BIM 2 12 2003-03-31T11:15:00Z 2003-03-31T11:15:00Z 84 44627 254379 TBMM 2119 508 312395 9.3821 0 6 nk 6 nk 0

DÖNEM : 22          CİLT : 7       YASAMA YILI : 1

 

 

 

T. B. M. M.

TUTANAK DERGİSİ

 

 

46 ncı Birleşim

14 . 3 . 2003 Cuma

 

 

İ Ç İ N D E K İ L E R

  I. - GEÇEN TUTANAK ÖZETİ

 II. - GELEN KÂĞITLAR

III. - YOKLAMA

IV. - BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI

A) TEZKERELER VE ÖNERGELER

1. - Bursa Milletvekili Sedat Kızılcıklı’nın, Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabiî Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonu üyeliğinden çekildiğine ilişkin önergesi (4/29)

V. - SEÇİM

A) KOMİSYONLARDA AÇIK BULUNAN ÜYELİKLERE SEÇİM

1. - Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabiî Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonunda açık bulunan üyeliğe seçim

VI. - KANUN TASARI VE TEKLİFLERİYLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER

1. - İş Kanunu Tasarısı ve Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler Komisyonu Raporu (1/534) (S. Sayısı : 73)

VII. - AÇIKLAMALAR VE SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR

1. - Çorum Milletvekili Agâh Kafkas'ın, Samsun Milletvekili Haluk Koç'un, şahsına sataşması nedeniyle konuşması

2. - AK Parti Grup Başkanvekili Faruk Çelik'in, Samsun Milletvekili Haluk Koç'un, partisine sataşması nedeniyle konuşması

3. - CHP Grup Başkanvekili Haluk Koç'un, AK Parti Grup Başkanvekili Faruk Çelik'in, partisine sataşması nedeniyle konuşması

VIII. - SORULAR VE CEVAPLAR

A) YAZILI SORULAR VE CEVAPLARI

1. - İzmir Milletvekili Ahmet Ersin'in, İzmir'de savcılıklara işkence ve kötü muamele iddiası ile yapılan başvurulara ve takibata uğrayan memurlara ilişkin Başbakandan sorusu ve Adalet Bakanı Cemil Çiçek'in cevabı (7/151)

2. - Eskişehir Milletvekili Cevdet Selvi'nin, özelleştirme programına ilişkin Başbakandan sorusu ve Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Abdüllatif Şener'in cevabı (7/225)

3. - Kocaeli Milletvekili İzzet Çetin'in, Asil Çelik Sanayi ve Ticaret A.Ş.'nin satışına ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Abdüllatif Şener'in cevabı (7/243)

I. - GEÇEN TUTANAK ÖZETİ

 

TBMM Genel Kurulu saat 15.00'te açılarak üç oturum yaptı.

Ankara Milletvekili Muzaffer R. Kurtulmuşoğlu ile,

Balıkesir Milletvekili Turhan Çömez'in,

14 Mart Tıp Bayramı münasebetiyle yaptıkları gündemdışı konuşmaya, Sağlık Bakanı Recep Akdağ, hükümetin bu konuda yaptığı ve yapmayı düşündüğü işler konusunda bilgi vererek katkıda bulundu.

Çanakkale Milletvekili Mehmet Daniş de, Çanakkale Geçilmez Destanının yazılışının 88 inci yıldönümü münasebetiyle gündemdışı bir konuşma yaptı.

CDU Alman-Türk Forumu ve Almanya Federal Meclisi CDU/CSU Parti Grubu tarafından düzenlenen "AB-Genişlemesi: Türkiye'nin Adaylığının Sağlayacağı Riskler ve Şanslar" konulu açık oturuma Türkiye Büyük Millet Meclisini temsilen Antalya Milletvekili Mehmet Dülger'in katılmasının uygun bulunduğuna ilişkin Başkanlık tezkeresi Genel Kurulun bilgisine sunuldu.

Zonguldak Milletvekili Harun Akın ve 42 milletvekilinin, Erdemir'in mevcut durumunun ve sorunlarının araştırılarak alınması gereken önlemlerin (10/50),

Tekirdağ Milletvekili Enis Tütüncü ve 23 milletvekilinin, tarım ve hayvancılık alanındaki sorunların araştırılarak çözüm yollarının (10/51),

Belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergeleri Genel Kurulun bilgisine sunuldu; önergelerin gündemdeki yerini alacağı ve öngörüşmelerinin, sırası geldiğinde yapılacağı açıklandı.

(10/4) ve (10/5) esas numaralı Meclis Araştırması Komisyonları Geçici Başkanlıklarının, Komisyonların, başkan, başkanvekili, sözcü ve kâtip üye seçimlerini yaptıklarına ilişkin tezkereleri Genel Kurulun bilgisine sunuldu.

Van Milletvekili Mehmet Kartal'ın (6/205) esas numaralı sözlü sorusunu geri aldığına ilişkin önergesi okundu; sözlü sorunun geri verildiği bildirildi.

Genel Kurulun 13 Mart 2003 Perşembe günkü (bugün) Birleşiminde, daha önce gelen kâğıtlar listesinde yayımlanan ve bastırılarak dağıtılan 73 sıra sayılı İş Kanunu Tasarısının, 48 saat geçmeden, gündemin "Kanun Tasarı ve Teklifleriyle Komisyonlardan Gelen Diğer İşler" kısmının 1 inci sırasına alınmasına; Genel Kurulun 13 Mart 2003 Perşembe ve 14 Mart 2003 Cuma günü 15.00-19.00 ile 20.00-24.00 saatleri arasında çalışmasına, 15 Mart 2003 Cumartesi günü saat 11.00'den, gündemin 1 inci sırasındaki kanun tasarısının görüşmelerinin tamamlanmasına kadar çalışmasına, 16 Mart 2003 Pazar ve 17 Mart 2003 Pazartesi günleri ise 15.00-19.00 saatleri arasında çalışmasına, bu günlerde kanun tasarı ve teklifleriyle komisyonlardan gelen diğer işlerin görüşülmesine ilişkin AK Parti Grubunun önerisinin, yapılan görüşmelerden sonra, kabul edildiği açıklandı.

Adalet ve Kalkınma Partisi Grubuna ait olup, açık bulunan:

Adalet Komisyonu üyeliklerine, Konya Milletvekili Kerim Özkul ve Manisa Milletvekili İsmail Bilen,

Kamu İktisadî Teşebbüsleri Komisyonu üyeliğine, Bartın Milletvekili Hacı İbrahim Kabarık,

Dilekçe Komisyonu üyeliğine, Ardahan Milletvekili Kenan Altun,

Aday gösterilerek, seçildiler.

Gündemin "Kanun Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler" kısmının 1 inci sırasına alınan İş Kanunu Tasarısının (1/534) (S. Sayısı: 73) görüşmelerine başlanarak 7 nci maddesine kadar kabul edildi; 7 nci maddesi üzerinde bir süre görüşüldü.

Alınan karar gereğince, 14 Mart Cuma günü saat 15.00'te toplanmak üzere, Birleşime saat 23.48'de son verildi.

İsmail Alptekin

 

 

Başkanvekili

 

 

 

Suat Kılıç

Ahmet Küçük

 

Samsun

Çanakkale

 

Kâtip Üye

Kâtip Üye

Yaşar Tüzün

 

 

Bilecik

 

 

Kâtip Üye

 

 

                                                   II. - GELEN KÂĞITLAR                                         No. :67

14.3.2003 CUMA

Tasarı

1. - Türkiye Cumhuriyeti ile İspanya Krallığı Arasında Kültür Merkezleri Kurulması ve Bu Merkezlerin Faaliyetleri Hakkında Anlaşmanın Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı (1/537) (Millî Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor ve Dışişleri Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi : 11.3.2003)

Teklifler

1. - Hatay Milletvekili Züheyir Amber ve 35 Milletvekilinin; İstiklal Madalyası Verilmiş Bulunanlara Vatani Hizmet Tertibinden Şeref Aylığı Bağlanması Hakkında Kanunun 1 ve 2 nci Maddelerinin Değiştirilmesi Hakkında Kanun Teklifi (2/95) (Plan ve Bütçe Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi : 5.3.2003)

2. - Kocaeli Milletvekili İzzet Çetin ve 44 Milletvekilinin; Ulusal Bayram ve Genel Tatiller Hakkında Kanuna Bir Madde Eklenmesine Dair Kanun Teklifi (2/96) (Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler ve İçişleri Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi : 7.3.2003)

Tezkereler

1. - Kocaeli Milletvekili Mehmet Sefa Sirmen'in Yasama Dokunulmazlığının Kaldırılması Hakkında Başbakanlık Tezkeresi (3/211) (Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyona) (Başkanlığa geliş tarihi : 11.3.2003)

2. - Yozgat Milletvekili Mehmet Erdemir'in Yasama Dokunulmazlığının Kaldırılması Hakkında Başbakanlık Tezkeresi (3/212) (Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyona) (Başkanlığa geliş tarihi : 11.3.2003)

Rapor

1. - Uzman Jandarma Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarıları ve İçişleri Komisyonu Raporu (1/395, 1/446) (S. Sayısı : 75) (Dağıtma tarihi : 14.3.2003) (GÜNDEME)

Sözlü Soru Önergeleri

1. - İzmir Milletvekili Ahmet Ersin'in, İzmir'in bazı ilçelerine bağlı köylerde Tahtalı Barajı nedeniyle yapılan yıkımların ertelenip ertelenmeyeceğine ilişkin İçişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/303) (Başkanlığa geliş tarihi : 13.3.2003)

2. - Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt'ün, Diyanet İşleri Başkanlığı bütçesinden farklı inanç gruplarına ödenek ayrılıp ayrılmayacağına ilişkin Devlet Bakanından (Mehmet Aydın) sözlü soru önergesi (6/304) (Başkanlığa geliş tarihi : 13.3.2003)

Yazılı Soru Önergeleri

1. - Tekirdağ Milletvekili Mehmet Nuri Saygun'un, İstanbul'da çalışan bazı TEDAŞ personeline emekli olması için baskı yapıldığı iddialarına ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi (7/306) (Başkanlığa geliş tarihi : 13.3.2003)

2. - Tekirdağ Milletvekili Mehmet Nuri Saygun'un, 2003 yılı bütçesindeki ek vergilere ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru önergesi (7/307) (Başkanlığa geliş tarihi : 13.3.2003)

BİRİNCİ OTURUM

Açılma Saati : 15.00

14 Mart 2003 Cuma

BAŞKAN : Başkanvekili İsmail ALPTEKİN

KÂTİP ÜYELER : Suat KILIÇ (Samsun), Yaşar TÜZÜN (Bilecik)

BAŞKAN -Türkiye Büyük Millet Meclisinin 46 ncı Birleşimini açıyorum.

III. - Y O K L A M A

BAŞKAN - Elektronik cihazla yoklama yapacağım.

Yoklama için 5 dakika süre veriyorum.

Sayın milletvekillerinin, oy düğmelerine basarak salonda bulunduklarını bildirmelerini, bu süre içerisinde elektronik sisteme giremeyen milletvekillerinin, salonda hazır bulunan teknik personelden yardım istemelerini, buna rağmen sisteme giremeyen üyelerin ise, yoklama pusulalarını teknik personel aracılığıyla 5 dakikalık süre içerisinde Başkanlığa ulaştırmalarını rica ediyorum.

Yoklama işlemini başlatıyorum.

(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)

BAŞKAN - Toplantı yetersayımız vardır; görüşmelere başlıyoruz.

Sayın milletvekilleri, Başkanlığın Genel Kurula sunuşları vardır.

Komisyondan istifa önergesi var; okutuyorum: 

IV. - BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI

A) TEZKERELER VE ÖNERGELER

1. - Bursa Milletvekili Sedat Kızılcıklı’nın, Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabiî Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonu üyeliğinden çekildiğine ilişkin önergesi (4/29)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabiî Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonu üyeliğinden istifa ediyorum.

                                Sedat Kızılcıklı

                                               Bursa

BAŞKAN - Bilgilerinize sunulmuştur.

Sayın milletvekilleri, okunacak metinlerin uzun olması nazara alınarak, Kâtip Üyenin, yerinden, oturarak okuması hususunu oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Gündemin "Seçim" kısmına geçiyoruz.

V. - SEÇİM

A) KOMİSYONLARDA AÇIK BULUNAN ÜYELİKLERE SEÇİM

1. - Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabiî Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonunda açık bulunan üyeliğe seçim

BAŞKAN - Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabiî Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonunda boş bulunan ve Adalet ve Kalkınma Partisi Grubuna düşen bir üyelik için Zonguldak Milletvekili Fazlı Erdoğan aday gösterilmiştir.

Oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Sayın milletvekilleri, gündemin "Kanun Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler" kısmına geçiyoruz.

Birinci sırada yer alan, İş Kanunu Tasarısı ve Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler Komisyonu raporunun görüşülmesine kaldığımız yerden devam edeceğiz.

VI. - KANUN TASARI VE TEKLİFLERİYLE KOMİSYONLARDAN

GELEN DİĞER İŞLER

1. -  İş Kanunu Tasarısı ve Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler Komisyonu Raporu (1/534) (S. Sayısı : 73) (1)

BAŞKAN - Komisyon ve Hükümet hazır.

Hatırlanacağı üzere, tasarının 7 nci maddesi üzerindeki konuşmalar tamamlanmıştı.

Şimdi, madde üzerinde verilen önergelerin işlemini yapacağım.

3 adet önerge vardır; bu önergeleri geliş sırasına göre okutacağım; sonra aykırılıklarına göre işleme alacağım.

İlk önergeyi okutuyorum :

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Genel Kurulda görüşülmekte olan "İş Kanunu Tasarısı"nın "Ödünç iş ilişkisi" başlığını taşıyan 7 nci maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

 

Oğuz Oyan

Enver Öktem

İzzet Çetin

 

İzmir

İzmir

Kocaeli

 

Cevdet Selvi

Mehmet Küçükaşık

Muharrem Kılıç

 

Eskişehir

Bursa

Malatya

 

Feridun Fikret Baloğlu

 

Feramus Şahin

 

Antalya

 

Tokat

Ödünç iş ilişkisi :

Madde 7.-

İşveren (ödünç veren), yazılı rızasını almak suretiyle bir işçiyi başka bir işverene (ödünç alan) iş görme edimini yerine getirmek üzere geçici olarak verdiğinde ödünç iş ilişkisi kurulmuş olur. Bu halde iş sözleşmesi ödünç veren işverenle devam etmekle beraber, işçi bu sözleşmeye göre üstlendiği işin  görülmesini ödünç alan işverene karşı yerine getirmekle yükümlü olur. Ödünç alan işveren işçiye talimat verme hakkına sahip olup işçiye sağlık ve güvenlik risklerine karşı gerekli eğitimi vermekle yükümlüdür. Ödünç veren işverenin, ücreti ödeme yükümlülüğü devam eder.

Ödünç iş ilişkisi istisnai bir çalışma şekli olup, yazılı olarak yapılır. Ödünç iş ilişkisinin azami süresi üç aydır. Ödünç iş ilişkisi kurulduğunda, çalışma koşullarında işçi aleyhine değişiklik yapılamaz.

Ödünç alan işveren, işçinin kendisine çalıştığı sürede ödenmeyen ücretinden, işçiyi gözetme borcundan  ve sosyal sigorta primlerinden ödünç veren işveren ile birlikte sorumlu olur.

                                               

(1) 73. Sıra Sayılı Basmayazı 13.3.2003 tarihli 45 inci Birleşim Tutanağına eklidir.

İşçi, işyerine ve işe ilişkin olup kusuru ile sebep olduğu zarardan ödünç alan işverene karşı sorumludur. İşçinin ödünç verilme amacından ve şartlarından yahut aralarındaki anlaşmadan aksi anlaşılmıyorsa, işçinin diğer hak ve yükümlülüklerine ilişkin bu kanundaki düzenlemeler ödünç alan işverenle olan ilişkisine de uygulanır.

Grev  ve lokavt uygulanan işyerinde ödünç iş ilişkisi kurulamaz. Ödünç alan işverenin işyerinde, ödünç iş ilişkisi devam ederken grev  ve lokavt uygulamasına geçilmesi halinde ödünç iş ilişkisi sona erer. Ödünç veren işveren işçisini, grev ve lokavt süresince kendi işyerinde çalıştırmak zorundadır.

Ödünç iş ilişkisinin devamı süresince, işçinin ferdi ve kollektif iş sözleşmesinden doğan hakları devam eder.

BAŞKAN - İkinci önergeyi okutuyorum :

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan "İş Kanunu Tasarısı"nın 7 nci maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

 

Faruk Çelik

Burhan Kuzu

Ünal Kacır

 

Bursa

İstanbul

İstanbul

 

 

Abdülmecit Alp

 

 

 

Bursa

 

Geçici iş ilişkisi :

Madde 7. - İşveren, yazılı rızasını almak suretiyle bir işçiyi başka bir işverene iş görme edimini yerine getirmek üzere geçici olarak devrettiğinde geçici iş ilişkisi gerçekleşmiş olur. Bu halde iş sözleşmesi işverenle devam etmekle beraber, işçi bu sözleşmeye göre üstlendiği işin görülmesini, iş sözleşmesini geçici iş ilişkisi kurulan işverene karşı yerine getirmekle yükümlü olur. Geçici iş ilişkisi kurulan işveren, işçiye talimat verme hakkına sahip olup, işçiye sağlık ve güvenlik risklerine karşı gerekli karşı gerekli eğitimi vermekle yükümlüdür.

Geçici iş ilişkisi belirli süreli ve yazılı olarak yapılır, gerektiğinde en fazla bir defa yenilenebilir.

İşverenin, ücreti ödeme yükümlülüğü devam eder. Geçici iş ilişkisi kurulan işveren, işçinin kendisinde çalıştığı sürede ödenmeyen ücretinden, işçiyi gözetme borcundan ve sosyal sigorta primlerinden işverenle birlikte sorumludur. Ancak, işçinin rızası alınarak ücret borcu, geçici iş ilişkisi kurulan işveren tarafından üstlenilebilir.

İşçi, işyerine ve işe ilişkin olup kusuruyla sebep olduğu zarardan geçici iş ilişkisi kurulan işverene karşı sorumludur. İşçinin geçici sözleşmesinden aksi anlaşılmıyorsa, işçinin diğer hak ve yükümlülüklerine ilişkin bu Kanundaki düzenlemeler geçici iş ilişkisi kurulan işverenle olan ilişkisine de uygulanır.

İşçiyi geçici olarak devralan işveren grev ve lokavt aşamasına gelen bir toplu iş uyuşmazlığının tarafı ise işçi grev ve lokavtın uygulanması sırasında çalıştırılamaz. Ancak, 2822 sayılı Toplu İş Sözleşmesi, Grev ve Lokavt Kanununun 39 uncu maddesi hükümleri saklıdır. İşveren, işçisini grev ve lokavt süresince kendi işyerinde çalıştırmak zorundadır.

Toplu işçi çıkarmaya gidilen işyerlerinde çıkarma tarihinden itibaren altı ay içinde toplu işçi çıkarmanın konusu olan işlerde geçici iş ilişkisi gerçekleşmez.

BAŞKAN - Üçüncü önergeyi okutuyorum; bu önerge en aykırı önerge olduğundan, okuttuktan sonra da işleme alacağım :

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan kanun  tasarısının "Ödünç İş İlişkisi" başlıklı    7 nci maddesinin tasarı metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.

 

Oğuz Oyan

Enver Öktem

İzzet Çetin

 

İzmir

İzmir

Kocaeli

 

Cevdet Selvi

Muharrem Kılıç

Mehmet Küçükaşık

 

Eskişehir

Malatya

Bursa

BAŞKAN - Komisyon önergeye katılıyor mu?

SAĞLIK, AİLE, ÇALIŞMA VE SOSYAL İŞLER KOMİSYONU BAŞKANI MAHFUZ GÜLER (Bingöl) - Katılıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN - Hükümet önergeye katılıyor mu?

ORMAN BAKANI OSMAN PEPE (Kocaeli) - Katılıyoruz.

BAŞKAN - Komisyonun ve hükümetin katıldığı önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler...

İZZET ÇETİN (Kocaeli) - Sayın Başkan, söz istiyorum.

BAŞKAN - Önerge kabul edilmemiştir.

HALUK KOÇ (Samsun) - Önergenin gerekçesi okunmadı.

BAYRAM ALİ MERAL (Ankara) - Sayın Başkan, anlaşılamadı.

BAŞKAN - İkinci önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Genel Kurulda görüşülmekte olan "İş Kanunu Tasarısı"nın "Ödünç iş ilişkisi" başlığını taşıyan 7 nci maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

 

Oğuz Oyan

Enver Öktem

İzzet Çetin

 

İzmir

İzmir

Kocaeli

 

 

Cevdet Selvi

 

 

 

Eskişehir

 

İZZET ÇETİN (Kocaeli) - Sayın Başkan, o değil ki... Karıştırdınız.

BAŞKAN - Buyurun okuyun.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan kanun tasarısının "Ödünç...

HALUK KOÇ (Samsun) - Sayın Başkan, lütfen karar verin; hangi önerge okunuyor, hangi önerge oylanıyor.

BAŞKAN - Sayın başkan, okunan ve karar verilen önergeyi, zühulen, kâtip, önünde olduğu için bir daha okumaya başladı; bu, maddî bir hatadır.

HALUK KOÇ (Samsun) - Sayın Başkan, geçen, kabul edilen önerge hangi önergedir, anlaşılamamıştır. Bir karışıklık yaşanmaktadır şu anda.

BAŞKAN - Metinden çıkarılmaya ilişkin, Grubunuzdan arkadaşlarımızın verdiği önerge, hükümet ve komisyon katıldığından, İçtüzüğümüze göre herhangi bir konuşma ve işlem yapılmadan oya sunulur. Oya sundum, reddedildi. İçtüzüğe göre hareket ettim.

HALUK KOÇ (Samsun) - Sayın Başkan, anlaşılamamıştır; onu ifade ediyorum. Ne oylandı, ne oylanmadı; anlaşılamamıştır. Divanda bir karışıklık yaşanmıştır.

BAŞKAN - Sayın başkan, arkadaşlarımız kendi aralarında konuşmadan Başkanlığı dikkatle dinlerlerse... Ben, anlaşılamayacak bir şey söylemiyorum.

HALUK KOÇ (Samsun) - Sayın Başkan, Divanda karışıklık yaşanmıştır. Önergeler birbirine karışmıştır; dikkatinizi çekiyorum efendim.

BAŞKAN - Okutuyorum efendim:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Genel Kurulda görüşülmekte olan "İş Kanunu Tasarısı"nın "Ödünç İş İlişkisi" başlığını taşıyan 7 nci maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

                                                                     Oğuz Oyan

                                                                             (İzmir)

                                                                  ve arkadaşları

Ödünç iş ilişkisi:

Madde 7. -

İşveren (ödünç veren), yazılı rızasını almak suretiyle bir işçiyi başka bir işverene (ödünç alan) iş görme edimini yerine getirmek üzere geçici olarak verdiğinde ödünç iş ilişkisi kurulmuş olur. Bu halde iş sözleşmesi ödünç veren işverenle devam etmekle beraber, işçi bu sözleşmeye göre üstlendiği işin  görülmesini ödünç alan işverene karşı yerine getirmekle yükümlü olur. Ödünç alan işveren işçiye talimat verme hakkına sahip olup işçiye sağlık ve güvenlik risklerine karşı gerekli eğitimi vermekle yükümlüdür. Ödünç veren işverenin, ücreti ödeme yükümlülüğü devam eder.

Ödünç iş ilişkisi istisnaî bir çalışma şekli olup, yazılı olarak yapılır. Ödünç iş ilişkisinin azamî süresi üç aydır. Ödünç iş ilişkisi kurulduğunda, çalışma koşullarında işçi aleyhine değişiklik yapılamaz.

Ödünç alan işveren, işçinin kendisinde çalıştığı sürede ödenmeyen ücretinden, işçiyi gözetme borcundan  ve sosyal sigorta primlerinden ödünç veren işveren ile birlikte sorumlu olur.

İşçi, işyerine ve işe ilişkin olup kusuru ile sebep olduğu zarardan ödünç alan işverene karşı sorumludur. İşçinin ödünç verilme amacından ve şartlarından yahut aralarındaki anlaşmadan aksi anlaşılmıyorsa, işçinin diğer hak ve yükümlülüklerine ilişkin bu kanundaki düzenlemeler ödünç alan işverenle olan ilişkisine de uygulanır.

Grev  ve lokavt uygulanan işyerinde ödünç iş ilişkisi kurulamaz. Ödünç alan işverenin işyerinde, ödünç iş ilişkisi devam ederken grev  ve lokavt uygulamasına geçilmesi halinde ödünç iş ilişkisi sona erer. Ödünç veren işveren işçisini, grev ve lokavt süresince kendi işyerinde çalıştırmak zorundadır.

Ödünç iş ilişkisinin devamı süresince, işçinin ferdî ve kolektif iş sözleşmesinden doğan hakları devam eder.

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, Sayın Oğuz Oyan ve arkadaşları tarafından verilen önerge okundu.

Şimdi, soruyorum: Sayın Komisyon, önergeye katılıyor musunuz?

SAĞLIK, AİLE, ÇALIŞMA VE SOSYAL İŞLER KOMİSYONU BAŞKANI MAHFUZ GÜLER (Bingöl) - Katılıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN - Katılıyorsunuz.

SAĞLIK, AİLE, ÇALIŞMA VE SOSYAL İŞLER KOMİSYONU BAŞKANI MAHFUZ GÜLER (Bingöl) - Evet, katılıyorum.

ALGAN HACALOĞLU (İstanbul) - Çoğunlukları yok; çoğunluk gelsin.

SAĞLIK, AİLE, ÇALIŞMA VE SOSYAL İŞLER KOMİSYONU BAŞKANI MAHFUZ GÜLER (Bingöl) - Çoğunluk var.

BAŞKAN - Hükümet katılıyor mu?

ORMAN BAKANI OSMAN PEPE (Kocaeli) - Katılıyoruz.

İZZET ÇETİN (Kocaeli) - Nerede çoğunluk!

SAĞLIK, AİLE, ÇALIŞMA VE SOSYAL İŞLER KOMİSYONU BAŞKANI MAHFUZ GÜLER (Bingöl) - Var, çoğunluk burada... Burada çoğunluk.

İZZET ÇETİN (Kocaeli) - Bu kadar emek düşmanı olmayın.

SAĞLIK, AİLE, ÇALIŞMA VE SOSYAL İŞLER KOMİSYONU BAŞKANI MAHFUZ GÜLER (Bingöl) - Burada kardeşim! Otur oturduğun yere!

İZZET ÇETİN (Kocaeli) - Utanmadan bir de emeğin temsilcisi olarak oturuyorsun orada!

BAŞKAN - Lütfen... Sayın Çetin, lütfen...

HALUK KOÇ (Samsun) - Sayın Başkan, komisyonda çoğunluk yoktur;  tespit edin.

BAŞKAN - Kontrol edeceğim.

Komisyon üyelerimizi sırayla bir tespit edelim. Komisyon üyelerimiz bir ayağa kalkabilir mi, lütfen... Komisyon üyelerimiz bir ayağa kalkabilir mi...

İZZET ÇETİN (Kocaeli) - Meclisi susturuyorsunuz ya! Ayıp be!

SAĞLIK, AİLE, ÇALIŞMA VE SOSYAL İŞLER KOMİSYONU BAŞKANVEKİLİ AGÂH KAFKAS (Çorum) - Sen kim oluyorsun da, burada bağırıyorsun!

İZZET ÇETİN (Kocaeli) - Sen bağırıyorsun be! Bu kadar işçi düşmanlığı olur mu be! Ayıp be!

SAĞLIK, AİLE, ÇALIŞMA VE SOSYAL İŞLER KOMİSYONU BAŞKANVEKİLİ AGÂH KAFKAS (Çorum) - İki gündür sizden çektiğimiz ne!.. İt herif!.. Geç, otur yerine!..

İZZET ÇETİN (Kocaeli) - Sensin it herif!

HÜSEYİN BAYINDIR (Kırşehir) - Ne sanıyorsun sen kendini!

İZZET ÇETİN (Kocaeli) - Başkanlığı o mu yapıyor, siz mi yapıyorsunuz?!

HALUK KOÇ (Samsun) - Özür dilesin Sayın Başkan.

BAŞKAN - Değerli arkadaşlar...

HALUK KOÇ (Samsun) - Sayın Başkan, bir komisyon üyesi, Grubum üyesi bir milletvekiline "it herif" diyor!..

(AK Parti ve CHP sıralarından ayağa kalkmalar, birbirinin üzerine yürümeler ve karşılıklı laf atmalar)

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, lütfen yerinize oturun... Lütfen yerinize oturun...

HALUK KOÇ (Samsun) - Çorum Milletvekili Sayın Kafkas "it herif" demiştir; tutanağa geçsin... Hakaret var... "İt herif" diye bağırılıyor... Burada hakaret edemezsiniz!..

FARUK ÇELİK (Bursa) - Arkadaşlar, bir dakika... Arkadaşlar, oturun lütfen... (Gürültüler)

HALUK KOÇ (Samsun) - Küfrediliyor!.. (Gürültüler)

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, yerinize oturmadığınız takdirde, birleşime ara vereceğim... Lütfen... (Gürültüler)

Birleşime 5 dakika ara veriyorum.

Kapanma Saati : 15.25

İKİNCİ OTURUM

Açılma Saati : 15.32

BAŞKAN : Başkanvekili İsmail ALPTEKİN

KÂTİP ÜYELER : Suat KILIÇ (Samsun), Yaşar TÜZÜN (Bilecik)

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 46 ncı Birleşiminin İkinci Oturumunu açıyorum.

Çalışmalarımıza kaldığımız yerden devam edeceğiz.

VI. - KANUN TASARI VE TEKLİFLERİYLE KOMİSYONLARDAN

GELEN DİĞER İŞLER (Devam)

1. - İş Kanunu Tasarısı ve Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler Komisyonu Raporu (1/534) (S. Sayısı : 73)  (Devam)

BAŞKAN - Komisyon ve Hükümet?.. Yerinde.

Tasarının 7 nci maddesi üzerinde verilen...

OĞUZ OYAN (İzmir) - Sayın Başkan, biraz önce hakaret edilmiştir; bu konuda Grubumuzun bir beklentisi var.

AGAH KAFKAS (Çorum) - Başkanım, söz istiyorum.

OĞUZ OYAN (İzmir) - Ayrıca, biraz önceki komisyon yoklamasının tekrarlanmasını rica ediyoruz.

BAŞKAN - İzin verirseniz açılışı bir yapalım, ondan sonra...

Tasarının 7 nci maddesi üzerinde verilen, İzmir Milletvekili Sayın Oğuz Oyan ve arkadaşlarının önergesinin oylamasında kalmıştık; ancak, oylamaya geçmeden önce, Sayın Kafkas söz istemiştir.

Buyurun Sayın Kafkas.

AGAH KAFKAS (Çorum) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; çok önemli bir yasa tasarısını tartışıyoruz. Dün de burada ifade etmeye çalıştım; bu olayı "siyah ve beyaz" mantığı içerisinde tartışıyoruz, bazı arkadaşlarımız özellikle konuyu oraya çekmeye çalışıyorlar. Bunu komisyonda da yaşadık. Ben, demin söylediğim, bir dil sürçmesi sonucunda... Benim, Yüce Meclisteki bütün milletvekillerine, iktidar ya da muhalefet diye bakmaksızın, herkese sonsuz saygım var; yetmez, bu ülkede insan olan herkese sonsuz saygım vardır. Eğer maksadını aşan bir beyanım varsa, özür dilerim. (AK Parti sıralarından alkışlar)

Bunun sebebi şudur: Belki -çok özür diliyorum- bir birikimin sonucunda olmuştur. Komisyon toplantımızda, buradaki söyleneni ve hiçbir şekilde Yüce Meclisin içerisinde ifade imkânı olmayan sözleri kimi milletvekilleri tarafından duymuş vekilleriz; ama, biz, bu Yüce Meclisin çatısı altında gerilim olmasın diye olabildiğince dostça ve beraberce yürümek zorundayız. Farklı düşünebiliriz, farklı kültürlerin insanları olabiliriz, olaylara da farklı yerlerden bakabiliriz. Bu, bizim, birbirimize husumet duymamızı da gerektirmez. Demokrasi bir erdemdir, birbirimizin hakkına da saygı göstermektir diye düşünüyorum.

Yüce Heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Kafkas.

Ümit ediyorum, temenni ediyorum ki, bu Meclis... Buradan yetmiş milyon bizi takip ediyor. Milletimiz, bizi, kendilerine hizmet etmemiz için, bu ülkenin meselelerini çözmemiz için görevlendirmiştir. Dün de ifade ettiğim gibi, iktidar daha hoşgörülü olacak; ama, muhalefet, bu Yüce Meclisin mehabetini bozmayacak bir anlayış içerisinde, elbette ki, düşüncelerini en açık ve serbest bir şekilde ifade edecektir.

Şimdi...

AHMET SIRRI ÖZBEK (İstanbul) - Muhalefet yanlış bir şey yapmıyor Sayın Başkan; önerge veriyor, kabul etmiyorsunuz.

BAŞKAN - Sayın milletvekili, burada ifade ettiğim sözler, herhalde, değerli arkadaşlarımızın daha çok imkânlar içerisinde düşüncelerini aktarabilmesi noktasındadır.

OĞUZ OYAN (İzmir) - Sayın Başkan, önergeler üzerinde konuşamayacaksak, nasıl muhalefet yapacağız?!

BAŞKAN - Şimdi efendim, burada biz, İçtüzüğe göre bu Yüce Meclisi yönetmek durumundayız.

OĞUZ OYAN (İzmir) - Muhalefete hoşgörü bu değildir ama!

BAŞKAN - O bakımdan, o bizim dışımızda... Bizim şahsımızdan kaynaklanan hiçbir şey olmadığından emin olabilirsiniz.

Sayın Oğuz Oyan ve arkadaşları tarafından verilen, Komisyon ve Hükümetin katıldığını ifade ettiği önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir. (AK Parti sıralarından alkışlar)

ENVER ÖKTEM (İzmir) - Önergeye katılan Komisyon üyeleri el kaldırmıyor Sayın Başkan.

İZZET ÇETİN (Kocaeli) - Komisyon katılıyor... Komisyon el kaldırmıyor...

BAŞKAN - Üçüncü önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan "İş Kanunu Tasarısı"nın 7 nci maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

                                                                     Faruk Çelik

                                                                            (Bursa)

                                                                  ve arkadaşları

İZZET ÇETİN (Kocaeli) - Sayın Başkan, adil davranmıyorsunuz!

BAŞKAN - Siz okuyunuz.

Geçici iş ilişkisi

Madde 7.- İşveren, yazılı rızasını almak suretiyle bir işçiyi başka bir işverene iş görme edimini yerine getirmek üzere geçici olarak devrettiğinde geçici iş ilişkisi gerçekleşmiş olur...

ENVER ÖKTEM (İzmir) - Tarafsız davranmıyorsunuz Sayın Başkan! Katılan komisyon üyeleri el kaldırmıyor!

BAŞKAN - Bir dakika...

Devam edin lütfen.

... Bu halde iş sözleşmesi işverenle devam etmekle beraber, işçi bu sözleşmeye göre üstlendiği işin görülmesini, iş sözleşmesini geçici iş ilişkisi kurulan işverene karşı yerine getirmekle yükümlü olur...

HALİL ÜNLÜTEPE (Afyon) - Sayın Bakan, yerinizi terk edin!

BAŞKAN - Buyurun okuyun.

... Geçici iş ilişkisi kurulan işveren işçiye talimat verme hakkına sahip olup, işçiye sağlık ve güvenlik risklerine karşı gerekli eğitimi vermekle yükümlüdür...

OĞUZ OYAN (İzmir) - Sayın Başkan, izin verir misiniz...

BAŞKAN - Devam edin.

... Geçici iş ilişkisi belirli süreli ve yazılı olarak yapılır, gerektiğinde en fazla bir defa yenilenebilir. İşverenin ücreti ödeme yükümlülüğü devam eder. Geçici iş ilişkisi kurulan işveren işçinin kendisinde çalıştığı sürede ödenmeyen ücretinden, işçiyi gözetme borcundan ve sosyal sigorta primlerinden işverenle birlikte sorumludur. Ancak, işçinin rızası alınarak ücret borcu, geçici iş ilişkisi kurulan işveren tarafından üstlenilebilir.

İşçi, işyerine ve işe ilişkin olup kusuruyla sebep olduğu zarardan geçici iş ilişkisi kurulan işverene karşı sorumludur. İşçinin geçici sözleşmesinden aksi anlaşılmıyorsa, işçinin diğer hak ve yükümlülüklerine ilişkin bu Kanundaki düzenlemeler geçici iş ilişkisi kurulan işverenle olan ilişkisine de uygulanır.

İşçiyi geçici olarak devralan işveren grev ve lokavt aşamasına gelen bir toplu iş uyuşmazlığının tarafı ise, işçi grev ve lokavtın uygulanması sırasında çalıştırılamaz. Ancak, 2822 sayılı Toplu İş Sözleşmesi, Grev ve Lokavt Kanununun 39 uncu maddesi hükümleri saklıdır. İşveren, işçisini grev ve lokavt süresince kendi işyerinde çalıştırmak zorundadır.

Toplu işçi çıkarmaya gidilen işyerlerinde çıkarma tarihinden itibaren altı ay içinde toplu işçi çıkarmanın konusu olan işlerde geçici iş ilişkisi gerçekleşmez.

OĞUZ OYAN (İzmir) - Sayın Başkan, usul hatası var; izin verir misiniz?

BAŞKAN - Efendim, şu önergenin işlemini bitireyim, sizin düşüncenizi alacağım.

OĞUZ OYAN (İzmir) - Sayın Başkan, sonra tekrarlayabilirsiniz, usul hatası var.

BAŞKAN - Biraz önce okunan, Faruk Çelik ve arkadaşları tarafından verilen önergeye Komisyon katılıyor mu?

OĞUZ OYAN (İzmir) - Sayın Başkan, biraz önce okunan önergeye Komisyon katılmış; fakat, ret oyu kullanmıştır.

SAĞLIK, AİLE, ÇALIŞMA VE SOSYAL İŞLER KOMİSYONU BAŞKANI MAHFUZ GÜLER (Bingöl) - Katılıyoruz Sayın Başkan.

OĞUZ OYAN (İzmir) - Sayın Başkan, komisyonun çoğunluğunun olup olmadığının sayılmasını istiyoruz.

BAŞKAN - Hükümet katılıyor mu?

ORMAN BAKANI OSMAN PEPE (Kocaeli) - Katılıyoruz Sayın Başkan.

OĞUZ OYAN (İzmir) - Sayın Başkan, komisyonun tekrar sayılmasını istiyoruz.

BAŞKAN - Komisyonu tekrar sayıyoruz; 13 kişi.

OĞUZ OYAN (İzmir) - Biraz önceki önergede ilk saydığınızda çoğunluğu yoktu; ama, daha sonra, bir kişi eklenerek çoğunluk oldu.

BAŞKAN - Efendim, Divan saydı; geçen sefer de 13 üye vardı.

OĞUZ OYAN (İzmir) - Hayır... Biraz önceki önergede yoktu; ilk itirazımızda yoktu Sayın Başkan.

BAŞKAN - Bana verilen bilgi, 13 üye olduğu.

OĞUZ OYAN (İzmir) - Ayrıca, biraz önceki önergede komisyon üyesi arkadaşlarımız önergeye katılmış; fakat, aleyhte oy kullanmıştır. Bunun zabıtlara geçmesini istiyoruz.

İZZET ÇETİN (Kocaeli) - Tutanaklara geçsin...

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, Hükümetin ve Komisyonun katıldığı, Faruk Çelik ve arkadaşları tarafından verilen önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Önerge, çoğunlukla kabul edilmiştir.

Şimdi, kabul edilen önerge doğrultusundaki değişik şekliyle 7 nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... 7 nci madde kabul edilmiştir.

8 inci maddeyi okutuyorum:

İKİNCİ BÖLÜM

İş Sözleşmesi, Türleri ve Feshi

Tanım ve şekil

MADDE 8. - İş sözleşmesi, bir tarafın (işçi) bağımlı olarak iş görmeyi, diğer tarafın (işveren) da ücret ödemeyi üstlenmesinden oluşan sözleşmedir. İş sözleşmesi, Kanunda aksi belirtilmedikçe, özel bir şekle tâbi değildir.

Süresi bir yıl ve daha fazla olan iş sözleşmelerinin yazılı şekilde yapılması zorunludur. Bu belgeler damga vergisi ve her çeşit resim ve harçtan muaftır.

Yazılı sözleşme yapılmayan hallerde işveren işçiye en geç iki ay içinde genel ve özel çalışma koşullarını, günlük ya da haftalık çalışma süresini, temel ücreti ve varsa ücret eklerini, ücret ödeme dönemini, süresi belirli ise sözleşmenin süresini, fesih halinde tarafların uymak zorunda oldukları hükümleri gösteren yazılı bir belge vermekle yükümlüdür. Süresi bir ayı geçmeyen belirli süreli iş sözleşmelerinde bu fıkra hükmü uygulanmaz. İş sözleşmesi iki aylık süresi dolmadan sona ermiş ise, bu bilgilerin en geç sona erme tarihinde işçiye yazılı olarak verilmesi zorunludur.

BAŞKAN - Madde üzerinde, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına, İzmir Milletvekili Sayın Oğuz Oyan; buyurun efendim. (CHP sıralarından alkışlar)

Süreniz 10 dakika.

CHP GRUBU ADINA OĞUZ OYAN (İzmir) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; burada, 365 milletvekilinden oluşan bir iktidar çoğunluğunun, tek başına iktidar olmuş bir partinin, kendisine yakışmayacak şekilde bir engelleme yaptığına tanık oluyoruz. Bir yandan, Sayın Başkan, dün ve bugün, iki kez tekrarladı "muhalefete karşı hoşgörüyle davranıyoruz" dedi. Hoşgörünün ölçütü olarak karşımıza getirilen şey, bugün, muhalefetin önerge üzerinde konuşma hakkının, İçtüzüğün arkasına sığınılarak elinden alınmasıdır. Bunun, eğer, hoşgörülü muhalefet anlayışı olduğunu söylüyorsanız, acaba, hoşgörüsüz muhalefet anlayışı ne olurdu? Yani, muhalefete hoşgörü göstermeseydiniz, acaba, ne olurdu? Meclisin kapılarını mı kapardınız? Salona mı almazdınız? Ne yapardınız? Hoşgörü buysa hoşgörüsüzlüğünüz nedir? Ölçüsü nedir değerli milletvekilleri? (CHP sıralarından alkışlar) Nedir ölçüsü sayın hükümet? Sayın Bakan burada oturmuyor, yerine vekili oturuyor. İlgili bakan oturmuyor, vekili oturuyor. (AK Parti sıralarından "Geldi, geldi" sesleri) Gelmiş, evet, hoş geldi. Güzel...

Değerli milletvekilleri, bakınız, bir kere, burada usul hataları yapılıyor. Biraz önce tutanağa geçirdik, biz ilk itiraz ettiğimizde, o komisyonda 12 kişi oturuyordu, çoğunluk yoktu. Bizim itirazımız sonunda çıkan tartışma üzerine, 13 üncü kişi geldi; ama, ne yazık ki, Başkanlık 12 kişinin oturduğu, çoğunluk olmadığı ilk itirazımızda oradan komisyonun "çoğunluğumuz vardır" sözüyle "çoğunluk vardır" demekle yetindi. Yapması gereken ,onu saymaktı, 13 kişiyi bulmaktı. Bunu yapmamıştır, bir usul hatası yapılmıştır. Biz, bundan sonraki bütün önergelerde, tek tek sayılmasını istiyoruz. Bu, bizim buradaki İçtüzükten gelen hakkımızdır.

Komisyon çoğunluğu üzerinden, Komisyonun ve Hükümetin önergelere katılmadığı üzerinden bir muhalefet anlayışı sergilenmesi... Burada, sadece iki partiden oluşan; dolayısıyla, çok parti olsaydı da, çok sayıda önerge olsaydı, Meclis çalışması çok uzardı endişesini zaten ortadan kaldıran bir şeydir. Burada bir muhalefet partisi var, bir de iktidar partisi var esas olarak. Dolayısıyla, bu, halkın gözü önünde iktidarın getirdiği ve ne komisyonda ne de burada Genel Kurulda yeterince tartışılmasına izin vermediği önemli bir yasanın biraz olsun tartışılmasının, biraz olsun kamuoyuna açıklanmasının çaresini arıyoruz, göstermeye çalışıyoruz. Biz, burada bir engelleme de yapmıyoruz. Bizim İçtüzükten gelen hakkımız, her madde üzerinde 7 taneye kadar önerge vermektir. Hiçbir maddede 7 önerge vermedik.

Değerli arkadaşlarım, biz, burada üstelik de seçtik, hangi maddelerde ihtilaf var, onlar üzerine vermeye çalıştık, hepsi için de vermedik şimdiye kadar. Bunu dahi çok mu görüyorsunuz?! Bu da çok mu?! Yani, nedir, neye yetiştiriyorsunuz?! Yangından mal mı kaçırıyorsunuz?! İşverenlerin talimatı bu kadar mı paçalarınızı tutuşturuyor?! (CHP sıralarından "Bravo" sesleri, alkışlar)

Bakınız sevgili arkadaşlarım, bu ahlakî değildir, etik değildir. Bu, Parlamentoda fikirlerin tartışılmasına engel olucu bir tutumdur. Bu, burada, partilerarası barış ortamını torpilleyen bir tutumdur. Bunun üzerine bizden yapıcı muhalefet beklemezsiniz; biz, şimdiye kadar hep yapıcı muhalefet yaptık. Bu tasarıda da, eğer bu telaş olmasaydı, bu palaspandıras geçirme isteğiniz olmasaydı, biz, bu tasarının birçok maddesine olumlu oy da kullanırdık. Biz, burada yönteme karşıyız, böyle bir yöntem olmaz, başından itibaren karşıyız. Komisyonlardan al kaçır, burada al kaçır!.. Nereden kaçırıyorsunuz; işçinin önünden, gözünden kaçırıyorsunuz, halkın gözünden kaçırıyorsunuz, Parlamentodan kaçırıyorsunuz. Eğer bu yönteminiz olmasaydı, belki de, burada birçok maddede size destek de verecektik; ama, buna tepki gösteriyoruz, destek verebileceğimiz maddelerde de destek değil, tam tersine, ret oyu veriyoruz. Ama, hiç olmazsa, bırakın diğer maddelerde tartışalım; bırakın, millet bu tartışmayı izlesin.

Neden korkuyorsunuz?! Gücünüz yetmiyor mu?!. 365 yetmiyor mu?! Neden korkuyorsunuz?! Tartışmadan neden çekiniyorsunuz?!

Arkadaşlar, tartışma, demokrasinin temelidir; tartışma yoksa, katılım yoksa, demokrasi yoktur. Siz, demokrasinin olmaması için mi çalışıyorsunuz?!

V. HAŞİM ORAL (Denizli) - Kapalı oturum yapalım o zaman.

OĞUZ OYAN (Devamla) - Pekala; güzel bir fikir. Bundan sonraki yasa görüşmelerinde kapalı oturum önergesi verelim. (CHP sıralarından alkışlar) Nasıl olsa çok kolayca geçiyor. Yirmi imzalı önergeyle hepsini kapalı oturuma çevirelim. Böylece, ne kadar güzel, milletten kendinizi gizleme imkânına daha kolay kavuşursunuz.

RECEP KORAL (İstanbul) - Ne kadar zekisiniz!

OĞUZ OYAN (Devamla) - Sevgili arkadaşlarım, bizim iyi niyetimizi zorlamayınız. Biz, burada iyi niyetli bir muhalefet yapmaya çalışıyoruz, bunu zorlamayınız.

Burada sizin getirmeye çalıştığınız şey, bir kere, bazı bakımlardan -dün de söylendi- 12 Eylül rejiminin dahi cüret edemediği işçi aleyhtarı düzenlemelerdir. Burada, bu Meclis çatısı altında, siz, işçiden ve köylüden önemli ölçüde oy almış, hatta, bizden fazla oy almış bir parti olarak buraya geldiniz ve sırtınızı bu kesimlere dönerek, bir avuç azınlığın size dikte ettirdiği maddeler üzerinden tartışma yapıyorsunuz ve buna karşı çıkan fikirleri olgunlukla karşılama cesaretini gösteremiyorsunuz; bu, olmaz. Bu, böyle bir mutlak iktidar anlayışı, ancak faşist rejimlerde olur, demokrasilerde değil. (CHP sıralarından alkışlar)

Değerli arkadaşlarım, burada, çalışma saatlerinin düzenlenmesinin, hafta saatinin düzenlenmesine kadar işverene bir keyfîlik veren, iş koşullarında köklü değişiklik yapma hakkını tek taraflı ve sınırsız biçimde işverene veren...

Burada, ödünç işçi ilişkisi, ödünç iş ilişkisi deniliyor. Biraz önceki madde hakkında verdiğimiz önergede konuşabilseydik, belirtecektik; ödünç iş ilişkisi yok ortada, ödünç işçi ilişkisi var; yani, kiralık işçi ilişkisi var. Neye benziyor; 2000 yıl öncesinin köleci toplum düzenine benziyor, antik Roma. Antik Roma'da köleye ne denirdi biliyor musunuz; instrumentum vocalis; yani, konuşan üretim aracı. Yani, affedersiniz, işçiyi dolap beygirinden ayırmak için söyledikleri, oradaki köleyi, ona verdikleri isim "instrumentum vocalis" idi; yani, konuşan üretim aracı, sadece ağzı var, o kadar... Kölenin hiçbir hakkı yoktu biliyorsunuz, efendisi öldürse bile, hiçbir hakkı yoktu. Siz, böyle bir rejim mi getirmek istiyorsunuz; nedir derdiniz?!

