BIM 2 4 2003-07-02T11:11:00Z 2003-07-02T11:11:00Z 49 32939 187753 TBMM 1564 375 230573 9.3821 0 6 nk 6 nk 0

DÖNEM : 22        CİLT : 14       YASAMA YILI : 1

 

 

 

T. B. M. M.

TUTANAK DERGİSİ

 

 

81 inci Birleşim

20 . 5 . 2003 Salı

 

 

İ Ç İ N D E K İ L E R

                                                      Sayfa    

  I. - GEÇEN TUTANAK ÖZETİ

 II. - GELEN KÂĞITLAR

III. - YOKLAMA

IV. - BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI

A) OTURUM BAŞKANLARININ KONUŞMALARI

1. - Oturum Başkanı ve TBMM Başkanvekili Sadık Yakut'un, 19 Mayıs Atatürk'ü Anma, Gençlik ve Spor Bayramı münasebetiyle konuşması

B) GündemdIşI Konuşmalar

1. - Samsun Milletvekili Ahmet Yeni'nin, 19 Mayıs Atatürk'ü Anma, Gençlik ve Spor Bayramına ilişkin gündemdışı konuşması ve Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Mehmet Ali Şahin'in cevabı

2. - Karaman Milletvekili Fikret Ünlü'nün, Ulu Önder Atatürk'ün 19 Mayıs 1919'da Ulusal Kurtuluş Savaşını başlatmak üzere Anadolu'ya adım atışının yıldönümüne ilişkin gündemdışı konuşması ve Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Mehmet Ali Şahin'in cevabı

3. - İstanbul Milletvekili Zeynep Damla Gürel'in, 19 Mayıs Atatürk'ü Anma, Gençlik ve Spor Bayramında gençlerimizin içinde bulunduğu sorunlara ve alınması gereken önlemlere ilişkin gündemdışı konuşması ve Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Mehmet Ali Şahin'in cevabı

C) Gensoru, Genel Görüşme, MeclİS SoruşturmasI ve Meclİs AraştIrmasI Önergelerİ

1. - Hükümet adına Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın, Türkiye ve Avrupa Birliği arasındaki ilişkiler konusunda genel görüşme açılmasına ilişkin önergesi (8/2)

2. - Çankırı Milletvekili Hikmet Özdemir ve 19 milletvekilinin, Çankırı İlinde Kuzey Anadolu fay zonu civarındaki jeotermal enerji kaynaklarının araştırılarak değerlendirilmesi için alınması gerekli önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/82)

3. - Eskişehir Milletvekili Fahri Keskin ve 21 milletvekilinin, Tıpta Uzmanlık Sınavı (TUS) konusunun incelenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/80)

4. - Mersin Milletvekili Mustafa Eyiceoğlu ve 23 milletvekilinin, yaş sebze ve meyve üretimindeki ve ihracatındaki sorunların araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/81)

5. - Aksaray Milletvekili Ramazan Toprak ve 31 milletvekilinin, 57 nci hükümet dönemindeki ekonomik krizlerde bazı kamu bankaları yöneticilerinin sorumluluğu ile ilgili iddiaların araştırılması amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/83)

D) Tezkereler ve Önergeler

1. - Elazığ Milletvekili Mehmet Kemal Ağar'ın, Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünde Değişiklik Yapılmasına Dair (2/33) esas numaralı teklifini geri aldığına ilişkin önergesi (4/59)

2. - Kocaeli Milletvekili İzzet Çetin'in, (6/227) esas numaralı sorusunu geri aldığına ilişkin önergesi (4/60)

3. - Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım'ın Ulaştırma Bakanları Avrupa Bakanlar Konseyi Toplantısına katılmak üzere Belçika'ya yaptığı resmî ziyarete katılmaları uygun görülen milletvekillerine ilişkin Başbakanlık tezkeresi (3/290)

4. - Bayburt Milletvekili Ülkü Güney'in, Bayburt İlinde Konursu, Gökçedere ve Masat Adıyla Üç Yeni İlçe Kurulmasına Dair Kanun Teklifinin (2/17) doğrudan gündeme alınmasına ilişkin önergesi (4/61)

V. - ÖNERİLER

A) DanIşma Kurulu Önerİlerİ

1. - Genel Kurulun 20 Mayıs 2003 Salı günkü birleşiminde, gündemin "Genel Görüşme ve Meclis Araştırması Yapılmasına Dair Öngörüşmeler" kısmının 46 ncı sırasında yer alan, Ankara Milletvekili Yakup Kepenek ve 66 milletvekilinin, kamu yönetimindeki atamalar konusunda genel görüşme açılmasına ilişkin (8/1) esas numaralı genel görüşme önergesinin öngörüşmesinin yapılmasına ilişkin Danışma Kurulu önerisi

VI. - SORULAR VE CEVAPLAR

A) Sözlü Sorular ve CevaplarI

1. - Ankara Milletvekili Yakup Kepenek'in, Davos'ta yapılan Dünya Ekonomik Forumuna katılanlara ve Türk Gecesine ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi ve yazılı soruya çevrilmesi nedeniyle konuşması (6/146)

2. - Çorum Milletvekili Feridun Ayvazoğlu'nun, Azerbaycan'da saldırıya uğrayan iki Türk üniversite öğrencisine ilişkin Dışişleri Bakanından sözlü soru önergesi ve yazılı soruya çevrilmesi nedeniyle konuşması (6/154)

3. - Hatay Milletvekili Züheyir Amber'in, ihale ilanlarının yerel basında yayımlanmasına ilişkin Maliye Bakanından sözlü soru önergesi (6/158) ve Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Mehmet Ali Şahin'in cevabı

4. - Malatya Milletvekili Ferit Mevlüt Aslanoğlu'nun, sayısal loto sisteminin bakım-onarım ücretine ilişkin Maliye Bakanından sözlü soru önergesi (6/174) ve Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Mehmet Ali Şahin'in cevabı

5. - İzmir Milletvekili Hakkı Ülkü'nün, Millî Emlak Genel Müdürlüğüne devredilen milletvekili lojmanlarına ilişkin Maliye Bakanından sözlü soru önergesi (6/178) ve Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Mehmet Ali Şahin'in cevabı

6. - Tekirdağ Milletvekili Enis Tütüncü'nün, Tekirdağ'daki Kültür Merkezi Projelerine ilişkin Kültür Bakanından sözlü soru önergesi (6/160)

7. - Balıkesir Milletvekili Orhan Sür'ün, AKP Genel Başkanı hakkında verilen beraat kararının Hazine avukatlarınca temyiz edilip edilmediğine ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/161)

8. - Muğla Milletvekili Fahrettin Üstün'ün, fıstık çamı üreticilerinin sorunlarına ilişkin Orman Bakanından sözlü soru önergesi (6/166)

9. - Antalya Milletvekili Tuncay Ercenk'in, zorunlu tasarruf nemalarının ne zaman ödeneceğine ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/172)

10. - Yalova Milletvekili Muharrem İnce'nin, Yalova'da yapılan kalıcı konutların yer tespitine ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından sözlü soru önergesi (6/173)

11. - İstanbul Milletvekili İsmet Atalay'ın, BDDK ile Çukurova Grubu arasında yapılan protokole ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/175) ve Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Abdüllatif Şener'in cevabı

12. - Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt'ün, Çukurova Grubunun borcuna uygulanan ödeme planına ilişkin Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısından sözlü soru önergesi (6/180) ve Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Abdüllatif Şener'in cevabı

13. - Adana Milletvekili Kemal Sağ'ın, Adana İlindeki göç almadan kaynaklanan sorunlara ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/200) ve Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Abdüllatif Şener'in cevabı

B) YazIlI Sorular ve CevaplarI

1. - Konya Milletvekili Atilla Kart'ın, şahsına ait bir kaçak inşaatı olup olmadığına ilişkin Maliye Bakanından sorusu ve İçişleri Bakanı Abdülkadir Aksu'nun cevabı (7/285)

2. - Bitlis Milletvekili Vahit Kiler'in, TBMM'de verilen bazı hizmetlere ilişkin sorusu ve Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı Bülent Arınç'ın cevabı (7/308)

3. - İstanbul Milletvekili Kemal Kılıçdaroğlu'nun, Ankara Büyükşehir Belediyesinin doğalgaz sayacı alım ve satımına ilişkin sorusu ve İçişleri Bakanı Abdülkadir Aksu'nun cevabı (7/371)

4. - Adana Milletvekili Tacidar Seyhan'ın, AB ile ilgili Brüksel'de düzenlenen bir kursa gönderilen personele ilişkin sorusu ve Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı Bülent Arınç'ın cevabı (7/372)

5. - Antalya Milletvekili Feridun Fikret Baloğlu'nun, Antalya'nın idari yapısının yeniden düzenlenmesi için bir çalışma olup olmadığına ilişkin sorusu ve İçişleri Bakanı Abdülkadir Aksu'nun cevabı (7/389)

6. - Tokat Milletvekili Orhan Ziya Diren'in, Tokat şehir merkezine yapılması plânlanan cezaevine ilişkin sorusu ve Adalet Bakanı Cemil Çiçek'in cevabı (7/394)

7. - Iğdır Milletvekili Dursun Akdemir'in, Iğdır'daki sınır ticaretine ve Nahçıvan'a geçişlerde yaşanan sorunlara ilişkin Başbakandan sorusu ve Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Mehmet Ali Şahin'in cevabı (7/396)

8. - Adana Milletvekili Atillâ Başoğlu'nun, THY'nin Adana bağlantı seferine ilişkin sorusu ve Maliye Bakanı Kemal Unakıtan'ın cevabı (7/397)

9. - İzmir Milletvekili Muharrem Toprak'ın, Kamu İhale Kanunu uyarınca yapılan ilaç alımlarında yaşanan sorunlara ilişkin sorusu ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Murat Başesgioğlu'nun cevabı (7/404)

10. - Antalya Milletvekili Nail Kamacı'nın, Antalya'da SSK'lılara verilen sağlık hizmetlerinin iyileştirilmesine ilişkin sorusu ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Murat Başesgioğlu'nun cevabı (7/407)

11. - Aydın Milletvekili Özlem Çerçioğlu'nun, hayvancılığın desteklenmesi için yapılan teşviklere ilişkin sorusu ve Tarım ve Köyişleri Bakanı Sami Güçlü'nün cevabı (7/414)

12. - Ankara Milletvekili Ersönmez Yarbay'ın, kadrosu Ankara'nın ilçelerinde olup geçici görevle başka yerlerde çalışan personele ilişkin sorusu ve Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanı Mehmet Hilmi Güler'in cevabı (7/426)

13. - Ankara Milletvekili Ersönmez Yarbay'ın, kadrosu Ankara'nın ilçelerinde olup geçici görevle başka yerlerde çalışan personele ilişkin sorusu ve Bayındırlık ve İskân Bakanı Zeki Ergezen'in cevabı (7/437)

14. - Ankara Milletvekili Ersönmez Yarbay'ın, kadrosu Ankara'nın ilçelerinde olup geçici görevle başka yerlerde çalışan personele ilişkin sorusu ve Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım'ın cevabı (7/439)

15. - Ankara Milletvekili Ersönmez Yarbay'ın, kadrosu Ankara'nın ilçelerinde olup geçici görevle başka yerlerde çalışan personele ilişkin sorusu ve Orman Bakanı Osman Pepe'nin cevabı (7/443)

16. - Mersin Milletvekili Mustafa Özyürek'in, Millî Görüş Teşkilatına ilişkin sorusu ve Dışişleri Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Abdullah Gül'ün cevabı (7/457)

17. - İzmir Milletvekili Hakkı Ülkü'nün, bir Bakanın Özelleştirme Yüksek Kurulu üyeliğinin sona ermesine ilişkin Başbakandan sorusu ve Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Mehmet Ali Şahin'in cevabı (7/467)

18. - Konya Milletvekili Nezir Büyükcengiz'in, Milletvekili lojmanlarının satışına ilişkin sorusu ve Maliye Bakanı Kemal Unakıtan'ın cevabı (7/468)

VII. - GENSORU, GENEL GÖRÜŞME, MECLİS SORUŞTURMASI VE MECLİS ARAŞTIRMASI

A) Öngörüşmeler

1. - Ankara Milletvekili Yakup Kepenek ve 66 Milletvekilinin, kamu yönetimindeki atamalar konusunda genel görüşme açılmasına ilişkin önergesi (8/1)

VIII. - AÇIKLAMALAR VE SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR

1. - Samsun Milletvekili Musa Uzunkaya'nın, Samsun milletvekili Haluk Koç ve Ankara Milletvekili Yakup Kepenek'in, şahsına sataşmaları nedeniyle konuşması

2. - Samsun Milletvekili Haluk Koç'un, Samsun Milletvekili Musa Uzunkaya'nın, şahsına sataşması nedeniyle konuşması


I. - GEÇEN TUTANAK ÖZETİ

TBMM Genel Kurulu saat 15.00'te açılarak altı oturum yaptı.

Bursa Milletvekili Zafer Hıdıroğlu'nun, Türkiye'de ceza ve tutukevleri   uygulamaları ve alınması gereken tedbirlere ilişkin  gündemdışı konuşmasına, Devlet Bakanı Kürşad Tüzmen,

Muğla Milletvekili Gürol Ergin'in, 14 Mayıs Dünya Çiftçiler Günü münasebetiyle yaptığı gündemdışı konuşmaya, Tarım ve Köyişleri Bakanı Sami Güçlü,

Cevap verdi.

Bingöl Milletvekili Abdurrahman Anik, Bingöl ve çevresinde meydana gelen depremin etkilerine ve alınması gereken tedbirlere ilişkin gündemdışı bir konuşma yaptı.

Ankara Milletvekili Yakup Kepenek ve 26 milletvekilinin, eğitimli gençlerin yurtdışına göç etme isteğinin nedenlerinin araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla (10/78),

İzmir Milletvekili Oğuz Oyan ve 32 milletvekilinin, konut edindirme yardımı hesapları konusunda (10/79),

Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergeleri okundu; önergelerin gündemdeki yerlerini alacakları ve öngörüşmelerinin, sırası geldiğinde yapılacağı açıklandı.

İzmir Milletvekili Enver Öktem'in (6/411) esas numaralı sözlü sorusunu geri aldığına ilişkin önergesi okundu; sözlü sorunun geri verildiği bildirildi.

Genel Kurulun 15.5.2003 Perşembe günkü (bugün) birleşiminde, gündemin "Kanun Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler" kısmının 3 üncü sırasına kadar olan işlerin bitimine kadar çalışma süresinin uzatılmasına ilişkin AK Parti Grubu önerisinin, yapılan görüşmelerden sonra, kabul edildi.

Ekonomik İşbirliği Teşkilatı (EİT) ve Birleşmiş Milletler Nüfus Fonu (UNFPA) İşbirliğiyle Bişkek'te gerçekleştirilmesi öngörülen toplantıya, TBMM Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler Komisyonu üyesi bir parlamenterin katılmasına ilişkin Başkanlık tezkeresinin kabul edildiği açıklandı.

Gündemin "Kanun Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler" kısmının 1 inci sırasında bulunan İş Kanunu Tasarısının (1/534) (S. Sayısı: 73 ve 73'e 1 inci Ek) görüşmelerine devam olunarak, 109 uncu  maddesine kadar kabul edildi.

Samsun Milletvekili Haluk Koç, Tokat Milletvekili Resul Tosun'un,  Partisine sataşması,

Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Murat Başesgioğlu da, Samsun Milletvekili Haluk Koç'un, ifadelerini yanlış yorumlaması,

Nedeniyle birer konuşma yaptılar.

190 Sayılı Genel Kadro ve Usulü Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin Eki Cetvellerin Sağlık Bakanlığına Ait Bölümünde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısının (1/554)  (S. Sayısı: 133) görüşmeleri, komisyon yetkilileri Genel Kurulda hazır bulunmadıklarından, ertelendi.

20 Mayıs 2003 Salı günü saat 15.00'te toplanmak üzere, birleşime 23.35'te son verildi.

 

 

Nevzat Pakdil

 

 

 

Başkanvekili

 

 

Mehmet Daniş

 

Yaşar Tüzün

 

Çanakkale

 

Bilecik

 

Kâtip Üye

 

Kâtip Üye

 

Türkân Miçooğulları

 

Enver Yılmaz

 

İzmir

 

Ordu

 

Kâtip Üye

 

Kâtip Üye

 

 

 

      No. :  112

II. - GELEN KÂĞITLAR

16 .5. 2003 CUMA

Sözlü Soru Önergeleri

1. - Denizli Milletvekili Mustafa Gazalcı'nın, Kurum İdare Kurulu kararlarının uygulanıp uygulanmadığına ilişkin Millî Eğitim Bakanından sözlü soru önergesi (6/469) (Başkanlığa geliş tarihi : 13.5.2003)

2. - Eskişehir Milletvekili Fahri Keskin'in, Tıpta Uzmanlık Sınavına ilişkin Millî Eğitim Bakanından sözlü soru önergesi (6/470) (Başkanlığa geliş tarihi : 14.5.2003)

3. - Niğde Milletvekili Orhan Eraslan'ın, Niğde-Çiftlik İlçesinin Emniyet Amirliği binası ihtiyacına ilişkin İçişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/471) (Başkanlığa geliş tarihi : 14.5.2003)

4. - Niğde Milletvekili Orhan Eraslan'ın, Niğde-Çiftlik İlçesinin Hükümet Konağı inşaatının ne zaman tamamlanacağına ilişkin İçişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/472) (Başkanlığa geliş tarihi : 14.5.2003)

5. - Niğde Milletvekili Orhan Eraslan'ın, Niğde Kültür Merkezi inşaatının ne zaman tamamlanacağına ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından sözlü soru önergesi (6/473) (Başkanlığa geliş tarihi : 14.5.2003)

6. - Niğde Milletvekili Orhan Eraslan'ın, Niğde-Çiftlik İlçesinin PTT ve TELEKOM binası ihtiyacına ilişkin Ulaştırma Bakanından sözlü soru önergesi (6/474) (Başkanlığa geliş tarihi : 14.5.2003)

7. - Niğde Milletvekili Orhan Eraslan'ın, Niğde-Çiftlik İlçesinin spor salonu ihtiyacına ilişkin Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısından (Mehmet Ali Şahin) sözlü soru önergesi (6/475) (Başkanlığa geliş tarihi : 14.5.2003)

8. - Niğde Milletvekili Orhan Eraslan'ın, Niğde-Çiftlik İlçesinin okul ve derslik ihtiyacına ilişkin Millî Eğitim Bakanından sözlü soru önergesi (6/476) (Başkanlığa geliş tarihi : 14.5.2003)

9. - Niğde Milletvekili Orhan Eraslan'ın, Niğde-Çiftlik İlçesinin Öğretmenevi ve Halk Eğitim Merkezi ihtiyacına ilişkin Millî Eğitim Bakanından sözlü soru önergesi (6/477) (Başkanlığa geliş tarihi : 14.5.2003)

10. - Niğde Milletvekili Orhan Eraslan'ın, Bor Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Merkezi inşaatına ilişkin Sağlık Bakanından sözlü soru önergesi (6/478) (Başkanlığa geliş tarihi : 14.5.2003)

11. - Muğla Milletvekili Fahrettin Üstün'ün, Muğla-Milas'da Sarıçay üzerindeki yıkılan köprünün ne zaman yapılacağına ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından sözlü soru önergesi (6/479) (Başkanlığa geliş tarihi : 14.5.2003)

12. - Muğla Milletvekili Fahrettin Üstün'ün, yem destekleme primlerine ve hayvancılığın desteklenmesine ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/480) (Başkanlığa geliş tarihi : 14.5.2003)

13. - Muğla Milletvekili Fahrettin Üstün'ün, sekiz yıllık eğitim için alınan vergi ve katkı payı miktarına ilişkin Millî Eğitim Bakanından sözlü soru önergesi (6/481) (Başkanlığa geliş tarihi : 14.5.2003)

14. - Muğla Milletvekili Fahrettin Üstün'ün, dökme zeytinyağı ihracatına ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/482) (Başkanlığa geliş tarihi : 14.5.2003)

15. - Muğla Milletvekili Fahrettin Üstün'ün, seracılığın desteklenmesi ile tohum ithali ve üretimine ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/483) (Başkanlığa geliş tarihi : 14.5.2003)

16. - Muğla Milletvekili Fahrettin Üstün'ün, BAĞ-KUR ve SSK prim borçları için ödeme kolaylığı sağlanıp sağlanmayacağına ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından sözlü soru önergesi (6/484) (Başkanlığa geliş tarihi : 14.5.2003)

Yazılı Soru Önergeleri

1. - Mersin Milletvekili Ali Oksal'ın, buğday alım fiyatlarının belirlenmesi ve açıklanmasına ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/521) (Başkanlığa geliş tarihi : 14.5.2003)

2. - İstanbul Milletvekili Ali Rıza Gülçiçek'in, Hacıbektaş Müzesine ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından yazılı soru önergesi (7/522) (Başkanlığa geliş tarihi : 14.5.2003)

3. - Ankara Milletvekili İsmail Değerli'nin, Mamak Belediyesi ile ilgili bazı iddialara ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/523) (Başkanlığa geliş tarihi : 14.5.2003)

4. - İstanbul Milletvekili Kemal Kılıçdaroğlu'nun, malî milat uygulamasının sonuçlarına ilişkin Devlet Bakanından (Ali Babacan) yazılı soru önergesi (7/524) (Başkanlığa geliş tarihi : 14.5.2003)

5. - İstanbul Milletvekili Kemal Kılıçdaroğlu'nun, açıktan atama izinlerine ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru önergesi (7/525) (Başkanlığa geliş tarihi : 14.5.2003)

6. - İzmir Milletvekili Muharrem Toprak'ın, Avrupa Komisyonu ile imzalanan malî destek programına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/526) (Başkanlığa geliş tarihi : 14.5.2003)

7. - İzmir Milletvekili Muharrem Toprak'ın, yumurta ve somon balığı üretiminde bir maddenin kullanılıp kullanılmadığına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/527) (Başkanlığa geliş tarihi : 14.5.2003)

8. - Sinop Milletvekili Engin Altay'ın, özelleştirilen Ayancık ORÜS fabrikası işçilerinin istihdamına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/528) (Başkanlığa geliş tarihi : 14.5.2003)

9. - Tokat Milletvekili Orhan Ziya Diren'in, teşvikler konusunda hazırlanan kanun taslağına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/529) (Başkanlığa geliş tarihi : 14.5.2003)

10. - Adana Milletvekili Tacidar Seyhan'ın, bor cevheri satışı ve Eti Holding'e ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi (7/530) (Başkanlığa geliş tarihi : 14.5.2003)

11. - Samsun Milletvekili Haluk Koç'un, usta öğreticilere ilişkin Millî Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/531) (Başkanlığa geliş tarihi : 14.5.2003)

12. - Samsun Milletvekili Haluk Koç'un, Özel Tüketim Vergisi hasılatından harp malulleri ile şehit dul ve yetimlerine ayrılan paya ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/532) (Başkanlığa geliş tarihi : 14.5.2003)

13. - Konya Milletvekili Atilla Kart'ın, 4.4.2003 tarihli 62 nci Birleşimde yapılan Anayasa değişikliği oylaması hakkında ileri sürülen iddialara ilişkin Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanından yazılı soru önergesi (7/533) (Başkanlığa geliş tarihi : 14.5.2003)

 

 

                No. : 113

20 . 5 . 2003  SALI

Tasarılar

1. - Çocukların Korunması ve Ülkelerarası Evlat Edinme Konusunda İşbirliğine Dair Sözleşmenin Onaylanmasının Uygun Bulunduğu Hakkında Kanun Tasarısı (1/595) (Adalet ve Dışişleri Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi : 12.5.2003)

2. - İş Sağlığı ve Güvenliği ve Çalışma Ortamına İlişkin 155 Sayılı Sözleşmenin Onaylanmasının Uygun Bulunduğu Hakkında Kanun Tasarısı (1/596) (Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler ve Dışişleri Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi : 12.5.2003)

3. - İş Sağlığı Hizmetlerine İlişkin 161 Sayılı Sözleşmenin Onaylanmasının Uygun Bulunduğu Hakkında Kanun Tasarısı (1/597) (Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler ve Dışişleri Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi : 12.5.2003)

4. - Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Kebek Hükümeti Arasında Sosyal Güvenlik Konusunda Mutabakatın Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı (1/598) (Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler ve Dışişleri Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi : 12.5.2003)

5. - Doğal Gaz Piyasası Kanununa Bir Geçici Madde Eklenmesi Hakkında Kanun Tasarısı (1/599) (Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabiî Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji  ve Plan ve Bütçe Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi : 15.5.2003)

6. - Hâkimler ve Savcılar Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı (1/600) (Adalet Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi : 15.5.2003)

Teklifler

1. - İzmir Milletvekili Bülent Baratalı'nın 357 sayılı Askerî Hâkimler Kanununa Bir Geçici Madde Eklenmesine Dair Kanun Teklifi (2/138) (Millî Savunma ve Plan ve Bütçe ve Adalet Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi : 13.5.2003)

2. - Konya Milletvekili Atilla Kart'ın; 2802 sayılı Hâkimler ve Savcılar Kanununa "Geçici Ek Madde" Eklenmesine Dair Kanun Teklifi (2/139) (Adalet ve Plan ve Bütçe Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi : 13.5.2003)

Tezkereler

1. - Kocaeli Milletvekili Mehmet Sefa Sirmen'in Yasama Dokunulmazlığının Kaldırılması Hakkında Başbakanlık Tezkeresi (3/276) (Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyona) (Başkanlığa geliş tarihi : 15.5.2003)

2. - Kocaeli Milletvekili Mehmet Sefa Sirmen'in Yasama Dokunulmazlığının Kaldırılması Hakkında Başbakanlık Tezkeresi (3/277) (Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyona) (Başkanlığa geliş tarihi : 15.5.2003)

3. - Kocaeli Milletvekili Mehmet Sefa Sirmen'in Yasama Dokunulmazlığının Kaldırılması Hakkında Başbakanlık Tezkeresi (3/278) (Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyona) (Başkanlığa geliş tarihi : 15.5.2003)

4. - Kocaeli Milletvekili Mehmet Sefa Sirmen'in Yasama Dokunulmazlığının Kaldırılması Hakkında Başbakanlık Tezkeresi (3/279) (Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyona) (Başkanlığa geliş tarihi : 15.5.2003)

5. - Kocaeli Milletvekili Mehmet Sefa Sirmen'in Yasama Dokunulmazlığının Kaldırılması Hakkında Başbakanlık Tezkeresi (3/280) (Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyona) (Başkanlığa geliş tarihi : 15.5.2003)

6. - Kocaeli Milletvekili Mehmet Sefa Sirmen'in Yasama Dokunulmazlığının Kaldırılması Hakkında Başbakanlık Tezkeresi (3/281) (Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyona) (Başkanlığa geliş tarihi : 15.5.2003)

7. - Gaziantep Milletvekili Mehmet Sarı'nın  Yasama Dokunulmazlığının Kaldırılması Hakkında Başbakanlık Tezkeresi (3/282) (Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyona) (Başkanlığa geliş tarihi : 15.5.2003)

8. - Kütahya Milletvekili Soner Aksoy'un Yasama Dokunulmazlığının Kaldırılması Hakkında Başbakanlık Tezkeresi (3/283) (Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyona) (Başkanlığa geliş tarihi : 15.5.2003)

9. - Kocaeli Milletvekilleri Mehmet Vecdi Gönül, Osman Pepe ve Nevzat Doğan'ın Yasama Dokunulmazlıklarının Kaldırılması Hakkında Başbakanlık Tezkeresi (3/284) (Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyona) (Başkanlığa geliş tarihi : 15.5.2003)

10. - Kocaeli Milletvekili Nevzat Doğan'ın Yasama Dokunulmazlığının Kaldırılması Hakkında Başbakanlık Tezkeresi (3/285) (Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyona) (Başkanlığa geliş tarihi : 15.5.2003)

11. - Kocaeli Milletvekilleri Nevzat Doğan ve Nihat Ergün'ün  Yasama Dokunulmazlıklarının Kaldırılması Hakkında Başbakanlık Tezkeresi (3/286) (Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyona) (Başkanlığa geliş tarihi : 15.5.2003)

12. - Kocaeli Milletvekilleri Nihat Ergün ve Muzaffer Baştopçu'nun Yasama Dokunulmazlıklarının Kaldırılması Hakkında Başbakanlık Tezkeresi (3/287) (Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyona) (Başkanlığa geliş tarihi : 15.5.2003)

13. - Kocaeli Milletvekilleri Nevzat Doğan ve Nihat Ergün'ün Yasama Dokunulmazlıklarının Kaldırılması Hakkında Başbakanlık Tezkeresi (3/288) (Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyona) (Başkanlığa geliş tarihi : 15.5.2003)

14. - Kocaeli Milletvekilleri Osman Pepe, Mehmet Vecdi Gönül, Nevzat Doğan ve Muzaffer Baştopçu'nun  Yasama Dokunulmazlıklarının Kaldırılması Hakkında Başbakanlık Tezkeresi (3/289) (Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyona) (Başkanlığa geliş tarihi : 15.5.2003)

Raporlar

1. - Türkiye İş Kurumu Kanunu Tasarısı ile Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler ve Plan ve Bütçe Komisyonları Raporları (1/297) (S. Sayısı : 137) (Dağıtma tarihi : 20.5.2003) (GÜNDEME)

2. - At Yarışları Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile Tarım, Orman ve Köyişleri Komisyonu Raporu (1/356)  (S. Sayısı : 138) (Dağıtma tarihi : 20.5.2003)  (GÜNDEME)

3. - Denizli Milletvekili Mustafa Gazalcı ve 53 milletvekilinin; 3 Mart'ın Her Yıl "Laiklik ve Öğretim Birliği Bayramı" Olarak Kutlanması Hakkında Kanun Teklifi ve İçtüzüğün 37 nci Maddesine Göre Doğrudan Gündeme Alınma Önergesi (2/93) (S. Sayısı : 139) (Dağıtma tarihi : 20.5.2003) (GÜNDEME)

4. - Türkiye Halk Bankası A.Ş.'nin Tasvibe Sunulan 1997 Yılı Hesap ve İşlemlerine Ait, 3346 Sayılı Kanunun 8 inci Maddesi Uyarınca Hazırlanan, Kamu İktisadi Teşebbüsleri Komisyonu Raporu ve Bu Rapora Yapılan İtiraz ile Komisyonun Görüşü (3/133) (S. Sayısı : 109) (Dağıtma tarihi : 20.5.2003) (GÜNDEME)

5. - Atatürk Orman Çiftliği Müdürlüğünün Tasvibe Sunulan 1998 ve 1999 Yılları Hesap ve İşlemlerine Ait, 3346 Sayılı Kanunun 8 inci Maddesi Uyarınca Hazırlanan, Kamu İktisadi Teşebbüsleri Komisyonu Raporu ve Bu Rapora Yapılan İtiraz ile Komisyonun Görüşü (3/106, 107) (S. Sayısı : 110) (Dağıtma tarihi : 20.5.2003) (GÜNDEME)

Yazılı Soru Önergeleri

1. - Diyarbakır Milletvekili Aziz Akgül'ün, 4207 sayılı Kanun uyarınca uygulanan para cezalarına ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru önergesi (7/534) (Başkanlığa geliş tarihi : 15.5.2003)

2. - Adıyaman Milletvekili Mahmut Göksu'nun, Kula Mensucat Şirketine banka kredisi verilip verilmediğine ilişkin Devlet Bakanından (Ali Babacan) yazılı soru önergesi (7/535) (Başkanlığa geliş tarihi : 15.5.2003)

3. - Samsun Milletvekili Mehmet Kurt'un, geçici işçilerin özlük haklarına ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı soru önergesi (7/536) (Başkanlığa geliş tarihi : 15.5.2003)

4. - Samsun Milletvekili Mehmet Kurt'un, yardımcı doçentlerin malî durumlarına ilişkin Millî Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/537) (Başkanlığa geliş tarihi : 15.5.2003)

5. - İstanbul Milletvekili Gürsoy Erol'un, ithal kömürle çalışacak termik santraller kurulacağı yönünde basında çıkan bir habere ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi (7/538) (Başkanlığa geliş tarihi : 15.5.2003)

6. - Çankırı Milletvekili Hikmet Özdemir'in, Diyanet İşleri Başkanlığının THY ile yaptığı hac organizasyonuna ve yapılan görevlendirmelere ilişkin Devlet Bakanından (Mehmet Aydın) yazılı soru önergesi (7/539) (Başkanlığa geliş tarihi : 15.5.2003)

7. - Çankırı Milletvekili Hikmet Özdemir'in, THY'nin yurt dışında görevlendirdiği personele ve uçuşların fiyat tarifelerine ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru önergesi (7/540) (Başkanlığa geliş tarihi : 15.5.2003)

8. - Erzincan Milletvekili Tevhit Karakaya'nın, Rusya ile imzalanan doğalgaz anlaşmasına  ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi (7/541) (Başkanlığa geliş tarihi : 15.5.2003)

9. - Çankırı Milletvekili Hikmet Özdemir'in, doğalgazın kullanıldığı illere ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanından  yazılı soru önergesi (7/542) (Başkanlığa geliş tarihi : 15.5.2003)

10. - Çankırı Milletvekili Hikmet Özdemir'in, Çankırı'daki kaya tuzu rezervine  ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanından  yazılı soru önergesi (7/543) (Başkanlığa geliş tarihi : 15.5.2003)

11. - Kahramanmaraş Milletvekili Fatih Arıkan'ın, THY'nin Kahramanmaraş seferlerinin başlatılıp başlatılmayacağına ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru önergesi (7/544) (Başkanlığa geliş tarihi : 15.5.2003)

12. - Erzincan Milletvekili Tevhit Karakaya'nın, DSİ'nin Erzincan'daki projelerine ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi (7/545) (Başkanlığa geliş tarihi : 15.5.2003)

13. - Gaziantep Milletvekili Mahmut Durdu'nun, Gaziantep İlindeki belediyelere yapılan nakdi yardımlara ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru önergesi (7/546) (Başkanlığa geliş tarihi : 15.5.2003)

14. - İstanbul Milletvekili Gürsoy Erol'un, Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışmayı Teşvik Fonundan İstanbul İlinde dağıtılan yardımların miktarına ilişkin Devlet Bakanından (Beşir Atalay) yazılı soru önergesi (7/547) (Başkanlığa geliş tarihi : 15.5.2003)

15. - İstanbul Milletvekili Gürsoy Erol'un, bazı kurulların başkan ve üyelerinin maaş ve ücretlerine  ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/548) (Başkanlığa geliş tarihi : 15.5.2003)

16. - Van Milletvekili Maliki Ejder Arvas'ın, hayvancılık sektörünün sorunlarına ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/549) (Başkanlığa geliş tarihi : 15.5.2003)

17. - Erzurum Milletvekili Mustafa Ilıcalı'nın, Oltu Çayı üzerinde kurulması planlanan barajlara ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi (7/550) (Başkanlığa geliş tarihi : 15.5.2003)

18. - Kahramanmaraş Milletvekili Fatih Arıkan'ın, Kahramanmaraş Gümrük Müdürlüğünün bitkisel ürün ithal kapıları listesine alınıp alınmayacağına ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/551) (Başkanlığa geliş tarihi : 15.5.2003)

19. - Karaman Milletvekili Mevlüt Akgün'ün, elma üreticilerinin desteklenmesine ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/552) (Başkanlığa geliş tarihi : 15.5.2003)

20. - Mardin Milletvekili Mehmet Beşir Hamidi'nin, Mardin-Dargeçit İlçesinde Ziraat Bankası şubesi açılıp açılmayacağına ilişkin Devlet Bakanından (Ali Babacan) yazılı soru önergesi (7/553) (Başkanlığa geliş tarihi : 15.5.2003)

21. - Mardin Milletvekili Mehmet Beşir Hamidi'nin, Mardin İlindeki eğitimle ilgili bazı ihtiyaçlara ilişkin Millî Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/554) (Başkanlığa geliş tarihi : 15.5.2003)

22. - Mardin Milletvekili Mehmet Beşir Hamidi'nin, Mardin İlindeki kültürel ve tarihi varlıkların korunmasına ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından yazılı soru önergesi (7/555) (Başkanlığa geliş tarihi : 15.5.2003)

23. - Mardin Milletvekili Mehmet Beşir Hamidi'nin, Mardin'deki yüksek elektrik faturalarına ve Ceylanpınar sulama kanalları ile Ilısu Barajı projelerine ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanından  yazılı soru önergesi (7/556) (Başkanlığa geliş tarihi : 15.5.2003)

24. - Mardin Milletvekili Mehmet Beşir Hamidi'nin, Mardin İlindeki köylerin yollarının asfaltlanmasına ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/557) (Başkanlığa geliş tarihi : 15.5.2003)

25. - Kahramanmaraş Milletvekili Mehmet Yılmazcan'ın, Irak petrollerinden Türkiye'ye pay verilmesiyle ilgili anlaşmalara ilişkin Dışişleri Bakanı ve Başbakan Yardımcısından yazılı soru önergesi (7/558) (Başkanlığa geliş tarihi : 15.5.2003)

26. - Karaman Milletvekili Mevlüt Akgün'ün, Karaman'da bir şahsın kaçırılması olayına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/559) (Başkanlığa geliş tarihi : 15.5.2003)

27. - Bursa Milletvekili Mustafa Dündar'ın, vatandaşlığa geçmek isteyen Batı Trakyalı soydaşlarımıza ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/560) (Başkanlığa geliş tarihi : 15.5.2003)

28. - Manisa Milletvekili Hüseyin Tanrıverdi'nin, asgari ücrete ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından yazılı soru önergesi (7/561) (Başkanlığa geliş tarihi : 15.5.2003)

29. -Erzurum Milletvekili Mustafa Ilıcalı'nın, Doğrudan Gelir Desteği projesinin Erzurum İlindeki uygulamalarına ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/562) (Başkanlığa geliş tarihi : 15.5.2003)

30. - Erzurum Milletvekili Mustafa Ilıcalı'nın, Erzurum-Ilıca'daki petrol dolum tesisinin ne zaman faaliyete geçirileceğine ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru önergesi (7/563) (Başkanlığa geliş tarihi : 15.5.2003)

31. - Yozgat Milletvekili İlyas Arslan'ın, bazı baraj ve sulama projelerine ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi (7/564) (Başkanlığa geliş tarihi : 15.5.2003)

32. - Karaman Milletvekili Mevlüt Akgün'ün, Karaman İlindeki 2003 yılı yatırımlarına ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi (7/565) (Başkanlığa geliş tarihi : 15.5.2003)

33. - Karaman Milletvekili Mevlüt Akgün'ün, Karaman'da bir üniversite kurulup kurulmayacağına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/566) (Başkanlığa geliş tarihi : 15.5.2003)

Genel Görüşme Önergesi

1. - Hükümet adına Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın, Türkiye ve Avrupa Birliği arasındaki ilişkiler konusunda Anayasanın 98 inci, İçtüzüğün 102 ve 103 üncü maddeleri uyarınca bir genel görüşme açılmasına ilişkin önergesi (8/2) (Başkanlığa geliş tarihi : 20.5.2003)

Meclis Araştırması Önergeleri

1. - Eskişehir Milletvekili Fahri Keskin ve 21 Milletvekilinin, Tıpta Uzmanlık Sınavı (TUS) konusunda Anayasanın 98 inci, İçtüzüğün 104 ve 105 inci maddeleri uyarınca bir Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/80) (Başkanlığa geliş tarihi : 14.5.2003)

2. - Mersin Milletvekili Mustafa Eyiceoğlu ve 23 Milletvekilinin, yaş sebze ve meyve üretimindeki ve ihracatındaki sorunların araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Anayasanın 98 inci, İçtüzüğün 104 ve 105 inci maddeleri uyarınca bir Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/81) (Başkanlığa geliş tarihi : 15.5.2003)

3. - Çankırı Milletvekili Hikmet Özdemir ve 19 Milletvekilinin, Çankırı İlinde Kuzey Anadolu fay zonu civarındaki jeotermal enerji kaynaklarının araştırılarak değerlendirilmesi için alınması gerekli önlemlerin belirlenmesi amacıyla Anayasanın 98 inci, İçtüzüğün 104 ve 105 inci maddeleri uyarınca bir Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/82) (Başkanlığa geliş tarihi : 15.5.2003)

4. - Aksaray Milletvekili Ramazan Toprak ve 31 Milletvekilinin, 57 nci Hükümet dönemindeki ekonomik krizlerde bazı kamu bankaları yöneticilerinin sorumluluğu ile ilgili iddiaların araştırılması amacıyla Anayasanın 98 inci, İçtüzüğün 104 ve 105 inci maddeleri uyarınca bir Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/83) (Başkanlığa geliş tarihi : 15.5.2003)
BİRİNCİ OTURUM

Açılma Saati : 15.00

20 Mayıs 2003 Salı

BAŞKAN : Başkanvekili Sadık YAKUT

KÂTİP ÜYELER : Yaşar TÜZÜN (Bilecik), Enver YILMAZ (Ordu)

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 81 inci Birleşimini açıyorum.

