TBMM 2 1 2003-03-28T09:21:00Z 2003-03-28T09:21:00Z 48 29279 166891 TBMM 1390 333 204953 9.3821 0 6 nk 6 nk 0

DÖNEM : 22          CİLT : 6       YASAMA YILI : 1

 

 

 

T. B. M. M.

TUTANAK DERGİSİ

 

 

43 üncü Birleşim

11 . 3 . 2003 Salı

 

İ Ç İ N D E K İ L E R

İ Ç İ N D E K İ L E R

                               

                                                      Sayfa    

 

  I.- GEÇEN TUTANAK ÖZETİ

 II.- GELEN KÂĞITLAR

III.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI

A) OTURUM BAŞKANLARININ KONUŞMALARI

1.- Oturum Başkanı ve TBMM Başkanı Bülent Arınç’ın, 9 Mart 2003 Pazar günü Siirt'te yapılan seçimler sonucu bugün gerçekleştirilecek yemin töreninin, demokrasinin erdemini ve büyüklüğünü gösterdiğini; demokrasinin tam işler hale geldiği zaman her şeyin yolunda gidebileceğini, yasakların kalkabileceğini, demokratik anlayış ve terbiyenin yerleşebileceğini, katılımcılığın daha da güçlenebileceğini işaret ettiğini; bu sebeple, Adalet ve Kalkınma Partisi Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın Siirt Milletvekili olarak seçilmiş olmasından duyduğu bahtiyarlığı belirten konuşması

B) ÇEŞİTLİ İŞLER

1.- Siirt Milletvekili Recep Tayyip Erdoğan’ın andiçmesi

C) GÜNDEMDIŞI KONUŞMALAR

1.- Kahramanmaraş Milletvekili Mehmet Yılmazcan'ın, 8 Martta kutlanılan Dünya Kadınlar Günü nedeniyle gündemdışı konuşması

2.- Çorum Milletvekili Feridun Ayvazoğlu, Çorum İlinin sosyal, ekonomik ve güncel sorunlarına ve çözüm önerilerine ilişkin gündemdışı konuşması

3.- Niğde Milletvekili Erdoğan Özegen'in, orman sınırlarının dışına çıkarılan alanlar ve alanların değerlendirilmesi konusunu içeren 6831 sayılı Orman Kanununun 2/B maddesinin uygulanmasından kaynaklanan sorunlara ilişkin gündemdışı konuşması ve Orman Bakanı Osman Pepe'nin cevabı

D) TEZKERELER VE ÖNERGELER

1.- Köy Kanununun Bir Maddesinin Değiştirilmesi ile Aynı Kanuna Bir Madde Eklenmesine Dair (1/385), Jandarma Teşkilât, Görev ve Yetkileri Kanununun Bir Maddesinde Değişiklik Yapılmasına Dair (1/399), Jandarma Teşkilât, Görev ve Yetkileri Kanununa İki Ek Madde Eklenmesine Dair (1/402) Kanun Tasarısının geri gönderilmesine ilişkin Başbakanlık tezkeresi (3/200)

2.- Bir Evlenme Akdine Dayanmayan Birleşmelerin Evlilik ve Evlilik Dışında Doğan Çocukların Düzgün Nesepli Olarak Tesciline İlişkin Kanun Tasarısının geri gönderilmesine ilişkin Başbakanlık tezkeresi (3/201)

3.- Çocukların Korunması ve Ülkelerarası Evlat Edinme Konusunda İşbirliğine Dair Sözleşmenin Onaylanmasının Uygun Bulunduğu Hakkında Kanun Tasarısının geri gönderilmesine ilişkin Başbakanlık tezkeresi (3/202)

4.- Devlet Bakanı Kürşad Tüzmen'in  Suriye'ye yaptığı resmî ziyarete iştirak etmeleri uygun görülen milletvekillerine ilişkin Başbakanlık tezkeresi (3/203)

5.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt'ün, 4325 Sayılı Olağanüstü Hal Bölgesinde ve Kalkınmada Öncelikli Yörelerde İstihdam Yaratılması ve Yatırımların Teşvik Edilmesi ile 193 Sayılı Gelir Vergisi Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanunun 6 ncı Maddesinin Değiştirilmesi Hakkında Kanun Teklifinin (2/30) doğrudan gündeme alınmasına ilişkin önergesi (4/25)

E) GENSORU, GENEL GÖRÜŞME, MECLİS SORUŞTURMASI VE MECLİS ARAŞTIRMASI ÖNERGELERİ

1.- Ordu Milletvekili Eyüp Fatsa ve 26 milletvekilinin, yurtdışında yaşayan vatandaşlarımızın sorunlarının araştırılarak, alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/48)

2.- İstanbul Milletvekili Onur Öymen ve 25 milletvekilinin, askerî üs ve tesisler ile limanların modernizasyonu amacıyla ABD teknik ve askerî personelinin ülkemizde bulunmasına izin verilmesine ilişkin TBMM kararına dayanan uygulamaların ve aykırılık iddialarının araştırılarak, alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/49)

IV.- ÖNERİLER

A) SİYASÎ PARTİ GRUBU ÖNERİLERİ

1.- Genel Kurulun çalışma saatleriyle gündemdeki sıralamanın yeniden düzenlenmesine ilişkin CHP Grubu önerisi

2.- Genel Kurulun çalışma gün ve saatleriyle gündemdeki sıralamanın yeniden düzenlenmesine ilişkin AK Parti Grubu önerisi

V.- SORULAR VE CEVAPLAR

A) SÖZLÜ SORULAR VE CEVAPLARI

1.- Yalova Milletvekili Muharrem İnce'nin, Yalova'nın deprem sonrası bazı sorunlarına ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/90)

2.- Batman Milletvekili M. Nezir Nasıroğlu'nun, Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerinde boşaltılan köylere ilişkin İçişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/91)

3.- Antalya Milletvekili Osman Özcan'ın, Antalya-Alanya yol çalışmalarına ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından sözlü soru önergesi (6/97)

4.- Antalya Milletvekili Osman Özcan'ın, muz ithalatına ve tarımsal sulamada kullanılan elektrik fiyat tarifelerine ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/98) ve Tarım ve Köyişleri Bakanı Sami Güçlü'nün cevabı

5.- İzmir Milletvekili Vezir Akdemir'in, İzmir'in bazı ilçelerindeki çiftçilerin elektrik borçlarına ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanından sözlü soru önergesi (6/99)

6.- İzmir Milletvekili Vezir Akdemir'in, İzmir'deki okulların elektrik, yakıt ve su borçlarına ilişkin Maliye Bakanından sözlü soru önergesi (6/100)

7.- İzmir Milletvekili Vezir Akdemir'in, İzmir'in gecekondu semtlerindeki düşük voltajlı elektrik sorununa ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanından sözlü soru önergesi (6/102)

8.- Konya Milletvekili Atilla Kart'ın, tarla ve arsa vasfındaki hazine arazileri üzerindeki zilyetliğe ilişkin Maliye Bakanından sözlü soru önergesi (6/112)

9.- İzmir Milletvekili Sedat Uzunbay'ın, TARİŞ'in iş planlarının onaylanmamasının nedenine ilişkin Sanayi ve Ticaret Bakanından sözlü soru önergesi (6/116) ve Sanayi ve Ticaret Bakanı Ali Coşkun'un cevabı

10.- İzmir Milletvekili Sedat Uzunbay'ın, pamuk ve benzeri ürünlerin destekleme primine ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/117) ve Sanayi ve Ticaret Bakanı Ali Coşkun'un cevabı

11.- İzmir Milletvekili Sedat Uzunbay'ın, TARİŞ'in, Destekleme ve Fiyat İstikrar Fonu kredilerine ilişkin Sanayi ve Ticaret Bakanından sözlü soru önergesi (6/118) ve Sanayi ve Ticaret Bakanı Ali Coşkun'un cevabı

12.- Van Milletvekili Mehmet Kartal'ın, Van-Erciş Şeker Fabrikasında çalışan bir grup geçici işçinin sağlık sigortası sorununa ilişkin Sanayi ve Ticaret Bakanından sözlü soru önergesi (6/138) ve Sanayi ve Ticaret Bakanı Ali Coşkun'un cevabı

13.- Adana Milletvekili Kemal Sağ'ın, İskenderun Demir ve Çelik Fabrikasına ilişkin Sanayi ve Ticaret Bakanından sözlü soru önergesi (6/199) ve Sanayi ve Ticaret Bakanı Ali Coşkun'un cevabı

14. - Malatya Milletvekili Muharrem Kılıç'ın, Malatya'daki SSK'lı ve BAĞ-KUR'lu hastaların il dışına sevk edilmelerine ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından sözlü soru önergesi (6/119) ve Sanayi ve Ticaret Bakanı Ali Coşkun'un cevabı

15.-Diyarbakır Milletvekili Muhsin Koçyiğit'in, çiftçilerin kredi borçlarına ilişkin Devlet Bakanından sözlü soru önergesi (6/122)

16.- Manisa Milletvekili Nuri Çilingir'in, sürücü belgesinde aranılan görme yeterliliğine ilişkin İçişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/123)

17.- Van Milletvekili Mehmet Kartal'ın, Bitlis-Adilcevaz'da açılan onkoloji hastanesine ilişkin Sağlık Bakanından sözlü soru önergesi (6/124) ve Sağlık Bakanı Recep Akdağ'ın cevabı

18.- Çorum Milletvekili Feridun Ayvazoğlu'nun, eczacı kalfalarının eğitimine ilişkin Sağlık Bakanından sözlü soru önergesi (6/137) ve Sağlık Bakanı Recep Akdağ'ın cevabı

19.- Kırıkkale Milletvekili Halil Tiryaki'nin, Kırıkkale-Sulakyurt-Danacı Köyündeki paratifo salgınına ilişkin Sağlık Bakanından sözlü soru önergesi (6/143) ve Sağlık Bakanı Recep Akdağ'ın cevabı

20.- Antalya Milletvekili Osman Kaptan'ın, yeni Kaş Devlet Hastanesi Projesi ile Kale ve Finike'deki uzman doktor ihtiyacına ilişkin Sağlık Bakanından sözlü soru önergesi (6/167) ve Sağlık Bakanı Recep Akdağ'ın cevabı

21.- Antalya Milletvekili Osman Kaptan'ın, Antalya İlinin hastane ihtiyacına ilişkin Sağlık Bakanından sözlü soru önergesi (6/177) ve Sağlık Bakanı Recep Akdağ'ın cevabı

B) YAZILI SORULAR VE CEVAPLARI

1.- İstanbul Milletvekili Azmi Ateş'in;

Kamu kurum ve kuruluşlarının bünyesinde kurulu vakıflara,

Gümrük Vakfı ile Türkiye Elektrik Kurumu Vakfına,

Nüfus Hizmetleri Güçlendirme Vakfı ile Özel İdare ve Personeli Vakfına,

Türk Polis Teşkilâtını Güçlendirme Vakfı ile Türk İdareciler Vakfına,

Sağlık Bakanlığı bünyesindeki bazı vakıflara,

Ankara Trafik Vakfı ve İstanbul Trafik Vakfına,

Tarım Kredi Kooperatifleri bünyesindeki personel vakıflarına,

Sporla ilgili bazı vakıflara,

Millî Piyango İdaresi bünyesindeki vakıflara,

TBMM Vakfı ile Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğü Mensupları Sosyal Yardımlaşma, Eğitim ve Emeklilik Vakfına,

Özelleştirme İdaresi ve Merkez Bankası bünyesindeki personel vakıflarına,

TRT bünyesindeki personel vakıflarına,

Millî Eğitim Sağlık Eğitimi Vakfı ile Millî Eğitim Vakfına,

Orman Bakanlığı bünyesindeki personel vakıflarına,

THK Havacılık Vakfı ile TPAO Personeli Vakfına,

Başbakanlık bünyesindeki bazı vakıflara,

SHÇEK bünyesindeki vakıflara,

Opera ve Bale Sanatlarını Geliştirme Vakfı ile Tiyatro Bale Çalışanları Yardımlaşma Vakfına

İlişkin Soruları ve Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Mehmet Ali Şahin'in cevabı (7/12,13,14,15,22,23,24,25,26,27,28,29,30,31, 32,33, 34, 35)

2.- Konya Milletvekili Atilla Kart'ın, İller Bankasının belediyelere yaptığı ödemelere ilişkin Başbakandan sorusu ve Bayındırlık ve İskân Bakanı Zeki Ergezen'in cevabı (7/161)

3.- Diyarbakır Milletvekili Mesut Değer'in;

Olağanüstü Hal Bölge Valilerinin bazı yetkilerine,

Olağanüstü Hal Bölge Valiliğinin yerleşim yerleri ile ilgili yetkilerine,

Olağanüstü Hal döneminde meydana gelen ölüm olaylarına ve saldırılara

İlişkin soruları ve İçişleri Bakanı Abdülkadir Aksu'nun cevabı (7/179, 7/180, 7/181)

4.- İzmir Milletvekili Hakkı Ülkü'nün, satılan Gaziemir Sosyal Konutlarının tapusunun ne zaman verileceğine ilişkin sorusu ve Bayındırlık ve İskân Bakanı Zeki Ergezen'in cevabı (7/185)

5.- Tekirdağ Milletvekili Mehmet Nuri Saygun'un, Tekirdağ'daki kültür merkezi projelerine ilişkin sorusu ve Kültür Bakanı Hüseyin Çelik'in cevabı (7/187)

6.- Adana Milletvekili Atillâ Başoğlu'nun, Adana'da yürütülen projelere ilişkin sorusu ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Murat Başesgioğlu'nun cevabı (7/201)

7.- Adana Milletvekili Atillâ Başoğlu'nun, Adana'da yürütülen projelere ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Mehmet Ali Şahin'in cevabı (7/213)

8.- Adana Milletvekili Atillâ Başoğlu'nun, Adana'da yürütülen projelere ilişkin sorusu ve Kültür Bakanı Hüseyin Çelik'in cevabı (7/219)

9.- Malatya Milletvekili Ferit Mevlüt Aslanoğlu'nun, son beş yılda kamuda işe alınan personele ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Mehmet Ali Şahin'in cevabı (7/227)

10.- İstanbul Milletvekili Kemal Kılıçdaroğlu'nun, 3628 sayılı Kanun kapsamındaki bazı kişilerin mal beyanında bulunup bulunmadığına ilişkin sorusu ve İçişleri Bakanı Abdülkadir Aksu'nun cevabı (7/228)

11.- Tekirdağ Milletvekili Mehmet Nuri Saygun'un, Tekirdağ-Muratlı'daki Atatürk Evi Müzesinin restorasyonuna ilişkin sorusu ve Kültür Bakanı Hüseyin Çelik'in cevabı (7/229)

12.- Adana Milletvekili Tacidar Seyhan'ın,valiliklerdeki geçici işçilerin sigorta primlerinin yatırılma yöntemine ilişkin sorusu ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Murat Başesgioğlu'nun cevabı (7/230)

13.- Adana Milletvekili Atillâ Başoğlu'nun, AKP Genel Başkanıyla ilgili bazı iddialara ilişkin Başbakandan sorusu ve Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Abdüllatif Şener'in cevabı (7/232)

14.- İstanbul Milletvekili Kemal Kılıçdaroğlu'nun, kamuda çalıştırılan işçilere ilişkin sorusu ve Maliye Bakanı Kemal Unakıtan'ın cevabı (7/233)

15.- İstanbul Milletvekili Kemal Kılıçdaroğlu'nun, doğrudan gelir desteği ödemelerine ilişkin sorusu ve Tarım ve Köyişleri Bakanı Sami Güçlü'nün cevabı (7/234)

16.- Antalya Milletvekili Feridun Fikret Baloğlu'nun, Antalya-Serik ilçesindeki bazı köylerin köprü ihtiyacına ilişkin sorusu ve Tarım ve Köyişleri Bakanı Sami Güçlü'nün cevabı (7/241)


I. - GEÇEN TUTANAK ÖZETİ

TBMM Genel Kurulu saat 15.00'te açılarak üç oturum yaptı.

Oturum Başkanı TBMM Başkanvekili Yılmaz Ateş, 8 Mart Dünya Kadınlar Gününü kutlayan bir konuşma yaptı.

İstanbul Milletvekili Güldal Okuducu ile,

İzmir Milletvekili Serpil Yıldız'ın,

8 Mart Dünya Kadınlar Gününe ilişkin gündemdışı konuşmalarına, Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Ertuğrul Yalçınbayır cevap verdi;

İstanbul Milletvekili Şükrü Mustafa Elekdağ, Türkiye ile Amerika Birleşik Devletleri arasındaki stratejik ortaklığa ilişkin gündemdışı konuşma yaptı.

Devlet eski Bakanları Güneş Taner, Hikmet Uluğbay ve Recep Önal haklarında düzenlenen ekli raporların, eylemleri bakanlık görevi sırasında ve bankacılık sektörünün düzenlenip denetlenmesi göreviyle ilgili olduğundan Anayasanın 100, TBMM İçtüzüğünün 107 ve Türk Ceza Yasasının 235 inci maddelerinin birlikte değerlendirilerek, bilgi için TBMM Başkanlığına iletilmek üzere Başbakanlığa gönderilmesini uygun gören Cumhurbaşkanlığı Devlet Denetleme Kurulu Başkanlığınca düzenlenen rapor ile Başbakanlık Teftiş Kurulunun görüş,

Hazineden sorumlu Devlet Bakanı Güneş Taner hakkında Türk Ceza Yasasının 240 ıncı maddesinin yaptırıma bağladığı memuriyet görevinin kötüye kullanılması olarak değerlendirilmesi gereken eylem, bakanlık görevi sırasında bankacılık sektörünün düzenlenip denetlenmesine ilişkin olarak işlendiğinden, Anayasanın 100, TBMM İçtüzüğünün 107 ve Türk Ceza Yasasının 235 inci maddeleri birlikte değerlendirilerek bilgi için TBMM Başkanlığına iletilmek üzere Başbakanlığa gönderilmesini uygun gören Cumhurbaşkanlığı Devlet Denetleme Kurulu Başkanlığınca düzenlenen rapor ile Başbakanlık Teftiş Kurulu Başkanlığının değerlendirme,

Yazıları ekli Başbakanlık tezkerelerinin, daha önce yapılan uygulamalar doğrultusunda Genel Kurula sunulmasına ve anılan dosyaların milletvekillerinin tetkik ve takdirlerine açılmasına ilişkin Başkanlık tezkereleri Genel Kurulun bilgisine sunuldu.

Çevre Komisyonu Başkanlığının, (1/360) esas numaralı Maden Kanunu ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısının, içerdiği bazı hükümler nedeniyle ve komisyonun gündeminde bulunan Çevre Kanununu da ilgilendirdiği için, Çevre Komisyonuna da havale edilmesine ilişkin tezkeresi okundu; Başkanlıkça, Plan ve Bütçe Komisyonunca da uygun bulunduğundan, söz konusu tasarının Çevre Komisyonuna havale edildiği açıklandı.

Hatay Milletvekili Sadullah Ergin'in Adalet Komisyonu üyeliğinden çekildiğine ilişkin önergesi Genel Kurulun bilgisine sunuldu.

Genel Kurulun 6 Mart 2003 Perşembe günkü (bugün) birleşiminde, daha önce gelen kâğıtlar listesinde yayımlanan ve bastırılarak dağıtılan, 69 sıra sayılı Askerlik Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısının, 48 saat geçmeden gündemin "Kanun Tasarı ve Teklifleri ile Komisyondan Gelen Diğer İşler" kısmının 2 nci sırasına alınması ve bu birleşimde gündemin 6 ncı sırasına kadar olan işlerin görüşmelerinin tamamlanmasına kadar çalışma süresinin uzatılmasına ilişkin Danışma Kurulu önerisi kabul edildi.

Genel Kurulu ziyaret eden Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş ve beraberindeki heyete Başkanlıkça "Hoş geldiniz" denildi.

Kıbrıs sorunu ve Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Kofi Annan'ın Kıbrıs sorununun çözümü için taraflara önerdiği plana ilişkin bilgi verme isteği kabul edilen Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş, Genel Kurula hitaben bir konuşma yaptı.

Türkiye Büyük Millet Meclisinde temsil edilen tüm siyasî partilerin müştereken hazırlayıp sunduğu:

TBMM'nin:

Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Sayın Rauf Denktaş'ın Meclis Genel Kurulunda yaptığı hitabı takdir ve saygıyla karşılayarak;

Türkiye Büyük Millet Meclisinin 21 Ocak 1997 ve 15 Temmuz 1999 tarihlerinde aldığı kararlara atıfta bulunarak, bu millî davada Türkiye Büyük Millet Meclisi ve Türk Milletinin tam bir birlik ve beraberlik içinde bulunduğu gerçeğini bütün dünyaya bir kere daha ilan ettiğinin;

Kıbrıs meselesine adil ve kalıcı bir çözüm bulunması için, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyetinin sarf ettiği çabaları içtenlikle desteklediğinin;

Kıbrıs meselesine bulunacak çözümün, tarafların eşit statüsü ve eşitliğine dayanması gerektiği hususunu önemle vurguladığının;

Türkiye'nin 1960 Antlaşmalarından kaynaklanan garantörlük haklarının sürdürülmesi gereğinin;

Kıbrıs'ta Türkiye ile Yunanistan arasında kurulmuş bulunan dengenin zedelenmesinin hiçbir şekilde kabul edilemeyeceğini teyit ettiğinin;

Kıbrıs sorununun çözümünün, Türkiye'nin Avrupa Birliği üyeliği sürecinde bir önşart gibi takdim edilmesine yönelik çabaları reddettiğinin;

Güney Kıbrıs Rum yönetiminin Türkiye'den önce Avrupa Birliğine üye yapılması yolunda atılan adımların, uluslararası antlaşmaların açık bir ihlali olduğunu bir kere daha vurguladığının;

Kıbrıs Türk ve Rum halkının 28 yıldır huzur ve barış içinde yaşamasının en önemli amili olan iki kesimliliğin muhafaza edilmesine verdiği önemi vurguladığının;

İki kesimliliği zedeleyecek bütün öneri ve girişimlerin, Kıbrıs'taki güvenlik ortamını olumsuz yönde etkileyerek, iki toplumu yeniden bir çatışma ortamına sürükleyeceğini hatırlattığının ve buna hiçbir şekilde müsaade edilmemesi gerektiğini önemle belirttiğinin;

Bu genel koşullara riayet edilmek kaydıyla, Kıbrıs'ta barışçı ve kalıcı bir çözüme ulaşılmasının, Türkiye'ye, Kıbrıs Türk ve Rum toplumlarına ve bölge barışına hizmet edeceği yolundaki inancını ifade ettiğinin;

Türk ve dünya kamuoyuna duyurulmasına ilişkin ortak bildirisi (5/1) okundu; üzerinde yapılan konuşmalardan sonra, bildiri kabul edildi ve Başkanlıkça gereğinin yerine getirileceği açıklandı.

Gündemin "Kanun Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler" kısmının:

1 inci sırasında bulunan, Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı (1/477, 2/49) (S. Sayısı: 61) üzerindeki görüşmeler tamamlanarak, tasarının kabul ediliği ve kanunlaştığı açıklandı.

2 nci sırasına alınan, Askerlik Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı (1/478) (S.Sayısı : 69) üzerindeki görüşmeler tamamlandı; grupların ortak önerisi üzerine, tümü üzerindeki açıkoylama bir sonraki birleşime bırakıldı.

11 Mart 2003 Salı günü saat 15.00'te toplanmak üzere, birleşime 20.47'de son verildi.

 

 

Yılmaz Ateş

 

 

 

Başkanvekili

 

 

Enver Yılmaz

 

Mehmet Daniş

 

Ordu

 

Çanakkale

 

Kâtip Üye

 

Kâtip Üye

                                                                                                          No. :  62

II. - GELEN KÂĞITLAR

7.3.2003 CUMA

Tasarılar

1.- İş Kanunu Tasarısı (1/534) (Adalet ve Plan ve Bütçe ve Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi : 7.3.2003)

2.- Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu Tasarısı (1/535) (Adalet Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi : 7.3.2003)

3.- Ceza Muhakemeleri Usulü Kanununun Yürürlük ve Uygulama Şekli Hakkında Kanun Tasarısı (1/536) (Adalet Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi : 7.3.2003)

                                                                           No. : 63

10.3.2003 PAZARTESİ

Raporlar

1.- Karayolları Trafik Kanunu ile Sigorta Murakabe Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ve Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabiî Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonu Raporu (1/525) (S. Sayısı: 70) (Dağıtma tarihi : 10.3.2003) (GÜNDEME)

2.- Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığı Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ve Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (1/524) (S. Sayısı: 72) (Dağıtma tarihi: 10.3.2003) (GÜNDEME)

Sözlü Soru Önergeleri

1.- Manisa Milletvekili Hasan Ören'in, tasarruf ve gelir artırıcı tedbirlerde Acil Eylem Planının dikkate alınmadığı iddiasına ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/269) (Başkanlığa geliş tarihi : 5.3.2003)

2.- Ankara Milletvekili Ayşe Gülsün Bilgehan'ın, karnelere reklam alınacağı iddiasına ilişkin Millî Eğitim  Bakanından sözlü soru önergesi (6/270) (Başkanlığa geliş tarihi : 5.3.2003)

3.- Manisa Milletvekili Hasan Ören'in, tasarruf ve gelir artırıcı tedbirlere ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/271) (Başkanlığa geliş tarihi : 5.3.2003)

4.- Edirne Milletvekili Necdet Budak'ın, ayçiçeği primlerine ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/272) (Başkanlığa geliş tarihi : 5.3.2003)

5.- Edirne Milletvekili Necdet Budak'ın, süne zararlısıyla mücadeleye ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/273) (Başkanlığa geliş tarihi : 5.3.2003)

6.- Kocaeli Milletvekili İzzet Çetin'in, İzmit-Gölcük-Karamürsel arasında yapımı süren D-130 karayolunun ne zaman bitirileceğine ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından sözlü soru önergesi (6/274) (Başkanlığa geliş tarihi : 5.3.2003)

7.- Kocaeli Milletvekili İzzet Çetin'in, tasarruf ve gelir artırmaya yönelik bazı tedbirlere ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/275) (Başkanlığa geliş tarihi : 5.3.2003)

8.- Afyon Milletvekili Halil Ünlütepe'nin, Şuhut Atatürk Evine ilişkin Kültür Bakanından sözlü soru önergesi (6/276) (Başkanlığa geliş tarihi : 5.3.2003)

9.- Tekirdağ Milletvekili Erdoğan Kaplan'ın, Tekirdağ'da METEM Projesi kapsamındaki bazı liselere ilişkin Millî Eğitim Bakanından sözlü soru önergesi (6/277) (Başkanlığa geliş tarihi : 5.3.2003)

10.- İzmir Milletvekili Vezir Akdemir'in, açıktan personel alımındaki yaş sınırına ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/278) (Başkanlığa geliş tarihi : 5.3.2003)

11.- Manisa Milletvekili Hasan Ören'in, olası Irak müdahalesinin turizm sektörüne etkilerine ilişkin Turizm Bakanından sözlü soru önergesi (6/279) (Başkanlığa geliş tarihi : 5.3.2003)

12.- Kırıkkale Milletvekili Halil Tiryaki'nin, ihale ilanlarının yayımına ilişkin İçişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/280) (Başkanlığa geliş tarihi : 5.3.2003)

13.- İzmir Milletvekili Ahmet Ersin'in, likit petrol gazı fiyatının indirilip indirilmeyeceğine ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/281) (Başkanlığa geliş tarihi : 6.3.2003)

14.- İzmir Milletvekili Ahmet Ersin'in, ticari araçların sigorta primlerinin indirilip indirilmeyeceğine ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/282) (Başkanlığa geliş tarihi : 6.3.2003)

15.- Edirne Milletvekili Nejat Gencan'ın, ayçiçeği üreticilerine destekleme primi verilip verilmeyeceğine ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/283) (Başkanlığa geliş tarihi : 6.3.2003)

16.- Tekirdağ Milletvekili Enis Tütüncü'nün, Tekirdağ'daki tarihi binaların korunmasına ilişkin Kültür Bakanından sözlü soru önergesi (6/284) (Başkanlığa geliş tarihi : 6.3.2003)

17.- Malatya Milletvekili Muharrem Kılıç'ın, kültür sitesi inşaatları için ödenek ayrılıp ayrılmayacağına ilişkin Kültür Bakanından sözlü soru önergesi (6/285) (Başkanlığa geliş tarihi : 6.3.2003)

18.- Ankara Milletvekili Yakup Kepenek'in, Ankara Büyükşehir Belediyesiyle ilgili bir Danıştay kararına ilişkin İçişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/286) (Başkanlığa geliş tarihi : 7.3.2003)

19.- Diyarbakır Milletvekili Muhsin Koçyiğit'in, muhtarların özlük haklarına ilişkin İçişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/287) (Başkanlığa geliş tarihi : 7.3.2003)

20.- Ağrı Milletvekili Naci Aslan'ın, Başkent Öğretmenevi konaklama ücretine ilişkin Millî Eğitim  Bakanından sözlü soru önergesi (6/288) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.3.2003)

Yazılı Soru Önergeleri

1.- İzmir Milletvekili Ahmet Ersin'in, Elektrikte Bölgesel Fiyatlandırma Sistemine geçişe yönelik bazı iddialara ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi (7/272) (Başkanlığa geliş tarihi : 5.3.2003)

2.- İzmir Milletvekili Türkan Miçooğulları'nın, çiftçilerin bazı sorunlarına ve doğrudan gelir desteği ödemelerine ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/273) (Başkanlığa geliş tarihi : 5.3.2003)

3- Adana Milletvekili Atilla Başoğlu'nun, bazı vergi uygulamalarına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/274 ) (Başkanlığa geliş tarihi : 5.3.2003)

4.- İzmir Milletvekili Oğuz Oyan'ın, doğrudan gelir desteği ödemelerine ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/275) (Başkanlığa geliş tarihi : 5.3.2003)

5.- Kırklareli Milletvekili Mehmet Siyam Kesimoğlu'nun, çarşı ve mahalle bekçilerinin özlük haklarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/276) (Başkanlığa geliş tarihi : 5.3.2003)

6.- İzmir Milletvekili Bülent Baratalı'nın, gazilerin maaşlarının yetersizliğine ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/277) (Başkanlığa geliş tarihi : 5.3.2003)

7.- Tekirdağ Milletvekili Mehmet Nuri Saygun'un, Tekirdağ'da koruma altındaki tarihi evlere ilişkin Kültür Bakanından yazılı soru önergesi (7/278) (Başkanlığa geliş tarihi : 5.3.2003)

8.- Manisa Milletvekili Hasan Ören'in, iki tekerlekli motorlu araçların harç ve vergisine ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru önergesi (7/279) (Başkanlığa geliş tarihi : 5.3.2003)

9.- Manisa Milletvekili Hasan Ören'in, iki tekerlekli motorlu araçların tescil ve plaka harçlarına ve ehliyetine ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/280) (Başkanlığa geliş tarihi : 5.3.2003)

10.- Manisa Milletvekili Hasan Ören'in, geçici işçilerin bazı sorunlarına ilişkin Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanından yazılı soru önergesi (7/281) (Başkanlığa geliş tarihi : 5.3.2003)

11.- Edirne Milletvekili Nejat Gencan'ın, tarım kesimine yönelik destekleme uygulamalarına ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/282) (Başkanlığa geliş tarihi : 5.3.2003)

12.- Konya Milletvekili Atilla Kart'ın, Dışişleri Bakanı ve ekonomiden sorumlu Devlet Bakanının ABD Başkanı ve Dışişleri Bakanıyla yaptığı görüşmelerin tutanaklarının açıklanıp açıklanmayacağına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/283) (Başkanlığa geliş tarihi : 6.3.2003)

13.- Konya Milletvekili Atilla Kart'ın, AKP Genel Başkanının ABD Başkanı ve bazı bürokratlarıyla yaptığı görüşmelere ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/284) (Başkanlığa geliş tarihi : 6.3.2003)

14.- Konya Milletvekili Atilla Kart'ın, şahsına ait bir kaçak inşaatı olup olmadığına ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru önergesi (7/285) (Başkanlığa geliş tarihi : 6.3.2003)

15.- Aydın Milletvekili Özlem Çerçioğlu'nun, askeri üs ve tesisler ile limanların modernizasyonuna ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/286) (Başkanlığa geliş tarihi : 6.3.2003)

