BIM 2 5 2003-03-13T09:21:00Z 2003-03-13T09:21:00Z 37 21292 121370 TBMM 1011 242 149050 9.3821 0 6 nk 6 nk 0

DÖNEM : 22          CİLT : 5       YASAMA YILI : 1

 

 

 

T. B. M. M.

TUTANAK DERGİSİ

 

 

37 nci Birleşim

26 . 2 . 2003 Çarşamba

  I. - GEÇEN TUTANAK ÖZETİ

 II. - GELEN KÂĞITLAR

III. - BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI

A) GÜNDEMDIŞI KONUŞMALAR

1.- Denizli Milletvekili Mustafa Gazalcı'nın, eğitimci Hasan Âli Yücel'in ölümünün 42 nci yıldönümüne ilişkin gündemdışı konuşması

2.- Batman Milletvekili Afif Demirkıran'ın, Ilısu Baraj Gölünün tarihi ve Hasankeyf İlçesine olumlu ve olumsuz etkilerinin tespitiyle, çözüm önerilerine ilişkin gündemdışı konuşması

3.- Hatay Milletvekili Gökhan Durgun'un, İsdemir'in Özelleştirme Yüksek Kurulu kararıyla Erdemir'e devredilmesi sonucunda ortaya çıkan sorunlar ve çalışanların mağduriyetlerine ilişkin gündemdışı konuşması

B) TEZKERELER VE ÖNERGELER

1.- Ağrı Milletvekili Naci Aslan'ın (6/111) esas numaralı sözlü sorusunu geri aldığına ilişkin önergesi (4/19)

2.- Bazı milletvekillerinin, belirtilen sebep ve sürelerle izinli sayılmalarına ilişkin Başkanlık tezkeresi (3/190)

3.- Bursa Milletvekili Ali Dinçer'e, ödenek ve yolluğunun verilmesine ilişkin Başkanlık tezkeresi (3/191)

IV.- ÖNERİLER

A) DANIŞMA KURULU ÖNERİSİ

1.- Genel Kurulun çalışma saatleriyle gündemdeki sıralamanın yeniden düzenlenmesine ilişkin Danışma Kurulu önerisi

V.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİYLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER

1.- Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Denizcilik Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm ile Dışişleri Komisyonları raporları (1/345) (S. Sayısı: 45)

2.- Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Sivil Havacılık İşbirliği Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm ile Dışişleri Komisyonları raporları (1/346) (S. Sayısı: 46)Ê

3.- Çekle Ödemelerin Düzenlenmesi ve Çek Hamillerinin Korunması Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Tasarısı ve Adalet Komisyonu Raporu (1/433) (S. Sayısı: 58)

4.- Türkiye Cumhuriyeti ile Bosna ve Hersek Arasındaki Serbest Ticaret Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu (1/337) (S. Sayısı: 34)

5.- Türkiye Cumhuriyeti, Azerbaycan Cumhuriyeti ve Gürcistan Arasında Petrolün Azerbaycan Cumhuriyeti, Gürcistan ve Türkiye Cumhuriyeti Ülkeleri Üzerinden Bakü-Tiflis-Ceyhan Ana İhraç Boru Hattı Yoluyla Taşınmasına İlişkin Anlaşmanın Eklerini Teşkil Eden Ev Sahibi Hükümet Anlaşması, Anahtar Teslimi Müteahhitlik Anlaşması ve Hükümet Garantisine İlişkin Tecdit ve Değişiklik Anlaşmalarının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabiî Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji ve Dışişleri Komisyonları raporları (1/339) (S.Sayısı: 35)

VI.- SORULAR VE CEVAPLAR

A) YAZILI SORULAR VE CEVAPLARI

1. - Kahramanmaraş Milletvekili Mehmet Yılmazcan'ın, Kahramanmaraş Sütçü İmam Üniversitesi 2003 yılı yatırım programına bazı projelerin dahil edilip edilmeyeceğine ilişkin sorusu ve Millî Eğitim Bakanı Erkan Mumcu'nun cevabı (7/121)

2. - İzmir Milletvekili K. Kemal Anadol'un, Ankara'daki anadolu lisesi öğretmenlerinin atamalarına ilişkin sorusu ve Millî Eğitim Bakanı Erkan Mumcu'nun cevabı (7/135)

3. - Çanakkale Milletvekili Ahmet Küçük'ün yönetici atamalarına ilişkin sorusu ve Millî Eğitim Bakanı Erkan Mumcu'nun cevabı (7/152)

4. - Çanakkale Milletvekili Ahmet Küçük'ün, ön lisans mezunu sağlık personelinin ek göstergesine ilişkin sorusu ve Maliye Bakanı Kemal Unakıtan'ın cevabı (7/153)

5. - Konya Milletvekili Nezir Büyükcengiz'in, Konya'da turizmi teşvik amacıyla alınması gereken önlemlere ilişkin sorusu ve Turizm Bakanı Güldal Akşit'in cevabı (7/157)

6. - Konya Milletvekili Atilla Kart'ın, Ziraat Bankası Konya-Cihanbeyli-Yeniceoba Şubesinin kapatılmasına ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı Ali Babacan'ın cevabı (7/162)

7. - Konya Milletvekili Atilla Kart'ın, Cihanbeyli-Yeniceoba Karayolunun yenilenme ihtiyacına ilişkin sorusu ve Bayındırlık ve İskân Bakanı Zeki Ergezen'in cevabı (7/163)

8. - İzmir Milletvekili Oğuz Oyan'ın, Irak'a muhtemel müdahale öncesi sivil savunma hizmetlerine ilişkin sorusu ve İçişleri Bakanı Abdülkadir Aksu'nun cevabı (7/189)

9. - Kars Milletvekili Yusuf Selahattin Beyribey'in, Çıraklık Eğitim Merkezlerindeki öğrencilerin sigorta primlerine ilişkin sorusu ve Millî Eğitim Bakanı Erkan Mumcu'nun cevabı (7/195)


I. - GEÇEN TUTANAK ÖZETİ

TBMM Genel Kurulu saat 15.00'te açılarak iki oturum yaptı.

Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt'ün, Ardahan'ın düşman işgalinden kurtarılışının 82 nci yıldönümüne ve ildeki mevcut ekonomik sorunlara ilişkin gündemdışı konuşmasına, İçişleri Bakanı Abdülkadir Aksu,

Kırıkkale Milletvekili Ramazan Can'ın, Kırıkkale İlinin ve ilde kurulu fabrikası bulunan Makine ve Kimya Endüstrisi Kurumunun sorunlarına ilişkin gündemdışı konuşmasına, Millî Savunma Bakanı M. Vecdi Gönül,

Ağrı Milletvekili Cemal Kaya'nın, Ağrı İlinin genel sorunlarına ve çözüm önerilerine ilişkin gündemdışı konuşmasına, Kültür Bakanı Hüseyin Çelik,

Cevap verdiler.

İzmir Milletvekili Canan Arıtman ve 24 milletvekilinin, İzmir'in Konak İlçesinde ticaret merkezi olarak projelendirilen bir alanla ilgili iddiaların araştırılması amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/46) okundu; önergenin gündemdeki yerini alacağı ve öngörüşmesinin, sırası geldiğinde yapılacağı açıklandı.

Ekli listede isimleri belirtilen ülke parlamentoları ile Türkiye Büyük Millet Meclisi arasında parlamentolararası dostluk grubu kurulmasına ilişkin Başkanlık tezkeresi ile,

Genel Kurulun 25 Şubat 2003 Salı günkü (bugün) birleşiminde, sözlü sorular ile diğer denetim konularının görüşülmemesine; gündemin "Kanun Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler" kısmının 7 nci sırasında yer alan 45 sıra sayılı, Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Denizcilik Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısının bu kısmın 2 nci sırasına, 8 inci sırasında yer alan 46 sıra sayılı, Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Sivil Havacılık İşbirliği Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısının ise 3 üncü sırasına alınmasına ilişkin Danışma Kurulu önerisi,

Kabul edildi.

Gündemin "Kanun Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler" kısmının 1 inci sırasında bulunan ve Cumhurbaşkanınca bir daha görüşülmek üzere geri gönderilen, 16.1.2003 tarihli ve 4792 sayılı Vergi Barışı Kanununun (1/520) (S.Sayısı : 53) görüşmeleri tamamlanarak, yapılan açık oylama sonucunda, kabul edildiği açıklandı;

26 Şubat 2003 Çarşamba günü saat 15.00'te toplanmak üzere, birleşime 19.33'te son verildi.

 

Sadık Yakut

 

 

Başkanvekili

 

 

Ahmet Küçük

Mevlüt Akgün

 

Çanakkale

Karaman

 

Kâtip Üye

Kâtip Üye

 

 

 

           No.:  55

II. - GELEN KÂĞITLAR

26.2.2003 ÇARŞAMBA

Tezkere

1.- Türk Silahlı Kuvvetlerinin Yabancı Ülkelere Gönderilmesine, Yabancı Silahlı Kuvvetler Unsurlarının 6 Ay Süre İle Türkiye'de Bulunmasına ve Muharip Unsurların Türkiye Dışına İntikalleri İçin Gerekli Düzenlemelerin Yapılmasına, Anayasanın 92 nci Maddesi Uyarınca İzin Verilmesine Dair Başbakanlık Tezkeresi (3/189) (Başkanlığa geliş tarihi: 25.2.2003)

Rapor

1.- Devlet Mezarlığı Dışında Defnedilen Bazı Devlet Büyüklerinin Mezarları Hakkında Kanun Tasarısı ve İçişleri Komisyonu Raporu (1/394) (S. Sayısı: 59) (Dağıtma tarihi: 26.2.2003) (GÜNDEME)


BİRİNCİ OTURUM

Açılma Saati: 15.00

26 Şubat 2003 Çarşamba

BAŞKAN: Başkanvekili Sadık YAKUT

KÂTİP ÜYELER: Mevlüt AKGÜN (Karaman), Ahmet KÜÇÜK (Çanakkale)

BAŞKAN - Türkiye Büyük Millet Meclisinin 37 nci Birleşimini açıyorum.

Toplantı yetersayısı vardır; görüşmelere başlıyoruz.

Gündeme geçmeden önce, üç arkadaşıma gündemdışı söz vereceğim.

Konuşma süreleri 5'er dakikadır. Hükümet, bu konuşmalara cevap verebilir; hükümetin cevap süresi 20 dakikadır.

Gündemdışı ilk söz, Eğitimci Hasan Âli Yücel'in, ölümünün 42 nci yıldönümü nedeniyle söz isteyen Denizli Milletvekili Mustafa Gazalcı'ya aittir.

Buyurun Sayın Gazalcı. (CHP sıralarından alkışlar)

III. - BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI

A) GÜNDEMDIŞI KONUŞMALAR

1.- Denizli Milletvekili Mustafa Gazalcı'nın, eğitimci Hasan Âli Yücel'in ölümünün 42 nci yıldönümüne ilişkin gündemdışı konuşmasıÊ

MUSTAFA GAZALCI (Denizli) - Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; yazar, düşünür, devlet adamı, aydınlanmacı, iyi vatandaş, iyi insan Hasan Âli Yücel'in ölümünün 42 nci yılında onu saygıyla anmak için söz aldım.

Hasan Âli Yücel, öğretmenlik, müfettişlik, Gazi Eğitim Enstitüsü Müdürlüğü, Ortaöğretim Genel Müdürlüğü, onbeş yıl milletvekilliği, yedi yıl yedi ay yedi gün Millî Eğitim Bakanlığı, Ulus ve Cumhuriyet Gazetelerinde yazarlık, radyolarda konuşma ve 56'ya varan değerli yapıtlarıyla sayısız hizmetlerde bulunmuştur.

UNESCO, doğumunun 100 üncü yılında (1997'de) bütün dünyada Hasan Âli Yücel'i anma kararı almış, bu karar gereğince ülkemizde ve dünyada çeşitli etkinlikler düzenlenmiştir.

Hasan Âli Yücel'in özellikle Millî Eğitim Bakanlığı döneminde, öğretmen, öğrenci ve her alanda eğitim hizmetleri birkaç misli artmış, okuma yazma oranı yüzde 23'ten yüzde 40'a çıkmıştır.

Ünlü yazarlar, çevirmenler ve ustaları toplayarak "Tercüme Bürosu'nu" kurmuş, Doğu'nun ve Batı'nın 500 başyapıtını -klasiğini- Türkçeye kazandırmıştır. Bu yapıtlar sayesinde, insanlar kendilerini yetiştirmiştir.

İlk Millî Eğitim Şûrası, ilk Neşriyat Kongresi, Coğrafya Kongresi, Beden Eğitimi ve Spor Şûrası onun zamanında toplanmıştır.

İnönü, İslam ve Sanat Ansiklopedileri, çeşitli dergiler, Yazım Kılavuzu ve birçok alanda sözlük yayımlanmış, birçok sergi açılmıştır.

Dilbilgisi çalışmaları yapmış, Anayasanın ve bilim dilinin Türkçeleşmesini sağlayarak, Türk Dilinin gelişmesini sağlamıştır.

Büyük eğitimci İsmail Hakkı Tonguç'la birlikte, ülkenin 21 yerinde, dünyaya örnek köy enstitülerini kurmuştur. O köy enstitülerinden çıkanlar, bozkırı yeşertmişler, ülkenin eğitimine, siyasetine katkı sunmuşlardır.

Onun döneminde müzik ve sahne sanatlarında, Devlet Tiyatrolarında, Devlet Operasında, Devlet Bale Okulunda ve folklor derlemelerinde büyük gelişmeler olmuştur.

Üniversitelerle birlikte hazırladığı Üniversite Yasasıyla üniversitenin özerkliğinin temelini atmış ve niteliğini yükseltmiştir.

Bütün bu işler yapılırken, laik ve çağdaş eğitimden, öğretim birliğinden ödün vermemiştir.

Kısaca, onun bakanlık döneminde, kültür, eğitim ve sanat açısından Türkiye Cumhuriyetinin en parlak dönemlerinden biri yaşanmıştır. Ülkemiz, çağdaş ülkeler arasında onurla temsil edilmiştir. Bunun en güzel örneği, 4 Kasım 1945'te, Londra'da yapılan Birleşmiş Milletler Eğitim, Kültür ve Bilim Konferansında, Türkiye adına, Hasan Âli Yücel'in yaptığı konuşmadır. O konuşmasında, Yücel "Türkiye Cumhuriyeti, kurulduğu günden beri, kendi güvenlik ve rahatını, başka ulusların güvenlik ve rahatında aramıştır.

Ulusları, savaşa olduğu kadar, barışa da hazırlamakta eğitimin en büyük rolü oynadığını, son yılların olayları ortaya koymuştur. İnsanların bilgiye ulaştırılması yeterli değildir, onlara barışçı ilkeleri de aşılamak gerekir.

Şimdiye kadar çok kez küçümsenmiş olan insaniyetçi ve barışçı düşünceler, son savaş deneyiminden sonra, insanlığın gözünde, layık oldukları değeri kazanmaya başlamıştır. Bu düşüncelere ihanet, insanlığa, yalnız ölüm ve yıkım getirecektir.

Barış idealine ulaşmanın en güvenilir yolu, bizce, ulusların eğitimini, bireyin haklarını tanıyan demokrasi ilkeleri üzerine kurmaktır. Böyle bir eğitimin ortak ilkelerini bulmak ve her memleket, kültür siyasetini, ulusal özelliklerine dokunmaksızın bu ilkelere uydurmak zorundadır" demektedir.

Savaş rüzgârlarının estirildiği günümüzde, Hasan Âli Yücel'in bu barışçı konuşmasından, hükümetin, Birleşmiş Milletler yetkililerinin, özellikle ABD'nin alacağı dersler vardır. Ellisekiz yıl önce, Londra'da toplanan bu konferansta şu temel ilke kabul edilmişti: "Savaş, insanların düşüncelerinde ve beyinlerinde başlar; o halde, barışı yaşatma da, önce, insanların bilinçlerinde yükselir."

Bu temel ilke yerine getirilemediği için, barış eğitimi ve kültürü dünyada yeterince yerleştirilemediği için, dünyada yeni savaşlar olmuştur. Ortadoğu petrolünü ele geçirmeye yönelik ABD saldırısı bugün de gündemdedir. Halkımızın barışçı isteklerine kulak tıkayan yöneticiler, hükümet, ülkemizi savaşa sürükleyecek adımları bir bir atmaktadır.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Hasan Âli Yücel, barışçı düşüncelerinden ve ulusa yaptığı onca hizmet hiçe sayılarak, Bakanlıktan ayrıldıktan sonra asılsız suçlamalara uğramış ve mahkemelere verilmiştir, yalnız bırakılmıştır.

Dünyada ve Türkiye'de estirilen ırkçı ve olumsuz gelişmelerin etkisiyle haklıyken haksız duruma düşürülmek istenmiştir.

Ama, o, hümanist çizgisinden hiç ayrılmamış ve "Hürriyet, gene Hürriyet" diyerek "Dava"sını savunmuştur. Haklılığı onca acılardan sonra mahkeme kararıyla da saptanmıştır.

Türkiye öğretmenleri ve aydınlanmacıları onu her zaman sevgiyle, saygıyla anmıştır. Biz de eğitimimize ve kültürümüze yaptığı sayısız hizmetlerden dolayı, oğlu, ünlü ozan Can Yücel'in deyişiyle "Çağın en güzel gözlü maarif müfettişini" o dev insanı, ölümünün 42 nci yılında saygıyla anıyoruz.

Yüce Meclisin Irak savaşına karşı ülke ve dünya barışını yaratmada yıllar önce Hasan Âli Yücel'in savunduğu gibi davranmasını ve Birleşmiş Milletler kararı çıkmadan, çocuklarını düşünerek "savaşa hayır" demesini diliyoruz.

Saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Gazalcı.

Gündemdışı ikinci söz, Ilısu Baraj Gölünün tarihi ve Hasankeyf'le ilgili söz isteyen Batman Milletvekili Afif Demirkıran'a aittir.

Buyurun Sayın Demirkıran (AK Parti sıralarından alkışlar)

Konuşma süreniz 5 dakikadır.

2.- Batman Milletvekili Afif Demirkıran'ın, Ilısu Baraj Gölünün tarihi ve Hasankeyf İlçesine olumlu ve olumsuz etkilerinin tespitiyle, çözüm önerilerine ilişkin gündemdışı konuşması

AFİF DEMİRKIRAN (Batman) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Ilısu Baraj Gölünün tarihi, Hasankeyf İlçesine olan olumlu ve olumsuz etkilerinin tespiti ile çözüm önerilerini Yüce Heyetinizin dikkatine arz etmek amacıyla gündemdışı söz almış bulunuyorum; bu vesileyle, Yüce Heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Yüce Heyetinize arz edeceğim bu konuşma, herhalde, hayatımın en zor konuşmalarından biri olacaktır; çünkü, bir yandan, enerji sektörümüzün sağlıklı gelişimi için ülkemizin tabiî kaynaklarının son zerresine kadar değerlendirilmesinin gerekliliğini savunurken, bir yandan da, binlerce yıllık tarihin ve kültür mirasının korunmasının şart olduğuna inanıyorum. Konuya "tarih mi, enerji mi" diye baktığımızda, özlemim, tarihi tahrip etmeyen enerji ve enerjiye kucak açan tarih bilincidir.

Değerli milletvekilleri, Hasankeyf, Güneydoğu Anadolu Bölgesinde, Batman İline bağlı ve Dicle Nehri kıyısında âdeta bir açık hava müzesi gibi duran, binlerce yıllık bir maziye sahip antik ve şirin bir ilçemizdir. İlçe merkezi 520 rakımında olup, Batman İl Merkezine 37 kilometre uzaklıktadır; ancak, maalesef, gerek sit alanı ilan edilmiş olması gerekse baraj yapılacağı nedeniyle, yıllardır, Hasankeyf'e bir tek çivi dahi çakılmamıştır.

Hasankeyf, insanlığın en eski yerleşim yerlerinden biri olan Mezopotamya bölgesinde yer almaktadır. Hasankeyf, içinden akıp giden Dicle Nehriyle, korunmaya müsait coğrafî yapısıyla, mesken olarak kullanılan binlerce mağarasıyla, yekpare taştan meydana gelen kalesi, bin yıllık köprüsü, tarihî cami ve saraylarıyla tarih boyunca hep dikkatleri çekmiş ve çağlar boyunca stratejik önemini korumuştur.

Tarih boyunca Mezopotamya bölgesine hâkim olan kavimlerin en gözde yerleşim yerlerinden bir olan Hasankeyf, antik dönem dışında, Bizanslılar, Sasaniler, Emeviler, Abbasiler, Hamdaniler, Mervaniler, Artuklular, Eyyübiler ve Osmanlılara da ev sahipliği yapmıştır.

Dünyada belki de bir başka benzeri olmayan ve muazzam bir kültür varlığını içinde barındırarak günümüze kadar ulaşan bir doğa harikası olan bu şehrimiz, Güneydoğu Anadolu Projesi kapsamında yapımı planlanan Ilısu Barajının toplayacağı sular altında kalmaya mahkûm olacağı günü hüzünlü bir edayla beklemektedir.

Değerli arkadaşlar, Ilısu Hidroelektrik Santralı, Mardin ve Şırnak İl sınırları arasında, Dargeçit İlçesinin 15 kilometre doğusunda, Dicle Nehri üzerinde yer almaktadır. Barajın maksimum su kotu 527 metre olup, rezervuar hacmi ise 11 milyar metreküptür. Ilısu Hidroelektrik Santralının planlanan kurulu gücü 1 200 megavat olup, üreteceği toplam enerji yılda 3,8 milyar kilovatsaattir. Değerli milletvekilleri, bir yandan, her şeyiyle üzerimizde sorumluluğu olan tarih ve doğa harikası Hasankeyf Şehri, bir yandan da, yaratacağı istihdam ve üreteceği enerjiyle, hem bölge insanına hem de ülkemize ekonomik katkı sağlayacak olan Ilısu Barajı.

Değerli arkadaşlar, bölge halkı, ne tarihinden ne de Ilısu Barajından vazgeçmek istemiyor; ancak, dünya mirası haline gelen bu kültür varlığı şehrini de -iyimser bir tahminle- altmış yetmiş yıllık bir ömre sahip olabilecek bir baraja da feda etmek istemiyor.

Değerli milletvekilleri, GAP'ın önemli halkalarından biri olan Ilısu Barajının ilk projesinde, petrol merkezi Batman ile petrol dağı Raman da sular altında kalmaktaydı. Bu nedenle, proje yıllarca askıya alındı. 1974 yılında yapılan yeni çalışmalar sonucu baraj gölünün kotunun düşürülmesiyle Batman ve civarı sular altında kalmaktan kurtarıldı. Şimdi, Hasankeyfli ve Hasankeyf'in boynu bükük kültür hazinesi soruyor, acaba, Ilısu Barajına rağmen, Hasankeyf'in tarih mirası sulara gömülmekten kurtarılabilecek mi?

