TBMM 2 2 2003-04-30T06:43:00Z 2003-04-30T06:43:00Z 32 19294 109980 TBMM 916 219 135063 9.3821 0 6 nk 6 nk 0

DÖNEM : 22        YASAMA YILI : 1

 

 

 

T. B. M. M.

TUTANAK DERGİSİ

 

CİLT : 12

 

66 ncı Birleşim

15 . 4 . 2003  Salı

 

 

İ Ç İ N D E K İ L E R

 

  I.- GEÇEN TUTANAK ÖZETİ

 II.- GELEN KÂĞITLAR

III.- YOKLAMALAR

IV.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI

A) GÜNDEMDIŞI KONUŞMALAR

1.- Ağrı Milletvekili Mehmet Melik Özmen'in, Ağrı İlinin düşman iş-galinden kurtarılışının 85 inci yıldönümüne ilişkin gündemdışı konuşması

2.- Trabzon Milletvekili Cevdet Erdöl'ün, Kalp Haftasına ilişkin gündemdışı konuşması ve Sağlık Bakanı Recep Akdağ'ın cevabı

3.- Ağrı Milletvekili Naci Aslan'ın, Ağrı İlinin düşman işgalinden kurtarılışının 85 inci yıldönümüne ilişkin gündemdışı konuşması

B) TEZKERELER VE ÖNERGELER

1.- 4.4.2003 tarihli ve 4840 sayılı, 4811 Sayılı Vergi Barışı Kanununun Bazı Maddelerinde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanunun bir daha görüşülmek üzere geri gönderildiğine ilişkin Cumhurbaşkanlığı tezkeresi (3/239)

2.- Malatya Milletvekili Ferit Mevlüt Aslanoğlu'nun (6/293) esas numaralı sözlü sorusunu geri aldığına ilişkin önergesi (4/45)

3.- Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım'ın görüşmelerde bulunmak üzere bir heyetle birlikte Güney Kore'ye yaptığı resmî ziyarete İstanbul Milletvekili Mehmet Mustafa Açıkalın'ın da, iştirak etmesinin uygun bulunduğuna dair Başbakanlık tezkeresi (3/240)

4.- Japonya'nın Kyoto Şehrinde düzenlenen Dünya Üçüncü Su Forumu ve Bakanlar Konferansına Rize Milletvekili İmdat Sütlüoğlu'nun, iştirak etmesinin uygun bulunduğuna dair Başbakanlık tezkeresi (3/241)

5.- Turizm Bakanı Güldal Akşit'in Rusya'ya, yaptığı resmî ziyarete ekli listede adları yazılı milletvekillerinin de, iştirak etmelerinin uygun bulunduğuna dair Başbakanlık tezkeresi (3/242)

6.- Turizm Bakanı Güldal Akşit'in, Almanya'ya, yaptığı resmî ziyarete ekli listede adları yazılı milletvekillerinin de, iştirak etmelerinin uygun bulunduğuna dair Başbakanlık tezkeresi (3/243)

V.- ÖNERİLER

A) SİYASÎ PARTİ GRUBU ÖNERİLERİ

1.- Genel Kurulun 15 Nisan 2003 Salı günkü birleşiminde sözlü soruların görüşülmemesine, (10/8) ve (10/48) esas numaralı Meclis araştırması önergelerinin öngörüşmelerinin birleştirilerek görüşmelerinin tamamlanmasını müteakip, 111 sıra sayılı Avrupa Birliği ile İlişkiler Komisyonu Kurulmasına Dair Kanun Teklifinin görüşmelerinin bitimine kadar Genel Kurul çalışmalarına devam edilmesine ilişkin AK Parti Grubu önerisi

VI.- GENSORU, GENEL GÖRÜŞME, MECLİS SORUŞTURMASI VE MECLİS ARAŞTIRMASI ÖNERGELERİ

A) ÖNGÖRÜŞMELER

1.- İstanbul Milletvekili Ali Rıza Gülçiçek ve 20 milletvekilinin, yurt dışında yaşayan vatandaşlarımızın sorunlarının araştırılarak, alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi  (10/8)

2.- Ordu Milletvekili Eyüp Fatsa ve 26 milletvekilinin, yurt dışında yaşayan vatandaşlarımızın sorunlarının araştırılarak, alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/48)

VII.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİYLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER

1.- İş Kanunu Tasarısı ve Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler Komisyonu Raporu (1/534) (S. Sayısı : 73)

2.- Avrupa Birliği ile İlişkiler Komisyonu Kanunu Teklifi ve Anayasa Komisyonu Raporu (2/102) (S. Sayısı : 111)

VIII.- SORULAR VE CEVAPLAR

A) YAZILI SORULAR VE CEVAPLARI

1.- İstanbul Milletvekili Kemal Kılıçdaroğlu'nun, AKP Genel Başkanının mal varlığı davasındaki taraflara ve bilirkişi raporuna ilişkin sorusu ve Adalet Bakanı Cemil Çiçek'in cevabı (7/235)

2.- İzmir Milletvekili Türkan Miçooğulları'nın, çiftçilerin bazı sorunlarına ve doğrudan gelir desteği ödemelerine ilişkin Başbakandan sorusu ve Devlet Bakanı Ali Babacan'ın cevabı (7/273)

3.- İzmir Milletvekili Erdal Karademir'in, orman alanlarının sınırlandırılması çalışmalarına ilişkin sorusu ve Orman Bakanı Osman Pepe'nin cevabı (7/321)

4.- Kocaeli Milletvekili Salih Gün'ün, Hereke-Yukarı Hereke karayolu yapım çalışmalarına ilişkin sorusu ve Bayındırlık ve İskân Bakanı Zeki Ergezen'in cevabı (7/326)

5.- Isparta Milletvekili Mevlüt Coşkuner'in, belediyelere tahsis edilen araçlara ilişkin sorusu ve Çevre Bakanı Kürşad Tüzmen'in cevabı (7/338)

 


I. - GEÇEN TUTANAK ÖZETİ

TBMM Genel Kurulu saat 15.00'te açılarak üç oturum yaptı.

Oturum Başkanı ve TBMM Başkanvekili İsmail Alptekin, polis teşkilatının kuruluşunun 158 inci yıldönümü münasebetiyle, bu uğurda şehit olan teşkilat mensuplarına Cenabı Hakk'tan rahmet, ailelerine başsağlığı ve sabırlar, yaralananlara da sağlık dileklerinde bulundu.

Polis teşkilatının kuruluşunun 158 inci yıldönümü münasebetiyle Genel Kurulu ziyaret eden polis teşkilatı temsilcileri, şehit anaları ve çocukları Başkanlıkça selamlandı.

 Uşak Milletvekili Osman Coşkunoğlu, internetin Türkiye'ye gelişinin 10 uncu yıldönümü münasebetiyle gündemdışı bir konuşma yaptı.

Niğde Milletvekili Mahmut Uğur Çetin'in, Türk deri sanayiinin sorunlarına ilişkin gündemdışı konuşmasına, Sanayi ve Ticaret Bakanı  Ali Coşkun,

Bayburt Milletvekili Ülkü Gökalp Güney'in, polis teşkilatının kuruluşunun 158 inci yıldönümü münasebetiyle gündemdışı konuşmasına, İçişleri Bakanı Abdülkadir Aksu,

Cevap verdi.

Oturum Başkanı ve TBMM Başkanvekili İsmail Alptekin, Ağrı Milletvekili Naci Aslan hakkında tanzim edilen ve Anayasa ve Adalet Komisyonunda bulunan soruşturma dosyasının hükümete iade edilmesine ilişkin 63 üncü Birleşimde okunan Başbakanlık tezkeresindeki bahse konu çekin Ağrı Spor Klübü Başkanı sıfatıyla verildiğine, çekin ödendiğine, böyle bir borcun olmadığına; ancak, takip edilmemesi nedeniyle arzu edilmeyen durumun ortaya çıktığına ilişkin Ağrı Milletvekili Naci Aslan'ın Başkanlığa müracaatı nedeniyle bir açıklama yaptı.

Niğde Milletvekili Orhan Eraslan ve 65 milletvekilinin, kamyoncuların ve diğer nakliyeci esnafın sorunlarının araştırılarak çözüm yollarının (10/61),

Kocaeli Milletvekili Mehmet Sefa Sirmen ve 23 milletvekilinin, İzmit Körfezindeki liman ve iskelelerin mevcut durumları ile yol açtıkları zararların araştırılarak alınması gereken önlemlerin (10/62),

Belirlenmesi amacıyla birer Meclis araştırması;

Ankara Milletvekili Yakup Kepenek ve 66 milletvekilinin, kamu yönetimindeki atamalar konusunda bir genel görüşme (8/1),

Açılmasına ilişkin önergeleri Genel Kurulun bilgisine sunuldu; önergelerin gündemdeki yerlerini alacakları ve öngörüşmelerinin, sırası geldiğinde yapılacağı açıklandı.

Mersin Milletvekili Hüseyin Güler'in (6/219) ve (6/220) esas numaralı sorularını geri aldığına ilişkin önergesi okundu; sözlü soruların geri verildiği bildirildi.

Gündemin "Kanun Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler" kısmının:

1 inci sırasında bulunan, İş Kanunu Tasarısının (1/534) (S. Sayısı : 73) görüşmeleri, komisyon yetkilileri Genel Kurulda hazır bulunmadıklarından, ertelendi,

2 nci sırasında bulunan, Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünde Değişiklik Yapılması Hakkında İçtüzük Teklifinin (2/108) (S. Sayısı: 116), yapılan görüşmelerden sonra kabul edildiği bildirildi.

3 üncü sırasında bulunan, Türkiye Cumhuriyeti ile Türkmenistan Cumhuriyeti Hükümetleri Arasında Ankara ve Aşkabad'da Diplomatik Temsilciliklerin Yerleşimine İlişkin Protokolün (1/417) (S. Sayısı : 49),

4 üncü sırasında bulunan, Türkiye Cumhuriyeti ile Tacikistan Cumhuriyeti Hükümetleri Arasında Ankara ve Duşanbe'de Diplomatik Temsilciliklerinin Yerleşimine İlişkin Protokolün (1/421) (S. Sayısı : 50),

5 inci sırasında bulunan, Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Bosna ve Hersek Bakanlar Kurulu Arasında Ankara ve Saraybosna'da Diplomatik Temsilciliklerinin Yerleşimine İlişkin Protokolün (1/413) (S. Sayısı : 52),

6 ncı sırasında bulunan, Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Polonya Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Uluslararası Karayolu Taşımacılığı Anlaşmasının Tadiline İlişkin Anlaşmanın (1/371) (S. Sayısı : 63),

Onaylanmasının Uygun Bulunduğu Hakkında Kanun Tasarılarının, görüşmelerini takiben elektronik cihazla yapılan açıkoylamalardan sonra, kabul edildikleri ve kanunlaştıkları açıklandı.

15 Nisan 2003 Salı günü saat 15.00'te toplanmak üzere, birleşime 19.57'de son verildi.

                       

İsmail Alptekin

 

 

 

 

 

Başkanvekili

 

 

Suat Kılıç

 

Yaşar Tüzün

 

Samsun

 

Bilecik

 

Kâtip Üye

 

Kâtip Üye

                                                      

                                           No. : 89

        II. - GELEN KÂĞITLAR

11.4.2003 CUMA

Tasarılar

1.- Karayolları Trafik Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı (1/557) (Dışişleri ve Millî Savunma ve İçişleri Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi : 4.4.2003)

2.- Bor ve Ürünleri Araştırma Enstitüsü Kurulması Hakkında Kanun Tasarısı (1/558) (Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabiî Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji ve Plan ve Bütçe Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi : 8.4.2003)

Teklifler

1.- Antalya Milletvekili Osman Özcan ve 10 Milletvekilinin; Siyasî Partiler Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi (2/112) (Plan ve Bütçe ve Anayasa Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi : 8.4.2003)

2.- İzmir Milletvekili Yılmaz Kaya'nın; 657 Sayılı Devlet Memurları Kanununun Bazı Maddelerinde Değişiklik Yapılması ve Bir Ek Geçici Madde Eklenmesi Hakkında Kanun Teklifi (2/113) (Plan ve Bütçe Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi : 8.4.2003)

3.- Bitlis Milletvekili Edip Safder Gaydalı'nın; Yükseköğretim Kurumları Teşkilatı Kanunu ile 78 ve 190 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi (2/114) (Millî Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor ve Plan ve Bütçe Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi : 9.4.2003)

Sözlü Soru Önergeleri

1.- İzmir Milletvekili Enver Öktem'in, ABD Dışişleri Bakanıyla yaptığı görüşmeye ilişkin Dışişleri Bakanı ve Başbakan Yardımcısından sözlü soru önergesi (6/367) (Başkanlığa geliş tarihi : 9.4.2003)

2.- Mersin Milletvekili Ersoy Bulut'un, Mersin-Mut ve Silifke'ye bağlı bazı köylerin Göksu Nehrinden sulanması projesine ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanından sözlü soru önergesi (6/368) (Başkanlığa geliş tarihi : 9.4.2003)

3.- Niğde Milletvekili Orhan Eraslan'ın, turizm sektörünün savaştan etkilenmesine karşı alınacak önlemlere ilişkin Turizm Bakanından sözlü soru önergesi (6/369) (Başkanlığa geliş tarihi : 10.4.2003)

Yazılı Soru Önergeleri

1.- Ankara Milletvekili Ersönmez Yarbay'ın, elektrik kullanımında bölgesel tarife uygulamasına ne zaman geçileceğine ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi (7/386) (Başkanlığa geliş tarihi: 9.4.2003)

2.- Antalya Milletvekili Feridun Fikret Baloğlu'nun, NATO Yolu olarak bilinen karayolu projesine ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı soru önergesi (7/387) (Başkanlığa geliş tarihi: 9.4.2003)

3.- Antalya Milletvekili Feridun Fikret Baloğlu'nun, Bingöl-Yedisu sağlık ocağına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/388) (Başkanlığa geliş tarihi : 9.4.2003)

4.- Antalya Milletvekili Feridun Fikret Baloğlu'nun, Antalya'nın idari yapısının yeniden düzenlenmesi için bir çalışma olup olmadığına  ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/389) (Başkanlığa geliş tarihi : 9.4.2003)

5.- İzmir Milletvekili Hakkı Akalın'ın, İzmir-Konak'taki Eşrefpaşa Hastanesiyle SSK ve BAĞ-KUR'un anlaşma yapmamasının nedenlerine ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/390) (Başkanlığa geliş tarihi : 9.4.2003)

6.- Denizli Milletvekili Mustafa Gazalcı'nın, Sabahattin Ali cinayetine ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/391) (Başkanlığa geliş tarihi : 10.4.2003)

7.- İstanbul Milletvekili Kemal Kılıçdaroğlu'nun, genel seçimler sonrası verilen açıktan atama izinlerine ilişkin Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısından (Mehmet Ali Şahin) yazılı soru önergesi (7/392) (Başkanlığa geliş tarihi : 10.4.2003)

8.- İzmir Milletvekili Hakkı Ülkü'nün, TELEKOM A.Ş. bayiliklerine ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi (7/393) (Başkanlığa geliş tarihi : 10.4.2003)

9.- Tokat Milletvekili Orhan Ziya Diren'in, Tokat şehir merkezine yapılması planlanan cezaevine ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru önergesi (7/394) (Başkanlığa geliş tarihi : 10.4.2003)

10.- Kırıkkale Milletvekili Halil Tiryaki'nin, 4.4.2003 tarihli 62 nci Birleşimde yapılan Anayasa değişikliği oylaması hakkında ileri sürülen iddialara ilişkin Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanından yazılı soru önergesi (7/395) (Başkanlığa geliş tarihi : 10.4.2003)

                                           No. : 90

14.4.2003 PAZARTESİ

Rapor

1.- Kültür ve Turizm Bakanlığı Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Tasarısı ile 13.12.1983 Tarihli ve 187 Sayılı Kültür ve Turizm Bakanlığının Teşkilât ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname, 8.6.1984 Tarihli ve 216 Sayılı Kültür ve Turizm Bakanlığının Teşkilât ve Görevleri Hakkında 13.12.1983 Tarihli ve 187 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin Bazı Hükümlerinde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Hükmünde Kararname, 24.1.1989 Tarihli ve 354 Sayılı Kültür Bakanlığının Teşkilât ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname, 24.1.1989 Tarihli ve 355 Sayılı Turizm Bakanlığının Teşkilât ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname, 17.3.1989 Tarihli ve 364 Sayılı 190, 354 ve 355 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Hükmünde Kararname, 13.9.1989 Tarihli ve 379 Sayılı 190 ve 354 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Hükmünde Kararname, 25.3.1990 Tarihli ve 411 Sayılı 190 ve 355 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Hükmünde Kararname, 13.12.1991 Tarihli ve 468 Sayılı 190 ve 354 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Hükmünde Kararname ve Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm; Millî Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor ve Plan ve Bütçe Komisyonları Raporları (1/542, 1/51, 1/60, 1/122, 1/123, 1/126, 1/136, 1/160, 1/194) (S. Sayısı : 112) (Dağıtma tarihi : 14.4.2003) (GÜNDEME)

Sözlü Soru Önergeleri

1.- İzmir Milletvekili Hakkı Ülkü'nün, göçmen kaçakçılığına ilişkin İçişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/370) (Başkanlığa geliş tarihi : 11.4.2003)

2.- Mersin Milletvekili Hüseyin Güler'in, Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışmayı Teşvik Fonunun kullanımına ve öğrenci burslarına ilişkin Devlet Bakanından (Beşir Atalay) sözlü soru önergesi (6/371) (Başkanlığa geliş tarihi : 11.4.2003)

3.- Iğdır Milletvekili Yücel Artantaş'ın, DÖSİM'den işçi çıkarılıp çıkarılmadığına ilişkin Kültür Bakanından sözlü soru önergesi (6/372) (Başkanlığa geliş tarihi : 11.4.2003)

4.- Iğdır Milletvekili Yücel Artantaş'ın, et ithalatına ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/373) (Başkanlığa geliş tarihi : 11.4.2003)

5.- Iğdır Milletvekili Yücel Artantaş'ın, Başbakanlık Personel ve Prensipler Genel Müdürlüğüne ve Basın ve Halkla İlişkiler Müşavirliğine atanan personele ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/374) (Başkanlığa geliş tarihi : 11.4.2003)

6.- İzmir Milletvekili Ahmet Ersin'in, Özelleştirme İdaresi Başkanlığının Maliye Bakanlığına bağlanmasına ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/375) (Başkanlığa geliş tarihi : 11.4.2003)

7.- İzmir Milletvekili Ahmet Ersin'in, özelleştirme bedellerinde taksit ertelemesi yapılıp yapılmadığına ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/376) (Başkanlığa geliş tarihi : 11.4.2003)

Yazılı Soru Önergeleri

1.- Iğdır Milletvekili Dursun Akdemir'in, Iğdır'daki sınır ticaretine ve Nahçıvan'a geçişlerde yaşanan sorunlara ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/396) (Başkanlığa geliş tarihi : 11.4.2003)

2.- Adana Milletvekili Atilla Başoğlu'nun, THY'nın Adana bağlantılı seferlerine ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru önergesi (7/397) (Başkanlığa geliş tarihi : 11.4.2003)

3.- Mersin Milletvekili Ersoy Bulut'un, Mersin-Bozyazı İlçe Millî Eğitim Müdürünün görev yerinin değiştirilmesine ilişkin Millî Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/398) (Başkanlığa geliş tarihi : 11.4.2003)

4.- Manisa Milletvekili Hasan Ören'in, TBMM Genel Kurulunda yapılan oylamalara ilişkin Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanından yazılı soru önergesi (7/399) (Başkanlığa geliş tarihi : 11.4.2003)

5.- Hatay Milletvekili Fuat Çay'ın, müşterek kararname ile yapılan atamalara ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/400) (Başkanlığa geliş tarihi : 11.4.2003)

6.- Iğdır Milletvekili Yücel Artantaş'ın, personel sayısına ve yeni personel alımı yapılıp yapılmadığına ilişkin Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanından yazılı soru önergesi (7/401) (Başkanlığa geliş tarihi : 11.4.2003)

7.- İzmir Milletvekili Muharrem Toprak'ın, SSK'da sözleşmeli olarak çalışan doktorların özlük haklarına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/402) (Başkanlığa geliş tarihi : 11.4.2003)

8.- İzmir Milletvekili Muharrem Toprak'ın, Başbakanlık bursundan yararlananların sayısına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/403) (Başkanlığa geliş tarihi : 11.4.2003)

9.- İzmir Milletvekili Muharrem Toprak'ın, Kamu İhale Kanunu uyarınca yapılan ilaç alımlarında yaşanan sorunlara ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından yazılı soru önergesi (7/404) (Başkanlığa geliş tarihi : 11.4.2003)

10.- Antalya Milletvekili Nail Kamacı'nın, Antalya'da kaldırılan bazı TEDAŞ tahsilat veznelerinin yeniden açılıp açılmayacağına ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi (7/405) (Başkanlığa geliş tarihi : 11.4.2003)