16.- Hatay Milletvekili Abdulaziz Yazar'ın, muhtemel Irak operasyonu için biyolojik saldırılara karşı alınan önlemlere ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/287) (Başkanlığa geliş tarihi : 6.3.2003)

17.- İstanbul Milletvekili Ahmet Güryüz Ketenci'nin, Kadıköy İmam Hatip Lisesiyle ilgili bazı iddialara ilişkin Millî Eğitim  Bakanından yazılı soru önergesi (7/288) (Başkanlığa geliş tarihi : 6.3.2003)

18.- Aydın Milletvekili Özlem Çerçioğlu'nun, amatör denizcilere uygulanan zorunlu sağlık kontrolüne ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi (7/289) (Başkanlığa geliş tarihi : 6.3.2003)

19.- Hatay Milletvekili İnal Batu'nun, Hatay-Dörtyol'daki Ziraat Bankasına borçlu bir fabrikanın satışına ilişkin Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısından (Abdüllatif Şener) yazılı soru önergesi (7/290) (Başkanlığa geliş tarihi : 7.3.2003)

20.- Hatay Milletvekili Abdulaziz Yazar'ın, askeri üs ve tesisler ile limanların modernizasyonuna ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/291) (Başkanlığa geliş tarihi : 7.3.2003)

21.- İstanbul Milletvekili Ahmet Güryüz Ketenci'nin, Bakanlığa bağlı kuruluşların yatırım programına alınan projelerine ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı soru önergesi (7/292) (Başkanlığa geliş tarihi : 7.3.2003)

Süresi İçinde Cevaplandırılmayan Yazılı Soru Önergesi

1.- Hatay Milletvekili Abdulaziz Yazar'ın, Eczacılar ve Eczaneler Hakkında Kanunun güncellenmesi için bir çalışma yapılıp yapılmayacağına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/148)

                                                                                       

 

                                                                           No. : 64

11.3.2003 SALI

Rapor

1.- Yolsuzluğa Karşı Özel Hukuk Sözleşmesinin Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu (1/350) (S. Sayısı : 71) (Dağıtma tarihi : 11.3.2003) (GÜNDEME)

Sözlü Soru Önergeleri

1.- Mersin Milletvekili Ersoy Bulut'un, Alata Bahçe Kültürleri Araştırma Enstitüsü işçilerinin ödenmeyen ikramiyelerine ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/289) (Başkanlığa geliş tarihi : 5.3.2003)

2.- Afyon Milletvekili Halil Ünlütepe'nin, Şuhut Atatürk Evine ilişkin Kültür Bakanından sözlü soru önergesi (6/290) (Başkanlığa geliş tarihi : 5.3.2003)

3.- Adana Milletvekili Atilla Başoğlu'nun, ülkemizdeki ABD askeri varlığına ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/291) (Başkanlığa geliş tarihi : 10.3.2003)

4.- Denizli Milletvekili Mehmet Uğur Neşşar'ın, ABD askeri unsurlarının ülkemizden Irak'a sevk edildiği iddialarına ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/292) (Başkanlığa geliş tarihi : 10.3.2003)

Yazılı Soru Önergeleri

1.- Çanakkale Milletvekili Ahmet Küçük'ün, doğrudan gelir desteği ödemesi yapılmayan illere ne zaman ödeme yapılacağına ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/293) (Başkanlığa geliş tarihi : 10.3.2003)

2.- İzmir Milletvekili Hakkı Akalın'ın, bir terör örgütü ile ilgili Yunanistan'daki davaya müdahil olunup olunmadığına ilişkin Dışişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/294) (Başkanlığa geliş tarihi : 10.3.2003)

3.- İzmir Milletvekili Enver Öktem'in, Sivil Savunma Arama ve Kurtarma Birlik ve Ekip personelinin özlük haklarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/295) (Başkanlığa geliş tarihi : 10.3.2003)

4.- Adana Milletvekili Atilla Başoğlu'nun, Siirt İlindeki seçimle ilgili bazı iddialara ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/296) (Başkanlığa geliş tarihi : 10.3.2003)

5.- Denizli Milletvekili Mustafa Gazalcı'nın, Denizli'deki kamu binalarının depreme karşı dayanıklılığına ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı soru önergesi (7/297) (Başkanlığa geliş tarihi : 10.3.2003)

6.- Adana Milletvekili Atilla Başoğlu'nun, ABD'nin ülkemize getirdiği mühimmatın kontrolüne ilişkin Devlet Bakanından (Kürşad Tüzmen) yazılı soru önergesi (7/298) (Başkanlığa geliş tarihi : 10.3.2003)

Meclis Araştırması Önergeleri

1.- Ordu Milletvekili Eyüp Fatsa ve 26 milletvekilinin, yurtdışında yaşayan vatandaşlarımızın sorunlarının araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Anayasanın 98 inci, İçtüzüğün 104 ve 105 inci maddeleri uyarınca bir Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/48) (Başkanlığa geliş tarihi : 10.3.2003)

2.- İstanbul Milletvekili Onur Öymen ve 25 milletvekilinin, askeri üs ve tesisler ile limanların modernizasyonu amacıyla, ABD teknik ve askeri personelinin ülkemizde bulunmasına izin verilmesine ilişkin TBMM Kararına dayanan uygulamaların ve aykırılık iddialarının araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Anayasanın 98 inci, İçtüzüğün 104 ve 105 inci maddeleri uyarınca bir Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/49) (Başkanlığa geliş tarihi : 11.3.2003)

BİRİNCİ OTURUM

Açılma Saati : 15.00

11 Mart 2003 Salı

BAŞKAN : Bülent ARINÇ

KÂTİP ÜYELER : Suat KILIÇ (Samsun), Yaşar TÜZÜN(Bilecik)

BAŞKAN - Türkiye Büyük Millet Meclisinin 43 üncü Birleşimini açıyorum.

Toplantı yetersayısı vardır; görüşmelere başlıyoruz.

III.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI

A) OTURUM BAŞKANLARININ KONUŞMALARI

1.- Oturum Başkanı ve TBMM Başkanı Bülent Arınç’ın, 9 Mart 2003 Pazar günü Siirt'te yapılan seçimler sonucu bugün gerçekleştirilecek yemin töreninin, demokrasinin erdemini ve büyüklüğünü gösterdiğini; demokrasinin tam işler hale geldiği zaman her şeyin yolunda gidebileceğini, yasakların kalkabileceğini, demokratik anlayış ve terbiyenin yerleşebileceğini, katılımcılığın daha da güçlenebileceğini işaret ettiğini; bu sebeple, Adalet ve Kalkınma Partisi Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın Siirt Milletvekili olarak seçilmiş olmasından duyduğu bahtiyarlığı belirten konuşması

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, Siirt'te yapılan milletvekili seçimi sonucunda, milletvekili seçilenlerin, Anayasamıza göre andiçmeleri gerekmektedir.

İzin verirseniz, andiçme törenine geçmeden önce iki hususu hatırlatmak istiyorum.

Birincisi, İçtüzüğümüzün 169 uncu maddesini okuyorum :

"Dinleyiciler, birleşimin devamı süresince kendilerine ayrılan yerlerde sükûnet içinde oturmak zorundadırlar..

Dinleyiciler görüşmelerde, kabul veya ret yönünde söz, alkış yahut herhangi bir hareketle kendi düşüncelerini ortaya koyamazlar.

Bu yasağa uymayanlar, o yerin düzenini korumakla görevli olanlar tarafından hemen dışarı çıkarılırlar."

Sayın dinleyicilerin, bu gereğe riayet edeceklerini umuyorum.

Değerli arkadaşlarım, Siirt'te yapılan milletvekili seçimi sonucunda, üç değerli arkadaşımız milletvekili seçilmiş bulunmaktadır. Kendilerini yürekten kutluyorum; hayırlı ve başarılı çalışmalar diliyorum.

Özellikle, Adalet ve Kalkınma Partisi Sayın Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın, Siirt Milletvekili olarak seçilmiş olmasından ne kadar büyük bir bahtiyarlık duyduğumu, hoşgörürseniz, açıklamak istiyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar) Diğer değerli arkadaşlarımızla birlikte, Parlamentomuzun çok yararlı çalışmalarına katkıda bulunacaklardır. Bu yüzden, Sayın Genel Başkanın ve siyasetteki eski bir arkadaşının başkanlığında bugün birleşimi açmak arzu ettim; Sayın Alptekin'den izin aldım.

Değerli arkadaşlar, her şey, kader çizgisinde yürüyor; nasip olunca, geç de olsa, önümüze düşüveriyor. Bir eski siyaset arkadaşı olarak, Sayın Genel Başkanın Parlamentoya bugün katılmış olması, bizlerde büyük bir sevinç uyandırmıştır; hayırlı olmasını diliyorum.

Buradan çıkaracağımız ikinci bir konu şudur: Ben, Sayın Erdoğan'ın 3 Kasımdan bu yana Parlamentoya gelecek olmasını hasretle gözleyenlerden değilim;. bu iş, 1991'den başladı; 1991 seçimlerinden bu yana, değerli arkadaşımızın, bir milletvekili olarak siyaset yapmasını çok arzu etmiştim.

Bugün, bu yemin töreni, demokrasinin de erdemini ve büyüklüğünü göstermektedir. Demokrasi tam işler hale geldiği zaman, her şey yolunda gidiyor, yasaklar kalkabiliyor, demokratik anlayış ve terbiye yerleşiyor, katılımcılık bir kez daha güçleniyor. Önümüze her engel çıktığında, acaba diye tereddüt ettiğimizde, demokrasi bu engellerin hepsini yıkacaktır diye düşünmüştük; bugünlere de, bu inançla geldik. Diliyorum ki, gerçekten, cumhuriyetimizin demokrasiyle taçlanacağı günler, hem bugün hem de gelecekte çok yakındır. Bu ülke, demokratik yaşamı en güzel şekliyle uygulayabilecek, sorunlarını demokrasi içerisinde çözebilecek bir büyük ülkedir; biz de büyük bir milletiz. Demokrasinin, sonunda, açtığı yollardan bugüne kadar gelmiş olmak, hepimizde bu bilinci biraz daha güçlendirmiştir, kuvvetlendirmiştir.

Tekrar, hayırlı olsun.

Bütün Parlamentomuza, 3 değerli arkadaşımızla güçlenen Türkiye Büyük Millet Meclisimize, önümüzde yapacağımız bütün çalışmalarda, en üstün başarılar diliyorum.

B) ÇEŞİTLİ İŞLER

1.- Siirt Milletvekili Recep Tayyip Erdoğan’ın andiçmesi

BAŞKAN - Şimdi, seçilen milletvekillerinin adlarını okuyup, andiçmek üzere kürsüye davet edeceğim:

Sayın Recep Tayyip Erdoğan. (AK Parti sıralarından ayakta alkışlar)

(Siirt Milletvekili Recep Tayyip Erdoğan andiçti) (AK Parti sıralarından ayakta alkışlar)

BAŞKAN - Sayın Erdoğan, teşekkür ederim.

Sayın Öner Ergenç?.. Yok.

Sayın Öner Gülyeşil?.. Yok.

Değerli milletvekilleri, andiçme töreni, birleşime katılan Sayın Recep Tayyip Erdoğan tarafından yerine getirilmiştir.

Saat 15.30'da yeniden toplanmak üzere, birleşime ara veriyorum.

 

Kapanma Saati : 15.08

 

İKİNCİ OTURUM

Açılma Saati : 15.30

BAŞKAN : Başkanvekili İsmail ALPTEKİN

KÂTİP ÜYELER : Suat KILIÇ (Samsun), Yaşar TÜZÜN (Bilecik)

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, 43 üncü Birleşimin İkinci Oturumunu açıyorum.

Çalışmalarımıza kaldığımız yerden devam edeceğiz.

Gündeme geçmeden önce üç değerli arkadaşımıza gündemdışı söz vereceğim.

Konuşma süreleri 5 dakikadır. Gerek gördüğünde sayın hükümet cevap verebilir ve hükümetin konuşma süresi 20 dakikadır.

Gündemdışı ilk sözü, 8 Mart Dünya Kadınlar Günü nedeniyle söz isteyen Kahramanmaraş Milletvekili Mehmet Yılmazcan'a veriyorum.

Buyurun Sayın Yılmazcan. (AK Parti sıralarından alkışlar)

Süreniz 5 dakika.

III. - BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI (Devam)

C) GÜNDEMDIŞI KONUŞMALAR

1.- Kahramanmaraş Milletvekili Mehmet Yılmazcan'ın, 8 Martta kutlanılan Dünya Kadınlar Günü nedeniyle gündemdışı konuşması

MEHMET YILMAZCAN (Kahramanmaraş) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; şahsım adına gündemdışı konuşmak için huzurlarınızdayım; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Bilindiği üzere, 8 Mart Dünya Kadınlar Günü; bütün kadınlarımızı kutluyor, hepinizin huzurunda, başta kendi annem olmak üzere, bütün annelerin ellerinden öpüyorum.

Partimiz, dünden bugüne birikmiş ne kadar ülke sorunu var ise onları çözmek ve ülkemizi 21 inci Yüzyılda diğer gelişmiş ülkelerle yarışır hale getirmek için iktidara talip olmuş, yüce milletimiz de bunu başaracağına inandığı için, kendisine tek başına iktidar yetkisi vermiştir.

BAŞKAN - Sayın Hatip, bir dakikanızı rica ediyorum.

Sayın milletvekilleri, gündemdışı konuşan değerli milletvekilimizin konuşma konusu, Dünya Kadınlar Günü; çok önemli bir konuda Yüce Heyetinizi bilgilendirmektedir. O bakımdan, sayın hatibi sükûnetle dinlemenizi istirham ediyorum.

Buyurun Sayın Yılmazcan.

MEHMET YILMAZCAN (Devamla) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

İşte, çözmemiz gereken en önemli sorunlardan biri de, başımızın tacı olan kadınlarımızın insan haklarından erkeklerle eşit olarak yararlandırılmasıdır. Bunun yollarından biri, kadınların insan haklarının kurumsal anlamda yerleşik konuma gelmesinin aracı olan Kadının Statüsü ve Sorunları Genel Müdürlüğünün, işlevini yapacak hale getirilmesidir. Diğer bir yol ise, parti programımızda "kadın" başlığı altında yer alan taahhütlerin en kısa zamanda yerine getirilmesidir.

Bu cümleden olmak üzere, 1839'da Gülhane Hattı Hümayunuyla başlayan, kadına insan haklarının verilmesi mücadelesinin, halen, 21 inci Yüzyılda da devam etmesini demokrasi ayıbı olarak gördüğümü ifade etmek istiyorum. Bu mücadelede, erkekler kadar kadınlar da suçludur. 1926 yılında, Trabzon Türk Ocağında, Süreyya Hulusi Hanımefendi, bir konuşmasında, Türk kadınının tarihte siyasî bir rol oynadığını belirterek "herkes kadından vatan dersi alır da, niçin, o, vatanın idaresi ve mukadderatı söz konusu olduğu zaman ihmal edilir" diye sorarken, bugün, kadınlarımız, Anayasayla kendilerine tanınan siyasî, sosyal ve medenî haklarıyla yeterince ilgilenmemektedirler. Bunda, tabiî ki, eğitimin katkısı çok büyüktür.

Kız çocuklarının okullaşma oranı çok düşüktür. Özellikle kırsal kesimlerde, aileler, bu konuda bilinçli değildir. Ayrıca, onların eğitiminin önündeki engeller kaldırılmalıdır; çünkü, bütün kötülüklerin kaynağı cehalettir.

Büyük Atatürk'ün "mümkün müdür ki, bir toplumun yarısı toprağa zincirlerle bağlı kaldıkça diğer yarısı göklere yükselebilsin" ifadesinde anlam bulan kadın-erkek eşitliğinde son sözü erkekler söylememelidir. Müslüman ülkeler içerisinde ilk defa, birçok Avrupa ülkesindeki Batılı kadınların birçoğundan önce olmak üzere, cumhuriyetimizin kurucusu Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk'ün sayesinde siyasî haklarına kavuşan kadınlarımız, geçen zaman içerisinde, bu haklarını kullanamaz olmuşlardır. Kadınlarımızı tekrar siyasî hayata kazandırmak için, hem Türkiye Büyük Millet Meclisine hem de siyasî partilere büyük görevler düşmektedir.

Parti programımızda da yer aldığı gibi, kadına, sosyal, ekonomik ve kültürel alanlarda da hak ettiği statüyü kazandırmak; yani, ülkemizde, toplumsal yaşamın her alanında kadın - erkek eşitliğinin sağlanmasına yönelik politikaların hayata geçirilmesine yardımcı olmak üzere kurulan Kadının Statüsü ve Sorunları Genel Müdürlüğü, kurulduğu 20 Nisan 1990 tarihinden bu yana, her hükümet döneminde ayrı bir yapıya kavuşturulmuştur. 514 sayılı Kanun Hükmünde Kararnameyle Kadın ve Sosyal Hizmetler Müsteşarlığı olarak yapılandırılmış; ancak, Anayasa Mahkemesince bu kararname ve bundan sonra çıkarılan 536 sayılı Kanun Hükmünde Kararname ve bu kararnamelerin çıkarılmasına dayanak olan yetki kanunları iptal edilmiştir...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Lütfen sözünüzü tamamlayın.

MEHMET YILMAZCAN (Devamla) - Tamamlıyorum Sayın Başkanım.

Halen, Kadının Statüsü ve Sorunları Genel Müdürlüğü, Anayasa Mahkemesinin bu iptal kararlarından sonra, sekiz yıldan fazla bir süredir, yasal statüsü olmaksızın çalışmalarını sürdürmektedir; 1994 yılında, Kadın ve Sosyal Hizmetler Müsteşarlığı Teşkilat Kanununun iptaliyle birlikte Genel Müdürlüğün kadroları iptal edildiğinden, 24 personelle, güçlükle görev yapmaya çalışmakta, emekli ve naklen ayrılma durumlarında ayrılanların yerlerine atama yapılamamaktadır.

Son olarak hazırlanan Kadının Statüsü Genel Müdürlüğü Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Tasarısı 1/332 esas numarasıyla, halen, Türkiye Büyük Millet Meclisi Plan ve Bütçe Komisyonunda beklemektedir. Bu kanun tasarısının, bir an önce görüşülerek kabul edilmesi, hem hukuksuzluğu ortadan kaldıracak ve yasal dayanaksız çalıştırılan bir kurumu yasal hale getirecek hem de kadınlarımızın statüsünü geliştirme işlevini yerine getirebilecektir.

Sözlerime, kadınlarımızın eğitimi başta olmak üzere, sosyal, ekonomik ve kültürel gelişmeleri için gerekli bütün tedbirlerin alınması dileğiyle son veriyor, hepinizi saygıyla selamlıyorum. (Alkışlar)

Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Yılmazcan.

Gündemdışı ikinci söz, Çorum İlinin sosyal, ekonomik ve güncel sorunlarıyla ilgili, Çorum Milletvekili Sayın Feridun Ayvazoğlu'na aittir.

Buyurun Sayın Ayvazoğlu. (CHP sıralarından alkışlar)

Süreniz 5 dakika.

2.- Çorum Milletvekili Feridun Ayvazoğlu, Çorum İlinin sosyal, ekonomik ve güncel sorunlarına ve çözüm önerilerine ilişkin gündemdışı konuşması

FERİDUN AYVAZOĞLU (Çorum) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; çok ciddî sorunlar içerisinde bulunan ülkemizin bir parçası olan ilimizle ilgili gündemdışı söz almış bulunmaktayım; bu olanağı veren Sayın Başkana teşekkür ediyor, Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.

Beşbin yıllık tarihiyle, Hitit uygarlığının beşiği, Anadolu'nun açık hava müzesi görünümündeki Alacahöyük ve Boğazkalesiyle, Türkiye'de sadece leblebisiyle tanınmayı aşmış, özkaynaklı sanayiiyle bir zamanlar Anadolu kaplanına benzetilen Çorum İli, 160 000 şehir nüfusu, 14 ilçesi, 750 köyüyle, toplam 600 000 nüfusa sahiptir. İstanbul ve Ankara'yı Anadolu'ya, Karadeniz'e ulaştıran anayolların üzerinde kurulan; yıllar önce, dışkaynaklı acı olayların yaşandığı, artık, barış, kardeşlik ve hoşgörünün egemen olduğu; sosyal ve kültürel yönden büyük gelişmeler gösteren; ekmeğini toprağından ve özkaynaklı sanayiinden çıkaran; ödediği vergiye karşılık, devletin müteşebbis olanaklarından en az payı alan bir ilimizdir.

Esnaf ve sanatkârıyla, toprağına bağlı çiftçisiyle, emeğiyle yaratarak sanayici olabilen tüccar ve sanayicisiyle, sosyokültürel altyapısı hazır, dinamik bir gençlik potansiyeline sahip bu ilin, şeker fabrikası dışında, başkaca bir iktisadî devlet kuruluşu yoktur. Karayolu dışında, demiryolu ve havayolu gibi ulaşım seçeneği olmayan ilimizde, yıllar öncesi başlanan duble yolun, bir an önce bitirilmesi gerekmektedir.

Yine, Türkiye'deki genel çarpıklığın bir örneği olarak, özellikle gençlerin büyük şehirlere göç verdiği bu ilin acil ihtiyacı haline gelen, yıllardır Gazi Üniversitesine bağlı olarak 4 fakülte, 2 yüksekokulu bulunan, sözü de defalarca verilen, epey yol alındığına da inandığım Çorum Hitit üniversitesinin bir an önce kurulması; çevre illere de olumlu katkı sağlayacak olan Yeşilırmak projesinin canlandırılması; nüfusunun yüzde 60'ı tarımla geçinen, kaynağını, pirinç, buğday gibi tahıllar ile şekerpancarının oluşturduğu, Kargı, Osmancık, Alaca, Sungurlu, Bayat ve Mecitözü gibi ilçelerimizde ihtiyaç olan ofislerin derhal açılması; millî eğitim, sağlık ve köy hizmetlerindeki kadro açıklarının ve maddî ihtiyaçlarının acilen giderilmesinin gerektiği; yıllardır, sosyokültürel altyapısı ve salonu bulunan, kendisi bulunmayan devlet tiyatrosunun kurulması; devlet kuruluşlarından hiçbirinin bulunmadığı bölge müdürlüklerinden birinin mutlaka kurulması; en büyük ilçesi olan Sungurlu İlçesinin organize sanayi projesinin bitirilmesi; yine, büyük ilçelerimizden Alaca İlçesinde her türlü altyapısı olan YİBO'nun kurulması; vergi kaçıran naylonculara af getiren devleti batırmayacağına inandığımız, ayakta kalabilmek için canını dişine takan çiftçi, esnaf ve sanatkârlara, Bağ-Kurluya uygulanan faizlerin derhal düşürülmesi, hatta, durdurularak acil çözüm getirilmesi; Sayın Başbakanın iline ve bazı illere tamamı, ilimizin de içinde bulunduğu bazı illere ise yüzde 40'ı verilen, şimdi ise tezkereye takılan çiftçiye doğrudan gelir desteğinin de ödenmesi gibi ihtiyaçların yerine getirilmesi, sosyal devletin sözü, görevi ve anayasal eşitlik ilkesi gereğidir.

Manzarasını çizmeye çalıştığım Çorum İlinin, kalkınmada öncelikli iller arasına alınması da dahil, bu sorunların, yetkililer tarafından ciddî bir anlayış içerisinde ele alınıp giderileceği inancını taşımak istiyorum.

Yine, inanıyorum ki, tüm illerimizin sorunları da benzerdir; çünkü, hepimiz, Türkiye'nin vazgeçilemeyen parçalarıyız.

Yine, hiçbirimizin vazgeçemeyeceği benzerlikler ve ortak paydalar vardır ki, o da, bu ülkenin bölünmezliği, bağımsızlığı ve doların egemenliği değil ulusun egemenliğidir...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Buyurun, sözlerinizi tamamlayın efendim.

FERİDUN AYVAZOĞLU (Devamla) - İşte, 1.3.2003 tarihinde, tüm siyasî mülahazaları bir tarafa bırakarak, aynı duygu ve düşüncelerle, sınırları Kuvayı Milliye ruhu ve misakımilliyle çizilmiş olan ülkemizin işgaline izin vermeyen, tehditlere boyun eğmeyen, birtakım ülkelere, burasının yol geçen hanı olmadığını, dirençle bir kez daha söyleyerek onurlu bir tarih yazan, yazmaya devam edeceğine inandığım Yüce Meclise sevgi ve şükranlarımı sunuyor; manevî kişiliğinin önünde saygıyla eğiliyorum. (CHP ve AK Parti sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyoruz Sayın Ayvazoğlu.

Gündemdışı üçüncü söz isteği, orman arazilerinin değerlendirilmesiyle ilgili, Niğde Milletvekili Erdoğan Özegen'e aittir.

Buyurun Sayın Özegen. (AK Parti sıralarından alkışlar)

Süreniz 5 dakika.

3.- Niğde Milletvekili Erdoğan Özegen'in, orman sınırlarının dışına çıkarılan alanlar ve alanların değerlendirilmesi konusunu içeren 6831 sayılı Orman Kanununun 2/B maddesinin uygulanmasından kaynaklanan sorunlara ilişkin gündemdışı konuşması ve Orman Bakanı Osman Pepe'nin cevabı

ERDOĞAN ÖZEGEN (Niğde) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; orman sınırlarının dışına çıkarılan alanlar ve bu alanların değerlendirilmesi konusunu içeren 6831 sayılı Orman Kanununun 2/B maddesiyle ilgili söz almış bulunuyorum; bu vesileyle, Yüce Heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Ülkemiz nüfusunun sekizde 1'i orman köylüsüdür. Bugün, ülkemizde, ormaniçi ve orman çevresinde 20 000'in üzerinde yerleşim yeri mevcuttur. Nüfusumuzun bu kesimi, millî gelirden en az pay alan kesimdir. Gelir payındaki azlık, bu kesimi, iç içe yaşamak zorunda kaldığı ormanlarımızı yok ederek, kendisine tarım arazisi, mera veya yerleşim yeri yapmak zorunda bırakmıştır. Bu araziler orman vasfını yitirdiği için, yeniden orman arazisi olarak değerlendirme imkânı da yoktur. Bu nedenle, 1982 Anayasasında, orman vasfını kaybeden yerlerin, orman arazisi hükmünden çıkarılacağı ifade edilmiş ve 2896 sayılı Yasada yapılan değişiklik sonucu, orman mevzuatında 2/B uygulamasına başlanmıştır; ancak, yetersiz kalan düzenlemelerden dolayı, uygulamalar, hepimizin de bildiği gibi, Anayasa Mahkemesince birkaç kez iptal edilmiştir. 31.12.2002 tarihi itibariyle 6831 sayılı Orman Kanununun değişik 2/B maddesi gereğince, orman sınırları dışına çıkarılan yerlerin toplam yüzölçümü 473 000 hektardır. Bu arazilerde, bugün, milyonları aşan bir nüfus kitlesi yaşamaktadır.

Değerli milletvekilleri, orman sahası dışına çıkarılan 473 000 hektar arazinin büyük bir kısmında harita çalışması yapılamamış, imar planları gerçekleşmemiş olmasına rağmen, rantiyeciler tarafından işgal edilmiştir. Anayasa Mahkememizin iptal gerekçesi, 2/B maddesiyle orman sahası dışına çıkarılacak arazinin, ancak orman köylüsüne verileceği kuralının yerine getirilememesindendir. Bir gerçek vardır ki, bugün, bu araziler üzerinde oturanlar orman köylüsü vasfını haiz değildir. Bu nedenle, bugün, bu araziler üzerinde mülkiyet sorunu, sosyal sorunlar, çevre ve plandışı yapılaşma gibi birçok sorun yoğun bir şekilde karşımıza çıkmaktadır.

Ülkemizin üç bir tarafındaki denizlerin kenarında, orman dışına çıkarılan araziler, artık orman köylüsüyle hiçbir alakası olmayan, tamamen rant peşinde koşan, hatta, halk arasında arazi mafyası diye adlandırılan kesimlerin eline geçmiş olup, ciddî anlamda mülkiyet sorunu oluşturmaktadır.

6831 sayılı Orman Kanununun 2/B maddesinde "söz konusu yerlerden satış işlemleri tamamlanıncaya kadar ecri misil alınamaz" hükmü bulunduğundan, bu yerleri işgal eden kişiler, yıllardır hiçbir kira ve vergi vermeden, devlete herhangi bir katkı sağlamadan buraları kullanmaya devam etmektedirler. Bu durum gözönüne alındığında, haksızca elde edilmiş olan bu yerlerin üzerinde oturan kişiler âdeta teşvik edilmekte ve ödüllendirilmektedir.

Kronik hale gelmiş bu sorunun çözülmesi gerekmektedir. Bu sorunun çözülmesiyle elde edilecek gelirin orman köylüsünün refah düzeyinin artırılmasında kullanılması halinde, bu kesimin millî gelirden aldığı pay ciddî anlamda yükselecektir. 6831 sayılı Orman Kanununun 2/B maddesi gereğince orman sınırları dışına çıkarılan yerlerin bugünkü bedelle yaklaşık değerlerinin 25 milyar dolar olduğu tahmin edilmektedir.

Sayın Orman Bakanımızın cevaplamasını istediğim husus şudur: Bu alanların, mevcut durumuyla, haksızca kullanılmasına göz yummaya devam edilecek mi; yoksa, bu alanlar sahip oldukları nitelikleri çerçevesinde değerlendirilerek gelir elde edilip orman köylüsünün kalkınmasında kullanılacak mıdır?

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Buyurun.

ERDOĞAN ÖZEGEN (Devamla) - Sayın milletvekilleri, bu yerler değerlendirildiği takdirde, bu yerlerde mülkiyet sorunu çözülecektir; bu yerlerle ilgili açılmış binlerce dava düşecek, adlî yargı rahatlayacaktır; insanlar, kanunsuz olarak kullandıkları arazilerin yasal sahipleri olacaklardır; bu süreç, ülkemizin genel ekonomik gidişatına ciddî anlamda olumlu katkı sağlayacaktır. Anayasamızın 170 inci maddesinde yapılacak bir değişiklikle bu sorunlar çözülebilir. Orman Bakanlığımızın bu konuda çalışmalarının var olup olmadığını, var ise, ne aşamada olduğuyla ilgili Sayın Bakanımızın Genel Kurulumuzu bilgilendirmesini arz ediyorum.

Genel Kurulumuzu saygıyla selamlıyorum. (Alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyoruz Sayın Özegen.

Hükümet adına, Sayın Orman Bakanımız cevaplandıracaktır; buyurun.

ORMAN BAKANI OSMAN PEPE (Kocaeli) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Niğde Milletvekili Erdoğan Özegen arkadaşımızın, Orman Kanununun 2/B maddesiyle alakalı görüş ve düşüncelerini dinleme imkânını bulduk. Bakanlığımızın, hükümetimizin bu konularla alakalı yapmış olduğu çalışmaları, bu vesileyle, Yüce Heyetinizle paylaşma imkânı bulduğum ve bu imkânı bizlere verdiği için kendilerine teşekkür ediyorum.

Değerli arkadaşlar, Türkiye, orman varlığı açısından dünyanın zengin ülkelerinden birisi değildir. Ülkemizin yaklaşık olarak yüzde 26-yüzde 27'si ormanlarla kaplı olmasına karşın, bu ormanların yüzde 50'den daha fazlası verimsiz ormanlardır, ekonomik olarak ciddî bir değeri yoktur, vasıfları bozuktur; ancak, yüzde 50'ye yakınının ülke ekonomisi için, üretim için bir değer ifade ettiğini; Türkiye'nin, orman ürünleri ihtiyacını karşılama noktasında ciddî şekilde dışa bağımlı olduğunu, yılda 1,5 milyar dolara yakın orman emvali ithal ettiğimizi ve ekonomimiz için ciddî bir yük olduğunu da, bu vesileyle ifade etmek isterim.

Değerli arkadaşlar, elbette ki, ormanı, sadece ekonomik bir değer olarak görmek mümkün değildir; sağlıklı bir çevrenin, refah içerisinde yaşayabilecek bir toplumun ana dinamiklerinden, olmazsa olmazlarından birisidir orman. Onun için, insanların mutluluk içerisinde, refah içerisinde yaşayabileceği ve sürdürülebilir çevre anlayışının dünyada gelmiş olduğu son nokta, son anlayış olarak da bütün toplum katmanlarında ciddî bir ormancılık ve orman sevgisi anlayışının yerleşmesinin kaçınılmaz olduğunun altını çizmek isterim.

