DÖNEM
: 22 CİLT : 5 YASAMA YILI : 1
T. B. M. M.
TUTANAK DERGİSİ
37 nci Birleşim
26 . 2 . 2003 Çarşamba
I. - GEÇEN TUTANAK ÖZETİ
II. - GELEN KÂĞITLAR
III. -
BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A)
GÜNDEMDIŞI KONUŞMALAR
1.- Denizli Milletvekili Mustafa
Gazalcı'nın, eğitimci Hasan Âli Yücel'in ölümünün 42 nci yıldönümüne ilişkin
gündemdışı konuşması
2.- Batman Milletvekili Afif
Demirkıran'ın, Ilısu Baraj Gölünün tarihi ve Hasankeyf İlçesine olumlu ve
olumsuz etkilerinin tespitiyle, çözüm önerilerine ilişkin gündemdışı konuşması
3.- Hatay Milletvekili Gökhan Durgun'un,
İsdemir'in Özelleştirme Yüksek Kurulu kararıyla Erdemir'e devredilmesi
sonucunda ortaya çıkan sorunlar ve çalışanların mağduriyetlerine ilişkin
gündemdışı konuşması
B) TEZKERELER
VE ÖNERGELER
1.- Ağrı Milletvekili Naci Aslan'ın
(6/111) esas numaralı sözlü sorusunu geri aldığına ilişkin önergesi (4/19)
2.- Bazı milletvekillerinin, belirtilen
sebep ve sürelerle izinli sayılmalarına ilişkin Başkanlık tezkeresi (3/190)
3.- Bursa Milletvekili Ali Dinçer'e,
ödenek ve yolluğunun verilmesine ilişkin Başkanlık tezkeresi (3/191)
IV.-
ÖNERİLER
A) DANIŞMA
KURULU ÖNERİSİ
1.- Genel Kurulun çalışma saatleriyle
gündemdeki sıralamanın yeniden düzenlenmesine ilişkin Danışma Kurulu önerisi
V.- KANUN
TASARI VE TEKLİFLERİYLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER
1.- Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Kuzey
Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Denizcilik Anlaşmasının
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Bayındırlık, İmar, Ulaştırma
ve Turizm ile Dışişleri Komisyonları raporları (1/345) (S. Sayısı: 45)
2.- Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Kuzey
Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Sivil Havacılık İşbirliği
Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve
Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm ile Dışişleri Komisyonları raporları
(1/346) (S. Sayısı: 46)Ê
3.- Çekle Ödemelerin Düzenlenmesi ve Çek
Hamillerinin Korunması Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun
Tasarısı ve Adalet Komisyonu Raporu (1/433) (S. Sayısı: 58)
4.- Türkiye Cumhuriyeti ile Bosna ve
Hersek Arasındaki Serbest Ticaret Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna
Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu (1/337) (S. Sayısı: 34)
5.- Türkiye Cumhuriyeti, Azerbaycan
Cumhuriyeti ve Gürcistan Arasında Petrolün Azerbaycan Cumhuriyeti, Gürcistan ve
Türkiye Cumhuriyeti Ülkeleri Üzerinden Bakü-Tiflis-Ceyhan Ana İhraç Boru Hattı
Yoluyla Taşınmasına İlişkin Anlaşmanın Eklerini Teşkil Eden Ev Sahibi Hükümet
Anlaşması, Anahtar Teslimi Müteahhitlik Anlaşması ve Hükümet Garantisine
İlişkin Tecdit ve Değişiklik Anlaşmalarının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna
Dair Kanun Tasarısı ve Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabiî Kaynaklar, Bilgi ve
Teknoloji ve Dışişleri Komisyonları raporları (1/339) (S.Sayısı: 35)
VI.-
SORULAR VE CEVAPLAR
A) YAZILI
SORULAR VE CEVAPLARI
1. - Kahramanmaraş Milletvekili Mehmet
Yılmazcan'ın, Kahramanmaraş Sütçü İmam Üniversitesi 2003 yılı yatırım
programına bazı projelerin dahil edilip edilmeyeceğine ilişkin sorusu ve Millî
Eğitim Bakanı Erkan Mumcu'nun cevabı (7/121)
2. - İzmir Milletvekili K. Kemal
Anadol'un, Ankara'daki anadolu lisesi öğretmenlerinin atamalarına ilişkin
sorusu ve Millî Eğitim Bakanı Erkan Mumcu'nun cevabı (7/135)
3. - Çanakkale Milletvekili Ahmet Küçük'ün
yönetici atamalarına ilişkin sorusu ve Millî Eğitim Bakanı Erkan Mumcu'nun
cevabı (7/152)
4. - Çanakkale Milletvekili Ahmet
Küçük'ün, ön lisans mezunu sağlık personelinin ek göstergesine ilişkin sorusu
ve Maliye Bakanı Kemal Unakıtan'ın cevabı (7/153)
5. - Konya Milletvekili Nezir
Büyükcengiz'in, Konya'da turizmi teşvik amacıyla alınması gereken önlemlere
ilişkin sorusu ve Turizm Bakanı Güldal Akşit'in cevabı (7/157)
6. - Konya Milletvekili Atilla Kart'ın,
Ziraat Bankası Konya-Cihanbeyli-Yeniceoba Şubesinin kapatılmasına ilişkin
sorusu ve Devlet Bakanı Ali Babacan'ın cevabı (7/162)
7. - Konya Milletvekili Atilla Kart'ın,
Cihanbeyli-Yeniceoba Karayolunun yenilenme ihtiyacına ilişkin sorusu ve
Bayındırlık ve İskân Bakanı Zeki Ergezen'in cevabı (7/163)
8. - İzmir Milletvekili Oğuz Oyan'ın,
Irak'a muhtemel müdahale öncesi sivil savunma hizmetlerine ilişkin sorusu ve
İçişleri Bakanı Abdülkadir Aksu'nun cevabı (7/189)
9. - Kars Milletvekili Yusuf Selahattin
Beyribey'in, Çıraklık Eğitim Merkezlerindeki öğrencilerin sigorta primlerine
ilişkin sorusu ve Millî Eğitim Bakanı Erkan Mumcu'nun cevabı (7/195)
I. - GEÇEN
TUTANAK ÖZETİ
TBMM Genel Kurulu saat 15.00'te açılarak
iki oturum yaptı.
Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt'ün,
Ardahan'ın düşman işgalinden kurtarılışının 82 nci yıldönümüne ve ildeki mevcut
ekonomik sorunlara ilişkin gündemdışı konuşmasına, İçişleri Bakanı Abdülkadir
Aksu,
Kırıkkale Milletvekili Ramazan Can'ın,
Kırıkkale İlinin ve ilde kurulu fabrikası bulunan Makine ve Kimya Endüstrisi Kurumunun
sorunlarına ilişkin gündemdışı konuşmasına, Millî Savunma Bakanı M. Vecdi
Gönül,
Ağrı Milletvekili Cemal Kaya'nın, Ağrı
İlinin genel sorunlarına ve çözüm önerilerine ilişkin gündemdışı konuşmasına,
Kültür Bakanı Hüseyin Çelik,
Cevap verdiler.
İzmir Milletvekili Canan Arıtman ve 24
milletvekilinin, İzmir'in Konak İlçesinde ticaret merkezi olarak
projelendirilen bir alanla ilgili iddiaların araştırılması amacıyla Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/46) okundu; önergenin gündemdeki yerini
alacağı ve öngörüşmesinin, sırası geldiğinde yapılacağı açıklandı.
Ekli listede isimleri belirtilen ülke
parlamentoları ile Türkiye Büyük Millet Meclisi arasında parlamentolararası
dostluk grubu kurulmasına ilişkin Başkanlık tezkeresi ile,
Genel Kurulun 25 Şubat 2003 Salı günkü
(bugün) birleşiminde, sözlü sorular ile diğer denetim konularının
görüşülmemesine; gündemin "Kanun Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan
Gelen Diğer İşler" kısmının 7 nci sırasında yer alan 45 sıra sayılı, Türkiye
Cumhuriyeti Hükümeti ile Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Hükümeti Arasında
Denizcilik Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısının
bu kısmın 2 nci sırasına, 8 inci sırasında yer alan 46 sıra sayılı, Türkiye
Cumhuriyeti Hükümeti ile Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Sivil
Havacılık İşbirliği Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun
Tasarısının ise 3 üncü sırasına alınmasına ilişkin Danışma Kurulu önerisi,
Kabul edildi.
Gündemin "Kanun Tasarı ve Teklifleri
ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler" kısmının 1 inci sırasında bulunan ve
Cumhurbaşkanınca bir daha görüşülmek üzere geri gönderilen, 16.1.2003 tarihli
ve 4792 sayılı Vergi Barışı Kanununun (1/520) (S.Sayısı : 53) görüşmeleri
tamamlanarak, yapılan açık oylama sonucunda, kabul edildiği açıklandı;
26 Şubat 2003 Çarşamba günü saat 15.00'te
toplanmak üzere, birleşime 19.33'te son verildi.
|
Sadık
Yakut |
|
|
Başkanvekili |
|
|
Ahmet
Küçük |
Mevlüt
Akgün |
|
Çanakkale |
Karaman |
|
Kâtip Üye |
Kâtip Üye |
No.: 55
II. - GELEN
KÂĞITLAR
26.2.2003
ÇARŞAMBA
Tezkere
1.- Türk Silahlı Kuvvetlerinin Yabancı
Ülkelere Gönderilmesine, Yabancı Silahlı Kuvvetler Unsurlarının 6 Ay Süre İle
Türkiye'de Bulunmasına ve Muharip Unsurların Türkiye Dışına İntikalleri İçin
Gerekli Düzenlemelerin Yapılmasına, Anayasanın 92 nci Maddesi Uyarınca İzin
Verilmesine Dair Başbakanlık Tezkeresi (3/189) (Başkanlığa geliş tarihi:
25.2.2003)
Rapor
1.- Devlet Mezarlığı Dışında Defnedilen
Bazı Devlet Büyüklerinin Mezarları Hakkında Kanun Tasarısı ve İçişleri
Komisyonu Raporu (1/394) (S. Sayısı: 59) (Dağıtma tarihi: 26.2.2003) (GÜNDEME)
BİRİNCİ
OTURUM
Açılma
Saati: 15.00
26 Şubat
2003 Çarşamba
BAŞKAN:
Başkanvekili Sadık YAKUT
KÂTİP
ÜYELER: Mevlüt AKGÜN (Karaman), Ahmet KÜÇÜK (Çanakkale)
BAŞKAN - Türkiye Büyük Millet Meclisinin
37 nci Birleşimini açıyorum.
Toplantı yetersayısı vardır; görüşmelere
başlıyoruz.
Gündeme geçmeden önce, üç arkadaşıma
gündemdışı söz vereceğim.
Konuşma süreleri 5'er dakikadır. Hükümet,
bu konuşmalara cevap verebilir; hükümetin cevap süresi 20 dakikadır.
Gündemdışı ilk söz, Eğitimci Hasan Âli
Yücel'in, ölümünün 42 nci yıldönümü nedeniyle söz isteyen Denizli Milletvekili
Mustafa Gazalcı'ya aittir.
Buyurun Sayın Gazalcı. (CHP sıralarından
alkışlar)
III. -
BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A)
GÜNDEMDIŞI KONUŞMALAR
1.- Denizli
Milletvekili Mustafa Gazalcı'nın, eğitimci Hasan Âli Yücel'in ölümünün 42 nci
yıldönümüne ilişkin gündemdışı konuşmasıÊ
MUSTAFA GAZALCI (Denizli) - Sayın Başkan,
sayın milletvekilleri; yazar, düşünür, devlet adamı, aydınlanmacı, iyi
vatandaş, iyi insan Hasan Âli Yücel'in ölümünün 42 nci yılında onu saygıyla
anmak için söz aldım.
Hasan Âli Yücel, öğretmenlik, müfettişlik,
Gazi Eğitim Enstitüsü Müdürlüğü, Ortaöğretim Genel Müdürlüğü, onbeş yıl
milletvekilliği, yedi yıl yedi ay yedi gün Millî Eğitim Bakanlığı, Ulus ve
Cumhuriyet Gazetelerinde yazarlık, radyolarda konuşma ve 56'ya varan değerli
yapıtlarıyla sayısız hizmetlerde bulunmuştur.
UNESCO, doğumunun 100 üncü yılında
(1997'de) bütün dünyada Hasan Âli Yücel'i anma kararı almış, bu karar gereğince
ülkemizde ve dünyada çeşitli etkinlikler düzenlenmiştir.
Hasan Âli Yücel'in özellikle Millî Eğitim
Bakanlığı döneminde, öğretmen, öğrenci ve her alanda eğitim hizmetleri birkaç
misli artmış, okuma yazma oranı yüzde 23'ten yüzde 40'a çıkmıştır.
Ünlü yazarlar, çevirmenler ve ustaları
toplayarak "Tercüme Bürosu'nu" kurmuş, Doğu'nun ve Batı'nın 500
başyapıtını -klasiğini- Türkçeye kazandırmıştır. Bu yapıtlar sayesinde,
insanlar kendilerini yetiştirmiştir.
İlk Millî Eğitim Şûrası, ilk Neşriyat
Kongresi, Coğrafya Kongresi, Beden Eğitimi ve Spor Şûrası onun zamanında
toplanmıştır.
İnönü, İslam ve Sanat Ansiklopedileri,
çeşitli dergiler, Yazım Kılavuzu ve birçok alanda sözlük yayımlanmış, birçok
sergi açılmıştır.
Dilbilgisi çalışmaları yapmış, Anayasanın
ve bilim dilinin Türkçeleşmesini sağlayarak, Türk Dilinin gelişmesini
sağlamıştır.
Büyük eğitimci İsmail Hakkı Tonguç'la
birlikte, ülkenin 21 yerinde, dünyaya örnek köy enstitülerini kurmuştur. O köy
enstitülerinden çıkanlar, bozkırı yeşertmişler, ülkenin eğitimine, siyasetine
katkı sunmuşlardır.
Onun döneminde müzik ve sahne
sanatlarında, Devlet Tiyatrolarında, Devlet Operasında, Devlet Bale Okulunda ve
folklor derlemelerinde büyük gelişmeler olmuştur.
Üniversitelerle birlikte hazırladığı
Üniversite Yasasıyla üniversitenin özerkliğinin temelini atmış ve niteliğini
yükseltmiştir.
Bütün bu işler yapılırken, laik ve çağdaş
eğitimden, öğretim birliğinden ödün vermemiştir.
Kısaca, onun bakanlık döneminde, kültür,
eğitim ve sanat açısından Türkiye Cumhuriyetinin en parlak dönemlerinden biri
yaşanmıştır. Ülkemiz, çağdaş ülkeler arasında onurla temsil edilmiştir. Bunun
en güzel örneği, 4 Kasım 1945'te, Londra'da yapılan Birleşmiş Milletler Eğitim,
Kültür ve Bilim Konferansında, Türkiye adına, Hasan Âli Yücel'in yaptığı
konuşmadır. O konuşmasında, Yücel "Türkiye Cumhuriyeti, kurulduğu günden
beri, kendi güvenlik ve rahatını, başka ulusların güvenlik ve rahatında
aramıştır.
Ulusları, savaşa olduğu kadar, barışa da
hazırlamakta eğitimin en büyük rolü oynadığını, son yılların olayları ortaya
koymuştur. İnsanların bilgiye ulaştırılması yeterli değildir, onlara barışçı
ilkeleri de aşılamak gerekir.
Şimdiye kadar çok kez küçümsenmiş olan
insaniyetçi ve barışçı düşünceler, son savaş deneyiminden sonra, insanlığın
gözünde, layık oldukları değeri kazanmaya başlamıştır. Bu düşüncelere ihanet,
insanlığa, yalnız ölüm ve yıkım getirecektir.
Barış idealine ulaşmanın en güvenilir
yolu, bizce, ulusların eğitimini, bireyin haklarını tanıyan demokrasi ilkeleri
üzerine kurmaktır. Böyle bir eğitimin ortak ilkelerini bulmak ve her memleket,
kültür siyasetini, ulusal özelliklerine dokunmaksızın bu ilkelere uydurmak
zorundadır" demektedir.
Savaş rüzgârlarının estirildiği günümüzde,
Hasan Âli Yücel'in bu barışçı konuşmasından, hükümetin, Birleşmiş Milletler
yetkililerinin, özellikle ABD'nin alacağı dersler vardır. Ellisekiz yıl önce,
Londra'da toplanan bu konferansta şu temel ilke kabul edilmişti: "Savaş,
insanların düşüncelerinde ve beyinlerinde başlar; o halde, barışı yaşatma da,
önce, insanların bilinçlerinde yükselir."
Bu temel ilke yerine getirilemediği için,
barış eğitimi ve kültürü dünyada yeterince yerleştirilemediği için, dünyada
yeni savaşlar olmuştur. Ortadoğu petrolünü ele geçirmeye yönelik ABD saldırısı
bugün de gündemdedir. Halkımızın barışçı isteklerine kulak tıkayan yöneticiler,
hükümet, ülkemizi savaşa sürükleyecek adımları bir bir atmaktadır.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
Hasan Âli Yücel, barışçı düşüncelerinden ve ulusa yaptığı onca hizmet hiçe
sayılarak, Bakanlıktan ayrıldıktan sonra asılsız suçlamalara uğramış ve
mahkemelere verilmiştir, yalnız bırakılmıştır.
Dünyada ve Türkiye'de estirilen ırkçı ve
olumsuz gelişmelerin etkisiyle haklıyken haksız duruma düşürülmek istenmiştir.
Ama, o, hümanist çizgisinden hiç
ayrılmamış ve "Hürriyet, gene Hürriyet" diyerek "Dava"sını
savunmuştur. Haklılığı onca acılardan sonra mahkeme kararıyla da saptanmıştır.
Türkiye öğretmenleri ve aydınlanmacıları
onu her zaman sevgiyle, saygıyla anmıştır. Biz de eğitimimize ve kültürümüze
yaptığı sayısız hizmetlerden dolayı, oğlu, ünlü ozan Can Yücel'in deyişiyle
"Çağın en güzel gözlü maarif müfettişini" o dev insanı, ölümünün 42
nci yılında saygıyla anıyoruz.
Yüce Meclisin Irak savaşına karşı ülke ve
dünya barışını yaratmada yıllar önce Hasan Âli Yücel'in savunduğu gibi
davranmasını ve Birleşmiş Milletler kararı çıkmadan, çocuklarını düşünerek
"savaşa hayır" demesini diliyoruz.
Saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Gazalcı.
Gündemdışı ikinci söz, Ilısu Baraj Gölünün
tarihi ve Hasankeyf'le ilgili söz isteyen Batman Milletvekili Afif Demirkıran'a
aittir.
Buyurun Sayın Demirkıran (AK Parti
sıralarından alkışlar)
Konuşma süreniz 5 dakikadır.
2.- Batman
Milletvekili Afif Demirkıran'ın, Ilısu Baraj Gölünün tarihi ve Hasankeyf
İlçesine olumlu ve olumsuz etkilerinin tespitiyle, çözüm önerilerine ilişkin
gündemdışı konuşması
AFİF DEMİRKIRAN (Batman) - Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; Ilısu Baraj Gölünün tarihi, Hasankeyf İlçesine olan
olumlu ve olumsuz etkilerinin tespiti ile çözüm önerilerini Yüce Heyetinizin
dikkatine arz etmek amacıyla gündemdışı söz almış bulunuyorum; bu vesileyle,
Yüce Heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Yüce Heyetinize arz edeceğim bu konuşma,
herhalde, hayatımın en zor konuşmalarından biri olacaktır; çünkü, bir yandan,
enerji sektörümüzün sağlıklı gelişimi için ülkemizin tabiî kaynaklarının son
zerresine kadar değerlendirilmesinin gerekliliğini savunurken, bir yandan da,
binlerce yıllık tarihin ve kültür mirasının korunmasının şart olduğuna
inanıyorum. Konuya "tarih mi, enerji mi" diye baktığımızda, özlemim,
tarihi tahrip etmeyen enerji ve enerjiye kucak açan tarih bilincidir.
Değerli milletvekilleri, Hasankeyf,
Güneydoğu Anadolu Bölgesinde, Batman İline bağlı ve Dicle Nehri kıyısında âdeta
bir açık hava müzesi gibi duran, binlerce yıllık bir maziye sahip antik ve
şirin bir ilçemizdir. İlçe merkezi 520 rakımında olup, Batman İl Merkezine 37
kilometre uzaklıktadır; ancak, maalesef, gerek sit alanı ilan edilmiş olması
gerekse baraj yapılacağı nedeniyle, yıllardır, Hasankeyf'e bir tek çivi dahi
çakılmamıştır.
