DÖNEM
: 22 YASAMA
YILI : 1
T. B. M. M.
TUTANAK DERGİSİ
CİLT : 12
66 ncı Birleşim
15 . 4 . 2003 Salı
İ
Ç İ N D E K İ L E R
I.- GEÇEN
TUTANAK ÖZETİ
II.- GELEN KÂĞITLAR
III.-
YOKLAMALAR
IV.-
BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A)
GÜNDEMDIŞI KONUŞMALAR
1.- Ağrı Milletvekili Mehmet Melik
Özmen'in, Ağrı İlinin düşman iş-galinden kurtarılışının 85 inci yıldönümüne
ilişkin gündemdışı konuşması
2.- Trabzon Milletvekili Cevdet
Erdöl'ün, Kalp Haftasına ilişkin gündemdışı konuşması ve Sağlık Bakanı Recep
Akdağ'ın cevabı
3.- Ağrı Milletvekili Naci Aslan'ın,
Ağrı İlinin düşman işgalinden kurtarılışının 85 inci yıldönümüne ilişkin
gündemdışı konuşması
B)
TEZKERELER VE ÖNERGELER
1.- 4.4.2003 tarihli ve 4840 sayılı,
4811 Sayılı Vergi Barışı Kanununun Bazı Maddelerinde Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanunun bir daha görüşülmek üzere geri gönderildiğine ilişkin
Cumhurbaşkanlığı tezkeresi (3/239)
2.- Malatya Milletvekili Ferit Mevlüt
Aslanoğlu'nun (6/293) esas numaralı sözlü sorusunu geri aldığına ilişkin
önergesi (4/45)
3.- Ulaştırma Bakanı Binali
Yıldırım'ın görüşmelerde bulunmak üzere bir heyetle birlikte Güney Kore'ye
yaptığı resmî ziyarete İstanbul Milletvekili Mehmet Mustafa Açıkalın'ın da,
iştirak etmesinin uygun bulunduğuna dair Başbakanlık tezkeresi (3/240)
4.- Japonya'nın Kyoto Şehrinde
düzenlenen Dünya Üçüncü Su Forumu ve Bakanlar Konferansına Rize Milletvekili
İmdat Sütlüoğlu'nun, iştirak etmesinin uygun bulunduğuna dair Başbakanlık
tezkeresi (3/241)
5.- Turizm Bakanı Güldal Akşit'in
Rusya'ya, yaptığı resmî ziyarete ekli listede adları yazılı milletvekillerinin
de, iştirak etmelerinin uygun bulunduğuna dair Başbakanlık tezkeresi (3/242)
6.- Turizm Bakanı Güldal Akşit'in,
Almanya'ya, yaptığı resmî ziyarete ekli listede adları yazılı
milletvekillerinin de, iştirak etmelerinin uygun bulunduğuna dair Başbakanlık
tezkeresi (3/243)
V.-
ÖNERİLER
A)
SİYASÎ PARTİ GRUBU ÖNERİLERİ
1.- Genel Kurulun 15 Nisan 2003 Salı
günkü birleşiminde sözlü soruların görüşülmemesine, (10/8) ve (10/48) esas
numaralı Meclis araştırması önergelerinin öngörüşmelerinin birleştirilerek
görüşmelerinin tamamlanmasını müteakip, 111 sıra sayılı Avrupa Birliği ile
İlişkiler Komisyonu Kurulmasına Dair Kanun Teklifinin görüşmelerinin bitimine
kadar Genel Kurul çalışmalarına devam edilmesine ilişkin AK Parti Grubu önerisi
VI.-
GENSORU, GENEL GÖRÜŞME, MECLİS SORUŞTURMASI VE MECLİS ARAŞTIRMASI ÖNERGELERİ
A)
ÖNGÖRÜŞMELER
1.- İstanbul Milletvekili Ali Rıza
Gülçiçek ve 20 milletvekilinin, yurt dışında yaşayan vatandaşlarımızın
sorunlarının araştırılarak, alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla
Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi
(10/8)
2.- Ordu Milletvekili Eyüp Fatsa ve 26
milletvekilinin, yurt dışında yaşayan vatandaşlarımızın sorunlarının
araştırılarak, alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/48)
VII.-
KANUN TASARI VE TEKLİFLERİYLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER
1.- İş Kanunu Tasarısı ve Sağlık,
Aile, Çalışma ve Sosyal İşler Komisyonu Raporu (1/534) (S. Sayısı : 73)
2.- Avrupa Birliği ile İlişkiler
Komisyonu Kanunu Teklifi ve Anayasa Komisyonu Raporu (2/102) (S. Sayısı : 111)
VIII.-
SORULAR VE CEVAPLAR
A)
YAZILI SORULAR VE CEVAPLARI
1.- İstanbul Milletvekili Kemal
Kılıçdaroğlu'nun, AKP Genel Başkanının mal varlığı davasındaki taraflara ve
bilirkişi raporuna ilişkin sorusu ve Adalet Bakanı Cemil Çiçek'in cevabı
(7/235)
2.- İzmir Milletvekili Türkan
Miçooğulları'nın, çiftçilerin bazı sorunlarına ve doğrudan gelir desteği
ödemelerine ilişkin Başbakandan sorusu ve Devlet Bakanı Ali Babacan'ın cevabı
(7/273)
3.- İzmir Milletvekili Erdal
Karademir'in, orman alanlarının sınırlandırılması çalışmalarına ilişkin sorusu
ve Orman Bakanı Osman Pepe'nin cevabı (7/321)
4.- Kocaeli Milletvekili Salih Gün'ün,
Hereke-Yukarı Hereke karayolu yapım çalışmalarına ilişkin sorusu ve Bayındırlık
ve İskân Bakanı Zeki Ergezen'in cevabı (7/326)
5.- Isparta Milletvekili Mevlüt
Coşkuner'in, belediyelere tahsis edilen araçlara ilişkin sorusu ve Çevre Bakanı
Kürşad Tüzmen'in cevabı (7/338)
I. -
GEÇEN TUTANAK ÖZETİ
TBMM Genel Kurulu saat 15.00'te
açılarak üç oturum yaptı.
Oturum Başkanı ve TBMM Başkanvekili
İsmail Alptekin, polis teşkilatının kuruluşunun 158 inci yıldönümü
münasebetiyle, bu uğurda şehit olan teşkilat mensuplarına Cenabı Hakk'tan
rahmet, ailelerine başsağlığı ve sabırlar, yaralananlara da sağlık dileklerinde
bulundu.
Polis teşkilatının kuruluşunun 158
inci yıldönümü münasebetiyle Genel Kurulu ziyaret eden polis teşkilatı
temsilcileri, şehit anaları ve çocukları Başkanlıkça selamlandı.
Uşak Milletvekili Osman Coşkunoğlu, internetin Türkiye'ye
gelişinin 10 uncu yıldönümü münasebetiyle gündemdışı bir konuşma yaptı.
Niğde Milletvekili Mahmut Uğur
Çetin'in, Türk deri sanayiinin sorunlarına ilişkin gündemdışı konuşmasına,
Sanayi ve Ticaret Bakanı Ali Coşkun,
Bayburt Milletvekili Ülkü Gökalp
Güney'in, polis teşkilatının kuruluşunun 158 inci yıldönümü münasebetiyle
gündemdışı konuşmasına, İçişleri Bakanı Abdülkadir Aksu,
Cevap verdi.
Oturum Başkanı ve TBMM Başkanvekili
İsmail Alptekin, Ağrı Milletvekili Naci Aslan hakkında tanzim edilen ve Anayasa
ve Adalet Komisyonunda bulunan soruşturma dosyasının hükümete iade edilmesine
ilişkin 63 üncü Birleşimde okunan Başbakanlık tezkeresindeki bahse konu çekin
Ağrı Spor Klübü Başkanı sıfatıyla verildiğine, çekin ödendiğine, böyle bir
borcun olmadığına; ancak, takip edilmemesi nedeniyle arzu edilmeyen durumun
ortaya çıktığına ilişkin Ağrı Milletvekili Naci Aslan'ın Başkanlığa müracaatı
nedeniyle bir açıklama yaptı.
Niğde Milletvekili Orhan Eraslan ve 65
milletvekilinin, kamyoncuların ve diğer nakliyeci esnafın sorunlarının araştırılarak
çözüm yollarının (10/61),
Kocaeli Milletvekili Mehmet Sefa
Sirmen ve 23 milletvekilinin, İzmit Körfezindeki liman ve iskelelerin mevcut
durumları ile yol açtıkları zararların araştırılarak alınması gereken
önlemlerin (10/62),
Belirlenmesi amacıyla birer Meclis
araştırması;
Ankara Milletvekili Yakup Kepenek ve
66 milletvekilinin, kamu yönetimindeki atamalar konusunda bir genel görüşme
(8/1),
Açılmasına ilişkin önergeleri Genel
Kurulun bilgisine sunuldu; önergelerin gündemdeki yerlerini alacakları ve
öngörüşmelerinin, sırası geldiğinde yapılacağı açıklandı.
Mersin Milletvekili Hüseyin Güler'in
(6/219) ve (6/220) esas numaralı sorularını geri aldığına ilişkin önergesi
okundu; sözlü soruların geri verildiği bildirildi.
Gündemin "Kanun Tasarı ve
Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler" kısmının:
1 inci sırasında bulunan, İş Kanunu
Tasarısının (1/534) (S. Sayısı : 73) görüşmeleri, komisyon yetkilileri Genel
Kurulda hazır bulunmadıklarından, ertelendi,
2 nci sırasında bulunan, Türkiye Büyük
Millet Meclisi İçtüzüğünde Değişiklik Yapılması Hakkında İçtüzük Teklifinin
(2/108) (S. Sayısı: 116), yapılan görüşmelerden sonra kabul edildiği
bildirildi.
3 üncü sırasında bulunan, Türkiye
Cumhuriyeti ile Türkmenistan Cumhuriyeti Hükümetleri Arasında Ankara ve
Aşkabad'da Diplomatik Temsilciliklerin Yerleşimine İlişkin Protokolün (1/417)
(S. Sayısı : 49),
4 üncü sırasında bulunan, Türkiye
Cumhuriyeti ile Tacikistan Cumhuriyeti Hükümetleri Arasında Ankara ve
Duşanbe'de Diplomatik Temsilciliklerinin Yerleşimine İlişkin Protokolün (1/421)
(S. Sayısı : 50),
5 inci sırasında bulunan, Türkiye
Cumhuriyeti Hükümeti ile Bosna ve Hersek Bakanlar Kurulu Arasında Ankara ve
Saraybosna'da Diplomatik Temsilciliklerinin Yerleşimine İlişkin Protokolün
(1/413) (S. Sayısı : 52),
6 ncı sırasında bulunan, Türkiye
Cumhuriyeti Hükümeti ile Polonya Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Uluslararası
Karayolu Taşımacılığı Anlaşmasının Tadiline İlişkin Anlaşmanın (1/371) (S.
Sayısı : 63),
Onaylanmasının Uygun Bulunduğu
Hakkında Kanun Tasarılarının, görüşmelerini takiben elektronik cihazla yapılan
açıkoylamalardan sonra, kabul edildikleri ve kanunlaştıkları açıklandı.
15 Nisan 2003 Salı günü saat 15.00'te
toplanmak üzere, birleşime 19.57'de son verildi.
İsmail Alptekin |
|
|
|
|
|
Başkanvekili |
|
|
Suat Kılıç |
|
Yaşar Tüzün |
|
Samsun |
|
Bilecik |
|
Kâtip Üye |
|
Kâtip Üye |
No. : 89
II. - GELEN KÂĞITLAR
11.4.2003 CUMA
Tasarılar
1.- Karayolları
Trafik Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı (1/557) (Dışişleri
ve Millî Savunma ve İçişleri Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi :
4.4.2003)
2.- Bor ve Ürünleri
Araştırma Enstitüsü Kurulması Hakkında Kanun Tasarısı (1/558) (Sanayi, Ticaret,
Enerji, Tabiî Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji ve Plan ve Bütçe Komisyonlarına)
(Başkanlığa geliş tarihi : 8.4.2003)
Teklifler
1.- Antalya
Milletvekili Osman Özcan ve 10 Milletvekilinin; Siyasî Partiler Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi (2/112) (Plan ve Bütçe ve Anayasa
Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi : 8.4.2003)
2.- İzmir
Milletvekili Yılmaz Kaya'nın; 657 Sayılı Devlet Memurları Kanununun Bazı
Maddelerinde Değişiklik Yapılması ve Bir Ek Geçici Madde Eklenmesi Hakkında
Kanun Teklifi (2/113) (Plan ve Bütçe Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi :
8.4.2003)
3.- Bitlis
Milletvekili Edip Safder Gaydalı'nın; Yükseköğretim Kurumları Teşkilatı Kanunu
ile 78 ve 190 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Teklifi (2/114) (Millî Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor ve Plan
ve Bütçe Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi : 9.4.2003)
Sözlü Soru Önergeleri
1.- İzmir
Milletvekili Enver Öktem'in, ABD Dışişleri Bakanıyla yaptığı görüşmeye ilişkin
Dışişleri Bakanı ve Başbakan Yardımcısından sözlü soru önergesi (6/367)
(Başkanlığa geliş tarihi : 9.4.2003)
2.- Mersin
Milletvekili Ersoy Bulut'un, Mersin-Mut ve Silifke'ye bağlı bazı köylerin Göksu
Nehrinden sulanması projesine ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanından
sözlü soru önergesi (6/368) (Başkanlığa geliş tarihi : 9.4.2003)
3.- Niğde
Milletvekili Orhan Eraslan'ın, turizm sektörünün savaştan etkilenmesine karşı
alınacak önlemlere ilişkin Turizm Bakanından sözlü soru önergesi (6/369)
(Başkanlığa geliş tarihi : 10.4.2003)
Yazılı Soru Önergeleri
1.- Ankara
Milletvekili Ersönmez Yarbay'ın, elektrik kullanımında bölgesel tarife
uygulamasına ne zaman geçileceğine ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanından
yazılı soru önergesi (7/386) (Başkanlığa geliş tarihi: 9.4.2003)
2.- Antalya
Milletvekili Feridun Fikret Baloğlu'nun, NATO Yolu olarak bilinen karayolu
projesine ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı soru önergesi (7/387)
(Başkanlığa geliş tarihi: 9.4.2003)
3.- Antalya
Milletvekili Feridun Fikret Baloğlu'nun, Bingöl-Yedisu sağlık ocağına ilişkin
Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/388) (Başkanlığa geliş tarihi :
9.4.2003)
4.- Antalya
Milletvekili Feridun Fikret Baloğlu'nun, Antalya'nın idari yapısının yeniden
düzenlenmesi için bir çalışma olup olmadığına
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/389) (Başkanlığa
geliş tarihi : 9.4.2003)
5.- İzmir
Milletvekili Hakkı Akalın'ın, İzmir-Konak'taki Eşrefpaşa Hastanesiyle SSK ve
BAĞ-KUR'un anlaşma yapmamasının nedenlerine ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/390) (Başkanlığa geliş tarihi : 9.4.2003)
6.- Denizli
Milletvekili Mustafa Gazalcı'nın, Sabahattin Ali cinayetine ilişkin Başbakandan
yazılı soru önergesi (7/391) (Başkanlığa geliş tarihi : 10.4.2003)
7.- İstanbul
Milletvekili Kemal Kılıçdaroğlu'nun, genel seçimler sonrası verilen açıktan
atama izinlerine ilişkin Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısından (Mehmet Ali
Şahin) yazılı soru önergesi (7/392) (Başkanlığa geliş tarihi : 10.4.2003)
8.- İzmir
Milletvekili Hakkı Ülkü'nün, TELEKOM A.Ş. bayiliklerine ilişkin Ulaştırma
Bakanından yazılı soru önergesi (7/393) (Başkanlığa geliş tarihi : 10.4.2003)
9.- Tokat
Milletvekili Orhan Ziya Diren'in, Tokat şehir merkezine yapılması planlanan
cezaevine ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru önergesi (7/394) (Başkanlığa
geliş tarihi : 10.4.2003)
10.- Kırıkkale
Milletvekili Halil Tiryaki'nin, 4.4.2003 tarihli 62 nci Birleşimde yapılan
Anayasa değişikliği oylaması hakkında ileri sürülen iddialara ilişkin Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanından yazılı soru önergesi (7/395) (Başkanlığa geliş
tarihi : 10.4.2003)
No. : 90
14.4.2003 PAZARTESİ
Rapor
1.- Kültür ve Turizm
Bakanlığı Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Tasarısı ile 13.12.1983 Tarihli
ve 187 Sayılı Kültür ve Turizm Bakanlığının Teşkilât ve Görevleri Hakkında
Kanun Hükmünde Kararname, 8.6.1984 Tarihli ve 216 Sayılı Kültür ve Turizm
Bakanlığının Teşkilât ve Görevleri Hakkında 13.12.1983 Tarihli ve 187 Sayılı
Kanun Hükmünde Kararnamenin Bazı Hükümlerinde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Hükmünde Kararname, 24.1.1989 Tarihli ve 354 Sayılı Kültür Bakanlığının
Teşkilât ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname, 24.1.1989 Tarihli ve
355 Sayılı Turizm Bakanlığının Teşkilât ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde
Kararname, 17.3.1989 Tarihli ve 364 Sayılı 190, 354 ve 355 Sayılı Kanun Hükmünde
Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Hükmünde Kararname, 13.9.1989
Tarihli ve 379 Sayılı 190 ve 354 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamelerde
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Hükmünde Kararname, 25.3.1990 Tarihli ve 411 Sayılı
190 ve 355 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair
Kanun Hükmünde Kararname, 13.12.1991 Tarihli ve 468 Sayılı 190 ve 354 Sayılı
Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Hükmünde Kararname
ve Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm; Millî Eğitim, Kültür, Gençlik ve
Spor ve Plan ve Bütçe Komisyonları Raporları (1/542, 1/51, 1/60, 1/122, 1/123,
1/126, 1/136, 1/160, 1/194) (S. Sayısı : 112) (Dağıtma tarihi : 14.4.2003) (GÜNDEME)
Sözlü Soru Önergeleri
1.- İzmir
Milletvekili Hakkı Ülkü'nün, göçmen kaçakçılığına ilişkin İçişleri Bakanından
sözlü soru önergesi (6/370) (Başkanlığa geliş tarihi : 11.4.2003)
2.- Mersin
Milletvekili Hüseyin Güler'in, Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışmayı Teşvik Fonunun
kullanımına ve öğrenci burslarına ilişkin Devlet Bakanından (Beşir Atalay)
sözlü soru önergesi (6/371) (Başkanlığa geliş tarihi : 11.4.2003)
3.- Iğdır
Milletvekili Yücel Artantaş'ın, DÖSİM'den işçi çıkarılıp çıkarılmadığına
ilişkin Kültür Bakanından sözlü soru önergesi (6/372) (Başkanlığa geliş tarihi
: 11.4.2003)
4.- Iğdır
Milletvekili Yücel Artantaş'ın, et ithalatına ilişkin Tarım ve Köyişleri
Bakanından sözlü soru önergesi (6/373) (Başkanlığa geliş tarihi : 11.4.2003)
5.- Iğdır
Milletvekili Yücel Artantaş'ın, Başbakanlık Personel ve Prensipler Genel
Müdürlüğüne ve Basın ve Halkla İlişkiler Müşavirliğine atanan personele ilişkin
Başbakandan sözlü soru önergesi (6/374) (Başkanlığa geliş tarihi : 11.4.2003)
6.- İzmir
Milletvekili Ahmet Ersin'in, Özelleştirme İdaresi Başkanlığının Maliye
Bakanlığına bağlanmasına ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/375)
(Başkanlığa geliş tarihi : 11.4.2003)
7.- İzmir
Milletvekili Ahmet Ersin'in, özelleştirme bedellerinde taksit ertelemesi
yapılıp yapılmadığına ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/376)
(Başkanlığa geliş tarihi : 11.4.2003)
Yazılı Soru Önergeleri
1.- Iğdır
Milletvekili Dursun Akdemir'in, Iğdır'daki sınır ticaretine ve Nahçıvan'a
geçişlerde yaşanan sorunlara ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/396)
(Başkanlığa geliş tarihi : 11.4.2003)
2.- Adana
Milletvekili Atilla Başoğlu'nun, THY'nın Adana bağlantılı seferlerine ilişkin
Maliye Bakanından yazılı soru önergesi (7/397) (Başkanlığa geliş tarihi :
11.4.2003)
3.- Mersin
Milletvekili Ersoy Bulut'un, Mersin-Bozyazı İlçe Millî Eğitim Müdürünün görev
yerinin değiştirilmesine ilişkin Millî Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi
(7/398) (Başkanlığa geliş tarihi : 11.4.2003)
4.- Manisa
Milletvekili Hasan Ören'in, TBMM Genel Kurulunda yapılan oylamalara ilişkin
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanından yazılı soru önergesi (7/399)
(Başkanlığa geliş tarihi : 11.4.2003)
5.- Hatay
Milletvekili Fuat Çay'ın, müşterek kararname ile yapılan atamalara ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/400) (Başkanlığa geliş tarihi : 11.4.2003)
6.- Iğdır
Milletvekili Yücel Artantaş'ın, personel sayısına ve yeni personel alımı
yapılıp yapılmadığına ilişkin Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanından yazılı
soru önergesi (7/401) (Başkanlığa geliş tarihi : 11.4.2003)
7.- İzmir
Milletvekili Muharrem Toprak'ın, SSK'da sözleşmeli olarak çalışan doktorların
özlük haklarına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/402) (Başkanlığa
geliş tarihi : 11.4.2003)
8.- İzmir
Milletvekili Muharrem Toprak'ın, Başbakanlık bursundan yararlananların sayısına
ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/403) (Başkanlığa geliş tarihi :
11.4.2003)
9.- İzmir
Milletvekili Muharrem Toprak'ın, Kamu İhale Kanunu uyarınca yapılan ilaç
alımlarında yaşanan sorunlara ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından
yazılı soru önergesi (7/404) (Başkanlığa geliş tarihi : 11.4.2003)
10.- Antalya
Milletvekili Nail Kamacı'nın, Antalya'da kaldırılan bazı TEDAŞ tahsilat
veznelerinin yeniden açılıp açılmayacağına ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar
