BIM 2 7 2003-08-23T06:53:00Z 2003-08-23T06:53:00Z 62 36031 205382 TBMM 1711 410 252223 9.3821 0 6 nk 6 nk 0

DÖNEM : 22        YASAMA YILI : 1

 

 

 

T. B. M. M.

TUTANAK DERGİSİ

 

CİLT : 20

 

100 üncü Birleşim

1 . 7 . 2003 Salı

 

 

İ Ç İ N D E K İ L E R  I. - GEÇEN TUTANAK ÖZETİ

 II. - GELEN KÂĞITLAR

III. - YOKLAMA

IV. - BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI

A) GÜNDEMDIŞI KONUŞMALAR

1.- Dışişleri Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Abdullah Gül'ün, Ulusal Program konusunda gündemdışı açıklaması ve CHP İstanbul Milletvekili Şükrü Mustafa Elekdağ ve AK Parti Sivas Milletvekili Selami Uzun'un Grupları adına, Iğdır Milletvekili Dursun Akdemir'in, grubu bulunmayan siyasî partiler adına konuşmaları

B) TEZKERELER VE ÖNERGELER

1.- 4903 sayılı Çeşitli Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanunun bazı maddelerinin bir daha görüşülmek üzere geri gönderildiğine ilişkin Cumhurbaşkanlığı tezkeresi (3/324)

2.- Adana Milletvekili Atilla Başoğlu'nun (6/499) esas numaralı sözlü sorusunu geri aldığına ilişkin önergesi (4/76)

3.- Samsun Milletvekili Mehmet Kurt'un (6/519) esas numaralı sözlü sorusunu geri aldığına ilişkin önergesi (4/77)

4.- Konya Milletvekili Atilla Kart'ın, 24.2.1983 Tarih ve 2802 Sayılı Hâkimler ve Savcılar Kanununun Bir Maddesinin Değiştirilmesine İlişkin Kanun Teklifinin (2/121) doğrudan gündeme alınmasına ilişkin önergesi (4/78)

C) GENSORU, GENEL GÖRÜŞME, MECLİS SORUŞTURMASI VE MECLİS ARAŞTIRMASI ÖNERGELERİ

1.- Malatya Milletvekili Muharrem Kılıç ve 39 milletvekilinin, ülkemizdeki demir cevheri kaynaklarının değerlendirilmesi ve demirin inşaat sektöründe kullanımı ile ilgili sorunların araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/116)

V.- AÇIKLAMALAR VE SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR

1.- İstanbul Milletvekili Şükrü Mustafa Elekdağ'ın, Sivas Milletvekili Selami Uzun'un, ileri sürmüş olduğu görüşten farklı bir görüşü kendisine atfetmesi nedeniyle açıklaması

VI.- ÖNERİLER

A) DANIŞMA KURULU ÖNERİSİ

1.- Genel Kurulun çalışma saatleriyle gündemdeki sıralamanın yeniden düzenlenmesine ilişkin Danışma Kurulu önerisi

VII.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER

1.- Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Hırvatistan Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Sağlık Alanında İşbirliğine Dair Anlaşmanın Onaylanmasının Uygun Bulunduğu Hakkında Kanun Tasarısı (1/448) (S. Sayısı: 103)

2.- Adli Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Bölge Adliye Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yetkileri Hakkında Kanun Tasarısı ve Adalet Komisyonu Raporu (1/521) (S. Sayısı: 146)

3.- Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Tasarısı ve Adalet Komisyonu Raporu (1/523) (S. Sayısı: 152)

4.- Kara Avcılığı Kanunu Tasarısı ve Çevre ile Tarım, Orman ve Köyişleri Komisyonları raporları (1/286) (S.Sayısı: 60)

5.- Çeşitli Kanunlarda ve Maliye Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısı ile İçişleri; Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm; Tarım, Orman ve Köyişleri; Çevre ve Plan ve Bütçe Komisyonları raporları (1/602) (S.Sayısı:198)

6.- Türk Silahlı Kuvvetleri Personel Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ve Milli Savunma Komisyonu Raporu (1/608) (S. Sayısı: 183)

VIII.- SORULAR VE CEVAPLAR

A) YAZILI SORULAR VE CEVAPLARI

1.- İstanbul Milletvekili Emin Şirin'in, sigaraya uygulanan vergi oranlarının artırılıp artırılmayacağına ilişkin sorusu ve Maliye Bakanı Kemal Unakıtan'ın cevabı (7/582)

2.- Samsun Milletvekili Musa Uzunkaya'nın, sağlık kurumlarındaki bazı cihazlara ilişkin sorusu ve Sağlık Bakanı Recep Akdağ'ın cevabı (7/600)

3.- Tokat Milletvekili Resul Tosun'un, Yargıtay üyeleri tarafından kişiler aleyhine açılan tazminat davası olup olmadığına ilişkin sorusu ve Adalet Bakanı Cemil Çiçek'in cevabı (7/602)

4.- İzmir Milletvekili Muharrem Toprak'ın, kültür etkinliklerine ayrılan ödeneğe ilişkin Başbakandan sorusu ve Kültür ve Turizm Bakanı Erkan Mumcu'nun cevabı (7/641)

5.- İzmir Milletvekili Muharrem Toprak'ın, orman yangınlarına karşı alınan tedbirlerin zamanlamasına ilişkin Başbakandan sorusu ve Çevre ve Orman Bakanı Osman Pepe'nin cevabı (7/644)

6.- Çanakkale Milletvekili İsmail Özay'ın, Avrupa Yerel Yönetim Özerklik Şartının çekincelerinin kaldırılıp kaldırılmayacağına ilişkin sorusu ve İçişleri Bakanı Abdülkadir Aksu'nun cevabı (7/719)

7.- Hatay Milletvekili Gökhan Durgun'un, İSDEMİR'in ERDEMİR'e devrine ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Abdüllatif Şener'in cevabı (7/788)

8.- Van Milletvekili Mehmet Kartal'ın, özelleştirme kapsamındaki Van Sümerbank Kundura Fabrikasına ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Abdüllatif Şener'in cevabı (7/790)

9.- İzmir Milletvekili Hakkı Ülkü'nün,

Belediyelerin kurumlara olan borçlarına,

Belde Belediyelerinin borçlarına,

İlişkin soruları ve Bayındırlık ve İskân Bakanı Zeki Ergezen'in cevabı (7/739,767)

10.- İzmir Milletvekili Muharrem Toprak'ın, Avrupa Komisyonu ile imzalanan mali destek programına ilişkin Başbakandan sorusu ve Dışişleri Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Abdullah Gül'ün cevabı (7/526)

11.- Samsun Milletvekili Mehmet Kurt'un, yardımcı doçentlerin mali durumlarına ilişkin sorusu ve Millî Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik'in cevabı (7/537)

12.- Manisa Milletvekili Hüseyin Tanrıverdi'nin, asgari ücrete ilişkin sorusu ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Murat Başesgioğlu'nun cevabı (7/561)

13.- Gaziantep Milletvekili Abdulkadir Ateş'in, zorunlu tasarrufların kullanımı ve denetimine ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı Ali Babacan'ın cevabı (7/638)

14.- İzmir Milletvekili Muharrem Toprak'ın, okul öncesi eğitimin yaygınlaştırılmasına ilişkin sorusu ve Millî Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik'in cevabı (7/640)

15.- İstanbul Milletvekili Emin Şirin'in, Koç Üniversitesine tahsis edilen orman arazisine ilişkin Başbakandan sorusu ve Çevre ve Orman Bakanı Osman Pepe'nin cevabı (7/647)

16.- İstanbul Milletvekili Emin Şirin'in, ABD ile yapılan bazı anlaşmalara ve İncirlik Üssünün konumuna ilişkin sorusu ve Dışişleri Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Abdullah Gül'ün cevabı (7/650)

17.- Denizli Milletvekili Mustafa Gazalcı'nın, Emniyet Teşkilatı görevlileriyle okullarda ortak eğitim çalışmaları yapıldığı iddiasına ilişkin sorusu ve Millî Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik'in cevabı (7/658)

18.- Samsun Milletvekili Mehmet Kurt'un, Avrasya İşbirliği Eylem Plânına, İsrail ile yapılan anlaşmalara ve Kuzey Irak'tan silah kaçakçılığı yapılıp yapılmadığına ilişkin sorusu ve Dışişleri Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Abdullah Gül'ün cevabı (7/660)

19.- Muğla Milletvekili Ali Arslan'ın, tütün fazlasına ve alımlarına ilişkin sorusu ve Tarım ve Köyişleri Bakanı Sami Güçlü'nün cevabı (7/762)

20.- Antalya Milletvekili Feridun Fikret Baloğlu'nun, Antalya-Konyaaltı'ndaki trafik yoğunluğuna karşı alınacak tedbirlere ilişkin sorusu ve İçişleri Bakanı Abdülkadir Aksu'nun cevabı (7/678)

21.- Antalya Milletvekili Tuncay Ercenk'in, zorunlu tasarruf nemalarının ne zaman ödeneceğine ilişkin Başbakandan sorusu ve Devlet Bakanı Ali Babacan'ın cevabı (7/687)

22.- Manisa Milletvekili Nuri Çilingir'in, Karayolları Trafik Yönetmeliğine bir and metni eklenip eklenmeyeceğine ilişkin sorusu ve İçişleri Bakanı Abdülkadir Aksu'nun cevabı (7/698)

23.- Aydın Milletvekili Özlem Çerçioğlu'nun, Aydın-Didim İlçesi Antik Milet Kenti içinde yer alan İlyas Bey Camiinin restorasyonuna ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Mehmet Ali Şahin'in cevabı (7/723)

24.- Adana Milletvekili Nevin Gaye Erbatur'un, Adana-Yüreğir'deki Sarıçam deresinin ıslahına ilişkin sorusu ve Çevre ve Orman Bakanı Osman Pepe'nin cevabı (7/721)

25.- Diyarbakır Milletvekili Muhsin Koçyiğit'in, Erganililerin Ziraat Bankası Maden Şubesindeki hesaplarının Halk Bankası Ergani Şubesine aktarılıp aktarılmayacağına ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı Ali Babacan'ın cevabı (7/860)


I. - GEÇEN TUTANAK ÖZETİ

TBMM Genel Kurulu saat 15.00'te açılarak üç oturum yaptı.

Isparta Milletvekili Mevlüt Coşkuner, Isparta İli ile bazı ilçe ve köylerinde meydana gelen sel felaketinin neden olduğu hasara ve alınması gereken tedbirlere,

Tunceli Milletvekili Hasan Güyüldar, Munzur Vadisi üzerinde yapılması planlanan Konaktepe I ve II hidroelektrik santrallarının doğa, kültür ve ekolojik dengeye yapabileceği olumsuz etkilere, elektrik üretimi için bölgede oluşturulabilecek alternatif çarelere,

İlişkin gündemdışı birer konuşma yaptılar.

Niğde Milletvekili Mahmut Uğur Çetin'in, Nusret Mayın Gemisinin müze haline getirilmesi için yapılan çalışmalar ile Uluslararası Uyuşturucu Kullanımı ve Kaçakçılığıyla Mücadele Gününe ilişkin gündemdışı konuşmasına, Devlet Bakanı Güldal Akşit cevap verdi.

Uluslararası Bağ ve Şarap Örgütünün Kuruluşuyla İlgili Anlaşmanın Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısının (1/363) geri gönderilmesine ilişkin Başbakanlık tezkeresi okundu; Dışişleri Komisyonunda bulunan tasarının hükümete geri verildiği bildirildi.

Kocaeli Milletvekili Nihat Ergün'ün, KİT Komisyonu üyeliğinden çekildiğine ilişkin önergesi Genel Kurulun bilgisine sunuldu.

Mersin Milletvekili Hüseyin Özcan ve 33 milletvekilinin, Mersin İlinin ekonomik, sosyal, kültürel ve kentsel sorunlarının araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla (10/114),

Malatya Milletvekili Ferit Mevlüt Aslanoğlu ve 25 milletvekilinin, Tekel'in özelleştirilmesinin sigara sektöründe ortaya çıkaracağı sorunların araştırılması amacıyla (10/115),

Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergeleri Genel Kurulun bilgisine sunuldu; önergelerin gündemdeki yerlerini alacağı ve öngörüşmelerinin, sırası geldiğinde yapılacağı açıklandı.

Bazı milletvekillerine, belirtilen sebep ve sürelerle izin verilmesine ilişkin Başkanlık tezkeresi kabul edildi.

Gündemin "Kanun Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler" kısmının:

1 inci sırasında bulunan, Adlî Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Bölge Adliye Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yetkileri Hakkında Kanun Tasarısının (1/521) (S. Sayısı: 146) görüşmeleri, daha önce geri alınan maddelere ilişkin Komisyon raporu henüz hazırlanmadığından,

2 nci sırasında bulunan, Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Tasarısının (1/523) (S. Sayısı: 152) görüşmeleri, ilgili komisyon yetkilileri Genel Kurulda hazır bulunmadıklarından,

Ertelendi.

3 üncü sırasında bulunan, Yükseköğretim Kurumları Teşkilatı Kanununa Bir Ek Madde Eklenmesi Hakkında (1/605) (S. Sayısı: 179),

4 üncü sırasında bulunan, Gümrük Kanununda Değişiklik Yapılmasına İlişkin (1/549) (S. Sayısı: 182),

6 ncı sırasında bulunan, Eski Yugoslavya'da İşlenen Bazı Suçların Kovuşturulması Hakkında (1/396) (S. Sayısı: 122),

Kanun Tasarılarının, görüşmelerini müteakiben yapılan oylamalardan;

5 inci sırada bulunan, Sivil Hava Araçları Üçüncü Şahıs Malî Mesuliyet Sigortasının Ticarî Olarak Temin Edilemeyen Kısmının Devlet Garantisi ile Karşılanması (1/585) (S. Sayısı: 153),

7 nci sırasında bulunan, 11 No.’lu Protokol ile Değişik İnsan Haklarını ve Temel Özgürlükleri Koruma Avrupa Sözleşmesine Ölüm Cezasının Kaldırılmasına Dair Ek 6 No.’lu Protokolün Onaylanmasının Uygun Bulunduğu (1/607) (S. Sayısı: 184),

Hakkında Kanun Tasarılarının ise, görüşmelerini müteakiben, elektronik cihazla yapılan açıkoylamalardan;

Sonra, kabul edildikleri ve kanunlaştıkları açıklandı.

8 inci sırasında bulunan, Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Hırvatistan Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Sağlık Alanında İşbirliğine Dair Anlaşmanın Onaylanmasının Uygun Bulunduğu Hakkında Kanun Tasarısının (1/448) (S. Sayısı: 103) tümünün elektronik cihazla yapılan açıkoylamalarında Genel Kurulda toplantı yetersayısı bulunmadığı anlaşıldığından,

Alınan karar gereğince, 1 Temmuz 2003 Salı günü saat 15.00'te toplanmak üzere, birleşime 19.16'da son verildi.

 

Yılmaz Ateş

 

 

Başkanvekili

 

 

 

 

 

Suat Kılıç

Mehmet Daniş

 

Samsun

Çanakkale

 

Kâtip Üye

Kâtip Üye


No. :  140

II. - GELEN KÂĞITLAR

27.6.2003 CUMA

Tasarılar

1.- Bazı Kanunlarda ve Bayındırlık ve İskan Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı (1/628) (Anayasa ve Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm ve Plan ve Bütçe Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi: 19.6.2003)

2.- Danıştay Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı (1/629) (Plan ve Bütçe ve Adalet Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi: 24.6.2003)

3.- Terörle Mücadele Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı (1/630) (Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler ve Millî Savunma ve Plan ve Bütçe ve Dışişleri Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi: 25.6.2003)

4.- Sinematografik Ortak Yapım Avrupa Sözleşmesinin Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı (1/631) (Milli Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor ve Dışişleri Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi: 25.6.2003)

5.- Bilgi Edinme Hakkı Kanunu Tasarısı (1/632) (Avrupa Birliği Uyum ve Anayasa ve Adalet Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi: 25.6.2003)

Teklif

1.- Kayseri Milletvekili Muharrem Eskiyapan ve 12 Milletvekilinin; 506 Sayılı Kanunun, 2422 Sayılı Kanunun 10 uncu Maddesiyle Değişik 73 üncü Maddesi ve 16 ncı Maddesiyle Değişik Ek 7 nci Maddesinde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/156) (Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler ve Plan ve Bütçe Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi: 20.6.2003)

Tezkere

1.- Özerk Kurumlar Hakkında Sayıştay Raporunun Sunulduğuna İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/323) (Plan ve Bütçe Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi: 25.6.2003)

Sözlü Soru Önergeleri

1.- Bursa Milletvekili Kemal Demirel'n, Bursa-Yenişehir'de TMO'nun hububat alım zamanına ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/606) (Başkanlığa geliş tarihi: 26.6.2003)

2.- Diyarbakır Milletvekili Muhsin Koçyiğit'in, Diyarbakır-Dicle İlçesi çiftçilerine doğrudan gelir desteği ve mazot paralarının ne zaman ödeneceğine ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/607) (Başkanlığa geliş tarihi: 26.6.2003)

3.- Manisa Milletvekili Nuri Çilingir'in, hidrojen ve borun enerjide ve sanayide kullanımına yönelik çalışmalar yapılıp yapılmadığına ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/608) (Başkanlığa geliş tarihi: 26.6.2003)

4.- Adana Milletvekili Atilla Başoğlu'nun, Ankara İlindeki köpek barınaklarına ilişkin İçişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/609) (Başkanlığa geliş tarihi: 26.6.2003)

5.- Niğde Milletvekili Orhan Eraslan'ın, kültür merkezlerinin devredileceği haberlerine ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından sözlü soru önergesi (6/610) (Başkanlığa geliş tarihi: 26.6.2003)

6.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt'ün, işsizliğe karşı alınan önlemlere ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından sözlü soru önergesi (6/611) (Başkanlığa geliş tarihi: 26.6.2003)

7.- İzmir Milletvekili Ahmet Ersin'in, Sayıştay denetimi dışında kalan karayolu ihalelerine ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/612) (Başkanlığa geliş tarihi: 26.6.2003)

Yazılı Soru Önergeleri

1.- İstanbul Milletvekili Gürsoy Erol'un, kamudaki özürlü personel istihdamına ilişkin Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısından (Mehmet Ali Şahin) yazılı soru önergesi (7/874) (Başkanlığa geliş tarihi: 26.6.2003)

2.- İstanbul Milletvekili Gürsoy Erol'un, pasaport müracaatında gerekli belgelere ve alınan ücretlere ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/875) (Başkanlığa geliş tarihi: 26.6.2003)

3.- İstanbul Milletvekili Gürsoy Erol'un, Marmara depremi sonrası müteahhitler aleyhine açılan davalara ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru önergesi (7/876) (Başkanlığa geliş tarihi: 26.6.2003)

4.- İstanbul Milletvekili Gürsoy Erol'un, özel sektördeki özürlü personel istihdamına ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından yazılı soru önergesi (7/877) (Başkanlığa geliş tarihi: 26.6.2003)

5.- İstanbul Milletvekili Gürsoy Erol'un, bazı harcamaların vergi iadesi kapsamına alınıp alınmayacağına ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru önergesi (7/878) (Başkanlığa geliş tarihi: 23.6.2003)

6.- Hatay Milletvekili Züheyir Amber'in, Yüksek İhtisas Hastanesi Başhekiminin başka bir hastaneye atanmasının nedenlerine ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/879) (Başkanlığa geliş tarihi: 26.6.2003)

7.- Aydın Milletvekili Özlem Çerçioğlu'nun, Kuşadası Limanı özelleştirme ihalesine ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/880) (Başkanlığa geliş tarihi: 26.6.2003)

8.- Ankara Milletvekili İsmail Değerli'nin, Ankara Büyükşehir Belediyesi tarafından yaptırılan alt-üst geçit, metro ve köprülü kavşak ihalelerine ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/881) (Başkanlığa geliş tarihi: 26.6.2003)

9.- Adana Milletvekili Tacidar Seyhan'ın, ibadethane ve imam sayıları ile kadrolara ilişkin Devlet Bakanından (Mehmet Aydın) yazılı soru önergesi (7/882) (Başkanlığa geliş tarihi: 26.6.2003)

10.- Adana Milletvekili Tacidar Seyhan'ın, branş ve sınıf öğretmeni açığı olup olmadığına ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/883) (Başkanlığa geliş tarihi: 26.6.2003)

11.- İzmir Milletvekili Enver Öktem'in, geçici işçilere kadro tahsis edilip edilmeyeceğine ilişkin Çevre ve Orman Bakanından yazılı soru önergesi (7/884) (Başkanlığa geliş tarihi: 26.6.2003)

12.- Adana Milletvekili Atilla Başoğlu'nun, sokak köpeklerine ve hayvan barınaklarına ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/885) (Başkanlığa geliş tarihi: 26.6.2003)

13.- Adana Milletvekili Nevin Gaye Erbatur'un, namus cinayeti mağdurlarına yönelik tedbirlere ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/886) (Başkanlığa geliş tarihi: 26.6.2003)

14.- İzmir Milletvekili Ahmet Ersin'in, İzmir'de tahsilat yetkisi verilmeyen TELEKOM bayilerine ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi (7/887) (Başkanlığa geliş tarihi: 26.6.2003)

15.- Konya Milletvekili Atilla Kart'ın, emniyet müdürlerinin kıdem ve terfi kıstaslarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/888) (Başkanlığa geliş tarihi: 26.6.2003)

 

No. :  141

30.6.2003 PAZARTESİ

Rapor

1.- Çeşitli Kanunlarda ve Maliye Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısı ile İçişleri; Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm; Tarım, Orman ve Köyişleri; Çevre; Plan ve Bütçe Komisyonları raporları (1/602) (S. Sayısı: 198) (Dağıtma tarihi: 30.6.2003) (GÜNDEME)

No. :  142

1.7.2003 SALI

Rapor

1.- Kaçakçılıkla Mücadele Kanunu Tasarısı ile İçişleri ve Adalet Komisyonları raporları (1/591) (S. Sayısı: 199) (Dağıtma tarihi: 1.7.2003) (GÜNDEME)

Sözlü Soru Önergeleri

1.- Antalya Milletvekili Osman Özcan'ın, Alanya-Dimçayı-Kargacık arasında bölünmüş yol yapılıp yapılmayacağına ilişkin Bayındırlık ve İskan Bakanından sözlü soru önergesi (6/613) (Başkanlığa geliş tarihi: 30.6.2003)

2.- Antalya Milletvekili Osman Özcan'ın, Antalya-Gazipaşa İlçesinin İç Anadoluya karayolu bağlantısının sağlanmasına ilişkin Bayındırlık ve İskan Bakanından sözlü soru önergesi (6/614) (Başkanlığa geliş tarihi: 30.6.2003)

3.- Antalya Milletvekili Osman Özcan'ın, Patara-Kalkan arasındaki karayolunun genişletilmesi ihtiyacına ilişkin Bayındırlık ve İskan Bakanından sözlü soru önergesi (6/615) (Başkanlığa geliş tarihi: 30.6.2003)

4.- Antalya Milletvekili Osman Özcan'ın, zabıtaların silah ihtiyacına ilişkin İçişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/616) (Başkanlığa geliş tarihi: 30.6.2003)

5.- Antalya Milletvekili Osman Özcan'ın, Manavgat'ta görevli trafik ekiplerinin benzin ihtiyacına ilişkin İçişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/617) (Başkanlığa geliş tarihi: 30.6.2003)

6.- Antalya Milletvekili Osman Özcan'ın, yaz aylarında nüfusu artan ilçelerin güvenlik ve yönetim hizmetlerine ilişkin İçişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/618) (Başkanlığa geliş tarihi: 30.6.2003)

7.- İzmir Milletvekili Canan Arıtman'ın, İzmir-Foça'daki kazı çalışmalarının durdurulmasına ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından sözlü soru önergesi (6/619) (Başkanlığa geliş tarihi: 30.6.2003)

8.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt'ün, Ardahan'a doğalgaz verilip verilmeyeceğine ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanından sözlü soru önergesi (6/620) (Başkanlığa geliş tarihi: 30.6.2003)

9.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt'ün, Türkgözü sınır kapısından mazot ithalatına ve Aktaş sınır kapısına ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/621) (Başkanlığa geliş tarihi: 30.6.2003)

10.- Muğla Milletvekili Ali Arslan'ın, Marmaris'teki bir ilköğretim okulunda yapılan teftişe ilişkin Milli Eğitim Bakanından sözlü soru önergesi (6/622) (Başkanlığa geliş tarihi: 30.6.2003)

Yazılı Soru Önergeleri

1.- Denizli Milletvekili Mehmet U. Neşşar'ın, üniversitelerin araştırma görevlisi kadrolarına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/889) (Başkanlığa geliş tarihi: 30.6.2003)

2.- Denizli Milletvekili Mehmet U. Neşşar'ın, katma bütçeden üniversite araştırma fonlarına ayrılan kaynak miktarına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/890) (Başkanlığa geliş tarihi: 30.6.2003)

3.- Antalya Milletvekili Nail Kamacı'nın, yükseköğrenim harçlarına zam yapılıp yapılmayacağına ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/891) (Başkanlığa geliş tarihi: 30.6.2003)

4.- Denizli Milletvekili Mustafa Gazalcı'nın, eski milletvekili Sedat Bucak'ın, istihbarat ve güvenlik birimleriyle çalıştığı iddialarına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/892) (Başkanlığa geliş tarihi: 30.6.2003)

5.- Antalya Milletvekili Nail Kamacı'nın, doktorların sorunlarına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/893) (Başkanlığa geliş tarihi: 30.6.2003)

6.- Antalya Milletvekili Nail Kamacı'nın, Antalya çevre yolu çalışmalarına ilişkin Bayındırlık ve İskan Bakanından yazılı soru önergesi (7/894) (Başkanlığa geliş tarihi: 30.6.2003)

7.- Antalya Milletvekili Nail Kamacı'nın, köy yollarının yapımı için mazot ücreti istendiği iddiasına ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/895) (Başkanlığa geliş tarihi: 30.6.2003)

8.- Aydın Milletvekili Özlem Çerçioğlu'nun, Aydın'da çevre yolu yapılıp yapılmayacağına ilişkin Bayındırlık ve İskan Bakanından yazılı soru önergesi (7/896) (Başkanlığa geliş tarihi: 30.6.2003)

9.- Ankara Milletvekili İsmail Değerli'nin, Ankara Büyükşehir Belediyesinin ön ödemeli elektronik doğalgaz sayaçlarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/897) (Başkanlığa geliş tarihi: 30.6.2003)

10.- İzmir Milletvekili Oğuz Oyan'ın, 58 ve 59 uncu Hükümetler döneminde mahalli idarelerden kamu kurum ve kuruluşlarına yapılan personel geçişlerine ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/898) (Başkanlığa geliş tarihi: 30.6.2003)

11.- Bursa Milletvekili Kemal Demirel'in, Boğazköy Barajı Projesinin ek ödenek ihtiyacına ilişkin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi (7/899) (Başkanlığa geliş tarihi: 26.6.2003)

Meclis Araştırması Önergesi

1.- Malatya Milletvekili Muharrem Kılıç ve 39 Milletvekilinin, ülkemizdeki demir cevheri kaynaklarının değerlendirilmesi ve demirin inşaat sektöründe kullanımı ile ilgili sorunların araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Anayasanın 98 inci, İçtüzüğün 104 ve 105 inci maddeleri uyarınca bir Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/116) (Başkanlığa geliş tarihi: 26.6.2003)
BİRİNCİ OTURUM

Açılma Saati: 15.00

1 Temmuz 2003 Salı

BAŞKAN: Başkanvekili İsmail ALPTEKİN

KÂTİP ÜYELER: Mevlüt AKGÜN (Karaman), Türkân MİÇOOĞULLARI (İzmir)

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 100 üncü Birleşimini açıyorum.

III.- Y O K L A M A

BAŞKAN - Elektronik cihazla yoklama yapacağım.

Yoklama için 5 dakika süre vereceğim. Sayın milletvekillerinin, oy düğmelerine basarak salonda bulunduklarını bildirmelerini; bu süre içerisinde elektronik sisteme giremeyen milletvekillerinin, salonda hazır bulunan teknik personelden yardım istemelerini; buna rağmen sisteme giremeyen üyelerin ise, yoklama pusulalarını, teknik personel aracılığıyla, 5 dakikalık süre içerisinde Başkanlığa ulaştırmalarını rica ediyorum.

Yoklama işlemini başlatıyorum.

(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, toplantı yetersayımız vardır; görüşmelere geçiyoruz.

Sayın milletvekilleri, hükümet adına, Ulusal Program konusunda, İçtüzüğün 59 uncu maddesine göre söz talebi vardır; gündeme geçmeden önce, bu talebi yerine getireceğim.

Sayın Bakanın açıklamasından sonra, istemleri halinde, siyasî parti gruplarına ve grubu bulunmayan milletvekillerinden birisine söz vereceğim.

Konuşma süreleri, hükümet için 20, siyasî parti grupları için 10, grubu bulunmayan milletvekili için 5 dakikadır.

Buyurun Sayın Bakan. (AK Parti sıralarından alkışlar)

IV. - BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI

A) GÜNDEMDIŞI KONUŞMALAR

1.- Dışişleri Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Abdullah Gül'ün, Ulusal Program konusunda gündemdışı açıklaması ve CHP İstanbul Milletvekili Şükrü Mustafa Elekdağ ve AK Parti Sivas Milletvekili Selami Uzun'un Grupları adına, Iğdır Milletvekili Dursun Akdemir'in, grubu bulunmayan siyasî partiler adına konuşmaları

DIŞİŞLERİ BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI ABDULLAH GÜL (Kayseri) - Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; Avrupa Birliğine üyelik sürecimizde önemli ve kritik bir adım oluşturan Avrupa Birliği müktesebatının üstlenilmesine ilişkin yeni ve gözden geçirilmiş Ulusal Programı sizlerle paylaşmak için huzurlarınızdayım; hepinize saygılar sunuyorum.

Değerli arkadaşlar, sizin ofislerinize, hepinize Ulusal Programın özetini gönderdik. Bu Programın tamamı 877 sayfadır, arzu eden arkadaşlara tamamını da verebiliriz; ama, eminim ki, özetini gönderdiğimiz Programa şöyle göz attıysanız, siyasî konuları, ekonomik konuları, malî konuları, bütün bunları içeren geniş, tafsilatlı bir programdır. Hükümetimizin tavrı, bu Programı bütün milletimizin görüşüne sunmak, tartışmaya açmak, siyasî partilerimizle paylaşmak ve daha sonra da, hükümet kararı şeklinde Resmî Gazetede yayımlanmak suretiyle devreye sokmaktır.

Avrupa Birliği söz konusu olduğunda, bütün bu konuların tartışılmasını, hükümet olarak, gerçekten, samimî olarak istiyoruz; çünkü, Avrupa Birliği, herhangi bir organizasyon veya teşkilata benzememektedir. Türkiye'nin Avrupa Birliğiyle ilişkisi, Türkiye'nin Avrupa Birliğine girişi, Türkiye'nin OECD, Türkiye'nin NATO veya Türkiye'nin İslam Konferansı Teşkilatıyla ilişkileri gibi bir ilişki değildir. Avrupa Birliği büyük bir toplumdur. Türkiye 70 000 000'luk büyük bir toplumdur. Türkiye'nin Avrupa Birliğine girişi 70 000 000'un, büyük bir toplumun başka büyük bir toplumla buluşması ve beraber hale gelmesidir. Dolayısıyla, hayatımızı yakından ilgilendiren, kurumlarımızı yakından ilgilendiren büyük bir entegrasyondur. O açıdan, getirdiği sorumluluklar vardır, getirdiği görevler de vardır; getirdiği avantajlar vardır, bunlar karşısında Türkiye'nin yapması gerekenler de vardır. Bu açından, herkesin yakinen bilmesi, detaylarını öğrenmesi gereken bir olaydır. Cumhuriyetin kuruluşundan sonra belki de en büyük projedir bu. O açıdan, bu meseleyi sadece hükümet olarak götürme niyetinde değiliz. Bu meselede, bu konuda, bütün siyasî partiler, sivil toplum örgütleri, aydınlar, entelektüeller, halk ve sendikalar, herkes ne olup ne bittiğini bilsin istiyoruz. Bu açıdan, Ulusal Program, sizin bilgilerinize sunulmuştur. Bu açıdan, bugün, burada, bir tartışma açıyoruz ve herkesin görüşlerini almak istiyoruz.

Değerli arkadaşlar, Türkiye, 1999 Helsinki Zirvesiyle Avrupa Birliğine gerçekten aday olmuştur. Helsinki'de Türkiye'nin adaylığı kabul edildikten sonra, Türkiye'nin adaylığını daha da meşrulaştıran ve gerçekten, sanal bir adaylıktan gerçek bir adaylığa getiren nokta, Katılım Ortaklığı Belgesinin hazırlanması, malî meseleleri içeren çerçeve anlaşmasının imzalanması ve 2001 yılında Türkiye'nin Ulusal Programının yayımlanmasıyla olmuştur. Katılım Ortaklığı Belgesi, Avrupa Birliği tarafından hazırlanmıştır; Türkiye'nin siyasî olarak, ekonomik olarak neler yapması gerektiğini ortaya koymuştur. Ulusal Programda, bizim, Türkiye olarak neler yapmamız gerekiyor, belli bir zaman süreci içerisinde ne yapacağız, 2003 yılında ne yapacağız, 2004'te ne yapacağız, kısa, orta ve uzun vadede ne yapacağız; bunları içeren bir düzenlemedir; bugün çok kullanılan anlamıyla, bir nevi yol haritasıdır, yani, Türkiye'yi Avrupa Birliğine tam üye yapacak bir yol haritasıdır. Burada, kısa vadeli olarak, 2003 ve 2004 yılları içerisinde yapacaklarımızı, orta vadeli olarak da, 2005 yılı içerisinde yapacaklarımızı ortaya koymuş durumdayız.

Avrupa Birliğiyle ilişkilerimizdeki temel belgelerden biri olan 2001 Ulusal Programı ile -Kopenhag Siyasî Kriterleri bağlamında- bugüne kadar gerçekleştirilen anayasa değişikliklerini bizden önceki hükümet yapmıştır; reform paketlerinden üçünü bizden önceki hükümet yapmıştır, dördüncü, beşinci ve altıncı reform paketlerini bugünkü hükümet ve bu Meclis yapmıştır. Dolayısıyla, bütün bunların dayanağı, mesnedi, 2001 yılında yayımladığımız Ulusal Program olmuştur. Şimdi, yeni bir Ulusal Program çıkarıyoruz, gözden geçirilmiş bir Ulusal Program çıkarıyoruz. Bu programda da, 2003 ve 2004 yılları içerisinde yapacaklarımızı ortaya koyuyoruz.

Şunu da unutmamak gerekir; söz konusu reform çalışmalarına, daimî bir süreç olduğu cihetle, katılım müzakereleri sırasında da devam edilecektir. Yani, reformların "biz şunu yaptık, bitti" anlayışı içerisinde olmaması gerekir; bu, bir süreçtir. Dediğim gibi, kısa süre içerisinde yapacaklarımız var, orta vadede yapacaklarımız, uzun vadede yapacaklarımız var. Avrupa Birliğine yaklaşımımız, eğer "bize bazı şeyler empoze ediliyor, biz bunları yaparız ve burada kalırız" anlayışı içerisinde olursa, bu mantalite, aslında, Avrupa Birliği mantalitesine uygun bir anlayış değildir. Biz -defalarca söylediğimiz gibi- kendi halkımız, kendi milletimiz, kendi ülkemiz, daha demokratik, daha özgür, daha kalkınmış, ekonomik ilişkileri daha şeffaf, malî ilişkileri daha şeffaf, hesap verilebilirliğin olduğu bir ülke olsun diye uğraşıyoruz. (AK Parti sıralarından alkışlar) Bütün bunlar, Avrupa Birliği kriterleriyle de paralellik arz etmektedir. Dolayısıyla, bu reformları bir zorlamayla, bir baskıyla yapıyor değiliz; bunu açıkça söylüyorum, biz bunları gönüllü olarak, arzu ederek, kendi halkımız hak ettiği için yapıyoruz. Bu anlayış içerisinde hareket eden bir hükümet, bu anlayış içerisinde hareket eden bir Türkiye Büyük Millet Meclisi, muhakkak ki, Türkiye'yi, gerçekten hak ettiği yere getirecektir. Bunun sonunda -burada açık konuşmak gerekir, Avrupa Birliği söz konusu olsun olmasın- bunların hepsinden Türkiye kazanacaktır, Türk Halkı kazanacaktır; o bakımdan yaptıklarımızda kararlıyız.

Değerli arkadaşlar, malumunuz olduğu üzere, 12-13 Aralık 2002 tarihlerinde, Danimarka'nın dönem başkanlığını yaptığı Kopenhag Zirvesinde yeni bir aşamaya gelinmiştir. Nedir; orada alınan karar şudur: "2004 yılının sonunda, eğer ilerleme raporları olumlu çıkarsa, Türkiye ile müzakerelere vakit geçirilmeden başlanacak" denilmiştir. Bu, Helsinki'den sonra atılan en önemli adım olmuştur. Kopenhag Zirvesinde başka bir karar daha alınmıştır: "Katılım Ortaklığı Belgesi, Ulusal Program tekrar gözden geçirilsin, gümrük birliğiyle ilgili olup bitenler gözden geçirilsin, aksayan yönler varsa bunlar düzeltilsin ve Türkiye'ye yapılan malî yardım artırılsın" denilmiştir. İşte, bu çerçeve içerisinde, yeni bir Katılım Ortaklığı Belgesi, 15 Nisan 2003 tarihinde Avrupa Birliğinde yapılan toplantılar neticesinde ortaya çıkmıştır. Buna karşılık da, biz, şimdi, 2003 yılında, gözden geçirilmiş bir Ulusal Program çıkarıyoruz. Bunun aslı, 2001 yılındaki Ulusal Programdır; ama, bunu, değişen şartlara göre tekrar gözden geçiriyoruz. Bunun içerisinde yeni bir şey yoktur. En genişi, 2001'deki Ulusal Programdır; ama, bu süre içerisinde Türkiye'nin yaptığı, çözdüğü birçok problem vardır; bunlar, tabiî, bunun dışında olacaktır.

Değerli arkadaşlar, şimdi, biz, gözden geçirilmiş olan bu Ulusal Programı, sizin de tenkitlerinizi, önerilerinizi, siyasî partilerimizin önerilerini, sivil toplum örgütlerinin önerilerini dikkate alarak tam olgunlaştıracağız, daha sonra da Bakanlar Kurulu kararı haline gelecek, Resmî Gazetede yayımlanacak ve komisyona vereceğiz.