Hasankeyf, insanlığın en eski yerleşim
yerlerinden biri olan Mezopotamya bölgesinde yer almaktadır. Hasankeyf, içinden
akıp giden Dicle Nehriyle, korunmaya müsait coğrafî yapısıyla, mesken olarak
kullanılan binlerce mağarasıyla, yekpare taştan meydana gelen kalesi, bin
yıllık köprüsü, tarihî cami ve saraylarıyla tarih boyunca hep dikkatleri çekmiş
ve çağlar boyunca stratejik önemini korumuştur.
Tarih boyunca Mezopotamya bölgesine hâkim
olan kavimlerin en gözde yerleşim yerlerinden bir olan Hasankeyf, antik dönem
dışında, Bizanslılar, Sasaniler, Emeviler, Abbasiler, Hamdaniler, Mervaniler,
Artuklular, Eyyübiler ve Osmanlılara da ev sahipliği yapmıştır.
Dünyada belki de bir başka benzeri olmayan
ve muazzam bir kültür varlığını içinde barındırarak günümüze kadar ulaşan bir
doğa harikası olan bu şehrimiz, Güneydoğu Anadolu Projesi kapsamında yapımı
planlanan Ilısu Barajının toplayacağı sular altında kalmaya mahkûm olacağı günü
hüzünlü bir edayla beklemektedir.
Değerli arkadaşlar, Ilısu Hidroelektrik
Santralı, Mardin ve Şırnak İl sınırları arasında, Dargeçit İlçesinin 15
kilometre doğusunda, Dicle Nehri üzerinde yer almaktadır. Barajın maksimum su
kotu 527 metre olup, rezervuar hacmi ise 11 milyar metreküptür. Ilısu
Hidroelektrik Santralının planlanan kurulu gücü 1 200 megavat olup, üreteceği
toplam enerji yılda 3,8 milyar kilovatsaattir. Değerli milletvekilleri, bir
yandan, her şeyiyle üzerimizde sorumluluğu olan tarih ve doğa harikası
Hasankeyf Şehri, bir yandan da, yaratacağı istihdam ve üreteceği enerjiyle, hem
bölge insanına hem de ülkemize ekonomik katkı sağlayacak olan Ilısu Barajı.
Değerli arkadaşlar, bölge halkı, ne
tarihinden ne de Ilısu Barajından vazgeçmek istemiyor; ancak, dünya mirası
haline gelen bu kültür varlığı şehrini de -iyimser bir tahminle- altmış yetmiş
yıllık bir ömre sahip olabilecek bir baraja da feda etmek istemiyor.
Değerli milletvekilleri, GAP'ın önemli
halkalarından biri olan Ilısu Barajının ilk projesinde, petrol merkezi Batman
ile petrol dağı Raman da sular altında kalmaktaydı. Bu nedenle, proje yıllarca
askıya alındı. 1974 yılında yapılan yeni çalışmalar sonucu baraj gölünün kotunun
düşürülmesiyle Batman ve civarı sular altında kalmaktan kurtarıldı. Şimdi,
Hasankeyfli ve Hasankeyf'in boynu bükük kültür hazinesi soruyor, acaba, Ilısu
Barajına rağmen, Hasankeyf'in tarih mirası sulara gömülmekten kurtarılabilecek
mi?
Bunun mümkün olabileceğine dair ciddî
iddialar mevcuttur. Örneğin, Ilısu Barajı su kotunun 525 metreden 475 metreye
düşürülmesi veya Ilısu Barajı yerine daha küçük kapasiteli birden fazla baraj
yapılması veyahut 40 metre yüksekliğinde, 800 metre uzunluğunda bir set çekilmesiyle
antik kent Hasankeyf'in kurtarılabileceği iddia edilmektedir. Tabiî ki, tüm bu
iddialar ve öneriler ciddî çalışmalarla somutlaştırılmalıdır. Böylece,
Zeugma'nın başına gelenler Hasankeyf'in başına gelmemiş olur, hem ülke ve hem
de dünya kamuoyundan gelen tepkilerin önüne geçileceği gibi, projenin finanse
edilebilirliliği de sağlanmış olur.
Bilindiği gibi, 1997 yılında Bakanlar
Kurulu kararıyla, İsviçre ile ikili anlaşma çerçevesinde, İsviçre firmalarınca
yapımı öngörülen Ilısu Barajı ve hidroelektrik santralı projesinden, önce
İsviçre firmaları, ardında da 2002 yılında projenin finansmanını üstlenmiş olan
İsviçre bankası UBS (Union Bank Of Switzerland) çekilmişlerdir.
Değerli milletvekilleri, her halükârda,
Hasankeyf'i, Ilısu Barajına tamamen kurban etmemeliyiz. Hasankeyf'in, alınacak
tedbirler ve iyi bir tanıtımla dünya harikası bir açık hava müzesi ve turizm
merkezine dönüştürülmesi hiç de zor olmasa gerek.
Her ne kadar Hasankeyf'te yıllardan beri
arkeolojik kazı ve kurtarma yapılıyor olsa da, taşınabilecek tarihî eser
miktarı çok azdır. Bu vesileyle, bugüne kadar çıkarılmış eserlerin muhafazası
ve sergilenmesi için Batman'daki eski hükümet binasının en kısa zamanda müzeye
dönüştürülmesi talimatını veren Kültür Bakanı Sayın Hüseyin Çelik Beye,
huzurlarınızda, Batman ve Hasankeyf halkı adına şükranlarımı arz ediyorum.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
AFİF DEMİRKIRAN (Devamla) - Toparlıyorum
Sayın Başkanım.
BAŞKAN - Buyurun efendim.
AFİF DEMİRKIRAN (Devamla) - Yılların ve
insanlığın ilgisizliğine rağmen halen doğal yapısını koruyan bu antik kentin
-belki de insanlığın ayıplarını örtmek için- Ilısu Baraj Gölünde intihar
etmesine göz yummamalıyız; Hasankeyf'i ve Ilısu Barajını barıştırıp, beraberce
yaşatabilmenin imkânlarını zorlamalıyız.
Her köşesinde medeniyetlerin ortaya
çıktığı, binlerce mağarasıyla birçok kültüre beşiklik etmiş Hasankeyf'te,
çocukların, sevgi dolu kalpleri buruk; ancak, ışıl ışıl gözleri, koşup
oynadıkları tarihî mekânların Dicle sularıyla barışacağı günleri beklemenin
umuduyla parlıyor.
58 inci hükümetimizin Hasankeyf'i
kurtarabilecek alternatif arayışlara çözüm bulması umudu ve temennisiyle, Yüce
Heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (Alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın
Demirkıran.
Gündemdışı üçüncü söz, İsdemir'le ilgili
söz isteyen Hatay Milletvekili Gökhan Durgun'a aittir.
Buyurun Sayın Durgun. (CHP sıralarından
alkışlar)
Konuşma süreniz 5 dakikadır.
3.- Hatay
Milletvekili Gökhan Durgun'un, İsdemir'in Özelleştirme Yüksek Kurulu kararıyla
Erdemir'e devredilmesi sonucunda ortaya çıkan sorunlar ve çalışanların
mağduriyetlerine ilişkin gündemdışı konuşması
GÖKHAN DURGUN (Hatay) - Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; İsdemir'in 8 Şubat 2001 tarihli Özelleştirme Yüksek
Kurulu kararıyla Erdemir'e devredilmesi sonucunda ortaya çıkan sorunlar ve
çalışanların mağduriyetleriyle ilgili olarak gündemdışı söz almış bulunuyorum;
hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, İsdemir'in, yüzde
100 oranındaki idare hissesi ve kırkdokuz yıllığına İsdemir'e verilen liman
kullanım izinleriyle birlikte, kuruluşun millî ve bölgesel ekonomiye katkıları
ile demir-çelik sektörünün durumu dikkate alınarak, 50 000 000 ABD doları
karşılığında, Erdemir'e devri yapılmıştır. Özelleştirme Yüksek Kurulu
tarafından açıklanan devir esaslarında, çalışanların mağdur edilmeyeceği ifade
edilmiş olmasına rağmen, burası, o dönemin hükümet ortağı partilerinin çiftliği
haline getirilmiş ve çalışanlara verilen sözler tutulamamıştır.
Kamu kuruluşu olması nedeniyle yönetim ve
yatırım gibi iki önemli sorunu vardır ve bu sorunlar, İsdemir'in Erdemir'e
devredilme gerekçesini oluşturmaktadır. İsdemir'in Erdemir'e devredilmesiyle bu
sorunların ortadan kalkacağı, oluşturulacak özerk yönetim sonucu siyasî
iktidarın müdahale edemeyeceği, istihdamı, üretimi ve pazarlamasıyla İsdemir'in
ülkenin hizmetinde olacağı düşünülmekteydi; ancak, bugüne kadarki uygulamalar
düşünülenin yapılamadığını ortaya koymuştur. İsdemir'de 680 personel nakle tabi
tutulmuş ve yerlerine de 625 teknik ve idarî memur alınmıştır; alımlar halen
devam etmektedir. Diğer taraftan, yaklaşık 800 taşeron işçisi, geçmişe dönük
haklarının verilmesine yönelik açmış oldukları dava nedeniyle işten atılmış ve
yerlerine yaklaşık 700 yeni taşeron işçisi alınmıştır; işçi alımı da halen devam
etmektedir. Nakle tabi 680 deneyimli ve birikimli personelin yerine alınan ve
atanan yöneticilere ise Türkiye gerçeklerinin çok üstünde, binlerce dolarlık
maaş ödenmektedir. İşten atılan işçilerin, yargı kararı olmasına rağmen,
tazminatları ve sosyal hakları ödenmemiştir; oysa, devir sözleşmesine göre bu
paraların ödenmesi idarenin yükümlülüğündedir. Hem bu insanlar işsiz bırakılmış
hem de yargı kararıyla tescil edilen alacakları ödenmeyerek mağdur
edilmişlerdir. Nakle tabi personelin çoğunun nakli, yasanın açık hükmüne
rağmen, halen yapılmamıştır. Böylece, özelleştirme, amacından saptırılarak tam
tersi uygulamalar yapılmıştır. Nakle tabi personelin nakil işlerinin siyasî
mülahazalardan uzak tutulması gerekmektedir. Bunun için de, nakle tabi personelin
yeniden değerlendirilmesi daha doğru bir yaklaşım olacaktır.
Diğer taraftan, Özelleştirme Yüksek
Kurulunun İsdemir'in Erdemir'e devrine ilişkin kararının 10 uncu maddesine
göre, kurulacak vakıf marifetiyle, çalışanlara, Erdemir tarafından yüzde 11
oranında bedelsiz hisse verilmesi ve buna ilişkin işlemlerin hisse devri
sözleşmesinin imza tarihinden itibaren en geç dört ay içerisinde Erdemir
tarafından yapılması gerekmektedir. Devir sözleşmesinde dört ayda yapılması
gereken bu işlem, aradan daha uzun zaman geçerek yapılmış, böylece, devir
sözleşmesine de uyulmamıştır. İsdemir'in olumsuz çalışma koşullarında üretime
katılmış, buraya ömrünü vermiş yaklaşık 680 personel, görüşü alınmadan zorunlu
nakle tabi tutularak mağdur edilmiştir. Esas hak sahibi olan bu insanlar yüzde
11'lik bedelsiz hisseden yararlandırılmamıştır.
İsdemir'in devredilmesi sonrasında ortaya
çıkan ve özellikle bölgede çok rahatsızlık yaratan özelleştirme uygulamalarının
amacı dışına çıkmasını sağlayan keyfî ve tek taraflı uygulamalar sadece bunlar
değildir. Bundan daha birkaç gün önce, yönetim kurulu üyeliklerinde
değişiklikler yapılmıştır. Eskiden 5 kişi olan yönetim kurulu sayısı 7'ye
çıkarılmıştır. Yönetim kurulu sayısındaki bu artış ihtiyaçtan mı, yoksa başka
bir nedenden mi kaynaklanmaktadır; bu, henüz belli değildir.
Son açıklanan faaliyet raporunda, Erdemir,
İsdemir ve Romanya'daki fabrikanın toplam zararının 61 000 000 dolar olduğu
açıklanmıştır. Yaptığım çalışma sonucunda elde ettiğim bilgilere göre,
İsdemir'in bu zarar içerisindeki payı 50 trilyon lira civarındadır.
Özelleştirmede amaç, zarar eden kurumları kâr edecek biçimde çalıştırmak
olduğuna göre, bu sağlanamamıştır. Son olarak 150 trilyon lira sermaye artışına
gidilmiştir. Halen yüzde 50,3'ü kamuya ait olan bu tesisin, sermaye artırımı
karşısında kamuya 75,5 trilyonluk yeni bir yük getireceği de ayrı bir
gerçektir.
Özelleştirme Yüksek Kurulunun 5 inci
maddesine göre, hisse devir sözleşmesi tarihinden itibaren en geç onsekiz ay
içinde yassı mamul üretimine başlanması ve beş yıl içinde sonuçlandırılması
gerekirken, şu ana kadar bu konuda pek önemli bir çalışma yapılmamıştır.
Geçtiğimiz günlerde toplusözleşme
görüşmelerine başlanmıştır; ancak, ocak ayı enflasyonu yüzde 5 olurken, işçiye
yüzde sıfır zam teklif edilmiştir. Buna karşılık, bir hukuk müşavirinin
İsdemir'de aldığı maaş yaklaşık olarak 8 000 dolar civarındadır. Eğer,
Meclisimiz ve hükümet konunun üzerine duyarlılıkla gitmez ise, işten çıkarılan
işçilerimizin ve nakle tabi personelin mağduriyetleri hiçbir zaman giderilmeyecektir.
Aynı uygulamaların sürdürülmesi halinde ve bu anlayışla yapılacak
özelleştirmeler, kamu mallarını çarçur etme ve peşkeş çekme, işçi çıkarma
anlayışının dışına da çıkamayacaktır. Hükümetin, bu sorunların çözümü için
gerekli girişimleri derhal başlatmasını temenni ediyor, Yüce Meclisinizi
saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Durgun.
Başkanlığın Genel Kurula diğer sunuşları
vardır.
Sözlü soru önergesinin geri almasına dair
bir önerge vardır, okutuyorum:
B)
TEZKERELER VE ÖNERGELER
1.- Ağrı
Milletvekili Naci Aslan'ın (6/111) esas numaralı sözlü sorusunu geri aldığına
ilişkin önergesi (4/19)
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Gündemin "Sözlü Sorular"
kısmının 21 inci sırasında yer alan (6/111) esas numaralı sözlü soru önergemi
geri alıyorum.
Gereğini saygılarımla arz ederim.
Naci Aslan
Ağrı
BAŞKAN - Sözlü soru önergesi geri
verilmiştir.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığının, bazı sayın milletvekillerinin izinli sayılmalarına ilişkin bir
tezkeresi vardır; okutup, ayrı ayrı oylarınıza sunacağım:
2.- Bazı
milletvekillerinin, belirtilen sebep ve sürelerle izinli sayılmalarına ilişkin
Başkanlık tezkeresi (3/190)
Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kuruluna
Aşağıda adları yazılı sayın
milletvekillerinin hizalarında gösterilen süre ve nedenlerle izinli
sayılmaları, Başkanlık Divanının 21.2.2003 tarihli toplantısında uygun
görülmüştür.
Genel Kurulun onayına sunulur.
Bülent Arınç
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanı
"Adana Milletvekili Vahit Kirişçi,
mazereti nedeniyle 4.2.2003 tarihinden geçerli olmak üzere 15 gün,"
BAŞKAN - Kabul edenler... Etmeyenler...
Kabul edilmiştir.
"Bolu Milletvekili Mehmet Güner,
mazereti nedeniyle 4.2.2003 tarihinden geçerli olmak üzere 15 gün,"
BAŞKAN - Kabul edenler... Etmeyenler...
Kabul edilmiştir.
"Bursa Milletvekili Ali Dinçer,
hastalığı nedeniyle 6.1.2003 tarihinden geçerli olmak üzere 101 gün,"
BAŞKAN - Kabul edenler... Etmeyenler...
Kabul edilmiştir.
"Konya Milletvekili Ahmet Büyükakkaşlar,
mazereti nedeniyle 3.2.2003 tarihinden geçerli olmak üzere 18 gün,"
BAŞKAN - Kabul edenler... Etmeyenler...
Kabul edilmiştir.
"Kütahya Milletvekili Halil İbrahim
Yılmaz, mazereti nedeniyle 6.2.2003 tarihinden geçerli olmak üzere 12
gün,"
BAŞKAN - Kabul edenler... Kabul
etmeyenler... Kabul edilmiştir.
"Manisa Milletvekili İsmail Bilen,
mazereti nedeniyle 4.2.2003 tarihinden geçerli olmak üzere 17 gün,"
BAŞKAN - Kabul edenler... Kabul
etmeyenler... Kabul edilmiştir.
"Mersin Milletvekili Hüseyin Özcan,
hastalığı nedeniyle 16.1.2003 tarihinden geçerli olmak üzere 45 gün,"
BAŞKAN - Kabul edenler... Kabul
etmeyenler... Kabul edilmiştir.
"Trabzon Milletvekili Cevdet Erdöl,
mazereti nedeniyle 4.2.2003 tarihinden geçerli olmak üzere 17 gün,"
BAŞKAN - Kabul edenler... Kabul
etmeyenler... Kabul edilmiştir.
"Van Milletvekili Cüneyt Karabıyık,
mazereti nedeniyle 4.2.2003 tarihinden geçerli olmak üzere 24 gün,"
BAŞKAN - Kabul edenler... Kabul
etmeyenler... Kabul edilmiştir.
"Yozgat Milletvekili İlyas Arslan,
hastalığı nedeniyle 24.1.2003 tarihinden geçerli olmak üzere 13 gün,"
BAŞKAN - Kabul edenler... Kabul
etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığının, bir sayın milletvekiline, ödenek ve yolluğunun verilebilmesine
ilişkin bir tezkeresi daha vardır; okutup, oylarınıza sunacağım:
3.- Bursa
Milletvekili Ali Dinçer'e, ödenek ve yolluğunun verilmesine ilişkin Başkanlık
tezkeresi (3/191)
Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kuruluna
Hastalığı nedeniyle bu yasama yılında
aralıksız olarak iki aydan fazla izin alan Bursa Milletvekili Ali Dinçer'e
İçtüzüğün 154 üncü maddesi gereğince ödenek ve yolluğunun verilebilmesi
Başkanlık Divanının 21.2.2003 tarihli toplantısında uygun görülmüştür.
Genel Kurulun onayına sunulur.
Bülent Arınç
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanı
BAŞKAN - Kabul edenler... Kabul
etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Danışma Kurulunun bir önerisi vardır;
okutup, oylarınıza sunacağım.
IV.-
ÖNERİLER
A) DANIŞMA
KURULU ÖNERİSİ
1.- Genel
Kurulun çalışma saatleriyle gündemdeki sıralamanın yeniden düzenlenmesine
ilişkin Danışma Kurulu önerisiÊ
No:19 26.2.2003
Danışma Kurulu Önerisi
Genel Kurulun 26 Şubat 2003 Çarşamba günkü
(bugün) birleşiminde, sözlü soruların görüşülmemesi, gündemin "Kanun
Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler" kısmının 17 nci
sırasında yer alan 58 sıra sayılı, Çekle Ödemelerin Düzenlenmesi ve Çek
Hamillerinin Korunması Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun
Tasarısının bu kısmın 3 üncü sırasına alınması ve bu birleşimde, gündemin 6 ncı
sırasına kadar olan işlerin görüşmelerinin tamamlanmasına kadar çalışma
süresinin uzatılmasının, Genel Kurulun onayına sunulması Danışma Kurulunca
uygun görülmüştür.
Bülent Arınç
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanı
Eyüp Fatsa Mustafa Özyürek
AK Parti Grubu Başkanvekili CHP
Grubu Başkanvekili
BAŞKAN - Öneri hakkında söz isteyen?..
Yok.
Öneriyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Alınan karar gereğince, sözlü soruları
görüşmüyor ve gündemin "Kanun Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan
Gelen Diğer İşler" kısmına geçiyoruz.
Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Kuzey
Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Denizcilik Anlaşmasının Onaylanmasının
Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm
ile Dışişleri Komisyonları raporlarının görüşmelerine başlıyoruz.
