DÖNEM : 22 CİLT : 18 YASAMA
YILI : 1
T. B. M. M.
TUTANAK
DERGİSİ
95 inci
Birleşim
18 . 6 . 2003 Çarşamba
İ Ç İ N D E K İ L E R
I. - GEÇEN TUTANAK ÖZETİ
II. - YOKLAMA
III. - BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A) GündemdIşI
Konuşmalar
1. - Kocaeli Milletvekili Nevzat Doğan'ın, ECO ve Birleşmiş Milletler
Nüfus Fonunca Bişkek'te düzenlenen "AIDS ve Gençlik" konulu panel ile
AIDS hastalığındaki son gelişmelere ve alınması gereken önlemlere ilişkin
gündemdışı konuşması
2. - Afyon Milletvekili Halil Ünlütepe'nin, Afyon İlinin ekonomik ve
sosyal sorunlarına ve alınması gereken önlemlere ilişkin gündemdışı konuşması
3. - Çankırı Milletvekili Hikmet Özdemir'in, Çankırı İlinin ve Çankırı
Silah Sanayi ve Ticaret A.Ş.'nin sorunlarına ve alınması gereken önlemlere
ilişkin gündemdışı konuşması
B) Tezkereler ve
Önergeler
1. - Yurt dışında yaşayan vatandaşlarımızın sorunlarının araştırılması
amacıyla kurulan (10/8, 48) esas numaralı Meclis Araştırması Komisyonu Geçici
Başkanlığının, Komisyonun, başkan, başkanvekili, sözcü ve kâtip üye seçimlerini
yaptığına ilişkin tezkeresi (3/316)
IV. - SORULAR VE CEVAPLAR
A) Sözlü Sorular
ve CevaplarI
1. - Adana Milletvekili Kemal Sağ'ın, Adana Şakirpaşa Havalimanının
ikinci pist ihtiyacına ilişkin Ulaştırma Bakanından sözlü soru önergesi (6/197)
ve Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım'ın cevabı
2. - Adana Milletvekili Kemal Sağ'ın, taksilerin zorunlu trafik
sigortası primlerine ilişkin Devlet Bakanından sözlü soru önergesi (6/198) ve
yazılı soruya çevrilmesi nedeniyle konuşması
3. - Hatay Milletvekili Gökhan Durgun'un, İSDEMİR'in ERDEMİR'e devrine
ilişkin Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısından sözlü soru önergesi (6/202)
4. - İzmir Milletvekili Ahmet Ersin'in, taksici cinayetlerine ilişkin
İçişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/203)
5. - Van Milletvekili Mehmet Kartal'ın, özelleştirme kapsamındaki Van
Sümerbank Kundura Fabrikasına ilişkin Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısından
sözlü soru önergesi (6/206)
6. - Van Milletvekili Mehmet Kartal'ın, Van-Muradiye İl Özel İdaresi
sosyal konutlarına ilişkin İçişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/207)
7. - Yozgat Milletvekili Emin Koç'un, fotoğrafını okullara astıracağı
iddialarına ilişkin Millî Eğitim Bakanından sözlü soru önergesi (6/208) ve
yazılı soruya çevrilmesi nedeniyle konuşması
8. - Hatay Milletvekili İnal Batu'nun, AK Parti Genel Başkanının bir
danışmanının BM Genel Sekreterinin Kıbrıs Özel Temsilcisi ile yaptığı iddia
edilen görüşmeye ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/210) ve yazılı
soruya çevrilmesi nedeniyle konuşması
9. - Ankara Milletvekili Yakup Kepenek'in, üst yönetim kadrolarına
atamalara ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/211)
10. - Antalya Milletvekili Feridun Fikret Baloğlu'nun, TÜFE'deki
artışların SSK emeklilerinin maaşlarına yansıtılmamasına ilişkin Başbakandan
sözlü soru önergesi (6/212) ve yazılı soruya çevrilmesi nedeniyle konuşması
11. - Edirne Milletvekili Necdet Budak'ın, bitki ıslahına yönelik yasal
düzenlemeler yapılıp yapılmayacağına ve sertifikalı tohum kullanımına ilişkin
Tarım ve Köyişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/213) ve Enerji ve Tabiî
Kaynaklar Bakanı Mehmet Hilmi Güler'in cevabı
12. - Manisa Milletvekili Nuri Çilingir'in, sürücü adaylarının trafik
sınavı yerlerine ilişkin Milli Eğitim Bakanından sözlü soru önergesi (6/214) ve
yazılı soruya çevrilmesi nedeniyle konuşması
13. - Hatay Milletvekili Abdulaziz Yazar'ın, İskenderun Körfezinde
demirli bulunan tehlikeli madde yüklü bir yabancı gemiye ilişkin Çevre
Bakanından sözlü soru önergesi (6/215) ve yazılı soruya çevrilmesi nedeniyle
konuşması
14. - Tekirdağ Milletvekili Erdoğan Kaplan'ın, Ergene Nehrindeki kirlilik
ve taşkından kaynaklanan sorunlara ilişkin Çevre Bakanından sözlü soru önergesi
(6/222)
15. - Malatya Milletvekili Ferit Mevlüt Aslanoğlu'nun, Malatya Çat
Barajı ve Tüneli Projesindeki sulama kanallarına ilişkin Enerji ve Tabiî
Kaynaklar Bakanından sözlü soru önergesi (6/224) ve Enerji ve Tabiî Kaynaklar
Bakanı Mehmet Hilmi Güler'in cevabı
16. - Malatya Milletvekili Ferit Mevlüt Aslanoğlu'nun, Malatya-Arguvan
Yoncalı Barajı Projesine ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanından sözlü
soru önergesi (6/225) ve Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanı Mehmet Hilmi Güler'in
cevabı
B) YazIlI
Sorular ve CevaplarI
1. - Ankara Milletvekili İsmail Değerli'nin, Mamak Belediyesi ile ilgili
bazı iddialara ilişkin sorusu ve İçişleri Bakanı Abdülkadir Aksu'nun cevabı
(7/523)
2. - Çankırı Milletvekili Hikmet Özdemir'in, doğalgazın kullanıldığı
illere ilişkin sorusu ve Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanı Mehmet Hilmi Güler'in
cevabı (7/542)
3. - Erzincan Milletvekili Tevhit Karakaya'nın, DSİ'nin Erzincan'daki
projelerine ilişkin sorusu ve Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanı Mehmet Hilmi
Güler'in cevabı (7/545)
4. - Karaman Milletvekili Mevlüt Akgün'ün, Karaman İlindeki 2003 yılı
yatırımlarına ilişkin sorusu ve Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanı Mehmet Hilmi
Güler'in cevabı (7/565)
5. - İstanbul Milletvekili Emin Şirin'in, İstanbul Büyükşehir Belediyesi
lojmanlarından faydalanma esaslarına ilişkin sorusu ve İçişleri Bakanı
Abdülkadir Aksu'nun cevabı (7/577)
6. - Antalya Milletvekili Osman Özcan'ın, akaryakıt istasyonlarına,
sınırdan akaryakıt ticaretine ve petrol piyasası kanunu çalışmalarına ilişkin
sorusu ve Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanı Mehmet Hilmi Güler'in cevabı (7/688)
V. - KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER
1. - Sahil Güvenlik Komutanlığı Kanunu, Türk Silahlı Kuvvetleri İç
Hizmet Kanunu ile Türk Silahlı Kuvvetleri Personel Kanununda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ve Millî Savunma Komisyonu raporu (1/324) (S.
Sayısı : 54)
2. - Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununda Değişiklik Yapılmasına İlişkin
Kanun Tasarısı ve Adalet Komisyonu raporu (1/523) (S. Sayısı : 152)
I. - GEÇEN TUTANAK ÖZETİ
TBMM Genel Kurulu saat 15.00'te açılarak iki oturum yaptı.
Sinop Milletvekili Engin Altay'ın, Sinop İlinde infial yaratan fişleme
olayına,
Manisa Milletvekili Ufuk Özkan'ın, tarımda doğrudan gelir desteği
ödemelerine,
İlgili gündemdışı konuşmalarına, Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı
Mehmet Ali Şahin cevap verdi,
Konya Milletvekili Ahmet Işık, Atatürk'ün medeniyet, kültür, tarih ve
ahlak anlayışına ilişkin gündemdışı bir konuşma yaptı.
Malatya Milletvekili Ferit Mevlüt Aslanoğlu ve 23 milletvekilinin,
doğalgaz politikası konusunda (10/109),
Ankara Milletvekili Eşref Erdem ve 22 milletvekilinin, doğalgaz
politikası konusunda ve Mavi Akım Projesi ile ilgili çeşitli iddiaların
araştırılması amacıyla (10/110),
Iğdır Milletvekili Dursun Akdemir ve 45 milletvekilinin, sokak
çocuklarının sorunlarının çözümlenebilmesi için alınması gereken önlemlerin
belirlenmesi amacıyla (10/111),
Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergeleri Genel Kurulun bilgisine
sunuldu; önergelerin gündemdeki yerlerini alacağı ve öngörüşmelerinin, sırası
geldiğinde yapılacağı açıklandı.
Çanakkale Milletvekili Ahmet Küçük'ün, (6/443) esas numaralı sözlü
sorusunu geri aldığına ilişkin önergesi okundu; sorunun geri verildiği
bildirildi.
Devlet Bakanı Güldal Akşit'in Bükreş'te düzenlenen Kadınlara Yönelik
Şiddetle Mücadelenin Kurum ve Yöntemleri konulu WIN BALKANS Eğitim ve Know-How
Enstitüsü toplantısına katılmak üzere Romanya'ya yaptığı resmî ziyarete,
İstanbul Milletvekili Zeynep Karahan Uslu'nun da katılmasının uygun görüldüğüne
ilişkin,
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın, görüşmelerde bulunmak üzere bir
heyetle birlikte Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyetine yapmış olduğu resmî ziyarete,
ekli listede isimleri yazılı milletvekillerinin de iştirak etmesinin uygun
görülmüş olduğuna ilişkin,
Başbakanlık tezkereleri ile,
Genel Kurulun 17.6.2003 Salı günkü (bugün) birleşiminde; sözlü soruların
görüşülmemesine, gündemin Genel Görüşme ve Meclis Araştırması Yapılmasına Dair
Öngörüşmeler kısmının 50 nci sırasında yer alan (10/70) esas numaralı Meclis
araştırması önergesinin öngörüşmesinin yapılmasına ve gündemin Kanun Tasarı ve
Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler kısmının 4 üncü sırasında yer
alan 70 sıra sayılı kanun tasarısının bu kısmın 1 inci sırasına, 12 nci
sırasında yer alan 123 sıra sayılı kanun tasarısının 2 nci sırasına, 6 ncı
sırasında yer alan 89 sıra sayılı kanun tasarısının 3 üncü sırasına, 7 nci
sırasında yer alan 95 sıra sayılı kanun tasarısının 4 üncü sırasına, 8 inci
sırasında yer alan 96 sıra sayılı kanun tasarısının 5 inci sırasına, 9 uncu
sırasında yer alan 101 sıra sayılı kanun tasarısının 6 ncı sırasına, 1 inci
sırasında yer alan 54 sıra sayılı kanun tasarısının 7 nci sırasına, 24 üncü
sırasında yer alan 152 sıra sayılı kanun tasarısının 8 inci sırasına, 17 nci
sırasında yer alan 137 sıra sayılı kanun tasarısının 9 uncu sırasına alınmasına
ve çalışma sürelerinin bu birleşimde, gündemin 7 nci sırasına kadar olan
işlerin görüşmelerinin tamamlanmasına, 18.6.2003 Çarşamba günkü birleşimde 152
sıra sayılı kanun tasarısının görüşmelerinin tamamlanmasına, 19.6.2003 Perşembe
günkü birleşimde ise 137 sıra sayılı kanun tasarısının görüşmelerinin
tamamlanmasına kadar olması ve saat 24.00'e kadar görüşmelerin tamamlanamaması
halinde saat 24.00'ten sonra da çalışmalara devam edilerek bu işlerin
görüşmelerinin bitimine kadar çalışma sürelerinin uzatılmasına ilişkin Danışma
Kurulu önerisi,
Kabul edildi.
Yurt dışında yaşayan vatandaşlarımızın sorunlarının araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla kurulan (10/8, 48) esas
numaralı Meclis Araştırması Komisyonu üyeliklerine gruplarınca aday gösterilen
milletvekilleri seçildiler; Başkanlıkça, komisyonun başkan, başkanvekili, sözcü
ve kâtip üye seçimini yapmak üzere toplanacağı gün, saat ve yere ilişkin
duyuruda bulunuldu.
Ankara Milletvekili Yakup Kepenek ve 44 milletvekilinin, yasama
dokunulmazlığı konusunda Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesinin
(10/70), yapılan öngörüşmesinden sonra, kabul edildiği açıklandı.
Kurulacak komisyonun :
12 üyeden teşekkül etmesi,
Çalışma süresinin, başkan, başkanvekili, sözcü ve kâtip üye seçimi
tarihinden başlamak üzere, 3 ay olması,
Gerektiğinde Ankara dışında da çalışması,
Kabul edildi.
Gündemin "Kanun Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer
İşler" kısmının:
1 inci sırasına alınan, Karayolları Trafik Kanunu ile Sigorta Murakabe
(1/525) (S. Sayısı: 70),
2 nci sırasına alınan, İl İdaresi (1/555) (S. Sayısı: 123),
Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarılarının, yapılan
görüşmelerden sonra,
3 üncü sırasına alınan, Biyolojik Çeşitlilik Sözleşmesinin Biyogüvenlik
Kartagena Protokolünün (1/452) (S. Sayısı: 89),
4 üncü sırasına alınan, Tehlikeli Atıkların Sınırötesi Taşınımının ve
Bertaraf Edilmesinin Kont-rolüne İlişkin Basel Sözleşmesine Getirilen
Değişikliğin (1/464) (S. Sayısı: 95),
5 inci sırasına alınan, Türkiye Cumhuriyeti Sağlık Bakanlığı ile
Birleşik Meksika Devletleri Sağlık Bakanlığı Arasında Sağlık Alanında İşbirliği
Anlaşmasının (1/431) (S. Sayısı: 96),
6 ncı sırasına alınan, Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Suriye Arap
Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Yasadışı Göçmenlerin Geri Kabulüne Dair
Anlaşmanın (1/479) (S. Sayısı: 101),
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarılarının, görüşmelerini
takiben elekt-ronik cihazla yapılan açıkoylamalardan sonra,
Kabul edildikleri ve kanunlaştıkları açıklandı.
18 Haziran 2003 Çarşamba günü saat 15.00'te toplanmak üzere, birleşime
19.14'te son verildi.
Sadık Yakut |
|
|
Başkanvekili |
|
|
|
Enver Yılmaz |
Türkân Miçooğulları |
|
Ordu |
İzmir |
|
Kâtip
Üye |
Kâtip
Üye |
BİRİNCİ
OTURUM
Açılma Saati
: 15.00
18 Haziran
2003 Çarşamba
BAŞKAN :
Başkanvekili Sadık YAKUT
KÂTİP ÜYELER
: Enver YILMAZ (Ordu), Türkân MİÇOOĞULLARI (İzmir)
BAŞKAN - Türkiye Büyük Millet Meclisinin 95 inci
Birleşimini açıyorum.
II. - Y O K L
A M A
BAŞKAN - Elektronik cihazla yoklama yapacağız.
Yoklama için 5 dakika süre vereceğim. Sayın
milletvekillerinin, oy düğmelerine basarak salonda bulunduklarını
bildirmelerini; bu süre içerisinde elektronik sisteme giremeyen
milletvekillerinin, salonda hazır bulunan teknik personelden yardım
istemelerini, bu yardıma rağmen sisteme giremeyen üyelerin ise, yoklama
pusulalarını, 5 dakikalık süre içerisinde Başkanlığa ulaştırmalarını rica
ediyorum.
Yoklama işlemini başlatıyorum.
(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN - Toplantı yetersayısı vardır; görüşmelere
başlıyoruz.
Sayın milletvekilleri, Tarsus'tan gelip Meclisimizi
ziyaret eden Hasan Âli Yücel İlköğretim Okulu, Şehit İshak İlköğretim Okulu,
Hasan Karamehmet İlköğretim Okulu, Ayşe Mirici İlköğretim Okulu, Türkocağı
Kerim Çelikbaş İlköğretim Okulunun sevgili öğrencilerine ve saygıdeğer
öğretmenlerine hoş geldiniz diyor ve başarılar diliyoruz. (Alkışlar)
Gündeme geçmeden önce üç arkadaşıma gündemdışı söz
vereceğim.
Konuşma süreleri 5'er dakikadır; hükümet bu konuşmalara
cevap verebilir; hükümetin cevap süresi 20 dakikadır.
Gündemdışı ilk söz, AIDS ve gençlikle ilgili söz isteyen,
Kocaeli Milletvekili Nevzat Doğan'a aittir.
Buyurun Sayın Doğan. (AK Parti sıralarından alkışlar)
Konuşma süreniz 5 dakikadır.
III. -
BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A) GündemdIşI
Konuşmalar
1. - Kocaeli Milletvekili Nevzat
Doğan'ın, ECO ve Birleşmiş Milletler Nüfus Fonunca Bişkek'te düzenlenen
"AIDS ve Gençlik" konulu panel ile AIDS hastalığındaki son
gelişmelere ve alınması gereken önlemlere ilişkin gündemdışı konuşması
NEVZAT DOĞAN (Kocaeli) - Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; geçtiğimiz haftalarda Bişkek'te yapılan 8 ECO ülkesinin
katıldığı ve benim de Türk Delegasyonunun Başkanı olarak Meclisimizi temsilen
bulunduğum "AIDS ve Gençlik" konulu uluslararası toplantıyla ilgili
sizleri bilgilendirmek ve AIDS konusuna dikkatlerinizi çekmek üzere gündemdışı
söz almış bulunmaktayım; hepinizi, sağlık ve mutluluk dileklerimle saygıyla
selamlıyorum.
ECO ve Birleşmiş Milletler Nüfus Fonunca düzenlenen ve
üç gün süren bu toplantıda, 8 ECO ülkesindeki AIDS hastalığının son durumu ve
bundan sonra yapılacaklar konusunda detaylı bir şekilde çalışmalar yapılmış, bu
konular tartışılmıştır.
Bilindiği üzere, tüm dünya ülkeleri, 1970 yılından
itibaren hızla yayılımını sürdüren ve kadın- erkek, genç-çocuk demeden herkese
bulaşabilen büyük bir sağlık sorunu olan AIDS ile karşı karşıya kalmıştır.
Halen, dünyada kesin bir tedavisi ya da aşısı
bulunmayan bu ölümcül hastalık, her yıl çığ gibi artmaktadır. Son on yılda,
yaklaşık 10 kat artmıştır ve bugün dünyada AIDS'li insan sayısı, 50 000 000'un
üzerine çıkmıştır. Son on yılda, 20 nci Yüzyıldaki savaşlarda hayatını
kaybedenlerden daha fazlası, AIDS nedeniyle hayatlarını, yaşamlarını yitirmek
durumunda bırakılmıştır.
AIDS mikrobu, diğer ülkelerde olduğu gibi, ülkemize de
bulaşmış, ilk vakanın bildirildiği 1985 yılından bu yana, artarak tüm
bölgelerimizde görülmeye başlamıştır. Bugün, Sağlık Bakanlığımıza bildirimi
yapılan ve kayıtlı, 1 063'ü taşıyıcı, 452'si hasta olmak üzere, toplam 1 515
vaka vardır. Birleşmiş Milletler Nüfus Fonu, halen taşıyıcı olup ve tespit
edilemeyenleri de gözönüne alarak, bu rakamın 3 700 civarında olduğunu tahmin
etmektedir.
AIDS virüsü, vücuda girdikten sonra, yıllarca, bazen on
onbeş yıl hastalık yapmadan vücut sıvılarında bulunabilmekte ve diğer insanlara
bulaşabilmektedir. Metropollerde ve turistik illerimizde fazla olmak üzere, 67
ilimizde değişik sayılarda AIDS hastası ve taşıyıcısı vardır ki, bunların
önemli bir kısmını, maalesef, gençlerimiz oluşturmaktadır.
Komşularımıza ve birçok dünya ülkesine göre düşük
görünen bu rakamlara rağmen, hastalığın çevremizdeki birçok ülkede ciddî bir
yoğunlukta olması, turizm ve ticaret için ülkemize yoğun girişlerin olması,
risk grubu olan büyük bir genç nüfusa sahip olmamız ve bir de geleneksel
değerlerimizdeki aşınmayı gözönüne alırsak, ne kadar önemli bir tehlike altında
olduğumuz görülmektedir.
Diğer taraftan, günümüzde AIDS'te kullanılan ilaçlar,
tam bir tedavi sağlamadığı halde, oldukça pahalıdır. AIDS'li hastaların
tedavisinin tamamını devletimiz karşıladığından, her yeni ortaya çıkan hastanın
önemli bir maddî kaynak kaybı olacağı da görülecektir.
Değerli arkadaşlar, yapılan araştırmalar, alınan tıbbî
önlemlerin AIDS'in yayılımını durdurmada tek başına yeterli olmadığını
göstermektedir. Tedavisi olmayan, ölümcül ve önemli bir kaynak kaybına yol
açan; ancak, korunulabilir olan bu hastalık için yapılacak en önemli şeyin
korunmaya yönelik eğitim çalışmaları olduğu, tüm dünyaca kabul edilmektedir.