Bu Program, aynı zamanda, 2004 sonunda üyelik müzakerelerinin başlamasını hedefleyen bir siyasî taahhüt niteliği de taşıyacaktır. Programın bizi tam üyelik hedefine götürebilmesi için, Katılım Ortaklığı Belgesindeki beklentileri karşılayacak ve bunları tamamlayacak bir nitelikte olması gerekmektedir. Bunlar nedir; bunlar Avrupa Birliği standartlarıdır. Yani, biz, bu Programla göstermek istiyoruz ki, Türkiye, 2004 yılının sonunda, herhangi bir Avrupa Birliği ülkesindeki siyasî kriterleri tamamlamıştır. Türkiye'nin bundan sonra yapacağı şeyler, müzakere süresi içerisinde yapacağı konulardır; ama, temel bütün prensipleri yerine getirmiştir demek istiyoruz.

Bu beklentilerin karşılanmasında göstereceğimiz performans, Türkiye'nin, 2004 yılı sonunda, Avrupa Birliğiyle tam üyelik müzakerelerine başlayıp başlamamasını tayin edecektir. Bu husus, özellikle siyasî kriterler açısından geçerlidir; zira, siyasî kriterler karşılanmadan müzakerelere başlama imkânı yoktur. Ekonomik kriterler genellikle Maastricht kriterlerini ihtiva ettiği için, bunlar, müzakere süresi içerisinde yerine getirilebilecek hususlardır; ama, siyasî kriterler müzakereye başlamanın bir şartıdır; Ulusal Programla da, biz, bunları taahhüt edeceğiz; diyeceğiz ki, evet, 2004'ün sonunda Türkiye hazırdır.

2003 Ulusal Programı, bir öncekinde olduğu gibi, tüm kamu kurum ve kuruluşlarımızın çabaları ve katkılarıyla hazırlanmıştır. Programı bu hale getirirken, Avrupa Birliği Genel Sekreterliğinden, devletimizin bütün organlarından, bütün kurumlarından, sivil-asker ayırımı yapmadan, hepsinden görüşler alınmıştır. Bu görüşler derlenmiştir, toparlanmıştır ve huzurunuza bu şekilde çıkılmıştır. Bu süreç içinde sivil toplum örgütlerinin görüşlerinden de azamî ölçüde yararlanılmasına özen gösterilmiştir; dolayısıyla, Program, teknik veçhesiyle geniş bir mutabakat zeminine sahip bulunmaktadır. Hükümet olarak, Avrupa Birliğine üyelik hedefine, ancak tüm kurumlarımızın katkısı, özverisi, çalışması ve toplumumuzun desteğiyle ulaşabileceğimizin bilinci içerisindeyiz.

Ulusal Programın siyasî kriterlere ilişkin bölümünü oluştururken, hükümet programında ifadesini bulan insan hakları ve hukukun üstünlüğüne dayalı, çoğulcu, katılımcı demokratik yapımızın güçlendirilmesi, ülkemizin birlik, bütünlük ve üniter yapısı içinde temel hak ve özgürlüklerin genişletilmesi, işkence ve kötü muameleye hoşgörü gösterilmemesi, sivil toplum örgütlerinin güçlendirilmesi gibi temel hedefler esas alınmıştır. Ulusal Programımız, adalet, içişleri, tarım, ulaştırma, çevre, sağlık, çalışma hayatı ve sosyal güvenlik gibi toplumsal hayatın her alanında uyum faaliyetlerinin yoğun olarak sürdürülmesini öngörmektedir. Bunun için 93 tane yeni kanun çıkaracağız, 61 tane kanunda değişiklik yapacağız, 391 tane idarî düzenleme yapacağız, 84 tane de, daha önce yapılan idarî düzenlemelerde değişiklik yapacağız. Görüldüğü gibi, kanunlarımızı, mevzuatımızı Avrupa Birliği mevzuatına paralel hale getirmek için büyük bir çaba sarf edilmektedir. Bu uyum çalışmaları, Avrupa Birliğine tam üyeliğin de ötesinde, Türkiye'yi, dünya platformunda daha güçlü, etkin ve saygın bir konuma getirme amacına yöneliktir.

Değerli arkadaşlar, demin söylediğim gibi, sonunda Avrupa Birliği söz konusu olmasa bile, Türkiye, büyük şeyler kazanacaktır ve dünyada gerçekten en iyi yere gelecektir. Türkiye'nin çağdaşlaşma ve kalkınma yolundaki son büyük atılımı, Avrupa Birliğine üyeliği yolunda attığı büyük adımdır. Avrupa Birliği üyeliğine giden yolun zorlukları ve atılması gereken adımların önemi ise açıktır. Bu cesur adımları atan Türkiye, dünyanın en ileri ülkeleriyle rekabet gücünü sağlayabilecek ve küreselleşme olgusunda hak ettiği yere de kavuşacaktır.

2003 Ulusal Programının ortaya çıkarılması, hükümetimizin önemli bir icraatı niteliğindedir; ancak, Programın uygulanması ve hayata geçirilmesi de aynı derecede önem taşımaktadır. Ülkemizde gerçekleştirilen devrim niteliğindeki anayasal ve yasal reformlar uluslararası platformlarda takdirle karşılanmakla birlikte, bu reformların uygulamada günlük hayata tam olarak yansıtılmamasının da sık sık eleştiri konusu olduğu görülmektedir.

Aslında, dışarıdan gelecek eleştirilerden önce, içeriden gelen eleştiriler daha önemlidir. Türkiye Büyük Millet Meclisi, kanunları çıkardıktan sonra, bu kanunlar kesinlikle uygulanacaktır. Bu kanunların uygulanmasında zaman zaman alışkanlıkların bir etkisi olabilir; ama, eğer, kanunların uygulanmasında bilinçli bir direniş söz konusu olursa, o zaman, kanunların, şüphesiz ki, yaptırım gücü devreye girecektir. O açıdan, değerli arkadaşlar, 2003 yılında, biz, çıkarmamız gereken bütün kanunları çıkarmayı hedefledik; 2004 yılında da bunların uygulandığını hep beraber göstereceğiz; ki, Ulusal Programda da bunları taahhüt ediyoruz.

Bu nedenle, hükümetimizin, Yüce Meclisimizle işbirliği halinde, gerekli uyum paketlerini bu yasama döneminin ilk yılı içerisinde, yani, diğer bir deyimle, Meclis tatile girmeden çıkarması zorunluluk arz etmektedir. Bu konuda hükümetimizin ve Parlamentonun iradesi gayet açıktır. Bunun içindir ki, Türkiye Büyük Millet Meclisi 1 Temmuzda değil, 1 Ağustosta tatile girecektir, bu büyük projenin farkında olduğu için. Daha uzun vadede çıkarılması gereken temel yasalar arasında yeni Türk Ceza Kanunu, Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu, Basın Kanunu, Polis Vazife ve Selahiyet Kanunu, Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu, RTÜK Kanunu, Askerî Ceza Kanunu ve Kadının Statüsü ve Sorunları Genel Müdürlüğü Teşkilat Yasası gibi kapsamlı mevzuat da bulunmaktadır. Ayrıca, tüm kamu kurum ve kuruluşlarımızın da kendi yetki ve sorumluluk alanlarına giren konularda, 2001 Ulusal Programının hedeflerine uygun olarak hazırladıkları ve 2003 Programında da teyit ettikleri eylem planlarını hayata geçirmek için önemli tedbirler alınacaktır.

Programda, kısa vadeden kastedilen 2003 ve 2004 yılları, orta vadede öngörülen ise 2005 yılı sonudur. Avrupa Birliğiyle tam üyelik müzakerelerine bir an önce başlanabilmesi için, kısa vadede gerçekleştirileceği sözü verilen taahhütlerimize ilişkin çalışmaların da bu çerçevede yönlendirilmesi zarurîdir.

Değerli arkadaşlar, yeni Ulusal Programın siyasî kriterler bölümünün 2001'den beri gerçekleştirilen reformların özetlendiği girişinde "hükümet, aşağıdaki başlıklar altında sıralanan yasal düzenlemeleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 22 nci Yasama Dönemi 1 inci Yasama Yılı içinde tamamlamaya kararlıdır. Yapılan tüm reformların, eşzamanlı olarak, lafzıyla ve ruhuyla uygulamadaki etkisinin, ilke olarak, Haziran 2004'e kadar görüleceği konusunda hükümetin iradesi tamdır" beyanı yer almaktadır.

Siyasî kriterler bölümünde, aşağıda başlıklar altında yer verilen taahhütlerde bulunmaktayız.

"Düşünce ve ifade özgürlüğü" başlığı altında, bu özgürlüklerin, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi 10 uncu maddesi çerçevesindeki toprak bütünlüğü ve ulusal güvenliğin korunmasını da öngören ölçütler ile laik ve demokratik cumhuriyeti, üniter devlet yapısını ve millî birliği koruma kriterleri temelinde bir yandan genişletilmesi, diğer yandan da sürdürülmesi öngörülmektedir.

"Dernek kurma özgürlüğü, barışçı toplantı hakkı ve sivil toplum" başlığı altında, sivil toplumun güçlenmesinin ve demokratik hayata katılımının desteklenmesi, bu alanda gerçekleştirilmiş reformların etkili biçimde uygulanması ve ilgili mevzuatın Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin lafzına ve ruhuna uygunluk açısından gözden geçirilmesine devam edilmesi öngörülmektedir.

"İşkence ve kötü muamelenin önlenmesi" başlığı altında, işkence ve kötü muameleye sıfır tolerans verdiğimizi açık açık yazmaktayız.

"Kamu görevlilerinin insan hakları konusunda eğitimleri" başlığı altında, yine, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi hükümleri, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi içtihadı ve Avrupa Birliği hukuku konusunda sürmekte olan eğitim programlarının devam edeceğini vurgulamaktayız.

"Yargının işlevselliği ve verimliliği" başlığı altında, adalet hizmetlerinin modern toplumun gereklerine uygun şekilde etkili hale getirilmesinin önemi vurgulanarak, yargı reformunun, demokratikleşme sürecinin temelini oluşturmakta olduğu kaydedilmektedir.

"Cezaevleri, tutukevleri ve nezarethane koşulları" başlığı altındaki bölümde ise, ceza infaz hâkimliği kurumu ve cezaevleri izleme kurullarının etkin çalışmalarının sürdürülmesi, cezaların infazına ilişkin mevzuatın gözden geçirilmesine devam edileceği hususlarına yer verilmektedir.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Mikrofonu açıyorum; buyurun Sayın Bakan.

DIŞİŞLERİ BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI ABDULLAH GÜL (Devamla) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

Başka bir başlık ise, tüm bireylerin, ayırım yapılmaksızın, tüm temel hak ve özgürlüklerden tam olarak yararlandırılmalarıdır. Bu başlık altında da, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 9 uncu maddesinin titizlikle korunacağı ve hiçbir ayırım yapmadan, bütün Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarının, fertlerin, temel hak ve özgürlüklerden tam olarak yararlanmaları işlenmektedir.

"Yürütmenin işlevselliği" başlığı altında, Millî Güvenlik Kurulunun ve Millî Güvenlik Kurulu Genel Sekreterliğinin fonksiyonlarının, Anayasa ve ilgili yasa değişiklikleriyle, yeniden tanımlanan danışma organı niteliğiyle uyumlaştırılması öngörülmektedir.

Avrupa İnsan Hakları ve Ana Hürriyetleri Korumaya Dair Sözleşmeye Ek 6 numaralı Protokolün sonuçlandırılması, 13 numaralı Protokolün ise imzalanması, siyasî kriterlerin altında öngörülmektedir.

Değerli arkadaşlar, bu noktada, bir şeyin daha altını çizmek istiyorum. Türkiye, uzun yıllardan beri, imzaladığı bazı Birleşmiş Milletler sözleşmelerini, hükümetler tarafından da onaylanmasına rağmen, Türkiye Büyük Millet Meclisine getirip, onaylatmamıştı. Geçen hafta içerisinde bu sözleşmeleri Türkiye Büyük Millet Meclisine getirdik ve bunlar, sizlerin takdiriyle de onaylanmıştır.

Bu konularla ilgili tereddüte gerek yoktur. Gerekli çekinceler söz konusuysa, bunlar, zaten konulmuştur; ama, burada ilginç olan şudur: Şimdiye kadar bu sözleşmeleri meclislerinden geçirmeyen ülkelerin isimlerini burada sizlere sayarsam, Türkiye'nin o ülkelerin arasında bulunmasını istemezdiniz; o bakımdan, yaptığımız şey doğru olmuştur. Bütün bunlar, Türkiye'yi Avrupa Birliğine götüren yolda mesafe aldırmıştır.

Yeni Ulusal Programın "Ekonomik Kriterler" ve "Üyelik Yükümlülüklerini Üstlenebilme Yeteneği" bölümlerinde yer alan önemli tedbirleri şu şekilde özetleyebilirim: Siyasî kriterlerden sonra ekonomik kriterler ve malî kriterler vardır ki, bunlar, aslında, çok yer tutmaktadır. 877 sayfalık Programın büyük bir kısmı, ekonomik, malî, finansal, sosyal konularla ilgilidir.

Ekonomik kriterlerde vurgulanan hususlar, kısa vadede enflasyonla mücadele ve yapısal reform programının uygulanması ve bu programın tamamlayıcı niteliğindeki tarım reformu, malî sektör reformu, sosyal güvenlik reformu gibi yapısal reformlara devam edilmesi, orta vadede ise tamamlanmasıdır. Bu bölümde ilk defa değinilen hususlar ise, kısa vadede kapsamlı bir kamu yönetimi reformunun uygulamaya konulması    -ki, bunu, önümüzdeki günlerde huzurunuza getireceğiz- düzenleyici kurumların bağımsızlıklarının uluslararası normlara uygun bir şekilde korunarak şeffaflık ve hesap verilebilirliğin artırılması ve doğrudan yabancı yatırım girişinin kolaylaştırılması ve teşvik edilmesidir.

"Malların serbest dolaşımı" başlığı altında, kısa vadede Türkiye'nin Avrupa Birliğinin teknik mevzuatına uyumunu tamamlaması, orta vadede ise uygulama için gerekli tüm altyapının tamamlanması öngörülmektedir.

"Kişilerin serbest dolaşımı" başlığı altında, meslekî niteliklerin karşılıklı tanınması konusundaki AB mevzuatının tüm Türk mevzuatına kazandırılması öngörülmektedir.

Hizmet sunumu serbestisi alanında, kısa vadede Türk mevzuatındaki potansiyel engellerin belirlenmesi çalışmaları sürdürülerek, orta vadede ise, özel kanunlarla düzenlenmiş olan ve mesleğin icraında Türk Vatandaşlığı şartı içeren hükümler, Avrupa Birliği üye devlet vatandaşları için karşılıklılık ilkesi çerçevesinde, bazı meslek gruplarında tam üyeliğe kadar, bazı meslek gruplarında ise tam üyelikten sonra kaldırılacağı söylenmiştir.

"Sermayenin serbest dolaşımı" bölümünde konuyla ilgili tafsilat verilmiş; rekabet ve devlet yardımları alanında, kısa vadede, Avrupa Birliğinin bu alandaki mevzuatına uyum çalışmalarına devam edileceği ifade edilmiştir.

"Tarım" başlığı altında, tarım konusunda yapılacak reformlar detaylı bir şekilde anlatılmış; taşımacılık alanında yapılacak değişiklikler anlatılmış.

"Vergilendirme" başlığı altında, Avrupa Birliğinin dolaylı vergiler ve kurumlar vergisi mevzuatına uyum tarihinin müzakere sürecinde belirleneceği hükme bağlanmıştır.

Ekonomik ve parasal birlik alanında, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasının tam bağımsızlığının üyeliğin hemen öncesinde sağlanacağı ve Merkez Bankasının, Avrupa merkez bankaları sistemi içinde yer almasına yönelik hazırlık çalışmalarının üyelikle birlikte tamamlanacağı belirtilmiştir.

"Sosyal politikalar ve istihdam" başlığı altında, Türk iş hukukunun gözden geçirileceği vurgulanmıştır.

Enerji konusunda yapacağımız değişiklikler ve özellikle altyapı konularında yapılacak mevzuat anlatılmıştır.

Sanayi alanında, ülkemizin sanayi politikasını ortaya koyan Türkiye sanayi politikası dokümanının uygulanacağı belirtilmiştir.

"Küçük ve orta büyüklükteki işletmeler (KOBİ)" başlığı altında ise, KOBİ strateji ve eylem planının uygulanacağı anlatılmıştır. Devlet Planlama Teşkilatı ve Sanayi Bakanlığımız tarafından bunlar hep detaylandırılmıştır.

Bilim ve araştırma faaliyetleri alanında yapacaklarımız; eğitim, öğretim ve gençlik konusunda yapacaklarımız...

Bölgesel politika alanında, bölgesel kalkınma planları yapılacaktır ve Devlet Planlama Teşkilatı bu konu üzerinde çalışmaktadır. Bunlarla ilgili ulusal kalkınma planı ve bölgesel kalkınma stratejisi hazırlıkları hakkında bilgiler verilmiştir.

Değerli arkadaşlar "Çevre" başlığı altında, "Adalet ve içişleri" başlığı altında "Malî mevzuat konuları", "Malî ve bütçesel işler" başlıkları altında yapacağımız mevzuat değişiklikleri geniş bir şekilde burada işlenmiştir. Bunlarla ilgili yapacağımız kanun değişiklikleri vardır, mevzuatlarda değişiklikler vardır. Bunlar ayrı ayrı yazılmıştır.

Değerli milletvekili arkadaşlarım, Ulusal Program -ifade ettiğim gibi- siyasî nitelikleri kadar, ekonomik, sosyal ve kurumsal içeriğiyle sürmekte olan uyum çalışmalarının yoğunlaştırılmasını ve hayata geçirilmesini içermektedir. Bu süreç, aynı zamanda, vatandaşlarımızın daha sağlıklı, nitelikli ve yüksek bir hayat düzeyine kavuşturulması ve bölgesel dengesizliklerin giderilmesi hedeflerini de kapsamaktadır. Hükümetimiz bu amaçlara en kısa sürede ulaşma azmiyle, gereken tüm uyum yasalarını süratle hayata geçirmeyi amaçlamaktadır.

Bizim isteğimiz, düzgün ve etkin işleyen, fonksiyonel bir yönetim ve güçlü bir devlettir. Kuralları ve kurumlarıyla yerleşmiş demokrasidir. İyi işleyen, rekabet gücüne sahip, tüm bireylere açık, tüm bireylere fırsat eşitliği sunan ekonomidir. Bizim isteğimiz, çağdaş hak ve özgürlükler düzenidir. Cumhuriyeti ayakta tutacak olan, Türk Devletini birtakım tehdit ve tehlikelere karşı gerçek anlamıyla koruyacak olan, bize göre, milletin hak ve hürriyetlerini esas alan demokratik hukuk devleti düzeninin en iyi şekilde yerleştirilmesidir.

Demokrasi, özgürlükler ve ekonominin tüm alanlarında dünyanın en ileri ülkeleri düzeyine ulaşmanın, Türkiye'ye vereceği hiçbir zarar olamaz. Tam tersine, Türkiye'ye zarar verecek olan, bu sürecin dışında kalmaktır. Avrupa'yla bütünleşmek, Türkiye'yi kalkındıracak, geliştirecek ve zenginleştirecektir. Toplumun her kesimi, bu iyiye gidişten faydalanacaktır.

Sayın milletvekilleri, Avrupa Birliğiyle ortaklık ilişkilerimizde geri dönülmez bir noktada bulunduğumuz bir dönemde, Türkiye,  tüm dikkatini, tüm enerjisini, tüm dinamizmini geleceğe yönlendirmek zorundadır. Bizim, gelecek kuşaklara olan sorumluluğumuz da budur.

Bu bilinç içerisinde kısa süre içerisinde yapacağımız çok şey vardır. Türkiye Büyük Millet Meclisi tatile girmeden önce çıkaracağımız kanunlar, bize siyasî kriterleri tamamladığımızı gösterecektir. Gelecek sene ise, bunların uygulandığını göstereceğiz.

Kritik süreç, şundan kritiktir: 2004 yılında Avrupa Parlamentosunda genel seçimler yapılacaktır. Bu seçimlerden sonra milletvekilleri değişecek, komisyonlar değişecek, birçok yeni kişi gelecektir. Bunlar ise, Türkiye'yle olan ilişkilerinde âdeta sıfırdan başlayacaklardır. O bakımdan biz, 2003 yılında mevzuatları tamamlayıp, 2004 yılında da mutabakata varıp, 2004 yılı sonunda müzakerelere başlamak istiyoruz. Müzakerelere başladıktan sonra müzakere sürecinin ne kadar süreceği kesin olarak söylenemez; ama, tahminen bunun 2010-2011 yılına kadar uzaması muhtemeldir. Bu, tabiî, Türkiye'nin göstereceği performansa bağlıdır. Bazen büyük ülkelerin kendileri de süreci uzatabilirler. O açıdan, Türkiye büyük bir entegrasyon projesiyle karşı karşıyadır. Bu büyük projenin gerçekleşmesiyle ilgili en kritik dönem de, önümüzdeki birkaç aylık süreçtir.

Eminim ki, hükümetimiz gibi, bütün halkımız da bunun bilincindedir, Türkiye Büyük Millet Meclisi bunun bilincindedir ve bu konuda yapacağımız her şeyi elbirliği içerisinde yapmaya devam edeceğimize inanıyorum. Ulusal Programın halkımıza hayırlı olmasını temenni ediyorum, hepinize saygılar sunuyorum. (Alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyoruz Sayın Bakan.

Gruplar adına söz isteği?..

MUSTAFA ÖZYÜREK (Mersin) - Grubumuz adına, İstanbul Milletvekili Sayın Şükrü Elekdağ konuşacak.

BAŞKAN - Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına, İstanbul Milletvekili Sayın Şükrü Elekdağ; buyurun. (Alkışlar)

CHP GRUBU ADINA ŞÜKRÜ MUSTAFA ELEKDAĞ (İstanbul) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Avrupa Birliği müktesebatının üstlenilmesine ilişkin Türkiye Ulusal Programı hakkında Cumhuriyet Halk Partisi Grubunun görüşlerini açıklamak üzere söz almış bulunuyorum; hepinizi saygıyla selamlarım.

Değerli milletvekilleri, Türkiye Ulusal Programı, Avrupa Birliğinin katılım ortaklığı belgesi ışığında hazırlanmış bulunan ve Türkiye'nin katılım sürecinde Birlikle uyumu nasıl bir takvim uyarınca ve hangi somut adım ve yöntemlerle gerçekleştireceğini ortaya koyan çok önemli bir yükümlülük belgesidir. Bu belgenin Katılım Ortaklığı Belgesiyle paralellik ve uyum göstermesi, somut bir takvim içermesi, net ve şeffaf olması, Türkiye'nin, Avrupa Birliğine katılımı hususundaki kararlılık ve iradesinin bir göstergesidir.

Çok sayıda uzman tarafından aylarca süren bir ortak çalışma sonucunda hazırlanan bu 877 sayfalık Ulusal Program, ülkemizin toplum ve devlet yapısının ve yaşamının tüm yönlerine ilişkin konularını ele almakta ve bunlara, kapsamlı reform ve düzenlemeler getirmektedir.

Değerli arkadaşlarım, bu niteliğiyle Ulusal Program, dev boyutlu bir kamusal dönüşüm sürecini oluşturmaktadır. Biz Cumhuriyet Halk Partisi olarak, bu kapsamlı ve devrimsel nitelikteki belgeyi gerektirdiği özen ve dikkatle değerlendirdikten sonra, görüşlerimizi Yüce Meclise açıklamayı arzu ederdik. Ne yazık ki, Ulusal Program, yeni kurulmuş olan ve esas görevi, bu tür belgeleri incelemek ve tartışmak olan Avrupa Birliği Uyum Komisyonunda dahi ele alınıp incelenmeden, büyük bir aceleyle, geçen cuma günü öğleden sonra Cumhuriyet Halk Partisine tevdi edildi. Tabiatıyla, bu tutum, Partimiz bünyesinde, belge üzerinde çok yönlü ve derinlemesine bir inceleme yapılmasını önledi.

Bu bakımdan, değerli arkadaşlarım, biz, Cumhuriyet Halk Partisi olarak, bu aşamada Ulusal Programın içerdiği göze çarpan bazı noktalara değinmekle yetineceğiz. Ancak, bu önemli belge hakkındaki görüşlerimizi, gerektiğinde, etraflı biçimde açıklama hakkımızı mahfuz tutuyoruz. Hemen belirteyim ki, Ulusal Programın böylesine bir telaş ve aceleyle Meclisten geçirilmeye çalışılması, üzüntü yaratan bir tutumdur. Bu çok önemli belgenin, alâyivalâyla kurulduğu açıklanan Avrupa Birliği Uyum Komisyonunda ciddî bir şekilde incelenmesi gerekirdi; çünkü, bu belgeyi enine boyuna incelemek, tartışmak Avrupa Birliği Uyum Komisyonunun esas ve temel göreviydi. Meclisimizin de, Türkiye'de siyasetin tam mihverine oturmuş olan bu konudaki görevini arzuya şayan bir şekilde yapmasına imkân verilmesini beklerdik.

Değerli arkadaşlarım, bu girizgâhtan sonra, önce siyasî kriterlere ilişkin görüşlerimizi açıklayacağım: Ulusal Programda siyasî kriterlerin 9 başlık altında toplandığını görüyoruz. Sayın Dışişleri Bakanımız, bu 9 başlığı teker teker saydı, bu konularda bilgi verdi. Bu bölüm, esas itibariyle, tam üyelik müzakerelerine başlanabilmesi için, Türkiye tarafından yapılması beklenen mevzuat değişikliklerini ve uygulamaya ilişkin düzenlemeleri içeriyor. İlk bakışta, Katılım Ortaklığı Belgesi ile Ulusal Program arasında bir paralellik ve uyum göze çarpıyor. Ancak, Ulusal Programdaki sözünü ettiğimiz konu başlıklarına ilişkin olarak verilen izahat genel nitelikte olduğu cihetle, ayrıntılara inilmediği cihetle, şu aşamada bu hususlarda tam isabetli bir değerlendirme yapmak imkânından mahrumuz.

"Siyasî Kriterler" bölümünde öngörülen reform ve düzenlemelerin, sonuncusu olmasını beklediğimiz, Yedinci Uyum Paketi bağlamında ele alınacağı anlaşılıyor. Bu nedenle, konuya ilişkin olarak Genel Başkanımız Sayın Deniz  Baykal tarafından yapılan muhtelif açıklamalarında dile getirilen görüşleri burada ben özetleyerek belirtmekte yarar görüyorum.

Bu bağlamda altını çizeceğim birinci nokta, Türkiye'nin Avrupa Birliğiyle ilişkisinin partilerüstü bir konu olduğu ve bu konunun içsiyaset tartışmalarının bir parçası haline dönüştürülmesinin ülkemize büyük zarar vereceğidir. Siyasî partiler, bu konuyu kendi siyasal tekellerine alma gayretlerini bir kenara bırakarak, bunun, bütün Türkiye'nin paylaştığı, sahiplendiği bir ulusal dava olduğunu unutmamalıdırlar.

Değerli arkadaşlarım, esasında Avrupa Birliği davası, bugünün siyasî partilerini aşar. Zira, Atatürk'ten bu yana tarihimizin bir temel doğrultusu, bir anahedefidir. Bu anlayışla, Avrupa Birliği konusunu hiç kimse, siyasî yarar ve parti anlayışıyla ele almamalı ve içpolitika malzemesi yapmaya kalkışmamalıdır.

İkinci vurgulamak istediğim husus, bazı siyasî tercihlerin Türkiye'ye kabul ettirilmesi için Avrupa Birliğinin bir araç olarak kullanılabileceği yolundaki düşüncelerin son derece hatalı olduğudur. Bir kere, Avrupa Birliğine değer vermek, onu özel amaçlar için kullanma hevesinden vazgeçmeyi gerektirir değerli arkadaşlarım. Bu bakımdan, Avrupa Birliğinin meşgul olmadığı belirli bir isteği "Avrupa Birliği için gereklidir" diyerek uyum süreci çerçevesinde gerçekleştirme girişimleri ortak davamıza zarar verir.

Dikkatinizi çekmek istediğim üçüncü nokta, Avrupa Birliğini kendi içimizdeki tartışmalara alet etmekten kesinlikle kaçınmamız gerektiğidir. Avrupa Birliğine yönelik yükümlülüklerimizi, ülkemizdeki dengeleri gözeterek ve sağduyuyla tartışarak yerine getirmeye çalışmalıyız. Unutmayalım, Türkiye, Avrupa Birliğine, daha uyumlu, daha güçlü bir toplum ve ekonomi oluşturmak ve uluslararası alanda daha itibarlı ve nüfuzlu olmak için giriyor. Ancak, bunun için kurumsal yapımızı sarsacak ve gerginlik yaratacak tutumlara başvurmanın hiçbir yararı yoktur.

Siyasî kriterler bağlamında belirtmek istediğim son nokta, Avrupa Birliğine karşı yükümlülüklerimizin müphemiyetten kurtarılması ve netleştirilmesidir. Bugüne kadar yaptığımız açıklamalarla, yasal düzenleme açısından Kopenhag Kriterlerini karşılamamız konusunda var olabilecek eksikliklerimizin neler olduğunu açıkça bilmemiz gerektiği üzerinde ısrarla durduk; ama, bu konularda net bir bilgi sahibi olamadık. Zira, numaralı paketlerle Türkiye'nin yükümlülüklerinin taksit taksit açıklanması, atılması gereken adımların kapsamı konusunda müphem bir durum yarattı ve tablonun tümünü görmemizi engelledi. Ayrıca, bu tutum, Türkiye'yi, sürekli eksikli ve ödevini hiçbir zaman tam olarak yapmamış bir ülke görüntüsünde bıraktı. Bu görüş ve nedenlerle, artık, numaralı paketler uygulanmasından vazgeçilerek, nihaî ve son tek bir pakette, Türkiye'nin atacağı adımların tümünün belirtilmesinin gerektiğini tekrar tekrar dile getirdik. Bu bakımdan, Başbakan Yardımcısı ve Dışişleri Bakanı Sayın Abdullah Gül'ün bu yaklaşımını benimseyerek, yedinci paketin son paket olacağı yolundaki bir açıklamasını memnuniyetle karşılayacağız.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Buyurun Sayın Elekdağ, mikrofonunuzu açtım efendim.

ŞÜKRÜ MUSTAFA ELEKDAĞ(Devamla) - Teşekkür ederim efendim.

Değerli arkadaşlarım, Cumhuriyet Halk Partisi olarak, biz, şu hususun çok iyi anlaşılmasını istiyoruz. Biz, Türkiye'nin kırk yıldır yürüdüğü Avrupa Birliği yolunun mutlu bir sonla bitmesini candan arzu ediyoruz. Halen, bu yolun en kritik aşamasında bulunduğumuzu müdrik olarak, Avrupa Birliği hedefinin yapay ve kısır tartışmalarla kaçırılmasını kesinlikle arzu etmiyoruz. Umarız, hazırlanacak yeni düzenlemeler, biraz önce belirtmiş olduğum görüş ve hassasiyetleri dikkate alarak hazırlanır ve Adalet ve Kalkınma Partisi ile Cumhuriyet Halk Partisi Türkiye'ye tam üyelik müzakerelerinin kapısını açacak adımları elbirliğiyle atarlar.

Burada önemli bir noktaya işaret etmek istiyorum. Cumhuriyet Halk Partisi, Türkiye'nin Avrupa Birliğine tam üyeliğini, Türk dışpolitikasının en öncelikli konusu olarak görmekte ve bu doğrultuda gerekli her türlü çabanın sarf edilmesini desteklemektedir; ancak, Cumhuriyet Halk Partisinin bu tutumu, ulusal çıkarlara duyarlı olmayan, teslimiyetçi bir siyaset çizgisini benimsediği anlamına gelmemektedir. Türkiye'nin ulusal çıkarlarına sahip çıkılması, Avrupa Birliğine karşıtlık değildir. Zira, böyle bir yaklaşım, esasen Avrupa Birliğinin ruhuna uygundur. Avrupa Birliğinin temel felsefesi, herkesin hakkına, hukukuna sahip çıkılmasını öngörür.

Şimdi, Ulusal Programın "Ekonomik Kriterler" bölümüne geliyorum. Ekonomik Kriterler bölümünde, Sayın Dışişleri Bakanımızın da işaret ettikleri gibi, Türkiye'nin ekonomik ve toplumsal yaşamının tüm yönlerini kapsayan 29 alan belirtilerek, bu alanlarda reformların hangi yöntemlerle gerçekleştirileceği öngörülüyor. Bu bağlamda, yüzlerce yasanın değiştirilmesi veya çıkarılması ve keza, yüzlerce idarî düzenleme, tebliğ ve yönetmelik tanımlanıyor ve bunlar bir takvime bağlanıyor.

Belgenin bu bölümünün incelenmesi, Avrupa Birliğine katılım sürecinin, gerçekte, Türkiye'nin, siyasal, ekonomik, sosyal ve yönetsel düzeninin değişmesine yol açacak ve ülkemize çağ atlatacak tarihsel bir devrim niteliği taşıdığını çok iyi anlamamıza yol açıyor. Evet, değerli arkadaşlarım, bu Meclis, bu dev projenin üstesinden gelebilirse, bu tarihsel devrimin onurunu taşıyacak.

Şimdi, ben, Ekonomik Kriterler bölümündeki belki de en güncel olan konu üzerinde duracağım; bu da, Kopenhag Ekonomik Kriterlerine uyum sağlama ve Maastricht Kriterlerine yakınlaşma perspektifinde Türkiye'nin ekonomi politikasının değerlendirilmesidir. Belgenin bu bölümünde, Türkiye'nin, sadece 2002 yılına ait ekonomik gelişmelerine yer verilmekte, buna karşılık, 2003 yılının ilk yarısına ilişkin gelişmeler ele alınmamaktadır. Bu haliyle, belge, Türkiye'nin şu andaki gerçek ekonomik tablosunu yansıtmamaktadır değerli arkadaşlarım. Avrupa Birliği makamları, ülkemizdeki gelişmeleri günü gününe tüm ayrıntılarıyla izlediklerinden, bu konuda bazı gerçekleri dile getirmekte beis görmüyorum.

Belirteceğim birinci nokta, Türkiye'nin ekonomik gündemindeki en önemli mesele olan iç ve dışborçlar tablosuyla ilgilidir. Türkiye, maalesef, hükümetimizin ileri sürdüğü gibi, halen, borç ödeyen değil, süratli bir tempoyla borç üreten bir ülke konumundadır. Hükümetin 7 aylık iktidarı döneminde iç ve dışborç stoku, 26 600 000 000 dolarlık bir artış göstermiştir; bu, rekor bir artıştır.

CAVİT TORUN (Diyarbakır) - Ödemelere de bakalım...

ŞÜKRÜ MUSTAFA ELEKDAĞ (Devamla) - Dikkati çeken bir diğer nokta da, borçların vade yapısının kısalmakta olmasıdır. Kamu borç stokunun gayri safî millî hâsılaya oranının yüzde 80'in üzerinde olduğu Türkiye gibi bir ülkede, bu, kaygılandırıcı bir gelişmedir. Kaygılandırıcıdır; çünkü, önümüzdeki aylarda, daha kısalma eğilimi gösteren bir vade yapısı ve artan faiz oranlarıyla karşılaşılması olasılığı her an mevcuttur.

Değerli arkadaşlarım, bunlar, bizim eleştirel bir görüşle yaptığımız olumsuz değerlendirmeler değil; nitekim, Amerika'nın ekonomik işlerden sorumlu Dışişleri Bakan Yardımcısı Alan Larsen, geçen hafta sonunda yaptığı bir açıklamada, Türkiye'de, kamu borcunun, gayri safî millî hâsılanın yüzde 82'sini geçtiğini ve bunun tehlikeli bir durum yarattığını belirtmiştir. Larsen, ekonominin büyütülerek borcun yol açtığı yükün azaltılması gerektiğini belirtiyor.

Değerli arkadaşlar, evet, çözüm buradadır; ancak, Türkiye ekonomisi, üretim ekonomisi değil, hâlâ, rant ekonomisi olma niteliğini muhafaza ediyor. Bugün, hâlâ, özel sektörde en kârlı aktivite, dışarıdan borç bulup, bunu Hazine kâğıtlarına yatırarak üretimdışı kârları büyütmek şeklinde cereyan ediyor. Türk ekonomisi, yatırım yapmayan ve sermaye stokunu artırmak şöyle dursun, giderek bunu eriten bir sisteme dönüşmüştür; nitekim, Devlet İstatistik Enstitüsü verilerine göre, ülkemizde, son iki yıldır, sabit sermaye oluşumu negatiftir. Türkiye'nin, hayatta kalabilmek için kendi bedenini kemiren bir canlıdan farkı yoktur şu anda. Hükümet, maalesef, bu ürkütücü duruma seyirci kalıyor; Türkiye'yi bu fasit daireden çıkaracak rasyonel ve yaratıcı bir politikayı uygulamaya koyabilmiş değil.

Değerli arkadaşlarım, Türkiye'nin sorunlarının temelinde, kamu maliyesinin büyük açıkları yatmaktadır. Örneğin, 2003 yılına ait konsolide bütçe 46 katrilyon açıkla dengelenmesine rağmen, sonbaharda ekbütçe ihtiyacının ortaya çıkması kaçınılmaz görünüyor; beş aylık bütçe uygulamasının verdiği mesajlar bu merkezde. Evet, vergi barışına ve çift vergilendirmeye rağmen durum bu. Bu durumda hükümet, sorunu borçlanmayla çözme yoluna gidecektir, bu da piyasalarda yükselen faizlerin devamına neden olacaktır, yani, fasit daire devam edip gidecektir.

Değerli arkadaşlarım, oysa, kamu maliyesinin sorunlarına kalıcı çözüm sadece vergi cephesinde aranmalıdır. Türk ekonomisini sağlığına kavuşturacak tek bir yol vardır, bu da vergi adaleti ilkesinden ödün vermeden, vergilerin makul oranlara düşürülmesi ve vergi tabanının genişletilerek kayıtdışı ekonominin mümkün olduğunca kayıt içine çekilmesidir. Vergi idaresinin etkin biçimde işletilmesini de içeren böyle bir uygulama gerçekleştirilmeden Türk ekonomisinin hastalığına çare bulunamaz. Bu tür bir uygulama, piyasalarda güven ortamı oluşturmak suretiyle hem yatırımları artırarak ekonomik büyümeye katkıda bulunur hem de faizleri düşürür; böylece içborç sorunu da Türkiye'nin gündeminden düşer. Bütün mesele, hükümetin bu önlemleri alma konusunda gerekli siyasî cesarete ve iradeye sahip olmasındadır. Bu irade ve cesaret gösterilmedikçe, Türkiye, yanlış kurgulanmış IMF programlarının pençesinde, halkımız da yoksulluk batağında kıvranmaya devam eder gider.

