DÖNEM
: 22 CİLT : 14 YASAMA YILI : 1
T. B. M. M.
TUTANAK DERGİSİ
81 inci Birleşim
20 . 5 . 2003 Salı
İ
Ç İ N D E K İ L E R
Sayfa
I. - GEÇEN TUTANAK ÖZETİ
II. - GELEN KÂĞITLAR
III. -
YOKLAMA
IV. -
BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A) OTURUM
BAŞKANLARININ KONUŞMALARI
1. - Oturum Başkanı ve TBMM Başkanvekili
Sadık Yakut'un, 19 Mayıs Atatürk'ü Anma, Gençlik ve Spor Bayramı münasebetiyle
konuşması
B) GündemdIşI Konuşmalar
1. - Samsun Milletvekili Ahmet Yeni'nin,
19 Mayıs Atatürk'ü Anma, Gençlik ve Spor Bayramına ilişkin gündemdışı konuşması
ve Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Mehmet Ali Şahin'in cevabı
2. - Karaman Milletvekili Fikret Ünlü'nün,
Ulu Önder Atatürk'ün 19 Mayıs 1919'da Ulusal Kurtuluş Savaşını başlatmak üzere
Anadolu'ya adım atışının yıldönümüne ilişkin gündemdışı konuşması ve Devlet
Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Mehmet Ali Şahin'in cevabı
3. - İstanbul Milletvekili Zeynep Damla
Gürel'in, 19 Mayıs Atatürk'ü Anma, Gençlik ve Spor Bayramında gençlerimizin
içinde bulunduğu sorunlara ve alınması gereken önlemlere ilişkin gündemdışı
konuşması ve Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Mehmet Ali Şahin'in cevabı
C) Gensoru, Genel Görüşme, MeclİS SoruşturmasI ve Meclİs AraştIrmasI
Önergelerİ
1. - Hükümet adına Başbakan Recep Tayyip
Erdoğan'ın, Türkiye ve Avrupa Birliği arasındaki ilişkiler konusunda genel
görüşme açılmasına ilişkin önergesi (8/2)
2. - Çankırı Milletvekili Hikmet Özdemir
ve 19 milletvekilinin, Çankırı İlinde Kuzey Anadolu fay zonu civarındaki
jeotermal enerji kaynaklarının araştırılarak değerlendirilmesi için alınması
gerekli önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin
önergesi (10/82)
3. - Eskişehir Milletvekili Fahri Keskin
ve 21 milletvekilinin, Tıpta Uzmanlık Sınavı (TUS) konusunun incelenmesi
amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/80)
4. - Mersin Milletvekili Mustafa Eyiceoğlu
ve 23 milletvekilinin, yaş sebze ve meyve üretimindeki ve ihracatındaki
sorunların araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla
Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/81)
5. - Aksaray Milletvekili Ramazan Toprak
ve 31 milletvekilinin, 57 nci hükümet dönemindeki ekonomik krizlerde bazı kamu
bankaları yöneticilerinin sorumluluğu ile ilgili iddiaların araştırılması
amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/83)
D) Tezkereler ve Önergeler
1. - Elazığ Milletvekili Mehmet Kemal
Ağar'ın, Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünde Değişiklik Yapılmasına Dair
(2/33) esas numaralı teklifini geri aldığına ilişkin önergesi (4/59)
2. - Kocaeli Milletvekili İzzet Çetin'in,
(6/227) esas numaralı sorusunu geri aldığına ilişkin önergesi (4/60)
3. - Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım'ın
Ulaştırma Bakanları Avrupa Bakanlar Konseyi Toplantısına katılmak üzere
Belçika'ya yaptığı resmî ziyarete katılmaları uygun görülen milletvekillerine
ilişkin Başbakanlık tezkeresi (3/290)
4. - Bayburt Milletvekili Ülkü Güney'in,
Bayburt İlinde Konursu, Gökçedere ve Masat Adıyla Üç Yeni İlçe Kurulmasına Dair
Kanun Teklifinin (2/17) doğrudan gündeme alınmasına ilişkin önergesi (4/61)
V. -
ÖNERİLER
A) DanIşma Kurulu Önerİlerİ
1. - Genel Kurulun 20 Mayıs 2003 Salı
günkü birleşiminde, gündemin "Genel Görüşme ve Meclis Araştırması
Yapılmasına Dair Öngörüşmeler" kısmının 46 ncı sırasında yer alan, Ankara
Milletvekili Yakup Kepenek ve 66 milletvekilinin, kamu yönetimindeki atamalar
konusunda genel görüşme açılmasına ilişkin (8/1) esas numaralı genel görüşme
önergesinin öngörüşmesinin yapılmasına ilişkin Danışma Kurulu önerisi
VI. -
SORULAR VE CEVAPLAR
A) Sözlü Sorular ve CevaplarI
1. - Ankara Milletvekili Yakup Kepenek'in,
Davos'ta yapılan Dünya Ekonomik Forumuna katılanlara ve Türk Gecesine ilişkin
Başbakandan sözlü soru önergesi ve yazılı soruya çevrilmesi nedeniyle konuşması
(6/146)
2. - Çorum Milletvekili Feridun
Ayvazoğlu'nun, Azerbaycan'da saldırıya uğrayan iki Türk üniversite öğrencisine
ilişkin Dışişleri Bakanından sözlü soru önergesi ve yazılı soruya çevrilmesi
nedeniyle konuşması (6/154)
3. - Hatay Milletvekili Züheyir Amber'in,
ihale ilanlarının yerel basında yayımlanmasına ilişkin Maliye Bakanından sözlü
soru önergesi (6/158) ve Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Mehmet Ali
Şahin'in cevabı
4. - Malatya Milletvekili Ferit Mevlüt
Aslanoğlu'nun, sayısal loto sisteminin bakım-onarım ücretine ilişkin Maliye
Bakanından sözlü soru önergesi (6/174) ve Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı
Mehmet Ali Şahin'in cevabı
5. - İzmir Milletvekili Hakkı Ülkü'nün,
Millî Emlak Genel Müdürlüğüne devredilen milletvekili lojmanlarına ilişkin
Maliye Bakanından sözlü soru önergesi (6/178) ve Devlet Bakanı ve Başbakan
Yardımcısı Mehmet Ali Şahin'in cevabı
6. - Tekirdağ Milletvekili Enis
Tütüncü'nün, Tekirdağ'daki Kültür Merkezi Projelerine ilişkin Kültür Bakanından
sözlü soru önergesi (6/160)
7. - Balıkesir Milletvekili Orhan Sür'ün,
AKP Genel Başkanı hakkında verilen beraat kararının Hazine avukatlarınca temyiz
edilip edilmediğine ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/161)
8. - Muğla Milletvekili Fahrettin
Üstün'ün, fıstık çamı üreticilerinin sorunlarına ilişkin Orman Bakanından sözlü
soru önergesi (6/166)
9. - Antalya Milletvekili Tuncay Ercenk'in,
zorunlu tasarruf nemalarının ne zaman ödeneceğine ilişkin Başbakandan sözlü
soru önergesi (6/172)
10. - Yalova Milletvekili Muharrem
İnce'nin, Yalova'da yapılan kalıcı konutların yer tespitine ilişkin Bayındırlık
ve İskân Bakanından sözlü soru önergesi (6/173)
11. - İstanbul Milletvekili İsmet
Atalay'ın, BDDK ile Çukurova Grubu arasında yapılan protokole ilişkin
Başbakandan sözlü soru önergesi (6/175) ve Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı
Abdüllatif Şener'in cevabı
12. - Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt'ün,
Çukurova Grubunun borcuna uygulanan ödeme planına ilişkin Devlet Bakanı ve
Başbakan Yardımcısından sözlü soru önergesi (6/180) ve Devlet Bakanı ve
Başbakan Yardımcısı Abdüllatif Şener'in cevabı
13. - Adana Milletvekili Kemal Sağ'ın,
Adana İlindeki göç almadan kaynaklanan sorunlara ilişkin Başbakandan sözlü soru
önergesi (6/200) ve Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Abdüllatif Şener'in
cevabı
B) YazIlI Sorular ve CevaplarI
1. - Konya Milletvekili Atilla Kart'ın,
şahsına ait bir kaçak inşaatı olup olmadığına ilişkin Maliye Bakanından sorusu
ve İçişleri Bakanı Abdülkadir Aksu'nun cevabı (7/285)
2. - Bitlis Milletvekili Vahit Kiler'in,
TBMM'de verilen bazı hizmetlere ilişkin sorusu ve Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanı Bülent Arınç'ın cevabı (7/308)
3. - İstanbul Milletvekili Kemal
Kılıçdaroğlu'nun, Ankara Büyükşehir Belediyesinin doğalgaz sayacı alım ve
satımına ilişkin sorusu ve İçişleri Bakanı Abdülkadir Aksu'nun cevabı (7/371)
4. - Adana Milletvekili Tacidar Seyhan'ın,
AB ile ilgili Brüksel'de düzenlenen bir kursa gönderilen personele ilişkin
sorusu ve Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı Bülent Arınç'ın cevabı (7/372)
5. - Antalya Milletvekili Feridun Fikret
Baloğlu'nun, Antalya'nın idari yapısının yeniden düzenlenmesi için bir çalışma
olup olmadığına ilişkin sorusu ve İçişleri Bakanı Abdülkadir Aksu'nun cevabı
(7/389)
6. - Tokat Milletvekili Orhan Ziya
Diren'in, Tokat şehir merkezine yapılması plânlanan cezaevine ilişkin sorusu ve
Adalet Bakanı Cemil Çiçek'in cevabı (7/394)
7. - Iğdır Milletvekili Dursun Akdemir'in,
Iğdır'daki sınır ticaretine ve Nahçıvan'a geçişlerde yaşanan sorunlara ilişkin
Başbakandan sorusu ve Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Mehmet Ali Şahin'in
cevabı (7/396)
8. - Adana Milletvekili Atillâ
Başoğlu'nun, THY'nin Adana bağlantı seferine ilişkin sorusu ve Maliye Bakanı
Kemal Unakıtan'ın cevabı (7/397)
9. - İzmir Milletvekili Muharrem
Toprak'ın, Kamu İhale Kanunu uyarınca yapılan ilaç alımlarında yaşanan
sorunlara ilişkin sorusu ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Murat
Başesgioğlu'nun cevabı (7/404)
10. - Antalya Milletvekili Nail
Kamacı'nın, Antalya'da SSK'lılara verilen sağlık hizmetlerinin
iyileştirilmesine ilişkin sorusu ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Murat
Başesgioğlu'nun cevabı (7/407)
11. - Aydın Milletvekili Özlem
Çerçioğlu'nun, hayvancılığın desteklenmesi için yapılan teşviklere ilişkin
sorusu ve Tarım ve Köyişleri Bakanı Sami Güçlü'nün cevabı (7/414)
12. - Ankara Milletvekili Ersönmez
Yarbay'ın, kadrosu Ankara'nın ilçelerinde olup geçici görevle başka yerlerde
çalışan personele ilişkin sorusu ve Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanı Mehmet
Hilmi Güler'in cevabı (7/426)
13. - Ankara Milletvekili Ersönmez
Yarbay'ın, kadrosu Ankara'nın ilçelerinde olup geçici görevle başka yerlerde
çalışan personele ilişkin sorusu ve Bayındırlık ve İskân Bakanı Zeki Ergezen'in
cevabı (7/437)
14. - Ankara Milletvekili Ersönmez
Yarbay'ın, kadrosu Ankara'nın ilçelerinde olup geçici görevle başka yerlerde
çalışan personele ilişkin sorusu ve Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım'ın cevabı
(7/439)
15. - Ankara Milletvekili Ersönmez
Yarbay'ın, kadrosu Ankara'nın ilçelerinde olup geçici görevle başka yerlerde
çalışan personele ilişkin sorusu ve Orman Bakanı Osman Pepe'nin cevabı (7/443)
16. - Mersin Milletvekili Mustafa
Özyürek'in, Millî Görüş Teşkilatına ilişkin sorusu ve Dışişleri Bakanı ve
Başbakan Yardımcısı Abdullah Gül'ün cevabı (7/457)
17. - İzmir Milletvekili Hakkı Ülkü'nün,
bir Bakanın Özelleştirme Yüksek Kurulu üyeliğinin sona ermesine ilişkin
Başbakandan sorusu ve Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Mehmet Ali Şahin'in
cevabı (7/467)
18. - Konya Milletvekili Nezir
Büyükcengiz'in, Milletvekili lojmanlarının satışına ilişkin sorusu ve Maliye
Bakanı Kemal Unakıtan'ın cevabı (7/468)
VII. -
GENSORU, GENEL GÖRÜŞME, MECLİS SORUŞTURMASI VE MECLİS ARAŞTIRMASI
A) Öngörüşmeler
1. - Ankara Milletvekili Yakup Kepenek ve
66 Milletvekilinin, kamu yönetimindeki atamalar konusunda genel görüşme
açılmasına ilişkin önergesi (8/1)
VIII. -
AÇIKLAMALAR VE SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR
1. - Samsun Milletvekili Musa
Uzunkaya'nın, Samsun milletvekili Haluk Koç ve Ankara Milletvekili Yakup
Kepenek'in, şahsına sataşmaları nedeniyle konuşması
2. - Samsun Milletvekili Haluk Koç'un,
Samsun Milletvekili Musa Uzunkaya'nın, şahsına sataşması nedeniyle konuşması
I. - GEÇEN
TUTANAK ÖZETİ
TBMM Genel Kurulu saat 15.00'te açılarak
altı oturum yaptı.
Bursa Milletvekili Zafer Hıdıroğlu'nun,
Türkiye'de ceza ve tutukevleri
uygulamaları ve alınması gereken tedbirlere ilişkin gündemdışı konuşmasına, Devlet Bakanı Kürşad
Tüzmen,
Muğla Milletvekili Gürol Ergin'in, 14
Mayıs Dünya Çiftçiler Günü münasebetiyle yaptığı gündemdışı konuşmaya, Tarım ve
Köyişleri Bakanı Sami Güçlü,
Cevap verdi.
Bingöl Milletvekili Abdurrahman Anik,
Bingöl ve çevresinde meydana gelen depremin etkilerine ve alınması gereken
tedbirlere ilişkin gündemdışı bir konuşma yaptı.
Ankara Milletvekili Yakup Kepenek ve 26
milletvekilinin, eğitimli gençlerin yurtdışına göç etme isteğinin nedenlerinin
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla (10/78),
İzmir Milletvekili Oğuz Oyan ve 32
milletvekilinin, konut edindirme yardımı hesapları konusunda (10/79),
Meclis araştırması açılmasına ilişkin
önergeleri okundu; önergelerin gündemdeki yerlerini alacakları ve
öngörüşmelerinin, sırası geldiğinde yapılacağı açıklandı.
İzmir Milletvekili Enver Öktem'in (6/411)
esas numaralı sözlü sorusunu geri aldığına ilişkin önergesi okundu; sözlü
sorunun geri verildiği bildirildi.
Genel Kurulun 15.5.2003 Perşembe günkü
(bugün) birleşiminde, gündemin "Kanun Tasarı ve Teklifleri ile
Komisyonlardan Gelen Diğer İşler" kısmının 3 üncü sırasına kadar olan
işlerin bitimine kadar çalışma süresinin uzatılmasına ilişkin AK Parti Grubu
önerisinin, yapılan görüşmelerden sonra, kabul edildi.
Ekonomik İşbirliği Teşkilatı (EİT) ve
Birleşmiş Milletler Nüfus Fonu (UNFPA) İşbirliğiyle Bişkek'te
gerçekleştirilmesi öngörülen toplantıya, TBMM Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal
İşler Komisyonu üyesi bir parlamenterin katılmasına ilişkin Başkanlık
tezkeresinin kabul edildiği açıklandı.
Gündemin "Kanun Tasarı ve Teklifleri
ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler" kısmının 1 inci sırasında bulunan İş
Kanunu Tasarısının (1/534) (S. Sayısı: 73 ve 73'e 1 inci Ek) görüşmelerine
devam olunarak, 109 uncu maddesine
kadar kabul edildi.
Samsun Milletvekili Haluk Koç, Tokat
Milletvekili Resul Tosun'un, Partisine
sataşması,
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Murat
Başesgioğlu da, Samsun Milletvekili Haluk Koç'un, ifadelerini yanlış
yorumlaması,
Nedeniyle birer konuşma yaptılar.
190 Sayılı Genel Kadro ve Usulü Hakkında
Kanun Hükmünde Kararnamenin Eki Cetvellerin Sağlık Bakanlığına Ait Bölümünde
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısının (1/554) (S. Sayısı: 133) görüşmeleri, komisyon yetkilileri Genel Kurulda
hazır bulunmadıklarından, ertelendi.
20 Mayıs 2003 Salı günü saat 15.00'te
toplanmak üzere, birleşime 23.35'te son verildi.
|
|
Nevzat Pakdil |
|
|
|
Başkanvekili |
|
|
Mehmet Daniş |
|
Yaşar Tüzün |
|
Çanakkale
|
|
Bilecik |
|
Kâtip
Üye |
|
Kâtip
Üye |
|
Türkân Miçooğulları |
|
Enver Yılmaz |
|
İzmir |
|
Ordu |
|
Kâtip
Üye |
|
Kâtip
Üye |
|
|
|
No. :
112 |
II. - GELEN KÂĞITLAR
16 .5. 2003 CUMA
Sözlü Soru Önergeleri
1. - Denizli Milletvekili
Mustafa Gazalcı'nın, Kurum İdare Kurulu kararlarının uygulanıp uygulanmadığına
ilişkin Millî Eğitim Bakanından sözlü soru önergesi (6/469) (Başkanlığa geliş
tarihi : 13.5.2003)
2. - Eskişehir
Milletvekili Fahri Keskin'in, Tıpta Uzmanlık Sınavına ilişkin Millî Eğitim
Bakanından sözlü soru önergesi (6/470) (Başkanlığa geliş tarihi : 14.5.2003)
3. - Niğde Milletvekili
Orhan Eraslan'ın, Niğde-Çiftlik İlçesinin Emniyet Amirliği binası ihtiyacına
ilişkin İçişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/471) (Başkanlığa geliş
tarihi : 14.5.2003)
4. - Niğde Milletvekili
Orhan Eraslan'ın, Niğde-Çiftlik İlçesinin Hükümet Konağı inşaatının ne zaman
tamamlanacağına ilişkin İçişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/472)
(Başkanlığa geliş tarihi : 14.5.2003)
5. - Niğde Milletvekili
Orhan Eraslan'ın, Niğde Kültür Merkezi inşaatının ne zaman tamamlanacağına
ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından sözlü soru önergesi (6/473) (Başkanlığa
geliş tarihi : 14.5.2003)
6. - Niğde Milletvekili
Orhan Eraslan'ın, Niğde-Çiftlik İlçesinin PTT ve TELEKOM binası ihtiyacına
ilişkin Ulaştırma Bakanından sözlü soru önergesi (6/474) (Başkanlığa geliş
tarihi : 14.5.2003)
7. - Niğde Milletvekili
Orhan Eraslan'ın, Niğde-Çiftlik İlçesinin spor salonu ihtiyacına ilişkin Devlet
Bakanı ve Başbakan Yardımcısından (Mehmet Ali Şahin) sözlü soru önergesi
(6/475) (Başkanlığa geliş tarihi : 14.5.2003)
8. - Niğde Milletvekili
Orhan Eraslan'ın, Niğde-Çiftlik İlçesinin okul ve derslik ihtiyacına ilişkin
Millî Eğitim Bakanından sözlü soru önergesi (6/476) (Başkanlığa geliş tarihi :
14.5.2003)
9. - Niğde Milletvekili
Orhan Eraslan'ın, Niğde-Çiftlik İlçesinin Öğretmenevi ve Halk Eğitim Merkezi
ihtiyacına ilişkin Millî Eğitim Bakanından sözlü soru önergesi (6/477)
(Başkanlığa geliş tarihi : 14.5.2003)
10. - Niğde Milletvekili
Orhan Eraslan'ın, Bor Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Merkezi inşaatına ilişkin
Sağlık Bakanından sözlü soru önergesi (6/478) (Başkanlığa geliş tarihi :
14.5.2003)
11. - Muğla Milletvekili
Fahrettin Üstün'ün, Muğla-Milas'da Sarıçay üzerindeki yıkılan köprünün ne zaman
yapılacağına ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından sözlü soru önergesi
(6/479) (Başkanlığa geliş tarihi : 14.5.2003)
12. - Muğla Milletvekili
Fahrettin Üstün'ün, yem destekleme primlerine ve hayvancılığın desteklenmesine
ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/480) (Başkanlığa
geliş tarihi : 14.5.2003)
13. - Muğla Milletvekili
Fahrettin Üstün'ün, sekiz yıllık eğitim için alınan vergi ve katkı payı
miktarına ilişkin Millî Eğitim Bakanından sözlü soru önergesi (6/481)
(Başkanlığa geliş tarihi : 14.5.2003)
14. - Muğla Milletvekili
Fahrettin Üstün'ün, dökme zeytinyağı ihracatına ilişkin Başbakandan sözlü soru
önergesi (6/482) (Başkanlığa geliş tarihi : 14.5.2003)
15. - Muğla Milletvekili
Fahrettin Üstün'ün, seracılığın desteklenmesi ile tohum ithali ve üretimine
ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/483) (Başkanlığa
geliş tarihi : 14.5.2003)
16. - Muğla Milletvekili
Fahrettin Üstün'ün, BAĞ-KUR ve SSK prim borçları için ödeme kolaylığı sağlanıp
sağlanmayacağına ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından sözlü soru
önergesi (6/484) (Başkanlığa geliş tarihi : 14.5.2003)
Yazılı Soru Önergeleri
1. - Mersin Milletvekili
Ali Oksal'ın, buğday alım fiyatlarının belirlenmesi ve açıklanmasına ilişkin
Tarım ve Köyişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/521) (Başkanlığa geliş
tarihi : 14.5.2003)
2. - İstanbul
Milletvekili Ali Rıza Gülçiçek'in, Hacıbektaş Müzesine ilişkin Kültür ve Turizm
Bakanından yazılı soru önergesi (7/522) (Başkanlığa geliş tarihi : 14.5.2003)
3. - Ankara Milletvekili
İsmail Değerli'nin, Mamak Belediyesi ile ilgili bazı iddialara ilişkin İçişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/523) (Başkanlığa geliş tarihi : 14.5.2003)
4. - İstanbul
Milletvekili Kemal Kılıçdaroğlu'nun, malî milat uygulamasının sonuçlarına
ilişkin Devlet Bakanından (Ali Babacan) yazılı soru önergesi (7/524)
(Başkanlığa geliş tarihi : 14.5.2003)
5. - İstanbul
Milletvekili Kemal Kılıçdaroğlu'nun, açıktan atama izinlerine ilişkin Maliye
Bakanından yazılı soru önergesi (7/525) (Başkanlığa geliş tarihi : 14.5.2003)
6. - İzmir Milletvekili
Muharrem Toprak'ın, Avrupa Komisyonu ile imzalanan malî destek programına
ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/526) (Başkanlığa geliş tarihi :
14.5.2003)
7. - İzmir Milletvekili
Muharrem Toprak'ın, yumurta ve somon balığı üretiminde bir maddenin kullanılıp
kullanılmadığına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/527) (Başkanlığa
geliş tarihi : 14.5.2003)
8. - Sinop Milletvekili
Engin Altay'ın, özelleştirilen Ayancık ORÜS fabrikası işçilerinin istihdamına
ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/528) (Başkanlığa geliş tarihi :
14.5.2003)
9. - Tokat Milletvekili
Orhan Ziya Diren'in, teşvikler konusunda hazırlanan kanun taslağına ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/529) (Başkanlığa geliş tarihi : 14.5.2003)
10. - Adana Milletvekili
Tacidar Seyhan'ın, bor cevheri satışı ve Eti Holding'e ilişkin Enerji ve Tabiî
Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi (7/530) (Başkanlığa geliş tarihi :
14.5.2003)
11. - Samsun Milletvekili
Haluk Koç'un, usta öğreticilere ilişkin Millî Eğitim Bakanından yazılı soru
önergesi (7/531) (Başkanlığa geliş tarihi : 14.5.2003)
12. - Samsun Milletvekili
Haluk Koç'un, Özel Tüketim Vergisi hasılatından harp malulleri ile şehit dul ve
yetimlerine ayrılan paya ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/532)
(Başkanlığa geliş tarihi : 14.5.2003)
13. - Konya Milletvekili
Atilla Kart'ın, 4.4.2003 tarihli 62 nci Birleşimde yapılan Anayasa değişikliği
oylaması hakkında ileri sürülen iddialara ilişkin Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanından yazılı soru önergesi (7/533) (Başkanlığa geliş tarihi : 14.5.2003)
No. : 113
20 . 5 . 2003 SALI
Tasarılar
1. - Çocukların Korunması
ve Ülkelerarası Evlat Edinme Konusunda İşbirliğine Dair Sözleşmenin
Onaylanmasının Uygun Bulunduğu Hakkında Kanun Tasarısı (1/595) (Adalet ve
Dışişleri Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi : 12.5.2003)
2. - İş Sağlığı ve
Güvenliği ve Çalışma Ortamına İlişkin 155 Sayılı Sözleşmenin Onaylanmasının
Uygun Bulunduğu Hakkında Kanun Tasarısı (1/596) (Sağlık, Aile, Çalışma ve
Sosyal İşler ve Dışişleri Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi : 12.5.2003)
3. - İş Sağlığı
Hizmetlerine İlişkin 161 Sayılı Sözleşmenin Onaylanmasının Uygun Bulunduğu
Hakkında Kanun Tasarısı (1/597) (Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler ve
Dışişleri Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi : 12.5.2003)
4. - Türkiye Cumhuriyeti
Hükümeti ile Kebek Hükümeti Arasında Sosyal Güvenlik Konusunda Mutabakatın
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı (1/598) (Sağlık, Aile,
Çalışma ve Sosyal İşler ve Dışişleri Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi :
12.5.2003)
5. - Doğal Gaz Piyasası
Kanununa Bir Geçici Madde Eklenmesi Hakkında Kanun Tasarısı (1/599) (Sanayi,
Ticaret, Enerji, Tabiî Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji ve Plan ve Bütçe Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi : 15.5.2003)
6. - Hâkimler ve Savcılar
Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı (1/600) (Adalet
Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi : 15.5.2003)
Teklifler
1. - İzmir Milletvekili
Bülent Baratalı'nın 357 sayılı Askerî Hâkimler Kanununa Bir Geçici Madde
Eklenmesine Dair Kanun Teklifi (2/138) (Millî Savunma ve Plan ve Bütçe ve
Adalet Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi : 13.5.2003)
2. - Konya Milletvekili
Atilla Kart'ın; 2802 sayılı Hâkimler ve Savcılar Kanununa "Geçici Ek
Madde" Eklenmesine Dair Kanun Teklifi (2/139) (Adalet ve Plan ve Bütçe
Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi : 13.5.2003)
Tezkereler
1. - Kocaeli Milletvekili
Mehmet Sefa Sirmen'in Yasama Dokunulmazlığının Kaldırılması Hakkında
Başbakanlık Tezkeresi (3/276) (Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden
Kurulu Karma Komisyona) (Başkanlığa geliş tarihi : 15.5.2003)
2. - Kocaeli Milletvekili
Mehmet Sefa Sirmen'in Yasama Dokunulmazlığının Kaldırılması Hakkında
Başbakanlık Tezkeresi (3/277) (Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu
Karma Komisyona) (Başkanlığa geliş tarihi : 15.5.2003)
3. - Kocaeli Milletvekili
Mehmet Sefa Sirmen'in Yasama Dokunulmazlığının Kaldırılması Hakkında
Başbakanlık Tezkeresi (3/278) (Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden
Kurulu Karma Komisyona) (Başkanlığa geliş tarihi : 15.5.2003)
4. - Kocaeli Milletvekili
Mehmet Sefa Sirmen'in Yasama Dokunulmazlığının Kaldırılması Hakkında
Başbakanlık Tezkeresi (3/279) (Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden
Kurulu Karma Komisyona) (Başkanlığa geliş tarihi : 15.5.2003)
5. - Kocaeli Milletvekili
Mehmet Sefa Sirmen'in Yasama Dokunulmazlığının Kaldırılması Hakkında
Başbakanlık Tezkeresi (3/280) (Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden
Kurulu Karma Komisyona) (Başkanlığa geliş tarihi : 15.5.2003)
6. - Kocaeli Milletvekili
Mehmet Sefa Sirmen'in Yasama Dokunulmazlığının Kaldırılması Hakkında
Başbakanlık Tezkeresi (3/281) (Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden
Kurulu Karma Komisyona) (Başkanlığa geliş tarihi : 15.5.2003)
7. - Gaziantep
Milletvekili Mehmet Sarı'nın Yasama
Dokunulmazlığının Kaldırılması Hakkında Başbakanlık Tezkeresi (3/282) (Anayasa
ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyona) (Başkanlığa geliş
tarihi : 15.5.2003)
8. - Kütahya Milletvekili
Soner Aksoy'un Yasama Dokunulmazlığının Kaldırılması Hakkında Başbakanlık
Tezkeresi (3/283) (Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma
Komisyona) (Başkanlığa geliş tarihi : 15.5.2003)
9. - Kocaeli
Milletvekilleri Mehmet Vecdi Gönül, Osman Pepe ve Nevzat Doğan'ın Yasama
Dokunulmazlıklarının Kaldırılması Hakkında Başbakanlık Tezkeresi (3/284)
(Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyona) (Başkanlığa
geliş tarihi : 15.5.2003)
10. - Kocaeli
Milletvekili Nevzat Doğan'ın Yasama Dokunulmazlığının Kaldırılması Hakkında
Başbakanlık Tezkeresi (3/285) (Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden
Kurulu Karma Komisyona) (Başkanlığa geliş tarihi : 15.5.2003)
11. - Kocaeli
Milletvekilleri Nevzat Doğan ve Nihat Ergün'ün
Yasama Dokunulmazlıklarının Kaldırılması Hakkında Başbakanlık Tezkeresi
(3/286) (Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyona)
(Başkanlığa geliş tarihi : 15.5.2003)
12. - Kocaeli
Milletvekilleri Nihat Ergün ve Muzaffer Baştopçu'nun Yasama
Dokunulmazlıklarının Kaldırılması Hakkında Başbakanlık Tezkeresi (3/287)
(Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyona) (Başkanlığa
geliş tarihi : 15.5.2003)
13. - Kocaeli
Milletvekilleri Nevzat Doğan ve Nihat Ergün'ün Yasama Dokunulmazlıklarının
Kaldırılması Hakkında Başbakanlık Tezkeresi (3/288) (Anayasa ve Adalet
Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyona) (Başkanlığa geliş tarihi :
15.5.2003)
14. - Kocaeli
Milletvekilleri Osman Pepe, Mehmet Vecdi Gönül, Nevzat Doğan ve Muzaffer
Baştopçu'nun Yasama
Dokunulmazlıklarının Kaldırılması Hakkında Başbakanlık Tezkeresi (3/289) (Anayasa
ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyona) (Başkanlığa geliş
tarihi : 15.5.2003)
Raporlar
1. - Türkiye İş Kurumu
Kanunu Tasarısı ile Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler ve Plan ve Bütçe
Komisyonları Raporları (1/297) (S. Sayısı : 137) (Dağıtma tarihi : 20.5.2003)
(GÜNDEME)
2. - At Yarışları
Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile Tarım, Orman ve
Köyişleri Komisyonu Raporu (1/356) (S.
Sayısı : 138) (Dağıtma tarihi : 20.5.2003)
(GÜNDEME)
3. - Denizli Milletvekili
Mustafa Gazalcı ve 53 milletvekilinin; 3 Mart'ın Her Yıl "Laiklik ve
Öğretim Birliği Bayramı" Olarak Kutlanması Hakkında Kanun Teklifi ve
İçtüzüğün 37 nci Maddesine Göre Doğrudan Gündeme Alınma Önergesi (2/93) (S.
Sayısı : 139) (Dağıtma tarihi : 20.5.2003) (GÜNDEME)
4. - Türkiye Halk Bankası
A.Ş.'nin Tasvibe Sunulan 1997 Yılı Hesap ve İşlemlerine Ait, 3346 Sayılı
Kanunun 8 inci Maddesi Uyarınca Hazırlanan, Kamu İktisadi Teşebbüsleri
Komisyonu Raporu ve Bu Rapora Yapılan İtiraz ile Komisyonun Görüşü (3/133) (S.
Sayısı : 109) (Dağıtma tarihi : 20.5.2003) (GÜNDEME)
5. - Atatürk Orman
Çiftliği Müdürlüğünün Tasvibe Sunulan 1998 ve 1999 Yılları Hesap ve İşlemlerine
Ait, 3346 Sayılı Kanunun 8 inci Maddesi Uyarınca Hazırlanan, Kamu İktisadi
Teşebbüsleri Komisyonu Raporu ve Bu Rapora Yapılan İtiraz ile Komisyonun Görüşü
(3/106, 107) (S. Sayısı : 110) (Dağıtma tarihi : 20.5.2003) (GÜNDEME)
Yazılı Soru Önergeleri
1. - Diyarbakır
Milletvekili Aziz Akgül'ün, 4207 sayılı Kanun uyarınca uygulanan para
cezalarına ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru önergesi (7/534) (Başkanlığa
geliş tarihi : 15.5.2003)
2. - Adıyaman
Milletvekili Mahmut Göksu'nun, Kula Mensucat Şirketine banka kredisi verilip
verilmediğine ilişkin Devlet Bakanından (Ali Babacan) yazılı soru önergesi
(7/535) (Başkanlığa geliş tarihi : 15.5.2003)
3. - Samsun Milletvekili
Mehmet Kurt'un, geçici işçilerin özlük haklarına ilişkin Bayındırlık ve İskân
Bakanından yazılı soru önergesi (7/536) (Başkanlığa geliş tarihi : 15.5.2003)
4. - Samsun Milletvekili
Mehmet Kurt'un, yardımcı doçentlerin malî durumlarına ilişkin Millî Eğitim
Bakanından yazılı soru önergesi (7/537) (Başkanlığa geliş tarihi : 15.5.2003)
5. - İstanbul
Milletvekili Gürsoy Erol'un, ithal kömürle çalışacak termik santraller
kurulacağı yönünde basında çıkan bir habere ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar
Bakanından yazılı soru önergesi (7/538) (Başkanlığa geliş tarihi : 15.5.2003)
6. - Çankırı Milletvekili
Hikmet Özdemir'in, Diyanet İşleri Başkanlığının THY ile yaptığı hac
organizasyonuna ve yapılan görevlendirmelere ilişkin Devlet Bakanından (Mehmet
Aydın) yazılı soru önergesi (7/539) (Başkanlığa geliş tarihi : 15.5.2003)
7. - Çankırı Milletvekili
Hikmet Özdemir'in, THY'nin yurt dışında görevlendirdiği personele ve uçuşların
fiyat tarifelerine ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru önergesi (7/540)
(Başkanlığa geliş tarihi : 15.5.2003)
8. - Erzincan
Milletvekili Tevhit Karakaya'nın, Rusya ile imzalanan doğalgaz anlaşmasına ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanından
yazılı soru önergesi (7/541) (Başkanlığa geliş tarihi : 15.5.2003)
9. - Çankırı Milletvekili
Hikmet Özdemir'in, doğalgazın kullanıldığı illere ilişkin Enerji ve Tabiî
Kaynaklar Bakanından yazılı soru
önergesi (7/542) (Başkanlığa geliş tarihi : 15.5.2003)
10. - Çankırı
Milletvekili Hikmet Özdemir'in, Çankırı'daki kaya tuzu rezervine ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar
Bakanından yazılı soru önergesi (7/543)
(Başkanlığa geliş tarihi : 15.5.2003)
11. - Kahramanmaraş
Milletvekili Fatih Arıkan'ın, THY'nin Kahramanmaraş seferlerinin başlatılıp
başlatılmayacağına ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru önergesi (7/544)
(Başkanlığa geliş tarihi : 15.5.2003)
12. - Erzincan
Milletvekili Tevhit Karakaya'nın, DSİ'nin Erzincan'daki projelerine ilişkin
Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi (7/545) (Başkanlığa
geliş tarihi : 15.5.2003)
13. - Gaziantep
Milletvekili Mahmut Durdu'nun, Gaziantep İlindeki belediyelere yapılan nakdi
yardımlara ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru önergesi (7/546) (Başkanlığa
geliş tarihi : 15.5.2003)
14. - İstanbul
Milletvekili Gürsoy Erol'un, Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışmayı Teşvik Fonundan
İstanbul İlinde dağıtılan yardımların miktarına ilişkin Devlet Bakanından
(Beşir Atalay) yazılı soru önergesi (7/547) (Başkanlığa geliş tarihi :
15.5.2003)
15. - İstanbul
Milletvekili Gürsoy Erol'un, bazı kurulların başkan ve üyelerinin maaş ve
ücretlerine ilişkin Başbakandan yazılı
soru önergesi (7/548) (Başkanlığa geliş tarihi : 15.5.2003)
16. - Van Milletvekili
Maliki Ejder Arvas'ın, hayvancılık sektörünün sorunlarına ilişkin Tarım ve
Köyişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/549) (Başkanlığa geliş tarihi :
15.5.2003)
17. - Erzurum
Milletvekili Mustafa Ilıcalı'nın, Oltu Çayı üzerinde kurulması planlanan
barajlara ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi
(7/550) (Başkanlığa geliş tarihi : 15.5.2003)
18. - Kahramanmaraş
Milletvekili Fatih Arıkan'ın, Kahramanmaraş Gümrük Müdürlüğünün bitkisel ürün
ithal kapıları listesine alınıp alınmayacağına ilişkin Tarım ve Köyişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/551) (Başkanlığa geliş tarihi : 15.5.2003)
19. - Karaman
Milletvekili Mevlüt Akgün'ün, elma üreticilerinin desteklenmesine ilişkin Tarım
ve Köyişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/552) (Başkanlığa geliş tarihi :
15.5.2003)
20. - Mardin Milletvekili
Mehmet Beşir Hamidi'nin, Mardin-Dargeçit İlçesinde Ziraat Bankası şubesi açılıp
açılmayacağına ilişkin Devlet Bakanından (Ali Babacan) yazılı soru önergesi
(7/553) (Başkanlığa geliş tarihi : 15.5.2003)
21. - Mardin Milletvekili
Mehmet Beşir Hamidi'nin, Mardin İlindeki eğitimle ilgili bazı ihtiyaçlara
ilişkin Millî Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/554) (Başkanlığa geliş
tarihi : 15.5.2003)
22. - Mardin Milletvekili
Mehmet Beşir Hamidi'nin, Mardin İlindeki kültürel ve tarihi varlıkların
korunmasına ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından yazılı soru önergesi (7/555)
(Başkanlığa geliş tarihi : 15.5.2003)
23. - Mardin Milletvekili
Mehmet Beşir Hamidi'nin, Mardin'deki yüksek elektrik faturalarına ve
Ceylanpınar sulama kanalları ile Ilısu Barajı projelerine ilişkin Enerji ve
Tabiî Kaynaklar Bakanından yazılı soru
önergesi (7/556) (Başkanlığa geliş tarihi : 15.5.2003)
24. - Mardin Milletvekili
Mehmet Beşir Hamidi'nin, Mardin İlindeki köylerin yollarının asfaltlanmasına
ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/557) (Başkanlığa
geliş tarihi : 15.5.2003)
25. - Kahramanmaraş
Milletvekili Mehmet Yılmazcan'ın, Irak petrollerinden Türkiye'ye pay
verilmesiyle ilgili anlaşmalara ilişkin Dışişleri Bakanı ve Başbakan
Yardımcısından yazılı soru önergesi (7/558) (Başkanlığa geliş tarihi : 15.5.2003)
26. - Karaman
Milletvekili Mevlüt Akgün'ün, Karaman'da bir şahsın kaçırılması olayına ilişkin
İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/559) (Başkanlığa geliş tarihi :
15.5.2003)
27. - Bursa Milletvekili
Mustafa Dündar'ın, vatandaşlığa geçmek isteyen Batı Trakyalı soydaşlarımıza
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/560) (Başkanlığa geliş
tarihi : 15.5.2003)
28. - Manisa Milletvekili
Hüseyin Tanrıverdi'nin, asgari ücrete ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik
Bakanından yazılı soru önergesi (7/561) (Başkanlığa geliş tarihi : 15.5.2003)
29. -Erzurum Milletvekili
Mustafa Ilıcalı'nın, Doğrudan Gelir Desteği projesinin Erzurum İlindeki
uygulamalarına ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından yazılı soru önergesi
(7/562) (Başkanlığa geliş tarihi : 15.5.2003)
30. - Erzurum
Milletvekili Mustafa Ilıcalı'nın, Erzurum-Ilıca'daki petrol dolum tesisinin ne
zaman faaliyete geçirileceğine ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru önergesi
(7/563) (Başkanlığa geliş tarihi : 15.5.2003)
31. - Yozgat Milletvekili
İlyas Arslan'ın, bazı baraj ve sulama projelerine ilişkin Enerji ve Tabiî
Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi (7/564) (Başkanlığa geliş tarihi :
15.5.2003)
32. - Karaman
Milletvekili Mevlüt Akgün'ün, Karaman İlindeki 2003 yılı yatırımlarına ilişkin
Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi (7/565) (Başkanlığa
geliş tarihi : 15.5.2003)
33. - Karaman
Milletvekili Mevlüt Akgün'ün, Karaman'da bir üniversite kurulup kurulmayacağına
ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/566) (Başkanlığa geliş tarihi :
15.5.2003)
Genel Görüşme Önergesi
1. - Hükümet adına
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın, Türkiye ve Avrupa Birliği arasındaki
ilişkiler konusunda Anayasanın 98 inci, İçtüzüğün 102 ve 103 üncü maddeleri
uyarınca bir genel görüşme açılmasına ilişkin önergesi (8/2) (Başkanlığa geliş
tarihi : 20.5.2003)
Meclis Araştırması Önergeleri
1. - Eskişehir
Milletvekili Fahri Keskin ve 21 Milletvekilinin, Tıpta Uzmanlık Sınavı (TUS)
konusunda Anayasanın 98 inci, İçtüzüğün 104 ve 105 inci maddeleri uyarınca bir
Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/80) (Başkanlığa geliş tarihi
: 14.5.2003)
2. - Mersin Milletvekili
Mustafa Eyiceoğlu ve 23 Milletvekilinin, yaş sebze ve meyve üretimindeki ve
ihracatındaki sorunların araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla Anayasanın 98 inci, İçtüzüğün 104 ve 105 inci maddeleri uyarınca bir
Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/81) (Başkanlığa geliş tarihi
: 15.5.2003)
3. - Çankırı Milletvekili
Hikmet Özdemir ve 19 Milletvekilinin, Çankırı İlinde Kuzey Anadolu fay zonu
civarındaki jeotermal enerji kaynaklarının araştırılarak değerlendirilmesi için
alınması gerekli önlemlerin belirlenmesi amacıyla Anayasanın 98 inci, İçtüzüğün
104 ve 105 inci maddeleri uyarınca bir Meclis araştırması açılmasına ilişkin
önergesi (10/82) (Başkanlığa geliş tarihi : 15.5.2003)
4.