Ne yazık ki, biz, Türkiye'de, ormanlarımızın yeterince kadri kıymetini bugüne kadar bilemedik. Çoğu kez, hızlı göç nedeniyle, Anadolu'nun dört bir tarafından büyük kentlere yapılan göçler nedeniyle, büyük kentlerin civarındaki ormanlar, yerleşim alanları olarak, ticaret alanları olarak, yasal olmayan yollardan işgal edilmiştir. Bugüne kadar, iktidarıyla muhalefetiyle, toplumun bütün kesimlerinin gördüğü bu acı realitenin, Türkiye'deki bu çarpık sosyal olgunun, mutlaka ve mutlaka ortadan kaldırılması, bu haksız edinimlerin, mutlaka, müdahaleyle men edilmesi gereği konusunda toplumdaki her fert, her vatandaş, her yurttaş aynı şekilde düşünmektedir. Biz de, Orman Bakanlığı olarak, insanlarımızın bu haklı taleplerine birebir, aynen katılıyoruz.

Değerli milletvekillerim, yalnız, biz, çocuklarımıza, gençlerimize orman sevgisini, yeşil sevgisini bir medeniyet anlayışı olarak kabul ettiremedikten, benimsettiremedikten sonra, siz, Orman Bakanlığının kadrolarına bir bu kadar daha koysanız, sizin, orman tahribatının, orman yağmasının önüne geçmeniz mümkün değildir, orman alanlarını genişletmeniz de mümkün değildir.

Türkiye'de, her yıl, onbinlerce hektar orman alanı yakılıyor veyahut da yanıyor. Bu yangınların önemli bir kısmı, elbette ki, insan kusuruyla meydana gelen yangınlardır; ama, şunu sevinerek ifade edeyim ki, biz, Orman Bakanlığı olarak, bu alanları, çok hızlı bir şekilde, senesi içerisinde, hemen ağaçlandırıyoruz. Art niyetli insanlara, bu yanan ve yakılan orman arazileri üzerinde tasarruf imkânı vermemek, onların kafalarının en uç noktalarında oluşabilecek "buralar nasıl olsa bir gün bizim elimizde kalır, bize kimse müdahale etmez" anlayışına imkân vermemek için, Orman Bakanlığı -benden önceki bakan arkadaşlarımın da riyasetinde- bu anlayışı çok süratli bir şekilde hayata geçirmiştir. Bu vesileyle, benden önceki bakan arkadaşlarıma ve Orman Bakanlığının değerli çalışanlarına teşekkür ederim.

Değerli arkadaşlar, elbette ki, ormancılığın ve orman varlığının Türkiye'de geliştirilmesi için, Orman Bakanlığının gerçekten çok iyi yetişmiş elemanları var, dünyada bu işi en iyi bilen uzmanlarımız var, enstitülerimiz var, laboratuvarlarımız var. Dünyanın pek çok ülkesine, üçüncü ülkelere yatırım yapabilecek, onlara danışmanlık hizmeti verebilecek altyapıya sahibiz; ama, takdir edersiniz ki, Türkiye'nin içerisinde bulunduğu fevkalade olumsuz ekonomik şartlar, Türkiye'nin, kendi ormanlarını istediği şekilde geliştirmesine de engel teşkil etmektedir. 2002 yılı içerisinde, 2003 yılıyla alakalı yapılan programda, 58 000 hektarlık bir ağaçlandırma hedeflenmişti. Bakanlığa geldikten sonra, bu hedefi revize ederek 102 000 hektara çıkardık. İnşallah, 2003 yılı içerisinde, Türkiye'nin orman varlığına çok ciddî bir katkıda bulunacağımıza, elbette ki, bunu, sadece Orman Bakanlığının, Bakanı, çalışanları, örgütleriyle değil, sivil toplumun da katkısıyla yapacağımıza inanıyoruz. Sivil toplumun arkasında durmadığı, sivil toplumun inanmadığı, milletin arkasında olmadığı hiçbir proje hayatta başarılı olamaz. Bunu çok iyi bildiğimiz için, biz, devlet ormancılığından, millet ormancılığına geçmeyi esas alıyoruz; çünkü, 1945 yılında, Yüce Meclisin çatısı altında, bir gecede, millete ait ormanların kamulaştırılması neticesinde, 1945 ve 1946 yıllarında, Türkiye Cumhuriyeti tarihinde tanık olmadığımız kadar çok orman yakılmıştır, 350 000 hektardan daha fazla orman yakılmıştır; Türkiye'nin yıllık ortalaması, son yirmi yıla baktığımız zaman, yaklaşık 20 000 hektardır, geçen yılki rakamımız 10 000 hektar civarındadır. Yani, millet şunu demiştir âdeta, kamulaştırmayı yapanlara: "Bana yar olmayan, sana da yar olmasın."

Milletin, köylünün sahiplenmediği, köylünün "benimdir" demediği ormanları, köylüye rağmen, millete rağmen yaşatmak mümkün değildir. Bunu bildiğimiz için, sivil toplum desteğini çok önemsiyoruz, sivil toplumla birlikte yapacağımız büyük projelerin kalıcı olacağını ve hayata geçebileceğini biliyoruz. Bunun için de, onbeş gün kadar önce, Millî Eğitim Bakanlığımızla, 15 000 000 öğrencimiz için, her çocuk için 1 fidan, 15 000 000 fidanla, koca bir orman, yeşil bir Türkiye projemize, önemli bir adım attığımıza da inanıyorum. Bu fasıldan olmak üzere, sivil toplumun bütün kesimleriyle, sendikalarla, Çalışma Bakanlığıyla, asker, sivil yetmiş milyonla bu kampanyanın, sonuna kadar arkasında olacağız, takipçisi olacağız.

Yine, 1995 yılı içerisinde, burada, Meclisimiz tarafından çıkarılmış olan Millî Ağaçlandırma Seferberlik Kanunu, ne yazık ki, herhangi bir yaptırımı olmadığı için, hayata geçirilememiştir. Şimdi, biz, onu, yeniden tahkim ederek, birtakım yaptırımlar getireceğiz ve bu konuyla alakalı devletin ilgili kurumları, üzerlerine düşeni yapmak durumunda olacaklardır.

Değerli arkadaşlar, saygıdeğer milletvekilleri; ormanlarımızın çok önemli bir kısmının verimsiz orman olduğunu ifade etmiştim. Bu verimsiz ormanların ve hazine arazilerinin ağaçlandırılması için de, özel ağaçlandırmaya fevkalade önem vereceğiz ve inşallah, 2003 yılı, bunun için, çok ciddî bir hamle yılı olacaktır. Yine, burada, Sayın Özeke'nin, 6831 sayılı Orman Kanununun 2/B maddesiyle alakalı dile getirmiş olduğu hususlara da değinmek istiyorum.

Değerli milletvekilleri, Türkiye'deki fotoğrafı iyi okumak lazım. Anayasamızın 169 uncu ve 170 inci maddeleri, orman ve ormancılıkla alakalı konuları tadat etmiştir. Yine, Orman Kanununun 2/B maddesi, Anayasanın 169 uncu ve 170 inci maddelerinden ilham alarak, ormanlarla alakalı birtakım tasarrufların nasıl yapılacağına veyahut da nasıl yapılamayacağına dair düzenlemeler getirmiştir. 2/B maddesi, 31.12.1981 tarihinden önce orman vasfını yitirmiş, fen ve bilim bakımından orman olma özelliği kalmamış, orman kadastrosu marifetiyle de orman dışına çıkarılmış alanların nasıl düzenlenebileceğini, nasıl tasarruf edilebileceğini ifade eden bir maddedir, bir fıkradır. Tabiî, Anaya Mahkememizin bu konuyla alakalı vermiş olduğu kararlar var.

Bugün, 2/B maddesi diye bilinen bu konudan mutazarrır olan milyonlarca insanın bu düzenlemeyi hararetle beklediği, bir an önce yapılacak anayasal ve yasal bir düzenlemenin çok ciddî bir sosyal yarayı tedavi edeceği, ekonomik sıkıntıyı ortadan kaldıracağı, ülkeye ciddî bir ekonomik getiri sağlayacağı realitesini, artık, herkesin görmüş olması lazım. Yine, bugün mahkemelerimizde 200 000'den fazla dava derdesttir. Bu davaların önemli bir kısmı da kendiliğinden düşecektir. Elbette ki, vatandaşımızla devletimizi karşı karşıya getiren, devletle vatandaşı, âdeta, hasım haline getiren bu davaları, mutlaka, ortadan kaldırarak, devletimizle vatandaşımızı barıştırarak, vatandaş ve devlet kaynaşmasını da bu vesileyle hayata geçirmek istiyoruz.

Bakın, bugün Türkiye'de şu anda 2/B kapsamına girdiği tespit edilmiş olan alan yaklaşık 500 000 hektar, yani, 5 milyar metrekare; sadece, Antalya'da 400 000 000 metrekare. Bu, İstanbul, Mersin, İzmir, Bursa gibi Türkiye'nin en gelişmiş 18 ilinde, yaklaşık olarak, 400 000 hektar, yani, 4 milyar metrekaredir. Biz, Orman Bakanlığı olarak, rayiç bedellerin ne olduğuna dair taşra örgütlerimizle mahallinde yaptırmış olduğumuz -birtakım sondajlama, örnekleme suretiyle- tespitlerde bu yerlerden 1 dolara satılacak olanların da, 40-50 dolara satılabilecek olanların da var olduğunu gördük. Biz, elbette ki, meseleye sadece para olarak bakmıyoruz. Bizim, Orman Bakanlığı olarak aslî görevimiz ormanları korumak ve geliştirmektir; ama, bu 2/B alanları öyle bir hale gelmiştir ki, artık, bu 2/B'lerin üzerinde ilçeler vardır, beldeler vardır, mahalleler vardır; milyonlarca insana ait olan yüzbinlerce konut, çok miktarda işyeri, devletin resmî binaları vardır; bunların hepsi bu 2/B'lerin üzerindedir.

Şimdi, biz, bu adımı atmakla, elbette ki, Türkiye'de yıllardan bu tarafa kangrenleşmiş bir sorunu çözmüş olacağız, vatandaşı mülkiyet sahibi yapacağız; ama, yeni 2/B'lerin oluşmaması için, yeni 2/B'lere imkân vermemek için Anayasanın ilgili maddelerinde gerekli tahkimatı da mutlaka en iyi şekilde yapmamız lazım. Başka; yapacak olduğumuz yasal düzenlemelerde, 2/B'lerle alakalı olarak vatandaşın "nasıl olsa yeni 2/B'ler olur canım" şeklinde düşünmesine imkân vermemek için de, her türlü yasal düzenlemeyi hazırlayarak, mutlaka ve mutlaka, iktidar ve muhalefetiyle en iyi şekilde, en güzel şekilde tahkim ederek çıkarmamız lazımdır.

Bu 2/B arazileri üzerindeki yüzbinlerce konutun önemli bir kısmı natamamdır. Bunlar, yasal statü kazanmaları halinde, yasallık kazanmaları halinde hızlı bir şekilde tamamlanacak, burada çok ciddî bir istihdam imkânı olacaktır. Yine, buradan, ekonomiye çok ciddî bir girdi sağlanacaktır. Bu girdi, inşaat malzemelerinden olacaktır. Bir anda, onbinlerce natamam konutun tamamlanmaya başlayacağını, pek çok binanın çatısının yapılacağını, doğramasının takılacağını, dış sıvasının yapılacağını, boyasının yapılacağını, kat mülkiyeti ve kat irtifakı için belediyelere ruhsat ve iskân için gidileceğini; böylece, belediyelerin buradan ciddî bir girdi sağlayacaklarını düşünüyoruz. Yine, bu satıştan, orman köylülerimizin refah düzeyinin önemli ölçüde yükseltilmesi için çok ciddî bir girdi sağlamayı hedefliyoruz.

Orman alanlarımızın geliştirilmesi için, şu anda, ekonomimizin şartları elvermiyor; ancak, buradan sağlanacak bir kaynakla, sistem, kendi içerisinde kendisini imar edecek, ihya edecektir. Dışarıdan, devletin bütçesinden herhangi bir desteğe gerek kalmadan, orman, kendi arazisiyle, kendi arsasıyla kendi varlığını büyüterek sürdürecektir.

Biz, bir taşla birden fazla imkânı yakalayabileceğimizi bildiğimiz için, Anayasamızın 169 ve 170 inci maddeleriyle alakalı düzenlemelerimizi, metin olarak belli bir noktaya getirdik. Zannediyorum, bu hafta sonuna kadar kesin şeklini vereceğimiz bu düzenlemeler, Anayasa Komisyonumuza gelecek, Anayasa Komisyonumuzdan sonra da, hızlı bir şekilde Genel Kurula gelerek, inşallah, yasalaşma imkânını bulacaktır.

Benim, toplumun bütün kesimlerinden -iktidar ve muhalefetten, Meclis içinden ve Meclis dışından, Türkiye'nin üniversitelerinden, yargı organlarından, bu konuya duyarlı bütün kesimlerden- aldığım izlenim şudur: Evet, 2/B, artık, çözümlenmesi gereken sosyal bir olgudur. Bunu, daha fazla uzatmanın, daha fazla kangren haline getirmenin hiç kimseye faydası yoktur, hele üzerinde yaşayan milyonlara hiç mi hiç faydası yoktur. Bunu bildiğimiz için, önümüzdeki haftalar içerisinde, bu toplumsal yaraya neşter vuracak düzenlemeyi yaparak, inşallah, inanıyorum ki, ülkemizin pek çok derdine deva olacak bir projeyi hayata geçireceğiz. Bunun için, Yüce Heyetinizi bu projemize, bu değişikliklerimize destek vermeye davet ediyor, hepinize saygılar, sevgiler sunuyorum. (Alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Bakan.

Gündemdışı konuşmaya, Orman Bakanı Sayın Osman Pepe cevap vermişlerdir.

Sayın milletvekilleri, gündemdışı konuşmalar tamamlanmıştır.

Başkanlığın Genel Kurula diğer sunuşları vardır.

Başbakanlığın, İçtüzüğün 75 inci maddesine göre verilmiş tezkereleri vardır.

3 adet olan bu tezkereleri ayrı ayrı okutacağım.

Birinci tezkereyi okutuyorum:

D) TEZKERELER VE ÖNERGELER

1.- Köy Kanununun Bir Maddesinin Değiştirilmesi ile Aynı Kanuna Bir Madde Eklenmesine Dair (1/385), Jandarma Teşkilât, Görev ve Yetkileri Kanununun Bir Maddesinde Değişiklik Yapılmasına Dair (1/399), Jandarma Teşkilât, Görev ve Yetkileri Kanununa İki Ek Madde Eklenmesine Dair (1/402) Kanun Tasarısının geri gönderilmesine ilişkin Başbakanlık tezkeresi (3/200)

     6.3.2003

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

İlgi: a) 8/10/1998 tarihli ve B.02.0.KKG.0.11./101-861/5682 sayılı yazımız.

b) 22/9/1998 tarihli ve B.02.0.KKG.0.11/101-1177/5368 sayılı yazımız.

c) 17/6/1998 tarihli ve B.02.0.KKG/101-1383/3338 sayılı yazımız.

d) 13/1/2003 tarihli ve B.02.0.KKG/196-279/295 sayılı yazımız.

İlgi (a), (b) ve (c) yazılarımızla Başkanlığınıza sunulan ve ilgi (d) yazımızla yenilenmesinin uygun bulunduğu bildirilen ekli listedeki kanun tasarılarının İçtüzüğün 75 inci maddesine göre geri gönderilmesini arz ederim.

   Abdullah Gül

         Başbakan

Liste

Esas No.: Kanun Tasarılarının Adı:

1/385 Köy Kanununun Bir Maddesinin Değiştirilmesi ile Aynı Kanuna Bir Madde

Eklenmesine Dair Kanun Tasarısı

1/399 Jandarma Teşkilât, Görev ve Yetkileri Kanununun Bir Maddesinde Değişiklik

Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı

1/402 Jandarma Teşkilât, Görev ve Yetkileri Kanununa İki Ek Madde Eklenmesine

Dair Kanun tasarısı

BAŞKAN - Bilgilerinize sunulmuştur.

İçişleri Komisyonunda bulunan tasarılar, hükümete geri verilmiştir.

İkinci tezkereyi okutuyorum:

2.- Bir Evlenme Akdine Dayanmayan Birleşmelerin Evlilik ve Evlilik Dışında Doğan Çocukların Düzgün Nesepli Olarak Tesciline İlişkin Kanun Tasarısının geri gönderilmesine ilişkin Başbakanlık tezkeresi (3/201)

     10.3.2003

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

İlgi: a) 27/7/1999 tarihli ve B.02.0.KKG.0.11./101-1203/3510 sayılı yazımız.

b) 13/1/2003 tarihli ve B.02.0.KKG/196-279/295 sayılı yazımız.

İlgi (a) yazımızla Başkanlığınıza sunulan ve ilgi (b) yazımızla da yenilenmesinin uygun bulunduğu bildirilen "Bir Evlenme Akdine Dayanmayan Birleşmelerin Evlilik ve Evlilik Dışında Doğan Çocukların Düzgün Nesepli Olarak Tesciline İlişkin Kanun Tasarısının" İçtüzüğün 75 inci maddesine göre geri gönderilmesini arz ederim.

   Abdullah Gül

         Başbakan

BAŞKAN - Bilgilerinize sunulmuştur.

İçişleri ve Adalet Komisyonlarında bulunan tasarı, hükümete geri verilmiştir.

Üçüncü tezkereyi okutuyorum:

3.- Çocukların Korunması ve Ülkelerarası Evlat Edinme Konusunda İşbirliğine Dair Sözleşmenin Onaylanmasının Uygun Bulunduğu Hakkında Kanun Tasarısının geri gönderilmesine ilişkin Başbakanlık tezkeresi (3/202)

     6.3.2003

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

İlgi: 13.1.2003 tarihli ve B.02.0.KKG./196-279/295 sayılı yazımız.

İlgi yazımızla yenilenmesi talep edilen kanun tasarıları arasında yer alan "Çocukların Korunması ve Ülkelerarası Evlat Edinme Konusunda İşbirliğine Dair Sözleşmenin Onaylanmasının Uygun Bulunduğu Hakkında Kanun Tasarısı"nın, İçtüzüğün 75 inci maddesine göre, geri gönderilmesini arz ederim.

   Abdullah Gül

         Başbakan

BAŞKAN - Bilgilerinize sunulmuştur.

Adalet ve Dışişleri Komisyonlarında bulunan tasarı, hükümete geri verilmiştir.

Şimdi, 2 adet Meclis araştırması önergesi vardır.

Birinci önergeyi okutuyorum:

E) GENSORU, GENEL GÖRÜŞME, MECLİS SORUŞTURMASI VE MECLİS ARAŞTIRMASI ÖNERGELERİ

1.- Ordu Milletvekili Eyüp Fatsa ve 26 milletvekilinin, yurtdışında yaşayan vatandaşlarımızın sorunlarının araştırılarak, alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/48)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Yurtdışında yaşayan Türk vatandaşlarının bulundukları ülkelerde ve ülkemizde karşılaştıkları problemlerin araştırılarak tespiti ve bu problemlerin çözümüne yönelik alınması gereken tedbirlerin belirlenmesi amacıyla, Anayasanın 98 inci, Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünün 104 üncü ve 105 inci maddeleri uyarınca bir Meclis araştırması açılmasını saygılarımızla arz ve teklif ederiz.

1. Eyüp Fatsa

(Ordu)

2. Mehmet Kılıç

(Konya)

3. Selahattin Dağ

(Mardin)

4. Veli Kaya

(Kilis)

5. Faruk Çelik

(Bursa)

6. Hacı Biner

(Van)

7. Ali Temür

(Giresun)

8. Mahmut Uğur Çetin

(Niğde)

9. Soner Aksoy

(Kütahya)

10. Sinan Özkan

(Kastamonu)

11. Cahit Can

(Sinop)

12. Hakan Taşçı

(Manisa)

13. Süleyman Turgut

(Manisa)

14. Fuat Ölmeztoprak

(Malatya)

15. İsmail Bilen

(Manisa)

16. Fehmi Öztunç

(Hakkâri)

17. Resul Tosun

(Tokat)

18. Mehmet Çerçi

(Manisa)

19. Reyhan Balandı

(Afyon)

20. Ayhan Zeynep Tekin

(Adana)

21. Mustafa Dündar

(Bursa)

22. Zeyid Aslan

(Tokat)

23. Erdoğan Özegen

(Niğde)

24. Semiha Öyüş

(Aydın)

25. Ahmet Rıza Acar

(Aydın)

26. İsmail Ericekli

(Çankırı)

27. Musa Sıvacıoğlu

(Kastamonu)

Gerekçe:

20 nci Yüzyılın ikinci yarısından itibaren yeniden imar faaliyetleri ve hızlı bir kalkınma sürecine giren Batı Avrupa ülkeleri, işgücü ihtiyacını karışlamak üzere yabancı işçi çalıştırma yolunu seçmişlerdir. Ülkemizde de 1960'tan sonra tarım politikasının değişmesi ve artan nüfus, köyden kente büyük bir işgücü göçünü başlatmıştır. Mevcut insan gücünün hepsine istihdam imkânı bulunamaması sonucu olarak, vatandaşlarımız da milletlerarası göç hareketine dahil olmuştur. İşsizlik faktörünün yanısıra yetersiz gelir, hızlı nüfus artışı, daha iyi imkânlarda yaşama ve tasarruf yapma eğilimi gibi nedenler de yurtdışı göçünü hızlandırmıştır.

Anayasamızın 62 nci maddesi gereğince, devlet, yabancı ülkelerde çalışan vatandaşlarımızın aile birliğini sağlamak, çocuklarının eğitiminin, kültürel ihtiyaçlarının ve sosyal güvenliklerinin sağlanması, anavatanla bağlarının korunması ve yurda dönüşlerinde yardımcı olunması için gereken tedbirleri almakla ödevlendirilmiştir.

Resmî kayıtlara göre, takriben 3 500 000 insanımız, Almanya'dan Yeni Zelanda'ya, Avustralya'dan Kuzey Amerika'ya, Afrika'dan Suudi Arabistan'a gibi, çeşitli ülkelerde yaşamlarına devam etmektedirler. Bu toplu sayının ülkelere göre dağılımı, sorunların ağırlıklı olarak nerelerde yoğunlaştığını belirlemektedir.

Türkiye Cumhuriyeti sınırları dışında yaşayan vatandaşlarımızın karşılaştıkları sorunlar, bulundukları ülkelerin hukukî ve sosyoekonomik durumlarıyla doğrudan ilgilidir.

Başlangıçta birçok ülkede işçi statüsünde bulunan insanımız, bugün, artık, o ülkelerde toplumların vazgeçilmez kalıcı unsurları haline gelmiştir. Başta anadil eğitimi olmak üzere, din eğitimi, kültür transferi ve benzeri konularla ilgili mevcut çalışmalar gözden geçirilmeli ve gerekli olan iyileştirmeler sağlanmalıdır. Yaşlanan insanlarımız ve ihtiyaçları, yetişen nesiller ve topluma entegrasyonunda yaşanılan problemler, Türk gençliğinin suç oranları ve hapishanelerdeki durumları, çifte vergilendirme, çifte vatandaşlık gibi konular, üstünde araştırma yapmayı ve somut çözüm geliştirmeyi gerektiren konu başlıklarından sadece bazılarıdır.

Yurt dışında yaşayan vatandaşlarımızın, yapmış oldukları yatırımlar ve havale etmiş oldukları meblağlarla Türkiye ekonomisine ciddî katkıda bulundukları bir gerçektir. Maalesef, bu vatandaşlarımız, Türk siyasetinde yeterince söz sahibi olamamaktadırlar. Örneğin, 3 Kasım genel seçimlerinde gümrük kapılarında, ancak, 115 459 oy kullanılmıştır. Hızla bulundukları ülkelerin vatandaşlığına geçen insanlarımızın, çifte vatandaşlık kapsamında siyasî katılımı ve temsilinin sağlanması için gereken çalışmalar bir an evvel başlatılmalıdır. Öte yandan, Türkiye ekonomisine katkıda bulunmak ve mevcut birikimlerini değerlendirmek üzere Türkiye'deki teşekküllere ortak olan vatan-daşlarımız, çeşitli sebeplerden dolayı, bu kuruluşlardan bekledikleri faydayı bulamamışlardır. Bu durum, yurt dışındaki insanımızın Türkiye'yle ilgili düşüncelerini menfi yönde etkilemektedir.

Sadece Batı Avrupa'da yaşayan 2 500 000 insanımız, her sene, yurda dönüşlerinde, kara, hava veya denizyolu ulaşımında inanılmaz zorluklarla karşılaşmakta, bu sorunlar, Türkiye'den çıkışlarında da devam etmektedir. Başta Kapıkule olmak üzere, ülkemiz sınır kapılarında uygulanmakta olan çeşitli bürokratik işlemler ve sınır kapılarındaki yetersizlikler, özellikle tatil dönemlerinde, vatandaşlarımızın yurda dönüş ve çıkışlarında büyük bir sorun olarak karşılarına çıkmaktadır.

Yurt dışında, işçisi, işadamı, esnafı, öğrencisi ve aileleriyle büyük bir güç oluşturan vatandaşlarımızın, Anavatan Türkiye ile olan ilişkilerini sürdürmekte müstesna bir gayret gösterdikleri bilinmektedir. Yurt dışında yaşayan Türk vatandaşlarının, bulundukları ülkelerdeki haklarının daha fazla korunması için çaba sarf edilerek, gerek o ülkelerde gerekse Türkiye'de karşılaştıkları sorunların ortadan kaldırılması için gerekli tedbirler alınmalıdır.

BAŞKAN - Bilgilerinize sunulmuştur.

Önerge, gündemde yerini alacak ve Meclis araştırması açılıp açılmaması konusundaki öngörüşme, sırası geldiğinde yapılacaktır.

Sayın milletvekilleri, sunuşlarımızın uzun olması dikkate alınarak, Kâtip Üyenin oturarak okuması hususunu Genel Kurulun takdirine sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir; teşekkür ederim.

İkinci önergeyi okutuyorum:

2.- İstanbul Milletvekili Onur Öymen ve 25 milletvekilinin, askerî üs ve tesisler ile limanların modernizasyonu amacıyla ABD teknik ve askerî personelinin ülkemizde bulunmasına izin verilmesine ilişkin TBMM kararına dayanan uygulamaların ve aykırılık iddialarının araştırılarak, alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/49)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Hükümetin yabancı askerlerin Türkiye'ye kabulü ve Türkiye üzerinden Irak'a askerî bir harekât için gönderilmesi amacıyla TBMM'den onay almadan bazı üslerin, havaalanlarının ve limanların yenileştirilmesi amacıyla Yüce Meclisten yetki alma yoluna gitmesi, uygulamada çeşitli sorunlara ve karışıklıklara yol açmıştır.

Basına da yansıyan bazı bilgiler, uygulamada Yüce Meclisin 6 Şubat 2003 tarihli ve 759 sayılı Kararıyla verdiği yetkinin dışına çıkıldığı yolunda kuşkuların ortaya çıkmasına sebep olmuştur.

Meclisin, 1 Mart tarihinde, Hükümetin sunduğu ikinci tezkereyi kabul etmemesi birinci tezkerenin uygulanmasının hangi amaca hizmet edeceği konusunu da tartışmaya açık hale getirmiştir.

Ülkemizi ileride zor duruma düşürebilecek, Meclisin iradesine aykırı bir durumun ortaya çıkmasına sebep olabilecek bu gelişmelerin kapsamlı olarak araştırılması ve gerekli önlemlerin alınması için Hükümete önerilerde bulunulması amacıyla Anayasanın 98 inci, İçtüzüğün 104 ve 105 inci maddeleri uyarınca bir Meclis araştırması açılmasını arz ve teklif ederiz.

1.  Onur Öymen

 

(İstanbul)

 

2.  Şükrü Mustafa Elekdağ

 

(İstanbul)

 

3.  Haluk Koç

 

(Samsun)

 

4.  Mustafa Özyürek

 

(Mersin)

 

5.  Oğuz Oyan

 

(İzmir)

 

6.  İnal Batu

 

(Hatay)

 

7.  Türkan Miçooğulları

 

(İzmir)

 

8.  Osman Kaptan

 

(Antalya)

 

9.  Atilla Emek

 

(Antalya)

 

10. Fuat Çay

 

(Hatay)

 

11. Ali Arslan

 

(Muğla)

 

12. Emin Koç

 

(Yozgat)

 

13. Ali Cumhur Yaka

 

(Muğla)

 

14. Zekeriya Akıncı

 

(Ankara)

 

15. Engin Altay

 

(Sinop)

 

16. Hasan Ören

 

(Manisa)

 

17. Gökhan Durgun

 

(Hatay)

 

18. Erdal Karademir

 

(İzmir)

 

19. Ali Oksal

 

(Mersin)

 

20. İzzet Çetin

 

(Kocaeli)

 

21. Tuncay Ercenk

 

(Antalya)

 

22. Mehmet Akif Hamzaçebi

 

(Trabzon)

 

23. Ali Kemal Deveciler

 

(Balıkesir)

 

24. Bihlun Tamaylıgil

 

(İstanbul)

 

25. Mehmet Işık

 

(Giresun)

 

26. Yakup Kepenek

 

(Ankara)

 

Gerekçe:

TBMM, Hükümete ülkemizdeki bazı tesislerin yenileştirilmesinde, geliştirilmesinde ve altyapı çalışmalarında görev yapacak yabancı sivil ve askerî personelin ülkemize kabulü için yetki vermiştir. İstenilen yetkinin Amerika Birleşik Devletlerinin Irak'a yönelik olarak yapmayı hazırladığı bir askerî harekâtla ilgili olduğunda kuşku bulunmamaktadır.

Ancak, Hükümetin ülkemize yabancı askerlerin kabulü ve bu askerlerin Türkiye üzerinden başka bir ülkeye gönderilmesi için yetki talebinin 1 Mart 2003 tarihinde Yüce Meclis tarafından reddedilmesi birinci tezkere ile verilen yetkiyi anlamsız ve mesnetsiz kılmıştır.

Buna rağmen, son günlerdeki bazı uygulamalar ülkemizi bir savaş hazırlığının sahnesi haline getirmiştir. Basına da yansıyan bilgilerden ülkemizde yeni lojistik üsler kurulduğu, limanların, arazilerin ve bazı tesislerin yabancılara kiralanması yoluna gidildiği anlaşılmaktadır. Hükümetin sunduğu ve Meclisin kabul ettiği tezkerede bu gibi faaliyetler için Meclisten yetki istenmemiştir. Keza, Hükümetin tezkeresinde üslerin yenileştirilmesi için görevlendirilecek yabancı personelin silah taşımasına izin verilmesi talebinde de bulunulmamıştır. Oysa, basına yansıyan bazı haberler bu personelin bir bölümün silahlı olduğunu göstermektedir.

Hükümetin bu konularda ABD ile vardığı anlaşılan mutabakat hakkında Yüce Meclise bilgi verilmemiştir. Genelkurmay Başkanlığının, uygulamanın Meclisin verdiği yetkiye uygun biçimde gerçekleştirildiği yolunda yaptığı açıklama önemle kaydedilmiştir; ancak, Meclis kararlarının uygulanmasında siyasî sorumluluk taşıyan hükümetin, diğer devlet kuruluşlarının arkasına sığınarak bu sorumluluğundan kurtulması mümkün değildir. Ayrıca, Meclisin verdiği yetkinin ne şekilde uygulanacağı hususunda hükümetin ilgili makamlara nasıl bir yönerge verdiği de bilinmemektedir.

Hükümetin, Meclisten yeni bir yetki alınacağına kesin gözüyle baktığı izlenimi vererek, yabancı askerlerin bu savaş hazırlıklarına müsaade etmesi, Meclisin iradesine saygılı bir davranış değildir.

Bütün bu konuların bir Meclis araştırması çerçevesinde kapsamlı olarak araştırılması kaçınılmaz bir zorunluluk haline gelmiştir.

BAŞKAN- Bilgilerinize sunulmuştur.