Bunun mümkün olabileceğine dair ciddî iddialar mevcuttur. Örneğin, Ilısu Barajı su kotunun 525 metreden 475 metreye düşürülmesi veya Ilısu Barajı yerine daha küçük kapasiteli birden fazla baraj yapılması veyahut 40 metre yüksekliğinde, 800 metre uzunluğunda bir set çekilmesiyle antik kent Hasankeyf'in kurtarılabileceği iddia edilmektedir. Tabiî ki, tüm bu iddialar ve öneriler ciddî çalışmalarla somutlaştırılmalıdır. Böylece, Zeugma'nın başına gelenler Hasankeyf'in başına gelmemiş olur, hem ülke ve hem de dünya kamuoyundan gelen tepkilerin önüne geçileceği gibi, projenin finanse edilebilirliliği de sağlanmış olur.

Bilindiği gibi, 1997 yılında Bakanlar Kurulu kararıyla, İsviçre ile ikili anlaşma çerçevesinde, İsviçre firmalarınca yapımı öngörülen Ilısu Barajı ve hidroelektrik santralı projesinden, önce İsviçre firmaları, ardında da 2002 yılında projenin finansmanını üstlenmiş olan İsviçre bankası UBS (Union Bank Of Switzerland) çekilmişlerdir.

Değerli milletvekilleri, her halükârda, Hasankeyf'i, Ilısu Barajına tamamen kurban etmemeliyiz. Hasankeyf'in, alınacak tedbirler ve iyi bir tanıtımla dünya harikası bir açık hava müzesi ve turizm merkezine dönüştürülmesi hiç de zor olmasa gerek.

Her ne kadar Hasankeyf'te yıllardan beri arkeolojik kazı ve kurtarma yapılıyor olsa da, taşınabilecek tarihî eser miktarı çok azdır. Bu vesileyle, bugüne kadar çıkarılmış eserlerin muhafazası ve sergilenmesi için Batman'daki eski hükümet binasının en kısa zamanda müzeye dönüştürülmesi talimatını veren Kültür Bakanı Sayın Hüseyin Çelik Beye, huzurlarınızda, Batman ve Hasankeyf halkı adına şükranlarımı arz ediyorum.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

AFİF DEMİRKIRAN (Devamla) - Toparlıyorum Sayın Başkanım.

BAŞKAN - Buyurun efendim.

AFİF DEMİRKIRAN (Devamla) - Yılların ve insanlığın ilgisizliğine rağmen halen doğal yapısını koruyan bu antik kentin -belki de insanlığın ayıplarını örtmek için- Ilısu Baraj Gölünde intihar etmesine göz yummamalıyız; Hasankeyf'i ve Ilısu Barajını barıştırıp, beraberce yaşatabilmenin imkânlarını zorlamalıyız.

Her köşesinde medeniyetlerin ortaya çıktığı, binlerce mağarasıyla birçok kültüre beşiklik etmiş Hasankeyf'te, çocukların, sevgi dolu kalpleri buruk; ancak, ışıl ışıl gözleri, koşup oynadıkları tarihî mekânların Dicle sularıyla barışacağı günleri beklemenin umuduyla parlıyor.

58 inci hükümetimizin Hasankeyf'i kurtarabilecek alternatif arayışlara çözüm bulması umudu ve temennisiyle, Yüce Heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (Alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Demirkıran.

Gündemdışı üçüncü söz, İsdemir'le ilgili söz isteyen Hatay Milletvekili Gökhan Durgun'a aittir.

Buyurun Sayın Durgun. (CHP sıralarından alkışlar)

Konuşma süreniz 5 dakikadır.

3.- Hatay Milletvekili Gökhan Durgun'un, İsdemir'in Özelleştirme Yüksek Kurulu kararıyla Erdemir'e devredilmesi sonucunda ortaya çıkan sorunlar ve çalışanların mağduriyetlerine ilişkin gündemdışı konuşması

GÖKHAN DURGUN (Hatay) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; İsdemir'in 8 Şubat 2001 tarihli Özelleştirme Yüksek Kurulu kararıyla Erdemir'e devredilmesi sonucunda ortaya çıkan sorunlar ve çalışanların mağduriyetleriyle ilgili olarak gündemdışı söz almış bulunuyorum; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Değerli milletvekilleri, İsdemir'in, yüzde 100 oranındaki idare hissesi ve kırkdokuz yıllığına İsdemir'e verilen liman kullanım izinleriyle birlikte, kuruluşun millî ve bölgesel ekonomiye katkıları ile demir-çelik sektörünün durumu dikkate alınarak, 50 000 000 ABD doları karşılığında, Erdemir'e devri yapılmıştır. Özelleştirme Yüksek Kurulu tarafından açıklanan devir esaslarında, çalışanların mağdur edilmeyeceği ifade edilmiş olmasına rağmen, burası, o dönemin hükümet ortağı partilerinin çiftliği haline getirilmiş ve çalışanlara verilen sözler tutulamamıştır.

Kamu kuruluşu olması nedeniyle yönetim ve yatırım gibi iki önemli sorunu vardır ve bu sorunlar, İsdemir'in Erdemir'e devredilme gerekçesini oluşturmaktadır. İsdemir'in Erdemir'e devredilmesiyle bu sorunların ortadan kalkacağı, oluşturulacak özerk yönetim sonucu siyasî iktidarın müdahale edemeyeceği, istihdamı, üretimi ve pazarlamasıyla İsdemir'in ülkenin hizmetinde olacağı düşünülmekteydi; ancak, bugüne kadarki uygulamalar düşünülenin yapılamadığını ortaya koymuştur. İsdemir'de 680 personel nakle tabi tutulmuş ve yerlerine de 625 teknik ve idarî memur alınmıştır; alımlar halen devam etmektedir. Diğer taraftan, yaklaşık 800 taşeron işçisi, geçmişe dönük haklarının verilmesine yönelik açmış oldukları dava nedeniyle işten atılmış ve yerlerine yaklaşık 700 yeni taşeron işçisi alınmıştır; işçi alımı da halen devam etmektedir. Nakle tabi 680 deneyimli ve birikimli personelin yerine alınan ve atanan yöneticilere ise Türkiye gerçeklerinin çok üstünde, binlerce dolarlık maaş ödenmektedir. İşten atılan işçilerin, yargı kararı olmasına rağmen, tazminatları ve sosyal hakları ödenmemiştir; oysa, devir sözleşmesine göre bu paraların ödenmesi idarenin yükümlülüğündedir. Hem bu insanlar işsiz bırakılmış hem de yargı kararıyla tescil edilen alacakları ödenmeyerek mağdur edilmişlerdir. Nakle tabi personelin çoğunun nakli, yasanın açık hükmüne rağmen, halen yapılmamıştır. Böylece, özelleştirme, amacından saptırılarak tam tersi uygulamalar yapılmıştır. Nakle tabi personelin nakil işlerinin siyasî mülahazalardan uzak tutulması gerekmektedir. Bunun için de, nakle tabi personelin yeniden değerlendirilmesi daha doğru bir yaklaşım olacaktır.

Diğer taraftan, Özelleştirme Yüksek Kurulunun İsdemir'in Erdemir'e devrine ilişkin kararının 10 uncu maddesine göre, kurulacak vakıf marifetiyle, çalışanlara, Erdemir tarafından yüzde 11 oranında bedelsiz hisse verilmesi ve buna ilişkin işlemlerin hisse devri sözleşmesinin imza tarihinden itibaren en geç dört ay içerisinde Erdemir tarafından yapılması gerekmektedir. Devir sözleşmesinde dört ayda yapılması gereken bu işlem, aradan daha uzun zaman geçerek yapılmış, böylece, devir sözleşmesine de uyulmamıştır. İsdemir'in olumsuz çalışma koşullarında üretime katılmış, buraya ömrünü vermiş yaklaşık 680 personel, görüşü alınmadan zorunlu nakle tabi tutularak mağdur edilmiştir. Esas hak sahibi olan bu insanlar yüzde 11'lik bedelsiz hisseden yararlandırılmamıştır.

İsdemir'in devredilmesi sonrasında ortaya çıkan ve özellikle bölgede çok rahatsızlık yaratan özelleştirme uygulamalarının amacı dışına çıkmasını sağlayan keyfî ve tek taraflı uygulamalar sadece bunlar değildir. Bundan daha birkaç gün önce, yönetim kurulu üyeliklerinde değişiklikler yapılmıştır. Eskiden 5 kişi olan yönetim kurulu sayısı 7'ye çıkarılmıştır. Yönetim kurulu sayısındaki bu artış ihtiyaçtan mı, yoksa başka bir nedenden mi kaynaklanmaktadır; bu, henüz belli değildir.

Son açıklanan faaliyet raporunda, Erdemir, İsdemir ve Romanya'daki fabrikanın toplam zararının 61 000 000 dolar olduğu açıklanmıştır. Yaptığım çalışma sonucunda elde ettiğim bilgilere göre, İsdemir'in bu zarar içerisindeki payı 50 trilyon lira civarındadır. Özelleştirmede amaç, zarar eden kurumları kâr edecek biçimde çalıştırmak olduğuna göre, bu sağlanamamıştır. Son olarak 150 trilyon lira sermaye artışına gidilmiştir. Halen yüzde 50,3'ü kamuya ait olan bu tesisin, sermaye artırımı karşısında kamuya 75,5 trilyonluk yeni bir yük getireceği de ayrı bir gerçektir.

Özelleştirme Yüksek Kurulunun 5 inci maddesine göre, hisse devir sözleşmesi tarihinden itibaren en geç onsekiz ay içinde yassı mamul üretimine başlanması ve beş yıl içinde sonuçlandırılması gerekirken, şu ana kadar bu konuda pek önemli bir çalışma yapılmamıştır.

Geçtiğimiz günlerde toplusözleşme görüşmelerine başlanmıştır; ancak, ocak ayı enflasyonu yüzde 5 olurken, işçiye yüzde sıfır zam teklif edilmiştir. Buna karşılık, bir hukuk müşavirinin İsdemir'de aldığı maaş yaklaşık olarak 8 000 dolar civarındadır. Eğer, Meclisimiz ve hükümet konunun üzerine duyarlılıkla gitmez ise, işten çıkarılan işçilerimizin ve nakle tabi personelin mağduriyetleri hiçbir zaman giderilmeyecektir. Aynı uygulamaların sürdürülmesi halinde ve bu anlayışla yapılacak özelleştirmeler, kamu mallarını çarçur etme ve peşkeş çekme, işçi çıkarma anlayışının dışına da çıkamayacaktır. Hükümetin, bu sorunların çözümü için gerekli girişimleri derhal başlatmasını temenni ediyor, Yüce Meclisinizi saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Durgun.

Başkanlığın Genel Kurula diğer sunuşları vardır.

Sözlü soru önergesinin geri almasına dair bir önerge vardır, okutuyorum:

B) TEZKERELER VE ÖNERGELER

1.- Ağrı Milletvekili Naci Aslan'ın (6/111) esas numaralı sözlü sorusunu geri aldığına ilişkin önergesi (4/19)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Gündemin "Sözlü Sorular" kısmının 21 inci sırasında yer alan (6/111) esas numaralı sözlü soru önergemi geri alıyorum.

Gereğini saygılarımla arz ederim.

       Naci Aslan

                 Ağrı

BAŞKAN - Sözlü soru önergesi geri verilmiştir.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığının, bazı sayın milletvekillerinin izinli sayılmalarına ilişkin bir tezkeresi vardır; okutup, ayrı ayrı oylarınıza sunacağım:

2.- Bazı milletvekillerinin, belirtilen sebep ve sürelerle izinli sayılmalarına ilişkin Başkanlık tezkeresi (3/190)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kuruluna

Aşağıda adları yazılı sayın milletvekillerinin hizalarında gösterilen süre ve nedenlerle izinli sayılmaları, Başkanlık Divanının 21.2.2003 tarihli toplantısında uygun görülmüştür.

Genel Kurulun onayına sunulur.

    Bülent Arınç

           Türkiye Büyük Millet Meclisi

            Başkanı

 

"Adana Milletvekili Vahit Kirişçi, mazereti nedeniyle 4.2.2003 tarihinden geçerli olmak üzere 15 gün,"

BAŞKAN - Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

"Bolu Milletvekili Mehmet Güner, mazereti nedeniyle 4.2.2003 tarihinden geçerli olmak üzere 15 gün,"

BAŞKAN - Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

"Bursa Milletvekili Ali Dinçer, hastalığı nedeniyle 6.1.2003 tarihinden geçerli olmak üzere 101 gün,"

BAŞKAN - Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

"Konya Milletvekili Ahmet Büyükakkaşlar, mazereti nedeniyle 3.2.2003 tarihinden geçerli olmak üzere 18 gün,"

BAŞKAN - Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

"Kütahya Milletvekili Halil İbrahim Yılmaz, mazereti nedeniyle 6.2.2003 tarihinden geçerli olmak üzere 12 gün,"

BAŞKAN - Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

"Manisa Milletvekili İsmail Bilen, mazereti nedeniyle 4.2.2003 tarihinden geçerli olmak üzere 17 gün,"

BAŞKAN - Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

"Mersin Milletvekili Hüseyin Özcan, hastalığı nedeniyle 16.1.2003 tarihinden geçerli olmak üzere 45 gün,"

BAŞKAN - Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

"Trabzon Milletvekili Cevdet Erdöl, mazereti nedeniyle 4.2.2003 tarihinden geçerli olmak üzere 17 gün,"

BAŞKAN - Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

"Van Milletvekili Cüneyt Karabıyık, mazereti nedeniyle 4.2.2003 tarihinden geçerli olmak üzere 24 gün,"

BAŞKAN - Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

"Yozgat Milletvekili İlyas Arslan, hastalığı nedeniyle 24.1.2003 tarihinden geçerli olmak üzere 13 gün,"

BAŞKAN - Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığının, bir sayın milletvekiline, ödenek ve yolluğunun verilebilmesine ilişkin bir tezkeresi daha vardır; okutup, oylarınıza sunacağım:

3.- Bursa Milletvekili Ali Dinçer'e, ödenek ve yolluğunun verilmesine ilişkin Başkanlık tezkeresi (3/191)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kuruluna

Hastalığı nedeniyle bu yasama yılında aralıksız olarak iki aydan fazla izin alan Bursa Milletvekili Ali Dinçer'e İçtüzüğün 154 üncü maddesi gereğince ödenek ve yolluğunun verilebilmesi Başkanlık Divanının 21.2.2003 tarihli toplantısında uygun görülmüştür.

Genel Kurulun onayına sunulur.

    Bülent Arınç

           Türkiye Büyük Millet Meclisi

                                                                   Başkanı

BAŞKAN - Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Danışma Kurulunun bir önerisi vardır; okutup, oylarınıza sunacağım.

IV.- ÖNERİLER

A) DANIŞMA KURULU ÖNERİSİ

1.- Genel Kurulun çalışma saatleriyle gündemdeki sıralamanın yeniden düzenlenmesine ilişkin Danışma Kurulu önerisiÊ

No:19                26.2.2003

Danışma Kurulu Önerisi

Genel Kurulun 26 Şubat 2003 Çarşamba günkü (bugün) birleşiminde, sözlü soruların görüşülmemesi, gündemin "Kanun Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler" kısmının 17 nci sırasında yer alan 58 sıra sayılı, Çekle Ödemelerin Düzenlenmesi ve Çek Hamillerinin Korunması Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Tasarısının bu kısmın 3 üncü sırasına alınması ve bu birleşimde, gündemin 6 ncı sırasına kadar olan işlerin görüşmelerinin tamamlanmasına kadar çalışma süresinin uzatılmasının, Genel Kurulun onayına sunulması Danışma Kurulunca uygun görülmüştür.

    Bülent Arınç

           Türkiye Büyük Millet Meclisi

            Başkanı

Eyüp Fatsa    Mustafa Özyürek

AK Parti Grubu Başkanvekili CHP Grubu Başkanvekili

BAŞKAN - Öneri hakkında söz isteyen?.. Yok.

Öneriyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Alınan karar gereğince, sözlü soruları görüşmüyor ve gündemin "Kanun Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler" kısmına geçiyoruz.

Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Denizcilik Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm ile Dışişleri Komisyonları raporlarının görüşmelerine başlıyoruz.

V.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİYLE KOMİSYONLARDAN

GELEN DİĞER İŞLER

1.- Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Denizcilik Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm ile Dışişleri Komisyonları raporları (1/345) (S. Sayısı: 45)(1)

BAŞKAN - Komisyon ve Hükümet yerinde.

Komisyon raporu, 45 sıra sayısıyla bastırılıp, dağıtılmıştır.

Tasarının tümü üzerinde söz isteyen?.. Yok.

Tasarının tümü üzerindeki görüşmeler tamamlanmıştır.

Maddelerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

1 inci maddeyi okutuyorum:

TÜRKİYE CUMHURİYETİ HÜKÜMETİ İLE KUZEY KIBRIS TÜRK CUMHURİYETİ HÜKÜMETİ ARASINDA DENİZCİLİK ANLAŞMASININ ONAYLANMASININ UYGUN

 BULUNDUĞUNA DAİR KANUN TASARISI

MADDE 1. - 19 Eylül 2002 tarihinde Ankara'da imzalanan "Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Denizcilik Anlaşması"nın onaylanması uygun bulunmuştur.

BAŞKAN - 1 inci madde üzerinde söz isteyen?.. Yok.

1 inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... 1 inci madde kabul edilmiştir.

2 nci maddeyi okutuyorum:

MADDE 2.- Bu Kanun yayımı tarihinde yürürlüğe girer.

BAŞKAN - 2 nci madde üzerinde söz isteyen?.. Yok.

2 nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... 2 nci madde kabul edilmiştir.

3 üncü maddeyi okutuyorum:

MADDE 3.- Bu Kanun hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür.

BAŞKAN - 3 üncü madde üzerinde söz isteyen?.. Yok.

3 üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... 3 üncü madde kabul edilmiştir.

Tasarının tümü açıkoylamaya tabidir.

Açıkoylamanın şekli hakkında Genel Kurulun kararını alacağım.

Açıkoylamanın elektronik oylama cihazıyla yapılmasını oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Oylama için 3 dakika süre vereceğim. Bu süre içerisinde sisteme giremeyen üyelerin teknik personelden yardım istemelerini; bu yardıma rağmen de sisteme giremeyen üyelerin, oy pusulalarını, oylama için öngörülen 3 dakikalık süre içerisinde Başkanlığa ulaştırmalarını rica ediyorum.

Ayrıca, vekâleten oy kullanacak sayın bakanlar var ise, hangi bakana vekâleten oy kullandığını, oyunun rengini ve kendisinin ad ve soyadı ile imzasını da taşıyan oy pusulasını, yine, oylama için öngörülen 3 dakikalık süre içerisinde Başkanlığa ulaştırmalarını rica ediyorum.

Oylama işlemini başlatıyorum.

(Elektronik cihazla oylama yapıldı)

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Denizcilik Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısının açıkoylamasının sonucunu açıklıyorum:

Kullanılan oy sayısı                      :       388

Kabul              :       386

Ret                  :         2

Böylece, kanun tasarısı kabul edilmiş ve kanunlaşmıştır. (1)

Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Sivil Havacılık İşbirliği Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm ile Dışişleri Komisyonları raporlarının müzakerelerine başlıyoruz.

2.- Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Sivil Havacılık İşbirliği Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm ile Dışişleri Komisyonları raporları (1/346) (S. Sayısı: 46) (2)

BAŞKAN - Komisyon?.. Yerinde.

Hükümet?.. Yerinde.

Komisyon raporu 46 sıra sayısıyla bastırılıp, dağıtılmıştır.

Tasarının tümü üzerinde söz isteyen?.. Yok.

Tasarının tümü üzerindeki görüşmeler tamamlanmıştır.

Maddelerine geçilmesini...

MUSTAFA ÖZYÜREK (Mersin) - Sayın Başkan...

BAŞKAN - ... oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler...

MUSTAFA ÖZYÜREK (Mersin) - Sayın Başkan, tasarının tümü üzerinde, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına, Denizli Milletvekilimiz Sayın Haşim Oral konuşacaklar.

BAŞKAN - Sayın Başkanvekilim, konuşma taleplerinizi süresinde gönderirseniz, memnun oluruz.

MUSTAFA ÖZYÜREK (Mersin) - Sayın Başkan, siz tam tasarının görüşmelerine geçtiğiniz anda gönderdim.

BAŞKAN - Tasarının tümü üzerinde, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına, Denizli Milletvekili Sayın Haşim Oral; buyurun efendim. (CHP sıralarından alkışlar)

CHP GRUBU ADINA V. HAŞİM ORAL (Denizli) - Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Sivil Havacılık İşbirliği Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı hakkında CHP Grubunun görüşlerini belirtmek için söz almış bulunuyorum.

Bu anlaşma, aslında, çeşitli ülkeler arasında sivil havacılık alanında yapılan ikili anlaşmalara benzer özellikler taşımaktadır. Anlaşma, Türkiye ile Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti arasında sivil havacılık alanında işbirliğini güçlendirecek ve KKTC'nin eksiklerini kapatacaktır.

Bu anlaşmayla sağlanacak işbirliği noktalarını, ana maddeler halinde, şöyle sıralayabiliriz: Karşılıklı, vergilerden muafiyet sağlanması önceliklidir. Hava meydanları işletmesi teknik işbirliği yapılması önemlidir. Malzeme, teknik destek ve danışmanlık konularında ortak çalışmalar özeldir. Havacılık mevzuatında ortak çalışmalar, altyapı yatırımlarında ortak planlama, hava ve yer personeli için ortak eğitimler, havacılık güvenlik işbirliği konusunda çalışmalar ve ortak havacılık komisyonunun kurulması, bu anlaşmanın getireceği artılardır.

Ancak, bu vesileyle Yüce Meclisin dikkatine sunmak istediğim bir diğer konu var. Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyetinin, bugün, sivil havacılık konusunda yaşadığı sıkıntılar ve engellemeler, diğer alanlarda olduğu gibi, KKTC'nin, Türk Barış Harekâtından bu yana bir uluslararası ambargoya maruz kalması yüzündendir. Bu haksız ambargo yüzünden KKTC'nin dünyayla ilişkileri kısıtlanmakta, ticareti güçleştirilmekte ve KKTC'ye yönelik turist girişleri engellenmektedir. Bugün KKTC'de yaşanan sıkıntıların büyük bir bölümü bu ambargolardan kaynaklanmaktadır.