Şimdi, Devlet İstatistik Enstitüsünün resmî rakamlarına göre işsizlik oranının 2003 yılının ilk çeyreğinde yüzde 12,3 gibi bir orana yükselerek son dönemin en yüksek düzeyine çıktığını görüyoruz. Arkadaşlar, bu işsizlerle ilgili çarpıcı temel nokta, bunların yüzde 29'unun eğitimli genç işsizler olmasıdır. Buna ilaveten son istatistikler, Türkiye'de uzun süreden beri ilk kez kapanan işyeri sayısının, açılan işyeri sayısının önünde koştuğunu ortaya koyuyor. Sizleri temin ederim, bu kürsüden olumsuz değerlendirmeler yapmaktan kesinlikle hazzetmiyorum.

CAVİT TORUN (Diyarbakır) - Çin'den sonra en çok kalkınan ülke durumundayız. (CHP sıralarından "yapma yahu" sesleri) Yüzde 7,2. Hep ters taraflarını görerek, işin sonunu getiremezsiniz...

FAHRİ KESKİN (Eskişehir) - Halk öyle düşünmüyor!

BAŞKAN - Hatibe müdahale etmeyelim...

Buyurun.

ŞÜKRÜ MUSTAFA ELEKDAĞ (Devamla) - Değerli arkadaşlarım, ne var ki, verdiğim bütün bu rakamlar, Devlet İstatistik Enstitüsünün açıklamalarından alınmıştır. Burada, hiçbir kendi yorumum ve değerlendirmem yoktur, verdiğim bütün rakamlar, Devlet İstatistik Enstitüsünün rakamlarıdır değerli arkadaşlarım.

Ülkemizde yoksulluk artıyor, işsizlik artıyor, üretimsizlik artıyor. Bunlara çare bulmadan, Maastricht Kriterlerini nasıl yakalayacağız?

Şimdi, bakın,Türkiye'nin ufkunu karartan bir başka sorun daha var. Bu da, cari açık sorunu. 2002 yılının ilk üç ayında, cari açık 480 000 000 dolardı. Şimdi, 2003 yılının ilk üç ayında cari açık 2 400 000 000 dolar olmuştur. Yüzde 400'ün üzerindeki bu artış üzerine, ekonomiden sorumlu Bakanımız, 2003 yılı için 3 500 000 000 dolar olarak öngörülen cari açık rakamını 6 100 000 000 dolar rakamına çıkardı; ancak, bu hedefin de gerçekleştirilmesi kuşkulu.

Hemen belirteyim, tehlike, ithalattaki patlamadan kaynaklanıyor. İhracat geliri yüzde 25 artarken, ithalat harcamaları da yüksek bir tempoyla gelişiyor ve döviz gelirinin yüzde 89'unu yutuyor. 2000 yılında, Türkiye, benzer bir durumla karşılaştı ve yıl sonunda krize girdi.

Şimdi, ekonomimizin son derece kırılgan ve paniğe meyyal olması, finansal kesimin de krize aşırı derecede duyarlılığı nedeniyle, bu gidişin iyiye alamet olmadığını söylemek durumundayım.

Değerli arkadaşlarım, görüleceği üzere, Avrupa Birliği yolunda ilerlerken, Türkiye'nin, ilk aşamada, ekonomisine çekidüzen vermesi lazım. Bunun da reçetesi, vergileri indirerek ve adil şekilde tabana yayarak, ekonomide kayıtdışılığa son vermektir; çare budur. Çareyi, orman arazilerinde ve doğal SİT alanlarında aramak, Nasrettin Hocanın bodrumda kaybettiği anahtarı, evinin kapısının önünde, ay ışığında aramasına benzer.

AHMET YENİ (Samsun) - Hiç benzemez, hiç öyle değil.

HALİL AYDOĞAN (Afyon) - O sizin bakış açınız.

ŞÜKRÜ MUSTAFA ELEKDAĞ (Devamla) - Hükümet, sözünü ettiğim önlemleri almak için gereken siyasî iradeyi gösteremezse, Türkiye, Avrupa Birliği yolunda tökezler ve gecikir. Ben, bu kaygılarla, bu endişelerle bu değerlendirmeyi yaptım.

Değerli arkadaşlarım, Cumhuriyet Halk Partisi olarak biz, Türkiye'nin Avrupa Birliğine üye olmasının, hem ülkemize büyük güç kazandıracağına hem de Avrupa Birliğini global bir refah, güven ve istikrar odağı haline getireceğine inanıyoruz. İslam ile Batı demokratik değerlerini devlet sisteminde bağdaştıran bir modelin, laik, demokratik cumhuriyet modelinin dünyadaki tek temsilcisi olan Türkiye'nin Avrupa Birliğine üyeliği, tüm Müslüman âlemini derinden etkileyecektir. Bu gelişme, Batı ile İslam arasındaki diyaloğu kuvvetlendirecek, İslam âleminin dışlanmışlık duygusunu törpüleyerek, onların global dünyaya entegre olmasını teşvik edecek ve Müslüman-Hıristiyan kutuplaşmasının bir tehlikeye dönüşmesini engelleyecektir.

Bugün, Türkiye'nin Avrupa Birliğiyle ilişkilerinin, ileri bir aşamaya, yapıcı ve olumlu bir noktaya geldiğini büyük mutlulukla görüyoruz. 2004 yılı sonunda Avrupa Birliği Komisyonunun tavsiye raporuna dayalı olarak Avrupa Birliği zirvesinde alınacak bir kararla, Türkiye ile Avrupa Birliği arasındaki tam üyelik müzakerelerinin 2005 yılında resmen başlaması söz konusudur. Bunun gerçekleşmesi için önşart, Türkiye'nin, Kopenhag Siyasî Kriterlerini uygulamaya koymasıdır. Brüksel'den gelen mesajlar, ülkemizin yükümlülüklerini yerine getirmesi halinde, Avrupa Birliğinin Türkiye'yi bir kez daha hayal kırıklığına uğratmak gibi bir niyete sahip olmadığı izlenimini veriyor. Bu nedenle, Türkiye, 2005'te Avrupa Birliğiyle katılım müzakerelerinin başlamasını sağlama hususunda yaşamsal bir sorumluluk altındadır. Bunun için, hepimiz, iktidarıyla muhalefetiyle, devletin bütün kurumlarıyla, sivil toplum kuruluşları, sendikalar ve işveren örgütleriyle güç birliği yaparak, bu yönde çaba sarf etmek ve önümüzdeki fırsatı değerlendirmek durumundayız.

Bu inançla, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına, hepinizi saygıyla selamlıyorum. (Alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyoruz Sayın Elekdağ.

Şimdi, Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu adına, Sıvas Milletvekili Selami Uzun; buyurun. (AK Parti sıralarından alkışlar)

AK PARTİ GRUBU ADINA SELAMİ UZUN (Sıvas) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Ulusal Program hakkında Parti Grubumuzun görüşlerini açıklamak üzere söz almış bulunuyorum; bu vesileyle, siz aziz milletimizin değerli temsilcilerini, saygıyla selamlıyorum.

Tabiî, Sayın Elekdağ Ağabeyimiz -yaşça bizden büyük- galiba, biz kardeşlerine, buradan, bir öcü masalı anlatmaya çalıştı; çünkü, burada, Ulusal Programı tartışırken, öyle bir tablo çizmeye çalıştı ki, sanki, bunun vebali tamamen bize ait.

İSMET ATALAY (İstanbul) - "Öcü masalı" ne demek, anlayamadık; açıklar mısınız?

SELAMİ UZUN (Devamla) - Halbuki, biz, burada, Ulusal Programda, geçmişte yapılamayanları yapmaya çalışıyoruz; biz, burada, geçmişte bu ülkeyi 70 sente muhtaç hale getirenlerin yaptıklarını düzeltmeye çalışıyoruz.

Hükümet, daha önceki hükümetlerin yapamadığını Ulusal Programda da yapıyor; çünkü -Elekdağ Ağabeyimiz " Ulusal Program, Meclisten, böyle, alelacele geçirilmez" dedi- biliyorsunuz, bu Ulusal Programın aslı, temeli, 2001 yılında çıkmış olan Ulusal Programdır. Peki -soruyorum- 2001 yılında, bu Ulusal Program Türkiye Büyük Millet Meclisine getirilmiş midir? Bu Ulusal Program, 2001 yılında, siyasî partilere verilmiş midir, sivil toplum örgütlerine verilmiş midir; burada tartışılmış mıdır? Bütün bunların cevabı "hayır"dır.

MUSTAFA ÖZYÜREK (Mersin) - Elbette verildi ve tartışıldı.

OĞUZ OYAN (İzmir) - Tabiî ki verildi.

MUSTAFA ÖZYÜREK (Mersin) - Bu kadar yanlış bilgi vermeyin yahu!.

SELAMİ UZUN (Devamla) - İlk defa, hükümet, Ulusal Programı, buraya, huzurlarınıza getirerek, tartışmaya açmıştır ve bu, alkışlanacak bir durumdur.

MUSTAFA ÖZYÜREK (Mersin) - Ayıp oluyor, yanlış konuşmayın be kardeşim! Eski Meclislere de bühtan etmeyin. Geldi ve konuşuldu burada.

OĞUZ OYAN (İzmir) - Doğru söylemiyorsunuz.

SELAMİ UZUN (Devamla) - Meclisten acele geçirilme diye de bir durum zaten söz konusu değildir. Bu program, burada tartışmaya açılmıştır, karar olarak Bakanlar Kurulundan geçecektir; burada bir karar alınmayacaktır.

MUSTAFA ÖZYÜREK (Mersin) - Ama, hiç gelmedi diyorsunuz; geldi mi, gelmedi mi?

BAŞKAN - Efendim, sayın hatibe müdahale etmeyelim.

Siz Genel Kurula hitap edin.

Buyurun efendim.

DIŞİŞLERİ BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI ABDULLAH GÜL (Kayseri) - Genel görüşme yapılmadı.

MUSTAFA ÖZYÜREK (Mersin) - Geldi mi gelmedi mi Sayın Bakan?

DIŞİŞLERİ BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI ABDULLAH GÜL (Kayseri) - Burada genel görüşme yapılmadı.

SELAMİ UZUN (Devamla) - Değerli arkadaşlarım, bilindiği üzere, 22 Haziran 1993 tarihinde yapılan Kopenhag Zirvesinde, Avrupa Konseyi, Avrupa Birliğinin genişlemesini, merkezî ve Doğu Avrupa ülkelerini kapsayacağını kabul etmiş ve aynı zamanda, adaylık için başvuruda bulunan ülkelerin, tam üyeliğe kabul edilmeden önce yerine getirmesi gereken kriterleri belirlemiştir.

12-13 Aralık 2002 tarihinde, Danimarka'nın dönem başkanlığı sırasında, Kopenhag Avrupa Konseyi Zirvesinde, Avrupa Birliğinin Aralık 2004'te Türkiye'nin Kopenhag Siyasî Kriterlerini yerine getirdiğine karar vermesi halinde, Türkiye'yle katılım müzakerelerinin gecikmeksizin başlatılacağı taahhüt edilmiştir.

Bu kriterler, siyasî, ekonomik ve topluluk mevzuatının benimsenmesi olarak üç grupta toplanmıştır.

Siyasî kriterler, aday ülkenin demokrasi, hukukun üstünlüğü, insan hakları, azınlıklara saygı ve onların korunmasını güvence altına alan kurumların istikrarını sağlamış olmasıdır.

Ekonomik kriterler ise, işleyen bir piyasa ekonomisinin varlığı ve birlik içerisindeki rekabet baskısı ve piyasa güçleriyle baş edebilme kapasitesinin olmasıdır.

Topluluk müktesebatının, yani, mevzuatının benimsenmesi de "siyasî, ekonomik ve parasal birliğin hedeflerine bağlı kalmak üzere, üyelik için gerekli yükümlülükleri yerine getirebilme kapasitesine sahip olmak" şeklinde tanımlanmıştır.

Yine, bilindiği üzere, 1969 Lahey Zirvesi sonuçları doğrultusunda, Avrupa Birliğinin ilk genişleme süreci de başlatılmıştır. Bu çerçevede, İngiltere, İrlanda, Danimarka ve Norveç'le müzakere masasına oturulduğunda, Avrupa Birliğinin bir müzakere stratejisi belirlemesi gereği ortaya çıkmıştır. Özellikle İngiltere'nin müzakerelerdeki bazı uzlaşmaz tutumları nedeniyle, komisyon, daha sonraki bütün genişleme süreçlerinde de değişmeyen bir "yaklaşım şablonu" belirlemiştir. Müzakere edilecek konular, tam üye adayının bu müktesebata uyum süresi ve koşullarıyla sınırlıdır. AB'ye katılma arzusunda olan ülke, müzakere masasına oturduğu andan itibaren, ilk şart olarak, Avrupa Birliği müktesebatını aynen kabul etmeyi kabul etmiş sayılır. Bu ülkeyle müzakere edilecek olan şey, bu müktesebata uyumun sağlanmasının koşul ve geçiş dönemleriyle sınırlıdır.

Peki "Avrupa Birliği Müktesebatı" ne demektir? Avrupa Birliği müktesebatı, üye ülkeleri Avrupa Birliğine bağlayan hukukî yapının tümüne verilen isimdir. Bu doğrultuda, bu müktesebatın, bu hukukî yapının tanımına, Avrupa Birliğinin bütün kurucu anlaşmaları, Avrupa Birliği ile yeni üye devletler arasında aktedilen bütün katılım anlaşmaları, Avrupa Birliğinin üçüncü ülkelerle yaptığı -ortaklık anlaşmaları dahil- bütün uluslararası anlaşmaları içeren birincil hukuk ve onun bütünleyicisi, Avrupa Birliğinin başvurduğu hukuk tasarrufları aracılığıyla oluşan ikincil hukuk; yani, ilk Avrupa Birliği niteliğindeki Avrupa Kömür ve Çelik Topluluğunun kurulduğu 1 Ocak 1952 tarihinden bu yana çıkarılan ve yürürlükte kalan bütün tüzük, yönerge, karar, tavsiye ve görüşlerin yanı sıra, zaman içerisinde pratik gerekçelerle çıkan ve Avrupa Birliği hukukunda etki yaratan tüm tasarruflar girmektedir. Ancak, bu tanım, kendi başına yetersiz kalmaktadır. Zira, esas olan, bu hukuka uyumun sağlanmasının ardından bu hukukun yürütülmesini gözetmek ve temin etmektir. İşte, bu noktada anlaşılması gereken, sadece Avrupa Birliği müktesebatına uyumun değil, aynı zamanda bu müktesebatı uygulamada, idarî ve adlî kapasitenin geliştirilmesinin de bu bütünün içerisinde olduğudur. Bu söylenenlerin ışığında ortaya çıkan gerçek, Avrupa Birliğine tam üyelik için başvuran aday devletin, hem idarî yapısını, kapasitesini Avrupa Birliği müktesebatı gerçeğine göre hazırlaması hem de adlî sistemini bu gerçeği kapsayacak şekilde yapılandırması gereğidir.

Bu çerçevede, Avrupa Birliği müktesebatı, sadece bir hukuk mantığıyla sınırlı olarak algılanamaz.  Hukuken söylenenlerin ve söylenecek olanların yanı sıra, Avrupa Birliği tam üyeliğine başvuran devletin Avrupa entegrasyonuna bağlı siyasî sonuçları da kabul ettiği, kavramın örtülü anlamı içinde yatmaktadır.

Avrupa Birliği müktesebatının bir diğer özelliği de dinamik yapısıdır. Avrupa Birliğinin hukuk sistemi aracılığıyla bir taraftan kendi hedeflerine ulaşmak için kaydettiği yol, öte yandan güncel gereksinimlere uygun olarak bu sistemdeki gelişmeler, gerek kurumsal hukuk gerekse maddî hukuk alanında süreğen bir dinamizmi beraberinde getirmektedir. Bu dinamizm, bir yandan Avrupa Birliği hukukunu ve doğal olarak müktesebatını değiştirip geliştirirken, diğer yandan yeni gelişme süreçlerinin eskiye oranla daha çetin koşullarda gerçekleşmesine yol açmaktadır. Yani, daha önceki yıllarda Avrupa Birliğine üye olan ülkelerin tanışık olmadığı Avrupa Birliği gerçeği, buna bağlı olarak, Kopenhag Kriterleri ya da ekonomik parasal birliğin koşullarına uyum gibi alanlar, yeni katılacaklar açısından yeni uyum güçlüklerini beraberinde getirmektedir.

Avrupa Birliği müktesebatının üstlenilmesine ilişkin Türkiye Ulusal Programı, kısa ve orta vadeli olmak üzere iki grupta toplanmaktadır.

Kısa vadeli öncelikler, gerçekçi bir değerlendirmeyle, Türkiye tarafından 2003 ve 2004 yıllarında yerine getirilebileceği düşünülen hedefleri kapsamaktadır.

Orta vadede yer alan öncelikler, 2003 ile 2004 döneminde çalışmalar önemli ölçüde ilerlemiş olsa da, tamamlanması bir yıldan fazla sürmesi beklenen hedeflerdir.

Türkiye, Avrupa Birliğine tam üyelik yolunda, bugün, son Ulusal Programını tartışıyor. Bu Ulusal Program, malların serbest dolaşımından kişilerin serbest dolaşımına, sermayenin serbest dolaşımından hizmetlerin serbest dolaşımına, enerji alanından bilime, adaletten maliyeye kadar birçok alana ilişkin konuları kapsıyor. Ben, sizleri, bunların teknik ayrıntılarına boğmak istemiyorum.

Değerli arkadaşlar, Türkiye için Avrupa Birliğine üye olmak niçin önemlidir? Avrupa Birliğine üye olmak vatandaşımıza ne kazandırıyor?

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Bir dakika efendim; mikrofonu açıyorum.

Buyurun.

SELAMİ UZUN (Devamla) - Avrupa Birliği bizim için ne anlam ifade ediyor?

Değerli arkadaşlarım, Alvin ve Heidi Toffler, bütün dünyada çok popüler ve klasik olan "Yeni Bir Uygarlık Yaratmak" adlı kitaplarının hemen başlangıcında şunları yazıyor: "Yaşamımızda yeni bir uygarlık boy atıyor ve her tarafta kör gözlüler onu boğmaya çalışıyor. Bu yeni uygarlık kendisiyle birlikte yeni aile tarzları, değişik çalışma, sevme ve yaşama biçimleri, yeni bir ekonomi, yeni politik anlaşmazlıklar getiriyor ve hepsinin ötesinde bilinçlerde bir değişiklik yaratıyor.

İnsanlık ileriye doğru niteliksel bir sıçramayla karşı karşıya. Bütün zamanların en derin toplumsal altüstlüğünü ve yaratıcı yeniden yapılanmasını yaşıyoruz. Bunu henüz bir şekilde kavramış değiliz; ama, temelden yeni bir uygarlık inşa etmekteyiz. Üçüncü dalganın anlamı budur."

Bilindiği gibi, birinci dalgayı tarım devrimi, ikinci dalgayı sanayi devrimi oluşturmuştu. Tofflerlerin üçüncü dalga olarak nitelediği ise sanayi sonrası toplum ve bilgi çağıdır.

Sürekli değişimden söz ediyoruz. Peki, değişen ne; tabiî ki teknoloji, insanoğlunun çalışma biçimi. Tarım döneminde hayvan gücünden yararlanıyorduk. Sanayi döneminde kol gücünü örnek alan bir teknolojiye geçtik. Bugün de, üçüncü dalganın özünü, beynin kendi başına yapmaya kalktığında çok uzun zaman alacak olan bir teknolojiye sahibiz. Dün kol gücümüzü esas almıştık, bugün beyin gücümüzü örnek aldık. Koldan beyne geçişin sancıları devam ediyor. Bugün görüşmekte olduğumuz Ulusal Programı böyle bir dünyada tartışmaktayız. Saniyede 1 trilyon işlem yapan bilgisayar makinesi var. Bilgisayar programını icat ederek, sıfırdan, dünyanın en büyük zengini olan Bill Gates var.

Bu çerçeve insanı yüceltiyor. Tanrı'nın yarattığı insan ve onun beyni, değerini verdiğinde, her şeyin önüne geçmiş bulunuyor. Hiçbir tabu bunu sarsamıyor, gölgeleyemiyor.

Buradan Türkiye insanına sesleniyorum. Avrupa Birliği projesi de, sadece toplumları değil, doğrudan bireyi odağına yerleştiren böyle yeni bir dönemin oluşumu. İnsanı, insanın yaratıcılığını, insanın yaşam kalitesini, insanın özgürlüğünü, insanın zenginliğini, insanın manevî değerlerini, kısacası, insanın aklını ve ruhunu birlikte en üst mertebeye koyan ve toplumsal yapıyı bu amaca yönelik olarak yeniden şekillendiren bir toplumsal dönüşüm.

Her şey insan için. İnsanın yirmidört saatini ve o yirmidört saatlerden oluşan tüm ömrünü, mutlu, huzurlu ve kaliteli geçirmesi nasıl mümkün olur. Avrupa Birliği böyle bir projedir, bir uygarlık mimarîsidir.

Türkiye Cumhuriyetinin amacı, insanlık dönemeçlerini kapsayan, her dalgayı yakalayan bir toplum ortaya çıkarmaktı; ama, arzulananı gerçekleştiremedik. Ülkenin çoğunluğu birinci dalgada, yani, nüfusun yüzde 45'i tarımda; bir başka bölümü ikinci dalgada, tarım kadar yoğun olmasa da, sanayide; üçüncü bir serpinti ise, sanayi sonrası toplumdan etkilenmiştir; ama, ülkemizi sanayileşme aşamasını tamamlayamamış bir tarım toplumu olarak tanımlamamız daha doğru olur.

Avrupa Birliği, toplumu, insanı asıl almaya, insanı odağa oturtmaya, insanı insan yapmaya çağırıyor.

Ulusal Programın tümü birden okunduğunda, Avrupa Birliğine uyum için yapılacak düzenlemelerin tarihlerinin ötesinde, derininde, insan yaşamını tüm zamanlarda daha nitelikli hale getirme çabasını anında görürüz. Biz, bunu, çok fazla siyaseten tartıştık. Hatta, bir zaman önce, üzerinde durduğumuz ekonomik kriterleri bile bir yana attık. Halbuki, Avrupa Biriliği, siyasal ve ekonomik kriterler toplamının çok ötesinde, insanoğlunun mutluluğu üzerine ve onun neredeyse her anını içeren, tüm yaşamını yeniden düzenleyen, niteliğini ve kalitesini yükselten, sanayi sonrası toplum anlayışına uygun hale getiren bir dönemeçtir.

Türkiye, şimdiki Ulusal Programla, ilk başta yasal açıdan, başka bir deyişle, şekil şartları açısından gerekli reformları yapıyor, üçüncü dalganın formatlarını kendi bünyesine dahil etmeye çalışıyor. Bunu da büyük bir gayretle yapıyor. Muasır medeniyet noktasından uzak olduğu her eski anlayışı, yasa düzeyinde değiştiriyor; ama, Kopenhag Kriterleri, Maastricht Kriterleri yanında, bir de Madrid Zirvesinde alınan bir karar var; yasa değişikliklerinin hayata geçirilme zorunluluğu, yönetimin uygulama kapasitesi, değişime uyum kabiliyeti. Bunlar da, şekil şartları kadar, hatta ondan da önemli. Sırf bu nedenle, 2003'ü Ulusal Programın içerdiği tüm yasa ve mevzuat değişimlerini gerçekleştirmeye, 2004'ü de bu bürokrasinin uygulamasını o düzeye getirme atılımına ayırdık. AK Parti İktidarı, içten bir samimiyet ve hayranlık veren bir azimle yasal değişimleri yapıyor ve yapacak.

Geçen pazartesi günü, Radikal Gazetesinde, Neşe Düzel'in, 12 Eylül sonrası Diyarbakır Cezaevinde olanlarla ilgili röportajını okuyanlarınız vardır. İnsan havsalasını aşan bir işkencenin hikâyesini okuduk o röportajda; kanımız dondu. İnsanı yok sayan bir zihniyet nasıl değişecek? Vatandaşı, insana kulluktan efendiliğe, daha doğrusu olması gereken noktaya getiren yasal değişimi yaparken, uygulamasının da takipçisi olmalıyız. AK Partinin bunu da tavizsiz yapacağını burada açıklamaktan gurur duyduğumuzu da söylemeliyim.

Dünya, insana odaklı bir yönetim çağına giriyor; Türkiye de buna uymak zorunda; Avrupa Birliği de bunun en vurucu örneği. Türkiye'nin Avrupa Birliği tam üyelik süreci demek, devletten bireye, merkezden çevreye, tekseslilikten çoğulculuğa geçiş demektir. Türkiye'de tüm kurumların da zihniyeti bu yönde değişecek; mevzuatın söylediğini uygulamacı da böyle anlayacak.

Ulusal Program, vatandaşı yokmuş gibi davranan cumhuriyetin, vatandaşını oluşturma ve çağa uygun yaşatma projesidir. Böyle büyük bir tarihsel sıçramanın öncülüğünü yaptığımızın bilincindeyiz. O nedenle, Ulusal Programdaki insanımızı yok sayan mevzuatı değiştirmekle kalmıyoruz; onu uygulayacak zihniyetin köhneleşmiş olmasına da son vereceğiz. Karar vereceğiz... Önce insan, sonra insan, yine insan... AK Parti, bunun için var. Avrupa Birliği projesi de bunu önerdiği için takipçisiyiz. Bunu talep ediyoruz. Bugünlere kadar yönetimlerin yok saydığı insan, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı, bu büyük viraj alındıkça zenginleşecek, bu büyük viraj dönüldükçe özgürleşecektir.

Böyle büyük bir atılımın, cumhuriyet tarihinin en büyük medeniyet projesini hayata geçiren bir Meclisin ve bir partinin üyesi olmanın gururuyla, hepinizi saygıyla selamlıyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyoruz Sayın Uzun.

Sayın milletvekilleri...

ŞÜKRÜ MUSTAFA ELEKDAĞ (İstanbul) - Sayın Başkan...

BAŞKAN - Buyurun Sayın Elekdağ.

ŞÜKRÜ MUSTAFA ELEKDAĞ (İstanbul) - Sayın Başkan, ismim zikredilerek, söylemiş olduğum bazı hususlar saptırıldı. 69 uncu maddeye göre, o konuda konuşmak istiyorum.

BAŞKAN - İzin verirseniz, ben bir değerlendireyim.

Şimdi, bir söz talebi var; onu yerine getireceğim.

Grubu bulunmayan siyasî partiler adına söz isteyen, Doğru Yol Partisi Iğdır Milletvekili Sayın Dursun Akdemir; buyurun. (AK Parti sıralarından alkışlar)

Süreniz 5 dakika.

DURSUN AKDEMİR (Iğdır) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Türkiye'nin Avrupa Birliğine katılım sürecindeki stratejisini belirleyen Ulusal Programı görüşmek üzere toplandık. Doğru Yol Partisinin bu konudaki görüşlerini belirtmek üzere, Yüce Heyetinizin huzurunda bulunuyorum; Yüce Meclisi, bu vesileyle, en derin saygılarımla selamlıyorum.

Fevkalade ayrıntılı olması gereken ve öyle hazırlanan bu Programı, kısıtlı süre içinde baştan aşağı yorumlamak ve birkaç saat içinde titiz bir müzakere süzgecinden geçirmek elbette mümkün değildir. Dolayısıyla, burada, millet egemenliğinin tecelligâhının mensupları olarak bize düşen görev, Türkiye-Avrupa Birliği ilişkilerini yönlendirecek temel ilkeler hakkında görüş belirtmek, milletin yaklaşımlarını ve temennilerini gözönünde bulundurarak hükümete yol göstermek, millete karanlık gözüken bazı noktalara ışık tutmaktır.

Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; Türkiye'nin Batı ve Avrupa Birliği denilen oluşumla ilişkilerinde ilk ve tayin edici rolü oynayan bir siyasî geleneğin temsilcileri olarak, şunu açık olarak söylüyoruz: Türkiye Cumhuriyetinin Avrupa Birliği ve evrensel değerler sistemiyle buluşmasını geciktirmek, Türkiye Cumhuriyetinin tarihini inkâr anlamına gelir. Bu, sadece şanlı cumhuriyet tarihini inkâr etmek değildir; aynı zamanda, geçmiş ikiyüz yılımızı inkâr anlamına gelir. Türkiye'yi Avrupa Birliği yolunda geciktirmek, sadece geçmişimizin değil, geleceğimizin de inkârı olur.

Ülkemiz, ulusal mevzuatının uyumu yönünde attığı her yeni adımla, yalnızca insanına hak ettiği daha çok hak, daha çok özgürlük, daha çok demokrasi vaat etmiyor; bunlarla birlikte, kendisini ekonomik, siyasal ve stratejik açılardan daha güçlü kılacak, kendisini layık olduğu konuma taşıyarak evrensel gerçeklerle de kucaklaşmaya yakınlaşacaktır. O halde, ülkemizin âli menfaatlarına ve ulusal güvenliğine açıkça ters düşmediği ölçüde, kimsenin bu buluşmayı geciktirmeye, isteyerek veya istemeden frenlemeye hakkı yoktur. "Evet, ama" üslubunun zamanı ve modası da geçmiştir, inandırıcılığı da geçmiştir. Türkiye, yeni üyeler ve diğer adaylar ne yapmışlarsa,ne yapıyorlarsa, buna uygun olarak Ulusal Programında yer alan taahhütleri elbette yerine getirmelidir. Kimse korkmasın, bu büyük millet, bu büyük devlet, bu büyük ülke, her türlü yeniliğe ve evrime, hiçbir vazgeçilmezini yitirmeden uyum sağlayabilecek güçtedir. Tedbirli olmak başka bir şeydir, korkmak başka bir şeydir. Korkarak büyük olunamaz. Eğer, bugün atılan adımlar, bir gün, bazılarınca, Türkiye Cumhuriyetinin temel ilkelerine, demokratik, laik ve sosyal bir hukuk devleti olma niteliklerine, ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğüne karşı kullanılmaya yeltenilecek olursa, o gafiller, mağlubiyeti yeniden yaşayacaklardır.

Avrupa Birliği uyum yasaları henüz gündemimizde yokken, Türkiye'nin adaylığı daha resmiyet kazanmamışken, benzer tehditlere karşı verilen kahramanca mücadelede her türlü katkıda bulunmuş olan Doğru Yol Partisinin bir milletvekili olarak, bunları size söylemek durumunda oluyorum.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; geçtiğimiz yasama döneminde gerçekleştirilen anayasa değişiklikleri sayesinde Meclisimiz bu dönemde de çok önemli sayıda uyum yasası çıkarmış, gereken adımlar uygun olan hızla atılabilmiştir. Bugün görüştüğümüz Ulusal Program da, bundan böyle atılacak adımları saymaktadır. Bunları da gerçekleştirebilme noktasına getirebilmiş olmamızı, büyük ölçüde, geçtiğimiz dönemdeki anayasa ve yasa değişikliklerine borçluyuz. Dolayısıyla, geçtiğimiz yasama döneminde bu reformları gerçekleştirenlerden teşekkürlerimizi esirgememeliyiz.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Akdemir, bir dakika, mikrofonunuzu açıyorum.

Buyurun.

DURSUN AKDEMİR (Devamla) - Geçtiğimiz dönemde, Türkiye Büyük Millet Meclisinde temsil edilen tüm partiler, gerekli iradeyi ortaya koymuşlar ve gerçekleştirdikleri değişikliklerle bugünkü yasaların çıkması için gerekli ortamı ve olanağı sağlamışlardır.

Ayrıca, yeri gelmişken, bir hususa dikkatinizi çekmek isterim. Bugün, ağırlıklı olarak siyasî alanda yapılan reformlar kamuoyunu meşgul ediyor; bunları tartışıyor, değerlendiriyoruz. Avrupa Birliği, sadece siyasî bir entegrasyon değildir, aynı zamanda, ekonomik bir entegrasyondur. Ekonomik reformları, Doğru Yol Partisinin liderliğinde gerçekleştirilen gümrük birliği sayesinde büyük ölçüde tamamladık. Bugün, bu alanda ciddî bir güçlüğümüz yoktur. Gümrük birliği iyi işlemektedir ve o dönemde de sıklıkla dile getirdiğimiz üzere, siyasî entegrasyonu kolaylaştırıcı etki yapmaktadır.

Sayın Başkan, kıymetli milletvekilleri; bugün de, Yüce Meclis üzerine düşen vazifeyi yerine getirmektedir. Ancak, hükümetin bazı eksikliklerini de burada vurgulamak gerekiyor. Hükümet, Meclise sevk ettiği yasalar konusunda kamuoyunu aydınlatmakta eksik kalıyor. Yasalar, demokratik ülkelerde vatandaş için çıkarılır. Oysa, vatandaşlarımız bir paket lafı duyuyor; ancak, o paketin içeriğini oluşturan yeni düzenlemeler hakkında bilgi sahibi kılınmıyor. Hükümetin aslî görevleri arasında yer alması gereken aydınlatma çabasında ciddî gecikmeler oluyor.

Değerli arkadaşlarım, hükümetin daha önemli bir eksikliği ise, kabul edilen reform yasalarının uygulanması konusunda bir türlü dolduramadığı boşluktur. Gerçekleştirilen mevzuat değişikliklerinin etkin uygulanmasını sağlayacak gerekli organizasyon, insan kaynağı ve bütçenin hükümet tarafından yeterince değerlendirildiğine dair belirtileri göremiyoruz. Bunun da ötesinde, uygulamanın etkinliğini denetleyecek gerekli mekanizmaların da uygulayıcı kurumlar tarafından ortaya konulmadığını, mevcut aksaklıklardan anlıyoruz.

Yapılan mevcut değişikliklerin uygulamalarındaki etkinliğin sağlanması açısından, Basın Konseyi, Barolar Birliği, İktisadî Kalkınma Vakfı, sendikalar, Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği, TÜSİAD gibi sivil toplum kuruluşlarıyla işbirliği yapılması şarttır. Zira, bu kuruluşlar, uygulamanın günlük hayata yansıması açısından en sağlıklı köprüleri oluşturabilecek konumdadırlar.

Değerli arkadaşlarım, Yüce Meclisin özveriyle çalışarak kabul ettiği yasaların uygulama koşulları konusunda belirsizlik sürmektedir ve bu konuda, hükümet, üzerine düşen sorumluluğu ivedilikle üstlenmelidir; aksi takdirde, gerçekleştirilenler sadece şekil düzeyinde kalacaktır ve Türkiye'nin Avrupa Birliği üyeliğine itiraz eden muhasım dış güçlerin ve Türkiye'nin içerisindeki köhne zihniyetin ekmeğine yağ sürecektir. Bazı çevrelerin, Türkiye'nin üyeliğine karşı geliştirdikleri itirazı yanıtlamada, esasen yeterli enerjiyi ortaya koyamayan hükümet, bari, bu uygulama tedbir ve yasaları konusunda gerekeni bir an önce yapsın. Kaldı ki, Avrupa Birliği Komisyonunun, bu yılın ekim ayında yayımlayacağı ve müzakere sürecinin başlatılması açısından önemli mihenk taşlarından birini oluşturacak ilerleme raporu, özellikle uygulamayı esas alacaktır. Keza, belirleyici rol oynayacak 2004 ilerleme raporu da, teoriye değil, pratiğe bakacaktır. Hükümetimiz, bunları, tabiatıyla bilmek durumundadır; ama, bizleri samimiyetine inandırmasının ve çabalarımızın beklenilen sonucu üretmesinin, öncelikle, uygulamaya önem vermesine bağlı olduğunu bir kez daha vurgulamak gerekir.

2004 Aralık ayında yapılacak Avrupa Birliği zirvesine kadar geçecek süre zarfında, Meclisimizin önümüzdeki dönem çalışmalarına başlamasıyla birlikte, ilgili bakanlık ve kurumların, uygulamada sağlanılan gelişmeler hakkında, üçer aylık dönemler itibariyle, Meclise bilgi vermelerini talep ediyoruz. Zira, sırf bu uygulamadan kaynaklanan aksaklıklar yüzünden bu tarihî fırsatın yitirilmesi halinde doğacak sorumluluğu, Yüce Meclisimiz de paylaşacaktır.

Sayın Başkan, muhterem milletvekilleri; biz, bu reform çalışmalarını, elbette, kendi vatandaşlarımız için yapıyoruz, ülkemizde demokrasinin temelleri daha sağlam ve yaygın hale gelsin diye yapıyoruz, evrensel haklar ve özgürlükler güçlensin diye yapıyoruz, devlet-vatandaş ilişkileri çağdaş ve evrensel değerlere daha uygun hale gelsin diye yapıyoruz. Temel hedefimiz, her ne olursa olsun, vatandaşımızın, ulusumuzun daha iyi yaşam standartlarına kavuşmasıdır; ama, çıplak gözle görüneni de, ne kendimizden ne de birbirimizden saklayalım. Bu işte gösterdiğimiz irade ve hızı -hatta, ne yazık ki, coşkuyu- Avrupa Birliği takvimi de belirliyor. Bugün, yüzlerce yasa ve mevzuat değişikliğine gidiyoruz. Az önce söylediğim gibi, geçtiğimiz dönemde, onlarca Anayasa maddesini değiştirdik. Gelin, bu Ulusal Program, yeni bir projeyi düşünmemize vesile olsun. Yeni bir anayasayı, en büyük gücü, vazgeçilmez ilke ve değerlerimizden, demokratik, laik ve sosyal hukuk devleti anlayışımızdan, bölünmez bütünlüğümüzden ve de salt kendi irademizden alacak, Türkiye'nin büyüklüğüne tam anlamıyla yakışan bir haklar ve özgürlükler anayasasını tasarlamaya başlayalım. Doğru Yol Partisi, böyle bir projeyi en kısa sürede Yüce Meclisin ve milletimizin gündemine sunacaktır.

Son söz olarak, Avrupa Birliğinin ciddî sorumlulukları olduğunu tekrar kaydetmek istiyoruz. Avrupa Birliği, şayet rüştünü ispat etmek istiyorsa, Türkiye'nin tam üyeliğinin yolunu açmalıdır. Avrupa Birliğinin uygarlık projesi, Türkiye'yi de kapsadığı ölçüde adına yakışacaktır. Yeni Avrupa mimarîsinde Türkiye'nin varlığı, Avrupa Birliğini dünya sahnesinde daha güçlü yapacaktır.

Avrupa Birliğinin bu tarihsel vizyon, sorumluluk ve bilinçle hareket etmesini temenni ediyor, Yüce Meclisin değerli üyelerine saygılarımı sunuyorum. (Alkışlar)

Teşekkür ediyorum.

BAŞKAN - Teşekkür ederiz Sayın Akdemir.

Sayın milletvekilleri, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına konuşan İstanbul Milletvekilimiz Sayın Elekdağ, yine, Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu adına Genel Kurula hitap eden Sayın Uzun'un konuşmaları sırasında kendi isminden açıkça bahsetmek suretiyle yanlış anlamaya sebep verecek ifade kullandığından, İçtüzüğümüzün 69 uncu maddesine göre söz talebinde bulunmuştur. Başkanlığımızca talep yerinde görülmüş ve Sayın Elekdağ'ın engin tecrübesiyle, bir sataşmaya meydan vermeyecek şekilde, kısa ve öz olarak açıklama yapacağını ümit ediyoruz.