III.- Y O K L A M A 

BAŞKAN - Elektronik cihazla yoklama yapacağız.

Yoklama için 5 dakika süre vereceğim. Sayın milletvekillerinin, oy düğmelerine basarak salonda bulunduklarını bildirmelerini; bu süre içerisinde elektronik sisteme giremeyen milletvekillerinin, salonda hazır bulunan teknik personelden yardım istemelerini; buna rağmen sisteme giremeyen üyelerin ise, yoklama pusulalarını, teknik personel aracılığıyla, 5 dakikalık süre içerisinde Başkanlığa ulaştırmalarını rica ediyorum.

Yoklama işlemini başlatıyorum.

(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)

BAŞKAN - Toplantı yetersayısı vardır; görüşmelere başlıyoruz.

Gündeme geçmeden önce, üç arkadaşıma gündemdışı söz vereceğim.

Bilindiği gibi, dün, 19 Mayıs Atatürk'ü Anma, Gençlik ve Spor Bayramını kutladık. Bu anlamda, bugünkü söz vereceğim arkadaşların konuşma süresi 5 dakikayla sınırlı değildir; arkadaşlarım düşüncelerini ifade edecekler.

IV. - BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI

A) OTURUM BAŞKANLARININ KONUŞMALARI

1. - Oturum Başkanı ve TBMM Başkanvekili Sadık Yakut’un, 19 Mayıs Atatürk’ü Anma, Gençlik ve Spor Bayramı münasebetiyle konuşması

BAŞKAN- Değerli milletvekilleri, öncelikle, Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanvekili seçildiğim günden itibaren bugüne değin yürütmeye çalıştığım böylesine kutlu ve onurlu bir görevi, ilk günkü konuşmamda çerçevesini çizdiğim tarafsızlık anlayışı içerisinde yapacağıma dair samimi inancımı sizlerle paylaşmış, Yüce Türk Milletine bu yönde söz vermiştim. Bugün, geldiğim nokta itibariyle, alışılmışın dışında bir anlayışla, Meclise ve tarihe not düşmek için, duygu, düşünce ve önerilerimi sizlerle paylaşmak istiyorum.

Dün, yeni bir 19 Mayıs Bayramını daha geride bıraktık. Millî Kurtuluş Savaşı öncesi ve sonrasını doğru anlamadan, doğru adım atmak ve 21 inci Yüzyılda kendi geleceğimize egemen olmak mümkün değildir.

Dün "doğu sorunu" ya da "hasta adam" tanımlamalarıyla bölüşülmek ve tarihten silinmek istenen Yüce Türk Milleti; bugün, bitmeyen oyun senaryoları ile cadı kazanları kaynatılarak, oltaya yakalanmış balığın yeme ihtiyacı yoktur tanımlamaları ve uygulamaları ile kendi başına hareket edemeyen, karar ve uygulama inisiyatifinden yoksun bir ülke haline getirilerek, 21 inci Yüzyılda hak ettiği konum ve role ulaşması engellenmeye çalışılmaktadır. Türkiye düşmanları, hiçbir zaman, bu hain ve sinsi emellerine ulaşamayacaklardır.

Dış güçlere, Yüce Atatürk'ün sözleriyle seslenmek istiyorum: Milletimizin temel yararı ile ilgili konularda yabancıların bizce önemi yoktur. Biz, gidişimizi, yabancıların görüşlerine uydurma güçsüzlüğünü kötü görenlerdeniz. İnsaf ve yardım dilenmek gibi bir ilke yoktur. İnsaf ve yardım dilenciliğiyle ulus ve devlet işleri görülemez. Millet ve devletin onuru, ancak bağımsız olmakla sağlanır. Amerika, Avrupa ve bütün Batı dünyası bilmelidir ki, Türkiye halkı, her uygar ve yetenekli ulus gibi, kayıtsız, şartsız, özgür ve bağımsız yaşamaya kesin olarak karar vermiştir. Bu meşru kararı ihlale yönelik her kuvvet Türkiye'nin ebedî düşmanı kalır. Lozan'a karşıtlık ortak paydasında birleşen devletlerin Türkiye içinde Sevrci müttefikler yaratma çabaları, Atatürk'ün Gençliğe Hitabesini rehber edinen Türk gençliği tarafından boşa çıkarılacak, Türkiye Cumhuriyeti, misakımillî hudutları içinde, ebediyen, Atatürk'ün işaret ettiği çağdaşlığı yakalama ve aşma mücadelesinde var olacaktır.

Değerli milletvekilleri, 19 Mayısta başlayan, 23 Nisanda devam eden, 30 Ağustosta zaferle sonuçlanıp, 29 Ekim cumhuriyetiyle taçlanan Yüce Türk Milletinin, millî bağımsızlık savaşı sonrasında kurulan Türkiye Cumhuriyetinin millî varlığı ve bekasının teminatı olan Atatürk ilke ve inkılaplarıyla, cumhuriyetin temel dayanaklarından en ufak taviz verilmeden sürdürülecek olan millî yürüyüşte yer alan ve alacak olan herkesin ortak inanç ve mücadele azmiyle ortak gönenci yakalayacağımıza dair samimi inancımızın ışığı altında, Atatürk'ün 28 Aralık 1920'deki sözlerini yinelemek istiyorum: "Bir ulus, varlığını korumak yolunda, bütün gücüyle, bütün görünür, görünmez güçleriyle ayaklanmış ve karar vermiş olmazsa; bir ulus, yalnız kendi gücüne dayanarak varlığını ve bağımsızlığını sağlayamazsa, şunun bunun oyuncağı olmaktan kurtulamaz."

Türkiye'nin yaşama gücünün yitirildiğine inananlara sesleniyorum; kafalarında birtakım hırslı duyguları kaynaştıranların, gerçekdışı zanlarla gerçeği değiştirebilmeleri mümkün değildir; bugüne kadar yeryüzünde bunu yapabilen olmamıştır. Gerçek şudur; kötüyü iyinin, olumsuzu olumlunun izlemesi, doğal ve toplumsal gelişimin temel yasasıdır. Günümüzdeki iç karartan kötülükler ve olumsuzluklar, kısa bir süre içinde, yerini, millî bir toplumsal yükselişe bırakacak ve ortadan kalkacaktır.

Gündemdışı ilk söz, 19 Mayıs Atatürk'ü Anma, Gençlik ve Spor Bayramıyla ilgili söz isteyen Samsun Milletvekili Ahmet Yeni'ye aittir.

Buyurun Sayın Yeni. (AK Parti sıralarından alkışlar)

B) GündemdIşI Konuşmalar

1. - Samsun Milletvekili Ahmet Yeni'nin, 19 Mayıs Atatürk'ü Anma, Gençlik ve Spor Bayramına ilişkin gündemdışı konuşması ve Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Mehmet Ali Şahin'in cevabı

AHMET YENİ (Samsun) - Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; 19 Mayıs Atatürk'ü Anma, Gençlik ve Spor Bayramı vesilesiyle gündemdışı söz almış bulunmaktayım; sözlerime başlamadan önce, şahsım ve 19 Mayıs ismiyle bütünleşen Samsun Şehri adına,. hepinizi en içten duygularımla selamlıyorum.

Malumunuz olduğu üzere, bir kutlu günün 84 üncü yıldönümünü, dün, büyük bir coşku, sevinç ve gururla hep birlikte kutladık. Dün, ulusal kurtuluş mücadelemizin Komutanı Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün, milletimizi esaretten kurtarmak gayesiyle, paramparça edilmiş ulusal direniş ruhunu yeniden teşkilatlandırıp vücut kazandırarak hürriyetine kavuşturma gayesiyle Samsun'a çıkışının yıldönümüydü. 19 Mayıs arifesinde Sayın Başbakanımızın ve Bakanlar Kurulu sayın üyelerinin katılımlarıyla, Samsunumuzda bir ilk gerçekleştirilmiş, Samsun halkı, böylesi anlamlı bir günü, yüksek katılımlarıyla daha da anlamlı kılan devlet büyüklerimizle bütünleşmiş, büyük bir coşku ve kıvançla, 19 Mayıs Bayramını kutlamışlardır. Bu nedenle, iştiraklerinden dolayı, Sayın Başbakanımıza ve Bakanlar Kurulunun sayın üyelerine, Samsun halkı ve Samsun milletvekilleri adına şükranlarımı sunuyorum.

Birebir ölçülerinde, orijinallerine sadık kalınarak yapılan Bandırma Vapurunun ve Atatürk ile o gün Samsun'a ayak basan 18 silah arkadaşının balmumundan heykellerinin sergilendiği Atatürk Müzesindeki bölümün açılışında çok duygusal anlar yaşadık. İnsanlar, âdeta, tarihe yolculuk yaparak, 19 Mayıs 1919'a geri dönmüş, Samsun halkının Ata'sıyla buluştuğu o günü tekrar yaşamıştır. O manzarayı hepinizin yaşamasını, gerçekten, çok arzu ederdim.

Yediyüz yıl boyunca, üç kıtada sahip olduğu topraklardan, Mondros Mütarekesiyle çekilmek zorunda kalan Osmanlı Devletinin, yine, bu mütareke şartlarına göre, orduları dağıtılmış, silahları elinden alınmıştı. Genç nüfus çeşitli cephelerde şehit düşmüştü. Geride, yaralı ve yorgun bir ulus kalmıştı. Tabiîdir ki, imparatorluğun ekonomisi çökmüş, merkezî otorite ve devlet idaresi, yine, aynı mütarekeyle teslim alınmıştı. Tarih sahnesine çıktığı günden beri, hep, devlet kurarak ve özgürlüğü her şeyin üzerinde tutarak yaşamış olan Yüce Türk Milleti, çaresizlik içinde kıvranıyor ve içine düştüğü bu durumdan kurtulmanın yollarını arıyordu. Böylesi bir durumda, milletinin aradığı lider ortaya çıkarak, tarihin kendisine yüklediği misyonu üstlenmiş, 19 Mayıs sabahında, Samsun'a ayak basarak, esaretten kurtuluşa giden yolu açmıştır. 19 Mayıs 1919, umutlarını yitirmiş, ufku kararmış ve karamsarlığa gömülmüş bir ülkeyi yeniden aydınlığa çıkaran ve tam bağımsızlık bilincini yerleştiren bir destanın başlangıç tarihidir. 19 Mayıs, tükenmiş ve tüm hayat damarları kesilmiş bir ulusun yeniden doğduğu tarihtir. 19 Mayıs, savaşlardan yeni çıkmış, yorgun, umutsuz, çileli bir ulusu yeniden diriltmek, ayağa kaldırmak üzere, Atatürk'ün, Samsun'dan Anadolu'ya ilk adımı attığı gündür; o gün, toprakları fütursuzca işgal edilmiş bir Yüce Milletin tarih sahnesinde ebediyen var oluşunu tüm dünya milletlerine ilan ettiği gündür.

Her 19 Mayısı ülkemizde büyük bir coşkuyla kutlarız; çünkü, 19 Mayıs, halkımızın, Atatürk'ün önderliğinde, işgalci güçlere karşı Ulusal Kurtuluş Savaşı ateşini yaktığı gündür.

Her 19 Mayısı ülkemizde büyük bir coşkuyla kutlarız; çünkü, 19 Mayıs "özgürlük ve bağımsızlık benim karakterimdir" diyen Atatürk'ün, tarihi boyunca özgür ve bağımsız yaşamış halkımızın gücüne dayanarak, dünyanın öteki mazlum milletlerine kurtuluş yolunu gösterdiği gündür.

Her 19 Mayısı ülkemizde büyük bir coşkuyla kutlarız; çünkü, 19 Mayıs, ulusun, kendi kaderini gerekirse kendisinin belirleyeceğini tüm insanlığa ilan ettiği tamime giden yolun başlangıcıdır.

Mustafa Kemal'in, Samsun'a çıkışı ilk defa 1924 yılında kutlanmış, daha sonraki söylemlerinde, cumhuriyetin, Türk gençliğine emanet ve armağan edildiği de dikkate alınarak, 1938'den itibaren Gençlik ve Spor Bayramı olarak, millî bir gün kapsamında tüm yurt sathında kutlanmaya başlanmıştır; 1981'de de, adı, Atatürk'ü Anma, Gençlik ve Spor Bayramı olarak değiştirilmiştir.

Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; konuşmamın bu bölümünde, 19 Mayıs 1919'un Samsun açısından önemini vurgulamak istiyorum. 19 Mayıs, Ulu Önder'in doğum tarihi olarak ve Ulusal Kurtuluş Savaşının başlangıç tarihi olarak Samsun için ayrı bir önem taşımaktadır. Bakınız, Atatürk, Samsun'a çıktığında karşılaştığı manzarayı nasıl resmediyor: "Ben Samsun'u ve Samsunluları gördüğüm zaman, memleket ve millete ait tasavvurlarımın, kararlarımın, herhalde kabili istihsal olduğuna, bir defa daha kuvvetle kani oldum. Samsunluların hal ve vaziyetlerinde gördüğüm ve gözlerinde okuduğum vatanperverlik, fedakârlık lemaları, ümit ve tasavvurlarımı müspet kanaate ulaştırmaya kâfi gelmişti. "

Evet, o gün, 19 Mayıs 1919 idi; Türkiye Cumhuriyetinin tarihindeki dönüm noktalarından biri olarak kabul edilen o günde, Ulusal Kurtuluş Savaşının meşalesini Samsun'da yakan o Büyük Liderin azmi sayesinde, umutlar yeniden yeşermiş, özgürlüğü için şahadeti esaretin üzerinde tutan necip milletimizin, canları ve kanları pahasına yaptıkları mücadeleyle de, cumhuriyete giden yol hızla katedilmiştir.

Samsun, bağımsız ve modern Türkiye Cumhuriyetinin kurulmasında, fikrî ve fizikî ilk adımın atıldığı, Anadolu'nun ve Türk'ün, içindeki birlik, bütünlük, bağımsızlık ve sonsuz mücadele karar ve bilincinin, zihinlerde, güçlü, umutlu ve somut bir şekilde yer aldığı şehirdir.

Atatürk, millet egemenliğine dayalı, kayıtsız şartsız bağımsız bir Türk devleti kurmak görüşü ve kararındaydı ve bu kararını da, 19 Mayıs günü Samsun'a ayak bastığında uygulamaya koymuştu.

Samsun'un millî mücadeledeki önemi, Atatürk'ün, Büyük Nutkunu, Samsun'a çıkışıyla başlatmasından da anlaşılmaktadır. Atatürk, o yılları şöyle anlatır: " Ben, 1919 senesi mayısı içinde Samsun'a çıktığım gün, elimde maddî hiçbir kuvvet yoktu; yalnız, Büyük Türk Milletinin asaletinden doğan ve benim vicdanımı dolduran yüksek ve manevî bir kuvvet vardı. İşte, ben, bu ulusal kuvvete, bütün milletime güvenerek işe başladım. "

Mustafa Kemal, 19 Mayıs 1919 günü Samsun'a ayak bastığında, hayatî öneme sahip işler başarmaya ve yapmaya geldiğini çok iyi bilmekteydi; çünkü, yapması gerekenleri düşünmüş, tasarlamış, kimlerden ne ölçüde istifade edeceğinin planlarını yapmıştı.

19 Mayıs sonrasında gelişen olayların hiçbiri rastlantı değildir. Millî mücadeledeki hiçbir eylem, gelişigüzel ortaya çıkmamıştır. Millî mücadele, bizatihi, engin görüşlü bir komutanın, bir siyaset adamının, bir Türkiye sevdalısının derin tefekkürleri sonucunda adım adım yazılmış bir kurtuluş ve yeniden diriliş destanıdır.

19 Mayıs, 23 Nisan, 30 Ağustos ve 29 Ekim, aynı zincirin halkalarıdır. Bu halkaların temeli 19 Mayıstır ve bu tarih, aynı zamanda, devrimci ve yenilikçi bir atılımın da başlangıcıdır. Evet, 19 Mayıs 1919, Türk toplumu için, cumhuriyete, millî egemenliğe ve nihayetinde de demokrasiye uzanan yolun şanlı bir başlangıcıdır.

19 Mayıs 1919 sabahı Samsun'a ayak basan Mustafa Kemal, burada yaktığı özgürlük ve yeniden diriliş ateşiyle ulusu şaha kaldırmış ve düşmanı yurttan kovmak suretiyle de yeni cumhuriyeti kurmuştur.

O günkü zorlukları aşan ulvî mücadele ruhu, bugün ülkemizin içinde bulunduğu zorlukların da bertaraf edilmesinde, gerek iktidar gerek muhalefet gerekse halkın farklı kesimlerini temsil eden sivil toplum örgütleriyle el ele vererek, güzel Türkiyemizi muasır medeniyetler seviyesine ulaştırmada en önemli vasıtamız olacaktır. Atatürk'ün de vazettiği gibi, muhtaç olduğumuz kudret damarlarımızdaki asil kanda mevcuttur.

Bugünkü geri kalmışlığımıza, ne Atatürk ne de Türk Halkı razıdır. Bu, cihana asırlarca hükmetmiş, yüzlerce yıl boyunca diğer devletlere model olmuş bir toplumun kaderi olamaz. Geri kalmışlık zincirini mutlaka kırmak zorundayız. Geleceğimizin teminatı gençlerimiz, bizden iş ve aş bekliyor. Halkımız, bizden refah bekliyor, adalet bekliyor, kalkınma bekliyor; hep beraber daha çok, daha çok, daha çok çalışmak zorundayız.

Türkiye Cumhuriyetimizin Yüce Meclisinin çatısı altında, bizlere bu cennet vatanı, canları ve kanları pahasına emanet eden şehitlerimizi rahmet ve gazilerimizi minnetle anıyor; 19 Mayıs Atatürk'ü Anma, Gençlik ve Spor Bayramının, bir kez daha Yüce Milletimize kutlu ve mutlu olmasını temenni ediyorum.

Hepinize saygılarımı sunuyorum. (Alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Yeni.

Gündemdışı ikinci söz, yine aynı konuda söz isteyen, Karaman Milletvekili Fikret Ünlü'ye aittir.

Buyurun Sayın Ünlü. (CHP sıralarından alkışlar)

2. - Karaman Milletvekili Fikret Ünlü'nün, Ulu Önder Atatürk'ün 19 Mayıs 1919'da Ulusal Kurtuluş Savaşını başlatmak üzere Anadolu'ya adım atışının yıldönümüne ilişkin gündemdışı konuşması ve Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Mehmet Ali Şahin'in cevabı

FİKRET ÜNLÜ (Karaman) - Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; 19 Mayıs Gençlik ve Spor Bayramımızı, her yıl olduğu gibi, bu yıl da büyük bir coşku, heyecan, inanç ve gururla kutladık. Hepimizin ulusal bilinci, ulusal gururu yeniden canlandı, canlandırdık. Okunan şiirleri, yapılan konuşmaları tüylerimiz diken diken olarak izledik. Eminim ki, milyonlarca insan, televizyonları başında da gözleri yaşararak, 19 Mayıs Gençlik ve Spor Bayramı törenlerini bulundukları yerlerden gururla izledi.

Bayram sonrasında bile olsa, bu büyük ve anlamlı günün zihinlerimize ve yüreklerimize kazıdığı tarih ve ibret sayfalarından bazı bölümleri, buradan, milletin kürsüsünden söylemek için huzurlarınızdayım; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

19 Mayıs 1919, tarihimiz açısından önemli bir dönüm noktası olduğu kadar, insanlık tarihi açısından da bütün dünya uluslarınca kabul edilen büyük bir direnişin, şanlı bir destanın başlangıcı olmuştur. Türk Ulusunun kurtuluş savaşı mucizesi, daha sonraki yıllarda bağımsızlık kavgası veren diğer dünya ulusları için büyük bir moral ve cesaret kaynağı olmuş, özgürlük mücadelesi içerisinde olan uluslar, bu kahramanlık destanından büyük dersler çıkarmışlardır.

Anadolu'nun yakılıp yıkıldığı, ülkemizin dört bir köşesinin emperyalistler tarafından paylaşıldığı bir ortamda, Büyük Kurtarıcının Samsun'da yaktığı özgürlük ateşi, kısa sürede bütün yurdu sarmış, bu sayede, Anadolu, işgalcilerden temizlenerek, modern Türkiye Cumhuriyetinin temelleri atılmıştır.

Türk Ulusunun en büyük gurur kaynaklarından biri olan bu bayram vesilesiyle, başta Büyük Atatürk olmak üzere, Kurtuluş Savaşımızın öncülerini ve mücadeleye katılmış tüm ulusal kahramanlarımızı, bir kez daha minnet ve şükran duygularıyla anmak istiyorum.

19 Mayıs, Mustafa Kemal'in, Anadolu'yla kurultay kurmak için, bir büyük kavganın şafağında Anadolu Halkıyla kavilleşmek için çıktığı yolun ilk durağıdır. Bu ilk durakta, Mustafa Kemal'in yaptığı durum değerlendirmesi, çıkılan yolun ne kadar uzun ve çetin olduğunu göstermektedir.

Ordu, silahları ve cephanesi elinden alınarak dağıtılmış, ulus, yorgun ve yoksul durumda. Ulusu ve yurdu bu felakete sürükleyenler, kendi başlarının kaygısına düşerek yurttan kaçmışlar; ulus, karanlık ve belirsizlik içerisinde, olup bitenleri bekliyor. Felaketin korkunçluğunu anlamaya başlayanlar, savunma amaçlı, küçük, yerel ya da bölgesel örgütlenmeler oluşturmaya çalışıyorlar.

Bu noktada, Mustafa Kemal'in tek bir düşüncesi vardı; o da, ulusal egemenliğe dayalı, bağımsız, yeni bir Türk Devleti kurmaktır. Bu kararın dayandığı en sağlam düşünüş ve mantık şuydu: Temel ilke, Türk Ulusunun onurlu ve şerefli bir ulus olarak yaşamasıdır. Bu, ancak tam bağımsız olmakla sağlanabilir. Ne kadar zengin ve gönençli olursa olsun, bağımsızlıktan yoksun bir ulus, uygar insanlık karşısında, uşaklıktan öte bir davranış görmeye layık olamaz. Türk'ün onuru ve yetenekleri çok yüksek ve büyüktür. Böyle bir ulus, tutsak yaşamaktansa yok olsun daha iyidir. Öyleyse, ya bağımsızlık ya ölüm!.. İşte, gerçek kurtuluşu isteyenlerin parolası bu olmuştur.

Sayın Başkan, değerli arkadaşlarım; Mustafa Kemal'in kurtuluşa olan inancı ve büyük güven duygusu, kendi varlığını, evladı olduğu ulusun varlığıyla kaynaştırmasından ileri gelmektedir.

Türk Ulusunun en belirgin özelliği, bağımsız karakterli, onurlu, adaletli ve erdemli olmasıdır. Mustafa Kemal, bu ulusal özelliğimizi şöyle tanımlamaktadır: "Özgürlük ve bağımsızlık benim karakterimdir. Ben, ulusumun ve en büyük atalarımın en değerli mirasından olan bağımsızlık tutkusuyla doğdum."

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 19 Mayısın gençlik ve sporla özdeş hale getirilmesi, bu ulusal gurur günümüzü daha da anlamlı hale getirmiştir. Büyük Atatürk, 19 Mayısı, Türk Gençliğine, bir bayram olarak vermiş; ancak, onlara, bağımsızlığımızı ve cumhuriyetimizi sonsuza kadar koruma görevi gibi çok ağır bir sorumluluk da yüklemiştir. O'nun bu tutumu, askerî liselerde, harp okulunda, Balkanlarda, İttihat ve Terakkinin Selanik'ten Şam'a kadar uzanan bir coğrafyada sürdürdüğü özgürlük mücadeleleri ortamında yakından izlediği Türk gençliğine olan sonsuz güven duygusundan kaynaklanmaktadır; çünkü, Çanakkale'de bu gençlerin yüreklerinde ve beyinlerinde bir gelin gibi süsledikleri vatanları için ölüme nasıl koştuklarını, İstanbul'un işgal günlerinde Anadolu'ya nasıl cephane taşıdıklarını, Kurtuluş Savaşında gencecik bedenlerini nasıl ateşe attıklarını çok iyi bilmektedir. O gençlik ki, hiçbir şeyi unutmayacaktır, geleceğin ışık saçan çiçekleri onlardır. "Bütün ümidim gençliktedir" inancıyla, Büyük Söylevini, Türk gençliğine seslenerek bitirmektedir.

Büyük Önder, inançlarında ve görüşlerinde nasıl hiç yanılmamışsa, Türk gençliğine olan güven duygusunda da yanılmamıştır; geride bıraktığımız 84 yıl, bu düşünceyi kanıtlamaktadır. İnanıyorum ki, önümüzdeki yıllarda, gençliğe olan güven duygularımız daha da pekişecektir. Bu güven duygusunu, kuşkusuz ve katkısız yaşamak istiyoruz. Hatta, bundan daha fazlasına ihtiyacımız var; çünkü, bugüne dek, hiçbir ateş yüzyılların sınavına dayanamamış, hepsi de er geç sönüp gitmiştir. Göçüp giden nice uygarlık, nice inanç sistemi bunun tanığıdır.

Atatürkçülük ateşini diri tutmanın tek yolu, O'nun devrim ve ilkeleri doğrultusunda ilerlemek ve her menzilde, her kavşakta yeni ateşler yakmaktır. Böylesine görevleri yüklenecek gençliğin yetiştirilmesinde, bilgiyle, inançla, idealle donatılmasında bizlere düşen büyük görev ve sorumluluklar vardır. Gençlerimize, Kurtuluş Savaşı tarihimizin de, devrim tarihimizin de, bağrında evrensel değerler taşıyan birer büyük eser olduğu daha iyi anlatılmalıdır. Gençlerimiz, Kurtuluş Savaşımızın, emperyalizmin sömürüsü altında ezilmiş ulusları derinden etkilediğini, bu nedenle, mazlum ulusların evrensel önderi sıfatına hak kazandığını çok iyi anlamalıdırlar. Gençlerimiz, Kurtuluş Savaşımızın ve onu izleyen devrimlerin, bir yandan Türk Halkı, öte yandan, emperyalizme karşı savaş vermiş ülkelerin halkları yönünden taşıdığı büyük önemi iyi anlamak zorundadır. Hele, 15 Mayıs 1919'da İzmir'e çıkan düşmanla kimlerin işbirliği yaptığını, kimlerin vatana ihanet ettiğini, Türk bağımsızlık savaşının hangi olumsuz koşullar ve çetin güçlükler içinde kazanıldığını, Türk devrimine hangi çevrelerin ve çürümüş görüş sahiplerinin karşı çıktıklarını bilmek, Türk yurdunu, Türk Ulusunu ve Türk devrimini gelecekteki tehlikelerden korumakla görevli yeni kuşaklar için, bugün daha da önemli, vazgeçilmez bir koşuldur.

Değerli arkadaşlarım, ulusal bayramlarımızın hepsinin tarihimizdeki yeri, ulusun kurtuluşu ve Türkiye Cumhuriyetinin kuruluşuyla ilgilidir. Bayramların kutlanış nedeni, bu tarihsel dönemleri ulusal sevinç ve gurur kaynaklarımız olarak yaşatmak ve ülkenin çağdaşlaşma sürecini hızlandırmak içindir. Bayramlara bakış açımız farklı olursa, ulusal bütünlük, bağımsızlık ve çağdaşlık kavramları da anlamını yitirir, pusulamızı elden düşürürüz. 19 Mayısları, yalnız, binlerce gencin birlikte yaptıkları spor gösterileri olarak görürsek, bu, bilinçsizliğimizin de en büyük göstergesi olur. Türkiye'nin aydınlık yüzünü gösteren gençliğin dinamizminin coşkuyla sergilendiği kurumsallaşmış bir geleneği sulandırmanın bir anlamı yoktur. 19 Mayıs Gençlik ve Spor Bayramlarının yapılan biçimiyle ilgili iyi niyetli bir değişim ihtiyacı varsa, her yıl gururla izlediğimiz, yerleşmiş bir geleneği bozmak değil, yapmak istedikleri katkıyı tartışmaya açmak olmalıdır. 19 Mayıs Gençlik ve Spor Bayramlarımızın özünü kavrayamayanlara bir tek sözümüz var; Büyük Atatürk'ün Gençliğe Hitabesini döne döne okumalıdırlar. İnanıyorum ki, o zaman, stadyumlarda onlarca yıldır, yüzbinlerce gencin katılımıyla, büyük bir heyecan ve gururla kutlanan bayramların, gençlerimizin ulusal bilincine, toplumsal dayanışma duygularına, yurttaşlık heyecanına ne denli katkı yaptığını çok daha iyi anlarlar. Hepimizin en büyük ihtiyacı olan dostluk, kardeşlik ve hoşgörü ortamlarının yaratılmasına, gençlerin dayanışma yeteneklerinin gelişmesine sağlıklı birer zemin oluşturan ulusal bayram günlerimiz ne kadar coşkulu, anlam ve önemine uygun kutlanırsa, toplumsal direncimiz o denli güçlü, yurtseverlik heyecanımız bir o kadar görkemli olur. Ulaşmak istediğimiz hedef de bu değil midir?!

Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; izninizle, bu aşamada sayın hükümete bir hatırlatmada bulunmak istiyorum. Bilindiği gibi, onlarca yıldır gerçekleştirilmekte olan olimpiyatlar ve dünya şampiyonaları gibi büyük spor organizasyonlarının açılış ve kapanışlarında tüm insanları derinden etkileyen gösteriler yapılmaktadır. Biz de, ilk olarak, böyle bir organizasyona 2005'te İzmir'de ev sahipliği yapacağız; 2005 Dünya Üniversiteler Spor Oyunları İzmir'de olacak. Daha bugünden hazırlıklara başlanması gerekmektedir. Yetmiş yıllık 19 Mayıs Bayramlarımızın deneyimi ışığında, tüm insanlara parmak ısırtacak ve Türkiye'nin konuşulacağı bir gençlik şölenini, Kurtuluş Savaşımızın sosyal ve felsefî boyutlarıyla sergileyebilmeliyiz. Unutmayalım ki, 2005 İzmir Dünya Üniversiteler Spor Oyunlarının açılış ve kapanış gösterileri, çağdaş uygarlık düzeyinin neresinde olduğumuzun en somut ve çarpıcı göstergesi olacaktır. 200'e yakın ülkenin katılacağı tarihî organizasyon, aynı zamanda, ülkemizin tanıtımı için bulunmaz bir zemin oluşturacaktır.

İkinci olarak söylemek istediğim bir önemli toplumsal olay da, üç yıla yakındır büyük bir başarıyla gerçekleştirdiğimiz ulusal ve uluslararası toplumsal kalkınmada gençlik projeleridir. Gençlerimizin yurttaşlık bilincine, yurtseverlik duygularının gelişmesine en büyük katkıyı yapan bu tür gençlik kamplarını destekleyip geliştirmeliyiz. Kaderde, kıvançta, tasada ortak insan yetiştirme idealine uygun yaklaşımlarla ve duyarlılıkla binlerce gencimizi bir araya getirip, devletin olanaklarını hizmetlerine sunarak onların kendi topraklarında yeni güzellikler ve değerler keşfetmelerine ortam hazırlamak, başka hiçbir öğreti aracıyla kıyaslanamaz. Yeter ki, gençlerimizi bir arada tutarken onlara eşit ve adil davranalım; insan haklarına saygılı, inançlarında özgür bırakalım; gençleri, kendi siyasî  amaçlarımıza alet etmediğimizi gösterelim. O zaman görüyoruz ki, binlerce genç, hayatlarının en coşkulu, heyecanlı ve duygusal aşamasında bile birbirleriyle huzur içinde ve sevgi ortamında yaşayabilmektedirler. Ortak ulusal değer yargılarının giderek güçlendiğini, yurttaşlık bilinçlerinin yoğunlaştığını günbegün görüp hissedebiliyorsunuz. Unutmayalım ki, ülkemizin her köşesinde yetmiş yıla yakındır süregelen 19 Mayıs Gençlik ve Spor Bayramlarına bugüne kadar terörün gölgesinin bile düşmemiş olmasının tek nedeni, gençliğe spor salonlarında, sahalarında gösterilen bu özen ve duyarlılıktır.