Ödünç işçi ilişkisini biraz önce oyladığınız madde -burada 7 nci madde- bu Meclise yakışan bir madde değildir; işçiden oy almış bir iktidar partisine yakışan bir madde değildir arkadaşlar. Bu, bir angarya düzenlemesidir; bu, bir kölecilik düzenlemesidir, bunu yapmayınız. Burada, bırakın tartışalım ve biraz aklımızla hareket edelim.

ÖMER ÖZYILMAZ (Erzurum) - Bu, bir hakarettir sayın konuşmacı.

BAŞKAN - Müdahale etmeyelim sayın hatibe; lütfen, müdahale etmeyelim.

OĞUZ OYAN (Devamla) - Bakınız, bu tasarının maddelerini, 550 milletvekilinden, komisyonda olanlar dışında, kaç kişi okudu; okumadan parmaklar kalkıyor, düşünmeden eller kalkıyor; bu, demokrasiye sığmaz bir olay.

Burada, ayrıca şunu da belirtmek gerekir: Siz, vaat ettiklerinizin tam tersini yapıyorsunuz. Siz, köylüye, bırakalım ilave olarak verdiğiniz vaatleri; ucuz mazottan vazgeçtik, pamuğa primden vazgeçtik, ayçiçeğine primden vazgeçtik...

Değerli arkadaşlarım, Dünya Bankası "tarımdan bütün destekler kalkacak, yerine bir tek destek gelecek, doğrudan gelir desteği" dedi; bir tek destek... Hepsi kalktı, yerine o geldi. Doğru mu yanlış mı, ayrı mesele. Bize göre de yanlış, bütün desteklerin kalkıp yerine bir tek bu desteğin getirilmesi; ama, siz, onu dahi uygulamadan kaldırdınız, onu askıya aldınız. 2002'den artakalanlar ödenecek -o da niye artakaldı 2002'den, ayrı mesele- 2003 için bütçeye bir kuruş ödenek koymadınız; yani, siz, 2003 yılında, bu çiftçiye, bırakın doğrudan gelir desteğini, bunun ötesinde, yığınla vaat vererek oylarını aldığınız, yani, aldattığınız ve kandırdığınız bu kitlelere, şimdi 2003 yılında doğrudan gelir desteği ödemesi vermeyerek, sadece uluslararası sermayenin, beynelmilel sermayenin dediklerini yapan, Dünya Bankasının dahi eleştirisini alan bir noktaya geldiniz; IMF partisi oldunuz, teslim oldunuz. Bu, bu millete yapılacak en büyük ayıptır.

Ayrıca, şunu söyleyeyim : Türkiye'de siyaset yapılmasının önünü kesiyorsunuz. Bu milleti bu kadar aldatırsanız, bu millet bir daha sandıklara gitmeyecek. Bu milleti bu kadar aldatan bir iktidar ve bunun üzerinde de burada rahatça konuşan, gülen, sırıtan bir iktidar anlayışı yakışmıyor Meclise!.. (CHP sıralarından alkışlar; AK Parti sıralarından gürültüler) Yakışmıyor Meclise arkadaşlar!..

Hepinize saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

AHMET YENİ (Samsun) - Sayın Başkan, Meclisten özür dilesin.

RESUL TOSUN (Tokat) - Yanlış yapıyorsunuz...

BAŞKAN - Sayın Oyan, teşekkür ediyorum.

AHMET KOCA (Afyon) - Sayın Başkan, özür dilesin.

AHMET YENİ (Samsun) - Özür dileyecek Sayın Başkan...

Özür dileyeceksin!

BAŞKAN - Arkadaşlar, lütfen... Lütfen...

Değerli milletvekilleri, bir defa, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına biraz önce konuşma yapan Sayın Oyan'ın son sözlerini tasvip etmediğimi üzülerek ifade ediyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)

İkinci husus ise, Sayın Oyan...

AHMET ERSİN (İzmir) - Ne dedi Sayın Başkan, ne dedi?..

BAŞKAN - Lütfen, yerinize oturun.

AHMET ERSİN (İzmir) - Hayır, ne dedi Sayın Başkan? İnsanı çıldırtmayın...

BAŞKAN - Lütfen, yerinize oturun.

AHMET ERSİN (İzmir) - Burayı majestelerinin meclisi haline getirmezsiniz.

BAŞKAN - Lütfen yerinize oturun... Lütfen yerinize oturun.

AHMET ERSİN (İzmir) - Oturmasam ne yapacaksınız?

BAŞKAN - Size ihtar ediyorum; lütfen, yerinize oturun.

AHMET ERSİN (İzmir) - Ne olur ihtar ettiğiniz zaman; dışarıya mı atarsın?! Hepimizi dışarıya atın o zaman!

BAŞKAN - İçtüzük şartlarını uygularım. Lütfen, yerinize oturun.

İZZET ÇETİN (Kocaeli) - Sayın Başkan, tarafsız yönetmiyorsunuz iki günden bu yana!

ENVER ÖKTEM (İzmir) - O zaman, hepimizi dışarıya çıkar!

BAŞKAN - Bakınız, bu Mecliste her şey konuşulur, tartışılır; ama...

AHMET ERSİN (İzmir) - İnsanı çileden çıkarmayın!

BAŞKAN - ...el kol hareketleriyle, fiilî davranışlarla hiç kimse bir yere varamaz; burada İçtüzük uygulanır.

İZZET ÇETİN (Kocaeli) - Tarafsızlığınızı (!) bu Meclise yakıştıramıyorum.

BAŞKAN - İkinci bir hususu açıklıyorum, bunu sizin bilmenizde yarar var. Sayın Oyan, biraz önceki konuşmasında, kendileri tarafından, yani sizler tarafından, Cumhuriyet Halk Partisine mensup milletvekilleri tarafından verilen birinci önergenin müzakeresi sırasında Komisyona sorulduğunu ve Komisyonda çoğunluk olmadan katıldıklarını; halbuki, o anda, kendilerinin tespitine göre, yanılmıyorsam, Komisyonda 12 üyenin olduğunu ifade etmişlerdir, 13 olması lazım diye. Halbuki, bizim, burada uymak zorunda kaldığımız İçtüzüğün 45 inci maddesinin ikinci fıkrasını okudukları takdirde, Komisyonun toplantı nisabı üçte 1'dir; üçte 1'le toplanır, çoğunlukla karar verir; dolayısıyla, Komisyonun 8 üyeyle toplanması mümkündür, İçtüzük bunu böyle gösteriyor. O bakımdan, arkadaşlarımızın görüşlerinin doğru olmadığını İçtüzük ifade ediyor.

Şimdi, bu açıklamamdan sonra Sayın Bakan söz istemiştir.

Bakınız Değerli arkadaşlarım...

AHMET YENİ (Samsun) -  "Sırıtma" sözü ne oldu Sayın Başkan?!

KEMALETTİN GÖKTAŞ (Trabzon) - Sayın Başkan "sırıtma" sözünü geri alsın!

BAŞKAN - ...bunu çok çok söylememe gerek yok, lütfen, tansiyonu yükseltmeyelim. Burada bir yasa müzakere ediyoruz, Başkanlığa yardımcı olalım.

Sayın Başesgioğlu, buyurun. (AK Parti sıralarından alkışlar)

ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI MURAT BAŞESGİOĞLU (İstanbul) - Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; şahsım ve Bakanlığım adına hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Dünkü sunuş konuşmamda, bu yasanın önemini, bu yasaya hangi süreçte dahil olduğumuzu yüksek bilgilerinize sunmaya çalıştım. Şu ana kadarki görüşmelerimizde ortaya şöyle bir resim çıktı: Bir siyasî parti grubumuzun değerli temsilcileri, bu yasanın olabildiğince uzaması veyahut da çıkmaması adına İçtüzüğün kendilerine vermiş olduğu imkânı kullanma gayreti içerisinde oldular.

OĞUZ OYAN (İzmir) - Yanlış... Biz kullanmıyoruz Sayın Bakan. 7 önerge verirdik...

ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI MURAT BAŞESGİOĞLU (Devamla) - Bunu kesinlikle yadırgamıyorum. Yıllarca siyasî partilerde grup başkanvekilliği yapmış bir arkadaşınız olarak, bunu bir hak olarak da görüyorum, bunu hiç yadırgamıyorum. Burada Komisyon üyelerimizin çoğunluğu teşkil edilerek önergelerle ilgili tasarruflarda bulunmaları da tartışma konusu olmakla birlikte, İçtüzüğün verdiği bir imkândır. Bu, geçmiş dönemlerde bu Parlamentoda sergilenmiştir.

Aslında, arkadaşlarım, ben, biraz geç geldim. Bu konuşmayı yaptıktan sonra, bu konunun hassasiyetini sizlerle son bir kez daha  paylaştıktan sonra, bu İçtüzüğün bize tanımış olduğu imkânı kullanmayı düşünüyorduk; ama, ben, dışarıda çok önemli bir toplantıda olduğum için, arkadaşlarımız biraz erken bu şekilde Komisyondaki yerlerini almışlar.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; burada yine ikinci bir fotoğraf; bir siyasî parti grubumuz, sadece işçi haklarını koruma adına söylem geliştirdiler, Grubumuzu da, sanki işçi haklarını kısıtlayan, sadece işveren haklarını koruma konusunda bu süreci götüren bir grup olarak takdim etme gayreti içerisinde oldular. Bu, insaf ölçüleri içerisinde baktığımız zaman, haksız bir nitelemedir. Buradaki arkadaşlarımız, emek dünyasını iyi bilen, işçinin alınterinin kutsallığını bilen, hepsi iş hayatıyla, işçi hayatıyla yakından ilgilenen arkadaşlarımız; en başta ben. Ben, bir işçi ailesinin çocuğuyum. Eğer, sınıfsal içgüdüyle hareket edersek, bu, kimin hangi noktada hangi hakları koruma konusundaki düşüncelerini objektif bir şekilde yargılarsak, AK Parti Grubuna bu şekilde bir nitelemenin haksız olduğu kanaatindeyim.

Siz, muhalefet partisisiniz, elbette, partinizin politikalarını, felsefelerini dillendirme konusunda tamamen serbestsiniz; ama, emin olun arkadaşlar, şu görüştüğümüz yasa, gerçekten, çalışma hayatımızı çok yakından ilgilendiriyor. Dün de ifade ettim, hâlâ, işletmelerden, işçilerimizin iş akitleri feshediliyor. Şimdi, dışarıda bir gazeteci arkadaşımla konuştum "Sayın Bakanım, dün siz söylediniz; ama, şu anda benim iş akdim feshedildi" dedi.

BAYRAM ALİ MERAL (Ankara) - Cesaret aldılar Sayın Bakan; bu tutumdan cesaret aldılar da yapıyorlar.

ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI MURAT BAŞESGİOĞLU (Devamla) - Ben, bu tasarıyı, bütün sıkıntılarıyla sizin yüksek huzurunuza getirirken, bu tartışma süreci içerisinde bu sıkıntıların devam etmesini kastetmedim. Ben, Parlamentomuzun, siyasî parti gruplarımızın bu işe bir hakemlik yapması arzusuyla geldim ve size, derdimi, sıkıntılarımı bu çerçeve içerisinde anlatmaya çalışıyorum; ama, görüyorum ki, maalesef, beş sene evvel, on sene evvel bir kanun nasıl görüşüldüyse, yine, klasik muhalefet-iktidar anlayışı içerisinde, maalesef, bu kanunu görüşüyoruz.

HASAN AYDIN (İstanbul) - Ne yapalım peki, bırakalım mı?

ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI MURAT BAŞESGİOĞLU (Devamla) - Değerli arkadaşlarım, biz, yeni bir Parlamentoyuz.

VEZİR AKDEMİR (İzmir) - Söz hakkı vermiyorsunuz.

ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI MURAT BAŞESGİOĞLU (Devamla) - İki partili bir Meclisin oluşması, Türk demokrasisi açısından, siyasî istikrar açısından büyük bir kazanım.

İZZET ÇETİN (Kocaeli) - Böyle kazanım olmaz olsun Sayın Bakan.

ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI MURAT BAŞESGİOĞLU (Devamla) - Bunu heba etmememiz gerektiği kanaatindeyim.

Niye acele ediliyor? Acele edilmesinin maksadını anlatayım. Daha önce çıkmış bir İş Güvencesi Yasası var, yürürlük tarihî 15 Mart. Şimdi, değerli arkadaşlarım, bu yasa eşzamanlı olarak yürürlüğe girmezse, birtakım hukukî ihtilafların, hak kayıplarının olacağını şimdiden görmeniz lazım.

VEZİR AKDEMİR (İzmir) - Ayın 1'inde getirseydiniz Sayın Bakan.

ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI MURAT BAŞESGİOĞLU (Devamla) - Bunu anlatmaya çalışıyorum. Yoksa, beş gün, on gün, bir ay sonra yürürlüğe girmesinin bizim açımızdan hiçbir sakıncası yok.

HALİL ÜNLÜTEPE (Afyon) - Daha geriye götürüyorsunuz; 1475'i uyguladınız mı mesele biter.

ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI MURAT BAŞESGİOĞLU (Devamla) - Müsaade eder misiniz sayın milletvekilim.

İş güvencesini çok ısrarla savunuyorsunuz; ama, bu tutumunuzla, zamana yayılan bu davranışınızla, emin olunuz, iş güvencesinin akıbetini de belirsiz bir ortama sürüklüyorsunuz; bunu ifade etmek istiyorum.

İZZET ÇETİN (Kocaeli) - İşverenle biz görüşmüyoruz Sayın Bakan sadece!..

HALİL ÜNLÜTEPE (Afyon) - Tertip ediyorsunuz, tertip...

ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI MURAT BAŞESGİOĞLU (Devamla) - Değerli arkadaşlarım, ben, size, olabildiğince konunun nazikliğini anlatma gayreti içerisindeyim; takdir sizin. Hiç kimseye şu şekilde hareket etme diye dikte ettirecek bir şeyimiz olmaz; bunu da, kendimize hadsizlik olarak sayarız. Onun için, takdir sizin; grup olarak nasıl davranırsanız, bu, tamamen parti grubunuzun tercihidir, takdiridir, bunu da saygıyla karşılarız. Ama, benim derdim, demin de ifade ettiğim gibi, eğer, olabiliyorsa, Parlamentomuzun bu işe bir hakemlik etmesidir, bu yasaların sorunsuz bir şekilde çalışma hayatımıza kazandırılmasıdır, çalışma hayatımızda yeni sorunlara yol açacak hususların, bu Parlamentodan toplumun işçi ve işveren kesimine yayılmamasıdır. Herhalde, hepimizin üzerinde böyle bir sorumluluğun olduğunu kabul etmemiz gerektiği kanaatindeyim.

İş güvencesiyle ilgili çok tartışmalar yapıldı, çok spekülasyonlar yapıldı. Değerli arkadaşlarım "işçinin haksız feshe karşı korunması" kavramı, bütün Avrupa ülkelerinde yerleşmiş bir kavramdır. Bu, bütün Avrupa ülkelerinin kendi hukuklarına yerleşmiş durumdadır. Biz, 1994 yılında, iş güvencesini kapsayan 158 sayılı ILO Sözleşmesini imzalamak suretiyle, bunu, iş hukukumuza kazandırma yükümlülüğü altına girmiş bulunmaktayız. Ayrıca, açıklanmış bulunan ulusal programın kısa vadeli hedefleri arasında da İş Güvencesi Yasasının hayata geçirilmesi yükümlülüğüyle, Parlamento olarak karşı karşıyayız.

Değerli arkadaşlar, dünyadaki çağdaş gelişmelere zamanında tepki vermezseniz, zamanında uyum gösteremezseniz, çağın gerisinde kalırsınız. Çağın gerisinde kaldığınız zaman da, bunun bedelini, hangi sektör olursa olsun, ödemeye hazır olmanız lazım. Dünyadaki bütün iş kavramları, iş kurumları, iş süreçleri, üretim şekilleri, çalışma şekilleri değişmiş durumda. Bütün Avrupa ülkeleri, bu değişen teknolojiye uygun olarak, kendi çalışma hayatındaki kuralları düzenlemek durumundalar ve bunu düzenlemiş durumdalar. Türkiye, bu gelişmeden geri kalamaz. Mutlaka, çalışma hayatımızı da, dünyadaki bu gelişmelere uygun olarak düzenlemek zorundayız.

Çok tartışılan İş Yasası çalışma hayatımıza neler getiriyor; birkaç satırbaşıyla bunları da ifade etmek istiyorum.

Neler getiriyor; ifade etmeye çalıştığım gibi, esnek çalışma usullerini getirerek, işletmelerimize uluslararası pazarlarda rekabet etme imkânını getiriyor; işletmelerimize, atıl işgücünün yüklemiş olduğu fazla maliyeti indirme imkânını getiriyor ve bunun dışında, herhangi bir talep yoğunluğu karşısında, talep azalması karşısında işgücü planlaması imkânını veriyor. İşçimiz açısından da, kendisine daha fazla zaman ayırabilme, sosyal zamanlarını daha iyi değerlendirme imkânını veriyor. Ayrıca, bir işçimizin değişik işlerde, işletmelerde çalışması imkânını getiriyor. Özellikle gençlerimizin işsiz olduğu, kadınlarımızın istihdama katılım oranlarının çok düşük olduğu ülkemizde, genç işsizlerimize ve kadınlarımıza değişik işyerlerinde kısmî çalışma imkânı sağlayan düzenlemeler getiriyor.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Buyurun.

ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI MURAT BAŞESGİOĞLU (Devamla) - Peki, devlet olarak, bu yasal düzenlemeden, iş Yasasından ne bekliyorsunuz; devlet olarak da, hepimizin yakındığı işsizlik sorununa bir yasal zemin oluşturması hedefini bekliyoruz ve ayrıca, en önemlisi de, yine, hepimizin şikâyet ettiği, toplam istihdamın yarısından fazlasının kayıtdışı olduğu ülkemizde, devlet olarak, kayıtdışı sektörle, kayıtdışı istihdamla yüzleşmek için, bu kayıtdışılığı azaltmak için yasal bir zemin oluşturması hedefini güdüyoruz.

Ha, denilecektir ki, esnek çalışma usullerinin geldiği çalışma hayatlarında sendikal örgütlenme zafiyete uğramıştır; doğrudur, bu tespite katılıyorum. Hollanda'da, diğer ülkelerde esnek çalışma usullerinin getirildiği ülkelerde, sendikal örgütlenme açısından sıkıntılar yaşanmıştır; çünkü, tam zamanlı çalışan işyerlerinde örgütlenme başkadır, kısmî zamanlı (part-time) çalışan işyerlerinde, işletmelerde başkadır; bu tip işletmelerde sendikalarımızın örgütlenmede zorlukları vardır.

Esnek çalışma usullerinin getirildiği bütün ülkelerde, sendikal örgütlenmedeki sıkıntılar nedeniyle, sendikalarımız bu işe tepki koymuşlardır. Bu konuda Hollanda'dan çok örnek verilir. Hollanda da zamanında sendikal tepkilerle karşılaşmış; ama, Hollanda'daki sendikalar, bu yeni düzene kendilerini ayarlayarak tekrar örgütlenmişler ve işçi sayılarını artırma konusunda büyük bir performans göstermişlerdir.

İZZET ÇETİN (Kocaeli) - Hollanda'nın 250 milyar dolar iç ve dış borcu yok Sayın Bakan.

ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI MURAT BAŞESGİOĞLU (Devamla) - Tabiî, onların şartlarıyla bizim şartlarımızı kıyaslamamız mümkün değil değerli arkadaşlarım; ama, dünyadaki bu gerçekten de kaçmamız mümkün değil.

Bu yasa da olmasa, bu yeni düzenlemeler de olmasa, Türk sendikacılığının mutlaka kendi kendiyle yüzleşmesi lazım. Arkadaşlarımızın kendi ifadesi: "Bugün 5 000 000 civarında kayıtlı işçimiz var; ancak, bunların 650 000-750 000'i sendikalı." O halde, Türk sendikacılık hareketinin de, sendikal örgütlenme adına yapılacak faaliyetlerinde, mutlaka, önümüzdeki süreç içerisinde karşılıklı olarak tartışılması lazım.

V. HAŞİM ORAL (Denizli) - 12 Eylülden sonra oldu o Sayın Bakan.

ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI MURAT BAŞESGİOĞLU (Devamla) - Değerli arkadaşlarım, hem Türk sendikacılığının, Türk sendikal hareketinin önümüzdeki dönemdeki faaliyetleri açısından hem de çalışma hayatımızdaki barış açısından bu görüşmekte olduğumuz yasa, çok önem arz etmektedir.

Biz, Parlamento olarak, toplumun önüne, çalışma hayatımızın önüne, sorunlarla dolu bir yasayı sunarsak buradaki görevlerimizi yerine getirmemiş sayılırız. Burada, gruplarımız içerisinde sendika kökenli birçok arkadaşımızın bulunmasını hem Bakanlık olarak hem de şahsım itibariyle memnuniyetle karşılıyorum. Bunca birikimlerini, bunca tecrübelerini Parlamentoya taşıyarak hem çalışma hayatımızla ilgili hem de sendikal örgütlenmeyle ilgili bu kazanımlarını burada bizlerle paylaşmaları çok önemli sonuçlar doğuracaktır diye düşünüyorum; ama, bunu yaparken sadece bir pencereden, tek bir gözlükle bakarsak çalışma hayatımızda istediğimiz kalıcı barışı sağlamamız mümkün değildir.

Değerli arkadaşlarım, sözlerimi şu şekilde bitirmek istiyorum: Ben, tartışmalı, tarafları çok olan, tarafların ortak iradelerini birleştirme konusunda büyük zorluk çektiğimiz bu tasarıda Parlamentonun yüce hakemliğinin gerçekleşmesini istiyorum.

İZZET ÇETİN (Kocaeli) - Susarak; susturarak mı Sayın Bakan?

ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI MURAT BAŞESGİOĞLU (Devamla) - Eğer, bu konudaki katkılarınızı, bu konudaki desteklerinizi bu tasarıdan esirgemezseniz, çalışma hayatımıza çok önemli bir kazanım hediye etmiş olacağız; ama, yok, biz sadece kendi çerçevemiz içerisinde, kendi politikamız içerisinde bu stratejimizi devam ettireceğiz, bizim muhalefet anlayışımız budur derseniz bu da sizin kendi görüşünüzdür, buna da saygı duyarım; ama, benim arzum, bütün grupların, çözüm üretme konusunda elbirliği içerisinde hareket etmeleridir ve şu kritik günlerde, bu kritik yasayı, çalışma hayatımıza en az zarar verecek şekilde geçirmenin mutluluğu, payesi hepimizin olacaktır diye düşünüyor; sabrınız için hepinize teşekkür ediyor, saygılar sunuyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Bakan.

BAYRAM ALİ MERAL (Ankara) - Sayın Başkan...

BAŞKAN - Efendim?..

BAYRAM ALİ MERAL (Ankara) - Sanki, bu yasa, sendikal geleneği ortadan kaldıracak; sendikacılar onun için tepki gösteriyor gibi Sayın Bakanım bir söz söyledi.

BAŞKAN - Sayın Meral...

BAYRAM ALİ MERAL (Ankara) - Efendim, bakınız, Sayın Başkan...

BAŞKAN - Sayın Meral, anlıyorum; ama, siz, çok tecrübeli bir sendikacısınız.

BAYRAM ALİ MERAL (Ankara) - Anlıyorsunuz da... Bırakmıyorsunuz; burada, biz de anladıklarımızı anlatalım, Sayın Başkan, böyle olmaz ki!

BAŞKAN - İçtüzüğümüzün neresinde var?!

BAYRAM ALİ MERAL (Ankara) - Dünya kadar laf söyledi!

BAŞKAN - Bir kişi çıkacak, yerinden, istediği gibi konuşacak; bu olmaz ütfen!..

BAYRAM ALİ MERAL (Ankara) - "Sendikacılar kendini değiştirsin" dedi.

BAŞKAN - Lütfen efendim... Lütfen!..

BAYRAM ALİ MERAL (Ankara) - Tebrik ederim Sayın Başkan, tebrik ederim!

BAŞKAN - Biz, İçtüzüğe göre hareket ediyoruz; söz istersiniz, şartlar uygunsa veririz.

BAYRAM ALİ MERAL (Ankara) - Kutluyorum sizi; tebrik ederim!

BAŞKAN - Efendim, şahısları adına, Adana Milletvekili Ziya Yergök; buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)

Süreniz 5 dakika.

MEHMET ZİYA YERGÖK (Adana) - Sayın Başkan, Türkiye Büyük Millet Meclisinin değerli üyeleri; sözlerime başlarken, hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Değerli milletvekilleri, AKP Hükümeti, daha kurulur kurulmaz, bazı ekonomik güç odaklarının talepleri doğrultusunda, henüz yürürlüğe girmemiş, yaşanılan krize hiçbir etkisi ve katkısı olmamış İş Güvencesi Yasası ile çıkarılmak istenen İş Yasasının ilişkilendirileceği yönünde, emek kesimini kaygıya sevk eden açıklamalar yapmıştı; ne yazık ki, bu kaygıların haklı çıktığını görüyoruz.

Milyonlarca insanı ilgilendiren, bireysel iş ilişkilerini, işçi hak ve özgürlüklerini, temelden ve yeniden düzenleyecek İş Yasa Tasarısı, aceleye getirilerek, aslî görevi yasa yapmak olan Meclisin ve milletvekillerinin incelemesine ve yeterli katkıda bulunmasına olanak bırakılmadan, üstelik, konunun başlıca taraflarıyla ve emeğin örgütü sendikalarla belli bir uzlaşma sağlanmadan, bir oldubitti şeklinde aceleye getirilerek yasalaştırılmak istenmektedir. Ancak, bu çabanın, haklı ve mantıklı hiçbir dayanağı bulunmamaktadır. Bu tasarıya, bugün, en büyük işçi örgütlerimiz Türk-İş, Devrimci İşçi Sendikaları (DİSK) ve Hak-İş karşı çıkmaktadır; bunları, görmezden gelemezsiniz, yok sayamazsınız.

Ülkemizde, çalışma yaşamıyla ilgili temel hakları ilk defa getirme onurunu taşıyan Cumhuriyet Halk Partisi, bu alanda çağdaş, eşitlikçi, özgürlükçü, uzlaşmacı bir yeniden yapılanmayı zorunlu görmektedir; ancak, bir tepki tasarısı biçiminde hazırlanan bu tasarının yasalaşması halinde, iş barışının sağlanmasına katkıda bulunulmayacak, aksine, iş barışı ve toplumsal huzur bozulacaktır.

Unutmayalım ki, ülkemiz, tepki yasalarından da, tepki anayasalarından da her zaman zarar görmüş ve çok çekmiştir. 15 Martta yürürlüğe girecek olan İş Güvenliği Yasasına tepki olarak çıkarılmak istenen bu tasarı, uygulamada büyük sıkıntılar yaşanmasına neden olacaktır. Bunun işaretleri de, bugünden görülmektedir.

Unutmayalım ki, bir ülkede iş barışı sağlanmadığı sürece, iç barışı sağlamak da kolay olmayacaktır. İş barışına da, iç barışa da her zamankinden çok ihtiyaç duyduğumuz bir dönemde, İş Yasa Tasarısının, aceleyle, yangından mal kaçırırcasına yasalaştırılmak istenmesi yanlışından mutlaka dönülmesi gerekir. Bu, Büyük Millet Meclisine saygının bir gereğidir, milletvekiline saygının bir gereğidir, daha açıkçası, millete saygının bir gereğidir.

Bugün, 101 sayfadan ve 120 maddeden oluşan böylesine kapsamlı ve toplumsal yaşam açısından çok önemli bir tasarının, incelenmesi, irdelenmesi için, katkıda bulunulması için milletvekillerine kırksekiz saatlik süreyi nasıl çok görürsünüz?!. Milletvekillerimizi, okuma ve inceleme fırsatı bulamadıkları bir tasarıya oy kullanma durumuna nasıl düşürürsünüz?!.

Deniyor ki, Yüce Meclise gelmeden önce çok çalışılmış, sabahlara kadar çalışılmış; olumlu katkıda bulunan, yapıcı katkıda bulunan herkese teşekkür etmesini biliriz; ancak, yasa yapmak, ne teknokratların işidir ne de bürokratların işidir; milletin temsilcisi olan siz değerli milletvekillerinin asla ve kata devredemeyecekleri aslî işidir, en önemli görevidir; ancak, siz değerli milletvekillerinin, bu aslî görevini yapması için öngörülen makul süreler bile, iktidar çoğunluğunun oylarıyla ortadan kaldırılıyor ve milletvekilleri, oldu bittiyle karşı karşıya bırakılıyor; bu, kabul edilemez bir uygulamadır.

Tasarının ikinci bölümünde yer alan ve komisyon raporunda 8 inci madde olarak aynen kabul edilen, iş sözleşmesinin tanımı ve şeklini düzenleyen bu maddenin gerekçesinde de, daha çok istihdamı teşvik etmek üzere esnek iş sözleşmesi türlerine ilişkin hükümler getirildiği belirtilmiş, iş sözleşmesinin tanımı verilmiş, şekli belirtilmişse de, yasaya bir bütün olarak bakıldığında, istihdamı teşvik etmek şöyle dursun, esnekleşme adı altında yapılan düzenlemelerle çalışanların daha çok mağdur edileceği, var olan işsizliğin daha büyük boyutlara ulaşacağı açıktır.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Yergök, mikrofonu açıyorum, lütfen tamamlayın.

MEHMET ZİYA YERGÖK (Devamla) - Tamamlıyorum efendim.

Hani, işsizlere iş bulacaktınız, nerede kaldı vaatleriniz?! Unutulmasın ki, AKP, bu ülkenin en yoksul insanlarından oy alarak iktidar oldu; ancak, görüyoruz ki, bütün icraatlar, bütün uygulamalar yoksul karşıtı, emek karşıtı. Parti programınızda da, acil eylem planınızda da, hükümet programınızda da, dargelirli toplum kesimlerine, çalışanlara, işsizlere yapılan bütün vaatler unutulmuş, aksine uygulamalar, aksine politikalar giderek hız kazanmış bulunmaktadır. Görüşülmekte olan İş Yasası Tasarısı da, bu anlayışın yeni bir aşamasıdır. AKP'nin, tercihini, toplumun varlıklı ve güçlü kesimlerinden yana yaptığının bir aynasıdır. Türkiye'nin gündeminin yoksullukla ve yolsuzlukla mücadele olduğunu ne çabuk unuttunuz?! Bugün, fabrikadaki işçi, tarladaki çiftçi, sokaktaki işsiz, evdeki emekli, mutfaktaki kadın ve yataktaki hasta, dayanılmaz boyutlara ulaşmış sorunlarına acil çözüm bekliyor, yaşam koşullarının iyileştirilmesini istiyor, verilen vaatlerin tutulmasını istiyor, yoksullukla mücadele istiyor, yolsuzlukla mücadele istiyor.

BAŞKAN - Sayın Yergök, lütfen toparlayın.

MEHMET ZİYA YERGÖK (Devamla) - Tamamlıyorum Başkanım.

Ne yazık ki, bütün beklentiler boşa çıkmış, iktidarın 100 günlük icraatı tam bir düş kırıklığı yaratmıştır. Ekonomik sıkıntıyı zam yaparak, yeni vergiler, ek vergiler koyarak kapatma anlayışı, zam politikasıyla ekonomiyi yönetme anlayışı, hükümetin temel anlayışı olmuştur. Fatura, yine, işçiye, çiftçiye, esnafa, emekliye, memura, kısaca orta halli ve dargelirli toplum kesimlerine çıkmıştır.

Bugün görüşülmekte olan yanlı ve sorunlu yasa tasarısıyla, hükümet, yine yanlış yoldadır. Böyle bir tasarıyı Meclisin huzuruna getirip, oylarınızla bu tasarıya destek verip, ondan sonra da kürsüye çıkıp bu yasanın hayırlara vesile olmasını temenni etmek yetmez; milletin sesine, muhalefetin sesine, işçinin sesine kulak tıkayıp, ondan sonra çıkıp "egemenlik kayıtsız şartsız milletindir" demek yetmez; önemli olan, doğru olan, bunları söylemek değil gereğini yapmaktır, söylenenlerde içtenlikli olmaktır. Biz, insana en üstün değeri veren, emeği en yüce değer sayan, iyi olanın daha iyisini, var olanının daha fazlasını ve yaşamın en insancasını halkımıza sunmayı amaç edinen bir siyaset hareketinin mensupları olarak, Cumhuriyet Halk Partisi olarak, bu yanlış yoldan dönmeniz için, halka hizmet sunmanız için sizleri uyarıyor; çalışanları mağdur, toplumu huzursuz edecek bu yasa tasarısının geri çekilmesini, çekilmediği taktirde ret oyu verilmesini diliyor, Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Yergök.

Konuşmalar tamamlanmıştır.

Madde üzerinde 3 adet önerge vardır; önergeleri, önce geliş sırasına göre okutacağım, sonra aykırılık derecesine göre işleme alacağım.

İlk önergeyi okutuyorum :

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan İş Kanunu Tasarısının "Tanım ve Şekil" başlıklı 8 inci maddesinin ikinci paragrafına aşağıdaki cümlenin son cümle olarak eklenmesini arz ve teklif ederiz.

 

Oğuz Oyan

İzzet Çetin

Enver Öktem

 

İzmir

Kocaeli

İzmir

 

Bayram Meral

 

Feramus Şahin

 

Ankara

 

Tokat

"Belirli süreli olarak yapılan iş sözleşmeleri, işçinin çalışmaya başlamasından önce notere onaylatılarak Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığına bildirilir."

BAŞKAN - İkinci önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan İş Kanunu Tasarısının "Tanım ve Şekil" başlıklı 8 inci maddesinin birinci ve ikinci fıkralarının aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

 

Oğuz Oyan

İzzet Çetin

Enver Öktem

 

İzmir

Kocaeli

İzmir

 

Bayram Meral

 

Feramus Şahin

 

Ankara

 

Tokat

"İş sözleşmesi, bir tarafın iş görmeyi, diğer tarafın ücret ödemeyi üstlenmesinden oluşan sözleşmedir. İş sözleşmesi yazılı olarak yapılır.

Belirli süreli iş sözleşmesinin yazılı olarak yapılması ve notere onaylatılması zorunludur."

BAŞKAN - Şimdi, üçüncü önergeyi okutacağım; bu, en aykırı önergedir, okuttuktan sonra da işleme alacağım.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan İş Kanunu Tasarısının "Tanım ve Şekil" başlıklı 8 inci maddesinin son paragrafının başlangıç cümlesinde yar alan "yazılı sözleşme yapılmayan hallerde" ibaresinin çıkarılmasını ve son paragraf olarak aşağıdaki paragrafın eklenmesini arz ve teklif ederiz.

 

Oğuz Oyan

İzzet Çetin

Enver Öktem

 

İzmir

Kocaeli

İzmir

 

Bayram Meral

 

Feramus Şahin

 

Ankara

 

Tokat

"İş sözleşmesinde, sözleşmenin feshi ile ilgili uyuşmazlık konusunda özel hakeme başvurulması kabul edilmiş ise, özel hakemin adı belirlenemez. Sözleşme metninde, işçinin devredilmesine, ödünç verilmesine  olanak tanıyacak ifadelerle, fazla çalışma izni, telafi çalışma izni, denkleştirme süresi izni, kısa çalışma izni ve işvereni ibra niteliğindeki hükümler konamaz."

BAŞKAN - Şu anda okunan önergeyi dinledik.

Komisyon önergeye katılıyor mu?

SAĞLIK, AİLE, ÇALIŞMA VE SOSYAL İŞLER KOMİSYONU BAŞKANI MAHFUZ GÜLER (Bingöl) - Katılıyoruz Sayın Başkan, bizim için hiçbir mahzuru yok.

BAŞKAN - Hükümet önergeye katılıyor mu?

ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI MURAT BAŞESGİOĞLU (İstanbul) - Katılıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN - Hükümetin ve Komisyonun katıldığı önergeyi...

OĞUZ OYAN (İzmir) - Sayın Başkan, Komisyonu sayın.

İZZET ÇETİN (Kocaeli) - Sayın Başkan, Komisyonu sayın.

BAŞKAN - Evet, Komisyonu sayın arkadaşlar; iki taraf da.

İZZET ÇETİN (Kocaeli) - Ad okuyarak sayın.

Takıyyeyi de yasaklayın Sayın Başkan.

BAŞKAN - 11 üyemiz var, Komisyon tamam.

HALUK KOÇ (Samsun) - 11 üye ile nasıl oluyor?

OĞUZ OYAN (İzmir) - 11 yeterli değil.

HALUK KOÇ (Samsun) - 11 üye yetmez Başkan, 13 üye lazım.

BAŞKAN - Sayın Başkan, biraz önce, zannediyorum size okudum, lütfen, 45 inci maddenin ikinci fıkrasını bir de siz okuyun. Bu, her dönemde tartışılmış, komisyonlarda da bu konu tartışılmıştır.

Şimdi, önergeyi oylarınıza sunuyorum. Kabul edenler... Etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.

OĞUZ OYAN (İzmir) - Sayın Başkan, zapta geçsin; Komisyon ve Hükümet, katıldığı önergeye oylamada katılmamaktadır. Lütfen zapta geçsin, bu bir takıyyedir Başkan, bunlar zapta geçsin. Bu bir takıyyedir.

SAĞLIK, AİLE, ÇALIŞMA VE SOSYAL İŞLER KOMİSYONU BAŞKANI MAHFUZ GÜLER (Bingöl) - Mecbur değilim.

BAŞKAN - O, benim dışımda olan bir şey. Benim bir şey söylemem mümkün mü sayın milletvekili.

İZZET ÇETİN (Kocaeli) - Kayıtlara geçsin.

BAŞKAN - Zaten zabıtlara geçiyor.

Diğer önergeyi okutuyorum.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan İş Kanunu Tasarısının "Tanım ve Şekil" başlıklı 8 inci maddesinin birinci ve ikinci fıkralarının aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

                                                                     Oğuz Oyan

                                                                             (İzmir)

                                                                  ve arkadaşları

"İş sözleşmesi, bir tarafın iş görmeyi, diğer tarafın ücret ödemeyi üstlenmesinden oluşan sözleşmedir. İş sözleşmesi yazılı olarak yapılır.

Belirli süreli iş sözleşmesinin yazılı olarak yapılması ve notere onaylatılması zorunludur."

BAŞKAN - Okunan önergeyi kabul edip etmeme noktasında Komisyona soruyorum; kabul ediyor musunuz efendim önergeyi?

SAĞLIK, AİLE, ÇALIŞMA VE SOSYAL İŞLER KOMİSYONU BAŞKANI MAHFUZ GÜLER (Bingöl) - Katılıyoruz. (CHP sıralarından gülüşmeler ve alkışlar [!])

BAŞKAN - Katılıyorsunuz.

Hükümet katılıyor mu?

ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI MURAT BAŞESGİOĞLU (İstanbul) - Katılıyoruz Sayın Başkan. (CHP sıralarından gülüşmeler ve alkışlar[!])

BAŞKAN - Komisyonda çoğunluk vardır, beraberce tespit ettik.

Şimdi, Komisyonun ve Hükümetin katıldığı önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.

Üçüncü önergeyi okutuyorum :

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan İş Kanunu Tasarısının "Tanım ve Şekil" başlıklı 8 inci maddesinin ikinci paragrafına aşağıdaki cümlenin son cümle olarak eklenmesini arz ve teklif ederiz.

                                                                     Oğuz Oyan

                                                                             (İzmir)

                                                                  ve arkadaşları

"Belirli süreli olarak yapılan iş sözleşmeleri, işçinin çalışmaya başlamasından önce notere onaylatılarak Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığına bildirilir."

ENVER ÖKTEM (İzmir) - Benim ismimi niye okumuyorsun kardeşim?..

KÂTİP ÜYE SUAT KILIÇ (Samsun) - Önerge ikinci kez okunuyor...

ENVER ÖKTEM (İzmir) - Olsun, benim ismimi de okuyacaksınız, her önerge okunduğunda okuyacaksınız.

Sayın Başkan, ben ismimin okunmasını istiyorum, benim ismim niye okunmuyor?

BAŞKAN - Sayın milletvekili, önerge ilk okunduğu zaman, bütün milletvekillerinin ismi okunur, ikinci okumada, ilk imza sahibi ve arkadaşları diye okunur. Usul böyle, daha önce okundu, zapta geçti zaten.

Okunan önergeye katılıyor musunuz Sayın Komisyon?

SAĞLIK, AİLE, ÇALIŞMA VE SOSYAL İŞLER KOMİSYONU BAŞKANI MAHFUZ GÜLER (Bingöl) - Katılıyoruz, benim için hiçbir mahzuru yok Sayın Başkan. (CHP sıralarından gülüşmeler ve alkışlar[!])

BAŞKAN - Hükümet önergeye katılıyor mu?

ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI MURAT BAŞESGİOĞLU (İstanbul) - Katılıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN - Komisyonun ve Hükümetin katıldığı önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.

8 inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.

9 uncu maddeyi okutuyorum :

Türü ve çalışma biçimlerini belirleme serbestisi

MADDE 9.- Taraflar iş sözleşmesini, Kanun hükümleriyle getirilen sınırlamalar saklı kalmak koşuluyla, ihtiyaçlarına uygun türde düzenleyebilirler. veya belirsiz süreli yapılır. Bu sözleşmeler çalışma biçimleri bakımından ta

İş sözleşmeleri belirli m süreli veya kısmî süreli yahut deneme süreli ya da diğer türde oluşturulabilir.

BAŞKAN - Madde üzerinde, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına Niğde Milletvekili Sayın Orhan Eraslan; buyurun Sayın Eraslan.

Süreniz 10 dakika.

CHP GRUBU ADINA ORHAN ERASLAN (Niğde) - Sayın Başkan, Türkiye Büyük Millet Meclisinin değerli üyeleri; İş Kanunu Tasarısının 9 uncu maddesi üzerinde Cumhuriyet Halk Partisi Grubunun görüşlerini açıklamak üzere söz almış bulunuyorum; hepinizi sevgiyle, saygıyla selamlıyorum.

Önce, bir hususu belirtmek istiyorum. Çalışma hayatımızın temeli olacak bir yasa tasarısı görüşülüyor; ancak, doğrusu, burada iş çığırından çıktı, doğrusu, gülünç bir hal aldı. Hükümetin bir bakanı bir önergeye katılıyor; ancak, Grup katılmıyor. O zaman hükümet düşmüş sayılmaz mı arkadaşlar?! (Gülüşmeler, alkışlar) Grupta güveni yok. O zaman, gelin, bunu, yeni kurulacak hükümete havale edelim, düşen hükümet giderayak bunu yapmasın. Gelin, bu kadar önemli bir yasayı yeni kurulacak hükümete havale edelim. (AK Parti sıralarından gürültüler)

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, hatibe müdahale etmeyelim.

Sayın Hatip, siz Genel Kurula hitap edin; buyurun.

ORHAN ERASLAN (Devamla) - Değerli arkadaşlarım...

ŞÜKRÜ ÜNAL (Osmaniye) - Hatip bize müdahale ediyor Sayın Başkan.

ENVER ÖKTEM (İzmir) - Bırak da konuşsun kardeşim, dünden beri sen konuşuyorsun.

İSMAİL BİLEN (Manisa) - Siz laf atmıyor musunuz?!

ORHAN ERASLAN (Devamla) - Arkadaşım konuşacaksa buyursun konuşsun.

BAŞKAN - Buyurun Sayın Eraslan.

ORHAN ERASLAN (Devamla) - Değerli milletvekilleri, gerçekten de, bu yasa tasarısı önemli bir yasa tasarısı. Biz bu tasarıyı, İş Yasası Tasarısı olarak değil de kölelik yasası tasarısı olarak değerlendiriyoruz; ne acı ki öyle değerlendiriyoruz. (AK Parti sıralarından gürültüler)

Bakın, ben...

Efendim, milletvekili laf atmaz, konuşur, buyurun konuşacaksanız! Biliyorsanız bir şey, feyiz alsınlar; bilmiyorsanız susun.

RESUL TOSUN (Tokat) - Mecliste, arkadaşlarınızdan öğrendik.

ORHAN ERASLAN (Devamla) - Söz almış bulunduğum 9 uncu madde, bu tasarının kalbi durumundadır; çok önemli bir maddedir. Bu maddeyle, şimdiye kadar İş Yasası içerisinde yer almayan, tali ve istisnaî olarak uygulama alanı bulan kimi sözleşme türleri yer almış bulunmaktadır ve yasalaştırılmak istenmektedir.

Değerli arkadaşlarım, şimdiye kadar, iş sözleşmeleri belirli süreli veya belirsiz süreli olarak yapılmaktaydı. Bireysel iş hukukunun temeli de budur. Ancak, şimdiki düzenlemeyle tam süreli, kısmî süreli yahut deneme süreli veya diğer bir tür, çağrı üzerine, vesaire diye normal olmayan, atipik olan sözleşme türleri yasaya taşınmaktadır. İşte, sıkıntıyı doğuracak temel düzenlemelerden birisi budur.

Değerli arkadaşlarım, burada, bir an için, sükunetimizi muhafaza eder ve kendimizin yasa yapmakla görevli olduğunu, toplum hayatını düzenleyen önemli yasalardan birini yapmak üzere olduğumuzu, ilkokulların münazara takımları olmadığımızı fark edersek, bunun dehşeti karşısında ürpermemek mümkün değildir.

RESUL TOSUN (Tokat) - İlkokullarda münazara yapılmaz Sayın Hatip, Türkiye'de yaşıyoruz; örnekleriniz biraz mantıklı olsun.

ORHAN ERASLAN (Devamla) - Biz yaptık ama.

RESUL TOSUN (Tokat) - O zaman, kendi grubunuza söyleyin, bize söylemeyin.

ORHAN ERASLAN (Devamla) - Değerli arkadaşlarım, tabiî, laf atma alışkanlığını bırakmadıkları için, önemli şeyleri söyletmeme çabası içerisindeler. Burada, önemli şeyler söylemeye çalışıyoruz, ciddiyetle önemli şeyler söylemeye çalışıyoruz, kemali ciddiyetle yasama görevimizi yapmaya çalışıyoruz. (AK Parti sıralarından gürültüler)

İZZET ÇETİN (Kocaeli) - Müdahale etmeyin oradan; dinleyin.

ORHAN ERASLAN (Devamla) - Buna katkıda bulunun; milletvekilisiniz, lütfen... Sataşarak değil...

ŞÜKRÜ ÜNAL (Osmaniye) - Kim sataştı arkadaş?.. İlkokula benzetiyorsun ya!..

RESUL TOSUN (Tokat) - Sataşırsanız, cevap alırsınız.

ORHAN ERASLAN (Devamla) - Çıkar, cevap verirsiniz...

BAŞKAN - Sayın Hatip, bir dakikanızı rica edeceğim.

Değerli milletvekilleri, özellikle İktidar Partisine mensup milletvekili arkadaşlarıma rica ediyorum. Siz, bu yasayı müzakere edip çıkarmak mı istiyorsunuz; burada, hatip konuşurken, ona müdahale etmek suretiyle zamanın kaybolmasını mı istiyorsunuz? Rica ediyorum sizden... Sizden çok rica ediyorum...

ŞEVKET ARZ (Trabzon) - Saati de durdursanız daha iyi olacak.

BAŞKAN - Sayıp Hatip, size kaybolan zamanı fazlasıyla veriyorum; buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)

ORHAN ERASLAN (Devamla) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Bu maddeyle yapılan düzenleme, kısa zamanda suiistimallere neden olacak, çalışma hayatında büyük olumsuzluklar yaratacak neticeler doğuracaktır.

Bu madde, Sayın Bakanın da ifade ettikleri gibi, esnek çalışma ilişkilerini yasalaştırmaktadır, atipik istihdam şekillerini yasalaştırmaktadır değerli arkadaşlarım. Ne demek tam süreli, kısmî süreli sözleşme? Ne demek deneme süreli sözleşme? Ne demek çağrı üzerine gidilen süreli sözleşme? Ne demek asgarî süreli? Ne demek işin paylaşılması?

Arkadaşlarım, bunlar, ciddiyetle üzerinde düşünmemiz gereken şeylerdir; ciddiyetle düşüneceğiz ve ciddiyetle karar vereceğiz; bu işin vebali vardır.

Şu kürsüye, yirmi yıla yakın hukukçuluk hayatını iş hukukuna harcamış, emek vermiş bir arkadaşınız olarak geldim ve kemali ciddiyetle, gördüğüm -üstelik, madde üzerinde, başka şeyde değil- sakatlıkları ifade etmeye çalışıyorum; ne acıdır ki, kimi arkadaşlarımız, yaptığımız işin öneminin farkında değiller herhalde.

Hiç düşündünüz mü, bu istihdam şekilleri birkaç yıl sonra ne sonuçlara yol açar? Açılımı ne olur? Türkiye'de çalışanlar ne duruma gelir? İşçiler ne duruma gelir? Dürüst işverenler ne duruma gelir? Neyi teşvik edersiniz, neyi yok edersiniz; ne olur? Bunu bir açalım 9 uncu maddede izin verirseniz.

Değerli arkadaşlarım, bir kere, bu madde, Türk işçi sınıfının kazanılmış haklarının tümünün özüne dokunmaktadır; şimdiye kadar, Osmanlı'dan bu yana -tüm cumhuriyet dönemini de kapsayacak şekilde- işçi sınıfının tüm kazanımlarını yok etmektedir. Bunu bir düşünün, bunun boyutunu, büyüklüğünü bir düşünün!

Bunun için, Cumhuriyet Halk Partisi olarak, bu tasarı üzerinde meramımızı anlatmaya çalışıyoruz. Ne olur dinleseniz!.. Ne olur destek verseniz!..

İkincisi; değerli arkadaşlarım, iş hukukunun bir temel prensibi vardır; işçi lehine yorum ilkesi. Tüm dünyada, tereddütün doğduğu noktada, yorum işçi lehine yapılır. Bu, iş hukukunun temel prensibidir. İşte, bu, işçi lehine yorum ilkesini ortadan kaldırmaktadır.