Bakanından yazılı soru önergesi (7/405) (Başkanlığa geliş tarihi : 11.4.2003)
11.- Antalya
Milletvekili Nail Kamacı'nın, turizm sektörünü canlandırmak için alınacak
tedbirlere ilişkin Turizm Bakanından yazılı soru önergesi (7/406) (Başkanlığa
geliş tarihi : 11.4.2003)
12.- Antalya
Milletvekili Nail Kamacı'nın, Antalya'da SSK'lılara verilen sağlık
hizmetlerinin iyileştirilmesine ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından
yazılı soru önergesi (7/407) (Başkanlığa geliş tarihi : 11.4.2003)
No. : 91
15.4.2003
SALI
Cumhurbaşkanınca Geri Gönderilen Kanun
1.- 4811 Sayılı Vergi
Barışı Kanununun Bazı Maddelerinde Değişiklik Yapılması Hakkında 4.4.2003
Tarihli ve 4840 Sayılı Kanun ve Anayasanın 89 uncu Maddesi Gereğince
Cumhurbaşkanınca Bir Daha Görüşülmek Üzere Geri Gönderme Tezkeresi (1/559)
(Plan ve Bütçe Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi : 10.4.2003)
Tasarılar
1.- Askerlik Kanunu Tasarısı (1/560) (Plan ve
Bütçe ve Millî Savunma Komisyonlarına)
(Başkanlığa geliş tarihi: 4.4.2003)
2.- Harp Araç ve Gereçleri ile Silah, Mühimmat
ve Patlayıcı Madde Üreten Sanayi Kuruluşlarının Denetimi Hakkında Kanun
Tasarısı (1/561) (Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabiî Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji
ve Millî Savunma Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi: 4.4.2003)
3.- Savunma Sanayii Güvenliği Kanunu Tasarısı
(1/562) (Millî Savunma Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi : 4.4.2003)
4.- Türk Silahlı Kuvvetleri Stratejik Hedef
Planının Gerçekleştirilmesi Maksadıyla Gelecek Yıllara Sari Taahhütlere Girişme
Yetkisi Verilmesi Hakkında Kanunun Bir Maddesinde Değişiklik Yapılmasına Dair
Kanun Tasarısı (1/563) (Millî Savunma ve Plan ve Bütçe Komisyonlarına)
(Başkanlığa geliş tarihi : 4.4.2003)
5.- Türk Silahlı Kuvvetlerinde İlk Nasıp
İstihkakına İlişkin Kanun Tasarısı
(1/564) (Millî Savunma Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi : 4.4.2003)
6.- Radyo ve Televizyonların Kuruluş ve
Yayınları Hakkında Kanunun Bir Maddesinde Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun
Tasarısı (1/565) (Anayasa ve Millî Savunma Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş
tarihi : 4.4.2003)
7.- Türkiye Cumhuriyeti Ordusu Subay, Askeri
Memur ve Muadilleriyle Astsubayların Giyeceğine Dair Kanunun Bir Maddesinde
Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Tasarısı (1/566) (İçişleri ve Millî
Savunma Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi : 4.4.2003)
8.- Sıtma ve Frengi İlaçları İçin Kanunun
Yürürlükten Kaldırılmasına Dair Kanun Tasarısı (1/567) (Sağlık, Aile, Çalışma
ve Sosyal İşler Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi : 4.4.2003)
9.- Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığı
Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı (1/568) (Millî Savunma ve
Plan ve Bütçe Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi : 4.4.2003)
10.- Memleket İçi Düşmana Karşı Silahlı Müdafaa
Mükellefiyeti Kanununun Bazı Maddelerinin Değiştirilmesi Hakkında Kanun
Tasarısı (1/569) (İçişleri ve Millî Savunma Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş
tarihi : 4.4.2003)
11.- Yedek Subaylar ve Yedek Askeri Memurlar
Kanunu ile Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığı Kanununda Değişiklik Yapılmasına
Dair Kanun Tasarısı (1/570) (Millî Savunma Komisyonuna) (Başkanlığa geliş
tarihi : 4.4.2003)
12.- Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığı
Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı (1/571) (Millî Savunma ve
Plan ve Bütçe Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi : 4.4.2003)
13.- Ateşli Silahlar ve Bıçaklar ile Diğer
Aletler Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı (1/572)
(İçişleri ve Plan ve Bütçe Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi : 4.4.2003)
14.- Türk Silahlı Kuvvetleri Hasta Beslenme
Kanunu Tasarısı (1/573) ) (Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler ve Millî
Savunma Komisyonlarına) (Başkanlığa
geliş tarihi : 4.4.2003)
15.- Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığı
Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı (1/574) (Plan ve Bütçe
Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi : 4.4.2003)
16.- Askeri Mahkemeler Kuruluşu ve Yargılama
Usulü Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı (1/575) (Millî
Savunma ve Adalet Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi : 4.4.2003)
17.- Türk Silahlı Kuvvetleri Stratejik Hedef
Planının Gerçekleştirilmesi Maksadıyla Gelecek Yıllara Sari Taahhütlere Girişme
Yetkisi Verilmesi Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı
(1/576) (Millî Savunma ve Plan ve Bütçe Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş
tarihi : 4.4.2003)
18.- Türk Silahlı Kuvvetleri İç Hizmet
Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı (1/577) (Millî Savunma Komisyonuna) (Başkanlığa
geliş tarihi : 4.4.2003)
19.- İstiklal Madalyası Verilmiş Bulunanlara
Vatani Hizmet Tertibinden Şeref Aylığı Verilmesi Hakkında Kanunda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı (1/578) (Millî Savunma ve Plan ve Bütçe
Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi : 4.4.2003)
20.- Askeri Hâkimler Kanununda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı (1/579) (Millî Savunma ve Adalet
Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi : 4.4.2003)
21.- Disiplin Mahkemeleri Kuruluşu, Yargılama
Usulü ve Disiplin Suç ve Cezaları Hakkında Kanunun Bazı Maddelerinde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı (1/580) (Millî Savunma ve Adalet
Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi : 4.4.2003)
22.- Bazı Askeri Hastanelere Döner Sermaye
Tahsisine Dair Kanunda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısı (1/581)
(Millî Savunma ve Plan ve Bütçe Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi :
4.4.2003)
23.- Mesleki Eğitim Kanununda Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Tasarısı (1/582) (Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal
İşler ve Millî Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor ve Plan ve Bütçe
Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi
: 4.4.2003)
Teklif
1.- Mersin Milletvekili Dengir Mir Mehmet
Fırat'ın; Yükseköğretim Kurumları Teşkilatı Hakkında 41 Sayılı Kanun Hükmünde
Kararnamenin Değiştirilerek Kabulüne Dair Kanunda Değişiklik Yapılması Hakkında
Kanun Teklifi (2/115) (Millî Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor ve Plan ve Bütçe
Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş
tarihi : 4.4.2003)
Rapor
1.- Bazı Kanunlardaki
Cezaların İdari Para Cezasına Dönüştürülmesine Dair Kanun Tasarısı ve Adalet
Komisyonu Raporu (1/545) (S. Sayısı :
118) (Dağıtma tarihi : 15.4.2003) (GÜNDEME)
Süresi İçinde Cevaplandırılmayan Yazılı Soru Önergeleri
1.- Diyarbakır
Milletvekili Mesut Değer'in, şehirlerarası yolcu otobüsü şoför ve muavinlerinin
sosyal güvenlik sorununa ilişkin İçişleri Bakanından sözlü soru önergesi (7/167)
2.- Konya
Milletvekili Atilla Kart'ın, AKP Genel Başkanının ABD Başkanı ve bazı
bürokratlarıyla yaptığı görüşmelere ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi
(7/284)
3.- İstanbul
Milletvekili Ahmet Güryüz Ketenci'nin, Kadıköy İmam Hatip Lisesiyle ilgili bazı
iddialara ilişkin Millî Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/288)
4.- Adana
Milletvekili Atilla Başoğlu'nun, ABD'nin ülkemize getirdiği mühimmatın
kontrolüne ilişkin Devlet Bakanından (Kürşad Tüzmen) yazılı soru önergesi
(7/298)
5.- İzmir
Milletvekili Oğuz Oyan'ın, bazı arazi, tesis ve limanların yabancı silahlı
kuvvetlere kiralandığı iddialarına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi
(7/299)
BİRİNCİ OTURUM
Açılma Saati : 15.00
15 Nisan 2003 Salı
BAŞKAN : Başkanvekili Nevzat PAKDİL
KÂTİP ÜYELER : Türkân MİÇOOĞULLARI (İzmir), Mehmet DANİŞ
(Çanakkale)
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet
Meclisinin 66 ncı Birleşimini açıyorum.
III.- Y O K L A M A
BAŞKAN - Elektronik
cihazla yoklama yapacağım.
Yoklama için 5 dakika
süre vereceğim. Sayın milletvekillerinin, oy düğmelerine basarak salonda hazır
bulunduklarını bildirmelerini; bu süre içerisinde elektronik sisteme giremeyen
milletvekillerinin, salonda hazır bulunan teknik personelden yardım
istemelerini; buna rağmen sisteme giremeyen üyelerin ise, yoklama pusulalarını,
teknik personel aracılığıyla 5 dakikalık süre içerisinde Başkanlığa
ulaştırmalarını rica ediyorum.
Yoklama işlemini
başlatıyorum.
(Elektronik cihazla
yoklama yapıldı)
BAŞKAN - Sayın
milletvekilleri, toplantı yetersayısı yoktur.
Saat 15.20'de
toplanmak üzere, birleşime ara veriyorum.
Kapanma Saati : 15.08
İKİNCİ OTURUM
Açılma Saati :15.20
BAŞKAN : Başkanvekili Nevzat PAKDİL
KÂTİP ÜYELER : Türkân MİÇOOĞULLARI (İzmir), Mehmet DANİŞ
(Çanakkale)
BAŞKAN - Türkiye
Büyük Millet Meclisinin 66 ncı Birleşiminin İkinci Oturumunu açıyorum.
III.-Y O K L A M A
BAŞKAN - Elektronik
cihazla yoklama yapacağım.
Yoklama için 5 dakika
süre vereceğim. Sayın milletvekillerinin, oy düğmelerine basarak salonda hazır
bulunduklarını bildirmelerini; bu süre içerisinde elektronik sisteme giremeyen
milletvekillerinin, salonda hazır bulunan teknik personelden yardım
istemelerini; buna rağmen sisteme giremeyen üyelerin ise, yoklama pusulalarını,
teknik personel aracılığıyla, 5 dakikalık süre içerisinde Başkanlığa
ulaştırmalarını rica ediyorum.
Yoklama işlemini
başlatıyorum.
(Elektronik cihazla
yoklama yapıldı)
BAŞKAN - Sayın
milletvekilleri, toplantı yetersayısı vardır; görüşmelere başlıyoruz.
Gündeme geçmeden
önce, üç arkadaşıma gündemdışı söz vereceğim. Konuşma süreleri 5'er dakikadır;
hükümet, bu konuşmalara cevap verebilir, hükümetin cevap süresi 20 dakikadır.
Gündemdışı ilk söz,
Ağrı İlimizin düşman işgalinden kurtarılışının yıldönümü nedeniyle söz isteyen
Ağrı Milletvekili Mehmet Melik Özmen'e aittir.
Sayın Özmen, buyurun.
(AK Parti sıralarından alkışlar)
IV.-
BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A)
GÜNDEMDIŞI KONUŞMALAR
1.- Ağrı Milletvekili Mehmet Melik Özmen'in, Ağrı İlinin düşman işgalinden
kurtarılışının 85 inci yıldönümüne ilişkin gündemdışı konuşması
MEHMET MELİK ÖZMEN
(Ağrı) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Ağrı'nın düşman işgalinden
kurtarılışının 85 inci yıldönümü ve bu kurtuluş mücadelesinde şehit düşmüş bir
dedenin torunu olmam sebebiyle gündemdışı söz almış bulunuyorum; bu vesileyle,
Yüce Heyetinizi, aziz milletimizi saygıyla selamlıyorum.
Sayın Başkan, sayın
milletvekilleri; güzel ilimiz Ağrı, tarihte pek çok devlete yurt olmuştur ve
Sultan Selim'in Çaldıran seferiyle de Osmanlı topraklarına katılmıştır.
Dönemin süper güçlü
emperyal devletlerinden Rusya'nın Akdeniz'e inme projesi yüzünden, Ağrı,
Ruslarla dört büyük savaş yapmıştır; tarihe "93 Harbi" olarak giren
ve binlerce evladımızın şehit olduğu harp, bunlardan en önemlisidir. Ayrıca,
Birinci Dünya Savaşının en şiddetli geçtiği yerlerden biri de, Ağrı'dır. Rus ve
Ermenilerin hunharca katliam yaptıkları bu dönemde, açlık ve sefalet
içerisindeki bölge halkı esaret ve işgale başkaldırmış, Hamidiye alayları ve
Kâzım Karabekir yönetimindeki ordumuz, 15 Nisan 1918'de, düşman ordusunu ve
işbirlikçi Ermeni çetelerini, güneyden, Aras Nehrinin kuzeyine, Gümrü'ye
sürerek, Ağrımızı bu işgalden kurtarmışlardır.
Sayın Başkan, değerli
milletvekili arkadaşlarım; bu vesileyle, düşmanı yurdumuzdan yiğitçe kovan
değerli halkımızın tüm şehitlerini ve ölmüşlerini rahmetle anıyorum. Buradan
başlayan kurtuluş hareketi, millî mücadele ve kurtuluş savaşımızla ülkemizin
aydınlığa kavuşmasına bir başlangıcın tohumlarını da atmıştır.
Cumhuriyetimizi
binbir güçlükle, hâkimiyeti milliye, yani bağımsız halk ve ordu; kuvayı
milliye, yani ekonomik bağımsızlık; vahdeti kuvva, yani kuvvetlerin dengesi;
müspet ilim, yani tüm konularda aklın ve bilimin önceliği ilkeleriyle kurduk.
Bu ilkeler, hepimizin, göreve başladığımızda, üzerine bu kürsüde yemin
ettiğimiz ilkelerdir. Hiçbir karşı duruş, bu yemini bize asla unutturmamalıdır.
Bugün geldiğimiz noktada, aklın ve bilimin önderliğinde, tüm kuvvetlerimizin
dengesini sağlayacak bağımsız bir ekonomi ve siyasî erke sahip olmamız
gerekmektedir.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Ağrı'yla ilgili her konuşmada, maalesef "yoksuluz",
"kişi başına düşen millî gelirimiz çok düşük", "geri
kalmışız" gibi ifadeleri kullanmak, bir Ağrılı olarak bana ancak utanç
veriyor. Ben ve diğer tüm Ağrılı milletvekillerinin istediği, taşı sıktığında
suyunu çıkaracak 500 000'e yaklaşan Ağrılının, alnının teriyle kazanç elde
edeceği iş ve aş düzenini oluşturmaktır; Ağrımızı, göç veren bir ilden, göç
alan bir ile dönüştürebilmektir; sanayiiyle, bilimiyle, ahlakıyla, siyasetiyle,
Türkiye'nin örnek şehri durumuna getirmektir.
Bugün, ülkemizin
tamamında, maalesef, sunî bir kara bulut oluşturulmaktadır.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; günümüzde, silahlı savaşlar başlamadan önce, hedef ülkelere
karşı, uzunca bir süre psikolojik savaş yapılmaktadır. Bu savaşta, bazı ülkeler
oldukça başarılı olmaktadırlar; çünkü, medya teknolojisi, kullanım teknikleri
ve mevzuatıyla, kendi emperyalist çıkarlarına hizmet edecek bir şekilde
düzenlenmiştir. Bunun önemini kavramamız gerekir. Psikolojik savaşın ne demek
olduğunu anlamak için, her gün televizyonlarda canlı yayınlanan savaş
görüntülerine ve bu savaşın yaşandığı sokaklara ve insanlara bakmak yeterli
olacaktır. Baskı altında tutulmuş insanların, yalancı ve sahte cennetlere
inandırılarak, kendi devlet ve milletlerine, çekinmeden ve utanmadan neler
yapabileceklerini iyi anlamak gerekir. Psikolojik baskı altındaki bu insanlar
bu kadar basit bir ahlakı nasıl edindiler? Bu, pek de kolay olmasa gerek.
Kim bilir, işgalcilerin memleketlerinin
ne kadar güzel cennetler oldukları, kulaklarına kaç kez fısıldandı; kendi
ülkelerinin ne kadar zavallı, kendi yöneticilerinin kim bilir ne kadar zalim
oldukları, kaç kez, inandırılıncaya, beyinlerine kazınıncaya, bunların doğru
olduğuna taptırılıncaya kadar anlatıldı ve sonunda, o halk, kendi devleti için
en büyük tehlike oldu. Psikolojik harbin galibi, en az zayiatla, en ufak bir
direnişle karşılaşmadan, böylece, savaşın galibi oldu.
(Mikrofon otomatik
cihaz tarafından kapatıldı)
MEHMET MELİK ÖZMEN
(Devamla) - 1 dakikada toparlıyorum Sayın Başkan.
Sayın Başkan,
kıymetli milletvekilleri; bu kürsü, gerçekleri söyleme kürsüsüdür. Düşmanlar,
halkı hürriyet sorunu yaşayan ülkelere karşı, stratejilerinde önemli
değişiklikler yapıyorlar; önce hürriyet ve refah sorunu yaratıp, sonra
kurtuluşu gösteriyorlar; kurtuluş, her zaman kendi sahte, yapay cennetleri
oluyor. Bu arada, ülkenin kaynaklarının
aslında her şeye yettiği, ama, kötülerin elinde yönetildiği için ülkenin geri
kaldığı ve her şeyden önemlisi, insanların kötü koşullarda yaşadığı binlerce
kez vurgulanıyor. Hemen her televizyon programında, köşe yazısında, gazete
haber sayfalarında bir şekilde dile getiriliyor. Muhalefet körükleniyor,
sırayla her parti iktidar yapılıyor; ama, halkın durumu bir türlü düzelmiyor.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; halkımız, en büyük gücümüz, sermayemiz, silahımız ve her
şeyimizdir. Bu anlayış ve kavrayış içinde, hükümetimiz, iktidar ve muhalefet
partilerimiz, Meclis dışındaki diğer siyasî partilerimiz de azim ve gayretle
sorunlarımıza eğilmeli, halkımızı üzen bu problemleri, Ağrı'dan Edirne'ye, en
kısa zamanda çözmeliyiz. Politikalarımız, siyasî ideoloji politikası değil,
devlet politikası olmalıdır; istiklal ve cumhuriyetimizi muhafaza ve müdafaa
etmek olmalıdır.
(Mikrofon otomatik
cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Özmen,
lütfen tamamlar mısınız.
MEHMET MELİK ÖZMEN
(Devamla) - Mevcudiyetimizin ve istikbalimizin temeli budur. İstiklal ve
cumhuriyetimize kastedecek düşmanlar, bütün dünyada emsali görülmemiş bir
galibiyetin mümessili olabilirler. Millet, fakru zaruret içinde harap ve bitap
düşmüş olabilir.
Buna rağmen, 15 Nisan
1918'de, esarete ve işgale başkaldıran kahraman Doğubayazıt, Diyadin, Taşlıçay,
Hamur, Tutak, Patnos, Eleşkirt ve hâsılı Ağrılıların, Kargakonmaz, Hacıboti,
Berdel, Kapuzan ve daha nice köylerinde yaşayanların yaptığı gibi, hiçbir oyuna
gelmeden, ülkemizi her zamankinden daha fazla severek, yoksulluğa, borçluluğa,
işsizliğe, açlığa karşı savaş vermeliyiz.
Bu vesileyle, değerli
Ağrı halkımızın kurtuluş gününü kutluyor, hepinize saygılarımı sunuyorum.
(Alkışlar)
BAŞKAN - Sayın
milletvekilleri, gündemdışı ikinci söz, yine aynı konuda söz isteyen Ağrı
Milletvekili Sayın Naci Aslan'a aittir.
Sayın Aslan?.. Yok.
Sayın
milletvekilleri, gündemdışı üçüncü söz sırası, Kalp Haftası nedeniyle söz
isteyen Trabzon Milletvekili Sayın Cevdet Erdöl'e aittir.
Sayın Erdöl, buyurun
efendim. (AK Parti sıralarından alkışlar)
Süreniz 5 dakikadır.
2.-
Trabzon Milletvekili Cevdet Erdöl'ün, Kalp Haftasına ilişkin gündemdışı
konuşması ve Sağlık Bakanı Recep Akdağ'ın cevabı
CEVDET ERDÖL
(Trabzon) - Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; Kalp Haftası dolayısıyla
gündemdışı söz almış bulunmaktayım. Yapacağım konuşmama başlamadan önce, bana
fırsat veren Sayın Başkanı ve siz milletvekillerini, değerli halkımızı saygıyla
selamlıyorum. Diğer konuşmacı arkadaş gibi ve konuşmasını yapamayan arkadaşım
gibi, ben de, Ağrı'da çalışmış bir hekim olarak, Ağrılı hemşerilerimin de
kurtuluş gününü kutluyor, onlara da saygılar ve sevgiler sunuyorum.
