidildiği
koşulda, kararın Türkiye yararına olacağını beklemek ise, çok gerçekçi bir
davranış biçimi değildir.
Ayrıca, yabancıların
şirketlerini, sadece özel sektör olarak görmemek lazımdır. Yabancı ülkeler,
KİT'ler kanalıyla, kendi KİT'leri kanalıyla, kendi tüzelkişilerinin ortağı
olarak da Türkiye'de toprak satın alabilirler. Anayasaya göre ise, yabancı
ülkelerin, Türkiye'de, Türkiye Cumhuriyeti sınırları içerisinde taşınmaz mal
edinmelerine izin verme açısından, hiçbir organ yetkili olamaz. Böyle bir
yetkinin kullanılması Anayasanın 3 üncü maddesine ve başlangıç bölümüne
aykırıdır.
Sayın milletvekilleri,
tasarıda, geniş kesimleri ilgilendiren ve sakıncalı sonuçlar yaratacak olan
başka hükümler de vardır. Örneğin, mera olarak tahsis edilecek yerlerin Mera
Komisyonu tarafından değil de, Maliye Bakanlığının uygun görüşü alınarak
belirlenmesi. Ayrıca, 38 inci maddede çok temel iki yasanın kaldırılması çok
sakıncalıdır ve ileride, Türkiye'yle ilgili olumsuz gelişmelere yol açacak
niteliktedir.
Sayın milletvekilleri,
Maliye Bakanının geçen gün yaptığı itiraflar, tasarının daha çok kimlere
yarayacağı konusunda da ipuçları vermektedir. İktidar Partisi üyeleri,
Cumhuriyet Halk Partisi, meslek odaları ve sivil toplum örgütleri tarafından,
iyi niyetle yapılan uyarı ve katkıları dikkate almadıkları için ve bunu tekrar
tekrar gösterdikleri halde, ben, gene de bazı noktalara dikkat çekmek
istiyorum.
Hazine taşınmazlarının
bir an önce elden çıkarılmasını bir amaç olarak benimsemek, birinci derece SİT
alanlarını yapılaşmaya açmak -kısa bir süre sonra geleceğinden emin olduğum
için burada yineliyorum- belediye sınırları içinde ve mücavir alanlardaki taşınmazları
imar planı olmadan satmak, hazine taşınmazlarını satarken, çiftçilik ve
hayvancılıkla uğraşan dargelirlilerin durumlarını ihmal etmek, kamu yararını ve
gelecek kuşakların gereksinimlerini tümüyle gözardı etmek, yabancılara toprak
satışını, gerçek kişiler ve tüzelkişiler için sınırsız ve karşılıksız hale
getirmek, fevkalade sakıncalı ve ağır sonuçlar yaratacak düzenlemelerdir.
Değerli arkadaşlarım,
yabancılara toprak satışı işinin fevkalade önemli olduğunu düşünüyorum; çünkü,
bu madde, tasarıda olduğu şekliyle yasalaştığı takdirde, farkında bile olmadan,
pek çok önemli, stratejik yerlerimizin başkalarının eline geçtiğini görürüz ve
ondan sonra da hayretler içinde kalmaktan başka bir şey yapamayız. Başka
ülkelerdeki düzenlemeler, işletmelerin, yabancıların satın aldıkları araziler
üzerinde kurulmasına dönüktür ve bunun örnekleri çok yakınımızdadır.
Uyarılarımızın, hiç
değilse, bu kez, iş işten geçmeden dikkate alınmasını diliyorum ve Yüce Meclise
saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederiz
Sayın Keleş.
Madde üzerindeki söz
istekleri tamamlanmıştır.
Maddeyle ilgili bir
önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan
tasarının 19 uncu maddesinin tasarı metninden çıkarılmasını arz ve teklif
ederiz.
|
Mustafa Özyürek |
Gürol Ergin |
Birgen Keleş |
|
Mersin |
Muğla |
İstanbul |
|
Halil Akyüz |
|
Yakup Kepenek |
|
İstanbul |
|
Ankara |
BAŞKAN - Komisyon
önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
BAŞKANVEKİLİ MEHMET ALTAN KARAPAŞAOĞLU (Bursa) - Katılmıyoruz efendim.
BAŞKAN - Hükümet önergeye
katılıyor mu?
MALİYE BAKANI KEMAL
UNAKITAN (İstanbul) - Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN - Önerge sahipleri
söz istiyor mu; yoksa, gerekçesini mi okuyalım?
BİRGEN KELEŞ (İstanbul) -
Gerekçe okunsun Sayın Başkan.
BAŞKAN - Gerekçeyi
okutuyorum:
Gerekçe:
Tasarının 19 uncu
maddesi, yabancı gerçek ve tüzelkişilerin Türkiye Cumhuriyeti sınırları içinde,
her yerde ve sınırsız olarak arazi edinmesine imkân vermektedir. Bunun doğru
olmadığını, Tapu Kanununun 35 inci
maddesi ile Köy Kanununun 87 nci maddesinin korunması gereklidir.
BAŞKAN - Sayın
milletvekilleri, Hükümetin ve Komisyonun katılmadığı, gerekçesini dinlediğimiz
önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Önerge kabul
edilmemiştir.
19 uncu maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.
20 nci maddeyi okutuyorum
:
MADDE 20. - 8.9.1983
tarihli ve 2886 sayılı Devlet İhale Kanununun 51 inci maddesinin birinci
fıkrasının (h) bendi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
"h) Hazinenin veya
Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğünün mülkiyetinde veya Devletin hüküm ve
tasarrufu altında bulunan yerlerdeki baraj, dalyan, voli yerleri, göller,
havuzlar, nehirler ve nehir ağızlarındaki av yerleri ile deniz ve iç sularda
belirlenmiş yerlerdeki su ürünleri üretim hakkının, 22.3.1971 tarihli ve 1380
sayılı Su Ürünleri Kanununa göre il özel idarelerince kiraya verilmesi,"
BAŞKAN - Madde üzerinde
söz isteği?.. Yok.
Önerge yok.
20 nci maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.
21 inci maddeyi
okutuyorum :
MADDE 21. - 22.3.1971 tarihli ve 1380 sayılı Su
Ürünleri Kanununun 4 üncü maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
"Madde 4. -
Hazinenin veya Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğünün mülkiyetinde veya Devletin
hüküm ve tasarrufu altında bulunan yerlerdeki baraj, dalyan, voli yerleri,
göller, havuzlar, nehirler ve nehir ağızlarındaki av yerleri ile deniz ve iç
sularda belirlenmiş yerlerdeki su ürünleri üretim hakkı; öncelikle o yerde
kurulan, üyeleri beş yıldan az olmamak üzere üretim bölgesinde ikamet eden,
münhasıran su ürünü üretim ve pazarlaması ile iştigal eden kooperatif, kooperatif
birliği veya köy birliklerine başta
Çevre ve Orman Bakanlığı ile Kültür ve Turizm Bakanlığı olmak üzere ilgili
bakanlıkların görüşü alınarak Tarım ve Köyişleri Bakanlığınca tespit edilecek
esaslar dahilinde, 2886 sayılı Devlet İhale Kanunu esaslarına göre, gelirleri
kendilerine ait olmak üzere il özel idarelerince kiraya verilir.
Bu yerleri kiralayan
kooperatif, kooperatif birliği veya köy birlikleri bu haklarını başkalarına
devredemezler.
Kooperatif, kooperatif
birliği veya köy birlikleri tarafından kiralanmadığı takdirde bu üretim yerleri, ilgili bakanlıkların
görüşü alınarak, diğer talep sahiplerine 2886 sayılı Kanuna göre kiraya
verilir.
Kira şartnamelerinin
teknik şartları ve süreleri, su ürünü üretim yerlerinin özellikleri dikkate
alınarak ilgili bakanlıklarca tespit olunur."
BAŞKAN - Madde üzerinde,
Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına, Şanlıurfa Milletvekili Sayın Mehmet Vedat
Melik; buyurun efendim.
Süreniz 10 dakikadır.
CHP GRUBU ADINA MEHMET
VEDAT MELİK (Şanlıurfa) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 1380 sayılı Su
Ürünleri Kanununun 4 üncü maddesini
değiştiren çerçeve 21 inci madde üzerinde görüşlerimizi açıklamak üzere, Cumhuriyet
Halk Partisi Grubu adına söz almış bulunuyorum; bu vesileyle Yüce Meclisi
saygıyla selamlıyorum.
Değerli arkadaşlar,
Türkiye'nin belki petrolü yoktur; ama, suyu vardır; suyu da, sadece elektrik
üretiminde veya tarımsal sulamada değil, yoğun olarak su ürünleri üretiminde ve
buna bağlı olarak, bu ürünleri işleyecek sanayiin geliştirilmesi ve
dolayısıyla, istihdam olanaklarındaki önemi ve ağırlığı nedeniyle de, suya, hak
ettiği değeri eksiksiz vermeli, ondan gerekli yatırım ve emeği esirgememeliyiz.
Değerli milletvekilleri,
nüfus artış hızı oldukça yüksek olan ülkemizde, bütün iktidarlar tarafından,
ülkenin beslenme sorunlarını çözmek için, her zaman hayvancılık öne çıkarılmaya
çalışılmış; ancak, hepimizin bildiği gibi, hayvancılık sektörü, bırakın
ihracatı, ülkenin ihtiyaçlarını karşılamaktan da uzak bir noktada
bulunmaktadır. Halbuki, kamuya ait su kaynaklarımızın, 1380 sayılı Su Ürünleri
Yasası çerçevesinde, bilinçli ve konuya gerçekten önem veren bir yapılandırma
ve süreklilikle, ülkenin sosyal ve ekonomik sorunlarının çözümünde önemli bir
sektör oluşturabileceği kanaatindeyiz. Su ürünleri, ciddî bir yatırım ve
planlama yapılması durumunda, dün olduğu gibi bugün de ve gelecekte de, ülkemiz
ekonomisine sürekli girdi sağlayacak en önemli canlı kaynaktır.
Ülkemizdeki su ürünleri
üretiminin ortalama yüzde 82,2'si üç tarafımızdaki ve dört ayrı karakterdeki
denizlerden, yüzde 9,3'ü içsulardan ve yüzde 8,5'i yetiştiricilikten
sağlanmaktadır.
İkinci Dünya Savaşından
sonra, dünyada, su ürünleri sektöründe önemli gelişmeler olmuş, üretim,
artarak, 1997 yılında 122 000 000 tona ulaşmış ve bu miktarın yüzde 75,8'i
insan gıdası, yüzde 24,2'si balık unu ve yağı üretiminde kullanılmıştır. Ülkemizde
de, su ürünleri sektöründeki gelişmeler, dünyadaki gelişmelere paralel olarak,
İkinci Dünya Savaşı sonrası, 1988 yılına kadar üretimlerde artışla devam
etmiştir. 1988 yılında, 679 200 ton olan toplam üretim, maalesef azalarak, 1991
yılında 364 700 ton olmuş ve 1995 yılında 649 200 tona yükselmiş, 1998 yılında
ise, tekrar 543 900 tona düşmüştür. Aynı yıl, kişi başına 8,5 kilo su ürünleri
tüketilirken, dünya ortalaması 14 kilo olmuştur.
Değerli arkadaşlar, bu
alanda üretimin artırılması ve dünyanın gelişmiş ülkelerinde olduğu gibi önemli
bir sektör haline gelebilmesi için, mademki su ürünleri üretimi yapılabilecek
yerler belli bir merkezde değildir ve değişik özellikler arz etmektedir, o
halde, bu faaliyetlere mümkün olduğunca yerellik kazandırmak gerekir; çünkü, il
özel idarelerinin belirleyeceği yerel örgütlenmelerin kooperatifler veya köy
birlikleri olarak işin içinde olmaları, halk katılımcılığının ve demokrasinin
saydamlığının önemli gerekleri ve getirileri olarak halkın refahını artıracak
ekonomik ve sosyal faaliyetlerdir.
Değerli milletvekilleri,
şu anda görüşmekte olduğumuz tasarı maddesi, hazine ve Devlet Su İşlerinin
mülkiyetinde veya devletin hüküm ve tasarrufunda bulunan baraj, dalyan, voli
yerleri, göller, havuzlar, nehirler ve nehir ağızlarındaki av yerleri ile deniz
ve iç sularda belirlenmiş yerlerdeki su ürünleri üretim haklarını kiralama
yetkisinin Tarım Bakanlığından alınarak il özel idarelerine verilmesini
öngörüyor. Ayrıca, şu anda yürürlükte bulunan kanun maddesinde "söz konusu
yerlerin kiraya verilebilmesi için ilgili bakanlıkların görüşü alınarak"
ibaresi varken, tasarıda buna daha açıklık getirilerek, başta Çevre ve Orman
Bakanlığı ile Kültür ve Turizm Bakanlığı olmak üzere, ilgili bakanlıkların
görüşü alınarak, yine, Tarım ve Köyişleri Bakanlığının tespit edeceği esaslar
dahilinde ve 2886 sayılı Devlet İhale Kanununa göre, öncelikle su ürünleri
üretim ve pazarlamasıyla iştigal eden kooperatif, kooperatif birliği ve köy
birliklerine kiraya verilebilmesi sağlanmaktadır.
Değerli arkadaşlar, il
özel idarelerini yetki açısından ve malî açıdan daha güçlendirmek, yatırımcının
işlerinin daha hızlı yürümesini sağlamak için il özel idarelerinin gelirlerini
artırarak yerel hizmetlerin süratle yerine getirilmesi yönüyle, yukarıda bahsi
geçen yerlerin kiralanma yetkisinin Tarım Bakanlığından alınarak il özel
idarelerinin yetkisine bırakılmasını ve kiralama işlemlerinin 2886 sayılı Yasa
çerçevesinde yapılmasını olumlu buluyoruz; ancak, 1380 sayılı Yasanın 4 üncü
maddesindeki ilanı takip eden bir aylık süre içinde böyle bir talep vaki
olmazsa, söz konusu yerlerin tüzelkişilere kiralanabileceği ibaresinin
çıkarılmasını ve kira süresinin ilgili bakanlıklara bırakılmasını doğru bulmuyoruz.
Özellikle birçok barajın
proje ve inşa halinde olduğu ülkemizde her an yeni göller veya havuzlar
oluşabileceğinden, yöre halkının su ürünleri
yetiştiriciliğinin önemini anlaması veya ilgili müdürlüklerce kendilerine
tanıtılabilmesi, bu konuda teşvik edilmeleri ve malî açıdan bir araya
gelebilmeleri için, şu anda görüşmekte olduğumuz tasarı maddesinin, aynen 1380
sayılı Yasada olduğu gibi, ilanı takiben bir aylık süre verilmesini içermesinde
hiçbir sakınca olmadığı kanaatindeyiz.
Bu düşünceyi, bir
gözlemimi paylaşarak güçlendirmek istiyorum. Şanlıurfa'nın Fırat Nehri
kenarındaki ilçeleri Birecik ve Halfeti'de yıllardan beri çok küçük çapta
balıkçılık yapılagelmekteydi; ancak, bu faaliyetten elde edilen gelirle sadece
günlük ihtiyaçlar karşılanabiliyor, yaşam seviyesini, yaşam kalitesini
yükseltmek, çağdaş düzeye ulaşmak mümkün olmuyordu. Fırat Nehri üzerinde
yapılan Atatürk, Birecik ve Karkamış Barajlarıyla birlikte, o bölgede, yine, Şanlıurfa
İlinin Bozova İlçesinin de büyük ölçüde arazilerini içine alan çok büyük üç
baraj gölü oluşmuş ve Halfeti ilçe merkezinin bir kısmı ile birçok köy su
altında kalmıştır. İşte, ilkel şartlarda balıkçılık yapmaya çalışan yöre insanı,
hiç beklemediği ve bilmediği değişikliklerle karşı karşıya kalınca koşullara
uyum sağlamakta zorlanmış, malî ve teknik olarak mesleklerini sürdürmeleri
imkânsız hale gelmiştir. Kooperatif ve köy birlikleriyle ilgili yapılanmaya
sosyal ve kültürel açıdan hazır olmayan bu insanlar, baraj gölleri altında
kalan arazilerinin istimlak bedellerini de alamadıkları için, kişisel olarak,
balıkçılık veya su ürünleriyle ilgili herhangi bir yatırıma girişememişlerdir.
Örneğin, Halfeti ilçe merkezi ile Gözeli ve Savaşan Köyleri üç yıldır istimlak
bedellerini alamamışlardır; bu yüzden, kendi imkânlarıyla, çağdaş ölçülerde su
ürünü yetiştiriciliği yapmaları da mümkün değildir.
Değerli milletvekilleri,
ülkemizin her bölgesinde, Doğu Anadolu'da, Kuzey Orta Anadolu'da ve özellikle
Karadeniz Bölgesinde su ürünleri üretmeye uygun yüzlerce nehir vardır. Bu
nehirlerde her bölgeye özgü küçük üretim projeleri hayata geçirilerek, hem
istihdam sorunumuza çözüm olmak hem de özellikle küçük çocukların beyin
gelişmeleri için gerekli olan fosfor ihtiyacını temin edecek ürünler
yetiştirmek üzere organize edilebilir. Bu projeleri, o ilin tarım il müdürlükleri
üstlenmelidir.
Değerli arkadaşlar,
özellikle bu tür üretime yabancı olan insanları yerel örgütlenmelere
yönlendirmeye, teşvik etmeye bir süre ayırmak, yerinde bir davranış olacaktır.
İlanı takip eden bir ay içinde, kooperatif birliklerinin, köy birliklerinin
örgütlenme imkânı bulacaklarına inanıyorum.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Sözlerinizi
tamamlayın efendim.
MEHMET VEDAT MELİK
(Devamla) - Hemen bitiriyorum efendim.
Bu doğrultuda, söz konusu
yasa tasarısı maddesiyle ilgili olarak verdiğimiz değişiklik önergesinin
dikkate alınacağını umarak, yasa maddesine genelde olumlu baktığımızı tekrar
belirtir, hepinize saygılarımı sunarım. (Alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederim
Sayın Melik.
Madde üzerindeki
konuşmalar tamamlanmıştır.
Madde üzerinde 1 adet
önerge vardır; okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan
tasarının çerçeve 21 inci maddesinin -4 üncü madde- üçüncü fıkrasının aşağıdaki
şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
"Kooperatif,
kooperatif birliği veya köy birlikleri tarafından 1 ay içinde kiralanmadığı
takdirde bu üretim yerleri, ilgili bakanlıkların görüşü alınarak, diğer talep
sahiplerine 2886 sayılı Kanuna göre kiraya verilir."
M. Vedat Melik |
Hüseyin Ekmekcioğlu |
Atilla Kart |
|
|
Şanlıurfa |
Antalya |
Konya |
|
Hüseyin Özcan |
|
Haluk Koç |
|
Mersin |
|
Samsun |
BAŞKAN - Sayın Komisyon
önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ SABAHATTİN YILDIZ (Muş) - Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN - Hükümet önergeye
katılıyor mu?
MALİYE BAKANI KEMAL
UNAKITAN (İstanbul) - Katılmıyoruz efendim.
BAŞKAN - Efendim, önerge
sahipleri, gerekçeyi mi okutalım...
MEHMET VEDAT MELİK
(Şanlıurfa) - Gerekçeyi okutun Sayın Başkan.
BAŞKAN - Gerekçeyi
okutuyorum:
Gerekçe :
Yerel yatırımcıların
gerekli hazırlığı yapması, bu yönde yapılanmasına imkân tanınması amacıyla işbu
önerge verilmiştir.
BAŞKAN - Gerekçesini
dinlediğimiz ve Komisyon ile Hükümetin katılmadığı önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmemiştir.
21 inci maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler...
HALUK KOÇ (Samsun) -
Sayın Başkan, yoklama talebimiz vardı.
III. - YOKLAMA
BAŞKAN - Pardon.
Sayın arkadaşlarımız
İçtüzüğün 57 nci maddesi gereğince, yoklama yapılmasını talep ediyorlar. (AK
Parti sıralarından "oylamaya geçtiniz" sesleri)
Henüz geçmedim; bu
kararı, lütfen...
Şimdi, yoklama talebinde
bulunan sayın milletvekillerinin salonda bulunup bulunmadıklarını tespit
edeceğim:
Sayın Haluk Koç?..
Burada.
Sayın Nail Kamacı?..
Burada.
Sayın Osman Özcan?..
Burada.
Sayın Feridun Baloğlu?..
Burada.
Sayın Atilla Kart?..
Burada.
Sayın Hüseyin
Ekmekcioğlu?.. Burada.
Sayın Mehmet
Parlakyiğit?.. Burada.
Sayın Muhsin Koçyiğit?..
Burada.
Sayın Züheyir Amber?..
Burada.
Sayın Ramazan Kerim
Özkan?.. Burada.
Sayın Gürol Ergin?..
Burada.
Sayın Sedat Pekel?..
Burada.
Sayın Hakkı Ülkü?..
Burada.
Sayın Haşim Oral?..
Burada.
Sayın Oğuz Oyan?..
Burada.
Sayın Mustafa Özyürek?..
Burada.
Sayın Birgen Keleş?..
Burada.
Sayın Akif Hamzaçebi?..
Burada.
Sayın Abdulkadir Ateş?..
Burada.
Sayın Oya Araslı?..
Burada.
Yoklama için 5 dakika
süre veriyorum ve yoklama işlemini başlatıyorum.
(Elektronik cihazla
yoklama yapıldı)
BAŞKAN - Sayın
milletvekilleri, toplantı yetersayısı vardır.
VI. - KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
3. - Çeşitli Kanunlarda ve Maliye Bakanlığının Teşkilat ve
Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılması Hakkında
Kanun Tasarısı ile İçişleri; Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm; Tarım,
Orman ve Köyişleri; Çevre; Plan ve Bütçe Komisyonları raporları (1/602) (S.
Sayısı : 198) (Devam)
BAŞKAN - Şimdi, maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
22 nci maddeyi okutuyorum
:
MADDE 22. - 16.12.1960
tarihli ve 167 sayılı Yeraltı Suları Hakkında Kanunun 4 üncü maddesinin üçüncü
fıkrasının sonuna aşağıdaki cümleler eklenmiştir.
"Bu miktarı aşan
sular ile sulama, kullanma ve işlenerek veya doğal haliyle içme suyu olarak
satılmak üzere çıkarılan yeraltı suları, Hazinenin özel mülkiyetinde veya
Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan yerlerdeki kaynak suları, 2886
sayılı Kanun hükümlerine uyularak il özel idarelerince kiraya verilir. Tahsil
edilen kira gelirinden; yer altı veya kaynak suyunun çıktığı yer, köy sınırları
içinde ise o yerdeki köy tüzel kişiliğine %15, belediye sınırları içinde ise ilgili
belediyeye %25 oranında pay verilir."