11.- Antalya Milletvekili Nail Kamacı'nın, turizm sektörünü canlandırmak için alınacak tedbirlere ilişkin Turizm Bakanından yazılı soru önergesi (7/406) (Başkanlığa geliş tarihi : 11.4.2003)

12.- Antalya Milletvekili Nail Kamacı'nın, Antalya'da SSK'lılara verilen sağlık hizmetlerinin iyileştirilmesine ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından yazılı soru önergesi (7/407) (Başkanlığa geliş tarihi : 11.4.2003)

 

 

                                           No. : 91

    15.4.2003 SALI

Cumhurbaşkanınca Geri Gönderilen Kanun

1.- 4811 Sayılı Vergi Barışı Kanununun Bazı Maddelerinde Değişiklik Yapılması Hakkında 4.4.2003 Tarihli ve 4840 Sayılı Kanun ve Anayasanın 89 uncu Maddesi Gereğince Cumhurbaşkanınca Bir Daha Görüşülmek Üzere Geri Gönderme Tezkeresi (1/559) (Plan ve Bütçe Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi : 10.4.2003)

Tasarılar

1.- Askerlik Kanunu Tasarısı (1/560) (Plan ve Bütçe ve Millî Savunma  Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi: 4.4.2003)

2.- Harp Araç ve Gereçleri ile Silah, Mühimmat ve Patlayıcı Madde Üreten Sanayi Kuruluşlarının Denetimi Hakkında Kanun Tasarısı (1/561) (Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabiî Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji ve Millî Savunma Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi: 4.4.2003)

3.- Savunma Sanayii Güvenliği Kanunu Tasarısı (1/562) (Millî Savunma Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi : 4.4.2003)

4.- Türk Silahlı Kuvvetleri Stratejik Hedef Planının Gerçekleştirilmesi Maksadıyla Gelecek Yıllara Sari Taahhütlere Girişme Yetkisi Verilmesi Hakkında Kanunun Bir Maddesinde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı (1/563) (Millî Savunma ve Plan ve Bütçe Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi : 4.4.2003)

5.- Türk Silahlı Kuvvetlerinde İlk Nasıp İstihkakına İlişkin Kanun  Tasarısı (1/564) (Millî Savunma Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi : 4.4.2003)

6.- Radyo ve Televizyonların Kuruluş ve Yayınları Hakkında Kanunun Bir Maddesinde Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Tasarısı (1/565) (Anayasa ve Millî Savunma Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi : 4.4.2003)

7.- Türkiye Cumhuriyeti Ordusu Subay, Askeri Memur ve Muadilleriyle Astsubayların Giyeceğine Dair Kanunun Bir Maddesinde Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Tasarısı (1/566) (İçişleri ve Millî Savunma Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi : 4.4.2003)

8.- Sıtma ve Frengi İlaçları İçin Kanunun Yürürlükten Kaldırılmasına Dair Kanun Tasarısı (1/567) (Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi : 4.4.2003)

9.- Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığı Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı (1/568) (Millî Savunma ve Plan ve Bütçe Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi : 4.4.2003)

10.- Memleket İçi Düşmana Karşı Silahlı Müdafaa Mükellefiyeti Kanununun Bazı Maddelerinin Değiştirilmesi Hakkında Kanun Tasarısı (1/569) (İçişleri ve Millî Savunma Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi : 4.4.2003)

11.- Yedek Subaylar ve Yedek Askeri Memurlar Kanunu ile Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığı Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı (1/570) (Millî Savunma Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi : 4.4.2003)

12.- Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığı Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı (1/571) (Millî Savunma ve Plan ve Bütçe Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi : 4.4.2003)

13.- Ateşli Silahlar ve Bıçaklar ile Diğer Aletler Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı (1/572) (İçişleri ve Plan ve Bütçe Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi : 4.4.2003)

14.- Türk Silahlı Kuvvetleri Hasta Beslenme Kanunu Tasarısı (1/573) ) (Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler ve Millî Savunma  Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi : 4.4.2003)

15.- Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığı Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı (1/574) (Plan ve Bütçe Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi : 4.4.2003)

16.- Askeri Mahkemeler Kuruluşu ve Yargılama Usulü Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı (1/575) (Millî Savunma ve Adalet Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi : 4.4.2003)

17.- Türk Silahlı Kuvvetleri Stratejik Hedef Planının Gerçekleştirilmesi Maksadıyla Gelecek Yıllara Sari Taahhütlere Girişme Yetkisi Verilmesi Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı (1/576) (Millî Savunma ve Plan ve Bütçe Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi : 4.4.2003)

18.- Türk Silahlı Kuvvetleri İç Hizmet Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı (1/577)  (Millî Savunma Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi : 4.4.2003)

19.- İstiklal Madalyası Verilmiş Bulunanlara Vatani Hizmet Tertibinden Şeref Aylığı Verilmesi Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı (1/578) (Millî Savunma ve Plan ve Bütçe Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi : 4.4.2003)

20.- Askeri Hâkimler Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı (1/579) (Millî Savunma ve Adalet Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi : 4.4.2003)

21.- Disiplin Mahkemeleri Kuruluşu, Yargılama Usulü ve Disiplin Suç ve Cezaları Hakkında Kanunun Bazı Maddelerinde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı (1/580) (Millî Savunma ve Adalet Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi : 4.4.2003)

22.- Bazı Askeri Hastanelere Döner Sermaye Tahsisine Dair Kanunda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısı (1/581) (Millî Savunma ve Plan ve Bütçe Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi : 4.4.2003)

23.- Mesleki Eğitim Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısı (1/582) (Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler ve Millî Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor ve Plan ve Bütçe Komisyonlarına)  (Başkanlığa geliş tarihi : 4.4.2003)

Teklif

1.- Mersin Milletvekili Dengir Mir Mehmet Fırat'ın; Yükseköğretim Kurumları Teşkilatı Hakkında 41 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin Değiştirilerek Kabulüne Dair Kanunda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi (2/115) (Millî Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor ve Plan ve Bütçe Komisyonlarına)  (Başkanlığa geliş tarihi : 4.4.2003)

Rapor

1.- Bazı Kanunlardaki Cezaların İdari Para Cezasına Dönüştürülmesine Dair Kanun Tasarısı ve Adalet Komisyonu Raporu (1/545)  (S. Sayısı : 118) (Dağıtma tarihi : 15.4.2003) (GÜNDEME)

Süresi İçinde Cevaplandırılmayan Yazılı Soru Önergeleri

1.- Diyarbakır Milletvekili Mesut Değer'in, şehirlerarası yolcu otobüsü şoför ve muavinlerinin sosyal güvenlik sorununa ilişkin İçişleri Bakanından sözlü  soru önergesi (7/167)

2.- Konya Milletvekili Atilla Kart'ın, AKP Genel Başkanının ABD Başkanı ve bazı bürokratlarıyla yaptığı görüşmelere ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/284)

3.- İstanbul Milletvekili Ahmet Güryüz Ketenci'nin, Kadıköy İmam Hatip Lisesiyle ilgili bazı iddialara ilişkin Millî Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/288)

4.- Adana Milletvekili Atilla Başoğlu'nun, ABD'nin ülkemize getirdiği mühimmatın kontrolüne ilişkin Devlet Bakanından (Kürşad Tüzmen) yazılı soru önergesi (7/298)

5.- İzmir Milletvekili Oğuz Oyan'ın, bazı arazi, tesis ve limanların yabancı silahlı kuvvetlere kiralandığı iddialarına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/299)

 

BİRİNCİ OTURUM

Açılma Saati : 15.00

15 Nisan 2003 Salı

BAŞKAN : Başkanvekili Nevzat PAKDİL

KÂTİP ÜYELER : Türkân MİÇOOĞULLARI (İzmir), Mehmet DANİŞ (Çanakkale)

 

BAŞKAN -  Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 66 ncı Birleşimini açıyorum.

III.- Y O K L A M A

BAŞKAN - Elektronik cihazla yoklama yapacağım.

Yoklama için 5 dakika süre vereceğim. Sayın milletvekillerinin, oy düğmelerine basarak salonda hazır bulunduklarını bildirmelerini; bu süre içerisinde elektronik sisteme giremeyen milletvekillerinin, salonda hazır bulunan teknik personelden yardım istemelerini; buna rağmen sisteme giremeyen üyelerin ise, yoklama pusulalarını, teknik personel aracılığıyla 5 dakikalık süre içerisinde Başkanlığa ulaştırmalarını rica ediyorum.

Yoklama işlemini başlatıyorum.

(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, toplantı yetersayısı yoktur.

Saat 15.20'de toplanmak üzere, birleşime ara veriyorum.

 

Kapanma Saati : 15.08

 


İKİNCİ OTURUM

Açılma Saati :15.20

BAŞKAN : Başkanvekili Nevzat PAKDİL

KÂTİP ÜYELER : Türkân MİÇOOĞULLARI (İzmir), Mehmet DANİŞ (Çanakkale)

BAŞKAN - Türkiye Büyük Millet Meclisinin 66 ncı Birleşiminin İkinci Oturumunu açıyorum.

III.-Y O K L A M A

BAŞKAN - Elektronik cihazla yoklama yapacağım.

Yoklama için 5 dakika süre vereceğim. Sayın milletvekillerinin, oy düğmelerine basarak salonda hazır bulunduklarını bildirmelerini; bu süre içerisinde elektronik sisteme giremeyen milletvekillerinin, salonda hazır bulunan teknik personelden yardım istemelerini; buna rağmen sisteme giremeyen üyelerin ise, yoklama pusulalarını, teknik personel aracılığıyla, 5 dakikalık süre içerisinde Başkanlığa ulaştırmalarını rica ediyorum.

Yoklama işlemini başlatıyorum.

(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, toplantı yetersayısı vardır; görüşmelere başlıyoruz.

Gündeme geçmeden önce, üç arkadaşıma gündemdışı söz vereceğim. Konuşma süreleri 5'er dakikadır; hükümet, bu konuşmalara cevap verebilir, hükümetin cevap süresi 20 dakikadır.

Gündemdışı ilk söz, Ağrı İlimizin düşman işgalinden kurtarılışının yıldönümü nedeniyle söz isteyen Ağrı Milletvekili Mehmet Melik Özmen'e aittir.

Sayın Özmen, buyurun. (AK Parti sıralarından alkışlar)

IV.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI

A) GÜNDEMDIŞI KONUŞMALAR

1.- Ağrı Milletvekili Mehmet Melik Özmen'in, Ağrı İlinin düşman işgalinden kurtarılışının 85 inci yıldönümüne ilişkin gündemdışı konuşması

MEHMET MELİK ÖZMEN (Ağrı) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Ağrı'nın düşman işgalinden kurtarılışının 85 inci yıldönümü ve bu kurtuluş mücadelesinde şehit düşmüş bir dedenin torunu olmam sebebiyle gündemdışı söz almış bulunuyorum; bu vesileyle, Yüce Heyetinizi, aziz milletimizi saygıyla selamlıyorum.

Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; güzel ilimiz Ağrı, tarihte pek çok devlete yurt olmuştur ve Sultan Selim'in Çaldıran seferiyle de Osmanlı topraklarına katılmıştır.

Dönemin süper güçlü emperyal devletlerinden Rusya'nın Akdeniz'e inme projesi yüzünden, Ağrı, Ruslarla dört büyük savaş yapmıştır; tarihe "93 Harbi" olarak giren ve binlerce evladımızın şehit olduğu harp, bunlardan en önemlisidir. Ayrıca, Birinci Dünya Savaşının en şiddetli geçtiği yerlerden biri de, Ağrı'dır. Rus ve Ermenilerin hunharca katliam yaptıkları bu dönemde, açlık ve sefalet içerisindeki bölge halkı esaret ve işgale başkaldırmış, Hamidiye alayları ve Kâzım Karabekir yönetimindeki ordumuz, 15 Nisan 1918'de, düşman ordusunu ve işbirlikçi Ermeni çetelerini, güneyden, Aras Nehrinin kuzeyine, Gümrü'ye sürerek, Ağrımızı bu işgalden kurtarmışlardır.

Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; bu vesileyle, düşmanı yurdumuzdan yiğitçe kovan değerli halkımızın tüm şehitlerini ve ölmüşlerini rahmetle anıyorum. Buradan başlayan kurtuluş hareketi, millî mücadele ve kurtuluş savaşımızla ülkemizin aydınlığa kavuşmasına bir başlangıcın tohumlarını da atmıştır.

Cumhuriyetimizi binbir güçlükle, hâkimiyeti milliye, yani bağımsız halk ve ordu; kuvayı milliye, yani ekonomik bağımsızlık; vahdeti kuvva, yani kuvvetlerin dengesi; müspet ilim, yani tüm konularda aklın ve bilimin önceliği ilkeleriyle kurduk. Bu ilkeler, hepimizin, göreve başladığımızda, üzerine bu kürsüde yemin ettiğimiz ilkelerdir. Hiçbir karşı duruş, bu yemini bize asla unutturmamalıdır. Bugün geldiğimiz noktada, aklın ve bilimin önderliğinde, tüm kuvvetlerimizin dengesini sağlayacak bağımsız bir ekonomi ve siyasî erke sahip olmamız gerekmektedir.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Ağrı'yla ilgili her konuşmada, maalesef "yoksuluz", "kişi başına düşen millî gelirimiz çok düşük", "geri kalmışız" gibi ifadeleri kullanmak, bir Ağrılı olarak bana ancak utanç veriyor. Ben ve diğer tüm Ağrılı milletvekillerinin istediği, taşı sıktığında suyunu çıkaracak 500 000'e yaklaşan Ağrılının, alnının teriyle kazanç elde edeceği iş ve aş düzenini oluşturmaktır; Ağrımızı, göç veren bir ilden, göç alan bir ile dönüştürebilmektir; sanayiiyle, bilimiyle, ahlakıyla, siyasetiyle, Türkiye'nin örnek şehri durumuna getirmektir.

Bugün, ülkemizin tamamında, maalesef, sunî bir kara bulut oluşturulmaktadır.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; günümüzde, silahlı savaşlar başlamadan önce, hedef ülkelere karşı, uzunca bir süre psikolojik savaş yapılmaktadır. Bu savaşta, bazı ülkeler oldukça başarılı olmaktadırlar; çünkü, medya teknolojisi, kullanım teknikleri ve mevzuatıyla, kendi emperyalist çıkarlarına hizmet edecek bir şekilde düzenlenmiştir. Bunun önemini kavramamız gerekir. Psikolojik savaşın ne demek olduğunu anlamak için, her gün televizyonlarda canlı yayınlanan savaş görüntülerine ve bu savaşın yaşandığı sokaklara ve insanlara bakmak yeterli olacaktır. Baskı altında tutulmuş insanların, yalancı ve sahte cennetlere inandırılarak, kendi devlet ve milletlerine, çekinmeden ve utanmadan neler yapabileceklerini iyi anlamak gerekir. Psikolojik baskı altındaki bu insanlar bu kadar basit bir ahlakı nasıl edindiler? Bu, pek de kolay olmasa gerek. Kim  bilir, işgalcilerin memleketlerinin ne kadar güzel cennetler oldukları, kulaklarına kaç kez fısıldandı; kendi ülkelerinin ne kadar zavallı, kendi yöneticilerinin kim bilir ne kadar zalim oldukları, kaç kez, inandırılıncaya, beyinlerine kazınıncaya, bunların doğru olduğuna taptırılıncaya kadar anlatıldı ve sonunda, o halk, kendi devleti için en büyük tehlike oldu. Psikolojik harbin galibi, en az zayiatla, en ufak bir direnişle karşılaşmadan, böylece, savaşın galibi oldu.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

MEHMET MELİK ÖZMEN (Devamla) - 1 dakikada toparlıyorum Sayın Başkan.

Sayın Başkan, kıymetli milletvekilleri; bu kürsü, gerçekleri söyleme kürsüsüdür. Düşmanlar, halkı hürriyet sorunu yaşayan ülkelere karşı, stratejilerinde önemli değişiklikler yapıyorlar; önce hürriyet ve refah sorunu yaratıp, sonra kurtuluşu gösteriyorlar; kurtuluş, her zaman kendi sahte, yapay cennetleri oluyor.  Bu arada, ülkenin kaynaklarının aslında her şeye yettiği, ama, kötülerin elinde yönetildiği için ülkenin geri kaldığı ve her şeyden önemlisi, insanların kötü koşullarda yaşadığı binlerce kez vurgulanıyor. Hemen her televizyon programında, köşe yazısında, gazete haber sayfalarında bir şekilde dile getiriliyor. Muhalefet körükleniyor, sırayla her parti iktidar yapılıyor; ama, halkın durumu bir türlü düzelmiyor.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; halkımız, en büyük gücümüz, sermayemiz, silahımız ve her şeyimizdir. Bu anlayış ve kavrayış içinde, hükümetimiz, iktidar ve muhalefet partilerimiz, Meclis dışındaki diğer siyasî partilerimiz de azim ve gayretle sorunlarımıza eğilmeli, halkımızı üzen bu problemleri, Ağrı'dan Edirne'ye, en kısa zamanda çözmeliyiz. Politikalarımız, siyasî ideoloji politikası değil, devlet politikası olmalıdır; istiklal ve cumhuriyetimizi muhafaza ve müdafaa etmek olmalıdır.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Özmen, lütfen tamamlar mısınız.

MEHMET MELİK ÖZMEN (Devamla) - Mevcudiyetimizin ve istikbalimizin temeli budur. İstiklal ve cumhuriyetimize kastedecek düşmanlar, bütün dünyada emsali görülmemiş bir galibiyetin mümessili olabilirler. Millet, fakru zaruret içinde harap ve bitap düşmüş olabilir.

Buna rağmen, 15 Nisan 1918'de, esarete ve işgale başkaldıran kahraman Doğubayazıt, Diyadin, Taşlıçay, Hamur, Tutak, Patnos, Eleşkirt ve hâsılı Ağrılıların, Kargakonmaz, Hacıboti, Berdel, Kapuzan ve daha nice köylerinde yaşayanların yaptığı gibi, hiçbir oyuna gelmeden, ülkemizi her zamankinden daha fazla severek, yoksulluğa, borçluluğa, işsizliğe, açlığa karşı savaş vermeliyiz.

Bu vesileyle, değerli Ağrı halkımızın kurtuluş gününü kutluyor, hepinize saygılarımı sunuyorum. (Alkışlar)

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, gündemdışı ikinci söz, yine aynı konuda söz isteyen Ağrı Milletvekili Sayın Naci Aslan'a aittir.

Sayın Aslan?.. Yok.

Sayın milletvekilleri, gündemdışı üçüncü söz sırası, Kalp Haftası nedeniyle söz isteyen Trabzon Milletvekili Sayın Cevdet Erdöl'e aittir.

Sayın Erdöl, buyurun efendim. (AK Parti sıralarından alkışlar)

Süreniz 5 dakikadır.

2.- Trabzon Milletvekili Cevdet Erdöl'ün, Kalp Haftasına ilişkin gündemdışı konuşması ve Sağlık Bakanı Recep Akdağ'ın cevabı

CEVDET ERDÖL (Trabzon) - Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; Kalp Haftası dolayısıyla gündemdışı söz almış bulunmaktayım. Yapacağım konuşmama başlamadan önce, bana fırsat veren Sayın Başkanı ve siz milletvekillerini, değerli halkımızı saygıyla selamlıyorum. Diğer konuşmacı arkadaş gibi ve konuşmasını yapamayan arkadaşım gibi, ben de, Ağrı'da çalışmış bir hekim olarak, Ağrılı hemşerilerimin de kurtuluş gününü kutluyor, onlara da saygılar ve sevgiler sunuyorum.

Kalp ve damar hastalıkları, dünyada olduğu gibi, ülkemizde de en önemli bir sağlık sorunu olmaya devam etmektedir. Dünyada her yıl 17 000 000 kişi, Türkiye'de ise yaklaşık 200 000 kişi kalp ve damar hastalığı nedeniyle ölmektedir. Bu, oldukça büyük bir rakamdır. Eğer, bu hız böyle devam edecek olursa, altı, yedi yıl sonra bu rakamlar 2'ye katlayacaktır; yani, yılda 400 000'e yakın vatandaşımız, kalp ve damar hastalıkları nedeniyle öleceklerdir. Bu, oldukça önemli bir sağlık sorunudur. Öyle ki, biz, erkek nüfus olarak, Avrupa'da, kalp ve damar hastalıklarından ölümde, 1 inci sıradayız, bayanlarda ise ilk 5 içerisindeyiz. Tersini söyledim, özür diliyorum; bayanlarda 1 inci sıradayız -bayanlar her zaman önde- erkeklerde ise ilk 5 içerisindeyiz.

Kalp hastalıklarının en önemli hazırlayıcı unsurları olarak stres, dengesiz beslenme, sigara, alkol, uyuşturucu kullanımı, tansiyon yüksekliği, şeker hastalığı, fazla kilo, genetik dediğimiz irsî özellikler olmak üzere pek çok faktör kalp hastalığını hazırlamaktadır.

