DÖNEM : 22 CİLT : 8 YASAMA
YILI : 1
T. B. M. M.
TUTANAK
DERGİSİ
51 inci
Birleşim
20 . 3 . 2003 Perşembe
İ Ç İ N D E K İ L E R
Sayfa
I. - GEÇEN TUTANAK ÖZETİ
II. - GELEN KÂĞITLAR
III. - BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A) GÜNDEMDIŞI KONUŞMALAR
1.- Adana Milletvekili Recep Garip’in, 21 Mart Dünya Şiir Günü ve Âşık
Veysel’in ölüm yıldönümüne ilişkin gündemdışı konuşması ve Kültür Bakanı Erkan
Mumcu’nun cevabı
2.- İstanbul Milletvekili Ali Rıza Gülçiçek’in, 21 Mart Dünya Şiir Günü
ve Âşık Veysel’in ölüm yıldönümüne ilişkin gündemdışı konuşması
3.- Kahramanmaraş Milletvekili Mehmet Parlakyiğit’in, Kahramanmaraş’ın
sosyoekonomik yapısı ile sorunlarına ve alınması gereken tedbirlere ilişkin
gündemdışı konuşması
B) TEZKERELER VE ÖNERGELER
1.- Erzincan Milletvekili Erol Tınastepe’nin (6/145) esas numaralı sözlü
sorusunu geri aldığına ilişkin önergesi (4/32)
2.- (10/2, 6) esas numaralı Meclis Araştırması Komisyonu Başkanlığının,
süre uzatımına ilişkin tezkeresi (3/226)
3.- Gereği kapsamı, sınırı ve zamanı Anayasanın 117 nci maddesine göre
millî güvenliğin sağlanmasından ve silahlı kuvvetlerin yurt savunmasına
hazırlanmasından Yüce Meclise karşı sorumlu bulunan hükümet tarafından
belirlenecek şekilde, Türk Silahlı Kuvvetlerinin Kuzey Irak’a gönderilmesine;
etkili bir caydırıcılığın sürdürülmesi amacıyla Kuzey Irak’ta bulunacak bu
kuvvetlerin, gerektiğinde, belirlenecek esaslar dairesinde kullanılmasına ve
muhtemel bir askerî harekât çerçevesinde yabancı silahlı kuvvetlere mensup hava
unsurlarının Türk hava sahasını Türk makamları tarafından belirlenecek esaslara
ve kurallara göre kullanmaları için gerekli düzenlemelerin hükümet tarafından
yapılmasına Anayasanın 92 nci maddesi uyarınca 6 ay süreyle izin verilmesine
ilişkin Başbakanlık tezkeresi (3/221)
IV. - SEÇİM
A) KOMİSYONLARDA AÇIK BULUNAN ÜYELİKLERE
SEÇİM
1.- Kamu İktisadî Teşebbüsleri Komisyonunda açık bulunan üyeliğe seçim
V. - KANUN TASARI VE TEKLİFLERİYLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER
1.- İş Kanunu Tasarısı ve Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler
Komisyonu Raporu (1/534) (S. Sayısı : 73)
2.- Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Hindistan Cumhuriyeti Hükümeti
Arasında Suçluların İadesi Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair
Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu (1/473) (S. Sayısı : 66)
VI. - SORULAR VE CEVAPLAR
A) YAZILI SORULAR VE CEVAPLARI
1.- Diyarbakır Milletvekili Mesut Değer’in, Olağanüstü Hal Bölgesindeki
uygulamalardan dolayı Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine yapılan başvurulara
ilişkin sorusu ve Adalet Bakanı Cemil Çiçek’in cevabı (7/182)
2.- Diyarbakır Milletvekili Mesut Değer’in, olağanüstü hal dönemindeki işkence
ve kötü muamele ile terör suçlarından yargılananlara ilişkin sorusu ve Adalet
Bakanı Cemil Çiçek’in cevabı (7/183)
3.- Sivas Milletvekili Nurettin Sözen’in, Başbakanın eşinin Avrupa İnsan
Haklarına başvurusuna ilişkin Başbakandan sorusu ve Adalet Bakanı Cemil
Çiçek’in cevabı (7/244)
4.- Adana Milletvekili Tacidar Seyhan’ın, sulama birliklerinin
borçlarına ilişkin sorusu ve Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanı Mehmet Hilmi
Güler’in cevabı (7/249)
5.- Antalya Milletvekili Tuncay Ercenk’in;
Sebze ve meyve ihracatı ve elma
stokuna,
3083 sayılı Kanunun uygulama
yönetmeliği ve teknik talimata,
- Edirne Milletvekili Rasim Çakır’ın;
Aile Reisliği boşanma yoluyla
ortadan kalkan,
Uygulama alanı ilan edilmeden
önce aile içinde miras yoluyla düşen zorunlu hak satışları yönetmeliğine,
İlişkin soruları ve Tarım ve Köyişleri Bakanı Sami Güçlü’nün cevabı
(7/254, 7/257)
6.- Antalya Milletvekili Osman Özcan’ın, Alanya DİM Barajı yapımına
ilişkin sorusu ve Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanı Mehmet Hilmi Güler’in cevabı
(7/265)
I. –GEÇEN TUTANAK ÖZETİ
TBMM Genel Kurulu saat 15.00'te açılarak iki oturum yaptı.
Osmaniye Milletvekili Mehmet Sarı ile,
Antalya Milletvekili Hüseyin Ekmekçioğlu'nun,
Öğretmen okullarının kuruluşunun 155 inci yıldönümüne ilişkin gündemdışı
konuşmalarına Millî Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik,
Malatya Milletvekili Ferit Mevlüt Aslanoğlu'nun, bölgesel olarak
uygulanacak elektrik tarifelerinin yaratacağı sıkıntılara ve alınması gereken
önlemlere ilişkin gündemdışı konuşmasına da Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanı
Mehmet Hilmi Güler,
Cevap verdi.
İzmir Milletvekili Ahmet Ersin ve 27 milletvekilinin, Adlî Tıp Kurumu ve
ruh ve sinir hastalıkları hastaneleriyle ilgili çeşitli iddiaların ve bu
kurumların sorunlarının (10/52),
Ankara Milletvekili Mehmet Tomanbay ve 25 milletvekilinin, Ankara'nın
Gölbaşı İlçesindeki Mogan ve Eymir Göllerindeki ekolojik sorunların (10/53),
Araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla birer
Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergeleri Genel Kurulun bilgisine
sunuldu; önergelerin gündemdeki yerlerini alacakları ve öngörüşmelerinin,
sırası geldiğinde yapılacağı açıklandı.
Antalya Milletvekili Nail Kamacı'nın, (6/249, 6/250, 6/187) esas
numaralı sorularını geri aldığına ilişkin önergesi okundu; sözlü soruların geri
verildiği bildirildi.
Genel Kurulun 19 Mart 2003 Çarşamba günkü (bugün) birleşiminde, daha
önce gelen kâğıtlar listesinde yayımlanan ve bastırılarak dağıtılan, 93 sıra
sayılı Tebligat Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile
Kastamonu Milletvekili Hakkı Köylü'nün, Ceza Muhakemeleri Usulü Kanununun Bir
Maddesinde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ve Adalet Komisyonu
Raporunun, 48 saat geçmeden gündemin "Kanun Tasarı ve Teklifleri ile
Komisyonlardan Gelen Diğer İşler" kısmının 2 nci sırasına alınmasına dair
Danışma Kurulu önerisi kabul edildi.
2003 bütçe müzakerelerinde üyelerin söz kayıt işlemlerine ve usullerine
ilişkin Başkanlıkça duyuruda bulunuldu.
Gündemin "Sözlü Sorular" kısmının:
1 inci sırasında bulunan (6/90),
3 üncü " " (6/97),
Esas numaralı sorulara Bayındırlık ve İskân Bakanı Zeki
Ergezen;
7 nci sırasında bulunan (6/128),
12 nci " " (6/136),
Esas numaralı sorulara Kültür Bakanı Erkan Mumcu;
Cevap verdi; (6/90), (6/97), (6/128) esas numaralı
soruların sahipleri de cevaba karşı görüşlerini açıkladılar.
2 nci sırasında bulunan (6/91),
4 üncü " " (6/122),
5 inci " " (6/123),
Esas numaralı soruların, üç birleşim içerisinde
cevaplandırılmadıklarından, yazılı soruya çevrildikleri ve gündemden çıkarıldıkları
açıklandı. Soru sahipleri, Batman Milletvekili M. Nezir Nasıroğlu, Diyarbakır
Milletvekili Muhsin Koçyiğit ve Manisa Milletvekili Nuri Çilingir, soruları
üzerinde, üç birleşim içerisinde cevaplandırılmadıklarından dolayı, görüşlerini
açıkladılar.
6 ncı sırasında bulunan (6/127) esas numaralı sözlü soru, ilgili bakan
Genel Kurulda hazır bulunmadığından, ertelendi.
Samsun Milletvekili Haluk Koç, Kültür Bakanı Erkan Mumcu'nun, sözlü
sorulara cevap verirken yaptığı konuşmada Cumhuriyet Halk Partisi Grubunu hedef
aldığı iddiasıyla bir konuşma yaptı.
Gündemin "Kanun Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer
İşler" kısmının:
1 inci sırasında bulunan, İş Kanunu Tasarısının (1/534) (S. Sayısı : 73)
görüşmeleri, komisyon yetkilileri Genel Kurulda hazır bulunmadıklarından,
ertelendi.
2 nci sırasına alınan, Tebligat Kanunu ile Ceza Muhakemeleri Usulü
Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısının (1/533, 2/94) (S.
Sayısı : 93), yapılan görüşmelerden
sonra;
3 üncü sırasına alınan, Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Hindistan
Cumhuriyeti Hükümeti Arasındaki Turizm İşbirliği Anlaşmasının Onaylanmasının
Uygun Bulunduğu Hakkında Kanun Tasarısı (1/374) (S. Sayısı : 64) ile,
4 üncü sırasına alınan, Türkiye Cumhuriyeti ile Hindistan Cumhuriyeti
Arasında Yatırımların Karşılıklı Teşviki ve Korunmasına İlişkin Anlaşmanın
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısının (1/419) (S. Sayısı :
65),
Görüşmelerini takiben yapılan açıkoylamalardan sonra, kabul edildikleri
ve kanunlaştıkları açıklandı.