BAŞKAN - Değerli
arkadaşlar, yine, Genel Kurulda fevkalade uğultu var, arkadaşlarımız yerlerine
otururlarsa daha iyi olur.
GÜROL ERGİN (Muğla) -
Yoklamada giriyorlar, madde görüşülürken çıkıyorlar.
BAŞKAN - Madde üzerinde
Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına, İzmir Milletvekili Sayın Hakkı Ülkü;
buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA HAKKI
ÜLKÜ (İzmir) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Çeşitli Kanunlarda ve
Maliye Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamede
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısının 22 nci maddesi üzerinde,
Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına söz almış bulunuyorum; hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
22 nci maddede,
arkadaşımızın demin ifade ettiği gibi "Bu miktarı aşan sular ile sulama,
kullanma ve işlenerek veya doğal haliyle içmesuyu olarak satılmak üzere
çıkarılan yeraltı suları, Hazinenin özel mülkiyetinde veya devletin hüküm ve tasarrufu
altında bulunan yerlerdeki kaynak
suları, 2886 sayılı Kanun hükümlerine uyularak il özel idarelerince kiraya
verilir. Tahsil edilen kira gelirlerinden, yeraltı veya kaynak suyunun çıktığı
yer köy sınırları içinde ise o yerdeki köy tüzelkişiliğine yüzde 15, belediye
sınırları içinde ise ilgili belediyeye yüzde
25 oranında pay verilir" denilmektedir.
Bir belediye eski başkanı
olarak, acısını da çok yaşadığımız için söylüyorum; gelecek günlerin ve 21 inci
Yüzyılın su savaşlarına yol açacağını söyleyen birçok otoritenin
söylediklerinden yola çıkarak, bu maddede caydırıcılık olsun diye "belediye
sınırları içinde ise ilgili belediyeye yüzde 25 oranında pay verilir"
ibaresi yerine "belediye ve mücavir alan sınırları içerisinde bu konunun
yetkilisi belediyedir ve su çıkarılması işi, Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğüne
bilgi verilerek, tümüyle belediyelerin yetkisinde olmalıdır" tümcesi
olmalıdır; çünkü, birçok kentte, belediye ve mücavir alan sınırları içerisinde
dileyenin dilediği zaman artezyen kuyusu açtığını, başka amaçlarla su
kullandığını ve o nedenle de, kentin yeraltı sularının tehlikeye girdiğini
biliyoruz. Bunun önüne geçilebilmesinin yegâne çaresi, belediyelerin yetkili
kılınmasıdır. Yetkili kılınması yetmez, belediyeler izin verdiği zaman, yetkili
organlarınca karara varıldığında, sattığı sudan yüzde 50 oranında pay alır
ifadesi konulmalıdır. Zaten, bu konuda da bir önerge vermiş bulunmaktayız.
22 nci maddenin
düzenlenmesi bu şekilde olursa, belediyeler, kendi mücavir alanlarında ve kendi
sınırlarındaki yeraltı sularını yine kendileri kontrol edeceğinden dolayı,
yeraltı sularına hâkim olacaklardır. Böylece, yeraltı sularının kullanımı
belediye başkanları tarafından, belediyelerin yetkili organları tarafından
kontrol edileceğinden, sürekli olarak halkın yararına kullanılacaktır.
Ben biliyorum ki, kendi
ilçemde, yani, Aliağa'da, mücavir alanlarda var olan sanayi işyerleri,
belediyeden izin almadan su kullandıkları için, belediye su kullanımında
yetersiz kalmakta ve 20 kilometre öteden su getirmek zorunda kalmaktadır.
Ayrıca, demir çelik
fabrikaları, yeraltı sularının kullanımında ne belediyeye ne de bir başka
kuruma herhangi bir para ödememektedirler. Bu da gösteriyor ki, suların
kontrolü, mücavir alanlar da dahil olmak üzere, yerel yönetimlere bırakılmalıdır,
payı da yüzde 50 oranında olmalıdır.
22 nci madde konusunda
bunları söyledikten sonra, tasarının geneli hakkında birkaç cümle sarf etmek
istiyorum. Doğal SİT alanlarının tarifini hepimiz biliyoruz; ama, hatırlatmakta
yarar var diye düşünüyorum. Doğal SİT alanının tarifi yapılırken "bilimsel
muhafaza açısından evrensel değeri olan, ilginç özellik ve güzelliklere sahip
olan ve ender bulunması nedeniyle kamu yararı açısından mutlaka korunması
gerekli olan alanlar" diye tanımlanmıştır. Buna göre, ülkemizde doğal SİT
alanlarını, kürsüden defalarca tarif eden arkadaşlarımız oldu metrekare olarak,
dekar olarak, hektar olarak; onları tekrarlamaya gerek yok; ama, doğal SİT
alanlarının ne anlama geldiği ortadayken, bu tariften yola çıkılırsa ve bizim
de bazı uluslararası sözleşmelere imza attığımız düşünülürse, doğal SİT
alanlarında yapılaşmanın yüzdesinin bu Meclis tarafından konuşulmasının dahi
doğru olmadığını düşünüyorum.
Doğal SİT alanlarıyla
ilgili, imzaladığımız uluslararası sözleşmeler nelerdir denilirse, şunları da
alt alta sıralamak mümkündür :
Ramsar Sözleşmesi;
özellikle Su Kuşları Yaşama Ortamı Olarak, Uluslararası Öneme Sahip Sulak
Alanların Korunmasına Dair Sözleşme.
Paris Sözleşmesi.
Barselona Sözleşmesi.
Bern Sözleşmesi.
Bükreş Sözleşmesi.
Bütün bunlar, doğal SİT
alanlarının korunmasını gerektiren evrensel sözleşmelerdir. Burada, Avrupa
Birliği uyum yasaları çıkarılmak istenirken, hep Avrupa Birliğine uyum adı
altında, evrensel hukuk kurallarına uymak gerektiği söylenirken, bunların da
evrensel hukuk kuralları çerçevesinde olduğu unutulmamalıdır.
Ayrıca, yine, Çeşitli
Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısıyla ilgili, hazine
arazileriyle ilgili olarak, birçok arkadaşımızın söylediğine katılmakla
beraber, bazı ilavelerde bulunmak istiyorum. Özellikle belirtmemiz gerekir ki,
söz konusu bu kanun tasarısı, hazine arazilerinin işgalcilerine satışını
sağlayarak imar affı düzenlemesi getirmektedir. Ülkemizde bugüne kadar
gerçekleştirilen imar afları, kaçak yapılaşma sorununun nedenlerini ortadan kaldırmadığı
gibi, bu sorunun sonuçlarını yasallaştırarak kaçak yapılaşmayı hep özendirici
olmuştur. Böylelikle, her imar affı düzenlemesi, bir sonraki imar affının
gerekçesi haline gelmiştir.
Söz konusu yasa tasarısı,
işgalciyi yasayla hak sahibi yaparak olumsuz hukuksal sonuçlar yaratmasının
yanı sıra, satışların gerçekleşmesini izleyecek fiilî durumlarla, planlama ve
kentleşme faaliyetleri açısından birtakım oldubittilere neden olacaktır.
Satışların yoğun plan değişiklikleriyle birlikte gerçekleşeceğini ve bu
değişikliklerin kamu yararına ve yerleşmelerin gereksinmelerine uygun
biçimlerde olmayabileceğini kestirmek de zor değildir.
Ülkemiz kentlerinde kaçak
yapı alanları sadece gecekondulardan oluşmadığı gibi, buralardaki yapı ve arsa
sahipliği de arazi mafyası gibi örgütlü grupların elinde bulunmaktadır. Hazine
arazilerinin yapı sahiplerine satılması, bu tür gruplara rant aktarımı
yapmaktan başka bir işe yaramayacaktır. Yasa tasarısında, ayrıca, üzerinde yapı
olmayan hazine arazilerinin talep edenlere satılması da sağlanmaktadır.
Kentlerin sağlıklı ve planlı gelişmesinde gereksinim duyulanlardan birisi de
kamu arazileridir.
Sayın Başkan, değerli
arkadaşlar; önemli kentsel projelerin gerçekleştirilmesi, kamusal hizmetlerin
sunulabilmesi, ucuz konut ve benzeri toplumsal amaçlı yatırımların
yapılabilmesi, acil durumlarda gereksinim duyulan kimi kentsel kullanımların
gerçekleştirilmesi için -yani, çadırkentler ve geçici konut alanları gibi- kamu
arazileri çok önemli planlama araçlarıdır. Kamunun elinde bulunan arazi
stokunun eritilmesi durumunda kentin gelişiminden ve planlamadan sorumlu olan
kişi ve kurumların önemli bir uygulama aracı da ortadan kaldırılmış olacaktır.
Bu nedenlerle, hem 22 nci
madde konusunda hem de tasarının geneli konusunda çok rahat olmadığımızı
özellikle belirtiyorum; hepinize sevgiler, saygılar sunuyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederim
Sayın Ülkü.
Hükümetin söz isteği var.
Buyurun Sayın Çelik.
MİLLÎ EĞİTİM BAKANI
HÜSEYİN ÇELİK (Van) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; özellikle, bu,
doğal SİT alanlarıyla ilgili, Cumhuriyet Halk Partisinden değerli milletvekili
arkadaşlarımız epey zamandan beri konuşmalar yapmaktadırlar. Bu SİT alanlarını
sanki bizim korumadığımız, yağmacılara açtığımız şeklinde bir yorum yapılıyor;
buna kesinlikle katılmak mümkün değil. Komisyona çekilen madde nasıl
değiştirilip gelecek, onu birlikte göreceğiz. Bakınız, orada "özel kanunlardaki
hükümler ile devletin taraf olduğu uluslararası sözleşme hükümleri saklı kalmak
şartıyla" deniliyor. Biraz önce, Sayın Ülkü'nün zikrettiği sözleşmelere
Türkiye, elbette sadıktır, elbette Avrupa Birliği normlarına sadık kalınmıştır.
Burada, imara açılan bölüm, o doğal SİT alanının bir bütün olarak korunmasına
yöneliktir, illegal yapılaşmaların önüne geçilmeye yönelik bir çabadır; artı,
2863 sayılı Yasa gereği olarak kurulmuş olan Kültür ve Tabiat Varlıklarını
Koruma Kurullarının da onayından geçmesi şartıyla böyle bir şeye ruhsat veriliyor.
Bizim bu SİT alanlarını gözden çıkardığımız, bunları önemsemediğimiz şeklinde
yapılan yorumlar kesinlikle gerçekle bağdaşmamaktadır. Bunu Genel Kurulun
değerli mensuplarıyla, milletvekillerimizle paylaşmak isterim.
Saygılar sunuyorum. (AK
Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederim
Sayın Bakan.
Madde üzerinde 1 adet
önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan
tasarının 22 nci maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
16.12.1960 tarihli ve 167
sayılı Yeraltı Suları Hakkında Kanunun 4 üncü maddesinin üçüncü fıkrasının
sonuna aşağıdaki cümleler eklenmiştir.
"Bu miktarı aşan
sular ile sulama, kullanma ve işlenerek veya doğal haliyle içme suyu olarak
satılmak üzere çıkarılan yeraltı suları, belediye sınırları dışında kalan
hazinenin özel mülkiyetinde veya devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan
yerlerdeki kaynak suları 2886 sayılı Kanun hükümlerine uyularak il özel
idarelerince kiraya verilir. Tahsil edilen kira gelirlerinden, yeraltı veya
kaynak suyunun çıktığı yer köy sınırları içinde ise o yerdeki köy
tüzelkişiliğine % 15 oranında pay verilir. Belediye ve belediye mücavir alan
sınırları içerisinde ise su çıkarma veya kuyu açma izni, Devlet Su İşleri Genel
Müdürlüğünün bilgisi dahilinde belediyelerce verilir. Belediyeler çıkan suyun
bedelini kendi organlarınca saptarlar. İlgili belediyeye % 50 oranında pay
verilir."
|
Hakkı Ülkü |
Mustafa Özyürek |
Ali Oksal |
|
İzmir |
Mersin |
Mersin |
|
Şevket Gürsoy |
Uğur Aksöz |
Hüseyin Özcan |
|
Adıyaman |
Adana |
Mersin |
|
|
Gürol Ergin |
|
|
|
Muğla |
|
BAŞKAN - Sayın Komisyon
katılıyor mu?..
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ SABAHATTİN YILDIZ (Muş) - Sayın Başkan, katılmıyoruz.
BAŞKAN - Sayın Hükümet?..
MİLLî EĞİTİM BAKANI
HÜSEYİN ÇELİK (Van) - Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN - Önerge sahipleri
söz mü istiyor, gerekçe mi okunsun?
AHMET ERSİN (İzmir) -
Sayın Başkan, Hükümetin katılmadığını duymadık; Sayın Bakan sizin kulağınıza
söyledi.
MUSTAFA ÖZYÜREK (Mersin)
- Sayın Bakan, neye katılmıyorsunuz?
MİLLî EĞİTİM BAKANI
HÜSEYİN ÇELİK (Van) - Önergeye.
MUSTAFA ÖZYÜREK (Mersin)
- Önergede ne var?
MİLLî EĞİTİM BAKANI
HÜSEYİN ÇELİK (Van) - Burada bir dakika için olmamam, önergeyi görmediğim
anlamına gelmez Mustafa Bey. Önergeyi anlatayım mı size?
BAŞKAN - Önerge sahipleri
söz istiyor mu; yoksa, gerekçeyi mi okutayım?
MUSTAFA ÖZYÜREK (Mersin)
- Gerekçe okunsun.
BAŞKAN - Gerekçeyi
okutuyorum.
Gerekçe :
21 inci Yüzyıl
hidropolitik üzerine kurulmakta ve bunun üzerinden çatışmalar yaşanmaktadır. Su
kaynaklarının kıtlığı, su kaynaklarının yerinde ve verimli kullanılmasını
zorunlu kılmaktadır. Sınırsızca kullanılacak su kaynakları ileride büyük
sorunlar doğuracaktır. Bu nedenle, su kaynaklarının kullanılması konusunda belediyeler düzenleme ve denetleme
yetkileriyle donatılmalıdır.
BAŞKAN - Gerekçesini
okuttuğum, Komisyonun ve Hükümetin katılmadığı önergeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler... Etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.
22 nci maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.
23 üncü maddeyi
okutuyorum :
MADDE 23. - 13.12.1983
tarihli ve 178 sayılı Maliye Bakanlığının Teşkilât ve Görevleri Hakkında Kanun
Hükmünde Kararnamenin 13 üncü maddesinin (b) bendi aşağıdaki şekilde
değiştirilmiştir.
"b) Hazinenin özel
mülkiyetindeki taşınmazların satışı, kiralanması, trampası ve üzerinde sınırlı
ayni hak tesisi, Devletin hüküm ve tasarrufu altındaki yerlerin kiralanması ve
bu yerler için gerekli görülen hallerde kullanma izni verilmesi işlemleriyle
ormanlar ve Devletin hüküm ve tasarrufu altındaki diğer yerler ile devletin
özel mülkiyetindeki yerlerde bulunan taş, kum, çakıl ve toprak ocaklarının
kiraya verilmesi işlemlerini yapmak,"
BAŞKAN - Madde üzerinde
söz isteyen?.. Yok.
Önerge yok.
Maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.
Birleşime 5 dakika ara
veriyorum.
Kapanma Saati : 17.32
DÖRDÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati : 17.45
BAŞKAN : Başkanvekili İsmail ALPTEKİN
KÂTİP ÜYELER : Mevlüt AKGÜN (Karaman), Ahmet KÜÇÜK (Çanakkale)
BAŞKAN - Sayın
milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 102 nci Birleşiminin Dördüncü
Oturumunu açıyorum.
198 sıra sayılı kanun
tasarısının müzakeresine kaldığımız yerden devam ediyoruz.
VI. - KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
3. - Çeşitli Kanunlarda ve Maliye Bakanlığının Teşkilat ve
Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılması Hakkında
Kanun Tasarısı ile İçişleri; Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm; Tarım,
Orman ve Köyişleri; Çevre; Plan ve Bütçe Komisyonları raporları (1/602) (S.
Sayısı : 198) (Devam)
BAŞKAN - Komisyon ve
Hükümet yerinde.
24 üncü maddeyi
okutuyorum :
MADDE 24. - 29.6.1938
tarihli ve 3533 sayılı Umumi, Mülhak ve Hususi Bütçelerle İdare Edilen Daireler
ve Belediyelerle Sermayesinin Tamamı Devlete veya Belediye veya Hususi
İdarelere Ait Daire ve Müesseseler Arasındaki İhtilafların Tahkim Yoluyla Halli
Hakkında Kanunun 4 üncü maddesinde yer alan "uyuşmazlık gayrimenkule
ilişkinse o gayrimenkulün bulunduğu yerin" ibaresi "taşınmaza ilişkin
uyuşmazlıklarda, taşınmazın aynına yönelik olanlar hariç olmak üzere o taşınmazın
bulunduğu yerin" olarak değiştirilmiştir.
BAŞKAN - Madde üzerinde
söz isteği?.. Yok.
Önerge yok.
24 üncü maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
25 inci maddeyi
okutuyorum :
MADDE 25. - 16.5.1987
tarihli ve 3360 sayılı Kanunla değişik 13 Mart 1913 tarihli İl Özel İdaresi
Kanununun 78 inci maddesine aşağıdaki (16) numaralı bent eklenmiştir.
"16- Genel bütçeye
dahil dairelerle katma bütçeli idarelerin yürüttükleri hizmetler için gerekli
cari ve yatırım nitelikli giderlerini karşılamak amacıyla, valilerin yetki ve
sorumluluğunda olmak üzere il özel idarelerince katkı sağlanabilir. Sağlanacak
olan bu katkıların tahsis ve kullanım esasları valilik ve ilgili kuruluşlarca
yapılacak protokolle belirlenir. Bu protokollerin bir örneği bilgi amacıyla
Maliye Bakanlığına gönderilir.
Yatırım nitelikli katkı
tutarlarının kullanılabilmesi için Devlet Planlama Teşkilâtı Müsteşarlığınca
yılı yatırım programı ile ilişkilendirilmesi zorunludur."
BAŞKAN - Madde üzerinde
söz isteği?.. Yok.
Önerge yok.
25 inci maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
26 ncı maddeyi okutuyorum
:
MADDE 26. - 21.1.1998
tarihli ve 4325 sayılı Olağanüstü Hal Bölgesinde ve Kalkınmada Öncelikli
Yörelerde İstihdam Yaratılması ve Yatırımların Teşvik Edilmesi ile 193 sayılı
Gelir Vergisi Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanunun 8 inci maddesinin
birinci fıkrasında yer alan "Hazineye" ibaresinden sonra gelmek üzere
"katma bütçeli kuruluşlara, belediyelere veya il özel idarelerine"
ibaresi, dördüncü fıkrasında yer alan "Hazinece" ibaresinden sonra
gelmek üzere "katma bütçeli kuruluşlarca, belediyelerce veya il özel
idarelerince" ibaresi, beşinci fıkrasında yer alan "Hazine"
ibaresinden sonra gelmek üzere "katma bütçeli kuruluşlar, belediyeler veya
il özel idareleri" ibaresi ile dördüncü fıkrasının sonuna "Devredilen
arazi veya arsa üzerindeki toplam yatırımın yarısından fazlasının tamamlanmış olması ve yatırımcının talep
etmesi halinde, devredilen arazi veya arsanın rayiç bedeli tahsil edilerek tapu
kayıtlarındaki şerh terkin edilir." cümlesi eklenmiştir.
BAŞKAN - Madde üzerinde,
Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına, Trabzon Milletvekili Sayın Mehmet Akif
Hamzaçebi; buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA MEHMET
AKİF HAMZAÇEBİ (Trabzon) - Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; tasarının bu
maddesi, 1998 yılında yürürlüğe girmiş olan ve kalkınmada öncelikli yöreler ile
olağanüstü hal bölgesinde birtakım teşvikleri düzenleyen ilgili yasada
değişiklikleri öngörüyor.
4325 sayılı Kanun, bu
yörelerde, kalkınmada öncelikli yöreler ile olağanüstü hal bölgesinde, bir
yandan vergi teşvikleri öngörüyordu, bir yandan da yatırımcılara bedelsiz arsa
verilmesini öngörüyordu. Bu iki teşviki kullanmak suretiyle bu bölgelerde
yatırımın ve istihdamın artırılmasını hedefleyen bir kanundu. Madde,
yatırımcılara bedelsiz arsa verilmesine ilişkin olarak bu kanunda yer alan,
sadece hazine arazilerinin verilmesine ilişkin kaydı, sınırı kaldırıyor, hazine
arazileri yanında, katma bütçeli kurumlara ait araziler ile il özel idarelerine
ve belediyelere ait arazilerin de istihdam yaratmak amacıyla yatırımcılara
bedelsiz olarak verilmesini kapsama alıyor. Bu madde de, tasarının bazı maddelerinde
olduğu gibi, Cumhuriyet Halk Partisinin destek verdiği, katkıda bulunduğu
maddelerden birisidir.
İlgili yasada var olan,
yatırımcılara bedelsiz arsa verilmesinin işleyişi şu şekilde: Önce, yatırımcıya
bu arsa veriliyor; ama, tapu siciline bir şerh konuluyor, yatırım
tamamlandıktan sonra da bu şerh kaldırılıyor; ama, sözleşmede öngörülen yatırım
süresi sonunda eğer yatırım tamamlanmaz ise, yatırımcının üzerinde yapmış
olduğu inşaatla birlikte sözleşme feshediliyor ve bu inşaat tamamlanmamış
haliyle hazineye kalıyor.
Esasında, bu şart oldukça
ağır; yani, yatırımcıyı, baştan bu yatırıma girmekten caydıracak nitelikte.
Kriz oldu, mücbir sebep oldu veya başka nedenlerle, diyelim ki, yatırımın yüzde
40'ını tamamlayabildi, devam edemiyor yatırımcı "hayır, sözleşmeyi
feshediyoruz; bu yatırımı, yüzde 40'ıyla birlikte, bedelsiz olarak hazineye
bırakıyorsun" diyoruz. Bu, tabiî, bu tasarının değil, 1998 yılında çıkmış
olan yasanın bir hükmüdür. Bunu düzeltme olanağı olabilirdi; ama, komisyonlarda
bu yöndeki önerilerimiz kabul görmedi. Bu, işin bir yönü.