Kalp ve damar
hastalıkları, dünyada olduğu gibi, ülkemizde de en önemli bir sağlık sorunu
olmaya devam etmektedir. Dünyada her yıl 17 000 000 kişi, Türkiye'de ise
yaklaşık 200 000 kişi kalp ve damar hastalığı nedeniyle ölmektedir. Bu, oldukça
büyük bir rakamdır. Eğer, bu hız böyle devam edecek olursa, altı, yedi yıl
sonra bu rakamlar 2'ye katlayacaktır; yani, yılda 400 000'e yakın vatandaşımız,
kalp ve damar hastalıkları nedeniyle öleceklerdir. Bu, oldukça önemli bir
sağlık sorunudur. Öyle ki, biz, erkek nüfus olarak, Avrupa'da, kalp ve damar
hastalıklarından ölümde, 1 inci sıradayız, bayanlarda ise ilk 5 içerisindeyiz.
Tersini söyledim, özür diliyorum; bayanlarda 1 inci sıradayız -bayanlar her zaman
önde- erkeklerde ise ilk 5 içerisindeyiz.
Kalp hastalıklarının
en önemli hazırlayıcı unsurları olarak stres, dengesiz beslenme, sigara, alkol,
uyuşturucu kullanımı, tansiyon yüksekliği, şeker hastalığı, fazla kilo, genetik
dediğimiz irsî özellikler olmak üzere pek çok faktör kalp hastalığını
hazırlamaktadır.
Genç bir nüfusa
sahibiz. Bu genç nüfusumuza rağmen, gittikçe yaşlı nüfus artmaktadır. Avrupa'da
olduğu gibi, genç nüfus, yerini yaşlı nüfusa bırakmaktadır. Bu da, bize, biraz
önce verdiğimiz rakamların çok daha yükseleceğini göstermektedir; yani, bizim
yılda 400 000'den fazla insanımızın, altı, yedi yıl sonra kalp hastalıklarından
öleceğini göstermektedir. Onun için, bunlara, oldukça önemli miktarda,
elimizden geldiğince tedbir almamız gerekmektedir. Beslenmemize dikkat etmemiz
olsun, stresli ortamlardan uzak durmamız olsun, gerek hipertansiyonlu
hastalarda tansiyonu düzenlemek olsun gerek şeker hastalarının hastalığını
düzenlemek olsun... Bunlar oldukça önemli koruyucu tedbirler olmakla beraber,
sigaranın, alkolün ve uyuşturucunun da özellikle genç nesilde çok yaygın olarak
kullanılmaya başlandığını, özellikle hanımefendilerde sigara tüketiminin
gittikçe arttığını gördüğümüzde, tehlikenin boyutlarının ne derece arttığını
hepimizin bilmesi gerekmektedir. Şöyle ki: Sigaranın, zaten, birinci derecede
kalp hastalığı etkeni olduğunu, artık, bütün dünya ve herkes kabul etmektedir.
Alkol için süslü püslü laflar getirilmektedir; yok efendim, şu kadarı faydalı,
şu kadarı zararlı... Gençlerimizi, özellikle, birayla alkole
alıştırmaktadırlar.
Bakınız, şunu
söyleyebilirim: Özellikle bira, içinde ihtiva ettiği kobalttan dolayı iki kere
daha tehlikelidir, iki kere daha kalp hastalığına direkt olarak yol açabilecek
bir maddedir. Dolayısıyla, alkolden insanları ve gençlerimizi uzak tutmamız
lazım, kalp hastalığı bakımından.
Yine, aynı şekilde,
uyuşturucu kullananlarda ani kalp ölümleri çok sık olmaktadır ve maalesef,
nedeni bilinmemektedir. Yani, onun için, eğer kalbimize değer veriyorsak,
gençlerimizi, özellikle, sigara, alkol ve uyuşturucudan muhakkak uzak tutmamız
gerekmektedir. Kamusal bazda yapacağımız önemli tedbirler vardır.
Arkadaşlar, birçok
kamu kurum ve kuruluşunda gördüğünüz "sigara içmek yasaktır, cezası şu
kadardır" diye yazan levhalarda, ben, oldukça ciddiyetsizlik görüyorum.
Kanun var; fakat, uygulaması yoktur. Artı, eğer dikkat ettinizse, bu levhaların
"cezası şu kadardır" diye yazan rakamlarının hiç biri diğerini
tutuyor mu allahaşkına?! Bakıyorsunuz, burada sigara içmenin cezası 80 000
000'dur, bir yerde bakıyorsunuz 180 000 000'dur, bir yerde bakıyorsunuz 380 000
000, bir başka yerde 480 000 000. Yani, bu, işe ciddiyetle bakmadığımızın
yegâne göstergesidir. Onun için, lütfen, bu Meclis, özellikle, bir kanunu eğer
çıkarıyorsa, onun ciddî olarak takipçisi de olmalıdır diye düşünüyorum.
(Mikrofon otomatik
cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Erdöl,
size 1 dakika eksüre vereceğim; lütfen, konuşmanızı tamamlayınız.
CEVDET ERDÖL
(Devamla) - Sayın Başkan, kalbinize verdiğiniz değer kadar süre istiyorum.
BAŞKAN - Sizin bu
süre içerisinde gereken konuşmayı yapacağınıza inanıyorum.
Buyurun.
CEVDET ERDÖL
(Devamla) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; şurası unutulmamalıdır ki,
kalp ve damar hastalıklarından ölenlerin sayısı, trafik kazalarından ve
kanserden ölenlerin sayısından çok daha fazladır.
Yine, tüm Türkiye'de,
Sağlık Bakanlığı verilerine göre, şimdiye kadar verilmiş olan kalp damar
cerrahisi uzmanı sayısı 757, kardiyoloji uzmanı sayısı 1 599'dur ve aktif
olarak çalışan yaklaşık 1 000 kardiyoloji uzmanı, 500 kalp damar cerrahisi
uzmanı ve bir o kadar hemşire, teknisyen, hastabakıcı ve diğer yardımcı
personelle birlikte, fedakârane, cansiparane, 24 saat kesintisiz kalp damar
sağlığı hizmeti veren bir sağlık sistemi vardır. Bunu göz önünde bulundurmamız
lazım. Bu şekilde görev yapan, fedakârane görev yapan bütün meslektaşlarımı
kutluyorum.
(Mikrofon otomatik
cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Erdöl,
lütfen, konuşmanızı tamamlar mısınız.
CEVDET ERDÖL
(Devamla) - Hemen toparlıyorum.
BAŞKAN - Eksik kalan
kısımları, Sayın Hocam, Sağlık Bakanımız herhalde tamamlayacaktır.
CEVDET ERDÖL
(Devamla) - Şunu ifade etmek istiyorum ki, bu cansiparane çalışan hekim
meslektaşlarıma, son zamanlarda, basınımız, adalete intikal etmiş konularda
yargısız infaz girişiminde bulunmaktadır. Bunu üzüntüyle ifade etmek istiyorum.
Basınımızın, bu tip, mahkemeye de aksetmiş konularda, dava konusu olan
durumlarda biraz daha dikkatli olmasını, yargısız infaz yapmamasını rica
ediyorum.
Bu meyanda, turizm
haftasını Trabzon'da açan Sayın Bakana da teşekkürlerimi sunuyor; Trabzonlu
hemşerilerimi de, buradan, saygıyla selamlıyorum.
Kalp hastalıkları
uzmanı olarak "kalıptan ziyade kalp önemlidir; onun için, kalbinize,
kalbiniz gibi bakınız" diyor ve Yüce Meclisi en kalbî duygularımla
selamlıyorum. (Alkışlar)
BAŞKAN - Sayın Erdöl,
teşekkür ediyorum.
Sayın Bakan, buyurun
efendim.
SAĞLIK BAKANI RECEP
AKDAĞ (Erzurum) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Değerli
milletvekillerim, ben de, öncelikle, Ağrı'nın kurtarılışını tebrik ediyorum. Bu
kurtuluş günlerinin ülkemizin özellikle az gelişmiş yörelerini bir kere daha
hatırlamamıza vesile olmasını ve böylece, bu bölgeler için yapılacak çalışmaların
da gündeme gelmesini yararlı bulduğumu belirtmek istiyorum.
Şüphesiz ki, bir
kardiyoloji profesörünün, uzmanının peşinden kalple ilgili olarak konuşmak zor;
ancak, elbette, kalbî selamları iletmek zor değil. Ben de hepinize, öncelikle,
kalbî selamlarımı iletiyorum. (Alkışlar)
Bugün, size, en çok
unuttuğumuz değerimizi bir kere daha hatırlatmak için, bu değerin ne kadar
önemli olduğunu vurgulamak için karşınızdayım. Kalp Haftası vesilesiyle, ben
de, kıymetini ancak yokluğunda anladığımız yegâne değerimizden, yani,
sağlığımızdan bahsedeceğim.
Sağlık, bütün
değerlerimizi değerli kılan varlığımızdır. Sağlık, bütün kazanımlarımızı
anlamlı kılan kazancımızdır. Sağlık, hayatımızın ahengidir, bir nefeslik
saltanatımızdır. Sağlık, tıpkı su gibi, varımız bildiğimiz her şeyde varlığını
hiç fark ettirmeden sürdürür. Hayatın rengi, biçimi, tadı ve tuzu, sağlığın
sessiz varlığında gerçekleşir ve sahihleşir.
Sayın
milletvekilleri, birlikte yaşadığımız modern zamanlar, hayat kalitesine elbette
çok şey kattı; daha hızlı, daha verimli yaşar hale geldik, insanların hayatta
kalma şansları arttı, insanların yaşam süreleri uzadı; çünkü, insan sağlığının
özünü oluşturan dengeleri fark ettik, insan biyolojisinin sırlarını keşfettik.
Ne var ki, modern zamanların bahşettiği özel hayat tarzları ve alışkanlıklar,
modern zamanlara özgü ölüm biçimlerini de hediye etti insanlığa. Bütün dünya,
şimdilerde, artık, hayatımızı tehdit eden 3K'dan söz ediyor. Bu 3K nedir;
kazalar, kanser ve kalp. Bunlarla ilgili problemler, hakikaten, insan hayatını
olumsuz yönde etkiliyor. Yeni ulaşım araçlarının ve yeni teknolojilerin
getirdiği hız ve yüksek enerji emisyonları ölümcül kazaları artırdı. Kazalar,
sayıca ve boyutça büyüyor. Yeryüzünde yeni teknolojilerle açığa çıkan enerji
biçimleri yüzünden, artık, ateş düştüğü yeri yakmakla kalmıyor, hatalarımızın
karşılığını küresel boyutlarda yaşıyoruz. Biyolojik ve ekolojik dengemizi,
henüz kimliğini bilmediğimiz, adını koyamadığımız çok sayıda faktör etkiliyor.
Kanser vakaları giderek artıyor ve çeşitleniyor ve kalbimiz... Kalbimiz de,
modern zamanların olumsuzluklarından nasibini alıyor. Hareketsiz hayat tarzı,
dengesiz beslenme, doğallıktan uzaklaşma ve çevresel faktörlerin beslediği özel
genetik yükümüz, kalp sağlığımızı derinden etkiliyor.
Bu 3K'dan birisi
olan, belki de en önemlisi olan kalbimiz, daha çok, kendi ellerimizle tercih
ettiğimiz bir yaşam biçiminin yükünü çekiyor. Oysa, kaza ve kanserlerin
etkenleri üzerinde daha az denetim sahibi olduğumuz halde, kalp sağlığımızı
olumsuz etkileyen faktörler üzerinde, daha çok belirleyici olabilecek
konumdayız. Genetik yükümüzü doğuştan getirmekle birlikte, nasıl
besleneceğimize, nasıl yaşayacağımıza kendimiz karar verebilecek durumdayız.
Sağlığa ve özelde kalp sağlığına yaptığımız yatırım, hayat kalitemiz için çok
daha anlamlı ve öncelikli olmaktadır.
Sayın
milletvekilleri, sağlığı, her insanın doğuştan gelen hakkı olarak tanımlayan
Anayasamızın emirleri ve bu ülkenin yöneticileri olarak üstlendiğimiz
sorumluluğun gerekleri, insanımızın hukuk, güvenlik ve eğitim gibi temel
haklarının yanında ve öncesinde, sağlıklı olma hakkını teslim etmemizi,
sağlıklı kalma seçeneklerini çoğaltmamızı gerektiriyor.
Bir sağlık bakanı
olarak, bir hekim olarak ve ülke insanının derdini yüreğinde hisseden bir insan
olarak ifade ediyorum ki, ülkemizde, sağlığın, herkesçe ve kolayca ulaşılabilir
olması için yapacağımız daha çok şey var. Biz neyin peşindeyiz, öncelikle neyi
hedefledik; sağlığı, sözde değil, özde sosyalleştirmenin peşindeyiz; çünkü,
sağlığı bozulmuş insanların tedavisi için yaptığımız yüksek teknolojili ve
pahalı yatırımlar kadar, insanımızın sağlıklı kalması için, sağlıklı olarak
yaşaması için gerekli önlemler ve düzenlemeler de son derece önemlidir. Sağlık
sistemimizin koruyucu hekimlik aleyhine bozulmuş dengelerini, sahici ve kalıcı
bir sistemle yeniden kurmak üzereyiz, bunun çabası içerisindeyiz. Sağlık
sistemimizde, hastanın hekime erişmesini engelleyen, hekimin hastasına
kendisini ve hastasını tatmin eden insanî bir hizmet vermesine fırsat tanımayan
dağılım dengesizliklerini düzeltmek için çalışıyoruz.
Şüphesiz ki,
ülkemizde, ihtiyaç duyan herkesin, deneyimli cerrahlarımızın elinde, modern
cihazlarla donatılmış merkezlerde, sosyal güvencesinin desteğiyle, gerektiğinde
ameliyat olmak en tabiî hakkıdır. Bu şekilde, bir by-pass ameliyatıyla
ömürlerine on yıllar ekleme ümidinde olan insanlara, hiç bu tarz ameliyat
olmasına gerek kalmadan, daha sağlıklı ve kaliteli bir ömür sürebilme
seçeneğini acaba sunabiliyor muyuz? Dahası, onlarca insanı bir by-pass
ameliyatına mecbur etmeden yaşatmanın bedelinin, bir by-pass ameliyatının maddî
ve manevî bedelinden çok daha az olduğunun acaba farkında mıyız?
Değerli
milletvekilleri, artık, bakış açımızı toplumca değiştirmek zorundayız. Yeni
çağın özellikleri ve yeni çağın tıp anlayışı, hastalanıp tedavi olmaktan çok,
hastalanmadan yaşamaya ve sağlıklı kalmaya odaklanmıştır. Sağlık sistemimiz
mutlaka sosyalleşecektir. Bu konuda, ülkemiz, yıllardan beri ciddî bir çabanın
içerisindedir. Daha önce de, bu kürsüden birkaç kez ifade etme fırsatını
bulduğum gibi, 1960'lı yıllarda, 224 sayılı Yasayla getirilmeye çalışılan
sağlıkta sosyalleştirme, maalesef, 2003 yılında, içinde olduğumuz şu tarihte
gerçekleşebilmiş değildir.
Sağlık sistemimiz
mutlaka sosyalleşecektir; AK Parti hükümetinin hükümet ettiği dönemde bunu
başaracağız. Sözde değil, özde sosyalleşen sağlık sisteminin, daha mutlu
insanları ve daha sağlıklı bir toplumu meyve olarak bize sunduğunu hep birlikte
göreceğiz. Kalbimizin ve ülkemizin bu anlayıştan kazanacağı çok şeyler var.
Sonunda kalbinizi onarmak zorunda kalarak değil, her anını kalbinizi hiç
kırmadan yaşatabildiğimiz bir hayat diliyorum hepinize.
Yüce Meclisinizi
saygıyla selamlıyorum. (Alkışlar)
BAŞKAN - Sayın Bakan,
teşekkür ediyorum.
Sayın
milletvekilleri, gündemdışı son söz, Ağrı İlimizin düşman işgalinden
kurtarılışı nedeniyle söz isteyen, Ağrı Milletvekili Naci Aslan'a aittir.
Sayın Aslan, buyurun.
(CHP sıralarından alkışlar)
Süreniz 5 dakikadır.
3.-
Ağrı Milletvekili Naci Aslan'ın, Ağrı İlinin düşman işgalinden kurtarılışının
85 inci yıldönümüne ilişkin gündemdışı konuşması
NACİ ASLAN (Ağrı) -
Öncelikle, Yüce Meclisten özür diliyorum. İkinci oturumun 15.50'de açılacağını
düşünerek, odamda beni bekleyen seçmenlerimle görüşmek için gittim; özür
diliyorum.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri, bizleri ekranları başında izleyen değerli Ağrılı hemşerilerim;
hepinizi en içten duygularımla selamlıyorum. Serhat şehrimiz Ağrımızın düşman
işgalinden kurtarılışının 85 inci yıldönümü münasebetiyle tüm Ağrılıları
kutluyor; Yüce Meclise saygılar sunuyorum.
Ağrı, seksenbeş yıl
önce, göreceli olarak düşman işgalinden kurtuldu; ama, cehalet ve eğitimsizlik
düşmanından, ekonomik yönden fakirlik düşmanından ve en acısı, ikinci, hatta
üçüncü sınıf vatandaş olma illeti ve damgasından kurtulmamıştır. Ben diyorum
ki, il ve ilçelerimizin kurtuluş törenlerinde düşmanlıkları canlandırarak,
komşuluk ilişkilerini zedeleyecek sembol ve gösterilerden vazgeçelim. Bunun
yerine, o ili ilgilendiren kültürel zenginliklerin gelişmesi için şenlikler,
seminerler ve paneller düzenleyelim.
Bu bağlamda,
özellikle, bugün kurtarılışını kutladığımız Ağrımızın bazı temel sorunlarını
siz değerli milletvekilleriyle paylaşmak istiyorum.
Ağrı, Nuh'un
Gemisinin ve dünyada tanınan en yüksek dağ olan Ağrı Dağının sınırları içinde
bulunduğu bir ilimiz ve aynı zamanda, Avrupa'dan başlayıp Çin'e kadar uzanan
transit yol üzerindedir.
Ağrı'nın tarihi,
milattan önce 1340'lara dayanır; önce, Hititler, Hurriler ve Urartular, en son
olarak Osmanlıların hâkimiyetine girmiştir. Gelin, geçmişte kalmış tarihî
nutuklar atacağımıza, gençliğimize duygu sömürüsü yapıp, söylemlerimizle yeni
düşmanlıklara yön vereceğimize, Ağrımızı, başta eğitim, istihdam ve ekonomik
yönden bir seferberlikle kurtaralım.
Ağrımız nasıl
kurtulur? 57 nci hükümet tarafından başlatılan sekiz yıllık kesintisiz eğitimin
hiç durmaksızın orada uygulanması ve çok dağınık yerleşim birimlerinde oluşan
ilçelerinde mutlaka yatılı bölge okullarının teşvik edilmesi ve kurulması
gerekiyor; çünkü, dağınık olarak yerleşik durumdaki halkımız, kendi çocuklarını
il ve ilçe merkezlerinde okutamamaktadır ve ekonomik sorunlarla karşı
karşıyadır. Bir yer düşünün ki, eksi 30-35 derecede, altı ay kar altında, ekmek
bulamıyor, yakacak bulamıyor, kömür bulamıyor.
Bizim, elbette ki,
diğer illerimizden coğrafî ve iklim yönünden farklılıklarımız vardır. Ağrı,
sanayi bölgesi değildir. Ağrı, tarım ve hayvancılık bölgesidir. O nedenle, 1994
yılında ihalesi yapılan Ağrı Ovası ve Ekincik Ovasını -37 000 hektarlık alanı-
sulayacak olan Yazıcı Barajının, 57,6 nakit gerçekleşmesi olmuştur. Bu barajın
bitirilmesi için 57 trilyon ödeneğe ihtiyaç varken, bu yılki bütçemizde, Yazıcı
Barajına 1,5 trilyon ödenek ayrılmıştır. Bunu matematiksel olarak
hesapladığımız zaman, bu barajın 38 yılda bitirilmesi gerekmektedir. O nedenle,
Sayın Bakanımızdan, Ağrı Yazıcı Barajına, ayrıca bir eködenek takviyesi
yapılmasını arz ve talep ediyoruz.
Bunun yanında,
Ağrı'yı Kağızman İlçesine bağlayan yolumuz, 1987 yılında ihale edilmiş,
ödeneksizlikten ötürü bugüne kadar bitirilememiştir. Ağrı'yı Kâğızman'a
bağlayan Iğdır üzerindeki yolun uzunluğu 280 kilometre; ama, Kâğızman yolu bitirildiği
takdirde bu mesafe 70 kilometreye inmektedir.
Değerli kardeşlerim,
1998 yılında 16 yatılı bölge okulu ihalesi yapılmıştır. Okulların çoğu
bitirildiği halde, müteahhitler alacakları ödenmediğinden, okulların kapısına
kilit vurup, anahtarlarını ceplerinde gezdiriyorlar. Bu, çok acı bir durumdur.
Bu müteahhitlerin alacakları bir an önce ödenmeli ve bu okullar, 2003-2004
öğretim yılında mutlaka hizmete açılmalıdır.
Diğer taraftan,
hepiniz biliyorsunuz, Avrupa'dan Çin'e kadar uzanan transit yolu üzerinde
bulunan ve Türkiyemizi...
(Mikrofon otomatik
cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Aslan,
size 1 dakika eksüre vereceğim; lütfen, konuşmanızı tamamlayınız.
NACİ ASLAN (Devamla)
- ...Asya'ya bağlayan Gürbulak Sınır Kapısı, şu anda işlevsiz durumdadır. Sayın
Tüzmen'le görüştüğümüzde "ne yapalım kardeşim, Genelkurmay Başkanlığı
raporuna göre, o kapının şu anda açılmaması gerekiyor" dediler. Ben,
buradan sesleniyorum; durum tamamen normaldir ve hiçbir anarşik olay mevcut
değildir. İnşallah, Sayın Genelkurmay Başkanlığımız da, bu konuda olumlu rapor
verip, 59 uncu hükümetimiz de, Ağrı'nın ticaret kapısı olan bu sınır kapısını işlevsel
hale getirecektir.