Herkesin kendi sağlığını koruması, kendi sağlığına sahip çıkma bilincinin
geliştirilmesi gerekmektedir. Herkesin "ben önemsiyorum; ya sen!"
demesi sağlanmalıdır. Bunların sağlanması için, Sağlık Bakanlığımızın ve
gönüllü toplum kuruluşlarımızın şimdiye kadar AIDS konusunda başarıyla yaptığı
çalışmaların devamı ve bundan sonra da daha etkin, daha koordineli ve sürekli
bir şekilde yapılması gerekmektedir. Ülkedeki tüm çalışmaların, Ulusal AIDS
Komisyonunun oluşturduğu ulusal stratejiler ve planlar doğrultusunda yapılması
gerekmektedir.
Okul müfredatının gözden geçirilerek, toplumun
sosyokültürel yapısı da gözönüne alınarak, sağlık eğitiminin, AIDS ve güvenli
cinsel yaşam, uyuşturucu bağımlılığı, alkol ve sigara gibi konuları içermesi ve
sağlıklı yaşam davranışlarına teşvik edici nitelikte olması sağlanmalıdır.
İçişleri, Sağlık, Turizm gibi çeşitli bakanlıkların ortak çalışmasıyla kadın
ticareti engellenmeli...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Buyurun Sayın Doğan.
NEVZAT DOĞAN (Devamla) - ... polis ve askerlere yönelik
çalışmalar yapılmalı, gençlik dostu servisleri kurulmalı, ayrıca, yazılı ve
görsel medyanın da AIDS ve zararlı maddeler alışkanlıkları konusunda sistemli
ve sürekli desteği sağlanmalıdır.
Sonuç olarak, problem, aslında, farkına varamadığımız
kadar ciddîdir. Eğer, bu hastalığa karşı gereken koruyucu tedbirleri
artırmazsak, eğitim ve bilinçlendirme çalışmalarını olabildiğince etkin,
sistemli ve sürekli bir şekilde yapmazsak, AIDS, ülkemizde de önemli bir sağlık
sorunu haline gelecektir.
Değerli milletvekilleri, gençlerimizi AIDS ve buna
zemin hazırlayan uyuşturucu ve alkol gibi zararlı alışkanlıklardan korumayı
kararlı bir şekilde sağlamalıyız. Zira, yarın çok geç olabilir. Unutulmamalıdır
ki, yarın bize göz açtırmayacak olanlar, bugün göz yumduklarımızdır.
Hepinize saygılar sunuyorum. (Alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Doğan.
Gündemdışı ikinci söz, Afyon İlinin sorunlarıyla ilgili
söz isteyen, Afyon Milletvekili Halil Ünlütepe'ye aittir.
Buyurun Sayın Ünlütepe. (CHP sıralarından alkışlar)
Konuşma süreniz 5 dakikadır.
2. - Afyon Milletvekili Halil
Ünlütepe'nin, Afyon İlinin ekonomik ve sosyal sorunlarına ve alınması gereken
önlemlere ilişkin gündemdışı konuşması
HALİL ÜNLÜTEPE (Afyon) - Sayın Başkan, değerli üyeler; öncelikle, dün,
Isparta'nın Yalvaç İlçesi Bahtiyar Köyünde meydana gelen sel felaketinde
hayatını kaybedenlere, Cumhuriyet Halk Partisi ve şahsım adına Allah'tan
rahmet, yakınlarına sabır ve başsağlığı, yaralanan vatandaşlarımıza acil
şifalar diliyorum. Bu felaket nedeniyle evleri yıkılan vatandaşlarımızın
mağduriyetlerinin acilen giderilmesi temennisiyle, geçmiş olsun dileklerimi
sunmak istiyorum. Olay yerinde incelemelerde bulunmak üzere, Isparta
Milletvekilimiz Sayın Mevlüt Coşkuner, Grubumuzca görevlendirilmiş ve halen
olay yerindedir.
Sayın Başkan, değerli üyeler; Afyon'un sorunlarının bir
kısmını gündeme getirmek amacıyla, gündemdışı söz almış bulunuyorum; hepinizi
saygıyla selamlıyorum.
Ülke genelindeki ekonomik ve sosyal sorunlar, doğal
olarak Afyon İlimizde de derinden hissedilmektedir. Bunun yanında, deprem
bölgesi olması ve geçmişte yaşanan depremler, Afyon'da bu sıkıntıların daha
yoğun hissedilmesine sebep olmaktadır.
Afyon'da öncelikli sorun, işsizlik ve geçim
sıkıntısıdır. Her geçen gün daha da artmaktadır. Yaşanan sıkıntılar, Afyon'da
sosyal patlamalar yerine bireysel patlamalar olarak kendini göstermektedir. Gün
geçmiyor ki, Afyon'daki yerel basında bir intihar haberine rastlanmasın. Bu
intiharların nedeni olarak, açlık ve yoksulluğun sebep olduğu ekonomik
sıkıntılara dayalı ruhsal bunalımlar gösterilmektedir. İnsanlarımız, düne göre
daha işsiz, daha aç ve daha yoksul bir duruma düşmüşlerdir.
Afyon'un Çay İlçesindeki SEKA İşletmesinin
özelleştirilmesi sonucu, burada çalışan işçiler, 2 Haziran itibariyle sokağa
atılmışlardır. Bu işletmemiz de, diğer özelleştirme uygulamalarında olduğu
gibi, IMF güdümünde hareket edilerek yok pahasına satılmış ve işletmenin sosyal
yönü gözardı edilerek 159 işçi işten çıkarılmıştır. Sokağa atılan SEKA
işçileri, işlerini kaybetmenin getirdiği sıkıntı içerisinde, yalnızlık içerisindedirler.
"İşsizliği önleyeceğiz" diyerek halktan oy
isteyen AK Parti, bırakın işsizliğin önüne geçmeyi, iş sahibi olanları da,
uygulamaları sonucu işsiz hale dönüştürmüştür. Bu insanlar "özelleştirilen
kurumlardaki işçiler hiçbir şekilde mağdur edilmeyecek" diye verilen
sözlerin tutulmasını beklemektedirler.
Afyon İlimiz, 1995 yılında Dinar'da, Şubat 2002'de
Sultandağı merkezli olmak üzere meydana gelen iki büyük deprem sonrası,
ekonomik yönden ciddî sıkıntıların içerisine düşmüş; kişi başına düşen millî geliri,
2000 yılında 1 727 dolarken, bugün 1 263 dolara kadar gerilemiştir.
Ege Bölgesinde yer alan Afyon, tüm bölge içerisinde,
millî gelirden en az pay alan il konumundadır. Bu bölgede yer alan diğer
illerin kişi başına düşen millî geliri çok yüksek olmasına rağmen -örneğin,
kişi başına düşen millî gelir, İzmir'de 3 215, Muğla'da 3 308, Manisa'da 2 459
dolarken- Afyon'da 1 263 dolardır. Afyon, Ege Bölgesinin en fakir ili olduğu
gibi, kendi çevresindeki illerle karşılaştırıldığında da -söz gelimi, fert başına
düşen millî gelir, Kütahya'da 1 805 dolar, Eskişehir'de 2 513 dolar, Isparta'da
1 510 dolar- çevre iller içerisinde de, millî gelirden en az pay alan il
konumundadır. Millî gelirden aldığı pay itibariyle Afyon, doğuda, kalkınmada
öncelikli iller arasında gösterilen pek çok ilden de daha geride kalmıştır.
Afyon İli, İç Anadolu, Ege ve Akdeniz Bölgelerini
birbirine bağlayan önemli karayolları ve demiryollarının kesiştiği bir noktada
yer almaktadır. Ayrıca, hem Akdeniz hem de Ege Denizi limanlarına ulaşabilen
tek il merkezidir. Bu nedenle, ivedilikle ikinci organize sanayi kurulmalı,
ihracata dönük, emek ağırlıklı yatırımcılar davet ve teşvik edilmelidir.
İlimizin, yaşadığı felaketler ve ekonomik potansiyeli
gözönünde bulundurularak, yerli ve yabancı sermayenin burada yatırıma
özendirilmesi için, kalkınmada öncelikli iller arasına alınması gerekmektedir.
Ekonomik faaliyetlerin önü açılmalıdır. Yatırımcılara uzun vadeli ve düşük
faizli kredi sağlanmalı, yıllardır ekonomik kriz ve depremlerden bunalan Afyonlunun
rahatlamasına olanak tanınmalıdır.
Sayın Başbakan bir süre önce yaptığı açıklamada, kişi
başına düşen millî geliri 1 500 doların altındaki illerde yatırım yapana vergi
istisnası, bedelsiz arsa tahsisi ve sigorta primi indirimi getirileceğini
açıklamıştı.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Buyurun Sayın Ünlütepe.
HALİL ÜNLÜTEPE (Devamla) - Bu konuda yapılacak
düzenlemelerde, kişi başına düşen millî geliri 1 263 dolar olan Afyon'un
dikkate alınacağına inanıyoruz ve inanmak istiyoruz.
Sayın Başkan, Afyon, iki şeyin daha başkenti olma
konumundadır; açıkçası, dünya başkenti... İyi değerlendirilirse, birincisi
jeotermal enerjide, ikincisi mermerde dünya başkenti olmaya aday olan bir
ilimizdir.
Bunun yanında, hayvancılık ürünlerini de gözardı
edemeyiz.
Ben, zamanımın da çok kısa olmasından dolayı, kısaca,
jeotermal enerji üzerinde durmak istiyorum. İlimizin doğal kaynaklarından olan
jeotermal suyunun yeterince değerlendirilemediği kanısındayız. Jeotermal
enerjiden, hava kirliliğinin önlenmesi ve çevrecilik açısından
değerlendirildiğinde, konutların ısıtılmasında, tarım sektöründe seracılıkta,
termal ve kaplıca turizminde ve sağlık sektöründe faydalanılmaktadır.
Termal havzalarımızda imar çalışmaları tamamlanamamış
olup, bu konuda ağır bir bürokrasi işlemektedir. Termal turizm merkezi ilan
edilen Ömer, Gecek, Gazlıgöl, Heybeli ve Sandıklı kaplıca havzalarında
yapılacak turistik tesislerde 10 000 yataklık bir potansiyele ulaşılması
hedeflenmelidir.
Jeotermal enerji, diğer enerji kaynaklarına göre daha
ucuza mal edilebilmekte, çevresel etki bakımından değerlendirildiğinde, hava
kirliliğinin önlenmesi bakımından daha da önem kazanmaktadır. Bugün, Afyon'da 4
500 konut jeotermal enerjiyle ısıtılmaktadır.Bu sayı 10 000 konuta
çıkarılmalıdır. Bu nedenle, Afyon'da, jeotermal enerjinin ısı kaynağı olarak
kullanılmasının desteklenerek yaygınlaştırılması gerekmektedir. Ayrıca, fizik
ve rehabilitasyon hastanelerinin açılması, sağlık sektöründe ülkemize büyük
oranda döviz girdisi sağlanmasına sebep olacaktır. Bu bölgede yapılacak
yatırımların teşvik edilmesi, yatırımcılara gerekli kolaylıkların gösterilmesi,
yurtiçi ve dışında tanıtımının yapılması, Afyon'un turizmde hak ettiği yeri
almasına olanak tanıyacaktır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
HALİL ÜNLÜTEPE (Devamla) - Afyon'un, bu kısıtlı zaman
içerisinde değinemediğim, özellikle depremlerin neden olduğu birçok sorunu var.
Bunların bir kısmını, daha önce, Doğal Afetlerle İlgili Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısının Genel Kurulda görüşülmesi
sırasında yaptığım konuşmada dile getirmiştim. Hükümet yetkililerinin, Afyon'un
sorunlarının çözümü için gereken adımları atacağını ümit ediyorum.
Hepinize saygılar sunuyorum, sağ olun. (Alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Ünlütepe.
Gündemdışı üçüncü söz, Çankırı İlinin sorunları ve
Çankırı Silah Fabrikasıyla ilgili söz isteyen, Çankırı Milletvekili Hikmet
Özdemir'e aittir.
Buyurun Sayın Özdemir. (AK Parti sıralarından alkışlar)
3. - Çankırı Milletvekili Hikmet
Özdemir'in, Çankırı İlinin ve Çankırı Silah Sanayi ve Ticaret A.Ş.'nin
sorunlarına ve alınması gereken önlemlere ilişkin gündemdışı konuşması
HİKMET ÖZDEMİR (Çankırı) - Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; konuşmama başlamadan önce hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli arkadaşlar, ÇANSAŞ olarak bilinen Çankırı Silah
Sanayi ve Ticaret AŞ, yeni adıyla Çankırı Silah Fabrikasının sorunları hakkında
söz almış bulunuyorum.
1976 yılında ağır sanayi ve teçhizat fabrikası olarak
çalışmalarına başlayan ÇANSAŞ, tüm bina ve altyapılarıyla bu amaca uygun olarak
tasarlanmış ve yapılmıştır. Her türlü silah yapımında olduğu gibi, uçaksavar
topunun tüm mekanik parçalarını imal edecek teknolojiye ait yapıyı haiz olarak
tesis edilen ÇANSAŞ'ın 10 adet atölyesindeki çok özel tezgâhların yanı sıra,
irili ufaklı 276 adet tezgâh mevcuttur. Tesisin toplam kapalı alanı 50 000
metrekaredir. 42 000 metrekaresi atölye olarak kullanılmaktadır. İnsangücünü
tam değerlendirmekle birlikte, tezgâh ve tesis kapasitesinin çok altında çalışılmaktadır.
Toplam 1 000 kişi çalışacak şekilde planlanan tesislerde, halen, üretim,
istenilen ve düşünülen program seviyesinde olmadığından, ancak 414 kişi
çalışmaktadır. Çok büyük kapalı alan ve oldukça modern tezgâhlara sahip olan
tesis, maalesef, yapılan yatırımların geri dönmesi şöyle dursun, sürekli zarar
eder konuma gelmiştir.
Savunma sanayiinin gelişmesi, Türkiye açısından büyük
önem taşımaktadır. 1980 yılı başından itibaren savunma sanayii yatırımlarına
hız veren Türkiye, bugün, dünyanın sayılı ülkeleriyle rekabet eder düzeye
ulaşmıştır. Türk savunma sanayiinin bu başarısında kamu ve özel savunma sanayii
kuruluşlarının payı küçümsenmeyecek ölçüdedir. Gelişen teknolojiye ayak uyduran
bu kuruluşlarımız Türk Silahlı Kuvvetlerimizin ihtiyaç duyduğu yatırımları
zamanında gerçekleştirmenin yanı sıra, ülke ekonomisine de önemli derecede
katkı sağlamasını başarmıştır. Eğer kendi kullandığımız silah ve malzemelerin
üretim, tamir ve modernizasyonunu yaparsak, Ortaasya Türk cumhuriyetlerine,
Balkan ülkelerine, Kafkas ülkelerine, Ortadoğu ülkelerine açılarak oralarda bir
pazar elde edebiliriz.
Şunu söylemek istiyorum: Dünyada ülkelerin savunma
sanayii için milyarlarca dolarlık harcama yaptıklarını dikkate alarak, Türk
savunma sanayiinin bu pastadan kendine düşen payı alması için üzerine düşeni
yerine getirmeliyiz.
ÇANSAŞ, tamamen silah üretmek üzere kurulmuş, Türk
Silahlı Kuvvetlerimizin bu yöndeki ihtiyaçlarını karşılayacak, üzerine düşeni
en üst düzeyde yerine getirebilecek bir tesistir. Tekrar üretebilir olması,
millî ekonomiye katkısı ve Silahlı Kuvvetlerimizin ihtiyaçlarının
karşılanabilmesi açısından önem arz etmektedir.
Yetkililerin verdiği bilgiye göre, 10 kilometre atışlı
bir tanksavar, uçaksavar, bizim atölyemize geldiğinde, arkadaşlarımızın
çalışması neticesinde, 40 kilometreye kadar çıkarılabiliyor ve patenti de,
biraz değişiklik yapılmak suretiyle, kendimize ait olabiliyor. Dünyanın hangi
ülkesinden hangi silahı bu fabrikaya getirirsek, bu fabrikada değerlendirmesini
yaparak kendimize mal edebiliyoruz, kendimiz üretebiliyoruz. Bu tesisler
mevcuttur. İşte, bu tesislerin çalıştırılması bizlere düşmektedir.
Çankırı Silah Fabrikasının geleceğinin, birinci
öncelikli olarak silah üretimi olduğu ve Silahlı Kuvvetlerimizin ihtiyacı olan
silah ve mühimmat projelerinde mutlaka yer alması gerektiğidir. Bu amaçla, son
yıllarda, Silahlı Kuvvetlerin üretim listelerine girebilmek için yoğun çaba
sarf edilmektedir.
Ayrıca, Çankırı Silah Fabrikası, ar-ge faaliyetlerine
ağırlık vererek yeni ürün üretiminin geliştirilmesine önem vermiştir. Bunların
en son örneği olarak, 155 mm 52 çekili obüs, 105 mm namlucuk, 40 mm tamburalı
bombaatar, 40 mm otomatik bombaatar, 155 mm kundağı motorlu obüs projeleri şu
anda fabrikada yapılmış ve gerçekleştirilmiştir. Bunların pazara arz edilmesi
gerekmektedir. Bunun için gayret edilmesine ihtiyaç vardır.
Bu projelerin artması ve devam etmesi halinde, Çankırı
Silah Sanayi ve Ticaret AŞ, zarar eden bir kuruluş olmaktan çıkarılarak kâr
edecek ve 1 000 kişinin üzerinde işçi istihdam ederek savunma sanayiine, millî
ekonomiye ve dolayısıyla, kalkınmada öncelikli ilimiz Çankırı'ya hak ettiği
katkıyı sağlayacaktır.
Değerli arkadaşlar, dünya üzerinde sözü geçen ülkelerin
en büyük özelliğinin, ekonomik kalkınmaların tamamlamış olmalarının yanında,
güçlü bir savunma sanayiine sahip oldukları unutulmamalıdır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Buyurun Sayın Özdemir.
HİKMET ÖZDEMİR (Devamla) - Türkiye de, genç nüfusu ve
çalışma azmiyle bu güce ulaşacak kapasiteye sahip, dinamik bir ülkedir.
Çankırı Silah Sanayi ve Ticaret AŞ ve diğer il ve
ilçelerimizde kurulmuş olan buna benzer tesislerimize sahip çıkmalı ve bunların
işletilmesi için üzerimize düşeni yapmalıyız ki, ithalata olan bağımlılığımız
en asgarî düzeye düşürülebilsin. Bu fabrikayı zarardan kurtarabilmemiz için,
dış piyasadan çeşitli sektörlere ait parça işleri yaptırılmalıdır. Bunun için
de, kuvvetli üst düzey yönetici kadrosuna ihtiyaç vardır. Biraz ilgi, alaka ve
Sayın Bakanın fabrikayı yerinde ziyaretleri problemi çözmeye yeterli olacaktır.
Bir ülkenin gücü, savunma sanayiinin gücüyle
eşdeğerdir. Kendi silahını, kullandığı teknolojiyi kendisi yapmayan bir ülkenin
gerçek anlamda bağımsızlığından bahsedilemeyeceği için, yapılacak işlerde,
kendi güvenliğimizi sağlayacak ölçüde teknolojimizi geliştirmek ve kendi öz
varlıklarımızla hiç kimseye bağımlı olmadan ayakta durabilmek zorundayız; ki,
bu zafiyetimizi kimse kullanmasın. Çankırı Silah Fabrikası da, bunları
yapabilmemiz için bir fırsattır. Bu fırsatı en iyi şekilde değerlendirmek ise,
biz yöneticilere düşmektedir. Unutulmamalıdır ki, en değerli hazine, kendi
hazinemizdir. Bunu işletmek, ayakta tutmak ve gücüne güç katmak kendi
elimizdedir.
Değerli arkadaşlar, Çankırı'ya gittiğimizde, Çankırılı
kardeşlerimiz bize soruyor "Çankırı niye geri kaldı" diye.
Çankırı'nın birçok yeri, Doğu ve Güneydoğu Anadolu'dan geridir; yolu yoktur,
suyu yoktur, birçok sıkıntısı vardır, işsizlik had safhadadır. Buyurun,
çözelim.
Şimdi, Cumhuriyet Halk Partili kardeşlerimiz diyor ki:
"İşte, işsizlik var; çözülsün." İşte, bir öneri getiriyoruz; Çankırı
Silah Fabrikası bütün her şeyiyle hazır. Ne olacak; ihtiyacı olan maddeler
Millî Savunma Bakanlığımız tarafından sipariş verilecek, bizim arkadaşlarımız
da bunu yapacak; 400 kişi yerine 1 000 kişi çalışacak, 600 kişi istihdam
edilmiş olacaktır; hem yerli iş yapmış olacağız hem de başkasına muhtaç olmadan
bu işi gerçekleştirmiş olacağız.
Bizim Çankırımızın geri kalmasının sebeplerinden bir
tanesi, herhalde göç vermiş olmamızdır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
ERDOĞAN KAPLAN (Tekirdağ) - Gereğini yap o zaman; bize
niye söylüyorsun?! Gereğini yap!..
Burası ağlama duvarı değil!
ŞÜKRÜ ÜNAL (Osmaniye) - "Beraber yapalım"
diyor.
BAŞKAN - Buyurun Sayın Özdemir.
HİKMET ÖZDEMİR (Devamla) - Çankırı, Ankara'ya göç
vermiştir, İstanbul'a göç vermiştir, yurtdışına göç vermiştir. Biraz da
Ankara'ya yakındır. İnsana en yakın olan yer kendi kirpiğidir. Maalesef, göz,
kendi kirpiğini göremez. Herhalde, Ankara'daki yetkililer, bugüne kadar,
Çankırı'yı fazla göremediler. Biz, yetkililerimizin Çankırı'ya bir atfı nazar
etmelerini istiyoruz, Çankırımızın gelişmesi için katkılarını bekliyoruz. Hep
beraber bu işi yapacağız.