20 Mart 2003 Perşembe günü saat 15.00'te toplanmak üzere, birleşime
18.57'de son verildi.
|
|
Nevzat Pakdil |
|
|
|
Başkanvekili |
|
|
Türkân Miçooğulları |
|
Mevlüt Akgün |
|
İzmir |
|
Karaman |
|
Kâtip
Üye |
|
Kâtip
Üye |
NO.: 73
II. – GELEN
KÂĞITLAR
20.3.2003
PERŞEMBE
Tezkereler
1.- Çorum Milletvekili Muzaffer Külcü'nün; Yasama
Dokunulmazlığının Kaldırılması Hakkında Başbakanlık Tezkeresi (3/220) (Anayasa
ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyona) (Başkanlığa geliş
tarihi: 16.3.2003)
2.- Türk Silahlı Kuvvetlerinin Kuzey Irak'a
Gönderilmesine; Bu Kuvvetlerin Gerektiğinde Belirlenecek Esaslar Dairesinde
Kullanılmasına ve Muhtemel Bir Askeri Harekat Çerçevesinde Yabancı Silahlı
Kuvvetlere Mensup Hava Unsurlarının Türk Hava Sahasını Türk Makamları
Tarafından Belirlenecek Esaslara ve Kurallara Göre Kullanmaları İçin Gerekli
Düzenlemelerin Yapılmasına, Anayasanın 92 nci Maddesi Uyarınca 6 Ay Süreyle
İzin Verilmesine Dair Başbakanlık Tezkeresi (3/221) (Başkanlığa geliş tarihi:
19.3.2003)
3.- Çorum Milletvekili Muzaffer Külcü'nün; Yasama
Dokunulmazlığının Kaldırılması Hakkında Başbakanlık Tezkeresi (3/222) (Anayasa
ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyona) (Başkanlığa geliş
tarihi: 20.3.2003)
4.- İzmir Milletvekili Hakkı Ülkü'nün; Yasama
Dokunulmazlığının Kaldırılması Hakkında Başbakanlık Tezkeresi (3/223) (Anayasa
ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyona) (Başkanlığa geliş
tarihi: 20.3.2003)
5.- Çorum Milletvekili Muzaffer Külcü'nün; Yasama
Dokunulmazlığının Kaldırılması Hakkında Başbakanlık Tezkeresi (3/224) (Anayasa
ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyona) (Başkanlığa geliş
tarihi: 20.3.2003)
6.- Malatya Milletvekili Muharrem Kılıç'ın; Yasama
Dokunulmazlığının Kaldırılması Hakkında Başbakanlık Tezkeresi (3/225) (Anayasa
ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyona) (Başkanlığa geliş
tarihi: 20.3.2003)
Raporlar
1.- 2003 Malî Yılı Bütçe Kanunu Tasarısı ve Plan ve
Bütçe Komisyonu Raporu (1/530)
(S. Sayısı: 76) (Dağıtma tarihi: 20.3.2003) (GÜNDEME)
2.- 2001 Malî Yılı Genel Bütçeye Dahil Kuruluşların
Kesinhesaplarına Ait Genel Uygunluk Bildiriminin Sunulduğuna İlişkin Sayıştay
Başkanlığı Tezkeresi ile 2001 Mali Yılı Kesinhesap Kanunu Tasarısı ve Plan ve
Bütçe Komisyonu Raporu (1/280, 3/87, 3/89, 3/90) (S. Sayısı: 78) (Dağıtma
tarihi: 20.3.2003) (GÜNDEME)
3.- 2003 Malî Yılı Katma Bütçeli İdareler Bütçe Kanunu
Tasarısı ve Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (1/531) (S. Sayısı: 77) (Dağıtma
tarihi: 20.3.2003) (GÜNDEME)
4.- 2001 Malî Yılı Katma Bütçeye Dahil Kuruluşların
Kesinhesaplarına Ait Genel Uygunluk Bildiriminin Sunulduğuna İlişkin Sayıştay
Başkanlığı Tezkeresi ile 2001 Mali Yılı Katma Bütçeli İdareler Kesinhesap
Kanunu Tasarısı ve Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (1/281, 3/88) (S. Sayısı: 79)
(Dağıtma tarihi: 20.3.2003) (GÜNDEME)
Sözlü Soru
Önergeleri
1.- Mersin Milletvekili Hüseyin Özcan'ın, ülkemizdeki
ABD askeri varlığının TBMM Kararına uygun olup olmadığına ilişkin Başbakandan
sözlü soru önergesi (6/311) (Başkanlığa geliş tarihi: 19.3.2003)
2.- Mersin Milletvekili Hüseyin Özcan'ın, Diyanet
İşleri Başkanının istifasıyla ilgili iddialara ilişkin Devlet Bakanından
(Mehmet Aydın) sözlü soru önergesi (6/312) (Başkanlığa geliş tarihi: 19.3.2003)
3.- Manisa Milletvekili Nuri Çilingir'in, mısır
üretimini teşvik edici çalışmalara ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından sözlü
soru önergesi (6/313) (Başkanlığa geliş tarihi: 19.3.2003)
4.- İstanbul Milletvekili Hasan Aydın'ın, okullara
asılmak üzere fotoğrafını bastırdığı iddialarına ilişkin Kültür Bakanından
sözlü soru önergesi (6/314) (Başkanlığa geliş tarihi: 19.3.2003)
Yazılı Soru
Önergeleri
1.- Konya Milletvekili Atilla Kart'ın, bir Meclis
araştırması önergesinin reddedilmesiyle ilgili bazı iddialara ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/316) (Başkanlığa geliş tarihi: 19.3.2003)
2.- İstanbul Milletvekili Mehmet Sevigen'in, İstanbul
Emniyet Müdürlüğünde görevli iki şube müdürünün görevden alınmasıyla ilgili
iddialara ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/317) (Başkanlığa
geliş tarihi: 19.3.2003)
3.- İstanbul Milletvekili Bihlun Tamaylıgil'in, bazı
açıklamalarının piyasalara etkisine ilişkin Devlet Bakanından (Ali Babacan)
yazılı soru önergesi (7/318) (Başkanlığa geliş tarihi: 19.3.2003)
Süresi İçinde
Cevaplandırılmayan Yazılı Soru Önergeleri
1.- Adana Milletvekili Atilla Başoğlu'nun, Adana'da
yürütülen projelere ilişkin Millî Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi
(7/204)
2.- Adana Milletvekili Atilla Başoğlu'nun, stratejik
araştırma enstitülerine ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/224)
BİRİNCİ
OTURUM
Açılma Saati:
15.00
20 Mart 2003
Perşembe
BAŞKAN:
Bülent ARINÇ
KÂTİP ÜYELER:
Mevlüt AKGÜN (Karaman), Türkân MİÇOOĞULLARI (İzmir)
BAŞKAN - Türkiye Büyük Millet Meclisinin 51 nci
Birleşimini açıyorum.
Toplantı yetersayısı vardır; görüşmelere başlıyoruz.
Gündeme geçmeden önce, 3 arkadaşıma gündemdışı söz
vereceğim.
Bildiğiniz gibi, konuşma süreleri 5'er dakikadır.
Hükümet bu konuşmalara cevap verebilir; hükümetin cevap süresi 20 dakikadır.
Gündemdışı ilk söz, 21 Mart Dünya Şiir Günü ve Âşık
Veysel'in ölüm yıldönümü dolayısıyla söz isteyen Adana Milletvekili Sayın Recep
Garip'e aittir.
Sayın Garip, buyurun efendim. (AK Parti sıralarından
alkışlar)
III. - BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A) GÜNDEMDIŞI KONUŞMALAR
1.- Adana Milletvekili Recep Garip’in, 21
Mart Dünya Şiir Günü ve Âşık Veysel’in ölüm yıldönümüne ilişkin gündemdışı
konuşması ve Kültür Bakanı Erkan Mumcu’nun cevabı
RECEP GARİP (Adana) - Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; hepinizi sevgi ve saygılarımla selamlıyorum.
21 Mart Cuma gününün, yani yarının, tüm dünyada Dünya
Şiir Günü olarak kutlanması ve aynı zamanda, büyük şairimiz, büyük halk ozanı
Âşık Veysel'in de ölüm yıldönümü olması nedeniyle söz almış bulunmaktayım.
Talihsizliğim, savaşın çocuklarının gözlerimin önüne
düşmesi, genç yiğitlerin, nazlı kızların bir karanfil gibi ağıta durması, böyle
bir günde şiiri konuşuyor olmaktır; bu nedenle üzgünüm. Ne var ki, dünyanın bir
yanında savaş, diğer yanında yaşamın bütün güzellikleri devam ediyor; o
nedenle, savaşa rağmen, inadına şiir diyorum.
Şiiri, arınmış, arındırılmış sözcükler bütünüdür diye
tanımlasak, hiç kimse bu tanıma itiraz etmez. Şiir, fazlalıkları atılmış, göze,
kulağa ve gönle hoş gelen terennümleri fısıldar. Bu fısıldayış, saatin tik
takları gibi uyumlu, örgülü, paslanmamış anlamları da taşır. Hâsılı, şiir,
insanın duygu ve düşüncelerini kısa ve öz bir şekilde ifade etme sanatıdır.
Evrensel kimliğiyle şiir, farklı toplumların, farklı kültürlerin kendilerini
tanımlamaları noktasında, özel bir misyon yüklenmiştir; bu anlamda, her sabah
yeni bir soluktur.
Şiiri öne almak, yaşamı öne almaktır. Sanatçının zoru
tercihidir şiir. En yokuş, en yalçın, en ulaşılmaz, en savaşçı, en duyarlı
alandır şiirin alanı.
BAŞKAN - Sayın Garip, bir saniye müsaade eder misiniz
efendim.
Sayın milletvekilleri, lütfen, hatibi sükûnetle
dinleyelim.
Bildiğiniz gibi, gündemin yoğun olduğu günlerde
gündemdışı söz vermiyoruz; vermişsek bile, arkadaşlarımızdan rica ediyoruz...
Ancak, bugün, gerçekten, ülkemizin yetiştirdiği büyük şairlerden halk ozanımız
Âşık Veysel'le ilgili, iki değerli üyemiz konuşma yapacaklar; bir diğer üyemiz
de bölgesinin sorunlarını anlatacak. Dolayısıyla, gönlümüzden geçti ki, hem
şairimizi hep beraber anmış olalım hem de arkadaşlarımızın zaten 5'er dakika
olan konuşmalarını zevkle dinleyelim.
Birincisi, gündemdışı söz alan değerli hatiplerin rahat
dinlenilmesini temin etmenizdir. İkincisi -bildiğiniz gibi, bundan önceki
toplantıda da rica etmiştim- Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kurulu,
milletvekili arkadaşlarımızın düşüncelerini, fikirlerini özgürce ifade ettiği,
oylarının renginden, düşüncelerinin, fikirlerinin farklılığından dolayı sorumlu
tutulmadığı, millet iradesinin temsil edildiği yerdir. Bugünkü toplantımız
münasebetiyle de, basın localarındaki hareketlilikten, bazı arkadaşlarımızın,
düşüncelerini, pankartlarla, yazıyla veya bir başka şekilde ifade etmeye
çalıştıklarını zannediyorum. Böyle bir şey kesinlikle doğru değildir değerli
arkadaşlar. Lütfen, elinizde, böyle yazı, pankart veya bu amaçla
kullanılabilecek bir şey varsa, bunları göstermeyin; Türkiye Büyük Millet
Meclisinin mehabetine yakışan bir davranış içerisinde, en doğru, en hayırlı
kararları birlikte alalım.