V.- KANUN
TASARI VE TEKLİFLERİYLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER
İŞLER
1.- Türkiye
Cumhuriyeti Hükümeti ile Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Hükümeti Arasında
Denizcilik Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve
Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm ile Dışişleri Komisyonları raporları
(1/345) (S. Sayısı: 45)(1)
BAŞKAN - Komisyon ve Hükümet yerinde.
Komisyon raporu, 45 sıra sayısıyla
bastırılıp, dağıtılmıştır.
Tasarının tümü üzerinde söz isteyen?..
Yok.
Tasarının tümü üzerindeki görüşmeler
tamamlanmıştır.
Maddelerine geçilmesini oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
1 inci maddeyi okutuyorum:
TÜRKİYE
CUMHURİYETİ HÜKÜMETİ İLE KUZEY KIBRIS TÜRK CUMHURİYETİ HÜKÜMETİ ARASINDA
DENİZCİLİK ANLAŞMASININ ONAYLANMASININ UYGUN
BULUNDUĞUNA DAİR KANUN TASARISI
MADDE 1. - 19 Eylül 2002 tarihinde
Ankara'da imzalanan "Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Kuzey Kıbrıs Türk
Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Denizcilik Anlaşması"nın onaylanması uygun
bulunmuştur.
BAŞKAN - 1 inci madde üzerinde söz
isteyen?.. Yok.
1 inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Kabul etmeyenler... 1 inci madde kabul edilmiştir.
2 nci maddeyi okutuyorum:
MADDE 2.- Bu Kanun yayımı tarihinde
yürürlüğe girer.
BAŞKAN - 2 nci madde üzerinde söz
isteyen?.. Yok.
2 nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Kabul etmeyenler... 2 nci madde kabul edilmiştir.
3 üncü maddeyi okutuyorum:
MADDE 3.- Bu Kanun hükümlerini Bakanlar
Kurulu yürütür.
BAŞKAN - 3 üncü madde üzerinde söz
isteyen?.. Yok.
3 üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Kabul etmeyenler... 3 üncü madde kabul edilmiştir.
Tasarının tümü açıkoylamaya tabidir.
Açıkoylamanın şekli hakkında Genel Kurulun
kararını alacağım.
Açıkoylamanın elektronik oylama cihazıyla
yapılmasını oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul
edilmiştir.
Oylama için 3 dakika süre vereceğim. Bu
süre içerisinde sisteme giremeyen üyelerin teknik personelden yardım
istemelerini; bu yardıma rağmen de sisteme giremeyen üyelerin, oy pusulalarını,
oylama için öngörülen 3 dakikalık süre içerisinde Başkanlığa ulaştırmalarını
rica ediyorum.
Ayrıca, vekâleten oy kullanacak sayın
bakanlar var ise, hangi bakana vekâleten oy kullandığını, oyunun rengini ve
kendisinin ad ve soyadı ile imzasını da taşıyan oy pusulasını, yine, oylama
için öngörülen 3 dakikalık süre içerisinde Başkanlığa ulaştırmalarını rica
ediyorum.
Oylama işlemini başlatıyorum.
(Elektronik cihazla oylama yapıldı)
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, Türkiye
Cumhuriyeti Hükümeti ile Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Hükümeti Arasında
Denizcilik Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısının
açıkoylamasının sonucunu açıklıyorum:
Kullanılan oy sayısı : 388
Kabul : 386
Ret : 2
Böylece, kanun tasarısı
kabul edilmiş ve kanunlaşmıştır. (1)
Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Kuzey
Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Sivil Havacılık İşbirliği
Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve
Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm ile Dışişleri Komisyonları raporlarının
müzakerelerine başlıyoruz.
2.- Türkiye
Cumhuriyeti Hükümeti ile Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Sivil
Havacılık İşbirliği Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun
Tasarısı ve Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm ile Dışişleri Komisyonları
raporları (1/346) (S. Sayısı: 46) (2)
BAŞKAN - Komisyon?.. Yerinde.
Hükümet?.. Yerinde.
Komisyon raporu 46 sıra sayısıyla
bastırılıp, dağıtılmıştır.
Tasarının tümü üzerinde söz isteyen?..
Yok.
Tasarının tümü üzerindeki görüşmeler
tamamlanmıştır.
Maddelerine geçilmesini...
MUSTAFA ÖZYÜREK (Mersin) - Sayın Başkan...
BAŞKAN - ... oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler...
MUSTAFA ÖZYÜREK (Mersin) - Sayın Başkan,
tasarının tümü üzerinde, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına, Denizli
Milletvekilimiz Sayın Haşim Oral konuşacaklar.
BAŞKAN - Sayın Başkanvekilim, konuşma
taleplerinizi süresinde gönderirseniz, memnun oluruz.
MUSTAFA ÖZYÜREK (Mersin) - Sayın Başkan,
siz tam tasarının görüşmelerine geçtiğiniz anda gönderdim.
BAŞKAN - Tasarının tümü üzerinde,
Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına, Denizli Milletvekili Sayın Haşim Oral;
buyurun efendim. (CHP sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA V. HAŞİM ORAL (Denizli) -
Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Kuzey
Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Sivil Havacılık İşbirliği
Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı hakkında CHP
Grubunun görüşlerini belirtmek için söz almış bulunuyorum.
Bu anlaşma, aslında, çeşitli ülkeler
arasında sivil havacılık alanında yapılan ikili anlaşmalara benzer özellikler
taşımaktadır. Anlaşma, Türkiye ile Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti arasında sivil
havacılık alanında işbirliğini güçlendirecek ve KKTC'nin eksiklerini
kapatacaktır.
Bu anlaşmayla sağlanacak işbirliği
noktalarını, ana maddeler halinde, şöyle sıralayabiliriz: Karşılıklı,
vergilerden muafiyet sağlanması önceliklidir. Hava meydanları işletmesi teknik
işbirliği yapılması önemlidir. Malzeme, teknik destek ve danışmanlık
konularında ortak çalışmalar özeldir. Havacılık mevzuatında ortak çalışmalar,
altyapı yatırımlarında ortak planlama, hava ve yer personeli için ortak
eğitimler, havacılık güvenlik işbirliği konusunda çalışmalar ve ortak havacılık
komisyonunun kurulması, bu anlaşmanın getireceği artılardır.
Ancak, bu vesileyle Yüce Meclisin
dikkatine sunmak istediğim bir diğer konu var. Kuzey Kıbrıs Türk
Cumhuriyetinin, bugün, sivil havacılık konusunda yaşadığı sıkıntılar ve
engellemeler, diğer alanlarda olduğu gibi, KKTC'nin, Türk Barış Harekâtından bu
yana bir uluslararası ambargoya maruz kalması yüzündendir. Bu haksız ambargo
yüzünden KKTC'nin dünyayla ilişkileri kısıtlanmakta, ticareti güçleştirilmekte
ve KKTC'ye yönelik turist girişleri engellenmektedir. Bugün KKTC'de yaşanan
sıkıntıların büyük bir bölümü bu ambargolardan kaynaklanmaktadır.
Kıbrıs meselesinin ortaya çıkmasında
hiçbir kusuru olmayan, yıllar boyunca baskıya uğrayan, ıstırap çeken, şehit
veren Kıbrıslı Türkler, şimdi de bu ambargolar yüzünden zarar görmekte,
ekonomik gelişmelerini de bu nedenle sağlayamamaktadırlar. Kıbrıs Rum Kesiminin
Türkiye dışındaki ülkelerce ve uluslararası kuruluşlar tarafından tanınmasıyla
başlayan bu gibi haksızlıklar, bugün, Kıbrıs Türklerinin üzerindeki baskıyı gün
geçtikçe artırmaktadır.
Bugün KKTC'den havalanan bir uçağın Türkiye'ye
uğramadan başka ülkelere sefer yapması, ne acıdır ve ne yazıktır ki, mümkün
değildir. KKTC havaalanında yabancı bayraklı uçak görmek, yine, ne yazıktır ve
ne acıdır ki, mümkün değildir. Dünyanın her yerine turist taşıyan yabancı
charter havayollarının KKTC'ye uçmaları yasaktır.
Bütün bu yasakların nedeni nedir? Bunun
bir tek resmî izahatı vardır; KKTC bağımsız bir devlet olarak tanınmadığı için
bu ülkeye sefer yapılması meşru değildir denilmektedir. Peki, resmî devlet
olarak tanınmayan dünyadaki başka ülkelere de uçuşlar yasak mıdır? Örneğin,
Kosova'ya böyle bir uçuş yasağı uygulanmakta mıdır; hayır, Türk Hava Yolları
dahil birçok havayolu şirketi, Kosova-Piriştina havaalanlarına sefer
yapmaktadır; ama, sıra KKTC'ye gelince tüm yasaklar uygulanmakta ve Kıbrıs Türk
toplumunun ekonomik zarar görmesi için her türlü engellemeler yapılmaktadır.
Biz buna itiraz ediyoruz, etmeliyiz, ısrarcı olmalıyız; bunu kabul etmemeliyiz;
bunu, küreselleşen dünyanın bir ayıbı olarak görmeliyiz.
Masum insanların ticaret yapmasını,
ekonomik gelişmesini engelleyerek siyasî hedeflere ulaşmak mümkün değildir.
Türklerin gelenekleri arasında baskılara boyun eğmek, dayatılan kararları zorla
kabul etmek, diretmeler karşısında diz çökmek yoktur, olmamalıdır.
Kuzey Kıbrıs'a uygulanan uçuş ambargosunun
tek istisnası, Türkiye ile KKTC arasında yapılan uçuşlardır. Örneğin, Ankara'da
bulunan bir yabancı devlet adamı KKTC'ye gidip oradaki devlet yetkilileriyle
görüşmek istiyorsa, önce Atina'ya, oradan Larnaka üzerinden KKTC'ye geçerek Türk
yetkililerle görüşebilmektedir. Bu, çok garip tutumdur, kabul edilemez.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
böyle bir durum dünyanın başka bir yerinde var mıdır?! Kıbrıs meselesine çözüm
ararken, bu yaklaşımlarla iki toplumu birbirine yaklaştırmanız mümkün müdür?!
Kıbrıs Rumlarını Türkler aleyhine aşılayarak ve KKTC'yi dünyadan tecrit ederek
mi Türklerin itimadını kazanacaktır belli kurumlar ve insanlar! Yüce Meclisin
huzuruna getirilen bu anlaşmanın siyasî boyutu budur. Bizim, hükümetimizden beklediğimiz,
gerek sivil havacılık gerekse diğer alanlarda KKTC'ye karşı uygulanan
ambargolarla mücadele etmek ve Türkiye'nin devlet ağırlığını kullanarak bu
ambargoların kaldırılmasını sağlamaya çalışmaktır.
Kıbrıs meselesini, kendimizi suçlayarak,
geçmiş hükümetleri eleştirerek, Sayın Denktaş'ı boy hedefi haline getirerek
çözmemiz mümkün değildir. Gücü ve cesareti olan, bu ambargoların kaldırılması
için mücadele eder; bize yakışan da budur zaten. Kıbrıs Türklerinin özgür,
güvenli ve insanca bir hayat yaşamasını sağlamak durumundayız. Güney Kıbrıs'ta
yapılan son seçimler bir kere daha göstermiştir ki, Güney Kıbrıs'ta bir uzlaşma
kültürü olmamıştır, oluşturulamamıştır. Orada, Makarios'tan beri güdülen millî
politika halen devam etmektedir. Bu politika, Türklerle uzun vadede mücadele
politikasıdır. Bu politikanın vasıtaları, ticarî, askerî ve siyasî alanlarda
KKTC'yi dize getirmek, baskılar karşısında Türkleri ve Kıbrıs Türk kesimini pes
ettirmektir. Bu oyuna gelmemeliyiz.
Türklerin gücü, bu gibi baskıları bertaraf
etmeye yeterlidir. Yeter ki hükümet, yapılan bu haksızlıklarla mücadele edecek
cesareti göstersin. Kıbrıs Türkleri, bugüne kadar cesaretle sürdürdüğü
mücadeleyle ayakta durabilmiştir. Bu konuda, bizim, Kıbrıslı Türkleri zafiyete
uğratmamamız gerekmektedir.
İşte, Yüce Meclise sunulan bu anlaşma,
KKTC'yi güçlendirecek adımlardan biri olacaktır. Ümit ediyoruz ki, bunu, başka
adımlar izleyecektir ve KKTC Halkının refah seviyesi yükseltilecektir.
Sayın Başkan, sayın milletvekilleri;
özellikle, son bir hafta içerisinde yaşanan, Türkiye'deki siyasal konjonktürün
bir parçası olan, Sayın Annan'ın Türkiye'yi ziyaretinde, özellikle Adalet ve
Kalkınma Partisi Genel Başkanının, Sayın Annan'ın planını destekler şekilde,
Kıbrıslı Türkleri anlaşmaya zorlayacak şekilde, Sayın Denktaş'ı güç duruma
sokacak şekildeki destek vaat eden imalı sözleri, beni ve Kıbrıslı Türkleri ve
TC kimliği taşıyan herkesi rahatsız etmektedir. Bu konuda herkesi daha duyarlı
olmaya çağırıyorum. Papadapulos'la Denktaş'ın aynı kefeye konulmaması konusunda
herkesin azamî hassasiyeti göstermesini diliyorum.
Yüce Meclise saygılar sunuyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Oral.
AK Parti Grubu adına, İstanbul
Milletvekili Sayın Emin Şirin; buyurun. (AK Parti sıralarından alkışlar)
Konuşma süreniz 20 dakikadır.
AK PARTİ GRUBU ADINA EMİN ŞİRİN (İstanbul)
- Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Kuzey
Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Arasında Sivil havacılık İşbirliği Anlaşmasının
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı hakkında AK Parti Grubunun
görüşlerini bildirmek üzere söz almış bulunuyorum.
Benden evvel Cumhuriyet Halk Partisi Grubu
adına konuşan Sayın Oral, gerekçeyle ilgili teknik izahatları verdi; biz de bu
gerekçelere tamamen katılıyoruz. Ben buna ilaveten, işin siyasî boyutu hakkında
bir iki söz daha etmek istiyorum.
Şimdi, biliyorsunuz masada, muhtemelen bir
uzlaşma vesilesi olabilecek bir Annan planı müzakeresi var. Eğer bu plan iki
tarafın da kabul ettiği bir uzlaşma zemini olarak ortaya çıkarsa, bu planın çok
önemli vasıflarından bir tanesi; gerek Rum kesiminin gerekse Kuzey Kıbrıs Türk
Cumhuriyetinin yapmış olduğu uluslararası anlaşmaların Annan planının bir
mütemmim cüzü haline geleceği. Yani, uluslararası havacılıkla ilgili önümüzdeki
örnekte olduğu gibi, biz de Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti ile böyle bir anlaşma
imzalamazsak, bu, Güney Kıbrıs Rum Kesiminin öne geçmesini temin edebilecek bir
durum yaratıyor. Öğrendiğimiz kadarıyla, Dışişleri Bakanlığımızın bize verdiği
bilgiler çerçevesinde, Güney Kıbrıs Rum kesiminin Yunanistan ile yaptığı 1000'i
aşkın anlaşma var. Bizim de bunu, muadillerini, mütekabiliyet esası
çerçevesinde süratle ikmal etmemiz gerekiyor.
İşin siyasî boyutlarına, Sayın Oral'ın AK
Partiyle ilgili olarak söylediği bazı sözlerine de kısaca cevap vermek
istiyorum.
Burada, Denktaş'a yapılan bir haksızlığın
olduğunu veya Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyetinin yeteri kadar savunulmadığı gibi
bir görüşü ortaya koymanın haksızlık olduğu kanaatindeyim. Yirmisekiz senedir
devam eden bir problem var. Bu problemin, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyetindeki
soydaşlarımızın en ufak bir hakkına halel gelmeden halledilmesi bizim
Partimizin de en önde gelen prensiplerinden biridir.
Bu çerçeve içinde bu kanun tasarısına
müspet oy vereceğimizi Grubumuz adına beyan eder, hepinizi hürmetle selamlarım.
(AK Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Şirin.
Tasarının tümü üzerinde başka söz
talebi?.. Yok.
Tasarının tümü üzerindeki görüşmeler
tamamlanmıştır.
Tasarının maddelerine geçilmesini
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
1 inci maddeyi okutuyorum:
TÜRKİYE
CUMHURİYETİ HÜKÜMETİ İLE KUZEY KIBRIS TÜRK CUMHURİYETİ HÜKÜMETİ ARASINDA SİVİL
HAVACILIK İŞBİRLİĞİ ANLAŞMASININ ONAYLAN-
MASININ UYGUN BULUNDUĞUNA
DAİR KANUN TASARISI
MADDE 1. - 19 Eylül 2002 tarihinde
Ankara'da imzalanan "Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Kuzey Kıbrıs Türk
Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Sivil Havacılık İşbirliği Anlaşması"nın
onaylanması uygun bulunmuştur.
BAŞKAN - Madde üzerinde söz isteyen?..
Yok.
1 inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Kabul etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.
2 nci maddeyi okutuyorum:
MADDE 2. - Bu Kanun yayımı tarihinde
yürürlüğe girer.
BAŞKAN - 2 nci madde üzerinde söz
isteyen?.. Yok.
2 nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Kabul etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.
3 üncü maddeyi okutuyorum:
MADDE 3. - Bu Kanun hükümlerini Bakanlar
Kurulu yürütür.
BAŞKAN - 3 üncü madde üzerinde söz isteyen?..
Yok.
3 üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Tasarının tümü açık oylamaya tabidir.
Açık oylamanın şekli hakkında Genel
Kurulun kararını alacağım.
Açık oylamanın, elektronik oylama
cihazıyla yapılmasını oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul
etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Oylama için 3 dakika süre vereceğim.
Bu süre içinde sisteme giremeyen üyelerin
teknik personelden yardım istemelerini, bu yardıma rağmen de sisteme giremeyen
üyelerin, oy pusulalarını, oylama için öngörülen 3 dakikalık süre içinde
Başkanlığa ulaştırmalarını rica ediyorum.
Ayrıca, vekâleten oy kullanacak sayın
bakanlar var ise, hangi bakana vekâleten oy kullandığını, oyunun rengini ve
kendisinin ad ve soyadı ile imzasını da taşıyan oy pusulasını, yine, oylama
için öngörülen 3 dakikalık süre içerisinde Başkanlığa ulaştırmalarını rica
ediyorum.
Oylama işlemini başlatıyorum.
(Elektronik cihazla oylama yapıldı)
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, Türkiye
Cumhuriyeti Hükümeti ile Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Sivil
Havacılık İşbirliği Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun
Tasarısının açıkoylamasının sonucunu açıklıyorum:
Kullanılan oy sayısı : 358
Kabul : 357
Ret : 1
Buna göre, kanun tasarısı kabul edilmiş ve
kanunlaşmıştır. (1)
Alınan karar gereğince, 3 üncü sıraya
alınan, Çekle Ödemelerin Düzenlenmesi ve Çek Hamillerinin Korunması Hakkında
Kanunda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Tasarısı ve Adalet Komisyonu
raporunun müzakerelerine başlıyoruz.
3.- Çekle
Ödemelerin Düzenlenmesi ve Çek Hamillerinin Korunması Hakkında Kanunda
Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Tasarısı ve Adalet Komisyonu Raporu
(1/433) (S. Sayısı: 58)(2)
BAŞKAN - Komisyon?.. Yerinde.
Hükümet?.. Yerinde.
Komisyon raporu, 58 sıra sayısıyla
bastırılıp, dağıtılmıştır.
Tasarının tümü üzerinde, Cumhuriyet Halk
Partisi Grubu adına söz isteyen Malatya Milletvekili Sayın Muharrem Kılıç;
buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)
Konuşma süreniz 20 dakikadır.
CHP GRUBU ADINA MUHARREM KILIÇ (Malatya) -
Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; Çekle Ödemelerin Düzenlenmesi ve Çek
Hamillerinin Korunması Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Yasa
Tasarısı hakkında Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına görüşümüzü bildirmek üzere
söz almış bulunmaktayım.
19.3.1985 tarih ve 3167 sayılı Çekle
Ödemelerin Düzenlenmesi ve Çek Hamillerinin Korunması Hakkında Kanunun
uygulanmasında zaman içinde bazı sorunlarla karşılaşılmıştır.
3167 sayılı Yasada, keşide edilen çekin
karşılığının bulunmaması hali objektif sorumluluk olarak düzenlenerek, bu suça,
hürriyeti bağlayıcı ceza öngörülmüştür.