Son olarak vurgulamak istediğim konu, spordaki üstün ve olağanüstü başarıların sürdürülebilir olmasına ilişkindir.

Değerli arkadaşlarım, sporda en büyük güç, moral güçtür; bunu sağlayacak olan da, sporcuların yetiştiği ortam, içinde bulundukları atmosfer koşulları, sporcuları yönlendirenlerin bizzat kendi moral değerleri ile spor kültürüne gösterilen özendir. Bu değerleri bir potada tutabilirsek, muazzam bir gençlik potansiyeline sahip olan ülkemizde başarı kaçınılmazdır. Son yıllarda sporda kazanılan olağanüstü başarıların temelinde yatan bu yaklaşımdır. Tüm spor branşlarında sporcular ve yöneticiler, hatta aileleri, her zaman ve her yerde tüm olanaklarıyla devleti yanlarında görmüşlerdir. Tüm toplum katmanlarında spor kültürü gelişmiş, spor bilinci güçlenmiştir. Sevinçle gördük ki, son yıllarda spor yazısı yazmayan köşeyazarı, spor konuşmayan aile ve birey kalmamıştır. Önerim, sporu gündemde tutmaya ve sporcularımızı korumaya devam etmeliyiz; çünkü, spordaki başarılar ulusal sevinç kaynaklarımızdır.

BAŞKAN -  Sayın Ünlü, konuşmanızı toparlar mısınız.

FİKRET ÜNLÜ (Devamla) - Toparlıyorum Sayın Başkan.

Bayram organizasyonlarının ne büyük bir emeğin eseri olduğunu, öğrenci, öğretmen ve yönetici sıfatıyla uzun yıllar bu düzenlemelerde aktif biçimde yer almış birisi olarak yakından biliyorum. Bu nedenle, ülkemizin dört bir köşesinde muhteşem gösterilerle coşku içerisinde kutlanmakta olan gençlik ve spor bayramlarının mimarları olan beden eğitimi öğretmenlerimizi özverili çalışmalarından dolayı candan kutlamak istiyorum. Hiç kimse, bu gösterilere bakarak, spor bunun neresinde dememelidir. Bu toplu hareketler, Türk gençliğinin dinamizmini, birliğini ve uyumunu, bir araya gelerek ortak bir çabayla ortaya koyduğu disiplin anlayışını, sorumluluk duygusunu sergilemektedir. 19 Mayıslar, bu anlamda birer kompozisyon hareketleridir; her biri ayrı ayrı birey olan binlerce gencin, ortak amaç ve görev söz konusu olduğunda, nasıl tek bir kişi gibi davranabildiğini göstermektedir.

19 Mayısların "Yorulsanız dahi beni izleyeceksiniz" diyen Atatürk'ün gösterdiği çağdaş uygarlık yolunda, tüm gençlerimiz için yeni bir heyecan ve atılım günü olmasını diler; nice 19 Mayıslara onurla ve övünçle ulaşmak umuduyla, hepinize saygılarımı sunarım.

Sayın Başkana anlayışı için çok teşekkür ediyorum. Saygılar. (Alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Ünlü.

Gündemdışı üçüncü söz, yine aynı konuda söz isteyen, İstanbul Milletvekili Zeynep Damla Gürel'e aittir.

Buyurun Sayın Gürel. (CHP sıralarından alkışlar)

3. - İstanbul Milletvekili Zeynep Damla Gürel'in, 19 Mayıs Atatürk'ü Anma, Gençlik ve Spor Bayramında gençlerimizin içinde bulunduğu sorunlara ve alınması gereken önlemlere ilişkin gündemdışı konuşması ve Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Mehmet Ali Şahin'in cevabı

ZEYNEP DAMLA GÜREL (İstanbul) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 19 Mayıs Atatürk'ü Anma, Gençlik ve Spor Bayramı dolayısıyla, gençlerimizin sorunlarını konuşmak ve bizleri izleyen gençlerimize hitap etmek üzere gündemdışı söz almış bulunuyorum; Yüce Meclisi saygılarımla selamlıyorum.

Türkiye Büyük Millet Meclisinin, toplumun bütün kesimlerinin sorunlarını dinleyerek bu sorunlara çözüm getirecek yasaları ortaya koymasının önemi aşikârdır; ancak, Türkiye Büyük Millet Meclisinin ve bu Meclis çatısı altındaki biz siyasetçilerin en önemli görevi, bu ülkenin yarınlarını aydınlık hale getirmek ve önce gençlerimiz, sonra çocuklarımız için, kendi geleceklerini görebilecekleri, kendilerine mutlu bir yaşam vaat eden bir Türkiye ortaya koymaktır. Ne yazık ki, geçtiğimiz haftalarda kamuoyuna yansıyan bir araştırma, bu konuda ciddî sıkıntılarımız olduğunu en açık şekilde ortaya koymuştur. Üniversitelerimizde yaklaşık 38 000 öğrenciyle gerçekleştirilen bir çalışmada, gençlerimizin ya da başka bir ifadeyle, yarınlarımızın, geleceğimizin yüzde 80'i, fırsatını bulduğu takdirde, yurtdışına gitmek ve yaşamlarını orada sürdürmek istediklerini ifade etmişlerdir; yani, her 5 gencimizden 4'ü, artık, Türkiye'de bir geleceği olacağına dair umut görememektedir.

Değerli milletvekilleri, Türkiye'nin nüfusunun yaklaşık üçte 1'ini oluşturan genç nüfusumuzun ekonomik, sosyal ve siyasî katılımcılığını artıramadığımız takdirde, bu muazzam potansiyeli hayata geçirmemiz mümkün değildir. Bugün, üniversite mezunu, dil bilen, bilgisayar konuşabilen, vizyon sahibi binlerce genç arkadaşım, kahve köşelerinde günlerini heba etmektedir.

Kentlerde yükseköğretim mezunları arasındaki işsizlik yüzde 30'lara ulaşmıştır. İlkokuldan itibaren yatırım yaptığımız, geleceğimiz için eğittiğimiz, aile olarak, devlet olarak, üzerine titrediğimiz çocuklarımız, bugün, gelecekleri için, maalesef, elçiliklerin kapısında kuyruklar oluşturmaktadır.

Öte yandan, mevcut iş imkânları konusunda da büyük bir fırsat eşitsizliği vardır. İş bulup çalışabilen gençlerimiz, emeklerinin karşılığını alamamakta, sigortasız, kayıtsız, uygun olmayan koşullarda yaşam mücadelelerini sürdürmeye çalışmaktadır.

Değerli milletvekilleri, gençlerimizin ekonomik süreçlere katılımı, Türkiye için olmazsa olmazların en başında yer almalıdır. Hükümetin, yeni istihdam yaratıcı tedbirleri hayata geçirmesi gerekmektedir. Üniversite mezunu gençlerimize, düşük faizli, geç ödemeli krediler tahsis edilerek, kendi işlerini kurmaları teşvik edilmelidir. Ekonomik hedefler, reel büyüme, üretim, ihracat gibi hedeflere, bilgi ekonomisi, bilgide farklılaşma gibi anlayışlara doğru revize edilmelidir.

Aralık 2004'te Avrupa Birliği üyeliği müzakerelerinin başlangıcı için Kopenhag kriterleri doğrultusunda uygulanan politikalar hızla kuvvetlendirilmelidir. Zira, sağlayacağı bütün diğer imkânların yanı sıra, Avrupa Birliği üyesi olması kesinleşen bir Türkiye'ye gelecek yabancı yatırım da artacaktır. Avrupa Birliğini kendine hedef olarak seçmiş Türkiye'nin, gençlerini bu doğrultuda hazırlaması da fevkalade önemlidir. Gençlerimiz, Türkiye Avrupa Birliğine girdiği zaman, oradaki gençlerle her konuda rekabet edebilecek düzeyde olmalıdır. Burada da en kritik faktör, eğitime yapılacak olan yatırımdır.

Var olan bütün yükseköğretim kurumlarımızda, gerçek anlamda bilgi üreten, araştırma yapan, proje üreten, ürettiği bilgiyi, projeyi sisteme aktaran bir yükseköğretim anlayışına ulaşmaya çalışmalıyız. Bunu, pek tabiî ki, yükseköğretime ayırdığımız, öğrenci başına yaklaşık 700 dolarlık rakamlarla yapamayız. Orta ve uzun vadede hedef, Avrupa Birliği ortalaması olan 4 000 ilâ 8 000 dolarlara ulaşmak olmalıdır.

Burada önemle altı çizilmesi gereken bir başka husus da, üniversitelerimizin iş dünyasıyla, üniversitelerimizin bulundukları şehirle ekonomik ve sosyal entegrasyonunun, doğru sistemler kurularak, hayata geçmesi konusundaki aciliyettir; çünkü, teori ile pratiğin, araştırma ile uygulamanın, kitaplar ile gerçek hayatın bir araya gelmesi, ancak, bu tür işbirliklerinin tesisiyle mümkün olacaktır.

Gençlerimizin pek çok konuda birsürü problemi daha bulunmaktadır; ancak, bence, en büyük problemleri, bizim onları yeterince kale almamamız, yeterince karar mekanizmalarına dahil etmememizdir. Türkiye Büyük Millet Meclisinin, Türkiye'nin gençlerine verdiği önemi, gündeminde bulunan milletvekili yaşının 25'e indirilmesi konusundaki anayasa değişiklik önergesini, farklı yasalarla, farklı arayışlarla değil, tek başına gündeme getirerek kabul etmesi son derece önemlidir.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 19 Mayıs Atatürk'ü Anma, Gençlik ve Spor Bayramı kutlamalarının eski coşkusunu kaybettiği konusu gündemdedir. Hiç şüphe yok ki buradaki asıl sorun, kutlamaların şekliyle ilgili olmaktan öte, geleceğiyle ilgili ümidini kaybetmiş, kendi geleceğini Türkiye'nin geleceğinde görme anlayışını gittikçe yitirmekte olan gençlerimizin içinde bulunduğu ruh halidir. Bizlerin bu ülkenin yarını olan gençlerimize inancımızı sadece 19 Mayıslarda değil, çıkardığımız bütün yasalarla, yaptığımız tüm icraatlarla, onlar için geliştireceğimiz somut çalışmalarla ortaya koymamız gerekmektedir.

Bilimsel ve çağdaş bir yaklaşımın egemen olacağı, bu yaklaşım doğrultusunda gelişmelerine imkân verecek donanımın sağlanabileceğinden emin oldukları anda ve geleceklerine ümitle bakabildikleri anda, gençlerin bütün coşkularını ortaya koyabileceklerinden hiç kimsenin şüphesi olmasın.

Türkiye, elindeki genç nüfusuyla, 21 inci Yüzyılın lider devletlerinden biri olacak; çağdaş medeniyet yolculuğuna, yetişmiş değerleriyle bütün hızıyla devam edecektir. Onlara fırsat verildiğinde neler yapabileceklerini bize her zaman göstermiş olan gençlerimize de buradan seslenmek istiyorum: Biz, size inanıyor ve güveniyoruz; sizler de çok okuyup, çok araştırıp, bilgiye dayalı konuşacaksınız; kendinize ve birbirinize güveneceksiniz; yaptığınız her çalışmada, ortak aklı, bilimi, bilgiyi kendinize ilke edineceksiniz; geleceğinizi, bu ülkenin geleceğinde göreceksiniz; geleceğinize sahip çıkacaksınız ve katılarak kendi geleceğinizi yaratacaksınız.

19 Mayıs, Türkiye Cumhuriyetinin ve yüzyılın dehası Mustafa Kemal'in doğum günüdür; kutlu olsun.

Saygılarımı sunarım. (Alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Gürel.

Hükümet adına, Başbakan Yardımcısı Mehmet Ali Şahin cevap verecektir; buyurun Sayın Bakanım. (AK Parti sıralarından alkışlar)

DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI MEHMET ALİ ŞAHİN (İstanbul) - Sayın Başkan, saygıdeğer milletvekili arkadaşlarım; hepinize sevgilerimi, saygılarımı sunuyorum.

Dün, bilindiği gibi, Atatürk'ü Anma, Gençlik ve Spor Bayramıydı; bu vesileyle kürsüye çıkarak düşüncelerini ve duygularını ifade eden Samsun Milletvekili Ahmet Yeni, Karaman Milletvekili Fikret Ünlü ve İstanbul Milletvekili Zeynep Damla Gürel arkadaşlarımıza teşekkür ediyoruz. Bu kürsüde dile getirmiş oldukları, duygularına, düşüncelerine ve hassasiyetlerine hükümet olarak aynen katıldığımızı ifade etmek istiyorum.

Kuşkusuz, milletlerin tarihinde önemli dönüm noktaları vardır. Seksendört yıl önceki 19 Mayıs 1919 tarihi de bizim ulusumuz için çok önemli bir tarihtir. Ülkemiz, yer yer işgal edilmiş, tamamen işgal edilme sürecine girmişken, ülkede millî mücadele meşalesini tutuşturmak için Samsun'dan başlayan yürüyüş, kuşkusuz, zaferle sonuçlanmış, seksen yıldır mensubu olmakla iftihar duyduğumuz Türkiye Cumhuriyeti Devleti kurulmuştur.

Başta, Gazi Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere, 19 Mayısta millî kurtuluş mücadelesini başlatan büyüklerimize, Kurtuluş Savaşında kanıyla, canıyla, her şeyiyle bu vatan için mücadele eden büyüklerimize ve cumhuriyetimizi kurarak bizlere emanet eden büyüklerimize, kuşkusuz ki şükran borçluyuz; onları, burada, rahmetle ve minnetle anıyoruz.

Onları hayırla yâd etmek, onların kahramanlıklarını dile getirmek, kuşkusuz, bizlere keyif veriyor; ama, herhalde bize düşen başka şeyler de var. Onları anacağız, hayırla yâd edeceğiz; ama, onların bize bırakmış olduğu bu emaneti, bu vatanı, bu ülkeyi, bu ülkede yaşayan insanları her gün, bir öncekinden daha müreffeh, daha iyi şartlara hazırlamanın da, bu ülkede şu anda yaşayan bizler olarak, özellikle bu Parlamentoda bulunan milletvekilleri olarak, hepimizin en aslî görevi olduğunu düşünüyorum.

Kuşkusuz, cumhuriyetimiz kuruldu, cumhuriyetimizin hedefleri var. Bu hedef, çağdaş uygarlığı yakalamak ve hatta onun önüne geçmektir. Seksendört yıl öncesini yaşarken, onların nasıl mücadele ettiklerini anarken, asıl biz ne yapıyoruz, biz ne yapacağız, asıl bizim görevimiz nedir; bunu değerlendirmenin daha isabetli olduğu düşüncesindeyim. Zeynep Damla Gürel Hanım, konuşmasında, altını çizerek buna temas ettiler; o bakımdan, kendilerine bir kez daha teşekkürü bir borç biliyorum.

Kuşkusuz, ülkemizin sorunları var, problemleri var. Gençlerimizin problemleri var, üniversiteyi bitiriyorlar, ellerine diploma veriyoruz; ama, iş veremiyoruz. Bunlar, ülkemizin sorunları; bu sorunları çözme sorumluluğu, şu anda, benim de üyesi bulunduğum 59 uncu cumhuriyet hükümetinin omuzlarında. Eğer görevimizi layıkıyla yerine getirirsek, eğer yasama organı ve bu yasama organından çıkan hükümet üzerine düşeni en iyi şekilde yaparsa -ki, yapacağından eminim- işte o zaman, 19 Mayısları kutlamak çok daha anlamlı olur, cumhuriyeti kutlamak çok daha anlamlı olur diye düşünüyorum.

Biraz önce, Sayın Ünlü, bugün basında da yer alan bir tartışmaya değindiler. Bir üniversite kampusunda yapılan konuşmalarda söz alan üniversite öğrencilerinden birkaç tanesinin "19 Mayıs Gençlik ve Spor Bayramını sadece stadyumlara hapsetmeyelim; bunu halka mal edecek, dışarıya taşıyacak birtakım etkinliklere de yer verelim" şeklindeki düşüncesine, Millî Eğitim Bakanı Sayın Çelik de katıldığını ifade etti ve bunun üzerine bir tartışma başladı. Kuşkusuz, bu törenler, öteden beri stadyumlarda nasıl yapılıyorsa yapılmalı; ama, buna biz yeni şeyler ilave etmeliyiz; nitekim, bu sene bunu da yaptık. Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğünün öncülüğünde -Bingöl İlimiz hariç; deprem sebebiyle- 80 vilayetimizde bu yıl gençlik yürüyüşleri yapıldı; Ankara'da da yapıldı, ben de katıldım; İstanbul'da, birçok vilayetimizde, milyonları aşan insan katıldı. Böylece, 18 Mayıs Pazar günü, yani, Gençlik ve Spor Bayramından bir gün önce, halkımızı da bu etkinliklere katmak suretiyle, bu ruhun daha canlı şekilde hayatta kalabilmesi ve insanlarımızın daha fazlasının bu etkinliklere katılabilmesi amaçlandı. Tabiî, daha yeni şeyler, 70 milyonun aynı coşkuyu, aynı heyecanı duyabileceği farklı etkinlikleri bulup çıkarmak ve halkımızı bu konuda, bu etkinliklere katılmaya teşvik etmek de, herhalde, yöneticiler olarak bizim görevimiz olmalıdır. O bakımdan, bundan sonraki bu tür millî bayramlarımızda halkımızın daha çok katılımını sağlayıcı birtakım tedbirler almayı da hükümet olarak görev bildiğimizi ifade etmek istiyorum.

Ayrıca, Başbakanımız Sayın Erdoğan, 18 Mayısta Samsun'daydı ve aslına uygun olarak yenilenen Bandırma Vapurunu o günleri anımsatan şekliyle yeniden hizmete sokmak suretiyle anlamlı bir mesaj da vermiştir; ayrıca, 84 yıl sonra kutlanan Atatürk'ü Anma, Gençlik ve Spor Bayramının bir özelliğidir, dikkati çeken bir yönüdür; bunu da huzurunuzda ifade etme ihtiyacını duyuyorum.

Sayın Ünlü, daha önce, gençlik ve spordan sorumlu Devlet Bakanı olarak başarılı hizmetler yapmıştır, kendisine teşekkür ediyoruz. 2005 yılında İzmir'de yapılacak olan Dünya Üniversiteler Spor Oyunlarıyla ilgili bir temennisini ifade ettiler; hükümet olarak, bu olimpiyatlara sahip çıkmamızı ve hazırlıkların bir an önce bitirilmesi gerektiğini ifade ettiler, teşekkür ediyorum. Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğü olarak, İzmir Büyükşehir Belediye Başkanımızla da birlikte, bu konudaki çalışmalarımız devam ediyor. Nitekim, 2003 yılı bütçesinde de, bu konuda ciddî bir ödenek ayrılmıştır; tabiî ki, yeterli değildir. 2004 yılı bütçesinde bu konuda daha fazla ödenek ayrılması suretiyle, bizim için önemli bir sınav olan bu olimpiyatları inşallah başarıyla gerçekleştireceğiz. Sayın Ünlü'ye, bunu hatırlattıkları ve gündeme taşıdıkları için de ayrıca teşekkür ediyorum.

Yeniden, dün idrak ettiğimiz Atatürk'ü Anma, Gençlik ve Spor Bayramınızı tebrik ediyor, tüm milletvekili arkadaşlarıma yeniden sevgilerimi, saygılarımı sunuyorum efendim. (Alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Bakan.

Başkanlığın Genel Kurula diğer sunuşları vardır.

Sayın milletvekilleri, Kâtip Üyenin sunuşları oturduğu yerden okuması hususunu Genel Kurulun oylarına sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Bir genel görüşme önergesi vardır; okutuyorum:

C) Gensoru, Genel Görüşme, MeclİS SoruşturmasI ve Meclİs AraştIrmasI Önergelerİ

1. - Hükümet adına Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın, Türkiye ve Avrupa Birliği arasındaki ilişkiler konusunda genel görüşme açılmasına ilişkin önergesi (8/2)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

12-13 Aralık 2002 tarihlerinde Kopenhag'da yapılan AB Devlet ve Hükümet Başkanları Zirvesinde ülkemizle ilgili olarak alınan karar sonrasında, Türkiye ile Avrupa Birliği ilişkileri çok önemli bir aşamaya gelmiş bulunmaktadır. AB Kopenhag Zirvesinde, 2004 Aralık ayında, Komisyonun hazırlayacağı rapor ve öneriler doğrultusunda Türkiye'nin Kopenhag siyasî kriterlerini yerine getirdiğine kanaat getirildiği takdirde, üyelik müzakerelerinin gecikmesiz açılması taahhüt edilmiştir. Katılım sürecinde öncelikli hedefimiz, ülkemizle üyelik müzakerelerinin bir an önce açılmasıdır.

Kopenhag Zirvesi kararları çerçevesinde, AB, ülkemize ilişkin gözden geçirilmiş katılım ortaklığı belgesini, 14 Nisan 2003 tarihinde onaylamıştır. AB Komisyonunun Kopenhag siyasî kriterlerine uyum durumumuzu değerlendirecek olan 2003 yılı ilerleme raporu, yaz aylarında kaleme alınacak ve eylül ayında büyük ölçüde nihaî şeklini almış olacaktır.

Ekim ayında yazımı tamamlanacak 2003 yılı ilerleme raporunda, Kopenhag siyasî kriterleri bağlamındaki mevzuat uyum çalışmalarımızı tamamladığımız yolunda AB Komisyonunun görüşünün yer alması son derece önemlidir. Üyelik müzakerelerinin açılmasına yönelik karara temel oluşturacak olan 2004 yılı ilerleme raporu çalışmaları için ise, 2003 sonundan itibaren fiilen sekiz ay kadar bir zamanımız kalacaktır.

Yeni katılım ortaklığı belgesiyle haziran ayında tamamlanması öngörülen Ulusal Program, Kopenhag sonrası dönemde, Türkiye-AB ilişkilerinin yol haritasını oluşturmaktadır.

Hükümetimiz, AB üyeliğini öncelikli hedef olarak saptamış ve bu konudaki iradesini beyan etmiştir. Bu hedef açısından en önemli husus, Kopenhag siyasî kriterlerine ilişkin çalışmaların bir an evvel tamamlanması olarak ortaya çıkmaktadır.

2004 yılında, Avrupa Birliği bünyesinde önemli değişiklikler olacaktır. Avrupa Parlamentosu seçimleri sonrasında AP yenilenirken, AB Komisyonu da 2004 sonunda değişecektir. Bunun sonucunda yeni bir yapı ortaya çıkacaktır. Bu nedenle, bu yapı değişikliği gerçekleşmeden Türkiye'nin müzakerelere başlama kararının alınması önem arz etmektedir.

Halihazırda kritik bir süreç içerisinde bulunmaktayız. Kırk yıllık çabalarımızın semeresini alabileceğimiz bir noktaya ulaşmak üzereyiz. Avrupa'da Türkiye lehinde çok iyi bir konjonktür oluşmuştur. Bu fırsat kaçırılmamalıdır. Türkiye olarak üzerimize düşeni yapmak zorundayız. Bu bağlamda, mevzuat çalışmalarımızın Türkiye Büyük Millet Meclisinin tatile gireceği 1 Temmuz 2003 tarihinden önce tamamlanması büyük önem taşımaktadır.

Yukarıdaki hususlar çerçevesinde, önümüzdeki kısa dönem içerisinde Yüce Meclisimize, hükümetimize ve sivil toplum kuruluşlarımıza önemli görevler düşmektedir. Bu süreçte, gerekli yasal düzenlemelerin öncelikle görüşülerek hayata geçirilmelerinin büyük önem arz ettiği takdir buyurulacaktır. Bu itibarla, Anayasanın 98 inci ve İçtüzüğün 101, 102 ve 103 üncü maddeleri uyarınca, Türkiye Büyük Millet Meclisinde, Türkiye-Avrupa Birliği ilişkilerinin tüm yönleriyle ele alınmasını sağlayacak bir genel görüşme açılması hususunda gereğini saygılarımla arz ve teklif ederim.

                        Recep Tayyip Erdoğan

                                         Başbakan

BAŞKAN - Bilgilerinize sunulmuştur.

Önerge, gündemde yerini alacak ve genel görüşme açılıp açılmaması konusundaki öngörüşme, sırası geldiğinde yapılacaktır.

4 adet Meclis araştırması önergesi vardır; okutuyorum:

2. - Çankırı Milletvekili Hikmet Özdemir ve 19 milletvekilinin, Çankırı İlinde Kuzey Anadolu fay zonu civarındaki jeotermal enerji kaynaklarının araştırılarak değerlendirilmesi için alınması gerekli önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi(10/82)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Ekteki gerekçelerimizde arz ettiğimiz gibi, ülkemiz jeotermal enerji potansiyeli açısından dünyadaki zengin ülkeler arasında yer almaktadır.

Enerji sektöründeki yüksek dışa bağımlılık oranımız göz önüne alındığında, jeotermal enerjinin önemi açıkça ortaya çıkmaktadır. Bu nedenle, Kuzey Anadolu fay zonu üzerinde bulunan Çankırı İline bağlı Çerkeş, Atkaracalar, Kurşunlu, Ilgaz civarında bulunan jeotermal kaynaklarımızın ülke ekonomisine katkı sağlayabilmesi amacıyla, Anayasanın 98 inci ve İçtüzüğün 104 üncü maddesi uyarınca bu araştırma önergesini hazırlamış bulunmaktayız.

Gereğini arz eder, saygılar sunarız.

1.- Hikmet Özdemir

(Çankırı)

2.- Osman Kılıç

(Sivas)

3.- Tevfik Akbak

(Çankırı)

4.- İsmail Ericekli

(Çankırı)

5.- Mustafa Demir

(Samsun)

6.- Adem Baştürk

(Kayseri)

7.- Mustafa Said Yazıcıoğlu

(Ankara)

8.- Recep Garip

(Adana)

9.- Abdullah Torun

(Adana)

10.- Seracettin Karayağız

(Muş)

11.- Selami Uzun

(Sivas)

12.- Ali Öğüten

(Karabük)

13.- Hacı İbrahim Kabarık

(Bartın)

14.- Cevdet Erdöl

(Trabzon)

15.- Murat Yıldırım

(Çorum)

16.- Yüksel Çavuşoğlu

(Karaman)

17. Hamit Taşçı

(Ordu)

18.- Yüksel Coşkunyürek

(Bolu)

19.- A. Yekta Haydaroğlu

(Van)

20.- Mehmet Sarı

(Gaziantep)

Gerekçe:

Yüzyılımızın en önemli sorunlarından birisi olan enerji, Türkiye gibi kalkınmakta olan ülkelerde ağırlığını çok daha fazla hissettirmektedir. Her geçen yılda, kalkınmış ülkelere göre enerji ihtiyacı çok daha fazla artan bizim gibi kalkınmakta olan ülkelerin dışarıya olan bağımlılıkları da katlanarak artmaktadır.

Ayrıca, birincil enerji kaynakları olarak adlandırdığımız kömür, petrol ve doğalgaz gibi enerji kaynaklarının tükenebileceği, yapılan araştırmalarda belirtilmektedir. Bugünkü üretim temposuyla, dünyadaki petrol rezervleri 50-60 yıl, doğalgaz rezervleri de 60 yıl sonra tükenecektir. Bu da, bizim sahip olduğumuz en küçük enerji kaynaklarını bile, en verimli şekilde değerlendirmemiz gerektiğini göstermektedir. Bu nedenle, alternatif enerji kaynaklarımızın araştırılarak bunlardan mümkün olan en üst düzeyde yararlanmamızı sağlayacak çalışmaların yapılması gerekmektedir.

Alternatif enerji kaynaklarımızın en önemlilerinden biri de jeotermal enerji kaynaklarımızdır. Ülkemiz, jeotermal enerji potansiyeli açısından dünyadaki zengin ülkeler arasında yer almaktadır. Ülkemizde sıcaklığı yer yer 100 dereceye ulaşan 600'ün üzerinde sıcak su kaynağı tespit edilmiştir.

Sıcaklık değerlerine göre kullanım alanları da çok değişik olan jeotermal enerjiden, başta elektrik üretimi olmak üzere, konut ısıtması, seralar, karbondioksit üretimi gibi endüstriyel uygulamalar ve çok geniş olarak da termal turizm alanlarında yararlanılmaktadır.

Enerji sektöründeki yüksek dışa bağımlılık oranımız göz önüne alındığında ve ayrıca, ilave olarak da tarım, turizm, endüstri gibi alanlarda da ülkemizin kalkınmasına büyük ölçüde ilave katkı sağlayacak bu tür kaynaklarımıza daha fazla önem vermemiz gerektiği apaçık ortaya çıkmaktadır.

Ülkemizden on kat daha düşük potansiyele sahip Romanya'da jeotermal amaçlı yapılan sondaj adedi 1 000'den fazla iken, bizde bu rakamın 150-200 adet civarında kalması, bu konuya gereken önemin yeteri kadar verilmediğini göstermektedir. Örneğin, jeotermal kaynaklarımızın bol miktarda bulunduğu Kuzey Anadolu fay zonunun Çankırı İline bağlı Çerkeş, Atkaracalar, Kurşunlu, Ilgaz bölümünde MTA Genel Müdürlüğünün 1998 yılında gerçekleştirmiş olduğu jeotermal amaçlı jeolojik ve jeofizik araştırmalar sonucunda, 600 kilometrekarelik bir alanda 100-500 metre eninde, 600 metre boyunda KKD-GGB doğrultulu uygun bir bölge tespit edilmiştir. Bu alanda yoğunlaştırılan çalışmalar sonucunda, derinliği yaklaşık 500 metre civarında olabilecek bir araştırma sondajı yapılması önerilmiştir. Aradan geçen bunca zamana rağmen, tüm çalışmaları yapılmış bu alanda bile herhangi bir sondaj çalışmasının yapılmamış olması, konuya gereken önemin verilmediğini göstermektedir.

Ülkemizde bu ve buna benzer alanlarda jeotermal enerji aramalarına yönelik yeterli çalışmaların neden gerektiği gibi yapılamadığının, önündeki engellerin neler olduğunun tespit edilebilmesi için bir araştırma yapılması ve sonuçlarının bir an önce ortaya çıkarılması yararlı olacaktır. Bu nedenle, yukarıda örneğini verdiğimiz kalkınmakta birinci derecede öncelikle iller arasında yer alan Çankırı İlinin ekonomik ve sosyal açılardan gelişmesine yardımcı olabilecek nitelikteki çalışmanın devamını sağlamak üzere bu araştırma önergesini vermiş bulunuyoruz.

BAŞKAN - Bilgilerinize sunulmuştur.

Önerge, gündemdeki yerini alacak ve Meclis araştırması açılıp açılmaması konusundaki öngörüşme, sırası geldiğinde yapılacaktır.

İkinci önergeyi okutuyorum:

3. - Eskişehir Milletvekili Fahri Keskin ve 21 milletvekilinin, Tıpta Uzmanlık Sınavı (TUS) konusunun incelenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi(10/80)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Uzun yıllardır ülkemizde tartışılan konulardan birisi de sağlık politikalarının yanlışlığı ve ülke koşullarına uygun bir sağlık politikasının oluşturulamamasıdır. Sağlık alanındaki sorunların çözümünde yetersiz kalan popülist ve plansız uygulamalarla mevcut sağlık sistemimiz olumsuz yönde etkilenmiştir. Bu olumsuzlukların başında ülkemizdeki tıp eğitiminde yaşanan nitelik tartışmaları ve uzmanlık eğitimi yapabilmek için girilmesi zorunlu olan Tıpta Uzmanlık Sınavıyla ilgili yapılan tartışmalar gelmektedir. Uzun ve zor bir süreç olan tıp eğitiminin sonunda uzmanlığa giriş aşamasında da tıp mesleği mensupları önemli sorunlarla karşı karşıya bulunmaktadır.

Birey ve toplum sağlığını çok yakından ilgilendiren bu önemli konuda, yaşanılan karmaşaya ve tartışmalara son verebilmek amacıyla, aşağıdaki tespitlerin yapılması ve doğru çözümlerin geliştirilmesi gerekmektedir. Her yıl binlerce hekimin başvuruda bulunduğu Tıpta Uzmanlık Sınavının rasyonel ve tıp mesleğinde vazgeçilmez olan insan sağlığını riske atmayacak standartlara kavuşturulması gerekmektedir. Temel sağlık hizmetlerinin iyileştirilmesi, pratisyen ve koruyucu hekimlik kurumlarının her yönüyle geliştirilmesi öncelikli konulardır. Tıp eğitiminin her boyutunda, hizmet kalitesinin artırılması ve AB şartlarına uyum sağlanması, sağlıklı bir toplumun önşartlarıdır. Tıpta Uzmanlık Sınavıyla ilgili olarak ortada bulunan tereddütlerin ve tartışmaların giderilerek altyapısı sağlam oluşturulmuş bir sistemin işler hale getirilmesi bu alandaki önceliklerden olmalıdır.

Bu nedenlerle, Tıpta Uzmanlık Sınavının, toplum sağlığını doğrudan etkileyen ve hekimlerimizin meslekî gelişiminde önemli bir aşama olması nedeniyle, aşağıdaki soruların yanıtlarının net olarak ortaya konulması gerekmektedir. Bu konuda ortaya konulacak çözümler, sağlık hizmetlerinin kalitesinin artırılmasında olumlu katkı sağlayacaktır.

Tıpta Uzmanlık Sınavlarında sorulan sorular ve bunların cevapları hangi kişi ve kurumlar tarafından hazırlanmaktadır? Bu sorular ve cevapların hazırlanmasında hangi ölçüler dikkate alınmaktadır? Altyapı, hangi kurum ve kuruluşlar tarafından organize edilmektedir? Sorumlusu kimlerdir? Bu soruların hazırlanması amacıyla oluşturulan komisyonlar kimler tarafından seçilmektedir, meslekî durumları nedir? Komisyon üyeleri nasıl ve hangi şartlarda belirlenmektedir?

Tıpta Uzmanlık Sınavı soruları ve cevapları sınav sonrası neden açıklanmamaktadır? Sınava giren binlerce uzman adayının kendi doğrularını ve yanlışlarını öğrenme, kendilerini değerlendirme hakkından mahrum bırakılmasının nedenleri nedir? Bu uygulama hangi gerekçelerle yapılmaktadır?

Tıpta Uzmanlık Sınavı sorularının birden fazla cevabının olduğu, soruların objektif olarak bilgiyi ölçmekten uzak olduğu, yanıltıcı ve çelişkili şıklardan meydana geldiği sıkça rastlanan olaylar olarak bilinmektedir. Bu durumla ilgili olarak ne gibi önlemler alınmaktadır veya alınması düşünülmektedir; bunların bir an önce araştırılması ve çözümlerinin ortaya konulması gerekmektedir. Soru hazırlama sistemi bu yönüyle gözden geçirilmekte midir veya alternatif arayışlar bulunmakta mıdır?

Yukarıda ifade edilen sorunların nedenlerinin tespit edilerek çözümlerinin ortaya konulması amacıyla, Anayasanın 98 inci ve Meclis İçtüzüğünün 104 ve 105 inci maddeleri uyarınca bir Meclis araştırması açılmasını arz ederiz.

1- Fahri Keskin

(Eskişehir)

2- Orhan Yıldız

(Artvin)

3- Mehmet Daniş

(Çanakkale)

4- Temel Yılmaz

(Gümüşhane)

5- Sadullah Ergin

(Hatay)

6- Faruk Çelik

(Bursa)

7- Mehmet Asım Kulak

(Bartın)

8- Cahit Can

(Sinop)

9- Mehmet Soydan

(Hatay)

10- Ayhan Zeynep Tekin

(Adana)

11- Mehmet Salih Erdoğan

(Denizli)

12- Mehmet Mehdi Eker

(Diyarbakır)

13- Ahmet Rıza Acar

(Aydın)

14- Fatma Şahin

(Gaziantep)

15- A.Yekta Haydaroğlu

(Van)

16- Ali Küçükaydın

(Adana)

17- Mehmet Yaşar Öztürk

(Yozgat)

18- Mehmet Sarı

(Osmaniye)

19- Halil Aydoğan

(Afyon)

20- Şemsettin Murat

(Elazığ)

21- Ahmet Koca

(Afyon)

22- Durdu Mehmet Kastal

(Osmaniye)

BAŞKAN - Bilgilerinize sunulmuştur.