Sayın Garip, özür diliyorum! Buyurun efendim.
RECEP GARİP (Devamla) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Uzun bir yürüyüşün adıdır şiir. İsmet Özel "uzun
yola çıkmaya hüküm giydik" diyor. Uzun ve soylu yürüyüşlerin arifesindedir
şairler; cesaret onlarındır çünkü. Uzun süredir düşünüyorum "niçin
şiir" diye. Şiiri, sanatı, estetiği, güzel olanı tespit edebiliyorum.
Güzel olan herhangi bir maddede ya da metafizik bir olayda, kuşkusuz insanın iç
derinliğinde tanımı pek yapılamayan dönüşümler, değişimler oluşmaktadır. Bu
oluşumlar, kimi zaman bir sevda kimi zaman bir esinti kimi zaman bir aydınlık
olabilir ve şiir evrenseldir; çünkü, şiir, gülleri, mevsimleri, doğan güneşi,
geceyi, ayı, yıldızı, çocuğu, savaşı, çığlığı, gözyaşlarını, dağlardan akan
ırmakları, uykusuz geceleri, ayçiçeklerini; aşka, sevdaya ve umuda dair her ne
varsa bütün bunları ifadelendirmenin en güzel yoludur ve yaşamımızın en anlamlı
bölümlerinde şiir vardır. Kimsenin fark edemediği, herkesin doğal karşıladığı
en küçük olaylarda bile şair, duyarlılığını her an taşımaktadır.
Dolayısıyla, şiirin tanımını net olarak ortaya koymak
mümkün değildir. Örneğin "şiir, büyük zekâların rüyalarıdır" diyor
Lamartine, "şiir, başka anlatım yollarıyla varılamayan bir beşerî alanın
sanatıdır, aynı zamanda, ya da içimizdeki ezginin, sesin, sevdanın seçilmiş
kelimelerle mısralara yerleştirilmesidir, belki de sevdanın damıtıla damıtıla
süzülmesi, mısralarla şarkılara dönüşmesidir.”
Bu tanımlara yüzlercesini eklemek mümkün; ancak, şiirin
dili ve gücü o kadar derin, o kadar köklü ki, her şair birçok tanımla
tanımlamış şiiri. Şiirin asıl soylu yanı, bir fısıltının, bir hissedişin, bir
bağışlanışın, bir kalbe düşen cemrenin, ilahi bir çizgiyle, bilinmez, görünmez
bir bağla bağlı oluşundadır. Bu, net bir çizginin ifadesidir.
Türk şiiri, divanıyla, klasik ve modern tarzıyla, derin
ve tarihsel çizgileri günümüze kadar taşımıştır. Divan edebiyatına
baktığımızda;
"Beni candan usandırdı, cefadan yar usanmaz mı?
Felekler yandı ahımdan, muradım şem'i yanmaz mı?"
diyen Fuzuli'yi, Nedim'i, Şeyh Galip'i, Baki'yi selamlıyorum. Yine, tarih
pınarından süzülüp gelmiş halk şiirimize baktığımızda;
"Karacaoğlan kapınıza kul gibi,
Gönül küsüverse ince kıl gibi,
Seherde açılmış gonca gül gibi,
Kokar gider bir gözleri sürmeli" diyen
Karacaoğlan'ı,
"Taştın yine deli gönül,
Sular gibi çağlar mısın.
Aktın yine kanlı yaşım,
Yollarımı bağlar mısın" diyen Yunus Emre'yi;
"Kalktı göç eyledi, Avşar elleri
Ağır ağır giden eller bizimdir.
Arap atlar yakın eder ırağı,
Yüce dağdan aşan yollar bizimdir" diyen
Dadaloğlu'nu selamlıyorum.
Şiir, aşktır; gönülleri, ülkeleri fetheder. Şiir,
incelik işidir; kabalıkları, bayağılıkları, sıradanlıkları reddeder. Estetiğin
bütün boyutlarını şiirde görmek mümkündür. O nedenle, en olmaz diye görünen, en
umutsuz diye bilinen olaylar karşısında şiir dile gelir; en narin, en zarif, en
lirik, en içli, en duygusal, en sosyal, en aktif hale dönüşür. Şiirin alt
edemediği hiçbir güç ve otorite yoktur.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Garip, süreniz bitti; lütfen,
konuşmanızı tamamlayınız.
RECEP GARİP (Devamla) - Tarihsel geçmiş ya da
uygarlıkların tarihinde, şiirin ve şairin çok özel, çok ayrı, çok farklı konumu
ve kabulü vardır. Şiir, yeri geldiğinde sevgiliye sunulan bir aşk iksiri, bir
gül tomurcuğu; yeri geldiğinde düşmana atılan bir kurşun, gücü dirilten, ayağa
kaldıran bir ruha dönüşür.
Üstat Necip Fazıl Kısakürek'in ifadesiyle;
"Bana düşmez can vermek yumuşak bir kucakta,
Ben bu kaldırımların emzirdiği çocuğum.
Aman sabah olmasın bu karanlık sokakta,
Bu karanlık sokakta bitmesin yolculuğum."
Şiir, bir tutkudur; yüzyılların imbiğinden süzülerek,
demlenerek gelir. Erdemleriyle donatır geldiği yeri. İnsanların içinde bulunan
gizli enerjiyi ortaya çıkaran güçtür şiir. Şiir söylemek ya da okumak, gün olur
bir haykırışı, bir isyanı belgeler; gün olur, engin ve soylu ırmakların akışı
gibi, alır götürür uçsuz bucaksız diyarlara.
Şimdi de Nazım Hikmet'e kulak verelim;
"Kapansın el kapıları, bir daha açılmasın,
Yok edin insanın insana kulluğunu,
Bu davet bizim. (Alkışlar)
Yaşamak bir ağaç gibi tek ve hür
Ve bir orman gibi kardeşçesine,
Bu hasret bizim."
"Yağmurlardan sonra büyürmüş başak
Meyveler sabırla olgunlaşırmış.
Bir gün gözlerimin ta içine bak,
Anlarsın ölüler niçin yaşarmış.
Yağmurlardan sonra büyürmüş başak."
(Alkışlar)
Sezai Karakoç, mısralarıyla böyle aktarıyor.
Ülkemin hangi sayfasını çevirseniz buram buram şair,
ozan ve aşk kokar bu topraklar.
"Ağlasam sesimi duyar mısınız,
Mısralarımda;
Dokunabilir misiniz,
Gözyaşlarıma, ellerinizle?
Bilmezdim şarkıların bu kadar güzel,
Kelimelerinse kifayetsiz olduğunu,
Bu derde düşmeden önce.
Bir yer var, biliyorum;
Her şeyi söylemek mümkün;
Epeyce yaklaşmışım, duyuyorum;
Anlatamıyorum" diyor Orhan Veli Kanık.
CEVDET SELVİ (Eskişehir) - Yeter... Yeter...
RECEP GARİP (Devamla) - Ne yanınıza dönseniz
tütsülenmiş aşk ve sevdalar geçer gözlerinizden.
"Sarı saçlarına deli gönlümü,
Bağlamışlar çözülmüyor Mihriban,
Ayrılıktan zor belleme ölümü,
Görmeyince sezilmiyor Mihriban" diyor Abdurrahim
Karakoç. (Alkışlar)
Sözlerimi toparlıyorum.
Cahit Zarifoğlu, en güzel mısralarıyla şunları ekliyor:
"Hemşeri miyiz benden saklama,
Aşina saçların,
Hele başını arkaya atışın,
Sanki yakın komşu doğuştan sürmeli gözlerin,
Aynı kentin hamurundan değilsek,
Söyle hangi bağ,
Nerdeki dostluk dolamış kaslarını boynumuza."
İsmet Özel ise,
"Bir şehrin urgan satılan çarşıları kenevir,
Kandil geceleri bir şehrin buhur kokmuyorsa,
Yağmurdan sonra sokaklar ortadan kalkmıyorsa,
O şehirden öç almanın vakti gelmiş demektir"
diyor.
Aziz dostlar, saygıdeğer milletvekilleri; kendimden bir
şiirle noktalamak istiyorum.
CEVDET SELVİ (Eskişehir) - Savaşa gel, savaşa...
RECEP GARİP (Devamla) - “Taç yapraklı orkidelere,
Efsunlu bakışların dokunmuş,
Islatan çöllerimi haramilere bırakmışım.
Arzularımın tutsağında,
Efsunluyorum seni,
Sen zenci bir köle yaşama sevinci olmayan,
Mavi türküler söylemeyi bilmeyen,
Düş tarlalarıma gir,
Belleğini tazele doğan güneşte,
Çiğ damlalarına yasla yüreğini,
Dalgın kirpiklerini bırak ay vaktine.”
Ayrıca, bugün, bildiğiniz gibi, ünlü ozanlarımızdan
Âşık Veysel Şatıroğlu'nun ölüm yıldönümüdür. (CHP sıralarından "Savaşa
gel, savaşa" sesleri)
İSMET ATALAY (İstanbul) - Sayın Başkan, 9 dakika oldu.
BAŞKAN - Sayın Garip...
RECEP GARİP (Devamla) - Sonuçlandırıyorum Sayın
Başkanım.
Yetmiş yıl karanlıkta yaşadı büyük ozan; ama, yazdığı
ve söyledikleriyle hep ışık saçtı çağımıza. Bu büyük ozanımızı rahmetle anıyor
ve onun bir şiiriyle konuşmamı bitirmek istiyorum:
"Dostlar Beni Hatırlasın
Ben giderim adım kalır,
Dostlar beni hatırlasın.
Düğün olur, bayram gelir,
Dostlar beni hatırlasın.
Can kafeste durmaz uçar,
Dünya bir han, konan göçer.
Ay dolanır, yıllar geçer,
Dostlar beni hatırlasın."
Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (Alkışlar)
BAŞKAN - Sayın Garip, çok teşekkür ederim.
Bizi, şiirin güzel dünyasına götürdünüz.
Dünya Şiir Günü olarak kutlanılan bu günlerde, Sayın
Garip, bir konuşma yaptılar gündemdışı olarak.
Sayın Kültür Bakanımız, Dünya Şiir Günü dolayısıyla,
konuşan Sayın Garip'e kısa bir cevap vermeyi arzu ediyorlar.
Buyurun Sayın Bakanım. (AK Parti sıralarından alkışlar)
Sayın Bakanım, umarım ki, 20 dakikalık süreyi çok kısa
kullanacaksınız.
KÜLTÜR BAKANI ERKAN MUMCU (Isparta) - Çok teşekkür
ediyorum Sayın Başkanım.