- Aksaray Milletvekili Ramazan Toprak ve 31 Milletvekilinin, 57 nci Hükümet
dönemindeki ekonomik krizlerde bazı kamu bankaları yöneticilerinin sorumluluğu
ile ilgili iddiaların araştırılması amacıyla Anayasanın 98 inci, İçtüzüğün 104
ve 105 inci maddeleri uyarınca bir Meclis araştırması açılmasına ilişkin
önergesi (10/83) (Başkanlığa geliş tarihi : 15.5.2003)
BİRİNCİ OTURUM
Açılma Saati : 15.00
20 Mayıs 2003 Salı
BAŞKAN : Başkanvekili Sadık YAKUT
KÂTİP ÜYELER : Yaşar TÜZÜN (Bilecik), Enver YILMAZ (Ordu)
BAŞKAN - Sayın
milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 81 inci Birleşimini açıyorum.
III.- Y O K L A M A
BAŞKAN - Elektronik
cihazla yoklama yapacağız.
Yoklama için 5 dakika
süre vereceğim. Sayın milletvekillerinin, oy düğmelerine basarak salonda
bulunduklarını bildirmelerini; bu süre içerisinde elektronik sisteme giremeyen
milletvekillerinin, salonda hazır bulunan teknik personelden yardım
istemelerini; buna rağmen sisteme giremeyen üyelerin ise, yoklama pusulalarını,
teknik personel aracılığıyla, 5 dakikalık süre içerisinde Başkanlığa
ulaştırmalarını rica ediyorum.
Yoklama işlemini
başlatıyorum.
(Elektronik cihazla
yoklama yapıldı)
BAŞKAN - Toplantı
yetersayısı vardır; görüşmelere başlıyoruz.
Gündeme geçmeden önce, üç
arkadaşıma gündemdışı söz vereceğim.
Bilindiği gibi, dün, 19
Mayıs Atatürk'ü Anma, Gençlik ve Spor Bayramını kutladık. Bu anlamda, bugünkü
söz vereceğim arkadaşların konuşma süresi 5 dakikayla sınırlı değildir;
arkadaşlarım düşüncelerini ifade edecekler.
IV. - BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A) OTURUM BAŞKANLARININ KONUŞMALARI
1. - Oturum Başkanı ve TBMM Başkanvekili Sadık Yakut’un, 19
Mayıs Atatürk’ü Anma, Gençlik ve Spor Bayramı münasebetiyle konuşması
BAŞKAN- Değerli
milletvekilleri, öncelikle, Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanvekili
seçildiğim günden itibaren bugüne değin yürütmeye çalıştığım böylesine kutlu ve
onurlu bir görevi, ilk günkü konuşmamda çerçevesini çizdiğim tarafsızlık
anlayışı içerisinde yapacağıma dair samimi inancımı sizlerle paylaşmış, Yüce
Türk Milletine bu yönde söz vermiştim. Bugün, geldiğim nokta itibariyle,
alışılmışın dışında bir anlayışla, Meclise ve tarihe not düşmek için, duygu,
düşünce ve önerilerimi sizlerle paylaşmak istiyorum.
Dün, yeni bir 19 Mayıs
Bayramını daha geride bıraktık. Millî Kurtuluş Savaşı öncesi ve sonrasını doğru
anlamadan, doğru adım atmak ve 21 inci Yüzyılda kendi geleceğimize egemen olmak
mümkün değildir.
Dün "doğu
sorunu" ya da "hasta adam" tanımlamalarıyla bölüşülmek ve
tarihten silinmek istenen Yüce Türk Milleti; bugün, bitmeyen oyun senaryoları
ile cadı kazanları kaynatılarak, oltaya yakalanmış balığın yeme ihtiyacı yoktur
tanımlamaları ve uygulamaları ile kendi başına hareket edemeyen, karar ve
uygulama inisiyatifinden yoksun bir ülke haline getirilerek, 21 inci Yüzyılda
hak ettiği konum ve role ulaşması engellenmeye çalışılmaktadır. Türkiye
düşmanları, hiçbir zaman, bu hain ve sinsi emellerine ulaşamayacaklardır.
Dış güçlere, Yüce
Atatürk'ün sözleriyle seslenmek istiyorum: Milletimizin temel yararı ile ilgili
konularda yabancıların bizce önemi yoktur. Biz, gidişimizi, yabancıların
görüşlerine uydurma güçsüzlüğünü kötü görenlerdeniz. İnsaf ve yardım dilenmek
gibi bir ilke yoktur. İnsaf ve yardım dilenciliğiyle ulus ve devlet işleri
görülemez. Millet ve devletin onuru, ancak bağımsız olmakla sağlanır. Amerika,
Avrupa ve bütün Batı dünyası bilmelidir ki, Türkiye halkı, her uygar ve
yetenekli ulus gibi, kayıtsız, şartsız, özgür ve bağımsız yaşamaya kesin olarak
karar vermiştir. Bu meşru kararı ihlale yönelik her kuvvet Türkiye'nin ebedî
düşmanı kalır. Lozan'a karşıtlık ortak paydasında birleşen devletlerin Türkiye
içinde Sevrci müttefikler yaratma çabaları, Atatürk'ün Gençliğe Hitabesini
rehber edinen Türk gençliği tarafından boşa çıkarılacak, Türkiye Cumhuriyeti,
misakımillî hudutları içinde, ebediyen, Atatürk'ün işaret ettiği çağdaşlığı
yakalama ve aşma mücadelesinde var olacaktır.
Değerli milletvekilleri,
19 Mayısta başlayan, 23 Nisanda devam eden, 30 Ağustosta zaferle sonuçlanıp, 29
Ekim cumhuriyetiyle taçlanan Yüce Türk Milletinin, millî bağımsızlık savaşı
sonrasında kurulan Türkiye Cumhuriyetinin millî varlığı ve bekasının teminatı
olan Atatürk ilke ve inkılaplarıyla, cumhuriyetin temel dayanaklarından en ufak
taviz verilmeden sürdürülecek olan millî yürüyüşte yer alan ve alacak olan
herkesin ortak inanç ve mücadele azmiyle ortak gönenci yakalayacağımıza dair
samimi inancımızın ışığı altında, Atatürk'ün 28 Aralık 1920'deki sözlerini
yinelemek istiyorum: "Bir ulus, varlığını korumak yolunda, bütün gücüyle,
bütün görünür, görünmez güçleriyle ayaklanmış ve karar vermiş olmazsa; bir
ulus, yalnız kendi gücüne dayanarak varlığını ve bağımsızlığını sağlayamazsa,
şunun bunun oyuncağı olmaktan kurtulamaz."
Türkiye'nin yaşama
gücünün yitirildiğine inananlara sesleniyorum; kafalarında birtakım hırslı duyguları
kaynaştıranların, gerçekdışı zanlarla gerçeği değiştirebilmeleri mümkün
değildir; bugüne kadar yeryüzünde bunu yapabilen olmamıştır. Gerçek şudur;
kötüyü iyinin, olumsuzu olumlunun izlemesi, doğal ve toplumsal gelişimin temel
yasasıdır. Günümüzdeki iç karartan kötülükler ve olumsuzluklar, kısa bir süre
içinde, yerini, millî bir toplumsal yükselişe bırakacak ve ortadan kalkacaktır.
Gündemdışı ilk söz, 19
Mayıs Atatürk'ü Anma, Gençlik ve Spor Bayramıyla ilgili söz isteyen Samsun
Milletvekili Ahmet Yeni'ye aittir.
Buyurun Sayın Yeni. (AK
Parti sıralarından alkışlar)
B) GündemdIşI Konuşmalar
1. - Samsun
Milletvekili Ahmet Yeni'nin, 19 Mayıs Atatürk'ü Anma, Gençlik ve Spor Bayramına
ilişkin gündemdışı konuşması ve Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Mehmet Ali
Şahin'in cevabı
AHMET YENİ (Samsun) -
Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; 19 Mayıs Atatürk'ü Anma, Gençlik ve Spor
Bayramı vesilesiyle gündemdışı söz almış bulunmaktayım; sözlerime başlamadan
önce, şahsım ve 19 Mayıs ismiyle bütünleşen Samsun Şehri adına,. hepinizi en
içten duygularımla selamlıyorum.
Malumunuz olduğu üzere,
bir kutlu günün 84 üncü yıldönümünü, dün, büyük bir coşku, sevinç ve gururla
hep birlikte kutladık. Dün, ulusal kurtuluş mücadelemizin Komutanı Gazi Mustafa
Kemal Atatürk'ün, milletimizi esaretten kurtarmak gayesiyle, paramparça edilmiş
ulusal direniş ruhunu yeniden teşkilatlandırıp vücut kazandırarak hürriyetine
kavuşturma gayesiyle Samsun'a çıkışının yıldönümüydü. 19 Mayıs arifesinde Sayın
Başbakanımızın ve Bakanlar Kurulu sayın üyelerinin katılımlarıyla, Samsunumuzda
bir ilk gerçekleştirilmiş, Samsun halkı, böylesi anlamlı bir günü, yüksek
katılımlarıyla daha da anlamlı kılan devlet büyüklerimizle bütünleşmiş, büyük
bir coşku ve kıvançla, 19 Mayıs Bayramını kutlamışlardır. Bu nedenle,
iştiraklerinden dolayı, Sayın Başbakanımıza ve Bakanlar Kurulunun sayın
üyelerine, Samsun halkı ve Samsun milletvekilleri adına şükranlarımı sunuyorum.
Birebir ölçülerinde,
orijinallerine sadık kalınarak yapılan Bandırma Vapurunun ve Atatürk ile o gün
Samsun'a ayak basan 18 silah arkadaşının balmumundan heykellerinin sergilendiği
Atatürk Müzesindeki bölümün açılışında çok duygusal anlar yaşadık. İnsanlar,
âdeta, tarihe yolculuk yaparak, 19 Mayıs 1919'a geri dönmüş, Samsun halkının
Ata'sıyla buluştuğu o günü tekrar yaşamıştır. O manzarayı hepinizin yaşamasını,
gerçekten, çok arzu ederdim.
Yediyüz yıl boyunca, üç
kıtada sahip olduğu topraklardan, Mondros Mütarekesiyle çekilmek zorunda kalan
Osmanlı Devletinin, yine, bu mütareke şartlarına göre, orduları dağıtılmış,
silahları elinden alınmıştı. Genç nüfus çeşitli cephelerde şehit düşmüştü.
Geride, yaralı ve yorgun bir ulus kalmıştı. Tabiîdir ki, imparatorluğun
ekonomisi çökmüş, merkezî otorite ve devlet idaresi, yine, aynı mütarekeyle
teslim alınmıştı. Tarih sahnesine çıktığı günden beri, hep, devlet kurarak ve
özgürlüğü her şeyin üzerinde tutarak yaşamış olan Yüce Türk Milleti, çaresizlik
içinde kıvranıyor ve içine düştüğü bu durumdan kurtulmanın yollarını arıyordu.
Böylesi bir durumda, milletinin aradığı lider ortaya çıkarak, tarihin kendisine
yüklediği misyonu üstlenmiş, 19 Mayıs sabahında, Samsun'a ayak basarak,
esaretten kurtuluşa giden yolu açmıştır. 19 Mayıs 1919, umutlarını yitirmiş,
ufku kararmış ve karamsarlığa gömülmüş bir ülkeyi yeniden aydınlığa çıkaran ve
tam bağımsızlık bilincini yerleştiren bir destanın başlangıç tarihidir. 19
Mayıs, tükenmiş ve tüm hayat damarları kesilmiş bir ulusun yeniden doğduğu
tarihtir. 19 Mayıs, savaşlardan yeni çıkmış, yorgun, umutsuz, çileli bir ulusu
yeniden diriltmek, ayağa kaldırmak üzere, Atatürk'ün, Samsun'dan Anadolu'ya ilk
adımı attığı gündür; o gün, toprakları fütursuzca işgal edilmiş bir Yüce
Milletin tarih sahnesinde ebediyen var oluşunu tüm dünya milletlerine ilan ettiği
gündür.
Her 19 Mayısı ülkemizde
büyük bir coşkuyla kutlarız; çünkü, 19 Mayıs, halkımızın, Atatürk'ün
önderliğinde, işgalci güçlere karşı Ulusal Kurtuluş Savaşı ateşini yaktığı
gündür.
Her 19 Mayısı ülkemizde
büyük bir coşkuyla kutlarız; çünkü, 19 Mayıs "özgürlük ve bağımsızlık
benim karakterimdir" diyen Atatürk'ün, tarihi boyunca özgür ve bağımsız
yaşamış halkımızın gücüne dayanarak, dünyanın öteki mazlum milletlerine
kurtuluş yolunu gösterdiği gündür.
Her 19 Mayısı ülkemizde
büyük bir coşkuyla kutlarız; çünkü, 19 Mayıs, ulusun, kendi kaderini gerekirse
kendisinin belirleyeceğini tüm insanlığa ilan ettiği tamime giden yolun
başlangıcıdır.
Mustafa Kemal'in,
Samsun'a çıkışı ilk defa 1924 yılında kutlanmış, daha sonraki söylemlerinde,
cumhuriyetin, Türk gençliğine emanet ve armağan edildiği de dikkate alınarak,
1938'den itibaren Gençlik ve Spor Bayramı olarak, millî bir gün kapsamında tüm
yurt sathında kutlanmaya başlanmıştır; 1981'de de, adı, Atatürk'ü Anma, Gençlik
ve Spor Bayramı olarak değiştirilmiştir.
Sayın Başkan, sayın
milletvekilleri; konuşmamın bu bölümünde, 19 Mayıs 1919'un Samsun açısından
önemini vurgulamak istiyorum. 19 Mayıs, Ulu Önder'in doğum tarihi olarak ve
Ulusal Kurtuluş Savaşının başlangıç tarihi olarak Samsun için ayrı bir önem
taşımaktadır. Bakınız, Atatürk, Samsun'a çıktığında karşılaştığı manzarayı
nasıl resmediyor: "Ben Samsun'u ve Samsunluları gördüğüm zaman, memleket
ve millete ait tasavvurlarımın, kararlarımın, herhalde kabili istihsal olduğuna,
bir defa daha kuvvetle kani oldum. Samsunluların hal ve vaziyetlerinde gördüğüm
ve gözlerinde okuduğum vatanperverlik, fedakârlık lemaları, ümit ve
tasavvurlarımı müspet kanaate ulaştırmaya kâfi gelmişti. "
Evet, o gün, 19 Mayıs
1919 idi; Türkiye Cumhuriyetinin tarihindeki dönüm noktalarından biri olarak
kabul edilen o günde, Ulusal Kurtuluş Savaşının meşalesini Samsun'da yakan o
Büyük Liderin azmi sayesinde, umutlar yeniden yeşermiş, özgürlüğü için şahadeti
esaretin üzerinde tutan necip milletimizin, canları ve kanları pahasına
yaptıkları mücadeleyle de, cumhuriyete giden yol hızla katedilmiştir.
Samsun, bağımsız ve
modern Türkiye Cumhuriyetinin kurulmasında, fikrî ve fizikî ilk adımın
atıldığı, Anadolu'nun ve Türk'ün, içindeki birlik, bütünlük, bağımsızlık ve
sonsuz mücadele karar ve bilincinin, zihinlerde, güçlü, umutlu ve somut bir
şekilde yer aldığı şehirdir.
Atatürk, millet
egemenliğine dayalı, kayıtsız şartsız bağımsız bir Türk devleti kurmak görüşü
ve kararındaydı ve bu kararını da, 19 Mayıs günü Samsun'a ayak bastığında
uygulamaya koymuştu.
Samsun'un millî
mücadeledeki önemi, Atatürk'ün, Büyük Nutkunu, Samsun'a çıkışıyla
başlatmasından da anlaşılmaktadır. Atatürk, o yılları şöyle anlatır: "
Ben, 1919 senesi mayısı içinde Samsun'a çıktığım gün, elimde maddî hiçbir
kuvvet yoktu; yalnız, Büyük Türk Milletinin asaletinden doğan ve benim
vicdanımı dolduran yüksek ve manevî bir kuvvet vardı. İşte, ben, bu ulusal
kuvvete, bütün milletime güvenerek işe başladım. "
Mustafa Kemal, 19 Mayıs
1919 günü Samsun'a ayak bastığında, hayatî öneme sahip işler başarmaya ve
yapmaya geldiğini çok iyi bilmekteydi; çünkü, yapması gerekenleri düşünmüş,
tasarlamış, kimlerden ne ölçüde istifade edeceğinin planlarını yapmıştı.
19 Mayıs sonrasında
gelişen olayların hiçbiri rastlantı değildir. Millî mücadeledeki hiçbir eylem,
gelişigüzel ortaya çıkmamıştır. Millî mücadele, bizatihi, engin görüşlü bir
komutanın, bir siyaset adamının, bir Türkiye sevdalısının derin tefekkürleri
sonucunda adım adım yazılmış bir kurtuluş ve yeniden diriliş destanıdır.
19 Mayıs, 23 Nisan, 30
Ağustos ve 29 Ekim, aynı zincirin halkalarıdır. Bu halkaların temeli 19
Mayıstır ve bu tarih, aynı zamanda, devrimci ve yenilikçi bir atılımın da
başlangıcıdır. Evet, 19 Mayıs 1919, Türk toplumu için, cumhuriyete, millî
egemenliğe ve nihayetinde de demokrasiye uzanan yolun şanlı bir başlangıcıdır.
19 Mayıs 1919 sabahı
Samsun'a ayak basan Mustafa Kemal, burada yaktığı özgürlük ve yeniden diriliş
ateşiyle ulusu şaha kaldırmış ve düşmanı yurttan kovmak suretiyle de yeni
cumhuriyeti kurmuştur.
O günkü zorlukları aşan
ulvî mücadele ruhu, bugün ülkemizin içinde bulunduğu zorlukların da bertaraf
edilmesinde, gerek iktidar gerek muhalefet gerekse halkın farklı kesimlerini
temsil eden sivil toplum örgütleriyle el ele vererek, güzel Türkiyemizi muasır
medeniyetler seviyesine ulaştırmada en önemli vasıtamız olacaktır. Atatürk'ün
de vazettiği gibi, muhtaç olduğumuz kudret damarlarımızdaki asil kanda
mevcuttur.
Bugünkü geri
kalmışlığımıza, ne Atatürk ne de Türk Halkı razıdır. Bu, cihana asırlarca
hükmetmiş, yüzlerce yıl boyunca diğer devletlere model olmuş bir toplumun
kaderi olamaz. Geri kalmışlık zincirini mutlaka kırmak zorundayız. Geleceğimizin
teminatı gençlerimiz, bizden iş ve aş bekliyor. Halkımız, bizden refah
bekliyor, adalet bekliyor, kalkınma bekliyor; hep beraber daha çok, daha çok,
daha çok çalışmak zorundayız.
Türkiye Cumhuriyetimizin
Yüce Meclisinin çatısı altında, bizlere bu cennet vatanı, canları ve kanları
pahasına emanet eden şehitlerimizi rahmet ve gazilerimizi minnetle anıyor; 19
Mayıs Atatürk'ü Anma, Gençlik ve Spor Bayramının, bir kez daha Yüce Milletimize
kutlu ve mutlu olmasını temenni ediyorum.
Hepinize saygılarımı
sunuyorum. (Alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür
ediyorum Sayın Yeni.
Gündemdışı ikinci söz,
yine aynı konuda söz isteyen, Karaman Milletvekili Fikret Ünlü'ye aittir.
Buyurun Sayın Ünlü. (CHP
sıralarından alkışlar)
2. -
Karaman Milletvekili Fikret Ünlü'nün, Ulu Önder Atatürk'ün 19 Mayıs 1919'da
Ulusal Kurtuluş Savaşını başlatmak üzere Anadolu'ya adım atışının yıldönümüne
ilişkin gündemdışı konuşması ve Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Mehmet Ali
Şahin'in cevabı
FİKRET ÜNLÜ (Karaman) -
Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; 19 Mayıs Gençlik ve Spor
Bayramımızı, her yıl olduğu gibi, bu yıl da büyük bir coşku, heyecan, inanç ve
gururla kutladık. Hepimizin ulusal bilinci, ulusal gururu yeniden canlandı,
canlandırdık. Okunan şiirleri, yapılan konuşmaları tüylerimiz diken diken
olarak izledik. Eminim ki, milyonlarca insan, televizyonları başında da gözleri
yaşararak, 19 Mayıs Gençlik ve Spor Bayramı törenlerini bulundukları yerlerden
gururla izledi.
Bayram sonrasında bile
olsa, bu büyük ve anlamlı günün zihinlerimize ve yüreklerimize kazıdığı tarih
ve ibret sayfalarından bazı bölümleri, buradan, milletin kürsüsünden söylemek
için huzurlarınızdayım; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
19 Mayıs 1919, tarihimiz
açısından önemli bir dönüm noktası olduğu kadar, insanlık tarihi açısından da
bütün dünya uluslarınca kabul edilen büyük bir direnişin, şanlı bir destanın
başlangıcı olmuştur. Türk Ulusunun kurtuluş savaşı mucizesi, daha sonraki
yıllarda bağımsızlık kavgası veren diğer dünya ulusları için büyük bir moral ve
cesaret kaynağı olmuş, özgürlük mücadelesi içerisinde olan uluslar, bu
kahramanlık destanından büyük dersler çıkarmışlardır.
Anadolu'nun yakılıp
yıkıldığı, ülkemizin dört bir köşesinin emperyalistler tarafından paylaşıldığı
bir ortamda, Büyük Kurtarıcının Samsun'da yaktığı özgürlük ateşi, kısa sürede
bütün yurdu sarmış, bu sayede, Anadolu, işgalcilerden temizlenerek, modern
Türkiye Cumhuriyetinin temelleri atılmıştır.
Türk Ulusunun en büyük
gurur kaynaklarından biri olan bu bayram vesilesiyle, başta Büyük Atatürk olmak
üzere, Kurtuluş Savaşımızın öncülerini ve mücadeleye katılmış tüm ulusal
kahramanlarımızı, bir kez daha minnet ve şükran duygularıyla anmak istiyorum.
19 Mayıs, Mustafa
Kemal'in, Anadolu'yla kurultay kurmak için, bir büyük kavganın şafağında
Anadolu Halkıyla kavilleşmek için çıktığı yolun ilk durağıdır. Bu ilk durakta,
Mustafa Kemal'in yaptığı durum değerlendirmesi, çıkılan yolun ne kadar uzun ve
çetin olduğunu göstermektedir.
Ordu, silahları ve
cephanesi elinden alınarak dağıtılmış, ulus, yorgun ve yoksul durumda. Ulusu ve
yurdu bu felakete sürükleyenler, kendi başlarının kaygısına düşerek yurttan
kaçmışlar; ulus, karanlık ve belirsizlik içerisinde, olup bitenleri bekliyor.
Felaketin korkunçluğunu anlamaya başlayanlar, savunma amaçlı, küçük, yerel ya
da bölgesel örgütlenmeler oluşturmaya çalışıyorlar.
Bu noktada, Mustafa
Kemal'in tek bir düşüncesi vardı; o da, ulusal egemenliğe dayalı, bağımsız,
yeni bir Türk Devleti kurmaktır. Bu kararın dayandığı en sağlam düşünüş ve
mantık şuydu: Temel ilke, Türk Ulusunun onurlu ve şerefli bir ulus olarak
yaşamasıdır. Bu, ancak tam bağımsız olmakla sağlanabilir. Ne kadar zengin ve
gönençli olursa olsun, bağımsızlıktan yoksun bir ulus, uygar insanlık
karşısında, uşaklıktan öte bir davranış görmeye layık olamaz. Türk'ün onuru ve
yetenekleri çok yüksek ve büyüktür. Böyle bir ulus, tutsak yaşamaktansa yok
olsun daha iyidir. Öyleyse, ya bağımsızlık ya ölüm!.. İşte, gerçek kurtuluşu
isteyenlerin parolası bu olmuştur.
Sayın Başkan, değerli
arkadaşlarım; Mustafa Kemal'in kurtuluşa olan inancı ve büyük güven duygusu,
kendi varlığını, evladı olduğu ulusun varlığıyla kaynaştırmasından ileri
gelmektedir.
Türk Ulusunun en belirgin
özelliği, bağımsız karakterli, onurlu, adaletli ve erdemli olmasıdır. Mustafa
Kemal, bu ulusal özelliğimizi şöyle tanımlamaktadır: "Özgürlük ve
bağımsızlık benim karakterimdir. Ben, ulusumun ve en büyük atalarımın en
değerli mirasından olan bağımsızlık tutkusuyla doğdum."
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; 19 Mayısın gençlik ve sporla özdeş hale getirilmesi, bu ulusal
gurur günümüzü daha da anlamlı hale getirmiştir. Büyük Atatürk, 19 Mayısı, Türk
Gençliğine, bir bayram olarak vermiş; ancak, onlara, bağımsızlığımızı ve
cumhuriyetimizi sonsuza kadar koruma görevi gibi çok ağır bir sorumluluk da
yüklemiştir. O'nun bu tutumu, askerî liselerde, harp okulunda, Balkanlarda,
İttihat ve Terakkinin Selanik'ten Şam'a kadar uzanan bir coğrafyada sürdürdüğü
özgürlük mücadeleleri ortamında yakından izlediği Türk gençliğine olan sonsuz
güven duygusundan kaynaklanmaktadır; çünkü, Çanakkale'de bu gençlerin
yüreklerinde ve beyinlerinde bir gelin gibi süsledikleri vatanları için ölüme
nasıl koştuklarını, İstanbul'un işgal günlerinde Anadolu'ya nasıl cephane
taşıdıklarını, Kurtuluş Savaşında gencecik bedenlerini nasıl ateşe attıklarını
çok iyi bilmektedir. O gençlik ki, hiçbir şeyi unutmayacaktır, geleceğin ışık
saçan çiçekleri onlardır. "Bütün ümidim gençliktedir" inancıyla,
Büyük Söylevini, Türk gençliğine seslenerek bitirmektedir.
Büyük Önder, inançlarında
ve görüşlerinde nasıl hiç yanılmamışsa, Türk gençliğine olan güven duygusunda
da yanılmamıştır; geride bıraktığımız 84 yıl, bu düşünceyi kanıtlamaktadır.
İnanıyorum ki, önümüzdeki yıllarda, gençliğe olan güven duygularımız daha da
pekişecektir. Bu güven duygusunu, kuşkusuz ve katkısız yaşamak istiyoruz.
Hatta, bundan daha fazlasına ihtiyacımız var; çünkü, bugüne dek, hiçbir ateş
yüzyılların sınavına dayanamamış, hepsi de er geç sönüp gitmiştir. Göçüp giden
nice uygarlık, nice inanç sistemi bunun tanığıdır.
Atatürkçülük ateşini diri
tutmanın tek yolu, O'nun devrim ve ilkeleri doğrultusunda ilerlemek ve her
menzilde, her kavşakta yeni ateşler yakmaktır. Böylesine görevleri yüklenecek
gençliğin yetiştirilmesinde, bilgiyle, inançla, idealle donatılmasında bizlere
düşen büyük görev ve sorumluluklar vardır. Gençlerimize, Kurtuluş Savaşı
tarihimizin de, devrim tarihimizin de, bağrında evrensel değerler taşıyan birer
büyük eser olduğu daha iyi anlatılmalıdır. Gençlerimiz, Kurtuluş Savaşımızın,
emperyalizmin sömürüsü altında ezilmiş ulusları derinden etkilediğini, bu
nedenle, mazlum ulusların evrensel önderi sıfatına hak kazandığını çok iyi
anlamalıdırlar. Gençlerimiz, Kurtuluş Savaşımızın ve onu izleyen devrimlerin,
bir yandan Türk Halkı, öte yandan, emperyalizme karşı savaş vermiş ülkelerin
halkları yönünden taşıdığı büyük önemi iyi anlamak zorundadır. Hele, 15 Mayıs
1919'da İzmir'e çıkan düşmanla kimlerin işbirliği yaptığını, kimlerin vatana
ihanet ettiğini, Türk bağımsızlık savaşının hangi olumsuz koşullar ve çetin
güçlükler içinde kazanıldığını, Türk devrimine hangi çevrelerin ve çürümüş
görüş sahiplerinin karşı çıktıklarını bilmek, Türk yurdunu, Türk Ulusunu ve
Türk devrimini gelecekteki tehlikelerden korumakla görevli yeni kuşaklar için,
bugün daha da önemli, vazgeçilmez bir koşuldur.
Değerli arkadaşlarım,
ulusal bayramlarımızın hepsinin tarihimizdeki yeri, ulusun kurtuluşu ve Türkiye
Cumhuriyetinin kuruluşuyla ilgilidir. Bayramların kutlanış nedeni, bu tarihsel
dönemleri ulusal sevinç ve gurur kaynaklarımız olarak yaşatmak ve ülkenin
çağdaşlaşma sürecini hızlandırmak içindir. Bayramlara bakış açımız farklı
olursa, ulusal bütünlük, bağımsızlık ve çağdaşlık kavramları da anlamını
yitirir, pusulamızı elden düşürürüz. 19 Mayısları, yalnız, binlerce gencin
birlikte yaptıkları spor gösterileri olarak görürsek, bu, bilinçsizliğimizin de
en büyük göstergesi olur. Türkiye'nin aydınlık yüzünü gösteren gençliğin
dinamizminin coşkuyla sergilendiği kurumsallaşmış bir geleneği sulandırmanın
bir anlamı yoktur. 19 Mayıs Gençlik ve Spor Bayramlarının yapılan biçimiyle
ilgili iyi niyetli bir değişim ihtiyacı varsa, her yıl gururla izlediğimiz, yerleşmiş
bir geleneği bozmak değil, yapmak istedikleri katkıyı tartışmaya açmak
olmalıdır. 19 Mayıs Gençlik ve Spor Bayramlarımızın özünü kavrayamayanlara bir
tek sözümüz var; Büyük Atatürk'ün Gençliğe Hitabesini döne döne okumalıdırlar.
İnanıyorum ki, o zaman, stadyumlarda onlarca yıldır, yüzbinlerce gencin
katılımıyla, büyük bir heyecan ve gururla kutlanan bayramların, gençlerimizin
ulusal bilincine, toplumsal dayanışma duygularına, yurttaşlık heyecanına ne
denli katkı yaptığını çok daha iyi anlarlar. Hepimizin en büyük ihtiyacı olan
dostluk, kardeşlik ve hoşgörü ortamlarının yaratılmasına, gençlerin dayanışma
yeteneklerinin gelişmesine sağlıklı birer zemin oluşturan ulusal bayram
günlerimiz ne kadar coşkulu, anlam ve önemine uygun kutlanırsa, toplumsal
direncimiz o denli güçlü, yurtseverlik heyecanımız bir o kadar görkemli olur.
Ulaşmak istediğimiz hedef de bu değil midir?!
Sayın Başkan, değerli
milletvekili arkadaşlarım; izninizle, bu aşamada sayın hükümete bir
hatırlatmada bulunmak istiyorum. Bilindiği gibi, onlarca yıldır
gerçekleştirilmekte olan olimpiyatlar ve dünya şampiyonaları gibi büyük spor
organizasyonlarının açılış ve kapanışlarında tüm insanları derinden etkileyen
gösteriler yapılmaktadır. Biz de, ilk olarak, böyle bir organizasyona 2005'te
İzmir'de ev sahipliği yapacağız; 2005 Dünya Üniversiteler Spor Oyunları İzmir'de
olacak. Daha bugünden hazırlıklara başlanması gerekmektedir. Yetmiş yıllık 19
Mayıs Bayramlarımızın deneyimi ışığında, tüm insanlara parmak ısırtacak ve
Türkiye'nin konuşulacağı bir gençlik şölenini, Kurtuluş Savaşımızın sosyal ve
felsefî boyutlarıyla sergileyebilmeliyiz. Unutmayalım ki, 2005 İzmir Dünya
Üniversiteler Spor Oyunlarının açılış ve kapanış gösterileri, çağdaş uygarlık
düzeyinin neresinde olduğumuzun en somut ve çarpıcı göstergesi olacaktır. 200'e
yakın ülkenin katılacağı tarihî organizasyon, aynı zamanda, ülkemizin tanıtımı
için bulunmaz bir zemin oluşturacaktır.