Diğer taraftan
-hepinizin malumu- şunu kesinlikle söylüyorum: Bütün illere doğrudan gelir
desteği ödendi; ama, maalesef, Hakkâri ve Ağrı İllerimiz üvey evlat muamelesi
gördü. Biz, 5 milletvekili, dört aydan beri uğraşmamıza rağmen, halen, Ağrı'da
doğrudan gelir desteği paraları ödenmemiştir. Çiftçimiz, şu anda erimekte olan
karlardan sonra tarlasına gübresini atacak; tefecilerden para almışlardır,
kavgalar başlamıştır. Hükümetime arz ediyorum: Lütfen, Ağrı'daki çiftçilerimize
doğrudan gelir desteği paralarını ödeyiniz.
Diğer taraftan,
Ağrı'nın eğitim ve öğretim sorunları mutlaka ele alınmalıdır.
(Mikrofon otomatik
cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Aslan,
lütfen, konuşmanızı tamamlar mısınız.
NACİ ASLAN (Devamla)
- Tamamlıyorum efendim.
Şunu söylüyorum:
Ağrı'da şu anda bir ruh gelişmektedir; kooperatifçilik ruhu. Süt inekçiliği
kooperatifçiliği kurulmuş, hayvanlar da teslim edilmiş, işletme kredisi çıkmış,
tamamı 135 milyar olan bu kredinin 2002 yılında 40 milyarı ödenmiş; maalesef,
95 milyarı halen ödenmemiştir. Sayın Bakanıma durumu arz ettim, bu bağlamda,
Ağrı'daki bu kooperatifçiliğin teşvik edilmesi, bu konudaki eğitim düzeyinin
yükseltilerek, orada kooperatifçilik ruhunun canlandırılması ve teşvik edilmesi
gerekiyor ki, tarım ve hayvancılık canlansın.
Biz, fabrika
istemiyoruz, topraklarımıza su istiyoruz; biz, hayvancılığımızın gerçekten
desteklenmesini istiyoruz, tarım ürünlerimizin çeşitlendirilmesini istiyoruz.
Özellikle yanı
başımızda devam eden Irak savaşından ötürü -son cümlelerimi söylemek istiyorum-
1991'de 450 000 mülteciyi barındıran ve bütün ekonomik gücü sırtında taşıyan
Türkiye Cumhuriyetinin Irak topraklarında gözü yoktur; fakat, böylesi bir
ekonomik sıkıntıya tekrar girmemek için, güney sınırlarımızda güvenlik hattı
oluşturulmuştur. Biz, Irak topraklarında, Kürtlerin, Türklerin, Keldanilerin,
Asurilerin, Arapların barış ve özgürlük ortamında, eşit koşullarda, birlikte
yaşamalarını diliyoruz. Bugünlerde Türkiye'de en çok konuşulan kelime
"Kürt" kelimesidir...
(Mikrofon otomatik
cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Aslan,
lütfen, son cümlenizi rica ediyorum; son cümlenizi...
Buyurun.
NACİ ASLAN (Devamla) - Bitiriyorum efendim.
Türkiye'deki
Kürtlerin hiç kimseyle ilgilisi yoktur, Türkiye'nin bir karış toprağı için
canını ve namusunu vermeye hazırdır. Bu ülke, bu insanlar, bir mozaiktir; bu
mozaiğin birleşmesi, perçinleşmesi dileğiyle Yüce Meclise saygılarımı
sunuyorum. (Alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür
ediyorum.
Sayın
milletvekilleri, gündemdışı konuşmalar tamamlanmıştır.
Başkanlığın Genel
Kurula diğer sunuşları vardır.
Cumhurbaşkanlığının
bir tezkeresi vardır; okutuyorum:
B)
TEZKERELER VE ÖNERGELER
1.-
4.4.2003 tarihli ve 4840 sayılı, 4811 Sayılı Vergi Barışı Kanununun Bazı
Maddelerinde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanunun bir daha görüşülmek üzere
geri gönderildiğine ilişkin Cumhurbaşkanlığı tezkeresi (3/239) 10.4.2003
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Genel Kurulunca 4.4.2003 gününde kabul edilen, 4840 sayılı "4811
Sayılı Vergi Barışı Kanununun Bazı Maddelerinde Değişiklik Yapılması Hakkında
Kanun" incelenmiştir:
İncelenen 4840 sayılı
Yasanın 2 nci maddesiyle, 25.2.2003 günlü, 4811 sayılı Vergi Barışı Yasasının
10 uncu maddesinin dördüncü fıkrasındaki "1 ay" ibaresi, "20
gün" olarak değiştirilmektedir.
4811 sayılı Yasanın
10 uncu maddesinin dördüncü fıkrasında,
Bu Yasaya göre matrah
artırımında bulunulmasının, Yasanın yürürlüğe girdiği günden önce başlatılan
vergi incelemeleri ile takdir işlemlerine engel oluşturmayacağı,
Ancak, matrah
artırımında bulunan yükümlülere ilişkin başlatılan vergi incelemeleri ve takdir
işlemlerinin, bu Yasanın 7 nci maddesinin 13 üncü, 8 inci maddesinin 7 nci
fıkraları saklı kalmak koşuluyla Yasanın yürürlüğe girdiği ayı izleyen ayın
başından başlayarak 1 ay içinde sonuçlandırılmaması durumunda bu işlemlerin
sürdürülemeyeceği,
Bu süre içinde
sonuçlandırılan vergi incelemeleriyle ilgili tarhiyat öncesi uzlaşma
taleplerinin dikkate alınmayacağı,
İnceleme ya da takdir
sonucu tarhiyata konu matrah farkı saptanması durumunda, inceleme raporları ile
takdir komisyonu kararlarının vergi dairesi kayıtlarına geçirildiği günden önce
matrah artırımında bulunulmuş olması koşuluyla, inceleme ve takdir sonucu
bulunan matrah farkının bu Yasanın 7 ve 8 inci maddeleriyle birlikte
değerlendirileceği,
İnceleme ve takdir
işlemlerinin sonuçlandırılmasından amacın, inceleme raporları ve takdir
komisyonları kararlarının vergi dairesi kayıtlarına geçirilmesi olduğu,
Belirtilmiştir.
4811 sayılı Yasa
27.2.2003 günlü Resmî Gazetede yayımlanmış ve yayımlandığı gün yürürlüğe
girmiştir. Buna göre, Yasanın 10 uncu maddesinin dördüncü fıkrasında sözü
edilen süre 31.3.2003 gününde sona ermiştir. Bir başka anlatımla, Yasanın 10
uncu maddesi uyarınca matrah artırımında bulunan gelir ve kurumlar vergisi
yükümlüleri hakkında, daha önce başlatılan vergi incelemeleri ve takdir
işlemlerine göre tarhiyat yapılabilmesi için, bu inceleme ve işlemlere ilişkin
rapor ve kararların 31.3.2003 gününe kadar vergi dairesi kayıtlarına girmiş
olması gerekmektedir.
İncelenen Yasanın 2
nci maddesiyle yapılan değişiklikle, vergi incelemelerinin bitiş günü
31.3.2003'ten 20.3.2003'e çekilmektedir. Ayrıca, incelenen Yasanın 3 üncü
maddesinde de, bu değişikliğin Vergi Barışı Yasasının yayımlandığı gün olan
27.2.2003'ten geçerli olarak yayımı gününde yürürlüğe gireceği
belirtilmektedir.
İncelenen Yasanın 2
nci maddesiyle yapılan değişikliğin yürürlüğe girmesi durumunda, Vergi Barışı
Yasasına göre 31.3.2003 gününe kadar vergi dairesi kayıtlarına giren vergi
inceleme raporları ile takdir komisyonları raporları üzerinden işlem yapılacak
iken, bu süre 20.3.2003 gününe çekilerek, 21.3.2003-31.3.2003 günlerinde vergi
dairesi kayıtlarına giren rapor ve kararlar geçersiz sayılacaktır.
Böylece, haklarında
yapılan vergi incelemesi ya da takdir işlemleri 21-31 Mart 2003 günlerinde
sonuçlanan ve bu sonuca göre noksan bildirimde bulundukları ortaya çıkan vergi
yükümlüleri, rapor ve kararlardaki vergi farklarını ödemekten kurtarılmaktadır.
Yapılan düzenlemede,
özellikle "20 Mart" gününün seçilmiş olması, vergi inceleme raporları
ya da takdir komisyonu kararları 21-31 Mart 2003 günlerinde vergi dairesi
kayıtlarına giren belli vergi yükümlülerini korumak ve bunların söz konusu
rapor ya da kararlardan olumsuz etkilenmelerini önlemek amacıyla değişiklik
yapıldığında kuşkuya yer bırakmamaktadır.
Vergi Barışı
Yasasının yürürlüğe girmesinin üzerinden henüz otuzbeş gün geçmişken böyle bir
değişikliğin kabul edilmesinin haklı bir nedeni bulunmamaktadır. Nitekim,
Yasanın gerekçesinde de, bu değişikliğe ilişkin bir nedene yer verilmemiştir.
Kuşkusuz, bir yasanın
uygulanması aşamasında ortaya çıkan boşluk ya da aksaklıkların giderilmesi
için, yasanın yürürlüğe girmesinin üzerinden çok kısa bir süre geçse de, yeni
bir yasal düzenleme yapılması hukukun gereğidir.
Ancak, ortada böyle
bir hukuksal gereklilik yokken, kimi vergi yükümlülerini salt vergi inceleme
raporu ya da takdir komisyon kararında belirtilen ek vergiden kurtarmak için
yapılan düzenleme, hukuksal temelden yoksun bulunmakta ve kamu yararı amacıyla
bağdaşmamaktadır.
Vergi inceleme
süresinin, öngörülen süre dolduktan ve vergi bildirimlerinde yer verilen
matrahlardaki düşüklük somut biçimde saptandıktan sonra, geriye dönük olarak ve
kimi kişi ya da kuruluşların daha az vergi ödemelerine olanak sağlayacak
biçimde kısaltılması, yapılan düzenlemenin kamu yararıyla ve hukuk devleti
ilkesiyle bağdaşmadığını açıkça ortaya koymakta, "devlete güven"
duygusunu zedelemektedir.
Ayrıca, yapılan
değişiklik, Vergi Barışı Yasasının amacıya da çelişmektedir. Vergi Barışı
Yasasının amacı, vergi gelirleri tahsilatını artırarak Hazinenin nakit
gereksiniminin karşılanmasıdır. İncelenen yasayla öngörülen vergi inceleme süresinin
kısaltılması, gelir azaltıcı sonucu nedeniyle Vergi Barışı Yasasının bu
amacıyla bağdaşmamaktadır.
Yukarıda açıklanan
gerekçelerle yayımlanması uygun bulunmayan 4840 sayılı "4811 Sayılı Vergi
Barışı Kanununun Bazı Maddelerinde Değişiklik Yapılması Hakkında
Kanun" 2 nci maddesi ve bu
maddeyle bağlantısı nedeniyle 3 üncü maddesinin Türkiye Büyük Millet Meclisince
bir kez daha görüşülmesi için, Anayasanın değişik 89 uncu ve 104 üncü maddeleri
uyarınca ilişikte geri gönderilmiştir.
Ahmet Necdet Sezer
Cumhurbaşkanı
BAŞKAN -
Bilgilerinize sunulmuştur.
Sözlü soru
önergesinin geri alınmasına dair bir önerge vardır; okutuyorum:
2.-
Malatya Milletvekili Ferit Mevlüt Aslanoğlu'nun (6/293) esas numaralı sözlü
sorusunu geri aldığına ilişkin önergesi (4/45)
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Gündemin "Sözlü
Sorular" kısmının 128 inci sırasında yer alan (6/293) esas numaralı sözlü
soru önergemi geri alıyorum.
Gereğini saygılarımla
arz ederim.
Ferit Mevlüt Aslanoğlu
Malatya
BAŞKAN - Sözlü soru
önergesi geri verilmiştir.
Başbakanlığın,
Anayasanın 82 nci maddesine göre verilmiş 4 adet tezkeresi vardır; ayrı ayrı
okutup, oylarınıza sunacağım.
3.-
Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım'ın görüşmelerde bulunmak üzere bir heyetle
birlikte Güney Kore'ye yaptığı resmî ziyarete İstanbul Milletvekili Mehmet
Mustafa Açıkalın'ın da, iştirak etmesinin uygun bulunduğuna dair Başbakanlık
tezkeresi (3/240)
11.4.2003
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Ulaştırma Bakanı
Binali Yıldırım'ın, görüşmelerde bulunmak üzere bir heyetle birlikte 23-27 Mart
2003 tarihlerinde Güney Kore'ye yaptığı resmî ziyarete, İstanbul Milletvekili
Mehmet Mustafa Açıkalın'ın da iştirak etmesi uygun görülmüş ve bu konudaki
Bakanlar Kurulu kararının sureti ilişikte gönderilmiştir.
Anayasamızın 82 nci
maddesine göre gereğini arz ederim.
Recep Tayyip Erdoğan
Başbakan
BAŞKAN - Kabul
edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
4.-
Japonya'nın Kyoto Şehrinde düzenlenen Dünya Üçüncü Su Forumu ve Bakanlar
Konferansına Rize Milletvekili İmdat Sütlüoğlu'nun, iştirak etmesinin uygun
bulunduğuna dair Başbakanlık tezkeresi (3/241)
11.4.2003
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
16-23 Mart 2003
tarihlerinde Japonya'nın Kyoto Şehrinde düzenlenen "Dünya Üçüncü Su Forumu
ve Bakanlar Konferansı"na Rize Milletvekili İmdat Sütlüoğlu'nun iştirak
etmesi uygun görülmüş ve bu konudaki Bakanlar Kurulu kararının sureti ilişikte
gönderilmiştir.
Anayasamızın 82 nci
maddesine göre gereğini arz ederim.
Recep Tayyip Erdoğan
Başbakan
BAŞKAN - Kabul
edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
5.-
Turizm Bakanı Güldal Akşit'in Rusya'ya, yaptığı resmî ziyarete ekli listede
adları yazılı milletvekillerinin de, iştirak etmelerinin uygun bulunduğuna dair
Başbakanlık tezkeresi (3/242) 14.4.2003
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Turizm Bakanı Güldal
Akşit'in, MITT'2003 Moskova Turizm Fuarına katılmak ve görüşmelerde bulunmak
üzere bir heyetle birlikte 26-29 Mart 2003 tarihleri arasında Rusya'ya yaptığı
resmî ziyarete, ekli listede adları yazılı milletvekillerinin de iştirak etmesi
uygun görülmüş ve bu konudaki Bakanlar Kurulu kararının sureti ilişikte
gönderilmiştir.
Anayasamızın 82 nci
maddesine göre gereğini arz ederim.
Recep Tayyip Erdoğan
Başbakan
LİSTE
Ayhan Zeynep Tekin |
Adana Milletvekili |
Ahmet Yaşar |
Aksaray Milletvekili |
Kemal Demirel |
Bursa Milletvekili |
İbrahim Köşdere |
Çanakkale Milletvekili |
Suat Kılıç |
Samsun Milletvekili |
BAŞKAN - Kabul
edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
6.-
Turizm Bakanı Güldal Akşit'in, Almanya'ya, yaptığı resmî ziyarete ekli listede
adları yazılı milletvekillerinin de, iştirak etmelerinin uygun bulunduğuna dair
Başbakanlık tezkeresi (3/243)
14.4.2003
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Turizm Bakanı Güldal
Akşit'in, Berlin Turizm Fuarına katılmak ve görüşmelerde bulunmak üzere bir
heyetle birlikte 7-11 Mart 2003 tarihleri arasında Almanya'ya yaptığı resmî
ziyarete, ekli listede adları yazılı milletvekillerinin de iştirak etmesi uygun
görülmüş ve bu konudaki Bakanlar Kurulu kararının sureti ilişikte
gönderilmiştir.
Anayasamızın 82 nci
maddesine göre gereğini arz ederim.
Recep Tayyip Erdoğan
Başbakan
LİSTE
Naci Aslan |
Ağrı Milletvekili |
Reha Denemeç |
Ankara Milletvekili |
Prof. Dr. Nazım Ekren |
İstanbul Milletvekili |
Prof. Dr. Adem Baştürk |
Kayseri Milletvekili |
Mustafa Demir |
Samsun Milletvekili |
Asım Aykan Trabzon
Milletvekili
BAŞKAN - Kabul
edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Sayın
milletvekilleri, Adalet ve Kalkınma Partisi Grubunun, İçtüzüğün 19 uncu
maddesine göre verilmiş bir önerisi vardır; okutup, oylarınıza sunacağım.
V.-
ÖNERİLER
A)
SİYASÎ PARTİ GRUBU ÖNERİLERİ
1.-
Genel Kurulun 15 Nisan 2003 Salı günkü birleşiminde sözlü soruların
görüşülmemesine, (10/8) ve (10/48) esas
numaralı Meclis araştırması önergelerinin öngörüşmelerinin birleştirilerek
görüşmelerinin tamamlanmasını müteakip, 111 sıra sayılı Avrupa Birliği ile
İlişkiler Komisyonu Kurulmasına Dair Kanun Teklifinin görüşmelerinin bitimine
kadar Genel Kurul çalışmalarına devam edilmesine ilişkin AK Parti Grubu önerisi
15.4.2003
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Danışma Kurulunun 15
Nisan 2003 Salı günü saat 13.30'da yapılan toplantısında siyasî parti grupları
arasında oybirliği sağlanamadığından, aşağıdaki Grup önerilerimizin Genel
Kurulda okunarak oylanmasını saygılarımla arz ederim.
Eyüp Fatsa
Ordu
AK Parti Grubu Başkanvekili
Grup Önerisi:
1. Genel Kurulun 15
Nisan 2003 Salı günkü (bugün) birleşiminde; sözlü soruların görüşülmemesi,
gündemin "Genel Görüşme ve Meclis Araştırması Yapılmasına Dair İşler"
kısmının 1 inci ve 34 üncü sırasındaki birleştirilerek görüşülen Meclis
araştırma önergesinin görüşmelerinin tamamlanmasını müteakip gündemin
"Kanun Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler"
kısmının 34 üncü sırasındaki 111 sıra sayılı Avrupa Birliği ile İlişkiler
Komisyonu Kurulmasına Dair Kanun Teklifinin bu kısmın 2 nci sırasına alınması
ve görüşmelerinin bitimine kadar Genel Kurul çalışmalarına devam edilmesinin,
Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kurulunun onayına sunulması önerilmiştir.
BAŞKAN - Söz
talebi?..
MUSTAFA ÖZYÜREK
(Mersin) - Önerinin aleyhinde söz istiyorum Sayın Başkan.
BAŞKAN - Buyurun
Sayın Özyürek. (CHP sıralarından alkışlar)
MUSTAFA ÖZYÜREK
(Mersin) - Sayın Başkan, değerli arkadaşlarım; Adalet ve Kalkınma Partisinin,
Meclisin çalışma gündemiyle ilgili olarak Danışma Kurulunda uzlaşma
sağlayamadığımız önerisi hakkında söz almış bulunuyorum; hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Değerli arkadaşlarım,
bugünü, salı günlerini, daha önce aldığımız bir ilke kararına göre, denetim
günü olarak belirlemiştik; yani, Meclis araştırmalarına ve sözlü sorulara
ayrılmış bir gündü; ama, ne yazık ki, Adalet ve Kalkınma Partisi, bu prensip
kararını değiştirerek, bugün, farklı bir gündemi önermiş bulunuyor.
Buna, iki açıdan
itiraz ediyoruz. Birincisi, Meclisin temel görevlerinden biri yasa yapmaksa,
ikincisi de denetim yapmaktır. Bu denetimle ilgili sürelerimizin
kısıtlanmamasında yarar var; bunu, Yüce Heyetin takdirlerine sunuyorum.
Bir diğer önemli
konu, çalışmalarımızdaki belirsizliktir. Bugün, yine, biraz önce bilginize
sunulan önergede de gündeme getirildiği gibi, Avrupa Birliği uyum komisyonunun
kurulmasına dair Anayasa Komisyonunun önerisini, raporunu görüşeceğiz.
Pazartesi günü, Adalet ve Kalkınma Partisinin değerli grup başkanvekilleriyle
yaptığımız görüşmede, bize, bugün, Kültür Bakanlığı ile Turizm Bakanlığının
Birleştirilmesine Dair Kanun Tasarısının gündeme gelebileceğini söylemişlerdi;
oldukça kapsamlı, 40 maddelik bir tasarıydı. Biz, Grubumuzda, ilgili
arkadaşlarımızla bu yönde bir hazırlık, bir çalışma yapmıştık; ama, Danışma
Kurulunda bir araya geldiğimizde gördük ki, bu konu değil, uyum komisyonu
kurulmasıyla ilgili konu gündeme geliyor. Elbette, Avrupa Birliği uyum
komisyonu kurulmasına biz karşı değiliz, biraz sonra, gündeme geldiğinde,
sözcülerimiz de bu görüşlerimizi ifade edecek; ama, isteriz ki, hiç yoksa bir
haftalık bir dönemde neleri ne zaman görüşeceğimizi bilsek ve ona göre bir
hazırlık yapsak. Bu, yasalara, yasa çalışmalarına katkımız açısından son derece
yararlı olur, milletvekillerinin önceden hazırlık yapması, bilgilenmesi
açısından son derece yararlı olur.
Her salı günü bu
konudaki görüşlerimizi açıklamaktan, gerçekten, ben de hiç mutluluk duymuyorum;
ama, geldiğimiz nokta budur. Bu noktayı, mutlaka değiştirmemiz gerekiyor;
çünkü, parlamento çalışması, yasa yapma faaliyeti, son derece saygın, toplumun
geleceğini etkileyen çalışmalardır. Onun için, burada, önhazırlığın
yapılabilmesi açısından yeterli sürenin tanınması gerekiyor ve hazırlık yapacak
değerli milletvekillerine, konuşma yapacak saygıdeğer milletvekillerine,
çalışacakları bir sürenin önceden tanınması gerekiyor.