Tüm dünyada başka bir ilke daha vardır; hukuk, güçsüzü korur, güçsüzü korumak zorundadır. Güçlü, bir biçimde kendisini korur; zalim, bir biçimde kendisini korur. Önemli olan, mazlumu korumaktır, güçsüzü korumaktır. (CHP sıralarından alkışlar) İşte, bu madde, güçsüzü korumamaktadır, güçlüyü korumaktadır; güçsüzün korunması ilkesini ortadan kaldırmaktadır.

Değerli arkadaşlarım, 21 inci Dönem Parlamentosu, büyük kavgalarla, çeşitli mücadelelerle İş Güvencesi Yasasını çıkardı; 15 Martta yürürlüğe girecek. Bu madde, İş Güvencesi Yasasını fiilen ortadan kaldırmaktadır; çünkü, herkesi yarı işsiz yapmaktadır; çünkü, herkesi    part -time çalışan yapmaktadır, çağrı üzerine çalışan yapmaktadır.

HALİL AYDOĞAN (Afyon) - Öyle değil...

ORHAN ERASLAN (Devamla) - Efendim, lütfen, bunu iyiniyetle bir yorumlayın.

HALİL AYDOĞAN (Afyon) - Öyle anlamadık...

ORHAN ERASLAN (Devamla) - Doğru, arkadaşlarımızın öyle anlamamaları da doğru; kırksekiz saatlik bir düşünce süresi olmadı bunda. Bence, bunda, uzun bir tartışma süresi olmalıydı. Cumhuriyet Halk Partisinin de bu kadar sendikacısı, bu kadar iş hukukçusu, bu kadar bu işe emek veren insanı var; ne olurdu, bu temel yasaya, bu önemli yasaya biz de katkı sunabilseydik! Neyi, nereden kaçırıyoruz?!

15 Martta İş Güvencesi Yasası yürürlüğe girecek... Efendim, girsin, İş Güvencesi Yasasının yürürlüğe girdiği günün ertesinde kıyamet mi kopuyor; yani, İş Yasası eş zamanlı yetişeceğine 31 Marta yetişse, 15 Nisana yetişse, 15 Mayısa yetişse kıyamet mi kopar, bir yanlışlık mı olur?! İş Yasası çıkmasın diyen mi var?! Tartışma imkânımız olurdu değerli arkadaşlarım; tartışma imkânımız olurdu, değerlendirme imkânımız olurdu.

Arkadaşlarım, bu yasa tasarısı, kıdem tazminatını fiilen ortadan kaldırmaktadır. Kıdem tazminatı, çalışma hayatının, en önemli, işçiler açısından biricik güvencesi. Arkadaşlarım, bu yasayla, kıdem tazminatı diye bir şey kalmamaktadır. Bir değerlendirin; sadece 9 uncu madde bile, kıdem tazminatını fiilen ortadan kaldırmaya yeterlidir. Bu düzenleme karşısında, demin, bağışlayın, ben, Yüce Meclisi ilzam etmek için "ilkokul çocukları" demedim; ama, iş şirazeden çıktı, birbirimize karşı kaldır indire başladı; düşünemez, otomatiğe bağlanır duruma geldik. Neyi yasalaştırdığımızı bilmiyoruz. Bir düşünelim...

AHMET YENİ (Samsun) - Biliyoruz, biliyoruz...

ORHAN ERASLAN (Devamla) - Temenni ediyorum, biliyoruzdur. Bunun vebali daha büyük, bilerek yapılanın; onu unutmayın.

Değerli arkadaşlarım, bu yasa, sendikacılığın sonunu getirecektir Türkiye'de, sendikacılığın sonunu getirecektir; Sayın Bakanım da onun farkında. Tabiî, canım, sendikacılar da lüzumsuz insanlar, ölünce bile çeneleri titriyor diye düşünürseniz, sendikacılığın sonunun gelmesinde bir beis görmezsiniz; ancak, değerli arkadaşlarım, ben biliyorum ki, bizim partimiz kusursuz demokrasi kurma özlemi içerisinde.

MUZAFFER BAŞTOPÇU (Kocaeli) - Bizim partimiz de...

ORHAN ERASLAN (Devamla) - Sizin seçim beyannamenizde de öyle okudum; onu samimî bulmak istiyorum, inanmak istiyorum. Kusursuz demokrasiyi kurmanın bir tek yolu vardır; o da, sivil toplum örgütlerini ayakta tutmaktır.

Değerli arkadaşlarım, tüm dünyada, evrensel olarak en önemli sivil toplum örgütleri sendikalardır, cemaatler değildir. Onlar da bir sivil toplum örgütüdür; ama, demokrasinin zorunlu basamakları onlar değildir. Bu yasayla, demokrasiyi kurma imkânını da ortadan kaldırıyoruz; çünkü, sendikaların hepsinin ruhuna elfatiha deniliyor arkadaşlarım, bunu görün; arkadaşlarım, bunu görün, lütfen. Bunu tartışalım madde madde, aceleye getirmeyelim.

Değerli arkadaşlarım, Cumhuriyet Halk Partisi, sanki, iş hayatında işveren düşmanıymış gibi gösterildi. Bizim içimizde de çok değerli sanayiciler var. Kimi İktidar Partisi mensubu arkadaşlarım diyorlar ki: "İşveren de memnun değil." Doğru, aklı başında işveren memnun değil bundan; çünkü, bu yasa, namuslu, kayıtiçi, vergisini veren işverenin de aleyhinedir. Bu yasa, kayıtdışı ekonomiyi teşvik etmektedir, merdivenaltı imalatçılığını teşvik etmektedir.

Değerli arkadaşlarım, çok kötü şeyler söylediğimi zannetmiyorum. Sayın Başkanın hoşgörüsüne sığınıyorum.

BAŞKAN - Sayın Eraslan, 3,5 dakika fazla konuştunuz. Toparlarsanız memnun olurum.

ORHAN ERASLAN (Devamla) - Sayın Başkanım, doğrudur; ama, arkadaşlarımız müdahale ettiler. Önemli bir şey, yasanın kalbi, lütfen... Başka bir konuyla ilgili değil.

BAŞKAN - Özet olarak, lütfen...

ORHAN ERASLAN (Devamla) - Bu tasarı, herkesi yarı işsiz hale getirmektedir. Bu tasarı, Türk toplumunu yarı işsiz hale getirmektedir.

Değerli arkadaşlarım, bu tasarının yasalaşmasıyla, ileride, çalışma hayatında yüzü gül gibi, çalışma azmiyle dolu, gözleri çakmak çakmak işçiler görmeyeceğiz; yarı aç, rengi solmuş, uykulu gözlerle bakan insanlar göreceğiz. Bunun vebalini bu Meclis taşıyacak. Dikkatle inceleyelim, nereye gideceğimizi, ne yapacağımızı dikkatle inceleyelim. Bu tasarı, sanayiciyi de teşvik etmiyor, bu tasarı, vurguncuyu teşvik ediyor değerli arkadaşlarım. Bu tasarı, vurguncuyu, haramzadeyi teşvik ediyor. Onun için, dikkatli olalım arkadaşlarım.

MUZAFFER BAŞTOPÇU (Kocaeli) - Haramzade olunca iş değişir.

ORHAN ERASLAN (Devamla) - Değerli arkadaşlarım, bu tasarı, tüm işçileri bölerek sorunlarını farklılaştırmaktadır, işçilerin çalışma koşullarını ve çıkarlarını farklılaştırmaktadır; işçileri çekirdek işgücü, çeper işgücü olarak ayırmaktadır; atipik çalışma biçimini genel bir çalışma biçimine dönüştürmektedir.

Değerli arkadaşlarım, bu yasa, fazla mesai ücretini ortadan kaldırmaktadır.

Değerli arkadaşlarım, sadece bu maddenin, 9 uncu maddenin açılımından -bir iş hukukçusu olarak yakalayabildiğim şeyler- işveren, normal olmayan durumların ortaya çıkması halinde, sözleşmeden kaynaklanan yükümlülüklerini sessiz sedasız ortadan kaldırabilecektir, sadece 9 uncu maddeye dayanarak.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Eraslan, son cümlelerinizi almak istiyorum.

ORHAN ERASLAN (Devamla) - Bitiriyorum Sayın Başkanım, müsaade ederseniz...

BAŞKAN - Gereği kadar müsaade ettim Sayın Eraslan, son cümleler; rica edeyim...

ORHAN ERASLAN (Devamla) - Bu tasarı, kısaca bir IMF tasarısıdır değerli arkadaşlarım, bir IMF tasarısıdır. Bu maddeye, 9 uncu maddeye hayır oyu vermenizi bekliyor, hepinize saygılar, sevgiler sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Eraslan.

Şahsı adına, Kocaeli Milletvekili Sayın İzzet Çetin.

Sayın Çetin, size 5 dakikalık süre veriyorum. Lütfen, süremizi iyi kullanalım.

MUZAFFER BAŞTOPÇU (Kocaeli) - 5 dakikada neler söyler.

İZZET ÇETİN (Kocaeli) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; gerçekten, çalışma yaşamını etkileyecek, belki otuz kırk yıl süreyle izleri ortadan kalkmayacak bir yasa tasarısının özgür bir tartışma ortamına taşınmaması mücadelenizi kutluyorum.

Önce, muhalefetin sesi komisyonda, komisyon başkanı arkadaşımız tarafından kısılmış, daha sonra, Sayın Bakanımız ve dün konuşan Trabzon Milletvekili saygıdeğer arkadaşım "keşke bunları komisyonda anlatsaydınız" demişti; ama, komisyonda anlatma olanağı olmadığı gibi, dinleyecek tahammül de kalmamıştı arkadaşlarımızda; orada susturulduk. Arkasından, bunu, Mecliste tartışırız, kamuoyu önünde tartışırız dedik; burada da, mahcubiyetinizden, utancınızdan, halka verdiğiniz sözleri yerine getirememenin ezikliğinden olsa gerek, takkıyye yaparak, hükümet olarak "evet" deyip, grup olarak "hayır" diyerek susturmaya çalıştınız.

ÜNAL KACIR (İstanbul) - Tahrik etmeyin; biz de insanız.

ENVER ÖKTEM (İzmir) - Dinle!.. Dinle!..

İZZET ÇETİN (Devamla) - Ama, susturamayacaksınız!.. Susturamayacaksınız!..

BAŞKAN - Sayın Çetin... Sayın Çetin, lütfen, sataşmaya meydan vermeyelim; konuya dönelim... Lütfen...

İZZET ÇETİN (Devamla) - Sayın Başkan, lütfen, rica ediyorum... Ne söylediğimi biliyorum Sayın Başkan. Taraflı olup olmadığınızdan da şüphe ediyorum iki günden bu yana!.. (AK Parti sıralarından "Ooo!" sesleri)

Sayın Başkan, izin verin, ben konuşacağım.

Bu yasa tasarısı, gerçekten, çalışma yaşamının bütününü etkiliyor. Dürüst ve namuslu işverenlere hiç sözümüz yok. Vergisini veren, kayda girmiş, işçisine insan gibi bakan işverenlere saygımız sonsuz; ama, lafımız, işçiyi insan gibi görmeyen, onu bir meta gibi gören, ödünç alışverişine tabi bir mal gibi değerlendirenlerle, onlara bu fırsatı vermek isteyen zihniyete karşı. Fakirin, fukaranın, işçinin, köylünün oyunu isterken "alınteri kurumadan emeğin hakkını vermek gerekir" deyip de buraya gelip, emekten kaçanların, emeği hor görenlerin, elbette, bu yasa karşısında huzursuz olmalarını anlamak gerekir. Gerçekten eziliyorsunuz, üzülüyorsunuz; vicdanınızda, beyninizde mahcupsunuz; ama, işverenlerden aldığınız talimat ya da başka yerlerden aldığınız talimatla, bu Meclisin bile, özgür bir konuşma ve tartışma ortamı olmaktan çıkarılmasına göz yumuyorsunuz. Bu Meclis herkese lazım. Bu Meclis, bu yasalar herkese lazım. İnşallah, bir gün size de lazım olur!

Değerli arkadaşlar, bakınız, sözleşme türü; 1475 sayılı İş Kanununda, süresi belirli hizmet akdi vardır, süresi belirsiz sürekli hizmet akdi vardır. Bakıyoruz, ne kadar düzenbazlık varsa, ne kadar istismar varsa, ne kadar insanı hor görme varsa, ne kadar insanı meta gibi gören anlayış varsa, her birini, iş sözleşmesi diye, işçinin önüne, işsizin önüne, işini kaybetmiş aç insanların önüne koyacaksınız. Yasalar, güçsüzü korumak için yapılır. Sosyal devlet, güçsüzünü koruyan devlettir. Siz de, sosyal devleti kuracağız iddiasıyla geldiniz.

Şimdi, size soruyorum, burada bir akit var; bugün, işverenler işçilerin önüne koyuyor. Bakınız ne diyor; okuyayım sizlere. Diyor ki: "İşverence istenen hallerde, yasal ödeme mukabilinde fazla çalışma yapmayı peşinen kabul ederim. İşverenlerin göstereceği her türlü işte çalışmayı taahhüt ederim. İşçi, çalıştığı işyerinin çıkardığı her türlü yönetmeliğe uymayı kabul eder."

Hepsini koymuş işçinin önüne. İşçi ne yapacak? Evine bir dilim ekmek götürebilmek için, işsiz, yük boşaltacak iş arıyor, kazma kürek, tarlada çalışacak iş arıyor. İnşaatta, acaba, bir gün karnımı doyurabilir miyim diye, inşaat inşaat dolaşıyor; o adamın önüne akit koyacaksınız... Size birisi diyecek ki, ben seni pazarlayacağım, köle gibi pazarlayacağım; bedeli de bu, karnın doyacak bugün.

Utanmayacak mıyız arkadaşlar, insanın önüne köle gibi belge koymaya?!. Nasıl evet dersiniz bu yasaya? Nasıl göz yumarsınız ülke insanlarının insanlıkdışı çalışma ilişkilerine? Gerçekten, üzülüyorum bir yurttaş olarak, bir vekil olarak.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Çetin, sözlerinizi toparlayın.

İZZET ÇETİN (Devamla) - Toparlıyorum.

Bizi buraya vekil olarak gönderenler, kendilerini temsil etmek için gönderdi; bu ülkenin kaynaklarını, elli yıldan bu yana, emek sömürüsüne dayalı, insan sömürüsüne dayalı, devlet sömürüsüne dayalı, kendi menfaatları için kullanmalarına göz yumalım diye değil, emeğin hakkını da gözetelim diye gönderdi; işçinin, işsizin, yoksulun, köylünün, emeklinin, dulun, yetimin, fakirin fukaranın hakkını gözetelim diye gönderdi.

Eğiyorsunuz başlarınızı önünüze, yarın sokaklarda da eğeceksiniz.

MUZAFFER BAŞTOPÇU (Kocaeli) - Öyle deme ya!

İZZET ÇETİN (Devamla) - Evet, Başkan, sokaklarda da eğeceksiniz; çünkü, bu yasaya "evet" dediğiniz zaman, göreceksiniz siz ne olup biteceğini.

Sayın Bakanım da burada; gerçekten, kişiliğine saygım nedeniyle bir şey söyleyemiyorum; ama, yüz hatlarından ne kadar üzgün, ne kadar mahcup olduğunu görüyorum. Dün, Sayın Başkan beni ikaz ediyor "bu Meclis hiçbir yerden talimat almaz" diye.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Çetin.

İZZET ÇETİN (Devamla) - Doğru, bu Meclis hiçbir yerden talimat almaz; ama, alan parti var ve bunun adı da, Adalet ve Kalkınma Partisi. (CHP sıralarından alkışlar)

SAĞLIK, AİLE, ÇALIŞMA VE SOSYAL İŞLER KOMİSYONU BAŞKANI MAHFUZ GÜLER (Bingöl) - Sayın Başkan, söz istiyorum.

BAŞKAN - Komisyon Başkanımız bir söz isteğinde bulundular.

Buyurun efendim.

SAĞLIK, AİLE, ÇALIŞMA VE SOSYAL İŞLER KOMİSYONU BAŞKANI MAHFUZ GÜLER (Bingöl) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bir hususu arz etmek istiyorum.

Değerli arkadaşlar, Komisyonumuzda bu yasa tasarısı görüşülürken hiçbir arkadaşımın sözüne müdahale etmedim. Sayın Çetin dünden beri sürekli bizi suçluyor. Kendisi bizim Komisyonun üyesi olmadığı halde geldi ve dilediği kadar konuştu; ondan sonra da, toptan karar verdiler, Komisyonu terk edip gittiler, bunu düzeltmek istiyorum. Provokasyona gelecek hiçbir durum yok; bütün arkadaşlarımın bu konuyu bilmesini istiyorum.

Arz ediyorum efendim. (AK Parti sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Şimdi, şahsı adına ikinci konuşmacı, Samsun Milletvekili Sayın Haluk Koç.

Buyurun Sayın Koç. (CHP sıralarından alkışlar)

Süreniz 5 dakika.

HALUK KOÇ (Samsun) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bakın, geçen günkü birleşim sırasında biz bir araştırma önergesinin öne alınmasını talep etmiştik ve o tartışmalar sırasında nahoş birtakım olaylar olmuştu. Ben, Grup Başkanvekili olarak, eğer bizim Grubumuzdan böyle bir şey vaki olmuşsa, Türkiye Büyük Millet Meclisi çatısından ve sizlerden özür dilemiştim ve bu Millet Meclisinin çatısının, hiçbir yabancı güçle işbirliği içinde olabilecek bir milletvekili barındırmadığını inancımla söylemiştim.

RESUL TOSUN (Tokat) - Biz de alkışladık sizi.

HALUK KOÇ (Devamla) - Bunun iradesini sergilediğini söylemiştim ve benzer bir durumla karşılaşırsa yeniden sergileyeceğini de ifade etmiştim.

Şimdi, üçbuçuk aydır süren Grup Başkanvekilliği görevim sırasında, herhalde kastımı aşan hiçbir şeye tanık olmadınız. Hepinizle muhabbetimiz de iyi, görüşmelerimiz de iyi, sevgimiz de iyi, arkadaşlığımız da iyi.

Değerli arkadaşlarım, bizler burada muhalefet görevimizi yerine getiriyoruz. Ağzımızdan kötü söz çıkmaması lazım, birbirimizi incitmememiz lazım.

RECEP KORAL (İstanbul) - Buna katılıyoruz.

HALUK KOÇ (Devamla) - Şimdi, bakın, tepkiler olacak; ama, bunlar sinkaf ya da küfürle olursa, insanın birtakım tahammül sınırları zorlanıyor.

Değerli arkadaşlarım, ben bir kere daha bunu Genel Kurula hatırlatmakta fayda gördüm. (CHP sıralarından alkışlar)

Değerli arkadaşlarım, muhalefete sabırlı olacaksınız.

RECEP KORAL (İstanbul) - Hakaret oldu.

HALUK KOÇ (Devamla) - Bakın, iktidar mevkii, muhalefetin eleştirilerini sindirebilme mevkiidir; teknik eleştiri de olacak, diğer eleştiriler de olacak, buna tahammül göstereceksiniz. Eğer bu tahammülü göstermez ve Meclisi, değişik yollardan muhalefetin sesini kısacak şekilde çalıştırma düzenine geçerseniz, o zaman, demokrasi tartışılır olur; çok büyük bir hatadır.

MUZAFFER BAŞTOPÇU (Kocaeli) - O zaman olmaz, ayıp olur.

RESUL TOSUN (Tokat) - Burada bir hakaret oldu.

HALUK KOÇ (Devamla) - Söz alır, konuşursunuz Sayın Tosun.

Değerli arkadaşlarım, bakın bu görüşülen tasarının, dün, Türkiye'nin ulusal kanallarından bir tanesinde haber yayınını yapan bir arkadaşımız, bugün işten çıkarıldı. Evet, Show TV'den bu sabah 70 kişi atıldı. CNN Türk ve Kanal D birleştirilecek ve 100 kişi daha işten atılacak.

Değerli arkadaşlarım, Sayın Bakana da iletildi bunlar. Sayın Bakan, üzgün olduğunu söyledi; ama, bu yasanın çıkmasının onurunu taşıyacağını ifade etti burada, demin konuşmasında. Bu onur, böyle çok sırmalı, apoletli bir onur olmayacak inanın buna; halkın karşısında savunulması çok zor olacak. Bakın, elimde bir Anadolu Ajansı haberi var, bugün geçiyor: Bursa'da Sanayici ve İşadamları Derneğinin dergisinde, işverene, kusursuz işçi çıkarma taktikleri ifade ediliyor. Biraz daha gayret edin, az kaldı; bu taktiklerin hazırlayıcısı oluyorsunuz. Bu taktikleri, savunmasız, boğaz tokluğuna çalışan -o da iş bulursa- insanların emeğine göz dikerek yapıyoruz; yanlış yapıyoruz arkadaşlar! Ne olur biraz düşünün.

RECEP KORAL (İstanbul) - Biz hep düşünüyoruz.

HALUK KOÇ (Devamla) - Ne olur biraz düşünün. Bizim bütün söylediklerimiz haksız mı? Bizim bütün dile getirdiklerimiz, değer verilmez mi?

MUZAFFER BAŞTOPÇU (Kocaeli) - Estağfurullah.

HALUK KOÇ (Devamla) - Lütfen... "Takıyye" sözünü kullanmak istemiyorum; ama, bu çift taraflı davranıştan biraz olsun kendinizi sakının.

Değerli arkadaşlarım, bakın, burada, çıkacak tasarıya göre işçi çıkarma nedenlerini sıralıyor ve daha sonra "işyerinizde takım ruhunu, çalışmanızla bölmektesiniz" diye bir gerekçe var.

Değerli arkadaşlarım, bir latife yapmama müsaade edin. Şimdi, tabiî ki, bir siyasî partiyi, bir işyeriyle mukayese ederek dile getirmiyorum; ama, yani, takım ruhunu bölerek, bir gruba, sizin içinizden de fesih kararı çıkarabilir yetkilileriniz.

MUSTAFA NURİ AKBULUT (Erzurum) - Sizden de çıkabilir.

HALUK KOÇ (Devamla) - Bunu, latife olarak kabul edin ve bu yasama döneminin sonuna doğru -bakın, sonuna doğru- bu yasama döneminin başlangıcında takındığınız tavır, oylarınızla kabul ettiğiniz bu yasalar, kendinize, belki yeni siyasî çatılar aramak durumunda kalacağınız o dönemin sonunda, önünüze dikilecektir değerli arkadaşlarım; bunu unutmayın.

Saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Koç.

Madde üzerindeki konuşmalar tamamlanmıştır.

Şimdi, madde üzerinde 2 adet önerge vardır; önergeleri önce geliş sırasına göre okutacağım, sonra aykırılık derecelerine göre işleme alacağım.

İlk önergeyi okutuyorum :

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan İş Kanunu Tasarısının 9 uncu maddesinin birinci paragrafının aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

 

Oğuz Oyan

İzzet Çetin

Hüseyin Güler

 

İzmir

Kocaeli

Mersin

 

Bayram Ali Meral

Mehmet Küçükaşık

Gökhan Durgun

 

Ankara

Bursa

Hatay

 

Muharrem Doğan

Vezir Akdemir

Güldal Okuducu

 

Mardin

İzmir

İstanbul

 

Enver Öktem

 

Feridun Fikret Baloğlu

 

İzmir

 

Antalya

"Taraflar iş sözleşmesini, objektif iyi niyet kurallarına ve kanun hükümleriyle getirilen sınırlamalar saklı kalmak koşuluyla, düzenleyebilirler."

BAŞKAN - İkinci önergeyi okutuyorum; bu önerge, en aykırı önergedir, okutup işleme alacağım.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan İş Kanunu Tasarısının "Türü ve Çalışma Biçimlerini Belirleme Serbestisi" başlıklı 9 uncu maddesinin ikinci paragrafının aşağıdaki gibi değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

 

Oğuz Oyan

İzzet Çetin

Enver Öktem

 

İzmir

Kocaeli

İzmir

 

Bayram Ali Meral

Hüseyin Güler

Feramus Şahin

 

Ankara

Mersin

Tokat

"İş sözleşmesi belirli veya belirsiz süreli yapılır. Süresi belli ya da belirsiz olarak yapılan kısmî süreli çalışmalarda, günlük ve haftalık çalışma süreleri belirtilir."

BAŞKAN - Sayın Komisyon, okunan önergeye katılıyor musunuz?

SAĞLIK, AİLE, ÇALIŞMA VE SOSYAL İŞLER KOMİSYONU BAŞKANI MAHFUZ GÜLER (Bingöl) - Katılıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN - Hükümet önergeye katılıyor mu?

ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI MURAT BAŞESGİOĞLU (İstanbul) - Katılıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN - Komisyonun ve Hükümetin katıldığı önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler...

OĞUZ OYAN (İzmir) - Komisyonun çoğunluğu var mı Sayın Başkan?

ALGAN HACALOĞLU (İstanbul) - Komisyon, katılın lütfen!..

BAŞKAN - Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.

Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan İş Kanunu Tasarısının 9 uncu maddesinin birinci paragrafının aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

                                                                     Oğuz Oyan

                                                                             (İzmir)

                                                                  ve arkadaşları

"Taraflar iş sözleşmesini, objektif iyi niyet kurallarına ve kanun hükümleriyle getirilen sınırlamalar saklı kalmak koşuluyla, düzenleyebilirler."

BAŞKAN - Komisyon önergeye katılıyor mu?

SAĞLIK, AİLE, ÇALIŞMA VE SOSYAL İŞLER KOMİSYONU BAŞKANI MAHFUZ GÜLER (Bingöl) - Katılıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN - Hükümet önergeye katılıyor mu?

ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI MURAT BAŞESGİOĞLU (İstanbul) - Katılıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN - Komisyonun çoğunluğu vardır.

Komisyonun ve Hükümetin katıldığı önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.

9 uncu maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... 9 uncu madde kabul edilmiştir.

10 uncu maddeyi okutuyorum :

Sürekli ve süreksiz işlerdeki iş sözleşmeleri

MADDE 10.- Nitelikleri bakımından en çok otuz iş günü süren işlere süreksiz iş, bundan fazla devam edenlere  sürekli iş denir.

Bu Kanunun 3, 8, 12, 13, 14, 15, 17, 23, 24, 25, 26, 27, 28, 29, 30, 31, 34, 53, 54, 55, 56, 57, 58, 59, 75, 80 ve geçici 6 ncı  maddeleri süreksiz işlerde yapılan iş sözleşmelerinde uygulanmaz. Süreksiz işlerde, bu maddelerde düzenlenen konularda  Borçlar Kanunu hükümleri uygulanır.

BAŞKAN - Madde üzerinde, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına Malatya Milletvekili Muharrem Kılıç konuşacaklardır.

Buyurun Sayın Kılıç. (CHP sıralarından alkışlar)

Konuşma süreniz 10 dakikadır.

CHP GRUBU ADINA MUHARREM KILIÇ (Malatya) - Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; görüşülmekte olan İş Kanunu Tasarısının 10 uncu maddesi hakkında Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına görüşümüzü bildirmek üzere söz almış bulunmaktayım.

Ülkemizdeki çalışma hayatını düzenleyen ilk yasa 1936 yılında çıkarılmıştır. İkinci Dünya Savaşından sonra, Türkiye Cumhuriyeti çağdaş ülkelerdeki uygulamalardan geri kalmamak ve işçi işveren arasındaki çalışma koşullarının düzenlenmesine yardımcı olmak amacıyla 1947 yılında ilk Sendikalar Kanununu çıkarmıştır. 1961 Anayasasından sonra, Anayasamıza ilk kez girmiş bulunan sosyal devlet ilkesi gereğince 1936 yılında çıkarılan İş Kanunu yerine, 1967 yılında 931 sayılı İş Kanunu çıkarılmıştır. Bu kanunun şekil yönünden Anayasamızca iptalinden sonra da 1971 yılında 1475 sayılı İş Kanunu yürürlüğe girmiştir.

Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; son yıllarda, ülkemizde sıkça karşılaşır olduğumuz ekonomik kriz dönemlerinde, mevcut yasa hükümlerine aykırı pek çok uygulamalar görülmüştür. İşverenler, bu kriz dönemlerinde, işyerinin bütününde veya belli bölümlerinde çalışan işçilerin çalışma sürelerini kısaltmışlar, işçilere kısmen veya topluca izin kullandırmışlar; hatta, işyerinin bir kısmını başkalarına devrederek, kıdem tazminatlarını dahi ödemeden işçileri topluca işten çıkarmışlardır. Kısaca, mevcut yasalara rağmen, çalışma ilişkilerini keyfî bir biçimde düzenlemişlerdir.

İşte, görüşmekte olduğumuz bu yasa tasarısı, kriz koşullarında işverenlerin başvurdukları bütün bu yöntemleri yasa haline getirmeye çalışmaktadır.

Aynı zamanda bu tasarı, 57 nci hükümet döneminde çıkarılan ve 15 Mart 2003'te yürürlüğe girecek olan İş Güvencesi Yasasına bir alternatif olarak, işveren kesiminin baskısıyla hazırlanmıştır. Amaç, İş Güvencesi Yasası yürürlüğe girmeden önce bu tasarıyı yasalaştırmaktır.

Bu tasarıyla iktidar, gerçekte kimin iktidarı olduğunu, kimin için çalıştığını açıkça ortaya koymuştur. Seçimlerde yoksulluk edebiyatı yaparak, işçinin, köylünün, memurun ve tüm çalışan toplum kesiminin oylarını alarak iktidara gelen bu hükümet, maalesef, kendisini iktidara getiren bu kesimlere kulaklarını tıkamış, sadece, işveren derneklerinin ve işveren sendikalarının çıkarı doğrultusunda bir çalışmanın içine girmiştir.

Tasarının gerekçesinde, bu tasarıyla Avrupa Birliği normlarını hedeflediklerini belirtseler de, bu İş Kanunu Tasarısı, çalışanları köleleştirme tasarısıdır.

Kanun tasarısının bütününe baktığımızda, çalışanların haklarının yok edilmesi söz konusu olup, birçok maddede de, çıkarılması düşünülen, ancak ne olduğu bilinmeyen tüzük ve yönetmeliklere atıf yapılarak, iş hayatı içinden çıkılmaz bir duruma sokulacaktır.

Bu tasarının 10 uncu maddesinde yapılan düzenleme, 1475 sayılı İş Yasasının 8 inci maddesindeki düzenlemeyle aynı mahiyette olup, bu maddede, sürekli ve süreksiz işlerin tanımı yapılmaktadır. Bu tanıma göre, kişilerin yaptıkları işler, sürekli ve süreksiz işler olmak üzere ikiye ayrılmaktadır. "Nitelikleri bakımından en çok 30 iş günü süren işlere süreksiz iş, bundan fazla devam edenlere sürekli iş denir" denilmektedir. Süreksiz işlerdeki uyuşmazlıklarda Borçlar Kanunu hükümleri uygulanmaktadır.

Sayın Başkanım, sayın milletvekilleri; ülkemiz çok zor günlerden geçmektedir. Bir taraftan, tezkerenin Yüce Meclisçe reddedilmiş olmasına rağmen, Amerika Birleşik Devletleri, ülkemizin her tarafına asker ve mühimmat indirmekte, her an için savaşla karşı karşıya bulunmaktayız; diğer taraftan, 58 inci hükümet istifa etmiş, yeni hükümetin kurulma çalışmaları sürmektedir. Bu sıkışık ortamda, Türkiye'nin başka hiçbir meselesi kalmamış gibi, hükümetin, bu tasarıyı apar topar çıkarmak istemesini anlayabilmiş değiliz.

Sayın hükümete, Adalet ve Kalkınma Partili milletvekili arkadaşlarıma sesleniyorum; sizler, bu yoksul halkın, işçinin, köylünün, memurun ve tüm çalışanların oylarıyla seçildiniz. Hepimiz, seçim meydanlarında, ülkemizdeki yolsuzluklarla ve yoksullukla mücadele edeceğimizi söyleyerek, bu vaatlerle seçildik. Bu sözünüzü ne çabuk unuttunuz?.. Yolsuzluğun kaynaklarından en önemlisi olan dokunulmazlıkların kaldırılması noktasında sözünüzde durmadınız. Şimdi de, yoksullukla mücadele etmek bir yana, işçilerin var olan haklarını ellerinden alarak, milyonlarca işçiyi köleleştirici yeni düzenlemeler getirmek istemektesiniz.

Bu durumlar karşısında mevcut tasarıya ret oyu vereceğimizi belirtir, sizi vicdanınızla baş başa bırakarak, saygılarımı sunarım. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Kılıç.

Şahsı adına, Kocaeli Milletvekili Sayın İzzet Çetin...

İZZET ÇETİN (Kocaeli) - Sayın Başkan, ben söz hakkımı Sayın Meral'a devrediyorum.

BAŞKAN - Peki efendim.

Buyurun Sayın Meral.

Süreniz 5 dakika.

BAYRAM ALİ MERAL (Ankara) - Sayın Başkan, değerli arkadaşlarım; yeni getirilen İş Yasası Tasarısının 10 uncu maddesini görüşüyoruz; sürekli ve süreksiz işlerde toplu iş sözleşmesi...

Değerli arkadaşlarım, biraz önce konuşan arkadaşımın söylediği gibi, öyle maddeler getirildi ki, bunların hepsi birbirinin benzeri; ferdî iş sözleşmesi, ödünç iş sözleşmesi, belli iş sözleşmesi, kısmî süreli çalışma, çağrı üzerine çalışma, takım sözleşmesi, telafi çalışması, kısa süreli çalışma, günlük çalışma... Aklımda tutup not alabildiklerim bunlar. Çalışma da çalışma... Birisi işine yaramıyorsa öbürünü kullan, o da işine yaramıyorsa öbürünü kullan.

Değerli arkadaşlarım, bunlar, mutlaka, sizleri de rahatsız eden hükümlerdir. Bakınız, Sayın Bakanımızı biz de severiz. Burada, konuşmalarında, sanki, sırf sendikacıların gücü düşüyor, işi düşüyor da onun için tepki gösteriyorlar...

Sayın Bakan, dün, burada, bütün konfederasyon başkanlarıyla anlaştığınızı söylemiştiniz; herhalde size de dağıtıldı, demek ki, böyle bir şey yok. Neden, oturup, biz, kendi aramızda, geniş kapsamlı düşünüp de daha iyisini yapmayı düşünmüyoruz?

Değerli arkadaşlarım, bakınız, şimdi, bugün misafirleriniz vardı; yani, misafirleriniz dediğim de, böyle, İskenderun'dan bilmem Gaziantep'e doğru yolcu ettiğiniz Mısırlılardan bahsetmiyorum; işçiler gelmişti bugün illerinizden, o misafirlerinizden bahsediyorum. Misafirleriniz çok, kafanız karışık, biliyorum; ama, şimdi, onlar geldi, bu yasadan şikâyetçi olduklarını söyledi.

Sayın Bakanım, yine, burada bir şey söyledi: "Efendim, ben, bir yerden telefon aldım, orada işçilerin işine son verilmiş..." Yine, bizim Sayın Grup Başkanvekilimiz: "İşçinin işine son verilmiş..."

Muhterem arkadaşlarım, zatıâlileriniz, partiniz hükümet, sizi zora sokan, keyfî işçi çıkaranı çağırırım karşıma "neden çıkardın, krizin var mı; yok, keyif için çıkardın, ver şu devletten aldığın krediyi" derim, "devletten aldığın, devlete ödemediğin vergiyi öde" derim, "Sigortaya yatırmadığın primi öde" derim. Bunlar nasıl terbiye olacak, nasıl terbiye edeceksiniz, şimdiden bu kadar taviz veriyorsanız?.. Bir Koç için, bir Sabancı için, buna benzer işverenler için bunlar konuşulur mu? Geçmişte -rahmet mi okusam bilmiyorum- bir sürü gecekondu işveren türettiler. Şimdi, bunlar çıktı meydana, ondan sonra, milleti işe alıyor, ertesi günü bir bakıyorsun, bir bahane, işçiyi kapı dışına koyuyor...

Değerli milletvekilleri, sizin oturduğunuz bazı yerlerde bir şeyler yazılı, ben de okurum; orada bir şey var, der ki: "Bugün Allah rızası için ne yaptın?" Şimdi, siz de akşam gideceksiniz, oturacaksınız "Allah rızası için ne yaptık" diyeceksiniz. Ne yaptık; işçilerin hakkını aldık işverenlere verdik. Ee, ne olacak; Allah'tan af dileyelim. Kusura bakmayın da, Yüce Allah, birsürü söz verdiğiniz, oyunu aldığınız o saf köylüler kadar saf mı yani?! Kandırabilir misiniz onu? (CHP sıralarından alkışlar)

Günah, değerli arkadaşlarım, yaptığınız hoş bir şey değil ve rahatsızsınız, huzursuzsunuz, ama, yapıyorsunuz. Sanki, geçen Mecliste burada oy verdiniz, yasa çıkardınız... Şimdi birileri bastırdı, bunu kaldırıyoruz. Bunlar ne yapar "kısa süreli, kısa süresiz" değerli arkadaşlarım; geçen maddelerde de var, birbirinin içine girmiş. İşveren Konfederasyonu Başkanının dediği gibi, taşeron mafyasını daha da güçlendirirsiniz. 30 gün bir insanla akit yaptın, çağırdın... Birisi sordu, bir saygıdeğer milletvekili burada -sizin milletvekilinizden- bu çağrı ne demek dedi; işte, çağrı yapıyorum... Çağrı ne olacak; amele pazarı gibi bir yerde toplanacak -ki bugün de görüyoruz- orada, gideceksin veya telefon edeceksin...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Meral, buyurun; sözlerinizi toparlayın efendim.

BAYRAM ALİ MERAL (Devamla) - Ne olacak o zaman; 30 gün yapacak, 25 gün yapacak... Şimdi, 11 inci maddede bu geliyor, hem devletin hem Sosyal Sigortalar Kurumunun hem de o insanın ne kadar hakkının zayi olduğunu hiç düşünmüyor musunuz değerli arkadaşlarım?.. İnanıyorum ki, o çalışanları bizim kadar siz de seviyorsunuz; ama, bu tarafta ne varsa, şu tarafta kim oturuyorsa, işçilerin, memurların, çalışanların hakkına karşı bir şeyler oluyor burada.

ŞÜKRÜ ÜNAL (Osmaniye) - Hâşa...

BAYRAM ALİ MERAL (Devamla) - Bir şeyler oluyor; geçen hükümetlerde de böyleydi. Hiç merak etmeyin sizi yormayacağız...

ŞÜKRÜ ÜNAL (Osmaniye) - Sizi bu tarafa transfer edelim!..

BAYRAM ALİ MERAL (Devamla) - Unutmayın bu lafımı, bakın, unutmayın, böyle giderse, bu Meclis üç yılını dolduramaz. Belki siz bunu hak ediyorsunuz; ama, bizim günahımız ne? (AK Parti sıralarından gülüşmeler, CHP sıralarından alkışlar)

Şimdi, ne yapacağız; sizi o tarafa oturtacağız, sizi yormayacağız, yine sizlerin katkınızı alarak, bunu düzenleyeceğiz.

Teşekkür ederim. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Sayın Meral, teşekkür ederim.

Şahsı adına ikinci söz, İstanbul Milletvekili Sayın Hasan Aydın'ın.

Buyurun.

Sayın Aydın, süreniz 5 dakika.

HASAN AYDIN (İstanbul) - Sayın Başkan, değerli arkadaşlarım; iki gündür bu yasa tasarısı üzerinde konuşuyoruz; ama, belki, bugün, bu yasayı yapmaya çalışan ve Parlamentodan geçirmeye çalışan arkadaşlarımızın olaya nereden baktıklarına, hangi açıdan baktıklarına, bir kere, değinmekte fayda var. Öyle gözüküyor ki, bu yasaya bakış açısı, bu hükümetle birlikte ortaya çıkan bir bakış açısı değil. Bu yasaya bakış açısı, bu yasanın özünü teşkil eden, ruhunu teşkil eden bakış açısı, 1950 yıllarından başlayıp, 12 Eylül darbesiyle kendisini ifade eden, bu ülkedeki bütün melanetlerin, olumsuzlukların kaynağını, çalışan insanlarda, emekçi insanlarda, üreten, yaratan, hem üretip hem yaratırken hakkını arayan insanlarda gören bir mantıkla müthiş bir benzerlik arz etmektedir.

İşyerlerine ihtiyaç vardır; işyerlerinin kurulması, o işyerlerinin ayakta durması denilmekte, dolayısıyla da, hele hele böylesine işsizliğin yoğun olduğu bir dönemde, bu işyerlerinin kurulabilmesi için işyeri kurma niyetini taşıyan ve müteşebbis olan insanları rahatlatmak gerekmektedir denilmektedir. Cümle olarak ilk değerlendirdiğinizde doğrudur; ama, değerli arkadaşlarım, Sayın Meral'in de ifade ettiği gibi, eğer, bir işyeri kurulacaksa, o işyeri büyüyecekse, o işyeri nitelikli bir hal alacak ve gelecekte artılarını ortaya koyacaksa, o işyerinin en nitelikli, en aranan, en olmazsa olmazı olan unsuru çalışan unsurudur, insan unsurudur. Eğer, siz, bir işyerini kurmaya ya da yeni işyerlerini kurma noktasında teşvikte bulunmaya çalışırken, işyerlerinin olmazsa olmazı olan temel unsurunu, insan unsurunu, çalışan unsurunu dikkate almazsanız, yapmış olduğunuz bu tespitlerin, beklentilerin bir boştan ibaret olduğunu hep birlikte göreceğiz.

Bakınız, 12 Eylülden önce Türkiye'nin borcu 20 milyar doların altındaydı; 12 Eylül geldi, Türkiye'de bütün demokratik kurumları kapattı, sendikaları kapattı, düşünce kulüplerini kapattı, konuşanları susturdu, ortadan kaldırdı, o günden bugüne, Türkiye, geldiğimiz noktada perperişan. Bu mantık, Türkiye'nin yararına değil. Birinci nokta bu; zamanımın kısalığı nedeniyle...

İkinci nokta: Eğer böyle bakarsak, eğer ülkenin geleceğinin, eğer ülkenin geleceğindeki güzelliğin bu bakış açısıyla olabileceğini zannedersek -ki, bugün üzülerek görmekteyiz- uluslararası bir ilişkide, mesela, Amerika ile Irak arasında, bütünümüzün vicdanları, yürekleri, kalpleri Irak'ın haklı olduğunu bildiği halde, bir kuvvetin, bir gücün size de zarar verebileceği ihtimalini varsayarak, bir kuvvetin, bir gücün, haksız olan bir gücün, haksız olan bir kuvvetin yanında, vicdanınıza rağmen, yüreğinize rağmen "ne yapalım, başka çare yok" diyerek acınılacak bir noktaya düşmenize rağmen, taraf olmak zorunda kalırsınız.

Bunu uluslararası ölçekte böyle değerlendiren bir bakış açısının, bugün, Türkiye'de bu yasa görüşülürken, güçlü ve kuvvetli ile zayıf arasındaki ilişkide de aynı ideolojik çizgiyi sürdürdüğünü görüyoruz.

Patronlar, daha doğrusu, Sayın Meral'in ifade ettiği gibi, gerçek işverenler değil, gerçekten niteliğe önem veren, nitelik nedeniyle kalkınmayı hesaplayan işverenler değil, sömüren, çalıştırmış olduğu üç beş tane işçinin alınteriyle kendisini ayakta tutmaya çalışan, ilkel, geri durumda olan ve maalesef, Türkiye'de yaygın olan işverenlerin tarafında olmak zorunda kalırsınız ve bu kürsüye çıkıp, bizim yüzümüze bakma cesaretini de fazla gösteremeden "CHP muhalefeti, sanki, bizi, işçi karşıtıymışız gibi göstermeye çalışıyor" diyerek, söylerken kendinizin bile inanmadığı cümleler kurmak zorunda kalırsınız.

Üçüncü noktaya değinmek istiyorum. Değerli arkadaşlarım, bakınız, siyasette bir temel kural var -aslında, bu, bizim geleneğimizde de var- göründüğün gibi ol, olduğun gibi görün. Ayıp bir şey oluyor burada; muhalefetin sesini kesmek uğruna -ki, bu çok denendi- muhalefeti konuşturmamak uğruna -ki, bu çok denendi- sayın hükümet ve Komisyon Başkanımız katılmadı. Tasarıyı kendisi hazırladığı halde ve karşıtı olan bir teze katılmadığı halde, buradaki milletvekili arkadaşlarının gözlerinin içine baka baka, yani, özür diliyorum ama, tümcem yanlışsa, hemen özür dilerim, ben, bunu geriye alırım, hile yaparak...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Buyurun.

HASAN AYDIN (Devamla) - ... yüreği ile ağzı arasında uyumsuzluk ortaya koyarak -ki, başka bir kelimeyle ifade ederek daha başka bir noktaya varmak istemiyorum- bir kereye mahsus biraz gülerek, biraz espri yaparak el kaldırmakta; ama, kendi adına konuşmuş olduğu arkadaki komisyon üyeleri, kendi adlarına konuşulanın hemen arkasından, aynı kamera görüntüleri ortasında el kaldırabilmektedirler. Bu, Türkiye Büyük Millet Meclisi üyelerinin tanımına, resmine, davranış biçimine yakışmıyor, kötü örnektir. Bu örnekten vazgeçelim. Bu örnek, yarınlara taşımamız gereken bir örnek değildir. Muhalefetin sesini kesebilirsiniz; ama, muhalefetin sesini kesme ülkemize katkı sağlamaz.

Son cümlemi söylüyorum: Sayın Başkanım, bizlerin oyuyla seçildiniz; lütfen, tarafsızlığınızı muhafaza etme noktasında biraz daha titiz davranmalısınız. Zira, eğer siz tarafsızlık noktasında zaaf gösterirseniz, belki, mensubu bulunduğunuz partinize bir miktar güncel faydalar sağlayabilirsiniz; ama, bundan, Yüce Meclis ve Türkiye büyük zarar görür.

Saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Aydın.

Madde üzerindeki konuşmalar tamamlanmıştır.

Şimdi, madde üzerine verilmiş üç adet önerge vardır; önergeleri, önce geliş sırasına göre okutacağım, sonra, aykırılıklarına göre de işleme alacağım.

Birinci önergeyi okuyorum :

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan İş Kanunu Tasarısının "sürekli ve süreksiz işlerdeki iş sözleşmeleri" başlıklı 10 uncu maddesinin madde başlığının "sürekli ve süreksiz iş" olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

 

Oğuz Oyan

İzzet Çetin

Bayram Ali Meral

 

İzmir

Kocaeli

Ankara

 

Hüseyin Güler

Feramus Şahin

Enver Öktem

 

Mersin

Tokat

İzmir

BAŞKAN - İkinci önergeyi okutuyorum :

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan İş Kanunu Tasarısının 10 uncu maddesinin birinci paragrafının aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

 

Oğuz Oyan

İzzet Çetin

Hüseyin Güler

 

İzmir

Kocaeli

Mersin

 

Bayram Ali Meral

Feramus Şahin

Enver Öktem

 

Ankara

Tokat

İzmir

"Nitelikleri bakımından en çok 30 gün süren işlere süreksiz iş, bundan fazla devam edenlere sürekli iş denir."

BAŞKAN - Üçüncü ve son önerge, en aykırı önergedir; okutup, işleme alacağım.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan kanun tasarısının "türü ve çalışma biçimlerini belirleme serbestisi" başlıklı 10 uncu maddesinin ikinci paragrafının son cümlesinden "yahut deneme süreli ya da diğer türde" ibaresinin çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.

 

Oğuz Oyan

Mehmet Küçükaşık

Muharrem Kılıç

 

İzmir

Bursa

Malatya

 

Bayram Ali Meral

Feridun Fikret Baloğlu

İzzet Çetin

 

Ankara

Antalya

Kocaeli

 

 

Cevdet Selvi

 

 

 

Eskişehir

 

BAŞKAN - Komisyon önergeye katılıyor mu efendim?

SAĞLIK, AİLE, ÇALIŞMA VE SOSYAL İŞLER KOMİSYONU BAŞKANI MAHFUZ GÜLER (Bingöl) - Katılıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN - Hükümet önergeye katılıyor mu?

ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI MURAT BAŞESGİOĞLU (İstanbul) - Katılıyoruz Sayın Başkan.

Sayın milletvekilleri, Komisyonun ve Hükümetin katıldığı önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.

İkinci önergeyi okutuyorum :

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan İş Kanunu Tasarısının 10 uncu maddesinin birinci paragrafının aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

                                                                     Oğuz Oyan

                                                                             (İzmir)

                                                                  ve arkadaşları

"Nitelikleri bakımından en çok 30 gün süren işlere süreksiz iş, bundan fazla devam edenlere sürekli iş denir."

BAŞKAN - Önergeye Komisyon katılıyor mu efendim?

SAĞLIK, AİLE, ÇALIŞMA VE SOSYAL İŞLER KOMİSYONU BAŞKANI MAHFUZ GÜLER (Bingöl) - Katılıyoruz efendim.

BAŞKAN - Hükümet katılıyor mu efendim?

ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI MURAT BAŞESGİOĞLU (İstanbul) - Katılıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN - Komisyonun ve Hükümetin katıldığı önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler...

HALUK KOÇ (Samsun) - Sayın Başkan "Oğuz Oyan ve arkadaşları" dedi. O dört arkadaşın da, lütfen, isimlerini öğrenmek istiyoruz.

BAŞKAN - Biraz önce yine arz etmiştim Sayın Başkanım, ilk okumada bütün imza sahipleri okunuyor.

HALUK KOÇ (Samsun) - Hiç olmazsa beş imza okunsun.

BAŞKAN - İkinci okumada ilk imza sahibini okuyoruz ve diğerleri için "arkadaşları" diyoruz...

Sayın Başkan, iş biraz karıştı. Her ne kadar oylama yaptıysak da ben bu oylamayı tekrar etmek istiyorum.

Komisyonun ve Hükümetin katıldığı önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmemiştir.

Üçüncü önergeyi okutuyorum :

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan İş Kanunu Tasarısının "sürekli ve süreksiz işlerdeki iş sözleşmeleri" başlıklı 10 uncu maddesinin madde başlığının "sürekli ve süreksiz iş" olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

                                                                     Oğuz Oyan

                                                                             (İzmir)

                                                                  ve arkadaşları

BAŞKAN - Efendim, Komisyon önergeye katılıyor mu?