Kıbrıs meselesinin ortaya çıkmasında hiçbir kusuru olmayan, yıllar boyunca baskıya uğrayan, ıstırap çeken, şehit veren Kıbrıslı Türkler, şimdi de bu ambargolar yüzünden zarar görmekte, ekonomik gelişmelerini de bu nedenle sağlayamamaktadırlar. Kıbrıs Rum Kesiminin Türkiye dışındaki ülkelerce ve uluslararası kuruluşlar tarafından tanınmasıyla başlayan bu gibi haksızlıklar, bugün, Kıbrıs Türklerinin üzerindeki baskıyı gün geçtikçe artırmaktadır.

Bugün KKTC'den havalanan bir uçağın Türkiye'ye uğramadan başka ülkelere sefer yapması, ne acıdır ve ne yazıktır ki, mümkün değildir. KKTC havaalanında yabancı bayraklı uçak görmek, yine, ne yazıktır ve ne acıdır ki, mümkün değildir. Dünyanın her yerine turist taşıyan yabancı charter havayollarının KKTC'ye uçmaları yasaktır.

Bütün bu yasakların nedeni nedir? Bunun bir tek resmî izahatı vardır; KKTC bağımsız bir devlet olarak tanınmadığı için bu ülkeye sefer yapılması meşru değildir denilmektedir. Peki, resmî devlet olarak tanınmayan dünyadaki başka ülkelere de uçuşlar yasak mıdır? Örneğin, Kosova'ya böyle bir uçuş yasağı uygulanmakta mıdır; hayır, Türk Hava Yolları dahil birçok havayolu şirketi, Kosova-Piriştina havaalanlarına sefer yapmaktadır; ama, sıra KKTC'ye gelince tüm yasaklar uygulanmakta ve Kıbrıs Türk toplumunun ekonomik zarar görmesi için her türlü engellemeler yapılmaktadır. Biz buna itiraz ediyoruz, etmeliyiz, ısrarcı olmalıyız; bunu kabul etmemeliyiz; bunu, küreselleşen dünyanın bir ayıbı olarak görmeliyiz.

Masum insanların ticaret yapmasını, ekonomik gelişmesini engelleyerek siyasî hedeflere ulaşmak mümkün değildir. Türklerin gelenekleri arasında baskılara boyun eğmek, dayatılan kararları zorla kabul etmek, diretmeler karşısında diz çökmek yoktur, olmamalıdır.

Kuzey Kıbrıs'a uygulanan uçuş ambargosunun tek istisnası, Türkiye ile KKTC arasında yapılan uçuşlardır. Örneğin, Ankara'da bulunan bir yabancı devlet adamı KKTC'ye gidip oradaki devlet yetkilileriyle görüşmek istiyorsa, önce Atina'ya, oradan Larnaka üzerinden KKTC'ye geçerek Türk yetkililerle görüşebilmektedir. Bu, çok garip tutumdur, kabul edilemez.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; böyle bir durum dünyanın başka bir yerinde var mıdır?! Kıbrıs meselesine çözüm ararken, bu yaklaşımlarla iki toplumu birbirine yaklaştırmanız mümkün müdür?! Kıbrıs Rumlarını Türkler aleyhine aşılayarak ve KKTC'yi dünyadan tecrit ederek mi Türklerin itimadını kazanacaktır belli kurumlar ve insanlar! Yüce Meclisin huzuruna getirilen bu anlaşmanın siyasî boyutu budur. Bizim, hükümetimizden beklediğimiz, gerek sivil havacılık gerekse diğer alanlarda KKTC'ye karşı uygulanan ambargolarla mücadele etmek ve Türkiye'nin devlet ağırlığını kullanarak bu ambargoların kaldırılmasını sağlamaya çalışmaktır.

Kıbrıs meselesini, kendimizi suçlayarak, geçmiş hükümetleri eleştirerek, Sayın Denktaş'ı boy hedefi haline getirerek çözmemiz mümkün değildir. Gücü ve cesareti olan, bu ambargoların kaldırılması için mücadele eder; bize yakışan da budur zaten. Kıbrıs Türklerinin özgür, güvenli ve insanca bir hayat yaşamasını sağlamak durumundayız. Güney Kıbrıs'ta yapılan son seçimler bir kere daha göstermiştir ki, Güney Kıbrıs'ta bir uzlaşma kültürü olmamıştır, oluşturulamamıştır. Orada, Makarios'tan beri güdülen millî politika halen devam etmektedir. Bu politika, Türklerle uzun vadede mücadele politikasıdır. Bu politikanın vasıtaları, ticarî, askerî ve siyasî alanlarda KKTC'yi dize getirmek, baskılar karşısında Türkleri ve Kıbrıs Türk kesimini pes ettirmektir. Bu oyuna gelmemeliyiz.

Türklerin gücü, bu gibi baskıları bertaraf etmeye yeterlidir. Yeter ki hükümet, yapılan bu haksızlıklarla mücadele edecek cesareti göstersin. Kıbrıs Türkleri, bugüne kadar cesaretle sürdürdüğü mücadeleyle ayakta durabilmiştir. Bu konuda, bizim, Kıbrıslı Türkleri zafiyete uğratmamamız gerekmektedir.

İşte, Yüce Meclise sunulan bu anlaşma, KKTC'yi güçlendirecek adımlardan biri olacaktır. Ümit ediyoruz ki, bunu, başka adımlar izleyecektir ve KKTC Halkının refah seviyesi yükseltilecektir.

Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; özellikle, son bir hafta içerisinde yaşanan, Türkiye'deki siyasal konjonktürün bir parçası olan, Sayın Annan'ın Türkiye'yi ziyaretinde, özellikle Adalet ve Kalkınma Partisi Genel Başkanının, Sayın Annan'ın planını destekler şekilde, Kıbrıslı Türkleri anlaşmaya zorlayacak şekilde, Sayın Denktaş'ı güç duruma sokacak şekildeki destek vaat eden imalı sözleri, beni ve Kıbrıslı Türkleri ve TC kimliği taşıyan herkesi rahatsız etmektedir. Bu konuda herkesi daha duyarlı olmaya çağırıyorum. Papadapulos'la Denktaş'ın aynı kefeye konulmaması konusunda herkesin azamî hassasiyeti göstermesini diliyorum.

Yüce Meclise saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Oral.

AK Parti Grubu adına, İstanbul Milletvekili Sayın Emin Şirin; buyurun. (AK Parti sıralarından alkışlar)

Konuşma süreniz 20 dakikadır.

AK PARTİ GRUBU ADINA EMİN ŞİRİN (İstanbul) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Arasında Sivil havacılık İşbirliği Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı hakkında AK Parti Grubunun görüşlerini bildirmek üzere söz almış bulunuyorum.

Benden evvel Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına konuşan Sayın Oral, gerekçeyle ilgili teknik izahatları verdi; biz de bu gerekçelere tamamen katılıyoruz. Ben buna ilaveten, işin siyasî boyutu hakkında bir iki söz daha etmek istiyorum.

Şimdi, biliyorsunuz masada, muhtemelen bir uzlaşma vesilesi olabilecek bir Annan planı müzakeresi var. Eğer bu plan iki tarafın da kabul ettiği bir uzlaşma zemini olarak ortaya çıkarsa, bu planın çok önemli vasıflarından bir tanesi; gerek Rum kesiminin gerekse Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyetinin yapmış olduğu uluslararası anlaşmaların Annan planının bir mütemmim cüzü haline geleceği. Yani, uluslararası havacılıkla ilgili önümüzdeki örnekte olduğu gibi, biz de Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti ile böyle bir anlaşma imzalamazsak, bu, Güney Kıbrıs Rum Kesiminin öne geçmesini temin edebilecek bir durum yaratıyor. Öğrendiğimiz kadarıyla, Dışişleri Bakanlığımızın bize verdiği bilgiler çerçevesinde, Güney Kıbrıs Rum kesiminin Yunanistan ile yaptığı 1000'i aşkın anlaşma var. Bizim de bunu, muadillerini, mütekabiliyet esası çerçevesinde süratle ikmal etmemiz gerekiyor.

İşin siyasî boyutlarına, Sayın Oral'ın AK Partiyle ilgili olarak söylediği bazı sözlerine de kısaca cevap vermek istiyorum.

Burada, Denktaş'a yapılan bir haksızlığın olduğunu veya Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyetinin yeteri kadar savunulmadığı gibi bir görüşü ortaya koymanın haksızlık olduğu kanaatindeyim. Yirmisekiz senedir devam eden bir problem var. Bu problemin, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyetindeki soydaşlarımızın en ufak bir hakkına halel gelmeden halledilmesi bizim Partimizin de en önde gelen prensiplerinden biridir.

Bu çerçeve içinde bu kanun tasarısına müspet oy vereceğimizi Grubumuz adına beyan eder, hepinizi hürmetle selamlarım. (AK Parti sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Şirin.

Tasarının tümü üzerinde başka söz talebi?.. Yok.

Tasarının tümü üzerindeki görüşmeler tamamlanmıştır.

Tasarının maddelerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

1 inci maddeyi okutuyorum:

TÜRKİYE CUMHURİYETİ HÜKÜMETİ İLE KUZEY KIBRIS TÜRK CUMHURİYETİ HÜKÜMETİ ARASINDA SİVİL HAVACILIK İŞBİRLİĞİ ANLAŞMASININ ONAYLAN-

MASININ UYGUN BULUNDUĞUNA DAİR KANUN TASARISI

MADDE 1. - 19 Eylül 2002 tarihinde Ankara'da imzalanan "Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Sivil Havacılık İşbirliği Anlaşması"nın onaylanması uygun bulunmuştur.

BAŞKAN - Madde üzerinde söz isteyen?.. Yok.

1 inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.

2 nci maddeyi okutuyorum:

MADDE 2. - Bu Kanun yayımı tarihinde yürürlüğe girer.

BAŞKAN - 2 nci madde üzerinde söz isteyen?.. Yok.

2 nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.

3 üncü maddeyi okutuyorum:

MADDE 3. - Bu Kanun hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür.

BAŞKAN - 3 üncü madde üzerinde söz isteyen?.. Yok.

3 üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Tasarının tümü açık oylamaya tabidir.

Açık oylamanın şekli hakkında Genel Kurulun kararını alacağım.

Açık oylamanın, elektronik oylama cihazıyla yapılmasını oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Oylama için 3 dakika süre vereceğim.

Bu süre içinde sisteme giremeyen üyelerin teknik personelden yardım istemelerini, bu yardıma rağmen de sisteme giremeyen üyelerin, oy pusulalarını, oylama için öngörülen 3 dakikalık süre içinde Başkanlığa ulaştırmalarını rica ediyorum.

Ayrıca, vekâleten oy kullanacak sayın bakanlar var ise, hangi bakana vekâleten oy kullandığını, oyunun rengini ve kendisinin ad ve soyadı ile imzasını da taşıyan oy pusulasını, yine, oylama için öngörülen 3 dakikalık süre içerisinde Başkanlığa ulaştırmalarını rica ediyorum.

Oylama işlemini başlatıyorum.

(Elektronik cihazla oylama yapıldı)

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Sivil Havacılık İşbirliği Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısının açıkoylamasının sonucunu açıklıyorum:

Kullanılan oy sayısı                      :                          358

Kabul              :                          357

Ret                  :                              1

Buna göre, kanun tasarısı kabul edilmiş ve kanunlaşmıştır. (1)

Alınan karar gereğince, 3 üncü sıraya alınan, Çekle Ödemelerin Düzenlenmesi ve Çek Hamillerinin Korunması Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Tasarısı ve Adalet Komisyonu raporunun müzakerelerine başlıyoruz.

3.- Çekle Ödemelerin Düzenlenmesi ve Çek Hamillerinin Korunması Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Tasarısı ve Adalet Komisyonu Raporu (1/433) (S. Sayısı: 58)(2)

BAŞKAN - Komisyon?.. Yerinde.

Hükümet?.. Yerinde.

Komisyon raporu, 58 sıra sayısıyla bastırılıp, dağıtılmıştır.

Tasarının tümü üzerinde, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına söz isteyen Malatya Milletvekili Sayın Muharrem Kılıç; buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)

Konuşma süreniz 20 dakikadır.

CHP GRUBU ADINA MUHARREM KILIÇ (Malatya) - Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; Çekle Ödemelerin Düzenlenmesi ve Çek Hamillerinin Korunması Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Yasa Tasarısı hakkında Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına görüşümüzü bildirmek üzere söz almış bulunmaktayım.

19.3.1985 tarih ve 3167 sayılı Çekle Ödemelerin Düzenlenmesi ve Çek Hamillerinin Korunması Hakkında Kanunun uygulanmasında zaman içinde bazı sorunlarla karşılaşılmıştır.

3167 sayılı Yasada, keşide edilen çekin karşılığının bulunmaması hali objektif sorumluluk olarak düzenlenerek, bu suça, hürriyeti bağlayıcı ceza öngörülmüştür.

Bu yasa gereğince, karşılıksız çekin hamilleri, gerek paralarının tahsili ve gerekse keşidecinin cezalandırılmasının sağlanması amacıyla şikâyette bulunmuşlar ve açılan dava sayısı, 2001 yılı itibariyle 307 381'e ulaşmış, yargıda devam eden ceza davalarının içinde çek davalarının sayısı yüzde 15'i bulmuştur. Keza, bu iş yükünden Yargıtayımız da nasibini almış, gerek adlî mahkemeler ve gerekse Yargıtayımız işin içinden çıkamaz duruma gelmiştir.

Zaman içinde, çağdaş ceza hukukunda ekonomik ilişkilerin gelişmesi ve çeşitlenmesiyle bu ilişkilerden doğan eylemlere hürriyeti bağlayıcı cezanın başvurulacak en son çare olarak öngörülmesi "ekonomik suça ekonomik ceza" ilkesinin doğmasına neden olmuştur. Bu nedenle, hazırlanan tasarıda, karşılıksız çeki ilk defa keşide edenlere hürriyeti bağlayıcı ceza yerine çek bedeli kadar ağır para cezası verilmesi; ancak, çeke olan güvenin sarsılmaması bakımından da, bu suçtan mükerrirlere hapis cezası verilmesi öngörülmüştür.

Kaldı ki, Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından 3975 sayılı Kanunla kabul edilerek 23.2.1994 tarihinde yürürlüğe giren 4 Numaralı Protokolün 1 inci maddesinde "hiç kimse, yalnız akdî ilişkiden doğan yükümlülüğünü yerine getirmemiş olmasından dolayı özgürlüğünden yoksun bırakılamaz" denilmektedir. Anayasamızın 90 ıncı maddesine göre "usulüne göre yürürlüğe konulmuş milletlerarası antlaşmalar kanun hükmündedir" düzenlemesi bulunmaktadır. Keza, yine, Anayasamızın 38 inci maddesine 3.10.2001 tarihinde eklenen sekizinci fıkrayla, yine "hiç kimse, yalnızca sözleşmeden doğan bir yükümlülüğü yerine getirememesinden dolayı özgürlüğünden alıkonulamaz" hükmü getirilmiştir. Tüm bu düzenlemeleri dikkate aldığımızda, akdî bir ilişki sonucu keşide edilen çekin karşılıksız çıkması nedeniyle hapis cezası getirilemeyeceği ortadadır.

Bu konudaki, dünyada, çekle ilgili mevzuatı incelediğimizde; Alman çek kanununda karşılıksız çeklerin sadece pula tabi tutulduğu, Avusturya çek kanununda dolandırıcılık kastı olmadıkça çek bedelinin yüzde 3'ü tutarında para cezası verildiği, Belçika çek kanununda karşılıksız çekin yüzde 10'u oranında para cezası verildiği, yine, Yunan, Japon, Macar, İsviçre çek kanunlarında para cezası ve tazminat cezası öngörüldüğü, Fransız çek kanununda ise kötüniyet halinde, bazı sınırlamalarla, karşılıksız çeklerde dolandırıcılık hükmü uygulanarak hapis cezası verildiği görülmektedir.

İşte, içhukukumuzdaki tüm bu yasal düzenlemeler ve çağdaş ülkelerdeki uygulamalar da dikkate alınarak, tasarıda, karşılıksız çek veren keşideciye, keşide ettiği çek nedeniyle çek bedeli kadar para cezası ödemesi öngörülmüş; ancak, mükerrir olmaları durumunda 1 yıldan 5 yıla kadar hapis cezası düşünülmüştür.

Karşılıksız çek düzenleyenlerin tümünü kötüniyetli olarak kabul etmek de mümkün değildir. Ekonomik krizlerde pek çok tüccar, işadamı, esnaf iflas etmiş ve piyasaya verdiği çekleri ödeyememiştir. Geçmiş hükümetlerin basiretsiz yönetimlerinin faturası piyasaya güvenerek iş yapan vatandaşa çıkarılmıştır. Vatandaşın borç yükü bir gecede yüzde 100 artmıştır. Ekonomik kriz nedeniyle, bu durumdaki vatandaşlarımızı hürriyetlerinden mahrum bırakmak da doğru bir uygulama olmasa gerekir.

Çekle ilgili taraflardan birisi de, çek hesabı açılan muhatap bankadır. Çek defterleri bankalar tarafından bastırılır. Çek, Türk Ticaret Kanununda kıymetli evrak olarak poliçe ve bonoyla birlikte düzenlenmiştir. Vatandaşın çeke, diğer kıymetli evraklardan daha fazla itibar etmesinin nedeni; çek karnelerinin, bankalar tarafından araştırılan ve güvenilir kişilere verildiğinin düşünülmesidir. Oysa, bankalar çek karnesi verdiği kişileri yeteri kadar araştırıp, soruşturmadan, bankaya her hesap açana çek karnesi verilmesi gibi bir uygulamaya girmişlerdir. Bunda, çeklerle ilgili bankaların sorumluluğunun günümüzün ekonomik şartlarına göre çok az olmasından kaynaklandığı düşünülmüştür. Bu nedenle, hükümet tasarısında bankaların sorumluluğu, çek yaprağı başına 150 000 000 TL olarak öngörülmüşse de, Adalet Komisyonu, bankaların bu işin üzerinde biraz daha fazla ciddiyetle durmalarını sağlamak amacıyla ve günün ekonomik şartlarını da dikkate alarak, bu sorumluluğu, çek yaprağı başına 300 000 000 TL olarak öngörmüştür.

Yukarıda da belirttiğimiz gibi, bundan amaç, bankaları cezalandırmak değil, kısmen de olsa, çek yaprağı başına 300 000 000 TL sorumlulukları olduğundan, çek hesabı açtırmak isteyenlerin yasaklılık ve engel durumlarını, ekonomik ve sosyal durumlarını araştırmada basiretli davranmaya sevk etmek, bankaya her hesap açtırana çek karnesi verilmesini engellemektir.

Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; düzenlenecek bir çek yasasıyla, çekin taraflarının tümünü de memnun etmek mümkün değildir. Çek hamili, keşideciye hürriyeti bağlar ceza verilmesini talep ederek, alacağını tahsilde kolaylık sağlamaya çalışmakta; keşideci ise, bunun ekonomik bir suç olduğunu, bu nedenle, hürriyeti bağlayıcı ceza verilmemesini, ekonomik suça ekonomik ceza verilmesini talep etmektedir; muhatap banka ise, bu olayda kendisinin sadece aracı konumda olduğunu, bu sorunun keşideci ile hamil arasındaki bir sorun olduğunu, halihazırdaki her çek yaprağı için 60 000 000 TL sorumluluğun dahi fazla olduğunu, bu konuda bankalara sorumluluk yüklenemeyeceğini belirtmektedir. Bu nedenle, tüm tarafları memnun edecek bir yasal düzenlemeyi yapmak, gerçekten, zor bir durum gibi gözükmektedir.

3167 sayılı Kanunun uygulamaları gereğince, halen, gerek yerel mahkemelerde ve gerekse Yargıtayda yüzbinlerce dosya bulunmaktadır. Bu yasa tasarısı kanunlaşıp yürürlüğe girdiğinde, bu sorun da, büyük ölçüde giderilmiş olacaktır.

Ayrıca, getirilecek bu yeni düzenlemeyle, çeklerle ilgili yargılamalarda, Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunun 225 inci maddesi uygulanabilecektir. Bu madde, "Tahkikatın mevzuu olan suç gerek yalnız ve gerek birlikte olarak para cezasını, hafif hapis ve müsadere cezalarını müstelzim ise sanık gelmese bile duruşma yapılabilir. Bu gibi hallerde sanığa gönderilecek celpnamede kendisi gelmese dahi duruşmanın yapılabileceği yazılır" şeklindedir. Bu düzenlemeyle, mahkemelerde aylarca, hatta bazen yıllarca süren çekle ilgili ceza davalarında, mahkemeler, sanığa açıklamalı celpname göndererek, sanığın yokluğunda da karar verebileceklerdir. Böylece, çekle ilgili ceza davalarının sürüncemede kalması önlenmiş olacaktır.

Tüm bu düşüncelerle, çekle ilgili bu kanun tasarısına, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu olarak olumlu oy kullanacağımızı bildirir, Türkiye Büyük Millet Meclisinin sayın üyelerine saygılarımı sunarım. (Alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Kılıç.

Tasarının tümü üzerinde AK Parti Grubu adına söz isteyen Konya Milletvekili Sayın Harun Tüfekçi; buyurun.

Konuşma süreniz 20 dakikadır.

AK PARTİ GRUBU ADINA HARUN TÜFEKÇİ (Konya) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 58 sıra sayılı Çekle Ödemelerin Düzenlenmesi ve Çek Hamillerinin Korunması Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Tasarısıyla ilgili AK Parti Grubu adına söz almış bulunuyorum; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Saygıdeğer milletvekilleri, 3167 sayılı Çek Yasası, bilindiği üzere, geniş bir kesimi yakından ilgilendiriyor olup, üç sacayağı yapısıyla hassas bir denge üzerine oturtulması gereken bir durum arz etmektedir. Bu denli hassas olan bir yasanın, adil, hakkaniyete uygun, tarafları olan banka, keşideci ve hamilin vicdanlarında kabul gören yasa koyucuların objektif değerlendirmeye bir o kadar daha dikkat etmesi gereken yasal düzenleme olduğunu bilmekteyiz.