İkinci yönü şudur: 4325
sayılı Kanun 1998 yılında çıkmıştı ve 2002 yılı sonuna kadar, 22 ilde, en az 10
kişilik istihdam yaratan yeni işyerlerinin veya mevcut işyerlerinin de
çalıştırdıkları işçilere ilave olarak 10 veya daha fazla işçi istihdam etmeleri
halinde, belirli vergi teşviklerini öngörüyordu. Bu işyerleri 5 yıl süreyle
Gelir ve Kurumlar Vergisinden muaftı. Bu işyerlerinden elde edilen kazançlardan
Gelir ve Kurumlar Vergisi ödenmiyordu. Bu uygulama 31.12.2002 tarihinde sona
erdi.
Hatırlayacaksınız, 4325
sayılı Kanunun şartları iki taneydi. Birincisi, uygulanacak olan ilin kişi
başına düşen millî gelirinin 1 500 dolar veya daha aşağısı olma şartı vardı.
Bir şart daha vardı, Devlet Planlama Teşkilatının hesapladığı sosyal
gelişmişlik düzeyi diye bir oran var, o oranın da 0,5 veya daha altı olması
lazım. Bu şartlara uyan 22 il vardı. Uygulama, Aralık 2002 sonunda sona erdi.
Bu dönemde, Sayın
Başbakanımızın bir açıklaması oldu, 1 500 doları yine esas alacaklarını ifade
ettiler. Yine, Sayın Maliye Bakanımızın teşvikler konusunda "acayip
teşvikler getireceğiz" şeklinde bir beyanı oldu, basından okuduğum bir
beyanı oldu; ancak, halen bir tasarı gelmiş değildir; muhtemelen, hükümet böyle
bir hazırlığın içerisindedir; hangi aşamadadır, kapsamı nedir, bilemiyoruz.
Sorun şuradadır: 4325
sayılı Kanunun esas aldığı 1 500 doları, Sayın Başbakanın açıklamasına göre,
yeni hükümetimizin de esas alacağı anlaşılıyor. O zaman, bu kapsama 22 il
giriyordu, Devlet İstatistik Enstitüsünün açıkladığı 2001 yılı millî gelir
rakamlarına göre ise 1 500 doların altında 38 il olmaktadır. 38 il bu kriterin
altında olduğu için, eğer tasarı o şekilde Meclise gelirse, bu teşviklerden
yararlanacaktır.
4325 sayılı Kanun
başarılı olmuş mudur diye bakarsak, bir iki il dışında çok fazla başarılı
olduğunu söylemek mümkün değil; en azından, başarılı olduğuna ilişkin,
hükümetin elinde, idarenin elinde böyle veriler yoktur. Neden olmamıştır; işte,
terör vardı, güvenlik meselesi vardı, tasarrufların çok daha kârlı olarak
değerlendirileceği başka alanlar vardı, hazine bonoları çok cazipti -halen
caziptir- bu tip nedenlerle çok fazla başarılı olmamıştır. Ama, güvenlik
meselesini çözen bir Türkiye'de, yeni bir düzenlemenin başarılı olma şansı
vardır; ancak, 1 500 dolar gibi bir kriteri esas alıp, sadece buna bağlı
kalarak, bu limitin altında olan iller, üstünde olan iller diye bir ayırım
yapmayı kesinlikle doğru bulmuyorum. Neden yanlış?.. Yani, 1 500 doları birkaç
dolarla aşan iller vardır. Öyle bir kriter koymuşsunuz ki, birkaç dolarla bu
şartı aşıyor; ama, o illerin özelliğine baktığınızda, o kapsama giren illerden
çok daha farklı özellikleri var. Belki, kapsama giren illere kıyasla, bu 1 500
doları aşan ilin, haydi haydi o kapsama girmesi lazım.
YEKTA HAYDAROĞLU (Van) -
Mesela, Trabzon...
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ
(Devamla) - Evet; mesela, Trabzon 1 506 dolardadır. Başka örnekler de
bulabiliriz; Trabzon bir örnektir.
Bu keskin ölçüler, keskin
kriterler son derece yanlış yerlere götürür. Bir bakarsınız ki, 1 500 doların
altında olduğu halde o kapsama giren bir ili gördüğümüz zaman "ya, bu il
de buraya mı girdi, nasıl oldu, şu il girememişken bu il buraya nasıl
girdi" şeklinde bizi rahatsız eden uygulamalar olur.
Tabiî ki, Devlet
İstatistik Enstitüsü, ciddî bir kurumumuzdur ve millî gelir hesap yöntemleri
vardır; ancak, millî gelir hesap yöntemlerinin ayrıntılarına girdiğimizde,
illerin bazı özelliklerini yeterince yansıtmadığını görürüz. Bunu, Devlet
İstatistik Enstitüsü de gayet yakından bilmektedir. Belki, millî gelir hesap
yöntemini bu yıl veya önümüzdeki yıldan itibaren değiştirecektir; bu hesap
yöntemini, ülkenin illerinin ve ülkenin bütün bölgelerinin özelliklerini
katabilecek bir yöntemle geliştirecektir; ancak, mevcut yöntemle giderek, 1 500
dolar sınırını esas alıp "bu sınırın altındaki iller-üstündeki iller"
ayırımını yapmayı doğru bulmuyorum. 1 500 doların üstünde olup da kapsama girmesi
gereken, teşvik edilmeyi hak eden birçok ilimiz vardır; bunu, hükümetimizin,
Sayın Maliye Bakanımızın dikkate alması gerekir.
Tasarının teşvik yönlü bu
maddesinin bu çerçevede düşünülmesi gerekir. Bu vergi boyutu biraz daha farklı
tabiî. Tabiî ki, farklı bir yasada düzenlenmesi gereken bir konudur bu; ancak,
bu, hükümetin önünde olması gereken, dikkatle üzerinde düşünmesi gereken bir
konudur.
Bu tasarının -zaman zaman
burada konuşmalar oluyor- Cumhuriyet Halk Partisi olarak, hakikaten, hem
komisyon görüşmeleri sırasında hem Genel Kuruldaki görüşmeler sırasında katkı
verdiğimiz maddeleri olmuştur. Tarım arazilerinin satışı olsun, su ürünü üretim
yerlerinin il özel idarelerince kiraya verilmesi olsun, köy merasından köyün
ortak yapıları için kullanılacak yerlerde otlakiye bedelinin alınmaması olsun
gibi bazı düzenlemeler, bizim Partimizin de katkılarıyla oluşmuş olan
düzenlemelerdir; ancak, SİT alanı gibi, hiçbir zaman, mevcut şekliyle,
sorunları çözeceğine inanmadığımız ve destek vermediğimiz düzenlemeleri vardır.
Gecekondu affına ilişkin
düzenlemede, gecekondu meselesinin çözülmesini istiyoruz. Gecekondunun mülkiyet
ve imar probleminin çözülmesini, vatandaşlarımızın bu endişeden kurtulmasını;
ancak, Avrupa Birliğine aday bir Türkiye'nin de, artık, gecekondu sorununa veda
etmesini, kentlerimizin gecekondulaşmasına yol açan nedenlerin ortadan
kaldırılmasını ve bunların çözümlerinin de bu tasarıya yansıtılmasını
istiyoruz.
Madde üzerinde,
Cumhuriyet Halk Partisinin görüşlerini ifade etmek üzere söz aldım ve
görüşlerimizi ifade ettim.
Teşekkür eder, hepinize
saygılar sunarım. (Alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederiz
Sayın Hamzaçebi.
Madde üzerinde başka söz
isteği?.. Yok.
Önerge yok.
26 ncı maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
27 nci maddeyi okutuyorum
:
MADDE 27. - 25.2.1998
tarihli ve 4342 sayılı Mera Kanununun 5 inci maddesinin (b) bendi aşağıdaki
şekilde değiştirilmiştir.
"b) Maliye
Bakanlığının uygun görüşü üzerine, belediye ve mücavir alan sınırları içinde Devletin hüküm ve tasarrufu
altında veya Hazinenin özel mülkiyetinde bulunan arazilerden; etüt sonucu mera, yaylak ve kışlak olarak
yararlanılabileceği anlaşılan yerler,"
BAŞKAN - Madde üzerinde,
Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına, Muğla Milletvekili Sayın Gürol Ergin;
buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA GÜROL
ERGİN (Muğla) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Çeşitli Kanunlarda ve
Maliye Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamede
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısının 27 nci maddesi üzerinde
görüşlerimizi belirtmek üzere, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına söz almış
bulunuyorum; sizleri ve Aziz Türk Ulusunu sevgi ve saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri,
tasarının 27 nci maddesiyle 5 inci maddesinin (b) bendi değiştirilmek istenen
Mera Kanunu, 25 Şubat 1998 tarihinde; yani, bundan yaklaşık beş yıl önce
Türkiye Büyük Millet Meclisinde kabul edildiği zaman, ilgili tüm çevreler
tarafından bir devrim olarak nitelenmiştir; çünkü, Mera Kanunu, toprak
düzenlemesi alanında, 1858 tarihli Osmanlı Arazi Kanunnamesinden sonra
çıkarılan ilk, geniş kapsamlı ve ciddî bir yasal düzenlemedir. Mera Kanununun
hazırlık çalışmaları 1950'li yıllarda başlamış, gösterilen tüm iyi niyetli
gayret ve çabalara karşın, Türkiye Büyük Millet Meclisinde kabulü için ilk
hazırlıklarının üzerinden yaklaşık elli yıl geçmesi gerekmiştir. Mera Kanunu,
geneliyle değerlendirildiğinde, Türk çiftçisi ve tarımı için son derece yararlı
ve gerçekçi bir yasal düzenleme olmuştur.
Değerli milletvekilleri,
ülkemiz hayvancılığının içler acısı halini sizlere anlatmayı gereksiz görürüm.
Eğer, bugün ülkemizdeki küçük ve büyükbaş hayvan sayıları, çok değil, yirmi yıl
öncesine göre yarı yarıya azalmış ise, bunda geçmiş hükümetlerin yanlış ekonomi
ve tarım politikaları kadar 1950'li yıllarda başlayan meraları tahrip
anlayışının da çok ciddî etkisi olmuştur.
1950'de 40 000 000 hektar
olan mera arazisi, o yıllardaki meraları tarla olarak açma politikasıyla hızla
azalmış, daha sonraki yıllarda da, tahribin giderek artması, meraların sürekli
amacı dışında kullanıma açılmasıyla, bugün, kimi kaynaklara göre 12 000 000,
kimi kaynaklara göre de 9 000 000 hektara kadar inmiştir. Bu vahim durumu
önlemek ve hayvancılığımızı canlandırmak amacıyla, Türkiye Büyük Millet
Meclisi, 1998 yılında Mera Kanununu çıkarıp, meraların tespit, tahdit ve
tahsisi ile amaca uygun kullanımını, bakım ve ıslahı ile korunmasını belli
esaslara bağlamıştır. Yasaya göre, meraların tespit, tahdit ve tahsisi için,
illerde vali yardımcısı başkanlığında bir komisyon kurulmakta, bu komisyonda,
tarım il müdürü, tarım il müdürlüğünden mera uzmanı bir ziraat mühendisi, köy
hizmetleri il müdürlüğünden bir ziraat mühendisi, defterdarlıktan bir hukukçu,
millî emlak müdürlüğünden bir temsilci, kadastro müdürlüğünden teknik bir eleman
ve ziraat odası başkanlığından bir temsilci bulunmaktadır.
Yasanın 5 inci
maddesiyle, mera, yaylak ve kışlak olarak tahsis edilecek yerler
belirlenmektedir. Bu maddenin değiştirilmek istenilen (b) bendine göre de,
devletin hüküm ve tasarrufunda veya hazinenin mülkiyetinde bulunan arazilerden,
etüt sonucu, mera, yaylak ve kışlak olarak yararlanılabileceği anlaşılan
yerler, köylere ve belediyelere mera, yaylak ve kışlak olarak tahsis
edilmektedir. Bu maddeye göre, mera, kışlak ve yaylak alanlarını etüt ederek
belirleyecek olan, mera komisyonu ve bu komisyona bağlı olarak çalışacak teknik
ekiptir.
Türkiye Büyük Millet
Meclisine sunulan tasarıyla, 5 inci maddenin yukarıda belirttiğim (b) bendi
şöyle değiştirilmektedir: "b) Maliye Bakanlığının uygun görüşü üzerine,
belediye ve mücavir alan sınırları içinde Devletin hüküm ve tasarrufu altında
veya Hazinenin özel mülkiyetinde bulunan arazilerden; etüt sonucu mera, yaylak
ve kışlak olarak yararlanılabileceği anlaşılan yerler, mera, yaylak ve kışlak
olarak tahsis edilebilir."
Bu ifadeden çıkan açık
anlam şudur: Maliye Bakanlığının evet demediği hiçbir arazi, mera, yaylak ve
kışlak olarak köylere ve belediyelere tahsis edilmeyecektir.
Değerli arkadaşlarım, bir
arazinin mera, yaylak ya da kışlak olduğuna, ancak, konunun uzmanı teknik
elemanlar karar verir. Yasa da, zaten, bu yüzden, gerekli etütleri yapmak ve
karar vermek üzere, içinde Maliye Bakanlığına bağlı kuruluşlardan iki
temsilcinin ve konunun uzmanlarının bulunduğu ilgili komisyon ve teknik
ekiplerin kurulmasını amirdir. Komisyon ve teknik ekipler, eğer, Maliye
Bakanlığı uygun görüş vermeden tespit, tahdit ve tahsis yapamayacak ise, komisyon
ve teknik ekiplerin ne anlamı kalır?! Maliye Bakanlığı, son derece teknik bir
konuda, hangi uzmanlık bilgisiyle "uygundur" ya da
"değildir" görüşü bildirecektir. Maliye Bakanlığının uzmanlık
alanının tam anlamıyla dışında olan bir konuda görüş bildirmesi, herhalde,
belli bir amaç gözetilerek yasanın ilgili maddesine eklenmektedir.
Bizce, böylesi bir
uygulamanın hiçbir mantıklı gerekçesi yoktur ve tamamen sübjektif bir
değerlendirmenin yapılmak istendiğini göstermektedir. Daha açık söylersek,
getirilen düzenleme, Maliye Bakanlığına, belediye ve mücavir alan sınırları
içinde, devletin hüküm ve tasarrufu altında veya hazinenin özel mülkiyetinde
olan arazilerin mera, yaylak ve kışlak olarak belirlenmesini önleme, başka
amaçlarla değerlendirme yetkisini vermektedir.
Hükümetin, sürekli,
iftihar duyguları içerisinde, tüccar gibi hareket ettiği, Sayın Maliye
Bakanının her şeyi babalar gibi satacağını ifade ettiği bir dönemde, getirilmek
istenilen düzenlemenin, buraları da satalım anlamına geldiğini biliyoruz ve
doğrusu garipsemiyoruz; ancak, doğru bulmadığımızı belirtiyoruz. Elli yılda
gelinen bir noktadan ve kabulü sevinç çığlıklarıyla karşılanan bir yasadan geri
adım atılmasını, yarım yüzyıllık çabaların heba edilmesini, vahim bir hata olarak
değerlendiriyoruz. Dilerdim ki, bu tasarı Bakanlar Kurulunun gündemine geldiği
zaman, Sayın Tarım ve Köyişleri Bakanımız bu değişikliğe şiddetle karşı çıksın
ve nasıl bir yanlış düzenleme yapıldığını Bakanlar Kurulunda açıklayarak,
yapılmak istenilen değişikliği orada engellesin; ancak, bunun yapılmadığını
üzüntüyle görüyoruz.
Değerli arkadaşlarım,
hayvancılığımızın içerisinde bulunduğu sıkıntıdan, hayvancılığın ölüm noktasına
geldiği durumdan kurtarılmasını istiyorsak, hayvancılığa değer veriyorsak
"tarım, Türkiye için önemlidir" diyorsak, bizim, kesinlikle, bu 27
nci maddeyi tasarıdan çıkarmamız gerekir.
Sizleri ve Yüce Ulusumuzu
kendi adıma ve Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına saygıyla selamlarken;
özellikle, Adalet ve Kalkınma Partili arkadaşlarımın bu konuya dikkatlerini
çekmeyi tarihsel bir görev bilirim.
Hepinizi saygıyla
selamlarım. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederim
Sayın Ergin.
Madde üzerinde başka söz
isteği?.. Yok.
Maddeyle ilgili 2 adet
önerge vardır; önergeleri geliş sırasına göre okutuyorum, aykırılık derecesine
göre işleme alacağım.
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan kanun
tasarısının 27 nci maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
Salih Kapusuz |
Telat Karapınar |
Ekrem Erdem |
|
|
|
Ankara |
Ankara |
İstanbul |
|
|
Haluk İpek |
|
Mehmet Fehmi Uyanık |
|
|
Ankara |
|
Diyarbakır |
|
Madde 27 - 25.2.1998
tarihli ve 4342 sayılı Mera Kanununun 9 uncu maddesine altıncı fıkradan sonra
gelmek üzere aşağıdaki fıkra eklenmiştir.
"Belediye ve mücavir
alan sınırları içerisinde bulunan, Devletin hüküm ve tasarrufu altında veya
Hazinenin özel mülkiyetindeki arazilerin mera, yaylak ve kışlak olarak tespit
ve tahdit çalışmalarından önce Maliye Bakanlığından izin alınır."
BAŞKAN - Bu okutacağım
önerge en aykırı olduğundan, okutup işleme alacağım:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan
tasarının çerçeve 27 nci maddesinin tasarı metninden çıkarılmasını arz ve
teklif ederiz. 02.07.2003
|
Mustafa Özyürek |
Mehmet Kartal |
M.Akif Hamzaçebi |
|
Mersin |
Van |
Trabzon |
|
Enis Tütüncü |
Ali Cumhur Yaka |
Feramus Şahin |
|
Tekirdağ |
Muğla |
Tokat |
BAŞKAN - Bu önergeye
Komisyon katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
BAŞKANVEKİLİ MEHMET ALTAN KARAPAŞAOĞLU (Bursa) -Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN- Hükümet katılıyor
mu efendim?..
MALİYE BAKANI KEMAL
UNAKITAN (İstanbul)- Katılmıyoruz efendim.
BAŞKAN- Önerge sahipleri
konuşmak istiyor mu, gerekçeyi mi okutayım?
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ
(Trabzon)- Gerekçe okunsun.
BAŞKAN- Gerekçeyi
okutuyorum :
Gerekçe :
Düzenlemenin
gerekçesinin, mera komisyonlarının çalışmalarına bir sınır getirilerek satışa
sunulacak Hazine taşınmazlarının sayısının artırılması olduğu anlaşılmaktadır.
Esasen, mera komisyonlarında Maliye Bakanlığının taşra örgütünün temsilcileri
vardır. Hal böyle iken, ayrıca Maliye Bakanlığının uygun görüşünün aranması
gereksizdir. Ayrıca, böyle bir uygulama hayvancılığın teşvikinin gerektiği bir
konjonktürde olumsuz sonuçlar yaratacaktır.
BAŞKAN - Sayın
milletvekilleri, gerekçesini dinlediğiniz, Komisyonun ve Hükümetin katılmadığı
önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Önerge kabul
edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan kanun
tasarısının 27 nci maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
Salih Kapusuz
(Ankara) ve arkadaşları
Madde 27 - 25.2.1998
tarihli ve 4342 sayılı Mera Kanununun 9 uncu maddesine altıncı fıkradan sonra
gelmek üzere aşağıdaki fıkra eklenmiştir.
"Belediye ve mücavir
alan sınırları içerisinde bulunan, Devletin hüküm ve tasarrufu altında veya
Hazinenin özel mülkiyetindeki arazilerin mera, yaylak ve kışlak olarak tespit
ve tahdit çalışmalarından önce Maliye Bakanlığından izin alınır."
BAŞKAN- Sayın Komisyon
önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
BAŞKANVEKİLİ MEHMET ALTAN KARAPAŞAOĞLU (Bursa) - Çoğunluğumuz olmadığı için
katılamıyoruz efendim.
BAŞKAN - Sayın Hükümet?..
MALİYE BAKANI KEMAL
UNAKITAN (İstanbul) - Katılıyoruz efendim.
BAŞKAN - Komisyonun
takdire bıraktığı, Hükümetin katıldığı bu önergenin sahipleri, açıklama mı
yapacaksınız, gerekçeyi mi okutayım?
SADULLAH ERGİN (Hatay)-
Gerekçe okunsun Sayın Başkan.
BAŞKAN- Gerekçeyi
okutuyorum :
Gerekçe :
Uygulamada, mera
komisyonları Maliye Bakanlığından görüş almadan Hazine taşınmazlarını mera,
yaylak ve kışlak olarak tespit etmektedirler. Bu durum Hazine taşınmazlarının
yönetiminde kargaşaya ve sorunlara neden olmaktadır. Bu sorunların ortadan
kaldırılması için imar planı sınırları içinde mera, yaylak ve kışlak tespit ve
tahdit işlemlerinden önce Maliye Bakanlığından izin alınması öngörülmektedir.
BAŞKAN - Gerekçesini
dinlediğiniz, Hükümetin katıldığı, Komisyonun takdire bıraktığı önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul
edilmiştir.
Şimdi, 27 nci maddeyi,
kabul edilen önerge doğrultusunda oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler...
Etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.
28 inci maddeyi
okutuyorum :
MADDE 28. - 4342 sayılı
Kanunun 14 üncü maddesinin birinci fıkrasına, (d) bendinden sonra gelmek üzere
aşağıdaki (e) bendi eklenmiştir.
"e) 18.3.1924
tarihli ve 442 sayılı Köy Kanununun 13 ve 14 üncü maddeleri kapsamında
kullanılmak üzere ihtiyaç duyulan,"
BAŞKAN - Madde üzerinde
söz talebi?.. Yok.
28 inci maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.
29 uncu maddeyi
okutuyorum :
MADDE 29.- 4342 sayılı
Kanunun 30 uncu maddesinin birinci fıkrasının (e) bendi aşağıdaki şekilde
değiştirilmiştir.
"e) Tahsis amacının
değiştirilmesi için başvuruda bulunan gerçek ve tüzel kişilerden, bu Kanunun 14
üncü maddesinin birinci fıkrasının (e) bendine göre yapılan tahsis değişiklikleri
hariç, tahsis amacı değiştirilen meradan elde olunacak yirmi yıllık gelir esas
alınarak, komisyonca tespit edilecek miktarda alınacak ücret,"
BAŞKAN - Sayın
milletvekilleri, madde üzerinde söz talebi?.. Yok.