SAĞLIK, AİLE, ÇALIŞMA VE SOSYAL İŞLER KOMİSYONU BAŞKANI MAHFUZ GÜLER (Bingöl) - Katılıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN - Hükümet katılıyor mu?

ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI MURAT BAŞESGİOĞLU (İstanbul) - Katılıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN - Komisyonun ve Hükümetin katıldığı önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.

ALİ RIZA BODUR (İzmir) - Sayın Başkan, lütfen, sayımı biraz ciddiye alalım.

BAŞKAN - Efendim, burada iki arkadaşımızla beraber bakıyoruz.

Sayın milletvekilleri, şimdi 10 uncu maddenin oylamasını yapacağız;ancak oylamanın açıkoylama yöntemiyle yapılmasına dair bir teklif vardır.

Şimdi, teklif sahiplerinin Genel Kurulda bulunup bulunmadıklarını kontrol edeceğim:

Oğuz Oyan?.. Burada.

Haluk Koç?.. Burada.

Canan Arıtman?.. Burada.

Orhan Eraslan?.. Burada.

Haşim Oral?.. Burada.

İzzet Çetin?.. Burada.

Feramus Şahin?.. Burada.

Hasan Güyüldar?.. Burada.

Nejat Gencan?.. Burada.

Hüseyin Bayındır?.. Burada.

Güldal Okuducu?.. Burada.

Enver Öktem?.. Burada.

Mustafa Gazalcı?.. Burada.

Halil Ünlütepe?.. Burada.

Gökhan Durgun?.. Burada.

İnal Batu?.. Burada.

Hüseyin Güler?.. Yok.

Mustafa Sayar?.. Yok.

Vezir Akdemir?.. Burada.

Sayın Yavuz Altınorak?..Burada.

Sayın milletvekilleri, tasarının 10 uncu maddesi açıkoylamayla yapılacaktır.

Açıkoylamanın şekli hakkında Genel Kurulun kararını alacağım.

Açıkoylamanın elektronik oylama cihazıyla yapılmasını oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Oylama için 3 dakika süre vereceğim. Bu süre içinde sisteme giremeyen üyelerin teknik personelden yardım istemelerini, bu yardıma rağmen de sisteme giremeyen üyelerin, oy pusulalarını, oylama için öngörülen 3 dakikalık süre içerisinde Başkanlığa ulaştırmalarını rica ediyorum.

Ayrıca, vekâleten oy kullanacak sayın bakanlar var ise, hangi bakana vekâleten oy kullandığını, oyunun rengini ve kendisinin ad ve soyadı ile imzasını da taşıyan oy pusulasını, yine, oylama için öngörülen 3 dakikalık süre içerisinde Başkanlığa ulaştırmalarını rica ediyorum.

Oylama işlemini başlatıyorum..

(Elektronik cihazla oylama yapıldı)

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, tasarının 10 uncu maddesinin açıkoylama sonucunu açıklıyorum:

Kullanılan oy sayısı : 299

Kabul : 200

Ret : 99

Bu durumda, 10 uncu madde kabul edilmiştir; hayırlı olsun. (1)

Sayın milletvekilleri, birleşime 10 dakika ara veriyorum.

Kapanma Saati : 17.37

ÜÇÜNCÜ OTURUM

Açılma Saati : 17.50

BAŞKAN : Başkanvekili İsmail ALPTEKİN

KÂTİP ÜYELER : Suat KILIÇ (Samsun),  Yaşar TÜZÜN (Bilecik)

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 46 ncı Birleşiminin Üçüncü Oturumunu açıyorum.

Çalışmalarımıza kaldığımız yerden devam ediyoruz.

VI. - KANUN TASARI VE TEKLİFLERİYLE KOMİSYONLARDAN

GELEN DİĞER İŞLER (Devam)

1. - İş Kanunu Tasarısı ve Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler Komisyonu Raporu (1/534) (S. Sayısı : 73) (Devam)

BAŞKAN - Komisyon ve Hükümet yerinde.

11 inci maddeyi okutuyorum :

OĞUZ OYAN (İzmir) - Sayın Başkan, bir önergemiz vardı; lütfen, devam etmeden önce onu okutalım.

Belirli ve belirsiz süreli iş sözleşmesi

MADDE 11. - Belirli süreli iş sözleşmesi, süresi zaman ve tarih olarak belirlenen veya işçinin üstlendiği işin türü, amacı veya niteliğinden süresinin belirli olduğu anlaşılan sözleşmedir. İş ilişkisinin bir süreye bağlı olarak yapılmadığı halde sözleşme belirsiz süreli sayılır.

Belirli süreli iş sözleşmesi, esaslı bir neden olmadıkça, birden fazla üst üste (zincirleme) yapılamaz. Aksi halde iş sözleşmesi başlangıçtan itibaren belirsiz süreli kabul edilir.

Esaslı nedene dayalı zincirleme iş sözleşmeleri, belirli süreli olma özelliğini korurlar.

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, maddeyi okuttum.

Şimdi, bir önerge vardır, onu Genel Kurulun bilgisine arz edeceğim; İçtüzüğe göre de gereğini yapacağım.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Bugün görüşülmekte olan 73 sıra sayılı kanun tasarısının 11 inci maddesinin görüşülmesinin kapalı oturumda yapılmasına, İçtüzüğün 70 inci maddesi uyarınca karar verilmesini saygıyla arz ederiz.

 

Cumhuriyet Halk Partisi

 

Cumhuriyet Halk Partisi

 

   Grup Başkanvekili

 

Grup Başkanvekili

 

   Haluk Koç

 

Oğuz Oyan

 

  Samsun

 

İzmir"

Şimdi, 70 inci maddeye göre, maddeyi de okuttum, sizin teklifinizi de okuttum; önce, salonu boşaltacağım, ondan sonra gereğini yapacağız.

İdare Amirleri ve gerekli görevliler, basın dahil olmak üzere, salonu lütfen boşaltalım.

Sayın milletvekilleri, yeminli stenograflar ile yeminli görevlilerin salonda bulunmalarını oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Bu ifade ettiğim iki görevli grup, salonda kalacaktır.

İdare Amirlerinin ve görevlilerin durumu kontrol etmelerini rica ediyorum...

Sayın İdare Amirleri, tamam mı, gerekli kontrol yapıldı mı, dış kapılar kontrol edildi mi?

İDARE AMİRİ MUSTAFA ERDOĞAN YETENÇ (Manisa) - Kontrol yapıldı, tamam efendim.

BAŞKAN - Kapalı oturuma geçmek üzere Üçüncü Oturumu kapatıyorum.

Kapanma Saati : 17.55

 

Dördüncü Oturum

(Kapalıdır)

BEŞİNCİ OTURUM

Açılma Saati : 18.37

BAŞKAN : Başkanvekili İsmail ALPTEKİN

KÂTİP ÜYELER : Suat KILIÇ (Samsun), Yaşar TÜZÜN (Bilecik)

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 46 ncı Birleşiminin kapalı olan Dördüncü Oturumundan sonraki Beşinci Oturumunu açıyorum.

Çalışmalarımıza kaldığımız yerden devam ediyoruz.

VI. - KANUN TASARI VE TEKLİFLERİYLE KOMİSYONLARDAN

GELEN DİĞER İŞLER (Devam)

1. -  İş Kanunu Tasarısı ve Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler Komisyonu Raporu (1/534) (S. Sayısı : 73) (Devam)

BAŞKAN - Komisyon ve Hükümet?.. Yerinde.

11 inci madde üzerinde, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına, Ankara Milletvekili Sayın Bayram Meral; buyurun.

Süreniz 10 dakika.

CHP GRUBU ADINA BAYRAM ALİ MERAL (Ankara) - Sayın Başkan, saygıdeğer milletvekilleri; görüşülmekte olan İş Yasası Tasarısının 11 inci maddesi üzerinde söz aldım. Bundan önce Grubumuz kapalı bir toplantı istedi. Kamuoyu merak eder, acaba bu kapalı toplantıyı Cumhuriyet Halk Partisi niye istedi; biz, her şeyimizi halkın gözü önünde seyretmesini isteyen bir partiyiz. Tabiî ki, iktidar partisinin sayısal bakımdan çoğunlukta olması, maddeler üzerinde bile söz hakkımızı sınırlaması nedeniyle, tek bir madde üzerinde protesto anlamında kapalı toplantı istedik, bütün kamuoyunun bilgisine arz ediyorum.

Değerli arkadaşlarım, akşam gittim, uzun uzun düşündüm.

ÜNAL KACIR (İstanbul) - Kapalı oturumda söylediklerinizi anlatsana!..

BAYRAM ALİ MERAL (Devamla) -. Söylediği şu: "Bu yasa işçinin hakkını elinden alıyor, fakirin hakkını elinden alıyor. İnsaf edin AK Partililer!.. Bu yasayı geri çekin." Söylediği oydu değerli milletvekilim; herhalde, arz edebildim.

Teşekkür ederim böyle bir açıklamayı benden istediğin için.

ÜNAL KACIR (İstanbul) - Açıktan söylemek zor mu?!.

BAYRAM ALİ MERAL (Devamla) - Efendim, protesto etti...

Sayın Başkanım, 2 dakikam gitti; isterim.

Değerli arkadaşlarım, akşam oturdum, hiç uyumadım. Acaba, geçmişte ne istenmiş, ne alınmış, ne kaybedilmiş?.. 12 Eylülde, saygıdeğer işverenlerimiz, hatta hatırlarsınız -sizin içinizde hiç işçi olan olmadı mı- o zamanlar, saygıdeğer bir işverenimizin belki ağzından kaçmıştı: "Şimdiye kadar işçiler güldü, şimdiden sonra da biz güleceğiz" demişti ve bir teklifte bulunmuştu o dönemin yönetimine, 12 Eylül yönetimine.

Acaba, yasadan neler alınmış diye teker teker inceledim. Teklif ettiklerinin yüzde 90'ına yakını yasada geçmiş. Yalnız, tekliflerinde geçmeyen bir madde var; o da, kıdem tazminatı. Ona da ne getirmişler biliyor musun; tavan...

Şimdi, yetmemiş, bir teklif daha getirmişler; acaba, bu işveren... Sizin biraz önce bizlere de dağıttığınız bazı odaların talep teklifleri nedir; bu, yasaya ne kadar yansımıştır? Değerli arkadaşlarım, seyrettim, baktım; 12 Eylüldekinden kat kat fazla yasaya geçmiş.

Şimdi, değerli arkadaşlarım, bakınız, burada, 11 inci maddede ne deniliyor: "Kısa süreli..." Kısa süreli toplusözleşme yapacaksın; ama, bunu uzatamayacaksın. Ne olur şimdi: Yaptın iki ay ve iki ay sonra iş bitti. Geldim yanınıza "beyefendi, bu ne olacak?" "Kardeşim, işlerim sıkıntıya girdi. İşte, kriz var. Çok çalışkan adamsın, iyisin, bir şey demiyorum; ama, bu ücreti veremeyeceğim." Peki, ne olacak? "Gel, yüzde 20, yüzde 30 aşağıya in" diyecek ve inecek... İndirteceksiniz bu yasayla; bunun özü bu değerli arkadaşlarım.

MUSTAFA ÇAKIR (Samsun) - Ama, işyerleri kapanacak o zaman.

BAYRAM ALİ MERAL (Devamla) - Bakın, değerli arkadaşlarım, şimdi, işyerini kapatan kapattı, götüren götürdü; bunu, siz de biliyorsunuz da... Demiş "hâkim bey, sen de biliyorsun da..." Neyse, oralara girmeyelim, şimdi bırakalım onları; çok önemli bir maddeyi görüşüyoruz...

Değerli milletvekilleri, sizden, özellikle, rica ediyorum, bu maddeyi geri çekin. Bakınız, bu maddeyi geri çekin. Şu 11 inci maddeyi geri çektirin.

YAHYA BAŞ (İstanbul) - Hangisini çekmeyelim?!

AHMET YENİ (Samsun) - Diğer maddeleri geçirelim o zaman.

BAYRAM ALİ MERAL (Devamla) - Ne olur biliyor musunuz -çekmezsiniz, ayrı mesele- bir gün, biri gelir, bunu buradan kaldırır. Hiç merak etmeyin, burası Türkiye Cumhuriyetinin Yüce Meclisidir; Ahmet gider, Mehmet gelir buraya. Hiç merak etmeyin...

Ne oluyor burada şimdi değerli arkadaşlarım; burada o kadar belirsizlikler var ki, her yönüyle işverene hak tanımış, işçinin hakkını elinden almış. Nedir bunlar:

1.- Bir defa, işçi, yıllık izne hak kazanamaz.

2.- İkramiyeye hak kazanamaz.

3.- İşveren -hepsini kastetmiyorum- kötü niyetliyse, biraz önce söylediğim gibi, süre dolduğu zaman süreyi uzatmaz, daha düşük ücretle çalışmaya mecbur eder. Sürekli işlerde dahi çalışsa, insanlar, kısa süreli işlerde çalışmaya mecbur edilir.

Dahası var değerli milletvekilleri, burada, biraz önce de arz ettim, bazı işverenlerin dediği gibi, işveren sendikaları konfederasyonu başkanının dediği gibi, taşeron mafyasını daha da güçlendirir. Ne olur o zaman; işler büyük ölçüde taşerona devredilir. Orada ne olur; bir, devlete verilen vergide kayıp söz konusu olur.

Bakınız, televizyonda bilmem izlediniz mi, daha geçende -bundan ya bir gün önce ya iki gün önce- Sayın Maliye Bakanı Ankara Ticaret Odasında toplantıda, esnaf odalarıyla vesaire. Belki izlemişsinizdir. Onlara "bakın, ben, sizin içinizden geldim, vergi kaçırıyorsunuz, ben bunu yutmam" diyor, sizin Bakanınız söylüyor. "İşleri taşeronlara veriyorsunuz, vergi kaçırıyorsunuz" diyor. Bunu söyleyen, sizin Maliye Bakanınız. Ankara Sanayi Odasında, daha bundan iki gün önce... Değerli arkadaşlarım, izlemişsinizdir de, işinize gelmiyor; ne yapayım.

TELAT KARAPINAR (Ankara) - Kim söyledi?

BAYRAM ALİ MERAL (Devamla) - Maliye Bakanınız... Şurada bantlar var, alır seyredersiniz...

Değerli arkadaşlarım, daha ne olur vergi kaybının ötesinde; şimdi de biliyorsunuz, bu ortamda yapılıyor, işçi bir ay çalıştırılır, on günlük sigortaya prim ödenir, hem sigorta prim kaybeder hem işçinin sağlık sorunları kalır. Biliyorsunuz, bir işçinin 120 gün çalışması gerekiyor ki sağlık hizmetlerinden yararlansın, bir. Yatan primden mütevellit emekliliğe hak kazansın, iki. Bunların hepsi ortadan kaldırılıyor değerli arkadaşlarım. Bu madde dahasını da yapıyor. Bu madde, hani bağırıyorlar ya İş Güvencesi Yasa Tasarısı, söyleyip duruyorlar... Sanki bugüne kadar İş Güvencesi Yasa Tasarısı gündemdeydi, yürürlükteydi, yüzbinlerce işyerinin kapanmasının sebebi bu idi. Var mı böyle bir şey değerli arkadaşlarım; yok. Ama "ben dedim, dediğimi yaptırıyorum" diyor. Kim diyor bunu; sermaye kesimi. Kim yapıyor? Öyle demeyeyim de, meydanlarda, işsize iş bulacağım, aşsıza iş bulacağım; hiç merak etmeyin, sizin sorununuzu çözeceğim, diyerek oy alan, ondan sonra, onları unutan AK Partinin saygıdeğer milletvekilleri. Bakınız, geliniz, hayırlı bir iş yapınız; bugün cuma -hükümetiniz de kuruldu; hayırlı olsun- fakir fukaranın üzerine bu kadar gitmeyin; günahtır, günahtır diyorum arkadaşlarım; bakınız, şeyli konuşmuyorum. Bu, hakkı, hukuku ortadan kaldırıyor. Tekrar ediyorum, hakkı, hukuku ortadan kaldırıyor. Tek sözleşme... Yani, istersem, ben... Bir sürü sözleşme var burada. Bu, bunların hepsini siler. Şu var ya; yazılmış bir sürü: Ferdi iş sözleşmesi, ödünç işçi, belirli ve belirsiz sözleşmeler, kısmî süreli çalışma, çağrı üzerine çalışma, takım sözleşmesi, telafi çalışma, kısa süreli çalışma, günlük çalışma... Allah'tan korkun ya! Ya, bu ne biçim iş, bir yerde çalışma olur; çalışma, çalışma... Birini beğeniyorsan, onu yaz; onu beğeniyorsan, onu yaz; böyle yasa olur mu?! Sayın milletvekilleri, Allah rızası için, böyle bir yasa olur mu?!

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Meral, size istediğiniz süreyi veriyorum; buyurun, sözlerinizi toparlayın.

BAYRAM ALİ MERAL (Devamla) - Tamamlanacak gibi değil ki! (Gülüşmeler)

Değerli arkadaşlarım, bakınız, bu hakkını elinden aldığınız insanlar size ne yaptı biliyor musunuz; 13 katrilyon lira Tasarrufu Teşvik Fonunda, 2 katrilyon lira da Konut Edindirme Fonunda alacağı vardı, bunu yıllara yaydınız; "vatanım sağ olsun, milletim sağ olsun" dediler, seslerini çıkarmadılar; ama, belli kesimler sizi sıkıştırdı, 7,5 katrilyon liralık vergi borcunu affettiniz; kimden yanasınız? Kimden yanasınız? Dahası var: İkramiyelerini erteliyorsunuz, seslerini çıkarmıyorlar; kıdem tazminatlarını geç ödüyorsunuz, seslerini çıkarmıyorlar; yıllık izinlerini kullanmadı diye ödemiyorsunuz, seslerini çıkarmıyorlar; prim tavanını artırıyorsunuz, aylıklarında düşme oluyor, yine seslerini çıkarmıyorlar. Şimdi, bunlar yetmiyor, geri kalanlarını da elinden alıyorsunuz; bu, doğru bir hareket değil sayın milletvekilleri. Hiç olmazsa bu maddeyi çekiniz sayın milletvekilleri. Bakın, tekrar ediyorum, rica ediyorum sizden, şu maddeyi geri çekiniz. Yoksa -bugün, televizyonlardan o bizi izleyen insanlar için söylüyorum- yarın, devri kıyamette, karşınızda, onların şahidi olacağım, bunu bilesiniz. Bu kadar olur mu?!

Ne yapıyor, yurtdışına şey mi götürüyor? Bu yasalar çıkmasa, falanı götürür, filanı götürür, gider orada yatırım yapar... Değerli arkadaşlarım, öyle bir yatırım yapan, bakınız, iktidardasınız, o ortamda yatırım yapan bir insan veya insanlar, ülkenin krize girdiği zaman, ülkede bu işlemi yapan, birikimlerini yurtdışına çıkaran insanlar, yarın cepheden de kaçarlar bilesiniz.

Teşekkür ederim. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Sayın Meral, teşekkür ediyorum.

Şahısı adına, İzmir Milletvekili Sayın Enver Öktem; buyurun.

Süreniz 5 dakika.

ENVER ÖKTEM (İzmir) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan yasa tasarısının 11 inci maddesiyle ilgili kişisel görüşlerimi açıklamak üzere söz almış bulunuyorum; her zaman olduğu gibi, yine, işçi dostu olan milletvekillerini saygıyla selamlıyorum.

AHMET YENİ (Samsun) - Biz de işçi dostuyuz.

MEHMET ÇİÇEK (Yozgat) - İşçi düşmanı milletvekili mi var?

ENVER ÖKTEM (Devamla) - İşçi düşmanı milletvekili değilseniz, bu tasarıyı geri çekmek zorundasınız.

MEHMET ÇİÇEK (Yozgat) - Ne demek bu?

AHMET YENİ (Samsun) - Biz de işçi dostuyuz.

ENVER ÖKTEM (Devamla) - Evet, evet; siz, işçinin dostu olsanız, zaten bu tasarıyı getirmezsiniz.

MEHMET ÇİÇEK (Yozgat) - Bu kadar saygısızlık olur mu?

ENVER ÖKTEM (Devamla) - Siz, işçiyi diri diri mezara gömmeye çalışıyorsunuz.

MEHMET ÇİÇEK (Yozgat) - Saygılı ol, arkadaşlarına saygılı ol.

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri...

ENVER ÖKTEM (Devamla) - Siz, işçiyi diri diri tabuta koyup gömmek istiyorsunuz. (AK Parti sıralarından gürültüler)

BAŞKAN - Sayın Öktem, siz, Genel Kurula hitap edin.

ENVER ÖKTEM (Devamla) - Bu kadar celallenmenizin sebebi...

AYHAN ZEYNEP TEKİN (Adana) - Bir işçi çocuğu, işçi düşmanı olamaz!

ENVER ÖKTEM (Devamla) - Siz, hanımefendi, bakın... (AK Parti sıralarından gürültüler)

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Öktem, bir dakikanızı rica edeyim...

AYHAN ZEYNEP TEKİN (Adana) - Ben, bir işçi çocuğuyum, işçi çocuğu işçi düşmanı olamaz!

MEHMET ÇİÇEK (Yozgat) - Milletvekilisin sen, yakışıyor mu şu laflar sana!

AYHAN ZEYNEP TEKİN (Adana) - İşçi çocuğuna işçi düşmanı diyemezsin!

ENVER ÖKTEM (Devamla) - İşçi dostuysanız çekin bu tasarıyı geriye; niye ısrar ediyorsunuz?! (AK Parti sıralarından gürültüler)

BAŞKAN - Değerli arkadaşlar... Değerli arkadaşlar... Lütfen...

HALUK KOÇ (Samsun) - Lütfen uyarır mısınız Sayın Başkan, hatibi rahat bıraksınlar. Lütfen uyarır mısınız...

BAŞKAN - Değerli arkadaşlar, herkes fikrini beyan etsin; ama, hatibe müdahale etmesin.

İNCİ GÜLSER ÖZDEMİR (İstanbul) - Ben 27 yıl işçi olarak çalıştım; ben senden daha iyi biliyorum.

BAŞKAN - Sayın Öktem, bana bakar mısınız, kürsüye bir döner misiniz; lütfen, sizi bir görelim.

Sayın Öktem, müsamahamızı istismar etmeyin, Genel Kurula hitap edin; ben, gerekli ikazı, sizin adınıza yapıyorum.

Buyurun.

ENVER ÖKTEM (Devamla) - Madde üzerindeki görüşlerimi açıklamadan önce, hükümete ve AKP milletvekillerine yönelik bir iki cümle söylemek istiyorum: Anlaşılan o ki, seçimden sonra seçim bölgelerinize pek gitmemişsiniz, halkın çalışma mekânlarına, sohbet mekânlarına da uğramamışsınız...

ÜNAL KACIR (İstanbul) - Sayın Başkan, lütfen, madde üzerinde konuşsun.

ENVER ÖKTEM (Devamla) - ...işçiyi, köylüyü, memuru, emekliyi, işsizi, öğrenciyi dinlememişsizin; bazı elit merkezleri, izbe kulis koridorlarını, yabancı ziyaretçileri daha çok tercih eder olmuşsunuz.

AHMET YENİ (Samsun) - Seçim bitti, seçim!

ENVER ÖKTEM (Devamla) - Ben, size, seçmenlerinizden de selam getirdim, mesaj getirdim; dinleyin, bakın ne diyorlar; öncelikle şu soruları yanıtlamanızı istiyorlar: "Halkın, emekçilerin, dargelirli yoksulların bu kadar tepki göstermesine rağmen, bu kölelik yasasının çıkması için bu kadar ısrarcı ve aceleci davranmanızı bir türlü anlayamadıklarını" söylüyorlar. Hemen ardından "Türkiye'yi büyük bir kaosa sürükleyecek malum savaş tezkeresini ikinci kez Meclis gündemine getirebilmek için mi acaba sabırsızlanıyorlar" diye soruyorlar. (AK Parti sıralarından "Bravo!.." sesleri)

"Biz biliyoruz ki, bu kölelik yasasını dayatanlar ile savaş tezkeresini dayatanlar aynı merkezin insanlarıdır. Aranızda, bu tezkereye hayır diyen ve Amerika'nın kabadayı dayatmasına delikanlıca karşı duran dirayetli milletvekillerine özellikle sesleniyor, eğer, aynı delikanlılığı bu yasada göstermezseniz, anlayacağız ki, AKP'li bu delikanlı milletvekilleri dışarıdan gelen dayatmalara karşı doğru yaptılar; ama, kendi halkını, işçisini sömüren ve bu sömürünün daha da katmerlenmesini isteyen yerel seçkinlerden enselerine iki tokat yedikten sonra, hemen kuzuya mı dönüyorlar" diye soruyor sizin seçmenleriniz. (AK Parti sıralarından "Bravo" sesleri, alkışlar [!])

"Bu tokattan sonra, öyle sersemlediler ki, ısıtılıp ısıtılıp tekrar getirilecek olan savaş tezkeresine de, acaba, gözlerini kırpmadan bu kez 'evet' mi diyecekler" diye soruyorlar. (AK Parti sıralarından "Bravo" sesleri, alkışlar [!])

"Bir de şunu anladık ki, Kasımpaşalı Tayyip Erdoğan, üç dört ay içerisinde Kasımpaşazade mi oldu" diye soruyorlar. (AK Parti sıralarından "Bravo" sesleri, alkışlar [!])

FAHRİ KESKİN (Eskişehir) - Başbakan... Başbakan...

ENVER ÖKTEM (Devamla) - "Yoksul Kasımpaşa'nın emekçilerini bile bir kenara bırakmış, sırça köşklerden ve Beyaz Saraydan gelen seslere daha bir kulak verir hale gelmiş" diye söylüyorlar. (AK Parti sıralarından "Bravo" sesleri, alkışlar [!])

Özellikle diyorlar ki: "Onlar bizi unuttuysa, merak etmesinler, günü geldiği zaman biz de onları unutacağız." (AK Parti sıralarından "Bravo" sesleri, alkışlar [!])

Değerli AKP'li milletvekilleri, seçmeninizin; yani, halkın düşüncelerini mealen size anlattım, hoşunuza da gitti, öyle gözüküyor. (AK Parti sıralarından "Bravo" sesleri, alkışlar [!])

İZZET ÇETİN (Kocaeli) - Emekçiler halinizi görüyor...

ENVER ÖKTEM (Devamla) - Sizler, öncelikle, Türkiye'nin ekonomik tükenmişliği içerisinde çaresiz kalan yoksul halkımızdan ve emekçilerimizden oy alarak iktidar oldunuz. Şimdi ise, bu ürkek tutumunuzla, fabrikalarda, tarlalarda, atölyelerde yaşama mücadelesi veren emekçilere ihanet eder hale geldiniz. (AK Parti sıralarından "Bravo" sesleri, alkışlar [!]) Kasımpaşalı, Ümraniyeli, Altındağlı, İzmirli, bu ihanetin sebebi nedendir diye soruyor. (AK Parti sıralarından "Bravo" sesleri, alkışlar [!]) Bunun hesabını asıl onlara vereceksiniz. Bizler, burada, sadece, o ezilen insanların tercümanlığını yapmaya çalışıyoruz. (AK Parti sıralarından "Siirt'e bak, Siirt'e" sesleri)

Değerli arkadaşlarım, gözüken o ki, tahammül sınırınız yoktur. Aslında, sizin emekçilere tahammülünüz yok; ama, bir avuç sermayedara kucak açmış durumdasınız. Yolunuz açık olsun, geleceğiniz de bu anlamda karanlık olacaktır.

Saygılar sunarım. (CHP sıralarından alkışlar, AK Parti sıralarından "Bravo" sesleri, alkışlar [!])

BAŞKAN- Teşekkür ediyorum Sayın Öktem.

Sayın milletvekilleri, çalışma süremiz tamamlanmıştır. Saat 20.00'de tekrar toplanmak üzere birleşime ara veriyorum.

Kapanma Saati : 18.59

ALTINCI OTURUM

Açılma Saati : 20.00

BAŞKAN : Başkanvekili İsmail ALPTEKİN

KÂTİP ÜYELER : Suat KILIÇ (Samsun), Yaşar TÜZÜN (Bilecik)

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 46 ncı Birleşiminin Altıncı Oturumunu açıyorum.

Çalışmalarımıza kaldığımız yerden devam ediyoruz.

VI. - KANUN TASARI VE TEKLİFLERİYLE KOMİSYONLARDAN

GELEN DİĞER İŞLER (Devam)

1. -  İş Kanunu Tasarısı ve Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler Komisyonu Raporu (1/534) (S. Sayısı : 73)  (Devam)

BAŞKAN - Komisyon ve Hükümet?.. Yerinde.

11 inci maddenin müzakeresini yapıyorduk.

Şimdi, şahsı adına söz isteyen Iğdır Milletvekili Sayın Dursun Akdemir'e söz veriyorum.

Buyurun Sayın Akdemir. (Alkışlar)

Süreniz 5 dakika.

DURSUN AKDEMİR (Iğdır) - Sayın Başkan, Yüce Meclisin değerli milletvekilleri; huzurlarınızda İş Kanunu Tasarısı nedeniyle bulunuyorum. İlk defa, bu kutsal kürsüden konuşmak üzere, çok önemli bir kanunun görüşülmesi dolayısıyla söz almış bulunuyorum.

Değerli milletvekili arkadaşlarım, ben, bağımsız bir milletvekili olarak ve aynı zamanda işçilerin hastanesinin başhekimi olarak, işçilere hizmet etmiş bir hekim olarak şu anda sizlere seslenmenin sorumluluğunu hissediyorum.

Değerli arkadaşlarım, bugün 14 Mart Tıp Bayramı. Dolayısıyla, buradan, bütün sağlık çalışanlarını, böyle bir yasanın çıkarılmaya çalışıldığı bir günde, kutlamak istiyorum; onların çalışarak verdiği emeğin değerini, huzurlarınızda bir defa daha hatırlamak istiyorum. (Alkışlar)

Sayın arkadaşlarım, bağımsız bir milletvekili olarak ilk defa söz aldım; çünkü, Türk toplumunun tümünü ilgilendiren bir yasa çıkıyor ve bu yasanın çıkışında ne iktidardan yanayım ne de muhalefetten yanayım, haktan yana olmak istiyorum; o nedenle buradayım. (Alkışlar)

Sayın Başkan, Türkiye'de çalışan tüm işçileri temsil eden üç konfederasyon bir araya gelerek belli bir konuda anlaştılar ve 14 Mart 2003 tarihinde ortak bir bildiri yayınladılar. Ben, şahsen bu bildiriyi bir hekim sorumluluğu içerisinde, bağımsız bir milletvekili sorumluluğu içerisinde ve aynı zamanda emekçilere hizmet etmiş bir hekim sorumluluğu içerisinde bu bildiriyi okurken, beni özenle dinlemenizi, tekrar düşünmenizi ve bu kanun çıkarılırken eksik yapılmamasını hepinizden talep ediyorum, arz ediyorum, rica ediyorum.

Türk-İş, Hak-İş ve DİSK bir araya geldiler ve bu bildiriyi yazdılar. Aynen, şöyle başlamışlar:

"Sayın Milletvekili,

Milleti temsil sıfatını kazanırken içtiğiniz andı hatırlatmak istiyoruz. Millet huzurunda "toplumun huzur ve refahı" için çalışacağınıza yemin etmiştiniz. Bu görevinizi yerine getirirken, devletin temel vasıflarını belirleyen unsurlardan biri olan sosyal hukuk devleti ilkesini gözardı etmemenizi bekliyoruz.

Bugün Genel Kurulda yasalaştırmaya çalıştığınız İş Kanunu, çalışan ve çalıştıranların huzur ve refahını sağlaması ve çalışma barışını hedeflemesi gereken temel bir kanundur.

Gündemdeki tasarı, toplumun önemli bir bölümünü, milyonlarca işçiyi ve işsizi ilgilendiren, önümüzdeki 30-40 yılın endüstri ilişkilerine damgasını vuracak temel bir düzenleme girişimidir.

Öncelikle, 120 maddeden oluşan temel yasa niteliğindeki bu tasarının sizlerin bilgilendirilme süreci tamamlanmadan alelacele gündeminize getirilmiş olması, başlıca problem olarak önümüzde durmaktadır. Bunun yanında, Türkiye Büyük Millet Meclisinin gündemine gelen bu tasarının, özellikle işçi kesiminin arasında mutabakata vardığı ve rahatsızlık yaratan birçok konuyu görmezden geldiği ve daha çok işverenlerin taleplerini dikkate aldığı görülmektedir.

Bu tasarının hazırlanması sürecinde sosyal taraflar olarak sorumluluklarımız doğrultusunda Bakanlıkça yapılan çağrılara uyarak, hazırlanmış olan taslaklar üzerinde özveri göstererek yapıcı olma amacıyla hareket ettik ve hiç kuşkusuz emekten yana bir sonuç ortaya çıkması için çaba harcadık.

Bu konudaki görüşlerimiz, bir değerlendirme olarak 3 Şubat 2003 tarihli 'Müşterek Rapor'da Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı ile İşveren Konfederasyonuna bildirilmiş, aşağıda sayılan düzenlemelerin, 'kanun metninde yer almaması konusunda görüş birliğine varıldığı' belirtilmiş ve 'talep ve önerilerimizin, açıklamaya çalıştığımız temel görüşlerimizin..."

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN -Sayın Akdemir, açıyorum mikrofonunuzu; toparlarsanız...

DURSUN AKDEMİR (Devamla)- Evet, bu üç konfederasyonun saymış olduğum maddelerinden -ki, hepinize dağıtılmıştır, sizler de okudunuz- birkaç maddesini söyleyerek geçmek istiyorum.

"İşçinin örgütlenme hakkını ve iş güvencesini ortadan kaldıran, toplu iş sözleşmesinden yararlanmasını engelleyen, muvazaalı taşeronlaşmaya yol açacak olan 2 nci madde,

İşçileri alınır, satılır ve devredilir bir meta haline getiren -ki, bu, kanunda açık olarak görülüyor, en çok tartışılması gereken konu budur- iş sözleşmesinin devrini ve ödünç iş ilişkisi kavramını getiren 7 nci madde" ve dolayısıyla, bu şekilde, maddeleri sayıp gidiyor.

Ben, burada, bu bildiriyi, konuya dikkat çekmek için okudum, okumak istedim. Hiçbir konfederasyon başkanı bana kulis yapmadı, bu kürsüye getirmem için hiçbirisi aracı olmadı. Ben, milletten aldığım görevi yerine getirmenin sorumluluğunu hissederek bu kürsüye gelmek istedim. Dolayısıyla, bu kanunun, tekrar, zaman ayrılarak görüşülmesinin, muhalefet ve iktidarın ortak bir fikir belirleyerek bu kanunun çıkmasının Türk toplumunun geleceğine sağlıklı bir zemin hazırlayacağına inandığım için bu kürsüdeyim.

Bana bu sözü verdiğiniz için Sayın Başkanım, teşekkür ediyor, Yüce Meclise saygılar sunuyorum.

Teşekkür ederim. (Alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Akdemir.

Madde üzerindeki konuşmalar tamamlanmıştır.

Madde üzerinde 7 adet önerge vardır. Önergeleri, önce geliş sıralarına göre okutacağım, sonra aykırılıklarına göre  işleme alacağım.

İlk önergeyi okutuyorum :

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan kanun tasarısının 11 inci maddesinin birinci fıkrasındaki "belirlenen" ibaresinden sonra gelen "veya" ibaresinin "ve" olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

 

Nükhet Hotar

Şerif Birinç

İrfan Riza Yazıcıoğlu

 

İzmir

Bursa

Diyarbakır

 

Nevzat Doğan

 

Sabri Varan

 

Kocaeli

 

Gümüşhane

BAŞKAN - İkinci önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan İş Kanunu Tasarısının "Belirli ve Belirsiz Süreli İş Sözleşmesi" başlıklı 11 inci maddesinin birinci paragrafının ilk cümlesinin aşağıdaki gibi değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

 

Oğuz Oyan

İzzet Çetin

Hüseyin Güler

 

İzmir

Kocaeli

Mersin

 

Feramus Şahin

Mustafa Gazalcı

Enver Öktem

 

Tokat

Denizli

İzmir

"Belirli süreli iş sözleşmesi, süreli tarih ve zaman olarak belirlenen ve işin niteliğinden sürenin belli olduğu belirlenmiş olan sözleşmedir."

BAŞKAN - Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan kanun tasarısının "Belirli ve Belirsiz İş Sözleşmesi" başlıklı 11 inci maddesinin üçüncü fıkrasının aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

 

Oğuz Oyan

İzzet Çetin

Mehmet Küçükaşık

 

İzmir

Kocaeli

Bursa

 

Muharrem Kılıç

Feridun Baloğlu

Enver Öktem

 

Malatya

Antalya

İzmir

 

Cevdet Selvi

 

Feramus Şahin

 

Eskişehir

 

Tokat

"İşin niteliğine dayalı olarak yapılan zincirleme iş sözleşmeleri belirli süreli olma özelliğini korurlar."

BAŞKAN - Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan İş Kanunu Tasarısının "Belirli ve Belirsiz Süreli İş Sözleşmesi" başlıklı 11 inci maddesine aşağıdaki cümlelerin son paragraf olarak eklenmesini arz ve teklif ederiz.

 

Oğuz Oyan

Bayram Meral

Hüseyin Güler

 

İzmir

Ankara

Mersin

 

İzzet Çetin

Feramus Şahin

Mustafa Gazalcı

 

Kocaeli

Tokat

Denizli

 

 

Enver Öktem

 

 

 

İzmir

 

"Belirli iş sözleşmesi ile çalışacak iş türleri, pozisyonlar ve meslekler, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı tarafından, her sektör ve iş kolu düzeyinde belirlenerek ilan edilir."

BAŞKAN - Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan kanun tasarısının "Belirli ve Belirsiz İş Sözleşmesi" başlıklı 11 inci maddesinin birinci fıkrasının birinci cümlesinin "Belirli süreli iş sözleşmesi, süresi zaman ve tarih olarak belirlenen ve işçinin üstlendiği işin türü, amacı ve niteliğinden, süresinin belirli olduğu anlaşılan sözleşmedir" şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

 

Oğuz Oyan

Cevdet Selvi

Feridun Fikret Baloğlu

 

İzmir

Eskişehir

Antalya

 

Mehmet Ziya Yergök

Feramus Şahin

Enver Öktem

 

Adana

Tokat

İzmir

 

İzzet Çetin

Mehmet Küçükaşık

Muharrem Kılıç

 

Kocaeli

Bursa

Malatya

BAŞKAN - Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan İş Kanunu Tasarısının "Belirli ve Belirsiz Süreli İş Sözleşmesi" başlıklı 11 inci maddesine son paragraf olarak; aşağıdaki paragrafın eklenmesini arz ve teklif ederiz.

 

Oğuz Oyan

İzzet Çetin

Enver Öktem

 

İzmir

Kocaeli

İzmir

 

Hüseyin Güler

Bayram Meral

Feramus Şahin

 

Mersin

Ankara

Tokat

"Belirsiz süreli iş sözleşmesi ile işçi çalıştırması gereken işlerde; belirli süreli sözleşmelerde işçi çalıştırılması yasaktır. İş sözleşmesini feshinde; yargı kararıyla işin türünün belirsiz süreli olduğu ve işverenin sözleşme yapma hakkını kötüye kullandığı tespit edilirse işveren, işçiye son ücretinin 12 aylık tutarı kadar bir tazminat ödemekle yükümlüdür."

BAŞKAN - Şimdi, son önergeyi okutacağım ve en aykırı önerge olduğu için, okuttuktan sonra işleme alacağım:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Genel Kurulda görüşülmekte olan İş Kanunu Tasarısının "Belirli ve belirsiz iş sözleşmeleri" başlıklı 11 inci maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

 

Oğuz Oyan

Feridun Baloğlu

Cevdet Selvi

 

İzmir

Antalya

Eskişehir

 

Muharrem Kılıç

Bayram Meral

Enver Öktem

 

Malatya

Ankara

İzmir

 

İzzet Çetin

 

Mehmet Küçükaşık

 

Kocaeli

 

Bursa

"Belirli ve belirsiz süreli iş sözleşmeleri:

Madde 11.- Belirli iş sözleşmesi, süresi zaman ve tarih olarak belirlenen ve işçinin üstlendiği işin türü, amacı ve niteliğinden süresinin belirli olduğu anlaşılan sözleşmedir. İş ilişkisinin bir süreye bağlı olarak yapılmadığı hallerde sözleşme belirsiz süreli sayılır.

İşin niteliği ve mahiyeti itibariyle süresi belli olmayan işlerde, belirli süreli iş sözleşmesi yapılamaz.

Belirli süreli iş sözleşmesi, esaslı bir neden olmadıkça, birden fazla üst üste (zincirleme) yapılamaz. Aksi halde iş sözleşmesi başlangıçtan itibaren belirsiz süreli kabul edilir."

BAŞKAN - Okunan önergeye Komisyon katılıyor mu?

SAĞLIK, AİLE, ÇALIŞMA VE SOSYAL İŞLER KOMİSYONU BAŞKANI MAHFUZ GÜLER (Bingöl) - Katılıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN - Hükümet önergeye katılıyor mu?

SANAYİ VE TİCARET BAKANI ALİ COŞKUN (İstanbul) - Katılıyoruz efendim. (CHP sıralarından alkışlar[!])

BAŞKAN - Komisyonun ve Hükümetin katıldığı önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.

Diğer önergeyi okutuyorum :

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan İş Kanunu Tasarısının "Belirli ve Belirsiz Süreli İş Sözleşmesi" başlıklı 11 inci maddesine son paragraf olarak; aşağıdaki paragrafın eklenmesini arz ve teklif ederiz.

                                                                     Oğuz Oyan

                                                                             (İzmir)

                                                                  ve arkadaşları

"Belirsiz süreli iş sözleşmesi ile işçi çalıştırması gereken işlerde; belirli süreli sözleşmelerde işçi çalıştırılması yasaktır. İş sözleşmesinin feshinde; yargı kararıyla işin türünün belirsiz süreli olduğu ve işverenin sözleşme yapma hakkını kötüye kullandığı tespit edilirse işveren, işçiye son ücretinin 12 aylık tutarı kadar bir tazminat ödemekle yükümlüdür."

BAŞKAN - Önergeye Komisyon katılıyor mu?..

SAĞLIK, AİLE, ÇALIŞMA VE SOSYAL İŞLER KOMİSYONU BAŞKANI MAHFUZ GÜLER (Bingöl) - Katılıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN - Hükümet katılıyor mu efendim?..

SANAYİ VE TİCARET BAKANI ALİ COŞKUN (İstanbul) - Katılıyoruz efendim.

BAŞKAN - Komisyonun ve Hükümetin katıldığı önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.

Üçüncü önergeyi okutuyorum :

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan kanun tasarısının "Belirli ve Belirsiz İş Sözleşmesi" başlıklı 11 inci maddesinin birinci fıkrasının birinci cümlesinin "Belirli süreli iş sözleşmesi, süresi zaman ve tarih olarak belirlenen ve işçinin üstlendiği işin türü, amacı ve niteliğinden, süresinin belirli olduğu anlaşılan sözleşmedir" şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

                                                                     Oğuz Oyan

                                                                             (İzmir)

                                                                  ve arkadaşları

BAŞKAN - Komisyon önergeye katılıyor mu?..

SAĞLIK, AİLE, ÇALIŞMA VE SOSYAL İŞLER KOMİSYONU BAŞKANI MAHFUZ GÜLER (Bingöl) - Katılıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN - Hükümet katılıyor mu?..

SANAYİ VE TİCARET BAKANI ALİ COŞKUN (İstanbul) - Katılıyoruz efendim.

BAŞKAN - Hükümetin ve komisyonun katıldığı önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.

Bir sonraki önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan İş Kanunu Tasarısının "Belirli ve Belirsiz Süreli İş Sözleşmesi" başlıklı 11 inci maddesine aşağıdaki cümlelerin son paragraf olarak eklenmesini arz ve teklif ederiz.

                                                                     Oğuz Oyan

                                                                             (İzmir)

                                                                  ve arkadaşları

"Belirli iş sözleşmesi ile çalışacak iş türleri, pozisyonlar ve meslekler Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı tarafından, her sektör ve iş kolu düzeyinde belirlenerek ilan edilir."

BAŞKAN - Önergeye Komisyon katılıyor mu?

OĞUZ OYAN (İzmir) - Sayın Başkan, bu önergeyi geri çekiyoruz; çünkü, hükümetin ve AKP Grubunun bu konudaki tutumunu gayri ciddî buluyoruz. Biz, bu önergeler tartışılsın diye veriyoruz, bu önergeler burada görüşülsün diye veriyoruz. Bu önergeyi geri çekiyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN - Sadece bu önergeyi mi?..

OĞUZ OYAN (İzmir) - Evet...

BAŞKAN - Diğer önergeler?..

OĞUZ OYAN (İzmir) - Bakacağız, düşüneceğiz efendim; bunu geri çekiyoruz.

BAŞKAN - Bu önerge geri istendiğinden iade ediyoruz efendim

Bundan sonraki önergeyi okutuyorum :

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan kanun tasarısının "Belirli ve Belirsiz İş Sözleşmesi" başlıklı 11 inci maddesinin üçüncü fıkrasının aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

                                                                     Oğuz Oyan

                                                                             (İzmir)

                                                                  ve arkadaşları

"İşin niteliğine dayalı olarak yapılan zincirleme iş sözleşmeleri belirli süreli olma özelliğini korurlar. "

BAŞKAN - Efendim, Komisyon katılıyor mu önergeye?

SAĞLIK, AİLE, ÇALIŞMA VE SOSYAL İŞLER KOMİSYONU BAŞKANI MAHFUZ GÜLER (Bingöl) - Katılıyoruz efendim.

BAŞKAN - Hükümet?..

SANAYİ VE TİCARET BAKANI ALİ COŞKUN (İstanbul) - Katılıyoruz.

BAŞKAN - Hükümetin ve Komisyonun katıldığı önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler.. Etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.

Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan İş Kanunu Tasarısının "Belirli ve Belirsiz Süreli İş Sözleşmesi" başlıklı 11 inci maddesinin birinci paragrafının ilk cümlesinin aşağıdaki gibi değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

                                                                     Oğuz Oyan

                                                                             (İzmir)

                                                                  ve arkadaşları

"Belirli süreli iş sözleşmesi, süreli tarih ve zaman olarak belirlenen ve işin niteliğinden sürenin belli olduğu belirlenmiş olan sözleşmedir."

BAŞKAN - Komisyon önergeye katılıyor mu?

SAĞLIK, AİLE, ÇALIŞMA VE SOSYAL İŞLER KOMİSYONU BAŞKANI MAHFUZ GÜLER (Bingöl) - Katılıyoruz Başkanım.

BAŞKAN - Hükümet?..

SANAYİ VE TİCARET BAKANI ALİ COŞKUN (İstanbul) - Katılıyoruz.

BAŞKAN - Hükümetin ve Komisyonun katıldığı önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmemiştir.

OĞUZ OYAN (İzmir) - Sayın Başkan, Hükümet ve Komisyonun katıldığı önergeye iktidar partisinin katılmaması bir çelişki doğurmuyor mu acaba?

BAŞKAN - O bizim takdirimizin dışında.

SANAYİ VE TİCARET BAKANI ALİ COŞKUN (İstanbul) - Biz, muhalefet partisi tatmin olsun diye katılıyoruz.

BAŞKAN - Devam ediyoruz efendim.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan kanun tasarısının 11 inci maddesinin birinci fıkrasındaki "belirlenen" ibaresinden sonra gelen "veya" ibaresinin "ve" olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

                                                                  Nükhet Hotar

                                                                             (İzmir)

                                                                  ve arkadaşları

BAŞKAN - Komisyon önergeye katılıyor mu?

SAĞLIK, AİLE, ÇALIŞMA VE SOSYAL İŞLER KOMİSYONU BAŞKANI MAHFUZ GÜLER (Bingöl) - Katılmıyoruz efendim.

BAŞKAN - Hükümet önergeye katılıyor mu?

SANAYİ VE TİCARET BAKANI ALİ COŞKUN (İstanbul) - Katılmıyoruz efendim.

BAŞKAN - Komisyonun ve Hükümetin katılmadığı önergenin imza sahiplerinden söz isteyen var mı?

İzmir Milletvekili Nükhet Hotar.

Buyurun. (Alkışlar)

Süreniz 5 dakika.

NÜKHET HOTAR (İzmir) - Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; bu kanun tasarısı üzerinde birçok tartışmalar devam edegeliyor. Ben, bir sosyal politika profesörü olarak, yirmi yıldır bunun dersini de verdim, böyle bir birikimim var. Her bir maddesi için günlerce konuşabiliriz; fakat, bizi buraya getiren nokta şuydu: Sosyal taraflar, 120 maddelik kanun tasarısı üzerinde, 2 madde hariç, anlaşmış idiler.

ENVER ÖKTEM (İzmir) - Hayır efendim, öyle bir anlaşma yok.

NÜKHET HOTAR (Devamla) - Bize gelen bilgiler bu yöndeydi, bunu ayrıca konuşuruz.

ENVER ÖKTEM (İzmir) - Nükhet Hanım, size yanlış bilgi gelmiş.

BAŞKAN - Efendim, müdahale etmeyelim.

Sayın Hatip, buyurun.

NÜKHET HOTAR (Devamla) - Arkadaşlarım, özellikle sendikacı arkadaşlarımız, birer sendikacı olarak, bu konuda, neden sendikaların da bu kadar yıpranması yönünde çaba sarf ediyorsunuz; doğrusu, ben, bunu, bilim adamı olarak pek anlayabilmiş değilim (AK Parti sıralarından alkışlar) ama, şunu bir cümleyle söylemek istiyorum ki, bu kanun, ne işçilerimizin şu anda hissettikleri gibi, onları bitirecek, batıracak ne de işverenlerimizin, biz kurtulduk, yaşadık, her hakka sahibiz diyebilecekleri bir kanun. Zaten böyle olmaması gerekiyor; çünkü, en kötü anlaşma, sadece taraflardan birini memnun eden anlaşmadır. Öyle bir anlaşma olmalıdır ki, her iki tarafın da, bundan, memnuniyetleri ve memnuniyetsizlikleri olabilmelidir.

