DÖNEM
: 22 CİLT : 6 YASAMA YILI : 1
T. B. M. M.
TUTANAK DERGİSİ
39 uncu Birleşim
1 . 3 . 2003 Cumartesi
İ
Ç İ N D E K İ L E R
Sayfa
I. -
GEÇEN TUTANAK ÖZETİ
II. - GELEN KÂĞITLAR
III. -
ÖNERİLER
A) DANIŞMA
KURULU ÖNERİSİ
1. - Tüketicinin Korunması Hakkında
Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile Adana Milletvekili
Atilla Başoğlu'nun, Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Teklifinin, 48 saat geçmeden, gündemin "Kanun Tasarı ve
Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler" kısmının 1 inci sırasına
alınmasına ilişkin Danışma Kurulu önerisi
IV.-
BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A)
TEZKERELER VE ÖNERGELER
1. - Türk Silahlı Kuvvetlerinin yabancı
ülkelere gönderilmesine, yabancı silahlı kuvvetler unsurlarının altı ay süreyle
Türkiye'de bulunmasına ve muharip unsurların Türkiye dışına intikalleri için
gerekli düzenlemelerin yapılmasına Anayasanın 92 nci maddesi uyarınca izin
verilmesine ilişkin Başbakanlık tezkeresi (3/189)
2. - Dışişleri Bakanı Yaşar Yakış'ın, Türk
Silahlı Kuvvetlerinin yabancı ülkelere gönderilmesine, yabancı silahlı kuvvetler
unsurlarının altı ay süreyle Türkiye'de bulunmasına ve muharip unsurların
Türkiye dışına intikalleri için gerekli düzenlemelerin yapılmasına Anayasanın
92 nci maddesi uyarınca izin verilmesine ilişkin Başbakanlık tezkeresinin
(3/189) kapalı oturumda görüşülmesine ilişkin önergesi
V.- USUL
HAKKINDA GÖRÜŞMELER
1.- Türk Silahlı Kuvvetlerinin yabancı
ülkelere gönderilmesine, yabancı silahlı kuvvetler unsurlarının altı ay süreyle
Türkiye'de bulunmasına ve muharip unsurların Türkiye dışına intikalleri için gerekli
düzenlemelerin yapılmasına izin verilmesine ilişkin Başbakanlık tezkeresiyle
ilgili Anayasanın 92 nci maddesindeki koşulların oluşup oluşmadığı ve anılan
tezkerenin görüşülmesine yer olup olmadığı hakkında
VI.-
SORULAR VE CEVAPLAR
A) YAZILI
SORULAR VE CEVAPLARI
1. - Uşak Milletvekili Osman
Coşkunoğlu'nun, gelir desteği ödemelerinde sıralama kriterleri ile ödemenin
Uşak'ta ne zaman yapılacağına ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı Ali Babacan'ın
cevabı (7/146)
2. - Konya Milletvekili Nezir Büyükcengiz'in,
doğrudan gelir desteği ödemelerine ilişkin Başbakandan sorusu ve Devlet Bakanı
Ali Babacan'ın cevabı (7/150)
3. - Konya Milletvekili Nezir
Büyükcengiz'in, pancar üretimindeki kota uygulamasına ilişkin sorusu ve Sanayi
ve Ticaret Bakanı Ali Coşkun'un cevabı (7/159)
4. - İzmir Milletvekili Hakkı Akalın'ın,
ilaçların büyük kısmının sadece uzman hekimlerce reçete edilebilmesine ilişkin
sorusu ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Murat Başesgioğlu'nun cevabı
(7/164)
5. - İzmir Milletvekili Hakkı Akalın'ın,
Sakarya Hastanesi ve Serdivan Dispanseri reçetelerindeki yolsuzluk iddialarına
ilişkin sorusu ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Murat Başesgioğlu'nun
cevabı (7/165)
6. - Erzincan Milletvekili Erol
Tınastepe'nin, şeker pancarı üreticilerinin sorunlarına ilişkin sorusu ve
Sanayi ve Ticaret Bakanı Ali Coşkun'un cevabı (7/171)
7. - Adana Milletvekili Atilla
Başoğlu'nun, Adana'da yürütülen projelere ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı
Kürşad Tüzmen'in cevabı (7/208)
I. - GEÇEN
TUTANAK ÖZETİ
TBMM Genel Kurulu saat 15.00'te açılarak
iki oturum yaptı.
Antalya Milletvekili Osman Özcan, olası Irak operasyonunun Türk
turizmine etkilerine ve alınması gereken önlemlere,
Konya Milletvekili Ahmet Işık, Atatürk'e
ve O'nun dünya görüşüne,
Kırşehir Milletvekili Hüseyin Bayındır,
yokluk ve yoksulluk ekonomisinin yarattığı kültürel erozyona,
İlişkin, gündemdışı birer konuşma
yaptılar.
Türk Silahlı Kuvvetlerinin yabancı
ülkelere gönderilmesine, yabancı silahlı kuvvetler unsurlarının altı ay süreyle
Türkiye'de bulunmasına ve muharip unsurların Türkiye dışına intikalleri için
gerekli düzenlemelerin yapılmasına Anayasanın 92 nci maddesi uyarınca izin
verilmesine dair Başbakanlık tezkeresinin
müzekereleri (3/189), Hükümet temsilcileri Genel Kurulda hazır
bulunmadığından, bir defaya mahsus olmak üzere, ertelendi.
Tekirdağ Milletvekili Mehmet Nuri Saygun
ve 27 milletvekilinin, Tekirdağ İli başta olmak üzere Marmara Bölgesindeki
balıkçıların sorunlarının ve çözüm yollarının araştırılması amacıyla bir Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/47) Genel Kurulun bilgisine
sunuldu; önergenin gündemde yerini alacağı ve öngörüşmesinin, sırası geldiğinde
yapılacağı açıklandı.
Genel Kurulun 1.3.2003 Cumartesi günü
14.00 - 19.00 saatleri arasında çalışmasına ve bu birleşimde, gündemin
"Başkanlığın Genel Kurula Sunuşları" kısmında yer alan konular ile
kanun tasarı ve tekliflerinin görüşülmesine ilişkin AK Parti Grubu önerisi,
yapılan müzakerelerden sonra, kabul edildi.
Gündemin "Kanun Tasarı ve Teklifleri
ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler" kısmında bulunan:
Yabancıların Çalışma İzinleri Hakkında
(1/308) (S.Sayısı: 38),
Kaçakçılığın Men ve Takibine Dair Kanunun
Bir Maddesinde Değişiklik Yapılmasına Dair (1/3978) (S.Sayısı: 41),
Uyuşturucu Maddelerin Murakabesi Hakkında
Kanunun Bazı Maddelerinde Değişiklik Yapılmasına Dair (1/398) (S.Sayısı: 42),
Kanun Tasarılarının, tamamlanan
görüşmelerinden sonra,
Uluslararası Sergilere İlişkin Sözleşme
ile Sözleşmeye Değişiklik Getiren Uluslararası Sergiler Bürosu Genel Kurul Kararına
Katılmamızın (1/373) (S.Sayısı: 47),
Türkiye Cumhuriyeti ve Moldova Cumhuriyeti
Arasında Konsolosluk Anlaşmasının (1/381) (S.Sayısı: 48),
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair
Kanun Tasarılarının da, görüşmelerini takiben elektronik cihazla yapılan
açıkoylamadan sonra,
Kabul edildikleri ve kanunlaştıkları
açıklandı.
Türkiye Cumhuriyeti ile Türkmenistan
Cumhuriyeti Hükümetleri Arasında Ankara ve Aşkabad'da Diplomatik
Temsilciliklerin Yerleşimine İlişkin Protokolün Onaylanmasının Uygun
Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısının (1/417) (S.Sayısı: 49) görüşmeleri, komisyon
yetkilileri Genel Kurulda hazır bulunmadıklarından, ertelendi.
Alınan karar gereğince, 1 Mart 2003
Cumartesi günü saat 14.00'te toplanmak üzere, birleşime 18.37'de son verildi.
|
Sadık
Yakut |
|
|
Başkanvekili |
|
|
Ahmet
Küçük |
Mevlüt
Akgün |
|
Çanakkale |
Karaman |
|
Kâtip Üye |
Kâtip Üye |
No : 57
II. - GELEN
KÂĞITLAR
28.2.2003
CUMA
Raporlar
1. - Kara Avcılığı Kanunu Tasarısı ve
Çevre ile Tarım, Orman ve Köyişleri Komisyonları Raporları (1/286) (S. Sayısı:
60) (Dağıtma tarihi: 28.2.2003)
(GÜNDEME)
2. - Tüketicinin Korunması Hakkında
Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile Adana Milletvekili
Atilla Başoğlu'nun, Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Teklifi ve Adalet; Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabiî Kaynaklar,
Bilgi ve Teknoloji ve Plan ve Bütçe Komisyonları Raporları (1/477, 2/49) (S.
Sayısı: 61) (Dağıtma tarihi: 28.2.2003) (GÜNDEME)
Sözlü Soru
Önergeleri
1. - Ankara Milletvekili Yakup Kepenek'in,
ABD Başkanı ile yaptığı görüşme hakkında basında çıkan haberlere ilişkin
Dışişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/247) (Başkanlığa geliş tarihi:
27.2.2003)
2. - Antalya Milletvekili Nail Kamacı'nın,
Antalya-Elmalı Çayboğazı Barajının ne zaman bitirileceğine ilişkin Enerji ve
Tabiî Kaynaklar Bakanından sözlü soru önergesi (6/248) (Başkanlığa geliş
tarihi: 27.2.2003)
3. - Antalya Milletvekili Nail Kamacı'nın,
tarımda kullanılan ithal girdilerdeki vergiye ilişkin Tarım ve Köyişleri
Bakanından sözlü soru önergesi (6/249) (Başkanlığa geliş tarihi: 27.2.2003)
4. - Antalya Milletvekili Nail Kamacı'nın,
yaş sebze ve meyve üretimi ve ambalajlamasındaki kimyasal maddelerle ilgili
sorunlara ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/250)
(Başkanlığa geliş tarihi: 27.2.2003)
Süresi
İçinde Cevaplandırılmayan Yazılı Soru Önergesi
1. - Çanakkale Milletvekili İsmail
Özay'ın, Nazım Hikmet'in vatandaşlıktan çıkarılması kararına ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/111)
BİRİNCİ
OTURUM
Açılma
Saati: 14.00
1 Mart 2003
Cumartesi
BAŞKAN:
Bülent ARINÇ
KÂTİP
ÜYELER: Mevlüt AKGÜN (Karaman), Ahmet KÜÇÜK (Çanakkale)
BAŞKAN - Türkiye Büyük Millet Meclisinin
39 uncu Birleşimini açıyorum.
Toplantı yetersayısı vardır; gündeme
geçiyoruz.
Başkanlığın Genel Kurula Sunuşları vardır.
Danışma Kurulunun bir önerisi vardır, önce
okutacağım, sonra oylarınıza sunacağım:
III. -
ÖNERİLER
A) DANIŞMA
KURULU ÖNERİSİ
1. -
Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı ile Adana Milletvekili Atilla Başoğlu'nun, Tüketicinin Korunması
Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifinin, 48 saat
geçmeden, gündemin "Kanun Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen
Diğer İşler" kısmının 1 inci sırasına alınmasına ilişkin Danışma Kurulu
önerisi
Danışma Kurulu Önerisi
No :20 Tarihi :1.3.2003
Genel Kurulun 1 Mart 2003 Cumartesi günkü
(bugün) birleşiminde, daha önce Gelen Kâğıtlar listesinde yayımlanan ve
bastırılarak dağıtılan, 61 sıra sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile Adana Milletvekili Atilla
Başoğlu'nun, Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Teklifinin, 48 saat geçmeden gündemin Kanun Tasarı ve
Teklifleriyle Komisyonlardan Gelen Diğer İşler kısmının 1 inci sırasına
alınmasının Genel Kurulun onayına sunulması Danışma Kurulunca önerilmiştir.