Bir önerge var;
okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan kanun
tasarısının 29 uncu maddesiyle değiştirilen 4342 sayılı Mera Kanununun 30 uncu
maddesinin (e) bendinde yer alan "yirmi yıllık gelir" ibaresinin
"yirmi yıllık ot geliri" olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Salih Kapusuz |
Fahri Keskin |
Recep Koral |
|
|
Ankara |
Eskişehir |
İstanbul |
|
Ekrem Erdem |
Hüsnü Ordu |
Nusret Bayraktar |
|
İstanbul |
Kütahya |
İstanbul |
BAŞKAN - Sayın Komisyon
önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
BAŞKANVEKİLİ MEHMET ALTAN KARAPAŞAOĞLU (Bursa) - Katılıyoruz efendim.
BAŞKAN - Hükümet
katılıyor mu efendim?..
MALİYE BAKANI KEMAL
UNAKITAN (İstanbul) - Katılıyoruz efendim.
BAŞKAN - Önerge
sahipleri, gerekçeyi mi okutayım?..
SADULLAH ERGİN (Hatay) -
Gerekçe okunsun efendim.
BAŞKAN - Gerekçeyi
okutuyorum :
Gerekçe :
Teklif edilen
değişiklikle, meralarda tahsis değişikliği sırasına alınacak yirmi yıllık
gelirin, meranın yirmi yıllık ot bedeli olacağı konusunda açıklık
getirilmektedir.
BAŞKAN - Sayın
milletvekilleri, gerekçesini dinlediğiniz, Komisyonun ve Hükümetin katıldığı
önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Önerge, kabul
edilmiştir.
Şimdi, 29 uncu maddeyi,
kabul edilen önerge doğrultusunda, oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler...
Etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.
Sayın milletvekilleri,
Plan ve Bütçe Komisyonu, dünkü birleşimde, görüştüğümüz tasarının 5, 30, geçici
3, 39 ve 40 ıncı maddelerini geri almıştı. Şimdi, bu rapor, Başkanlığımıza
gelmiştir ve sizlere dağıtılmıştır. Bu raporu okutup, bilgilerinize sunacağım:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
27.6.2003 tarihinde
Komisyonumuzda görüşülerek kabul edilmesini takiben Yüksek Başkanlığa sunulan
ve Başkanlıkça S. sayısı 198 olarak bastırılıp dağıtılan ve Genel Kurulda
görüşülmekte olan Çeşitli Kanunlarda ve Maliye Bakanlığının Teşkilat ve
Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılması Hakkında
Kanun Tasarısının müzakereleri sırasında 5, 30 ve geçici 3 üncü maddeleri ile
yürürlük ve yürütmeye ilişkin 39 ve 40 ıncı maddelerinin, İçtüzüğün 88 inci
maddesi çerçevesinde Komisyonumuzca geri alınması talep edilmiş, anılan
maddeler, bu maddelere ilişkin önergelerle birlikte Komisyonumuza geri
verilmiştir.
Komisyonumuza geri
verilen maddeler ve önergeler, Komisyonumuzun 3.7.2003 tarihinde yaptığı 56 ncı
Birleşiminde hükümeti temsilen Maliye Bakanı Kemal Unakıtan ile Maliye
Bakanlığı temsilcilerinin de katılımıyla incelenip, görüşülmüştür.
Komisyonumuzda yapılan
görüşmelerde, Komisyon Başkanınca, Genel Kurulda mutabakatın sağlanamayacağı ve
görüşmelerin uzayacağı anlaşıldığından, İçtüzüğün 88 inci maddesine
dayanılarak, tasarının 5, 30 ve geçici 3 üncü maddeleri ile yürürlük ve
yürütmeye ilişkin 39 ve 40 ıncı maddelerinin komisyona geri verilmesinin talep
edildiği ifade edilmiştir.
198 sıra sayılı tasarının
Komisyonca geri alınan;
- Çerçeve 5 inci
maddesiyle değiştirilen 4706 sayılı
Kanunun 6 ncı maddesinin; birinci fıkrasının, bu fıkra kapsamında öngörülen
düzenlemelerin 2863 sayılı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanununda
yapılmasının daha uygun olacağı düşüncesinden hareketle metinden çıkarılması,
birinci fıkra olarak teselsül ettirilen ikinci fıkrasının, doğal SİT
alanlarının Çevre ve Orman Bakanlığına bağlı koruma kurullarınca, arkeolojik ve
kentsel SİT'lerin ise Kültür ve Turizm Bakanlığına bağlı koruma kurullarınca
belirlenmesinin daha uygun olacağı görüşünden hareketle yeniden düzenlenmesi
suretiyle,
- Çerçeve 30 uncu
maddesi; mahallî idarelere ilişkin kanun tasarısının hazırlık çalışmalarının
devam etmekte olduğu dikkate alınarak, belediyelerle ilgili düzenlemelerin bir
bütün olarak çalışmaları devam eden söz konusu tasarı kapsamında
değerlendirilmesinin daha isabetli olacağı düşüncesinden hareketle, maddenin
mevcut halinin korunması doğrultusunda aynen,
- Geçici 3 üncü maddesi;
madde kapsamında öngörülen düzenlemelerin uygulamada tereddütlere yol açmaması
ve bu konuda daha kapsamlı çalışmalar yapılarak sorunun hakkaniyete uygun
olarak çözümlenmesinin sağlanması amacıyla metinden çıkarılması suretiyle,
- Yürürlük ve yürütmeye
ilişkin 39 ve 40 ıncı maddeleri ise aynen,
Kabul edilmiştir.
Raporumuz, Genel Kurulun
onayına sunulmak üzere Yüksek Başkanlığa saygıyla arz olunur.
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Plan ve Bütçe Komisyonu.
Başkan |
Başkanvekili |
Sözcü |
|
|
Sait Açba |
Mehmet Altan Karapaşaoğlu |
Sabahattin Yıldız |
|
Afyon |
Bursa |
Muş |
|
Kâtip |
Üye |
Üye |
|
Mehmet Sekmen |
Mahmut Göksu |
Mehmet Melik Özmen |
|
İstanbul |
Adıyaman |
Ağrı |
|
Üye |
Üye |
Üye |
|
Ruhi Açıkgöz |
Mehmet Zekai Özcan |
Osman Kaptan |
|
Aksaray |
Ankara |
Antalya |
|
Üye |
Üye |
Üye |
|
Mehmet Mesut Özakcan |
Ali Osman Sali |
Ali Kemal Deveciler |
|
Aydın |
Balıkesir |
Balıkesir |
|
Üye |
Üye |
Üye |
|
Ömer Abuşoğlu |
Mehmet Emin Murat Bilgiç |
Alaattin Büyükkaya |
|
Gaziantep |
Isparta |
İstanbul |
|
Üye |
Üye |
Üye |
|
Ali Topuz |
M. Mustafa Açıkalın |
K. Kemal Anadol |
|
İstanbul |
İstanbul |
İzmir |
|
Üye |
Üye |
Üye |
|
Hakkı Akalın |
Taner Yıldız |
Mustafa Ünaldı |
|
İzmir |
Kayseri |
Konya |
|
Üye |
Üye |
Üye |
|
Ali Er |
Gürol Ergin |
Abdulkadir Kart |
|
Mersin |
Muğla |
Rize |
|
Üye |
Üye |
Üye |
|
Erol Aslan Cebeci |
Musa Uzunkaya |
Faruk Nafiz Özak |
|
Sakarya |
Samsun |
Trabzon |
|
Üye |
Üye |
Üye |
|
Mehmet Akif Hamzaçebi |
Osman Coşkunoğlu |
Mustafa Zeydan |
|
Trabzon |
Uşak |
Hakkâri |
BAŞKAN - Sayın
milletvekilleri, rapor bilgilerinize sunulmuştur.
Tasarının 5 inci
maddesinin Plan ve Bütçe Komisyonunca yeniden kabul edilen metnini okutup
görüşmeye açacağım.
5 inci maddeyi okutuyorum
:
MADDE 5.- 4706 sayılı
Kanunun 6 ncı maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
"Madde 6.- 21.7.1983
tarihli ve 2863 sayılı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanunu uyarınca,
sit alanı ilan edilmiş ve onanlı koruma amaçlı imar planında kesin inşaat
yasağı getirilmiş arsa ve arazilerin, Hazineye ait taşınmazlarla değiştirilmesi
işlemlerinde, taşınmaz maliklerinin kabul etmesi halinde Hazineye ait
taşınmazların satış işlemlerinde ödeme aracı olarak kabul edilmek üzere,
taşınmazın bedelini gösteren bir belge verilir.
Belgenin işleme tabi
tutulacağı tarihteki bedeli, belgede yazılı bedele kıymet takdir tarihinden
itibaren kanunî faiz uygulanmak suretiyle tespit edilir."
BAŞKAN - Madde üzerinde,
Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına, Trabzon Milletvekili Sayın Akif Hamzaçebi;
buyururun. (CHP sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA MEHMET
AKİF HAMZAÇEBİ (Trabzon) - Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; tasarının 5
inci maddesi hakkında Cumhuriyet Halk Partisi Grubunun görüşlerini ifade etmek
üzere söz almış bulunuyorum. Konuşmama başlamadan önce hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
5 inci madde, hükümet
tasarısıyla Meclise geldikten bu yana iki kere değişti. Birincisi, Plan ve
Bütçe Komisyonundaki görüşmeler sırasında yapılan değişiklikti, ikincisi de dün
tasarının Genel Kuruldaki görüşmeleri sırasında bu maddenin geriye çekilip Plan
ve Bütçe Komisyonunda bugün yapılan görüşmesinden sonra yapılan değişiklik.
Tasarının en çok tartışılan maddelerinden birisiydi ve geldiğimiz noktada,
yapılan değişiklikle, birinci derece doğal SİT alanlarının yüzde 3 oranında
imara ve yapılaşmaya açılmasına ilişkin düzenlemeden vazgeçilmiştir; görünen
odur. Peki, bu kadar zamandır bu konuyu tartışıyoruz. Hakikaten, eğer, bu, geri
çekilecek idiyse, bundan vazgeçilecek idiyse, bu kadar tartışmaya gerek var
mıydı? Tabiî, geri çekilip yeni öngörülen bu düzenlemenin gerekçesini
dinlediğimizde, biraz önce sorduğum sorunun cevabını net bir şekilde vermek
mümkün değil. Hükümetin bu konuda ne düşündüğünü daha sonra göreceğiz; ama, şu
anda gelinmiş olan noktayı, en azından, doğal SİT alanlarının yapılaşmaya şu an
için açılmasından vazgeçilmesini olumlu bir adım olarak görüyoruz. Ancak,
sonraki uygulamalarda, Çevre ve Orman Bakanlığınca kurulacak olan koruma
kurullarının yönetimine verilecek bu alanlarda hükümetin nasıl bir yaklaşım
içerisinde olacağını, bu yerleri, gerçekten koruma amacıyla hareket edip
etmeyeceğini veya yapılaşma amacıyla hareket edip etmeyeceğini sonraki
düzenlemelerde göreceğiz.
Amacımız, arzumuz,
birinci derece doğal SİT alanlarının, öteden beri olduğu gibi, yine, topluma
ait olan, güzellikleri itibariyle bütün topluma ait olan bu yerlerin
korunmasını sağlamaktır. Herhangi bir orandan hareket ederek, yüzde 3, yüzde 5,
yüzde 10 gibi, oran ne olursa olsun, bu yerlerin yapılaşmaya açılarak, bu
yerlerin sahiplerinin mağduriyetini gidermek mümkün değildir. Böyle yapalım
derken, ne o mağduriyeti giderebiliriz ne de çözümler bulabiliriz. Bu yerleri de
elimizden çıkarırız, bu doğal güzellikleri kaybederiz.
Dün, tasarının geneli
üzerindeki görüşmeler sırasında ifade etmiştim; birinci derece doğal SİT alanı
sayısı 472'dir. Bunun yanında, arkeolojik SİT dediğimiz, yine yapılaşma yasağı
olan alan sayısı da 5 278'dir. Yani, diğer SİT alanlarını da dikkate alırsak,
toplam içerisinde birinci derece doğal SİT alanının sayısı azdır. Yüzölçümü
itibariyle bir farklılaştırmada belki biraz daha farklı sonuçlar çıkabilir ama,
sonuçta, hükümetin Meclise getirmiş olduğu düzenlemede, tasarıda, SİT alanları
sahiplerinin mağduriyeti gideriliyor diye bir şey yoktu. Bir ayırım yapılmış,
arkeolojik SİT'ler bir kenara bırakılmış, diğerlerinde yüzde 3 oranında
yapılaşmaya gitmek suretiyle mağduriyet önlenmeye çalışılıyordu.
Bu eleştirimin anlamı şu
değil; yani "arkeolojik SİT alanlarını da imara açalım, yapılaşmaya
açalım" değil, kesinlikle değil; yani, çözümün, yapılaşmaya açmak
suretiyle yapılan bir düzenleme olmadığını söylemek istiyorum.
Çözümler, üzerinde
çalışılırsa, konuşulursa bulunur. Çözümleri bunun vardır. Yapılaşmaya açmak,
çözüm değildir. Bedel ödenebilir; bedel, bir çözümdür. Bedel, zannedildiği gibi
çok yüksek rakamlara ulaşacak bir bedel değildir; şu an Maliye Bakanlığının
elinde bu yerlerin sertifikalarının bedelinin toplamı 150 trilyon liradır. Bir
miktar daha artabilir, verilmemiş olan yerleri de dikkate alırsak; ancak, 150
trilyon lira içerisinde, arkeolojik SİT olan yerlerin bedeli de vardır. Çözüm
mümkündür.
Tarım arazileri vardır
sonra arkeolojik SİT'te; tarım yapamıyor vatandaş. Bu yerin mağduriyetini yine
çözmüyordu.
Gelinen nokta bir
aşamadır, bir adımdır; ancak, sonrasındaki düzenlemelere bakmak gerekir.
Ancak, Plan ve Bütçe
Komisyonunun kabul etmiş olduğu bu metinde, eskiye kıyasla, farklı olan bir
durumu daha dikkatinize sunmak istiyorum. Mevcut olan yasada, koruma amaçlı
imar planı kapsamına alınan yerlerde, taşınmazı bulunan vatandaşlarımıza
sertifika veriliyor. Plan ve Bütçe Komisyonunun kabul ettiği şekilde ise,
koruma amaçlı imar planının yapılmış olduğu yerlerde ancak bu sertifika
verilebilecektir. Bu, eskiye kıyasla bir geri adımdır. Yani, vatandaşın mağduriyetini
gidermek amacıyla hareket eden hükümetimizin, sertifika uygulamasından kısmen
vazgeçmesi gibi bir anlayış vardır burada. Koruma amaçlı imar planı bitecek ki,
bu plan kapsamında olan yerlerin sahipleri sertifika alabilsinler. Şu anda,
sertifika uygulamasında, koruma amaçlı imar planının bitmesi, tasdik edilmesi
şartı aranmıyor. O yer koruma alanındaysa, vatandaşımız sertifikasını
alabiliyor, bu sertifikayla da Hazine ihalelerine girebiliyor. Kısmen de olsa,
mağduriyeti giderecek böyle bir olanak kanunda var. Düzenleme, buradan bir adım
geriye gidiyor, koruma amaçlı imar planı tasdik edilecek ki, sertifika olsun ve
o kişi, Hazine ihaleleriyle bir takas olanağına kavuşsun. Koruma amaçlı imar
planı, sadece Gökova Körfezinde yapılmış durumda, diğer yerlerde yapılmamış
durumda. Hükümetimiz, bunun önlemlerini alıp, koruma amaçlı imar planlarını bir
an önce bitirecekse mesele yok; ancak, bunun işaretlerini almış değiliz, bunun
önlemlerini de bu tasarıda görmüş değiliz. Bu eksikliği, bu vesileyle sizlerin
dikkatine sunmak istedim.
Beni dinlediğiniz için
teşekkür ediyor, hepinize saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederim
Sayın Hamzaçebi.
Şahısları adına söz
isteği var.
Bursa Milletvekili Sayın
Mehmet Küçükaşık; buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)
MEHMET KÜÇÜKAŞIK (Bursa)
- Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; evet, bir avuç gazeteyle geldim. Bu
gazeteler, birinci derecede doğal SİT alanı olan Bursa Uludağ'ın şimdiye kadar
yağmalanmasıyla ilgili Bursa medyasında yer alanların sadece çok küçük bir
bölümünü içeriyor.
Bir hikâye anlatmak
istiyorum: İki yıl önce, Bursa Uludağ'daki 13 tane köy, Bursa Osmangazi
Belediyesi mücavir alanı içerisine alınıyor. Osmangazi Belediyesi, yapmış
olduğu çalışmalarda, doğal SİT alanı üzerine yapılan 11 köydeki kaçak binaların
yıkımına başlıyor. Kaçak binaların sahibi, Bursa Bölge İdare Mahkemesine
başvuruyor ve bölge idare mahkemesinin yürütmeyi durdurma kararı üzerine, yıkım
işlemi geciktiriliyor; fakat, Bursa Bölge İdare Mahkemesi davaları esastan reddetmeye
başladığı zaman, birdenbire Ankara'dan bir el devreye giriyor ve Osmangazi
Belediyesine verilmiş olan mücavir alan yetkisi, 17 Haziran 2003 tarihinde
Osmangazi Belediyesinden alınarak, aynı anda Bursa İl Bayındırlık Müdürlüğüne
veriliyor. Acaba, buradaki amaç nedir? Doğal SİT alanlarını aldık...
Ben, bu konuda iki soru
önergesi verdim. Bir tanesini Sayın Bayındırlık ve İskân Bakanına verdik; dedik
ki: Amaç nedir; bu kaçak binalarla ilgili yıkımlar devam edecek mi? İkincisini
de Sayın Kültür ve Turizm Bakanına verdik; acaba, doğal SİT alanlarının yüzde
3'ünün imara açılacağı hesap edilerek, oradaki kaçak binalara da, SİT alanının
genişletilmesiyle beraber, ruhsat alınabilecek mi diye merak etmiştik.
Bakınız, tüm Bursa
kamuoyu, bir aydan beri, Uludağ'daki birinci derece SİT alanına yapılan kaçak
binaların akıbetini merak ediyor. Şu anda, Bursa Kent Konseyi, tüm
katılımcılarıyla beraber, tüm yerel medyasıyla beraber, bizden bu sorunun cevabını
bekliyor.
Biz, 5 inci maddenin
birinci fıkrasındaki yüzde 3'le SİT alanındaki değişikliği imar planında bir
oynama olarak düşünerek, herhalde kaçak binalara bu şekilde ruhsat verilecek
diye bekliyorduk; ama, çok şükür, maddenin bu kısmı geri çekildi.
Arkadaşlar, bir sorumuz
var. Şimdiye kadar kaçak olarak bilinen birinci derecede SİT alanına yapılan
binaların Bursa İl Bayındırlık Müdürlüğü yetkisine verilmesinin amacı nedir?
Ben, bunun cevabını bulmak istiyorum.
İkincisi şu: Gerek Orman
ve Çevre Bakanlığına gerek Kültür ve Turizm Bakanlığına bu yetki verildiği
zaman, SİT alanlarının imara açılması yetkisi verildiği zaman, Bursa
Uludağ'daki kaçak yapılar affedilecek midir, affedilmeyecek midir? Ben, her iki
bakanın da bunu bir an önce cevaplandırmasını istiyorum.
Hepinize saygılar
sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederim
Sayın Küçükaşık.
Hükümetin söz isteği var.
Buyurun Sayın Bakan.
KÜLTÜR VE TURİZM BAKANI
ERKAN MUMCU (Isparta) - Çok teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.
Değerli konuşmacının
değindiği hususa ilişkin, kendisinin de talebi olan cevabı ifade etmek üzere
söz aldım. Zannediyorum, bu konuda haberlerden kaynaklanan bir kavram kargaşası
var. 2863 sayılı Yasanın yürürlükte olduğu çerçeve, kapsadığı alan belli;
herhangi bir yetki devri diye bir şey de söz konusu değil. Özellikle ifadelerde
ve haberlerde yer alan şeyin "SİT alanları" başlığı altında yer alan
şeyle, aslında, söz konusu tasarının bundan önceki halinin de ilgili olmadığını,
tüm SİT alanlarını kapsamadığını defaatle ifade ettik, tekrar ifade etmek
istiyoruz.
Tasarının bundan önceki
halinde söz konusu olan şey, sadece ve sadece birinci derece doğal SİT'lerdir.
Bunların sayısını, değerli milletvekili biraz önce 470 diye ifade etti. O,
birinci derece olanlar değil, doğal SİT kararı alınanlardır. Birinci derece
olanların sayısı 200'den daha azdır ve bunlardan da söz konusu olanlar, sadece
özel mülkiyete konu olanlardır. Kaldı ki, burada koruma kurullarının mevcut
mevzuattaki yetkisi... Bu hep gözden kaçırılıyor. Koruma kurulları, mevcut
mevzuata göre, şu anda yürürlükte olan mevzuata göre, isterlerse, zaten,
herhangi bir kısıt olmaksızın, doğal SİT ilan edilmiş yerleri imara
açmaktadırlar, açabilmektedirler. Burada söz konusu olan şey, kesin inşaat
yasağı getirmek için bir imar planının yapılmasının zorunluluğudur. Türkiye'nin
bu konuda yaşadığı sorun şundan ibaret: Mimar, şehir plancısı, arkeolog ve
sanat tarihçisinden ibaret bir kurul, kanunda kriterleri açıkça zikredilmemiş
bir hükmü, doğal SİT kararını veriyorlar ve karardan ibaret kalıyor o sorun.
Peki, doğal SİT kararı verilip, bir koruma amaçlı imar planı da
geliştirilmeyince ne oluyor; insanlar, özel mülkiyet sahipleri, devlete, yani
Maliye Bakanlığına, ya bir hazine arazisiyle takas ya da bir sertifikaya
bağlanmak suretiyle bunun bir biçimde kamulaştırılmasını istiyorlar. Bu da,
maliye üzerinde bir yük oluşturuyor. Bu yükün ortadan kaldırılması için
yapılması gereken, sayın milletvekillerinin de ifade ettiği gibi, bunların
koruma amaçlı imar planlarının süratle yapılması, hangilerinde kesin inşaat
yasağının bulunduğu, hangilerinde, koruma amaçlarına göre, anılan kurulların
kararıyla, hangi düzeyde yapılaşmaya izin verileceğinin bilimsel, teknik
kriterlerinin ortaya çıkarılmasıdır. Yapılması gereken düzenleme, komisyonda da
mutabık kalınan düzenleme budur. Konunun, Bayındırlık Bakanlığıyla zaten hiçbir
ilgisi yoktur. Dolayısıyla, kavramsal çerçevenin birbirine karışmış olduğunu
Genel Kurulun dikkatlerine sunuyorum. Konu, teknik olarak, Genel Kurula arz
etmeye çalıştığım gibidir.