Genç bir nüfusa sahibiz. Bu genç nüfusumuza rağmen, gittikçe yaşlı nüfus artmaktadır. Avrupa'da olduğu gibi, genç nüfus, yerini yaşlı nüfusa bırakmaktadır. Bu da, bize, biraz önce verdiğimiz rakamların çok daha yükseleceğini göstermektedir; yani, bizim yılda 400 000'den fazla insanımızın, altı, yedi yıl sonra kalp hastalıklarından öleceğini göstermektedir. Onun için, bunlara, oldukça önemli miktarda, elimizden geldiğince tedbir almamız gerekmektedir. Beslenmemize dikkat etmemiz olsun, stresli ortamlardan uzak durmamız olsun, gerek hipertansiyonlu hastalarda tansiyonu düzenlemek olsun gerek şeker hastalarının hastalığını düzenlemek olsun... Bunlar oldukça önemli koruyucu tedbirler olmakla beraber, sigaranın, alkolün ve uyuşturucunun da özellikle genç nesilde çok yaygın olarak kullanılmaya başlandığını, özellikle hanımefendilerde sigara tüketiminin gittikçe arttığını gördüğümüzde, tehlikenin boyutlarının ne derece arttığını hepimizin bilmesi gerekmektedir. Şöyle ki: Sigaranın, zaten, birinci derecede kalp hastalığı etkeni olduğunu, artık, bütün dünya ve herkes kabul etmektedir. Alkol için süslü püslü laflar getirilmektedir; yok efendim, şu kadarı faydalı, şu kadarı zararlı... Gençlerimizi, özellikle, birayla alkole alıştırmaktadırlar.

Bakınız, şunu söyleyebilirim: Özellikle bira, içinde ihtiva ettiği kobalttan dolayı iki kere daha tehlikelidir, iki kere daha kalp hastalığına direkt olarak yol açabilecek bir maddedir. Dolayısıyla, alkolden insanları ve gençlerimizi uzak tutmamız lazım, kalp hastalığı bakımından.

Yine, aynı şekilde, uyuşturucu kullananlarda ani kalp ölümleri çok sık olmaktadır ve maalesef, nedeni bilinmemektedir. Yani, onun için, eğer kalbimize değer veriyorsak, gençlerimizi, özellikle, sigara, alkol ve uyuşturucudan muhakkak uzak tutmamız gerekmektedir. Kamusal bazda yapacağımız önemli tedbirler vardır.

Arkadaşlar, birçok kamu kurum ve kuruluşunda gördüğünüz "sigara içmek yasaktır, cezası şu kadardır" diye yazan levhalarda, ben, oldukça ciddiyetsizlik görüyorum. Kanun var; fakat, uygulaması yoktur. Artı, eğer dikkat ettinizse, bu levhaların "cezası şu kadardır" diye yazan rakamlarının hiç biri diğerini tutuyor mu allahaşkına?! Bakıyorsunuz, burada sigara içmenin cezası 80 000 000'dur, bir yerde bakıyorsunuz 180 000 000'dur, bir yerde bakıyorsunuz 380 000 000, bir başka yerde 480 000 000. Yani, bu, işe ciddiyetle bakmadığımızın yegâne göstergesidir. Onun için, lütfen, bu Meclis, özellikle, bir kanunu eğer çıkarıyorsa, onun ciddî olarak takipçisi de olmalıdır diye düşünüyorum.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Erdöl, size 1 dakika eksüre vereceğim; lütfen, konuşmanızı tamamlayınız.

CEVDET ERDÖL (Devamla) - Sayın Başkan, kalbinize verdiğiniz değer kadar süre istiyorum.

BAŞKAN - Sizin bu süre içerisinde gereken konuşmayı yapacağınıza inanıyorum.

Buyurun.

CEVDET ERDÖL (Devamla) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; şurası unutulmamalıdır ki, kalp ve damar hastalıklarından ölenlerin sayısı, trafik kazalarından ve kanserden ölenlerin sayısından çok daha fazladır.

Yine, tüm Türkiye'de, Sağlık Bakanlığı verilerine göre, şimdiye kadar verilmiş olan kalp damar cerrahisi uzmanı sayısı 757, kardiyoloji uzmanı sayısı 1 599'dur ve aktif olarak çalışan yaklaşık 1 000 kardiyoloji uzmanı, 500 kalp damar cerrahisi uzmanı ve bir o kadar hemşire, teknisyen, hastabakıcı ve diğer yardımcı personelle birlikte, fedakârane, cansiparane, 24 saat kesintisiz kalp damar sağlığı hizmeti veren bir sağlık sistemi vardır. Bunu göz önünde bulundurmamız lazım. Bu şekilde görev yapan, fedakârane görev yapan bütün meslektaşlarımı kutluyorum.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Erdöl, lütfen, konuşmanızı tamamlar mısınız.

CEVDET ERDÖL (Devamla) - Hemen toparlıyorum.

BAŞKAN - Eksik kalan kısımları, Sayın Hocam, Sağlık Bakanımız herhalde tamamlayacaktır.

CEVDET ERDÖL (Devamla) - Şunu ifade etmek istiyorum ki, bu cansiparane çalışan hekim meslektaşlarıma, son zamanlarda, basınımız, adalete intikal etmiş konularda yargısız infaz girişiminde bulunmaktadır. Bunu üzüntüyle ifade etmek istiyorum. Basınımızın, bu tip, mahkemeye de aksetmiş konularda, dava konusu olan durumlarda biraz daha dikkatli olmasını, yargısız infaz yapmamasını rica ediyorum.

Bu meyanda, turizm haftasını Trabzon'da açan Sayın Bakana da teşekkürlerimi sunuyor; Trabzonlu hemşerilerimi de, buradan, saygıyla selamlıyorum.

Kalp hastalıkları uzmanı olarak "kalıptan ziyade kalp önemlidir; onun için, kalbinize, kalbiniz gibi bakınız" diyor ve Yüce Meclisi en kalbî duygularımla selamlıyorum. (Alkışlar)

BAŞKAN - Sayın Erdöl, teşekkür ediyorum.

Sayın Bakan, buyurun efendim.

SAĞLIK BAKANI RECEP AKDAĞ (Erzurum) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

Değerli milletvekillerim, ben de, öncelikle, Ağrı'nın kurtarılışını tebrik ediyorum. Bu kurtuluş günlerinin ülkemizin özellikle az gelişmiş yörelerini bir kere daha hatırlamamıza vesile olmasını ve böylece, bu bölgeler için yapılacak çalışmaların da gündeme gelmesini yararlı bulduğumu belirtmek istiyorum.

Şüphesiz ki, bir kardiyoloji profesörünün, uzmanının peşinden kalple ilgili olarak konuşmak zor; ancak, elbette, kalbî selamları iletmek zor değil. Ben de hepinize, öncelikle, kalbî selamlarımı iletiyorum. (Alkışlar)

Bugün, size, en çok unuttuğumuz değerimizi bir kere daha hatırlatmak için, bu değerin ne kadar önemli olduğunu vurgulamak için karşınızdayım. Kalp Haftası vesilesiyle, ben de, kıymetini ancak yokluğunda anladığımız yegâne değerimizden, yani, sağlığımızdan bahsedeceğim.

Sağlık, bütün değerlerimizi değerli kılan varlığımızdır. Sağlık, bütün kazanımlarımızı anlamlı kılan kazancımızdır. Sağlık, hayatımızın ahengidir, bir nefeslik saltanatımızdır. Sağlık, tıpkı su gibi, varımız bildiğimiz her şeyde varlığını hiç fark ettirmeden sürdürür. Hayatın rengi, biçimi, tadı ve tuzu, sağlığın sessiz varlığında gerçekleşir ve sahihleşir.

Sayın milletvekilleri, birlikte yaşadığımız modern zamanlar, hayat kalitesine elbette çok şey kattı; daha hızlı, daha verimli yaşar hale geldik, insanların hayatta kalma şansları arttı, insanların yaşam süreleri uzadı; çünkü, insan sağlığının özünü oluşturan dengeleri fark ettik, insan biyolojisinin sırlarını keşfettik. Ne var ki, modern zamanların bahşettiği özel hayat tarzları ve alışkanlıklar, modern zamanlara özgü ölüm biçimlerini de hediye etti insanlığa. Bütün dünya, şimdilerde, artık, hayatımızı tehdit eden 3K'dan söz ediyor. Bu 3K nedir; kazalar, kanser ve kalp. Bunlarla ilgili problemler, hakikaten, insan hayatını olumsuz yönde etkiliyor. Yeni ulaşım araçlarının ve yeni teknolojilerin getirdiği hız ve yüksek enerji emisyonları ölümcül kazaları artırdı. Kazalar, sayıca ve boyutça büyüyor. Yeryüzünde yeni teknolojilerle açığa çıkan enerji biçimleri yüzünden, artık, ateş düştüğü yeri yakmakla kalmıyor, hatalarımızın karşılığını küresel boyutlarda yaşıyoruz. Biyolojik ve ekolojik dengemizi, henüz kimliğini bilmediğimiz, adını koyamadığımız çok sayıda faktör etkiliyor. Kanser vakaları giderek artıyor ve çeşitleniyor ve kalbimiz... Kalbimiz de, modern zamanların olumsuzluklarından nasibini alıyor. Hareketsiz hayat tarzı, dengesiz beslenme, doğallıktan uzaklaşma ve çevresel faktörlerin beslediği özel genetik yükümüz, kalp sağlığımızı derinden etkiliyor.

Bu 3K'dan birisi olan, belki de en önemlisi olan kalbimiz, daha çok, kendi ellerimizle tercih ettiğimiz bir yaşam biçiminin yükünü çekiyor. Oysa, kaza ve kanserlerin etkenleri üzerinde daha az denetim sahibi olduğumuz halde, kalp sağlığımızı olumsuz etkileyen faktörler üzerinde, daha çok belirleyici olabilecek konumdayız. Genetik yükümüzü doğuştan getirmekle birlikte, nasıl besleneceğimize, nasıl yaşayacağımıza kendimiz karar verebilecek durumdayız. Sağlığa ve özelde kalp sağlığına yaptığımız yatırım, hayat kalitemiz için çok daha anlamlı ve öncelikli olmaktadır.

Sayın milletvekilleri, sağlığı, her insanın doğuştan gelen hakkı olarak tanımlayan Anayasamızın emirleri ve bu ülkenin yöneticileri olarak üstlendiğimiz sorumluluğun gerekleri, insanımızın hukuk, güvenlik ve eğitim gibi temel haklarının yanında ve öncesinde, sağlıklı olma hakkını teslim etmemizi, sağlıklı kalma seçeneklerini çoğaltmamızı gerektiriyor.

Bir sağlık bakanı olarak, bir hekim olarak ve ülke insanının derdini yüreğinde hisseden bir insan olarak ifade ediyorum ki, ülkemizde, sağlığın, herkesçe ve kolayca ulaşılabilir olması için yapacağımız daha çok şey var. Biz neyin peşindeyiz, öncelikle neyi hedefledik; sağlığı, sözde değil, özde sosyalleştirmenin peşindeyiz; çünkü, sağlığı bozulmuş insanların tedavisi için yaptığımız yüksek teknolojili ve pahalı yatırımlar kadar, insanımızın sağlıklı kalması için, sağlıklı olarak yaşaması için gerekli önlemler ve düzenlemeler de son derece önemlidir. Sağlık sistemimizin koruyucu hekimlik aleyhine bozulmuş dengelerini, sahici ve kalıcı bir sistemle yeniden kurmak üzereyiz, bunun çabası içerisindeyiz. Sağlık sistemimizde, hastanın hekime erişmesini engelleyen, hekimin hastasına kendisini ve hastasını tatmin eden insanî bir hizmet vermesine fırsat tanımayan dağılım dengesizliklerini düzeltmek için çalışıyoruz.

Şüphesiz ki, ülkemizde, ihtiyaç duyan herkesin, deneyimli cerrahlarımızın elinde, modern cihazlarla donatılmış merkezlerde, sosyal güvencesinin desteğiyle, gerektiğinde ameliyat olmak en tabiî hakkıdır. Bu şekilde, bir by-pass ameliyatıyla ömürlerine on yıllar ekleme ümidinde olan insanlara, hiç bu tarz ameliyat olmasına gerek kalmadan, daha sağlıklı ve kaliteli bir ömür sürebilme seçeneğini acaba sunabiliyor muyuz? Dahası, onlarca insanı bir by-pass ameliyatına mecbur etmeden yaşatmanın bedelinin, bir by-pass ameliyatının maddî ve manevî bedelinden çok daha az olduğunun acaba farkında mıyız?

Değerli milletvekilleri, artık, bakış açımızı toplumca değiştirmek zorundayız. Yeni çağın özellikleri ve yeni çağın tıp anlayışı, hastalanıp tedavi olmaktan çok, hastalanmadan yaşamaya ve sağlıklı kalmaya odaklanmıştır. Sağlık sistemimiz mutlaka sosyalleşecektir. Bu konuda, ülkemiz, yıllardan beri ciddî bir çabanın içerisindedir. Daha önce de, bu kürsüden birkaç kez ifade etme fırsatını bulduğum gibi, 1960'lı yıllarda, 224 sayılı Yasayla getirilmeye çalışılan sağlıkta sosyalleştirme, maalesef, 2003 yılında, içinde olduğumuz şu tarihte gerçekleşebilmiş değildir.

Sağlık sistemimiz mutlaka sosyalleşecektir; AK Parti hükümetinin hükümet ettiği dönemde bunu başaracağız. Sözde değil, özde sosyalleşen sağlık sisteminin, daha mutlu insanları ve daha sağlıklı bir toplumu meyve olarak bize sunduğunu hep birlikte göreceğiz. Kalbimizin ve ülkemizin bu anlayıştan kazanacağı çok şeyler var. Sonunda kalbinizi onarmak zorunda kalarak değil, her anını kalbinizi hiç kırmadan yaşatabildiğimiz bir hayat diliyorum hepinize.

Yüce Meclisinizi saygıyla selamlıyorum. (Alkışlar)

BAŞKAN - Sayın Bakan, teşekkür ediyorum.

Sayın milletvekilleri, gündemdışı son söz, Ağrı İlimizin düşman işgalinden kurtarılışı nedeniyle söz isteyen, Ağrı Milletvekili Naci Aslan'a aittir.

Sayın Aslan, buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)

Süreniz 5 dakikadır.

3.- Ağrı Milletvekili Naci Aslan'ın, Ağrı İlinin düşman işgalinden kurtarılışının 85 inci yıldönümüne ilişkin gündemdışı konuşması

NACİ ASLAN (Ağrı) - Öncelikle, Yüce Meclisten özür diliyorum. İkinci oturumun 15.50'de açılacağını düşünerek, odamda beni bekleyen seçmenlerimle görüşmek için gittim; özür diliyorum.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri, bizleri ekranları başında izleyen değerli Ağrılı hemşerilerim; hepinizi en içten duygularımla selamlıyorum. Serhat şehrimiz Ağrımızın düşman işgalinden kurtarılışının 85 inci yıldönümü münasebetiyle tüm Ağrılıları kutluyor; Yüce Meclise saygılar sunuyorum.

Ağrı, seksenbeş yıl önce, göreceli olarak düşman işgalinden kurtuldu; ama, cehalet ve eğitimsizlik düşmanından, ekonomik yönden fakirlik düşmanından ve en acısı, ikinci, hatta üçüncü sınıf vatandaş olma illeti ve damgasından kurtulmamıştır. Ben diyorum ki, il ve ilçelerimizin kurtuluş törenlerinde düşmanlıkları canlandırarak, komşuluk ilişkilerini zedeleyecek sembol ve gösterilerden vazgeçelim. Bunun yerine, o ili ilgilendiren kültürel zenginliklerin gelişmesi için şenlikler, seminerler ve paneller düzenleyelim.

Bu bağlamda, özellikle, bugün kurtarılışını kutladığımız Ağrımızın bazı temel sorunlarını siz değerli milletvekilleriyle paylaşmak istiyorum.

Ağrı, Nuh'un Gemisinin ve dünyada tanınan en yüksek dağ olan Ağrı Dağının sınırları içinde bulunduğu bir ilimiz ve aynı zamanda, Avrupa'dan başlayıp Çin'e kadar uzanan transit yol üzerindedir.

Ağrı'nın tarihi, milattan önce 1340'lara dayanır; önce, Hititler, Hurriler ve Urartular, en son olarak Osmanlıların hâkimiyetine girmiştir. Gelin, geçmişte kalmış tarihî nutuklar atacağımıza, gençliğimize duygu sömürüsü yapıp, söylemlerimizle yeni düşmanlıklara yön vereceğimize, Ağrımızı, başta eğitim, istihdam ve ekonomik yönden bir seferberlikle kurtaralım.

Ağrımız nasıl kurtulur? 57 nci hükümet tarafından başlatılan sekiz yıllık kesintisiz eğitimin hiç durmaksızın orada uygulanması ve çok dağınık yerleşim birimlerinde oluşan ilçelerinde mutlaka yatılı bölge okullarının teşvik edilmesi ve kurulması gerekiyor; çünkü, dağınık olarak yerleşik durumdaki halkımız, kendi çocuklarını il ve ilçe merkezlerinde okutamamaktadır ve ekonomik sorunlarla karşı karşıyadır. Bir yer düşünün ki, eksi 30-35 derecede, altı ay kar altında, ekmek bulamıyor, yakacak bulamıyor, kömür bulamıyor.

Bizim, elbette ki, diğer illerimizden coğrafî ve iklim yönünden farklılıklarımız vardır. Ağrı, sanayi bölgesi değildir. Ağrı, tarım ve hayvancılık bölgesidir. O nedenle, 1994 yılında ihalesi yapılan Ağrı Ovası ve Ekincik Ovasını -37 000 hektarlık alanı- sulayacak olan Yazıcı Barajının, 57,6 nakit gerçekleşmesi olmuştur. Bu barajın bitirilmesi için 57 trilyon ödeneğe ihtiyaç varken, bu yılki bütçemizde, Yazıcı Barajına 1,5 trilyon ödenek ayrılmıştır. Bunu matematiksel olarak hesapladığımız zaman, bu barajın 38 yılda bitirilmesi gerekmektedir. O nedenle, Sayın Bakanımızdan, Ağrı Yazıcı Barajına, ayrıca bir eködenek takviyesi yapılmasını arz ve talep ediyoruz.

Bunun yanında, Ağrı'yı Kağızman İlçesine bağlayan yolumuz, 1987 yılında ihale edilmiş, ödeneksizlikten ötürü bugüne kadar bitirilememiştir. Ağrı'yı Kâğızman'a bağlayan Iğdır üzerindeki yolun uzunluğu 280 kilometre; ama, Kâğızman yolu bitirildiği takdirde bu mesafe 70 kilometreye inmektedir.

Değerli kardeşlerim, 1998 yılında 16 yatılı bölge okulu ihalesi yapılmıştır. Okulların çoğu bitirildiği halde, müteahhitler alacakları ödenmediğinden, okulların kapısına kilit vurup, anahtarlarını ceplerinde gezdiriyorlar. Bu, çok acı bir durumdur. Bu müteahhitlerin alacakları bir an önce ödenmeli ve bu okullar, 2003-2004 öğretim yılında mutlaka hizmete açılmalıdır.

Diğer taraftan, hepiniz biliyorsunuz, Avrupa'dan Çin'e kadar uzanan transit yolu üzerinde bulunan ve Türkiyemizi...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Aslan, size 1 dakika eksüre vereceğim; lütfen, konuşmanızı tamamlayınız.

NACİ ASLAN (Devamla) - ...Asya'ya bağlayan Gürbulak Sınır Kapısı, şu anda işlevsiz durumdadır. Sayın Tüzmen'le görüştüğümüzde "ne yapalım kardeşim, Genelkurmay Başkanlığı raporuna göre, o kapının şu anda açılmaması gerekiyor" dediler. Ben, buradan sesleniyorum; durum tamamen normaldir ve hiçbir anarşik olay mevcut değildir. İnşallah, Sayın Genelkurmay Başkanlığımız da, bu konuda olumlu rapor verip, 59 uncu hükümetimiz de, Ağrı'nın ticaret kapısı olan bu sınır kapısını işlevsel hale getirecektir.

Diğer taraftan -hepinizin malumu- şunu kesinlikle söylüyorum: Bütün illere doğrudan gelir desteği ödendi; ama, maalesef, Hakkâri ve Ağrı İllerimiz üvey evlat muamelesi gördü. Biz, 5 milletvekili, dört aydan beri uğraşmamıza rağmen, halen, Ağrı'da doğrudan gelir desteği paraları ödenmemiştir. Çiftçimiz, şu anda erimekte olan karlardan sonra tarlasına gübresini atacak; tefecilerden para almışlardır, kavgalar başlamıştır. Hükümetime arz ediyorum: Lütfen, Ağrı'daki çiftçilerimize doğrudan gelir desteği paralarını ödeyiniz.