İkinci olarak söylemek
istediğim bir önemli toplumsal olay da, üç yıla yakındır büyük bir başarıyla
gerçekleştirdiğimiz ulusal ve uluslararası toplumsal kalkınmada gençlik
projeleridir. Gençlerimizin yurttaşlık bilincine, yurtseverlik duygularının
gelişmesine en büyük katkıyı yapan bu tür gençlik kamplarını destekleyip
geliştirmeliyiz. Kaderde, kıvançta, tasada ortak insan yetiştirme idealine
uygun yaklaşımlarla ve duyarlılıkla binlerce gencimizi bir araya getirip,
devletin olanaklarını hizmetlerine sunarak onların kendi topraklarında yeni
güzellikler ve değerler keşfetmelerine ortam hazırlamak, başka hiçbir öğreti
aracıyla kıyaslanamaz. Yeter ki, gençlerimizi bir arada tutarken onlara eşit ve
adil davranalım; insan haklarına saygılı, inançlarında özgür bırakalım;
gençleri, kendi siyasî amaçlarımıza
alet etmediğimizi gösterelim. O zaman görüyoruz ki, binlerce genç, hayatlarının
en coşkulu, heyecanlı ve duygusal aşamasında bile birbirleriyle huzur içinde ve
sevgi ortamında yaşayabilmektedirler. Ortak ulusal değer yargılarının giderek
güçlendiğini, yurttaşlık bilinçlerinin yoğunlaştığını günbegün görüp hissedebiliyorsunuz.
Unutmayalım ki, ülkemizin her köşesinde yetmiş yıla yakındır süregelen 19 Mayıs
Gençlik ve Spor Bayramlarına bugüne kadar terörün gölgesinin bile düşmemiş
olmasının tek nedeni, gençliğe spor salonlarında, sahalarında gösterilen bu
özen ve duyarlılıktır.
Son olarak vurgulamak
istediğim konu, spordaki üstün ve olağanüstü başarıların sürdürülebilir
olmasına ilişkindir.
Değerli arkadaşlarım,
sporda en büyük güç, moral güçtür; bunu sağlayacak olan da, sporcuların
yetiştiği ortam, içinde bulundukları atmosfer koşulları, sporcuları
yönlendirenlerin bizzat kendi moral değerleri ile spor kültürüne gösterilen
özendir. Bu değerleri bir potada tutabilirsek, muazzam bir gençlik
potansiyeline sahip olan ülkemizde başarı kaçınılmazdır. Son yıllarda sporda
kazanılan olağanüstü başarıların temelinde yatan bu yaklaşımdır. Tüm spor
branşlarında sporcular ve yöneticiler, hatta aileleri, her zaman ve her yerde
tüm olanaklarıyla devleti yanlarında görmüşlerdir. Tüm toplum katmanlarında
spor kültürü gelişmiş, spor bilinci güçlenmiştir. Sevinçle gördük ki, son
yıllarda spor yazısı yazmayan köşeyazarı, spor konuşmayan aile ve birey
kalmamıştır. Önerim, sporu gündemde tutmaya ve sporcularımızı korumaya devam
etmeliyiz; çünkü, spordaki başarılar ulusal sevinç kaynaklarımızdır.
BAŞKAN - Sayın Ünlü, konuşmanızı toparlar mısınız.
FİKRET ÜNLÜ (Devamla) -
Toparlıyorum Sayın Başkan.
Bayram
organizasyonlarının ne büyük bir emeğin eseri olduğunu, öğrenci, öğretmen ve
yönetici sıfatıyla uzun yıllar bu düzenlemelerde aktif biçimde yer almış birisi
olarak yakından biliyorum. Bu nedenle, ülkemizin dört bir köşesinde muhteşem
gösterilerle coşku içerisinde kutlanmakta olan gençlik ve spor bayramlarının
mimarları olan beden eğitimi öğretmenlerimizi özverili çalışmalarından dolayı
candan kutlamak istiyorum. Hiç kimse, bu gösterilere bakarak, spor bunun
neresinde dememelidir. Bu toplu hareketler, Türk gençliğinin dinamizmini,
birliğini ve uyumunu, bir araya gelerek ortak bir çabayla ortaya koyduğu
disiplin anlayışını, sorumluluk duygusunu sergilemektedir. 19 Mayıslar, bu
anlamda birer kompozisyon hareketleridir; her biri ayrı ayrı birey olan
binlerce gencin, ortak amaç ve görev söz konusu olduğunda, nasıl tek bir kişi
gibi davranabildiğini göstermektedir.
19 Mayısların
"Yorulsanız dahi beni izleyeceksiniz" diyen Atatürk'ün gösterdiği
çağdaş uygarlık yolunda, tüm gençlerimiz için yeni bir heyecan ve atılım günü
olmasını diler; nice 19 Mayıslara onurla ve övünçle ulaşmak umuduyla, hepinize saygılarımı
sunarım.
Sayın Başkana anlayışı
için çok teşekkür ediyorum. Saygılar. (Alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür
ediyorum Sayın Ünlü.
Gündemdışı üçüncü söz,
yine aynı konuda söz isteyen, İstanbul Milletvekili Zeynep Damla Gürel'e
aittir.
Buyurun Sayın Gürel. (CHP
sıralarından alkışlar)
3. -
İstanbul Milletvekili Zeynep Damla Gürel'in, 19 Mayıs Atatürk'ü Anma, Gençlik
ve Spor Bayramında gençlerimizin içinde bulunduğu sorunlara ve alınması gereken
önlemlere ilişkin gündemdışı konuşması ve Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı
Mehmet Ali Şahin'in cevabı
ZEYNEP DAMLA GÜREL (İstanbul) - Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; 19 Mayıs Atatürk'ü Anma, Gençlik ve Spor
Bayramı dolayısıyla, gençlerimizin sorunlarını konuşmak ve bizleri izleyen
gençlerimize hitap etmek üzere gündemdışı söz almış bulunuyorum; Yüce Meclisi
saygılarımla selamlıyorum.
Türkiye Büyük Millet
Meclisinin, toplumun bütün kesimlerinin sorunlarını dinleyerek bu sorunlara
çözüm getirecek yasaları ortaya koymasının önemi aşikârdır; ancak, Türkiye
Büyük Millet Meclisinin ve bu Meclis çatısı altındaki biz siyasetçilerin en
önemli görevi, bu ülkenin yarınlarını aydınlık hale getirmek ve önce
gençlerimiz, sonra çocuklarımız için, kendi geleceklerini görebilecekleri,
kendilerine mutlu bir yaşam vaat eden bir Türkiye ortaya koymaktır. Ne yazık
ki, geçtiğimiz haftalarda kamuoyuna yansıyan bir araştırma, bu konuda ciddî
sıkıntılarımız olduğunu en açık şekilde ortaya koymuştur. Üniversitelerimizde
yaklaşık 38 000 öğrenciyle gerçekleştirilen bir çalışmada, gençlerimizin ya da
başka bir ifadeyle, yarınlarımızın, geleceğimizin yüzde 80'i, fırsatını bulduğu
takdirde, yurtdışına gitmek ve yaşamlarını orada sürdürmek istediklerini ifade
etmişlerdir; yani, her 5 gencimizden 4'ü, artık, Türkiye'de bir geleceği
olacağına dair umut görememektedir.
Değerli milletvekilleri,
Türkiye'nin nüfusunun yaklaşık üçte 1'ini oluşturan genç nüfusumuzun ekonomik,
sosyal ve siyasî katılımcılığını artıramadığımız takdirde, bu muazzam
potansiyeli hayata geçirmemiz mümkün değildir. Bugün, üniversite mezunu, dil
bilen, bilgisayar konuşabilen, vizyon sahibi binlerce genç arkadaşım, kahve
köşelerinde günlerini heba etmektedir.
Kentlerde yükseköğretim
mezunları arasındaki işsizlik yüzde 30'lara ulaşmıştır. İlkokuldan itibaren
yatırım yaptığımız, geleceğimiz için eğittiğimiz, aile olarak, devlet olarak,
üzerine titrediğimiz çocuklarımız, bugün, gelecekleri için, maalesef,
elçiliklerin kapısında kuyruklar oluşturmaktadır.
Öte yandan, mevcut iş
imkânları konusunda da büyük bir fırsat eşitsizliği vardır. İş bulup
çalışabilen gençlerimiz, emeklerinin karşılığını alamamakta, sigortasız,
kayıtsız, uygun olmayan koşullarda yaşam mücadelelerini sürdürmeye çalışmaktadır.
Değerli milletvekilleri,
gençlerimizin ekonomik süreçlere katılımı, Türkiye için olmazsa olmazların en
başında yer almalıdır. Hükümetin, yeni istihdam yaratıcı tedbirleri hayata
geçirmesi gerekmektedir. Üniversite mezunu gençlerimize, düşük faizli, geç
ödemeli krediler tahsis edilerek, kendi işlerini kurmaları teşvik edilmelidir.
Ekonomik hedefler, reel büyüme, üretim, ihracat gibi hedeflere, bilgi
ekonomisi, bilgide farklılaşma gibi anlayışlara doğru revize edilmelidir.
Aralık 2004'te Avrupa
Birliği üyeliği müzakerelerinin başlangıcı için Kopenhag kriterleri
doğrultusunda uygulanan politikalar hızla kuvvetlendirilmelidir. Zira,
sağlayacağı bütün diğer imkânların yanı sıra, Avrupa Birliği üyesi olması
kesinleşen bir Türkiye'ye gelecek yabancı yatırım da artacaktır. Avrupa
Birliğini kendine hedef olarak seçmiş Türkiye'nin, gençlerini bu doğrultuda
hazırlaması da fevkalade önemlidir. Gençlerimiz, Türkiye Avrupa Birliğine
girdiği zaman, oradaki gençlerle her konuda rekabet edebilecek düzeyde
olmalıdır. Burada da en kritik faktör, eğitime yapılacak olan yatırımdır.
Var olan bütün
yükseköğretim kurumlarımızda, gerçek anlamda bilgi üreten, araştırma yapan,
proje üreten, ürettiği bilgiyi, projeyi sisteme aktaran bir yükseköğretim
anlayışına ulaşmaya çalışmalıyız. Bunu, pek tabiî ki, yükseköğretime
ayırdığımız, öğrenci başına yaklaşık 700 dolarlık rakamlarla yapamayız. Orta ve
uzun vadede hedef, Avrupa Birliği ortalaması olan 4 000 ilâ 8 000 dolarlara
ulaşmak olmalıdır.
Burada önemle altı
çizilmesi gereken bir başka husus da, üniversitelerimizin iş dünyasıyla,
üniversitelerimizin bulundukları şehirle ekonomik ve sosyal entegrasyonunun,
doğru sistemler kurularak, hayata geçmesi konusundaki aciliyettir; çünkü, teori
ile pratiğin, araştırma ile uygulamanın, kitaplar ile gerçek hayatın bir araya
gelmesi, ancak, bu tür işbirliklerinin tesisiyle mümkün olacaktır.
Gençlerimizin pek çok
konuda birsürü problemi daha bulunmaktadır; ancak, bence, en büyük problemleri,
bizim onları yeterince kale almamamız, yeterince karar mekanizmalarına dahil
etmememizdir. Türkiye Büyük Millet Meclisinin, Türkiye'nin gençlerine verdiği
önemi, gündeminde bulunan milletvekili yaşının 25'e indirilmesi konusundaki
anayasa değişiklik önergesini, farklı yasalarla, farklı arayışlarla değil, tek
başına gündeme getirerek kabul etmesi son derece önemlidir.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; 19 Mayıs Atatürk'ü Anma, Gençlik ve Spor Bayramı
kutlamalarının eski coşkusunu kaybettiği konusu gündemdedir. Hiç şüphe yok ki
buradaki asıl sorun, kutlamaların şekliyle ilgili olmaktan öte, geleceğiyle
ilgili ümidini kaybetmiş, kendi geleceğini Türkiye'nin geleceğinde görme
anlayışını gittikçe yitirmekte olan gençlerimizin içinde bulunduğu ruh halidir.
Bizlerin bu ülkenin yarını olan gençlerimize inancımızı sadece 19 Mayıslarda
değil, çıkardığımız bütün yasalarla, yaptığımız tüm icraatlarla, onlar için
geliştireceğimiz somut çalışmalarla ortaya koymamız gerekmektedir.
Bilimsel ve çağdaş bir
yaklaşımın egemen olacağı, bu yaklaşım doğrultusunda gelişmelerine imkân
verecek donanımın sağlanabileceğinden emin oldukları anda ve geleceklerine
ümitle bakabildikleri anda, gençlerin bütün coşkularını ortaya
koyabileceklerinden hiç kimsenin şüphesi olmasın.
Türkiye, elindeki genç
nüfusuyla, 21 inci Yüzyılın lider devletlerinden biri olacak; çağdaş medeniyet
yolculuğuna, yetişmiş değerleriyle bütün hızıyla devam edecektir. Onlara fırsat
verildiğinde neler yapabileceklerini bize her zaman göstermiş olan gençlerimize
de buradan seslenmek istiyorum: Biz, size inanıyor ve güveniyoruz; sizler de
çok okuyup, çok araştırıp, bilgiye dayalı konuşacaksınız; kendinize ve
birbirinize güveneceksiniz; yaptığınız her çalışmada, ortak aklı, bilimi,
bilgiyi kendinize ilke edineceksiniz; geleceğinizi, bu ülkenin geleceğinde
göreceksiniz; geleceğinize sahip çıkacaksınız ve katılarak kendi geleceğinizi
yaratacaksınız.
19
Mayıs, Türkiye Cumhuriyetinin ve yüzyılın dehası Mustafa Kemal'in doğum
günüdür; kutlu olsun.
Saygılarımı sunarım.
(Alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür
ediyorum Sayın Gürel.
Hükümet adına, Başbakan
Yardımcısı Mehmet Ali Şahin cevap verecektir; buyurun Sayın Bakanım. (AK Parti
sıralarından alkışlar)
DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN
YARDIMCISI MEHMET ALİ ŞAHİN (İstanbul) - Sayın Başkan, saygıdeğer milletvekili
arkadaşlarım; hepinize sevgilerimi, saygılarımı sunuyorum.
Dün, bilindiği gibi,
Atatürk'ü Anma, Gençlik ve Spor Bayramıydı; bu vesileyle kürsüye çıkarak
düşüncelerini ve duygularını ifade eden Samsun Milletvekili Ahmet Yeni, Karaman
Milletvekili Fikret Ünlü ve İstanbul Milletvekili Zeynep Damla Gürel
arkadaşlarımıza teşekkür ediyoruz. Bu kürsüde dile getirmiş oldukları,
duygularına, düşüncelerine ve hassasiyetlerine hükümet olarak aynen
katıldığımızı ifade etmek istiyorum.
Kuşkusuz, milletlerin
tarihinde önemli dönüm noktaları vardır. Seksendört yıl önceki 19 Mayıs 1919
tarihi de bizim ulusumuz için çok önemli bir tarihtir. Ülkemiz, yer yer işgal
edilmiş, tamamen işgal edilme sürecine girmişken, ülkede millî mücadele
meşalesini tutuşturmak için Samsun'dan başlayan yürüyüş, kuşkusuz, zaferle
sonuçlanmış, seksen yıldır mensubu olmakla iftihar duyduğumuz Türkiye
Cumhuriyeti Devleti kurulmuştur.
Başta, Gazi Mustafa Kemal
Atatürk olmak üzere, 19 Mayısta millî kurtuluş mücadelesini başlatan
büyüklerimize, Kurtuluş Savaşında kanıyla, canıyla, her şeyiyle bu vatan için
mücadele eden büyüklerimize ve cumhuriyetimizi kurarak bizlere emanet eden
büyüklerimize, kuşkusuz ki şükran borçluyuz; onları, burada, rahmetle ve
minnetle anıyoruz.
Onları hayırla yâd etmek,
onların kahramanlıklarını dile getirmek, kuşkusuz, bizlere keyif veriyor; ama,
herhalde bize düşen başka şeyler de var. Onları anacağız, hayırla yâd edeceğiz;
ama, onların bize bırakmış olduğu bu emaneti, bu vatanı, bu ülkeyi, bu ülkede
yaşayan insanları her gün, bir öncekinden daha müreffeh, daha iyi şartlara
hazırlamanın da, bu ülkede şu anda yaşayan bizler olarak, özellikle bu
Parlamentoda bulunan milletvekilleri olarak, hepimizin en aslî görevi olduğunu
düşünüyorum.
Kuşkusuz, cumhuriyetimiz
kuruldu, cumhuriyetimizin hedefleri var. Bu hedef, çağdaş uygarlığı yakalamak
ve hatta onun önüne geçmektir. Seksendört yıl öncesini yaşarken, onların nasıl
mücadele ettiklerini anarken, asıl biz ne yapıyoruz, biz ne yapacağız, asıl
bizim görevimiz nedir; bunu değerlendirmenin daha isabetli olduğu
düşüncesindeyim. Zeynep Damla Gürel Hanım, konuşmasında, altını çizerek buna
temas ettiler; o bakımdan, kendilerine bir kez daha teşekkürü bir borç biliyorum.
Kuşkusuz, ülkemizin
sorunları var, problemleri var. Gençlerimizin problemleri var, üniversiteyi
bitiriyorlar, ellerine diploma veriyoruz; ama, iş veremiyoruz. Bunlar,
ülkemizin sorunları; bu sorunları çözme sorumluluğu, şu anda, benim de üyesi
bulunduğum 59 uncu cumhuriyet hükümetinin omuzlarında. Eğer görevimizi
layıkıyla yerine getirirsek, eğer yasama organı ve bu yasama organından çıkan
hükümet üzerine düşeni en iyi şekilde yaparsa -ki, yapacağından eminim- işte o
zaman, 19 Mayısları kutlamak çok daha anlamlı olur, cumhuriyeti kutlamak çok
daha anlamlı olur diye düşünüyorum.
Biraz önce, Sayın Ünlü,
bugün basında da yer alan bir tartışmaya değindiler. Bir üniversite kampusunda
yapılan konuşmalarda söz alan üniversite öğrencilerinden birkaç tanesinin
"19 Mayıs Gençlik ve Spor Bayramını sadece stadyumlara hapsetmeyelim; bunu
halka mal edecek, dışarıya taşıyacak birtakım etkinliklere de yer verelim"
şeklindeki düşüncesine, Millî Eğitim Bakanı Sayın Çelik de katıldığını ifade
etti ve bunun üzerine bir tartışma başladı. Kuşkusuz, bu törenler, öteden beri
stadyumlarda nasıl yapılıyorsa yapılmalı; ama, buna biz yeni şeyler ilave
etmeliyiz; nitekim, bu sene bunu da yaptık. Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğünün
öncülüğünde -Bingöl İlimiz hariç; deprem sebebiyle- 80 vilayetimizde bu yıl
gençlik yürüyüşleri yapıldı; Ankara'da da yapıldı, ben de katıldım;
İstanbul'da, birçok vilayetimizde, milyonları aşan insan katıldı. Böylece, 18
Mayıs Pazar günü, yani, Gençlik ve Spor Bayramından bir gün önce, halkımızı da
bu etkinliklere katmak suretiyle, bu ruhun daha canlı şekilde hayatta
kalabilmesi ve insanlarımızın daha fazlasının bu etkinliklere katılabilmesi
amaçlandı. Tabiî, daha yeni şeyler, 70 milyonun aynı coşkuyu, aynı heyecanı
duyabileceği farklı etkinlikleri bulup çıkarmak ve halkımızı bu konuda, bu
etkinliklere katılmaya teşvik etmek de, herhalde, yöneticiler olarak bizim
görevimiz olmalıdır. O bakımdan, bundan sonraki bu tür millî bayramlarımızda
halkımızın daha çok katılımını sağlayıcı birtakım tedbirler almayı da hükümet
olarak görev bildiğimizi ifade etmek istiyorum.
Ayrıca, Başbakanımız
Sayın Erdoğan, 18 Mayısta Samsun'daydı ve aslına uygun olarak yenilenen
Bandırma Vapurunu o günleri anımsatan şekliyle yeniden hizmete sokmak suretiyle
anlamlı bir mesaj da vermiştir; ayrıca, 84 yıl sonra kutlanan Atatürk'ü Anma,
Gençlik ve Spor Bayramının bir özelliğidir, dikkati çeken bir yönüdür; bunu da
huzurunuzda ifade etme ihtiyacını duyuyorum.
Sayın Ünlü, daha önce,
gençlik ve spordan sorumlu Devlet Bakanı olarak başarılı hizmetler yapmıştır,
kendisine teşekkür ediyoruz. 2005 yılında İzmir'de yapılacak olan Dünya
Üniversiteler Spor Oyunlarıyla ilgili bir temennisini ifade ettiler; hükümet
olarak, bu olimpiyatlara sahip çıkmamızı ve hazırlıkların bir an önce
bitirilmesi gerektiğini ifade ettiler, teşekkür ediyorum. Gençlik ve Spor Genel
Müdürlüğü olarak, İzmir Büyükşehir Belediye Başkanımızla da birlikte, bu
konudaki çalışmalarımız devam ediyor. Nitekim, 2003 yılı bütçesinde de, bu
konuda ciddî bir ödenek ayrılmıştır; tabiî ki, yeterli değildir. 2004 yılı
bütçesinde bu konuda daha fazla ödenek ayrılması suretiyle, bizim için önemli
bir sınav olan bu olimpiyatları inşallah başarıyla gerçekleştireceğiz. Sayın
Ünlü'ye, bunu hatırlattıkları ve gündeme taşıdıkları için de ayrıca teşekkür
ediyorum.
Yeniden, dün idrak
ettiğimiz Atatürk'ü Anma, Gençlik ve Spor Bayramınızı tebrik ediyor, tüm
milletvekili arkadaşlarıma yeniden sevgilerimi, saygılarımı sunuyorum efendim.
(Alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum
Sayın Bakan.
Başkanlığın Genel Kurula
diğer sunuşları vardır.
Sayın milletvekilleri,
Kâtip Üyenin sunuşları oturduğu yerden okuması hususunu Genel Kurulun oylarına
sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Bir genel görüşme
önergesi vardır; okutuyorum:
C) Gensoru, Genel Görüşme, MeclİS SoruşturmasI ve Meclİs AraştIrmasI
Önergelerİ
1. -
Hükümet adına Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın, Türkiye ve Avrupa Birliği
arasındaki ilişkiler konusunda genel görüşme açılmasına ilişkin önergesi (8/2)
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
12-13 Aralık 2002
tarihlerinde Kopenhag'da yapılan AB Devlet ve Hükümet Başkanları Zirvesinde
ülkemizle ilgili olarak alınan karar sonrasında, Türkiye ile Avrupa Birliği
ilişkileri çok önemli bir aşamaya gelmiş bulunmaktadır. AB Kopenhag Zirvesinde,
2004 Aralık ayında, Komisyonun hazırlayacağı rapor ve öneriler doğrultusunda
Türkiye'nin Kopenhag siyasî kriterlerini yerine getirdiğine kanaat getirildiği
takdirde, üyelik müzakerelerinin gecikmesiz açılması taahhüt edilmiştir.
Katılım sürecinde öncelikli hedefimiz, ülkemizle üyelik müzakerelerinin bir an
önce açılmasıdır.
Kopenhag Zirvesi
kararları çerçevesinde, AB, ülkemize ilişkin gözden geçirilmiş katılım
ortaklığı belgesini, 14 Nisan 2003 tarihinde onaylamıştır. AB Komisyonunun
Kopenhag siyasî kriterlerine uyum durumumuzu değerlendirecek olan 2003 yılı
ilerleme raporu, yaz aylarında kaleme alınacak ve eylül ayında büyük ölçüde
nihaî şeklini almış olacaktır.
Ekim ayında yazımı
tamamlanacak 2003 yılı ilerleme raporunda, Kopenhag siyasî kriterleri
bağlamındaki mevzuat uyum çalışmalarımızı tamamladığımız yolunda AB
Komisyonunun görüşünün yer alması son derece önemlidir. Üyelik müzakerelerinin
açılmasına yönelik karara temel oluşturacak olan 2004 yılı ilerleme raporu
çalışmaları için ise, 2003 sonundan itibaren fiilen sekiz ay kadar bir
zamanımız kalacaktır.
Yeni katılım ortaklığı
belgesiyle haziran ayında tamamlanması öngörülen Ulusal Program, Kopenhag
sonrası dönemde, Türkiye-AB ilişkilerinin yol haritasını oluşturmaktadır.
Hükümetimiz, AB üyeliğini
öncelikli hedef olarak saptamış ve bu konudaki iradesini beyan etmiştir. Bu
hedef açısından en önemli husus, Kopenhag siyasî kriterlerine ilişkin
çalışmaların bir an evvel tamamlanması olarak ortaya çıkmaktadır.
2004 yılında, Avrupa
Birliği bünyesinde önemli değişiklikler olacaktır. Avrupa Parlamentosu
seçimleri sonrasında AP yenilenirken, AB Komisyonu da 2004 sonunda
değişecektir. Bunun sonucunda yeni bir yapı ortaya çıkacaktır. Bu nedenle, bu
yapı değişikliği gerçekleşmeden Türkiye'nin müzakerelere başlama kararının
alınması önem arz etmektedir.
Halihazırda kritik bir
süreç içerisinde bulunmaktayız. Kırk yıllık çabalarımızın semeresini
alabileceğimiz bir noktaya ulaşmak üzereyiz. Avrupa'da Türkiye lehinde çok iyi
bir konjonktür oluşmuştur. Bu fırsat kaçırılmamalıdır. Türkiye olarak üzerimize
düşeni yapmak zorundayız. Bu bağlamda, mevzuat çalışmalarımızın Türkiye Büyük
Millet Meclisinin tatile gireceği 1 Temmuz 2003 tarihinden önce tamamlanması
büyük önem taşımaktadır.
Yukarıdaki hususlar
çerçevesinde, önümüzdeki kısa dönem içerisinde Yüce Meclisimize, hükümetimize
ve sivil toplum kuruluşlarımıza önemli görevler düşmektedir. Bu süreçte,
gerekli yasal düzenlemelerin öncelikle görüşülerek hayata geçirilmelerinin
büyük önem arz ettiği takdir buyurulacaktır. Bu itibarla, Anayasanın 98 inci ve
İçtüzüğün 101, 102 ve 103 üncü maddeleri uyarınca, Türkiye Büyük Millet
Meclisinde, Türkiye-Avrupa Birliği ilişkilerinin tüm yönleriyle ele alınmasını
sağlayacak bir genel görüşme açılması hususunda gereğini saygılarımla arz ve
teklif ederim.
Recep
Tayyip Erdoğan
Başbakan
BAŞKAN - Bilgilerinize
sunulmuştur.
Önerge, gündemde yerini
alacak ve genel görüşme açılıp açılmaması konusundaki öngörüşme, sırası
geldiğinde yapılacaktır.
4 adet Meclis araştırması
önergesi vardır; okutuyorum:
2. -
Çankırı Milletvekili Hikmet Özdemir ve 19 milletvekilinin, Çankırı İlinde Kuzey
Anadolu fay zonu civarındaki jeotermal enerji kaynaklarının araştırılarak
değerlendirilmesi için alınması gerekli önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi(10/82)
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Ekteki gerekçelerimizde
arz ettiğimiz gibi, ülkemiz jeotermal enerji potansiyeli açısından dünyadaki
zengin ülkeler arasında yer almaktadır.
Enerji sektöründeki
yüksek dışa bağımlılık oranımız göz önüne alındığında, jeotermal enerjinin
önemi açıkça ortaya çıkmaktadır. Bu nedenle, Kuzey Anadolu fay zonu üzerinde
bulunan Çankırı İline bağlı Çerkeş, Atkaracalar, Kurşunlu, Ilgaz civarında
bulunan jeotermal kaynaklarımızın ülke ekonomisine katkı sağlayabilmesi
amacıyla, Anayasanın 98 inci ve İçtüzüğün 104 üncü maddesi uyarınca bu
araştırma önergesini hazırlamış bulunmaktayız.
Gereğini arz eder,
saygılar sunarız.
1.-
Hikmet Özdemir |
(Çankırı) |
2.-
Osman Kılıç |
(Sivas) |
3.-
Tevfik Akbak |
(Çankırı) |
4.-
İsmail Ericekli |
(Çankırı) |
5.-
Mustafa Demir |
(Samsun) |
6.- Adem
Baştürk |
(Kayseri) |
7.-
Mustafa Said Yazıcıoğlu |
(Ankara) |
8.-
Recep Garip |
(Adana) |
9.-
Abdullah Torun |
(Adana) |
10.-
Seracettin Karayağız |
(Muş) |
11.- Selami Uzun |
(Sivas) |
12.- Ali Öğüten |
(Karabük) |
13.- Hacı İbrahim Kabarık |
(Bartın) |
14.- Cevdet Erdöl |
(Trabzon) |
15.- Murat Yıldırım |
(Çorum) |
16.- Yüksel Çavuşoğlu |
(Karaman) |
17. Hamit Taşçı |
(Ordu) |
18.- Yüksel Coşkunyürek |
(Bolu) |
19.- A. Yekta Haydaroğlu |
(Van) |
20.- Mehmet Sarı |
(Gaziantep) |
Gerekçe:
Yüzyılımızın en önemli
sorunlarından birisi olan enerji, Türkiye gibi kalkınmakta olan ülkelerde
ağırlığını çok daha fazla hissettirmektedir. Her geçen yılda, kalkınmış
ülkelere göre enerji ihtiyacı çok daha fazla artan bizim gibi kalkınmakta olan
ülkelerin dışarıya olan bağımlılıkları da katlanarak artmaktadır.
Ayrıca, birincil enerji
kaynakları olarak adlandırdığımız kömür, petrol ve doğalgaz gibi enerji
kaynaklarının tükenebileceği, yapılan araştırmalarda belirtilmektedir. Bugünkü
üretim temposuyla, dünyadaki petrol rezervleri 50-60 yıl, doğalgaz rezervleri
de 60 yıl sonra tükenecektir. Bu da, bizim sahip olduğumuz en küçük enerji
kaynaklarını bile, en verimli şekilde değerlendirmemiz gerektiğini
göstermektedir. Bu nedenle, alternatif enerji kaynaklarımızın araştırılarak
bunlardan mümkün olan en üst düzeyde yararlanmamızı sağlayacak çalışmaların
yapılması gerekmektedir.
Alternatif enerji
kaynaklarımızın en önemlilerinden biri de jeotermal enerji kaynaklarımızdır.
Ülkemiz, jeotermal enerji potansiyeli açısından dünyadaki zengin ülkeler
arasında yer almaktadır. Ülkemizde sıcaklığı yer yer 100 dereceye ulaşan 600'ün
üzerinde sıcak su kaynağı tespit edilmiştir.
Sıcaklık değerlerine göre
kullanım alanları da çok değişik olan jeotermal enerjiden, başta elektrik
üretimi olmak üzere, konut ısıtması, seralar, karbondioksit üretimi gibi
endüstriyel uygulamalar ve çok geniş olarak da termal turizm alanlarında
yararlanılmaktadır.
Enerji sektöründeki
yüksek dışa bağımlılık oranımız göz önüne alındığında ve ayrıca, ilave olarak
da tarım, turizm, endüstri gibi alanlarda da ülkemizin kalkınmasına büyük
ölçüde ilave katkı sağlayacak bu tür kaynaklarımıza daha fazla önem vermemiz
gerektiği apaçık ortaya çıkmaktadır.
Ülkemizden on kat daha
düşük potansiyele sahip Romanya'da jeotermal amaçlı yapılan sondaj adedi 1
000'den fazla iken, bizde bu rakamın 150-200 adet civarında kalması, bu konuya
gereken önemin yeteri kadar verilmediğini göstermektedir. Örneğin, jeotermal
kaynaklarımızın bol miktarda bulunduğu Kuzey Anadolu fay zonunun Çankırı İline
bağlı Çerkeş, Atkaracalar, Kurşunlu, Ilgaz bölümünde MTA Genel Müdürlüğünün
1998 yılında gerçekleştirmiş olduğu jeotermal amaçlı jeolojik ve jeofizik
araştırmalar sonucunda, 600 kilometrekarelik bir alanda 100-500 metre eninde,
600 metre boyunda KKD-GGB doğrultulu uygun bir bölge tespit edilmiştir. Bu
alanda yoğunlaştırılan çalışmalar sonucunda, derinliği yaklaşık 500 metre
civarında olabilecek bir araştırma sondajı yapılması önerilmiştir. Aradan geçen
bunca zamana rağmen, tüm çalışmaları yapılmış bu alanda bile herhangi bir
sondaj çalışmasının yapılmamış olması, konuya gereken önemin verilmediğini
göstermektedir.
Ülkemizde bu ve buna
benzer alanlarda jeotermal enerji aramalarına yönelik yeterli çalışmaların
neden gerektiği gibi yapılamadığının, önündeki engellerin neler olduğunun
tespit edilebilmesi için bir araştırma yapılması ve sonuçlarının bir an önce
ortaya çıkarılması yararlı olacaktır. Bu nedenle, yukarıda örneğini verdiğimiz
kalkınmakta birinci derecede öncelikle iller arasında yer alan Çankırı İlinin
ekonomik ve sosyal açılardan gelişmesine yardımcı olabilecek nitelikteki
çalışmanın devamını sağlamak üzere bu araştırma önergesini vermiş bulunuyoruz.
BAŞKAN - Bilgilerinize
sunulmuştur.
Önerge, gündemdeki yerini
alacak ve Meclis araştırması açılıp açılmaması konusundaki öngörüşme, sırası
geldiğinde yapılacaktır.
İkinci önergeyi
okutuyorum:
3. -
Eskişehir Milletvekili Fahri Keskin ve 21 milletvekilinin, Tıpta Uzmanlık
Sınavı (TUS) konusunun incelenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergesi(10/80)
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Uzun yıllardır ülkemizde
tartışılan konulardan birisi de sağlık politikalarının yanlışlığı ve ülke koşullarına
uygun bir sağlık politikasının oluşturulamamasıdır. Sağlık alanındaki
sorunların çözümünde yetersiz kalan popülist ve plansız uygulamalarla mevcut
sağlık sistemimiz olumsuz yönde etkilenmiştir. Bu olumsuzlukların başında
ülkemizdeki tıp eğitiminde yaşanan nitelik tartışmaları ve uzmanlık eğitimi
yapabilmek için girilmesi zorunlu olan Tıpta Uzmanlık Sınavıyla ilgili yapılan
tartışmalar gelmektedir. Uzun ve zor bir süreç olan tıp eğitiminin sonunda
uzmanlığa giriş aşamasında da tıp mesleği mensupları önemli sorunlarla karşı
karşıya bulunmaktadır.
Birey ve toplum sağlığını
çok yakından ilgilendiren bu önemli konuda, yaşanılan karmaşaya ve tartışmalara
son verebilmek amacıyla, aşağıdaki tespitlerin yapılması ve doğru çözümlerin
geliştirilmesi gerekmektedir. Her yıl binlerce hekimin başvuruda bulunduğu
Tıpta Uzmanlık Sınavının rasyonel ve tıp mesleğinde vazgeçilmez olan insan
sağlığını riske atmayacak standartlara kavuşturulması gerekmektedir. Temel
sağlık hizmetlerinin iyileştirilmesi, pratisyen ve koruyucu hekimlik
kurumlarının her yönüyle geliştirilmesi öncelikli konulardır. Tıp eğitiminin
her boyutunda, hizmet kalitesinin artırılması ve AB şartlarına uyum sağlanması,
sağlıklı bir toplumun önşartlarıdır. Tıpta Uzmanlık Sınavıyla ilgili olarak
ortada bulunan tereddütlerin ve tartışmaların giderilerek altyapısı sağlam
oluşturulmuş bir sistemin işler hale getirilmesi bu alandaki önceliklerden
olmalıdır.
Bu nedenlerle, Tıpta
Uzmanlık Sınavının, toplum sağlığını doğrudan etkileyen ve hekimlerimizin
meslekî gelişiminde önemli bir aşama olması nedeniyle, aşağıdaki soruların
yanıtlarının net olarak ortaya konulması gerekmektedir. Bu konuda ortaya
konulacak çözümler, sağlık hizmetlerinin kalitesinin artırılmasında olumlu
katkı sağlayacaktır.
Tıpta Uzmanlık
Sınavlarında sorulan sorular ve bunların cevapları hangi kişi ve kurumlar
tarafından hazırlanmaktadır? Bu sorular ve cevapların hazırlanmasında hangi
ölçüler dikkate alınmaktadır? Altyapı, hangi kurum ve kuruluşlar tarafından
organize edilmektedir? Sorumlusu kimlerdir? Bu soruların hazırlanması amacıyla
oluşturulan komisyonlar kimler tarafından seçilmektedir, meslekî durumları
nedir? Komisyon üyeleri nasıl ve hangi şartlarda belirlenmektedir?
Tıpta Uzmanlık Sınavı
soruları ve cevapları sınav sonrası neden açıklanmamaktadır? Sınava giren
binlerce uzman adayının kendi doğrularını ve yanlışlarını öğrenme, kendilerini
değerlendirme hakkından mahrum bırakılmasının nedenleri nedir? Bu uygulama
hangi gerekçelerle yapılmaktadır?
Tıpta Uzmanlık Sınavı
sorularının birden fazla cevabının olduğu, soruların objektif olarak bilgiyi
ölçmekten uzak olduğu, yanıltıcı ve çelişkili şıklardan meydana geldiği sıkça
rastlanan olaylar olarak bilinmektedir. Bu durumla ilgili olarak ne gibi
önlemler alınmaktadır veya alınması düşünülmektedir; bunların bir an önce
araştırılması ve çözümlerinin ortaya konulması gerekmektedir. Soru hazırlama
sistemi bu yönüyle gözden geçirilmekte midir veya alternatif arayışlar
bulunmakta mıdır?
Yukarıda ifade edilen
sorunların nedenlerinin tespit edilerek çözümlerinin ortaya konulması amacıyla,
Anayasanın 98 inci ve Meclis İçtüzüğünün 104 ve 105 inci maddeleri uyarınca bir
Meclis araştırması açılmasını arz ederiz.