Ben, bu nedenle, bu
öneriye karşı olduğumuzu, olumlu oy veremeyeceğimizi ve bundan sonra, Danışma
Kurulunda uzlaşarak gündem belirleyeceğimiz günlere kavuşma dileğimizi bir kez
daha ifade ediyorum. Bunun, gerçekten, büyük önemi olduğuna, sık sık ifade
ettiğimiz "Mecliste bir uyum, uzlaşma havasında çalışma gerçekleştirelim,
sağlayalım" temennilerinin, dileklerinin başlangıcının buradan başlaması
gerektiğine olan inancımı bir kez daha ifade ediyor, hepinize saygılar sunuyorum.
(CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Sayın
Özyürek, teşekkür ediyorum.
EYÜP FATSA (Ordu) -
Sayın Başkan, önerinin lehinde söz istiyorum.
BAŞKAN - Buyurun
Sayın Fatsa. (AK Parti sıralarından alkışlar)
EYÜP FATSA (Ordu) -
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum; grup
önerimizin lehinde söz almış bulunuyorum.
Değerli arkadaşlar,
hepimizin bildiği gibi -sayın başkan da biraz önce ifade ettiler- genel teamül,
salı günleri denetim faaliyetlerinin yapılmasıdır; bugüne kadar da, bu
hassasiyete büyük ölçüde dikkat edildi. Ancak, salı günlerinin yasama
çalışmalarına da ayrıldığı, sık sık da yasama çalışmalarının yapıldığı, bu
dönemde de, geçmiş dönemlerde de, bu Meclisin tarihinde de hepimizin çok şahit
olduğu, uygulanagelen bir durumdur; yani, ilk defa ihdas edilmiş, ilk defa
teamül haline getirilen bir konu değildir.
Tabiî, biz, muhalefet
partimizin çok saygıdeğer grup başkanvekilinin itirazlarına saygı duyuyoruz.
Bundan dolayı, böyle düşünüyorlar diye kendilerini yanlış anlamamız veya yanlış
değerlendirmemiz söz konusu değildir. Bugün, esasında, talebimiz, denetim
faaliyetlerinde sadece sözlü soru önergelerinin gündeme alınmamasıydı. Bunun
yanında, geçen haftadan yarım kalmış olan, hem iktidar hem de muhalefet
grubumuz tarafından verilen Meclis araştırması önergesi üzerinde gruplar adına
yapılan görüşmelerin tamamlandığı, ancak az bir kısmının, yani önerge sahipleri
adına yapılacak konuşmalar ve arkasından da oylamanın yapılmasıyla prosedürün
tamamlanacağı, yurtdışında yaşayan insanlarımızın bulundukları ülkede, yurda
dönüşlerinde karşılaştıkları problemlerin yerinde tespitiyle alakalı araştırma
önergesi de bir denetim faaliyeti çerçevesinde gündemde mevcuttur. Dolayısıyla,
sadece, bugün sözlü soruların gündeme alınmamasını talep etmiştik.
Tabiî, muhalefet
partimizin bu konudaki yaklaşımına saygı duyduğumuzu biraz önce de ifade ettim,
ama, Avrupa Birliği uyum komisyonunun veya Avrupa Birliğiyle ilgili ilişkileri
tanzim edecek komisyonun kurulması, Türkiye Büyük Millet Meclisinin gündemine,
Meclisin gündemine, sadece bu dönem gelmiş bir konu değildir; geçen dönem de,
özellikle Ulusal Programın hazırlanmasından sonra, bir Avrupa Birliği uyum
komisyonunun kurulması sürekli gündemdeydi; fakat, 21 inci Dönemde, bu
komisyonun kurulması, hazırlanması veya bir şekilde hayata geçirilmesi mümkün
olmadı. Bu dönemde de, sürekli, Meclisimizin gündemindeydi. Geçtiğimiz hafta
Anayasa Komisyonumuzda görüşülmüş ve oradan, iktidar ve muhalefet partisine
mensup milletvekili arkadaşlarımızın genel ittifakıyla çıkmıştır. Yani, ilk
defa görüşülen, konuşulan ve ilk defa duyulan bir mesele olmadığı
kanaatindeyiz; düşüncemiz bu yöndedir. Bu düşünceden dolayı, aciliyeti de
olduğu için, bunu, bugün gündeme almayı uygun gördük.
Sayın başkan bugün
özellikle Kültür Bakanlığı ile Turizm Bakanlığının birleştirilmesiyle alakalı
konunun Türkiye Büyük Millet Meclisine geleceğini, dolayısıyla, Grubundaki
arkadaşlarımızın gayretlerini de bunun üzerine teksif ettiklerini ifade
ettiler. Ben de, buna karşılık olarak, sayın başkanım, her iki bakanlığın
birleştirilmesiyle ilgili konu, inşallah, yarın, Türkiye Büyük Millet
Meclisinin gündemine gelecektir diyorum ve Grubunuz, zaten, bu konuda gerekli
hazırlığı yaptığı için, bir boşluk, araştırma, konuyu inceleme gibi bir zaman
ihtiyacınız da olmayacaktır diye düşünüyorum.
Grup önerimizin
kabulünü temenni ediyor; Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (AK Parti
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Sayın
milletvekilleri, başka söz talebi yoktur.
Öneriyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Sayın
milletvekilleri, alınan karar gereğince, sözlü soruları görüşmüyor ve gündemin
"Genel Görüşme ve Meclis Araştırması Yapılmasına Dair Öngörüşmeler"
kısmına geçiyoruz.
Şimdi, bu kısmın 1
inci sırasında yer alan, İstanbul Milletvekili Ali Rıza Gülçiçek ve 20
milletvekili ile 34 üncü sırasında yer alan, Ordu Milletvekili Eyüp Fatsa ve 26
milletvekilinin, yurt dışında yaşayan vatandaşlarımızın sorunlarının
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Anayasanın 98
inci, İçtüzüğün 104 ve 105 inci
maddeleri uyarınca bir Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergelerinin
öngörüşmesine kaldığımız yerden devam edeceğiz.
IV. - GENSORU, GENEL GÖRÜŞME, MECLİS SORUŞTURMASI VE
MECLİS
ARAŞTIRMASI ÖNERGELERİ
A) ÖNGÖRÜŞMELER
1.- İstanbul Milletvekili Ali Rıza Gülçiçek ve 20
milletvekilinin, yurt dışında yaşayan vatandaşlarımızın sorunlarının
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/8)
2. - Ordu Milletvekili Eyüp Fatsa ve 26 milletvekilinin,
yurt dışında yaşayan vatandaşlarımızın sorunlarının araştırılarak alınması
gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin
önergesi (10/48)
BAŞKAN - Hükümet?..
Burada.
Sayın
milletvekilleri, daha önce, önergeler üzerinde, hükümet ve siyasî parti
grupları adına yapılan konuşmalar tamamlanmıştı.
Şimdi, söz sırası,
önerge sahiplerinden, İstanbul Milletvekili Onur Öymen'e aittir.
Buyurun Sayın Öymen.
(Alkışlar)
Konuşma süreniz 10
dakika.
ONUR ÖYMEN (İstanbul)
- Sayın Başkan, çok değerli milletvekilleri; yurt dışında yaşayan
vatandaşlarımızın sorunları hakkında bir Meclis araştırması açılması için
sunulan önergeleri desteklemek için söz almış bulunuyorum.
Aslında, yurt dışında
yaşayan vatandaşlarımızın sadece sorunlarından bahsetmek, kanaatimce, doğru bir
yaklaşım değildir. Bu vatandaşlarımız, bulundukları ülkelerde, Türkiye'yi
şerefle temsil etmekte, dürüstlükleri, çalışkanlıkları ve yüksek insanî
meziyetleriyle, ülkemiz için bir gurur kaynağı olmaktadırlar ve aynı zamanda
Türkiye için büyük bir potansiyel teşkil etmektedirler. O bakımdan, bu önerge
çerçevesinde yapılacak araştırmanın, yalnız sorunları değil, vatandaşlarımızın
katkılarını da dikkate almasını, incelemesini öneriyorum.
Yurt dışında dört
milyona yakın vatandaşımız yaşıyor. Bunların 1,2 milyonu işçi statüsündedir ve
Avrupa Birliği ülkelerinde yaşayan vatandaşlarımızın sayısı 3,4 milyona
yükselmiştir.
Şunu bilhassa
hatırlatmak istiyorum: Örneğin, Almanya'da yaşayan Türklerin sayısı, o ülkede
yaşayan toplam AB üyesi ülkeler vatandaşlarından fazladır. Yani, Türkiye'nin
yurt dışındaki mevcudiyeti, bu insanlarımız, bu vatandaşlarımız sayesinde
gerçekten son derece önemlidir.
Bazıları diyorlar ki:
"Türkiye Avrupa Birliğine girerse, serbest dolaşım dolayısıyla
Türkiye'deki bütün işsizler Avrupa'ya akın edecektir." Bu yüzden,
Türkiye'nin üyeliğine sıcak bakmayan siyasî partiler var, politikacılar var.
Onlara şunu hatırlatmak istiyorum ki, 1960 yılından bu yana, yurt dışına işçi
göndermeye başladığımızdan bu yana Almanya'dan geri dönen vatandaşlarımızın
sayısı 2 milyonu bulmuştur. O bakımdan, oradaki bütün vatandaşlarımızın sürekli
olarak orada kalmak isteyecekleri iddiası doğru değildir. Aynen İspanya'da
olduğu gibi, Türkiye'nin Avrupa Birliğine üye olmasından sonra, muhtemelen,
oradaki vatandaşlarımız büyük ölçüde geri döneceklerdir. Geçen gün bu konuda
yapılan konuşmada Sayın Gülçiçek'in ve Sayın Fatsa'nın değerli görüşlerini
dinledim. Pek çoğuna katılıyorum. Yalnız, Sayın Fatsa bir yerde, yurt dışındaki
vatandaşlarımıza devlet görevlilerinin yeterince ilgi göstermediklerini
söyledi. Yurt dışında görev yapmış bir arkadaşınız olarak devleti iktidara
karşı belki savunma mecburiyetini hissediyorum. Gerçek şu ki, yurt dışındaki
devlet görevlileri -belki pek nadir istisnalar bir yana- vatandaşlarımızın
sorunlarının çözümü için, hiç dinlenmeden, hafta sonu tatili yapmadan, bayram
tatili yapmadan gece gündüz çalışıyorlar. O bakımdan, o arkadaşlarımızın
hakkını vermemiz gerekiyor. Ben kendileriyle her zaman gurur duydum. Bu
vesileyle onu ifade etmek istiyorum.
Bir de,
vatandaşlarımızın yurt dışında bürokratik engellerle karşılaştıkları iddiası
belki bazı münferit durumlarda doğrudur; ama -size bir rakam vereyim- beş altı
yıl önce bilgisayar sistemine geçildikten sonra, genelde, artık yurt dışındaki
vatandaşlarımız için işlem süresi ortalaması 4 dakikaya inmiştir. O bakımdan,
bir başkonsolosluğa giden vatandaşımız, normal bir işlemi varsa 4 dakikada
işini bitirip çıkmaktadır. Eleştirilerimizi yöneltirken, bu olumlu tarafları da
dikkate almamız gerekiyor diye düşünüyorum.
Bir de, bazı
ideolojik nedenlerle, birkısım vatandaşlarımızın, devlet dairelerinde yurt
dışında dışlandıkları gibi bir iddia ortaya atıldı. Ben de bu iddiayı
paylaşmakta zorluk çekiyorum; tam tersine, biz, Türkiye olarak, çizgiyi daima
terör örgütlerinin altından çizdik. Teröre bulaşmamış bütün örgütlerimizin,
bütün vatandaşlarımızın çalışmalarına devlet destek olmuştur, kapılarımız hep
açık olmuştur.
Sayın Fatsa, geçen
gün, bazı örgütlerin de katılımıyla Köln'de düzenlenen bir gösteriden bahsetti,
çok doğru söyledi; yalnız, eksik söyledi; çünkü, bu gösteri sayesinde, ondan üç
hafta sonra, Almanya'nın Türkiye'ye uyguladığı askerî ambargo kaldırılmıştır ve
bütün örgütlerimizin bunda büyük katkısı olmuştur. Ben de, buna katılan bütün
örgütlere, o vesileyle şükranlarımı sunmuştum.
Tabiatıyla, bazı
örgütlerimizin, yurt dışında Anayasamızın çizgisini zorlayan faaliyetleri
olduğunu biliyoruz. Bilhassa, laiklik ilkesine uymayan veya Anayasamızdaki
diğer bazı temel ilkelere uymayan faaliyeti olan örgütlerimiz var. Tabiatıyla,
bunları uyarmak, devlet görevlilerinin görevidir. Nasıl, Türkiye'de bütün
vatandaşlarımız, Anayasamızın, temel yasalarımızın kurallarına uymak
zorundaysa, yurt dışına çıkan vatandaşlarımızın da aynı özeni göstermeleri
gerekiyor. Biz ümit ediyoruz ki, bütün siyasî partilerimiz aynı yolda telkinde
bulunsunlar.
Şimdi, burada önemli
bir noktaya değinmek istiyorum. Biz, yurt dışında vatandaşlarımızın sorunları
derken, çoğu zaman, Türkiye'den kaynaklanan sorunlarını düşünüyoruz. Yani, biz,
devlet kurumları olarak, kuruluşları olarak, yurt içinde yurt dışında ne
eksiklik yapıyoruz ki, bu vatandaşlarımız sıkıntıya uğruyorlar; bu doğrudur;
aslında eksiklerimiz var, Türkiye'de de yurt dışında da eksiklerimiz var, bu
eksiklerimizi gidermeye çalışmalıyız; ama, mesele bundan ibaret değil; aynen
Kıbrıs meselesinde olduğu gibi, Türkiye-Avrupa Birliği ilişkilerinde olduğu
gibi, meselelerin büyük bir bölümü karşı taraftan kaynaklanıyor. Yani, yurt
dışındaki vatandaşlarımız söz konusu olduğunda, bulundukları ülkelerden
kaynaklanan çok sorun var. Bizim bunların üzerine dikkatle eğilmemiz gerekiyor.
Çifte standartlar var; mesela Hollanda gibi, Danimarka gibi bazı Avrupa Birliği
ülkelerinde yaşayan Türk vatandaşları yerel seçimlere katılma hakkına sahipler;
ama, başka Avrupa Birliği ülkelerinde değiller. Niçin değiller? Hani Avrupa
Birliği her konuda birlik içindeydi, uyum içindeydi; niçin bu ayırım
yapılıyor?! Bu, önemli bir konudur.
İkincisi, çifte
vatandaşlık: Bazı ülkelerde -Türkiye dahil- çifte vatandaşlık yasalarca kabul
edilmiş, bazı ülkelerde edilmiyor. Bu yüzden, mesela Almanya'da istisnaî
hallerde kabul ediliyor veya bazı grup insanların çifte vatandaş olması kabul
ediliyor. Mesela, diyelim ki, Kazakistan'dan Almanya'ya göç etmiş bir Alman
vatandaşıysanız, sorgusuz sualsiz iki vatandaşlığı da muhafaza edebiliyorsunuz;
ama, Türkiye'ye yerleşmiş bir Almansanız, hem Türk hem Alman vatandaşı
olamıyorsunuz veya Almanya'ya yerleşmiş bir Türkseniz, çifte vatandaşlık yine,
istisnaî hallerde veriliyor. İşte, bu araştırma komisyonu kurulduğunda, bu gibi
konuların üstüne eğilmelidir, üstüne gitmelidir. Çünkü, çifte vatandaşlık, pek
çok sorunu çözebilecek bir anahtardır. Biz, bunu yıllardan beri savunuyoruz;
ama, karşı taraf kabul etmediği için, gerçekleştirmekte zorluk çekiyoruz.
Diğer bir konu şudur:
Yurt dışındaki vatandaşlarımızın, Türkiye'deki seçimlerde oy kullanmaları. Biz,
Türkiye olarak, bunun için anayasa değişikliğini yaptık; ama, yıllardan beri
gerekli yasa değişikliğini yapamıyoruz. Niçin; çünkü, Avrupa'da bazı ülkeler,
vatandaşlarımızın, oradaki konsolosluklarda konulacak sandıklarda oy
kullanmalarına izin vermiyorlar "toplum düzenimiz bozulur" diyorlar.
Halbuki, aynı ülkelerde yaşayan başka ülkelerin vatandaşlarına seçme hakkı
tanınıyor, bu şekilde sandık koyuyorlar; Türkler koyamıyor. İşte, bunların
üstüne gitmek lazım. Size şu kadarını söyleyeyim: Türkiye'de yasadışı terörle
bağlantılı bir örgüt, bir sözde parlamento, aynı ülkelerde seçim yapacağı zaman,
sandık koymasına izin veriliyor; ama, Türkiye'deki seçimler için oy kullanacak
Türk vatandaşlarımıza sandık koyma izni verilmiyor. Sıkıntı buradan kaynaklanıyor.
İşte, bu örnekleri şunun için söylüyorum ki, bu Meclis araştırması, ümit
ediyorum ki, oyçokluğuyla, oybirliğiyle kabul edilecektir; sadece Türkiye'den
kaynaklanan sorunları incelemekle kalmasın, başka ülkelerden kaynaklanan
sorunları da incelesin.
Değerli arkadaşlar,
bu vesileyle, üzücü bir olayı da size hatırlatmak istiyorum. İçinde
bulunduğumuz yıl, içinde bulunduğumuz günler, Almanya'da, bazı
vatandaşlarımızın, ırkçı saldırılar sonucunda hunharca öldürüldükleri günlerin
onuncu yıldönümüdür. Ne yazık ki, vatandaşlarımız "Türk olmaktan başka
hiçbir kusurları olmadığı" halde, bazı ırkçı saldırganların şu
insanlıkdışı saldırılarına uğradılar ve hayatlarını kaybettiler. O tarihten
sonra da hem Türklere hem başka yabancılara karşı bu gibi saldırılar sürdü.
Niçin bu saldırılar?.. Bu Türkler ne günah işlediler, ne kusur işlediler;
yabancıların ne kusuru vardı?.. Niçin Türkiye gibi ülkelerde hiç yabancı
düşmanlığı yok da bize insanlık dersi vermeye çalışan ülkelerde var?.. Bunları
araştırmamız lazım. O bakımdan, sanıyorum ki, bizim araştıracağımız en önemli
konulardan biri de bu yabancı düşmanlığı olmalı, bunun sebepleri olmalı, bunun
çareleri olmalıdır diye düşünüyorum.
Şunu da bu vesileyle
söyleyeyim; bu saldırıya uğrayan vatandaşlarımızın aileleri olağanüstü bir
insanlık dersi vermişlerdir yaşadıkları ülkelerde. Solingen'de...
(Mikrofon otomatik
cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Öymen,
size, 1 dakika eksüre veriyorum.
Lütfen, konuşmanızı
tamamlar mısınız.
Buyurun.
ONUR ÖYMEN (Devamla)
- Teşekkür ediyorum.
... evlatlarını,
torunlarını kaybeden Mevlüde Genç, Almanlar tarafından yılın annesi
seçilmiştir; çünkü, Almanlara dostluğun, insanlığın, hoşgörünün ne olduğunu
anlatmıştır, on yıldan beri de anlatmaktadır. Bu vatandaşlarımızla gurur
duyuyoruz.
Sayın Başkan, değerli
arkadaşlar; bu konularda çok daha kapsamlı bir şekilde görüştüğümüzü ifade
edebiliriz. Yalnız, sözlerimi bitirmeden bir noktaya daha değinmek ihtiyacını
hissediyorum; o da şudur: Yurt dışındaki vatandaşlarımızın en önemli sorunlarının
-belki de- başında eğitim sorunu geliyor. Şu anda yalnız Almanya'da 503 000
Türk çocuğu eğitim görüyor Alman okullarında; çok da başarılı bir şekilde bu
eğitime katılıyorlar; yalnız, şunu görüyoruz ki: Üniversiteye gitme oranında,
üniversitelere öğrencileri hazırlayan okullara gitme oranında Alman
çocuklarının üçte 1'i oranında Türk çocuğu bu okullara, yani gymnasiumlara gidiyor,
(Mikrofon otomatik
cihaz tarafından kapatıldı)
ONUR ÖYMEN (Devamla)
- Bitiriyorum.
BAŞKAN - Buyurun
Sayın Öymen.
ONUR ÖYMEN (Devamla)
- Acaba, niçin Türk çocukları Alman çocuklarından üçte 1 oranından daha az bu
okullara kabul ediliyorlar; işte, bunları araştırmamız lazım. Kusurun Türklerde
olduğuna inanmıyoruz. Türk çocuklarının yeteneklerinin, zekâlarının Almanlardan
daha düşük olduğuna inanmıyoruz. O zaman bunun sebebini araştıralım.
Geçen gün Sayın
Gülçiçek de Sayın Fatsa da bahsettiler, zihinsel özürlü çocukların gittiği okullara giden Türklerin
oranı dünya standartlarının iki mislidir. Türk çocuklarının, dünya çocuklarının
iki misli zihinsel özürlü olduğunu kabul etmemiz mümkün değildir. Burada da çok
ciddî bir sorun var ve benim bildiğim kadarıyla 30 000 civarında çocuğumuz
zihinsel özürlüler okuluna gidiyor. Mutlaka bunun üzerine gitmemiz lazım ve
bizim tecrübeyle gördüğümüz şu: Bu okullara gidenlerin içinden bazılarının,
bırakın normal zekâda olmalarını, üstün zekâlı oldukları tespit edilmiştir ve
geri zekâlı çocuklar okulundan çıkarılıp, bazıları üstün zekâlı çocuklar
okuluna gönderilmişlerdir.