Buyurun Sayın Elekdağ. (CHP sıralarından alkışlar)

V.- AÇIKLAMALAR VE SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR

1.- İstanbul Milletvekili Şükrü Mustafa Elekdağ'ın, Sivas Milletvekili Selami Uzun'un, ileri sürmüş olduğu görüşten farklı bir görüşü kendisine atfetmesi nedeniyle açıklaması

ŞÜKRÜ MUSTAFA ELEKDAĞ (İstanbul) - Sayın Başkan, çok teşekkür ederim.

Değerli arkadaşım Selami Uzun, zannediyorum, o konuşmamla ilgili bazı hususları yanlış yorumladı. O bakımdan, bir iki açıklama getirmek istiyorum.

Değerli arkadaşlarım, birincisi şudur: 57 nci hükümetin Ulusal Programa yaklaşımını bir ölçüt olarak almak ve bununla hükümetimizin tutumunu mukayese etmek yanlıştır. Bildiğiniz gibi, 57 nci hükümet, ne Katılım Ortaklığı Belgesi üzerinde ne de Ulusal Program üzerinde, kendi içinde bir anlayış ortaya çıkarabilmişti. Bir anlayış ortaya çıkaramayınca, tabiatıyla, bunu Meclise getirip, burada layıkı veçhile tartışması da söz konusu olamazdı. Ben, o bakımdan, bunun herhangi bir şekilde bir ölçüt olarak alınmasının çok yanlış olacağı kanısındayım.

Değerli arkadaşlarım, ikinci belirtmek istediğim husus şudur: Ekonomi konusunda söylediğim hususlar, bunlar benim kendi yorumlarım değil, bunlar Hazine Müsteşarlığının ve aynı zamanda Devlet İstatistik Enstitüsünün verdiği rakamlardır. Ben, bunlara dayanarak bazı gerçekleri dile getirdim, herhangi bir şeklide bir yorum yapmadım esas itibariyle. Şimdi, yani, netice itibariyle, Amerikan ekonomik işlerden sorumlu Bakan Yardımcısı Alan Larsen'in ağzına kelimeleri de ben koymadım, onun da yaptığı bir değerlendirme var bu konuda.

Şimdi, ekonomimiz tabiatıyla bu hükümet tarafından hasta hale getirilmedi, hasta elinize geldi; ama, hastalık devam ediyor; bu hastalığa doğru dürüst bir ilaç vermek lazım; bu ilaç da değerli arkadaşlarım, vergi sisteminde aranmalıdır, vergilemede aranmalıdır. Kamu maliyesinin Türkiye'deki sorunlarının çözüleceği yer, vergileme alanındadır, bunun başka bir yolu yoktur, kısa ve uzun vadede bu böyledir. O bakımdan, yapılacak olan husus açık; yani, vergileri aşağıya doğru indirmemiz        -tabiatıyla, adalet ilkeleri çerçevesinde- bunu mümkün olduğu kadar geniş bir tabana yaymamız ve bunun yanında da, kayıtdışı ekonomiyi mümkün olan ölçüde azaltmamızdır. Böyle bir tatbikatın yapacağı en önemli husus da, faizleri aşağıya doğru çekmek olacaktır değerli arkadaşlar. Böyle bir durumda, devlet, piyasadan devamlı olarak borç almaktan kurtulacaktır, faizler aşağıya doğru inecektir; ilaç budur; bunun başka bir yolu yok. Bugün, Türkiye'de bir çoğunluk hükümeti var. Bu çoğunluk hükümeti bunun üzerine cesaretle gittiği takdirde, emin olun, Cumhuriyet Halk Partisi tam anlamıyla sizin yanınızda yer alacaktır. Beraberce bu işi yapma imkânımız varken neden yapmayalım?!

Teşekkür ediyorum. (Alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Elekdağ.

Sayın milletvekilleri, görüşmeler tamamlanmıştır.

Başkanlığın Genel Kurula diğer sunuşları vardır.

Sayın milletvekilleri, okunacak metinlerin uzun olması dikkate alınarak, Kâtip Üyemizin oturarak okuması hususunu oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Cumhurbaşkanlığının bir tezkeresi vardır; okutuyorum.

IV. - BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI (Devam)

B) TEZKERELER VE ÖNERGELER

1.- 4903 sayılı Çeşitli Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanunun bazı maddelerinin bir daha görüşülmek üzere geri gönderildiğine ilişkin Cumhurbaşkanlığı tezkeresi (3/324)

30.6.2003

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

İlgi: 20.6.2003 günlü, A.01.0.GNS.0.10.00.02-2189/8565 sayılı yazınız.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kurulunca 19.6.2003 gününde kabul edilen 4903 sayılı Çeşitli Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun incelenmiştir.

İncelenen 4903 sayılı Yasanın,

- 19 uncu maddesinin (b) fıkrasında, 12.4.1991 günlü, 3713 sayılı Terörle Mücadele Yasasının 8 inci maddesinin yürürlükten kaldırıldığı belirtilmiş,

- 21 inci maddesiyle 3713 sayılı Yasaya eklenen geçici 10 uncu maddede de, bu yasanın yürürlüğe girdiği günden önce, bu yasayla yürürlükten kaldırılan 3713 sayılı Yasanın 8 inci maddesi kapsamına giren suçlardan dolayı,

1- Yürütülen hazırlık soruşturmalarında cumhuriyet savcılıklarınca takipsizlik kararı verileceği,

2- a) Haklarında kamu davası açılmamış tutuklu sanıkların cumhuriyet savcılıklarınca,

    b) Haklarında kamu davası açılmış tutuklu sanıkların ilgili mahkemelerce,

salıverilecekleri,

3- a) Henüz Yargıtaya gönderilmemiş ya da Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığında bulunan dosyaların hükmü veren mahkemece,

    b) Yargıtayda bulunan dosyaların ilgili ceza dairesince,

    c) Cezaları infaz edilmekte olan hükümlülerin dosyalarının hükmü veren mahkemece,

ivedi işlerden sayılıp, Türk Ceza Yasasının 2 nci maddesi gözönünde bulundurularak karara bağlanacağı,

kuralı getirilmiştir.

İncelenen Yasanın 19 uncu maddesinin (b) fıkrasıyla Terörle Mücadele Yasasının yürürlükten kaldırılan 8 inci maddesinin birinci fıkrasında,

"Türkiye Cumhuriyeti Devletinin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğünü bozmak amacıyla yazılı, sözlü veya görüntülü propagandayla toplantı, gösteri ve yürüyüş yapanlar hakkında, fiilleri daha ağır bir cezayı gerektirmedikçe bir yıldan üç yıla kadar hapis ve bir milyar liradan üç milyar liraya kadar ağır para cezasına hükmolunur. Bu suçun terör yöntemlerine başvurmaya özendirecek şekilde işlenmesi halinde verilecek ceza üçte bir oranında artırılır, mükerreren işlenmesi halinde ise, verilecek hapis cezaları paraya çevrilemez"

denilerek, devletin ülkesi ve ulusuyla bölünmez bütünlüğünü bozmak amacıyla,

- Yazılı, sözlü ya da görüntülü propaganda,

- Toplantı, gösteri ve yürüyüş,

yapmak suç sayılmış ve suçun yaptırımı düzenlenmiştir.

1- Avrupa Birliği Konseyince kabul edilen Türkiye 2003 Yılı Katılım Ortaklığı Belgesinin "Güçlendirilmiş Siyasî Diyalog ve Siyasî Kriterler" bölümünde;

- Basın özgürlüğü de dahil olmak üzere, anlatım özgürlüğüyle ilgili reformların sürdürülmesi ve uygulanması, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi (10, 17 ve 18 inci maddeler) doğrultusunda hukuksal kısıtlamaların kaldırılması,

- Şiddet içermeyen görüş açıklamaktan sanık ya da mahkûm olanların durumlarının çözüme kavuşturulması; Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararları gereğince yeniden yargılanma hakkına ilişkin kuralların uygulanması,

- Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 9 uncu maddesi doğrultusunda tüm bireylerin ve dinî toplulukların düşünce, dil ve vicdan özgürlüklerini kullanmaları ile ilgili kuralların uyumlaştırılması ve uygulanması; Avrupa Birliği üyesi ülkelerin uygulamaları doğrultusunda, bu toplulukların etkinlik gösterebilmeleri için gerekli koşullar oluşturulması,

Türkiye için belirlenen öncelikler arasında sayılmıştır.

Bu uluslararası metinler ve kurallar karşısında, 3713 sayılı Terörle Mücadele Yasasının, düşünce ve anlatım özgürlüğü kapsamına girdiğinde kuşku bulunmayan propagandayı suç sayan ve yaptırıma bağlayan 8 inci maddesinin kaldırılmasının uygun olup olmayacağının irdelenmesi gerekmektedir.

2- Öncelikle Terörle Mücadele Yasasının 8 inci maddesinin ilk metni ile 6.2.2002 günlü, 4744 sayılı Yasayla yapılan değişikliklerin incelenmesinde yarar bulunmaktadır.

12.4.1991 günlü, 3713 sayılı Terörle Mücadele Yasasının 8 inci maddesinin ilk metninde, hangi yöntem, amaç ve düşünce ile olursa olsun yazılı ya da sözlü olarak bölücü propaganda ve bu amaçla toplantı ve gösteri yürüyüşü yapma suç sayılıp yaptırıma bağlanmıştır.

Bu madde, önce 27.10.1995, günlü 4126 sayılı Yasa, sonra da 6.2.2002 günlü, 4744 sayılı Yasa ile değiştirilmiştir.

Maddede 4744 sayılı Yasa ile yapılan değişiklikle,

-"Türkiye Cumhuriyeti Devletinin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğünü bozmayı hedef alan..." biçiminde düzenlenen özel kasıt, "Türkiye Cumhuriyeti Devletinin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğünü bozmak amacıyla..." biçiminde değiştirilerek somutlaştırılmış, böylece suçun öğesi açıkça belirlenmiş,

-"Yazılı ve sözlü" propaganda ibaresine, teknolojik gelişmeler gözönünde bulundurularak "görsel" propaganda eklenmiş,

-Söz konusu propaganda suçu için hapis cezası yanında öngörülen para cezası artırılmış,

-Propaganda suçunun "terör yöntemlerine başvurmayı özendirecek" biçimde işlenmesi durumu ağırlaştırıcı neden olarak madde metnine eklenmiş, bu durumda verilecek cezanın üçte bir oranında artırılması, yeniden işlenmesi durumunda da hapis cezasının paraya çevrilemeyeceği öngörülmüştür.

Maddenin yürürlükten kaldırılması, bu suçun "terör yöntemlerine başvurmayı özendirecek" biçimde işlenmesi durumunda da cezasız kalması sonucunu doğuracaktır.

3- Anayasa Mahkemesinin, 3713 sayılı Terörle Mücadele Yasasının kimi kurallarının Anayasaya aykırılığı savıyla açılan dava sonunda verdiği 31.3.1992 günlü, E.1991/18, K.1992/20 sayılı kararında da vurgulandığı gibi, Türk Ceza Yasasının, devletin ülkesi ve ulusuyla bölünmez bütünlüğüne yönelik örgütleşme ve propaganda eylemlerini ceza yaptırımına bağlayan 141, 142 ve 163 üncü maddelerinin yürürlükten kaldırılmasıyla doğan hukuksal boşluk 3713 sayılı Terörle Mücadele Yasasının 7 ve 8 inci maddeleriyle doldurulmuştur.

Anayasanın,

- 2 nci maddesinde, Türkiye Cumhuriyetinin başlangıçta belirtilen temel ilkelere dayanan bir devlet olduğu,

- Başlangıç bölümünde, bu Anayasanın, Yüce Türk Devletinin bölünmez bütünlüğünü belirlediği; hiçbir etkinliğin, devleti ve ülkesiyle bölünmezliği ilkesi karşısında korunma göremeyeceği,

- 3 üncü maddesinde, Türkiye Devletinin, ülkesi ve ulusuyla bölünmez bir bütün olduğu,

- 4 üncü maddesinde, 1, 2 ve 3 üncü maddelerinin değiştirilemeyeceği, değiştirilmesinin önerilemeyeceği,

- 5 inci maddesinde, Türk Ulusunun bağımsızlığı ve bütünlüğünü, ülkenin bölünmezliğini korumanın devletin temel amaç ve görevi olduğu,

- 14 üncü maddesinin birinci fıkrasında, Anayasada yer alan hak ve özgürlüklerden hiçbirinin devletin ülkesi ve ulusuyla bölünmez bütünlüğünü bozmayı amaçlayan etkinlikler biçiminde kullanılamayacağı,

- Düşünceyi açıklama ve yayma özgürlüğünü düzenleyen 26 ncı maddesinin üçüncü fıkrasında da, bu özgürlüklerin kullanılmasının devletin ülkesi ve ulusuyla bölünmez bütünlüğünün korunması amacıyla sınırlandırılabileceği,

belirtilmiştir.

Bu kurallara göre, ülke ve ulus bütünlüğünü bozucu eylemlere karşı gerekli önlemleri almak devlete Anayasayla verilmiş bir görev niteliğindedir. Alınacak önlemlerin, amaçla orantılı olmak koşuluyla, düşünce ve anlatım özgürlüğünün normal sınırlaması sayılacağı Anayasanın genelde 14 üncü, özelde de 26 ncı maddelerinde açıkça vurgulanmıştır.

Türk Ceza Yasasının 142 nci maddesinin yürürlükten kaldırılmasıyla ortaya çıkan hukuksal boşluğu doldurmak amacıyla getirilen Terörle Mücadele Yasasının 8 inci maddesiyle de, yalnızca düşünce açıklamak düzeyinde kalsa da, Türkiye Cumhuriyeti Devletinin ülkesi ve ulusuyla bölünmez bütünlüğünü bozmak amacıyla yazılı, sözlü ya da görüntülü propaganda ile toplantı, gösteri ve yürüyüş yapanlara ilişkin cezaî yaptırım öngörülmüştür.

Anayasal kuralların gereği olan Terörle Mücadele Yasasının 8 inci maddesinin tümüyle yürürlükten kaldırılması yerine, uluslararası hukukla da uyumlu duruma getirilerek korunması en uygun yöntem olacaktır.

4- Öte yandan, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin anlatım özgürlüğünü düzenleyen 10 uncu maddesinde, herkesin görüşlerini açıklama ve anlatım özgürlüğüne sahip olduğu; kullanılması görev ve sorumluluk yükleyen bu özgürlüklerin, demokratik bir toplumda, zorunlu önlemler niteliğinde olarak, ulusal güvenliğin, toprak bütünlüğünün ya da kamu düzeninin korunması amacıyla, yasayla kimi koşullara, sınırlamalara ve yaptırımlara bağlanabileceği belirtilmiştir.

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi de, Sözleşmenin 10 uncu maddesine ilişkin kararlarında, gereksinimin ikna edici biçimde ortaya konulması durumunda sınırlamanın kabul edilebileceğini ve bu maddenin ikinci fıkrasındaki "zorunlu" sıfatının, zorlayıcı toplumsal gereksinimi anlattığını vurgulamaktadır.

Yukarıda yer verilen Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 10 uncu maddesi ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin kararları ile ortaya koyduğu ölçütler karşısında, Terörle Mücadele Yasasının 8 inci maddesinin kimi daraltıcı koşullar konularak korunması uluslararası hukuka da aykırı olmayacaktır.

Nitekim, incelenen Yasanın "Genel Gerekçe"sinde, 4744 sayılı Yasaya Kopenhag Siyasî Kriterlerine uyum yasaları arasında yer verilmesine karşılık, bu Yasayla Terörle Mücadele Yasasının 8 inci maddesinin, kaldırılması yerine değiştirilmesiyle yetinilmiş olması da bu düşünceyi doğrulamaktadır.

Ayrıca, "Avrupa Birliği Müktesebatının Üstlenilmesine İlişkin Türkiye Ulusal Programı"nın "2.1. Siyasî Kriterler" bölümünün "2.1.1. Düşünce ve İfade Özgürlüğü" alt bölümünde, anlatım özgürlüğünün Avrupa Birliği müktesebatı ile Avrupa Birliği üyesi ülkelerin uygulamaları ışığında geliştirilmesine önem ve öncelik verileceği belirtildikten sonra, Anayasa ve diğer mevzuattaki ilgili kuralların,

"Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 10 uncu maddesi çerçevesindeki toprak bütünlüğü ve ulusal güvenliğin korunmasını da öngören ölçütler ile laik ve demokratik Cumhuriyeti, üniter devlet yapısını ve millî birliği koruma kriterleri temelinde"

gözden geçirilmesi kabul edilmiştir.

Bu düzenleme de, Terörle Mücadele Yasasının 8 inci maddesinin kimi daraltıcı koşullar konularak korunmasının Avrupa Birliğine karşı yükümlülüğümüzle bağdaşacağını göstermektedir.

5- Terörle Mücadele Yasasının 8 inci maddesinin yürürlükten kaldırılmasının Türkiye Cumhuriyeti Devletinin ülkesi ve ulusuyla bölünmez bütünlüğünü "yazılı, sözlü ya da görüntülü propaganda" ya da "toplantı, gösteri, yürüyüş" yapmak yoluyla bozmak isteyenler yönünden hukuksal bir boşluk yaratıp yaratmayacağı üzerinde de durmak gerekir.

İncelenen Yasanın, 8 inci maddeyi yürürlükten kaldıran 19 uncu maddesinin gerekçesinde,

"Terörle Mücadele Kanununun 8 inci maddesinin yürürlükten kaldırılması ile ülke bütünlüğünün korunması bakımından bir boşluk doğmayacaktır. Türk Ceza Kanununun 311 inci maddesi gereğince, 8 inci madde yürürlükten kaldırıldığında boşluk doğması bir tarafa, ülke bütünlüğü aleyhine propaganda suçu daha ağır bir cezayla cezalandırılabilecektir.

Öte yandan, Türk Ceza Kanununun 312 nci maddesinin ikinci fıkrası doğrudan olmasa da dolayısıyla millî birliği, millî bağlılığı koruyan bir hükümdür. Ancak, din, dil, ırk ve bölge farklılıklarının vurgulanması halinde fikrî içtima kuralları (TCK m.79) gereğince, Türk Ceza Kanununun 312 nci maddesinin ikinci fıkrası hükmü de uygulanabilecektir."

Denilerek, 8 inci maddenin yürürlükten kaldırılmasıyla bölücülük propagandasının suç olmaktan çıkmayacağı belirtilmektedir. Ancak bu gerekçe, aşağıda yazılı nedenlerle doğru görülmemektedir:

a- Her şeyden önce, bu gerekçenin doğru olmadığını anlamak için propaganda sözcüğünün tanımına bakmak gerekir.

Propaganda "bir öğreti, düşünce ya da inancı başkalarına tanıtma, benimsetme ve yayma amacıyla söz, yazı gibi yollarla gerçekleştirilen çalışma" olarak tanımlanmaktadır.

Bu tanıma göre, terör ve şiddet ya da bunlara teşvik içermeyen ve yalnızca ülke bütünlüğüne yönelik olumsuz propagandadan ya da bu çerçevede toplantı, gösteri ve yürüyüş yapmaktan ibaret olan eylemlere, Türk Ceza Yasasının "suç işlemeye tahrik, korku ve panik yaratma amacıyla tehdit" suçunu düzenleyen 311 inci maddesinin uygulanması hukuken olanaksızdır. Böyle bir uygulamayı savunmanın ve haklı göstermenin zorluğu açıktır.

b- Ayrıca, 3713 sayılı Yasa, 12.4.1991 gününde kabul edilmiş ve aynı gün yürürlüğe girmiştir. Türk Ceza Yasasının 125, 169, 172, 311 ve 312 nci maddeleri ise, bu tarihte yürürlükte olan maddelerdir.

Bir başka anlatımla, 3713 sayılı Yasanın 8 inci maddesi Türk Ceza Yasasının sözü edilen kurallarının ve 311 inci maddesinin yürürlükte olmasına karşın, var olan bir boşluğu doldurmak için kabul edilmiştir.

Bu durum, her iki maddenin farklı alanları düzenlediğini açıkça ortaya koymaktadır.

c- Kaldı ki, Anayasa Mahkemesinin yukarıda değinilen 31.3.1992 günlü, E.1991/18, K.1992/20 sayılı Terörle Mücadele Yasasına ilişkin kararında "devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğünü bozmak, Türk Devletinin ve Cumhuriyetinin varlığını tehlikeye düşürmek" eylemiyle ilgili olarak, Türk Ceza Yasasında bu suçu yaptırıma bağlayan temel kuralın 125 inci madde olduğu; 168 inci maddenin, 125 inci maddede öngörülen suçun işlenmesi amacıyla silahlı cemiyet ve çete kurulmasına, 171 inci maddede ittifak oluşturulmasına ilişkin kuralların konulduğu; 172 nci maddede ise, meydanlarda açıkça halkı bu suçu işlemesi için kışkırtanlar hakkında yaptırım öngörüldüğü; devletin ülkesi ve ulusuyla bölünmez bütünlüğüne yönelik örgütleşme ve propaganda eylemlerini ceza yaptırımına bağlayan Türk Ceza Yasasının 141 ve 142 nci maddelerinin yürürlükten kaldırılarak, bunların yerine 3713 sayılı Yasanın 7 ve 8 inci maddelerinin getirildiği belirtilmiştir.

Terörle Mücadele Yasasının 8 inci maddesi yerine Türk Ceza Yasasının 311 inci maddesinin uygulanabileceği yönündeki sav, bu nedenle de geçerli değildir.

d- Öte yandan, düşünce ve anlatım özgürlüğünün daha geniş biçimde sağlanması amacıyla 3713 sayılı Yasanın 8 inci maddesi yürürlükten kaldırılırken, bu nedenle ortaya çıkaracak boşluğun, Türk Ceza Yasasının 8 inci maddeden daha ağır cezalar öngören 311 inci maddesiyle doldurulabileceğinden söz etmek açık bir çelişki oluşturmaktadır.

e- Son olarak belirtmek gerekir ki, Türk Ceza Yasasının 312 nci maddesinde, ırk farklılığına dayanarak halkı birbirine kamu düzeni için tehlikeli olabilecek biçimde düşmanlığa ya da kin beslemeye alenen tahrikten söz edilmektedir.

312 nci maddenin yasakladığı eylem, halkı hangi nedenle olursa olsun birbirine karşı kin ve düşmanlığa tahrik etmektir. Bu maddedeki özel kasıt "kin ve düşmanlığa tahrik"tir.

Oysa, Terörle Mücadele Yasasının 8 inci maddesindeki özel kasıt "devletin ülkesi ve ulusuyla bölünmez bütünlüğünü bozmak"tır. Bu yönde yapılan her propagandanın, mutlaka halkı birbirine karşı kin ve düşmanlığa tahrik etmesi gerekmez.

Bu yönüyle de, Terörle Mücadele Yasasının 8 inci maddesinin kaldırılmasından doğan boşluğun, suç öğeleri farkı olduğu için Türk Ceza Yasasının 312 nci maddesiyle doldurulması olanaklı gözükmemektedir.

Açıklanan nedenlerle, 3713 sayılı Yasanın 8 inci maddesinin kaldırılmasının Türkiye Cumhuriyeti Devletinin varlığı ve devletin ülkesi ve ulusuyla bölünmez bütünlüğü yönünden önemli sakıncalar yaratması güçlü bir olasılık olarak ortaya çıkmaktadır.

Öte yandan, Terörle Mücadele Yasasının 8 inci maddesinin yürürlükten kaldırılması durumunda, Anayasanın 14 üncü maddesindeki temel hak ve özgürlüklerin anlatım özgürlüğü yönünden kötüye kullanılması yasağı tümüyle yaptırımsız kalacaktır.

Terörle Mücadele Yasasının 8 inci maddesinin uluslararası ilişkiler yönünden yaratacağı sorunun, bu maddede yapılacak değişiklikle aşılabileceği düşünülmektedir.

Gerçekten, Türk Ceza Yasasının 312 inci maddesinde yapıldığı gibi, bölücü propagandanın suç sayılabilmesi için "kamu düzeni için açık ve mevcut tehlike oluşturacak biçimde" ya da "terör yöntemlerine başvurmayı özendirecek biçimde" koşuluna yer verilerek, Terörle Mücadele Yasasının 8 inci maddesini korumanın daha uygun olacağı değerlendirilmektedir.

Yayımlanması yukarıda açıklanan gerekçelerle uygun bulunmayan 4903 sayılı Çeşitli Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun, 19 uncu maddesi ve bu maddeyle bağlantısı nedeniyle 21 inci maddesinin Türkiye Büyük Millet Meclisince bir kez daha görüşülmesi için, Anayasanın değişik 89 uncu ve 104 üncü maddeleri uyarınca ilişikte geri gönderilmiştir.

Ahmet Necdet Sezer

Cumhurbaşkanı

BAŞKAN - Bilgilerinize sunulmuştur.

Sözlü soru önergesinin geri alınmasına dair 2 adet önerge vardır.

Birinci önergeyi okutuyorum:

2.- Adana Milletvekili Atilla Başoğlu'nun (6/499) esas numaralı sözlü sorusunu geri aldığına ilişkin önergesi (4/76)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Gündemin sözlü sorular kısmında yer alan (6/499) esas numaralı soru önergemi geri alıyorum.

Gereğini saygılarımla arz ediyorum.

  Atilla Başoğlu

              Adana

BAŞKAN - Sözlü soru önergesi geri verilmiştir.

İkinci önergeyi okutuyorum:

3.- Samsun Milletvekili Mehmet Kurt'un (6/519) esas numaralı sözlü sorusunu geri aldığına ilişkin önergesi (4/77)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Gündemin sözlü sorular kısmının 252 nci sırasında yer alan (6/519) esas numaralı sözlü soru önergemi geri alıyorum.

Gereğini saygılarımla arz ederim.

  Mehmet Kurt

            Samsun

BAŞKAN - Sözlü soru önergesi geri verilmiştir.

Sayın milletvekilleri, bir Meclis araştırması önergesi vardır; okutuyorum:

C) GENSORU, GENEL GÖRÜŞME, MECLİS SORUŞTURMASI VE MECLİS ARAŞTIRMASI ÖNERGELERİ

1.- Malatya Milletvekili Muharrem Kılıç ve 39 milletvekilinin, ülkemizdeki demir cevheri kaynaklarının değerlendirilmesi ve demirin inşaat sektöründe kullanımı ile ilgili sorunların araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/116)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

İnşaatlarda kullanılan demirlerin, hurda malzemelerinden imal edilmesi, Bingöl depreminde, Kayseri'de ve daha pek çok olayda da görüldüğü üzere, çöken inşaatlarda pek çok faciaya neden olmaktadır.

Bu duruma seyirci kalınması halinde daha nice faciaların olacağı da kuşkusuzdur.

Ülkemizdeki inşaat demirlerinin imalatı ve kalitesiyle ilgili hususların araştırılması amacıyla Anayasanın 98 inci ve İçtüzüğün 104 üncü ve 105 inci maddeleri gereğince Meclis araştırması açılmasını saygılarımla arz ederim.

1- Muharrem Kılıç                                (Malatya)

2- Ferit Mevlüt Aslanoğlu                                (Malatya)

3- İsmet Atalay                                (İstanbul)

4- Yakup Kepenek                                (Ankara)

5- Halil Tiryaki                                (Kırıkkale)

6- Hüseyin Özcan                                (Mersin)

7- Muharrem Eskiyapan                                (Kayseri)

8- İsmail Değerli                                (Ankara)

9- Hüseyin Ekmekçioğlu                                (Antalya)

10- Atila Emek                                (Antalya)

11- Muharrem Toprak                                (İzmir)

12- Hasan Fehmi Güneş                                (İstanbul)

13- Osman Özcan                                (Antalya)

14- Nail Kamacı                                (Antalya)

15- Nurettin Sözen                                (Sıvas)

16- Feridun Fikret Baloğlu                                (Antalya)

17- Mehmet Vedat Melik                                (Şanlıurfa)

18- Uğur Aksöz                                (Adana)

19- N. Gaye Erbatur                                (Adana)

20- Atilla Kart                                (Konya)

21- Ali Oksal                                (Mersin)

22- Şefik Zengin                                (Mersin)

23- Ahmet Küçük                                (Çanakkale)

24- Mahmut Duyan                                (Mardin)

25- Sabahattin Cevheri                                (Şanlıurfa)

26- Hasan Ören                                (Manisa)

27- İnal Batu                                (Hatay)

28- Salih Gün                                (Kocaeli)

29- Mehmet Boztaş                                (Aydın)

30- Mehmet Vedat Yücesan                                (Eskişehir)

31- Mustafa Sayar                                (Amasya)

32- Atilla Başoğlu                                (Adana)

33- Mehmet Yıldırım                                (Kastamonu)

34- Ahmet Yılmazkaya                                 (Gaziantep)

35- Hasan Aydın                                (İstanbul)

36- Sıdıka Sarıbekir                                (İstanbul)

37- Necati Uzdil                                (Osmaniye)

38- Halil Ünlütepe                                (Afyon)

39- Mehmet Ziya Yergök                                (Adana)

40- Orhan Eraslan                                (Niğde)

Gerekçe:

Ülkemiz, dünya demir-çelik üretiminde 2003 verilerine göre 13 üncü sıradadır. Üretimde, 9,5 milyon ton cevher, 2,5 milyon ton pelet (zenginleştirilmiş cevher) kullanılmaktadır.

Malatya-Hekimhan-Hasançelebi'de, Sıvas-Divriği'de ve daha pek çok bölgemizde büyük demir madeni rezervlerimiz bulunmaktadır. Özellikle Hasançelebi, âdeta, bir demir madeni deposudur. MTA tespitlerine göre Hasançelebi'de yaklaşık 3,2 milyar ton işlenebilir maden rezervi vardır.

Bu nedenle, 1978 yılında Hasançelebi'de pelet tesisi kurulmasına karar verilip, şantiye ve laboratuvar da kurulmasına rağmen, her nedense 1984 yılında bu karardan vazgeçilmiştir.

Bu vazgeçmede, birtakım iç ve dış çıkar çevrelerinin ülkemizde hurda demirle imalat yapma girişimlerinin etkisi büyük olmuştur. Gelişmiş Batı ülkeleri hurda malzemelerini bizim gibi gelişmekte olan ülkelere göndererek, âdeta, bizim gibi ülkeleri bir hurdalık gibi kullanmaktadır. Hurda demirle, yoğun enerji tüketen ark-fırınlar kullanılarak katma değeri düşük demir-çelik üretimi yapılmaktadır. Ancak bu üretilen demir-çelik ürünleri "dirençsiz, yorgun ve depreme dayanıksız" olup, en küçük bir etkide kopmakta ve bükülmektedir.

Türkiye, hem ithal hurda madde bağımlısı yapılmış hem de yurtdışından alınan kömür ve gazla üretilen elektrik enerjisiyle bu hurda maddeleri yeniden mamul hale getirmeye çalışarak büyük bir yük altına girmektedir. Bu sayede sadece hurda demirle ilgili yılda tahminî 1 milyar dolar dövizimiz yurtdışına gitmektedir.

Türkiye, nükleer atık dahil her türlü kirliliği ve birçok ağır metali de bünyesinde taşıyan hurdaların ithalinde, hurda ithalatçıları içinde birinci sıradadır.

Dünya demir-çelik üretiminde üretimin yüzde 70'i cevher işleyen tesislerde, yüzde 30'u ise hurda işleyen tesislerde yapılmakta iken, ülkemizde ise üretimin yüzde 30'u cevher işleyen tesislerde, yüzde 70'i hurda malzeme kullanan ark ocaklarında yapılmaktadır.

Ülkemizde işletilmekte olan entegre demir-çelik fabrikalarının cevher ihtiyaçları yaklaşık 9 500 000 ton olup, bunun ancak yarısı yurtiçi üretimden karşılanmakta, geriye kalan yaklaşık 5 000 000 ton demir cevheri ise ithal edilmektedir.

Sadece Hasançelebi maden ocaklarının işletilmesi ve buraya peletleme tesislerinin kurulması durumunda, demir ithalatına gerek kalmayacak, cevher pelet ve hurda için ödediğimiz yaklaşık 2 500 000 000 dolar ülkemizden çıkmamış olacaktır.

Ülkemiz, her alanda olduğu gibi demir cevheri yönünden de bir hazineyken, üretimin ithal ve hurda maddelere kaydırılmasının nedenlerinin; ülkemizdeki demir madenlerinin bir an önce üretime açılarak, peletleme tesislerinin kurulmasının sağlayacağı yararların; hurdadan imal edilen demir-çelik ürünlerinin bir an önce tespit edilmesi ve depreme dayanıksız bu yorgun inşaat demirlerinin inşaatlara sevkinin engellenmesi gerektiğinin araştırılması amacıyla bu araştırma önergesi hazırlanmıştır.

BAŞKAN - Bilgilerinize sunulmuştur.

Önerge, gündemde yerini alacak ve Meclis araştırması açılıp açılmaması konusundaki öngörüşmeler, sırası geldiğinde yapılacaktır.

Sayın milletvekilleri, Danışma Kurulunun bir önerisi vardır; okutup, oylarınıza sunacağım:

VI.- ÖNERİLER

A) DANIŞMA KURULU ÖNERİSİ

1.- Genel Kurulun çalışma saatleriyle gündemdeki sıralamanın yeniden düzenlenmesine ilişkin Danışma Kurulu önerisi

Danışma Kurulu Önerisi

No: 40                                Tarih: 1.7.2003

Genel Kurulun 1.7.2003 Salı günkü (bugün) birleşiminde, sözlü sorular ile diğer denetim konularının görüşülmemesi, gündemin "Kanun Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler" kısmının 13 üncü sırasında yer alan 60 sıra sayılı kanun tasarısının bu kısmın 3 üncü sırasına, daha önce gelen kâğıtlar listesinde yayımlanan ve dağıtılmış bulunan 198 sıra sayılı kanun tasarısının 48 saat geçmeden 4 üncü sırasına, 34 üncü sırasında yer alan 183 sıra sayılı kanun tasarısının ise    5 inci sırasına alınması ve çalışma sürelerinin bu birleşim ile 2.7.2003 Çarşamba günkü birleşimde 15.00-21.00 saatleri arasında, 3.7.2003 Perşembe günkü birleşimde ise 14.00-21.00 saatleri arasında olmasının Genel Kurulun onayına sunulması Danışma Kurulunca uygun görülmüştür.

 

 

Nevzat Pakdil

 

 

Türkiye Büyük Millet Meclisi

 

 

Başkanı Vekili

 

 

Salih Kapusuz

Mustafa Özyürek

 

AK Parti Grubu Başkanvekili

CHP Grubu Başkanvekili

 

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, öneriyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

İçtüzüğün 37 nci maddesine göre verilmiş bir doğrudan gündeme alınma önergesi vardır; önce okutup işleme alacağım ve sonra oylarınıza sunacağım.

Önergeyi okutuyorum:

IV. - BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI (Devam)

B) TEZKERELER VE ÖNERGELER (Devam)

4.- Konya Milletvekili Atilla Kart'ın, 24.2.1983 Tarih ve 2802 Sayılı Hâkimler ve Savcılar Kanununun Bir Maddesinin Değiştirilmesine İlişkin Kanun Teklifinin (2/121) doğrudan gündeme alınmasına ilişkin önergesi (4/78)

TBMM Başkanlığına

24.2.1983 tarih, 2802 sayılı Hâkimler ve Savcılar Kanununun Bir Maddesinin Değiştirilmesine İlişkin Kanun Teklifim, 29.4.2003 tarihinde (2/121) esas ile Adalet Komisyonuna intikal etmiş; ancak, Komisyonda 45 gün içinde sonuçlandırılmamıştır.

Bu durum karşısında, İçtüzüğün 37 nci maddesi gereğince kanun teklifimin doğrudan Genel Kurul gündemine alınmasını talep etmek zorunluluğu doğmuştur.

Gereğini saygılarımla arz ve talep ederim.

       Atilla Kart

             Konya

BAŞKAN - Sayın Kart, önergeyle ilgili söz isteğiniz var mı efendim?

ATİLLA KART (Konya) - Evet Sayın Başkan.

SALİH KAPUSUZ (Ankara) - Konuşmasına gerek yok Sayın Başkan; biz kabul ediyoruz.

BAŞKAN - Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

VII.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN

GELEN DİĞER İŞLER

1.- Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Hırvatistan Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Sağlık Alanında İşbirliğine Dair Anlaşmanın Onaylanmasının Uygun Bulunduğu Hakkında Kanun Tasarısı (1/448) (S. Sayısı: 103) (1)

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, gündemin "Oylaması Yapılacak İşler" kısmında yer alan Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Hırvatistan Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Sağlık Alanında İşbirliğine Dair Anlaşmanın Onaylanmasının Uygun Bulunduğu Hakkında Kanun Tasarısının açıkoylamasına başlıyoruz.

Daha önce yaptığımız oylamada, açıkoylamanın elektronik oylama cihazıyla yapılması kabul edilmişti.

Oylama için 5 dakika süre veriyorum ve oylama işlemini başlatıyorum.

(Elektronik cihazla oylama yapıldı)

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Hırvatistan Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Sağlık Alanında İşbirliğine Dair Anlaşmanın Onaylanmasının Uygun Bulunduğu Hakkında Kanun Tasarısının açıkoylama sonucunu açıklıyorum:

Kullanılan oy sayısı:                                242

Kabul:                                240

Çekimser:                                2

Böylece, kanun tasarısı kabul edilmiş ve kanunlaşmıştır; hayırlı olsun.(1)

Alınan karar gereğince, sözlü sorular ile diğer denetim konularını görüşmüyor ve gündemin "Kanun Tasarı ve Teklifleri İle Komisyonlardan Gelen Diğer İşler" kısmına devam ediyoruz.

2.- Adlî Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Bölge Adliye Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yetkileri Hakkında Kanun Tasarısı ve Adalet Komisyonu raporu (1/521) (S. Sayısı: 146)

BAŞKAN - Adlî Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Bölge Adliye Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yetkileri Hakkında Kanun Tasarısının geri alınan maddeleriyle ilgili komisyon raporu henüz gelmediğinden, tasarının görüşmelerini erteliyoruz.

Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Tasarısı ve Adalet Komisyonu raporunun müzakeresine kaldığımız yerden devam edeceğiz.

3.- Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Tasarısı ve Adalet Komisyonu raporu (1/523) (S. Sayısı: 152)

BAŞKAN - Komisyon?.. Yok.

Hükümet?.. Yok.

Ertelenmiştir.

Kara Avcılığı Kanunu Tasarısı ve Çevre ile Tarım, Orman ve Köyişleri Komisyonları raporlarının müzakeresine başlıyoruz.