Gelelim 11 inci maddeye. 11 inci madde, benim de, ısrarla, düzeltilmesini istediğim bir madde; çünkü, bu maddedeki o düzenleme yapılmazsa, kanunun diğer maddelerinin uygulanabilme şansını önemli ölçüde azaltacak olan bir madde.

Ben bu inançla söz aldım, bu inançla kanun tasarısının geneli hakkında görüşlerimi söyledim; ama, bu maddeyi onlardan ayrı tutuyorum. Onun için burada karşınızdayım.

Zaten, çok fazla zaman kullananlar oldu. Teşekkür ediyorum, saygılar sunuyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Hotar.

Önerge sahibi görüşünü, gerekçesini açıkladı.

Komisyonun ve Hükümetin katılmadığı önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmemiştir.

Önergeler tamamlanmıştır.

Sayın milletvekilleri, maddeyi oylarınıza sunmadan önce, Kocaeli Milletvekili Sayın İzzet Çetin, İçtüzüğün 81 inci maddesine göre, 11 inci madde üzerinde soru sorma talebinde bulunmuştur.

İçtüzüğün 81 inci maddesi, bu konuyu düzenlemiştir Sayın Çetin; ancak, soru sorma talebi, maddenin görüşmeleri tamamlandığı anda talep edildiği takdirde işleme alınıyor. Maddenin görüşmeleri tamamlanıp önergelere geçildikten sonra bu talebiniz bize ulaştığından, bu madde için veremiyorum; İçtüzük açık.

BAYRAM ALİ MERAL (Ankara) - Verseniz ne olur Başkanım.

İZZET ÇETİN (Kocaeli) - Sayın Başkanım, kabul ediyorum, eğer teamül buysa saygı duyuyorum; ancak, talebimi sözlü olarak yineliyorum, bundan sonraki bütün maddeler hakkında sözlü olarak bu hakkımı kullanmak istiyorum.

BAŞKAN - İki satır yazıp Başkanlığımıza gönderirseniz zahmet olmazsa veya yerinizden sisteme girerek çok daha rahat  talepte bulunabilirsiniz; ama, 81 inci maddeyi bir defa daha değerlendirirseniz iyi olur.

Ayrıca, 11 inci madde üzerinde açıkoylama talebi vardır.

TACİDAR SEYHAN (Adana) - Sayın Başkan, kutlamalar için ara verirseniz iyi olur.

BAYRAM ALİ MERAL (Ankara) - Sayın Başkan, Bakanlar Kurulu listesinden haberimiz yok, bir açıklarsanız...

BAŞKAN - Şimdi, açıkoylama isteyen sayın milletvekillerimizin isimlerini okuyarak Genel Kurulda bulunup bulunmadıklarını arayacağım.

Sayın Haluk Koç?.. Yok.

Sayın Özlem Çerçioğlu?.. Burada.

Sayın Oya Araslı?.. Burada.

Sayın Mehmet Işık?.. Yok.

Sayın Önder Sav?.. Yok.

Sayın Oğuz Oyan?.. Burada.

Sayın Tacidar Seyhan?.. Burada.

Sayın Salih Gün?.. Burada.

Sayın Yavuz Altınorak?.. Burada

Sayın Mehmet Ali Özpolat?..

AHMET SIRRI ÖZBEK (İstanbul) - Takabbül ediyorum.

BAŞKAN - Sayın Vezir Akdemir?.. Burada.

Sayın Ufuk Özkan?.. Yok.

Sayın Feridun Baloğlu?.. Burada.

Sayın Ali Rıza Bodur?.. Burada.

Sayın Harun Akın?.. Burada.

Sayın Nurettin Sözen?... Burada.

Sayın Mehmet Ali Arıkan?.. Yok.

Sayın Muharrem İnce?.. Yok.

Sayın Mehmet Parlakyiğit?.. Burada.

Sayın Atilla Başoğlu?.. Burada.

Sayın Berhan Şimşek? Burada.

Sayın Orhan Ziya Diren?..

İSMAİL DEĞERLİ (Ankara) - Takabbül ediyorum Sayın Başkan.

BAŞKAN - Peki efendim.

Sayın Sedat Uzunbay?.. Burada.

Sayın Kemal Kılıçdaroğlu?.. Yok.

Sayın Bihlun Tamaylıgil?.. Burada.

Sayın Hasan Ören?.. Yok.

Sayın Mehmet Kartal?.. Burada.

Sayın Sıdıka Aydoğan?.. Yok.

Sayın Mehmet Ziya Yergök?.. Burada.

Sayın Şevket Gürsoy?.. Yok.

Sayın Tuncay Ercenk?.. Burada.

Evet, diğerlerini okumuyorum.

Sayın milletvekilleri, daha önceki dönemlerde, Meclis Başkanı, verdiğimiz önerge ve imzaları okumakta bazen zorlandığı zaman, doğrusu, orada otururken, niye okuyamıyor diye üzülürdük. Değerli arkadaşlarımın isimlerini -yazıları- okumakta bazen zorlanıyoruz. O noktada bizi mazur görün. Zaman içerisinde daha da alışacağız inşallah; ama, okunur şekilde yazarsanız, biz, çok daha mutlu oluruz.

Evet, imzalar tamam.

Açıkoylamanın şeklini Genel Kurulun kararına bırakıyorum.

Açıkoylamanın elektronik oylama cihazıyla yapılmasını oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Açıkoylama elektronik cihazla yapılacaktır.

Oylama için 3 dakika süre vereceğim. Bu süre içerisinde sisteme giremeyen üyelerin teknik personelden yardım istemelerini; bu yardıma rağmen de sisteme giremeyen üyelerin oy pusulalarını, oylama için öngörülen 3 dakikalık süre içerisinde Başkanlığa ulaştırmalarını rica ediyorum.

Ayrıca, vekâleten oy kullanacak sayın bakanlar var ise, hangi bakana vekâleten oy kullandığını, oyunun rengini ve kendisinin ad ve soyadı ile imzasını da taşıyan oy pusulasını, yine oylama için öngörülen 3 dakikalık süre içerisinde Başkanlığa ulaştırmalarını rica ediyorum.

Oylama işlemini başlatıyorum.

(Elektronik cihazla oylama yapıldı)

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, 11 inci maddenin açıkoylaması sonucunu açıklıyorum:

Kullanılan oy sayısı : 283

Kabul : 185

Ret : 97

Çekimser : 1

11 inci madde kabul edilmiştir. (1)

                                              

(1) Açıkoylama kesin sonuçlarını gösteren tablo, tutanağın sonuna eklidir.

12 nci maddeyi okutuyorum :

Belirli ve belirsiz süreli iş sözleşmesi ayırımın sınırları

MADDE 12. - Belirli süreli iş sözleşmesi ile çalıştırılan işçi, ayırımı haklı kılan bir neden olmadıkça, salt iş sözleşmesinin süreli olmasından dolayı belirsiz süreli iş sözleşmesiyle çalıştırılan emsal işçiye göre farklı işleme tâbi tutulamaz.

Belirli süreli iş sözleşmesi ile çalışan işçiye, belirli bir zaman ölçüt alınarak ödenecek ücret ve paraya ilişkin bölünebilir menfaatler, işçinin çalıştığı süreye orantılı olarak verilir. Herhangi bir çalışma şartından yararlanmak için aynı işyeri veya işletmede geçirilen kıdem arandığında belirli süreli iş sözleşmesine göre çalışan işçi için farklı kıdem uygulanmasını haklı gösteren bir neden olmadıkça, belirsiz süreli iş sözleşmesi ile çalışan emsal işçi hakkında esas alınan kıdem uygulanır.

Emsal işçi, işyerinde aynı veya benzeri işte belirsiz süreli iş sözleşmesiyle çalıştırılan işçidir. İşyerinde böyle bir işçi bulunmadığı takdirde, o işkolunda şartlara uygun bir işyerinde aynı veya benzer işi üstlenen belirsiz süreli iş sözleşmesiyle çalıştırılan işçi dikkate alınır.

BAŞKAN - Madde üzerinde, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına, Niğde Milletvekili Sayın Orhan Eraslan; buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)

Süreniz 10 dakikadır.

CHP GRUBU ADINA ORHAN ERASLAN (Niğde) - Sayın Başkan, Türkiye Büyük Millet Meclisinin saygıdeğer üyeleri; hükümet tarafından getirilen İş Yasası Tasarısının 12 nci maddesi üzerinde, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına söz almış bulunuyorum. Hepinizi saygıyla, sevgiyle selamlarım.

Değerli arkadaşlarım, daha önceki konuşmamda da belirttiğim gibi, toplum hayatını düzenleyen en önemli yasa tasarılarından birisini yapmaya çalışıyoruz, geçirmeye çalışıyoruz; doğrudur. Cumhuriyet Halk Partisi olarak, bu tasarıyı engellemeye çalışıyoruz; doğrudur, engellenmelidir de. Neden?.. İzin verirseniz, kısaca ona değinmek istiyorum.

Bu kadar önemli bir yasa tasarısı, komisyonlarda, alt komisyonlarda pişirilmemiş; normal prosedüründen geçip, tartışılmamış. Burada, Sayın Bakanım söylediler; fakat, biraz önce dağıtılan işçi sendikalarının bildirisi Sayın Bakanın dediğinin aksine. "Taraflar uzlaştı" dediler; fakat, taraflar uzlaşmamış, sosyal taraflar da uzlaşmamış. Apar topar, sanki yangından mal kaçırır gibi, sel önünden kütük kapar gibi bir yasa yapmaya çalışıyoruz. Bu yasa, bir defa uygulanarak hükmü geçecek bir yasa değil; hükmü müteaddit senelere şamil olacak bir yasa. Bunu, biraz daha soğukkanlılığımızı muhafaza ederek, biraz daha itidalli davranarak yapsak olmaz mı arkadaşlar.

Devlet idaresi ciddî bir iştir. Tarihten, geleneğimizden, kültürümüzden bir şey hatırlıyorum, hiç unutmadığım bir şey. Zamanın halifesi İmamı Azam'a görev verir; der ki İmamı Azam'a: "Bağdat kadısı olacaksın." İmamı Azam halifeye cevap gönderir: "Ben kadı olamam." Halife ısrar eder İmamı Azam'a: "Hayır, olacaksın..." İmamı Azam halifeye yazar: "1- Ben kadı olamam diyorsam ve sözüme güvenilirse, beni kadı yapmamamız gerekir; ben kadı olamam.

2- Ben kadı olamam dediğim halde, ben kadı olabilirsem ve siz kadı yaparsanız, ben o zaman yalan söylüyorum demektir; yalancı insanı kadı yapmamanız gerekir." (CHP sıralarından alkışlar)

AHMET YENİ (Samsun) - Yaşar Nuri Öztürk...

ORHAN ERASLAN (Devamla) - Lütfen... Lütfen...

AHMET SIRRI ÖZBEK (İstanbul) - İmamı Azam onların tekelinde olduğu için, siz konuşamazsınız!..

ORHAN ERASLAN (Devamla) - Şimdi, biz, burada muhalefet yapmaya çalışıyoruz, bir ses dile getiriyoruz. Türkiye Cumhuriyetinin Sayın Bakanı mutlaka saygıdeğerdir, öyle de olmalıdır. Devlet işi ciddî iştir. Biz, saygı gösteririz Türkiye Cumhuriyetinin Bakanına. Türkiye Cumhuriyetinin Bakanı "katılıyorum" dediği bir önergeyi, Grubundan geçiremiyor ve geri çekmiyor bu durumda, katıldığı önergeyi Grubundan geçiremediği yasa tasarısını geri çekmiyor; bir...

AHMET YENİ (Samsun) - Hür iradesini kullanıyor.

ORHAN ERASLAN (Devamla) - Efendim, o zaman yasa tasarısını geri çeker; geri çeker -bu iş, ciddî bir iştir- üzerinde tartışılır, ya da katılmıyordur önergeye, muhalefetin sesini kısmak için katılıyor gibi yapıyordur. Bu, daha da ayıptır! Bu, daha da ayıptır! Bu, daha da ayıptır! (CHP sıralarından alkışlar) Ne yapmaya çalışıyoruz; yani, burada, muhalefetin sesini kısalım, muhalefetin katkısını almayalım mı diyorsunuz arkadaşlar!

Değerli arkadaşlarım, sayısal çoğunluğunuz buna yetebilir. İhtimal ki, böyle bir yasa da çıkarabilirsiniz ve ihtimal ki, bu yasa uygulanabilir de. Yalnız, değerli arkadaşlarım, saygıdeğer milletvekilleri, siyasetçi, kafasında toplum projesi olan insandır. Siyasetçi, vazettiği kanunlarla toplumu şekillendiren, toplumun geleceğini biçimlendiren insandır. Bu yasayla, ülkenize ne şekilde bir gelecek vazettiğinizi, ne şekilde bir gelecek şekillendirdiğinizi düşünebiliyor musunuz?! Aklıma geldikçe tüylerim ürperiyor! Bu yasayla, Türkiye'yi, bir Angola, bir Filipin, bir Tayland, bir Venezuella durumuna düşürüyorsunuz. Bu yasayla, Türkiye'yi, yaşanılamaz, çalışma barışı olmayan, iş hayatı olmayan -yani, özel bürolarda, birtakım, işte, eskiden Çukurova'da uygulanan biçimde elciliğin yasallaşması gibi, çağdışı, özel istihdam büroları altında işçi ağaları türetiyorsunuz; işçi ağaları, part-time, dilediği şekilde çağırılan yere, onun bunun işyerinde çalışacak- düzeni olmayan, herkesi yarı işsiz, demokrasisi olmayan, örgütlenmesi olmayan, sendikası olmayan bir biçime dönüştürüyor...

Değerli arkadaşlarım, kuracağımız toplum bu mu?! Ben, ülkeme böyle bir geleceğin biçilmesine, bir Türk vatandaşı olarak, vicdanım razı olmuyor, vicdanî isyan duyguları içerisindeyim; bu isyana katılın.

Gelin, bu yasayı geri çekelim değerli arkadaşlarım. Gelin, daha düzgün bir şey, daha akla yatkın bir şey, daha anlaşılabilir bir şey yapalım. Gelin, bu, hayırlı değil...

FARUK ÇELİK (Bursa) - Madde üzerinde bir cümle söyleyin lütfen ya...

ORHAN ERASLAN (Devamla) - Madde üzerinde cümle söyledim beyefendi, madde üzerinde cümleler çok söyledim; söyleyeceğim, müsaade edin.

CÜNEYT KARABIYIK (Van) - Hangisi kötüyse, onu bir oku.

ORHAN ERASLAN (Devamla) - Bu yasanın tümü kötü.

CÜNEYT KARABIYIK (Van) - Hayalî konuşma.

ORHAN ERASLAN (Devamla) - Değerli arkadaşım, bu yasanın tümü kötü. Ben, demin, 9 uncu madde üzerinde konuştuğumda hiçbiriniz dinlemediniz. Ben, bunun genelini bir değerlendireyim; maddesine de geçeceğim, daha zamanım var, müsaade edin.

Değerli arkadaşlarım, bu yasa, işçi açısından yarar sağlamıyor. Diyeceksiniz ki, işveren açısından mı yarar sağlıyor; hayır. Bir kar helvası yapıyorsunuz. Bunu yapan memnun olmayacak, yiyen de memnun olmayacak. Bir kar helvası yapıyorsunuz, bilin; tadı yok, tuzu yok, ruhu yok. Bu, aceleye gelecek iş değil. Gelin, bundan vazgeçin; gelin, ısrar etmeyin. Bu yasa hayırlı değil. Bu yasanın kimseye hayrı yok. Gelin, utanmayı, iki kızarıp bir bozarmak zannetmeyelim; tarih önünde mahcup oluruz, utanırız. Gelin, bu yasadan vazgeçelim.

Sayın Bakanımıza da buradan teklifimiz şu: Katıldığı önergelerin geçmediği bir yasa teklifini geri çekmeye niye tereddüt ediyor?

MEHMET SOYDAN (Hatay) - Hür irade...

ORHAN ERASLAN (Devamla) - Demek ki, Grubuna anlatamamış bu yasayı. Demek ki, bunu anlatamamış Grubuna. O zaman, bu yasanın bu şekilde çıkmasına gerek yok.

MEHMET SOYDAN (Hatay) - Meclis niye var o zaman?

ORHAN ERASLAN (Devamla) - Böyle mi oluyor demokrasi arkadaşlar?

ZÜLFÜ DEMİRBAĞ (Elazığ) - Biz, burada noter memuru muyuz; her geleni onaylayacak mıyız?

ORHAN ERASLAN (Devamla) - Tabiî, noter değil Yüce Meclis. Umuyorum, bu sözünüzü, tezkerede de göstereceksiniz. Umuyorum, göstereceksiniz değerli arkadaşlarım.

Bu yasayla, büyük işyerleri yok ediliyor arkadaşlar. Bu yasayla, kurumlar yok ediliyor, sanayi kurumları yok ediliyor. Bu yasa, sanayi toplumunun yasası değil; bu yasa, on kişilik atölyelerin merdiven altı imalathanelerinin yasası. Bu yasayla, Türkiye ihracat yapamaz; bu yasayla, Türkiye ileri gidemez; bu yasayla, Türkiye büyük kurumlara sahip olamaz; bu yasayla, Türkiye markalar yaratamaz arkadaşlar.

Bu yasayla, Türkiye'ye biçilen rol, ibiş bir devlet olma rolüdür. Ortadoğu'da ibiş bir devlet olacak; sanayii olmayacak doğru düzgün, işçisi olmayacak, örgütü olmayacak, sendikası olmayacak; gelen ensesine vuracak ortaoyununun ibişi gibi. Türkiye'ye biçilen rol bu. Bunun bir açılımını yapın arkadaşlar, bir düşünün. Bu yasanın her maddesi buna göre dizayn edilmiş, her şey buna göre dizayn edilmiş ve ne yazık ki, Yüce Meclisin önüne getirilmiş.

Değerli arkadaşlarım, Sayın Başkanın sabrını da suiistimal etmek istemiyorum; ama, bir kez daha düşünün; gelin, bunu yeniden yapalım. Bu hayırlı olmayacak.

Hepinize, sevgiler, saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

ÜMMET KANDOĞAN (Denizli) - 12 nci madde ne oldu; 12 nci madde?!

ORHAN ERASLAN (Devamla) - Gelecek sefer de ondan bahsedeceğim.

HALİL TİRYAKİ (Kırıkkale) - Gel, kendin konuş; izah et neden öyle olduğunu?!

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Eraslan.

Değerli arkadaşlar, hükümet söz istemiştir.

Sayın Bakanımız Ali Coşkun Beye söz veriyorum.

Buyurun Sayın Bakan. (AK Parti sıralarından alkışlar)

SANAYİ VE TİCARET BAKANI ALİ COŞKUN (İstanbul) - Sayın Başkan, değerli arkadaşlar; otuzbeş yılını Türk sanayiine vermiş bir kardeşiniz olarak, birkaç cümleyle, hissiyatımı sizlerle paylaşmak istiyorum.

Biraz önce konuşan arkadaşımın, tabiî ki, görüşlerine saygı gösteririm.

Değerli arkadaşlar, işyeri güvencesi olmadan, iş güvencesi olmaz ve bir ekonominin istikrara kavuşması için, iş güvencesi de fevkalade önemlidir. Ülkenin gerçeklerini dikkate alarak, bir kesimi diğer kesime ezdirmemek şartıyla, dengeli bir biçimde, bırakın şu tartışmaları ve İçtüzüğü zorlayarak bazı meseleleri istismar etmeyi, hep beraber, el ele, doğruyu bulalım.

Bakınız, arkadaşım şöyle dedi.

HASAN AYDIN (İstanbul) - Her şeyi reddediyorsunuz... İstismarı siz yapıyorsunuz.

SANAYİ VE TİCARET BAKANI ALİ COŞKUN (Devamla) - Dinle arkadaşım, dinle!..

HASAN AYDIN (İstanbul) - Ama, istismar ediyorsunuz.

SANAYİ VE TİCARET BAKANI ALİ COŞKUN (Devamla) - Daha, Mecliste nasıl oturulacağını öğrenmen lazım. Dinle biraz!.. (AK Parti sıralarından alkışlar)

ENVER ÖKTEM (İzmir) - Sizden mi öğreneceğiz?!.

SANAYİ VE TİCARET BAKANI ALİ COŞKUN (Devamla) - Efendim, arkadaş hükümeti suçladı; birazcık da müstehzi olarak dedi ki: "Hükümetin 'katılıyorum' dediği bir önergeye, nasıl olur da grubu katılmaz." Biz, demokrasiye inanmış bir partiyiz; grup kararı almadıkça, herkes hür iradeyle hareket eder. (AK Parti sıralarından "Bravo" sesleri, alkışlar)

İZZET ÇETİN (Kocaeli) - Demokrasiyi takıyye olarak kullanıyorsunuz.

SANAYİ VE TİCARET BAKANI ALİ COŞKUN (Devamla) - Ama, ben kendi tepkimi söylüyorum. Geldim, görevle oraya oturdum. Bakın, verdiğiniz önergeye; yani, Meclis tarihinde çok ayıplanacak bir önerge. Hiçbir anlam ifade etmeyen "her" kelimesinin ilave edilebilmesi "her", "her"; "h", "e", "r" için iki sayfa gerekçe yazıyorsunuz. Bu, oyalamadır. Bu istismara karşı ben onu yaptım, tepki olarak yaptım. (AK Parti sıralarından alkışlar)

İZZET ÇETİN (Kocaeli) - Siz işçiyi istismar ettiğiniz için yapıyoruz.

SANAYİ VE TİCARET BAKANI ALİ COŞKUN (Devamla) - Siz vazgeçin bu istismardan...

ENVER ÖKTEM (İzmir) - Siz anlayın diye yaptık, anlamıyorsunuz.

SANAYİ VE TİCARET BAKANI ALİ COŞKUN (Devamla) - ...biz de böyle yapmayalım ve şunu doğru dürüst geçirelim.

Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)

HÜSEYİN BAYINDIR (Kırşehir) - Olmadı Sayın Bakan, olmadı! Yaşınıza yakışmadı Sayın Bakanım, olmadı!

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Bakan.

Şimdi, şahısları adına, Kocaeli Milletvekili Sayın İzzet Çetin.

Buyurun Sayın Çetin.

Süreniz 5 dakika.

İZZET ÇETİN (Kocaeli) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan İş Kanunu Tasarısının 12 nci maddesi üzerinde şahsım adına söz almış bulunuyorum; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Öncelikle, Sayın Bakan, bize, önergelerimizdeki uzun gerekçelerle bu görüşmeleri istismar ettiğimizi söylüyor. Biz, burada, değişiklik önergelerimizdeki gerekçelerin okunmaması üzerine, gerekçeyi kaldırdık, tekliflerimizi, önerilerimizi, madde metinlerini büyüttük; iyi bakarsa, onu görür. Bundan amacımız da nedir; tartışılmayan, tarafların üzerinde mutabakata varmış gibi gözüktüğü, seçimler öncesinde Bilecik'e özel helikopterle gidip, verilen sözlerin yerine getirilmesi amacını taşıyan bir yöntem uygulandığı için böyle davranıyoruz. (CHP sıralarından alkışlar)

Biz, emeği istismar etmiyoruz, işyerlerimizi istismar etmiyoruz. Sayın Bakanımın bir sözünü tamamlamak istiyorum. Kendisi, gerçekten, işyeri güvencesi olmadan iş güvenliği olmaz kavramını inanarak mı söyledi acaba?

AYHAN ZEYNEP TEKİN (Adana) - Elbette ki..

İZZET ÇETİN (Devamla) - Bu kriz döneminde, işlerini korumak için, işyerlerini korumak için ücretlerinden fedakârlık yapan, yıllık izninden fedakârlık yapan, hasta olmasına rağmen "aman işyerim korunsun, aman işyerim krizden etkilenmesin, ben de işimden olmayayım" diyen işçileri ve sendikaları görmezlikten gelmek Sayın Bakanımı üzmüyor mu acaba?

SANAYİ VE TİCARET BAKANI ALİ COŞKUN (İstanbul) - Cümlenin devamı da var, onu da söyle. İş güvencesini de...

İZZET ÇETİN (Devamla) - İş güvencesi maddesine geldiğimizde onu konuşacağız Sayın Bakanım.

Değerli arkadaşlarım, bakınız, 1475 sayılı İş Kanununda, bugüne kadar hizmet akitlerinin nasıl yapılacağı konusunda taraflar arasında hiçbir ihtilaf olmamıştır. Şimdi -dün de söyledim- iki yıldan bu yana katlanılan fedakârlıkların faturası işçilere, işsizlere ödettirilmek; kısaca, Türkiye'de emeğiyle geçinen insanlarımıza ödettirilmek istenmektedir. Bu tasarıyı hazırlayanlar, belirli ve belirsiz süreli iş sözleşmesinin ayırımının sınırlarını belirlemeye çalışmışlar. Gerçekten, bu tasarıyı hazırlayan bilim adamlarımıza, belki, geçmiş dönemlerde saygı duyuyordum; ama, bir grubun, bir gücün, bir etkinin tekeline bu kadar girmiş olmaları nedeniyle kendilerinin de yıpranmış olmalarından duyduğum üzüntüyü burada ifade etmek istiyorum. Burada yeni düzenleme olduğu için, eski 1475 sayılı Yasada hiç olmayan "ayırımı haklı kılan bir neden" gibi sübjektif bir kavramla, işçiler, acaba, gerçekten ne yapılmak isteniyor?!

Aşağıya geçiyorum: "Emsal işçi..." Ölçü ne; Hakkâri'deki işçi mi, İstanbul'daki işçi mi, Kocaeli'ndeki işçi mi, Ankara'daki işçi mi? Böyle, muğlak, işçiyi istismar edecek, emeği istismar edecek bir hükmün yasa metnine konulması, ileride, çalışma yaşamının gerçekten kargaşa içerisine girmesine neden olacaktır.

Sevgili arkadaşlarım, bakınız, ileriki maddelere de bakınız; eğer vaktiniz varsa, eğer elinizde 1475 sayılı İş Yasası varsa, bir bakınız. O yasada, belirli süreli, belirsiz süreli, kısmî süreli, tam süreli, çalışma üzerine çağrı, ödünç iş verilerek çalıştırılan işçi, çağrı üzerine çalıştırma, deneme süreli sözleşme...

Değerli arkadaşlarım, işçi ne yapacak?! Tutmuş, buraya -bir önceki maddede var- işçinin rızası... İşsiz insandan, aç insandan rıza almak zor mu?! Bu, eşitlik ilkesinin neresine dayanıyor?

Değerli arkadaşlarım, bu tasarı, gerçekten, bütün hükümleriyle... Özellikle 13, 14, 15, 16, hatta, 1475'te var olan 17 nci, ilerideki maddelerde göreceğimiz telafi edici çalışma biçimleri, iş sürelerinin uzatılmış olması sizleri hiç üzmüyor mu değerli arkadaşlarım? Ne olur, mantıklı, haklı, iş yaşamını düzeltecek değişiklik önergelerimizi dikkatle dinleyin.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

İZZET ÇETİN (Devamla) - Bitiriyorum Sayın Başkanım...

BAŞKAN - Buyurun efendim.

İZZET ÇETİN (Devamla) - Bundan, ülkemizin kalkınması için, kriz ortamının atlatılması için, ülkemizdeki bu bunalımlı dönemin bir an evvel aşılabilmesi için, alınterini ülkemiz içerisinde akıtacak işçilerin, işsizlerin, gelecekte potansiyel işçi olan gençlerimizin böylesi bir düzenlemeye değil, gerçekten, tarafların, barış içerisinde, bir arada çalışabilecekleri bir çalışma ortamını yaratacak bir düzenleme yapalım.

Teşekkür ediyor, saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Çetin.

Şahsı adına, İzmir Milletvekili Sayın Erdal Karademir.

Buyurun Sayın Karademir. (CHP sıralarından alkışlar)

Süreniz 5 dakika.

ERDAL KARADEMİR (İzmir) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan İş Yasasının 12 nci maddesi üzerinde şahsım adına söz aldım; hepinizi saygı ve sevgiyle selamlıyorum.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşmekte olduğumuz yasa milyonlarca insanı ilgilendiriyor. Böylesi bir yasanın görüşülmesi esnasında muhalefetin önerilerini dikkate almayan bir iktidar, sosyal barıştan, sosyal adaletten söz edebilir mi? Söylüyor buradaki hatip arkadaşlarımız "bu yasa gelirken, bu yasayla ilgili bütün insanların, kurumların görüşleri alındı" diyorlar, ortak mutabakatın sağlandığı söyleniyor. Nasıl oluyor da... İki tane partinin Mecliste olduğu bir dönemde muhalefetin önerilerini dahi hazmedemeyen bir anlayış, gerçekten, bir iş barışı, bir anlayış mıdır? Bunu anlamakta zorluk çekiyorum. Sizler, emekten yana olduğunuzu, çalışanlardan yana olduğunuzu hep söylediniz; seçim sürecinde söylediniz, hükümet programında söylediniz, acil eylem planlarında söylediniz. Oysa, gelinen nokta o ki, çalışanlardan, ezilenlerden yana olduğunu söyleyenler, muhalefet partisinin bu tasarıyla ilgili çok olumlu katkılarını dahi dikkate almayacak kadar hazımsız ve onların sözlerini kesmek adına her türlü olumsuzluk girişimleri burada yapılıyor.

MEHMET SOYDAN (Hatay)- Yok canım, o kadar da değil!..

ERDAL KARADEMİR (Devamla)- Sayın Bakanı kınıyorum. "Demokrasi adına" dedi. Demokrasi adına, özgürlük adına benim kabul ettiğim, hükümet olarak kabul ettiğim... Komisyon olarak kabul ettiklerini Grubu kabul etmeyince; buna, demokrasi anlayışı diyorlar.

Arkadaşlar, üçbuçuk aylık bu süreçte birçok yasa çıkardı bu Meclis. Hiçbirinde, hükümetin kabul ettiği, komisyonun kabul ettiği reddedilmedi. Bu mu demokrasi anlayışı?!. Bu, ancak, biz deriz ki, kulluk anlayışıdır, hatta sürü anlayışıdır da diyebiliriz.

ÜNAL KACIR (İstanbul)- Hakaret etmek için mi çıktın?!. Sözlerinize dikkat edin!.. Ayıp!..

ERDAL KARADEMİR (Devamla)- Ben dikkat ediyorum.

Sizler, seçim süreçlerinde, hükümet programlarınızda, acil eylem programınızda söylediklerinizi, emekçiden yana verdiğiniz sözleri, çiftçiden yana, işçiden yana verdiğiniz sözleri yerine getirmiyorsunuz. Bu, hangi anlayıştır; yoksa, takıyyeci bir anlayış mıdır bu? Niye, sözümüzde durmuyoruz? (AK Parti sıralarından "Siirt seçimlerine bak" sesleri)

MEHMET SOYDAN (Hatay)- Yüzde 85'le verdi millet!..

ERDAL KARADEMİR (Devamla)- Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Yüce Meclisin görevi nedir; çıkaracağımız yasaların, ülke barışına katkı koyan, insanların mutluluğuna, mutlu yaşamasına olanak veren, Avrupa normlarında düzgün yasalar çıkarmak değil midir; bunun için, muhalefet partisinin katkılarına ihtiyaç yok mu?!

Bu tasarı bu şekliyle çıkarsa, hemen, süreç içinde, birçok maddenin değiştirilmesine, toplum için de değiştirilmesine ihtiyaç duyulacaktır; oysa, yasa bir kez çıkmalı, kalıcı olabilmeli, insanların mutluluğu üzerinde gerçekten etkili olabilmeli.

İyi bir yasanın çıkarılabilmesi için, o tasarının maddelerinin tartışılması gerekiyor, araştırılması gerekiyor; bu yasa tasarısında böyle oldu mu?!

MEHMET SOYDAN (Hatay) - Okumadan muhalefet ediyorsun!..

ERDAL KARADEMİR (Devamla) - Sizler, bu yasa tasarısının maddelerini araştırabildiniz mi?!

HALİL AYDOĞAN (Afyon) - Araştırdık... Araştırdık...

ERDAL KARADEMİR (Devamla) - Okuyabildiniz mi?!

HALİL AYDOĞAN (Afyon) - Okuduk.

ERDAL KARADEMİR (Devamla) - İnanmıyorum!.. İnanmıyorum!..

MEHMET SOYDAN (Hatay) - Okumadan muhalefet şerhi koyuyorsunuz.

ERDAL KARADEMİR (Devamla) - Bu yasa tasarısı için bunları söylemek hiç de mümkün değil. Sayın iktidar partisi milletvekillerinin böylesi görevi yok mu; onlar, sadece, yukarıdan aldıkları emirlerle, sadece, oy kullanan insanlar mı?! Milletvekili, birey olmak zorundadır. Milletvekili, araştırma yapmak zorundadır. Milletvekilleri, oylarını akıllıca kullanmak zorundadır. Sadece, bir grup anlayışıyla reddetmek, doğru bir anlayış değildir, doğru bir yasa çıkarmanın yöntemi hiç değildir.

FARUK ÇELİK (Bursa) - Grup anlayışını kabul etmek doğru mu?!

BAŞKAN - Sayın Karademir, süreniz geçti; sözlerinizi toparlarsanız memnun olurum.

ERDAL KARADEMİR (Devamla) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; düşünün, bu maddede belirli süreli iş sözleşmesinden bahsediliyor. Şimdi, arkadaşlar, nedir bu? Bu maddenin gerekçesinde "belirli süreli iş sözleşmesinin kötüye kullanılmasının engellenmesi ve bunların objektif temellere dayandırılması" deniliyor; ne demektir bu? Bu maddeden de anlaşılıyor ki, kötü amaçlar söz konusu olabilecektir. Bu maddenin kabulüyle, inanıyorum ki, adliyelerde, yargı organlarında birçok olay, birçok dava söz konusu olmaya başlayacaktır; bu, bugün, madde gerekçelerinde dahi ifade edilmiştir.

Onun için, Cumhuriyet Halk Partisinin önerilerini dikkate alarak, bu maddelerin tasarıdan çekilmesini sizlerden bir kez daha rica ediyor, hepinizi sevgi ve saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum.

Konuşmalar tamamlanmıştır.

Madde üzerinde, Sayın Çetin'in soru sorma talebi var Sayın Bakandan.

Yalnız, Sayın Çetin, İçtüzüğe göre, sorular, kısa, öz ve net, yoruma, açıklamaya meydan vermeyecek şekilde olmalı. Sayın Bakan bunu yazılı da cevaplandırabilir, hemen de cevaplandırabilir.

İZZET ÇETİN (Kocaeli) - Ben, burada cevaplandırılmasını istiyorum Sayın Başkan.

BAŞKAN - Takdir onun tabiî...

İZZET ÇETİN (Kocaeli) - Meclis İçtüzüğü, yazılı değil... Ben, öyle bir soru sormam gerekirse, onu yazılı olarak sorar, yazılı ya da sözlü cevaplandırılmasını isteme hakkımı kullanırım.

BAŞKAN - Buyurun Sayın Çetin.

İZZET ÇETİN (Kocaeli) - Bu maddeyle ilgili olarak Sayın Bakanın cevaplandırmasını istediğim sorularımı yöneltiyorum:

Birinci sorum: Sayın Bakanım, şimdiye kadar, siz, bir işadamı olarak çalıştırdığınız işyerlerinde belirsiz süreli ve belirli süreli işçi çalıştırırken, akit yaparken, ayırımı haklı kılan bir neden olarak, akdi hiç değiştirdiniz mi ya da değiştirme ihtiyacı içine girdiniz mi?

İkinci sorum. Bu süreli sözleşme, süresi belirlenmiş bir akit olduğuna göre, işyerlerinizde, krize gelinceye kadar, işçileri, başka biçimlerde çalıştırmayı, örneğin çağrı üzerine "sen işe gel" ya da "seninle beşer aylık deneme süreli sözleşme yapmak istiyorum" yahut da "yine, seninle, bu süreleri, zincirleme akit yaparak sürdürmek istiyorum" dediğiniz hiç oldu mu?

Üçüncü sorum: Emsal işçi...

BAŞKAN - Sayın Çetin, üçüncü sorunuza geçmeden önce, Başkanlık olarak, bir ikazda bulunmak istiyorum: Sayın Bakan, Türkiye Cumhuriyeti Hükümetinin bakanı, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı adına oturmaktadır; kişisel soruyu, ben, sorulmamış kabul ediyorum.

İZZET ÇETİN (Kocaeli) - Peki efendim.

Şimdi, sorumu yeniden yöneltiyorum: Sayın Bakanım "belirli süreli iş sözleşmesiyle çalışan işçiye, belirli bir zaman ölçüt alınarak ödenecek ücret ve paraya ilişkin bölünebilir menfaatlar, işçinin çalıştığı süreye orantılı olarak verilir" hükmünü içeriyor. Bu süreden anlamamız gereken, bundan sonra belirli süreli akitle çalışacak olan işçilerin anlaması gereken nedir?

Herhangi bir çalışma şartından yararlanmak için aynı işyeri veya işletmede geçirilen kıdem arandığında, belirli süreli iş sözleşmesine göre çalışan işçinin farklı kıdemi nasıl, hangi ölçütlere göre değerlendirilecektir?

"Belirsiz süreli iş sözleşmesiyle çalışan emsal işçi hakkında esas alınan kıdem belirli süreliler için uygulanacaktır" deniliyor. Bu yazımdan, işçiler ne anlayabilir, siz ne anlayabildiniz, emsal işçide ölçüt neyi alacağız?

Buyurun Sayın Bakanım.

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum.

Sayın Bakan, buyurun.

Cevap süreniz 5 dakikadır.

SANAYİ VE TİCARET BAKANI ALİ COŞKUN (İstanbul) - Teşekkür ederim.

Arkadaşımın sualleri çok uzun. Şahsımla ilgili de sordu. Şahsımla ilgili soruyu, kendisine, şahsî olarak cevaplandıracağım.

BAŞKAN - Efendim, onu sorulmamış kabul etti Başkanlık.

SANAYİ VE TİCARET BAKANI ALİ ÇOŞKUN (İstanbul) - Bunları da yazılı olarak cevaplandıracağız.

Teşekkür ederim. (AK Parti sıralarından alkışlar)

İZZET ÇETİN (Kocaeli) - Sayın Başkanım, isterseniz, bunların tanımlarını yapayım, sorduğum soruları ben yanıtlayayım.

BAŞKAN - Sayın Çetin, anlayamadım; tekrarlar mısınız.

İZZET ÇETİN (Kocaeli) - Sayın Bakanım "yazılı olarak cevaplandıracağız" dedi; ben, burada, bu madde tartışılırken, tüm çalışanların ve çalışacak olanların, bundan sonra ne yapması gerektiğini, tasarı kanunlaşmadan öğrensinler istiyorum; eğer, Sayın Bakanım izin verirse, Bakanım adına, ben yanıtlayayım. (AK Parti sıralarından gürültüler)

SANAYİ VE TİCARET BAKANI ALİ COŞKUN (İstanbul) - Sayın Başkan, sorulan soruların cevapları metinde var; sayın milletvekili anlayamadı; yazılı olarak, tekrar, ben cevap vereyim.

BAŞKAN - Sayın Bakanım, müsaade buyurun.

Sayın Çetin, soru cevap kısmı, İçtüzüğümüze göre 10 dakika; 5 dakika soru, 5 dakika cevap.

İZZET ÇETİN (Kocaeli) - Sayın Başkan...

BAŞKAN - İzin verir misiniz.

Zatıâliniz, 5 dakikanın tamamını kullandınız ve gayet açık, uzun, sorularınızı sordunuz. Bakanın cevap verme noktasında, bizim, Başkanlık olarak herhangi bir beyanda bulunma hakkımız yok; takdir hakkını kullandı.

Böylece, soru-cevap kısmı tamamlanmış oldu.

Teşekkür ederim.

İZZET ÇETİN (Kocaeli) - Sayın Başkanım, ben, Sayın Bakanımdan cevap istedim; uzmanların, bürokratların yazacağı cevap beni tatmin etmiyor. (AK Parti sıralarından gürültüler)

BAŞKAN - Teşekkür ederim.

Madde üzerinde 7 adet önerge vardır; işimiz çok.

Önergeleri, önce, geliş sırasına göre okutacağım, sonra, aykırılıklarına göre işleme alacağım.

İlk önergeyi okutuyorum :

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan İş Kanunu Tasarısının "Belirli ve belirsiz süreli iş sözleşmesi ayırımının sınırları" başlıklı 12 nci maddesinin ikinci paragrafının ilk cümlesinde yer alan "bölünebilir" ifadesinden sonra "her" ifadesinin eklenmesini arz ve teklif ederiz.

 

Haluk Koç

Mevlüt Coşkuner

Ali Cumhur Yaka

 

Samsun

Isparta

Muğla

 

Tuncay Ercenk

Mehmet Siyam Kesimoğlu

Berhan Şimşek

 

Antalya

Kırklareli

İstanbul

 

Ramazan Kerim Özkan

Şefik Zengin

İdris Sami Tandoğdu

 

Burdur

Mersin

Ordu

 

Atilla Kart

Hakkı Ülkü

İzzet Çetin

 

Konya

İzmir

Kocaeli

BAŞKAN - İkinci önergeyi okutuyorum :

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan İş Kanunu Tasarısının "Belirli ve belirsiz süreli iş sözleşmesi ayırımının sınırları" başlıklı 12 nci maddesinin birinci fıkrasında yer alan "ayırımı haklı kılan bir neden olmadıkça" ibaresinin yasa metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.

 

Oğuz Oyan

İzzet Çetin

Mehmet Küçükaşık

 

İzmir

Kocaeli

Bursa

 

Cevdet Selvi

Muharrem Kılıç

Enver Öktem

 

Eskişehir

Malatya

İzmir

 

Bayram Ali Meral

Feridun Fikret Baloğlu

Mehmet Nuri Saygun

 

Ankara

Antalya

Tekirdağ

 

 

Mehmet Ziya Yergök

 

 

 

Adana

 

BAŞKAN - Diğer önergeyi okutuyorum :

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan İş Kanunu Tasarısının "Belirli ve belirsiz süreli iş sözleşmesi ayırımın sınırları" başlıklı 12 nci maddesinin ikinci fıkrasının tasarı metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.

 

Haluk Koç

Oğuz Oyan

Oya Araslı

 

Samsun

İzmir

Ankara

 

Ali Cumhur Yaka

Muharrem Kılıç

Mevlüt Coşkuner

 

Muğla

Malatya

Isparta

 

Berhan Şimşek

İzzet Çetin

Hüseyin Özcan

 

İstanbul

Kocaeli

Mersin

 

Halil Akyüz

Hüseyin Bayındır

Hasan Güyüldar

 

İstanbul

Kırşehir

Tunceli

 

Algan Hacaloğlu

Mehmet Boztaş

Hasan Aydın

 

İstanbul

Aydın

İstanbul

 

Halil Ünlütepe

Rasim Çakır

Gökhan Durgun

 

Afyon

Edirne

Hatay

 

Mustafa Sayar

Mehmet Küçükaşık

İnal Batu

 

Amasya

Bursa

Hatay

BAŞKAN - Diğer önergeyi okutuyorum :

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan İş Kanunu Tasarısının "Belirli ve belirsiz süreli iş sözleşmesi ayırımın sınırları" başlıklı 12 nci maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

 

Oğuz Oyan

Vezir Akdemir

Feramus Şahin

 

İzmir

İzmir

Tokat

 

Bayram Ali Meral

Enver Öktem

Sedat Uzunbay

 

Ankara

İzmir

İzmir

 

Canan Arıtman

Özlem Çerçioğlu

Türkan Miçooğulları

 

İzmir

Aydın

İzmir

 

Muharrem Toprak

Ali Arslan

Bülent Baratalı

 

İzmir

Muğla

İzmir

 

Abdurrezzak Erten

Yavuz Altınorak

Mehmet Semerci

 

İzmir

Kırklareli

Aydın

 

Hakkı Ülkü

Rasim Çakır

Vezir Akdemir

 

İzmir

Edirne

İzmir

 

Muhsin Koçyiğit

Hüseyin Bayındır

Hüseyin Güler

 

Diyarbakır

Kırşehir

Mersin

 

Yılmaz Kaya

K. Kemal Anadol

V. Haşim Oral

 

İzmir

İzmir

Denizli

 

Ufuk Özkan

Mustafa Gazalcı

Erdal Karademir

 

Manisa

Denizli

İzmir

 

Mehmet Boztaş

Ali Rıza Bodur

Nejat Gencan

 

Aydın

İzmir

Edirne

 

"Belirli süreli iş sözleşmesi, süresi zaman ve tarih olarak belirlenen veya işçinin üstlendiği işin türü, amacı veya niteliğinden süresinin belirli olduğu anlaşılan sözleşmedir. İş ilişkisinin bir süreye bağlı olarak yapılmadığı halde sözleşme belirsiz süreli sayılır.

Belirli süreli iş sözleşmesi, esaslı bir neden olmadıkça, birden fazla üst üste (zincirleme) yapılamaz. Aksi halde, iş sözleşmesi başlangıçtan itibaren belirsiz süreli kabul edilir.

Esaslı nedene dayalı zincirleme iş sözleşmeleri, belirli süreli olma özelliğini korurlar."

BAŞKAN - Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan İş Kanunu Tasarısının "Belirli ve belirsiz süreli iş sözleşmesi ayırımın sınırları" başlıklı 12 nci maddesinin madde başlığının "Belirli, belirsiz, kısmî süreli ve tam süreli iş sözleşmesi" olarak değiştirilmesi ve 12 nci madde metninin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

 

 

Oğuz Oyan

İzzet Çetin

Orhan Sür

 

İzmir

Kocaeli

Balıkesir

 

Hüseyin Güler

Bayram Ali Meral

Enver Öktem

 

Mersin

Ankara

İzmir

"Belirli, belirsiz, kısmî süreli ve tam süreli iş sözleşmesi

Belirli süreli iş sözleşmesi, süresi zaman ve tarih olarak belirlenen veya işçinin üstlendiği işin türü, amacı veya niteliğinden süresinin belirli olduğu anlaşılan sözleşmedir. İş ilişkisinin bir süreye bağlı olarak yapılmadığı halde sözleşme belirsiz süreli sayılır.

Belirli süreli iş sözleşmesi, esaslı bir neden olmadıkça, birden fazla üst üste (zincirleme) yapılamaz. Aksi halde iş sözleşmesi başlangıçtan itibaren belirsiz süreli kabul edilir.

Esaslı nedene dayalı zincirleme iş sözleşmeleri, belirli süreli olma özelliğini korurlar.

Belirli süreli iş sözleşmesi ile çalıştırılan işçi, ayırımı haklı kılan bir neden olmadıkça, salt iş sözleşmesinin süreli olmasından dolayı belirsiz süreli iş sözleşmesiyle çalıştırılan emsal işçiye göre farklı işleme tabi tutulamaz.

Belirli süreli iş sözleşmesi ile çalışan işçiye, belirli bir zaman ölçüt alınarak ödenecek ücret ve paraya ilişkin bölünebilir menfaatlar, işçinin çalıştığı süreye orantılı olarak verilir. Herhangi bir çalışma şartından yararlanmak için aynı işyeri veya işletmede geçirilen kıdem arandığında belirli süreli iş sözleşmesine göre çalışan işçi için farklı kıdem uygulanmasını haklı gösteren bir neden olmadıkça, belirsiz süreli iş sözleşmesi ile çalışan emsal işçi hakkında esas alınan kıdem uygulanır.

Emsal işçi, işyerinde aynı veya benzeri işte belirsiz süreli iş sözleşmesiyle çalıştırılan işçidir. İşyerinde böyle bir işçi bulunmadığı takdirde, o işkolunda şartlara uygun bir işyerinde aynı veya benzer işi üstlenen belirsiz süreli iş sözleşmesiyle çalıştırılan işçi dikkate alınır.

İşçinin normal haftalık çalışma süresinin, tam süreli iş sözleşmesiyle çalışan emsal işçiye göre önemli ölçüde daha az belirlenmesi durumunda sözleşme kısmî süreli iş sözleşmesidir.

Kısmî süreli iş sözleşmesi ile çalıştırılan işçi, ayırımı haklı kılan bir neden olmadıkça, salt iş sözleşmesinin kısmî süreli olmasından dolayı tam süreli emsal işçiye göre farklı işleme tabi tutulamaz. Kısmî süreli çalışan işçinin ücret ve paraya ilişkin bölünebilir menfaatları, tam süreli emsal işçiye göre çalıştığı süreye orantılı olarak ödenir.

Emsal işçi, işyerinde aynı veya benzeri işte tam süreli çalıştırılan işçidir. İşyerinde böyle bir işçi  bulunmadığı takdirde, o işkolunda şartlara uygun işyerinde aynı veya benzeri işi üstlenen tam süreli iş sözleşmesiyle çalıştırılan işçi esas alınır.

İşyerinde çalışan işçilerin, niteliklerine uygun açık yer bulunduğunda kısmî süreliden tam süreliye veya tam süreliden kısmî süreliye geçirilme istekleri işverence dikkate alınır ve boş yerler zamanında duyurulur.

BAŞKAN - Diğer önergeyi okutuyorum :

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan İş Kanunu Tasarısının "Belirli ve belirsiz süreli iş sözleşmesi ayırımın sınırları" başlıklı 12 nci maddesinin 13 üncü madde hükümlerinin aşağıdaki gibi birleştirilmesi ve madde başlığının "Belirli ve belirsiz süreli iş sözleşmesi ayırımın sınırları ve kısmî süreli ve tam süreli iş sözleşmesi" olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

 

Oğuz Oyan

 Bayram Ali Meral

Vezir Akdemir

 

İzmir  

Ankara

İzmir

 

Feramus Şahin

 

Enver Öktem

 

Tokat

 

İzmir

"Belirli ve belirsiz süreli iş sözleşmesi ayırımının sınırları ve kısmî süreli ve tam süreli iş sözleşmesi

Belirli süreli iş sözleşmesi, süresi zaman ve tarih olarak belirlenen veya işçinin üstlendiği işin türü, amacı veya niteliğinden süresinin belirli olduğu anlaşılan sözleşmedir. İş ilişkisinin bir süreye bağlı olarak yapılmadığı halde sözleşme belirsiz süreli sayılır.