Önerge, gündemde yerini alacak ve Meclis araştırması açılıp açılmaması konusundaki öngörüşme, sırası geldiğinde yapılacaktır.

Sayın milletvekilleri, şimdi, Başbakanlığın, Anayasanın 82 nci maddesine göre verilmiş bir tezkeresi vardır; okutup, oylarınıza sunacağım.

D) TEZKERELER VE ÖNERGELER (Devam)

4.- Devlet Bakanı Kürşad Tüzmen'in Suriye'ye yaptığı resmî ziyarete iştirak etmeleri uygun görülen milletvekillerine ilişkin Başbakanlık tezkeresi (3/203)

     7.3.2003

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Devlet Bakanı Kürşad Tüzmen'in, görüşmelerde bulunmak üzere bir heyetle birlikte 31 Ocak-2 Şubat 2003 tarihleri arasında Suriye'ye yaptığı resmî ziyarete, ekli listede adları yazılı milletvekillerinin de iştirak etmesi uygun görülmüş ve bu konudaki Bakanlar Kurulu kararının sureti ilişikte gönderilmiştir.

Anayasamızın 82 nci maddesine göre gereğini arz ederim.

   Abdullah Gül

         Başbakan

Nurettin Aktaş

(Gaziantep)

Mahmut Durdu

(Gaziantep)

Mehmet Sarı

(Gaziantep)

Ahmet Uzer

(Gaziantep)

Mustafa Eyiceoğlu

(Mersin)

Abdullah Veli Seyda

(Şırnak)

BAŞKAN- Tezkereyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Cumhuriyet Halk Partisi Grubunun, İçtüzüğün 19 uncu maddesine göre verilmiş bir önerisi vardır; okutup, oylarınıza sunacağım.

IV.- ÖNERİLER

A) SİYASÎ PARTİ GRUBU ÖNERİLERİ

1.- Genel Kurulun çalışma saatleriyle gündemdeki sıralamanın yeniden düzenlenmesine ilişkin CHP Grubu önerisi

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

11.3.2003 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına vermiş olduğumuz ve Gündemin "Genel Görüşme ve Meclis Araştırması Yapılmasına Dair Öngörüşmeler" kısmında yer alacak olan, İstanbul Milletvekili Onur Öymen ve arkadaşları tarafından, Yüce Meclisin 6 Şubat 2003 tarihli ve 759 sayılı Kararı ile verdiği yetkinin dışına çıkıldığı yolunda kuşkuların ortaya çıkarılmasının araştırılması amacıyla verilen Meclis araştırma önergesinin, Genel Kurulun 11.3.2003 tarihli (bugünkü) birleşiminde görüşülmesini ve görüşmelerin bitimine kadar Genel Kurul çalışmasının uzatılmasını arz ederim.

Saygılarımla.

       Haluk Koç

                Grup Başkanvekili

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, şimdi, Cumhuriyet Halk Partisi Grubunun önerisini okuduk. İçtüzüğümüze göre, bu hususta lehte ve aleyhte söz alma imkânı var; 2 lehte, 2 aleyhte olmak üzere 4 sayın milletvekilimize söz verebiliriz.

Şu ana kadar Başkanlığımıza, lehte olmak üzere 2 söz talebi gelmiştir; Cumhuriyet Halk Partisi İstanbul Milletvekili Sayın Onur Öymen ve yine Cumhuriyet Halk Partisi Samsun Milletvekili Sayın Haluk Koç.

HALUK KOÇ (Samsun) - Sayın Başkan, konuşma hakkımızdan vazgeçiyoruz; oylama istiyoruz.

BAŞKAN - Teşekkür ederim, konuşma haklarından vazgeçmişlerdir.

FARUK ÇELİK (Bursa) - Sayın Başkan, aleyhinde söz almak istiyorum.

BAŞKAN - Aleyhinde söz almak istiyorsunuz.

ALİ TOPUZ (İstanbul) - Söz alma işlemi bitti efendim.

BAŞKAN - Siz mi söz istiyorsunuz efendim?

FARUK ÇELİK (Bursa) - Evet, ben istiyorum efendim.

HALUK KOÇ (Samsun) - Sayın Başkan, söz almak isteyenleri ifade ettiniz, başka söz alan yoktu; ona göre biz de düşüncemizi bildirdik.

BAŞKAN - Şimdi, efendim, isterseniz size de söz veririm; yani, burada, bunu konuşun...

HALUK KOÇ (Samsun) - Sayın Başkan, çok açık bir şekilde, bu önergenin lehinde ve aleyhinde söz almak isteyenleri, 2 kişi lehte olarak ifade ettiniz.

BAŞKAN - Ben, söz talebinde bulunanları ifade ettim...

HALUK KOÇ (Samsun) - Aleyhte söz isteyen olmadığı için, biz, söz hakkımızdan vazgeçtik.

BAŞKAN - Sayın Koç, o konuda açık bir beyan olmadı.

FARUK ÇELİK (Bursa) - Sayın Başkanım, oylamaya geçilmediği için gündemin bu bölümünde söz talebimiz var.

BAŞKAN - Tamam, Sayın Grup Başkanvekilimiz.

HALUK KOÇ (Samsun) - Sayın Başkanım, o zaman geri çekmiyoruz konuşma talebimizi.

BAŞKAN - Tamam.

Sayın Koç, söz istiyor musunuz?

HALUK KOÇ (Samsun) - Evet, Sayın Öymen de istiyor, ben de istiyorum.

BAŞKAN - Buyurun Sayın Öymen. (CHP sıralarından alkışlar)

Süreniz 10 dakikadır.

ONUR ÖYMEN (İstanbul) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Yüce Meclisin bazı üslerin, havaalanlarının ve limanların yenileştirilmesi konusunda hükümete verdiği yetkinin uygulanmasında karşılaşılan sorunlar hakkında, Cumhuriyet Halk Partisinin görüşlerini Yüce Heyetinize arz etmek üzere, söz almış bulunuyorum.

Biz arzu ederdik ki, bu önerimiz her 2 partinin de oylarıyla Danışma Kurulunda derhal kabul edilsin; çünkü, burada söz konusu olan, Yüce Meclisin iradesine saygı gösterilip gösterilmediğidir. Biz, bunu öncelikli ve ivedîlikli bir konu olarak düşünüyoruz. Bundan daha acil hangi konumuz olabilir! Ülkemizin güvenliğiyle ilgili bir konu söz konusudur, savaşa girip girmeme söz konusudur; demin dediğim gibi, Yüce Meclisin iradesine saygı gösterilip gösterilmediği söz konusudur. Buna nasıl itiraz edilebilir, biz bunu anlamakta çok zorluk çekiyoruz.

Sayın Dışişleri Bakanı, geçen gün, hükümetin kapı gibi direndiğini söyledi. Biz, yabancı baskılara karşı kapı gibi direnildiğini düşünüp, bundan memnun olmuştuk; fakat, öyle anlaşılıyor ki, muhalefetin denetleme görevi yapmasına karşı kapı gibi direniliyor; bundan üzüntü duyuyoruz. (CHP sıralarından alkışlar)

Değerli arkadaşlar, 6 Şubatta, hükümetin Meclise sunduğu tezkerenin, içerik ve zamanlama  açısından uygun olmadığını o zaman da söylemiştik, kamuoyuna da açıklamıştık. Çünkü, bu tezkere, o zaman da dediğimiz gibi, arabayı atın önüne koymaktır. Yani, Meclisin, işin esası hakkında karar vermeden, iradesi belli olmadan, sanki bu karar alınmış gibi bunun uygulamasına yönelik bir tezkerenin gündeme getirilmesinin yanlış olacağını söylemiştik. İşte, şimdi kamuoyuna yansıyan sıkıntılar, karışıklıklar, bizim o zamanki bu endişemizin ne kadar haklı olduğunu ortaya koyuyor. Hükümetin yarattığı bu ortam, bu durum, bu tezkereyi öncelikle Meclisten geçirmesi, Amerikalılarda da yanlış beklentiler yaratmış ve sanki işin esasının Meclise kabul ettirilmesinin çok kolay olacağı izlenimini yaratmıştır. Yüce Meclisin 1 Mart günü aldığı karar, bunun böyle olmadığını göstermiştir. Meclisin o kararı, Türkiye üzerinden yabancı birliklerin komşu bir ülkeye saldırıda bulunmasını imkânsız hale getirmiştir. Böylece, birinci tezkereyle verilen yetki boşlukta kalmıştır. Bu üs ve tesislerin yenilenmesinin sadece Irak'a yönelik operasyonla ilgili olduğunu bilmeyen kalmamıştır. O zaman, bu operasyona Meclis yetki vermediğine göre, birinci tezkere çerçevesinde yapılan modernleşme çalışmaları ne işe yarayacaktır? Bu sorunun cevabının araştırılması lazımdır. O zaman, sanki Meclisten Amerikan askerlerinin ülkeye daveti ve Irak'a bir operasyonda bulunmasına yetki verilmişçesine bu tezkerenin uygulamaya geçirilmesinin anlamı nedir? Bu yenileme faaliyeti ne işe yarayacaktır? Bu çalışmalar niçin sürdürülmektedir? Bunun için niçin para harcanmaktadır? Bu soruları bizim kendi kendimize sormamız gerekiyor.

Değerli arkadaşlar, çok sayın milletvekilleri; bir konu daha var; öyle anlaşılıyor ki, hükümet, bu konuda Amerika ile bir muhtıra imzalamıştır. Bu muhtıranın içeriği hakkında Yüce Meclise bilgi verilmemiştir. Muhtıranın gizli olduğu söyleniyor. Meclis, o zaman, gizli oturumları niçin yaptı? Bu konuda bize bilgi vermeyecek idi iseniz, niçin Meclisi gizli oturuma davet ettiniz? Türkiye Büyük Millet Meclisinin verdiği yetkiyle bir anlaşma yapacaksınız, bir mutabakata varacaksınız; fakat, o mutabakatın içeriğini bize söylemeyeceksiniz, değerli milletvekillerimiz bunu basından öğrenecek. Bu doğru bir iş midir? Siz bunun doğru olduğuna inanıyor musunuz?

Ayrıca, gazetelere yansıyan bazı bilgilere göre, Türkiye'de yeni üslerin inşaı söz konusudur. Gazetelerde yer alan başka haberlere göre, bu konuda faaliyette bulunmak üzere ülkemize gelen bazı Amerikan askerleri silah taşımaktadırlar. Doğru olmadığını ümit ettiğimiz haberlere göre, bu askerler Türk askerlerine silah çekmişlerdir.

Değerli arkadaşlar, Meclisimizin verdiği yetkide yabancı askerlerin silah taşıması var mıdır; Meclisin kabul ettiği tezkerede biz böyle bir yetki verdik mi? Silahlı askerlerin ülkemizde ne işi var? Bu üslerin tevsii için gelen askerlerin korunması gerekiyorsa bunu biz koruruz, Türk Silahlı Kuvvetleri korur. Onlar bizim misafirimizdir, onların korunması bizim görevimizdir. Onların kendilerini korumak için silah taşımalarına biz izin vermedik. Bu memlekette bir tek güç silah taşıyabilir, o da Türk Silahlı Kuvvetleridir. (CHP sıralarından alkışlar) Biz, ikinci bir gücün, hangi amaçla olursa olsun bu topraklarda silah taşımasına razı değiliz, bunu reddediyoruz.

Değerli arkadaşlar, 6 Şubata onaylanan tezkerenin verdiği yetki açıktır. Bakın, tezkere ne diyor: "Türkiye'deki askerî üs ve tesislerle limanlarda gerekli yenileşme, geliştirme, inşaat ve tevsi çalışmalarıyla altyapı faaliyetlerinde bulunmak amacıyla Amerika Birleşik Devletlerine mensup teknik ve askerî personelin üç ay süreyle Türkiye'de görevlendirilmesi..." Verilen yetki budur. Hükümetin, bu yetkinin çerçevesinin dışına çıkması hukuken mümkün değildir. Hükümetin, Meclisçe verilen yetkiyi kendi anlayışına göre geniş biçimde yorumlayıp ilgili devlet kuruluşlarına talimat verme hakkı yoktur. Öyle anlaşılıyor ki, ülkemizde 9 yeni üs kurulacaktır.

Değerli arkadaşlar, Yüce Mecliste biz buna yetki verdik mi? Bu demin okuduğum paragrafın hangi kelimesi, hangi cümlesi Türkiye'de yeni üs kurulmasına imkân veriyor? Bizim vermediğimiz yetkiyi kim verebilir? Bizim verdiğimiz yetkiyi aşan bir talimatı, hükümet, ilgili kuruluşlara nasıl verebilir?

Öyle anlaşılıyor ki, hükümet, Meclisin birinci tezkeresinden sonra, 6 Şubatta kabul ettiği tezkereden iki gün sonra 8 Şubatta Amerikalılarla bir mutabakat zaptı imzalamıştır. Nedir bu mutabakat zaptı -demin dediğim gibi, gazetelerden öğreniyoruz bunu- yeni üslerin açılmasına izin verilmesine;. bunu gazetelerden öğreniyoruz.

Değerli arkadaşlar, basında, Amerikan yetkililerine atfen bazı bilgiler çıkıyor, bazı beyanlar çıkıyor; bu iş için 300 000 000 dolar harcamışlar, geri dönemezlermiş... Çok değerli milletvekilleri, eğer, Türk Anayasasıyla bağdaşmayan, Türkiye Büyük Millet Meclisinden yetki almayan bir iş yapılmışsa, o işten geri dönülür, kaça mal olursa olsun o işten geri dönülür. Türk Anayasasının değeri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin itibarı parayla ölçülemez. Cumhuriyet Halk Partisinin Sayın Genel Sekreteri, geçen günkü konuşmasında "geldikleri gibi giderler" demişti. Zannediyorum ki, bazıları bunu yanlış anladılar; zannettiler ki, geldikleri gibi Silopi'ye giderler. Halbuki, Sayın Genel Sekreterin kastettiği, geldikleri gibi geri giderler. Bu sözün esas sahibi olan Atatürk, bunu bu amaçla söylemişti, biz de bu amaçla söylüyoruz. Türkiye Büyük Millet Meclisinin yetki vermediği hiçbir birlik, Türkiye'nin şurasından şurasına gidemez.

Genelkurmay Başkanlığımız, uygulamada, Türkiye Büyük Millet Meclisinin verdiği tezkereye uygun hareket edildiğini söylüyor; bunu, önemle, dikkatle kaydediyoruz. Genelkurmay Başkanımızın bu konudaki titizliğini biliyoruz; İncirlik'teki uçuşları nasıl denetlediğini çok iyi biliyoruz; ama, bizim, Meclis olarak muhatabımız hükümettir. Hükümet, hiçbir kuruluşun arkasına saklanmasın; kendisi çıksın, burada, huzurunuzda "yapılan iş, verdiğiniz yetkiye uygundur" desin, mutabakat muhtırasını açıklasın; biz, bunu bekliyoruz.

Arkadaşlar, işin esasına bakalım. Öyle anlaşılıyor ki, bütün bunlar, ikinci bir tezkerenin getirilip Meclisten geçeceği anlayışıyla yapılıyor. 1 Mart akşamı, Sayın Başbakanın bizzat kendisi "herkes Meclisin iradesine saygı göstermelidir" dedi; ama, gördük ki, aynı akşam, bazı çevreler, sanki Meclisin iradesi kolaylıkla geri çevrilebilirmiş gibi, hemen ikinci tezkereden bahsetmeye başladılar. Arkadaşlar, ne olmuştur da ikinci bir tezkere gelecektir?! Güvenlik Konseyinden yeni bir karar mı çıktı, yeni bir meşruiyet mi kazandı askerî müdahale, NATO'da bir karar mı çıktı, Türkiye'nin Anayasası mı değişti; ne olmuştur da Meclise yeni bir tezkere getirilecektir; hiçbir şey olmamıştır. Bunun bir tek izahı olur yeni tezkere gelirse, hükümetin, dış baskılara dayanamayarak, hiçbir dış gelişme olmaksızın, Meclisin iradesini tersine çevirmek istediği anlaşılır. Biz bunu reddediyoruz, biz bunu kabul etmiyoruz ve eminiz ki, Adalet ve Kalkınma Partisine mensup çok değerli arkadaşlarımız da Meclisin iradesinin arkasında duracaklardır, geri adım atmayacaklardır, baskılara direneceklerdir.

Irak'ta olumlu gelişmeler oluyor; Birleşmiş Milletler denetçilerinin müspet raporları var; füzeler imha ediliyor; U-2 uçakları uçuş...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN- Sayın Öymen, mikrofonu açıyorum efendim; buyurun.

ONUR ÖYMEN (Devamla) - Toparlıyorum Sayın Başkan; teşekkür ediyorum.

NATO müttefikimiz Fransa, Birleşmiş Milletlerde yeni bir tasarıyı veto edeceğini söylüyor, Rusya, veto edeceğini söylüyor, Çin, veto edeceğini söylüyor, Birleşmiş Milletler Genel Sekreterinin kendisi, barış çabalarına şans tanınması gerektiğini söylüyor; İngiltere'de iktidara mensup İşçi Partisinin 120 milletvekili, kendi liderlerine başkaldırmıştır. İngiltere'nin Kalkınma Bakanı Short, dün demeç verdi "eğer, Güvenlik Konseyi kararı olmazsa görevimden istifa edeceğim"dedi; 5 bakan yardımcısı, aynı yönde beyanda bulundular. 2 Amerikan diplomatı, kendi hükümetlerini eleştirerek istifa etti. Bu ortamda, biz, Yüce Meclisin iradesini tersine mi çevireceğiz? Hükümet, bunu mu bize önerecek? Bunun böyle olmayacağını ümit ediyoruz.

Sayın Adalet ve Kalkınma Partisi Genel Başkanının dün, 14 Martta Güvenlik Konseyinin kararını beklediğini söylemesini, olumlu bir işaret olarak sayıyoruz ve biz bunu, uluslararası meşruiyet sağlanmadıkça bu tezkerenin yeniden Meclise gelmeyeceğinin bir teminatı olarak kabul etmek istiyoruz.

Değerli arkadaşlar, hükümet diyor ki: "Biz, bu tezkereyi kabul etsek bile, ülkeyi savaşa sokmuş olmayacağız." Bu, uluslararası hukuka aykırıdır. Birleşmiş Milletler Genel Kurulunun 1974 yılında aldığı 3314 sayılı Karar var ve orada "uluslararası meşruiyet olmadan bir saldırı eylemi için  topraklarını açan ülkeler de bu saldırı eylemine katılmış sayılırlar"deniliyor. Yani, siz, isteseniz de istemeseniz de, böyle bir izin verirseniz, yabancı birliklerin Türkiye üzerinden saldırısına izin verirseniz, ülkeyi savaşa sokarsınız.

Bir şey daha söylemek istiyorum. Meclisin iradesini açıklamasından bir gün sonra, derhal Türkiye'ye karşı baskılar başladı. Amerikan hükümetine çok yakın olan bir gazete, kocaman bir makale yayımladı; Türkiye'de Kürtlere nasıl baskı yapıldığı, nasıl işkence yapıldığı gibi iddialara yer verdi. Bunun ne manaya geldiğini anlamıyor değiliz. Aynı tarihlerde, Kuzey Irak'taki bazı Kürt liderlerin demeçlerinin nereden kaynaklandığını anlamıyor değiliz. Bu mesajları gayet iyi anlıyoruz ve bu mesajları tahrik edenleri ayıplıyoruz.

Müttefik ülkeler birbirlerine karşı saygılı davranırlar, birbirlerine baskıyla, zorlamayla iş yaptırmazlar. Amerika Dışişleri Bakan Yardımcısı Sayın Grossman -ki, eski büyükelçidir ve Türk-Amerikan dostluğuna çok hizmet etmiştir- geçenlerde bir beyanat verdi; diyor ki: "Amerikan askerleri girmeden, Türk askerleri de Kuzey Irak'a giremez", bu anlama gelen beyanda bulundu; Türk dışişleri protesto etti; ama, yeterli değil. Böyle bir demecin verilebilmiş olması hazindir. Bu, bir anlamda, Başkan Johnson'un İsmet İnönü'ye gönderdiği mektubu hatırlatıyor; yani, bizim savaşa girmemize izin vermezseniz, sizin, sınır güvenliğinizi korumanıza izin vermeyiz anlamına. Arkadaşlar, hangi ülke, sınırlarını korumak için başka ülkelerden izin alır, başka ülkelerin icazetine tabidir?.. Biz, yaklaşık on yıldır Kuzey Irak'a asker gönderiyoruz sınır güvenliğimiz için; ne zaman Amerika'dan icazet istedik, ne zaman izin istedik?.. (CHP sıralarından alkışlar) Bu, bizim en doğal hakkımızdır. Şunu, huzurunuzda ilan ediyorum ve zannediyorum ki, Adalet ve Kalkınma Partisine mensup milletvekilleri adına da konuşuyorum, ne zaman ülkemizin güvenliği gerektirirse, ne zaman sınırlarımızın güvenliğini korumak için gerekirse, biz, hiç kimseden icazet almadan bunun gereğini yaparız ve Meclis oybirliğiyle bunu kabul eder, biz de ederiz. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Sayın Öymen, toparlarsanız memnun olurum.

ONUR ÖYMEN (Devamla) - Toparlıyorum.

Sayın Başkan, değerli arkadaşlar; netice itibariyle, şunu söylemek istiyorum: Üs ve tesislerin modernleşmesi amacıyla ülkemize gelen birliklerin, bugünkü görünümüyle, Yüce Meclisin verdiği yetkileri aşan faaliyetlerde bulunduğunu görüyoruz. Bu konunun, mutlaka, Meclis tarafından, ivedilikle, bir araştırma konusu yapılması gerektiğine inanıyoruz. Bu konu, çok ciddî bir konudur; demin de söylediğim gibi, Meclis iradesine saygı gösterilip gösterilmediği konusudur, hükümetin, Meclisin iradesine uygun hareket edip etmediği konusudur. Bu konuyu, mutlaka, acilen araştırmak zorundayız. Halkımıza, bunun izahını yapamayız; bunu niçin araştırmadığımızı, niçin gündemin geri sıralarında bıraktığımızı halka anlatamayız.

Değerli arkadaşlar, Türk Halkı gururlu bir halktır, onuruna düşkündür. Biz, onurumuzu çiğnetmeyiz ve hiçbirimiz çiğnetmeyiz. Bu Mecliste görev yapan hiçbir arkadaşımız, Türkiye'nin onurunun çiğnenmesine göz yumamaz; yabancı askerlerin Türk askerine silah çekmesine göz yumamaz; bunun, ikinci sınıf bir mesele gibi aylarca ertelenmesine göz yumamaz.

Sizlerden destek bekliyoruz. Lütfen, bu konuyu, öncelikle ve ivedilikle Meclisin gündemine alınız.

Hepinize saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Öymen.

Sayın Koç, buyurun.

HALUK KOÇ (Samsun) - Sayın Faruk Çelik söz istemişlerdi...

FARUK ÇELİK (Bursa) - Sayın Başkan, önce, Sayın Koç söz istemişlerdi, buyursunlar efendim.

HALUK KOÇ (Samsun) - Sayın Başkan, ikinci kez söz dağıtımı  yapılırken Sayın Çelik öncelikle istemişlerdi...

BAŞKAN - Söz isteğinde ısrar vardı, şimdi, birbirinizi davet ediyorsunuz.

Sayın Koç, buyurun. Öncelikle sıra sizin efendim. (CHP sıralarından alkışlar)

Sayın Koç, Sayın Öymen'e, aşağı yukarı 5 dakika fazla süre tanıdık, saygın bir milletvekilimizin görüşlerini burada beraberce dinledik. Siz de, süreyi uygun kullanırsanız, Başkanlık Divanı olarak çok memnun oluruz.

HALUK KOÇ (Samsun) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bugün, gerçekten, basit bir konuyu konuşmak için söz almış bulunmuyoruz. Bu önergenin öncelikle görüşülmesi teklifi de, basit, dar hesaplarla yapılabilecek bir teklif değil.

Şimdi, bakın, Türkiye'nin bu kadar çok kilitlendiği bir konunun, bu çatı altında hem hükümeti hem Türkiye Büyük Millet Meclisini daha çok yıpratmasına izin vermemeliyiz düşüncesinden yola çıktık. Şu anda İskenderun'a gelen gemilerin, güneydoğuda vızır vızır işleyen yabancı askerlerin, televizyonlarda, basında gördüğümüz o Hummer ciplerin, o Stinger füzelerinin, 6 Şubatta verilen birinci tezkerenin yetkisi içinde nasıl değerlendirilebileceğini sormamız gerekmiyor mu; bir düşünmemiz lazım. Bu soruyu soran milyonlarca insanımız var. En azından, bizler bu soruya cevap verebiliyor muyuz; hepimiz izliyoruz bu görüntüleri...

Değerli arkadaşlarım, bakın, biz, bugün, elmadan armuttan daha fazla nasıl verim alabiliriz diye bir araştırma komisyonu kurulsun teklifiyle gelmedik karşınıza. Verdiğimiz önerge, Türkiye Büyük Millet Meclisinin ilk çıkardığı tezkerenin yetki sınırlarının aşılıp aşılmadığıyla ilgili bir araştırma komisyonu kurulması önergesi.

"Efendim, ne uzatıyorsunuz artık, ne diye üzerine düşüyorsunuz bunların; her şey bir süreçte akıp gidiyor. Zaten, Amerika Birleşik Devletleri kararlı, ne Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi kararı dinliyor ne dünyada yükselen sivil moral toplum gücünü dinliyor. Türkiye Büyük Millet Meclisi bu tezkereyi reddetmiş olsa da, ikinci tezkereyi nasıl olsa yeniden geçireceğiz. Dostumuzun stratejik savaş hesaplarını altüst etmeyelim şimdi, ne gereği var, ne üstünde duruyorsunuz" diyebileniniz var mı aranızda?.. Ben inanmıyorum.

FARUK ÇELİK (Bursa) - Niye yok; var var.

HALUK KOÇ (Devamla) - Var diyen, sözünü alacak, gelecek, açıklayacak Sayın Çelik.

Değerli arkadaşlarım, 1 Mart, Türkiye Büyük Millet Meclisi, Türkiye'ye yabancı asker gelmesini, yerleşmesini ve buradan bir başka ülkeye harekât yapmasını uygun görmediğini tüm dünyaya ilan etti.

Şimdi, 6 Şubatta onaylanan ilk tezkerenin yetki sınırları aşılıyor mu gerçekten? Bunu, Türkiye'de olayları yakından izleyen tüm yurttaşlarımız soruyor. Bunu kimden sormaları gerekiyor dersiniz; köyündeki sağlıkevinin ebesinin, hastasının sorunlarının halledilmesi için yardım istediği vekillerinin görev yaptığı Yüce Meclisten sormaları ve bunu Meclis çatısından beklemelerinden daha doğal bir şey olabilir mi; mümkün değil, bunu buradan soracaklar; muhatabı biziz; asıl onlar, vekil biziz, o iradeyi biz temsil ediyoruz; o zaman, bizden soracaklar, adres biziz.

Değerli arkadaşlarım, bakın, bu söz çok acıdır; ama söylemek istiyorum. Türkiye, kendisini kullandırtan bir ülke olmamak durumundadır. Türkiye Büyük Millet Meclisi, hiçbir kurum veya kuruluşun ardına saklanmamak durumundadır. Bu önergenin içeriği konusunda, Türkiye Büyük Millet Meclisinin mutlaka bir görev yapması gerekiyor.

Değerli arkadaşlarım, 1 Martta gelen tezkere reddedildikten sonra, 6 Şubat kararının öneminin kalmamış olması gerekiyor, faaliyetlerin durmuş olması gerekiyor; fakat, Türkiye'nin güneydoğusu ve güney limanlarında, aksine, aşırı bir hareketlenme ve yapılanma var. Her gün, çok sayıda TIR, çeşitli yüklerle -ki, bunların bir kısmı kapalı konteynırlar, bir kısmı brandalarla örtülmüş- en hassas coğrafyamızın en uç noktalarına kadar bütün gün taşınıp duruyor. Bunların içerisinde neler var değerli arkadaşlarım; bunu, ben, bir milletvekili olarak sormak istiyorum. Bunların içerisinde neler var? Geleceği ve yurdumuzda konuşlandırılacağı beklentisini taşıyan yabancı askerlerin boş zamanlarında eğlenecekleri, oynayacakları beysbol sopaları -hoş, beysbol sopaları da adam öldürüyor- ya da basketbol potaları mı var bunların içinde; öyle mi sanıyoruz, yoksa, yakın bir tarihte mazlum kanı akıtacak, bir bölgeyi bir felaket bataklığına sürükleyecek silahlar ve cephane mi var? Bu sorunun cevabını ben bilmiyorum ve öğrenmek istiyorum; kimin adına istiyorum; milletvekili olarak, milletin adına istiyorum. En doğal hakkımı kullanmak istiyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

Bu konuda, Genelkurmay Başkanlığı bile, bir açıklama yaparak, bugünkü bültenlerde, yabancı askerlerin harekâtına ilişkin tartışmalar üzerine inceleme başlatacağını bildiriyor; ama, bizler, burada, daha önce aldığımız kararların yok sayılabileceği yönündeki tartışmalara, gözlerimizi, kulaklarımızı, beş duyumuzu, her şeyden önce vicdanlarımızı kapatıp oturacağız! Yok böyle bir şey; olmamalı!

Bu manzara Türkiye'ye yakışmıyor değerli arkadaşlarım. Bakın, birinci tezkere çok açıktır; tezkere, mevcut üs, liman ve tesislerin yenilenmesi ve kapasitelerinin genişletilmesine izin vermektedir. Bu tezkere, yeni bir üs kurulmasına izin vermemektedir. Eğer, yeni bir üs kuracaksanız veya bugün basında yer aldığı gibi, 6 Şubat sonrasında bir mutabakat muhtırası imzaladıysanız "18 Şubatta ikinci tezkere çıkacak" diye,  o zaman, bunun gereği olarak, hükümetin, 1 Martta tezkeresi geri dönen hükümetin, bugünkü uygulamalara gerekçe oluşturacak yeni bir istemle bu çatının altına gelmesi gerekiyor.

Değerli milletvekilleri, bu konuya, Sayın Öymen'in de değindiği ve Meclis araştırması komisyonu kurulmasının bugün görüşülmesi için verdiğimiz önergenin içeriğine, sizleri bilmiyorum, ama Cumhuriyet Halk Partisinin sessiz kalması, tepkisiz kalması mümkün değildir. Sizlerin de aynı duyguyu taşıdığınızı biliyoruz. Meclis, bu konuya mutlaka el koymalı ve aydınlatmalıdır. Buna, Türkiye Cumhuriyeti hükümetinin ve Türkiye Büyük Millet Meclisinin itibarının korunması ve yüceltilmesi için, sizler de destek vermelisiniz. Bu, hükümetimizin de prestijini, Meclisimizin de prestijini artıracak, yüceltecek bir "evet" olacaktır.

Bu süreç, bu şekilde, Meclis denetiminden uzak, verilen yetkinin sınırları aşılarak, Türkiye'de -bakın bölge milletvekili arkadaşlarım, özellikle sizin dikkatinizi çekiyorum- Mardin, Nusaybin, Gaziantep, Dicle, Oyalı, Oğuzeli, Şanlıurfa, Birecik ve Viranşehir'de yeni üsler -dikkat edin, bakın "yeni üsler" diyorum- kurulmasına yol açıyorsa, ne acıdır ki, bir süre sonra, sonu belirsiz bir maceranın içerisinde, işgal edilmiş bir Türkiye'yle karşı karşıya kalmış olmanın acısını da yaşayabiliriz. Bu gerçekleri de, burada, tutanaklara geçirtmek istiyoruz.