1- Fahri
Keskin |
(Eskişehir) |
2- Orhan
Yıldız |
(Artvin) |
3-
Mehmet Daniş |
(Çanakkale) |
4- Temel
Yılmaz |
(Gümüşhane) |
5-
Sadullah Ergin |
(Hatay) |
6- Faruk
Çelik |
(Bursa) |
7-
Mehmet Asım Kulak |
(Bartın) |
8- Cahit
Can |
(Sinop) |
9-
Mehmet Soydan |
(Hatay) |
10-
Ayhan Zeynep Tekin |
(Adana) |
11-
Mehmet Salih Erdoğan |
(Denizli) |
12-
Mehmet Mehdi Eker |
(Diyarbakır) |
13-
Ahmet Rıza Acar |
(Aydın) |
14-
Fatma Şahin |
(Gaziantep) |
15-
A.Yekta Haydaroğlu |
(Van) |
16- Ali
Küçükaydın |
(Adana) |
17-
Mehmet Yaşar Öztürk |
(Yozgat) |
18-
Mehmet Sarı |
(Osmaniye) |
19-
Halil Aydoğan |
(Afyon) |
20- Şemsettin Murat |
(Elazığ) |
21- Ahmet Koca |
(Afyon) |
22- Durdu Mehmet Kastal |
(Osmaniye) |
BAŞKAN - Bilgilerinize
sunulmuştur.
Önerge, gündemdeki yerini
alacak ve Meclis araştırması açılıp açılmaması konusundaki öngörüşme, sırası
geldiğinde yapılacaktır.
Diğer önergeyi
okutuyorum:
4. - Mersin
Milletvekili Mustafa Eyiceoğlu ve 23 milletvekilinin, yaş sebze ve meyve
üretimindeki ve ihracatındaki sorunların araştırılarak alınması gereken
önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi(10/81)
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Türkiye yaş meyve, sebze
üretim ve ihracat sektörü, üretim olanakları, coğrafî şartları ve ürün
çeşitliliği açısından oldukça geniş olanaklara sahiptir. Ancak, bugüne kadar
elimizdeki rakamlar gösteriyor ki, 40 000 000 tonu aşan yaş meyve, sebze
üretimimizin yüzde 3-4 oranında bir kısmını ihraç edebiliyoruz. Bu durum yaş
meyve, sebze ihraç sektörümüzün sorunlarını bütün açıklığıyla göz önüne
sermektedir.
Yaş meyve, sebze,
ekiminden ambalajlanmasına kadar Türkiye'de bir istihdam yaratan, getirdiği
döviz katkısıyla katmadeğeri yüksek bir sektördür. İhracattaki problemlerin
çözümlenmesi, köyden kente göçü azaltacak, birinci sınıf arazilerin tarım
arazisi olarak kalmasını sağlayacaktır.
Meyve, sebze ihracatının
artması için bol ve kaliteli üretim yapılması gerekmektedir. Üretim rakamlarını
incelediğimizde, rakamla 40 000 000 tonu aşan bir üretim görülse de, dünyanın
istediği standart ve kalitede bir üretim yapılmadığını görmekteyiz. Ülkemizde,
üretim bazında sağlıklı kayıtlar bulunmadığından, hangi ürünün ne miktarda ve
hangi bölgede üretildiğini tam olarak bilmemekteyiz.
Yaş meyve, sebze, hassas
ve kolay bozulabilen bir emtia olduğu için, nakliye konusu son derece önem arz
etmektedir.
Rakip ülkelerde
teknoloji, üretim teşvikleri geliştirilerek yaygınlaştırılmıştır. Ayrıca, AB üyesi olmanın avantajlarını
kullanmakta ve nakliyede büyük avantajlara sahip bulunmaktadırlar. Geçiş
belgesi sorunu yaşanmamakta, pazara yakın oldukları için, daha hızlı ve daha
ucuz ulaşma imkânına sahip bulunmaktadırlar. Reklam ve tanıtımı bize göre çok
daha iyi yaparak, kendi mallarına karşı tüketim alışkanlığı yaratmışlardır.
Ülkemizde ise bu konular, tamamen yaş meyve, sebze ihracatının aleyhine
işlemektedir.
Yaş meyve, sebze ihracat
sektörünün tamamında ithal girdi hemen hemen hiç yoktur. Bu bakımdan,
geçtiğimiz dönemde enflasyondaki artış ile kur sepetindeki artış, ihracatımızın
aleyhinde bir durum ortaya çıkarmaktadır. Bu bakımdan, bu sektörün ihracatının
artmasıyla ekonomimize sağlayacağı net döviz girdisi, yarattığı istihdam ve yan
sektörlerin lokomotifi olması dolayısıyla, kolay bozulan, zor şartlarda
üretilen ve zor şartlarda ihraç edilen bu emtianın diğer sektörlere göre daha
çok devlet desteğine ihtiyacı olduğu gözardı edilmemelidir.
Yaş sebze, meyve ihracatının
sorunlarını yedi ana başlıkta toplayabiliriz; üretim, ambalaj, depolama,
nakliye, gümrükleme, vergi, pazarlama ve reklam, rakip ülkelerle mukayese,
ihracatın teşvikiyle ilgili çözümler.
Yaş meyve, sebze
ihracatında destek, üreticilerin malının değerlendirilmesi açısından önemlidir.
Her yıl, domates, narenciye gibi ayrı kalemler için ihracat desteği konusunda
günübirlik çalışmalar yapıla gelmiştir. Çözüm de hep geç kalmış ve günlük
olmuştur. Türkiye gibi yüzde 40 oranında tarımla geçinen bir ülkede yaş meyve,
sebze ihracatı çok önemli döviz kaynağı olmalıdır. Bunun için, insanımızın
sağlığı ve AB standartlarına uyum sağlamış doğal üretime geçilmesi, üretim ve
ambalaj sahasındaki ziraî ilaç, hormon ve kimyasal ilaçların kullanımının
denetim altına alınması, rezidue laboratuvarlarının sayısının artırılması ve
etkin hale getirilmesi konusunda çalışmalar acilen yapılmalıdır.
Türkiye'de yaş sebze
üretiminin yüzde 65'inin yapıldığı Akdeniz Bölgesinde başta olmak üzere, diğer
yöreler hem üretici hem komisyoncu hem de ihracatçılara yaş meyve sebzenin
tohum ve gübre girdisinde başlayıp, ekilmesinden ihraç edilmesine kadar emeği
olan sektörün bütün basamaklarıyla birlikte, kamu kurum ve kuruluşları ve
yasama Meclisince birlikte "sorunlar ve çözüm önerileri" ele
alınmalıdır. Tarım ürünlerimizin dünya pazarlarında pazarlanmasına maddî ve manevî
destek verilmelidir.
Yukarıda sunulan ve
araştırma sırasında belirlenecek nedenlerle Anayasanın 98 ve TBMM İçtüzüğünün
104 ve 105 inci maddeleri uyarınca, yaş meyve, sebze üretimi ve ihracatıyla
ilgili sektörde yerinde inceleme yapmak suretiyle bu sektörün sorunları, geleceği ve alınması gereken
önlemlerin araştırılması için bir Meclis araştırması açılmasını saygılarımızla
arz ederiz.
1.- Mustafa Eyiceoğlu |
(Mersin) |
2.- Murat Yıldırım |
(Çorum) |
3.- Ertuğrul Yalçınbayır |
(Bursa) |
4.- Öner Ergenç |
(Siirt) |
5.- Saffet Benli |
(Mersin) |
6.- Ömer Abuşoğlu |
(Gaziantep) |
7.- Fehmi Öztunç |
(Hakkâri) |
8.- Emin Şirin |
(İstanbul) |
9.- Hasan Kara |
(Kilis) |
10.-Mustafa Cumur |
(Trabzon) |
11.-Osman Nuri Filiz |
(Denizli) |
12.-Sadullah Ergin |
(Hatay) |
13.- Hamit Taşçı |
(Ordu) |
14.-Cahit Can |
(Sinop) |
15.-Zafer Hıdıroğlu |
(Bursa) |
16.-Süleyman Turgut |
(Manisa) |
17.-Süleyman Sarıbaş |
(Malatya) |
18.-Selahattin Dağ |
(Mardin) |
19.-Cüneyt Karabıyık |
(Van) |
20.-Afif Demirkıran |
(Batman) |
21.-Şükrü Önder |
(Yalova) |
22.-Sedat Kızılcıklı |
(Bursa) |
23.-Hasan Ali Çelik |
(Sakarya) |
24.- Muzaffer Külcü |
(Çorum) |
BAŞKAN - Bilgilerinize
sunulmuştur.
Önerge, gündemdeki yerini
alacak ve Meclis araştırması açılıp açılmaması konusundaki öngörüşme, sırası
geldiğinde yapılacaktır.
Diğer önergeyi
okutuyorum:
5. -
Aksaray Milletvekili Ramazan Toprak ve 31 milletvekilinin, 57 nci hükümet
dönemindeki ekonomik krizlerde bazı kamu bankaları yöneticilerinin sorumluluğu
ile ilgili iddiaların araştırılması amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin
önergesi(10/83)
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
57 nci hükümet döneminde,
22 Kasım 2000 ve 19-22 Şubat 2001 tarihlerinde 3 ay arayla 2 kez meydana gelen
ekonomik krizlerde, bazı kamu bankalarının ve üst düzey yöneticilerinin ciddî
şaibelere konu eylem ve davranışlarıyla, bazı gerçek ve tüzelkişilere
milyarlarca dolar tutarında döviz aktardıkları, gerek kendilerine gerekse
yandaşlarına haksız kazanç sağladıkları iddialarının araştırılması ve
sorumluluğu tespit edilecek görevliler hakkında gerekli işlemlerin başlatılması
amacıyla Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 98 inci maddesi ile İçtüzüğün 104 ve
105 inci maddeleri gereğince Meclis araştırması açılmasını arz ve teklif
ederiz.
1.- Ramazan Toprak |
(Aksaray) |
2.- Faruk Çelik |
(Bursa) |
3.- Eyüp Fatsa |
(Ordu) |
4.- Fahri Keskin |
(Eskişehir) |
5.- Ömer İnan |
(Mersin) |
6.- Musa Sıvacıoğlu |
(Kastamonu) |
7.- Ersönmez Yarbay |
(Ankara) |
8.- Mehmet Ali Bulut |
(Kahramanmaraş) |
9.- Tevfik Akbak |
(Çankırı) |
10.- Mehmet Erdemir |
(Yozgat) |
11.- Ali Er |
(Mersin) |
12.- Mustafa Ünaldı |
(Konya) |
13.- Mehmet Güner |
(Bolu) |
14.- Erol Aslan Cebeci |
(Sakarya) |
15.- Süleyman Turgut |
(Manisa) |
16.- Hacı İbrahim Kabarık |
(Bartın) |
17.- Şükrü Ünal |
(Osmaniye) |
18.- Ziyaettin Yağcı |
(Adana) |
19.- Mahmut Uğur Çetin |
(Niğde) |
20.- Zekeriya Akçam |
(İzmir) |
21.- Cüneyt Karabıyık |
(Van) |
22.- Mehmet Emin Murat Bilgiç |
(Isparta) |
23.- Süleyman Gündüz |
(Sakarya) |
24.- Tevhit Karakaya |
(Erzincan) |
25.- Halil Özyolcu |
(Ağrı) |
26.- Mahmut Koçak |
(Afyon) |
27.- Haluk İpek |
(Ankara) |
28.- Taner Yıldız |
(Kayseri) |
29.- Ömer Özyılmaz |
(Erzurum) |
30.- Telat Karapınar |
(Ankara) |
31.- Harun Tüfekçi |
(Konya) |
32.- Mehmet Sarı |
(Osmaniye) |
Gerekçe:
"Kara Çarşamba"
olarak anılan 22 Kasım 2000 tarihli kriz esnasında, İMKB'nin 10 günde yüzde 35
değer kaybettiği, bazı bankaların kamu bankalarından 10 gün içinde 4 milyar USD
döviz aldığı; Merkez Bankasının açık piyasa işlemleri süresini uzatarak saat
16.50'de iki küçük bankaya yüzde 210 faizle 1,3 katrilyon Türk Lirası ile
ertesi gün 708 trilyon Türk Lirası olmak üzere toplam 2 katrilyon 8 trilyon
Türk Lirası verdiği, aynı gün gecelik repo faizinin yüzde 50 olduğu bir
gerçektir.
Kasım 2000 krizi akabinde
krizi değerlendiren dönemin Hazine Müsteşarı Selçuk Demiralp,
"Türkiye'nin, sektörü zamanında regüle edemediği için şimdi bedel
ödediğini",
Dönemin Merkez Bankası
Başkanı Gazi Erçel, "dedikoduların aylarca sürdüğünü ve sonunda birinin
tetiği çektiğini",
Dönemin Devlet Bakanı
Sayın Recep Önal, "söylenti çıkararak kazanç umanların ağır bedel
ödeyeceğini",
Ve yine dönemin Başbakanı
Sayın Bülent Ecevit, "yüksek enflasyon ve yüksek faiz lobisinin
çalıştığını, buna karşı önlem alacaklarını, ekonominin sağlam olduğunu"
belirtmişlerdir.
19 Şubat 2001 Pazartesi
günü, çıkarılan devlet krizini takip eden iki saat içinde İMKB'den 8 milyar USD
çekildiği, endeksin yüzde 15 düşüşle
10 169'dan 8 683'e düştüğü, gecelik reponun yüzde 760'a yükseldiği; Salı
günü, bir önceki Hazine borçlanmasında yüzde 65 olan faiz oranının Hazinece
yüzde 144,2'ye yükseltilerek, Hazinenin 1,7 katrilyon Türk Lirası borçlandığı,
para ve döviz akışının durduğu; Çarşamba günü, gecelik reponun yüzde 4 500'e
fırladığı; nihayet, Perşembe günü, Merkez Bankasının, açık piyasa işlemleri
süresini gecenin ilerleyen saatlerine kadar uzattığı, gecelik reponun tarihî
bir rekorla yüzde 7 600'e fırladığı, aynı gecede, ABD Dolarının 685 000 Türk
Lirasından 1 050 000 Türk Liraya, Alman Markının 320 000 Türk Lirasına
fırladığı bir gerçektir.
3 ay arayla gerçekleşen 2
krizle ilgili 57 nci hükümet döneminde, ciddî anlamda, ne idarî ne de adlî
kovuşturma açılmadığı gibi, tarafımca bu yolda verilen araştırma önergesi de
işleme konulmadı.
Çıkarılan krizlerle
ilgili olarak, en yetkili ağızlarca "birilerinin tetiği çektiği ve
bunların ağır bedel ödeyecekleri" ifade edildiği halde, bu konuda 57 nci
hükümet tarafından, kendi döneminde, krizin boyutlarıyla orantılı herhangi bir
araştırma veya soruşturmaya girişilmediği de görülmüştür. Bu durum ise, bir
günde yüzde 50'lere, her 2 krizle birlikte yüzde 100'lere varacak ölçüde
fakirleştirilen 70 000 000 Türk insanının şeref ve onurunu zedelemiş,
yüzbinlerce esnaf, işçi, memur ve üretici kesimleri haftalarca sokaklara
dökmüştür.
1958 ekonomik krizi
sonrasında 1960 ihtilalinin gerçekleştirildiği, 1970 krizi akabinde 1971
muhtırasının verildiği, 1979 krizi nedeniyle alınan 24 Ocak 1980 kararları
akabinde 12 Eylül 1980 ihtilalinin gerçekleştirildiği göz önüne alındığında,
parlamenter sistem dışı arayışlara son vermenin tek yolu, geçmişteki hataları
tekrar etmemekten geçiyor. Bu yol, önceki ekonomik krizleri yaratan, ancak, her
defasında yargının pençesinden yakasını kurtaran saygın soyguncuların bu kez
yakalarından tutulması, 70 000 000 Türk insanının gasp edilen kaynaklarının
kurtarılması, hiç değilse bu kez, yargı organları önünde hesap sorulmasından
geçmektedir.
Siyaset kurumlarının ve
siyasetçilerin azalan itibarını yükseltmenin bizce ilk şartı, önünde düğme
iliklenen saygın soyguncuları Meclisin denetim yollarını işleterek ortaya
çıkarmaktır.
Meclis araştırması
önergemizle, gerek Kasım 2000 gerekse Şubat 2001 tarihlerindeki krizlerle, Türk
Devleti ve Milletine karşı tarihin en büyük vurgunlarından birini
gerçekleştirenleri, bunlara göz yumanları ortaya çıkarmayı hedeflemekteyiz.
BAŞKAN - Bilgilerinize
sunulmuştur.
Önerge gündemdeki yerini
alacak ve Meclis araştırması açılıp açılmaması konusundaki öngörüşme, sırası
geldiğinde yapılacaktır.
İçtüzük değişiklik
teklifinin geri alınmasına dair bir önerge vardır; okutuyorum:
D)
TEZKERELER VE ÖNERGELER
1. - Elazığ
Milletvekili Mehmet Kemal Ağar'ın, Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünde
Değişiklik Yapılmasına Dair (2/33) esas numaralı teklifini geri aldığına
ilişkin önergesi (4/59)
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
15.1.2003 tarihinde
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına sunmuş bulunduğum ve halen Anayasa
Komisyonunda bulunun (2/33) esas numaralı Türkiye Büyük Millet Meclisi
İçtüzüğünde Değişiklik Yapılmasına Dair Teklifimi geri çekiyorum.
Gereğini arz ederim.
Mehmet
Kemal Ağar
Elazığ
BAŞKAN - Anayasa
Komisyonunda bulunan teklif geri verilmiştir.
Sözlü soru önergesinin
geri alınmasına ilişkin bir önerge vardır; okutuyorum:
2. -
Kocaeli Milletvekili İzzet Çetin'in, (6/227) esas numaralı sorusunu geri
aldığına ilişkin önergesi (4/60)
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Gündemin "Sözlü
Sorular" kısmının 45 inci sırasında yer alan (6/227) esas numaralı sözlü
soru önergemi geri alıyorum.
Gereğini saygılarımla arz
ederim.
İzzet
Çetin
Kocaeli
BAŞKAN - Soru önergesi
geri verilmiştir.
Başbakanlığın, Anayasanın
82 nci maddesine göre verilmiş bir tezkeresi vardır; okutup, oylarınıza
sunacağım:
3. -
Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım'ın Ulaştırma Bakanları Avrupa Bakanlar Konseyi
Toplantısına katılmak üzere Belçika'ya yaptığı resmî ziyarete katılmaları uygun
görülen milletvekillerine ilişkin Başbakanlık tezkeresi (3/290)
15.5.2003
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Ulaştırma Bakanı Binali
Yıldırım'ın, Ulaştırma Bakanları Avrupa Konferansı Bakanlar Konseyi
Toplantısına katılmak üzere bir heyetle birlikte 22-25 Nisan 2003 tarihleri
arasında Belçika'ya yaptığı resmî ziyarete, ekli listede adları yazılı
milletvekillerinin de katılması uygun görülmüş ve bu konudaki Bakanlar Kurulu
kararının sureti ilişikte gönderilmiştir.
Anayasanın 82 nci
maddesine göre gereğini arz ederim.
Recep
Tayyip Erdoğan
Başbakan
Liste |
|
Mustafa
Ilıcalı |
(Erzurum) |
Mevlüt
Coşkuner |
(Isparta) |
Muharrem
Doğan |
(Mardin) |
BAŞKAN - Kabul edenler...
Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Danışma Kurulunun bir
önerisi vardır; okutup, oylarınıza sunacağım.
V. -
ÖNERİLER
A) DanIşma Kurulu Önerİlerİ
1. - Genel
Kurulun 20 Mayıs 2003 Salı günkü birleşiminde, gündemin "Genel Görüşme ve
Meclis Araştırması Yapılmasına Dair Öngörüşmeler" kısmının 46 ncı
sırasında yer alan, Ankara Milletvekili Yakup Kepenek ve 66 milletvekilinin,
kamu yönetimindeki atamalar konusunda genel görüşme açılmasına ilişkin (8/1)
esas numaralı genel görüşme önergesinin öngörüşmesinin yapılmasına ilişkin
Danışma Kurulu önerisi
Danışma Kurulu Önerisi
No. : 30 Tarihi
: 20.5.2003
Genel Kurulun 20 Mayıs
2003 Salı günkü (bugün) birleşiminde, gündemin "Genel Görüşme ve Meclis
Araştırması Yapılmasına Dair Öngörüşmeler" kısmının 46 ncı sırasında yer
alan, Ankara Milletvekili Yakup Kepenek ve 66 milletvekilinin, kamu yönetimindeki
atamalar konusunda Anayasanın 98 inci, İçtüzüğün 102 ve 103 üncü maddeleri
uyarınca bir genel görüşme açılmasına ilişkin (8/1) esas numaralı genel görüşme
önergesinin öngörüşmesinin yapılmasının Genel Kurulun onayına sunulması Danışma
Kurulunca önerilmiştir.
|
|
Bülent Arınç |
|
|
|
Türkiye Büyük Millet Meclisi |
|
|
|
Başkanı |
|
|
Faruk Çelik |
|
Haluk Koç |
|
AK Parti Grubu Başkanvekili |
|
CHP Grubu Başkanvekili |
BAŞKAN - Kabul edenler...
Kabul etmeyenler... Öneri kabul edilmiştir.
İçtüzüğün 37 nci
maddesine göre verilmiş bir doğrudan gündeme alınma önergesi vardır; önce,
okutup işleme alacağım, sonra, oylarınıza sunacağım.
IV. - BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI (Devam)
D) TEZKERELER VE ÖNERGELER (Devam)
4. -
Bayburt Milletvekili Ülkü Güney'in, Bayburt İlinde Konursu, Gökçedere ve Masat
Adıyla Üç Yeni İlçe Kurulmasına Dair Kanun Teklifinin (2/17) doğrudan gündeme
alınmasına ilişkin önergesi (4/61)
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
28.12.2002 tarihinde,
Bayburt İlinde Konursu, Gökcedere ve Masat adında üç yeni ilçe kurulması
hakkında vermiş olduğum (2/17) esas numaralı kanun teklifim ilgili
komisyonlarda süresi içinde görüşülmediğinden, teklifimin, TBMM İçtüzüğünün 37
nci maddesi uyarınca, doğrudan Genel Kurul gündemine alınması hususunda
gereğini arz ederim.
Saygılarımla. 15.5.2003
Ülkü
Güney
Bayburt
BAŞKAN - Sayın Güney söz
istemişlerdir.
Buyurun Sayın Güney.
Konuşma süreniz 5
dakikadır.
ÜLKÜ GÖKALP GÜNEY
(Bayburt) - Sayın Başkan, muhterem arkadaşlarım; 28.12.2002 tarihinde, Bayburt
İlimizde 3 yeni ilçe kurulmasıyla ilgili bir kanun teklifi vermiştim. Bugüne
kadar, bu kanun teklifim, ilgili komisyonlarda görüşülemedi. İçtüzüğün 37 nci
maddesine göre, doğrudan gündeme alınmasını istemek ve gerekçelerimi burada
ifade etmek üzere söz almış bulunuyorum; bu vesileyle, Yüce Meclisi saygıyla
selamlıyorum.
Muhterem arkadaşlarım,
Bayburt, 1989 yılında il olmuştur. O günden bugüne kadar geçen onbeş yıl
içerisinde, gelişmesini oldukça tamamlayabilmiş bir ildir. Bugün karşınıza
getirmiş olduğum yeni ilçe kurulması talebimin amacı şudur: Bayburt İli, yalnız
iki ilçesi olan bir ildir. O tarihte, yani, 1989'da bu il kurulurken, o
imkânlara göre, ancak iki ilçeyle yeni bir il yapılabilmişti ve bir de,
referandum yapılıp, Erzurum'dan bir ilçenin bağlanması gündemdeydi; o da
olmamıştı. Bugün gelinen noktada, bu kanun teklifimde, Konursu Beldemizin,
Gökcedere Beldemizin ve bir de Masat Köyümüzün ilçe olması talebi vardır.
Acaba amaç nedir; amaç
şudur: Bu beldeler, bugün, gerek ulaşım gerekse altyapı ve diğer donanımları
açısından ilçe olabilecek kriterlere sahip olabilmişlerdir; bu sebeple, bu
beldelerin ilçe olması gerekmektedir. Böylece, devlet hizmetinin bu beldelere
daha kolay gidebilmesi, vatandaşın ayağına daha kolay ulaşılabilmesi, aynı
zamanda, kalkınmada öncelikli bir yöre olan Bayburt İlimizin, bu kurulacak
ilçelerle, ekonomik ve sosyal sahada gelişeceğini düşünürsek -ki, öyle olacağı
muhakkaktır- böyle bir kanun teklifinin, Yüce Meclisin, ben, olurundan
geçeceğine inanıyorum.
Şimdi, bu teklif için,
hükümetimiz, belki, bazı mazeretler ortaya atabilir, işte, yeni Mahallî
İdareler Yasası hazırlanıyor; işte, Türkiye'de, bu, bütünüyle ele alınacaktır
vesaire gibi. Bizim durumumuz biraz özeldir. Demir arz ettim; yalnız 2 ilçesi
olan bir ildir. Birincisi bu.
İkincisi de, Mahallî
İdareler Yasa Tasarısının mutlaka çıkması gerektiğine inanan bir arkadaşınızım.
Bakanlığım sırasında, bu konuda yapılan bütün çalışmalara katıldım; ama, bunun,
hangi zaman ve hangi konsensüsle, ne zaman çıkacağını kestirmek zor. Hepiniz
biliyorsunuz ki, Adalet ve Kalkınma Partisinin Acil Eylem Planında olmasına
rağmen, bugüne kadar, henüz, daha, bu kanun tasarısı gündeme gelmedi. Bana göre
de doğrudur; çünkü, çok önemli bir kanundur, toplumun bütün kesimlerini
ilgilendirmektedir. Böyle bir kanunda, mutlaka, Bakanlığımız konsensüs
aramaktadır -ki, doğrudur- ne zaman geleceğini ve nasıl geleceğini kestirmek
zordur.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Buyurun Sayın
Başkanım.
ÜLKÜ GÖKALP GÜNEY
(Devamla)- Muhterem arkadaşlarım, benim sizden ricam şu: Bu teklifime
"evet" dediğiniz zaman, bu, burada kanunlaşmayacak; bu, gündeme
gelecek, gündemde yerini alacak; ama, ne zaman gelir, nasıl gelir, onu hep
birlikte göreceğiz.
Ben, sizin, bu kararı
Bayburt lehine vereceğinize inanıyorum. Bunu bizden esirgemeyin. Bir kanun
burada geçmeyecek, hiç olmazsa, gündeme gelecek. Yani, bize, bir adım atma
fırsatını lütfen verin.
Bu duygularla hepinize
saygılar sunuyorum. Oylarınızın müspet olacağına inanarak tekrar saygılar
sunuyorum, teşekkürler ediyorum. (Alkışlar)
BAŞKAN- Teşekkür ediyorum
Sayın Güney.
Başka söz talebi?..
FETANİ BATTAL (Bayburt)-
Söz istiyorum Sayın Başkan.
BAŞKAN- Buyurun Sayın
Battal. (AK Parti sıralarından alkışlar)
FETANİ BATTAL (Bayburt)-
Sayın Başkan, değerli arkadaşlar; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Bayburt Bağımsız
Milletvekili Ülkü Güney Beyefendinin Bayburtumuzda 3 yeni ilçe kurulmasına dair
vermiş olduğu teklifini desteklemek üzere huzurunuzdayım.
Bayburt'tan, hele
Bayburt'un Gökcederesinden, Masatından ve Konursusundan meseleye baktığımızda,
bizler için bu konunun ne kadar önemli olduğunu sizin takdirlerinize sunuyorum.
Biz, gerçekten, her seferinde, Bayburtlu olmaktan gurur duyduğumuzu her zeminde
ifade ederken, kendimizce çok haklı gerekçelere dayanıyoruz. Sürekli,
milletinin en maksimum kutlu değerlerini yüreğinde barındırmış, sürekli
devletinin yanında olmuş ve milletiyle beraber hep yürümeyi heyecanına katmayı
başarmış Bayburtluların, sorulduğunda "bizim iki ilçemiz var" derken
ezildiğini hissetmenizi takdirlerinize sunuyorum.
Onun için, hükümetimizin
de bu hususta bizi destekleyeceğine inanıyorum; bu teklifin, doğrudan gündeme
alınmasının, Bayburtumuzda çok büyük bir sevinç oluşturacağına inanıyorum;
Konursumuzun, Gökçederemizin ve Masatımızın, çok büyük bir tebessümle bizi
alkışlayacağına inanıyorum.
Hepinizi saygıyla
selamlıyorum, teşekkür ediyorum. (Alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür
ediyorum Sayın Battal.
Başka söz talebi?.. Yok.
Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmiştir.
(Alkışlar)
Gündemin "Sözlü
Sorular" kısmına geçiyoruz.
VI. -
SORULAR VE CEVAPLAR
A) Sözlü Sorular ve CevaplarI
1. - Ankara
Milletvekili Yakup Kepenek'in, Davos'ta yapılan Dünya Ekonomik Forumuna
katılanlara ve Türk Gecesine ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi ve yazılı
soruya çevrilmesi nedeniyle konuşması (6/146)
BAŞKAN - Soruyu
cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok.
Bu önerge, üç birleşim
içerisinde cevaplandırılmadığından, İçtüzüğün 98 inci maddesinin son fıkrası
uyarınca yazılı soruya çevrilecektir; önerge gündemden çıkarılmıştır.
YAKUP KEPENEK (Ankara) -
Sayın Başkan, önerge sahibi olarak söz istiyorum.
BAŞKAN - Buyurun Sayın
Kepenek.
Konuşma süreniz 5
dakikadır.
YAKUP KEPENEK (Ankara) -
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bu önergenin veriliş tarihi 28 Ocaktır.
Dolayısıyla, aradan üç aydan fazla bir süre, üçbuçuk ay geçmiştir.
Bu önergeyle gündeme
getirilmek istenilen Davos olayı, tek başına bir Davos olayı değildir. Orada,
Türkiye'nin tanıtımı konusunda bir girişim yapılmış, Türk Gecesi düzenlenmiş.
Benim, burada, önergede sorduğum birkaç önemli nokta var. Bunları önemsediğim
için huzurunuzdayım, söz aldım. Hemen onları söyleyeyim: Birincisi,
hükümetimizin çağrılısı olarak buraya kaç kişinin katıldığını sordum; bu, en
doğal hakkımız diye düşünüyorum. Bu katılımcıların mesleklerine göre dağılımını
gündeme getirdim. Bir de, burada yapılan harcamaları sordum. Son iki madde ise,
içki kullanımıyla ilgilidir.
Değerli arkadaşlar,
hükümetin, hepimizin kimi konularda tutarlı, duyarlı ve genel bir yaklaşım
izlemesi en doğal ya da toplumun beklediği bir durumdur. Burada şunu
kastediyorum: İçkiye düşkün olmak-olmamak, içmek-içmemek değil, bugün, ülkemizde
kimi sosyal tesislerde, kimi öğretmen evlerinde içki yasağı konulabilmekte,
kimilerinde uygulanmamaktadır; tutarlı olmak zorundayız. Kimseden içki içmesi
de istenemez, içki içmemesi de eleştirilemez; ama, kamuya ait sosyal tesislerde
bu serbestînin tanınması, yine, bu tesislerde cinsiyete yönelik bir ayırıma
gidilmemesi temel ilke olmalıdır. Yani, hanımlara, kadınlara ayrı bir bölüm,
erkeklere ayrı bir bölüm anlayışı doğru bir uygulama sayılmamalıdır.
Onun için, ben,
hükümetimizden Davos'taki uygulamasının, Türkiye'de de geçerli olup olmayacağı
konusunu sormuştum. Umarım, yazılı yanıt verilirken, bu konulara sağlıklı yanıt
verilir. Bu anlayışla, yani, hükümetin uygulamasının tutarlı, dengeli ve yapıcı
olması beklentisiyle bu noktaya değinmek istedim.
Hepinize saygılar
sunarım.
Teşekkür ederim Sayın
Başkan. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür
ediyorum Sayın Kepenek.
2. - Çorum
Milletvekili Feridun Ayvazoğlu'nun, Azerbaycan'da saldırıya uğrayan iki Türk
üniversite öğrencisine ilişkin Dışişleri Bakanından sözlü soru önergesi ve
yazılı soruya çevrilmesi nedeniyle konuşması (6/154)
BAŞKAN - Cevap verecek
Sayın Bakan?.. Yok.
Bu önerge, üç birleşim
içerisinde cevaplandırılmadığından, İçtüzüğün 98 inci maddesinin son fıkrası
uyarınca yazılı soruya çevrilecektir.
Önerge, gündemden
çıkarılmıştır.
FERİDUN AYVAZOĞLU (Çorum)
- Sayın Başkan, söz istiyorum.
BAŞKAN - Buyurun Sayın
Ayvazoğlu.
Konuşma üreniz 5
dakikadır.
FERİDUN AYVAZOĞLU (Çorum)
- Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; sözlü sorumun özü kısaca şu şekilde:
10 Ocak 2003 tarihinde Anadolu'nun Çorum İli Mecitözü İlçesine Bağlı Kozveren
Köyünden iki Anadolu genci, okumak için, üniversite öğrenimi görmek için,
ÖSYM'den kazanmaları sonucu, Azerbaycan'ın Bakü Üniversitesine gidip,
öğrenimlerine devam etmekteyken, o tarihte, Azerbaycan'da saldırıya uğruyor. Bu
saldırı sonucu iki kardeş öğrenciden biri diğerinin gözleri önünde bıçakla
hunharca öldürülüyor. Diğer kardeş ağır yaralı bir şekilde bu saldırıdan
kurtuluyor.
Daha sonra, bu yaralı
öğrencinin üniversite sorunu ortaya çıkıyor. Bu öğrenci, Türkiye'ye
getirilmesinden sonraki vaki müracaatlar ve kişisel olarak da uğraşmalarımız
neticesinde olumlu herhangi bir sonuca ulaşamıyor. Şöyle ki: Kardeşine
saldırılan ve bu saldırı sonucu kardeşi hunharca öldürülen yaralı kurtulan genç
çocuğun, gözü önünde meydana gelen böyle bir olaydan sonra, böyle bir
üniversitede tekrar okuması mümkün değildir. Bu duruma göre bizim
girişimlerimiz iki noktada yoğunlaştı: Birincisi, yaralı kurtulan öğrencinin,
ÖSYM'den kazanım sonucu gitmesi nedeniyle Türkiye'deki eşdeğer üniversitelere
yatay geçişi mümkün müdür değil midir şeklinde bir girişimimiz oldu; ama,
maalesef buna olumlu bir cevap alamadık.
Bir diğer husus da,
yaralı kurtulan öğrenciye, başka bir şekilde, devletimiz tarafından,
hükümetimiz tarafından, maddî veya manevî şekilde herhangi bir yardım söz
konusu olabilir mi? Buna da olumlu bir cevap alamadık.
Türkiye Cumhuriyetinin
vatandaşlarını sadece Türkiye Cumhuriyeti sınırları içerisinde değil, Türkiye
Cumhuriyeti sınırları dışında da mutlaka ve mutlaka takip etmesi, hak ve
hukukunu koruması gerektiği inancıyla bu soru önergesini vermiştik; bugüne
kadar herhangi bir cevap alamadık.
Yine burada, tabiî,
İçtüzüğümüzün 98 inci maddesindeki bu yönteme de değinmeden geçmek mümkün
değildir.
Bu sözlü soruyu, biz, 24
Ocak 2003 tarihinde gündeme getirmiş ve Meclis Başkanlığına sunmuştuk; ama,
bugün 20 Mayıs 2003; aradan beş ay geçmiş; beş aylık süre içerisinde sorunun ve
soru özünün ne anlamda geçerli olup olmayacağını siz değerli Meclis
üyelerimizin takdirine bırakıyorum. Yine bunu, aynı zamanda, grup
başkanlarımızın ve -iktidar milletvekilleri olsun, muhalefet milletvekilleri
olsun- her iki partinin de yetkili organlarının takdirine bırakıyorum. Şu anda
200 küsur civarında sözlü soru önergesi vardır ve hepsi de hemen hemen şu bizim
anlattığımız şekilde, maalesef, gerçek cevabını bulabilmiş değildir. Ben,
bunları arz etmek için huzura geldim; Sayın Başkana teşekkür ediyorum.
Bu arada, dün kutlamış
olduğumuz 19 Mayıs Atatürk'ü Anma, Gençlik ve Spor Bayramının da geleceğimizi
teşkil eden gençlerimize bir kez daha kutlu olmasını diliyor; gelecek
gençlerimizin olsun diyoruz, gelecekte gençlerimiz acı çekmesin diyoruz.
Bu duygu ve düşüncelerle,
Yüce Meclise saygılar, sevgiler sunuyorum.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN - Teşekkür
ediyorum Sayın Ayvazoğlu.
DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN
YARDIMCISI MEHMET ALİ ŞAHİN (İstanbul) - Sayın Başkan, Sayın Maliye Bakanına,
3, 9 ve 11 inci sıralarda yöneltilen soruları birlikte yanıtlayacağım.
3. - Hatay
Milletvekili Züheyir Amber'in, ihale ilanlarının yerel basında yayımlanmasına
ilişkin Maliye Bakanından sözlü soru önergesi (6/158) ve Devlet Bakanı ve
Başbakan Yardımcısı Mehmet Ali Şahin'in cevabı
4. -
Malatya Milletvekili Ferit Mevlüt Aslanoğlu'nun, sayısal loto sisteminin
bakım-onarım ücretine ilişkin Maliye Bakanından sözlü soru önergesi (6/174) ve
Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Mehmet Ali Şahin'in cevabı
5. - İzmir
Milletvekili Hakkı Ülkü'nün, Millî Emlak Genel Müdürlüğüne devredilen
milletvekili lojmanlarına ilişkin Maliye Bakanından sözlü soru önergesi (6/178)
ve Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Mehmet Ali Şahin'in cevabı
BAŞKAN - 3 üncü sırada
bulunan (6/158), 9 uncu sırada bulunan (6/174), 11 inci sırada bulunan (6/178)
esas numaralı sözlü sorulara Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Mehmet Ali
Şahin cevap verecektir.