Çok teşekkür ediyorum.
BAŞKAN - Teşekkür ederiz
Sayın Bakan.
MUSTAFA ÖZYÜREK (Mersin)
- Sayın Bakan, kavram karıştırılıyor dediniz; yani, bizim sözcümüz mü
karıştırıyor, genel bir açıklama mı yapıyorsunuz?
Bizim sözcümüz böyle bir
karışıklık yapmadı. Gerekçede de, muhalefet şerhinde de var. Kültür
Bakanlığının temsilcisinin verdiği rakamlar burada kullanılmıştır. Ayrıca,
sizin belirttiğiniz çerçevede, bu olay ortaya konulmuştur. Yani, genel bir ifade
düzeltmesi yapıyorsanız diyeceğimiz yoktur; ama, bizim sözcümüz bir hata
yapmamıştır.
KÜLTÜR VE TURİZM BAKANI
ERKAN MUMCU (Isparta) - Sayın Başkan, müsaade eder misiniz efendim?
BAŞKAN - Evet, buyurun.
KÜLTÜR VE TURİZM BAKANI
ERKAN MUMCU (Isparta) - Böyle bir polemiğe yol açmak maksadıyla bir şey
söylemedim; bir vuzuh, bir açıklık getirmek için söyledim. Mamafih, siz
"kim" diye sorduğunuz için, soruyu soran da siz olduğunuz için,
sadece sizinle ilişkili kısmına cevap vereyim. Bu kürsüde yaptığınız konuşmayı
dinledim. Konuşmanızda sürekli "SİT alanları" diye söz ettiniz.
Halbuki, söz konusu olan şey SİT alanları değil, birinci derece doğal
SİT'lerdir. Yani, diğer konuşmacılara ilişkin bir şey söylemek istemiyorum.
Diğer konuşmacılar bir çerçeve çizdiler; ama, siz, konuşmanızda sürekli
"SİT alanları" dediniz. Hayır, SİT alanları değil...
MUSTAFA ÖZYÜREK (Mersin)
- Beni kastediyorsunuz değil mi?
KÜLTÜR VE TURİZM BAKANI
ERKAN MUMCU (Isparta) - Evet, zatıâliniz.
BAŞKAN - Teşekkür
ediyorum.
MUSTAFA ÖZYÜREK (Mersin)
- Sayın Başkan, kısa ifade kullandım. Herhalde, bunu bilmeyecek durumda
değiliz!..
BAŞKAN - Efendim,
karşılıklı konuşma şeklinde bir usulümüz yok.
MEHMET KÜÇÜKAŞIK (Bursa)
- Sayın Başkan, konuşmamla ilgili bir cevap verebilir miyim?
BAŞKAN - Söz istekleri
tamamlanmıştır.
MEHMET KÜÇÜKAŞIK (Bursa)
- Uludağ'da yapılan, köyün yerleşik alanını genişletme çabası...
BAŞKAN - 5 inci maddeyi,
Komisyondan gelen, yeni okuttuğum metin olarak oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.
30 uncu maddeyi -Komisyon
aynen kabul etmiştir- okutuyorum :
MADDE 30. - 27.6.1984
tarihli ve 3030 sayılı Büyük Şehir Belediyelerinin Yönetimi Hakkında Kanun
Hükmünde Kararnamenin Değiştirilerek Kabulü Hakkında Kanunun 18 inci maddesinin
son fıkrasının ikinci cümlesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
"Bu payın % 40'ı
doğrudan ilgili belediye hesabına yatırılır, kalan % 60'ı ise büyükşehir
belediyelerine nüfuslarına göre dağıtılır. Hesaplama ve dağıtım işlemleri
Maliye Bakanlığınca yapılır."
BAŞKAN - Madde üzerinde
söz isteği?.. Yok.
Önerge yok.
30 uncu maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.
31 inci maddeyi
okutuyorum :
MADDE 31. - 16.5.1984
tarihli ve 3007 sayılı Gümrük Mevzuatına Göre Tasfiye Edilecek Eşya Hakkında
Döner Sermaye Kanununun 7 nci maddesinde yer alan "% 10'u" ibaresi
"% 50'si" olarak değiştirilmiştir.
BAŞKAN - Madde üzerinde
söz isteği?.. Yok.
Önerge yok.
31 inci maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.
32 nci maddeyi okutuyorum
:
MADDE 32. - 13.10.1983 tarihli ve 2918 sayılı
Karayolları Trafik Kanununun 114 üncü maddesinin sonuna aşağıdaki fıkra
eklenmiştir.
"Trafik para
cezaları kredi kartı ile de ödenebilir. Kredi kartı ile yapılan tahsilatın
saymanlık hesaplarına aktarılma süresi ile uygulamaya ilişkin usul ve esaslar
Maliye Bakanlığınca belirlenir."
BAŞKAN - Madde üzerinde
söz isteği?.. Yok.
Önerge yok.
32 nci maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.
33 üncü maddeyi
okutuyorum :
MADDE 33. - 29.4.1969
tarihli ve 1164 sayılı Arsa Ofisi Kanununun 2 nci maddesinin birinci fıkrasının
(c) bendinin sonuna aşağıdaki cümle
eklenmiştir.
"Genel Müdürlük
mülkiyetinde olup, ihale suretiyle satılan, ancak yapılan satış işlemleri yargı
kararları ile iptal edilerek kamu malına dönüştürülen, satışa konu arazi ve
arsaların maliklerine; ihale bedellerinin güncelleştirilmiş değeri veya emsali
değerdeki, Genel Müdürlük mülkiyetinde bulunan ya da Genel Müdürlükçe imkân
dahilinde sağlanacak en yakın arazi ve
arsalardan vermeye,"
BAŞKAN - Madde üzerinde
konuşma talebi?.. Yok.
Bir önerge vardır;
okutuyorum :
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 198
sıra sayılı tasarının 33 üncü maddesinin tasarı metninden çıkarılmasını arz ve
teklif ederiz.
|
Muharrem Toprak |
Ali Arslan |
Mehmet Akif Hamzaçebi |
|
İzmir |
Muğla |
Trabzon |
|
Hüseyin Ekmekçioğlu |
Mustafa Özyurt |
Mustafa Özyürek |
|
Antalya |
Bursa |
Mersin |
|
|
Ali Kemal Deveciler |
|
|
|
Balıkesir |
|
BAŞKAN - Komisyon
katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
BAŞKANI SAİT AÇBA (Afyon) - Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN - Hükümet
katılıyor mu?
KÜLTÜR VE TURİZM BAKANI
ERKAN MUMCU (Isparta) - Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN - Önerge sahipleri?..
OĞUZ OYAN (İzmir) -
Gerekçe okunsun lütfen.
BAŞKAN - Gerekçeyi
okutuyorum :
Gerekçe :
Anılan 33 üncü maddenin
Arsa Ofisi Kanununda yaptığı düzenleme ile "ihale bedellerinin
güncelleştirilmiş değeri" kavramı mevzuatımıza girmekte ve buna paralel
olarak iptal edilen ihaleler nedeniyle hak sahiplerine ihale bedellerinin güncelleştirilmiş
değerinin veya emsali değerdeki bir başka taşınmazın verilebileceği
öngörülmektedir. Anılan düzenlemenin sadece Arsa Ofisi ile sınırlı olarak
yapılmayıp diğer kamu kurumlarında da benzeri durumların olabileceği dikkate
alınarak eğer ihtiyaç duyuluyorsa "ihale bedellerinin güncelleştirilmiş
değeri" kavramının ve düzenlemenin kamu hukuku için genel olarak ihdas
edilmesi daha uygun olacaktır.
BAŞKAN - Gerekçesini
okuttuğum, Komisyonun ve Hükümetin katılmadığı önergeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler... Etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.
Şimdi, 33 üncü maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.
34 üncü maddeyi
okutuyorum :
MADDE 34. - 5.6.1935 tarihli ve 2762 sayılı
Vakıflar Kanununa aşağıdaki ek madde eklenmiştir.
"EK MADDE 1. -
Vakıflar Genel Müdürlüğüne, mazbut vakıflar ile mülhak vakıflara ait taşınmazların onarım veya inşa karşılığı kiralanmalarında, onarım ve inşa bedeli göz önüne alınarak,
kira süresi, ilgili Bakanın onayı ile
yirmidokuz yıla kadar tespit
edilebilir."
BAŞKAN - Madde üzerinde
söz istediği?.. Yok.
Önerge yok.
34 üncü maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.
Sayın milletvekilleri,
yeni madde ihdasına dair bir önerge vardır. Önergeyi okutup, Komisyona
soracağım. Komisyon, önergeye salt çoğunlukla, 21 üyeyle katılırsa, önerge
üzerinde, yeni bir madde olarak görüşme açacağım; Komisyonun salt çoğunlukla
katılmaması halinde ise, önergeyi işlemden kaldıracağım.
Şimdi, önergeyi
okutuyorum :
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan kanun
tasarısının 34 üncü maddesinden sonra gelmek üzere aşağıdaki maddenin
eklenmesini ve madde numaralarının buna göre teselsül ettirilmesini arz ve
teklif ederiz.
Sadullah Ergin |
Mehmet Melik Özmen |
Nusret Bayraktar |
|
|
|
Hatay |
Ağrı |
İstanbul |
|
|
Fahri Keskin |
|
Halil Aydoğan |
|
|
Eskişehir |
|
Afyon |
Madde - 31.8.1956 tarihli
ve 6831 sayılı Orman Kanununa aşağıdaki ek madde eklenmiştir.
"Ek Madde 7 -
31.8.1956 tarihli ve 6831 sayılı Orman Kanunu ile 9.8.1983 tarihli ve 2873
sayılı Millî Parklar Kanununa tabi alanlarda bulunan yerler ile bu yerler
üzerindeki yapı ve tesisler, 29 yıla kadar kiraya verilebilir. Ancak, kiracının
Çevre ve Orman Bakanlığınca belirlenen yerlerde; kiralanan alan miktarının iki
katı kadar ağaçlandırma yapması zorunludur."
BAŞKAN - Sayın Komisyon,
önergeye salt çoğunlukla katılıyor musunuz?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
BAŞKANI SAİT AÇBA (Afyon) - Sayın Başkan, komisyon üyelerimizi bir sayalım;
eğer salt çoğunluğumuz varsa, katılıyoruz.
BAŞKAN - 21 sayın üyemiz
olacak. Tabiî, sayacağız.
Şimdi, komisyon
sıralarında oturan bakanlık temsilcilerini kısa bir süre için oradan alacağız;
çünkü, yeterli çoğunluğu sağlayabilirlerse, aynı zamanda bir komisyon
toplantısı olacak. O nedenle, sayın komisyon üyelerini komisyon sıralarına
alıyoruz.
MUSTAFA ÖZYÜREK (Mersin)
- Çoğunluk yok Sayın Başkan.
BAŞKAN - Evet, Komisyonun
çoğunluğu yoktur; önergeyi işleme alamıyorum.
35 inci maddeyi
okutuyorum :
MADDE 35. - 2762 sayılı
Kanuna aşağıdaki geçici madde eklenmiştir.
"GEÇİCİ MADDE 2. - Vakıflar Genel
Müdürlüğüne veya mazbut vakıflara ait
taşınmazlarda, bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihte kiracılık ilişkisi nizalı
şekilde devam edenler veya 31.12.2002 tarihinden önce işgalci durumunda olanlar,
bu maddenin yürürlük tarihinden itibaren dört ay içinde sözleşme yapmak üzere
müracaat edebilirler. Müracaat edenler ile Vakıflar Genel Müdürlüğü tarafından
yapılacak tebligat tarihinden itibaren bir ay içinde; Bölge Müdürlüklerinde oluşturulacak komisyonlarca en fazla beş
yıl için tespit edilecek kullanım bedellerini, varsa kullanıcılar tarafından
daha önce yapılan her türlü ödemeler mahsup edilmek kaydıyla, peşin veya en geç
altı ay içinde kanunî faizi ile birlikte ve eşit taksitlerle ödemeleri, varsa
üzerinde izinsiz olarak yapı inşa edilmiş taşınmazlardaki yapıları bedelsiz
olarak terk ve teberru etmeleri ve açılmış olan davalardan vazgeçmeleri
şartıyla, sözleşme yapılabilir. Ancak, Vakıflar Genel Müdürlüğünce
değerlendirilmesi öngörülen veya teslim ve tahliye edilen taşınmazlar için kira
sözleşmesi yapılmaz.
Birinci fıkra hükümleri
uyarınca sözleşme yapılmaması durumunda, hüküm almaya veya tebligat yapmaya
gerek kalmaksızın, Vakıflar Genel Müdürlüğünün başvurusu üzerine, taşınmazı
kullananlar, ilgili mülki amirler tarafından 30 gün içinde taşınmazdan tahliye
edilir.
Bu maddenin uygulamasına
ilişkin usul ve esasları belirlemeye Vakıflar Genel Müdürlüğü yetkilidir."
BAŞKAN - Madde üzerinde
söz isteyen?.. Yok.
Önerge yok.
35 inci maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.
36 ncı maddeyi okutuyorum
:
MADDE 36. - 24.2.1984
tarihli ve 2981 sayılı İmar ve Gecekondu Mevzuatına Aykırı Yapı-lara
Uygulanacak Bazı İşlemler ve 6785 sayılı İmar Kanununun Bir Maddesinin
Değiştirilmesi Hakkında Kanuna aşağıdaki geçici madde eklenmiştir.
"GEÇİCİ MADDE 5. -
8.3.1984 tarihinde, tapu kütüğünde malik hanesi açık ve itirazlı olup da daha
sonra Hazine adına tescil edilen taşınmazlar, bu Kanun hükümlerine istinaden
değerlendirilmek üzere belediyelere bedelsiz devredilir."
BAŞKAN - Madde üzerinde
söz isteyen?.. Yok.
Önerge yok.
36 ncı maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.
37 nci maddeyi okutuyorum
:
MADDE 37. - Katma bütçeli
idareler ile diğer kamu kurum ve kuruluşlarına ait, hizmet dışı kaldığından kullanılmayan veya ihtiyaç fazlası olan
iş makinesi, makine ve teçhizat, demirbaş, araç, gereç ve malzemeleri
belediyelere, il özel idarelerine, tarımsal kalkınma kooperatiflerine, sulama
kooperatiflerine, sulama birliklerine ve diğer kamu kurum ve kuruluşlarına
karşılıklı anlaşma suretiyle satmaya, kiralamaya, satış ve kira bedellerini
taksitlendirmeye ilgili kurumlar yetkilidir.
BAŞKAN - Madde üzerinde
söz isteyen?.. Yok.
Önerge yok.
37 nci maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.
38 inci maddeyi
okutuyorum :
MADDE 38. - a) 18.3.1924
tarihli ve 442 sayılı Köy Kanununun 87 nci maddesi,
b) 22.12.1934 tarihli ve
2644 sayılı Tapu Kanununun 36 ncı maddesi,
c) 20.7.1966 tarihli ve
775 sayılı Gecekondu Kanununun 3 üncü maddesi,
d) 22.3.1971 tarihli ve
1380 sayılı Su Ürünleri Kanununun geçici 3 üncü maddesi,
e) 16.2.1995 tarihli ve
4070 sayılı Hazineye Ait Tarım Arazilerinin Satışı Hakkında Kanunun 6 ncı
maddesinin ikinci fıkrası ile 14 üncü maddesi,
Yürürlükten
kaldırılmıştır.
BAŞKAN - Madde üzerinde
söz isteği var.
Cumhuriyet Halk Partisi
Grubu adına, Muğla Milletvekili Sayın Gürol Ergin; buyurun. (CHP sıralarından
alkışlar)
CHP GRUBU ADINA GÜROL
ERGİN (Muğla) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Çeşitli Kanunlarda ve
Maliye Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamede
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısının 38 inci maddesi üzerinde
görüşlerimizi açıklamak üzere, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına söz almış
bulunuyorum; sizleri ve Yüce Ulusumuzu kendi adıma ve Cumhuriyet Halk Partisi
Grubu adına, sevgi ve saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri,
tasarının 38 inci maddesiyle 442 sayılı Köy Kanununun 87 nci maddesi, 2644
sayılı Tapu Kanununun 36 ncı maddesi, 775 sayılı Gecekondu Kanununun 3 üncü
maddesi, 1380 sayılı Su Ürünleri Kanununun geçici 3 üncü maddesi, 4070 sayılı
Hazineye Ait Tarım Arazilerinin Satışı Hakkında Kanunun 6 ncı maddesinin ikinci
fıkrası ile 14 üncü maddesi yürürlükten kaldırılmaktadır.
Değerli milletvekilleri,
ben, konuşmamda, Köy Kanununun 87 nci maddesi ile Tapu Kanununun 36 ncı
maddesinin yürürlükten kaldırılması konularında görüşlerimizi sunacağım.
Değerli milletvekilleri,
Köy Kanunu, 29 Ekim 1923'te, cumhuriyetin kuruluşundan yalnızca dörtbuçuk ay
sonra çıkarılmıştır. Kanunun 87 nci maddesiyle de yabancıların köylerde mülk
edinmesi yasaklanmıştır. Böyle bir düzenlemeye gidilmesinin tarihsel nedenleri
vardır. İzninizle, kısaca, tarihsel kimi bilgiler vermek istiyorum.
1858 tarihli Arazi
Kanunnamesi, hazine arazisi üzerinde kurulmuş bağımsız, küçük çiftçi işletmelerinde
bireysel tasarruf hakkı getirirken, bunun yanında, yalnız yabancıların değil,
bir köyde yaşayan herhangi bir ya da birkaç kişinin de köyün tüm arazisini mülk
edinmesini önleyen hükümler içermekteydi. 1869 yılında çıkarılan bir kanunla,
yabancıların taşınmaz mal edinmelerini yasaklayan hükümler kaldırılmış; ancak,
arazinin çoğunluğunun yabancıların eline geçmesini, dolayısıyla, Osmanlı
İmparatorluğunun arazisiz bir devlet haline gelmesini önleyecek birkısım
önlemler de alınmıştır. Ancak, özellikle, yabancı şirket ve tüzelkişiliklere
arazi edinme hakkının getirilmemiş olmasına karşın, tüm önlemlere karşın, yeni
toprak mevzuatıyla yabancıların elinde geniş araziler toplanmıştır. Örneğin,
İngiliz uyruklu özel ve tüzelkişiler, 1892 yılına kadar, İzmir, Aydın yöresinde
2 600 000 dönüm tarım arazisi alarak büyük çiftlikler kurmuşlardır. Almanlar
ise, Çukurova yöresinde büyük miktarlarda arazi sahibi olarak Ermeni
çiftçilerle pamuk tarımı yapmışlardır. Ancak, gerek İngilizler ve gerekse
Almanlar, özellikle Türk köylüsünün, az da olsa, kendi toprağını işlemeyi
yabancıların topraklarında işçi olarak çalışmaya yeğlemesi, fazla işgücü
gerektiren mevsimlerde yeterli sayıda tarım işçisi bulamayışları, bunun
sonucunda üretim zorlukları yaşamaları nedeniyle, zamanla kurdukları çiftlikleri
bırakıp yalnızca ticarete yönelmişler; böylece, 1910 yılına gelindiğinde,
yabancıların çiftlikleri hemen tamamiyle tasfiye olmuştur.
İngilizleri ve Almanları
Anadolu'da toprak edinmeye yönelten, Amerikan içsavaşı olmuştur. Amerikan
içsavaşının çıkmasıyla, Amerika'dan Avrupa'ya tütün ve pamuk gelişinin
sınırlanması ve büyük zorluklar göstermesi üzerine, o dönemde Avrupa'da pamuk
ve tütün için en verimli olan ülke olarak Türkiye'yi, İngilizler ve Almanlar bu
nedenle seçmişler ve 1800'lü yılların sonlarında, Amerikan içsavaşı bitip,
pamuk ve tütünlerin Amerika'dan Avrupa'ya gelmesinin hızlanmasıyla da
topraklarımızı terk etmişlerdir.
Türkiye Cumhuriyetini
kuranlar, geçmişin deneyimlerinden ders aldıkları ve Türk tarımını mutlaka geliştirmek,
Türk köylüsünü çiftçi yapmak azminde oldukları için, köy, köylü ve tarım
konularına büyük bir hızla eğilmişlerdir. Bu hızlı hareket düşüncesinin
temelinde, en az, tarım üretimini artırmak olduğu kadar, bağımsızlık ve
egemenlik anlayışı da önemli yer almıştır. Nitekim, 1924'te Köy Kanununu
getiren anlayış, 1925 yılında, bir yandan, köylüyü ezen Aşar Vergisini
kaldırırken, bir yandan da tütünde Reji İdaresine son verip Tekel İdaremizi
kurmuştur.
Köy Kanununa 87 nci
maddeyle konulan, yabancı özel ve tüzelkişilere köylerde arazi ve emlak satın
alma yasağı, cumhuriyeti kuranların, egemenlik, bağımsızlık ve köylüyü efendi
yapma anlayışını ifade etmektedir. Bu maddenin kaldırılması, yabancılara,
köylerde istedikleri yerde ve istedikleri miktarda toprak edinme hakkını
vermekte; bu bakımdan, Osmanlı Devletinin getirdiği sınırlamaları bile
getirmeyerek, 1869 düzenlemesinin bile gerisine düşmektedir.
Bu maddenin kabul
edilmesi, Türk köylüsünü, kendi toprağında yabancı yapacak, ırgat durumuna
düşürecek ya da topraklarından çıkaracaktır. Bu, telafisi olanaksız sonuçlara
yol açacak bir uygulamadır.
Tasarının 38 inci
maddesinin (b) fıkrasıyla da Tapu Kanununun 36 ncı maddesi iptal edilmektedir.
Gerek bu 36 ncı madde gerekse Köy Kanununun 87 inci maddesi birbiriyle
ilintilidir. Tapu Kanununun 36 ncı maddesi, yabancı kişilerin, bir köye bağlı
olmayan müstakil çiftliklere ve köy sınırları dışında kalan arazinin otuz
hektardan çoğuna ancak hükümetin izniyle sahip olabileceğini ifade etmektedir.