Çok çok kısa konuşacağım; doğrusunu isterseniz, cevap
vermek değil; ama, böyle bir günde, Türkçe'nin büyük şairi, Türk edebiyatının
şahikalarından birisi, ozanımız Âşık Veysel'i anmamak, özellikle bir kültür
bakanı açısından, belki, ciddî bir nakisa olurdu. O vesileyle, değerli
milletvekilimizin, ruhlarımızda yarattığı, yüreklerimizde yarattığı o güzel
esintiye hiç dokunmadan, dolayısıyla, cevap anlamına gelebilecek hiçbir şey
söylemeden, sadece Veysel'den iki dörtlüğü okumak istiyorum. Böylece, hem büyük
ozanımızın ruhu şad olur diye düşünüyorum hem de o günden bugüne bize bıraktığı
mesaj, belki, bize bir şeyleri daha iyi ve daha yeniden düşünmemize vesile olur
diye düşünüyorum.
Veysel diyor ki:
“Güzelliğin on para etmez,
Bu bendeki aşk olmasa.
Eğlenecek yer bulaman,
Gönlümdeki köşk olmasa.
Kim okurdu, kim yazardı,
Veysel adın kim sezerdi.
Koyun kurt ile gezerdi,
Fikir başka başka olmasa.” (AK Parti sıralarından
alkışlar)
Elbette, başka başka fikirler olacak; bu, var oluşun,
bu, yaradılışın bir gereği. Başka fikirler, medenî ortamlarda, diyalog içinde,
konuşularak, tartışılarak, birbirleriyle yarışacak ve birbirleriyle yarışan
fikirlerin bereketi, insanımıza, insanlığa hizmet edecek; ama, ne yazık ki,
biz, insanlık olarak, galiba, Veysel'in bize gösterdiği ufkun henüz çok
gerisindeyiz. Dileyelim ki, inşallah, o ufuk bizim için yakın olsun.
Hepinize saygı, sevgi sunuyorum. (Alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Bakan.
Değerli dostlar, Sayın Garip, en sonunda kendi şiirini
okurken de bazı arkadaşlarımız "savaşa gel, savaşa" diye, oturdukları
yerden laf attılar; keşke, bütün insanlar, hep şiir okusalar, hiç savaşa zaman
kalmasa. (Alkışlar)
K. KEMAL ANADOL (İzmir) - Bravo Başkan!
BAŞKAN - Bugünkü gündemimizi şiirle dolduracak değiliz;
ama, insanlığın, şiir okumaya, şiir yazmaya gerçekten ihtiyacı var.
Gündemdışı ikinci söz, yine, halk ozanımız Âşık
Veysel'in ölüm yıldönümü dolayısıyla söz isteyen, İstanbul Milletvekili Ali
Rıza Gülçiçek'e aittir.
Sayın Gülçiçek, buyurun efendim. (CHP sıralarından
alkışlar)
2.- İstanbul Milletvekili Ali Rıza
Gülçiçek’in, 21 Mart Dünya Şiir Günü ve Âşık Veysel’in ölüm yıldönümüne ilişkin
gündemdışı konuşması
ALİ RIZA GÜLÇİÇEK (İstanbul) - Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; 21 Mart, bizim için çok önem taşıyor; 21 Mart, şairlerimizin
günü; 21 Mart, Âşık Veysel'in ölüm yıldönümü; 21 Mart, Nevruz Bayramı ve 21
Mart, içimizde yaşadığımız, 1323 yılında yaşanan Kerbela olayları. Umarım,
bütün bunlar geleceğimize ışık tutar.
Yüreği, Atatürk, vatan, ulus ve barış, insan ve doğa
sevgisiyle dolu olan, bunları sazıyla ve sözüyle dile getiren bilge ozanımız
Âşık Veysel'in 30 uncu ölüm yıldönümü üzerinde söz almış bulunmaktayım; şahsım
ve Cumhuriyet Halk Partisi adına, hepinizi saygıyla selamlıyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
"Ben giderim adım kalır/Dostlar beni
hatırlasın!" diyen Âşık Veysel'i, otuz yıl önce, 21 Mart günü kaybettik;
değerli ozanımızı, rahmetle ve saygıyla anıyoruz.
Dede Korkutlar, Yunuslar, Mevlânâlar, Hacı Bektaşı
Veliler, Pir Sultanlar, Şeyh Bedrettinler, Edib Harabiler ve Mahsunileri, bazen
beşyüz yılda, bazen de bin yılda bir doğuran bu toprakların ozanıdır Âşık
Veysel; ulusal bir ozan olarak kendi alanında zirvedir. Onda sanatın ve
tasavvufun izleri görülür. Veysel, çok özel bir halk ozanıydı. O, halkımızın
öncüsü, düşünen beyni, konuşan dili ve göğsünde atan yüreğiydi.
Veysel'in gelişme günleri, Anadolu halkının aradığı
önderi bulduğu ve onunla karanlıktan çıkmaya çalıştığı yıllara denk düşer,
Atatürk'ü ve onun devrimlerini coşkuyla karşılar. Veysel, büyük bir Atatürkçü,
cumhuriyetçi düşünür ve halk ozanı olarak, Anadolu’nun aydınlanmasında da öncü
bir görev yapmıştır; gerçek bir yurt ve Atatürk sevdalısı olarak, vatan
sevgisini içinde öylesine duyar ki;
"Vatan bizim, ülke bizim, el bizim
Emin ol ki, her çalışan kol bizim
Ay yıldızlı bayrak bizim, mal bizim,
Söyle Veysel övünerek, överek" diye düşüncesini
ifade eder.
Vatan sevgisi ve Atatürkçü düşünceye bağlılığıyla, bir
dönem köy enstitülerinde saz öğretmenliği yapmıştır. Veysel'in kimliğinin
oluşmasında köy enstitülerinin çok etkisi olmuştur; ancak, dönemin valisinin
onun enstitüye girmesini yasaklaması üzerine;
"Demokrasilerin budur rejimi
Vatan milletindir, kim kovar kimi?
Sıkma savcıları, kovma hâkimi,
Şekavet yok, adalet var bu yolda" diyerek
tepkisini ortaya koyuyor.
Veysel, karanlık dünyası içinde gönlü aydın ve yüce bir
insandır. Milletine olan sevgisini de,
“İstemem dünyanın saltanatını
Süslü giyimini, Arap atını
Bilirsem Türklüğün var kıymetini
Vatanım, milletim bana kâfidir" diye ifade eder
sevgili milletvekillerim.
Âşık Veysel, bir zincirin son halkalarından ve her biri
diğeri gibi barışa, özgürlüğe, kardeşliğe ve emeğe inanan ve Türkçeyi en güzel
kullanan Atatürkçüdür. Evrensel Türk sanatını oluşturan halk kültürü ve Batı
kültürü Veysel'in şiirlerinde uyum içerisinde kucaklaşır. Onun şiiri, hem köylü
hem kentli, hem geleneksel hem çağdaş hem eski hem yenidir. Veysel, incelmiş,
çağa uydurulmuş köylü kültürünün temsilcisidir.
Yetmiş yıl karanlık bir dünyada yaşadı Âşık Veysel;
fakat, karanlık yalnızca gözlerindeydi, içi apaydınlıktı, şiirleri de öyleydi.
Yarım yüzyılı aşkın bir süre yazdıklarıyla, çalıp söyledikleriyle çevresine hep
ışıklar saçmıştır. Aydınlık ve ışıltılı bir gönül dünyasının içinden, çoğumuzun
görmekte âciz kaldığı gerçekleri gönül gözüyle görmüş ve söylemiştir. Çevreden
aldığı bilgileri kendi sezgileriyle birleştirerek bizlere ölümsüz dizeler
bırakmıştır.
Türkiye Büyük Millet Meclisi, 1965 yılında çıkardığı
özel bir kanunla, anadilimize ve millî birliğimize yaptığı katkılarından dolayı
Âşık Veysel'e vatanî hizmet tertibinden aylık bağlamıştır.
Âşık Veysel'in doğa sevgisi de çok iyi bilinir. Âşık
Veysel için toprak dosttur, sevgilidir, anadır, vatandır, emeğin, yurdun,
kazancının kapısıdır. Toprağın ekonomik açıdan değerini görür. Bugün halkımızın
en sevdiği dizelerinde dile getirdiği gibi;
"Her kim ki olursa bu sırra mazhar,
Dünyada bırakır ölmez bir eser.
Gün gelir Veysel'i bağrına basar,
Benim sadık yarim kara topraktır" der.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Gülçiçek, lütfen, konuşmanızı
tamamlayınız.
ALİ RIZA GÜLÇİÇEK (Devamla) - Âşık Veysel'in
şiirlerinde, türkülerinde ve deyişlerinde barış vardır, kardeşlik vardır, sevgi
vardır, insanlık vardır, hoşgörü vardır. İleriyi gören Veysel;
"Yürüyelim Atatürk'ün izine,
Boş verelim bozguncular sözüne.
Göz atalım şu dünyanın hızına,
Yürüyüp hedefe varalım kardaş" der.
Âşık Veysel'in dizelerinde inkâr edilemez bir gerçek
vardır; daima, birleştirici, kaynaştırıcı bir tutum sergiler. O, bu toprakların
inanç bütünlüğüne en samimî, en içten ve en yürekten bağlı, sembol bir kişidir.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bu ülkenin
gerçek söz sahibi halktır. Âşık Veysel'in sesini halkın sesi olarak dinlersek,
can evimize sindirirsek, Atatürk ve cumhuriyet Türkiyesi olarak aydınlığa doğru
hızla ilerleriz. Hislerimize tercüman olan tüm ozanlarımızı tanımalı, anlamalı,
anlatmalı; onlara, hak ettikleri değeri göstermeliyiz ki, yeni Veyseller
yetişsin, duygu ve düşüncelerimizin en güzel ifade şekli olan saza ve söze
dökülsün.
Sözlerimi, Şair Ümit Yaşar Oğuzcan'ın, dostlar beni
unutmasın diyen ozanımıza verdiği;
"Tertemiz bir özün vardı
Apaydınlık yüzün vardı
Söylenecek sözün vardı
Dostlar seni unutur mu?
Her gerçeği gören sendin
Aşk sırrına eren sendin
Gönüllere giren sendin
Dostlar seni unutur mu?"
cevabıyla bitirmek istiyorum.
Güzel şeyler yapıp, bu toplumun kültürünü
zenginleştiren, ulusal kimliğimizi pekiştiren ozanlarımızı bir kez daha
saygıyla anıyor; yalnız çağımızda yaşayanların değil, bizden çok sonra
yaşayacakların da "Dostlar Beni Hatırlasın" şairini unutmayacaklarına
inanıyorum.
Bu düşüncelerimle, değerli ozanımız Âşık Veysel'i
saygıyla ve rahmetle anıyor, sevgi ve saygılarımla hepinizi selamlıyorum.
(Alkışlar)
BAŞKAN - Sayın Gülçiçek, teşekkür ederim.
Bu vesileyle, büyük halk şairimiz, ozanımız Âşık Veysel
Şatıroğlu'nu saygıyla, rahmetle ve minnetle anıyoruz. Onu, millet olarak hiçbir
zaman unutmadık ve unutmayacağız.