Şimdi, soru önergelerini
okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın
Maliye Bakanı Sayın Kemal Unakıtan tarafından sözlü olarak cevaplandırılması
için gerekli işlemlerin yapılmasını saygılarımla arz ederim. 29.1.2003
Züheyir
Amber
Hatay
1 Ocak 2003 tarihinde
yürürlüğe giren 4734 sayılı Devlet İhale Yasanının 13 üncü maddesine göre 25
milyar liraya kadar mal ve hizmet alınları ile 50 milyar liraya kadar olan
yapımla ilgili ihale ilanlarının gazetelerde bir kez yayımlanması hükmü
getirilmektedir.
Ulusal Kurtuluş
Savaşından bu yana yöre halkının sesi ve gücü olan yerel gazeteler, bu yasayla
birlikte âdeta idam fermanları imzalanıp kapılarına kilit vurma aşamasına
gelmişlerdir.
1- Yerel basını, içinde
bulunduğu bu zor durumdan kurtaracak bir düzenleme yapmayı düşünüyor musunuz?
2- Böyle bir düzenlemeniz
varsa, bunun kapsamı nedir ve eşik değerleri yükseltmeyi düşünüyor musunuz?
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki soruların
Maliye Bakanı Sayın Kemal Unakıtan tarafından sözlü olarak cevaplandırılması
için gereğini arz ederim.
Saygılarımla.
Ferit
Mevlüt Aslanoğlu
Malatya
1- Millî Piyango
İdaresinin 1996 yılında yaptığı ihaleyle yabancı bir firmaya 28 000 000 dolara kurdurduğu
on-line sayısal loto sistemi için yıllık bakım, onarım ücreti olarak yaklaşık,
her yıl 6 000 000 dolar ödenmesi ekonomik midir ?
2- Millî Piyango
bünyesinde bulunan on-line Sayısal Loto sisteminde Spor Toto Teşkilatının
müşterek bahis oynatması için protokol yapılmış mıdır ?
3- Bu protokole
dayanılarak Spor Toto Teşkilatı tarafından aynı yabancı firmaya yeniden
"bakım, onarım ücreti" adı altında ödeme yapılmış mıdır ? Yapılmışsa,
Millî Piyango İdaresinin yılda 6 000 000 dolar ödeyerek yaptırdığı
bakım-onarıma Spor Toto Teşkilatının da ödeme yapması doğru mudur ?
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Aşağıda yer alan
sorularımın Maliye Bakanı Sayın Kemal Unakıtan tarafından sözlü olarak
yanıtlanmasını saygılarımla arz ederim.
Hakkı
Ülkü
İzmir
1- 15 Ocak 2003 tarihinde
Millî Emlak Genel Müdürlüğüne devredilen Milletvekili Lojmanlarında oturan eski
ve yeni milletvekillerinin isimleri nedir ?
2- Eski ve yeni
milletvekillerine lojmanların boşaltılmasına ilişkin herhangi bir tebligat
yapılmış mıdır? Eğer yapılmışsa, bu tebligatın içeriği nedir? Tebligata uymayan
milletvekilleri için ne gibi önlemler almayı düşünüyorsunuz?
3- Milletvekili
Lojmanlarına ilişkin bugüne kadar Bakanlığınızca yapılan harcamaların dökümü
nedir ?
4- Lojmanların
boşaltılarak satılması konusunda hangi çalışmalar yürütülmektedir ve satış
işleminin hangi tarihte başlatılması planlanmaktadır?
BAŞKAN - Soruları
cevaplandırmak üzere, Başbakan Yardımcısı Sayın Mehmet Ali Şahin; buyurun. (AK
Parti sıralarından alkışlar)
Konuşma süreniz, her soru
için 5'er dakikadan, üç soru için 15 dakikadır.
DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN
YARDIMCISI MEHMET ALİ ŞAHİN (İstanbul) - Sayın Başkan, değerli arkadaşlarım;
Hatay Milletvekili Sayın Züheyir Amber'in, ihale ilanlarının yerel basında
yayımlanmasına ilişkin Maliye Bakanına yönelttikleri sözlü soru önergesinin
cevabını takdim ediyorum:
Biraz önce okunan soru
önergesinde, 4734 sayılı Kamu İhale Kanununun 13 üncü maddesinde, yerel basınla
ilgili olarak düzenleme yapılıp yapılmayacağı; böyle bir düzenleme varsa, bunun
kapsamı ile eşik değerlerin yükseltilip yükseltilmeyeceği hususlarının
açıklanması talep edilmektedir.
Değerli arkadaşlarım,
aynı konuya ilişkin olarak 6 milletvekili arkadaşımız tarafından hazırlanan,
4734 sayılı Kamu İhale Kanununda değişiklik yapılmasına ilişkin kanun
teklifiyle, anılan kanunun 13 üncü maddesinin birinci fıkrasının (a) ve (b)
bentlerinde değişiklik yapılarak, ihale ilanlarının, ihalenin yapılacağı yerde
çıkan gazetelerden birinde de yayımlanmasına imkân tanınmaktadır.
Söz konusu kanun
değişiklik teklifi, Bayındırlık ve İskân Bakanlığının koordinatörlüğünde,
ilgili bakanlık temsilcileriyle, Kamu İhale Kurumu temsilcilerinin de katıldığı
bir komisyonca değerlendirilmekte olup, sonuç, kısa sürede Başbakanlığa
sunulacaktır ve kuşkusuz ki, bir kanun tasarısı halinde Türkiye Büyük Millet
Meclisine de intikal ettirilecektir.
Sözlü soru önergeleriyle
ilgili listenin 9 uncu sırasında, Malatya Milletvekili Sayın Ferit Mevlüt
Aslanoğlu'nun, sayısal loto sisteminin bakım-onarım ücretine ilişkin Maliye
Bakanımızdan sözlü soru önergesinin cevabını takdim ediyorum:
Değerli arkadaşlarım,
Maliye Bakanlığının bağlı kuruluşu olan Millî Piyango İdaresi Genel Müdürlüğü
tarafından oynatılan sayısal loto ve diğer sayısal oyunların yazılım ve
donanımını sağlayan firmadan, ihale sonucunda oluşan ve her yıl ödenmekte olan
bedel karşılığında, aşağıdaki hizmetler alınmış ve alınmaya da devam
edilmektedir. Bu hizmetlerden birincisi; firma, idare adına, iptal edilenler de
dahil olmak üzere, 7 163 bayiin işyerine terminal kurmuş ve bağlantılarını
sağlamıştır. 3 900 bayie işyerinde bakım ve onarım hizmeti vermekte,
terminallerin yedek parçasını temin etmektedir. Ayrıca, bu firma, merkezî
sistemin bakımını da üstlenmiştir. Sistemin işletimi için gerekli personel
tümüyle firma tarafından çalıştırılmakta, resmî tatil günleri de dahil olmak
üzere, günde 12 ilâ 15 saat -çekiliş günleri bu süre 20 saate kadar
çıkabilmektedir- hizmet verilmektedir. Yazılım hizmetleriyle ilgili olarak,
kolon ücretlerindeki ve KDV oranlarındaki artışlar ile eğitime katkı payı, Özel
İşlem Vergisi ve ikramiye oranlarının yeniden belirlenmesi için defalarca
yazılım değişikliği de yapılmıştır.
Sayın Başkan, değerli
arkadaşlarım; sözlü soru önergeleriyle ilgili listenin 11 inci sırasında, İzmir
Milletvekili Hakkı Ülkü arkadaşımızın, Millî Emlak Genel Müdürlüğüne devredilen
milletvekili lojmanlarına ilişkin, yine Maliye Bakanından sözlü soru
önergesinin cevabını takdim ediyorum:
Ankara İli Çankaya İlçesi
Or-An Semtindeki Türkiye Büyük Millet Meclisine tahsisli lojmanların tahsisinin
kaldırılması Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlık Divanının 3 Ocak 2003
tarihli toplantısında kararlaştırıldığından, 15 Ocak 2003 tarihinde tahsis
kaldırılmıştır. Halen, lojmanlarda, 187 eski, 44 yeni olmak üzere, toplam 231
milletvekili oturmaktadır. Konutlarda oturan milletvekillerinin listesi, Sayın
Hakkı Ülkü'ye ayrıca gönderilecektir. Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlık
Divanının kararı ve mevzuat hükümleri doğrultusunda, konutların tahliyesini
içeren tebligatlar ilgililere
yapılmıştır. Söz konusu konutlara, yakıt giderlerinin karşılanması amacıyla,
bugüne kadar, 250 milyar Türk Lirası harcanmıştır. Konutların yer aldığı
parselin mülkiyet ve imar sorunları bulunmaktadır, bu sorunların çözümünü
takiben de satış işlemlerine hemen başlanacaktır.
Sayın Başkanım -bu
bilgileri arz ettikten sonra- biraz önce, Çorum Milletvekili Sayın Feridun
Ayvazoğlu'nun Dışişleri Bakanından sözlü soru önergesine cevap verememiştik.
Biraz önce, elime, cevap geldi. Tabiî, sırası geçtiği ve yazılı soruya
dönüştürüldüğü için, burada, cevabı okumam doğru olmaz İçtüzüğe göre; ancak,
cevabı, Sayın Ayvazoğlu'na, şimdi, elden takdim edeceğim.
Hepinize saygılar
sunuyorum efendim. (AK Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür
ediyorum Sayın Bakan.
Soru sahipleri Sayın
Amber, Sayın Aslanoğlu ve Sayın Ülkü, istediğiniz takdirde, yerinizden, konuyla
ilgili kısa bir açıklama yapabilirsiniz.
ZÜHEYİR AMBER (Hatay) -
Sayın Başkan, söz istiyorum.
BAŞKAN - Buyurun, Sayın
Amber.
ZÜHEYİR AMBER (Hatay) -
Sayın Başkan, sayın milletvekili arkadaşlarım; hepinize saygılarımı sunarım.
Şimdi, Sayın Bakanım
burada açıklayıcı bilgileri bize takdim ettiler; yalnız, ben bu konuyu tekrar
burada vurgulamak istiyorum. Biliyorsunuz, yerel basının tek gelir kaynağı olan
resmî ilanların kesilmesi anlamına gelen kanunun şu andaki mevcut hali, yerel
basının idam fermanı demektir. Yerel yönetimlerin güçlendirildiği bir ortamda,
yerel medyanın gücünün elinden alınmasının hakkaniyet anlayışına sığmayacağı
malumdur. Yasada önerdiğiniz şekilde yapılacak değişikliğin kabulü, yerel
basının güçlenmesine, demokrasinin akciğerlerinin sağlıklı bir biçimde çalışmasına,
çoğulculuğun korunmasına, sivil toplum anlayışının güçlenmesine, kültürel
mirasımızın korunmasına ve adaletin sağlanmasına katkıda bulunacaktır.
Özellikle bu konuya daha duyarlı olunmasını ve bu yasanın en kısa zamanda
çıkarılmasını burada ben rica ediyorum ve hepinize teşekkür ediyorum.
BAŞKAN - Teşekkür
ediyorum Sayın Amber.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU
(Malatya) - Söz istiyorum Sayın Başkan.
BAŞKAN - Buyurun.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU
(Malatya) - Sayın Bakanım, teşekkür ederim. Yalnız, Millî Piyango İdaresinin
verdiği bir cevabı burada siz bilgi olarak verdiniz; ben tatmin olmadım. Ben,
size bir ihbar yapıyorum. Millî Piyango İdaresinin Yönetim Kurulunda acaba
böyle bir ihaleye kaç kişi hayır demiştir, neden bu ihale yapılmıştır? Bu sizin
verdiğiniz bilgi, sadece, Millî Piyango İdaresinin neler yaptığına dair bir
bilgi; ama, bir yazılım ve donanım bedelinin dörtte 1 fiyatı bakım onarım
gideri olarak dünyanın hiçbir yerinde yoktur Sayın Bakanım. Acaba bu normal
midir? Ben, bunu Millî Piyango İdaresi Genel Müdürüne yazar, o cevabı oradan da
alırdım; ama bu ülkede dürüstlük adına, bu ülkede ilkelilik adına, olaya bu
şekilde bakmanızı istirham ederdim; ama, Sayın Maliye Bakanım da olaya bu
şekilde bakmamış. Benim size arz ettiğim, dünyanın hiçbir yerinde, ihale
bedelinin dörtte 1'iyle bakım ve onarım hizmeti yoktur. Dünyanın en büyük
bankalarının, 2 000-3 000 şubesi olan bankalarının yazılım ve donanım bedeline
bakın, bir de bakım ücretine bakın, bunun fiyatı onikide 1, onda 1 civarındadır
Sayın Bakanım. Millî piyango bayilerine, bir sorun, ne hizmet veriyorlar;
hiçbir hizmet vermiyorlar; onun için ben tatmin olmadım. Bu ihalenin başından
beri, o ihaleye yönetim kurulunda itiraz şerhi koyan insanlarla eğer bir
konuşulsaydı, herhalde olaya başka türlü bakardınız. Yoksa, dünyanın hiçbir
yerinde böyle bir şey yoktur Sayın Bakanım. Ben tatmin olmadım.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN - Teşekkür
ediyorum Sayın Aslanoğlu.
DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN
YARDIMCISI MEHMET ALİ ŞAHİN (İstanbul) - Sayın Başkan, izin verir misiniz?
BAŞKAN - Buyurun Sayın
Şahin.
DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN
YARDIMCISI MEHMET ALİ ŞAHİN (İstanbul) - Çok teşekkür ederim.
Verdiğim cevap, Maliye
Bakanlığınca hazırlanmış olan bir cevaptır; ama, sorunuzun karşılığı olarak
verilen cevapta tatmin edici bir husus bulamadınızsa veya soruların içerisinde
başka sorular da varsa, yeni bir soru önergesi verirseniz ve bu soruyu da bana,
Bakanlığıma tevcih ederseniz, bu işin takipçisi olacağımı bilmenizi istiyorum.
Teşekkür ederim.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU
(Malatya) - Şeref duyarım, teşekkür ederim.
BAŞKAN - Teşekkür
ediyorum Sayın Bakan.
HAKKI ÜLKÜ (İzmir) -
Sayın Başkan, söz istiyorum.
BAŞKAN - Buyurun Sayın
Ülkü.
HAKKI ÜLKÜ (İzmir) -
Öncelikle, Sayın Bakanın vermiş olduğu cevaplar için teşekkür ediyorum.
Benim aydınlanmak
istediğim, sormak istediğim, daha doğrusu, muallakta kalmasını istemediğim,
herkes tarafından bilinmesini talep ettiğim bir şey var.
Şimdi, 3 Kasım 2002
tarihinde yapılmış olan seçimlerden sonra, AKP Genel Başkanı Sayın Tayyip
Erdoğan'ın ilk icraatı, ilk söylemi, Meclis lojmanlarında oturulmayacağı
konusuydu. Buna rağmen -hepsi eskiden seçilen milletvekili olmadığı için- 231
milletvekilinin orada oturması, bence, o günkü koşullarda bile, genel
başkanlarını dinlemeyen epey sayıda milletvekilinin olduğunu göstermektedir.
Daha önce sormuş olduğum
bir soruya, Meclis Başkanvekili arkadaşlarımızdan birisinin vermiş olduğu
yanıtta, bu lojmanların, kısa bir sürede boşaltılacağı söylenmişti. Şimdi,
okulların kapanış tarihine kaldı; daha sonra bakalım hangi tarihlere doğru
sarkacak!..
Öğrenmek istediğim bir
başka konu da -bu lojmanların ruhsatsız olduğunu zannediyoruz; bilebildiğimiz
kadarıyla bu böyle- varsayalım ki, lojmanlar satıldı; Çankaya ile Büyükşehir
Belediyeleri arasındaki paylaşım nasıl olacak? Çünkü, buranın bir kısmı
Büyükşehir Belediyesinin bir kısmı Çankaya Belediyesinin olsa gerek.
İhale konusu hangi
koşullarda yapılacak? Yapılmış olan harcamalar -ki, Sayın Bakan onun miktarını
da söyledi- yasal mı?
Bütün bunların bir kez
daha cevaplandırılması istemiyle, tekrar teşekkür ediyorum.
BAŞKAN - Teşekkür
ediyorum Sayın Ülkü.
Buyurun Sayın Şahin.
DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN
YARDIMCISI MEHMET ALİ ŞAHİN (İstanbul) - Sayın Başkan, teşekkür ediyorum.
Ayrıca, Sayın Ülkü'ye de,
hassasiyeti sebebiyle teşekkür ediyorum.
Meclis lojmanlarının
satışıyla ilgili son noktaya gelindiğini, bundan önceki Bakanlar Kurulu
toplantısında, Sayın Başbakanın bir sorusu üzerine, Sayın Maliye Bakanı ifade
etmişti. Zannediyorum, bir iki basit hukukî problem vardı, onlar da aşılmış;
önümüzdeki günlerde ihaleye çıkacağını tahmin ediyorum.
Ben, lojmanlarda
oturuyordum, Başbakan Yardımcısı arkadaşım Sayın Şener ve Millî Savunma
Bakanımız Sayın Gönül de lojmanlarda oturuyordu; biz, aylar önce çıktık,
boşalttık. Sanıyorum, bizim Grubumuza mensup arkadaşlardan lojmanlarda oturan
kalmadı. Zaten, lojmanlarda oturmakta olan arkadaşlarımız, her ay 690 000 000
Türk Lirası kira ödemektedirler. O bakımdan, bunun bir de ekonomik külfeti var.
MUHARREM İNCE (Yalova) -
Sanmıyor musunuz, kalmadı mı sizin grubunuza mensup milletvekili?
DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN
YARDIMCISI MEHMET ALİ ŞAHİN (İstanbul) - Onun tam bir sonucunu almadım.
Kalmamış olduğunu zannediyorum. Belki, oturan vardır, yanılmayayım diye böyle
bir ihtiyat payı bırakıyorum. Biz, çıktık; ama, grubumuza mensup arkadaşlardan
oturan var mı yok mu; bunun tam sonucunu bilemediğim için, şu anda, kesin bir
şey söyleyemiyorum; ama, Maliye Bakanımızın, bundan önceki Bakanlar Kurulu
toplantısında sözlü olarak ifadesi "pürüzler giderildi, yakında ihaleye
çıkacağız" şeklindedir.
Teşekkür ediyorum Sayın
Başkan.
BAŞKAN - Teşekkür
ediyorum Sayın Bakan.
3, 9 ve 11 inci sıradaki
sorular cevaplandırılmıştır.
6. -
Tekirdağ Milletvekili Enis Tütüncü'nün, Tekirdağ'daki Kültür Merkezi
Projelerine ilişkin Kültür Bakanından sözlü soru önergesi (6/160)
BAŞKAN - Soruyu
cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok.
Soru ertelenmiştir.
7. -
Balıkesir Milletvekili Orhan Sür'ün, AKP Genel Başkanı hakkında verilen beraat
kararının Hazine avukatlarınca temyiz edilip edilmediğine ilişkin Başbakandan
sözlü soru önergesi (6/161)
BAŞKAN - Soruyu
cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok.
Soru ertelenmiştir.
8. - Muğla
Milletvekili Fahrettin Üstün'ün, fıstık çamı üreticilerinin sorunlarına ilişkin
Orman Bakanından sözlü soru önergesi (6/166)
BAŞKAN - Soruyu
cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok.
Soru ertelenmiştir.
9. -
Antalya Milletvekili Tuncay Ercenk'in, zorunlu tasarruf nemalarının ne zaman
ödeneceğine ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/172)
BAŞKAN - Soruyu
cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok.
Soru ertelenmiştir.
10. -
Yalova Milletvekili Muharrem İnce'nin, Yalova'da yapılan kalıcı konutların yer
tespitine ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından sözlü soru önergesi (6/173)
BAŞKAN - Soruyu
cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok.
Soru ertelenmiştir.
11. -
İstanbul Milletvekili İsmet Atalay'ın, BDDK ile Çukurova Grubu arasında yapılan
protokole ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/175) ve Devlet Bakanı ve
Başbakan Yardımcısı Abdüllatif Şener'in cevabı
12. -
Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt'ün, Çukurova Grubunun borcuna uygulanan ödeme
planına ilişkin Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısından sözlü soru önergesi
(6/180) ve Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Abdüllatif Şener'in cevabı
13. - Adana
Milletvekili Kemal Sağ'ın, Adana İlindeki göç almadan kaynaklanan sorunlara
ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/200) ve Devlet Bakanı ve Başbakan
Yardımcısı Abdüllatif Şener'in cevabı
BAŞKAN - Sayın
milletvekilleri, Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Sayın Abdüllatif Şener,
10 uncu, 12 nci ve 24 üncü sıralardaki soruları birlikte cevaplandırmak
istemiştir.
Soruları sırasıyla
okutacağım.
10 uncu sıradaki soru
önergesini okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın
Başbakan Sayın Abdullah Gül tarafından sözlü olarak cevaplandırılmasını
saygılarımla arz ederim.
İsmet
Atalay
İstanbul
1- BDDK ile Çukurova
Grubu arasında yapılan protokolün içeriği nedir?
2- Bu protokolle,
Çukurova Grubuna büyük avantaj sağlandığına ilişkin basında yer alan haberler
doğru mudur?
3- Eğer doğru ise, halkın
vergileriyle bu şirketin kurtarılmasının, AKP Genel Başkanı Sayın Tayyip
Erdoğan'ın, bu grubun başkanı ve bazı batık banka patronlarıyla Bilecik'te
yaptığı toplantının ilişkisi var mıdır?
BAŞKAN - 12 nci sıradaki
soru önergesini okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın,
Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Sayın Abdüllatif Şener tarafından sözlü
olarak cevaplandırılmasını saygılarımla arz ederim. 30.1.2003
Ensar
Öğüt
Ardahan
1- BDDK Başkanı Engin
Akçakoca ile Çukurova Grubu arasında ne tür bir ilişki söz konusudur?
2- Yapı Kredi ve
Pamukbankın kasasında yer alan bugünkü değeriyle en az 600 000 000 dolar eden
Turkcell hisselerinin, Çukurova Grubunun devlete olan borcu gözardı edilerek,
Çukurova Grubuna iadesi ne şekilde açıklanabilir?
3- Engin Akçakoca
hakkında bir soruşturma açılmış mıdır? Açılmamışsa böyle bir soruşturma
gündeminizde mevcut mu?
4- Hisselerin satışı yoluyla
birkaç ayda tahsil edilebilecek kamu alacağı 15 yıla yayılırken; TC Ziraat
Bankası çiftçiden alacaklarına istinaden haciz yoluna başvuruyor; haciz
işlemleri devam eden gariban çiftçiye uygulanan faiz oranı, acaba Karamehmet
ailesine uygulanan faiz oranının kaç katıdır?
BAŞKAN - 24 üncü sıradaki
soru önergesini okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın
Başbakan Sayın Abdullah Gül tarafından sözlü olarak cevaplandırılmasını arz
ederim.
Kemal
Sağ
Adana
8 inci BYKP'nın 479 uncu
maddesinde; göç alan sorunlu iller arasında yer verilmeyen Adana, son yirmi
yılda 450 000 civarında, özellikle doğu ve güneydoğu illerinden göç almıştır.
Göç nedeniyle, ciddî sosyoekonomik sorunlar yaşayan Adana İlinin;
1- Göç alan sorunlu iller
arasında yer almayış nedeni, araştırmanın yeterince ciddî yapılmamış olması
mıdır, yoksa ilimizdeki göç sorununun ciddiye alınmaması mıdır?
2- Adana kamuoyunun
beklediği "Yeniden Yapılanma ve Kalkınma Projesi" kapsamında eğitim,
sağlık, tarım, sanayi ve altyapı yatırımlarına acilen ihtiyacı olduğu görüşüne
siz de katılıyor musunuz? Katılıyorsanız, Adana için hangi yatırımları düşünüyorsunuz?
3- Göç eden bu vasıfsız
ve tamamına yakını işsiz nüfusun sebep olduğu sorunların farkında mısınız ve bu
konularda ne gibi önlemler alacaksınız?
BAŞKAN - Soruyu
cevaplandırmak üzere, Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Sayın Abdüllatif
Şener.
Buyurun Sayın Bakan. (AK
Parti sıralarından alkışlar)
Süreniz 15 dakikadır.
DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN
YARDIMCISI ABDÜLLATİF ŞENER (Sıvas) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
ilk iki soru, BDDK ile Çukurova Grubu arasında yapılan protokole ilişkindir.
Bildiğiniz gibi, bu konu, hem Pamukbankın fona devredilişi sırasında hem de
daha sonra BDDK ile Çukurova Grubu arasında yapılan protokol çerçevesinde,
kamuoyunda ve basında yoğun tartışma konusu olmuştur. Ben, burada yer alan iki
soruyu, yapılan protokol çerçevesinde cevaplandırmaya çalışacağım.
İstanbul Milletvekili
Sayın İsmet Atalay tarafından tevcih edilen sözlü sorunun 1 inci maddesinde
"BDDK ile Çukurova Grubu arasında yapılan protokolün içeriği nedir"
diye sorulmaktadır. Anlaşmanın içeriği, 3 Şubat 2003'te, BDDK tarafından basın
mensuplarına açıklanmıştır. Özet olarak, içeriği şu şekilde sıralayabiliriz:
Pamukbankın Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonuna devriyle ilgili olarak, Çukurova
Grubu ve BDDK, karşılıklı olarak açtıkları davalardan vazgeçmişlerdir. Ceza
davalarıyla ilgili olarak, Bankalar Kanunu hükümleri geçerliliğini
korumaktadır. Dava yumağı haline gelmiş hukukî ihtilaflar nedeniyle, ihtilafa
konu olan bankanın ve dolaylı olarak sektörün yıpranması önlenmiştir.
Pamukbankın mülkiyeti, Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonunda kalmıştır. Pamukbankın
aktifinde bulunan Turkcell hisseleri, protokol imza tarihinden önceki 30 günlük
İMKB ortalama değerinden, yani, 264 306 050
ABD Doları bedelle Çukurova Grubuna satılmış, satış bedelinin 214 306
050 ABD Dolarlık kısmının 31.1.2006 tarihine kadar TMSF'ye ödenmesi
kararlaştırılmıştır. Pamukbank ve iştiraklerinin aktifinde bulunan Yapı Kredi
Bankası hisseleri iki yıl içinde satılacak; satış bedeli, Grubun TMSF'ye olan
borçlarından düşülecektir. Çukurova Grubu, Yapı Kredideki hisselerini iki yıl
içerisinde yüzde 10'un altına indirecektir. Yapı Kredi Bankasının yönetimi,
uluslararası saygınlığa sahip bir danışman firmanın hazırlayacağı adaylar
listesinden TMSF tarafından uygun görülen kişilerden oluşacaktır. Çukurova
Grubunun Pamukbank ve diğer fon bankalarına olan toplam 2 737 595 602 ABD
Doları borcu, üç yılı anapara ödemesiz, onbeş yılda ödenecektir. Borcun faizi,
altı ayda bir LİBOR + 0,5 faiz oranından hesaplanarak ilk üç yıl yüzde 50'si,
sonraki yıllarda her yıl faizin tamamı ve anapara taksitleri ödenecektir.
Grubun mal varlığının tamamına yakın kısmı, borçlarına karşılık teminat olarak
alınmıştır. Pamukbank ve diğer fon bankalarında bulunan mevcut teminatlar aynen
devam edecektir. Teminatların yetersizliği halinde ilave teminatlar temin
edilecektir. Turkcell ve Yapı Kredi hisselerinin TMSF'ye rehinli bulunanlarının
satışı halinde, satış bedeli, Çukurova Grubunun borçlarından düşülecektir.
İstanbul Milletvekili
Sayın İsmet Atalay'ın soru önergesindeki ikinci soruda ise "bu protokolle
Çukurova Grubuna büyük avantaj sağlandığına ilişkin basında yer alan haberler
doğru mudur" denilmektedir. Bu konuda da BDDK tarafından, anılan sözleşme
hazırlanırken, tüm yasal mevzuat ve kamu menfaatının esas alındığı, herhangi
bir grubun çıkarının esas alınmasının söz konusu olmadığı belirtilmiştir. Basın
açıklamasında "bu tür ödeme planları sadece bu Gruba tanınan bir imkân
olmayıp, borcunu kabul edip, gerçekten ödemek isteyen tüm banka hâkim ortakları
için geçerlidir" denilmektedir.
Üçüncü sorudaysa
"BDDK'nın almış olduğu bu karar ile herhangi bir siyasî kimlik arasında
ilişki var mıdır" deniliyor. Protokol görüşmeleri sırasında, özerk bir
kurum olan BDDK ile Çukurova Grubu arasında yapılan görüşme ve alınan kararlar
tamamen hükümetin dışındadır. Anlaşma, BDDK ile Grup arasında, kamudan herhangi
bir fon çıkışı olmaksızın gerçekleştirilmiştir. Anlaşmayla grup şirketleri
vergi ve borç ödeyebilecek duruma getirilmiştir. Konunun herhangi bir siyasî kimlikle
hiçbir ilişkisi yoktur ve yapısı gereği de olamaz.
Aynı konuda ikinci soru,
Ardahan Milletvekili Sayın Ensar Öğüt'e aittir. Sayın Öğüt'ün soruları ve
cevapları şöyledir:
"1- BDDK Başkanı
Engin Akçakoca ile Çukurova Grubu arasında ne tür bir ilişki söz
konusudur?"
Adı geçen ile Çukurova
Grubu arasında herhangi bir ilişki olmadığı kendisi tarafından bakanlığımıza
beyan edilmiştir. Herhangi bir ilişki olduğuna dair bir tespit de
yapılamamıştır.
"2- Yapı Kredi ve
Pamukbankın kasasında yer alan bugünkü değeriyle en az 600 000 000 ABD Doları
eden Turkcell hisselerinin, Çukurova Grubunun devlete olan borcu gözardı
edilerek Çukurova Grubuna iadesi ne şekilde açıklanabilir?"
Cevapta: "Pamukbank
ve iştiraklerinin aktifinde bulunan Turkcell hisseleri 30.1.2003 tarihinden 30
gün öncesine kadar İstanbul Menkul Kıymetler Borsasında oluşan ortalama
fiyattan, 264 000 000 ABD Doları bedelle Çukurova Grubuna satılmış ve satış
bedeli TMSF'nin Çukurova Grubundan olan alacaklarına ilave edilmiştir. Satış
bedelinin 214 000 000 ABD Dolarlık kısmı 31.1.2006, bakiyesi 31.1.2008 tarihine
kadar faiziyle birlikte ödenecektir, ilgili anlaşma ve protokol gereğince.
İştirak hisselerinin satışında kârlı ve ekonomik değeri yüksek olan şirketin
yaşatılarak Grubun borç ödeme kapasitesinin artırılması ve böylece, kamuya
maliyetin en aza indirilmesi amaçlanmıştır. Ayrıca, bu iştirakin de fona devredilmesi
halinde, mevcut konjonktürde değerini korumak ve elden çıkarmak zorluğu dikkate
alınarak yönetilemeyecek büyüklükte yeni bir KİT oluşturma riskinin
oluşabileceği göz önünde bulundurularak bu protokoldeki hükümler düzenlenmiştir"
denilmektedir.
"3- "Engin
Akçakoca hakkında bir soruşturma açılmış mıdır? Açılmışsa böyle bir soruşturma
gündeminizde mevcut mudur?"
BDDK Başkanı Sayın Engin
Akçakoca hakkında, bu protokole ilişkin olarak herhangi bir soruşturma
açılmamıştır.
Üçüncü sözlü soru
önergesi, Adana Milletvekili Sayın Kemal Sağ'a aittir. Bu önergede yer alan
soruları da şu şekilde değerlendirebiliriz:
"Sekizinci Beş Yıllık Kalkınma Planının
479 uncu maddesinde, göç alan sorunlu iller arasında yer verilmeyen Adana, son
yirmi yılda, 450 000 civarında, özellikle doğu ve güneydoğu illerinden göç
almıştır. Göç nedeniyle ciddî sosyoekonomik sorunlar yaşayan Adana İlinin;
1- Göç alan sorunlu iller
arasında yer almayışının nedeni, araştırmanın yeterince ciddî yapılmamış olması
mıdır, yoksa ilimizdeki göç sorununun ciddiye alınmaması mıdır?"
Adana İlimiz, kırdan
kente yoğun göç alan illerimizden biri olmakla birlikte, Sekizinci Beş Yıllık
Kalkınma Planının 479 uncu paragrafında, bu özelliğe sahip illerimizin tamamı
sıralanmamıştır. Kuşkusuz, Adana İlimiz de, kırdan kente göçün yoğun olduğu ve
göçün olumsuz etkilerinin ağırlıklı olarak hissedildiği illerimizden biridir.
Bu hususlar, Devlet Planlama Müsteşarlığı teknik desteğinde sürdürülen Adana İl
Gelişme Planında ve yöre için hazırlanması planlanan bölgesel gelişme planında
ayrıntılarıyla analiz edilecektir.
Sayın Sağ'ın ikinci
sorusunda "Adana kamuoyunun beklediği 'Yeniden Yapılanma ve Kalkınma
Projesi' kapsamında eğitim, sağlık, tarım, sanayi ve altyapı yatırımlarına
-Adana'nın- acilen ihtiyacı olduğu görüşüne siz de katılıyor musunuz? Katılıyorsanız,
Adana için hangi yatırımları düşünüyorsunuz" denilmektedir.
Adana'yla birlikte birçok
ilimizde eğitim, sağlık, tarım, sanayi ve altyapı sektörlerinde yatırım
ihtiyacı bulunmaktadır; ancak, kamu yatırım kararları, ülkemizin içinde bulunduğu
şartlar, kamunun finansman imkânları, sektörel, bölgesel ve proje öncelikleri
dikkate alınarak verilmekte ve ödenek tahsisleri bu doğrultuda yapılmaktadır.
Ülkemizin son yıllarda
sıkça yaşadığı ekonomik sıkıntılar ve bütçe imkânlarının kısıtlı olması
sebebiyle, kamu yatırımlarına ayrılabilen kaynakların yeterli düzeyde olduğu
söylenemez. Bunun yanı sıra, bu kısıtlı kaynakların, ihtiyaçlara uygun bir
biçimde, yukarıda belirtilen özellikler çerçevesinde kullanılmasına gayret
edilmektedir. Bu kapsamda, 2002 yılında uygulanan ve 2003 yılının ilk üç ayını
kapsayan geçici bütçe döneminde uygulamasına devam edilen 2002 yılı yatırım
programında Adana'yla ilgili olarak belirtilen projelerin listesi sayın
milletvekilime takdim edilecektir.
Büyük ölçüde enerji,
ulaştırma, sulama, eğitim, sağlık ve diğer kamu hizmetleri gibi ekonomik ve
sosyal altyapı sektörlerinde yoğunlaşan kamu yatırımları, genellikle birden
fazla ilimizi ilgilendirmekte, bu sebeple, yatırım programında yeri muhtelif
olarak belirtilmektedir; zira, 2002 yılı yatırım programında toplamlara dahil
edilmeden yer alan mahallî idare yatırımları ve yatırım programında il bazında
dağıtılmayan ve muhtelif iller kapsamında yer alan ödeneklerden
oluşmaktadır. Adana'yla beraber diğer
illeri de ilgilendiren ve bu sebeple muhtelif iller kapsamında değerlendirilen
projelerden, belirlenebilir listenin sonunda yer almakta olup, Adana İli,
yatırım toplamına dahil edilmemiştir. Adana İlindeki yatırım projelerine tahsis
edilen ödenekler bunlardan ibaret olmayıp, muhtelif iller kapsamındaki
projelerin ödeneklerinden de belli bir oranda pay aldığı dikkate alınmalıdır.
Eğitim, sağlık ve diğer
alanlardaki Adana İline yönelik yatırım projeleri, belirttiğim gibi, liste
halinde, sayın milletvekilimize takdim edilecektir.
3 üncü soruda "Göç
eden vasıfsız ve tamamına yakını işsiz nüfusun sebep olduğu sorunların farkında
mısınız ve bu konularda ne gibi önlemler alacaksınız" denilmektedir.
Göçler ve hızlı
kentleşme, eğitim, sağlık, içmesuyu, kanalizasyon, konut, kentsel ulaşım gibi
altyapı ihtiyaçlarının ve çevre kirliliğinin artmasına yol açmaktadır. Bu
durum, özellikle şehirleşmenin yoğun olduğu Adana gibi büyük kentlerde plansız
yapılaşmaya yol açmakta, altyapı tesislerinin yapımını zorlaştırmakta ve kaynak
ihtiyacını önemli ölçüde artırmaktadır.
Aktif işgücü programları
çerçevesinde İşkur tarafından düzenlenen işgücü yetiştirme kurslarında, 2002
yılında, 3 823 kişinin katıldığı 111 kurs ve özürlülere yönelik olarak, 262
özürlünün katıldığı, 20 meslekî eğitim kursu düzenlenmiştir. İşkur bünyesinde,
40 il müdürlüğünde yürütülmekte olan, iş ve meslek danışmanlığı hizmetleri
kapsamında, dönem içinde, 8 916 kişiyle bireysel danışmanlık görüşmesi
yapılmış, 711 okulda toplam 88 038 öğrencinin katıldığı meslek seçiminin önemi
ve meslek seçerken dikkat edilecek hususlar ile kurumun danışmanlık hizmetleri
konularının işlendiği sınıf görüşmeleri gerçekleştirilmiştir. Aynı dönemde,
çoğunluğu özel sektöre ait değişik işyerlerinde, 48 adet sanayide eğitim
semineri düzenlenerek 1 055 kursiyerin katılımı sağlanmıştır. Kırsal kesimden
gelen ve kent çevrelerinde sağlıksız yapılarda yaşayan işsiz nüfusun kentle
uyumunu ve bütünleşmelerini sağlamak üzere istihdam sorununun çözümüne yönelik
meslek edindirme çalışmaları 2003 yılında da hızlandırılacaktır.