Bülent Arınç
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanı
Eyüp Fatsa Mustafa Özyürek
AK Parti Grubu Başkanvekili CHP
Grubu Başkanvekili
BAŞKAN - Danışma Kurulu önerisini
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Başbakanlığın, Anayasanın 92 nci maddesine
göre verilmiş bulunan tezkeresinin görüşmelerine başlıyoruz.
IV.-
BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A)
TEZKERELER VE ÖNERGELER
1. - Türk
Silahlı Kuvvetlerinin yabancı ülkelere gönderilmesine, yabancı silahlı
kuvvetler unsurlarının altı ay süreyle Türkiye'de bulunmasına ve muharip
unsurların Türkiye dışına intikalleri için gerekli düzenlemelerin yapılmasına
Anayasanın 92 nci maddesi uyarınca izin verilmesine ilişkin Başbakanlık
tezkeresi (3/189)
BAŞKAN - Hükümet?..Burada.
Şimdi, Başbakanlık tezkeresini okutuyorum:
25.2.2003
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Irak konusundaki endişe verici gelişmeler
çok hızlı bir seyir izlemekte ve kriz ortamı giderek ağırlaşmaktadır. Sorunun
barışçı yollarla çözümü yönündeki çabalar bugüne kadar ümit edilen sonuçları
vermemiştir.
58 inci Cumhuriyet Hükümeti, gelişmeleri
başından beri yakından ve hassasiyetle izlemiş, barışçı çözüme katkıda bulunmak
amacıyla yoğun çaba harcamıştır. Bu amaçla, başta bölge ülkeleri olmak üzere,
ilgili tüm ülkelerle ve uluslararası kuruluşlarla temas ve istişarelerde
bulunmuştur.
Irak'a ilişkin gelişmeler 6 Şubat 2003
tarihli kapalı oturumda Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından
değerlendirilmiş ve her ihtimale karşı gerekli güvenlik tedbirlerinin alınması
ve hazırlıkların yapılması amacıyla hükümete yetki verilmiştir. Türkiye Büyük
Millet Meclisi, bu çerçevede, Türkiye'deki askerî üs ve tesisler ile limanlarda
gerekli yenileştirme, geliştirme, inşaat ve tevsi çalışmaları ile altyapı
faaliyetlerinde bulunmak amacıyla Amerika Birleşik Devletlerine mensup teknik
ve askerî personelin 3 ay süreyle Türkiye'de bulunmasına, bununla ilgili
düzenlemelerin hükümet tarafından yapılmasına Anayasanın 92 nci maddesi
uyarınca izin verilmesini kararlaştırmıştır.
Hükümet, gerekli hazırlıkları buna uygun
olarak sürdürmüş ve bu faaliyetlerin hukukî ve teknik çerçevesini belirleyen
mutabakat muhtırası ABD ile 8 Şubat 2003 tarihinde sonuçlandırılarak altyapı
çalışmaları başlatılmıştır.
Öte yandan, Türkiye için güvenlik riski
oluşturan olumsuz gelişmelerin yoğunluk kazanması üzerine, NATO Antlaşmasının 4
üncü maddesi çerçevesinde gerekli istişareler başlatılmış ve NATO Savunma
Planlama Komitesi, 19 Şubat 2003 tarihinde, Türkiye'ye NATO desteği verilmesini
kararlaştırmıştır.
Bu kapsamda, Türk hava sahasının
bütünlüğünün korunması ve gözetimi için, savunma amaçlı olarak, NATO havadan
erken ihbar uçakları ile NATO harekat alanı füze savunma sistemlerinin
Türkiye'de konuşlandırılması ve kimyasal ve biyolojik silahlara karşı koruma
desteği sağlanması kararlaştırılmıştır.
Bugün gelinen noktada, bölgede hüküm süren
krizin bir çatışmaya dönüşmesi ihtimali giderek güçlenmektedir. Ağırlaşan ortam
ve şartlar karşısında Türkiye'nin güvenliğine yönelik tehdit ve risklerin ciddî
boyutlar kazandığı bir sürece girilmektedir.
Türkiye'nin millî birliğini ve toprak
bütünlüğünü hedef alan terör unsurlarının bölgede yuvalanmaları, Irak'taki
durumun Türkiye için teşkil ettiği güvenlik tehdidinin çok önemli bir boyutunu
oluşturmaktadır.
Aynı şekilde, Irak'ta, etnik, din ve
mezhep temelinde bir parçalanmaya yol açabilecek gelişmeler de çok ciddî bir
endişe kaynağıdır.
Bunun yanı sıra, geçmişte yaşanan müessif
tecrübeler, Kuzey Irak'tan ülkemize toplu göç hareketi ihtimaline karşı da
hassas ve hazırlıklı olunmasını gerekli kılmaktadır. Bu amaçla, sınır
bölgelerimizde muhtemel yığılmaları önlemek ve insanî mülahazaları da dikkate
alarak, bu göçün, sınırlarımızın mümkün olduğunca ilerisinde uygun bir bölgede
durdurulmasını sağlamak için gereken tedbirlerin alınması kaçınılmaz olacaktır.
Bu konuda başlatılan hazırlıklar sürdürülmektedir.
Türkiye, Irak'ın toprak bütünlüğünün ve
millî birliğinin korunmasına ve sorunun barışçı yollarla çözüme
kavuşturulmasına büyük önem vermektedir. Kuvvet kullanımı son çare olarak
görülmelidir. Giderek tırmanan krizin bir savaşa dönüşmeden çözümü için zaman
giderek azalmaktadır. Savaşın önlenebilmesi için Irak yönetiminin tam ve etkin
silahsızlanma konusunda Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi kararlarında yer
alan yükümlülüklerini tüm icaplarıyla yerine getirmesi kaçınılmaz hale
gelmiştir.
Irak'ın, durumun vahametini idrak etmesi
ve sorunun barış ortamı korunarak çözümünün önünü açması için, uluslararası
toplumun kararlı tutumunu sürdürmesi büyük önem taşımaktadır.
Avrupa Birliği üyesi ülkeler ile aday
ülkelerin 17-18 Şubat 2003 tarihlerinde Brüksel'de yaptığı ve Türkiye'nin de
katıldığı zirve toplantısı ortak bildirisinde de vurgulandığı üzere, bu konuda
sergilenecek kararlılık ve dayanışmanın yanı sıra somut ve fiilî askerî
caydırıcılık tedbirlerinin alınması, Irak'ın bu konuda ikna edilebilmesinde çok
etkili bir vasıta olacaktır.
58 inci Cumhuriyet Hükümeti, bu olumsuz
gelişmelerin karşımıza çıkarabileceği bütün risklere ve ihtimallere karşı
Türkiye'nin temel hak ve menfaatlarını korumak amacıyla, gereken bütün güvenlik
tedbirlerini almakta ve uygulamaya koymaktadır.
Irak'a karşı askerî caydırıcılık
tedbirleri kapsamında yabancı silahlı kuvvetler unsurlarının Türkiye'de geçici
olarak konuşlandırılması için Türkiye Büyük Millet Meclisinin izin ve yetki
vermesi, bugünkü kriz ortamında munzam bir baskı unsuru olarak çok önemli ve
etkili bir fonksiyon icra edecektir.
Aynı şekilde, Türkiye Cumhuriyetinin, en
kötü ihtimale karşı hazırlıklı olarak zamanında ve süratle hareket etmesini ve
gerekli tedbirleri almasını sağlamak bakımından Türk Silahlı Kuvvetlerinin
yabancı ülkelere gönderilmesi konusunda Türkiye Büyük Millet Meclisinin izninin
alınması, hükümetin etkili bir siyaset izlemesini sağlamak açısından büyük önem
taşıyacaktır.
Bu kuvvetlerin, gelişmelerin seyrine göre
gerektiğinde kullanılmaları, hükümetin belirleyeceği esaslara ve bu konuda
yapılacak düzenlemelere bağlı olacaktır.
Bu mülahazalarla; gereği, kapsamı, sınırı
ve zamanı hükümetçe belirlenecek şekilde,
1- Türk Silahlı Kuvvetlerinin yabancı
ülkelere gönderilmesine ve bu kuvvetlerin gerektiğinde belirlenecek esaslar
dairesinde kullanılmasına,
2- Uluslararası meşruiyet kuralları
çerçevesinde, en fazla 62 000 askerî personelin ve hava unsurları olarak 255
uçak ve 65 helikopteri aşmamak kaydıyla yabancı silahlı kuvvetler unsurlarının,
hükümetin tespit edeceği mücavir bölgelerde geçici olarak konuşlandırılmak
üzere 6 ay süreyle Türkiye'de bulunmasına; bu amaçla Türkiye'ye gelecek yabancı
kara kuvvetlerinden destek unsurları dışındaki muharip unsurların geçici olarak
konuşlandırıldıkları bölgelerden Türkiye dışına intikallerinin en kısa sürede
tamamlanması ve yabancı hava ve deniz
kuvvetleri ile özel kuvvetler unsurlarının muhtemel bir harekâtta
kullanılmalarını sağlayacak şekilde konuşlanmaları ve yabancı silahlı
kuvvetlere mensup hava unsurlarının Türk hava sahasını üst uçuş amacıyla
kullanmaları için gerekli düzenlemelerin yapılmasına; bu yabancı silahlı
kuvvetlerin Türkiye'ye gelişiyle ilgili hazırlıkların yürütülmesine, Türkiye
ülkesinde tabi olacakları statü ve Türk Silahlı Kuvvetleriyle işbirliği esas ve
usullerine ilişkin düzenlemelerin hükümetin belirleyeceği esaslar çerçevesinde
yapılmasına,
Anayasanın 92 nci maddesi uyarınca izin
verilmesini arz ederim.
Abdullah Gül
Başbakan
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri,
Başkanlığımıza sunulmuş bir önerge vardır; okutuyorum:
V.- USUL
HAKKINDA GÖRÜŞMELER
1.- Türk
Silahlı Kuvvetlerinin yabancı ülkelere gönderilmesine, yabancı silahlı
kuvvetler unsurlarının altı ay süreyle Türkiye'de bulunmasına ve muharip
unsurların Türkiye dışına intikalleri için gerekli düzenlemelerin yapılmasına
izin verilmesine ilişkin Başbakanlık tezkeresiyle ilgili Anayasanın 92 nci
maddesindeki koşulların oluşup oluşmadığı ve anılan tezkerenin görüşülmesine
yer olup olmadığı hakkında Ê
1.3.2003
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Türkiye Büyük Millet Meclisi gündemine
getirilmiş olan Türk Silahlı Kuvvetlerinin yabancı ülkelere gönderilmesine,
yabancı silahlı kuvvetler unsurlarının 6 ay süreyle Türkiye'de bulunmasına ve
muharip unsurların Türkiye dışına intikalleri için gerekli düzenlemelerin
yapılmasına, Anayasanın 92 nci maddesi uyarınca izin verilmesine dair
Başbakanlık tezkeresiyle ilgili işlemlere geçilmesinden önce, Anayasanın 92 nci
maddesindeki koşulların oluşup oluşmadığı ve anılan tezkerenin görüşülmesine
yer olup olmadığı konusunda, Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünün 63 üncü
maddesi uyarınca usul hakkında söz talebimi saygıyla bilgilerinize sunarım.
Önder Sav
Ankara
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, Sayın
Önder Sav'ın önergesi, İçtüzüğün 63 üncü maddesine göre, bir usul hakkında tartışma
açılması ve o konuda söz talebidir.