ZEKERİYA AKINCI (Ankara) - Her türlü katkıya
hazırız.
HİKMET ÖZDEMİR (Devamla) - Tabiî ki, bunu yaptığımız
takdirde, Çankırı İlimiz de, diğer illerimiz gibi gelişmiş illerimiz arasına
girecektir.
Bu vesileyle, hepinizi tekrar selamlıyorum, saygılarımı
sunuyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Özdemir.
Başkanlığın Genel Kurula diğer sunuşları vardır.
Yurt dışında yaşayan vatandaşlarımızın sorunlarının
araştırılması amacıyla kurulan Meclis Araştırması Komisyonu Başkanlığının bir
tezkeresi vardır; okutuyorum:
B) Tezkereler ve
Önergeler
1. - Yurt dışında yaşayan
vatandaşlarımızın sorunlarının araştırılması amacıyla kurulan (10/8, 48) esas
numaralı Meclis Araştırması Komisyonu Geçici Başkanlığının, Komisyonun, başkan,
başkanvekili, sözcü ve kâtip üye seçimlerini yaptığına ilişkin tezkeresi
(3/316)
Tarih: 17.06.2003
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Komisyonumuz, Başkan, Başkanvekili, Sözcü ve Kâtip
üyelerini seçmek üzere, 17.06.2003 günü saat 17.30'da, Ana Bina PTT karşısı
Araştırma Komisyonu Toplantı Salonunda 8 üyeyle toplanmış ve aşağıda isimleri
yazılı sayın üyeler, belirtilen görevlere seçilmişlerdir.
Ali Rıza Gülçiçek
İstanbul
Komisyon Geçici Başkanı
Adı ve Soyadı |
Seçim
Bölgesi |
Aldığı
Oy |
|
Başkan |
: Mustafa Baş |
İstanbul |
7 |
Başkanvekili
|
: M.Said Yazıcıoğlu |
Ankara |
7 |
Sözcü |
: Muharrem Candan |
Konya |
7 |
Kâtip |
: Avni Doğan |
Kahramanmaraş |
7 |
BAŞKAN - Bilgilerinize sunulmuştur.
Gündemin "Sözlü Sorular" kısmına geçiyoruz.
IV. - SORULAR
VE CEVAPLAR
A) Sözlü Sorular
ve CevaplarI
1. - Adana Milletvekili Kemal Sağ'ın,
Adana Şakirpaşa Havalimanının ikinci pist ihtiyacına ilişkin Ulaştırma
Bakanından sözlü soru önergesi (6/197) ve Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım'ın
cevabı
BAŞKAN - Soruyu cevaplandıracak Sayın Bakan? Burada.
Soruyu okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın Ulaştırma Bakanı Sayın Binali
Yıldırım tarafından sözlü olarak cevaplandırılmasını arz ederim.
Kemal Sağ
Adana
BAŞKAN - Birleşime 5 dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati
: 15.32
İKİNCİ OTURUM
Açılma Saati
: 15.42
BAŞKAN :
Başkanvekili Sadık YAKUT
KÂTİP ÜYELER
: Enver YILMAZ (Ordu), Türkân MİÇOOĞULLARI (İzmir)
BAŞKAN - Türkiye Büyük Millet Meclisinin 95 inci
Birleşiminin İkinci Oturumunu açıyorum.
Görüşmelere kaldığımız yerden devam ediyoruz.
IV. - SORULAR VE CEVAPLAR (Devam)
A) Sözlü Sorular
ve CevaplarI (Devam)
1. - Adana Milletvekili Kemal Sağ'ın,
Adana Şakirpaşa Havalimanının ikinci pist ihtiyacına ilişkin Ulaştırma
Bakanından sözlü soru önergesi (6/197) ve Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım'ın
cevabı (Devam)
BAŞKAN - Soruyu okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın Ulaştırma Bakanı Sayın Binali
Yıldırım tarafından sözlü olarak cevaplandırılmasını arz ederim.
Kemal Sağ
Adana
Adana Şakirpaşa Havalimanının, Devlet Hava Meydanları
İşletmeleri (DHMİ) Genel Müdürlüğünce, 4 Kasım 2002'de onarıma alınmasının,
Adana ekonomisine verdirdiği kayıp ATO'nun tespitlerine göre asgarî 150 trilyon
TL'dir. İhale bedeli 6 trilyon 750 milyar TL'dir.
Periyodik onarım çalışmaları, gelecekte, Adana
ekonomisine yine büyük kayıplar verdirecektir. Havalimanı, birden fazla pisti
olan, uluslararası ulaşıma açık havaalanı demektir. Adana Şakirpaşa Havalimanı,
tek pisti olan bir havalimanıdır. Hal böyle iken;
1- Adana Şakirpaşa Havalimanına ikinci pist ne zaman
yapılacaktır? Yani, Şakirpaşa, ne zaman gerçekten havalimanı olacaktır?
2- İkinci pist yapılmayacaksa, en azından mevcut
taxiroute'u emergency pist haline getirmeyi düşünüyor musunuz?
3- Onarımın Adana ekonomisine vermiş olduğu kaybın
telafisi için ne yapmayı düşünüyorsunuz?
BAŞKAN - Soruyu cevaplandırmak üzere, Ulaştırma Bakanı
Sayın Binali Yıldırım; buyurun. (AK Parti sıralarından alkışlar)
Konuşma süreniz 5 dakikadır.
ULAŞTIRMA BAKANI BİNALİ YILDIRIM (İstanbul) - Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; Adana Milletvekilimiz Sayın Kemal Sağ'ın sözlü
soru önergesini cevaplandırmak için söz almış bulunuyorum; Yüce Heyetinizi
saygıyla selamlıyorum.
Adana Şakirpaşa Havaalanı pistinin, en son yirmibir yıl
önce onarımı yapılmış. Bu tarihten sonra, çeşitli nedenlerle pistte meydana
gelen aşınmalar yüzünden, 2002 yılında yapılan pist ölçümlerinde 3 ile 6
milimetre arasında 442, 6 milimetreden büyük 245 adet tümsek ve çukur şeklinde
bozuk satıhların olduğu tespit edilmiştir. Bu bozuk satıhların, sadece pistte
değil, PAT sahalarında da var olduğu görülmüştür.
Ayrıca, pistin en son yirmibir yıl önce yenilenen
asfalt kaplamasının da ekonomik ömrünü tamamladığı, bu nedenle, pistin, acil
olarak, overhaul, yani, topyekûn onarımının gerekli olduğu ortaya çıkmıştır.
Onarım işinin, Adana Şakirpaşa Havalimanının ölü sezonu olarak kabul edilen
ekim-kasım-aralık aylarında yapılması planlanmış ve 16 Eylül 2002 tarihinde
yapılan ihaleyle, onarım işi 6 trilyon 750 milyar lira üzerinden ihale edilmiş;
sözleşme imzasını takiben, 16.10.2002 tarihinde yer teslimi yapılmış ve 11
Kasım 2002 tarihinde de işe başlanmıştır.
Pistin onarımının, genel seçimlerin hemen arkasından
hızlı bir şekilde tamamlanması konusunda azamî gayret gösterilmiş ve 6 trilyon
750 milyar lira öngörülen keşif bedele karşılık, 3 trilyon 520 milyar liraya,
15 Ocak 2003 tarihinde, yirmidört saat üç vardiya çalışmayla, pistin onarımı
tamamlanmıştır; yani, keşif bedelinin neredeyse yarı fiyatına, onarım çok kısa
sürede tamamlanmak suretiyle, havaalanının kullanılmamasından doğan ekonomik
kayıp asgarî seviyeye düşürülmüştür.
Diğer yandan, söz konusu havaalanımıza ikinci pist
yapımı gündeme gelmiş; bu amaçla, teknik heyetin yaptığı incelemeler sonunda,
havaalanı arazisi içerisinde ikinci pist yapımına elverişli bir alan
bulunamadığından, bu uygulamadan vazgeçilmiştir. Bunun yerine, mevcut
taksiyolunun, yapılacak bir revizyonla, acil ikinci pist haline getirilmesi
konusunda gerekli çalışmalar yapılmış, bu çalışmalar sonucunda da, mevcut
taksiyolunun 2-3 yönüne veya 0-5 yönüne uzatılması durumu detaylı olarak
incelenmiştir; fakat, yapılan bu tetkikler sonunda, uzatma işinin iniş ve
kalkışlara oluşturacağı mânialar nedeniyle, bugünkü şartlarda
gerçekleştirilemeyeceği sonucuna varılmıştır.
Diğer yandan, PAT sahalarında yapılan onarım nedeniyle,
11 Kasım 2002-15 Ocak 2003 tarihleri arasında kapalı kalan havaalanının trafiği
büyük oranda Gaziantep Havaalanına yönlendirilmiş; ancak, bu süre içerisinde,
tabiî ki, Adana ekonomisinde -kısmen de olsa- bir kayıp söz konusu olmuştur;
ancak, yolcuların can güvenliği söz konusu olduğunda, bu husus, tabiî ki, ihmal
edilecek mertebede bir husustur.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Bakan, sözlerinizi tamamlar mısınız.
Buyurun.
ULAŞTIRMA BAKANI BİNALİ YILDIRIM (Devamla) - Zira,
havayoluyla taşınan yolcuların can güvenliğinin, her zaman için, taşınan yolcu
sayısının önünde tutulması zorunluluğu vardır. Adana Havalimanının onarım
amacıyla hava trafiğine kapatılmasından dolayı oluşması söz konusu ekonomik
kaybın asgarîye düşürülmesi için, az önce de dediğim gibi, başlangıçta İncirlik
Askerî Üssünün kullanılması cihetine gidilmiş ve bu yönde gerekli izinler ikmal
edilemediğinden, hava trafiği, en yakın yanaşma limanı olarak Gaziantep
Havaalanına yönlendirilmiştir.
Burada kaydedilecek en önemli husus, başlayan işin üç
aydan az bir sürede ve yoğun bir çalışmayla belirlenen keşif bedelinin yarısı
değerinde tamamlanmasının başarılmış olmasıdır. Ülkemizde, keşif bedellerinin 3
katına, 5 katına, 10 katına varıncaya kadar ihalelerin sürdüğü gözönüne
alınırsa, Bakanlığımızın bu işle ilgili ne kadar hassas davrandığı ve bir an
önce bitirilmesi için gayret gösterdiği aşikâr olarak anlaşılacaktır.
Ben, hepinize saygılar sunuyorum. (AK Parti
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Bakan.
Buyurun Sayın Sağ.
KEMAL SAĞ (Adana) - Sayın Başkan, sayın
milletvekilleri; öncelikle Sayın Bakana teşekkür ediyorum; ancak, bu
havaalanımızın onarımının yapıldığı zaman çok ilginç bir zamandır, tam seçim
arifesidir. Belki de yanlış bir terim olabilir, bir otorite boşluğunun olduğu
dönemde aniden bir ihale yapılarak onarım başlatılmıştır. Sayın Bakanımız
"ikinci pist yapımına şartlar uygun değildir" ve artı
"taksirut" yolunun genişlemesi de mümkün değildir" diyor.
Sayın Bakanım, lütfen, arz ediyorum, eğer bir gün
yolunuz Adana'ya düşerse, bu Şakirpaşa Havaalanını beraberce gezelim. Gerek
Büyükşehir Belediyesinin gerekse Seyhan Belediyesinin yaptığı açıklamalara göre
kamulaştırmada ve ikinci pist ile taksirutun açılmasında herhangi bir sorun
görülmemektedir. 6,7 trilyonluk bir harcamayla onarım yapılmıştır; ancak, bunun
2 katı bir harcamayla ikinci pist yapmak da mümkündü.
Şimdi, Sayın Bakanım, burada, benim Adana Milletvekili
olarak istirhamım şudur: Adana'nın görmüş olduğu ekonomik zararın telafisi
için, lütfen -Türk Hava Yollarıyla beraberce- Adana'ya yapılan, gerek iç hat
gerekse dış hat seferlerinin artırılmasını istirham ediyorum; çünkü, Adana'nın
İsrail'le ve diğer Avrupa ülkeleriyle birçok ihracat bağlantısı vardır.
Bunların yapımı için de, lütfederseniz, bu ekseferlerin konulmasını istirham
ediyorum. Bu konularda sadece bürokrasiyle yetinmemeni de, bizzat gelip
görmenizde fayda mülahaza ediyorum ve bu düşünceyle teşekkür ediyor, saygılar
sunuyorum.
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Sağ.
Sayın Bakan, bu açıklamaya cevap verecek misiniz?
ULAŞTIRMA BAKANI BİNALİ YILDIRIM (İstanbul) - Kısa bir
açıklama yapacağım.
BAŞKAN - Buyurun Sayın Bakan.
Konuşma süreniz 5 dakikadır.
ULAŞTIRMA BAKANI BİNALİ YILDIRIM (İstanbul) - Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; Sayın Sağ'a teşekkür ediyorum.
Havaalanının ihalesi -az önce ifade ettiğim gibi- 16
Eylül 2002 tarihinde yapılmış; yani, seçimlerden yaklaşık birbuçuk ay önce;
seçimlerden hemen sonra, 4 Kasımda da yer teslimi yapılmış. Biz, hükümetin
kurulduğu 19 Kasım günü, güvenoyunu beklemeden, hemen bu konuyu, acil olmasına
binaen takibe aldık ve sürekli olarak, müteahhidi bu yönde sıkıştırarak, bir an
önce bitirilmesini temin ettik.
İkinci bir pist veya taksiyolunun acil pist şekline
dönüştürülmesi yönünde, yine o dönemde, arkadaşlarıma bir çalışma yapmaları
talimatı verdim, bu çalışma da yapıldı. Burada -az önce de ifade ettiğim gibi-
olumsuz bir rapor geldi; ama, ben, sizin görüşünüze katılıyorum. Zaman
içerisindeki ekonomik gelişmeleri de dikkate alarak, ikinci bir pistin bir
ihtiyaç olduğu, kişisel olarak benim de kanaatimdir. Bu bakımdan, bu konuyu
tekrar inceleteceğim ve kendim de bizzat kontrol edeceğim; bunu da böylelikle
açıklamış oluyorum.
Tekrar teşekkür ediyorum. (AK Parti sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Bakan.
Soru cevaplandırılmıştır.
2. - Adana Milletvekili Kemal Sağ'ın,
taksilerin zorunlu trafik sigortası primlerine ilişkin Devlet Bakanından sözlü
soru önergesi (6/198) ve yazılı soruya çevrilmesi nedeniyle konuşması
BAŞKAN - Soruyu cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok.
Bu soru önergesi, üç birleşim içerisinde
cevaplandırılmadığından, İçtüzüğün 98 inci maddesinin son fıkrası uyarınca
yazılı soruya çevrilecektir.
Soru önergesi gündemden çıkarılmıştır.
Buyurun Sayın Sağ.
Süreniz 5 dakikadır.
KEMAL SAĞ (Adana) - Sayın Başkanım, değerli
milletvekilleri; bu soru önergesini, taksici esnafımızın uğradığı bir zararı
dile getirmek için vermiştim. Aradan biraz zaman geçti; ama, hâlâ güncelliğini
koruyan bir soru önergesi.
Sayın Bakanımızın burada direkt cevap vermesini tercih
ederdim; ancak, galiba Sayın Bakanımızın işleri çok olduğu için buraya gelemedi
ve cevabını veremedi. Umarım, yazılı cevap, iyi bir cevap olur.
Bu konuda bazı noktaları dile getirmek istiyorum. 2003
yılındaki tarifede, hususi otomobil için 87 000 000 lira -yuvarlak rakamlarla
ifade ediyorum- minibüsler için 223 000 000 lira, otobüsler için 302 000 000
liralık bir sigorta primi öngörülmüştür; fakat, taksiciler için bu
prim miktarı 330 000 000 liradır; yani,
burada rakamlara bakarsanız, bir haksızlık olduğu açıkça görülmektedir. 4
kişilik yolcu kapasitesine sahip olan taksilerimiz için belirlenen bu prim
miktarının, hususi otomobillerden, minibüslerden ve otobüslerden daha yüksek
olması, sanıyorum, Anayasamızın eşitlik ilkesine de pek uygun değildir.
Ekonomik koşullar nedeniyle ayakta durmakta ve
geçimlerini sağlamakta çok zorlanan taksici esnafımız için, Türkiye'de olduğu
gibi, Adana'daki durum da pek farklı değildir. Bakın, 2003 yılında trafiğe
kayıtlı toplam 3 060 taksici esnafından 1 220'si plakalarını iptal
ettirmişlerdir ve plakalarını askıya aldıran bu şoförlerimiz, ya işsiz kalmış
veya bir başka işe girmek zorunda kalmışlardır. Eğer, Adalet ve Kalkınma
Partisi Hükümeti esnafa karşı dürüst ve adil olmayı düşünüyorsa, taksici
esnafının karşılaştığı bu haksızlığın giderilmesi için Cumhuriyet Halk
Partisine mensup bir üye olarak verdiğim bu soru önergesinde dile getirdiğim
konunun bir an önce çözümlenmesi ve bu haksızlığın giderilmesi gerekiyor.
Sözlerimi tamamlarken şunu da hatırlatmak istiyorum:
Sayın Bakanımız diyebilir ki, taksiler kaza oluşumlarına karşı çok yüksek bir
risk taşıyorlar. Doğrudur; ama, lütfen unutmayınız ki, taksiler bu riski
taşırken, şoförler de, aynı zamanda, can kaybı riskini taşımaktadırlar.
Taksici esnafımızın bu durumu göz önüne alınarak,
trafik mesuliyet sigortası prim ödemelerindeki mağduriyetlerinin giderilmesi
hususunda gerekli girişimde bulunması için ilgili bakanı uyarmanın huzuru
içerisinde, hepinize saygılar sunuyorum.
Teşekkür ediyorum. (Alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Sağ.
3. - Hatay Milletvekili Gökhan Durgun'un,
İSDEMİR'in ERDEMİR'e devrine ilişkin Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısından
sözlü soru önergesi (6/202)
BAŞKAN - Soruyu cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok.
Bu önerge, üç birleşim içerisinde
cevaplandırılmadığından, İçtüzüğün 98 inci maddesinin son fıkrası uyarınca
yazılı soruyu çevrilecektir.
Önerge gündemden çıkarılmıştır.
Sayın Durgun'un söz talebi?.. Yok.
4. - İzmir Milletvekili Ahmet Ersin'in,
taksici cinayetlerine ilişkin İçişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/203)
BAŞKAN- Soruyu cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok.
Bu önerge, üç birleşim içerisinde
cevaplandırılmadığından, İçtüzüğün 98 inci maddesinin son fıkrası uyarınca
yazılı soruya çevrilecektir.
Önerge gündemden çıkarılmıştır.
Sayın Ersin'in söz talebi?.. Yok.
5. - Van Milletvekili Mehmet Kartal'ın,
özelleştirme kapsamındaki Van Sümerbank Kundura Fabrikasına ilişkin Devlet
Bakanı ve Başbakan Yardımcısından sözlü soru önergesi (6/206)
BAŞKAN- Soruyu cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok.
Bu önerge, üç birleşim içerisinde cevaplandırılmadığından,
İçtüzüğün 98 inci maddesinin son fıkrası uyarınca yazılı soruya çevrilecektir.
Önerge gündemden çıkarılmıştır.
6. - Van Milletvekili Mehmet Kartal'ın,
Van-Muradiye İl Özel İdaresi sosyal konutlarına ilişkin İçişleri Bakanından
sözlü soru önergesi (6/207)
BAŞKAN- Soruyu cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok.
Bu önerge, üç birleşim içerisinde
cevaplandırılmadığından, İçtüzüğün 98 inci maddesinin son fıkrası uyarınca
yazılı soruya çevrilecektir.
Önerge gündemden çıkarılmıştır.
7. - Yozgat Milletvekili Emin Koç'un,
fotoğrafını okullara astıracağı iddialarına ilişkin Millî Eğitim Bakanından
sözlü soru önergesi (6/208) ve yazılı soruya çevrilmesi nedeniyle konuşması
BAŞKAN- Soruyu cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok.
Bu önerge, üç birleşim içerisinde
cevaplandırılmadığından, İçtüzüğün 98 inci maddesinin son fıkrası uyarınca
yazılı soruya çevrilecektir.
Önerge gündemden çıkarılmıştır.
HALUK KOÇ (Samsun)- Sayın Başkan, Sayın Koç burada.
BAŞKAN- Buyurun Sayın Koç.
Konuşma süreniz 5 dakikadır.
EMİN KOÇ (Yozgat) - Sayın Başkan, değerli milletvekili
arkadaşlarım; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Sayın Erkan Mumcu Millî Eğitim Bakanı olduğunda, tüm
Türkiye'de, okullarla ilgili bir girişimde bulunmuştu. O dönemde öğrendiğim
girişimi, kendisine sözlü soru olarak yöneltmiştim. Sayın Erkan Mumcu,
Türkiye'deki tüm okullarımızda kendi resminin asılması için alelacele bir
harekete girişmiş ve maddî olarak büyük miktar tutan fotoğraflar yaptırmıştı...
MUHARREM KARSLI (İstanbul) - Bunlar konuşuldu.
EMİN KOÇ (Devamla) - ... Ancak, bu fotoğrafları
okullara astıramadan, Bakanlık görevini bırakmış oldu ve bu, ciddî bir miktar
olarak, Türkiye'nin bütçesinden karşılandı.