Bu yasa gereğince, karşılıksız çekin
hamilleri, gerek paralarının tahsili ve gerekse keşidecinin cezalandırılmasının
sağlanması amacıyla şikâyette bulunmuşlar ve açılan dava sayısı, 2001 yılı
itibariyle 307 381'e ulaşmış, yargıda devam eden ceza davalarının içinde çek
davalarının sayısı yüzde 15'i bulmuştur. Keza, bu iş yükünden Yargıtayımız da
nasibini almış, gerek adlî mahkemeler ve gerekse Yargıtayımız işin içinden
çıkamaz duruma gelmiştir.
Zaman içinde, çağdaş ceza hukukunda
ekonomik ilişkilerin gelişmesi ve çeşitlenmesiyle bu ilişkilerden doğan
eylemlere hürriyeti bağlayıcı cezanın başvurulacak en son çare olarak
öngörülmesi "ekonomik suça ekonomik ceza" ilkesinin doğmasına neden
olmuştur. Bu nedenle, hazırlanan tasarıda, karşılıksız çeki ilk defa keşide
edenlere hürriyeti bağlayıcı ceza yerine çek bedeli kadar ağır para cezası
verilmesi; ancak, çeke olan güvenin sarsılmaması bakımından da, bu suçtan
mükerrirlere hapis cezası verilmesi öngörülmüştür.
Kaldı ki, Türkiye Büyük Millet Meclisi
tarafından 3975 sayılı Kanunla kabul edilerek 23.2.1994 tarihinde yürürlüğe
giren 4 Numaralı Protokolün 1 inci maddesinde "hiç kimse, yalnız akdî
ilişkiden doğan yükümlülüğünü yerine getirmemiş olmasından dolayı özgürlüğünden
yoksun bırakılamaz" denilmektedir. Anayasamızın 90 ıncı maddesine göre
"usulüne göre yürürlüğe konulmuş milletlerarası antlaşmalar kanun
hükmündedir" düzenlemesi bulunmaktadır. Keza, yine, Anayasamızın 38 inci
maddesine 3.10.2001 tarihinde eklenen sekizinci fıkrayla, yine "hiç kimse,
yalnızca sözleşmeden doğan bir yükümlülüğü yerine getirememesinden dolayı
özgürlüğünden alıkonulamaz" hükmü getirilmiştir. Tüm bu düzenlemeleri
dikkate aldığımızda, akdî bir ilişki sonucu keşide edilen çekin karşılıksız
çıkması nedeniyle hapis cezası getirilemeyeceği ortadadır.
Bu konudaki, dünyada, çekle ilgili
mevzuatı incelediğimizde; Alman çek kanununda karşılıksız çeklerin sadece pula
tabi tutulduğu, Avusturya çek kanununda dolandırıcılık kastı olmadıkça çek
bedelinin yüzde 3'ü tutarında para cezası verildiği, Belçika çek kanununda
karşılıksız çekin yüzde 10'u oranında para cezası verildiği, yine, Yunan,
Japon, Macar, İsviçre çek kanunlarında para cezası ve tazminat cezası
öngörüldüğü, Fransız çek kanununda ise kötüniyet halinde, bazı sınırlamalarla,
karşılıksız çeklerde dolandırıcılık hükmü uygulanarak hapis cezası verildiği
görülmektedir.
İşte, içhukukumuzdaki tüm bu yasal
düzenlemeler ve çağdaş ülkelerdeki uygulamalar da dikkate alınarak, tasarıda,
karşılıksız çek veren keşideciye, keşide ettiği çek nedeniyle çek bedeli kadar
para cezası ödemesi öngörülmüş; ancak, mükerrir olmaları durumunda 1 yıldan 5
yıla kadar hapis cezası düşünülmüştür.
Karşılıksız çek düzenleyenlerin tümünü
kötüniyetli olarak kabul etmek de mümkün değildir. Ekonomik krizlerde pek çok
tüccar, işadamı, esnaf iflas etmiş ve piyasaya verdiği çekleri ödeyememiştir.
Geçmiş hükümetlerin basiretsiz yönetimlerinin faturası piyasaya güvenerek iş
yapan vatandaşa çıkarılmıştır. Vatandaşın borç yükü bir gecede yüzde 100
artmıştır. Ekonomik kriz nedeniyle, bu durumdaki vatandaşlarımızı
hürriyetlerinden mahrum bırakmak da doğru bir uygulama olmasa gerekir.
Çekle ilgili taraflardan birisi de, çek hesabı
açılan muhatap bankadır. Çek defterleri bankalar tarafından bastırılır. Çek,
Türk Ticaret Kanununda kıymetli evrak olarak poliçe ve bonoyla birlikte
düzenlenmiştir. Vatandaşın çeke, diğer kıymetli evraklardan daha fazla itibar
etmesinin nedeni; çek karnelerinin, bankalar tarafından araştırılan ve
güvenilir kişilere verildiğinin düşünülmesidir. Oysa, bankalar çek karnesi
verdiği kişileri yeteri kadar araştırıp, soruşturmadan, bankaya her hesap açana
çek karnesi verilmesi gibi bir uygulamaya girmişlerdir. Bunda, çeklerle ilgili
bankaların sorumluluğunun günümüzün ekonomik şartlarına göre çok az olmasından
kaynaklandığı düşünülmüştür. Bu nedenle, hükümet tasarısında bankaların
sorumluluğu, çek yaprağı başına 150 000 000 TL olarak öngörülmüşse de, Adalet Komisyonu,
bankaların bu işin üzerinde biraz daha fazla ciddiyetle durmalarını sağlamak
amacıyla ve günün ekonomik şartlarını da dikkate alarak, bu sorumluluğu, çek
yaprağı başına 300 000 000 TL olarak öngörmüştür.
Yukarıda da belirttiğimiz gibi, bundan amaç,
bankaları cezalandırmak değil, kısmen de olsa, çek yaprağı başına 300 000 000
TL sorumlulukları olduğundan, çek hesabı açtırmak isteyenlerin yasaklılık ve
engel durumlarını, ekonomik ve sosyal durumlarını araştırmada basiretli
davranmaya sevk etmek, bankaya her hesap açtırana çek karnesi verilmesini
engellemektir.
Sayın Başkan, sayın milletvekilleri;
düzenlenecek bir çek yasasıyla, çekin taraflarının tümünü de memnun etmek
mümkün değildir. Çek hamili, keşideciye hürriyeti bağlar ceza verilmesini talep
ederek, alacağını tahsilde kolaylık sağlamaya çalışmakta; keşideci ise, bunun
ekonomik bir suç olduğunu, bu nedenle, hürriyeti bağlayıcı ceza verilmemesini,
ekonomik suça ekonomik ceza verilmesini talep etmektedir; muhatap banka ise, bu
olayda kendisinin sadece aracı konumda olduğunu, bu sorunun keşideci ile hamil
arasındaki bir sorun olduğunu, halihazırdaki her çek yaprağı için 60 000 000 TL
sorumluluğun dahi fazla olduğunu, bu konuda bankalara sorumluluk
yüklenemeyeceğini belirtmektedir. Bu nedenle, tüm tarafları memnun edecek bir
yasal düzenlemeyi yapmak, gerçekten, zor bir durum gibi gözükmektedir.
3167 sayılı Kanunun uygulamaları
gereğince, halen, gerek yerel mahkemelerde ve gerekse Yargıtayda yüzbinlerce
dosya bulunmaktadır. Bu yasa tasarısı kanunlaşıp yürürlüğe girdiğinde, bu sorun
da, büyük ölçüde giderilmiş olacaktır.
Ayrıca, getirilecek bu yeni düzenlemeyle,
çeklerle ilgili yargılamalarda, Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunun 225 inci
maddesi uygulanabilecektir. Bu madde, "Tahkikatın mevzuu olan suç gerek
yalnız ve gerek birlikte olarak para cezasını, hafif hapis ve müsadere
cezalarını müstelzim ise sanık gelmese bile duruşma yapılabilir. Bu gibi
hallerde sanığa gönderilecek celpnamede kendisi gelmese dahi duruşmanın
yapılabileceği yazılır" şeklindedir. Bu düzenlemeyle, mahkemelerde
aylarca, hatta bazen yıllarca süren çekle ilgili ceza davalarında, mahkemeler,
sanığa açıklamalı celpname göndererek, sanığın yokluğunda da karar
verebileceklerdir. Böylece, çekle ilgili ceza davalarının sürüncemede kalması
önlenmiş olacaktır.
Tüm bu düşüncelerle, çekle ilgili bu kanun
tasarısına, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu olarak olumlu oy kullanacağımızı
bildirir, Türkiye Büyük Millet Meclisinin sayın üyelerine saygılarımı sunarım.
(Alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Kılıç.
Tasarının tümü üzerinde AK Parti Grubu
adına söz isteyen Konya Milletvekili Sayın Harun Tüfekçi; buyurun.
Konuşma süreniz 20 dakikadır.
AK PARTİ GRUBU ADINA HARUN TÜFEKÇİ (Konya)
- Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 58 sıra sayılı Çekle Ödemelerin
Düzenlenmesi ve Çek Hamillerinin Korunması Hakkında Kanunda Değişiklik
Yapılmasına İlişkin Kanun Tasarısıyla ilgili AK Parti Grubu adına söz almış
bulunuyorum; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Saygıdeğer milletvekilleri, 3167 sayılı
Çek Yasası, bilindiği üzere, geniş bir kesimi yakından ilgilendiriyor olup, üç
sacayağı yapısıyla hassas bir denge üzerine oturtulması gereken bir durum arz
etmektedir. Bu denli hassas olan bir yasanın, adil, hakkaniyete uygun,
tarafları olan banka, keşideci ve hamilin vicdanlarında kabul gören yasa
koyucuların objektif değerlendirmeye bir o kadar daha dikkat etmesi gereken
yasal düzenleme olduğunu bilmekteyiz.
Bu bilinçle, Adalet Komisyonu, esas
komisyon olarak, meselenin enine boyuna tartışılması düşüncesiyle,meseleyi alt
komisyona sevk etmiştir. Alt komisyon üyesi olarak, yukarıda belirttiğimiz
hassasiyetleri dikkate almak suretiyle, yasal düzenlemeden etkilenecek olan
taraf gördüğümüz herkesi, onların temsilcilerini bizzat komisyonumuza davet
ederek, dinledik. Bu bağlamda, Yargıtay 10. Ceza Dairesi Başkanının, Türkiye
Barolar Birliği yetkililerinin, üst düzey banka yetkililerinin ve işadamları
temsilcilerinin görüşlerine başvurduk. Bu görüşler dairesinde, objektif
kriterleri dikkate alarak, olması gerekenin en iyisini yapmaya çalıştık.
Biliyoruz ki, bütün bu hassasiyetimize rağmen, yasal düzenlemeden etkilenecek
tarafları yeterince memnun etmemiş olabiliriz. Uygulaması en uygun yasal
düzenlemeyi, CHP'li komisyon üyeleriyle birlikte, birçok maddede mutabakata vararak
yapmaya çalıştık. Umarım, bu düzenlemeden önceki yanlış uygulamalardan doğan
aksaklıklar giderilmiş olur.
3167 sayılı Yasada yapılan değişikliklerin
içeriği hakkında bilgi vermek istiyorum.
Öncelikle, bankaların, işin başında, çek
karnesi vereceği kişileri iyi araştırması, ileride mağduriyetlerin doğmaması
bakımından gerekli basiret ve özeni göstermesi yönünden, kişinin ekonomik ve
sosyal durumunun yasaklılık ve engel durumu olup olmadığını banka kayıtlarından
araştırma yükümlülüğü getirilmiştir.
Bilindiği üzere, bugüne kadar, çek
defteri, neredeyse, bakkaldan alınabilen bir meta kadar kolayca alınmakta ve
piyasada karşılığı olmayan çeklerin sayısı artmaktaydı. Yine, ekonomik krizle
birlikte, ciddî anlamda karşılıksız çekten doğan mağduriyetler artmıştır.
Çek defterinin ne şekilde olması, üzerinde
bulunması gereken unsurlar belirlenmiştir ki, hesap sahibinin vergi kimlik
numarasının da çekin üzerine yazılması kararlaştırılmıştır.
Bankaca, hesap sahibine ilişkin her türlü
bilgiyi, belgeleri alma ve saklama yükümlülüğü ile çekin karşılığının tamamen
veya kısmen bulunmaması halinde, hamilin talebi üzerine, keşidecinin adresinin
hamile verilmesi de bir ölçüde zorunluluk haline getirilmiştir.
Çekin ibrazı ve ödemesinde yeni düzenleme
getirilmiş olup, özellikle, çekin karşılığının kısmen olması durumunda,
bankanın, sorumluluğu olduğu ve ileride bahsedeceğim miktar dahil olmak üzere
"kısmî ödeme yapılır ve çekin ön ve arka kısmının onaylı fotokopisi çek
hamiline verilir" şeklinde bir düzenleme getirilmiştir.
Buna göre, çek hamili, onaylı fotokopiyle
yasal yollara başvurabilmektedir. Bu düzenlemeyle işleyiş hızlandırılmış, çek
hamilleri korunmuştur. Önceki düzenlemede, zaman ve maddî kayıp ciddî boyutlara
ulaşmaktaydı. Bunun önüne böylece geçilmesi sağlanmıştır.
Çekin ilgili bankaya ibrazındaki yasal
düzenlemelerin, takas odalarında da aynen uygulanması yönünde değişikliğe
gidilmiştir. Çek keşidecisine, özellikle iyiniyetli olarak, çekin karşılığını
yatırmada ihmal gösterenlere kolaylık olması ve ileride telafisi güç zarar ve
mağduriyetlere yol açmaması için, düzeltme hakkı, çekte yazılı keşide gününe
göre hesaplanacak, ibraz süresinin bitim tarihinden itibaren on gün içerisinde,
çekin karşılıksız kalan kısmını, yüzde 10 tazminatı ve gecikme zammını ödeyerek,
çek keşide etme hakkını yeniden kazanması sağlanmıştır. Bütün kolaylığa rağmen
düzeltme hakkını kullanmayan keşideci karşısında hamili korumak amacıyla,
Merkez Bankasına bildirim ve Merkez Bankasının bankalara duyuru süresi
kısaltılmıştır.
Başlangıç kısmında belirttiğimiz üzere,
kısmen veya tamamen karşılıksız çıkan çeklerde, her bir çek yaprağında
bankaların sorumlu olduğu miktar 300 000 000 TL -yaprak başı- olarak
çıkarılmıştır.
Çeki diğer kambiyo senetlerinden ayıran
nokta, bankaların güvencesi altında olmasıdır. Öyleyse, bankaların sorumlu
olduğu miktarın makul seviyede olması amaçlanmıştır. Bir ölçüde, bankaların çek
karnelerini verirken daha dikkatli olması, kendi sorumluluklarının olduğunu
hatırlatma gereği doğmuştur.
Hal böyleyken, esasen bu miktarın bile
düşük olduğunu, ancak terazinin hassas noktada tutulması, çekin ödeme aracı
olması ve ticaretteki fonksiyonu düşünülmüştür.
İnanıyoruz ki, bu düzenlemeyle, çekin
kullanılması, taraflarca gerekli hassasiyetin gösterilmesi açısından önem arz
etmektedir.
Ayrıca, çek defterini ilgili bankaya iade
etmesi gerektiği halde, ihtara uymayanlar ile yasaklama süresi içerisinde çek
hesabı açtıranlara ağır hapis ve çek hesabı açan bankalara da ağır para cezası
getirilmiştir.
Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi ve çağdaş
ceza hukukunda, ekonomik ilişkilerin gelişmesi ve çeşitlenmesi sonucu, bu
ilişkilerden doğan ve netice itibariyle cezaî müeyyideyi gerektiren eylemlere,
hürriyeti bağlayıcı cezanın başvurulacak en son çare olarak öngörülmesi "ekonomik
suça ekonomik ceza" ilkesinin doğmasına yol açmıştır. Bu nedenle, yeni
düzenlemeyle, keşide edilen çekin karşılığının bulunmaması halinde, bu suçu ilk
defa işleyenler için çek bedeli, tutarı kadar para cezası, mükerrer olması
-yani, bu para cezasının kesinleşmesinden sonraki karşılıksız çek keşide etme
suçları- karşısında da, hapis cezasıyla, bir ölçüde keşideciyi tazyik etme
yoluna gidilmiştir.
Yapılan değişiklikle, ayrıca, çek keşide
eden hesap sahipleri veya yetkili temsilcilerinin cezalandırılmaları da hükme
bağlanmıştır. Bu maddeyle, özel hukuk tüzelkişilerine de ceza sorumluluğu
getirilmiştir.
Yeni düzenlemeyle, gecikme faizinin
-ticarî ilişki olması nedeniyle- temerrüt faizine ilişkin kanuna göre
uygulanması bir ölçüde uygun görülmüştür.
Çek Yasasında, şikâyet etme hakkı ve
şikâyet edilen merciin hangi mahkeme olması gerektiği hususunda yeni
düzenlemeler getirilmiştir. Öyle ki, yıllarca sürüncemede kalan davaların ve
yığılmaların önlenmesi, işleyişteki aksaklığın giderilerek sistemin uygulanabilir
bir yapıya kavuşması hedeflenmiştir. Keşideciyle anlaşan hamilin davayı takip
etmemesi, delillerin toplanmasında ortaya çıkan güçlükler, yargılamadan kaçan
sanıkların savunmalarının alınamaması gibi güçlükler yargılamayı tıkamış ve
sistem işlemez hale gelmiştir.
Yasaya işlerlik kazandırma anlamında,
şikâyetçinin şikâyet anından itibaren müdahil sıfatını kazanacağı hükme
bağlanmış, müdahil veya vekilinin haklı mazeret olmaksızın duruşmalara üst üste
iki kez gelmemesi durumunda, şikâyetten vazgeçmiş sayılarak, davanın düşürüleceği hükme bağlanmıştır.
Yetkili mahkemenin, çekin ibraz edildiği
ya da keşide edildiği veya şikâyetçinin yerleşim yerinin bulunduğu yer asliye
ceza mahkemesi olduğu belirtilerek, hamilin davasını geniş yetki alanında
sürdürme zemini ve kolaylığı sağlanmıştır. Oysaki, önceki düzenlemelerde
gerçekten çok büyük sıkıntı vardı; bununla, yetki alanı genişletilmiş oldu.
Adı üzerinde, bu yasa, özellikle çek
hamilinin korunmasını amaçlamaktadır; ancak, uygulamada, vadeli çek hususunda,
keşideci ve hamil zımnî bir anlaşma içinde olduğundan, hassas dengede, çek
keşide eden ve iyiniyetli hamille anlaşan keşidecinin mağduriyetini önleme
amacıyla da, özellikle, şu anda Yargıtayda ve yerel mahkemelerde bekleyen
dosyaların çoğunluğunun bu ilişkilerden kaynaklandığını bilmekteyiz.
Değerli milletvekilleri, öyle ki, zımnî
anlaşmaya rağmen, çek keşide tarihi gelmeden, çek hamili, bankaya çeki ibraz
ederek, keşideciyi karşılıksız çek keşide eder duruma düşürmekteydi. Esasen,
ülkemizde yaygın kullanım şekline uygun yeni düzenleme getirilmiş, en azından,
keşidecinin cezaî sorumluluğunun bu tür ilişkilerde bertaraf edilmesi
sağlanmıştır. Elbette, bizler, Türkiye'nin gerçeklerini ve kanunların
uygulanabilirliğini araştırmak ve buna uygun yasal düzenlemelere gitmek
zorundayız. Bunun gereği olarak da, AK Parti, CHP Grubuyla müzakere içinde,
halkın yararına yasal düzenlemelere gidilmesi hususunda azamî gayret
göstermektedir ve göstermeye de devam edecektir.
Çek hamillerini korumak amacıyla,
ödemelerin gecikmesi halinde tazminatın belirli oranlarda artması
öngörülmektedir. Böylece, keşidecinin ödemeyi geciktirme yoluyla haksız kazanç
ve yarar beklemesi yerine, bir an önce ödemede bulunma yolunda çaba göstermesi
amaçlanmaktadır.