2002 yılı sonu
itibariyle, İşkur tarafından, Adana İlinde, 26 okulda toplam 2 194 öğrencinin
katıldığı iş ve meslek danışmanlığı hizmeti verilmiştir. Aynı dönemde, ilde yer
alan 3 936 adet açık işe 3 064 kişinin yerleştirilmesi sağlanmıştır.
Belirttiğim gibi, aynı
faaliyetler hızlandırılarak ve çeşitlendirilerek 2003 yılında da
öngörülmektedir.
Hepinize saygılar arz
ederim. (Alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür
ediyorum Sayın Bakan.
Soru sahiplerinden, Sayın
Atalay?.. Yok.
Sayın Öğüt?.. Yok.
Buyurun Sayın Sağ.
KEMAL SAĞ (Adana) - Sayın
Başkan, sayın milletvekilleri; Sayın Bakana, öncelikle, teşekkür etmek
istiyorum; Adana için bazı konulara el attığı görülüyor;teşekkür ederiz.
Yalnız, benim nazarımda
bir konu dikkat çekti. Adana'daki göç sorunu, kırdan kente değil, doğudan
batıya göçtür. Adana'da 450 000 civarında, gerçekten, son onbeş yirmi yıl
içerisinde büyük bir göç alınmıştır. GAP'ın devreye girmesiyle bu göç nispeten
durmuş olsa bile, Adana'da bu nüfus yerleşik duruma geçmiştir ve bu yerleşik
duruma geçen nüfus dolayısıyla, Adana'da, özellikle istihdam sorunu, altyapı
sorunu ve iskân sorunu büyük ölçüde yaşanmaktadır.
Sayın Bakanımızın bu
konuda Adana'ya el atmasını ciddî anlamda bekliyorum; çünkü, Adana, artık, eski
pamuk ağalarının bulunduğu il olmaktan çıkmıştır. Adana, sosyal yapısı,
ekonomik yapısı açısından gerçekten zor durumda olan bir ildir. Bu listeleri
bana vereceğini söyledi Sayın Bakanım, teşekkür ediyorum; ancak, Adana'nın son
zamanlardaki yatırım durumu gerçekten üzücüdür. Özellikle, birçok okulumuzda
ikili, hatta üçlü eğitim yapılmaktadır. Bunun önüne geçilmesi için millî eğitim
yatırımlarının hızlandırılması gerekmektedir. İşsizliğin çözümlenmesi için de,
herhalde bu İşkurdan gelen eğitimlerin daha iyi olması, kurslarla iktifa
edilmeyerek bunlara iş alanı açılması gerekmektedir. Özellikle, bunu belirtmek
istiyorum.
Bir de ben şunu merak
ettim: Acaba, Adana İli, gerçekten, bu kalkınma planında neden yer almadı?
Yani, sorunun farkında değil miyiz; 450 000 sayısı önemli değil midir?
Adana İline Sayın
Başbakan Yardımcımız kanalıyla bundan böyle daha iyi yatırımların gelmesini,
şahsen, istirham ediyorum.
Teşekkür ediyorum,
saygılar sunuyorum.
BAŞKAN - Teşekkür
ediyorum Sayın Sağ.
Cevap verecek misiniz
Sayın Bakanım?
Buyurun.
DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN
YARDIMCISI ABDÜLLATİF ŞENER (Sıvas) - Evet, ben de Sayın Kemal Sağ'a teşekkür
ediyorum. Vurguladığı nokta doğrudur, haklıdır. Adana İlinin yoğun göç alışı,
sadece kırsal alandan kentsel alana göç yaklaşımı içerisinde değerlendirilemez.
Bu boyutu da var. Yani, Adana'nın kırsal alanlarından göç anlamına da gelmez,
mutlaka diğer illerin kırsal alanlarından da göç almıştır; ama, sadece bu
çerçeve içerisinde sınırlandırırsak, Adana'daki göçü çok sağlıklı
değerlendirmemiş oluruz. Başta güneydoğu ve doğu olmak üzere, Türkiye'nin
değişik illerinden göç alma özelliğine de sahiptir. Bunu doğru buluyoruz.
Diğer taraftan,
belirttikleri gibi, bir il çok yoğun göç aldığı zaman, bütün sistem, eğer hızlı
ulaşılamazsa, ilave ve fazladan yatırımlar yapılamazsa, işlemez hale dönüşüyor.
Çok yoğun nüfus artışının olduğu yerlerde, başta altyapı ve işsizlik olmak
üzere, sorunlar birikiyor. Bu tür illerde, yatırımların önceden planlanması ve
ona göre sorunların oluşturulmaması lazım. Buna dikkat edilmesi gerektiğini
kabul ediyorum.
Ben, yatırım
programındaki projelerin listelerini vereceğim; ama, ayrıca, ikili görüşmelerde
de konuyu beraber değerlendirebiliriz.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN - Teşekkür
ediyorum Sayın Bakan.
Sözlü sorulara ayrılan
süre dolmuştur.
Birleşime 10 dakika ara
veriyorum.
Kapanma Saati : 17.26
İKİNCİ OTURUM
Açılma Saati : 17.40
BAŞKAN : Başkanvekili Sadık YAKUT
KÂTİP ÜYELER : Yaşar TÜZÜN (Bilecik), Enver YILMAZ (Ordu)
BAŞKAN - 81 inci
Birleşimin İkinci Oturumunu açıyorum.
Alınan karar gereğince
gündemin "Genel Görüşme ve Meclis Araştırması Yapılmasına Dair
Öngörüşmeler" kısmında bulunan Ankara Milletvekili Yakup Kepenek ve 66
milletvekilinin, kamu yönetimindeki atamalar konusunda Anayasanın 98 inci, İçtüzüğün
102 ve 103 üncü maddeleri uyarınca bir genel görüşme açılmasına ilişkin
önergesinin öngörüşmesine başlıyoruz.
VII. - GENSORU, GENEL GÖRÜŞME, MECLİS SORUŞTURMASI
VE MECLİS ARAŞTIRMASI
A) ÖNGÖRÜŞMELER
1. - Ankara Milletvekili Yakup Kepenek ve 66 milletvekilinin,
kamu yönetimindeki atamalar konusunda genel görüşme açılmasına ilişkin önergesi
(8/1)
BAŞKAN - Hükümet?..
Burada.
Genel görüşme önergesi,
Genel Kurulun 10.4.2003 tarihli 65 inci Birleşiminde okunduğundan tekrar
okutmuyorum.
İçtüzüğümüze göre, genel
görüşme açılıp açılmaması hususunda, sırasıyla, hükümete, siyasî parti
gruplarına ve önergedeki birinci imza sahibine veya onun göstereceği bir diğer
imza sahibine söz verilecektir. Konuşma süreleri, hükümet ve gruplar için
20'şer dakika, önerge sahibi için 10 dakikadır.
Şimdi, söz alan sayın
üyelerin isimlerini okuyorum:
Hükümet adına, Devlet
Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Mehmet Ali Şahin.
Gruplar adına; AK Parti
Grubu adına İstanbul Milletvekili İdris Naim Şahin, Cumhuriyet Halk Partisi
Grubu adına Samsun Milletvekili Haluk Koç.
Önerge sahipleri adına
Ankara Milletvekili Yakup Kepenek.
Hükümet adına, Devlet
Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Sayın Mehmet Ali Şahin; buyurun. (AK Parti
sıralarından alkışlar)
Konuşma süreniz 20
dakikadır.
DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN
YARDIMCISI MEHMET ALİ ŞAHİN (İstanbul) - Sayın Başkan, değerli arkadaşlarım;
hepinize sevgilerimi saygılarımı sunuyorum. Ankara Milletvekili arkadaşımız
Sayın Yakup Kepenek ve 66 arkadaşı tarafından verilmiş bir genel görüşme
önergesi üzerinde söz aldım; düşüncelerimi siz değerli milletvekili
arkadaşlarımla paylaşmak istiyorum.
Bu genel görüşme
önergesinin konusu nedir? Bu genel görüşme önergesi, son paragrafında konusunu
şu cümlelerle ifade ediyor: "Hükümetin kamu yönetimi kadrolarına yaptığı atamalar
konusunda genel görüşme açılmasını istiyoruz." Demek ki, genel görüşme
önergesinin konusu, hükümetin kamu yönetiminde kadrolaşma yaptığı iddiasıdır.
Ayrıca, önergede şu hususlara yer verilmektedir: "Adalet ve Kalkınma
Partisi İktidarı, yapmakta olduğu görevden alma ve atamalarla, kamu çalışanları
üzerinde yoğun bir baskı uygulamaktadır." Önerge devam ediyor:
"Uygulama, yalnız üst düzey bürokratlarla sınırlı kalmamakta, yönetimin en
alt birimlerine kadar uzanmaktadır. Görevden alma ve atamalarda, siyasal
eğilimlerin etkisinin büyük olduğu, yerleşik ilke ve kurallara uyulmadığı,
eğitim düzeyi, meslekî deneyim ve başarı, hizmet süresi gibi objektif ölçülerin
gözardı edildiği görülmektedir." Ayrıca, önergede şu iki cümleye de yer
verilmiştir: "Hükümetin yarattığı yıldırma ve korku ortamı, kamu
hizmetlerini felç etmekte, kamu çalışanlarını halka hizmet veremez bir duruma
getirmektedir. Giderek, kamu yönetimi işlemez duruma gelmektedir."
Sayın Kepenek ve
arkadaşları, genel görüşme önergesinin konusunu izah ederken, demin okuduğum
cümleleri de kullanmaktadırlar. Bu cümleleri ve bu önergeyi okuduğumda,
doğrusu, hayretler içerisinde kaldığımı ifade etmek istiyorum. Eğer, gerçekten,
58 inci ve 59 uncu cumhuriyet hükümetleri, yani AK Parti Hükümetleri,
kadrolaşma yapmışsa, kendisinden olmayan kamu görevlilerini bir tarafa atmış,
kendi partisine yakın olduğunu düşündüğü kişileri kamu yönetimine getirmiş ve
kamu personelini darmadağın etmişse, pamuk ipliği gibi sağa sola atmışsa bunun
birinci derecede sorumlusu benim; çünkü, Devlet Personel Başkanlığı bana bağlı.
Şimdi düşünüyorum, Devlet Personel Başkanı görevinde duruyor, bizden önceden
beri görev yapan bir arkadaşımız, bir hanımefendi, Jale Aygül; değiştirmemişim.
Devlet Personel Başkanlığında hiç kimseyle ilgili bir tasarrufta bulunmamışım;
Devlet Personel Başkanı, başkan yardımcıları, daire başkanları, şube müdürleri,
bizden önceki görevlerini devam ettiriyorlar.
Eğer bir siyasî iktidar
ve bu siyasî iktidarın Devlet Personel Başkanlığından sorumlu Bakanının bir
kadrolaşma iddiası olsaydı, önce Devlet Personel Başkanını görevden alması
gerekirdi. (AK Parti sıralarından alkışlar) Önce, Devlet Personel
Başkanlığından başlaması lazımdı tasfiyeye, kadrolaşmaya. Biz, iktidara
gelirken, daha doğrusu seçimlerden önce; hiç kimse tedirgin olmasın, bu ülkeye,
bu insanlara ve sizlere hizmet etmeye geliyoruz, hiç kimsenin rahatsız olmasına
gerek yoktur, yasalar çerçevesi içerisinde dürüstçe çalışan kim olursa olsun,
biz herkesle çalışırız, hiç kimseyi mağdur etmeyiz; bunu söyledik ve geldik;
işte, altıncı ay içerisindeyiz, bu sözümüze uygun davrandığımız inancındayım.
Sadece Devlet Personel Başkanlığı bana bağlı değil, Gençlik ve Spor Genel
Müdürlüğü bana bağlı, Vakıflar Genel Müdürlüğü bana bağlı, Başbakanlık Yüksek
Denetleme Kurulu üyeliği bana bağlı. Bana bağlı hangi kurumlarda kadrolaşma
yapmışım, kimi nereye getirmişim?! Doğrusu, önerge sahibi arkadaşlarımızın bu
önergelerini delillendirmelerini beklerdim; şunu şuraya getirmişsiniz diye.
Söyleyeyim; göreve
geldiğimde, Vakıflar Genel Müdürü Sayın Yardımcı, adaylık sebebiyle ayrılmıştı
-bir başka siyasî partiden aday olmak için- aday yapılmadığı için geri dönmek
istemiş, göreve başlatılmamış. Ben geldim; hükümetimiz, yargı kararlarına
saygılı olduğu için, o arkadaşımızı göreve başlattık ve sonra, Sayın Yardımcı
bana geldi "siz, istediğiniz kadrolarla çalışmak istersiniz; haklısınız.
Ben, Başbakanlık müşavirliğine atanmak istiyorum" dedi, dilekçe verdi. O
dilekçesine istinaden, kendisini Başbakanlık müşavirliğine aldık, yerine bir
başka arkadaşımızı atadık, sadece genel müdür düzeyinde. Gençlik ve Spor Genel
Müdürü Kemal Mutlu Bey, o da "siz istediğiniz kişiyle çalışmak istersiniz,
sizin yanınızda çalışabilirim Başbakanlıkta müşavir olarak" dedi. Bu iki
arkadaşımız, yerine atadığım arkadaşlarla el ele, kol kola, biri Vakıflar Genel
Müdürlüğüne, biri Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğüne görev teslimine gittiler.
Böylesine bir örneğe Türkiye Cumhuriyeti tarihinde az rastlanır. Genel
müdürleri, kendi isteklerine paralel olarak başka görevlere alıyorsunuz; yerine
atadığım arkadaşlarla kucaklaşıyorlar, beraber genel müdürlüklerine gidiyorlar,
tören yapıyorlar; görevden alınan, başka göreve atanan genel müdürler, yeni
arkadaşlarımızı kendi personeline takdim ediyorlar "bu arkadaşlarımız, bu
görevleri bizden daha iyi yapacaklar, biz kendilerine kefiliz" diyorlar.
(AK Parti sıralarından alkışlar) Biz, eğer, bir yerden bir arkadaşımızı alıp
yerine başka birini atamışsak, onu da, o arkadaşların rızasıyla yaptık. Bunlar
çok güzel örneklerdir, keşke hep böyle olabilse.
Şimdi "alt kademede
kadrolaşma yaptınız..." Allahaşkına, bir tane misal verin; kimi nereye
atamışız; kimi nereye tayin etmişiz?
Şimdi, hemen şunu ifade
edeyim: Değerli arkadaşlarım, her siyasî iktidar, kuşkusuz, başarılı
olabileceği üst düzey yöneticileriyle çalışmak ister -bakın geçmiş cumhuriyet
hükümetlerine- ama, bunu yaparken, kimsenin onurunun zedelenmeden yapılması
lazım. Düşününüz; siz, bir futbol kulübünün yöneticilerisiniz, sizden önceki
yönetim kulübü küme düşürmüş, siz seçimle görev başına gelmişsiniz; eğer, küme
düşen futbol takımının aynı oyuncularıyla devam etmek isterseniz, yine küme
düşersiniz. Kuşkusuz ki, koskoca devlet personel kadrosu içerisinde yeniden
yükselecek, yeni başarılar elde edecek olan bir kadroyu yeni yönetim
kurmalıdır. Daha önce sağaçık oynayan bir arkadaş yine sağaçık oynamaya devam
etsin deniliyorsa, o zaman, eski, kötü yönetimin anlayışı devam etsin demektir.
Kuşkusuz -mevcut kadro içerisinde- bir teknik direktör, başarılı olmak
istiyorsa, sahaya yeni 11'ler çıkaracaktır. Bizim yaklaşımımız sadece bundan
ibarettir; başarılı olmak istiyoruz.
Efendim "yeteneksiz,
tecrübesiz insanları görev başına getiriyorsunuz" deniliyor. Yahu, niye
getirelim; biz başarısız olmak istemiyoruz ki, başarılı olmak istiyoruz; çok
daha yetenekli, çok daha başarılı olacak insanları görev başına getirelim ki,
başarılı olalım.
Bakın, benim bu
anlattığım, kadrolaşma değildir; bu, bir rotasyondur; yani, devlet memuru
sıfatını taşıyan milyonlarca devlet memurumuz, personelimiz ve kamu görevi
yapan insanlarımız var. Bunların içerisinde daha iyi performans gösterebileceğine
inandığınız kişileri, (A) noktasından alıp, (B) noktasına getirebilirsiniz. Bu,
bir kadrolaşma değildir; çünkü, o devlet memurlarının hepsi sizin
memurlarınızdır, bu devletin memurlarıdır. Eğer, siz, hiç devlet memuru olmamış,
dışarıdan, kendi parti mensuplarınızı devlet kadrolarına alırsanız, işte bu
partizanlık olur, işte bu kadrolaşma olur. Peki, aldınız mı; alamayız ki...
Niye; çünkü, kamuda ilk defa görev alacaklarla ilgili yasa var, yönetmelikler var,
bunlar, merkezî sisteme bağlanmış.
Bu imtihanları ÖSYM
yapıyor, yerleştirmeyi de ÖSYM yapıyor; hükümetle hiçbir ilgisi yok,
Bakanlığımla bir ilgisi yok. Kamu kuruluşlarında bir personele ihtiyacı olan
varsa, ÖSYM'den istiyor. Onlar da, sınıflarına, tahsil durumuna ve kişinin
almış olduğu puana göre, bu kamu kuruluşlarına gönderiyor. Devlet memurluğuna
giriş, şu andaki mevzuata göre bu şekildedir. Başka; bir de istisnaî kadrolar
var; yani, devlet memurluğuna girmeden, devlet memuru olma yolu. Bu, yanılmıyorsam,
Devlet Memurları Kanununun 93 üncü maddesinde düzenlenmiştir.
Ben, iki tane istisnaî
atama yaptım. Bir tanesi Özel Kalem Müdürü, bir tanesi de Basın ve Halkla
İlişkiler Müşaviriydi; yani, yasalar böyle bir imkân tanımış. Diğer bakan
arkadaşlarımız da bu haklarını kullandılar. Huzurunuzda bir itirafta bulunmak
istiyorum. Özel Kalem Müdürlüğüne getirdiğim hanımefendinin de, Basın ve Halkla
İlişkiler Müşavirliğine getirdiğim beyefendinin de -her ikisinin de- inanınız,
siyasî görüşlerini bilmiyorum; şu anda da bilmiyorum. Benim için önemli olan,
birlikte çalışacağım arkadaşların performansıdır, o işi iyi yapıp
yapamayacaklarıdır, kalitesidir. O bakımdan, bunu kullanırken dahi, ben, Mehmet
Ali Şahin olarak, Başbakan Yardımcısı bir arkadaşınız olarak ifade ediyorum ki,
istisnaî kadroya aldığım kişilerin siyasî görüşlerini, inanınız bilmiyorum;
ama, kendilerinden memnunum; canla başla çalışıyorlar ve hizmet üretiyorlar.
Beni ziyarete gelen milletvekili arkadaşlarımız, her ikisini de yakinen
tanıyor.
Değerli arkadaşlarım, bir
de, geçmişte devlet memurluğu yapmış, istifa etmiş, üzerinden de altı ay geçmiş
en az, yine Devlet Memurları Kanununun 92 nci maddesine göre yeniden görev
almak isteyenlerle ilgili bir imkân var, onlar başvurdukları takdirde yeniden
devlet memuru olabiliyorlar. Bunun için Devlet Personel Başkanı ve Maliye
Bakanının onayı gerekiyor. Bu şekilde -önümdeki listeye bakıyorum- sanıyorum
100 civarında arkadaşımız bizim dönemimizde görev almış; kim bunlar: Şimdi,
bizim ne kadar iyiniyetli bir hükümet olduğumuzu belirtmek için ifade etmek
istiyorum.
Şimdi, CHP'li benim çok
değerli arkadaşlarım, zaman zaman bana geliyorsunuz, diyorsunuz ki: "Şu
arkadaşımız açıktan atama talebinde bulunmuş..." Gerçi, bu, normal bir
haktır, prosedürdür; zaten, kendi içerisinde bu tamamlanacaktır. Bana
geliyorsunuz, ben de "tabiî, size yardımcı olurum" diyorum. İşte,
Sayın Sirmen burada; hanginizi reddettim? Gayet tabiî, hem AK Partinin hem de
sizin hükümetiniziz biz; hem size hizmet edeceğiz hem AK Partiye hem de
halkımıza, yetmiş milyona hizmet edeceğiz. (AK Parti sıralarından alkışlar)
Hanginizi geri çevirdik allahaşkına!
Bakın, Cumhuriyet Halk
Partisi Karabük Merkez İlçe Başkanı arkadaşımız Halim Kaya, Türkiye Demir Çelik
İşletmelerinde, Kardemirde çalışıyormuş, sendikayla ilgili bir problemi olmuş,
işten atılmış. Şimdi, CHP'li arkadaşımız Eşref Erdem dedi ki: "Sen
Karabüklüsün, bizim merkez ilçe başkanımız görevden alınmış, bir yardımcı ol
da, çoluk çocuğu var." Tabiî, Demir Çelik bize bağlı bir şey değil ki,
özelleşmiş, sendika yönetiyor, ağırlık sendikada. Sonra, Sayın Ateş beni aradı,
dedi ki: "Yardımcı olur musunuz." "Yahu, siz Cumhuriyet Halk
Partilisiniz, seçimlerde bizim karşımızda çalışmış merkez ilçe başkanıdır"
demedik, o da bizim bir arkadaşımızdır, o da bu ülkenin bir insanıdır diye
yardımcı olduk, özel sektörde kendisine iş bulduk; Sayın Ateş beni aradı
telefonla, teşekkür etti. Biz, partizanlık falan yapmıyoruz; sadece, insanımıza
hizmet etmek için gayret ediyoruz ve Türkiye'nin, herkesin hükümeti olmanın
bilinciyle davranıyoruz. (AK Parti sıralarından alkışlar)
HASAN AYDIN (İstanbul)-
Bunu buradan söyleme Sayın Bakan!..
DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN
YARDIMCISI MEHMET ALİ ŞAHİN (Devamla)- Efendim, eğer, böyle...
MUHARREM İNCE (Yalova)-
Aç kalsam bile sizden bir daha bir şey istemem!..
DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN
YARDIMCISI MEHMET ALİ ŞAHİN (Devamla)- Bakın, delilsiz, böyle birtakım
önergelerle Meclisin önüne gelirseniz, bu cevapları alırsınız, kusura bakmayın.
MUHARREM İNCE (Yalova)-
Aç kalacağımı bilsem, sizden bir daha bir şey istemem!..
DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN
YARDIMCISI MEHMET ALİ ŞAHİN (Devamla)- Şu ifadelere bakın allahaşkına:
"Hükümetin yarattığı yıldırma ve korku ortamı, kamu hizmetlerini felç
etmiştir." Yapmayın allahaşkına!.. Yapmayın!.. Yapmayın!.. Ben bu işin
içerisindeyim; herkes bize eşit yakınlıkta, eşit uzaklıktadır. İnsanlar suç
işlemedikten sonra, kamu göreviyle bağdaşmayan bir davranış içinde
bulunmadıktan sonra, biz herkesle çalıştık, çalışıyoruz.
Şimdi, gerekçe var; Sayın
Kepenek gerekçeler sıralamış; diyor ki "58 ve 59 uncu hükümetlerin
uyguladığı görevden alma işlemleri, çoğu kez, ilgilinin görev süresinin kalan
kısmı göz önüne alınmadan ve keyfî bir tutumla yapılmaktadır."
"Görev süresinin
kalan kısmı göz önüne alınmadan.." Kimmiş bu, bilmek istiyorum; yani,
atama yönetmeliklerine, yasalara aykırı bir şekilde böyle atama yapılmışsa,
bunları bilmek istiyorum doğrusu. Eğer, gerçekten, gözümüzden kaçmış, böyle
yasalara aykırı birtakım işlemler yapılmışsa, bunları da bilmek istiyorum,
bunların da üzerine gideriz biz.
"Görevden
alınanların yerine yapılan atamalarda, eğitim düzeyi, meslekî başarı ve deneyim
gibi ölçütlere uyulmamakta, tam anlamıyla keyfî bir tutum
sergilenmektedir."
Şimdi, nasıl cevap
vereceğim ben buna?! Bir tane delil koyun buraya; şu kişi, eğitim düzeyi düşük,
meslekî başarı ve deneyim gibi ölçütlere uymamaktadır... Kimmiş bunlar, bilmek
istiyorum; kim bunlar efendim?..
TUNCAY ERCENK (Antalya)-
Ferrokrom Müdürlüğünde ziraat mühendisi...
DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN
YARDIMCISI MEHMET ALİ ŞAHİN (Devamla)- Kim bunlar; bunları bilmek istiyorum.
FERİDUN FİKRET BALOĞLU
(Antalya)- Burada da var!..
DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN
YARDIMCISI MEHMET ALİ ŞAHİN (Devamla)- "Pek çok atama kararnamesi Sayın
Cumhurbaşkanı tarafından geri çevrilmiştir."
Şimdi, değerli
arkadaşlarım, şu elimdeki liste "müşterek kararlarla ilgili raporlar"
diyor. Bakın, altı ay içerisinde, bizden önceki hükümetlerin yaptığı atamalar
-bu, üçlü kararname, yani, Çankaya'nın onayıyla yürürlüğe giren kararnamelerle
ilgili bir istatistikî bilgidir- 54 üncü hükümet döneminde 425, 55 inci hükümet
döneminde 1 112, 56 ncı hükümet döneminde -Sayın Ecevit'in kurduğu azınlık
hükümeti- 110, 57 nci hükümet döneminde 643, 58 ve 59 uncu hükümet döneminde
-141'i iade edilmiş- 544.
Bunları mukayese
ettiğiniz takdirde -Cumhuriyet Halk Partisinin, Doğru Yol Partisiyle, işte,
1994,1995 yıllarında kurmuş olduğu hükümetlerle ilgili bilgi istedim, telefonla
bildirdiler- siz, o hükümet döneminde, bizim, altı ayda yaptığımızdan daha
fazla atama yapmışsınız.
Biraz önce söylediğim
sebeple, bunları, biraz doğal ve normal karşılamak lazım. Hükümetler başarılı
olmak isterler. Başarılı olmak isteyince, kuşkusuz ki, üst düzey yöneticilerin,
bu başarıya inanmış kişiler olması, herhalde, fazla yadırganmamalıdır; çünkü,
her hükümette, bakın, aşağı yukarı aynı verileri elde ediyorsunuz.
"Sayın Cumhurbaşkanı
tarafından geri çevrilmiştir..." Evet, doğru. Sayın Cumhurbaşkanı, bizim
dönemimizde, kendisine gönderilen kararnamelerden 141'i için -bu, bendeki
verilere göre yüzde 25,9 ediyor; daha önce yüzde 3; yüzde 1,3; yüzde 6,4 gibi-
takdir hakkını bu şekilde kullanmıştır. Diyeceğimiz bir şey yok; ancak, bu geri
gönderilenlerin önemli bir bölümü "uygun bulunmadı" şeklinde ifade
edilmiştir. O da, Sayın Cumhurbaşkanının takdir yetkisi içerisindedir; ama,
yapılan atamalar, tamamen, yasalarımıza, bu konudaki atama yönetmeliklerine
uygundur ve kaldı ki, aksi şekilde de davranamazsınız; Türkiye, bir hukuk
devletidir, bir de yargı vardır. Yargı... Yanlış atama yaptığınızda, gider
idare mahkemesine, Danıştaya; alır getirir kararı; iki ay önce görevden
aldığınız bir kişiyi iki ay sonra göreve iade etmek zorunda kalırsınız.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Bakan,
konuşmanızı toparlar mısınız...
DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN
YARDIMCISI MEHMET ALİ ŞAHİN (Devamla) - Tamamlıyorum Sayın Başkan.
O nedenle, bir siyasî
iktidar bu durumlara düşmek istemez. Biz, hukuk sınırları içerisinde eğer bir
işlemde bulunmuşsak, hukuk sınırları içerisinde kalmasına da özen gösteririz ve
dikkat ederiz. Hükümetimiz bu konuda fevkalade dikkatlidir.
Bakın, eğer, biz,
partizanca atamalar yapma ihtiyacını hissetseydik, 2003 yılında 35 000 kadrodan
fazla kadro almayacağız diye Bütçe Kanununa madde koymazdık, bunu 135 000
yapardık. Bakın, işte elimde; 35 000 kadro alacağız. Bakanlıklarımızın o kadar
çok ihtiyacı var ki; ama, imkânlarımız, ekonomik imkânlar, daha fazla kadro
almayı zorlaştırıyor; çünkü, biz, ekonomiyi derlemek toparlamak, sıkıntı
içerisindeki ekonomiyi düzlüğe çıkarmak istiyoruz; o bakımdan, tasarruflu
davranmak durumundayız.
Bakın, bu 35 000 kadroyu
da taksim etmişiz. Bunun yüzde 70'ini öğretmenlerimize ayırmışız; sağlık
personeli, emniyet, üniversitelerimiz var. Bunları da taksim ettik. Şimdi, diğer bakanlıklarımız, aman kadro, kadro diyorlar;
ama, kadro veremiyoruz. Bunu 135 000'e de çıkarabilirdik, değil mi; Bütçe
kanununa koyamaz mıydık?! Eğer kadrolaşma iddiamız olsaydı, böyle bir arzumuz
olsaydı, bunu böyle yapardık.
SEDAT PEKEL (Balıkesir) -
IMF kabul etmedi, IMF!
DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN
YARDIMCISI MEHMET ALİ ŞAHİN (Devamla) - Biz, sadece ülkemize hizmet etmek
istiyoruz ve yetenekli, liyakat sahibi, ehliyet sahibi, emniyet sahibi herkesle
çalışıyoruz, çalışacağız. Yasalara aykırı davrandığını bildiğimiz, üretme
konusunda bizimle eşdeğer hizmet üretemeyen kişilerle, kuşkusuz ki, herhalde,
bizim çalışmamızı istemezsiniz. O nedenle, başarılı olmak zorunda olan
iktidarımız, üst düzeyde birtakım atamalar yapmıştır ve bunlar da tamamen
yasalara uygundur. Bu, daha önceki iktidarların yaptığı atamaların da
altındadır. Şu anda tek başına bir iktidarız, Meclis çoğunluğumuz vardır, daha
fazlasını yapabilirdik.
Sözlerimi şöyle
tamamlıyorum: Biz, sadece AK Partinin değil, sadece bize oy vermiş olanların
değil, bize oy versin vermesin, bu Parlamentoda bulunan herkesin iktidarı
olmanın şuuruyla hareket ediyoruz ve bundan sonrada o şekilde hareket edeceğiz;
ama, yanlışımız olursa, gözümüzden kaçan birtakım hatalarımız olursa, kuşkusuz
ki, önce, muhalefet partimizden bizi uyarmalarını dileriz; ama, bu genel
görüşme önergesinde hiçbir delil yok. O bakımdan, delil ortaya konmayınca, ben,
mevcut şartlar içerisinde, bildiklerimi, sizlerle paylaşma ihtiyacını
hissettim.
Hepinize saygılar
sunuyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür
ediyorum Sayın Bakan.
Cumhuriyet Halk Partisi
Grubu adına, Samsun Milletvekili Sayın Haluk Koç; buyurun. (CHP sıralarından
alkışlar)
CHP GRUBU ADINA HALUK KOÇ
(Samsun) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan genel
görüşme önergesi üzerinde, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına görüşlerimizi
ifade etmek için huzurlarınızdayım; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli arkadaşlarım,
Sayın Bakanımızı dinledik. Hemen, önce, şu küçük hatırlatmayı yapmama müsaade
edin: Sayın Bakanımız, herhalde bir yanlış algılama içerisinde. Sayın Bakan,
Sayın Başbakan Yardımcısının sorumlu olduğu Devlet Bakanlığındaki kadrolaşmayla
ilgili değil bu genel görüşme istemimiz, Türkiye Cumhuriyeti Hükümetinin
yaptığı kadrolaşma girişimiyle ilgili bir genel görüşme isteği; bunu, çok net
ve açık belirtmek zorundayım. (CHP Sıralarından alkışlar)
DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN
YARDIMCISI MEHMET ALİ ŞAHİN (İstanbul) - Başbakan Yardımcılığı başka bir
hükümete mi bağlı?!
HALUK KOÇ (Devamla) -
Şimdi, değerli arkadaşlarım, bakın, kısaca, ben, size, bürokrasinin tanımından
bahsetmek istiyorum.
Devleti oluşturan ana
kurumun bürokrasi olduğunu biliyoruz. Bürokrasinin çalışma kurallarını, yasa,
tüzük, yönetmelik, genelge gibi hukuk normları, belirler. Bu normların altında
siyaset kurumunun imzası vardır. Bu hukuk normları sadece bürokrasiyi değil,
aynı zamanda, yurttaş ile bürokrasi arasındaki ilişkiyi de belirler.
Dolayısıyla, siyaset kurumu, ilişkilerde anabelirleyici kurum olarak karşımıza
çıkar. Durum böyle olunca, kural koyucu iktidarın bürokrasiden şikâyet etmeye
pek hakkı yoktur; çünkü, iktidarın temel işlevi sorunları çözmektir.
Değerli arkadaşlarım,
çağdaş demokrasilerde konulan hukuk normlarının, uygulanabilir, toplumca
benimsenen ve objektif olması gerektiği çok açıktır. Bu ve benzeri kurallar,
yaşamın her alanında olduğu gibi, bürokrasiye yapılacak atamalar için de
geçerli olmak zorundadır; çünkü, siyaset kurumunun koyduğu hukuk normlarını
uygulayacak olan bürokrasinin temel görevi yansız davranmaktır. Ancak,
özellikle son yıllarda siyaset kurumunun yozlaşmasına paralel olarak "ben
ekibimle çalışırım" anlayışı bürokraside ve siyasette egemen olmuş ve
bürokrasi, büyük ölçüde yansızlığını yitirerek, ne yazık ki, siyasallaşmıştır.
O kadar ki, Sayın Başbakan, yapılan atamaları doğal bir hak olarak görmüş,
belli bir siyasal düşünceyi bürokraside egemen kılmak için bakanlarıyla
birlikte yoğun çaba göstermekten de çekinmemiştir.
Sayın Başbakana göre
bürokrasiye yapılacak atamalarda liyakat, kariyer, bilgi birikimi, deneyim
değil, vücut dilini anlayacak, Anadolu tabiriyle leb demeden leblebiyi
anlayacak kişiler gerekmektedir. Şimdi, bu anlayıştan yola çıkıldığında,
yapılan atamalar atama olmaktan çıkıp, bürokraside siyasal kadrolaşma
oluşturuyor.
Şimdi, değerli
arkadaşlarım, bakın, Anayasanın 128 inci maddesi ve Devlet Memurları Kanununun
7 nci maddesi çok net ve açıktır; kamuda görev yapacakların hangi özelliklere
sahip olması gerektiği ve yükseltilmelerinde ya da atamalarında ne gibi
özellikleri taşımaları gerektiği çok açık ve nettir.
Şimdi, bu maddeleri
özellikle söyledim, lütfen, açın bakın. Bu maddelerin içerisinde "vücut
dilini iyi kullanmak" ya da "leb demeden leblebiyi anlamak" diye
bir madde yok; buna çağrışım yaptıracak bir açıklama da yok bu maddeler
içerisinde.
Şimdi, değerli
arkadaşlarım, Sayın Başbakanın bu söylemlerinin hukuksal somut bir yansımasını
bana gösterebilir misiniz; yok böyle bir şey. 2003 yılında bir hukuk devletinde
yaşıyoruz, hukuk normları egemen; başka afakî tanımlamalarla kadrolaşmanın
altyapısını lütfen hazırlamayın.
Değerli arkadaşlarım,
iktidarınız, kadrolaşma konusunda kamuoyundan yoğun tepkiler almaya başlayınca,
politikasını değiştirmiş, kendisine göre daha akıllı bir yol izleme
yöntemlerini araştırmaya başlamıştır. Bunun değişik örneklerini gördük. Yani,
kitlesel bir boşaltma hedefleme durumundasınız, kamuda kitlesel bir boşaltma.
Bakın, üç örnek
söyleyeceğim: Birincisi -bakanlıkların birleştirilmesindeki ana amaç budur; hiç
gözden kaçırmayın, çok net ve açıktır- iki bakanlık birleştirildiğinde, ortaya
çıkan yeni üst kadrolar, ihdas edilen yeni üst kadrolar. Güya tasarruf
ediliyor; ama, ortaya çıkan yeni kadrolar ve bu yöndeki siyasî tercihlerle
atamalar.
İkincisi, 61 yaş olarak
bilinen, Cumhuriyet Halk Partisinin tüm uyarılarına rağmen, Sayın
Cumhurbaşkanının tekrar görüşülmesi için, çok geniş ve yeterli bir gerekçeyle
Türkiye Büyük Millet Meclisine göndermesine rağmen, güya, yasalaştırdığınız;
ama, Anayasa Mahkemesi tarafından yürürlüğü durdurulan kanun. Ne yapmak
istediniz burada; kitlesel bir boşaltma yapmak istediniz. 61 ile 65 yaş
arasında, devletin en önemli noktalarında görev yapma durumunda olan deneyimli
kadroları, yürütmenin gücüyle değil -bakın, açık söylüyorum, yürütmenin gücüyle
değil- yasamanın gücüyle boşaltmaya çalıştınız; ama, o yasama döndü, size, bir
üst yargı organından bir tokat olarak geldi.