Belirli süreli iş sözleşmesi, esaslı bir neden olmadıkça, birden fazla üst üste (zincirleme) yapılamaz. Aksi halde iş sözleşmesi başlangıçtan itibaren belirsiz süreli kabul edilir.

Esaslı nedene dayalı zincirleme iş sözleşmeleri, belirli süreli olma özelliğini korurlar.

İşçinin normal haftalık çalışma süresinin, tam süreli iş sözleşmesiyle çalışan emsal işçiye göre önemli ölçüde daha az belirlenmesi durumunda sözleşme kısmî süreli iş sözleşmesidir.

Kısmî süreli iş sözleşmesiyle çalıştırılan işçi, ayırımı haklı kılan bir neden olmadıkça, salt iş sözleşmesinin kısmî süreli olmasından dolayı tam süreli emsal işçiye göre farklı işleme tabi tutulamaz. Kısmî süreli çalışan işçinin ücret ve paraya ilişkin bölünebilir menfaatları, tam süreli emsal işçiye göre çalıştığı süreye orantılı olarak ödenir.

Emsal işçi, işyerinde aynı veya benzeri işte tam süreli çalıştırılan işçidir. İşyerinde böyle bir işçi bulunmadığı takdirde, o işkolunda şartlara uygun işyerinde aynı veya benzer işi üstlenen tam süreli iş sözleşmesiyle çalıştırılan işçi esas alınır.

İşyerinde çalışan işçilerin niteliklerine uygun açık yer bulunduğunda kısmî süreliden tam süreliye veya tam süreliden kısmî süreliye geçirilme istekleri işverence dikkate alınır ve boş yerler zamanında duyurulur."

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, şimdi son önergeyi okutacağım. Bu önerge, en aykırı önergedir; okuttuktan sonra işleme koyacağım... (CHP sıralarından "Anlayamıyoruz" sesleri)

HÜSEYİN GÜLER (Mersin) - Sayın Kâtip Üye, lütfen, biraz yavaş okuyun.

BAŞKAN - Bazı değerli milletvekillerimiz "tam anlayamıyoruz" diyorlar; biraz daha sakin...

HÜSEYİN GÜLER (Mersin) - Anlaşılmıyor Sayın Başkan.

BAŞKAN - Efendim, Sayın Kâtip Üyemizi tanıyorsunuz; yani, onun okuduğu bir şeyi anlayamazsak, nasıl olacak!.. (AK Parti sıralarından alkışlar)

Önergeyi okutuyorum :

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan İş Kanunu Tasarısının "Belirli ve belirsiz süreli iş sözleşmesi ayırımının sınırları" başlıklı 12 nci maddesinin tasarı metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.

 

Haluk Koç

Oya Araslı

Mevlüt Coşkuner

 

Samsun

Ankara

Isparta

 

Ali Cumhur Yaka

Oğuz Oyan

Ramazan Kerim Özkan

 

Muğla

İzmir

Burdur

 

Berhan Şimşek

Tuncay Ercenk

Mehmet S. Kerimoğlu

 

İstanbul

Antalya

Kırklareli

 

İdris Sami Tandoğdu

Atilla Kart

Şefik Zengin

 

Ordu

Konya

Mersin

 

 

İzzet Çetin

 

 

 

Kocaeli

 

SALİH KAPUSUZ (Ankara) - Arkadaşlar, belli bir kural vardır; bundan sonra ya hep uygulayın ya da hiç uygulamayın. Burada, bu şekilde, olmaz bu işlem. Önergede ilk imzası olan arkadaşın ismi okunur "ve arkadaşları" denilir.

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, en aykırı önergeyi okuduk.

Önergeye Komisyon katılıyor mu?

SAĞLIK, AİLE, ÇALIŞMA VE SOSYAL İŞLER KOMİSYONU BAŞKANI MAHFUZ GÜLER (Bingöl) - Katılıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN - Önergeye hükümet katılıyor mu?

SANAYİ VE TİCARET BAKANI ALİ COŞKUN (İstanbul) - Katılmıyorum. (CHP sıralarından gürültüler ve alkışlar!..)

Ben söz verdim; siz de gerekçeleri okutmayacaksınız sayın arkadaşlar.

BAŞKAN - Şimdi, Komisyonun katıldığı, Hükümetin katılmadığı önergedeki imza sahiplerinden birisinin önergeyi açıklama hakkı var.

Arzu ederseniz, gerekçeyi okutalım. (CHP sıralarından "Okunsun" sesleri)

Gerekçeyi okutuyorum:

Gerekçe :

Madde gerekçesinde aynen şu ifadelere yer verilmiştir: "Maddede belirli ve belirsiz süreli iş sözleşmeleri tanımlanmış, tarafların bu tür sözleşmeleri meydana getirmedeki serbestileri ILO'nun 'İş Sözleşmesine İşveren Tarafından Son Verilmesi Hakkında 158 Sayılı Sözleşmesi' ve Avrupa Birliği çalışma müktesebatı, özellikle Konseyin 99/70 sayılı Yönergesi ile yürürlüğe konulan 'Belirli Süreli İş Sözleşmesi Hakkında Çerçeve Anlaşmasına uygun sınırlamalara tabi tutulmuştur.

Belirli süreli iş sözleşmesinin tanımı verilirken sadece tarafların açıkça süresini belirledikleri değil, sürenin objektif belirlenebilir olduğu hallerde de, sözleşmenin belirli süreli olacağı kabul edilmiştir. Bu suretle 99/70 sayılı Yönergede öngörülen belirli süreli iş sözleşmelerinin kötüye kullanılmasına engel olmak için, bu sözleşmelerin "objektif temellere" dayandırılması ilkesine de uyulmuş olmaktadır. Esasen, Borçlar Kanununun 340 ıncı maddesinin de bir gereği olarak, gerek doktrinde ve yargı içtihatlarında sözleşmenin açıkça kararlaştırılmadığı hallerde süreye bağlı olduğunun kabulü için işin niteliği ve amacı gibi objektif ölçütlere dayalı şekilde bir sonuca gidilmekteydi.

99/70 sayılı Yönergenin girişinde belirtildiği ve Türk hukukunda yargı kararlarıyla da açıklandığı üzere, iş ilişkilerinde asıl olan, belirsiz süreli iş sözleşmesidir. Bu nedenle, belirli süreli sözleşmenin varlığını ileri süren taraf bunu ispatla yükümlüdür. Yeni düzenleme, sözleşmenin yazılı yapılmadığı hallerde işverenin işçiye vereceği belgede sözleşmenin süresinin de gösterilmesi zorunluluğu, işçiyi bilgilendirme gereği yanında, işverene ispat külfetini kolaylaştıran bir imkân da yaratmış olacaktır.

Belirsiz süreli iş sözleşmesiyle çalışan işçilerin sosyal yönden daha fazla korundukları bir gerçektir. Diğer bir gerçek de, bazı işkolları, meslekler ve işler için belirli süreli sözleşmelerin karakteristik bir anlam taşıması ve bu tür sözleşmelerin, işletme ve işyeri gereklerinden olmakla beraber, belirli süreli iş sözleşmelerinin kötüye kullanılmasının engellenmesi ve bunların objektif temellere dayandırılması, Avrupa Birliği müktesebatının da bir gereğidir.

Bu açıdan, belirli süreli iş sözleşmeleri için 13 üncü maddede belirlenen ilkelerin kabulü yanında, belirli süreli hizmet akitlerinin esaslı (objektif) bir neden olmadıkça üst üste yapılmalarının önlenmesi de gerekmektedir.

99/70 sayılı Yönergede, üye devletlerin zincirleme iş sözleşmelerine ilişkin önlemler alırken, bunların ne kadar bir zaman diliminde kaç kez üst üste yapılabileceğinin belirtilmesine de imkân verilmektedir. Örneğin, Almanya'da 24 ayı geçmeyen bir sürede en çok üç kez yenilenen bir iş sözleşmesinin belirli süreli olma özelliğini koruyacağı ve belirsiz süreliğe dönüşmeyeceği kabul edilmiştir. Ne var ki, ülkemizde uzun yıllardan beri, gerek yargı kararlarında ve gerek doktrinde esaslı bir sebep olmadıkça belirli süreli sözleşmenin ikincisinin yapılmasıyla zincirleme akitlerin meydana geldiği görüşü benimsendiği için, bu görüş kanuna da tamamen alınmıştır. Buna göre, esaslı bir sebep olmadıkça, belirli süreli iş sözleşmesi, ikincisinin yapılmasıyla belirsiz süreliye dönüşerek, işçi, bu tür sözleşmenin koşullarından ve bu arada feshe karşı korumaya ilişkin kanun hükümlerinden yararlanacaktır.

Buna karşılık, belirli süreli sözleşmenin zincirleme yapılmasında esaslı bir neden bulunuyorsa, sözleşmeler belirsiz süreliye dönüşmeyecek, belirli süreli olma özelliklerini koruyacaklardır.

14 üncü maddede yapılan düzenlemeler yeterli görüldüğünden, burada tekrar yeni bir düzenleme getirilmesi kanun yapma tekniğine aykırıdır.

BAŞKAN- Sayın milletvekilleri, Sayın Haluk Koç ve arkadaşları tarafından verilen, Komisyonun katıldığı ve Hükümetin katılmadığı önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.

Diğer önergeyi okutuyorum :

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan İş Kanunu Tasarısının "Belirli ve belirsiz süreli iş sözleşmesi ayırımın sınırları" başlıklı 12 nci maddesinin 13 üncü madde hükümlerinin aşağıdaki gibi birleştirilmesi ve madde başlığının "Belirli ve belirsiz süreli iş sözleşmesi ayırımın sınırları ve kısmî ve tam süreli iş sözleşmesi" olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

                                                                     Oğuz Oyan

                                                                             (İzmir)

                                                                  ve arkadaşları

"Belirli ve belirsiz süreli iş sözleşmesi ayırımın ve kısmî sureli ve tam sureli iş sözleşmesi

Belirli süreli iş sözleşmesi, süresi zaman ve tarih olarak belirlenen veya işçinin üstlendiği işin türü, amacı veya niteliğinden süresinin belirli olduğu anlaşılan sözleşmedir. İş ilişkisinin bir süreye bağlı olarak yapılmadığı halde sözleşme belirsiz süreli sayılır.

Belirli süreli iş sözleşmesi, esaslı bir neden olmadıkça, birden fazla üst üste (zincirleme) yapılamaz. Aksi halde iş sözleşmesi başlangıçtan itibaren belirsiz süreli kabul edilir."

ENVER ÖKTEM (İzmir) - Sayın Başkan, takip edemiyoruz; yavaş okusun; makineli tüfek gibi okuyor.

BAŞKAN - Siz, kendi yazdığınız önergeyi nasıl takip edemezsiniz!

Buyurun efendim; önergeyi okumaya devam edin:

"Esaslı nedene dayalı zincirleme iş sözleşmeleri, belirli süreli olma özelliğini korurlar.

İşçinin normal haftalık çalışma süresinin, tam süreli iş sözleşmesiyle çalışan emsal işçiye göre önemli ölçüde daha az belirlenmesi durumunda sözleşme kısmî süreli iş sözleşmesidir.

Kısmî süreli iş sözleşmesi ile çalıştırılan işçi, ayırımı haklı kılan bir neden olmadıkça, salt iş sözleşmesinin kısmî süreli olmasından dolayı tam süreli emsal işçiye göre farklı işleme tâbi tutulamaz. Kısmî süreli çalışan işçinin ücret ve paraya ilişkin bölünebilir menfaatları, tam süreli emsal işçiye göre çalıştığı süreye orantılı olarak ödenir.

Emsal işçi, işyerinde aynı veya benzeri işte tam süreli çalıştırılan işçidir. İşyerinde böyle bir işçi bulunmadığı takdirde, o işkolunda şartlara uygun işyerinde aynı veya benzer işi üstlenen tam süreli iş sözleşmesiyle çalıştırılan işçi esas alınır.

İşyerinde çalışan işçilerin, niteliklerine uygun açık yer bulunduğunda kısmî süreliden tam süreliye veya tam süreliden kısmî süreliye geçirilme istekleri işverence dikkate alınır ve boş yerler zamanında duyurulur." (CHP sıralarından alkışlar [!])

BAŞKAN - Sayın Oğuz Oyan ve arkadaşları tarafından verilen okuttuğum önergeye Komisyon katılıyor mu?

SAĞLIK, AİLE, ÇALIŞMA VE SOSYAL İŞLER KOMİSYONU BAŞKANI MAHFUZ GÜLER (Bingöl) - Katılıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN - Hükümet?..

SANAYİ VE TİCARET BAKANI ALİ COŞKUN (İstanbul) - Arkadaşların oyalama taktiği devam ederek, gerekçe okuttukları için, katılıyoruz.

İZZET ÇETİN (Kocaeli) - Gerekçe tek bir satır Sayın Bakan.

BAŞKAN - Komisyonun ve Hükümetin katıldığı  önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.

Diğer önergeyi okutuyorum :

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan İş Kanunu Tasarısının "Belirli ve belirsiz süreli iş sözleşmesi ayırımının sınırları" başlıklı 12 nci maddesinin madde başlığının "Belirli, belirsiz, kısmî süreli ve tam süreli iş sözleşmesi" olarak değiştirilmesi ve 12 nci madde metninin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

                                                                     Oğuz Oyan

                                                                             (İzmir)

                                                                  ve arkadaşları

"Belirli, belirsiz, kısmî süreli ve tam süreli iş sözleşmesi

Belirli süreli iş sözleşmesi, süresi zaman ve tarih olarak belirlenen veya işinin üstlendiği işin türü, amacı ve niteliğinden süresinin belirli olduğu anlaşılan sözleşmedir. İş ilişkisinin bir süreye bağlı olarak yapılmadığı halde sözleşme belirsiz süreli sayılır.

Belirli süreli iş sözleşmesi, esaslı bir neden olmadıkça birden fazla üst üste (zincirleme) yapılamaz. Aksi halde iş sözleşmesi başlangıçtan itibaren belirsiz süreli kabul edilir.

Esaslı nedene dayalı zincirleme iş sözleşmeleri, belirli süreli olma özeliğini korurlar.

Belirli süreli iş sözleşmesiyle çalıştırılan işçi, ayırımı haklı kılan bir neden olmadıkça, salt iş sözleşmesinin süreli olmasından dolayı belirsiz süreli iş sözleşmesiyle çalıştırılan emsal işçiye göre farklı işleme tabi tutulamaz.

Belirli süreli iş sözleşmesiyle çalışan işçiye belirli bir zaman ölçütü alınarak ödenecek ücret ve paraya ilişkin bölünebilir menfaatlar, işçinin çalıştığı süreye orantılı olarak verilir. Herhangi bir çalışma şartından yararlanmak için aynı işyeri veya işletmede geçirilen kıdem arandığında, belirli süreli iş sözleşmesine göre çalışan işçi için farklı kıdem uygulamasını haklı gösteren bir neden olmadıkça, belirsiz süreli iş sözleşmesiyle çalışan emsal işçi hakkında esas alınan kıdem uygulanır.

Emsal işçi, işyerinde aynı veya benzeri işte belirsiz süreli iş sözleşmesiyle çalıştırılan işçidir. İşyerinde böyle bir işçi bulunmadığı takdirde, o işkolunda şartlara uygun bir işyerinde aynı veya benzer işi üstlenen belirsiz süreli iş sözleşmesiyle çalıştırılan işçi dikkate alınır.

İşçinin normal haftalık çalışma süresinin tam süreli iş sözleşmesiyle çalışan emsal işçiye göre önemli ölçüde daha az belirlenmesi durumunda sözleşme kısmî süreli iş sözleşmesidir.

Kısmî süreli iş sözleşmesiyle çalıştırılan işçi, ayırımı haklı kılan bir neden olmadıkça, salt iş sözleşmesinin kısmî süreli olmasından dolayı tam süreli emsal işçiye göre farklı işleme tabi tutulamaz. Kısmî süreli çalışan işçinin ücret ve paraya ilişkin bölünebilir menfaatları tam süreli emsal işçiye göre çalıştığı süreye orantılı olarak ödenir.

Emsal işçi, işyerinde aynı veya benzeri işte tam süreli olarak çalıştırılan işçidir. İşyerinde böyle bir işçi bulunmadığı takdirde, o işkolunda şartlara uygun işyerinde aynı veya benzer işi üstlenen tam süreli iş sözleşmesiyle çalıştırılan işçi esas alınır.

İşyerinde çalışan işçilerin, niteliklerine uygun açık yer bulunduğunda kısmî süreliden tam süreliye veya tam süreliden kısmî süreliye geçirilme istekleri işverence dikkate alınır ve boş yerler zamanında duyurulur."

BAŞKAN - Komisyon önergeye katılıyor mu?

SAĞLIK, AİLE, ÇALIŞMA VE SOSYAL İŞLER KOMİSYONU BAŞKANI MAHFUZ GÜLER (Bingöl) - Tabiî; katılıyoruz efendim.

BAŞKAN - Hükümet önergeye katılıyor mu?

SANAYİ VE TİCARET BAKANI ALİ COŞKUN (İstanbul) - Katılıyoruz.

BAŞKAN - Sayın Oğuz Oyan ve arkadaşları tarafından verilen, Komisyonun ve Hükümetin katıldığı önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.

Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan İş Kanunu Tasarısının "Belirli ve belirsiz süreli iş sözleşmesi ayırımının sınırları" başlıklı 12 nci maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

                                                                     Oğuz Oyan

                                                                             (İzmir)

                                                                  ve arkadaşları

"Belirli süreli iş sözleşmesi, süresi zaman ve tarih olarak belirlenen veya işinin üstlendiği işin türü, amacı veya niteliğinden süresinin belirli olduğu anlaşılan sözleşmedir. İş ilişkisinin bir süreye bağlı olarak yapılmadığı halde sözleşme belirsiz süreli sayılır.

Belirli süreli iş sözleşmesi, esaslı bir neden olmadıkça, birden fazla üst üste (zincirleme) yapılamaz. Aksi halde iş sözleşmesi başlangıçtan itibaren belirsiz süreli kabul edilir.

Esaslı nedene dayalı zincirleme iş sözleşmeleri, belirli süreli olma özelliğini korurlar."

BAŞKAN - Komisyon önergeye katılıyor mu?

SAĞLIK, AİLE, ÇALIŞMA VE SOSYAL İŞLER KOMİSYONU BAŞKANI MAHFUZ GÜLER (Bingöl) - Katılıyoruz efendim.

BAŞKAN - Hükümet önergeye katılıyor mu?

SANAYİ VE TİCARET BAKANI ALİ COŞKUN (İstanbul) - Katılıyoruz.

BAŞKAN - Sayın Oğuz Oyan ve arkadaşları tarafından verilen, Komisyonun ve Hükümetin katıldığı önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.

Diğer önergeyi okutuyorum :

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan İş Kanunu Tasarısının "Belirli ve belirsiz süreli iş sözleşmesi ayırımının sınırları" başlıklı 12 nci maddesinin ikinci fıkrasının tasarı metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.

                                                                       Haluk Koç

                                                                         (Samsun)

                                                                  ve arkadaşları

BAŞKAN - Komisyon önergeye katılıyor mu?

SAĞLIK, AİLE, ÇALIŞMA VE SOSYAL İŞLER KOMİSYONU BAŞKANI MAHFUZ GÜLER (Bingöl) - Katılıyoruz efendim.

BAŞKAN - Hükümet önergeye katılıyor mu?

SANAYİ VE TİCARET BAKANI ALİ COŞKUN (İstanbul) - Katılıyoruz.

BAŞKAN - Sayın Haluk Koç ve arkadaşlarının verdiği, Komisyon ve Hükümetin katıldığı önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan Kanun Tasarısının "Belirli ve belirsiz süreli iş sözleşmesi ayırımının sınırları" başlıklı 12 nci maddesinin birinci fıkrasında yer alan, "ayrımı haklı kılan bir neden olmadıkça" ibaresinin yasa metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.

                                                                     Oğuz Oyan

                                                                             (İzmir)

                                                                  ve arkadaşları

BAŞKAN - Komisyon önergeye katılıyor mu efendim?

SAĞLIK, AİLE, ÇALIŞMA VE SOSYAL İŞLER KOMİSYONU BAŞKANI MAHFUZ GÜLER (Bingöl) - Katılıyoruz efendim.

BAŞKAN - Hükümet katılıyor mu?

SANAYİ VE TİCARET BAKANI ALİ COŞKUN (İstanbul) - Katılıyoruz.

BAŞKAN - Komisyon ve Hükümetin katıldığı önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.

Diğer önergeyi okutuyorum :

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan İş Kanunu Tasarısının "Belirli ve belirsiz süreli iş sözleşmesi ayırımının sınırları" başlıklı 12 nci maddesinin ikinci paragrafının ilk cümlesinde yer alan "bölünebilir" ifadesinden sonra "her" ifadesinin eklenmesini arz ve teklif ederiz.

                                                                       Haluk Koç

                                                                         (Samsun)

                                                                  ve arkadaşları

BAŞKAN - Komisyon önergeye katılıyor mu efendim?

SAĞLIK, AİLE, ÇALIŞMA VE SOSYAL İŞLER KOMİSYONU BAŞKANI MAHFUZ GÜLER (Bingöl) - Katılıyoruz efendim.

BAŞKAN - Sayın Hükümet?..

SANAYİ VE TİCARET BAKANI ALİ COŞKUN (İstanbul) - Katılıyoruz.

BAŞKAN - Komisyonun ve Hükümetin katıldığı önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.

Önergeler de tamamlanmış ve oylanmıştır.

Şimdi, Başkanlığımıza bir açıkoylama talebi gelmiştir.

İmza sahiplerinin salonda bulunup bulunmadıklarını arayacağım.

Oğuz Oyan?..Burada.

Haluk Koç?.. Burada

Nezir Nasıroğlu?..Burada.

Haşim Oral?.. Burada.

Halil Akyüz?..Burada.

Vezir Akdemir?..Burada.

Muharrem Toprak?..Burada.

Ahmet Ersin?..Burada.

Muhsin Koçyiğit ?..Burada.

Halil Tiryaki?..Burada.

Canan Arıtman?..Burada.

Selami Yiğit?..Yok.

Erdal Karademir?..Burada.

Hasan Aydın?..Burada.

Fahrettin Üstün?..Yok.

Feridun Baloğlu?..Burada.

Mehmet Boztaş?..Burada.

Yılmaz Kaya?..Burada.

Hasan Güyüldar?..Yok.

Hasan Ören?..Burada.

Hüseyin Bayındır?..Burada.

Güldal Okuducu?..Burada.

Nejat Gencan?..Burada.

Sinan Yerlikaya?..Yok.

Ziya Yergök?..Burada.

Ufuk Özkan?..Burada.

Nuri Çilingir?..Burada.

Atilla Kart?..Burada.

Şefik Zengin?..Burada.

Rıza Bodur?..Burada

ALİ RIZA BODUR (İzmir) - Benim adım Ali Rıza Bodur; tekrarlar mısınız.

BAŞKAN - A. Rıza Bodur; burada öyle yazılmış.

Abdulaziz Yazar?..Yok.

Rasim Çakır?..Burada.

BAŞKAN - Yeterli imza var.

Şimdi, açıkoylamanın şekli hakkında Genel Kurulun kararını alacağım.

Açıkoylamanın elektronik oylama cihazıyla yapılmasını oylarınıza sunuyorum : Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Oylama için 3 dakika süre vereceğim. (CHP sıralarından "5 dakika" sesleri) Bu süre içerisinde sisteme giremeyen üyelerin teknik personelden yardım istemelerini, bu yardıma rağmen de sisteme giremeyen üyelerin, oy pusulalarını, oylama için öngörülen 3 dakikalık süre içerisinde Başkanlığa ulaştırmalarını rica ediyorum.

Ayrıca, vekâleten oy kullanacak sayın bakanlar var ise, hangi bakana vekâleten oy kullandığını, oyunun rengini ve kendisinin ad ve soyadı ile imzasını da taşıyan oy pusulasını, yine, oylama için öngörülen 3 dakikalık süre içerisinde Başkanlığa ulaştırmalarını rica ediyorum.

Oylama işlemini başlatıyorum.

(Elektronik cihazla oylama yapıldı)

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, 12 nci maddenin açıkoylama sonucunu açıklıyorum:

Kullanılan oy sayısı : 312

Kabul : 215

Ret : 97

Böylece, madde kabul edilmiştir. (1)

13 üncü maddeyi okutuyorum :

Kısmî süreli ve tam süreli iş sözleşmesi

MADDE 13. - İşçinin normal haftalık çalışma süresinin, tam süreli iş sözleşmesiyle çalışan emsal işçiye göre önemli ölçüde daha az belirlenmesi durumunda sözleşme kısmî süreli iş sözleşmesidir.

Kısmî süreli iş sözleşmesi ile çalıştırılan işçi, ayırımı haklı kılan bir neden olmadıkça, salt iş sözleşmesinin kısmî süreli olmasından dolayı tam süreli emsal işçiye göre farklı işleme tâbi tutulamaz. Kısmî süreli çalışan işçinin ücret ve paraya ilişkin bölünebilir menfaatleri, tam süreli emsal işçiye göre çalıştığı süreye orantılı olarak ödenir.

Emsal işçi, işyerinde aynı veya benzeri işte tam süreli çalıştırılan işçidir. İşyerinde böyle bir işçi bulunmadığı takdirde, o işkolunda şartlara uygun işyerinde aynı veya benzer işi üstlenen tam süreli iş sözleşmesiyle çalıştırılan işçi esas alınır.

İşyerinde çalışan işçilerin, niteliklerine uygun açık yer bulunduğunda kısmî süreliden tam süreliye veya tam süreliden kısmî süreliye geçirilme istekleri işverence dikkate alınır ve boş yerler zamanında duyurulur.

                                         

(1) Açıkoylama kesin sonuçlarını gösteren tablo, tutanağın sonuna eklidir.

BAŞKAN - Madde üzerinde, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına, Kocaeli Milletvekili Sayın İzzet Çetin; buyurun Sayın Çetin.

CHP GRUBU ADINA İZZET ÇETİN (Kocaeli) - Sayın Başkan, değerli milletvekileri; görüşülmekte olan İş Yasası Tasarısının 13 üncü maddesi üzerinde söz almış bulunuyorum; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Değerli arkadaşlarım, biraz önce, bir önceki maddede söz aldığımda da söylemiştim; iş yaşamına yeni girmiş olan bu düzenlemeleri, gerçekten, dikkatle dinlemenizi istiyorum.

Bakınız, 1475 Sayılı İş Yasasında hizmet akitlerinin nasıl yapılacağı çok açık bir dille ve iki paragraf halinde yazılmışken, şimdi, buraya bakıyoruz; demin söylediğim 11'den başlayıp, ileriki hükümlere kadar pek çok maddede, iş sürelerinin nasıl esnekleştirildiğine tanık oluyoruz. "Esnekleştirme" kavramını, ne bilim adamlarımız ne Çalışma Bakanlığımız  ne de buradaki Komisyon buraya derç etmemiş. Bu, kuralsızlaştırma dediğimiz, deregülasyon dediğimiz çalışma ilişkilerini yasa haline getirmekten başka bir şey değil.

Belirli süreli hizmet akti, belirsiz süreli hizmet akti, kısmî süreli hizmet akti, tam süreli hizmet akti, çağrı hizmet akti, deneme süreli hizmet akti...

AHMET YENİ (Samsun) - Bunları konuşmuştun!..

İZZET ÇETİN (Devamla) - Evet, konuşmuştuk; daha konuşacağız; daha çok konuşacağız.

Bunun adı part-time çalışma.

ÜNAL KACIR (İstanbul) - Az önce aynı şeyleri söyledin!..

İZZET ÇETİN (Devamla) - Aynısını niye koydurdun! Bir baksana, okusana; aynısını, burada, bir daha yazmışsın; aynısını, üç kere koydurmuşsun; ben de aynı şeyi söylüyorum.

Bakın, bunu ben yazmadım arkadaşlar; buradan okuyorum; aynısı, hiç değişiklik yok. Sadece adına "esnek üretim ilişkileri" deseler "esnek çalışma biçimi" deseler, işçiyi -emeğiyle geçinen arkadaşlarımdan çok özür diliyorum, kelimeyi de kullanmaktan kaçınıyorum- insan yerine koysalar, 1990'lı yıllardan bu yana çalışma yaşamında özlemle bekledikleri, bu kuralsız çalışmaları kural haline getirmek için bu maddeleri buraya koymazlar; siz de "az önce okudun, aynısını tekrar ediyorsun" demezdiniz. Gerçekten, aynısını tekrar gibi, içeriğine bakarsan da aynısını tekrar gibi.

Değerli arkadaşlarım, bu, biraz bilimsel bir konu. İsterseniz, işverenlerin hazırlamış olduğu kitapta, bunu, bu tasarının içerisine niçin koymak istediklerine bir bakalım. Esnek çalışma... Ne diyorlar: "Kısmî süreli çalışmanın tercih edilmesinin nedenleri; hizmet sektörünün büyümesi."

Doğrudur; hizmet sektöründe büyüme vardır. Hizmet sektöründe çalışan işçiler ile imalat sanayiinde çalışan işçilerin iş ilişkilerinde farklılıklar vardır. Gerçekten, vasıflı işgücü, vasıfsız işgücü... Özellikle gelir durumu düşük olan işçilerimiz, insanlarımız, bir günde birden çok iş bulabileceklermiş gibi, varsayıma dayalı, bir işi bulamayan insanlarımız, birden çok iş peşinde koşsunlar; iki saat benim yanımda çalışsın, iki saat bir başkasının yanında çalışsın, akşam kahvecilik yapsın, sabah bulaşıkçılık yapsın. Bu hizmet anlayışıyla, hizmet sektörüne bu yaklaşımla çalışma ilişkilerini kurarsanız, ne verimlilik alabilirsiniz ne diğer ülkelerle yarışabilirsiniz ne de ülkenin kalkınmasına katkıda bulunabilirsiniz.

İnsanlarımızı işyerlerinde, imalathanelerde veya hizmet sektörünün değişik birimlerinde çalıştırıyorsanız, standart üretim ilişkileri içerisinde belki değişiklik olabilir; ama, bunları, toplu iş sözleşmeleriyle, işkollarının durumuna uygun, işkollarının niteliğine, özelliğine göre, arkadaşlarımız, sendikacı arkadaşlarımız, işverenleriyle oturup konuşuyorlar, tartışıyorlar ve sözleşmelere, hüküm haline getirip koyuyorlar. Diyorlar ki, vardiyalı çalışalım. Diyorlar ki, günlük çalışma sürelerini, gece çalışması ve gündüz çalışması diye ayıralım. Diyorlar ki, burası imalat sanayiine dahildir; standart üretim ilişkilerinde olsun. Onu en iyi bilen, çalışan ve çalıştırandır. Gerçekten, bu tasarıya emek verenleri -demin de söylemeye çalıştım; üzülüyorum; bilime saygımdan dolayı, onlarla uzun yıllar birlikte çalıştığım için- okulda, çalışma yaşamına ilişkin, özellikle iş hukuku alanında ders aldığım hocalarımı tanımakta gerçekten güçlük çekiyorum.

Tasarıya baktığımda, bilim adamlarının hazırladığı metin ile hükümetin teklif ettiği, komisyonun teklif ettiği tasarı arasında bir farklılık yok. Bunu içtenlikle söylüyorum; ama, yine bir üzüntümü ifade edeyim -bunu sendikacı dostlarımız da pek iyi anlamamış olacaklar ki, üzerinde çok fazla durmamışlar; oysa- işsizlik ortamında, part - time çalışmayı, çalışma ilişkilerinin içerisine koyarsanız -affedersiniz, şeyin kulağına karpuz duyurursanız- neler olacağını bir düşünün, gerçekten düşünün.

AHMET YENİ (Samsun) - Kamer Genç gibi...

İZZET ÇETİN (Devamla) - Hayır, hayır değerli arkadaşlarım; o, sizin içinizden çıkabilir. Ben söyleyemiyorum bile kelimeyi, sıkıntı duyuyorum.

Bakın, gerekçede, istihdamın artırılmasından söz ediliyor değerli arkadaşlarım. İstihdamı nasıl artıracak bu?! Tam anlamıyla bir işsizlik ortamındayız; 10 000 000'dan fazla açık işsizimiz var. Ülkemizin asıl sorunu işsizlik sorunu. Diyebiliyorsunuz ki "biz, işsizliği, part-time ilişkilerle çözeceğiz." Eğer, part time ilişkilerle işsizliği çözmeye güçleri yetseydi, işsizlik, iki yılda 7 000 000 - 8 000 000'dan, 10 000 000 - 12 000 000'a çıkmazdı. Öyle olsaydı, eğer iyi niyetli olsalardı, bu ülkenin kalkınması için alınterini dürüstçe akıtan, ne naylon fatura düzenleyen ne banka soyan, devlet olanaklarını kendi çıkarları için hiçbir şekilde kullanmayan ve hiçbir zaman da bunu düşünmeyen işçileri işten atma yerine "gelin, bunu, part - time bir ilişki şekline getirelim; siz işinizden olmayın. Bakın, sizi koruyoruz; siz de verimli çalışın; biz de sizin hakkınızı veririz" diyebilirlerdi. Bunu diyen işverenlerimizi saygıyla selamlıyorum ve onlara saygı duyuyorum. Gerçekten, sıkıntılı dönemi "bu ülke bizimdir, bu işyerleri bizimdir, bu insanlar bizimdir" deyip, işçileriyle, halkıyla paylaşan, onların sıkıntısını, acısını yüreğinde hisseden işverenleri, gerçekten, şükranla anıyorum; ama, bunu buraya tasarı olarak sunan gerek bilim adamlarının gerek komisyonun gerek hükümetin ve gerekse biraz sonra, çalışma yaşamının içine girecek olan bu kurdu, bu fitili koymak için evet oyu verecek arkadaşlarımdan özür dileyerek söylüyorum; gerçekten, onları anlamakta güçlük çekiyorum; onların, vicdanlarına, insaflarına, oy istedikleri seçmenlerine, işsizlerine, gelecekte çalışma yaşamına girecek yurttaşlarımıza ne kadar büyük kötülük yaptıklarını, burada, peşin peşin hatırlatmak istiyorum.

Değerli arkadaşlarım, bu kısmî süreli ve tam süreli çalışma biçiminin iş sözleşmesi haline getirilmiş olması, işçi açısından kabul edilebilir mi; evet, kabul edilebilir. Niçin; bir lokma ekmeğe muhtaç, evine ekmek götüremiyor; Ankara'ya sizi ziyarete geliyor, bizi ziyarete geliyor; yol parasını sizler veriyorsunuz, bizler veriyoruz. Bir lokma ekmek için değil, seçim zamanlarında, belki bir file yiyecek için size oy verdikleri gibi, o zaman da, işveren karşısına gel iki saat dediğinde, aç kalmamak için evet demek zorunda. Sizler, bu ülkenin namuslu ve dürüst insanlarını; aç kalma özgürlüğüyle işverenlerin kucağına itecek kadar insafsız olamazsınız. Geliniz, birlikte, bu maddeleri, insaf ölçüsünde bir kez daha okuyalım, bir kez daha düşünelim ve insanlarımızı, işçilerimizi, gaddar işverenlerin -hepsini kastetmiyorum; demin de söyledim, bir bölümünü, dürüst ve namuslu olanları tenzih ediyorum- insafına terk etmeyelim. Yasa koyucu olarak, onların çalışma biçimlerini, kurallarını, biz koyalım. İş Kanunumuzun, 1475 sayılı Yasanın bu konuda bir kısıt getirdiğini, bunun, ülkedeki çalışma yaşamı için...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Çetin, toparlar mısınız...

İZZET ÇETİN (Devamla) - ... bir ihtiyaç olduğunu hiç kimse anlatamaz değerli arkadaşlarım.

Gerçekten, dikkatlice okudum; benim de alanım. Komisyondaki İzmir Milletvekili arkadaşımın da, sayın hocamızın da bu konuda ders verdiğini duymaktan büyük mutluluk duydum, memnuniyet duydum. Gerçekten, bakın, ne diyorlar: "Artan oranlı Gelir Vergisinden kaçınmak için de bu bize gereklidir." Kayıtdışına kaçmak için de bir ihtiyaç olduğunu, kendi hazırladıkları kitaplarında kendileri itiraf ediyorlar.

Gelin, kayıtdışılığı önleyelim, kaçak işçiliği önleyelim; insanlarımızın asgarî ücretin altında çalıştırılmasına, güvencesiz çalıştırılmasına izin vermeyelim; onların insanca çalışabilecekleri bir çalışma yaşamını birlikte kuralım diyorum.

Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum; teşekkür ediyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Çetin.

Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu adına, Çorum Milletvekili Sayın Agah Kafkas; buyurun. (AK Parti sıralarından alkışlar)

Süreniz 10 dakikadır.

AK PARTİ GRUBU ADINA AGAH KAFKAS (Çorum) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; AK Parti Grubu adına hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Bugün, çok önemli bir tasarıyı tartışıyoruz ve bu tasarının geldiği süreçte, bu tasarıya emeği geçenlere, bu tasarıya emeğini tüketenlere ve bu tasarının çağdaş bir tasarı olarak bu hale gelmesine katkı sağlayan herkese şükranlarımı sunuyorum. Özellikle, bu tasarının burada tartışılmasında büyük efor sarf eden değerli milletvekillerimize de ayrıca şükranlarımı sunuyorum.

Tabiî ki, biz, tartışmayı, tartışma kültürünü öğrenmeliyiz, bilmeliyiz ve bunu da en iyi şekilde gerçekleştirmeliyiz. Yüce Meclis, bu ülkeye, her bakımdan örnek olmalıdır; tartışma kültürüne ve demokrasinin yaygınlaşmasına da katkı sağlamalıdır. Bu ülkede, demokrasi, bir yaşam biçimi haline geldiği gün, katılımı ve ortak aklı kullanmayı müesseseleştirdiğimiz gün, ben eminim ki, yarınlarımız daha aydınlık olacak.

Bu yasaya 9 bilim adamı... Ki, bu 9 bilim adamının kompozisyonu, seçimi, gelişigüzel çağrılmış 9 bilim adamından oluşmuyor. Her işçi konfederasyonu 1 kişi görevlendirdi, 3 kişi işveren konfederasyonu görevlendirdi, 3 kişi de Çalışma Bakanlığı tarafından görevlendirilen bu işin duayeni 9 bilim adamı, dünyadaki gelişmeleri, ILO standartlarını, çok istediğimiz Avrupa Birliğinde yerini almaya çalıştığımız Avrupa Birliğindeki standartları, Avrupa sosyal şartlarını, Avrupa Birliği yönergelerinin hepsini inceledi. Bunları Türkiye şartlarına nasıl adapte edebiliriz, nasıl uydurabiliriz; bu, incelendi. Yetmez... O çalışmalardan sonra, bu ülkenin çalışma hayatını temsil eden sivil toplum örgütlerinin değerli başkanları ve uzmanları, Çalışma Bakanlığımızın çok değerli bürokratlarıyla çok uzun bir süreç içerisinde bu tasarının olgunlaşması için büyük gayret gösterdi. Yetmez... Komisyonumuz tarafından enine boyuna tartışıldı.

Bütün bunlar hiç olmamış gibi, hiç yaşanmamış gibi, burada, kimi tartışmaları dinledik. Sanki, bu tasarı, dün, biri tarafından yazılıp gelmiş gibi muamele gördü. Kimi maddeleri tartışırken, maddeye ilişkin eleştirileri dinlerken, hayretle, dehşetle takip ettim; üzüldüm.

Bakın, biz, bir şeyi tartışmalıyız; ama, bu ülkenin birikimlileri, birbirlerine karşı çok çok özenli olmak zorunda. Ben bir şeye üzüldüm. Burada çok değerli meslektaşlarım konuştu. Biz, İş Güvencesi Yasası çıksın, hayata geçsin diye çok uğraştık. Niye uğraştık biliyor musunuz; o yasa, 4773 sayılı Yasa, ILO standardında iş güvencesi filan getirmiyor; biraz sendikal güvence getiriyor; yani, sendikal hareketin örgütlenmesinin biraz önünü açıyor. Açıyor ama, ne kadar açtığı bile tartışılabilir.

Şimdi, burada öyle tartışmalar oldu ki, değerli arkadaşlarımın Türkiye'ye verdiği fotoğrafla, bu yasayı bile çıkarsak, neredeyse, işverenler sendikaları sokmamak için ellerinden geleni yapacaklar!..

HASAN ÖREN (Manisa) - Mesaj veriyorsun sanki!.. Vallahi bravo sana!

AGAH KAFKAS (Devamla) - Tabiî, konuşuyorum, ben mesaj veriyorum, size mesaj veriyorum.

Niye; artık, bu çağda, bütün dünyada, hepimizin aynı gemide olduğunu bilerek, dünkü, Marksist kültürden gelen emek-sermaye çatışması eksenindeki sendikal anlayışlar bitmiştir. Artık, sosyal tarafların, diyalog içerisinde, birlikte çalışma koşullarını belirlediği bir zemine oturmuştur. Onun için de, Türkiye'nin en önemli sorunu, istihdam sorunu; Türkiye'nin en önemli sorunu, üretim sorunu; Türkiye'nin en önemli sorunu, yoksulluk. Şunu hepimiz bilmek durumundayız ki, 2 000 dolar çerçevesinde yürüyen bir millî gelirin olduğu ülkede, ne sağlıklı demokrasiden ne sağlıklı eğitimden ne sağlık düzeninden, hiçbir şeyden söz edilemez. Hep beraber, insanı merkez alan anlayışları hayata geçirmenin kavgasını vermeliyiz; ama, reel ekonominin de önünü açıp, ikisini birlikte atbaşı götürmek zorundayız; çünkü, işsizimize iş, aşsızımıza aş vermek zorundayız. Bu ülke hepimizin ve bu ülkede, maalesef ki, hep beraber mutlu olmanın çabasını göstermeyi bir türlü öğrenemedik. Türkiye endüstriyel ilişkilerinin biraz gerisine doğru gidin, zaman zaman işçi hareketi yükselen değerleri yakaladığı zaman, hesabın kitabın az da olsa ölçüsünü kaçırmıştır. Zaman zaman, özellikle de ararejim sonrasında demokrasinin kısıldığı dönemlerde, özellikle işverenlerimiz, maalesef, okkanın ucunu tersine taşırmışlardır. Oysaki, biz, hep aynı gemideyiz ve hep beraber mutlu olmalıyız. Hep beraber mutlu olmayı, hep beraber ortak bir paydada bu ülkeyi kalkındırma ve insanımızı refah devletine ulaştırma gibi bir gayretin sahipleri olmalıyız. Onun için, işçimize de, işverenimize de, herkese büyük sorumluluklar düşüyor.

Şimdi, ben, buradan, şunu söylemek istiyorum: Cumhuriyetimizin 59 uncu hükümeti kurulmuştur.

VEZİR AKDEMİR (İzmir) - Hayırlı olsun!..

AGAH KAFKAS (Devamla) - Sağ olun, çok teşekkür ederim.

VEZİR AKDEMİR (İzmir) - İnşallah, aynı yolu izlemezsiniz...

AGAH KAFKAS (Devamla) -  Sayın Recep Tayyip Erdoğan, bu ülke insanının sevdalısı, kimsesizlerin kimi; bu ülkede yarın sabah görevi devralıyor. (AK Parti sıralarından alkışlar) Onun için, her gün yarından, yarın da kesinlikle bugünden daha iyi olacak, öbürkü günün daha iyi olacağı gibi. 

Onun için, şunu bilesiniz ki, biz, bir bütünsel olarak, Sayın Başbakanımızın ve yeni hükümetimizin programı çerçevesinde, yarınlara, emin adımla ve sizlerin de gayretiyle Yüce Parlamentoda yürüyeceğiz.  Onun için, tartışırken; onun için, konuşurken birbirimizden azamî ölçüde yararlanmanın yollarını aramalıyız. Özellikle bu işin teknisyenleri olarak bizler, belki bu çalışma hayatının teknik konularını bilmeyen arkadaşlarımıza ve ülkemize bu işi çok sağlıklı anlatmalıydık. Çok sağlıklı anlatmalıydık ki, ülke insanımız, niye karşı olduğunu bilsin. Bu ülkede, bugüne kadar, ya siyah ya beyaz mantığı içerisinde tartışmadık mı konularımızı?! Oysaki yaşam ayrıntılarda. Siyah ile beyazın arasında milyonlarca ton var.

O nedenle, ben, buradan sesleniyorum: Bu yasa ve bu Parlamento, ülkeyi kaosa sürüklemeyecektir, sağlıklı bir ortam olacaktır. Bu yasanın psikolojik boyutu, ülkemize, çok ağır faturalar getirmiştir. İşverenimiz panik halinde birçok işçimizi sokağa dökmüştür. Burada gerilimi artırarak, bu sokağa dökülmek istenen insanların sayısını çoğaltmamalıyız. Biz, ne işvereni öldürecek ne işçinin başını göğe değdirecek bir şey yapmak durumunda değiliz. Bu yasa, mutlaka, çalışma hayatına yeni bir anlayışı, yeni bir dengeyi getirecektir. Parlamento da, hükümet de, bu ülkede barışın, huzurun ve rasyonalitenin daha da artmasına, daha da gelişmesine gayret gösterecek işler yapacaktır.

O nedenle, bize düşen şudur: Kesinlikle, işverenlerimiz panikleyip, yıllardır omuz omuza beraber çalıştıkları, işletmelerini teslim ettikleri insanlara haksızlık yapmasınlar. Yapmasınlar; çünkü, hiçbir fırsatçılık bir başkasına yarar sağlamamıştır; hiçbir fırsatçılık bir başkasına fayda getirmemiştir.

O nedenle, bizim, Parlamento olarak kontrolümüzde olan çalışmalar, kesinlikle abartıldığı ve söylendiği gibi, kimseyi büyük oranda sıkıntıya sokacak çalışmalar değildir. Artık, biz, bu ülkede, dünya standartlarında, Avrupa Birliği standartlarında çalışma ilişkilerini düzenlemek durumundayız. İşverenlerimiz de şunu bilmek durumundadırlar ki, Afrika gibi üretip Avrupa gibi satma şansımız yok bizim. Biz, Avrupa Birliğine gideceksek, bütün standartlarımızı oraya göre yapacaksak; çalışma hayatının standartları da oraya gelecek, ülkenin şartlarını da oraya adapte edeceğiz.

BAŞKAN - Sayın Kafkas, toparlar mısınız.

AGAH KAFKAS (Devamla) - Başkanım, toparlıyorum.

Ben şunun altını çizmek istiyorum: Bu ülkenin çok kritik bir süreçten geçtiğini hep beraber biliyoruz. Hep beraber, bölgedeki sıcak gelişmeleri takip ediyoruz. Cumhuriyetimizin, ülkemizin, hiçbir dönemde olmadığı kadar daha çok birlik ve beraberliğe, huzura ve kardeşliğe ihtiyacı vardır. O nedenle, herkesi daha sorumlu olmaya çağırıyor, saygılar sunuyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Kafkas.

Madde üzerinde, şahsı adına, İstanbul Milletvekili Sayın Güldal Okuducu; buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)

Süreniz 5 dakika.

GÜLDAL OKUDUCU (İstanbul) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; biraz önce konuşan arkadaşımın bir cümlesi, bizim çok alışkın olduğumuz bir yaklaşımı düşündürdü bana. Biz, her yeni güne umutla uyanmasını bilen bir halkız ve ne yazık ki, gelinen noktada, uyandığımız sabahlarda, kalmış olan umut kırıntılarının bile avucumuzdan alındığını görmekteyiz ve yaşadığımız şu gün, dünden iyi değil; yarının da bugünden iyi olacağına dair işaretler ne yazık ki çok parlak değil.

Bugün, burada, yarınlarımızı yakından ilgilendiren ve bu ülkenin zor yaşayanlarını, tek sözcükle, bu ülkenin ezilmişlerini çok yakından ilgilendiren bir tasarıyı yasalaştırmaya çalışıyoruz ve tam da bunu yaparken, uzlaşma kavramının çok bol kullanıldığı Yüce Meclisimizde, her birimizin önüne, Türk-İş Genel Başkanı Salih Kılıç'ın, Hak-İş Genel Başkanı Salim Uslu'nun ve DİSK Genel Başkanı Süleyman Çelebi'nin imzalamış olduğu metin geliyor. Bu metnin bir cümlesini çok önemsiyorum; deniliyor ki metnin bir yerinde: "Böyle bir tutum ve davranışın etkili olması -yani, tasarının düzenlenmesi- ülkemizde diyalog kanallarını tahrip edecek ve çalışma barışını dinamitleyecektir." Yani, iki gündür "uzlaşma" derken tarif etmeye çalıştığımız taraflardan biri, bu tasarının yasalaşması halinde, ülkemizdeki diyalog kanallarını tahrip edeceğini ve çalışma barışını dinamitleyeceğini bizzat Yüce Meclisin çatısı altına kadar iletmiş durumda.

Kuşkusuz, Cumhuriyet Halk Partisi olarak biz, burada, getirilmiş olan tasarının maddeleri üzerindeki yaklaşımlarımızı, hiç değilse önergelerle sunmaya, toplumumuza yansıtmaya ve Yüce Meclisimizin üyeleriyle tartışmaya çalışıyoruz.