Geçici maddeler de yeni düzenlemeye uygun
olarak yasa tasarısının sonuna eklenmiştir. Buna göre, kanunun yürürlüğe
girmesinden önce keşide edip de karşılıksız çıkan çekler hakkında açılmış olan
davalarda şikâyetçinin davayı takip etmemesi halinde yapılacak işlem
gösterilmektedir. Yine, düzeltme hakkını kaybedenlere yeni bir fırsat tanınmış,
ekonomik durumdan dolayı mağdur olmuş olan keşidecinin kendisini toparlayarak
bu fırsattan yararlanması hedeflenmiştir.
Saygıdeğer milletvekilleri, şu anda çek
yasasının uygulanmasıyla ilgili sıkıntıdan dolayı mahkemelerde ve Yargıtay'da
100 000'in üzerinde dosya beklemektedir. Yeni düzenlemeyle, mahkemelerin
üzerindeki bu ciddî yük hafiflemiş olacak, dosyalar işlerlik kazanacak ve
sonuçlanması mümkün olacaktır. Yasamanın görevi de yargının önünü açmak ve
yasaların işlerlik kazanmasını sağlamaktır. Çek yasa tasarısının komisyon
çalışmasında olduğu gibi, bütün yasa tasarılarında, yasal düzenlemelerle
yakından ilgisi olan kurum ve kuruluşların yetkilileri komisyonlara çağrılmak
suretiyle onların görüşleri alınmaktadır. Grubumuz, toplumsal mutabakata önem
veren bir anlayışla hareket etmektedir.
Toplumsal mutabakatın sonucu olarak ortaya
çıkan Çekle Ödemelerin Düzenlenmesi ve Çek Hamillerinin Korunması Hakkında
Kanunda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Tasarısı hakkında AK Parti Grubu
olarak olumlu oy kullanacağımızı beyan eder, Yüce Heyetinizi saygıyla
selamlarım. (AK Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Tüfekçi.
Tasarının tümü üzerinde başka söz
talebi?.. Yok.
Tasarının tümü üzerindeki görüşmeler
tamamlanmıştır.
Maddelerine geçilmesini oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
1 inci maddeyi okutuyorum:
ÇEKLE
ÖDEMELERİN DÜZENLENMESİ VE ÇEK HAMİLLERİNİN KORUNMASI
HAKKINDA KANUNDA DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA
İLİŞKİN KANUN TASARISI
MADDE 1. - 19.3.1985 tarihli ve 3167
sayılı Çekle Ödemelerin Düzenlenmesi ve Çek Hamillerinin Korunması Hakkında
Kanunun 2 nci maddesi başlığı ile birlikte aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
"Sorumluluk :
Madde 2. - Bankalar, çek hesabı açmak
maksadıyla bu Kanunla kendilerine verilen görev ve yükümlülükleri yerine
getirirken, çek hesabı açtırmak isteyenin yasaklılık ve engel durumu bulunup
bulunmadığını Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasınca 9 uncu maddeye göre bankalara
yapılan duyurular çerçevesinde her birinin kendi nezdinde oluşturduğu
kayıtlardan araştırırlar; ayrıca bu kişinin ekonomik ve sosyal durumu gibi
hususların belirlenmesinde gerekli basiret ve özeni gösterirler."
BAŞKAN - Madde üzerinde söz isteyen?.. Yok.
1 inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Kabul etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.
2 nci maddeyi okutuyorum:
MADDE 2. - 3167 sayılı Kanunun 3 üncü
maddesi başlığı ile birlikte aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
"Çek defterleri :
Madde 3. - Çek defterleri bankalarca
bastırılır.
Çek defterlerinin baskı şeklini belirleyen
esaslar, Türkiye Bankalar Birliğinin görüşü alınarak Türkiye Cumhuriyet Merkez
Bankasınca Resmî Gazetede yayımlanacak bir tebliğle düzenlenir. Çek
defterlerinin her yaprağına, çek hesabının bulunduğu şubenin adı, hesap
numarası ve hesap sahibinin vergi kimlik numarası yazılır; ancak, hesap
sahibinin vergi kimlik numarası hariç olmak üzere bunların yazılmamış olması
veya bankalarca baskı şekline ilişkin esaslara aykırı davranılması çekin
geçerliğini etkilemez.
29.6.1956 tarihli ve 6762 sayılı Türk
Ticaret Kanununun 692 nci maddesinde belirtilen unsurları taşımayan senetler bu
Kanun kapsamında kabul edilmez; ancak aynı Kanunun 693 üncü maddesi hükmü
saklıdır.
Bankalar, çek hesabı açtıranların açık
kimlik ve adreslerini saptamak için fotoğraflı nüfus cüzdanı örnekleri ile
yerleşim yeri belgelerini tacir olanların ayrıca ticaret sicili kayıtlarını
almak, bunların açık kimliklerini, adreslerini, vergi kimlik numaralarını ve
çek hesabının kapatılma hallerini onbeş gün içinde Türkiye Cumhuriyet Merkez
Bankasına bildirmek ve bunlara ilişkin belgeleri hesapların kapatılmalarını
izleyen beşinci yılın sonuna kadar saklamak zorundadırlar. Çekin karşılığının
tamamen veya kısmen bulunmaması halinde hamilin talebi üzerine keşidecinin
bankaca bilinen adresleri kendisine verilir."
BAŞKAN - 2 nci madde üzerinde söz
isteyen?.. Yok.
2 nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Kabul etmeyenler... 2 nci madde kabul edilmiştir.
3 üncü maddeyi okutuyorum:
MADDE 3. - 3167 sayılı Kanunun 4 üncü
maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
"Madde 4. - Çek hesabı açılan bankaya
muhatap banka denir.
Koşullarına uygun ve karşılığı var olan
çek, muhatap bankanın herhangi bir şubesine ibraz edildiğinde hamilin vergi
kimlik numarası saptandıktan sonra ödenir. Ancak, çek hesabı açılmış olan şube
dışında herhangi bir şubeye ibraz edilen çek, o şubece karşılığı sorulmak
suretiyle ödenir.
Çekin karşılığının tamamen veya kısmen
bulunmaması halinde bankanın ödeme yükümlülüğü, 10 uncu maddede belirlenen
sorumluluk miktarı saklı kalmak üzere, çek hesabında bulunan miktarla
sınırlıdır. 10 uncu maddede belirlenen miktar dahil olmak üzere kısmî ödeme
halinde, çekin ön ve arka yüzünün onaylı fotokopisi ücretsiz olarak hamile
verilir. Çek hamili, bu fotokopiyle müracaat borçlularına veya kambiyo
senetleri hakkındaki takip usullerine başvurabileceği gibi; Cumhuriyet
savcılığına şikâyette bulunurken dilekçesine bu fotokopiyi ekleyebilir ve bunu
icra daireleri ile mahkemelerde ispat aracı olarak kullanabilir. Mahkeme veya
icra dairesinin istemi halinde çekin aslı bu mercilere gönderilir."
BAŞKAN - 3 üncü madde üzerinde söz
talebi?.. Yok.
3 üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Kabul etmeyenler... 3 üncü madde kabul edilmiştir.
4 üncü maddeyi okutuyorum:
MADDE 4.- 3167 sayılı Kanunun 5 inci
maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
"Madde 5.- Çekin ibrazında
karşılığının tamamen ödenmemesi veya çek hamili tarafından kısmî ödemenin kabul
edilmemesi halinde, ibraz tarihi ile ödememe nedeni çekin üzerine yazılır ve
çek, üzerine imzası alınarak hamiline geri verilir; çekin ön ve arka yüzünün
fotokopisi banka tarafından saklanır."
BAŞKAN - 4 üncü madde üzerinde söz
talebi?... Yok.
4 üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Kabul etmeyenler...
4 üncü madde kabul edilmiştir.
5 inci maddeyi okutuyorum:
MADDE 5. - 3167 sayılı Kanunun 6 ncı
maddesine aşağıdaki fıkralar eklenmiştir.
"Yönetmelikte belirtilen esaslar
çerçevesinde çeklerin fizikî olarak ibraz edilmeksizin sadece çek bilgileri
üzerinden bankalararası takas odaları aracılığı ile elektronik ortamda muhatap
bankaya gönderilerek işlem görmesi, 6762 sayılı Türk Ticaret Kanununun 710 uncu
maddesine göre takas odasına ibraz hükmündedir.
Takas odaları aracılığıyla ibraz edilmiş
çekler için, 10 uncu maddede belirlenen sorumluluk miktarı dahil kısmî ödeme
yapılmaz. Ancak, takas odaları aracılığıyla ibraz edilen çekin, hesapta yeterli
karşılığının olmadığının belirlenmesi halinde muhatap banka tarafından, hesapta
bulunan kısmî karşılık tutarı, çeki ibraz eden hamil lehine onbeş gün süreyle
bloke edilir."
BAŞKAN - 5 inci madde üzerinde söz
talebi?.. Yok.
5 inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Kabul etmeyenler... 5 inci madde kabul edilmiştir.
Kâtip Üyenin oturarak okumasını oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
6 ncı maddeyi okutuyorum:
MADDE 6. - 3167 sayılı Kanunun 7 nci
maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
"Madde 7. - Yeterli karşılığı
bulunmadığı için çeki kısmen veya tamamen ödemeyen muhatap banka, hesap
sahibine, kendisine ait bütün çek defterlerini aldığı bankalara geri vermesini,
8 inci maddede öngörülen sürenin bitiminden itibaren on gün içinde iadeli taahhütlü
mektupla bildirir."
BAŞKAN - 6 ncı madde üzerinde söz
talebi?.. Yok.
6 ncı maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Kabul etmeyenler... 6 ncı madde kabul edilmiştir.
7 nci maddeyi okutuyorum:
MADDE 7. - 3167 sayılı Kanunun 8 inci
maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
"Madde 8. - Çekte yazılı keşide
gününe göre hesaplanacak ibraz süresinin bitim tarihinden itibaren en geç on
gün içinde çekin karşılıksız kalan kısmını yüzde on tazminatı ve ibraz
tarihinden ödeme gününe kadar geçen süre için 16a maddesine göre hesaplanacak
gecikme faizi ile birlikte ödemek suretiyle düzeltme hakkını kullanan, çek
keşide etmek hakkını yeniden kazanır."
BAŞKAN - 7 nci madde üzerinde söz
talebi?.. Yok.
7 nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Kabul etmeyenler... 7 nci madde kabul edilmiştir.
8 inci maddeyi okutuyorum:
MADDE 8. - 3167 sayılı Kanunun 9 uncu
maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
"Madde 9. - Muhatap banka, yeterli
karşılığı olmadığı için çekin ödenmediğini ve hesap sahibi hakkında gereken
bilgileri, ibraz tarihinden itibaren on gün içinde Türkiye Cumhuriyet Merkez
Bankasına bildirir. Bu bildirimden sonra çek tutarı ile 16c maddesinde
öngörülen tazminat ve gecikme faizinin muhatap bankaya ödenmesi de, ödeme
tarihinden itibaren on gün içinde Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasına
bildirilir. Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası da bu bildirimleri en geç onbeş
gün içinde bankalara duyurur."
BAŞKAN - Madde üzerinde söz talebi?.. Yok.
8 inci madde üzerinde 1 adet önerge
vardır; okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 58 sıra
sayılı kanun tasarısının çerçeve 8 inci maddesiyle değiştirilmesi öngörülen
3167 sayılı Kanunun 9 uncu maddesinin ikinci cümlesinin "Bu bildirimden
sonra çek tutarı ile 16c maddesinde öngörülen tazminat ve gecikme faizinin
hamile veya hamile ödenmek üzere muhatap bankaya ödenmesi de, muhatap banka
tarafından ödeme tarihinden itibaren on gün içinde Türkiye Cumhuriyet Merkez
Bankasına bildirilir." şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz. Eyüp
Fatsa Hayati Yazıcı
Erdoğan Özegen |
|
||||||||||||||||||||||||||||||||
|
|
||||||||||||||||||||||||||||||||
|
|
BAŞKAN - Komisyon önergeye katılıyor mu?
ADALET KOMİSYONU BAŞKANI KÖKSAL TOPTAN
(Zonguldak) - Katılıyoruz.
BAŞKAN - Hükümet önergeye katılıyor mu?
ADALET BAKANI CEMİL ÇİÇEK (Ankara) -
Katılıyoruz.
BAŞKAN - Önergeniz hakkında konuşacak
mısınız; yoksa, gerekçeyi mi okutayım?
EYÜP FATSA (Ordu) - Gerekçe okunsun Sayın
Başkan.
BAŞKAN - Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Karşılıksız çıkan çeki keşide edenleri
ödemeye teşvik etmek ve bunların çek hamiline ödeme yapmaları halinde de bu
ödemenin Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasına bildirilmesini ve buradan da diğer
bankalara duyurulmasını sağlamak amacıyla bu değişiklik önergesi verilmiştir.
BAŞKAN - Önergeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmiştir.
Şimdi, maddeyi, kabul edilen önerge
doğrultusunda oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... 8 inci
madde, kabul edilen önerge doğrultusunda kabul edilmiştir.
9 uncu maddeyi okutuyorum:
MADDE 9. - 3167 sayılı Kanunun 10 uncu
maddesi başlığı ile birlikte aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
"Bankanın sorumlu olduğu miktar :
Madde 10. - Muhatap banka, süresinde ibraz
edilen çekin karşılığının bulunmaması halinde her çek yaprağı için üçyüzmilyon
liraya kadar ve kısmen karşılığının bulunması halinde ise bu miktarı her çek
yaprağı için üçyüzmilyon liraya tamamlayacak biçimde ödeme yapmakla yükümlüdür.
Bu husus, hesap sahibi ile muhatap banka arasında çek defterinin teslimi
sırasında yapılmış olan dönülemeyecek bir gayri nakdî kredi sözleşmesi
hükmündedir.
Yukarıda belirtilen sorumluluk miktarı,
Devlet İstatistik Enstitüsü Başkanlığınca yayımlanan toptan eşya fiyatları
yıllık endeksindeki değişmeler göz önünde tutularak Türkiye Cumhuriyet Merkez
Bankası tarafından her yıl Ocak ayında belirlenir ve Resmî Gazetede
yayımlanır."
BAŞKAN - 9 uncu madde üzerinde söz talebi?..
Yok.
9 uncu maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Kabul etmeyenler... Madde
kabul edilmiştir.
10 uncu maddeyi okutuyorum:
MADDE 10. - 3167 sayılı Kanunun 11 inci
maddesi başlığı ile birlikte aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
"Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasınca
ilân edilecek hususlar :
Madde 11. - Türkiye Cumhuriyet Merkez
Bankası, 16 ncı madde gereğince çek hesabı açtırmaktan yasaklamaya ve 16c
maddesinin dördüncü fıkrası gereğince yasaklama kararının ortadan
kaldırılmasına dair mahkeme kararlarının Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasına
bildirilmesine ilişkin esas ve usulleri Adalet Bakanlığının; bankalara
duyurulmasına ilişkin esas ve usulleri Türkiye Bankalar Birliğinin görüşünü
alarak Resmî Gazetede yayımlanacak bir tebliğle düzenler.
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası, yeterli
karşılığı olmadığı için ödenmeyen ve daha sonra ödenen karşılıksız çekler ile
hesap sahibi hakkındaki bilgilerin bankalardan toplanma ve bankalara duyurulma
esas ve usullerini Türkiye Bankalar Birliğinin görüşünü alarak belirler ve
Resmî Gazetede yayımlar. Bankalar belirlenen esas ve usuller çerçevesinde bu
bilgileri Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasına gönderirler.
BAŞKAN - 10 uncu madde üzerinde söz
talebi?.. Yok.
10 uncu maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler... Kabul etmeyenler... 10 uncu madde kabul edilmiştir.
11 inci maddeyi okutuyorum:
MADDE 11. - 3167 sayılı Kanunun 13 üncü
maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
"Madde 13. - 7 nci madde gereğince
banka tarafından yapılan ihtarı aldığı veya almış sayıldığı tarihten itibaren
on gün içinde geçerli bir sebebe dayanmaksızın çek defterlerini geri
vermeyenlere, ilgili bankanın ihbarı üzerine üçyüzellimilyon liradan üçmilyar
liraya kadar ağır para cezası verilir. İlgili banka bu ihbarı yapmakla yükümlüdür.
16 ncı madde gereğince hükmolunan
yasaklama süresi içinde çek hesabı açtıranlara bir yıldan beş yıla kadar hapis
cezası verilir. Hakkında yasaklama kararı verilmiş kişilere yasaklama süresi
içinde çek hesabı açan bankalara birmilyar liradan beşmilyar liraya kadar ağır
para cezası verilir."
BAŞKAN - 11 inci madde üzerinde söz
talebi?.. Yok.
11 inci maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler... Kabul etmeyenler... 11 inci madde kabul edilmiştir.
12 nci maddeyi okutuyorum:
MADDE 12. - 3167 sayılı Kanunun 14 üncü
maddesi başlığı ile birlikte aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
"Yetkili olmadığı halde çek defteri
basanlar ve bastıranlar :
Madde 14. - Çek defteri basmaya veya
bastırmaya kanunen yetkili kılınanlar dışında çek defteri basanlara ve bastıranlara
iki yıldan beş yıla kadar hapis ve üçyüzellimilyon liradan üçmilyar liraya
kadar ağır para cezası verilir.
BAŞKAN - 12 nci madde üzerinde söz
talebi?.. Yok.
12 nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Kabul etmeyenler... 12 nci madde kabul edilmiştir.
13 üncü maddeyi okutuyorum:
MADDE 13. - 3167 sayılı Kanunun 15 inci
maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
"Madde 15. - 3, 4, 5, 7, 9 ve 11 inci
maddeler ile 13 üncü maddenin birinci fıkrasında yazılı yükümlülükleri yerine
getirmeyen bankalar hakkında üçyüzellimilyon liradan üçmilyar liraya kadar ağır
para cezasına hükmolunur. Yargılamada bankayı şube müdürü temsil eder."
BAŞKAN - 13 üncü madde üzerinde söz
talebi?.. Yok.
13 üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler... Kabul etmeyenler... 13 üncü madde kabul edilmiştir.
14 üncü maddeyi okutuyorum:
MADDE 14. - 3167 sayılı Kanunun 16 ncı
maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
"Madde 16. - Üzerinde yazılı keşide
tarihinden önce veya ibraz süresi içinde 4 üncü madde uyarınca ibraz
edildiğinde, yeterli karşılığı bulunmaması nedeniyle kısmen de olsa ödenmeyen
çeki keşide eden hesap sahipleri veya yetkili temsilcileri, kanunların ayrıca
suç saydığı haller saklı kalmak üzere, çek bedeli tutarı kadar ağır para
cezasıyla cezalandırılırlar. Ancak verilecek para cezası seksenmilyar liradan
fazla olamaz. Bu miktar, 1.3.1926 tarihli ve 765 sayılı Türk Ceza Kanununun ek
2 nci maddesine göre her yıl artırılır. Bu suçtan mükerrirlere, bir yıldan beş
yıla kadar hapis cezası verilir.
Bu suçun, organ veya temsilcisi tarafından
tüzelkişi yararına işlenmesi halinde özel hukuk tüzelkişisi hakkında da birinci
fıkra uyarınca para cezasına hükmolunur.Ayrıca yetkili temsilci tarafından
yararına çek keşide edilen hesap sahibi gerçek kişi hakkında da bu fıkra hükmü
uygulanır.
Mahkeme, ayrıca işlenen suçun niteliğine
göre bir yıl ile beş yıl arasında belirleyeceği bir süre için hesap
sahiplerinin ve yetkili temsilcilerinin çek hesabı açtırmalarının
yasaklanmasına karar verir. Yasaklanma kararı bütün bankalara duyurulmak üzere
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasına bildirilir.
Kısmen veya tamamen karşılıksız çıkan her
çek yaprağı ayrı bir suç oluşturur."
BAŞKAN - 14 üncü madde üzerinde, AK Parti
Grubu adına söz isteyen, Kastamonu Milletvekili Sayın Hakkı Köylü.
Buyurun Sayın Köylü. (AK Parti
sıralarından alkışlar)
ORHAN ERASLAN (Niğde) - Sayın Başkan,
madde üzerinde önergemiz vardı efendim.
BAŞKAN - Konuşma süreniz 10 dakikadır;
buyurun.
AK PARTİ GRUBU ADINA HAKKI KÖYLÜ
(Kastamonu) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 14 üncü madde üzerinde AK
Parti Grubu adına söz almış bulunuyorum.
Bu tasarının temelini 14 üncü madde teşkil
etmektedir. Gerek mahkemelerde bulunan davalar gerekse Yargıtayda bekleyen
dosyalar, ağırlıklı olarak 14 üncü maddeyi beklemektedir.