4.- Kara Avcılığı Kanunu Tasarısı ve Çevre ile Tarım, Orman ve Köyişleri Komisyonları raporları (1/286) (S.Sayısı: 60) (2)

BAŞKAN - Komisyon?.. Yerinde.

Hükümet?.. Yerinde.

Sayın milletvekilleri, komisyon raporu, 60 sıra sayısıyla bastırılıp dağıtılmıştır.

Tasarının tümü üzerindeki görüşmelere geçiyoruz.

Tümü üzerinde söz isteği?..

MUSTAFA ÖZYÜREK (Mersin) - Grubumuz adına Muğla Milletvekili Fahrettin Üstün konuşacak.

BAŞKAN - Tasarının tümü üzerinde, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına, Muğla Milletvekili Sayın Fahrettin Üstün; buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)

Süreniz 20 dakikadır.

CHP GRUBU ADINA FAHRETTİN ÜSTÜN (Muğla) - Sayın Başkanım, değerli milletvekilleri; Kara Avcılığı Kanunu Tasarısıyla ilgili olarak Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına söz almış bulunuyorum; Yüce Heyeti saygıyla selamlarım.

Sözlerime, ünlü Fransız düşünür Foucault'nun şu sorusuyla başlayacağım: "Neden bir vazo, sanat eseri olsun da, hayatımız olmasın?" Ünlü düşünürün bu önemli sorusu, soruyu soruş tarzından da anlaşılacağı gibi, tüm hayatı kapsıyor, avcılığı da. Belki de özellikle avcılığı. Çünkü, avcılık, av vurmaktan öte, boş zamanı değerlendirme, macera yaşama, doğada varolmayı becerme gibi önemli fonksiyonların yanı sıra, tümüyle kendine özgü tarihi, coğrafyası, ekonomisi, insan ilişkileri ve disipliniyle bir kültürel olgu olarak ele alınmayı fazlasıyla hak etmektedir.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; ülkemizde 5 000 000'a yakın avcı var; bunlardan 2 900 000'inin tüfek ruhsatı, 60 000'inin sertifikalı avcı ruhsatı var. Avcılığın kültürü, hiç kuşkusuz, birkaç palavracı avcı fıkrasından çok ötedir. Ava çıkış için hazırlanma sürecinden eve dönüşe kadar her anı bir ritüel gibi yaşanan ve yaşanması gereken avcılık, hakkı verilerek yapıldığında, ortaya çıkan, çıkacak olan tablo kuşkusuz bir kültür olayıdır.

İnsanlık tarihinin en ilkel dönemlerinde başlayan avcılık, ilk insan için bir yaşam gereğiydi; avından sadece yiyecek sağlamakla kalmıyor, derisinden giyecek; kemik, boynuz ve toynaklarından çeşitli aletler yapılıyordu. Arkeolojik bulgular bunları kanıtlamaktadır.

Tarımın zaman içinde gelişmesi, avcılığı, insanlığın tek geçim kaynağı olmaktan çıkardı. Bu defa, ürünleri ve sürüleri korumak amacıyla avcılık sürdürüldü.

İnsanlık tarihinde önemli bir yer tutan avcılık, Ortaasya ve önasya'daki göçebe Türklerin yaşamında büyük bir beslenme ve eğlence kaynağı, aynı zamanda da savaşa hazırlanma aracıydı.

Avcılığın düzenli bir örgüt durumuna gelmesi Selçuklular dönemine rastlar. Ünlü Sultan Melik Şah, avcılık konusunda bir kitap için 300 kişilik bir kurul oluşturmuş; ama, bu yasa tasarısı hazırlıkları 10 kişilik bir grupla hazırlanmıştır.

Osmanlı İmparatorluğu döneminde avla ilgili ilk mevzuat 1586 yılında Sultan III. Murat'ın çıkardığı fermandır. Bununla, padişah, ülkedeki tüm avcılardan, ellerindeki avcı kuşların saraya gönderilmesini istemiştir. Bu dönemde, avcılardan, hassa alanlarında avlanabilmeleri için "hassa avcı" olduklarına dair bir belge istenmiştir; diğer avcılara ise izin verilmemiştir.

Sözü edilen bu hassa avcılığı tanzimatın ilanıyla sona ermiş; ancak, avcılığın kesin kurallarla düzenlenmesi epey zaman almıştır.

1869-1877 yılları arasında yayımlanan Mecelle-i Ahkâm-ı Adliye ile avlanma işleri arzulanan düzeye sokulamamış, günümüz hukuk anlayışıyla bağdaşmayan bazı garip kurallara yer verilmiştir.

1882 tarihli Zabıta-i Seydii Berri ve Bahri Nizamnamesi (Kara ve Deniz Avcılığı Zabıtası) adlı düzenlemeyle bazı önlemler getirilmiş; ancak, bu düzenleme, hayvanların korunmasından çok, şimdiki yasa tasarısında olduğu gibi, hazineye ve devlete bir gelir sağlama amacı gütmüş; gelişigüzel yapılan bu avcılık sonucu da av hayvanı türleri yok olmuştur.

Etkisiz düzenlemelerle uzun süre kendi kaderiyle baş başa bırakılan avcılık, cumhuriyet döneminde kurallara bağlanabilmiştir. 1937 tarihli Kara Avcılığı Kanunuyla avcılık belirli bir disipline sokulmuştur. Av mevsimleri, av yasak ve kısıtlamalarıyla genel kurallar konusunda Tarım ve Orman Bakanlığına bağlı Merkez Av Komisyonu oluşturulmuştur.

"Yasalara göre silah taşıması yasak olmayanlara harç karşılığında av tezkeresi verilir. Av tezkeresi sahibi olan herkes kamuya ait topraklarda avlanabilir" denilmektedir.

Av silahlarının yapımı, alım satımı ve bulundurulması konusunda 11 Eylül 1981'de 2521 sayılı Yasa çıkarılmıştır. Söz konusu yasaya aykırı faaliyette bulunanlara bir yıldan üç yıla kadar hapis ve para cezası verilir. 23 Mart 1950 tarihli ve 5639 sayılı Yasayla avcılardan alınan av vergisi kaldırılmıştır; ama, bu yasayla, vergi, hem de fazlasıyla gelecektir.

Saygıdeğer milletvekilleri, yukarıda kısaca değindiğim avcılık tarihinden sonra kanun tasarısıyla ilgili görüşlerimi açıklayacağım.

Bu tasarı, alt komisyon ve komisyonda görüşülürken, iyi niyetine inandığım Sayın Bakan ve komisyon üyesi arkadaşlarımız yanlış bilgilendirilmişlerdir. Bu tasarı yasalaştığı takdirde, bırakın avcılığı, avcılar, av tüfeğini evinden alıp dışarı adımını attığında potansiyel suçlu olarak görülecek ve yoğun bir cezai müeyyideyle karşı karşıya kalacaklardır.

Şu anki tasarının ekindeki Başbakanlık tezkerelerinin altında imzası olmayan yok gibidir; Mesut Yılmaz, Bülent Ecevit, Süleyman Demirel, Abdullah Gül ve nihayetinde Sayın Recep Tayyip Erdoğan.

Tasarının hazırlanmasında Orman Bakanlığı Millî Parklar ve Av-Yaban Hayatı Genel Müdürlüğü görev almıştır. Tasarının hazırlanmasında kime ne kadar danışıldığı, av ve avcı örgütlerinin görüşlerinin hangi platformlarda ve ne derece alındığı bilinmemektedir. Bilinen odur ki, Türkiye Büyük Millet Meclisi Tarım Orman ve Köyişleri Komisyonuna ilk anda verilen tasarıda pek çok itiraz edilebilecek nokta vardır.

Bu tasarı komisyonda görüşülürken birçok uzman, sivil toplum örgütü, avcılıkla ilgili örgütler ve doğa korumayla ilgili kuruluşlardan birçok kişiyle görüştüm, av ve yaban hayatıyla ilgili internet sitelerinin tamamını taradım; bu tasarı, Macaristan kara avcılığı yasa tasarısının aynısıdır; fakat, bakanlıkla ilgili yaptırımlar çıkarılmıştır; yani, Macaristan kara avcılığı yasa tasarısında, devletin de avcıya ve yaban hayatına karşı sorumlulukları olduğu halde, tasarıda bu yoktur.

Tasarıda en önemli 4 konuya eleştiri getirdim:

1- Tasarıda, Orman Bakanlığının av ve yaban hayatına olan yükümlülüklerine ve görevlerine yer verilmemesi.

2- Haddi ve amacı aşan cezalara ve yaptırımlara yer verilmesi.

3- Avcılığın tanımında ve avcılık eğitiminde tasarının eksik ve çağın gerisinde olması.

4- Avcıdan alınacak parasal değerlerin sınırlandırılmamış olması.

Bunlar tasarıdaki en önemli eksiklikler.

Türkiye avcılığının modern usul ve esaslara göre yönetilmesi hepimizin arzusudur. Bu bakımdan, eski emektar kanunumuzun değiştirilmesi kaçınılmazdır. Buna karşın, yeni bir düzenleme yapılırken, düzenlemenin muhatap olacağı kesimlerin görüşünün alınmamış olmasını bir eksiklik olarak değerlendiriyorum. Bunun yanı sıra, kanun tasarısının hazırlanışında, asgarî hukuk ilkelerinin gözönünde bulundurulması zorunluluğunun unutulmaması gerektiğini düşünüyorum.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bu arada, Sayın Bakanımızdan sormak istediğim bazı sorular da olacak. Bunlardan birincisi: 1 200 avcı kulübü, 2 400 av bayii var; hepsi kapanma noktasında; bunların görüşü alındı mı?

Avcılardan toplanan paralarla son derece lüks 100 araç alındı mı?

Yaban hayatının izlenmesinde Nikon marka dürbünlere -tanesi 500 000 000- 50 000 000 teklif veren var mı?

Doğaya bırakılan keklikler bir gün sonra ölüyor veya tilkilerce tutuluyor; bırakılan kekliklerin akıbeti?..

Avcılıkta kurs süreleri 29 saat; çağdaş ülkelerdeki uygulama ise Almanya'da altı ay, ABD'de iki yıl.

Bir de, özellikle (MAK) Merkez Av Komisyonu kararıyla avlanma bedeli olarak  alınan 1 trilyon 280 milyar lira -geçen yılki para; bakanlığın bütçesinin iki katı- bu paranın akıbeti?

İstanbul Bahçeköy'deki Geyik Üretme İstasyonunun durumu?

Konya'daki yaban koyunlarındaki hastalıktan bilgisinin olup olmadığı?

1937'den beri sülün ve geyik avı yasak olduğu halde, Bakanlıkça kaç tane üretildiği?

Bu soruların cevabını Sayın Bakandan rica ediyorum.

Sözlerime son verirken, Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Üstün.

Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu adına, Adana Milletvekili Sayın Vahit Kirişci; buyurun. (AK Parti sıralarından alkışlar)

Süreniz 20 dakikadır.

AK PARTİ GRUBU ADINA VAHİT KİRİŞCİ (Adana) - Sayın Başkan, çok değerli milletvekili arkadaşlarım; 60 sıra sayılı Kara Avcılığı Kanunu Tasarısı hakkında AK Parti Grubumuzun görüşlerini açıklamak üzere huzurunuzda bulunuyorum. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Yurdumuzda av ve yaban hayatı, 1937 yılında Yüce Meclisimizde çıkarılmış bulunan 3167 sayılı Kara Avcılığı Kanunuyla yönetilmektedir. Bu kanuna göre, sorumluluk, orman teşkilatımıza ve en son, bakanlıklarla ilgili yapılan düzenleme neticesinde de Çevre ve Orman Bakanlığımıza bağlı Doğa Koruma ve Millî Parklar Genel Müdürlüğü tarafından yürütülmektedir. Mevcut kanunun en önemli organı,  her yıl en az bir kere toplanarak, günün şartlarına göre avlanmayı düzenleyen Merkez Av Komisyonudur. 1937 yılında çıkmış olan bu kanunla, aradan altmışaltı yılın geçtiğini dikkate aldığımızda, hakikaten, aradan geçen bu kadar süreye rağmen, almış olduğu kararların yetersiz olduğu ortadadır.

Bu altmışaltı yıllık süre zarfında dünyada neler değişti; onlara da bir göz atmakta yarar var. Bu süre zarfında, dünyada, kalkınma uğruna, doğal kaynaklar aşırı ölçüde kullanılmış ve tahrip edilmiş, bu tahribat, özellikle az gelişmiş ülkelerde çok büyük boyutlara ulaşmıştır. Yok olan ormanlar ve meralar nedeniyle, yaban hayatı yanında, gerek sel ve taşkınlarla gerekse aşırı kullanılan tarımsal ilaç ve gübrelerle, tarım alanları verimlerini kaybetmiş ve insanları doyuramaz hale gelmiştir. Bunun sonucu olarak da, açlık ve göç yaşanmıştır. Ortaya çıkan bu durum nedeniyle, dünyada doğal kaynakların korunmasında, geliştirilmesinde ve işletilmesinde, sürdürülebilirlik ilkesi esas alınmaya başlanmıştır. Bu ilke çerçevesinde, doğal kaynakların, sadece o ülkenin değil, dünyanın ortak mirası olduğu görüşü hâkim olmuştur. Bu kapsamda uluslararası sözleşmeler hazırlanmış; av ve yaban hayatı için hazırlanan sözleşmelerde, nesli tehlikede olan türlerin, tür bazında veya bunların yaşam alanlarının korumaya alınması için alan bazında koruma tedbirleri getirilirken, insanî olmayan avlanma metotlarının yasaklanması öngörülmüş, koruma altında olan yaban hayvanlarının, gerek kendilerinin gerekse deri ve post gibi ürünlerinin uluslararası ticaretine kısıtlama ve yasaklamalar getirilmiştir.

Türkiye'de, özellikle yaban hayatı açısından meydana gelen değişikliklere bakacak olursak; yurdumuzda, özellikle son yüzyılda, tarım ve yerleşim alanları, yaban hayatının yaşam alanları olan ormanlar, meralar ve fundalıkların aleyhine genişleme göstermiştir. Sulak alanlar ve bataklıklar, özellikle su kuşlarının barınması ve yaşaması için hayatî öneme sahip alanlardır; bu alanlar, tarım alanı elde etmek veya sivrisinekle mücadele gerekçesiyle kurutulmuştur.

Sulak alanlar, sulama veya şehir suyu temin etme amacıyla da kullanılmaktadır; ancak, özellikle kurak dönemlerde bu alanların su seviyesi iyice düşmekte ve burada yaşayan ve barınan hayvanlar zarar görmektedir. Bunlarla birlikte, tarımda -ilaç ve gübre olarak- bilinçsizce kullanılan kimyasallar, orman ve anız yangınlarıyla çevre kirliliği, yaban hayatını olumsuz yönde etkilemiştir.

Yine, bu süreçte, 3167 sayılı Kara Avcılığı Kanununda, av hayvanları üç gruba ayrılmıştır: Bunlar; birinci grupta, her vakit avlanabilen av hayvanları; bu gruba giren vaşak, kurt, çakal, yabandomuzu, pars, sırtlan, kaplan; o tarihte doğada bolca bulundukları ve insanlara, onların mallarına veya tarım alanlarına zarar verdikleri için avlanmaları her zaman serbest bırakılmıştır. Halbuki, bugün, Anadolu parsının görüldüğüne ilişkin basında çıkan haberler, âdeta, bir rivayet olarak heyecan yaratmaktadır. Kaplan yok olmuş, vaşak ise Güneydoğu Anadolu'da dar bir bölgede görülebilmektedir. Avlanması yasak olan türlerden geyiğin mevcudunun 150 000 ve karacanın ise 960 000 kadar olması gerekirken, maalesef, geyiğin 5 000 ve karacanın ise 15 000 seviyesinde varlıklarını sürdürdüklerini görüyoruz.

Avcılık açısından da durum çok değişmiştir. Avcılığın, gıda temin etmek yerine, boş vakitlerin değerlendirilmesi amacıyla yapılan sosyal bir etkinlik olması özelliği öne çıkmıştır. Bu arada, av araç ve gereçleri, yaban hayvanının aleyhine çok gelişmiştir; otomatik tüfekler, dürbünlü tüfekler, her yere ulaşabilen arazi araçları, kar motosikleti, göllerde hız motorları, kuş avında kullanılan ve hayvanları aldatmaya dönük teypler, gece görüş dürbünü gibi araç ve gereçler, ilk akla gelen ve hayvana üstünlük sağlayan, onlara kaçma ve kurtulma şansı tanımayan ve avcı etiğiyle bağdaşmayan araç ve gereçlerdir.

Sonuç olarak, ülkemizde yaban alanları daralmış, yaşam alanları kirlenmiş ve bilinçsiz avcılık sonucu oluşan av baskısı, yaban hayatını olumsuz etkilemiştir. Bu olumsuz tablonun ortadan kaldırılmasıyla, ülkemizin en önemli doğal kaynaklarından olan av ve yaban hayatının korunması, geliştirilmesi ve sürdürülebilir yönetimi için gerekli yasal zemini sağlamak üzere, yeni bir kanun tasarısı hazırlanmıştır. Daha önceki yasama dönemlerinde yasalaşma şansı bulamayan kanun tasarısı, bizim dönemimizde, Acil Eylem Planı kapsamında ele alınmış, uluslararası sözleşmeler, Avrupa Birliği mevzuatı ve ülkemizdeki yasal mevzuat değişiklikleri gözönünde bulundurularak, Meclisimizin Tarım, Orman ve Köyişleri Komisyonunun, Altkomisyonunda yeniden düzenlenmiştir.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; sizlere, yeni tasarının neler getirdiğini konu başlıkları halinde sunmaya çalışacağım; ancak, kısaca belirtmek gerekirse, Kara Avcılığı Kanunu Tasarısı, esas itibariyle, doğayı korumayı esas alan ve bu esastan hareketle, avlanmayı düzenleyen bir tasarıdır. Tasarı ne getirmektedir; bu tasarı, ülkemiz av ve yaban hayvanlarının tabiî yaşama ortamlarıyla birlikte korunmalarını, geliştirilmelerini, avlanmalarının kontrol altına alınmasını, avcılığın düzenlenmesini, av kaynaklarının millî ekonomi açısından faydalı olacak şekilde değerlendirilmesini ve ilgili kamu ve özel hukuk tüzelkişileriyle işbirliğinin sağlanmasını ve uluslararası sözleşmelere ve Avrupa Birliği mevzuatına uyumu hedeflemektedir.

Yasa tasarısının iki temel ilkesi vardır; bu ilkelerden bir tanesi sürdürülebilirlik, diğeri ise, katılımcılıktır. Sürdürülebilirliği, tüketmeden yararlanmak veya doğal kaynaklardan, gelecek nesillerin de en az bugünküler kadar yararlanmalarını sağlamak şeklinde tanımlamak mümkündür. Bunun için, kanun tasarısıyla, nesli azalan yaban hayvanlarının tür bazında korunması yanında, bunların yaşam ortamlarının korunması ve geliştirilmesini hedefleyen tedbirler getirilmektedir. Bu maksatla, yaban hayatı koruma ve geliştirme sahaları ile üretme istasyonlarının oluşturulması öngörülmektedir. Bunun yanında, avlanacak yaban hayvanlarının hangi şartlarda, ne kadar ve nasıl avlanacağına ilişkin kuralları belirlemek üzere Merkez Av Komisyonuna yetki verilmektedir. Böylece, Merkez Av Komisyonu katılımcı bir anlayışla, günün değişen şartlarına göre ava yasak alanları, avlanması yasak türleri, avına izin verilen türlerin ne kadar avlanılabileceğini, avlanma zamanlarını ve insanî olmayan avlanma metotlarını ve araçlarını belirleyecektir.

Bu tasarıyla birlikte gündeme gelen bir diğer konu, etkin bir korumayı sağlamış olmasıdır. Bu çerçevede özellikle "sürdürülebilirliğin temeli doğal kaynaklardan dengeli yararlanmaktır" ilkesinden hareket ettiğimizde etkin bir korumayla bunun ancak sağlanabileceğini söylemek mümkündür. Etkin koruma için, öncelikle Çevre ve Orman Bakanlığı personelinin korumada görevlendirilmesi öngörülmektedir. Bu maksatla, kanun tasarısı kapsamındaki suçların takibi; av ve yaban hayatı yaşama ortamlarının ve avcıların kontrolü; av ve yaban hayvanlarının bakımı, korunması, geliştirilmesi, gözlenmesi ve sayımı ile bu konularda gerekli tespitleri yapmak üzere eğitilen Çevre ve Orman Bakanlığı ve Orman Genel Müdürlüğünde her sınıf, derece ve vazifede çalışan memurlar av koruma memuru olarak görevlendirilebilecektir.

Av koruma memurları görev yaparken, Bakanlıkça belirlenecek resmî kıyafetleri giyecekler ve bu görevlilerin resmî kıyafeti, silahı, telsizi ve diğer donanımları Çevre ve Orman Bakanlığı tarafından sağlanacaktır.

Ayrıca, polis ve jandarmanın, kendi kanunlarından gelen yetkileri bu tasarıda korunmaktadır.

Köy ve kır bekçileri ile köy muhtarlarına da, av koruma konusunda yetki verilmektedir.

Köy tüzelkişiliği eliyle de koruma imkânı bu tasarıda gündeme gelmektedir. Bu kapsamda, yaban hayatı sahasının bulunduğu sahaya mülkî hududu olan köy muhtarlıklarıyla bir sözleşme imzalanacak ve korumanın şartları belirlenecektir. Bu hizmetin karşılığı olarak, köy tüzelkişiliğine belirli bir miktar ücret ödenecektir.

Mevcut yasa kapsamında, pilot bazda başlatılan uygulamada, köylünün desteğiyle yaban hayatı sahalarının daha iyi korunduğu ve buradaki hayvanların süratle çoğaldığı, sahiplenme duygusundan dolayı bunların geliştiği tespit edilmiştir.

Etkin koruma açısından önemli olan bir diğer nokta da, fahrî av müfettişliğidir. Koruma konusunda getirilen bu düzenlemeyle, başta sözü edilen katılımcılık bir parça daha geliştirilmiş bulunmaktadır; özellikle, avcılık ve doğal koruma konusunda deneyimi olan kişiler gönüllü olarak fahrî av müfettişliği yapabileceklerdir.

Bu uygulama, yine mevcut yasa kapsamında, Merkez Av Komisyonu kararı doğrultusunda uygulanmakta ve bu koruma çalışmalarına destek sağlamaktadır.

Düzenlemeyle, tasarıda fahrî av müfettişliğinin tanımı yapılmakta, yetki ve sorumlulukları da belirtilmektedir. Fahrî av müfettişleri, kara avcılığı konusundaki mevzuata aykırı davrananlar hakkında, sadece tutanak tutmakla yetkili olacaklardır.

Katılımcılık konusunda, halen geçerli olan yasadan farklı olarak, çok farklı kesimlerin Merkez Av Komisyonu içerisinde bulundurulmaları noktasında bir gelişme sağlanmıştır. Bu çerçevede, konuyla ilgili, merkezî ve mahallî kamu kurum ve kuruluşları ile sivil toplum kuruluşlarının ve üniversitelerin Merkez Av Komisyonunda ve il av komisyonlarında temsili öngörülmüştür. Böylece, kararlar, ilgili tarafların ortak görüşleri doğrultusunda alınacağı için, toplum tarafından kabul gören kararlar olacaktır. Bu da, kuralların uygulanmasını kolaylaştıracak ve hem avcılık yapan hem de doğal kaynakların korunmasını isteyen vatandaşların memnuniyetini sağlayacaktır.

Bu tasarıda gündeme gelen bir diğer konu, avlak yönetiminde sağlanan gelişmedir. Tasarıda, avlaklar, dört ayrı statüde tanımlanmaktadır. Burada önemli olan, avlakların profesyonel kişi veya kurumlarca işletilmesi imkânının getirilmiş olmasıdır. Tasarıya göre, avlanma planları yapılmış, örnek avlakların planda belirtilen esaslara göre işletilmesinin gerçek veya tüzelkişilere verilebilmesi imkânı bulunmaktadır.

Tabiî ki, bu çalışmaları yürütmek için de, tasarıda kaynak yaratılmış ve kaynak sağlanmıştır. Bu kaynakların başında, bir katılım payı söz konusudur. Av ve yaban hayatının korunması, geliştirilmesi ve sürdürülebilir yönetimi için gerekli çalışmalarda kullanılmak üzere "yararlanan katkı sağlar" ilkesinden hareketle, çalışmalar için kaynak yaratılması hedeflenmiştir.

Avlanma planı yapılmış avlaklarda, av hayvanlarının türlerine, ağırlıklarına ve trofelerine göre avlama ücreti alınacaktır. Avcılık belgesi sahibi avcılar, içinde bulunulan av yılına ait Bakanlıkça belirlenecek avlanma bedelini ödeyerek, avlanma izni alabileceklerdir.

Tasarı, her türlü av tüfeği ile bunların mermi ve kovanlarının perakende satış bedeli üzerinden yüzde 5'lik katılım payı alınmasını öngörmektedir. Özel avlakların elde ettiği avlanma gelirinin yüzde 10'u; avcılık belgesi, yivsiz tüfek ruhsatnamesi harçlarının da yüzde 30'u, Çevre ve Orman Bakanlığı bünyesindeki dönersermaye işletmesine aktarılacaktır. Bakanlık dönersermaye bütçesinde toplanan kaynak, yine av ve yaban hayatının korunması ve geliştirilmesi için kullanılacaktır.

Bu tasarının yasalaşması durumunda, ülke ekonomisi açısından da ciddî bir katkının sağlanacağı kuşkusuzdur. Ülkemizle benzer coğrafyada bulunan ülkelerle de mukayese edilerek yapılan hesaplamalara göre, Türkiye, geyik, karaca, yabankeçisi, yabandomuzu, yabankoyunu gibi tırnaklı yaban hayvanlarından toplam 2 500 000'ini barındırabilecek bir doğaya sahip olmasına rağmen, ülkemizde, bugün, bunun sadece yüzde 8'i olan 200 000 yaban hayvanı ancak bulunabilmektedir.

Tasarı yasalaştığı takdirde, alınacak tedbirler ve yapılacak uygulamalarla, on onbeş yıl sonunda, yaban hayvanları popülasyonu maksimum kapasiteye ulaşabilecek, bu durumda, 50 000 ton civarında ve 180 000 000 000 000 Türk Lirası değerinde yaban hayvanı eti ekonomiye kazandırılmış olacaktır.

Bu tasarıyla, sadece et yönünden değil, aynı zamanda av turizmi yönünden de ülke ekonomisine ciddî bir katkı sağlanması öngörülmektedir. Son on yılın değerlerine bakıldığında, yurdumuza, yılda ortalama sadece 500 avcı turist gelmektedir. Orman teşkilatının elde ettiği yıllık ortalama av turizmi geliri 200 000 Amerikan Dolarıdır. Hizmet sektörünün -ki, buna organizasyon, otel, rehberlik, ulaşım da dahil- elde ettiği gelir ise yılda 1 500 000 Amerikan Doları olarak tahmin edilmektedir. Türkiye'den 8 defa küçük Macaristan'a, yılda ortalama 20 000-25 000 avcı turist gelmekte ve yılda ortalama 40 000 000 Amerikan Doları karşılığı döviz bırakmaktadır.

Kanun tasarısının yasalaşmasından sonra, on onbeş yıl içerisinde, avlak sistemine geçildiğinde, av potansiyeli yeterli düzeye getirildiğinde, altyapı hizmetleri tamamlandığında, altı ay süreyle 41 000 kişiye istihdam sağlanacaktır. Ülkemizde 7 500 000 orman köylüsü olduğu ve bunların gelir düzeyinin düşüklüğü de dikkate alındığında, bu 41 000 rakamının çok anlamlı olduğunu söylemek yerinde olur. Yılda yaklaşık 500 000 000 Amerikan Doları tutarında bir katmadeğer, bu şekilde sağlanmış olacaktır. Bunun 100 000 000 doları, doğrudan kırsal kesime yansıyacaktır; bu da o yöre insanlarının kalkınmasında kullanılacaktır.

Tasarıda, bilinçli bir avlanmayı sağlayabilmek için, özellikle TV'lere eğitici yayın zorunluluğu da getirilmiş bulunmaktadır. Bu yayınlar yılda en az üç saat süreyle, ücretsiz bir şekilde, av sezonunun başlamasına onbeş gün kala ve bitiminden onbeş gün sonraki zaman diliminde yapılacaktır. Yılda üç saatten az olamayacak bu yayın ve tanıtım programları, ana haber bülteninden sonraki kuşakta ve ücretsiz olarak yayınlanacaktır. İlgili yayın kuruluşu, bu konuda Çevre ve Orman Bakanlığıyla işbirliği yapacaktır.

Yine, bu tasarıda gündeme gelen bir diğer konu, av tezkeresini verecek olan kurumun Çevre ve Orman Bakanlığı olmasıdır.

Türkiye'de ikamet eden yabancı uyruklulara, avlanabilmeleri için yabancı avcılık belgesi verilmesinde mütekabiliyet esası getirilecektir. Avcı turistlere ise, geçici avcılık belgesi verilmesi bu tasarıda öngörülmektedir.

Av tezkeresi alabilmek için sınava girme şartını da getiren bu tasarıda, Türk vatandaşları avcılık belgesini bir kez alacaklar ve her yıl vize ettireceklerdir. Avcılık belgesi alacaklar eğitime ve yeterlilik sınavına tabi tutulacaklar, avcı turistlere ise geçici avcılık belgesi verilecektir.

Tasarıda, benden önce konuşan değerli arkadaşımın da belirttiği gibi, cezalar konusunda, gerçekten, güldüren değil, caydırıcı olabilecek nitelikte böyle bir ceza uygulaması getirilmiştir; bu da, tabiî ki, yaban hayatının korunması ve geliştirilmesi anlamında çok önemlidir.

Tasarıda, yasaklara uymayanlara çeşitli hapis cezalarının yanı sıra, 30 000 000 liradan 10 000 000 000 liraya kadar değişen para cezaları öngörülmektedir.

Avcılık belgesi almadan avlananlara 300 000 000 lira, avlanma izni olmayanlara 150 000 000 lira, yabancı avcılık belgesi ya da geçici avcılık belgesi olmadan avlananlara 1 000 000 000 lira idarî para cezası verilecektir. Bu belgeleri yanında taşımayanlara, her biri için 30 000 000'ar lira para cezası kesilecektir.

Av turizmi belgesi olmadan av turu, fotoğraf ve film çekimi yaptıranlar ile bunlara aracılık eden kuruluşlara 10 000 000 000 lira, yabancı uyruklu kişilerin geçici avcılık belgesinde yazılı türler ve yerler dışında avlanmaları halinde ise 5 000 000 000 lira para cezası uygulanacaktır.

Koruma altındaki hayvanları öldüren ya da yuvalarını bozanlara, belirlenen yöntemler dışında avlananlara, her suç için 150 000 000 lira, zehirle avlananlara bir ile üç yıl arasında hapis ve 1 000 000 000 liradan az olmamak üzere ağır para cezası verilecektir.

Yeni düzenlemedeki av yasaklarını ihlal edenler avdan men edilecek, bizatihi avlanmada kullanılan her türlü araç ve gereçleri müsadere edilecektir.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşmekte olduğumuz, sürdürülebilirliği ve katılımcılığı esas alan, toplam 39 maddeden oluşan Kara Avcılığı Kanunu Tasarısı, daha önce de değindiğim gibi, bir doğa koruma kanunu tasarısıdır, bir kırsal kalkınma kanunu tasarısıdır, sürdürülebilir avcılığı düzenleyen bir kanun tasarısıdır. Bu kanun tasarısı, aynı zamanda, Avrupa Birliği yolunda çıkarılması gereken önemli bir kanun tasarısıdır.

Bu sebeple, AK Parti Grubu olarak, tasarıya olumlu oy vereceğimizi belirtir, bu konuda emeği geçen herkese şükranlarımızı sunar, Yüce Heyetinizi saygıyla selamlarım. (Alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyoruz Sayın Kirişçi.

Şahısları adına söz isteği?.. Yok.

Tasarının tümü üzerindeki görüşmeler tamamlanmıştır.

Maddelerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

1 inci maddeyi okutuyorum:

KARA AVCILIĞI KANUNU TASARISI

BİRİNCİ KISIM

Genel Hükümler

BİRİNCİ BÖLÜM

Amaç, Kapsam ve Tanımlar

Amaç ve kapsam

MADDE 1. - Bu Kanunun amacı; sürdürülebilir av ve yaban hayatı yönetimi için av ve yaban hayvanlarının doğal yaşam ortamları ile birlikte korunmalarını, geliştirilmelerini, avlanmalarının kontrol altına alınmasını, avcılığın düzenlenmesini, av kaynaklarının millî ekonomi açısından faydalı olacak şekilde değerlendirilmesini ve ilgili kamu ve özel hukuk tüzel kişileri ile işbirliğini sağlamaktır. Bu Kanun av ve yaban hayvanlarını ve yaşama ortamlarını, bunların korunmasını ve geliştirilmesini, av ve yaban hayatı yönetimini, avlakların kurulması, işletilmesi ve işlettirilmesini, avcılığın, av turizminin, yaban hayvanlarının üretiminin, ticaretinin düzenlenmesini, toplumun bilinçlendirilmesini, avcıların eğitimini, av ve yaban hayatına ilişkin suçlar, suçların takibi ve cezaları kapsar.

BAŞKAN - Madde üzerinde söz isteği?.. Yok.

1 inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.

2 nci maddeyi okutuyorum:

Tanımlar

MADDE 2. - Bu Kanunda adı geçen;

1) Bakanlık: Orman Bakanlığını,

2) Bakan: Orman Bakanını,

3) Genel Müdürlük: Millî Parklar ve Av-Yaban Hayatı Genel Müdürlüğünü,

4) Av hayvanı: Bu Kanun kapsamında avlanan, korunan ve Bakanlıkça belirlenen listede yer alan hayvanları,

5) Yaban hayvanı: Sadece suda yaşayan memeliler dışında kalan ve Bakanlıkça belirlenen  bütün memelileri, kuşları ve sürüngenleri,

6) Avlak: Av ve yaban hayvanlarının doğal olarak yaşadıkları veya sonradan salındıkları sahaları,

7) Özel avlak: Bir bütün teşkil eden özel mülkiyetteki tapulu arazilerden, Bakanlığın avlaklar için tespit ettiği ve tanımladığı şartlara uygun olan avlakları,

8) Devlet avlağı: Devlet ormanları, toprak muhafaza ve ağaçlandırma sahaları ve benzeri yerlerle Devlet tarım işletmeleri, baraj gölleri ve emniyet sahalarında, ilgili kuruluşun muvafakatı alınarak Bakanlıkça avlak olarak ayrılan yerleri,

9) Genel avlak: Özel ve Devlet avlakları dışında kalan bütün av sahaları ile göl, lagün, bataklık ve sazlık gibi sahaları,

10) Örnek avlak: Devlet avlakları ve genel avlaklar içinde Bakanlıkça belirlenecek esaslara göre ayrılan ve işletilen veya işlettirilen avlakları,

11) Yaban hayatı koruma sahası: Yaban hayatı değerlerine sahip, korunması gerekli yaşam ortamlarının bitki ve hayvan türleri ile birlikte mutlak olarak korunduğu ve devamlılığının sağlandığı sahaları,

12) Yaban hayatı geliştirme sahası: Av ve yaban hayvanlarının ve yaban hayatının korunduğu, geliştirildiği, av hayvanlarının yerleştirildiği, yaşama ortamını iyileştirici tedbirlerin alındığı ve gerektiğinde özel avlanma plânı çerçevesinde avlanmanın yapılabildiği sahaları,

13) Üretme istasyonu: Av ve yaban hayvanlarının üretildikleri tesisleri,

14) Trofe : Yaban hayvanının boynuz, diş, post ve benzeri hatıra değeri taşıyan parçalarını,

15) Sulak alan: Doğal veya yapay,  devamlı veya geçici, suları durgun veya akıntılı, tatlı, acı veya tuzlu, denizlerin gel-git hareketlerinin çekilme devresinde altı metreyi geçmeyen  derinlikleri kapsayan bütün suları, bataklık, sazlık ve turbalıkları, 

16) Av ve yaban hayatı yönetimi: Av ve yaban hayatının sürdürülebilirliğinin sağlanması hedefinden hareketle; av ve yaban hayvanları ile yaşama alanlarında gerekli araştırma, etüd ve envanter çalışmalarının yapılması, koruma ve geliştirme faaliyetlerinin belirlenmesi, faydalanmanın düzenlenmesi de dahil; yönetim plânlarının yapılması, uygulanması, denetlenmesi, izlenmesi ve değerlendirilmesini,

17) Avlanma plânı: Envanteri yapılan, sınırları belli bir avlak alanında avlanmasına izin verilen yaban hayvanlarının tür, cinsiyet ve yaş itibariyle kaç adet ve hangi usul ve kurallara uyularak ne kadar süre içerisinde avlanacağını  düzenleyen ve yaşama ortamının geliştirilerek sürdürülmesi için gerekli  önlemleri öngören ve Genel Müdürlükçe onaylanmış plânı,

18) Avcı: Avcılık belgesine sahip olan kişiyi,

19) Avcı kuruluşu: Kuruluş statüsünde, avcılık ile av ve yaban hayatının korunması, geliştirilmesi ve düzenlenmesine ilişkin hükümlerin yer aldığı dernekleri ve bunların oluşturduğu federasyon ve konfederasyonları,

20) Gönüllü kuruluş: Amacı av ve yaban hayatının korunması ve geliştirilmesi olan ve bu alanda faaliyet gösteren vakıf, dernek veya bunların oluşturduğu federasyon ve konfederasyonlar gibi sivil toplum örgütlerini,

21) Avcılık belgesi: Onsekiz yaşını doldurmuş, silâh taşıma ehliyetine sahip, bu Kanuna göre avcılık belgesi almaya engel hali bulunmayan, avcılık ve av yaban hayatı ile ilgili eğitim almış ve sınavda başarılı olmuş kişilere başvuruları halinde verilen belgeyi,

22) Avlanma hakkı: Avcılık belgesine sahip olan kişilerin yıllık avlanma izin ücreti ödeme ve üçüncü şahıslara karşı malî   mesûliyet sigortası yaptırma koşulları ile elde ettiği hakkı,

23) Av yılı: 1 Nisan'dan başlayarak takip eden yılın 31 Mart sonuna kadar olan süreyi,

24) Av sezonu: Merkez Av Komisyonunca tespit edilen ve avlanmasına izin verilen ilk grup av hayvanlarının avının açıldığı tarih ile son grup av hayvanlarının avının kapandığı tarih arasındaki süreyi,

25) Avlanma zamanı: Gün doğumundan bir saat öncesi ile gün batımından bir saat sonrası arasında kalan zamanı,

26) Avlanma: Bu Kanun kapsamında avına izin verilen yaban hayvanı türlerini, izin verilen yerlerde, tespit edilen zaman ve miktarlar ile belirlenen esas ve usullerle canlı veya ölü ele geçirmeye çalışmayı veya ele geçirmeyi,

27) Yasa dışı avlanma: Bu Kanun kapsamında korunan veya avına izin verilen yaban hayvanı türlerini; izin verilen yerler, belirlenen zamanlar, miktarlar dışında ve/veya zehirleyerek, tuzak ve kapan kurarak veya men edilen diğer usullerle canlı veya ölü ele geçirmeye çalışmayı veya ele geçirmeyi,

28) Avlama ücreti: Örnek avlaklar ile Genel Müdürlükçe belirlenen Devlet avlakları ve genel avlaklarda, yıllık avlanma izin ücreti dışında, hayvan türlerine ağırlıklarına ve trofe değerlerine göre ayrıca alınan ücretleri,

29) Avlanma izin ücreti: Her av yılı için, av hayvanı gruplarına ve avcılık belgesi çeşitlerine göre Bakanlıkça tespit edilen ücretleri,

30) Döner Sermaye İşletmesi: Bu Kanun çerçevesinde toplanan gelirlerin, yine sadece bu Kanun çerçevesinde kullanılmak üzere yatırıldığı, 21.5.1992 tarihli ve 3800 sayılı Orman Bakanlığının Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanunun 35 inci maddesine göre kurulmuş bulunan Döner Sermaye işletmelerini,

31) Av koruma memurları: Bu Kanun kapsamındaki suçların takibi, av ve yaban hayatı yaşama ortamlarının ve  avcıların kontrolü, av ve yaban hayvanlarının bakımı, korunması, geliştirilmesi, gözlenmesi ve sayımı ile bu konularda gerekli tespitleri yapmak üzere  eğitilen ve görevlendirilen, Orman Bakanlığı ve Orman Genel Müdürlüğünde her sınıf, derece ve vazifede çalışan  memurları,

32) Saha bekçisi: Yaban hayatı koruma ve geliştirme sahaları ile avlaklarda koruma görevi verilen memur ve işçi statüsünde çalışan personeli,

İfade eder.

