DÖNEM
: 22 CİLT : 6 YASAMA YILI : 1
T. B. M. M.
TUTANAK DERGİSİ
43 üncü Birleşim
11 . 3 . 2003 Salı
İ
Ç İ N D E K İ L E R
İ
Ç İ N D E K İ L E R
Sayfa
I.- GEÇEN TUTANAK ÖZETİ
II.- GELEN KÂĞITLAR
III.-
BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A)
OTURUM BAŞKANLARININ KONUŞMALARI
1.- Oturum Başkanı ve TBMM Başkanı
Bülent Arınç’ın, 9 Mart 2003 Pazar günü Siirt'te yapılan seçimler sonucu bugün
gerçekleştirilecek yemin töreninin, demokrasinin erdemini ve büyüklüğünü
gösterdiğini; demokrasinin tam işler hale geldiği zaman her şeyin yolunda
gidebileceğini, yasakların kalkabileceğini, demokratik anlayış ve terbiyenin
yerleşebileceğini, katılımcılığın daha da güçlenebileceğini işaret ettiğini; bu
sebeple, Adalet ve Kalkınma Partisi Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın Siirt
Milletvekili olarak seçilmiş olmasından duyduğu bahtiyarlığı belirten konuşması
B)
ÇEŞİTLİ İŞLER
1.- Siirt Milletvekili Recep Tayyip
Erdoğan’ın andiçmesi
C)
GÜNDEMDIŞI KONUŞMALAR
1.- Kahramanmaraş Milletvekili Mehmet
Yılmazcan'ın, 8 Martta kutlanılan Dünya Kadınlar Günü nedeniyle gündemdışı
konuşması
2.- Çorum Milletvekili Feridun Ayvazoğlu,
Çorum İlinin sosyal, ekonomik ve güncel sorunlarına ve çözüm önerilerine
ilişkin gündemdışı konuşması
3.- Niğde Milletvekili Erdoğan
Özegen'in, orman sınırlarının dışına çıkarılan alanlar ve alanların
değerlendirilmesi konusunu içeren 6831 sayılı Orman Kanununun 2/B maddesinin
uygulanmasından kaynaklanan sorunlara ilişkin gündemdışı konuşması ve Orman
Bakanı Osman Pepe'nin cevabı
D)
TEZKERELER VE ÖNERGELER
1.- Köy Kanununun Bir Maddesinin
Değiştirilmesi ile Aynı Kanuna Bir Madde Eklenmesine Dair (1/385), Jandarma
Teşkilât, Görev ve Yetkileri Kanununun Bir Maddesinde Değişiklik Yapılmasına
Dair (1/399), Jandarma Teşkilât, Görev ve Yetkileri Kanununa İki Ek Madde
Eklenmesine Dair (1/402) Kanun Tasarısının geri gönderilmesine ilişkin
Başbakanlık tezkeresi (3/200)
2.- Bir Evlenme Akdine Dayanmayan
Birleşmelerin Evlilik ve Evlilik Dışında Doğan Çocukların Düzgün Nesepli Olarak
Tesciline İlişkin Kanun Tasarısının geri gönderilmesine ilişkin Başbakanlık
tezkeresi (3/201)
3.- Çocukların Korunması ve Ülkelerarası
Evlat Edinme Konusunda İşbirliğine Dair Sözleşmenin Onaylanmasının Uygun
Bulunduğu Hakkında Kanun Tasarısının geri gönderilmesine ilişkin Başbakanlık
tezkeresi (3/202)
4.- Devlet Bakanı Kürşad
Tüzmen'in Suriye'ye yaptığı resmî
ziyarete iştirak etmeleri uygun görülen milletvekillerine ilişkin Başbakanlık
tezkeresi (3/203)
5.- Ardahan Milletvekili Ensar
Öğüt'ün, 4325 Sayılı Olağanüstü Hal Bölgesinde ve Kalkınmada Öncelikli
Yörelerde İstihdam Yaratılması ve Yatırımların Teşvik Edilmesi ile 193 Sayılı
Gelir Vergisi Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanunun 6 ncı Maddesinin
Değiştirilmesi Hakkında Kanun Teklifinin (2/30) doğrudan gündeme alınmasına
ilişkin önergesi (4/25)
E)
GENSORU, GENEL GÖRÜŞME, MECLİS SORUŞTURMASI VE MECLİS ARAŞTIRMASI ÖNERGELERİ
1.- Ordu Milletvekili Eyüp Fatsa ve 26
milletvekilinin, yurtdışında yaşayan vatandaşlarımızın sorunlarının
araştırılarak, alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/48)
2.- İstanbul Milletvekili Onur Öymen
ve 25 milletvekilinin, askerî üs ve tesisler ile limanların modernizasyonu
amacıyla ABD teknik ve askerî personelinin ülkemizde bulunmasına izin
verilmesine ilişkin TBMM kararına dayanan uygulamaların ve aykırılık
iddialarının araştırılarak, alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla
Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/49)
IV.-
ÖNERİLER
A)
SİYASÎ PARTİ GRUBU ÖNERİLERİ
1.- Genel Kurulun çalışma saatleriyle
gündemdeki sıralamanın yeniden düzenlenmesine ilişkin CHP Grubu önerisi
2.- Genel Kurulun çalışma gün ve
saatleriyle gündemdeki sıralamanın yeniden düzenlenmesine ilişkin AK Parti
Grubu önerisi
V.-
SORULAR VE CEVAPLAR
A)
SÖZLÜ SORULAR VE CEVAPLARI
1.- Yalova Milletvekili Muharrem
İnce'nin, Yalova'nın deprem sonrası bazı sorunlarına ilişkin Başbakandan sözlü
soru önergesi (6/90)
2.- Batman Milletvekili M. Nezir
Nasıroğlu'nun, Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerinde boşaltılan köylere
ilişkin İçişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/91)
3.- Antalya Milletvekili Osman
Özcan'ın, Antalya-Alanya yol çalışmalarına ilişkin Bayındırlık ve İskân
Bakanından sözlü soru önergesi (6/97)
4.- Antalya Milletvekili Osman
Özcan'ın, muz ithalatına ve tarımsal sulamada kullanılan elektrik fiyat
tarifelerine ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/98)
ve Tarım ve Köyişleri Bakanı Sami Güçlü'nün cevabı
5.- İzmir Milletvekili Vezir
Akdemir'in, İzmir'in bazı ilçelerindeki çiftçilerin elektrik borçlarına ilişkin
Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanından sözlü soru önergesi (6/99)
6.- İzmir Milletvekili Vezir
Akdemir'in, İzmir'deki okulların elektrik, yakıt ve su borçlarına ilişkin
Maliye Bakanından sözlü soru önergesi (6/100)
7.- İzmir Milletvekili Vezir
Akdemir'in, İzmir'in gecekondu semtlerindeki düşük voltajlı elektrik sorununa
ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanından sözlü soru önergesi (6/102)
8.- Konya Milletvekili Atilla Kart'ın,
tarla ve arsa vasfındaki hazine arazileri üzerindeki zilyetliğe ilişkin Maliye
Bakanından sözlü soru önergesi (6/112)
9.- İzmir Milletvekili Sedat
Uzunbay'ın, TARİŞ'in iş planlarının onaylanmamasının nedenine ilişkin Sanayi ve
Ticaret Bakanından sözlü soru önergesi (6/116) ve Sanayi ve Ticaret Bakanı Ali
Coşkun'un cevabı
10.- İzmir Milletvekili Sedat
Uzunbay'ın, pamuk ve benzeri ürünlerin destekleme primine ilişkin Başbakandan
sözlü soru önergesi (6/117) ve Sanayi ve Ticaret Bakanı Ali Coşkun'un cevabı
11.- İzmir Milletvekili Sedat
Uzunbay'ın, TARİŞ'in, Destekleme ve Fiyat İstikrar Fonu kredilerine ilişkin
Sanayi ve Ticaret Bakanından sözlü soru önergesi (6/118) ve Sanayi ve Ticaret
Bakanı Ali Coşkun'un cevabı
12.- Van Milletvekili Mehmet
Kartal'ın, Van-Erciş Şeker Fabrikasında çalışan bir grup geçici işçinin sağlık
sigortası sorununa ilişkin Sanayi ve Ticaret Bakanından sözlü soru önergesi
(6/138) ve Sanayi ve Ticaret Bakanı Ali Coşkun'un cevabı
13.- Adana Milletvekili Kemal Sağ'ın,
İskenderun Demir ve Çelik Fabrikasına ilişkin Sanayi ve Ticaret Bakanından
sözlü soru önergesi (6/199) ve Sanayi ve Ticaret Bakanı Ali Coşkun'un cevabı
14. - Malatya Milletvekili Muharrem
Kılıç'ın, Malatya'daki SSK'lı ve BAĞ-KUR'lu hastaların il dışına sevk
edilmelerine ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından sözlü soru önergesi
(6/119) ve Sanayi ve Ticaret Bakanı Ali Coşkun'un cevabı
15.-Diyarbakır Milletvekili Muhsin
Koçyiğit'in, çiftçilerin kredi borçlarına ilişkin Devlet Bakanından sözlü soru
önergesi (6/122)
16.- Manisa Milletvekili Nuri
Çilingir'in, sürücü belgesinde aranılan görme yeterliliğine ilişkin İçişleri
Bakanından sözlü soru önergesi (6/123)
17.- Van Milletvekili Mehmet
Kartal'ın, Bitlis-Adilcevaz'da açılan onkoloji hastanesine ilişkin Sağlık
Bakanından sözlü soru önergesi (6/124) ve Sağlık Bakanı Recep Akdağ'ın cevabı
18.- Çorum Milletvekili Feridun
Ayvazoğlu'nun, eczacı kalfalarının eğitimine ilişkin Sağlık Bakanından sözlü
soru önergesi (6/137) ve Sağlık Bakanı Recep Akdağ'ın cevabı
19.- Kırıkkale Milletvekili Halil
Tiryaki'nin, Kırıkkale-Sulakyurt-Danacı Köyündeki paratifo salgınına ilişkin
Sağlık Bakanından sözlü soru önergesi (6/143) ve Sağlık Bakanı Recep Akdağ'ın
cevabı
20.- Antalya Milletvekili Osman
Kaptan'ın, yeni Kaş Devlet Hastanesi Projesi ile Kale ve Finike'deki uzman
doktor ihtiyacına ilişkin Sağlık Bakanından sözlü soru önergesi (6/167) ve
Sağlık Bakanı Recep Akdağ'ın cevabı
21.- Antalya Milletvekili Osman
Kaptan'ın, Antalya İlinin hastane ihtiyacına ilişkin Sağlık Bakanından sözlü
soru önergesi (6/177) ve Sağlık Bakanı Recep Akdağ'ın cevabı
B)
YAZILI SORULAR VE CEVAPLARI
1.- İstanbul
Milletvekili Azmi Ateş'in;
Kamu kurum ve kuruluşlarının
bünyesinde kurulu vakıflara,
Gümrük Vakfı ile Türkiye Elektrik
Kurumu Vakfına,
Nüfus Hizmetleri Güçlendirme Vakfı ile
Özel İdare ve Personeli Vakfına,
Türk Polis Teşkilâtını Güçlendirme
Vakfı ile Türk İdareciler Vakfına,
Sağlık Bakanlığı bünyesindeki bazı
vakıflara,
Ankara Trafik Vakfı ve İstanbul Trafik
Vakfına,
Tarım Kredi Kooperatifleri
bünyesindeki personel vakıflarına,
Sporla ilgili bazı vakıflara,
Millî Piyango İdaresi bünyesindeki
vakıflara,
TBMM Vakfı ile Tapu ve Kadastro Genel
Müdürlüğü Mensupları Sosyal Yardımlaşma, Eğitim ve Emeklilik Vakfına,
Özelleştirme İdaresi ve Merkez Bankası
bünyesindeki personel vakıflarına,
TRT bünyesindeki personel vakıflarına,
Millî Eğitim Sağlık Eğitimi Vakfı ile
Millî Eğitim Vakfına,
Orman Bakanlığı bünyesindeki personel
vakıflarına,
THK Havacılık Vakfı ile TPAO Personeli
Vakfına,
Başbakanlık bünyesindeki bazı
vakıflara,
SHÇEK bünyesindeki vakıflara,
Opera ve Bale Sanatlarını Geliştirme
Vakfı ile Tiyatro Bale Çalışanları Yardımlaşma Vakfına
İlişkin Soruları ve Devlet Bakanı ve
Başbakan Yardımcısı Mehmet Ali Şahin'in cevabı
(7/12,13,14,15,22,23,24,25,26,27,28,29,30,31, 32,33, 34, 35)
2.- Konya Milletvekili Atilla Kart'ın,
İller Bankasının belediyelere yaptığı ödemelere ilişkin Başbakandan sorusu ve
Bayındırlık ve İskân Bakanı Zeki Ergezen'in cevabı (7/161)
3.- Diyarbakır Milletvekili Mesut
Değer'in;
Olağanüstü Hal Bölge Valilerinin bazı
yetkilerine,
Olağanüstü Hal Bölge Valiliğinin
yerleşim yerleri ile ilgili yetkilerine,
Olağanüstü Hal döneminde meydana gelen
ölüm olaylarına ve saldırılara
İlişkin soruları ve İçişleri Bakanı
Abdülkadir Aksu'nun cevabı (7/179, 7/180, 7/181)
4.- İzmir Milletvekili Hakkı Ülkü'nün,
satılan Gaziemir Sosyal Konutlarının tapusunun ne zaman verileceğine ilişkin
sorusu ve Bayındırlık ve İskân Bakanı Zeki Ergezen'in cevabı (7/185)
5.- Tekirdağ Milletvekili Mehmet Nuri
Saygun'un, Tekirdağ'daki kültür merkezi projelerine ilişkin sorusu ve Kültür
Bakanı Hüseyin Çelik'in cevabı (7/187)
6.- Adana Milletvekili Atillâ
Başoğlu'nun, Adana'da yürütülen projelere ilişkin sorusu ve Çalışma ve Sosyal
Güvenlik Bakanı Murat Başesgioğlu'nun cevabı (7/201)
7.- Adana Milletvekili Atillâ
Başoğlu'nun, Adana'da yürütülen projelere ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı ve
Başbakan Yardımcısı Mehmet Ali Şahin'in cevabı (7/213)
8.- Adana Milletvekili Atillâ
Başoğlu'nun, Adana'da yürütülen projelere ilişkin sorusu ve Kültür Bakanı
Hüseyin Çelik'in cevabı (7/219)
9.- Malatya Milletvekili Ferit Mevlüt
Aslanoğlu'nun, son beş yılda kamuda işe alınan personele ilişkin sorusu ve
Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Mehmet Ali Şahin'in cevabı (7/227)
10.- İstanbul Milletvekili Kemal
Kılıçdaroğlu'nun, 3628 sayılı Kanun kapsamındaki bazı kişilerin mal beyanında
bulunup bulunmadığına ilişkin sorusu ve İçişleri Bakanı Abdülkadir Aksu'nun
cevabı (7/228)
11.- Tekirdağ Milletvekili Mehmet Nuri
Saygun'un, Tekirdağ-Muratlı'daki Atatürk Evi Müzesinin restorasyonuna ilişkin
sorusu ve Kültür Bakanı Hüseyin Çelik'in cevabı (7/229)
12.- Adana Milletvekili Tacidar
Seyhan'ın,valiliklerdeki geçici işçilerin sigorta primlerinin yatırılma
yöntemine ilişkin sorusu ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Murat
Başesgioğlu'nun cevabı (7/230)
13.- Adana Milletvekili Atillâ
Başoğlu'nun, AKP Genel Başkanıyla ilgili bazı iddialara ilişkin Başbakandan
sorusu ve Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Abdüllatif Şener'in cevabı
(7/232)
14.- İstanbul Milletvekili Kemal
Kılıçdaroğlu'nun, kamuda çalıştırılan işçilere ilişkin sorusu ve Maliye Bakanı
Kemal Unakıtan'ın cevabı (7/233)
15.- İstanbul Milletvekili Kemal
Kılıçdaroğlu'nun, doğrudan gelir desteği ödemelerine ilişkin sorusu ve Tarım ve
Köyişleri Bakanı Sami Güçlü'nün cevabı (7/234)
16.- Antalya Milletvekili Feridun
Fikret Baloğlu'nun, Antalya-Serik ilçesindeki bazı köylerin köprü ihtiyacına
ilişkin sorusu ve Tarım ve Köyişleri Bakanı Sami Güçlü'nün cevabı (7/241)
I. -
GEÇEN TUTANAK ÖZETİ
TBMM Genel Kurulu saat 15.00'te
açılarak üç oturum yaptı.
Oturum Başkanı TBMM Başkanvekili
Yılmaz Ateş, 8 Mart Dünya Kadınlar Gününü kutlayan bir konuşma yaptı.
İstanbul Milletvekili Güldal Okuducu
ile,
İzmir Milletvekili Serpil Yıldız'ın,
8 Mart Dünya Kadınlar Gününe ilişkin
gündemdışı konuşmalarına, Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Ertuğrul
Yalçınbayır cevap verdi;
İstanbul Milletvekili Şükrü Mustafa
Elekdağ, Türkiye ile Amerika Birleşik Devletleri arasındaki stratejik ortaklığa
ilişkin gündemdışı konuşma yaptı.
Devlet eski Bakanları Güneş Taner,
Hikmet Uluğbay ve Recep Önal haklarında düzenlenen ekli raporların, eylemleri
bakanlık görevi sırasında ve bankacılık sektörünün düzenlenip denetlenmesi
göreviyle ilgili olduğundan Anayasanın 100, TBMM İçtüzüğünün 107 ve Türk Ceza
Yasasının 235 inci maddelerinin birlikte değerlendirilerek, bilgi için TBMM
Başkanlığına iletilmek üzere Başbakanlığa gönderilmesini uygun gören
Cumhurbaşkanlığı Devlet Denetleme Kurulu Başkanlığınca düzenlenen rapor ile
Başbakanlık Teftiş Kurulunun görüş,
Hazineden sorumlu Devlet Bakanı Güneş
Taner hakkında Türk Ceza Yasasının 240 ıncı maddesinin yaptırıma bağladığı
memuriyet görevinin kötüye kullanılması olarak değerlendirilmesi gereken eylem,
bakanlık görevi sırasında bankacılık sektörünün düzenlenip denetlenmesine
ilişkin olarak işlendiğinden, Anayasanın 100, TBMM İçtüzüğünün 107 ve Türk Ceza
Yasasının 235 inci maddeleri birlikte değerlendirilerek bilgi için TBMM
Başkanlığına iletilmek üzere Başbakanlığa gönderilmesini uygun gören
Cumhurbaşkanlığı Devlet Denetleme Kurulu Başkanlığınca düzenlenen rapor ile
Başbakanlık Teftiş Kurulu Başkanlığının değerlendirme,
Yazıları ekli Başbakanlık
tezkerelerinin, daha önce yapılan uygulamalar doğrultusunda Genel Kurula
sunulmasına ve anılan dosyaların milletvekillerinin tetkik ve takdirlerine
açılmasına ilişkin Başkanlık tezkereleri Genel Kurulun bilgisine sunuldu.
Çevre Komisyonu Başkanlığının, (1/360)
esas numaralı Maden Kanunu ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısının, içerdiği bazı hükümler nedeniyle ve komisyonun gündeminde bulunan
Çevre Kanununu da ilgilendirdiği için, Çevre Komisyonuna da havale edilmesine
ilişkin tezkeresi okundu; Başkanlıkça, Plan ve Bütçe Komisyonunca da uygun
bulunduğundan, söz konusu tasarının Çevre Komisyonuna havale edildiği
açıklandı.
Hatay Milletvekili Sadullah Ergin'in
Adalet Komisyonu üyeliğinden çekildiğine ilişkin önergesi Genel Kurulun
bilgisine sunuldu.
Genel Kurulun 6 Mart 2003 Perşembe
günkü (bugün) birleşiminde, daha önce gelen kâğıtlar listesinde yayımlanan ve
bastırılarak dağıtılan, 69 sıra sayılı Askerlik Kanununda Değişiklik Yapılmasına
Dair Kanun Tasarısının, 48 saat geçmeden gündemin "Kanun Tasarı ve
Teklifleri ile Komisyondan Gelen Diğer İşler" kısmının 2 nci sırasına
alınması ve bu birleşimde gündemin 6 ncı sırasına kadar olan işlerin
görüşmelerinin tamamlanmasına kadar çalışma süresinin uzatılmasına ilişkin
Danışma Kurulu önerisi kabul edildi.
Genel Kurulu ziyaret eden Kuzey Kıbrıs
Türk Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş ve beraberindeki heyete Başkanlıkça
"Hoş geldiniz" denildi.
Kıbrıs sorunu ve Birleşmiş Milletler
Genel Sekreteri Kofi Annan'ın Kıbrıs sorununun çözümü için taraflara önerdiği
plana ilişkin bilgi verme isteği kabul edilen Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti
Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş, Genel Kurula hitaben bir konuşma yaptı.
Türkiye Büyük Millet Meclisinde temsil
edilen tüm siyasî partilerin müştereken hazırlayıp sunduğu:
TBMM'nin:
Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti
Cumhurbaşkanı Sayın Rauf Denktaş'ın Meclis Genel Kurulunda yaptığı hitabı
takdir ve saygıyla karşılayarak;
Türkiye Büyük Millet Meclisinin 21
Ocak 1997 ve 15 Temmuz 1999 tarihlerinde aldığı kararlara atıfta bulunarak, bu
millî davada Türkiye Büyük Millet Meclisi ve Türk Milletinin tam bir birlik ve
beraberlik içinde bulunduğu gerçeğini bütün dünyaya bir kere daha ilan
ettiğinin;
Kıbrıs meselesine adil ve kalıcı bir
çözüm bulunması için, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyetinin sarf ettiği çabaları
içtenlikle desteklediğinin;
Kıbrıs meselesine bulunacak çözümün,
tarafların eşit statüsü ve eşitliğine dayanması gerektiği hususunu önemle
vurguladığının;
Türkiye'nin 1960 Antlaşmalarından
kaynaklanan garantörlük haklarının sürdürülmesi gereğinin;
Kıbrıs'ta Türkiye ile Yunanistan
arasında kurulmuş bulunan dengenin zedelenmesinin hiçbir şekilde kabul
edilemeyeceğini teyit ettiğinin;
Kıbrıs sorununun çözümünün,
Türkiye'nin Avrupa Birliği üyeliği sürecinde bir önşart gibi takdim edilmesine
yönelik çabaları reddettiğinin;
Güney Kıbrıs Rum yönetiminin
Türkiye'den önce Avrupa Birliğine üye yapılması yolunda atılan adımların,
uluslararası antlaşmaların açık bir ihlali olduğunu bir kere daha
vurguladığının;
Kıbrıs Türk ve Rum halkının 28 yıldır
huzur ve barış içinde yaşamasının en önemli amili olan iki kesimliliğin
muhafaza edilmesine verdiği önemi vurguladığının;
İki kesimliliği zedeleyecek bütün
öneri ve girişimlerin, Kıbrıs'taki güvenlik ortamını olumsuz yönde etkileyerek,
iki toplumu yeniden bir çatışma ortamına sürükleyeceğini hatırlattığının ve
buna hiçbir şekilde müsaade edilmemesi gerektiğini önemle belirttiğinin;
Bu genel koşullara riayet edilmek
kaydıyla, Kıbrıs'ta barışçı ve kalıcı bir çözüme ulaşılmasının, Türkiye'ye,
Kıbrıs Türk ve Rum toplumlarına ve bölge barışına hizmet edeceği yolundaki
inancını ifade ettiğinin;
Türk ve dünya kamuoyuna duyurulmasına
ilişkin ortak bildirisi (5/1) okundu; üzerinde yapılan konuşmalardan sonra,
bildiri kabul edildi ve Başkanlıkça gereğinin yerine getirileceği açıklandı.
Gündemin "Kanun Tasarı ve
Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler" kısmının:
1 inci sırasında bulunan, Tüketicinin
Korunması Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı (1/477,
2/49) (S. Sayısı: 61) üzerindeki görüşmeler tamamlanarak, tasarının kabul
ediliği ve kanunlaştığı açıklandı.
2 nci sırasına alınan, Askerlik
Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı (1/478) (S.Sayısı : 69)
üzerindeki görüşmeler tamamlandı; grupların ortak önerisi üzerine, tümü
üzerindeki açıkoylama bir sonraki birleşime bırakıldı.
11 Mart 2003 Salı günü saat 15.00'te
toplanmak üzere, birleşime 20.47'de son verildi.
|
|
Yılmaz Ateş |
|
|
|
Başkanvekili |
|
|
Enver Yılmaz |
|
Mehmet Daniş |
|
Ordu |
|
Çanakkale |
|
Kâtip
Üye |
|
Kâtip
Üye |
No.
: 62
II. - GELEN KÂĞITLAR
7.3.2003 CUMA
Tasarılar
1.- İş Kanunu Tasarısı (1/534) (Adalet ve Plan
ve Bütçe ve Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler Komisyonlarına) (Başkanlığa
geliş tarihi : 7.3.2003)
2.- Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu Tasarısı
(1/535) (Adalet Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi : 7.3.2003)
3.- Ceza Muhakemeleri Usulü Kanununun Yürürlük
ve Uygulama Şekli Hakkında Kanun Tasarısı (1/536) (Adalet Komisyonuna)
(Başkanlığa geliş tarihi : 7.3.2003)
No. : 63
10.3.2003 PAZARTESİ
Raporlar
1.- Karayolları Trafik Kanunu ile Sigorta
Murakabe Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ve Sanayi,
Ticaret, Enerji, Tabiî Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonu Raporu (1/525)
(S. Sayısı: 70) (Dağıtma tarihi : 10.3.2003) (GÜNDEME)
2.- Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığı
Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ve Plan ve Bütçe Komisyonu
Raporu (1/524) (S. Sayısı: 72) (Dağıtma tarihi: 10.3.2003) (GÜNDEME)
Sözlü Soru Önergeleri
1.- Manisa
Milletvekili Hasan Ören'in, tasarruf ve gelir artırıcı tedbirlerde Acil Eylem
Planının dikkate alınmadığı iddiasına ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi
(6/269) (Başkanlığa geliş tarihi : 5.3.2003)
2.- Ankara
Milletvekili Ayşe Gülsün Bilgehan'ın, karnelere reklam alınacağı iddiasına
ilişkin Millî Eğitim Bakanından sözlü
soru önergesi (6/270) (Başkanlığa geliş tarihi : 5.3.2003)
3.- Manisa
Milletvekili Hasan Ören'in, tasarruf ve gelir artırıcı tedbirlere ilişkin
Başbakandan sözlü soru önergesi (6/271) (Başkanlığa geliş tarihi : 5.3.2003)
4.- Edirne
Milletvekili Necdet Budak'ın, ayçiçeği primlerine ilişkin Tarım ve Köyişleri
Bakanından sözlü soru önergesi (6/272) (Başkanlığa geliş tarihi : 5.3.2003)
5.- Edirne
Milletvekili Necdet Budak'ın, süne zararlısıyla mücadeleye ilişkin Tarım ve
Köyişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/273) (Başkanlığa geliş tarihi :
5.3.2003)
6.- Kocaeli
Milletvekili İzzet Çetin'in, İzmit-Gölcük-Karamürsel arasında yapımı süren D-130
karayolunun ne zaman bitirileceğine ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından
sözlü soru önergesi (6/274) (Başkanlığa geliş tarihi : 5.3.2003)
7.- Kocaeli
Milletvekili İzzet Çetin'in, tasarruf ve gelir artırmaya yönelik bazı
tedbirlere ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/275) (Başkanlığa geliş
tarihi : 5.3.2003)
8.- Afyon
Milletvekili Halil Ünlütepe'nin, Şuhut Atatürk Evine ilişkin Kültür Bakanından
sözlü soru önergesi (6/276) (Başkanlığa geliş tarihi : 5.3.2003)
9.- Tekirdağ
Milletvekili Erdoğan Kaplan'ın, Tekirdağ'da METEM Projesi kapsamındaki bazı
liselere ilişkin Millî Eğitim Bakanından sözlü soru önergesi (6/277)
(Başkanlığa geliş tarihi : 5.3.2003)
10.- İzmir
Milletvekili Vezir Akdemir'in, açıktan personel alımındaki yaş sınırına ilişkin
Başbakandan sözlü soru önergesi (6/278) (Başkanlığa geliş tarihi : 5.3.2003)
11.- Manisa
Milletvekili Hasan Ören'in, olası Irak müdahalesinin turizm sektörüne
etkilerine ilişkin Turizm Bakanından sözlü soru önergesi (6/279) (Başkanlığa
geliş tarihi : 5.3.2003)
12.- Kırıkkale
Milletvekili Halil Tiryaki'nin, ihale ilanlarının yayımına ilişkin İçişleri
Bakanından sözlü soru önergesi (6/280) (Başkanlığa geliş tarihi : 5.3.2003)
13.- İzmir
Milletvekili Ahmet Ersin'in, likit petrol gazı fiyatının indirilip
indirilmeyeceğine ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/281) (Başkanlığa
geliş tarihi : 6.3.2003)
14.- İzmir
Milletvekili Ahmet Ersin'in, ticari araçların sigorta primlerinin indirilip
indirilmeyeceğine ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/282) (Başkanlığa
geliş tarihi : 6.3.2003)
15.- Edirne
Milletvekili Nejat Gencan'ın, ayçiçeği üreticilerine destekleme primi verilip
verilmeyeceğine ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından sözlü soru önergesi
(6/283) (Başkanlığa geliş tarihi : 6.3.2003)
16.- Tekirdağ
Milletvekili Enis Tütüncü'nün, Tekirdağ'daki tarihi binaların korunmasına
ilişkin Kültür Bakanından sözlü soru önergesi (6/284) (Başkanlığa geliş tarihi
: 6.3.2003)
17.- Malatya
Milletvekili Muharrem Kılıç'ın, kültür sitesi inşaatları için ödenek ayrılıp
ayrılmayacağına ilişkin Kültür Bakanından sözlü soru önergesi (6/285)
(Başkanlığa geliş tarihi : 6.3.2003)
18.- Ankara
Milletvekili Yakup Kepenek'in, Ankara Büyükşehir Belediyesiyle ilgili bir
Danıştay kararına ilişkin İçişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/286)
(Başkanlığa geliş tarihi : 7.3.2003)
19.- Diyarbakır
Milletvekili Muhsin Koçyiğit'in, muhtarların özlük haklarına ilişkin İçişleri
Bakanından sözlü soru önergesi (6/287) (Başkanlığa geliş tarihi : 7.3.2003)
20.- Ağrı
Milletvekili Naci Aslan'ın, Başkent Öğretmenevi konaklama ücretine ilişkin
Millî Eğitim Bakanından sözlü soru
önergesi (6/288) (Başkanlığa geliş tarihi: 5.3.2003)
Yazılı Soru Önergeleri
1.- İzmir
Milletvekili Ahmet Ersin'in, Elektrikte Bölgesel Fiyatlandırma Sistemine geçişe
yönelik bazı iddialara ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanından yazılı soru
önergesi (7/272) (Başkanlığa geliş tarihi : 5.3.2003)
2.- İzmir
Milletvekili Türkan Miçooğulları'nın, çiftçilerin bazı sorunlarına ve doğrudan
gelir desteği ödemelerine ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/273)
(Başkanlığa geliş tarihi : 5.3.2003)
3- Adana Milletvekili
Atilla Başoğlu'nun, bazı vergi uygulamalarına ilişkin Başbakandan yazılı soru
önergesi (7/274 ) (Başkanlığa geliş tarihi : 5.3.2003)
4.- İzmir
Milletvekili Oğuz Oyan'ın, doğrudan gelir desteği ödemelerine ilişkin Tarım ve
Köyişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/275) (Başkanlığa geliş tarihi :
5.3.2003)
5.- Kırklareli
Milletvekili Mehmet Siyam Kesimoğlu'nun, çarşı ve mahalle bekçilerinin özlük
haklarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/276) (Başkanlığa
geliş tarihi : 5.3.2003)
6.- İzmir
Milletvekili Bülent Baratalı'nın, gazilerin maaşlarının yetersizliğine ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/277) (Başkanlığa geliş tarihi : 5.3.2003)
7.- Tekirdağ
Milletvekili Mehmet Nuri Saygun'un, Tekirdağ'da koruma altındaki tarihi evlere
ilişkin Kültür Bakanından yazılı soru önergesi (7/278) (Başkanlığa geliş tarihi
: 5.3.2003)
8.- Manisa
Milletvekili Hasan Ören'in, iki tekerlekli motorlu araçların harç ve vergisine
ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru önergesi (7/279) (Başkanlığa geliş tarihi
: 5.3.2003)
9.- Manisa
Milletvekili Hasan Ören'in, iki tekerlekli motorlu araçların tescil ve plaka
harçlarına ve ehliyetine ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi
(7/280) (Başkanlığa geliş tarihi : 5.3.2003)
10.- Manisa
Milletvekili Hasan Ören'in, geçici işçilerin bazı sorunlarına ilişkin Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanından yazılı soru önergesi (7/281) (Başkanlığa geliş
tarihi : 5.3.2003)
11.- Edirne
Milletvekili Nejat Gencan'ın, tarım kesimine yönelik destekleme uygulamalarına
ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/282) (Başkanlığa
geliş tarihi : 5.3.2003)
12.- Konya
Milletvekili Atilla Kart'ın, Dışişleri Bakanı ve ekonomiden sorumlu Devlet
Bakanının ABD Başkanı ve Dışişleri Bakanıyla yaptığı görüşmelerin
tutanaklarının açıklanıp açıklanmayacağına ilişkin Başbakandan yazılı soru
önergesi (7/283) (Başkanlığa geliş tarihi : 6.3.2003)
13.- Konya
Milletvekili Atilla Kart'ın, AKP Genel Başkanının ABD Başkanı ve bazı
bürokratlarıyla yaptığı görüşmelere ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi
(7/284) (Başkanlığa geliş tarihi : 6.3.2003)
14.- Konya
Milletvekili Atilla Kart'ın, şahsına ait bir kaçak inşaatı olup olmadığına
ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru önergesi (7/285) (Başkanlığa geliş tarihi
: 6.3.2003)
15.- Aydın
Milletvekili Özlem Çerçioğlu'nun, askeri üs ve tesisler ile limanların
modernizasyonuna ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/286) (Başkanlığa
geliş tarihi : 6.3.2003)
16.- Hatay
Milletvekili Abdulaziz Yazar'ın, muhtemel Irak operasyonu için biyolojik
saldırılara karşı alınan önlemlere ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru
önergesi (7/287) (Başkanlığa geliş tarihi : 6.3.2003)
17.- İstanbul
Milletvekili Ahmet Güryüz Ketenci'nin, Kadıköy İmam Hatip Lisesiyle ilgili bazı
iddialara ilişkin Millî Eğitim
Bakanından yazılı soru önergesi (7/288) (Başkanlığa geliş tarihi :
6.3.2003)
18.- Aydın
Milletvekili Özlem Çerçioğlu'nun, amatör denizcilere uygulanan zorunlu sağlık
kontrolüne ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi (7/289)
(Başkanlığa geliş tarihi : 6.3.2003)
19.- Hatay
Milletvekili İnal Batu'nun, Hatay-Dörtyol'daki Ziraat Bankasına borçlu bir
fabrikanın satışına ilişkin Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısından
(Abdüllatif Şener) yazılı soru önergesi (7/290) (Başkanlığa geliş tarihi :
7.3.2003)
20.- Hatay
Milletvekili Abdulaziz Yazar'ın, askeri üs ve tesisler ile limanların
modernizasyonuna ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/291) (Başkanlığa
geliş tarihi : 7.3.2003)
21.- İstanbul
Milletvekili Ahmet Güryüz Ketenci'nin, Bakanlığa bağlı kuruluşların yatırım
programına alınan projelerine ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı
soru önergesi (7/292) (Başkanlığa geliş tarihi : 7.3.2003)
Süresi İçinde Cevaplandırılmayan Yazılı Soru Önergesi
1.- Hatay
Milletvekili Abdulaziz Yazar'ın, Eczacılar ve Eczaneler Hakkında Kanunun
güncellenmesi için bir çalışma yapılıp yapılmayacağına ilişkin Sağlık
Bakanından yazılı soru önergesi (7/148)
No. : 64
11.3.2003 SALI
Rapor
1.- Yolsuzluğa Karşı Özel Hukuk Sözleşmesinin
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu
Raporu (1/350) (S. Sayısı : 71) (Dağıtma tarihi : 11.3.2003) (GÜNDEME)
Sözlü Soru Önergeleri
1.- Mersin
Milletvekili Ersoy Bulut'un, Alata Bahçe Kültürleri Araştırma Enstitüsü
işçilerinin ödenmeyen ikramiyelerine ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından
sözlü soru önergesi (6/289) (Başkanlığa geliş tarihi : 5.3.2003)
2.- Afyon Milletvekili
Halil Ünlütepe'nin, Şuhut Atatürk Evine ilişkin Kültür Bakanından sözlü soru
önergesi (6/290) (Başkanlığa geliş tarihi : 5.3.2003)
3.- Adana
Milletvekili Atilla Başoğlu'nun, ülkemizdeki ABD askeri varlığına ilişkin
Başbakandan sözlü soru önergesi (6/291) (Başkanlığa geliş tarihi : 10.3.2003)
4.- Denizli
Milletvekili Mehmet Uğur Neşşar'ın, ABD askeri unsurlarının ülkemizden Irak'a
sevk edildiği iddialarına ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/292)
(Başkanlığa geliş tarihi : 10.3.2003)
Yazılı Soru Önergeleri
1.- Çanakkale
Milletvekili Ahmet Küçük'ün, doğrudan gelir desteği ödemesi yapılmayan illere
ne zaman ödeme yapılacağına ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından yazılı soru
önergesi (7/293) (Başkanlığa geliş tarihi : 10.3.2003)
2.- İzmir
Milletvekili Hakkı Akalın'ın, bir terör örgütü ile ilgili Yunanistan'daki
davaya müdahil olunup olunmadığına ilişkin Dışişleri Bakanından yazılı soru
önergesi (7/294) (Başkanlığa geliş tarihi : 10.3.2003)
3.- İzmir
Milletvekili Enver Öktem'in, Sivil Savunma Arama ve Kurtarma Birlik ve Ekip
personelinin özlük haklarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi
(7/295) (Başkanlığa geliş tarihi : 10.3.2003)
4.- Adana
Milletvekili Atilla Başoğlu'nun, Siirt İlindeki seçimle ilgili bazı iddialara
ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/296) (Başkanlığa geliş tarihi :
10.3.2003)
5.- Denizli
Milletvekili Mustafa Gazalcı'nın, Denizli'deki kamu binalarının depreme karşı
dayanıklılığına ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı soru önergesi
(7/297) (Başkanlığa geliş tarihi : 10.3.2003)
6.- Adana
Milletvekili Atilla Başoğlu'nun, ABD'nin ülkemize getirdiği mühimmatın
kontrolüne ilişkin Devlet Bakanından (Kürşad Tüzmen) yazılı soru önergesi
(7/298) (Başkanlığa geliş tarihi : 10.3.2003)
Meclis Araştırması Önergeleri
1.- Ordu Milletvekili
Eyüp Fatsa ve 26 milletvekilinin, yurtdışında yaşayan vatandaşlarımızın
sorunlarının araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla
Anayasanın 98 inci, İçtüzüğün 104 ve 105 inci maddeleri uyarınca bir Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/48) (Başkanlığa geliş tarihi :
10.3.2003)
2.- İstanbul
Milletvekili Onur Öymen ve 25 milletvekilinin, askeri üs ve tesisler ile
limanların modernizasyonu amacıyla, ABD teknik ve askeri personelinin ülkemizde
bulunmasına izin verilmesine ilişkin TBMM Kararına dayanan uygulamaların ve
aykırılık iddialarının araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla Anayasanın 98 inci, İçtüzüğün 104 ve 105 inci maddeleri uyarınca bir
Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/49) (Başkanlığa geliş tarihi
: 11.3.2003)
BİRİNCİ OTURUM
Açılma Saati : 15.00
11 Mart 2003 Salı
BAŞKAN : Bülent ARINÇ
KÂTİP ÜYELER : Suat KILIÇ (Samsun), Yaşar TÜZÜN(Bilecik)
BAŞKAN - Türkiye
Büyük Millet Meclisinin 43 üncü Birleşimini açıyorum.