Önerge, gündemdeki yerini alacak ve Meclis araştırması açılıp açılmaması konusundaki öngörüşme, sırası geldiğinde yapılacaktır.

Diğer önergeyi okutuyorum:

4. - Mersin Milletvekili Mustafa Eyiceoğlu ve 23 milletvekilinin, yaş sebze ve meyve üretimindeki ve ihracatındaki sorunların araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi(10/81)

 Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Türkiye yaş meyve, sebze üretim ve ihracat sektörü, üretim olanakları, coğrafî şartları ve ürün çeşitliliği açısından oldukça geniş olanaklara sahiptir. Ancak, bugüne kadar elimizdeki rakamlar gösteriyor ki, 40 000 000 tonu aşan yaş meyve, sebze üretimimizin yüzde 3-4 oranında bir kısmını ihraç edebiliyoruz. Bu durum yaş meyve, sebze ihraç sektörümüzün sorunlarını bütün açıklığıyla göz önüne sermektedir.

Yaş meyve, sebze, ekiminden ambalajlanmasına kadar Türkiye'de bir istihdam yaratan, getirdiği döviz katkısıyla katmadeğeri yüksek bir sektördür. İhracattaki problemlerin çözümlenmesi, köyden kente göçü azaltacak, birinci sınıf arazilerin tarım arazisi olarak kalmasını sağlayacaktır.

Meyve, sebze ihracatının artması için bol ve kaliteli üretim yapılması gerekmektedir. Üretim rakamlarını incelediğimizde, rakamla 40 000 000 tonu aşan bir üretim görülse de, dünyanın istediği standart ve kalitede bir üretim yapılmadığını görmekteyiz. Ülkemizde, üretim bazında sağlıklı kayıtlar bulunmadığından, hangi ürünün ne miktarda ve hangi bölgede üretildiğini tam olarak bilmemekteyiz.

Yaş meyve, sebze, hassas ve kolay bozulabilen bir emtia olduğu için, nakliye konusu son derece önem arz etmektedir.

Rakip ülkelerde teknoloji, üretim teşvikleri geliştirilerek yaygınlaştırılmıştır.  Ayrıca, AB üyesi olmanın avantajlarını kullanmakta ve nakliyede büyük avantajlara sahip bulunmaktadırlar. Geçiş belgesi sorunu yaşanmamakta, pazara yakın oldukları için, daha hızlı ve daha ucuz ulaşma imkânına sahip bulunmaktadırlar. Reklam ve tanıtımı bize göre çok daha iyi yaparak, kendi mallarına karşı tüketim alışkanlığı yaratmışlardır. Ülkemizde ise bu konular, tamamen yaş meyve, sebze ihracatının aleyhine işlemektedir.

Yaş meyve, sebze ihracat sektörünün tamamında ithal girdi hemen hemen hiç yoktur. Bu bakımdan, geçtiğimiz dönemde enflasyondaki artış ile kur sepetindeki artış, ihracatımızın aleyhinde bir durum ortaya çıkarmaktadır. Bu bakımdan, bu sektörün ihracatının artmasıyla ekonomimize sağlayacağı net döviz girdisi, yarattığı istihdam ve yan sektörlerin lokomotifi olması dolayısıyla, kolay bozulan, zor şartlarda üretilen ve zor şartlarda ihraç edilen bu emtianın diğer sektörlere göre daha çok devlet desteğine ihtiyacı olduğu gözardı edilmemelidir.

Yaş sebze, meyve ihracatının sorunlarını yedi ana başlıkta toplayabiliriz; üretim, ambalaj, depolama, nakliye, gümrükleme, vergi, pazarlama ve reklam, rakip ülkelerle mukayese, ihracatın teşvikiyle ilgili çözümler.

Yaş meyve, sebze ihracatında destek, üreticilerin malının değerlendirilmesi açısından önemlidir. Her yıl, domates, narenciye gibi ayrı kalemler için ihracat desteği konusunda günübirlik çalışmalar yapıla gelmiştir. Çözüm de hep geç kalmış ve günlük olmuştur. Türkiye gibi yüzde 40 oranında tarımla geçinen bir ülkede yaş meyve, sebze ihracatı çok önemli döviz kaynağı olmalıdır. Bunun için, insanımızın sağlığı ve AB standartlarına uyum sağlamış doğal üretime geçilmesi, üretim ve ambalaj sahasındaki ziraî ilaç, hormon ve kimyasal ilaçların kullanımının denetim altına alınması, rezidue laboratuvarlarının sayısının artırılması ve etkin hale getirilmesi konusunda çalışmalar acilen yapılmalıdır.

Türkiye'de yaş sebze üretiminin yüzde 65'inin yapıldığı Akdeniz Bölgesinde başta olmak üzere, diğer yöreler hem üretici hem komisyoncu hem de ihracatçılara yaş meyve sebzenin tohum ve gübre girdisinde başlayıp, ekilmesinden ihraç edilmesine kadar emeği olan sektörün bütün basamaklarıyla birlikte, kamu kurum ve kuruluşları ve yasama Meclisince birlikte "sorunlar ve çözüm önerileri" ele alınmalıdır. Tarım ürünlerimizin dünya pazarlarında pazarlanmasına maddî ve manevî destek verilmelidir.

Yukarıda sunulan ve araştırma sırasında belirlenecek nedenlerle Anayasanın 98 ve TBMM İçtüzüğünün 104 ve 105 inci maddeleri uyarınca, yaş meyve, sebze üretimi ve ihracatıyla ilgili sektörde yerinde inceleme yapmak suretiyle bu sektörün  sorunları, geleceği ve alınması gereken önlemlerin araştırılması için bir Meclis araştırması açılmasını saygılarımızla arz ederiz.

1.- Mustafa Eyiceoğlu

(Mersin)

2.- Murat Yıldırım

(Çorum)

3.- Ertuğrul Yalçınbayır

(Bursa)

4.- Öner Ergenç

(Siirt)

5.- Saffet Benli

(Mersin)

6.- Ömer Abuşoğlu

(Gaziantep)

7.- Fehmi Öztunç

(Hakkâri)

8.- Emin Şirin

(İstanbul)

9.- Hasan Kara

(Kilis)

10.-Mustafa Cumur

(Trabzon)

11.-Osman Nuri Filiz

(Denizli)

12.-Sadullah Ergin

(Hatay)

13.- Hamit Taşçı

(Ordu)

14.-Cahit Can

(Sinop)

15.-Zafer Hıdıroğlu

(Bursa)

16.-Süleyman Turgut

(Manisa)

17.-Süleyman Sarıbaş

(Malatya)

18.-Selahattin Dağ

(Mardin)

19.-Cüneyt Karabıyık

(Van)

20.-Afif Demirkıran

(Batman)

21.-Şükrü Önder

(Yalova)

22.-Sedat Kızılcıklı

(Bursa)

23.-Hasan Ali Çelik

(Sakarya)

24.- Muzaffer Külcü

(Çorum)

BAŞKAN - Bilgilerinize sunulmuştur.

Önerge, gündemdeki yerini alacak ve Meclis araştırması açılıp açılmaması konusundaki öngörüşme, sırası geldiğinde yapılacaktır.

Diğer önergeyi okutuyorum:

5. - Aksaray Milletvekili Ramazan Toprak ve 31 milletvekilinin, 57 nci hükümet dönemindeki ekonomik krizlerde bazı kamu bankaları yöneticilerinin sorumluluğu ile ilgili iddiaların araştırılması amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi(10/83)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

57 nci hükümet döneminde, 22 Kasım 2000 ve 19-22 Şubat 2001 tarihlerinde 3 ay arayla 2 kez meydana gelen ekonomik krizlerde, bazı kamu bankalarının ve üst düzey yöneticilerinin ciddî şaibelere konu eylem ve davranışlarıyla, bazı gerçek ve tüzelkişilere milyarlarca dolar tutarında döviz aktardıkları, gerek kendilerine gerekse yandaşlarına haksız kazanç sağladıkları iddialarının araştırılması ve sorumluluğu tespit edilecek görevliler hakkında gerekli işlemlerin başlatılması amacıyla Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 98 inci maddesi ile İçtüzüğün 104 ve 105 inci maddeleri gereğince Meclis araştırması açılmasını arz ve teklif ederiz.

1.- Ramazan Toprak

(Aksaray)

2.- Faruk Çelik

(Bursa)

3.- Eyüp Fatsa

(Ordu)

4.- Fahri Keskin

(Eskişehir)

5.- Ömer İnan

(Mersin)

6.- Musa Sıvacıoğlu

(Kastamonu)

7.- Ersönmez Yarbay

(Ankara)

8.- Mehmet Ali Bulut

(Kahramanmaraş)

9.- Tevfik Akbak

(Çankırı)

10.- Mehmet Erdemir

(Yozgat)

11.- Ali Er

(Mersin)

12.- Mustafa Ünaldı

(Konya)

13.- Mehmet Güner

(Bolu)

14.- Erol Aslan Cebeci

(Sakarya)

15.- Süleyman Turgut

(Manisa)

16.- Hacı İbrahim Kabarık

(Bartın)

17.- Şükrü Ünal

(Osmaniye)

18.- Ziyaettin Yağcı

(Adana)

19.- Mahmut Uğur Çetin

(Niğde)

20.- Zekeriya Akçam

(İzmir)

21.- Cüneyt Karabıyık

(Van)

22.- Mehmet Emin Murat Bilgiç

(Isparta)

23.- Süleyman Gündüz

(Sakarya)

24.- Tevhit Karakaya

(Erzincan)

25.- Halil Özyolcu

(Ağrı)

26.- Mahmut Koçak

(Afyon)

27.- Haluk İpek

(Ankara)

28.- Taner Yıldız

(Kayseri)

29.- Ömer Özyılmaz

(Erzurum)

30.- Telat Karapınar

(Ankara)

31.- Harun Tüfekçi

(Konya)

32.- Mehmet Sarı

(Osmaniye)

Gerekçe:

"Kara Çarşamba" olarak anılan 22 Kasım 2000 tarihli kriz esnasında, İMKB'nin 10 günde yüzde 35 değer kaybettiği, bazı bankaların kamu bankalarından 10 gün içinde 4 milyar USD döviz aldığı; Merkez Bankasının açık piyasa işlemleri süresini uzatarak saat 16.50'de iki küçük bankaya yüzde 210 faizle 1,3 katrilyon Türk Lirası ile ertesi gün 708 trilyon Türk Lirası olmak üzere toplam 2 katrilyon 8 trilyon Türk Lirası verdiği, aynı gün gecelik repo faizinin yüzde 50 olduğu bir gerçektir.

Kasım 2000 krizi akabinde krizi değerlendiren dönemin Hazine Müsteşarı Selçuk Demiralp, "Türkiye'nin, sektörü zamanında regüle edemediği için şimdi bedel ödediğini",

Dönemin Merkez Bankası Başkanı Gazi Erçel, "dedikoduların aylarca sürdüğünü ve sonunda birinin tetiği çektiğini",

Dönemin Devlet Bakanı Sayın Recep Önal, "söylenti çıkararak kazanç umanların ağır bedel ödeyeceğini",

Ve yine dönemin Başbakanı Sayın Bülent Ecevit, "yüksek enflasyon ve yüksek faiz lobisinin çalıştığını, buna karşı önlem alacaklarını, ekonominin sağlam olduğunu" belirtmişlerdir.

19 Şubat 2001 Pazartesi günü, çıkarılan devlet krizini takip eden iki saat içinde İMKB'den 8 milyar USD çekildiği, endeksin yüzde 15 düşüşle   10 169'dan 8 683'e düştüğü, gecelik reponun yüzde 760'a yükseldiği; Salı günü, bir önceki Hazine borçlanmasında yüzde 65 olan faiz oranının Hazinece yüzde 144,2'ye yükseltilerek, Hazinenin 1,7 katrilyon Türk Lirası borçlandığı, para ve döviz akışının durduğu; Çarşamba günü, gecelik reponun yüzde 4 500'e fırladığı; nihayet, Perşembe günü, Merkez Bankasının, açık piyasa işlemleri süresini gecenin ilerleyen saatlerine kadar uzattığı, gecelik reponun tarihî bir rekorla yüzde 7 600'e fırladığı, aynı gecede, ABD Dolarının 685 000 Türk Lirasından 1 050 000 Türk Liraya, Alman Markının 320 000 Türk Lirasına fırladığı bir gerçektir.

3 ay arayla gerçekleşen 2 krizle ilgili 57 nci hükümet döneminde, ciddî anlamda, ne idarî ne de adlî kovuşturma açılmadığı gibi, tarafımca bu yolda verilen araştırma önergesi de işleme konulmadı.

Çıkarılan krizlerle ilgili olarak, en yetkili ağızlarca "birilerinin tetiği çektiği ve bunların ağır bedel ödeyecekleri" ifade edildiği halde, bu konuda 57 nci hükümet tarafından, kendi döneminde, krizin boyutlarıyla orantılı herhangi bir araştırma veya soruşturmaya girişilmediği de görülmüştür. Bu durum ise, bir günde yüzde 50'lere, her 2 krizle birlikte yüzde 100'lere varacak ölçüde fakirleştirilen 70 000 000 Türk insanının şeref ve onurunu zedelemiş, yüzbinlerce esnaf, işçi, memur ve üretici kesimleri haftalarca sokaklara dökmüştür.

1958 ekonomik krizi sonrasında 1960 ihtilalinin gerçekleştirildiği, 1970 krizi akabinde 1971 muhtırasının verildiği, 1979 krizi nedeniyle alınan 24 Ocak 1980 kararları akabinde 12 Eylül 1980 ihtilalinin gerçekleştirildiği göz önüne alındığında, parlamenter sistem dışı arayışlara son vermenin tek yolu, geçmişteki hataları tekrar etmemekten geçiyor. Bu yol, önceki ekonomik krizleri yaratan, ancak, her defasında yargının pençesinden yakasını kurtaran saygın soyguncuların bu kez yakalarından tutulması, 70 000 000 Türk insanının gasp edilen kaynaklarının kurtarılması, hiç değilse bu kez, yargı organları önünde hesap sorulmasından geçmektedir.

Siyaset kurumlarının ve siyasetçilerin azalan itibarını yükseltmenin bizce ilk şartı, önünde düğme iliklenen saygın soyguncuları Meclisin denetim yollarını işleterek ortaya çıkarmaktır.

Meclis araştırması önergemizle, gerek Kasım 2000 gerekse Şubat 2001 tarihlerindeki krizlerle, Türk Devleti ve Milletine karşı tarihin en büyük vurgunlarından birini gerçekleştirenleri, bunlara göz yumanları ortaya çıkarmayı hedeflemekteyiz.

BAŞKAN - Bilgilerinize sunulmuştur.

Önerge gündemdeki yerini alacak ve Meclis araştırması açılıp açılmaması konusundaki öngörüşme, sırası geldiğinde yapılacaktır.

İçtüzük değişiklik teklifinin geri alınmasına dair bir önerge vardır; okutuyorum:

D) TEZKERELER VE ÖNERGELER

1. - Elazığ Milletvekili Mehmet Kemal Ağar'ın, Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünde Değişiklik Yapılmasına Dair (2/33) esas numaralı teklifini geri aldığına ilişkin önergesi (4/59)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

15.1.2003 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına sunmuş bulunduğum ve halen Anayasa Komisyonunda bulunun (2/33) esas numaralı Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünde Değişiklik Yapılmasına Dair Teklifimi geri çekiyorum.

Gereğini arz ederim.

                        Mehmet Kemal Ağar

                                              Elazığ

BAŞKAN - Anayasa Komisyonunda bulunan teklif geri verilmiştir.

Sözlü soru önergesinin geri alınmasına ilişkin bir önerge vardır; okutuyorum:

2. - Kocaeli Milletvekili İzzet Çetin'in, (6/227) esas numaralı sorusunu geri aldığına ilişkin önergesi (4/60)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Gündemin "Sözlü Sorular" kısmının 45 inci sırasında yer alan (6/227) esas numaralı sözlü soru önergemi geri alıyorum.

Gereğini saygılarımla arz ederim.

                                      İzzet Çetin

                                            Kocaeli

BAŞKAN - Soru önergesi geri verilmiştir.

Başbakanlığın, Anayasanın 82 nci maddesine göre verilmiş bir tezkeresi vardır; okutup, oylarınıza sunacağım:

3. - Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım'ın Ulaştırma Bakanları Avrupa Bakanlar Konseyi Toplantısına katılmak üzere Belçika'ya yaptığı resmî ziyarete katılmaları uygun görülen milletvekillerine ilişkin Başbakanlık tezkeresi (3/290)

                                        15.5.2003

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım'ın, Ulaştırma Bakanları Avrupa Konferansı Bakanlar Konseyi Toplantısına katılmak üzere bir heyetle birlikte 22-25 Nisan 2003 tarihleri arasında Belçika'ya yaptığı resmî ziyarete, ekli listede adları yazılı milletvekillerinin de katılması uygun görülmüş ve bu konudaki Bakanlar Kurulu kararının sureti ilişikte gönderilmiştir.

Anayasanın 82 nci maddesine göre gereğini arz ederim.

                        Recep Tayyip Erdoğan

                                         Başbakan

Liste

 

Mustafa Ilıcalı

(Erzurum)

Mevlüt Coşkuner

(Isparta)

Muharrem Doğan

(Mardin)

BAŞKAN - Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Danışma Kurulunun bir önerisi vardır; okutup, oylarınıza sunacağım.

V. - ÖNERİLER

A) DanIşma Kurulu Önerİlerİ

1. - Genel Kurulun 20 Mayıs 2003 Salı günkü birleşiminde, gündemin "Genel Görüşme ve Meclis Araştırması Yapılmasına Dair Öngörüşmeler" kısmının 46 ncı sırasında yer alan, Ankara Milletvekili Yakup Kepenek ve 66 milletvekilinin, kamu yönetimindeki atamalar konusunda genel görüşme açılmasına ilişkin (8/1) esas numaralı genel görüşme önergesinin öngörüşmesinin yapılmasına ilişkin Danışma Kurulu önerisi

Danışma Kurulu Önerisi

No. : 30              Tarihi : 20.5.2003

Genel Kurulun 20 Mayıs 2003 Salı günkü (bugün) birleşiminde, gündemin "Genel Görüşme ve Meclis Araştırması Yapılmasına Dair Öngörüşmeler" kısmının 46 ncı sırasında yer alan, Ankara Milletvekili Yakup Kepenek ve 66 milletvekilinin, kamu yönetimindeki atamalar konusunda Anayasanın 98 inci, İçtüzüğün 102 ve 103 üncü maddeleri uyarınca bir genel görüşme açılmasına ilişkin (8/1) esas numaralı genel görüşme önergesinin öngörüşmesinin yapılmasının Genel Kurulun onayına sunulması Danışma Kurulunca önerilmiştir.

 

 

Bülent Arınç

 

 

 

Türkiye Büyük Millet Meclisi

 

 

 

Başkanı

 

 

Faruk Çelik

 

Haluk Koç

 

AK Parti Grubu Başkanvekili

 

CHP Grubu Başkanvekili

BAŞKAN - Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Öneri kabul edilmiştir.

İçtüzüğün 37 nci maddesine göre verilmiş bir doğrudan gündeme alınma önergesi vardır; önce, okutup işleme alacağım, sonra, oylarınıza sunacağım.

IV. - BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI (Devam)

D) TEZKERELER VE ÖNERGELER (Devam)

4. - Bayburt Milletvekili Ülkü Güney'in, Bayburt İlinde Konursu, Gökçedere ve Masat Adıyla Üç Yeni İlçe Kurulmasına Dair Kanun Teklifinin (2/17) doğrudan gündeme alınmasına ilişkin önergesi (4/61)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

28.12.2002 tarihinde, Bayburt İlinde Konursu, Gökcedere ve Masat adında üç yeni ilçe kurulması hakkında vermiş olduğum (2/17) esas numaralı kanun teklifim ilgili komisyonlarda süresi içinde görüşülmediğinden, teklifimin, TBMM İçtüzüğünün 37 nci maddesi uyarınca, doğrudan Genel Kurul gündemine alınması hususunda gereğini arz ederim.

Saygılarımla.                    15.5.2003

                                    Ülkü Güney

                                           Bayburt

BAŞKAN - Sayın Güney söz istemişlerdir.

Buyurun Sayın Güney.

Konuşma süreniz 5 dakikadır.

ÜLKÜ GÖKALP GÜNEY (Bayburt) - Sayın Başkan, muhterem arkadaşlarım; 28.12.2002 tarihinde, Bayburt İlimizde 3 yeni ilçe kurulmasıyla ilgili bir kanun teklifi vermiştim. Bugüne kadar, bu kanun teklifim, ilgili komisyonlarda görüşülemedi. İçtüzüğün 37 nci maddesine göre, doğrudan gündeme alınmasını istemek ve gerekçelerimi burada ifade etmek üzere söz almış bulunuyorum; bu vesileyle, Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.

Muhterem arkadaşlarım, Bayburt, 1989 yılında il olmuştur. O günden bugüne kadar geçen onbeş yıl içerisinde, gelişmesini oldukça tamamlayabilmiş bir ildir. Bugün karşınıza getirmiş olduğum yeni ilçe kurulması talebimin amacı şudur: Bayburt İli, yalnız iki ilçesi olan bir ildir. O tarihte, yani, 1989'da bu il kurulurken, o imkânlara göre, ancak iki ilçeyle yeni bir il yapılabilmişti ve bir de, referandum yapılıp, Erzurum'dan bir ilçenin bağlanması gündemdeydi; o da olmamıştı. Bugün gelinen noktada, bu kanun teklifimde, Konursu Beldemizin, Gökcedere Beldemizin ve bir de Masat Köyümüzün ilçe olması talebi vardır.

Acaba amaç nedir; amaç şudur: Bu beldeler, bugün, gerek ulaşım gerekse altyapı ve diğer donanımları açısından ilçe olabilecek kriterlere sahip olabilmişlerdir; bu sebeple, bu beldelerin ilçe olması gerekmektedir. Böylece, devlet hizmetinin bu beldelere daha kolay gidebilmesi, vatandaşın ayağına daha kolay ulaşılabilmesi, aynı zamanda, kalkınmada öncelikli bir yöre olan Bayburt İlimizin, bu kurulacak ilçelerle, ekonomik ve sosyal sahada gelişeceğini düşünürsek -ki, öyle olacağı muhakkaktır- böyle bir kanun teklifinin, Yüce Meclisin, ben, olurundan geçeceğine inanıyorum.

Şimdi, bu teklif için, hükümetimiz, belki, bazı mazeretler ortaya atabilir, işte, yeni Mahallî İdareler Yasası hazırlanıyor; işte, Türkiye'de, bu, bütünüyle ele alınacaktır vesaire gibi. Bizim durumumuz biraz özeldir. Demir arz ettim; yalnız 2 ilçesi olan bir ildir. Birincisi bu.

İkincisi de, Mahallî İdareler Yasa Tasarısının mutlaka çıkması gerektiğine inanan bir arkadaşınızım. Bakanlığım sırasında, bu konuda yapılan bütün çalışmalara katıldım; ama, bunun, hangi zaman ve hangi konsensüsle, ne zaman çıkacağını kestirmek zor. Hepiniz biliyorsunuz ki, Adalet ve Kalkınma Partisinin Acil Eylem Planında olmasına rağmen, bugüne kadar, henüz, daha, bu kanun tasarısı gündeme gelmedi. Bana göre de doğrudur; çünkü, çok önemli bir kanundur, toplumun bütün kesimlerini ilgilendirmektedir. Böyle bir kanunda, mutlaka, Bakanlığımız konsensüs aramaktadır -ki, doğrudur- ne zaman geleceğini ve nasıl geleceğini kestirmek zordur.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Buyurun Sayın Başkanım.

ÜLKÜ GÖKALP GÜNEY (Devamla)- Muhterem arkadaşlarım, benim sizden ricam şu: Bu teklifime "evet" dediğiniz zaman, bu, burada kanunlaşmayacak; bu, gündeme gelecek, gündemde yerini alacak; ama, ne zaman gelir, nasıl gelir, onu hep birlikte göreceğiz.

Ben, sizin, bu kararı Bayburt lehine vereceğinize inanıyorum. Bunu bizden esirgemeyin. Bir kanun burada geçmeyecek, hiç olmazsa, gündeme gelecek. Yani, bize, bir adım atma fırsatını lütfen verin.

Bu duygularla hepinize saygılar sunuyorum. Oylarınızın müspet olacağına inanarak tekrar saygılar sunuyorum, teşekkürler ediyorum. (Alkışlar)

BAŞKAN- Teşekkür ediyorum Sayın Güney.

Başka söz talebi?..

FETANİ BATTAL (Bayburt)- Söz istiyorum Sayın Başkan.

BAŞKAN- Buyurun Sayın Battal. (AK Parti sıralarından alkışlar)

FETANİ BATTAL (Bayburt)- Sayın Başkan, değerli arkadaşlar; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Bayburt Bağımsız Milletvekili Ülkü Güney Beyefendinin Bayburtumuzda 3 yeni ilçe kurulmasına dair vermiş olduğu teklifini desteklemek üzere huzurunuzdayım.

Bayburt'tan, hele Bayburt'un Gökcederesinden, Masatından ve Konursusundan meseleye baktığımızda, bizler için bu konunun ne kadar önemli olduğunu sizin takdirlerinize sunuyorum. Biz, gerçekten, her seferinde, Bayburtlu olmaktan gurur duyduğumuzu her zeminde ifade ederken, kendimizce çok haklı gerekçelere dayanıyoruz. Sürekli, milletinin en maksimum kutlu değerlerini yüreğinde barındırmış, sürekli devletinin yanında olmuş ve milletiyle beraber hep yürümeyi heyecanına katmayı başarmış Bayburtluların, sorulduğunda "bizim iki ilçemiz var" derken ezildiğini hissetmenizi takdirlerinize sunuyorum.

Onun için, hükümetimizin de bu hususta bizi destekleyeceğine inanıyorum; bu teklifin, doğrudan gündeme alınmasının, Bayburtumuzda çok büyük bir sevinç oluşturacağına inanıyorum; Konursumuzun, Gökçederemizin ve Masatımızın, çok büyük bir tebessümle bizi alkışlayacağına inanıyorum.

Hepinizi saygıyla selamlıyorum, teşekkür ediyorum. (Alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Battal.

Başka söz talebi?.. Yok.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmiştir. (Alkışlar)

Gündemin "Sözlü Sorular" kısmına geçiyoruz.

VI. - SORULAR VE CEVAPLAR

A) Sözlü Sorular ve CevaplarI

1. - Ankara Milletvekili Yakup Kepenek'in, Davos'ta yapılan Dünya Ekonomik Forumuna katılanlara ve Türk Gecesine ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi ve yazılı soruya çevrilmesi nedeniyle konuşması (6/146)

BAŞKAN - Soruyu cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok.

Bu önerge, üç birleşim içerisinde cevaplandırılmadığından, İçtüzüğün 98 inci maddesinin son fıkrası uyarınca yazılı soruya çevrilecektir; önerge gündemden çıkarılmıştır.

YAKUP KEPENEK (Ankara) - Sayın Başkan, önerge sahibi olarak söz istiyorum.

BAŞKAN - Buyurun Sayın Kepenek.

Konuşma süreniz 5 dakikadır.

YAKUP KEPENEK (Ankara) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bu önergenin veriliş tarihi 28 Ocaktır. Dolayısıyla, aradan üç aydan fazla bir süre, üçbuçuk ay geçmiştir.

Bu önergeyle gündeme getirilmek istenilen Davos olayı, tek başına bir Davos olayı değildir. Orada, Türkiye'nin tanıtımı konusunda bir girişim yapılmış, Türk Gecesi düzenlenmiş. Benim, burada, önergede sorduğum birkaç önemli nokta var. Bunları önemsediğim için huzurunuzdayım, söz aldım. Hemen onları söyleyeyim: Birincisi, hükümetimizin çağrılısı olarak buraya kaç kişinin katıldığını sordum; bu, en doğal hakkımız diye düşünüyorum. Bu katılımcıların mesleklerine göre dağılımını gündeme getirdim. Bir de, burada yapılan harcamaları sordum. Son iki madde ise, içki kullanımıyla ilgilidir.

Değerli arkadaşlar, hükümetin, hepimizin kimi konularda tutarlı, duyarlı ve genel bir yaklaşım izlemesi en doğal ya da toplumun beklediği bir durumdur. Burada şunu kastediyorum: İçkiye düşkün olmak-olmamak, içmek-içmemek değil, bugün, ülkemizde kimi sosyal tesislerde, kimi öğretmen evlerinde içki yasağı konulabilmekte, kimilerinde uygulanmamaktadır; tutarlı olmak zorundayız. Kimseden içki içmesi de istenemez, içki içmemesi de eleştirilemez; ama, kamuya ait sosyal tesislerde bu serbestînin tanınması, yine, bu tesislerde cinsiyete yönelik bir ayırıma gidilmemesi temel ilke olmalıdır. Yani, hanımlara, kadınlara ayrı bir bölüm, erkeklere ayrı bir bölüm anlayışı doğru bir uygulama sayılmamalıdır.

Onun için, ben, hükümetimizden Davos'taki uygulamasının, Türkiye'de de geçerli olup olmayacağı konusunu sormuştum. Umarım, yazılı yanıt verilirken, bu konulara sağlıklı yanıt verilir. Bu anlayışla, yani, hükümetin uygulamasının tutarlı, dengeli ve yapıcı olması beklentisiyle bu noktaya değinmek istedim.

Hepinize saygılar sunarım.

Teşekkür ederim Sayın Başkan. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Kepenek.

2. - Çorum Milletvekili Feridun Ayvazoğlu'nun, Azerbaycan'da saldırıya uğrayan iki Türk üniversite öğrencisine ilişkin Dışişleri Bakanından sözlü soru önergesi ve yazılı soruya çevrilmesi nedeniyle konuşması (6/154)

BAŞKAN - Cevap verecek Sayın Bakan?.. Yok.

Bu önerge, üç birleşim içerisinde cevaplandırılmadığından, İçtüzüğün 98 inci maddesinin son fıkrası uyarınca yazılı soruya çevrilecektir.

Önerge, gündemden çıkarılmıştır.

FERİDUN AYVAZOĞLU (Çorum) - Sayın Başkan, söz istiyorum.

BAŞKAN - Buyurun Sayın Ayvazoğlu.

Konuşma üreniz 5 dakikadır.

FERİDUN AYVAZOĞLU (Çorum) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; sözlü sorumun özü kısaca şu şekilde: 10 Ocak 2003 tarihinde Anadolu'nun Çorum İli Mecitözü İlçesine Bağlı Kozveren Köyünden iki Anadolu genci, okumak için, üniversite öğrenimi görmek için, ÖSYM'den kazanmaları sonucu, Azerbaycan'ın Bakü Üniversitesine gidip, öğrenimlerine devam etmekteyken, o tarihte, Azerbaycan'da saldırıya uğruyor. Bu saldırı sonucu iki kardeş öğrenciden biri diğerinin gözleri önünde bıçakla hunharca öldürülüyor. Diğer kardeş ağır yaralı bir şekilde bu saldırıdan kurtuluyor.

Daha sonra, bu yaralı öğrencinin üniversite sorunu ortaya çıkıyor. Bu öğrenci, Türkiye'ye getirilmesinden sonraki vaki müracaatlar ve kişisel olarak da uğraşmalarımız neticesinde olumlu herhangi bir sonuca ulaşamıyor. Şöyle ki: Kardeşine saldırılan ve bu saldırı sonucu kardeşi hunharca öldürülen yaralı kurtulan genç çocuğun, gözü önünde meydana gelen böyle bir olaydan sonra, böyle bir üniversitede tekrar okuması mümkün değildir. Bu duruma göre bizim girişimlerimiz iki noktada yoğunlaştı: Birincisi, yaralı kurtulan öğrencinin, ÖSYM'den kazanım sonucu gitmesi nedeniyle Türkiye'deki eşdeğer üniversitelere yatay geçişi mümkün müdür değil midir şeklinde bir girişimimiz oldu; ama, maalesef buna olumlu bir cevap alamadık.

Bir diğer husus da, yaralı kurtulan öğrenciye, başka bir şekilde, devletimiz tarafından, hükümetimiz tarafından, maddî veya manevî şekilde herhangi bir yardım söz konusu olabilir mi? Buna da olumlu bir cevap alamadık.

Türkiye Cumhuriyetinin vatandaşlarını sadece Türkiye Cumhuriyeti sınırları içerisinde değil, Türkiye Cumhuriyeti sınırları dışında da mutlaka ve mutlaka takip etmesi, hak ve hukukunu koruması gerektiği inancıyla bu soru önergesini vermiştik; bugüne kadar herhangi bir cevap alamadık.

Yine burada, tabiî, İçtüzüğümüzün 98 inci maddesindeki bu yönteme de değinmeden geçmek mümkün değildir.

Bu sözlü soruyu, biz, 24 Ocak 2003 tarihinde gündeme getirmiş ve Meclis Başkanlığına sunmuştuk; ama, bugün 20 Mayıs 2003; aradan beş ay geçmiş; beş aylık süre içerisinde sorunun ve soru özünün ne anlamda geçerli olup olmayacağını siz değerli Meclis üyelerimizin takdirine bırakıyorum. Yine bunu, aynı zamanda, grup başkanlarımızın ve -iktidar milletvekilleri olsun, muhalefet milletvekilleri olsun- her iki partinin de yetkili organlarının takdirine bırakıyorum. Şu anda 200 küsur civarında sözlü soru önergesi vardır ve hepsi de hemen hemen şu bizim anlattığımız şekilde, maalesef, gerçek cevabını bulabilmiş değildir. Ben, bunları arz etmek için huzura geldim; Sayın Başkana teşekkür ediyorum.

Bu arada, dün kutlamış olduğumuz 19 Mayıs Atatürk'ü Anma, Gençlik ve Spor Bayramının da geleceğimizi teşkil eden gençlerimize bir kez daha kutlu olmasını diliyor; gelecek gençlerimizin olsun diyoruz, gelecekte gençlerimiz acı çekmesin diyoruz.

Bu duygu ve düşüncelerle, Yüce Meclise saygılar, sevgiler sunuyorum.

Teşekkür ediyorum.

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Ayvazoğlu.

DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI MEHMET ALİ ŞAHİN (İstanbul) - Sayın Başkan, Sayın Maliye Bakanına, 3, 9 ve 11 inci sıralarda yöneltilen soruları birlikte yanıtlayacağım.

3. - Hatay Milletvekili Züheyir Amber'in, ihale ilanlarının yerel basında yayımlanmasına ilişkin Maliye Bakanından sözlü soru önergesi (6/158) ve Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Mehmet Ali Şahin'in cevabı

4. - Malatya Milletvekili Ferit Mevlüt Aslanoğlu'nun, sayısal loto sisteminin bakım-onarım ücretine ilişkin Maliye Bakanından sözlü soru önergesi (6/174) ve Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Mehmet Ali Şahin'in cevabı

5. - İzmir Milletvekili Hakkı Ülkü'nün, Millî Emlak Genel Müdürlüğüne devredilen milletvekili lojmanlarına ilişkin Maliye Bakanından sözlü soru önergesi (6/178) ve Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Mehmet Ali Şahin'in cevabı

BAŞKAN - 3 üncü sırada bulunan (6/158), 9 uncu sırada bulunan (6/174), 11 inci sırada bulunan (6/178) esas numaralı sözlü sorulara Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Mehmet Ali Şahin cevap verecektir.

Şimdi, soru önergelerini okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Maliye Bakanı Sayın Kemal Unakıtan tarafından sözlü olarak cevaplandırılması için gerekli işlemlerin yapılmasını saygılarımla arz ederim. 29.1.2003

                               Züheyir Amber

                                              Hatay

1 Ocak 2003 tarihinde yürürlüğe giren 4734 sayılı Devlet İhale Yasanının 13 üncü maddesine göre 25 milyar liraya kadar mal ve hizmet alınları ile 50 milyar liraya kadar olan yapımla ilgili ihale ilanlarının gazetelerde bir kez yayımlanması hükmü getirilmektedir.