Dikkatinizi çekerim,
bunların toprak edinme hakkı, Tapu Yasasında vardır; ama, hükümetin iznine
bağlanmıştır. Oysa, bu maddenin kanundan çıkarılmasıyla, yabancıların
Türkiye'de sınırsız ve izinsiz toprak edinmesine olanak tanınmaktadır. Bu
çerçevede, mütekabiliyet esası bile aranmamaktadır.
Bu maddeyi kabul etmekle,
Türkiye Cumhuriyetinin çok büyük ve onarılmaz yara alacağını, cennet vatanın
bağrını yabancı sermaye sahiplerinin doymaz iştahlarına sınırsız açacağımızı
bilelim ve böyle bir yanlışa düşmeyelim. Doğrudan Yabancı Yatırımlar Yasası ve
bugün görüşülmekte olan tasarı, bizlerde, ülkemizin geleceği üzerinde derin
kaygılar yaratmaktadır.
Değerli milletvekilleri,
bu bakımdan, tasarının 38 inci maddesinin (a) ve (b) fıkralarının tasarıdan
çıkarılması gerekmektedir. Umuyorum ki, Yüce Meclis, bu yanlışı benimseyecek
bir davranış içinde olmaz.
Değerli milletvekilleri,
sizi ve büyük ulusumuzu sevgi ve saygıyla tekrar selamlıyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür
ediyorum Sayın Ergin.
Şahsı adına, İstanbul
Milletvekili Sayın Hasan Aydın; buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)
HASAN AYDIN (İstanbul) -
Sayın Başkan, değerli arkadaşlarım; bu yasa paketleri Parlamentoya gelirken,
genellikle paket olarak geldiğinde, yasa maddelerinin çoğu, makul maddeler
olarak gelmektedir; ancak, her paketin içerisine bir bomba niteliği taşıyan ve
buradaki milletvekili arkadaşlarımızın incelemeye fırsat bulamadıkları bu güzel
jelatinlenmiş paketin içerisinde amaçlanan maddelerin sessizce geçirildiği
görülmektedir. Göz attıklarında bu maddelerin çok kötü olmadığını düşünen ve
detayı inceleme şansı yakalayamayan arkadaşlarımız, biz burada ne söylersek
söyleyelim, kendi yerlerinde kendilerini ikna etmiş olsak bile, el kaldırma
geleneğini sürdürmeye devam ediyorlar.
Sevgili arkadaşlarım,
bazı yasa maddeleri vardır ki, biraz hafifçe baktığınızda anlayabilirsiniz.
Şimdi, bu maddede "karşılıklılık ilkesi" tamamen imha edilmiş
durumda. Mesela, bizim, arazimizi satın alanın ülkesine aynı bedelle, aynı
mantıkla cevap vermemiz gerekirken, bu da delinmiş vaziyette. Demektedir ki,
tüzelkişilere satış yapılabilir. Tüzelkişi demek, şirket demektir. Bir
arkadaşımın ifade ettiği gibi, eğer, Suudi Arabistanlı bir vatandaş kalkıp
Fransa'da bir şirket kurarsa, bu şirket, aslında bu yasaya göre, satışı mümkün
olmayan arazi ve toprakları bir Fransız şirketi kanalıyla bizden alabilir;
yani, yasa maddesi olarak "alamaz" dediğiniz olayı, bir başka
maddede, başka bir yöntemle delmektesiniz.
Bunu deliyoruz ve
arkasından bir sınır koyuyoruz. Yasa tasarısı sadece yanlışlarla dolu değil,
aynı zamanda zaaflarla da dolu, biraz komik sayılabilecek tanımlarla da dolu.
30 hektarla sınırlamaktayız. Bir kere, zaten, buraya 30 hektarı yazan
arkadaşlarımızın hektar mantığını anlamak istiyorum, hektar acaba onlara göre
ne?! Yani, Ankara'nın en büyük arazisini, Atatürk Orman Çiftliği arazisi kadar
bir miktarı kapsadığını, bunu yazan arkadaşlar biliyor mu merak ediyorum.
30 hektar sınır. Orada da
bir düşüncesizlik var özür dileyerek ifade etmek isterim ki. 30 hektar falan
sınır değil aslında. Böyle bir sınır yok. Ben bir vatandaş olarak ya da başka
bir ülkenin vatandaşı gidip bir ülkede farklı farklı şirketler kurarsa -(a)
şirketi, (b) şirketi, (c) tüzelkişisi, (b) tüzelkişisi- her tüzelkişinin
Türkiye'de 30 hektar civarında arazi alması pekala mümkündür; yani, burada, bu
yasanın başka maddelerince 30 hektar olarak sınırlanan şeyin tabir uygunsa,
Türkçe diliyle, tam bir kandırmaca olduğunu buradaki milletvekili
arkadaşlarımızın anlıyor olması gerekir; yani, 30 hektar sınırı falan yok.
Böyle bir sınır, bir cümleyle var; ama, çok basit bir biçimde bir tüzel satış
yapacaksanız, farklı tüzellerin sizden 30'ar hektar arazi alması mümkünse, o
zaman, istediği kadar arazi alacak demektir.
Milletvekili
arkadaşlarıma söylemem gereken en önemli şey belki de şu: Peki, bir ülkenin
topraklarını, ölçüye tabi tutmadan, ehlikeyf, bakkala getirmiş olduğunuz
yumurtaları satar gibi satarken, o ülkenin stratejik tehlikesini, değerlerini
ne kadar gözetiyorsunuz?! Yabancı ülkenin tüzelkişileri ya da gerçek kişileri,
arsa, arazi satın alırken, ülkenin bütün alanlarını da satın alabilecekler mi?!
Nereden alamayacaklar; mesela, bu tasarıda, bizim bir askerî havaalanımızın etrafının
kuşatılmamasının tedbiri var mı ya da otoyollarımızın etrafının biraz büyük
rakamlar verilerek satın alınmasının bir engeli var mı; böyle bir engel yok.
MALİYE BAKANI KEMAL
UNAKITAN (İstanbul) - Var, var.
HASAN AYDIN (Devamla) -
Değerli arkadaşlarım, böyle bir tasarıya, gerçekten, Adalet ve Kalkınma Partili
milletvekili arkadaşlarımız "evet" diyecek mi; şu ana kadarki
tecrübemize göre "evet" diyecekler; çünkü, o arkadaşlarımızın, Türkiye'de
milleti temsil eden vekiller olarak, böylesine çok çıplak söylenen olayları
kendi vicdanlarında kabul etmeleri bir anlam ifade etmiyor. Çok net olarak
söylüyorum, diyorum ki: Gerek stratejik
açıdan gerek o konulan ölçülerin gerçekdışılığı açısından gerek karşılıklılık
ilkesinin çok basit bir şekilde ihmal edilmişliği açısından, bu tasarının, bu
maddeyle birlikte geçmemesi gerekir. Eğer bu tasarı bu maddeyle birlikte
geçecekse, o zaman bundan sonra gerçekten oturup yasalar üzerinde çok ciddî
konuşmamıza, tartışmamıza, yasaların güzelliğini, olumluluğunu irdelememize
gerek yok. Biz öyle bir yasa çıkarmaya başladık ki, seri üretim yapan bir
fabrikadan gömlek çıkarır, kravat çıkarır gibi bu kadar basite almaya başladık
yasaları. Ülkenin yüz yılını, ikiyüz yılını belirlemesi gerekirken, bir
muhalefet partisi milletvekili olarak ben bu cümleleri söylerken, İktidar
Partisine mensup olan milletvekili arkadaşlarımızın bir kısmı bıyık altından
bana gülüyor olabilir; ama, ben de böyle gülen arkadaşlarımızın çocuklarının...
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Aydın,
lütfen, cümlelerinizi tamamlar mısınız.
HASAN AYDIN (Devamla) -
Bitiriyorum efendim.
...onların çocuklarının,
onların torunlarının bu arkadaşlarımıza dönüp, şu anda ben kürsüde konuşurken,
onların suratlarına bakarak gülümseyeceklerine inanıyorum.
Saygı sunuyorum
arkadaşlar. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür
ediyorum Sayın Aydın.
İkinci söz isteği, Muğla
Milletvekili Sayın Fahrettin Üstün'e aittir; buyurun. (CHP sıralarından
alkışlar)
FAHRETTİN ÜSTÜN (Muğla) -
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan yasa tasarı ve
teklifleriyle ilgili son dakikada gelen önergeler, daima tehlikeli olmuştur;
biraz önce yaptığınız gibi.
Değerli arkadaşlarım,
işiniz gücünüz satmak ve kiralamak. AKP, bunun için mi iktidar oldu?! Yedi
sekiz aylık iktidar döneminizde, Türkiye'de içborcu mu azalttınız, dışborcu mu
azalttınız, işsizliği mi önlediniz?! Dışborç azalmadığı gibi, yedi ayda 26
milyar dolarlık daha borçlanmışsınız.
İşçinin durumunu
düzeltebildiniz mi, memurun durumunu düzeltebildiniz mi, emeklinin, çiftçinin
durumunu düzeltebildiniz mi; hayır.
HALİL AYDOĞAN (Afyon) -
Düzelttik, düzelttik...
FAHRETTİN ÜSTÜN (Devamla)
- Devlet İstatistik Enstitüsünün resmî rakamlarını söylüyorum.
Kasım 2002 ile Nisan 2003
arasında çiftçinin girdi fiyatlarında yüzde 42'lik artış, sattığı ürün
fiyatlarında yüzde 27,5'lik artış olmuş ve çiftçi, sizin iktidarınız döneminde
yüzde 14,5 fakirleşmiştir.
Ayrıca, doğrudan gelir
desteğinin 2002'ye ait yüzde 60'lık kısmı, Muğla'da ve birçok ilimizde daha
ödenmemiştir. Daha önce Sayın Gül bu mikrofondan konuştuğunda "bayramda
ödeyeceğiz" demişti. Ramazan bayramı geçti, kurban bayramı geçti, 23 Nisan
Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı geçti, 19 Mayıs Gençlik ve Spor Bayramı
geçti; ama, doğrudan gelir desteğinin yüzde 60'lık kısmı hâlâ ödenmedi. Tarım
Bakanımız da bu mikrofondan "mayısın sonunda bitireceğiz" demişti;
mayıs geçti, "haziran sonu" denildi, haziran sonu da bitti, doğrudan
gelir desteği hâlâ ödenmedi.
MEHMET ÇERÇİ (Manisa) -
Çoğu ödendi, bitmek üzere.
FAHRETTİN ÜSTÜN (Devamla)
- Değerli arkadaşlarım, tasarıyla ilgili olarak şunları söylemek istiyorum:
Ülke hayvancılığının
önünde iki tane engel yasa var; bunlardan birisi 3285 sayılı Hayvan Sağlığı
Zabıtası Kanunu, diğeri de 1380 sayılı Su Ürünleri Kanunu.
Asrımızın en önemli
sorununun açlık ve dengesiz beslenme olduğu bir gerçektir. Bu çok önemli
sorunun çözümünde tek yol denizlerde su ürünleri yetiştiriciliği ve tek kaynak
da denizlerimizdir. İşte, bu nedenle, bütün dünyada, balık yetiştiriciliği
insan beslenmesinde çok önemli bir yer tutar; hayvansal protein açığını en
hızlı kapatabilecek tek kaynak olarak görülmektedir. Bütün bunlardan dolayı da,
su ürünleri sektörü, son yıllardaki çok hızlı gelişimiyle, sektörler arasında
en önemli sıralarda yer almıştır ve almaya devam edecektir.
Dünyadaki balık üretimine
gelince: Dünya nüfusu, son elli yılda çok hızlı bir şekilde büyüyerek 6 600 000
000 seviyelerine ulaşmış, 2050 yılına kadar 3 300 000 000 daha artarak 9 900
000 000'a ulaşması beklenmektedir. Son yıllardaki hızlı nüfus artışıyla
birlikte, gelişen ve beslenme anlayışı değişen dünyada, su ürünlerinin insan
beslenmesindeki önemi daha da çok anlaşılmaya başlanmıştır.
Tarım sektöründe üretilen
ürünler gözönüne alındığında, dünyada üretim sahalarının hemen hemen tamamı
kullanıldığı için, öncelikle hayvansal ürünler başta olmak üzere, üretim
miktarlarının fazla artmadığı görülmektedir. Dünyada üretim sahalarının hemen
hemen tamamı kullanıldığı için, artmayıp sabit seviyelerde kalması, tarımda
kullanılan su kaynaklarının limitli olması gibi nedenlerle, önümüzdeki
yıllarda, hızlı artan nüfusa paralel olarak tarım üretiminin de artması
beklenmemektedir. Bütün bu nedenlerden dolayı, insanlığın hızla artan hayvansal
protein açığını kapatabilecek tek kaynak denizler ve tek yol denizlerdeki balık
üretimidir.
Öte yandan, 7 kilogram
yemden 1 kilogram sığır eti, 2,2 kilogram yemden 1 kilogram tavuk eti elde
edilebilmektedir. Halbuki, 1,7 kilogram yemden 1 kilogram balık eti elde
edilebilmektedir. Daha ekonomik büyütebilme şansına sahip, birim alanda daha
çok üretilebilen balığın önemi, tüm bu nedenlerle, son yıllarda hızla
artmaktadır. FAO istatistiklerine göre, 2000 yılında, dünyada, avcılık yoluyla
yakalanan su ürünleri 100 000 000 ton, üretimi-yetiştiriciliği yapılan miktar
ise 30 000 000 ton civarındadır. 30 000 000 ton üretimin 20 000 000 tonu iç
sulardan, 10 000 000 tonu denizlerden elde edilmektedir. 2020'li yıllarda ise,
dünyada üretilen su ürünleri miktarının 50 000 000 tona ulaşması beklenmektedir.
FAO kaynaklarına göre yetiştiricilik yoluyla elde edilen su ürünleri miktarı
son on yılda yüzde 15 artış göstermiştir.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Lütfen,
tamamlayın.
FAHRETTİN ÜSTÜN (Devamla)
- Sayın milletvekilleri, sektörde önemli sorunlar vardır. Bunların başında; su
ürünleri genel müdürlüğünün kurulması, 1380 sayılı Su Ürünleri Yasasının günün
koşullarına uydurularak acilen değiştirilmesi, görev, yetki ve sorumlulukların
tek merkezde toplanması, su ürünleri yetiştiriciliği icra kurulunun
oluşturulması, birlik-üst birlik yasasının çıkarılması gelmektedir.
Teknik düzenlemeler ise;
kaliteli yem ve yavru üretmek, yetiştiricilikte kullanılan ilaçların
belirlenmesi ve denetimi, yeni türlerin yetiştiriciliğine geçilmesi,
kıyılarımızın sektörler bazında planlanmasıdır.
Ekonomik sorunlar; kredi,
teşvik, yardım ve sigorta konularının yeniden düzenlenmesi, KDV oranlarının
düşürülmesi, balık borsasının kurulması, ithal edilen yem hammaddelerinden
alınan gümrük, resim, harç, fon ve benzeri paraların kaldırılması, kiralama
işlemlerinin yeniden düzenlenmesidir.
Yüce Meclisi saygıyla
selamlarım. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederiz
Sayın Üstün.
Sayın milletvekilleri,
konuşmalar tamamlanmıştır.
Madde üzerinde 1 adet
önerge vardır, önergeyi okutup işleme alacağım.
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan
tasarının 38 inci maddesinin a) ve b) bentlerinin tasarı metninden
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Mustafa Özyurt |
Gürol Ergin |
Birgen Keleş |
|
|
Bursa |
Muğla |
İstanbul |
|
Halil Akyüz |
|
Yakup Kepenek |
|
İstanbul |
|
Ankara |
BAŞKAN - Sayın Komisyon
katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
BAŞKANVEKİLİ MEHMET ALTAN KARAPAŞAOĞLU (Bursa) - Katılmıyoruz efendim.
BAŞKAN - Hükümet
katılıyor mu?
MALİYE BAKANI KEMAL
UNAKITAN (İstanbul) - Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
Sayın Keleş, söz
istiyorsunuz.
Buyurun, gerekçenizi
açıklayın. (CHP sıralarından alkışlar)
BİRGEN KELEŞ (İstanbul) -
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; biliyorum, bu önergeyi reddedeceksiniz;
ama, reddetmeden önce birkaç konuyu düşünmenizi istiyorum.
İlk olarak, güneydoğudaki
komşularımızla olan ilişkilerimizi düşünmelisiniz. Örneğin, Suriye'nin,
Türkiye'ye karşı kimleri desteklediğini ve Hatay'la ilgili taleplerini
düşünmelisiniz.
İkinci olarak,
Ermenilerin, Türkiye'yle ilgili iddialarını düşünmelisiniz ve bu iddiaları
yaşama geçirmek için yıllardır verdikleri mücadeleyi düşünmelisiniz.
Üçüncü olarak,
İstanbul'un orta yerinde, bazı Batılı dostlarımızın, Vatikan benzeri bir devlet
kurma hülyalarını düşünmelisiniz.
Dördüncü olarak,
kendimizi çok yakın hissettiğimiz, her vesileyle beraber şarkılar söylediğimiz
Yunanları düşünmelisiniz. Ege'deki iddialarını, 12 adada nasıl geliştiklerini,
Ege konusunda yaptıklarını ve kırk yıldır, Avrupa Birliğiyle olan
ilişkilerimizi nasıl baltaladıklarını düşünmelisiniz.
Ve eğer, bunları
düşündükten sonra, bu yasayla ne yaptığınızı anlamak istiyorsanız, bir kez daha
tekrarlamak istiyorum: Değerli arkadaşlarım, bu yasayla, siz, yabancı ülkede
olan herkesi, her kişiyi, yabancı ülke uyruğundaki her kişiyi ve yabancı
ülkelerde kurulan, o ülkelerin kanunlarına göre kurulan tüzelkişiliğe sahip her
şirketi, Türkiye'de yatırım yapanları değil, orada olan, malı mülkü orada olan,
işi gücü orada olan, Türkiye'ye bir katkıda bulunmayan her şirketi, Türkiye'nin
her yerinde, en güzel, en stratejik yerlerde, karşılıksız ve sınırsız arazi
sahibi yapmayı kabul ediyorsunuz.
HALİL AYDOĞAN (Afyon) -
Her yerinde değil.
BİRGEN KELEŞ (Devamla) -
Her yerinde; kaldırıyorsunuz 442'yi.
Şimdi, eğer, bunları
düşündükten sonra, biraz önce size söylediğim dört konuyu düşündükten sonra,
böyle bir değişikliği içinize sindiriyorsanız, bunun getireceği tehlikeleri yok
farz ediyorsanız veyahut da bunlara aldırmıyorsanız ve de değerli arkadaşlarım,
bu ülke topraklarını almak için şehit olanlara saygı ile böyle bir kararı
bağdaştırıyorsanız, o zaman, size söyleyeceğim hiçbir şey yoktur; ama, bilin
ki, bunun vebali büyük olacaktır.
Saygılar sunuyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür
ediyorum Sayın Keleş.
Gerekçesini dinlediğiniz,
Komisyonun ve Hükümetin katılmadığı önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.
GÜROL ERGİN (Muğla) -
Allah yardımcınız olsun!
BAŞKAN - 38 inci maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.
Geçici 1 inci maddeyi
okutuyorum :
GEÇİCİ MADDE 1. - Bu Kanunun yürürlüğe girdiği
tarihten önce Maliye Bakanlığı tarafından kiraya verilen su ürünü üretim
yerleri ile kaynak ve yeraltı sularına ait bedeller, 31.12.2003 tarihine kadar
Maliye Bakanlığınca tahsil edilmeye devam olunur.
BAŞKAN - Madde üzerinde
söz isteyen?.. Yok.
Önerge yok.
Geçici 1 inci maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.
Geçici 2 nci maddeyi
okutuyorum :
GEÇİCİ MADDE 2. - Kanunları uyarınca turizm
yatırımı yapılmak amacıyla adlarına kamu arazisi tahsis edilen ve bu maddenin
yürürlüğe girdiği tarihten önce, ilgili bakanlıkların iznine tâbi işlemleri
izinsiz olarak gerçekleştiren veya sözleşmelerine aykırı davranan yatırımcılar
ve işletmeciler hakkında açılan davalardan; cari yıl proje maliyet bedelinin
%3'ü ile dava masraflarını defaten
ödemeleri, sözleşmeden doğan malî yükümlülüklerini yerine getirmeleri ve ilgili
bakanlıklar ile yeniden sözleşme yapmaları kaydıyla vazgeçilir, bu şartların
yerine getirilmesi kaydıyla, dava açılması gerekenler için ise dava açılmaz ve
tahsisleri devam eder.
Bu maddenin uygulanmasına
ilişkin usul ve esaslar, Çevre ve Orman
Bakanlığı ile Kültür ve Turizm Bakanlığının
görüşü alınmak kaydıyla Maliye Bakanlığınca belirlenir.
BAŞKAN - Madde üzerinde
söz isteyen?.. Yok.
Önerge yok.
Oylarınıza...
MALİYE BAKANI KEMAL
UNAKITAN (İstanbul) - Sayın Başkan, madde üzerinde söz alabilir miyim?
SALİH KAPUSUZ (Ankara) -
Oylamaya geçtiniz Sayın Başkan.
BAŞKAN - Maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler...
MUSTAFA ÖZYÜREK (Mersin)
- Oylamayla ilgili talebim var Sayın Başkan.
BAŞKAN - Hangi oylamayla
ilgili?..
SALİH KAPUSUZ (Ankara) -
Sayın Başkan, oylamaya geçtiniz.
MUSTAFA ÖZYÜREK (Mersin)
- İstirham ederim, elimi kaldırdım, talep ediyorum; yani, bu kadar hızla neyi
kaçırıyorsunuz, anlamadım!
SALİH KAPUSUZ (Ankara) -
Hayır, Bakan Bey müdahale edince...
MUSTAFA ÖZYÜREK (Mersin)
- Sayın Başkan, Anayasaya göre, bu bir af kanunu niteliğindedir, nitelikli
çoğunluk aranması gerekir. 15 arkadaşımla birlikte bu talepte bulunuyoruz.
SALİH KAPUSUZ (Ankara) -
Oylandı efendim yalnız.
MUSTAFA ÖZYÜREK (Mersin)
- Hayır efendim.
SALİH KAPUSUZ (Ankara) -
Oylandı efendim.