Diğer taraftan, Ağrı'nın eğitim ve öğretim sorunları mutlaka ele alınmalıdır.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Aslan, lütfen, konuşmanızı tamamlar mısınız.

NACİ ASLAN (Devamla) - Tamamlıyorum efendim.

Şunu söylüyorum: Ağrı'da şu anda bir ruh gelişmektedir; kooperatifçilik ruhu. Süt inekçiliği kooperatifçiliği kurulmuş, hayvanlar da teslim edilmiş, işletme kredisi çıkmış, tamamı 135 milyar olan bu kredinin 2002 yılında 40 milyarı ödenmiş; maalesef, 95 milyarı halen ödenmemiştir. Sayın Bakanıma durumu arz ettim, bu bağlamda, Ağrı'daki bu kooperatifçiliğin teşvik edilmesi, bu konudaki eğitim düzeyinin yükseltilerek, orada kooperatifçilik ruhunun canlandırılması ve teşvik edilmesi gerekiyor ki, tarım ve hayvancılık canlansın.

Biz, fabrika istemiyoruz, topraklarımıza su istiyoruz; biz, hayvancılığımızın gerçekten desteklenmesini istiyoruz, tarım ürünlerimizin çeşitlendirilmesini istiyoruz.

Özellikle yanı başımızda devam eden Irak savaşından ötürü -son cümlelerimi söylemek istiyorum- 1991'de 450 000 mülteciyi barındıran ve bütün ekonomik gücü sırtında taşıyan Türkiye Cumhuriyetinin Irak topraklarında gözü yoktur; fakat, böylesi bir ekonomik sıkıntıya tekrar girmemek için, güney sınırlarımızda güvenlik hattı oluşturulmuştur. Biz, Irak topraklarında, Kürtlerin, Türklerin, Keldanilerin, Asurilerin, Arapların barış ve özgürlük ortamında, eşit koşullarda, birlikte yaşamalarını diliyoruz. Bugünlerde Türkiye'de en çok konuşulan kelime "Kürt" kelimesidir...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Aslan, lütfen, son cümlenizi rica ediyorum; son cümlenizi...

Buyurun.

NACİ ASLAN  (Devamla) - Bitiriyorum efendim.

Türkiye'deki Kürtlerin hiç kimseyle ilgilisi yoktur, Türkiye'nin bir karış toprağı için canını ve namusunu vermeye hazırdır. Bu ülke, bu insanlar, bir mozaiktir; bu mozaiğin birleşmesi, perçinleşmesi dileğiyle Yüce Meclise saygılarımı sunuyorum. (Alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum.

Sayın milletvekilleri, gündemdışı konuşmalar tamamlanmıştır.

Başkanlığın Genel Kurula diğer sunuşları vardır.

Cumhurbaşkanlığının bir tezkeresi vardır; okutuyorum:

B) TEZKERELER VE ÖNERGELER

1.- 4.4.2003 tarihli ve 4840 sayılı, 4811 Sayılı Vergi Barışı Kanununun Bazı Maddelerinde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanunun bir daha görüşülmek üzere geri gönderildiğine ilişkin Cumhurbaşkanlığı tezkeresi (3/239)          10.4.2003

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kurulunca 4.4.2003 gününde kabul edilen, 4840 sayılı "4811 Sayılı Vergi Barışı Kanununun Bazı Maddelerinde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun" incelenmiştir:

İncelenen 4840 sayılı Yasanın 2 nci maddesiyle, 25.2.2003 günlü, 4811 sayılı Vergi Barışı Yasasının 10 uncu maddesinin dördüncü fıkrasındaki "1 ay" ibaresi, "20 gün" olarak değiştirilmektedir.

4811 sayılı Yasanın 10 uncu maddesinin dördüncü fıkrasında,

Bu Yasaya göre matrah artırımında bulunulmasının, Yasanın yürürlüğe girdiği günden önce başlatılan vergi incelemeleri ile takdir işlemlerine engel oluşturmayacağı,

Ancak, matrah artırımında bulunan yükümlülere ilişkin başlatılan vergi incelemeleri ve takdir işlemlerinin, bu Yasanın 7 nci maddesinin 13 üncü, 8 inci maddesinin 7 nci fıkraları saklı kalmak koşuluyla Yasanın yürürlüğe girdiği ayı izleyen ayın başından başlayarak 1 ay içinde sonuçlandırılmaması durumunda bu işlemlerin sürdürülemeyeceği,

Bu süre içinde sonuçlandırılan vergi incelemeleriyle ilgili tarhiyat öncesi uzlaşma taleplerinin dikkate alınmayacağı,

İnceleme ya da takdir sonucu tarhiyata konu matrah farkı saptanması durumunda, inceleme raporları ile takdir komisyonu kararlarının vergi dairesi kayıtlarına geçirildiği günden önce matrah artırımında bulunulmuş olması koşuluyla, inceleme ve takdir sonucu bulunan matrah farkının bu Yasanın 7 ve 8 inci maddeleriyle birlikte değerlendirileceği,

İnceleme ve takdir işlemlerinin sonuçlandırılmasından amacın, inceleme raporları ve takdir komisyonları kararlarının vergi dairesi kayıtlarına geçirilmesi olduğu,

Belirtilmiştir.

4811 sayılı Yasa 27.2.2003 günlü Resmî Gazetede yayımlanmış ve yayımlandığı gün yürürlüğe girmiştir. Buna göre, Yasanın 10 uncu maddesinin dördüncü fıkrasında sözü edilen süre 31.3.2003 gününde sona ermiştir. Bir başka anlatımla, Yasanın 10 uncu maddesi uyarınca matrah artırımında bulunan gelir ve kurumlar vergisi yükümlüleri hakkında, daha önce başlatılan vergi incelemeleri ve takdir işlemlerine göre tarhiyat yapılabilmesi için, bu inceleme ve işlemlere ilişkin rapor ve kararların 31.3.2003 gününe kadar vergi dairesi kayıtlarına girmiş olması gerekmektedir.

İncelenen Yasanın 2 nci maddesiyle yapılan değişiklikle, vergi incelemelerinin bitiş günü 31.3.2003'ten 20.3.2003'e çekilmektedir. Ayrıca, incelenen Yasanın 3 üncü maddesinde de, bu değişikliğin Vergi Barışı Yasasının yayımlandığı gün olan 27.2.2003'ten geçerli olarak yayımı gününde yürürlüğe gireceği belirtilmektedir.

İncelenen Yasanın 2 nci maddesiyle yapılan değişikliğin yürürlüğe girmesi durumunda, Vergi Barışı Yasasına göre 31.3.2003 gününe kadar vergi dairesi kayıtlarına giren vergi inceleme raporları ile takdir komisyonları raporları üzerinden işlem yapılacak iken, bu süre 20.3.2003 gününe çekilerek, 21.3.2003-31.3.2003 günlerinde vergi dairesi kayıtlarına giren rapor ve kararlar geçersiz sayılacaktır.

Böylece, haklarında yapılan vergi incelemesi ya da takdir işlemleri 21-31 Mart 2003 günlerinde sonuçlanan ve bu sonuca göre noksan bildirimde bulundukları ortaya çıkan vergi yükümlüleri, rapor ve kararlardaki vergi farklarını ödemekten kurtarılmaktadır.

Yapılan düzenlemede, özellikle "20 Mart" gününün seçilmiş olması, vergi inceleme raporları ya da takdir komisyonu kararları 21-31 Mart 2003 günlerinde vergi dairesi kayıtlarına giren belli vergi yükümlülerini korumak ve bunların söz konusu rapor ya da kararlardan olumsuz etkilenmelerini önlemek amacıyla değişiklik yapıldığında kuşkuya yer bırakmamaktadır.

Vergi Barışı Yasasının yürürlüğe girmesinin üzerinden henüz otuzbeş gün geçmişken böyle bir değişikliğin kabul edilmesinin haklı bir nedeni bulunmamaktadır. Nitekim, Yasanın gerekçesinde de, bu değişikliğe ilişkin bir nedene yer verilmemiştir.

Kuşkusuz, bir yasanın uygulanması aşamasında ortaya çıkan boşluk ya da aksaklıkların giderilmesi için, yasanın yürürlüğe girmesinin üzerinden çok kısa bir süre geçse de, yeni bir yasal düzenleme yapılması hukukun gereğidir.

Ancak, ortada böyle bir hukuksal gereklilik yokken, kimi vergi yükümlülerini salt vergi inceleme raporu ya da takdir komisyon kararında belirtilen ek vergiden kurtarmak için yapılan düzenleme, hukuksal temelden yoksun bulunmakta ve kamu yararı amacıyla bağdaşmamaktadır.

Vergi inceleme süresinin, öngörülen süre dolduktan ve vergi bildirimlerinde yer verilen matrahlardaki düşüklük somut biçimde saptandıktan sonra, geriye dönük olarak ve kimi kişi ya da kuruluşların daha az vergi ödemelerine olanak sağlayacak biçimde kısaltılması, yapılan düzenlemenin kamu yararıyla ve hukuk devleti ilkesiyle bağdaşmadığını açıkça ortaya koymakta, "devlete güven" duygusunu zedelemektedir.

Ayrıca, yapılan değişiklik, Vergi Barışı Yasasının amacıya da çelişmektedir. Vergi Barışı Yasasının amacı, vergi gelirleri tahsilatını artırarak Hazinenin nakit gereksiniminin karşılanmasıdır. İncelenen yasayla öngörülen vergi inceleme süresinin kısaltılması, gelir azaltıcı sonucu nedeniyle Vergi Barışı Yasasının bu amacıyla bağdaşmamaktadır.

Yukarıda açıklanan gerekçelerle yayımlanması uygun bulunmayan 4840 sayılı "4811 Sayılı Vergi Barışı Kanununun Bazı Maddelerinde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun"  2 nci maddesi ve bu maddeyle bağlantısı nedeniyle 3 üncü maddesinin Türkiye Büyük Millet Meclisince bir kez daha görüşülmesi için, Anayasanın değişik 89 uncu ve 104 üncü maddeleri uyarınca ilişikte geri gönderilmiştir.

Ahmet Necdet Sezer

Cumhurbaşkanı

BAŞKAN - Bilgilerinize sunulmuştur.

Sözlü soru önergesinin geri alınmasına dair bir önerge vardır; okutuyorum:

2.- Malatya Milletvekili Ferit Mevlüt Aslanoğlu'nun (6/293) esas numaralı sözlü sorusunu geri aldığına ilişkin önergesi (4/45)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Gündemin "Sözlü Sorular" kısmının 128 inci sırasında yer alan (6/293) esas numaralı sözlü soru önergemi geri alıyorum.

Gereğini saygılarımla arz ederim.

Ferit Mevlüt Aslanoğlu

           Malatya

BAŞKAN - Sözlü soru önergesi geri verilmiştir.

Başbakanlığın, Anayasanın 82 nci maddesine göre verilmiş 4 adet tezkeresi vardır; ayrı ayrı okutup, oylarınıza sunacağım.

3.- Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım'ın görüşmelerde bulunmak üzere bir heyetle birlikte Güney Kore'ye yaptığı resmî ziyarete İstanbul Milletvekili Mehmet Mustafa Açıkalın'ın da, iştirak etmesinin uygun bulunduğuna dair Başbakanlık tezkeresi (3/240)

                                        11.4.2003

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım'ın, görüşmelerde bulunmak üzere bir heyetle birlikte 23-27 Mart 2003 tarihlerinde Güney Kore'ye yaptığı resmî ziyarete, İstanbul Milletvekili Mehmet Mustafa Açıkalın'ın da iştirak etmesi uygun görülmüş ve bu konudaki Bakanlar Kurulu kararının sureti ilişikte gönderilmiştir.

Anayasamızın 82 nci maddesine göre gereğini arz ederim.

Recep Tayyip Erdoğan

         Başbakan

BAŞKAN - Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

4.- Japonya'nın Kyoto Şehrinde düzenlenen Dünya Üçüncü Su Forumu ve Bakanlar Konferansına Rize Milletvekili İmdat Sütlüoğlu'nun, iştirak etmesinin uygun bulunduğuna dair Başbakanlık tezkeresi (3/241)

                                        11.4.2003

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

16-23 Mart 2003 tarihlerinde Japonya'nın Kyoto Şehrinde düzenlenen "Dünya Üçüncü Su Forumu ve Bakanlar Konferansı"na Rize Milletvekili İmdat Sütlüoğlu'nun iştirak etmesi uygun görülmüş ve bu konudaki Bakanlar Kurulu kararının sureti ilişikte gönderilmiştir.

Anayasamızın 82 nci maddesine göre gereğini arz ederim.

Recep Tayyip Erdoğan

         Başbakan

BAŞKAN - Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

5.- Turizm Bakanı Güldal Akşit'in Rusya'ya, yaptığı resmî ziyarete ekli listede adları yazılı milletvekillerinin de, iştirak etmelerinin uygun bulunduğuna dair Başbakanlık tezkeresi (3/242)     14.4.2003

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Turizm Bakanı Güldal Akşit'in, MITT'2003 Moskova Turizm Fuarına katılmak ve görüşmelerde bulunmak üzere bir heyetle birlikte 26-29 Mart 2003 tarihleri arasında Rusya'ya yaptığı resmî ziyarete, ekli listede adları yazılı milletvekillerinin de iştirak etmesi uygun görülmüş ve bu konudaki Bakanlar Kurulu kararının sureti ilişikte gönderilmiştir.

Anayasamızın 82 nci maddesine göre gereğini arz ederim.

Recep Tayyip Erdoğan

         Başbakan

                                         LİSTE

Ayhan Zeynep Tekin

Adana Milletvekili

Ahmet Yaşar

Aksaray Milletvekili

Kemal Demirel

Bursa Milletvekili

İbrahim Köşdere

Çanakkale Milletvekili

Suat Kılıç

Samsun Milletvekili

BAŞKAN - Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

6.- Turizm Bakanı Güldal Akşit'in, Almanya'ya, yaptığı resmî ziyarete ekli listede adları yazılı milletvekillerinin de, iştirak etmelerinin uygun bulunduğuna dair Başbakanlık tezkeresi (3/243)

                                        14.4.2003

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Turizm Bakanı Güldal Akşit'in, Berlin Turizm Fuarına katılmak ve görüşmelerde bulunmak üzere bir heyetle birlikte 7-11 Mart 2003 tarihleri arasında Almanya'ya yaptığı resmî ziyarete, ekli listede adları yazılı milletvekillerinin de iştirak etmesi uygun görülmüş ve bu konudaki Bakanlar Kurulu kararının sureti ilişikte gönderilmiştir.

Anayasamızın 82 nci maddesine göre gereğini arz ederim.

Recep Tayyip Erdoğan

         Başbakan

                              LİSTE

Naci Aslan

Ağrı Milletvekili

Reha Denemeç

Ankara Milletvekili

Prof. Dr. Nazım Ekren

İstanbul Milletvekili

Prof. Dr. Adem Baştürk

Kayseri Milletvekili

Mustafa Demir

Samsun Milletvekili

Asım Aykan                                 Trabzon Milletvekili

BAŞKAN - Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Sayın milletvekilleri, Adalet ve Kalkınma Partisi Grubunun, İçtüzüğün 19 uncu maddesine göre verilmiş bir önerisi vardır; okutup, oylarınıza sunacağım.

V.- ÖNERİLER

A) SİYASÎ PARTİ GRUBU ÖNERİLERİ

1.- Genel Kurulun 15 Nisan 2003 Salı günkü birleşiminde sözlü soruların görüşülmemesine,  (10/8) ve (10/48) esas numaralı Meclis araştırması önergelerinin öngörüşmelerinin birleştirilerek görüşmelerinin tamamlanmasını müteakip, 111 sıra sayılı Avrupa Birliği ile İlişkiler Komisyonu Kurulmasına Dair Kanun Teklifinin görüşmelerinin bitimine kadar Genel Kurul çalışmalarına devam edilmesine ilişkin AK Parti Grubu önerisi

                                        15.4.2003

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Danışma Kurulunun 15 Nisan 2003 Salı günü saat 13.30'da yapılan toplantısında siyasî parti grupları arasında oybirliği sağlanamadığından, aşağıdaki Grup önerilerimizin Genel Kurulda okunarak oylanmasını saygılarımla arz ederim.

      Eyüp Fatsa

                Ordu

AK Parti Grubu Başkanvekili

Grup Önerisi:

1. Genel Kurulun 15 Nisan 2003 Salı günkü (bugün) birleşiminde; sözlü soruların görüşülmemesi, gündemin "Genel Görüşme ve Meclis Araştırması Yapılmasına Dair İşler" kısmının 1 inci ve 34 üncü sırasındaki birleştirilerek görüşülen Meclis araştırma önergesinin görüşmelerinin tamamlanmasını müteakip gündemin "Kanun Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler" kısmının 34 üncü sırasındaki 111 sıra sayılı Avrupa Birliği ile İlişkiler Komisyonu Kurulmasına Dair Kanun Teklifinin bu kısmın 2 nci sırasına alınması ve görüşmelerinin bitimine kadar Genel Kurul çalışmalarına devam edilmesinin, Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kurulunun onayına sunulması önerilmiştir.

BAŞKAN - Söz talebi?..

MUSTAFA ÖZYÜREK (Mersin) - Önerinin aleyhinde söz istiyorum Sayın Başkan.

BAŞKAN - Buyurun Sayın Özyürek. (CHP sıralarından alkışlar)

MUSTAFA ÖZYÜREK (Mersin) - Sayın Başkan, değerli arkadaşlarım; Adalet ve Kalkınma Partisinin, Meclisin çalışma gündemiyle ilgili olarak Danışma Kurulunda uzlaşma sağlayamadığımız önerisi hakkında söz almış bulunuyorum; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Değerli arkadaşlarım, bugünü, salı günlerini, daha önce aldığımız bir ilke kararına göre, denetim günü olarak belirlemiştik; yani, Meclis araştırmalarına ve sözlü sorulara ayrılmış bir gündü; ama, ne yazık ki, Adalet ve Kalkınma Partisi, bu prensip kararını değiştirerek, bugün, farklı bir gündemi önermiş bulunuyor.

Buna, iki açıdan itiraz ediyoruz. Birincisi, Meclisin temel görevlerinden biri yasa yapmaksa, ikincisi de denetim yapmaktır. Bu denetimle ilgili sürelerimizin kısıtlanmamasında yarar var; bunu, Yüce Heyetin takdirlerine sunuyorum.

Bir diğer önemli konu, çalışmalarımızdaki belirsizliktir. Bugün, yine, biraz önce bilginize sunulan önergede de gündeme getirildiği gibi, Avrupa Birliği uyum komisyonunun kurulmasına dair Anayasa Komisyonunun önerisini, raporunu görüşeceğiz. Pazartesi günü, Adalet ve Kalkınma Partisinin değerli grup başkanvekilleriyle yaptığımız görüşmede, bize, bugün, Kültür Bakanlığı ile Turizm Bakanlığının Birleştirilmesine Dair Kanun Tasarısının gündeme gelebileceğini söylemişlerdi; oldukça kapsamlı, 40 maddelik bir tasarıydı. Biz, Grubumuzda, ilgili arkadaşlarımızla bu yönde bir hazırlık, bir çalışma yapmıştık; ama, Danışma Kurulunda bir araya geldiğimizde gördük ki, bu konu değil, uyum komisyonu kurulmasıyla ilgili konu gündeme geliyor. Elbette, Avrupa Birliği uyum komisyonu kurulmasına biz karşı değiliz, biraz sonra, gündeme geldiğinde, sözcülerimiz de bu görüşlerimizi ifade edecek; ama, isteriz ki, hiç yoksa bir haftalık bir dönemde neleri ne zaman görüşeceğimizi bilsek ve ona göre bir hazırlık yapsak. Bu, yasalara, yasa çalışmalarına katkımız açısından son derece yararlı olur, milletvekillerinin önceden hazırlık yapması, bilgilenmesi açısından son derece yararlı olur.

Her salı günü bu konudaki görüşlerimizi açıklamaktan, gerçekten, ben de hiç mutluluk duymuyorum; ama, geldiğimiz nokta budur. Bu noktayı, mutlaka değiştirmemiz gerekiyor; çünkü, parlamento çalışması, yasa yapma faaliyeti, son derece saygın, toplumun geleceğini etkileyen çalışmalardır. Onun için, burada, önhazırlığın yapılabilmesi açısından yeterli sürenin tanınması gerekiyor ve hazırlık yapacak değerli milletvekillerine, konuşma yapacak saygıdeğer milletvekillerine, çalışacakları bir sürenin önceden tanınması gerekiyor.

Ben, bu nedenle, bu öneriye karşı olduğumuzu, olumlu oy veremeyeceğimizi ve bundan sonra, Danışma Kurulunda uzlaşarak gündem belirleyeceğimiz günlere kavuşma dileğimizi bir kez daha ifade ediyorum. Bunun, gerçekten, büyük önemi olduğuna, sık sık ifade ettiğimiz "Mecliste bir uyum, uzlaşma havasında çalışma gerçekleştirelim, sağlayalım" temennilerinin, dileklerinin başlangıcının buradan başlaması gerektiğine olan inancımı bir kez daha ifade ediyor, hepinize saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Sayın Özyürek, teşekkür ediyorum.