Bilindiği üzere, daha önceki çekle ilgili
düzenlemelerin yapılması hakkındaki kanunda, yani, diğer bir değişle 3167
sayılı Kanunda, karşılıksız çıkan çeklere hapis cezası verilmekteydi; ancak,
daha sonra "sözleşmelerden doğan yükümlülüklerini yerine getiremeyen
kişiler özgürlüğünden yoksun kılınamaz" doğrultusundaki sözleşmenin
protokolüne göre, acaba, burada, hapis cezası verilebilir mi verilemez mi diye
bir tereddüt doğmuştu. Hatta, bu yüzden Anayasa Mahkemesine durum intikal ettirilmiş;
ancak, Anayasa Mahkemesi, vermiş olduğu kararda, karşılıksız çekten dolayı
hapis cezası verilmesinin Anayasaya aykırı olamayacağını belirtmiştir. Her ne
kadar bu şekilde bir karar verilmiş ise de, gerek hükümet tarafından hazırlanan
tasarıda gerekse komisyonumuzca kabul edilen aynı metinde, karşılıksız çekten
dolayı birinci defasında çek keşide eden kişilere para cezası verilmesi uygun
görülmüştür. Ancak, daha önceki kanunda, para cezası, sadece çeki imzalayan,
diğer bir tabirle, keşide eden kişiye verilmekteydi.
Hepinizin bildiği gibi, tüzelkişiler,
şirketler veya hesap sahipleri, çekleri çoğu zaman kendileri imzalamıyor,
oradaki bir görevlisine yetki vererek ona imzalatıyor veya vekiline
imzalatıyordu. Bu, çoğu zaman, orada çalışan sıradan bir memurdu. Sonunda,
hesapta tasarruf hakkı olmayan kişi çeki imzalıyor; ancak, o hesapta çekin
karşılığı miktarda para bulundurmaya yetkisi olmadığından, karşılıksız çıkan
çekten dolayı hapis cezasına mahkûm oluyordu. Hesap sahibi veya tüzelkişi ise,
bundan hiçbir ceza almadan kendisini kurtarıyordu ve çeki imzalayan kişi,
tabiri caizse, gariban kişi mağdur oluyordu. İşte, bu tasarıyla yapılan
düzenlemeyle, bu türlü hesap sahiplerine ve tüzelkişinin temsilcilerine ve
yönetim kurulu üyelerine de para cezası öngörülmüştür.
Burada, çek tasarısı hazırlanırken,
karşımıza başka bir sorun çıktı. Bizi telefonla defalarca arayan kişiler
"yüksek meblağlı çeklerin karşılığında çek bedeli kadar para cezası
öngörüldüğüne göre, milyarlarca lira para cezası nasıl ödenecektir? Bu para
cezası ödenmediğinde, elbette ki hapse çevrilecek; ama, bu kadar çok miktarda
para cezasının hapse çevrilmesi sonucu yıllarca hapis cezası nasıl çekilecek,
nasıl infaz edilecektir? Bu, adaletsiz bir durumdur" diye yakındılar.
Elbette ki, biz, bunları da değerlendirdik; ancak, şunu belirtmek istiyorum:
Para cezası çoğu zaman ödenmeyecek; fakat, buna mukabil, çekin karşılığı
ödenecektir. Esasında, burada verilmiş olan para cezası, ilk bakışta, havada
kalmış gibi görünmektedir. Zira, bu para cezası karşılığında olan çekin
bedelini ödeyen kişi suçtan kurtulacaktır. Dolayısıyla, para cezasını ödemek
yerine çekin bedelini ödeyecek ve cezadan kurtulacaktır; ta ki, ceza
kesinleşmiş olsa dahi. Ancak, ödeyemeyenler ne yapacaktır? İşte, ödeyemeyenler
için, mükerrir hükümleri uygulanacak; bu ceza kesinleştikten ve infaz
edildikten sonra yeniden karşılıksız çek keşide eden kişi olursa, bu takdirde
doğrudan hapis cezası verilecektir. Burada belirtilen hapis cezasının alt
sınırı da 1 yıldır.
Sözlerimin biraz öncesine döndüğümüzde,
milyarlarca lira para cezasını ödeyemeyen kişinin durumu ne olacaktır? Elbette
ki, bu para cezasını ödeyemeyen kişi hapis yatacaktır. Para cezası
-yanılmıyorsam, şu anda bir günlüğü 17 000 000 küsurdur- 647 sayılı Kanuna göre
hapse çevrilecektir.
Tabiî, bu durumda, karşımıza 5 yıl, 10
yıl, 20 yıl gibi çok ağır hapis cezaları çıkabilir; ancak, burada, hemen, şunu
da belirtmek istiyorum: Para cezasından dolayı hapse çevrilen cezalar, bizim
mevzuatımıza göre, 3 yıldan fazla olamaz. Şu halde, para cezası ne kadar çok
olursa olsun, 3 yıldan fazla hapis cezasına çevrilemeyecektir. Bunun bir
istisnası vardır; o da, mükerrir olmaktır. Mükerrir olanların cezası da 5 yıla
kadar çıkarılabilir; o da, 5 yıldan fazla hapse çevrilemez. Şu halde, normal
olarak değerlendirirsek, 3 yıl hapis cezasına çevrilebilecek ve 3 yılın içinde
de 1 yıldan biraz fazla bir süre hapiste yatmak suretiyle hapisten çıkacaktır.
Bununla ne yapmak istedik; öncelikle,
mahkemelerde bekleyen ve Yargıtayda yığılmış, ne yapılacağı belli olmayan
dosyaların sonuçlandırılması cihetine gitmek istedik.
Ayrıca, bu tasarıyı hazırlarken para
cezası öngörüldüğü için, herkesin bildiği gibi, Türk Ceza Kanununun 119 uncu
maddesine göre bir önödeme tebliğ edilecek, önödeme tebliğ edildikten sonra verilen
süre içerisinde para cezasını yatıran kişi hakkında dava açılmayacaktır. Burada
bir kolaylık vardır. Keza, yargılama sırasında, yine, öngörülen müeyyide para
cezası olduğuna göre, Ceza Muhakemeleri Usulü Kanununun 225 inci maddesi
uygulanmak suretiyle sanığa meşruhatlı bir davetiye çıkarılacak, eğer sanık
davetiye tebliğine rağmen duruşmaya gelmiyorsa, mevcut delillere göre gıyabında
karar verilecek ve bu da, Yargıtayın ve mahkemelerin iş yükünü oldukça
hafifletecek, kararların daha pratik bir şekilde verilmesini sağlayacaktır.
Ayrıca, bu maddede, daha önce olmadığı
şekilde yapılan bir değişiklikle de, her çek yaprağının ayrı bir suç
oluşturduğu kabul edilmiştir. İlk bakışta, bu da çok anormal gelmektedir; zira,
buna da çok itiraz olmuştur; fakat, bizim mevzuatımıza göre -Türk Ticaret
Kanununa göre- çek, görüldüğünde ödenen bir ödeme vesikasıdır. Çekin vadeli
olması söz konusu değildir; ama, bütün bunlara rağmen, insanlarımız vadeli çek
kesmektedirler. Vadeli çek kesen kişi, bu vadeden dolayı elbette ki bir avantaj
sağlamayacaktır; zira, çeki alan, aldığı andan itibaren, her an bankaya gidip
bunu tahsil etme imkânına sahiptir, bunun önünde hiçbir hukukî engel yoktur.
Yalnız, mademki iki kişi anlaştı, bu çeki vadeli olarak aldı... Daha basit
anlatmak istiyorum. Bugün çeki keşide ettiler; çekin üzerine 30 Mart tarihi
yazıldı. Mademki bu şekilde anlaştılar, o halde, 30 Mart tarihi gelmeden önce
çekin karşılığını almak için bankaya giden kişinin, üzerinde 30 Mart tarihi
yazılı çeki keşide eden kişi hakkında ceza davası açması veya onu cezaî
müeyyideye maruz bırakması, elbette ki, bu tarih gelmeden önce doğru değildir.
Nitekim, kanunun düzenlemesinde ceza kovuşturması için şikâyet hakkı, ancak
çekin üzerindeki keşide tarihinden sonra başlamaktadır. Çek üzerindeki tasarruf
hemen başlıyor; ancak, ceza işlemi çekin üzerindeki keşide tarihinde
başlayabiliyor. Bu da yeni bir düzenlemedir ve cezanın kasıt prensibine uygun
olarak bu şekilde düzenlenmiştir...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Köylü, konuşmanızı
tamamlayabilmeniz için 1 dakika eksüre veriyorum.
HAKKI KÖYLÜ (Devamla) - Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Ayrıca, artniyetli olmayan kişi birden
fazla peşpeşe çek kestiyse, bunlardan bir tanesi karşılıksız çıktığında, en
azından diğerlerini de süresinde bankaya yatırmalı ve iyi niyetli olduğunu
belirtmelidir. Bunu belirtmediği takdirde artniyetli olarak düşünülebilir ve bu
yüzden de her çek yaprağı ayrı bir suç kabul edilmiştir.
Hepinize teşekkür ediyorum. (AK Parti
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Köylü.
Madde üzerinde, şahsı adına, Artvin
Milletvekili Sayın Yüksel Çorbacıoğlu söz istemiştir.
Buyurun Sayın Çorbacıoğlu. (CHP
sıralarından alkışlar)
Konuşma süreniz 5 dakikadır.
YÜKSEL ÇORBACIOĞLU (Artvin) - Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; söz aldığım konu, tasarının 14 üncü maddesiyle
ilgilidir. Tasarının söz aldığım maddesiyle ilgili gerekçesini sizlere okumak
istiyorum: "Çağdaş ceza hukukunda, ekonomik ilişkilerin gelişmesi ve
çeşitlenmesi sonucu bu ilişkilerden doğan ve netice itibarıyla cezaî müeyyideyi
gerektiren eylemlere hürriyeti bağlayıcı cezanın başvurulacak en son çare
olarak öngörülmesi, 'ekonomik suça ekonomik ceza' ilkesinin doğmasına yol
açmıştır." Bu nedenle bu tasarı düzenlenmiştir; yani, ekonomik suça,
hürriyeti bağlayıcı ceza değil, ekonomik suça, yine ekonomik ceza verilmesi
düşünülmüştür.
Sayın Adalet ve Kalkınma Partisi Sözcüsü
benim irdelediğim konuda görüşünü beyan etmiş; bence, eksik kalmıştır. Eğer,
verilen para cezası ödenmez ise, infazı için yasal süreç başlatılır, para
ödenmediği takdirde, günlük hesabıyla hürriyeti bağlayıcı cezaya çevrilir ve
sonuçta, 3 yıla kadar hapis cezasını borçlu hakkında infaz edebilirsiniz. Yani,
bu durumda, daha önce, 3167 sayılı Yasada olan 1 yıllık cezayı, siz, 3 yıla
çıkarmış bulunuyorsunuz. Bu, nasıl açıklanabilir; ekonomik suça ekonomik
cezayla bunu nasıl bağdaştırıyorsunuz?! Ben, bunun doğru olmadığı
kanaatindeyim.
Peki, burada, nasıl bir düzenleme
yapılabilir? Şahsi görüşüm; bu maddeye "verilecek para cezaları hakkında
647 sayılı Yasanın 5 inci maddesi uygulanmaz" fıkrası eklenmelidir. Bunu
eklersek, ilk kez bu suçu işlemiş olan borçlu hakkında hürriyeti bağlayıcı
cezayı da uygulamamış oluruz.
Değerli milletvekilleri, bu konuda benim
söyleyeceğim bu kadar. Ekonomik suça ekonomik ceza uygulansın derken, bu tür
suçlarla, bu tür yasalarla uğraşırken, gündemimizde olan ve yarın, sanıyorum,
önümüze gelecek olan hükümet tezkeresi konusunda, özellikle, siz Adalet ve
Kalkınma Partili milletvekili arkadaşlarıma "sakın ola ki, ekonomik bir
karar vermeyin" diyorum; kararınız insanî olsun...
BİNALİ YILDIRIM (İstanbul)- Konumuz o
değil.
YÜKSEL ÇORBACIOĞLU (Devamla)- Biliyorum,
zor durumdasınız; ancak, siz, zor durumları çözmek için aday oldunuz, iktidar
oldunuz. Sanıyorum, bunu da çözeceksiniz.
Ben, bir milletvekili olarak, 22 nci
Dönemin bu kararı vermeyeceği kanaatindeyim. Türkiye'yi barış içerisinde,
savaşsız bir şekilde yönetmenizi öneriyorum.
Hepinize saygılar sunuyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN- Teşekkür ediyorum Sayın
Çorbacıoğlu.
14 üncü madde üzerinde, şahsı adına söz
isteyen, Malatya Milletvekili Sayın Ferit Mevlüt Aslanoğlu; buyurun. (CHP
sıralarından alkışlar)
Konuşma süreniz 5 dakikadır.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Malatya) - Sayın
Başkan, Yüce Meclisin çok değerli üyeleri; görüşülmekte olan yasa tasarısının
özellikle 14 üncü maddesiyle, profesyonel yöneticilerin geleceğine bir pranga
vuruluyor, anayasal hakları ellerinden alınıyor. Eğer bir yönetici, bir
şirkette tüzelkişi adına imza atmışsa, bu arkadaşım o kurumdan çek yasaklılığı
almışsa, daha sonra da, kendi adına bir iş yapacaksa, orada aldığı ceza
süresince çek karnesi kullanamayacaktır. Bana göre, bu Anayasaya aykırıdır;
çünkü, kişinin kişilik hakkını elinden alıyorsunuz. O kurumda çalıştığı sürece
o kurum adına imza atmış ve o kurumda çek yasaklı duruma düşmüşse, yarın kendi
adına bir iş yapacaksa, çek kullanamaması, bana göre, Anayasal hakkını elinden
almaktır.
Onun için, ben, Sayın Bakanımdan,
özellikle, profesyonel yöneticilerin gelecekteki bu sorunlarını ortadan
kaldırmasını istirham ediyorum; çünkü, yasa tasarısının en önemli maddelerinden
biridir; kişilerin kişilik hakları ellerinden alınıyor.
Saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın
Aslanoğlu.
14 üncü madde üzerinde bir önerge vardır;
okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Çekle Ödemelerin Düzenlenmesi ve Çek
Hamillerinin Korunması Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun
Tasarısının 3167 sayılı Kanunun 16 ncı maddesini değiştiren çerçeve 14 üncü
maddesinin "kanunların ayrıca suç saydığı haller saklı kalmak"
ibaresinden sonra gelmek üzere "kaydıyla tek bir çekin karşılıksız çıkması
durumunda çek bedeli tutarı kadar ağır para cezasıyla cezalandırılırlar. Ancak,
verilecek para cezası 80 milyar liradan fazla olamaz. Bu miktar 1.3.1926
tarihli ve 765 sayılı Türk Ceza Kanununun ek 2 nci maddesine göre her yıl
artırılır. Bir defadan fazla karşılıksız çek keşidesi halinde her bir çek için
1 yıldan 5 yıla kadar hapis cezası verilir" şeklinde değiştirilmesini arz
ve teklif ederiz.
|
Orhan Sür |
Rasim Çakır |
Orhan Eraslan |
|
Balıkesir |
Edirne |
Niğde |
Atilla Emek |
Feridun F. Baloğlu |
Ali Kemal Deveciler |
|
|
Antalya |
Antalya |
Balıkesir |
Halil Tiryaki |
Nail Kamacı |
Güldal Okuducu |
|
|
Kırıkkale |
Antalya |
İstanbul |
|
|
Feridun Ayvazoğlu |
|
|
|
Çorum |
|
BAŞKAN - Komisyon önergeye katılıyor mu?
ADALET KOMİSYONU BAŞKANI KÖKSAL TOPTAN
(Zonguldak) - Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN - Hükümet önergeye katılıyor mu?
ADALET BAKANI CEMİL ÇİÇEK (Ankara) -
Katılmıyoruz.
BAŞKAN - Önergeniz hakkında konuşacak
mısınız?
ORHAN ERASLAN (Niğde) - Evet efendim.
BAŞKAN - Buyurun Sayın Eraslan.
Konuşma süreniz 5 dakikadır.
ORHAN ERASLAN (Niğde) - Sayın Başkan,
sayın milletvekilleri; Çekle Ödemelerin Düzenlenmesi ve Çek Hamillerinin
Korunması Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Tasarısının
kalbi saydığımız 14 üncü maddeye bir değişiklik önergesi verdik.
Bunun özü şu: Bu tasarının 14 üncü maddesi
düzenlenirken, tekerrür halinde hapis cezası verilir deniliyor. Tekerrür, Türk
Ceza Kanununun 81 inci maddesinde yer almış teknik bir konudur. Tekerrürün
gerçekleşebilmesi için, bir suçun işlenmesi, o suçtan mahkûmiyetin
gerçekleşmesi, mahkûmiyetin kesinleşmesi ve infaz edilerek adlî sicile
geçtikten sonra beş yıllık süre içerisinde aynı suçun tekrar işlenmesi
kastediliyor. Bu düzenlemeyle çekte hapis cezası kaldırılıyor; çünkü, çekte
tekerrürün gerçekleşmesi olanakdışı. Bir demet çeki alıyorsunuz, karşılıksız
olarak keşide ediyorsunuz, yargılanmanız devam ediyor, yargılama sonucu para
cezası alıyorsunuz, para cezanız infaz ediliyor bir biçimde; ama, bu arada,
aynı maddeye göre çek keşide yasağına giriyorsunuz, beş yıl süreyle çek keşide
edemiyorsunuz. Zaten, tekerrürün gerçekleşebileceği beş yıl içerisinde çek
keşide etme şansınız yok. O beş yıllık süre dolduğunda, zaten cezanız da
ortadan kalktığı için sabıkalı olmuyorsunuz; adlî sicilden sabıka kaydınız
siliniyor, tekerrürü teşkil edecek bir cezanız kalmıyor. Dolayısıyla, bu
düzenlemeyle, karşılıksız çeklerde, hapis cezası fiilen kaldırılmış olmaktadır.
Oysa, ülkemizin koşulları da nazara alınarak, Anayasa Mahkememizin son kararı
da nazara alınarak, çek hamillerinin korunması gerekir ve hapis cezasının
devamı gerekir düşüncesindeyiz; çünkü, hukukun amacı, hakkı, haklıyı ve güçsüz
olanı, mağdur olanı korumaktır. Burada, çek keşidecisi, bir mal ya da hizmet
karşılığı çek vermektedir. Mal ya da hizmeti veren kişi çek hamilidir; bir
biçimde, zarar görmüş bulunmaktadır; verdiği malın ya da hizmetin karşılığını
alma noktasındadır, isteme noktasındadır. Burada, suçu ekonomik olarak görmek,
bence, çok doğru bir bakış açısı değildir. Anayasa Mahkememiz de, suçu,
ekonomik olarak kabul etmedi. Burada aslolan, dolandırma kastının bulunup
bulunmadığıdır ve dolandırıcılığa izin verilip verilmeyeceğidir.
Uygulamada çek hamilleri, genellikle
-özellikle bizim yöremizde de çok bariz şekilde görülmektedir- üretici
köylülerdir; ürününü çek karşılığı verir; çek karşılıksız çıkar. Gezdiğim tüm
köylerde benden talep edilen iki şey vardır: "Bir, Hal Yasasını
değiştirin; iki, Çek Yasasını değiştirin, hapis cezasını getirin; çok mağdur
oluyoruz" diyorlardı. Eğer, çeklerde hapis cezasını kaldırırsak, hiçbir
köylünün, ürününün karşılığı verilen çeklerin bedelini alması mümkün değildir.
Değerli arkadaşlarım, olayı, bir de
Anayasa ve Avrupa müktesebatına aykırılık çerçevesinde değerlendirdiğimizde,
aslında, böyle bir aykırılığın olmadığını görüyoruz. Anayasa Mahkememiz,
herhangi bir aykırılığın olmadığı konusunda karar vermiştir. Ayrıca, Avrupa
müktesebatını tümüyle incelediğimizde, bu yasayı karşılayacak, bu ihtiyaca
cevap verecek düzenlemelerin Avrupa müktesebatında da olduğunu görüyoruz.
Şimdi, karşılıksız çek suçunu cezasız
bırakmak, her iki partinin de temiz toplum özlemine çelişik bir durumdur. Yani,
temiz toplum özlemi sadece kamusal alanda olmaz, özel alanda da olur.