Ulusal Kurtuluş Savaşından bu yana yöre halkının sesi ve gücü olan yerel gazeteler, bu yasayla birlikte âdeta idam fermanları imzalanıp kapılarına kilit vurma aşamasına gelmişlerdir.

1- Yerel basını, içinde bulunduğu bu zor durumdan kurtaracak bir düzenleme yapmayı düşünüyor musunuz?

2- Böyle bir düzenlemeniz varsa, bunun kapsamı nedir ve eşik değerleri yükseltmeyi düşünüyor musunuz?

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki soruların Maliye Bakanı Sayın Kemal Unakıtan tarafından sözlü olarak cevaplandırılması için gereğini arz ederim.

Saygılarımla.

                        Ferit Mevlüt Aslanoğlu

                                          Malatya

1- Millî Piyango İdaresinin 1996 yılında yaptığı ihaleyle yabancı bir firmaya 28 000 000 dolara kurdurduğu on-line sayısal loto sistemi için yıllık bakım, onarım ücreti olarak yaklaşık, her yıl 6 000 000 dolar ödenmesi ekonomik midir ?

2- Millî Piyango bünyesinde bulunan on-line Sayısal Loto sisteminde Spor Toto Teşkilatının müşterek bahis oynatması için protokol yapılmış mıdır ?

3- Bu protokole dayanılarak Spor Toto Teşkilatı tarafından aynı yabancı firmaya yeniden "bakım, onarım ücreti" adı altında ödeme yapılmış mıdır ? Yapılmışsa, Millî Piyango İdaresinin yılda 6 000 000 dolar ödeyerek yaptırdığı bakım-onarıma Spor Toto Teşkilatının da ödeme yapması doğru mudur ?

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıda yer alan sorularımın Maliye Bakanı Sayın Kemal Unakıtan tarafından sözlü olarak yanıtlanmasını saygılarımla arz ederim.

                                     Hakkı Ülkü

                                               İzmir

1- 15 Ocak 2003 tarihinde Millî Emlak Genel Müdürlüğüne devredilen Milletvekili Lojmanlarında oturan eski ve yeni milletvekillerinin isimleri nedir ?

2- Eski ve yeni milletvekillerine lojmanların boşaltılmasına ilişkin herhangi bir tebligat yapılmış mıdır? Eğer yapılmışsa, bu tebligatın içeriği nedir? Tebligata uymayan milletvekilleri için ne gibi önlemler almayı düşünüyorsunuz?

3- Milletvekili Lojmanlarına ilişkin bugüne kadar Bakanlığınızca yapılan harcamaların dökümü nedir ?

4- Lojmanların boşaltılarak satılması konusunda hangi çalışmalar yürütülmektedir ve satış işleminin hangi tarihte başlatılması planlanmaktadır?

BAŞKAN - Soruları cevaplandırmak üzere, Başbakan Yardımcısı Sayın Mehmet Ali Şahin; buyurun. (AK Parti sıralarından alkışlar)

Konuşma süreniz, her soru için 5'er dakikadan, üç soru için 15 dakikadır.

DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI MEHMET ALİ ŞAHİN (İstanbul) - Sayın Başkan, değerli arkadaşlarım; Hatay Milletvekili Sayın Züheyir Amber'in, ihale ilanlarının yerel basında yayımlanmasına ilişkin Maliye Bakanına yönelttikleri sözlü soru önergesinin cevabını takdim ediyorum:

Biraz önce okunan soru önergesinde, 4734 sayılı Kamu İhale Kanununun 13 üncü maddesinde, yerel basınla ilgili olarak düzenleme yapılıp yapılmayacağı; böyle bir düzenleme varsa, bunun kapsamı ile eşik değerlerin yükseltilip yükseltilmeyeceği hususlarının açıklanması talep edilmektedir.

Değerli arkadaşlarım, aynı konuya ilişkin olarak 6 milletvekili arkadaşımız tarafından hazırlanan, 4734 sayılı Kamu İhale Kanununda değişiklik yapılmasına ilişkin kanun teklifiyle, anılan kanunun 13 üncü maddesinin birinci fıkrasının (a) ve (b) bentlerinde değişiklik yapılarak, ihale ilanlarının, ihalenin yapılacağı yerde çıkan gazetelerden birinde de yayımlanmasına imkân tanınmaktadır.

Söz konusu kanun değişiklik teklifi, Bayındırlık ve İskân Bakanlığının koordinatörlüğünde, ilgili bakanlık temsilcileriyle, Kamu İhale Kurumu temsilcilerinin de katıldığı bir komisyonca değerlendirilmekte olup, sonuç, kısa sürede Başbakanlığa sunulacaktır ve kuşkusuz ki, bir kanun tasarısı halinde Türkiye Büyük Millet Meclisine de intikal ettirilecektir.

Sözlü soru önergeleriyle ilgili listenin 9 uncu sırasında, Malatya Milletvekili Sayın Ferit Mevlüt Aslanoğlu'nun, sayısal loto sisteminin bakım-onarım ücretine ilişkin Maliye Bakanımızdan sözlü soru önergesinin cevabını takdim ediyorum:

Değerli arkadaşlarım, Maliye Bakanlığının bağlı kuruluşu olan Millî Piyango İdaresi Genel Müdürlüğü tarafından oynatılan sayısal loto ve diğer sayısal oyunların yazılım ve donanımını sağlayan firmadan, ihale sonucunda oluşan ve her yıl ödenmekte olan bedel karşılığında, aşağıdaki hizmetler alınmış ve alınmaya da devam edilmektedir. Bu hizmetlerden birincisi; firma, idare adına, iptal edilenler de dahil olmak üzere, 7 163 bayiin işyerine terminal kurmuş ve bağlantılarını sağlamıştır. 3 900 bayie işyerinde bakım ve onarım hizmeti vermekte, terminallerin yedek parçasını temin etmektedir. Ayrıca, bu firma, merkezî sistemin bakımını da üstlenmiştir. Sistemin işletimi için gerekli personel tümüyle firma tarafından çalıştırılmakta, resmî tatil günleri de dahil olmak üzere, günde 12 ilâ 15 saat -çekiliş günleri bu süre 20 saate kadar çıkabilmektedir- hizmet verilmektedir. Yazılım hizmetleriyle ilgili olarak, kolon ücretlerindeki ve KDV oranlarındaki artışlar ile eğitime katkı payı, Özel İşlem Vergisi ve ikramiye oranlarının yeniden belirlenmesi için defalarca yazılım değişikliği de yapılmıştır.

Sayın Başkan, değerli arkadaşlarım; sözlü soru önergeleriyle ilgili listenin 11 inci sırasında, İzmir Milletvekili Hakkı Ülkü arkadaşımızın, Millî Emlak Genel Müdürlüğüne devredilen milletvekili lojmanlarına ilişkin, yine Maliye Bakanından sözlü soru önergesinin cevabını takdim ediyorum:

Ankara İli Çankaya İlçesi Or-An Semtindeki Türkiye Büyük Millet Meclisine tahsisli lojmanların tahsisinin kaldırılması Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlık Divanının 3 Ocak 2003 tarihli toplantısında kararlaştırıldığından, 15 Ocak 2003 tarihinde tahsis kaldırılmıştır. Halen, lojmanlarda, 187 eski, 44 yeni olmak üzere, toplam 231 milletvekili oturmaktadır. Konutlarda oturan milletvekillerinin listesi, Sayın Hakkı Ülkü'ye ayrıca gönderilecektir. Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlık Divanının kararı ve mevzuat hükümleri doğrultusunda, konutların tahliyesini içeren tebligatlar  ilgililere yapılmıştır. Söz konusu konutlara, yakıt giderlerinin karşılanması amacıyla, bugüne kadar, 250 milyar Türk Lirası harcanmıştır. Konutların yer aldığı parselin mülkiyet ve imar sorunları bulunmaktadır, bu sorunların çözümünü takiben de satış işlemlerine hemen başlanacaktır.

Sayın Başkanım -bu bilgileri arz ettikten sonra- biraz önce, Çorum Milletvekili Sayın Feridun Ayvazoğlu'nun Dışişleri Bakanından sözlü soru önergesine cevap verememiştik. Biraz önce, elime, cevap geldi. Tabiî, sırası geçtiği ve yazılı soruya dönüştürüldüğü için, burada, cevabı okumam doğru olmaz İçtüzüğe göre; ancak, cevabı, Sayın Ayvazoğlu'na, şimdi, elden takdim edeceğim.

Hepinize saygılar sunuyorum efendim. (AK Parti sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Bakan.

Soru sahipleri Sayın Amber, Sayın Aslanoğlu ve Sayın Ülkü, istediğiniz takdirde, yerinizden, konuyla ilgili kısa bir açıklama yapabilirsiniz.

ZÜHEYİR AMBER (Hatay) - Sayın Başkan, söz istiyorum.

BAŞKAN - Buyurun, Sayın Amber.

ZÜHEYİR AMBER (Hatay) - Sayın Başkan, sayın milletvekili arkadaşlarım; hepinize saygılarımı sunarım.

Şimdi, Sayın Bakanım burada açıklayıcı bilgileri bize takdim ettiler; yalnız, ben bu konuyu tekrar burada vurgulamak istiyorum. Biliyorsunuz, yerel basının tek gelir kaynağı olan resmî ilanların kesilmesi anlamına gelen kanunun şu andaki mevcut hali, yerel basının idam fermanı demektir. Yerel yönetimlerin güçlendirildiği bir ortamda, yerel medyanın gücünün elinden alınmasının hakkaniyet anlayışına sığmayacağı malumdur. Yasada önerdiğiniz şekilde yapılacak değişikliğin kabulü, yerel basının güçlenmesine, demokrasinin akciğerlerinin sağlıklı bir biçimde çalışmasına, çoğulculuğun korunmasına, sivil toplum anlayışının güçlenmesine, kültürel mirasımızın korunmasına ve adaletin sağlanmasına katkıda bulunacaktır. Özellikle bu konuya daha duyarlı olunmasını ve bu yasanın en kısa zamanda çıkarılmasını burada ben rica ediyorum ve hepinize teşekkür ediyorum.

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Amber.

FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Malatya) - Söz istiyorum Sayın Başkan.

BAŞKAN - Buyurun.

FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Malatya) - Sayın Bakanım, teşekkür ederim. Yalnız, Millî Piyango İdaresinin verdiği bir cevabı burada siz bilgi olarak verdiniz; ben tatmin olmadım. Ben, size bir ihbar yapıyorum. Millî Piyango İdaresinin Yönetim Kurulunda acaba böyle bir ihaleye kaç kişi hayır demiştir, neden bu ihale yapılmıştır? Bu sizin verdiğiniz bilgi, sadece, Millî Piyango İdaresinin neler yaptığına dair bir bilgi; ama, bir yazılım ve donanım bedelinin dörtte 1 fiyatı bakım onarım gideri olarak dünyanın hiçbir yerinde yoktur Sayın Bakanım. Acaba bu normal midir? Ben, bunu Millî Piyango İdaresi Genel Müdürüne yazar, o cevabı oradan da alırdım; ama bu ülkede dürüstlük adına, bu ülkede ilkelilik adına, olaya bu şekilde bakmanızı istirham ederdim; ama, Sayın Maliye Bakanım da olaya bu şekilde bakmamış. Benim size arz ettiğim, dünyanın hiçbir yerinde, ihale bedelinin dörtte 1'iyle bakım ve onarım hizmeti yoktur. Dünyanın en büyük bankalarının, 2 000-3 000 şubesi olan bankalarının yazılım ve donanım bedeline bakın, bir de bakım ücretine bakın, bunun fiyatı onikide 1, onda 1 civarındadır Sayın Bakanım. Millî piyango bayilerine, bir sorun, ne hizmet veriyorlar; hiçbir hizmet vermiyorlar; onun için ben tatmin olmadım. Bu ihalenin başından beri, o ihaleye yönetim kurulunda itiraz şerhi koyan insanlarla eğer bir konuşulsaydı, herhalde olaya başka türlü bakardınız. Yoksa, dünyanın hiçbir yerinde böyle bir şey yoktur Sayın Bakanım. Ben tatmin olmadım.

Teşekkür ederim.

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Aslanoğlu.

DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI MEHMET ALİ ŞAHİN (İstanbul) - Sayın Başkan, izin verir misiniz?

BAŞKAN - Buyurun Sayın Şahin.

DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI MEHMET ALİ ŞAHİN (İstanbul) - Çok teşekkür ederim.

Verdiğim cevap, Maliye Bakanlığınca hazırlanmış olan bir cevaptır; ama, sorunuzun karşılığı olarak verilen cevapta tatmin edici bir husus bulamadınızsa veya soruların içerisinde başka sorular da varsa, yeni bir soru önergesi verirseniz ve bu soruyu da bana, Bakanlığıma tevcih ederseniz, bu işin takipçisi olacağımı bilmenizi istiyorum.

Teşekkür ederim.

FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Malatya) - Şeref duyarım, teşekkür ederim.

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Bakan.

HAKKI ÜLKÜ (İzmir) - Sayın Başkan, söz istiyorum.

BAŞKAN - Buyurun Sayın Ülkü.

HAKKI ÜLKÜ (İzmir) - Öncelikle, Sayın Bakanın vermiş olduğu cevaplar için teşekkür ediyorum.

Benim aydınlanmak istediğim, sormak istediğim, daha doğrusu, muallakta kalmasını istemediğim, herkes tarafından bilinmesini talep ettiğim bir şey var.

Şimdi, 3 Kasım 2002 tarihinde yapılmış olan seçimlerden sonra, AKP Genel Başkanı Sayın Tayyip Erdoğan'ın ilk icraatı, ilk söylemi, Meclis lojmanlarında oturulmayacağı konusuydu. Buna rağmen -hepsi eskiden seçilen milletvekili olmadığı için- 231 milletvekilinin orada oturması, bence, o günkü koşullarda bile, genel başkanlarını dinlemeyen epey sayıda milletvekilinin olduğunu göstermektedir.

Daha önce sormuş olduğum bir soruya, Meclis Başkanvekili arkadaşlarımızdan birisinin vermiş olduğu yanıtta, bu lojmanların, kısa bir sürede boşaltılacağı söylenmişti. Şimdi, okulların kapanış tarihine kaldı; daha sonra bakalım hangi tarihlere doğru sarkacak!..

Öğrenmek istediğim bir başka konu da -bu lojmanların ruhsatsız olduğunu zannediyoruz; bilebildiğimiz kadarıyla bu böyle- varsayalım ki, lojmanlar satıldı; Çankaya ile Büyükşehir Belediyeleri arasındaki paylaşım nasıl olacak? Çünkü, buranın bir kısmı Büyükşehir Belediyesinin bir kısmı Çankaya Belediyesinin olsa gerek.

İhale konusu hangi koşullarda yapılacak? Yapılmış olan harcamalar -ki, Sayın Bakan onun miktarını da söyledi- yasal mı?

Bütün bunların bir kez daha cevaplandırılması istemiyle, tekrar teşekkür ediyorum.

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Ülkü.

Buyurun Sayın Şahin.

DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI MEHMET ALİ ŞAHİN (İstanbul) - Sayın Başkan, teşekkür ediyorum.

Ayrıca, Sayın Ülkü'ye de, hassasiyeti sebebiyle teşekkür ediyorum.

Meclis lojmanlarının satışıyla ilgili son noktaya gelindiğini, bundan önceki Bakanlar Kurulu toplantısında, Sayın Başbakanın bir sorusu üzerine, Sayın Maliye Bakanı ifade etmişti. Zannediyorum, bir iki basit hukukî problem vardı, onlar da aşılmış; önümüzdeki günlerde ihaleye çıkacağını tahmin ediyorum.

Ben, lojmanlarda oturuyordum, Başbakan Yardımcısı arkadaşım Sayın Şener ve Millî Savunma Bakanımız Sayın Gönül de lojmanlarda oturuyordu; biz, aylar önce çıktık, boşalttık. Sanıyorum, bizim Grubumuza mensup arkadaşlardan lojmanlarda oturan kalmadı. Zaten, lojmanlarda oturmakta olan arkadaşlarımız, her ay 690 000 000 Türk Lirası kira ödemektedirler. O bakımdan, bunun bir de ekonomik külfeti var.

MUHARREM İNCE (Yalova) - Sanmıyor musunuz, kalmadı mı sizin grubunuza mensup milletvekili?

DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI MEHMET ALİ ŞAHİN (İstanbul) - Onun tam bir sonucunu almadım. Kalmamış olduğunu zannediyorum. Belki, oturan vardır, yanılmayayım diye böyle bir ihtiyat payı bırakıyorum. Biz, çıktık; ama, grubumuza mensup arkadaşlardan oturan var mı yok mu; bunun tam sonucunu bilemediğim için, şu anda, kesin bir şey söyleyemiyorum; ama, Maliye Bakanımızın, bundan önceki Bakanlar Kurulu toplantısında sözlü olarak ifadesi "pürüzler giderildi, yakında ihaleye çıkacağız" şeklindedir.

Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Bakan.

3, 9 ve 11 inci sıradaki sorular cevaplandırılmıştır.

6. - Tekirdağ Milletvekili Enis Tütüncü'nün, Tekirdağ'daki Kültür Merkezi Projelerine ilişkin Kültür Bakanından sözlü soru önergesi (6/160)

BAŞKAN - Soruyu cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok.

Soru ertelenmiştir.

7. - Balıkesir Milletvekili Orhan Sür'ün, AKP Genel Başkanı hakkında verilen beraat kararının Hazine avukatlarınca temyiz edilip edilmediğine ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/161)

BAŞKAN - Soruyu cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok.

Soru ertelenmiştir.

8. - Muğla Milletvekili Fahrettin Üstün'ün, fıstık çamı üreticilerinin sorunlarına ilişkin Orman Bakanından sözlü soru önergesi (6/166)

BAŞKAN - Soruyu cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok.

Soru ertelenmiştir.

9. - Antalya Milletvekili Tuncay Ercenk'in, zorunlu tasarruf nemalarının ne zaman ödeneceğine ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/172)

BAŞKAN - Soruyu cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok.

Soru ertelenmiştir.

10. - Yalova Milletvekili Muharrem İnce'nin, Yalova'da yapılan kalıcı konutların yer tespitine ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından sözlü soru önergesi (6/173)

BAŞKAN - Soruyu cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok.

Soru ertelenmiştir.

11. - İstanbul Milletvekili İsmet Atalay'ın, BDDK ile Çukurova Grubu arasında yapılan protokole ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/175) ve Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Abdüllatif Şener'in cevabı

12. - Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt'ün, Çukurova Grubunun borcuna uygulanan ödeme planına ilişkin Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısından sözlü soru önergesi (6/180) ve Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Abdüllatif Şener'in cevabı

13. - Adana Milletvekili Kemal Sağ'ın, Adana İlindeki göç almadan kaynaklanan sorunlara ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/200) ve Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Abdüllatif Şener'in cevabı

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Sayın Abdüllatif Şener, 10 uncu, 12 nci ve 24 üncü sıralardaki soruları birlikte cevaplandırmak istemiştir.

Soruları sırasıyla okutacağım.

10 uncu sıradaki soru önergesini okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Başbakan Sayın Abdullah Gül tarafından sözlü olarak cevaplandırılmasını saygılarımla arz ederim.

                                   İsmet Atalay

                                           İstanbul

1- BDDK ile Çukurova Grubu arasında yapılan protokolün içeriği nedir?

2- Bu protokolle, Çukurova Grubuna büyük avantaj sağlandığına ilişkin basında yer alan haberler doğru mudur?

3- Eğer doğru ise, halkın vergileriyle bu şirketin kurtarılmasının, AKP Genel Başkanı Sayın Tayyip Erdoğan'ın, bu grubun başkanı ve bazı batık banka patronlarıyla Bilecik'te yaptığı toplantının ilişkisi var mıdır?

BAŞKAN - 12 nci sıradaki soru önergesini okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın, Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Sayın Abdüllatif Şener tarafından sözlü olarak cevaplandırılmasını saygılarımla arz ederim. 30.1.2003

                                      Ensar Öğüt

                                          Ardahan

1- BDDK Başkanı Engin Akçakoca ile Çukurova Grubu arasında ne tür bir ilişki söz konusudur?

2- Yapı Kredi ve Pamukbankın kasasında yer alan bugünkü değeriyle en az 600 000 000 dolar eden Turkcell hisselerinin, Çukurova Grubunun devlete olan borcu gözardı edilerek, Çukurova Grubuna iadesi ne şekilde açıklanabilir?

3- Engin Akçakoca hakkında bir soruşturma açılmış mıdır? Açılmamışsa böyle bir soruşturma gündeminizde mevcut mu?

4- Hisselerin satışı yoluyla birkaç ayda tahsil edilebilecek kamu alacağı 15 yıla yayılırken; TC Ziraat Bankası çiftçiden alacaklarına istinaden haciz yoluna başvuruyor; haciz işlemleri devam eden gariban çiftçiye uygulanan faiz oranı, acaba Karamehmet ailesine uygulanan faiz oranının kaç katıdır?

BAŞKAN - 24 üncü sıradaki soru önergesini okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Başbakan Sayın Abdullah Gül tarafından sözlü olarak cevaplandırılmasını arz ederim.

                                       Kemal Sağ

                                              Adana

8 inci BYKP'nın 479 uncu maddesinde; göç alan sorunlu iller arasında yer verilmeyen Adana, son yirmi yılda 450 000 civarında, özellikle doğu ve güneydoğu illerinden göç almıştır. Göç nedeniyle, ciddî sosyoekonomik sorunlar yaşayan Adana İlinin;

1- Göç alan sorunlu iller arasında yer almayış nedeni, araştırmanın yeterince ciddî yapılmamış olması mıdır, yoksa ilimizdeki göç sorununun ciddiye alınmaması mıdır?

2- Adana kamuoyunun beklediği "Yeniden Yapılanma ve Kalkınma Projesi" kapsamında eğitim, sağlık, tarım, sanayi ve altyapı yatırımlarına acilen ihtiyacı olduğu görüşüne siz de katılıyor musunuz? Katılıyorsanız, Adana için hangi yatırımları düşünüyorsunuz?

3- Göç eden bu vasıfsız ve tamamına yakını işsiz nüfusun sebep olduğu sorunların farkında mısınız ve bu konularda ne gibi önlemler alacaksınız?

BAŞKAN - Soruyu cevaplandırmak üzere, Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Sayın Abdüllatif Şener.

Buyurun Sayın Bakan. (AK Parti sıralarından alkışlar)

Süreniz 15 dakikadır.

DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI ABDÜLLATİF ŞENER (Sıvas) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; ilk iki soru, BDDK ile Çukurova Grubu arasında yapılan protokole ilişkindir. Bildiğiniz gibi, bu konu, hem Pamukbankın fona devredilişi sırasında hem de daha sonra BDDK ile Çukurova Grubu arasında yapılan protokol çerçevesinde, kamuoyunda ve basında yoğun tartışma konusu olmuştur. Ben, burada yer alan iki soruyu, yapılan protokol çerçevesinde cevaplandırmaya çalışacağım.

İstanbul Milletvekili Sayın İsmet Atalay tarafından tevcih edilen sözlü sorunun 1 inci maddesinde "BDDK ile Çukurova Grubu arasında yapılan protokolün içeriği nedir" diye sorulmaktadır. Anlaşmanın içeriği, 3 Şubat 2003'te, BDDK tarafından basın mensuplarına açıklanmıştır. Özet olarak, içeriği şu şekilde sıralayabiliriz: Pamukbankın Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonuna devriyle ilgili olarak, Çukurova Grubu ve BDDK, karşılıklı olarak açtıkları davalardan vazgeçmişlerdir. Ceza davalarıyla ilgili olarak, Bankalar Kanunu hükümleri geçerliliğini korumaktadır. Dava yumağı haline gelmiş hukukî ihtilaflar nedeniyle, ihtilafa konu olan bankanın ve dolaylı olarak sektörün yıpranması önlenmiştir. Pamukbankın mülkiyeti, Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonunda kalmıştır. Pamukbankın aktifinde bulunan Turkcell hisseleri, protokol imza tarihinden önceki 30 günlük İMKB ortalama değerinden, yani, 264 306 050  ABD Doları bedelle Çukurova Grubuna satılmış, satış bedelinin 214 306 050 ABD Dolarlık kısmının 31.1.2006 tarihine kadar TMSF'ye ödenmesi kararlaştırılmıştır. Pamukbank ve iştiraklerinin aktifinde bulunan Yapı Kredi Bankası hisseleri iki yıl içinde satılacak; satış bedeli, Grubun TMSF'ye olan borçlarından düşülecektir. Çukurova Grubu, Yapı Kredideki hisselerini iki yıl içerisinde yüzde 10'un altına indirecektir. Yapı Kredi Bankasının yönetimi, uluslararası saygınlığa sahip bir danışman firmanın hazırlayacağı adaylar listesinden TMSF tarafından uygun görülen kişilerden oluşacaktır. Çukurova Grubunun Pamukbank ve diğer fon bankalarına olan toplam 2 737 595 602 ABD Doları borcu, üç yılı anapara ödemesiz, onbeş yılda ödenecektir. Borcun faizi, altı ayda bir LİBOR + 0,5 faiz oranından hesaplanarak ilk üç yıl yüzde 50'si, sonraki yıllarda her yıl faizin tamamı ve anapara taksitleri ödenecektir. Grubun mal varlığının tamamına yakın kısmı, borçlarına karşılık teminat olarak alınmıştır. Pamukbank ve diğer fon bankalarında bulunan mevcut teminatlar aynen devam edecektir. Teminatların yetersizliği halinde ilave teminatlar temin edilecektir. Turkcell ve Yapı Kredi hisselerinin TMSF'ye rehinli bulunanlarının satışı halinde, satış bedeli, Çukurova Grubunun borçlarından düşülecektir.

İstanbul Milletvekili Sayın İsmet Atalay'ın soru önergesindeki ikinci soruda ise "bu protokolle Çukurova Grubuna büyük avantaj sağlandığına ilişkin basında yer alan haberler doğru mudur" denilmektedir. Bu konuda da BDDK tarafından, anılan sözleşme hazırlanırken, tüm yasal mevzuat ve kamu menfaatının esas alındığı, herhangi bir grubun çıkarının esas alınmasının söz konusu olmadığı belirtilmiştir. Basın açıklamasında "bu tür ödeme planları sadece bu Gruba tanınan bir imkân olmayıp, borcunu kabul edip, gerçekten ödemek isteyen tüm banka hâkim ortakları için geçerlidir" denilmektedir.

Üçüncü sorudaysa "BDDK'nın almış olduğu bu karar ile herhangi bir siyasî kimlik arasında ilişki var mıdır" deniliyor. Protokol görüşmeleri sırasında, özerk bir kurum olan BDDK ile Çukurova Grubu arasında yapılan görüşme ve alınan kararlar tamamen hükümetin dışındadır. Anlaşma, BDDK ile Grup arasında, kamudan herhangi bir fon çıkışı olmaksızın gerçekleştirilmiştir. Anlaşmayla grup şirketleri vergi ve borç ödeyebilecek duruma getirilmiştir. Konunun herhangi bir siyasî kimlikle hiçbir ilişkisi yoktur ve yapısı gereği de olamaz.

Aynı konuda ikinci soru, Ardahan Milletvekili Sayın Ensar Öğüt'e aittir. Sayın Öğüt'ün soruları ve cevapları şöyledir:

"1- BDDK Başkanı Engin Akçakoca ile Çukurova Grubu arasında ne tür bir ilişki söz konusudur?"

Adı geçen ile Çukurova Grubu arasında herhangi bir ilişki olmadığı kendisi tarafından bakanlığımıza beyan edilmiştir. Herhangi bir ilişki olduğuna dair bir tespit de yapılamamıştır.

"2- Yapı Kredi ve Pamukbankın kasasında yer alan bugünkü değeriyle en az 600 000 000 ABD Doları eden Turkcell hisselerinin, Çukurova Grubunun devlete olan borcu gözardı edilerek Çukurova Grubuna iadesi ne şekilde açıklanabilir?"

Cevapta: "Pamukbank ve iştiraklerinin aktifinde bulunan Turkcell hisseleri 30.1.2003 tarihinden 30 gün öncesine kadar İstanbul Menkul Kıymetler Borsasında oluşan ortalama fiyattan, 264 000 000 ABD Doları bedelle Çukurova Grubuna satılmış ve satış bedeli TMSF'nin Çukurova Grubundan olan alacaklarına ilave edilmiştir. Satış bedelinin 214 000 000 ABD Dolarlık kısmı 31.1.2006, bakiyesi 31.1.2008 tarihine kadar faiziyle birlikte ödenecektir, ilgili anlaşma ve protokol gereğince. İştirak hisselerinin satışında kârlı ve ekonomik değeri yüksek olan şirketin yaşatılarak Grubun borç ödeme kapasitesinin artırılması ve böylece, kamuya maliyetin en aza indirilmesi amaçlanmıştır. Ayrıca, bu iştirakin de fona devredilmesi halinde, mevcut konjonktürde değerini korumak ve elden çıkarmak zorluğu dikkate alınarak yönetilemeyecek büyüklükte yeni bir KİT oluşturma riskinin oluşabileceği göz önünde bulundurularak bu protokoldeki hükümler düzenlenmiştir" denilmektedir.

"3- "Engin Akçakoca hakkında bir soruşturma açılmış mıdır? Açılmışsa böyle bir soruşturma gündeminizde mevcut mudur?"

BDDK Başkanı Sayın Engin Akçakoca hakkında, bu protokole ilişkin olarak herhangi bir soruşturma açılmamıştır.

Üçüncü sözlü soru önergesi, Adana Milletvekili Sayın Kemal Sağ'a aittir. Bu önergede yer alan soruları da şu şekilde değerlendirebiliriz:

 "Sekizinci Beş Yıllık Kalkınma Planının 479 uncu maddesinde, göç alan sorunlu iller arasında yer verilmeyen Adana, son yirmi yılda, 450 000 civarında, özellikle doğu ve güneydoğu illerinden göç almıştır. Göç nedeniyle ciddî sosyoekonomik sorunlar yaşayan Adana İlinin;

1- Göç alan sorunlu iller arasında yer almayışının nedeni, araştırmanın yeterince ciddî yapılmamış olması mıdır, yoksa ilimizdeki göç sorununun ciddiye alınmaması mıdır?"

Adana İlimiz, kırdan kente yoğun göç alan illerimizden biri olmakla birlikte, Sekizinci Beş Yıllık Kalkınma Planının 479 uncu paragrafında, bu özelliğe sahip illerimizin tamamı sıralanmamıştır. Kuşkusuz, Adana İlimiz de, kırdan kente göçün yoğun olduğu ve göçün olumsuz etkilerinin ağırlıklı olarak hissedildiği illerimizden biridir. Bu hususlar, Devlet Planlama Müsteşarlığı teknik desteğinde sürdürülen Adana İl Gelişme Planında ve yöre için hazırlanması planlanan bölgesel gelişme planında ayrıntılarıyla analiz edilecektir.

Sayın Sağ'ın ikinci sorusunda "Adana kamuoyunun beklediği 'Yeniden Yapılanma ve Kalkınma Projesi' kapsamında eğitim, sağlık, tarım, sanayi ve altyapı yatırımlarına -Adana'nın- acilen ihtiyacı olduğu görüşüne siz de katılıyor musunuz? Katılıyorsanız, Adana için hangi yatırımları düşünüyorsunuz" denilmektedir.

Adana'yla birlikte birçok ilimizde eğitim, sağlık, tarım, sanayi ve altyapı sektörlerinde yatırım ihtiyacı bulunmaktadır; ancak, kamu yatırım kararları, ülkemizin içinde bulunduğu şartlar, kamunun finansman imkânları, sektörel, bölgesel ve proje öncelikleri dikkate alınarak verilmekte ve ödenek tahsisleri bu doğrultuda yapılmaktadır.

Ülkemizin son yıllarda sıkça yaşadığı ekonomik sıkıntılar ve bütçe imkânlarının kısıtlı olması sebebiyle, kamu yatırımlarına ayrılabilen kaynakların yeterli düzeyde olduğu söylenemez. Bunun yanı sıra, bu kısıtlı kaynakların, ihtiyaçlara uygun bir biçimde, yukarıda belirtilen özellikler çerçevesinde kullanılmasına gayret edilmektedir. Bu kapsamda, 2002 yılında uygulanan ve 2003 yılının ilk üç ayını kapsayan geçici bütçe döneminde uygulamasına devam edilen 2002 yılı yatırım programında Adana'yla ilgili olarak belirtilen projelerin listesi sayın milletvekilime takdim edilecektir.

Büyük ölçüde enerji, ulaştırma, sulama, eğitim, sağlık ve diğer kamu hizmetleri gibi ekonomik ve sosyal altyapı sektörlerinde yoğunlaşan kamu yatırımları, genellikle birden fazla ilimizi ilgilendirmekte, bu sebeple, yatırım programında yeri muhtelif olarak belirtilmektedir; zira, 2002 yılı yatırım programında toplamlara dahil edilmeden yer alan mahallî idare yatırımları ve yatırım programında il bazında dağıtılmayan ve muhtelif iller kapsamında yer alan ödeneklerden oluşmaktadır.  Adana'yla beraber diğer illeri de ilgilendiren ve bu sebeple muhtelif iller kapsamında değerlendirilen projelerden, belirlenebilir listenin sonunda yer almakta olup, Adana İli, yatırım toplamına dahil edilmemiştir. Adana İlindeki yatırım projelerine tahsis edilen ödenekler bunlardan ibaret olmayıp, muhtelif iller kapsamındaki projelerin ödeneklerinden de belli bir oranda pay aldığı dikkate alınmalıdır.

Eğitim, sağlık ve diğer alanlardaki Adana İline yönelik yatırım projeleri, belirttiğim gibi, liste halinde, sayın milletvekilimize takdim edilecektir.

3 üncü soruda "Göç eden vasıfsız ve tamamına yakını işsiz nüfusun sebep olduğu sorunların farkında mısınız ve bu konularda ne gibi önlemler alacaksınız" denilmektedir.

Göçler ve hızlı kentleşme, eğitim, sağlık, içmesuyu, kanalizasyon, konut, kentsel ulaşım gibi altyapı ihtiyaçlarının ve çevre kirliliğinin artmasına yol açmaktadır. Bu durum, özellikle şehirleşmenin yoğun olduğu Adana gibi büyük kentlerde plansız yapılaşmaya yol açmakta, altyapı tesislerinin yapımını zorlaştırmakta ve kaynak ihtiyacını önemli ölçüde artırmaktadır.

Aktif işgücü programları çerçevesinde İşkur tarafından düzenlenen işgücü yetiştirme kurslarında, 2002 yılında, 3 823 kişinin katıldığı 111 kurs ve özürlülere yönelik olarak, 262 özürlünün katıldığı, 20 meslekî eğitim kursu düzenlenmiştir. İşkur bünyesinde, 40 il müdürlüğünde yürütülmekte olan, iş ve meslek danışmanlığı hizmetleri kapsamında, dönem içinde, 8 916 kişiyle bireysel danışmanlık görüşmesi yapılmış, 711 okulda toplam 88 038 öğrencinin katıldığı meslek seçiminin önemi ve meslek seçerken dikkat edilecek hususlar ile kurumun danışmanlık hizmetleri konularının işlendiği sınıf görüşmeleri gerçekleştirilmiştir. Aynı dönemde, çoğunluğu özel sektöre ait değişik işyerlerinde, 48 adet sanayide eğitim semineri düzenlenerek 1 055 kursiyerin katılımı sağlanmıştır. Kırsal kesimden gelen ve kent çevrelerinde sağlıksız yapılarda yaşayan işsiz nüfusun kentle uyumunu ve bütünleşmelerini sağlamak üzere istihdam sorununun çözümüne yönelik meslek edindirme çalışmaları 2003 yılında da hızlandırılacaktır.

2002 yılı sonu itibariyle, İşkur tarafından, Adana İlinde, 26 okulda toplam 2 194 öğrencinin katıldığı iş ve meslek danışmanlığı hizmeti verilmiştir. Aynı dönemde, ilde yer alan 3 936 adet açık işe 3 064 kişinin yerleştirilmesi sağlanmıştır.

Belirttiğim gibi, aynı faaliyetler hızlandırılarak ve çeşitlendirilerek 2003 yılında da öngörülmektedir.