Toplantı yetersayısı
vardır; görüşmelere başlıyoruz.
III.-
BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A)
OTURUM BAŞKANLARININ KONUŞMALARI
1.-
Oturum Başkanı ve TBMM Başkanı Bülent Arınç’ın, 9 Mart 2003 Pazar günü Siirt'te
yapılan seçimler sonucu bugün gerçekleştirilecek yemin töreninin, demokrasinin
erdemini ve büyüklüğünü gösterdiğini; demokrasinin tam işler hale geldiği zaman
her şeyin yolunda gidebileceğini, yasakların kalkabileceğini, demokratik
anlayış ve terbiyenin yerleşebileceğini, katılımcılığın daha da
güçlenebileceğini işaret ettiğini; bu sebeple, Adalet ve Kalkınma Partisi Genel
Başkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın Siirt Milletvekili olarak seçilmiş olmasından
duyduğu bahtiyarlığı belirten konuşması
BAŞKAN - Sayın
milletvekilleri, Siirt'te yapılan milletvekili seçimi sonucunda, milletvekili
seçilenlerin, Anayasamıza göre andiçmeleri gerekmektedir.
İzin verirseniz,
andiçme törenine geçmeden önce iki hususu hatırlatmak istiyorum.
Birincisi,
İçtüzüğümüzün 169 uncu maddesini okuyorum :
"Dinleyiciler,
birleşimin devamı süresince kendilerine ayrılan yerlerde sükûnet içinde oturmak
zorundadırlar..
Dinleyiciler
görüşmelerde, kabul veya ret yönünde söz, alkış yahut herhangi bir hareketle
kendi düşüncelerini ortaya koyamazlar.
Bu yasağa uymayanlar,
o yerin düzenini korumakla görevli olanlar tarafından hemen dışarı
çıkarılırlar."
Sayın dinleyicilerin,
bu gereğe riayet edeceklerini umuyorum.
Değerli arkadaşlarım,
Siirt'te yapılan milletvekili seçimi sonucunda, üç değerli arkadaşımız
milletvekili seçilmiş bulunmaktadır. Kendilerini yürekten kutluyorum; hayırlı
ve başarılı çalışmalar diliyorum.
Özellikle, Adalet ve
Kalkınma Partisi Sayın Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın, Siirt
Milletvekili olarak seçilmiş olmasından ne kadar büyük bir bahtiyarlık
duyduğumu, hoşgörürseniz, açıklamak istiyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)
Diğer değerli arkadaşlarımızla birlikte, Parlamentomuzun çok yararlı
çalışmalarına katkıda bulunacaklardır. Bu yüzden, Sayın Genel Başkanın ve
siyasetteki eski bir arkadaşının başkanlığında bugün birleşimi açmak arzu ettim;
Sayın Alptekin'den izin aldım.
Değerli arkadaşlar,
her şey, kader çizgisinde yürüyor; nasip olunca, geç de olsa, önümüze
düşüveriyor. Bir eski siyaset arkadaşı olarak, Sayın Genel Başkanın
Parlamentoya bugün katılmış olması, bizlerde büyük bir sevinç uyandırmıştır; hayırlı
olmasını diliyorum.
Buradan çıkaracağımız
ikinci bir konu şudur: Ben, Sayın Erdoğan'ın 3 Kasımdan bu yana Parlamentoya
gelecek olmasını hasretle gözleyenlerden değilim;. bu iş, 1991'den başladı;
1991 seçimlerinden bu yana, değerli arkadaşımızın, bir milletvekili olarak
siyaset yapmasını çok arzu etmiştim.
Bugün, bu yemin
töreni, demokrasinin de erdemini ve büyüklüğünü göstermektedir. Demokrasi tam
işler hale geldiği zaman, her şey yolunda gidiyor, yasaklar kalkabiliyor,
demokratik anlayış ve terbiye yerleşiyor, katılımcılık bir kez daha güçleniyor.
Önümüze her engel çıktığında, acaba diye tereddüt ettiğimizde, demokrasi bu
engellerin hepsini yıkacaktır diye düşünmüştük; bugünlere de, bu inançla
geldik. Diliyorum ki, gerçekten, cumhuriyetimizin demokrasiyle taçlanacağı
günler, hem bugün hem de gelecekte çok yakındır. Bu ülke, demokratik yaşamı en
güzel şekliyle uygulayabilecek, sorunlarını demokrasi içerisinde çözebilecek
bir büyük ülkedir; biz de büyük bir milletiz. Demokrasinin, sonunda, açtığı yollardan
bugüne kadar gelmiş olmak, hepimizde bu bilinci biraz daha güçlendirmiştir,
kuvvetlendirmiştir.
Tekrar, hayırlı
olsun.
Bütün Parlamentomuza,
3 değerli arkadaşımızla güçlenen Türkiye Büyük Millet Meclisimize, önümüzde
yapacağımız bütün çalışmalarda, en üstün başarılar diliyorum.
B)
ÇEŞİTLİ İŞLER
1.-
Siirt Milletvekili Recep Tayyip Erdoğan’ın andiçmesi
BAŞKAN - Şimdi,
seçilen milletvekillerinin adlarını okuyup, andiçmek üzere kürsüye davet
edeceğim:
Sayın Recep Tayyip
Erdoğan. (AK Parti sıralarından ayakta alkışlar)
(Siirt Milletvekili
Recep Tayyip Erdoğan andiçti) (AK Parti sıralarından ayakta alkışlar)
BAŞKAN - Sayın
Erdoğan, teşekkür ederim.
Sayın Öner Ergenç?..
Yok.
Sayın Öner
Gülyeşil?.. Yok.
Değerli
milletvekilleri, andiçme töreni, birleşime katılan Sayın Recep Tayyip Erdoğan
tarafından yerine getirilmiştir.
Saat 15.30'da yeniden
toplanmak üzere, birleşime ara veriyorum.
Kapanma Saati : 15.08
İKİNCİ OTURUM
Açılma
Saati : 15.30
BAŞKAN
: Başkanvekili İsmail ALPTEKİN
KÂTİP
ÜYELER : Suat KILIÇ (Samsun), Yaşar TÜZÜN (Bilecik)
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, 43
üncü Birleşimin İkinci Oturumunu açıyorum.
Çalışmalarımıza kaldığımız yerden
devam edeceğiz.
Gündeme geçmeden önce üç değerli
arkadaşımıza gündemdışı söz vereceğim.
Konuşma süreleri 5 dakikadır. Gerek
gördüğünde sayın hükümet cevap verebilir ve hükümetin konuşma süresi 20
dakikadır.
Gündemdışı ilk sözü, 8 Mart Dünya
Kadınlar Günü nedeniyle söz isteyen Kahramanmaraş Milletvekili Mehmet
Yılmazcan'a veriyorum.
Buyurun Sayın Yılmazcan. (AK Parti
sıralarından alkışlar)
Süreniz 5 dakika.
III. -
BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI (Devam)
C)
GÜNDEMDIŞI KONUŞMALAR
1.-
Kahramanmaraş Milletvekili Mehmet Yılmazcan'ın, 8 Martta kutlanılan Dünya
Kadınlar Günü nedeniyle gündemdışı konuşması
MEHMET YILMAZCAN (Kahramanmaraş) -
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; şahsım adına gündemdışı konuşmak için
huzurlarınızdayım; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Bilindiği üzere, 8 Mart Dünya Kadınlar
Günü; bütün kadınlarımızı kutluyor, hepinizin huzurunda, başta kendi annem
olmak üzere, bütün annelerin ellerinden öpüyorum.
Partimiz, dünden bugüne birikmiş ne
kadar ülke sorunu var ise onları çözmek ve ülkemizi 21 inci Yüzyılda diğer
gelişmiş ülkelerle yarışır hale getirmek için iktidara talip olmuş, yüce
milletimiz de bunu başaracağına inandığı için, kendisine tek başına iktidar
yetkisi vermiştir.
BAŞKAN - Sayın Hatip, bir dakikanızı
rica ediyorum.
Sayın milletvekilleri, gündemdışı
konuşan değerli milletvekilimizin konuşma konusu, Dünya Kadınlar Günü; çok
önemli bir konuda Yüce Heyetinizi bilgilendirmektedir. O bakımdan, sayın hatibi
sükûnetle dinlemenizi istirham ediyorum.
Buyurun Sayın Yılmazcan.
MEHMET YILMAZCAN (Devamla) - Teşekkür
ediyorum Sayın Başkan.
İşte, çözmemiz gereken en önemli
sorunlardan biri de, başımızın tacı olan kadınlarımızın insan haklarından
erkeklerle eşit olarak yararlandırılmasıdır. Bunun yollarından biri, kadınların
insan haklarının kurumsal anlamda yerleşik konuma gelmesinin aracı olan Kadının
Statüsü ve Sorunları Genel Müdürlüğünün, işlevini yapacak hale getirilmesidir.
Diğer bir yol ise, parti programımızda "kadın" başlığı altında yer
alan taahhütlerin en kısa zamanda yerine getirilmesidir.
Bu cümleden olmak üzere, 1839'da
Gülhane Hattı Hümayunuyla başlayan, kadına insan haklarının verilmesi
mücadelesinin, halen, 21 inci Yüzyılda da devam etmesini demokrasi ayıbı olarak
gördüğümü ifade etmek istiyorum. Bu mücadelede, erkekler kadar kadınlar da
suçludur. 1926 yılında, Trabzon Türk Ocağında, Süreyya Hulusi Hanımefendi, bir
konuşmasında, Türk kadınının tarihte siyasî bir rol oynadığını belirterek
"herkes kadından vatan dersi alır da, niçin, o, vatanın idaresi ve
mukadderatı söz konusu olduğu zaman ihmal edilir" diye sorarken, bugün,
kadınlarımız, Anayasayla kendilerine tanınan siyasî, sosyal ve medenî
haklarıyla yeterince ilgilenmemektedirler. Bunda, tabiî ki, eğitimin katkısı
çok büyüktür.
Kız çocuklarının okullaşma oranı çok
düşüktür. Özellikle kırsal kesimlerde, aileler, bu konuda bilinçli değildir.
Ayrıca, onların eğitiminin önündeki engeller kaldırılmalıdır; çünkü, bütün
kötülüklerin kaynağı cehalettir.
Büyük Atatürk'ün "mümkün müdür
ki, bir toplumun yarısı toprağa zincirlerle bağlı kaldıkça diğer yarısı göklere
yükselebilsin" ifadesinde anlam bulan kadın-erkek eşitliğinde son sözü
erkekler söylememelidir. Müslüman ülkeler içerisinde ilk defa, birçok Avrupa
ülkesindeki Batılı kadınların birçoğundan önce olmak üzere, cumhuriyetimizin
kurucusu Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk'ün sayesinde siyasî haklarına kavuşan
kadınlarımız, geçen zaman içerisinde, bu haklarını kullanamaz olmuşlardır.
Kadınlarımızı tekrar siyasî hayata kazandırmak için, hem Türkiye Büyük Millet
Meclisine hem de siyasî partilere büyük görevler düşmektedir.
Parti programımızda da yer aldığı
gibi, kadına, sosyal, ekonomik ve kültürel alanlarda da hak ettiği statüyü
kazandırmak; yani, ülkemizde, toplumsal yaşamın her alanında kadın - erkek
eşitliğinin sağlanmasına yönelik politikaların hayata geçirilmesine yardımcı
olmak üzere kurulan Kadının Statüsü ve Sorunları Genel Müdürlüğü, kurulduğu 20
Nisan 1990 tarihinden bu yana, her hükümet döneminde ayrı bir yapıya
kavuşturulmuştur. 514 sayılı Kanun Hükmünde Kararnameyle Kadın ve Sosyal
Hizmetler Müsteşarlığı olarak yapılandırılmış; ancak, Anayasa Mahkemesince bu
kararname ve bundan sonra çıkarılan 536 sayılı Kanun Hükmünde Kararname ve bu
kararnamelerin çıkarılmasına dayanak olan yetki kanunları iptal edilmiştir...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN - Lütfen sözünüzü tamamlayın.
MEHMET YILMAZCAN (Devamla) -
Tamamlıyorum Sayın Başkanım.
Halen, Kadının Statüsü ve Sorunları
Genel Müdürlüğü, Anayasa Mahkemesinin bu iptal kararlarından sonra, sekiz
yıldan fazla bir süredir, yasal statüsü olmaksızın çalışmalarını
sürdürmektedir; 1994 yılında, Kadın ve Sosyal Hizmetler Müsteşarlığı Teşkilat
Kanununun iptaliyle birlikte Genel Müdürlüğün kadroları iptal edildiğinden, 24
personelle, güçlükle görev yapmaya çalışmakta, emekli ve naklen ayrılma
durumlarında ayrılanların yerlerine atama yapılamamaktadır.
Son olarak hazırlanan Kadının Statüsü
Genel Müdürlüğü Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Tasarısı 1/332 esas
numarasıyla, halen, Türkiye Büyük Millet Meclisi Plan ve Bütçe Komisyonunda
beklemektedir. Bu kanun tasarısının, bir an önce görüşülerek kabul edilmesi,
hem hukuksuzluğu ortadan kaldıracak ve yasal dayanaksız çalıştırılan bir kurumu
yasal hale getirecek hem de kadınlarımızın statüsünü geliştirme işlevini yerine
getirebilecektir.
Sözlerime, kadınlarımızın eğitimi
başta olmak üzere, sosyal, ekonomik ve kültürel gelişmeleri için gerekli bütün
tedbirlerin alınması dileğiyle son veriyor, hepinizi saygıyla selamlıyorum.
(Alkışlar)
Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın
Yılmazcan.
Gündemdışı ikinci söz, Çorum İlinin
sosyal, ekonomik ve güncel sorunlarıyla ilgili, Çorum Milletvekili Sayın
Feridun Ayvazoğlu'na aittir.
Buyurun Sayın Ayvazoğlu. (CHP
sıralarından alkışlar)
Süreniz 5 dakika.
2.-
Çorum Milletvekili Feridun Ayvazoğlu, Çorum İlinin sosyal, ekonomik ve güncel
sorunlarına ve çözüm önerilerine ilişkin gündemdışı konuşması
FERİDUN AYVAZOĞLU (Çorum) - Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; çok ciddî sorunlar içerisinde bulunan
ülkemizin bir parçası olan ilimizle ilgili gündemdışı söz almış bulunmaktayım;
bu olanağı veren Sayın Başkana teşekkür ediyor, Yüce Meclisi saygıyla
selamlıyorum.
Beşbin yıllık tarihiyle, Hitit
uygarlığının beşiği, Anadolu'nun açık hava müzesi görünümündeki Alacahöyük ve
Boğazkalesiyle, Türkiye'de sadece leblebisiyle tanınmayı aşmış, özkaynaklı
sanayiiyle bir zamanlar Anadolu kaplanına benzetilen Çorum İli, 160 000 şehir
nüfusu, 14 ilçesi, 750 köyüyle, toplam 600 000 nüfusa sahiptir. İstanbul ve
Ankara'yı Anadolu'ya, Karadeniz'e ulaştıran anayolların üzerinde kurulan;
yıllar önce, dışkaynaklı acı olayların yaşandığı, artık, barış, kardeşlik ve
hoşgörünün egemen olduğu; sosyal ve kültürel yönden büyük gelişmeler gösteren;
ekmeğini toprağından ve özkaynaklı sanayiinden çıkaran; ödediği vergiye
karşılık, devletin müteşebbis olanaklarından en az payı alan bir ilimizdir.
Esnaf ve sanatkârıyla, toprağına bağlı
çiftçisiyle, emeğiyle yaratarak sanayici olabilen tüccar ve sanayicisiyle,
sosyokültürel altyapısı hazır, dinamik bir gençlik potansiyeline sahip bu ilin,
şeker fabrikası dışında, başkaca bir iktisadî devlet kuruluşu yoktur. Karayolu
dışında, demiryolu ve havayolu gibi ulaşım seçeneği olmayan ilimizde, yıllar
öncesi başlanan duble yolun, bir an önce bitirilmesi gerekmektedir.
Yine, Türkiye'deki genel çarpıklığın
bir örneği olarak, özellikle gençlerin büyük şehirlere göç verdiği bu ilin acil
ihtiyacı haline gelen, yıllardır Gazi Üniversitesine bağlı olarak 4 fakülte, 2
yüksekokulu bulunan, sözü de defalarca verilen, epey yol alındığına da
inandığım Çorum Hitit üniversitesinin bir an önce kurulması; çevre illere de
olumlu katkı sağlayacak olan Yeşilırmak projesinin canlandırılması; nüfusunun
yüzde 60'ı tarımla geçinen, kaynağını, pirinç, buğday gibi tahıllar ile
şekerpancarının oluşturduğu, Kargı, Osmancık, Alaca, Sungurlu, Bayat ve
Mecitözü gibi ilçelerimizde ihtiyaç olan ofislerin derhal açılması; millî
eğitim, sağlık ve köy hizmetlerindeki kadro açıklarının ve maddî ihtiyaçlarının
acilen giderilmesinin gerektiği; yıllardır, sosyokültürel altyapısı ve salonu
bulunan, kendisi bulunmayan devlet tiyatrosunun kurulması; devlet
kuruluşlarından hiçbirinin bulunmadığı bölge müdürlüklerinden birinin mutlaka
kurulması; en büyük ilçesi olan Sungurlu İlçesinin organize sanayi projesinin
bitirilmesi; yine, büyük ilçelerimizden Alaca İlçesinde her türlü altyapısı
olan YİBO'nun kurulması; vergi kaçıran naylonculara af getiren devleti batırmayacağına
inandığımız, ayakta kalabilmek için canını dişine takan çiftçi, esnaf ve
sanatkârlara, Bağ-Kurluya uygulanan faizlerin derhal düşürülmesi, hatta,
durdurularak acil çözüm getirilmesi; Sayın Başbakanın iline ve bazı illere tamamı,
ilimizin de içinde bulunduğu bazı illere ise yüzde 40'ı verilen, şimdi ise
tezkereye takılan çiftçiye doğrudan gelir desteğinin de ödenmesi gibi
ihtiyaçların yerine getirilmesi, sosyal devletin sözü, görevi ve anayasal
eşitlik ilkesi gereğidir.
Manzarasını çizmeye çalıştığım Çorum
İlinin, kalkınmada öncelikli iller arasına alınması da dahil, bu sorunların,
yetkililer tarafından ciddî bir anlayış içerisinde ele alınıp giderileceği
inancını taşımak istiyorum.
Yine, inanıyorum ki, tüm illerimizin
sorunları da benzerdir; çünkü, hepimiz, Türkiye'nin vazgeçilemeyen
parçalarıyız.
Yine, hiçbirimizin vazgeçemeyeceği
benzerlikler ve ortak paydalar vardır ki, o da, bu ülkenin bölünmezliği,
bağımsızlığı ve doların egemenliği değil ulusun egemenliğidir...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN - Buyurun, sözlerinizi
tamamlayın efendim.
FERİDUN AYVAZOĞLU (Devamla) - İşte,
1.3.2003 tarihinde, tüm siyasî mülahazaları bir tarafa bırakarak, aynı duygu ve
düşüncelerle, sınırları Kuvayı Milliye ruhu ve misakımilliyle çizilmiş olan
ülkemizin işgaline izin vermeyen, tehditlere boyun eğmeyen, birtakım ülkelere,
burasının yol geçen hanı olmadığını, dirençle bir kez daha söyleyerek onurlu
bir tarih yazan, yazmaya devam edeceğine inandığım Yüce Meclise sevgi ve
şükranlarımı sunuyor; manevî kişiliğinin önünde saygıyla eğiliyorum. (CHP ve AK
Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ediyoruz Sayın
Ayvazoğlu.
Gündemdışı üçüncü söz isteği, orman
arazilerinin değerlendirilmesiyle ilgili, Niğde Milletvekili Erdoğan Özegen'e
aittir.
Buyurun Sayın Özegen. (AK Parti
sıralarından alkışlar)
Süreniz 5 dakika.
3.- Niğde
Milletvekili Erdoğan Özegen'in, orman sınırlarının dışına çıkarılan alanlar ve
alanların değerlendirilmesi konusunu içeren 6831 sayılı Orman Kanununun 2/B
maddesinin uygulanmasından kaynaklanan sorunlara ilişkin gündemdışı konuşması
ve Orman Bakanı Osman Pepe'nin cevabı
ERDOĞAN ÖZEGEN (Niğde) - Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; orman sınırlarının dışına çıkarılan alanlar ve bu
alanların değerlendirilmesi konusunu içeren 6831 sayılı Orman Kanununun 2/B
maddesiyle ilgili söz almış bulunuyorum; bu vesileyle, Yüce Heyetinizi saygıyla
selamlıyorum.
Ülkemiz nüfusunun sekizde 1'i orman
köylüsüdür. Bugün, ülkemizde, ormaniçi ve orman çevresinde 20 000'in üzerinde
yerleşim yeri mevcuttur. Nüfusumuzun bu kesimi, millî gelirden en az pay alan
kesimdir. Gelir payındaki azlık, bu kesimi, iç içe yaşamak zorunda kaldığı
ormanlarımızı yok ederek, kendisine tarım arazisi, mera veya yerleşim yeri
yapmak zorunda bırakmıştır. Bu araziler orman vasfını yitirdiği için, yeniden
orman arazisi olarak değerlendirme imkânı da yoktur. Bu nedenle, 1982
Anayasasında, orman vasfını kaybeden yerlerin, orman arazisi hükmünden
çıkarılacağı ifade edilmiş ve 2896 sayılı Yasada yapılan değişiklik sonucu,
orman mevzuatında 2/B uygulamasına başlanmıştır; ancak, yetersiz kalan
düzenlemelerden dolayı, uygulamalar, hepimizin de bildiği gibi, Anayasa
Mahkemesince birkaç kez iptal edilmiştir. 31.12.2002 tarihi itibariyle 6831
sayılı Orman Kanununun değişik 2/B maddesi gereğince, orman sınırları dışına
çıkarılan yerlerin toplam yüzölçümü 473 000 hektardır. Bu arazilerde, bugün,
milyonları aşan bir nüfus kitlesi yaşamaktadır.
Değerli milletvekilleri, orman sahası
dışına çıkarılan 473 000 hektar arazinin büyük bir kısmında harita çalışması
yapılamamış, imar planları gerçekleşmemiş olmasına rağmen, rantiyeciler
tarafından işgal edilmiştir. Anayasa Mahkememizin iptal gerekçesi, 2/B
maddesiyle orman sahası dışına çıkarılacak arazinin, ancak orman köylüsüne
verileceği kuralının yerine getirilememesindendir. Bir gerçek vardır ki, bugün,
bu araziler üzerinde oturanlar orman köylüsü vasfını haiz değildir. Bu nedenle,
bugün, bu araziler üzerinde mülkiyet sorunu, sosyal sorunlar, çevre ve plandışı
yapılaşma gibi birçok sorun yoğun bir şekilde karşımıza çıkmaktadır.
Ülkemizin üç bir tarafındaki
denizlerin kenarında, orman dışına çıkarılan araziler, artık orman köylüsüyle
hiçbir alakası olmayan, tamamen rant peşinde koşan, hatta, halk arasında arazi
mafyası diye adlandırılan kesimlerin eline geçmiş olup, ciddî anlamda mülkiyet
sorunu oluşturmaktadır.
6831 sayılı Orman Kanununun 2/B
maddesinde "söz konusu yerlerden satış işlemleri tamamlanıncaya kadar ecri
misil alınamaz" hükmü bulunduğundan, bu yerleri işgal eden kişiler,
yıllardır hiçbir kira ve vergi vermeden, devlete herhangi bir katkı sağlamadan
buraları kullanmaya devam etmektedirler. Bu durum gözönüne alındığında,
haksızca elde edilmiş olan bu yerlerin üzerinde oturan kişiler âdeta teşvik
edilmekte ve ödüllendirilmektedir.
Kronik hale gelmiş bu sorunun
çözülmesi gerekmektedir. Bu sorunun çözülmesiyle elde edilecek gelirin orman
köylüsünün refah düzeyinin artırılmasında kullanılması halinde, bu kesimin
millî gelirden aldığı pay ciddî anlamda yükselecektir. 6831 sayılı Orman
Kanununun 2/B maddesi gereğince orman sınırları dışına çıkarılan yerlerin
bugünkü bedelle yaklaşık değerlerinin 25 milyar dolar olduğu tahmin
edilmektedir.
Sayın Orman Bakanımızın cevaplamasını
istediğim husus şudur: Bu alanların, mevcut durumuyla, haksızca kullanılmasına
göz yummaya devam edilecek mi; yoksa, bu alanlar sahip oldukları nitelikleri
çerçevesinde değerlendirilerek gelir elde edilip orman köylüsünün kalkınmasında
kullanılacak mıdır?
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN - Buyurun.
ERDOĞAN ÖZEGEN (Devamla) - Sayın
milletvekilleri, bu yerler değerlendirildiği takdirde, bu yerlerde mülkiyet
sorunu çözülecektir; bu yerlerle ilgili açılmış binlerce dava düşecek, adlî
yargı rahatlayacaktır; insanlar, kanunsuz olarak kullandıkları arazilerin yasal
sahipleri olacaklardır; bu süreç, ülkemizin genel ekonomik gidişatına ciddî
anlamda olumlu katkı sağlayacaktır. Anayasamızın 170 inci maddesinde yapılacak
bir değişiklikle bu sorunlar çözülebilir. Orman Bakanlığımızın bu konuda
çalışmalarının var olup olmadığını, var ise, ne aşamada olduğuyla ilgili Sayın
Bakanımızın Genel Kurulumuzu bilgilendirmesini arz ediyorum.
Genel Kurulumuzu saygıyla
selamlıyorum. (Alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ediyoruz Sayın
Özegen.
Hükümet adına, Sayın Orman Bakanımız
cevaplandıracaktır; buyurun.
ORMAN BAKANI OSMAN PEPE (Kocaeli) -
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Niğde Milletvekili Erdoğan Özegen
arkadaşımızın, Orman Kanununun 2/B maddesiyle alakalı görüş ve düşüncelerini
dinleme imkânını bulduk. Bakanlığımızın, hükümetimizin bu konularla alakalı
yapmış olduğu çalışmaları, bu vesileyle, Yüce Heyetinizle paylaşma imkânı
bulduğum ve bu imkânı bizlere verdiği için kendilerine teşekkür ediyorum.