Karşılıksız çeki haksız zenginleşme sebebi haline getirirseniz, o zaman, başka
şeyleri kızıştırır, başka insanlar da, haksız yere, zenginleşme çerçevesi
içerisinde çaba sarf eder ve temiz toplum özlemini gerçekleştiremezsiniz.
Ayrıca, bir başka tehlike daha vardır.
Karşılıksız çeklerde hapis cezası bir ihtiyaç halindedir; bunu kaldırdığınız
zaman, ihtimal ki, daha önceden olduğu gibi, çek-senet mafyasını tahrik
edersiniz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Eraslan, 1 dakika eksüre
veriyorum.
ORHAN ERASLAN (Devamla) - Bitiriyorum
Sayın Başkan.
1987 yılında, güney illerimizden birisinin
büyük bir ilçesine gitmiştim. Adliyeden çıktıktan sonra, çok hayretle,
adliyenin tam karşısında, düz, zeminde bir dükkânda "her türlü çek senet
tahsil edilir" diye bir tahsilat bürosu gördüm. Nedir diye merak ettim,
girdim. Bir grup, işsiz güçsüz takımı diyeceğimiz insanlar, böyle bir büro
açmışlar. Hukukçu musunuz diye sordum; "hukuk sorumlumuz bu" diye
bana birini gösterdiler. Sordum, nere mezunusunuz, hangi fakülte; ortaokul
terkmiş arkadaş. Nasıl tahsil ediyorsunuz bunu, hangi yolu izliyorsunuz dedim;
"ayağına sıkıyoruz" dedi. Bu hapis cezasını kaldırırsak, bu mafyayı
yeniden kızıştıracağımızı unutmayalım.
Bu nedenle, hapis cezası ülkenin gerçeğine
uygundur. Genellikle, çek hamilleri, mağdur olan kişilerdir, ya üreticidir ya
hizmet erbabıdır.
Bu değişikliğe olumlu oy vermenizi bekliyor,
hepinizi saygı ve sevgiyle selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Eraslan.
Komisyon ve hükümetin katılmadığı önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul
edilmemiştir.
14 üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler... Kabul etmeyenler... 14 üncü madde kabul edilmiştir.
Birleşime 10 dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 17.06
İKİNCİ
OTURUM
Açılma
Saati: 17.19
BAŞKAN:
Başkanvekili Sadık YAKUT
KÂTİP
ÜYELER: Mevlüt AKGÜN (Karaman), Ahmet KÜÇÜK (Çanakkale)
BAŞKAN - 37 nci Birleşimin İkinci
Oturumunu açıyorum.
58 sıra sayılı kanun tasarısının
görüşmelerine kaldığımız yerden devam ediyoruz.
V.- KANUN
TASARI VE TEKLİFLERİYLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER
İŞLER (Devam)Ê
3.- Çekle
Ödemelerin Düzenlenmesi ve Çek Hamillerinin Korunması Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Tasarısı ve
Adalet Komisyonu Raporu (1/433) (S. Sayısı: 58)(Devam)
BAŞKAN - Komisyon?.. Yerinde.
Hükümet?.. Yerinde.
Tasarının 15 inci maddesini okutuyorum:
MADDE 15. - 3167 sayılı Kanuna 16 ncı
maddesinden sonra gelmek üzere aşağıdaki 16a maddesi eklenmiştir.
"Karşılıksız çekte gecikme faizi :
MADDE 16a.- Çekin karşılıksız kalan
miktarı için gecikme faizi, ibraz tarihinden itibaren, 4.12.1984 tarihli ve
3095 sayılı Kanunî Faiz ve Temerrüt Faizine İlişkin Kanuna göre ticarî işlerde
temerrüt faizi oranı üzerinden hesaplanır."
BAŞKAN - 15 inci madde üzerinde söz
isteyen?.. Yok.
15 inci maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
16 ncı maddeyi okutuyorum:
MADDE 16. - 3167 sayılı Kanuna 16a
maddesinden sonra gelmek üzere aşağıdaki 16b maddesi eklenmiştir.
"Soruşturma ve kovuşturma usulü,
görevli ve yetkili mahkeme :
MADDE 16b.- 16 ncı maddede öngörülen
suçlardan dolayı soruşturma ve kovuşturma yapılması, hamilin, çeki elinde
bulundurmaları koşulu ile ödemede bulunan cirantanın veya kanunî veya akdî
teminatı nedeniyle tam ödemede bulunan bankanın şikâyetine bağlıdır. Bu suçlara
çekin ibraz edildiği ya da keşide edildiği veya şikâyetçinin yerleşim yerinin
bulunduğu yer asliye ceza mahkemesinde bakılır.
Çekin karşılığının bulunmaması nedeniyle
şikâyet hakkı, 8 inci maddede belirtilen miktarın yatırılması için öngörülen
sürenin dolduğu tarihte, ihtiyatî tedbir kararı veya ödeme yasağı nedeniyle
süresi içinde ibrazında çek hakkında işlem yapılmaması halinde ise, ihtiyatî
tedbir kararının veya ödeme yasağının kalktığı tarihte doğar.
Hükmün kesinleşmesinden sonra şikâyetten
vazgeçildiğinde de, hüküm bütün cezaî sonuçları ile ortadan kalkar.
Bu suçlardan dolayı yapılan yargılamalarda
4.4.1929 tarihli ve 1412 sayılı Ceza Muhakemeleri Usulü Kanununun 225 inci
maddesi uygulanabilir.
Şikâyetten vazgeçme nedeniyle davanın
düşmesi halinde, müdahil, ödeme nedeniyle davanın düşmesi veya cezanın ortadan
kaldırılması halinde sanık veya hükümlü, yargılama giderlerinden sorumlu
olur."
BAŞKAN - Madde üzerinde söz isteyen?..
Yok.
16 ncı maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Kabul etmeyenler... 16 ncı madde kabul edilmiştir.
17 nci maddeyi okutuyorum:
MADDE 17. - 3167 sayılı Kanuna 16b
maddesinden sonra gelmek üzere aşağıdaki 16c maddesi eklenmiştir.
"Davanın açılmasına engel olan,
davayı düşüren ve cezayı ortadan kaldıran nedenler :
MADDE 16c.- Aşağıda belirtilen koşulların
yerine getirilmesi halinde ceza davası açılmaz :
a) 8 inci maddeye göre düzeltme hakkının
kullanılması,
b) 8 inci maddede belirtilen süre
geçtikten sonra ve henüz dava açılmadan önce çek tutarı veya karşılıksız kalan
kısmı ile çek tutarına veya karşılıksız kalan kısmına ait yüzde oniki
tazminatın ve çekin ibrazından ödeme tarihine kadar geçen süre içinde 16a
maddesine göre hesaplanacak gecikme faizinin ödenmesi.
Dava açıldıktan sonra hüküm verilinceye
kadar geçen süre içinde, çek tutarı veya karşılıksız kalan kısmı ile çek
tutarına veya karşılıksız kalan kısmına ait yüzde onbeş tazminatın ve çekin
ibrazından ödeme tarihine kadar geçen süre içinde 16a maddesine göre
hesaplanacak gecikme faizinin ödenmesi halinde ceza davası düşer.
Hüküm verildikten sonra hüküm
kesinleşinceye kadar geçen süre içinde, çek tutarı veya karşılıksız kalan kısmı
ile çek tutarına veya karşılıksız kalan kısmına ait yüzde onsekiz tazminatın ve
çekin ibrazından ödeme tarihine kadar geçen süre içinde 16a maddesine göre
hesaplanacak gecikme faizinin ödenmesi halinde ceza davası düşer.
Hüküm kesinleştikten sonra çek tutarı veya
karşılıksız kalan kısmı ile çek tutarına veya karşılıksız kalan kısmına ait
yüzde yirmi tazminatın ve çekin ibrazından ödeme tarihine kadar geçen süre
içinde 16a maddesine göre hesaplanacak gecikme faizinin ödenmesi halinde bütün cezaî sonuçları ile birlikte hüküm
ortadan kalkar.
Yukarıdaki fıkralarda belirtilen ödemeler
hamile veya hamile ödenmek üzere muhatap bankaya yapılabilir."
BAŞKAN- Madde üzerinde söz isteyen?.. Yok.
17 nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Kabul etmeyenler... 17 nci madde kabul edilmiştir.
Geçici 1 inci maddeyi okutuyorum:
GEÇİCİ MADDE 1. - Bu Kanunun yürürlüğe
girdiği tarihten önce karşılıksız çekler hakkında açılmış bulunan davalarda, bu
tarihten sonra yapılacak ilk duruşmada hazır bulunmayan şikâyetçiye, ilk
duruşmada hazır bulunması veya bir vekil ile kendini temsil ettirmesi,
duruşmaya gelmediği veya vekil de göndermediği takdirde şikâyetten vazgeçmiş
sayılacağı hususunda davetiye çıkarılır. Bu davetiye, şikâyetçinin, mahkemeye
bildirdiği; mahkemede dinlenmemişse şikâyet dilekçesinde belirttiği adresine
gönderilir. Davetiye tebliğine veya tebliğ edilmiş sayılmasına rağmen üst üste
iki duruşmaya gelmeyen veya vekil de göndermeyen şikâyetçinin şikâyetinden
vazgeçmiş sayılmasına karar verilir. Şîkâyetçinin veya vekilinin haklı mazereti
hâlinde bu hüküm uygulanmaz.
Bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten önce
işlenen karşılıksız çek keşide etme suçu hakkında, 3167 sayılı Kanunun bu
Kanunla değiştirilen 16 ncı maddesinin birinci fıkrasının son cümlesi
uygulanmaz.
Bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten önce
3167 sayılı Kanunun 16 ncı maddesinin kapsamına giren suç nedeniyle;
a) Hükümlü ve tutuklu bulunanların bu
hallerinin derhal sona erdirilmesine ve tahliyelerine,
b) Bu Kanunun yürürlük tarihinden itibaren
üç ay içinde bunların dosyalarının ele alınarak hükümlüler hakkındaki hapis
cezalarının çek bedeli tutarı kadar ağır para cezasına dönüştürülmesine,
tutuklular hakkında talep edilmiş olan hapis cezaları yerine çek bedeli tutarı
kadar ağır para cezasına hükmedilmesine,
Mahkemesince karar verilir.
BAŞKAN - Madde üzerinde söz isteyen?..
Yok.
Tasarının geçici 1, 2 ve 3 üncü
maddelerinin oylanmasının açıkoylama şeklinde yapılmasına dair bir önerge
vardır; önergeyi okutup, imza sahiplerini arayacağım.
Önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 58 sıra sayılı kanun
tasarısının geçici 1, 2 ve 3 üncü maddelerinin açıkoya sunulmasını arz ederiz.
Eyüp Fatsa?.. Burada.
Erdoğan Özegen?.. Burada.
Faruk Çelik?.. Burada.
Ali Rıza Alaboyun?.. Burada.
Sabri Varan?.. Burada.
Nusret Bayraktar?.. Burada.
Fahri Keskin?.. Burada.
Hasan Aydın?.. Burada.
Ali İbiş?.. Burada.
Mehmet Sekmen?.. Burada.
Ahmet Yeni?.. Burada.
Veli Kaya?.. Burada.
Mustafa Çakır?.. Burada.
Mehmet Kurt?.. Burada.
Ahmet Rıza Acar?.. Burada.
Cavit Torun?.. Burada.
İrfan Rıza Yazıcıoğlu?.. Burada.
Serpil Yıldız?.. Burada.
Gülseren Topuz?.. Burada.
Mustafa Demir?.. Burada.
Yeteri kadar imza var.
Açıkoylamanın şekli hakkında Genel Kurulun
kararını alacağım.
Açıkoylamanın elektronik oylama cihazıyla
yapılmasını oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul
edilmiştir.
Alınan karar gereğince, açıkoylama
elektronik cihazla yapılacaktır.
Oylama için 3 dakika süre vereceğim. Bu
süre içerisinde sisteme giremeyen üyelerin teknik personelden yardım
istemelerini, bu yardıma rağmen de sisteme giremeyen üyelerin oy pusulalarını
oylama için öngörülen 3 dakikalık süre içerisinde Başkanlığa ulaştırmalarını
rica ediyorum.
Ayrıca, vekâleten oy kullanacak sayın
bakanlar var ise, hangi bakana vekâleten oy kullandığını, oyunun rengini ve
kendisinin ad ve soyadıyla imzasını da taşıyan oy pusulasını, yine oylama için
öngörülen 3 dakikalık süre içerisinde Başkanlığa ulaştırmalarını rica ediyorum.
Oylama işlemini başlatıyorum.
(Elektronik cihazla oylama yapıldı)
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, Çekle
Ödemelerin Düzenlenmesi ve Çek Hamillerinin Korunması Hakkında Kanunda
Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Tasarının geçici 1 inci maddesinin
açıkoylama sonucunu açıklıyorum:
Kullanılan oy sayısı : 378
Kabul : 374
Ret : 4
Böylece, geçici 1 inci madde kabul
edilmiştir. (1)
Geçici 2 nci maddeyi okutuyorum:
GEÇİCİ MADDE 2. - Bu Kanunun yürürlüğe
girdiği tarihten önce karşılıksız çek keşide etmiş bir kimsenin, bu tarihten
sonraki üç ay içinde çek tutarını veya karşılıksız kalan kısmını yüzde on
tazminatı ve 16a maddesine göre hesaplanacak gecikme faizi ile birlikte muhatap
bankaya veya herhangi bir şubesine ödemesi veya 3167 sayılı Kanunun 8 inci
maddesine göre düzeltme hakkını kullanmak suretiyle hamilin zararını karşılamış
olması halinde şikayetten vazgeçme koşulu aranmaksızın,
a) Hazırlık soruşturmasında kovuşturmaya
yer olmadığına,
b) Açılmış davaların düşürülmesine,
c) Kesinleşmiş mahkûmiyet hükümlerinin
bütün cezaî sonuçları ile birlikte ortadan kaldırılmasına,
Karar verilir.
BAŞKAN - Madde üzerinde söz isteyen?..
Yok.
Tasarının geçici 2 nci maddesinin
oylamasının açıkoylama şeklinde yapılmasına dair önerge vardır.
Önerge okunmuştu; imza sahiplerini
arayacağım.
Eyüp Fatsa?.. Burada.
Erdoğan Özegen?.. Burada.
Faruk Çelik?.. Burada.
Ali Rıza Alaboyun?.. Burada.
Sabri Varan?.. Burada.
Nusret Bayraktar?.. Burada.
Fahri Keskin?.. Burada.
Hasan Aydın?.. Burada.
Ali İbiş?.. Burada.
Mehmet Sekmen?.. Burada.
Ahmet Yeni?.. Burada.
Veli Kaya?.. Burada.
Mustafa Çakır?.. Burada.
Mehmet Kurt?.. Yok.
Ahmet Rıza Acar?.. Burada.
Cavit Torun?..Burada.
İrfan Rıza Yazıcıoğlu?..Burada.
Serpil Yıldız?..Burada.
Gülseren Topuz?..Burada.
Mustafa Demir?..Burada.
Ali Yüksel Kavuştu?..Burada.
Nihat Ergün?..Burada.
Salonda yeterli imza sahibi var.
Açıkoylamanın şekli hakkında Genel Kurulun
kararını alacağım.
Açıkoylamanın elektronik oylama cihazıyla
yapılmasını oylarınıza sunuyorum : Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul
edilmiştir.
Alınan karar gereğince açıkoylama,
elektronik cihazla yapılacaktır.
Oylama için 3 dakika süre vereceğim. Bu
süre içerisinde sisteme giremeyen üyelerin teknik personelden yardım
istemelerini, bu yardıma rağmen de sisteme giremeyen üyelerin, oy pusulalarını,
oylama için öngörülen 3 dakikalık süre içinde Başkanlığa ulaştırmalarını rica
ediyorum.
Ayrıca, vekâleten oy kullanacak sayın
bakanlar var ise, hangi bakana vekâleten oy kullandığını, oyunun rengini ve
kendisinin ad ve soyadı ile imzasını da taşıyan oy pusulasını, yine, oylama
için öngörülen 3 dakikalık süre içerisinde Başkanlığa ulaştırmalarını rica ediyorum.
Oylamayı başlatıyorum.
(Elektronik cihazla oylama yapıldı)
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, Çekle
Ödemelerin Düzenlenmesi ve Çek Hamillerinin Korunması Hakkında Kanunda
Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Tasarısının geçici 2 nci maddesinin açıkoylama
sonucunu açıklıyorum:
Kullanılan oy sayısı : 399
Kabul : 395
Ret : 3
Çekimser : 1
Bu durumda, geçici 2 nci
madde kabul edilmiştir. (1)
Geçici 3 üncü maddeyi okutuyorum:
GEÇİCİ MADDE 3. - Bu Kanunun yürürlüğe
girdiği tarihten önce 3167 sayılı Kanunun 13 üncü maddesinin ikinci fıkrası
hükmüne aykırı fiilden dolayı yapılmakta olan hazırlık soruşturmasında
kovuşturmaya yer olmadığına; görülmekte olan kamu davalarının ortadan
kaldırılmasına karar verilir.
Bu suçtan dolayı verilen mahkûmiyet
hükümleri bütün kanunî sonuçları ile birlikte ortadan kalkar.
BAŞKAN - Madde üzerinde söz isteyen?..
Yok.
Tasarının geçici 3 üncü maddesinin
oylanmasının açıkoylama şeklinde yapılmasına dair önerge daha önce okunmuştu;
şimdi imza sahiplerini arayacağım:
Eyüp Fatsa?.. Burada.
Erdoğan Özegen?.. Burada.
Faruk Çelik?.. Yok.
Ali Rıza Alaboyun?.. Burada.
Sabri Varan?.. Burada.
Nusret Bayraktar?.. Burada.
Fahri Keskin?.. Burada.
Hasan Aydın?.. Burada.
Ali İbiş?.. Burada.
Mehmet Sekmen?.. Burada.
Ahmet Yeni?.. Burada.
Veli Kaya?.. Burada.
Mustafa Çakır?.. Burada.
Mehmet Kurt?.. Yok.
Ahmet Rıza Acar?.. Burada.
Cavit Torun?.. Burada.
İrfan Riza Yazıcıoğlu?.. Burada.
Serpil Yıldız?.. Burada.
Gülseren Topuz?.. Burada.
Mustafa Demir?.. Burada.
Ali Yüksel Kavuştu?.. Burada.
Nihat Ergün?.. Burada.
Salonda yeteri kadar imza sahibi vardır.
Açıkoylamanın şekli hakkında Genel Kurulun
kararını alacağım.
Açıkoylamanın elektronik oylama cihazıyla
yapılmasını oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul
edilmiştir.
Alınan karar gereğince, açıkoylama
elektronik cihazla yapılacaktır.
Oylama için 3 dakika süre vereceğim. Bu
süre içerisinde sisteme giremeyen üyelerin teknik personelden yardım
istemelerini, bu yardıma rağmen de sisteme giremeyen üyelerin, oy pusulalarını,
oylama için öngörülen 3 dakikalık süre içerisinde Başkanlığa ulaştırmalarını
rica ediyorum.
Ayrıca, vekâleten oy kullanacak sayın
bakanlar var ise, hangi bakana vekâleten oy kullandığını, oyunun rengini ve
kendisinin ad ve soyadı ile imzasını da taşıyan oy pusulasını, yine, oylama
için öngörülen 3 dakikalık süre içerisinde Başkanlığa ulaştırmalarını rica
ediyorum.
Oylama işlemini başlatıyorum.
(Elektronik cihazla oylama yapıldı)
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, Çekle
Ödemelerin Düzenlenmesi ve Çek Hamillerinin Korunması Hakkında Kanunda
Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Tasarısının geçici 3 üncü maddesinin
açıkoylama sonucunu açıklıyorum:
Kullanılan oy sayısı : 409
Kabul : 400
Ret : 7
Çekimser :
2
Buna göre, madde kabul
edilmiştir. (1)
Geçici 4 üncü maddeyi okutuyorum:
GEÇİCİ MADDE 4. - Bu Kanunun 10 uncu
maddesi ile değiştirilen 3167 sayılı Kanunun 11 inci maddesinde yer alan esas
ve usuller belirleninceye kadar muhatap bankalarca yeterli karşılığı olmadığı
için ödenmeyen çekler ile sonraki ödemelere ilişkin bilgiler, Türkiye
Cumhuriyet Merkez Bankasına bildirilir. Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasınca da
bu bilgilerin bankalara duyurulmasına devam olunur.