Gündemdışı üçüncü söz, Kahramanmaraş İlinin
sosyoekonomik yapısıyla ilgili olarak söz isteyen, Kahramanmaraş Milletvekili
Mehmet Parlakyiğit'e aittir.
Buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)
3.- Kahramanmaraş Milletvekili Mehmet
Parlakyiğit’in, Kahramanmaraş’ın sosyoekonomik yapısı ile sorunlarına ve
alınması gereken tedbirlere ilişkin gündemdışı konuşması
MEHMET PARLAKYİĞİT (Kahramanmaraş) - Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; Kahramanmaraş'ın sosyoekonomik yapısı ve sorunları
hakkında bilgi arz etmek için gündemdışı söz almış bulunuyorum; Yüce
Meclisimizi saygıyla selamlıyorum.
Geride bıraktığımız şubat ayında 83 üncü kurtarılış
yıldönümünü kutladığımız Maraş, kendi azim ve iradesiyle, millî mücadelenin
henüz başlangıcında, 12 Şubat 1920 tarihinde, düşmanı kutsal topraklarından
atan ilk şehir olmuştur. Kazanılan bu büyük zafer sonrası, Türkiye ve dünyada
ilk olarak Maraş, Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından 5 Nisan 1925
tarihinde kırmızı şeritli İstiklal Madalyasıyla onurlandırılmıştır.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Kahramanmaraş,
cumhuriyet döneminde, 1980 yılına kadar kaderine terk edilmiş, modernleşme
yolunda devletin hemen hemen hiç yatırım yapmadığı bir Anadolu şehriydi. Bu
yıllarda, ilin ekonomik hareketliliği tarım, hayvancılık ve küçük el
sanatlarına dayalı olarak gelişmiştir.
Kahramanmaraş'ın, 2000 yılında yapılan sayıma göre
nüfusu 1 002 384 olup, Türkiye'nin 17 nci büyük şehridir. Nüfusun yüzde 47'si
köy ve kasabalarda, yüzde 53'ü şehirde yaşamaktadır. Kahramanmaraş'ın gayri
safî millî hâsıladaki payı yüzde 1, kişi başına düşen millî gelir 1 930
dolardır.
Türkiye'de, piyasa ekonomisine geçilmesine paralel
olarak, Kahramanmaraş da yeni bir döneme, sanayileşme ve çağdaş ticaret
sürecine girmiştir. Sektör büyüklüğü açısından tekstil, iplikten konfeksiyona
kadar entegre bir yapıda gelişmiştir. En yeni teknolojilerin uygulandığı bu
işletmelerde 25 000 kişi istihdam edilmektedir. Türkiye'de devlet teşvikinin en
sağlıklı kullanıldığı il, Kahramanmaraş'tır. Bugün, ülkemizde üretilen yıllık 1
005 000 ton ipliğin yüzde 25'i, yani, 260 000 tonu Kahramanmaraş'ta
üretilmektedir. Türkiye'de 480 000 ton dokuma üretimi yapılırken,
Kahramanmaraş'ın bu üretimdeki payı 36 000 tondur; örme alt sektöründe ortalama
yıllık üretim 45 000 tondur.
Kahramanmaraş'ta gelişen ikinci sektör, paslanmaz çelik
mutfak eşyalarıdır. Türkiye'nin ithal ettiği 110 000 ton paslanmaz çeliğin 80
000 tonu Kahramanmaraş'ta işlenmektedir ve bu sektörde istihdam sayısı 6
188'dir.
Kahramanmaraş'ta gelişen üçüncü sektör, gıda
sektörüdür. Türkiye'nin kırmızıbiber üretimi
40 000 tondur ve bunun 18 000 tonu Maraş'ta üretilmektedir.
Kahramanmaraş, dondurmayı "Mado" ismiyle,
gıda sektöründe bir dünya markası haline getirmiştir.
Tüm bu sektörlerin üretimi olan iplik, dokuma kumaş,
örgü kumaş, konfeksiyon, çelik eşya, kâğıt, dondurma ve biberden sağlanan
ihracat geliri 150 000 000 dolardır.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Kahramanmaraş'ın
böylesine dinamik ve üretken sanayi yapılanmasının ve sosyal gelişmesinin
önündeki engeller kaldırılmalıdır.
Tekstil ürünlerinde KDV düşürülmelidir.
Dalgalı kur rejimine geçilmesiyle birlikte, ihracattaki
artış şartları devamlı kılınmalıdır.
Enerjide, Kahramanmaraş, mutlak, devlet desteği
kapsamına alınmalıdır.
Tekstil sanayicisini kalite yönünden denetleyen,
kapsamlı bir tekstil laboratuvarı acilen Maraş'ta kurulmalıdır.
Uzakdoğu'dan, özellikle Çin'den ithal edilen paslanmaz
çelik mutfak eşyalarına son verilmelidir. Bu sektöre navlun desteği
sağlanmalıdır.
Ürünlerin yurtiçi ihraç noktalarına ulaşmasını sağlayan
devlet yollarımız çok yetersizdir. Kahramanmaraş-Gaziantep otoyol bağlantısı 60
kilometredir ve inşaatı devam ediyor; 2003 yılında bitirilmesini bekliyoruz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Parlakyiğit, affedersiniz; lütfen,
konuşmanızı tamamlayınız.
MEHMET PARLAKYİĞİT (Devamla) - Teşekkür ediyorum.
Kahramanmaraş-Nurdağ bağlantısı 45 kilometredir,
ihracatımızın anaarteridir; ihalesinin 2003 yılında yapılmasını arzu ediyoruz.
Kahramanmaraş-Kayseri arası 130 kilometredir, Güneydoğu Anadolu'yu İç
Anadolu'ya bağlayan anaarterdir. Bölünmüş yol olarak, bu 3 anayolumuzun,
2003-2004 döneminde hizmete açılmasını bekliyoruz.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri, üniversitemiz,
2003 yılında 13 000 öğrenciyle öğretime başlamıştır. Bunların kadro talepleri
karşılanmalıdır. Üniversite Merkez Avşar Kampusü alanındaki program hedefi olan
14 000 dönüm arazi kamulaştırılmalıdır. Avşar Kampusünde devam eden inşaatlar
ve sosyal tesisleriyle yurt binaları 2003-2004 öğretim yılına mutlak
yetiştirilmelidir.
Kahramanmaraş'ta SSK'lı sayısı 42 340'tır. İl merkezine
acilen 250 yataklı yeni bir hastane yapılmalıdır.
Büyükşehir konumuna gelen kent merkezinde kitlelere
ulaşım, maalesef, yasal statüye sahip olmadığı için yerel TV'yle yapılamıyor.
Radyo ve Televizyon Üst Kurulundan lisans ve yayın izni alma konusundaki haklı
talebimizin yeniden değerlendirilmesini beklerken yayını durdurulan yerel
televizyonların geçici de olsa hizmete açılmasını bekliyoruz.
İl genelinde 45 000 esnafımız büyük sıkıntı içindedir.
Esnafın Bağ-Kur primleri düşürülmelidir. Ödenemeyen vergi, SSK, Bağ-Kur prim
borçlarının faiz ve cezaları affedilmelidir. Esnafa verilen kredi faizleri
aşağıya çekilmelidir.
Türkiye'de ve Kahramanmaraş'ta, çiftçi, iktidarın seçim
öncesi verilen sözlerinin yerine getirilmesini bekliyor; borçlarının, faiz ve
cezalarının affını bekliyor.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; yılların
ihmaline uğrayan Ekinözü ve Çağlayan İlçelerinin altyapıları kaynak
yetersizliğinden bugüne kadar tamamlanamamıştır. Nurhak İlçesini Gölbaşı'na
bağlayan ve onbeş yıldan beri devam eden Kumlu yolu 2003 yılında hizmete
açılmalıdır. Nurhak İlçesi, vakit geçirilmeden bir hastaneye ve bir banka
şubesine kavuşturulmalıdır.
Kahramanmaraş ve Pazarcık Ovalarının pamuk, tahıl
üretim ve pazarlama merkezi olan Narlı'ya acilen bir Ziraat Bankası Şubesi
açılmalıdır.
Göksun, Afşin, Elbistan arazilerini sulayacak Adatepe
Barajı inşaatı hızlandırılmalı, aynı bölgedeki Karakuz Barajının ihalesi 2003
yılında mutlak yapılmalıdır.
Özellikle, Afşin İlçesi ile Çoğulhan Kasabasına zehir
saçan termik santralın (A) ünitesinin bacalarına yirmi yıldan beri takılmayan
filtreler acilen takılmalıdır.
BAŞKAN - Sayın Parlakyiğit, son cümlelerinizi....
İstirham ediyorum.
MEHMET PARLAKYİĞİT (Devamla) - Kahramanmaraş'ın 1 Şubat
2002 tarihinde kapatılan hava meydanı, yaz tarifesiyle yeniden açılmalıdır.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Sayın Recep
Tayyip Erdoğan Başkanlığında kurulan 59 uncu cumhuriyet hükümetini kutlar,
başarılar dilerken; bir milyon Kahramanmaraşlıyı temsilen, Adalet ve Kalkınma
Partili 7 milletvekilimizle birlikte, ilimiz sorunlarının çözümüne öncelik
tanınacağına inanıyor, Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. (Alkışlar)
BAŞKAN - Sayın Parlakyiğit, çok teşekkür ederim.
Sayın milletvekilleri, gündemdışı konuşmalar
tamamlanmıştır.
Başkanlığın Genel Kurula diğer sunuşları vardır.
Sözlü soru önergesinin geri alınmasına dair bir tezkere
vardır; okutuyorum:
B) TEZKERELER VE ÖNERGELER
1.- Erzincan Milletvekili Erol
Tınastepe’nin (6/145) esas numaralı sözlü sorusunu geri aldığına ilişkin
önergesi (4/32)
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Devlet Bakanı tarafından cevaplandırılmasını talep
etmiş olduğum (6/145) no’lu sözlü soru önergemi geri alıyorum.
Gereğini rica ederim. 19.3.2003
Erol Tınastepe
Erzincan
BAŞKAN - Sözlü soru önergesi geri verilmiştir.
Ergene Nehrindeki kirliliğin ve çevreye etkilerinin
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla kurulmuş
bulunan (10/2, 6) esas numaralı Meclis Araştırması Komisyonunun çalışma
süresinin uzatılmasına dair bir tezkere vardır; okutuyorum:
2.- (10/2, 6)
esas numaralı Meclis Araştırması Komisyonu Başkanlığının, süre uzatımına
ilişkin tezkeresi (3/226) 13.3.2003
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Türkiye Büyük Millet Meclisinin 17 Aralık 2002 tarihli
11 inci Birleşiminde, Ergene Nehrindeki kirliliğin ve çevreye etkilerinin
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi konusunda Anayasanın 98,
İçtüzüğün 104 ve 105 inci maddeleri uyarınca (10/2, 6) esas numaralı bir Meclis
Araştırması Komisyonu kurulmuştur. Komisyon, Genel Kurul tarafından verilen 3
aylık sürede çalışmalarını tamamlayamamıştır.