Şimdi, Türkiye'nin durumunu hepimiz biliyoruz, Türk
Halkının durumunu hepimiz biliyoruz. AKP, seçimlerde, vatandaşlara çok ciddî
vaatlerde bulundu; vatandaşın sırtındaki yükü azaltacaktı. Geçmiş iktidarlar,
ANAP-MHP-DSP İktidarı vatandaşın sırtına öyle bir yük yükledi ki, vatandaş
ikiye katlanmıştı, yere yapışmıştı. Vatandaş, seçimlerde, bunun hesabını sordu.
AKP de "bu yükü sırtınızdan alacağım, sizi rahatlatacağım" dedi ve oy
aldı, iktidara geldi. Geçtiğimiz yedi aya bakıyoruz, AKP İktidarı ne yaptı,
vatandaşın sırtındaki yükü hafifletti mi, vatandaşın sırtından 100 gramlık bir
yük alabildi mi; alamadı. Ne yapıyor; yükü gittikçe ağırlaştırıyor, vatandaş o
yükün altında ezilmeye devam ediyor. Ne yapıyor; AKP, verdiği sözlerin
hiçbirini tutmazken, Türkiye'nin borcunu artırıyor, faizleri yükseltiyor,
çiftçinin kullandığı girdilerin tamamının fiyatını artırıyor, çiftçiye ödemesi
gereken parayı ödemiyor, tarım kesiminde, sanayi kesiminde sıkıntı gittikçe
artıyor.
AKP iktidarı Türkiye'nin genelinde borcunu da artırdı
dedim. Niye artırdı?.. İşte, bu da kalemlerden birisi; Millî Eğitim Bakanı
Erkan Mumcu'nun fotoğraf harcaması. Vatandaş ölüyor, ülke perişan; sen,
okullarda fotoğrafın peşindesin. Bu Meclis, en ufak harcamanın bile hesabını
sormalı. Hepimiz, en küçük harcamaya kadar dikkat etmek durumundayız. Türkiye,
bu nedenle, dikkat etmediği için bu noktaya gelmiştir. Her alandaki
yolsuzluklar, harcamalar, Türkiye'yi, maalesef, bu hale getirmiştir. Vatandaşın
sıkıntısı da gittikçe artmaktadır.
Bu konuda uyarı olsun diye ben bu soru önergesini
verdim ve bu herkese ders olmalıdır diyor, hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Teşekkür ediyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Koç.
8. - Hatay Milletvekili İnal Batu'nun, AK
Parti Genel Başkanının bir danışmanının BM Genel Sekreterinin Kıbrıs Özel
Temsilcisi ile yaptığı iddia edilen görüşmeye ilişkin Başbakandan sözlü soru
önergesi (6/210) ve yazılı soruya çevrilmesi nedeniyle konuşması
BAŞKAN - Soruyu cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok.
Bu önerge, üç birleşim içerisinde
cevaplandırılmadığından, İçtüzüğün 98 inci maddesinin son fıkrası uyarınca
yazılı soruya çevrilecektir.
Önerge gündemden çıkarılmıştır.
Sayın Batu, söz talebiniz var mı?
İNAL BATU (Hatay) - Evet Sayın Başkan.
BAŞKAN - Buyurun Sayın Batu.
Konuşma süreniz 5 dakikadır.
İNAL BATU (Hatay) - Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; aylarca önce, basınımızda ve kamuoyumuzda, yetkisiz kişilerin,
Amerika Birleşik Devletlerinde, otel odalarında, Irak konusunda bazı görüşmeler
yaptıkları ve bu konuşmaların hiçbir zaptının olmadığı, Dışişleri
mensuplarımızın bu toplantılara alınmadığı yönünde yoğun söylentiler, yayınlar
vardı. Aynı bağlamda, aynı kişinin, Birleşmiş Milletler Kıbrıs Özel Temsilciyle
Kıbrıs konusunda bir görüşme yaptığı da basınımıza yansımış ve kendisine, böyle
bir görüşmenin yapılıp yapılmadığı sorulduğunda da "bizim ikimizin de
çocukları Amerika'da sınıf arkadaşıdır, biz onun için bir araya geldik"
gibi, ciddiyetten uzak bir cevap verdiğini üzüntüyle görmüştüm. İşte, bu soruyu
o zaman tevcih etmiştim. Aradan aylar geçti, sorumuz hâlâ cevaplandırılmadı.
Ben, sadece şunu söyleyeceğim: Artık, gelecekte, bu tür
yetkisiz kişiler, kapalı kapılar ardında, zaptı tutulmayan, devlet
görevlilerinin bulunmadığı konuşmalar yapmasınlar. Dış ilişkilerimizin
yürütülmesinde daha ciddî, daha tutarlı bir hava hâkim olsun.
Bu düşüncelerle, hepinizi saygı ve sevgilerle
selamlıyorum. (Alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Batu.
9. - Ankara Milletvekili Yakup
Kepenek'in, üst yönetim kadrolarına atamalara ilişkin Başbakandan sözlü soru
önergesi (6/211)
BAŞKAN - Sayın Başbakan veya yerine cevap verecek Sayın
Bakan?.. Yok.
Bu önerge, üç birleşim içerisinde
cevaplandırılmadığından, İçtüzüğün 98 inci maddesinin son fıkrası uyarınca
yazılı soruya çevrilecektir.
Önerge gündemden çıkarılmıştır.
Sayın Kepenek, söz talebi?.. Yok.
10. - Antalya Milletvekili Feridun Fikret
Baloğlu'nun, TÜFE'deki artışların SSK emeklilerinin maaşlarına yansıtılmamasına
ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/212) ve yazılı soruya çevrilmesi
nedeniyle konuşması
BAŞKAN - Sayın Başbakan veya yerine cevap verecek Sayın
Bakan?.. Yok.
Bu önerge, üç birleşim içerisinde
cevaplandırılmadığından, İçtüzüğün 98 inci maddesinin son fıkrası uyarınca
yazılı soruya çevrilecektir.
Önerge gündemden çıkarılmıştır.
Sayın Baloğlu'nun söz talebi?..
Buyurun Sayın Baloğlu.
Konuşma süreniz 5 dakikadır.
FERİDUN FİKRET BALOĞLU (Antalya) - Sayın Başkan, sayın
üyeler; bu soru, yönelttiğim sırada bir değer taşıyordu; ama, buradaki
parlamenter işleyiş yavaş gelişiyor ki, şu anda pek anlam taşımayan bir hale
geldi; çünkü, altıncı ayı doldurmak üzereyiz ve TÜFE'yle ilgili tartışmalar da
farklı bir zemine oturdu. O nedenle, bu olanaktan yararlanarak, iktidarın işçi
emeklilerine bakışına ilişkin eleştirilerimi sunmak istiyorum.
O tarihte, TÜFE'nin işleyeceği, seyyanen yapılan bu
zammın yanında, TÜFE'yle ilgili artışların da uygulanacağı söylenmişti. Bu,
kamuoyunun önünde verilmiş bir sözdü. Ne acıdır ki, bu söz unutuldu. Her ne
kadar, şimdi, TÜFE'deki artışların sıfırın altında olduğu gibi bir gerekçeyle,
bunun bir anlamı kalmadığı söylenebilirse de, bu, yaz aylarının getirdiği
geçici bir gelişmedir; sonbaharda farklı bir gelişme olabilir ve emeklilerin
durumu da farklılık kazanabilir. Kaldı ki, TÜFE'yle ilgili rakamların ne kadar
bilimsel ve gerçeğe uygun olduğu konusundaki şüpheleri benden önce açıklayanlar
da olmuştur.
İşçi emeklileri, Türkiye'de, oldukça geniş bir kesimi
oluşturuyor ve bu insanlar, bir çaresizliğin esiridirler. Durumlarını çok
açıkça görüyoruz; akrabalarımız var, çevremizde yaşayan insanlar var. Bunlara
bakış, bir siyasal iktidarın bakışı olarak değil, bir insanî bakış olarak da
geliştirilmeli. Kuyruklardaki dramları görüyoruz. Siyasal sömürü olsun diye
söylemiyorum; bu, yaşamımızın bir parçası. Büyükçe bir bölümümüz de, işçi
emekliliğinin ne demek olduğunu bilen insanlarız. Bugünkü statümüzün değişmiş
olması, onlara ilişkin hakları savunma konusundaki direncimizi kırmamalıdır.
Ben, bu fırsattan yararlanarak, onların durumuna
dikkatinizi çekmek istedim. Umarım ki, bundan sonra, bu tür sorulara muhatap
olmayacaktır Sayın Başbakan ya da hiç olmazsa, bu konuya ilgi göstermek
çerçevesinde, kendisi buraya gelemeyecek kadar meşgulse, bir sayın bakanı bu
konuyla görevlendirerek, işçi emeklileriyle ilgilendiğini göstermelidir.
Saygılar sunuyorum. (Alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Baloğlu.
11. - Edirne Milletvekili Necdet
Budak'ın, bitki ıslahına yönelik yasal düzenlemeler yapılıp yapılmayacağına ve
sertifikalı tohum kullanımına ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından sözlü soru
önergesi (6/213) ve Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanı Mehmet Hilmi Güler'in
cevabı
BAŞKAN - Soruyu cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Hazır.
Soruyu okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın Tarım ve Köyişleri Bakanı Sayın
Prof. Dr. Sami Güçlü tarafından sözlü olarak cevaplandırılmasını saygılarımla
arz ederim.
Necdet Budak
Edirne
1- Bitki ıslahı ve çeşit geliştirme faaliyetleri, uzun
zaman emek ve masraf isteyen çalışmalardır. Bu alanda, gerek özel sektörümüzün
gerekse yabancı sermayenin haklarının korunarak yatırım yapabilmeleri ve
uluslararası sözleşmelerden doğan yükümlülüklerimizin yerine getirilmesi
UPOV-Uluslararası Yeni Bitki Çeşitlerini Koruma Birliğine entegrasyon
bakımından önemli bir konudur.
Bu nedenle, geliştirilen yeni bitki çeşitlerinin ve
ıslahçı haklarının korunmasına yönelik yasal düzenlemeleri yapmayı düşünüyor
musunuz? Düşünüyorsanız bir tarih belirlediniz mi?
2- Ülkemizde çiftçilerimizin sertifikalı-kaliteli
tohumluk kullanım oranının düşük oluşu, bitkisel üretimde verimliliği olumsuz
etkilemektedir.
Çiftçilerimizi sertifikalı tohum kullanımına teşvik
etmek için herhangi bir çalışmanız var mı?
BAŞKAN - Soruyu cevaplandırmak üzere, Enerji ve Tabiî
Kaynaklar Bakanı Sayın Hilmi Güler; buyurun. (AK Parti sıralarından alkışlar)
Sayın Bakan, cevap süreniz 5 dakikadır.
ENERJİ VE TABİÎ KAYNAKLAR BAKANI MEHMET HİLMİ GÜLER
(Ordu) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Değerli milletvekilleri, Sayın Necdet Budak'ın
sorusuna, ilgili bakanımız Sami Güçlü Bey olmadığı için, ben cevap vereceğim.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; yeni bitki
çeşitlerine ait ıslahçı haklarının korunmasına ilişkin olarak Tarım ve
Köyişleri Bakanlığınca hazırlanan kanun ilgili bakanlık ve kuruluşların
görüşüne sunulmuş, görüşler alındıktan sonra, Başbakanlığa gönderilmiştir.
Yasanın Türkiye Büyük Millet Meclisine sunulması için
çalışmalar sürdürülmekte ve konu, hükümetimizin Acil Eylem Planı çerçevesinde
de ele alınmakta olup, Acil Eylem Planında yasa çalışmalarının 2003 yılında
tamamlanması öngörülmektedir.
Adı geçen kanun, bitki çeşitlerinin geliştirilmesini
özendirmek, yeni çeşitlerin ve ıslahçı haklarının korunmasını sağlamak amacıyla
hazırlanmıştır. Ayrıca, yeni çeşitlerin çoğaltım materyallerinin ticareti
konusunda bitki ıslahçılarına ait hakların korunması ve böylece, rekabet
ortamının tesis edilerek, yeni ve üstün vasıflı bitki çeşitlerinin ıslah
edilmesi için bitki ıslahçısına kaynak ve imkân sağlamak ve ıslahçıları teşvik
ederek, yeni bitki çeşitlerinin bulunmasının kolaylaştırılmasını
amaçlamaktadır. Bu kanun, aynı zamanda ıslahçıların haklarını koruyarak, özel
sektörün de uzun zaman ve büyük emek gerektiren bitki ıslah faaliyetlerine
yönelmesini sağlayacaktır.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bu kanunla,
bitki ıslahçılarının ıslah ettikleri, buldukları ve geliştirdikleri bitki
çeşitlerinden hangilerinin, bu korumadan nasıl ve ne kadar süreyle
yararlanacağı, hangi bitki türlerinde çiftçi istisnası uygulanacağı, ıslahçı
haklarından kimlerin yararlanacağı, bir çeşide ait ıslahçı hakkının kime ait
olduğu, bu hak üzerinde payların ne şekilde kullanılacağı, hakkın diğer kişi ya
da kişilere nasıl devredileceği hususları da belirlenmiştir.
Bu kanunun yürürlüğe girmesiyle, Avrupa Birliğinin 1/95
sayılı Ortaklık Konseyi Kararının 8 sayılı ekinin 6 ncı maddesi uyarınca, UPOV,
yani, Uluslararası Yeni Bitki Çeşitlerini Koruma Birliği Sözleşmesine
katılımının sağlanması konularında da, ülkemizin taahhütleri ve yükümlülükleri
yerine getirilmiş olacaktır. Ülkemizde, özellikle, bitkisel yağ açığımız
dikkate alınarak, belirli yağ bitkilerine prim ödemeleri uygulanmaktadır. Prim
ödemelerinde, pamukta ve soya fasulyesinde sertifikalı tohum kullanan
üreticilere, primin yüzde 10'u tutarında fazla teşvik verilmektedir.
Tarımda en önemli girdilerden birisi de, tohum ve
tohumluktur. Tohumculuk faaliyetleri, ıslah çalışması sonucunda yeni bir
çeşidin geliştirilmesiyle başlayıp, tescilli çeşitlerin üretimlerinin
yapılarak, çiftçinin tarlasına ulaşıncaya kadar devam eden bir süreci
kapsamaktadır.
Ülkemizde, tohumlukların tescili, üretimi, dağıtımı ve
pazarlaması 308 sayılı Tohumlukların Tescil Kontrol ve Sertifikasyonu Hakkında
Kanuna göre yapılmaktadır. Her yıl yaklaşık 1 000 000 dekar alanda tohumluk
ekimi yapılmakta ve bunun sonucunda 250 000 ton tohumluk
sertifikalandırılmaktadır; ancak, bu miktar ülkemizin tohumluk ihtiyacının
yüzde 20'sini karşılamaktadır. Bu miktarın artırılması ve çiftçimizin
sertifikalı tohumluk kullanmasını sağlamak hedeflenmektedir. Bu amaçla, 2001
yılından bu yana yürütülen tohumculuğu geliştirme projesiyle verimi ve kalitesi
yüksek, hastalık ve zararlılara dayanıklı, iç ve dış pazar isteklerine uyumlu
yeni bitki çeşitlerinin elde edilmesi ve bu çeşitlere ait tohumluk ihtiyacının
karşılanmasıyla tohumluk üretiminin istenilen seviyelere ulaştırılması
amaçlanmaktadır.
Hububatta, TİGEM'in üretmiş olduğu sertifikalı
tohumlukların çiftçilere daha kolay ulaşmasını sağlamak için, ülke çapında, il
ve ilçelerde bayilik sistemi getirilmiştir.
Sorunuza teşekkür eder, bilgileri saygıdeğer Meclise
arz ederim. (Alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Bakan.
Sayın Budak, buyurun.
NECDET BUDAK (Edirne) - Sayın Bakanım, cevap için
teşekkür ediyorum, sağ olun.
Gerçekten güzel bir tasarı. Eğer uygulamaya da
konulursa, bitki ıslahı çarkları, gerçekten, Türkiye için, özellikle
üniversitelerde çalışan bitki ıslahçıları, genetikçiler, biyoteknologlar için
ve ayrıca Türkiye'deki araştırma enstitülerinde çalışan ıslahçıları
ödüllendirmek, motive etmek bakımından çok faydalı olacağını düşünüyorum.
Yalnız, bunu biz yıllardır bu şekilde söylüyoruz. Türkiye'de belki ilk kez
uygulaması yapılacak. Avrupa'daki UPOV'un kriterlerine uyularak bitki
çeşitlerinin geliştirilmesi çok önemli. Biz, tahılda, şu anda, tohumluk
ihtiyacının yüzde 20'sini karşılıyoruz. Bunu yüzde 100 yapabilmemiz lazım;
çünkü, Türkiye'deki devlet üretme çiftlikleri çok atıl durumda, verimsiz
durumda; bunlar kullanılabilir.
Ayrıca, bir başka konuya da dikkat çekmek isterim;
cevabınızda spesifik olarak belirtilmedi. Türkiye de, tohumlukta dışarı bağımlı
hale gelmiş durumda ve bağımlı olduğumuz çeşitlerin çoğu yabancı döllenen
bitkiler; sebzeler ve meyvelerde bağımlılık var. Bu konuda tohum
geliştirilmesini ödüllendirmeye yer verilmesini temenni ediyorum.
Cevabınız için sağ olun diyorum.
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Bayın Budak.
Sayın Bakan, cevap verecek misiniz?
ENERJİ VE TABİÎ KAYNAKLAR BAKANI MEHMET HİLMİ GÜLER
(Ordu) - Teşekkür ederim.
BAŞKAN - Soru cevaplandırılmıştır.
12. - Manisa Milletvekili Nuri
Çilingir'in, sürücü adaylarının trafik sınavı yerlerine ilişkin Millî Eğitim
Bakanından sözlü soru önergesi (6/214) ve yazılı soruya çevrilmesi nedeniyle
konuşması
BAŞKAN - Soruyu cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok.
Bu önerge, üç birleşim içinde cevaplandırılmadığından,
İçtüzüğün 98 inci maddesinin son fıkrası uyarınca yazılı soruya çevrilecektir.
Önerge gündemden çıkarılmıştır.
NURİ ÇİLİNGİR (Manisa) - Sayın Başkan...
BAŞKAN - Buyurun Sayın Çilingir.
Konuşma süreniz 5 dakikadır.
NURİ ÇİLİNGİR (Manisa) - Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Millî Eğitim Bakanına sormuş olduğum, sürücü adaylarının sınav
yerleriyle ilgili sorum nedeniyle söz almış bulunuyorum; bu vesileyle, Yüce
Heyeti saygıyla selamlıyorum.
Sorduğum sorular şunlardı:
"1- Motorlu taşıt sürücü adaylarının trafik ders
sınavının yapıldığı sınav yeri sayısını yeterli buluyor musunuz" ki 81
ilde yapılıyor bu.
"2- Motorlu taşıt sürücü adaylarının trafik ders
sınavının, öğrenci Seçme Sınavının (ÖSS) yapıldığı merkezlerde yapılması
hususunda Bakanlığınızca bir çalışma yapılmakta mıdır?"
Biliyorsunuz, ÖSS sınavı, genellikle nüfusun yoğun
olduğu ilçe merkezlerinde de yapılıyor.
Trafik güvenliğini etkileyen unsurlardan biri de
sürücülerimizin eğitimidir. Bilindiği gibi, ülkemizde, daha önce, kişinin kendi
çabası sonucu edindiği teorik ve pratik trafik bilgi ve becerilerinin emniyet
makamlarınca değerlendirilmesi sonucu sürücü belgesi verilmekteydi. 3.12.1987
tarihinde yayımlanarak yürürlüğe giren Motorlu Taşıt Sürücüleri Kurs
Yönetmeliğiyle, ülkemizde sürücü yetiştirme ve belge verilmesinde yeni bir
dönem açılmıştır. İlgili yönetmelik uyarınca, açılan sürücü kurslarında
kursiyerlere trafik ve çevre bilgisi, motor ve araç tekniği dersi, ilkyardım
dersi ve direksiyon eğitimi verilmektedir. Bu
eğitimin toplam saatleri, sürücü belgesinin türüne göre değişmektedir.
Alınan dersler sonucunda kursiyerlerin pratik ve teorik sınavları 1987 yılından
1990 yılına kadar kurs yönetimince yapılmaktayken, 1990 yılında yönetmelikte
yapılan değişiklikle bu görev millî eğitim müdürlüklerine verilmiştir. 2002
yılının eylül ayından itibaren de sınav, Millî Eğitim Bakanlığınca merkezî
sistemle yapılmaya başlanmıştır.
Trafik güvenliğini etkileyen en önemli unsurlardan
birisi olan sürüce eğitimi konusunda sürücü kurslarımıza büyük görevler düşmektedir.
Sürücü kurs hizmetlerini, eğitim ve öğretim amacı ağır basan, kamu yararını
gözeten bir anlayışla yürüten kuruluşlar yanında, düzenlenen mevzuata aykırı
faaliyette bulunanların da yürütüyor olması iyi niyetle kurulan sisteme yönelik
eleştirileri de, ne yazık ki, beraberinde
getirmektedir. Trafik kazalarını caydırıcı nitelik taşıyan, Karayolları
Trafik Kanununun 118 inci maddesinde bulunan "trafik suçunun işlendiği
tarihten geriye doğru bir yıl içinde toplam 100 ceza puanını dolduran
sürücülerin sürücü belgesi iki ay süreyle geri alınır ve eğitime tabi
tutulurlar" ifadesi yer almaktadır. Bu düzenleme kapsamında, sürücü
belgesi geri alınanlardan kaçının bu kurslarda eğitime alındıkları hakkında bir
bilgi, ne yazık ki, bulunmuyor.