Hepinize saygılar arz ederim. (Alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Bakan.

Soru sahiplerinden, Sayın Atalay?.. Yok.

Sayın Öğüt?.. Yok.

Buyurun Sayın Sağ.

KEMAL SAĞ (Adana) - Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; Sayın Bakana, öncelikle, teşekkür etmek istiyorum; Adana için bazı konulara el attığı görülüyor;teşekkür ederiz.

Yalnız, benim nazarımda bir konu dikkat çekti. Adana'daki göç sorunu, kırdan kente değil, doğudan batıya göçtür. Adana'da 450 000 civarında, gerçekten, son onbeş yirmi yıl içerisinde büyük bir göç alınmıştır. GAP'ın devreye girmesiyle bu göç nispeten durmuş olsa bile, Adana'da bu nüfus yerleşik duruma geçmiştir ve bu yerleşik duruma geçen nüfus dolayısıyla, Adana'da, özellikle istihdam sorunu, altyapı sorunu ve iskân sorunu büyük ölçüde yaşanmaktadır.

Sayın Bakanımızın bu konuda Adana'ya el atmasını ciddî anlamda bekliyorum; çünkü, Adana, artık, eski pamuk ağalarının bulunduğu il olmaktan çıkmıştır. Adana, sosyal yapısı, ekonomik yapısı açısından gerçekten zor durumda olan bir ildir. Bu listeleri bana vereceğini söyledi Sayın Bakanım, teşekkür ediyorum; ancak, Adana'nın son zamanlardaki yatırım durumu gerçekten üzücüdür. Özellikle, birçok okulumuzda ikili, hatta üçlü eğitim yapılmaktadır. Bunun önüne geçilmesi için millî eğitim yatırımlarının hızlandırılması gerekmektedir. İşsizliğin çözümlenmesi için de, herhalde bu İşkurdan gelen eğitimlerin daha iyi olması, kurslarla iktifa edilmeyerek bunlara iş alanı açılması gerekmektedir. Özellikle, bunu belirtmek istiyorum.

Bir de ben şunu merak ettim: Acaba, Adana İli, gerçekten, bu kalkınma planında neden yer almadı? Yani, sorunun farkında değil miyiz; 450 000 sayısı önemli değil midir?

Adana İline Sayın Başbakan Yardımcımız kanalıyla bundan böyle daha iyi yatırımların gelmesini, şahsen, istirham ediyorum.

Teşekkür ediyorum, saygılar sunuyorum.

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Sağ.

Cevap verecek misiniz Sayın Bakanım?

Buyurun.

DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI ABDÜLLATİF ŞENER (Sıvas) - Evet, ben de Sayın Kemal Sağ'a teşekkür ediyorum. Vurguladığı nokta doğrudur, haklıdır. Adana İlinin yoğun göç alışı, sadece kırsal alandan kentsel alana göç yaklaşımı içerisinde değerlendirilemez. Bu boyutu da var. Yani, Adana'nın kırsal alanlarından göç anlamına da gelmez, mutlaka diğer illerin kırsal alanlarından da göç almıştır; ama, sadece bu çerçeve içerisinde sınırlandırırsak, Adana'daki göçü çok sağlıklı değerlendirmemiş oluruz. Başta güneydoğu ve doğu olmak üzere, Türkiye'nin değişik illerinden göç alma özelliğine de sahiptir. Bunu doğru buluyoruz.

Diğer taraftan, belirttikleri gibi, bir il çok yoğun göç aldığı zaman, bütün sistem, eğer hızlı ulaşılamazsa, ilave ve fazladan yatırımlar yapılamazsa, işlemez hale dönüşüyor. Çok yoğun nüfus artışının olduğu yerlerde, başta altyapı ve işsizlik olmak üzere, sorunlar birikiyor. Bu tür illerde, yatırımların önceden planlanması ve ona göre sorunların oluşturulmaması lazım. Buna dikkat edilmesi gerektiğini kabul ediyorum.

Ben, yatırım programındaki projelerin listelerini vereceğim; ama, ayrıca, ikili görüşmelerde de konuyu beraber değerlendirebiliriz.

Teşekkür ediyorum.

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Bakan.

Sözlü sorulara ayrılan süre dolmuştur.

Birleşime 10 dakika ara veriyorum.

Kapanma Saati : 17.26
İKİNCİ OTURUM

Açılma Saati : 17.40

BAŞKAN : Başkanvekili Sadık YAKUT

KÂTİP ÜYELER : Yaşar TÜZÜN (Bilecik), Enver YILMAZ (Ordu)

BAŞKAN - 81 inci Birleşimin İkinci Oturumunu açıyorum.

Alınan karar gereğince gündemin "Genel Görüşme ve Meclis Araştırması Yapılmasına Dair Öngörüşmeler" kısmında bulunan Ankara Milletvekili Yakup Kepenek ve 66 milletvekilinin, kamu yönetimindeki atamalar konusunda Anayasanın 98 inci, İçtüzüğün 102 ve 103 üncü maddeleri uyarınca bir genel görüşme açılmasına ilişkin önergesinin öngörüşmesine başlıyoruz.

VII. - GENSORU, GENEL GÖRÜŞME, MECLİS SORUŞTURMASI

VE MECLİS ARAŞTIRMASI

A) ÖNGÖRÜŞMELER

1. - Ankara Milletvekili Yakup Kepenek ve 66 milletvekilinin, kamu yönetimindeki atamalar konusunda genel görüşme açılmasına ilişkin önergesi (8/1)

BAŞKAN - Hükümet?.. Burada.

Genel görüşme önergesi, Genel Kurulun 10.4.2003 tarihli 65 inci Birleşiminde okunduğundan tekrar okutmuyorum.

İçtüzüğümüze göre, genel görüşme açılıp açılmaması hususunda, sırasıyla, hükümete, siyasî parti gruplarına ve önergedeki birinci imza sahibine veya onun göstereceği bir diğer imza sahibine söz verilecektir. Konuşma süreleri, hükümet ve gruplar için 20'şer dakika, önerge sahibi için 10 dakikadır.

Şimdi, söz alan sayın üyelerin isimlerini okuyorum:

Hükümet adına, Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Mehmet Ali Şahin.

Gruplar adına; AK Parti Grubu adına İstanbul Milletvekili İdris Naim Şahin, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına Samsun Milletvekili Haluk Koç.

Önerge sahipleri adına Ankara Milletvekili Yakup Kepenek.

Hükümet adına, Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Sayın Mehmet Ali Şahin; buyurun. (AK Parti sıralarından alkışlar)

Konuşma süreniz 20 dakikadır.

DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI MEHMET ALİ ŞAHİN (İstanbul) - Sayın Başkan, değerli arkadaşlarım; hepinize sevgilerimi saygılarımı sunuyorum. Ankara Milletvekili arkadaşımız Sayın Yakup Kepenek ve 66 arkadaşı tarafından verilmiş bir genel görüşme önergesi üzerinde söz aldım; düşüncelerimi siz değerli milletvekili arkadaşlarımla paylaşmak istiyorum.

Bu genel görüşme önergesinin konusu nedir? Bu genel görüşme önergesi, son paragrafında konusunu şu cümlelerle ifade ediyor: "Hükümetin kamu yönetimi kadrolarına yaptığı atamalar konusunda genel görüşme açılmasını istiyoruz." Demek ki, genel görüşme önergesinin konusu, hükümetin kamu yönetiminde kadrolaşma yaptığı iddiasıdır. Ayrıca, önergede şu hususlara yer verilmektedir: "Adalet ve Kalkınma Partisi İktidarı, yapmakta olduğu görevden alma ve atamalarla, kamu çalışanları üzerinde yoğun bir baskı uygulamaktadır." Önerge devam ediyor: "Uygulama, yalnız üst düzey bürokratlarla sınırlı kalmamakta, yönetimin en alt birimlerine kadar uzanmaktadır. Görevden alma ve atamalarda, siyasal eğilimlerin etkisinin büyük olduğu, yerleşik ilke ve kurallara uyulmadığı, eğitim düzeyi, meslekî deneyim ve başarı, hizmet süresi gibi objektif ölçülerin gözardı edildiği görülmektedir." Ayrıca, önergede şu iki cümleye de yer verilmiştir: "Hükümetin yarattığı yıldırma ve korku ortamı, kamu hizmetlerini felç etmekte, kamu çalışanlarını halka hizmet veremez bir duruma getirmektedir. Giderek, kamu yönetimi işlemez duruma gelmektedir."

Sayın Kepenek ve arkadaşları, genel görüşme önergesinin konusunu izah ederken, demin okuduğum cümleleri de kullanmaktadırlar. Bu cümleleri ve bu önergeyi okuduğumda, doğrusu, hayretler içerisinde kaldığımı ifade etmek istiyorum. Eğer, gerçekten, 58 inci ve 59 uncu cumhuriyet hükümetleri, yani AK Parti Hükümetleri, kadrolaşma yapmışsa, kendisinden olmayan kamu görevlilerini bir tarafa atmış, kendi partisine yakın olduğunu düşündüğü kişileri kamu yönetimine getirmiş ve kamu personelini darmadağın etmişse, pamuk ipliği gibi sağa sola atmışsa bunun birinci derecede sorumlusu benim; çünkü, Devlet Personel Başkanlığı bana bağlı. Şimdi düşünüyorum, Devlet Personel Başkanı görevinde duruyor, bizden önceden beri görev yapan bir arkadaşımız, bir hanımefendi, Jale Aygül; değiştirmemişim. Devlet Personel Başkanlığında hiç kimseyle ilgili bir tasarrufta bulunmamışım; Devlet Personel Başkanı, başkan yardımcıları, daire başkanları, şube müdürleri, bizden önceki görevlerini devam ettiriyorlar.

Eğer bir siyasî iktidar ve bu siyasî iktidarın Devlet Personel Başkanlığından sorumlu Bakanının bir kadrolaşma iddiası olsaydı, önce Devlet Personel Başkanını görevden alması gerekirdi. (AK Parti sıralarından alkışlar) Önce, Devlet Personel Başkanlığından başlaması lazımdı tasfiyeye, kadrolaşmaya. Biz, iktidara gelirken, daha doğrusu seçimlerden önce; hiç kimse tedirgin olmasın, bu ülkeye, bu insanlara ve sizlere hizmet etmeye geliyoruz, hiç kimsenin rahatsız olmasına gerek yoktur, yasalar çerçevesi içerisinde dürüstçe çalışan kim olursa olsun, biz herkesle çalışırız, hiç kimseyi mağdur etmeyiz; bunu söyledik ve geldik; işte, altıncı ay içerisindeyiz, bu sözümüze uygun davrandığımız inancındayım. Sadece Devlet Personel Başkanlığı bana bağlı değil, Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğü bana bağlı, Vakıflar Genel Müdürlüğü bana bağlı, Başbakanlık Yüksek Denetleme Kurulu üyeliği bana bağlı. Bana bağlı hangi kurumlarda kadrolaşma yapmışım, kimi nereye getirmişim?! Doğrusu, önerge sahibi arkadaşlarımızın bu önergelerini delillendirmelerini beklerdim; şunu şuraya getirmişsiniz diye.

Söyleyeyim; göreve geldiğimde, Vakıflar Genel Müdürü Sayın Yardımcı, adaylık sebebiyle ayrılmıştı -bir başka siyasî partiden aday olmak için- aday yapılmadığı için geri dönmek istemiş, göreve başlatılmamış. Ben geldim; hükümetimiz, yargı kararlarına saygılı olduğu için, o arkadaşımızı göreve başlattık ve sonra, Sayın Yardımcı bana geldi "siz, istediğiniz kadrolarla çalışmak istersiniz; haklısınız. Ben, Başbakanlık müşavirliğine atanmak istiyorum" dedi, dilekçe verdi. O dilekçesine istinaden, kendisini Başbakanlık müşavirliğine aldık, yerine bir başka arkadaşımızı atadık, sadece genel müdür düzeyinde. Gençlik ve Spor Genel Müdürü Kemal Mutlu Bey, o da "siz istediğiniz kişiyle çalışmak istersiniz, sizin yanınızda çalışabilirim Başbakanlıkta müşavir olarak" dedi. Bu iki arkadaşımız, yerine atadığım arkadaşlarla el ele, kol kola, biri Vakıflar Genel Müdürlüğüne, biri Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğüne görev teslimine gittiler. Böylesine bir örneğe Türkiye Cumhuriyeti tarihinde az rastlanır. Genel müdürleri, kendi isteklerine paralel olarak başka görevlere alıyorsunuz; yerine atadığım arkadaşlarla kucaklaşıyorlar, beraber genel müdürlüklerine gidiyorlar, tören yapıyorlar; görevden alınan, başka göreve atanan genel müdürler, yeni arkadaşlarımızı kendi personeline takdim ediyorlar "bu arkadaşlarımız, bu görevleri bizden daha iyi yapacaklar, biz kendilerine kefiliz" diyorlar. (AK Parti sıralarından alkışlar) Biz, eğer, bir yerden bir arkadaşımızı alıp yerine başka birini atamışsak, onu da, o arkadaşların rızasıyla yaptık. Bunlar çok güzel örneklerdir, keşke hep böyle olabilse.

Şimdi "alt kademede kadrolaşma yaptınız..." Allahaşkına, bir tane misal verin; kimi nereye atamışız; kimi nereye tayin etmişiz?

Şimdi, hemen şunu ifade edeyim: Değerli arkadaşlarım, her siyasî iktidar, kuşkusuz, başarılı olabileceği üst düzey yöneticileriyle çalışmak ister -bakın geçmiş cumhuriyet hükümetlerine- ama, bunu yaparken, kimsenin onurunun zedelenmeden yapılması lazım. Düşününüz; siz, bir futbol kulübünün yöneticilerisiniz, sizden önceki yönetim kulübü küme düşürmüş, siz seçimle görev başına gelmişsiniz; eğer, küme düşen futbol takımının aynı oyuncularıyla devam etmek isterseniz, yine küme düşersiniz. Kuşkusuz ki, koskoca devlet personel kadrosu içerisinde yeniden yükselecek, yeni başarılar elde edecek olan bir kadroyu yeni yönetim kurmalıdır. Daha önce sağaçık oynayan bir arkadaş yine sağaçık oynamaya devam etsin deniliyorsa, o zaman, eski, kötü yönetimin anlayışı devam etsin demektir. Kuşkusuz -mevcut kadro içerisinde- bir teknik direktör, başarılı olmak istiyorsa, sahaya yeni 11'ler çıkaracaktır. Bizim yaklaşımımız sadece bundan ibarettir; başarılı olmak istiyoruz.

Efendim "yeteneksiz, tecrübesiz insanları görev başına getiriyorsunuz" deniliyor. Yahu, niye getirelim; biz başarısız olmak istemiyoruz ki, başarılı olmak istiyoruz; çok daha yetenekli, çok daha başarılı olacak insanları görev başına getirelim ki, başarılı olalım.

Bakın, benim bu anlattığım, kadrolaşma değildir; bu, bir rotasyondur; yani, devlet memuru sıfatını taşıyan milyonlarca devlet memurumuz, personelimiz ve kamu görevi yapan insanlarımız var. Bunların içerisinde daha iyi performans gösterebileceğine inandığınız kişileri, (A) noktasından alıp, (B) noktasına getirebilirsiniz. Bu, bir kadrolaşma değildir; çünkü, o devlet memurlarının hepsi sizin memurlarınızdır, bu devletin memurlarıdır. Eğer, siz, hiç devlet memuru olmamış, dışarıdan, kendi parti mensuplarınızı devlet kadrolarına alırsanız, işte bu partizanlık olur, işte bu kadrolaşma olur. Peki, aldınız mı; alamayız ki... Niye; çünkü, kamuda ilk defa görev alacaklarla ilgili yasa var, yönetmelikler var, bunlar, merkezî sisteme bağlanmış.

Bu imtihanları ÖSYM yapıyor, yerleştirmeyi de ÖSYM yapıyor; hükümetle hiçbir ilgisi yok, Bakanlığımla bir ilgisi yok. Kamu kuruluşlarında bir personele ihtiyacı olan varsa, ÖSYM'den istiyor. Onlar da, sınıflarına, tahsil durumuna ve kişinin almış olduğu puana göre, bu kamu kuruluşlarına gönderiyor. Devlet memurluğuna giriş, şu andaki mevzuata göre bu şekildedir. Başka; bir de istisnaî kadrolar var; yani, devlet memurluğuna girmeden, devlet memuru olma yolu. Bu, yanılmıyorsam, Devlet Memurları Kanununun 93 üncü maddesinde düzenlenmiştir.

Ben, iki tane istisnaî atama yaptım. Bir tanesi Özel Kalem Müdürü, bir tanesi de Basın ve Halkla İlişkiler Müşaviriydi; yani, yasalar böyle bir imkân tanımış. Diğer bakan arkadaşlarımız da bu haklarını kullandılar. Huzurunuzda bir itirafta bulunmak istiyorum. Özel Kalem Müdürlüğüne getirdiğim hanımefendinin de, Basın ve Halkla İlişkiler Müşavirliğine getirdiğim beyefendinin de -her ikisinin de- inanınız, siyasî görüşlerini bilmiyorum; şu anda da bilmiyorum. Benim için önemli olan, birlikte çalışacağım arkadaşların performansıdır, o işi iyi yapıp yapamayacaklarıdır, kalitesidir. O bakımdan, bunu kullanırken dahi, ben, Mehmet Ali Şahin olarak, Başbakan Yardımcısı bir arkadaşınız olarak ifade ediyorum ki, istisnaî kadroya aldığım kişilerin siyasî görüşlerini, inanınız bilmiyorum; ama, kendilerinden memnunum; canla başla çalışıyorlar ve hizmet üretiyorlar. Beni ziyarete gelen milletvekili arkadaşlarımız, her ikisini de yakinen tanıyor.

Değerli arkadaşlarım, bir de, geçmişte devlet memurluğu yapmış, istifa etmiş, üzerinden de altı ay geçmiş en az, yine Devlet Memurları Kanununun 92 nci maddesine göre yeniden görev almak isteyenlerle ilgili bir imkân var, onlar başvurdukları takdirde yeniden devlet memuru olabiliyorlar. Bunun için Devlet Personel Başkanı ve Maliye Bakanının onayı gerekiyor. Bu şekilde -önümdeki listeye bakıyorum- sanıyorum 100 civarında arkadaşımız bizim dönemimizde görev almış; kim bunlar: Şimdi, bizim ne kadar iyiniyetli bir hükümet olduğumuzu belirtmek için ifade etmek istiyorum.

Şimdi, CHP'li benim çok değerli arkadaşlarım, zaman zaman bana geliyorsunuz, diyorsunuz ki: "Şu arkadaşımız açıktan atama talebinde bulunmuş..." Gerçi, bu, normal bir haktır, prosedürdür; zaten, kendi içerisinde bu tamamlanacaktır. Bana geliyorsunuz, ben de "tabiî, size yardımcı olurum" diyorum. İşte, Sayın Sirmen burada; hanginizi reddettim? Gayet tabiî, hem AK Partinin hem de sizin hükümetiniziz biz; hem size hizmet edeceğiz hem AK Partiye hem de halkımıza, yetmiş milyona hizmet edeceğiz. (AK Parti sıralarından alkışlar) Hanginizi geri çevirdik allahaşkına!

Bakın, Cumhuriyet Halk Partisi Karabük Merkez İlçe Başkanı arkadaşımız Halim Kaya, Türkiye Demir Çelik İşletmelerinde, Kardemirde çalışıyormuş, sendikayla ilgili bir problemi olmuş, işten atılmış. Şimdi, CHP'li arkadaşımız Eşref Erdem dedi ki: "Sen Karabüklüsün, bizim merkez ilçe başkanımız görevden alınmış, bir yardımcı ol da, çoluk çocuğu var." Tabiî, Demir Çelik bize bağlı bir şey değil ki, özelleşmiş, sendika yönetiyor, ağırlık sendikada. Sonra, Sayın Ateş beni aradı, dedi ki: "Yardımcı olur musunuz." "Yahu, siz Cumhuriyet Halk Partilisiniz, seçimlerde bizim karşımızda çalışmış merkez ilçe başkanıdır" demedik, o da bizim bir arkadaşımızdır, o da bu ülkenin bir insanıdır diye yardımcı olduk, özel sektörde kendisine iş bulduk; Sayın Ateş beni aradı telefonla, teşekkür etti. Biz, partizanlık falan yapmıyoruz; sadece, insanımıza hizmet etmek için gayret ediyoruz ve Türkiye'nin, herkesin hükümeti olmanın bilinciyle davranıyoruz. (AK Parti sıralarından alkışlar)

HASAN AYDIN (İstanbul)- Bunu buradan söyleme Sayın  Bakan!..

DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI MEHMET ALİ ŞAHİN (Devamla)- Efendim, eğer, böyle...

MUHARREM İNCE (Yalova)- Aç kalsam bile sizden bir daha bir şey istemem!..

DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI MEHMET ALİ ŞAHİN (Devamla)- Bakın, delilsiz, böyle birtakım önergelerle Meclisin önüne gelirseniz, bu cevapları alırsınız, kusura bakmayın.

MUHARREM İNCE (Yalova)- Aç kalacağımı bilsem, sizden bir daha bir şey istemem!..

DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI MEHMET ALİ ŞAHİN (Devamla)- Şu ifadelere bakın allahaşkına: "Hükümetin yarattığı yıldırma ve korku ortamı, kamu hizmetlerini felç etmiştir." Yapmayın allahaşkına!.. Yapmayın!.. Yapmayın!.. Ben bu işin içerisindeyim; herkes bize eşit yakınlıkta, eşit uzaklıktadır. İnsanlar suç işlemedikten sonra, kamu göreviyle bağdaşmayan bir davranış içinde bulunmadıktan sonra, biz herkesle çalıştık, çalışıyoruz.

Şimdi, gerekçe var; Sayın Kepenek gerekçeler sıralamış; diyor ki "58 ve 59 uncu hükümetlerin uyguladığı görevden alma işlemleri, çoğu kez, ilgilinin görev süresinin kalan kısmı göz önüne alınmadan ve keyfî bir tutumla yapılmaktadır."

"Görev süresinin kalan kısmı göz önüne alınmadan.." Kimmiş bu, bilmek istiyorum; yani, atama yönetmeliklerine, yasalara aykırı bir şekilde böyle atama yapılmışsa, bunları bilmek istiyorum doğrusu. Eğer, gerçekten, gözümüzden kaçmış, böyle yasalara aykırı birtakım işlemler yapılmışsa, bunları da bilmek istiyorum, bunların da üzerine gideriz biz.

"Görevden alınanların yerine yapılan atamalarda, eğitim düzeyi, meslekî başarı ve deneyim gibi ölçütlere uyulmamakta, tam anlamıyla keyfî bir tutum sergilenmektedir."

Şimdi, nasıl cevap vereceğim ben buna?! Bir tane delil koyun buraya; şu kişi, eğitim düzeyi düşük, meslekî başarı ve deneyim gibi ölçütlere uymamaktadır... Kimmiş bunlar, bilmek istiyorum; kim bunlar efendim?..

TUNCAY ERCENK (Antalya)- Ferrokrom Müdürlüğünde ziraat mühendisi...

DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI MEHMET ALİ ŞAHİN (Devamla)- Kim bunlar; bunları bilmek istiyorum.

FERİDUN FİKRET BALOĞLU (Antalya)- Burada da var!..

DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI MEHMET ALİ ŞAHİN (Devamla)- "Pek çok atama kararnamesi Sayın Cumhurbaşkanı tarafından geri çevrilmiştir."

Şimdi, değerli arkadaşlarım, şu elimdeki liste "müşterek kararlarla ilgili raporlar" diyor. Bakın, altı ay içerisinde, bizden önceki hükümetlerin yaptığı atamalar -bu, üçlü kararname, yani, Çankaya'nın onayıyla yürürlüğe giren kararnamelerle ilgili bir istatistikî bilgidir- 54 üncü hükümet döneminde 425, 55 inci hükümet döneminde 1 112, 56 ncı hükümet döneminde -Sayın Ecevit'in kurduğu azınlık hükümeti- 110, 57 nci hükümet döneminde 643, 58 ve 59 uncu hükümet döneminde -141'i iade edilmiş- 544.

Bunları mukayese ettiğiniz takdirde -Cumhuriyet Halk Partisinin, Doğru Yol Partisiyle, işte, 1994,1995 yıllarında kurmuş olduğu hükümetlerle ilgili bilgi istedim, telefonla bildirdiler- siz, o hükümet döneminde, bizim, altı ayda yaptığımızdan daha fazla atama yapmışsınız.

Biraz önce söylediğim sebeple, bunları, biraz doğal ve normal karşılamak lazım. Hükümetler başarılı olmak isterler. Başarılı olmak isteyince, kuşkusuz ki, üst düzey yöneticilerin, bu başarıya inanmış kişiler olması, herhalde, fazla yadırganmamalıdır; çünkü, her hükümette, bakın, aşağı yukarı aynı verileri elde ediyorsunuz.

"Sayın Cumhurbaşkanı tarafından geri çevrilmiştir..." Evet, doğru. Sayın Cumhurbaşkanı, bizim dönemimizde, kendisine gönderilen kararnamelerden 141'i için -bu, bendeki verilere göre yüzde 25,9 ediyor; daha önce yüzde 3; yüzde 1,3; yüzde 6,4 gibi- takdir hakkını bu şekilde kullanmıştır. Diyeceğimiz bir şey yok; ancak, bu geri gönderilenlerin önemli bir bölümü "uygun bulunmadı" şeklinde ifade edilmiştir. O da, Sayın Cumhurbaşkanının takdir yetkisi içerisindedir; ama, yapılan atamalar, tamamen, yasalarımıza, bu konudaki atama yönetmeliklerine uygundur ve kaldı ki, aksi şekilde de davranamazsınız; Türkiye, bir hukuk devletidir, bir de yargı vardır. Yargı... Yanlış atama yaptığınızda, gider idare mahkemesine, Danıştaya; alır getirir kararı; iki ay önce görevden aldığınız bir kişiyi iki ay sonra göreve iade etmek zorunda kalırsınız.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Bakan, konuşmanızı toparlar mısınız...

DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI MEHMET ALİ ŞAHİN (Devamla) - Tamamlıyorum Sayın Başkan.

O nedenle, bir siyasî iktidar bu durumlara düşmek istemez. Biz, hukuk sınırları içerisinde eğer bir işlemde bulunmuşsak, hukuk sınırları içerisinde kalmasına da özen gösteririz ve dikkat ederiz. Hükümetimiz bu konuda fevkalade dikkatlidir.

Bakın, eğer, biz, partizanca atamalar yapma ihtiyacını hissetseydik, 2003 yılında 35 000 kadrodan fazla kadro almayacağız diye Bütçe Kanununa madde koymazdık, bunu 135 000 yapardık. Bakın, işte elimde; 35 000 kadro alacağız. Bakanlıklarımızın o kadar çok ihtiyacı var ki; ama, imkânlarımız, ekonomik imkânlar, daha fazla kadro almayı zorlaştırıyor; çünkü, biz, ekonomiyi derlemek toparlamak, sıkıntı içerisindeki ekonomiyi düzlüğe çıkarmak istiyoruz; o bakımdan, tasarruflu davranmak durumundayız.

Bakın, bu 35 000 kadroyu da taksim etmişiz. Bunun yüzde 70'ini öğretmenlerimize ayırmışız; sağlık personeli, emniyet, üniversitelerimiz var. Bunları da  taksim ettik. Şimdi, diğer bakanlıklarımız, aman kadro, kadro diyorlar; ama, kadro veremiyoruz. Bunu 135 000'e de çıkarabilirdik, değil mi; Bütçe kanununa koyamaz mıydık?! Eğer kadrolaşma iddiamız olsaydı, böyle bir arzumuz olsaydı, bunu böyle yapardık.

SEDAT PEKEL (Balıkesir) - IMF kabul etmedi, IMF!

DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI MEHMET ALİ ŞAHİN (Devamla) - Biz, sadece ülkemize hizmet etmek istiyoruz ve yetenekli, liyakat sahibi, ehliyet sahibi, emniyet sahibi herkesle çalışıyoruz, çalışacağız. Yasalara aykırı davrandığını bildiğimiz, üretme konusunda bizimle eşdeğer hizmet üretemeyen kişilerle, kuşkusuz ki, herhalde, bizim çalışmamızı istemezsiniz. O nedenle, başarılı olmak zorunda olan iktidarımız, üst düzeyde birtakım atamalar yapmıştır ve bunlar da tamamen yasalara uygundur. Bu, daha önceki iktidarların yaptığı atamaların da altındadır. Şu anda tek başına bir iktidarız, Meclis çoğunluğumuz vardır, daha fazlasını yapabilirdik.

Sözlerimi şöyle tamamlıyorum: Biz, sadece AK Partinin değil, sadece bize oy vermiş olanların değil, bize oy versin vermesin, bu Parlamentoda bulunan herkesin iktidarı olmanın şuuruyla hareket ediyoruz ve bundan sonrada o şekilde hareket edeceğiz; ama, yanlışımız olursa, gözümüzden kaçan birtakım hatalarımız olursa, kuşkusuz ki, önce, muhalefet partimizden bizi uyarmalarını dileriz; ama, bu genel görüşme önergesinde hiçbir delil yok. O bakımdan, delil ortaya konmayınca, ben, mevcut şartlar içerisinde, bildiklerimi, sizlerle paylaşma ihtiyacını hissettim.

Hepinize saygılar sunuyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Bakan.

Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına, Samsun Milletvekili Sayın Haluk Koç; buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)

CHP GRUBU ADINA HALUK KOÇ (Samsun) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan genel görüşme önergesi üzerinde, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına görüşlerimizi ifade etmek için huzurlarınızdayım; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Değerli arkadaşlarım, Sayın Bakanımızı dinledik. Hemen, önce, şu küçük hatırlatmayı yapmama müsaade edin: Sayın Bakanımız, herhalde bir yanlış algılama içerisinde. Sayın Bakan, Sayın Başbakan Yardımcısının sorumlu olduğu Devlet Bakanlığındaki kadrolaşmayla ilgili değil bu genel görüşme istemimiz, Türkiye Cumhuriyeti Hükümetinin yaptığı kadrolaşma girişimiyle ilgili bir genel görüşme isteği; bunu, çok net ve açık belirtmek zorundayım. (CHP Sıralarından alkışlar)

DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI MEHMET ALİ ŞAHİN (İstanbul) - Başbakan Yardımcılığı başka bir hükümete mi bağlı?!

HALUK KOÇ (Devamla) - Şimdi, değerli arkadaşlarım, bakın, kısaca, ben, size, bürokrasinin tanımından bahsetmek istiyorum.

Devleti oluşturan ana kurumun bürokrasi olduğunu biliyoruz. Bürokrasinin çalışma kurallarını, yasa, tüzük, yönetmelik, genelge gibi hukuk normları, belirler. Bu normların altında siyaset kurumunun imzası vardır. Bu hukuk normları sadece bürokrasiyi değil, aynı zamanda, yurttaş ile bürokrasi arasındaki ilişkiyi de belirler. Dolayısıyla, siyaset kurumu, ilişkilerde anabelirleyici kurum olarak karşımıza çıkar. Durum böyle olunca, kural koyucu iktidarın bürokrasiden şikâyet etmeye pek hakkı yoktur; çünkü, iktidarın temel işlevi sorunları çözmektir.

Değerli arkadaşlarım, çağdaş demokrasilerde konulan hukuk normlarının, uygulanabilir, toplumca benimsenen ve objektif olması gerektiği çok açıktır. Bu ve benzeri kurallar, yaşamın her alanında olduğu gibi, bürokrasiye yapılacak atamalar için de geçerli olmak zorundadır; çünkü, siyaset kurumunun koyduğu hukuk normlarını uygulayacak olan bürokrasinin temel görevi yansız davranmaktır. Ancak, özellikle son yıllarda siyaset kurumunun yozlaşmasına paralel olarak "ben ekibimle çalışırım" anlayışı bürokraside ve siyasette egemen olmuş ve bürokrasi, büyük ölçüde yansızlığını yitirerek, ne yazık ki, siyasallaşmıştır. O kadar ki, Sayın Başbakan, yapılan atamaları doğal bir hak olarak görmüş, belli bir siyasal düşünceyi bürokraside egemen kılmak için bakanlarıyla birlikte yoğun çaba göstermekten de çekinmemiştir.

Sayın Başbakana göre bürokrasiye yapılacak atamalarda liyakat, kariyer, bilgi birikimi, deneyim değil, vücut dilini anlayacak, Anadolu tabiriyle leb demeden leblebiyi anlayacak kişiler gerekmektedir. Şimdi, bu anlayıştan yola çıkıldığında, yapılan atamalar atama olmaktan çıkıp, bürokraside siyasal kadrolaşma oluşturuyor.

Şimdi, değerli arkadaşlarım, bakın, Anayasanın 128 inci maddesi ve Devlet Memurları Kanununun 7 nci maddesi çok net ve açıktır; kamuda görev yapacakların hangi özelliklere sahip olması gerektiği ve yükseltilmelerinde ya da atamalarında ne gibi özellikleri taşımaları gerektiği çok açık ve nettir.

Şimdi, bu maddeleri özellikle söyledim, lütfen, açın bakın. Bu maddelerin içerisinde "vücut dilini iyi kullanmak" ya da "leb demeden leblebiyi anlamak" diye bir madde yok; buna çağrışım yaptıracak bir açıklama da yok bu maddeler içerisinde.

Şimdi, değerli arkadaşlarım, Sayın Başbakanın bu söylemlerinin hukuksal somut bir yansımasını bana gösterebilir misiniz; yok böyle bir şey. 2003 yılında bir hukuk devletinde yaşıyoruz, hukuk normları egemen; başka afakî tanımlamalarla kadrolaşmanın altyapısını lütfen hazırlamayın.

Değerli arkadaşlarım, iktidarınız, kadrolaşma konusunda kamuoyundan yoğun tepkiler almaya başlayınca, politikasını değiştirmiş, kendisine göre daha akıllı bir yol izleme yöntemlerini araştırmaya başlamıştır. Bunun değişik örneklerini gördük. Yani, kitlesel bir boşaltma hedefleme durumundasınız, kamuda kitlesel bir boşaltma.

Bakın, üç örnek söyleyeceğim: Birincisi -bakanlıkların birleştirilmesindeki ana amaç budur; hiç gözden kaçırmayın, çok net ve açıktır- iki bakanlık birleştirildiğinde, ortaya çıkan yeni üst kadrolar, ihdas edilen yeni üst kadrolar. Güya tasarruf ediliyor; ama, ortaya çıkan yeni kadrolar ve bu yöndeki siyasî tercihlerle atamalar.

İkincisi, 61 yaş olarak bilinen, Cumhuriyet Halk Partisinin tüm uyarılarına rağmen, Sayın Cumhurbaşkanının tekrar görüşülmesi için, çok geniş ve yeterli bir gerekçeyle Türkiye Büyük Millet Meclisine göndermesine rağmen, güya, yasalaştırdığınız; ama, Anayasa Mahkemesi tarafından yürürlüğü durdurulan kanun. Ne yapmak istediniz burada; kitlesel bir boşaltma yapmak istediniz. 61 ile 65 yaş arasında, devletin en önemli noktalarında görev yapma durumunda olan deneyimli kadroları, yürütmenin gücüyle değil -bakın, açık söylüyorum, yürütmenin gücüyle değil- yasamanın gücüyle boşaltmaya çalıştınız; ama, o yasama döndü, size, bir üst yargı organından bir tokat olarak geldi.

Değerli arkadaşlarım, şimdi, önce tehdit ve şantaj. Üst kadrolara yapılan, değişik kadrolara yapılan bu tehdit ve şantaj Anadolu'daki küçük devlet hastanelerindeki başhemşirelere kadar indi, başhekimlere kadar indi. Önce tehdit ve şantaj... Kendi isteğiyle görevini boşaltması ya da istifa etmesi ya da emekli olması -yaşı dolduysa- için bir telkinde bulunma, eğer bunu kabul etmiyorsa, atama veya görevden alma silahını devreye sokma.