İdare açısından, karar vermek ve duruş sergilemek açısından, zayıflık sergileyenler ve bu zaaflarının başkalarında da olduğunu, başkalarında da olabileceğini düşünerek rahatlamak isteyebilirler. Bu eksikliğin Cumhuriyet Halk Partisinde ve yöneticilerinde olmadığını bilmenizi istiyorum. Türk toplumu, ulusal iradesini sergilemek için emanet ettiği Türkiye Büyük Millet Meclisinin, tezkerenin cömert bir bahşiş karşılığında kabulü konusundaki tartışmalara son vermesini istiyor.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 1 Mart tezkeresine karşı çıkan Türkiye Büyük Millet Meclisi "ne yapalım; bizden bu kadar kardeşim, her şeyi yaptık; ama, ehvenişer karşısında, artık direnecek bir durumumuz yok" gerekçesine, savunmasına sığınamayacak kadar onurlu, yüce bir çatıdır. (CHP sıralarından alkışlar)

Değerli arkadaşlarım, şimdi, ikinci tezkere kabul edilmiş gibi, yabancı birliklerin ve muhtemel mühimmat yığılmasının var olup olmadığının da geri çevirme kararına  sahip çıkma  gücünde olan Meclis tarafından araştırılmasını istiyoruz. Bu önergenin gündeme alınması için, ben -yüreğimden söylüyorum bunu- gereğini yapacağınıza ve kabul edeceğinize inanıyorum.

Sonuçta, bu bir araştırma komisyonu kurulmasıdır. Bu önergenin görüşülmesini kabul edelim, şu komisyonu kuralım, Meclisin onurunu daha da yükseltelim, hep beraber bu çatıya sahip çıkalım, Türk Ulusuna sahip çıkalım, Türkiye Cumhuriyeti hükümetine sahip çıkalım, desteksiz bırakmayalım.

Bu konuda araştırma komisyonu kurulmasını kabul edeceğinize inancımı belirtiyor, Sayın Başkanın müsamahasını aşmadan sözlerimi bitiriyor, hepinize saygılarımı sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Koç.

Şimdi, aleyhte söz isteyen, Bursa Milletvekili Sayın Faruk Çelik...

Buyurun Sayın Çelik. (AK Parti sıralarından alkışlar)

Süreniz 10 dakika.

FARUK ÇELİK (Bursa) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Danışma Kurulunda anlaşamadığımız grup önerileri üzerinde veya Cumhuriyet Halk Partisi grup önerisi üzerinde söz almış bulunuyorum; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Değerli milletvekilleri, Danışma Kurulunda, AK Parti Grubu adına önerilerimiz olmuştu. Takdir edersiniz ki, Meclisin çalışmasından, öncelikle iktidar partisi sorumludur. Hesabı verecek olan iktidar partisidir. Bundan dolayı, Meclis gündemini tayin etmek, öncelikle iktidar partisinin sorumluluğundadır, yetkisindedir; ama, bu demek değildir ki, muhalefet partisiyle ipleri koparacaksınız, kendi bildiğinizi okuyacaksınız. Böyle bir tarzı da, biz, AK Parti olarak, hiçbir zaman belirlemedik. Sürekli, Cumhuriyet Halk Partisine mensup grup başkanvekili arkadaşlarımızla istişare halindeyiz; birçok konuda da uzlaşmışızdır; ama, bazı konular vardır ki, iktidar partisi gereğini yapmalıdır; biz de, bugün olduğu gibi, gereğini yapacağız inşallah.

Biz, Meclisin gündemine, geçen haftadan kalan -bugün denetim günü- Amik Gölüyle ilgili araştırma önergesinin bitirilmesini, arkasından, yine, Cumhuriyet Halk Partili çok değerli bir milletvekilimiz tarafından verilen, yine Cumhuriyet Halk Partisine ait bir araştırma önergesinin de hemen akabinde görüşülmesi talebini getirdik; fakat, arkadaşlarımız, ne hikmetse, yine kendi arkadaşlarının -çok değerli bir İzmir Milletvekili arkadaşımızın- Karşıyaka İlçesinde otoparkla ilgili mahkeme...

Yani, siz tebessüm ediyorsunuz da, bu, sizin önergeniz, bizim önergemiz değil ki!.. Siz vermişsiniz, sizin arkadaşınız vermiş... (AK Parti sıralarından alkışlar, CHP sıralarından gürültüler)

CANAN ARITMAN (İzmir) - Geri çekeriz önergemizi.

CEVDET SELVİ (Eskişehir) - Bunu daha sonra görüşürüz; daha önemlileri var...

NADİR SARAÇ (Zonguldak) - Savaştan önemli mi?..

FARUK ÇELİK (Devamla) - Yani, barış isteyenlerin, bu kadar savaşı konuşmalarını da anlamakta zorluk çekiyorum.

OYA ARASLI (Ankara) - Barış istediğimiz için...

FARUK ÇELİK (Devamla) - Sözde mi barış istiyorsunuz yoksa?!.

Yine, arkadaşınızın vermiş olduğu bir araştırma önergesini bugün gündeme alalım diyoruz; bunu reddediyorsunuz. O, kendi iç meselenizdir. Ya, verdiğiniz araştırma önergesinde bir yanlışlık var veya arkadaşlarla bir probleminiz var; onu, ben bilemiyorum doğrusu! (AK Parti sıralarından alkışlar, CHP sıralarından gürültüler)

ERDAL KARADEMİR (İzmir) - Önerge gündemde var, gündemde.

FARUK ÇELİK (Devamla) - Şimdi, gündeme geleceğiz tabiî.

ALİ RIZA BODUR (İzmir) - Otoparktan değil, üsten bahsetmenizi istiyoruz.

BAŞKAN - Karşılıklı konuşmayın...

FARUK ÇELİK (Devamla) - Siz bahsediyorsunuz otoparktan, biz bahsetmiyoruz ki. Onu anlatmaya çalışıyorum.

BAŞKAN - Sayın Çelik, siz, Genel Kurula hitap edin.

FARUK ÇELİK (Devamla) - Hani, AK Parti Grubu adına, ülkenin bu kadar ciddî meseleleri varken, hiçbir arkadaşımız, otoparkla ilgili ne bir soru ne bir araştırma önergesi getiriyor; siz getiriyorsunuz, biz de, doğrusu, bu kadar yoğun gündem içerisinde bu otopark nereden çıktı diye, belki bilmediğimiz konular vardır diye buraya getirmeye çalışıyoruz! (AK Parti sıralarından alkışlar)

ORHAN SÜR (Balıkesir) - Ayıp!.. Ayıp!.. Burası tiyatro salonu değil, konuya gelin.

FARUK ÇELİK (Devamla) - Değerli arkadaşlar, Danışma Kurulundaki görüşmemizde, çok değerli Grup Başkanvekillerimize şunu açıkça söyledik: Birinci olarak, bugün önemli bir gün; çok değerli Genel Başkanımız, bugün Genel Kurulda andiçecekler. İki, 58 inci hükümet, büyük ihtimalle bugün istifalarını sunacak. Dolayısıyla, böyle yoğunluk arz eden bir günde, nezaketen, nezaket kuralları çerçevesinde, bu konuyu bugün gündeme almamamız doğru olacaktır. Bizim de, sizden böyle bir nazik davranışı beklemek tabiî hakkımızdır. (AK Parti sıralarından alkışlar) Ama, buna müspet cevap alamadığımızı da ifade etmek istiyorum.

ORHAN ZİYA DİREN (Tokat) - Amerikan Ordusunun sevkiyatı durdurmasını isteyin.

FARUK ÇELİK (Devamla) - Şimdi, ikinci olarak, Cumhuriyet Halk Partisinin değerli milletvekilleri bir araştırma önergesi veriyorlar. Bugün Meclisin gündemi bütün milletvekili arkadaşlarımızın önünde var. Bu araştırma önergesi bu gündemde var mı, var mı?.. (AK Parti sıralarından "Yok" sesleri) Bakın, 36 tane araştırma önergesi var; sizin araştırma önergeniz bu gündemde var mı; yok. Ne zaman yazdınız bunu; siyasî anlamda, politik anlamda kendinize haklı gerekçeler bulabilirsiniz; ama, alelacele bir şeyleri karaladınız ve bir araştırma önergesini Meclis Başkanlığına sundunuz. Ne zaman; bir saat önce sundunuz. Şimdi diyorsunuz ki, bir saat sonra görüşelim!

ORHAN SÜR (Balıkesir) - Mahzuru mu var?!.

FARUK ÇELİK (Devamla) - Müsaade edin de, bu Meclisin nasıl çalışacağına bu büyük grup karar versin diyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)

İkincisi, bakınız, 6 Şubat tarihinde...

ORHAN SÜR (Balıkesir) - Artistlere Broadway'de yer var!..

FARUK ÇELİK (Devamla) - Değerli arkadaşlar, bakınız, burada, şu anlattıklarımda bir yanlış varsa... (CHP sıralarından "Var... Var" sesleri) Çıkıp söyleyin bakalım, neresi yanlış...

BAŞKAN - Sayın Çelik, siz, Genel Kurula hitap edin.

ORHAN SÜR (Balıkesir) - Niye o zaman tezkere getirdiniz; gündemde tezkere var mı?..

BAŞKAN - Değerli arkadaşlar, lütfen... karşılıklı konuşmayalım.

FARUK ÇELİK (Devamla) - Bakınız, bir yanlışa düşmeyelim değerli arkadaşlar... bir yanlışa düşmeyelim. Şunu herkes bilsin ki, 6 Şubatta aldığımız karar, kendi başına, müstakil, hukukî bir karardır.

ERDAL KARADEMİR (İzmir) - Üsler var mı, üsler?..

FARUK ÇELİK (Devamla) - Yani, bir şeyin parçası, bir şeyin ilavesi, bir şeyin noksanı filan değil; 6 Şubattaki karar, müstakil bir karardır.

Ben, burada, söz alan çok değerli Cumhuriyet Halk Partisi sözcülerini anlamakta zorlanıyorum. Ne ilgisi var ikinci tezkereyle; nasıl ilişkilendiriyorsunuz? Bir karar alınmış, hatta hatta, çok daha ileri noktalara gidiliyor, deniliyor ki, ikinci tezkere reddedildiğine göre, birincisinin hükmü yoktur gibi, hukuk mantığından yoksun... Burada bir karar nasıl alınır, karar haline gelmiş olan bir mesele, nasıl karar olmaktan çıkar; bunu, her milletvekilinin çok iyi bilmesi gerekiyor; inanıyorum ki, arkadaşlar da biliyorlar. (AK Parti sıralarından alkışlar)

Bir konuyu daha ilaveten söylemek istiyorum:

Değerli arkadaşlar, bugün, 6 Şubat tezkeresiyle, içeriğiyle ilgili ihlaller vardır diyorsunuz ya, şunu, bakın, net olarak söylüyorum, bugün, o bölgede cereyan eden bütün hadiseler, cereyan eden bütün olaylar, bu tezkerenin muhtevası çerçevesinde yapılan mutabakat zaptı çerçevesinde olmaktadır. (CHP sıralarından gürültüler)

ORHAN SÜR (Balıkesir) - Getir o zaptı!.. Getir o zabıtları!..

FARUK ÇELİK (Devamla) - Tabiî... Müsaade edin... Müsaade edin...

ORHAN SÜR (Balıkesir) - Zaptı söyleyin!..

FARUK ÇELİK (Devamla) - Tabiî, mutabakat zaptı içerisinde olmaktadır. Yani, bunlar uygulamaya müteallik şeylerdir. Yeri, saati, günü gelir, bunları konuşuruz, ayrı bir olay; ama, biz, grup önerisi üzerinde konuşuyoruz.

Şunu da ifade edeyim: Tüm bu uygulamalar, bölgede cereyan eden uygulamalar, yetkililerin nezaretinde gerçekleşmektedir; bir.

TUNCAY ERCENK (Antalya) - Sen de inanmıyorsun bunlara!..

FARUK ÇELİK (Devamla) - İkincisi, periyodik olarak denetimler devam etmektedir. Üçüncüsü... (CHP sıralarından gürültüler)

Şimdi, değerli arkadaşlar...

BAŞKAN - Sayın Çelik, bir dakikanızı rica ediyorum.

Değerli arkadaşlar, Sayın Cumhuriyet Halk Partisi Grubuna rica ediyorum, grup başkanvekili arkadaşlarımıza rica ediyorum; dinleyelim...

Sayın Çelik, siz de Genel Kurula hitap edin, lütfen... Laf atmayın...

FARUK ÇELİK (Devamla) - Şimdi, bakın, konuyu dinleyeceksiniz, anlayacaksınız, ondan sonra anlamadığınız şey varsa konuşacaksınız. (AK Parti sıralarından alkışlar)

ORHAN SÜR (Balıkesir) - Anlat ki anlayalım!

FARUK ÇELİK (Devamla) - Yani, burada... (CHP sıralarından gürültüler)

BAŞKAN - Devam edin efendim...

FARUK ÇELİK (Devamla) - Derler ki, bir ağız verilmiş az konuşasın, iki kulak verilmiş çok dinleyesin diye; ama, CHP'liler dinlememeyi tercih ediyorlar! (AK Parti sıralarından alkışlar)

Şimdi, bütün olaylar yetkililerin nezaretinde gelişmektedir; bir. İkincisi, periyodik olarak merkezden denetlemeler sürekli olarak yapılmaktadır. Üçüncüsü, bakın, Genelkurmayın 6 Mart 2003 tarihinde basında çıkan bu haberlerden dolayı yaptığı bir açıklama vardır ki, bütün şüpheleri ortadan kaldırmaktadır.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Bir dakika efendim... Bir dakika...

Buyurun.

FARUK ÇELİK (Devamla) - Biz şunu söylüyoruz: Her şey, hükümetimizin bilgisi dahilindedir, her şey yetkili organların bilgisi ve denetimi altındadır. Biz, sizden şunu istirham ediyoruz: Köklü bir parti olduğunuzu iddia ediyorsunuz; saygı duyuyoruz, doğru söylüyorsunuz; ama...

ÖNDER SAV (Ankara) - Öyleyiz...

FERAMUS ŞAHİN (Tokat) - Ona şüphen mi var?!

FERİDUN FİKRET BALOĞLU (Antalya) - Ne iddiası; gerçek!.. Seksendört yıllık partiyiz. Ayıp ya!..

FARUK ÇELİK (Devamla) - Müsaade edin... Köklü bir parti olduğunuzu söylüyorsunuz; ama, şu kürsüden söyleyeceğiniz fikirleriniz de köklü olmalı; köksüz fikirlerle buraya gelmeyin diyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)

ORHAN SÜR (Balıkesir) - Her zaman köklü fikirlerdir.

FARUK ÇELİK (Devamla) - Meclis iradesine saygısızlık diye bir şey olur mu?! Hepimiz, Meclis iradesine saygılıyız ve Meclis iradesinin dışında da bir uygulamanın yapılmadığını burada ifade ediyorum.

Grup önerinize katılmadığımızı ifade ediyor, hepinize saygılar sunuyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Çelik.

MUSTAFA ÖZYÜREK (Mersin) - Sayın Başkan...

BAŞKAN - Sayın Özyürek buyurun, bir şey mi var?

MUSTAFA ÖZYÜREK (Mersin) - Sayın Grup Başkanvekili, hem Danışma Kurulundaki müzakereleri yanlış şekilde aksettirdiği hem de Cumhuriyet Halk Partisine dönük suçlayıcı ifadelerde bulunduğu için, bu konu hakkında söz istiyorum.

BAŞKAN - Sayın Özyürek, bakınız, hatip konuşurken, iki defa, üç defa hatibin sözünü keserek, sükûnetin sağlanmasını, hatibe sataşılmamasını ve bu Genel Kurulun mehabetine uygun bir davranış içinde bulunulmasını bütün milletvekillerinden rica ettim. Ancak, bu laf atmaların içerisinde ve sayın hatibin konuşmalarının içerisinde, sizin söz talebinizi haklı kılacak bir şey görmediğimden, söz talebinizi kabul edemiyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)

Sayın Engin Altay lehte söz istemiştir; ancak, İçtüzüğümüze göre iki sayın milletvekilimize lehte söz verme imkânı olduğundan, kendilerine de söz veremeyeceğim. Bunu da, hem Genel Kurulun bilgisine sunuyorum hem de zabıtlara geçmiş oluyor.

Değerli arkadaşlar, öneri okunmuş, bilgilerinize sunulmuş ve müzakeresi de tamamlanmıştır.

Şimdi, Cumhuriyet Halk Partisi Grubunun, İçtüzüğün 19 uncu maddesine göre verilmiş olan önerisini oylarınıza sunuyorum: Öneriyi kabul edenler...

Sayın milletvekilleri, oturalım lütfen, daha rahat sayıyoruz. Lütfen oturalım.

Sayın milletvekilleri, bakın, zaman kaybediyoruz, arkadaşlarımız saymakta güçlük çekiyor. Oturalım arkadaşlar, hareket olduğu zaman sayım mümkün olmuyor.

MUSTAFA ERDOĞAN YETENÇ (Manisa) - Sayın Başkan, oylamayı elektronik cihazla yapalım.

BAŞKAN - Müsaade edin efendim...

Kabul etmeyenler...

UFUK ÖZKAN (Manisa) - Amerikan yandaşları!

ÜNAL KACIR (İstanbul) - Ayıptır! Ayıptır!

(AK Parti ve CHP sıralarından ayağa kalkmalar, birbirlerinin üzerine yürümeler ve karşılıklı laf atmalar)

AHMET MÜNİR ERKAL (Malatya) - Özür dileyecek... (Gürültüler)

FARUK ÇELİK (Bursa) - Saygılı olun... Saygılı olun... (Gürültüler)

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, lütfen... (AK Parti sıralarından "Ara verin" sesleri)

Sayın idare amirleri, lütfen... (Gürültüler)

Sayın milletvekilleri... İdare amirleri, görevinizin başına...

Sayın milletvekilleri, birleşime 5 dakika ara veriyorum.

 

Kapanma Saati : 17.12


ÜÇÜNCÜ OTURUM

Açılma Saati : 17.20

BAŞKAN : Başkanvekili İsmail ALPTEKİN

KÂTİP ÜYELER : Suat KILIÇ (Samsun), Yaşar TÜZÜN (Bilecik)

 

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 43 üncü Birleşiminin Üçüncü Oturumunu açıyorum.

Çalışmalarımıza kaldığımız yerden devam edeceğiz.

FARUK ÇELİK (Bursa) - Sayın Başkan...

BAŞKAN - Efendim?..

FARUK ÇELİK (Bursa) - Söz istiyorum.

BAŞKAN - Ne konuda söz istiyorsun?

FARUK ÇELİK (Bursa) - Oylama anında yaşanan o müessif olaydan dolayı söz istiyorum.

CEVDET SELVİ (Eskişehir) - Vermeyin Sayın Başkan; oylamaya geçtiniz.

BAŞKAN - Oylama yarım kaldı; oylama işlemini tamamladıktan sonra sizin talebinizi alacağım.

IV.- ÖNERİLER (Devam)

A) SİYASÎ PARTİ GRUBU ÖNERİLERİ (Devam)

1.- Genel Kurulun çalışma saatleriyle gündemdeki sıralamanın yeniden düzenlenmesine ilişkin CHP Grubu önerisi (Devam)

BAŞKAN - Değerli arkadaşlar, biliyorsunuz, kabul edenlerden sonra "Kabul etmeyenler" dedim; onun sayımı devam ederken, maalesef, hiçbirimizin arzu etmediği bir durumla karşılaştık ve çalışmalarımıza ara verdik.

Şimdi, oylamaya, kaldığımız yerden devam ediyorum. Kabul etmeyenler... Sayın milletvekilleri, öneri kabul edilmemiştir. (AK Parti sıralarından alkışlar; CHP sıralarından alkışlar [!])

FARUK ÇELİK (Bursa) - Sayın Başkan, bir söz talebimiz vardı.

BAŞKAN - Evet, doğrudur. Talep çok önemli...

ERDOĞAN KAPLAN (Tekirdağ) - Başkanım, buradaki herkes çok önemli.

BAŞKAN - Bir milletvekilinin talebi...

Buyurun Sayın Çelik; talebinizi, uzatmadan, yerinizden, kısaca, bir sataşmaya meydan vermeden rica ediyorum.

FARUK ÇELİK (Bursa) - Tabiî...

Sayın Başkan, çok teşekkür ediyorum.

Az önce gerçekleştirdiğimiz oylama anında, maalesef, hiçbirimizin arzu etmediği müessif olay yaşandı ve yine, maalesef, Grubumuza yönelik sözlü olarak çok çirkin bir saldırıda bulunuldu. Aynı zamanda, bu saldırının Yüce Meclisin çatısı altında olması da üzüntümüzü muciptir.

Şimdi, şunu ifade ediyorum; ben inanıyorum ki, bu ifadeleri kullanan arkadaşlarımız, sehven bu ifadeleri kullanmışlardır. Bir art niyetlerinin olmadığı düşüncesinden hareket etmek istiyoruz; ama, yine de, bu çatının altında, bu derece milletin teveccühüne mazhar olarak buraya gelmiş arkadaşlarımıza böyle çirkin ifadeleri kullananlarını -kim tarafından kullanılırsa kullanılsın- kınadığımızı ifade ediyorum. İlgili arkadaşların isimleri bilinmektedir, bu isimleri tutanaklardan almanızı istirham ediyorum ve Genel Kuruldan özür dilemelerini talep ediyorum efendim. (AK Parti sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum.

Oradaki o ifadeyi Başkan olarak ben duymadım; sizler duymuş olabilirsiniz; ama, aslolan tutanaklardır, tutanaklara bakacağım, Başkanlık Divanı olarak arkadaşlarımızla birlikte değerlendirip, takdirimizi, kararımızı ve sonucu Genel Kurula bildireceğim.

HALUK KOÇ (Samsun) - Sayın Başkan, bu konuda çok kısa, herhangi bir sataşmaya mahal vermeden, belki ortamı rahatlatacak bir yanıt vermek istiyorum.

REYHAN BALANDI (Afyon) - Efendim, yanıt vermek yerine, özür dilesinler.

BAŞKAN - Sayın Koç, tutanaklar gelsin, size, o zaman söz vereyim.

HALUK KOÇ (Samsun) - Çok kısa efendim, bu işi layıkıyla kapatmak için.

FARUK ÇELİK (Bursa) - Özür dileyecek efendim.

BAŞKAN - Sayın Koç'a da, 2 dakikayı geçmemek ve yeni bir sataşmaya mahal vermemek üzere, söz vereceğim.

Sayın Koç'un, yeni bir sataşmaya mahal vermeyecekleri noktasındaki inceliklerine de, ayrıca teşekkür ediyorum.

Buyurun Sayın Koç.

HALUK KOÇ (Samsun) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; sunmuş olduğumuz araştırma komisyonu kurulmasına ilişkin önergenin Meclis gündemine alınması tartışmaları sırasında -tutanaklardan çıkacaktır- kastını aşan ifadeler olduysa ve bunlar Cumhuriyet Halk Partisi sıralarından geldiyse, ben, Grubum adına, bütün Adalet ve Kalkınma Partisi Grubundan ve Türkiye Büyük Millet Meclisinden özür dilerim; bu bir. (AK Parti sıralarından alkışlar)

Bir inancımı da belirtmeden geçemeyeceğim Sayın Başkan; ben, bu çatı altında, hiçbir zaman, yabancı bir ülkenin yanında yer alacak hiçbir milletvekilinin olmadığına inanıyorum; çünkü, bunu, 1 Mart gününde, bu Türkiye Büyük Millet Meclisi, bütün dünyaya ve Türkiye'ye kanıtladı. Gelebilecek benzer durumlarda da aynı kanıtı gösterecek iradededir.

Saygı sunuyorum efendim. (Alkışlar)

BAŞKAN - Sayın Koç, çok teşekkür ediyorum.

Bu mesele böylece kapanmıştır.

Sayın milletvekilleri, Adalet ve Kalkınma Partisi Grubunun İçtüzüğün 19 uncu maddesine göre verilmiş önerileri vardır; önce tümünü okutup işleme alacağım, sonra ayrı ayrı okutup oylarınıza sunacağım.

Öneriyi okutuyorum:

2.- Genel Kurulun çalışma gün ve saatleriyle gündemdeki sıralamanın yeniden düzenlenmesine ilişkin AK Parti Grubu önerisi

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Danışma Kurulunun 11 Mart 2003 Salı günü (bugün) yaptığı toplantıda siyasî parti grupları arasında oybirliği sağlanamadığından, İçtüzüğün 19 uncu maddesi gereğince Grubumuzun aşağıdaki önerilerinin Genel Kurula sunulmasını arz ederim.

      Faruk Çelik

AK Parti Grubu Başkanvekili

Öneriler:

1.-Genel Kurulun 11 Mart 2003 Salı günkü (bugün) birleşiminde, gündemin "Genel Görüşme ve Meclis Araştırması Yapılmasına Dair Öngörüşmeler" kısmının 14 üncü sırasında yer alan, İzmir Milletvekili Canan Arıtman ve 34 milletvekilinin, İzmir'in Karşıyaka İlçesinde otopark olarak düzenlenen bir alanla ilgili mahkeme kararlarının uygulanmadığı iddialarının araştırılmasına ilişkin (10/25) esas numaralı Meclis araştırması önergesinin görüşmelerinin yapılması,

2.- Gündemin "Kanun Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler" kısmının 15 inci sırasında yer alan 67 sıra sayılı kanun tasarısının bu kısmın 1 inci sırasına, 6 ncı sırasında yer alan 56 sıra sayılı kanun tasarısının 2 nci sırasına, 7 nci sırasında yer alan 57 sıra sayılı kanun tasarısının 3 üncü sırasına, 12 nci sırasında yer alan 64 sıra sayılı kanun tasarısının 5 inci sırasına, 13 üncü sırasında yer alan 65 sıra sayılı kanun tasarısının 6 ncı sırasına, 14 üncü sırasında yer alan 66 sıra sayılı kanun tasarısının 7 nci sırasına ve daha önce gelen kâğıtlar listesinde yayımlanan ve bastırılarak dağıtılan 72 sıra sayılı kanun tasarısının ise 4 üncü sırasına alınmasının,

Genel Kurulun onayına sunulması önerilmiştir.

BAŞKAN - Söz talebi var mı efendim?

MUSTAFA ÖZYÜREK (Mersin) - Sayın Başkan, önerinin aleyhinde söz istiyorum.

BAŞKAN - Sayın Özyürek, buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)

Süreniz 10 dakikadır.

MUSTAFA ÖZYÜREK (Mersin) - Sayın Başkan, değerli arkadaşlarım; Danışma Kurulunda uzlaşma sağlayamadığımız bir konuda, Adalet ve Kalkınma Partisinin önerisi üzerinde söz almış bulunuyorum; hepinizi saygılarımla selamlıyorum.

Sayın Başkan, değerli arkadaşlarım; bugün, Sayın Abdullah Gül başkanlığında kurulmuş bulunan hükümet, istifasını Sayın Cumhurbaşkanına takdim etmiştir.

İçtüzüğümüzün 78 inci maddesinde "Bakanlar Kurulunun herhangi bir sebeple çekilmesi halinde, yeni Bakanlar Kurulu güvenoyu alıncaya kadar, Anayasa ve İçtüzük değişiklikleri hariç, kanun tasarı ve tekliflerinin komisyonlarda ve Genel Kurulda görüşülmesi ertelenir" hükmü yer almaktadır. O nedenle, Danışma Kurulumuzda, yarın, öncelikle görüşülmesi yönünde bir karar çıksa bile, İçtüzüğün 78 inci maddesine göre, bu kanun tasarı ve tekliflerinin görüşülmeyip, ertelenmesi gerekir. Bu noktayı, Başkanlığımızın ve saygıdeğer milletvekillerimizin dikkatine sunmak için söz aldım. Kaldı ki, bu kanun tasarı ve tekliflerinin bir önceliği de yoktur. Bir kısmı, çok eski hükümetlerden beri devam eden, her yeni hükümet tarafından tekeffül edilmek suretiyle devreden kanunlardır. Bu nedenlerle, biz, buraya getirilen, Danışma Kurulunda mutabakat sağlayamadığımız önerinin aleyhinde oy kullanacağımızı bildirir, hepinize saygılar sunarım. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Özyürek.

Önerinin aleyhinde ikinci söz talebi, Sinop Milletvekili Sayın Engin Altay'a aittir.

Buyurun Sayın Altay. (CHP sıralarından alkışlar)

ENGİN ALTAY (Sinop) - Sayın Başkan, çok değerli mesai arkadaşlarım; AKP Grubunun verdiği önerge üzerinde, aleyhte görüşlerimi açıklamak üzere huzurunuzdayım.

Biraz önce, Sayın Çelik, konuşmasında, dedi ki: "Müsaade edin de, Meclis gündemini, bu grup, büyük grup belirlesin." Doğrudur. Doğrudur da, keşke, bu büyük grup belirlese. Yani, Meclis gündemini büyük grup belirlese, bir yılın gün sayısı kadar olan 365 kişilik AKP Grubu belirlese, hiçbir itirazımız da olmaz. Ancak, görünen o ki, Meclis gündemini bu büyük grup belirlemiyor; bunu, siz de biliyorsunuz. (AK Parti sıralarından gürültüler) Efendim, birebir konuştuğumda, birçoğunuzun bu konuda mustarip olduğunu ben biliyorum. (AK Parti sıralarından "Sen nereden biliyorsun?!" sesleri) Her birinize teker teker... Ben, buradan konuşuyorum, dinlersiniz; biraz sonra, lehinde, bir arkadaşınız gelir; yani, grup sözcünüz gelir, buradan "Engin Altay, sen yanlış söylüyorsun" der. (AK Parti sıralarından gürültüler)

Ben, size konuşmayayım, kendi Grubuma konuşayım...

BAŞKAN - Sayın hatip, siz, Genel Kurula hitap edin lütfen.

Müdahale etmeyelim, dinleyelim arkadaşlar.

ENGİN ALTAY (Devamla) - Şimdi, bu konularda, böyle, topyekûn, topluca tepki gösteriyorsunuz; keşke, hassas olduğunuz konularda da, iç dünyanızda yaşadığınız çelişkilerde de böyle topluca tepkiler... (AK Parti sıralarından gürültüler)

RECEP YILDIRIM (Sakarya) - Kendi adına konuş!

ENGİN ALTAY (Devamla) - Efendim, ben konuşuyorum...

ÜNAL KACIR (İstanbul) - İç dünyamızı nereden biliyorsun?!

ENGİN ALTAY (Devamla) - Biliyorum ben. (AK Parti sıralarından gürültüler)

Dinleyin lütfen... Şimdi...

ÜNAL KACIR (İstanbul) - Bizim iç dünyamızdan bahsediyorsun; biz bilmiyoruz, sen nereden biliyorsun?!

ENGİN ALTAY (Devamla) - Sayın vekilim, birebir konuştuğum... Şimdi isim mi vereyim burada!.. (AK Parti sıralarından "Ver, ver " sesleri)

Olmaz; veremeyiz...

Şimdi, saygıdeğer arkadaşlarım, sayın milletvekilleri; 1921'de...

ÜNAL KACIR (İstanbul) - İçimizi biz kendimiz bilmiyoruz, o nasıl bilebilir benim içimi yahu?! Allah Allah!.. Hayret bir şey; nasıl bildin benim içimi?!

ENGİN ALTAY (Devamla) - Sizin içinizi bilmiyorum ben; ama, bildiklerim var. Yahu, gelirsiniz, içinizi burada söylersiniz. Bu kürsü, halk kürsüsüdür; herkes, gelir, bunu kullanır; bu kadar basit! (AK Parti sıralarından gürültüler)

ÜNAL KACIR (İstanbul) - Sen kendi içini söyle, benim içimi söyleme! Allah Allah!..

ENGİN ALTAY (Devamla) -  Efendim, ben, doğru konuşuyorum. Şimdi, bir dinleyin sonra karar verin. Bir dinler misiniz... (AK Parti sıralarından gürültüler)

Sayın Başkan, konuşmam engellenmektedir.

BAŞKAN - Sayın konuşmacı, mikrofonunuzu kestim, şu bakımdan: Değerli milletvekilleri, değerli arkadaşlar; Türkiye Büyük Millet Meclisinin Genel Kurulunda, milletin kürsüsünde, herkes, fikrini açıkça ortaya koyacaktır; ancak, elbette ki, sataşmaya meydan vermeyecektir, ne maksatla konuşmak için çıktıysa o konularda konuşacaktır. Yalnız, değerli arkadaşlarımızın da -iktidarıyla, muhalefetiyle- kürsüye çıkan sayın hatibi sükûnetle dinlemelerini rica ediyoruz.

Sözünüze devam edin; buyurun.

ENGİN ALTAY (Devamla) - Teşekkür ederim Sayın Başkanım.