Bu bilinçle, Adalet Komisyonu, esas komisyon olarak, meselenin enine boyuna tartışılması düşüncesiyle,meseleyi alt komisyona sevk etmiştir. Alt komisyon üyesi olarak, yukarıda belirttiğimiz hassasiyetleri dikkate almak suretiyle, yasal düzenlemeden etkilenecek olan taraf gördüğümüz herkesi, onların temsilcilerini bizzat komisyonumuza davet ederek, dinledik. Bu bağlamda, Yargıtay 10. Ceza Dairesi Başkanının, Türkiye Barolar Birliği yetkililerinin, üst düzey banka yetkililerinin ve işadamları temsilcilerinin görüşlerine başvurduk. Bu görüşler dairesinde, objektif kriterleri dikkate alarak, olması gerekenin en iyisini yapmaya çalıştık. Biliyoruz ki, bütün bu hassasiyetimize rağmen, yasal düzenlemeden etkilenecek tarafları yeterince memnun etmemiş olabiliriz. Uygulaması en uygun yasal düzenlemeyi, CHP'li komisyon üyeleriyle birlikte, birçok maddede mutabakata vararak yapmaya çalıştık. Umarım, bu düzenlemeden önceki yanlış uygulamalardan doğan aksaklıklar giderilmiş olur.

3167 sayılı Yasada yapılan değişikliklerin içeriği hakkında bilgi vermek istiyorum.

Öncelikle, bankaların, işin başında, çek karnesi vereceği kişileri iyi araştırması, ileride mağduriyetlerin doğmaması bakımından gerekli basiret ve özeni göstermesi yönünden, kişinin ekonomik ve sosyal durumunun yasaklılık ve engel durumu olup olmadığını banka kayıtlarından araştırma yükümlülüğü getirilmiştir.

Bilindiği üzere, bugüne kadar, çek defteri, neredeyse, bakkaldan alınabilen bir meta kadar kolayca alınmakta ve piyasada karşılığı olmayan çeklerin sayısı artmaktaydı. Yine, ekonomik krizle birlikte, ciddî anlamda karşılıksız çekten doğan mağduriyetler artmıştır.

Çek defterinin ne şekilde olması, üzerinde bulunması gereken unsurlar belirlenmiştir ki, hesap sahibinin vergi kimlik numarasının da çekin üzerine yazılması kararlaştırılmıştır.

Bankaca, hesap sahibine ilişkin her türlü bilgiyi, belgeleri alma ve saklama yükümlülüğü ile çekin karşılığının tamamen veya kısmen bulunmaması halinde, hamilin talebi üzerine, keşidecinin adresinin hamile verilmesi de bir ölçüde zorunluluk haline getirilmiştir.

Çekin ibrazı ve ödemesinde yeni düzenleme getirilmiş olup, özellikle, çekin karşılığının kısmen olması durumunda, bankanın, sorumluluğu olduğu ve ileride bahsedeceğim miktar dahil olmak üzere "kısmî ödeme yapılır ve çekin ön ve arka kısmının onaylı fotokopisi çek hamiline verilir" şeklinde bir düzenleme getirilmiştir.

Buna göre, çek hamili, onaylı fotokopiyle yasal yollara başvurabilmektedir. Bu düzenlemeyle işleyiş hızlandırılmış, çek hamilleri korunmuştur. Önceki düzenlemede, zaman ve maddî kayıp ciddî boyutlara ulaşmaktaydı. Bunun önüne böylece geçilmesi sağlanmıştır.

Çekin ilgili bankaya ibrazındaki yasal düzenlemelerin, takas odalarında da aynen uygulanması yönünde değişikliğe gidilmiştir. Çek keşidecisine, özellikle iyiniyetli olarak, çekin karşılığını yatırmada ihmal gösterenlere kolaylık olması ve ileride telafisi güç zarar ve mağduriyetlere yol açmaması için, düzeltme hakkı, çekte yazılı keşide gününe göre hesaplanacak, ibraz süresinin bitim tarihinden itibaren on gün içerisinde, çekin karşılıksız kalan kısmını, yüzde 10 tazminatı ve gecikme zammını ödeyerek, çek keşide etme hakkını yeniden kazanması sağlanmıştır. Bütün kolaylığa rağmen düzeltme hakkını kullanmayan keşideci karşısında hamili korumak amacıyla, Merkez Bankasına bildirim ve Merkez Bankasının bankalara duyuru süresi kısaltılmıştır.

Başlangıç kısmında belirttiğimiz üzere, kısmen veya tamamen karşılıksız çıkan çeklerde, her bir çek yaprağında bankaların sorumlu olduğu miktar 300 000 000 TL -yaprak başı- olarak çıkarılmıştır.

Çeki diğer kambiyo senetlerinden ayıran nokta, bankaların güvencesi altında olmasıdır. Öyleyse, bankaların sorumlu olduğu miktarın makul seviyede olması amaçlanmıştır. Bir ölçüde, bankaların çek karnelerini verirken daha dikkatli olması, kendi sorumluluklarının olduğunu hatırlatma gereği doğmuştur.

Hal böyleyken, esasen bu miktarın bile düşük olduğunu, ancak terazinin hassas noktada tutulması, çekin ödeme aracı olması ve ticaretteki fonksiyonu düşünülmüştür.

İnanıyoruz ki, bu düzenlemeyle, çekin kullanılması, taraflarca gerekli hassasiyetin gösterilmesi açısından önem arz etmektedir.

Ayrıca, çek defterini ilgili bankaya iade etmesi gerektiği halde, ihtara uymayanlar ile yasaklama süresi içerisinde çek hesabı açtıranlara ağır hapis ve çek hesabı açan bankalara da ağır para cezası getirilmiştir.

Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi ve çağdaş ceza hukukunda, ekonomik ilişkilerin gelişmesi ve çeşitlenmesi sonucu, bu ilişkilerden doğan ve netice itibariyle cezaî müeyyideyi gerektiren eylemlere, hürriyeti bağlayıcı cezanın başvurulacak en son çare olarak öngörülmesi "ekonomik suça ekonomik ceza" ilkesinin doğmasına yol açmıştır. Bu nedenle, yeni düzenlemeyle, keşide edilen çekin karşılığının bulunmaması halinde, bu suçu ilk defa işleyenler için çek bedeli, tutarı kadar para cezası, mükerrer olması -yani, bu para cezasının kesinleşmesinden sonraki karşılıksız çek keşide etme suçları- karşısında da, hapis cezasıyla, bir ölçüde keşideciyi tazyik etme yoluna gidilmiştir.

Yapılan değişiklikle, ayrıca, çek keşide eden hesap sahipleri veya yetkili temsilcilerinin cezalandırılmaları da hükme bağlanmıştır. Bu maddeyle, özel hukuk tüzelkişilerine de ceza sorumluluğu getirilmiştir.

Yeni düzenlemeyle, gecikme faizinin -ticarî ilişki olması nedeniyle- temerrüt faizine ilişkin kanuna göre uygulanması bir ölçüde uygun görülmüştür.

Çek Yasasında, şikâyet etme hakkı ve şikâyet edilen merciin hangi mahkeme olması gerektiği hususunda yeni düzenlemeler getirilmiştir. Öyle ki, yıllarca sürüncemede kalan davaların ve yığılmaların önlenmesi, işleyişteki aksaklığın giderilerek sistemin uygulanabilir bir yapıya kavuşması hedeflenmiştir. Keşideciyle anlaşan hamilin davayı takip etmemesi, delillerin toplanmasında ortaya çıkan güçlükler, yargılamadan kaçan sanıkların savunmalarının alınamaması gibi güçlükler yargılamayı tıkamış ve sistem işlemez hale gelmiştir.

Yasaya işlerlik kazandırma anlamında, şikâyetçinin şikâyet anından itibaren müdahil sıfatını kazanacağı hükme bağlanmış, müdahil veya vekilinin haklı mazeret olmaksızın duruşmalara üst üste iki kez gelmemesi durumunda, şikâyetten vazgeçmiş sayılarak, davanın  düşürüleceği hükme bağlanmıştır.

Yetkili mahkemenin, çekin ibraz edildiği ya da keşide edildiği veya şikâyetçinin yerleşim yerinin bulunduğu yer asliye ceza mahkemesi olduğu belirtilerek, hamilin davasını geniş yetki alanında sürdürme zemini ve kolaylığı sağlanmıştır. Oysaki, önceki düzenlemelerde gerçekten çok büyük sıkıntı vardı; bununla, yetki alanı genişletilmiş oldu.

Adı üzerinde, bu yasa, özellikle çek hamilinin korunmasını amaçlamaktadır; ancak, uygulamada, vadeli çek hususunda, keşideci ve hamil zımnî bir anlaşma içinde olduğundan, hassas dengede, çek keşide eden ve iyiniyetli hamille anlaşan keşidecinin mağduriyetini önleme amacıyla da, özellikle, şu anda Yargıtayda ve yerel mahkemelerde bekleyen dosyaların çoğunluğunun bu ilişkilerden kaynaklandığını bilmekteyiz.

Değerli milletvekilleri, öyle ki, zımnî anlaşmaya rağmen, çek keşide tarihi gelmeden, çek hamili, bankaya çeki ibraz ederek, keşideciyi karşılıksız çek keşide eder duruma düşürmekteydi. Esasen, ülkemizde yaygın kullanım şekline uygun yeni düzenleme getirilmiş, en azından, keşidecinin cezaî sorumluluğunun bu tür ilişkilerde bertaraf edilmesi sağlanmıştır. Elbette, bizler, Türkiye'nin gerçeklerini ve kanunların uygulanabilirliğini araştırmak ve buna uygun yasal düzenlemelere gitmek zorundayız. Bunun gereği olarak da, AK Parti, CHP Grubuyla müzakere içinde, halkın yararına yasal düzenlemelere gidilmesi hususunda azamî gayret göstermektedir ve göstermeye de devam edecektir.

Çek hamillerini korumak amacıyla, ödemelerin gecikmesi halinde tazminatın belirli oranlarda artması öngörülmektedir. Böylece, keşidecinin ödemeyi geciktirme yoluyla haksız kazanç ve yarar beklemesi yerine, bir an önce ödemede bulunma yolunda çaba göstermesi amaçlanmaktadır.

Geçici maddeler de yeni düzenlemeye uygun olarak yasa tasarısının sonuna eklenmiştir. Buna göre, kanunun yürürlüğe girmesinden önce keşide edip de karşılıksız çıkan çekler hakkında açılmış olan davalarda şikâyetçinin davayı takip etmemesi halinde yapılacak işlem gösterilmektedir. Yine, düzeltme hakkını kaybedenlere yeni bir fırsat tanınmış, ekonomik durumdan dolayı mağdur olmuş olan keşidecinin kendisini toparlayarak bu fırsattan yararlanması hedeflenmiştir.

Saygıdeğer milletvekilleri, şu anda çek yasasının uygulanmasıyla ilgili sıkıntıdan dolayı mahkemelerde ve Yargıtay'da 100 000'in üzerinde dosya beklemektedir. Yeni düzenlemeyle, mahkemelerin üzerindeki bu ciddî yük hafiflemiş olacak, dosyalar işlerlik kazanacak ve sonuçlanması mümkün olacaktır. Yasamanın görevi de yargının önünü açmak ve yasaların işlerlik kazanmasını sağlamaktır. Çek yasa tasarısının komisyon çalışmasında olduğu gibi, bütün yasa tasarılarında, yasal düzenlemelerle yakından ilgisi olan kurum ve kuruluşların yetkilileri komisyonlara çağrılmak suretiyle onların görüşleri alınmaktadır. Grubumuz, toplumsal mutabakata önem veren bir anlayışla hareket etmektedir.

Toplumsal mutabakatın sonucu olarak ortaya çıkan Çekle Ödemelerin Düzenlenmesi ve Çek Hamillerinin Korunması Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Tasarısı hakkında AK Parti Grubu olarak olumlu oy kullanacağımızı beyan eder, Yüce Heyetinizi saygıyla selamlarım. (AK Parti sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Tüfekçi.

Tasarının tümü üzerinde başka söz talebi?.. Yok.

Tasarının tümü üzerindeki görüşmeler tamamlanmıştır.

Maddelerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

1 inci maddeyi okutuyorum:

ÇEKLE ÖDEMELERİN DÜZENLENMESİ VE ÇEK HAMİLLERİNİN KORUNMASI

 HAKKINDA KANUNDA DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA İLİŞKİN KANUN TASARISI

MADDE 1. - 19.3.1985 tarihli ve 3167 sayılı Çekle Ödemelerin Düzenlenmesi ve Çek Hamillerinin Korunması Hakkında Kanunun 2 nci maddesi başlığı ile birlikte aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

"Sorumluluk :

Madde 2. - Bankalar, çek hesabı açmak maksadıyla bu Kanunla kendilerine verilen görev ve yükümlülükleri yerine getirirken, çek hesabı açtırmak isteyenin yasaklılık ve engel durumu bulunup bulunmadığını Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasınca 9 uncu maddeye göre bankalara yapılan duyurular çerçevesinde her birinin kendi nezdinde oluşturduğu kayıtlardan araştırırlar; ayrıca bu kişinin ekonomik ve sosyal durumu gibi hususların belirlenmesinde gerekli basiret ve özeni gösterirler."

BAŞKAN - Madde üzerinde söz isteyen?.. Yok.

1 inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.

2 nci maddeyi okutuyorum:

MADDE 2. - 3167 sayılı Kanunun 3 üncü maddesi başlığı ile birlikte aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

"Çek defterleri :

Madde 3. - Çek defterleri bankalarca bastırılır.

Çek defterlerinin baskı şeklini belirleyen esaslar, Türkiye Bankalar Birliğinin görüşü alınarak Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasınca Resmî Gazetede yayımlanacak bir tebliğle düzenlenir. Çek defterlerinin her yaprağına, çek hesabının bulunduğu şubenin adı, hesap numarası ve hesap sahibinin vergi kimlik numarası yazılır; ancak, hesap sahibinin vergi kimlik numarası hariç olmak üzere bunların yazılmamış olması veya bankalarca baskı şekline ilişkin esaslara aykırı davranılması çekin geçerliğini etkilemez.

29.6.1956 tarihli ve 6762 sayılı Türk Ticaret Kanununun 692 nci maddesinde belirtilen unsurları taşımayan senetler bu Kanun kapsamında kabul edilmez; ancak aynı Kanunun 693 üncü maddesi hükmü saklıdır.

Bankalar, çek hesabı açtıranların açık kimlik ve adreslerini saptamak için fotoğraflı nüfus cüzdanı örnekleri ile yerleşim yeri belgelerini tacir olanların ayrıca ticaret sicili kayıtlarını almak, bunların açık kimliklerini, adreslerini, vergi kimlik numaralarını ve çek hesabının kapatılma hallerini onbeş gün içinde Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasına bildirmek ve bunlara ilişkin belgeleri hesapların kapatılmalarını izleyen beşinci yılın sonuna kadar saklamak zorundadırlar. Çekin karşılığının tamamen veya kısmen bulunmaması halinde hamilin talebi üzerine keşidecinin bankaca bilinen adresleri kendisine verilir."

BAŞKAN - 2 nci madde üzerinde söz isteyen?.. Yok.

2 nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... 2 nci madde kabul edilmiştir.

3 üncü maddeyi okutuyorum:

MADDE 3. - 3167 sayılı Kanunun 4 üncü maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

"Madde 4. - Çek hesabı açılan bankaya muhatap banka denir.

Koşullarına uygun ve karşılığı var olan çek, muhatap bankanın herhangi bir şubesine ibraz edildiğinde hamilin vergi kimlik numarası saptandıktan sonra ödenir. Ancak, çek hesabı açılmış olan şube dışında herhangi bir şubeye ibraz edilen çek, o şubece karşılığı sorulmak suretiyle ödenir.

Çekin karşılığının tamamen veya kısmen bulunmaması halinde bankanın ödeme yükümlülüğü, 10 uncu maddede belirlenen sorumluluk miktarı saklı kalmak üzere, çek hesabında bulunan miktarla sınırlıdır. 10 uncu maddede belirlenen miktar dahil olmak üzere kısmî ödeme halinde, çekin ön ve arka yüzünün onaylı fotokopisi ücretsiz olarak hamile verilir. Çek hamili, bu fotokopiyle müracaat borçlularına veya kambiyo senetleri hakkındaki takip usullerine başvurabileceği gibi; Cumhuriyet savcılığına şikâyette bulunurken dilekçesine bu fotokopiyi ekleyebilir ve bunu icra daireleri ile mahkemelerde ispat aracı olarak kullanabilir. Mahkeme veya icra dairesinin istemi halinde çekin aslı bu mercilere gönderilir."

BAŞKAN - 3 üncü madde üzerinde söz talebi?.. Yok.

3 üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... 3 üncü madde kabul edilmiştir.

4 üncü maddeyi okutuyorum:

MADDE 4.- 3167 sayılı Kanunun 5 inci maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

"Madde 5.- Çekin ibrazında karşılığının tamamen ödenmemesi veya çek hamili tarafından kısmî ödemenin kabul edilmemesi halinde, ibraz tarihi ile ödememe nedeni çekin üzerine yazılır ve çek, üzerine imzası alınarak hamiline geri verilir; çekin ön ve arka yüzünün fotokopisi banka tarafından saklanır."

BAŞKAN - 4 üncü madde üzerinde söz talebi?... Yok.

4 üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler...

4 üncü madde kabul edilmiştir.

5 inci maddeyi okutuyorum:

MADDE 5. - 3167 sayılı Kanunun 6 ncı maddesine aşağıdaki fıkralar eklenmiştir.

"Yönetmelikte belirtilen esaslar çerçevesinde çeklerin fizikî olarak ibraz edilmeksizin sadece çek bilgileri üzerinden bankalararası takas odaları aracılığı ile elektronik ortamda muhatap bankaya gönderilerek işlem görmesi, 6762 sayılı Türk Ticaret Kanununun 710 uncu maddesine göre takas odasına ibraz hükmündedir.

Takas odaları aracılığıyla ibraz edilmiş çekler için, 10 uncu maddede belirlenen sorumluluk miktarı dahil kısmî ödeme yapılmaz. Ancak, takas odaları aracılığıyla ibraz edilen çekin, hesapta yeterli karşılığının olmadığının belirlenmesi halinde muhatap banka tarafından, hesapta bulunan kısmî karşılık tutarı, çeki ibraz eden hamil lehine onbeş gün süreyle bloke edilir."

BAŞKAN - 5 inci madde üzerinde söz talebi?.. Yok.

5 inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... 5 inci madde kabul edilmiştir.

Kâtip Üyenin oturarak okumasını oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

6 ncı maddeyi okutuyorum:

MADDE 6. - 3167 sayılı Kanunun 7 nci maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

"Madde 7. - Yeterli karşılığı bulunmadığı için çeki kısmen veya tamamen ödemeyen muhatap banka, hesap sahibine, kendisine ait bütün çek defterlerini aldığı bankalara geri vermesini, 8 inci maddede öngörülen sürenin bitiminden itibaren on gün içinde iadeli taahhütlü mektupla bildirir."

BAŞKAN - 6 ncı madde üzerinde söz talebi?.. Yok.

6 ncı maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... 6 ncı madde kabul edilmiştir.

7 nci maddeyi okutuyorum:

MADDE 7. - 3167 sayılı Kanunun 8 inci maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

"Madde 8. - Çekte yazılı keşide gününe göre hesaplanacak ibraz süresinin bitim tarihinden itibaren en geç on gün içinde çekin karşılıksız kalan kısmını yüzde on tazminatı ve ibraz tarihinden ödeme gününe kadar geçen süre için 16a maddesine göre hesaplanacak gecikme faizi ile birlikte ödemek suretiyle düzeltme hakkını kullanan, çek keşide etmek hakkını yeniden kazanır."

BAŞKAN - 7 nci madde üzerinde söz talebi?.. Yok.

7 nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... 7 nci madde kabul edilmiştir.

8 inci maddeyi okutuyorum:

MADDE 8. - 3167 sayılı Kanunun 9 uncu maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

"Madde 9. - Muhatap banka, yeterli karşılığı olmadığı için çekin ödenmediğini ve hesap sahibi hakkında gereken bilgileri, ibraz tarihinden itibaren on gün içinde Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasına bildirir. Bu bildirimden sonra çek tutarı ile 16c maddesinde öngörülen tazminat ve gecikme faizinin muhatap bankaya ödenmesi de, ödeme tarihinden itibaren on gün içinde Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasına bildirilir. Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası da bu bildirimleri en geç onbeş gün içinde bankalara duyurur."

BAŞKAN - Madde üzerinde söz talebi?.. Yok.

8 inci madde üzerinde 1 adet önerge vardır; okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 58 sıra sayılı kanun tasarısının çerçeve 8 inci maddesiyle değiştirilmesi öngörülen 3167 sayılı Kanunun 9 uncu maddesinin ikinci cümlesinin "Bu bildirimden sonra çek tutarı ile 16c maddesinde öngörülen tazminat ve gecikme faizinin hamile veya hamile ödenmek üzere muhatap bankaya ödenmesi de, muhatap banka tarafından ödeme tarihinden itibaren on gün içinde Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasına bildirilir." şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.       Eyüp Fatsa  Hayati Yazıcı       

Erdoğan Özegen

 

 

 

Ordu

İstanbul

Niğde

 

 

Cemal Yılmaz Demir

Fehmi Öztunç

Ünal Kacır

Samsun

Hakkâri

İstanbul

 

 

 

 

 

Bayram Özçelik

 

 

 

 

 

 

 

Burdur

 

 

 

 

 

 

 

 

 

BAŞKAN - Komisyon önergeye katılıyor mu?

ADALET KOMİSYONU BAŞKANI KÖKSAL TOPTAN (Zonguldak) - Katılıyoruz.

BAŞKAN - Hükümet önergeye katılıyor mu?

ADALET BAKANI CEMİL ÇİÇEK (Ankara) - Katılıyoruz.

BAŞKAN - Önergeniz hakkında konuşacak mısınız; yoksa, gerekçeyi mi okutayım?

EYÜP FATSA (Ordu) - Gerekçe okunsun Sayın Başkan.

BAŞKAN - Gerekçeyi okutuyorum:

Gerekçe:

Karşılıksız çıkan çeki keşide edenleri ödemeye teşvik etmek ve bunların çek hamiline ödeme yapmaları halinde de bu ödemenin Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasına bildirilmesini ve buradan da diğer bankalara duyurulmasını sağlamak amacıyla bu değişiklik önergesi verilmiştir.

BAŞKAN - Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmiştir.

Şimdi, maddeyi, kabul edilen önerge doğrultusunda oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... 8 inci madde, kabul edilen önerge doğrultusunda kabul edilmiştir.

9 uncu maddeyi okutuyorum:

MADDE 9. - 3167 sayılı Kanunun 10 uncu maddesi başlığı ile birlikte aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

"Bankanın sorumlu olduğu miktar :

Madde 10. - Muhatap banka, süresinde ibraz edilen çekin karşılığının bulunmaması halinde her çek yaprağı için üçyüzmilyon liraya kadar ve kısmen karşılığının bulunması halinde ise bu miktarı her çek yaprağı için üçyüzmilyon liraya tamamlayacak biçimde ödeme yapmakla yükümlüdür. Bu husus, hesap sahibi ile muhatap banka arasında çek defterinin teslimi sırasında yapılmış olan dönülemeyecek bir gayri nakdî kredi sözleşmesi hükmündedir.