EYÜP FATSA (Ordu) - Sayın Başkan, önerinin lehinde söz istiyorum.

BAŞKAN - Buyurun Sayın Fatsa. (AK Parti sıralarından alkışlar)

EYÜP FATSA (Ordu) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum; grup önerimizin lehinde söz almış bulunuyorum.

Değerli arkadaşlar, hepimizin bildiği gibi -sayın başkan da biraz önce ifade ettiler- genel teamül, salı günleri denetim faaliyetlerinin yapılmasıdır; bugüne kadar da, bu hassasiyete büyük ölçüde dikkat edildi. Ancak, salı günlerinin yasama çalışmalarına da ayrıldığı, sık sık da yasama çalışmalarının yapıldığı, bu dönemde de, geçmiş dönemlerde de, bu Meclisin tarihinde de hepimizin çok şahit olduğu, uygulanagelen bir durumdur; yani, ilk defa ihdas edilmiş, ilk defa teamül haline getirilen bir konu değildir.

Tabiî, biz, muhalefet partimizin çok saygıdeğer grup başkanvekilinin itirazlarına saygı duyuyoruz. Bundan dolayı, böyle düşünüyorlar diye kendilerini yanlış anlamamız veya yanlış değerlendirmemiz söz konusu değildir. Bugün, esasında, talebimiz, denetim faaliyetlerinde sadece sözlü soru önergelerinin gündeme alınmamasıydı. Bunun yanında, geçen haftadan yarım kalmış olan, hem iktidar hem de muhalefet grubumuz tarafından verilen Meclis araştırması önergesi üzerinde gruplar adına yapılan görüşmelerin tamamlandığı, ancak az bir kısmının, yani önerge sahipleri adına yapılacak konuşmalar ve arkasından da oylamanın yapılmasıyla prosedürün tamamlanacağı, yurtdışında yaşayan insanlarımızın bulundukları ülkede, yurda dönüşlerinde karşılaştıkları problemlerin yerinde tespitiyle alakalı araştırma önergesi de bir denetim faaliyeti çerçevesinde gündemde mevcuttur. Dolayısıyla, sadece, bugün sözlü soruların gündeme alınmamasını talep etmiştik.

Tabiî, muhalefet partimizin bu konudaki yaklaşımına saygı duyduğumuzu biraz önce de ifade ettim, ama, Avrupa Birliği uyum komisyonunun veya Avrupa Birliğiyle ilgili ilişkileri tanzim edecek komisyonun kurulması, Türkiye Büyük Millet Meclisinin gündemine, Meclisin gündemine, sadece bu dönem gelmiş bir konu değildir; geçen dönem de, özellikle Ulusal Programın hazırlanmasından sonra, bir Avrupa Birliği uyum komisyonunun kurulması sürekli gündemdeydi; fakat, 21 inci Dönemde, bu komisyonun kurulması, hazırlanması veya bir şekilde hayata geçirilmesi mümkün olmadı. Bu dönemde de, sürekli, Meclisimizin gündemindeydi. Geçtiğimiz hafta Anayasa Komisyonumuzda görüşülmüş ve oradan, iktidar ve muhalefet partisine mensup milletvekili arkadaşlarımızın genel ittifakıyla çıkmıştır. Yani, ilk defa görüşülen, konuşulan ve ilk defa duyulan bir mesele olmadığı kanaatindeyiz; düşüncemiz bu yöndedir. Bu düşünceden dolayı, aciliyeti de olduğu için, bunu, bugün gündeme almayı uygun gördük.

Sayın başkan bugün özellikle Kültür Bakanlığı ile Turizm Bakanlığının birleştirilmesiyle alakalı konunun Türkiye Büyük Millet Meclisine geleceğini, dolayısıyla, Grubundaki arkadaşlarımızın gayretlerini de bunun üzerine teksif ettiklerini ifade ettiler. Ben de, buna karşılık olarak, sayın başkanım, her iki bakanlığın birleştirilmesiyle ilgili konu, inşallah, yarın, Türkiye Büyük Millet Meclisinin gündemine gelecektir diyorum ve Grubunuz, zaten, bu konuda gerekli hazırlığı yaptığı için, bir boşluk, araştırma, konuyu inceleme gibi bir zaman ihtiyacınız da olmayacaktır diye düşünüyorum.

Grup önerimizin kabulünü temenni ediyor; Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, başka söz talebi yoktur.

Öneriyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Sayın milletvekilleri, alınan karar gereğince, sözlü soruları görüşmüyor ve gündemin "Genel Görüşme ve Meclis Araştırması Yapılmasına Dair Öngörüşmeler" kısmına geçiyoruz.

Şimdi, bu kısmın 1 inci sırasında yer alan, İstanbul Milletvekili Ali Rıza Gülçiçek ve 20 milletvekili ile 34 üncü sırasında yer alan, Ordu Milletvekili Eyüp Fatsa ve 26 milletvekilinin, yurt dışında yaşayan vatandaşlarımızın sorunlarının araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Anayasanın 98 inci, İçtüzüğün 104 ve  105 inci maddeleri uyarınca bir Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergelerinin öngörüşmesine kaldığımız yerden devam edeceğiz.

IV. - GENSORU, GENEL GÖRÜŞME, MECLİS SORUŞTURMASI VE

MECLİS  ARAŞTIRMASI ÖNERGELERİ

A) ÖNGÖRÜŞMELER

1.- İstanbul Milletvekili Ali Rıza Gülçiçek ve 20 milletvekilinin, yurt dışında yaşayan vatandaşlarımızın sorunlarının araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/8)

2. - Ordu Milletvekili Eyüp Fatsa ve 26 milletvekilinin, yurt dışında yaşayan vatandaşlarımızın sorunlarının araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/48)

BAŞKAN - Hükümet?.. Burada.

Sayın milletvekilleri, daha önce, önergeler üzerinde, hükümet ve siyasî parti grupları adına yapılan konuşmalar tamamlanmıştı.

Şimdi, söz sırası, önerge sahiplerinden, İstanbul Milletvekili Onur Öymen'e aittir.

Buyurun Sayın Öymen. (Alkışlar)

Konuşma süreniz 10 dakika.

ONUR ÖYMEN (İstanbul) - Sayın Başkan, çok değerli milletvekilleri; yurt dışında yaşayan vatandaşlarımızın sorunları hakkında bir Meclis araştırması açılması için sunulan önergeleri desteklemek için söz almış bulunuyorum.

Aslında, yurt dışında yaşayan vatandaşlarımızın sadece sorunlarından bahsetmek, kanaatimce, doğru bir yaklaşım değildir. Bu vatandaşlarımız, bulundukları ülkelerde, Türkiye'yi şerefle temsil etmekte, dürüstlükleri, çalışkanlıkları ve yüksek insanî meziyetleriyle, ülkemiz için bir gurur kaynağı olmaktadırlar ve aynı zamanda Türkiye için büyük bir potansiyel teşkil etmektedirler. O bakımdan, bu önerge çerçevesinde yapılacak araştırmanın, yalnız sorunları değil, vatandaşlarımızın katkılarını da dikkate almasını, incelemesini öneriyorum.

Yurt dışında dört milyona yakın vatandaşımız yaşıyor. Bunların 1,2 milyonu işçi statüsündedir ve Avrupa Birliği ülkelerinde yaşayan vatandaşlarımızın sayısı 3,4 milyona yükselmiştir.

Şunu bilhassa hatırlatmak istiyorum: Örneğin, Almanya'da yaşayan Türklerin sayısı, o ülkede yaşayan toplam AB üyesi ülkeler vatandaşlarından fazladır. Yani, Türkiye'nin yurt dışındaki mevcudiyeti, bu insanlarımız, bu vatandaşlarımız sayesinde gerçekten son derece önemlidir.

Bazıları diyorlar ki: "Türkiye Avrupa Birliğine girerse, serbest dolaşım dolayısıyla Türkiye'deki bütün işsizler Avrupa'ya akın edecektir." Bu yüzden, Türkiye'nin üyeliğine sıcak bakmayan siyasî partiler var, politikacılar var. Onlara şunu hatırlatmak istiyorum ki, 1960 yılından bu yana, yurt dışına işçi göndermeye başladığımızdan bu yana Almanya'dan geri dönen vatandaşlarımızın sayısı 2 milyonu bulmuştur. O bakımdan, oradaki bütün vatandaşlarımızın sürekli olarak orada kalmak isteyecekleri iddiası doğru değildir. Aynen İspanya'da olduğu gibi, Türkiye'nin Avrupa Birliğine üye olmasından sonra, muhtemelen, oradaki vatandaşlarımız büyük ölçüde geri döneceklerdir. Geçen gün bu konuda yapılan konuşmada Sayın Gülçiçek'in ve Sayın Fatsa'nın değerli görüşlerini dinledim. Pek çoğuna katılıyorum. Yalnız, Sayın Fatsa bir yerde, yurt dışındaki vatandaşlarımıza devlet görevlilerinin yeterince ilgi göstermediklerini söyledi. Yurt dışında görev yapmış bir arkadaşınız olarak devleti iktidara karşı belki savunma mecburiyetini hissediyorum. Gerçek şu ki, yurt dışındaki devlet görevlileri -belki pek nadir istisnalar bir yana- vatandaşlarımızın sorunlarının çözümü için, hiç dinlenmeden, hafta sonu tatili yapmadan, bayram tatili yapmadan gece gündüz çalışıyorlar. O bakımdan, o arkadaşlarımızın hakkını vermemiz gerekiyor. Ben kendileriyle her zaman gurur duydum. Bu vesileyle onu ifade etmek istiyorum.

Bir de, vatandaşlarımızın yurt dışında bürokratik engellerle karşılaştıkları iddiası belki bazı münferit durumlarda doğrudur; ama -size bir rakam vereyim- beş altı yıl önce bilgisayar sistemine geçildikten sonra, genelde, artık yurt dışındaki vatandaşlarımız için işlem süresi ortalaması 4 dakikaya inmiştir. O bakımdan, bir başkonsolosluğa giden vatandaşımız, normal bir işlemi varsa 4 dakikada işini bitirip çıkmaktadır. Eleştirilerimizi yöneltirken, bu olumlu tarafları da dikkate almamız gerekiyor diye düşünüyorum.

Bir de, bazı ideolojik nedenlerle, birkısım vatandaşlarımızın, devlet dairelerinde yurt dışında dışlandıkları gibi bir iddia ortaya atıldı. Ben de bu iddiayı paylaşmakta zorluk çekiyorum; tam tersine, biz, Türkiye olarak, çizgiyi daima terör örgütlerinin altından çizdik. Teröre bulaşmamış bütün örgütlerimizin, bütün vatandaşlarımızın çalışmalarına devlet destek olmuştur, kapılarımız hep açık olmuştur.

Sayın Fatsa, geçen gün, bazı örgütlerin de katılımıyla Köln'de düzenlenen bir gösteriden bahsetti, çok doğru söyledi; yalnız, eksik söyledi; çünkü, bu gösteri sayesinde, ondan üç hafta sonra, Almanya'nın Türkiye'ye uyguladığı askerî ambargo kaldırılmıştır ve bütün örgütlerimizin bunda büyük katkısı olmuştur. Ben de, buna katılan bütün örgütlere, o vesileyle şükranlarımı sunmuştum.

Tabiatıyla, bazı örgütlerimizin, yurt dışında Anayasamızın çizgisini zorlayan faaliyetleri olduğunu biliyoruz. Bilhassa, laiklik ilkesine uymayan veya Anayasamızdaki diğer bazı temel ilkelere uymayan faaliyeti olan örgütlerimiz var. Tabiatıyla, bunları uyarmak, devlet görevlilerinin görevidir. Nasıl, Türkiye'de bütün vatandaşlarımız, Anayasamızın, temel yasalarımızın kurallarına uymak zorundaysa, yurt dışına çıkan vatandaşlarımızın da aynı özeni göstermeleri gerekiyor. Biz ümit ediyoruz ki, bütün siyasî partilerimiz aynı yolda telkinde bulunsunlar.

Şimdi, burada önemli bir noktaya değinmek istiyorum. Biz, yurt dışında vatandaşlarımızın sorunları derken, çoğu zaman, Türkiye'den kaynaklanan sorunlarını düşünüyoruz. Yani, biz, devlet kurumları olarak, kuruluşları olarak, yurt içinde yurt dışında ne eksiklik yapıyoruz ki, bu vatandaşlarımız sıkıntıya uğruyorlar; bu doğrudur; aslında eksiklerimiz var, Türkiye'de de yurt dışında da eksiklerimiz var, bu eksiklerimizi gidermeye çalışmalıyız; ama, mesele bundan ibaret değil; aynen Kıbrıs meselesinde olduğu gibi, Türkiye-Avrupa Birliği ilişkilerinde olduğu gibi, meselelerin büyük bir bölümü karşı taraftan kaynaklanıyor. Yani, yurt dışındaki vatandaşlarımız söz konusu olduğunda, bulundukları ülkelerden kaynaklanan çok sorun var. Bizim bunların üzerine dikkatle eğilmemiz gerekiyor. Çifte standartlar var; mesela Hollanda gibi, Danimarka gibi bazı Avrupa Birliği ülkelerinde yaşayan Türk vatandaşları yerel seçimlere katılma hakkına sahipler; ama, başka Avrupa Birliği ülkelerinde değiller. Niçin değiller? Hani Avrupa Birliği her konuda birlik içindeydi, uyum içindeydi; niçin bu ayırım yapılıyor?! Bu, önemli bir konudur.

İkincisi, çifte vatandaşlık: Bazı ülkelerde -Türkiye dahil- çifte vatandaşlık yasalarca kabul edilmiş, bazı ülkelerde edilmiyor. Bu yüzden, mesela Almanya'da istisnaî hallerde kabul ediliyor veya bazı grup insanların çifte vatandaş olması kabul ediliyor. Mesela, diyelim ki, Kazakistan'dan Almanya'ya göç etmiş bir Alman vatandaşıysanız, sorgusuz sualsiz iki vatandaşlığı da muhafaza edebiliyorsunuz; ama, Türkiye'ye yerleşmiş bir Almansanız, hem Türk hem Alman vatandaşı olamıyorsunuz veya Almanya'ya yerleşmiş bir Türkseniz, çifte vatandaşlık yine, istisnaî hallerde veriliyor. İşte, bu araştırma komisyonu kurulduğunda, bu gibi konuların üstüne eğilmelidir, üstüne gitmelidir. Çünkü, çifte vatandaşlık, pek çok sorunu çözebilecek bir anahtardır. Biz, bunu yıllardan beri savunuyoruz; ama, karşı taraf kabul etmediği için, gerçekleştirmekte zorluk çekiyoruz.

Diğer bir konu şudur: Yurt dışındaki vatandaşlarımızın, Türkiye'deki seçimlerde oy kullanmaları. Biz, Türkiye olarak, bunun için anayasa değişikliğini yaptık; ama, yıllardan beri gerekli yasa değişikliğini yapamıyoruz. Niçin; çünkü, Avrupa'da bazı ülkeler, vatandaşlarımızın, oradaki konsolosluklarda konulacak sandıklarda oy kullanmalarına izin vermiyorlar "toplum düzenimiz bozulur" diyorlar. Halbuki, aynı ülkelerde yaşayan başka ülkelerin vatandaşlarına seçme hakkı tanınıyor, bu şekilde sandık koyuyorlar; Türkler koyamıyor. İşte, bunların üstüne gitmek lazım. Size şu kadarını söyleyeyim: Türkiye'de yasadışı terörle bağlantılı bir örgüt, bir sözde parlamento, aynı ülkelerde seçim yapacağı zaman, sandık koymasına izin veriliyor; ama, Türkiye'deki seçimler için oy kullanacak Türk vatandaşlarımıza sandık koyma izni verilmiyor. Sıkıntı buradan kaynaklanıyor. İşte, bu örnekleri şunun için söylüyorum ki, bu Meclis araştırması, ümit ediyorum ki, oyçokluğuyla, oybirliğiyle kabul edilecektir; sadece Türkiye'den kaynaklanan sorunları incelemekle kalmasın, başka ülkelerden kaynaklanan sorunları da incelesin.

Değerli arkadaşlar, bu vesileyle, üzücü bir olayı da size hatırlatmak istiyorum. İçinde bulunduğumuz yıl, içinde bulunduğumuz günler, Almanya'da, bazı vatandaşlarımızın, ırkçı saldırılar sonucunda hunharca öldürüldükleri günlerin onuncu yıldönümüdür. Ne yazık ki, vatandaşlarımız "Türk olmaktan başka hiçbir kusurları olmadığı" halde, bazı ırkçı saldırganların şu insanlıkdışı saldırılarına uğradılar ve hayatlarını kaybettiler. O tarihten sonra da hem Türklere hem başka yabancılara karşı bu gibi saldırılar sürdü. Niçin bu saldırılar?.. Bu Türkler ne günah işlediler, ne kusur işlediler; yabancıların ne kusuru vardı?.. Niçin Türkiye gibi ülkelerde hiç yabancı düşmanlığı yok da bize insanlık dersi vermeye çalışan ülkelerde var?.. Bunları araştırmamız lazım. O bakımdan, sanıyorum ki, bizim araştıracağımız en önemli konulardan biri de bu yabancı düşmanlığı olmalı, bunun sebepleri olmalı, bunun çareleri olmalıdır diye düşünüyorum.

Şunu da bu vesileyle söyleyeyim; bu saldırıya uğrayan vatandaşlarımızın aileleri olağanüstü bir insanlık dersi vermişlerdir yaşadıkları ülkelerde. Solingen'de...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Öymen, size, 1 dakika eksüre veriyorum.

Lütfen, konuşmanızı tamamlar mısınız.

Buyurun.

ONUR ÖYMEN (Devamla) - Teşekkür ediyorum.

... evlatlarını, torunlarını kaybeden Mevlüde Genç, Almanlar tarafından yılın annesi seçilmiştir; çünkü, Almanlara dostluğun, insanlığın, hoşgörünün ne olduğunu anlatmıştır, on yıldan beri de anlatmaktadır. Bu vatandaşlarımızla gurur duyuyoruz.

Sayın Başkan, değerli arkadaşlar; bu konularda çok daha kapsamlı bir şekilde görüştüğümüzü ifade edebiliriz. Yalnız, sözlerimi bitirmeden bir noktaya daha değinmek ihtiyacını hissediyorum; o da şudur: Yurt dışındaki vatandaşlarımızın en önemli sorunlarının -belki de- başında eğitim sorunu geliyor. Şu anda yalnız Almanya'da 503 000 Türk çocuğu eğitim görüyor Alman okullarında; çok da başarılı bir şekilde bu eğitime katılıyorlar; yalnız, şunu görüyoruz ki: Üniversiteye gitme oranında, üniversitelere öğrencileri hazırlayan okullara gitme oranında Alman çocuklarının üçte 1'i oranında Türk çocuğu bu okullara, yani gymnasiumlara  gidiyor,

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

ONUR ÖYMEN (Devamla) - Bitiriyorum.

BAŞKAN - Buyurun Sayın Öymen.

ONUR ÖYMEN (Devamla) - Acaba, niçin Türk çocukları Alman çocuklarından üçte 1 oranından daha az bu okullara kabul ediliyorlar; işte, bunları araştırmamız lazım. Kusurun Türklerde olduğuna inanmıyoruz. Türk çocuklarının yeteneklerinin, zekâlarının Almanlardan daha düşük olduğuna inanmıyoruz. O zaman bunun sebebini araştıralım.

Geçen gün Sayın Gülçiçek de Sayın Fatsa da bahsettiler, zihinsel özürlü  çocukların gittiği okullara giden Türklerin oranı dünya standartlarının iki mislidir. Türk çocuklarının, dünya çocuklarının iki misli zihinsel özürlü olduğunu kabul etmemiz mümkün değildir. Burada da çok ciddî bir sorun var ve benim bildiğim kadarıyla 30 000 civarında çocuğumuz zihinsel özürlüler okuluna gidiyor. Mutlaka bunun üzerine gitmemiz lazım ve bizim tecrübeyle gördüğümüz şu: Bu okullara gidenlerin içinden bazılarının, bırakın normal zekâda olmalarını, üstün zekâlı oldukları tespit edilmiştir ve geri zekâlı çocuklar okulundan çıkarılıp, bazıları üstün zekâlı çocuklar okuluna gönderilmişlerdir.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Buyurun.

ONUR ÖYMEN (Devamla) - Demek ki, bu konuların mutlaka üzerine gitmemiz gerekiyor.