Şimdi, değerli arkadaşlar, bu 48 inci maddenin sık sık ihlalinden; yani, ihlal de demeyelim de, Danışma Kurulu kararıyla görüşmekte olduğumuz kanun tasarılarının sürekli yer değişiminden, ben, sizin çok memnun olduğunuzu, çok rahat olduğunuzu zannetmiyorum; çünkü... (AK Parti sıralarından "Nereden biliyorsun?!" sesleri, gürültüler)

Tamam... Ben rahatsızım, sizi karıştırmıyorum. Ben rahatsızım; çünkü, bir milletvekili, bir kanun tasarısını görüşürken, oylarken, neyin yerine neyin getirildiğini bilerek oy kullanmalıdır diye düşünüyorum. Bu sebeple de, bu 48 inci maddeye, iktidar grubunun, dolayısıyla, sayın hükümetin bir parça daha riayet etmesinin doğru olacağı, düzgün olacağı kanaatini taşıyorum.

Şimdi, değerli arkadaşlarım, 1921'de ve 1922'de Yunan ordusu bütün Ege Bölgesini işgal etmiş, Ankara'ya yaklaşmış ve bir ulusal kurtuluş savaşı verilirken bile, bu şerefli Parlamento, Başkomutan Mustafa Kemal Atatürk'ü sorguya almıştır. Başkomutan Mustafa Kemal Atatürk, bu Yüce Parlamentoya saatlerce hesap vermiştir; üstelik, düşman kuvvetleri Ankara'ya 80-90 kilometre mesafedeyken. Bu Parlamento, bu kadar hassas, bu kadar duyarlı, bu kadar şerefli, bu kadar onurlu bir parlamentodur.

Şimdi, memleketin bir limanında gemiler boşalacak, bu gemilerde, biraz önce sayın hatiplerin söylediği gibi, birkısım konteynerler memleketin değişik bölgelerine sevk edilecek, bir milletvekili memleketinin limanının kapısından geri çevrilecek ve Parlamento, bu konularda, yetkisiz, etkisiz, duyarsız ve bilgisiz kalacak... Böyle bir parlamento örneği, demokrasi tarihinde, belki de ilktir.

Ben, size, şimdi başka bir şey söyleyeyim...

YAHYA BAŞ (İstanbul) - Konuya gel, konuya...

ENGİN ALTAY (Devamla) - Efendim?..

YAHYA BAŞ (İstanbul) - Konuya gel...

ENGİN ALTAY (Devamla) - Konudayım ben.

YAHYA BAŞ (İstanbul) - Hayır, değil; öncekine takıldın. Sen, şimdi sonuca gel...

ENGİN ALTAY (Devamla) - Siz, gelirsiniz, konuyu tamamlarsınız biraz sonra!

Değerli arkadaşlar, o Parlamento, bugünkü Parlamentonun durduğu noktadan daha dik durmuştur. Onlar ki, ranzalı, 24 kişilik koğuşlarda, helva ekmek yiyerek emperyalizme karşı Ulusal Kurtuluş Savaşını vermişlerdir ve onlar ki, Başkomutanı, bu kürsüden, saatlerce izahat verme noktasında bırakmışlardır; ancak, görüyorum ki, bu Parlamento, tam tersi bir durumla, yürütme organının yasama organını by-pass etmesine vize vermiştir.

Dünyada kendi kendini by-pass ettiren ilk parlamento olarak ve onun üyesi olarak tarihe geçmek istemiyorum!

Hepinize sevgiler, saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Altay.

Lehte, Bursa Milletvekili Sayın Faruk Çelik söz istemiştir.

Buyurun Sayın Çelik. (AK Parti sıralarından alkışlar)

Süreniz 10 dakikadır.

FARUK ÇELİK (Bursa) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Grup önerimiz üzerinde söz almış bulunuyorum; hepinize saygılar sunuyorum.

Yalnız bir hususu aydınlatmak için söz aldım. Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkanvekili arkadaşımız, İçtüzüğün 78 inci maddesi gereği, hükümet istifa ettikten veya görevden ayrıldıktan sonra meydana gelen bir boşluğa işaret ettiler. Doğrudur; yalnız, bizim, bugün, burada yaptığımız, bir düzenlemedir. Bugünkü gündem devam edecek. Yarınki gündemde nelerin görüşüleceğini de, grup önerisi olarak huzurlarınıza getiriyoruz.

Bunların görüşülebilmesi için, Başbakanlıktan bir tezkere ihtiyacı vardır; o tezkere de hazırlanmaktadır. İnşallah, yarınki gündemi de, gelen bu tezkere çerçevesinde devam ettireceğimizi bildirmek için söz aldım.

Hepinize saygılar sunuyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyoruz Sayın Çelik.

Görüşmeler tamamlanmıştır.

Şimdi, önerinin 1 inci maddesini okutuyorum:

1.- Genel Kurulun 11 Mart 2003 Salı günkü (bugün) birleşiminde, gündemin "Genel Görüşme ve Meclis Araştırması Yapılmasına Dair Öngörüşmeler" kısmının 14 üncü sırasında yer alan, İzmir Milletvekili Canan Arıtman ve 34 milletvekilinin, İzmir'in Karşıyaka İlçesinde otopark olarak düzenlenen bir alanla ilgili mahkeme kararlarının uygulanmadığı iddialarının araştırılmasına ilişkin (10/25) esas numaralı Meclis araştırması önergesinin görüşmelerinin yapılması.

BAŞKAN - Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

2 nci maddeyi okutuyorum:

2.- Gündemin "Kanun Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler" kısmının 15 inci sırasında yer alan 67 sıra sayılı kanun tasarısının bu kısmın 1 inci sırasına, 6 ncı sırasında yer alan 56 sıra sayılı kanun tasarısının 2 nci sırasına, 7 nci sırasında yer alan 57 sıra sayılı kanun tasarısının 3 üncü sırasına, 12 nci sırasında yer alan 64 sıra sayılı kanun tasarısının 5 inci sırasına, 13 üncü sırasında yer alan 65 sıra sayılı kanun tasarısının 6 ncı sırasına, 14 üncü sırasında yer alan 66 sıra sayılı kanun tasarısının 7 nci sırasına ve daha önce gelen kağıtlar listesinde yayımlanan ve bastırılarak dağıtılan 72 sıra sayılı kanun tasarısının ise 4 üncü sırasına alınması.

BAŞKAN - Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Sayın milletvekilleri, İçtüzüğün 37 nci maddesine göre verilmiş doğrudan gündeme alınma önergesi vardır; önce okutacağım, işleme alacağım ve sonra oylarınıza sunacağım.

Önergeyi okutuyorum:

III. - BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI (Devam)

D) TEZKERELER VE ÖNERGELER (Devam)

5.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt'ün, 4325 Sayılı Olağanüstü Hal Bölgesinde ve Kalkınmada Öncelikli Yörelerde İstihdam Yaratılması ve Yatırımların Teşvik Edilmesi ile 193 Sayılı Gelir Vergisi Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanunun 6 ncı Maddesinin Değiştirilmesi Hakkında Kanun Teklifinin (2/30) doğrudan gündeme alınmasına ilişkin önergesi (4/25)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

7.1.2003 tarih ve 10 sayıyla vermiş olduğum, 4325 Sayılı Olağanüstü Hal Bölgesinde ve Kalkınmada Öncelikli Yörelerde İstihdam Yaratılması ve Yatırımların Teşvik Edilmesi ile 193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun 6 ncı Maddesinin 31.12.2002'de Yürürlükten Kaldırılmasına Dair Uygulamanın Yeniden 1.1.2003'den 31.12.2005 Tarihine Kadar Uzatılmasına Dair Kanun Teklifim, üzerinden 45 gün geçmesine rağmen komisyonda görüşülmediğinden, doğrudan Genel Kurul gündemine alınmasını takdir ve tensiplerinize saygılarımla arz ederim.          3.3.2003

      Ensar Öğüt

           Ardahan

BAŞKAN- İçtüzüğe göre, önerge üzerinde, istem halinde, komisyon, hükümet ve teklif sahibine ve 1 milletvekiline 5'er dakikayı geçmemek üzere söz verme imkânımız var.

Söz isteği?..

ENSAR ÖĞÜT (Ardahan)- Önerge sahibi olarak söz istiyorum Sayın Başkan.

BAŞKAN- Önerge sahibi olarak Sayın Ensar Öğüt; buyurun.

Süreniz 5 dakikadır.

ENSAR ÖĞÜT (Ardahan)- Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 4325 Sayılı Olağanüstü Hal Bölgesinde ve  Kalkınmada Öncelikli Yörelerde İstihdam Yaratılması ve Yatırımların Teşvik Edilmesi Hakkında Kanunun uygulamasının 31.12.2005'e kadar uzatılmasıyla ilgili kanun teklifim üzerinde söz almış bulunuyorum. 

Bu kanunun uygulaması 31.12.2002 tarihinde son buldu ve bu uygulamanın uzatılması, iktidar partisinin acil eylem planında da var. Bu, özellikle, kalkınmada öncelikli Doğu ve Güneydoğu Anadolu illerinde yatırımların teşvik edilmesine ve  istihdam yaratacak işadamlarımıza imkân sağlayacak. Orada yatırım yapacaklar ve yatırım yapmaları da çoğu insana ekmek kapısı açacaktır.

Doğu ve güneydoğu insanlarının en büyük geçim kaynağı tarım ve hayvancılıktır. Tarım ve hayvancılıkla uğraşan bu bölgeler, uzun kış mevsimi nedeniyle, sekiz ay gibi bir süre kar altında kalmaktadır. O bölgenin coğrafî ve iklim şartları da göz önünde tutulduğu zaman, özel sektörün yatırım yapması zordur. Zor olması nedeniyle, özel sektöre, yatırım imkânı sağlayacak birtakım kolaylıkların getirilmesi gerektiğine inanıyorum. Bu nedenle, bu kanun teklifimin Yüce Meclisten geçmesini talep ediyorum.

Bölgemizin ve kalkınmada öncelikli illerin daha güzel kalkınabilmesi için önerilerim var. Birincisi, tarım ve hayvancılıkla uğraşan bölgenin eğitime ihtiyacı vardır. Bu eğitimi sağlamak için de tarım ve hayvancılıkla ilgili meslek liselerinin kurulması gerekiyor. Tarım ve hayvancılıkla ilgili meslek liseleri kurulursa, o zaman, insanlarımızı, tarım ve hayvancılıkta daha bilinçli bir şekilde yetiştirmiş oluruz.

İkincisi, Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgelerinde organize sanayi bölgeleri var. Bu organize sanayi bölgelerine kimse yatırım yapmıyor. Bu organize sanayii bölgelerinin bir kısmının, hiç olmazsa yarısının, besi organize sanayii olarak yapılması lazım. Besi organize sanayii olarak yapılır ve besi organize sanayilerine çevrilirse, o zaman, hayvan almak isteyen Anadolu tüccarı o bölgede yatırım yapar; yatırım yaptığı zaman da yerinde besicilik yapar; yerinde besicilik yaptığı zaman da bölgeye büyük katkı sağlar.

Üçüncüsü, tarım ve hayvancılıkla uğraşan ve onu sanayie dönüştüren kesimlere KOBİ kredisi geliştirilmesi lazım; yani, ucuz KOBİ kredisi verilmesi gerekmektedir.

Arkadaşlar, dördüncüsü, Türkiye'de şu anda liberal ekonomi sistemi var. Liberal ekonomi sistemi, serbest piyasa ekonomisine, rekabete dayanıyor. Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgelerinde rekabet yapacak adam da yok, para da yok, fabrika da yok. Bu nedenle, Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgelerinde, kalkınmada öncelikli illerde, yatırımların karma ekonomi modeliyle yapılması lazım. Karma ekonomi modeli, devlet ve vatandaşın elbirliği yapmasını gerektiren bir modeldir. Altyapısını devlet götürürse, vatandaşla işbirliği yaparsa, o bölgeye fabrikalar kurulur, işyerleri kurulur ve orada insanlarımız işsiz kalmaz, ekmek sahibi olurlar.

Değerli arkadaşlar, kalkınmada öncelikli illerimizin sayısı 50; yanlış duymadınız, 81 il var Türkiye'de, 50'si kalkınmada öncelikli il! Şimdi, bir kere bunun düzeltilmesi lazım. İklim şartları, coğrafya şartları, millî gelirden pay oranı, eğitim ve sağlık düzeyi öne alındığı zaman, yani, bir Hakkâri'yle, bir Ağrı'yla, bir Ardahan'la -ismini söylemeyeceğim, ama- 50 nci sıradaki bir il arasında büyük fark vardır; bunun kesinlikle düzeltilmesi lazım.

İkincisi, çok önemli...

(Mikrofon otomatik cihaz  tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Buyurun, sözlerinizi tamamlayın.

ENSAR ÖĞÜT (Devamla) - Değerli arkadaşlar,  sınır illerimiz var. Sınır illerimiz de şu anda çok fakir bir bölgede. Sınır illerimizin gelişmesi, stratejik anlamda çok önemlidir. Bugün, dünya ülkelerinin bazıları, coğrafyamızda Irak'a yönelik bir harekâtı destekliyor ve bizi de zorlayarak savaşa sokmaya çalışıyorlarsa, yarın, Kars ve Ardahan İllerinde Ermeni meselesini gündeme getireceklerdir. Bu nedenle, 43 yıl Rus işgali altında kalmış o bölgenin bir daha işgal edilmemesi için, o bölgenin sosyal ve ekonomik açıdan kesinlikle güçlendirilmesi lazım. Güçlendirilmesi için de -sizden istirham ediyorum- sınır kapılarının açılması lazım, geliştirilmesi lazım. Posof ve Çıldır (Aktaş) Kapılarının geliştirilerek, o bölgede serbest ticaret alanının kurulması lazım. O bölgede serbest ticaret alanı kurulursa, ondan, bölgedeki, doğu ve güneydoğudaki bütün iller yararlanır ve sınırımızın öteki tarafındaki 200 000 000 insanın ticaret hacmini düşündüğümüz zaman, bölgemize de büyük katkı sunmuş olur. Bu nedenle, sınır ticaretinde, bölgemizin (Ardahan'ın ve diğer illerin) mutlak surette düzenlenmesi ve serbest ticaret alanlarının kurulması gerekmektedir.

Değerli arkadaşlar, kalkınmada öncelikli illerden, doğrudan gelir desteğini, maalesef, yüzde 40 civarında alan illerimiz var; hele, Ağrı ve Hakkâri hiç almadı. Kalkınmada öncelikli olmayan 31 il, doğrudan gelir desteğinin tamamını almış; ama, kalkınmada öncelikli, dargelirli, fakir, yoksul iller ise yüzde 40'ını almış veya almamış. Bunun adaletle ilgisi yok; siz de takdir edersiniz. Hükümetten istirham ediyorum; bu, derhal düzeltilsin; kalkınmada öncelikli illere doğrudan gelir desteği ödensin. Kaldı ki, 2003 yılı bütçesine doğrudan gelir desteğiyle ilgili bir para konulmamış.

Değerli arkadaşlar, bu parayı Dünya Bankası veriyor; kimse babasının cebinden vermiyor. Ben, sizden, 2003 yılı bütçesine, çiftçiye destek anlamında, doğrudan gelir desteğinin konulmasını istirham ediyorum.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Efendim, toparlayın lütfen.

ENSAR ÖĞÜT (Devamla) - Toparlıyorum Sayın Başkanım.

Kanun teklifimin doğrudan gündeme alınmasının kabul edilmesi, kalkınmada öncelikli illere yatırım yapan insanları teşvik edecek ve onlara yatırım yapma şevki verecektir. Bu nedenle, Yüce Meclisimizin, bu teklifimi kabul edeceğini umuyor, hepinize saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Öğüt.

Sayın Bakan söz istemiştir.

Buyurun Sayın Bakan.

SANAYİ VE TİCARET BAKANI ALİ COŞKUN (İstanbul) - Sayın Başkan, değerli arkadaşlar; 4325 sayılı Yasa, kalkınmada öncelikli yöreler, özellikle olağanüstü halin uygulandığı güneydoğu için fevkalade önemli bir yasaydı; ancak, bildiğiniz gibi, süresi doldu. 58 inci hükümetin acil eylem planında yerini almıştır. Vergi muafiyeti olduğu için, IMF'nin ve Dünya Bankasının bazı itirazları vardı; dolayısıyla, bütçeye eş zamanlı olarak, bu, Maliye Bakanlığı tarafından değerlendirildi; inşallah, 59 uncu hükümet döneminde gelecektir. Onun için, şu anda hükümetten yapılmamış bir teklifi öncelikli görüşmeye almayı uygun bulmuyoruz.

Arkadaşımıza teşekkür ederiz.

Saygılar sunuyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyoruz Sayın Bakana.

Görüşmeler tamamlanmıştır.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.

Sayın milletvekilleri, gündemin "Sözlü Sorular" kısmına geçiyorum.

Sözlü sorular okunmadan önce, Başkanlığımızdan, Sayın Sanayi ve Ticaret Bakanımız Ali Coşkun Bey "sözlü sorular" kısmının 9, 10, 11, 26 ve 79 uncu sıralarında yer alan sözlü soru önergelerinin, sıra gözetilmeksizin birlikte görüşülebilmesi hususunu talep etmektedir.

Sayın Sağlık Bakanımız Dr. Recep Akdağ, aynı şekilde, Başkanlığımıza "Sözlü Sorular" kısmının 15, 25, 31, 47 ve 57 nci sıralarında yer alan sözlü soruları topluca cevaplandırmak istediğini bildirmektedir.

Bu talepler Başkanlığımızca da uygun görülmüştür; Yüce Heyetinizin bilgilerine sunmuş oluyorum.

V. - SORULAR VE CEVAPLAR

A) SÖZLÜ SORULAR VE CEVAPLARI

1.- Yalova Milletvekili Muharrem İnce'nin, Yalova'nın deprem sonrası bazı sorunlarına ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/90)

BAŞKAN - Soruyu cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok.

Ertelenmiştir.

2.- Batman Milletvekili M. Nezir Nasıroğlu'nun, Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerinde boşaltılan köylere ilişkin İçişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/91)

BAŞKAN - Soruyu cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok.

Ertelenmiştir.

3. - Antalya Milletvekili Osman Özcan'ın, Antalya-Alanya yol çalışmalarına ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından sözlü soru önergesi (6/97)

BAŞKAN - Soruyu cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok.

Ertelenmiştir.

4. - Antalya Milletvekili Osman Özcan'ın, muz ithalatına ve tarımsal sulamada kullanılan elektrik fiyat tarifelerine ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/98)  ve Tarım ve Köyişleri Bakanı Sami Güçlü’nün cevabı

BAŞKAN - Soruyu cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Burada.

Soruyu okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Tarım ve Köyişleri Bakanı Sayın Sami Güçlü tarafından sözlü olarak yanıtlanmasını dilerim.

Saygılarımla.              17.1.2003

  Osman Özcan

           Antalya

1- Fon ve vergiler yeterince uygulanmadığından ülkemize kaçak muz girmekte, üreticilerimizin mağduriyetine sebep olmaktadır. Hatay, Gaziantep, Şanlıurfa ve Mardin İllerimizin sınır kapılarından, sınır ticareti adı altında da kaçak muzun ülkemize sokulduğu bir gerçektir. Bütün bunların önlenmesi için, Bakanlığınız çalışma yapmakta mıdır?

2- İthalat Genel Müdürlüğü, ithal muza ithalat belgesi verirken, mayıs, haziran, temmuz ve ağustos aylarını kapsayacak şekilde verirse, yerli üretici biraz olsun nefes alacaktır. İthalat belgesinin bu aylar dışında verilmemesi için bir çalışma var mıdır?

3- Tarımsal sulama abonelerinin kullandığı elektriğin fiyatları, TEDAŞ ve Kepez Elektrik AŞ'nin fiyat tarifeleri arasındaki büyük farklılığın giderilmesini düşünüyor musunuz?

BAŞKAN - Soru okunmuştur; şimdi, Sayın Bakan cevaplandıracak.

Tarım ve Köyişleri Bakanımız Sayın Sami Güçlü; buyurun.

Süreniz 5 dakika.

TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANI SAMİ GÜÇLÜ (Konya) - Efendim, süremin 5 dakika olup olmadığını bir daha öğrenebilir miyim, 5 dakika mı sürem?

BAŞKAN - 5 dakika efendim.

Yani, ben, Başkanlık olarak, bu önemli konuda, sizin meseleyi Genel Kurula anlatacağınız kadar müsamaha edeceğim Sayın Bakanım...

TARIM VE KÖYİŞLERİ  BAKANI SAMİ GÜÇLÜ (Devamla) -  Teşekkür ediyorum.

BAŞKAN -  Ama, süreyi çok fazla da uzatmamanızı istirham ederim.

Buyurun.

TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANI SAMİ GÜÇLÜ (Devamla) - Peki efendim.

Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; eğer, yanlış ifade etmiyorsam, Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkanvekilimiz Sayın Haluk Koç, biraz önce, tartışmalı konuda söz alıp konuşurken "elmadan, armuttan daha çok nasıl verim artışı sağlayacağımızı konuşmuyoruz, çok daha önemli bir meselede konuşuyoruz..." dedi. Elbette konuştuğumuz konuların önem sıraları her zaman değişebilir, zaman, şartlar, hatta mekân itibariyle değişebilir; ama, geldik, elma ve armutların verimine, yani, bizim konularımıza, kendi öz konularımıza.

Antalya Milletvekilimiz Sayın Osman Özcan Beyin, kendi bölgesinin önemli bir ürünü hakkında ve üreticilerimiz hakkında ve onların durumlarını, mağduriyetlerini gidermeye yönelik olarak bakanlığımıza sorduğu soruları, ben, efendim, biraz daha konuyu genel çerçeve içerisine alarak cevaplandırmaya çalışacağım. Kendi özel sorunlarımıza, tarımla ilgili sorunlarımıza böylece dönmüş olduk. Tabii, biraz önce, ülkemizi genel olarak ilgilendiren konularda görüştük. Konu özelleşince, ilgi de biraz dağılıyor; ama, bunlar bizim sorunlarımız ve konularımız.

Muz, ülkemizin Akdeniz sahil kuşağı boyunca yetiştirilen, hem ülke hem de bölge için önemli bir tarımsal ürünümüzdür. Ilıman iklim şartlarında yetişen bir meyve türü olup, ülkemize, ilk defa 1750'li yılında süs bitkisi olarak girmiş, 1930'lu yıllarda meyvesi için ticarî amaçla yetiştirilmeye başlanmıştır. Dolayısıyla, ülkemizdeki bitkisel üretim bakımından genç bir üründür.

Ayrıca, Türkiye, dünyadaki muz üretim bölgesinin en kuzeyinde, serin ve riskli bölgede muz üretimi yapan bir ülkedir. Muz yetiştiriciliği, Alanya, Gazipaşa, Bozyazı, Anamur, Erdemli İlçeleri ve Toros Dağlarının koruduğu çok sınırlı alanlarda yapılabilmektedir; bu nedenle, üretim miktarımız talebi karşılamaktan uzaktır.

Dünyadaki muz üretimi, en fazla Asya Kıtası ülkelerinde yapılmakta, bunu, Güney Amerika, Orta Amerika, Afrika, Okyanusya takip etmektedir.

Dünya muz üretimi, 2001 yılı itibariyle, yaklaşık 4,2 milyon hektar alanda 70 000 000 ton civarındadır. Ülkemizin üretimi ise, yaklaşık 1 150 hektar alanda 28 000 tondan başlamış, böyle bir seviyeden -1995-2002 yılları için söylüyorum- 95 000 tona kadar çıkmıştır. Bir fikir vermek gerekirse, 2000 yılında 64 000 ton, 2001'de 75 000 ton, 2002 yılında ise 95 000 tondur. Ülkemizdeki bu üretim, toplam talebi karşılamadığı için, yıllar itibariyle, mesela, 1997 yılında 110 000, 1999 yılında 150 000 ton, 2000 yılında 124 000 ton ithalat da gerçekleşmiştir; ancak, 2000 yılından itibaren muz ithalatında bir yavaşlama ortaya çıkmış, üretimdeki artışa da paralel olarak, 2001'de 41 000 tona, 2002 yılının ilk 10 ayında ise 50 000 tona ulaşmıştır ve geçmiş yıllara nispetle ithalatta önemli bir azalma meydana gelmiştir.

Yıllar itibariyle Türkiye'nin muz ithalat ve ihracatına ait de bir değerlendirme yapacak olursak, Türkiye, tabiî net ithalatçı bir ülkedir. 1995-2000 yılları arasında...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Bakanım, mikrofonu açıyorum; buyurun.

TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANI SAMİ GÜÇLÜ (Devamla) - ...50 000 ton ile 150 000 ton arasında ithalat miktarları yıllar itibariyle bir dağılım göstermiş. Dolayısıyla, Türkiye, toplam talebini karşılayabilmek için, son yıllarda, yurtiçi üretimdeki artışa paralel olarak bir azalma göstermekle birlikte, ithalata bağımlıdır, ithal etmek durumundadır.

Özellikle, üreticilerimizin mağduriyeti konusundaki hususa gelince, bu sınır ticaretiyle ilgili hususa gelince, onunla ilgili cümlelerimi de şöyle ifade etmek istiyorum: Bilindiği gibi, sınır ve kıyı ticareti, sınır illerinin ihtiyaçları doğrultusunda bu illere komşu illerden mübadele usulüyle yapılan ticaret şeklidir. Bu ticaret kapsamında getirilen ürünlerin, il dışına çıkarılmaması gerektiği halde il dışına çıkarıldığı da bilinmektedir. Bu durum, üreticilerimizin ürünlerinin pazarlanmasında haksız rekabetle karşı karşıya kalmalarına neden olmuş ve bu sebeple de, başta kendi Bakanlığımız olmak üzere, kamu kuruluşlarımız, tarım ürünlerinin sınır ticareti kapsamından çıkarılması konusunda bir çalışma başlatmış; böylece, sınır ticareti kapsamı içinde, muz dahil, herhangi bir yaş meyve veya sebze ülkemize girememektedir; mevzuat olarak söylüyorum. Yaş meyve ve sebze ithal etmek isteyen ithalatçılarımız ise, kontrol belgesi taleplerini, Bakanlığımız tarafından verilen ve ülkemizin ihtiyaçları da göz önünde bulundurularak sıralanan mevcut ithalat rejimi kararları çerçevesinde yerine getirmektedirler; Bakanlığımız da bu hususta izin vermektedir.

Bakanlığımız, ithalat kontrolleri yanında, ülkemizde sürdürülebilir tarım ürünleri üretimini sağlayacak, üreticilerimizi mağdur etmeyecek, haksız rekabete karşı koruyacak ve ithal gıda maddeleri karşısında rekabet edebilir düzeye getirebilecek bir gıda politikası uygulamayı da amaçlamaktadır. Yani, Sayın Osman Özcan arkadaşımıza, üreticilerimizin mağduriyeti konusunda Bakanlık çalışmalarıyla ilgili bilgiyi verirken, genel yaklaşımımızın, üreticilerimizin mağdur olmaması için, gerek vergi oranı gerek zamanlama itibariyle, bir yaklaşım içerisinde olduğumuzu ve bu hususta özen gösterilmesi gerektiğine inandığımızı ifade ediyorum.

Ülkemizde önemli miktarlarda üretimi olan -özellikle muz gibi, son yıllarda yerli üretiminde önemli gelişmeler gösterilen- yaş meyve ve sebzelerin ithalinde uygulanan vergi oranlarının, uygulanabilecek en yüksek düzeye çıkarılmasının da uygun olacağına inanılmış, yapılan çalışmalar sonunda, muz için uygulanan gümrük vergisi oranı 2002 yılında yüzde 149 olarak gerçekleşmiştir. Muz ithalatının 2003 yılı için uygulanacak gümrük vergi oranı ise, yine, halen Dünya Ticaret Örgütüyle yapılan anlaşmalar çerçevesi içerisinde en üst sınır olan yüzde 147,4 olarak uygulanması söz konusudur. Ayrıca, kontrol belgesi almadan ve fiilen ithalat esnasında Bakanlığımız kontrolleri yapılmadan yurda nasıl giriş yaptığı bilinmeyen muzların, çok düşük fiyatlarla piyasaya sürüldüğü, bu durum karşısında, özellikle yerli üretimin yoğun olduğu günlerde, üreticilerimizin rekabet güçlerinin kalmadığı ve bunların, çok haklı şikâyetlere sebep olduğu da bilinmektedir. Tabiî, bu, sadece Bakanlığımızı ilgilendiren bir husus değil, ülkemizdeki gümrük teşkilatımızı, emniyet teşkilatımızı, konuyla ilgili birçok kurumlarımızı ilgilendiren bir husustur. Bununla ilgili olarak da, genel anlayışımız, başta kendi bağlı kuruluşlarımız, il ve ilçe teşkilatlarımız olmak üzere, bu ithalat kapılarında, bu hususlarda kuralların aşılmaması ve benzer üreticilerimizin durumunun bir haksız rekabete uğramaması için gerekli tedbirlerin alınması konusunda, Bakanlığımızın, hassasiyetle konunun üzerinde durduğunu belirtmek istiyorum.

Sayın milletvekilimizin, sözlü soru önergesinde ifade ettiği bir başka sorusu da, tarımsal sulama abonelerinin kullandığı elektrik fiyatları arasındaki farktır. Ben, bu konuda Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanlığından aldığımız bilgiyi aktarmak istiyorum.

Kamu kurum ve kuruluşlarının ücretsiz ve indirimli tarife uygulamalarına 31 Aralık 2001 tarihinden itibaren son verilmiştir. Bu uygulamaya paralel olarak, 12 Nisan 2002 tarihli Bakanlar Kurulu kararıyla bazı uygulamalardan muaf tutulacak olan elektrik abonelerine ilişkin uygulama esasları düzenlenmiştir. Bu kararla, abonelere indirimli tarife uygulanması imkânı getirilmiş olmasına rağmen, Kepez Elektrik Türk Anonim Şirketi bölgelerinde bulunan aboneler, anılan Bakanlar Kurulu kararı kapsamında yer almamıştır. Uygulamada birlikteliğin sağlanmasını teminen, Hazine Müsteşarlığı nezdinde yapılan girişimler sonucunda, Hazine Müsteşarlığının 19 Haziran 2002 tarihli genelgesiyle, görevli şirketler ilgili Bakanlar Kurulu kararı kapsamına dahil edilmiştir. Bunun üzerine, içerisinde tarımsal sulama abonelerinin de bulunduğu indirim uygulanacak abone gruplarına ait geçmişe yönelik olarak Kepez Elektrik Türk Anonim Şirketince, TEDAŞ Genel Müdürlüğü paralelinde hazırlanan tarife kategorileri Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanlığınca onaylanarak yürürlüğe konulmuş olup, 2002/4100 sayılı Bakanlar Kurulu kararının uygulanmasından kaynaklanan TEDAŞ ve Kepez Elektrik Türk Anonim Şirketi tarifeleri arasında geçmişe yönelik oluşan bu fark giderilmiştir.

Efendim, sayın milletvekilimizin sorularına cevabım bu şekildedir, hepinize saygılar sunuyorum. (Alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyoruz Sayın Bakan

Soru cevaplandırılmıştır.

OSMAN ÖZCAN (Antalya) - Sayın Başkan, bir açıklama yapacağım.

BAŞKAN - Soru sahibi olarak açıklama yapma hakkınız var.

Buyurun, kısa bir açıklama...

OSMAN ÖZCAN (Antalya) - Sayın Başkan, değerli arkadaşlarım; Sayın Bakana çok teşekkür ediyorum, ayrıca bir şeye daha teşekkür ediyorum, Meclisimizin en devamlı Bakanı, sözlü sorulara da zamanında, anında cevap veren Bakanıdır, onun için de ayrıca bir teşekkür daha ediyorum. (Alkışlar)

Şimdi, efendim, ülkemizde 110 000-120 000 ton civarında muz üretiliyor, Alanya, Gazipaşa, Anamur İlçelerimizde. Başka ilçelerimizde üretim yok. Bunların  da, muayyen bölgelerinde, kuzey rüzgârı almayan bölgelerinde yetiştiriliyor.

Muz üretimi, ayvaya, elmaya benzemiyor, derece 0'a indiği zaman, muz fidanları donuyor ve böylece, dış ülkelerden veya donmayan bölgelerden fidan ithal ediliyor, getirtiliyor.