Bilindiği gibi, ülkemizde yoksulluk ve işsizlik had
safhada bulunmakta. Özellikle, kırsal kesimde yaşayan vatandaşlarımızın sürücü
belgelerine sahip olabilmeleri, maddî ve manevî büyük zorlukları beraberinde
getirmektedir. Cebinde karnını doyuracak parası olmayan vatandaşlarımız, sürücü
belgesi alabilmek için ek bir masrafa girememektedirler. Bütün şartlarını
zorlayarak sürücü kursuna devam edip kursu bitiren vatandaşlarımızdan,
özellikle sınavın yapıldığı merkezlere uzak yerlerde ikamet edenler, ek maddî
masraflarla karşı karşıya kalıyorlar, 170-180 kilometre giderek sınava katılmak
zorunda kalıyorlar. Sınav güvenliğinin sağlanarak sürücü kursuna katılan
kursiyer sayısı dikkate alınmak suretiyle, sınavın tam bir tarafsızlık
içerisinde, önergemde belirttiğim gibi, ÖSS sınavının yapıldığı merkezlerde
yapılması sağlanmalıdır.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; önergemde, seçim
bölgem olan Manisa'da, il merkezi dışında bazı ilçelerimizde de sürücü kursu
sınavlarının yapılmasının sağlanması gerektiğini belirttim. Manisa İlimizin
bazı ilçeleri, gerek nüfus gerekse gelişmişlik yönünden Anadolu'daki birçok
ilden daha büyüktür. Yine, bazı ilçelerimiz, Manisa merkezden oldukça uzak
mesafededirler. Bu durum, sürücü kursu sınavlarının ilçemizde de yapılması
gerektiğinin bir işaretidir. Son aldığım bilgiler, ülkemizde sürücü kursu
sınavlarının toplam 100 merkezde yapılacağı yönündedir. Bunların içerisinde
Salihli İlçemiz de bulunmaktadır. Alınan bu karar çok doğrudur ve
mağduriyetleri önleyecektir. Sürücü kursu sınavlarının üniversitelerarası seçme
sınavının yapıldığı merkezlerde yapılması gerektiği düşüncemi yenileyerek, Yüce
Heyeti saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Çilingir.
13. - Hatay Milletvekili Abdulaziz
Yazar'ın, İskenderun Körfezinde demirli bulunan tehlikeli madde yüklü bir
yabancı gemiye ilişkin Çevre Bakanından sözlü soru önergesi (6/215) ve yazılı
soruya çevrilmesi nedeniyle konuşması
BAŞKAN - Soruyu cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok.
Bu önerge, üç birleşim içinde cevaplandırılmadığından,
İçtüzüğün 98 inci maddesinin son fıkrası uyarınca yazılı soruya çevrilecektir.
Önerge gündemden çıkarılmıştır.
Buyurun Sayın Yazar.
Konuşma süreniz 5 dakikadır.
ABDULAZİZ YAZAR (Hatay) - Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; İskenderun Limanında üç yıldır demirli bulunan İspanya
Bayraklı "MV Ulla" adlı gemiyle ilgili olarak, Sayın Çevre ve Orman
Bakanımızın yanıtlaması için, bir sözlü soru önergesi vermiştim. Konu hakkında
Sayın Bakanın bizleri aydınlatmasını bekliyor ve bu vesileyle, çevre sorunları
konusunda kişisel görüşlerimi sizlere aktarmak istiyorum. Hepinizi sevgi ve
saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, İspanya'dan aldığı yükle
İskenderun Demir Çelik Fabrikaları Limanına Mart 2000'de gelen "MV
Ulla" adlı gemi, zehirli atık yüklü olduğu gerekçesiyle, bağlı bulunduğu
İskenderun Körfezinde çürüyor. Ortadoğu Teknik Üniversitesinde yapılan
analizlerde, İspanya'nın kuzeyindeki üç termik santralın artığı olan küllerde,
Türkiye'ye girmesi yasak olan krom-6 tehlikeli atığının yüksek seviyelerde
olduğu belirlenmiştir. Bunun üzerine, Bakanlık, gemiyi limanda mühürlemiş;
ancak, söz konusu gemi, üç yıldır, ait olduğu ülke olan İspanya'ya
gönderilememiştir. Makineleri iflas eden gemide iki genç bekçilik yapıyor.
Sözlü soru önergemle ilgili olarak hazırlanmış ve Çevre
Bakanı tarafından imzalanmış bir yazı tarafıma ulaştı; ancak, pek doyurucu
bulamadım. Sayın Bakandan, daha aydınlatıcı bir cevap, daha da önemlisi, icraat
bekliyorum.
Değerli arkadaşlar, Türkiye, geçmişte de, birçok
gelişmekte olan ülke gibi, toksik atık ticaretinden oldukça etkilenmiştir.
Birçoğunu bildiğinizden eminim; ama, yine de birkaçını sizlere anımsatmak
istiyorum.
Birçok kişi, 1988 yılında Karadeniz kıyılarına vuran
toksik atık varillerini anımsayacaktır. Bu olay, Türkiye'nin karşı karşıya
kaldığı en ünlü atık ticareti olaylarından biriydi. İçlerinde bulunan belgeler,
varillerin kaynağının İtalya olduğunu kanıtladığı halde, o dönemin yetkilileri,
bu toksik atıkları sahibine iade edememişlerdir. Kanser yapıcı DDT de dahil
olmak üzere, tümüyle toksik tarım ilaçlarıyla dolu olan variller, o zamandan
beri, Karadeniz Bölgesindeki birkaç yerde depolanmış durumda bekletiliyor;
sızıntı yapıyorlar, yerel çevreyi zehirliyorlar ve insan sağlığını tehdit
ediyorlar.
Terk edilen ve Fransa'daki Dunkirk Özerk Limanı
tarafından açıkartırmayla satılan Sea Beirut gemisi, Aliağa'daki Cemsan
Şirketinin Almanya'daki ortağı MSK'ye satılmıştı. İçinde asbest bulunan gemi,
Aliağa açıklarında Greenpeace tarafından durdurulmuştu. Çevre Bakanlığı da,
yaptırdığı analizlerde gemide asbest saptamış, geri gönderilme kararı almıştı.
Şirket, İzmir İdare Mahkemesine başvurmuş ve geminin geri gönderilmesi kararı
çıkmıştı. Dışişleri, Fransız Büyükelçiliğine, gemiyi geri almaları konusunda
nota vermişti; ancak, Fransa, geminin sorumluluğunu kabul etmediğini
bildirmişti. Son olarak da, sözlü soru önergeme konu olan, İskenderun
açıklarında üç yıldır bekleyen MV Ulla gemisi...
Değerli arkadaşlarım, biliyorsunuz ki, ülkemiz, doğal
güzellikleriyle, hâlâ bir cennet. Turizmden büyük gelirler sağlıyoruz. Nükleer
santralların bulunmadığı tek Avrupa ülkesiyiz. Kıyılarımızın, denizlerimizin ve
doğamızın kirlenmesine izin verirsek ne yapacağız?! Turizm gelirlerimiz
azalmayacak mı?! İnsanımızda, çevre kirliliğinden mütevellit sağlık problemleri
başlamayacak mı?! Türkiye, Avrupa Birliğinin ve diğer endüstrileşmiş ülkelerin
çöplüğü mü?! Unutmayalım ki, başka Türkiye yok. Hükümetin bu konuda acil
çözümler getirmesini istiyorum.
Sevgili arkadaşlar, konuşmamı tamamlamadan önce bir
konuyu sizinle paylaşmak istiyorum.
İskenderun'da bulunan Toprak Mahsulleri Ofisi Bölge
Müdürlüğünün kapatılma kararını öğrenmiş bulunmaktayım. Yakın zamanda Ziraî
Donatım Bölge Müdürlüğü, Karayolları Bölge İkmal Müdürlüğü, Devlet Hava Meydanları
Bölge Müdürlüğü, Mustafa Kemal Üniversitesi Su Ürünleri Fakültesi ve
Mühendislik Fakülteleri İskenderun'dan alındığı gibi, Toprak Mahsulleri Ofisi
Bölge Müdürlüğü de İskenderun'dan alınmaktadır.
Değerli arkadaşlar, İskenderun'dan koparılan bu
müdürlüklerin ve fakültelerin hepsi bir ihtiyaç doğduğu için açılmıştı. İl
olması halinde, Türkiye'nin ilk 20 ili arasına girecek büyüklükte olan
İskenderun'un, bu bölge müdürlüklerine ihtiyacı vardır.
Bu konuda hassasiyet gösterilmesini bekliyor, hepinizi
saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN -Teşekkür ediyorum Sayın Yazar.
14. - Tekirdağ Milletvekili Erdoğan
Kaplan'ın, Ergene Nehrindeki kirlilik ve taşkından kaynaklanan sorunlara
ilişkin Çevre Bakanından sözlü soru önergesi (6/222)
BAŞKAN - Soruyu cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok.
Bu önerge, 3 birleşim içinde cevaplandırılmadığından,
İçtüzüğün 98 inci maddesinin son fıkrası uyarınca yazılı soruya çevrilecektir.
Önerge gündemden çıkarılmıştır.
Sayın Kaplan'ın söz talebi?.. Yok.
15 ve 16 ncı sıralardaki soruları Enerji ve Tabiî
Kaynaklar Bakanı birlikte cevaplandırmayı talep ettiğinden, soruları arka
arkaya okutacağım.
15. - Malatya Milletvekili Ferit Mevlüt
Aslanoğlu'nun, Malatya Çat Barajı ve Tüneli Projesindeki sulama kanallarına
ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanından sözlü soru önergesi (6/224) ve
Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanı Mehmet Hilmi Güler'in cevabı
16. - Malatya Milletvekili Ferit Mevlüt
Aslanoğlu'nun, Malatya-Arguvan Yoncalı Barajı Projesine ilişkin Enerji ve Tabiî
Kaynaklar Bakanından sözlü soru önergesi (6/225) ve Enerji ve Tabiî Kaynaklar
Bakanı Mehmet Hilmi Güler'in cevabı
BAŞKAN - Soruları okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki soruların Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanı Dr
Sayın Hilmi Güler tarafından sözlü olarak cevaplandırılmasını arz ederim.
Ferit Mevlüt Aslanoğlu
Malatya
Malatya Çat Barajı ve Tüneli Projesi, 1992 yılında
ihale edilmiş ve beş yıl önce bitirilmiştir. Bugüne kadar projeye 272 000 000
ABD Doları kaynak aktarılmıştır. Proje, bölgedeki yaklaşık 15 000 hektar
arazinin sulanması amacıyla yapılmıştır. Bu nedenle:
1- Beş yıl önce bitirilen baraj ve tünel projesi,
sulama kanalları için yeterli ödenek verilmediğinden atıl olarak beklemekte ve
bu projeden hiçbir ekonomik katkı alınamadığı dikkate alınırsa, 272 000 000
dolarlık yatırım neden yapılmıştır?
2- Sulama kanallarını ne zaman tamamlamayı
düşünüyorsunuz?
3- 2003 yılı içerisinde gerekli ödeneği ayıracak
mısınız?
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki soruların Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanı
Dr. Sayın Hilmi Güler tarafından sözlü olarak cevaplandırılmasını arz ederim.
Ferit Mevlüt Aslanoğlu
Malatya
Malatya-Arguvan Yoncalı Barajı Projesi, yaklaşık 12 000
hektar araziyi sulamak amacıyla, 1996 yılında ihale edilmiş ve bugüne kadar
ancak yüzde 25'i tamamlanmıştır.
1- Yaklaşık yedi yıl geçmesine rağmen ancak, yüzde 25
oranında gerçekleşen projeyi tamamlamayı düşünüyor musunuz? Düşünüyorsanız ne
zaman tamamlayacaksınız?
2- Baraj projesiyle birlikte isale projesinin öncelikle
tamamlanması dikkate alınırsa, isale tünelinin ihalesini ne zaman yapmayı
düşünüyorsunuz?
BAŞKAN - Soruyu cevaplandırmak üzere, Enerji ve Tabiî
Kaynaklar Bakanı Sayın Hilmi Güler; buyurun.
Soruları cevaplandırma süreniz 10 dakikadır.
ENERJİ VE TABİÎ KAYNAKLAR BAKANI MEHMET HİLMİ GÜLER
(Ordu) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Malatya Milletvekili Sayın
Ferit Mevlüt Aslanoğlu'nun sözlü soru önergelerinden birincisine cevabımı
sunuyorum:
Malatya Çat Projesi kapsamında, Malatya İlinin 36 kilometre
güneyinde, Adıyaman İlinin 35
kilometre kuzeyinde, Çelikhan İlçesine 13 kilometre uzaklıkta, Abdülharap Çayı
üzerinde inşa edilmiş olan Çat Barajında depolanan 240 000 000 metreküp sudan,
Çat isale tüneli vasıtasıyla, Derme Ovasında 4 134 hektar, Çerkezyazısı
Ovasında 10 347 hektar olmak üzere, toplam 14 481 hektar arazinin sulanması ve
mevcut 6 983 hektarlık Derme sulamasının takviye su kaynağı yaratılması
amaçlanmıştır.
Proje, baraj, isale tüneli ve sulama olmak üzere üç
kademeli bir proje olup, Çat Barajı ve Adıyaman İli hudutları dahilinde, Çat
Barajından suyu Malatya İlindeki sulama sahasına iletecek olan 10 682 metre
uzunluğundaki Çat isale tüneli bitirilmiştir.
Sulama tesislerinden, 6 983 hektarlık Derme Ovası
sulaması işletmede olup, mevcut su kaynağı Malatya İline içmesuyuna tahsis
edildiğinden, sulama suyu bu projeden sağlanmaktadır; yani, soruda olduğu gibi,
hiçbir ekonomik katkı alınamadığı ifadesine, aynı zamanda bir cevap bu.
14 481 hektarlık Derme ve Çerkezyazısı Ovaları sulaması
da 18.8.1992 tarihinde ihale edilmiş ve 1.4.1993 tarihinde işe başlanmıştır.
Sulama inşaatında, bugüne kadar 1 adet regülatör, 1 300 metre duvarlı kanal, 38
150 metre trapez kanal, 13 300 metre LTP, 2 900 metre polietilen boru, ayrıca
185 metrelik PVC, 704 metrelik ACP borulu şebeke inşaatı da tamamlanmış olup,
beş yıldan beri işletmede olan 6 000 hektarlık Derme sulamasına su
verilmektedir.
2003 yılında 481 hektar alan sulamaya açılacak ve
yedekler tamamlandıkça peyderpey sulamaya açılacak alan artırılacaktır.
Bütçe ödenekleri nispetinde, iş programlarına uygun
olarak inşaatı sürdürülen işin, yıllık ödenek ihtiyaçları aynen karşılandığı
takdirde, 2005 yılında ikmali programlanmıştır.
Projenin peyderpey sulamaya açılan sahalarından
ekonomik katkı sağlanmakta olup, yıllık ödenek ihtiyaçlarının aynen
karşılanması halinde, 2005 yılında tamamlanmasıyla, projeden beklenen ekonomik
katkı tamamen sağlanmış olacaktır.
DSİ Genel Müdürlüğünce, 2003 yılında, 45,553 trilyon
TL'si Malatya-Çat Projesi olmak üzere, tarım sektörü yatırımları için 4,560
katrilyon TL ödenek ihtiyacı tespit edilmiş; ancak, ihtiyacın yüzde 18''i olan
813,8 trilyon TL ödenek ayrılabilmiştir. Söz konusu projenin 2003 yılı ödeneği,
DSİ Genel Müdürlüğüne tahsis edilen bu ödenek çerçevesinde değerlendirilmekte
olup, henüz kesinlik kazanmamıştır.
Diğer sorulara geçiyorum.
Malatya - Yoncalı Barajı Projesi kapsamında, Malatya il
sınırları içerisinde, il merkezine 100 kilometre, Arguvan İlçesine 31 kilometre
uzaklıkta, Maslakbaşı Çayı üzerinde inşa edilmekte olan Yoncalı Barajında
depolanacak su miktarı 132 500 000 metreküptür ve Yoncalı İsale Tüneli
vasıtasıyla 12 045 hektar alanın sulanması planlanmıştır.
Yoncalı Barajı, 12.12.1995 tarihinde ihale edilmiş ve
26.4.1996 tarihinde işe başlanılmıştır. Baraj inşaatında, bugüne kadar, ulaşım
yolları tamamlanmış, derivasyon tüneli beton kaplaması ve dolusavak kazıları
işlerine devam edilmektedir. Güvenlikle ilgili tesislerin bir bölümü
tamamlanmış, gövde sıyırma kazılarına henüz başlanılamamıştır.
DSİ Genel Müdürlüğünün yatırım programında yer alan
projelerin yıllık ödenek ihtiyaçlarının karşılanamaması, projelerin planlandığı
tarihlerde bitirilememesine neden olmaktadır.
Yoncalı Barajının, yıllık ödenek ihtiyaçları aynen
karşılandığı takdirde, mukavelesine göre, 27.9.2004 tarihinde ikmali
programlanmıştır.
Proje kapsamındaki 9 480 metre uzunluğunda, 3,5 metre
çapındaki Yoncalı Barajı İsale Tüneli, baraj rezervuarındaki suyu sulama
alanına ulaştıracaktır. Tünelin katî projeleri ve yeşil dosyaları hazır
olmasına rağmen, bütçe kanunu gereğince ihale edilmesi için gerekli olan toplam
keşif bedelinin yüzde 10'u kadar yıllık ödeneği bulunmadığı için ihale
edilememiştir.
2003 yılında, projeye ayrılabilecek ödenek
çerçevesinde, Yoncalı Barajı İsale Tüneli inşaatı ile Yoncalı sulaması katî
proje yapımı işlerinin ihalesi değerlendirilecektir.
Hepinize saygılarımı sunuyorum. (AK Parti sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Bakan.
Buyurun Sayın Aslanoğlu, yerinizden...
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Malatya) - Değerli
milletvekilleri, Sayın Bakana teşekkür ediyorum; ancak, bir proje düşünün, 272
000 000 dolar para harcanıyor, sadece 6 000 hektar arazi sulanıyor. Acaba, bu
proje fizibl mıdır?! Dokuz yılda 272 000 000 dolar harcanan bir barajdan alınan
sulama suyu, acaba bu ülke için, bu para için fizibl mıdır?!
Burada bir baraj inşaatı yapılmış; ayrıca, burada bir
enerji üretimi söz konusu; barajın savaklarına akan suyla enerji elde edilecek.
Bir firmaya verilmiş, tahsis yapılmış; yaklaşık on yıldır da, bu firma, enerji
üretimi için tek çivi çakmıyor. Sadece tahsis yapılmış... Ülkenin doğalgaz
mezarlığına çevrildiği bir dönemde, hazır bir değerden, bir firmaya tahsis
edildi diye enerji elde edilmemesi, acaba, ülke açısından ekonomik bir değer
midir?! Onun için, Çat Barajı ve sulama suyunda, diğer bölümlere tahsisat
verilmediği takdirde, harcadığımız 272 000 000 dolara yazıktır. Ben, şahsen
acıyorum; çünkü, 272 000 000 dolar harcamayla, buradaki değil 15 000 hektar
arazi, belki 25 000 hektar arazi sulanırdı.
Bir de, Sayın Bakanıma şunu soruyorum: Acaba, bu 272
000 000... Şu günlerde keşif bedeli artışları çok gündemde. Özellikle, acaba,
fizibl mıdır bu proje ve fizibl olarak yapılmış mıdır? Tabiî, yine, özellikle
baraj konusunda, Enerji Bakanlığının daha önce bazı firmalara tahsis ettiği,
verdiği belgeler var; eğer, baraj içi enerji üretimi başlamadıysa, acaba,
bunları geri almayı düşünmüyorlar mı? Hâlâ, bu insanlar, burada, bu hazır
değerleri tutacak mı; bundan önce faaliyete başlanmayacak mı?
Yoncalı Barajına gelince... Bir insanın bir tek oğlu
var; Arguvan'ın bir tek ovası var Sayın Bakanım. Tek bir ovası var Arguvan'ın;
başka malı yoktur, başka evladı yoktur. Sulanabilecek tek bir yeri var. Eğer,
biz, yedi yıldır sadece yüzde 25 yaptıysak, siz, bana yirmi sene sonra
istediğiniz kadar evlat verin, ben öldükten sonra ne işe yarar?! Onun için,
Arguvan için çok önemli; Arguvan'ın tek evladı, bugün Arguvan'da yaşayan
insanların tek ekmeği. Yedi yılda sadece ekmek vermiyorsunuz. Ben öldükten
sonra bu ekmeği verirseniz ne işe yarar Sayın Bakanım?! Onun için, bazı
projeler vardır ki, orası için çok önemli bir ekonomik değer ihtiva eder;
özellikle Yoncalı Barajı. Sizden hassaten rica edeceğim; çünkü, tek bir ekmeği
var burasının.
BAŞKAN - Sayın Aslanoğlu, sözlerinizi toparlar
mısınız...
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Malatya) - Peki efendim;
teşekkür ediyorum.
BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Aslanoğlu.
Sayın Bakan, açıklamaya cevap verecek misiniz?
ENERJİ VE TABİÎ KAYNAKLAR BAKANI MEHMET HİLMİ GÜLER
(Ordu) - Evet.
BAŞKAN - Buyurun Sayın Bakan.
Konuşma süreniz 5 dakikadır.