Son olarak da bir cümleyle belirteyim: Yurt dışındaki işadamlarımızın olağanüstü bir potansiyeli var. Türkiye'nin, şu sırada, ekonomik sıkıntı içinde olduğu, kaynak aradığı bir dönemde bu kaynakları mutlaka değerlendirmeliyiz. Dünyanın en çok yabancı sermaye yatırımı alan Çin'de bu dış yatırımların yüzde 70'i yurt dışındaki Çinliler tarafından yapılıyor. Hintlilerin yurt dışında oluşturduğu bir dernek 11 milyar dolar ciro yapıyor. İşte, biz de yurt dışındaki vatandaşlarımızın bu büyük ekonomik kaynağından yararlanmalıyız.

Beni dinlediğiniz için teşekkür ediyorum; bu Meclis araştırması önergesinin oybirliğiyle kabul edilmesini ümit ediyorum ve bundan, yurt dışındaki vatandaşlarımızın da Türkiye'nin de çok kazançlı çıkacağına inanıyorum.

Saygılar sunarım. (Alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Öymen.

Sayın milletvekilleri, Meclis araştırması önergeleri üzerindeki öngörüşmeler tamamlanmıştır.

Şimdi, Meclis araştırması açılıp açılmaması hususunu oylarınıza sunacağım: Meclis araştırması açılmasını kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Sayın milletvekilleri, Meclis araştırmasını yapacak komisyonun 12 üyeden kurulmasını oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Komisyonun çalışma süresinin, başkan, başkanvekili, sözcü ve kâtip üyenin seçimi tarihinden başlamak üzere üç ay olmasını oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Komisyonun gerektiğinde Ankara dışında da çalışabilmesi hususunu oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Sayın milletvekilleri, alınan karar gereğince, gündemin "Kanun Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler" kısmına geçiyoruz.

İş Kanunu Tasarısı ve Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler Komisyonu raporunun müzakeresine kaldığımız yerden devam edeceğiz.

VII. - KANUN TASARI VE TEKLİFLERİYLE KOMİSYONLARDAN

GELEN DİĞER İŞLER

1. - İş Kanunu Tasarısı ve Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler Komisyonu Raporu (1/534) (S. Sayısı : 73)

BAŞKAN - Komisyon?.. Yok.

Ertelenmiştir.

Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkanvekilleri Ankara Milletvekili Salih Kapusuz, Ordu Milletvekili Eyüp Fatsa ile Bursa Milletvekili Faruk Çelik ve 26 Milletvekilinin; Avrupa Birliği ile İlişkiler Komisyonu Kanunu Teklifi ve Anayasa Komisyonu raporunun müzakeresine başlıyoruz.

2. - Avrupa Birliği ile İlişkiler Komisyonu Kanunu Teklifi ve Anayasa Komisyonu Raporu (2/102) (S. Sayısı: 111) (1)

BAŞKAN - Komisyon?.. Burada.

Hükümet?.. Burada.

Sayın milletvekilleri, komisyon raporu 111 sıra sayısıyla bastırılıp dağıtılmıştır.

Teklifin tümü üzerinde, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına Sayın Şükrü Elekdağ; buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)

Sayın Elekdağ, süreniz 20 dakika.

CHP GRUBU ADINA ŞÜKRÜ MUSTAFA ELEKDAĞ (İstanbul)-  Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Avrupa Birliği ile İlişkiler Komisyonu Kanun Teklifi üzerinde Cumhuriyet Halk Partisinin görüşlerini bildirmek üzere huzurunuzda bulunuyorum.

                                    

(1) 111 S. Sayılı Basmayazı tutanağa eklidir.

             Değerli milletvekilleri, biz, Cumhuriyet Halk Partisi olarak, bu kanun teklifini destekliyoruz. Komisyonun, Türkiye-Avrupa Birliği ilişkilerine olumlu katkılarda bulunacağına inanıyoruz.

Sayın milletvekilleri, bu konudaki görüşlerimi açıklamadan önce, kanun gerekçesindeki bir ifadeye değinmek istiyorum. Gerekçenin 5 inci paragrafı aynen şöyle: "Kopenhag Zirvesinde Türkiye ile ilgili olarak Avrupa Birliği, 2004 Aralık ayında, Komisyonun hazırlayacağı rapor ve önerileri doğrultusunda Türkiye'nin Kopenhag siyasî kriterlerini yerine getirdiğine kanaat getirdiği takdirde, gecikmesiz olarak üyelik müzakerelerini başlatmayı taahhüt etmiştir."

Değerli milletvekilleri, bu ifadeden, Türkiye'nin, üstüne düşen mükellefiyetleri yerine getirdiği takdirde, üyelik müzakerelerinin başlamasının önünde hiçbir engel kalmayacağı; Türkiye'nin, 2004 yılı aralık ayında tam üyelik müzakerelerine başlayabileceği anlamı çıkıyor.

Değerli arkadaşlarım, oysa, gerçek, böyle değil; çünkü, 2004 yılı mayıs ayında, Güney Kıbrıs Rum kesimi, hukuken Avrupa Birliğine tam üyelik vasfını kazanacak ve veto hakkını elde edecektir. Bu durumda, Türkiye'nin, üyelik müzakerelerine başlaması, Kıbrıs Rumlarının kapris ve iradelerine bırakılmıştır; gerçek budur. Kopenhag Zirvesine başkanlık yapan Danimarka Başbakanı Rasmussen "artık, Kıbrıs sorunu, Türkiye'nin üyelik müzakerelerine bağlanmıyor" demişti; ancak, maalesef, bu ifade, gayri samimî bir ifadedir; bir müttefik ülkenin başbakanı hakkında başka bir tabir kullanmak istemiyorum; fakat, bu ifade, tamamen samimiyetten uzaktır; çünkü, Avrupa Birliği, Türkiye ile üyelik müzakereleri hakkında karar vermeyi 2004 yılı sonuna bırakarak, bu kararı, Kıbrıs Rumlarının siyasî iradesine teslim etmiştir.

Değerli arkadaşlarım, sorunlar bununla bitmiyor; 2004 yılı sonunda, Helsinki Zirvesi kararları uyarınca, Türk-Yunan sorunları da gündeme gelecektir. Şimdi bunları söylemekten maksadım, eleştiride bulunmak veya cesaret kırıcı olmak değildir; önümüzdeki çetin mücadeleyi belirtmektir, ortaya koymaktır; bunu, böyle anlayalım.

Değerli arkadaşlarım, ben, Avrupa Birliğinin, Türkiye'nin ekonomik ve sosyal gelişmesine ilişkin olarak bu kürsüde ifade edilen görüşlere, zannediyorum, pek önemli bir katkıda bulunamayacağım; çünkü, ekonomik ve sosyal açıdan Türkiye'nin Avrupa Birliğine girmesinin ülkemize yapacağı katkılar, bu çatı altında etraflı olarak tartışıldı ve zannediyorum, ekonomik ve sosyal açıdan bu konuda pek söylenecek bir husus yok.

Yalnız, ben, bugün, Türkiye-Avrupa Birliği ilişkilerine, Irak savaşı nedeniyle ortaya çıkan yeni stratejik boyut açısından yaklaşacağım. İzninizle, bundan önce de, Türkiye'nin Avrupa Birliğine katılmasının önemli bir gerekçesine, burada pek dile getirilmeyen bir gerekçesine daha değineceğim.

Değerli arkadaşlarım, dünyada, üç ticarî ve ekonomik blok vardır:

Birincisi, NAFTA; yani, Amerika Birleşik Devletleri önderliğinde, Kuzey Amerika Ekonomik Birliğidir; Amerika, Meksika ve Kanada'yı kapsıyor.

İkincisi, Avrupa Birliğidir.

Üçüncüsü de ASEAN; Japonya'nın ortaya çıkardığı Uzakdoğu'daki ticarî bloktur.

Değerli arkadaşlarım, bu üç blok, beraberce, dünya gayri safî millî hâsılasının yüzde 82'sini üretiyor; yine, bu üç blok, beraberce, dünya ticaretinin yüzde 80'ini yapıyor. Bloklar, kendi içlerinde liberasyona gidiyorlar ve bu şekilde ekonomik verimliliği devamlı olarak artırıyorlar, ekonomik verimlilikle birlikte refah da artıyor; fakat, bloklar, kendi aralarında tam bir rekabet içindeler ve ticaret, karşılıklılık üzerine yapılıyor; yani, sen benden ne kadar alırsan ben de senden o kadar alırım; sistem bu. Şimdi, böyle olunca, Türkiyemiz, eğer, bu üç bloğun dışında kalırsa, dünya ticaretinin yüzde 20'sini yapan ve dünya gayri safî millî hâsılasının yüzde 18'ini üreten ülkelerle ticaret yapma durumunda kalacak. Türkiye, eğer, Avrupa Birliği içindeki pazar payını koruyamazsa, geliştiremezse de kalkınması büyük ölçüde aksayacak.

Değerli arkadaşlarım, bu bakımdan, Türkiye'nin, muhakkak, coğrafî açıdan kendisine en yakın olan Avrupa Birliği içinde yerini alması lazım. Güzel olan bir şey, şu çatı altındaki 550 milletvekilinin de bu kararlılıkta olması ve bu inancı paylaşması. Bu, zannediyorum ki, bugüne kadar Türkiye'de pek görülmemiş bir durumu yansıtıyor.

Şimdi, bir diğer konuya giriyorum. Türkiye'nin yanı başında bir savaş oluyor ve bu savaşın, Türkiye üzerinde, son derece önemli etkileri var. Bunlar arasında, en önemli gelişme, Amerika'nın Ortadoğu'da yeni bir siyasal yapılanma planıdır. Amerika, böyle bir yaklaşımı olduğunu gizlemiyor. Ortadoğu ve büyük Ortadoğu'da, Amerika'nın, bir yeniden siyasal yapılanma ve rejimleri, gerekirse değiştirme tasarımı, dizaynı, dünya basınında tartışılıyor. Bu plan, Amerika'ya ölümcül tehdidin, Arap ve İslam coğrafyasından, Arap ve İslam coğrafyasında türeyen ve üreyen radikal İslamdan kaynaklandığı yolundaki tespite ve bu nedenle, radikal İslama karşı topyekûn savaş ilanından kaynaklanıyor.

Bildiğiniz gibi, 11 Eylül saldırılarından sonra, Amerika, bir durum değerlendirmesi yaptı. New York'taki ikiz kuleleri ve Pentagon'u vuran teröristlerin hepsinin Arap ve İslam coğrafyasından kaynaklanan kişiler olması, Amerika'yı düşündürdü. Son on sene içinde de, Amerika'ya karşı yönelen tehditler, suikastlar, terör eylemleri, yine, hep Arap-İslam coğrafyasından kaynaklanmıştı. Bu durum, Amerika'da, sadece siyasîlerin değil, aynı zaman da akademisyenlerin de, duruma şöyle bakmalarına yol açtı: Amerika'ya ölümcül tehdit, bu coğrafyadan kaynaklanıyor; bunun altında, kökten dinci, radikal İslam var.

CAVİT TORUN (Diyarbakır) - Nereden biliyor böyle bir şeyi?!.

ŞÜKRÜ MUSTAFA ELEKDAĞ (Devamla) - Binaenaleyh, Amerika'nın, buna karşı, tam anlamıyla, topyekûn bir mücadeleye girmesi lazım.

CAVİT TORUN (Diyarbakır) - Amerika'nın iddiasından başka bir şey değil...

ŞÜKRÜ MUSTAFA ELEKDAĞ (Devamla) - Yani, Amerika, Ortadoğu'yu, köktenci terörden sterilize etmek amacıyla, bölgedeki ülkelerin rejimlerini demokratikleştirmeyi ve bu süreçte, jeopolitik haritayı değiştirmeyi öngörüyor.

Değerli arkadaşlarım, bunlar, yorumlar değil...

SERACETTİN KARAYAĞIZ (Muş) - Tespit edilen bir şey değil, Amerika iddia ediyor...

ŞÜKRÜ MUSTAFA ELEKDAĞ (Devamla) - Bunlar, yetkili ağızlardan çıkan hususlar.

CAVİT TORUN (Diyarbakır) - Aynı tehdidi Suriye'ye yapıyor...

ŞÜKRÜ MUSTAFA ELEKDAĞ (Devamla) - Gördüğünüz gibi, birkaç gün önce, son günlerde, Suriye'ye karşı, İran'a karşı tehditler devam ediyor.

Değerli arkadaşlarım, bu, son derece tehlikeli bir girişim; çünkü, o bölgedeki halklar, despotik rejimlerini sevmeseler, krallardan, emirlerden, şeyhlerden hoşlanmasalar bile, herhangi bir şekilde, yukarıdan dayatmacı olarak gelecek bu şekildeki değişimlere, muhakkak ki, karşı koyacaklar. Her halükârda, kendilerine danışılmadan, kendileri hakkında bu şekilde birtakım projelerin yapılması, bu ülke halklarını hiçbir şekilde memnun etmeyecek. İnsanlar, koyun yerine konulmaktan, hiçbir şekilde hoşlanmazlar. Her halükârda, böyle yaklaşımlar, Avrupa, Amerikan düşmanlığını büsbütün körükler; yani, Amerika, esas itibariyle, çözmek istediği sorunları, bu şekilde, daha vahim, daha zor bir duruma getirir. Bu durumda radikalizm kuvvetlenir ve Mısır Cumhurbaşkanı Hüsnü Mübarek'in söylediği gibi, 100 tane yeni Bin Ladin türer.

Değerli arkadaşlarım, şimdi, bu durumda, Türkiye açısından da durumun analizinin yapılması gerekiyor. Türkiye, muhakkak ki, Amerika ile ilişkilerini, mümkün olduğunca geliştirmek istiyor, bu ilişkilerin, karşılıklı yarar ve çıkar dengesine oturtulmasını istiyor; fakat, bir başka sorun şu oluyor: Türkiye, Amerika yanında yer alarak, tüm Ortadoğu halklarına ve İslam dünyasına karşı sürdürülecek bir mücadeleye ve çatışmaya taraf olabilir mi?..

Değerli arkadaşlarım, Başkan Bush'un, 2002 yılındaki ulusa sesleniş konuşmasını hepimiz dinledik. Başkan Bush, bu konuşmasında, yeni dünya düzeni hakkında son derece önemli ipuçları veriyor. Bunlardan biri de şudur, diyor ki: "Amerikanın yanında olan dostudur, yanında olmayan düşmanıdır." Yani, Amerika, maalesef, bu dönemde, dünya sorunlarına böyle bir yaklaşımla bakıyor.

Aynı şekilde, Dışişleri eski Bakanımız Sayın Yaşar Yakış'la görüşmesinde de, söyledikleri son derece ilginç. Emperyal bir azamet ve kibirle "bizim, Birleşmiş Milletlere ihtiyacımız yok, ihtiyaç görmüyoruz" diyebiliyor. Onun yanında "Avrupa Birliğini, biz, ikiye, üçe böldük" şeklinde sözler sarf edebiliyor.

Değerli arkadaşlarım, gördüğünüz gibi, Irak savaşı ve ondan sonra gelişecek durum, bölgemizdeki jeopolitik durumu depremsel ölçülerde değiştiriyor. Irak'taki durum, yeni dünya düzeni hususunda bir ilk adımı yansıtıyor. Bu durumda, tabiatıyla, Türkiye'nin de, bu yeni dünya düzenindeki konumunu tespit etmesi, saptaması lazım.

Bir süre önce, Türkiye'de bazı yetkililer, birtakım görüşler ifade ettiler, dediler ki: "Türkiye'nin yeri Avrupa Birliği değildir, olamaz -ya neresidir- Amerika tarafından desteklenen Rusya ve İran'ın oluşturduğu bir birliktir." Bugün, bunun ne kadar yanlış olduğu ortaya çıkıyor.

Yine, bazı çevreler de "Türkiye için en iyi yer NAFTA'dır; yani, Amerika, Meksika ve Kanada'nın oluşturmuş olduğu ekonomik bloktur" dediler. Bunun da, bugün geçerli olmadığı, bunları desteklemek imkânı olmadığı açıkça ortaya çıkıyor.

Değerli arkadaşlarım, en bariz şekilde bugün gündeme gelen konu, tek kutuplu düzenin dünya için o kadar huzurlu, o kadar güvenli olmayacağıdır. Tabiatıyla, bu durumda, global düzende, istikrarın, Amerika'yı dengeleyici yeni oluşumlarla sağlanabileceği görüşü, yine, esasında, bugünlerde, önümüzdeki günlerde dünya gündeminde önplana gelecek.

Eskiden, tabiatıyla, böyle durumlar yoktu; Atlantik'in iki yakası arasında, Avrupa ile Amerika arasında gayet iyi bir anlayış vardı ve Avrupa'da, o zaman, herhangi bir şekilde global strateji açısından pek görüş üretilmiyordu; o konu, Amerika'ya bırakılıyordu. Avrupa, güvenlik ve savunma konularında daha çok kendi içine bakıyordu ve yaklaşımları daha ziyade bölgesel oluyordu. Bugün ise, zannediyorum ki, bu yeni gelişmeler karşısında, Avrupa Birliği de daha global bir stratejik yaklaşım benimsemek durumunda kalacaktır.

Evet, bugünlerde, Avrupa Birliği içinden bölünmüş durumda; ama, Almanya ile Fransa'nın bu konuda başı çekeceklerini tahmin ediyorum ve bu şekildeki görüşlere öncülük yapacaklarını, Avrupa Birliği içerisinde bir nüve kuracaklarını ve bu nüvenin dünyaya, global bir şekilde, böyle bir stratejiyle yaklaşacağını tahmin ediyorum; bu, büyük olasılık. Esas itibariyle, Almanya ve Fransa açısından yapılan bazı beyanlar da bu görüşleri destekliyor.

Değerli arkadaşlarım, bu bağlamda, öyle zannediyorum ki, Türkiye'nin stratejik değeri de, Türkiye'nin stratejik konumu da Avrupa Birliği açısından, eskisinden çok daha fazla dikkate alınacak ve değerlendirilecek bir faktör olarak ortaya çıkıyor. Bu açıdan, zannediyorum, son olaylardan sonra, Türkiye'nin de içerisinde yer alacağı bir Avrupa'nın siyasî birliğe doğru ilerlemesi ve dünyada bir denge unsuru olarak yerini alması aciliyet kazanıyor. Bundan böyle, Türkiye'nin, Avrupa Birliğiyle ilişkilerine bir de bu boyutuyla bakması lazımdır.

Bu ifadelerle, kurulacak komisyonun çalışmalarında başarılar diliyorum ve CHP olarak, bu komisyonun kurulmasını desteklediğimizi, buradan tekrar ifade ediyorum.

Teşekkürler ediyorum. (Alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Elekdağ.

Teklifin tümü üzerinde, Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu adına Düzce Milletvekili Sayın Yaşar Yakış; buyurun. (AK Parti sıralarından alkışlar)

AK PARTİ GRUBU ADINA YAŞAR YAKIŞ (Düzce) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Türkiye Büyük Millet Meclisinde "Avrupa Birliği Uyum Komisyonu" adı altında bir komisyon kurulmasıyla ilgili yasa teklifi üzerinde, Adalet ve Kalkınma Partisinin görüşlerini Yüce Meclisimize sunmak için huzurunuzda bulunuyorum; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Değerli milletvekilleri, Parlamentoda, bir Avrupa Birliği Uyum Komisyonu kurulması konusu, Türkiye'nin, Avrupa Birliğiyle ilişkileri açısından, öteki üye ve aday ülkelere nazaran geride olduğumuz alanlardan biridir; hatta, en geride olduğumuz alanlardan biridir. Nitekim, bugün, ne Avrupa Birliğine üye ülkeler arasında ne de aday ülkeler arasında, böyle bir komisyon kurmamış hiçbir ülke parlamentosu kalmamıştır. Gerçi, öteki ülkelerde kurulan komisyonlar, tamamen birbirine benzeyen, birbirinin kopyası kuruluşlar değildir, ülkeden ülkeye farklılıklar arz etmektedir. Örneğin, İskandinav ülkeleri, yani Finlandiya, Danimarka ve İsveç -biliyorsunuz Norveç, Avrupa Birliği üyesi olmadığı için, İskandinav ülkelerinden sadece bu üçü Avrupa Birliğine üyedir- ve bunlara ilaveten Avusturya'da, bu tür komisyonlar, bizim şimdi kurmayı düşündüğümüz türden komisyonlar, hükümetleri için, Avrupa Birliği konularında danışma hizmetleri de veren birer kuruluş olarak faaliyet göstermektedir. Yani, komisyon, şimdiki yasa teklifimizde yer alan hükümlere, görevlere ilaveten, aynı zamanda, hükümetlerine danışmanlık hizmeti de vermektedir. Ayrıca, yine bu ülkelerde, Avrupa Birliği Bakanlar Konseyi toplantıları öncesinde, kendi hükümetlerine müzakere yetkisini de bu komisyonlar vermektedir. Bu, bizim, Türkiye'deki mevzuatımıza uygun olmayan bir hükümdür. Dolayısıyla, zaten, sadece bu ülkeler dışında, öteki Avrupa ülkelerinde de, bir komisyonun, müzakereye gidecek olan bir hükümete talimat vermesi uygulaması yoktur.