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, birleşime 5 dakika ara veriyorum.

 

Kapanma Saati: 17.52
İKİNCİ OTURUM

Açılma Saati: 18.10

BAŞKAN: Başkanvekili İsmail ALPTEKİN

KÂTİP ÜYELER: Mevlüt AKGÜN (Karaman), Ahmet KÜÇÜK (Çanakkale)

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, 100 üncü Birleşimin İkinci Oturumunu açıyorum.

60 sıra sayılı kanun tasarısının müzakeresine kaldığımız yerden devam ediyoruz.

VII.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN

GELEN DİĞER İŞLER (Devam)

4.- Kara Avcılığı Kanunu Tasarısı ve Çevre ile Tarım, Orman ve Köyişleri Komisyonları raporları (1/286) (S.Sayısı: 60) (Devam)

BAŞKAN - Komisyon ve Hükümet yerinde.

Şimdi, tasarının 2 nci maddesi üzerinde 2 adet önerge var; bu önergeleri, önce geliş sırasına göre okutacağım ve ondan sonra, en aykırı önergeden başlamak üzere işleme alacağım.

İlk önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 60 sıra sayılı Kara Avcılığı Kanunu Tasarısının 2 nci maddesinin (22) numaralı bendinde geçen "ve üçüncü şahıslara karşı malî mesuliyet sigortası yaptırma" ibaresinin metinden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.

 

Fuat Geçen

Sadullah Ergin

Salih Kapusuz

 

Hatay

Hatay

Ankara

 

Erdoğan Özegen

Harun Tüfekçi

Tevfik Ziyaeddin Akbulut

 

Niğde

Konya

Tekirdağ

 

Nusret Bayraktar

Mustafa Duru

Fahri Keskin

 

İstanbul

Kayseri

Eskişehir

 

BAŞKAN - Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 60 sıra sayılı tasarının 2 nci maddesinin (1) ve (31) numaralı bentlerinde geçen "Orman Bakanlığını" ibaresinin "Çevre ve Orman Bakanlığını", (2) numaralı bendinde geçen "Orman Bakanını" ibaresinin "Çevre ve Orman Bakanını" olarak, (3) numaralı bendinde geçen "Millî Parklar ve Av-Yaban Hayatı Genel Müdürlüğünü" ibaresinin "Doğa Koruma ve Millî Parklar Genel Müdürlüğünü" olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

 

M. Mehdi Eker

Hacı Biner

Salih Kapusuz

 

Diyarbakır

Van

Ankara

 

Hamit Taşçı

Metin Kaşıkoğlu

 

 

Ordu

Düzce

 

 

BAŞKAN - Şimdi, ikinci önergeyi, aykırılığı sebebiyle işleme alıyorum.

Bu ikinci önergeye Komisyon katılıyor mu?

TARIM, ORMAN VE KÖYİŞLERİ KOMİSYONU BAŞKANI İLYAS ARSLAN (Yozgat) - Takdire bırakıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN - Hükümet katılıyor mu?

ÇEVRE VE ORMAN BAKANI OSMAN PEPE (Kocaeli) - Katılıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN - Önerge sahipleri, konuşacak mısınız, gerekçeyi mi okutayım?

SALİH KAPUSUZ (Ankara) - Gerekçesi okunsun Sayın Başkan.

BAŞKAN - Gerekçeyi okutuyorum:

Gerekçe:

Bakanlıkla ilgili isim değişikliğine paralel olarak düzenleme getirilmesi amacıyla bu değişiklik gerekmektedir.

BAŞKAN - Komisyonun takdire bıraktığı, Hükümetin katıldığı,  gerekçesini okuduğumuz önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Önerge kabul edilmiştir.

Birinci önergeyi tekrar okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 60 sıra sayılı Kara Avcılığı Kanunu Tasarısının 2 nci maddesinin (22) numaralı bendinde geçen "ve üçüncü şahıslara karşı malî mesuliyet sigortası yaptırma" ibaresinin metinden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.

      Fuat Geçen

(Hatay) ve arkadaşları

BAŞKAN - Sayın Komisyon, önergeye katılıyor musunuz?

TARIM, ORMAN VE KÖYİŞLERİ KOMİSYONU BAŞKANI İLYAS ARSLAN (Yozgat) - Takdire bırakıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN - Hükümet?..

ÇEVRE VE ORMAN BAKANI OSMAN PEPE (Kocaeli) - Katılıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN - Önerge sahipleri, konuşacak mısınız, gerekçeyi mi okutayım?

SALİH KAPUSUZ (Ankara) - Gerekçesi okunsun Sayın Başkan.

BAŞKAN - Gerekçeyi okutuyorum:

Gerekçe:

Yasa tasarısıyla, avcıların yasal avlanma esnasında üçüncü şahıslara karşı vereceği zararların tazmini için malî mesuliyet sigortası yaptırmaları zorunluluğu getirilmiştir.

Ancak, bu husus, zaten malî sıkıntıları nedeniyle av tezkeresi harçlarını ve diğer yasal malî yükümlülükleri ödemede zorlanan avcıların kaçak avcılığa yönelme ihtimalini artıracaktır.

Avcıların av esnasında üçüncü şahısların mal ve canına zarar vermesi halinde ise, mevcut yasalar çerçevesinde gerekli hukukî işlem yapılabilecektir.

Malî mesuliyet sigortası avcılık için zorunlu olmaktan çıkarılarak yasal avcılığın gelişmesine katkıda bulunmak amaçlandığından, metinden çıkarılması öngörülmüştür.

BAŞKAN - Komisyonun takdire bıraktığı, Hükümetin katıldığı, gerekçesini okuduğumuz önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Önerge kabul edilmiştir.

Sayın milletvekilleri, 2 nci maddeyi, kabul edilen iki önerge doğrultusunda oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... 2 nci madde kabul edilmiştir.

3 üncü maddeyi okutuyorum:

İKİNCİ BÖLÜM

Merkez Av Komisyonu ve İl Av Komisyonları

Av komisyonları

MADDE 3. - Merkezde, Bakanın veya Müsteşarın başkanlığında, Bakanlık ve Genel Müdürlük merkez teşkilâtı ilgili birimlerinden iki, bir bitki koruma uzmanı ve bir veteriner hekim olmak üzere Tarım ve Köyişleri Bakanlığından iki,  Çevre Bakanlığı, Jandarma Genel Komutanlığı, Orman Genel Müdürlüğü, Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğü ile orman fakülteleri ve gönüllü kuruluşları temsilen birer, Bakanlık bölge müdürlükleri esas alınarak belirlenecek avcı kuruluşlarından dokuz, özel avlak temsilcisi bir olmak üzere toplam  yirmibir üyeden teşekkül eden Merkez Av Komisyonu kurulur.

İllerde ise valinin veya görevlendireceği vali yardımcısının başkanlığında; Bakanlık, Tarım ve Köyişleri Bakanlığı ve Çevre Bakanlığı ile millî eğitim müdürlüğü, gençlik ve spor il müdürlüğü, jandarma teşkilâtı ve gönüllü kuruluşları temsilen birer, mahalli avcı kuruluşlarından üç üye olmak üzere toplam onbir üyeden teşekkül eden il av komisyonu kurulur.

Gerekli hâllerde valilik, il av komisyonundaki yapıya benzer ilçe av komisyonu kurabilir.

İlçe av komisyonu kararları il av komisyonunda, il av komisyonu kararları da Merkez Av Komisyonunda değerlendirilir. Merkez Av Komisyonu kararı kesindir.

Merkez Av Komisyonu ile il ve ilçe av komisyonlarının görev, yetki ve sorumlulukları, üyelerinin seçimi, çalışma usulleri, karar alınması, kararların yayın ve yayım esasları Bakanlıkça çıkarılacak yönetmelikle düzenlenir.

Merkez Av Komisyonunda alınan kararların uygulanması, av ve yaban hayvanlarının korunması, üretimi ve bakımı ile avcı kuruluşlarının kurulmasının ve çalışmasının teşviki, üyelerinin eğitimi Bakanlıkça yürütülür.

BAŞKAN - Madde üzerinde söz isteği?.. Yok.

Madde üzerinde 1 adet değişiklik önergesi vardır; okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 60 sıra sayılı Kara Avcılığı Kanunu Tasarısının 3 üncü maddesinin birinci fıkrasındaki "...Bakanlık ve Genel Müdürlük merkez teşkilatı ilgili birimlerinden" ibaresinden sonra gelen "iki" ibaresinin "üç" olarak değiştirilmesini, "Çevre Bakanlığı" ibaresinin metinden çıkarılmasını, "Bakanlık Bölge Müdürlükleri" ibaresinin "Dokuz Coğrafî Bölge" olarak, ikinci fıkrasında "...vali yardımcısının başkanlığında" ibaresinden sonra gelen "Bakanlık" ibaresinin "Bakanlıktan iki" olarak değiştirilmesini "ve Çevre Bakanlığı" ibaresinin metinden çıkarılmasını, dördüncü fıkrasında "...il av komisyonu kararları da Merkez Av Komisyonunda değerlendirilir" ibaresinden sonra gelmek üzere "Merkez Av Komisyonu bu Kanunda Bakanlığa verilen yetkiler dışında av ve yaban hayatının korunması ve geliştirilmesi için gerekli kararları alır" ibaresinin eklenmesini, beşinci fıkrasında "...çalışma usulleri" ibaresinden sonra gelmek üzere "Coğrafik Bölgelerin belirlenmesi" ibaresinin eklenmesini teklif ve arz ederiz.

 

Salih Kapusuz

Harun Tüfekci

Erdoğan Özegen

 

Ankara

Konya

Niğde

 

 

 

 

 

Mustafa Duru

Tevfik Ziyaeddin Akbulut

Fahri Keskin

 

Kayseri

Tekirdağ

Eskişehir

 

 

Nusret Bayraktar

 

 

 

İstanbul

 

 

BAŞKAN - Sayın Komisyon önergeye katılıyor mu?

TARIM, ORMAN VE KÖYİŞLERİ KOMİSYONU BAŞKANI İLYAS ARSLAN (Yozgat) - Takdire bırakıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN - Hükümet katılıyor mu?

ÇEVRE VE ORMAN BAKANI OSMAN PEPE (Kocaeli) - Katılıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN - Komisyonun takdire bıraktığı, Hükümetin katıldığı önerge sahipleri konuşacak mı, gerekçe mi okunsun?

HALUK İPEK (Ankara) - Gerekçe okunsun Sayın Başkan.

BAŞKAN - Gerekçeyi okutuyorum:

Gerekçe:

4856 sayılı Kanunla Çevre ve Orman Bakanlıkları birleştirilmiştir. Bu nedenle, Çevre Bakanlığının Merkez Av Komisyonunda temsil edilen üye sayısı Bakanlık ve Genel Müdürlük merkez teşkilatının temsil edildiği üye sayısına ilave edilerek Çevre Bakanlığının Bakanlığa bağlanan ilgili birimlerinin de Merkez Av Komisyonunda temsil edilmesi öngörülmektedir.

4856 sayılı Kanun gereğince Orman Bakanlığının Bakanlık Bölge Müdürlükleri kapatıldığından, avcı kuruluşlarının temsil edildiği dokuz üyenin coğrafik bölgelere göre belirlenmesi ve dokuz coğrafik bölgenin de Bakanlıkça tespit edilmesi esası getirilmektedir.

3 üncü maddenin ikinci fıkrasında da, Çevre ve Orman Bakanlıkları birleştirildiğinden, il av komisyonlarında Çevre Bakanlığının temsil edildiği üye sayısının Bakanlık birimlerinin temsil edildiği üye sayısına ilave edilerek, Çevre Bakanlığının ilgili birimlerinin il av komisyonunda temsil edilmesi imkânı getirilmektedir.

Gelecekte değişebilecek koşullara göre av ve yaban hayatının korunması ve geliştirilmesi için gerekli kararların alınmasına imkân sağlamak maksadıyla dördüncü fıkra metnine "Merkez Av Komisyonu bu Kanunda Bakanlığa verilen yetkiler dışında av ve yaban hayatının korunması ve geliştirilmesi için gerekli kararları alır" ibaresinin eklenmesinin gerekli olduğu mütalaa edilmektedir.

BAŞKAN - Gerekçesini okuttuğum önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Önerge kabul edilmiştir.

Sayın milletvekilleri, şimdi, 3 üncü maddeyi kabul edilen önerge doğrultusunda oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.

4 üncü maddeyi okutuyorum:

İKİNCİ KISIM

Av ve Yaban Hayvanlarının Korunması, Yaban Hayatı Koruma ve Geliştirme Sahaları, Üretme İstasyonları, Av Sezonu, Avlanma Esas ve Usulleri, Av ve Yaban Hayatı Yönetimi

BİRİNCİ BÖLÜM

Av ve Yaban Hayvanlarının Korunması,Yaban Hayatı Koruma ve Geliştirme Sahaları ve

Üretme İstasyonları

Av ve yaban hayvanlarının korunması ve koruma alanları

MADDE 4. - Yaban hayvanı türleri içinde yer alan ve Bakanlıkça belirlenen av hayvanlarından, korunması gerekenler Merkez Av Komisyonunca, av hayvanlarının dışında kalan yaban hayvanları ile diğer türler gerektiğinde ilgili kuruluşların uygun görüşleri alınarak Bakanlıkça koruma altına alınır. Bu karar Resmî Gazetede yayımlanır. Koruma altına alınan yaban hayvanları avlanamaz, üreme, tüy değiştirme ve göç dönemlerinde rahatsız edilemez, yavru ve yumurtaları toplanamaz, yuvaları dağıtılamaz ve memeliler kış uykusunda rahatsız edilemez. Lüzumu halinde bu yaban hayvanlarının kendilerinden, yavru ve yumurtalarından, korundukları süre içinde faydalanma ve zararlı olanları ile mücadele ve men edilen avlanma usulleri ile geçici olarak avlanma esasları Bakanlıkça tespit edilir.

Koruma altında olmayan yaban hayvanlarının tarım alanları ile besi ve yaban hayvanlarına zarar verecek sayıda çoğalmaları veya bulaşıcı hastalık taşıdıklarının tespiti durumunda, söz konusu alanlarda konu mahalli tarım ve köyişleri ile orman teşkilâtı görevlilerince incelenerek hazırlanacak ortak rapor doğrultusunda belli sayıda yaban hayvanının belirlenecek esas ve usullerle avlattırılmasına Genel Müdürlükçe izin verilebilir.

Taraf olunan uluslararası sözleşmeler gereğince el konulan veya doğal afetler, çevre sorunları, yaralanma ve sahipsiz kalma gibi nedenlerle bakıma veya tedaviye muhtaç olan av ve yaban hayvanlarının, tekrar doğal yaşama ortamlarına bırakılıncaya veya yabancı türlerin orijin ülkesine gönderilinceye kadar bakım, tedavi ve rehabilitasyonlarının yapılacağı kurtarma merkezleri kurulur. Bu yerlerin kurulması ve işletilmesine ilişkin esaslar Bakanlıkça hazırlanacak yönetmelikle düzenlenir.

Av ve yaban hayvanlarının beslenmesine, barınmasına, üremesine ve korunmasına imkân veren doğal yaşama ortamları zehirlenemez, sulak alanlar kirletilemez, kurutulamaz ve bunların doğal yapıları değiştirilemez.

Yaban hayatı koruma ve geliştirme sahalarında yaban hayatı tahrip edilemez, ekosistem bozulamaz, yaban hayatı koruma ve geliştirme sahaları ile üretme istasyonları dışında da olsa bu sahalara olumsuz etki yapacak tesislere izin verilemez, varsa mevcut tesislerin atıkları arıtılmadan bırakılamaz, onaylanmış plânlarda belirtilen yapı ve tesisler dışında hiçbir yapı ve tesis kurulamaz, irtifak hakkı tesis edilemez. Bu sahalarda Bakanlıkça gerektiğinde ilave yasaklamalar getirilebilir. Bakanlığın uygun görüşü alınmadan diğer kamu kurum ve kuruluşlarınca yasaklama getirilemez.

Yaban hayatı koruma ve geliştirme sahalarındaki açıklıkların ve mevcut olan ağaçların, bitki örtüsünün yanması, her ne sebeple olursa olsun kesilmesi, sökülmesi, boğulması, budanması sonucunda oluşacak açıklıklar ve arazinin düzeltilmesi suretiyle elde edilecek sahalar işgal edilemez, kullanılamaz, bu yerlere her türlü yapı ve tesis yapılamaz, bu yapı ve tesisler tapuya tescil edilemez. Bu gibi yapı ve tesislere hiçbir kayıt ve şart aranmadan doğrudan doğruya Bakanlıkça el konulur. Bu sahalarda yaban hayatının tahrip olmasına, ekosistemin bozulmasına neden olan olumsuz müdahalelerden dolayı Bakanlıkça yapılacak iyileştirme çalışmalarına ait giderler sebebiyet verenlerden ayrıca tazmin edilir.

Avlanmanın yasaklandığı yaban hayatı koruma ve geliştirme sahalarında av ve yaban hayvanlarının, bu sahaların dışında kalan alanlarda ise koruma altına alınmış yaban hayvanlarının tarım arazilerine veya mallara vereceği zararlar sahibinin talebi halinde bilirkişi raporu esas alınmak kaydıyla tazmin edilir. Yaban hayvanlarının verdiği zararların tazmin edilmesine ilişkin esas ve usuller Bakanlıkça çıkarılacak yönetmelikle düzenlenir.

Yaban hayatı koruma ve geliştirme sahaları ile üretme istasyonları, orman rejimine giren yerlerde Bakanlıkça, diğer yerlerde Bakanlar Kurulunca tefrik edilir. Bu sahaların ayrılması ve yönetimine ilişkin esas ve usuller  Bakanlıkça çıkarılacak yönetmelikle belirlenir.

BAŞKAN - Madde üzerinde söz isteği?.. Yok.

Maddeyle ilgili 1 önerge vardır; okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 60 sıra sayılı Kara Avcılığı Kanunu Tasarısının 4 üncü maddesinin birinci fıkrasında geçen "Koruma altına alınan yaban hayvanları avlanamaz, üreme, tüy değiştirme ve..." ibarelerinin "Koruma altına alınan yaban hayvanları avlanamaz. Yaban hayvanları üreme, tüy değiştirme ve..." olarak değiştirilmesini, ikinci fıkrasında yer alan "Koruma altında olmayan yaban hayvanlarının" ibaresinden sonra gelmek üzere "avlanmanın yasaklandığı gün ve sürelerde" ibaresinin, altıncı fıkrasının birinci cümlesinde yer alan "...geliştirme sahalarındaki" ibaresinden sonra gelmek üzere "kamuya ait" ibaresinin eklenmesini, altıncı fıkradan sonra gelmek üzere aşağıdaki fıkranın eklenmesini, yedinci fıkrasının madde metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.

 

Salih Kapusuz

Harun Tüfekçi

Fahri Keskin

 

Ankara

Konya

Eskişehir

 

Tevfik Akbulut

Mustafa Duru

Erdoğan Özegen

 

Tekirdağ

Kayseri

Niğde

 

 

Nusret Bayraktar

 

 

 

İstanbul

 

 

"Yaban hayatı koruma ve geliştirme sahalarında mülki alanı bulunan köy tüzel kişiliği ve belde belediyeleri ile koruma hizmeti için işbirliği yapılabilir. Koruma hizmetinin alınmasına ilişkin esas ve usuller Bakanlıkça belirlenir."

BAŞKAN - Komisyon önergeye katılıyor mu?

TARIM, ORMAN VE KÖYİŞLERİ KOMİSYONU BAŞKANI İLYAS ARSLAN (Yozgat) - Takdire bırakıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN - Hükümet katılıyor mu?

ÇEVRE VE ORMAN BAKANI OSMAN PEPE (Kocaeli) - Katılıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN - Önerge sahipleri önergelerini açıklayacaklar mı, yoksa gerekçesini mi okutalım?

HALUK İPEK (Ankara) - Gerekçe okunsun efendim.

BAŞKAN - Gerekçeyi okutuyorum:

Gerekçe:

Yaban hayvanlarının tümünün üreme, tüy değiştirme ve göç dönemlerinde rahatsız edilmesi, yavru ve yumurtalarının toplanması, yuvalarının dağıtılması uluslararası sözleşmeler ve Avrupa Birliği mevzuatıyla yasaklanmıştır. Önerilen değişiklikle, sadece koruma altına alınan yaban hayvanlarının değil, yaban hayvanlarının tümünün üreme, tüy değiştirme ve göç dönemlerinde rahatsız edilmesi, yavru ve yumurtalarının toplanması, yuvalarının dağıtılmasının yasak olduğu tereddüte meydan vermeyecek şekilde ifade edilmektedir.

Koruma altında olmayan yaban hayvanları Merkez Av Komisyonunca belirlenen süreler ve günlerde avlanabilmekte, bunun dışında avlanmaları söz konusu değildir. Ancak, avlanmanın yasaklandığı süre ve günlerde mücadele maksadıyla avlanmaları gerekebilmektedir. 4 üncü maddenin ikinci fıkrasında yapılan değişiklik önerisi bu hususa açıklık kazandırmaktadır.

Yaban hayatı koruma ve geliştirme sahaları içerisinde özel şahıslara ait arazilerin de olabileceği düşünülerek, altıncı fıkrada yer alan yasaklamaların kamuya ait arazilerde olduğu belirginleştirilmektedir.

Eklenen fıkrayla, yaban hayatı koruma ve geliştirme sahalarının korunmasında yerel köy tüzel kişilikleri ve belde belediyelerinin katılımları ve destekleri hedeflenmiştir.

Yedinci fıkrada yaban hayvanlarının verdiği zararların döner sermaye bütçesine önemli ölçüde yük getireceği düşünülmektedir. Ayrıca, tasarıda, kişilerin mücadele kapsamında kendilerini, tarlalarını ve sürülerini korumak maksadıyla avda kullanılan silahları ve araçları taşıma esasları Merkez Av Komisyonunca belirlendiğinden, bu kapsamda kişiler mallarını korumak için tedbir alabileceklerdir.

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, gerekçesini okuduğumuz, hükümetin katıldığı ve komisyonun takdire bıraktığı önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Önerge kabul edilmiştir.

4 üncü maddeyi kabul edilen önerge doğrultusundaki değişik şekliyle oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... 4 üncü madde kabul edilmiştir.

5 inci maddeyi okutuyorum:

İKİNCİ BÖLÜM

Av Sezonu, Avlanma Esas ve Usulleri ile Av ve Yaban hayatı Yönetimi

Av sezonu

MADDE 5. - Sürüngen, kuş ve memeli av hayvanlarının sınıf ve türlerine göre eş tutma, üreme, yavru büyütme, erginleşme gibi yaşam evrelerini dikkate alarak avlanma sürelerinin başlama ve bitiş tarihleri ve populasyon durumuna göre av miktarlarını tespit etmeye, Devlet avlakları ve genel avlaklarda bazı türlerin avını ve bazı avlaklarda avlanmayı belli bir süre yasaklamaya; il av komisyonlarının görüş ve önerileri doğrultusunda Merkez Av Komisyonu, özel avlaklar ile örnek avlaklarda ise  Bakanlık yetkilidir. Nesli tehlike altında olan, nadir, hassas ve benzeri statülerde yer alan türler ile endemik ve göçmen türlerin korunması amacıyla gerekli koruma tedbirlerini almaya, bu türler için bu Kanunda adı geçen koruma alanlarını oluşturmaya ve bu alanları ekolojik ihtiyaçlarına göre yönetmeye, doğal türlerin azalması veya nesillerinin tehlike altına girmesi durumunda yeniden yerleştirme çalışmalarının ekolojik prensiplere göre yapılmasını sağlamaya, av yasağına ilişkin esas ve usulleri tespit etmeye, avcılığın denetlenmesi ve izlenmesi çalışmalarını yapmaya ve uygulamada gerekli tedbirleri almaya Bakanlık yetkilidir.  

Merkez Av Komisyonunca tespit edilen av miktarları ve avlanma süreleri dışında avlanılamaz.

Av ve yaban hayatının korunması, geliştirilmesi ve sürdürülebilir yönetiminde; kamuoyu desteğinin sağlanması için toplumun bilgilendirilmesi, bilinçlendirilmesi ile avcıların ve toplumun eğitilmesi amacıyla; Türkiye sınırları içinde yayın yapan ulusal, bölgesel, yerel radyo ve televizyonlar; av sezonunun başlamasından onbeş gün önce ve sona ermesinden itibaren de onbeş gün süreyle eğitici, uyarıcı ve tanıtıcı yayın yapmak zorundadırlar. Bu yayın ve tanıtım faaliyetleri her kuruluşun ana haber bültenlerinden sonraki kuşakta ve ücretsiz olarak yayınlanır. Bu programların süresi yılda toplam üç saatten az olamaz. Bu hizmetlerin yürütülmesinde kurum ve kuruluşlar Bakanlık ile işbirliği yaparlar.

BAŞKAN - Madde üzerinde söz isteği?.. Yok.

Maddeyle ilgili 1 önerge var; okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 60 sıra sayılı Kara Avcılığı Kanunu Tasarının 5 inci maddesinin birinci fıkrasının birinci cümlesinde yer alan "...avlanma sürelerinin başlama ve bitiş tarihleri ve populasyon durumuna göre" ibaresinin "...avlanma sürelerinin başlama ve bitiş tarihleri ile populasyon durumuna göre avlanma günleri ve" olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

 

Salih Kapusuz

Harun Tüfekçi

Nusret Bayraktar

 

Ankara

Konya

İstanbul

 

Tevfik Ziyaeddin Akbulut

Mustafa Duru

Fahri Keskin

 

Tekirdağ

Kayseri

Eskişehir

 

BAŞKAN - Sayın Komisyon önergeye katılıyor mu?

TARIM, ORMAN VE KÖYİŞLERİ KOMİSYONU BAŞKANI İLYAS ARSLAN (Yozgat) - Takdire bırakıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN - Sayın Hükümet önergeye katılıyor mu?

ÇEVRE VE ORMAN BAKANI OSMAN PEPE (Kocaeli) - Katılıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN - Komisyonun takdire bıraktığı, Hükümetin katıldığı önerge sahipleri?...

HALUK İPEK (Ankara) - Gerekçe okunsun.

BAŞKAN - Gerekçeyi okutuyorum:

Gerekçe:

Önerilen düzenlemeyle, avlanma sürelerini belirleyen Merkez Av Komisyonunun av hayvanlarının populasyon durumuna göre avlanma günlerini de belirlemesi gerekebilecektir.

Yapılan değişiklik önerisiyle, Merkez Av Komisyonunun avlanma sürelerinin başlama ve bitiş tarihlerini belirlerken, türün populasyon durumuna göre avlanma günlerini de belirleyeceğine açıklık getirilmiştir.

BAŞKAN - Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Önerge kabul edilmiştir.

5 inci maddeyi, kabul edilen önerge doğrultusunda oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... 5 inci madde kabul edilmiştir.

6 ncı maddeyi okutuyorum:

Avlanma esas ve usulleri

MADDE 6. - Avlanma, avcılık belgesi ve avlanma izni almak ve üçüncü şahıslara karşı malî mesûliyet sigortası yaptırmak şartıyla, yasalarla izin verilen silâh, araç ve eğitilmiş hayvanlarla, avlanma plânlarına ve Merkez Av Komisyonu kararlarına göre yapılır.

Zehirle avlanmak yasaktır. Yaban hayvanları, özellikleri Merkez Av Komisyonunca belirlenecek; ses, manyetik dalga, ışık yayan  araç ve gereçler, canlı mühre, her türlü tuzak veya kapan kullanarak, yarı otomatik ve otomatik tüfeklerle,  havalı tüfek ve tabancalarla,  kara, hava araçları ve teknelerle, diğer men edilen benzeri araç, gereç, usullerle ve gümelerde avlanılamaz. Avda kullanımı men edilen ses ve manyetik dalga yayan cihazlar, tuzak ve kapanlar ile benzeri araç ve gereçlerin pazar ve ticarethanelerde bulundurulması ve satışı ile gümelerin kurulması yasaktır.

Avlanan hayvanların taşınması ve avlanma gayesi dışında mücadele kapsamında ve kişilerin kendilerini, tarlalarını ve sürülerini korumak maksadıyla avlaklarda avcılık belgesi ve avlanma izni olmadan  avlanmada kullanılan silâhları ve araçları taşıma veya köpek bulundurma ve eğitilmiş hayvanlarla avlanma esasları Merkez Av Komisyonunca tespit edilir. Bu esas ve usullere aykırı şekilde avlanılamaz. 

BAŞKAN - Madde üzerinde söz isteği?.. Yok.

Maddeyle ilgili 1 önerge var; okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 60 sıra sayılı Kara Avcılığı Kanunu Tasarısının 6 ncı maddesinin birinci fıkrasında ".....avlanma izni almak" ibaresinden sonra gelen "ve üçüncü şahıslara karşı malî mesuliyet sigortası yaptırmak" ibaresinin metinden çıkarılmasını "........eğitilmiş hayvanlarla, avlanma planlarına" ibaresinden sonra gelen "ve" kelimesinin "veya" olarak ve ikinci fıkrasının aşağıdaki şekilde değiştirilmesini, üçüncü fıkrasında geçen ".....köpek bulundurma" ibaresinden sonra gelen "ve" ibaresinin "ile" olarak değiştirilmesini ve "eğitilmiş hayvanlarla" ibaresinden sonra gelmek üzere "ve avlanma zamanı dışında" ibaresinin eklenmesini arz ve teklif ederiz.

                

Sadullah Ergin

Fuat Geçen

Harun Tüfekçi

 

 

Hatay

Hatay

Konya

 

Resul Tosun

T. Ziyaeddin Akbulut

 

 

Tokat

Tekirdağ

 

 

"Zehirle avlanmak yasaktır. Haznesi iki fişek alacak şekilde sınırlandırılmamış otomatik, yarı otomatik, pompalı ve benzeri yivsiz av tüfekleri ile havalı tüfek ve tabancalar avda kullanılamaz. Eğitilmiş hayvanlarla ve mücadele kapsamında kullanım yeri, şekli ve özellikleri Merkez Av Komisyonunca belirlenecekler dışında kara, hava araçları ve yüzer araçlarla, ses, manyetik dalga, ışık yayan araç ve gereçler, canlı mühre, tuzak, kapan ve diğer benzeri araç, gereç ve usullerle avlanılamaz. Avda kullanımı Merkez Av Komisyonu kararı ile men edilen ses ve manyetik dalga yayan cihazlar, tuzak ve kapanlar ile benzeri araç ve gereçlerin pazar ve ticarethanelerde bulundurulması ve satışı yasaktır. Özellikleri Merkez Av Komisyonunca belirlenenlerin dışında gümeler kurulamaz ve bu gümelerde avlanılamaz."

BAŞKAN - Önergeye Sayın Komisyon katılıyor mu?

TARIM, ORMAN VE KÖYİŞLERİ KOMİSYONU BAŞKANI İLYAS ARSLAN (Yozgat) - Takdire bırakıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN - Hükümetimiz katılıyor mu?

ÇEVRE VE ORMAN BAKANI OSMAN PEPE (Kocaeli) - Katılıyoruz Sayın Başkanım.

BAŞKAN - Hükümetin katıldığı ve Komisyonun takdire bıraktığı sayın önerge sahipleri, gerekçeyi mi okutalım?

HALUK İPEK (Ankara) - Gerekçesi okunsun Sayın Başkan .

Gerekçe:

Tasarının 6 ncı maddesinin birinci fıkrasında avcıların yasal avlanma esnasında üçüncü şahıslara karşı vereceği zararların tazmini için malî mesuliyet sigortası yaptırmaları zorunluluğu getirilmiştir.

Yasa tasarısının 2 nci maddesinin (22) numaralı bendinde değişiklik yapılması hususunda verilen ve kabul edilen önerge ile avlanma hakkının elde edilmesinde malî mesuliyet sigortası yaptırma koşulu kaldırılmıştır. 2 nci maddenin (22) numaralı bendinde yapılan değişikliğe paralel olarak malî mesuliyet sigortası yaptırılması avcılık için zorunlu olmaktan çıkarılarak yasal avcılığın gelişmesine katkıda bulunmak amaçlandığından, yukarıda sunulan değişiklik öngörülmüştür.

Tasarıda, yaban hayvanlarının avında kullanılabilecek silah, araç ve gereçlerin özelliklerinin Merkez Av komisyonu tarafından belirleneceği hükmü yer almıştır.

Maddenin ikinci fıkrasının yeni düzenlemesi ile yaban hayvanlarının avında kullanılabilecek silahların özellikleri, uluslararası sözleşmeler ve Avrupa Birliği Mevzuatında yer aldığı şekilde; haznesi iki fişek alacak şekilde sınırlandırma şartı yasa ile getirilmektedir. Bunun dışında avda kullanımı men edilen araç, gereç ve benzeri cihazların özellikleri, kullanım yeri ve şeklini belirleme yetkisi Merkez Av Komisyonuna bırakılmıştır.

Ayrıca avda kullanımı yasaklanan araç, gereç ve cihazların pazar ve ticarethanelerde bulundurulması ve satışına ilişkin hükümler getirilmiş, gümelerin kurulması ve buralarda avlanmanın şartları belirtilmiştir.

Üçüncü fıkraya eklenen ibare ile; bazı yaban hayvanı türlerinin özellikleri gereği tasarının 2 nci maddesinin (25) numaralı bendinde tanımı yapılan avlanma zamanı dışında da avlanması gerekebilmektedir. Bu türlerin avlanma zamanı dışında da avlanmasına Merkez Av Komisyonunca karar verilmesi amaçlanmıştır.

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, Muğla Milletvekilimiz Sayın Fahrettin Üstün ve arkadaşları tarafından, önergeler işleme konulup gerekçesi okunduğu sırada, Başkanlığımıza verilmiş bir değişiklik teklifi var; ancak, şu kısa sürede yaptığımız incelemeden anlaşıldığı üzere, burada bahsedilenler birinci önergede de var; kaldı ki, zaten işleme başlanılmıştır. Birinci önerge kabul edildiği takdirde işleme koyamayacağız; bunu Heyetinize arz ediyorum.

Gerekçesini okuttuğum önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Kabul edilen önerge doğrultusunda 6 ncı maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

7 nci maddeyi okutuyorum:

Av ve yaban hayatı yönetimi

MADDE 7. - Av ve yaban hayatı yönetimine, saha, avlak, istasyon ve tesislerin kurulmasına ait iş ve işlemler, gerektiğinde ilgili kuruluşların görüşleri alınarak Bakanlıkça yapılır veya yaptırılır.

BAŞKAN - Madde üzerinde söz isteği?.. Yok.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... 7 nci madde kabul edilmiştir.

8 inci maddeyi okutuyorum:

ÜÇÜNCÜ KISIM

Avlama Ücretleri, Katılım Payı, Ücret Alınmayacak Hâller ve Toplanan

Gelirlerin Kullanılması

BİRİNCİ BÖLÜM

Avlama Ücretleri, Katılım Payı ve Ücret Alınmayacak Hâller

Avlama ücretleri ve katılım payı

MADDE 8. - Av ve yaban hayatı yönetimi ile avlanma plânlarına göre yapılacak avlanmalar için; av hayvanlarının türlerine, ağırlıklarına ve trofelerine göre alınacak avlama ücretleri Bakanlıkça tespit edilir. Avlama ücretleri, Genel Müdürlükçe tahsil edilir ve Döner Sermaye İşletmesine yatırılır.

Ateşli, ateşsiz, yivli, yivsiz av tüfekleri ile mermi, fişek, barut, saçma, çekirdek, kapsül ve kovanların perakende satışında satış bedelinin %5'i Döner Sermaye İşletmesine katılım payı olarak satışı  takip eden ayın son gününe kadar yatırılır. Bu ödemelerle ilgili olarak düzenlenecek katılım payı cetvelleri aynı süre içinde Genel Müdürlüğe gönderilir. Katılım payları süresi içinde yatırılmadığı takdirde; yatırmayanlar hakkında 21.7.1953 tarihli ve 6183 sayılı Âmme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun hükümleri uygulanır.

Tahsil edilen avcılık belgesi ve yivsiz tüfek ruhsatnamesi harçlarının %30'u Bakanlık Döner Sermaye İşletmelerine  yatırılır.

BAŞKAN- Madde üzerinde söz isteği?.. Yok.

Maddeyle ilgili 2 önerge var; önce, geliş sırasına göre okutup, sonra, aykırılık derecesine göre işleme alacağım.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

60 sıra sayısıyla bastırıp dağıtılan Kara Avcılığı Kanunu Tasarısının 8 inci maddesinin ikinci fıkrasının birinci cümlesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini talep ederiz.