Yukarıda belirtilen sorumluluk miktarı, Devlet İstatistik Enstitüsü Başkanlığınca yayımlanan toptan eşya fiyatları yıllık endeksindeki değişmeler göz önünde tutularak Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası tarafından her yıl Ocak ayında belirlenir ve Resmî Gazetede yayımlanır."

BAŞKAN - 9 uncu madde üzerinde söz talebi?.. Yok.

9 uncu maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler...  Madde kabul edilmiştir.

10 uncu maddeyi okutuyorum:

MADDE 10. - 3167 sayılı Kanunun 11 inci maddesi başlığı ile birlikte aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

"Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasınca ilân edilecek hususlar :

Madde 11. - Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası, 16 ncı madde gereğince çek hesabı açtırmaktan yasaklamaya ve 16c maddesinin dördüncü fıkrası gereğince yasaklama kararının ortadan kaldırılmasına dair mahkeme kararlarının Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasına bildirilmesine ilişkin esas ve usulleri Adalet Bakanlığının; bankalara duyurulmasına ilişkin esas ve usulleri Türkiye Bankalar Birliğinin görüşünü alarak Resmî Gazetede yayımlanacak bir tebliğle düzenler.

Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası, yeterli karşılığı olmadığı için ödenmeyen ve daha sonra ödenen karşılıksız çekler ile hesap sahibi hakkındaki bilgilerin bankalardan toplanma ve bankalara duyurulma esas ve usullerini Türkiye Bankalar Birliğinin görüşünü alarak belirler ve Resmî Gazetede yayımlar. Bankalar belirlenen esas ve usuller çerçevesinde bu bilgileri Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasına gönderirler.

BAŞKAN - 10 uncu madde üzerinde söz talebi?.. Yok.

10 uncu maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... 10 uncu madde kabul edilmiştir.

11 inci maddeyi okutuyorum:

MADDE 11. - 3167 sayılı Kanunun 13 üncü maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

"Madde 13. - 7 nci madde gereğince banka tarafından yapılan ihtarı aldığı veya almış sayıldığı tarihten itibaren on gün içinde geçerli bir sebebe dayanmaksızın çek defterlerini geri vermeyenlere, ilgili bankanın ihbarı üzerine üçyüzellimilyon liradan üçmilyar liraya kadar ağır para cezası verilir. İlgili banka bu ihbarı yapmakla yükümlüdür.

16 ncı madde gereğince hükmolunan yasaklama süresi içinde çek hesabı açtıranlara bir yıldan beş yıla kadar hapis cezası verilir. Hakkında yasaklama kararı verilmiş kişilere yasaklama süresi içinde çek hesabı açan bankalara birmilyar liradan beşmilyar liraya kadar ağır para cezası verilir."

BAŞKAN - 11 inci madde üzerinde söz talebi?.. Yok.

11 inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... 11 inci madde kabul edilmiştir.

12 nci maddeyi okutuyorum:

MADDE 12. - 3167 sayılı Kanunun 14 üncü maddesi başlığı ile birlikte aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

"Yetkili olmadığı halde çek defteri basanlar ve bastıranlar :

Madde 14. - Çek defteri basmaya veya bastırmaya kanunen yetkili kılınanlar dışında çek defteri basanlara ve bastıranlara iki yıldan beş yıla kadar hapis ve üçyüzellimilyon liradan üçmilyar liraya kadar ağır para cezası verilir.

BAŞKAN - 12 nci madde üzerinde söz talebi?.. Yok.

12 nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... 12 nci madde kabul edilmiştir.

13 üncü maddeyi okutuyorum:

MADDE 13. - 3167 sayılı Kanunun 15 inci maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

"Madde 15. - 3, 4, 5, 7, 9 ve 11 inci maddeler ile 13 üncü maddenin birinci fıkrasında yazılı yükümlülükleri yerine getirmeyen bankalar hakkında üçyüzellimilyon liradan üçmilyar liraya kadar ağır para cezasına hükmolunur. Yargılamada bankayı şube müdürü temsil eder."

BAŞKAN - 13 üncü madde üzerinde söz talebi?.. Yok.

13 üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... 13 üncü madde kabul edilmiştir.

14 üncü maddeyi okutuyorum:

MADDE 14. - 3167 sayılı Kanunun 16 ncı maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

"Madde 16. - Üzerinde yazılı keşide tarihinden önce veya ibraz süresi içinde 4 üncü madde uyarınca ibraz edildiğinde, yeterli karşılığı bulunmaması nedeniyle kısmen de olsa ödenmeyen çeki keşide eden hesap sahipleri veya yetkili temsilcileri, kanunların ayrıca suç saydığı haller saklı kalmak üzere, çek bedeli tutarı kadar ağır para cezasıyla cezalandırılırlar. Ancak verilecek para cezası seksenmilyar liradan fazla olamaz. Bu miktar, 1.3.1926 tarihli ve 765 sayılı Türk Ceza Kanununun ek 2 nci maddesine göre her yıl artırılır. Bu suçtan mükerrirlere, bir yıldan beş yıla kadar hapis cezası verilir.

Bu suçun, organ veya temsilcisi tarafından tüzelkişi yararına işlenmesi halinde özel hukuk tüzelkişisi hakkında da birinci fıkra uyarınca para cezasına hükmolunur.Ayrıca yetkili temsilci tarafından yararına çek keşide edilen hesap sahibi gerçek kişi hakkında da bu fıkra hükmü uygulanır.

Mahkeme, ayrıca işlenen suçun niteliğine göre bir yıl ile beş yıl arasında belirleyeceği bir süre için hesap sahiplerinin ve yetkili temsilcilerinin çek hesabı açtırmalarının yasaklanmasına karar verir. Yasaklanma kararı bütün bankalara duyurulmak üzere Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasına bildirilir.

Kısmen veya tamamen karşılıksız çıkan her çek yaprağı ayrı bir suç oluşturur."

BAŞKAN - 14 üncü madde üzerinde, AK Parti Grubu adına söz isteyen, Kastamonu Milletvekili Sayın Hakkı Köylü.

Buyurun Sayın Köylü. (AK Parti sıralarından alkışlar)

ORHAN ERASLAN (Niğde) - Sayın Başkan, madde üzerinde önergemiz vardı efendim.

BAŞKAN - Konuşma süreniz 10 dakikadır; buyurun.

AK PARTİ GRUBU ADINA HAKKI KÖYLÜ (Kastamonu) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 14 üncü madde üzerinde AK Parti Grubu adına söz almış bulunuyorum.

Bu tasarının temelini 14 üncü madde teşkil etmektedir. Gerek mahkemelerde bulunan davalar gerekse Yargıtayda bekleyen dosyalar, ağırlıklı olarak 14 üncü maddeyi beklemektedir.

Bilindiği üzere, daha önceki çekle ilgili düzenlemelerin yapılması hakkındaki kanunda, yani, diğer bir değişle 3167 sayılı Kanunda, karşılıksız çıkan çeklere hapis cezası verilmekteydi; ancak, daha sonra "sözleşmelerden doğan yükümlülüklerini yerine getiremeyen kişiler özgürlüğünden yoksun kılınamaz" doğrultusundaki sözleşmenin protokolüne göre, acaba, burada, hapis cezası verilebilir mi verilemez mi diye bir tereddüt doğmuştu. Hatta, bu yüzden Anayasa Mahkemesine durum intikal ettirilmiş; ancak, Anayasa Mahkemesi, vermiş olduğu kararda, karşılıksız çekten dolayı hapis cezası verilmesinin Anayasaya aykırı olamayacağını belirtmiştir. Her ne kadar bu şekilde bir karar verilmiş ise de, gerek hükümet tarafından hazırlanan tasarıda gerekse komisyonumuzca kabul edilen aynı metinde, karşılıksız çekten dolayı birinci defasında çek keşide eden kişilere para cezası verilmesi uygun görülmüştür. Ancak, daha önceki kanunda, para cezası, sadece çeki imzalayan, diğer bir tabirle, keşide eden kişiye verilmekteydi.

Hepinizin bildiği gibi, tüzelkişiler, şirketler veya hesap sahipleri, çekleri çoğu zaman kendileri imzalamıyor, oradaki bir görevlisine yetki vererek ona imzalatıyor veya vekiline imzalatıyordu. Bu, çoğu zaman, orada çalışan sıradan bir memurdu. Sonunda, hesapta tasarruf hakkı olmayan kişi çeki imzalıyor; ancak, o hesapta çekin karşılığı miktarda para bulundurmaya yetkisi olmadığından, karşılıksız çıkan çekten dolayı hapis cezasına mahkûm oluyordu. Hesap sahibi veya tüzelkişi ise, bundan hiçbir ceza almadan kendisini kurtarıyordu ve çeki imzalayan kişi, tabiri caizse, gariban kişi mağdur oluyordu. İşte, bu tasarıyla yapılan düzenlemeyle, bu türlü hesap sahiplerine ve tüzelkişinin temsilcilerine ve yönetim kurulu üyelerine de para cezası öngörülmüştür.

Burada, çek tasarısı hazırlanırken, karşımıza başka bir sorun çıktı. Bizi telefonla defalarca arayan kişiler "yüksek meblağlı çeklerin karşılığında çek bedeli kadar para cezası öngörüldüğüne göre, milyarlarca lira para cezası nasıl ödenecektir? Bu para cezası ödenmediğinde, elbette ki hapse çevrilecek; ama, bu kadar çok miktarda para cezasının hapse çevrilmesi sonucu yıllarca hapis cezası nasıl çekilecek, nasıl infaz edilecektir? Bu, adaletsiz bir durumdur" diye yakındılar. Elbette ki, biz, bunları da değerlendirdik; ancak, şunu belirtmek istiyorum: Para cezası çoğu zaman ödenmeyecek; fakat, buna mukabil, çekin karşılığı ödenecektir. Esasında, burada verilmiş olan para cezası, ilk bakışta, havada kalmış gibi görünmektedir. Zira, bu para cezası karşılığında olan çekin bedelini ödeyen kişi suçtan kurtulacaktır. Dolayısıyla, para cezasını ödemek yerine çekin bedelini ödeyecek ve cezadan kurtulacaktır; ta ki, ceza kesinleşmiş olsa dahi. Ancak, ödeyemeyenler ne yapacaktır? İşte, ödeyemeyenler için, mükerrir hükümleri uygulanacak; bu ceza kesinleştikten ve infaz edildikten sonra yeniden karşılıksız çek keşide eden kişi olursa, bu takdirde doğrudan hapis cezası verilecektir. Burada belirtilen hapis cezasının alt sınırı da 1 yıldır.

Sözlerimin biraz öncesine döndüğümüzde, milyarlarca lira para cezasını ödeyemeyen kişinin durumu ne olacaktır? Elbette ki, bu para cezasını ödeyemeyen kişi hapis yatacaktır. Para cezası -yanılmıyorsam, şu anda bir günlüğü 17 000 000 küsurdur- 647 sayılı Kanuna göre hapse çevrilecektir.

Tabiî, bu durumda, karşımıza 5 yıl, 10 yıl, 20 yıl gibi çok ağır hapis cezaları çıkabilir; ancak, burada, hemen, şunu da belirtmek istiyorum: Para cezasından dolayı hapse çevrilen cezalar, bizim mevzuatımıza göre, 3 yıldan fazla olamaz. Şu halde, para cezası ne kadar çok olursa olsun, 3 yıldan fazla hapis cezasına çevrilemeyecektir. Bunun bir istisnası vardır; o da, mükerrir olmaktır. Mükerrir olanların cezası da 5 yıla kadar çıkarılabilir; o da, 5 yıldan fazla hapse çevrilemez. Şu halde, normal olarak değerlendirirsek, 3 yıl hapis cezasına çevrilebilecek ve 3 yılın içinde de 1 yıldan biraz fazla bir süre hapiste yatmak suretiyle hapisten çıkacaktır.

Bununla ne yapmak istedik; öncelikle, mahkemelerde bekleyen ve Yargıtayda yığılmış, ne yapılacağı belli olmayan dosyaların sonuçlandırılması cihetine gitmek istedik.

Ayrıca, bu tasarıyı hazırlarken para cezası öngörüldüğü için, herkesin bildiği gibi, Türk Ceza Kanununun 119 uncu maddesine göre bir önödeme tebliğ edilecek, önödeme tebliğ edildikten sonra verilen süre içerisinde para cezasını yatıran kişi hakkında dava açılmayacaktır. Burada bir kolaylık vardır. Keza, yargılama sırasında, yine, öngörülen müeyyide para cezası olduğuna göre, Ceza Muhakemeleri Usulü Kanununun 225 inci maddesi uygulanmak suretiyle sanığa meşruhatlı bir davetiye çıkarılacak, eğer sanık davetiye tebliğine rağmen duruşmaya gelmiyorsa, mevcut delillere göre gıyabında karar verilecek ve bu da, Yargıtayın ve mahkemelerin iş yükünü oldukça hafifletecek, kararların daha pratik bir şekilde verilmesini sağlayacaktır.

Ayrıca, bu maddede, daha önce olmadığı şekilde yapılan bir değişiklikle de, her çek yaprağının ayrı bir suç oluşturduğu kabul edilmiştir. İlk bakışta, bu da çok anormal gelmektedir; zira, buna da çok itiraz olmuştur; fakat, bizim mevzuatımıza göre -Türk Ticaret Kanununa göre- çek, görüldüğünde ödenen bir ödeme vesikasıdır. Çekin vadeli olması söz konusu değildir; ama, bütün bunlara rağmen, insanlarımız vadeli çek kesmektedirler. Vadeli çek kesen kişi, bu vadeden dolayı elbette ki bir avantaj sağlamayacaktır; zira, çeki alan, aldığı andan itibaren, her an bankaya gidip bunu tahsil etme imkânına sahiptir, bunun önünde hiçbir hukukî engel yoktur. Yalnız, mademki iki kişi anlaştı, bu çeki vadeli olarak aldı... Daha basit anlatmak istiyorum. Bugün çeki keşide ettiler; çekin üzerine 30 Mart tarihi yazıldı. Mademki bu şekilde anlaştılar, o halde, 30 Mart tarihi gelmeden önce çekin karşılığını almak için bankaya giden kişinin, üzerinde 30 Mart tarihi yazılı çeki keşide eden kişi hakkında ceza davası açması veya onu cezaî müeyyideye maruz bırakması, elbette ki, bu tarih gelmeden önce doğru değildir. Nitekim, kanunun düzenlemesinde ceza kovuşturması için şikâyet hakkı, ancak çekin üzerindeki keşide tarihinden sonra başlamaktadır. Çek üzerindeki tasarruf hemen başlıyor; ancak, ceza işlemi çekin üzerindeki keşide tarihinde başlayabiliyor. Bu da yeni bir düzenlemedir ve cezanın kasıt prensibine uygun olarak bu şekilde düzenlenmiştir...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Köylü, konuşmanızı tamamlayabilmeniz için 1 dakika eksüre veriyorum.

HAKKI KÖYLÜ (Devamla) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Ayrıca, artniyetli olmayan kişi birden fazla peşpeşe çek kestiyse, bunlardan bir tanesi karşılıksız çıktığında, en azından diğerlerini de süresinde bankaya yatırmalı ve iyi niyetli olduğunu belirtmelidir. Bunu belirtmediği takdirde artniyetli olarak düşünülebilir ve bu yüzden de her çek yaprağı ayrı bir suç kabul edilmiştir.

Hepinize teşekkür ediyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Köylü.

Madde üzerinde, şahsı adına, Artvin Milletvekili Sayın Yüksel Çorbacıoğlu söz istemiştir.

Buyurun Sayın Çorbacıoğlu. (CHP sıralarından alkışlar)

Konuşma süreniz 5 dakikadır.

YÜKSEL ÇORBACIOĞLU (Artvin) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; söz aldığım konu, tasarının 14 üncü maddesiyle ilgilidir. Tasarının söz aldığım maddesiyle ilgili gerekçesini sizlere okumak istiyorum: "Çağdaş ceza hukukunda, ekonomik ilişkilerin gelişmesi ve çeşitlenmesi sonucu bu ilişkilerden doğan ve netice itibarıyla cezaî müeyyideyi gerektiren eylemlere hürriyeti bağlayıcı cezanın başvurulacak en son çare olarak öngörülmesi, 'ekonomik suça ekonomik ceza' ilkesinin doğmasına yol açmıştır." Bu nedenle bu tasarı düzenlenmiştir; yani, ekonomik suça, hürriyeti bağlayıcı ceza değil, ekonomik suça, yine ekonomik ceza verilmesi düşünülmüştür.

Sayın Adalet ve Kalkınma Partisi Sözcüsü benim irdelediğim konuda görüşünü beyan etmiş; bence, eksik kalmıştır. Eğer, verilen para cezası ödenmez ise, infazı için yasal süreç başlatılır, para ödenmediği takdirde, günlük hesabıyla hürriyeti bağlayıcı cezaya çevrilir ve sonuçta, 3 yıla kadar hapis cezasını borçlu hakkında infaz edebilirsiniz. Yani, bu durumda, daha önce, 3167 sayılı Yasada olan 1 yıllık cezayı, siz, 3 yıla çıkarmış bulunuyorsunuz. Bu, nasıl açıklanabilir; ekonomik suça ekonomik cezayla bunu nasıl bağdaştırıyorsunuz?! Ben, bunun doğru olmadığı kanaatindeyim.

Peki, burada, nasıl bir düzenleme yapılabilir? Şahsi görüşüm; bu maddeye "verilecek para cezaları hakkında 647 sayılı Yasanın 5 inci maddesi uygulanmaz" fıkrası eklenmelidir. Bunu eklersek, ilk kez bu suçu işlemiş olan borçlu hakkında hürriyeti bağlayıcı cezayı da uygulamamış oluruz.

Değerli milletvekilleri, bu konuda benim söyleyeceğim bu kadar. Ekonomik suça ekonomik ceza uygulansın derken, bu tür suçlarla, bu tür yasalarla uğraşırken, gündemimizde olan ve yarın, sanıyorum, önümüze gelecek olan hükümet tezkeresi konusunda, özellikle, siz Adalet ve Kalkınma Partili milletvekili arkadaşlarıma "sakın ola ki, ekonomik bir karar vermeyin" diyorum; kararınız insanî olsun...

BİNALİ YILDIRIM (İstanbul)- Konumuz o değil.

YÜKSEL ÇORBACIOĞLU (Devamla)- Biliyorum, zor durumdasınız; ancak, siz, zor durumları çözmek için aday oldunuz, iktidar oldunuz. Sanıyorum, bunu da çözeceksiniz.

Ben, bir milletvekili olarak, 22 nci Dönemin bu kararı vermeyeceği kanaatindeyim. Türkiye'yi barış içerisinde, savaşsız bir şekilde yönetmenizi öneriyorum.

Hepinize saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN- Teşekkür ediyorum Sayın Çorbacıoğlu.

14 üncü madde üzerinde, şahsı adına söz isteyen, Malatya Milletvekili Sayın Ferit Mevlüt Aslanoğlu; buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)

Konuşma süreniz 5 dakikadır.

FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Malatya) - Sayın Başkan, Yüce Meclisin çok değerli üyeleri; görüşülmekte olan yasa tasarısının özellikle 14 üncü maddesiyle, profesyonel yöneticilerin geleceğine bir pranga vuruluyor, anayasal hakları ellerinden alınıyor. Eğer bir yönetici, bir şirkette tüzelkişi adına imza atmışsa, bu arkadaşım o kurumdan çek yasaklılığı almışsa, daha sonra da, kendi adına bir iş yapacaksa, orada aldığı ceza süresince çek karnesi kullanamayacaktır. Bana göre, bu Anayasaya aykırıdır; çünkü, kişinin kişilik hakkını elinden alıyorsunuz. O kurumda çalıştığı sürece o kurum adına imza atmış ve o kurumda çek yasaklı duruma düşmüşse, yarın kendi adına bir iş yapacaksa, çek kullanamaması, bana göre, Anayasal hakkını elinden almaktır.

Onun için, ben, Sayın Bakanımdan, özellikle, profesyonel yöneticilerin gelecekteki bu sorunlarını ortadan kaldırmasını istirham ediyorum; çünkü, yasa tasarısının en önemli maddelerinden biridir; kişilerin kişilik hakları ellerinden alınıyor.

Saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Aslanoğlu.

14 üncü madde üzerinde bir önerge vardır; okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Çekle Ödemelerin Düzenlenmesi ve Çek Hamillerinin Korunması Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Tasarısının 3167 sayılı Kanunun 16 ncı maddesini değiştiren çerçeve 14 üncü maddesinin "kanunların ayrıca suç saydığı haller saklı kalmak" ibaresinden sonra gelmek üzere "kaydıyla tek bir çekin karşılıksız çıkması durumunda çek bedeli tutarı kadar ağır para cezasıyla cezalandırılırlar. Ancak, verilecek para cezası 80 milyar liradan fazla olamaz. Bu miktar 1.3.1926 tarihli ve 765 sayılı Türk Ceza Kanununun ek 2 nci maddesine göre her yıl artırılır. Bir defadan fazla karşılıksız çek keşidesi halinde her bir çek için 1 yıldan 5 yıla kadar hapis cezası verilir" şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

 

Orhan Sür

Rasim Çakır

Orhan Eraslan

 

Balıkesir

Edirne

Niğde

Atilla Emek

Feridun F. Baloğlu

Ali Kemal Deveciler

 

 

Antalya

Antalya

Balıkesir

Halil Tiryaki

Nail Kamacı

Güldal Okuducu

 

 

Kırıkkale

Antalya

İstanbul

 

 

Feridun Ayvazoğlu

 

 

 

Çorum

 

 

BAŞKAN - Komisyon önergeye katılıyor mu?

ADALET KOMİSYONU BAŞKANI KÖKSAL TOPTAN (Zonguldak) - Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN - Hükümet önergeye katılıyor mu?

ADALET BAKANI CEMİL ÇİÇEK (Ankara) - Katılmıyoruz.

BAŞKAN - Önergeniz hakkında konuşacak mısınız?

ORHAN ERASLAN (Niğde) - Evet efendim.

BAŞKAN - Buyurun Sayın Eraslan.

Konuşma süreniz 5 dakikadır.

ORHAN ERASLAN (Niğde) - Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; Çekle Ödemelerin Düzenlenmesi ve Çek Hamillerinin Korunması Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Tasarısının kalbi saydığımız 14 üncü maddeye bir değişiklik önergesi verdik.