Öteki kategorideki Orta ve Doğu Avrupa ülkelerinde, yani Çek Cumhuriyeti, Macaristan, Romanya, Bulgaristan, Polonya ve Slovakya gibi ülkelerin parlamentolarında, bu komisyonlar, yine, klasik görevlerinin yanında, Avrupa müktesebatına uyum konusunda hazırlanan yasa tasarılarının parlamentoda görüşülmesinde özel bir ivedilik yöntemi uygulama şansına sahiptirler, böyle bir kuralları vardır.

Öteki ülkelerden biraz daha ayrılan bir uygulama da Macaristan'da vardır. Macaristan'da, bizimkine tekabül eden bir ana komisyon dışında, bir de, parlamentodaki çeşitli komisyonların, Avrupa Birliği bütünleşme alt komisyonu adında birer alt komisyonu vardır. Yani, diyelim ki, bizim Meclisimizdeki Anayasa Komisyonunun içinde bir alt komisyon da, Avrupa Birliği bütünleşme alt komisyonu; aynı şekilde, Adalet Komisyonumuzda, İçişleri Komisyonumuzda, Dışişleri Komisyonumuzda, Avrupa Birliği bütünleşme alt komisyonu olduğunu farz edin; Macaristan'daki uygulama buna benziyor. Ana komisyon, gerek bu alt komisyonlarla gerek Budapeşte'deki Avrupa Birliği temsilciliğiyle gerekse sivil toplum kuruluşlarıyla sıkı bir işbirliği halinde çalışmaktadır.

Bizim, Türkiye Büyük Millet Meclisinde kurmayı düşündüğümüz komisyon, çeşitli ülkelerdeki uygulamalardan esinlenmiş; fakat, Türkiye'nin ihtiyaçlarına, Türkiye'nin koşullarına uygun şekilde dizayn edilmiştir, tasarlanmıştır.

Bu kanun teklifinin Yüce Meclise sunulması, bir rastlantı sonucu, Türkiye-AB ilişkilerindeki başka gelişmelerle de aynı tarihlere tesadüf etmiş bulunmaktadır. Biliyorsunuz, Avrupa Birliği Genel İşler Konseyi, Türkiye'nin Avrupa Birliğine katılım hazırlıklarını gözden geçiren bir belge olan Katılım Ortaklığı Belgesinin yeni versiyonunu, güncelleştirilmiş versiyonunu dün kabul etmiştir, bazı değişikliklerle kabul etmiştir. Hatırlayacağınız üzere, bu, Katılım Ortaklığı Belgesi adını verdiğimiz belgenin ilk versiyonu 26 Şubat 2001'de çıkmıştı ve bundan kısa bir süre sonra, bir ay kadar sonra, 19 Mart 2001'de, Türkiye de bir Ulusal Program yayımlayarak, Katılım Ortaklığı Belgesinde Türkiye'den beklenen koşulları nasıl yerine getireceğinin bir çeşit programını sunmuştu. Dün güncelleştirilmiş olan belge, işte, birinci versiyonu 2001'de kabul edilmiş olan belgedir.

Öte yandan, yine, bugün, Türkiye ile Avrupa Birliği arasındaki en önemli işbirliği organı olan, işbirliği forumu diyelim isterseniz, Ortaklık Konseyi toplantı halindedir. Şu anda, öyle zannediyorum, Brüksel'de bu toplantı yapılmaktadır.

Peki, bizim kurduğumuz komisyonun esas görevleri ve amacı nedir; bu görevleri, biraz sonra, kanun teklifinin maddeleri okunurken dinleyeceğiz, Kanun teklifinin 3 üncü maddesinde bunlar belirtilmektedir. Ben, bazılarının üzerinde durmak istiyorum.

Komisyonun görevlerinden biri, Türkiye'nin Avrupa Birliğine katılım sürecine ilişkin gelişmeleri izlemek ve müzakere etmektir. Müzakere derken, pek tabiî ki, burada, Avrupa Birliğiyle müzakereyi kastetmiyoruz, komisyon içindeki müzakereyi kastediyoruz; Avrupa Birliğiyle müzakereyi, pek tabiî ki, hükümet tarafından teşkil edilecek olan resmî komisyonlar yapar, heyetler yapar.

Kurulacak olan komisyonun bir başka görevi, Avrupa Birliğindeki gelişmeleri izlemek ve bu gelişmeler konusunda Türkiye Büyük Millet Meclisini bilgilendirmektir. Bu bilgilendirme işi, komisyon üyelerinin veya başkanının, gerek komisyondaki çalışmalar gerekse dış temasları hakkında Yüce Meclise bilgi sunması şeklinde olacaktır; bir de, her yasama yılının sonunda, komisyon, gerek hükümete gerek Türkiye Büyük Millet Meclisine bir rapor sunacaktır.

Komisyonun bir başka görevi, talep vaki olduğu takdirde, Meclisimizdeki çeşitli ihtisas komisyonlarında görüşülmekte olan tasarıların Avrupa Birliği mevzuatına uygunluğu konusunda görüş bildirmektedir.

Nihayet komisyonun bir başka görevi de, Avrupa Birliğine katılım konusunda kamuoyunu bilgilendirmektir. Bu konu, Anayasa Komisyonunda görüşülürken komisyonun bazı üyeleri kamuoyunu bilgilendirme işinin hükümetin görevi olması gerektiğini belirtmişlerdir. Pek tabiî ki, yine hükümetin aslî görevi olmaya devam edecektir; fakat, bu komisyon da, Parlamentonun faaliyetleri çerçevesinde, Avrupa Birliğini kamuoyuna tanıtacak faaliyetlerde bulunabilecektir.

Kurmak üzere olduğumuz bu komisyonun ifa edeceği görev, Meclisimizde bugüne kadar, esas itibariyle, Dışişleri Komisyonu tarafından yerine getirilmekteydi; fakat, günümüzde, daha doğrusu önümüzdeki dönemde, Avrupa Birliğiyle ilgili çalışmaların hızlanması beklenmektedir. Bu hızlanmada birinci hedef, Türkiye'nin Avrupa Birliğine katılım müzakerelerinin 2004 sonunda başlayabilmesi için gerekli zeminin o tarihe kadar hazırlanmasıdır. Nedir o tarihe kadar hazırlanması gereken hususlar; hazırlanması gereken hususlar, Türkiye'nin Kopenhag kriterlerine uygun hale gelmesidir, Kopenhag kriterlerine uyar hale gelmesidir.

İlk bakışta, 2004 sonuna kadar dediğimiz zaman, önümüzde 20 aylık bir süre varmış gibi görünüyor; fakat, aslında, 20 aylık bir süre yoktur; çünkü, Türkiye'nin Avrupa Birliğine girmesi için müzakerelerin başlanıp başlanmayacağı konusunda karar Aralık 2004'te alınacak olmakla birlikte, bu karar, Avrupa Birliği zirvesi tarafından, Avrupa Birliği Komisyonunun ekim ayında yayımlayacağı komisyon kararına, Türkiye hakkındaki ilerleme raporuna göre verilecektir. Peki, ekimde Avrupa Birliği Komisyonunun hazırlayacağı belge için gerekli bilgiler, Türkiye tarafından, Avrupa Birliğine ne zaman verilecektir; o da, 2004 Ağustos ayında verilecektir. Dolayısıyla, önümüzde 20 aylık değil, aşağı yukarı 16 aylık bir süre kalmış bulunuyor.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hatırlarsınız, geçtiğimiz günlerde, bu Yüce Mecliste, Avrupa Birliğine uyum için yeni bir paket yasalaştırılmıştır. Bu paketin kabulüyle, Kopenhag kriterlerinin en azından yasama boyutunun ikmal edilmiş olması için önemli bir mesafe kat edilmiş bulunmaktadır. Şimdi, çıkardığımız bu yasaları, Avrupa Birliği normlarına uygun biçimde uygulamamız gerekmektedir. Yasayı çıkarmak için, Yüce Mecliste, 550 milletvekilinin, o yasanın çıkarılması gerektiğine inanması ve onu desteklemesi yetmektedir; fakat, çıkarılan yasaların amacına uygun bir şekilde, Avrupa Birliği normlarına uygun bir şekilde uygulanabilmesi ise, 550 milletvekili değil, onbinlerce, belki de yüzbinlerce Türk yasa uygulayıcısının, bu,yeni çıkarılan yasaları önce anlaması, ondan sonra da Avrupa Birliği normlarına uygun biçimde uygulamaya başlamasına bağlıdır. Bu nedenle, yasanın uygulanmasının, belki, o yasaları çıkarmaktan daha önemli ve ulaşılması daha da zor bir hedef olduğunu kabul etmek gerekmektedir.

Peki, bu yasaları çıkarıp Avrupa normlarına uygun bir şekilde uygulamaya başladığımız zaman işimiz bitmiş olacak mıdır; hayır, bitmiş olmayacaktır, aslında, işimiz o zaman başlayacaktır. Neden o zaman başlayacaktır; çünkü, biliyorsunuz, bugün "Avrupa Birliği müktesebatı" adını verdiğimiz Avrupa Birliği yasaları külliyatı vardır. Bu külliyat, takriben 80 000 ilâ 100 000 sayfalık bir metinden oluşmaktadır. Niye 80 000 ilâ 100 000 sayfa diyoruz; çünkü, hangi dilde yazıldığına bağlı -bazı dillerde metinler biraz daha uzundur- hangi karakterde yazdığınıza bağlıdır. Dolayısıyla, 80 000 ilâ 100 000 sayfalık bir metinden bahsediyoruz.

Türkiye'nin Avrupa Birliğine girebilmesi için, bu müktesebatı; yani, 100 000 sayfalık metni Türkçeye tercüme etmiş olması, yasalaştırması, mevcut yasalarımızdaki bu 100 000 sayfalık metinle çelişen hususların ayıklanması ve ondan sonra da bunların uygulanmaya başlaması gerekmektedir.

Bu işin ne zamana kadar tamamlanması gerekiyor; bu işin, 2004 yılından başlamak üzere, üyelik müzakerelerinin tamamlanacağı tarihe kadar ikmal edilmiş olması gerekiyor; yani, o tarihe kadar, Yüce Meclisin halihazırda yürütmekte olduğu yasama ve denetleme faaliyetlerine ek olarak bir de 100 000 sayfalık Avrupa Birliği müktesebatını yasalaştırmış olması ve Türk yasa uygulayıcılarının da, bu mevzuatı nasıl uygulayacaklarını öğrenmiş olmaları gerekmektedir.

İşte, kurmakta olduğumuz komisyonun önündeki işin heybeti budur. Böyle devasa bir işi, aslî işlevi başka görevleri yerine getirmek olan Dışişleri Komisyonuna yüklemek haksızlık olurdu; onun için, böyle bir komisyonun kurulması zorunluluktu; şimdi de, bunu kurmak için faaliyete geçmiş oluyoruz.

Nitekim, bundan önce, böyle bir komisyonun kurulması ihtiyacı, Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlık Divanı tarafından, 21 inci Yasama Dönemi sırasında teşhis edilmiş ve bundan takriben iki yıl önce -2 Mayıs 2001'de- alınan 76 sayılı Kararla, böyle bir komisyon kurulmasına yönelik çalışmaların başlatılmasına karar verilmişti. Adalet ve Kalkınma Partisi, öteki öncelikli konulardan fırsat bulur bulmaz, derhal, bu önemli konuya el atmış ve şu anda, önünüzdeki teklifi Yüce Meclise sunmuştur. Önünüzdeki teklif işte budur.

AK Parti, Avrupa Birliği yolundaki kararlı yürüyüşümüzün bir başka gereği olan bu yasa teklifine olumlu oy verecektir. Anladığım kadarıyla, muhalefet partisi de olumlu oy vereceğini ifade etmektedir. Bu yeni yasanın, Meclisimize, milletimize ve Avrupa Birliğine hayırlı olmasını diliyorum.

Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (Alkışlar)

BAŞKAN - Sayın Yakış, teşekkür ediyorum.

Komisyon Başkanının söz talebi vardır.

Sayın Kuzu, buyurun. (AK Parti sıralarından alkışlar)

ANAYASA KOMİSYONU BAŞKANI BURHAN KUZU (İstanbul) - Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; bu, Avrupa Birliği Uyum Komisyonunun adı, komisyonumuza geldiğinde "Avrupa Birliği ile İlişkiler Komisyonu" idi; ancak, "Uyum Komisyonu" isminin daha uygun olacağı düşünüldü ve oybirliğiyle komisyonumuzda ismi değiştirildi; çünkü, diğer ülkelerde de isminin bu şekilde olduğu bize gelen bilgiler arasındaydı.

Şimdi, bu komisyon niçin kuruldu? Bu konuda, değerli iki konuşmacımız, gerek eski Büyükelçimiz Sayın Şükrü Elekdağ gerekse Dışişleri eski Bakanımız Sayın Yaşar Yakış detaylı bir şekilde bilgi verdiler. Ben onun detayına girmek istemiyorum; birkaç konuya değinerek huzurunuzdan ayrılmak istiyorum.

Bilindiği gibi, Aralık 1999'dan itibaren, Helsinki Zirvesiyle, Türk-Avrupa ilişkilerinde hız kazanıldı. Katılım Ortaklığı Belgesi, Ulusal Program, Kopenhag siyasî kriterlerinin yerine getirilmesi şeklinde özetlediğimiz bu ana noktalar, sonuçta, Avrupa Birliği müktesebatı olarak isimlendiriliyor. Türkiye, adım adım Avrupa Birliğine yaklaşıyor ve ne lazımsa, gerekli olanı elinden geldiği kadar yerine getirmeye çalışıyor.

Biliyorsunuz, bu ilişkilere yardımcı olmak üzere, uzun süredir, Avrupa Birliği Genel Sekreterliği bu işi üstlenmişti; ama, şimdiki komisyonla bu işi daha detaylı bir şekilde Meclis bünyesine de taşımak istedik.

Değerli arkadaşlar, burada ifade edildi, böyle bir komisyon, 15 Avrupa Birliği ülkesinde var, 13 aday ülkede de var; demek ki, olmayan bir biziz, -elimdeki kayıtlar doğruysa öyle gözüküyor- Sayın Bakanımız da ona işaret ettiler. Aralık 2004'te, Türkiye, bir tarih alma noktasında, üyelik müzakeresinin başlaması bakımından ciddî bir beklenti içinde olduğuna göre, bu komisyonu da kurmak suretiyle bu adımı biraz daha hızlandırmak amacı taşınmaktadır. Esasen, uzun süredir bu tür bir komisyonun kurulması Meclisimizin gündeminde; bu da, bizim komisyona ve bu Meclise nasip olacak, şu anki durum onu gösteriyor.

Bir şeyin altını çizerek huzurunuzdan ayrılmak istiyorum: Bu komisyonla alakalı kanun teklifi geldiğinde, ilgili maddelerini komisyondaki arkadaşlarımızla okuduk ve şunu gördük; böyle bir komisyon, gerçekten, çok yetkili kılınır ve netice itibariyle, Avrupa Birliğiyle alakalı tüm yasalar bu komisyona gönderilecek olursa, Meclisimizin bünyesinde mevcut bulunan 16 komisyon işlevsiz hale gelebilir; böyle bir endişe taşıdık. Dolayısıyla dedik ki, biz bu komisyonu, esas ve tali komisyon olarak değil, suijenerist dediğimiz, kendine has kendine özgü bir komisyon, görüş bildiren bir komisyon şeklinde kuralım. Tabiî ki, bu komisyon görüş bildirdiğinde "Avrupa Birliği müktesebatına, bu tür bir yasa aykırıdır" ya da "şöyle olması lazım" dediğinde, elbette ki, esas komisyon, bunu dikkate almak durumunda kalacaktır, bunu yabana atmamız mümkün gözükmüyor; ama, yine de, diğer komisyonları bir kenara atmamak ve onları işlevsiz bırakmamak bakımından bir orta yol bulduk ve bize gelen teklife, 5-6 önergeyle son şeklini verdik. Komisyonumuzun, gerek iktidar gerek muhalefet partisine mensup olan çok değerli üyeleri bunlara katıldılar; komisyonun kurulması, oybirliğiyle geçti. Sonradan fark ettiğimiz bir iki küçük aksayan nokta oldu, onlar da, birazdan verilecek önergelerle düzeltilecek. Bunu da, bu şekilde belirtmiş olayım.

Memleketimize hayırlı, uğurlu olmasını temenni ediyorum. Herkesi saygıyla selamlıyorum efendim. (AK Parti sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Kuzu.

Teklifin tümü üzerinde, şahsı adına, Gaziantep Milletvekili Abdulkadir Ateş konuşacaklardır.

Sayın Ateş, buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)

ABDULKADİR ATEŞ (Gaziantep) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Sayın Grup Başkanvekilimizin de ifade etmiş olduğu gibi, böylesi bir teklifi, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu olarak desteklediğimiz gibi, ben de, şahsen, hakikaten bunun ülkemiz için ve Avrupa Birliğine girme yolunda atacağımız adımlar için önemli bir gelişme olduğuna inanıyorum.

Eğer, neden bunu böyle düşündüğümüzü biraz açarsak; biliyorsunuz, Türkiye'de, Avrupa Birliğine girelim mi girmeyelim konusu yıllardan beri tartışılıyor; hatta hatta, çeyrek asrı geçti, 1960'lı yıllardan beri, artık yarım asra yaklaşacak bir süredir, biz, Avrupa Birliğine girip girmeme konusunu tartışıyoruz; ama, biz, bu tartışmayı nerede yapıyoruz; hükümet çevrelerinde yapıyoruz, bakanlıklar arasında yapıyoruz. Halkın, Avrupa Birliğine girip girmeme konusundaki düşüncelerini veya bu konudaki fikirlerini, istem ve taleplerini çok ciddî bir biçimde, çok detaylı bir biçimde, enine boyuna incelediğimiz ve halkımızı, bu konularda bilgilendirdiğimizi söylemek herhalde zor. Evet, insanlarımız, halkımız Avrupa Birliğiyle ilgili bilgileri alıyor; ama, bu bilgileri nereden alıyor; insanlarımız, Avrupa Birliği ve Avrupa Birliğine girmenin artı veya eksileriyle ilgili görüşleri, yazılı basınımız -gazeteler, dergiler- veya televizyonlar kanalıyla alıyorlar. Yani, şimdiye kadar, halkımızın bu konuya ilişkin dilek ve istemlerini katılımcı bir yaklaşımla, ciddî bir biçimde karşılayacak bir kurul, kuruluş oluşturulamamıştı.

Şimdi, bana göre -şahsen, ben düşünüyorum ki- kurulacak olan bu komisyonun ana görevlerinden bir tanesi, Avrupa Birliği ve Avrupa Birliğine ilişkin atılan adımlar doğrultusunda, neler yapılmak istendiği doğrultusunda, halkın temsilcilerinin, yani siz sayın milletvekillerimizin, hiç olmazsa, birebir, yüz yüze temaslarınızda veya yapacağınız birçok toplantıda, bu konuyu, daha detaylı, daha içerikli bir biçimde, insanımıza, seçmenimize, bölgelerimize anlatabilme olanağını belki bu şekilde yakalayabilmemiz olacaktır. Bu nedenle, bunu, halkımızın, seçmenlerimizin bu konuya ilişkin daha birebir, ilk ağızdan bilgi alabilmesi açısından ve yine bu konuya ilişkin kendi istek ve taleplerinin yukarılara, bu konunun kararını verecek olan mevkilere ulaştırılması bakımından yararlı görüyorum. Evet, bunun sonunda, Avrupa Birliğiyle ilgili bütün koşullar yerine getirildiğinde ve biz Avrupa Birliğine girmek üzereyken, belki bir halkoylamasına veya bir nabız yoklamasına gideceğiz; ama, ondan önce de, insanımızın bu konuya ilişkin, bilgilendirilmesinin, en azından onun vekillerinin bu konuya ilişkin birebir, ilk elden bilgi edinmesinin yararlı olduğuna inanıyorum. Şimdi, bu nedenle, bu komisyonun kurulmasına destek veriyoruz. Yeni kurulacak olan komisyonla, daha doğrusu Avrupa Birliği ile İlişkiler Komisyonuyla, bu görevi yerine getirmede çok önemli bir adım atılacaktır diye düşünüyorum.

Türkiye'nin Avrupa Birliğine ilişkin katılım sürecine ilişkin gelişmeleri izlemek, müzakere etmek, Avrupa Birliğindeki gelişmeleri takip etmek ve bu gelişmeler konusunda Türkiye Büyük Millet Meclisini bilgilendirmek hakikaten çok önemli. Bununla ilgili, biliyorsunuz, bir komisyonumuz var. Türkiye Avrupa Birliği Karma Parlamento Komisyonumuz ve onun üyeleri bu konuya ilişkin ciddî çalışmalar yapıyorlar; fakat, bu çalışmaların Meclise indirilebilmesi ve bu çalışmalardan edinilen bilgilerin, oradaki gelişmelerin bir şekilde Meclise, milletvekillerine taşınabilmesi, bu konuda bir iletişim kurulabilmesi açısından da, ben, yine, bu komisyon önemli bir fonksiyon görecektir ve yararlı olacaktır diye düşünüyorum.