Değerli arkadaşlarım, bir başka örnek; bakın... Bunları açık açık konuşacağız. Sayın Bakan o kadar yüzeysel ele aldı ki, olaya, kendi sorumluluğundaki Devlet Bakanlığının atama penceresinden baktı. Oysa, o olay, o pencereden bakılmayacak kadar ciddî ve önemli bir sorundur Türkiye'de. Bakın, üniversitelerle ilgili projeleriniz var. Bunları, Sayın Millî Eğitim Bakanı, zaman zaman kamuoyunda tartışma boyutuna çıkarıyor. Üniversitelerle ilgili projeniz de temelde bu çerçevede. Büyük üniversiteleri bölme çabasındasınız; yeni, küçük üniversiteler ihdas edeceksiniz ve atama yoluyla getireceğiniz yanlı bir rektörle, o yeni üniversitelerin kadrolarını dolduracaksınız. Bakın, yine kitlesel girişim. (AK Parti sıralarından gürültüler)

Hiç yadırgamayın, bunları söyleyeceğiz. Sayın Bakanın söylediği yerden çok uzaktayız, dikkat edin.

HALİL AYDOĞAN (Afyon) - Vehim üzerine konuşuyorsunuz.

HALUK KOÇ (Devamla) - Vehim üzerine değil Sayın Vekilim, vehim üzerine değil... Siz, 2547'nin sayın rektörlere verdiği yetkiyi bilseniz, hiç "vehim" lafını kullanmazsınız.

Değerli arkadaşlarım, bakın, yasadan bahsedildi, yönetmelikten bahsedildi, yasalara saygıdan bahsedildi. Şimdi ben size soruyorum: Hangi saygı, nasıl saygı?.. 61 yaşla ilgili Anayasa Mahkemesi kararı açıklandıktan sonra, bu uygulamaya maruz kalan birçok çalışan, yürütme durdurulana kadar emekli edilen birçok çalışan, şu anda idarî yargıya gitmek zorunda. Bir hükümet, yasalara saygılı olduğunu ifade eden bir hükümet "evet, Anayasa Mahkemesi bunu bozmuştur; o zaman, bu şekilde emekli edilenler yargıya başvurmaksızın görevlerine dönebilirler" ifadesini sergileyememektedir. Bu mu yasalara saygı Sayın Bakan?! (CHP sıralarından alkışlar) Türkiye'deki yargının yükünü bir düşünün, bu insanların idarî yargı önünde bekleyişlerini bir düşünün; şu anda emekliler mi, yoksa, bu yürütmeyi durdurma kararından sonra tekrar çalışma hakkını kazandılar mı? Maaş alamıyorlar. Tam bir ciddiyetsizlik, tam bir keşmekeş! Tek kelimeyle, bu insanlar boşlukta.

Değerli arkadaşlarım, SSK başhekimlerine gelince; bakın, 144 hastaneden 52'sinin başhekimi görevden alındı. Bazı atamalarda, geçmişte, Sayın Başbakanı ilgilendiren çeşitli konularda yardım ve katkılarını esirgemeyenler, bugün, âdeta taltif edilerek önemli görevler almaktalar.

Acı bir noktaya daha dikkatinizi çekmek istiyorum ve bu düşüncelerimi sizinle paylaşmak istiyorum. Bunlar, bugün, ülkede, valilik, sağlık müdürlüğü, Sağlık Bakanlığında genel müdürlük gibi noktalara taşındılar. Ne için; taltif için mi?.. Anayasanın 128 inci maddesinde ya da Devlet Memurları Kanununun 7 nci maddesinde, taltif etmek için "bir atamaya muhatap olmak" maddesi yatıyor mu değerli arkadaşlarım?! Hep söylüyorum; önce özeleştiri yapın.

AHMET YENİ (Samsun) - Bu insanlar uzaydan mı geldi Haluk Bey?!

HALUK KOÇ (Devamla) - Şimdi, bunlar, çok liyakat sahibi, çok görev sorumluluğu olan, kıdemleri, sicilleri uygun, yasa ve yönetmeliklerdeki koşulları taşıyan kişiler de, aynı görevlerden alınanlar bu özellikleri taşımıyorlar mı acaba? Bu soruların cevapları yok değerli arkadaşlarım. Kamu vicdanı rahatsızdır.

Şimdi, sayın vekilim beni uyardılar "bu arkadaşlar uzaydan mı geldi" tarzında açıklamalar.. Bu, konulara ne denli aldırmaz, ne denli yüzeysel, ne denli fütursuz yaklaşıldığının açık bir ifadesidir.

Değerli arkadaşlarım, Sayın Bakan "bana gösterin" dedi. Ben -kendisi de merak ediyorsa- çok geniş bir dosya sunabilirim. Bakın, burada, eş, dost ve yakın akraba atamaları var. Burada, İstanbul Büyükşehir Belediyesinde görev yapanların şu anda atandıkları üst bürokrasi noktaları var.

HALİL AYDOĞAN (Afyon) - Normal, normal.

Siz de, Mehmet Moğultay'ın Adalet Bakanlığı yaptığı dönemi hatırlayınız.

HALUK KOÇ (Devamla) - Değerli arkadaşlarım, şimdi, bir ilave sorun; bakın, çok tehlikeli bir ayırımcılık noktasındasınız. Bizden-bizden olmayan anlayışının devlet yönetimine egemen olmaya başladığı görülüyor. Bu ayırımcılık, devlet katında yapılmaya başlanırsa, bu, çok tehlikeli sonuçlar doğurur; bizden ve bizden olmayanlar... "Onlar bizden değildi, onun için attık", "bunlar bizden, onun için getirdik" Peki, kim bu, bizden dedikleriniz? Bunlar Türkiye'nin en ehliyetli insanları!.. Şart değil; ama, nasıl olsa, bizdenler!..

HALİL AYDOĞAN (Afyon) - Haluk bey, Moğultay döneminin cevabını verir misiniz?!..

HALUK KOÇ (Devamla) - Ehliyet mi arıyorsunuz; hayır, biz ehliyet aramıyoruz. Ya ne arıyorsunuz değerli arkadaşlarım?.. (AKP sıralarından gürültüler)

Bakın, Grubunuz adına konuşma yapılacak, kişisel olarak da konuşabilirsiniz, o ifadelerinizi buraya saklarsanız, Parlamentonun çalışma düzeneğine çok daha uygun bir davranış olur ve kendinizi de çok daha iyi ifade etmiş olursunuz. Herkes anlar. Sizin için de Sayın Vekilim; bakın, Afyon Milletvekili olarak gelir, burada açıklarsınız ve bir kere söz alma hakkınızı kullanmış olursunuz ve biz de, ilk defa, sesinizi duyarız. (CHP sıralarından alkışlar)

HALİL AYDOĞAN (Afyon) - Siz de bizim gibi yapıyorsunuz.

HALUK KOÇ (Devamla) - Değerli arkadaşlarım, niye sadakat arıyorsunuz, sadakat arayışınız ne için? Ne için?.. Bakın, bunun üzerinde durmanız gerekiyor. Şimdi, bu sadakat, gerçekten, devletimizin, halkımızın, milletimizin ortak yararları için mi? Türkiye'nin aydınlık geleceğine mi sadakat arıyorsunuz?! Sadakat arıyorsanız, nedir allahaşkına o sadakat?! Nedir?!

HALİL AYDOĞAN (Afyon)- Arıyorsanız!

HALUK KOÇ (Devamla)- Evet, arıyorsanız. "Ben sadakat arıyorum" diyorsunuz "bizden olacak" diyorsunuz. Peki, siz kimsiniz? Siz, kendinizi bir tanımlar mısınız? Net ve açık tanımlayın. "Biz değiştik, biz geliştik" kavramları inandırıcı olmuyor arkadaşlarım. İnandırıcı olmuyor... Bakın, yaptıklarınızla, söylemlerinizle, eylemleriniz birbiriyle tezat teşkil ediyor.

HALİL AYDOĞAN (Afyon)- Siirt ile Çorum!..

HALUK KOÇ (Devamla)- Siirt'le, Çorum'la, yaptıklarınızın, söylediklerinizin ne ilgisi var Sayın Vekilim?!

HALİL AYDOĞAN (Afyon)- İnandırıcı oluyor.

HALUK KOÇ (Devamla)- Evet, görürsünüz yakında nasıl inandırıcı olacağını!

Şimdi, sayın milletvekilleri, zaten, Türkiye'ye, tek başına çoğunluğunuza rağmen veremediğiniz siyasî güven işte burada eksiye dönüşüyor. Bakın, bu eleştirileri iyi değerlendirin. Söylemlerle, eylemlerinizin farklılığı toplumdaki bu siyasî güven eksikliği.

Şimdi, aldığınız her karar, yaptığınız her atama, düzenlediğiniz önemli genelgeler "değiştik" söylemlerinize rağmen, geldiğiniz siyasî çizgiyi çağrıştırıyor. Bakınız, isterseniz, bir atama örneği daha vereyim size: Yozgat Kadışehri Kaymakamı hakkındaki müfettiş raporları. Ulusal onuru, gururu, ulusal kimliği bir kenara atan açıklamalar var raporda. Merak edenlere verebilirim. Hepsinin belgeleri hazır ve burada. Sayın Bakan belge istemişlerdi, kendisi de merak ediyorsa sunabilirim.

Değerli arkadaşlarım, ortada, sizlerin, kadro olarak yaşanmış geçmişleriniz var. Hepimiz bu geçmişinizi biliyoruz.

MEHMET ÇERÇİ (Manisa)- Ne varmış geçmişimizde? Geçmişimizde ne var?

HALUK KOÇ (Devamla)- Ama, iyi niyetle, herkesin kendisini yeniden tanımlama hakkına saygı gösteriyoruz. Bakıyoruz; ama, sizler, bu atamalardaki inatçı tutumunuzla, kendinizi, hayır, biz değişmedik, değişmiş gibi göstermeye çalışıyoruz şeklinde tekzip etmeye çalışıyorsunuz.

Şimdi, Sayın Bakan hayretler içinde kaldığını söyledi. Demin söyledim: "Devlet Personel Başkanlığı tüm kademeleriyle görevde duruyor, kimseyi görevden almadık" dedi Sayın Bakan. Sayın Bakanım, sayfalar dolusu atama listesi var. Bu genel görüşme, Sayın Başbakan Yardımcısı Mehmet Ali Şahin'in görevi kapsamındaki bakanlık için verilmedi. Konu, genel bürokrasidir. "Yargı kararlarına saygılıyız" dediniz.

Bir kere daha yineliyorum; Anayasa Mahkemesinin kararını uygulamakta, tekrar, insanlara yokuş çıkarıyorsunuz, idarî yargı yoluna gönderiyorsunuz.

Bir ilginç nokta daha: Sayın Bakan, futbola gönderme yapıyor. Şimdi, yine aynı kanun maddelerini bir kere daha hatırlatıyorum, Anayasa Madde 128, Devlet Memurları Kanunu Madde 7. Bu maddeler, bu kanunlar, ligden düşen bir futbol takımının oyuncularının nasıl değiştirileceğini tanımlamıyor.

Sayın Bakan, küme düşen, bu devletin onurlu bürokrat ve teknokratları değil; küme düşen, bu ülkeyi çıkmaza sokan kötü yönetim ve siyasettir; onun değiştirilmesi gerekir. Siz, aynı yanlışı sergilemeye devam ediyorsunuz. (CHP sıralarından alkışlar)

RESUL TOSUN (Tokat) - Hükümetler düşüyor, hükümetler...

 HALUK KOÇ (Devamla) - Değerli arkadaşlarım, nasıl olsa, ben, Sayın Başkana rica etmiştim; konuşmamın bir 5 dakikasını Sayın Yakup Kepenek'e aktaracaktı. Onun anlayışı için de çok teşekkür ediyorum.

Şimdi, bakın, bu konunun üzerinde ciddiyetle durmanız gerekiyor. Hiç başlarımızı kuma gömmeyelim; ciddî olalım. Eğer, burada bir eleştiri varsa, sıkıntıya sokacak, siyasî güveni sarsacak birtakım uygulamalar oluyor ise, bu konuda, lütfen, bağırarak, çağırarak değil, makulü arayarak, doğruyu tespit ederek sizler de kendi kendinizi bir değerlendirin.

Değerli arkadaşlarım, isterseniz, fotokopi çektirip hepinize verebilirim. Bunların yanlış olan kısımlarını ifade edebilirsiniz. Elimizde çok geniş bir liste var. Bakın, bu atamalar, Anadolu'nun çok küçük noktalarına indi. Sayın milletvekillerim, kendi illerinde, ilçelerinde, bütün kamu dairelerini inanılmaz bir baskı altında tutuyorlar.

İNCİ ÖZDEMİR (İstanbul) - Öyle bir şey yapılmıyor.

 HALUK KOÇ (Devamla) - Ben kendi ilimden biliyorum.

Sayın Bakan bir şey daha ifade etti; sözlerimi bitirmeden önce onu da söylemek istiyorum. Bir CHP yöneticisi için özel yardımda bulunduğunu ifade etti. Zaten, siyaseten kıyıma uğramış bir arkadaşımıza yardım etmiştir.

Sayın Bakan, bakın, ben hiçbir ayırım yapmadan, sadece Samsun'dan değil, sizlerin içinizdeki birçok arkadaşımın da, belki uzmanlık dalım olduğu için bana rica ettiği, kendi bölgelerinizden gelen her hasta için, hiç yüksünmeden, hiç gücenmeden elimden gelen her şeyi, her türlü yardımı Ankara gerçeğinde yapmaya çalışıyorum. Bunu da sevinerek yapıyorum, onurlanarak yapıyorum ve birkaç kişiye daha fazla yardımcı olmanın mutluluğunu yaşayarak yapıyorum, buralarda deklare etmek için değil, buralarda peşkeş çekmek için değil!

Saygı sunuyorum hepinize, efendim. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Koç.

AK Parti Grubu adına, İstanbul Milletvekili İdris Naim Şahin.

Buyurun Sayın Şahin. (AK Parti sıralarından alkışlar)

Konuşma süreniz 20 dakikadır.

AK PARTİ GRUBU ADINA İDRİS NAİM ŞAHİN (İstanbul) - Sayın Başkan, Yüce Milletin saygıdeğer vekilleri; bugün, Cumhuriyet Halk Partisinin Değerli Milletvekili Sayın Yakup Kepenek ve onunla birlikte önerge veren arkadaşlarımızın önergeleri, kamu yönetimindeki atamalar konusunu içeren genel görüşme talebiyle ilgili olarak partimizin Meclis Grubunun görüşlerini aktarmak üzere huzurlarınızdayım, söz almış bulunmaktayım.

Değerli arkadaşlar, genel görüşmenin konusu, kamu yönetimi ve kamu yönetimindeki atamalar. Şüphesiz, kastedilen atamalar, yakın tarihte 58 inci ve 59 uncu hükümetlerin yaptıkları, yapmak durumunda oldukları atamalara ilişkin. Her iki hükümet de partimizin içinden çıkmış, partimizin siyasetini, devlet yönetimine ve milletin hizmetine sunmak üzere çaba gösteren hükümetler.

Değerli arkadaşlar, hükümetlerin kuruluşu parlamentolara, parlamentonun teşekkülü, şüphesiz, Anayasaya göre şekillenir. Parlamentodan çıkan hükümet, Anayasaya yine bağlı kalmak durumundadır. Millet adına devleti idare etme durumunda olan hükümetler, devletin tüm organları gibi, gücünü sadece Anayasadan alır.

Anayasanın 6 ncı maddesinde ifade edildiği üzere "Türk Milleti, egemenliğini, Anayasanın koyduğu esaslara göre, yetkili organlar eliyle kullanır." Bu organlardan bir tanesi, içerisinde bulunduğumuz, onurla mensubu olduğumuz bu Yüce Parlamentodur. Bir diğeri de yürütme organıdır; yürütme organının Cumhurbaşkanından sonra en önemli unsuru olan Bakanlar Kuruludur, hükümettir.

Hükümet, yönetiminden, yürütmesinden aynı zamanda siyasî sorumluluğu da üzerinde taşıyan bir kurumdur. Hükümetin devleti yönetmesi, kuşkusuz, Cumhuriyet Halk Partili arkadaşlarımızın da çok iyi bildiği ve bileceği gibi, sadece sayın bakanlar eliyle değil, devlette görev almış veya alacak olan kamu görevlileri eliyle bir bütün halinde gerçekleşir, gerçekleşmesi söz konusudur.

Yine, Anayasanın 128 inci ve 129 uncu maddelerinde kamu hizmeti görevlileriyle ilgili hükümler yer almaktadır. Bu hükümlere göre, devletin, genel idare esaslarına göre yürütmekle yükümlü olduğu kamu hizmetlerinin gerektirdiği aslî ve sürekli görevler memurlar ve diğer kamu görevlileri eliyle görülür. Memurların ve diğer kamu görevlilerinin nitelikleri, atanmaları, görev ve yetkileri, hakları ve yükümlülükleri, özlük işleri kanunla düzenlenir. Memurlar ve diğer kamu görevlileri, Anayasa ve kanunlara sadık kalarak faaliyette bulunmakla yükümlüdürler.

Değerli arkadaşlar, kamu görevlilerinin ve bunların önemli bir kesimini teşkil eden devlet memurlarının hangi nitelikleri haiz olduğu, haiz olması gerektiği, başta Anayasamız olmak üzere, yine, Anayasanın işareti doğrultusunda çıkarılmış bulunan temel yasa Devlet Memurları Yasasında açık seçik belirtilmiştir.

Devlet Memurları Kanunumuzun, biraz önce söz alan Sayın Koç'un işaret ettiği 7 nci maddesi başka bir hususu düzenliyor; ama, çok da uzak bir husus değil. 6 ncı maddesinden itibaren tüm ilgili maddeleri, devlet memurunun taşıdığı, taşıması gerektiği vasıfları, nitelikleri, yükümlülüklerini, yasaklarını tek tek saymaktadır. Bunlar arasında "sadakat" -biraz önce söz konusu olan sadakat- Devlet Memurları Kanununun 6 ncı maddesindeki madde başlığıdır.

Şimdi, kanunun 6 ncı maddesinde ve temel kanunun 6 ncı maddesinde zikredilen, düzenlenen "sadakat" kavramını ve yükümlülüğünü burada bu kürsüde, kanun yapan merciin bu kürsüsünde başka zeminlere çekmeye çalışma gayretini, ben, konuşmacı arkadaşımın takdirine ve insafına bırakıyorum. Bu, kanunda var olan bir kurumu, kanunda var olan bir kavramı ve kanunda var olan bir düzenlemeyi tanımamak anlamına gelir demek de istemiyorum; çünkü, kastının da o olduğunu zannetmiyorum.

Devam ediyor: Devlet Memurları Kanununda memurların taşımak durumunda oldukları, yerine getirmek durumunda oldukları yükümlülükler, nitelikler; tarafsızlık ve devlete bağlılık, davranış ve işbirliği yükümlülüğü... Bu, tarafsızlık, devlete bağlılık, sadakat, davranış ve işbirliği yükümlülüklerini hep beraber okuyup yan yana getirdiğimizde, bundan şu çıkar: Devleti yöneten, millet tarafından, yönetmekle memur edilen hükümetler, beraber çalıştıkları devlet memurları, topyekûn kamu görevlileriyle, bir bütünlük ve beraberlik anlayışı içerisinde çalışmak zorunda ve ihtiyacındadırlar. Aksi takdirde, milletten doğan Parlamento, Parlamentodan şekillenen hükümet ve hükümetin her gün, devleti idare etme yükümlülüğü omuzlarında ve boynunda; ama, beraber çalışacağı memurlar konusunda herhangi bir tercih, herhangi bir takdir hakkının olmadığını düşünmek, bir suyun akışını durdurmak, bir bütünlüğü aksinden savunmaktır. Zira, netice itibariyle, Parlamento olarak, biz, milletten geldik. Hükümet, Parlamentodan çıktı ve millete hizmet etmek durumunda; ama, milletten gelen, millete dayanan, millî iradenin tecellisi olan hükümetin millete vereceği hizmet noktasında, varsa birtakım engeller, varsa birtakım yetersizlikler, bunların telafi edilmemesini savunmak, bunların düzeltilmemesini savunmak, doğrusu, mantıkî ve siyasî değildir, hukukî de değildir. (AK Parti sıralarından alkışlar)

Burada, üzerinde durulacak olan husus şu olmalıdır: Anayasa, burada; devlet memurlarının anayasası mesabesindeki Devlet Memurları Kanunu da burada, diğer mevzuat da orada. Olsa olsa, burada idarenin, yani, hükümetin, takdir yetkisini kullanırken, hukukî olmasıyla yerinde ve uygun olanı belirlemesini çok iyi ayırmak gerekir.

Sanırım, Cumhuriyet Halk Partili arkadaşlarımın hukukîlik noktasında, görevden alınan veya göreve getirilen kamu görevlilerinin ihtiyaca binaen alınma ve verilmelerinde hukukîlik noktasında söyleyecekleri fazla bir şey yok; olsa, zaten, bunun denetimi sadece burada değil, aynı zamanda, yargı mercilerinde de mümkün; yargı her zaman açık. Anayasanın amir hükmü: "İdarenin hiçbir eylem ve işlemi yargı denetimi dışında tutulamaz." Anayasada 58 ve 59 uncu hükümetler hariç demiyor; onlar da dahil. Gidenler vardır, gitmeyenler vardır, gidemeyenler vardır; herhalde çoğunluğu gidemeyenler teşkil etmektedir. Niçin; çünkü, esas itibariyle, görevinden alınanlar da, sayısal olarak bakıldığında, diğer hükümetlerle mukayese yapıldığında, oldukça düşük seviyededir.

O bakımdan, burada, esas itibariyle, neyin tartışıldığını da neyin görüşüldüğünü de anlamakta -biraz önce söz alan Sayın Bakanın da ifade ettiği gibi- zorluk çekilmektedir ve hakikaten, olmayan bir şeyi anlatmak, gerçekten zordur. Onun için de, ben, burada olması gerekeni anlatmak gibi bir durumu ve bir tutumu ortaya koymak durumundayım.

Değerli arkadaşlar, devlet yönetiminin, yönetim biliminde çok önemli bir yeri olduğunu hepimiz biliriz. Yönetim biliminde, yönetimin belli unsurları vardır. Bunlar, planlamadır, örgütlenmedir; yani, teşkilatlanmadır; bizim dilimizde teşkilatlanma, değerli arkadaşlarımızın diliyle, örgütlenmedir; ikisi de aynı anlama, aynı yola çıkar. Bunun bir diğer unsuru, yönlendirme, yetiştirmedir; bir diğer unsuru denetimdir; bir diğer unsuru da personel alımıdır.

Örgütlenme ve teşkilatlanmanın alt unsurları, teşkilattır, araç gereçtir, kadrodur ve o kadrolarda çalışacak olan insanlardır. Doğru olan, aslolan, bu kadroları doğru belirlemek ve o doğru belirlenen kadrolara da doğru insanları görevlendirmektir. Hayat devam ediyor, herkes için devam ediyor; AK Parti için de, Cumhuriyet Halk Partisi için de, Meclis için de, hükümet için de, Türkiye için de, dünya için de, kainat için de, bütün evren için de hayat devam ediyor. Dün başka, bugün başka... Kimse değişmeyecek, değişmemeli gibi bir statik düşünceyi savunmak, niçin değişiyor demek, esas itibariyle, bütün siyasî felsefelere ve düşüncelere aykırı olduğu gibi, özellikle Cumhuriyet Halk Partili arkadaşlarımızın zaman zaman savunduğu değişim, dönüşüm, demokrasi düşüncesiyle de çok bağdaşmıyor. Yani, değişmeyecek, kamu görevlisi değişmeyecek, yerinde duracak... Yapamıyor; sadakat ve işbirliği içerisinde, kanunun emrettiği sadakati ve işbirliğini yeteri kadar sergileyemiyor, performansı yok, ne yapılacak; dokunmayacaksınız, dokunulmayacak, yerinde duracak... Siz, hükümet olacaksınız, hiçbir şeye dokunmayacaksınız, zamanınızı dolduracaksınız ve netice itibariyle, bir dönemi, birilerinin istediği gibi boşu boşuna geçireceksiniz. Halbuki, boş geçirecek vaktimiz yok, çok şeyler yapmak mecburiyeti var hükümetler için. Bu hükümet, bugün, AK Parti Hükümetidir, dolayısıyla, AK Parti Hükümeti için yapılacak çok şeyler var.

Vücut dili meselesi... Vücut dili doğrudur, kanunda yerine bakarsak çok rahat buluruz. Beraber hareket etme, beraber davranma, işbirliği yapma yükümlülüğünü ben söylemiyorum, kanun söylüyor. Ne demek beraber olma, işbirliği yapmak; başbakan olarak, bakan olarak, müsteşar olarak, benim ne demek istediğimi gayet tabiî ki anlayacaksınız, anlamak lazım. Birbirini anlamayan, anlayamayan, dil beraberliği olmayan... Dil, sadece lisan değildir, şu anda benim konuştuğum değildir; bütün konuşmalarda, ayrıca vücut dilinden de bahsedilir; yani, konuşurken, böyle, monoton durmayı da pek uygun görmüyorlar; vücutlar da konuşur. Gerçekten, birinin ne demek istediğini diğeri anlarsa, işleri daha hızlı yapma imkânı olur. Dolayısıyla, bu vücut dilini, kestirmeden bir ifade ve çok şeyi ifade eden kısa bir ifade olarak almanızı istirham ediyorum. Vücut dili kötü bir şey değildir. (AK Parti sıralarından alkışlar) Vücut dili, vücudun hareketidir, başarısıdır, bir şeyleri yapma ifadesidir. Vücut dili, konuşmaya zamanım yok, gözüme bak, ne dediğimi anlarsın; ey memur, ey kamu görevlisi, haydi çalışalım, sabah erken kalk, gece geç yat demektir; cumartesi, pazar çalış demektir; vücut dili, çalışmak demektir, konuşmak değildir. (AK Parti sıralarından alkışlar) Onun için, bu vücut dili konusunda çok alınganlık göstermeye doğrusu gerek yok.

61 yaş meselesi... Gerçekten, ben, inanarak söylediğinize de çok inanmıyorum; herhalde, parti siyaseti öyle gerektiriyor. 61 yaşta toplu boşalma, boşaltma... Şimdi, bakınız...

HALUK KOÇ (Samsun) - Burada çok söyledik; bunu konuşurken söyledik, inanarak söyledik.

İDRİS NAİM ŞAHİN (Devamla) - Doğrudur; peki, inanarak söylüyorsunuz, kabul ediyorum; öyle dediğiniz için ben inanıyorum Sayın Koç.

Bakınız, Gençlik Haftasındayız; 19 Mayıs Atatürk'ü Anma, Gençlik ve Spor Bayramını kutluyoruz; kuru laflarla kutlama olmaz...

HALUK KOÇ (Samsun) - Ne alakası var?!

İDRİS NAİM ŞAHİN (Devamla) - Gençlik, genç anlayışlarla, gençliğe yönelik yaklaşımlarla, yasa yapmakla, uygulamayla, atamayla olur. Biraz önce söz alan değerli arkadaşımız Zeynep Damla Gürel Hanım "yeni istihdam alanları yaratmak, oluşturmak gerekir; gençliği kuru laflarla avutmamak gerekir" ifadesini kullandı; doğrudur, yerindedir. Gençlik Haftasında, gençlerin önünü açan bir yasa düzenlemesi Anayasa Mahkemesinden döndüğü için, bunu sevinçle karşılamayı, doğrusu, ben, olayın özü itibariyle, yerinde bulamıyorum ve katılamıyorum. Anayasa Mahkemesi, bir yargı kurumudur, en yüksek yargıdır, kararını vermiştir; ama, yasama organı, gerekçeleri dikkate alarak yeni düzenlemeyi yapar ve...

HALUK KOÇ (Samsun) - Saygılı olalım, Yüce Mahkemeye saygılı olalım.

İDRİS NAİM ŞAHİN (Devamla) - Yüce Mahkemeye ve yüce mahkemelere saygı noktasında, bizim, en ufak bir tereddütümüz yok.

HALUK KOÇ (Samsun) - O zaman uygulayın.

İDRİS NAİM ŞAHİN (Devamla) - Biz, yasamaya da, yürütmeye de, yargıya da sonuna kadar saygılıyız Sayın Koç, devletin tüm kurumlarına, tüm kuruluşlarına saygılıyız.

Kamu kurumu olarak devletin iyi işlemediğinden, hep, zaman zaman şikâyet ederiz. Devlet, bir hizmet kurumu olarak, bir siyasî organ olarak, mutlaka, hükümetler tarafından yönetilir ve işletilir. Değerli arkadaşlar, bu yönetmede, etkinlik, ucuza hizmet ve yatırım mal etme, verimlilik ve sürati sağlama, bizim, çağdaş yönetim biliminin ilkeleri itibariyle, dikkate aldığımız temel hususlardır. Etkinlik, ekonomiklik, verimlilik ve sürat; bunun için, eğer, bir memurun, bir bürokratın, bir kamu görevlisinin değişmesi gerekiyorsa, bu değişir; ancak, itiraz şuna olabilir -ki, insan haklarına saygılı AK Parti Hükümetleri, buna, asla fırsat vermezler- kanunda yer alan, yanılmıyorsam kanunun 72 nci maddesinde  "yer değiştirme" diye bir hüküm var. Kanunda belirtiliyor bu, yer değiştirmeyle ilgili maddede; yani, buna ihtiyaç var ki, millî irade, bu kanunu böyle yapmış. Yer değiştirmeyi bir başka şekilde anlayıp, onu, başka şekilde takdime çalışmak, doğrusu, işin özüyle bağdaşmamaktadır. Gerektiğinde, etkin, ekonomik ve verimli devlet anlayışını hayata geçirmek için "rotasyon" olarak da ifade edilen yer değiştirmeyi yapmak, yapabilmek lazımdır, yapılabilir. Aksi takdirde, statik bir anlayışı savunmak söz konusu olur ki, bu da, doğrusu, yönetim açısından, iktidarıyla muhalefetiyle, hiçbir siyasî grubun savunduğu bir gerçek olamaz.

Değerli arkadaşlar, değişenler vardır, değişmeyenler vardır. Galiba, arkadaşlarımız, değişenle değişmezi, belli ki ayırt etmekte bazen ihmalkâr davranıyorlar. Arkadaşlar, değişmez olan ve özellikleri Anayasamızda yazılı olan Türkiye Cumhuriyeti Devletidir. Devletin memuru, devletin işçisi değişmez değildir, değişebilir, değiştirilebilir; devletin memurunun ihtiyaca binaen, hizmet gerekleri ve özelliklerine binaen yerini değiştirmeyi âdeta devleti değiştirmeyle karıştırıp, isyan...

MUSTAFA ÖZYÜREK (Mersin) - Biz, keyfî değişikliklerden bahsediyoruz.

İDRİS NAİM ŞAHİN (Devamla) - Keyfîlik yoktur Sayın Özyürek, keyfîlik yoktur.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Şahin, konuşmanızı toparlar mısınız.

Buyurun.

İDRİS NAİM ŞAHİN (Devamla) - Keyfîliklere, gerektiğinde itiraz için yargı yoluna başvurulabilir; ancak, bu Yüce Parlamentonun şüphesiz yasa yapma, yasama faaliyeti dışında başka fonksiyonları da vardır, onlardan en önemlisi denetim görevidir.

Ben, doğrusu, burada olmayan; ama, Cumhuriyet Halk Partili arkadaşlarımızın, olası bir durum olarak, önceden verdikleri bir önerge olarak kabul ettiğim bu önergesinin de Parlamentomuz için ve hükümetler için bir kazanım olduğunu, bir katkı olduğunu düşünüyorum. Şu manada; ortada olan bir şey yoktur; ama olması... Geçmişteki örneklerinde görüldüğü gibi, ola ki olabilir, bir katkı olarak Cumhuriyet Halk Partili arkadaşlarımız, geçmişte bu yanlışlıklar çok yapıldı, AK Parti Hükümetleri bu yanlışlığı yapmasın temennisiyle bunu vermiş olabilirler. Ben, olaya bu yönüyle, iyimser açıdan yaklaşmak istiyorum ve bu önergeyi de bu şekilde bir katkı olarak değerlendirmek istiyorum. Olmayan bir hususu görüşmeye konu yapan bu önergeyi, sadece, Parlamentomuzda bir denetim egsersizi olması ve doğrusu, hükümete de ışık tutması, tutabilmesi açısından gördüğümüz için; ama, bu önergeye, Grubumuz olarak, ne yazık ki "evet" diyemiyoruz, ret oyu vereceğiz; çünkü, kabulü mümkün olmayan bir önergedir, Grubumuzun görüşü "ret" olacaktır.

Ben, değerli huzurlarınızdan ayrılırken, hükümetimizin ve Partimizin, Anayasaya ve yasalara uygun olarak gerçekleştirdiği hükümet etme faaliyetleri konusunda, bundan sonra da, tüm kamu görevlileriyle birlikte, onlarla ahenk içinde, sadakat içinde, işbirliği ve birliktelik anlayışı içerisinde, ülkeye hizmet etme yolunda göreve devam edeceklerini ifade ediyor, hepinizi sevgi ve saygıyla selamlıyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Şahin.

Önerge sahibi, Ankara Milletvekili Yakup Kepenek; buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)

Sayın Koç'un kullanmadığı 5 dakikalık süreyi de sürenize ekleyeceğim Sayın Kepenek.

YAKUP KEPENEK (Ankara) - Çok teşekkür ederim Sayın Başkan.

Çok değerli milletvekilleri, değerli arkadaşlarım; epey bir zaman önce, yani, 8 Nisanda verilen genel görüşme önergesinin, yaklaşık birbuçuk ay sonra da olsa, gündemde öne alınıp görüşülmesinden duyduğum memnuniyeti belirterek sözlerime başlamak istiyorum.

Bunca zamandır, birbuçuk aydır bu önergenin görüşülmesini bekledim; çünkü, bu sırada, bu süreçte, bu konu, kamuoyunda ayrıntılı olarak tartışıldı.

Değerli arkadaşlarım, sözlerime başlarken, benden önce konuşan Sayın Bakanımızın konuşmasına ilişkin bir şey söyleyeyim. Sayın Şahin, kimi CHP'li milletvekillerinin kendisinden istekte bulunduğunu, bu istekleri yerine getirmesini, tarafsızlığının bir göstergesi olarak vurguladı. Sayın Şahin ve hükümetimiz, bütün ülkenin hükümetidir; "CHP'lilere şu iyiliği yaptım" türü bir yaklaşımı, çok şık bulmadığımı, çok da sevimli bulmadığımı belirtmek istiyorum.

İkinci olarak AK Parti Grubu adına konuşan arkadaşım, gençleştirmeden, gençlikten söz etti; çok güzel, iyi, doğru da, daha geçenlerde Başbakanlığın, Başbakanlık danışmanlığına ve hukuk müşavirliğine 64 yaşında bir arkadaşımız atandı. Bununla, gençliğe gidişi nasıl bağdaştırıyoruz?! Bu da, tabiî, ayrı bir soru işareti!

HALİL AYDOĞAN (Afyon) - İstisnalar kaideyi bozmaz.

YAKUP KEPENEK (Devamla) - Bir de, sayın sözcü, çok güzel bir noktaya değindi "değişimden yana olun" dedi. Değerli arkadaşlar, ta Kuvayı Milliyeden bu yana, Cumhuriyet Halk Partisi, Türkiye'de demokrasiye geçişin, Türkiye'de sosyal devletin oluşumunun, Türkiye'de sosyal hakların öne çıkmasının, gelişmenin, değişimin öncüsüdür. Bir koşulla ki, değişimin yönü önemlidir, doğrultusu önemlidir, ne tarafa doğru olduğu önemlidir. Değişimin, ileriye doğru olması önemlidir, sağlıklı olması önemlidir, niteliğinin iyi olması önemlidir, dürüst, açık ve tanımlanabilir olması önemlidir. Biz, bu süreçte, Adalet ve Kalkınma Partisinin altı ayı aşkın uygulamalarında, özellikle kadrolaşma bağlamında, bu, ileriye doğru ve niteliğe dayalı değişimin ve gelişimin önemli özelliklerini bulmadığımızı, ben, en azından vurgulamak isterim. Biraz sonra daha ayrıntılı olarak söyleyeceğim.

Değerli arkadaşlar, bakınız, çağımızda kamu yönetimi çok önemlidir. Hükümetin de, Meclisin de, toplumun da olması gereken düzeye çıkmasında birinci derecede etkili olan, donanımlı, uzman kamu yönetimidir, dürüst kamu yönetimidir, güvenilir kamu yönetimidir, eşitlikçi kamu yönetimidir. Kamu yönetiminin en önemli özelliklerinden biri, halka hizmet anlayışıdır.