Değerli arkadaşlar, Türkiye, orman
varlığı açısından dünyanın zengin ülkelerinden birisi değildir. Ülkemizin
yaklaşık olarak yüzde 26-yüzde 27'si ormanlarla kaplı olmasına karşın, bu
ormanların yüzde 50'den daha fazlası verimsiz ormanlardır, ekonomik olarak
ciddî bir değeri yoktur, vasıfları bozuktur; ancak, yüzde 50'ye yakınının ülke
ekonomisi için, üretim için bir değer ifade ettiğini; Türkiye'nin, orman
ürünleri ihtiyacını karşılama noktasında ciddî şekilde dışa bağımlı olduğunu,
yılda 1,5 milyar dolara yakın orman emvali ithal ettiğimizi ve ekonomimiz için
ciddî bir yük olduğunu da, bu vesileyle ifade etmek isterim.
Değerli arkadaşlar, elbette ki,
ormanı, sadece ekonomik bir değer olarak görmek mümkün değildir; sağlıklı bir
çevrenin, refah içerisinde yaşayabilecek bir toplumun ana dinamiklerinden,
olmazsa olmazlarından birisidir orman. Onun için, insanların mutluluk
içerisinde, refah içerisinde yaşayabileceği ve sürdürülebilir çevre anlayışının
dünyada gelmiş olduğu son nokta, son anlayış olarak da bütün toplum
katmanlarında ciddî bir ormancılık ve orman sevgisi anlayışının yerleşmesinin
kaçınılmaz olduğunun altını çizmek isterim.
Ne yazık ki, biz, Türkiye'de,
ormanlarımızın yeterince kadri kıymetini bugüne kadar bilemedik. Çoğu kez,
hızlı göç nedeniyle, Anadolu'nun dört bir tarafından büyük kentlere yapılan
göçler nedeniyle, büyük kentlerin civarındaki ormanlar, yerleşim alanları
olarak, ticaret alanları olarak, yasal olmayan yollardan işgal edilmiştir.
Bugüne kadar, iktidarıyla muhalefetiyle, toplumun bütün kesimlerinin gördüğü bu
acı realitenin, Türkiye'deki bu çarpık sosyal olgunun, mutlaka ve mutlaka
ortadan kaldırılması, bu haksız edinimlerin, mutlaka, müdahaleyle men edilmesi
gereği konusunda toplumdaki her fert, her vatandaş, her yurttaş aynı şekilde
düşünmektedir. Biz de, Orman Bakanlığı olarak, insanlarımızın bu haklı
taleplerine birebir, aynen katılıyoruz.
Değerli milletvekillerim, yalnız, biz,
çocuklarımıza, gençlerimize orman sevgisini, yeşil sevgisini bir medeniyet
anlayışı olarak kabul ettiremedikten, benimsettiremedikten sonra, siz, Orman
Bakanlığının kadrolarına bir bu kadar daha koysanız, sizin, orman tahribatının,
orman yağmasının önüne geçmeniz mümkün değildir, orman alanlarını genişletmeniz
de mümkün değildir.
Türkiye'de, her yıl, onbinlerce hektar
orman alanı yakılıyor veyahut da yanıyor. Bu yangınların önemli bir kısmı,
elbette ki, insan kusuruyla meydana gelen yangınlardır; ama, şunu sevinerek
ifade edeyim ki, biz, Orman Bakanlığı olarak, bu alanları, çok hızlı bir
şekilde, senesi içerisinde, hemen ağaçlandırıyoruz. Art niyetli insanlara, bu
yanan ve yakılan orman arazileri üzerinde tasarruf imkânı vermemek, onların
kafalarının en uç noktalarında oluşabilecek "buralar nasıl olsa bir gün
bizim elimizde kalır, bize kimse müdahale etmez" anlayışına imkân vermemek
için, Orman Bakanlığı -benden önceki bakan arkadaşlarımın da riyasetinde- bu
anlayışı çok süratli bir şekilde hayata geçirmiştir. Bu vesileyle, benden
önceki bakan arkadaşlarıma ve Orman Bakanlığının değerli çalışanlarına teşekkür
ederim.
Değerli arkadaşlar, elbette ki,
ormancılığın ve orman varlığının Türkiye'de geliştirilmesi için, Orman
Bakanlığının gerçekten çok iyi yetişmiş elemanları var, dünyada bu işi en iyi
bilen uzmanlarımız var, enstitülerimiz var, laboratuvarlarımız var. Dünyanın
pek çok ülkesine, üçüncü ülkelere yatırım yapabilecek, onlara danışmanlık
hizmeti verebilecek altyapıya sahibiz; ama, takdir edersiniz ki, Türkiye'nin
içerisinde bulunduğu fevkalade olumsuz ekonomik şartlar, Türkiye'nin, kendi
ormanlarını istediği şekilde geliştirmesine de engel teşkil etmektedir. 2002
yılı içerisinde, 2003 yılıyla alakalı yapılan programda, 58 000 hektarlık bir ağaçlandırma
hedeflenmişti. Bakanlığa geldikten sonra, bu hedefi revize ederek 102 000
hektara çıkardık. İnşallah, 2003 yılı içerisinde, Türkiye'nin orman varlığına
çok ciddî bir katkıda bulunacağımıza, elbette ki, bunu, sadece Orman
Bakanlığının, Bakanı, çalışanları, örgütleriyle değil, sivil toplumun da
katkısıyla yapacağımıza inanıyoruz. Sivil toplumun arkasında durmadığı, sivil
toplumun inanmadığı, milletin arkasında olmadığı hiçbir proje hayatta başarılı
olamaz. Bunu çok iyi bildiğimiz için, biz, devlet ormancılığından, millet
ormancılığına geçmeyi esas alıyoruz; çünkü, 1945 yılında, Yüce Meclisin çatısı
altında, bir gecede, millete ait ormanların kamulaştırılması neticesinde, 1945
ve 1946 yıllarında, Türkiye Cumhuriyeti tarihinde tanık olmadığımız kadar çok
orman yakılmıştır, 350 000 hektardan daha fazla orman yakılmıştır; Türkiye'nin
yıllık ortalaması, son yirmi yıla baktığımız zaman, yaklaşık 20 000 hektardır,
geçen yılki rakamımız 10 000 hektar civarındadır. Yani, millet şunu demiştir
âdeta, kamulaştırmayı yapanlara: "Bana yar olmayan, sana da yar
olmasın."
Milletin, köylünün sahiplenmediği,
köylünün "benimdir" demediği ormanları, köylüye rağmen, millete
rağmen yaşatmak mümkün değildir. Bunu bildiğimiz için, sivil toplum desteğini
çok önemsiyoruz, sivil toplumla birlikte yapacağımız büyük projelerin kalıcı
olacağını ve hayata geçebileceğini biliyoruz. Bunun için de, onbeş gün kadar
önce, Millî Eğitim Bakanlığımızla, 15 000 000 öğrencimiz için, her çocuk için 1
fidan, 15 000 000 fidanla, koca bir orman, yeşil bir Türkiye projemize, önemli
bir adım attığımıza da inanıyorum. Bu fasıldan olmak üzere, sivil toplumun
bütün kesimleriyle, sendikalarla, Çalışma Bakanlığıyla, asker, sivil yetmiş
milyonla bu kampanyanın, sonuna kadar arkasında olacağız, takipçisi olacağız.
Yine, 1995 yılı içerisinde, burada,
Meclisimiz tarafından çıkarılmış olan Millî Ağaçlandırma Seferberlik Kanunu, ne
yazık ki, herhangi bir yaptırımı olmadığı için, hayata geçirilememiştir. Şimdi,
biz, onu, yeniden tahkim ederek, birtakım yaptırımlar getireceğiz ve bu konuyla
alakalı devletin ilgili kurumları, üzerlerine düşeni yapmak durumunda
olacaklardır.
Değerli arkadaşlar, saygıdeğer
milletvekilleri; ormanlarımızın çok önemli bir kısmının verimsiz orman olduğunu
ifade etmiştim. Bu verimsiz ormanların ve hazine arazilerinin ağaçlandırılması
için de, özel ağaçlandırmaya fevkalade önem vereceğiz ve inşallah, 2003 yılı,
bunun için, çok ciddî bir hamle yılı olacaktır. Yine, burada, Sayın Özeke'nin,
6831 sayılı Orman Kanununun 2/B maddesiyle alakalı dile getirmiş olduğu
hususlara da değinmek istiyorum.
Değerli milletvekilleri, Türkiye'deki
fotoğrafı iyi okumak lazım. Anayasamızın 169 uncu ve 170 inci maddeleri, orman
ve ormancılıkla alakalı konuları tadat etmiştir. Yine, Orman Kanununun 2/B
maddesi, Anayasanın 169 uncu ve 170 inci maddelerinden ilham alarak, ormanlarla
alakalı birtakım tasarrufların nasıl yapılacağına veyahut da nasıl
yapılamayacağına dair düzenlemeler getirmiştir. 2/B maddesi, 31.12.1981
tarihinden önce orman vasfını yitirmiş, fen ve bilim bakımından orman olma
özelliği kalmamış, orman kadastrosu marifetiyle de orman dışına çıkarılmış
alanların nasıl düzenlenebileceğini, nasıl tasarruf edilebileceğini ifade eden
bir maddedir, bir fıkradır. Tabiî, Anaya Mahkememizin bu konuyla alakalı vermiş
olduğu kararlar var.
Bugün, 2/B maddesi diye bilinen bu
konudan mutazarrır olan milyonlarca insanın bu düzenlemeyi hararetle beklediği,
bir an önce yapılacak anayasal ve yasal bir düzenlemenin çok ciddî bir sosyal
yarayı tedavi edeceği, ekonomik sıkıntıyı ortadan kaldıracağı, ülkeye ciddî bir
ekonomik getiri sağlayacağı realitesini, artık, herkesin görmüş olması lazım.
Yine, bugün mahkemelerimizde 200 000'den fazla dava derdesttir. Bu davaların
önemli bir kısmı da kendiliğinden düşecektir. Elbette ki, vatandaşımızla
devletimizi karşı karşıya getiren, devletle vatandaşı, âdeta, hasım haline
getiren bu davaları, mutlaka, ortadan kaldırarak, devletimizle vatandaşımızı
barıştırarak, vatandaş ve devlet kaynaşmasını da bu vesileyle hayata geçirmek istiyoruz.
Bakın, bugün Türkiye'de şu anda 2/B
kapsamına girdiği tespit edilmiş olan alan yaklaşık 500 000 hektar, yani, 5
milyar metrekare; sadece, Antalya'da 400 000 000 metrekare. Bu, İstanbul,
Mersin, İzmir, Bursa gibi Türkiye'nin en gelişmiş 18 ilinde, yaklaşık olarak,
400 000 hektar, yani, 4 milyar metrekaredir. Biz, Orman Bakanlığı olarak, rayiç
bedellerin ne olduğuna dair taşra örgütlerimizle mahallinde yaptırmış olduğumuz
-birtakım sondajlama, örnekleme suretiyle- tespitlerde bu yerlerden 1 dolara satılacak
olanların da, 40-50 dolara satılabilecek olanların da var olduğunu gördük. Biz,
elbette ki, meseleye sadece para olarak bakmıyoruz. Bizim, Orman Bakanlığı
olarak aslî görevimiz ormanları korumak ve geliştirmektir; ama, bu 2/B alanları
öyle bir hale gelmiştir ki, artık, bu 2/B'lerin üzerinde ilçeler vardır,
beldeler vardır, mahalleler vardır; milyonlarca insana ait olan yüzbinlerce
konut, çok miktarda işyeri, devletin resmî binaları vardır; bunların hepsi bu
2/B'lerin üzerindedir.
Şimdi, biz, bu adımı atmakla, elbette
ki, Türkiye'de yıllardan bu tarafa kangrenleşmiş bir sorunu çözmüş olacağız,
vatandaşı mülkiyet sahibi yapacağız; ama, yeni 2/B'lerin oluşmaması için, yeni
2/B'lere imkân vermemek için Anayasanın ilgili maddelerinde gerekli tahkimatı
da mutlaka en iyi şekilde yapmamız lazım. Başka; yapacak olduğumuz yasal
düzenlemelerde, 2/B'lerle alakalı olarak vatandaşın "nasıl olsa yeni
2/B'ler olur canım" şeklinde düşünmesine imkân vermemek için de, her türlü
yasal düzenlemeyi hazırlayarak, mutlaka ve mutlaka, iktidar ve muhalefetiyle en
iyi şekilde, en güzel şekilde tahkim ederek çıkarmamız lazımdır.
Bu 2/B arazileri üzerindeki
yüzbinlerce konutun önemli bir kısmı natamamdır. Bunlar, yasal statü
kazanmaları halinde, yasallık kazanmaları halinde hızlı bir şekilde
tamamlanacak, burada çok ciddî bir istihdam imkânı olacaktır. Yine, buradan,
ekonomiye çok ciddî bir girdi sağlanacaktır. Bu girdi, inşaat malzemelerinden
olacaktır. Bir anda, onbinlerce natamam konutun tamamlanmaya başlayacağını, pek
çok binanın çatısının yapılacağını, doğramasının takılacağını, dış sıvasının
yapılacağını, boyasının yapılacağını, kat mülkiyeti ve kat irtifakı için
belediyelere ruhsat ve iskân için gidileceğini; böylece, belediyelerin buradan
ciddî bir girdi sağlayacaklarını düşünüyoruz. Yine, bu satıştan, orman
köylülerimizin refah düzeyinin önemli ölçüde yükseltilmesi için çok ciddî bir
girdi sağlamayı hedefliyoruz.
Orman alanlarımızın geliştirilmesi
için, şu anda, ekonomimizin şartları elvermiyor; ancak, buradan sağlanacak bir
kaynakla, sistem, kendi içerisinde kendisini imar edecek, ihya edecektir.
Dışarıdan, devletin bütçesinden herhangi bir desteğe gerek kalmadan, orman,
kendi arazisiyle, kendi arsasıyla kendi varlığını büyüterek sürdürecektir.
Biz, bir taşla birden fazla imkânı
yakalayabileceğimizi bildiğimiz için, Anayasamızın 169 ve 170 inci maddeleriyle
alakalı düzenlemelerimizi, metin olarak belli bir noktaya getirdik.
Zannediyorum, bu hafta sonuna kadar kesin şeklini vereceğimiz bu düzenlemeler,
Anayasa Komisyonumuza gelecek, Anayasa Komisyonumuzdan sonra da, hızlı bir
şekilde Genel Kurula gelerek, inşallah, yasalaşma imkânını bulacaktır.
Benim, toplumun bütün kesimlerinden
-iktidar ve muhalefetten, Meclis içinden ve Meclis dışından, Türkiye'nin
üniversitelerinden, yargı organlarından, bu konuya duyarlı bütün kesimlerden-
aldığım izlenim şudur: Evet, 2/B, artık, çözümlenmesi gereken sosyal bir
olgudur. Bunu, daha fazla uzatmanın, daha fazla kangren haline getirmenin hiç
kimseye faydası yoktur, hele üzerinde yaşayan milyonlara hiç mi hiç faydası
yoktur. Bunu bildiğimiz için, önümüzdeki haftalar içerisinde, bu toplumsal
yaraya neşter vuracak düzenlemeyi yaparak, inşallah, inanıyorum ki, ülkemizin
pek çok derdine deva olacak bir projeyi hayata geçireceğiz. Bunun için, Yüce
Heyetinizi bu projemize, bu değişikliklerimize destek vermeye davet ediyor,
hepinize saygılar, sevgiler sunuyorum. (Alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın
Bakan.
Gündemdışı konuşmaya, Orman Bakanı
Sayın Osman Pepe cevap vermişlerdir.
Sayın milletvekilleri, gündemdışı
konuşmalar tamamlanmıştır.
Başkanlığın Genel Kurula diğer
sunuşları vardır.
Başbakanlığın, İçtüzüğün 75 inci
maddesine göre verilmiş tezkereleri vardır.
3 adet olan bu tezkereleri ayrı ayrı
okutacağım.
Birinci tezkereyi okutuyorum:
D)
TEZKERELER VE ÖNERGELER
1.- Köy
Kanununun Bir Maddesinin Değiştirilmesi ile Aynı Kanuna Bir Madde Eklenmesine
Dair (1/385), Jandarma Teşkilât, Görev ve Yetkileri Kanununun Bir Maddesinde
Değişiklik Yapılmasına Dair (1/399), Jandarma Teşkilât, Görev ve Yetkileri
Kanununa İki Ek Madde Eklenmesine Dair (1/402) Kanun Tasarısının geri
gönderilmesine ilişkin Başbakanlık tezkeresi (3/200)
6.3.2003
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
İlgi: a) 8/10/1998 tarihli ve
B.02.0.KKG.0.11./101-861/5682 sayılı yazımız.
b) 22/9/1998 tarihli ve
B.02.0.KKG.0.11/101-1177/5368 sayılı yazımız.
c) 17/6/1998 tarihli ve
B.02.0.KKG/101-1383/3338 sayılı yazımız.
d) 13/1/2003 tarihli ve
B.02.0.KKG/196-279/295 sayılı yazımız.
İlgi (a), (b) ve (c) yazılarımızla
Başkanlığınıza sunulan ve ilgi (d) yazımızla yenilenmesinin uygun bulunduğu
bildirilen ekli listedeki kanun tasarılarının İçtüzüğün 75 inci maddesine göre
geri gönderilmesini arz ederim.
Abdullah Gül
Başbakan
Liste
Esas No.: Kanun Tasarılarının Adı:
1/385 Köy
Kanununun Bir Maddesinin Değiştirilmesi ile Aynı Kanuna Bir Madde
Eklenmesine
Dair Kanun Tasarısı
1/399 Jandarma
Teşkilât, Görev ve Yetkileri Kanununun Bir Maddesinde Değişiklik
Yapılmasına
Dair Kanun Tasarısı
1/402 Jandarma
Teşkilât, Görev ve Yetkileri Kanununa İki Ek Madde Eklenmesine
Dair
Kanun tasarısı
BAŞKAN - Bilgilerinize sunulmuştur.
İçişleri Komisyonunda bulunan
tasarılar, hükümete geri verilmiştir.
İkinci tezkereyi okutuyorum:
2.- Bir
Evlenme Akdine Dayanmayan Birleşmelerin Evlilik ve Evlilik Dışında Doğan
Çocukların Düzgün Nesepli Olarak Tesciline İlişkin Kanun Tasarısının geri
gönderilmesine ilişkin Başbakanlık tezkeresi (3/201)
10.3.2003
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
İlgi: a) 27/7/1999 tarihli ve
B.02.0.KKG.0.11./101-1203/3510 sayılı yazımız.
b) 13/1/2003 tarihli ve
B.02.0.KKG/196-279/295 sayılı yazımız.
İlgi (a) yazımızla Başkanlığınıza
sunulan ve ilgi (b) yazımızla da yenilenmesinin uygun bulunduğu bildirilen
"Bir Evlenme Akdine Dayanmayan Birleşmelerin Evlilik ve Evlilik Dışında
Doğan Çocukların Düzgün Nesepli Olarak Tesciline İlişkin Kanun
Tasarısının" İçtüzüğün 75 inci maddesine göre geri gönderilmesini arz
ederim.
Abdullah Gül
Başbakan
BAŞKAN - Bilgilerinize sunulmuştur.
İçişleri ve Adalet Komisyonlarında
bulunan tasarı, hükümete geri verilmiştir.
Üçüncü tezkereyi okutuyorum:
3.-
Çocukların Korunması ve Ülkelerarası Evlat Edinme Konusunda İşbirliğine Dair
Sözleşmenin Onaylanmasının Uygun Bulunduğu Hakkında Kanun Tasarısının geri
gönderilmesine ilişkin Başbakanlık tezkeresi (3/202)
6.3.2003
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
İlgi: 13.1.2003 tarihli ve
B.02.0.KKG./196-279/295 sayılı yazımız.
İlgi yazımızla yenilenmesi talep
edilen kanun tasarıları arasında yer alan "Çocukların Korunması ve
Ülkelerarası Evlat Edinme Konusunda İşbirliğine Dair Sözleşmenin Onaylanmasının
Uygun Bulunduğu Hakkında Kanun Tasarısı"nın, İçtüzüğün 75 inci maddesine
göre, geri gönderilmesini arz ederim.
Abdullah Gül
Başbakan
BAŞKAN - Bilgilerinize sunulmuştur.
Adalet ve Dışişleri Komisyonlarında
bulunan tasarı, hükümete geri verilmiştir.
Şimdi, 2 adet Meclis araştırması
önergesi vardır.
Birinci önergeyi okutuyorum:
E)
GENSORU, GENEL GÖRÜŞME, MECLİS SORUŞTURMASI VE MECLİS ARAŞTIRMASI ÖNERGELERİ
1.-
Ordu Milletvekili Eyüp Fatsa ve 26 milletvekilinin, yurtdışında yaşayan
vatandaşlarımızın sorunlarının araştırılarak, alınması gereken önlemlerin
belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/48)
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Yurtdışında yaşayan Türk
vatandaşlarının bulundukları ülkelerde ve ülkemizde karşılaştıkları
problemlerin araştırılarak tespiti ve bu problemlerin çözümüne yönelik alınması
gereken tedbirlerin belirlenmesi amacıyla, Anayasanın 98 inci, Türkiye Büyük
Millet Meclisi İçtüzüğünün 104 üncü ve 105 inci maddeleri uyarınca bir Meclis
araştırması açılmasını saygılarımızla arz ve teklif ederiz.
1. Eyüp Fatsa |
(Ordu) |
2. Mehmet Kılıç |
(Konya) |
3. Selahattin Dağ |
(Mardin) |
4. Veli Kaya |
(Kilis) |
5. Faruk Çelik |
(Bursa) |
6. Hacı Biner |
(Van) |
7. Ali Temür |
(Giresun) |
8. Mahmut Uğur Çetin |
(Niğde) |
9. Soner Aksoy |
(Kütahya) |
10. Sinan Özkan |
(Kastamonu) |
11. Cahit Can |
(Sinop) |
12. Hakan Taşçı |
(Manisa) |
13. Süleyman Turgut |
(Manisa) |
14. Fuat Ölmeztoprak |
(Malatya) |
15. İsmail Bilen |
(Manisa) |
16. Fehmi Öztunç |
(Hakkâri) |
17. Resul Tosun |
(Tokat) |
18. Mehmet Çerçi |
(Manisa) |
19. Reyhan Balandı |
(Afyon) |
20. Ayhan Zeynep Tekin |
(Adana) |
21. Mustafa Dündar |
(Bursa) |
22. Zeyid Aslan |
(Tokat) |
23. Erdoğan Özegen |
(Niğde) |
24. Semiha Öyüş |
(Aydın) |
25. Ahmet Rıza Acar |
(Aydın) |
26. İsmail Ericekli |
(Çankırı) |
27. Musa Sıvacıoğlu |
(Kastamonu) |
Gerekçe:
20 nci Yüzyılın ikinci yarısından
itibaren yeniden imar faaliyetleri ve hızlı bir kalkınma sürecine giren Batı
Avrupa ülkeleri, işgücü ihtiyacını karışlamak üzere yabancı işçi çalıştırma
yolunu seçmişlerdir. Ülkemizde de 1960'tan sonra tarım politikasının değişmesi
ve artan nüfus, köyden kente büyük bir işgücü göçünü başlatmıştır. Mevcut insan
gücünün hepsine istihdam imkânı bulunamaması sonucu olarak, vatandaşlarımız da
milletlerarası göç hareketine dahil olmuştur. İşsizlik faktörünün yanısıra
yetersiz gelir, hızlı nüfus artışı, daha iyi imkânlarda yaşama ve tasarruf
yapma eğilimi gibi nedenler de yurtdışı göçünü hızlandırmıştır.
Anayasamızın 62 nci maddesi gereğince,
devlet, yabancı ülkelerde çalışan vatandaşlarımızın aile birliğini sağlamak,
çocuklarının eğitiminin, kültürel ihtiyaçlarının ve sosyal güvenliklerinin
sağlanması, anavatanla bağlarının korunması ve yurda dönüşlerinde yardımcı
olunması için gereken tedbirleri almakla ödevlendirilmiştir.
Resmî kayıtlara göre, takriben 3 500
000 insanımız, Almanya'dan Yeni Zelanda'ya, Avustralya'dan Kuzey Amerika'ya,
Afrika'dan Suudi Arabistan'a gibi, çeşitli ülkelerde yaşamlarına devam
etmektedirler. Bu toplu sayının ülkelere göre dağılımı, sorunların ağırlıklı
olarak nerelerde yoğunlaştığını belirlemektedir.
Türkiye Cumhuriyeti sınırları dışında
yaşayan vatandaşlarımızın karşılaştıkları sorunlar, bulundukları ülkelerin
hukukî ve sosyoekonomik durumlarıyla doğrudan ilgilidir.
Başlangıçta birçok ülkede işçi
statüsünde bulunan insanımız, bugün, artık, o ülkelerde toplumların vazgeçilmez
kalıcı unsurları haline gelmiştir. Başta anadil eğitimi olmak üzere, din
eğitimi, kültür transferi ve benzeri konularla ilgili mevcut çalışmalar gözden
geçirilmeli ve gerekli olan iyileştirmeler sağlanmalıdır. Yaşlanan insanlarımız
ve ihtiyaçları, yetişen nesiller ve topluma entegrasyonunda yaşanılan
problemler, Türk gençliğinin suç oranları ve hapishanelerdeki durumları, çifte
vergilendirme, çifte vatandaşlık gibi konular, üstünde araştırma yapmayı ve
somut çözüm geliştirmeyi gerektiren konu başlıklarından sadece bazılarıdır.
Yurt dışında yaşayan
vatandaşlarımızın, yapmış oldukları yatırımlar ve havale etmiş oldukları
meblağlarla Türkiye ekonomisine ciddî katkıda bulundukları bir gerçektir.
Maalesef, bu vatandaşlarımız, Türk siyasetinde yeterince söz sahibi
olamamaktadırlar. Örneğin, 3 Kasım genel seçimlerinde gümrük kapılarında,
ancak, 115 459 oy kullanılmıştır. Hızla bulundukları ülkelerin vatandaşlığına
geçen insanlarımızın, çifte vatandaşlık kapsamında siyasî katılımı ve temsilinin
sağlanması için gereken çalışmalar bir an evvel başlatılmalıdır. Öte yandan,
Türkiye ekonomisine katkıda bulunmak ve mevcut birikimlerini değerlendirmek
üzere Türkiye'deki teşekküllere ortak olan vatan-daşlarımız, çeşitli sebeplerden
dolayı, bu kuruluşlardan bekledikleri faydayı bulamamışlardır. Bu durum, yurt
dışındaki insanımızın Türkiye'yle ilgili düşüncelerini menfi yönde
etkilemektedir.
Sadece Batı Avrupa'da yaşayan 2 500
000 insanımız, her sene, yurda dönüşlerinde, kara, hava veya denizyolu
ulaşımında inanılmaz zorluklarla karşılaşmakta, bu sorunlar, Türkiye'den
çıkışlarında da devam etmektedir. Başta Kapıkule olmak üzere, ülkemiz sınır
kapılarında uygulanmakta olan çeşitli bürokratik işlemler ve sınır
kapılarındaki yetersizlikler, özellikle tatil dönemlerinde, vatandaşlarımızın
yurda dönüş ve çıkışlarında büyük bir sorun olarak karşılarına çıkmaktadır.
Yurt dışında, işçisi, işadamı, esnafı,
öğrencisi ve aileleriyle büyük bir güç oluşturan vatandaşlarımızın, Anavatan
Türkiye ile olan ilişkilerini sürdürmekte müstesna bir gayret gösterdikleri
bilinmektedir. Yurt dışında yaşayan Türk vatandaşlarının, bulundukları
ülkelerdeki haklarının daha fazla korunması için çaba sarf edilerek, gerek o
ülkelerde gerekse Türkiye'de karşılaştıkları sorunların ortadan kaldırılması
için gerekli tedbirler alınmalıdır.
BAŞKAN - Bilgilerinize sunulmuştur.
Önerge, gündemde yerini alacak ve
Meclis araştırması açılıp açılmaması konusundaki öngörüşme, sırası geldiğinde
yapılacaktır.
Sayın milletvekilleri, sunuşlarımızın
uzun olması dikkate alınarak, Kâtip Üyenin oturarak okuması hususunu Genel
Kurulun takdirine sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir;
teşekkür ederim.
İkinci önergeyi okutuyorum:
2.-
İstanbul Milletvekili Onur Öymen ve 25 milletvekilinin, askerî üs ve tesisler
ile limanların modernizasyonu amacıyla ABD teknik ve askerî personelinin
ülkemizde bulunmasına izin verilmesine ilişkin TBMM kararına dayanan uygulamaların
ve aykırılık iddialarının araştırılarak, alınması gereken önlemlerin
belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/49)
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Hükümetin yabancı askerlerin
Türkiye'ye kabulü ve Türkiye üzerinden Irak'a askerî bir harekât için
gönderilmesi amacıyla TBMM'den onay almadan bazı üslerin, havaalanlarının ve
limanların yenileştirilmesi amacıyla Yüce Meclisten yetki alma yoluna gitmesi,
uygulamada çeşitli sorunlara ve karışıklıklara yol açmıştır.
Basına da yansıyan bazı bilgiler,
uygulamada Yüce Meclisin 6 Şubat 2003 tarihli ve 759 sayılı Kararıyla verdiği
yetkinin dışına çıkıldığı yolunda kuşkuların ortaya çıkmasına sebep olmuştur.
Meclisin, 1 Mart tarihinde, Hükümetin
sunduğu ikinci tezkereyi kabul etmemesi birinci tezkerenin uygulanmasının hangi
amaca hizmet edeceği konusunu da tartışmaya açık hale getirmiştir.
Ülkemizi ileride zor duruma
düşürebilecek, Meclisin iradesine aykırı bir durumun ortaya çıkmasına sebep
olabilecek bu gelişmelerin kapsamlı olarak araştırılması ve gerekli önlemlerin
alınması için Hükümete önerilerde bulunulması amacıyla Anayasanın 98 inci,
İçtüzüğün 104 ve 105 inci maddeleri uyarınca bir Meclis araştırması açılmasını
arz ve teklif ederiz.
1. Onur Öymen |
|
(İstanbul) |
|
2. Şükrü
Mustafa Elekdağ |
|
(İstanbul) |
|
3. Haluk Koç |
|
(Samsun) |
|
4. Mustafa
Özyürek |
|
(Mersin) |
|
5. Oğuz Oyan |
|
(İzmir) |
|
6. İnal Batu |
|
(Hatay) |
|
7. Türkan
Miçooğulları |
|
(İzmir) |
|
8. Osman
Kaptan |
|
(Antalya) |
|
9. Atilla Emek |
|
(Antalya) |
|
10. Fuat Çay |
|
(Hatay) |
|
11. Ali Arslan |
|
(Muğla) |
|
12. Emin Koç |
|
(Yozgat) |
|
13. Ali Cumhur Yaka |
|
(Muğla) |
|
14. Zekeriya Akıncı |
|
(Ankara) |
|
15. Engin Altay |
|
(Sinop) |
|
16. Hasan Ören |
|
(Manisa) |
|
17. Gökhan Durgun |
|
(Hatay) |
|
18. Erdal Karademir |
|
(İzmir) |
|
19. Ali Oksal |
|
(Mersin) |
|
20. İzzet Çetin |
|
(Kocaeli) |
|
21. Tuncay Ercenk |
|
(Antalya) |
|
22. Mehmet Akif Hamzaçebi |
|
(Trabzon) |
|
23. Ali Kemal Deveciler |
|
(Balıkesir) |
|
24. Bihlun Tamaylıgil |
|
(İstanbul) |
|
25. Mehmet Işık |
|
(Giresun) |
|
26. Yakup Kepenek |
|
(Ankara) |
|
Gerekçe:
TBMM, Hükümete ülkemizdeki bazı
tesislerin yenileştirilmesinde, geliştirilmesinde ve altyapı çalışmalarında
görev yapacak yabancı sivil ve askerî personelin ülkemize kabulü için yetki
vermiştir. İstenilen yetkinin Amerika Birleşik Devletlerinin Irak'a yönelik
olarak yapmayı hazırladığı bir askerî harekâtla ilgili olduğunda kuşku
bulunmamaktadır.
Ancak, Hükümetin ülkemize yabancı
askerlerin kabulü ve bu askerlerin Türkiye üzerinden başka bir ülkeye
gönderilmesi için yetki talebinin 1 Mart 2003 tarihinde Yüce Meclis tarafından
reddedilmesi birinci tezkere ile verilen yetkiyi anlamsız ve mesnetsiz
kılmıştır.
Buna rağmen, son günlerdeki bazı
uygulamalar ülkemizi bir savaş hazırlığının sahnesi haline getirmiştir. Basına
da yansıyan bilgilerden ülkemizde yeni lojistik üsler kurulduğu, limanların,
arazilerin ve bazı tesislerin yabancılara kiralanması yoluna gidildiği
anlaşılmaktadır. Hükümetin sunduğu ve Meclisin kabul ettiği tezkerede bu gibi
faaliyetler için Meclisten yetki istenmemiştir. Keza, Hükümetin tezkeresinde
üslerin yenileştirilmesi için görevlendirilecek yabancı personelin silah
taşımasına izin verilmesi talebinde de bulunulmamıştır. Oysa, basına yansıyan
bazı haberler bu personelin bir bölümün silahlı olduğunu göstermektedir.