Yine, aynı şekilde, Türkiye Büyük Millet Meclisine daha önce sunulan Ulusal Program kapsamındaki kanun tasarı ve tekliflerini ve diğer yasal düzenlemelerle de ilişkili, bu komisyonun, artık, bir ihtisas komisyonu şeklinde çalışıp, yine, Türkiye Avrupa Birliği Karma Parlamento Komisyonunda çalışmalarda bulunan milletvekillerimizin de önerisiyle, işbirliğiyle, bu komisyonda, Meclise, sizlerin onayına sunabilecekleri -kanun tasarıları, teklifleri, yönetmelikler her neyse- düzenlemelerin daha uygun bir biçimde devam edeceği görüşündeyim.

Yine, benim düşüncelerime göre, her bakanlığa düşen uyuma ilişkin birtakım çalışmaları da bu komisyonun gözetmesi, gözlemesi, gereğinde bilgi alması sağlanabilir diye düşünüyorum ve bu açıdan da yararlıdır diye bir görüş içerisindeyim.

Tüm bunları söyledikten sonra, yine, Avrupa Birliğine ilişkin gelişmelerde gözardı ettiğimiz diğer çok önemli bir kuruma da dikkatlerinizi çekmek istiyorum burada. O da, yıllardan beri üyesi olduğumuz Avrupa Konseyi. Bizler -ben ve benimle birlikte iki partimizden 11 arkadaşımız- Avrupa Konseyinde çalışmalar yürütüyoruz ve maalesef, Türkiye ve Avrupa Birliğiyle ilgili çalışmalar yürüten, gerek bürokratik kurumlar gerekse diğer komisyonlar, Avrupa Konseyinde Türkiye'yle ilgili alınacak olan kararlar ile Avrupa Birliğine giriş arasında birebir ilişki olduğunu akıllardan zaman zaman çıkarıyorlar.

Değerli Başkan, değerli milletvekilleri; bu sonuca nereden ulaştığımı soracak olursanız, Avrupa Konseyi, 1949 yılında, 10 Avrupa ülkesi tarafından kuruldu ve hemen ertesi yıl, Türkiye ve Yunanistan, 11 ve 12 nci üye ülkeler olarak bu komisyona tam üye oldular. Daha sonra, bu komisyonun üye sayısı 44'e yükseldi; son, bir hafta önceki ilkbahar toplantısında, Avrupa Komisyonu 45 inci üyesini, yani Sırbistan ile Karadağ'ı da kabul ederek, bünyesine aldı. 45 ülke içerisinde, hele hele ilk 12 üyeden, şu anda, Avrupa Komisyonu tarafından monitoring'e, yani denetime alınan tek ülke Türkiye. Gerek insan hakları açısından gerek diğer hukuk eksikliklerimiz yüzünden gerekse bazı ihlaller yüzünden, Türkiye, şimdi, Avrupa Komisyonunun denetiminde; işte, unutulan nokta bu. Demokrasi, insan hakları bakımından, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi gibi kurumlara sahip, böyle bir görevi yüklenmiş bu komisyonun, Avrupa Komisyonunun denetiminde olan bir ülkenin Avrupa Birliğine kabul edilmesi mümkün değildir.

Bizler, bu konuda çok ciddî çalışmaların yapılması lazım geldiğine  inanıyoruz. Komisyon üyeleri olarak, Avrupa Konseyi üyeleri olarak, parlamenterleri olarak, Türkiye'nin bu konuya ciddiyetle eğilmediğini düşünüyoruz. Öyle ki, bazen, tasarruf yapmak amacıyla -tasarruf dediğim, ekonomik tasarruftan bahsediyorum- toplantılara katılabilme olanağımız olmuyor. Bakıyorsunuz, komşu bir ülkenin bir parlamenterinin vermiş olduğu bir rapor, altkomisyondan başlıyor, taa Genel Kurula kadar gelip, Türkiye'nin başına bela olabiliyor. Bütün bunların önüne, öncelikle, geçilmesi lazım. Eğer biz Avrupa Birliğine tam üyelik istiyorsak, eğer İnsan Hakları Mahkemesiyle sorununuz varsa, eğer demokrasiyle, eğer insan hakları, çoğulcu demokrasi ve hukukun üstünlüğüyle ilgili Avrupa Konseyinde sorunlarınız varsa, denetim altındaysanız, Avrupa Birliğine kabul kolaylıkla söz konusu olamaz. Onun için, ben, kurulacak olan komisyonumuzdan -ki, ben, müşterek çalışacağımıza, birlikte, el ele, kol kola vererek çalışacağımıza inanıyorum; yönetimi kimin olursa olsun, başkanı kim olursa olsun, birlikte çalışacağız- başta hükümet olmak üzere, Meclisimizin, bu konuya da, gerekli dikkati, bundan böyle göstereceğini veya göstermesi lazım geldiğini düşünüyorum ve bu konuda talepte bulunuyorum.

Evet, kendimi tekrarlamak istemiyorum; ama, insan hakları ihlalleriyle ilgili, çoğulcu demokrasiyle ilgili, hukukun üstünlüğüyle ilgili sorunları olan bir ülkeyi Avrupa Birliğine almazlar. Bunun ilk çözülecek yeri de Avrupa Konseyidir. Eğer, biz, bunu Avrupa Konseyinde çözersek, Avrupa Birliğine daha rahat bir biçimde bir geçişin sağlanması mümkün olur diye düşünüyorum.

Birkaç milyar lira fazla harcanacak diye, lütfen, potansiyelimizi sınırlamayalım; lütfen, gücümüzü küçültmeyelim, lütfen, bizim Avrupa Birliğine girmememiz için şimdiye kadar her türlü engeli çıkaran ülkelerin ekmeğine yağ sürmeyelim diyorum. Meclis olarak, hükümet olarak, diğer komisyonlar olarak, tüm gücümüzle, elimizden ne geliyorsa, hep birlikte, bu konuya dikkat edelim.

Avrupa Konseyindeki etkinliğimizi artırabilmek için, Avrupa Birliğine tam üye olabilmek için destek gerektiğini, burada, gerek yeni kurulacak komisyonumuza gerek hükümetimize gerekse bizleri, Avrupa Konseyi Parlamenteri olarak görevlendiren siz milletvekillerimize bir kere daha arz ediyorum.

Saygılarımı sunuyorum. (Alkışlar)

BAŞKAN - Sayın Ateş, teşekkür ediyorum.

Sayın milletvekilleri, teklifin tümü üzerindeki görüşmeler tamamlanmıştır.

Teklifin maddelerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

1 inci maddeyi okutuyorum:

AVRUPA BİRLİĞİ UYUM KOMİSYONU

KANUNU TEKLİFİ

Amaç ve kapsam

MADDE 1. - Bu Kanunun amacı; Türkiye'nin Avrupa Birliğine katılım sürecine ilişkin gelişmeleri izlemek ve müzakere etmek, Avrupa Birliğindeki gelişmeleri takip etmek ve bu gelişmeler konusunda Türkiye Büyük Millet Meclisini bilgilendirmek ve istenildiğinde Türkiye Büyük Millet Meclisine sunulan kanun tasarı ve teklifleri ile kanun hükmünde kararnamelerin Avrupa Birliği Mevzuatına uygunluğunu inceleyerek İhtisas Komisyonlarına görüş sunmak üzere, Türkiye Büyük Millet Meclisinde, Avrupa Birliği Uyum Komisyonunun kuruluş, görev, yetki, çalışma usul ve esaslarını düzenlemektir.

BAŞKAN - 1 inci madde üzerinde söz talebi?.. Yok.

1 inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

2 nci maddeyi okutuyorum:

Komisyonun kuruluşu

MADDE 2. - Üye sayısı Danışma Kurulunun teklifi üzerine Genel Kurulca belirlenecek Avrupa Birliği Uyum  Komisyonunda; siyasi parti grupları ile bağımsızlar Meclisteki sayılarının- boş üyelikler hariç- üye tamsayısına nispet edilmesi ile bulunacak yüzde oranına uygun olarak temsil edilirler. Siyasi parti grupları, Türkiye-Avrupa Birliği Karma Parlamento Komisyonu üyelikleri için adaylarını Avrupa Birliği Uyum Komisyonu üyeleri arasından bildirir.

Avrupa Birliği Uyum Komisyonu üyeleri belirlenirken İngilizce veya Fransızcayı anlama, konuşma ve yazma düzeylerinde iyi bilen, Avrupa Birliği Hukuku alanında uzman milletvekillerine öncelik tanınır.

Bu Komisyon üyelikleri için, bir yasama döneminde iki seçim yapılır. İlk seçilenlerin görev süresi iki, ikinci devre için seçilenlerin görev süresi üç yasama yılıdır.

Komisyon, bir başkan, bir başkanvekili, bir sözcü ve bir katip seçer. Bu seçim, üye tamsayısının salt çoğunluğuyla toplanan Komisyonun, toplantıya katılanlarının salt çoğunluğunun gizli oyuyla yapılır.

BAŞKAN - Madde üzerinde söz isteyen?.. Yok.

Sayın milletvekilleri, madde üzerinde bir önerge vardır; okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan kanun teklifinin 2 nci maddesinin son fıkrasının aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

 

Abdülkadir Ateş

Ahmet Ersin

Tuncay Ercenk

 

Gaziantep

İzmir

Antalya

 

Mustafa Özyürek

Muhsin Koçyiğit

Ali Rıza Gülçiçek

 

Mersin

Diyarbakır

İstanbul

 

"Komisyon, siyasî parti gruplarının yüzde oranlarına göre bir başkan, iki başkanvekili, bir sözcü ve bir kâtip seçer. Bu seçim, üye tamsayısının salt çoğunluğuyla toplanan Komisyonun, toplantıya katılanlarının salt çoğunluğunun gizli oyuyla yapılır."

BAŞKAN - Komisyon önergeye katılıyor mu efendim?

ANAYASA KOMİSYONU BAŞKANI BURHAN KUZU (İstanbul) - Sayın Başkan, katılıyoruz; fakat, çoğunluğumuz olmadığı için takdire bırakıyorum.

BAŞKAN - Takdire bırakıyorsunuz.

Sayın Başkan?..

TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ BAŞKANVEKİLİ SADIK YAKUT (Kayseri) - Katılıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN - Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı adına katılıyorsunuz.

Hükümet?..

DEVLET BAKANI MEHMET AYDIN (İzmir) - Katılıyoruz.

BAŞKAN - Katılıyorsunuz.

Sayın Ateş, gerekçeyi mi okutayım; yoksa, söz alacak mısınız?

ABDÜLKADİR ATEŞ (Gaziantep) - Gerekçeyi okutun efendim.

BAŞKAN - Peki, gerekçeyi okutuyorum:

"Gerekçe:

Komisyonun görev alanının özelliği nedeniyle, Komisyonun Başkanlık Divanının oluşumunda, siyasî parti gruplarının yüzde oranları dikkate alınarak dağılım yapılması öngörülmektedir."

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, Komisyonun takdire bıraktığı, Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığının ve Hükümetin katıldığı önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Maddeyi kabul edilen önerge doğrultusunda oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

3 üncü maddeyi okutuyorum:

Komisyonun görevleri

MADDE 3.- Avrupa Birliği Uyum Komisyonunun görevleri şunlardır:

a) İstenildiğinde Türkiye  Büyük Millet Meclisi Başkanlığına sunulan kanun tasarı ve teklifleri ile kanun hükmünde kararnamelerin Avrupa Birliği Mevzuatına uygunluğunu inceleyerek İhtisas Komisyonlarına görüş sunmak,

b) Türkiye'nin Avrupa Birliğine katılım sürecine ilişkin gelişmeleri izlemek ve müzakere etmek,

c) Her yasama yılının sonunda Türkiye'nin Avrupa Birliğine katılım sürecindeki gelişmelere ve Komisyonun o yılki faaliyetlerine ilişkin bir değerlendirme raporu hazırlamak ve bunu Türkiye Büyük Millet Meclisinin ve hükümetin bilgisine sunmak,

d) Avrupa Birliğindeki gelişmeleri takip etmek, gerektiğinde yurt dışında incelemelerde bulunmak ve bu gelişmeler konusunda Türkiye Büyük Millet Meclisini bilgilendirmek,

e) Avrupa Birliği kurumları ile diğer üye ve aday ülke eş parlamentoları ve Avrupa Birliği komisyonlarıyla ilişkileri yürütmek,

f) Avrupa Birliğine katılım konusunda Türkiye Büyük Millet Meclisinin çalışmalarına ilişkin gerekli bilgi ve dokümanları temin etmek,

g) Avrupa Birliğine katılım konusunda kamuyu bilgilendirici  etkinlikler yapmak.

BAŞKAN- Madde üzerinde söz isteyen?.. Yok.

Sayın milletvekilleri, madde üzerinde bir önerge vardır; okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşmekte olduğumuz 111 sıra sayılı kanun teklifinin 3 üncü maddesinin (a) bendinin başına "Başkanlığın talebi üzerine ya da" ibaresinin eklenmesini arz ve teklif ederiz.

Saygılarımızla.                                                15.4.2003

                       

Eyüp Fatsa

Fatih Arıkan

Mustafa Ataş

 

 

Ordu

Kahramanmaraş

İstanbul

 

Hamit Taşcı

 

Mahmut Kaplan

 

Ordu

 

Şanlıurfa

 

BAŞKAN- Komisyon önergeye katılıyor mu?

ANAYASA KOMİSYONU BAŞKANI BURHAN KUZU (İstanbul)- Sayın Başkan, takdire bırakıyoruz.

BAŞKAN- Meclis Başkanlığı?..

TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ BAŞKANVEKİLİ SADIK YAKUT (Kayseri)- Katılıyoruz.

BAŞKAN- Hükümet?..

DEVLET BAKANI MEHMET AYDIN (izmir)- Katılıyoruz.

BAŞKAN- Önerge üzerinde konuşacak mısınız, gerekçeyi mi okutayım?

EYÜP FATSA (Ordu)- Gerekçe okunsun.

BAŞKAN- Gerekçeyi okutuyorum:

"Gerekçe:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı gerek gördüğünde bu Komisyondan görüş isteyebilmelidir. Bu konunun açığa kavuşturulması amacıyla önerge hazırlanmıştır."

BAŞKAN- Sayın milletvekilleri, Komisyonun takdire bıraktığı, Meclis Başkanlığının ve Hükümetin katıldığı önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Maddeyi değişiklik önergesi doğrultusunda oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

4 üncü maddeyi okutuyorum:

Komisyonun yetkileri

MADDE 4.-  Komisyon, görevleri ile ilgili olarak, Bakanlıklardan, Genel ve Katma Bütçeli Dairelerden, mahallî idarelerden, üniversitelerden ve diğer kamu kurum ve kuruluşları ile özel kuruluşlardan bilgi istemek ve ilgililerini çağırıp bilgi almak yetkilerine  sahiptir.

Komisyon gerekli gördüğünde uygun bulacağı uzmanların bilgilerine başvurabilir. Ankara dışında ve yurt dışında da çalışabilir.

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, madde üzerinde söz isteyen?.. Yok.

Önerge yoktur.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

5 inci maddeyi okutuyorum:

Komisyonun çalışma usul ve esasları

MADDE 5.- Avrupa Birliği Uyum Komisyonu üye tamsayısının en az üçte biri ile toplanır ve toplantıya katılanların salt çoğunluğu ile karar verir; ancak karar yetersayısı hiçbir şekilde üye tamsayısının dörtte birinin bir fazlasından az olamaz.

Komisyon, Avrupa Birliği Mevzuatına uygunluk yönünde Avrupa Birliği Genel Sekreterliğinden görüş isteyebilir.

Komisyon yıllık faaliyet ve değerlendirme raporunu Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına sunar. Bu rapor, Danışma Kurulunun görüş ve önerisi ile Genel Kurul gündemine alınabilir ve okunmak suretiyle veya üzerinde görüşme açılarak bilgi edinilir.

Komisyon raporu, Başbakanlık ve ilgili bakanlıklara Başkanlıkça gönderilir.

Komisyon çalışmaları ile ilgili olarak, yurt içi ve yurt  dışı görevlendirmelere ait giderler,  Komisyonun kararı ve Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanının onayı ile 6245 sayılı Harcırah Kanunu hükümlerine göre Türkiye Büyük Millet Meclisi Bütçesinden karşılanır.

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, madde üzerinde söz isteyen?.. Yok.

Önerge yoktur.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

6 ncı maddeyi okutuyorum:

Uygulanacak İçtüzük

MADDE 6.-  Avrupa Birliği Uyum Komisyonu çalışmalarında, bu Kanunda açıklık olmayan hallerde Türkiye  Büyük Millet Meclisi İçtüzüğü hükümleri uygulanır.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanının, Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğü gereğince komisyonlar üzerinde haiz olduğu denetleme yetkisi bu Komisyon için de geçerlidir.

BAŞKAN - Madde üzerinde söz isteyen?.. Yok.

Önerge yoktur.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Geçici 1 inci maddeyi okutuyorum:

GEÇİCİ MADDE 1. - Avrupa Birliği Uyum Komisyonunun 22 nci dönemde ikinci devre için yapılacak üye seçimleri diğer komisyonlarla birlikte yapılır.

BAŞKAN - Madde üzerinde söz isteyen?.. Yok.

Sayın milletvekilleri, madde üzerinde 1 önerge vardır; okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

111 sıra sayılı Avrupa Birliği ile İlişkiler Komisyonu Kanunu Teklifinin Geçici 1 inci maddesine aşağıdaki fıkranın birinci fıkra olarak eklenmesini arz ve teklif ederiz.

                       

Eyüp Fatsa

Fatih Arıkan

Hamit Taşcı

 

 

Ordu

Kahramanmaraş

Ordu

 

Cemal Uysal

 

Nusret Bayraktar

 

Ordu

 

İstanbul

"Siyasî parti grupları Avrupa Birliği Uyum Komisyonu üyeliklerine yapılacak ilk seçimler için adaylarını, Türkiye-Avrupa Birliği Karma Parlamento Komisyonu üyeleri de dahil olacak şekilde bildirirler."

BAŞKAN - Komisyon önergeye katılıyor mu efendim?

ANAYASA KOMİSYONU BAŞKANI BURHAN KUZU (İstanbul) - Takdire bırakıyoruz efendim.

BAŞKAN - Meclis Başkanlığı?..

TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ BAŞKANVEKİLİ SADIK YAKUT (Kayseri) - Katılıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN - Hükümet?..

DEVLET BAKANI MEHMET AYDIN (İzmir) - Katılıyoruz.

BAŞKAN - Gerekçeyi mi okutalım efendim?..

EYÜP FATSA (Ordu) - Gerekçeyi okutalım Sayın Başkan.

BAŞKAN - Gerekçeyi okutuyorum:

"Gerekçe:

Teklifin Komisyonun kuruluşunu düzenleyen 2 nci maddesinde siyasî parti gruplarının Türkiye-Avrupa Birliği Karma Parlamento Komisyonu üyeleri için adaylarını Avrupa Birliği Uyum Komisyonu üyeleri arasından bildireceği düzenlenmiştir. Önergemizle, siyasî parti gruplarının Avrupa Birliği Uyum Komisyonu üyeliklerine yapılacak ilk seçimler için adaylarını, Türkiye-Avrupa Birliği Karma Parlamento Komisyonu üyeleri de dahil olacak şekilde bildireceği hükmü getirilerek söz konusu 2 nci madde hükümlerine uyum sağlanması amaçlanmıştır."

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, Komisyonun takdire bıraktığı, Meclis Başkanlığının ve Hükümetin katıldığı önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Geçici 1 inci maddeyi, değişiklik önergesi doğrultusunda oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

7 inci maddeyi okutuyorum:

Yürürlük

MADDE 7. - Bu Kanun yayımı tarihinde yürürlüğe girer.

BAŞKAN - Madde üzerinde söz talebi?.. Yok.

Önerge yok.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

8 inci maddeyi okutuyorum:

Yürütme

MADDE 8. - Bu Kanun hükümlerini Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı ile Bakanlar Kurulu yürütür.

BAŞKAN - Madde üzerinde söz talebi?.. Yok.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Sayın milletvekilleri, teklifin tümü üzerindeki görüşmeler tamamlanmıştır.

Teklifin tümünü oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Teklif kabul edilmiş ve kanunlaşmıştır; Meclisimize ve ülkemize hayırlı, uğurlu olsun.

Sayın milletvekilleri, sözlü sorular ile kanun tasarı ve tekliflerini sırasıyla görüşmek için, 16 Nisan 2003 Çarşamba günü saat 15.00'te toplanmak üzere, birleşimi kapatıyorum.

 

Kapanma Saati : 17.46