Onun için, muz üretimi üzerinde çok önemle durmamız gerekiyor. Gayriresmî rakamlara göre, 250 000 ton civarında muz üretildiği söylenmektedir.

Değerli arkadaşlarım, biz, çok iyi biliyoruz ki, bu Mecliste, böyle çok konuşmalar oldu, bakana bilgiler verildi, bakan da bize bu bilgileri verdi, bundan önce de bu işler oldu; fakat, aradan bir hafta geçti, meydan okurcasına, İran'dan, sınır bölgelerimizden, TIR'larla, kamyonlarla muzlar geldi, İran karpuzları geldi. Biz, dışarıdan gelmesin demiyoruz, gümrük birliği anlaşmalarını biliyoruz, ülkemize para gelsin, ülkemize para girsin; ama, kaçak muz gelmesin diyoruz. Alanya, Gazipaşa, Anamur muzu, diğer muzlarla rekabet eder ve neticesini de alır. Yalnız, kaçak muzun önlenmesini istiyoruz. Bu, çok önemli bir konu. Bakanımızın bunun üzerinde durmasını istiyorum ve tekrar teşekkür ediyorum (AK Parti sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederiz efendim.

5.- İzmir Milletvekili Vezir Akdemir'in, İzmir'in bazı ilçelerindeki çiftçilerin elektrik borçlarına ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanından sözlü soru önergesi (6/99)

BAŞKAN - Soruyu cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok.

Ertelenmiştir.

6.- İzmir Milletvekili Vezir Akdemir'in, İzmir'deki okulların elektrik, yakıt ve su borçlarına ilişkin Maliye Bakanından sözlü soru önergesi (6/100)

BAŞKAN - Soruyu cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok.

Ertelenmiştir.

7.- İzmir Milletvekili Vezir Akdemir'in, İzmir'in gecekondu semtlerindeki düşük voltajlı elektrik sorununa ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanından sözlü soru önergesi (6/102)

BAŞKAN - Soruyu cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok.

Ertelenmiştir.

8.- Konya Milletvekili Atilla Kart'ın, tarla ve arsa vasfındaki hazine arazileri üzerindeki zilyetliğe ilişkin Maliye Bakanından sözlü soru önergesi (6/112)

BAŞKAN - Soruyu cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok.

Ertelenmiştir.

Sayın milletvekilleri, Sanayi ve Ticaret Bakanımızın Başkanlığımıza yazılı müracaatı doğrultusunda 9, 10, 11, 26 ve 79 uncu sıralardaki soru önergelerine topluca cevap vereceklerdir.

 9.- İzmir Milletvekili Sedat Uzunbay'ın, TARİŞ'in iş planlarının onaylanmamasının nedenine ilişkin Sanayi ve Ticaret Bakanından sözlü soru önergesi (6/116) ve Sanayi ve Ticaret Bakanı Ali Coşkun’un cevabı

10.- İzmir Milletvekili Sedat Uzunbay'ın, pamuk ve benzeri ürünlerin destekleme primine ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/117) ve Sanayi ve Ticaret Bakanı Ali Coşkun’un cevabı

11.- İzmir Milletvekili Sedat Uzunbay'ın, TARİŞ'in, Destekleme ve Fiyat İstikrar Fonu kredilerine ilişkin Sanayi ve Ticaret Bakanından sözlü soru önergesi (6/118) ve Sanayi ve Ticaret Bakanı Ali Coşkun’un cevabı

12.- Van Milletvekili Mehmet Kartal'ın, Van-Erciş Şeker Fabrikasında çalışan bir grup geçici işçinin sağlık sigortası sorununa ilişkin Sanayi ve Ticaret Bakanından sözlü soru önergesi (6/138) ve Sanayi ve Ticaret Bakanı Ali Coşkun’un cevabı

13.- Adana Milletvekili Kemal Sağ'ın, İskenderun Demir ve Çelik Fabrikasına ilişkin Sanayi ve Ticaret Bakanından sözlü soru önergesi (6/199) ve Sanayi ve Ticaret Bakanı Ali Coşkun’un cevabı

BAŞKAN -  Soruları cevaplandıracak Sayın Bakan hazır.

Soruları sırasıyla okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorumun aracılığınızla Sanayi ve Ticaret Bakanı Sayın Ali Coşkun tarafından sözlü olarak cevaplandırılmasını arz ederim.              22.01.2003

                Sedat Uzunbay

                İzmir

16 Haziran 2000 tarihinde yürürlüğe giren 4572 sayılı Tarım Satış Kooperatif ve Birlikleri Hakkında Kanunun geçici 1 inci maddesine göre yeniden yapılanma sürecinde olan Tariş'e ilişkin olarak;

1-Sezon başında 1 kilogram pamuğun üretim maliyeti 902 607 TL olarak hesaplanmasına rağmen, bu sezon pamuk toplama ücretlerinin aşırı yükselmesi nedeniyle üretim maliyeti 1 075 171 TL olmuştur. Tariş'in pamuk alımında uyguladığı 2002 yılı baz alım fiyatı 800 000 TL/kg'dir. Tariş'in iş planlarının onaylanmamasının nedeni, 2002 yılı baz alım fiyatının Yeniden Yapılandırma Kurulu tarafından yüksek olarak değerlendirilmesi midir? Bakanlığınızın bu konudaki uygulaması ne olacaktır?

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın aracılığınızla Başbakan Sayın Abdullah Gül tarafından sözlü olarak cevaplandırılmasını arz ederim.                 22.1.2003

                Sedat Uzunbay

                İzmir

1- 25.10.2002 tarih ve 24917 sayılı Resmî Gazetede yayımlanan "Kütlü Pamuk, Yağlık Ayçiçeği, Soya Fasulyesi, Kanola ve Zeytinyağı Üreticilerini Destekleme Primi Ödenmesine Dair Karar" gereğince, 2002 yılı üretim sezonu için kararda sayılan ürünler için destekleme primi tespit edilmiş midir? Tespit edilmişse açıklar mısınız?

2- 2002 ve 2003 yılları için 2003 yılı 9 aylık Bütçe Kanununun  "Pamuk ve Diğer Ürünlerin Desteklenmesi İçin Yapılacak Ödemeler" harcama kalemine gerekli ödenek konulmasına yönelik çalışmalar nelerdir?

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın aracılığınızla Sanayi ve Ticaret Bakanı Sayın Ali Coşkun tarafından sözlü olarak cevaplandırılmasını arz ederim.                 22.1.2003

                Sedat Uzunbay

                İzmir

16 Haziran 2000 tarihinde yürürlüğe giren 4572 Sayılı Tarım Satış Kooperatif ve Birlikleri Kanununun geçici 1 inci maddesine göre yeniden yapılanma sürecinde olan Tariş'e ilişkin olarak;

1- 1.5.2000 tarihinden önceki döneme ait olan Destekleme ve Fiyat İstikrar Fonu (DFİF) kredi borçlarının 4572 sayılı Kanunun geçici 1/E maddesine göre tasfiye olunması gerektiği halde, bugüne kadar niye yapılmamıştır?

2- Yeniden yapılanma sürecinde Tariş'ten çıkışı yapılan personele ödenen tazminatlar toplamı 7 Ocak 2003 tarihi itibariyle 4,317 trilyon liradır. Bu bedelin Tariş'e 4572 sayılı Kanunun 1/E maddesine göre ödenmesi gerektiği halde, bugüne kadar niye ödenmemiştir?

3- 2002 yılında DFİF kaynaklarından birliklere kullandırılan kredilerin birliklere göre dağılımı ve oranları nedir?

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Sanayi ve Ticaret Bakanı Sayın Ali Coşkun tarafından sözlü olarak cevaplandırılmasını saygılarımla arz ederim.

           Mehmet Kartal

                  Van

Türkiye Şeker Fabrikaları Anonim Şirketi ile Şeker-İş Sendikası arasında imzalanan 2000-2002 yıllarını kapsayan 19 uncu Toplu İş Sözleşmesinde geçici (kampanya işçileri) işçilerin sağlık sigortasından yararlanabilmesi için işverenin 120 günün altındaki çalışma süresinin 120 güne tamamlanmasına ilişkin madde olmasına rağmen, bu maddeden yararlanamayan işçilerimizle ilgili olarak Sayın Bakanın cevaplandırmasını istediğim sorular şunlardır:

1. Van-Erciş Şeker Fabrikasında çalışan tüm geçici işçilerin çalışmaları 120 güne tamamlanırken, Ziraat servisindeki kantar personeli olarak çalışanların 90 günün üzerinde olan çalışmaları neden 120 güne tamamlanmamıştır?

2. Ziraat servisinde çalışan 160 kantar personeli sağlık sigortasından yararlanma hakkından neden mahrum bırakılmaktadır?

3- Sigorta primleri ödedikleri halde sağlık sigortasından yararlanamayan bu vatandaşlarımızın mağduriyetlerinin giderilmesi için nasıl bir çözüm düşünmektesiniz?

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Sanayi ve Ticaret Bakanı Sayın Ali Coşkun tarafından sözlü olarak cevaplandırılmasını arz ederim.

        Kemal Sağ

              Adana

İnşaat sektöründe maliyetlerin yükselmesi, kamu sektöründeki inşaat yatırım ihalelerine giren müteahhit firmaları zor duruma düşürmüştür. Haddeciler, İskenderun Demir Çelik Fabrikasındaki teknik arızadan dolayı yeterli kütük temin edememelerinin, birim maliyeti yükselttiğini savunmaktadırlar.

Bu durum karşısında, müteahhitlerin taahhütlerini yerine getirmelerinin güçleştiği Adana, Gaziantep, Malatya ve Mersin Müteahhitler birlikleri tarafından kamuoyuna duyurulmuştur. Bu bölgede, nervürlü çubuk demirin fiyatlarının, dünya fiyatlarının üzerinde olduğu iddia edilmektedir.

Sonuç olarak:

1- İskenderun Demir Çelik Fabrikasındaki arıza ne zaman giderilecektir?

2- İskenderun Demir Çelik Fabrikasında nervürlü çubuk demir üretimine ne zaman başlanacaktır?

3- İskenderun Demir Çelik Fabrikasının çok eski olan teknolojisini ne zaman yenilemeyi düşünüyorsunuz?

BAŞKAN - Sorular okunmuştur.

Soruları, Sayın Sanayi ve Ticaret Bakanımız cevaplandıracaktır.

Tabiî, 5 soru; her soru 5 dakika, 25 dakika süreniz var; sizin takdirinize bırakıyorum.

Buyurun Sayın Bakan.

SANAYİ VE TİCARET BAKANI ALİ COŞKUN (İstanbul) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi şahsım ve Bakanlığım adına saygıyla selamlıyorum.

Birinci olarak, 9 uncu sırada yer alan, İzmir Milletvekili Sayın Sedat Uzunbay'ın, Tariş'in iş planlarının onaylanmamasının nedenine ilişkin olarak tarafıma yönelttiği sözlü soru önergesini cevaplandıracağım.

Bilindiği üzere, 16 Haziran 2000 tarihinde yürürlüğe giren, 4572 sayılı Tarım Satış Kooperatif ve Birlikleri Hakkında Kanunla, bu kuruluşların, serbest piyasa koşullarında, özerk, rekabetçi, bağımsız ve güçlü bir malî yapıyla faaliyet göstermeleri amaçlanmıştır.

Bu kapsamda, kooperatif ve birliklerin yapısal sorunlarının çözümüne katkı sağlamak, sağlıklı ve sürdürülebilir bir malî yapının tesisini temin edebilmek için, yeniden yapılandırma programı uygulamaya konulmuştur. Programın başarısı için, yeniden yapılandırma sürecinde personel tazminatlarının karşılanması, 1.5.2000 tarihine kadar olan borçların Hazinece üstlenilebilmesi ve ürün alımı için kredi verilmesi gibi bazı destekler sağlanmıştır. Bu desteklerin, projenin amaçları doğrultusunda kullanılması için azamî gayret sarf edilmektedir.

Kaynak kullanımında etkinliği sağlamak ve yeniden yapılandırma uygulamalarının olumlu malî yansımalarını ortaya koymak bakımından, iş planı uygulaması daha işlevsel hale getirilmiştir. İş planları ile ürün alım miktar ve fiyatları, birliklerin kendi yetkili organlarınca belirlenmektedir.

Yeniden Yapılandırma Kurulu, proje için tahsis edilen kamu kaynaklarının amacına uygun olarak kullanılmasını temin edebilmek bakımından, iş planlarının, sürdürülebilir bir malî yapıyı tesis edecek şekilde hazırlanmasını ve fiyatların da, bu yapıyı tehlikeye düşürmeden, ilgili ürünün cari ve gelecekteki muhtemel dünya ve yurtiçi fiyat gelişmeleri gözönünde bulundurularak belirlenmesini önermiştir. Kurul, anılan yaklaşımdan hareketle, birlikler tarafından hazırlanan iş planlarını değerlendirmekte ve birlikleri, proje imkânlarından yararlandırıp yararlandırmamaya karar vermektedir. Kurul, temel kriterleri yerine getiren Tariş İncir ve Tariş Zeytin ve Zeytinyağı Birliğinin iş planlarını önceden, Tariş Pamuk Birliği ve Tariş Üzüm Birliğinin iş planlarını da      -birlik tarafından yeniden yapılandırma kriterlerine uygun ve sezon sonu nakit bakiyesini pozitif bir değere ulaştıracak şekilde revize edildiği için- 22.1.2003 tarihli toplantısında görüşerek uygun görmüştür.

Değerli arkadaşlarım, takdir edersiniz ki, bunlar özerkleştirildiği için, Bakanlığımız, sadece denetleme bakımından sorumludur, yönetime müdahale etmemektedir; kaldı ki, Yeniden Yapılandırma Kurulu da, seçimle oluşturulmakta ve Bakanlığın, sadece -dediğim gibi- denetimi altındadır.

Sayın Başkanım, değerli arkadaşlar; şimdi ise 10 uncu sıradaki, yine, Sayın Sedat Uzunbay'ın Başbakanımıza yönelttiği, Sayın Başbakanımızın da kendileri adına tarafımdan cevaplandırılmasını istediği sözlü soruyu cevaplandırıyorum.

2002 yılı ürünü kütlü pamuk, yağlık ayçiçeği, soya fasulyesi, kanola ve zeytinyağının satış sonucunda üreticilere destekleme primi verilmesine ilişkin Bakanlar Kurulu kararı, 25.10.2002 tarihli, 24917 sayılı Resmî Gazetede yayımlanarak yürürlüğe girmiştir. Ürün bazında ödenecek prim tutarları henüz tespit edilmemiş olup, gerek prim tutarları gerekse prim ödemelerinde aranacak belgelerin ve ilgililerin yükümlülüklerinin belirtildiği uygulama tebliğlerine ilişkin çalışmalar, Tarım ve Köyişleri Bakanlığı, Hazine Müsteşarlığı ve Bakanlığımız arasında müştereken yürütülmektedir. 2003 yılı 9 aylık bütçe kanunu tasarısında -ki, şu anda, malumlarınız olduğu veçhile Plan ve Bütçe Komisyonunda görüşülmektedir- pamuk ve diğer ürünlerin desteklenmesi için yapılacak ödemeler, harcama kalemlerine Hazine Müsteşarlığınca gerekli ödenek konularak teklif yapılmıştır. Bütçe Kanunu Tasarısının yasalaşması yönündeki hazırlık çalışmalarının bitmesiyle, ürün bazında primler belirlenecektir.

Saygıyla arz olunur.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; şimdi ise, yine, Sayın Sedat Uzunbay'ın 11 inci sırada yer alan sözlü sorusunu cevaplandırıyorum.

Kooperatif ve birlikleri yeniden yapılandırma programının temel hedeflerine uygun olarak sürdürülebilir ve bağımsız bir malî yapıya kavuşmalarını desteklemek amacıyla, bu kuruluşların 1.5.2000 tarihine kadar olan özel bünye borçları ve bu borçlara ilişkin fer'î borçlarının, Yeniden Yapılandırma Kurulunun önerileri dikkate alınarak, hazinece üstlenilip tasfiye edilmesi öngörülmüştür. (4572 sayılı  Kanunun  geçici 1/E maddesi) Birliklerin, eski Destekleme Fiyat İstikrar Fonu, yani, kısa ismiyle DFİF kredi borçlarının tasfiyesi, tarım reformu uygulama projesi çerçevesinde yürütülmekte olan birliklerin yeniden yapılandırılması süreciyle beraber değerlendirilmekte ve birliklerin 1.5.2000 tarihine kadar olan özel bünye borçlarının bu kuruluşların sürdürülebilir bir kurumsal ve malî yapıya kavuşmalarına katkı sağlayacak şekilde yapılandırılması hedeflenmektedir. Dolayısıyla, borç tasfiyesi, 4572 sayılı Kanunda da belirtildiği gibi, kayıtsız şartsız bir süreç olmayıp, birliklerin yeniden yapılanma adına atacakları adımlarla dinamik bir süreçle tamamlanacak ve birliklerin malî tablolarındaki DFİF borç yükümlülükleri bu süreçte ortadan kalkacaktır.

Yeniden Yapılandırma Kurulu, yasanın kendisine verdiği yetkiyle, birliklerin öngörülen yapıya kavuşması için geçecek olan süreyle ilgili olarak bazı kriterler belirlemiş ve tasfiye sürecini bu kriterler konusunda birliklerin göstereceği performansla ilişkilendirmiştir. Bu kriterler, kurul ile birlikler arasında imzalanmış bulunan protokol kapsamında birliklere bildirilmiştir. Kurul, söz konusu borçların tasfiyesine yönelik çalışmaları başlatmıştır. Belirlenen yeniden yapılandırma kriterlerine göre faaliyetlerini sürdüren, malî ve kurumsal açıdan ilerleme gösteren Tariş Zeytin ve Zeytinyağı Birliği, Tariş İncir Birliği, Gülbirlik, Marmarabirlik, Taskobirlik, Tiftikbirlik, Kozabirlik ve Trakyabirlik'in 1.5.2000 öncesi DFİF kredi yükümlülüklerinin tasfiye süreciyle ilgili olarak da somut adımlar atılmaya başlanmıştır. Tariş Pamuk ve Üzüm Birlikleri ile diğer birliklerin borçlarının tasfiyesi süreci de, yeniden yapılandırma kriterlerinin yerine getirilmesine bağlı olarak sonuçlandırılacaktır.

Değerli milletvekilleri, yeniden yapılandırma programının temel hedeflerinden biri, bu kuruluşlar için malî yük getiren aşırı ve niteliksiz istihdam sorununun giderilmesine katkı sağlamaktır. Nitekim, 4572 sayılı Kanunda, kooperatif ve birliklerin, yeniden yapılandırma sürecinde personel kadrolarında yapacakları düzenlemeler için gerekli tazminat tutarlarının, Yeniden Yapılandırma Kurulunun önerileri dikkate alınarak, Hazinece karşılanacağı düzenlenmiştir. Personel tazminatlarının ödenebilmesi için gerekli finansmanın da, Tarım Reformu Uygulama Projesi, kısa ismiyle ARİP çerçevesinde, Dünya Bankası kredilerinden karşılanması planlanmıştır. Dünya Bankasıyla yapılan ikaz anlaşması hükümlerine göre kıdem ve ihbar tazminatlarının ikraz kaynaklarından karşılanabilmesi için de, ödemelerin bağımsız denetçiler tarafından denetlenmesi gerekmektedir. Ayrıca, kurul tarafından, kamu kaynaklarının amacına uygun olarak kullanılmasını teminen, birliklerin insan kaynakları planlarını oluşturmaları ve malî yapılarına olumlu katkı sağlayacak şekilde personel tasarrufunda bulunması aranmaktadır.

Bu çerçevede, insan kaynakları ve iş planları daha önce kurul tarafından uygun görülen Tariş Zeytin ve Zeytinyağı Birliği ile Tariş İncir Birliğinin kıdem ve ihbar tazminatı alacakları ekim ayında karşılanmış ve iş planları, kurulun 22.1.2003 tarihli toplantısında uygun görülen Tariş Pamuk Birliği ve Tariş Üzüm Birliğinin kıdem ve ihbar tazminatı alacaklarının ödenmesi için de çalışmalar sonuçlandırılma aşamasına gelmiştir.

Değerli milletvekilleri, 4572 sayılı Kanunla yeniden yapılandırma sürecinde birliklerin ihtiyaç duydukları finansmanın karşılanması için, 2000 malî yılı bütçesinden yaklaşık 250 trilyon lira ödenek tahsis edilmiş ve bu ödeneğin döner fon şeklinde kullandırılması amaçlanmıştır. Her yıl faiz gelirleriyle büyüyen fon kaynakları, birlikler tarafından hazırlanan iş planları ve finansman ihtiyaçları çerçevesinde bu kuruluşlara kredi olarak kullandırılmıştır. Birliklerin malî durumlarına göre kullandırılan bazı kredilerin vadesi uzatılarak yeni ürün alımları için ek finansman yaratılmış veya fon imkânları dahilinde yeni krediler açılmıştır.

Bu kapsamda, 2002-2003 ürün döneminde vadesi uzatılan ve yeni açılan kredi tutarlarıyla birliklerin toplam içindeki payları şöyledir:

Toplam 195 trilyon 53 milyar lira olup, bunun yüzde 40,8'i Çukobirlik, yüzde 5,4'ü Güneydoğubirlik, yüzde 5,2'si Karadenizbirlik, 1,8'i Kayısıbirlik, yüzde 3'ü Marmarabirlik, yüzde 2,2'si Tariş İncir, yüzde 13,5'i Tariş Pamuk, yüzde 17'si Tariş Üzüm, yüzde 7,4'ü Tariş Zeytinyağı, yüzde 0,7'si Taskobirlik, yüzde 2,8'i Trakyabirlik'tir. Bilgilerinize arz olunur.

Değerli Başkan, değerli milletvekilleri; şimdi ise, Van Milletvekili Sayın Mehmet Kartal'ın Van-Erciş Şeker Fabrikasında çalışan bir grup geçici işçinin sağlık sigortası sorununa ilişkin olarak, tarafımdan cevaplandırılmasını istediği, 26 ncı sırada yer alan sözlü soru önergesini cevaplandırıyorum.

Cevap 1- Halen yürürlükte bulunan 19 uncu Toplu İş Sözleşmesinin 5 inci maddesinin son paragrafında, kampanya işçilerinin her yıl sağlık sigortasından yararlandırılmaları amacıyla, çalışmalarının, her kampanya döneminde en az 120 güne tamamlattırılması hükmü bulunmaktadır. Fabrikalarımızdaki ziraat servisi kantar personeli ise, kantarların pancar tesellümüne açık olduğu süre çalıştırılmaktadır. Pancar kantarları kapandığında, yani pancar tesellümü bittiğinde, burada çalışan geçici işçilerin, adı üzerinde olduğu gibi, iş akitleri, iş bitimi nedeniyle gelecek mevsim başlangıcına kadar askıya alınmaktadır. Pancar tesellümü bittiği, pancar kantarları kapandığı halde, pancar tesellümü geçici işçilerine yaptırılacak herhangi bir iş bulunmadığından, bu işçilerimiz, ertesi yıl pancar tesellümü başladığında tekrar işe alınmaktadırlar.

2002 yılında 90 günün üzerinde çalışmaları olanlara, yukarıda belirtildiği gibi, yaptırılacak iş olmaması sebebiyle, çalışmaları 120 güne tamamlattırılmış; pancar rekoltesi göz önüne alındığından, Erciş Şeker Fabrikası pancar tesellümünde çalışan geçici işçilerden 81-90 gün arasında 76, 91-100 gün arasında 69, 101-120 gün arasında 6, 120 günden fazlaysa 12 geçici işçi çalıştırılmıştır. Ziraat bölge şefliklerine bağlı kantarlarla çalıştırılan geçici personelin her yıl çalıştıkları süre tesellüm edilen pancar miktarıyla orantılı olduğundan, yukarıdaki farklı çalışma sürelerinde olduğu gibi, çalışma süreleri yönünden kantarlar arasında farklılık meydana gelmektedir.

Cevap 2 - Ziraat servislerinde tesellüm personeli olarak çalışan geçici işçilerin, 19 uncu Dönem Toplu İş Sözleşmesinin 5 inci maddesinin yukarıda açıklanan hükmü gereğince, çalışmaları 120 güne tamamlattırılmaktadır.

Cevap 3 - İşçiler, 506 sayılı Kanun gereğince, bir yıl içinde en az 120 gün prim ödemeleri halinde, sağlık sigortasından yararlanabilmektedirler. Kuruluşumuzun tüm şeker fabrikalarındaki kantar personelinde aynı problemler yaşanmaktadır. 120 günden noksan olan çalışma sürelerinin 120 güne tamamlattırılabilmesi için, Hazine Müsteşarlığınca kuruluşumuza tahsis edilen geçici iş pozisyonlarına ilişkin adam/ay sayısı artırıldığı takdirde, iş durumu göz önüne alınarak, ilgililere işbaşı yaptırılması halinde, sağlık sigortasından yararlandırılmaları imkânı bulunmaktadır; ancak, bunun gerçekleştirilebilmesi için, Hazine Müsteşarlığınca kuruluşa tahsis edilen adam/ay sayısının 2 060 adam/ay artırılması gerekmektedir. Bunun ise kuruluşumuza maliyeti 3,1 trilyon lira olup, Hazinece bu karşılanamamaktadır. Zaten, IMF de buna karşı çıkmaktadır. Adı da üzerindedir. Dokuz ay çalıştırılmayan bir işçinin haklarını temin etmek fevkalade yük olmaktadır.

Bilgilerinize arz olunur.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Adana Milletvekili Sayın Kemal Sağ'ın, İskenderun Demir Çelik Fabrikasındaki arızanın ne zaman giderileceği, bu fabrikanın nervürlü çubuk demir üretimine ne zaman başlayacağı ve çok eski olan teknolojinin ne zaman yenileneceğine dair, tarafımdan cevaplandırılmasını istediği 79 uncu sırada yer alan soru önergesini cevaplandırmak durumundayım.

Cevap 1- İskenderun Demir Çelik Fabrikasında herhangi bir arıza söz konusu değildir; üretim maksimum kapasiteyle devam etmektedir. Yalnızca ocak ayında yıllık periyodik bakım yapılmıştır.

Cevap 2- Bilindiği üzere, İsdemir, 31 Ocak 2002 tarihinde yassı çelik üretimine geçmek kaydıyla, özelleştirme programında olan Erdemir'e devredilmiştir. Dolayısıyla, Özelleştirme İdaresi de bana bağlı bulunmamaktadır; ancak, sual bana tevcih edildiği için, cevaplandırmaya çalışıyorum.

İsdemir, bu hedef doğrultusunda, maliyeti yüksek olan üretim hatlarını kapatarak, hedeflediği ürün yelpazesi içinde üretim ve satışını sürdürmüştür; pik, blum, kütük, kangal demir... İsdemir'in piyasayla rekabet edebilmek için modernizasyon yatırımı yaparak nervürlü çubuk demir üretimine dönmesi, İsdemir için ekonomik olmadığı gibi, ülke ekonomisi için de doğru bir yaklaşım olmayacaktır; çünkü, nervürlü demir üretimi konusunda, özel sektörde ihtiyacın üzerinde üretim kapasitesi vardır ve bu nedenle, İsdemir'in nervürlü demir üretimi, maliyetler yönünden İsdemir'e, üretim kapasitesi kullanımı yönünden ülke demir-çelik sektörüne zarar verecek, ayrıca, global pazarın oluşturduğu demir fiyatlarında da hiçbir olumlu etkisi olmayacaktır. Bu nedenle, İsdemir, son bir yıldır, nervürlü demir üretimi yapmamaktadır ve nervürlü demir üretimine geçemeyecektir; çünkü, rekabet şansı yoktur.

Cevap 3- İsdemir'in Erdemir'e devriyle birlikte verimliliği artırıcı ve kaliteyi yükseltici iyileştirme çalışmaları ile orta vadeli projelerin uygulanmasına hemen başlanmış olup, çalışmalar kesintisiz sürdürülmektedir. Devir sonrasında, onbir aylık sürede bu amaçla yapılan yatırım harcamalarının tutarı, 19,9 milyon Amerikan Dolarıdır. Bu miktar, İsdemir'de son altı yılda yapılan yatırım tutarından fazladır.

Durumu bilgilerinize arz eder; saygılarımı sunarım. (Alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Bakan.

Sorular Sayın Bakan tarafından cevaplandırılmıştır.

Soru sahiplerinin bir talebi var mı?

Buyurun Sayın Uzunbay.

SEDAT UZUNBAY (İzmir) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; huzurunuzda, Sayın Bakanımıza, yanıtları için çok teşekkür ediyorum.

Tabiî, ben, bu soru önergesini, 22 Ocak 2003 tarihi itibariyle Meclis Başkanlığımıza sunmuştum. O günden bu yana, soru önergelerimle ilgili olarak, elbette, Sayın Bakanımızın yürüttüğü çalışmalar var. Bu soru önergelerimizden özellikle biriyle ilgili, Tariş'in iş planlarının onaylanmasıyla ilgili olan gelişmeler gayet olumlu. Tarişimizin içinde bulunduğu yeniden yapılanma süreci içinde sıkıntılarını çözmek hepimizin temel görevlerinden biri.

Özellikle, yeni ürün alım dönemi öncesinde ihtiyaç duyduğu finansmanı uluslararası piyasalardan temin edebilme arayışı içinde olan Tarişimizin 1 Mayıs 2000 tarihinden önce kullanmış olduğu Destekleme ve Fiyat İstikrar Fonu kredileri ve bunların o tarihten bu yana tasfiye edilememiş olması, bunlara yürütülen faizler, Tariş'i, bilançosunda hiç de uygun olmayan bir durumda göstermekte ve uluslararası finans piyasalarından uygun koşullarda kredi  temin edebilme konusunda güçlüğe sokmaktadır.

Özellikle, yeniden yapılandırma sürecinin içinde bulunduğu ve beş yıllık sürecin üç yıla yakın kısmının tamamlandığı bir dönemde, özellikle, bu DFİF kredi borçlarının tasfiye edilememiş olması, Tariş gibi ciddî bir  birliğin finans yapısını bozmaktadır. Burada, hükümetimizin uzun süreden bu yana devam eden bu ana borcu ve faizlerini, tasfiye süreci içinde, yapılandırma süreci içinde, bir an önce sonuçlandırması ve tasfiye etmesi, Tarişimizi, finans piyasaları içinde oldukça olumlu bir konuma yükseltecek, eskisinden çok daha olumlu şartlarda finans temin edebilme ve ürün alım döneminde güçlü bir finans yapısına kavuşturacaktır.

Diğer konu, doğrudan gelir desteği ödemelerinde Ege'de, Aydın İlinin dışında birçok ilde, yüzde 40 gibi bir oranı temin edebilmiş; özellikle, İzmir'de ve Manisa'da Kurban Bayramı öncesi yapılmış bu ödemeler, çiftçimizi, gerçekten, çok umutsuz ve olumsuz koşullarda girdiği Kurban Bayramı öncesinde bir nebze de olsun rahatlatabilmiş; ancak, gerçekte beklediği, doğrudan gelir desteği ödemelerinin tamamının ödenmesi beklentisinin gerçekleşmemiş olması, onları hayal kırıklığına uğratmıştır.

Ayrıca, özellikle, İzmirimizin büyük bir bölümünde, geçtiğimiz ürün döneminde yaşanmış olan afet, özellikle pamuk üreticisi arkadaşlarımızın, tarlada, ürünü istenen miktarda ve kalitede elde edememelerine sebep olmuş ve onları, pamukta, zeytinyağında verilecek olan destekleme primine bel bağlayan, bunu can kurtarıcı gibi gören bir konuma itmiştir.

Yeni üretim dönemine geçileceği bu dönemde, 2002 ürün dönemi için destekleme priminin bugüne kadar tespit edilememiş olması, gerçekten üzüntü vericidir. Bu konuda henüz ciddî bir çalışma olmadığı, özellikle 2003 yılı dokuz aylık bütçesinde de, ilgili kaleme, bu anlamda ne kadar ödenek konduğunu da bilemediğimize göre, çiftçimizi, özellikle destekleme primi beklentisi içinde olan üreticimizi çok sıkıntılı bir sürecin beklediğini, burada itiraf etmek durumundayız.