(Mikrofon otomatik
cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Buyurun.
ONUR ÖYMEN (Devamla)
- Demek ki, bu konuların mutlaka üzerine gitmemiz gerekiyor.
Son olarak da bir
cümleyle belirteyim: Yurt dışındaki işadamlarımızın olağanüstü bir potansiyeli
var. Türkiye'nin, şu sırada, ekonomik sıkıntı içinde olduğu, kaynak aradığı bir
dönemde bu kaynakları mutlaka değerlendirmeliyiz. Dünyanın en çok yabancı
sermaye yatırımı alan Çin'de bu dış yatırımların yüzde 70'i yurt dışındaki
Çinliler tarafından yapılıyor. Hintlilerin yurt dışında oluşturduğu bir dernek
11 milyar dolar ciro yapıyor. İşte, biz de yurt dışındaki vatandaşlarımızın bu
büyük ekonomik kaynağından yararlanmalıyız.
Beni dinlediğiniz
için teşekkür ediyorum; bu Meclis araştırması önergesinin oybirliğiyle kabul
edilmesini ümit ediyorum ve bundan, yurt dışındaki vatandaşlarımızın da
Türkiye'nin de çok kazançlı çıkacağına inanıyorum.
Saygılar sunarım.
(Alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür
ederim Sayın Öymen.
Sayın
milletvekilleri, Meclis araştırması önergeleri üzerindeki öngörüşmeler
tamamlanmıştır.
Şimdi, Meclis
araştırması açılıp açılmaması hususunu oylarınıza sunacağım: Meclis araştırması
açılmasını kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Sayın
milletvekilleri, Meclis araştırmasını yapacak komisyonun 12 üyeden kurulmasını
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Komisyonun çalışma
süresinin, başkan, başkanvekili, sözcü ve kâtip üyenin seçimi tarihinden
başlamak üzere üç ay olmasını oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul
etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Komisyonun
gerektiğinde Ankara dışında da çalışabilmesi hususunu oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Sayın
milletvekilleri, alınan karar gereğince, gündemin "Kanun Tasarı ve
Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler" kısmına geçiyoruz.
İş Kanunu Tasarısı ve
Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler Komisyonu raporunun müzakeresine
kaldığımız yerden devam edeceğiz.
VII. - KANUN TASARI VE TEKLİFLERİYLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER
1. - İş Kanunu Tasarısı ve Sağlık, Aile, Çalışma ve
Sosyal İşler Komisyonu Raporu (1/534) (S. Sayısı : 73)
BAŞKAN - Komisyon?..
Yok.
Ertelenmiştir.
Adalet ve Kalkınma
Partisi Grup Başkanvekilleri Ankara Milletvekili Salih Kapusuz, Ordu
Milletvekili Eyüp Fatsa ile Bursa Milletvekili Faruk Çelik ve 26
Milletvekilinin; Avrupa Birliği ile İlişkiler Komisyonu Kanunu Teklifi ve Anayasa
Komisyonu raporunun müzakeresine başlıyoruz.
2. - Avrupa Birliği ile İlişkiler Komisyonu Kanunu
Teklifi ve Anayasa Komisyonu Raporu (2/102) (S. Sayısı: 111) (1)
BAŞKAN - Komisyon?.. Burada.
Hükümet?.. Burada.
Sayın
milletvekilleri, komisyon raporu 111 sıra sayısıyla bastırılıp dağıtılmıştır.
Teklifin tümü
üzerinde, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına Sayın Şükrü Elekdağ; buyurun.
(CHP sıralarından alkışlar)
Sayın Elekdağ,
süreniz 20 dakika.
CHP GRUBU ADINA ŞÜKRÜ
MUSTAFA ELEKDAĞ (İstanbul)- Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; Avrupa Birliği ile İlişkiler Komisyonu Kanun
Teklifi üzerinde Cumhuriyet Halk Partisinin görüşlerini bildirmek üzere
huzurunuzda bulunuyorum.
(1) 111 S. Sayılı Basmayazı tutanağa eklidir.
Değerli milletvekilleri, biz,
Cumhuriyet Halk Partisi olarak, bu kanun teklifini destekliyoruz. Komisyonun,
Türkiye-Avrupa Birliği ilişkilerine olumlu katkılarda bulunacağına inanıyoruz.
Sayın
milletvekilleri, bu konudaki görüşlerimi açıklamadan önce, kanun gerekçesindeki
bir ifadeye değinmek istiyorum. Gerekçenin 5 inci paragrafı aynen şöyle:
"Kopenhag Zirvesinde Türkiye ile ilgili olarak Avrupa Birliği, 2004 Aralık
ayında, Komisyonun hazırlayacağı rapor ve önerileri doğrultusunda Türkiye'nin
Kopenhag siyasî kriterlerini yerine getirdiğine kanaat getirdiği takdirde,
gecikmesiz olarak üyelik müzakerelerini başlatmayı taahhüt etmiştir."
Değerli
milletvekilleri, bu ifadeden, Türkiye'nin, üstüne düşen mükellefiyetleri yerine
getirdiği takdirde, üyelik müzakerelerinin başlamasının önünde hiçbir engel
kalmayacağı; Türkiye'nin, 2004 yılı aralık ayında tam üyelik müzakerelerine
başlayabileceği anlamı çıkıyor.
Değerli arkadaşlarım,
oysa, gerçek, böyle değil; çünkü, 2004 yılı mayıs ayında, Güney Kıbrıs Rum
kesimi, hukuken Avrupa Birliğine tam üyelik vasfını kazanacak ve veto hakkını
elde edecektir. Bu durumda, Türkiye'nin, üyelik müzakerelerine başlaması,
Kıbrıs Rumlarının kapris ve iradelerine bırakılmıştır; gerçek budur. Kopenhag
Zirvesine başkanlık yapan Danimarka Başbakanı Rasmussen "artık, Kıbrıs
sorunu, Türkiye'nin üyelik müzakerelerine bağlanmıyor" demişti; ancak, maalesef,
bu ifade, gayri samimî bir ifadedir; bir müttefik ülkenin başbakanı hakkında
başka bir tabir kullanmak istemiyorum; fakat, bu ifade, tamamen samimiyetten
uzaktır; çünkü, Avrupa Birliği, Türkiye ile üyelik müzakereleri hakkında karar
vermeyi 2004 yılı sonuna bırakarak, bu kararı, Kıbrıs Rumlarının siyasî
iradesine teslim etmiştir.
Değerli arkadaşlarım,
sorunlar bununla bitmiyor; 2004 yılı sonunda, Helsinki Zirvesi kararları
uyarınca, Türk-Yunan sorunları da gündeme gelecektir. Şimdi bunları söylemekten
maksadım, eleştiride bulunmak veya cesaret kırıcı olmak değildir; önümüzdeki
çetin mücadeleyi belirtmektir, ortaya koymaktır; bunu, böyle anlayalım.
Değerli arkadaşlarım,
ben, Avrupa Birliğinin, Türkiye'nin ekonomik ve sosyal gelişmesine ilişkin
olarak bu kürsüde ifade edilen görüşlere, zannediyorum, pek önemli bir katkıda
bulunamayacağım; çünkü, ekonomik ve sosyal açıdan Türkiye'nin Avrupa Birliğine
girmesinin ülkemize yapacağı katkılar, bu çatı altında etraflı olarak
tartışıldı ve zannediyorum, ekonomik ve sosyal açıdan bu konuda pek söylenecek
bir husus yok.
Yalnız, ben, bugün,
Türkiye-Avrupa Birliği ilişkilerine, Irak savaşı nedeniyle ortaya çıkan yeni
stratejik boyut açısından yaklaşacağım. İzninizle, bundan önce de, Türkiye'nin
Avrupa Birliğine katılmasının önemli bir gerekçesine, burada pek dile
getirilmeyen bir gerekçesine daha değineceğim.
Değerli arkadaşlarım,
dünyada, üç ticarî ve ekonomik blok vardır:
Birincisi, NAFTA;
yani, Amerika Birleşik Devletleri önderliğinde, Kuzey Amerika Ekonomik
Birliğidir; Amerika, Meksika ve Kanada'yı kapsıyor.
İkincisi, Avrupa
Birliğidir.
Üçüncüsü de ASEAN;
Japonya'nın ortaya çıkardığı Uzakdoğu'daki ticarî bloktur.
Değerli arkadaşlarım,
bu üç blok, beraberce, dünya gayri safî millî hâsılasının yüzde 82'sini
üretiyor; yine, bu üç blok, beraberce, dünya ticaretinin yüzde 80'ini yapıyor.
Bloklar, kendi içlerinde liberasyona gidiyorlar ve bu şekilde ekonomik
verimliliği devamlı olarak artırıyorlar, ekonomik verimlilikle birlikte refah
da artıyor; fakat, bloklar, kendi aralarında tam bir rekabet içindeler ve
ticaret, karşılıklılık üzerine yapılıyor; yani, sen benden ne kadar alırsan ben
de senden o kadar alırım; sistem bu. Şimdi, böyle olunca, Türkiyemiz, eğer, bu
üç bloğun dışında kalırsa, dünya ticaretinin yüzde 20'sini yapan ve dünya gayri
safî millî hâsılasının yüzde 18'ini üreten ülkelerle ticaret yapma durumunda
kalacak. Türkiye, eğer, Avrupa Birliği içindeki pazar payını koruyamazsa,
geliştiremezse de kalkınması büyük ölçüde aksayacak.
Değerli arkadaşlarım,
bu bakımdan, Türkiye'nin, muhakkak, coğrafî açıdan kendisine en yakın olan
Avrupa Birliği içinde yerini alması lazım. Güzel olan bir şey, şu çatı
altındaki 550 milletvekilinin de bu kararlılıkta olması ve bu inancı
paylaşması. Bu, zannediyorum ki, bugüne kadar Türkiye'de pek görülmemiş bir
durumu yansıtıyor.
Şimdi, bir diğer
konuya giriyorum. Türkiye'nin yanı başında bir savaş oluyor ve bu savaşın,
Türkiye üzerinde, son derece önemli etkileri var. Bunlar arasında, en önemli
gelişme, Amerika'nın Ortadoğu'da yeni bir siyasal yapılanma planıdır. Amerika,
böyle bir yaklaşımı olduğunu gizlemiyor. Ortadoğu ve büyük Ortadoğu'da,
Amerika'nın, bir yeniden siyasal yapılanma ve rejimleri, gerekirse değiştirme
tasarımı, dizaynı, dünya basınında tartışılıyor. Bu plan, Amerika'ya ölümcül
tehdidin, Arap ve İslam coğrafyasından, Arap ve İslam coğrafyasında türeyen ve
üreyen radikal İslamdan kaynaklandığı yolundaki tespite ve bu nedenle, radikal
İslama karşı topyekûn savaş ilanından kaynaklanıyor.
Bildiğiniz gibi, 11
Eylül saldırılarından sonra, Amerika, bir durum değerlendirmesi yaptı. New
York'taki ikiz kuleleri ve Pentagon'u vuran teröristlerin hepsinin Arap ve
İslam coğrafyasından kaynaklanan kişiler olması, Amerika'yı düşündürdü. Son on
sene içinde de, Amerika'ya karşı yönelen tehditler, suikastlar, terör
eylemleri, yine, hep Arap-İslam coğrafyasından kaynaklanmıştı. Bu durum,
Amerika'da, sadece siyasîlerin değil, aynı zaman da akademisyenlerin de, duruma
şöyle bakmalarına yol açtı: Amerika'ya ölümcül tehdit, bu coğrafyadan
kaynaklanıyor; bunun altında, kökten dinci, radikal İslam var.
CAVİT TORUN
(Diyarbakır) - Nereden biliyor böyle bir şeyi?!.
ŞÜKRÜ MUSTAFA ELEKDAĞ
(Devamla) - Binaenaleyh, Amerika'nın, buna karşı, tam anlamıyla, topyekûn bir
mücadeleye girmesi lazım.
CAVİT TORUN
(Diyarbakır) - Amerika'nın iddiasından başka bir şey değil...
ŞÜKRÜ MUSTAFA ELEKDAĞ
(Devamla) - Yani, Amerika, Ortadoğu'yu, köktenci terörden sterilize etmek
amacıyla, bölgedeki ülkelerin rejimlerini demokratikleştirmeyi ve bu süreçte,
jeopolitik haritayı değiştirmeyi öngörüyor.
Değerli arkadaşlarım,
bunlar, yorumlar değil...
SERACETTİN KARAYAĞIZ
(Muş) - Tespit edilen bir şey değil, Amerika iddia ediyor...
ŞÜKRÜ MUSTAFA ELEKDAĞ
(Devamla) - Bunlar, yetkili ağızlardan çıkan hususlar.
CAVİT TORUN
(Diyarbakır) - Aynı tehdidi Suriye'ye yapıyor...
ŞÜKRÜ MUSTAFA ELEKDAĞ
(Devamla) - Gördüğünüz gibi, birkaç gün önce, son günlerde, Suriye'ye karşı,
İran'a karşı tehditler devam ediyor.
Değerli arkadaşlarım,
bu, son derece tehlikeli bir girişim; çünkü, o bölgedeki halklar, despotik
rejimlerini sevmeseler, krallardan, emirlerden, şeyhlerden hoşlanmasalar bile,
herhangi bir şekilde, yukarıdan dayatmacı olarak gelecek bu şekildeki
değişimlere, muhakkak ki, karşı koyacaklar. Her halükârda, kendilerine
danışılmadan, kendileri hakkında bu şekilde birtakım projelerin yapılması, bu
ülke halklarını hiçbir şekilde memnun etmeyecek. İnsanlar, koyun yerine
konulmaktan, hiçbir şekilde hoşlanmazlar. Her halükârda, böyle yaklaşımlar,
Avrupa, Amerikan düşmanlığını büsbütün körükler; yani, Amerika, esas
itibariyle, çözmek istediği sorunları, bu şekilde, daha vahim, daha zor bir
duruma getirir. Bu durumda radikalizm kuvvetlenir ve Mısır Cumhurbaşkanı Hüsnü
Mübarek'in söylediği gibi, 100 tane yeni Bin Ladin türer.
Değerli arkadaşlarım,
şimdi, bu durumda, Türkiye açısından da durumun analizinin yapılması gerekiyor.
Türkiye, muhakkak ki, Amerika ile ilişkilerini, mümkün olduğunca geliştirmek
istiyor, bu ilişkilerin, karşılıklı yarar ve çıkar dengesine oturtulmasını
istiyor; fakat, bir başka sorun şu oluyor: Türkiye, Amerika yanında yer alarak,
tüm Ortadoğu halklarına ve İslam dünyasına karşı sürdürülecek bir mücadeleye ve
çatışmaya taraf olabilir mi?..
Değerli arkadaşlarım,
Başkan Bush'un, 2002 yılındaki ulusa sesleniş konuşmasını hepimiz dinledik.
Başkan Bush, bu konuşmasında, yeni dünya düzeni hakkında son derece önemli
ipuçları veriyor. Bunlardan biri de şudur, diyor ki: "Amerikanın yanında
olan dostudur, yanında olmayan düşmanıdır." Yani, Amerika, maalesef, bu
dönemde, dünya sorunlarına böyle bir yaklaşımla bakıyor.
Aynı şekilde,
Dışişleri eski Bakanımız Sayın Yaşar Yakış'la görüşmesinde de, söyledikleri son
derece ilginç. Emperyal bir azamet ve kibirle "bizim, Birleşmiş Milletlere
ihtiyacımız yok, ihtiyaç görmüyoruz" diyebiliyor. Onun yanında "Avrupa
Birliğini, biz, ikiye, üçe böldük" şeklinde sözler sarf edebiliyor.
Değerli arkadaşlarım,
gördüğünüz gibi, Irak savaşı ve ondan sonra gelişecek durum, bölgemizdeki
jeopolitik durumu depremsel ölçülerde değiştiriyor. Irak'taki durum, yeni dünya
düzeni hususunda bir ilk adımı yansıtıyor. Bu durumda, tabiatıyla, Türkiye'nin
de, bu yeni dünya düzenindeki konumunu tespit etmesi, saptaması lazım.
Bir süre önce,
Türkiye'de bazı yetkililer, birtakım görüşler ifade ettiler, dediler ki:
"Türkiye'nin yeri Avrupa Birliği değildir, olamaz -ya neresidir- Amerika
tarafından desteklenen Rusya ve İran'ın oluşturduğu bir birliktir." Bugün,
bunun ne kadar yanlış olduğu ortaya çıkıyor.
Yine, bazı çevreler
de "Türkiye için en iyi yer NAFTA'dır; yani, Amerika, Meksika ve
Kanada'nın oluşturmuş olduğu ekonomik bloktur" dediler. Bunun da, bugün
geçerli olmadığı, bunları desteklemek imkânı olmadığı açıkça ortaya çıkıyor.
Değerli arkadaşlarım,
en bariz şekilde bugün gündeme gelen konu, tek kutuplu düzenin dünya için o
kadar huzurlu, o kadar güvenli olmayacağıdır. Tabiatıyla, bu durumda, global
düzende, istikrarın, Amerika'yı dengeleyici yeni oluşumlarla sağlanabileceği
görüşü, yine, esasında, bugünlerde, önümüzdeki günlerde dünya gündeminde
önplana gelecek.
Eskiden, tabiatıyla,
böyle durumlar yoktu; Atlantik'in iki yakası arasında, Avrupa ile Amerika
arasında gayet iyi bir anlayış vardı ve Avrupa'da, o zaman, herhangi bir
şekilde global strateji açısından pek görüş üretilmiyordu; o konu, Amerika'ya
bırakılıyordu. Avrupa, güvenlik ve savunma konularında daha çok kendi içine
bakıyordu ve yaklaşımları daha ziyade bölgesel oluyordu. Bugün ise,
zannediyorum ki, bu yeni gelişmeler karşısında, Avrupa Birliği de daha global
bir stratejik yaklaşım benimsemek durumunda kalacaktır.
Evet, bugünlerde,
Avrupa Birliği içinden bölünmüş durumda; ama, Almanya ile Fransa'nın bu konuda
başı çekeceklerini tahmin ediyorum ve bu şekildeki görüşlere öncülük
yapacaklarını, Avrupa Birliği içerisinde bir nüve kuracaklarını ve bu nüvenin
dünyaya, global bir şekilde, böyle bir stratejiyle yaklaşacağını tahmin
ediyorum; bu, büyük olasılık. Esas itibariyle, Almanya ve Fransa açısından
yapılan bazı beyanlar da bu görüşleri destekliyor.
Değerli arkadaşlarım,
bu bağlamda, öyle zannediyorum ki, Türkiye'nin stratejik değeri de, Türkiye'nin
stratejik konumu da Avrupa Birliği açısından, eskisinden çok daha fazla dikkate
alınacak ve değerlendirilecek bir faktör olarak ortaya çıkıyor. Bu açıdan,
zannediyorum, son olaylardan sonra, Türkiye'nin de içerisinde yer alacağı bir
Avrupa'nın siyasî birliğe doğru ilerlemesi ve dünyada bir denge unsuru olarak
yerini alması aciliyet kazanıyor. Bundan böyle, Türkiye'nin, Avrupa Birliğiyle
ilişkilerine bir de bu boyutuyla bakması lazımdır.
Bu ifadelerle,
kurulacak komisyonun çalışmalarında başarılar diliyorum ve CHP olarak, bu
komisyonun kurulmasını desteklediğimizi, buradan tekrar ifade ediyorum.
Teşekkürler ediyorum.
(Alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür
ediyorum Sayın Elekdağ.
Teklifin tümü
üzerinde, Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu adına Düzce Milletvekili Sayın Yaşar
Yakış; buyurun. (AK Parti sıralarından alkışlar)
AK PARTİ GRUBU ADINA
YAŞAR YAKIŞ (Düzce) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Türkiye Büyük
Millet Meclisinde "Avrupa Birliği Uyum Komisyonu" adı altında bir
komisyon kurulmasıyla ilgili yasa teklifi üzerinde, Adalet ve Kalkınma
Partisinin görüşlerini Yüce Meclisimize sunmak için huzurunuzda bulunuyorum;
hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli
milletvekilleri, Parlamentoda, bir Avrupa Birliği Uyum Komisyonu kurulması
konusu, Türkiye'nin, Avrupa Birliğiyle ilişkileri açısından, öteki üye ve aday
ülkelere nazaran geride olduğumuz alanlardan biridir; hatta, en geride olduğumuz
alanlardan biridir. Nitekim, bugün, ne Avrupa Birliğine üye ülkeler arasında ne
de aday ülkeler arasında, böyle bir komisyon kurmamış hiçbir ülke parlamentosu
kalmamıştır. Gerçi, öteki ülkelerde kurulan komisyonlar, tamamen birbirine
benzeyen, birbirinin kopyası kuruluşlar değildir, ülkeden ülkeye farklılıklar
arz etmektedir. Örneğin, İskandinav ülkeleri, yani Finlandiya, Danimarka ve
İsveç -biliyorsunuz Norveç, Avrupa Birliği üyesi olmadığı için, İskandinav
ülkelerinden sadece bu üçü Avrupa Birliğine üyedir- ve bunlara ilaveten
Avusturya'da, bu tür komisyonlar, bizim şimdi kurmayı düşündüğümüz türden
komisyonlar, hükümetleri için, Avrupa Birliği konularında danışma hizmetleri de
veren birer kuruluş olarak faaliyet göstermektedir. Yani, komisyon, şimdiki
yasa teklifimizde yer alan hükümlere, görevlere ilaveten, aynı zamanda,
hükümetlerine danışmanlık hizmeti de vermektedir. Ayrıca, yine bu ülkelerde, Avrupa
Birliği Bakanlar Konseyi toplantıları öncesinde, kendi hükümetlerine müzakere
yetkisini de bu komisyonlar vermektedir. Bu, bizim, Türkiye'deki mevzuatımıza
uygun olmayan bir hükümdür. Dolayısıyla, zaten, sadece bu ülkeler dışında,
öteki Avrupa ülkelerinde de, bir komisyonun, müzakereye gidecek olan bir
hükümete talimat vermesi uygulaması yoktur.