ENERJİ VE TABİÎ KAYNAKLAR BAKANI MEHMET HİLMİ GÜLER
(Ordu) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri, gerçekten, değerli Ferit Mevlüt
Aslanoğlu önemli bir noktaya dokundu; yani, biz, 1992 yılında ihale edilmiş,
beş yıl önce bitirilmiş, bir kısmı çalışan, bir kısmı çalışmayan bir tesisle
karşı karşıyayız. Bu iş de, bizim, hepimizin bir ortak yarası. Mutlaka
düzeltmemiz gereken sorunlardan bir tanesi bu; ama, zaten, uğraşmalarımız hep
bu yönde. Biz, şu anda, mevcut kaynaklarımızı, bitmekte olan veya hemen hemen
bitmiş olan tesislere ağırlık vererek kullanmayı düşünüyoruz. Burada da,
maalesef, gerçekten, eleştirilecek, tenkit edilecek böyle bir tabloyla karşı
karşıyayız. Dediklerine katılıyorum; zaten, biz de bunları düzeltmek üzere
hareket ediyoruz, çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Şu anda, özellikle DSİ'nin
yatırımlarında ikili anlaşmalarla ele alınan o şekilde projeler var ki, biz,
eğer, anlaşmada yazdığı şekilde bunu uygulamaya kalksaydık, yaklaşık 20 000 000
000 dolarlık bir şişkinlikle bunları yürütecektik. Bunların içinde,
fizibilitesi, gerçekten, yeniden yapılması gereken projeler de var; ama,
bunun ihalesine 1992 yılında başlanmış
ve beş yıl önce bitmiş. Artık, bunun, daha, fizibilite yapılma durumu filan
yok; bu, geri dönmesi imkânsız bir noktaya gelmiş bir proje.
Bizim bütün yapmak istediğimiz şey, elektriğini
ürettikten sonra, sulamaya da ağırlık verdikten sonra bu proje bitecek, namus
belasına bitecek bu proje; yani, anlatabildim mi... Olay bu şekilde; ama, biz,
bunları, eskinin bütün bu problemlerini şimdi düzeltmeye çalışıyoruz. Bulgar
elektriğinde de bu böyle, Rus doğalgazında da bu böyle, rastladığımız güncel
olaylarda karşılaştığımız tablolarla bu böyle; bunları düzeltmeye çalışıyoruz
ve bütün bunlar, bizim Karadenizlinin dediği gibi "ha bu bana ders
olsun..." Bundan sonra, bunları düzgün bir şekilde ele almamız gerekiyor;
ama, bunda, hepimiz beraber hareket edeceğiz; yani, iktidar-muhalefet olayı yok
burada ve bunu yaparsak ancak çocuklarımız, bizden sonraki nesiller, diğerleri
bundan faydalanacak. Bu, aslında, bir ayıbın tablosudur; biz, elimizden geldiği
kadar bunu düzeltmeye çalışıyoruz.
Tekrar saygılar sunarım. (Alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Bakan.
Soru cevaplandırılmıştır.
Sözlü sorulara ayrılan süre dolmuştur.
Birleşime, 5 dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati
: 16.48
ÜÇÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati:
16.56
BAŞKAN:
Başkanvekili Sadık YAKUT
KÂTİP ÜYELER:
Enver YILMAZ (Ordu), Türkân MİÇOOĞULLARI (İzmir)
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, 95 inci Birleşimin
Üçüncü Oturumunu açıyorum.
Gündemin "Kanun Tasarı ve Teklifleriyle
Komisyonlardan Gelen Diğer İşler" kısmına geçiyoruz.
1 inci sırada yer alan, Sahil Güvenlik Komutanlığı
Kanunu, Türk Silahlı Kuvvetleri İç Hizmet Kanunu ile Türk Silahlı Kuvvetleri
Personel Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ve Milli Savunma
Komisyonu raporunun müzakeresine başlıyoruz.
V. - KANUN
TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN
DİĞER İŞLER
1. - Sahil
Güvenlik Komutanlığı Kanunu, Türk Silahlı Kuvvetleri İç Hizmet Kanunu ile Türk
Silahlı Kuvvetleri Personel Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı ve Millî Savunma Komisyonu raporu (1/324) (S. Sayısı: 54) (1)
BAŞKAN - Komisyon?.. Yerinde.
Hükümet?.. Yerinde.
Komisyon raporu 54 sıra sayısıyla bastırılıp
dağıtılmıştır.
Tasarının tümü üzerinde söz isteyen, Cumhuriyet Halk
Partisi Grubu adına, Balıkesir Milletvekili Sayın Sedat Pekel; buyurun. (CHP
sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA SEDAT PEKEL (Balıkesir) - Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan (1/324) esas numaralı, Sahil
Güvenlik Komutanlığı Kanunu, Türk Silahlı Kuvvetleri İç Hizmet Kanunu ile Türk
Silahlı Kuvvetleri Personel Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı üzerinde Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına söz almış bulunuyorum.
Konuşmama başlamadan önce, hepinizi şahsım ve Grubum adına saygıyla
selamlıyorum.
Osmanlı İmparatorluğu döneminde, sahillerimizin
korunması, kaçakçılığın önlenmesi ve izlenmesi amacıyla, 1859 yılında Rüsumat
Emaneti Teşkilatı ile bu teşkilata bağlı Muhafaza Memurluğu kurulmuştur. 1886
yılından itibaren bu görev, kordon bölükleri marifetiyle yerine getirilmiştir.
Cumhuriyetin kurulmasından sonra başlatılan yeni teşkilatlanma çalışmaları
kapsamında, denizyoluyla yapılan kaçakçılığın önlenmesi, izlenmesi,
araştırılması ve karasularımızın güvenliğinin sağlanması amacıyla, 1932
yılında, 1917 sayılı Kanunla, Genelkurmay Başkanlığına bağlı Gümrük Muhafaza
Umum Kumandanlığı kurulmuştur.
1936 yılında, 3015 sayılı Gümrük Muhafaza Genel
Komutanlığı Emrinde Deniz Teşkilatının Askerîleştirilmesi Hakkında Kanunun
yürürlüğe girmesiyle, anılan kumandanlık emrindeki deniz teşkilatına askerî
kimlik kazandırılmış ve karasularımızın güvenliği ve emniyeti, bahse konu
teşkilata verilmiştir. Deniz sınırlarının güvenliği ve personelin eğitimi
bakımından Genelkurmay Başkanlığı bünyesinde bulunan Gümrük Muhafaza Umum
Kumandanlığı, görev yönünden, Gümrük ve Tekel Bakanlığına bağlı olarak, 1956
yılına kadar faaliyetlerini sürdürmüştür.
1956 yılında, 6815 sayılı, Sınır, Kıyı ve
Karasularımızın Muhafaza ve Emniyeti ve Kaçakçılığın Meni ve Takibi İşlerinin
Dahiliye Vekaletine Devri Hakkında Kanunun yürürlüğe girmesiyle, sınır, kıyı ve
karasularımızın korunması ve güvenliği ile kaçakçılığın meni ve takibi işleri,
Jandarma Genel Komutanlığına devredilmiş ve Gümrük Muhafaza Umum
Kumandanlığının hukukî
(1) 54 S.
Sayılı Basmayazı tutanağa eklidir.
varlığı da sona ermiştir. Bu tarihten itibaren, Samsun,
İstanbul, İzmir ve Mersin'de, Jandarma Genel Komutanlığına bağlı olarak,
jandarma deniz bölge komutanlıkları kurulmuştur.
1960'lı yılların başlarından itibaren uluslararası
konjonktürde gözlenen değişiklikler, uluslararası deniz hukuku konferansları,
savunma sanayiinde ortaya çıkan modernleşme süreci, Türkiye'nin jeostratejik
konumu, kıyılarının uzunluğu gibi unsurlar, yeni bir sahil güvenlik teşkilatı
kurulması ihtiyacını ortaya çıkarmıştır. Diğer taraftan, bazı bakanlıkların,
karasuları ve denizle ilgili hizmetlerinde, kanunlarla öngörülen çeşitli
yasakları uygulayacak yeterli güvenlik güçlerinin bulunmaması hususu da
gözönünde bulundurularak, 1967 yılından itibaren, Sahil Güvenlik Komutanlığı
kurulması çalışmalarına hız verilmiştir. Bu çerçevede yapılan çalışmalar
sonucunda, 9 Temmuz 1982 tarihli ve 2692 sayılı Kanunla Sahil Güvenlik
Komutanlığı kurulmuş ve üç yıl süreyle, Jandarma Genel Komutanlığına bağlı
olarak görev yapmıştır.
Sahil Güvenlik Komutanlığı, 1 Ocak 1985 tarihinden bu
yana barışta ve hizmet yönünden İçişleri Bakanlığına bağlı, silahlı bir
güvenlik kuvveti olarak faaliyetlerini sürdürmekte olup, olağanüstü durumlarda
Genelkurmay Başkanlığının isteği üzerine, savaş halinde ise doğrudan Deniz
Kuvvetleri Komutanlığı emrine girecektir. Denizdeki yegâne kolluk kuvveti
olarak görev ve yetkilere sahip bulunan Sahil Güvenlik Komutanlığının görev
alanı, muhtelif kanun, tüzük, yönetmelik ve kararnamelerle yakından ilgilidir.
2692 sayılı kuruluş yasasıyla Sahil Güvenlik
Komutanlığına tevdi edilen görevler genel hatlarıyla; Bütün sahillerimizi ve
karasularımızı, içsularımız olan Marmara Denizini, boğazlarımızı, liman ve
körfezlerimizi korumak ve güvenliğini sağlamak. Uluslararası Arama Kurtarma
Sözleşmesinin öngördüğü düzeyde arama, kurtarma görevlerini icra etmek;
denizlerde ulusal kanunları ve uluslararası mevzuatı uygulamak; denizyoluyla
yapılan her türlü kaçakçılık olaylarını önlemek; denizlerimizdeki kirlenmeye
mâni olmak; gerektiğinde ülke savunmasına katkıda bulunmaktır. Belirtilen
görevler, 8 333 kilometrelik sahil şeridi boyunca, karasuları, münhasır
ekonomik bölge ve arama kurtarma sahalarını kapsayan toplam 377 714
kilometrekarelik sorumluluk sahasında denizlerle ilgili yürürlükteki mevzuat
kapsamında koordine ve icra edilmektedir.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Sahil Güvenlik
Komutanlığı, Samsun, İstanbul, İzmir ve Mersin'deki 4 bölge komutanlığı, İzmir
Adnan Menderes Havaalanında konuşlu Sahil Güvenlik Hava Komutanlığı, Antalya'da
konuşlu Sahil Güvenlik Eğitim Merkezi Komutanlığı ile bölge komutanlıklarına
bağlı 6 grup komutanlığından teşkil edilmiştir.
Sahil Güvenlik Komutanlığı envanterinde bulunan 83
sahil güvenlik botu, Karadeniz'de Hopa'dan Akdeniz'de Çevlik'e kadar 64 üs,
liman, koy ve körfezde konuşlu olarak görevlerini icra etmektedir. Uçar birlik
olarak ise, İzmir'de Adnan Menderes Havaalanında konuşlu Sahil Güvenlik Hava
Komutanlığı envanterinde, halihazırda 2 adet helikopter ve 3 adet de uçak
mevcuttur.
Sahil Güvenlik Komutanlığının personel kadrolarına, 9
Temmuz 1982 tarihli ve 2692 sayılı Sahil Güvenlik Komutanlığı Kanunu gereğince,
Türk Silahlı Kuvvetleri insangücü planına göre Deniz Kuvvetleri Komutanlığı
içinde yer verilmekte ve bu kadrolar için askerî personel ihtiyacı, Deniz
Kuvvetleri Komutanlığı tarafından karşılanmaktadır.
Mevcut uygulamada, Sahil Güvenlik Komutanlığı
kadrolarına atanan subay ve assubaylar, sahil güvenlik görevlerinde 2 ilâ 3 yıl
gibi kısa süre görev yapmakta ve bu görevlerinin bitiminde de Deniz Kuvvetleri
Komutanlığındaki görevlerine dönmektedirler. Bu uygulamayla, Sahil Güvenlik
Komutanlığına atanan personel, görevinin gerektirdiği eğitim düzeyine ve
mevzuata hâkim duruma geldiğinde, Deniz Kuvvetleri Komutanlığına ait kadrolara
geri ataması yapılmakta, edinilen tecrübelerin gelecek nesillere aktarımında
zafiyet oluşmaktadır. Bu nedenle, Sahil Güvenlik Komutanlığının, takip, icra ve
denetlemesini yaptığı yasal düzenlemelerin yoğunluğu itibariyle, ihtiyacı
olduğu ihtisaslaşmış personel istihdamı büyük ölçüde engellenmekte; personelin,
Deniz Kuvvetleri Komutanlığındaki eğitimin genel maksadı itibariyle sahil
güvenlik görevlerine yönelik yetiştirilmediğinden, göreve intibakı uzun zaman
almakta; meslekî gelecekleri açısından gereksinimlerini Deniz Kuvvetleri
Komutanlığı kadrolarında gerçekleştirmek istemeleri nedeniyle, personelin
başarı oranı düşmekte; Sahil Güvenlik Komutanlığı kadroları, Deniz Kuvvetleri
Komutanlığının kadroları içerisinde gösterildiğinden, Deniz Kuvvetleri
Komutanlığının kadro mevcut oranlarını menfi yönde etkilemektedir. Ayrıca,
mevcut personel temin ve yetiştirme düzeni içerisinde, Sahil Güvenlik
Komutanlığının 2008 yılında ulaşacağı kuvvet yapısı, görevleri, sorumluluk
sahası, teşkilat prensipleri, İçişleri Bakanlığı protokolündeki yeri ile üst
düzey koordinasyon ve işbirliği gerekleri dikkate alındığında, personel
mevcudunun yetersiz kalacağı kıymetlendirilmektedir.
Sahil Güvenlik Komutanlığı kuvvet yapısında meydana
gelen ve gelecek gelişmelere paralel olarak, personel ihtiyacının
karşılanmasında ve istihdamında oluşan sorunların giderilmesi, görevlerin etkin
ve sağlıklı bir şekilde yürütülmesi amacıyla; personel kadrolarında, sahil
güvenlik eğitim seviyesi yüksek, yeterli hukukî bilgiye sahip ve tecrübeli
personelin uzun süre istihdamının sağlanmasının; Sahil Güvenlik Komutanlığının
Master Planı çerçevesinde, gerçekleşecek kuvvet yapısına uygun bir şekilde
teşkilatlanmasının; üst düzey adlî ve mülkî makamlarla koordinasyondaki
etkinliğin ve ulaşılacak kuvvet yapısı seviyesine uygunluğunun sağlanması
maksadıyla, personel rütbe mevcudunun artırılmasının gerekli olduğu
değerlendirilmektedir.
Sahil Güvenlik Komutanlığı, barış zamanında kamu
düzenine yönelik görev yapmakla birlikte, olağanüstü durumlarda, Genelkurmay
Başkanlığının isteği üzerine, bir kısmı veya tümüyle, savaş halinde ise tümüyle
Deniz Kuvvetleri Komutanlığı emrine girmektedir. Bahse konu tasarının
kabulüyle, Sahil Güvenlik Komutanlığının kadrolarında meydana gelecek artışın,
seferde Deniz Kuvvetleri Komutanlığına sağlayacağı kuvvet büyüklüğü yönüyle de
faydalı olacağı değerlendirilmektedir.
Deniz Kuvvetleri Komutanlığına zafiyet vermeden, 2692
sayılı Sahil Güvenlik Komutanlığı Kanununda belirtilen görevlerin etkin olarak
yürütülebilmesi, Sahil Güvenlik Komutanlığı Master Planında öngörülen kuvvet
yapısının ve teşkilatının gerek kadro gerekse personel ihtiyacının nitelik ve
nicelik olarak karşılanabilmesi maksadıyla, Jandarma Genel Komutanlığında
olduğu gibi, kendi personelini yetiştirme ve temin konularında müstakil hale
gelmesi de gerekli görülmektedir.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Cumhuriyet Halk
Partisi Grubu olarak, anılan tasarıyı desteklediğimizi bildirir, konuşmamı
noktalarken hepinizi şahsım ve Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına saygıyla,
sevgiyle selamlarım. (Alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Pekel.
Tasarının tümü üzerinde söz isteyen, AK Parti Grubu
adına, Ankara Milletvekili Sayın Talat Karapınar; buyurun.
Konuşma süreniz 20 dakikadır.
AK PARTİ GRUBU ADINA TELAT KARAPINAR (Ankara) - Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; şahsım ve Partim adına, Yüce Heyetinizi
saygıyla selamlıyorum. Görüşülmekte olan 54 sıra sayılı Sahil Güvenlik
Komutanlığı Kanunu, Türk Silahlı Kuvvetleri İç Hizmet Kanunu ile Türk Silahlı
Kuvvetleri Personel Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı
üzerinde görüş açıklamak üzere, Grubum adına söz almış bulunuyorum.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 33 maddelik bu
tasarıyla, Sahil Güvenlik Komutanlığının yeniden yapılandırılması ve yapılan bu
değişikliklerle uyum sağlamak adına Türk Silahlı Kuvvetleri İç Hizmet Kanunu
ile Türk Silahlı Kuvvetleri Personel Kanununun bazı maddelerinde de değişiklik
yapılması öngörülmüştür.
Bilindiği gibi, Sahil Güvenlik Komutanlığının personel
ihtiyacı, 1982 tarihli 2692 sayılı Sahil Güvenlik Komutanlığı Kanunu gereğince,
Türk Silahlı Kuvvetleri İnsangücü Planına göre Deniz Kuvvetleri Komutanlığı
içinde yer verilmekte ve personel ihtiyacı ve istihdamı Deniz Kuvvetleri
Komutanlığınca karşılanmaktadır.
Mevcut uygulamada Sahil Güvenlik Komutanlığı
kadrolarına atanan subay ve assubaylar, sahil güvenlik görevlerinde, 2 ilâ 3
yıl gibi kısa denebilecek bir süre görev yapmakta ve bu süre sonunda tekrar
Deniz Kuvvetleri Komutanlığındaki görevlerine dönmektedirler. Bu uygulamayla;
Sahil Güvenlik Komutanlığı, takip etmek, icra ve denetlemesini yapmak zorunda
olduğu kanunî düzenlemelerin yoğunluğu ve önemi itibariyle mutlak ihtiyaç
duyduğu, branşında ihtisaslaşmış personel ihtiyacı ve istihdamı konusunda büyük
ölçüde zorlanmaktadır; personelin, sahil güvenlik görevlerine, pratiğine ve
mevzuatına yönelik yetiştirilmesi ve göreve intibakı oldukça uzun zaman
almaktadır.
Yine, personelin, meslekî geleceklerini ve becerilerini
kendi kuvvet komutanlığında gerçekleştirmek istemelerinden dolayı başarı oranı
ve personel motivasyonu anlamında önemli sorunlar yaşanabilmektedir. Ayrıca, üç
tarafı denizle çevrili ve denizciliğe de çok önem vermesi gereken büyük
Türkiyemizi düşünecek olursak, denizlerimizi ve güvenliğimizi emanet ettiğimiz 3
kuvvet komutanlığımızdan Deniz Kuvvetlerimizin mevcut personel norm kadrolarını
da olumsuz yönde etkilemekte, askerî personel planlamalarında sorunlar
oluşturabilmektedir.
Yine, Sahil Güvenlik Komutanlığının 2008 yılında
ulaşacağı kuvvet yapısı, görevleri, sorumlulukları, teşkilat prensipleri,
İçişleri Bakanlığı protokolündeki yeri ve üst düzey koordinasyon ve işbirliği
ihtiyacı ve gerekleri dikkate alındığında, personel mevcudunun da yetersiz
kalabileceği ifade edilebilir. Bu ve benzeri daha pek çok nedenlerle, Sahil
Güvenlik Komutanlığının kuvvet yapısında meydana gelecek ve geleceğe ilişkin
değişim ve gelişimlere paralel personel ihtiyacının karşılanmasında ve
istihdamında oluşabilecek sorunların giderilmesi ve görevlerin etkin ve
sağlıklı yürütülebilmesi amacıyla, tasarının, aslında, bugüne kadar yasalaşmış
olması gerekirdi.
Buraya kadar arz ettiğim ve belki daha ilave
edilebilecek nedenler çerçevesinde, Deniz Kuvvetleri Komutanlığımızı ayırarak,
2692 sayılı Sahil Güvenlik Komutanlığı Kanununda belirtilen görevlerin daha
etkin yürütülebilmesi, Sahil Güvenlik Komutanlığının (1998-2008) Master
Planında öngörülen kuvvet yapısının ve teşkilatının, gerek kadro ve gerekse
personel ihtiyacının nitelik ve nicelik olarak karşılanabilmesi maksadıyla,
tıpkı Jandarma Genel Komutanlığında olduğu gibi, kendi personelini kendisi
yetiştirme ve temini ve istihdamı konularında müstakil hale gelmesi ve hatta
daha üst düzeyde temsili gerekmektedir.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; her ne kadar,
Sahil Güvenlik Komutanlığı, bugüne değin, Deniz Kuvvetleri Komutanlığı içinde
ve çok yakın bir eşgüdümle, yakın ilişki içinde çalışmışsa da, görev anlamında
Deniz Kuvvetleri Komutanlığından farklı bir çehresi vardır. Yani, Deniz
Kuvvetleri Komutanlığı, Türkiye Cumhuriyetinin denizlerdeki hükümranlık
haklarını savunmakla görevlidir ve kendi personelini, bu görevi yapacak bilgi
ve ehliyete sahip olacak şekilde eğitim programlarıyla yetiştirir. Oysa, Sahil
Güvenlik Komutanlığı, daha çok, kanun, tüzük, yönetmelik ve benzeri hukukî
prosedür açısından, kendisine verilen yetkiler çerçevesinde, söz konusu
kanunların denizlerdeki takipçisidir. Bu da, sahil güvenlik görevlerinin
devamlılık gösteren personelle götürülmesi zorunluluğunu ortaya koymaktadır.