Tabiî, bizleri izleyen yurttaşların ellerinde bir İçtüzük olmadığından, İçtüzük okuma şansına sahip olmadıklarından, tasarının görüşülmesi sırasında içine düştükleri çelişkileri de, aralarda ettikleri telefonlarla belirtiyorlar ve üzüntüyle karşılıyorum ki, sorumluluk sahibi bir parti olarak görüşlerimizi dile getirmeye çalışırken, önergeler yoluyla aktaramadığımız, konuşamadığımız, söyleyemediğimiz sözleri, hiç değilse önerge gerekçeleriyle, toplumumuza yansıtmaya çalışırken, Sayın Bakanımızın, çok deneyimli devlet adamımızın, bizim bu çalışmamızı, çabamızı, inancımızı, burada, topluma karşı "istismar" sözcüğüyle tanımlaması, zannediyorum ki, çok yerinde olmamıştır. (CHP sıralarından alkışlar)

Ben, Mecliste yeni bulunan bir milletvekili olarak söylemekten hiç çekinmiyorum; uygulamanın ilk başlandığı anda "ne oluyor" demiştim. İkincisinde olayı kavradım ki, İçtüzüğün açtığı yollardan biri kullanılıyor. Eğer Yüce Mecliste, bu kürsüde, kaçınılmaz olarak "istismar" sözcüğünü kullanacaksak, bu sözcükten söz etmek durumundaysak, bence, bu sözcüğü, tam da bu durum için kullanmak gerekir sevgili arkadaşlarım, tam da bu durum için.

Şimdi, kuşkusuz -tasarıyı geçiriyoruz- içinizden birçok arkadaşımız, tasarının birçok maddesine inanıyor; Türkiyesi için, yurdunun geleceği için, ezilmiş halkı için, bu tasarının, uygun tasarı olduğunu düşünüyor; ama, bu tasarının hiçbir maddesinde mi uygun olmayan hiçbir nokta yok sevgili arkadaşlar? Böyle bir inatla, böyle bir ısrarla, durmadan "hoşgörü" ve durmadan "uzlaşma" diyerek, toplumsal barışı dinamitliyor olabileceğimizi bir kez bile aklımızdan geçirmiyor muyuz?

Sizler, hepiniz, çalışma yaptığınız mahallelerde, sokaklarda -ben de seçim çalışması yaparken, birçoğunuzla karşılaştım bölgemde- yoksul halk kitleleriyle ilişki içindeydiniz ve bir gerçeği biliyorum; benim bildiğim kadar, bizim bildiğimiz kadar, bu ülkenin yoksul insanının beklentilerinin, ihtiyaçlarının, ıstıraplarının, acılarının neler olduğunu çok iyi biliyorsunuz; tenceresinde ekmek kaynatamayan kadının sıkıntısının ne olduğunu çok iyi biliyorsunuz; biliyorsunuz ve bu yasa tasarısını geçiriyoruz, geçiriyorsunuz. Bu noktada, hiç değilse, bazı gerçeklerin buradan dillendirilmesinde asıl doğru bir tavır sahibi olmak gerekir diye düşünüyorum ve burada hoşgörü sözcüğüyle bile açıklanmaması gerektiğini düşünüyorum.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Efendim, ben mikrofonunuzu açıyorum; sözünüzü tamamlayın lütfen.

GÜLDAL OKUDUCU (Devamla) - Bitiriyorum Sayın Başkanım.

Demokratik kanalların daha da açılması, gürbüzleşmesi gereken ülkemizde, demokrasinin kurumlaşması için çok ciddî adımların atılması gereken ülkemizde ve hatta hatta, demokrasiye zaman zaman en fazla ihtiyacı olanlar olarak sizlerin bu talepleri bu kürsüden dile getirdiğiniz koşullarda, bu uygulamayı, demokratik bir işleyiş olarak, sadece İçtüzükteki bir açık yolun ve kanalın kullanılmasıyla ifade etmenin çok doğru olmadığını bir kez daha söylemek istiyorum.

Maddeyle ilgili şu son sözü söyleyerek ben konuşmamı bitirmek istiyorum: Bu, kısmî çalışma maddesi, kuşkusuz ki, zaten ülkemizde uygulanmakta olan bir süreci yaygınlaştırmayı amaçlamakta ve bu çalışma sürecinde en çok yer alan kesimlerden biri de, bu ülkenin kadınları; hem kayıtdışı ekonomideki yoğunlukları hem de esnek çalışma koşulları ve kısmî çalışmada varlıklarının çokluğu, bu sayının yüksekliği onların bu maddeye dönük ilgisini yükseltmektedir. Zaten, bu kesimler sosyal güvenlikten yoksundur; zaten, bu kesimler sosyal haklardan yoksundur ve zaten, bu kesimlerin yaptıkları bu işlerin sürekliliği yoktur, ücretleri azdır, yarın garantisi yoktur, emekliliği yoktur. Şimdi yapacağımız bu düzenlemeyle, oldukça geniş kitleyi ilgilendiren ve adına söz söylemeye çalıştığım kadınlarımızı ilgilendiren bu alanda, ben, biliyorum ki, daha fazla yoksullaşma, daha fazla sahipsizlik, daha fazla yoksulluk, daha fazla yoksulluk yaşanacaktır sevgili arkadaşlarım.

Bu duygu ve düşüncelerle maddenin yeniden değerlendirilmesini diliyor, saygılarımı sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Okuducu.

İkinci söz, Ankara Milletvekili Sayın Bayram Meral'e ait.

BAYRAM ALİ MERAL (Ankara) - Sayın Başkan, söz hakkımı Sayın Oral'a veriyorum.

BAŞKAN - Peki.

Denizli Milletvekili Sayın Haşim Oral; buyurun.

Süreniz 5 dakika.

V. HAŞİM ORAL (Denizli) - Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; öncelikle, sanayi şehri olan Denizli'den gelen bir milletvekili olarak size çok net bir şey ifade etmek istiyorum: Şu hazırlanan, hem emeği hem sermayeyi barıştırmak için hazırlandığı iddiasıyla ortaya konulan yasanın, hiçbir sanayiciye beş kuruşluk faydası yoktur, hiçbir işçiye de beş kuruşluk faydası yoktur; çünkü, bu alelacele hazırlanmış ve Türkiye standartlarının da çok altında bir yasa tasarısıdır.

Size şunu söyleyeyim: Sizin burada zorlayarak yaptırmak istediklerinizi, zaten, yurt dışındaki firmalar sanayiciye yaptırıyor "16 yaşından küçük işçi çalıştırmayacaksın, bütün işçilerinin SSK primlerini ödeyeceksin, naylon torba kullanmayacaksın" diyor; daha doğrusu, şu yasadan çok daha nitelikli şekilde işverenleri denetliyor.

Bizim şu anda yapmak istediğimiz ve hepimizin bilmesi gereken konu şu: Biz, Türkiye'de. bu yasayı, daha kuralsız, daha esnek, sendikaları yok eden, sendikaları by-pass eden ve kazanılmış müktesep hakları da yok eden bir anlayışla hazırlıyoruz. Ben, bu konuda, Adalet ve Kalkınma Partili milletvekili arkadaşlarımı hiç suçlamıyorum. Gerçekten, sizleri suçlamıyorum; ama, bu yasanın buraya gelmesini sağlayan her kimse, bu konuda parti yöneticileri kimlerse, onları Türkiye'ye şikâyet ediyorum. Bunu yapmaya kimsenin hakkı yok. Sizlerin ve bizlerin burada, tabiî ki, partilerimize dönük sorumluluklarımız var; ancak, bunu hazırlarken, bu yasanın en büyük temsilcisi olan Sayın Çalışma Bakanının burada olmaması da, ayrıca... (AK Parti sıralarından "Geldi" sesleri) Gelmiş olabilir, gelmiş olabilir... Bana göre, ayrıca bir züldür.

Halbuki, burada, getirilen öneriler denetlenmeli, getirilen öneriler dinlenmeli ve bizler, burada, tartışan değil; biz, burada, teknisyenlerden yararlanan ve bu yasanın, emeğe ve sermayeye dönük şekilde hazırlıklarını yapan bir kurum olarak ortaya çıkmalıyız.

Dokuz teknisyenden bahsedildi. Yurtdışında, bu tür yasalar yapılırken, hem yasalar zorlayıcıdır hem de yasalar eğiticidir. Şu İş Kanununun içinde iş güvenliği, işçi sağlığı var. Toplam kalite diye bir kavram var bütün dünyada; acaba, deminden beri burada ahkâm kesen, teknisyenlikten bahseden o arkadaşlarımız, hiç bundan bahsetme ihtiyacını duymadılar mı? Böyle bir şeye ihtiyaç yok mu Türkiye'de?.. Ben size söyleyeyim; Denizli'deki hiçbir sanayicinin, Gaziantep'teki hiçbir sanayicinin, Bursa'daki hiçbir sanayicinin böyle bir yasaya ihtiyacı yok; çünkü, onlar, Mc Donald's tipi çalışmayla işçi çalıştıramazlar "sen, gel bana 3 saat çalış, ondan sonra git" diyemezler; çünkü, onların ödediği bedeller vardır. Siz, bunları kuramsallığa itseniz bile, onlar, bu kurumlara ve kurallara sıkı sıkıya bağlı kalacaklardır. Bağlı kalmayacak unsurlar kimlerdir biliyor musunuz; küçük ve orta ölçekli esnaf. Onların önünü açmak istiyorsanız, onlara da, hep birlikte, kredi açtırmak zorundayız veyahut onların önündeki bürokratik engelleri açmak zorundayız. Onu yapmayın, bu yapmayın... "Efendim, işverenler işten işçi çıkarıyor; onun için, bunu bir dengeye getirmemiz lazım" deyip, Türkiye'nin şartlarına uymayan, bir muz ülkesinde bile yaşama geçmeyecek bir yasayı, bu aydın insanların önünden güle oynaya geçirmeye çalışıyorsunuz; ayıptır, bize ayıp, hepimize ayıp!

MUSTAFA DEMİR (Samsun) - Ne alakası var?!

V. HAŞİM ORAL (Devamla) - Ne alakası olduğunu çok iyi düşünün lütfen.

Siz, küçük ve orta ölçekli esnafın, bugün yapacağı yatırımı, işçi parasından veya part-time çalışmalarla kotararak mı bu piyasanın içinde olacağını düşünüyorsunuz; yoksa -demin Sayın Bakanım söyledi- rekabet edebilir bir ekonomi, rekabet edebilir ihracata dönük bir kapasite yaratmak mı istiyorsunuz? Bu yasayla onu yapamazsınız, mümkün değil, yapamazsınız.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Oral, lütfen, son cümlelerinizi söyleyin.

V. HAŞİM ORAL (Devamla) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.

Çok açık söylüyorum; siz, eğer, yılların birikimi olan kıdem tazminatlarını birtakım fonlara devrederseniz, kurallaşmaya dönük çalışmaları olan işverenlerimizi, sanayicilerimizi "ben, senin yaptıklarını görmezden geleceğim, sen dilediğin gibi yap; ama, var ol" diye, âdeta, kanunsuzluğa iterseniz; siz, bütün bunları, sendikaları by-pass ederek... Demin bir arkadaşım, sevgili Çorum Milletvekilim, teknisyenim -burada mı; çok merak ediyorum- sendikaların önünü açmaktan bahsetti. Sendikaların önü nasıl açılır biliyor musunuz; işçi ile sendika arasındaki o muhtaciyeti, demokratik ve işçi hakları konusundaki engel ortamını ortadan kaldırdığınız zaman açılır. Bu, bu şekilde olmaz. Yani, teknisyenlerin teknisyenliği konusunda şüphelerim var. Eskiden sendikalarda ücret dikkate alınmazdı -bırakın Marksistliği, Leninistliği; onlar öldü, bitti onlar- ama, işe alınırken sendika taraf olurdu, işçi bir yerden bir yere nakledilirken sendika taraf olurdu ve ondan sonra sendika ücret konusunda taraf olurdu. Hadi gelin bu sendikal çalışmayı yeniden yapalım, hadi gelin bunun önünü açalım; orada yoksunuz. "Bu yasayla sendikanın önü açılacak" diyorsunuz; yazıktır Türk emeğine, yazıktır Türk sanayicisine...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Oral.

V. HAŞİM ORAL (Devamla) - Teşekkür etmeme izin verir misiniz...

BAŞKAN - Efendim, 5 dakikalık sürenizi 2 dakika aştık.

V. HAŞİM ORAL (Devamla) - Teşekkür edip kapatacağım.

BAŞKAN - Hayhay; buyurun.

V. HAŞİM ORAL (Devamla) - Sayın Çorum Milletvekilimin konuştuğu kadar... Ama, saygısızlık etmek istemiyorum, Sayın Başkanıma teşekkür ediyorum.

Bir sorumluluk duygusu içinde bunları söyledim, kimseyi hedef göstermek için söylemedim, iyi niyetle söyledim, bundan hepimizin dersler alması gerektiğine inanıyorum.

Yüce Heyete, büyük ulusuma, bütün emekçilere ve bankadan paraları hortumlamayıp da istihdam yaratan sanayicime sevgiler, saygılar sunuyorum, hepinizi sevgi ile saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Oral.

Sayın milletvekilleri, madde üzerindeki konuşmalar tamamlanmıştır.

Kocaeli milletvekili Sayın İzzet Çetin'in, İçtüzüğün 81 inci maddesine göre soru talebi vardır.

Soru sorma süresi 5 dakikadır. 5 dakikada da, Sayın Bakan cevap verecektir.

Tekrar rica ediyorum, soru öz, kısa, anlaşılabilir olsun.

Buyurun Sayın Çetin.

İZZET ÇETİN (Kocaeli) - Sayın Başkanım, soruya geçmeden evvel, öncelikle, bir konuya açıklık getirmek istiyorum: İçtüzüğümüzün 81 inci maddesi, bu konuda son derece açık; yani, oylamadan önce bu soruların soruluyor olmasının nedeni, cevap ve sorular oylamaya etki edeceğinden, oylamadan sonra sözlü ya da yazılı olarak cevaplandırılamaz; onun yerine, oylamaya geçmeden önce, milletvekillerinin konuyu daha iyi anlaması açısından, oylamadan önce sözlü olarak yerinde ve zamanında cevaplandırılmasını içeren bir düzenleme. O nedenle, ben, bir önceki sorumda olduğu gibi, sorunun "bilahara cevaplandırılacak" şekilde geçiştirilmeye çalışılmasını, bizi izleyenlere de bir saygısızlık olarak değerlendiriyorum ve bu soruma yanıtı burada istiyorum Sayın Başkanım.

BAŞKAN - Sayın Çetin, o, bizim görev alanımız içerisinde değil.

İZZET ÇETİN (Kocaeli) - Sayın Başkanım, hayır; İçtüzüğü okursanız, oylamayı etkileyecek tarzda olduğu için, oylamadan önce böyle bir soru-cevap hakkı kullanılıyor.

BAŞKAN - Sayın Çetin, biz, hiçbir milletvekiline herhangi bir zorlama yapamayacağımız gibi, sayın hükümet üyesine de zorlama yapamayız; ama, gönlümüz istiyor ki...

İZZET ÇETİN (Kocaeli) - Sayın Başkanım, sizin göreviniz...

BAŞKAN - Sayın Çetin, gönlümüz istiyor ki, burada hepsi konuşulsun; imkân varsa, burada cevaplandıracaklar.

İZZET ÇETİN (Kocaeli) - Sayın Başkanım, özür dilerim, İçtüzüğü okursanız...

MUSTAFA NURİ AKBULUT (Erzurum) - Soracaksan sor, sormayacaksan bırak!

BAŞKAN - Sayın Çetin, zamanınızı yiyorsunuz...

İZZET ÇETİN (Kocaeli) - Hayır, ben zamanımı yemiyorum; bu, soru süremin dışında.

BAŞKAN - Sorunuzu alalım lütfen.

İZZET ÇETİN (Kocaeli) - Sayın Bakanım, gerçekten, halen meri olan 1475 sayılı İş Kanununda var olmayan çalışma ilişkileri, sözleşme türleri, yeni yasada öneri olarak sunulmuş. Yokluğunuzda, bir önceki sayın bakanıma sormaya çalıştım, yanıt alamadım, bizi izleyenlerin de yanıt alamadığını biliyorum. Sorum şu: Sayın Bakanım, kısmî süreli sözleşmeyle çalışılan işyerlerinde ya da bu sözleşmeyle çalışan işçilerin SSK primleri, sendika ve toplusözleşme özgürlüklerinden yararlanmaları nasıl olacak? Biraz evvel konuşmanızda belirttiğiniz 5 000 000 dolayında işçi varken, 600 000 dolayında işçi sendikalaşma özgürlüğünü kullanıyorsa, kayıtdışını hızla körükleyecek bu çalışma ilişkilerinde, demokrasinin olmazsa olmaz kurumlarından olan sendikaların örgütlenmesine nasıl katkı yapacaksınız bir Çalışma Bakanı olarak?

Sayın Bakanım, ikinci sorum: Günde 1-2 saat çalışan bir işçi nasıl geçinecek, yaşamını nasıl sürdürecek? Yani, bu insanlar, işsizler, çıkacak işi bekleyecek şekilde, işverenin kendisine vereceği birkaç saatlik iş için, o işe gidinceye kadar gözyaşı dökecekler; vicdanınız rahatsız olmayacak mı?

Üçüncü sorum: "Ayırımı haklı kılan bir neden olmadıkça farklı muamele yapılamayacağını" içeren bir hüküm var; bunun yerine "sözleşme türlerinden kaynaklanan bir farklılık olmadıkça" cümlesi komisyonu ve sizi niçin rahatsız ediyor?

Sayın Bakanım, bir de, şu soruma yanıt istiyorum: Gerçekten, üretim ilişkilerini düzensizleştirecek, işçiyi verimsizleştirecek, ülkemizi Avrupa Birliği kapılarından yine döndürecek, ILO'da yine karalistelere aldıracak tarzdaki bu üretim ilişkilerinden bir tanesini, tele çalışma iş sözleşmesini unutmuşsunuz Sayın Bakanım; bunu, Millet Meclisinin gündemine ne zaman getirmeyi düşünüyorsunuz?

Teşekkür ediyorum.

BAŞKAN - Teşekkür ederiz.

Buyurun Sayın Bakan.

Süreniz 5 dakika.

ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI MURAT BAŞESGİOĞLU (İstanbul) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Sayın Milletvekilimizin sormuş olduğu sorulara kısa şekilde cevap vermek istiyorum.

Bu, esnek çalışma biçimlerine ilişkin olmak üzere, bunların, sosyal güvenlik kuruluşlarıyla, daha doğrusu SSK primleriyle ilişkilendirilmesi konusunda, Bakanlığımızda çalışmalar söz konusu; bunun en kısa zamanda yasal hale getirilmesi de mümkün olacak.

Diğer konu, esnek çalışma biçimlerinin çalışma mevzuatına girip girmemesi, bunu kabul edip kabul etmememiz meselesi. Bunu, biz, kabul etsek de etmesek de, dünyadaki gelişen bu trend karşısında, bu çalışma biçimleri bir şekilde çalışma hayatımıza girecek. Zaten, şu anda yakındığınız çalışma biçimlerinin çoğu fiilen var.

Hükümetinin ve bu tasarıyı hazırlayan bilim kurulunun amacı, bu kuralsız, kaidesiz esnek çalışma biçimlerini belli bir kaideye, kurala bağlamaktır; yapılmak istenen budur. Yani, siz, bunları ne kadar reddederseniz ediniz, bunlar, bir şekilde çalışma hayatımıza girecektir.

Diğer sorularınıza da yazılı olarak cevap vereceğim.

Teşekkür ederim.

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Bakan.

İZZET ÇETİN (Kocaeli) - Sayın Başkanım, yazılı cevap milletvekillerini aydınlatmaya yetmiyor ki!

MUZAFFER BAŞTOPÇU (Kocaeli) - Böyle bir usul mü var Sayın Başkan?!

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, birleşime 10 dakika ara veriyorum.

Kapanma Saati : 22.32

YEDİNCİ OTURUM

Açılma Saati : 22.40

BAŞKAN : Başkanvekili İsmail ALPTEKİN

KÂTİP ÜYELER : Suat KILIÇ (Samsun), Yaşar TÜZÜN (Bilecik)

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 46 ncı Birleşiminin Yedinci Oturumunu açıyorum.

Çalışmalarımıza kaldığımız yerden devam ediyoruz.

HALUK KOÇ (Samsun) - Sayın Başkan, toplantı yetersayısı yok.

VI. - KANUN TASARI VE TEKLİFLERİYLE KOMİSYONLARDAN

GELEN DİĞER İŞLER (Devam)

1. -  İş Kanunu Tasarısı ve Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler Komisyonu Raporu (1/534) (S. Sayısı : 73)  (Devam)

BAŞKAN - Komisyon ve Hükümet yerinde.

Şimdi, madde üzerinde verilmiş 5 adet önerge vardır; önergeleri, önce geliş sırasına göre okutacağım, sonra, aykırılık derecesine göre işleme alacağım.

Önergeleri okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan yasa tasarısının "Kısmî süreli ve tam süreli iş sözleşmesi" başlıklı 13 üncü maddesinin birinci fıkrasının "işçinin normal haftalık çalışma süresinin, tam süreli iş sözleşmesiyle çalışan emsal işçinin haftalık çalışma süresinin üçte 2'sinin altında belirlenmesi durumunda, sözleşme kısmî süreli iş sözleşmesidir" şeklinde değiştirilmesini; ikinci fıkrasının ilk cümlesinde yer alan "ayırımı haklı kılan bir neden olmadıkça" ibaresinin yerine "sözleşme türlerinin farklılığından kaynaklanan sebepler dışında" ibaresinin eklenmesini arz ve teklif ederiz.

 

Oğuz Oyan

Enver Öktem

Feridun Baloğlu

 

İzmir

İzmir

Antalya

 

Muharrem Kılıç

Bayram Meral

İzzet Çetin

 

Malatya

Ankara

Kocaeli

 

Cevdet Selvi

Mehmet Küçükaşık

M. Nuri Saygun

 

Eskişehir

Bursa

Tekirdağ

 

 

Mehmet Ziya Yergök

 

 

 

Adana

 

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan kanun tasarısının "Kısmî ve tam süreli iş sözleşmesi" başlıklı 13 üncü maddesinin ikinci fıkrasının ilk cümlesinde yer alan "ayırımı haklı kılan bir neden olmadıkça" ibaresinin tasarı metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.

 

Oğuz Oyan

Enver Öktem

İzzet Çetin

 

İzmir

İzmir

Kocali

 

Mehmet Küçükaşık

Muharrem Kılıç

Cevdet Selvi

 

Bursa

Malatya

Eskişehir

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan İş Kanunu Tasarısının hükümet teklifinde 14, Komisyonda 13 üncü madde olarak kabul edilen maddenin birinci fıkrasının aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

 

İzzet Çetin

Bayram Ali Meral

Hasan Güyüldar

 

Kocaeli

Ankara

Tunceli

 

V. Haşim Oral

Mustafa Gazalcı

Feramus Şahin

 

Denizli

Denizli

Tokat

 

Hüseyin Bayındır

Enver Öktem

İsmet Atalay

 

Kırşehir

İzmir

İstanbul

 

 

Yılmaz Kaya

 

 

 

İzmir

 

"Tam süreli iş sözleşmesiyle çalışan emsal işçiye göre, işçinin haftalık normal çalışma süresinin önemli ölçüde daha az belirlenmesi durumunda sözleşme kısmî süreli iş sözleşmesidir."

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan İş Kanunu Tasarısının "Kısmî süreli ve tam süreli iş sözleşmesi" başlıklı 13 üncü maddesinin madde başlığının "Kısmî süreli ve tam süreli çalışma" olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

 

Haluk Koç

Oğuz Oyan

Berhan Şimşek

 

Samsun

İzmir

İstanbul

 

İzzet Çetin

Hüseyin Özcan

Enver Öktem

 

Kocaeli

Mersin

İzmir

 

Ali Cumhur Yaka

Muharrem Kılıç

Mevlüt Coşkuner

 

Muğla

Malatya

Isparta

 

Vezir Akdemir

Güldal Okuducu

Hasan Güyüldar

 

İzmir

İstanbul

Tunceli

 

Mehmet Boztaş

Algan Hacaloğlu

Hasan Aydın

 

Aydın

İstanbul

İstanbul

 

Halil Ünlütepe

Rasim Çakır

Mehmet Küçükaşık

 

Afyon

Edirne

Bursa

 

İnal Batu

 

Gökhan Durgun

 

Hatay

 

Hatay

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan İş Kanunu Tasarısının 13 üncü maddesinin birinci fıkrasının cümle sonunun aşağıdaki biçimde değiştirilmesini arz ederiz.

 

Gökhan Durgun

Halil Ünlütepe

Mehmet Boztaş

 

Hatay

Afyon

Aydın

 

Mehmet Küçükaşık

Rasim Çakır

Ali Rıza Bodur

 

Bursa

Edirne

İzmir

 

İnal Batu

Nail Kamacı

Feridun Baloğlu

 

Hatay

Antalya

Antalya

 

 

Oğuz Oyan

 

 

 

İzmir

 

"Belirsiz süreli iş sözleşmesiyle çalıştırılan örnek işçiye göre farklı işlem uygulanamaz."

BAŞKAN - Okunan son önerge, en aykırı önergedir; bu önergeyi işleme alıyorum.

Sayın Komisyon önergeye katılıyor mu?

SAĞLIK, AİLE, ÇALIŞMA VE SOSYAL İŞLER KOMİSYONU BAŞKANI MAHFUZ GÜLER (Bingöl) - Katılıyoruz efendim.

BAŞKAN - Sayın Hükümet önergeye katılıyor mu?

ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI MURAT BAŞESGİOĞLU (İstanbul) - Katılıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN - Hükümetin ve Komisyonun katıldığı önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmemiştir.

Diğer önergeyi okutuyorum :

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan İş Kanunu Tasarısının "Kısmî süreli ve tam süreli iş sözleşmesi" başlıklı 13 üncü maddesinin, madde başlığının "Kısmî süreli ve tam süreli çalışma" olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

                                                                       Haluk Koç

                                                                         (Samsun)

                                                                  ve arkadaşları

BAŞKAN - Önergeye Komisyon katılıyor mu?

SAĞLIK, AİLE, ÇALIŞMA VE SOSYAL İŞLER KOMİSYONU BAŞKANI MAHFUZ GÜLER (Bingöl) - Katılıyoruz efendim.

BAŞKAN - Önergeye Hükümet katılıyor mu?

ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI MURAT BAŞESGİOĞLU (İstanbul) - Katılıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN - Hükümetin ve Komisyonun katıldığı önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.

Diğer önergeyi okutuyorum :

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan İş Kanunu Tasarısının, Hükümet teklifinde 14, Komisyonda 13 üncü madde olarak kabul edilen maddenin birinci fıkrasının aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

                                                                      İzzet Çetin

                                                                         (Kocaeli)

                                                                  ve arkadaşları

"Tam süreli iş sözleşmesiyle çalışan emsal işçiye göre, işçinin haftalık normal çalışma süresinin önemli ölçüde daha az belirlenmesi durumunda, sözleşme kısmî süreli iş sözleşmesidir."

BAŞKAN - Önergeye Komisyon katılıyor mu?

SAĞLIK, AİLE, ÇALIŞMA VE SOSYAL İŞLER KOMİSYONU BAŞKANI MAHFUZ GÜLER (Bingöl) - Katılıyoruz efendim.

BAŞKAN - Önergeye Hükümet katılıyor mu?

ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI MURAT BAŞESGİOĞLU (İstanbul) - Katılıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN - Hükümetin ve Komisyonun katıldığı önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmemiştir.

Diğer önergeyi okutuyorum :

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan Kanun Tasarısının "Kısmî ve Tam Süreli İş Sözleşmesi" başlıklı 13 üncü maddesinin ikinci fıkrasının ilk cümlesinde yer alan "ayırımı haklı kılan bir neden olmadıkça" ibaresinin tasarı metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.

                                                                     Oğuz Oyan

                                                                             (İzmir)

                                                                  ve arkadaşları

BAŞKAN - Önergeye Komisyon katılıyor mu?

SAĞLIK, AİLE, ÇALIŞMA VE SOSYAL İŞLER KOMİSYONU BAŞKANI MAHFUZ GÜLER (Bingöl) - Katılıyoruz efendim.

BAŞKAN - Önergeye Hükümet katılıyor mu?

ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI MURAT BAŞESGİOĞLU (İstanbul) - Katılıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN - Hükümetin ve Komisyonun katıldığı önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmemiştir.

Son önergeyi okutuyorum :

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan yasa tasarısının "Kısmî süreli ve tam süreli iş sözleşmesi" başlıklı 13 üncü maddesinin birinci fıkrasının "işçinin normal haftalık çalışma süresinin, tam süreli iş sözleşmesiyle çalışan emsal işçinin haftalık çalışma süresinin üçte 2'sinin altında belirlenmesi durumunda, sözleşme kısmî süreli iş sözleşmesidir" şeklinde değiştirilmesini; ikinci fıkrasının ilk cümlesinde yer alan "ayırımı haklı kılan bir neden olmadıkça" ibaresinin yerine "sözleşme türlerinin farklılığından kaynaklanan sebepler dışında" ibaresinin eklenmesini arz ve teklif ederiz.

                                                                     Oğuz Oyan

                                                                             (İzmir)

                                                                  ve arkadaşları

BAŞKAN- Önergeye Komisyon katılıyor mu?

SAĞLIK, AİLE, ÇALIŞMA VE SOSYAL İŞLER KOMİSYONU BAŞKANI MAHFUZ GÜLER (Bingöl)- Katılıyoruz efendim.

BAŞKAN- Hükümet?..

ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI MURAT BAŞESGİOĞLU (İstanbul)- Katılıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN- Komisyonun ve Hükümetin katıldığı önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmemiştir.

Sayın milletvekilleri, 13 üncü madde üzerinde görüşmeler tamamlanmış olup, maddenin oylanmasıyla ilgili açıkoylama talebi vardır.

Şimdi, açıkoylama talep eden sayın milletvekillerinin Genel Kurulda bulunup bulunmadıklarını arayacağım. Lütfen, arkadaşlarımız işaret buyursunlar.

Haşim Oral?.. Burada.

Oğuz Oyan?.. Burada.

Haluk Koç?.. Burada.

Nezir Nasıroğlu?.. Burada.

Halil Akyüz?.. Burada.

Muharrem Toprak?.. Burada.

Ahmet Ersin?.. Burada.

Muhsin Koçyiğit?.. Burada.

Halil Tiryaki?.. Burada.

Canan Arıtman?.. Burada.

Fahrettin Üstün?.. Yok.

Hasan Aydın?.. Burada.

Selami Yiğit?.. Yok.

Erdal Karademir?.. Burada.

Yılmaz Kaya?.. Burada.

Mehmet Boztaş?.. Burada.

Hasan Güyüldar?.. Yok.

Hüseyin Bayındır?.. Burada.

Güldal Okuducu?.. Burada.

Nejat Gencan?.. Burada.

Sinan Yerlikaya?.. Yok.

Ufuk Özkan?.. Burada.

Ziya Yergök?.. Burada.

Nuri Çilingir?.. Burada.

Atilla Kart?.. Burada.

Şefik Zengin?.. Yok.

Abdulaziz Yazar?.. Burada.

Ali Rıza Bodur?.. Burada.

Rasim Çakır?.. Burada.

BAŞKAN- Yeterli sayıda imza sahibi vardır.

Açıkoylamanın şekli hakkında Genel Kurulun kararını alacağım.

Açıkoylamanın elektronik oylama cihazıyla yapılmasını oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Açıkoylamanın elektronik oylama cihazıyla yapılması kabul edilmiştir.

Oylama için 3 dakika süre vereceğim. Bu süre içerisinde sisteme giremeyen üyelerin teknik personelden yardım istemelerini, bu yardıma rağmen de sisteme giremeyen üyelerin, oy pusulalarını, oylama için öngörülen 3 dakikalık süre içerisinde Başkanlığa ulaştırmalarını rica ediyorum.

Ayrıca, vekâleten oy kullanacak sayın bakanlar var ise, hangi bakana vekâleten oy kullandığını, oyunun rengini ve kendisinin ad ve soyadı ile imzasını da taşıyan oy pusulasını, yine, oylama için öngörülen 3 dakikalık süre içerisinde Başkanlığa ulaştırmalarını rica ediyorum.

Oylama işlemini başlatıyorum.

(Elektronik cihazla oylama yapıldı)

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, 13 üncü maddenin açıkoylama sonucunu açıklıyorum:

Kullanılan oy sayısı: 302

Kabul : 211

Ret : 91

Böylece, madde kabul edilmiştir. (1)

Sayın milletvekilleri, Sayın Erdal Karademir, burada mı?

Sayın Mehmet Fehmi Uyanık Meclis Başkanlığımıza yazılı müracaatta bulunarak, bugün Genel Kurulda yaptığınız konuşma sırasında, Gruplarına mensup değerli milletvekillerinin geneline hitaben, İçtüzüğümüzün 67 nci maddesinde belirtilen üslup ve adabı aşan beyanda bulunduğunuzu ifade ederek, özür dilemeniz talebinde bulunmuştur.

Bunun üzerine, Başkanlığımız, yaptığınız konuşma tutanağını getirtmiştir. Bu tutanakta, sözlerinizin sonuna doğru "bu; ancak, biz deriz ki, kulluk anlayışıdır, hatta sürü anlayışıdır" ifadesini kullanmış olduğunuzdan, bu konuda Genel Kurulumuzdan özür dilemenizi rica ediyorum.

HALUK KOÇ (Samsun) - Sayın Başkan, müsaade eder misiniz.

                                             

(1) Açıkoylama kesin sonuçlarını gösteren tablo, tutanağın sonuna eklidir.

BAŞKAN - Sayın Grup Başkanvekilim, bu konudaki takdir bizimdir.

HALUK KOÇ (Samsun) - Bir içtüzük yorumlaması yapacağım müsaade ederseniz.

Bakın, özür dilenmesi gerektiği zaman, Cumhuriyet Halk Partisi özür dilemek konusunda bir çekince göstermemiştir; bunu daha önce sergilemiştir; ama, İçtüzüğün 67 nci maddesi, görüşmeler sırasında Başkana bu ikazı yapma yetkisi veriyor.

BAŞKAN - Efendim, ben, bunu duymamışım; ama, duyan arkadaşlarımızın ikazı var.

HALUK KOÇ (Samsun) - İçtüzüğün 67 nci maddesi çok açık Sayın Başkan; daha sonra diye bir şey yok. Özür dilenmesi gereken durumda, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu özür dilemekten imtina etmemiştir.

BAŞKAN - Sayın Koç, acaba, bu sözler sizce hoş karşılanır mı, şık mı bu sözler; takdirinize bırakıyorum.

Bu konuyu, ben, sizden...

ERDAL KARADEMİR (İzmir) - Sayın Başkan...

BAŞKAN - Buyurun; çok kısa...

Böylece, bu Meclisin geleneklerinde güzel örnekleri hep beraber gösterelim.

Teşekkür ediyorum.

ERDAL KARADEMİR (İzmir) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; ben, konuşmamda, burada, Mecliste bulunan arkadaşlarıma yönelik böyle bir suçlama getirmedim; ama, belki, anlam olarak yanlış ifade edilmiş olabilir. Eğer, böyle bir niyetim olmuş olsaydı özür dilerdim; ama, ben, gerçekten, bu anlayışların sürü, kulluk olduğunu söyledim, sizlere yönelik söylemedim.

Teşekkür ediyorum. (AK Parti sıralarından "Hayır, olmadı!" sesleri)

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Karademir.

Tamam, mesele kapanmıştır.

Efendim, ben böyle bir maksatla söylemedim, böyle bir maksat anlaşılırsa, ben özür diliyorum dedi; ben öyle anladım.

14 üncü maddeyi okutuyorum :

Çağrı üzerine çalışma

MADDE 14. - Yazılı sözleşme ile işçinin üstlendiği işin çıkması halinde iş görme ediminin yerine getirileceğinin kararlaştırıldığı iş ilişkisi, çağrı üzerine çalışmaya dayalı kısmî süreli bir iş sözleşmesidir.

Hafta, ay veya yıl gibi bir zaman dilimi içinde işçinin ne kadar süreyle çalışacağını taraflar belirlemedikleri takdirde, haftalık çalışma süresi on saat kararlaştırılmış sayılır. Çağrı üzerine çalıştırılmak için belirlenen sürede işçi çalıştırılsın veya çalıştırılmasın ücrete hak kazanır.

İşçiden iş görme borcunu yerine getirmesini çağrı yoluyla talep hakkına sahip olan işveren, bu çağrıyı, aksi kararlaştırılmadıkça, işçinin çalışacağı zamandan en az dört gün önce yapmak zorundadır. Süreye uygun çağrı üzerine işçi iş görme edimini yerine getirmekle yükümlüdür. Sözleşmede günlük çalışma süresi kararlaştırılmamış ise, işveren her çağrıda işçiyi günde en az üç saat üst üste çalıştırmak zorundadır.

BAŞKAN - Madde üzerinde, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına Ankara Milletvekili Sayın Bayram Meral.

Buyurun Sayın Meral.

Süreniz 10 dakika.(CHP sıralarından alkışlar)

CHP GRUBU ADINA BAYRAM ALİ MERAL (Ankara) - Sayın Başkan, saygıdeğer milletvekilleri; çağrı üzerine çalışma; herhalde, bunun hiç izahına gerek yok, şimdi, bir konuyu özellikle ifade etmek istiyorum. Biz, Cumhuriyet Halk Partisi olarak, her zaman şunu ifade etmişizdir: Bu ülkede yatırım yapan, ülkesi için birikimlerini ülke sathına yayan, işçisinin hakkını veren, devletine vergisini veren işverenlere her zaman saygımız vardır, ülkenin ihtiyacı vardır; onların bir sorunu olduğu zaman onlara katkı sağlamayı görev kabul etmişizdir. Bırakınız siyasî hayatımda bunu söylemeyi, sendikal yaşamımda da bunu yapmışımdır. Eğer, bu kriz döneminde içinizde işveren kesiminden olan arkadaşlarımız varsa, bunun canlı şahididir.

Diğer bir konu, 9 bilim adamının bu taslağı hazırladığı söyleniliyor. 9 bilim adamının 9'una da saygım var. O bilim adamlarının içerisinde görevden çektirilen arkadaşlar da var.

ŞÜKRÜ AYALAN (Tokat) - Siz de vardınız...

BAYRAM ALİ MERAL (Devamla) - Ben de vardım, evet, ben de o işin içindeydim, değildim demiyorum ya.

Muhterem arkadaşlarım, bazen toplantılar yapıldı, bize bilgi sunuldu. Bu bilgileri edindikten belli bir süre sonra, bizim görev verdiğimiz arkadaşımıza, bunu kabul edemeyeceğimizi, bunun mahzurlarının ne olduğunu açık açık izah ettik.

Hiçbir zaman, böyle bir taslak iş barışını korumaz, üretimi artırmaz, istihdamı artırmaz. Böyle bir yasa, işçiyi, işverenin servetine düşman eder. Nedir; taslakta geçen, haftalık, aylık, yıllık ifadeleri... Şimdi, bugün, Türkiye'de, bir ay çalışıp -ki, asgarî ücretin ne olduğunu biliyorsunuz- maaş alan insanlar yaşamını sürdüremiyor, bir hafta çalışan insanın hangi şartlar altında yaşamını sürdüreceğini sizler düşünüyorsunuz değerli arkadaşlarım.

Bakınız, bu taslak bana neyi hatırlattı: Ben, Filistin'e gittim, sendikal sahamda da, uzun yıllar Filistin işçilerini dünya genelinde temsil ettim, savundum onları. Şimdi, bu yasa çıksa, bir hafta çalışacak... Kusura bakmayın, o, Filistin'deki garibanlar bekliyor İsraillilerin kapısını, bir hafta bizi çalıştıracak mı çalıştırmayacak mı diye; onlar aklıma geldiği zaman gece uykudan uyanıyorum. O tabloyu birçok kez yaşadım.

Şimdi, birçok işvereni tenzih ederim, sizin de bunu çok derin düşünmenizi söylüyorum; yani, burasını, kusura bakmayın, Filistin işçilerinin durumuna mı getirmek istiyoruz?! (AK Parti sıralarından "Ne alakası var" sesleri, gürültüler)

Evet efendim, bir hafta çalış o zaman! Bir hafta çalış, bir haftalık milletvekili aylığını al, yaşamını sürdür, göreyim bakayım o zaman. (CHP sıralarından alkışlar)

Bakınız değerli milletvekilleri, yirmibeş yıl, fiilen, kendi mesleğimde, sahamda yöneticilik yaptım, aslında otuz yıl da, diğerlerini kabul etmiyorum. Hiçbir zaman, çalışan-çalıştıran, muhalefet-iktidar arasında bu kadar zıtlaşmayı, bu kadar birbirinden kopuk bir çalışmayı yaşamadım. Böyle bir şey olamaz değerli arkadaşlarım; yani, birimiz bu insanların dostu, birimiz düşmanı mıyız?! Nedir, neden bunu bu kadar zıtlaştırıyorsunuz?!

ÜNAL KACIR (İstanbul) - Önceki dönemlerde çözülmesi gerekirdi bu sorunların!

BAYRAM ALİ MERAL (Devamla) - Önceki dönemler yanlış yapmışsa, hesabını ödemiş, hesabını ödedi. Eğer iyi yapsaydı, burada otururdu, sizin bizim ne işimiz vardı o zaman; yani, bu vatandaş o kadar şey mi?

Öncelikli yapmamız gerekenler var, hiç acele etmeyin, bu yasayı ayın 15'ine yetiştiremezsiniz, hiç acele etmeyin, kendinizi yormayın. Buradan çıkarsanız dahi, bir yüce katta yine bekleyecektir. Hiç kendinizi yormayın, acele etmeye gerek yok. Gecenin bu saatlerine kadar bununla uğraşacağınıza, meydanlarda söz verdik, bir çivi çakılmıyor ülkede, işsize iş, aşsıza aş verin, bununla uğraşın.

RAMAZAN TOPRAK (Aksaray) - Madde üzerinde konuş...

BAYRAM ALİ MERAL (Devamla) - Madde geçti, namaz iddiaya bindi. Hangi madde, ne maddesi, madde mi kaldı?! (CHP sıralarından alkışlar) Namazın iddiaya binmesi nedir biliyorsun herhalde; namaz iddiaya bindi...

RAMAZAN TOPRAK (Aksaray) - O kadarını biliyoruz, sen konuşmaya devam et.

BAYRAM ALİ MERAL (Devamla) - Canın sağ olsun, ben alışığım. Zaten, bir şey söylemezseniz, acaba, ben duvarlara mı konuşuyorum diye düşünürüm; siz ara sıra laf atın!

Değerli arkadaşlarım, bakınız, sıkıntılarımız var, içimize sindiremediğimiz olaylarla karşı karşıyayız, bunlara göğüs geremiyoruz. Detayına inmiyorum, esnafa işsize, köylüye hep söz verdik, biz de verdik meydanlarda; şimdi bakıyor onlar. Onları bir tarafa bıraktık, birilerine de gücümüz yetmiyor. Hani, talancıdan, vurguncudan hesap soracaktık; onları da unuttuk, gücümüz gariban işçiye yetiyor! Tasarrufu teşviklerin ödemelerini yayın, ikramiyelerini erteleyin, işinize gelirse işçinin işine son verenlere seyirci kalın! Oh, ne güzel memleket!..

ÜNAL KACIR (İstanbul) - Yıllardır niye almadınız bu nemaları?

BAYRAM ALİ MERAL (Devamla) - Sayın milletvekilim, bakınız, şunu öncelikle ifade etmek istiyorum.

ÜNAL KACIR (İstanbul) - Siz yıllardır başkandınız, niye almadınız?

BAYRAM ALİ MERAL (Devamla) - Hepimiz ülkesini seven...

ÜNAL KACIR (İstanbul) - Şimdiye kadar alamadığınız nemaları biz vereceğiz...

BAYRAM ALİ MERAL (Devamla) - Peki, bir dönem, sizin burada bir grup arkadaşınız da vardı, siz de o zaman hükümettiniz, niye vermediniz?

ÜNAL KACIR (İstanbul) - Nerede hükümettik?

BAYRAM ALİ MERAL (Devamla) - Adil düzenin hükümet olduğu zaman yok muydunuz, niye vermediniz? Haydi verin paramızı!.. (AK Parti sıralarından gürültüler)

ÜNAL KACIR (İstanbul) - Bu parti AK Parti beyefendi, kurulalı bir sene oldu.

BAYRAM ALİ MERAL (Devamla) - Siz de vardınız...

ÜNAL KACIR (İstanbul) - Yıllarca sendika başkanlığı yaptınız, niye alamadınız?

BAYRAM ALİ MERAL (Devamla) - Bakınız, ben Türk-İş'ten geldim, kendimi inkâr ediyor muyum? Siz de bir zamanlar, hepiniz için demiyorum; ama, birçoğunuz adil düzenin saflarında değil miydiniz; niye inkâr ediyorsunuz? Niye inkâr ediyorsunuz? (CHP sıralarından alkışlar) Yani, bu suç mu?! Ayıp tarafı mı var?! Ne oldu?! Dün sıraya giriyordunuz, bugün kötü mü oldu?! Yapmayın bunu, yapmayın; yakışmıyor size!

RAMAZAN TOPRAK (Aksaray) - Onu geç...

BAYRAM ALİ MERAL (Devamla) - Değerli arkadaşlarım, bakınız, dua ediyorum dua, şimdi çok rahatsınız. Otururken aklıma bir şey geldi; şimdi hep ellerinizi kaldırıyorsunuz ya, trafik polisleri bazen oturduğu yerde -alışmış ya- elini kaldırıyormuş -kusura bakmayın- şimdi hep elinizi kaldırıyorsunuz; korkarım ki, oturduğunuz bir yerde de elinizi kaldırırsınız bir şey olur, buna dikkat edin ha!..

Değerli arkadaşlarım, hakikaten, ben inanıyorum ki, bu yasa tasarısından en az bizim kadar rahatsızsınız; bundan hiç şüphem yok; ama "ne yapayım" diyorsunuz. Yapın canım "at ölür, meydan kalır, yiğit ölür şan kalır" diye bir laf vardır.

Bakınız -Allah selametlik versin- 1960'larda, Cumhuriyet Halk Partisi 274'ü, 275'i çıkarmıştır, Anayasada bazı haklar getirilmiştir. O dönemin Çalışma Bakanı Ecevit'i, halk, yıllardır unutmamıştır.

AHMET YENİ (Samsun) - Herkes unuttu.

BAŞKAN - Sayın Meral, toparlayın lütfen.

BAYRAM ALİ MERAL (Devamla) - Öyle bir şey yapın ki, unutulmayasınız.

CAVİT TORUN (Diyarbakır) - En başta siz unuttunuz.

BAYRAM ALİ MERAL (Devamla)- Müsaade eder misiniz.

İşçiyi, her işveren istediği zaman işinden atar; bunun sürelisi, süresizi yoktur; ama, burada bir şey vardı değerli arkadaşlarım. Bakınız, şaşırdım şimdi! Bilim adamına bakın Allah'ınızı severseniz, ben ne yapayım?! Ferdî iş, ödünç iş... (AK Parti sıralarından "Değişim, değişim" sesleri)

Değerli arkadaşlarım, bunların hepsi bir maddedir, içinizde hukukçu var; bunun hepsi bir maddedir.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAYRAM ALİ MERAL (Devamla) - Ferdî iş, ödünç iş, belirli iş, belirsiz iş, kısmî iş, çağrı üzerine iş, takım sözleşmesi, telafi, kısa süreli, günlük çalışma...

AHMET YENİ (Samsun) - Çağa ayak uyduruyoruz.

BAYRAM ALİ MERAL (Devamla) - Seveyim senin çağını...

BAŞKAN - Sayın Meral, lütfen toparlayın.

BAYRAM ALİ MERAL (Devamla) - Efendim, toparlıyorum.

Değerli arkadaşlarım, inşallah -size kıyamıyorum, bir şey demiyorum; ama- umuyorum, bu emeğiniz boşa gider.

Hepinize saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar, AK Parti sıralarından  alkışlar [!])

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Meral.

AK Parti Grubu adına, Çorum Milletvekili Agah Kafkas; buyurun. (AK Parti sıralarından alkışlar)

AK PARTİ GRUBU ADINA AGAH KAFKAS (Çorum) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; tasarıyı tartışırken, demin, özellikle altını çizerek bir şeyi ifade etmeye çalıştım; o da şu: Bu ülkede, hepimizin işimizi doğru yapmaya, hepimizin taşları doğru dürüst yerine koymaya ihtiyacımız var. Şimdi, birbirimizi eleştireceğiz, farklı düşüneceğiz ve tartışacağız; en doğruyu, en iyiyi, en güzeli de beraber bulacağız; ama, tartışırken, tartışma adabında, sözü söylerken de hesap edeceğiz; gün olur, döner gelir, bana da bulaşır mı diye düşüneceğiz.

Bir defa, şunu, herkes, çok net ve açık bilmelidir ki, AK Parti Grubu, 3 Kasım seçimlerinde, siyaseti temize çeken bu milletin verdiği oyun farkındadır, bu milletin teveccühünün ne anlama geldiğinin farkındadır ve bir tek talimatı, bu yüce milletten alır. (AK Parti sıralarından alkışlar, CHP sıralarından gürültüler)

İki "IMF, IMF" diyoruz "talimat" diyoruz filan... Bizim, son yıllarda, en çok rencide olduğumuz husus, IMF'nin talimatları değil miydi? (CHP sıralarından "doğru" sesleri) Değil miydi?.. Bu IMF için, Sayın Derviş'e bir gün hesap sordunuz mu? (AK Parti sıralarından alkışlar, CHP sıralarından gürültüler)

Şimdi, Cumhuriyet Halk Partisi sıralarında oturan bir kardeşimizin, bir sayın milletvekilinin imzaladığı uluslararası anlaşmaları, biz yok sayabilir miyiz; bu devlette devamlılık esas değil mi. Ama, şundan emin olun; IMF'yle yapılan anlaşmalar bir gün bitecek, bu iktidar bunları bitirecek, kendi dinamikleriyle, kendi kaynaklarıyla, bu ülkeyi, en sağlıklı şekilde de yönetecek. (AK Parti sıralarından alkışlar)

IMF'yi siz getirdiniz, biz kovacağız bu ülkeden!..