Öteki kategorideki
Orta ve Doğu Avrupa ülkelerinde, yani Çek Cumhuriyeti, Macaristan, Romanya,
Bulgaristan, Polonya ve Slovakya gibi ülkelerin parlamentolarında, bu
komisyonlar, yine, klasik görevlerinin yanında, Avrupa müktesebatına uyum
konusunda hazırlanan yasa tasarılarının parlamentoda görüşülmesinde özel bir
ivedilik yöntemi uygulama şansına sahiptirler, böyle bir kuralları vardır.
Öteki ülkelerden
biraz daha ayrılan bir uygulama da Macaristan'da vardır. Macaristan'da,
bizimkine tekabül eden bir ana komisyon dışında, bir de, parlamentodaki çeşitli
komisyonların, Avrupa Birliği bütünleşme alt komisyonu adında birer alt
komisyonu vardır. Yani, diyelim ki, bizim Meclisimizdeki Anayasa Komisyonunun
içinde bir alt komisyon da, Avrupa Birliği bütünleşme alt komisyonu; aynı
şekilde, Adalet Komisyonumuzda, İçişleri Komisyonumuzda, Dışişleri Komisyonumuzda,
Avrupa Birliği bütünleşme alt komisyonu olduğunu farz edin; Macaristan'daki
uygulama buna benziyor. Ana komisyon, gerek bu alt komisyonlarla gerek
Budapeşte'deki Avrupa Birliği temsilciliğiyle gerekse sivil toplum kuruluşlarıyla
sıkı bir işbirliği halinde çalışmaktadır.
Bizim, Türkiye Büyük
Millet Meclisinde kurmayı düşündüğümüz komisyon, çeşitli ülkelerdeki
uygulamalardan esinlenmiş; fakat, Türkiye'nin ihtiyaçlarına, Türkiye'nin
koşullarına uygun şekilde dizayn edilmiştir, tasarlanmıştır.
Bu kanun teklifinin
Yüce Meclise sunulması, bir rastlantı sonucu, Türkiye-AB ilişkilerindeki başka
gelişmelerle de aynı tarihlere tesadüf etmiş bulunmaktadır. Biliyorsunuz,
Avrupa Birliği Genel İşler Konseyi, Türkiye'nin Avrupa Birliğine katılım
hazırlıklarını gözden geçiren bir belge olan Katılım Ortaklığı Belgesinin yeni
versiyonunu, güncelleştirilmiş versiyonunu dün kabul etmiştir, bazı
değişikliklerle kabul etmiştir. Hatırlayacağınız üzere, bu, Katılım Ortaklığı
Belgesi adını verdiğimiz belgenin ilk versiyonu 26 Şubat 2001'de çıkmıştı ve
bundan kısa bir süre sonra, bir ay kadar sonra, 19 Mart 2001'de, Türkiye de bir
Ulusal Program yayımlayarak, Katılım Ortaklığı Belgesinde Türkiye'den beklenen
koşulları nasıl yerine getireceğinin bir çeşit programını sunmuştu. Dün
güncelleştirilmiş olan belge, işte, birinci versiyonu 2001'de kabul edilmiş
olan belgedir.
Öte yandan, yine,
bugün, Türkiye ile Avrupa Birliği arasındaki en önemli işbirliği organı olan,
işbirliği forumu diyelim isterseniz, Ortaklık Konseyi toplantı halindedir. Şu
anda, öyle zannediyorum, Brüksel'de bu toplantı yapılmaktadır.
Peki, bizim
kurduğumuz komisyonun esas görevleri ve amacı nedir; bu görevleri, biraz sonra,
kanun teklifinin maddeleri okunurken dinleyeceğiz, Kanun teklifinin 3 üncü
maddesinde bunlar belirtilmektedir. Ben, bazılarının üzerinde durmak istiyorum.
Komisyonun
görevlerinden biri, Türkiye'nin Avrupa Birliğine katılım sürecine ilişkin
gelişmeleri izlemek ve müzakere etmektir. Müzakere derken, pek tabiî ki,
burada, Avrupa Birliğiyle müzakereyi kastetmiyoruz, komisyon içindeki müzakereyi
kastediyoruz; Avrupa Birliğiyle müzakereyi, pek tabiî ki, hükümet tarafından
teşkil edilecek olan resmî komisyonlar yapar, heyetler yapar.
Kurulacak olan
komisyonun bir başka görevi, Avrupa Birliğindeki gelişmeleri izlemek ve bu
gelişmeler konusunda Türkiye Büyük Millet Meclisini bilgilendirmektir. Bu
bilgilendirme işi, komisyon üyelerinin veya başkanının, gerek komisyondaki
çalışmalar gerekse dış temasları hakkında Yüce Meclise bilgi sunması şeklinde
olacaktır; bir de, her yasama yılının sonunda, komisyon, gerek hükümete gerek
Türkiye Büyük Millet Meclisine bir rapor sunacaktır.
Komisyonun bir başka
görevi, talep vaki olduğu takdirde, Meclisimizdeki çeşitli ihtisas
komisyonlarında görüşülmekte olan tasarıların Avrupa Birliği mevzuatına
uygunluğu konusunda görüş bildirmektedir.
Nihayet komisyonun
bir başka görevi de, Avrupa Birliğine katılım konusunda kamuoyunu
bilgilendirmektir. Bu konu, Anayasa Komisyonunda görüşülürken komisyonun bazı
üyeleri kamuoyunu bilgilendirme işinin hükümetin görevi olması gerektiğini
belirtmişlerdir. Pek tabiî ki, yine hükümetin aslî görevi olmaya devam
edecektir; fakat, bu komisyon da, Parlamentonun faaliyetleri çerçevesinde,
Avrupa Birliğini kamuoyuna tanıtacak faaliyetlerde bulunabilecektir.
Kurmak üzere
olduğumuz bu komisyonun ifa edeceği görev, Meclisimizde bugüne kadar, esas
itibariyle, Dışişleri Komisyonu tarafından yerine getirilmekteydi; fakat,
günümüzde, daha doğrusu önümüzdeki dönemde, Avrupa Birliğiyle ilgili çalışmaların
hızlanması beklenmektedir. Bu hızlanmada birinci hedef, Türkiye'nin Avrupa
Birliğine katılım müzakerelerinin 2004 sonunda başlayabilmesi için gerekli
zeminin o tarihe kadar hazırlanmasıdır. Nedir o tarihe kadar hazırlanması gereken
hususlar; hazırlanması gereken hususlar, Türkiye'nin Kopenhag kriterlerine
uygun hale gelmesidir, Kopenhag kriterlerine uyar hale gelmesidir.
İlk bakışta, 2004
sonuna kadar dediğimiz zaman, önümüzde 20 aylık bir süre varmış gibi görünüyor;
fakat, aslında, 20 aylık bir süre yoktur; çünkü, Türkiye'nin Avrupa Birliğine
girmesi için müzakerelerin başlanıp başlanmayacağı konusunda karar Aralık
2004'te alınacak olmakla birlikte, bu karar, Avrupa Birliği zirvesi tarafından,
Avrupa Birliği Komisyonunun ekim ayında yayımlayacağı komisyon kararına,
Türkiye hakkındaki ilerleme raporuna göre verilecektir. Peki, ekimde Avrupa
Birliği Komisyonunun hazırlayacağı belge için gerekli bilgiler, Türkiye
tarafından, Avrupa Birliğine ne zaman verilecektir; o da, 2004 Ağustos ayında
verilecektir. Dolayısıyla, önümüzde 20 aylık değil, aşağı yukarı 16 aylık bir
süre kalmış bulunuyor.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; hatırlarsınız, geçtiğimiz günlerde, bu Yüce Mecliste, Avrupa
Birliğine uyum için yeni bir paket yasalaştırılmıştır. Bu paketin kabulüyle,
Kopenhag kriterlerinin en azından yasama boyutunun ikmal edilmiş olması için
önemli bir mesafe kat edilmiş bulunmaktadır. Şimdi, çıkardığımız bu yasaları,
Avrupa Birliği normlarına uygun biçimde uygulamamız gerekmektedir. Yasayı
çıkarmak için, Yüce Mecliste, 550 milletvekilinin, o yasanın çıkarılması
gerektiğine inanması ve onu desteklemesi yetmektedir; fakat, çıkarılan
yasaların amacına uygun bir şekilde, Avrupa Birliği normlarına uygun bir
şekilde uygulanabilmesi ise, 550 milletvekili değil, onbinlerce, belki de yüzbinlerce
Türk yasa uygulayıcısının, bu,yeni çıkarılan yasaları önce anlaması, ondan
sonra da Avrupa Birliği normlarına uygun biçimde uygulamaya başlamasına
bağlıdır. Bu nedenle, yasanın uygulanmasının, belki, o yasaları çıkarmaktan
daha önemli ve ulaşılması daha da zor bir hedef olduğunu kabul etmek
gerekmektedir.
Peki, bu yasaları
çıkarıp Avrupa normlarına uygun bir şekilde uygulamaya başladığımız zaman
işimiz bitmiş olacak mıdır; hayır, bitmiş olmayacaktır, aslında, işimiz o zaman
başlayacaktır. Neden o zaman başlayacaktır; çünkü, biliyorsunuz, bugün
"Avrupa Birliği müktesebatı" adını verdiğimiz Avrupa Birliği yasaları
külliyatı vardır. Bu külliyat, takriben 80 000 ilâ 100 000 sayfalık bir
metinden oluşmaktadır. Niye 80 000 ilâ 100 000 sayfa diyoruz; çünkü, hangi
dilde yazıldığına bağlı -bazı dillerde metinler biraz daha uzundur- hangi
karakterde yazdığınıza bağlıdır. Dolayısıyla, 80 000 ilâ 100 000 sayfalık bir
metinden bahsediyoruz.
Türkiye'nin Avrupa
Birliğine girebilmesi için, bu müktesebatı; yani, 100 000 sayfalık metni
Türkçeye tercüme etmiş olması, yasalaştırması, mevcut yasalarımızdaki bu 100
000 sayfalık metinle çelişen hususların ayıklanması ve ondan sonra da bunların
uygulanmaya başlaması gerekmektedir.
Bu işin ne zamana
kadar tamamlanması gerekiyor; bu işin, 2004 yılından başlamak üzere, üyelik
müzakerelerinin tamamlanacağı tarihe kadar ikmal edilmiş olması gerekiyor;
yani, o tarihe kadar, Yüce Meclisin halihazırda yürütmekte olduğu yasama ve
denetleme faaliyetlerine ek olarak bir de 100 000 sayfalık Avrupa Birliği
müktesebatını yasalaştırmış olması ve Türk yasa uygulayıcılarının da, bu
mevzuatı nasıl uygulayacaklarını öğrenmiş olmaları gerekmektedir.
İşte, kurmakta olduğumuz
komisyonun önündeki işin heybeti budur. Böyle devasa bir işi, aslî işlevi başka
görevleri yerine getirmek olan Dışişleri Komisyonuna yüklemek haksızlık olurdu;
onun için, böyle bir komisyonun kurulması zorunluluktu; şimdi de, bunu kurmak
için faaliyete geçmiş oluyoruz.
Nitekim, bundan önce,
böyle bir komisyonun kurulması ihtiyacı, Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlık
Divanı tarafından, 21 inci Yasama Dönemi sırasında teşhis edilmiş ve bundan
takriben iki yıl önce -2 Mayıs 2001'de- alınan 76 sayılı Kararla, böyle bir
komisyon kurulmasına yönelik çalışmaların başlatılmasına karar verilmişti.
Adalet ve Kalkınma Partisi, öteki öncelikli konulardan fırsat bulur bulmaz,
derhal, bu önemli konuya el atmış ve şu anda, önünüzdeki teklifi Yüce Meclise
sunmuştur. Önünüzdeki teklif işte budur.
AK Parti, Avrupa
Birliği yolundaki kararlı yürüyüşümüzün bir başka gereği olan bu yasa teklifine
olumlu oy verecektir. Anladığım kadarıyla, muhalefet partisi de olumlu oy
vereceğini ifade etmektedir. Bu yeni yasanın, Meclisimize, milletimize ve
Avrupa Birliğine hayırlı olmasını diliyorum.
Hepinizi saygıyla
selamlıyorum. (Alkışlar)
BAŞKAN - Sayın Yakış,
teşekkür ediyorum.
Komisyon Başkanının
söz talebi vardır.
Sayın Kuzu, buyurun.
(AK Parti sıralarından alkışlar)
ANAYASA KOMİSYONU
BAŞKANI BURHAN KUZU (İstanbul) - Sayın Başkan, değerli milletvekili
arkadaşlarım; bu, Avrupa Birliği Uyum Komisyonunun adı, komisyonumuza
geldiğinde "Avrupa Birliği ile İlişkiler Komisyonu" idi; ancak,
"Uyum Komisyonu" isminin daha uygun olacağı düşünüldü ve oybirliğiyle
komisyonumuzda ismi değiştirildi; çünkü, diğer ülkelerde de isminin bu şekilde
olduğu bize gelen bilgiler arasındaydı.
Şimdi, bu komisyon
niçin kuruldu? Bu konuda, değerli iki konuşmacımız, gerek eski Büyükelçimiz
Sayın Şükrü Elekdağ gerekse Dışişleri eski Bakanımız Sayın Yaşar Yakış detaylı
bir şekilde bilgi verdiler. Ben onun detayına girmek istemiyorum; birkaç konuya
değinerek huzurunuzdan ayrılmak istiyorum.
Bilindiği gibi,
Aralık 1999'dan itibaren, Helsinki Zirvesiyle, Türk-Avrupa ilişkilerinde hız
kazanıldı. Katılım Ortaklığı Belgesi, Ulusal Program, Kopenhag siyasî
kriterlerinin yerine getirilmesi şeklinde özetlediğimiz bu ana noktalar,
sonuçta, Avrupa Birliği müktesebatı olarak isimlendiriliyor. Türkiye, adım adım
Avrupa Birliğine yaklaşıyor ve ne lazımsa, gerekli olanı elinden geldiği kadar
yerine getirmeye çalışıyor.
Biliyorsunuz, bu
ilişkilere yardımcı olmak üzere, uzun süredir, Avrupa Birliği Genel
Sekreterliği bu işi üstlenmişti; ama, şimdiki komisyonla bu işi daha detaylı
bir şekilde Meclis bünyesine de taşımak istedik.
Değerli arkadaşlar,
burada ifade edildi, böyle bir komisyon, 15 Avrupa Birliği ülkesinde var, 13
aday ülkede de var; demek ki, olmayan bir biziz, -elimdeki kayıtlar doğruysa
öyle gözüküyor- Sayın Bakanımız da ona işaret ettiler. Aralık 2004'te, Türkiye,
bir tarih alma noktasında, üyelik müzakeresinin başlaması bakımından ciddî bir
beklenti içinde olduğuna göre, bu komisyonu da kurmak suretiyle bu adımı biraz
daha hızlandırmak amacı taşınmaktadır. Esasen, uzun süredir bu tür bir
komisyonun kurulması Meclisimizin gündeminde; bu da, bizim komisyona ve bu
Meclise nasip olacak, şu anki durum onu gösteriyor.
Bir şeyin altını
çizerek huzurunuzdan ayrılmak istiyorum: Bu komisyonla alakalı kanun teklifi
geldiğinde, ilgili maddelerini komisyondaki arkadaşlarımızla okuduk ve şunu
gördük; böyle bir komisyon, gerçekten, çok yetkili kılınır ve netice
itibariyle, Avrupa Birliğiyle alakalı tüm yasalar bu komisyona gönderilecek
olursa, Meclisimizin bünyesinde mevcut bulunan 16 komisyon işlevsiz hale
gelebilir; böyle bir endişe taşıdık. Dolayısıyla dedik ki, biz bu komisyonu, esas
ve tali komisyon olarak değil, suijenerist dediğimiz, kendine has kendine özgü
bir komisyon, görüş bildiren bir komisyon şeklinde kuralım. Tabiî ki, bu
komisyon görüş bildirdiğinde "Avrupa Birliği müktesebatına, bu tür bir
yasa aykırıdır" ya da "şöyle olması lazım" dediğinde, elbette
ki, esas komisyon, bunu dikkate almak durumunda kalacaktır, bunu yabana atmamız
mümkün gözükmüyor; ama, yine de, diğer komisyonları bir kenara atmamak ve
onları işlevsiz bırakmamak bakımından bir orta yol bulduk ve bize gelen
teklife, 5-6 önergeyle son şeklini verdik. Komisyonumuzun, gerek iktidar gerek
muhalefet partisine mensup olan çok değerli üyeleri bunlara katıldılar;
komisyonun kurulması, oybirliğiyle geçti. Sonradan fark ettiğimiz bir iki küçük
aksayan nokta oldu, onlar da, birazdan verilecek önergelerle düzeltilecek. Bunu
da, bu şekilde belirtmiş olayım.
Memleketimize
hayırlı, uğurlu olmasını temenni ediyorum. Herkesi saygıyla selamlıyorum
efendim. (AK Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür
ediyorum Sayın Kuzu.
Teklifin tümü
üzerinde, şahsı adına, Gaziantep Milletvekili Abdulkadir Ateş konuşacaklardır.
Sayın Ateş, buyurun.
(CHP sıralarından alkışlar)
ABDULKADİR ATEŞ
(Gaziantep) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Sayın Grup
Başkanvekilimizin de ifade etmiş olduğu gibi, böylesi bir teklifi, Cumhuriyet
Halk Partisi Grubu olarak desteklediğimiz gibi, ben de, şahsen, hakikaten bunun
ülkemiz için ve Avrupa Birliğine girme yolunda atacağımız adımlar için önemli
bir gelişme olduğuna inanıyorum.
Eğer, neden bunu
böyle düşündüğümüzü biraz açarsak; biliyorsunuz, Türkiye'de, Avrupa Birliğine
girelim mi girmeyelim konusu yıllardan beri tartışılıyor; hatta hatta, çeyrek
asrı geçti, 1960'lı yıllardan beri, artık yarım asra yaklaşacak bir süredir,
biz, Avrupa Birliğine girip girmeme konusunu tartışıyoruz; ama, biz, bu
tartışmayı nerede yapıyoruz; hükümet çevrelerinde yapıyoruz, bakanlıklar
arasında yapıyoruz. Halkın, Avrupa Birliğine girip girmeme konusundaki düşüncelerini
veya bu konudaki fikirlerini, istem ve taleplerini çok ciddî bir biçimde, çok
detaylı bir biçimde, enine boyuna incelediğimiz ve halkımızı, bu konularda
bilgilendirdiğimizi söylemek herhalde zor. Evet, insanlarımız, halkımız Avrupa
Birliğiyle ilgili bilgileri alıyor; ama, bu bilgileri nereden alıyor;
insanlarımız, Avrupa Birliği ve Avrupa Birliğine girmenin artı veya eksileriyle
ilgili görüşleri, yazılı basınımız -gazeteler, dergiler- veya televizyonlar kanalıyla
alıyorlar. Yani, şimdiye kadar, halkımızın bu konuya ilişkin dilek ve
istemlerini katılımcı bir yaklaşımla, ciddî bir biçimde karşılayacak bir kurul,
kuruluş oluşturulamamıştı.
Şimdi, bana göre
-şahsen, ben düşünüyorum ki- kurulacak olan bu komisyonun ana görevlerinden bir
tanesi, Avrupa Birliği ve Avrupa Birliğine ilişkin atılan adımlar
doğrultusunda, neler yapılmak istendiği doğrultusunda, halkın temsilcilerinin,
yani siz sayın milletvekillerimizin, hiç olmazsa, birebir, yüz yüze
temaslarınızda veya yapacağınız birçok toplantıda, bu konuyu, daha detaylı,
daha içerikli bir biçimde, insanımıza, seçmenimize, bölgelerimize anlatabilme
olanağını belki bu şekilde yakalayabilmemiz olacaktır. Bu nedenle, bunu,
halkımızın, seçmenlerimizin bu konuya ilişkin daha birebir, ilk ağızdan bilgi
alabilmesi açısından ve yine bu konuya ilişkin kendi istek ve taleplerinin
yukarılara, bu konunun kararını verecek olan mevkilere ulaştırılması bakımından
yararlı görüyorum. Evet, bunun sonunda, Avrupa Birliğiyle ilgili bütün koşullar
yerine getirildiğinde ve biz Avrupa Birliğine girmek üzereyken, belki bir
halkoylamasına veya bir nabız yoklamasına gideceğiz; ama, ondan önce de,
insanımızın bu konuya ilişkin, bilgilendirilmesinin, en azından onun
vekillerinin bu konuya ilişkin birebir, ilk elden bilgi edinmesinin yararlı
olduğuna inanıyorum. Şimdi, bu nedenle, bu komisyonun kurulmasına destek
veriyoruz. Yeni kurulacak olan komisyonla, daha doğrusu Avrupa Birliği ile
İlişkiler Komisyonuyla, bu görevi yerine getirmede çok önemli bir adım
atılacaktır diye düşünüyorum.
Türkiye'nin Avrupa
Birliğine ilişkin katılım sürecine ilişkin gelişmeleri izlemek, müzakere etmek,
Avrupa Birliğindeki gelişmeleri takip etmek ve bu gelişmeler konusunda Türkiye
Büyük Millet Meclisini bilgilendirmek hakikaten çok önemli. Bununla ilgili,
biliyorsunuz, bir komisyonumuz var. Türkiye Avrupa Birliği Karma Parlamento
Komisyonumuz ve onun üyeleri bu konuya ilişkin ciddî çalışmalar yapıyorlar;
fakat, bu çalışmaların Meclise indirilebilmesi ve bu çalışmalardan edinilen
bilgilerin, oradaki gelişmelerin bir şekilde Meclise, milletvekillerine
taşınabilmesi, bu konuda bir iletişim kurulabilmesi açısından da, ben, yine, bu
komisyon önemli bir fonksiyon görecektir ve yararlı olacaktır diye düşünüyorum.