Bu nedenle, 5.3.2003 tarihinde toplanan Komisyonumuzda,
Genel Kuruldan, İçtüzüğün 105 inci maddesine göre, 25.3.2003 tarihinden
itibaren 1 aylık eksüre istenmesine karar verilmiştir.
Gereğini bilgilerinize arz ederim.
Yahya Baş
İstanbul
Komisyon Başkanı
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, bu komisyon, daha önce
üç ay süre kullanmıştır. İçtüzüğün 105 inci maddesi, araştırmasını üç ay içinde
bitiremeyen komisyona bir aylık kesin süre verileceği hükmünü amirdir. Bu
nedenle komisyona bir aylık kesin süre verilmiştir.
Başbakanlığın, Anayasanın 92 nci maddesine göre
verilmiş bulunan tezkeresinin görüşmelerine başlıyoruz.
3.- Gereği kapsamı, sınırı ve zamanı
Anayasanın 117 nci maddesine göre millî güvenliğin sağlanmasından ve silahlı
kuvvetlerin yurt savunmasına hazırlanmasından Yüce Meclise karşı sorumlu
bulunan hükümet tarafından belirlenecek şekilde, Türk Silahlı Kuvvetlerinin
Kuzey Irak’a gönderilmesine; etkili bir caydırıcılığın sürdürülmesi amacıyla
Kuzey Irak’ta bulunacak bu kuvvetlerin, gerektiğinde, belirlenecek esaslar
dairesinde kullanılmasına ve muhtemel bir askerî harekât çerçevesinde yabancı
silahlı kuvvetlere mensup hava unsurlarının Türk hava sahasını Türk makamları
tarafından belirlenecek esaslara ve kurallara göre kullanmaları için gerekli
düzenlemelerin hükümet tarafından yapılmasına Anayasanın 92 nci maddesi
uyarınca 6 ay süreyle izin verilmesine ilişkin Başbakanlık tezkeresi (3/221)
BAŞKAN - Hükümet?.. Burada.
Şimdi, Başbakanlık tezkeresini okutuyorum:
19.3.2003
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Irak konusunda yaşanan gelişmeler ve hızla tırmanan
gerginliğin Türkiye'nin karşısına çıkarması muhtemel güvenlik riskleri Yüce
Meclisimiz tarafından hassasiyetle izlenmekte ve değerlendirilmektedir. Son
dönemde Irak'a ilişkin gelişmeler, iki kez TBMM’nin gündemine gelmiş ve bütün
yönleriyle tezekkür edilmiştir.
Bu çerçevede, TBMM’nin 6 Şubat 2003 tarihinde yapılan
kapalı oturumunda, yaşanan olumsuz gelişmeler ışığında her ihtimale karşı
hazırlıklı olunması bakımından gerekli güvenlik tedbirlerinin alınması amacıyla
hükümete yetki verilmiş ve Irak'a karşı muhtemel bir askerî harekâtta
kullanılabilecek askerî üs ve tesisler ile limanlarda altyapı geliştirme
çalışmaları için Amerika Birleşik Devletlerine mensup teknik ve askerî
personelin 3 ay süreyle Türkiye'de bulunmasına, Anayasanın 92 nci maddesi
uyarınca izin verilmesi kararlaştırılmıştır.
Bunu takiben, 58 inci Cumhuriyet Hükümetinin sürdürdüğü
hazırlık ve çalışmalar ile alınan tedbirler hakkında 25 Şubat 2003 tarihli ve
3/189 esas numaralı Başbakanlık tezkeresiyle Yüce Meclisimize bilgi sunulmuş ve
tezkerede yer alan gerekçelerle Türk Silahlı Kuvvetlerinin yabancı ülkelere
gönderilmesine ve yabancı silahlı kuvvetlerin 6 ay süreyle Türkiye'de
bulunmasına Anayasanın 92 nci maddesi uyarınca izin verilmesi Yüce Meclisimizin
takdirlerine arz edilmiştir.
TBMM’nin 1 Mart 2003 tarihinde yapılan 39 uncu
Birleşiminde Başbakanlık tezkeresi görüşülmüş, ancak yapılan oylamada,
Anayasanın 96 ncı maddesinde öngürülen karar yetersayısı için gerekli salt
çoğunluk sağlanamamıştır. Hükümetin bu konudaki talebi bu anlamda
sonuçlandırılamamıştır.
Irak'a yönelik askerî müdahale konusunda yaşanan son
gelişmeler artık geriye dönüşü imkânsız bir noktaya gelindiğini göstermektedir.
Birleşmiş Milletler sürecinin de tüketilmesiyle barışçı çözüm çabaları sonuçsuz
kalmış, askerî müdahale kaçınılmaz hale gelmiştir. Bugün gelinen aşamada
Türkiye, Irak topraklarının topyekûn bir askerî harekât alanına dönüşeceği
savaş durumu şartları ile karşı karşıyadır. Bunun sonucu Türkiye'nin
güvenliğine yönelik tehdit ve riskler endişe verici boyutlar kazanmış ve ciddî
biçimde ağırlaşmış bulunmaktadır.
Bu çerçevede, Kuzey Irak'ta
barınmakta olan silahlı PKK/KADEK militanlarının kriz ortamından yararlanmak
amacıyla faaliyetlerine hız verdikleri ve yeni tertipler içine girmeye çalıştıkları
görülmektedir.
Bunun yanı sıra, Irak'ın etnik temelde parçalanmasına
yol açacak siyasî oluşumlara zemin kazandırmak amacıyla sürdürülen çabaların
yoğunluk kazandığı görülmektedir. Bu durum Irak'ın toprak bütünlüğünün ve millî
birliğinin tehlikeye düşmesi ve bölgedeki diğer millî grupların güvenliğini de tehdit
edebilecek bir istikrarsızlık ortamının ortaya çıkması riskini de beraberinde
getirmektedir.
Öte yandan, Irak'a muhtemel askerî bir müdahalenin
ortaya çıkarması beklenen Türkiye'ye yönelebilecek toplu nüfus hareketlerinin
sınırlarımızın ötesinde insani destek toplama bölgelerinde durdurulması,
yerlerinden edilmiş kişilerin insanî yardım ihtiyaçlarının yerinde karşılanması
ve harekât sonrası geldikleri bölgelere geri dönmeleri için gerekli tedbirlerin
zamanında ve etkin biçimde alınması büyük önem taşımaktadır. Büyük sayıda
göçmen ve sığınmacının Türkiye'ye yönelebileceği göz önünde bulundurularak bu
konudaki ihtimaliyat planlaması yapılmış ve kriz yönetimi mekanizmalarının
süratle harekete geçirilmesi için gerekli son hazırlıklar da tamamlanmıştır.
Türkiye'nin güvenliği için ciddî bir tehdit potansiyeli
taşıyan bütün bu olumsuz gelişmelere karşı etkili bir caydırıcılığın
sürdürülebilmesi evvelemirde Kuzey Irak'taki fiilî askerî mevcudiyetimize bağlı
olacaktır. Aynı şekilde, göçün önlenebilmesi için ileri bir hatta gerekli
tedbirlerin alınabilmesi de bölgede askerî mevcudiyetimizi gerekli kılmaktadır.
Türkiye'nin Kuzey Irak'taki caydırıcı askerî
mevcudiyetinin amacı ve fonksiyonu bu temel hedeflerin gerçekleştirilmesiyle
sınırlı olacaktır. Türk Silahlı Kuvvetleri unsurları mecbur kalmadıkça Irak
Silahlı Kuvvetleriyle bir çatışmaya girmeyecek, bölgede buna uygun olarak
konuşlandırılacaktır. Aynı şekilde, bölgedeki geçici askerî mevcudiyetimiz
Kuzey Irak'taki millî grupların güvenliği için de munzam bir teminat teşkil
edecektir.
Öte yandan, Irak'ın Birleşmiş Milletler Güvenlik
Konseyi kararlarına uygun olarak silahsızlandırılması için askerî harekâta
katılacak ülkelere sağlanacak destek ve kolaylıklar konusunda bir karar
alınması da önem ve müstaceliyet kazanmıştır. Bu çerçevede, başta NATO üyesi
ülkeler olmak üzere birçok ülke, müttefik hava kuvvetleri unsurlarının millî
hava sahalarını bu amaçla kullanmalarına izin vermiş bulunmaktadır.
Şartların süratle değiştiği dinamik bir süreç sonrası
gelinen bugünkü aşamada ortaya çıkan fiili durum ve yeni şartlar ışığında, yeni
bir değerlendirme yapılması kaçınılmaz hale gelmiştir. 59 uncu Cumhuriyet
Hükümeti, bu yeni durum ve şartlar karşısında, Türk Silahlı Kuvvetlerinin Kuzey
Irak'a gönderilmesi ve bu aşamada yabancı silahlı kuvvetler hava unsurlarının,
muhtemel bir askerî harekât çerçevesinde Türk hava sahasını kullanmalarına izin
verilmesinin Yüce Meclisimiz tarafından tezekkür edilmesinin yerinde olacağı
sonucuna varmıştır.
Bu mülahazalarla; gereği, kapsamı, sınırı ve zamanı
Anayasanın 117 nci maddesine göre millî güvenliğin sağlanmasından ve silahlı
kuvvetlerin yurt savunmasına hazırlanmasından Yüce Meclise karşı sorumlu
bulunan hükümet tarafından belirlenecek şekilde Türk Silahlı Kuvvetlerinin
Kuzey Irak'a gönderilmesine; etkili bir caydırıcılığın sürdürülmesi amacıyla
Kuzey Irak'ta bulunacak bu kuvvetlerin gerektiğinde belirlenecek esaslar
dairesinde kullanılmasına ve muhtemel bir askerî harekât çerçevesinde yabancı
silahlı kuvvetlere mensup hava unsurlarının Türk hava sahasını Türk makamları
tarafından belirlenecek esaslara ve kurallara göre kullanmaları için gerekli
düzenlemelerin hükümet tarafından yapılmasına, Anayasanın 92 nci maddesi uyarınca
6 ay süreyle izin verilmesini arz ederim.
Recep Tayyip Erdoğan
Başbakan
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, Başbakanlık
tezkeresinin kapalı kapalı oturumda görüşülmesine dair, İçtüzüğün 70 inci
maddesine göre verilmiş bir önerge vardır; kapalı oturum istemine dair önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Genel Kurulun bugünkü birleşiminde görüşülecek olan
Anayasanın 92 nci maddesine göre verilmiş bulunan Başbakanlık tezkeresi
üzerindeki görüşmenin ve işlemlerin tamamlanmasına kadar, İçtüzüğün 70 inci
maddesine göre oturumun kapalı olarak yapılmasını arz ve teklif ederiz.
Saygılarımızla.