Bunun özü şu: Bu tasarının 14 üncü maddesi düzenlenirken, tekerrür halinde hapis cezası verilir deniliyor. Tekerrür, Türk Ceza Kanununun 81 inci maddesinde yer almış teknik bir konudur. Tekerrürün gerçekleşebilmesi için, bir suçun işlenmesi, o suçtan mahkûmiyetin gerçekleşmesi, mahkûmiyetin kesinleşmesi ve infaz edilerek adlî sicile geçtikten sonra beş yıllık süre içerisinde aynı suçun tekrar işlenmesi kastediliyor. Bu düzenlemeyle çekte hapis cezası kaldırılıyor; çünkü, çekte tekerrürün gerçekleşmesi olanakdışı. Bir demet çeki alıyorsunuz, karşılıksız olarak keşide ediyorsunuz, yargılanmanız devam ediyor, yargılama sonucu para cezası alıyorsunuz, para cezanız infaz ediliyor bir biçimde; ama, bu arada, aynı maddeye göre çek keşide yasağına giriyorsunuz, beş yıl süreyle çek keşide edemiyorsunuz. Zaten, tekerrürün gerçekleşebileceği beş yıl içerisinde çek keşide etme şansınız yok. O beş yıllık süre dolduğunda, zaten cezanız da ortadan kalktığı için sabıkalı olmuyorsunuz; adlî sicilden sabıka kaydınız siliniyor, tekerrürü teşkil edecek bir cezanız kalmıyor. Dolayısıyla, bu düzenlemeyle, karşılıksız çeklerde, hapis cezası fiilen kaldırılmış olmaktadır. Oysa, ülkemizin koşulları da nazara alınarak, Anayasa Mahkememizin son kararı da nazara alınarak, çek hamillerinin korunması gerekir ve hapis cezasının devamı gerekir düşüncesindeyiz; çünkü, hukukun amacı, hakkı, haklıyı ve güçsüz olanı, mağdur olanı korumaktır. Burada, çek keşidecisi, bir mal ya da hizmet karşılığı çek vermektedir. Mal ya da hizmeti veren kişi çek hamilidir; bir biçimde, zarar görmüş bulunmaktadır; verdiği malın ya da hizmetin karşılığını alma noktasındadır, isteme noktasındadır. Burada, suçu ekonomik olarak görmek, bence, çok doğru bir bakış açısı değildir. Anayasa Mahkememiz de, suçu, ekonomik olarak kabul etmedi. Burada aslolan, dolandırma kastının bulunup bulunmadığıdır ve dolandırıcılığa izin verilip verilmeyeceğidir.

Uygulamada çek hamilleri, genellikle -özellikle bizim yöremizde de çok bariz şekilde görülmektedir- üretici köylülerdir; ürününü çek karşılığı verir; çek karşılıksız çıkar. Gezdiğim tüm köylerde benden talep edilen iki şey vardır: "Bir, Hal Yasasını değiştirin; iki, Çek Yasasını değiştirin, hapis cezasını getirin; çok mağdur oluyoruz" diyorlardı. Eğer, çeklerde hapis cezasını kaldırırsak, hiçbir köylünün, ürününün karşılığı verilen çeklerin bedelini alması mümkün değildir.

Değerli arkadaşlarım, olayı, bir de Anayasa ve Avrupa müktesebatına aykırılık çerçevesinde değerlendirdiğimizde, aslında, böyle bir aykırılığın olmadığını görüyoruz. Anayasa Mahkememiz, herhangi bir aykırılığın olmadığı konusunda karar vermiştir. Ayrıca, Avrupa müktesebatını tümüyle incelediğimizde, bu yasayı karşılayacak, bu ihtiyaca cevap verecek düzenlemelerin Avrupa müktesebatında da olduğunu görüyoruz.

Şimdi, karşılıksız çek suçunu cezasız bırakmak, her iki partinin de temiz toplum özlemine çelişik bir durumdur. Yani, temiz toplum özlemi sadece kamusal alanda olmaz, özel alanda da olur. Karşılıksız çeki haksız zenginleşme sebebi haline getirirseniz, o zaman, başka şeyleri kızıştırır, başka insanlar da, haksız yere, zenginleşme çerçevesi içerisinde çaba sarf eder ve temiz toplum özlemini gerçekleştiremezsiniz.

Ayrıca, bir başka tehlike daha vardır. Karşılıksız çeklerde hapis cezası bir ihtiyaç halindedir; bunu kaldırdığınız zaman, ihtimal ki, daha önceden olduğu gibi, çek-senet mafyasını tahrik edersiniz.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Eraslan, 1 dakika eksüre veriyorum.

ORHAN ERASLAN (Devamla) - Bitiriyorum Sayın Başkan.

1987 yılında, güney illerimizden birisinin büyük bir ilçesine gitmiştim. Adliyeden çıktıktan sonra, çok hayretle, adliyenin tam karşısında, düz, zeminde bir dükkânda "her türlü çek senet tahsil edilir" diye bir tahsilat bürosu gördüm. Nedir diye merak ettim, girdim. Bir grup, işsiz güçsüz takımı diyeceğimiz insanlar, böyle bir büro açmışlar. Hukukçu musunuz diye sordum; "hukuk sorumlumuz bu" diye bana birini gösterdiler. Sordum, nere mezunusunuz, hangi fakülte; ortaokul terkmiş arkadaş. Nasıl tahsil ediyorsunuz bunu, hangi yolu izliyorsunuz dedim; "ayağına sıkıyoruz" dedi. Bu hapis cezasını kaldırırsak, bu mafyayı yeniden kızıştıracağımızı unutmayalım.

Bu nedenle, hapis cezası ülkenin gerçeğine uygundur. Genellikle, çek hamilleri, mağdur olan kişilerdir, ya üreticidir ya hizmet erbabıdır.

Bu değişikliğe olumlu oy vermenizi bekliyor, hepinizi saygı ve sevgiyle selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Eraslan.

Komisyon ve hükümetin katılmadığı önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.

14 üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... 14 üncü madde kabul edilmiştir.

Birleşime 10 dakika ara veriyorum.

Kapanma Saati: 17.06

 


İKİNCİ OTURUM

Açılma Saati: 17.19

BAŞKAN: Başkanvekili Sadık YAKUT

KÂTİP ÜYELER: Mevlüt AKGÜN (Karaman), Ahmet KÜÇÜK (Çanakkale)

BAŞKAN - 37 nci Birleşimin İkinci Oturumunu açıyorum.

58 sıra sayılı kanun tasarısının görüşmelerine kaldığımız yerden devam ediyoruz.

V.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİYLE KOMİSYONLARDAN

GELEN DİĞER İŞLER (Devam)Ê

3.- Çekle Ödemelerin Düzenlenmesi ve Çek Hamillerinin Korunması Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Tasarısı ve Adalet Komisyonu Raporu (1/433) (S. Sayısı: 58)(Devam)

BAŞKAN - Komisyon?.. Yerinde.

Hükümet?.. Yerinde.

Tasarının 15 inci maddesini okutuyorum:

MADDE 15. - 3167 sayılı Kanuna 16 ncı maddesinden sonra gelmek üzere aşağıdaki 16a maddesi eklenmiştir.

"Karşılıksız çekte gecikme faizi :

MADDE 16a.- Çekin karşılıksız kalan miktarı için gecikme faizi, ibraz tarihinden itibaren, 4.12.1984 tarihli ve 3095 sayılı Kanunî Faiz ve Temerrüt Faizine İlişkin Kanuna göre ticarî işlerde temerrüt faizi oranı üzerinden hesaplanır."

BAŞKAN - 15 inci madde üzerinde söz isteyen?.. Yok.

15 inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

16 ncı maddeyi okutuyorum:

MADDE 16. - 3167 sayılı Kanuna 16a maddesinden sonra gelmek üzere aşağıdaki 16b maddesi eklenmiştir.

"Soruşturma ve kovuşturma usulü, görevli ve yetkili mahkeme :

MADDE 16b.- 16 ncı maddede öngörülen suçlardan dolayı soruşturma ve kovuşturma yapılması, hamilin, çeki elinde bulundurmaları koşulu ile ödemede bulunan cirantanın veya kanunî veya akdî teminatı nedeniyle tam ödemede bulunan bankanın şikâyetine bağlıdır. Bu suçlara çekin ibraz edildiği ya da keşide edildiği veya şikâyetçinin yerleşim yerinin bulunduğu yer asliye ceza mahkemesinde bakılır.

Çekin karşılığının bulunmaması nedeniyle şikâyet hakkı, 8 inci maddede belirtilen miktarın yatırılması için öngörülen sürenin dolduğu tarihte, ihtiyatî tedbir kararı veya ödeme yasağı nedeniyle süresi içinde ibrazında çek hakkında işlem yapılmaması halinde ise, ihtiyatî tedbir kararının veya ödeme yasağının kalktığı tarihte doğar.

Hükmün kesinleşmesinden sonra şikâyetten vazgeçildiğinde de, hüküm bütün cezaî sonuçları ile ortadan kalkar.

Bu suçlardan dolayı yapılan yargılamalarda 4.4.1929 tarihli ve 1412 sayılı Ceza Muhakemeleri Usulü Kanununun 225 inci maddesi uygulanabilir.

Şikâyetten vazgeçme nedeniyle davanın düşmesi halinde, müdahil, ödeme nedeniyle davanın düşmesi veya cezanın ortadan kaldırılması halinde sanık veya hükümlü, yargılama giderlerinden sorumlu olur."

BAŞKAN - Madde üzerinde söz isteyen?.. Yok.

16 ncı maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... 16 ncı madde kabul edilmiştir.

17 nci maddeyi okutuyorum:

MADDE 17. - 3167 sayılı Kanuna 16b maddesinden sonra gelmek üzere aşağıdaki 16c maddesi eklenmiştir.

"Davanın açılmasına engel olan, davayı düşüren ve cezayı ortadan kaldıran nedenler :

MADDE 16c.- Aşağıda belirtilen koşulların yerine getirilmesi halinde ceza davası açılmaz :

a) 8 inci maddeye göre düzeltme hakkının kullanılması,

b) 8 inci maddede belirtilen süre geçtikten sonra ve henüz dava açılmadan önce çek tutarı veya karşılıksız kalan kısmı ile çek tutarına veya karşılıksız kalan kısmına ait yüzde oniki tazminatın ve çekin ibrazından ödeme tarihine kadar geçen süre içinde 16a maddesine göre hesaplanacak gecikme faizinin ödenmesi.

Dava açıldıktan sonra hüküm verilinceye kadar geçen süre içinde, çek tutarı veya karşılıksız kalan kısmı ile çek tutarına veya karşılıksız kalan kısmına ait yüzde onbeş tazminatın ve çekin ibrazından ödeme tarihine kadar geçen süre içinde 16a maddesine göre hesaplanacak gecikme faizinin ödenmesi halinde ceza davası düşer.

Hüküm verildikten sonra hüküm kesinleşinceye kadar geçen süre içinde, çek tutarı veya karşılıksız kalan kısmı ile çek tutarına veya karşılıksız kalan kısmına ait yüzde onsekiz tazminatın ve çekin ibrazından ödeme tarihine kadar geçen süre içinde 16a maddesine göre hesaplanacak gecikme faizinin ödenmesi halinde ceza davası düşer.

Hüküm kesinleştikten sonra çek tutarı veya karşılıksız kalan kısmı ile çek tutarına veya karşılıksız kalan kısmına ait yüzde yirmi tazminatın ve çekin ibrazından ödeme tarihine kadar geçen süre içinde 16a maddesine göre hesaplanacak gecikme faizinin ödenmesi halinde  bütün cezaî sonuçları ile birlikte hüküm ortadan kalkar.

Yukarıdaki fıkralarda belirtilen ödemeler hamile veya hamile ödenmek üzere muhatap bankaya yapılabilir."

BAŞKAN- Madde üzerinde söz isteyen?.. Yok.

17 nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... 17 nci madde kabul edilmiştir.

Geçici 1 inci maddeyi okutuyorum:

GEÇİCİ MADDE 1. - Bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten önce karşılıksız çekler hakkında açılmış bulunan davalarda, bu tarihten sonra yapılacak ilk duruşmada hazır bulunmayan şikâyetçiye, ilk duruşmada hazır bulunması veya bir vekil ile kendini temsil ettirmesi, duruşmaya gelmediği veya vekil de göndermediği takdirde şikâyetten vazgeçmiş sayılacağı hususunda davetiye çıkarılır. Bu davetiye, şikâyetçinin, mahkemeye bildirdiği; mahkemede dinlenmemişse şikâyet dilekçesinde belirttiği adresine gönderilir. Davetiye tebliğine veya tebliğ edilmiş sayılmasına rağmen üst üste iki duruşmaya gelmeyen veya vekil de göndermeyen şikâyetçinin şikâyetinden vazgeçmiş sayılmasına karar verilir. Şîkâyetçinin veya vekilinin haklı mazereti hâlinde bu hüküm uygulanmaz.

Bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten önce işlenen karşılıksız çek keşide etme suçu hakkında, 3167 sayılı Kanunun bu Kanunla değiştirilen 16 ncı maddesinin birinci fıkrasının son cümlesi uygulanmaz.

Bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten önce 3167 sayılı Kanunun 16 ncı maddesinin kapsamına giren suç nedeniyle;

a) Hükümlü ve tutuklu bulunanların bu hallerinin derhal sona erdirilmesine ve tahliyelerine,

b) Bu Kanunun yürürlük tarihinden itibaren üç ay içinde bunların dosyalarının ele alınarak hükümlüler hakkındaki hapis cezalarının çek bedeli tutarı kadar ağır para cezasına dönüştürülmesine, tutuklular hakkında talep edilmiş olan hapis cezaları yerine çek bedeli tutarı kadar ağır para cezasına hükmedilmesine,

Mahkemesince karar verilir.

BAŞKAN - Madde üzerinde söz isteyen?.. Yok.

Tasarının geçici 1, 2 ve 3 üncü maddelerinin oylanmasının açıkoylama şeklinde yapılmasına dair bir önerge vardır; önergeyi okutup, imza sahiplerini arayacağım.

Önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 58 sıra sayılı kanun tasarısının geçici 1, 2 ve 3 üncü maddelerinin açıkoya sunulmasını arz ederiz.

Eyüp Fatsa?.. Burada.

Erdoğan Özegen?.. Burada.

Faruk Çelik?.. Burada.

Ali Rıza Alaboyun?.. Burada.

Sabri Varan?.. Burada.

Nusret Bayraktar?.. Burada.

Fahri Keskin?.. Burada.

Hasan Aydın?.. Burada.

Ali İbiş?.. Burada.

Mehmet Sekmen?.. Burada.

Ahmet Yeni?.. Burada.

Veli Kaya?.. Burada.

Mustafa Çakır?.. Burada.

Mehmet Kurt?.. Burada.

Ahmet Rıza Acar?.. Burada.

Cavit Torun?.. Burada.

İrfan Rıza Yazıcıoğlu?.. Burada.

Serpil Yıldız?.. Burada.

Gülseren Topuz?.. Burada.

Mustafa Demir?.. Burada.

Yeteri kadar imza var.

Açıkoylamanın şekli hakkında Genel Kurulun kararını alacağım.

Açıkoylamanın elektronik oylama cihazıyla yapılmasını oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Alınan karar gereğince, açıkoylama elektronik cihazla yapılacaktır.

Oylama için 3 dakika süre vereceğim. Bu süre içerisinde sisteme giremeyen üyelerin teknik personelden yardım istemelerini, bu yardıma rağmen de sisteme giremeyen üyelerin oy pusulalarını oylama için öngörülen 3 dakikalık süre içerisinde Başkanlığa ulaştırmalarını rica ediyorum.

Ayrıca, vekâleten oy kullanacak sayın bakanlar var ise, hangi bakana vekâleten oy kullandığını, oyunun rengini ve kendisinin ad ve soyadıyla imzasını da taşıyan oy pusulasını, yine oylama için öngörülen 3 dakikalık süre içerisinde Başkanlığa ulaştırmalarını rica ediyorum.

Oylama işlemini başlatıyorum.

(Elektronik cihazla oylama yapıldı)

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, Çekle Ödemelerin Düzenlenmesi ve Çek Hamillerinin Korunması Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Tasarının geçici 1 inci maddesinin açıkoylama sonucunu açıklıyorum:

Kullanılan oy sayısı                                :                                378

Kabul                                :                                374

Ret                                :                                4

Böylece, geçici 1 inci madde kabul edilmiştir. (1)

Geçici 2 nci maddeyi okutuyorum:

GEÇİCİ MADDE 2. - Bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten önce karşılıksız çek keşide etmiş bir kimsenin, bu tarihten sonraki üç ay içinde çek tutarını veya karşılıksız kalan kısmını yüzde on tazminatı ve 16a maddesine göre hesaplanacak gecikme faizi ile birlikte muhatap bankaya veya herhangi bir şubesine ödemesi veya 3167 sayılı Kanunun 8 inci maddesine göre düzeltme hakkını kullanmak suretiyle hamilin zararını karşılamış olması halinde şikayetten vazgeçme koşulu aranmaksızın,

a) Hazırlık soruşturmasında kovuşturmaya yer olmadığına,

b) Açılmış davaların düşürülmesine,

c) Kesinleşmiş mahkûmiyet hükümlerinin bütün cezaî sonuçları ile birlikte ortadan kaldırılmasına,

Karar verilir.

BAŞKAN - Madde üzerinde söz isteyen?.. Yok.

Tasarının geçici 2 nci maddesinin oylamasının açıkoylama şeklinde yapılmasına dair önerge vardır.

Önerge okunmuştu; imza sahiplerini arayacağım.

Eyüp Fatsa?.. Burada.

Erdoğan Özegen?.. Burada.

Faruk Çelik?.. Burada.

Ali Rıza Alaboyun?.. Burada.

Sabri Varan?.. Burada.

Nusret Bayraktar?.. Burada.

Fahri Keskin?.. Burada.

Hasan Aydın?.. Burada.

Ali İbiş?.. Burada.

Mehmet Sekmen?.. Burada.

Ahmet Yeni?.. Burada.

Veli Kaya?.. Burada.

Mustafa Çakır?.. Burada.

Mehmet Kurt?.. Yok.

Ahmet Rıza Acar?.. Burada.

Cavit Torun?..Burada.

İrfan Rıza Yazıcıoğlu?..Burada.

Serpil Yıldız?..Burada.

Gülseren Topuz?..Burada.

Mustafa Demir?..Burada.

Ali Yüksel Kavuştu?..Burada.

Nihat Ergün?..Burada.

Salonda yeterli imza sahibi var.

Açıkoylamanın şekli hakkında Genel Kurulun kararını alacağım.

Açıkoylamanın elektronik oylama cihazıyla yapılmasını oylarınıza sunuyorum : Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Alınan karar gereğince açıkoylama, elektronik cihazla yapılacaktır.

Oylama için 3 dakika süre vereceğim. Bu süre içerisinde sisteme giremeyen üyelerin teknik personelden yardım istemelerini, bu yardıma rağmen de sisteme giremeyen üyelerin, oy pusulalarını, oylama için öngörülen 3 dakikalık süre içinde Başkanlığa ulaştırmalarını rica ediyorum.

Ayrıca, vekâleten oy kullanacak sayın bakanlar var ise, hangi bakana vekâleten oy kullandığını, oyunun rengini ve kendisinin ad ve soyadı ile imzasını da taşıyan oy pusulasını, yine, oylama için öngörülen 3 dakikalık süre içerisinde Başkanlığa ulaştırmalarını rica ediyorum.

Oylamayı başlatıyorum.

(Elektronik cihazla oylama yapıldı)

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, Çekle Ödemelerin Düzenlenmesi ve Çek Hamillerinin Korunması Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Tasarısının geçici 2 nci maddesinin açıkoylama sonucunu açıklıyorum:

Kullanılan oy sayısı                                 :                                399

Kabul                                :                                 395

Ret                                :                                3

Çekimser                                :                                 1

Bu durumda, geçici 2 nci madde kabul edilmiştir. (1)

Geçici 3 üncü maddeyi okutuyorum:

GEÇİCİ MADDE 3. - Bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten önce 3167 sayılı Kanunun 13 üncü maddesinin ikinci fıkrası hükmüne aykırı fiilden dolayı yapılmakta olan hazırlık soruşturmasında kovuşturmaya yer olmadığına; görülmekte olan kamu davalarının ortadan kaldırılmasına karar verilir.

Bu suçtan dolayı verilen mahkûmiyet hükümleri bütün kanunî sonuçları ile birlikte ortadan kalkar.

BAŞKAN - Madde üzerinde söz isteyen?.. Yok.

Tasarının geçici 3 üncü maddesinin oylanmasının açıkoylama şeklinde yapılmasına dair önerge daha önce okunmuştu; şimdi imza sahiplerini arayacağım:

Eyüp Fatsa?.. Burada.

Erdoğan Özegen?.. Burada.

Faruk Çelik?.. Yok.

Ali Rıza Alaboyun?.. Burada.

Sabri Varan?.. Burada.

Nusret Bayraktar?.. Burada.

Fahri Keskin?.. Burada.

Hasan Aydın?.. Burada.

Ali İbiş?.. Burada.

Mehmet Sekmen?.. Burada.

Ahmet Yeni?.. Burada.

Veli Kaya?.. Burada.

Mustafa Çakır?.. Burada.

Mehmet Kurt?.. Yok.

Ahmet Rıza Acar?.. Burada.

Cavit Torun?.. Burada.

İrfan Riza Yazıcıoğlu?.. Burada.

Serpil Yıldız?.. Burada.

Gülseren Topuz?.. Burada.

Mustafa Demir?.. Burada.

Ali Yüksel Kavuştu?.. Burada.

Nihat Ergün?.. Burada.

Salonda yeteri kadar imza sahibi vardır.

Açıkoylamanın şekli hakkında Genel Kurulun kararını alacağım.

Açıkoylamanın elektronik oylama cihazıyla yapılmasını oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Alınan karar gereğince, açıkoylama elektronik cihazla yapılacaktır.

Oylama için 3 dakika süre vereceğim. Bu süre içerisinde sisteme giremeyen üyelerin teknik personelden yardım istemelerini, bu yardıma rağmen de sisteme giremeyen üyelerin, oy pusulalarını, oylama için öngörülen 3 dakikalık süre içerisinde Başkanlığa ulaştırmalarını rica ediyorum.

Ayrıca, vekâleten oy kullanacak sayın bakanlar var ise, hangi bakana vekâleten oy kullandığını, oyunun rengini ve kendisinin ad ve soyadı ile imzasını da taşıyan oy pusulasını, yine, oylama için öngörülen 3 dakikalık süre içerisinde Başkanlığa ulaştırmalarını rica ediyorum.