Değerli arkadaşlarım,
şimdi, önce tehdit ve şantaj. Üst kadrolara yapılan, değişik kadrolara yapılan
bu tehdit ve şantaj Anadolu'daki küçük devlet hastanelerindeki başhemşirelere
kadar indi, başhekimlere kadar indi. Önce tehdit ve şantaj... Kendi isteğiyle
görevini boşaltması ya da istifa etmesi ya da emekli olması -yaşı dolduysa-
için bir telkinde bulunma, eğer bunu kabul etmiyorsa, atama veya görevden alma
silahını devreye sokma.
Değerli arkadaşlarım, bir
başka örnek; bakın... Bunları açık açık konuşacağız. Sayın Bakan o kadar
yüzeysel ele aldı ki, olaya, kendi sorumluluğundaki Devlet Bakanlığının atama
penceresinden baktı. Oysa, o olay, o pencereden bakılmayacak kadar ciddî ve
önemli bir sorundur Türkiye'de. Bakın, üniversitelerle ilgili projeleriniz var.
Bunları, Sayın Millî Eğitim Bakanı, zaman zaman kamuoyunda tartışma boyutuna
çıkarıyor. Üniversitelerle ilgili projeniz de temelde bu çerçevede. Büyük
üniversiteleri bölme çabasındasınız; yeni, küçük üniversiteler ihdas
edeceksiniz ve atama yoluyla getireceğiniz yanlı bir rektörle, o yeni
üniversitelerin kadrolarını dolduracaksınız. Bakın, yine kitlesel girişim. (AK
Parti sıralarından gürültüler)
Hiç yadırgamayın, bunları
söyleyeceğiz. Sayın Bakanın söylediği yerden çok uzaktayız, dikkat edin.
HALİL AYDOĞAN (Afyon) -
Vehim üzerine konuşuyorsunuz.
HALUK KOÇ (Devamla) -
Vehim üzerine değil Sayın Vekilim, vehim üzerine değil... Siz, 2547'nin sayın
rektörlere verdiği yetkiyi bilseniz, hiç "vehim" lafını
kullanmazsınız.
Değerli arkadaşlarım,
bakın, yasadan bahsedildi, yönetmelikten bahsedildi, yasalara saygıdan
bahsedildi. Şimdi ben size soruyorum: Hangi saygı, nasıl saygı?.. 61 yaşla
ilgili Anayasa Mahkemesi kararı açıklandıktan sonra, bu uygulamaya maruz kalan
birçok çalışan, yürütme durdurulana kadar emekli edilen birçok çalışan, şu anda
idarî yargıya gitmek zorunda. Bir hükümet, yasalara saygılı olduğunu ifade eden
bir hükümet "evet, Anayasa Mahkemesi bunu bozmuştur; o zaman, bu şekilde
emekli edilenler yargıya başvurmaksızın görevlerine dönebilirler"
ifadesini sergileyememektedir. Bu mu yasalara saygı Sayın Bakan?! (CHP
sıralarından alkışlar) Türkiye'deki yargının yükünü bir düşünün, bu insanların
idarî yargı önünde bekleyişlerini bir düşünün; şu anda emekliler mi, yoksa, bu
yürütmeyi durdurma kararından sonra tekrar çalışma hakkını kazandılar mı? Maaş
alamıyorlar. Tam bir ciddiyetsizlik, tam bir keşmekeş! Tek kelimeyle, bu
insanlar boşlukta.
Değerli arkadaşlarım, SSK
başhekimlerine gelince; bakın, 144 hastaneden 52'sinin başhekimi görevden
alındı. Bazı atamalarda, geçmişte, Sayın Başbakanı ilgilendiren çeşitli
konularda yardım ve katkılarını esirgemeyenler, bugün, âdeta taltif edilerek
önemli görevler almaktalar.
Acı bir noktaya daha
dikkatinizi çekmek istiyorum ve bu düşüncelerimi sizinle paylaşmak istiyorum.
Bunlar, bugün, ülkede, valilik, sağlık müdürlüğü, Sağlık Bakanlığında genel
müdürlük gibi noktalara taşındılar. Ne için; taltif için mi?.. Anayasanın 128
inci maddesinde ya da Devlet Memurları Kanununun 7 nci maddesinde, taltif etmek
için "bir atamaya muhatap olmak" maddesi yatıyor mu değerli
arkadaşlarım?! Hep söylüyorum; önce özeleştiri yapın.
AHMET YENİ (Samsun) - Bu
insanlar uzaydan mı geldi Haluk Bey?!
HALUK KOÇ (Devamla) -
Şimdi, bunlar, çok liyakat sahibi, çok görev sorumluluğu olan, kıdemleri,
sicilleri uygun, yasa ve yönetmeliklerdeki koşulları taşıyan kişiler de, aynı
görevlerden alınanlar bu özellikleri taşımıyorlar mı acaba? Bu soruların
cevapları yok değerli arkadaşlarım. Kamu vicdanı rahatsızdır.
Şimdi, sayın vekilim beni
uyardılar "bu arkadaşlar uzaydan mı geldi" tarzında açıklamalar.. Bu,
konulara ne denli aldırmaz, ne denli yüzeysel, ne denli fütursuz
yaklaşıldığının açık bir ifadesidir.
Değerli arkadaşlarım,
Sayın Bakan "bana gösterin" dedi. Ben -kendisi de merak ediyorsa- çok
geniş bir dosya sunabilirim. Bakın, burada, eş, dost ve yakın akraba atamaları
var. Burada, İstanbul Büyükşehir Belediyesinde görev yapanların şu anda
atandıkları üst bürokrasi noktaları var.
HALİL AYDOĞAN (Afyon) -
Normal, normal.
Siz de, Mehmet
Moğultay'ın Adalet Bakanlığı yaptığı dönemi hatırlayınız.
HALUK KOÇ (Devamla) -
Değerli arkadaşlarım, şimdi, bir ilave sorun; bakın, çok tehlikeli bir
ayırımcılık noktasındasınız. Bizden-bizden olmayan anlayışının devlet
yönetimine egemen olmaya başladığı görülüyor. Bu ayırımcılık, devlet katında
yapılmaya başlanırsa, bu, çok tehlikeli sonuçlar doğurur; bizden ve bizden
olmayanlar... "Onlar bizden değildi, onun için attık", "bunlar
bizden, onun için getirdik" Peki, kim bu, bizden dedikleriniz? Bunlar
Türkiye'nin en ehliyetli insanları!.. Şart değil; ama, nasıl olsa, bizdenler!..
HALİL AYDOĞAN (Afyon) -
Haluk bey, Moğultay döneminin cevabını verir misiniz?!..
HALUK KOÇ (Devamla) -
Ehliyet mi arıyorsunuz; hayır, biz ehliyet aramıyoruz. Ya ne arıyorsunuz
değerli arkadaşlarım?.. (AKP sıralarından gürültüler)
Bakın, Grubunuz adına
konuşma yapılacak, kişisel olarak da konuşabilirsiniz, o ifadelerinizi buraya
saklarsanız, Parlamentonun çalışma düzeneğine çok daha uygun bir davranış olur
ve kendinizi de çok daha iyi ifade etmiş olursunuz. Herkes anlar. Sizin için de
Sayın Vekilim; bakın, Afyon Milletvekili olarak gelir, burada açıklarsınız ve
bir kere söz alma hakkınızı kullanmış olursunuz ve biz de, ilk defa, sesinizi
duyarız. (CHP sıralarından alkışlar)
HALİL AYDOĞAN (Afyon) -
Siz de bizim gibi yapıyorsunuz.
HALUK KOÇ (Devamla) - Değerli
arkadaşlarım, niye sadakat arıyorsunuz, sadakat arayışınız ne için? Ne için?..
Bakın, bunun üzerinde durmanız gerekiyor. Şimdi, bu sadakat, gerçekten,
devletimizin, halkımızın, milletimizin ortak yararları için mi? Türkiye'nin
aydınlık geleceğine mi sadakat arıyorsunuz?! Sadakat arıyorsanız, nedir
allahaşkına o sadakat?! Nedir?!
HALİL AYDOĞAN (Afyon)-
Arıyorsanız!
HALUK KOÇ (Devamla)-
Evet, arıyorsanız. "Ben sadakat arıyorum" diyorsunuz "bizden
olacak" diyorsunuz. Peki, siz kimsiniz? Siz, kendinizi bir tanımlar
mısınız? Net ve açık tanımlayın. "Biz değiştik, biz geliştik"
kavramları inandırıcı olmuyor arkadaşlarım. İnandırıcı olmuyor... Bakın,
yaptıklarınızla, söylemlerinizle, eylemleriniz birbiriyle tezat teşkil ediyor.
HALİL AYDOĞAN (Afyon)-
Siirt ile Çorum!..
HALUK KOÇ (Devamla)-
Siirt'le, Çorum'la, yaptıklarınızın, söylediklerinizin ne ilgisi var Sayın
Vekilim?!
HALİL AYDOĞAN (Afyon)-
İnandırıcı oluyor.
HALUK KOÇ (Devamla)-
Evet, görürsünüz yakında nasıl inandırıcı olacağını!
Şimdi, sayın milletvekilleri,
zaten, Türkiye'ye, tek başına çoğunluğunuza rağmen veremediğiniz siyasî güven
işte burada eksiye dönüşüyor. Bakın, bu eleştirileri iyi değerlendirin.
Söylemlerle, eylemlerinizin farklılığı toplumdaki bu siyasî güven eksikliği.
Şimdi, aldığınız her
karar, yaptığınız her atama, düzenlediğiniz önemli genelgeler
"değiştik" söylemlerinize rağmen, geldiğiniz siyasî çizgiyi
çağrıştırıyor. Bakınız, isterseniz, bir atama örneği daha vereyim size: Yozgat
Kadışehri Kaymakamı hakkındaki müfettiş raporları. Ulusal onuru, gururu, ulusal
kimliği bir kenara atan açıklamalar var raporda. Merak edenlere verebilirim.
Hepsinin belgeleri hazır ve burada. Sayın Bakan belge istemişlerdi, kendisi de
merak ediyorsa sunabilirim.
Değerli arkadaşlarım,
ortada, sizlerin, kadro olarak yaşanmış geçmişleriniz var. Hepimiz bu
geçmişinizi biliyoruz.
MEHMET ÇERÇİ (Manisa)- Ne
varmış geçmişimizde? Geçmişimizde ne var?
HALUK KOÇ (Devamla)- Ama,
iyi niyetle, herkesin kendisini yeniden tanımlama hakkına saygı gösteriyoruz. Bakıyoruz;
ama, sizler, bu atamalardaki inatçı tutumunuzla, kendinizi, hayır, biz
değişmedik, değişmiş gibi göstermeye çalışıyoruz şeklinde tekzip etmeye
çalışıyorsunuz.
Şimdi, Sayın Bakan
hayretler içinde kaldığını söyledi. Demin söyledim: "Devlet Personel
Başkanlığı tüm kademeleriyle görevde duruyor, kimseyi görevden almadık"
dedi Sayın Bakan. Sayın Bakanım, sayfalar dolusu atama listesi var. Bu genel
görüşme, Sayın Başbakan Yardımcısı Mehmet Ali Şahin'in görevi kapsamındaki
bakanlık için verilmedi. Konu, genel bürokrasidir. "Yargı kararlarına
saygılıyız" dediniz.
Bir kere daha
yineliyorum; Anayasa Mahkemesinin kararını uygulamakta, tekrar, insanlara yokuş
çıkarıyorsunuz, idarî yargı yoluna gönderiyorsunuz.
Bir ilginç nokta daha:
Sayın Bakan, futbola gönderme yapıyor. Şimdi, yine aynı kanun maddelerini bir
kere daha hatırlatıyorum, Anayasa Madde 128, Devlet Memurları Kanunu Madde 7.
Bu maddeler, bu kanunlar, ligden düşen bir futbol takımının oyuncularının nasıl
değiştirileceğini tanımlamıyor.
Sayın Bakan, küme düşen,
bu devletin onurlu bürokrat ve teknokratları değil; küme düşen, bu ülkeyi
çıkmaza sokan kötü yönetim ve siyasettir; onun değiştirilmesi gerekir. Siz,
aynı yanlışı sergilemeye devam ediyorsunuz. (CHP sıralarından alkışlar)
RESUL TOSUN (Tokat) -
Hükümetler düşüyor, hükümetler...
HALUK KOÇ (Devamla) - Değerli arkadaşlarım,
nasıl olsa, ben, Sayın Başkana rica etmiştim; konuşmamın bir 5 dakikasını Sayın
Yakup Kepenek'e aktaracaktı. Onun anlayışı için de çok teşekkür ediyorum.
Şimdi, bakın, bu konunun
üzerinde ciddiyetle durmanız gerekiyor. Hiç başlarımızı kuma gömmeyelim; ciddî
olalım. Eğer, burada bir eleştiri varsa, sıkıntıya sokacak, siyasî güveni
sarsacak birtakım uygulamalar oluyor ise, bu konuda, lütfen, bağırarak,
çağırarak değil, makulü arayarak, doğruyu tespit ederek sizler de kendi
kendinizi bir değerlendirin.
Değerli arkadaşlarım,
isterseniz, fotokopi çektirip hepinize verebilirim. Bunların yanlış olan
kısımlarını ifade edebilirsiniz. Elimizde çok geniş bir liste var. Bakın, bu atamalar,
Anadolu'nun çok küçük noktalarına indi. Sayın milletvekillerim, kendi
illerinde, ilçelerinde, bütün kamu dairelerini inanılmaz bir baskı altında
tutuyorlar.
İNCİ ÖZDEMİR (İstanbul) -
Öyle bir şey yapılmıyor.
HALUK KOÇ (Devamla) - Ben kendi ilimden
biliyorum.
Sayın Bakan bir şey daha
ifade etti; sözlerimi bitirmeden önce onu da söylemek istiyorum. Bir CHP
yöneticisi için özel yardımda bulunduğunu ifade etti. Zaten, siyaseten kıyıma
uğramış bir arkadaşımıza yardım etmiştir.
Sayın Bakan, bakın, ben
hiçbir ayırım yapmadan, sadece Samsun'dan değil, sizlerin içinizdeki birçok
arkadaşımın da, belki uzmanlık dalım olduğu için bana rica ettiği, kendi
bölgelerinizden gelen her hasta için, hiç yüksünmeden, hiç gücenmeden elimden
gelen her şeyi, her türlü yardımı Ankara gerçeğinde yapmaya çalışıyorum. Bunu
da sevinerek yapıyorum, onurlanarak yapıyorum ve birkaç kişiye daha fazla
yardımcı olmanın mutluluğunu yaşayarak yapıyorum, buralarda deklare etmek için
değil, buralarda peşkeş çekmek için değil!
Saygı sunuyorum hepinize,
efendim. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür
ediyorum Sayın Koç.
AK Parti Grubu adına,
İstanbul Milletvekili İdris Naim Şahin.
Buyurun Sayın Şahin. (AK
Parti sıralarından alkışlar)
Konuşma süreniz 20
dakikadır.
AK PARTİ GRUBU ADINA
İDRİS NAİM ŞAHİN (İstanbul) - Sayın Başkan, Yüce Milletin saygıdeğer vekilleri;
bugün, Cumhuriyet Halk Partisinin Değerli Milletvekili Sayın Yakup Kepenek ve
onunla birlikte önerge veren arkadaşlarımızın önergeleri, kamu yönetimindeki
atamalar konusunu içeren genel görüşme talebiyle ilgili olarak partimizin
Meclis Grubunun görüşlerini aktarmak üzere huzurlarınızdayım, söz almış
bulunmaktayım.
Değerli arkadaşlar, genel
görüşmenin konusu, kamu yönetimi ve kamu yönetimindeki atamalar. Şüphesiz,
kastedilen atamalar, yakın tarihte 58 inci ve 59 uncu hükümetlerin yaptıkları,
yapmak durumunda oldukları atamalara ilişkin. Her iki hükümet de partimizin
içinden çıkmış, partimizin siyasetini, devlet yönetimine ve milletin hizmetine
sunmak üzere çaba gösteren hükümetler.
Değerli arkadaşlar,
hükümetlerin kuruluşu parlamentolara, parlamentonun teşekkülü, şüphesiz,
Anayasaya göre şekillenir. Parlamentodan çıkan hükümet, Anayasaya yine bağlı
kalmak durumundadır. Millet adına devleti idare etme durumunda olan hükümetler,
devletin tüm organları gibi, gücünü sadece Anayasadan alır.
Anayasanın 6 ncı
maddesinde ifade edildiği üzere "Türk Milleti, egemenliğini, Anayasanın
koyduğu esaslara göre, yetkili organlar eliyle kullanır." Bu organlardan
bir tanesi, içerisinde bulunduğumuz, onurla mensubu olduğumuz bu Yüce Parlamentodur.
Bir diğeri de yürütme organıdır; yürütme organının Cumhurbaşkanından sonra en
önemli unsuru olan Bakanlar Kuruludur, hükümettir.
Hükümet, yönetiminden,
yürütmesinden aynı zamanda siyasî sorumluluğu da üzerinde taşıyan bir kurumdur.
Hükümetin devleti yönetmesi, kuşkusuz, Cumhuriyet Halk Partili arkadaşlarımızın
da çok iyi bildiği ve bileceği gibi, sadece sayın bakanlar eliyle değil,
devlette görev almış veya alacak olan kamu görevlileri eliyle bir bütün halinde
gerçekleşir, gerçekleşmesi söz konusudur.
Yine, Anayasanın 128 inci
ve 129 uncu maddelerinde kamu hizmeti görevlileriyle ilgili hükümler yer
almaktadır. Bu hükümlere göre, devletin, genel idare esaslarına göre yürütmekle
yükümlü olduğu kamu hizmetlerinin gerektirdiği aslî ve sürekli görevler
memurlar ve diğer kamu görevlileri eliyle görülür. Memurların ve diğer kamu
görevlilerinin nitelikleri, atanmaları, görev ve yetkileri, hakları ve
yükümlülükleri, özlük işleri kanunla düzenlenir. Memurlar ve diğer kamu
görevlileri, Anayasa ve kanunlara sadık kalarak faaliyette bulunmakla
yükümlüdürler.
Değerli arkadaşlar, kamu
görevlilerinin ve bunların önemli bir kesimini teşkil eden devlet memurlarının
hangi nitelikleri haiz olduğu, haiz olması gerektiği, başta Anayasamız olmak
üzere, yine, Anayasanın işareti doğrultusunda çıkarılmış bulunan temel yasa
Devlet Memurları Yasasında açık seçik belirtilmiştir.
Devlet Memurları
Kanunumuzun, biraz önce söz alan Sayın Koç'un işaret ettiği 7 nci maddesi başka
bir hususu düzenliyor; ama, çok da uzak bir husus değil. 6 ncı maddesinden
itibaren tüm ilgili maddeleri, devlet memurunun taşıdığı, taşıması gerektiği
vasıfları, nitelikleri, yükümlülüklerini, yasaklarını tek tek saymaktadır.
Bunlar arasında "sadakat" -biraz önce söz konusu olan sadakat- Devlet
Memurları Kanununun 6 ncı maddesindeki madde başlığıdır.
Şimdi, kanunun 6 ncı
maddesinde ve temel kanunun 6 ncı maddesinde zikredilen, düzenlenen
"sadakat" kavramını ve yükümlülüğünü burada bu kürsüde, kanun yapan
merciin bu kürsüsünde başka zeminlere çekmeye çalışma gayretini, ben, konuşmacı
arkadaşımın takdirine ve insafına bırakıyorum. Bu, kanunda var olan bir kurumu,
kanunda var olan bir kavramı ve kanunda var olan bir düzenlemeyi tanımamak
anlamına gelir demek de istemiyorum; çünkü, kastının da o olduğunu
zannetmiyorum.
Devam ediyor: Devlet
Memurları Kanununda memurların taşımak durumunda oldukları, yerine getirmek
durumunda oldukları yükümlülükler, nitelikler; tarafsızlık ve devlete bağlılık,
davranış ve işbirliği yükümlülüğü... Bu, tarafsızlık, devlete bağlılık,
sadakat, davranış ve işbirliği yükümlülüklerini hep beraber okuyup yan yana
getirdiğimizde, bundan şu çıkar: Devleti yöneten, millet tarafından, yönetmekle
memur edilen hükümetler, beraber çalıştıkları devlet memurları, topyekûn kamu
görevlileriyle, bir bütünlük ve beraberlik anlayışı içerisinde çalışmak zorunda
ve ihtiyacındadırlar. Aksi takdirde, milletten doğan Parlamento, Parlamentodan
şekillenen hükümet ve hükümetin her gün, devleti idare etme yükümlülüğü
omuzlarında ve boynunda; ama, beraber çalışacağı memurlar konusunda herhangi
bir tercih, herhangi bir takdir hakkının olmadığını düşünmek, bir suyun akışını
durdurmak, bir bütünlüğü aksinden savunmaktır. Zira, netice itibariyle,
Parlamento olarak, biz, milletten geldik. Hükümet, Parlamentodan çıktı ve
millete hizmet etmek durumunda; ama, milletten gelen, millete dayanan, millî
iradenin tecellisi olan hükümetin millete vereceği hizmet noktasında, varsa
birtakım engeller, varsa birtakım yetersizlikler, bunların telafi edilmemesini
savunmak, bunların düzeltilmemesini savunmak, doğrusu, mantıkî ve siyasî
değildir, hukukî de değildir. (AK Parti sıralarından alkışlar)
Burada, üzerinde
durulacak olan husus şu olmalıdır: Anayasa, burada; devlet memurlarının
anayasası mesabesindeki Devlet Memurları Kanunu da burada, diğer mevzuat da
orada. Olsa olsa, burada idarenin, yani, hükümetin, takdir yetkisini kullanırken,
hukukî olmasıyla yerinde ve uygun olanı belirlemesini çok iyi ayırmak gerekir.
Sanırım, Cumhuriyet Halk
Partili arkadaşlarımın hukukîlik noktasında, görevden alınan veya göreve
getirilen kamu görevlilerinin ihtiyaca binaen alınma ve verilmelerinde
hukukîlik noktasında söyleyecekleri fazla bir şey yok; olsa, zaten, bunun
denetimi sadece burada değil, aynı zamanda, yargı mercilerinde de mümkün; yargı
her zaman açık. Anayasanın amir hükmü: "İdarenin hiçbir eylem ve işlemi
yargı denetimi dışında tutulamaz." Anayasada 58 ve 59 uncu hükümetler
hariç demiyor; onlar da dahil. Gidenler vardır, gitmeyenler vardır,
gidemeyenler vardır; herhalde çoğunluğu gidemeyenler teşkil etmektedir. Niçin;
çünkü, esas itibariyle, görevinden alınanlar da, sayısal olarak bakıldığında,
diğer hükümetlerle mukayese yapıldığında, oldukça düşük seviyededir.
O bakımdan, burada, esas
itibariyle, neyin tartışıldığını da neyin görüşüldüğünü de anlamakta -biraz
önce söz alan Sayın Bakanın da ifade ettiği gibi- zorluk çekilmektedir ve
hakikaten, olmayan bir şeyi anlatmak, gerçekten zordur. Onun için de, ben,
burada olması gerekeni anlatmak gibi bir durumu ve bir tutumu ortaya koymak
durumundayım.
Değerli arkadaşlar,
devlet yönetiminin, yönetim biliminde çok önemli bir yeri olduğunu hepimiz
biliriz. Yönetim biliminde, yönetimin belli unsurları vardır. Bunlar,
planlamadır, örgütlenmedir; yani, teşkilatlanmadır; bizim dilimizde teşkilatlanma,
değerli arkadaşlarımızın diliyle, örgütlenmedir; ikisi de aynı anlama, aynı
yola çıkar. Bunun bir diğer unsuru, yönlendirme, yetiştirmedir; bir diğer
unsuru denetimdir; bir diğer unsuru da personel alımıdır.
Örgütlenme ve
teşkilatlanmanın alt unsurları, teşkilattır, araç gereçtir, kadrodur ve o
kadrolarda çalışacak olan insanlardır. Doğru olan, aslolan, bu kadroları doğru
belirlemek ve o doğru belirlenen kadrolara da doğru insanları
görevlendirmektir. Hayat devam ediyor, herkes için devam ediyor; AK Parti için
de, Cumhuriyet Halk Partisi için de, Meclis için de, hükümet için de, Türkiye
için de, dünya için de, kainat için de, bütün evren için de hayat devam ediyor.
Dün başka, bugün başka... Kimse değişmeyecek, değişmemeli gibi bir statik
düşünceyi savunmak, niçin değişiyor demek, esas itibariyle, bütün siyasî
felsefelere ve düşüncelere aykırı olduğu gibi, özellikle Cumhuriyet Halk
Partili arkadaşlarımızın zaman zaman savunduğu değişim, dönüşüm, demokrasi
düşüncesiyle de çok bağdaşmıyor. Yani, değişmeyecek, kamu görevlisi
değişmeyecek, yerinde duracak... Yapamıyor; sadakat ve işbirliği içerisinde,
kanunun emrettiği sadakati ve işbirliğini yeteri kadar sergileyemiyor,
performansı yok, ne yapılacak; dokunmayacaksınız, dokunulmayacak, yerinde
duracak... Siz, hükümet olacaksınız, hiçbir şeye dokunmayacaksınız, zamanınızı
dolduracaksınız ve netice itibariyle, bir dönemi, birilerinin istediği gibi
boşu boşuna geçireceksiniz. Halbuki, boş geçirecek vaktimiz yok, çok şeyler
yapmak mecburiyeti var hükümetler için. Bu hükümet, bugün, AK Parti
Hükümetidir, dolayısıyla, AK Parti Hükümeti için yapılacak çok şeyler var.
Vücut dili meselesi...
Vücut dili doğrudur, kanunda yerine bakarsak çok rahat buluruz. Beraber hareket
etme, beraber davranma, işbirliği yapma yükümlülüğünü ben söylemiyorum, kanun
söylüyor. Ne demek beraber olma, işbirliği yapmak; başbakan olarak, bakan
olarak, müsteşar olarak, benim ne demek istediğimi gayet tabiî ki
anlayacaksınız, anlamak lazım. Birbirini anlamayan, anlayamayan, dil
beraberliği olmayan... Dil, sadece lisan değildir, şu anda benim konuştuğum
değildir; bütün konuşmalarda, ayrıca vücut dilinden de bahsedilir; yani,
konuşurken, böyle, monoton durmayı da pek uygun görmüyorlar; vücutlar da
konuşur. Gerçekten, birinin ne demek istediğini diğeri anlarsa, işleri daha
hızlı yapma imkânı olur. Dolayısıyla, bu vücut dilini, kestirmeden bir ifade ve
çok şeyi ifade eden kısa bir ifade olarak almanızı istirham ediyorum. Vücut
dili kötü bir şey değildir. (AK Parti sıralarından alkışlar) Vücut dili,
vücudun hareketidir, başarısıdır, bir şeyleri yapma ifadesidir. Vücut dili,
konuşmaya zamanım yok, gözüme bak, ne dediğimi anlarsın; ey memur, ey kamu
görevlisi, haydi çalışalım, sabah erken kalk, gece geç yat demektir; cumartesi,
pazar çalış demektir; vücut dili, çalışmak demektir, konuşmak değildir. (AK
Parti sıralarından alkışlar) Onun için, bu vücut dili konusunda çok alınganlık
göstermeye doğrusu gerek yok.
61 yaş meselesi...
Gerçekten, ben, inanarak söylediğinize de çok inanmıyorum; herhalde, parti
siyaseti öyle gerektiriyor. 61 yaşta toplu boşalma, boşaltma... Şimdi,
bakınız...
HALUK KOÇ (Samsun) -
Burada çok söyledik; bunu konuşurken söyledik, inanarak söyledik.
İDRİS NAİM ŞAHİN
(Devamla) - Doğrudur; peki, inanarak söylüyorsunuz, kabul ediyorum; öyle
dediğiniz için ben inanıyorum Sayın Koç.
Bakınız, Gençlik
Haftasındayız; 19 Mayıs Atatürk'ü Anma, Gençlik ve Spor Bayramını kutluyoruz;
kuru laflarla kutlama olmaz...
HALUK KOÇ (Samsun) - Ne
alakası var?!
İDRİS NAİM ŞAHİN
(Devamla) - Gençlik, genç anlayışlarla, gençliğe yönelik yaklaşımlarla, yasa
yapmakla, uygulamayla, atamayla olur. Biraz önce söz alan değerli arkadaşımız
Zeynep Damla Gürel Hanım "yeni istihdam alanları yaratmak, oluşturmak gerekir;
gençliği kuru laflarla avutmamak gerekir" ifadesini kullandı; doğrudur,
yerindedir. Gençlik Haftasında, gençlerin önünü açan bir yasa düzenlemesi
Anayasa Mahkemesinden döndüğü için, bunu sevinçle karşılamayı, doğrusu, ben,
olayın özü itibariyle, yerinde bulamıyorum ve katılamıyorum. Anayasa Mahkemesi,
bir yargı kurumudur, en yüksek yargıdır, kararını vermiştir; ama, yasama
organı, gerekçeleri dikkate alarak yeni düzenlemeyi yapar ve...
HALUK KOÇ (Samsun) -
Saygılı olalım, Yüce Mahkemeye saygılı olalım.
İDRİS NAİM ŞAHİN
(Devamla) - Yüce Mahkemeye ve yüce mahkemelere saygı noktasında, bizim, en ufak
bir tereddütümüz yok.
HALUK KOÇ (Samsun) - O
zaman uygulayın.
İDRİS NAİM ŞAHİN
(Devamla) - Biz, yasamaya da, yürütmeye de, yargıya da sonuna kadar saygılıyız
Sayın Koç, devletin tüm kurumlarına, tüm kuruluşlarına saygılıyız.
Kamu kurumu olarak
devletin iyi işlemediğinden, hep, zaman zaman şikâyet ederiz. Devlet, bir
hizmet kurumu olarak, bir siyasî organ olarak, mutlaka, hükümetler tarafından
yönetilir ve işletilir. Değerli arkadaşlar, bu yönetmede, etkinlik, ucuza
hizmet ve yatırım mal etme, verimlilik ve sürati sağlama, bizim, çağdaş yönetim
biliminin ilkeleri itibariyle, dikkate aldığımız temel hususlardır. Etkinlik,
ekonomiklik, verimlilik ve sürat; bunun için, eğer, bir memurun, bir bürokratın,
bir kamu görevlisinin değişmesi gerekiyorsa, bu değişir; ancak, itiraz şuna
olabilir -ki, insan haklarına saygılı AK Parti Hükümetleri, buna, asla fırsat
vermezler- kanunda yer alan, yanılmıyorsam kanunun 72 nci maddesinde "yer değiştirme" diye bir hüküm
var. Kanunda belirtiliyor bu, yer değiştirmeyle ilgili maddede; yani, buna
ihtiyaç var ki, millî irade, bu kanunu böyle yapmış. Yer değiştirmeyi bir başka
şekilde anlayıp, onu, başka şekilde takdime çalışmak, doğrusu, işin özüyle
bağdaşmamaktadır. Gerektiğinde, etkin, ekonomik ve verimli devlet anlayışını
hayata geçirmek için "rotasyon" olarak da ifade edilen yer
değiştirmeyi yapmak, yapabilmek lazımdır, yapılabilir. Aksi takdirde, statik
bir anlayışı savunmak söz konusu olur ki, bu da, doğrusu, yönetim açısından,
iktidarıyla muhalefetiyle, hiçbir siyasî grubun savunduğu bir gerçek olamaz.
Değerli arkadaşlar,
değişenler vardır, değişmeyenler vardır. Galiba, arkadaşlarımız, değişenle
değişmezi, belli ki ayırt etmekte bazen ihmalkâr davranıyorlar. Arkadaşlar,
değişmez olan ve özellikleri Anayasamızda yazılı olan Türkiye Cumhuriyeti
Devletidir. Devletin memuru, devletin işçisi değişmez değildir, değişebilir,
değiştirilebilir; devletin memurunun ihtiyaca binaen, hizmet gerekleri ve
özelliklerine binaen yerini değiştirmeyi âdeta devleti değiştirmeyle
karıştırıp, isyan...
MUSTAFA ÖZYÜREK (Mersin)
- Biz, keyfî değişikliklerden bahsediyoruz.
İDRİS NAİM ŞAHİN
(Devamla) - Keyfîlik yoktur Sayın Özyürek, keyfîlik yoktur.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Şahin,
konuşmanızı toparlar mısınız.
Buyurun.
İDRİS NAİM ŞAHİN
(Devamla) - Keyfîliklere, gerektiğinde itiraz için yargı yoluna başvurulabilir;
ancak, bu Yüce Parlamentonun şüphesiz yasa yapma, yasama faaliyeti dışında
başka fonksiyonları da vardır, onlardan en önemlisi denetim görevidir.
Ben, doğrusu, burada
olmayan; ama, Cumhuriyet Halk Partili arkadaşlarımızın, olası bir durum olarak,
önceden verdikleri bir önerge olarak kabul ettiğim bu önergesinin de
Parlamentomuz için ve hükümetler için bir kazanım olduğunu, bir katkı olduğunu
düşünüyorum. Şu manada; ortada olan bir şey yoktur; ama olması... Geçmişteki
örneklerinde görüldüğü gibi, ola ki olabilir, bir katkı olarak Cumhuriyet Halk
Partili arkadaşlarımız, geçmişte bu yanlışlıklar çok yapıldı, AK Parti
Hükümetleri bu yanlışlığı yapmasın temennisiyle bunu vermiş olabilirler. Ben,
olaya bu yönüyle, iyimser açıdan yaklaşmak istiyorum ve bu önergeyi de bu
şekilde bir katkı olarak değerlendirmek istiyorum. Olmayan bir hususu görüşmeye
konu yapan bu önergeyi, sadece, Parlamentomuzda bir denetim egsersizi olması ve
doğrusu, hükümete de ışık tutması, tutabilmesi açısından gördüğümüz için; ama,
bu önergeye, Grubumuz olarak, ne yazık ki "evet" diyemiyoruz, ret oyu
vereceğiz; çünkü, kabulü mümkün olmayan bir önergedir, Grubumuzun görüşü
"ret" olacaktır.
Ben, değerli
huzurlarınızdan ayrılırken, hükümetimizin ve Partimizin, Anayasaya ve yasalara
uygun olarak gerçekleştirdiği hükümet etme faaliyetleri konusunda, bundan sonra
da, tüm kamu görevlileriyle birlikte, onlarla ahenk içinde, sadakat içinde,
işbirliği ve birliktelik anlayışı içerisinde, ülkeye hizmet etme yolunda göreve
devam edeceklerini ifade ediyor, hepinizi sevgi ve saygıyla selamlıyorum. (AK
Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür
ediyorum Sayın Şahin.
Önerge sahibi, Ankara
Milletvekili Yakup Kepenek; buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)
Sayın Koç'un kullanmadığı
5 dakikalık süreyi de sürenize ekleyeceğim Sayın Kepenek.
YAKUP KEPENEK (Ankara) -
Çok teşekkür ederim Sayın Başkan.
Çok değerli
milletvekilleri, değerli arkadaşlarım; epey bir zaman önce, yani, 8 Nisanda
verilen genel görüşme önergesinin, yaklaşık birbuçuk ay sonra da olsa, gündemde
öne alınıp görüşülmesinden duyduğum memnuniyeti belirterek sözlerime başlamak
istiyorum.
Bunca zamandır, birbuçuk
aydır bu önergenin görüşülmesini bekledim; çünkü, bu sırada, bu süreçte, bu
konu, kamuoyunda ayrıntılı olarak tartışıldı.
Değerli arkadaşlarım,
sözlerime başlarken, benden önce konuşan Sayın Bakanımızın konuşmasına ilişkin
bir şey söyleyeyim. Sayın Şahin, kimi CHP'li milletvekillerinin kendisinden
istekte bulunduğunu, bu istekleri yerine getirmesini, tarafsızlığının bir
göstergesi olarak vurguladı. Sayın Şahin ve hükümetimiz, bütün ülkenin
hükümetidir; "CHP'lilere şu iyiliği yaptım" türü bir yaklaşımı, çok
şık bulmadığımı, çok da sevimli bulmadığımı belirtmek istiyorum.
İkinci olarak AK Parti
Grubu adına konuşan arkadaşım, gençleştirmeden, gençlikten söz etti; çok güzel,
iyi, doğru da, daha geçenlerde Başbakanlığın, Başbakanlık danışmanlığına ve
hukuk müşavirliğine 64 yaşında bir arkadaşımız atandı. Bununla, gençliğe gidişi
nasıl bağdaştırıyoruz?! Bu da, tabiî, ayrı bir soru işareti!
HALİL AYDOĞAN (Afyon) -
İstisnalar kaideyi bozmaz.
YAKUP KEPENEK (Devamla) -
Bir de, sayın sözcü, çok güzel bir noktaya değindi "değişimden yana
olun" dedi. Değerli arkadaşlar, ta Kuvayı Milliyeden bu yana, Cumhuriyet
Halk Partisi, Türkiye'de demokrasiye geçişin, Türkiye'de sosyal devletin
oluşumunun, Türkiye'de sosyal hakların öne çıkmasının, gelişmenin, değişimin
öncüsüdür. Bir koşulla ki, değişimin yönü önemlidir, doğrultusu önemlidir, ne
tarafa doğru olduğu önemlidir. Değişimin, ileriye doğru olması önemlidir, sağlıklı
olması önemlidir, niteliğinin iyi olması önemlidir, dürüst, açık ve
tanımlanabilir olması önemlidir. Biz, bu süreçte, Adalet ve Kalkınma Partisinin
altı ayı aşkın uygulamalarında, özellikle kadrolaşma bağlamında, bu, ileriye
doğru ve niteliğe dayalı değişimin ve gelişimin önemli özelliklerini
bulmadığımızı, ben, en azından vurgulamak isterim. Biraz sonra daha ayrıntılı
olarak söyleyeceğim.