Vecdi Gönül
Millî Savunma Bakanı
BAŞKAN- Sayın milletvekilleri, kapalı oturumda, Genel
Kurul Salonunda bulunabilecek sayın üyeler dışındaki dinleyicilerin ve
görevlilerin dışarıya çıkmaları gerekmektedir.
Sayın İdare Âmirlerinden, salonun boşaltılmasını temin
etmelerini rica ediyorum.
Yeminli stenografların ve yeminli görevlilerin salonda
kalmalarını oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul
edilmiştir.
Kapalı oturuma geçiyoruz.
Kapanma Saati : 15.47
İKİNCİ OTURUM
(Kapalıdır)
ÜÇÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati:
18.00
BAŞKAN:
Bülent ARINÇ
KÂTİP ÜYELER:
Mevlüt AKGÜN (Karaman), Türkân MİÇOOĞULLARI (İzmir)
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet
Meclisinin 51 inci Birleşiminin kapalı olan İkinci Oturumundan sonra Üçüncü
Oturumunu açıyorum.
III. - BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
(Devam)
B) TEZKERELER VE ÖNERGELER (Devam)
3.- Gereği kapsamı, sınırı ve zamanı
Anayasanın 117 nci maddesine göre millî güvenliğin sağlanmasından ve silahlı
kuvvetlerin yurt savunmasına hazırlanmasından Yüce Meclise karşı sorumlu
bulunan hükümet tarafından belirlenecek şekilde, Türk Silahlı Kuvvetlerinin
Kuzey Irak’a gönderilmesine; etkili bir caydırıcılığın sürdürülmesi amacıyla
Kuzey Irak’ta bulunacak bu kuvvetlerin, gerektiğinde, belirlenecek esaslar
dairesinde kullanılmasına ve muhtemel bir askerî harekât çerçevesinde yabancı
silahlı kuvvetlere mensup hava unsurlarının Türk hava sahasını Türk makamları
tarafından belirlenecek esaslara ve kurallara göre kullanmaları için gerekli
düzenlemelerin hükümet tarafından yapılmasına Anayasanın 92 nci maddesi
uyarınca 6 ay süreyle izin verilmesine ilişkin Başbakanlık tezkeresi (3/221)
(Devam)
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, kapalı oturumda oylanan
Başbakanlık Tezkeresinin oylamasına 535 sayın üye katılmış, 332 kabul, 202 ret,
1 çekimser oy kullanılmış ve tezkere kabul edilmiştir; hayırlı olmasını
diliyorum.
Sayın milletvekilleri, 18.10'da toplanmak üzere,
birleşime 10 dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati
: 18.01
DÖRDÜNCÜ
OTURUM
Açılma Saati:
18.10
BAŞKAN:
Bülent ARINÇ
KÂTİP ÜYELER:
Mevlüt AKGÜN (Karaman), Türkân MİÇOOĞULLARI (İzmir)
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, 51 inci Birleşimin
Dördüncü Oturumunu açıyorum.
Gündemin "Seçim" kısmına geçiyoruz.
IV. - SEÇİM
A) KOMİSYONLARDA AÇIK BULUNAN ÜYELİKLERE
SEÇİM
1.- Kamu İktisadî Teşebbüsleri
Komisyonunda açık bulunan üyeliğe seçim
BAŞKAN -Kamu İktisadî Teşebbüsleri Komisyonunda boş
bulunan ve Adalet ve Kalkınma Partisi Grubuna düşen bir üyelik için Konya
Milletvekili Muharrem Candan aday gösterilmiştir.
Oylarınıza sunuyorum : Kabul edenler... Kabul
etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Gündemin "Kanun Tasarı ve Teklifleri ile
Komisyonlardan Gelen Diğer İşler" kısmına geçiyoruz.
İş Kanunu Tasarısı ve Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal
İşler Komisyonu raporunun görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.
V. - KANUN
TASARI VE TEKLİFLERİYLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER
İŞLER
1.- İş Kanunu
Tasarısı ve Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler Komisyonu Raporu (1/534) (S. Sayısı: 73)
BAŞKAN - Komisyon ?..Yok.
Hükümet ?..Yok.
Ertelenmiştir. Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile
Hindistan Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Suçluların İadesi Anlaşmasının
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu
raporunun görüşmelerine başlıyoruz.
2.- Türkiye
Cumhuriyeti Hükümeti ile Hindistan Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Suçluların
İadesi Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve
Dışişleri Komisyonu raporu (1/473) (S. Sayısı: 66) (1)
BAŞKAN - Sayın Komisyon?..Burada.
Hükümet?..Burada.
Komisyon raporu, 66 sıra sayısıyla bastırılıp
dağıtılmıştır.
Tasarının tümü üzerinde, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu
adına, İstanbul Milletvekili Sayın Onur Öymen; buyurun. (CHP sıralarından
alkışlar)
Sayın Öymen, süreniz 20 dakikadır.
CHP GRUBU ADINA ONUR ÖYMEN (İstanbul) - Sayın Başkan,
çok değerli milletvekilleri; Türkiye ile Hindistan Arasında Suçluların İadesi
Anlaşmasının onaylanması konusunda Cumhuriyet Halk Partisinin görüşlerini ifade
etmek istiyorum.
Ülkemiz ile Hindistan arasındaki ilişkiler, birkaç gün
önce Yüce Mecliste yapılan başka sözleşmeler vesilesiyle kapsamlı olarak dile
getirildi; onları burada tekrarlamayacağım. Yalnız, şu kadarını belirtmek
istiyorum. Hindistan, bugün dünyanın nüfus açısından en büyük ikinci ülkesidir
ve nüfusunun artış hızı Çin'den daha fazla olduğu için önümüzdeki birkaç yıl
içinde nüfusu Çin'i aşacaktır; yapılan değerlendirmelere göre, 2050 yılında,
dünyanın birinci ülkesi Hindistan olacaktır. Bu ülkenin bazı özelliklerini
biliyorsunuz, kısaca hatırlatmakta yarar var: 15 resmî dil var Hindistan'da,
ayrıca, konuşulan dil sayısı 35. Böyle bir ülke, âdeta, bir kıtadır; fakat, çok
fakir bir ülke. Halkın yarısı, günde 1 dolarlık gelir düzeyine sahiptir. Buna
karşılık, 100 000 000 insan, orta sınıfa mensup, belirli bir gelir düzeyine
sahip.
Bu koşullara rağmen, Hindistan, 1950 yılında demokratik
bir anayasa kabul etmiştir. Demokrasinin, sadece zengin ülkelerde, millî geliri
2 000 doların üzerinde olan ülkelerde yaşayabileceği görüşü, Hindistan
örneğinin sonucunda iflas etmiştir ve bu ülke, 1975 yılında, İndira Gandhi
zamanında demokratik özgürlüklerin kaldırıldığı kısa bir dönem bir tarafa
bırakılacak olursa, demokrasiyi sürdürmüştür. Nüfus açısından, bugün, dünyanın
en büyük demokrasi ülkesi Hindistan'dır.
Ayrıca, ekonomik açıdan da bir iki hususu hatırlatmak
istiyorum: Hindistan, 1960 yılında, ekonomik açıdan Güney Kore ile aynı
düzeydeydi; fakat, daha sonra izlenen kapalı politikalar, oldukça tutucu
politikalar sonucunda, Güney Kore'nin kişi başına geliri, 1980 yılında,
Hindistan'ın 10 katına ulaştı. Daha sonra, Hindistan, önemli ekonomik reformlar
yaptı ve ekonomik sıkıntılarını aştı. Hindistan'dan, bu reformlar konusunda,
belki, edineceğimiz bazı tecrübeler var. 1990'lı yılların başında, Hindistan'da
içborçlar, gayri safî millî hâsılanın yüzde 55'ine ulaşmıştı; içborçlar için
ödenecek faiz, gayri safî millî hâsılanın yüzde 4'üne, dışborçların faiziyse
yüzde 23'üne yükselmişti. İşte, ekonomik reformların sonucunda, bu tabloyu
Hindistan değiştirmiştir. Bugün, yılda yüzde 7 hızla kalkınan bir ülkedir;
enflasyon oranı yüzde 2'ye inmiştir. Demek ki, uygun ekonomik reformlar
yapılırsa, bu kadar büyük sıkıntılardan, bu olumlu, başarılı sonuçlara
ulaşılabiliyor.
Hindistan, özelleştirme alanında ileri adımlar
atmıştır. 58 kamu kuruluşunun özelleştirilmesi kararlaştırılmıştır. Amerikan
Ticaret Bakanlığı, Hindistan'ı, bugün, 10 yükselen pazar ülkesinden biri
saymıştır. Biliyorsunuz, bu 10 yükselen pazar ülkesinden 2 tanesi Avrupa'dadır;
biri Türkiye'dir, biri de Polonya'dır.
Değerli arkadaşlar, Hindistan ile Pakistan arasındaki
Keşmir ihtilafını biliyorsunuz; bunu anlatacak değilim; fakat, bu vesileyle,
bir hususu belirtmek istiyorum. Bu ihtilafın da etkisiyle, Hindistan ve
Pakistan, nükleer silah üretimine geçmişlerdir -biraz önce konuştuğumuz konuyla
bağlantısı olduğu için söylüyorum- Hindistan'ın ve Pakistan'ın bu nükleer
silahları geliştirmesi, Amerika tarafından çok şiddetli bir tepkiyle
karşılanmıştır; fakat, daha sonra, Afganistan Savaşı dolayısıyla, Amerika bu
ülkelere ihtiyaç duyduğundan, demin belirttiğimiz gibi, bu ülkelerin kitle
tahrip silahları üretmesi, âdeta, hayatın bir gerçeği olarak kabul edilmiştir.
Değerli arkadaşlar, Suçluların İadesi Anlaşması
konusundaki çalışmalar, bir süreden beri devam ediyordu. Suçluların İadesi
Anlaşması, Haziran 2001'de imzalanmış; daha sonra da, onay için Meclise sunulmuştur.
Şimdi, bu ilginç görünümün Türkiye açısından olumsuz
tarafı şudur: Türkiye, bir kıta büyüklüğündeki bu ülkeyi çok uzun yıllar
görmezlikten gelmiştir. Türkiye-Hindistan ilişkilerinde, 1955 yılında yapılan
Bandung Konferansı, maalesef, olumsuz bir dönüm noktası olmuştur. O tarihte,
Türkiye ile Hindistan, Bandung Konferansında zıt görüşleri savunmuşlardır ve
neticede, ülkelerimiz arasında soğukluk ortaya çıkmıştır ve bu, çok uzun yıllar
devam etmiştir. Daha sonraki yıllarda, Birleşmiş Milletlerdeki oylamalarda,
özellikle Kıbrıs konusunda, Hindistan, hep Türkiye'ye karşı oy kullanmıştır.