Bildiğiniz gibi, Başbakanlık tarafından
gönderilen tezkere gelen kâğıtlarda yayımlanmış ve gündeme alınmıştır.
Tezkere üzerinde yaptırdığımız
incelemelerde Anayasaya aykırılık da saptanmamıştır.
Dolayısıyla, görüşmelere devam edeceğiz;
ancak, Sayın Önder Sav'ın talebi 63 üncü maddeye uygundur.
Değerli milletvekilleri, bugün, Türkiye
Büyük Millet Meclisi tarihi birleşimlerinden birisini yapmaktadır. Çok önemli
bir konuda, çok büyük sorumluluk altına girerek, hakikaten önemli bir karar
vereceğiz.
Bu görüşmeler sırasında, daha önceki
toplantılarda yapılan konuşmalar, Sayın Başkanın tutum ve davranışları; bu
konular üzerindeki tartışmaların hepsini inceledim. Zaman olmuş, Sayın Başkanın
tutumu, İçtüzükten kaynaklanan bir takdir hakkı içerisinde lehte olmuş, bazen
de İçtüzük çok katı bir yorumla uygulanmış.
Benim, bugün, sizlerin de uygun
göreceğinizi kabul ettiğim, düşündüğüm, demokratik ve katılımcı bir tavır ve
düşünce içerisinde, mümkün olabildiğince, İçtüzük hükümlerini geniş biçimde
uygulamaktır. Bunu, hem Başkanlığımıza düşen bir davranış olarak kabul ediyorum
hem de Türkiye Büyük Millet Meclisinin her üyesinin bu önemli konudaki düşünce
ve fikirlerinin topluma yansıması açısından faydalı görüyorum. Kaldı ki, Sayın
Önder Sav, bu önergesiyle, zaten, İçtüzüğün 63 üncü maddesinden kaynaklanan bir
hakkı kullanmak istiyor. Kendisine söz vereceğim; ama, başta da ifade ediyorum
ki, tutumum doğrudur, İçtüzüğe uygundur ve Başbakanlık tarafından gönderilen
tezkereyi işleme koymakta Anayasaya bir aykırılık yoktur.
Bu konuda istemde bulunulduğuna göre,
Sayın Önder Sav başta olmak üzere, 10 dakikayı geçmemek şartıyla iki aleyhte,
iki lehte söz verebilirim. Dolayısıyla, birinci söz hakkı Sayın Önder
Sav'ındır.
Buyurun Sayın Sav. (CHP sıralarından
alkışlar)
Sayın Sav, süreniz 10 dakikadır.
ÖNDER SAV (Ankara) - Sayın Başkan, Yüce
Meclisin değerli üyeleri; Türkiye Büyük Millet Meclisi, cumhuriyet tarihinin en
önemli birleşimlerinden birini gerçekleştiriyor. Böyle önemli bir oturumda,
vermiş bulunduğum önergeyi İçtüzüğün 63 üncü maddesine uygun bularak, usul
hakkında görüşme açan Türkiye Büyük Millet Meclisinin Sayın Başkanına teşekkür
ediyorum.
Başbakanlığın, Anayasanın 92 nci maddesine
göre izin verilmesine ilişkin talebini görüşüyoruz. Geliş şekli, çelişkili
içeriği, karmaşık içeriği, hukuk devletine ve Anayasaya aykırılığı nedeniyle,
bu tezkere, görüşülmesine yer olup olmadığı tartışmalarına açık bir tezkeredir.
Benim verdiğim önerge, aslında, hem
Anayasaya aykırılık hem de görüşmelere yer olup olmadığı biçiminde iki ayrı özü
içermekteydi.
Türk Silahlı Kuvvetlerinin yabancı
ülkelere gönderilmesi ve yabancı silahlı kuvvetlerin Türkiye'de
bulundurulmasına ilişkin tezkerenin temel unsuru, olmazsa olmaz şartı, bu
tezkerede, milletlerarası hukukun meşru saydığı hal koşulunun var olup
olmadığıdır. Uluslararası hukukun meşruluğunu belirtme yetkisi ne Amerika
Birleşik Devletlerinin ne İngiltere'nin ne de kimilerinin sandığı gibi
Türkiye'nin yetkisindedir. Meşruluğu belirleme yetkisi, bizim de üyesi olduğumuz
Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyine aittir.
Uluslararası anlaşmazlıklarda barışçı
yollara gidilmesi esastır. Birleşmiş Milletler Silah Denetçileri Komisyonu ve
Uluslararası Atom Enerjisi Ajansının Başkanları Hans Blix ve Muhammed El
Baradey, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyine 7 Martta son raporlarını, yeni
raporlarını sunacaklar. Amerikan-İngiliz ortak karar tasarısı, henüz, hangi
akıbete uğrayacak belli değil. Kısacası, uluslararası hukukun inceleme süresi
işliyor, daha, somut bir sonuca varılabilmiş değil.
Bizim için üzüntü verici olan yönü,
içhukukumuzda da konunun aydınlanmamış, Amerika Birleşik Devletleriyle
müzakerelerin henüz sonuçlanmamış ve anlaşmanın içeriğinin netleşmemiş
olmasıdır.
Tezkereyle ilgili Bakanlar Kurulu kararı
24 Şubat 2003 tarihini taşıyor; bugün 5 inci gün; ancak bugün görüşebiliyoruz.
Bir Sayın Bakan, tezkerenin 27 Şubat
Perşembe günü görüşülemeyişinin nedenini, bir gün sonra, yani dün toplanmış
olan Millî Güvenlik Kurulu kararının beklenmesine bırakıldığını ifade ediyor.
Adalet ve Kalkınma Partisinin Sayın Genel Başkanı ise, tezkere konusuyla ilgili
olarak, bütün milletvekillerinin görüşlerinin alınmasında yarar olduğunu ifade
ediyor. Sayın Dışişleri Bakanı ise "Amerika Birleşik Devletleriyle
müzakerelerin Genel Kurula kadar tamamlanacağını umuyorduk; ama, olmadı"
diyor.
Şimdi, allahaşkına, söyleyin, hangisine
inanmalıyız? Hangi mazeretiniz haklı, hangisi doğru? Lütfen, kafanızda bir
netleşin arkadaşlar. Netleşmeden, bu tezkereyi görüşmenin olanağını görmüyoruz.
Amerika Birleşik Devletleri Savunma Bakan
Yardımcısı Wolfowitz "Biz, Türkiye'li veya Türkiye'siz amacımıza
ulaşabiliriz" diyor. Öyleyse, bırakın Türkiye'siz amaçlarına ulaşsınlar da
görelim. Bırakın Amerika'nın yakasını; ama, bırakmıyorsunuz! Ne yazık ki, kısa
bir süre sonra, elmaşekerini Amerika'nın yediğini, sapının da Türkiye'nin
elinde kalacağını çok acı bir şekilde göreceksiniz. (CHP sıralarından alkışlar)
Savaş karşıtı bir eylemde, çok yerinde bir
slogan gözüme ilişti; burada tekrarlamak, tutanaklara geçirmek istiyorum.
"Amerika Birleşik Devletlerinden korkmayın, Allah'tan korkun,
Allah'tan" diyor o slogan. (CHP sıralarından alkışlar)
Amerika Birleşik Devletlerinin savaş
işbirlikçisi İngiltere'nin İşçi Partisinin milletvekillerinin yarıdan çoğu,
savaş karşıtı bildiriyi imzaladılar.
Dünyanın hiçbir ülkesinde, kendi
içhukukuna göre, Amerika Birleşik Devletlerinin savaş eylemine parlamentodan
destek kararı çıkmadı. Biz, bugün, Parlamentomuzdan böylesine bir destek kararının
arayışı içerisindeyiz. 6 Şubatta, 621 sayılı tezkereyle verdiğimiz yetkiyle
Irak'a müdahaleye karar vermiş olduk. Türkiye, hukuken, savaşa o tezkereyle
bulaştı. Bu yetki üzerine, nasıl olsa öbür yetkiler de arkadan gelecektir diye,
Amerikan gemileri vızır vızır İskenderun Limanının etrafında dolaşmaya
başladılar. İsimlerini tekrarlamakta zorlanacağımız pek çok gemi yük boşaltmaya
başladı; Ro-ro gemisi gelip gidiyor, kargo gemisi yük boşaltıyor, araç ve
mühimmat gemileri İskenderun Limanını dolduruyor. Daha 80 savaş gemisinin yakın
yerlerde mevzilendiği söylentileri var. Bunları görüyor ve üzülüyoruz; ama,
ben, günlerdir bir başka şeyi de görüyorum.
Görüyorum ki, hükümet, kan, barut, savaş,
ıstırap kokan bir müdahale için sıkıntı içerisinde. Görüyorum ki, bu utanç
verici savaş, Adalet ve Kalkınma Partili milletvekili arkadaşlarımızı, savaş
gemilerinin getirdiği yükten daha ağır maddî ve manevî yük altında eziyor,
ezdiriyor. Böyle bir dönemde, Türkiye Büyük Millet Meclisinde karar verirken,
çok dikkatli, kendi vicdanlarımıza danışarak karar vermek zorundayız ve burada,
uşşak makamındaki bir türküyü arkadaşlarımıza hatırlatmak istiyorum:
"Yine gam yükünün kervanı geldi
Çekemem bu derdi, bölek seninle."
(CHP sıralarından alkışlar)
Şimdi, bu derdi, bu gam yükünü bizimle
bölüşmek istiyorsanız; biz, o gam yükünü bölüşmeyeceğiz arkadaşlar. Size de, bu
iğrenç savaşa bulaşmayın, bu pis gam yükünün altında ezilmeyin, yol yakınken
dönün diyoruz. (CHP sıralarından alkışlar) Yoksa, sadece tezkereye oy verenler
değil, bütün halkımız, bütün insanımız, bütün Türkiye sıkıntı çekecektir.
Daha, henüz üç dört gün önce, bir Türk
milletvekilinin, bölgesindeki İskenderun Limanının zincirli kapılarını
aşamadığına tanık olduk. Hiç şüphe etmeyiniz; gelecekte, Millî Savunma
Bakanının, Dışişleri Bakanının hatta, Başbakanın bile, o zincirli kapıdan
içeriye giremediğine tanık olacak, üzüleceksiniz. (CHP sıralarından alkışlar)
Sayın Cumhurbaşkanımız, Anayasanın 92 nci
maddesinin uygulanmasının, uluslararası hukukun meşruiyet şartını içerdiğini
söylüyor. Değerli bir hukukçu Sayın Meclis Başkanımız, 92 nci maddenin her
cümlesinde, uluslararası hukukun meşruiyet şartının olması gerektiğine işaret
ediyor. Özetle, Birleşmiş Milletlerin gündemindeki konuların sonuçlanması
isteniyor.
Görüşmekte olduğumuz bu izin talebi,
hukukî dayanaktan yoksundur, Anayasaya aykırıdır. 1991'de, Körfez Savaşında
alınmış olan kararın, Anayasa Mahkemesinde incelenmesinden sonra, biçim ve öz
yönünden iptaline gerek olmadığı kararıyla, bu kararı karıştırmayalım. Hangi
halin meşru olacağı, Türkiye Büyük Millet Meclisinin mutlak takdirine
bırakılmış husus değildir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Sav, süreniz bitti; lütfen
konuşmanızı tamamlayınız.
ÖNDER SAV (Devamla) - Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Her somut olayda ve talepte, 92 nci
maddenin aradığı meşruiyet şartının aranılması kaçınılmazdır; tıpkı, bugün
aramak zorunda olduğumuz gibi.
Alınacak karar "hiçbir kimse veya
organ kaynağını Anayasadan almayan bir Devlet yetkisi kullanamaz" diyen
Anayasamızın 6 ncı maddesine ve "Anayasa hükümleri -herkesi- yasama,
yürütme ve yargı organlarını ... bağlar" diyen 11 inci maddeye aykırı
olacak ve 2 nci maddede yazılı olan hukuk devleti ilkesiyle de bağdaşmayacak.