BİRGEN KELEŞ (İstanbul) -
Eli havadayken oyladınız ama...
MUSTAFA ÖZYÜREK (Mersin)
- Efendim, Sayın Bakan söz isterken ben kalktım, talep ediyorum; ne Sayın
Bakanınkini görüyorsunuz ne bizimkini görüyorsunuz.
SALİH KAPUSUZ (Ankara) -
Sayın Başkanım, ben yerimden bir şey arz edebilir miyim.
Arkadaşlarıma katkı olsun
diye söylemek istiyorum, o da şu: Siz oylamayı tamamladınız; ama,
arkadaşlarımız itiraz edebilirler.
BAŞKAN - Sayın Kapusuz,
buyurun...
SALİH KAPUSUZ (Ankara) -
Benim söyleyeceğim şu efendim: Merak etmesinler, tamamının oylamasında 330'u
istiyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN - Sayın Kapusuz,
lütfen...
MUSTAFA ÖZYÜREK (Mersin)
- Ben de görüyorum; ne bu telaşınız?!
15 arkadaşımla
birlikte...
BAŞKAN - Sayın Özyürek...
SALİH KAPUSUZ (Ankara) -
Ben de itirazımı yapayım da, zabıtlara geçsin.
BAŞKAN - Sayın Özyürek,
bildiğiniz gibi, açıkoylamayı, henüz oylamaya başlanmadan, müzakerenin
bitiminde isteme hakkınız var. Bunun Tüzükte hükümleri de var. İstediğiniz
anda... Bakın, AK Parti Grubu istedi, yerine getirdim. Dolayısıyla, maddeyi
oyladım; diğer maddeye geçiyorum efendim.
MUSTAFA ÖZYÜREK (Mersin)
- Sayın Başkanım, lütfedip, dönüp bakmıyorsunuz ki; hep İktidar Partisiyle
meşgul olduğunuz için, bir hata yapıyorsunuz.
GEÇİCİ MADDE 3. - Bu
Kanunun yürürlüğe girdiği tarih itibarıyla, Hazine mülkiyetinde veya Devletin
hüküm ve tasarrufu altında olup...
BAŞKAN - Bir dakika...
Ben, size, bir madde okumanızı söylemedim.
MUSTAFA ÖZYÜREK (Mersin)
- Öyle hızlı gidiyorsunuz ki, Kâtip de takip edemiyor.
BAŞKAN - Sayın
milletvekilleri, Komisyonun geri çektiği geçici 3 üncü maddeyle ilgili gelen
raporunu da burada okuduk, sizlere de dağıtıldı. Bu madde, Komisyon tarafından,
metinden çıkarılmıştır.
Bir geçici madde
ilavesine dair önerge vardır; önergeyi okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan
tasarıya geçici madde 3 olarak aşağıdaki maddenin eklenmesini arz ve teklif
ederiz.
|
Mustafa Özyürek |
M. Akif Hamzaçebi |
Mehmet Kartal |
|
Mersin |
Trabzon |
Van |
|
Cumhur Yaka |
Enis Tütüncü |
Feramus Şahin |
|
Muğla |
Tekirdağ |
Tokat |
"GEÇİCİ MADDE 3 -
27.06.1984 tarihli ve 3030 sayılı Kanunun 18 inci maddesinin son fıkrasının
ikinci cümlesindeki dağıtım oranları 17 Ağustos 1999 tarihinde büyükşehir
belediyesi olan yerlerden anılan tarihteki depremden zarar görenler hakkında üç
yıl süre ile uygulanmaz."
BAŞKAN - Sayın Komisyon
önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
BAŞKANI SAİT AÇBA (Afyon) - Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN - Sayın Hükümet
katılıyor mu?
MALİYE BAKANI KEMAL
UNAKITAN (İstanbul) - Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN - Önerge sahipleri
gerekçesini açıklayacak mı efendim?
OĞUZ OYAN (İzmir) -
Gerekçe okunsun Sayın Başkan.
BAŞKAN - Gerekçeyi
okutuyorum :
Gerekçe :
Büyükşehir
belediyelerinin vergi gelirlerinden aldıkları payın dağıtımına ilişkin olarak
2002 yılında yapılmış olan düzenleme, bazı büyükşehir belediyelerini kaynak
yönünden güçlendirmiş, bazılarında ise olumsuz etkide bulunmuştur.
Önerge, düzenlemeden
olumsuz etkilenen büyükşehir belediyelerinden depremden zarar görmüş olanların
geçici bir süreyle bu uygulamanın dışına çıkarılmasını sağlamaktadır.
BAŞKAN - Gerekçesini
okuttuğum, Komisyonun ve Hükümetin katılmadığı önergeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler.. Etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.
39 uncu maddeyi
okutuyorum :
Yürürlük
MADDE 39. - Bu Kanunun;
30 uncu maddesi yayımını takip eden ayın başında, diğer maddeleri ise yayımı tarihinde yürürlüğe girer.
BAŞKAN - Madde üzerinde
söz talebi?.. Yok.
39 uncu maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.
40 ıncı maddeyi
okutuyorum :
Yürütme
MADDE 40. - Bu Kanun
hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür.
BAŞKAN - Maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Sayın milletvekilleri,
tasarının tümünün oylamasına geçmeden önce oyunun rengini belirtmek için,
aleyhte olmak üzere İstanbul Milletvekili Sayın Onur Öymen'e söz veriyorum.
Buyurun Sayın Öymen. (CHP
sıralarından alkışlar)
ONUR ÖYMEN (İstanbul) -
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; biraz önce arkadaşlarımız bu yasa
tasarısının çeşitli maddeleri hakkında görüşlerini ifade ettiler. Özellikle,
Sayın Birgen Keleş ve Sayın Hasan Aydın arkadaşlarımız meselenin siyasî
boyutuna, stratejik boyutuna değindiler. Ben, tasarı onaylanmadan, son bir defa
daha Yüce Heyetinizin dikkatini bir hususa çekmek istiyorum; o da şudur: Öyle
anlaşılıyor ki, hükümet, bu yasa tasarısını Yüce Meclisin huzuruna getirirken,
Türkiye'nin çağdaşlaşma çabalarına bir katkı sağlayacağını düşünerek bunu
yapmıştır. Modern anlayışın, Avrupa'yla bütünleşme anlayışının gerektirdiği
için bu tasarıyı huzurunuza getirmiştir. İyi niyetle böyle bir çaba içinde olduğunu
hükümetin tahmin ediyorum. Keşke, bu tasarı Meclise gelmeden önce, bu amaçla
kurulmuş olan Avrupa Uyum Komisyonuna havale edilseydi, biz, Yüce Meclisi,
diğer Avrupa ülkelerinde bu durumda, bu konularda uygulama nasıldır, bu alanda
bilgilendirme fırsatı bulurduk; ne yazık ki, bu yapılmamıştır. O yüzden, bu
tasarıya oy verecek arkadaşlarımız, bunun, gerçekten, çağdaşlığın bir icabı
olduğunu düşünebilirler, Avrupa Birliği üyeliğinin bir icabı olduğunu düşünebilirler.
Değerli arkadaşlar,
huzurunuzda ifade ediyorum; bu doğru değildir, bu böyle değildir. Zannetmeyin
ki, Avrupa Birliği ülkelerinde, her isteyen yabancı, her istediği yerde, her
istediği şekilde gayrimenkul edinebilir. Bu doğru değildir, Avrupa Birliği
üyeleri arasında bile kısıtlamalar var. Siz zannediyor musunuz ki, bir Alman
vatandaşı, mesela Danimarka'da istediği gibi gayrimenkul elde edebilir;
yasaktır. Her ülkenin tarihî gerekçeleri var, her ülkenin geçmişinden
kaynaklanan nedenleri var, bu gibi kısıtlamalar vardır; yani, bu tasarıya
çağdaşlaşma, Avrupa'yla bütünleşme düşüncesiyle oy verecek arkadaşları bir kere
daha uyarmak istiyorum. Bu, böyle değildir. O bakımdan, bu tasarıyı bizim çok
iyi değerlendirmemiz gerekiyor, son oyu vermeden önce çok iyi düşünmemiz
gerekiyor.
Arkadaşlarımız söyledi,
Sayın Hasan Aydın söyledi; dedi ki: Mesela, mütekabiliyeti kabul etmeyen Suudi
Arabistan vatandaşları Paris'te bir şirket kurup, Türkiye'nin istediği yerinden
istediği gayrimenkulü alabilir. Dahası var, bizim siyaseten tanımadığımız
ülkelerin vatandaşları, mesela Kıbrıs Rum vatandaşları, diledikleri ülkede
kuracakları bir şirketle, Türkiye'nin istedikler yerinden istedikleri gayrimenkulü
alabilirler. Bunu biliyor musunuz? Bunu bilerek mi oy veriyorsunuz? Eğer
bilerek veriyorsanız, söyleyecek bir şeyimiz yok; ama, bilmeden oy veriyorsanız
veya bu tasarıyı hazırlayan arkadaşlar, bu yönlerini yeterince düşünmedilerse,
tavsiye ediyorum, eğer çok geç değilse, geri çeksinler, bir kere daha
düşünsünler. Bu, son derece önemli bir konudur.
Efendim, denilebilir ki,
Bakanlar Kurulu bunu denetleyebilir; böyle olumsuz bir durum olunca,
engelleyebilir, satışı engelleyebilir... Bu tasarıya göre engelleyemez
arkadaşlar. 29 hektara kadar olan arazileri engelleme yetkisi yoktur Bakanlar
Kurulunun. Bir tek yetkisi vardır, o da, ülkenin bazı yerlerini, stratejik ve
kamu düzeni gerekçesiyle bütün yabancılara kapatmaktır. Bu, başka bir iş; benim
anlatmak istediğim, arz etmek istediğim başka bir husus.
Bir nokta daha var;
deniliyor ki: "Bazı ticaret şirketleri lehine taşınmaz üzerinde sınırlı
aynî hak tesis edilmesi mümkündür ve bu takdirde karşılıklılık aranmaz."
Yani, bir yabancı şirket, 99 yıllığına Türkiye'nin herhangi bir yerinde bir yer
kiralamak istese, bunun için karşılıklılık aramayacaksınız. Bir de böyle bir
hüküm var. Köy Kanunundaki kısıtlamaları da kaldırdınız.
Değerli arkadaşlar, size
şunu ifade etmek istiyorum: Bütün bunları biz teorik düşünceler olarak arz
etmiyoruz. Eğer, Avrupa Uyum Komisyonuna sorsaydınız, size, Türkiye'ye komşu
hangi ülkelerin stratejik bölgelerde hangi arazileri aldıklarını anlatırdık. Bu
konu, hafife alınacak bir iş değildir. Birçok ülkenin şirketleri, vatandaşları,
bazı ülkelerin stratejik yerlerinde sistemli olarak geniş topraklar alıyorlar;
bu, boşuna değildir.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Öymen,
lütfen tamamlayın.
ONUR ÖYMEN (Devamla) - Bu
konuları, siyasî boyutuyla, stratejik boyutuyla değerlendirmeden karara
varırsak, yarın pişman olabiliriz ve pişmanlık o zaman fayda etmeyecektir.
Sizi bir kere daha
uyarıyorum. Ben, buradaki Adalet ve Kalkınma Partisi üyesi arkadaşlarımızın,
Cumhuriyet Halk Partisi üyesi arkadaşlarımızın hiçbirisinin millî davalar
konusunda, ulusal çıkarlar konusunda duyarsız olduğuna inanmıyorum. Bu memleket
hepimizindir ve bu memleketi bize teslim edenler, bu gibi konularda bazı
kayıtlar, kısıtlamalar koydularsa, çağdaşlıktan uzak oldukları için
koymamışlardır, modern hayatın icabını bilmedikleri için koymamışlardır. Bu iktidara
kadar işbaşına gelen hükümetlerin hiçbirinin çağdaşlıktan haberi olmadığını
söyleyebilir misiniz?! Bundan önceki bütün hükümetler, ulusal çıkarlarımızı
düşünerek, bazı kayıtları, kısıtlamaları koymuşlardır. Hiç değilse, hiçbir şey
yapamıyorsak, Bakanlar Kurulunun, bu gibi alımlarda yalnız 30 hektardan yukarı
değil, bütün alımları gerektiğinde denetleyebilme imkânını keşke sağlasaydık bu
kanunda; en azından, bunu yapabilirdik; bu da yapılmamıştır.
Değerli arkadaşlar, bu
kanun tasarısını bu şekilde onaylarsak, zannediyorum ki, son derece yanlış bir
iş yapmış olacağız; sizi uyarmak istiyorum, iyi niyetle uyarmak istiyorum.
Bu vesileyle, saygılarımı
sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür
ediyorum Sayın Öymen.
Sayın milletvekilleri,
tasarının tümünün oylanmasının açıkoylama şeklinde yapılmasını isteyen
önergeler vardır.
Şimdi, okuyarak, önergede
imzası bulunan sayın üyeleri tespit edeceğim; daha sonra, açıkoylamanın şeklini
Genel Kurula soracağım.
Sayın Salih Kapusuz?..
Burada.
Sayın Eyüp Fatsa?..
Burada.
Sayın Ali İbiş?.. Burada.
Sayın Yahya Baş?..
Burada.
Sayın Mustafa Açıkalın?..
Burada.
Sayın Nusret Bayraktar?..
Burada.
Sayın Mustafa Nuri
Akbulut?.. Burada.
Sayın Şükrü Ünal?..
Burada.
Sayın Ayhan Zeynep
Tekin?..
TEVHİT KARAKAYA
(Erzincan) - Tekabbül ediyorum.
ZÜLFÜKAR İZOL (Şanlıurfa)
- Tekabbül ediyorum.
BAŞKAN - Kim tekabbül
ediyorsa ismini alayım.
TEVHİT KARAKAYA
(Erzincan) - Ben tekabbül ediyorum efendim.
BAŞKAN - Tevhit Karakaya.
ZÜLFİKAR İZOL (Şanlıurfa)
- Sayın Başkan, ben tekabbül ediyorum.
BAŞKAN - Hayır efendim,
Tevhit Bey önce söyledi, ikiniz arasında bir karar verin.
SALİH KAPUSUZ (Ankara) -
Sayın Başkan, Zülfikar İzol.
BAŞKAN - Zülfikar İzol;
tamam.
Sayın Necati Çetinkaya?..
Burada.
Sayın Ahmet
Büyükakkaşlar?.. Burada.
Sayın Muzaffer Gülyurt?..
Burada.
Sayın Ahmet İnal?..
Burada.
Sayın Muharrem Karslı?..
Burada.
Sayın Resul Tosun?..
Burada.
Sayın Mehmet Sarı?..
Burada.
Sayın Mustafa Elitaş?..
Burada.
Sayın Ali Yüksel
Kavuştu?.. Burada.
Sayın Faruk
Anbarcıoğlu?.. Burada.
Sayın milletvekilleri,
Cumhuriyet Halk Partisinin de aynı konuda verilmiş bir önergesi var; ancak,
önerge elimde, inceledim. Önerge 16 imzayla verilmiş. Kaldı ki, diğer önergeyle
maksat hâsıl olmuştur. İçtüzüğün 81 inci maddesine göre 20 imzanın olması
gerekiyor; o bakımdan, işleme almıyorum.
MUSTAFA ÖZYÜREK (Mersin)
- Sayın Başkan, yoklama talebi için 20, açıkoylama talebi için 15 imza
gerekiyor.
BAŞKAN - 81 inci maddeyi
beraber okuyalım Sayın Özyürek.
MUSTAFA ÖZYÜREK (Mersin)
- Lütfen.
ATİLLA KART (Konya) -
Sayın Başkan, 143 üncü madde; 143'e göre değerlendirme yapacaksınız.
BAŞKAN - "Madde 81-
Anayasa değişiklikleri hariç, kanun tasarı ve tekliflerinin tümünün veya
maddelerinin oylanması, açık oylamaya tabi işlerden değilse, yirmi üyenin
talebi halinde açık oyla, aksi takdirde işaretle yapılır."
Teşekkür ederim.
Sayın milletvekilleri,
açıkoylamanın elektronik cihazla yapılmasını oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Alınan karar gereğince,
açıkoylama elektronik oylama cihazıyla yapılacaktır.
Oylama için 5 dakika süre
vereceğim. Bu süre içerisinde sisteme giremeyen üyelerin teknik personelden yardım
istemelerini, bu yardıma rağmen de sisteme giremeyen üyelerin, oy pusulalarını,
oylama için öngörülen 5 dakikalık süre içerisinde Başkanlığa ulaştırmalarını
rica ediyorum.
Ayrıca, vekaleten oy
kullanacak sayın bakanlar var ise, hangi bakana vekaleten oy kullandığını,
oyunun rengini ve kendisinin ad ve soyadı ile imzasını da taşıyan oy
pusulasını, yine, oylama için öngörülen 5 dakikalık süre içerisinde Başkanlığa
ulaştırmalarını rica ediyorum.
Sayın milletvekilleri,
elektronik cihazla oyunu kullanamayıp, pusula gönderen arkadaşlarımız olur ise,
lütfen, Genel Kurul salonundan çıkmasınlar; Başkanlık Divanımız bu konuda
Başkanlığı uyarıyor.
Oylama işlemini
başlatıyorum.
(Elektronik cihazla
oylama yapıldı)
BAŞKAN- Sayın
milletvekilleri, 198 sıra sayılı tasarının tümünün açıkoylama sonucunu
açıklıyorum:
Kullanılan oy sayısı :
380
Kabul : 327
Ret : 53
Böylece, tasarı kabul
edilmiş ve kanunlaşmıştır. Hayırlı olsun. (AK Parti sıralarından alkışlar) (1)
(1) Açıkoylama kesin sonuçlarını gösteren tablo tutanağın
sonuna eklidir.
OYA ARASLI (Ankara) -
Sayın Başkan, nasıl kanunlaştı; üçte 2 çoğunluk yok.
BAŞKAN - Sayın
milletvekilleri, Türk Silahlı Kuvvetleri Personel Kanununda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ve Millî Savunma Komisyonu Raporunun
müzakerelerine geçiyoruz.
4. - Türk Silahlı Kuvvetleri Personel Kanununda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ve Millî Savunma Komisyonu Raporu (1/608) (S.
Sayısı : 183) (1)
BAŞKAN - Komisyon ve Hükümet
yerinde.
Komisyon raporu 183 sıra
sayıyla bastırılıp dağıtılmıştır.
MUSTAFA ÖZYÜREK (Mersin)
- Sayın Başkan, çok vahim bir hata yaptınız; Anayasanın açık hükmünü görmezden
geldiniz. Bu nedenle, biz, Meclisi terk ediyoruz.
(CHP Grubuna mensup
milletvekilleri Genel Kurul salonunu terk ettiler)
SALİH KAPUSUZ (Ankara) -
Öyle bir şey yok kardeşim; hiçbir zaman, tümü üzerinde üçte 2 çoğunluğa ihtiyaç
yoktur.
Sayın Başkan, gündemimize
devam ediyoruz.
Herkesin arzusuna göre
Meclis yönetilmez; kuralları bellidir. Arkadaşlarımızın yetkisi var, gitsinler
mahkemeye.
BAŞKAN - Tasarının tümü
üzerinde söz isteği var mı?
SALİH KAPUSUZ (Ankara) -
Yok, Sayın Başkan.
BAŞKAN - Tasarının tümü
üzerinde herhangi bir söz isteği yok.
Maddelerine geçilmesini
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
1 inci maddeyi okutuyorum
:
TÜRK SİLÂHLI KUVVETLERİ PERSONEL KANUNUNDA DEĞİŞİKLİK
YAPILMASINA DAİR KANUN TASARISI
MADDE 1. - 27.7.1967
tarihli ve 926 sayılı Türk Silâhlı Kuvvetleri Personel Kanununun 14 üncü
maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
"Madde 14. - En az
dört yıl süreli fakülte veya yüksek okulları bitiren bayan veya erkeklerden
muvazzaf subay olmak için başvuranlar; düzeltilmemiş nüfus kaydına göre
yirmiyedi yaşından, lisansüstü öğrenimi tamamlamış olanlar ise otuziki yaşından
büyük olmamak, yedek subay olma koşullarını taşımak ve diğer nitelikleri de
haiz bulunmak şartıyla Genelkurmay Başkanlığınca gösterilecek lüzuma göre Türk
Silâhlı Kuvvetleri tarafından harp okullarında yetiştirilemeyen veya yeterince
yetiştirilemeyen sınıflarda muvazzaf subaylığa nasbedilebilirler.
En az dört yıl süreli
fakülte veya yüksek okulları bitirip Türk Silâhlı Kuvvetlerinde askerlik
hizmetine başladıklarında düzeltilmemiş nüfus kaydına göre yirmiyedi yaşından,
lisansüstü öğrenimini tamamlamış olanlarda ise otuziki yaşından büyük
olmayanlardan muvazzaf subaylığa geçmek isteyenler, birinci fıkrada yazılı
şartlar dahilinde muvazzaf subaylığa nasbedilebilirler. Bunlardan, terhislerini
müteakip başvuranlar ile askerlik hizmeti esnasında veya terhislerini müteakip
en az dört yıl süreli fakülte veya yüksek okulları bitirip başvuranlar da
birinci fıkra hükümlerine göre muvazzaf subaylığa nasbedilebilirler.
(1) 183 S. Sayılı Basmayazı tutanağın sonuna eklidir.
Bu madde hükümlerine göre
subay nasbedilenler, 15 inci maddede öngörülen askerî eğitimi müteakip
atandıkları görevlerde bir yıllık deneme (adaylık) süresine tâbi tutulurlar.
Bunlardan; askerî eğitimde başarı gösteremeyenler, eğitimi başarı ile
bitirdikten sonra atandıkları görevde bir yıllık deneme süresi sonunda Türk
Silâhlı Kuvvetlerine uyum sağlayamayan veya subaylığa engel hali görülenler ile
deneme süresinin bitimine kadar kendi istekleri ile ayrılmak isteyenlerin Türk
Silâhlı Kuvvetlerinden ilişikleri kesilir ve aldıkları aylıkları dışında
Devletçe bunlara yapılan masraflar, kanunî faizleriyle birlikte kendilerinden
tahsil olunur.
357 sayılı Askerî
Hâkimler Kanunu hükümleri ile sözleşmeli subay istihdamına ilişkin hükümler
saklıdır."
BAŞKAN - Madde üzerinde
söz isteği?.. Yok.