 

Salih Kapusuz

Harun Tüfekçi

Mehmet Yılmazcan

 

Ankara

Konya

Kahramanmaraş

 

Saffet Benli

M. Ergün Dağcıoğlu

 

 

Mersin

Tokat

 

 

"Ateşli, ateşsiz, yivli, yivsiz av tüfekleri ile mermi, fişek, barut, saçma, çekirdek, kapsül ve kovanların perakende  satışında satış bedelinin % 2'si, Döner Sermaye İşletmesine katılım payı olarak satışı takip eden üçüncü ayın son gününe kadar yatırılır."

BAŞKAN- Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan Kara Avcılığı Kanunu Tasarısının 8 inci maddesinin üçüncü fıkrasında "... avcılık belgesi" ibaresinden sonra gelen "ve yivsiz tüfek ruhsatnamesi" ibaresinin madde metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.

 

Salih Kapusuz

Harun Tüfekçi

Tevfik Ziyaeddin Akbulut

 

Ankara

Konya

Tekirdağ

 

Mustafa Duru

Erdoğan Özegen

Fahrî Keskin

 

Kayseri

Niğde

Eskişehir

 

Nusret Bayraktar

 

 

 

İstanbul

 

 

 

BAŞKAN- Okuttuğum önergeyi en aykırı önerge olması hasebiyle işleme alıyorum.

Komisyon katılıyor mu?

TARIM, ORMAN VE KÖYİŞLERİ KOMİSYONU BAŞKANI İLYAS ARSLAN (Yozgat)-Takdire bırakıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN- Hükümet katılıyor mu?..

ÇEVRE VE ORMAN BAKANI OSMAN PEPE (Kocaeli)- Katılıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN- Komisyonun takdire bıraktığı, Hükümetin katıldığı önergenin gerekçesini mi okutalım?

HALUK İPEK (Ankara)- Gerekçe okunsun.

BAŞKAN- Gerekçeyi okutuyorum:

Gerekçe:

8 inci maddenin üçüncü fıkrası; avcılık belgesi ve yivsiz tüfek ruhsatnamesi harçlarının % 30'unun Bakanlık Döner Sermaye İşletmesine yatırılmasını düzenlemektedir.

Yürürlükteki 2521 sayılı Yasa hükümlerine göre avcılık maksadı ile yivsiz av tüfeği taşımak ve bulundurmak isteyenlere verilen ve av tezkeresi olarak bilinen kara avcılığı ruhsat tezkerelerinden 492 sayılı Harçlar Kanununun 8 sayılı tarifenin IV. meslek erbabına verilecek tezkere, vesika ve ruhsatnamelerden alınacak harçlar bölümünün 15 inci bendine göre harç alınmakta, avcılık maksadı dışında yivsiz av tüfeği taşımak ve bulundurmak isteyenlere verilen yivsiz tüfek sahiplilik belgelerinden ise harç alınmamaktadır.

Buna karşın görüşülmekte olan tasarının 34 üncü maddesi ile hem kara avcılığı ruhsat tezkereleri yerine getirilen avcılık belgelerinden, hem de yivsiz tüfek sahiplilik belgesi yerine getirilen yivsiz tüfek ruhsatnamelerinden harç alınması öngörülmektedir. Bu durum, avcıya ek bir yükümlülük getirecek ve belgesiz avlanmayı teşvik edebilecektir.

Değişiklik önergesiyle, yasadışı belgesiz avlanmayı önlemek için, eskiden olduğu gibi, sadece kara avcılığı ruhsat tezkereleri yerine, tasarıyla getirilen yeni tanımıyla avcılık belgelerinden harç alınması amaçlanmaktadır.

Bu nedenle, tasarının 8 inci maddesinde önerilen bu değişiklik, esas itibariyle, tasarının 34 üncü maddesinin üçüncü fıkrasının (B) bendiyle getirilen yivsiz tüfek ruhsatnamelerinden harç alınması hükmünü de etkilemektedir.

Bu önergemiz kabul edildiği takdirde, yivsiz tüfek ruhsatnamelerinden harç alınmaması amacıyla 34 üncü maddenin de değişmesi gerekecektir.

BAŞKAN - Gerekçesini okuttuğum önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Önerge kabul edilmiştir.

Diğer önergeyi okutup, işleme alacağım.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

60 sıra sayısıyla bastırılıp dağıtılan Kara Avcılığı Kanunu Tasarısının 8 inci maddesinin ikinci fıkrasının birinci cümlesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini talep ederiz.

Salih Kapusuz

(Ankara) ve arkadaşları

"Ateşli, ateşsiz, yivli, yivsiz av tüfekleri ile mermi, fişek, barut, saçma, çekirdek, kapsül ve kovanların perakende satışında satış bedelinin % 2'si Döner Sermaye İşletmesine katılım payı olarak satışı takip eden üçüncü ayın son gününe kadar yatırılır."

BAŞKAN - Okuttuğum önergeye Komisyon katılıyor mu?

TARIM, ORMAN VE KÖYİŞLERİ KOMİSYONU BAŞKANI İLYAS ARSLAN (Yozgat) - Takdire bırakıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN - Hükümet önergeye katılıyor mu?

ÇEVRE VE ORMAN BAKANI OSMAN PEPE (Kocaeli) - Katılıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN - Önerge sahipleri, gerekçe mi okunsun?..

HALUK İPEK (Ankara) - Gerekçe okunsun Sayın Başkan.

BAŞKAN - Gerekçeyi okutuyorum:

Gerekçe:

Önceki yasa metninde böyle bir katılım payı oranı olmadığı gibi, başlangıç olarak % 2 olmasının zaten zor durumda olan silah sanayicisinin sıkıntısını bir nebze olsun gidermiş olacağı düşüncesiyle değişiklik yapılmıştır.

BAŞKAN - Gerekçesini okuttuğum önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Sayın milletvekilleri, 8 inci maddeyi, kabul edilen iki önerge doğrultusunda oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... 8 inci madde kabul edilmiştir.

9 uncu maddeyi okutuyorum:

Ücret alınmayacak haller

MADDE 9. - Bilimsel yönden tabiata ve türlerine zararlı olan hayvanların bu Kanun gereğince görevliler veya avcılar tarafından avlanmasında ücret alınmamasına ilişkin usul ve esaslar Bakanlık tarafından tespit edilir.

Yabancı devletlerin diplomatik pasaport taşıyan temsilcileri ile Devlet misafirlerinden, ikili veya çok taraflı sözleşmelere ve mütekabiliyet esasına bağlı olarak avlanma izin ücreti veya avlama ücreti alınmayabilir.

BAŞKAN - Madde üzerinde söz isteği?.. Yok.

9 uncu maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.

10 uncu maddeyi okutuyorum:

İKİNCİ BÖLÜM

Toplanan Gelirlerin Kullanılması

Gelirlerin kullanılması

MADDE 10. - Bakanlık, av ve yaban hayvanlarının korunması, geliştirilmesi ve av ve yaban hayatı yönetimi, avlakların kurulması, bakımı, işletilmesi ve avlanmaların kontrol altına alınması, üretme istasyonları, koruma ve geliştirme sahaları  kurulması, yaban hayvanlarının hastalıkları ile mücadele edilmesi, yaban hayvanlarının verdiği zararların tazmini, avcıların eğitilmesi, avcılığın ve av turizminin geliştirilmesi için Döner Sermaye İşletmesinde bu Kanun uyarınca toplanan gelirin tamamını kullanır.

BAŞKAN - Madde üzerinde söz isteği?.. Yok.

1 adet önerge var; okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 60 sıra sayılı Kara Avcılığı Kanunu Tasarısının 10 uncu maddesinde geçen "...yaban hayvanlarının hastalıkları ile mücadele edilmesi" ibaresinden sonra gelen "yaban hayvanlarının verdiği zararların tazmini," ibaresinin madde metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.

 

Salih Kapusuz

Harun Tüfekçi

Nusret Bayraktar

 

Ankara

Konya

İstanbul

 

Erdoğan Özegen

Fahri Keskin

Tevfik Ziyaeddin Akbulut

 

Niğde

Eskişehir

Tekirdağ

 

Mustafa Duru

 

 

 

Kayseri

 

 

 

BAŞKAN - Sayın Komisyon?..

TARIM, ORMAN VE KÖYİŞLERİ KOMİSYONU BAŞKANI İLYAS ARSLAN (Yozgat) - Takdire bırakıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN - Sayın Hükümet?

ÇEVRE VE ORMAN BAKANI OSMAN PEPE (Kocaeli) - Katılıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN - Önerge sahipleri?..

HALUK İPEK (Ankara) - Gerekçe okunsun Sayın Başkan.

BAŞKAN - Gerekçeyi okutuyorum:

Gerekçe:

Avlanmanın yasaklandığı yaban hayatı koruma ve geliştirme sahalarında av ve yaban hayvanlarının, bu sahaların dışında kalan alanlarda ise koruma altına alınmış yaban hayvanlarının tarım arazilerine ve mallara vereceği zararın tazminini öngören tasarının 4 üncü maddesinin  yedinci fıkrası verilen önergenin kabulüyle madde metninden çıkartılmıştır.

Bu nedenle "Gelirlerin kullanılması" başlıklı 10 uncu maddeden de "yaban hayvanlarının verdiği zararların tazmini" ibaresinin madde metninden çıkartılması gerekmektedir.

BAŞKAN - Gerekçesini okuttuğum önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Önerge kabul edilmiştir.

10 uncu maddeyi kabul edilen önerge doğrultusunda oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... 10 uncu madde kabul edilmiştir.

11 inci maddeyi okutuyorum:

DÖRDÜNCÜ KISIM

Avlaklar, Avcılık Belgesi ve Avlanma İzni

BİRİNCİ BÖLÜM

Avlaklar

Avlakların kuruluşu, yönetimi ve denetimi

MADDE 11. - Özel avlaklar Bakanlıktan izin alınarak kurulur, sahipleri veya kiracıları tarafından yönetilir, işletilir veya işlettirilir. Diğer avlaklar ise Genel Müdürlükçe yönetilir, işletilir veya işlettirilir. Genel Müdürlükçe yönetilen, işletilen veya işlettirilen avlakların plânlanması, kuruluşu, sınıflandırılması, alanlarının belirlenmesi, işaretlenmesi, yönetimi, işletilmesi, işlettirilmesi ve denetimine ilişkin esas ve usuller Bakanlıkça düzenlenir.

Özel avlaklar dışındaki avlakların işletilmesi amacıyla köy tüzel kişilikleri ile koruma, üretim, bakım ve avcılığın düzenlenmesi karşılığı işbirliği yapılabilir. İşbirliği yapılan avlaklardan sağlanan gelirin, avlağın sınırları içerisinde bulunan köy tüzel kişiliklerine verilecek miktarı, sahaların özelliğine göre Bakanlıkça belirlenir.

Avlanma plânları yapılmış örnek avlakların, plânda belirtilen esaslara göre işlettirilmesi Bakanlıkça gerçek veya tüzel kişilere verilebilir. İşletmeci avlak işletmesinde istihdam edeceği iş gücünü öncelikle mahalli köylerden sağlar. Bu hususlarla ilgili esaslar Bakanlıkça belirlenir.

Bütün avlaklar Bakanlıkça denetlenir.

BAŞKAN - Madde üzerinde söz isteği?.. Yok.

1 önerge var; okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 60 sıra sayılı Kara Avcılığı Kanunu Tasarısının 11 inci maddesinin ikinci fıkrasının aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

                 

Salih Kapusuz

Harun Tüfekçi

Fahri Keskin

 

 

Ankara

Konya

Eskişehir

 

Erdoğan Özegen

Nusret Bayraktar

Mustafa Duru

 

Niğde

İstanbul

Kayseri

 

Tevfik Ziyaeddin Akbulut

 

 

 

Tekirdağ

 

 

 

 "Özel avlaklar dışındaki avlakların işletilmesi amacıyla bu avlaklarda sahası bulunan köy tüzel kişilikleri ve belde belediyeleri ile koruma, üretim, bakım ve avcılığın düzenlenmesi karşılığı işbirliği yapılabilir. İşbirliği yapılan avlaklardan sağlanan gelirden, köy tüzel kişiliklerine ve belde belediyelerine verilecek miktar, sahaların özelliğine göre Bakanlıkça belirlenir."

BAŞKAN - Sayın Komisyon?..

TARIM, ORMAN VE KÖYİŞLERİ KOMİSYONU BAŞKANI İLYAS ARSLAN (Yozgat) - Takdire bırakıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN - Sayın Hükümet?..

ÇEVRE VE ORMAN BAKANI OSMAN PEPE (Kocaeli) - Katılıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN - Önerge sahipleri, gerekçeyi mi okutayım?

HALUK İPEK (Ankara) - Gerekçe okunsun.

BAŞKAN - Gerekçeyi okutuyorum:

Gerekçe:

Tasarının 11 inci maddesinin ikinci fıkrasıyla, özel avlakların dışında kalan avlakların işletilmesi amacıyla, köy tüzel kişilikleriyle koruma, üretim, bakım ve avcılığın düzenlenmesi karşılığı işbirliği yapılabileceği hükmü getirilmiştir.

Ancak, bu avlaklar içerisinde sınırları bulunan, geçmişte köy statüsünde iken, bugün ise belde statüsüne geçmiş köyler olabileceği gibi, yasa tasarısının bu maddesi gereğince, bugün köy statüsünde iken, işbirliği yapılıp, gelecekte belde statüsüne geçecek köyler de olabilecektir.

11 nci maddenin ikinci fıkrasının yeni düzenlemesiyle avlaklarda koruma, üretim, bakım ve avcılığın düzenlenmesinde yapılacak işbirliğinde köy tüzel kişiliklerinin belde statüsüne geçtiklerinde de işbirliğinin sürmesi veya halihazırda belde statüsüne geçmiş olan köylerin de bu işbirliğinden yararlanmaları ve sorumluluk üstlenmeleri, av ve yaban hayatının korunması ve kırsal kesimin kalkındırılması açısından önemli görüldüğünden, bu düzenlemenin yapılması önerilmektedir.

BAŞKAN - Gerekçesini dinlediğiniz önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Önerge kabul edilmiştir.

Kabul edilen önerge doğrultusunda, 11 inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... 11 inci madde kabul edilmiştir.

12 nci maddeyi okutuyorum:

İzne tâbi, yasak ve serbest av sahaları

MADDE 12. - Özel avlaklarda avlanmak avlak sahibinin, Devlet avlakları, genel avlaklar ve örnek avlaklarda avlanmak Bakanlığın iznine bağlıdır. Sahipli arazilerde avlanmayla ilgili esaslar Bakanlıkça tespit  edilir.

Özel kanunlarla veya Merkez Av Komisyonunca avlanmanın yasak edildiği yerlerde  ve 2 nci maddenin 11, 12 ve 13 üncü bentlerinde tanımlanan saha ve istasyonlarda avlanılamaz. Buralarda, ancak av ve yaban hayvanlarının çoğaldığı ve  zararlı olduğu hâllerde avlanmaya Bakanlıkça izin verilebilir. 2 nci maddenin 12 nci bendinde tanımlanan sahalarda ise özel avlanma plânlarına göre Bakanlıkça verilecek izinle  avlanılabilir. 

Av yılı içinde bazı av hayvanı türlerinin nesillerini devam ettiremeyecek sayıya düşmesinin söz konusu olduğu hâllerde, avlanmanın açık olduğu avlaklarda avlanmayı belli bir süre yasaklamaya ve gerektiğinde yeniden açmaya Bakanlık yetkilidir. Bu hususlarla  ilgili esaslar Bakanlıkça belirlenir.

BAŞKAN - Madde üzerinde söz isteği?.. Yok.

12 nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... 12 nci madde kabul edilmiştir.

13 üncü maddeyi okutuyorum:

İKİNCİ BÖLÜM

Avcılık Belgesi ve Avlanma İzni

Avcılık belgesi

MADDE 13. - Avcılık belgesi, Türk vatandaşlarına bir defaya mahsus olmak üzere verilir ve her yıl vize edilir. Avcılık belgelerinin vize edilmesine ilişkin iş ve işlemler Bakanlıkça belirlenir.

10.7.1953 tarihli ve 6136 sayılı Ateşli Silâhlar ve Bıçaklar ile Diğer Aletler Hakkında Kanunun 7 nci maddesine göre alınan yivli av tüfekleri sahiplerinden avlanmak isteyenler ayrıca bu Kanun gereğince alınması gerekli avcılık belgesini almak zorundadırlar.

Avcılık belgesi alacak olanlar, eğitime ve yeterlik sınavına tâbi tutulur. 

Türkiye'de ikamet eden yabancı uyruklulara avlanabilmeleri için yabancı avcılık belgesi verilmesinde mütekabiliyet esası aranır. Avcı turistlere ise geçici avcılık belgesi verilir. Eğitim, yeterlilik sınavı ve avcılık belgelerinin verilişine dair esas ve usuller Bakanlıkça çıkarılacak yönetmelikle belirlenir.

Avcılık belgelerine ait iş ve işlemler Bakanlıkça yürütülür ve bu belgeler olmadan avlanılamaz.

BAŞKAN - Madde üzerinde söz isteği?.. Yok.

1 adet önerge var; okutuyorum:

TBMM Başkanlığına

Görüşülmekte olan Kara Avcılığı Yasa Tasarısının 13 üncü maddesinin son fıkrasının sonuna "kendi köy ve ilçe sınırlarında oturan veya nüfusu o köy ve ilçeye kayıtlı ise avcılık belgesi aranmaz" ibaresinin eklenmesini arz ve teklif ederiz.

 

R. Kerim Özkan

Fahrettin Üstün

Mehmet Işık

 

Burdur

Muğla

Giresun

 

Mustafa Özyurt

Halil Akyüz

 

 

Bursa

İstanbul

 

 

BAŞKAN - Sayın Komisyon?..

TARIM, ORMAN VE KÖYİŞLERİ KOMİSYONU BAŞKANI İLYAS ARSLAN (Yozgat) - Takdire bırakıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN - Hükümet?..

ÇEVRE VE ORMAN BAKANI OSMAN PEPE (Kocaeli) - Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN - Komisyonun takdire bıraktığı, Hükümetin katılmadığı önergenin sahipleri?..

FAHRETTİN ÜSTÜN (Muğla) - Gerekçe okunsun.

BAŞKAN - Gerekçeyi okutuyorum:

Gerekçe:

Aynı köyde veya ilçede ikamet eden yurttaşlarımızın kendi bağ, bahçe ve tarlasına giderken yanında silah bulunması genel teamüldür. Vatandaşı bürokratik işlemlerle uğraşmaktan kurtarmaktır.

BAŞKAN - Gerekçesini okuttuğum, Komisyonun takdire bıraktığı, Hükümetin katılmadığı önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.

13 üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Madde çoğunlukla kabul edilmiştir.

14 üncü maddeyi okutuyorum:

Avlanma izni

MADDE 14. - Avcılık belgesi sahibi avcılar, avlanmak istedikleri av yılına ait avlanma izin ücretini Döner Sermaye İşletmesine yatırmak suretiyle avlanma izni almak zorundadırlar. Avlanma izin ücreti Bakanlıkça, hayvan gruplarına, avlanmanın il, bölge veya ülke genelinde yapılmasına göre farklı olarak tespit  edilebilir. Avlanma izni bir av yılı içindir.

Bu Kanun kapsamında belirlenen esas ve usullerle yapılan avlanma nedeniyle; bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına yahut canlı ve cansız malının zarara uğramasına sebep olunması halinde doğacak sorumlulukların karşılanmasını  temin için malî mesûliyet sigortası yaptırılması zorunludur. Malî mesuliyet sigortası sözleşmesinin yapıldığını gösterir belge ibraz etmeyenlere avlanma izni verilmez.

Avlaklarda, avcılık belgesi ve avlanma izni olmadan avlanılamaz. 

Özel avlaklarda üretilip salınan türlerin avlanması için gerekli izin, avlak sahibi veya işletenlerce ücreti karşılığı verilir. Bu ücretin %10'u Döner Sermaye  İşletmesine yatırılır, aksi taktirde özel avlak kuruluş izni iptal edilir.

Avlanma izin ücretlerinin tahsili ve Döner Sermaye İşletmesine yatırılması ile ilgili esaslar Bakanlıkça tespit edilir.

BAŞKAN- Madde üzerinde söz isteği?.. Yok.

1 önerge var, okutuyorum.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 60 sıra sayılı Kara Avcılığı Kanunu Tasarısının 14 üncü maddesinin ikinci fıkrasının madde metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.

 

Salih Kapusuz

Harun Tüfekçi

Nusret Bayraktar

 

Ankara

Konya

İstanbul

 

Mustafa Duru

Tevfik Ziyaeddin Akbulut

Fahri Keskin

 

Kayseri

Tekirdağ

Eskişehir

 

BAŞKAN- Efendim, önergeye Komisyon katılıyor mu?

TARIM, ORMAN VE KÖYİŞLERİ KOMİSYONU BAŞKANI İLYAS ARSLAN (Yozgat)- Takdire bırakıyoruz.

BAŞKAN- Hükümet katılıyor mu efendim?

ÇEVRE VE ORMAN BAKANI OSMAN PEPE (Kocaeli)- Katılıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN- Komisyonun takdire bıraktığı, Hükümetin katıldığı önergenin sahipleri; gerekçeyi okuyalım mı efendim?

SALİH KAPUSUZ (Ankara)- Gerekçeyi okutalım.

BAŞKAN- Gerekçeyi okutuyorum:

Gerekçe:

Yasa tasarısıyla, avcıların yasal avlanma esnasında üçüncü şahıslara karşı vereceği zararların tazmini için getirilen malî mesuliyet sigortası yaptırma zorunluluğu, daha önce görüşülen 2 nci maddesinin (22) numaralı bendinde ve 6 ncı maddenin birinci fıkrasında değişiklik yapılması hususunda verilen önergelerin kabul edilmesi nedeniyle kaldırılmış bulunmaktadır.

Bu nedenle, zorunlu malî mesuliyet sigortası yaptırmayanlara avlanma izni verilmeyeceğini düzenleyen 14 üncü maddenin ikinci fıkrasının madde metninden çıkarılması gerekmektedir.

BAŞKAN- Gerekçesini okuttuğum önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Önerge kabul edilmiştir.

14 üncü maddeyi, kabul edilen önerge doğrultusunda oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... 14 üncü madde kabul edilmiştir.

15 inci maddeyi okutuyorum:

BEŞİNCİ KISIM

Av Turizmi, Ticareti ve Özel Üretim

BİRİNCİ BÖLÜM

Av Turizmi

Yabancıların avlandırılması

MADDE 15. - Türkiye'de  av turları, fotoğraf ve film çekimleri ile av ve yaban hayvanları gözlem turları yaptıracak seyahat acenteleri, Bakanlıktan av turizmi izin belgesini almaya; seyahat acenteleri vasıtasıyla veya münferiden sadece özel avlaklar ile gerçek ve tüzel kişiler tarafından işletilen avlaklarda  avlanmak üzere yurdumuza gelen avcı turistler ise 13 üncü maddede belirtilen geçici avcılık belgesini almaya ve avlayacakları av hayvanlarını bu belgeye  kaydettirmeye mecburdurlar. Av turizmi izin belgesinin verilişine dair esas ve usuller Bakanlıkça çıkarılacak yönetmelikte belirlenir.

Av turizmine ilişkin esas ve usuller ile avcı turistlerin avlayabilecekleri av hayvanlarının tür, cinsiyet ve miktarları, bunlardan alınacak avlanma ücretleri ve diğer ücretler Bakanlıkça tespit edilir.

18.12.1981 tarihli ve 2565 sayılı Askeri Yasak Bölgeler ve Güvenlik Bölgeleri Kanunu ile 15.7.1950 tarihli ve 5683 sayılı Yabancıların Türkiyede İkamet ve Seyahatleri Hakkında Kanun hükümleri saklıdır.

BAŞKAN- 15 inci madde üzerinde söz isteği?.. Yok.

15 inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.

16 ncı maddeyi okutuyorum:

Yabancıların getirebilecekleri av teçhizatı

MADDE 16. - Avcı turistler, beraberlerinde ok-yay ile yivli ve yivsiz av tüfeklerini ve bunlara ait mermileri getirebilirler. 6136 sayılı  Kanun ile 11.9.1981 tarihli ve 2521 sayılı Avda ve Sporda Kullanılan Tüfekler, Nişan Tabancaları ve Av Bıçaklarının Yapımı, Alımı, Satımı ve Bulundurulmasına Dair Kanun hükümleri saklıdır.

BAŞKAN - Madde üzerinde söz isteği?.. Yok.

Önerge yok.

16 ncı maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

17 nci maddeyi okutuyorum:

Yabancıların götürebilecekleri av hayvanları

MADDE 17. - Avcı turistler, avladıkları ve onaylanmış geçici avcılık belgelerine kayıtlı av hayvanlarının etlerini ve hatıra değeri taşıyan parçalarını, Türkiye'nin taraf olduğu uluslararası sözleşmelerdeki taahhütlerini dikkate almak kaydıyla başka bir izne bağlı olmadan yurt dışına beraberlerinde çıkarabilirler, adreslerine gönderebilirler veya göndertebilirler.

BAŞKAN - Madde üzerinde söz isteği?.. Yok.

Önerge yok.

17 nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

18 inci maddeyi okutuyorum:

İKİNCİ BÖLÜM

Av ve Yaban Hayvanlarının Ticareti ve

Üretim Esasları

Ticaret esasları

MADDE 18. - Taraf olunan uluslararası sözleşmelerle ticareti yasaklanan yerli ve yabancı  yaban hayvanları ve bu Kanunun 6 ncı maddesi çerçevesinde belirlenen avlanma esas ve usullerine aykırı olarak avlanan yaban hayvanları  canlı veya cansız olarak veya bunların et, yumurta, deri, post, boynuz ve benzeri parçaları ile bunların türevleri satılamaz, satın alınamaz, nakledilemez ve bunların ithalatı ve ihracatı yapılamaz. 

Taraf olunan uluslararası sözleşmelerle ticaretine düzenleme getirilen türler ile bu Kanun kapsamında yasal olarak avlanan av hayvanları ve bunlardan elde edilen parçalarının ticaretini denetlemeye ve kısmen veya tamamen yasaklamaya, bunların ticaretinden Döner Sermaye İşletmesine gelir alınması ile ilgili usul ve esasları düzenlemeye Bakanlık yetkilidir.

Yurt içinde sergilenmek üzere veya gösteri amaçlı olarak uluslararası sözleşmeler çerçevesinde ithalatına Bakanlıkça izin verilen  yaban hayvanları satılamaz. Bu hususlar  Bakanlıkça denetlenir.

BAŞKAN - Madde üzerinde söz isteği?.. Yok.

Önerge yok.

18 inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

19 uncu maddeyi okutuyorum:

Üretim esasları

MADDE 19. - Kamu kurum ve kuruluşları ile gerçek ve tüzel kişiler, av ve yaban hayvanlarından Türkiye'de doğal olarak yetişen türleri  Bakanlıktan izin almak şartıyla üretebilirler. Bunların  doğaya salınabilmesi için Bakanlıktan ayrıca izin almak zorunludur. Yabancı türlerden Türkiye'nin uluslararası yükümlülükleri  çerçevesinde ve doğal türlerimize zarar vermeyecek olanlarının ithalatına ve üretimine, ilgili kurum ve kuruluşların görüşleri alınarak Bakanlıkça izin verilebilir.

BAŞKAN - Madde üzerinde söz isteği yok?.. Yok.

Önerge yok.

19 uncu maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.

Birleşime oturuma 10 dakika ara veriyorum.

 

Kapanma Saati:19.03
ÜÇÜNCÜ OTURUM

Açılma Saati: 19.15

BAŞKAN: Başkanvekili İsmail ALPTEKİN

KÂTİP ÜYELER: Mevlüt AKGÜN (Karaman), Ahmet KÜÇÜK (Çanakkale)

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, 100 üncü Birleşimin Üçüncü Oturumunu açıyorum.

60 sıra sayılı kanun tasarısının görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.

VII.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN

GELEN DİĞER İŞLER (Devam)

4.- Kara Avcılığı Kanunu Tasarısı ve Çevre ile Tarım, Orman ve Köyişleri Komisyonları raporları (1/286) (S.Sayısı: 60) (Devam)

BAŞKAN - Komisyon?.. Burada

Hükümet?.. Burada

Tasarının 20 nci maddesini okutuyorum:

ALTINCI KISIM

Suçların Takibi ve Cezalar

BİRİNCİ BÖLÜM

Suçların Takibi

Suçların takibi

MADDE 20. - Avcılığın kontrolü, av hayvanlarının korunması, av suçlarının takibi ve bu Kanunun 19 uncu maddesi kapsamında üretim yapan yerlerin denetimi Bakanlık ve Orman Genel Müdürlüğünce yapılır. 04.7.1934 tarihli ve 2559 sayılı  Polis Vazife ve Selâhiyet Kanunu ile 10.3.1983 tarihli ve 2803 sayılı Jandarma Teşkilât, Görev ve Yetkileri Hakkında Kanun hükümleri  saklıdır.

Suçların takibi ile görevli olan av koruma memurları ve saha bekçileri bu Kanunda belirtilen yasaklara aykırı hareket edenleri avlanmadan men etmeye, haklarında suç zaptı düzenlemeye ve silâh, alet ve ekipmanlar ile canlı, cansız av hayvanlarını, av hayvanlarının bizatihi avında kullanılan suç vasıtalarını  kime ait olursa olsun zapt etmeye ve bu amaçla yakalamaya görevli ve yetkilidir. Av suçu işleyenler, olay yerinde gerekli tutanaklar düzenlendikten sonra derhal serbest bırakılır. Hüviyeti tespit edilemeyen suçlular vakit geçirilmeksizin hüviyeti tespit edilebilecek en yakın köyün muhtar veya ihtiyar heyetine ve bunlarla da tespiti mümkün olmazsa en yakın zabıta merkezine götürülürler. Görevli memurların bulunmadığı yerlerde, kır ve köy bekçileri ile köy muhtarları da aynı yetkiyi haizdir. Yukarıda sayılan görevlilerce düzenlenen tutanaklar aksi sabit oluncaya kadar muteberdir.

Zapt edilen suç aleti silâhlar en yakın orman idaresine teslim edilir. Bu silâhlar soruşturma evrakı  ile birlikte  mahalli Cumhuriyet savcılığına intikal ettirilir. Zapt edilen diğer canlı, cansız av hayvanları ile bizatihi av suçunda kullanılan vasıtalar, suç aleti ve ekipmanları, vazifeli memurlarca muhafaza edilmek üzere orman idaresine, orman idaresi olmayan yerlerde suç mahalline en yakın belediye, köy muhtarı, köy ihtiyar heyeti  üyelerinden birine yed'i emin senedi karşılığında teslim olunur. Belediye veya köy yetkililerine teslim olunan canlı, cansız av hayvanları, suç aletleri ve ekipmanları ile bizatihi av suçunda kullanılan vasıtalar en kısa zamanda orman idaresine idarece nakledilir. Bunlardan cansız av hayvanları Cumhuriyet savcılığına bildirilerek herhangi bir mahkeme kararına gerek kalmaksızın Bakanlıkça veya Orman Genel Müdürlüğünce bekletilmeksizin satılır. Satışa ilişkin esas ve usuller Bakanlıkça tespit edilir. Canlı av hayvanları hemen, yaralı olanları ise tedavi edildikten sonra doğaya salınır veya Türkiye'nin uluslararası sözleşmelerdeki taahhütleri de dikkate alınarak Bakanlıkça gerekli işlem yapılır. Av hayvanlarının avında kullanılan ve zaptedilen diğer suç aleti, ekipmanları ve vasıtalar hakkında 31.8.1956 tarihli 6831 sayılı ve Orman Kanununun 84 üncü maddesi hükümlerine göre işlem yapılır. Satış bedellerinin tamamı, yapılan her türlü masraflar düşüldükten sonra emanet olarak Döner Sermaye İşletmesine yatırılır. Durum ilgili mahkemeye bildirilir.

Av koruma ve kontrollerinde Bakanlık görevlilerine veya güvenlik güçlerine gönüllü destek sağlamak üzere Bakanlıkça belirlenecek kişilere fahri av müfettişliği görev ve unvanı verilebilir. Fahri av müfettişleri; bu Kanuna göre suç sayılan fiilleri işleyenler hakkında işlem yapılması amacıyla Genel Müdürlükçe kendilerine verilen tutanağı düzenleyerek en geç bir hafta içinde en yakın orman idaresi birimine teslim etmek mecburiyetindedir. Fahri av müfettişlerinin seçimi, eğitimi, görev ve yetkileri ile çalışma esas ve usulleri Bakanlıkça çıkarılacak yönetmelikle belirlenir. 

Avcılar talep halinde av koruma memurlarına, saha bekçilerine, polis ve jandarma ile köy ve kır bekçilerine, köy muhtarı ve ihtiyar heyeti üyelerine avlanma belge ve izinleri ile avladıkları hayvanları ibraz etmek zorundadırlar. Suçların ihbarında ve talep halinde takibinde köy ve kır bekçileri, köy muhtarı ve ihtiyar heyeti üyeleri  av koruma memurlarına ve saha bekçilerine yardıma mecburdurlar.

Av koruma memurları ve saha bekçilerinden; Bakanlıkça lüzum görülecek olanlara, Bakanlar Kurulunca belirlenen silâhlar demirbaş olarak verilir. Av koruma memurları ve saha bekçileri bu Kanunla kendilerine verilen görevlerini ifa sırasında silâhlarını 6831 sayılı Kanunun 78 inci maddesinde belirtilen hâllerde kullanabilirler.

Av koruma memurları görevlerini yaparken ilgili bakanlıkların görüşü alınarak, rengi ve biçimi Bakanlıkça tespit edilen resmî kıyafet giymek mecburiyetindedirler. Resmî kıyafetler, silâh, telsiz ve diğer teçhizat ile araç ve gereçler  Bakanlıkça verilir.

BAŞKAN - Madde üzerinde söz isteği?..Yok.

Önerge yok.

20 nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

21 inci maddeyi okutuyorum

İKİNCİ BÖLÜM

Cezalar

Yasaklara uymama

MADDE 21. - 4 üncü maddenin birinci, ikinci ve altıncı fıkralarına aykırı hareket edenlere,  5 inci maddenin birinci ve ikinci fıkraları  gereğince tespit edilen av miktarı ve avlanma süreleri dışında avlananlara, 12 nci maddenin üçüncü fıkrası gereğince Bakanlıkça getirilecek yasaklara uymayanlara, her bir suç için ayrı ayrı olmak üzere yüzelli milyon lira idarî para cezası verilir. 

4 üncü maddenin dördüncü fıkrası gereğince av ve yaban hayvanlarının beslendikleri ve barındıkları ortamı zehirleyenlere iki yıldan az olmamak üzere hapis, üç milyar liradan az olmamak üzere ağır para cezası verilir, faillerin avcılık belgesi iptal edilir ve kendilerine bir daha belge verilmez.

4 üncü maddenin beşinci fıkrası gereğince yaban hayatı koruma ve geliştirme sahaları ile üretme istasyonları ve benzeri sahalarda, bina ve tesislerin atıklarının arıtılmadan doğal ortama bırakılması nedeni ile yaban hayatının veya ekosistemin olumsuz yönde etkilenmesine sebebiyet verenlere ve tahrip edenlere 9.8.1983 tarihli ve 2872 sayılı Çevre Kanunu   hükümleri uygulanır.

Devletin hüküm ve tasarrufu altında olan yerlerdeki yaban hayatı koruma ve geliştirme sahalarına izinsiz olarak kurulan yapı ve tesisler, mahallî mahkemelerce müsadere edilir  

Bu Kanunda belirtilen suçların fahri av müfettişleri tarafından işlenmesi halinde verilecek cezalar iki misli uygulanır. Av suçu işleyen veya gerçeğe aykırı tutanak düzenleyen fahri av müfettişlerinin belgeleri iptal edilir ve kendilerine bir daha fahri av müfettişliği görevi verilmez.  

5 inci maddenin üçüncü fıkrasında belirtilen  hükümlere uymayan radyo ve televizyon kuruluşları hakkında 13.4.1994 tarihli ve 3984 sayılı Radyo ve Televizyonların Kuruluş ve Yayınları Hakkında Kanun hükümleri uygulanır.

BAŞKAN - Madde üzerinde söz isteği?.. Yok.

Önerge yok.

21 inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

22 nci maddeyi okutuyorum:

Özel avlakların kuruluş amacı dışında işletilmesi

MADDE 22. - 11 inci madde gereğince yapılan denetimlerde özel avlakların kuruluş amaçları dışında işletildiğinin tespiti halinde, avlak sahibine veya bu avlakları kiralamak sureti ile işletenlere, bir milyar lira idarî para cezası verilir.

BAŞKAN - Madde üzerinde söz isteği?.. Yok.

Önerge yok.

22 nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

23 üncü maddeyi okutuyorum:

İzinsiz veya yasak yerlerde avlanma

MADDE 23. - Avlaklarda izin almadan avlananlara ve Merkez Av Komisyonunca avlanmanın yasaklandığı avlaklarda avlananlara yüzelli milyon lira, özel kanunlarla avlanmanın yasaklandığı sahalar ile 2 nci maddenin 11, 12 ve 13 üncü bentlerinde tanımlanan saha ve istasyonlarda avlananlara, üçyüz milyon lira idarî para cezası verilir.

BAŞKAN - Madde üzerinde söz isteği?.. Yok.

Önerge yok.

23 üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

24 üncü maddeyi okutuyorum:

Avlanma esaslarına uymama ve belgesiz avlanma

MADDE 24. - 6 ncı maddenin ikinci ve üçüncü fıkralarında sayılan zehirle avlanma hariç diğer yasaklara ve esaslara aykırı hareket edenlere her bir suç için ayrı ayrı olmak üzere yüzelli milyon lira, idarî para cezası verilir.

Zehirle avlananlara bir yıldan üç yıla kadar hapis, bir milyar liradan az olmamak üzere ağır para cezası verilir, faillerin avcılık belgesi iptal edilir ve kendilerine bir daha belge verilmez.

Bu Kanuna göre alınması gereken avcılık belgesini almadan avlananlara üçyüz milyon lira; avlanma izni olmadan avlananlara ise yüzelli milyon lira idarî para cezası verilir.

Yabancı avcılık belgesi veya geçici avcılık belgesi almadan avlananlara bir milyar lira idarî para cezası verilir.

Üçüncü şahıslara karşı malî mesûliyet sigortası yaptırmayanlara yüz milyon lira idarî para cezası verilir.

Malî mesûliyet sigortası belgesini, avcılık belgesini ve avlanma izin belgesini yanında taşımadan avlananlara eksik her bir belge için otuz  milyon lira idarî  para cezası verilir.

BAŞKAN - Madde üzerinde söz isteği?.. Yok.

1 adet önerge var; okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 60 sıra sayılı Kara Avcılığı Kanunu Tasarısının 24 üncü maddesinin beşinci fıkrasının ve altıncı fıkrasında geçen "Malî mesuliyet sigortası belgesini" ibaresinin madde metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.