Tezkere için alınacak karar, Anayasaya
aykırı bir İçtüzük değişikliği olacaktır. Yeni alınacak karar, Anayasa
usullerine aykırı, o usuller gözetilmeden alınmış, Anayasaya aykırı bir
değişiklik olacaktır. Bütün bu çok haklı hukuksal uyarılara karşı "biz
yaptık, oldu" diyorsanız, diyeceğimiz çok şey var. Bu "biz yaptık,
oldu" felsefesinin, dünya tarihinde tanıdığı en mahir ustalarından, en
kurnaz, en zeki ustalarından biri olan Talleyrand bile "süngülerle çok şey
yapılabilir; ama, üzerlerine oturulamaz" diyordu. (CHP sıralarından
alkışlar) Süngülerin üzerine oturmayınız; 5 - 6 milyar dolarlık Amerikan
kredisine aldanıp, bu kredilere kapılıp, iç ve dış hukuku zedelemeyiniz. Yüzde
90'ı Irak'a müdahaleye karşı olan halkımızın sesine kulak veriniz; yoksa,
yarın, çocuklarınızın "siz, haktan, hukuktan, halktan, Müslümandan yana mı
tavır koydunuz; Amerika'dan ya da Amerikan Dolarından yana mı tavır
koydunuz" sözleriyle karşılaşacaksınız.
Aslında, biz, iki ayrı tezkere
bekliyorduk. Sayın Başkan, müsamahanızı fazla istismar etmeden, bu, demin
okunmuş olan tezkeredeki çelişkiye değinmek istiyorum. Başkanlık Divanı
Kâtibimiz, altında Başbakan Sayın Abdullah Gül yazılı tezkereyi okudu. Bu
tezkere, Bakanlar Kurulunun kararına dayanarak gelmiş tezkere; ama, elimizde
iki ayrı tezkere var sanki. Bakanlar Kurulunun tezkeresinde olmayan bir ibare,
Sayın Başbakanın göndermiş olduğu tezkerede var. Doğrusu, bunun, Bakanlar
Kurulunu by-pass ederek konulmuş bir ibare olduğuna inanmak istemiyorum; ama,
merak ediyorum; açıklamasını, Sayın Başbakandan ve bakanlardan soruyorum.
Şimdi, Bakanlar Kurulu kararında olmayan; ama, bugün, kürsüde biraz önce okunan
Başbakanlık tezkeresindeki ek pasajı tutanaklara geçirterek, Yüce Kurulun
bilgilerine de sunmak istiyorum.
Okuyor ikinci bendi, alttan beşinci satıra
geliyor "sağlayacak şekilde konuşlanmaları" deyiminden sonra,
Bakanlar Kurulu kararında olmayan şu ibare ekleniyor: "...ve yabancı
silahlı kuvvetlere mensup hava unsurlarının Türk hava sahasını üst uçuş
amacıyla kullanmaları için..." Sayın Bakanlar, sizin imzaladığınız metinde
bu ibare yok. (CHP sıralarından alkışlar) Sayın Başbakan veya sizlerden birisi,
bu ilavenin ne anlama geldiğini burada açıklamak zorundadır. (CHP sıralarından
alkışlar)
Ayrıca, tezkeredeki bütün bu sıkıntıların
yanında, usulle ilgili bu değindiğim konuların yanında, ümit ederim ve temenni
etmem ki, usul konusundaki görüşmeler bittikten sonra, 6 Şubattaki oturumda
rastladığımız bir önergeyle karşılaşmayalım; yani, kapalı oturuma geçilme
önergesiyle karşılaşmayalım.
1999 yılında yapılmış olan kapalı oturum
tutanakları açıklandı; onları inceledim, sizler de incelediniz. O tutanaklarda,
halkımızın bilmediği, o dönemde bu Mecliste olan milletvekillerinin bilmediği,
basınımızın bilmediği hiçbir konu yok. 6 Şubatta yapılan gizli oturumdaki,
kapalı oturumdaki konuları hepiniz biliyorsunuz. Umuma açık bir görüşme
yaptığımız için bunlara değinmeyeceğim; ama, soruyorum hepinize: 6 Şubattaki
oturumda, allahaşkına, kamuoyunun bilmediği, basının bilmediği, halkımızın
bilmediği ne vardı; hiçbir şey. (CHP sıralarından alkışlar) Şimdi, onun için,
bu oturumu açık yapmalıyız.
Neden çekiniyoruz? Bizi buraya gönderen
halkımızdan mı çekiniyoruz? Bize oy veren seçmenden mi çekiniyoruz? Yoksa,
anaların, babaların yüreklerini ağzına getiren, acaba savaş olacak mı kuşkusunu
onlarla bölüşmekten mi çekiniyoruz? Bu oturumu açık yapalım ki, Anayasaya
aykırılığı enine boyuna tartışalım. Açık yapalım ki, halkımız her şeyi bilsin,
duysun, anlasın. Açık yapalım ki, sabahın erken saatlerinde çoluk çocuğunun
nafakasını sağlamak için dükkânını açan; ama, siftah yapmadan kepenkleri
kapatan esnafımız dinlesin bizi. (CHP sıralarından alkışlar) Açık yapalım ki,
doğrudan gelir desteğiyle avutulan köylümüz uyutulmasın, bizi izlesin, kararını
ona göre versin. Açık yapalım ki, ücretine el uzatılan işçimiz, maaşı
kendisinden esirgenen memurumuz, ekmeğine el uzatılan emeklimiz bu konuşmaları
izleyebilsin.
RAMAZAN TOPRAK (Aksaray) - Sayın Başkan, 7
dakika geçti.
ÖNDER SAV (Devamla) - Tamamlıyorum değerli
milletvekilleri. Sabrınızı fazla kullanmayacağım. Son cümleleri kullanıyorum.
BAŞKAN - Sayın Sav, lütfen, konuşmanızı
tamamlayınız.
ÖNDER SAV (Devamla) - Sayın Başkanım,
tamamlıyorum.
Adalet ve Kalkınma Partisinin Sayın Genel
Başkanı, dün, Siirt'te "biz, Irak sorununu kucağımızda bulduk" diyor.
"Doğru" diyor bir arkadaşımız. O zaman ben sormak istiyorum: Peki,
kucağınızda bulduğunuz bebeği uyutacağınıza, niye büyüttünüz?! (CHP
sıralarından alkışlar) Kucağınızda bulduğunuz bebeği Amerikan mamalarıyla niye
canavarlaştırdınız?! (CHP sıralarından alkışlar) Şimdi, o canavar sizi
parçalamaya hazırlanıyor. Istırap çekmeden... Sizin ıstırap çekmenize gönlümüz
razı olmaz. Biz "önce insan" diyen bir düşüncenin temsilcileriyiz;
sizin ıstırap çekmenizi istemeyiz; ama, seksenbir yıldır savaş yüzü görmemiş
ülkemizin başı derde girerse, ama sonu gelmez sıkıntılar insanlarımızın
yakasına yapışırsa, ama bir tek Mehmetçiğin tabutu omuzlarda yükselirse, sizi,
biz de affetmeyiz, Türk Halkı da affetmez, seçmen de affetmez! (CHP
sıralarından "Bravo" sesleri, ayakta alkışlar)
Son sözlerimi söylüyorum. Yokluk içinde
bağımsızlık savaşı veren bir ulusun milletvekilleri olarak, bir komşu Müslüman
ulusun bağımsızlığına, toprak bütünlüğüne, doğal kaynaklarına el uzatılmasına
izin vermeyiniz.
RAMAZAN TOPRAK (Aksaray) - Demagoji
yapıyor...
ÖNDER SAV (Devamla) - Kendisi yalınayak
cepheye mermi taşıyan, kağnı arabasının arkasında yürüyen, bebesinin örtüsünü
"devlet malıdır, nem kapmasın" diye mermilere örten analarımızın,
ninelerimizin kemiklerini sızlatmayalım.
RAMAZAN TOPRAK (Aksaray) - Sayın Başkan,
10 dakika oldu...
ÖNDER SAV (Devamla) - Geliniz, Yüce
Atatürk'ün Dolmabahçe önünde demirlenmiş düşman zırhlılarına bakarak ve
yumruklarını sıkıp "geldikleri gibi gideceklerdir" dediği gibi, biz
de, İskenderun Limanına demirlemiş olan düşman gemilerine ve Türkiye'ye akın
akın gelen Amerikan askerlerine "geldikleri gibi gitsinler" diyelim.
Bu tezkereye ret oyu kullanalım diyorum; hepinizi sevgi ve saygılarımla
selamlıyorum.
Sayın Başkan, sabrınız için teşekkür
ediyorum. (CHP sıralarından "Bravo" sesleri, ayakta alkışlar)
BAŞKAN - Sayın Sav, teşekkür ederim.
Sayın milletvekilleri, Sayın Sav'a söz
vermeden önce bir konuyu sizlere arz etmiştim. Bugün yapılacak müzakerelerin,
bütün arkadaşlarımızın daha çok katılımına yol açabilecek bir düzeyde olmasını
ve buna inandığımı ifade etmiştim. 10 dakikalık konuşma süresini 10 dakika da
aşarak, 20 dakikalık bir konuşma yapıldı. Bu, sayın konuşmacının takdiridir.
Ben ve başkanvekili arkadaşlarımız, Mecliste müzakereler sırasında söz
kesmemeyi ve mümkün olduğu kadar konuşma süresini uzatmayı tercih ediyoruz.
Bugün de böylesi günlerden birisidir; ancak, tezkere üzerinde, esasında,
yapılması gereken konuşmayı, usul hakkında açılan bir tartışmada yapmak, bir
hakkı suiistimal etmek anlamına da gelebilir. (AK Parti sıralarından
"Bravo" sesleri, alkışlar)
Değerli arkadaşlarım, tabiî, bu konuda
müzakere açtım, bütün arkadaşlarıma söz vereceğim. Onlardan, usul konusunda,
varsa Anayasaya aykırılık konusunda, varsa esasla ilgili görüşmelerde,
konuşmalarını yapmak üzere takdir haklarını kullanmalarını rica ediyorum.
Değerli arkadaşlarım, biraz evvel, Sayın
Sav, çok önemli bir konuya temas etti. Hükümetin, belki, cevap vermesi gereken
bir konuda, kendi tespitimi ifade etmek için söylüyorum. Gerçekten, Başbakanlık
tezkeresi geldiği zaman, farklı iki metin gördük. Bir tanesi, bu hava, uçuş
sahasıyla ilgiliydi. Zaten, ben, basına yaptığım açıklamada, salı günü akşam
saatlerinde gelen tezkerenin incelenmekte olduğunu, kanun ve kararlarla ilgili
bürokratlarımızın ve bizzat bendenizin bu konuda çalışma yaptığımı ifade
etmiştim. Başbakanlıkla görüşüldü ve Başbakanlık, asıl tezkere mahiyetinde olan
belgeyi, bizim de istemimiz üzerine "aslı gibidir" şeklinde üzerine
mühür vurmak suretiyle, Meclis Başkanlığımıza tekrar iade etti. Ben, önce gelen
le sonra "aslı gibidir" şeklinde mühürlü olanı, Sayın Sav'ın
tetkiklerine amade kılıyorum. Başbakanlıkça gönderilmiş ve bugün görüşmekte
olduğumuz tezkerenin bir eksikliği kalmamıştır. Bunu, bugün, tekrar, belki
müzakereler esnasında göreceğiz.
Değerli arkadaşlarım, Sayın Sav'ın ortaya
koyduğu eksikliğin, bir yazım hatası olarak bize gönderildiği ifade edildi.