Oylama işlemini başlatıyorum.

(Elektronik cihazla oylama yapıldı)

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, Çekle Ödemelerin Düzenlenmesi ve Çek Hamillerinin Korunması Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Tasarısının geçici 3 üncü maddesinin açıkoylama sonucunu açıklıyorum:

Kullanılan oy sayısı                                 : 409

Kabul                                                     : 400

Ret                                                        :   7

Çekimser                                               :   2

Buna göre, madde kabul edilmiştir. (1)

Geçici 4 üncü maddeyi okutuyorum:

GEÇİCİ MADDE 4. - Bu Kanunun 10 uncu maddesi ile değiştirilen 3167 sayılı Kanunun 11 inci maddesinde yer alan esas ve usuller belirleninceye kadar muhatap bankalarca yeterli karşılığı olmadığı için ödenmeyen çekler ile sonraki ödemelere ilişkin bilgiler, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasına bildirilir. Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasınca da bu bilgilerin bankalara duyurulmasına devam olunur.

BAŞKAN - Madde üzerinde söz talebi?.. Yok.

Geçici 4 üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.

Geçici 5 inci maddeyi okutuyorum:

GEÇİCİ MADDE 5. - Bankalar, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasınca bu Kanunun yayımını izleyen bir ay içinde Resmî Gazetede yayımlanacak bir tebliğle belirlenecek esaslara uygun olarak yeni çek defterleri bastırırlar.

Bankalar, bu tebliğin yayımını izleyen üçüncü ayın sonuna kadar müşterilerine yeni çek defterlerini verir ve ellerindeki eski çek defterlerini imha ederler.

Bankaların, ikinci fıkrada yazılı sürenin sonuna kadar müşterilerine verdikleri çek defterlerinden ötürü 3167 sayılı Kanunun 10 uncu maddesi uyarınca sorumlulukları her çek yaprağı için altmışmilyon liradır.

BAŞKAN - Madde üzerinde söz talebi?.. Yok.

Geçici 5 inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.

18 inci maddeyi okutuyorum:

MADDE 18. - Bu Kanun yayımı tarihinde yürürlüğe girer.

BAŞKAN - Madde üzerinde söz talebi?.. Yok.

18 inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.

19 uncu maddeyi okutuyorum:

MADDE 19. - Bu Kanun hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür.

BAŞKAN - Madde üzerinde söz talebi?.. Yok.

19 uncu maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... 19 uncu madde kabul edilmiştir.

Tasarının tümünü oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Tasarı kabul edilmiş ve kanunlaşmıştır.

Adalet Bakanı Cemil Çiçek teşekkür konuşması yapacaktır.

Buyurun Sayın Bakan. (AK Parti sıralarından alkışlar)

ADALET BAKANI CEMİL ÇİÇEK (Ankara) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;  hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Bu kanun vesilesiyle, Cumhuriyet Halk Partisi Grubuna ve AK Parti Grubuna, Adalet Komisyonunun sayın üyelerine ve Sayın Başkanına huzurunuzda teşekkür ediyorum.

Uzun süredir kamuoyunda beklenen ve mahkemelerde de uzun süre yargılamayı tıkayan bu kanun, nihayet, bugün oylarınızla kabul edilmiş bulunuyor.

Bu yasa, yasama faaliyetleri içerisinde düzenlenmesi en zor yasalardan bir tanesidir. Herkesi memnun etmek de mümkün değildir; neticede, bir ortalama yol bulunmuştur ve bu kanun yürürlüğe girdiği tarihten itibaren herkesin kendi faaliyetlerini bu kanuna göre ayarlaması gerekmektedir.

Çalışmaları sırasında da açıkça ortaya çıktığı gibi, işin bir ucunda, bir köşesinde bankalar vardır. Bankaların bu kanunu iyi okuması lazım, iyi araştırması lazımdır. Bankaların, bundan sonra, her önüne gelene çek karnesi vermesi mümkün değildir; verdiği takdirde de, bunun hem hukukî sorumluluğu vardır hem de cezaî sorumluluğu vardır. Bankalar, kayıtlarını yeni baştan gözden geçirecek, çek verecekleri insanların ekonomik durumlarını, sosyal durumlarını iyi araştıracak, Merkez Bankasının kendisine verdiği, gönderdiği bilgileri iyi değerlendirip, dokuz defa düşünüp ondan sonra çek karnesi verecektir.

İkincisi, çeki verecek kişi bakımından da bu önemlidir. Evet, bu düzenlemeyi yaparken, geçtiğimiz dönemde yaşanan ekonomik krizlerin bir ölçüde haklılık payı olduğunu düşünerek, bazı kolaylaştırıcı hükümler getirilmiştir; ancak, bilinmesi lazım gelir ki, dışarıdaki kanaat hilafına, hapis cezası kalkmamıştır; bundan sonra, birilerine çek verecek olanların da dokuz defa düşünüp ondan sonra çek vermesi gerekecektir. "Ekonomik kriz vardı", "unutmuştum", "atlamıştım", "muhasebecim unutmuştu" tarzındaki bir kısım beyanların bu kanun açısından çok fazlaca değeri olmayacaktır.

Çeki alan kişi bakımından da yine bu kanunun iyi okunması lazım gelir; çünkü, bu kanun vesilesiyle bazı kolaylıklar getirildiği gibi, bazı riskler de şüphesiz vardır. Çeki alacak olan kişi, tüccar, müdebbir tüccar gibi hareket etmeli; dolayısıyla, çek karşılığı mal vereceği kişinin ekonomik durumunu o da iyice araştırmalı; ondan, sonra malını vermelidir.

İnanıyorum ki, bir defa daha böyle bir kanunu düzenleme mecburiyeti hâsıl olmaz. Piyasada bir tıkanıklık var ise -ki, vardı, birbuçuk seneyi aşkın bir zamandan beri 100 000'den fazla dava mahkemelerde bekliyordu- Anayasa düzenlemesine paralel olarak, Anayasa Mahkemesinin verdiği karara paralel olarak, şimdi, bütün bu belirsizlikler ortadan kalkmıştır. İnanıyorum ki, bunun sonucunda, ticarî hayatımız daha yerli yerine oturmuş olacak; çeke olan güven de getirilen müeyyidelerle, düzenlemelerle daha ileri bir noktaya gelmiş olacaktır.

Bu vesileyle, katkılarınızdan dolayı, tekrar hepinize teşekkür ediyor; bu kanunun ticarî hayatımız bakımından hayırlar getirmesini temenni ediyorum.

Saygılar sunuyorum. (Alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Bakan.

Türkiye Cumhuriyeti ile Bosna ve Hersek Arasındaki Serbest Ticaret Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu raporunun görüşmelerine başlıyoruz.

4.- Türkiye Cumhuriyeti ile Bosna ve Hersek Arasındaki Serbest Ticaret Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu (1/337) (S. Sayısı: 34)(1)

BAŞKAN - Komisyon?.. Burada.

Hükümet?.. Burada.

Komisyon raporu, 34 sıra sayısıyla bastırılıp dağıtılmıştır.

Tasarının tümü üzerinde, AK Parti Grubu adına, Şanlıurfa Milletvekili Sayın Abdurrahman Müfit Yetkin; buyurun efendim. (AK Parti sıralarından alkışlar)

AK PARTİ GRUBU ADINA ABDURRAHMAN MÜFİT YETKİN (Şanlıurfa) - Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; Türkiye Cumhuriyeti ile Bosna-Hersek Arasındaki Serbest Ticaret Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı hakkında, AK Parti Grubu adına söz almış bulunuyorum; bu vesileyle Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.

3 Temmuz 2002 tarihinde imzalanan ve bugün Yüce Meclisin onayına sunulan, Türkiye ile Bosna-Hersek arasında serbest ticaret alanı oluşturulmasına ilişkin bu anlaşmanın, ikili ekonomik işbirliğimizin geliştirilmesine yönelik hukuksal altyapının tamamlanmasına önemli katkı sağlayacağını özellikle belirterek, sözlerime başlamak istiyorum.

Hepinizin bildiği gibi, Türkiye ile Bosna-Hersek arasında mevcut karşılıklı takdir, saygı ve kardeşlik, beşyüz yıllık ortak geçmişimizden güç almaktadır. İki ülke arasındaki dostluk, tarihin derinliklerine uzanmaktadır.

Türkiye, her zaman olduğu gibi, son dönemde, Balkan ülkelerinde yüzyıllarca birlikte yaşamış insanların, etnik milliyetçilik rüzgârları nedeniyle birbirlerine karşı nefret duyguları beslemelerinin körüklenmesi sonucu ortaya çıkan içsavaş sırasında ve sonrasında Bosna-Hersek'in yanında yer almış ve bölgede istikrarın ve barışın yerleşmesi için, siyasî, ekonomik ve askerî alanda elinden gelen tüm gayreti göstermiştir.

Türkiye, Bosna - Hersek'e desteğini bundan böyle de aynı kararlılıkla sürdürerek, bu ülkeyle olan dostluğunu ve manevi ortaklığını birlikte geleceğe taşımaya kararlıdır. Türkiye, Bosna - Hersek'in bağımsız ve egemen bir devlet olarak tarih sahnesindeki yerini almasını büyük bir sevinç ve coşkuyla karşılamıştır. Arzumuz, bu güzel ülkenin, çeşitli etnik grupları kültürel bünyesinde barındıran yapısıyla, uluslararası tanınmış sınırları içerisinde, toprak bütünlüğünü ve bağımsızlığını barış ve huzur ortamı içerisinde muhafaza etmesidir.

Türkiye, Bosna - Hersek'le arasındaki tarihten gelen dostluk ve kardeşlik ilişkilerinin her alanda daha da güçlendirilmesine, ilişkilerimize ekonomik, kültürel ve insanî alanlarda içerik kazandırılmasına büyük önem vermektedir. Aslında, her iki ülke de, bu anlamda karşılıklı istek ve kararlılığa sahiptir. Nitekim, bugüne kadar taraflar arasında imzalanan dostluk ve işbirliği anlaşması, kültür alanında işbirliği protokolü, sağlık alanında işbirliği anlaşması, Uluslararası Karayolu Taşımacılığı Anlaşması, Yatırımların Karşılıklı Teşviki ve Korunması Anlaşması, enerji konularında işbirliğine ilişkin mutabakat zaptı, gümrük idareleri arasında karşılıklı yardımlaşma ve bugün burada görüşmekte olduğumuz Serbest Ticaret Anlaşması, bu anlayışın somut göstergeleridir.

Türkiye, ayrıca, içsavaş sonrasında üretim imkânlarının yüzde 80'ini kaybeden ve işsizlik oranı yüzde 40'a ulaşan Bosna - Hersek'in ekonomisinin canlandırılmasına destek amacıyla, Türkiye - Avrupa Birliği gümrük birliği kapsamındaki mükellefiyetlerimizi de dikkate alarak, Avrupa Birliğinin uygulaması paralelinde, Bakanlar Kurulu kararıyla, 30 Haziran 1999 tarihinden itibaren, bu ülkeye karşı, tek taraflı olarak, tavizli rejim uygulamaya başlamıştır. Bu bağlamda, ithalat rejimi kararında yapılan değişiklikle, taviz tanınmayan ya da tarife kontenjanı açılması öngörülen sınırlı sayıdaki ürün hariç, Bosna-Hersek menşeli tüm sanayi ürünleri ithalatında uygulanan gümrük vergileri sıfırlanmıştır. Türkiye tarafından sağlanan bu tavizli rejim uygulamasına, 2000, 2001 ve 2002 yıllarında da devam edilmiştir; ancak, sağlanan bu tavize rağmen, Bosna-Hersek'le olan ticaretimiz, maalesef, beklenen düzeyde gerçekleşmemiştir.  1999 yılında  16 000 000 milyon dolar olan Bosna-Hersek'ten ithalatımız, 2000 yılında 7 500 000 dolara, 2001 yılında ise 4 000 000 dolara gerilemiştir. 2002 yılının ilk on ayında ithalatımız, bir önceki yıla kıyasla yüzde 37 oranında artarak, 5 300 000 dolara ulaşmıştır. Aynı şekilde, Bosna-Hersek'e olan ihracatımız da 1999 yılında 40 000 000 dolar iken, 2000 yılında 27 000 000 dolara, 2001 yılında ise 22 500 000 dolara gerilemiştir. 2002 yılının ilk on ayında ihracatımız, bir önceki yıla kıyasla yüzde 48 oranında artarak 33 200 000 dolar olarak gerçekleşmiştir.

Diğer taraftan, Avrupa Birliği, Arnavutluk, Bosna-Hersek, Hırvatistan, Makedonya ve Yugoslavya Federal Cumhuriyetine uyguladığı tek yanlı tavizli rejimi, istikrar ve ortaklık anlaşmalarıyla karşılıklı hale dönüştürmeyi öngörmektedir. Nitekim, Makedonya ile söz konusu anlaşmayı 9 Nisan 2001 tarihinde imzalamış, Hırvatistan ile ise 29 Ekim 2001 tarihinde imzalanan anlaşmanın ticarî hükümleri, 2002 itibariyle uygulanmaya başlanmıştır. Bu çerçevede, Avrupa Birliğinin, bölge ülkeleriyle akdettiği ya da müzakere sürecinde olduğu anlaşmalar sonrasında, bu ülke pazarlarındaki payının kayda değer bir oranda artması beklenmektedir.

Diğer taraftan, Arnavutluk, Bosna-Hersek, Bulgaristan, Hırvatistan, Yugoslavya Federal Cumhuriyeti, Makedonya ve Romanya istikrar paktının öncülüğünde hazırlanan ve 27 Haziran 2001 tarihinde Brüksel'de yapılan bakanlar toplantısında imzalanan bir mutabakat zaptıyla, 2002 yılı sonuna kadar, serbest ticaret anlaşmaları ağı tesis etmeyi ve en geç 2008 yılı itibariyle bir serbest ticaret alanı oluşturmayı taahhüt etmişlerdir.

Tüm bu gelişmeler ışığında, Bosna-Hersek ile gerçekleştirilecek bir serbest ticaret anlaşmasının mevcut ticarî ilişkilerin geliştirilmesine hizmet edeceği düşüncesiyle, bu ülkeye karşı uyguladığımız tek yanlı, tavizli rejimin bir serbest ticaret anlaşması temelinde karşılıklı hale getirilebilmesi teklif edilmiştir. Taraflar arasında akdedilecek bir serbest ticaret anlaşmasının, beklenen şekilde, ikili ticareti olumlu şekilde etkileyeceği ve Bosna-Hersek'in benzer anlaşmalar çerçevesinde diğer ülkelere sağlayacağı tavizlerin gerisinde kalmamızın önleneceği açıktır. Aksi halde, ekonomik bağlamda zor durumda olan bu ülkenin ticaretinin, daha avantajlı koşullar sunacak diğer ülkelere kayması kaçınılmaz olacaktır.

Tüm bu tespitler gözönünde bulundurularak, Türkiye ile Bosna-Hersek arasında bir serbest ticaret anlaşması akdedilmesine yönelik ilk müzakere 23-24 Mayıs 2002 tarihleri arasında Saraybosna'da gerçekleştirilmiş ve Bosna-Hersek tarafının sergilediği olumlu ve yapıcı yaklaşım sonucunda, anlaşma, 24 Mayıs 2002 tarihinde parafe edilmiştir. Müteakiben, söz konusu anlaşma 3 Temmuz 2002 tarihinde Ankara'da imzalanmıştır.

Anılan anlaşma çerçevesinde, ülkemiz, canlı hayvan ve etler kapsam dışında kalmak üzere, tüm sanayi ve tarım ürünlerinde Bosna-Hersek'e uyguladığı gümrük vergilerini anlaşmanın yürürlüğe girişiyle birlikte kaldıracaktır. Bosna-Hersek ise, gümrük vergilerini, ürün istisnası bulunmaksızın, tüm sanayi ve tarım ürünlerinde, 31 Aralık 2006 tarihine kadar sürecek bir geçiş dönemi dahilinde, 1 Ocak 2003 itibariyle gümrük vergisinin yüzde 65'ine, 1 Ocak 2004 itibariyle gümrük vergisinin yüzde 50'sine, 1 Ocak 2005 itibariyle gümrük vergisinin yüzde 35'ine, 1 Ocak 2006 itibariyle gümrük vergisinin yüzde 15'ine indirecek ve 1 Ocak 2007 tarihi itibariyle kalan vergileri sıfırlayacaktır.

Değerli milletvekilleri, Bosna-Hersek ile ekonomik işbirliği alanındaki ilişkilerimiz de arzu edilen düzeyin çok gerisinde kalmıştır. 2001 yılı sonu itibariyle, Türkiye'de faaliyet gösteren Bosna-Hersek sermayeli firma sayısı sadece 7'dir; Bosna-Hersek'te ise 48 Türk firması faaliyet göstermekte olup, söz konusu firmaların büyük bir kısmını küçük ve orta ölçekli işletmeler oluşturmaktadır. Bunların toplam yatırım miktarı, yaklaşık 18 000 000 euro civarındadır.

Ben, Yüce Meclisin onayına sunulan bu serbest ticaret anlaşmasının, sadece iki ülke arasındaki ticarî ilişkilerin değil, aynı zamanda, karşılıklı yatırım faaliyetlerinin ve müteahhitlik hizmetlerinin artmasına vesile olacağına inanıyorum. Şunu da ifade etmek isterim ki, Bosna-Hersek'in, iç ekonomik dönüşümünü bir an önce tamamlaması, gerek Türk gerek Bosna-Hersek'li ihracatçılar ve yatırımcılar açısından özendirici bir unsur olan bu anlaşmadan beklenen faydanın sağlanması sürecini hızlandıracaktır.

Değerli milletvekilleri, Bulgaristan, Romanya, Slovenya ve Makedonya ile mevcut serbest ticaret anlaşmalarına Hırvatistan'ın yanı sıra Bosna-Hersek'te imzalanan serbest ticaret anlaşmasının da eklenmesiyle, ülkemizin bölge ülkeleriyle olan entegrasyonu büyük ölçüde tamamlanmış olacaktır.

Bu nedenle, sözlerimin başında da belirttiğim gibi, Bosna-Hersek ile olan ticarî ilişkilerimizin hukukî altyapısının tamamlanmasına önemli katkı sağlayacak olan bu anlaşmanın onaylanmasına vereceğiniz destek ve sağlayacağınız katkılar için şimdiden teşekkür ediyor, Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. (Alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Yetkin.

Tasarının tümü üzerinde, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına söz isteyen İstanbul Milletvekili Sayın Onur Öymen; buyurun efendim. (CHP sıralarından alkışlar)

CHP GRUBU ADINA ONUR ÖYMEN (İstanbul) - Sayın Başkan, çok değerli milletvekilleri; Türkiye Cumhuriyeti ile Bosna ve Hersek Cumhuriyeti Arasındaki Serbest Ticaret Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı hakkında, Cumhuriyet Halk Partisi Grubunun görüşlerini arz etmek üzere söz almış bulunuyorum.

Bilindiği gibi, Bosna-Hersek, eski Yugoslavya'yı oluşturan 6 federe devletten biriydi ve dağılan Yugoslavya'nın stratejik öneme sahip en önemli bölgelerinin başında gelmektedir. Bosna-Hersek'te, bildiğiniz gibi, devlet, üç ayrı dinî ve etnik özelliğe sahip grup tarafından oluşturulmaktadır. Bu gruplardan Hırvatlar, Hırvatistan'ın ve Sırplar da Sırbistan'ın öteden beri desteğinden yararlanmaktadır. Boşnakların ise, geçmişte en çok destek buldukları ülkelerin başında Türkiye gelmektedir. Türkiye'nin, oradaki Boşnaklara karşı, tarihten gelen önemli sorumlulukları vardır ve biz, bu sorumluluğu daima yerine getirmişizdir.

Değerli milletvekilleri, Bosna-Hersek'in en önemli özelliklerinden biri, yeraltı zenginliğidir. Eski Yugoslavya'nın demir cevherinin yüzde 80'i Bosna'da çıkıyordu. Linyit ve maden kömürünün yüzde 40'ı, boksit madeninin yüzde 40'ı, asbestin yüzde 60'ı ve kayatuzunun yüzde 10'u Bosna'da üretiliyordu. O bakımdan, Bosna üzerinde oynanan oyunların, oradaki savaşların altında, hiç kuşkusuz, Bosna'nın bu özelliğinin de payı vardır ve Bosna'nın doğal kaynaklarının, doğal servetinin de payı vardır. Bunu, hiç unutmamak lazım.

Değerli milletvekilleri, eski Yugoslavya'nın yıkılışı sırasında dikkati çeken bir olay oldu. Oradaki iki devleti hemen tanıdılar; Slovenya ve Hırvatistan'ı; ama, Bosna-Hersek bağımsızlığını ilan edince çok büyük bir savaş çıktı. Bu ülke, 3 Mart 1992 tarihinde bağımsızlığını ilan ettikten sonra, oradaki Boşnaklar, oradaki Sırpların büyük saldırılarına maruz kaldılar ve toplam 200 000 insan hayatını kaybetti. O sırada, Türkiye, derhal bir askerî müdahalede bulunmasını önerdi NATO'nun ve Türkiye'nin önerisi, bir yıldan daha uzun süre cevapsız kaldı, karşılık görmedi, destek bulmadı ve uluslararası diplomatik girişimler hiçbir sonuç vermedi ve orada, çoğunluğu Boşnak olmak üzere, 200 000 insan hayatını kaybetti. Ondan sonra, yapılan Dayton Anlaşmaları, devlete yeni bir şekil verdi, yeni bir düzen verdi. Bildiğiniz gibi, orada, bir taraftan Boşnaklar ve Hırvatlar, bir taraftan Sırplar kendi yönetimlerini kurdular ve hepsinin üzerinde bir devlet yapısı oluşturuldu, 3 cumhurbaşkanı konseyi üyesi tarafından.

İşin başından beri, savaş yılları dahil olmak üzere, Türkiye'nin Bosna'ya çok büyük katkısı olmuştur. Barışın sağlanmasında Türkiye'nin çok büyük katkısı olmuştur; o zaman, en üst düzeyde Hırvatistan'la yaptığımız girişimlerin, diğer ülkelerle yaptığımız girişimlerin, İslam Konferansı çerçevesindeki çabalarımızın çok büyük katkısı olmuştur ve savaş biter bitmez, Türkiye, Bosna-Hersek'in iktisadî alanda kalkındırılması için çok büyük çaba sarf etmiştir. Savaştan sonra Bosna-Hersek'e inen ilk uçak, Türk devlet adamlarını taşıyan uçaktı ve biz, kısıtlı imkânlarımıza rağmen, Bosna'ya çok büyük destek vaadinde bulunduk, 80 000 000 dolarlık kredi vaadinde bulunduk, 20 000 000 dolarlık hibe vaadinde bulunduk.