Böyle bir personel ihtiyacının karşılanabilmesi için de, buna göre personel
eğitiminin sağlanması ve bu göreve gelmiş olan personelin, bilgi ve
birikimlerini genç nesle ve gelecek nesle aktarması gerekmektedir. Oysa, mevcut
uygulamada, yirmi günlük bir eğitimin sonucunda göreve başlayan sahil güvenlik
personeli, bu görevde iki üç yıllık bir hizmetin sonucunda kazandığı
tecrübelerle hizmetten ayrılarak, yerine, hiçbir tecrübesi olmayan ve eğitilmek
zorunda kalınan yeni personel atanmakta; daha da önemlisi, görevde devamlılık,
maalesef, olmamaktadır. Sahil güvenlik görevlerine uygun yetiştirme
programlarıyla, 43 haftalık eğitimden geçirilerek, personel temin ve yetiştirme
programları gereğince, gemi ve sahil güvenlik karargâhları ile eğitim
merkezinde eğitmen olarak görev alacak, bilgi ve tecrübesini, maiyetinde ya da
birlikte çalıştığı silah arkadaşlarına ve yeni nesillere aktarmış olacaktır.
Yine, konuyla ilgili bir örnek vermek gerekirse, Sahil
Güvenlik Komutanlığına bağlı bölge komutanlıklarında, hayatî önemi haiz arama
kurtarma görevlerinde 24 saat esasına göre ihtiyaç duyulan 8 kişilik bir arama
kurtarma birimi mevcuttur. Zaman zaman çok az sayıda eleman istihdam
edilebilmekte ve arama kurtarma faaliyetleri risk altında icra edilmektedir. Bu
husus, personeli, izin ve benzeri gibi durumlarda da çok zor durumlarda
bırakabilmektedir.
Yukarıda da Yüce Heyetinize arz ettiğim nedenler
çerçevesinde, Deniz Kuvvetleri Komutanlığına zafiyet vermeden, Sahil Güvenlik
Komutanlığı Kanununda belirtilen görevlerin daha etkin olarak yürütülebilmesi
ve Sahil Güvenlik Komutanlığının öngörülen kuvvet yapısı ve teşkilatının, gerek
kadro gerekse personel ihtiyacının nitelik ve nicelik olarak karşılanabilmesi
amacıyla, 54 sıra sayısıyla bugün görüşmekte olduğumuz Sahil Güvenlik
Komutanlığı Kanunu, Türk Silahlı Kuvvetleri İç Hizmet Kanunu ile Türk Silahlı
Kuvvetleri Personel Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı
gündemimize gelmiştir. AK Parti Grubu olarak, bu tasarıya kabul oyu
vereceğimizi bildiriyor, Yüce Heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (Alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Karapınar.
Tasarının tümü üzerinde, şahsı adına söz isteyen,
Ankara Milletvekili Sayın İsmail Değerli; buyurun.
Konuşma süreniz 10 dakika.
İSMAİL DEĞERLİ (Ankara) - Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Millî Savunma Bakanlığınca hazırlanan ve Bakanlar Kurulunca
30.3.2001 tarihinde kararlaştırılan, Sahil Güvenlik Komutanlığı Kanunu, Türk
Silahlı Kuvvetleri İç Hizmet Kanunu ile Türk Silahlı Kuvvetleri Personel
Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı üzerinde kişisel
görüşlerimi arz edeceğim.
Değerli arkadaşlar, biliyorsunuz, ülkemizin üç tarafı
denizlerle kaplıdır. 600 yıllık Osmanlı İmparatorluğu, eğer, imparatorluğunu
geliştirebilmiş ve iktidarda 600 yıl kalabilmişse, deniz gücünün yeterli olması
ve denizlere hâkim olmasıyla olmuştur. Bugün, eğer, Amerika Birleşik Devletleri
dünyaya hâkim olmak istiyorsa,, bu, deniz kuvvetlerinin çok güçlü bir konuma
gelmesi, deniz ticaretinin, gerçekten, güçlü bir konum almasından
kaynaklanmaktadır. Yine, İngiltere, dünyaya yıllarca hâkim olmuşsa, denizlere
hâkim olduğundan dolayı bu konuma gelmiştir. Ne yazık ki, cumhuriyet döneminde,
biz, buna yeterince değer vermemişiz, denizyollarından ve sahillerimizden
yeterince faydalanamamışız.
Bugün dünyada 300 milyar dolarlık bir deniz ticaret
hacmi varken, ülkemiz, bundan, sadece 3 milyar dolar gibi çok düşük bir pay
almaktadır. Gönlümüz ister ki, üç tarafı denizlerle çevrili olan ülkemizde,
sahillerimizden faydalanalım, bunların gerekli korumasını yapabilelim.
Bugün, Sahil Güvenlik Komutanlığının personel
kadrolarına, bildiğiniz gibi, 9.7.1982 tarihli ve 2692 sayılı Sahil Güvenlik
Komutanlığı Kanunu gereği, Türk Silahlı Kuvvetleri İnsangücü Planına göre,
Deniz Kuvvetleri Komutanlığı içerisinde yer verilmekte, kadroları Deniz
Kuvvetleri Komutanlığınca karşılanmakta ve bu kadrolar da, gerçekten, geçici
bir şekilde kalmaktaydı.
Personel tam uyum sağlarken, kendisine düşen görevleri
yeterince yerine getirirken, yerini değiştiriyorsunuz; dolayısıyla, verimi
azaltmış oluyorsunuz.
Bildiğiniz gibi, kıyılarımız 8 300 kilometreden
fazladır. Bu kıyıların yeterince korunmadığı, yıllardır sahillerimizin ihmal
edildiği hepimizce bilinmektedir. 1980 öncesi, silah kaçakçılığı başta olmak
üzere, her türlü kaçakçılığın yapıldığı, günümüzde kaçak balık avcılığının
yaygın bir halde yapıldığı, Karadeniz'de 70 balık türünün 10'a indiği,
balıkçılıkla uğraşan, geçimini temin eden binlerce vatandaşımızın mağdur olduğu
ve özellikle, Avrupa ülkelerine kaçak insan taşımacılığının merkezi durumuna
geldiğimizi, herhalde, inkâr edecek durumda değiliz.
Değerli arkadaşlar, sahillerimiz yolgeçen hanına
dönmüş, yabancı gemiler ve kendi gemilerimiz her türlü atıklarını sahillerimize
boşaltmakta, sahillerimiz kirlenmektedir. Sahil güvenlik botlarımız, çağın
gerisinde kalmış, kaçakçılarla bile baş edememektedir.
Türkiye'nin, Avrupa Birliği ve dünya normlarına göre
kıyılarını ve balık yataklarını koruması gerekir. Kısaca anlatılan bu
nedenlerle bile, bu yasanın bir an önce yürürlüğe girmesi ve Sahil Güvenlik
Komutanlığının, dünya normlarına ulaşmasının hızlandırılması gerekmektedir.
Değerli arkadaşlar, bu tasarıyla, geçiş dönemi yaşayan
Sahil Güvenlik Komutanlığının, diğer komutanlıklar gibi kurumsallaşması
amaçlanmaktadır. Personeli Deniz Kuvvetleri Komutanlığınca geçici olarak
görevlendirilen Sahil Güvenlik Komutanlığı, artık, kadrolarını kendisi tespit
edecek, yetiştirecek, sevk ve idaresini kendisi yapacaktır. 2008 yılına kadar
eksikliklerini tamamlayacak, Deniz Kuvvetleri Komutanlığınca desteklenecek ve
2008 yılından sonra ise, müstakil bir komutanlık haline gelecektir.
Bu komutanlık, bütün sahillerimizi, içsularımızı,
limanları, körfezleri ve münhasır ekonomik bölge kapsamında 200 mil
genişliğinde bir bölgede, uluslararası hukuk kuralları çerçevesinde gerekli
denetim ve korumayı sağlayacak duruma gelecektir.
Sahil Güvenlik Komutanlığı, çıkaracağımız bu yasalarla,
yakın gelecekte, eğitim seviyesi yüksek, yeterli hukukî bilgiye sahip,
tecrübeli, geçici olmayan, disiplinli personel kadrolarını Master Planı
çerçevesinde teşkilatlandıracak; modern sahil botlarına, helikopterlere, uçağa
sahip olacaktır; kıyısularında arama kurtarma ve güvenlik timlerini
oluşturacak, üst düzey adlî ve mülkî makamlarla koordinasyondaki etkinliği
artırılacak ve ulaşacağı kuvvet yapısı seviyesine göre, personel, rütbe ve
mevcudu artırılmış olacaktır; barış zamanında kamu düzenine, seferde ise Deniz
Kuvvetleri Komutanlığına büyük destek sağlayacaktır; 2014 yılına kadar, 147
bot, 26 helikopter, 16 uçağı olacak, bu yıl sonuna kadar da bot sayısını 87'ye
çıkaracak ve gittikçe modernleşecektir.
Değerli arkadaşlar, bu yasayla, Deniz Kuvvetleri
Komutanlığının yükü azalmış olacaktır. Personeli, Deniz Harp Okulu ve assubay
sınıf okullarından ve Türk Silahlı Kuvvetlerinin diğer eğitim kurumlarından
karşılanmış olacak ve masraflarını bu komutanlık kendisi ödeyecektir.
Komutanlık kadrolarında görev yapacak amiral, subay,
assubay ile er ve erbaş ihtiyacı Deniz Kuvvetleri Komutanlığınca karşılanacak,
yetişen personel, Sahil Güvenlik Komutanlığınca istihdam edilecektir. Atama,
yer değiştirme gibi her türlü tasarruf Sahil Güvenlik Komutanlığınca
yapılacaktır.
Ayrıca, geçici olmayan personel, daha disipline olacak,
görevini daha istekli ve güçlü benimseyecektir. Bu nedenle, yasayı benimsiyor ve
olumlu oy vereceğimizi açıklıyorum.
Hepinize saygılar sunuyorum. (Alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Değerli.
Tasarının tümü üzerindeki görüşmeler tamamlanmıştır.
Maddelerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
1 inci maddeyi okutuyorum:
SAHİL GÜVENLİK
KOMUTANLIĞI KANUNU, TÜRK
SİLÂHLI KUVVETLERİ İÇ HİZMET
KANUNU İLE TÜRK SİLÂHLI KUVVETLERİ PERSONEL
KANUNUNDA
DEĞİŞİKLİK
YAPILMASINA DAİR KANUN TASARISI
MADDE 1. - 9.7.1982 tarihli ve 2692 sayılı Sahil
Güvenlik Komutanlığı Kanununun 1 inci maddesi aşağıdaki şekilde
değiştirilmiştir.
"Madde 1. - Bu Kanunun amacı, Türkiye
Cumhuriyetinin bütün sahillerinde, iç suları olan Marmara Denizi, İstanbul ve
Çanakkale boğazlarında, liman ve körfezlerinde, karasularında, münhasır
ekonomik bölgesi ile ulusal ve uluslararası hukuk kuralları uyarınca egemenlik
ve denetimi altında bulunan deniz alanlarında, kanunlarla kendisine verilen
görevlerin uygulanması ve yetkilerin kullanılması maksadıyla Sahil Güvenlik
Komutanlığı teşkilâtını kurmak, görev ve yetkilerini düzenlemektir"
BAŞKAN - 1 inci madde üzerinde söz talebi?.. Yok.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler...
Etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.
2 nci maddeyi okutuyorum:
MADDE 2. - 2692 sayılı Kanunun 4 üncü maddesinin
birinci fıkrasının (A) bendi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
"A) Türkiye Cumhuriyetinin bütün sahillerinde, iç
suları olan Marmara Denizi, İstanbul ve Çanakkale boğazlarında, liman ve
körfezlerinde, karasularında, münhasır ekonomik bölgesi ile ulusal ve
uluslararası hukuk kuralları uyarınca egemenlik ve denetimi altında bulunan
deniz alanlarında, kanunlarla kendisine verilen görevleri uygulamak ve
yetkileri kullanmak".
BAŞKAN - 2 nci madde üzerinde söz talebi?.. Yok.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler...
Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
3 üncü maddeyi okutuyorum:
MADDE 3. - 2692 sayılı Kanunun ikinci bölümünün başlığı
"Kadro, Kuruluş, Kaynak, Atanma ve Yer Değiştirme" olarak; 6 ncı
maddesi ise başlığı ile birlikte aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
"Kadro ve kuruluş
Madde 6. - Sahil Güvenlik Komutanlığı teşkilâtı;
görevin özelliği ve Türk Silâhlı Kuvvetlerindeki esaslara uygun olarak kendi
kuruluş ve kadrolarında gösterilir.
Sahil Güvenlik Komutanlığının kuruluş ve kadroları,
Genelkurmay Başkanlığının görüşü alınarak İçişleri Bakanlığınca düzenlenir.
Bu kadrolarda gösterilmek üzere iki amiral kadrosu, 926
sayılı Türk Silâhlı Kuvvetleri Personel Kanununun 49 uncu maddesinde yer alan
Deniz Kuvvetleri Komutanlığının rütbe kontenjanlarına dahildir"
BAŞKAN - 3 üncü madde üzerinde söz talebi?.. Yok.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul
etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.
4 üncü maddeyi okutuyorum:
MADDE 4. - 2692 sayılı Kanunun 7 nci maddesi başlığı
ile birlikte aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
"Personel kaynakları ve uygulanacak mevzuat
Madde 7. - Sahil Güvenlik Komutanlığı personeli; subay,
astsubay, uzman erbaş, askerî öğrenci, erbaş ve erler ile Devlet memuru ve
işçilerden oluşur.
Sahil Güvenlik Komutanlığının ihtiyaç duyduğu subay ve
astsubaylar; okul masrafları, Sahil Güvenlik Komutanlığı bütçesinden
karşılanmak suretiyle Deniz Kuvvetleri Komutanlığı veya Türk Silâhlı
Kuvvetlerinin diğer eğitim kuruluşlarında yetiştirilir. Bunların kaynak ve
yetiştirilmeleri ile terfi, izin, sicil ve ödül işlemleri, 926 sayılı Türk
Silâhlı Kuvvetleri Personel Kanunu esaslarına göre yürütülür.
Sahil Güvenlik Komutanlığının kendi kaynaklarından
karşılanamayan subay ve astsubay ihtiyacı; kendi kuvvetleriyle ilişkileri saklı
kalmak şartıyla Sahil Güvenlik Komutanlığının talebi, Genelkurmay Başkanlığının
onayı ile diğer kuvvet komutanlıkları ve Jandarma Genel Komutanlığından
sağlanabilir.
Devlet memuru temini ile işçilerin işe alınmaları,
genel hükümlere göre Sahil Güvenlik Komutanlığınca yapılır."
BAŞKAN - 4 üncü madde üzerinde söz talebi?.. Yok.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler...
Etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.
5 inci maddeyi okutuyorum:
MADDE 5. - 2692 sayılı Kanunun 8 inci maddesi aşağıdaki
şekilde değiştirilmiştir.
"Madde 8. - Sahil Güvenlik Komutanının atanması;
Deniz Kuvvetleri Komutanının lüzum göstermesi, Genelkurmay Başkanının teklifi,
İçişleri Bakanının inhası, Başbakanın imzalayacağı ve Cumhurbaşkanının
onaylayacağı müşterek kararname ile yapılır.
Bu Komutanlığın kadrosundaki amirallerin atanması, 926
sayılı Türk Silâhlı Kuvvetleri Personel Kanunu hükümlerine göre yapılır.
Asteğmen-albay rütbelerindeki subayların,
astsubayların, Devlet memurlarının ve uzman erbaşların atanmaları ile erbaş ve
erlerin dağıtımları, Sahil Güvenlik Komutanlığınca yapılır.
Birinci ve ikinci fıkraların uygulanmasında Genelkurmay
Başkanının teklifi üzerine, İçişleri Bakanı inha işlemini yapmadığı takdirde,
Genelkurmay Başkanı, talebini yazı ile Başbakana gönderir. Başbakan kararını
yazı ile İçişleri Bakanına bildirir."
BAŞKAN - 5 inci madde üzerinde söz talebi?.. Yok.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul
etmeyenler... Kabul edilmiştir.
6 ncı maddeyi okutuyorum:
MADDE 6. - 2692 sayılı Kanunun 9 uncu maddesi aşağıdaki
şekilde değiştirilmiştir.
"Madde 9. - Sahil Güvenlik Komutanlığında görevli
sahil güvenlik mensubu subay, astsubay, sivil personel, uzman erbaş, erbaş ve
erlerin hizmet gerekleri veya sağlık yahut diğer nedenlerle görev ve hizmet
yerlerinin değiştirilmesi, Sahil Güvenlik Komutanlığı tarafından yapılır."
BAŞKAN - Madde üzerinde söz talebi?.. Yok.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul
etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.
7 nci maddeyi okutuyorum:
MADDE 7. - 2692 sayılı Kanunun 20 nci maddesi aşağıdaki
şekilde değiştirilmiştir.
"Madde 20. - Sahil Güvenlik Komutanlığı için
yetiştirilecek subay, astsubay, erbaş ve erlerin askerî öğretim ve eğitimleri
ile okul ve eğitim masrafları, Sahil Güvenlik Komutanlığı bütçesinden
karşılanmak suretiyle Deniz Kuvvetleri Komutanlığı veya Türk Silâhlı
Kuvvetlerinin diğer eğitim kuruluşlarınca; askerî personel ile sivil personelin
hizmetin gerektirdiği özel eğitimleri ise, İçişleri Bakanlığınca belirlenen
esaslara göre yapılır."
BAŞKAN - Madde üzerinde söz talebi?.. Yok.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul
etmeyenler... Kabul edilmiştir.
8 inci maddeyi okutuyorum:
MADDE 8. - 2692 sayılı Kanuna aşağıdaki geçici madde
eklenmiştir.
"GEÇİCİ MADDE 6. - Sahil Güvenlik Komutanlığı,
personel temini ve yetiştirilmesi konularında yeterli oluncaya kadar,
komutanlık kadrolarında görev yapacak olan amiral, subay, astsubay ile erbaş ve
er ihtiyacı, Deniz Kuvvetleri Komutanlığınca sağlanır. Bu personelin görev ve
hizmet yerlerinin değiştirilmesi, Deniz Kuvvetleri Komutanlığınca yapılır.
Sahil Güvenlik Komutanlığı; sağlık, idarî ve asayiş gibi nedenlerle ihtiyaç
duyulan görev ve hizmet yerleri değişiklik tekliflerini, Deniz Kuvvetleri
Komutanlığına bildirir."
BAŞKAN - Madde üzerinde söz talebi?.. Yok.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul
etmeyenler... Kabul edilmiştir.
9 uncu maddeyi okutuyorum:
MADDE 9. - 4.1.1961 tarihli ve 211 sayılı Türk Silâhlı
Kuvvetleri İç Hizmet Kanununun 1 inci maddesi aşağıdaki şekilde
değiştirilmiştir.
"Madde 1. - Türk Silâhlı Kuvvetleri : Kara
(Jandarma dahil), Deniz (Sahil Güvenlik dahil) ve Hava Kuvvetleri subay, askerî
memur, astsubay, erbaş ve erleri ile askerî öğrencilerden teşekkül eden ve
seferde ihtiyatlarla ikmal edilen, kadro ve kuruluşlarla teşkilâtı gösterilen
silâhlı Devlet kuvvetidir."
BAŞKAN - Madde üzerinde söz talebi?.. Yok.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul
etmeyenler... Kabul edilmiştir.
10 uncu maddeyi okutuyorum:
MADDE 10. - 211 sayılı Kanunun 46 ncı maddesinin
değişik (c) fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
"c) Jandarma ve Sahil Güvenlik kıt'a komutanları
ile kurum amirlerine de garnizon komutanlığı görevi verilir. (a) ve (b)
fıkralarının uygulanmasında; jandarma seyyar ve eğitim birlikleri ile il
jandarma komutanlığı, ilçe jandarma komutanlığı, jandarma komando ve jandarma
asayiş komando birlikleri, sahil güvenlik bölge ve grup komutanlıkları, sahil
güvenlik gemi ve bot komutanlıkları, sahil güvenlik hava komutanlığı kıt'a;
jandarma ve sahil güvenlik okulları ile diğer kuruluşları kurum sayılır."
BAŞKAN - Madde üzerinde söz talebi?.. Yok.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul
etmeyenler... Kabul edilmiştir.
11 inci maddeyi okutuyorum:
MADDE 11. - 211 sayılı Kanunun 51 inci maddesinin
ikinci fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
"Karargâh ve askerî kurumlar ile Deniz Kuvvetleri
(Sahil Güvenlik dahil) teşkilâtında bulunan gemiler gibi askerî tesisler de
kışla olarak mütalâa edilir."
BAŞKAN - Madde üzerinde söz talebi?.. Yok.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul
etmeyenler... Kabul edilmiştir.
12 nci maddeyi okutuyorum:
MADDE 12. - 211 sayılı Kanunun 58 inci maddesinin (c)
ve (d) fıkraları aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
"c) Kıt'a veya askerî kurum tabibi olarak
görevlendirilen serbest çalışan sivil tabiplerin ücretleri, mukavelesine göre
Millî Savunma Bakanlığı, Jandarma Genel Komutanlığı veya Sahil Güvenlik
Komutanlığı bütçelerinden ödenir.
d) Hastanın veya tabibin nakli için askerî vasıtalardan
istifade mümkün olmadığı hallerde diğer sivil nakil vasıtalarından faydalanılır
ve masrafı, Millî Savunma Bakanlığı, Jandarma Genel Komutanlığı veya Sahil
Güvenlik Komutanlığı bütçelerinden ödenir."
BAŞKAN - Madde üzerinde söz talebi?.. Yok.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul
etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.