Bendeniz, bununla tatmin olmadım, mühür koyacaksınız "aslı gibidir"
diyeceksiniz, biz, bu metni esas alacağız dedim ve istemim üzerine, bana bir
metin gönderildi; biz, şimdi onu konuşuyoruz; bütün arkadaşlarımızın da
tetkikine amadedir.
Değerli arkadaşlarım, aleyhte ikinci söz
isteyen arkadaşımız, İzmir Milletvekili Enver Öktem.
Sayın Öktem, buyurun efendim.
SALİH KAPUSUZ (Ankara) - Aleyhte Salih
Kapusuz efendim...
BAŞKAN - Enver Öktem Bey yok mu?
MUSTAFA ÖZYÜREK (Mersin) - Kemal Anadol,
efendim.
BAŞKAN - Hayır, bende Enver Öktem'in
talebi var.
K. KEMAL ANADOL (İzmir) - Ben imzaladım
Sayın Başkan.
MUSTAFA ÖZYÜREK (Mersin) - Kemal Anadol,
efendim.
BAŞKAN - Peki efendim.
Sayın Kemal Anadol aleyhte konuşacaklar.
Buyurun Sayın Anadol. (CHP sıralarından
alkışlar)
Efendim, Sayın Anadol söze başlamadan önce
bir anekdot hatırlatayım. Daha 1990 yılından bu yana müzakereleri tutanaklardan
izlemiştim. 5.9.1990 tarihli birleşimde, rahmetli Başkanvekili Yılmaz Hocaoğlu
yönetiyor ve Sayın Kemal Anadol da o tarihte yine milletvekili. Böyle, bir söz
talep ediyor, tam bir saat kavga ediyorlar; ama, bir saatin sonunda galip gelen
Sayın Anadol oluyor. Ben, kavga etmeden söz veriyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
Buyurun efendim.
K. KEMAL ANADOL (İzmir) - Sayın Başkan,
Yüce Meclisin değerli üyeleri; sözlerime başlamadan önce, demin belirttikleri
gibi, İçtüzüğün 63 üncü maddesine göre, müsamahasıyla, Meclis Genel Kurulunda
tartışılmasına izin veren Sayın Meclis Başkanımıza teşekkür etmek istiyorum.
Değerli arkadaşlar, Sayın Önder Sav benden
evvel yaptığı konuşmasında, vukufla, Anayasanın 92 nci maddesine aykırılığı
tespit etti, izah etti. Gerçekten, bugün, dünyada ilk kez, bir parlamentonun
muhtemel Irak savaşıyla ilgili ilk toplantısını yapıyoruz. Savaşacak Amerika
Birleşik Devletleri, Kongresinde savaş kararı almadı; Avam Kamarası bu gündemle
toplanmadı. Dünyada ilk kez, Türkiye Büyük Millet Meclisi bu konuyu gündemine
aldı. Bu, çok önemli bir tespitti. Sadece Türkiye insanının, Türk Halkının
dikkatleri değil, tüm dünya kamuoyunun da dikkati Meclisimiz üzerindedir.
Arkadaşlar, Türkiye Büyük Millet Meclisine
sevk edilen ve biraz önce okunan Bakanlar Kurulu tezkeresi, biraz sonra izah
edeceğim sebeplerle ve Sayın Sav'ın izah ettiği sebeplerle, Anayasa
değişikliğini içermektedir. Neden; Anayasanın 92 nci maddesi açık
"milletlerarası hukukun meşrû saydığı hallerde savaş hali ilânına..."
diye başlıyor. Peki, savaş hali ilanı için gerekli meşruiyeti kim sayacak, kim
tanımlayacak, kim belirleyecek, kim yorumlayacak; açık, 92 nci maddeye göre,
milletlerarası hukuk belirleyecek. Peki, milletlerarası hukuk kurallarını ve
oradaki meşruiyeti kim tanımlayacak, kim belirleyecek, kim yorumlayacak; kimin
belirleyemeyeceği belli; ulusal parlamentolar belirleyemeyecek; yoksa, aynı konuda,
Rus Duması başka bir karar verecek, Avam Kamarası başka bir karar verecek,
Türkiye Büyük Millet Meclisi de ayrı bir karar verecek. Eğer, ulusal
parlamentolar bunu belirleselerdi, Amerika Birleşik Devletleri şimdiye kadar
uğraşır mıydı; toplardı Kongreyi, alırdı kararını, milletlerarası hukuk
kuralını kendine göre yorumlardı ve bu sıkıntılara girmezdi; ama, biz öyle
demiyoruz. Biz, 92 nci maddedeki, milletlerarası hukukun meşru saydığı halleri
biz belirleyeceğiz diyoruz. Hayır; uluslararası hukukun yorumu, uluslararası
organizasyonlara, uluslararası parlamentolara bırakılmıştır. Dün Cemiyeti Akvam
idi, bugün de Birleşmiş Milletlerdir.
1982 Anayasasının 92 nci maddesi, 1961
Anayasasının 66 ncı maddesinin aynen tekrarından ibarettir; sadece, ikinci
fıkra ilave edilmiştir. Yani, 1961 Anayasasının 66, 1982 Anayasasının 92 nci
maddesi, Atatürk'ün "yurtta sulh cihanda sulh" ilkesinin anayasa
maddesine dönüşmüş halidir. Yani, Atatürk'ün "yurtta sulh cihanda
sulh" ilkesinin yansıması olan bu madde, Türkiye Büyük Millet Meclisine
"haksız savaşa girme" diyor, "milletlerarası hukukun meşru
saymadığı hallerde savaş kararı alma" talimatını veriyor ve emredici bir
hüküm vazediyor. Hukukçu olan arkadaşlar emredici hükmün ne anlama geldiğini
gayet iyi bilirler. Demek ki, Meclis, 92 nci maddenin bu hükmünü aynen
uygulamak zorundadır; onu, işine geldiği gibi yorumlama, değiştirme, karar
ittihazına hakkı yoktur. Anayasanın 92 nci maddesi, gerçekten, bu emredici
hükmüyle tereddüte yer bırakmayacak kadar açıktır. Nitekim, uygulamalar da
böyledir: 12.8.1990 tarihli 126 ncı Birleşimde, 5.9.1990 tarihli 3 üncü
Birleşimdeki kararlar, Somali'ye asker gönderme, Çekiç Güç'ün süresini uzatma,
Afganistan'a asker gönderme kararları, hep, Birleşmiş Milletler Güvenlik
Konseyi kararına dayanılarak Meclisce karar altına alınmıştır. Kıbrıs Barış
Harekâtında ise, yine, uluslararası hukukun gereği, Londra ve Zürih
Antlaşmalarına dayanılarak, garantör devlet sıfatıyla, bu Meclisten karar
çıkmıştır.
Türkiye Büyük Millet Meclisi önüne
6.2.2003 günü gelen ve bugün gelen tezkerelerle, ilk kez, Birleşmiş Milletler
Güvenlik Konseyi kararlarına dayanmadan karar almamız, karar ihdası
istenmektedir. Bu durumda, önümüze gelen tezkere, anayasa değişikliği
mahiyetindedir. Anayasanın nasıl değiştirileceği ise, Anayasada ve İçtüzükte
belirlenmiştir, ayrı bir prosedüre bağlanmıştır. Anayasa, Başbakanlık
tezkeresiyle değişmez arkadaşlar, Başbakanlık tezkeresiyle Anayasa değişmez.
Anayasanın 92 nci maddesi, ayrıca, Türkiye
Büyük Millet Meclisinin izin vereceğini söylüyor. Sayın Sav'ın gayet açık
belirttiği gibi, Anayasanın 92 nci maddesi, Türkiye Büyük Millet Meclisine, bu
konuda, hükümete yetki devri vermiyor. 92 nci maddede bir tek
"hükümet" sözcüğünü göremezsiniz, "Bakanlar Kurulu"
sözcüğünü göremezsiniz. Büyük Millet Meclisi, sadece, bu konuda izin verir.
Anayasanın 6, 7, 8 inci maddeleri açıktır: Egemenlik, kayıtsız şartsız
ulusundur; yasama yetkisi, Türkiye Büyük Millet Meclisine aittir ve Türkiye
Büyük Millet Meclisi, bu yetkisini devredemez.
Bakınız, İçtüzük de çok ilginç; İçtüzüğün
130 uncu maddesini okuyorum arkadaşlar: "Anayasanın 92 nci maddesinin
birinci fıkrası gereğince, Türk Silahlı Kuvvetlerinin yabancı ülkelere
gönderilmesine veya yabancı silahlı kuvvetlerin Türkiye'de bulunmasına belli
bir süre için, Bakanlar Kurulunun istemi üzerine, Türkiye Büyük Millet
Meclisince izin verilir. Bu kararı Cumhurbaşkanı uygular." Hükümet uygular
demiyor, bu kararı Bakanlar Kurulu uygular demiyor; "bu kararı Cumhurbaşkanı
uygular" diyor. Ne yapacağız şimdi?! Tezkere açık; yetkisi, sınırı,
kapsamı hükümetçe takdir edilmek üzere, bizden, yetkiyi devretmemiz isteniyor.
92 nci maddeyi değiştirmeden, bu tezkere, burada müzakere edilemez; çünkü, bu
tezkere, 92 nci maddeyi değiştiren bir mahiyet arz etmektedir; çok açık. O
zaman, her iki yönden, hem yetki devri açısından hem uluslararası hukukun meşru
saydığı hali yorumlama yetkisini kendimizde bulduğumuz için, 92 nci maddeyi,
biz, burada, gerçekten, delmiş oluyoruz, ihlal etmiş oluyoruz, çiğnemiş
oluyoruz. 92 nci maddede "yabancı silahlı kuvvetlerin Türkiye'de
bulundurulmasına" ibaresi var. Yabancı silahlı kuvvetleri Türkiye'ye
çağırıp, başka ülkelere gönderme yetkisi veriyor mu 92 nci madde; hayır,
vermiyor.
Bu Bakanlar Kurulu tezkeresi, üç yönden
Anayasaya aykırıdır. Anayasanın nasıl değiştirileceği -demin söylediğim gibi-
Anayasayı değiştirme prosedürü de açık; Anayasamızda ve İçtüzükte hükme
bağlanmıştır. Şimdi, biz, aslında, Anayasa değişikliği içeren bir tezkereyi
burada müzakere edeceğiz. Ben, bu konuda, bu kadar açık bir hukukî durumda, bu
konunun müzakeresinin imkânsız olduğunu, Anayasaya aykırı olduğunu bir kez daha
belirtmek istiyorum ve Meclisimizin...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Anadol, eksüre veriyorum;
lütfen, konuşmanızı tamamlayınız.
Buyurun.
K. KEMAL ANADOL (Devamla) - Müsamahanıza
teşekkür ediyorum Sayın Başkan; hemen bitiriyorum.
Bu konuda, ağır bir sorumluluk içindeyiz;
başta iktidar partisi, muhalefet partisi, tüm milletvekilleri, büyük bir
sorumluluk içindeyiz. Sözlerimin başında belirttiğim gibi, dünyada gündemine bu
savaşı alan ilk parlamentodur Türkiye Büyük Millet Meclisi. Türkiye Büyük
Millet Meclisi gazi Meclistir, Türkiye Büyük Millet Meclisi her türlü tecavüzü
defetmiş, direnmesini bilmiş, ulusal iradeyi temsil eden bir Meclistir. (CHP
sıralarından alkışlar) Gelin, Birinci Büyük Millet Meclisinin üyesi, Millî
Marşımızın şairi Mehmet Âkif'in tanımıyla "tek dişi kalmış canavar"a
karşı, her türlü ideolojik, sınıfsal, ekonomik ayrılığı bugün için bir tarafa
bırakalım; haktan yana, doğrudan yana olalım, doğrudan yana karar verelim
arkadaşlar. (CHP sıralarından alkışlar)
Sözlerimi bitiriyorum. Yüce Meclisin
kararının tarihin kararıyla çelişmemesini diliyorum.