HASAN AYDIN (İstanbul) - Sayın Başkan, bunların maddeyle ne ilgisi var, maddeyle ilgili konuşsun!

İZZET ÇETİN (Kocaeli) - IMF'yi senin ağababaların getirdi!..

AGAH KAFKAS (Devamla) - Sayın Derviş, sizin mi ağababanız oluyor, benim mi ağababam oluyor? Ağababanın tanımını lügatta görün. (CHP sıralarından "bakana sor" sesleri)

İZZET ÇETİN (Kocaeli) - Konuyu çarpıtma!..

AGAH KAFKAS (Devamla) - Şimdi, sayın milletvekilleri, sevgili kardeşlerim; şimdi, 58 inci cumhuriyet hükümetimiz de, 59 uncu cumhuriyet hükümetimiz de, bundan önceki dönemlerde olduğu gibi -devlette devamlılık esastır- yapılan uluslararası anlaşmalara kesinlikle uyacaktır; ama, şunu görüyorsunuz ki, bu süreç içerisinde, IMF'yle ilişkiler, daha saygılı, daha karşılıklı çıkar ilişkisine dayanan bir baza oturmuştur.

Şimdi, burada, yetmez...

İZZET ÇETİN (Kocaeli) - Amerika'yı da anlat, Irak'ı anlat, tezkereyi anlat...

AGAH KAFKAS (Devamla) - Vallahi, bakın, ben anlatmaya başlarsam, çok güzel anlatırım. (CHP sıralarından "anlat, anlat" sesleri)

BAŞKAN - Sayın Kafkas, mikrofonunuzu kapattım.

Bakınız, Adalet ve Kalkınma Partisi Grubundan arkadaşlarımızın, Cumhuriyet Halk Partisi Grubundan konuşan arkadaşlarımızın madde üzerinde konuşmadığı noktasındaki itirazlarını nazara aldım. Siz de, tecrübeli bir sendikacı olarak, konuşmanızı, madde üzerinde toparlarsanız çok memnun olacağım. (CHP sıralarından alkışlar)

Buyurun.

AGAH KAFKAS (Devamla) - Sevgili Başkanım, sadece adalet duygunuza sığınıyorum.

CEVDET SELVİ (Eskişehir) - Sayın Başkanım, özgürce konuşsun.

AGAH KAFKAS (Devamla) - Cumhuriyet Halk Partisi Grubundan konuşan arkadaşlarımızın, madde üzerindeki konuşmalarının ne kadar maddeyle alakalı olduğunu, iki gündür, hep beraber izliyoruz. (AK Parti sıralarından alkışlar, CHP sıralarından gürültüler)

Adaletinize sığınıyorum...

CEVDET SELVİ (Eskişehir) - Bizim aleyhimizde de olsa konuşsun, özgürce konuşsun Sayın Başkan.

AGAH KAFKAS (Devamla) - Ben 45 yaşındayım. Doğrudur, arkadaşlarım gibi, hayatımda en büyük keyif aldığım iş, emek mücadelesini onurumla sürdürmemdir. Emek mücadelesi ve emekçilik, işçilik, benim en onur duyduğum unvanımdır. (CHP sıralarından "Bravo[!] sesleri, alkışlar[!]) Sendikacılığımızda da, emeğe karşı duruşumuzda da, bu ülke, herkes bizi bilir. Bizim, insanı ne kadar önemsediğimizi, ülke gerçeklerini, emeği nasıl önemsediğimizi, emek adına verdiğimiz mücadelelerin her birinin ilk olduğunu ve emek adına verdiğimiz mücadelelerin kitaplaştırıldığını ve destanlaştığını da, en iyi, sendikacı arkadaşlarım bilir. Ben, kamuda sendikacılık yapmadım, söke söke sendikacılık yaptım; ama, hiçbir zaman da, emek-sermaye düşmanlığı ekseninde sendikacılık yapmadım. (CHP sıralarından alkışlar [!])

İZZET ÇETİN (Kocaeli) - Sen buraya bak da konuş; ben bilirim kimin ne olduğunu.

AGAH KAFKAS (Devamla) - Onun için, şundan herkes emin olsun; artık, bu ülkede, yarın... Demin de söyledim, herkes şunu kabullenecek; bu milletin bize verdiği görevi çok iyi biliyoruz; bilmeyenler de öğrenecek. Artık, bu ülkede, insanı merkez alan anlayış hayata geçmeye başlamıştır, bundan sonra da geçmeye devam edecek; ama...

ENVER ÖKTEM (İzmir) - Agah, işçi nerede, memur nerede, esnaf nerede, insan nerede bu yasada?!

AGAH KAFKAS (Devamla) - Düzelecek, düzelecek... Sen bir dur, sakin ol... Düzelecek...

ENVER ÖKTEM (İzmir) - Yakışmıyor sana bu konuşma, yakışmıyor! Başkasını konuşturun bari!

AGAH KAFKAS (Devamla) - Vallahi, herkes yakışanı yakışmayanı biliyor.

"Kazın cücüğünü güzün sayarlar" derler bizim orada, arkadaşlar; yani, bu hikâye nasıl bir hikâye biliyor musunuz; bahar olur, gurkun altından civcivler çıkar... (CHP sıralarından gürültüler) Bak, iyi dinle bak; bu çok önemli... 40 tane kaz cücüğü çıkar...

BAŞKAN - Sayın Kafkas...

AGAH KAFKAS (Devamla) - Bitiriyorum Sayın Başkanım.

Sen de dersin ki, kırk tane kazım var... Öyle bir şey yok; kaz büyüyecek, güze gelecek ve güzün de sayacaksınız.

ENVER ÖKTEM (İzmir) - Agah, başka bir şey konuş; ne olursun!..

BAŞKAN - Sayın Kafkas...

AGAH KAFKAS (Devamla) - Onun için, bu yasayı bütünsel olarak çıkardığımız zaman, aynen dünkü yasa...

BAŞKAN - Lütfen, toparlayın.

AGAH KAFKAS (Devamla) - Bitiriyorum Sayın Başkanım...

Dün yasa çıktığı zaman nasıl milat olarak anılıyorsa, bu yasa da milat olarak anılacak. Belki sıra numarası değişecek, belki başka şeyler olacak; ama, bizim çıkardığımız yasaların her birisinin arkasında olacağız. Başımızın dik duracağı yasalar çıkaracağız diyorum, hepinizi saygıyla selamlıyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Kafkas.

ENVER ÖKTEM (İzmir) - Seni kullanmasın AKP iktidarı, sen emekten geldin, sen yerinde otur.

BAŞKAN - Değerli arkadaşlarım, lütfen, laf atmayalım.

Şimdi, şahsı adına, Denizli Milletvekili Sayın Haşim Oral; buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)

Süreniz 5 dakikadır.

V. HAŞİM ORAL (Denizli) - Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; ben, önce, Meclis adabına uygun olarak, daha önce de yaptığım gibi, maddeyle ilgili düşüncelerimi aktarmak istiyorum, izninizle. (AK Parti sıralarından alkışlar) Bunu yapmayan sayın teknisyenlerin de benden yararlanmasını diliyorum.

Şimdi, bu çağrı usulü çalışmada bir part-time çalışma havası var. Bu part-time çalışma, Türkiye şartlarına uyan bir çalışma değildir; yani, siz, dört gün önce haber vermek kaydıyla üç saat çalıştıracağınız kişiye haftada ancak yirmisekiz saatlik bir ücret kazandırabilirsiniz. Yirmisekiz saatlik ücret kazandırdığınız emeğin insanca yaşamını temin etmemiş olursunuz. Şimdi, soruyorum bu tasarıyı hazırlayanlara; bu, çağrı usulü çalışmayı, hazırladığınız, öne sürdüğünüz işverenleri nasıl koruyacaksınız, çalışanları nasıl koruyacaksınız? Bu işin mutfağında olan bilim adamları bunu açıklasın. Nasıl ilişkilendireceksiniz bunu sosyal güvenlikle; mümkün değil, yapamazsınız.

Şimdi, bunu yapamadığınız yerde -tabiî, ben, kesinlikle sizleri tenzih ediyorum, lütfen, ne olur, yanlış anlamayın beni; hep baştan beri söylediğim bir şey var- bu tasarıyı hazırlayanlar ve bu tasarının bu şekilde buraya getirilmesini temin edenler, sağlayanlar, bize ve yetmiş milyona en büyük hakareti yapıyorlar ve bu konuda bilgisinden yararlanmak istediğimiz arkadaşlarımız, Adalet ve Kalkınma Partili arkadaşlarımız da buraya gelip, yasayı temsil eden siyasî kimlik olarak, yasayı bize anlatmak yerine, tamamen dışında, sadece laf oyunlarıyla siyaset yaptıkları zaman, ben, milletvekili olarak bundan hicap duyuyorum; eminim, siz de bundan üzüntü duyuyorsunuzdur. (CHP sıralarından alkışlar) Duymalıyız; çünkü, buradaki görevimiz, vatandaşa ve bizi dinleyenlere kendimizi çok iyi anlatmaktır.

Evet, devlette devamlılık esastır. IMF ile bağlarımızı koparmak istiyoruz. Hepsi doğru, koparalım, hep birlikte yapalım; ama, ne olur dikkat edelim, insanî değerler var. Dünya Bankası diyor ki: "Tarımdan bu şekilde elini ayağını çekemezsin; sosyal patlama olur." Niye buna kulaklarımızı tıkıyoruz. Bunu, benden önce konuşan arkadaşımın söylediğine izafeten iletiyorum.

Açıkça söylemek gerekirse, Türkiye'de reel ekonomi, küçük ve orta ölçekli esnafın önündeki engelleri aşarak, Ziraat Bankalarından değil, Eximbanktan değil, Halk Bankasından ve benzer bankalardan onlara kredi açarak sağlanabilir. Bunu yapmazsanız, reel ekonominin önünü açamazsınız. Demin bir arkadaşım çok güzel söyledi "hortumculardan hesap soracağız" diye. İnşallah... Ama, gelin, önce iğneyi kendimize batıralım, önce kendi dokunulmazlıklarımızı kaldıralım; ondan sonra da hesap sorma hakkını kendimizde bulalım. Gelin, bunu yapalım önce.

MEHMET EMİN TUTAN (Bursa) - Maddeye gel, maddeye...

V. HAŞİM ORAL (Devamla) - Madde konusundaki düşüncelerimi size aktardım. Maddeyle ilgili, sizleri, sizin parti sözcünüzden daha fazla bilgilendirdiğimi sanıyorum.

MEHMET EMİN TUTAN (Bursa) - Bilginize de diyecek yok!

V. HAŞİM ORAL (Devamla) - Teşekkür ederim.

Bunun yanı sıra, bu tür yasaların dünyada olmadığını da özellikle söylemek istiyorum. ILO standartlarında böyle bir yasa yok. Biz, ILO standartlarını, tam acemaşiran makamında Türkiye'ye uyarlamaya çalışıyoruz; çok garip bir şey çıkıyor ortaya. Dolayısıyla, standartlara uymayan, kendimize göre bir standart yaratmak istediğimiz zaman, Türkiye'de, o emeğe saygı, üretime saygı ve dünyayla entegre olmaya çalıştığımız süreçteki o eylem birliğimizi de bitirmiş oluyoruz.

Sözün özü, bu tasarının bu maddesi de, diğerleri gibi, Türkiye'ye adapte olamayacak veya Sayın Bakanımızın, diğer arkadaşlarımın söylediği gibi, sanayie, emeğe ve sermayeye hiç yardımcı olmayacak bir maddedir

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

V. HAŞİM ORAL (Devamla) - Bitireceğim.

BAŞKAN - Sözlerinizi lütfen tamamlayın Sayın Oral.

V. HAŞİM ORAL (Devamla) - Tabiî.

Bu part-time çalışmalarla, siz, ne -atıyorum- küçük bir sanayi sektörünün işçisini bilinçlendirebilirsiniz... Ha, bunun yerine, her işyerinin özellikle hizmetiçi eğitim alması konusunda, devlet tarafından gerekli destek verilecektir; her işveren, bunun için, kendi sermayesinden ayrı bir katkı koyacaktır deseydiniz, ben bunu alkışlardım; çünkü, işçisine, emeğine iş öğreten bir işveren, gerçekten, toplam kaliteye yaklaşma konusunda, Avrupa standartlarıyla uğraşan bir işverendir; ama, ne emeğe faydası var ne işverene faydası var; size, bize hiç faydası yok. Onun için, lütfen, ne olur, bunları biraz düşünelim, bıyık altından birbirimize gülmeyelim, bizi izleyen yetmiş milyona karşı olan sorumluluklarımızı bilelim; gecenin bu saatinde de komik duruma düşmeyelim.

Hepinize saygılar sunarım. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Oral

Şahsı adına ikinci konuşmacı, Hatay Milletvekili Sayın Gökhan Durgun...

GÖKHAN DURGUN (Hatay) - Sayın Başkan, ben, söz hakkımı Sayın Haluk Koç'a devrediyorum.

BAŞKAN - Buyurun Sayın Haluk Koç.

Sayın Koç, söz süreniz 5 dakika.

HALUK KOÇ (Samsun) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Değerli milletvekilleri, hepinizi, gecenin bu saatinde, saygıyla selamlıyorum.

Genellikle söz almama niyetimi şimdiye kadar sürdürüyorum; fakat, Sayın Kafkas'ın düşünceleri üzerine bir iki söz söyleme gereği duydum.

Değerli arkadaşlarım, bakın, 1980'den sonra Türkiye, çok farklı bir kalkınma modeli benimsedi, borçlanarak kalkınma modeli. Evet, sol politikalarda da vardır borçlanarak kalkınma modeli. Bu borcu, iç pazardan da bulabilirsiniz, dışardan da alabilirsiniz; ama, sosyal politikaları önde tutan sol temel görüşte, borçlanarak kalkınma politikasından elde edilen kaynak, planlı yatırımlarda kullanılır, üretime dönük kullanılır; kamu hovardalığında kullanılmaz, geri dönmeyecek krediler şeklinde belli odaklara aktarılarak kullanılmaz.

Bilinçli sağ siyasal tercihler, Türkiye'de, 1980'den beri -A partisi, B partisi, C partisi- bilinçli bir şekilde uygulana geldi ve bugünkü açmaza bizi sürükledi. Nasıl bir açmaz bu; hepimiz görüyoruz bugün, içinden çıkılamayacak bir iç ve dışborç stoku, çevrilemeyecek derecede, döndürülemeyecek derecede. Doğru mu bu; evet.

ÜNAL KACIR (İstanbul) - Doğru, ama, AK Parti yok bunların içinde.

HALUK KOÇ (Devamla) - Peki, Türkiye'de bu süreci hangi siyasal akımlar yarattı?

MEHMET EMİN TUTAN (Bursa) - Derviş...

NUSRET BAYRAKTAR (İstanbul) - Hepsi... Hepsi...

HALUK KOÇ (Devamla) - Hepsi var... Hepsi var; ama, bunun içerisinde bir tek siyasal parti yok; o da Cumhuriyet Halk Partisidir. (CHP sıralarından alkışlar)

ÜNAL KACIR (İstanbul) - AK Parti yok.

HALUK KOÇ (Devamla) - Efendim, AKP diye adlandırdığınız partide temel görüş, daha önce birçok milletvekili arkadaşımızın görev yaptığı millî görüş çizgisinden gelmektedir.

ÜNAL KACIR (İstanbul) - AK Parti yok.

HALUK KOÇ (Devamla) - Teslim oldunuz zamanında.

RAMAZAN TOPRAK (Aksaray) - Krediler peşkeş çekildi...

HALUK KOÇ (Devamla) - Değerli arkadaşlarım, bakın, Sayın Kafkas burada çok farklı bir yorum yaptı.

Şimdi, bakın, bu şekilde mahkûm edilen bir ülke, bu şekilde dizlerinin üzerine çökertilmiş bir ülke, boynu eğik olan bir ülke, kendi kaderini etkileyen olaylar karşısında kaldığı zaman, kendi kaderini kendisi tayin etme hakkına sahip olmuyor bugün.

İşte hükümetinizin durumu; buna itiraz edebiliyor musunuz?

AGAH KAFKAS (Çorum) - Sayın Koç, eski Genel Başkanınız...

HALUK KOÇ (Devamla) - Sayın Kafkas, temsil ettiğiniz siyasî çizgiyle Cumhuriyet Halk Partisini karıştırmayın. Cumhuriyet Halk Partisiyle şimdiye kadar temsil ettiğiniz siyasî çizgiyi karıştırmayın lütfen. Cumhuriyet Halk Partisini hedef alarak konuşurken çok dikkatli olunuz, çok dikkatli olunuz. (CHP sıralarından alkışlar) Bu Cumhuriyet Halk Partisi adamı çarpar. Bu Cumhuriyet Halk Partisi adamı çarpar Sayın Kafkas; çok dikkatli olun! Yaptığınız hataları Cumhuriyet Halk Partisine tahvil etmeyin!

RAMAZAN TOPRAK (Aksaray) - Sayın Başkan, madde üzerinde konuşsun.

HALUK KOÇ (Devamla) - Hataları kendinizde arayın. Bu senedi nerede bozdurdunuz siz?! Nerede ciro ettiniz?! Nerede tahvil verdiniz?! Sorumlusu sizsiniz.

MUZAFFER BAŞTOPÇU (Kocaeli) - Kemal Derviş kim?!

HALUK KOÇ (Devamla) - Sayın Kemal Deviş'e gelince... Bu yaşanan süreç içerisinde bir sorumluluğu var mı Kemal Derviş'in?! Siz, Kemal Derviş'in mirasını yiyorsunuz şu anda biliyor musunuz?! (AK Parti sıralarından gürültüler, CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Sayın hatibi dinleyelim lütfen...

HALUK KOÇ (Devamla) - Siz, Kemal Derviş'in mirasını yiyorsunuz şu anda.

AGAH KAFKAS (Çorum) - Sayın Başkan, böyle konuşmasına izin mi vereceksiniz?

HALUK KOÇ (Devamla) - Sayın Kafkas, sözlerim bitmedi...

RAMAZAN TOPRAK (Aksaray) - Madde üzerinde konuşma yapın.

HALUK KOÇ (Devamla) - Bakın, değerli arkadaşlarım, karşı görüşünüz varsa, söz alır, gelir, burada konuşursunuz. Sayın Kafkas gibi inandırıcı olma noktasında birtakım eksiklikleriniz de olsa, gelin, sergileyin burada, hep beraber dinleyelim, hep beraber görelim. (CHP sıralarından alkışlar)

Dünyada bir tek Arjantin'le, bir tek Türkiye'de vardır.

HALİL AYDOĞAN (Afyon) - Siirt'te çarpıldınız siz.

HALUK KOÇ (Devamla) - Siirt ayrı bir olay. Orayı açarsanız, çarpılırsınız.

SEDAT KIZILCIKLI (Bursa) - Siirt'te çarpılan siz oldunuz.

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, lütfen, müdahale etmeyelim hatibe.

HALUK KOÇ (Devamla) - Şimdi, Arjantin ve Türkiye modellerinin birliği ne biliyor musunuz; Sayın Kafkas tipi sendikacıların bir tek Arjantin ve Türkiye'de var olmasıdır. Var mı buna itirazınız?! (CHP sıralarından alkışlar) Var mı buna itirazınız?! Egemen güçlerin yanında olmak, savunduğu kitlelerin karşısında saf tutmak. İşte Arjantin, işte Türkiye...

Değerli arkadaşlarım, bunları düşünün, nerede durduğunuza bakın, inanmıyorsanız, durumunuzu gözden geçirin, tavrınızı belirleyin.

Sayın Kafkas, bu sözüm sizin için de geçerli.

Saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Koç.

Madde üzerindeki konuşmalar tamamlanmıştır.

AGAH KAFKAS (Çorum) - Sayın Başkan, sataşma var...

BAŞKAN - Sayın Kafkas, talebinizi yerinizden yapın.

İZZET ÇETİN (Kocaeli) - Dünyada iki ülkede sendikacılar sağcı; Arjantin ve Türkiye'de.

BAŞKAN - Arkadaşlar, lütfen...

AGAH KAFKAS (Çorum) - Sataşma var efendim...

FERİDUN FİKRET BALOĞLU (Antalya) - Söz hakkı verin efendim, konuşmak istiyor.

BAŞKAN - Efendim, siz yerinize oturun! Lütfen, oturun yerinize! Başkanlık takdir edecektir bunu. Herhalde sizin tavsiyelerinize ihtiyacımız yok, lütfen...

ENVER ÖKTEM (İzmir) - Konuşsun efendim, konuşsun...

İZZET ÇETİN (Kocaeli) - Demokrasi var, konuşsun, biz istiyoruz!

BAŞKAN - Sayın Kafkas, oradan size herhangi bir söz vermiyorum... Ne istiyorsunuz; onu bana söyleyin.

AGAH KAFKAS (Çorum) - Başkanım, sataşma var, madde 69'a göre cevap hakkımı kullanmak istiyorum.

BAŞKAN - Yani, sizin için ne dedi; ben onu öğrenmek istiyorum.

ENVER ÖKTEM (İzmir) - Konuşsun, biz istiyoruz konuşmasını.

CEVDET SELVİ (Eskişehir) - Sen sendikacıydın!.. Sesin kesildi!..

AGAH KAFKAS (Çorum) - Oylayın Başkan.

BAŞKAN - Sayın Kafkas, buyurun.

Size, 2 dakika içerisinde düşüncenizi açıklamanız için söz veriyorum. Yalnız, herhangi bir sataşmaya meydan vermeyelim.

VII. - AÇIKLAMALAR VE SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR

1. - Çorum Milletvekili Agah Kafkas’ın, Samsun Milletvekili Haluk Koç’un, şahsına sataşması nedeniyle konuşması

AGAH KAFKAS (Çorum) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; süremi çok seri kullanmak durumundayım.

Bir; bizim gibi sendikacılar olduğu için...

ENVER ÖKTEM (İzmir) - Bu haldeyiz!...

AGAH KAFKAS (Devamla) - ...bu ülkede neyin olduğunu herkes bilir...

ENVER ÖKTEM (İzmir) - Onun için bu haldeyiz!..

AGAH KAFKAS (Devamla) - ... yanındaki arkadaşlarımız için de onu bilirler. Ben, hakkında, hem de Cumhuriyet Halk Parti kökenli sosyaldemokrat yazarların "adam gibi sendikacı" diye kitap yazdıkları sendikacıyım; haberiniz olsun! (AK Parti sıralarından alkışlar; CHP sıralarından "Bravo" sesleri, alkışlar [!])

CEVDET SELVİ (Eskişehir) - Sendikacı olsun da, çamurdan olsun!

AGAH KAFKAS (Devamla) - Sevgili Başkanım, yarın size de hediye edeceğim. "Fındık Çiçek Açınca" diye, Sel Yayınlarından çıkan bir kitap var, okursanız, beni yakından tanırsınız.

İZZET ÇETİN (Kocaeli) - Parayla yazdı o adamlar, parayla!

AGAH KAFKAS (Devamla) - İkincisi, burada, durmadan, bize, millî görüşün devamı, şu, bu diyorsunuz...

İZZET ÇETİN (Kocaeli) - Sen de para verdin onlara!

AGAH KAFKAS (Devamla) - Sayın Ecevit, Cumhuriyet Halk Partisi Genel Sekreterliği ve Genel Başkanlığını uzun zaman yapmamış mıdır; yapmıştır.

HÜSEYİN GÜLER (Mersin) - 80 öncesini karıştırmayın!

AGAH KAFKAS (Devamla) - Geçen hükümet döneminde IMF'yle yapılan anlaşmalar, Başbakan Sayın Bülent Ecevit ve...

HÜSEYİN GÜLER (Mersin) - 90 sonrasına gel!

AGAH KAFKAS (Devamla) - ... Cumhuriyet Halk Partisinin Değerli Milletvekili Sayın Kemal Derviş tarafından imzalanmamış mıdır! (AK Parti sıralarından alkışlar)

HÜSEYİN GÜLER (Mersin) - Bakanımız orada...

AGAH KAFKAS (Devamla) - Yani, ben, tarihî belgelerden bahsediyorum ve saygılar sunuyorum, teşekkür ediyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)

İZZET ÇETİN (Kocaeli) - Sen para verdin onlara, onlar da yazdılar!

CEVDET SELVİ (Eskişehir) - Sayın Kafkas, kitabı kaça bastırdın, bir tane de bana ver!

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri...

FARUK ÇELİK (Bursa) - Sayın Başkan, Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkanvekilimiz, Partimizin hükmî şahsiyetine çok ciddî sataşmalarda bulundu; eğer müsaade ederseniz birkaç şey söyleyeceğim efendim. (AK Parti sıralarından alkışlar; CHP sıralarından alkışlar [!])

BAŞKAN - Sayın Çelik, bakınız, ben, burada, tansiyonun yükselmesini istemiyorum. İki tarafın, meseleleri olgunluk içerisinde müzakere etmesini istiyorum; ancak, grup başkanvekillerinin, her halükârda taleplerini de karşılamayı bir görev addediyorum; bu, demokrasinin de gereği, parlamenter sistemin de gereği. Lütfen, herhangi bir sataşmaya meydan vermeyecek şekilde düşüncelerinizi açıklayın.

Buyurun. (AK Parti sıralarından alkışlar)

2. - AK Parti Grup Başkanvekili Faruk Çelik’in, Samsun Milletvekili Haluk Koç’un, partisine sataşması nedeniyle konuşması

FARUK ÇELİK (Bursa) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; toplumumuzun çok önemli kesimlerini ilgilendiren bir yasa tasarısını görüşüyoruz; artıları var, eksileri var.

İZZET ÇETİN (Kocaeli) - Artısı yok bizim için.

FARUK ÇELİK (Devamla) - Arkadaşlarımızın da defalarca belirttikleri gibi, mümkün mertebe, bu yasa tasarısı hazırlanırken, Partimizin düşüncelerinden ziyade, bu sosyal kesimlerin düşünceleri etrafında aylarca, günlerce tartışıldı, yoğruldu ve Yüce Meclisin önüne geldi. Bütün demokratik usuller, demokratik mekanizmalar, bu tasarının buraya gelişi noktasında en geniş anlamıyla kullandırılmaya çalışıldı; fakat, ne hikmetse, muhalefet partimize mensup olup, bu kürsüye gelen her arkadaşımız, ne maddeyi ne bu tasarının genelini, ne de kesimlere ne getirip ne götürdüğü konusunda ciddî bir şey ortaya koydu.

İZZET ÇETİN (Kocaeli) - Tutanaklara bakın, tutanaklara.

FARUK ÇELİK (Devamla) - Ağırlıklı olarak, AK Parti Grubuna karşı gösterdikleri hazımsızlığı ortaya koydular. (CHP sıralarından gürültüler)

Bakın, bu konuyla ilgili olarak bir şeyi daha ifade ediyorum. Cumhuriyet Halk Partisiyle biz, üç aylık bir fevkalade güzel ilişkiler içerisinde geldik; ama, ne olduysa, bu geçtiğimiz salı günü...

CEVDET SELVİ (Eskişehir) - Memleketi perişan ettiniz.

FARUK ÇELİK (Devamla) - Aslında, çok değerli Genel Başkanımızın siyasete girmesi konusunda; yani, önündeki anayasal engelin kalkması konusunda, Cumhuriyet Halk Partisi yetkilileri ve çok değerli milletvekilleri katkıda bulundular; teşekkür ediyoruz.

ALİ RIZA BODUR (İzmir) - O, bizim demokrasi anlayışımız.

FARUK ÇELİK (Devamla) - Yalnız, Sayın Genel Başkanımız bu kürsüden andını içtikten sonra, Cumhuriyet Halk Partisinin muhalefet yapmadaki anlayışının bu derece değişmesine anlam vermekte gerçekten zorlanıyorum.

İZZET ÇETİN (Kocaeli) - Kompleks içindesiniz, kompleks...

FARUK ÇELİK (Devamla) - Biz, şunu her yerde haykırdık: "Türkiye'yi, bu noktaya, sağ ve sol zihniyetler getirmiştir. Yeni bir anlayışı Parlamentoya taşıyoruz, Türkiye'ye taşıyoruz." (AK Parti sıralarından alkışlar) Biz, şurada yanıldık; Cumhuriyet Halk Partisinin de değiştiğini zannettik; ama, Cumhuriyet Halk Partisi, çok değerli Grup Başkanvekilinin ifade ettiği gibi, bir parti olarak bizim hafızamızda hiç kalmadı.

ENVER ÖKTEM (İzmir) - Sen, sağı da solu da bilmiyorsun kardeşim; boş konuşuyorsun sen.

FARUK ÇELİK (Devamla) - Bakınız, benim, dedemden, babamdan dinlediğim Cumhuriyet Halk Partisi...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Çelik, lütfen, cümlelerinizi tamamlayın.

FARUK ÇELİK (Devamla) - Sayın Başkan, bitiriyorum.

ENVER ÖKTEM (İzmir) - Şimdi sana bir şey söyleyeyim; siz halkın ekmeğiyle oynadığınız sürece biz de sizin karşınıza dikiliriz.

FARUK ÇELİK (Devamla) - Bakınız, dedem ile babamın bana anlattıkları Cumhuriyet Halk Partisi, dipçik demek, yol vergisi demek. (AK Parti sıralarından alkışlar; CHP sıralarından ayağa kalkmalar, gürültüler)

İZZET ÇETİN (Kocaeli) - Ayıp!.. Ayıp!..

FARUK ÇELİK (Devamla) - Müsaade edin... Müsaade edin... Müsaade edin...

ENVER ÖKTEM (İzmir) - Sen, işçinin ekmeğine göz koydun.

İZZET ÇETİN (Kocaeli) - Cumhuriyet Halk Partisi demek, bu Meclis demek.

ENVER ÖKTEM (İzmir) - İşçinin ekmeğine göz koyduğun zaman bunun hesabını veremezsin.

BAŞKAN - Sayın Çelik... (CHP sıralarından sıra kapaklarına vurmalar, gürültüler)

İZZET ÇETİN (Kocaeli) - Ayıp ettin, çok ayıp!

FARUK ÇELİK (Devamla) - Müsaade edin... Sabırlı olun, sabırlı... Tahammüllü olun... Tahammül edin...

İZZET ÇETİN (Kocaeli) - Cumhuriyet Halk Partisi demek, Mustafa Kemal demek.

FARUK ÇELİK (Devamla) - Türkiye'deki bütün krizlerin altında, ağırlıklı olarak sol zihniyetler vardır. Bakınız, 2001 krizi, 2002 krizi, 1994 krizi, bütün bu krizlerin altında sol zihniyetler vardır; sizler varsınız. İnkâr etmeniz mümkün müdür?!. (AK Parti sıralarından alkışlar, CHP sıralarından gürültüler)

BAŞKAN - Sayın Çelik, lütfen toparlayın.

FARUK ÇELİK (Devamla) - Son dört yıldır yaşadıklarımıza da bakın, yine Türkiye'nin başında bir sol zihniyet vardır ve ne acıdır ki, o sol zihniyete şoförlük yapan, kaptanlık yapan bir arkadaşımız da şimdi içinizdedir. (CHP sıralarından gürültüler)

ENVER ÖKTEM (İzmir) - Sen nesin, sen?! Sen futbolcu musun?!

HÜSEYİN BAYINDIR (Kırşehir) - Ayıp!.. Ayıp!..

MEHMET YILDIRIM (Kastamonu) - CHP demek Mustafa Kemal demek!

BAŞKAN - Sayın Çelik, son sözlerinizi rica ediyorum.

FARUK ÇELİK (Devamla) - Bakınız, yeni bir anlayışı biz buraya taşımaya çalıştık. (CHP sıralarından gürültüler)

ENVER ÖKTEM (İzmir) - İşçinin ekmeğine göz koyuyorsun; sen işçi düşmanısın!

FARUK ÇELİK (Devamla) - Yeni bir anlayışı buraya taşıdık, sizin de bu çerçevede hareket edeceğiniz düşüncesiyle biz böyle bir anlayışı buraya getirdik; ama, maalesef, bu akşam ve özellikle geçtiğimiz salı gününden itibaren Cumhuriyet Halk Partisinin eski şekline dönmesi üzüntümüzü muciptir diyor, hepinize saygılar sunuyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar, CHP sıralarından gürültüler)

HALUK KOÇ (Samsun) - Sayın Başkan, söz istiyorum.

İZZET ÇETİN (Kocaeli) - Cumhuriyet Halk Partisini ağzına alma!

BAŞKAN - Değerli arkadaşlar, burada birbirimizi incitecek herhangi bir işlemin olmasını arzu etmedik. Ben, Sayın Çelik'e söz verdiğim zaman da bu noktaya dikkat etmesini özellikle rica ettim.

YAVUZ ALTINORAK (Kırklareli) - Ağzından çıkanı kulağı duymuyor ki!

BAŞKAN - Lütfen, arkadaşlar...

Ben, burada, kendi inisiyatifimi kullanarak, İçtüzüğü zorlayarak Sayın Koç'u, Değerli Hocamı -bilim adamıdır saygı duyduğum, kendisine yakışacak ve beklediğim bir kısa açıklama yapacaktır- 2 dakikalık açıklama yapmak üzere kürsüye davet ediyorum ve bu meseleyi de kapatmak istiyorum.

Buyurun Sayın Koç. (CHP sıralarından alkışlar)

3. - CHP Grup Başkanvekili Haluk Koç’un, AKParti Grup Başkanvekili Faruk Çelik’in, partisine sataşması nedeniyle konuşması

HALUK KOÇ (Samsun) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; ben, konuşmam sırasında kastını aşan herhangi bir ifadede bulunmadım, sadece Sayın Kafkas'ın konuşması sırasında dile getirdiği gerçeklerin tam yansıtılmadığını ifade ettim ve örnekler vererek söyledim.

Sevgili Arkadaşım Sayın Çelik bunun bir cevap hakkı doğurduğunu ifade etti, Sayın Başkan söz verdiler ve bu şekilde kullandı. Cumhuriyet Halk Partisinin dipçik olduğunu söyledi, tekme olduğunu söyledi; ama, kendi nesebinin de Cumhuriyet Halk Partisinden geldiğini unuttu değerli arkadaşlarım.

Cumhuriyet Halk Partisi cumhuriyet demektir. (CHP sıralarından alkışlar) Eğer Cumhuriyet Halk Partisi olmasaydı, eğer Cumhuriyet Halk Partisinin bu ülke yönetimindeki dirayeti olmasaydı, Sayın Faruk Çelik'in babası da olmayacaktı, kendisi de olmayacaktı. (CHP sıralarından "Bravo" sesleri, alkışlar, AK Parti sıralarından alkışlar [!]) Ben, bunu hatırlatıyorum kendisine. Onun için, Cumhuriyet Halk Partisini ağzınıza alırken, önce, bir besmele çekin... (CHP sıralarından alkışlar) Önce, bir besmele çekin...(CHP sıralarından alkışlar) Önce, bir besmele çekin ve ondan sonra da, neleri borçlu olduğunuzu aklınızın hiçbir kenarından, köşesinden çıkarmayın. Hiçbir köşesinden çıkarmayın ve Cumhuriyet Halk Partisiyle uğraşmayın!.. Cumhuriyet Halk Partisiyle kimse uğraşamadı, bakın, bunu söylüyorum size. O noktaya getirdiği için söylüyorum, altında kalırsınız bu Cumhuriyet Halk Partisinin. (AK Parti sıralarından gürültüler) Yok olursunuz, ezilirsiniz bu Cumhuriyet Halk Partisinin altında; çok açıklıkla söylüyorum.

"Dipçik" dedi "tekme" dedi; o zaman, ben de şu cevabı vermek istiyorum size: (AK Parti sıralarından gürültüler)

Hiç telaşlanmayın, hepinize ben söz yetiştiririm.

Siz, bakın, Türkiye'yi karanlığa götürüyorsunuz, Türkiye'yi sıkıntıya götürüyorsunuz, Türkiye'de, taraf tutarak, Türkiye'yi, yavaş yavaş, parsel parsel işgal edilmiş bir ülke haline götürüyorsunuz. (CHP sıralarından alkışlar)

MUZAFFER BAŞTOPÇU (Kocaeli)- Türkiye Cumhuriyeti işgal edilmemiştir!..

HALUK KOÇ (Devamla)- İşte, size Cumhuriyet Halk Partisinin gereği. İşte, onun için Türkiye Büyük Millet Meclisindeyiz.

MUZAFFER BAŞTOPÇU (Kocaeli)- Sayın Başkan, lafına dikkat etsin, lafını düzeltsin; Türkiye işgal altında değildir.

HALUK KOÇ (Devamla)- Sizin, yanlışınızla Türkiye'nin başına gelebilecek olan kötü durumlara engel olmak için Cumhuriyet Halk Partisi burada.

MUZAFFER BAŞTOPÇU (Kocaeli)- Sayın Başkan, Türkiye Cumhuriyeti işgal altında değildir; lafını düzeltsin.

HALUK KOÇ (Devamla)- Biz, cumhuriyetin sigortasıyız; size de mâni olacağız, sizi de kurtaracağız.

Saygı sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Sayın Koç, teşekkür ederim.

MUZAFFER BAŞTOPÇU (Kocaeli) - Başkanım, lafını düzeltsin!.. Düzeltsin lafını Başkanım!.. Türkiye Cumhuriyeti işgal altında değildir.

CEVDET SELVİ (Eskişehir) - Arkadaş, duyulmuyor; mikrofondan konuş!..

BAŞKAN- Sayın milletvekilleri, 3 Kasımda yapılan seçimler neticesinde, milletimiz, görev verdiği bu iki büyük partiden de -iktidarıyla muhalefetiyle- geçmişe takılı kalmalarını değil, Türkiye'nin meselelerini beraberce çözmeleri için ileriye, ufka ve başarıya bakmalarını, bu milleti huzura götürmelerini, mutluluğa götürmelerini istemiştir. (AK Parti ve CHP sıralarından gürültüler)

FARUK ÇELİK (Bursa) - Sayın Başkan, itirazımız, arkadaşların, Grubu geriye götürmelerinedir. (AK Parti ve CHP sıralarından gürültüler)

BAŞKAN - Müsaade buyurun...

O bakımdan, Sayın Koç'un "bu ülke karanlığa götürülüyor" noktasındaki sözünü düzeltmesini rica ediyorum. Bu Parlamentoya bu yakışmaz. (AK Parti sıralarından alkışlar, CHP sıralarından gürültüler)

FERAMUS ŞAHİN (Tokat) - Doğru söylüyor; niye düzeltsin?!

BAŞKAN - Lütfen... Bunu, Başkanlık olarak kabul etmiyoruz.

HALUK KOÇ (Samsun) - Önce, dipçiği düzeltsin.

BAŞKAN - Onu da tasvip etmiyoruz, ileriye bakalım, geçmişe bakmayalım.

HALUK KOÇ (Samsun) - Gerçekler karşısında Cumhuriyet Halk Partisinin söylemlerinde bir tek düzelteceği cümle yok.

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum.

Değerli arkadaşlarım, bakınız, bir hayli zaman kaybettik, zaman çok değerli.

VI. - KANUN TASARI VE TEKLİFLERİYLE KOMİSYONLARDAN

GELEN DİĞER İŞLER (Devam)

1. - İş Kanunu Tasarısı ve Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler Komisyonu Raporu (1/534) (S. Sayısı : 73) (Devam)

BAŞKAN - Şimdi, madde üzerinde soru sormak isteyen 2 milletvekilimiz var; Kocaeli Milletvekili İzzet Çetin ve İzmir Milletvekili Enver Öktem.

Soru sorma süresi 5 dakikadır. Bu 5 dakikaya 2 milletvekilimizin sorularını da sığdırmak zorundayız.

Sayın Çetin, sizin, 2,5 dakika hakkınız var; 2,5 dakika da Sayın Enver Öktem'in hakkı var. Bu süreyi çok iyi kullanmanızı rica ediyorum, yoksa, arkadaşımıza haksızlık olur.

Buyurun Sayın İzzet Çetin.

İZZET ÇETİN (Kocaeli) - Sayın Başkan, Sayın Bakandan burada yanıtlamasını istediğim sorularımı soruyorum :

1 inci sorum : Sayın Bakanım, yasa tasarısındaki tanıma göre çağrı üzerine çalışma, önceden yapılan hizmet akti gereğince işçinin işveren tarafından çağrıldığında işyerine gelerek çalışması -böyle açık bir tanım yok; ama, ben bunu anladım- çağrı yapılmaz, işveren, çağırdım sen gelmedin deyip; yani, haftada 10 saat çalışacak, belki onu günlere bölecek, böyle bir akte uyulup uyulmadığını kontrol etmenin olanağı olmadığına göre, yasaları uygulamak da, denetlemek de bir bakıma sizlerin uhdesinde olduğuna göre, böyle bir durumda nasıl kontrol edeceksiniz, İşçiyi nasıl koruyacaksınız?

2 nci sorum: Haftada 10 saat; yani, haftada 1 gün ve 1,5 saat çalışan bir işçi bu aldığı ücretle nasıl geçinecek? Bu tarz çalışan işçilere yeşil kart vermeyi düşünüyor musunuz? Bunların yaşlılık aylığına hak kazanabilmeleri için hesap yapmaya çalıştım yüzseksen yıl gibi falan bir zaman lazım. Bu işçilerin ömürlerini hangi yöntemle uzatarak emeklilik haklarına kavuşturacaksınız?

3 üncü sorum: Sayın Bakan, işçilerin bu tarz çalışmaları nedeniyle bir bakıma, Anayasanın 17 nci ve 18 inci maddelerinde devlete düşen görevleri yerine getirememe durumuyla karşı karşıya kalacaksınız. Hiç kimseye işkence yapılamayacağı Anayasa hükmü; işkence, sadece cismanî zarar vermek demek değildir, insanları aç bırakmak, işsiz bırakmak da bir nevi işkencedir, böyle bir işkence sizi rahatsız ediyor mu?

Teşekkür ediyorum.

BAŞKAN - Buyurun Sayın Öktem.

ENVER ÖKTEM (İzmir) - Sayın Bakan, ben de, bu 14 üncü maddeyle ilgili 2 soru sormak istiyorum.

Birincisi, işveren, isterse  işçiyi ayda 1 gün çalıştırabilir mi? Eğer, bu doğru ise, asgarî ücreti baz aldığınız takdirde ayda 1 gün çalışan işçinin eline ayda 8 000 000 lira gibi bir ücret geçecektir; bu durumda 4 kişilik bir ailenin geçindiğini düşünürsek, bu işçilerimizin, geçimlerini nasıl sağlayacağını düşünüyorsunuz?

İkincisi, çağrı üzerine çalıştırma, acaba, şu anlama da gelebilir mi: Canım isterse işçiyi çalıştırırım!

Teşekkür ederim.

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Öktem.

Buyurun Sayın Bakan.

ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI MURAT BAŞESGİOĞLU (İstanbul) - Sayın Başkan, değerli arkadaşlar; çağrı üzerine çalışma usulü, daha çok kalifiye elemanlar için düşünülmüş bir düzenlemedir. Bunun dünyadaki diğer uygulamaları da bu şekildedir, ülkemizde de, yeni yasal düzenlemeyle, bu çerçeve içerisinde uygulanacak bir maddedir.

Sayın milletvekilim "bunu denetleyecek misiniz" dedi. Elbette, hem Bakanlığımızın...

Sayın Başkanım, meramımı gürültüden tam olarak anlatamıyorum.

BAŞKAN - Değerli arkadaşlar, soru soruldu, bakınız, Sayın Bakan açıklama yapıyor, dinlemenizi rica ediyorum.

ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI MURAT BAŞESGİOĞLU (İstanbul) - Dinlemeyeceklerse, ben keseyim yani.

İZZET ÇETİN (Kocaeli) - Aydınlanma haklarını kötüye kullanıyorlar Sayın Başkan.

ÜNAL KACIR (İstanbul) - Sizin arkadaşlarınız...

BAŞKAN - Buyurun Sayın Bakanım.

ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI MURAT BAŞESGİOĞLU (İstanbul) - Değerli arkadaşlarım, bir yasayı ne kadar mükemmel çıkarmaya çalışırsanız çalışın, bir yasanın performansı, uygulamadaki ihtilafları halletmesi, uygulamadaki sorunlara çözüm bulma performansıyla eşdeğerdir. Bizim, Bakanlık olarak düşüncemiz şudur: Yüce Meclisin onayıyla bu yasalar yürürlüğe girdiği zaman, Bakanlık olarak, çok yakın bir izlemeye alacağız.

Ayrıca, sosyal taraflardan oluşan, belki Meclisimizin Çalışma Komisyonunun da dahil olduğu veyahut da bir araştırma komisyonu kurulmak suretiyle, bu yeni kavramların, yeni kurumların çalışma hayatımızda hangi noktalarda aksadığını periyodik tarihlerle tespit edip, eğer bir aksama varsa, çalışma hayatında arzuladığımız barışı sağlamıyorsa, bu konudaki değişiklikleri de en kısa zamanda yapmak için bir mekanizma oluşturmayı düşünüyoruz.

ERDAL KARADEMİR (İzmir) - Öncelikle düşünelim.

ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI MURAT BAŞESGİOĞLU (İstanbul) - Uygun görürseniz, bu tasarıya da, o şekilde bir denetleme komitesinin olması hükmünü koyabiliriz, hiçbir mahzuru yok; yeter ki, teknik...

İZZET ÇETİN (Kocaeli) - Önergeyi siz verin, reddedilebilir.

ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI MURAT BAŞESGİOĞLU (İstanbul) - Hayır, hayır; yani, o, kanun tekniği açısından uygunsa, biz, gerçekten, bu şekilde bir izleme ve denetleme komitesinin olmasını öngörüyoruz.

Bu yasa çıktı, işçimiz işverenle saç saça, baş başa kavga etsin, hiçbirimizin arzusu değil; ama, hem Bakanlık olarak hem Parlamento olarak, biz, bu yasaların uygulanmasını yakinen denetlemek zorundayız, yeri geldiği zaman hakemlik yapmak zorundayız; bizim anlayışımız budur.

Doğrudur, bu İş Yasasıyla gelecek kavramların ve kurumların çoğu yenidir. Yeni kavramlara ve yeni kurumlara karşı tedirginlik duyulmasını, ihtiyatla yaklaşılmasını çok olağan karşılıyoruz; ama, değerli arkadaşlarım, sorunları ötelemek, sorunları hasıraltı etmek suretiyle, bu ülkenin gerçeklerinden  kurtulamayız.

Biz, hepimiz, bu kadar yoksul, bu kadar işsiz insanın olduğu bir ülkenin, Parlamentonun temsilcisi olarak, gerçekten, üzüntü duyuyoruz. Burada, hiç kimse hiç kimseden daha kahraman değil, hiç kimse işçi haklarını savunmak konusunda birbirinden aşağı değil. Lütfen, gecenin ilerlemiş saatinde, birbirimizi bu şekilde incitmeyelim. Bizler, üzerimizde, yeni Parlamento olarak, çok ağır görevlerin, çok ağır sorumlulukların, omuzlarımızda çok ağır yüklerin olduğunun bilincindeyiz. Evet, bazen espriyle bazen yorgunluktan dolayı kastımızı aşan cümleler sarf ediyoruz; ama, yakın coğrafyamızda yaşanan gelişmeler, Avrupa Birliği konusu, Kıbrıs konusu, kendi ülkemizin iç dinamikleri, bize, bu sorumluluğumuzun daha ağır olduğunu gösteriyor.

Bir çalışma gününü dolu dolu, tartışarak geçirdik.

İZZET ÇETİN (Kocaeli) - Emeklilik ve işkenceye cevap vermediniz Sayın Bakanım.

ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI MURAT BAŞESGİOĞLU (İstanbul) - İşkenceyi hiç kimsenin tasvip etmesi mümkün değil.

İZZET ÇETİN (Kocaeli) - Açlık işkence değil mi Sayın Bakanım?

ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI MURAT BAŞESGİOĞLU (İstanbul) - Değerli arkadaşlarım, bu konuları, hem Meclis zemininde hem de değişik zeminlerde tartışacağız.

Ben, konuşmamın başında, bu sürece nasıl katıldığımızı size izah ettim, bir kez daha izah ediyorum: Biz, kendimizi bu sürecin tam ortasında bulduk ve bir eşzamanlılık zaruretiyle karşı karşıya olduğumuz için, tasarıyı, bu şekilde Parlamentoya sevk etmek zorunda kaldık.

İZZET ÇETİN (Kocaeli) - Bir hükümet eskittiniz Sayın Bakanım, nasıl yeni geldiniz?!

ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI MURAT BAŞESGİOĞLU (İstanbul) - Evet, bugün değerli görüşler serdettiniz; bunlar da, mutlaka, bu yasaya ilişkin, bu yasanın uygulanmasına ilişkin önemli görüşler olacak; uygulayıcılara, yargı hukukuna, içtihat oluşmasına büyük katkılar sağlayacak; yarın, uygulayıcılar, herhangi bir maddede ihtilafa düştüklerinde bu tutanakları okudukları zaman, bu birikimden, bu deneyimden büyük ölçüde istifade edecekler. Ancak, benim derdim, benim muradım, şu anda ülkedeki işsizliği azaltmak adına, ülkedeki çalışma barışını sağlam ve devamlı bir şekilde kurmak adına, Yüce Parlamentonun bir konsensüsünü aramamdı; ama, bu konsensüsü, bu uzlaşmayı şu saate kadar bulamadım.

Dilerim, yarın yeni bir gün olacak; inşallah, hepimizin ortak bir anlayış içerisinde olacağını, bu dileklerimi gerçekleştirecek bir anlayışın sergileneceğini umut ediyor, hepinize saygılar sunuyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyoruz Sayın Bakan.

Sayın milletvekilleri, madde üzerinde verilmiş 5 ayrı önerge vardır; ancak, çalışma saatimiz dolmuş olduğundan, alınan karar gereğince, kanun tasarı ve tekliflerini sırasıyla görüşmek için, 15 Mart 2003 Cumartesi günü saat 11.00'de toplanmak üzere, birleşimi kapatıyorum.

Hayırlı geceler diliyorum.

Kapanma Saati : 23.57