Bir genel müdür atıyorsunuz -aynen okuyorum- diyor ki: "Ben, hayatta üç şeye inanırım; Allah'a, Kur'an-ı Kerim'e ve Recep Tayyip Erdoğan'a."

Değerli arkadaşlar, ilk ikisini bir tarafa bırakalım; o, ayrı bir konu, onu tartışmayız, hepimiz Müslümanız; o ayrı; ama, bir kamu görevlisinin, bir genel müdürün "ben, Adalet ve Kalkınma Partisi Genel Başkanı Tayyip Erdoğan'a inanırım" mantığının, kamuya hizmet, halka hizmet, dürüst hizmet, açık hizmet anlayışıyla bağdaşması nasıl olanaklı olabilir; nasıl mümkün olabilir? Bizim itirazımız, esas olarak, bu mantığadır; yanlış olan bu mantıktır, düzgün olmayan, zararlı olan bu mantıktır.

Şimdi, siz, parti olarak...

AHMET YENİ (Samsun) - Halk inanmış Tayyip Beye, halk!

YAKUP KEPENEK (Devamla) - İnanç başka bir şey. İnancı katmayalım. İnanç, Allah'a olur. Onu karıştırmayın. Kişiye inanç yanlıştır; çağımızda büyük yanlıştır Sayın Vekilim; siz de bilirsiniz.

Siz, hükümet olarak, kamu yönetimini, yerel yönetimleri, merkezî yönetimi yeniden yapılandırmak istiyorsunuz.

Değerli arkadaşlar, bunu yapacaksınız, bunun önerileri de geliyor; ama, bunu yapmadan önce, kamu bürokrasisini allak bullak etmenin, yüzlerce kişiyi atamanın, atmanın, sürmenin, değiştirmenin, bir gecede 43 il sağlık müdürünü yerinden oynatmanın, Devlet Su İşlerinin, bir bölgede, Samsun'daki 30 görevlisini yerinden etmenin, kamu yönetimini yeniden yapılandırma mantığıyla, ileriye doğru yapılanmayla hiçbir bağı kurulamaz; hiçbir şeyi olamaz.

Değerli arkadaşlar, devam edelim. Deniliyor ki, biz, liyakat ve beceri meselesinde geriye adım atmadık. Attınız, değerli arkadaşlarım. Şöyle yapıldı: Millî Eğitim Bakanlığında, önce atama yönetmeliği değiştirildi. Bununla, Millî Eğitimde gerekli atamalar için, artık, eğitim düzeyine bakılmıyor, oradaki iş deneyimine de bakılmıyor, birikime de bakılmıyor; doğrudan doğruya dışarıdan atama yapılabiliyor.

Yine, bu atama yönetmeliğine bağlı olarak, bir şey daha yaptınız; Millî Eğitimde memur olmak için lise mezunu olma koşulu vardı; o koşulu geriye atarak, en az ortaöğrenimli olma koşulunu getirdiniz.

Değerli arkadaşlar, bu, kadrolaşma anlayışınızın çok somut örneği. Birkaç somut örnek daha verelim. Sizin atamalarınızda üç temel öğe var: Bunlardan bir tanesi, eskiden, şu veya bu yerde, hakkında soruşturma açılan, para işlerinde kovuşturmaya uğramış olan kişileri üst yerlere getirmek.

Şimdi, elinizi vicdanınıza koyun ve söyleyin: Türk Hava Yollarının, dünyada havayollarının bunalıma düştüğü bir dönemde -ortağı olan Swissair (İsviçre Hava Yolları) gibi bir şirket iflas etmiş iken- geçen yıl 64 000 000 dolar kâr eden bu kurumun, üst yönetimini bir çırpıda değiştirmenin ve orada, 400 dolayındaki teknik personeli, uzmanı, çalışanı ve başka arkadaşlarımızı tedirgin etmenin, bu kuruma ne yararı olacak? Bu mu ileriye doğru, nitelikli, liyakate dayalı atama yapmak? Bu mu doğru iş yapmak? (CHP sıralarından alkışlar)

Ha, ben, size devamını söyleyeyim: Türk Hava Yollarını bu hale getirmekle bir şey daha yapmış oluyorsunuz; Türk Hava Yollarını, Petkimi, Tekeli, TÜPRAŞ'ı ve benzerlerini, önce yöneticilerini değiştirerek zarar eden, çalışamaz, felç olmuş hale getireceksiniz, sonra da...

İNCİ ÖZDEMİR (İstanbul) - Türk Hava Yollarını benim kadar bilemezsiniz.

YAKUP KEPENEK (Devamla) - Hanımefendi, bir dakika...

...Maliye Bakanımızın ayan beyan söylediği gibi, hukuka bağlı olmadan, bürokratın önerisine bağlı olmadan, keyfî bir tutumla, babalar gibi satılığa çıkaracaksınız! Bu mantık, yanlış mantıktır; bu mantık, doğru bir mantık değildir; bu mantık, ülkeye zarar veren bir mantıktır.

Devam edelim...

İNCİ ÖZDEMİR (İstanbul) - Türk Hava Yollarının yararına olan bir mantık...

YAKUP KEPENEK (Devamla) - Türk Hava Yollarını yıkıma sürükleyecek bir mantık, hanımefendi. Oranın bir eski mensubu olarak, her şeyden önce, sizin, buraya çıkıp, bu konuda objektif, dürüst, sağlam sözler söylemeniz beklenirdi.

İNCİ ÖZDEMİR (İstanbul) - Kesinlikle objektif...

YAKUP KEPENEK (Devamla) - Laf atmaktan vazgeçin, işinize bakın.

İNCİ ÖZDEMİR (İstanbul) - İşimize bakıyoruz zaten.

YAKUP KEPENEK (Devamla) - Şimdi, biz ne diyoruz önergemizde: Önemli bir konu daha...

MUSA UZUNKAYA (Samsun) - Sayın Kepenek...

YAKUP KEPENEK (Devamla) - Sayın Uzunkaya, sizin, benim elimde, akraba atamalarıyla ilgili şaibeniz var, zorunluluğunuz var; siz laf atmayın.

MUSA UZUNKAYA (Samsun) - Eğer isterseniz, cevabını oradan veririm.

YAKUP KEPENEK (Devamla) - Bana cevap vermeyin; Grubunuzla birlikte önergeye "evet" deyin, bunu araştıralım, bunu görüşelim. Sizin akrabanız atanmıştır. (CHP sıralarından alkışlar)

MUSA UZUNKAYA (Samsun) - Sayın Koç'a da cevabını veririm, size de veririm.

YAKUP KEPENEK (Devamla) - Laf atacağınıza, önergeye "evet" deyin; doğru olan budur. Sırça köşkte oturanlar, başkasına laf atamaz; başkaları yapabilir belki de, siz yapmayın Sayın Uzunkaya.

MUSA UZUNKAYA (Samsun) - Ne alakası var?!

YAKUP KEPENEK (Devamla) - Değerli arkadaşlar, kamu bankalarının en tepesine, faizsiz bankacılık konusunu savunup duran ve kendileri hakkında değişik zamanlarda soruşturma açılmış kişileri atamak mı nitelikli atamadır, ileriye doğru atamadır, dürüst atamadır ve sağlam, dürüst, saydam kamu yönetimi...

BAŞKAN - Bir saniye Sayın Kepenek.

Sayın milletvekilleri, genel görüşme önergesi üzerindeki öngörüşmenin tamamlanması için, Genel Kurulun çalışma süresinin uzatılmasını oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Buyurun Sayın Kepenek.

YAKUP KEPENEK (Devamla) - Çok teşekkür ederim değerli arkadaşlar; bu konuşma olanağını vermeniz çok olumlu bir tutumdur. Aynı tutumu, aynı olumluluğu, genel görüşme önergesini kabul ederek göstereceğinize inanıyorum; çok teşekkür ederim.

İNCİ ÖZDEMİR (İstanbul) - Türk Hava Yollarını da kattınız işin içine.

YAKUP KEPENEK (Devamla) - Hepsi... Türk Hava Yolları dahil.

Değerli arkadaşlar, yapmayın... Bakın, gerçekten, çok şaibeli taraflar var. Şimdi, 15 Mayıs tarihli Star Gazetesinde...

ALİ YÜKSEL KAVUŞTU (Çorum) - Gazete... Gazete...

YAKUP KEPENEK (Devamla) - Bir dakika...

...bir yönetim kurulu üyesi ataması var. Cezaevinden yönetim kurulu üyesi atanıyor ve Karaman'da trilyonlar kayboluyor. Bu atanan kişinin kardeşi, burada milletvekili. Bu arkadaşımız cezaevinde; cezaevinde yönetim kurulu üyesi yapılıyor. Bizim itiraz ettiğimiz en temel noktalardan biri budur.

Burada, bununla yetinilmiyor; aynı yönetim kuruluna, bir ortaokul mezunu atanmak isteniyor; olmaz deniyor... Devlet eliyle, KİT'lerde kadrolaşma böyle yapılmak isteniyor.

Değerli arkadaşlar, bunlar doğru değildir; bunlar, bürokrasiyi dehşete düşüren ve kötü yönetimin... (AK Parti ve CHP sıralarından karşılıklı gürültüler)

Değerli arkadaşlar, bir dakika... Bir dakika...

Şimdi, Sayın Başbakanımız... (AK Parti ve CHP sıralarından karşılıklı gürültüler)

Bir dakika efendim...

Değerli arkadaşlar, ben kimseyi tahrik etmiyorum; gayet keyifle dinliyoruz birbirimizi. Ben sizi dinledim önerge sahibi olarak; 66 arkadaşım imzaladı bu önergeyi.

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, lütfen, hatibi sessizce dinleyelim.

Buyurun Sayın Kepenek.

YAKUP KEPENEK (Devamla) - Atatürk'e hakaretten mahkûm olanlar, bakan kardeşleri, bakan akrabaları ha bire atanıyor. Böyle olmasa...

MEHMET SEKMEN (İstanbul) - Kim?!

YAKUP KEPENEK (Devamla) - Burada, listesini vereceğim.

ALİ YÜKSEL KAVUŞTU (Çorum) - Kim?!

YAKUP KEPENEK (Devamla) - Peki... Peki... Okumamı mı istiyorsunuz?!

MEHMET SEKMEN (İstanbul) - Atatürk'e hakaretten mahkûm olan kim?

YAKUP KEPENEK (Devamla) - Onu söyleyeceğim... Söyleyeceğim...

Değerli arkadaşlar, önce, şu, akraba atamalarını halledelim...

MEHMET SEKMEN (İstanbul) - İsim ver!

HALUK KOÇ (Samsun) - Al, buyur!.. Merak ediyorsan, al, buyur!

YAKUP KEPENEK (Devamla) - Vereceğim, vereceğim... Sinirlenmeyin... Hiç sinirlenmeyin...

Haluk Bey, getir onu buraya.

MEHMET SEKMEN (İstanbul) - İsim ver!..

YAKUP KEPENEK (Devamla) - Bir dakika... Bir dakika...

HALUK KOÇ (İstanbul) - Kuru gürültü yok; burada belgesi var!.. (AK Parti sıralarından gürültüler)

MEHMET SEKMEN (İstanbul) - Atatürk'e hakaret eden, atanan kim; onu istiyorum.

 YAKUP KEPENEK (Devamla) - Beni dinleyin. İşte, alın; belge orada. Atatürk'e hakaretten yargılananın adı var orada; onu alın, orada var. (AK Parti sıralarından gürültüler)

İNCİ ÖZDEMİR (İstanbul) - Kim?!

YAKUP KEPENEK (Devamla) - Bir dakika... Beni dinleyin, bırakın etrafı.

Şimdi, akraba atamalarıyla ilgili örnek verin diyorsanız, verelim. Sayın Şener'in kardeşinden başlayan ve uzayıp giden uzun bir liste var. Bu listeyi, eğer, genel görüşme önergemiz kabul edilirse, tek tek, isim isim okuyalım.

AHMET YENİ (Samsun) - Etmeyeceğiz.

YAKUP KEPENEK (Devamla) - Etmeyecekseniz, o zaman, bunları alır, kendiniz ayrıca... (AK Parti sıralarından gürültüler)

Sinirlenmeyin; hiç sinirlenmeden dinleyin. Bakın, arkadaşlar, ben süremi doğru kullanacağım.

Şimdi, bu akraba atamalarıyla ilgili söylenecek en temel nokta şudur: Kardeş, amca, hala, teyze, çocuk, dayı atamalarında, bürokratik atamaların en temel ilkeleri gözardı ediliyor. Asıl rahatsızlık veren budur. Başbakanlığa "kalabalık; yürünemiyor" diyordu eski Başbakan, bir önceki Başbakan; Başbakanlığa 40 kişi atandı! Millî Piyango İdaresinin Çiftlikte çalışan memuru Başbakanlığa atandı. Bakın, bizim derdimiz ahmet, mehmet meselesi değil. Bizim derdimiz, sayın konuşmacınızın söylediği gibi, tarafsız, açık, dürüst bir kamu yönetiminin oluşmasına katkı yapmak. Bu önergenin amacı da o; bu önerge bu amaçla verildi. (CHP sıralarından alkışlar)

Şimdi, devam ediyorum. Sayın Şahin diyor ki; önergede, önergeyi okuyunca...

İDRİS NAİM ŞAHİN (İstanbul) - Hangi Şahin?

YAKUP KEPENEK (Devamla) - Sayın Şahin... Hayır, hayır; ben, Bakan Sayın Şahin'den... Şahinler çok burada! Biz barışçıyız... Tezkereye "hayır" dedik. Biz, güvercin tarafında oturuyoruz ve sizden katılanlarla yaptık bunu. Bununla da, tezkereye "hayır" dediğimiz için, katılımınızla, bundan da onur duyuyorum, bu Meclisin bir üyesi olarak; onu da baştan söyleyeyim.

Şimdi, Sayın Şahin diyor ki: "Önergede ileri sürülen iddiaları okuyunca dehşete düştüm." Çok güzel...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Kepenek, konuşmanızı tamamlar mısınız...

YAKUP KEPENEK (Devamla) - Sayın Başkan, 2 dakikada tamamlıyorum.

Böyle diyen hükümetin yapması gereken bir tek konu var, bir tek iş var; önergemizi desteklemek.

Değerli arkadaşlar, geçmişte bu Mecliste çok yanlışlar yapıldı; çok kötü gidiş önlenemediği için, bu ülke kötüye gitti. Ben, sizden bu konuda duyarlılığınızı göstermenizi, tek taraflı uygulamalara "hayır" demenizi... Bu, gensoru değil; bu, hükümetin düşmesine yol açacak bir konu değil; bu, olanı biteni irdelemek; sorduğunuz sorulara tam anlamıyla yanıt vermek; hanginizin kardeşi nereye atandı, tek tek burada okumak; kurumlardan alınacak bilgileri sizinle tartışmak; açık, dürüst, saydam bir kamu yönetiminin oluşmasını elbirliğiyle sağlamak; onurumuzla, Meclis üyeleri olarak, milletvekilleri olarak bir kötü gidişe "dur" demenin yollarını açmak ve bütün bunları, burada, elbirliğiyle tartışmak. Önerge, bu amaçla verildi ve siz, öyle inanıyorum ve biliyorum ki, bu onurlu duruşa, bu açık, saydam, dürüst kamu yönetimi oluşumu yönündeki talebimize ve genel görüşme önergemize katılacaksınız; çünkü, siyaset bunu gerektiriyor.

RECEP KORAL (İstanbul) - Siyaset yapıyorsun...

YAKUP KEPENEK (Devamla) - Kişiye bağlı olmayan, tek kişiye bağlı olmayan, açık, rahat, dürüst düşünen ve kendi iradesiyle davranan milletvekillerinin, halkın seçtiklerinin yapması gereken budur, bağımsız, özgür, sağlam iradenizle. Altı aydır bu Mecliste bir tek genel görüşme önergesi verildi; o da, bu önergedir. Buna "evet" deyin, demokratik işleyişlerin yolunu açın, sağlıklı tartışma ortamlarının yolunu açın; bunu yapmamız, bu Meclisin onurunu çok daha yüceltecektir.

Bu anlayışla, hepinize saygılar sunarım.

Teşekkür ederim. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Kepenek.

Sayın Bakan, çok kısa bir açıklama yapmak üzere; buyurun.

DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI MEHMET ALİ ŞAHİN (İstanbul) - Sayın Başkanım, teşekkür ediyorum.

Bakın, bu genel görüşme önergesi, sanıyorum, gündemin 46 ncı sırasındaydı. Eğer, biz, Hükümet olarak ve parti grubu olarak, kadrolaşma ve bu iddialar konusunda bir rahatsızlık içerisinde bulunsaydık, bu önergenin, bugün, burada görüşülmesine destek vermezdik, daha çokça beklerdi. (AK Parti sıralarından alkışlar)

O bakımdan, biz, Hükümet olarak, yapmış olduğumuz icraatları, biraz önce kürsüde de ifade ettiğim gibi, tamamen hukuk ve yasal sınırlar içerisinde yapıyoruz. Sayın Koç buyurdular ki: "Siz, kitlesel bir boşaltma eylemi yapıyorsunuz; çünkü, bakanlıkları birleştiriyorsunuz." Eğer, biz, böyle bir niyet içerisinde olsaydık, yeni bakanlık kurardık, dışarıdan eleman alırdık. (AK Parti sıralarından "Bravo" sesleri, alkışlar)

HALUK KOÇ (Samsun) - Bir örnekti; çarpıtmayın Sayın Bakan!

DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI MEHMET ALİ ŞAHİN (İstanbul) - İki tane bakanlık birleştiriliyor, hiçbir kamu personeli dışarıda bırakılmıyor, mağdur edilmiyor, hiç kimseyi atmamışız ve dışarıdan bir tek açıktan atama da yapmamışız bu bakanlıklara.

HALUK KOÇ (Samsun) - Daha görüşülüyor.

DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI MEHMET ALİ ŞAHİN (İstanbul) - Şimdi, nasıl kitlesel boşaltma yapıyorsunuz diyebilirsiniz; el insaf! El insaf!..

HALUK KOÇ (Samsun) - Bir örnek, Sayın Bakan!..

DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI MEHMET ALİ ŞAHİN (İstanbul) - Şimdi, yalnız, Sayın Kepenek'in "bir genel müdür atamışsınız; bu genel müdür demiş ki, işte, 'ben, Allah'a, Peygambere, sonra Recep Tayyip Erdoğan'a inanırım'..." Kimmiş bu genel müdür? Ben böyle bir genel müdür tanımıyorum, hatırlamıyorum; kimmiş?.. Bizim atadığımız ve atayacağımız genel müdür, hizmet edeceği kuruma ve dolayısıyla devlete inanır,  devlete bağlıdır, yapacağı hizmeti bilir ve bizim atayacağımız kamu görevlisi devletin memurudur, herhangi bir kişinin memuru değildir, olamaz. Eğer, varsa böyle diyen bir kişi, delillendirirseniz, onunla ilgili gereğini yaparız. (AK Parti sıralarından alkışlar) Böyle bir şeyi kabul etmemiz asla mümkün değildir.

ALİ TOPUZ (İstanbul) - Genel görüşme açın, konuşalım.

DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI MEHMET ALİ ŞAHİN (İstanbul) - Şimdi, akraba atamalarıyla ilgili...

YAKUP KEPENEK (Ankara) - Arzu ederseniz söyleyeyim efendim.

DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI MEHMET ALİ ŞAHİN (İstanbul) - Varsa, tabiî, çok sevinirim Sayın Kepenek. Kimmiş, nerede söylemiş?..

HALUK KOÇ (Samsun) - Vereyim size...

DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI MEHMET ALİ ŞAHİN (İstanbul) - Sonra alırız efendim... Tabiî, tabiî, alırız efendim...

HALUK KOÇ (Samsun) - Belki yardımcı olur, Sayın Bakan...

DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI MEHMET ALİ ŞAHİN (İstanbul) - Gayet tabiî... Biz, bir şey söyledik; eğer...

YAKUP KEPENEK (Ankara) - Yeter ki, siz, genel görüşme açın...

HALUK KOÇ (Samsun) - Bakın efendim, eş, dost ve akraba atamaları; sayfalar dolusu... 

DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI MEHMET ALİ ŞAHİN (İstanbul) - Tamam efendim, bir saniye... Alıyorum.

HALUK KOÇ (Samsun) - Belki yardımcı olur.

DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI MEHMET ALİ ŞAHİN (İstanbul) - Çok teşekkür ederim; bakacağım.

BAŞKAN - Sayın Bakan, açıklamanıza devam eder misiniz.

DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI MEHMET ALİ ŞAHİN (İstanbul) - Çok teşekkür ediyorum.

Sayın Başkan, tamamlıyorum.

Şimdi, bakınız, akraba atamalarından bahsedildi. Akraba atamaları derken, bir bakan arkadaşımızın isminden bahsedildi, Sayın Şener'den bahsedildi. Eğer bir bakanımızın veya bir milletvekili arkadaşımızın bir yakını, bir kamu kuruluşunda bir göreve getirilmişse, bu, dışarıda bulunan bir kişi değil, kamunun içerisinde yıllardır görev yapan bir kişidir. Ben, ayrıca, bunlardan son derece rahatsız olan biriyim; araştırdım da. O atanan kişi, daha önce üst görevlerde bulunmuş, bizden önceki iktidarlar döneminde tenzili rütbeyle başka görevlere verilmiş. Yirmi yıldır, otuz yıldır kamuda görev yapan bu kişi, eğer, şimdi, daha önce uğramış olduğu haksızlıktan kurtuluyor veya kurtarılıyor başka bir göreve getiriliyorsa, bu, bizim adalet anlayışımızın da bir gereğidir. (AK Parti sıralarından alkışlar) Biz, dışarıdan herhangi bir atama yapmadık. Eğer, dışarıdan atama yapmış olsaydık, sizle beraber olurduk, biz de bunun üzerine giderdik.

ENVER ÖKTEM (İzmir) - Sayın Bakan, hapiste olan kimse var mı atadıklarınızın içinde ?!

DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI MEHMET ALİ ŞAHİN (İstanbul) - Bilmiyorum; araştıracağım...

TUNCAY ERCENK (Antalya) - Genel görüşme açın, çıksın ortaya.

DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI MEHMET ALİ ŞAHİN (İstanbul) - Efendim, bakın, burada ileri sürülen iddialarla ilgili, kuşkusuz ki, bunları alacağız, inceleyeceğiz ve Sayın Kepenek, biraz önce, işte "ben, üç şeye inanırım" diyen arkadaşla ilgili, sanıyorum, bir gazete haberi getirdi. Bu gazete haberinin kaynağı nedir; bunu araştıracağız kuşkusuz; doğru mu değil mi, bu kimdir ve daha sonra, size, bu konuda da bilgi vereceğiz.

Sayın Başkan, gerçekten, müsamahanıza çok teşekkür ediyorum ve sözlerimi şöyle tamamlıyorum: Biz, kamuda yeniden yapılanma, devlet personel rejiminde yeniden yapılanma sürecini başlatmış, bunun da yürütümü Sayın Başbakanca bana verilmiştir. Bu konudaki çalışmalarımızı devam ettiriyoruz. Kamu yönetiminde ve kamu personel rejiminde aksayan yönleri düzeltmek gibi bir taahhütte de bulunduk; bunun için de çalışıyoruz. Önümüzdeki günlerde -Anamuhalefet Partimize de geleceğiz-yapmakta olduğumuz çalışmalarla ilgili size bilgi vereceğiz, sizin de katkılarınızı alacağız. Türkiye için gerekli olan bu konudaki yasal düzenlemeleri çağa uygun olarak yapmanın gayreti ve çabası içerisindeyiz.

Son olarak şunu ifade etmek istiyorum: Burada ileri sürülen iddiaların büyük bir çoğunluğu gerçekle ve hukukla bağdaşmamaktadır. O bakımdan, iddiaların bir bölümünü araştıracağız; kuşkusuz üzerine gideceğiz, bir yanlışlık varsa bunu da düzeltiriz; ancak, bu genel görüşme önergesini, hükümet olarak, hak etmediğimizi ifade ediyorum. Kuşkusuz ki, biraz sonra oya başvurulduğunda, arkadaşlarımız kendi vicdanlarına göre hareket edeceklerdir.

Sayın Başkan, söz verdiğiniz ve bu açıklamayı yapma imkânını tanıdığınız için, çok teşekkür ediyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Bakan.

Diyarbakır Milletvekili Sayın Fehmi Uyanık ve Samsun Milletvekili Sayın Musa Uzunkaya'nın İçtüzüğün 69 uncu maddesine göre söz alma talepleri var; ancak, İçtüzüğün genel görüşmeyle ilgili 102 nci maddesinin dördüncü fıkrasında "Genel Kurulda bu konudaki görüşmede Hükümet, siyasî parti grupları ve istemde bulunan milletvekillerinden birinci imza sahibi veya onun göstereceği bir diğer imza sahibi konuşabilir. Genel Kurul genel görüşme açılıp açılmamasına işaretle oylama suretiyle karar verir" deniliyor.

MUSA UZANKAYA (Samsun) - Sayın Başkan, bu görüşme hakkında.

BAŞKAN - Sayın Uzunkaya, 69 uncu madde dolayısıyla söz istemişsiniz; ama, hangi konuda, ne amaçla söz istediğinizi belirtmemişsiniz.

MUSA UZANKAYA (Samsun) - Arz edeyim Sayın Başkan.

İsmimi zikrederek, yandaşlarımı veya yakınlarımı bir yerlere atadığımı söylüyor. Açıklama yapmam gerekiyor. Beni töhmet altında tutmaya hakkı yok. Sayın Koç da aynı şeyi söyledi demin.

HALUK KOÇ (Samsun) - Siz söz attınız...

BAŞKAN - Sayın Uzunkaya, Genel Kurulun çalışma süresi doldu.

MUSA UZUNKAYA (Samsun) - Sataşmaya meydan vermem Sayın Başkan.

BAŞKAN - Buyurun, oturduğunuz yerden, kısa bir açıklama...

MUSA UZUNKAYA (Samsun) - Müsaade edin, süresi içerisinde, kürsüden açıklama yapmak istiyorum Sayın Başkan.

BAŞKAN -Sayın Uzunkaya, yeni bir sataşmaya sebep vermemek üzere, buyurun. (AK Parti sıralarından alkışlar)

VIII. - AÇIKLAMALAR VE SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR

1. - Samsun Milletvekili Musa Uzunkaya'nın, Samsun Milletvekili Haluk Koç ve Ankara Milletvekili Yakup Kepenek'in, şahsına sataşmaları nedeniyle konuşması

MUSA UZUNKAYA (Samsun) - Benim niyetim sataşmak değil, sataşmaya cevap vermek. Ama, sataşma şeklinde algılanırsa, algılayana göre değişir. (CHP sıralarından gürültüler) Bu sözümü de sataşma olarak mı saydınız; öyle mi?!

BAŞKAN - Buyurun Sayın Uzunkaya. Lütfen...

MUSA UZUNKAYA (Devamla) - Değerli arkadaşlar, Sayın Koç, aynı bölgenin sevgi ve saygı duyduğum bir milletvekili ve CHP'nin Grup Başkanvekili ve Sayın Kepenek'le de, esasen, aynı merkezden geliyoruz; soldan değil, temelde aynı şehirden. Kendisi bir akademisyen. Temenni ederdim ki, akademik kimliğine yakışır tarzda -ki, mutlaka yakışanı yapar; kendisini o anlamda da biliyorum, takdir ediyorum- bir partinin gazetesinin verdiği kupür ve haberlerle gelip, burada, birkısım manipülasyona kendileri de vasıta olmasaydılar keşke.

Değerli arkadaşlar, bakınız, benimle ilgili olarak...

MUSTAFA ÖZYÜREK (Mersin) - Haberleri tekzip edin.

MUSA UZUNKAYA (Devamla) - Haberi ben söyleyeceğim. Az önce de ifade edildi; bir göreve gelmek liyakat işi olmalı. Bir soyad, ne kişi için bir artı getirmeli ne de nakise teşkil etmelidir. Bir insan, bir hizmete layıksa, o işe gelmelidir, gelebilmelidir. Ne falanın soyadından dolayı gelmelidir ne de falanın soyadını taşıyor diye o göreve gelmezlik konumuna itilmelidir. (AK Parti sıralarından alkışlar) Bu, insan hakları açısından da doğrudur ve gerekli olandır. Örnek olarak söylüyorum: Musa Uzunkaya'nın kardeşidir diye, yıllardır gelmesi gereken yere -ben onu getirmedim- kamudaki hizmetinden dolayı gelmesi gereken yere getirmeyenler mahcup ve utanır hale mi gelmelidir?! Geçtiğimiz dönemde bunları da biz yaşadık; ama, ben bir şey söylüyorum: Samsun Devlet Su İşleri Bölge Müdürlüğüne getirilen şahıs, -ki, onu özellikle söylediler- benim amcamın oğludur; doğrudur.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

MUSA UZUNKAYA (Devamla) - Ancak, söylüyorum, bu arkadaşımız, Türkiye'nin Atatürk Barajı; yani, GAP Bölgesinden sonra en büyük DSİ bölgesi olan Samsun DSİ bölgesinde yıllardır Hidroelektrik Santrallar Müdürlüğünü, HES müdürlüğünü yapmış, o kurum içerisinde yetişmiş -onu, ben değil, ilgili genel müdürlükten de izleyebilirsiniz- Almanya'da tahsilini yapmış, mastırını orada yapmış, yirmiiki yıldır aynı birimde ve yetişmişlik açısından kendinden daha geride olan insanların yıllardır önünde yürüdüğü bir arkadaştır. (CHP sıralarından gürültüler) Dolayısıyla, o göreve gelmesi...

HALUK KOÇ (Samsun) - O zaman, kabul edin; araştırılsın!

MUSA UZUNKAYA (Devamla) - Ha, gidenlerin niçin gittiğini sorarsanız, onların, Pandora'nın kapağı açılır, yakın tarihlerde, geçmişe ait değerlendirmeleri, inşallah, o, damardan girildiği denilen yerde damardan girilir ve görülür.

MUSTAFA ÖZYÜREK (Mersin) - Yazıktır gidenlere!..

BAŞKAN - Sayın Uzunkaya, konuşmanızı tamamlar mısınız.

MUSA UZUNKAYA (Devamla) - Değerli arkadaşlar, şunu söylüyorum. Burada, kimseyi itham için söylemiyorum; ancak, şunu kabul etmek lazım: Eğer, bir insan bir göreve layık olduğu için geliyorsa, bunu yadırgamayı, falanın filanın yakını diye suçlamayı, ne hukuk devletiyle -tekrar söylüyorum- ne de hizmet anlayışıyla telif etmek mümkün değildir diyor; dolayısıyla, yapılan atamalar ve bugün soruşturulması arzu edilen yandaş ve yakınlarla alakalı basın haberleri içerisinde, birçoğu suçlamalar dolu -işte, az önce Sayın Hocamızın söylediği, yani, bunlar afakî şeyler- Atatürk düşmanlığı yaptığı iddia edilen, falan yerde filana bağlıyım, rabıtalıyım diye söylenen kişileri ispatla mükellef oluruz ve fevkalade hayalî, düzmece iddialarla bu insanları itham etmiş oluruz.

Saygı sunuyorum; teşekkür ediyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Uzunkaya.

HALUK KOÇ (Samsun) - Sayın Başkan, görevden alınan birçok kamu görevlisine, Sayın Uzunkaya, istemeden de olsa "Pandora'nın kutusunu açmayalım şimdi" diye bir ifadede bulundu. (AK Parti sıralarından gürültüler)

Sayın Başkan, ben, görevden alınan bu kamu görevlilerinin haklarını korumak için bir cümlelik söz istiyorum. Burada olmayan insanların onurlarını zedeleyecek açıklamalarda bulunuldu.

MUSA UZUNKAYA (Samsun) - Hayır, ben, onlarla ilgili söylemedim.

BAŞKAN - Sayın Başkan, Genel Kurulun çalışma süresi, bildiğiniz gibi bitmiştir.

HALUK KOÇ (Samsun) - Yazıktır, burada olmayan insanları suçlamayın.

MUSA UZUNKAYA (Samsun) - Neye göre söylüyorsunuz Atatürk düşmanı diye?! Yakışıyor mu!

MUSTAFA ÖZYÜREK (Mersin) - Yer açmak için suçlamayın insanları bari!

HALUK KOÇ (Samsun) - Yazıktır Uzunkaya, yazıktır! Yakışmıyor, üç dönem parlamenterlik yaptınız, yakışmıyor!

MUSTAFA ÖZYÜREK (Mersin) - Gidenleri kötülemeyin bari, yazıktır yahu.

MUSA UZUNKAYA (Samsun) - Yaptıkları tümüyle itham ve spekülasyondur.

BAŞKAN - Buyurun Sayın Koç.

RESUL TOSUN (Tokat) - Sayın Başkan, hangi maddeye göre söz veriyorsunuz?!

MUSA UZUNKAYA (Samsun) - Ben, Sayın Koç'a sataşmadım.

MUSTAFA ÖZYÜREK (Mersin) - Sayın Uzunkaya'ya neye göre söz vermişse, ona da aynı maddeye göre söz verdi.

RESUL TOSUN (Tokat) - 69'a göre verdi.

MUSTAFA ÖZYÜREK (Mersin) - Aynısı, aynı madde; o kadar katı olmayın.

BAŞKAN - Buyurun Sayın Koç. (CHP sıralarından alkışlar)

2. - Samsun Milletvekili Haluk Koç'un, Samsun Milletvekili Musa Uzunkaya'nın, şahsına sataşması nedeniyle konuşması

 HALUK KOÇ (Samsun) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; merak etmeyiniz, sizleri çok meşgul etmeyeceğim; sadece, bir cümleyle konuşmamı bitireceğim. Görevden alınan çeşitli bürokratlar ve teknokratlarla ilgili olarak "Pandora'nın kutusunu açmayalım şimdi, onlarla ilgili bir sürü ifadeler beyan edildi" dedi.

Ben, burada olmayan bu arkadaşlar adına, Türkiye Büyük Millet Meclisi çatısı altında görev yapan bizler adına, sizler katılmasanız da, hiç olmazsa, burada bunlara tanık olan bizler adına özür diliyorum. Bunu belirtmek için, bu özrü ifade etmek için sizin adınıza burada söz aldım.

Saygı sunuyorum. (AK Parti sıralarından gürültüler, CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Koç.

VII. - GENSORU, GENEL GÖRÜŞME, MECLİS SORUŞTURMASI VE

MECLİS ARAŞTIRMASI (Devam)

A) Öngörüşmeler (Devam)

1. - Ankara Milletvekili Yakup Kepenek ve 66 Milletvekilinin, kamu yönetimindeki atamalar konusunda genel görüşme açılmasına ilişkin önergesi (8/1) (Devam)+

BAŞKAN - Genel görüşme önergesi üzerindeki öngörüşmeler tamamlanmıştır.

BERHAN ŞİMŞEK (İstanbul) - Sayın Başkan...

BAŞKAN - Şimdi, genel görüşme açılıp açılmaması hususunu oylarınıza sunacağım.

Genel görüşme açılmasını kabul edenler...

BERHAN ŞİMŞEK (İstanbul) - Sayın Başkan, İçtüzüğün 61 inci maddesine göre "son söz üyenindir" kuralı gereğince, sizden söz istiyorum.

BAŞKAN - Sayın Vekilim, lütfen, Tüzüğün 102 nci maddesi gayet açık. Tüzüğün 102 nci maddesinde belirtilen konularda, hükümete, gruplara ve imza sahibine söz verildi. Kaldı ki, sataşma talebiyle söz isteyen arkadaşımıza ve grup başkanvekili arkadaşımıza da fazladan söz verildi, dinlenildi.

Genel görüşme açılmasını kabul edenler... Kabul etmeyenler... Genel görüşme açılması kabul edilmemiştir. (CHP sıralarından alkışlar[!])

Sözlü soru önergeleri ile kanun tasarı ve tekliflerini sırasıyla görüşmek için, 21 Mayıs 2003 Çarşamba günü saat 15.00'te toplanmak üzere, birleşimi kapatıyorum.

 

Kapanma Saati: 19.20