Saygılar sunarım. (CHP sıralarından
"Bravo" sesleri, alkışlar)
BAŞKAN - Sayın Anadol, çok teşekkür
ederim.
Sayın milletvekilleri, Sayın Önder Sav'ın
gönderdiği bir yazı var: "Konuşmamın son kısmında 'İskenderun Limanındaki
düşman gemileri' deyimini kullandığım anlaşılıyor. Asıl amacım 'Amerika
Birleşik Devletleri gemileri' idi. Tutanağın esas amacım doğrultusunda
düzeltilmesini takdirlerinize sunarım."
Okundu; tavzih edildi; tutanağa geçti.
Sayın Ağar, bir talebiniz var. Siz,
aleyhte söz istemiştiniz, aleyhte söz sıranız üçüncü sıraydı; iki arkadaşımız
konuştu, mümkün değil söz vermem, anlayışınıza sığınıyorum.
Lehte iki söz talebi var. Ankara
Milletvekili Sayın Salih Kapusuz, İstanbul Milletvekili Sayın Burhan Kuzu.
Sayın Kapusuz, buyurun efendim. (AK Parti
sıralarından alkışlar)
SALİH KAPUSUZ (Ankara) - Sayın Başkan,
değerli milletvekili arkadaşlarım; bu tarihî oturumda hepinizi en derin
saygılarımla selamlıyorum.
Tabiî, şu anda, değerli arkadaşlarımızın
ihdas etmiş oldukları, İçtüzükte var olan bir usul kuralını öne sürerek, kapalı
oturum yapılma talebi bilindiğinden, kapalı oturum öncesinde bu konuyu delmek,
bu konuyla ilgili tezkereyi değerlendirmek üzere, iki değerli milletvekili
arkadaşımız konuşmak için iyi bir fırsat buldular. Doğrusu, görüşlerini ben de
dikkatle takip ettim, milletimiz de bunu yakinen izlemektedir. Dolayısıyla,
karar, Yüce Meclisten çıkacak ve nihaî olarak bunun değerlendirmesini de yüce
milletimiz mutlaka yapacaktır.
Değerli arkadaşlar, her şeyden önce, Sayın
Sav'ın iddia etmiş olduğu önergeye katılmak mümkün değil. Biraz önce söyledim,
konuşmak için iyi bir fırsat; fakat, muhteva itibariyle bunu kabullenmek hiç
mümkün değildir. Bir defa, Türkiye Cumhuriyeti Devleti var olduğu günden bugüne
kadar birçok olay yaşandı; Türkiye Büyük Millet Meclisinde -biraz önce bir
örneğinden bahsedilen- bir müzakere ortamında bütün münakaşaların yapıldığı
oturumlar da gerçekleştirildi, bu oturumların tabiî sonucu olarak birtakım
kararlar da alındı. Şimdi de böyle olacak; ama, her şeyden önce, içerik
itibariyle tenkit ettiği tezkerenin gerekçesiyle beraber bir bütün olduğu,
zannedersem, Sav tarafından da bilinmektedir. Bu tezkerenin bir gerekçesi bir
de karar bölümü, talep bölümü vardır, ancak bunun ikisi birlikte
değerlendirilebilir. Ondan dolayıdır ki, muhtevası itibariyle bu tezkere kendi
içerisinde hiçbir tutarsızlık taşımamaktadır.
İkinci olarak, Anayasa ve hukuk
kurallarına aykırılık iddiasına gelince, bunu, bir hukukçudan dinlemek beni çok
üzmüştür. (CHP sıralarından "Ooo" sesleri) Çok sevdiğim bir ağabeyim;
ama, altını çizerek söylemek istiyorum: Biraz önce, CHP'li değerli bir
milletvekili arkadaşım da konuştu; âdeta, o konuşma, onun tamamlayıcısı değil,
hatırlatılması gereken bazı hususların hatırlatılması şeklinde oldu. Bakınız,
ben hatırlatmak istiyorum: Bu tezkerenin, uluslararası hukuk veyahut da
meşruiyet konusunu tartışırken, Sayın Sav "bu işin dayanağı, Birleşmiş
Milletler Güvenlik Konseyi kararıdır" dedi. Eğer bu doğruysa, milletimizle
beraber -Sayın Baykal da başta olmak üzere, Dışişleri Bakanlığı yapmış olan herkes-
hepimizin, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyinin 541 sayılı Kararını
unutmamamız lazım. Bu karar, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyetini inkâr eden bir
karardır. Böyle bir devlet var mı; elbette var. (AK Parti sıralarından
alkışlar)
Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi böyle
bir şey talep etti, böyle bir karar verdi diye, siz, bu kararı meşru mu
sayıyorsunuz?! AK Parti, bu kararı meşru saymıyor. (AK Parti sıralarından
alkışlar)
ÖNDER SAV (Ankara) - Antlaşma var...
MUSTAFA ÖZYÜREK (Mersin) -Garanti
antlaşması var.
SALİH KAPUSUZ (Devamla) - AK Parti,
uluslararası meşruiyetin kaynağı olarak da, Türkiye Cumhuriyeti Devleti
Anayasasını ve Türkiye Büyük Millet Meclisini esas kabul ediyor. (AK Parti
sıralarından alkışlar)
Değerli arkadaşlar, Anayasanın 92 nci
maddesi açık, 117 nci maddesi de açık. Ben, özellikle milletimizin, bu konuyu
bilmesi açısından bir başka konuyu da burada ifade ederek konuşmama devam etmek
istiyorum.
Anayasanın 87 nci maddesini okumak
istiyorum; çünkü, hepimiz, bu Yüce Meclisin üyesiyiz, bu Yüce Parlamentoda
yetki olarak nelere sahibiz, bir kez daha hatırlayalım: "Türkiye Büyük
Millet Meclisinin görev ve yetkileri, kanun koymak, değiştirmek ve kaldırmak;
Bakanlar Kurulunu ve bakanları denetlemek; Bakanlar Kuruluna belli konularda
kanun hükmünde kararname çıkarma yetkisi vermek; bütçe ve kesinhesap kanun
tasarılarını görüşmek ve kabul etmek; para basılmasına ve savaş ilânına karar
vermek; milletlerarası andlaşmaların onaylamasını uygun bulmak, Türkiye Büyük
Millet Meclisi üye tamsayısının beşte üç çoğunluğunun kararı ile genel ve özel
af ilânına, mahkemelerce verilip kesinleşen ölüm cezalarının yerine
getirilmesine karar vermek ve Anayasanın diğer maddelerinde öngörülen yetkileri
kullanmak ve görevleri yerine getirmektir."
Değerli arkadaşlar, size soruyorum; bundan
daha ileri bir meşruiyet kaynağı arayabilir misiniz? Bu, bizim, hepimizin
görevidir. Dolayısıyla, bunun Anayasaya aykırılık iddiası bizce doğru değildir.
İkincisi, bizim iddia ettiğimiz Anayasa
maddeleri, şayet, uluslararası hukuka aykırıysa, her şeyden önce, bizim
Anayasamız uluslararası hukuka aykırı duruma düşer; bunu kabullenmek ise hiç
mümkün değildir. Dolayısıyla, biz
diyoruz ki, uluslararası meşruiyetin kaynağının, elbette, birtakım uluslararası
kuruluşların birtakım kararlarına direkt olarak bağlanması, Türkiye Cumhuriyeti
Devletini fevkalade sıkıntıya sokar ve bunu kabullenmek de mümkün değildir.
Arkadaşlar, size bir diğer hususu da
hatırlatmak istiyorum: Türkiye Cumhuriyeti Devletinin ordusu, bugüne kadar
yapmış olduğu terörle mücadelede, zaman zaman sınırötesi harekâta gitmedi mi;
Kuzey Irak'ta teröristlerin peşinde birtakım mücadelelerde bulunmadı mı?
V. HAŞİM ORAL (Denizli) - Takıyye
yapıyorsun... Türkiye'ye savaş açan mı var?
SALİH KAPUSUZ (Devamla) - Peki, soruyorum
size; şayet, siz, bunu, bir uluslararası meşruiyet kaynağıyla irtibatlandırmak
isterseniz, herkes sizin karşınızda olur mu olmaz mı? (AK Parti sıralarından
alkışlar, CHP sıralarından alkışlar [!]) Terörle mücadelede herkes bizim
karşımızda sessiz kalmadı mı?
HALUK KOÇ (Samsun) - Meşru müdafaadır o.
SALİH KAPUSUZ (Devamla) - Dolayısıyla,
bunları kabullenmek fevkalade yanlış olur.
Dolayısıyla, biz, açık ve net şunu
söylüyoruz: Anayasanın 117 nci maddesi de çok açıktır.
V. HAŞİM ORAL (Denizli) - Okuduğun
maddenin içerisinde yok...
SALİH KAPUSUZ (Devamla) - Evet, bizim
güvenliğimizden, bizim hükümetimiz sorumludur; bu hususta yetki ve salahiyet de
Türkiye Cumhuriyeti Hükümetlerine aittir.
Değerli Sav bir pankarttan bahsetti ve
gördüğü pankartın ifade ettiğini burada sizler de dinlediniz. "Allah'tan
korkun" diyor. Evet, hepimiz Allah'tan korkalım. (AK Parti sıralarından
alkışlar, CHP sıralarından alkışlar [!]) Bu konuda, yüzde 99'u Müslüman olan şu
memlekette, biz, böyle bir endişe taşımıyoruz; ama, hepinize bir hatırlatma
yapmayı görev olarak kabul ediyorum.
Değerli arkadaşlar, evet, bizim, değil
Amerika, dünyanın hiçbir gücünden korkumuz yoktur, korkmamız da mümkün
değildir. (AK Parti sıralarından "Bravo" sesleri, alkışlar) Biz,
sadece ve sadece, ülkemizin çıkarları için ne gerekiyorsa, sonuna kadar yerine
getirmek için her türlü çabayı sarf ederiz. Evet, şu anda oturttuğunuz aks,
yanlış bir akstır. Savaş ile barışı yan yana, karşı karşıya getirmek, âdeta,
birileri savaştan, birileri barıştan yanaymış gibi tutumu ise kabullenmek hiç
mümkün değildir. Evet, şu anda bu tezkere, savaşı kabul tezkeresi de değil,
sadece hükümete verilen, sınırı, kapsamı, süresi belirlenmiş olan bir yetki
tezkeresidir.
V. HAŞİM ORAL (Denizli) - Savaş tezkeresi,
savaş!
MUSTAFA SAYAR (Amasya) - Siz inanıyor
musunuz söylediklerinize!
SALİH KAPUSUZ (Devamla) - Değerli arkadaşlar,
bir diğer husus: Şimdi, gün gelecek ki, Sayın Başbakan da, Sayın Dışişleri
Bakanı da, bakanlar da ne yapamayacakmış; Türkiye sınırları içerisinde bir yere
giremeyecekmiş. Bu da doğru değil, katılamam. Elbette, her yere giriş ve
çıkışın bir usulü vardır. Şuradan Deniz Kuvvetleri Komutanlığına gitmek
isteseniz bir Türk vatandaşı olarak, elbette orada bir usul var, ona uyarsınız;
ama, şu unutulmasın ki, bu ülkenin -bir önceki oturumda; yani, önceki günkü
yapılan oturumda bir arkadaşımıza cevap olarak söylemiştim- Türkiye, hiç
kimsenin işgal cesareti gösterebileceği bir ülke de değildir. (AK Parti
sıralarından alkışlar) Onun için, bunları hatırlatır cümlelerle kafaları
karıştırmaya hakkımızın olmadığını da söylemek istiyorum.