Hükümetin bu konularda ABD ile vardığı
anlaşılan mutabakat hakkında Yüce Meclise bilgi verilmemiştir. Genelkurmay
Başkanlığının, uygulamanın Meclisin verdiği yetkiye uygun biçimde
gerçekleştirildiği yolunda yaptığı açıklama önemle kaydedilmiştir; ancak,
Meclis kararlarının uygulanmasında siyasî sorumluluk taşıyan hükümetin, diğer
devlet kuruluşlarının arkasına sığınarak bu sorumluluğundan kurtulması mümkün
değildir. Ayrıca, Meclisin verdiği yetkinin ne şekilde uygulanacağı hususunda
hükümetin ilgili makamlara nasıl bir yönerge verdiği de bilinmemektedir.
Hükümetin, Meclisten yeni bir yetki
alınacağına kesin gözüyle baktığı izlenimi vererek, yabancı askerlerin bu savaş
hazırlıklarına müsaade etmesi, Meclisin iradesine saygılı bir davranış
değildir.
Bütün bu konuların bir Meclis
araştırması çerçevesinde kapsamlı olarak araştırılması kaçınılmaz bir
zorunluluk haline gelmiştir.
BAŞKAN- Bilgilerinize sunulmuştur.
Önerge, gündemde yerini alacak ve
Meclis araştırması açılıp açılmaması konusundaki öngörüşme, sırası geldiğinde
yapılacaktır.
Sayın milletvekilleri, şimdi,
Başbakanlığın, Anayasanın 82 nci maddesine göre verilmiş bir tezkeresi vardır;
okutup, oylarınıza sunacağım.
D)
TEZKERELER VE ÖNERGELER (Devam)
4.-
Devlet Bakanı Kürşad Tüzmen'in Suriye'ye yaptığı resmî ziyarete iştirak
etmeleri uygun görülen milletvekillerine ilişkin Başbakanlık tezkeresi (3/203)
7.3.2003
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Devlet Bakanı Kürşad Tüzmen'in,
görüşmelerde bulunmak üzere bir heyetle birlikte 31 Ocak-2 Şubat 2003 tarihleri
arasında Suriye'ye yaptığı resmî ziyarete, ekli listede adları yazılı
milletvekillerinin de iştirak etmesi uygun görülmüş ve bu konudaki Bakanlar
Kurulu kararının sureti ilişikte gönderilmiştir.
Anayasamızın 82 nci maddesine göre
gereğini arz ederim.
Abdullah Gül
Başbakan
Nurettin Aktaş |
(Gaziantep) |
Mahmut Durdu |
(Gaziantep) |
Mehmet Sarı |
(Gaziantep) |
Ahmet Uzer |
(Gaziantep) |
Mustafa Eyiceoğlu |
(Mersin) |
Abdullah Veli Seyda |
(Şırnak) |
BAŞKAN- Tezkereyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Cumhuriyet Halk Partisi Grubunun,
İçtüzüğün 19 uncu maddesine göre verilmiş bir önerisi vardır; okutup,
oylarınıza sunacağım.
IV.-
ÖNERİLER
A)
SİYASÎ PARTİ GRUBU ÖNERİLERİ
1.-
Genel Kurulun çalışma saatleriyle gündemdeki sıralamanın yeniden düzenlenmesine
ilişkin CHP Grubu önerisi
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
11.3.2003 tarihinde Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına vermiş olduğumuz ve Gündemin "Genel Görüşme ve
Meclis Araştırması Yapılmasına Dair Öngörüşmeler" kısmında yer alacak
olan, İstanbul Milletvekili Onur Öymen ve arkadaşları tarafından, Yüce Meclisin
6 Şubat 2003 tarihli ve 759 sayılı Kararı ile verdiği yetkinin dışına çıkıldığı
yolunda kuşkuların ortaya çıkarılmasının araştırılması amacıyla verilen Meclis
araştırma önergesinin, Genel Kurulun 11.3.2003 tarihli (bugünkü) birleşiminde
görüşülmesini ve görüşmelerin bitimine kadar Genel Kurul çalışmasının
uzatılmasını arz ederim.
Saygılarımla.
Haluk Koç
Grup Başkanvekili
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, şimdi,
Cumhuriyet Halk Partisi Grubunun önerisini okuduk. İçtüzüğümüze göre, bu
hususta lehte ve aleyhte söz alma imkânı var; 2 lehte, 2 aleyhte olmak üzere 4
sayın milletvekilimize söz verebiliriz.
Şu ana kadar Başkanlığımıza, lehte
olmak üzere 2 söz talebi gelmiştir; Cumhuriyet Halk Partisi İstanbul
Milletvekili Sayın Onur Öymen ve yine Cumhuriyet Halk Partisi Samsun
Milletvekili Sayın Haluk Koç.
HALUK KOÇ (Samsun) - Sayın Başkan,
konuşma hakkımızdan vazgeçiyoruz; oylama istiyoruz.
BAŞKAN - Teşekkür ederim, konuşma
haklarından vazgeçmişlerdir.
FARUK ÇELİK (Bursa) - Sayın Başkan,
aleyhinde söz almak istiyorum.
BAŞKAN - Aleyhinde söz almak
istiyorsunuz.
ALİ TOPUZ (İstanbul) - Söz alma işlemi
bitti efendim.
BAŞKAN - Siz mi söz istiyorsunuz
efendim?
FARUK ÇELİK (Bursa) - Evet, ben
istiyorum efendim.
HALUK KOÇ (Samsun) - Sayın Başkan, söz
almak isteyenleri ifade ettiniz, başka söz alan yoktu; ona göre biz de
düşüncemizi bildirdik.
BAŞKAN - Şimdi, efendim, isterseniz
size de söz veririm; yani, burada, bunu konuşun...
HALUK KOÇ (Samsun) - Sayın Başkan, çok
açık bir şekilde, bu önergenin lehinde ve aleyhinde söz almak isteyenleri, 2
kişi lehte olarak ifade ettiniz.
BAŞKAN - Ben, söz talebinde
bulunanları ifade ettim...
HALUK KOÇ (Samsun) - Aleyhte söz
isteyen olmadığı için, biz, söz hakkımızdan vazgeçtik.
BAŞKAN - Sayın Koç, o konuda açık bir
beyan olmadı.
FARUK ÇELİK (Bursa) - Sayın Başkanım,
oylamaya geçilmediği için gündemin bu bölümünde söz talebimiz var.
BAŞKAN - Tamam, Sayın Grup
Başkanvekilimiz.
HALUK KOÇ (Samsun) - Sayın Başkanım, o
zaman geri çekmiyoruz konuşma talebimizi.
BAŞKAN - Tamam.
Sayın Koç, söz istiyor musunuz?
HALUK KOÇ (Samsun) - Evet, Sayın Öymen
de istiyor, ben de istiyorum.
BAŞKAN - Buyurun Sayın Öymen. (CHP
sıralarından alkışlar)
Süreniz 10 dakikadır.
ONUR ÖYMEN (İstanbul) - Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; Yüce Meclisin bazı üslerin, havaalanlarının ve
limanların yenileştirilmesi konusunda hükümete verdiği yetkinin uygulanmasında
karşılaşılan sorunlar hakkında, Cumhuriyet Halk Partisinin görüşlerini Yüce
Heyetinize arz etmek üzere, söz almış bulunuyorum.
Biz arzu ederdik ki, bu önerimiz her 2
partinin de oylarıyla Danışma Kurulunda derhal kabul edilsin; çünkü, burada söz
konusu olan, Yüce Meclisin iradesine saygı gösterilip gösterilmediğidir. Biz,
bunu öncelikli ve ivedîlikli bir konu olarak düşünüyoruz. Bundan daha acil
hangi konumuz olabilir! Ülkemizin güvenliğiyle ilgili bir konu söz konusudur,
savaşa girip girmeme söz konusudur; demin dediğim gibi, Yüce Meclisin iradesine
saygı gösterilip gösterilmediği söz konusudur. Buna nasıl itiraz edilebilir,
biz bunu anlamakta çok zorluk çekiyoruz.
Sayın Dışişleri Bakanı, geçen gün,
hükümetin kapı gibi direndiğini söyledi. Biz, yabancı baskılara karşı kapı gibi
direnildiğini düşünüp, bundan memnun olmuştuk; fakat, öyle anlaşılıyor ki,
muhalefetin denetleme görevi yapmasına karşı kapı gibi direniliyor; bundan
üzüntü duyuyoruz. (CHP sıralarından alkışlar)
Değerli arkadaşlar, 6 Şubatta,
hükümetin Meclise sunduğu tezkerenin, içerik ve zamanlama açısından uygun olmadığını o zaman da
söylemiştik, kamuoyuna da açıklamıştık. Çünkü, bu tezkere, o zaman da dediğimiz
gibi, arabayı atın önüne koymaktır. Yani, Meclisin, işin esası hakkında karar
vermeden, iradesi belli olmadan, sanki bu karar alınmış gibi bunun uygulamasına
yönelik bir tezkerenin gündeme getirilmesinin yanlış olacağını söylemiştik.
İşte, şimdi kamuoyuna yansıyan sıkıntılar, karışıklıklar, bizim o zamanki bu
endişemizin ne kadar haklı olduğunu ortaya koyuyor. Hükümetin yarattığı bu
ortam, bu durum, bu tezkereyi öncelikle Meclisten geçirmesi, Amerikalılarda da
yanlış beklentiler yaratmış ve sanki işin esasının Meclise kabul ettirilmesinin
çok kolay olacağı izlenimini yaratmıştır. Yüce Meclisin 1 Mart günü aldığı
karar, bunun böyle olmadığını göstermiştir. Meclisin o kararı, Türkiye
üzerinden yabancı birliklerin komşu bir ülkeye saldırıda bulunmasını imkânsız
hale getirmiştir. Böylece, birinci tezkereyle verilen yetki boşlukta kalmıştır.
Bu üs ve tesislerin yenilenmesinin sadece Irak'a yönelik operasyonla ilgili
olduğunu bilmeyen kalmamıştır. O zaman, bu operasyona Meclis yetki vermediğine
göre, birinci tezkere çerçevesinde yapılan modernleşme çalışmaları ne işe
yarayacaktır? Bu sorunun cevabının araştırılması lazımdır. O zaman, sanki
Meclisten Amerikan askerlerinin ülkeye daveti ve Irak'a bir operasyonda
bulunmasına yetki verilmişçesine bu tezkerenin uygulamaya geçirilmesinin anlamı
nedir? Bu yenileme faaliyeti ne işe yarayacaktır? Bu çalışmalar niçin
sürdürülmektedir? Bunun için niçin para harcanmaktadır? Bu soruları bizim kendi
kendimize sormamız gerekiyor.
Değerli arkadaşlar, çok sayın
milletvekilleri; bir konu daha var; öyle anlaşılıyor ki, hükümet, bu konuda
Amerika ile bir muhtıra imzalamıştır. Bu muhtıranın içeriği hakkında Yüce
Meclise bilgi verilmemiştir. Muhtıranın gizli olduğu söyleniyor. Meclis, o
zaman, gizli oturumları niçin yaptı? Bu konuda bize bilgi vermeyecek idi
iseniz, niçin Meclisi gizli oturuma davet ettiniz? Türkiye Büyük Millet
Meclisinin verdiği yetkiyle bir anlaşma yapacaksınız, bir mutabakata
varacaksınız; fakat, o mutabakatın içeriğini bize söylemeyeceksiniz, değerli
milletvekillerimiz bunu basından öğrenecek. Bu doğru bir iş midir? Siz bunun
doğru olduğuna inanıyor musunuz?
Ayrıca, gazetelere yansıyan bazı
bilgilere göre, Türkiye'de yeni üslerin inşaı söz konusudur. Gazetelerde yer
alan başka haberlere göre, bu konuda faaliyette bulunmak üzere ülkemize gelen
bazı Amerikan askerleri silah taşımaktadırlar. Doğru olmadığını ümit ettiğimiz
haberlere göre, bu askerler Türk askerlerine silah çekmişlerdir.
Değerli arkadaşlar, Meclisimizin
verdiği yetkide yabancı askerlerin silah taşıması var mıdır; Meclisin kabul
ettiği tezkerede biz böyle bir yetki verdik mi? Silahlı askerlerin ülkemizde ne
işi var? Bu üslerin tevsii için gelen askerlerin korunması gerekiyorsa bunu biz
koruruz, Türk Silahlı Kuvvetleri korur. Onlar bizim misafirimizdir, onların
korunması bizim görevimizdir. Onların kendilerini korumak için silah
taşımalarına biz izin vermedik. Bu memlekette bir tek güç silah taşıyabilir, o
da Türk Silahlı Kuvvetleridir. (CHP sıralarından alkışlar) Biz, ikinci bir
gücün, hangi amaçla olursa olsun bu topraklarda silah taşımasına razı değiliz,
bunu reddediyoruz.
Değerli arkadaşlar, 6 Şubata onaylanan
tezkerenin verdiği yetki açıktır. Bakın, tezkere ne diyor: "Türkiye'deki
askerî üs ve tesislerle limanlarda gerekli yenileşme, geliştirme, inşaat ve
tevsi çalışmalarıyla altyapı faaliyetlerinde bulunmak amacıyla Amerika Birleşik
Devletlerine mensup teknik ve askerî personelin üç ay süreyle Türkiye'de
görevlendirilmesi..." Verilen yetki budur. Hükümetin, bu yetkinin
çerçevesinin dışına çıkması hukuken mümkün değildir. Hükümetin, Meclisçe
verilen yetkiyi kendi anlayışına göre geniş biçimde yorumlayıp ilgili devlet
kuruluşlarına talimat verme hakkı yoktur. Öyle anlaşılıyor ki, ülkemizde 9 yeni
üs kurulacaktır.
Değerli arkadaşlar, Yüce Mecliste biz
buna yetki verdik mi? Bu demin okuduğum paragrafın hangi kelimesi, hangi cümlesi
Türkiye'de yeni üs kurulmasına imkân veriyor? Bizim vermediğimiz yetkiyi kim
verebilir? Bizim verdiğimiz yetkiyi aşan bir talimatı, hükümet, ilgili
kuruluşlara nasıl verebilir?
Öyle anlaşılıyor ki, hükümet, Meclisin
birinci tezkeresinden sonra, 6 Şubatta kabul ettiği tezkereden iki gün sonra 8
Şubatta Amerikalılarla bir mutabakat zaptı imzalamıştır. Nedir bu mutabakat
zaptı -demin dediğim gibi, gazetelerden öğreniyoruz bunu- yeni üslerin
açılmasına izin verilmesine;. bunu gazetelerden öğreniyoruz.
Değerli arkadaşlar, basında, Amerikan
yetkililerine atfen bazı bilgiler çıkıyor, bazı beyanlar çıkıyor; bu iş için
300 000 000 dolar harcamışlar, geri dönemezlermiş... Çok değerli
milletvekilleri, eğer, Türk Anayasasıyla bağdaşmayan, Türkiye Büyük Millet
Meclisinden yetki almayan bir iş yapılmışsa, o işten geri dönülür, kaça mal
olursa olsun o işten geri dönülür. Türk Anayasasının değeri, Türkiye Büyük
Millet Meclisinin itibarı parayla ölçülemez. Cumhuriyet Halk Partisinin Sayın
Genel Sekreteri, geçen günkü konuşmasında "geldikleri gibi giderler"
demişti. Zannediyorum ki, bazıları bunu yanlış anladılar; zannettiler ki,
geldikleri gibi Silopi'ye giderler. Halbuki, Sayın Genel Sekreterin kastettiği,
geldikleri gibi geri giderler. Bu sözün esas sahibi olan Atatürk, bunu bu
amaçla söylemişti, biz de bu amaçla söylüyoruz. Türkiye Büyük Millet Meclisinin
yetki vermediği hiçbir birlik, Türkiye'nin şurasından şurasına gidemez.
Genelkurmay Başkanlığımız, uygulamada,
Türkiye Büyük Millet Meclisinin verdiği tezkereye uygun hareket edildiğini
söylüyor; bunu, önemle, dikkatle kaydediyoruz. Genelkurmay Başkanımızın bu
konudaki titizliğini biliyoruz; İncirlik'teki uçuşları nasıl denetlediğini çok
iyi biliyoruz; ama, bizim, Meclis olarak muhatabımız hükümettir. Hükümet,
hiçbir kuruluşun arkasına saklanmasın; kendisi çıksın, burada, huzurunuzda
"yapılan iş, verdiğiniz yetkiye uygundur" desin, mutabakat
muhtırasını açıklasın; biz, bunu bekliyoruz.
Arkadaşlar, işin esasına bakalım. Öyle
anlaşılıyor ki, bütün bunlar, ikinci bir tezkerenin getirilip Meclisten
geçeceği anlayışıyla yapılıyor. 1 Mart akşamı, Sayın Başbakanın bizzat kendisi
"herkes Meclisin iradesine saygı göstermelidir" dedi; ama, gördük ki,
aynı akşam, bazı çevreler, sanki Meclisin iradesi kolaylıkla geri
çevrilebilirmiş gibi, hemen ikinci tezkereden bahsetmeye başladılar.
Arkadaşlar, ne olmuştur da ikinci bir tezkere gelecektir?! Güvenlik Konseyinden
yeni bir karar mı çıktı, yeni bir meşruiyet mi kazandı askerî müdahale, NATO'da
bir karar mı çıktı, Türkiye'nin Anayasası mı değişti; ne olmuştur da Meclise
yeni bir tezkere getirilecektir; hiçbir şey olmamıştır. Bunun bir tek izahı
olur yeni tezkere gelirse, hükümetin, dış baskılara dayanamayarak, hiçbir dış
gelişme olmaksızın, Meclisin iradesini tersine çevirmek istediği anlaşılır. Biz
bunu reddediyoruz, biz bunu kabul etmiyoruz ve eminiz ki, Adalet ve Kalkınma
Partisine mensup çok değerli arkadaşlarımız da Meclisin iradesinin arkasında
duracaklardır, geri adım atmayacaklardır, baskılara direneceklerdir.
Irak'ta olumlu gelişmeler oluyor;
Birleşmiş Milletler denetçilerinin müspet raporları var; füzeler imha ediliyor;
U-2 uçakları uçuş...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN- Sayın Öymen, mikrofonu
açıyorum efendim; buyurun.
ONUR ÖYMEN (Devamla) - Toparlıyorum
Sayın Başkan; teşekkür ediyorum.
NATO müttefikimiz Fransa, Birleşmiş
Milletlerde yeni bir tasarıyı veto edeceğini söylüyor, Rusya, veto edeceğini
söylüyor, Çin, veto edeceğini söylüyor, Birleşmiş Milletler Genel Sekreterinin
kendisi, barış çabalarına şans tanınması gerektiğini söylüyor; İngiltere'de
iktidara mensup İşçi Partisinin 120 milletvekili, kendi liderlerine
başkaldırmıştır. İngiltere'nin Kalkınma Bakanı Short, dün demeç verdi
"eğer, Güvenlik Konseyi kararı olmazsa görevimden istifa edeceğim"dedi;
5 bakan yardımcısı, aynı yönde beyanda bulundular. 2 Amerikan diplomatı, kendi
hükümetlerini eleştirerek istifa etti. Bu ortamda, biz, Yüce Meclisin iradesini
tersine mi çevireceğiz? Hükümet, bunu mu bize önerecek? Bunun böyle
olmayacağını ümit ediyoruz.
Sayın Adalet ve Kalkınma Partisi Genel
Başkanının dün, 14 Martta Güvenlik Konseyinin kararını beklediğini söylemesini,
olumlu bir işaret olarak sayıyoruz ve biz bunu, uluslararası meşruiyet
sağlanmadıkça bu tezkerenin yeniden Meclise gelmeyeceğinin bir teminatı olarak
kabul etmek istiyoruz.
Değerli arkadaşlar, hükümet diyor ki:
"Biz, bu tezkereyi kabul etsek bile, ülkeyi savaşa sokmuş
olmayacağız." Bu, uluslararası hukuka aykırıdır. Birleşmiş Milletler Genel
Kurulunun 1974 yılında aldığı 3314 sayılı Karar var ve orada "uluslararası
meşruiyet olmadan bir saldırı eylemi için
topraklarını açan ülkeler de bu saldırı eylemine katılmış
sayılırlar"deniliyor. Yani, siz, isteseniz de istemeseniz de, böyle bir
izin verirseniz, yabancı birliklerin Türkiye üzerinden saldırısına izin
verirseniz, ülkeyi savaşa sokarsınız.
Bir şey daha söylemek istiyorum.
Meclisin iradesini açıklamasından bir gün sonra, derhal Türkiye'ye karşı
baskılar başladı. Amerikan hükümetine çok yakın olan bir gazete, kocaman bir makale
yayımladı; Türkiye'de Kürtlere nasıl baskı yapıldığı, nasıl işkence yapıldığı
gibi iddialara yer verdi. Bunun ne manaya geldiğini anlamıyor değiliz. Aynı
tarihlerde, Kuzey Irak'taki bazı Kürt liderlerin demeçlerinin nereden
kaynaklandığını anlamıyor değiliz. Bu mesajları gayet iyi anlıyoruz ve bu
mesajları tahrik edenleri ayıplıyoruz.
Müttefik ülkeler birbirlerine karşı
saygılı davranırlar, birbirlerine baskıyla, zorlamayla iş yaptırmazlar. Amerika
Dışişleri Bakan Yardımcısı Sayın Grossman -ki, eski büyükelçidir ve
Türk-Amerikan dostluğuna çok hizmet etmiştir- geçenlerde bir beyanat verdi;
diyor ki: "Amerikan askerleri girmeden, Türk askerleri de Kuzey Irak'a
giremez", bu anlama gelen beyanda bulundu; Türk dışişleri protesto etti;
ama, yeterli değil. Böyle bir demecin verilebilmiş olması hazindir. Bu, bir
anlamda, Başkan Johnson'un İsmet İnönü'ye gönderdiği mektubu hatırlatıyor;
yani, bizim savaşa girmemize izin vermezseniz, sizin, sınır güvenliğinizi
korumanıza izin vermeyiz anlamına. Arkadaşlar, hangi ülke, sınırlarını korumak
için başka ülkelerden izin alır, başka ülkelerin icazetine tabidir?.. Biz,
yaklaşık on yıldır Kuzey Irak'a asker gönderiyoruz sınır güvenliğimiz için; ne
zaman Amerika'dan icazet istedik, ne zaman izin istedik?.. (CHP sıralarından
alkışlar) Bu, bizim en doğal hakkımızdır. Şunu, huzurunuzda ilan ediyorum ve
zannediyorum ki, Adalet ve Kalkınma Partisine mensup milletvekilleri adına da
konuşuyorum, ne zaman ülkemizin güvenliği gerektirirse, ne zaman sınırlarımızın
güvenliğini korumak için gerekirse, biz, hiç kimseden icazet almadan bunun
gereğini yaparız ve Meclis oybirliğiyle bunu kabul eder, biz de ederiz. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Sayın Öymen, toparlarsanız
memnun olurum.
ONUR ÖYMEN (Devamla) - Toparlıyorum.
Sayın Başkan, değerli arkadaşlar;
netice itibariyle, şunu söylemek istiyorum: Üs ve tesislerin modernleşmesi
amacıyla ülkemize gelen birliklerin, bugünkü görünümüyle, Yüce Meclisin verdiği
yetkileri aşan faaliyetlerde bulunduğunu görüyoruz. Bu konunun, mutlaka, Meclis
tarafından, ivedilikle, bir araştırma konusu yapılması gerektiğine inanıyoruz.
Bu konu, çok ciddî bir konudur; demin de söylediğim gibi, Meclis iradesine
saygı gösterilip gösterilmediği konusudur, hükümetin, Meclisin iradesine uygun
hareket edip etmediği konusudur. Bu konuyu, mutlaka, acilen araştırmak
zorundayız. Halkımıza, bunun izahını yapamayız; bunu niçin araştırmadığımızı,
niçin gündemin geri sıralarında bıraktığımızı halka anlatamayız.
Değerli arkadaşlar, Türk Halkı gururlu
bir halktır, onuruna düşkündür. Biz, onurumuzu çiğnetmeyiz ve hiçbirimiz
çiğnetmeyiz. Bu Mecliste görev yapan hiçbir arkadaşımız, Türkiye'nin onurunun
çiğnenmesine göz yumamaz; yabancı askerlerin Türk askerine silah çekmesine göz
yumamaz; bunun, ikinci sınıf bir mesele gibi aylarca ertelenmesine göz yumamaz.
Sizlerden destek bekliyoruz. Lütfen,
bu konuyu, öncelikle ve ivedilikle Meclisin gündemine alınız.
Hepinize saygılar sunuyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın
Öymen.
Sayın Koç, buyurun.
HALUK KOÇ (Samsun) - Sayın Faruk Çelik
söz istemişlerdi...
FARUK ÇELİK (Bursa) - Sayın Başkan,
önce, Sayın Koç söz istemişlerdi, buyursunlar efendim.
HALUK KOÇ (Samsun) - Sayın Başkan,
ikinci kez söz dağıtımı yapılırken
Sayın Çelik öncelikle istemişlerdi...
BAŞKAN - Söz isteğinde ısrar vardı,
şimdi, birbirinizi davet ediyorsunuz.
Sayın Koç, buyurun. Öncelikle sıra
sizin efendim. (CHP sıralarından alkışlar)
Sayın Koç, Sayın Öymen'e, aşağı yukarı
5 dakika fazla süre tanıdık, saygın bir milletvekilimizin görüşlerini burada
beraberce dinledik. Siz de, süreyi uygun kullanırsanız, Başkanlık Divanı olarak
çok memnun oluruz.
HALUK KOÇ (Samsun) - Teşekkür ediyorum
Sayın Başkan.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
bugün, gerçekten, basit bir konuyu konuşmak için söz almış bulunmuyoruz. Bu
önergenin öncelikle görüşülmesi teklifi de, basit, dar hesaplarla yapılabilecek
bir teklif değil.
Şimdi, bakın, Türkiye'nin bu kadar çok
kilitlendiği bir konunun, bu çatı altında hem hükümeti hem Türkiye Büyük Millet
Meclisini daha çok yıpratmasına izin vermemeliyiz düşüncesinden yola çıktık. Şu
anda İskenderun'a gelen gemilerin, güneydoğuda vızır vızır işleyen yabancı
askerlerin, televizyonlarda, basında gördüğümüz o Hummer ciplerin, o Stinger
füzelerinin, 6 Şubatta verilen birinci tezkerenin yetkisi içinde nasıl
değerlendirilebileceğini sormamız gerekmiyor mu; bir düşünmemiz lazım. Bu
soruyu soran milyonlarca insanımız var. En azından, bizler bu soruya cevap
verebiliyor muyuz; hepimiz izliyoruz bu görüntüleri...
Değerli arkadaşlarım, bakın, biz,
bugün, elmadan armuttan daha fazla nasıl verim alabiliriz diye bir araştırma
komisyonu kurulsun teklifiyle gelmedik karşınıza. Verdiğimiz önerge, Türkiye
Büyük Millet Meclisinin ilk çıkardığı tezkerenin yetki sınırlarının aşılıp
aşılmadığıyla ilgili bir araştırma komisyonu kurulması önergesi.
"Efendim, ne uzatıyorsunuz artık,
ne diye üzerine düşüyorsunuz bunların; her şey bir süreçte akıp gidiyor. Zaten,
Amerika Birleşik Devletleri kararlı, ne Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi
kararı dinliyor ne dünyada yükselen sivil moral toplum gücünü dinliyor. Türkiye
Büyük Millet Meclisi bu tezkereyi reddetmiş olsa da, ikinci tezkereyi nasıl
olsa yeniden geçireceğiz. Dostumuzun stratejik savaş hesaplarını altüst
etmeyelim şimdi, ne gereği var, ne üstünde duruyorsunuz" diyebileniniz var
mı aranızda?.. Ben inanmıyorum.
FARUK ÇELİK (Bursa) - Niye yok; var
var.
HALUK KOÇ (Devamla) - Var diyen,
sözünü alacak, gelecek, açıklayacak Sayın Çelik.
Değerli arkadaşlarım, 1 Mart, Türkiye
Büyük Millet Meclisi, Türkiye'ye yabancı asker gelmesini, yerleşmesini ve
buradan bir başka ülkeye harekât yapmasını uygun görmediğini tüm dünyaya ilan
etti.
Şimdi, 6 Şubatta onaylanan ilk
tezkerenin yetki sınırları aşılıyor mu gerçekten? Bunu, Türkiye'de olayları
yakından izleyen tüm yurttaşlarımız soruyor. Bunu kimden sormaları gerekiyor
dersiniz; köyündeki sağlıkevinin ebesinin, hastasının sorunlarının halledilmesi
için yardım istediği vekillerinin görev yaptığı Yüce Meclisten sormaları ve
bunu Meclis çatısından beklemelerinden daha doğal bir şey olabilir mi; mümkün
değil, bunu buradan soracaklar; muhatabı biziz; asıl onlar, vekil biziz, o
iradeyi biz temsil ediyoruz; o zaman, bizden soracaklar, adres biziz.
Değerli arkadaşlarım, bakın, bu söz
çok acıdır; ama söylemek istiyorum. Türkiye, kendisini kullandırtan bir ülke
olmamak durumundadır. Türkiye Büyük Millet Meclisi, hiçbir kurum veya kuruluşun
ardına saklanmamak durumundadır. Bu önergenin içeriği konusunda, Türkiye Büyük
Millet Meclisinin mutlaka bir görev yapması gerekiyor.
Değerli arkadaşlarım, 1 Martta gelen
tezkere reddedildikten sonra, 6 Şubat kararının öneminin kalmamış olması
gerekiyor, faaliyetlerin durmuş olması gerekiyor; fakat, Türkiye'nin
güneydoğusu ve güney limanlarında, aksine, aşırı bir hareketlenme ve yapılanma
var. Her gün, çok sayıda TIR, çeşitli yüklerle -ki, bunların bir kısmı kapalı
konteynırlar, bir kısmı brandalarla örtülmüş- en hassas coğrafyamızın en uç
noktalarına kadar bütün gün taşınıp duruyor. Bunların içerisinde neler var
değerli arkadaşlarım; bunu, ben, bir milletvekili olarak sormak istiyorum.
Bunların içerisinde neler var? Geleceği ve yurdumuzda konuşlandırılacağı
beklentisini taşıyan yabancı askerlerin boş zamanlarında eğlenecekleri,
oynayacakları beysbol sopaları -hoş, beysbol sopaları da adam öldürüyor- ya da
basketbol potaları mı var bunların içinde; öyle mi sanıyoruz, yoksa, yakın bir
tarihte mazlum kanı akıtacak, bir bölgeyi bir felaket bataklığına sürükleyecek
silahlar ve cephane mi var? Bu sorunun cevabını ben bilmiyorum ve öğrenmek
istiyorum; kimin adına istiyorum; milletvekili olarak, milletin adına
istiyorum. En doğal hakkımı kullanmak istiyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
Bu konuda, Genelkurmay Başkanlığı
bile, bir açıklama yaparak, bugünkü bültenlerde, yabancı askerlerin harekâtına
ilişkin tartışmalar üzerine inceleme başlatacağını bildiriyor; ama, bizler,
burada, daha önce aldığımız kararların yok sayılabileceği yönündeki
tartışmalara, gözlerimizi, kulaklarımızı, beş duyumuzu, her şeyden önce
vicdanlarımızı kapatıp oturacağız! Yok böyle bir şey; olmamalı!
Bu manzara Türkiye'ye yakışmıyor
değerli arkadaşlarım. Bakın, birinci tezkere çok açıktır; tezkere, mevcut üs,
liman ve tesislerin yenilenmesi ve kapasitelerinin genişletilmesine izin
vermektedir. Bu tezkere, yeni bir üs kurulmasına izin vermemektedir. Eğer, yeni
bir üs kuracaksanız veya bugün basında yer aldığı gibi, 6 Şubat sonrasında bir
mutabakat muhtırası imzaladıysanız "18 Şubatta ikinci tezkere
çıkacak" diye, o zaman, bunun gereği
olarak, hükümetin, 1 Martta tezkeresi geri dönen hükümetin, bugünkü
uygulamalara gerekçe oluşturacak yeni bir istemle bu çatının altına gelmesi
gerekiyor.
Değerli milletvekilleri, bu konuya,
Sayın Öymen'in de değindiği ve Meclis araştırması komisyonu kurulmasının bugün
görüşülmesi için verdiğimiz önergenin içeriğine, sizleri bilmiyorum, ama
Cumhuriyet Halk Partisinin sessiz kalması, tepkisiz kalması mümkün değildir.
Sizlerin de aynı duyguyu taşıdığınızı biliyoruz. Meclis, bu konuya mutlaka el
koymalı ve aydınlatmalıdır. Buna, Türkiye Cumhuriyeti hükümetinin ve Türkiye
Büyük Millet Meclisinin itibarının korunması ve yüceltilmesi için, sizler de
destek vermelisiniz. Bu, hükümetimizin de prestijini, Meclisimizin de
prestijini artıracak, yüceltecek bir "evet" olacaktır.
Bu süreç, bu şekilde, Meclis
denetiminden uzak, verilen yetkinin sınırları aşılarak, Türkiye'de -bakın bölge
milletvekili arkadaşlarım, özellikle sizin dikkatinizi çekiyorum- Mardin,
Nusaybin, Gaziantep, Dicle, Oyalı, Oğuzeli, Şanlıurfa, Birecik ve Viranşehir'de
yeni üsler -dikkat edin, bakın "yeni üsler" diyorum- kurulmasına yol
açıyorsa, ne acıdır ki, bir süre sonra, sonu belirsiz bir maceranın içerisinde,
işgal edilmiş bir Türkiye'yle karşı karşıya kalmış olmanın acısını da
yaşayabiliriz. Bu gerçekleri de, burada, tutanaklara geçirtmek istiyoruz.