Birleşime 5 dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati
: 17.37
DÖRDÜNCÜ
OTURUM
Açılma Saati:
17.49
BAŞKAN:
Başkanvekili Sadık YAKUT
KÂTİP ÜYELER:
Enver YILMAZ (Ordu), Türkân MİÇOOĞULLARI (İzmir)
BAŞKAN - 95 inci Birleşimin Dördüncü Oturumunu
açıyorum.
54 sıra sayılı kanun tasarısının görüşmelerine
kaldığımız yerden devam ediyoruz.
V. - KANUN
TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN
DİĞER İŞLER
(Devam)
1. - Sahil
Güvenlik Komutanlığı Kanunu, Türk Silahlı Kuvvetleri İç Hizmet Kanunu ile Türk
Silahlı Kuvvetleri Personel Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı ve Millî Savunma Komisyonu raporu (1/324) (S. Sayısı: 54) (Devam)
BAŞKAN - Komisyon ve Hükümet?.. Yerinde.
Tasarının 13 üncü maddesini okutuyorum:
MADDE 13. - 211 sayılı Kanunun 59 uncu maddesinin
ikinci fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
"Askerî garnizon veya merkez komutanlığı
bulunmayan yerlerde hastalananlar, mahallin hükûmet veya belediye tabibine
müracaat ederler. Bunların muayene ve tedavileri, icabediyorsa hastanın askerî
bir hastaneye, buna imkân yoksa başka hastaneye sevki bu tabipliklerce
sağlanır. Hastanın askerî bir hastaneye yatırılması halinde yol masrafı, başka
hastaneye yatırılması halinde bütün nakil, muayene ve tedavi masrafı, Millî
Savunma Bakanlığı, Jandarma Genel Komutanlığı veya Sahil Güvenlik
Komutanlığınca ödenir."
BAŞKAN - Madde üzerinde söz talebi?.. Yok.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler...
DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI MEHMET ALİ ŞAHİN
(İstanbul) - Sayın Başkan, bir redaksiyon talebimiz var.
BAŞKAN - Buyurun Sayın Bakan.
DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI MEHMET ALİ ŞAHİN
(İstanbul) - Maddenin ikinci fıkrasının ikinci cümlesi şöyle: "Bunların
muayene ve tedavileri, icap ediyorsa hastanın askerî bir hastaneye, buna imkân
yoksa başka hastaneye sevki bu tabipliklerce sağlanır." Bu cümlede
"bunların" denilirken, ayrıca "hastanın" ifadesinin de
kullanılması, imla kuralları açısından bir eksikliktir. "Hastanın"
kelimesinin oradan çıkarılması halinde, cümle çok daha düzgün olacaktır diye
düşünüyoruz.
Bu şekilde düzeltebilirsek, maddeyle ilgili başka bir
diyeceğimiz yok.
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Bakan.
Redaksiyonla birlikte, 13 üncü maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
14 üncü maddeyi okutuyorum:
MADDE 14. - 211 sayılı Kanunun 66 ncı maddesinin (b)
fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
"b) Bu şahısların yurt içinde ve dışında vefatı
halinde; cenaze masrafı ile cenazenin nakli, arzu edilen yere götürülmesi ve
getirilmesi masrafı Millî Savunma Bakanlığı, Jandarma Genel Komutanlığı veya
Sahil Güvenlik Komutanlığı bütçelerinden ödenir."
BAŞKAN - Madde üzerinde söz talebi?.. Yok.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul
etmeyenler... Kabul edilmiştir.
15 inci maddeyi okutuyorum:
MADDE 15. - 211 sayılı Kanunun 67 nci maddesi aşağıdaki
şekilde değiştirilmiştir.
"Madde 67. - Tabip raporu ile mütehassıs
tabiplerin müşahadesi altında tedaviye muhtaç görülen subay, askerî memur ve
astsubayların tedavileri; askerî sağlık kurumları olmayan yerlerde diğer resmî
sağlık kurumlarında, bunlar da yoksa özel sağlık kuruluşlarında yapılır. Yol ve
bütün tedavi masrafları, Millî Savunma Bakanlığı, Jandarma Genel Komutanlığı
veya Sahil Güvenlik Komutanlığı bütçelerinden ödenir."
BAŞKAN - Madde üzerinde söz talebi?.. Yok.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul
etmeyenler... Kabul edilmiştir.
16 ncı maddeyi okutuyorum:
MADDE 16. - 27.7.1967 tarihli ve 926 sayılı Türk
Silâhlı Kuvvetleri Personel Kanununun 3 üncü maddesinin birinci fıkrasının
değişik (m) bendi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
"m) Sicil notu : Sicil belgelerine sicil üstlerince
yapılan işaretlemelerin, Sicil Yönetmeliğinde belirlenecek esaslar dahilinde,
kuvvet komutanlıkları, Jandarma Genel Komutanlığı ve Sahil Güvenlik
Komutanlığınca nota tahvil edilmesi sonucu bulunan notların
ortalamasıdır."
BAŞKAN - Madde üzerinde söz talebi?.. Yok.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul
etmeyenler... Kabul edilmiştir.
17 nci maddeyi okutuyorum:
MADDE 17. - 926 sayılı Kanunun 8 inci maddesinin üçüncü
fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
"Emeklilik hakkını kazananlar, emekliliklerini
ancak Ocak ve Şubat ayları içinde isteyebilirler. Bu aylar dışındaki emeklilik
istemleri; ancak ilgili kuvvet komutanları, Jandarma Genel Komutanı veya Sahil
Güvenlik Komutanının hizmet gerekleri itibarıyla uygun görmesi halinde kabul
edilebilir."
BAŞKAN - Madde üzerinde söz talebi?.. Yok.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul
etmeyenler... Kabul edilmiştir.
18 inci maddeyi okutuyorum:
MADDE 18. - 926 sayılı Kanunun 24 üncü maddesinin
birinci fıkrasının (g) bendi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
"g) Kuvvet komutanlıkları, Jandarma Genel
Komutanlığı ve Sahil Güvenlik Komutanlığınca her yıl Subay Sınıflandırma
Yönetmeliğinde belirtilen zamanlarda hizmet fazlası veya ihtiyaç duyulan
personel sayısı Genelkurmay Başkanlığına bildirilir.
Genelkurmay Başkanlığınca, ilgili kuvvet
komutanlıklarının, Jandarma Genel Komutanlığının veya Sahil Güvenlik
Komutanlığının görüşleri alındıktan sonra bu personelin kuvvetleri
değiştirilebilir.
Bu personel, yeni kuvvetinde, sınıfı görevinde istihdam
edilebileceği gibi ihtiyaç duyulan sınıflarda istihdam edilmek üzere, yeniden
sınıflandırmaya da tâbi tutulabilir."
BAŞKAN - Madde üzerinde söz talebi?.. Yok.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul
etmeyenler... Kabul edilmiştir.
19 uncu maddeyi okutuyorum:
MADDE 19. - 926 sayılı Kanunun değişik 34 üncü maddesi
aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
"Madde 34. - Subaylığa nasıp ve rütbe terfileri,
ilgili kuvvet komutanının (Jandarma subayları için Jandarma Genel Komutanının, Sahil
Güvenlik subayları için Sahil Güvenlik Komutanının) teklifi ve Genelkurmay
Başkanının lüzum göstermesi üzerine, Millî Savunma Bakanı (Jandarma ve Sahil
Güvenlik subayları için İçişleri Bakanı) ile Başbakanın imzalayacağı ve
Cumhurbaşkanının onaylayacağı kararname ile yapılır."
BAŞKAN - Madde üzerinde söz talebi?.. Yok.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul
etmeyenler... Kabul edilmiştir.
20 nci maddeyi okutuyorum:
MADDE 20. - 926 sayılı Kanunun 37 nci maddesinin
birinci fıkrasının (d) bendinin (3) numaralı alt bendi aşağıdaki şekilde
değiştirilmiştir.
"3. Bütün şartların aynı olması halinde mensup
bulunduğu kuvvete göre sıra ile; kara, deniz, hava, jandarma, sahil
güvenlik,"
BAŞKAN - Madde üzerinde söz talebi?.. Yok.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul
etmeyenler... Kabul edilmiştir.
21 inci maddeyi okutuyorum:
MADDE 21. - 926 sayılı Kanunun değişik 38 inci
maddesinin değişik ikinci fıkrasının (b) bendi aşağıdaki şekilde
değiştirilmiştir.
b) Albaylar: Kuvvet Komutanlıkları, Jandarma Genel
Komutanlığı ve Sahil Güvenlik Komutanlığınca; yükselme sırasına giren
albaylardan, sicil notu ortalaması sicil tam notunun % 60 ve daha yukarısı
olanlar tespit edilir. Bunlar, sicil notu ortalamasına göre kendi sınıfları
içerisinde; kurmaylar, sınıflarına bakılmaksızın kendi aralarında (Hava
Kuvvetlerinde pilot ve hava yer kurmayları ayrı ayrı) sıralanırlar. Bu şekilde
sıralanan albaylardan, sicil notu ortalaması sicil tam notunun % 70 ve daha
yukarısı olanların sicil dosyaları Yüksek Askerî Şûraya gönderilir. Yüksek
Askerî Şûra bunları, 54 üncü madde esaslarına göre değerlendirmeye tâbi tutar.
BAŞKAN - Madde üzerinde söz talebi?.. Yok.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul
etmeyenler... Kabul edilmiştir.
22 nci maddeyi okutuyorum:
MADDE 22 - 926 sayılı Kanununun değişik 41 inci
maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
"a) Her yıl 30 Ağustos tarihinden sonra
uygulanacak kadrolar; rütbe, sınıf (varsa branşı) belirtilerek Kara, Deniz ve
Hava Kuvvetleri Komutanlıkları ile Jandarma Genel Komutanlığı ve Sahil Güvenlik
Komutanlığının teklifi üzerine Genelkurmay Başkanlığınca hizmet ihtiyacına göre tespit edilir."
BAŞKAN - Madde üzerinde söz talebi?.. Yok.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul
etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.
23 üncü maddeyi okutuyorum:
MADDE 23 - 926 sayılı Kanunun 54 üncü maddesinin
değişik birinci fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
"Yüksek Askerî Şûra; kuvvet komutanlıklarından, Jandarma
Genel Komutanlığından ve Sahil Güvenlik Komutanlığından 38 inci maddenin ikinci
fıkrasının (b) bendi gereğince gönderilen ve o yıl tuğgeneral-tuğamiral yıl
kontenjanı tespit edilen sınıflardan olan albaylar ile terfi sırasındaki
general ve amirallerin şahsî dosyalarını ve rütbedeki sicil belgelerini
(albayların, teğmenlikten itibaren; general ve amirallerin, generallik ve
amirallik sicil belgelerini) inceleyerek, Subay Sicil Yönetmeliğinde gösterilen
esaslara göre değerlendirme notu verir. Tespit edilen yeterlik notuna göre en
yüksek yeterlik notu alanlardan başlanmak üzere yeterlik sıralaması yapılır.
Yeterlik notu, yeterlik tam notunun % 85 ve daha yukarısı olan albay, general
ve amirallerden yeterlik notu en yüksek olandan itibaren kadro ihtiyacı kadar
bir üst rütbeye terfi ettirilir."
BAŞKAN - Madde üzerinde söz talebi?.. Yok.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul
etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.
24 üncü maddeyi okutuyorum:
MADDE 24. - 926 sayılı Kanunun değişik 82 nci maddesinin
birinci fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
"Astsubaylığa nasıp ve rütbe terfileri, kuvvet
komutanının (Jandarma astsubayları için Jandarma Genel Komutanının, Sahil
Güvenlik astsubayları için Sahil Güvenlik Komutanının) teklifi ve Genelkurmay
Başkanının lüzum göstermesi üzerine Millî Savunma Bakanı (Jandarma ve Sahil
Güvenlik astsubayları için İçişleri Bakanı) onayı ile yapılır. Astsubay sınıf
okullarında en az bir öğrenim yıllık mesleki öğrenim ve eğitimi başarı ile
bitirenler astsubay çavuş nasbedilirler. Nasıpları, sınıf okullarını
bitirdikleri takvim yılının 30 Ağustos'una götürülür."
BAŞKAN - 24 üncü madde üzerinde 1 adet önerge vardır,
önergeyi okutuyorum :
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 54 sıra sayılı kanun tasarısının
çerçeve 24 üncü maddesinin tasarı metninden çıkartılmasını arz ve talep ederiz.
|
Haluk
İpek |
Sabri
Varan |
Cevdet
Erdöl |
|
Ankara |
Gümüşhane |
Trabzon |
|
Haluk
Koç |
Telat
Karapınar |
|
|
Samsun |
Ankara |
|
BAŞKAN - Komisyon önergeye katılıyor mu?
MİLLÎ SAVUNMA KOMİSYONU SÖZCÜSÜ MEHMET ASIM KULAK
(Bartın)- Katılıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN - Hükümet katılıyor mu?
DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI MEHMET ALİ ŞAHİN
(İstanbul) - Katılıyoruz efendim.
BAŞKAN - Gerekçeyi okutuyorum :
Gerekçe :
Tasarının çerçeve 24 üncü maddesi ile 926 sayılı Türk
Silahlı Kuvvetleri Personel Kanununun 82 nci maddesinde değişiklik öngörülmekte
ve madde metnine "Sahil Güvenlik Komutanlığı" ibaresi eklenmektedir.
Ancak, 28 Mayıs 2003 tarihli ve 4861 sayılı Türk
Silahlı Kuvvetleri Personel Kanunu, Uzman Erbaş Kanunu, Uzman Jandarma Kanunu,
Gülhane Askerî Tıp Akademisi Kanunu, Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığı Kanunu,
Türk Silahlı Kuvvetleri İç Hizmet Kanunu ve Askerlik Kanununun Bazı
Maddelerinde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanunun çerçeve 4 üncü maddesi ile 926
sayılı Türk Silahlı Kuvvetleri Personel Kanununun 82 nci maddesinde değişiklik
yapıldığından ve madde metnine "Sahil Güvenlik Komutanlığı" ibaresi
eklendiğinden, böylece ihtiyaç da ortadan kalktığından, mükerrer düzenlemenin
önlenmesi için tasarının çerçeve 24 üncü maddesinin tasarı metninden
çıkarılmasının uygun olacağı değerlendirilmektedir.
BAŞKAN - Önergeyi oylarınıza sunuyorum : Kabul
edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmiştir.
Önerge kabul edildiği için 24 üncü madde metinden
çıkarılmıştır.
25 inci maddeyi 24 üncü madde olarak okutuyorum :
MADDE 24. - 926 sayılı Kanunun değişik 89 uncu maddesi
aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
"Madde 89. - Kara, Deniz, Hava Kuvvetleri
komutanlıklarına, Jandarma Genel Komutanlığı ile Sahil Güvenlik Komutanlığına
ait astsubay kadroları, her yıl 30 Ağustos tarihine kadar sınıfı (varsa branşı)
belirtilerek Genelkurmay Başkanlığınca saptanır."
BAŞKAN - Madde üzerinde söz talebi?..Yok.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler...Kabul
etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.
26 ncı maddeyi 25 inci madde olarak okutuyorum:
MADDE 25. - 926 sayılı Kanunun 116 ncı maddesinin
değişik birinci fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
"Yükümlülüklerini bitirerek istifa etme hakkını
kazananlar, istifalarını ocak ve şubat ayları içinde isteyebilirler.
İstifaların kabulü, müracaat tarihinden itibaren bir aydan fazla
geciktirilemez. Bu aylar dışındaki istifa istemleri, ancak ilgili kuvvet
komutanları, Jandarma Genel Komutanı veya Sahil Güvenlik Komutanının hizmet
gerekleri itibarıyla uygun görmesi halinde kabul edilebilir."
BAŞKAN - Madde üzerinde söz talebi?.. Yok.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul
etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.
27 nci maddeyi 26 ncı madde olarak okutuyorum:
MADDE 26. - 926 sayılı Kanunun 121 inci maddesinin
birinci fıkrasının değişik (d) bendi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
"d) Askerî hâkimlerin, Gülhane Askerî Tıp
Akademisi öğretim üyesi olan profesör ve doçentlerin ve Jandarma Genel
Komutanlığı ile Sahil Güvenlik Komutanlığının subay ve astsubaylarının
atanmaları; özel kanunları gereğince;"
BAŞKAN - Madde üzerinde söz talebi?.. Yok.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul
etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.
28 inci maddeyi 27 nci madde olarak okutuyorum:
MADDE 27. - 926 sayılı Kanunun değişik 127 nci maddesi
aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
"Madde 127 . - Türk Silahlı Kuvvetleri
personelinden general ve amirallere Genelkurmay Başkanlığınca, bu Kanun
kapsamına giren diğer personelden; Genelkurmay Başkanlığına bağlı olanlara
Genelkurmay Başkanlığınca, Millî Savunma Bakanlığına bağlı olanlara Millî
Savunma Bakanlığınca, kuvvet komutanlıkları ile Jandarma Genel Komutanlığına ve
Sahil Güvenlik Komutanlığına bağlı olanlara ise, kuvvet komutanlıkları ve
Jandarma Genel Komutanlığı ile Sahil Güvenlik Komutanlığınca;
a) Öğrenim için öğrenim süresi kadar,
b) Meslekî bilgi ve görgüsünü arttırmak maksadıyla bir
yıla kadar,
c) Seminer, müşahade gezisi ve ziyaretler için lüzumlu
görülen süre kadar,
d) Mazeret dolayısıyla yıllık izinle birlikte üç aya
kadar,
e) Seyahat maksadıyla yıllık izin süresi kadar,
f) Askerî öğrencilere yönetmelikte gösterilecek süre ve
şekil dahilinde, yurtdışı izni verilebilir.
Bu hallerde özlük hakları aynen verilir."
BAŞKAN - Madde üzerinde söz talebi?.. Yok.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul
etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.
29 uncu maddeyi 28 inci madde olarak okutuyorum:
MADDE 28. - 926
sayılı Kanunun 133 üncü maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
"Madde 133. - Yabancı memleket ordularında hizmet
yapmak üzere gönderilecek subaylara, Millî Savunma Bakanlığınca; Jandarma ve
Sahil Güvenlik subaylarına, İçişleri Bakanlığınca dört yıla kadar aylıklı izin
verilebilir. Bu şekilde görevlendirilenlerin aylıkları Millî Savunma, Jandarma
Genel Komutanlığı veya Sahil Güvenlik Komutanlığı bütçelerinden ödenir.
Bunların yabancı memleketlerde geçen hizmet süreleri, fiilî hizmetlerinden ve
kıdemlerinden sayılır."
BAŞKAN - Madde üzerinde söz talebi?.. Yok.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul
etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.
30 uncu maddeyi 29 uncu madde olarak okutuyorum:
MADDE 29. - 926 sayılı Kanunun değişik ek 20 nci
maddesinin ikinci fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
"Aylıksız izin; Genelkurmay Başkanlığına bağlı
olanlara, Genelkurmay Başkanlığınca; Millî Savunma Bakanlığına bağlı olanlara,
Millî Savunma Bakanlığınca; kuvvet komutanlıkları ile Jandarma Genel
Komutanlığı ve Sahil Güvenlik Komutanlığına bağlı olanlara, kuvvet
komutanlıkları ve Jandarma Genel Komutanlığı ile Sahil Güvenlik Komutanlığınca;
Türk Silahlı Kuvvetleri bünyesinde olmayan memurlara ise, yetkili kurumlarınca
verilir."
BAŞKAN - Madde üzerinde söz talebi?.. Yok.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul
etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.
31 inci maddeyi 30 uncu madde olarak okutuyorum:
MADDE 30. - 926 sayılı Kanunun ek 21 inci maddesi
aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
"Ek Madde 21. - Türkiye Cumhuriyeti Ordusunun
Kara, Deniz ve Hava kuvvetleri ile Jandarma Genel Komutanlığı ve Sahil Güvenlik
Komutanlığı kadrolarının ast komuta kademelerinde eğitim, sevk ve idare ile
diğer idarî işlerde subaya yardımcı olarak görevlendirilen askerî şahıslara,
astsubay adı verilir."
BAŞKAN - Madde üzerinde söz talebi?.. Yok.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul
etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.
32 nci maddeyi 31 inci madde olarak okutuyorum:
MADDE 31 . - Bu Kanun yayımı tarihinde yürürlüğe girer.
BAŞKAN - Madde üzerinde söz talebi?.. Yok.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul
etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.
33 üncü maddeyi 32 nci madde olarak okutuyorum:
MADDE 32 . - Bu Kanun hükümlerini Bakanlar Kurulu
yürütür.
BAŞKAN - Madde üzerinde söz talebi?.. Yok.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul
etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.
Tasarının tümünü oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler...
Kabul etmeyenler... Tasarı kabul edilmiş ve kanunlaşmıştır.
Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununda Değişiklik
Yapılmasına İlişkin Kanun Tasarısı ve Adalet Komisyonu raporunun müzakeresine
başlayacağız.
2. - Hukuk
Usulü Muhakemeleri Kanununda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Tasarısı ve
Adalet Komisyonu raporu (1/523) (S. Sayısı: 152)
BAŞKAN - Komisyon?.. Yok.
Ertelenmiştir.
Sayın milletvekilleri, her iki Grup Başkanvekilleri,
bundan sonraki işler için hazır olmadıklarını beyan etmişlerdir.
Bu nedenle, kanun tasarı ve tekliflerini sırasıyla
görüşmek için, 19 Haziran 2003 Perşembe günü saat 15.00'te toplanmak üzere,
birleşimi kapatıyorum.
Kapanma Saati
: 18.06