Değerli arkadaşlar, bir diğer husus daha
var ki, biz yaptık anlayışında değiliz. Bizim yaptığımız her şey Anayasaya,
İçtüzüğe ve kanunlara uygun olarak yapılmaktadır. Bunun dışında bizim başka bir
yöntemi kabul etmemiz de mümkün değildir. Şu andaki oturum, gelen tezkere,
tezkerenin görüşülmesi ve kapalı oturumun yapılması, bunların hepsi Anayasaya
İçtüzüğe uygundur, var olan kurallara göre yapılan eylemlerdir, uygulamalardır;
dolayısıyla, bundan dolayı da hiçbir hukukdışı eylemimiz söz konusu değildir.
Değerli arkadaşlar, sonuç olarak şunu
söylemek istiyorum: Evet, biz, bu konularla ilgili olarak usul tartışmasını çok
detaylı olarak yapabiliriz; ama, bu, usul tartışmasından daha çok, mesaj vermek
için bir yöntem olarak kullanıldı.
V. HAŞİM ORAL (Denizli) - Bütün dünya
mesaj veriyor, siz anlamıyorsunuz!
SALİH KAPUSUZ (Devamla) - Biz diyoruz ki,
özü itibariyle burada bir usul tartışmasına gerek yoktu, Sayın Meclis
Başkanımızın toleranslı yaklaşımından istifadeyle bu gerçekleştirilmiş oldu.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Kapusuz, süreniz bitti,
lütfen konuşmanızı tamamlayın.
SALİH KAPUSUZ (Devamla) - Tamamlıyorum
Sayın Başkanım.
Çünkü, bu gelen tezkere, ilk defa gelmiş
bir tezkere değildir, daha önce müteaddit defalar da gelmiştir ve yine, bu
usullerle Yüce Meclisten geçmiştir; kabul edilmiştir, reddedilmiştir; ama,
aslolan, usulüne uygun gelmiş olması, usulüne uygun da tamamlanıyor olmasıdır.
Bunun dışında bir uygulama söz konusu değildir.
Değerli arkadaşlar, bu tezkerenin kabulü
savaş ilanı değildir.
K. KEMAL ANADOL (İzmir)- Ya nedir?!..
SALİH KAPUSUZ (Devamla)- Bu tezkerenin
kabulü, bu savaştan yana veyahut da barıştan yana bir tavır hiç değildir.
Bakınız "bu tezkereyle bu topraklara
yabancı askerlerin gelmesi ilk defa olacak" gibi yaklaşımları da doğru
bulmuyorum.
V. HAŞİM ORAL (Denizli)- O dönemde alınmış
Birleşmiş Milletler kararı vardı.
SALİH KAPUSUZ (Devamla)- Sayın Baykal'ın Dışişleri Bakanı ve
yine Sayın Erdal İnönü'nün Dışişleri
Bakanı olduğu dönemlerde şu gerçekleşmiştir: Çekiç Güç, Türkiye'de var olan bir
güçtür. Çekiç Güç'ün süresinin uzatıldığı dönemlerde de, aynı tezkereler,
benzer mahiyet arz eden tezkereler burada görüşülmüş, burada kararlaştırılmış,
süresi de uzatılmıştır, hatta Cumhuriyet Halk Partisinden o dönemde milletvekili
olup da aramızda bulunan arkadaşlar kabul oyu da vermişlerdir; bu da milletimiz
tarafından bilinsin diyor, hepinize saygılar sunuyorum. (AK Parti sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN- Sayın Kapusuz, teşekkür ederim.
Lehte ikinci konuşma, İstanbul
Milletvekili Sayın Burhan Kuzu'ya aittir.
Sayın Kuzu, buyurun. (AK Parti
sıralarından alkışlar)
BURHAN KUZU (İstanbul)- Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri, usulle alakalı bir tartışma üzerinde duruyoruz.
Esasen, söz hakkı almak istememiştim; ama, böyle bir Anayasa konusu gündeme
gelince, birkaç kelime etmek üzere buraya çıkmış bulunuyorum.
BAŞKAN- Sayın Kuzu, bir saniye efendim,
çok özür dilerim...
Sayın milletvekilleri, İçtüzüğümüzde
olmayan, teamüllerimizde olmayan, uygulamalarımızda olmayan bir şeyi
yapıyorsunuz. Genel Kurul salonunda, Cumhuriyet Halk Partili milletvekili
arkadaşlarımız ellerinde gül veya karanfil olduğunu zannettiğim bir çiçek
dağıtıyorlar; bu uygun değil efendim. (AK Parti sıralarından alkışlar) Bu uygun
değil, böyle bir usulümüz yok efendim. Lütfen, o çiçekleri salon dışına
çıkarınız. (CHP sıralarından "ne olur çiçek dağıtılırsa" sesleri,
gürültüler)
Bir de, bir arkadaşımızın pankart
açtığından bahsediliyor. Lütfen... Burası şov yeri değil; burada herkes
konuşmasını yapacak. Lütfen... (AK Parti sıralarından alkışlar) Her şeyi usule
uygun yapacağız, her şeyin doğrusunu yapacağız.
HACI BİNER (Van) - Niye dağıtıyorsunuz?!..
(AK Parti ve CHP sıralarından karşılıklı ayağa kalkmalar, gürültüler)
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri...
Sayın Biner, yerinize oturun efendim...
Değerli arkadaşlarım, lütfen yerlerinize
oturur musunuz...
Sayın milletvekilleri, lütfen yerlerinize
oturur musunuz... (AK Parti ve CHP sıralarından karşılıklı sataşmalar,
gürültüler)
Sayın idare amirleri, yardımcı olun
arkadaşlarımıza.
Değerli arkadaşlarım, sayın
milletvekilleri, lütfen, beni dinler misiniz.
Bakın, hareketlerimize, sözlerimize,
davranışlarımıza, her zaman olduğu gibi, lütfen dikkat edelim. Burada çok güzel
bir toplantı yapacağız. Herkes, beğensin beğenmesin, fikirlerini ortaya
koyacak, İçtüzük imkânlarını en geniş şekilde kullanacağız; yeter ki,
düşüncelerimizi ve fikirlerimizi ifade edelim; ama, bunun dışında,
uygulamalarımızda hiç olmayan şeylerle Genel Kurul salonumuzun ve toplantımızın
mehabetini bozmayalım, bu doğru değil.
Değerli arkadaşlarım, dışarıda mitingler
var, yasal çerçeve içerisinde yapılıyor; bunlara hepimiz saygı gösteriyoruz. O
mitingler, orada yapılıyor; biz, burada, istiklal mücadelesini yürüten
Mecliste, çok önemli bir konuyu görüşüyoruz. Dolayısıyla, kanun çerçevesinde
kalmak kaydıyla her şey bu ülkede yapılmalıdır, yapılacaktır; ama,
arkadaşlarımdan rica ediyorum, bakınız, yakalarınıza taktığınız kurdeleler,
zaten, düşüncelerinizi ifade ediyor, bunları çıkarttırmayı hiç aklımızdan
geçirmedik, doğru da değil; ama, ellerinize deste deste çiçekler alarak,
bunları milletvekili arkadaşlarımıza -Sayın Bodur, sizin için de söylüyorum,
tekrarlamama gerek yok- bana göstermeniz uygun değil, bunlar doğru şeyler değil
arkadaşlar, lütfen... (AK Parti sıralarından alkışlar, CHP sıralarından
gürültüler)
Lütfen arkadaşlar...
HARUN AKIN (Zonguldak) - Sayın Başkan, bu
kadar da uzatılmaz ki...
BAŞKAN - Bize çok istihbarat bilgileri
geliyor; biz, Meclis Başkanlığı olarak tedbirimizi alıyoruz. Bu salonun
içerisinde yasaya aykırı hiçbir şeye müsaade edemeyiz ve böyle bir şeyi hoş
göremeyiz.
En basitini yaptınız, ben de sizi ikaz
ettim; lütfen, çiçek dağıtmayınız, kâğıt da olsa, bir pankartı açmayı, bir
yerlere göstermeyi terk ediniz. Böyle bir şey kesinlikle mümkün değil, 1920'den
bu yana böyle şeyler olmadı.
Çok teşekkür ediyorum. (AK Parti
sıralarından alkışlar)
Sayın Kuzu, buyurun.
BURHAN KUZU (Devamla) - Teşekkür ederim.
Sayın Başkan, değerli milletvekili
arkadaşlarım; usulle alakalı bir tartışma üzerinde duruyoruz. Bir anayasa
hukukçusu olarak, gerçekten, samimi olarak, konunun üzerinde durdum, birkaç
gündür tartışıyorum, tamamen tezkere dışında.
Bugüne kadar 9 kez tezkere gelmiş; bu, 10
uncu kez geliyor ve tüm konuşma zabıtları da benim elimde, yanımda. O günkü
konuşmalar sırasında da benzeri tartışmalar yapılmış, "anayasa
değişikliğidir" denilmiş, "İçtüzük değişikliğidir" denilmiş,
vesaire; yani, Sayın Anadol tarafından yapılan konuşmaya benzer konuşmalar
elimdeki zabıtlarda gözüküyor, o zaman da bunlar hep söylenegelmiş. Mesela, bir
tezkerede "hudut ve şümulü hükümetçe belirlenecek şekilde Türk Silahlı
Kuvvetlerince" diye devam eden bir cümle görüyorsunuz; yani, hududunu,
şümulünü tamamen hükümete bırakmış olan çok daha geniş çaplı tezkereler de
gelmiş, geçmiş.
Anayasanın 117 nci maddesi, hükümete bir
görev yüklüyor ve deniliyor ki: "Millî güvenliğin sağlanmasından Türkiye
Büyük Millet Meclisine karşı, Bakanlar Kurulu sorumludur." Bakanlar Kurulu
da, bu sorumluluk çerçevesinde bir tezkereyle karşımıza çıkmış durumda. Bu
tezkereyle alakalı olarak yapılan usul tartışmasının konusuna baktığımız zaman,
hadisenin, Anayasanın 92 nci maddesinde düğümlendiğini görüyoruz. 92 nci madde,
hükümet tezkerelerinin görüşülmesinde, yani, tabiî, savaşla alakalı tezkerede
veya yabancı ülkelere asker gönderme, asker bulundurma konusunda, tabiî, bir
önşart getirmiş ve orada "milletlerarası hukukun meşru saydığı hallerde
savaş hali ilanına" deniliyor. Tabiî, burada bir tartışma var; bu, sadece
savaş hali için mi, yoksa, Silahlı Kuvvetlerin yurtdışına gitmesi bakımından da
veya yabancı kuvvetlerin burada konuşlanması bakımından da geçerli midir; bu
tartışma çok net gözükmüyor. Zabıtlara baktığımız zaman da, doğrusu, bu konuda
fazla bir şey göremedim. Eğer, bu, savaş hali dışında da geçerli olsaydı,
zannediyorum -Türk dili bakımından- bir noktalı virgül konulmuş olması
gerekirdi en azından; ama, bence, o teknik tartışma da bir tarafa, elimizdeki
milletlerarası uygulamalara baktığımız zaman, maalesef, milletlerarası hukuk
oturmuş bir hukuk değil.
Şimdi, bakın, 1986 yılı dünyada barış
yılı, 42 bölgede savaş var; yani, bu hukuk dalı bu kadar oturmuş olsaydı,
Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi, hakikaten, çok güzel çalışmış
olabilseydi, zaten, bugünkü bu tartışmaların ve dünyadaki bu kadar karışık
ortamın olmaması gerekirdi.