1 inci maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Sayın milletvekilleri,
yeni bir madde ihdasına dair bir önerge vardır; önergeyi okutup, Komisyona
soracağım; Komisyon, önergeye, salt çoğunlukla, yani, 13 üyeyle katılırsa,
önerge üzerinde yeni bir madde olarak görüşme açacağım. Komisyonun salt
çoğunlukla katılmaması halinde ise, önergeyi işlemden kaldıracağım.
Önergeyi okutuyorum :
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan (1/608)
esas numaralı Türk Silahlı Kuvvetleri Personel Kanununda Değişiklik Yapılmasına
Dair Kanun Tasarısının çerçeve 1 inci maddesinden sonra gelmek üzere, aşağıdaki
çerçeve 2 nci maddenin eklenmesini ve diğer maddelerin teselsül ettirilmesini
arz ve teklif ederiz.
|
Salih Kapusuz |
Recep Koral |
Nusret Bayraktar |
|
Ankara |
İstanbul |
İstanbul |
|
Fahri Keskin |
Fehmi Öztunç |
Ekrem Erdem |
|
Eskişehir |
Hakkâri |
İstanbul |
MADDE 2. - 926 sayılı
Kanunun 6 Mayıs 1993 tarihli ve 3909 sayılı Kanun ile değişik 30 uncu
maddesindeki 3 Ekim 1996 tarihli ve 4185 sayılı Kanun ile değişik asteğmen
rütbesine ait normal bekleme süresi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
|
"Rütbeler |
Normal Bekleme Süresi |
|
Asteğmen |
8 Ay" |
BAŞKAN - Sayın Komisyon
önergeye salt çoğunlukla katılıyor musunuz?
MİLLÎ SAVUNMA KOMİSYONU
BAŞKANI CENGİZ KAPTANOĞLU (İstanbul) - Katılıyoruz.
BAŞKAN - Hükümet önergeye
katılıyor mu?
MİLLÎ SAVUNMA BAKANI
MEHMET VECDİ GÖNÜL (Kocaeli) - Katılıyoruz.
BAŞKAN - Hükümet ve
Komisyonunun yasal şartlara uygun olarak önergeye katılmış olduğu görüldü.
Önerge hakkında konuşmak
isteyen var mı?
SALİH KAPUSUZ (Ankara) -
Gerekçe okunsun.
BAŞKAN - Gerekçeyi
okutuyorum :
Gerekçe :
2 Temmuz 2003 tarihli ve
25156 sayılı Resmî Gazetede yayımlanan Bakanlar Kurulunun 23 Haziran 2003
tarihli ve 2003/5795 sayılı Kararı ile yedek subayların muvazzaf askerlik
yükümlülüğü 16 aydan 12 aya indirilmiştir.
Önerge ile, bahse konu
Bakanlar Kurulu Kararı paralelinde asteğmen rütbe bekleme süresinin 11 aydan 8
aya düşürülmesi öngörülmekte ve yedek subayların muvazzaf askerlik yükümlülüğü
süresinin son bir ayında teğmen rütbesine terfi ettirilerek, teğmen rütbesi ile
terhis ettirilmesi amaç-lanmaktadır.
BAŞKAN - Madde üzerinde
söz isteyen?.. Yok.
Maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
2 nci maddeyi 3 üncü
madde olarak okutuyorum :
MADDE 3.- 926 sayılı
Kanunun 109 uncu maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
"Madde 109. - Türk
Silâhlı Kuvvetlerinin ihtiyacı gözönüne alınarak her sene tespit edilecek
kontenjan nispetinde emsali arasında
temayüz etmiş en az dört yıl süreli fakülte veya yüksek okulları bitiren
astsubaylar; bağlı olduğu kuvvet komutanlığının, Jandarma Genel Komutanlığının
veya Sahil Güvenlik Komutanlığının teklifi üzerine kendi sınıflarında veya
askerî hâkim sınıfı hariç olmak üzere öğrenimlerinin ilgilendirdiği ihtiyaç
duyulan sınıflarda aşağıdaki şartlarla teğmen nasbedilirler :
a) Subaylık için sınava
müracaat tarihinde en az üstçavuş rütbesinde ve astsubay olarak altıncı hizmet
yılını tamamlamış, dokuzuncu hizmet yılını bitirmemiş olmak.
b) Subaylık için sınava
müracaat tarihinde astsubaylığa nasıp tarihinden itibaren almış olduğu mevcut
sicil notlarının ortalaması, sicil tam notunun yüzde doksan ve daha yukarısı
olmak.
c) Askerî disiplin, tutum
ve davranışları, görevindeki başarısı, meslekî bilgi ve yetenekleri ile genel
kültürü bakımından subaylığa lâyık bulunduğu sıralı sicil üstleri tarafından
onanmış olmak.
d) Yapılacak seçme
sınavlarında başarılı olmak ve seçilmelerini müteakip gönderilecekleri okul ve
kurslarda başarı göstermek.
Yapılacak seçme
sınavlarında başarı gösterenlerin sıralaması, personelin sınav notu ile almış
olduğu madalya, ödül, takdir, taltif ve cezalar da dikkate alınmak suretiyle
yönetmelikle belirtilen esaslara göre yapılır.
Bunlardan; okul ve
kurslardaki öğrenim ve eğitimi başarı
ile bitirenler, bitirdikleri tarihten geçerli olarak teğmen nasbedilirler. Söz
konusu personelin okul ve kurslarda geçen süreleri, nasıp tarihine eklenerek,
teğmenlik bekleme süresinden sayılır. Bu şekilde bulunacak nasıplarına göre
terfi ve kademe ilerlemesine esas olacak nasıpları, nasıplarının götürüldüğü
takvim yılının 30 Ağustosudur. Ancak, nasıp düzeltilmesinden dolayı maaş, maaş
farkı ödenmez ve diğer özlük hakları verilmez.
Bu personel, astsubay
iken bulundukları rütbe karşılığı derece ve kademelerine bir kademe ilâve
edilerek subay nasbedilir. Nasbedildikleri teğmen rütbesinin aylığından fazla
derece ve kademe aylığı alanlar, daha önce emsal oldukları astsubayların
derece, kademe ve yükselecekleri yeni derece ve kademe aylıklarına göre aylık
almaya devam ederler. Ancak, yükselecekleri subaylık rütbe ve rütbe
kıdemliliğindeki aylık derece ve kademeleri, emsali astsubayların aylık derece
ve kademelerine eşit hâle gelince, emsali subaylar hakkındaki aylık derece ve
kademelerine tâbi tutulurlar. Astsubaylıktan subay olan personele rütbe, rütbe
normal bekleme süreleri, yaş hadleri de dahil diğer hususlar için muvazzaf
subaylar hakkındaki hükümler uygulanır.
Astsubaylıktan subaylığa
geçmek için gerekli başvuru şartlarını haiz olup, Genelkurmay Başkanlığınca
geçerli mazeret olarak değerlendirilen harekât görevleri nedeniyle başvuruda
bulunamayan veya seçme sınavına katılamayan astsubayların hakları, sınava
giremedikleri süre kadar uzatılır.
Astsubaylıktan subay
olmaya engel haller aşağıda belirtilmiş olup, bu fıkrada belirtilenler; cezaları ertelenmiş, para
cezasına çevrilmiş, genel veya özel af kanunları kapsamına girmiş hükümlülüklerine
ilişkin kayıtları adlî sicilden çıkarılmış olsalar da subay olamazlar :
a) Devletin şahsiyetine
karşı işlenen suçlar ile basit ve nitelikli zimmet, irtikap, iftira, rüşvet,
hırsızlık, dolandırıcılık, sahtecilik, inancı kötüye kullanma, yalan yere
tanıklık, yalan yere yemin, cürüm tasniî, ırza geçmek, sarkıntılık, kız kadın
veya erkek kaçırmak, fuhşiyata, tahrik, gayrî tabiî mukarenet, dolanlı iflas
gibi yüz kızartıcı veya şeref ve haysiyet kırıcı suçlar ile kaçakçılık, resmî
ihale ve alım ve satımlara fesat
karıştırma suçlarından birisinden mahkûm olmak.
b) Firar, amir veya üste
fiilen taarruz, emre itaatsizlikte ısrar, üste hakaret, mukavemet, fesat
suçları ile 1632 sayılı Askerî Ceza Kanununun 148 inci maddesinde belirtilen
suçlardan birisinden mahkûm olmak.
c) Taksirli suçlar hariç
olmak üzere, (a) ve (b) bentlerinde sayılan suçların dışındaki suçlardan askerî
ve adlî mahkemeler, disiplin mahkemeleri veya disiplin amirlerince toplam
olarak yirmibir gün ve daha fazla hapis veya oda hapsi cezası ile mahkûm olmak
veya cezalandırılmak.
Açığa alınmayı gerektiren
veya yukarıdaki fıkranın (a) ve (b) bentlerinde sayılan suçlardan gözetim
altına alınanlar ya da tutuklananlar yahut haklarında kamu davası açılanlar, bu
durumlarının devamı süresince sınava alınmazlar. Bunlar hakkında soruşturma
emri verilmemesi veya hazırlık soruşturması sonunda kovuşturmaya yer olmadığı
kararı verilmesi veya yargılama neticesine göre beraet etmeleri halinde, diğer
şartları da haiz olmak kaydıyla sınava kabul edilirler."
BAŞKAN - Madde üzerinde
söz isteği?.. Yok.
Önerge yok.
3 üncü maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.
4 üncü maddeyi okutuyorum
:
MADDE 4. - 926 sayılı
Kanunun 110 uncu maddesi yürürlükten kaldırılmıştır.
BAŞKAN - Madde üzerinde
söz isteği?..Yok.
Oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler...Etmeyenler... 4 üncü madde kabul edilmiştir.
Yeni madde ihdasına dair
bir önerge var; önergeyi okutup, Komisyona soracağım; Komisyon, önergeye, salt
çoğunlukla, yani, 13 üyeyle katılırsa, önerge üzerinde yeni bir madde olarak
görüşme açacağım. Komisyonun salt çoğunlukla katılmaması halinde ise, önergeyi
işlemden kaldıracağım.
Önergeyi okutuyorum :
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 1/608
esas numaralı Türk Silahlı Kuvvetleri Personel Kanununda Değişiklik Yapılmasına
Dair Kanun Tasarısının çerçeve dördüncü maddesinden sonra gelmek üzere, aşağıdaki çerçeve beşinci maddenin
eklenmesini ve diğer maddelerin teselsül ettirilmesini arz ve teklif ederiz.
|
Salih Kapusuz |
Recep Koral |
Nusret Bayraktar |
|
Ankara |
İstanbul |
İstanbul |
|
Fahri Keskin |
Mehmet Sekmen |
Ekrem Erdem |
|
Eskişehir |
İstanbul |
İstanbul |
Madde 5 - 926 sayılı
Kanunun 26 Mart 1982 tarihli ve 2642 sayılı Kanun ile değişik 112 nci maddesine
28 Mayıs 2003 tarihli ve 4861 sayılı Kanun ile eklenen fıkra aşağıdaki şekilde
değiştirilmiştir.
"Durumları
yukarıdaki fıkralara uyanlar ile Türk Silahlı Kuvvetlerinden her ne şekilde
olursa olsun mecburî hizmet yükümlülüğünü tamamlamadan ayrılan veya ilişiği
kesilen subay ve astsubaylar (Türk Silâhlı Kuvvetlerinde göre yapamaz şeklinde
sağlık raporu alanlar ile vazife malulü olarak Türk Silâhlı Kuvvetlerinden
ayrılanlar hariç) her yıl kuvvet komutanlıkları, Jandarma Genel Komutanlığı ve
Sahil Güvenlik Komutanlığı tarafından
belirlenen; askerî öğrenci, subay ve astsubay nasbedildikten sonra kendilerine
yapılan öğrenim, eğitim ve yetiştirme masraflarını, yükümlülük sürelerinin
eksik kalan kısmı ile orantılı olarak kanunî faizi ile birlikte tazminat olarak
öderler. Öğrenim, eğitim ve yetiştirme masraflarının hangi unsurlardan
oluşacağı ve tahsiline ilişkin usul ve esaslar; Millî Savunma, İçişleri ve
Maliye Bakanlıkları tarafından müştereken yürürlüğe konulacak yönetmelikte
belirlenir."
BAŞKAN - Sayın Komisyon
önergeye yeterli çoğunlulukla katılıyor mu?
MİLLÎ SAVUNMA KOMİSYONU
BAŞKANI CENGİZ KAPTANOĞLU (İstanbul) - Katılıyoruz efendim.
BAŞKAN - Hükümet
katılıyor mu?
MİLLÎ SAVUNMA BAKANI
MEHMET VECDİ GÖNÜL (Kocaeli) - Katılıyoruz efendim.
BAŞKAN- Söz isteyen var
mı?
SALİH KAPUSUZ (Ankara) -
Gerekçeyi okutun efendim.
BAŞKAN - Gerekçeyi
okutuyorum:
Gerekçe :
Türk Silahlı
Kuvvetlerinde görev yapamaz şeklinde sağlık raporu alanlar ile vazife malulü
olarak Türk Silahlı Kuvvetlerinden ayrılanlar hariç olmak üzere, mecburî hizmet
yükümlülüğünü tamamlamadan Türk Silahlı Kuvvetlerinden ayrılan veya ilişiği
kesilen personel hakkında, 28 Mayıs 2003 tarihli ve 4861 sayılı Kanun ile 926
sayılı Türk Silahlı Kuvvetleri Personel Kanununun 112 nci maddesinde düzenleme
yapılarak, bunların kendilerine yapılan öğrenim, eğitim ve yetiştirme
masraflarını, yükümlülük sürelerinin eksik kalan kısmıyla orantılı olarak,
ayrıldığı veya ilişiğinin kesildiği yıldaki masraf değerleri üzerinden tazminat
olarak ödemeleri öngörülmüştür. Bu düzenlemeyle kapsamdaki personelden
amaçlanandan daha fazla miktarda masraf adı altında tazminat alındığı
değerlendirilmiştir.
Diğer yandan, Türk
Silahlı Kuvvetleri Personel Kanununun 14, 18 ve 68 inci maddeleri
incelendiğinde, personele yapılan masrafların kanunî faizleriyle birlikte
ödettirilmesi kıstas olarak kabul edilmiştir.
Önergeyle, Türk Silahlı
Kuvvetlerinde görev yapamaz şeklinde sağlık raporu alanlar ile vazife malulü
olarak Türk Silahlı Kuvvetlerinden ayrılanlar hariç olmak üzere mecburî hizmet
yükümlülüğünü tamamlamadan Türk Silahlı Kuvvetlerinden ayrılan veya ilişiği
kesilen personelin kendilerine yapılan öğrenim, eğitim ve yetiştirme
masraflarını, yükümlülük sürelerinin eksik kalan kısmıyla orantılı olarak
kanunî faiziyle birlikte tazminat olarak ödemeleri; öğrenim, eğitim ve
yetiştirme masraflarının hangi unsurlardan oluşacağı ve tahsiline ilişkin usul
ve esasların Millî Savunma, İçişleri ve Maliye Bakanlıkları tarafından
müştereken yürürlüğe konulacak yönetmelikle belirlenmesi öngörülmektedir.
BAŞKAN - Madde üzerinde
söz isteği?.. Yok.
Bu, ihdas edilmesi talep
edilen yeni maddeyi, 5 inci madde olarak oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler...
Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
6 ncı maddeye bağlı ek
geçici 80 inci maddeyi okutuyorum :
MADDE 6. - 926 sayılı
Kanuna aşağıdaki ek geçici maddeler eklenmiştir.
"EKGEÇİCİ MADDE 80.
- Bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten önce 926 sayılı Türk Silâhlı Kuvvetleri
Personel Kanununun 109 uncu maddesine göre astsubaylıktan subaylığa
geçirilenlerin yükselebilecekleri rütbe, rütbe bekleme süreleri ve yaş hadleri
aşağıda belirtilmiştir.
Normal Bekleme |
|
|
|
|
Rütbeler |
Süreleri |
Yaş Haddi |
|
Teğmen |
3 yıl |
41 |
|
Üsteğmen |
6 yıl |
46 |
|
Yüzbaşı |
6 yıl |
55 |
Bunlar astsubay iken
bulundukları rütbe karşılığı derece ve kademelerine bir kademe ilave edilerek
subay nasbedilirler. Müteakip yıllarda ulaşabilecekleri rütbelere ait ilk
derece ve kademeleri ile aylık gösterge tablosu EK-VII sayılı cetvelde
düzenlenmiştir. Rütbe, rütbe normal bekleme süreleri, yaş hadleri dışında kalan
hususlar için bunlara subaylar hakkındaki hükümler uygulanır. Bunlardan
nasbedildikleri teğmen rütbesinin aylığından fazla derece ve kademe aylığı
alanlar daha önce emsal oldukları astsubayların derece, kademe ve yükselecekleri
yeni derece ve kademe aylıklarına göre aylık almaya devam ederler. Ancak,
yükselecekleri subaylık rütbe ve rütbe kıdemliliğindeki aylık derece ve
kademeleri, emsali astsubayların aylık derece ve kademelerine eşit hale
gelince, emsali subaylar hakkındaki aylık derece ve kademelerine tâbi
tutulurlar.
Bunlardan subay
nasbedildikten sonra fakülte veya yüksekokul bitirenlerin intibakı; personelin
fakülte, yüksekokul veya meslek yüksekokulunu bitirdiğine dair resmî belgeyi
ibraz edip müracaatını yaptığı tarihteki derece ve kademelerine, iki yıl süreli
yüksek öğrenim için bir kademe, üç yıl süreli yüksek öğrenim için iki kademe,
dört yıl süreli yüksek öğrenim için bir derece ilave edilerek yapılır. İki ve
üç yıl süreli yüksek öğrenimini tamamlayarak intibakları yapılmış olanların
daha sonra lisans öğrenimlerini tamamlamaları halinde intibak işlemleri bir
defaya mahsus olmak üzere tekrar yapılır. Yüksek öğrenimden dolayı bir defadan
fazla yapılan intibak işlemleri toplamı bir dereceden fazla olamaz. Beş yıl ve
üzerindeki öğrenimlerin dört yıldan fazlası için kademe verilmez.
Bunlardan en az dört yıl
süreli fakülte veya yüksekokul bitirenler, ihtiyaca göre kendi sınıflarında
veya öğrenimleriyle ilgili sınıflarda istihdam edilebilirler. Bunlara; rütbe,
rütbe normal bekleme süreleri, yaş hadleri de dahil olmak üzere diğer hususlar
için, muvazzaf subaylar hakkındaki hükümler uygulanır. Bu Kanunun yayımı
tarihinde en az dört yıl süreli fakülte veya yüksekokul bitirenlerden yüzbaşı
rütbesinde bulunup, normal rütbe bekleme süresini tamamlamış olanlar, 38 inci
maddede belirtilen rütbe terfi şartları ve esasları dahilinde binbaşı rütbesine
terfi ettirilirler. Bunların terfi ve kademe ilerlemesine esas olacak
nasıpları, yüzbaşı rütbesinde normal rütbe bekleme süresini tamamladıkları
takvim yılının 30 Ağustosudur. Ancak, nasıp düzeltmesinden dolayı, maaş, maaş
farkı ödenmez ve diğer özlük hakları verilmez.
BAŞKAN - Madde üzerinde
söz isteği?.. Yok.
Ek geçici madde 80'i
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Ek geçici 81 inci maddeyi
okutuyorum :
EK GEÇİCİ MADDE 81. - Bu
Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten önce 926 sayılı Türk Silâhlı Kuvvetleri
Personel Kanununun 109 uncu maddesine göre astsubaylıktan subaylığa
geçirilenlerden, bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten sonra; yüzbaşı
rütbesinde rütbe bekleme süresini tamamlamayı müteakip, en az dört yıl süreli
yüksek öğrenimi tamamlayanlar, 38 inci maddede belirtilen terfi şartları ve
esasları dahilinde, mezun oldukları tarihin takvim yılının 30 Ağustosundan
geçerli olarak binbaşı rütbesine terfi ettirilirler.
BAŞKAN - Madde üzerinde
söz isteği?.. Yok.
Ek geçici 81 inci maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Ek geçici 82 nci maddeyi
okutuyorum :
EK GEÇİCİ MADDE 82. - Bu
Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten önce 926 sayılı Türk Silâhlı Kuvvetleri
Personel Kanununun 14 üncü maddesine göre astsubaylıktan subaylığa
geçirilenlerden; nasbedildikleri teğmen rütbesinin aylığından fazla derece ve
kademe aylığı alanlar daha önce emsal oldukları astsubayların derece, kademe ve
yükselecekleri yeni derece ve kademe aylıklarına göre aylık almaya devam
ederler. Ancak, yükselecekleri subaylık rütbe ve rütbe kıdemliliğindeki aylık
derece ve kademeleri, emsali astsubayların aylık derece ve kademelerine eşit
hale gelince, emsali subaylar hakkındaki aylık derece ve kademelerine tâbi
tutulurlar.
BAŞKAN - Madde üzerinde
söz isteği?.. Yok.
Maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Ek geçici 83 üncü maddeyi
okutuyorum :
EK GEÇİCİ MADDE 83. - Bu
Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten önce 926 sayılı Türk Silâhlı Kuvvetleri
Personel Kanununun 109 uncu maddesine göre astsubaylıktan subaylığa
nasbedildikten sonra en az dört yıl süreli yüksek öğrenim mezunu olup, bu
Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten önce emekli olanlara, emekli oldukları
tarihte yürürlükte bulunan hükümler uygulanır."
BAŞKAN - Madde üzerinde
söz isteği?.. Yok.
Maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
6 ncı maddenin tümünü
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.
7 nci maddeyi okutuyorum
:
MADDE 7. - Bu Kanun
yayımı tarihinde yürürlüğe girer.
BAŞKAN - 7 nci maddeyi
oylarınıza sunuyorum : Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
8 inci maddeyi okutuyorum
:
MADDE 8. - Bu Kanun
hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür.
BAŞKAN - Kabul edenler...
Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Tasarının tümünü
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiş ve
kanunlaşmıştır; hayırlı olsun.
SALİH KAPUSUZ (Ankara) -
Sayın Başkan, çalışmaları tamamlayabiliriz. Bundan sonraki süreçte değerli bir
Grubumuz olmadığı için, çalışmalara, iradeniz gereği son verebilirsiniz.
BAŞKAN - Sayın
milletvekilleri, sözlü sorular ile diğer denetim konularını sırasıyla görüşmek
için, 8 Temmuz 2003 Salı günü saat 15.00'te toplanmak üzere, birleşimi
kapatıyorum.
Kapanma Saati : 20.08