 

Salih Kapusuz

Erdoğan Özegen

Nusret Bayraktar

 

Ankara

Niğde

İstanbul

 

Tevfik Ziyaeddin Akbulut

Mustafa Duru

Fahri Keskin

 

Tekirdağ

Kayseri

Eskişehir

 

Harun Tüfekci

 

 

 

Konya

 

 

 

SALİH KAPUSUZ (Ankara) - Sayın Başkan, madde metninden beşinci fıkranın tamamen ve altıncı fıkradaki "Malî mesuliyet sigortası belgesini" ibaresinin çıkarılmasını istiyoruz.

BAŞKAN - Önergeniz bu şekilde düzeltiliyor.

Sayın Komisyon önergeye katılıyor mu?

TARIM, ORMAN VE KÖYİŞLERİ KOMİSYONU BAŞKANI İLYAS ARSLAN (Yozgat) - Takdire bırakıyoruz Başkanım.

BAŞKAN - Hükümet katılıyor mu?..

ÇEVRE VE ORMAN BAKANI OSMAN PEPE (Kocaeli) - Katılıyoruz Sayın Başkanım.

BAŞKAN - Hükümetin katıldığı, Komisyonun takdire bıraktığı önergenin gerekçesini okutuyorum:

Gerekçe:

Yasa tasarısının 2 nci maddesinin (22) numaralı bendinde ve 6 ncı maddenin birinci fıkrasında değişiklik yapılması ve 14 üncü maddenin ikinci fıkrasının madde metninden çıkarılması ile ilgili önergelerin kabul edilmesi nedeniyle, bunlara paralel olarak 24 üncü maddenin beşinci fıkrasının ve altıncı fıkrasındaki "Malî mesuliyet sigortası belgesini" ibaresinin madde metninden çıkarılması gerekmektedir.

BAŞKAN - Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

24 üncü maddeyi kabul edilen önerge doğrultusunda oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

25 inci maddeyi okutuyorum:

Yabancılarla ilgili yasaklara uymama

MADDE 25. - Av turizmi izin belgesi almadan av turu, fotoğraf ve film çekimleri ile av ve yaban hayvanları gözlem turları yaptıran veya yabancıların geçici avcılık belgesi olmadan avlanmasına aracılık eden kişi,  kuruluş ve acentelere  on milyar lira, geçici avcılık belgesinde kayıtlı türler ve yerler dışında avlanan yabancı uyruklu kişiye, beş milyar lira idarî  para cezası verilir.

BAŞKAN - Madde üzerinde söz isteği?.. Yok.

Önerge yok.

25 inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

26 ncı maddeyi okutuyorum:

Av ve yaban hayvanı  ticareti yasağına uymama

MADDE 26. - 18 inci maddenin birinci ve ikinci fıkraları ve 19 uncu madde gereğince Bakanlığın koyacağı esaslara uymayanlara, beşyüz milyon liradan ikimilyarbeşyüz milyon liraya kadar ağır para cezası verilir.

18 inci maddenin üçüncü  fıkrasında belirtilen  yasağa uymayanlara üçmilyar lira idarî  para cezası verilir.

BAŞKAN - Madde üzerinde söz isteği?.. Yok.

Önerge yok.

26 ncı maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

27 nci maddeyi okutuyorum:

Cezaların güncelleştirilmesi

MADDE 27. - Bu Kanunda yazılı para cezaları, her takvim yılı başından geçerli olmak üzere o yıl için 4.1.1961 tarihli ve 213 sayılı Vergi Usul Kanununun mükerrer 298 inci maddesi hükümleri uyarınca tespit ve ilan edilen yeniden değerleme oranında artırılarak uygulanır.

BAŞKAN - Madde üzerinde söz isteği?.. Yok.

Önerge yok.

27 nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

28 inci maddeyi okutuyorum:

Avdan men etme, müsadere ve tazminat

MADDE 28. - Bu Kanunla yasak edilen fiilleri işleyenler derhal avdan men edilir. Bunların bizatihi av suçunda kullandıkları suç vasıtaları, suç aletleri  kime ait olursa olsun idarece zapt ve yetkili sulh ceza mahkemesince müsadere edilir. Canlı ve cansız av hayvanları da müsadere olunur. 

Müsadere edilen silâhlar dışındaki suç alet ve ekipmanları ile suç vasıtaları ve cansız av hayvanları orman idaresince satılarak ücreti Döner Sermaye İşletmesine gelir kaydedilir. 20 nci madde gereğince zapt edilerek satılan ve emanete alınan bedeller ise, müsadere kararının kesinleşmesini müteakip Döner Sermaye İşletmesine gelir kaydedilir.

Bu Kanun hükümlerine aykırı olarak avlanan, öldürülen veya yaralanan hayvanlar müsadere edilmiş olsa dahi talep halinde hükmolunacak tazminat av hayvanı türlerine göre Bakanlıkça tespit edilen değerler üzerinden, zehirle avlanmalarda ise beş misli fazlasıyla hesaplanır ve tahsiline mahkemece karar verilir. Tahsil edilen para, Döner Sermaye İşletmesine gelir kaydedilir.

BAŞKAN - Madde üzerinde söz isteği?.. Yok.

Önerge yok.

28 inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.

29 uncu maddeyi okutuyorum:

Suçların tekrarı ve tekerrürü

MADDE 29. - Bu Kanunda belirtilen idarî para cezaları, suçun tekrarı halinde bir misli fazlası ile uygulanır.

21 inci maddenin birinci fıkrasında yazılı cezaya konu suçların tekrarı halinde faillerin avcılık belgeleri iptal edilir ve kendilerine bir daha avcılık belgesi verilmez. 

21 inci maddenin ikinci fıkrasında yazılı cezaya konu suçların tekerrürü halinde cezalar iki misline kadar artırılır.

22 nci maddede yazılı cezaya konu suçların tekrarı halinde avlak kuruluş izni iptal edilir.

23 üncü maddede yazılı cezalara konu suçların tekrarı halinde, faillerin avcılık belgeleri iptal edilir ve kendilerine bir daha avcılık belgesi verilmez. 

24 üncü maddenin birinci fıkrasında yazılı cezaya konu; 6 ncı maddenin ikinci fıkrasındaki suçların tekrarı halinde faillerin avcılık belgeleri iptal edilir ve kendilerine bir daha avcılık belgesi verilmez.

24 üncü maddenin birinci fıkrasında yazılı cezaya konu; 6 ncı maddenin üçüncü fıkrasındaki suçların tekrarı halinde faillerin avcılık belgesi yoksa, kendilerine iki yıl süreyle avcılık belgesi verilmez, avcılık belgesi olanlar ise iki yıl süreyle avcılıktan men edilir.

24 üncü maddenin ikinci fıkrasında yazılı cezaya konu suçun tekerrürü halinde cezalar iki misline kadar artırılır.

26 ncı maddenin birinci fıkrasında yazılı cezaya konu suçların tekerrürü halinde verilecek ceza iki misli uygulanır.

BAŞKAN - Madde üzerinde söz isteği?.. Yok.

Önerge yok.

29 uncu maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

30 uncu maddeyi okutuyorum:

İdarî para cezalarına itiraz ve cezaların tahsili

MADDE 30. - Bu Kanuna göre verilecek idarî  para cezaları 3800 sayılı Kanunun 25 inci maddesinde yer alan müdür, başmühendis, mühendis ile 31.10.1985 tarihli ve 3234 sayılı Orman Genel Müdürlüğünün Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanunda yer alan orman işletme şefi tarafından verilir.

Verilen para cezaları, 11.2.1959 tarihli ve 7201 sayılı Tebligat Kanunu hükümlerine göre sahiplerine tebliğ edilir. Bu cezalara karşı, tebellüğ tarihinden itibaren yedi gün içinde, mahalli sulh ceza mahkemelerine itiraz edilebilir. İtiraz idarece verilen cezanın yerine getirilmesini durdurmaz. Bu konuda sulh ceza mahkemelerince verilen kararlar kesindir.

Kesinleşen idarî para cezaları, 6183 sayılı Kanun hükümlerine göre yukarıda birinci fıkrada sayılan idarî para cezası vermeye yetkili makamlar tarafından tahsil edilir.

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, madde üzerinde 2 önerge vardır; birinci önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 60 sıra sayılı Kara Avcılığı Kanun Tasarısının 30 uncu maddesinin birinci fıkrasındaki "... idarî para cezaları" ibaresinden sonra gelen "3800 sayılı Kanunun 25 inci maddesinde yer alan müdür, başmühendis, mühendis" ibaresinin "4856 sayılı Kanunda yer alan İl Çevre ve Orman Müdürü veya yetki verdiği elemanlar" olarak değiştirilmesini teklif ve arz ederiz.

 

Fahri Keskin

Erdoğan Özegen

Nusret Bayraktar

 

Eskişehir

Niğde

İstanbul

 

Harun Tüfekçi

Mustafa Duru

Tevfik Ziyaeddin Akbulut

 

Konya

Kayseri

Tekirdağ

 

Salih Kapusuz

 

 

 

Ankara

 

 

 

BAŞKAN - İkinci önerge en aykırı önerge olduğundan, okutup, işleme alacağım.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 60 sıra sayılı tasarının 30 uncu maddesinin ikinci fıkrasındaki "mahallî sulh ceza mahkemeleri" ibaresinin yerine "idare mahkemesi" ibaresi şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

                

Ayhan Sefer Üstün

Salih Kapusuz

Telat Karapınar

 

 

Sakarya

Ankara

Ankara

 

Harun Tüfekçi

Metin Kaşıkoğlu

 

 

Konya

Düzce

 

 

BAŞKAN - Komisyon önergeye katılıyor mu?

TARIM, ORMAN VE KÖYİŞLERİ KOMİSYONU BAŞKANI İLYAS ARSLAN (Yozgat) - Takdire bırakıyoruz Başkanım.

BAŞKAN - Sayın Hükümet?..

ÇEVRE VE ORMAN BAKANI OSMAN PEPE (Kocaeli) - Katılıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN - Katılıyorsunuz.

Sayın önerge sahipleri, gerekçeyi mi okutalım?

SALİH KAPUSUZ (Ankara) - Gerekçe okunsun.

BAŞKAN - Gerekçeyi okutuyorum:

Gerekçe:

Anayasa Mahkemesi tarafından sulh ceza mahkemelerinin bu konudaki yetkisi iptal edildiğinden. 

BAŞKAN - Gerekçesini okuttuğum, Komisyonun takdire bıraktığı, Hükümetin katıldığı önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

İkinci önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 60 sıra sayılı Kara Avcılığı Kanunu Tasarısının 30 uncu maddesinin birinci fıkrasındaki "...idarî para cezaları" ibaresinden sonra gelen "3800 sayılı Kanunun 25 inci maddesinde yer alan müdür, başmühendis, mühendis" ibaresinin "4856 sayılı Kanunda yer alan İl Çevre ve Orman Müdürü veya yetki verdiği elemanlar" olarak değiştirilmesini teklif ve arz ederiz.

Salih Kapusuz

(Ankara) ve arkadaşları

BAŞKAN - Komisyon?..

TARIM, ORMAN VE KÖYİŞLERİ KOMİSYONU BAŞKANI İLYAS ARSLAN (Yozgat) - Takdire bırakıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN - Hükümet?..

ÇEVRE VE ORMAN BAKANI OSMAN PEPE (Kocaeli) - Katılıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN - Komisyonun takdire bıraktığı, Hükümetin katıldığı önergenin gerekçesini mi okutalım?

SALİH KAPUSUZ (Ankara) - Gerekçe okunsun efendim.

BAŞKAN - Gerekçeyi okutuyorum:

Gerekçe:

3800 sayılı Kanun 4856 sayılı Kanun ile yürürlükten kaldırılmıştır. Bu nedenle, idarî para cezalarının tahsili 4856 sayılı Kanun ile illerde kurulan İl Çevre ve Orman Müdürlükleri ile bunların yetki vereceği görevlilerce tahsil edilmesi gerekmektedir.

Yapılan düzenleme ile idarî para cezalarının İl Çevre ve Orman Müdürleri veya bunların yetki vereceği görevlilerce verilmesi öngörülmektedir.

BAŞKAN - Gerekçesini okuduğumuz önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Sayın Kapusuz, aynı maddede iki ayrı "sulh ceza mahkemesi" ibaresi olduğundan, önergeniz ikinciyi de kapsayacak şekilde değil mi?

SALİH KAPUSUZ (Ankara) - Evet efendim.

BAŞKAN - Kabul edilen önergeler doğrultusunda ve yaptığım açıklama çerçevesinde 30 uncu maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

31 inci maddeyi okutuyorum:

YEDİNCİ KISIM

Son Hükümler

Davaların görülmesi

MADDE 31. - Bu Kanunda öngörülen suçlara ilişkin davalar acele işlerden sayılır ve sulh ceza mahkemelerinde görülür.

BAŞKAN - Madde üzerinde söz isteği?.. Yok.

1 önerge var; okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 60 sıra sayılı kanun tasarısının 31 inci maddesinde geçen "sulh ceza mahkemelerinde görülür" ibaresinin "idare mahkemelerinde görülür" şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

 

Ayhan Sefer Üstün

Telat Karapınar

Cavit Torun

 

Sakarya

Ankara

Diyarbakır

 

Resul Tosun

Özkan Öksüz

 

 

Tokat

Konya

 

 

BAŞKAN - Komisyon önergeye katılıyor mu?

TARIM, ORMAN VE KÖYİŞLERİ KOMİSYONU BAŞKANI İLYAS ARSLAN (Yozgat) - Takdire bırakıyoruz efendim.

BAŞKAN - Hükümet?...

ÇEVRE VE ORMAN BAKANI OSMAN PEPE (Kocaeli) - Katılıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN - Gerekçeyi mi okutalım?

SALİH KAPUSUZ (Ankara) - Gerekçeyi okutun Sayın Başkan.

BAŞKAN - Gerekçeyi okutuyorum:

Gerekçe: Sulh ceza mahkemelerinin bu konudaki yetkisini Anayasa Mahkemesi iptal etmiştir.

BAŞKAN - Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmemiştir.

31 inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... 31 inci madde kabul edilmiştir.

32 nci maddeyi okutuyorum:

Yönetmelik

MADDE 32. - Bu Kanunun uygulaması ile ilgili esas ve usuller, ilgili kurum ve kuruluşların görüşleri de alınmak sureti ile bir yıl içinde Bakanlıkça çıkarılacak yönetmeliklerle belirlenir.

BAŞKAN - Madde üzerinde söz isteği?.. Yok.

Önerge yok.

32 nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

33 üncü maddeyi okutuyorum:

Atıf

MADDE 33. - Diğer mevzuatla 5.5.1937 tarihli ve 3167 sayılı Kara Avcılığı Kanununa yapılan atıflar bu Kanunun ilgili maddelerine yapılmış sayılır.

BAŞKAN -  Madde üzerinde söz isteyen?.. Yok.

Önerge yok.

33 üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

34 üncü maddeyi okutuyorum:

Kaldırılan ve değiştirilen hükümler

MADDE 34. - 3167 sayılı Kara Avcılığı Kanunu yürürlükten kaldırılmıştır.

2521 sayılı Kanunun; 8 inci maddesinin birinci fıkrasında yer alan; "av tezkeresi, yoksa" ibaresi ve 13 üncü maddesinde yer alan; "veya yivsiz tüfek sahipliği belgesi" ibaresi madde metinlerinden çıkarılmıştır. 8 inci maddenin birinci fıkrasında yer alan "sahipliği"   yerine "satın alma", ikinci fıkrasında yer alan  "av tezkeresi" yerine "yivsiz tüfek ruhsatnamesi ", "sahipliği" yerine "satın alma", 9 uncu maddesinin birinci fıkrasında yer alan "av tezkereleri" yerine "yivsiz tüfek ruhsatnameleri", "av tezkeresi" yerine "yivsiz tüfek ruhsatnamesi", "av tezkeresine" yerine "yivsiz tüfek ruhsatnamesine", ikinci fıkrasında yer alan; "Avcılık dışındaki amaçlarla" yerine "Yivsiz",  "sahipliği belgesi" yerine "ruhsatnamesi", "av tezkeresi" yerine "avcılık belgesi", üçüncü fıkrasında yer alan; "sahipliği" yerine "satın alma", "av tezkerelerine" yerine "yivsiz tüfek ruhsatnamelerine", 12 nci maddenin ikinci fıkrasında yer alan; "av tezkeresi"  yerine "yivsiz tüfek ruhsatnamesi", 13 üncü maddesinde yer alan; "av tezkeresi" yerine "yivsiz tüfek ruhsatnamesi" ibareleri getirilmiştir.

6831 sayılı Kanunun 77 nci maddesinin 1 inci fıkrasındaki "Orman Umum Müdürlüğünce" ibaresinden önce gelmek üzere "Orman Bakanlığınca ve" ibaresi eklenmiştir. 

16.8.1997 tarihli ve 4306 sayılı, İlköğretim ve Eğitim Kanunu, Millî Eğitim Temel Kanunu, Çıraklık ve Meslek Eğitimi Kanunu, Millî Eğitim Bakanlığının Teşkilât ve Görevleri Hakkında Kanun ile 24.03.1988 tarihli ve 3418 sayılı Kanunda Değişiklik Yapılması ve Bazı Kağıt ve İşlemlerden Eğitime Katkı Payı Alınması Hakkında Kanunun geçici 1 inci maddesinin (A) fıkrasının (4) numaralı bendinde  yer alan; " Kara avcılığı ruhsat tezkereleri" yerine "yivsiz tüfek ruhsatnameleri", (11) numaralı bendinde yer alan; "tezkere" yerine "yivsiz tüfek ruhsatnamesi", 6136 sayılı Kanunda yer alan; "yivsiz av tüfekleri" yerine "yivsiz tüfekler", 2.7.1964 tarihli ve 492 sayılı Harçlar Kanununa bağlı (8) sayılı tarifenin VI. Meslek erbabına verilecek tezkere, vesika ve ruhsatnamelerden alınacak harçlar bölümünün 15 inci bendinde yer alan; "Kara av tezkereleri:" yerine "Avcılık belgesi ve yivsiz tüfek ruhsatnameleri:" ibaresi getirilmiş, ve

15 inci bent;

"Özel Kanunu gereğince verilecek avcılık belgesi ve yivsiz tüfek ruhsatnameleri (Her yıl için)

A- Avcılık belgeleri:

a) Avcı cemiyetlerine dahil olanlardan    12.840.000 TL.

b) Avcı cemiyetine dahil olmayanlardan  16.090.000 TL.

B- Yivsiz tüfek ruhsatnameleri  16.090.000 TL." olarak yeniden düzenlenmiştir.

BAŞKAN - Madde üzerinde söz isteği?.. Yok.

3 adet önerge vardır; geliş sırasına göre okutacağım, en aykırı önergeyi işleme alacağım:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 60 sıra sayılı yasa tasarısının 34 üncü maddesinin üçüncü fıkrasındaki "Orman Bakanlığınca ve" ibaresinin "Çevre ve Orman Bakanlığınca ve" olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

 

Mehmet Mehdi Eker

İlyas Arslan

Resul Tosun

 

Diyarbakır

Yozgat

Tokat

 

Tayyar Altıkulaç

Salih Kapusuz

 

 

İstanbul

Ankara

 

 

BAŞKAN - İkinci önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 60 sıra sayılı Kara Avcılığı Kanunu Tasarısının 34 üncü maddesinin ikinci fıkrasında yer alan "12 nci maddenin ikinci fıkrasında yer alan" ibaresinin "13 üncü madde başlığında yer alan" ibaresiyle, dördüncü fıkrasının ise aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

 

Salih Kapusuz

Harun Tüfekçi

Nusret Bayraktar

 

Ankara

Konya

İstanbul

 

Fahri Keskin

Tevfik Ziyaeddin Akbulut

Mustafa Duru

 

Eskişehir

Tekirdağ

Kayseri

 

16.08.1997 tarihli ve 4306 sayılı İlköğretim ve Eğitim kanunu, Millî Eğitim Temel Kanunu, Çıraklık ve Meslek Eğitimi Kanunu, Millî Eğitim Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun ile 24.03.1988 tarihli ve 3418 sayılı Kanunda Değişiklik Yapılması ve Bazı Kâğıt ve İşlemlerden Eğitime Katkı Payı Alınması Hakkında Kanunun Geçici 1 inci maddesinin (A) fıkrasının (4) numaralı bendinde yer alan; "Kara avcılığı ruhsat tezkereleri" ibaresi "avcılık belgeleri" olarak, (11) numaralı bendinden yer alan; "tezkere" ibaresi "avcılık belgesi" olarak, 6136 sayılı Kanunda yer alan; "yivsiz av tüfekleri" ibaresi "yivsiz tüfekler" olarak, 02.07.1964 tarihli ve 492 sayılı Harçlar Kanununa bağlı (8) sayılı tarifenin VI. meslek erbabına verilecek tezkere, vesika ve ruhsatnamelerden alınacak harçlar bölümünün 15 inci bendinde yer alan; "Kara av tezkereleri:" ibaresi "Avcılık belgesi:" ve "kara avcılığı ruhsat tezkereleri" ibaresi "avcılık belgeleri" olarak değiştirilmiştir.

BAŞKAN - Üçüncü önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 60 sıra sayılı kanun tasarısının (B) bölümünün sonuna "köyde ikamet edenlerden alınmaz" şeklinde bir ilavenin yapılmasını arz ederiz.

                 

Ferit Mevlüt Aslanoğlu

Nuri Çilingir

Züheyir Amber

 

 

Malatya

Manisa

Hatay

 

Nejat Gencan

Haran Ören

 

 

Edirne

Manisa

 

 

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, madde üzerindeki 3 önergeden en aykırı olanını tekrar okutup işleme alacağım; okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 60 sıra sayılı Kara Avcılığı Kanunu Tasarısının 34 üncü maddesinin ikinci fıkrasında yer alan "12 nci maddenin ikinci fıkrasında yer alan" ibaresinin "13 üncü madde başlığında yer alan" ibaresi ile, dördüncü fıkrasının ise aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

Salih Kapusuz

(Ankara) ve arkadaşları

"16.08.1997 tarihli ve 4306 sayılı İlköğretim ve Eğitim Kanunu Millî Eğitim Temel Kanunu, Çıraklık ve Meslek Eğitimi Kanunu, Millî Eğitim Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun ile 24.03.1988 tarihli ve 3418 sayılı Kanunda Değişiklik Yapılması ve Bazı Kâğıt ve İşlemlerden Eğitime Katkı Payı Alınması Hakkında Kanunun Geçici 1 inci maddesinin (A) fıkrasının (4) numaralı bendinde yer alan; "Kara avcılığı ruhsat tezkereleri" ibaresi "avcılık belgeleri" olarak, (11) numaralı bendinde yer alan; "tezkere" ibaresi "avcılık belgesi" olarak, 6136 sayılı Kanunda yer alan; "yivsiz av tüfekleri" ibaresi "yivsiz tüfekler" olarak, 02.07.1964 tarihli ve 492 sayılı Harçlar Kanununa bağlı (8) sayılı tarifenin VI. meslek erbabına verilecek tezkere, vesika ve ruhsatnamelerden alınacak harçlar bölümünün 15 inci bendinde yer alan; "Kara av tezkereleri:" ibaresi "Avcılık belgesi:" ve "kara avcılığı ruhsat tezkereleri" ibaresi "avcılık belgeleri" olarak değiştirilmiştir.

BAŞKAN - Komisyon katılıyor mu?

TARIM, ORMAN VE KÖYİŞLERİ KOMİSYONU BAŞKANI İLYAS ARSLAN (Yozgat) - Takdire bırakıyoruz Başkanım.

BAŞKAN - Sayın Hükümet?..

ÇEVRE VE ORMAN BAKANI OSMAN PEPE (Kocaeli) - Katılıyoruz Sayın Başkanım.

BAŞKAN - Önerge sahipleri?..

SALİH KAPUSUZ (Ankara) - Gerekçe okunsun Sayın Başkan.

BAŞKAN - Gerekçeyi okutuyorum:

Gerekçe:

2521 sayılı Kanunun 12 nci maddesi bir paragraftan ibaret olup, tasarıda geçen ibare 13 üncü madde başlığında geçmektedir.

Yürürlükteki 2521 sayılı Yasa hükümlerine göre avcılık maksadı ile yivsiz av tüfeği taşımak ve bulundurmak isteyenlere verilen kara avcılığı ruhsat tezkerelerinden 492 sayılı Harçlar Kanununun 8 sayılı tarifenin IV. meslek erbabına verilecek tezkere, vesika ve ruhsatnamelerden alınacak harçlar bölümünün 15 inci bendine göre harç alınmakta, avcılık maksadı dışında yivsiz av tüfeği taşımak ve bulundurmak isteyenlere verilen yivsiz tüfek sahiplilik belgelerinden ise harç alınmamaktadır.

Buna karşın, mevcut tasarıda hem kara avcılığı ruhsat tezkereleri yerine getirilen avcılık belgelerinden hem de yivsiz tüfek sahiplilik belgesi yerine getirilen yivsiz tüfek ruhsatnamelerinden harç alınması öngörülmektedir. Bu durum, avcıya ek bir yükümlülük getirecek ve belgesiz avlanmayı teşvik edebilecektir

Yasadışı belgesiz avlanmayı önlemek için, eskiden olduğu gibi, sadece kara avcılığı ruhsat tezkereleri yerine getirilen ve bu tasarıdaki tanımı ile avcılık belgelerinden harç alınması yönünde 8 inci maddenin üçüncü fıkrasında değişiklik yapan önerge kabul edilmiştir. Bu değişikliğe paralel 34 üncü maddede de önerilen değişikliğin yapılması gerekmektedir.

BAŞKAN - Gerekçesini okuttuğum önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Önerge kabul edilmiştir.

İkinci önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 60 sıra sayılı yasa tasarısının 34 üncü maddesinin üçüncü fıkrasında "Orman Bakanlığınca ve" ibaresinin "Çevre ve Orman Bakanlığınca ve" olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

M. Mehdi Eker

    (Diyarbakır) ve arkadaşları

BAŞKAN - Sayın Komisyon önergeye katılıyor mu?

TARIM, ORMAN VE KÖYİŞLERİ KOMİSYONU BAŞKANI İLYAS ARSLAN (Yozgat) - Takdire bırakıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN - Sayın Hükümet önergeye katılıyor mu?

ÇEVRE VE ORMAN BAKANI OSMAN PEPE (Kocaeli) - Katılıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN - Gerekçeyi mi okutalım?

SALİH KAPUSUZ (Ankara) - Gerekçesi okunsun.

BAŞKAN - Gerekçeyi okutuyorum:

Gerekçe:

Bakanlıkla ilgili isim değişikliklerine paralel olarak düzenleme getirilmesi amacıyla bu değişiklik önerilmektedir.

BAŞKAN - Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Önerge kabul edilmiştir.

Üçüncü önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 60 sıra sayılı kanun tasarısının (B) bölümünün sonuna "köyde ikamet edenlerden alınmaz" şeklinde bir ilavenin yapılmasını arz ederiz.

Ferit Mevlüt Aslanoğlu

(Malatya) ve arkadaşları

BAŞKAN- Sayın Komisyon?..

TARIM, ORMAN VE KÖYİŞLERİ KOMİSYONU BAŞKANI İLYAS ARSLAN (Yozgat) - Takdire bırakıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN - Sayın Hükümet?..

ÇEVRE VE ORMAN BAKANI OSMAN PEPE (Kocaeli) - Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN - Gerekçesini mi okutalım?

FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Malatya) - Gerekçesi okunsun Sayın Başkan.

BAŞKAN - Gerekçeyi okutuyorum:

Gerekçe:

Köylerde ikamet edenler bu harçtan muaf tutulsun.

BAŞKAN - Gerekçesini okuttuğum, Hükümetin katılmadığı önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.

Kabul edilen ilk iki önerge doğrultusunda 34 üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.

Geçici 1 inci maddeyi okutuyorum:

GEÇİCİ MADDE 1. - Bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten itibaren, 2521 sayılı Kanuna göre verilmiş olan av tezkereleri, süresi sonunda;  yivsiz tüfek ruhsatnamesine dönüştürülür. Av tezkeresi, yivsiz tüfek ruhsatnamesine dönüştürülen şahıslardan  avlanmak isteyenler bu Kanunun 13 üncü maddesine göre avcılık belgesi almak zorundadır.

Bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten önce Bakanlık tarafından düzenlenen avcı eğitimi kurslarına katılan ve avcı eğitim kurs bitirme belgesi alan avcılara avcılık belgesi verilmesinde sınav şartı aranmaz.

BAŞKAN - Madde üzerinde söz isteği?.. Yok.

1 adet önerge var; okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 60 sıra sayılı Kara Avcılığı Kanun Tasarısının Geçici 1 inci maddesine ikinci fıkra olarak aşağıdaki fıkranın eklenmesini arz ve teklif ederiz.

 

Salih Kapusuz

Harun Tüfekçi

Nusret Bayraktar

 

Ankara

Konya

İstanbul

 

Mustafa Duru

Fahri Keskin

Tevfik Ziyaeddin Akbulut

 

Kayseri

Eskişehir

Tekirdağ

 

"Bu kanunun yürürlüğe girdiği tarihten sonra süresi sana eren av tezkerelerini yivsiz tüfek ruhsatnamesine dönüştürenler ile ilk defa yivsiz tüfek ruhsatnamesi alanlardan avlanmak isteyenlere; avcılık belgesi verilmesi ile ilgili esas ve usuller hakkında çıkartılacak yönetmelik yürürlüğe girinceye kadar geçici avcılık belgesi verilir. Bu kişilere geçici avcılık belgesi verilmesinde sınav şartı aranmaz. Geçici avcılık belgelerinin süresi verildiği tarihten sonraki malî yıl başında sona erer. Geçici avcılık belgesi alacak olanlar 492 sayılı Harçlar Kanununa göre avcılık belgelerinden alınan harcı ve 4306 sayılı Kanun gereğince Eğitime Katkı payını ödemek zorundadır."

BAŞKAN - Sayın Komisyon?..

TARIM, ORMAN VE KÖYİŞLERİ KOMİSYONU BAŞKANI İLYAS ARSLAN (Yozgat) - Takdire bırakıyoruz.

BAŞKAN - Sayın Hükümet?..

ÇEVRE VE ORMAN BAKANI OSMAN PEPE (Kocaeli) - Katılıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN - Önerge sahipleri, gerekçe mi okunsun?

SALİH KAPUSUZ (Ankara) - Gerekçe okunsun Sayın Başkan.

BAŞKAN - Gerekçeyi okutuyorum:

"Gerekçe:

Yasa tasarısının 14 üncü maddesi ile avcıların avlanabilmeleri için avcılık belgesi almaları, 13 üncü maddede ise avcılık belgelerinin verilmesinde eğitim ve sınav zorunluluğu getirilmektedir.

13 üncü maddenin dördüncü fıkrasında eğitim, yeterlilik sınavı ve avcılık belgelerinin verilişine dair esas ve usullerin de yönetmelikle düzenleneceği belirtilmektedir.

Kanun tasarısının yasalaşması ve yürürlüğe girmesiyle 16 Ağustos 2003 tarihinde açılacak olan 2003-2004 av döneminde avlanmak isteyen avcılardan ilk defa yivsiz tüfek ruhsatnamesi alacak olanlar ile av tezkerelerini yivsiz tüfek ruhsatnamesine dönüştürenlerin talep edecekleri avcılık belgelerinin verilmesinde, eğitim ve sınavlarla ilgili yönetmelik hazırlanıncaya kadar doğacak ve bu boşlukta avcıların mağduriyeti söz konusu olacak, avcılar yasadışı avlanmak zorunda kalabileceklerdir.

Yapılan değişiklik teklifiyle ilgili yönetmeliğin çıkarılmasına kadar geçecek sürede avcıların yeni av sezonunda avlanabilmeleri için geçici avcılık belgesi alabilmeleri imkânı getirilmektedir.

BAŞKAN - Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Geçici 1 inci maddeyi, kabul edilen önerge doğrultusunda oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Geçici 2 nci maddeyi okutuyorum:

GEÇİCİ MADDE 2. -  Bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten önce Merkez Av Komisyonunca alınmış olan avlanma süreleri, avlanma limitleri, avına izin verilen türler, koruma altına alınan türler, yasak av sahaları ve av turizminin düzenlenmesine ilişkin kararlar, bu Kanunun 3 üncü maddesi kapsamında oluşturulan Merkez Av Komisyonu Kararı yürürlüğe girinceye kadar geçerlidir.

BAŞKAN - Madde üzerinde söz isteği?.. Yok.

Madde üzerinde önerge yok.

Geçici 2 nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Geçici 3 üncü maddeyi okutuyorum:

GEÇİCİ MADDE 3. - Üçüncü şahıslara karşı malî mesûliyet sigortasının genel esasları, tarife ve talimatları, Bakanlığın görüşü alınarak Başbakanlık Hazine Müsteşarlığının bağlı bulunduğu Bakanlıkça altı ay içinde tespit olunur ve Resmî Gazetede yayımlanır. Tarifeyi belirleyen Bakanlık gerekli gördüğü takdirde tarifeyi serbest bırakmaya yetkilidir.

BAŞKAN - Madde üzerinde söz isteği?.. Yok.

Madde üzerinde önerge vardır; okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 60 sıra sayılı Kara Avcılığı Kanunu Tasarısının Geçici 3 üncü maddesinin tasarı metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.

 

Salih Kapusuz

Harun Tüfekci

Erdoğan Özegen

 

Ankara

Konya

Niğde

 

Tevfik Ziyaeddin Akbulut

Mustafa Duru

Fahri Keskin

 

Tekirdağ

Kayseri

Eskişehir

 

Nusret Bayraktar

 

 

 

İstanbul

 

 

 

BAŞKAN - Komisyon önergeye katılıyor mu?

TARIM, ORMAN VE KÖYİŞLERİ KOMİSYONU BAŞKANI İLYAS ARSLAN (Yozgat) - Takdire bırakıyoruz Başkanım.

BAŞKAN - Sayın Hükümet?..

ÇEVRE VE ORMAN BAKANI OSMAN PEPE (Kocaeli) - Katılıyoruz Sayın Başkan.

SALİH KAPUSUZ (Ankara) - Gerekçeyi okuyalım.

BAŞKAN - Gerekçeyi okutuyorum:

Gerekçe:

Yasa tasarısının 2 nci maddesinin (22) numaralı bendinde ve 6 ncı maddenin birinci fıkrasında değişiklik yapılması ve 14 üncü maddenin ikinci fıkrasının, 24 üncü maddenin beşinci fıkrasının ve altıncı fıkrasındaki "malî mesuliyet sigortası belgesini" ibaresinin madde metinlerinden çıkarılmasıyla ilgili önergelerin kabul edilmesi nedeniyle, malî mesuliyet sigortası yaptırma zorunluluğu kaldırılmıştır.

Bu nedenle, geçici 3 üncü maddenin tasarı metninden çıkarılması gerekmektedir.

BAŞKAN - Gerekçesini okuttuğum önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Önerge kabul edilmiş ve geçici 3 üncü madde, metinden çıkarılmıştır.

35 inci maddeyi okutuyorum:

Yürürlük

MADDE 35. - Bu Kanun yayımı tarihinde yürürlüğe girer.

BAŞKAN - Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

36 ncı maddeyi okutuyorum:

Yürütme

MADDE 36. - Bu Kanun hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür. 

BAŞKAN - 36 ncı maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Tasarının tümünü oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Tasarı kabul edilmiş ve kanunlaşmıştır. Hayırlı olsun.

Sayın Bakan bir teşekkür konuşması yapacaklar.

Buyurun Sayın Bakanım. (AK Parti sıralarından alkışlar)

ÇEVRE VE ORMAN BAKANI OSMAN PEPE (Kocaeli) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; biraz önce Heyetinizin reyleriyle kanunlaşan, altmışaltı yıldan bu tarafa, Türkiyemizin ve dünyanın gerçeklerine uymayan ve sürdürülebilir kara avcılığının, sürdürülebilir yaban hayatının ülkemizde de gelecek kuşaklara sağlıklı bir şekilde intikalinin önemli şekilde yardımcısı olacak, onun altyapısını oluşturacak çok önemli bir tasarıyı hep birlikte, burada kanunlaştırmış olduk. Tabiî, bu yasanın çok önemli boyutlarından birisi sosyal boyutudur, bir diğeri ekonomik boyutudur. Bunun ekonomik boyutunun en önemli tarafı, ülkemizin kırsal kalkınmasında, köylerimizin kalkınmasında orta vadede sağlayacak olduğu yaklaşık 500 000 000-600 000 000 dolarlık bir ekonomik değerin üretilmesidir. Onun için, uzun yıllardan bu tarafa, Türkiye'de, bir türlü kanunlaşması gerçekleştirilememiş, defalarca Parlamentoya intikal etmiş, Genel Kurula gelmiş, komisyonlardan geçmiş, Genel Kurul gündemlerinde uzunca sıralarda beklemesine rağmen yasalaşma imkânı bulamamış bu tasarının, bugün, iktidar ve muhalefetle birlikte, tam bir uzlaşı içerisinde, ülkemizin gerçeklerini de nazarı itibara alarak kanunlaşması yönünde, değerli milletvekillerimizin vermiş oldukları katkıdan, destekten dolayı teşekkür ediyorum.

Bu kanunun, ülkemiz için, kırsal kalkınmamız için, avcılarımız için, yaban hayatımız için hayırlı olmasını temenni ediyor, hepinize saygılar sunuyorum. (Alkışlar)

BAŞKAN - Sayın Bakanımıza teşekkür ediyoruz.

Biz de, yasanın hayırlı olmasını bir defa daha diliyoruz.

Çeşitli Kanunlarda ve Maliye Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısı ile İçişleri; Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm; Tarım, Orman ve Köyişleri; Çevre ve Plan ve Bütçe Komisyonları raporlarının müzakeresine başlayacağız.

5.- Çeşitli Kanunlarda ve Maliye Bakanlığının Teşkilât ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısı ile İçişleri; Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm; Tarım, Orman ve Köyişleri; Çevre ve Plan ve Bütçe Komisyonları raporları (1/602) (S.Sayısı:198)

BAŞKAN - Komisyon?.. Yok.

Ertelenmiştir.

Türk Silahlı Kuvvetleri Personel Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ve Millî Savunma Komisyonu raporunun müzakeresine başlayacağız.

6.- Türk Silahlı Kuvvetleri Personel Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ve Millî Savunma Komisyonu raporu (1/608) (S. Sayısı: 183)

BAŞKAN - Komisyon?.. Yok.

Ertelenmiştir.

Sayın milletvekilleri, sözlü sorular ile kanun tasarı ve tekliflerini sırasıyla görüşmek için, 2 Temmuz 2003 Çarşamba günü saat 15.00'te toplanmak üzere, birleşimi kapatıyorum.

İyi akşamlar.

 

Kapanma Saati: 20.06