Peki, o zaman ölçü nedir diye
baktığımızda, tabiî ki, Birleşmiş Milletlerin kararı, Millî Güvenlik Konseyinin
kararı bizler için önem arz ediyor; ne var ki, bu kararların verilmesi, takip
eden usul bakımından ne tam meşrudur, ne tam meşru değildir, bunu belirlemede
de, her zaman, sağlıklı karar, maalesef, veremiyorlar. Elimizdeki en tipik
örnek, 51 inci maddedeki statünün, meşru müdafaa hakkının devlete tanınmış
olanıdır. Bu açıdan baktığımız zaman, bu meşru müdafaa konusunu, 1980'den sonra
biraz daha yumuşatarak, önleyici meşru müdafaa dediğimiz bir kavram geliştirdi
Birleşmiş Milletler Konseyi. Bu kararı da, 1981 yılında, İsrail'in, Irak'ın
belli bölgelerini, birtakım reaktörlerini vurmasının üzerine, toplanarak verdi
ve bir nevi, bizim hukukumuzda kullanılan potansiyel tehlike anlamında bunu
algıladı.
Değerli arkadaşlar, şu halde, saldırı
amaçlı olan birtakım hücumlar meşru müdafaanın dışında kalmış oluyor, bir de,
Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyinin açıkça yasak ettiği haller bu kapsama
giriyor. Bunun dışındaki durumları, her ülkenin kendi millî meclisleri
belirlemek durumunda kalacaktır.
Şimdi, içinde bulunduğumuz ortama
baktığımız zaman, hükümet tezkeresi üzerinde, bu değerli Meclis ve değerli
üyeleri, 92 nci maddenin bu çerçevedeki hükmüne bakarak bir karara, elbette ki,
varacaktır. Burada, baktığımız zaman, milletlerarası hukukun meşru saydığı
haller kavramına, iki açıdan bakmamız lazım -birçok kez bunu basına da
açıkladım- bir, Amerika'nın tutumu bakımından bu farklı olabilir; iki,
Türkiye'nin tutumu bakımından bu farklı olabilir. Şimdi, diyelim ki, bizim,
gerçekten, Türkiye olarak, Amerika'yla beraber çok net bir şekilde ortak bir
karar alıp, savaşa doğrudan doğruya girme durumumuz olsa, hakikaten, bu karşı
karşıya gelebilir, bunu kabul ediyorum; ama -hükümet tezkeresinden benim anladığımı
söylüyorum, bunu samimî olarak söylüyorum- bu hadise tamamen savunma amaçlı
gözüküyor; yani, Türkiye'nin kendini savunması. Belki, bu arada yabancı
kuvvetlerin burada bulunmasını, geçmesini, barınmasını da, yine, millî savunma
bakımından o çapta ve o değerde algılamaya çalışıyorum. Aksi halde, saldırı
amaçlı olduğunu düşünürseniz, elbette ki, bu tezkerenin o noktadan sakat olması
lazım. Ben, hadiseye o açıdan bakmıyorum.
Değerli milletvekilleri, son olarak şuna
gelmek istiyorum: Anayasa Mahkemesi bakımından benim elimde kararlar var. Bu
konuda, Sayın Sav'ın iddia ettiği gibi, ortada bir Anayasaya aykırılık konusu
yoktur. Bu konu, Anayasa Mahkemesinin önüne daha önce de gelmiştir. Elimdeki
kararda Anayasa Mahkemesince "bu kararlar benim denetimim dışındadır"
deniliyor; çünkü, Anayasanın bu konuda açık hükmü var, Yine "eşdeğer bir
hüküm durumunda da değildir" deniliyor, iki. Bunun altını çizerek
söylüyorum; çünkü, Sayın Sav, burada İçtüzük değişikliği olduğunu söyledi.
Anayasa Mahkemesi, 1990 ve 1991'de iki kez, 107, 108 sayılı kararlarla alakalı
vermiş olduğu mahkeme kararlarında net olarak bunu vurguluyor. Zaten, aksini söylemek
de bir hayli zor. Anayasa Mahkemesi, düşünün bir kere, eldeki istihbarat
bilgilerine göre hükümetin vermiş olduğu bir kararı özellikle güvenlik noktası
ve tehlikenin boyutu yönleriyle inceleyecek ve böyle bir savunmanın gerekli
olmadığına hüküm verecek ya da meşru olmadığına karar verecek; zannediyorum,
bu, yerindelik denetimi dediğimiz oportünite denetimine girer ki, bir
mahkemenin işi buraya kadar götürmemesi lazım. Nitekim, Anayasa Mahkememiz de
bu konuda çok tutarlı davranmıştır.
Benim bunun dışında söyleyecek fazla bir
şeyim yok. Özellikle şunu söylüyorum: Bence bu konuda tartışılacak husus, bunun
meşru olup olmamasından öte, hakikaten, böyle bir hareket Türkiye'nin lehine
midir aleyhine midir, ülkenin içerisinde bulunduğu şartlarda böyle bir girişim
doğru mudur eğri midir, savaş olursa ne olur olmazsa ne olur; bu Yüce Meclisin,
bence, bunları konuşması lazım ve karar verirken de bunları düşünmesi lazım.
Herkesi saygıyla selamlıyorum. (AK Parti
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Kuzu.
Sayın milletvekilleri, 63 üncü maddeye
uygun olarak açtığım tartışma, 2 aleyhte, 2 lehte üyemizin konuşmalarıyla sona
ermiştir. Başta da ifade ettiğim gibi, Başkan olarak usule uygun davrandığımı
ifade ediyorum. Önergenin, Başbakanlık tezkeresinin işleme alınması gerektiğine
ve yapılacak müzakereler sonucunda bu konuda bir karar verileceğine inanıyorum.
63 üncü maddenin son fıkrasında "Bu
görüşme sonucunda oya başvurmak gerekirse, oylama işaretle yapılır"
deniliyor. Buna gerek duymuyorum; yaptığım işlemlerin ve Başkanlığım süresince
sürdürdüğüm usulün Anayasaya ve İçtüzüğe uygun olduğuna inanıyorum.
Değerli arkadaşlarım, Başbakanlık
tezkeresini okutmuştum.
Gündeme devam ediyorum.
Başkanlığımıza verilmiş bir önerge
bulunmaktadır; okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Türk Silahlı Kuvvetlerinin Yabancı
Ülkelere Gönderilmesine, Yabancı Silahlı Kuvvetler Unsurlarının 6 Ay Süreyle
Türkiye'de Bulunmasına ve Muharip Unsurların Türkiye Dışına İntikalleri İçin
Gerekli Düzenlemelerin Yapılmasına, Anayasanın 92 nci Maddesi Uyarınca İzin
Verilmesine Dair Başbakanlık Tezkeresinin kapalı oturumda görüşülmesine ilişkin
önergenin, kapalı oturumda bulunabilecek şahıslar dışındakilerin salondan
çıkarılmasından önce, önergeyi verenlerin isimleriyle birlikte okunması
talebimizi saygıyla bilgilerinize sunarız.
Mustafa Özyürek Oğuz
Oyan Haluk Koç
CHP Grup Başkanvekili CHP
Grup Başkanvekili CHP Grup Başkanvekili
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, İçtüzüğün
70 inci maddesine göre verilmiş bir önerge vardı, kapalı oturum talep ediyordu;
ancak, arkadaşlarımızın önergesi daha önce verildiği için, onu okuttum, sizlere
arz ettim.
Değerli arkadaşlarım, geçtiğimiz
birleşimde; yani, bir Başbakanlık tezkeresinin kabulüyle ilgili birleşimde bu
konuda da tartışmalar olmuştu ve benim uygulamam, kapalı oturumla ilgili
önergenin de kapalı oturumda okunması ve oylanması şeklinde olmuştu.
Bununla ilgili 10 uygulama var. Bu
uygulamalardan 6 tanesinde, kapalı oturum talebini içeren önerge okunmuş, daha
sonra kapalı oturuma geçilmiş ve bu hususta karar verilmiş; 4 adedinde ise,
kapalı oturum önergesi de kapalı oturumda okunmuş ve daha sonra, müzakereler
devam etmiş.
Değerli arkadaşlarım, şüphesiz, bir
içtüzük değişikliğinde, bu boşlukların yorum suretiyle giderilmesini temin
etmeye çalışmak bir tarafa, çok açık hükümler konulması gerektiğine inanıyorum.
Baştan da ifade ettiğim müzakereleri
yürütme tarzımı bugün de devam ettirmek üzere, kapalı oturumla ilgili olarak
verilmiş önergeyi okutuyorum:
IV.-
BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI (Devam)
A)
TEZKERELER VE ÖNERGELER (Devam)
2. -
Dışişleri Bakanı Yaşar Yakış'ın, Türk Silahlı Kuvvetlerinin yabancı ülkelere
gönderilmesine, yabancı silahlı kuvvetler unsurlarının altı ay süreyle
Türkiye'de bulunmasına ve muharip unsurların Türkiye dışına intikalleri için gerekli
düzenlemelerin yapılmasına Anayasanın 92 nci maddesi uyarınca izin verilmesine
ilişkin Başbakanlık tezkeresinin (3/189) kapalı oturumda görüşülmesine ilişkin
önergesi
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Türk Silahlı Kuvvetlerinin
Yabancı Ülkelere Gönderilmesine, Yabancı Silahlı Kuvvetler Unsurlarının 6 Ay
Süre ile Türkiye'de Bulunmasına ve Muharip Unsurların Türkiye Dışına
İntikalleri İçin Gerekli Düzenlemelerin Yapılmasına, Anayasanın 92 nci Maddesi
Uyarınca İzin Verilmesine Dair Başbakanlık Tezkeresi üzerindeki görüşmelerin ve
diğer işlemlerinin, İçtüzüğün 70 inci maddesine göre kapalı oturumda
yapılmasını arz ve teklif ederim. 1.3.2003
Yaşar Yakış
Dışişleri Bakanı
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, kapalı
oturumda, Genel Kurul salonunda bulunabilecek sayın üyeler dışındaki
dinleyicilerin ve görevlilerin dışarıya çıkmaları gerekmektedir.
Sayın idare amirlerinden, salonun
boşaltılmasını temin etmelerini rica ediyorum; öncelikle bunu temin edelim.
Salonun boşaltıldığı anlaşılıyor, bu
nedenle kapalı oturuma geçiyoruz.
Kapanma Saati: 15.20
İKİNCİ, ÜÇÜNCÜ VE DÖRDÜNCÜ OTURUM
(Kapalıdır)
BEŞİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 19.37
BAŞKAN: Bülent ARINÇ
KÂTİP ÜYELER: Mevlüt AKGÜN (Karaman), Ahmet KÜÇÜK (Çanakkale)
BAŞKAN - Sayın
milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 39 uncu Birleşiminin kapalı
oturumlardan sonraki Beşinci Oturumunu açıyorum.
IV.-
BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI (Devam)
A)
TEZKERELER VE ÖNERGELER (Devam)
1. - Türk
Silahlı Kuvvetlerinin yabancı ülkelere gönderilmesine, yabancı silahlı
kuvvetler un-surlarının altı ay süreyle Türkiye'de bulunmasına ve muharip
unsurların Türkiye dışına intikalleri için gerekli düzenlemelerin yapılmasına
Anayasanın 92 nci maddesi uyarınca izin verilmesine ilişkin Başbakanlık
tezkeresi (3/189) (Devam)
BAŞKAN - Kapalı oturumda
oylanan Başbakanlık tezkeresinin oylamasına 533 üye katılmış; 264 kabul, 250
ret, 19 çekimser oy kullanılmıştır.
Sayın milletvekilleri, bu
sonuca göre, Anayasanın ve İçtüzüğün, karar için öngördüğü salt çoğunluk
sağlanamamıştır.
Sözlü sorular ile diğer
denetim konularını sırasıyla görüşmek için, 4 Mart 2003 Salı günü saat 15.00'te
toplanmak üzere, birleşimi kapatıyorum.
Kapanma Saati :19.38