İdare açısından, karar vermek ve duruş
sergilemek açısından, zayıflık sergileyenler ve bu zaaflarının başkalarında da
olduğunu, başkalarında da olabileceğini düşünerek rahatlamak isteyebilirler. Bu
eksikliğin Cumhuriyet Halk Partisinde ve yöneticilerinde olmadığını bilmenizi
istiyorum. Türk toplumu, ulusal iradesini sergilemek için emanet ettiği Türkiye
Büyük Millet Meclisinin, tezkerenin cömert bir bahşiş karşılığında kabulü
konusundaki tartışmalara son vermesini istiyor.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
1 Mart tezkeresine karşı çıkan Türkiye Büyük Millet Meclisi "ne yapalım;
bizden bu kadar kardeşim, her şeyi yaptık; ama, ehvenişer karşısında, artık
direnecek bir durumumuz yok" gerekçesine, savunmasına sığınamayacak kadar
onurlu, yüce bir çatıdır. (CHP sıralarından alkışlar)
Değerli arkadaşlarım, şimdi, ikinci
tezkere kabul edilmiş gibi, yabancı birliklerin ve muhtemel mühimmat
yığılmasının var olup olmadığının da geri çevirme kararına sahip çıkma
gücünde olan Meclis tarafından araştırılmasını istiyoruz. Bu önergenin
gündeme alınması için, ben -yüreğimden söylüyorum bunu- gereğini yapacağınıza
ve kabul edeceğinize inanıyorum.
Sonuçta, bu bir araştırma komisyonu
kurulmasıdır. Bu önergenin görüşülmesini kabul edelim, şu komisyonu kuralım,
Meclisin onurunu daha da yükseltelim, hep beraber bu çatıya sahip çıkalım, Türk
Ulusuna sahip çıkalım, Türkiye Cumhuriyeti hükümetine sahip çıkalım, desteksiz
bırakmayalım.
Bu konuda araştırma komisyonu
kurulmasını kabul edeceğinize inancımı belirtiyor, Sayın Başkanın müsamahasını
aşmadan sözlerimi bitiriyor, hepinize saygılarımı sunuyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Koç.
Şimdi, aleyhte söz isteyen, Bursa
Milletvekili Sayın Faruk Çelik...
Buyurun Sayın Çelik. (AK Parti
sıralarından alkışlar)
Süreniz 10 dakika.
FARUK ÇELİK (Bursa) - Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; Danışma Kurulunda anlaşamadığımız grup önerileri
üzerinde veya Cumhuriyet Halk Partisi grup önerisi üzerinde söz almış
bulunuyorum; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, Danışma
Kurulunda, AK Parti Grubu adına önerilerimiz olmuştu. Takdir edersiniz ki,
Meclisin çalışmasından, öncelikle iktidar partisi sorumludur. Hesabı verecek
olan iktidar partisidir. Bundan dolayı, Meclis gündemini tayin etmek, öncelikle
iktidar partisinin sorumluluğundadır, yetkisindedir; ama, bu demek değildir ki,
muhalefet partisiyle ipleri koparacaksınız, kendi bildiğinizi okuyacaksınız.
Böyle bir tarzı da, biz, AK Parti olarak, hiçbir zaman belirlemedik. Sürekli,
Cumhuriyet Halk Partisine mensup grup başkanvekili arkadaşlarımızla istişare
halindeyiz; birçok konuda da uzlaşmışızdır; ama, bazı konular vardır ki,
iktidar partisi gereğini yapmalıdır; biz de, bugün olduğu gibi, gereğini yapacağız
inşallah.
Biz, Meclisin gündemine, geçen
haftadan kalan -bugün denetim günü- Amik Gölüyle ilgili araştırma önergesinin
bitirilmesini, arkasından, yine, Cumhuriyet Halk Partili çok değerli bir
milletvekilimiz tarafından verilen, yine Cumhuriyet Halk Partisine ait bir
araştırma önergesinin de hemen akabinde görüşülmesi talebini getirdik; fakat,
arkadaşlarımız, ne hikmetse, yine kendi arkadaşlarının -çok değerli bir İzmir
Milletvekili arkadaşımızın- Karşıyaka İlçesinde otoparkla ilgili mahkeme...
Yani, siz tebessüm ediyorsunuz da, bu,
sizin önergeniz, bizim önergemiz değil ki!.. Siz vermişsiniz, sizin arkadaşınız
vermiş... (AK Parti sıralarından alkışlar, CHP sıralarından gürültüler)
CANAN ARITMAN (İzmir) - Geri çekeriz
önergemizi.
CEVDET SELVİ (Eskişehir) - Bunu daha
sonra görüşürüz; daha önemlileri var...
NADİR SARAÇ (Zonguldak) - Savaştan
önemli mi?..
FARUK ÇELİK (Devamla) - Yani, barış
isteyenlerin, bu kadar savaşı konuşmalarını da anlamakta zorluk çekiyorum.
OYA ARASLI (Ankara) - Barış istediğimiz
için...
FARUK ÇELİK (Devamla) - Sözde mi barış
istiyorsunuz yoksa?!.
Yine, arkadaşınızın vermiş olduğu bir
araştırma önergesini bugün gündeme alalım diyoruz; bunu reddediyorsunuz. O,
kendi iç meselenizdir. Ya, verdiğiniz araştırma önergesinde bir yanlışlık var
veya arkadaşlarla bir probleminiz var; onu, ben bilemiyorum doğrusu! (AK Parti
sıralarından alkışlar, CHP sıralarından gürültüler)
ERDAL KARADEMİR (İzmir) - Önerge
gündemde var, gündemde.
FARUK ÇELİK (Devamla) - Şimdi, gündeme
geleceğiz tabiî.
ALİ RIZA BODUR (İzmir) - Otoparktan
değil, üsten bahsetmenizi istiyoruz.
BAŞKAN - Karşılıklı konuşmayın...
FARUK ÇELİK (Devamla) - Siz
bahsediyorsunuz otoparktan, biz bahsetmiyoruz ki. Onu anlatmaya çalışıyorum.
BAŞKAN - Sayın Çelik, siz, Genel
Kurula hitap edin.
FARUK ÇELİK (Devamla) - Hani, AK Parti
Grubu adına, ülkenin bu kadar ciddî meseleleri varken, hiçbir arkadaşımız,
otoparkla ilgili ne bir soru ne bir araştırma önergesi getiriyor; siz
getiriyorsunuz, biz de, doğrusu, bu kadar yoğun gündem içerisinde bu otopark
nereden çıktı diye, belki bilmediğimiz konular vardır diye buraya getirmeye
çalışıyoruz! (AK Parti sıralarından alkışlar)
ORHAN SÜR (Balıkesir) - Ayıp!..
Ayıp!.. Burası tiyatro salonu değil, konuya gelin.
FARUK ÇELİK (Devamla) - Değerli
arkadaşlar, Danışma Kurulundaki görüşmemizde, çok değerli Grup
Başkanvekillerimize şunu açıkça söyledik: Birinci olarak, bugün önemli bir gün;
çok değerli Genel Başkanımız, bugün Genel Kurulda andiçecekler. İki, 58 inci
hükümet, büyük ihtimalle bugün istifalarını sunacak. Dolayısıyla, böyle
yoğunluk arz eden bir günde, nezaketen, nezaket kuralları çerçevesinde, bu
konuyu bugün gündeme almamamız doğru olacaktır. Bizim de, sizden böyle bir
nazik davranışı beklemek tabiî hakkımızdır. (AK Parti sıralarından alkışlar)
Ama, buna müspet cevap alamadığımızı da ifade etmek istiyorum.
ORHAN ZİYA DİREN (Tokat) - Amerikan
Ordusunun sevkiyatı durdurmasını isteyin.
FARUK ÇELİK (Devamla) - Şimdi, ikinci
olarak, Cumhuriyet Halk Partisinin değerli milletvekilleri bir araştırma
önergesi veriyorlar. Bugün Meclisin gündemi bütün milletvekili arkadaşlarımızın
önünde var. Bu araştırma önergesi bu gündemde var mı, var mı?.. (AK Parti
sıralarından "Yok" sesleri) Bakın, 36 tane araştırma önergesi var;
sizin araştırma önergeniz bu gündemde var mı; yok. Ne zaman yazdınız bunu;
siyasî anlamda, politik anlamda kendinize haklı gerekçeler bulabilirsiniz; ama,
alelacele bir şeyleri karaladınız ve bir araştırma önergesini Meclis
Başkanlığına sundunuz. Ne zaman; bir saat önce sundunuz. Şimdi diyorsunuz ki,
bir saat sonra görüşelim!
ORHAN SÜR (Balıkesir) - Mahzuru mu
var?!.
FARUK ÇELİK (Devamla) - Müsaade edin
de, bu Meclisin nasıl çalışacağına bu büyük grup karar versin diyorum. (AK
Parti sıralarından alkışlar)
İkincisi, bakınız, 6 Şubat
tarihinde...
ORHAN SÜR (Balıkesir) - Artistlere
Broadway'de yer var!..
FARUK ÇELİK (Devamla) - Değerli
arkadaşlar, bakınız, burada, şu anlattıklarımda bir yanlış varsa... (CHP
sıralarından "Var... Var" sesleri) Çıkıp söyleyin bakalım, neresi
yanlış...
BAŞKAN - Sayın Çelik, siz, Genel
Kurula hitap edin.
ORHAN SÜR (Balıkesir) - Niye o zaman
tezkere getirdiniz; gündemde tezkere var mı?..
BAŞKAN - Değerli arkadaşlar, lütfen...
karşılıklı konuşmayalım.
FARUK ÇELİK (Devamla) - Bakınız, bir
yanlışa düşmeyelim değerli arkadaşlar... bir yanlışa düşmeyelim. Şunu herkes
bilsin ki, 6 Şubatta aldığımız karar, kendi başına, müstakil, hukukî bir
karardır.
ERDAL KARADEMİR (İzmir) - Üsler var
mı, üsler?..
FARUK ÇELİK (Devamla) - Yani, bir
şeyin parçası, bir şeyin ilavesi, bir şeyin noksanı filan değil; 6 Şubattaki
karar, müstakil bir karardır.
Ben, burada, söz alan çok değerli
Cumhuriyet Halk Partisi sözcülerini anlamakta zorlanıyorum. Ne ilgisi var
ikinci tezkereyle; nasıl ilişkilendiriyorsunuz? Bir karar alınmış, hatta hatta,
çok daha ileri noktalara gidiliyor, deniliyor ki, ikinci tezkere reddedildiğine
göre, birincisinin hükmü yoktur gibi, hukuk mantığından yoksun... Burada bir
karar nasıl alınır, karar haline gelmiş olan bir mesele, nasıl karar olmaktan
çıkar; bunu, her milletvekilinin çok iyi bilmesi gerekiyor; inanıyorum ki,
arkadaşlar da biliyorlar. (AK Parti sıralarından alkışlar)
Bir konuyu daha ilaveten söylemek
istiyorum:
Değerli arkadaşlar, bugün, 6 Şubat
tezkeresiyle, içeriğiyle ilgili ihlaller vardır diyorsunuz ya, şunu, bakın, net
olarak söylüyorum, bugün, o bölgede cereyan eden bütün hadiseler, cereyan eden
bütün olaylar, bu tezkerenin muhtevası çerçevesinde yapılan mutabakat zaptı
çerçevesinde olmaktadır. (CHP sıralarından gürültüler)
ORHAN SÜR (Balıkesir) - Getir o
zaptı!.. Getir o zabıtları!..
FARUK ÇELİK (Devamla) - Tabiî...
Müsaade edin... Müsaade edin...
ORHAN SÜR (Balıkesir) - Zaptı
söyleyin!..
FARUK ÇELİK (Devamla) - Tabiî,
mutabakat zaptı içerisinde olmaktadır. Yani, bunlar uygulamaya müteallik
şeylerdir. Yeri, saati, günü gelir, bunları konuşuruz, ayrı bir olay; ama, biz,
grup önerisi üzerinde konuşuyoruz.
Şunu da ifade edeyim: Tüm bu
uygulamalar, bölgede cereyan eden uygulamalar, yetkililerin nezaretinde
gerçekleşmektedir; bir.
TUNCAY ERCENK (Antalya) - Sen de
inanmıyorsun bunlara!..
FARUK ÇELİK (Devamla) - İkincisi,
periyodik olarak denetimler devam etmektedir. Üçüncüsü... (CHP sıralarından
gürültüler)
Şimdi, değerli arkadaşlar...
BAŞKAN - Sayın Çelik, bir dakikanızı
rica ediyorum.
Değerli arkadaşlar, Sayın Cumhuriyet
Halk Partisi Grubuna rica ediyorum, grup başkanvekili arkadaşlarımıza rica
ediyorum; dinleyelim...
Sayın Çelik, siz de Genel Kurula hitap
edin, lütfen... Laf atmayın...
FARUK ÇELİK (Devamla) - Şimdi, bakın,
konuyu dinleyeceksiniz, anlayacaksınız, ondan sonra anlamadığınız şey varsa
konuşacaksınız. (AK Parti sıralarından alkışlar)
ORHAN SÜR (Balıkesir) - Anlat ki
anlayalım!
FARUK ÇELİK (Devamla) - Yani,
burada... (CHP sıralarından gürültüler)
BAŞKAN - Devam edin efendim...
FARUK ÇELİK (Devamla) - Derler ki, bir
ağız verilmiş az konuşasın, iki kulak verilmiş çok dinleyesin diye; ama,
CHP'liler dinlememeyi tercih ediyorlar! (AK Parti sıralarından alkışlar)
Şimdi, bütün olaylar yetkililerin
nezaretinde gelişmektedir; bir. İkincisi, periyodik olarak merkezden
denetlemeler sürekli olarak yapılmaktadır. Üçüncüsü, bakın, Genelkurmayın 6
Mart 2003 tarihinde basında çıkan bu haberlerden dolayı yaptığı bir açıklama
vardır ki, bütün şüpheleri ortadan kaldırmaktadır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN - Bir dakika efendim... Bir
dakika...
Buyurun.
FARUK ÇELİK (Devamla) - Biz şunu
söylüyoruz: Her şey, hükümetimizin bilgisi dahilindedir, her şey yetkili
organların bilgisi ve denetimi altındadır. Biz, sizden şunu istirham ediyoruz:
Köklü bir parti olduğunuzu iddia ediyorsunuz; saygı duyuyoruz, doğru
söylüyorsunuz; ama...
ÖNDER SAV (Ankara) - Öyleyiz...
FERAMUS ŞAHİN (Tokat) - Ona şüphen mi
var?!
FERİDUN FİKRET BALOĞLU (Antalya) - Ne
iddiası; gerçek!.. Seksendört yıllık partiyiz. Ayıp ya!..
FARUK ÇELİK (Devamla) - Müsaade
edin... Köklü bir parti olduğunuzu söylüyorsunuz; ama, şu kürsüden
söyleyeceğiniz fikirleriniz de köklü olmalı; köksüz fikirlerle buraya gelmeyin
diyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)
ORHAN SÜR (Balıkesir) - Her zaman
köklü fikirlerdir.
FARUK ÇELİK (Devamla) - Meclis
iradesine saygısızlık diye bir şey olur mu?! Hepimiz, Meclis iradesine
saygılıyız ve Meclis iradesinin dışında da bir uygulamanın yapılmadığını burada
ifade ediyorum.
Grup önerinize katılmadığımızı ifade
ediyor, hepinize saygılar sunuyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın
Çelik.
MUSTAFA ÖZYÜREK (Mersin) - Sayın
Başkan...
BAŞKAN - Sayın Özyürek buyurun, bir
şey mi var?
MUSTAFA ÖZYÜREK (Mersin) - Sayın Grup
Başkanvekili, hem Danışma Kurulundaki müzakereleri yanlış şekilde aksettirdiği
hem de Cumhuriyet Halk Partisine dönük suçlayıcı ifadelerde bulunduğu için, bu
konu hakkında söz istiyorum.
BAŞKAN - Sayın Özyürek, bakınız, hatip
konuşurken, iki defa, üç defa hatibin sözünü keserek, sükûnetin sağlanmasını,
hatibe sataşılmamasını ve bu Genel Kurulun mehabetine uygun bir davranış içinde
bulunulmasını bütün milletvekillerinden rica ettim. Ancak, bu laf atmaların
içerisinde ve sayın hatibin konuşmalarının içerisinde, sizin söz talebinizi
haklı kılacak bir şey görmediğimden, söz talebinizi kabul edemiyorum. (AK Parti
sıralarından alkışlar)
Sayın Engin Altay lehte söz
istemiştir; ancak, İçtüzüğümüze göre iki sayın milletvekilimize lehte söz verme
imkânı olduğundan, kendilerine de söz veremeyeceğim. Bunu da, hem Genel Kurulun
bilgisine sunuyorum hem de zabıtlara geçmiş oluyor.
Değerli arkadaşlar, öneri okunmuş,
bilgilerinize sunulmuş ve müzakeresi de tamamlanmıştır.
Şimdi, Cumhuriyet Halk Partisi
Grubunun, İçtüzüğün 19 uncu maddesine göre verilmiş olan önerisini oylarınıza
sunuyorum: Öneriyi kabul edenler...
Sayın milletvekilleri, oturalım
lütfen, daha rahat sayıyoruz. Lütfen oturalım.
Sayın milletvekilleri, bakın, zaman
kaybediyoruz, arkadaşlarımız saymakta güçlük çekiyor. Oturalım arkadaşlar,
hareket olduğu zaman sayım mümkün olmuyor.
MUSTAFA ERDOĞAN YETENÇ (Manisa) -
Sayın Başkan, oylamayı elektronik cihazla yapalım.
BAŞKAN - Müsaade edin efendim...
Kabul etmeyenler...
UFUK ÖZKAN (Manisa) - Amerikan
yandaşları!
ÜNAL KACIR (İstanbul) - Ayıptır!
Ayıptır!
(AK Parti ve CHP sıralarından ayağa
kalkmalar, birbirlerinin üzerine yürümeler ve karşılıklı laf atmalar)
AHMET MÜNİR ERKAL (Malatya) - Özür
dileyecek... (Gürültüler)
FARUK ÇELİK (Bursa) - Saygılı olun...
Saygılı olun... (Gürültüler)
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri,
lütfen... (AK Parti sıralarından "Ara verin" sesleri)
Sayın idare amirleri, lütfen...
(Gürültüler)
Sayın milletvekilleri... İdare
amirleri, görevinizin başına...
Sayın milletvekilleri, birleşime 5
dakika ara veriyorum.
Kapanma
Saati : 17.12
ÜÇÜNCÜ
OTURUM
Açılma
Saati : 17.20
BAŞKAN
: Başkanvekili İsmail ALPTEKİN
KÂTİP
ÜYELER : Suat KILIÇ (Samsun), Yaşar TÜZÜN (Bilecik)
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri,
Türkiye Büyük Millet Meclisinin 43 üncü Birleşiminin Üçüncü Oturumunu açıyorum.
Çalışmalarımıza kaldığımız yerden
devam edeceğiz.
FARUK ÇELİK (Bursa) - Sayın Başkan...
BAŞKAN - Efendim?..
FARUK ÇELİK (Bursa) - Söz istiyorum.
BAŞKAN - Ne konuda söz istiyorsun?
FARUK ÇELİK (Bursa) - Oylama anında
yaşanan o müessif olaydan dolayı söz istiyorum.
CEVDET SELVİ (Eskişehir) - Vermeyin
Sayın Başkan; oylamaya geçtiniz.
BAŞKAN - Oylama yarım kaldı; oylama
işlemini tamamladıktan sonra sizin talebinizi alacağım.
IV.-
ÖNERİLER (Devam)
A)
SİYASÎ PARTİ GRUBU ÖNERİLERİ (Devam)
1.-
Genel Kurulun çalışma saatleriyle gündemdeki sıralamanın yeniden düzenlenmesine
ilişkin CHP Grubu önerisi (Devam)
BAŞKAN - Değerli arkadaşlar,
biliyorsunuz, kabul edenlerden sonra "Kabul etmeyenler" dedim; onun
sayımı devam ederken, maalesef, hiçbirimizin arzu etmediği bir durumla
karşılaştık ve çalışmalarımıza ara verdik.
Şimdi, oylamaya, kaldığımız yerden
devam ediyorum. Kabul etmeyenler... Sayın milletvekilleri, öneri kabul
edilmemiştir. (AK Parti sıralarından alkışlar; CHP sıralarından alkışlar [!])
FARUK ÇELİK (Bursa) - Sayın Başkan,
bir söz talebimiz vardı.
BAŞKAN - Evet, doğrudur. Talep çok
önemli...
ERDOĞAN KAPLAN (Tekirdağ) - Başkanım,
buradaki herkes çok önemli.
BAŞKAN - Bir milletvekilinin talebi...
Buyurun Sayın Çelik; talebinizi,
uzatmadan, yerinizden, kısaca, bir sataşmaya meydan vermeden rica ediyorum.
FARUK ÇELİK (Bursa) - Tabiî...
Sayın Başkan, çok teşekkür ediyorum.
Az önce gerçekleştirdiğimiz oylama
anında, maalesef, hiçbirimizin arzu etmediği müessif olay yaşandı ve yine,
maalesef, Grubumuza yönelik sözlü olarak çok çirkin bir saldırıda bulunuldu.
Aynı zamanda, bu saldırının Yüce Meclisin çatısı altında olması da üzüntümüzü
muciptir.
Şimdi, şunu ifade ediyorum; ben
inanıyorum ki, bu ifadeleri kullanan arkadaşlarımız, sehven bu ifadeleri
kullanmışlardır. Bir art niyetlerinin olmadığı düşüncesinden hareket etmek
istiyoruz; ama, yine de, bu çatının altında, bu derece milletin teveccühüne
mazhar olarak buraya gelmiş arkadaşlarımıza böyle çirkin ifadeleri
kullananlarını -kim tarafından kullanılırsa kullanılsın- kınadığımızı ifade
ediyorum. İlgili arkadaşların isimleri bilinmektedir, bu isimleri tutanaklardan
almanızı istirham ediyorum ve Genel Kuruldan özür dilemelerini talep ediyorum
efendim. (AK Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum.
Oradaki o ifadeyi Başkan olarak ben
duymadım; sizler duymuş olabilirsiniz; ama, aslolan tutanaklardır, tutanaklara
bakacağım, Başkanlık Divanı olarak arkadaşlarımızla birlikte değerlendirip,
takdirimizi, kararımızı ve sonucu Genel Kurula bildireceğim.
HALUK KOÇ (Samsun) - Sayın Başkan, bu
konuda çok kısa, herhangi bir sataşmaya mahal vermeden, belki ortamı
rahatlatacak bir yanıt vermek istiyorum.
REYHAN BALANDI (Afyon) - Efendim,
yanıt vermek yerine, özür dilesinler.
BAŞKAN - Sayın Koç, tutanaklar gelsin,
size, o zaman söz vereyim.
HALUK KOÇ (Samsun) - Çok kısa efendim,
bu işi layıkıyla kapatmak için.
FARUK ÇELİK (Bursa) - Özür dileyecek
efendim.
BAŞKAN - Sayın Koç'a da, 2 dakikayı
geçmemek ve yeni bir sataşmaya mahal vermemek üzere, söz vereceğim.
Sayın Koç'un, yeni bir sataşmaya mahal
vermeyecekleri noktasındaki inceliklerine de, ayrıca teşekkür ediyorum.
Buyurun Sayın Koç.
HALUK KOÇ (Samsun) - Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; sunmuş olduğumuz araştırma komisyonu kurulmasına
ilişkin önergenin Meclis gündemine alınması tartışmaları sırasında
-tutanaklardan çıkacaktır- kastını aşan ifadeler olduysa ve bunlar Cumhuriyet
Halk Partisi sıralarından geldiyse, ben, Grubum adına, bütün Adalet ve Kalkınma
Partisi Grubundan ve Türkiye Büyük Millet Meclisinden özür dilerim; bu bir. (AK
Parti sıralarından alkışlar)
Bir inancımı da belirtmeden
geçemeyeceğim Sayın Başkan; ben, bu çatı altında, hiçbir zaman, yabancı bir
ülkenin yanında yer alacak hiçbir milletvekilinin olmadığına inanıyorum; çünkü,
bunu, 1 Mart gününde, bu Türkiye Büyük Millet Meclisi, bütün dünyaya ve
Türkiye'ye kanıtladı. Gelebilecek benzer durumlarda da aynı kanıtı gösterecek
iradededir.
Saygı sunuyorum efendim. (Alkışlar)
BAŞKAN - Sayın Koç, çok teşekkür
ediyorum.
Bu mesele böylece kapanmıştır.
Sayın milletvekilleri, Adalet ve
Kalkınma Partisi Grubunun İçtüzüğün 19 uncu maddesine göre verilmiş önerileri
vardır; önce tümünü okutup işleme alacağım, sonra ayrı ayrı okutup oylarınıza
sunacağım.
Öneriyi okutuyorum:
2.-
Genel Kurulun çalışma gün ve saatleriyle gündemdeki sıralamanın yeniden
düzenlenmesine ilişkin AK Parti Grubu önerisi
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Danışma Kurulunun 11 Mart 2003 Salı
günü (bugün) yaptığı toplantıda siyasî parti grupları arasında oybirliği
sağlanamadığından, İçtüzüğün 19 uncu maddesi gereğince Grubumuzun aşağıdaki
önerilerinin Genel Kurula sunulmasını arz ederim.
Faruk Çelik
AK Parti Grubu Başkanvekili
Öneriler:
1.-Genel Kurulun 11 Mart 2003 Salı
günkü (bugün) birleşiminde, gündemin "Genel Görüşme ve Meclis Araştırması
Yapılmasına Dair Öngörüşmeler" kısmının 14 üncü sırasında yer alan, İzmir
Milletvekili Canan Arıtman ve 34 milletvekilinin, İzmir'in Karşıyaka İlçesinde
otopark olarak düzenlenen bir alanla ilgili mahkeme kararlarının uygulanmadığı
iddialarının araştırılmasına ilişkin (10/25) esas numaralı Meclis araştırması
önergesinin görüşmelerinin yapılması,
2.- Gündemin "Kanun Tasarı ve Teklifleri
ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler" kısmının 15 inci sırasında yer alan
67 sıra sayılı kanun tasarısının bu kısmın 1 inci sırasına, 6 ncı sırasında yer
alan 56 sıra sayılı kanun tasarısının 2 nci sırasına, 7 nci sırasında yer alan
57 sıra sayılı kanun tasarısının 3 üncü sırasına, 12 nci sırasında yer alan 64
sıra sayılı kanun tasarısının 5 inci sırasına, 13 üncü sırasında yer alan 65
sıra sayılı kanun tasarısının 6 ncı sırasına, 14 üncü sırasında yer alan 66
sıra sayılı kanun tasarısının 7 nci sırasına ve daha önce gelen kâğıtlar
listesinde yayımlanan ve bastırılarak dağıtılan 72 sıra sayılı kanun
tasarısının ise 4 üncü sırasına alınmasının,
Genel Kurulun onayına sunulması
önerilmiştir.
BAŞKAN - Söz talebi var mı efendim?
MUSTAFA ÖZYÜREK (Mersin) - Sayın
Başkan, önerinin aleyhinde söz istiyorum.
BAŞKAN - Sayın Özyürek, buyurun. (CHP
sıralarından alkışlar)
Süreniz 10 dakikadır.
MUSTAFA ÖZYÜREK (Mersin) - Sayın
Başkan, değerli arkadaşlarım; Danışma Kurulunda uzlaşma sağlayamadığımız bir
konuda, Adalet ve Kalkınma Partisinin önerisi üzerinde söz almış bulunuyorum;
hepinizi saygılarımla selamlıyorum.
Sayın Başkan, değerli arkadaşlarım;
bugün, Sayın Abdullah Gül başkanlığında kurulmuş bulunan hükümet, istifasını
Sayın Cumhurbaşkanına takdim etmiştir.
İçtüzüğümüzün 78 inci maddesinde
"Bakanlar Kurulunun herhangi bir sebeple çekilmesi halinde, yeni Bakanlar
Kurulu güvenoyu alıncaya kadar, Anayasa ve İçtüzük değişiklikleri hariç, kanun
tasarı ve tekliflerinin komisyonlarda ve Genel Kurulda görüşülmesi
ertelenir" hükmü yer almaktadır. O nedenle, Danışma Kurulumuzda, yarın,
öncelikle görüşülmesi yönünde bir karar çıksa bile, İçtüzüğün 78 inci maddesine
göre, bu kanun tasarı ve tekliflerinin görüşülmeyip, ertelenmesi gerekir. Bu
noktayı, Başkanlığımızın ve saygıdeğer milletvekillerimizin dikkatine sunmak
için söz aldım. Kaldı ki, bu kanun tasarı ve tekliflerinin bir önceliği de
yoktur. Bir kısmı, çok eski hükümetlerden beri devam eden, her yeni hükümet
tarafından tekeffül edilmek suretiyle devreden kanunlardır. Bu nedenlerle, biz,
buraya getirilen, Danışma Kurulunda mutabakat sağlayamadığımız önerinin
aleyhinde oy kullanacağımızı bildirir, hepinize saygılar sunarım. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın
Özyürek.
Önerinin aleyhinde ikinci söz talebi,
Sinop Milletvekili Sayın Engin Altay'a aittir.
Buyurun Sayın Altay. (CHP sıralarından
alkışlar)
ENGİN ALTAY (Sinop) - Sayın Başkan,
çok değerli mesai arkadaşlarım; AKP Grubunun verdiği önerge üzerinde, aleyhte
görüşlerimi açıklamak üzere huzurunuzdayım.
Biraz önce, Sayın Çelik, konuşmasında,
dedi ki: "Müsaade edin de, Meclis gündemini, bu grup, büyük grup
belirlesin." Doğrudur. Doğrudur da, keşke, bu büyük grup belirlese. Yani,
Meclis gündemini büyük grup belirlese, bir yılın gün sayısı kadar olan 365
kişilik AKP Grubu belirlese, hiçbir itirazımız da olmaz. Ancak, görünen o ki,
Meclis gündemini bu büyük grup belirlemiyor; bunu, siz de biliyorsunuz. (AK
Parti sıralarından gürültüler) Efendim, birebir konuştuğumda, birçoğunuzun bu
konuda mustarip olduğunu ben biliyorum. (AK Parti sıralarından "Sen
nereden biliyorsun?!" sesleri) Her birinize teker teker... Ben, buradan
konuşuyorum, dinlersiniz; biraz sonra, lehinde, bir arkadaşınız gelir; yani,
grup sözcünüz gelir, buradan "Engin Altay, sen yanlış söylüyorsun"
der. (AK Parti sıralarından gürültüler)
Ben, size konuşmayayım, kendi Grubuma
konuşayım...
BAŞKAN - Sayın hatip, siz, Genel
Kurula hitap edin lütfen.
Müdahale etmeyelim, dinleyelim
arkadaşlar.
ENGİN ALTAY (Devamla) - Şimdi, bu konularda,
böyle, topyekûn, topluca tepki gösteriyorsunuz; keşke, hassas olduğunuz
konularda da, iç dünyanızda yaşadığınız çelişkilerde de böyle topluca
tepkiler... (AK Parti sıralarından gürültüler)
RECEP YILDIRIM (Sakarya) - Kendi adına
konuş!
ENGİN ALTAY (Devamla) - Efendim, ben
konuşuyorum...
ÜNAL KACIR (İstanbul) - İç dünyamızı
nereden biliyorsun?!
ENGİN ALTAY (Devamla) - Biliyorum ben.
(AK Parti sıralarından gürültüler)
Dinleyin lütfen... Şimdi...
ÜNAL KACIR (İstanbul) - Bizim iç
dünyamızdan bahsediyorsun; biz bilmiyoruz, sen nereden biliyorsun?!
ENGİN ALTAY (Devamla) - Sayın vekilim,
birebir konuştuğum... Şimdi isim mi vereyim burada!.. (AK Parti sıralarından
"Ver, ver " sesleri)
Olmaz; veremeyiz...
Şimdi, saygıdeğer arkadaşlarım, sayın
milletvekilleri; 1921'de...
ÜNAL KACIR (İstanbul) - İçimizi biz
kendimiz bilmiyoruz, o nasıl bilebilir benim içimi yahu?! Allah Allah!.. Hayret
bir şey; nasıl bildin benim içimi?!
ENGİN ALTAY (Devamla) - Sizin içinizi
bilmiyorum ben; ama, bildiklerim var. Yahu, gelirsiniz, içinizi burada
söylersiniz. Bu kürsü, halk kürsüsüdür; herkes, gelir, bunu kullanır; bu kadar
basit! (AK Parti sıralarından gürültüler)
ÜNAL KACIR (İstanbul) - Sen kendi
içini söyle, benim içimi söyleme! Allah Allah!..
ENGİN ALTAY (Devamla) - Efendim, ben, doğru konuşuyorum. Şimdi, bir
dinleyin sonra karar verin. Bir dinler misiniz... (AK Parti sıralarından
gürültüler)
Sayın Başkan, konuşmam
engellenmektedir.
BAŞKAN - Sayın konuşmacı,
mikrofonunuzu kestim, şu bakımdan: Değerli milletvekilleri, değerli arkadaşlar;
Türkiye Büyük Millet Meclisinin Genel Kurulunda, milletin kürsüsünde, herkes,
fikrini açıkça ortaya koyacaktır; ancak, elbette ki, sataşmaya meydan
vermeyecektir, ne maksatla konuşmak için çıktıysa o konularda konuşacaktır.