Değerli arkadaşlar,
bakınız, çağımızda kamu yönetimi çok önemlidir. Hükümetin de, Meclisin de,
toplumun da olması gereken düzeye çıkmasında birinci derecede etkili olan,
donanımlı, uzman kamu yönetimidir, dürüst kamu yönetimidir, güvenilir kamu
yönetimidir, eşitlikçi kamu yönetimidir. Kamu yönetiminin en önemli
özelliklerinden biri, halka hizmet anlayışıdır.
Bir genel müdür
atıyorsunuz -aynen okuyorum- diyor ki: "Ben, hayatta üç şeye inanırım;
Allah'a, Kur'an-ı Kerim'e ve Recep Tayyip Erdoğan'a."
Değerli arkadaşlar, ilk
ikisini bir tarafa bırakalım; o, ayrı bir konu, onu tartışmayız, hepimiz
Müslümanız; o ayrı; ama, bir kamu görevlisinin, bir genel müdürün "ben,
Adalet ve Kalkınma Partisi Genel Başkanı Tayyip Erdoğan'a inanırım" mantığının,
kamuya hizmet, halka hizmet, dürüst hizmet, açık hizmet anlayışıyla bağdaşması
nasıl olanaklı olabilir; nasıl mümkün olabilir? Bizim itirazımız, esas olarak,
bu mantığadır; yanlış olan bu mantıktır, düzgün olmayan, zararlı olan bu
mantıktır.
Şimdi, siz, parti
olarak...
AHMET YENİ (Samsun) -
Halk inanmış Tayyip Beye, halk!
YAKUP KEPENEK (Devamla) -
İnanç başka bir şey. İnancı katmayalım. İnanç, Allah'a olur. Onu karıştırmayın.
Kişiye inanç yanlıştır; çağımızda büyük yanlıştır Sayın Vekilim; siz de
bilirsiniz.
Siz, hükümet olarak, kamu
yönetimini, yerel yönetimleri, merkezî yönetimi yeniden yapılandırmak
istiyorsunuz.
Değerli arkadaşlar, bunu
yapacaksınız, bunun önerileri de geliyor; ama, bunu yapmadan önce, kamu
bürokrasisini allak bullak etmenin, yüzlerce kişiyi atamanın, atmanın,
sürmenin, değiştirmenin, bir gecede 43 il sağlık müdürünü yerinden oynatmanın,
Devlet Su İşlerinin, bir bölgede, Samsun'daki 30 görevlisini yerinden etmenin,
kamu yönetimini yeniden yapılandırma mantığıyla, ileriye doğru yapılanmayla
hiçbir bağı kurulamaz; hiçbir şeyi olamaz.
Değerli arkadaşlar, devam
edelim. Deniliyor ki, biz, liyakat ve beceri meselesinde geriye adım atmadık.
Attınız, değerli arkadaşlarım. Şöyle yapıldı: Millî Eğitim Bakanlığında, önce
atama yönetmeliği değiştirildi. Bununla, Millî Eğitimde gerekli atamalar için,
artık, eğitim düzeyine bakılmıyor, oradaki iş deneyimine de bakılmıyor,
birikime de bakılmıyor; doğrudan doğruya dışarıdan atama yapılabiliyor.
Yine, bu atama
yönetmeliğine bağlı olarak, bir şey daha yaptınız; Millî Eğitimde memur olmak
için lise mezunu olma koşulu vardı; o koşulu geriye atarak, en az ortaöğrenimli
olma koşulunu getirdiniz.
Değerli arkadaşlar, bu,
kadrolaşma anlayışınızın çok somut örneği. Birkaç somut örnek daha verelim.
Sizin atamalarınızda üç temel öğe var: Bunlardan bir tanesi, eskiden, şu veya
bu yerde, hakkında soruşturma açılan, para işlerinde kovuşturmaya uğramış olan
kişileri üst yerlere getirmek.
Şimdi, elinizi
vicdanınıza koyun ve söyleyin: Türk Hava Yollarının, dünyada havayollarının
bunalıma düştüğü bir dönemde -ortağı olan Swissair (İsviçre Hava Yolları) gibi
bir şirket iflas etmiş iken- geçen yıl 64 000 000 dolar kâr eden bu kurumun,
üst yönetimini bir çırpıda değiştirmenin ve orada, 400 dolayındaki teknik
personeli, uzmanı, çalışanı ve başka arkadaşlarımızı tedirgin etmenin, bu
kuruma ne yararı olacak? Bu mu ileriye doğru, nitelikli, liyakate dayalı atama
yapmak? Bu mu doğru iş yapmak? (CHP sıralarından alkışlar)
Ha, ben, size devamını
söyleyeyim: Türk Hava Yollarını bu hale getirmekle bir şey daha yapmış
oluyorsunuz; Türk Hava Yollarını, Petkimi, Tekeli, TÜPRAŞ'ı ve benzerlerini,
önce yöneticilerini değiştirerek zarar eden, çalışamaz, felç olmuş hale
getireceksiniz, sonra da...
İNCİ ÖZDEMİR (İstanbul) -
Türk Hava Yollarını benim kadar bilemezsiniz.
YAKUP KEPENEK (Devamla) -
Hanımefendi, bir dakika...
...Maliye Bakanımızın
ayan beyan söylediği gibi, hukuka bağlı olmadan, bürokratın önerisine bağlı
olmadan, keyfî bir tutumla, babalar gibi satılığa çıkaracaksınız! Bu mantık,
yanlış mantıktır; bu mantık, doğru bir mantık değildir; bu mantık, ülkeye zarar
veren bir mantıktır.
Devam edelim...
İNCİ ÖZDEMİR (İstanbul) -
Türk Hava Yollarının yararına olan bir mantık...
YAKUP KEPENEK (Devamla) -
Türk Hava Yollarını yıkıma sürükleyecek bir mantık, hanımefendi. Oranın bir
eski mensubu olarak, her şeyden önce, sizin, buraya çıkıp, bu konuda objektif,
dürüst, sağlam sözler söylemeniz beklenirdi.
İNCİ ÖZDEMİR (İstanbul) -
Kesinlikle objektif...
YAKUP KEPENEK (Devamla) -
Laf atmaktan vazgeçin, işinize bakın.
İNCİ ÖZDEMİR (İstanbul) -
İşimize bakıyoruz zaten.
YAKUP KEPENEK (Devamla) -
Şimdi, biz ne diyoruz önergemizde: Önemli bir konu daha...
MUSA UZUNKAYA (Samsun) -
Sayın Kepenek...
YAKUP KEPENEK (Devamla) -
Sayın Uzunkaya, sizin, benim elimde, akraba atamalarıyla ilgili şaibeniz var,
zorunluluğunuz var; siz laf atmayın.
MUSA UZUNKAYA (Samsun) -
Eğer isterseniz, cevabını oradan veririm.
YAKUP KEPENEK (Devamla) -
Bana cevap vermeyin; Grubunuzla birlikte önergeye "evet" deyin, bunu
araştıralım, bunu görüşelim. Sizin akrabanız atanmıştır. (CHP sıralarından
alkışlar)
MUSA UZUNKAYA (Samsun) -
Sayın Koç'a da cevabını veririm, size de veririm.
YAKUP KEPENEK (Devamla) -
Laf atacağınıza, önergeye "evet" deyin; doğru olan budur. Sırça
köşkte oturanlar, başkasına laf atamaz; başkaları yapabilir belki de, siz
yapmayın Sayın Uzunkaya.
MUSA UZUNKAYA (Samsun) -
Ne alakası var?!
YAKUP KEPENEK (Devamla) -
Değerli arkadaşlar, kamu bankalarının en tepesine, faizsiz bankacılık konusunu
savunup duran ve kendileri hakkında değişik zamanlarda soruşturma açılmış
kişileri atamak mı nitelikli atamadır, ileriye doğru atamadır, dürüst atamadır
ve sağlam, dürüst, saydam kamu yönetimi...
BAŞKAN - Bir saniye Sayın
Kepenek.
Sayın milletvekilleri,
genel görüşme önergesi üzerindeki öngörüşmenin tamamlanması için, Genel Kurulun
çalışma süresinin uzatılmasını oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul
etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Buyurun Sayın Kepenek.
YAKUP KEPENEK (Devamla) -
Çok teşekkür ederim değerli arkadaşlar; bu konuşma olanağını vermeniz çok
olumlu bir tutumdur. Aynı tutumu, aynı olumluluğu, genel görüşme önergesini
kabul ederek göstereceğinize inanıyorum; çok teşekkür ederim.
İNCİ ÖZDEMİR (İstanbul) -
Türk Hava Yollarını da kattınız işin içine.
YAKUP KEPENEK (Devamla) -
Hepsi... Türk Hava Yolları dahil.
Değerli arkadaşlar,
yapmayın... Bakın, gerçekten, çok şaibeli taraflar var. Şimdi, 15 Mayıs tarihli
Star Gazetesinde...
ALİ YÜKSEL KAVUŞTU
(Çorum) - Gazete... Gazete...
YAKUP KEPENEK (Devamla) -
Bir dakika...
...bir yönetim kurulu
üyesi ataması var. Cezaevinden yönetim kurulu üyesi atanıyor ve Karaman'da
trilyonlar kayboluyor. Bu atanan kişinin kardeşi, burada milletvekili. Bu
arkadaşımız cezaevinde; cezaevinde yönetim kurulu üyesi yapılıyor. Bizim itiraz
ettiğimiz en temel noktalardan biri budur.
Burada, bununla
yetinilmiyor; aynı yönetim kuruluna, bir ortaokul mezunu atanmak isteniyor;
olmaz deniyor... Devlet eliyle, KİT'lerde kadrolaşma böyle yapılmak isteniyor.
Değerli arkadaşlar,
bunlar doğru değildir; bunlar, bürokrasiyi dehşete düşüren ve kötü yönetimin...
(AK Parti ve CHP sıralarından karşılıklı gürültüler)
Değerli arkadaşlar, bir
dakika... Bir dakika...
Şimdi, Sayın
Başbakanımız... (AK Parti ve CHP sıralarından karşılıklı gürültüler)
Bir dakika efendim...
Değerli arkadaşlar, ben
kimseyi tahrik etmiyorum; gayet keyifle dinliyoruz birbirimizi. Ben sizi
dinledim önerge sahibi olarak; 66 arkadaşım imzaladı bu önergeyi.
BAŞKAN - Sayın
milletvekilleri, lütfen, hatibi sessizce dinleyelim.
Buyurun Sayın Kepenek.
YAKUP KEPENEK (Devamla) -
Atatürk'e hakaretten mahkûm olanlar, bakan kardeşleri, bakan akrabaları ha bire
atanıyor. Böyle olmasa...
MEHMET SEKMEN (İstanbul)
- Kim?!
YAKUP KEPENEK (Devamla) -
Burada, listesini vereceğim.
ALİ YÜKSEL KAVUŞTU
(Çorum) - Kim?!
YAKUP KEPENEK (Devamla) -
Peki... Peki... Okumamı mı istiyorsunuz?!
MEHMET SEKMEN (İstanbul)
- Atatürk'e hakaretten mahkûm olan kim?
YAKUP KEPENEK (Devamla) -
Onu söyleyeceğim... Söyleyeceğim...
Değerli arkadaşlar, önce,
şu, akraba atamalarını halledelim...
MEHMET SEKMEN (İstanbul)
- İsim ver!
HALUK KOÇ (Samsun) - Al,
buyur!.. Merak ediyorsan, al, buyur!
YAKUP KEPENEK (Devamla) -
Vereceğim, vereceğim... Sinirlenmeyin... Hiç sinirlenmeyin...
Haluk Bey, getir onu
buraya.
MEHMET SEKMEN (İstanbul)
- İsim ver!..
YAKUP KEPENEK (Devamla) -
Bir dakika... Bir dakika...
HALUK KOÇ (İstanbul) -
Kuru gürültü yok; burada belgesi var!.. (AK Parti sıralarından gürültüler)
MEHMET SEKMEN (İstanbul)
- Atatürk'e hakaret eden, atanan kim; onu istiyorum.
YAKUP KEPENEK (Devamla) - Beni dinleyin.
İşte, alın; belge orada. Atatürk'e hakaretten yargılananın adı var orada; onu
alın, orada var. (AK Parti sıralarından gürültüler)
İNCİ ÖZDEMİR (İstanbul) -
Kim?!
YAKUP KEPENEK (Devamla) -
Bir dakika... Beni dinleyin, bırakın etrafı.
Şimdi, akraba
atamalarıyla ilgili örnek verin diyorsanız, verelim. Sayın Şener'in kardeşinden
başlayan ve uzayıp giden uzun bir liste var. Bu listeyi, eğer, genel görüşme
önergemiz kabul edilirse, tek tek, isim isim okuyalım.
AHMET YENİ (Samsun) -
Etmeyeceğiz.
YAKUP KEPENEK (Devamla) -
Etmeyecekseniz, o zaman, bunları alır, kendiniz ayrıca... (AK Parti
sıralarından gürültüler)
Sinirlenmeyin; hiç
sinirlenmeden dinleyin. Bakın, arkadaşlar, ben süremi doğru kullanacağım.
Şimdi, bu akraba
atamalarıyla ilgili söylenecek en temel nokta şudur: Kardeş, amca, hala, teyze,
çocuk, dayı atamalarında, bürokratik atamaların en temel ilkeleri gözardı
ediliyor. Asıl rahatsızlık veren budur. Başbakanlığa "kalabalık; yürünemiyor"
diyordu eski Başbakan, bir önceki Başbakan; Başbakanlığa 40 kişi atandı! Millî
Piyango İdaresinin Çiftlikte çalışan memuru Başbakanlığa atandı. Bakın, bizim
derdimiz ahmet, mehmet meselesi değil. Bizim derdimiz, sayın konuşmacınızın
söylediği gibi, tarafsız, açık, dürüst bir kamu yönetiminin oluşmasına katkı
yapmak. Bu önergenin amacı da o; bu önerge bu amaçla verildi. (CHP sıralarından
alkışlar)
Şimdi, devam ediyorum.
Sayın Şahin diyor ki; önergede, önergeyi okuyunca...
İDRİS NAİM ŞAHİN
(İstanbul) - Hangi Şahin?
YAKUP KEPENEK (Devamla) -
Sayın Şahin... Hayır, hayır; ben, Bakan Sayın Şahin'den... Şahinler çok burada!
Biz barışçıyız... Tezkereye "hayır" dedik. Biz, güvercin tarafında
oturuyoruz ve sizden katılanlarla yaptık bunu. Bununla da, tezkereye "hayır"
dediğimiz için, katılımınızla, bundan da onur duyuyorum, bu Meclisin bir üyesi
olarak; onu da baştan söyleyeyim.
Şimdi,
Sayın Şahin diyor ki: "Önergede ileri sürülen iddiaları okuyunca dehşete
düştüm." Çok güzel...
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Kepenek,
konuşmanızı tamamlar mısınız...
YAKUP KEPENEK (Devamla) -
Sayın Başkan, 2 dakikada tamamlıyorum.
Böyle diyen hükümetin
yapması gereken bir tek konu var, bir tek iş var; önergemizi desteklemek.
Değerli arkadaşlar,
geçmişte bu Mecliste çok yanlışlar yapıldı; çok kötü gidiş önlenemediği için,
bu ülke kötüye gitti. Ben, sizden bu konuda duyarlılığınızı göstermenizi, tek
taraflı uygulamalara "hayır" demenizi... Bu, gensoru değil; bu,
hükümetin düşmesine yol açacak bir konu değil; bu, olanı biteni irdelemek;
sorduğunuz sorulara tam anlamıyla yanıt vermek; hanginizin kardeşi nereye
atandı, tek tek burada okumak; kurumlardan alınacak bilgileri sizinle
tartışmak; açık, dürüst, saydam bir kamu yönetiminin oluşmasını elbirliğiyle
sağlamak; onurumuzla, Meclis üyeleri olarak, milletvekilleri olarak bir kötü
gidişe "dur" demenin yollarını açmak ve bütün bunları, burada, elbirliğiyle
tartışmak. Önerge, bu amaçla verildi ve siz, öyle inanıyorum ve biliyorum ki,
bu onurlu duruşa, bu açık, saydam, dürüst kamu yönetimi oluşumu yönündeki
talebimize ve genel görüşme önergemize katılacaksınız; çünkü, siyaset bunu
gerektiriyor.
RECEP KORAL (İstanbul) -
Siyaset yapıyorsun...
YAKUP KEPENEK (Devamla) -
Kişiye bağlı olmayan, tek kişiye bağlı olmayan, açık, rahat, dürüst düşünen ve
kendi iradesiyle davranan milletvekillerinin, halkın seçtiklerinin yapması
gereken budur, bağımsız, özgür, sağlam iradenizle. Altı aydır bu Mecliste bir
tek genel görüşme önergesi verildi; o da, bu önergedir. Buna "evet"
deyin, demokratik işleyişlerin yolunu açın, sağlıklı tartışma ortamlarının
yolunu açın; bunu yapmamız, bu Meclisin onurunu çok daha yüceltecektir.
Bu anlayışla, hepinize
saygılar sunarım.
Teşekkür ederim. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür
ediyorum Sayın Kepenek.
Sayın Bakan, çok kısa bir
açıklama yapmak üzere; buyurun.
DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN
YARDIMCISI MEHMET ALİ ŞAHİN (İstanbul) - Sayın Başkanım, teşekkür ediyorum.
Bakın, bu genel görüşme
önergesi, sanıyorum, gündemin 46 ncı sırasındaydı. Eğer, biz, Hükümet olarak ve
parti grubu olarak, kadrolaşma ve bu iddialar konusunda bir rahatsızlık
içerisinde bulunsaydık, bu önergenin, bugün, burada görüşülmesine destek
vermezdik, daha çokça beklerdi. (AK Parti sıralarından alkışlar)
O bakımdan, biz, Hükümet
olarak, yapmış olduğumuz icraatları, biraz önce kürsüde de ifade ettiğim gibi,
tamamen hukuk ve yasal sınırlar içerisinde yapıyoruz. Sayın Koç buyurdular ki:
"Siz, kitlesel bir boşaltma eylemi yapıyorsunuz; çünkü, bakanlıkları
birleştiriyorsunuz." Eğer, biz, böyle bir niyet içerisinde olsaydık, yeni
bakanlık kurardık, dışarıdan eleman alırdık. (AK Parti sıralarından
"Bravo" sesleri, alkışlar)
HALUK KOÇ (Samsun) - Bir
örnekti; çarpıtmayın Sayın Bakan!
DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN
YARDIMCISI MEHMET ALİ ŞAHİN (İstanbul) - İki tane bakanlık birleştiriliyor,
hiçbir kamu personeli dışarıda bırakılmıyor, mağdur edilmiyor, hiç kimseyi atmamışız
ve dışarıdan bir tek açıktan atama da yapmamışız bu bakanlıklara.
HALUK KOÇ (Samsun) - Daha
görüşülüyor.
DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN
YARDIMCISI MEHMET ALİ ŞAHİN (İstanbul) - Şimdi, nasıl kitlesel boşaltma
yapıyorsunuz diyebilirsiniz; el insaf! El insaf!..
HALUK KOÇ (Samsun) - Bir
örnek, Sayın Bakan!..
DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN
YARDIMCISI MEHMET ALİ ŞAHİN (İstanbul) - Şimdi, yalnız, Sayın Kepenek'in
"bir genel müdür atamışsınız; bu genel müdür demiş ki, işte, 'ben,
Allah'a, Peygambere, sonra Recep Tayyip Erdoğan'a inanırım'..." Kimmiş bu
genel müdür? Ben böyle bir genel müdür tanımıyorum, hatırlamıyorum; kimmiş?..
Bizim atadığımız ve atayacağımız genel müdür, hizmet edeceği kuruma ve
dolayısıyla devlete inanır, devlete
bağlıdır, yapacağı hizmeti bilir ve bizim atayacağımız kamu görevlisi devletin
memurudur, herhangi bir kişinin memuru değildir, olamaz. Eğer, varsa böyle
diyen bir kişi, delillendirirseniz, onunla ilgili gereğini yaparız. (AK Parti
sıralarından alkışlar) Böyle bir şeyi kabul etmemiz asla mümkün değildir.
ALİ TOPUZ (İstanbul) -
Genel görüşme açın, konuşalım.
DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN
YARDIMCISI MEHMET ALİ ŞAHİN (İstanbul) - Şimdi, akraba atamalarıyla ilgili...
YAKUP KEPENEK (Ankara) -
Arzu ederseniz söyleyeyim efendim.
DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN
YARDIMCISI MEHMET ALİ ŞAHİN (İstanbul) - Varsa, tabiî, çok sevinirim Sayın
Kepenek. Kimmiş, nerede söylemiş?..
HALUK KOÇ (Samsun) -
Vereyim size...
DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN
YARDIMCISI MEHMET ALİ ŞAHİN (İstanbul) - Sonra alırız efendim... Tabiî, tabiî,
alırız efendim...
HALUK KOÇ (Samsun) -
Belki yardımcı olur, Sayın Bakan...
DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN
YARDIMCISI MEHMET ALİ ŞAHİN (İstanbul) - Gayet tabiî... Biz, bir şey söyledik;
eğer...
YAKUP KEPENEK (Ankara) -
Yeter ki, siz, genel görüşme açın...
HALUK KOÇ (Samsun) -
Bakın efendim, eş, dost ve akraba atamaları; sayfalar dolusu...
DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN
YARDIMCISI MEHMET ALİ ŞAHİN (İstanbul) - Tamam efendim, bir saniye... Alıyorum.
HALUK KOÇ (Samsun) -
Belki yardımcı olur.
DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN
YARDIMCISI MEHMET ALİ ŞAHİN (İstanbul) - Çok teşekkür ederim; bakacağım.
BAŞKAN - Sayın Bakan,
açıklamanıza devam eder misiniz.
DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN
YARDIMCISI MEHMET ALİ ŞAHİN (İstanbul) - Çok teşekkür ediyorum.
Sayın Başkan,
tamamlıyorum.
Şimdi, bakınız, akraba
atamalarından bahsedildi. Akraba atamaları derken, bir bakan arkadaşımızın
isminden bahsedildi, Sayın Şener'den bahsedildi. Eğer bir bakanımızın veya bir
milletvekili arkadaşımızın bir yakını, bir kamu kuruluşunda bir göreve
getirilmişse, bu, dışarıda bulunan bir kişi değil, kamunun içerisinde yıllardır
görev yapan bir kişidir. Ben, ayrıca, bunlardan son derece rahatsız olan
biriyim; araştırdım da. O atanan kişi, daha önce üst görevlerde bulunmuş, bizden
önceki iktidarlar döneminde tenzili rütbeyle başka görevlere verilmiş. Yirmi
yıldır, otuz yıldır kamuda görev yapan bu kişi, eğer, şimdi, daha önce uğramış
olduğu haksızlıktan kurtuluyor veya kurtarılıyor başka bir göreve getiriliyorsa,
bu, bizim adalet anlayışımızın da bir gereğidir. (AK Parti sıralarından
alkışlar) Biz, dışarıdan herhangi bir atama yapmadık. Eğer, dışarıdan atama
yapmış olsaydık, sizle beraber olurduk, biz de bunun üzerine giderdik.
ENVER ÖKTEM (İzmir) -
Sayın Bakan, hapiste olan kimse var mı atadıklarınızın içinde ?!
DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN
YARDIMCISI MEHMET ALİ ŞAHİN (İstanbul) - Bilmiyorum; araştıracağım...
TUNCAY ERCENK (Antalya) -
Genel görüşme açın, çıksın ortaya.
DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN
YARDIMCISI MEHMET ALİ ŞAHİN (İstanbul) - Efendim, bakın, burada ileri sürülen
iddialarla ilgili, kuşkusuz ki, bunları alacağız, inceleyeceğiz ve Sayın
Kepenek, biraz önce, işte "ben, üç şeye inanırım" diyen arkadaşla
ilgili, sanıyorum, bir gazete haberi getirdi. Bu gazete haberinin kaynağı
nedir; bunu araştıracağız kuşkusuz; doğru mu değil mi, bu kimdir ve daha sonra,
size, bu konuda da bilgi vereceğiz.
Sayın Başkan, gerçekten,
müsamahanıza çok teşekkür ediyorum ve sözlerimi şöyle tamamlıyorum: Biz, kamuda
yeniden yapılanma, devlet personel rejiminde yeniden yapılanma sürecini
başlatmış, bunun da yürütümü Sayın Başbakanca bana verilmiştir. Bu konudaki
çalışmalarımızı devam ettiriyoruz. Kamu yönetiminde ve kamu personel rejiminde
aksayan yönleri düzeltmek gibi bir taahhütte de bulunduk; bunun için de
çalışıyoruz. Önümüzdeki günlerde -Anamuhalefet Partimize de geleceğiz-yapmakta
olduğumuz çalışmalarla ilgili size bilgi vereceğiz, sizin de katkılarınızı
alacağız. Türkiye için gerekli olan bu konudaki yasal düzenlemeleri çağa uygun
olarak yapmanın gayreti ve çabası içerisindeyiz.
Son olarak şunu ifade
etmek istiyorum: Burada ileri sürülen iddiaların büyük bir çoğunluğu gerçekle
ve hukukla bağdaşmamaktadır. O bakımdan, iddiaların bir bölümünü araştıracağız;
kuşkusuz üzerine gideceğiz, bir yanlışlık varsa bunu da düzeltiriz; ancak, bu
genel görüşme önergesini, hükümet olarak, hak etmediğimizi ifade ediyorum.
Kuşkusuz ki, biraz sonra oya başvurulduğunda, arkadaşlarımız kendi vicdanlarına
göre hareket edeceklerdir.
Sayın Başkan, söz
verdiğiniz ve bu açıklamayı yapma imkânını tanıdığınız için, çok teşekkür
ediyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür
ediyorum Sayın Bakan.
Diyarbakır Milletvekili
Sayın Fehmi Uyanık ve Samsun Milletvekili Sayın Musa Uzunkaya'nın İçtüzüğün 69
uncu maddesine göre söz alma talepleri var; ancak, İçtüzüğün genel görüşmeyle
ilgili 102 nci maddesinin dördüncü fıkrasında "Genel Kurulda bu konudaki
görüşmede Hükümet, siyasî parti grupları ve istemde bulunan milletvekillerinden
birinci imza sahibi veya onun göstereceği bir diğer imza sahibi konuşabilir.
Genel Kurul genel görüşme açılıp açılmamasına işaretle oylama suretiyle karar
verir" deniliyor.
MUSA UZANKAYA (Samsun) -
Sayın Başkan, bu görüşme hakkında.
BAŞKAN - Sayın Uzunkaya,
69 uncu madde dolayısıyla söz istemişsiniz; ama, hangi konuda, ne amaçla söz
istediğinizi belirtmemişsiniz.
MUSA UZANKAYA (Samsun) -
Arz edeyim Sayın Başkan.
İsmimi zikrederek,
yandaşlarımı veya yakınlarımı bir yerlere atadığımı söylüyor. Açıklama yapmam
gerekiyor. Beni töhmet altında tutmaya hakkı yok. Sayın Koç da aynı şeyi
söyledi demin.
HALUK KOÇ (Samsun) - Siz
söz attınız...
BAŞKAN - Sayın Uzunkaya,
Genel Kurulun çalışma süresi doldu.
MUSA UZUNKAYA (Samsun) -
Sataşmaya meydan vermem Sayın Başkan.
BAŞKAN - Buyurun,
oturduğunuz yerden, kısa bir açıklama...
MUSA UZUNKAYA (Samsun) -
Müsaade edin, süresi içerisinde, kürsüden açıklama yapmak istiyorum Sayın
Başkan.
BAŞKAN -Sayın Uzunkaya,
yeni bir sataşmaya sebep vermemek üzere, buyurun. (AK Parti sıralarından
alkışlar)
VIII. -
AÇIKLAMALAR VE SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR
1. - Samsun
Milletvekili Musa Uzunkaya'nın, Samsun Milletvekili Haluk Koç ve Ankara
Milletvekili Yakup Kepenek'in, şahsına sataşmaları nedeniyle konuşması
MUSA UZUNKAYA (Samsun) -
Benim niyetim sataşmak değil, sataşmaya cevap vermek. Ama, sataşma şeklinde
algılanırsa, algılayana göre değişir. (CHP sıralarından gürültüler) Bu sözümü
de sataşma olarak mı saydınız; öyle mi?!
BAŞKAN - Buyurun Sayın
Uzunkaya. Lütfen...
MUSA UZUNKAYA (Devamla) -
Değerli arkadaşlar, Sayın Koç, aynı bölgenin sevgi ve saygı duyduğum bir
milletvekili ve CHP'nin Grup Başkanvekili ve Sayın Kepenek'le de, esasen, aynı
merkezden geliyoruz; soldan değil, temelde aynı şehirden. Kendisi bir
akademisyen. Temenni ederdim ki, akademik kimliğine yakışır tarzda -ki, mutlaka
yakışanı yapar; kendisini o anlamda da biliyorum, takdir ediyorum- bir partinin
gazetesinin verdiği kupür ve haberlerle gelip, burada, birkısım manipülasyona
kendileri de vasıta olmasaydılar keşke.
Değerli arkadaşlar,
bakınız, benimle ilgili olarak...
MUSTAFA ÖZYÜREK (Mersin)
- Haberleri tekzip edin.
MUSA UZUNKAYA (Devamla) -
Haberi ben söyleyeceğim. Az önce de ifade edildi; bir göreve gelmek liyakat işi
olmalı. Bir soyad, ne kişi için bir artı getirmeli ne de nakise teşkil
etmelidir. Bir insan, bir hizmete layıksa, o işe gelmelidir, gelebilmelidir. Ne
falanın soyadından dolayı gelmelidir ne de falanın soyadını taşıyor diye o
göreve gelmezlik konumuna itilmelidir. (AK Parti sıralarından alkışlar) Bu,
insan hakları açısından da doğrudur ve gerekli olandır. Örnek olarak
söylüyorum: Musa Uzunkaya'nın kardeşidir diye, yıllardır gelmesi gereken yere
-ben onu getirmedim- kamudaki hizmetinden dolayı gelmesi gereken yere
getirmeyenler mahcup ve utanır hale mi gelmelidir?! Geçtiğimiz dönemde bunları
da biz yaşadık; ama, ben bir şey söylüyorum: Samsun Devlet Su İşleri Bölge
Müdürlüğüne getirilen şahıs, -ki, onu özellikle söylediler- benim amcamın
oğludur; doğrudur.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
MUSA UZUNKAYA (Devamla) -
Ancak, söylüyorum, bu arkadaşımız, Türkiye'nin Atatürk Barajı; yani, GAP
Bölgesinden sonra en büyük DSİ bölgesi olan Samsun DSİ bölgesinde yıllardır
Hidroelektrik Santrallar Müdürlüğünü, HES müdürlüğünü yapmış, o kurum
içerisinde yetişmiş -onu, ben değil, ilgili genel müdürlükten de
izleyebilirsiniz- Almanya'da tahsilini yapmış, mastırını orada yapmış, yirmiiki
yıldır aynı birimde ve yetişmişlik açısından kendinden daha geride olan insanların
yıllardır önünde yürüdüğü bir arkadaştır. (CHP sıralarından gürültüler) Dolayısıyla,
o göreve gelmesi...
HALUK KOÇ (Samsun) - O
zaman, kabul edin; araştırılsın!
MUSA UZUNKAYA (Devamla) -
Ha, gidenlerin niçin gittiğini sorarsanız, onların, Pandora'nın kapağı açılır,
yakın tarihlerde, geçmişe ait değerlendirmeleri, inşallah, o, damardan
girildiği denilen yerde damardan girilir ve görülür.
MUSTAFA ÖZYÜREK (Mersin)
- Yazıktır gidenlere!..
BAŞKAN - Sayın Uzunkaya,
konuşmanızı tamamlar mısınız.
MUSA UZUNKAYA (Devamla) -
Değerli arkadaşlar, şunu söylüyorum. Burada, kimseyi itham için söylemiyorum;
ancak, şunu kabul etmek lazım: Eğer, bir insan bir göreve layık olduğu için
geliyorsa, bunu yadırgamayı, falanın filanın yakını diye suçlamayı, ne hukuk
devletiyle -tekrar söylüyorum- ne de hizmet anlayışıyla telif etmek mümkün
değildir diyor; dolayısıyla, yapılan atamalar ve bugün soruşturulması arzu
edilen yandaş ve yakınlarla alakalı basın haberleri içerisinde, birçoğu
suçlamalar dolu -işte, az önce Sayın Hocamızın söylediği, yani, bunlar afakî
şeyler- Atatürk düşmanlığı yaptığı iddia edilen, falan yerde filana bağlıyım,
rabıtalıyım diye söylenen kişileri ispatla mükellef oluruz ve fevkalade hayalî,
düzmece iddialarla bu insanları itham etmiş oluruz.
Saygı sunuyorum; teşekkür
ediyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür
ediyorum Sayın Uzunkaya.
HALUK KOÇ (Samsun) -
Sayın Başkan, görevden alınan birçok kamu görevlisine, Sayın Uzunkaya,
istemeden de olsa "Pandora'nın kutusunu açmayalım şimdi" diye bir
ifadede bulundu. (AK Parti sıralarından gürültüler)
Sayın Başkan, ben,
görevden alınan bu kamu görevlilerinin haklarını korumak için bir cümlelik söz
istiyorum. Burada olmayan insanların onurlarını zedeleyecek açıklamalarda
bulunuldu.
MUSA UZUNKAYA (Samsun) -
Hayır, ben, onlarla ilgili söylemedim.
BAŞKAN - Sayın Başkan,
Genel Kurulun çalışma süresi, bildiğiniz gibi bitmiştir.
HALUK KOÇ (Samsun) -
Yazıktır, burada olmayan insanları suçlamayın.
MUSA UZUNKAYA (Samsun) -
Neye göre söylüyorsunuz Atatürk düşmanı diye?! Yakışıyor mu!
MUSTAFA ÖZYÜREK (Mersin)
- Yer açmak için suçlamayın insanları bari!
HALUK KOÇ (Samsun) -
Yazıktır Uzunkaya, yazıktır! Yakışmıyor, üç dönem parlamenterlik yaptınız,
yakışmıyor!
MUSTAFA ÖZYÜREK (Mersin)
- Gidenleri kötülemeyin bari, yazıktır yahu.
MUSA UZUNKAYA (Samsun) -
Yaptıkları tümüyle itham ve spekülasyondur.
BAŞKAN - Buyurun Sayın
Koç.
RESUL TOSUN (Tokat) -
Sayın Başkan, hangi maddeye göre söz veriyorsunuz?!
MUSA UZUNKAYA (Samsun) -
Ben, Sayın Koç'a sataşmadım.
MUSTAFA ÖZYÜREK (Mersin)
- Sayın Uzunkaya'ya neye göre söz vermişse, ona da aynı maddeye göre söz verdi.
RESUL TOSUN (Tokat) -
69'a göre verdi.
MUSTAFA ÖZYÜREK (Mersin)
- Aynısı, aynı madde; o kadar katı olmayın.
BAŞKAN - Buyurun Sayın
Koç. (CHP sıralarından alkışlar)
2. - Samsun
Milletvekili Haluk Koç'un, Samsun Milletvekili Musa Uzunkaya'nın, şahsına
sataşması nedeniyle konuşması
HALUK KOÇ (Samsun) - Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; merak etmeyiniz, sizleri çok meşgul etmeyeceğim; sadece, bir
cümleyle konuşmamı bitireceğim. Görevden alınan çeşitli bürokratlar ve teknokratlarla
ilgili olarak "Pandora'nın kutusunu açmayalım şimdi, onlarla ilgili bir
sürü ifadeler beyan edildi" dedi.
Ben, burada olmayan bu
arkadaşlar adına, Türkiye Büyük Millet Meclisi çatısı altında görev yapan
bizler adına, sizler katılmasanız da, hiç olmazsa, burada bunlara tanık olan
bizler adına özür diliyorum. Bunu belirtmek için, bu özrü ifade etmek için
sizin adınıza burada söz aldım.
Saygı sunuyorum. (AK
Parti sıralarından gürültüler, CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür
ediyorum Sayın Koç.
VII. -
GENSORU, GENEL GÖRÜŞME, MECLİS SORUŞTURMASI VE
MECLİS
ARAŞTIRMASI (Devam)
A) Öngörüşmeler (Devam)
1. - Ankara
Milletvekili Yakup Kepenek ve 66 Milletvekilinin, kamu yönetimindeki atamalar
konusunda genel görüşme açılmasına ilişkin önergesi (8/1) (Devam)+
BAŞKAN - Genel görüşme
önergesi üzerindeki öngörüşmeler tamamlanmıştır.
BERHAN ŞİMŞEK (İstanbul)
- Sayın Başkan...
BAŞKAN - Şimdi, genel
görüşme açılıp açılmaması hususunu oylarınıza sunacağım.
Genel görüşme açılmasını
kabul edenler...
BERHAN ŞİMŞEK (İstanbul)
- Sayın Başkan, İçtüzüğün 61 inci maddesine göre "son söz üyenindir"
kuralı gereğince, sizden söz istiyorum.
BAŞKAN - Sayın Vekilim,
lütfen, Tüzüğün 102 nci maddesi gayet açık. Tüzüğün 102 nci maddesinde
belirtilen konularda, hükümete, gruplara ve imza sahibine söz verildi. Kaldı
ki, sataşma talebiyle söz isteyen arkadaşımıza ve grup başkanvekili
arkadaşımıza da fazladan söz verildi, dinlenildi.
Genel görüşme açılmasını
kabul edenler... Kabul etmeyenler... Genel görüşme açılması kabul edilmemiştir.
(CHP sıralarından alkışlar[!])
Sözlü soru önergeleri ile
kanun tasarı ve tekliflerini sırasıyla görüşmek için, 21 Mayıs 2003 Çarşamba
günü saat 15.00'te toplanmak üzere, birleşimi kapatıyorum.
Kapanma Saati: 19.20