Yine, aynı şekilde,
Türkiye Büyük Millet Meclisine daha önce sunulan Ulusal Program kapsamındaki
kanun tasarı ve tekliflerini ve diğer yasal düzenlemelerle de ilişkili, bu
komisyonun, artık, bir ihtisas komisyonu şeklinde çalışıp, yine, Türkiye Avrupa
Birliği Karma Parlamento Komisyonunda çalışmalarda bulunan milletvekillerimizin
de önerisiyle, işbirliğiyle, bu komisyonda, Meclise, sizlerin onayına
sunabilecekleri -kanun tasarıları, teklifleri, yönetmelikler her neyse-
düzenlemelerin daha uygun bir biçimde devam edeceği görüşündeyim.
Yine, benim
düşüncelerime göre, her bakanlığa düşen uyuma ilişkin birtakım çalışmaları da
bu komisyonun gözetmesi, gözlemesi, gereğinde bilgi alması sağlanabilir diye
düşünüyorum ve bu açıdan da yararlıdır diye bir görüş içerisindeyim.
Tüm bunları
söyledikten sonra, yine, Avrupa Birliğine ilişkin gelişmelerde gözardı
ettiğimiz diğer çok önemli bir kuruma da dikkatlerinizi çekmek istiyorum
burada. O da, yıllardan beri üyesi olduğumuz Avrupa Konseyi. Bizler -ben ve benimle
birlikte iki partimizden 11 arkadaşımız- Avrupa Konseyinde çalışmalar
yürütüyoruz ve maalesef, Türkiye ve Avrupa Birliğiyle ilgili çalışmalar
yürüten, gerek bürokratik kurumlar gerekse diğer komisyonlar, Avrupa Konseyinde
Türkiye'yle ilgili alınacak olan kararlar ile Avrupa Birliğine giriş arasında
birebir ilişki olduğunu akıllardan zaman zaman çıkarıyorlar.
Değerli Başkan,
değerli milletvekilleri; bu sonuca nereden ulaştığımı soracak olursanız, Avrupa
Konseyi, 1949 yılında, 10 Avrupa ülkesi tarafından kuruldu ve hemen ertesi yıl,
Türkiye ve Yunanistan, 11 ve 12 nci üye ülkeler olarak bu komisyona tam üye
oldular. Daha sonra, bu komisyonun üye sayısı 44'e yükseldi; son, bir hafta
önceki ilkbahar toplantısında, Avrupa Komisyonu 45 inci üyesini, yani Sırbistan
ile Karadağ'ı da kabul ederek, bünyesine aldı. 45 ülke içerisinde, hele hele
ilk 12 üyeden, şu anda, Avrupa Komisyonu tarafından monitoring'e, yani denetime
alınan tek ülke Türkiye. Gerek insan hakları açısından gerek diğer hukuk
eksikliklerimiz yüzünden gerekse bazı ihlaller yüzünden, Türkiye, şimdi, Avrupa
Komisyonunun denetiminde; işte, unutulan nokta bu. Demokrasi, insan hakları
bakımından, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi gibi kurumlara sahip, böyle bir
görevi yüklenmiş bu komisyonun, Avrupa Komisyonunun denetiminde olan bir
ülkenin Avrupa Birliğine kabul edilmesi mümkün değildir.
Bizler, bu konuda çok
ciddî çalışmaların yapılması lazım geldiğine
inanıyoruz. Komisyon üyeleri olarak, Avrupa Konseyi üyeleri olarak,
parlamenterleri olarak, Türkiye'nin bu konuya ciddiyetle eğilmediğini düşünüyoruz.
Öyle ki, bazen, tasarruf yapmak amacıyla -tasarruf dediğim, ekonomik
tasarruftan bahsediyorum- toplantılara katılabilme olanağımız olmuyor.
Bakıyorsunuz, komşu bir ülkenin bir parlamenterinin vermiş olduğu bir rapor,
altkomisyondan başlıyor, taa Genel Kurula kadar gelip, Türkiye'nin başına bela
olabiliyor. Bütün bunların önüne, öncelikle, geçilmesi lazım. Eğer biz Avrupa
Birliğine tam üyelik istiyorsak, eğer İnsan Hakları Mahkemesiyle sorununuz
varsa, eğer demokrasiyle, eğer insan hakları, çoğulcu demokrasi ve hukukun
üstünlüğüyle ilgili Avrupa Konseyinde sorunlarınız varsa, denetim
altındaysanız, Avrupa Birliğine kabul kolaylıkla söz konusu olamaz. Onun için,
ben, kurulacak olan komisyonumuzdan -ki, ben, müşterek çalışacağımıza,
birlikte, el ele, kol kola vererek çalışacağımıza inanıyorum; yönetimi kimin
olursa olsun, başkanı kim olursa olsun, birlikte çalışacağız- başta hükümet
olmak üzere, Meclisimizin, bu konuya da, gerekli dikkati, bundan böyle
göstereceğini veya göstermesi lazım geldiğini düşünüyorum ve bu konuda talepte
bulunuyorum.
Evet, kendimi
tekrarlamak istemiyorum; ama, insan hakları ihlalleriyle ilgili, çoğulcu
demokrasiyle ilgili, hukukun üstünlüğüyle ilgili sorunları olan bir ülkeyi
Avrupa Birliğine almazlar. Bunun ilk çözülecek yeri de Avrupa Konseyidir. Eğer,
biz, bunu Avrupa Konseyinde çözersek, Avrupa Birliğine daha rahat bir biçimde
bir geçişin sağlanması mümkün olur diye düşünüyorum.
Birkaç milyar lira
fazla harcanacak diye, lütfen, potansiyelimizi sınırlamayalım; lütfen, gücümüzü
küçültmeyelim, lütfen, bizim Avrupa Birliğine girmememiz için şimdiye kadar her
türlü engeli çıkaran ülkelerin ekmeğine yağ sürmeyelim diyorum. Meclis olarak,
hükümet olarak, diğer komisyonlar olarak, tüm gücümüzle, elimizden ne
geliyorsa, hep birlikte, bu konuya dikkat edelim.
Avrupa Konseyindeki
etkinliğimizi artırabilmek için, Avrupa Birliğine tam üye olabilmek için destek
gerektiğini, burada, gerek yeni kurulacak komisyonumuza gerek hükümetimize
gerekse bizleri, Avrupa Konseyi Parlamenteri olarak görevlendiren siz
milletvekillerimize bir kere daha arz ediyorum.
Saygılarımı
sunuyorum. (Alkışlar)
BAŞKAN - Sayın Ateş,
teşekkür ediyorum.
Sayın
milletvekilleri, teklifin tümü üzerindeki görüşmeler tamamlanmıştır.
Teklifin maddelerine
geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul
edilmiştir.
1 inci maddeyi
okutuyorum:
AVRUPA BİRLİĞİ UYUM KOMİSYONU
KANUNU TEKLİFİ
Amaç ve kapsam
MADDE 1. - Bu Kanunun
amacı; Türkiye'nin Avrupa Birliğine katılım sürecine ilişkin gelişmeleri
izlemek ve müzakere etmek, Avrupa Birliğindeki gelişmeleri takip etmek ve bu
gelişmeler konusunda Türkiye Büyük Millet Meclisini bilgilendirmek ve
istenildiğinde Türkiye Büyük Millet Meclisine sunulan kanun tasarı ve
teklifleri ile kanun hükmünde kararnamelerin Avrupa Birliği Mevzuatına
uygunluğunu inceleyerek İhtisas Komisyonlarına görüş sunmak üzere, Türkiye
Büyük Millet Meclisinde, Avrupa Birliği Uyum Komisyonunun kuruluş, görev,
yetki, çalışma usul ve esaslarını düzenlemektir.
BAŞKAN - 1 inci madde
üzerinde söz talebi?.. Yok.
1 inci maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
2 nci maddeyi
okutuyorum:
Komisyonun kuruluşu
MADDE 2. - Üye sayısı
Danışma Kurulunun teklifi üzerine Genel Kurulca belirlenecek Avrupa Birliği
Uyum Komisyonunda; siyasi parti
grupları ile bağımsızlar Meclisteki sayılarının- boş üyelikler hariç- üye
tamsayısına nispet edilmesi ile bulunacak yüzde oranına uygun olarak temsil
edilirler. Siyasi parti grupları, Türkiye-Avrupa Birliği Karma Parlamento
Komisyonu üyelikleri için adaylarını Avrupa Birliği Uyum Komisyonu üyeleri
arasından bildirir.
Avrupa Birliği Uyum
Komisyonu üyeleri belirlenirken İngilizce veya Fransızcayı anlama, konuşma ve
yazma düzeylerinde iyi bilen, Avrupa Birliği Hukuku alanında uzman
milletvekillerine öncelik tanınır.
Bu Komisyon
üyelikleri için, bir yasama döneminde iki seçim yapılır. İlk seçilenlerin görev
süresi iki, ikinci devre için seçilenlerin görev süresi üç yasama yılıdır.
Komisyon, bir başkan,
bir başkanvekili, bir sözcü ve bir katip seçer. Bu seçim, üye tamsayısının salt
çoğunluğuyla toplanan Komisyonun, toplantıya katılanlarının salt çoğunluğunun
gizli oyuyla yapılır.
BAŞKAN - Madde
üzerinde söz isteyen?.. Yok.
Sayın
milletvekilleri, madde üzerinde bir önerge vardır; okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan
kanun teklifinin 2 nci maddesinin son fıkrasının aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
|
Abdülkadir Ateş |
Ahmet Ersin |
Tuncay Ercenk |
|
Gaziantep |
İzmir |
Antalya |
|
Mustafa Özyürek |
Muhsin Koçyiğit |
Ali Rıza Gülçiçek |
|
Mersin |
Diyarbakır |
İstanbul |
"Komisyon,
siyasî parti gruplarının yüzde oranlarına göre bir başkan, iki başkanvekili,
bir sözcü ve bir kâtip seçer. Bu seçim, üye tamsayısının salt çoğunluğuyla
toplanan Komisyonun, toplantıya katılanlarının salt çoğunluğunun gizli oyuyla
yapılır."
BAŞKAN - Komisyon
önergeye katılıyor mu efendim?
ANAYASA KOMİSYONU
BAŞKANI BURHAN KUZU (İstanbul) - Sayın Başkan, katılıyoruz; fakat, çoğunluğumuz
olmadığı için takdire bırakıyorum.
BAŞKAN - Takdire
bırakıyorsunuz.
Sayın Başkan?..
TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET
MECLİSİ BAŞKANVEKİLİ SADIK YAKUT (Kayseri) - Katılıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN - Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığı adına katılıyorsunuz.
Hükümet?..
DEVLET BAKANI MEHMET
AYDIN (İzmir) - Katılıyoruz.
BAŞKAN -
Katılıyorsunuz.
Sayın Ateş, gerekçeyi
mi okutayım; yoksa, söz alacak mısınız?
ABDÜLKADİR ATEŞ
(Gaziantep) - Gerekçeyi okutun efendim.
BAŞKAN - Peki,
gerekçeyi okutuyorum:
"Gerekçe:
Komisyonun görev
alanının özelliği nedeniyle, Komisyonun Başkanlık Divanının oluşumunda, siyasî
parti gruplarının yüzde oranları dikkate alınarak dağılım yapılması
öngörülmektedir."
BAŞKAN - Sayın
milletvekilleri, Komisyonun takdire bıraktığı, Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığının ve Hükümetin katıldığı önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Maddeyi kabul edilen
önerge doğrultusunda oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler...
Kabul edilmiştir.
3 üncü maddeyi
okutuyorum:
Komisyonun görevleri
MADDE 3.- Avrupa
Birliği Uyum Komisyonunun görevleri şunlardır:
a) İstenildiğinde
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına sunulan kanun tasarı ve teklifleri ile kanun hükmünde
kararnamelerin Avrupa Birliği Mevzuatına uygunluğunu inceleyerek İhtisas
Komisyonlarına görüş sunmak,
b) Türkiye'nin Avrupa
Birliğine katılım sürecine ilişkin gelişmeleri izlemek ve müzakere etmek,
c) Her yasama yılının
sonunda Türkiye'nin Avrupa Birliğine katılım sürecindeki gelişmelere ve
Komisyonun o yılki faaliyetlerine ilişkin bir değerlendirme raporu hazırlamak
ve bunu Türkiye Büyük Millet Meclisinin ve hükümetin bilgisine sunmak,
d) Avrupa
Birliğindeki gelişmeleri takip etmek, gerektiğinde yurt dışında incelemelerde
bulunmak ve bu gelişmeler konusunda Türkiye Büyük Millet Meclisini
bilgilendirmek,
e) Avrupa Birliği
kurumları ile diğer üye ve aday ülke eş parlamentoları ve Avrupa Birliği
komisyonlarıyla ilişkileri yürütmek,
f) Avrupa Birliğine
katılım konusunda Türkiye Büyük Millet Meclisinin çalışmalarına ilişkin gerekli
bilgi ve dokümanları temin etmek,
g) Avrupa Birliğine
katılım konusunda kamuyu bilgilendirici
etkinlikler yapmak.
BAŞKAN- Madde
üzerinde söz isteyen?.. Yok.
Sayın milletvekilleri,
madde üzerinde bir önerge vardır; okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Görüşmekte olduğumuz
111 sıra sayılı kanun teklifinin 3 üncü maddesinin (a) bendinin başına
"Başkanlığın talebi üzerine ya da" ibaresinin eklenmesini arz ve
teklif ederiz.
Saygılarımızla. 15.4.2003
Eyüp Fatsa |
Fatih Arıkan |
Mustafa Ataş |
|
|
Ordu |
Kahramanmaraş |
İstanbul |
|
Hamit Taşcı |
|
Mahmut Kaplan |
|
Ordu |
|
Şanlıurfa |
BAŞKAN- Komisyon
önergeye katılıyor mu?
ANAYASA KOMİSYONU
BAŞKANI BURHAN KUZU (İstanbul)- Sayın Başkan, takdire bırakıyoruz.
BAŞKAN- Meclis
Başkanlığı?..
TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET
MECLİSİ BAŞKANVEKİLİ SADIK YAKUT (Kayseri)- Katılıyoruz.
BAŞKAN- Hükümet?..
DEVLET BAKANI MEHMET
AYDIN (izmir)- Katılıyoruz.
BAŞKAN- Önerge
üzerinde konuşacak mısınız, gerekçeyi mi okutayım?
EYÜP FATSA (Ordu)-
Gerekçe okunsun.
BAŞKAN- Gerekçeyi
okutuyorum:
"Gerekçe:
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığı gerek gördüğünde bu Komisyondan görüş isteyebilmelidir. Bu
konunun açığa kavuşturulması amacıyla önerge hazırlanmıştır."
BAŞKAN- Sayın
milletvekilleri, Komisyonun takdire bıraktığı, Meclis Başkanlığının ve
Hükümetin katıldığı önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul
etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Maddeyi değişiklik
önergesi doğrultusunda oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul
etmeyenler... Kabul edilmiştir.
4 üncü maddeyi
okutuyorum:
Komisyonun yetkileri
MADDE 4.- Komisyon, görevleri ile ilgili olarak,
Bakanlıklardan, Genel ve Katma Bütçeli Dairelerden, mahallî idarelerden,
üniversitelerden ve diğer kamu kurum ve kuruluşları ile özel kuruluşlardan
bilgi istemek ve ilgililerini çağırıp bilgi almak yetkilerine sahiptir.
Komisyon gerekli
gördüğünde uygun bulacağı uzmanların bilgilerine başvurabilir. Ankara dışında
ve yurt dışında da çalışabilir.
BAŞKAN - Sayın
milletvekilleri, madde üzerinde söz isteyen?.. Yok.
Önerge yoktur.
Maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
5 inci maddeyi
okutuyorum:
Komisyonun çalışma
usul ve esasları
MADDE 5.- Avrupa Birliği
Uyum Komisyonu üye tamsayısının en az üçte biri ile toplanır ve toplantıya
katılanların salt çoğunluğu ile karar verir; ancak karar yetersayısı hiçbir
şekilde üye tamsayısının dörtte birinin bir fazlasından az olamaz.
Komisyon, Avrupa
Birliği Mevzuatına uygunluk yönünde Avrupa Birliği Genel Sekreterliğinden görüş
isteyebilir.
Komisyon yıllık
faaliyet ve değerlendirme raporunu Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
sunar. Bu rapor, Danışma Kurulunun görüş ve önerisi ile Genel Kurul gündemine
alınabilir ve okunmak suretiyle veya üzerinde görüşme açılarak bilgi edinilir.
Komisyon raporu,
Başbakanlık ve ilgili bakanlıklara Başkanlıkça gönderilir.
Komisyon çalışmaları
ile ilgili olarak, yurt içi ve yurt
dışı görevlendirmelere ait giderler,
Komisyonun kararı ve Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanının onayı ile
6245 sayılı Harcırah Kanunu hükümlerine göre Türkiye Büyük Millet Meclisi
Bütçesinden karşılanır.
BAŞKAN - Sayın
milletvekilleri, madde üzerinde söz isteyen?.. Yok.
Önerge yoktur.
Maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
6 ncı maddeyi
okutuyorum:
Uygulanacak İçtüzük
MADDE 6.- Avrupa Birliği Uyum Komisyonu
çalışmalarında, bu Kanunda açıklık olmayan hallerde Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğü hükümleri
uygulanır.
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanının, Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğü gereğince komisyonlar
üzerinde haiz olduğu denetleme yetkisi bu Komisyon için de geçerlidir.
BAŞKAN - Madde
üzerinde söz isteyen?.. Yok.
Önerge yoktur.
Maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Geçici 1 inci maddeyi
okutuyorum:
GEÇİCİ MADDE 1. -
Avrupa Birliği Uyum Komisyonunun 22 nci dönemde ikinci devre için yapılacak üye
seçimleri diğer komisyonlarla birlikte yapılır.
BAŞKAN - Madde
üzerinde söz isteyen?.. Yok.
Sayın
milletvekilleri, madde üzerinde 1 önerge vardır; okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
111 sıra sayılı
Avrupa Birliği ile İlişkiler Komisyonu Kanunu Teklifinin Geçici 1 inci
maddesine aşağıdaki fıkranın birinci fıkra olarak eklenmesini arz ve teklif
ederiz.
Eyüp Fatsa |
Fatih Arıkan |
Hamit Taşcı |
|
|
Ordu |
Kahramanmaraş |
Ordu |
|
Cemal Uysal |
|
Nusret Bayraktar |
|
Ordu |
|
İstanbul |
"Siyasî parti
grupları Avrupa Birliği Uyum Komisyonu üyeliklerine yapılacak ilk seçimler için
adaylarını, Türkiye-Avrupa Birliği Karma Parlamento Komisyonu üyeleri de dahil
olacak şekilde bildirirler."
BAŞKAN - Komisyon
önergeye katılıyor mu efendim?
ANAYASA KOMİSYONU
BAŞKANI BURHAN KUZU (İstanbul) - Takdire bırakıyoruz efendim.
BAŞKAN - Meclis
Başkanlığı?..
TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET
MECLİSİ BAŞKANVEKİLİ SADIK YAKUT (Kayseri) - Katılıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN - Hükümet?..
DEVLET BAKANI MEHMET
AYDIN (İzmir) - Katılıyoruz.
BAŞKAN - Gerekçeyi mi
okutalım efendim?..
EYÜP FATSA (Ordu) -
Gerekçeyi okutalım Sayın Başkan.
BAŞKAN - Gerekçeyi
okutuyorum:
"Gerekçe:
Teklifin Komisyonun
kuruluşunu düzenleyen 2 nci maddesinde siyasî parti gruplarının Türkiye-Avrupa
Birliği Karma Parlamento Komisyonu üyeleri için adaylarını Avrupa Birliği Uyum
Komisyonu üyeleri arasından bildireceği düzenlenmiştir. Önergemizle, siyasî
parti gruplarının Avrupa Birliği Uyum Komisyonu üyeliklerine yapılacak ilk
seçimler için adaylarını, Türkiye-Avrupa Birliği Karma Parlamento Komisyonu
üyeleri de dahil olacak şekilde bildireceği hükmü getirilerek söz konusu 2 nci
madde hükümlerine uyum sağlanması amaçlanmıştır."
BAŞKAN - Sayın
milletvekilleri, Komisyonun takdire bıraktığı, Meclis Başkanlığının ve
Hükümetin katıldığı önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul
etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Geçici 1 inci
maddeyi, değişiklik önergesi doğrultusunda oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
7 inci maddeyi
okutuyorum:
Yürürlük
MADDE 7. - Bu Kanun
yayımı tarihinde yürürlüğe girer.
BAŞKAN - Madde
üzerinde söz talebi?.. Yok.
Önerge yok.
Maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
8 inci maddeyi
okutuyorum:
Yürütme
MADDE 8. - Bu Kanun
hükümlerini Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı ile Bakanlar Kurulu yürütür.
BAŞKAN - Madde
üzerinde söz talebi?.. Yok.
Maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Sayın
milletvekilleri, teklifin tümü üzerindeki görüşmeler tamamlanmıştır.
Teklifin tümünü
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Teklif kabul edilmiş
ve kanunlaşmıştır; Meclisimize ve ülkemize hayırlı, uğurlu olsun.
Sayın
milletvekilleri, sözlü sorular ile kanun tasarı ve tekliflerini sırasıyla görüşmek
için, 16 Nisan 2003 Çarşamba günü saat 15.00'te toplanmak üzere, birleşimi
kapatıyorum.
Kapanma Saati : 17.46