Yalnız, değerli arkadaşlarımızın da -iktidarıyla, muhalefetiyle- kürsüye çıkan
sayın hatibi sükûnetle dinlemelerini rica ediyoruz.
Sözünüze devam edin; buyurun.
ENGİN ALTAY (Devamla) - Teşekkür
ederim Sayın Başkanım.
Şimdi, değerli arkadaşlar, bu 48 inci maddenin
sık sık ihlalinden; yani, ihlal de demeyelim de, Danışma Kurulu kararıyla
görüşmekte olduğumuz kanun tasarılarının sürekli yer değişiminden, ben, sizin
çok memnun olduğunuzu, çok rahat olduğunuzu zannetmiyorum; çünkü... (AK Parti
sıralarından "Nereden biliyorsun?!" sesleri, gürültüler)
Tamam... Ben rahatsızım, sizi
karıştırmıyorum. Ben rahatsızım; çünkü, bir milletvekili, bir kanun tasarısını
görüşürken, oylarken, neyin yerine neyin getirildiğini bilerek oy kullanmalıdır
diye düşünüyorum. Bu sebeple de, bu 48 inci maddeye, iktidar grubunun,
dolayısıyla, sayın hükümetin bir parça daha riayet etmesinin doğru olacağı,
düzgün olacağı kanaatini taşıyorum.
Şimdi, değerli arkadaşlarım, 1921'de
ve 1922'de Yunan ordusu bütün Ege Bölgesini işgal etmiş, Ankara'ya yaklaşmış ve
bir ulusal kurtuluş savaşı verilirken bile, bu şerefli Parlamento, Başkomutan
Mustafa Kemal Atatürk'ü sorguya almıştır. Başkomutan Mustafa Kemal Atatürk, bu
Yüce Parlamentoya saatlerce hesap vermiştir; üstelik, düşman kuvvetleri Ankara'ya
80-90 kilometre mesafedeyken. Bu Parlamento, bu kadar hassas, bu kadar duyarlı,
bu kadar şerefli, bu kadar onurlu bir parlamentodur.
Şimdi, memleketin bir limanında
gemiler boşalacak, bu gemilerde, biraz önce sayın hatiplerin söylediği gibi,
birkısım konteynerler memleketin değişik bölgelerine sevk edilecek, bir
milletvekili memleketinin limanının kapısından geri çevrilecek ve Parlamento,
bu konularda, yetkisiz, etkisiz, duyarsız ve bilgisiz kalacak... Böyle bir
parlamento örneği, demokrasi tarihinde, belki de ilktir.
Ben, size, şimdi başka bir şey
söyleyeyim...
YAHYA BAŞ (İstanbul) - Konuya gel,
konuya...
ENGİN ALTAY (Devamla) - Efendim?..
YAHYA BAŞ (İstanbul) - Konuya gel...
ENGİN ALTAY (Devamla) - Konudayım ben.
YAHYA BAŞ (İstanbul) - Hayır, değil;
öncekine takıldın. Sen, şimdi sonuca gel...
ENGİN ALTAY (Devamla) - Siz,
gelirsiniz, konuyu tamamlarsınız biraz sonra!
Değerli arkadaşlar, o Parlamento,
bugünkü Parlamentonun durduğu noktadan daha dik durmuştur. Onlar ki, ranzalı,
24 kişilik koğuşlarda, helva ekmek yiyerek emperyalizme karşı Ulusal Kurtuluş
Savaşını vermişlerdir ve onlar ki, Başkomutanı, bu kürsüden, saatlerce izahat
verme noktasında bırakmışlardır; ancak, görüyorum ki, bu Parlamento, tam tersi
bir durumla, yürütme organının yasama organını by-pass etmesine vize vermiştir.
Dünyada kendi kendini by-pass ettiren
ilk parlamento olarak ve onun üyesi olarak tarihe geçmek istemiyorum!
Hepinize sevgiler, saygılar sunuyorum.
(CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Altay.
Lehte, Bursa Milletvekili Sayın Faruk
Çelik söz istemiştir.
Buyurun Sayın Çelik. (AK Parti
sıralarından alkışlar)
Süreniz 10 dakikadır.
FARUK ÇELİK (Bursa) - Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; Grup önerimiz üzerinde söz almış bulunuyorum; hepinize
saygılar sunuyorum.
Yalnız bir hususu aydınlatmak için söz
aldım. Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkanvekili arkadaşımız, İçtüzüğün 78 inci
maddesi gereği, hükümet istifa ettikten veya görevden ayrıldıktan sonra meydana
gelen bir boşluğa işaret ettiler. Doğrudur; yalnız, bizim, bugün, burada
yaptığımız, bir düzenlemedir. Bugünkü gündem devam edecek. Yarınki gündemde
nelerin görüşüleceğini de, grup önerisi olarak huzurlarınıza getiriyoruz.
Bunların görüşülebilmesi için,
Başbakanlıktan bir tezkere ihtiyacı vardır; o tezkere de hazırlanmaktadır.
İnşallah, yarınki gündemi de, gelen bu tezkere çerçevesinde devam
ettireceğimizi bildirmek için söz aldım.
Hepinize saygılar sunuyorum. (AK Parti
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ediyoruz Sayın Çelik.
Görüşmeler tamamlanmıştır.
Şimdi, önerinin 1 inci maddesini
okutuyorum:
1.- Genel Kurulun 11 Mart 2003 Salı
günkü (bugün) birleşiminde, gündemin "Genel Görüşme ve Meclis Araştırması
Yapılmasına Dair Öngörüşmeler" kısmının 14 üncü sırasında yer alan, İzmir
Milletvekili Canan Arıtman ve 34 milletvekilinin, İzmir'in Karşıyaka İlçesinde
otopark olarak düzenlenen bir alanla ilgili mahkeme kararlarının uygulanmadığı
iddialarının araştırılmasına ilişkin (10/25) esas numaralı Meclis araştırması
önergesinin görüşmelerinin yapılması.
BAŞKAN - Kabul edenler... Kabul
etmeyenler... Kabul edilmiştir.
2 nci maddeyi okutuyorum:
2.- Gündemin "Kanun Tasarı ve
Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler" kısmının 15 inci
sırasında yer alan 67 sıra sayılı kanun tasarısının bu kısmın 1 inci sırasına,
6 ncı sırasında yer alan 56 sıra sayılı kanun tasarısının 2 nci sırasına, 7 nci
sırasında yer alan 57 sıra sayılı kanun tasarısının 3 üncü sırasına, 12 nci
sırasında yer alan 64 sıra sayılı kanun tasarısının 5 inci sırasına, 13 üncü
sırasında yer alan 65 sıra sayılı kanun tasarısının 6 ncı sırasına, 14 üncü
sırasında yer alan 66 sıra sayılı kanun tasarısının 7 nci sırasına ve daha önce
gelen kağıtlar listesinde yayımlanan ve bastırılarak dağıtılan 72 sıra sayılı
kanun tasarısının ise 4 üncü sırasına alınması.
BAŞKAN - Kabul edenler... Kabul
etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Sayın milletvekilleri, İçtüzüğün 37
nci maddesine göre verilmiş doğrudan gündeme alınma önergesi vardır; önce
okutacağım, işleme alacağım ve sonra oylarınıza sunacağım.
Önergeyi okutuyorum:
III. -
BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI (Devam)
D)
TEZKERELER VE ÖNERGELER (Devam)
5.-
Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt'ün, 4325 Sayılı Olağanüstü Hal Bölgesinde ve
Kalkınmada Öncelikli Yörelerde İstihdam Yaratılması ve Yatırımların Teşvik
Edilmesi ile 193 Sayılı Gelir Vergisi Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanunun
6 ncı Maddesinin Değiştirilmesi Hakkında Kanun Teklifinin (2/30) doğrudan
gündeme alınmasına ilişkin önergesi (4/25)
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
7.1.2003 tarih ve 10 sayıyla vermiş
olduğum, 4325 Sayılı Olağanüstü Hal Bölgesinde ve Kalkınmada Öncelikli
Yörelerde İstihdam Yaratılması ve Yatırımların Teşvik Edilmesi ile 193 sayılı
Gelir Vergisi Kanununun 6 ncı Maddesinin 31.12.2002'de Yürürlükten
Kaldırılmasına Dair Uygulamanın Yeniden 1.1.2003'den 31.12.2005 Tarihine Kadar
Uzatılmasına Dair Kanun Teklifim, üzerinden 45 gün geçmesine rağmen komisyonda
görüşülmediğinden, doğrudan Genel Kurul gündemine alınmasını takdir ve
tensiplerinize saygılarımla arz ederim. 3.3.2003
Ensar Öğüt
Ardahan
BAŞKAN- İçtüzüğe göre, önerge
üzerinde, istem halinde, komisyon, hükümet ve teklif sahibine ve 1
milletvekiline 5'er dakikayı geçmemek üzere söz verme imkânımız var.
Söz isteği?..
ENSAR ÖĞÜT (Ardahan)- Önerge sahibi
olarak söz istiyorum Sayın Başkan.
BAŞKAN- Önerge sahibi olarak Sayın
Ensar Öğüt; buyurun.
Süreniz 5 dakikadır.
ENSAR ÖĞÜT (Ardahan)- Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; 4325 Sayılı Olağanüstü Hal Bölgesinde ve Kalkınmada Öncelikli Yörelerde İstihdam
Yaratılması ve Yatırımların Teşvik Edilmesi Hakkında Kanunun uygulamasının
31.12.2005'e kadar uzatılmasıyla ilgili kanun teklifim üzerinde söz almış
bulunuyorum.
Bu kanunun uygulaması 31.12.2002
tarihinde son buldu ve bu uygulamanın uzatılması, iktidar partisinin acil eylem
planında da var. Bu, özellikle, kalkınmada öncelikli Doğu ve Güneydoğu Anadolu
illerinde yatırımların teşvik edilmesine ve
istihdam yaratacak işadamlarımıza imkân sağlayacak. Orada yatırım
yapacaklar ve yatırım yapmaları da çoğu insana ekmek kapısı açacaktır.
Doğu ve güneydoğu insanlarının en
büyük geçim kaynağı tarım ve hayvancılıktır. Tarım ve hayvancılıkla uğraşan bu
bölgeler, uzun kış mevsimi nedeniyle, sekiz ay gibi bir süre kar altında
kalmaktadır. O bölgenin coğrafî ve iklim şartları da göz önünde tutulduğu
zaman, özel sektörün yatırım yapması zordur. Zor olması nedeniyle, özel
sektöre, yatırım imkânı sağlayacak birtakım kolaylıkların getirilmesi
gerektiğine inanıyorum. Bu nedenle, bu kanun teklifimin Yüce Meclisten
geçmesini talep ediyorum.
Bölgemizin ve kalkınmada öncelikli
illerin daha güzel kalkınabilmesi için önerilerim var. Birincisi, tarım ve
hayvancılıkla uğraşan bölgenin eğitime ihtiyacı vardır. Bu eğitimi sağlamak
için de tarım ve hayvancılıkla ilgili meslek liselerinin kurulması gerekiyor.
Tarım ve hayvancılıkla ilgili meslek liseleri kurulursa, o zaman,
insanlarımızı, tarım ve hayvancılıkta daha bilinçli bir şekilde yetiştirmiş
oluruz.
İkincisi, Doğu ve Güneydoğu Anadolu
Bölgelerinde organize sanayi bölgeleri var. Bu organize sanayi bölgelerine
kimse yatırım yapmıyor. Bu organize sanayii bölgelerinin bir kısmının, hiç
olmazsa yarısının, besi organize sanayii olarak yapılması lazım. Besi organize
sanayii olarak yapılır ve besi organize sanayilerine çevrilirse, o zaman,
hayvan almak isteyen Anadolu tüccarı o bölgede yatırım yapar; yatırım yaptığı
zaman da yerinde besicilik yapar; yerinde besicilik yaptığı zaman da bölgeye
büyük katkı sağlar.
Üçüncüsü, tarım ve hayvancılıkla
uğraşan ve onu sanayie dönüştüren kesimlere KOBİ kredisi geliştirilmesi lazım;
yani, ucuz KOBİ kredisi verilmesi gerekmektedir.
Arkadaşlar, dördüncüsü, Türkiye'de şu
anda liberal ekonomi sistemi var. Liberal ekonomi sistemi, serbest piyasa
ekonomisine, rekabete dayanıyor. Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgelerinde rekabet
yapacak adam da yok, para da yok, fabrika da yok. Bu nedenle, Doğu ve Güneydoğu
Anadolu Bölgelerinde, kalkınmada öncelikli illerde, yatırımların karma ekonomi
modeliyle yapılması lazım. Karma ekonomi modeli, devlet ve vatandaşın elbirliği
yapmasını gerektiren bir modeldir. Altyapısını devlet götürürse, vatandaşla
işbirliği yaparsa, o bölgeye fabrikalar kurulur, işyerleri kurulur ve orada
insanlarımız işsiz kalmaz, ekmek sahibi olurlar.
Değerli arkadaşlar, kalkınmada
öncelikli illerimizin sayısı 50; yanlış duymadınız, 81 il var Türkiye'de, 50'si
kalkınmada öncelikli il! Şimdi, bir kere bunun düzeltilmesi lazım. İklim
şartları, coğrafya şartları, millî gelirden pay oranı, eğitim ve sağlık düzeyi
öne alındığı zaman, yani, bir Hakkâri'yle, bir Ağrı'yla, bir Ardahan'la -ismini
söylemeyeceğim, ama- 50 nci sıradaki bir il arasında büyük fark vardır; bunun
kesinlikle düzeltilmesi lazım.
İkincisi, çok önemli...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Buyurun, sözlerinizi
tamamlayın.
ENSAR ÖĞÜT (Devamla) - Değerli
arkadaşlar, sınır illerimiz var. Sınır
illerimiz de şu anda çok fakir bir bölgede. Sınır illerimizin gelişmesi,
stratejik anlamda çok önemlidir. Bugün, dünya ülkelerinin bazıları,
coğrafyamızda Irak'a yönelik bir harekâtı destekliyor ve bizi de zorlayarak
savaşa sokmaya çalışıyorlarsa, yarın, Kars ve Ardahan İllerinde Ermeni
meselesini gündeme getireceklerdir. Bu nedenle, 43 yıl Rus işgali altında
kalmış o bölgenin bir daha işgal edilmemesi için, o bölgenin sosyal ve ekonomik
açıdan kesinlikle güçlendirilmesi lazım. Güçlendirilmesi için de -sizden
istirham ediyorum- sınır kapılarının açılması lazım, geliştirilmesi lazım.
Posof ve Çıldır (Aktaş) Kapılarının geliştirilerek, o bölgede serbest ticaret
alanının kurulması lazım. O bölgede serbest ticaret alanı kurulursa, ondan,
bölgedeki, doğu ve güneydoğudaki bütün iller yararlanır ve sınırımızın öteki
tarafındaki 200 000 000 insanın ticaret hacmini düşündüğümüz zaman, bölgemize
de büyük katkı sunmuş olur. Bu nedenle, sınır ticaretinde, bölgemizin
(Ardahan'ın ve diğer illerin) mutlak surette düzenlenmesi ve serbest ticaret
alanlarının kurulması gerekmektedir.
Değerli arkadaşlar, kalkınmada
öncelikli illerden, doğrudan gelir desteğini, maalesef, yüzde 40 civarında alan
illerimiz var; hele, Ağrı ve Hakkâri hiç almadı. Kalkınmada öncelikli olmayan
31 il, doğrudan gelir desteğinin tamamını almış; ama, kalkınmada öncelikli,
dargelirli, fakir, yoksul iller ise yüzde 40'ını almış veya almamış. Bunun
adaletle ilgisi yok; siz de takdir edersiniz. Hükümetten istirham ediyorum; bu,
derhal düzeltilsin; kalkınmada öncelikli illere doğrudan gelir desteği ödensin.
Kaldı ki, 2003 yılı bütçesine doğrudan gelir desteğiyle ilgili bir para
konulmamış.
Değerli arkadaşlar, bu parayı Dünya
Bankası veriyor; kimse babasının cebinden vermiyor. Ben, sizden, 2003 yılı
bütçesine, çiftçiye destek anlamında, doğrudan gelir desteğinin konulmasını
istirham ediyorum.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN - Efendim, toparlayın lütfen.
ENSAR ÖĞÜT (Devamla) - Toparlıyorum
Sayın Başkanım.
Kanun teklifimin doğrudan gündeme
alınmasının kabul edilmesi, kalkınmada öncelikli illere yatırım yapan insanları
teşvik edecek ve onlara yatırım yapma şevki verecektir. Bu nedenle, Yüce
Meclisimizin, bu teklifimi kabul edeceğini umuyor, hepinize saygılar sunuyorum.
(CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Öğüt.
Sayın Bakan söz istemiştir.
Buyurun Sayın Bakan.
SANAYİ VE TİCARET BAKANI ALİ COŞKUN
(İstanbul) - Sayın Başkan, değerli arkadaşlar; 4325 sayılı Yasa, kalkınmada
öncelikli yöreler, özellikle olağanüstü halin uygulandığı güneydoğu için
fevkalade önemli bir yasaydı; ancak, bildiğiniz gibi, süresi doldu. 58 inci
hükümetin acil eylem planında yerini almıştır. Vergi muafiyeti olduğu için,
IMF'nin ve Dünya Bankasının bazı itirazları vardı; dolayısıyla, bütçeye eş
zamanlı olarak, bu, Maliye Bakanlığı tarafından değerlendirildi; inşallah, 59
uncu hükümet döneminde gelecektir. Onun için, şu anda hükümetten yapılmamış bir
teklifi öncelikli görüşmeye almayı uygun bulmuyoruz.
Arkadaşımıza teşekkür ederiz.
Saygılar sunuyorum. (AK Parti
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ediyoruz Sayın
Bakana.
Görüşmeler tamamlanmıştır.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.
Sayın milletvekilleri, gündemin
"Sözlü Sorular" kısmına geçiyorum.
Sözlü sorular okunmadan önce,
Başkanlığımızdan, Sayın Sanayi ve Ticaret Bakanımız Ali Coşkun Bey "sözlü
sorular" kısmının 9, 10, 11, 26 ve 79 uncu sıralarında yer alan sözlü soru
önergelerinin, sıra gözetilmeksizin birlikte görüşülebilmesi hususunu talep
etmektedir.
Sayın Sağlık Bakanımız Dr. Recep
Akdağ, aynı şekilde, Başkanlığımıza "Sözlü Sorular" kısmının 15, 25,
31, 47 ve 57 nci sıralarında yer alan sözlü soruları topluca cevaplandırmak
istediğini bildirmektedir.
Bu talepler Başkanlığımızca da uygun
görülmüştür; Yüce Heyetinizin bilgilerine sunmuş oluyorum.
V. -
SORULAR VE CEVAPLAR
A)
SÖZLÜ SORULAR VE CEVAPLARI
1.-
Yalova Milletvekili Muharrem İnce'nin, Yalova'nın deprem sonrası bazı
sorunlarına ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/90)
BAŞKAN - Soruyu cevaplandıracak Sayın
Bakan?.. Yok.
Ertelenmiştir.
2.-
Batman Milletvekili M. Nezir Nasıroğlu'nun, Doğu ve Güneydoğu Anadolu
bölgelerinde boşaltılan köylere ilişkin İçişleri Bakanından sözlü soru önergesi
(6/91)
BAŞKAN - Soruyu cevaplandıracak Sayın
Bakan?.. Yok.
Ertelenmiştir.
3. -
Antalya Milletvekili Osman Özcan'ın, Antalya-Alanya yol çalışmalarına ilişkin
Bayındırlık ve İskân Bakanından sözlü soru önergesi (6/97)
BAŞKAN - Soruyu cevaplandıracak Sayın
Bakan?.. Yok.
Ertelenmiştir.
4. -
Antalya Milletvekili Osman Özcan'ın, muz ithalatına ve tarımsal sulamada
kullanılan elektrik fiyat tarifelerine ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından
sözlü soru önergesi (6/98) ve Tarım ve
Köyişleri Bakanı Sami Güçlü’nün cevabı
BAŞKAN - Soruyu cevaplandıracak Sayın
Bakan?.. Burada.
Soruyu okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın Tarım ve
Köyişleri Bakanı Sayın Sami Güçlü tarafından sözlü olarak yanıtlanmasını
dilerim.
Saygılarımla. 17.1.2003
Osman Özcan
Antalya
1- Fon ve vergiler yeterince
uygulanmadığından ülkemize kaçak muz girmekte, üreticilerimizin mağduriyetine
sebep olmaktadır. Hatay, Gaziantep, Şanlıurfa ve Mardin İllerimizin sınır
kapılarından, sınır ticareti adı altında da kaçak muzun ülkemize sokulduğu bir
gerçektir. Bütün bunların önlenmesi için, Bakanlığınız çalışma yapmakta mıdır?
2- İthalat Genel Müdürlüğü, ithal muza
ithalat belgesi verirken, mayıs, haziran, temmuz ve ağustos aylarını kapsayacak
şekilde verirse, yerli üretici biraz olsun nefes alacaktır. İthalat belgesinin
bu aylar dışında verilmemesi için bir çalışma var mıdır?
3- Tarımsal sulama abonelerinin
kullandığı elektriğin fiyatları, TEDAŞ ve Kepez Elektrik AŞ'nin fiyat
tarifeleri arasındaki büyük farklılığın giderilmesini düşünüyor musunuz?
BAŞKAN - Soru okunmuştur; şimdi, Sayın
Bakan cevaplandıracak.
Tarım ve Köyişleri Bakanımız Sayın
Sami Güçlü; buyurun.
Süreniz 5 dakika.
TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANI SAMİ GÜÇLÜ
(Konya) - Efendim, süremin 5 dakika olup olmadığını bir daha öğrenebilir miyim,
5 dakika mı sürem?
BAŞKAN - 5 dakika efendim.
Yani, ben, Başkanlık olarak, bu önemli
konuda, sizin meseleyi Genel Kurula anlatacağınız kadar müsamaha edeceğim Sayın
Bakanım...
TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANI SAMİ GÜÇLÜ (Devamla) - Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN - Ama, süreyi çok fazla da uzatmamanızı istirham ederim.
Buyurun.
TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANI SAMİ GÜÇLÜ
(Devamla) - Peki efendim.
Sayın Başkan, sayın milletvekilleri;
eğer, yanlış ifade etmiyorsam, Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkanvekilimiz
Sayın Haluk Koç, biraz önce, tartışmalı konuda söz alıp konuşurken
"elmadan, armuttan daha çok nasıl verim artışı sağlayacağımızı
konuşmuyoruz, çok daha önemli bir meselede konuşuyoruz..." dedi. Elbette
konuştuğumuz konuların önem sıraları her zaman değişebilir, zaman, şartlar,
hatta mekân itibariyle değişebilir; ama, geldik, elma ve armutların verimine,
yani, bizim konularımıza, kendi öz konularımıza.
Antalya Milletvekilimiz Sayın Osman
Özcan Beyin, kendi bölgesinin önemli bir ürünü hakkında ve üreticilerimiz
hakkında ve onların durumlarını, mağduriyetlerini gidermeye yönelik olarak
bakanlığımıza sorduğu soruları, ben, efendim, biraz daha konuyu genel çerçeve
içerisine alarak cevaplandırmaya çalışacağım. Kendi özel sorunlarımıza, tarımla
ilgili sorunlarımıza böylece dönmüş olduk. Tabii, biraz önce, ülkemizi genel
olarak ilgilendiren konularda görüştük. Konu özelleşince, ilgi de biraz
dağılıyor; ama, bunlar bizim sorunlarımız ve konularımız.
Muz, ülkemizin Akdeniz sahil kuşağı
boyunca yetiştirilen, hem ülke hem de bölge için önemli bir tarımsal
ürünümüzdür. Ilıman iklim şartlarında yetişen bir meyve türü olup, ülkemize,
ilk defa 1750'li yılında süs bitkisi olarak girmiş, 1930'lu yıllarda meyvesi
için ticarî amaçla yetiştirilmeye başlanmıştır. Dolayısıyla, ülkemizdeki
bitkisel üretim bakımından genç bir üründür.
Ayrıca, Türkiye, dünyadaki muz üretim
bölgesinin en kuzeyinde, serin ve riskli bölgede muz üretimi yapan bir ülkedir.
Muz yetiştiriciliği, Alanya, Gazipaşa, Bozyazı, Anamur, Erdemli İlçeleri ve
Toros Dağlarının koruduğu çok sınırlı alanlarda yapılabilmektedir; bu nedenle,
üretim miktarımız talebi karşılamaktan uzaktır.
Dünyadaki muz üretimi, en fazla Asya
Kıtası ülkelerinde yapılmakta, bunu, Güney Amerika, Orta Amerika, Afrika,
Okyanusya takip etmektedir.
Dünya muz üretimi, 2001 yılı
itibariyle, yaklaşık 4,2 milyon hektar alanda 70 000 000 ton civarındadır.
Ülkemizin üretimi ise, yaklaşık 1 150 hektar alanda 28 000 tondan başlamış,
böyle bir seviyeden -1995-2002 yılları için söylüyorum- 95 000 tona kadar
çıkmıştır. Bir fikir vermek gerekirse, 2000 yılında 64 000 ton, 2001'de 75 000
ton, 2002 yılında ise 95 000 tondur. Ülkemizdeki bu üretim, toplam talebi
karşılamadığı için, yıllar itibariyle, mesela, 1997 yılında 110 000, 1999
yılında 150 000 ton, 2000 yılında 124 000 ton ithalat da gerçekleşmiştir;
ancak, 2000 yılından itibaren muz ithalatında bir yavaşlama ortaya çıkmış,
üretimdeki artışa da paralel olarak, 2001'de 41 000 tona, 2002 yılının ilk 10
ayında ise 50 000 tona ulaşmıştır ve geçmiş yıllara nispetle ithalatta önemli
bir azalma meydana gelmiştir.
Yıllar itibariyle Türkiye'nin muz
ithalat ve ihracatına ait de bir değerlendirme yapacak olursak, Türkiye, tabiî
net ithalatçı bir ülkedir. 1995-2000 yılları arasında...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Bakanım, mikrofonu
açıyorum; buyurun.
TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANI SAMİ GÜÇLÜ
(Devamla) - ...50 000 ton ile 150 000 ton arasında ithalat miktarları yıllar
itibariyle bir dağılım göstermiş. Dolayısıyla, Türkiye, toplam talebini
karşılayabilmek için, son yıllarda, yurtiçi üretimdeki artışa paralel olarak
bir azalma göstermekle birlikte, ithalata bağımlıdır, ithal etmek durumundadır.
Özellikle, üreticilerimizin
mağduriyeti konusundaki hususa gelince, bu sınır ticaretiyle ilgili hususa
gelince, onunla ilgili cümlelerimi de şöyle ifade etmek istiyorum: Bilindiği
gibi, sınır ve kıyı ticareti, sınır illerinin ihtiyaçları doğrultusunda bu
illere komşu illerden mübadele usulüyle yapılan ticaret şeklidir. Bu ticaret
kapsamında getirilen ürünlerin, il dışına çıkarılmaması gerektiği halde il
dışına çıkarıldığı da bilinmektedir. Bu durum, üreticilerimizin ürünlerinin
pazarlanmasında haksız rekabetle karşı karşıya kalmalarına neden olmuş ve bu
sebeple de, başta kendi Bakanlığımız olmak üzere, kamu kuruluşlarımız, tarım
ürünlerinin sınır ticareti kapsamından çıkarılması konusunda bir çalışma
başlatmış; böylece, sınır ticareti kapsamı içinde, muz dahil, herhangi bir yaş
meyve veya sebze ülkemize girememektedir; mevzuat olarak söylüyorum. Yaş meyve
ve sebze ithal etmek isteyen ithalatçılarımız ise, kontrol belgesi taleplerini,
Bakanlığımız tarafından verilen ve ülkemizin ihtiyaçları da göz önünde
bulundurularak sıralanan mevcut ithalat rejimi kararları çerçevesinde yerine
getirmektedirler; Bakanlığımız da bu hususta izin vermektedir.
Bakanlığımız, ithalat kontrolleri
yanında, ülkemizde sürdürülebilir tarım ürünleri üretimini sağlayacak,
üreticilerimizi mağdur etmeyecek, haksız rekabete karşı koruyacak ve ithal gıda
maddeleri karşısında rekabet edebilir düzeye getirebilecek bir gıda politikası
uygulamayı da amaçlamaktadır. Yani, Sayın Osman Özcan arkadaşımıza,
üreticilerimizin mağduriyeti konusunda Bakanlık çalışmalarıyla ilgili bilgiyi
verirken, genel yaklaşımımızın, üreticilerimizin mağdur olmaması için, gerek
vergi oranı gerek zamanlama itibariyle, bir yaklaşım içerisinde olduğumuzu ve
bu hususta özen gösterilmesi gerektiğine inandığımızı ifade ediyorum.
Ülkemizde önemli miktarlarda üretimi
olan -özellikle muz gibi, son yıllarda yerli üretiminde önemli gelişmeler
gösterilen- yaş meyve ve sebzelerin ithalinde uygulanan vergi oranlarının,
uygulanabilecek en yüksek düzeye çıkarılmasının da uygun olacağına inanılmış,
yapılan çalışmalar sonunda, muz için uygulanan gümrük vergisi oranı 2002
yılında yüzde 149 olarak gerçekleşmiştir. Muz ithalatının 2003 yılı için
uygulanacak gümrük vergi oranı ise, yine, halen Dünya Ticaret Örgütüyle yapılan
anlaşmalar çerçevesi içerisinde en üst sınır olan yüzde 147,4 olarak
uygulanması söz konusudur. Ayrıca, kontrol belgesi almadan ve fiilen ithalat
esnasında Bakanlığımız kontrolleri yapılmadan yurda nasıl giriş yaptığı
bilinmeyen muzların, çok düşük fiyatlarla piyasaya sürüldüğü, bu durum
karşısında, özellikle yerli üretimin yoğun olduğu günlerde, üreticilerimizin
rekabet güçlerinin kalmadığı ve bunların, çok haklı şikâyetlere sebep olduğu da
bilinmektedir. Tabiî, bu, sadece Bakanlığımızı ilgilendiren bir husus değil,
ülkemizdeki gümrük teşkilatımızı, emniyet teşkilatımızı, konuyla ilgili birçok
kurumlarımızı ilgilendiren bir husustur. Bununla ilgili olarak da, genel anlayışımız,
başta kendi bağlı kuruluşlarımız, il ve ilçe teşkilatlarımız olmak üzere, bu
ithalat kapılarında, bu hususlarda kuralların aşılmaması ve benzer
üreticilerimizin durumunun bir haksız rekabete uğramaması için gerekli tedbirlerin
alınması konusunda, Bakanlığımızın, hassasiyetle konunun üzerinde durduğunu
belirtmek istiyorum.
Sayın milletvekilimizin, sözlü soru
önergesinde ifade ettiği bir başka sorusu da, tarımsal sulama abonelerinin
kullandığı elektrik fiyatları arasındaki farktır. Ben, bu konuda Enerji ve
Tabiî Kaynaklar Bakanlığından aldığımız bilgiyi aktarmak istiyorum.
Kamu kurum ve kuruluşlarının ücretsiz
ve indirimli tarife uygulamalarına 31 Aralık 2001 tarihinden itibaren son
verilmiştir. Bu uygulamaya paralel olarak, 12 Nisan 2002 tarihli Bakanlar
Kurulu kararıyla bazı uygulamalardan muaf tutulacak olan elektrik abonelerine
ilişkin uygulama esasları düzenlenmiştir. Bu kararla, abonelere indirimli
tarife uygulanması imkânı getirilmiş olmasına rağmen, Kepez Elektrik Türk
Anonim Şirketi bölgelerinde bulunan aboneler, anılan Bakanlar Kurulu kararı
kapsamında yer almamıştır. Uygulamada birlikteliğin sağlanmasını teminen,
Hazine Müsteşarlığı nezdinde yapılan girişimler sonucunda, Hazine
Müsteşarlığının 19 Haziran 2002 tarihli genelgesiyle, görevli şirketler ilgili
Bakanlar Kurulu kararı kapsamına dahil edilmiştir. Bunun üzerine, içerisinde
tarımsal sulama abonelerinin de bulunduğu indirim uygulanacak abone gruplarına
ait geçmişe yönelik olarak Kepez Elektrik Türk Anonim Şirketince, TEDAŞ Genel Müdürlüğü
paralelinde hazırlanan tarife kategorileri Enerji ve Tabiî Kaynaklar
Bakanlığınca onaylanarak yürürlüğe konulmuş olup, 2002/4100 sayılı Bakanlar
Kurulu kararının uygulanmasından kaynaklanan TEDAŞ ve Kepez Elektrik Türk
Anonim Şirketi tarifeleri arasında geçmişe yönelik oluşan bu fark
giderilmiştir.
Efendim, sayın milletvekilimizin
sorularına cevabım bu şekildedir, hepinize saygılar sunuyorum. (Alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ediyoruz Sayın Bakan
Soru cevaplandırılmıştır.
OSMAN ÖZCAN (Antalya) - Sayın Başkan,
bir açıklama yapacağım.
BAŞKAN - Soru sahibi olarak açıklama
yapma hakkınız var.
Buyurun, kısa bir açıklama...
OSMAN ÖZCAN (Antalya) - Sayın Başkan,
değerli arkadaşlarım; Sayın Bakana çok teşekkür ediyorum, ayrıca bir şeye daha
teşekkür ediyorum, Meclisimizin en devamlı Bakanı, sözlü sorulara da zamanında,
anında cevap veren Bakanıdır, onun için de ayrıca bir teşekkür daha ediyorum.