Bütün bu çabaların sonucunda, orada ilk büyükelçilik açan ülkelerden biri biziz. Türkiye İşbirliği Kalkınma Ajansının (TİKA) şubesini açan biziz ve Türkiye, bütün bu çabaları sarf etti ve ondan sonra vardığımız nokta nedir; bunu görmek lazım. Ekonomik ilişkilerle, ticarî ilişkiler ile siyasî ilişkiler el ele gider.

Başka vesilelerle ifade ettiğimiz gibi, eğer, bir ülkeyle çok yakın siyasî ilişkiniz varsa, mutlaka bunun ekonomik sonucunu da görmek lazım. Biz, siyasî alanda elimizden geleni yaptık, askerî alanda barıştan sonra bir tabur asker görevlendirdik, oradaki uluslararası güce, NATO öncülüğündeki güce. Askerlerimiz, yalnız güvenlik sağlamakla kalmadılar, aynı zamanda, oradaki sivil halka -hiç ayırım gözetmeden- büyük katkılarda bulundular, hizmetlerde bulundular; fakat, değerli arkadaşlar, bütün bu çabalarından sonra Türkiye'nin, bugün, ulaştığı duruma bakınız! Bugün, Bosna-Hersek'in ithalatı içinde Türkiye'nin payı sadece yüzde 1'den ibarettir ve Türkiye, Bosna-Hersek'in ithalat yaptığı ülkeler arasında 14 üncü sırada geliyor; komşumuz Yunanistan 5 inci sıradadır. Ne olmuştur da, biz, bu büyük ekonomik imkândan yararlanamamışızdır; ne olmuştur da, siyasî ilişkilerimizi ekonomik alanda bir başarıya dönüştürememişizdir; işte, bizim, bunun üzerinde çok iyi düşünmemiz gerekiyor.

Bu tablo, maalesef, Bosna-Hersek'te olduğu gibi, diğer Balkan ülkelerinde de karşımıza çıkıyor. Yunanistan ile Makedonya'nın siyasî ilişkileri, bildiğiniz gibi, çok soğuk. Makedonya'nın adını tanımıyor hâlâ Yunanistan, resmî adını tanımıyor; ama, bakıyorsunuz, özelleştirme çabalarında, diğer ekonomik faaliyetlerde Yunanistan bizden ileridedir. Diğer Balkan ülkelerinde de benzer bir tablo var. Demek ki, burada, işlemeyen bir şey var, mekanizmada işlemeyen bir nokta var. Şimdi, bunun üzerinde durmamız gerekiyor ve hükümetin, ümit ediyoruz ki, önümüzdeki dönemde ilk çabalarından biri, bu Balkan ülkeleriyle ekonomik ve ticarî ilişkilerimizi, siyasî ilişkilerimizin düzeyine yükseltmek olmalıdır.

İşte, önümüzdeki bu serbest ticaret anlaşması, böyle bir açılıma imkân tanıyacak özellikler taşıyor. Sayın Adalet ve Kalkınma Partisi sözcüsü değerli arkadaşımız, burada, bu anlaşmanın içeriği hakkında bilgi verdiği için bunları tekrarlamayacağım; ama, önemli olan, bu anlaşmada nelerin yazıldığı değil; önemli olan, bu anlaşmaların nasıl uygulanacağıdır.

Şimdi, hükümetin çeşitli alanlarda acil eylem planları var; ama, dışticaret, dış ekonomik ilişkiler, özellikle Türkiye'nin tarihî ve kültürel bağları olan ülkelerle ticaretimiz de, özel bir acil eylem planı gerektiriyor. Bu alanda hükümetin sarf edeceği çabaları biz de destekleyeceğiz; ama, bu çabalarda başarıya ulaşamadığımız takdirde hepimiz bilmeliyiz ki, Türkiye, siyasî açıdan da çok şey kaybedecektir.

Bu ümitlerle, bu niyetlerle, bu dileklerle, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına bu anlaşmayı destekleyeceğimizi yüce huzurunuzda ifade etmek istiyorum.

Saygılar sunuyorum. (Alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Öymen.

Tasarının tümü üzerinde başka söz talebi?.. Yok.

Tasarının tümü üzerindeki görüşmeler tamamlanmıştır.

Maddelerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

1 inci maddeyi okutuyorum:

TÜRKİYE CUMHURİYETİ İLE BOSNA VE HERSEK ARASINDAKİ SERBEST

 TİCARET ANLAŞMASININ ONAYLANMASININ UYGUN BULUNDUĞUNA

DAİR KANUN TASARISI

MADDE 1. - 3 Temmuz 2002 tarihinde Ankara'da imzalanan "Türkiye Cumhuriyeti ile Bosna ve Hersek Arasındaki Serbest Ticaret Anlaşması"nın onaylanması uygun bulunmuştur.

BAŞKAN - 1 inci madde üzerinde söz isteyen?.. Yok.

1 inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.

2 nci maddeyi okutuyorum:

MADDE 2. - Sözkonusu Anlaşmaya ekli cetvellerde değişiklik yapmaya Bakanlar Kurulu yetkilidir.

BAŞKAN - 2 nci madde üzerinde söz isteyen?.. Yok.

2 nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.

3 üncü maddeyi okutuyorum:

MADDE 3. - Bu Kanun yayımı tarihinde yürürlüğe girer.

BAŞKAN - Madde üzerinde söz isteyen?.. Yok.

3 üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.

4 üncü maddeyi okutuyorum:

MADDE 4. - Bu Kanun hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür.

BAŞKAN - Madde üzerinde söz isteyen?.. Yok.

4 üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.

Tasarının tümü açıkoylamaya tabidir.

Açıkoylamanın şekli hakkında Genel Kurulun kararını alacağım.

Açıkoylamanın elektronik oylama cihazıyla yapılmasını oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler.. Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Oylama için 5 dakika süre vereceğim. Bu süre içerisinde sisteme giremeyen üyelerin teknik personelden yardım istemelerini, bu yardıma rağmen de sisteme giremeyen üyelerin, oy pusulalarını, oylama için öngörülen 5 dakikalık süre içerisinde Başkanlığa ulaştırmalarını rica ediyorum.

Ayrıca, vekâleten oy kullanacak sayın bakanlar var ise, hangi bakana vekâleten oy kullandığını, oyunun rengini ve kendisinin ad ve soyadı ile imzasını da taşıyan oy pusulasını, yine, oylama için öngörülen 5 dakikalık süre içerisinde Başkanlığa ulaştırmalarını rica ediyorum.

Oylama işlemini başlatıyorum.

(Elektronik cihazla oylama yapıldı)

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, Türkiye Cumhuriyeti ile Bosna ve Hersek Arasındaki Serbest Ticaret Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısının açıkoylama sonucunu açıklıyorum:

Kullanılan oy sayısı                                :                                304

Kabul                                :                                304

Bu durumda, tasarı kabul edilmiş ve kanunlaşmıştır. (1)

Türkiye Cumhuriyeti, Azerbaycan Cumhuriyeti ve Gürcistan Arasında Petrolün Azerbaycan Cumhuriyeti Gürcistan ve Türkiye Cumhuriyeti Ülkeleri Üzerinden, Bakü-Tiflis-Ceyhan Ana İhraç Boru Hattı Yoluyla Taşınmasına İlişkin Anlaşmanın Eklerini Teşkil Eden Ev Sahibi Hükümet Anlaşması, Anahtar Teslimi Müteahhitlik Anlaşması ve Hükümet Garantisine İlişkin Tecdit ve Değişiklik Anlaşmalarının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabiî Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji ve Dışişleri Komisyonları Raporlarının müzakeresine başlıyoruz.

5.- Türkiye Cumhuriyeti, Azerbaycan Cumhuriyeti ve Gürcistan Arasında Petrolün Azerbaycan Cumhuriyeti, Gürcistan ve Türkiye Cumhuriyeti Ülkeleri Üzerinden Bakü-Tiflis-Ceyhan Ana İhraç Boru Hattı Yoluyla Taşınmasına İlişkin Anlaşmanın Eklerini Teşkil Eden Ev Sahibi Hükümet Anlaşması, Anahtar Teslimi Müteahhitlik Anlaşması ve Hükümet Garantisine İlişkin Tecdit ve Değişiklik Anlaşmalarının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabiî Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji ve Dışişleri Komisyonları Raporları (1/339) (S.Sayısı:35)(1)

BAŞKAN - Komisyon?.. Burada.

Hükümet?.. Burada.

Komisyon raporu 35 sıra sayısıyla bastırılıp dağıtılmıştır.

Tasarının tümü üzerinde, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına Denizli Milletvekili Haşim Oral söz istemiştir.

Buyurun Sayın Oral.

CHP GRUBU ADINA V. HAŞİM ORAL (Denizli) - Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; Bakü-Tiflis-Ceyhan Boru Hattı Projesiyle ilgili teknik bilgileri sunmak ve Cumhuriyet Halk Partisinin olumlu düşüncelerini size aktarmak üzere huzurlarınıza gelmiş bulunuyorum.

Bakü-Tiflis-Ceyhan Boru Hattı Projesinin teknik özellikleri konusunda size öncelikle sıralayabileceğim konular şunlardır:

Bu projenin maksimum kapasitesi yıllık 50 000 000 tondur. Hattın toplam uzunluğu 1 760, Türkiye içindeki kesimi ise 1 070 kilometredir. Bu arada, 8 adet pompa istasyonu bu proje içinde görev yapacaktır, değerlendirilecektir.

Bu proje, Bakü-Tiflis-Ceyhan hampetrol boru hattı, Hazar Denizinin Azerbaycan'a ait Azerî, Çırak, Güneşli sahalarında üretilecek olan hampetrolün, Azerbaycan, Gürcistan ve Türkiye üzerinden Akdenize ulaştırılarak, Ceyhan'da inşa edilecek yeni bir terminal aracılığıyla uluslararası piyasaya sunulmasını yaşama geçirecektir. Finansmanı, projeye iştirak eden şirketlerce karşılanacaktır. Bu projenin içinde -ki, kısa adı BTC Co. olan- muhtelif firmaların hissedarlıkları mevcuttur; ama, bizim için en önemli olanı, çok doğaldır ki, ulusal kuruluşumuz olan Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığının bu projenin içindeki varlığıdır. Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığının bu projenin içindeki varlığı, hissesi yüzde 6,53 oranındadır. Bu projenin içinde en büyük hisse sahibi olan kuruluş ise BP'dir; bunun da katılım oranı yüzde 30,10'dur.

Bakü-Tiflis-Ceyhan Boru Hattı Projesinin Türkiye'ye sağlayacağı avantajlar arasında, Bakü-Tiflis-Ceyhan boru hattının doğu-batı enerji koordinatörünün önemli bir ayağını oluşturması sebebiyle Türkiye'ye sağlayacağı jeopolitik önem ilk sırada yer almaktadır.

İnşaat süresi boyunca yaklaşık 5 bin vatandaşımıza iş sağlanması, Türk müteahhit ve üreticilerine sağlayacağı milyonlarca dolarlık katkı da yine artıların içinde yer alacaktır.

2005 yılından itibaren 50 000 000 ton petrolün Ceyhan'a akması neticesinde, Ceyhan'ın önemli bir uluslararası petrol piyasası merkezi haline gelmesi kaçınılmazdır.

Türkiye'ye 1 400 000 000 dolarlık bir yabancı sermaye girdisi ve işletme döneminde ülkemize her yıl 200-300 000 000 dolarlık bir girdi sağlaması kesindir.

Tanker trafiğindeki artışın önlenmesiyle boğazların ve İstanbul'un çevresel emniyetine de olumlu katkısı olacaktır bu projenin.

Bu projenin hükümetlerarası anlaşması; evsahibi ülkelerin birbirlerine karşı sorumluluklarını ve projeye sağlayacakları destek konusundaki prensipleri tanımlar; petrolün serbest geçişine ilişkin prensipleri belirler; ayırım gözetmeme prensibini uygular; hukuk altyapılarının harmanizasyonu ve birbirleriyle uyumlu devletlerüstü düzenleyici kuralların uygulanmasını öngörür; geçiş ülkelerinin projeye olan taahhütlerini belirler; müdahalesiz serbest geçiş ve projenin kolaylaştırılması prensiplerini tespit eder; avantajlı vergi uygulamasını taahhüt eder; devletlerin güvenliğinin sağlanmasıyla arazi temini ve izinler konusunda gerekli desteği vermelerini öngörür; anlaşma kapsamında sorumlulukların yerine getirilmemesi durumundaki yükümlülükleri ve tazminatları belirler.

Bu projenin, Cumhuriyet Halk Partisinin dünya görüşüne uygun olduğunu, daha doğrusu, bu projenin var olduğunu, sadece isminin değiştiğini, özellikle sizlerin tensiplerine sunmak istiyorum; ancak, bize göre bu projenin içerisindeki en önemli nokta, bu proje içerisindeki Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığının payıdır, katkısıdır.

Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığı, şu ana kadar Türkiye'de zarar etmeyen kurumlarımızdan biridir. 2001 yılında -altını çizerek söylüyorum, 2001 yılında- Türkiye Petrolleri 613 trilyon lira kâr etmiştir; ancak, Türkiye Petrolleri şu anda öyle bir durumdadır ki, bu BTC Co. Anlaşmasının mükellefiyetlerinden biri olan katılım payını veremeyecek durumdadır. Dolayısıyla, kâr eden bir kurumun, böyle, özelleştirmelerle içten içe çökertilmesi, özellikle Amerikalıların, ta Amerika'dan gelip, Irak'ta -Körfez'de- petrol aradığı süreçler, bizim, elimizdeki kaynakların doğru nitelendirilmesi konusundaki zafiyetimizi de ortaya koyar.

Bakın, Türkiye Petrollerinde 1960'tan beri neler olmuş: İPRAŞ Türkiye Petrollerinden türemiş, Petkim Türkiye Petrollerinden türemiş, İpragaz Türkiye Petrollerinden türemiş, TÜMAŞ Türkiye Petrollerinden türemiş; açıkça söylemek gerekirse, 15 tane kurum Türkiye Petrollerinden türemiş ve 15 tane kurum Türkiye Petrollerinden ayrıldıktan sonra, özelleştirme bünyesi içerisinde, âdeta, kendi hallerine terk edilmiştir. Dolayısıyla, Türkiye Petrollerindeki o iç boşaltma işlemiyle, aynı zamanda, Türkiye içindeki petrol araştırmalarının yürürlükte olmaması, bunun gündemden kaldırılması nedeniyle, bu uluslararası kuruluşumuz, tek ulusal kuruluşumuz, ne yazık ki, bugün, Türkiye içerisinde petrol aramayan, ancak yurt dışında petrol arayan, daha önce bulunan yataklarda üretim istasyonları kuran, lalettayin bir kurum haline getirilmiştir.

Bu, Türkiye için, içler acısı bir gerçektir. Bunun, özellikle 58 inci hükümetimiz tarafından gözönünde tutularak, Türkiye Petrollerinin... Ki, çok açıkça söylüyorum; bugün hangi uluslararası firmaya bakarsanız, bunların üst kademelerinde, hep, T.C. kimliği taşıyan, ya petrol mühendisini bulursunuz ya da bu konuda yetişmiş insangücünü, beyingücünü bulursunuz. Bizim elimizde bu değerler varken, bugün, Libya'nın, Kaddafi'ye direkt bağlı olan petrol kuruluşunun, en üst kademesindeki bir numaralı kişisi, Türkiye Petrollerinden Libya'ya gitmiş bir petrol yüksek mühendisidir. Bizim bu değerlerimiz varken, bu değerleri hem Türkiye içinde kullanmayışımız hem sınırlarımızın hemen çevresindeki petrol yataklarımızı bir anda unutuşumuz, buralarda petrol aramayışımız gerçekten bizim için düşündürücüdür; daha doğrusu, Türkiye'nin bağımsızlığı açısından özellikle düşünülmesi gereken bir konudur.

Sözlerimi tamamlamadan önce şunu belirtmek istiyorum: Petrolün dünyada bu kadar önemli ve güncel olduğu bir dönemde, oniki senedir Birleşmiş Milletlerin uyguladığı ambargoyla, Irak'ta biriken petrol yataklarına gözünü dikmiş Amerika'nın yarın bizim topraklarımıza ulaşabilecek elini engellemek, gözünün önüne perde kurmak için bu değerlerimize sahip çıkmalıyız. Komşuluğumuzun devam edeceği, ilişkilerimizin devam edeceği, sınır ticaretimizin devam etmesi gerektiğine inandığımız, komşumuz Irak'la olabilecek bir savaşa hayır denilmesinde herhangi bir siyasî kimliğimizin sorumluluğunun, dahlinin olmadığını, Türkiye'nin yüzde 99'unun bu savaşa hayır dediğini, olayın Cumhuriyet Halk Partisinin, Adalet ve Kalkınma Partisinin veya başka bir siyasî partinin sorunu olmadığını, Türkiye'nin sorunu olduğunu belirtiyor, bu sorumluluk bilinciyle hareket edeceğimiz inancıyla bütün parlamenter arkadaşlarımı sağduyulu olmaya davet ediyorum. Bu konuda sizlerin göstereceği sağduyuyu, ben hissediyorum ve hepinize bir parlamenter olarak, sizlere güvenen bir insan olarak, Türkiye'nin de güvendiği bir insan olarak saygılar sunuyorum. Allah hepimizin yardımcısı olsun. Hükümetimize başarılar diliyorum; ama, tekrar söylüyorum, ülkeyi yönetmek İstanbul'u yönetmekle eşdeğer değildir. Bu konuda herkes üzerine düşen sorumluluğu yerine getirsin.

Hepinize saygılar sunuyorum, teşekkür ediyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Oral.

Tasarının tümü üzerinde başka söz talebi?.. Yok.

Tasarının tümü üzerindeki görüşmeler tamamlanmıştır.

Maddelerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

1 inci maddeyi okutuyorum:

TÜRKİYE CUMHURİYETİ, AZERBAYCAN CUMHURİYETİ VE GÜRCİSTAN ARASINDA PETROLÜN AZERBAYCAN CUMHURİYETİ, GÜRCİSTAN VE TÜRKİYE CUMHURİYETİ ÜLKELERİ ÜZERİNDEN, BAKÜ-TİFLİS-CEYHAN ANA İHRAÇ BORU HATTI YOLUYLA TAŞINMASINA İLİŞKİN ANLAŞMANIN EKLERİNİ TEŞKİL EDEN EV SAHİBİ HÜKÜMET ANLAŞMASI, ANAHTAR TESLİMİ MÜTEAHHİTLİK ANLAŞMASI VE HÜKÜMET GARANTİSİNE İLİŞKİN TECDİT VE DEĞİŞİKLİK ANLAŞMALARININ ONAYLANMASININ UYGUN BULUNDUĞUNA DAİR KANUN TASARISI

MADDE 1. - "Türkiye Cumhuriyeti, Azerbaycan Cumhuriyeti ve Gürcistan Arasında Petrolün Azerbaycan Cumhuriyeti, Gürcistan ve Türkiye Cumhuriyeti Ülkeleri Üzerinden, Bakü-Tiflis-Ceyhan Ana İhraç Boru Hattı Yoluyla Taşınmasına İlişkin Anlaşma"nın eklerini teşkil eden "Ev Sahibi Hükümet Anlaşması", "Anahtar Teslimi Müteahhitlik Anlaşması" ile hükümet garantisine ilişkin tecdit ve değişiklik anlaşmalarının onaylanması uygun bulunmuştur.

BAŞKAN-  1 inci madde üzerinde söz isteyen?.. Yok.

1 inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.

2 nci maddeyi okutuyorum:

MADDE 2. - Bu Kanun yayımı tarihinde yürürlüğe girer.

BAŞKAN- Madde üzerinde söz isteyen?.. Yok.

2 nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.

3 üncü maddeyi okutuyorum:

MADDE 3. - Bu Kanun hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür.

BAŞKAN-  Madde üzerinde söz isteyen?.. Yok.

3 üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... 3 üncü madde kabul edilmiştir.

Tasarının tümü açıkoylamaya tabidir.

Açıkoylamanın şekli hakkında Genel Kurulun kararını alacağım.

Açıkoylamanın elektronik oylama cihazıyla yapılmasını oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Oylama için 5 dakika süre vereceğim. Bu süre içerisinde sisteme giremeyen üyelerin teknik personelden yardım istemelerini, bu yardıma rağmen de sisteme giremeyen üyelerin, oy pusulalarını, oylama için öngörülen 5 dakikalık süre içerisinde Başkanlığa ulaştırmalarını rica ediyorum.

Ayrıca, vekâleten oy kullanacak sayın bakanlar var ise, hangi bakana vekâleten oy kullandığını, oyunun rengini ve kendisinin ad ve soyadı ile imzasını da taşıyan oy pusulasını, yine, oylama için öngörülen 5 dakikalık süre içerisinde Başkanlığa ulaştırmalarını rica ediyorum.

Oylama işlemini başlatıyorum.

(Elektronik cihazla oylama yapıldı)

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, Türkiye Cumhuriyeti, Azerbaycan Cumhuriyeti ve Gürcistan Arasında Petrolün Azerbaycan Cumhuriyeti, Gürcistan ve Türkiye Cumhuriyeti Ülkeleri Üzerinden, Bakü-Tiflis-Ceyhan Ana İhraç Boru Hattı Yoluyla Taşınmasına İlişkin Anlaşmanın Eklerini Teşkil Eden Ev Sahibi Hükümet Anlaşması, Anahtar Teslimi Müteahhitlik Anlaşması ve Hükümet Garantisine İlişkin Tecdit ve Değişiklik Anlaşmalarının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısının açıkoylama sonucunu açıklıyorum:

Kullanılan oy sayısı : 270

Kabul                     : 269

Ret                        :   1

Böylece, kanun tasarısı kabul edilmiş ve kanunlaşmıştır. (1)

Sayın milletvekilleri, çalışma süremizin dolmasına az bir zaman kaldığından dolayı, Türk Silahlı Kuvvetlerinin yabancı ülkelere gönderilmesine, yabancı silahlı kuvvetler unsurlarının altı ay süreyle Türkiye'de bulunmasına ve muharip unsurların Türkiye dışına intikalleri için gerekli düzenlemelerin yapılmasına, Anayasanın 92 nci maddesi uyarınca izin verilmesine dair Başbakanlık tezkeresi ile kanun tasarı ve tekliflerini sırasıyla görüşmek için, 27 Şubat 2003 Perşembe günü saat 15.00'te toplanmak üzere, birleşimi kapatıyorum.

Kapanma Saati: 18.45