58 inci hükümetimizin göreve geldiği günden bu yana, tarıma, çiftçiye dönük olmak üzere, seçim meydanlarında vaat edilenlerden öte, onlara hiçbir şey yapmadığını da bugüne kadar tespit etmiş oluyoruz. Ben, bundan sonraki süreçte, özellikle, Sayın Tayyip Erdoğan'ın Başbakanlığında kurulacak yeni hükümette, bugüne kadar unutulmuş, yok sayılmış, üvey evlat konumuna konulmuş tarım sektörünü, çiftçimizi ferahlatabilecek ciddî çözümleri üretme sürecine girmemizi diliyorum.

Sayın Bakanıma, bugüne kadar yürüttüğü çalışmalardan dolayı çok teşekkür ediyorum. Çiftçimizin bu sorununu, lütfen, her zaman gündemde tutalım.

Teşekkür ediyorum. (CHP ve AK Parti sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Uzunbay.

Gündemin 12 nci sırasındaki soruya geçiyoruz. Soruyu cevaplandıracak sayın bakan varsa, cevaplandırabilir; ama, ondan sonra, Sağlık Bakanımızın yazılı talebi doğrultusunda, toplu bir cevaplandırma durumu var.

14. - Malatya Milletvekili Muharrem Kılıç'ın, Malatya'daki SSK'lı ve BAĞ-KUR'lu hastaların il dışına sevk edilmelerine ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından sözlü soru önergesi (6/119) ve Sanayi ve Ticaret Bakanı Ali Coşkun’un cevabı

BAŞKAN - Soruyu cevaplandıracak Sayın Bakan?..

SANAYİ VE TİCARET BAKANI ALİ COŞKUN (İstanbul) - Ben cevaplandıracağım Sayın Başkan.

BAŞKAN - Şimdi, soruyu okutacağım; sonra, Bakanımız Sayın Ali Coşkun cevaplandıracaklar.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Sayın Murat Başesgioğlu tarafından Anayasanın 98 inci ve İçtüzüğün 96 ncı maddeleri gereğince sözlü olarak cevaplandırılmasını arz ederim.                 22.1.2003                               

       Muharrem Kılıç

           Malatya

Malatya'daki SSK'lı ve Bağ-Kurlu hastaların il dışındaki özel ve resmî hastanelere sevklerinin yapıldığı tespit edilmiştir. Bu bağlamda;

Soru 1- Bağ-Kurlu ve SSK'lı hastalar için, Malatya dışında hangi özel ve kamu hastaneleriyle anlaşmalar yapılmıştır?

Soru 2- Şimdiye kadar il dışına sevk edilen hasta sayısı ne kadardır?

Soru 3- Bu sevkler nedeniyle özel kuruluşlara ödenen tedavi giderlerinin miktarı ne kadardır?

Soru 4- Devlet bütçesini bu şekilde zarara sokan ilgililer hakkında herhangi bir işlem yapılmış mıdır?

Soru 5- Malatya Turgut Özal Tıp Fakültesi, aynı hizmetleri aynı fiyatla sunacağını taahhüt ettiği halde, hastalar hangi maksatla il dışına sevk edilmektedir?

BAŞKAN - Soru, okunmuş ve Genel Kurulun bilgisine sunulmuştur.

Soruyu cevaplandırmak üzere, buyurun Sayın Bakan.

Süreniz 5 dakika.

SANAYİ VE TİCARET BAKANI ALİ COŞKUN (İstanbul) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Malatya Milletvekili Sayın Muharrem Kılıç'ın, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanımıza yönelttiği sözlü soru önergesini cevaplandırmak üzere huzurlarınıza gelmiş bulunuyorum. Sözlerime başlamadan önce, Yüce Heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Bağ-Kur sigortalı ve hak sahipleri, Kurumun protokolü bulunan resmî veya özel sağlık kurum ve kuruluşlarından, herhangi bir ücret ödemeksizin; protokolü bulunmayan resmî sağlık kuruluşlarından ise  -örneğin, üniversite hastaneleri gibi- ücretini öncelikle kendileri ödemek, daha sonra, bağlı bulundukları il müdürlüklerinden, Sağlık Bakanlığı fiyat tarifesi üzerinden kendilerine fatura bedellerinin geri ödenmesi şeklinde hizmet alabilmektedirler. Tüm bu hizmetlerin alımında sevk sistemi uygulaması bulunmamaktadır. Sigortalı veya hak sahipleri, sağlık karnelerini ibraz etmek suretiyle, tüm sağlık hizmetlerinden -yukarıda izah edildiği gibi- yararlanmaktadırlar.

Kurumun sunduğu söz konusu sağlık hizmetlerinin hiçbir aşamasında sevk sistemi bulunmamaktadır. Bu nedenle, Malatya Turgut Özal Tıp Merkezinde tedavi görmek isteyen sigortalı ve hak sahiplerinin, sadece, sağlık karneleriyle, ilgili merkeze başvurmaları yeterlidir. Hasta tarafından karşılanacak fatura bedeli, faturanın, bağlı bulunan il müdürlüklerine ibrazını takiben, Sağlık Bakanlığı fiyat tarifesi üzerinden hastaya geri ödenmektedir.

Kurumun, Sağlık Bakanlığı ve Sosyal Sigortalar Kurumu hastaneleri dışındaki özel ve resmî sağlık kuruluşları ile kardiyoloji ve hemodiyaliz uygulamaları ve laboratuvarı konularında paket protokolleri bulunmaktadır. Bu itibarla, Malatya dışında tedavi gören Bağ-Kur sigortalılarının, Kurum protokolü bulunan sağlık kuruluşlarından alacağı hizmet, bu iki tedavi konusuyla sınırlıdır. Uygulanan fiyatlar paket şeklinde belirlenmiş olup, Sağlık Bakanlığı fiyat tarifesinin de altındadır.

Malatya dışında tedavi gören hasta sayısına ilişkin istatiksel bilgi mevcut olmayıp, Turgut Özal Tıp Merkezinin, paket protokol konusunda Kuruma yapılmış başvurusu bulunmamaktadır. Sosyal Sigortalar Kurumu, hastalar için, Malatya dışında hiçbir özel ve kamu hastanesiyle anlaşma yapmamıştır.

2002 yılında, sadece kurum eğitim hastanelerine 1 299 hasta sevki yapılmıştır. Bu sevkler kurum eğitim hastanelerine yapıldığı için, özel kuruluşlara hiçbir ödeme yapılmamıştır. Kurum hastanelerinde, tedavisi mümkün olan vakalar için, hastanın isteği doğrultusunda değil, kurum menfaatları açısından işlem yapılmakta olup, herhangi bir kurum zararı söz konusu olmadığından, ilgililer hakkında yapılan bir işlem bulunmamaktadır.

Sosyal Sigortalar Kurumu Malatya Hastanesinden, il dışına, psikiyatri servisleri, maluliyet taleplerinin değerlendirilmesi, kaplıca tedavileri, onkoloji klinikleri, ESWL için anlaşmalı merkezler, ortodonti tedavileri, daha önce eğitim hastanelerimizde tedavi gören hastaların kontrol muayeneleri için sevkler yapılmıştır. İnönü Üniversitesi Turgut Özal Tıp Merkezine, kardiyoloji, KVC, hemodiyaliz, kemik dansitometresi, ultrasonografi ve renkli dopler için hasta sevki yapılmaktadır.

Bilgilerinize arz eder; saygılarımızı sunarız. (AK Parti sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Sayın Bakana teşekkür ediyoruz.

Soru cevaplandırılmıştır.

Soru sahibi Sayın Kılıç?.. Yok.

Efendim, Adana Milletvekilimiz Sayın Kemal Sağ tarafından, Başkanlığımıza bir not göndermiştir. Kendileri, elbette ki, 79 uncu sıradaki sorunun sahibidir. Ekrana yansımadığı için, ben göremedim. O bakımdan, beni mazur görsünler. Soru da cevaplandırılmış oldu; yoksa, sayın milletvekillerimizin söz hakkı herkesten önceliklidir.

Teşekkür ediyorum ilginize de.

15. -Diyarbakır Milletvekili Muhsin Koçyiğit'in, çiftçilerin kredi borçlarına ilişkin Devlet Bakanından sözlü soru önergesi (6/122)

BAŞKAN - Soruyu cevaplandıracak Sayın Bakan?.. Yok.

Sorunun görüşülmesi ertelenmiştir.

16.-  Manisa Milletvekili Nuri Çilingir'in, sürücü belgesinde aranılan görme yeterliliğine ilişkin İçişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/123)

BAŞKAN - Sayın Bakan?.. Yok.

Ertelenmiştir.

17. - Van Milletvekili Mehmet Kartal'ın, Bitlis-Adilcevaz'da açılan onkoloji hastanesine ilişkin Sağlık Bakanından sözlü soru önergesi (6/124) ve Sağlık Bakanı Recep Akdağ’ın cevabı

18.  - Çorum Milletvekili Feridun Ayvazoğlu'nun, eczacı kalfalarının eğitimine ilişkin Sağlık Bakanından sözlü soru önergesi (6/137) ve Sağlık Bakanı Recep Akdağ’ın cevabı

19.  - Kırıkkale Milletvekili Halil Tiryaki'nin, Kırıkkale-Sulakyurt-Danacı Köyündeki paratifo salgınına ilişkin Sağlık Bakanından sözlü soru önergesi (6/143) ve Sağlık Bakanı Recep Akdağ’ın cevabı

20.  - Antalya Milletvekili Osman Kaptan'ın, yeni Kaş Devlet Hastanesi Projesi ile Kale ve Finike'deki uzman doktor ihtiyacına ilişkin Sağlık Bakanından sözlü soru önergesi (6/167) ve Sağlık Bakanı Recep Akdağ’ın cevabı

21.  - Antalya Milletvekili Osman Kaptan'ın, Antalya İlinin hastane ihtiyacına ilişkin Sağlık Bakanından sözlü soru önergesi (6/177) ve Sağlık Bakanı Recep Akdağ’ın cevabı

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, biliyorsunuz, Sayın Sağlık Bakanımız, 15, 25, 31, 47 ve 57 nci sıralardaki sorulara birlikte cevap vermek istemiştir; ancak, çalışma süremizin dolmasına da 5 dakika vardır.

Bu nedenle, bu soruların görüşmelerinin bitimine kadar çalışma süresinin uzatılmasını oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Soruları sırasıyla okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Sağlık Bakanı Sayın Prof. Dr. Recep Akdağ tarafından sözlü olarak cevaplandırılmasını saygılarımla arz ederim.

           Mehmet Kartal

                  Van

Bitlis'in Adilcevaz İlçesinde, önce devlet hastanesi olarak planlanan ve inşa edilen, daha sonra onkoloji hastanesi olarak hizmet edilmesine karar verilen hastaneyle ilgili olarak, Sayın Bakanın cevaplandırmasını istediğim sorular şunlardır:

1- Herhangi bir fizibilite çalışması yapılmadan devlet hastanesinin onkoloji hastanesi olarak hizmete açılması sizce doğru mu?

2- Onkoloji hizmeti verebilmesi için yetişmiş doktor, sağlık personeli ve ileri teknolojiye ihtiyaç vardır. Bunları karşılayacak eleman ve cihaza sahip misiniz?

3- Yüzüncüyıl Üniversitesi Araştırma Hastanesinde Radyasyon, Onkoloji Ana Bilim Dalına yakın zamanda 5 000 000 dolar harcama yapılarak bir departman kurulmuştur. Devletin harcamaları dikkate alınırsa, bu bölgeye hizmet verecek bir hastane varken, Adilcevaz'ın onkoloji hastanesi olarak hizmet vermesi gerekli midir?

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Sağlık Bakanı Sayın Prof. Dr. Recep Akdağ tarafından sözlü olarak cevaplandırılmasını arz ederim.

            Feridun Ayvazoğlu

             Çorum

Türkiye'de 50 000'e yakın eczacı kalfası bulunuyor. Bunların eğitim düzeyleri yeterli olmadığı gibi, belli bir standart da dikkate alınmamıştır. Her ihtiyaç sahibi hasta ve yakınlarının ilk karşılaştığı kişi eczacı kalfalarıdır. Bu gerçek dikkate alındığında, özel ve resmî eczanelerde eğitimli ve diplomalı kalfaların çalışması her yönüyle faydalıdır.

1- Bugün çalışan eczacı kafaları için bir eğitim çalışması yapmayı düşünüyor musunuz?

2- Bundan sonra kalfa olacaklar için ne gibi bir eğitim politikası uygulamayı düşünüyorsunuz?

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Sağlık Bakanı Sayın Recep Akdağ tarafından sözlü olarak yanıtlanmasını bilgilerinize arz ederim.

Saygılarımla.                 27.1.2003

    Halil Tiryaki

          Kırıkkale

Cumhuriyetimizin ilk yıllarında yapılan çalışmalarla halkımızın gündeminden çıkan birtakım hastalıkların, dünyanın bilişim çağını yaşadığı bir dönemde ülkemizde yeniden görüldüğüne tanık oluyoruz.

Ankara'ya 130 kilometre uzaklıkta bulunan Kırıkkale İli Sulakyurt İlçesi Danacı Köyünde meydana gelen paratifo salgınıyla ilgili olarak;

1- Böyle bir hastalık ortaya çıkmış mıdır? Eğer çıkmışsa sebebi nedir?

2- Bu hastalıktan kaç vatandaş etkilenmiştir?

3- Bu salgınla ilgili olarak bugüne kadar hangi önlemler alınmıştır?

4- Böyle bir salgının bir daha oluşmaması için ne tür önlemler almayı düşünmektesiniz?

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorularımın Sağlık Bakanı Sayın Recep Akdağ tarafından sözlü olarak cevaplandırılması için gereğini saygılarımla arz ederim.

Osman Kaptan

           Antalya

Mevcut ihtiyacı karşılamayan Antalya İli Kaş İlçesi Devlet Hastanesinin yanında Orman Bakanlığı tarafından tahsis edilen arsaya yapılması gereken, 2002 yılı yatırım programına alınan ilave hastane inşaatıyla ilgili olarak;

1- Tahsis edilen arazi eğim yönünden standart projelere uygun olmadığından dolayı vazgeçildiği iddiaları doğru mudur? Eğer doğru ise, Kaş İlçemizde coğrafî yapıdan dolayı standart projeye göre uygun eğimli arsa bulmak mümkün olmayacağından arazi yapısına uygun yeni bir proje niye yapılamıyor?

2- Kaş İlçemizde yaşayan vatandaşlarımızın sağlık sorunlarını çözecek yeterlilikte bir hastane ne zaman yapılacaktır?

3- Antalya İli Kale (Demre) İlçesi Devlet Hastanesinde dahiliye uzmanı doktor bulunmamaktadır; ne zaman atanacaktır?

4- Finike Devlet Hastanesinin uzman doktor eksiklikleri ne zaman tamamlanacaktır?

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aşağıdaki sorumun Sağlık Bakanı Sayın Recep Akdağ tarafından sözlü olarak cevaplandırılması için gereğini saygılarımla arz ederim.

Osman Kaptan

           Antalya

Antalya İlimizdeki mevcut devlet hastanesi, ihtiyacı karşılamamakta, acil durumdaki hastalara bile yataklı tedavi olanağı verememektedir.

Antalya Devlet Hastanesinin sorunlarının çözümüyle ilgili olarak Bakanlığınızda herhangi bir çalışma yapılmakta mıdır? Antalya'da yeni bir devlet hastanesi yapmayı düşünüyor musunuz? 2003 yılı yatırım programı ve bütçesinde bu konuda herhangi bir ödenek ayrılacak mı?

BAŞKAN - Okunan sorulara, Sayın Sağlık Bakanımız Dr. Recep Akdağ cevap verecektir.

Buyurun Sayın Bakanım. (AK Parti sıralarından alkışlar)

Beş soru için 25 dakika süreniz var; süreyi takdirlerinize bırakıyorum.

SAĞLIK BAKANI RECEP AKDAĞ (Erzurum) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Sayın Başkanın hoşgörüsünü fazla istismar etmeyeceğim ve 25 dakikadan daha kısa süre içerisinde, zannediyorum, sorulara cevap vermiş olacağım.

Gündemin "Sözlü Sorular" bölümündeki 15, 25, 31, 47 ve 57 nci sıralarda yer alan sorulara cevap arz etmek üzere, Yüce Heyetinizin karşısına çıkmış bulunmaktayım.

15 inci sıradaki soruda, Sayın Mehmet Kartal, Bitlis'in Adilcevaz İlçesinde, programdaki onkoloji hastanesiyle ilgili sorular sormaktadır.

Sayın milletvekilleri, ülkemizde, Bakanlığıma bağlı yalnızca 2 adet onkoloji hastanesi mevcut olup, bunlardan biri Ankara'da 550 yataklı, diğeri Bursa'da 200 yataklı hastanelerdir.

Dünyada, erken tanı ve tedaviyle kanserli hastalarda önemli oranda iyileşme sağlanıyor olması, ülkemizde de bu alana yatırımlar yapılmasını gerektirmiştir.

Soru önergesine konu olan Bitlis İli 50 yataklı Adilcevaz Onkoloji Hastanesiyle ilgili hususlar, Bakanlık görevimi devraldıktan sonra gündeme gelmesi üzerine, tarafımdan verilen talimatla incelenmiş durumdadır.

Anılan tarihten bugüne kadar bahse konu olan hastanenin, yatırım programında 50 yataklı genel amaçlı bir hastane olarak yer alırken, geçici kabulünün yapılmasını takiben, yatırım karakterinde değişikliğe gidildiği ve 2000 yılı temmuz ayında 50 yataklı bir onkoloji hastanesine dönüştürülmesi için bakan onayı alındığı anlaşılmaktadır. Hastanenin, bugüne kadar, onkoloji hastanesi olarak fonksiyon kazanamadığı görülmektedir.

Ayrıca, onkoloji hastanesi fonksiyonlarından biri olan radyoterapi merkezi için de yapılmasına başlanan ek bina, yüzde 65 fizikî gerçekleşme durumundadır. Hastanenin şu anki tıbbî donanımının ve şartlarının, 50 yataklı genel amaçlı bir devlet hastanesi için gerekli seviyede olduğu da gözlenmektedir.

Sayın milletvekilleri, onkoloji gibi ileri tanı ve tedavi merkezleri, bu alanda yetişmiş, nitelikli ve uzman personel ile tıbbî donanımı gerektiren yüksek maliyetli yatırımlardır. Bu tür yatırımların, gerçekçi ve bilimsel kriterlere göre, bölgenin ihtiyaçları göz önüne alınarak, gerekli fizibilite çalışmaları yapıldıktan sonra planlanması, gerçekten, son derecede önemlidir. Bakanlığımızca devam eden çalışma ve değerlendirmeler sonucunda, halen, onkoloji hastanesi olarak işlev kazanamamış olan ve fiilen devlet hastanesi fonksiyonlarına göre hizmet veren hastane, Adilcevaz İlçesinin sağlık hizmetleri ihtiyacı bakımından en uygun olan hizmet statüsüne kavuşturulacaktır.

25 inci sıradaki soruda, Çorum Milletvekilimiz Sayın Feridun Ayvazoğlu, eczacı kalfalarıyla ilgili bir soru sormaktadır.

Sayın milletvekilleri, ülkemizde eczacılık mesleği, Eczacılar ve Eczaneler Hakkında Kanun doğrultusunda icra edilmektedir. Bu kanuna dayanılarak yayımlanmış olan yönetmelikte, ilaçla verilecek sağlık hizmetlerinin tek sorumlusunun eczacı olduğu, hastayla doğrudan muhatap olması gereken kişinin yine eczacı olduğu ve konunun önemi belirtilmektedir. Eczacının nitelikleri, yetki ve sorumlulukları kanunlarla belirlenmiş olup, eczacılık yapacak kişilerin fakülte diplomasına sahip olması gerekmektedir. Buna karşılık, eczacılarımıza yardımcı olarak çalışanlara verilen eczacı kalfası veya eczacı çırağı tanımları, ülkemizde halen geçerli olan hiçbir kanun ve yönetmelikte yer almamaktadır.

Sayın milletvekilleri, eczacı kalfalarını eğitim politikası ve istihdam politikası, şüphesiz ki, Bakanlığımın yanı sıra, bir sağlık meslek örgütü olan Türk Eczacılar Birliği ile eczacılık eğitimi verilen eczacılık fakültelerini de yakından ilgilendirmektedir.

Sözü edilen meslek örgütü ve fakültelerin konuyla ilgili görüşleri tarafımca istenmiş olup, gelen görüşler çerçevesinde, sektörün ilgilileriyle de bir araya gelinerek, gerekli düzenlemeler yapılacaktır.

31 inci sırada, Kırıkkale Milletvekilimiz Sayın Halil Tiryaki, geçtiğimiz yaz mevsiminde Sulakyurt İlçesi Danacı Köyünde meydana gelen paratifo salgınıyla ilgili sorular sormaktadır.

Sayın milletvekilleri, maalesef, içinde bulunduğu coğrafik yapı ve iklim özellikleri ve altyapımızın eksiklikleri nedeniyle, enfeksiyon hastalıkları, özellikle ağız yoluyla bulaşan enfeksiyon hastalıkları ülkemizde halen yaygındır. Özellikle yaz aylarında su ve besinlerle bulaşan hastalıkların sık görülenlerinden biri de paratifodur; yani, aslında, paratifo, ülkemizde sık görülmeyen bir hastalık değildir; birçok bölgemizde, yaz mevsiminde, çeşitli salgınlar şeklinde, maalesef, kendisini göstermektedir.

Bu tür hastalıklarla etkin mücadele, çevre koşullarının ve altyapının uygun duruma getirilmesiyle mümkün olabilir. Yeterli ve sağlıklı içme ve kullanma suyunun temini, kişisel hijyen kurallarına uyulması ve gıda güvenliğinin sağlanması son derece önemlidir.

Kırıkkale İli Sulakyurt İlçesi Danacı Köyünde yapılan incelemeler sonucunda, il sağlık müdürlüğünce tespit edilen veriler doğrultusunda alınan bilgiler şöyledir:

2002 yılı ağustos ayında Danacı Köyünde paratifoya benzer vakaların olduğu ihbarı üzerine, il sağlık müdürlüğünce uzman bir ekibin kurulduğu ve ekibin köy genelinde bir sağlık taraması yaptığı, 19 kişide hastalık bulguları tespit ettiği, bu kişilerden tanı için alınan örneklerin laboratuvar incelemesinde 10 kişiye paratifo B hastalığı tanısı konulduğu anlaşılmaktadır. Bu hastalar tedavi edilmiş ve daha sonra yapılan kontrollerde, köy genelinde herhangi bir bulaşıcı hastalığa rastlanmamıştır.

O tarihte yapılan incelemelerde, hastalığa, köyün ortasından açık olarak akan kanalizasyonun içmesuyuna karışmasının yol açtığı tespit edilmiştir. Önlem olarak, köyün su deposu temizlenip, klorlama işlemleri yapılmıştır; köy halkına, içmesuyuna katılmak ve evlerinde kullanmak üzere klor tabletleri dağıtılmıştır; bu tarihlerde, bana verilen bilgiye göre. Ayrıca, hastalık ve bulaşma yolları hakkında eğitim verilmiştir. Kanalizasyon sisteminin düzenlenmesi için de, kaymakamlık bilgilendirilmiştir.

Şunu söylemek isterim: Ülkemizde bu kabil hastalıkların azaltılması ve bir anlamda, ortadan kaldırılması için, mutlaka, kırsal kesimde olsun şehirlerimizde olsun, altyapı hizmetlerinin düzeltilmesi gerekmektedir; yani, işin temeli budur.

47 nci sırada, Antalya Milletvekilimiz Sayın Osman Kaptan'ın, Antalya İli Kaş İlçesi ve Kale İlçesi Devlet Hastaneleriyle, ayrıca Finike Devlet Hastanesiyle ilgili soruları bulunmaktadır.

Bakanlığımız 2002 yatırım programında yer alan ve yapımı Bayındırlık ve İskân Bakanlığınca yürütülen Antalya İli Kaş Devlet Hastanesi inşaatına ait, Orman Bakanlığından tahsisli, 50 000 metrekarelik bir arsanın eğiminin yüzde 23 olmasıyla, 50'den 100 yatağa büyüyebilen tip hastane projesi olan bu projenin uygun bulunmadığı anlaşılmaktadır. İlgili komisyon, hastane inşaatının yeni arsa teminine göre değerlendirmesine ait uygun görüş yazısını, Temmuz 2002 tarihinde, Bayındırlık ve İskân Bakanlığına bildirmiş durumdadır. Valilikçe ilçede uygun arsanın temin edilmesini takiben, hastane inşaatı için gerekli çalışmalar başlatılabilecektir.

Sorunun birinde, Antalya İli Kale İlçesi Devlet Hastanesinde dahiliye uzmanı doktor bulunmamasından bahsedilmektedir ve ne zaman atanacağı sorulmaktadır.

Bilindiği üzere, 13.6.2000 tarihli Resmî Gazetede yayımlanan ilgili kanunla buna eklenen 2 nci maddede, açıktan atanacak hekimlerle ilgili olarak "hizmet sürelerinin ilk 4 yılının en az 2 yılını kalkınmada öncelikle yörelerde ifa etmeleri zorunludur" hükmü getirilmiştir. Uzman hekimler için de, ilgili kanunda getirilen, öngörülen süre 1 yıldır.

Bakanlığımızca, kalkınmada öncelikli yörelerde uzman ve pratisyen doktor ihtiyacı bulunan münhal yerler periyodik olarak ilan edilmekte ve müracaat eden uzman ve pratisyen hekimlerin, tercihleri doğrultusunda, atamaları Bakanlığımızca yapılmaktadır.

Yukarıda açıkladığım sebeplerden dolayı, Antalya İli, kalkınmada öncelikli iller arasında yer almadığından, ilk defa uzman hekim olarak atanacaklar için ilan edilen münhal yerler arasında yer alamamıştır.

Antalya Kale Devlet Hastanesi ile Finike Devlet Hastanesinde iç hastalıkları uzmanı ile diğer branşlarda uzman hekim ihtiyacı, devlet hizmeti yükümlülüğünden muaf olarak atanacak uzman hekimler için ilan edilecek münhal yerler arasında, önümüzdeki aylarda ilan edilecektir.

Ayrıca, 50 yataklı Kale Devlet Hastanesinde, şu anda, toplam 7 uzman bulunmaktadır. Finike Devlet Hastanesinde ise, halihazırda, 15 ayrı branşta 20 uzman hekim mevcuttur.

İstihdam ve hizmette öncelik arz eden bölgelerdeki eksiklikleri ve özellikle ülkemizin doğu ve güneydoğusundaki, hiç uzman hekimi olmayan, sadece pratisyen hekimlerle yönetilmeye çalışılan ilçe devlet hastanelerini göz önüne aldığımızda, söz konusu hastanelerde, özellikle Finike Devlet Hastanesinde, durumun çok daha iyi olduğu da görülmektedir. Tabiatıyla, bu eksiklikler, bu hastanelerde de giderilmelidir; ancak, hakikaten, daha öncelikli hastanelerimiz vardır.

57 nci sırada, Antalya İlinde hastane ihtiyacına ve devlet hastanesinin sorunlarına ilişkin, Antalya Milletvekilimiz Sayın Osman Kaptan tarafından verilen bir soru vardır.

Bakanlığımız 2002 yılı yatırım programında, Antalya Merkez Devlet Hastanesi ek binası yer almıştır. Arsa sorunları nedeniyle inşasına başlanılamayan ek bina inşaatının karakteristik değişikliğinin, 400 yataklı ihtisas hastanesi olarak değiştirilmesi Bakanlığımızca uygun görülmüş; Ocak 2002 tarihinde Başbakanlık Devlet Planlama Teşkilatı Müsteşarlığından görüş sorulmuş; ancak, gelen görüşte, proje değişikliğinin uygun olmadığı da belirtilmiştir.

Sayın milletvekilleri, söz konusu hastane, 2003 yılı yatırım programına, 400 yataklı, genel maksatlı hastane olarak teklif edilmiş durumdadır. Bildiğiniz gibi, yatırım programı henüz kesinleşmediği için yayımlanmış değildir. Ancak, burada da, Antalya İli için de şunu söylemek isterim; kişi başına düşen yatak sayısı itibariyle ülkemizde çok daha geride olan birçok ilimizin olduğunu da sizlerin ve yüce milletin huzurunda buradan ifade etmek isterim. Örneğin, bugün Şırnak'ta 10 000 kişiye düşen yatak sayısı yalnızca 5'tir; Doğu Anadolu'daki birçok ilimizde bu sayılar 6-7-8  -10 000 kişiye düşen yatak sayıları- şeklindedir.

Bu yıl inşaat yatırım bütçemizin tamamına yakını, fizikî gerçekleşmesi yüzde 75'in üzerinde olan binalara ayrılacaktır ve bu arada, birkaç yatırım için de, bahsettiğim Doğu ve Güneydoğu Anadolu illerindeki yatırımlara da öncelik verecektir.

Yüce Meclisinizi saygıyla selamlıyorum. (Alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyoruz Sayın Bakan.

Değerli milletvekilleri, sorular, sırasıyla, Sayın Sağlık Bakanı tarafından cevaplandırılmıştır.

Soru sahiplerinin yerinden kısa açıklama isteme hakları vardır.

Buyurun efendim.

FERİDUN AYVAZOĞLU (Çorum) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Sayın Sağlık Bakanımızın vermiş olduğu bilgilerden dolayı kendisine teşekkür ediyorum.

Elbette, Türkiye'de sağlık hizmetleri ve bunun karşılığında görev yapan birimler olarak eczacıların ne şekilde görev yaptıklarını ve hangi diploma nedeniyle buna hak kazandıklarını hepimiz bilmekteyiz.

Benim sorumun özü, şu anda Türkiye'de hastaların veya sahiplerinin ilk karşılaştığı kişilerin eczanelerdeki kalfalar veya çıraklar olduğunun da bir gerçek olduğunu ifade etmek idi. Bu yönden, sorumu Sayın Bakana şu şekilde açıklama ihtiyacını hissettim. Türkiye'de mevcut bu gerçeğin karşısında, 50 000 sayısına yakın eczacı kalfası şeklinde görev yapan bu görevlilerin şu andaki hukukî durumlarının ne olabileceğini sormak istedim. Yoksa, Sayın Bakanım ilgilenmiş, ilgili kuruluşlardan görüş alışverişinde bulunmuş ve yasal düzenlemelerin yapılması gerektiği hususunda çalışmaları başlattığını bildirdi. Teşekkür ediyoruz; ancak, mevcut olan 50 000'e yakın bu görevlinin şu ana kadarki müktesep haklarının ne gibi konumda kalacağını sormak istedim. Buna örnek olarak ve bir seçenek olarak, acaba, meslek sağlık liselerinde bunlara, eczacı kalfalarına belirli ara sınıflarda veya belirli saatlerde öğrenim vermek suretiyle böyle bir imkân ve bunun karşılığında bir sertifikaya dönük bir çalışmanın yapılıp yapılamayacağı şeklinde, daha kalifiye bir hizmet verebilmeye yönelik olarak bu sorumu sormak istedim. Bu hususta kısa bir açıklamada bulunursa Sayın Bakanıma ayrıca teşekkür ederim.

Teşekkür ediyorum.

BAŞKAN- Teşekkür ederiz Sayın Ayvazoğlu.

Bir açıklamanız var mı Sayın Bakanım?

SAĞLIK BAKANI RECEP AKDAĞ (Erzurum) - Sayın milletvekilimize katkısı için teşekkür ediyorum; gerçekten, önerisi güzel bir öneri; ancak, Bakanlığımda bu kabil bütün işlerde, mutlaka, sektörün birinci derecedeki yetkililerinden görüş alıyorum ve bu görüşü, sadece yazılı olarak da almıyoruz; birlikte oturup bir masanın başında ilgililer tartışıyorlar. Bu anlamda, bu görüşü de ilgili arkadaşlarımızla değerlendirmemiz gerektiğine kani oldum.

Katkılarına teşekkür ediyorum.

BAŞKAN - Teşekkür ediyoruz Sayın Bakan.

Sayın milletvekilleri, sözlü sorular ile kanun tasarı ve tekliflerini sırasıyla görüşmek için, 12 Mart 2003 Çarşamba günü saat 15.00'te toplanmak üzere, birleşimi kapatıyorum.

Kapanma Saati : 19.16