(Alkışlar)
Şimdi, efendim, ülkemizde 110 000-120
000 ton civarında muz üretiliyor, Alanya, Gazipaşa, Anamur İlçelerimizde. Başka
ilçelerimizde üretim yok. Bunların da,
muayyen bölgelerinde, kuzey rüzgârı almayan bölgelerinde yetiştiriliyor.
Muz üretimi, ayvaya, elmaya
benzemiyor, derece 0'a indiği zaman, muz fidanları donuyor ve böylece, dış
ülkelerden veya donmayan bölgelerden fidan ithal ediliyor, getirtiliyor.
Onun için, muz üretimi üzerinde çok
önemle durmamız gerekiyor. Gayriresmî rakamlara göre, 250 000 ton civarında muz
üretildiği söylenmektedir.
Değerli arkadaşlarım, biz, çok iyi
biliyoruz ki, bu Mecliste, böyle çok konuşmalar oldu, bakana bilgiler verildi,
bakan da bize bu bilgileri verdi, bundan önce de bu işler oldu; fakat, aradan
bir hafta geçti, meydan okurcasına, İran'dan, sınır bölgelerimizden, TIR'larla,
kamyonlarla muzlar geldi, İran karpuzları geldi. Biz, dışarıdan gelmesin
demiyoruz, gümrük birliği anlaşmalarını biliyoruz, ülkemize para gelsin,
ülkemize para girsin; ama, kaçak muz gelmesin diyoruz. Alanya, Gazipaşa, Anamur
muzu, diğer muzlarla rekabet eder ve neticesini de alır. Yalnız, kaçak muzun
önlenmesini istiyoruz. Bu, çok önemli bir konu. Bakanımızın bunun üzerinde
durmasını istiyorum ve tekrar teşekkür ediyorum (AK Parti sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederiz efendim.
5.-
İzmir Milletvekili Vezir Akdemir'in, İzmir'in bazı ilçelerindeki çiftçilerin
elektrik borçlarına ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanından sözlü soru
önergesi (6/99)
BAŞKAN - Soruyu cevaplandıracak Sayın
Bakan?.. Yok.
Ertelenmiştir.
6.-
İzmir Milletvekili Vezir Akdemir'in, İzmir'deki okulların elektrik, yakıt ve su
borçlarına ilişkin Maliye Bakanından sözlü soru önergesi (6/100)
BAŞKAN - Soruyu cevaplandıracak Sayın
Bakan?.. Yok.
Ertelenmiştir.
7.-
İzmir Milletvekili Vezir Akdemir'in, İzmir'in gecekondu semtlerindeki düşük
voltajlı elektrik sorununa ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanından sözlü
soru önergesi (6/102)
BAŞKAN - Soruyu cevaplandıracak Sayın
Bakan?.. Yok.
Ertelenmiştir.
8.-
Konya Milletvekili Atilla Kart'ın, tarla ve arsa vasfındaki hazine arazileri
üzerindeki zilyetliğe ilişkin Maliye Bakanından sözlü soru önergesi (6/112)
BAŞKAN - Soruyu cevaplandıracak Sayın
Bakan?.. Yok.
Ertelenmiştir.
Sayın milletvekilleri, Sanayi ve
Ticaret Bakanımızın Başkanlığımıza yazılı müracaatı doğrultusunda 9, 10, 11, 26
ve 79 uncu sıralardaki soru önergelerine topluca cevap vereceklerdir.
9.- İzmir Milletvekili Sedat Uzunbay'ın,
TARİŞ'in iş planlarının onaylanmamasının nedenine ilişkin Sanayi ve Ticaret
Bakanından sözlü soru önergesi (6/116) ve Sanayi ve Ticaret Bakanı Ali
Coşkun’un cevabı
10.-
İzmir Milletvekili Sedat Uzunbay'ın, pamuk ve benzeri ürünlerin destekleme
primine ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/117) ve Sanayi ve Ticaret
Bakanı Ali Coşkun’un cevabı
11.-
İzmir Milletvekili Sedat Uzunbay'ın, TARİŞ'in, Destekleme ve Fiyat İstikrar
Fonu kredilerine ilişkin Sanayi ve Ticaret Bakanından sözlü soru önergesi
(6/118) ve Sanayi ve Ticaret Bakanı Ali Coşkun’un cevabı
12.-
Van Milletvekili Mehmet Kartal'ın, Van-Erciş Şeker Fabrikasında çalışan bir
grup geçici işçinin sağlık sigortası sorununa ilişkin Sanayi ve Ticaret
Bakanından sözlü soru önergesi (6/138) ve Sanayi ve Ticaret Bakanı Ali
Coşkun’un cevabı
13.-
Adana Milletvekili Kemal Sağ'ın, İskenderun Demir ve Çelik Fabrikasına ilişkin
Sanayi ve Ticaret Bakanından sözlü soru önergesi (6/199) ve Sanayi ve Ticaret
Bakanı Ali Coşkun’un cevabı
BAŞKAN - Soruları cevaplandıracak Sayın Bakan hazır.
Soruları sırasıyla okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki sorumun
aracılığınızla Sanayi ve Ticaret Bakanı Sayın Ali Coşkun tarafından sözlü
olarak cevaplandırılmasını arz ederim. 22.01.2003
Sedat Uzunbay
İzmir
16 Haziran 2000 tarihinde yürürlüğe
giren 4572 sayılı Tarım Satış Kooperatif ve Birlikleri Hakkında Kanunun geçici
1 inci maddesine göre yeniden yapılanma sürecinde olan Tariş'e ilişkin olarak;
1-Sezon başında 1 kilogram pamuğun
üretim maliyeti 902 607 TL olarak hesaplanmasına rağmen, bu sezon pamuk toplama
ücretlerinin aşırı yükselmesi nedeniyle üretim maliyeti 1 075 171 TL olmuştur.
Tariş'in pamuk alımında uyguladığı 2002 yılı baz alım fiyatı 800 000 TL/kg'dir.
Tariş'in iş planlarının onaylanmamasının nedeni, 2002 yılı baz alım fiyatının
Yeniden Yapılandırma Kurulu tarafından yüksek olarak değerlendirilmesi midir?
Bakanlığınızın bu konudaki uygulaması ne olacaktır?
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın
aracılığınızla Başbakan Sayın Abdullah Gül tarafından sözlü olarak
cevaplandırılmasını arz ederim. 22.1.2003
Sedat Uzunbay
İzmir
1- 25.10.2002 tarih ve 24917 sayılı
Resmî Gazetede yayımlanan "Kütlü Pamuk, Yağlık Ayçiçeği, Soya Fasulyesi,
Kanola ve Zeytinyağı Üreticilerini Destekleme Primi Ödenmesine Dair Karar"
gereğince, 2002 yılı üretim sezonu için kararda sayılan ürünler için destekleme
primi tespit edilmiş midir? Tespit edilmişse açıklar mısınız?
2- 2002 ve 2003 yılları için 2003 yılı
9 aylık Bütçe Kanununun "Pamuk ve
Diğer Ürünlerin Desteklenmesi İçin Yapılacak Ödemeler" harcama kalemine
gerekli ödenek konulmasına yönelik çalışmalar nelerdir?
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın
aracılığınızla Sanayi ve Ticaret Bakanı Sayın Ali Coşkun tarafından sözlü
olarak cevaplandırılmasını arz ederim. 22.1.2003
Sedat Uzunbay
İzmir
16 Haziran 2000 tarihinde yürürlüğe
giren 4572 Sayılı Tarım Satış Kooperatif ve Birlikleri Kanununun geçici 1 inci
maddesine göre yeniden yapılanma sürecinde olan Tariş'e ilişkin olarak;
1- 1.5.2000 tarihinden önceki döneme
ait olan Destekleme ve Fiyat İstikrar Fonu (DFİF) kredi borçlarının 4572 sayılı
Kanunun geçici 1/E maddesine göre tasfiye olunması gerektiği halde, bugüne
kadar niye yapılmamıştır?
2- Yeniden yapılanma sürecinde
Tariş'ten çıkışı yapılan personele ödenen tazminatlar toplamı 7 Ocak 2003
tarihi itibariyle 4,317 trilyon liradır. Bu bedelin Tariş'e 4572 sayılı Kanunun
1/E maddesine göre ödenmesi gerektiği halde, bugüne kadar niye ödenmemiştir?
3- 2002 yılında DFİF kaynaklarından
birliklere kullandırılan kredilerin birliklere göre dağılımı ve oranları nedir?
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın Sanayi ve
Ticaret Bakanı Sayın Ali Coşkun tarafından sözlü olarak cevaplandırılmasını
saygılarımla arz ederim.
Mehmet Kartal
Van
Türkiye Şeker Fabrikaları Anonim
Şirketi ile Şeker-İş Sendikası arasında imzalanan 2000-2002 yıllarını kapsayan
19 uncu Toplu İş Sözleşmesinde geçici (kampanya işçileri) işçilerin sağlık
sigortasından yararlanabilmesi için işverenin 120 günün altındaki çalışma
süresinin 120 güne tamamlanmasına ilişkin madde olmasına rağmen, bu maddeden
yararlanamayan işçilerimizle ilgili olarak Sayın Bakanın cevaplandırmasını
istediğim sorular şunlardır:
1. Van-Erciş Şeker Fabrikasında
çalışan tüm geçici işçilerin çalışmaları 120 güne tamamlanırken, Ziraat
servisindeki kantar personeli olarak çalışanların 90 günün üzerinde olan
çalışmaları neden 120 güne tamamlanmamıştır?
2. Ziraat servisinde çalışan 160
kantar personeli sağlık sigortasından yararlanma hakkından neden mahrum
bırakılmaktadır?
3- Sigorta primleri ödedikleri halde
sağlık sigortasından yararlanamayan bu vatandaşlarımızın mağduriyetlerinin
giderilmesi için nasıl bir çözüm düşünmektesiniz?
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın Sanayi ve
Ticaret Bakanı Sayın Ali Coşkun tarafından sözlü olarak cevaplandırılmasını arz
ederim.
Kemal Sağ
Adana
İnşaat sektöründe maliyetlerin
yükselmesi, kamu sektöründeki inşaat yatırım ihalelerine giren müteahhit
firmaları zor duruma düşürmüştür. Haddeciler, İskenderun Demir Çelik
Fabrikasındaki teknik arızadan dolayı yeterli kütük temin edememelerinin, birim
maliyeti yükselttiğini savunmaktadırlar.
Bu durum karşısında, müteahhitlerin
taahhütlerini yerine getirmelerinin güçleştiği Adana, Gaziantep, Malatya ve
Mersin Müteahhitler birlikleri tarafından kamuoyuna duyurulmuştur. Bu bölgede,
nervürlü çubuk demirin fiyatlarının, dünya fiyatlarının üzerinde olduğu iddia
edilmektedir.
Sonuç olarak:
1- İskenderun Demir Çelik
Fabrikasındaki arıza ne zaman giderilecektir?
2- İskenderun Demir Çelik Fabrikasında
nervürlü çubuk demir üretimine ne zaman başlanacaktır?
3- İskenderun Demir Çelik Fabrikasının
çok eski olan teknolojisini ne zaman yenilemeyi düşünüyorsunuz?
BAŞKAN - Sorular okunmuştur.
Soruları, Sayın Sanayi ve Ticaret
Bakanımız cevaplandıracaktır.
Tabiî, 5 soru; her soru 5 dakika, 25
dakika süreniz var; sizin takdirinize bırakıyorum.
Buyurun Sayın Bakan.
SANAYİ VE TİCARET BAKANI ALİ COŞKUN
(İstanbul) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi şahsım ve
Bakanlığım adına saygıyla selamlıyorum.
Birinci olarak, 9 uncu sırada yer
alan, İzmir Milletvekili Sayın Sedat Uzunbay'ın, Tariş'in iş planlarının
onaylanmamasının nedenine ilişkin olarak tarafıma yönelttiği sözlü soru
önergesini cevaplandıracağım.
Bilindiği üzere, 16 Haziran 2000
tarihinde yürürlüğe giren, 4572 sayılı Tarım Satış Kooperatif ve Birlikleri
Hakkında Kanunla, bu kuruluşların, serbest piyasa koşullarında, özerk,
rekabetçi, bağımsız ve güçlü bir malî yapıyla faaliyet göstermeleri
amaçlanmıştır.
Bu kapsamda, kooperatif ve birliklerin
yapısal sorunlarının çözümüne katkı sağlamak, sağlıklı ve sürdürülebilir bir
malî yapının tesisini temin edebilmek için, yeniden yapılandırma programı
uygulamaya konulmuştur. Programın başarısı için, yeniden yapılandırma sürecinde
personel tazminatlarının karşılanması, 1.5.2000 tarihine kadar olan borçların
Hazinece üstlenilebilmesi ve ürün alımı için kredi verilmesi gibi bazı
destekler sağlanmıştır. Bu desteklerin, projenin amaçları doğrultusunda
kullanılması için azamî gayret sarf edilmektedir.
Kaynak kullanımında etkinliği sağlamak
ve yeniden yapılandırma uygulamalarının olumlu malî yansımalarını ortaya koymak
bakımından, iş planı uygulaması daha işlevsel hale getirilmiştir. İş planları
ile ürün alım miktar ve fiyatları, birliklerin kendi yetkili organlarınca
belirlenmektedir.
Yeniden Yapılandırma Kurulu, proje
için tahsis edilen kamu kaynaklarının amacına uygun olarak kullanılmasını temin
edebilmek bakımından, iş planlarının, sürdürülebilir bir malî yapıyı tesis
edecek şekilde hazırlanmasını ve fiyatların da, bu yapıyı tehlikeye düşürmeden,
ilgili ürünün cari ve gelecekteki muhtemel dünya ve yurtiçi fiyat gelişmeleri
gözönünde bulundurularak belirlenmesini önermiştir. Kurul, anılan yaklaşımdan
hareketle, birlikler tarafından hazırlanan iş planlarını değerlendirmekte ve
birlikleri, proje imkânlarından yararlandırıp yararlandırmamaya karar
vermektedir. Kurul, temel kriterleri yerine getiren Tariş İncir ve Tariş Zeytin
ve Zeytinyağı Birliğinin iş planlarını önceden, Tariş Pamuk Birliği ve Tariş
Üzüm Birliğinin iş planlarını da
-birlik tarafından yeniden yapılandırma kriterlerine uygun ve sezon sonu
nakit bakiyesini pozitif bir değere ulaştıracak şekilde revize edildiği için-
22.1.2003 tarihli toplantısında görüşerek uygun görmüştür.
Değerli arkadaşlarım, takdir edersiniz
ki, bunlar özerkleştirildiği için, Bakanlığımız, sadece denetleme bakımından
sorumludur, yönetime müdahale etmemektedir; kaldı ki, Yeniden Yapılandırma
Kurulu da, seçimle oluşturulmakta ve Bakanlığın, sadece -dediğim gibi- denetimi
altındadır.
Sayın Başkanım, değerli arkadaşlar;
şimdi ise 10 uncu sıradaki, yine, Sayın Sedat Uzunbay'ın Başbakanımıza
yönelttiği, Sayın Başbakanımızın da kendileri adına tarafımdan
cevaplandırılmasını istediği sözlü soruyu cevaplandırıyorum.
2002 yılı ürünü kütlü pamuk, yağlık
ayçiçeği, soya fasulyesi, kanola ve zeytinyağının satış sonucunda üreticilere
destekleme primi verilmesine ilişkin Bakanlar Kurulu kararı, 25.10.2002
tarihli, 24917 sayılı Resmî Gazetede yayımlanarak yürürlüğe girmiştir. Ürün
bazında ödenecek prim tutarları henüz tespit edilmemiş olup, gerek prim
tutarları gerekse prim ödemelerinde aranacak belgelerin ve ilgililerin
yükümlülüklerinin belirtildiği uygulama tebliğlerine ilişkin çalışmalar, Tarım
ve Köyişleri Bakanlığı, Hazine Müsteşarlığı ve Bakanlığımız arasında müştereken
yürütülmektedir. 2003 yılı 9 aylık bütçe kanunu tasarısında -ki, şu anda,
malumlarınız olduğu veçhile Plan ve Bütçe Komisyonunda görüşülmektedir- pamuk
ve diğer ürünlerin desteklenmesi için yapılacak ödemeler, harcama kalemlerine
Hazine Müsteşarlığınca gerekli ödenek konularak teklif yapılmıştır. Bütçe
Kanunu Tasarısının yasalaşması yönündeki hazırlık çalışmalarının bitmesiyle,
ürün bazında primler belirlenecektir.
Saygıyla arz olunur.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
şimdi ise, yine, Sayın Sedat Uzunbay'ın 11 inci sırada yer alan sözlü sorusunu
cevaplandırıyorum.
Kooperatif ve birlikleri yeniden
yapılandırma programının temel hedeflerine uygun olarak sürdürülebilir ve
bağımsız bir malî yapıya kavuşmalarını desteklemek amacıyla, bu kuruluşların
1.5.2000 tarihine kadar olan özel bünye borçları ve bu borçlara ilişkin fer'î
borçlarının, Yeniden Yapılandırma Kurulunun önerileri dikkate alınarak,
hazinece üstlenilip tasfiye edilmesi öngörülmüştür. (4572 sayılı Kanunun
geçici 1/E maddesi) Birliklerin, eski Destekleme Fiyat İstikrar Fonu,
yani, kısa ismiyle DFİF kredi borçlarının tasfiyesi, tarım reformu uygulama
projesi çerçevesinde yürütülmekte olan birliklerin yeniden yapılandırılması
süreciyle beraber değerlendirilmekte ve birliklerin 1.5.2000 tarihine kadar
olan özel bünye borçlarının bu kuruluşların sürdürülebilir bir kurumsal ve malî
yapıya kavuşmalarına katkı sağlayacak şekilde yapılandırılması
hedeflenmektedir. Dolayısıyla, borç tasfiyesi, 4572 sayılı Kanunda da
belirtildiği gibi, kayıtsız şartsız bir süreç olmayıp, birliklerin yeniden
yapılanma adına atacakları adımlarla dinamik bir süreçle tamamlanacak ve
birliklerin malî tablolarındaki DFİF borç yükümlülükleri bu süreçte ortadan
kalkacaktır.
Yeniden Yapılandırma Kurulu, yasanın
kendisine verdiği yetkiyle, birliklerin öngörülen yapıya kavuşması için geçecek
olan süreyle ilgili olarak bazı kriterler belirlemiş ve tasfiye sürecini bu
kriterler konusunda birliklerin göstereceği performansla ilişkilendirmiştir. Bu
kriterler, kurul ile birlikler arasında imzalanmış bulunan protokol kapsamında
birliklere bildirilmiştir. Kurul, söz konusu borçların tasfiyesine yönelik
çalışmaları başlatmıştır. Belirlenen yeniden yapılandırma kriterlerine göre
faaliyetlerini sürdüren, malî ve kurumsal açıdan ilerleme gösteren Tariş Zeytin
ve Zeytinyağı Birliği, Tariş İncir Birliği, Gülbirlik, Marmarabirlik,
Taskobirlik, Tiftikbirlik, Kozabirlik ve Trakyabirlik'in 1.5.2000 öncesi DFİF
kredi yükümlülüklerinin tasfiye süreciyle ilgili olarak da somut adımlar
atılmaya başlanmıştır. Tariş Pamuk ve Üzüm Birlikleri ile diğer birliklerin
borçlarının tasfiyesi süreci de, yeniden yapılandırma kriterlerinin yerine
getirilmesine bağlı olarak sonuçlandırılacaktır.
Değerli milletvekilleri, yeniden
yapılandırma programının temel hedeflerinden biri, bu kuruluşlar için malî yük
getiren aşırı ve niteliksiz istihdam sorununun giderilmesine katkı sağlamaktır.
Nitekim, 4572 sayılı Kanunda, kooperatif ve birliklerin, yeniden yapılandırma
sürecinde personel kadrolarında yapacakları düzenlemeler için gerekli tazminat
tutarlarının, Yeniden Yapılandırma Kurulunun önerileri dikkate alınarak,
Hazinece karşılanacağı düzenlenmiştir. Personel tazminatlarının ödenebilmesi
için gerekli finansmanın da, Tarım Reformu Uygulama Projesi, kısa ismiyle ARİP
çerçevesinde, Dünya Bankası kredilerinden karşılanması planlanmıştır. Dünya
Bankasıyla yapılan ikaz anlaşması hükümlerine göre kıdem ve ihbar
tazminatlarının ikraz kaynaklarından karşılanabilmesi için de, ödemelerin
bağımsız denetçiler tarafından denetlenmesi gerekmektedir. Ayrıca, kurul
tarafından, kamu kaynaklarının amacına uygun olarak kullanılmasını teminen,
birliklerin insan kaynakları planlarını oluşturmaları ve malî yapılarına olumlu
katkı sağlayacak şekilde personel tasarrufunda bulunması aranmaktadır.
Bu çerçevede, insan kaynakları ve iş
planları daha önce kurul tarafından uygun görülen Tariş Zeytin ve Zeytinyağı
Birliği ile Tariş İncir Birliğinin kıdem ve ihbar tazminatı alacakları ekim
ayında karşılanmış ve iş planları, kurulun 22.1.2003 tarihli toplantısında
uygun görülen Tariş Pamuk Birliği ve Tariş Üzüm Birliğinin kıdem ve ihbar
tazminatı alacaklarının ödenmesi için de çalışmalar sonuçlandırılma aşamasına
gelmiştir.
Değerli milletvekilleri, 4572 sayılı
Kanunla yeniden yapılandırma sürecinde birliklerin ihtiyaç duydukları
finansmanın karşılanması için, 2000 malî yılı bütçesinden yaklaşık 250 trilyon
lira ödenek tahsis edilmiş ve bu ödeneğin döner fon şeklinde kullandırılması
amaçlanmıştır. Her yıl faiz gelirleriyle büyüyen fon kaynakları, birlikler
tarafından hazırlanan iş planları ve finansman ihtiyaçları çerçevesinde bu
kuruluşlara kredi olarak kullandırılmıştır. Birliklerin malî durumlarına göre
kullandırılan bazı kredilerin vadesi uzatılarak yeni ürün alımları için ek
finansman yaratılmış veya fon imkânları dahilinde yeni krediler açılmıştır.
Bu kapsamda, 2002-2003 ürün döneminde
vadesi uzatılan ve yeni açılan kredi tutarlarıyla birliklerin toplam içindeki
payları şöyledir:
Toplam 195 trilyon 53 milyar lira
olup, bunun yüzde 40,8'i Çukobirlik, yüzde 5,4'ü Güneydoğubirlik, yüzde 5,2'si
Karadenizbirlik, 1,8'i Kayısıbirlik, yüzde 3'ü Marmarabirlik, yüzde 2,2'si
Tariş İncir, yüzde 13,5'i Tariş Pamuk, yüzde 17'si Tariş Üzüm, yüzde 7,4'ü
Tariş Zeytinyağı, yüzde 0,7'si Taskobirlik, yüzde 2,8'i Trakyabirlik'tir.
Bilgilerinize arz olunur.
Değerli Başkan, değerli
milletvekilleri; şimdi ise, Van Milletvekili Sayın Mehmet Kartal'ın Van-Erciş
Şeker Fabrikasında çalışan bir grup geçici işçinin sağlık sigortası sorununa
ilişkin olarak, tarafımdan cevaplandırılmasını istediği, 26 ncı sırada yer alan
sözlü soru önergesini cevaplandırıyorum.
Cevap 1- Halen yürürlükte bulunan 19
uncu Toplu İş Sözleşmesinin 5 inci maddesinin son paragrafında, kampanya
işçilerinin her yıl sağlık sigortasından yararlandırılmaları amacıyla,
çalışmalarının, her kampanya döneminde en az 120 güne tamamlattırılması hükmü
bulunmaktadır. Fabrikalarımızdaki ziraat servisi kantar personeli ise,
kantarların pancar tesellümüne açık olduğu süre çalıştırılmaktadır. Pancar
kantarları kapandığında, yani pancar tesellümü bittiğinde, burada çalışan
geçici işçilerin, adı üzerinde olduğu gibi, iş akitleri, iş bitimi nedeniyle
gelecek mevsim başlangıcına kadar askıya alınmaktadır. Pancar tesellümü
bittiği, pancar kantarları kapandığı halde, pancar tesellümü geçici işçilerine
yaptırılacak herhangi bir iş bulunmadığından, bu işçilerimiz, ertesi yıl pancar
tesellümü başladığında tekrar işe alınmaktadırlar.
2002 yılında 90 günün üzerinde
çalışmaları olanlara, yukarıda belirtildiği gibi, yaptırılacak iş olmaması
sebebiyle, çalışmaları 120 güne tamamlattırılmış; pancar rekoltesi göz önüne
alındığından, Erciş Şeker Fabrikası pancar tesellümünde çalışan geçici
işçilerden 81-90 gün arasında 76, 91-100 gün arasında 69, 101-120 gün arasında
6, 120 günden fazlaysa 12 geçici işçi çalıştırılmıştır. Ziraat bölge şefliklerine
bağlı kantarlarla çalıştırılan geçici personelin her yıl çalıştıkları süre
tesellüm edilen pancar miktarıyla orantılı olduğundan, yukarıdaki farklı
çalışma sürelerinde olduğu gibi, çalışma süreleri yönünden kantarlar arasında
farklılık meydana gelmektedir.
Cevap 2 - Ziraat servislerinde
tesellüm personeli olarak çalışan geçici işçilerin, 19 uncu Dönem Toplu İş
Sözleşmesinin 5 inci maddesinin yukarıda açıklanan hükmü gereğince, çalışmaları
120 güne tamamlattırılmaktadır.
Cevap 3 - İşçiler, 506 sayılı Kanun
gereğince, bir yıl içinde en az 120 gün prim ödemeleri halinde, sağlık
sigortasından yararlanabilmektedirler. Kuruluşumuzun tüm şeker fabrikalarındaki
kantar personelinde aynı problemler yaşanmaktadır. 120 günden noksan olan
çalışma sürelerinin 120 güne tamamlattırılabilmesi için, Hazine Müsteşarlığınca
kuruluşumuza tahsis edilen geçici iş pozisyonlarına ilişkin adam/ay sayısı
artırıldığı takdirde, iş durumu göz önüne alınarak, ilgililere işbaşı
yaptırılması halinde, sağlık sigortasından yararlandırılmaları imkânı
bulunmaktadır; ancak, bunun gerçekleştirilebilmesi için, Hazine Müsteşarlığınca
kuruluşa tahsis edilen adam/ay sayısının 2 060 adam/ay artırılması
gerekmektedir. Bunun ise kuruluşumuza maliyeti 3,1 trilyon lira olup, Hazinece
bu karşılanamamaktadır. Zaten, IMF de buna karşı çıkmaktadır. Adı da
üzerindedir. Dokuz ay çalıştırılmayan bir işçinin haklarını temin etmek
fevkalade yük olmaktadır.
Bilgilerinize arz olunur.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
Adana Milletvekili Sayın Kemal Sağ'ın, İskenderun Demir Çelik Fabrikasındaki
arızanın ne zaman giderileceği, bu fabrikanın nervürlü çubuk demir üretimine ne
zaman başlayacağı ve çok eski olan teknolojinin ne zaman yenileneceğine dair,
tarafımdan cevaplandırılmasını istediği 79 uncu sırada yer alan soru önergesini
cevaplandırmak durumundayım.
Cevap 1- İskenderun Demir Çelik
Fabrikasında herhangi bir arıza söz konusu değildir; üretim maksimum
kapasiteyle devam etmektedir. Yalnızca ocak ayında yıllık periyodik bakım
yapılmıştır.
Cevap 2- Bilindiği üzere, İsdemir, 31
Ocak 2002 tarihinde yassı çelik üretimine geçmek kaydıyla, özelleştirme
programında olan Erdemir'e devredilmiştir. Dolayısıyla, Özelleştirme İdaresi de
bana bağlı bulunmamaktadır; ancak, sual bana tevcih edildiği için,
cevaplandırmaya çalışıyorum.
İsdemir, bu hedef doğrultusunda,
maliyeti yüksek olan üretim hatlarını kapatarak, hedeflediği ürün yelpazesi
içinde üretim ve satışını sürdürmüştür; pik, blum, kütük, kangal demir...
İsdemir'in piyasayla rekabet edebilmek için modernizasyon yatırımı yaparak
nervürlü çubuk demir üretimine dönmesi, İsdemir için ekonomik olmadığı gibi,
ülke ekonomisi için de doğru bir yaklaşım olmayacaktır; çünkü, nervürlü demir
üretimi konusunda, özel sektörde ihtiyacın üzerinde üretim kapasitesi vardır ve
bu nedenle, İsdemir'in nervürlü demir üretimi, maliyetler yönünden İsdemir'e,
üretim kapasitesi kullanımı yönünden ülke demir-çelik sektörüne zarar verecek,
ayrıca, global pazarın oluşturduğu demir fiyatlarında da hiçbir olumlu etkisi
olmayacaktır. Bu nedenle, İsdemir, son bir yıldır, nervürlü demir üretimi
yapmamaktadır ve nervürlü demir üretimine geçemeyecektir; çünkü, rekabet şansı
yoktur.
Cevap 3- İsdemir'in Erdemir'e devriyle
birlikte verimliliği artırıcı ve kaliteyi yükseltici iyileştirme çalışmaları
ile orta vadeli projelerin uygulanmasına hemen başlanmış olup, çalışmalar
kesintisiz sürdürülmektedir. Devir sonrasında, onbir aylık sürede bu amaçla
yapılan yatırım harcamalarının tutarı, 19,9 milyon Amerikan Dolarıdır. Bu
miktar, İsdemir'de son altı yılda yapılan yatırım tutarından fazladır.
Durumu bilgilerinize arz eder;
saygılarımı sunarım. (Alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın
Bakan.
Sorular Sayın Bakan tarafından
cevaplandırılmıştır.
Soru sahiplerinin bir talebi var mı?
Buyurun Sayın Uzunbay.
SEDAT UZUNBAY (İzmir) - Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; huzurunuzda, Sayın Bakanımıza, yanıtları için çok
teşekkür ediyorum.
Tabiî, ben, bu soru önergesini, 22
Ocak 2003 tarihi itibariyle Meclis Başkanlığımıza sunmuştum. O günden bu yana,
soru önergelerimle ilgili olarak, elbette, Sayın Bakanımızın yürüttüğü
çalışmalar var. Bu soru önergelerimizden özellikle biriyle ilgili, Tariş'in iş
planlarının onaylanmasıyla ilgili olan gelişmeler gayet olumlu. Tarişimizin
içinde bulunduğu yeniden yapılanma süreci içinde sıkıntılarını çözmek hepimizin
temel görevlerinden biri.
Özellikle, yeni ürün alım dönemi
öncesinde ihtiyaç duyduğu finansmanı uluslararası piyasalardan temin edebilme
arayışı içinde olan Tarişimizin 1 Mayıs 2000 tarihinden önce kullanmış olduğu
Destekleme ve Fiyat İstikrar Fonu kredileri ve bunların o tarihten bu yana
tasfiye edilememiş olması, bunlara yürütülen faizler, Tariş'i, bilançosunda hiç
de uygun olmayan bir durumda göstermekte ve uluslararası finans piyasalarından
uygun koşullarda kredi temin edebilme
konusunda güçlüğe sokmaktadır.
Özellikle, yeniden yapılandırma
sürecinin içinde bulunduğu ve beş yıllık sürecin üç yıla yakın kısmının
tamamlandığı bir dönemde, özellikle, bu DFİF kredi borçlarının tasfiye
edilememiş olması, Tariş gibi ciddî bir
birliğin finans yapısını bozmaktadır. Burada, hükümetimizin uzun süreden
bu yana devam eden bu ana borcu ve faizlerini, tasfiye süreci içinde,
yapılandırma süreci içinde, bir an önce sonuçlandırması ve tasfiye etmesi,
Tarişimizi, finans piyasaları içinde oldukça olumlu bir konuma yükseltecek,
eskisinden çok daha olumlu şartlarda finans temin edebilme ve ürün alım
döneminde güçlü bir finans yapısına kavuşturacaktır.
Diğer konu, doğrudan gelir desteği
ödemelerinde Ege'de, Aydın İlinin dışında birçok ilde, yüzde 40 gibi bir oranı
temin edebilmiş; özellikle, İzmir'de ve Manisa'da Kurban Bayramı öncesi
yapılmış bu ödemeler, çiftçimizi, gerçekten, çok umutsuz ve olumsuz koşullarda
girdiği Kurban Bayramı öncesinde bir nebze de olsun rahatlatabilmiş; ancak,
gerçekte beklediği, doğrudan gelir desteği ödemelerinin tamamının ödenmesi
beklentisinin gerçekleşmemiş olması, onları hayal kırıklığına uğratmıştır.
Ayrıca, özellikle, İzmirimizin büyük
bir bölümünde, geçtiğimiz ürün döneminde yaşanmış olan afet, özellikle pamuk
üreticisi arkadaşlarımızın, tarlada, ürünü istenen miktarda ve kalitede elde
edememelerine sebep olmuş ve onları, pamukta, zeytinyağında verilecek olan
destekleme primine bel bağlayan, bunu can kurtarıcı gibi gören bir konuma
itmiştir.