Türkiye, bu durumun düzeltilmesi için çaba göstermiştir; ancak, bu çabalar
yeterli olmamıştır. Sayın Büyük Millet Meclisi Başkanımızın bir iki ay önce
Hindistan'a yaptığı ziyaret, iki ülke arasında çok nadir üst düzey
ziyaretlerden biri olmuştur. Oysa, bu ziyaretleri artırma ihtiyacımız var,
Hindistan'la ilişkileri geliştirme ihtiyacımız var. Bu defa imzalanan
Suçluların İadesi Anlaşması, iki ülke ilişkilerine hukukî bir boyut
kazandıracaktır. Bu açıdan, biz, olumlu karşılıyoruz. Cumhuriyet Halk Partisi
Grubu olarak, buna, olumlu oy vereceğiz.
Yalnız, bu vesileyle, bir hususu Yüce Meclisin
dikkatine getirmek istiyorum: Yalnız Hindistan'la değil, bizim pek çok ülkeyle
suçluların iadesi anlaşmamız var. Bu anlaşmaları imzalamak kadar onaylamak da
önemlidir; onaylamak kadar uygulamak da önemlidir. Ne yazık ki çoğu zaman,
uygulamada, suçluların iadesi anlaşması beklenen şekilde uygulanmıyor.
Türkiye'de suç işleyip başka ülkelere kaçanların, anlaşmaların mevcudiyetine
rağmen, iadesini sağlayamıyoruz. En son örnek, Belçika'daki Fehriye Erdal
olayıdır. Şimdi, bunların iadesinin sağlanması için, hükümetimizin daha çok
gayret göstermesini bekliyoruz. Geçmişte, Türkiye'de idam cezasının bulunması,
başka ülkeler tarafından bir bahane olarak kullanılıyordu; bunu ileri sürerek,
orada yakaladıkları suçluları iade etmiyorlardı. Birçok suçlu, Türkiye'den
Avrupa ülkelerine gitmiştir, terör örgütlerine katılmışlardır ve orada, ülkemiz
aleyhinde faaliyetlerini sürdürmektedirler. Bunlardan mahkûm olanlar var,
Türkiye'de mahkûm olanlar var; iadesini istiyoruz, pek nadir hallerde geri
alabiliyoruz.
Biz, bu vesileyle, hükümetten bu konudaki beklentimizi
dile getirmek istiyoruz; bu anlaşmaların uygulanmasını sağlayınız. Bunlar,
Türkiye için itibar kırıcı oluyor. İmzaladığı anlaşmayı onaylayan, onayladığı
anlaşmayı uygulatamayan bir ülke durumundayız. O bakımdan, hükümetin ilgili
ülkeler nezdinde aktif girişimde bulunarak suçluların iadesini fiilen
sağlamalarını bekliyoruz, temenni ediyoruz. Hükümetin bu alandaki çalışmalarına
biz de destek olmayı vaat ediyoruz.
Bu vesileyle, Yüce Heyetinizi saygılarımla tekrar
selamlıyorum. (Alkışlar)
BAŞKAN - Sayın Öymen, teşekkür ederim.
AK Parti Grubu adına, Bursa Milletvekili Sayın Dündar;
buyurun efendim. (AK Parti sıralarından alkışlar)
Süreniz 20 dakika.
AK PARTİ GRUBU ADINA MUSTAFA DÜNDAR (Bursa) - Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Hindistan
Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Suçluların İadesi Anlaşmasının Onaylanmasının
Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı hakkında Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu
adına söz almış bulunuyorum; bu vesileyle Grubum ve şahsım adına hepinizi
saygıyla selamlıyorum.
Türkiye ile Hindistan arasında hukuk alanında akdî
ilişkilerimiz 1978 yılında başlamıştır. Aynı yıl, Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti
ile Hindistan Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Cezaî Konularda Karşılıklı Adlî
Yardım Anlaşması ve yine Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Hindistan Cumhuriyeti
Hükümeti Arasında Hukukî ve Ticarî Konularda Karşılıklı Adlî Yardım Anlaşması
müzakereleri Ankara'da gerçekleşmiş ve mutabakat üzerine de Hindistan eski
Başbakanı Rajiv Gandhi'nin ülkemize resmî ziyarette bulunması sırasında, 18
Temmuz 1988 tarihinde Ankara'da imzalanmıştır.
Sözkonusu anlaşmalar daha sonra Yüce Meclisimizce
onaylanmış ve onay belgelerinin karşılıklı olarak teatisini müteakip yürürlüğe
girmiştir.
Böylece, bu anlaşmalarla Hindistan ile Türkiye arasında
cezaî ve hukukî konularda işbirliğinin temeli atılmıştır. Bu anlaşmaları
müteakiben, 1990'lı yıllarda Hindistan yetkili makamları, suçluların iadesi konusunda iki taraflı bir
anlaşma akdetmeyi önermişler, ancak bu konuda her iki ülke arasında ihtilaf
bulunmaması nedeniyle, ülkemizce, anlaşma enflasyonunu önlemek açısından sıcak
bakılmamışsa da, Hindistan'ın taslak metin sunması üzerine, konu tekrar gündeme
gelmiştir. Ancak, söz konusu taslak metnin, Hindistan'ın uzun süre İngiliz
dominyonu olmasının etkisiyle Anglosakson hukuk sistemine göre hazırlanan bir
metin olduğu gözlenmiştir. Türkiye ise, Avrupa Konseyi bünyesinde
gerçekleştirilen ve taraf bulunduğu Suçluların İadesine Dair Avrupa Sözleşmesi
metnini mukabil taslak olarak diplomatik kanaldan Hindistan makamlarına
iletmiştir.
İkili müzakereler, Dışişleri Bakanlığının eşgüdümünde
önce Ankara daha sonra Yeni Delhi'de gerçekleştirilmiştir. İlk toplantıda,
Hindistan delegasyonu, kendi taslak metinlerinde ısrarlı olmuş; ancak, ikinci
toplantıda önerilerimize sıcak bakılmış ve ek önerilerinde iç hukukumuza aykırı
düşmediği haller göz önüne alınarak, nihaî metin üzerinde tam mutabakata
varılmıştır. Anlaşmanın temeli, tamamen, Suçluların İadesine Dair Avrupa
Sözleşmesine dayanmaktadır.
Türkiye Cumhuriyeti ile Hindistan Cumhuriyeti
Hükümetleri Arasında Suçluların İadesi Anlaşması 29 Haziran 2001 tarihinde
Ankara'da imzalanmıştır. Söz konusu anlaşma, yani Suçluların İadesi Anlaşması,
Türkiye ile Hindistan arasında, suçlularla mücadelenin hukukî çerçevesini
oluşturmak amacıyla hazırlanmış ve imzalanmıştır.
Bahsi geçen anlaşma, iki ülkenin de mutabık kaldığı
dibace bölümünü takip eden 29 maddeden oluşmaktadır. Bu anlaşmada, Avrupa
Konseyi bünyesinde gerçekleştirilen ve ülkemizin de taraf olduğu Çok Taraflı
Suçluların İadesine Dair Avrupa Sözleşmesi temel alınmıştır. Ayrıca, ikili
müzakereler sırasında, Hindistan tarafının önerileri de iç hukukumuza aykırı
düşmediği hallerde benimsenmiştir.
Değerli milletvekilleri, anlaşma, son maddede
belirtildiği üzere, onaylama işlemlerini takip eden süreç içinde, onay
belgelerinin karşılıklı değişimi tarihinden 30 gün sonra yürürlüğe girecektir.
Türkçe, Hintçe ve İngilizce olarak, 3 nüsha olarak
yapılan ve her 3 nüshanın aynı ölçüde geçerli olduğu belirtilen, yorumda
farklılık olması durumunda İngilizce metnin esas alınacağı anlaşmada, sözleşen
devletlerden her birinin diplomatik kanaldan bildirim yapmak suretiyle herhangi
bir zamanda fesih hakları mevcut olup, bildirimin yapılması durumunda, anlaşma,
6 ay sonra yürürlükten kalkacaktır.
İçeriği ve gerekçesi bundan ibaret olan tasarıyı Yüce
Meclise arz eder, saygılarımı sunarım. (Alkışlar)
BAŞKAN - Sayın Dündar, teşekkür ederim.
Şahısları adına söz isteyen?.. Yok.
Tasarının tümü üzerindeki görüşmeler tamamlanmıştır.
Maddelerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
1 inci maddeyi okutuyorum:
TÜRKİYE
CUMHURİYETİ HÜKÜMETİ İLE HİNDİSTAN CUMHURİYETİ HÜKÜMETİ ARASINDA SUÇLULARIN
İADESİ ANLAŞMASININ ONAYLANMASININ UYGUN BULUNDUĞUNA DAİR KANUN TASARISI
MADDE 1. - 29 Haziran 2001
tarihinde Ankara'da imzalanan "Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Hindistan
Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Suçluların İadesi Anlaşması"nın onaylanması
uygun bulunmuştur.
BAŞKAN - Madde üzerinde söz almak isteyen?.. Yok.
1 inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
2 nci maddeyi okutuyorum:
MADDE 2. - Bu Kanun yayımı tarihinde yürürlüğe girer.
BAŞKAN - 2 nci maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
3 üncü maddeyi okutuyorum:
MADDE 3. - Bu Kanun hükümlerini Bakanlar Kurulu
yürütür.
BAŞKAN - 3 üncü maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Tasarının tümü açık oylamaya tabidir.
Açıkoylamanın şekli hakkında Genel Kurulun kararını
alacağım.
Açıkoylamanın elektronik oylama cihazıyla yapılmasını
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Oylama için 5 dakika süre vereceğim. Bu süre içerisinde
sisteme giremeyen üyelerin teknik personelden yardım istemelerini, bu yardıma
rağmen de sisteme giremeyen üyelerin, oy pusulalarını, oylama için öngörülen 5
dakikalık süre içerisinde Başkanlığa ulaştırmalarını rica ediyorum.
Ayrıca, vekâleten oy kullanacak sayın bakanlar varsa,
hangi bakana vekâleten oy kullandığını, oyunun rengini ve kendisinin ad ve
soyadı ile imzasını da taşıyan oy pusulasını, yine, oylama için öngörülen 5
dakikalık süre içerisinde Başkanlığa ulaştırmalarını rica ediyorum.
Oylama işlemini başlatıyorum.
(Elektronik cihazla oylama yapıldı)
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, Türkiye Cumhuriyeti
Hükümeti ile Hindistan Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Suçluların İadesi
Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısının açıkoylama
sonucunu açıklıyorum:
Kullanılan oy sayısı: 219
Kabul: 219
Bu sonuca göre, tasarı kabul edilmiş ve kanunlaşmıştır;
hayırlı olmasını diliyorum. (1)
Sayın milletvekilleri, çalışma süremizin bitimine çok
az bir süre kalmıştır.
Alınan karar gereğince, Başbakan
Recep Tayyip Erdoğan tarafından kurulan Bakanlar Kurulunun Programını görüşmek
için, 21 Mart 2003 Cuma günü saat 14.00'te toplanmak üzere, birleşimi
kapatıyorum.
Kapanma Saati
: 18.36