Yeni üretim dönemine geçileceği bu
dönemde, 2002 ürün dönemi için destekleme priminin bugüne kadar tespit
edilememiş olması, gerçekten üzüntü vericidir. Bu konuda henüz ciddî bir
çalışma olmadığı, özellikle 2003 yılı dokuz aylık bütçesinde de, ilgili kaleme,
bu anlamda ne kadar ödenek konduğunu da bilemediğimize göre, çiftçimizi,
özellikle destekleme primi beklentisi içinde olan üreticimizi çok sıkıntılı bir
sürecin beklediğini, burada itiraf etmek durumundayız.
58 inci hükümetimizin göreve geldiği
günden bu yana, tarıma, çiftçiye dönük olmak üzere, seçim meydanlarında vaat
edilenlerden öte, onlara hiçbir şey yapmadığını da bugüne kadar tespit etmiş
oluyoruz. Ben, bundan sonraki süreçte, özellikle, Sayın Tayyip Erdoğan'ın
Başbakanlığında kurulacak yeni hükümette, bugüne kadar unutulmuş, yok sayılmış,
üvey evlat konumuna konulmuş tarım sektörünü, çiftçimizi ferahlatabilecek ciddî
çözümleri üretme sürecine girmemizi diliyorum.
Sayın Bakanıma, bugüne kadar yürüttüğü
çalışmalardan dolayı çok teşekkür ediyorum. Çiftçimizin bu sorununu, lütfen,
her zaman gündemde tutalım.
Teşekkür ediyorum. (CHP ve AK Parti
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın
Uzunbay.
Gündemin 12 nci sırasındaki soruya
geçiyoruz. Soruyu cevaplandıracak sayın bakan varsa, cevaplandırabilir; ama,
ondan sonra, Sağlık Bakanımızın yazılı talebi doğrultusunda, toplu bir
cevaplandırma durumu var.
14. -
Malatya Milletvekili Muharrem Kılıç'ın, Malatya'daki SSK'lı ve BAĞ-KUR'lu
hastaların il dışına sevk edilmelerine ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik
Bakanından sözlü soru önergesi (6/119) ve Sanayi ve Ticaret Bakanı Ali
Coşkun’un cevabı
BAŞKAN - Soruyu cevaplandıracak Sayın
Bakan?..
SANAYİ VE TİCARET BAKANI ALİ COŞKUN
(İstanbul) - Ben cevaplandıracağım Sayın Başkan.
BAŞKAN - Şimdi, soruyu okutacağım;
sonra, Bakanımız Sayın Ali Coşkun cevaplandıracaklar.
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Sayın Murat Başesgioğlu tarafından Anayasanın
98 inci ve İçtüzüğün 96 ncı maddeleri gereğince sözlü olarak
cevaplandırılmasını arz ederim. 22.1.2003
Muharrem Kılıç
Malatya
Malatya'daki SSK'lı ve Bağ-Kurlu
hastaların il dışındaki özel ve resmî hastanelere sevklerinin yapıldığı tespit
edilmiştir. Bu bağlamda;
Soru 1- Bağ-Kurlu ve SSK'lı hastalar
için, Malatya dışında hangi özel ve kamu hastaneleriyle anlaşmalar yapılmıştır?
Soru 2- Şimdiye kadar il dışına sevk
edilen hasta sayısı ne kadardır?
Soru 3- Bu sevkler nedeniyle özel
kuruluşlara ödenen tedavi giderlerinin miktarı ne kadardır?
Soru 4- Devlet bütçesini bu şekilde
zarara sokan ilgililer hakkında herhangi bir işlem yapılmış mıdır?
Soru 5- Malatya Turgut Özal Tıp
Fakültesi, aynı hizmetleri aynı fiyatla sunacağını taahhüt ettiği halde,
hastalar hangi maksatla il dışına sevk edilmektedir?
BAŞKAN - Soru, okunmuş ve Genel
Kurulun bilgisine sunulmuştur.
Soruyu cevaplandırmak üzere, buyurun
Sayın Bakan.
Süreniz 5 dakika.
SANAYİ VE TİCARET BAKANI ALİ COŞKUN
(İstanbul) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Malatya Milletvekili Sayın
Muharrem Kılıç'ın, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanımıza yönelttiği sözlü soru
önergesini cevaplandırmak üzere huzurlarınıza gelmiş bulunuyorum. Sözlerime
başlamadan önce, Yüce Heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Bağ-Kur sigortalı ve hak sahipleri,
Kurumun protokolü bulunan resmî veya özel sağlık kurum ve kuruluşlarından,
herhangi bir ücret ödemeksizin; protokolü bulunmayan resmî sağlık
kuruluşlarından ise -örneğin,
üniversite hastaneleri gibi- ücretini öncelikle kendileri ödemek, daha sonra,
bağlı bulundukları il müdürlüklerinden, Sağlık Bakanlığı fiyat tarifesi
üzerinden kendilerine fatura bedellerinin geri ödenmesi şeklinde hizmet
alabilmektedirler. Tüm bu hizmetlerin alımında sevk sistemi uygulaması
bulunmamaktadır. Sigortalı veya hak sahipleri, sağlık karnelerini ibraz etmek
suretiyle, tüm sağlık hizmetlerinden -yukarıda izah edildiği gibi-
yararlanmaktadırlar.
Kurumun sunduğu söz konusu sağlık
hizmetlerinin hiçbir aşamasında sevk sistemi bulunmamaktadır. Bu nedenle,
Malatya Turgut Özal Tıp Merkezinde tedavi görmek isteyen sigortalı ve hak
sahiplerinin, sadece, sağlık karneleriyle, ilgili merkeze başvurmaları
yeterlidir. Hasta tarafından karşılanacak fatura bedeli, faturanın, bağlı
bulunan il müdürlüklerine ibrazını takiben, Sağlık Bakanlığı fiyat tarifesi
üzerinden hastaya geri ödenmektedir.
Kurumun, Sağlık Bakanlığı ve Sosyal
Sigortalar Kurumu hastaneleri dışındaki özel ve resmî sağlık kuruluşları ile
kardiyoloji ve hemodiyaliz uygulamaları ve laboratuvarı konularında paket
protokolleri bulunmaktadır. Bu itibarla, Malatya dışında tedavi gören Bağ-Kur
sigortalılarının, Kurum protokolü bulunan sağlık kuruluşlarından alacağı
hizmet, bu iki tedavi konusuyla sınırlıdır. Uygulanan fiyatlar paket şeklinde
belirlenmiş olup, Sağlık Bakanlığı fiyat tarifesinin de altındadır.
Malatya dışında tedavi gören hasta
sayısına ilişkin istatiksel bilgi mevcut olmayıp, Turgut Özal Tıp Merkezinin,
paket protokol konusunda Kuruma yapılmış başvurusu bulunmamaktadır. Sosyal
Sigortalar Kurumu, hastalar için, Malatya dışında hiçbir özel ve kamu
hastanesiyle anlaşma yapmamıştır.
2002 yılında, sadece kurum eğitim
hastanelerine 1 299 hasta sevki yapılmıştır. Bu sevkler kurum eğitim
hastanelerine yapıldığı için, özel kuruluşlara hiçbir ödeme yapılmamıştır.
Kurum hastanelerinde, tedavisi mümkün olan vakalar için, hastanın isteği
doğrultusunda değil, kurum menfaatları açısından işlem yapılmakta olup,
herhangi bir kurum zararı söz konusu olmadığından, ilgililer hakkında yapılan
bir işlem bulunmamaktadır.
Sosyal Sigortalar Kurumu Malatya
Hastanesinden, il dışına, psikiyatri servisleri, maluliyet taleplerinin
değerlendirilmesi, kaplıca tedavileri, onkoloji klinikleri, ESWL için anlaşmalı
merkezler, ortodonti tedavileri, daha önce eğitim hastanelerimizde tedavi gören
hastaların kontrol muayeneleri için sevkler yapılmıştır. İnönü Üniversitesi
Turgut Özal Tıp Merkezine, kardiyoloji, KVC, hemodiyaliz, kemik dansitometresi,
ultrasonografi ve renkli dopler için hasta sevki yapılmaktadır.
Bilgilerinize arz eder; saygılarımızı
sunarız. (AK Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Sayın Bakana teşekkür
ediyoruz.
Soru cevaplandırılmıştır.
Soru sahibi Sayın Kılıç?.. Yok.
Efendim, Adana Milletvekilimiz Sayın
Kemal Sağ tarafından, Başkanlığımıza bir not göndermiştir. Kendileri, elbette
ki, 79 uncu sıradaki sorunun sahibidir. Ekrana yansımadığı için, ben göremedim.
O bakımdan, beni mazur görsünler. Soru da cevaplandırılmış oldu; yoksa, sayın
milletvekillerimizin söz hakkı herkesten önceliklidir.
Teşekkür ediyorum ilginize de.
15.
-Diyarbakır Milletvekili Muhsin Koçyiğit'in, çiftçilerin kredi borçlarına
ilişkin Devlet Bakanından sözlü soru önergesi (6/122)
BAŞKAN - Soruyu cevaplandıracak Sayın
Bakan?.. Yok.
Sorunun görüşülmesi ertelenmiştir.
16.- Manisa Milletvekili Nuri Çilingir'in, sürücü
belgesinde aranılan görme yeterliliğine ilişkin İçişleri Bakanından sözlü soru
önergesi (6/123)
BAŞKAN - Sayın Bakan?.. Yok.
Ertelenmiştir.
17. -
Van Milletvekili Mehmet Kartal'ın, Bitlis-Adilcevaz'da açılan onkoloji
hastanesine ilişkin Sağlık Bakanından sözlü soru önergesi (6/124) ve Sağlık
Bakanı Recep Akdağ’ın cevabı
18. - Çorum Milletvekili Feridun Ayvazoğlu'nun,
eczacı kalfalarının eğitimine ilişkin Sağlık Bakanından sözlü soru önergesi
(6/137) ve Sağlık Bakanı Recep Akdağ’ın cevabı
19. - Kırıkkale Milletvekili Halil Tiryaki'nin,
Kırıkkale-Sulakyurt-Danacı Köyündeki paratifo salgınına ilişkin Sağlık
Bakanından sözlü soru önergesi (6/143) ve Sağlık Bakanı Recep Akdağ’ın cevabı
20. - Antalya Milletvekili Osman Kaptan'ın, yeni
Kaş Devlet Hastanesi Projesi ile Kale ve Finike'deki uzman doktor ihtiyacına
ilişkin Sağlık Bakanından sözlü soru önergesi (6/167) ve Sağlık Bakanı Recep
Akdağ’ın cevabı
21. - Antalya Milletvekili Osman Kaptan'ın,
Antalya İlinin hastane ihtiyacına ilişkin Sağlık Bakanından sözlü soru önergesi
(6/177) ve Sağlık Bakanı Recep Akdağ’ın cevabı
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri,
biliyorsunuz, Sayın Sağlık Bakanımız, 15, 25, 31, 47 ve 57 nci sıralardaki
sorulara birlikte cevap vermek istemiştir; ancak, çalışma süremizin dolmasına
da 5 dakika vardır.
Bu nedenle, bu soruların
görüşmelerinin bitimine kadar çalışma süresinin uzatılmasını oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Soruları sırasıyla okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın Sağlık Bakanı
Sayın Prof. Dr. Recep Akdağ tarafından sözlü olarak cevaplandırılmasını
saygılarımla arz ederim.
Mehmet Kartal
Van
Bitlis'in Adilcevaz İlçesinde, önce
devlet hastanesi olarak planlanan ve inşa edilen, daha sonra onkoloji hastanesi
olarak hizmet edilmesine karar verilen hastaneyle ilgili olarak, Sayın Bakanın
cevaplandırmasını istediğim sorular şunlardır:
1- Herhangi bir fizibilite çalışması
yapılmadan devlet hastanesinin onkoloji hastanesi olarak hizmete açılması sizce
doğru mu?
2- Onkoloji hizmeti verebilmesi için
yetişmiş doktor, sağlık personeli ve ileri teknolojiye ihtiyaç vardır. Bunları
karşılayacak eleman ve cihaza sahip misiniz?
3- Yüzüncüyıl Üniversitesi Araştırma
Hastanesinde Radyasyon, Onkoloji Ana Bilim Dalına yakın zamanda 5 000 000 dolar
harcama yapılarak bir departman kurulmuştur. Devletin harcamaları dikkate
alınırsa, bu bölgeye hizmet verecek bir hastane varken, Adilcevaz'ın onkoloji
hastanesi olarak hizmet vermesi gerekli midir?
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın Sağlık Bakanı
Sayın Prof. Dr. Recep Akdağ tarafından sözlü olarak cevaplandırılmasını arz
ederim.
Feridun Ayvazoğlu
Çorum
Türkiye'de 50 000'e yakın eczacı
kalfası bulunuyor. Bunların eğitim düzeyleri yeterli olmadığı gibi, belli bir
standart da dikkate alınmamıştır. Her ihtiyaç sahibi hasta ve yakınlarının ilk
karşılaştığı kişi eczacı kalfalarıdır. Bu gerçek dikkate alındığında, özel ve
resmî eczanelerde eğitimli ve diplomalı kalfaların çalışması her yönüyle
faydalıdır.
1- Bugün çalışan eczacı kafaları için
bir eğitim çalışması yapmayı düşünüyor musunuz?
2- Bundan sonra kalfa olacaklar için
ne gibi bir eğitim politikası uygulamayı düşünüyorsunuz?
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın Sağlık Bakanı
Sayın Recep Akdağ tarafından sözlü olarak yanıtlanmasını bilgilerinize arz
ederim.
Saygılarımla. 27.1.2003
Halil Tiryaki
Kırıkkale
Cumhuriyetimizin ilk yıllarında
yapılan çalışmalarla halkımızın gündeminden çıkan birtakım hastalıkların,
dünyanın bilişim çağını yaşadığı bir dönemde ülkemizde yeniden görüldüğüne
tanık oluyoruz.
Ankara'ya 130 kilometre uzaklıkta
bulunan Kırıkkale İli Sulakyurt İlçesi Danacı Köyünde meydana gelen paratifo
salgınıyla ilgili olarak;
1- Böyle bir hastalık ortaya çıkmış
mıdır? Eğer çıkmışsa sebebi nedir?
2- Bu hastalıktan kaç vatandaş
etkilenmiştir?
3- Bu salgınla ilgili olarak bugüne
kadar hangi önlemler alınmıştır?
4- Böyle bir salgının bir daha
oluşmaması için ne tür önlemler almayı düşünmektesiniz?
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın Sağlık Bakanı
Sayın Recep Akdağ tarafından sözlü olarak cevaplandırılması için gereğini
saygılarımla arz ederim.
Osman Kaptan
Antalya
Mevcut ihtiyacı karşılamayan Antalya
İli Kaş İlçesi Devlet Hastanesinin yanında Orman Bakanlığı tarafından tahsis
edilen arsaya yapılması gereken, 2002 yılı yatırım programına alınan ilave
hastane inşaatıyla ilgili olarak;
1- Tahsis edilen arazi eğim yönünden
standart projelere uygun olmadığından dolayı vazgeçildiği iddiaları doğru
mudur? Eğer doğru ise, Kaş İlçemizde coğrafî yapıdan dolayı standart projeye
göre uygun eğimli arsa bulmak mümkün olmayacağından arazi yapısına uygun yeni
bir proje niye yapılamıyor?
2- Kaş İlçemizde yaşayan
vatandaşlarımızın sağlık sorunlarını çözecek yeterlilikte bir hastane ne zaman
yapılacaktır?
3- Antalya İli Kale (Demre) İlçesi
Devlet Hastanesinde dahiliye uzmanı doktor bulunmamaktadır; ne zaman
atanacaktır?
4- Finike Devlet Hastanesinin uzman
doktor eksiklikleri ne zaman tamamlanacaktır?
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki sorumun Sağlık Bakanı Sayın
Recep Akdağ tarafından sözlü olarak cevaplandırılması için gereğini
saygılarımla arz ederim.
Osman Kaptan
Antalya
Antalya İlimizdeki mevcut devlet
hastanesi, ihtiyacı karşılamamakta, acil durumdaki hastalara bile yataklı
tedavi olanağı verememektedir.
Antalya Devlet Hastanesinin
sorunlarının çözümüyle ilgili olarak Bakanlığınızda herhangi bir çalışma
yapılmakta mıdır? Antalya'da yeni bir devlet hastanesi yapmayı düşünüyor
musunuz? 2003 yılı yatırım programı ve bütçesinde bu konuda herhangi bir ödenek
ayrılacak mı?
BAŞKAN - Okunan sorulara, Sayın Sağlık
Bakanımız Dr. Recep Akdağ cevap verecektir.
Buyurun Sayın Bakanım. (AK Parti
sıralarından alkışlar)
Beş soru için 25 dakika süreniz var;
süreyi takdirlerinize bırakıyorum.
SAĞLIK BAKANI RECEP AKDAĞ (Erzurum) -
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Sayın Başkanın hoşgörüsünü fazla
istismar etmeyeceğim ve 25 dakikadan daha kısa süre içerisinde, zannediyorum,
sorulara cevap vermiş olacağım.
Gündemin "Sözlü Sorular"
bölümündeki 15, 25, 31, 47 ve 57 nci sıralarda yer alan sorulara cevap arz
etmek üzere, Yüce Heyetinizin karşısına çıkmış bulunmaktayım.
15 inci sıradaki soruda, Sayın Mehmet
Kartal, Bitlis'in Adilcevaz İlçesinde, programdaki onkoloji hastanesiyle ilgili
sorular sormaktadır.
Sayın milletvekilleri, ülkemizde,
Bakanlığıma bağlı yalnızca 2 adet onkoloji hastanesi mevcut olup, bunlardan
biri Ankara'da 550 yataklı, diğeri Bursa'da 200 yataklı hastanelerdir.
Dünyada, erken tanı ve tedaviyle
kanserli hastalarda önemli oranda iyileşme sağlanıyor olması, ülkemizde de bu
alana yatırımlar yapılmasını gerektirmiştir.
Soru önergesine konu olan Bitlis İli
50 yataklı Adilcevaz Onkoloji Hastanesiyle ilgili hususlar, Bakanlık görevimi
devraldıktan sonra gündeme gelmesi üzerine, tarafımdan verilen talimatla
incelenmiş durumdadır.
Anılan tarihten bugüne kadar bahse
konu olan hastanenin, yatırım programında 50 yataklı genel amaçlı bir hastane
olarak yer alırken, geçici kabulünün yapılmasını takiben, yatırım karakterinde
değişikliğe gidildiği ve 2000 yılı temmuz ayında 50 yataklı bir onkoloji
hastanesine dönüştürülmesi için bakan onayı alındığı anlaşılmaktadır.
Hastanenin, bugüne kadar, onkoloji hastanesi olarak fonksiyon kazanamadığı
görülmektedir.
Ayrıca, onkoloji hastanesi
fonksiyonlarından biri olan radyoterapi merkezi için de yapılmasına başlanan ek
bina, yüzde 65 fizikî gerçekleşme durumundadır. Hastanenin şu anki tıbbî
donanımının ve şartlarının, 50 yataklı genel amaçlı bir devlet hastanesi için
gerekli seviyede olduğu da gözlenmektedir.
Sayın milletvekilleri, onkoloji gibi
ileri tanı ve tedavi merkezleri, bu alanda yetişmiş, nitelikli ve uzman
personel ile tıbbî donanımı gerektiren yüksek maliyetli yatırımlardır. Bu tür
yatırımların, gerçekçi ve bilimsel kriterlere göre, bölgenin ihtiyaçları göz
önüne alınarak, gerekli fizibilite çalışmaları yapıldıktan sonra planlanması,
gerçekten, son derecede önemlidir. Bakanlığımızca devam eden çalışma ve
değerlendirmeler sonucunda, halen, onkoloji hastanesi olarak işlev kazanamamış
olan ve fiilen devlet hastanesi fonksiyonlarına göre hizmet veren hastane,
Adilcevaz İlçesinin sağlık hizmetleri ihtiyacı bakımından en uygun olan hizmet
statüsüne kavuşturulacaktır.
25 inci sıradaki soruda, Çorum
Milletvekilimiz Sayın Feridun Ayvazoğlu, eczacı kalfalarıyla ilgili bir soru
sormaktadır.
Sayın milletvekilleri, ülkemizde
eczacılık mesleği, Eczacılar ve Eczaneler Hakkında Kanun doğrultusunda icra
edilmektedir. Bu kanuna dayanılarak yayımlanmış olan yönetmelikte, ilaçla
verilecek sağlık hizmetlerinin tek sorumlusunun eczacı olduğu, hastayla
doğrudan muhatap olması gereken kişinin yine eczacı olduğu ve konunun önemi
belirtilmektedir. Eczacının nitelikleri, yetki ve sorumlulukları kanunlarla
belirlenmiş olup, eczacılık yapacak kişilerin fakülte diplomasına sahip olması
gerekmektedir. Buna karşılık, eczacılarımıza yardımcı olarak çalışanlara
verilen eczacı kalfası veya eczacı çırağı tanımları, ülkemizde halen geçerli
olan hiçbir kanun ve yönetmelikte yer almamaktadır.
Sayın milletvekilleri, eczacı
kalfalarını eğitim politikası ve istihdam politikası, şüphesiz ki, Bakanlığımın
yanı sıra, bir sağlık meslek örgütü olan Türk Eczacılar Birliği ile eczacılık
eğitimi verilen eczacılık fakültelerini de yakından ilgilendirmektedir.
Sözü edilen meslek örgütü ve
fakültelerin konuyla ilgili görüşleri tarafımca istenmiş olup, gelen görüşler
çerçevesinde, sektörün ilgilileriyle de bir araya gelinerek, gerekli
düzenlemeler yapılacaktır.
31 inci sırada, Kırıkkale
Milletvekilimiz Sayın Halil Tiryaki, geçtiğimiz yaz mevsiminde Sulakyurt İlçesi
Danacı Köyünde meydana gelen paratifo salgınıyla ilgili sorular sormaktadır.
Sayın milletvekilleri, maalesef,
içinde bulunduğu coğrafik yapı ve iklim özellikleri ve altyapımızın
eksiklikleri nedeniyle, enfeksiyon hastalıkları, özellikle ağız yoluyla bulaşan
enfeksiyon hastalıkları ülkemizde halen yaygındır. Özellikle yaz aylarında su
ve besinlerle bulaşan hastalıkların sık görülenlerinden biri de paratifodur;
yani, aslında, paratifo, ülkemizde sık görülmeyen bir hastalık değildir; birçok
bölgemizde, yaz mevsiminde, çeşitli salgınlar şeklinde, maalesef, kendisini
göstermektedir.
Bu tür hastalıklarla etkin mücadele,
çevre koşullarının ve altyapının uygun duruma getirilmesiyle mümkün olabilir.
Yeterli ve sağlıklı içme ve kullanma suyunun temini, kişisel hijyen kurallarına
uyulması ve gıda güvenliğinin sağlanması son derece önemlidir.
Kırıkkale İli Sulakyurt İlçesi Danacı
Köyünde yapılan incelemeler sonucunda, il sağlık müdürlüğünce tespit edilen
veriler doğrultusunda alınan bilgiler şöyledir:
2002 yılı ağustos ayında Danacı
Köyünde paratifoya benzer vakaların olduğu ihbarı üzerine, il sağlık
müdürlüğünce uzman bir ekibin kurulduğu ve ekibin köy genelinde bir sağlık
taraması yaptığı, 19 kişide hastalık bulguları tespit ettiği, bu kişilerden
tanı için alınan örneklerin laboratuvar incelemesinde 10 kişiye paratifo B
hastalığı tanısı konulduğu anlaşılmaktadır. Bu hastalar tedavi edilmiş ve daha
sonra yapılan kontrollerde, köy genelinde herhangi bir bulaşıcı hastalığa
rastlanmamıştır.
O tarihte yapılan incelemelerde,
hastalığa, köyün ortasından açık olarak akan kanalizasyonun içmesuyuna
karışmasının yol açtığı tespit edilmiştir. Önlem olarak, köyün su deposu
temizlenip, klorlama işlemleri yapılmıştır; köy halkına, içmesuyuna katılmak ve
evlerinde kullanmak üzere klor tabletleri dağıtılmıştır; bu tarihlerde, bana
verilen bilgiye göre. Ayrıca, hastalık ve bulaşma yolları hakkında eğitim
verilmiştir. Kanalizasyon sisteminin düzenlenmesi için de, kaymakamlık
bilgilendirilmiştir.
Şunu söylemek isterim: Ülkemizde bu
kabil hastalıkların azaltılması ve bir anlamda, ortadan kaldırılması için,
mutlaka, kırsal kesimde olsun şehirlerimizde olsun, altyapı hizmetlerinin
düzeltilmesi gerekmektedir; yani, işin temeli budur.
47 nci sırada, Antalya Milletvekilimiz
Sayın Osman Kaptan'ın, Antalya İli Kaş İlçesi ve Kale İlçesi Devlet
Hastaneleriyle, ayrıca Finike Devlet Hastanesiyle ilgili soruları
bulunmaktadır.
Bakanlığımız 2002 yatırım programında
yer alan ve yapımı Bayındırlık ve İskân Bakanlığınca yürütülen Antalya İli Kaş
Devlet Hastanesi inşaatına ait, Orman Bakanlığından tahsisli, 50 000
metrekarelik bir arsanın eğiminin yüzde 23 olmasıyla, 50'den 100 yatağa
büyüyebilen tip hastane projesi olan bu projenin uygun bulunmadığı
anlaşılmaktadır. İlgili komisyon, hastane inşaatının yeni arsa teminine göre
değerlendirmesine ait uygun görüş yazısını, Temmuz 2002 tarihinde, Bayındırlık
ve İskân Bakanlığına bildirmiş durumdadır. Valilikçe ilçede uygun arsanın temin
edilmesini takiben, hastane inşaatı için gerekli çalışmalar
başlatılabilecektir.
Sorunun birinde, Antalya İli Kale
İlçesi Devlet Hastanesinde dahiliye uzmanı doktor bulunmamasından
bahsedilmektedir ve ne zaman atanacağı sorulmaktadır.
Bilindiği üzere, 13.6.2000 tarihli
Resmî Gazetede yayımlanan ilgili kanunla buna eklenen 2 nci maddede, açıktan
atanacak hekimlerle ilgili olarak "hizmet sürelerinin ilk 4 yılının en az
2 yılını kalkınmada öncelikle yörelerde ifa etmeleri zorunludur" hükmü
getirilmiştir. Uzman hekimler için de, ilgili kanunda getirilen, öngörülen süre
1 yıldır.
Bakanlığımızca, kalkınmada öncelikli
yörelerde uzman ve pratisyen doktor ihtiyacı bulunan münhal yerler periyodik
olarak ilan edilmekte ve müracaat eden uzman ve pratisyen hekimlerin,
tercihleri doğrultusunda, atamaları Bakanlığımızca yapılmaktadır.
Yukarıda açıkladığım sebeplerden
dolayı, Antalya İli, kalkınmada öncelikli iller arasında yer almadığından, ilk
defa uzman hekim olarak atanacaklar için ilan edilen münhal yerler arasında yer
alamamıştır.
Antalya Kale Devlet Hastanesi ile
Finike Devlet Hastanesinde iç hastalıkları uzmanı ile diğer branşlarda uzman
hekim ihtiyacı, devlet hizmeti yükümlülüğünden muaf olarak atanacak uzman
hekimler için ilan edilecek münhal yerler arasında, önümüzdeki aylarda ilan
edilecektir.
Ayrıca, 50 yataklı Kale Devlet
Hastanesinde, şu anda, toplam 7 uzman bulunmaktadır. Finike Devlet Hastanesinde
ise, halihazırda, 15 ayrı branşta 20 uzman hekim mevcuttur.
İstihdam ve hizmette öncelik arz eden
bölgelerdeki eksiklikleri ve özellikle ülkemizin doğu ve güneydoğusundaki, hiç
uzman hekimi olmayan, sadece pratisyen hekimlerle yönetilmeye çalışılan ilçe
devlet hastanelerini göz önüne aldığımızda, söz konusu hastanelerde, özellikle
Finike Devlet Hastanesinde, durumun çok daha iyi olduğu da görülmektedir.
Tabiatıyla, bu eksiklikler, bu hastanelerde de giderilmelidir; ancak,
hakikaten, daha öncelikli hastanelerimiz vardır.
57 nci sırada, Antalya İlinde hastane
ihtiyacına ve devlet hastanesinin sorunlarına ilişkin, Antalya Milletvekilimiz
Sayın Osman Kaptan tarafından verilen bir soru vardır.
Bakanlığımız 2002 yılı yatırım
programında, Antalya Merkez Devlet Hastanesi ek binası yer almıştır. Arsa
sorunları nedeniyle inşasına başlanılamayan ek bina inşaatının karakteristik
değişikliğinin, 400 yataklı ihtisas hastanesi olarak değiştirilmesi
Bakanlığımızca uygun görülmüş; Ocak 2002 tarihinde Başbakanlık Devlet Planlama
Teşkilatı Müsteşarlığından görüş sorulmuş; ancak, gelen görüşte, proje
değişikliğinin uygun olmadığı da belirtilmiştir.
Sayın milletvekilleri, söz konusu
hastane, 2003 yılı yatırım programına, 400 yataklı, genel maksatlı hastane
olarak teklif edilmiş durumdadır. Bildiğiniz gibi, yatırım programı henüz
kesinleşmediği için yayımlanmış değildir. Ancak, burada da, Antalya İli için de
şunu söylemek isterim; kişi başına düşen yatak sayısı itibariyle ülkemizde çok
daha geride olan birçok ilimizin olduğunu da sizlerin ve yüce milletin
huzurunda buradan ifade etmek isterim. Örneğin, bugün Şırnak'ta 10 000 kişiye
düşen yatak sayısı yalnızca 5'tir; Doğu Anadolu'daki birçok ilimizde bu sayılar
6-7-8 -10 000 kişiye düşen yatak
sayıları- şeklindedir.
Bu yıl inşaat yatırım bütçemizin
tamamına yakını, fizikî gerçekleşmesi yüzde 75'in üzerinde olan binalara
ayrılacaktır ve bu arada, birkaç yatırım için de, bahsettiğim Doğu ve Güneydoğu
Anadolu illerindeki yatırımlara da öncelik verecektir.
Yüce Meclisinizi saygıyla
selamlıyorum. (Alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ediyoruz Sayın
Bakan.
Değerli milletvekilleri, sorular,
sırasıyla, Sayın Sağlık Bakanı tarafından cevaplandırılmıştır.
Soru sahiplerinin yerinden kısa
açıklama isteme hakları vardır.
Buyurun efendim.
FERİDUN AYVAZOĞLU (Çorum) - Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; Sayın Sağlık Bakanımızın vermiş olduğu
bilgilerden dolayı kendisine teşekkür ediyorum.
Elbette, Türkiye'de sağlık hizmetleri
ve bunun karşılığında görev yapan birimler olarak eczacıların ne şekilde görev
yaptıklarını ve hangi diploma nedeniyle buna hak kazandıklarını hepimiz
bilmekteyiz.
Benim sorumun özü, şu anda Türkiye'de
hastaların veya sahiplerinin ilk karşılaştığı kişilerin eczanelerdeki kalfalar
veya çıraklar olduğunun da bir gerçek olduğunu ifade etmek idi. Bu yönden,
sorumu Sayın Bakana şu şekilde açıklama ihtiyacını hissettim. Türkiye'de mevcut
bu gerçeğin karşısında, 50 000 sayısına yakın eczacı kalfası şeklinde görev
yapan bu görevlilerin şu andaki hukukî durumlarının ne olabileceğini sormak
istedim. Yoksa, Sayın Bakanım ilgilenmiş, ilgili kuruluşlardan görüş
alışverişinde bulunmuş ve yasal düzenlemelerin yapılması gerektiği hususunda
çalışmaları başlattığını bildirdi. Teşekkür ediyoruz; ancak, mevcut olan 50
000'e yakın bu görevlinin şu ana kadarki müktesep haklarının ne gibi konumda
kalacağını sormak istedim. Buna örnek olarak ve bir seçenek olarak, acaba,
meslek sağlık liselerinde bunlara, eczacı kalfalarına belirli ara sınıflarda
veya belirli saatlerde öğrenim vermek suretiyle böyle bir imkân ve bunun
karşılığında bir sertifikaya dönük bir çalışmanın yapılıp yapılamayacağı
şeklinde, daha kalifiye bir hizmet verebilmeye yönelik olarak bu sorumu sormak
istedim. Bu hususta kısa bir açıklamada bulunursa Sayın Bakanıma ayrıca teşekkür
ederim.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN- Teşekkür ederiz Sayın
Ayvazoğlu.
Bir açıklamanız var mı Sayın Bakanım?
SAĞLIK BAKANI RECEP AKDAĞ (Erzurum) -
Sayın milletvekilimize katkısı için teşekkür ediyorum; gerçekten, önerisi güzel
bir öneri; ancak, Bakanlığımda bu kabil bütün işlerde, mutlaka, sektörün birinci
derecedeki yetkililerinden görüş alıyorum ve bu görüşü, sadece yazılı olarak da
almıyoruz; birlikte oturup bir masanın başında ilgililer tartışıyorlar. Bu
anlamda, bu görüşü de ilgili arkadaşlarımızla değerlendirmemiz gerektiğine kani
oldum.
Katkılarına teşekkür ediyorum.
BAŞKAN - Teşekkür ediyoruz Sayın
Bakan.
Sayın milletvekilleri, sözlü sorular
ile kanun tasarı ve tekliflerini sırasıyla görüşmek için, 12 Mart 2003 Çarşamba
günü saat 15.00'te toplanmak üzere, birleşimi kapatıyorum.
Kapanma
Saati : 19.16