BAŞKAN - Madde üzerinde söz talebi?.. Yok.
Geçici 4 üncü maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.
Geçici 5 inci maddeyi okutuyorum:
GEÇİCİ MADDE 5. - Bankalar, Türkiye
Cumhuriyet Merkez Bankasınca bu Kanunun yayımını izleyen bir ay içinde Resmî
Gazetede yayımlanacak bir tebliğle belirlenecek esaslara uygun olarak yeni çek
defterleri bastırırlar.
Bankalar, bu tebliğin yayımını izleyen
üçüncü ayın sonuna kadar müşterilerine yeni çek defterlerini verir ve
ellerindeki eski çek defterlerini imha ederler.
Bankaların, ikinci fıkrada yazılı sürenin
sonuna kadar müşterilerine verdikleri çek defterlerinden ötürü 3167 sayılı
Kanunun 10 uncu maddesi uyarınca sorumlulukları her çek yaprağı için altmışmilyon
liradır.
BAŞKAN - Madde üzerinde söz talebi?.. Yok.
Geçici 5 inci maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.
18 inci maddeyi okutuyorum:
MADDE 18. - Bu Kanun yayımı tarihinde
yürürlüğe girer.
BAŞKAN - Madde üzerinde söz talebi?.. Yok.
18 inci maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.
19 uncu maddeyi okutuyorum:
MADDE 19. - Bu Kanun hükümlerini Bakanlar
Kurulu yürütür.
BAŞKAN - Madde üzerinde söz talebi?.. Yok.
19 uncu maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler... Kabul etmeyenler... 19 uncu madde kabul edilmiştir.
Tasarının tümünü oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Tasarı kabul edilmiş ve kanunlaşmıştır.
Adalet Bakanı Cemil Çiçek teşekkür
konuşması yapacaktır.
Buyurun Sayın Bakan. (AK Parti
sıralarından alkışlar)
ADALET BAKANI CEMİL ÇİÇEK (Ankara) - Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri;
hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Bu kanun vesilesiyle, Cumhuriyet Halk
Partisi Grubuna ve AK Parti Grubuna, Adalet Komisyonunun sayın üyelerine ve
Sayın Başkanına huzurunuzda teşekkür ediyorum.
Uzun süredir kamuoyunda beklenen ve
mahkemelerde de uzun süre yargılamayı tıkayan bu kanun, nihayet, bugün
oylarınızla kabul edilmiş bulunuyor.
Bu yasa, yasama faaliyetleri içerisinde
düzenlenmesi en zor yasalardan bir tanesidir. Herkesi memnun etmek de mümkün
değildir; neticede, bir ortalama yol bulunmuştur ve bu kanun yürürlüğe girdiği
tarihten itibaren herkesin kendi faaliyetlerini bu kanuna göre ayarlaması
gerekmektedir.
Çalışmaları sırasında da açıkça ortaya
çıktığı gibi, işin bir ucunda, bir köşesinde bankalar vardır. Bankaların bu
kanunu iyi okuması lazım, iyi araştırması lazımdır. Bankaların, bundan sonra,
her önüne gelene çek karnesi vermesi mümkün değildir; verdiği takdirde de,
bunun hem hukukî sorumluluğu vardır hem de cezaî sorumluluğu vardır. Bankalar,
kayıtlarını yeni baştan gözden geçirecek, çek verecekleri insanların ekonomik
durumlarını, sosyal durumlarını iyi araştıracak, Merkez Bankasının kendisine
verdiği, gönderdiği bilgileri iyi değerlendirip, dokuz defa düşünüp ondan sonra
çek karnesi verecektir.
İkincisi, çeki verecek kişi bakımından da
bu önemlidir. Evet, bu düzenlemeyi yaparken, geçtiğimiz dönemde yaşanan
ekonomik krizlerin bir ölçüde haklılık payı olduğunu düşünerek, bazı
kolaylaştırıcı hükümler getirilmiştir; ancak, bilinmesi lazım gelir ki,
dışarıdaki kanaat hilafına, hapis cezası kalkmamıştır; bundan sonra, birilerine
çek verecek olanların da dokuz defa düşünüp ondan sonra çek vermesi
gerekecektir. "Ekonomik kriz vardı", "unutmuştum",
"atlamıştım", "muhasebecim unutmuştu" tarzındaki bir kısım
beyanların bu kanun açısından çok fazlaca değeri olmayacaktır.
Çeki alan kişi bakımından da yine bu
kanunun iyi okunması lazım gelir; çünkü, bu kanun vesilesiyle bazı kolaylıklar
getirildiği gibi, bazı riskler de şüphesiz vardır. Çeki alacak olan kişi,
tüccar, müdebbir tüccar gibi hareket etmeli; dolayısıyla, çek karşılığı mal
vereceği kişinin ekonomik durumunu o da iyice araştırmalı; ondan, sonra malını
vermelidir.
İnanıyorum ki, bir defa daha böyle bir
kanunu düzenleme mecburiyeti hâsıl olmaz. Piyasada bir tıkanıklık var ise -ki,
vardı, birbuçuk seneyi aşkın bir zamandan beri 100 000'den fazla dava
mahkemelerde bekliyordu- Anayasa düzenlemesine paralel olarak, Anayasa
Mahkemesinin verdiği karara paralel olarak, şimdi, bütün bu belirsizlikler
ortadan kalkmıştır. İnanıyorum ki, bunun sonucunda, ticarî hayatımız daha yerli
yerine oturmuş olacak; çeke olan güven de getirilen müeyyidelerle,
düzenlemelerle daha ileri bir noktaya gelmiş olacaktır.
Bu vesileyle, katkılarınızdan dolayı,
tekrar hepinize teşekkür ediyor; bu kanunun ticarî hayatımız bakımından
hayırlar getirmesini temenni ediyorum.
Saygılar sunuyorum. (Alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Bakan.
Türkiye Cumhuriyeti ile Bosna ve Hersek
Arasındaki Serbest Ticaret Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair
Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu raporunun görüşmelerine başlıyoruz.
4.- Türkiye
Cumhuriyeti ile Bosna ve Hersek Arasındaki Serbest Ticaret Anlaşmasının
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu
Raporu (1/337) (S. Sayısı: 34)(1)
BAŞKAN - Komisyon?.. Burada.
Hükümet?.. Burada.
Komisyon raporu, 34 sıra sayısıyla
bastırılıp dağıtılmıştır.
Tasarının tümü üzerinde, AK Parti Grubu
adına, Şanlıurfa Milletvekili Sayın Abdurrahman Müfit Yetkin; buyurun efendim.
(AK Parti sıralarından alkışlar)
AK PARTİ GRUBU ADINA ABDURRAHMAN MÜFİT
YETKİN (Şanlıurfa) - Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; Türkiye Cumhuriyeti
ile Bosna-Hersek Arasındaki Serbest Ticaret Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun
Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı hakkında, AK Parti Grubu adına söz almış
bulunuyorum; bu vesileyle Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
3 Temmuz 2002 tarihinde imzalanan ve bugün
Yüce Meclisin onayına sunulan, Türkiye ile Bosna-Hersek arasında serbest
ticaret alanı oluşturulmasına ilişkin bu anlaşmanın, ikili ekonomik
işbirliğimizin geliştirilmesine yönelik hukuksal altyapının tamamlanmasına
önemli katkı sağlayacağını özellikle belirterek, sözlerime başlamak istiyorum.
Hepinizin bildiği gibi, Türkiye ile
Bosna-Hersek arasında mevcut karşılıklı takdir, saygı ve kardeşlik, beşyüz
yıllık ortak geçmişimizden güç almaktadır. İki ülke arasındaki dostluk, tarihin
derinliklerine uzanmaktadır.
Türkiye, her zaman olduğu gibi, son
dönemde, Balkan ülkelerinde yüzyıllarca birlikte yaşamış insanların, etnik
milliyetçilik rüzgârları nedeniyle birbirlerine karşı nefret duyguları
beslemelerinin körüklenmesi sonucu ortaya çıkan içsavaş sırasında ve sonrasında
Bosna-Hersek'in yanında yer almış ve bölgede istikrarın ve barışın yerleşmesi
için, siyasî, ekonomik ve askerî alanda elinden gelen tüm gayreti göstermiştir.
Türkiye, Bosna - Hersek'e desteğini bundan
böyle de aynı kararlılıkla sürdürerek, bu ülkeyle olan dostluğunu ve manevi
ortaklığını birlikte geleceğe taşımaya kararlıdır. Türkiye, Bosna - Hersek'in
bağımsız ve egemen bir devlet olarak tarih sahnesindeki yerini almasını büyük
bir sevinç ve coşkuyla karşılamıştır. Arzumuz, bu güzel ülkenin, çeşitli etnik
grupları kültürel bünyesinde barındıran yapısıyla, uluslararası tanınmış
sınırları içerisinde, toprak bütünlüğünü ve bağımsızlığını barış ve huzur
ortamı içerisinde muhafaza etmesidir.
Türkiye, Bosna - Hersek'le arasındaki
tarihten gelen dostluk ve kardeşlik ilişkilerinin her alanda daha da
güçlendirilmesine, ilişkilerimize ekonomik, kültürel ve insanî alanlarda içerik
kazandırılmasına büyük önem vermektedir. Aslında, her iki ülke de, bu anlamda
karşılıklı istek ve kararlılığa sahiptir. Nitekim, bugüne kadar taraflar
arasında imzalanan dostluk ve işbirliği anlaşması, kültür alanında işbirliği
protokolü, sağlık alanında işbirliği anlaşması, Uluslararası Karayolu
Taşımacılığı Anlaşması, Yatırımların Karşılıklı Teşviki ve Korunması Anlaşması,
enerji konularında işbirliğine ilişkin mutabakat zaptı, gümrük idareleri
arasında karşılıklı yardımlaşma ve bugün burada görüşmekte olduğumuz Serbest
Ticaret Anlaşması, bu anlayışın somut göstergeleridir.
Türkiye, ayrıca, içsavaş sonrasında üretim
imkânlarının yüzde 80'ini kaybeden ve işsizlik oranı yüzde 40'a ulaşan Bosna -
Hersek'in ekonomisinin canlandırılmasına destek amacıyla, Türkiye - Avrupa
Birliği gümrük birliği kapsamındaki mükellefiyetlerimizi de dikkate alarak,
Avrupa Birliğinin uygulaması paralelinde, Bakanlar Kurulu kararıyla, 30 Haziran
1999 tarihinden itibaren, bu ülkeye karşı, tek taraflı olarak, tavizli rejim
uygulamaya başlamıştır. Bu bağlamda, ithalat rejimi kararında yapılan
değişiklikle, taviz tanınmayan ya da tarife kontenjanı açılması öngörülen
sınırlı sayıdaki ürün hariç, Bosna-Hersek menşeli tüm sanayi ürünleri
ithalatında uygulanan gümrük vergileri sıfırlanmıştır. Türkiye tarafından
sağlanan bu tavizli rejim uygulamasına, 2000, 2001 ve 2002 yıllarında da devam
edilmiştir; ancak, sağlanan bu tavize rağmen, Bosna-Hersek'le olan ticaretimiz,
maalesef, beklenen düzeyde gerçekleşmemiştir.
1999 yılında 16 000 000 milyon
dolar olan Bosna-Hersek'ten ithalatımız, 2000 yılında 7 500 000 dolara, 2001
yılında ise 4 000 000 dolara gerilemiştir. 2002 yılının ilk on ayında
ithalatımız, bir önceki yıla kıyasla yüzde 37 oranında artarak, 5 300 000
dolara ulaşmıştır. Aynı şekilde, Bosna-Hersek'e olan ihracatımız da 1999
yılında 40 000 000 dolar iken, 2000 yılında 27 000 000 dolara, 2001 yılında ise
22 500 000 dolara gerilemiştir. 2002 yılının ilk on ayında ihracatımız, bir
önceki yıla kıyasla yüzde 48 oranında artarak 33 200 000 dolar olarak
gerçekleşmiştir.
Diğer taraftan, Avrupa Birliği,
Arnavutluk, Bosna-Hersek, Hırvatistan, Makedonya ve Yugoslavya Federal
Cumhuriyetine uyguladığı tek yanlı tavizli rejimi, istikrar ve ortaklık
anlaşmalarıyla karşılıklı hale dönüştürmeyi öngörmektedir. Nitekim, Makedonya
ile söz konusu anlaşmayı 9 Nisan 2001 tarihinde imzalamış, Hırvatistan ile ise
29 Ekim 2001 tarihinde imzalanan anlaşmanın ticarî hükümleri, 2002 itibariyle
uygulanmaya başlanmıştır. Bu çerçevede, Avrupa Birliğinin, bölge ülkeleriyle
akdettiği ya da müzakere sürecinde olduğu anlaşmalar sonrasında, bu ülke
pazarlarındaki payının kayda değer bir oranda artması beklenmektedir.
Diğer taraftan, Arnavutluk, Bosna-Hersek,
Bulgaristan, Hırvatistan, Yugoslavya Federal Cumhuriyeti, Makedonya ve Romanya
istikrar paktının öncülüğünde hazırlanan ve 27 Haziran 2001 tarihinde
Brüksel'de yapılan bakanlar toplantısında imzalanan bir mutabakat zaptıyla,
2002 yılı sonuna kadar, serbest ticaret anlaşmaları ağı tesis etmeyi ve en geç
2008 yılı itibariyle bir serbest ticaret alanı oluşturmayı taahhüt etmişlerdir.
Tüm bu gelişmeler ışığında, Bosna-Hersek
ile gerçekleştirilecek bir serbest ticaret anlaşmasının mevcut ticarî
ilişkilerin geliştirilmesine hizmet edeceği düşüncesiyle, bu ülkeye karşı
uyguladığımız tek yanlı, tavizli rejimin bir serbest ticaret anlaşması
temelinde karşılıklı hale getirilebilmesi teklif edilmiştir. Taraflar arasında
akdedilecek bir serbest ticaret anlaşmasının, beklenen şekilde, ikili ticareti
olumlu şekilde etkileyeceği ve Bosna-Hersek'in benzer anlaşmalar çerçevesinde
diğer ülkelere sağlayacağı tavizlerin gerisinde kalmamızın önleneceği açıktır.
Aksi halde, ekonomik bağlamda zor durumda olan bu ülkenin ticaretinin, daha
avantajlı koşullar sunacak diğer ülkelere kayması kaçınılmaz olacaktır.
Tüm bu tespitler gözönünde bulundurularak,
Türkiye ile Bosna-Hersek arasında bir serbest ticaret anlaşması akdedilmesine
yönelik ilk müzakere 23-24 Mayıs 2002 tarihleri arasında Saraybosna'da
gerçekleştirilmiş ve Bosna-Hersek tarafının sergilediği olumlu ve yapıcı
yaklaşım sonucunda, anlaşma, 24 Mayıs 2002 tarihinde parafe edilmiştir.
Müteakiben, söz konusu anlaşma 3 Temmuz 2002 tarihinde Ankara'da imzalanmıştır.
Anılan anlaşma çerçevesinde, ülkemiz,
canlı hayvan ve etler kapsam dışında kalmak üzere, tüm sanayi ve tarım
ürünlerinde Bosna-Hersek'e uyguladığı gümrük vergilerini anlaşmanın yürürlüğe
girişiyle birlikte kaldıracaktır. Bosna-Hersek ise, gümrük vergilerini, ürün
istisnası bulunmaksızın, tüm sanayi ve tarım ürünlerinde, 31 Aralık 2006
tarihine kadar sürecek bir geçiş dönemi dahilinde, 1 Ocak 2003 itibariyle
gümrük vergisinin yüzde 65'ine, 1 Ocak 2004 itibariyle gümrük vergisinin yüzde
50'sine, 1 Ocak 2005 itibariyle gümrük vergisinin yüzde 35'ine, 1 Ocak 2006
itibariyle gümrük vergisinin yüzde 15'ine indirecek ve 1 Ocak 2007 tarihi
itibariyle kalan vergileri sıfırlayacaktır.
Değerli milletvekilleri, Bosna-Hersek ile
ekonomik işbirliği alanındaki ilişkilerimiz de arzu edilen düzeyin çok
gerisinde kalmıştır. 2001 yılı sonu itibariyle, Türkiye'de faaliyet gösteren
Bosna-Hersek sermayeli firma sayısı sadece 7'dir; Bosna-Hersek'te ise 48 Türk
firması faaliyet göstermekte olup, söz konusu firmaların büyük bir kısmını
küçük ve orta ölçekli işletmeler oluşturmaktadır. Bunların toplam yatırım
miktarı, yaklaşık 18 000 000 euro civarındadır.
Ben, Yüce Meclisin onayına sunulan bu
serbest ticaret anlaşmasının, sadece iki ülke arasındaki ticarî ilişkilerin
değil, aynı zamanda, karşılıklı yatırım faaliyetlerinin ve müteahhitlik
hizmetlerinin artmasına vesile olacağına inanıyorum. Şunu da ifade etmek
isterim ki, Bosna-Hersek'in, iç ekonomik dönüşümünü bir an önce tamamlaması,
gerek Türk gerek Bosna-Hersek'li ihracatçılar ve yatırımcılar açısından
özendirici bir unsur olan bu anlaşmadan beklenen faydanın sağlanması sürecini
hızlandıracaktır.
Değerli milletvekilleri, Bulgaristan,
Romanya, Slovenya ve Makedonya ile mevcut serbest ticaret anlaşmalarına
Hırvatistan'ın yanı sıra Bosna-Hersek'te imzalanan serbest ticaret anlaşmasının
da eklenmesiyle, ülkemizin bölge ülkeleriyle olan entegrasyonu büyük ölçüde
tamamlanmış olacaktır.
Bu nedenle, sözlerimin başında da
belirttiğim gibi, Bosna-Hersek ile olan ticarî ilişkilerimizin hukukî
altyapısının tamamlanmasına önemli katkı sağlayacak olan bu anlaşmanın
onaylanmasına vereceğiniz destek ve sağlayacağınız katkılar için şimdiden teşekkür
ediyor, Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. (Alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Yetkin.
Tasarının tümü üzerinde, Cumhuriyet Halk
Partisi Grubu adına söz isteyen İstanbul Milletvekili Sayın Onur Öymen; buyurun
efendim. (CHP sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA ONUR ÖYMEN (İstanbul) -
Sayın Başkan, çok değerli milletvekilleri; Türkiye Cumhuriyeti ile Bosna ve
Hersek Cumhuriyeti Arasındaki Serbest Ticaret Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun
Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı hakkında, Cumhuriyet Halk Partisi Grubunun
görüşlerini arz etmek üzere söz almış bulunuyorum.
Bilindiği gibi, Bosna-Hersek, eski
Yugoslavya'yı oluşturan 6 federe devletten biriydi ve dağılan Yugoslavya'nın
stratejik öneme sahip en önemli bölgelerinin başında gelmektedir. Bosna-Hersek'te,
bildiğiniz gibi, devlet, üç ayrı dinî ve etnik özelliğe sahip grup tarafından
oluşturulmaktadır. Bu gruplardan Hırvatlar, Hırvatistan'ın ve Sırplar da
Sırbistan'ın öteden beri desteğinden yararlanmaktadır. Boşnakların ise,
geçmişte en çok destek buldukları ülkelerin başında Türkiye gelmektedir.
Türkiye'nin, oradaki Boşnaklara karşı, tarihten gelen önemli sorumlulukları
vardır ve biz, bu sorumluluğu daima yerine getirmişizdir.
Değerli milletvekilleri, Bosna-Hersek'in
en önemli özelliklerinden biri, yeraltı zenginliğidir. Eski Yugoslavya'nın
demir cevherinin yüzde 80'i Bosna'da çıkıyordu. Linyit ve maden kömürünün yüzde
40'ı, boksit madeninin yüzde 40'ı, asbestin yüzde 60'ı ve kayatuzunun yüzde
10'u Bosna'da üretiliyordu. O bakımdan, Bosna üzerinde oynanan oyunların,
oradaki savaşların altında, hiç kuşkusuz, Bosna'nın bu özelliğinin de payı
vardır ve Bosna'nın doğal kaynaklarının, doğal servetinin de payı vardır. Bunu,
hiç unutmamak lazım.
Değerli milletvekilleri, eski
Yugoslavya'nın yıkılışı sırasında dikkati çeken bir olay oldu. Oradaki iki
devleti hemen tanıdılar; Slovenya ve Hırvatistan'ı; ama, Bosna-Hersek
bağımsızlığını ilan edince çok büyük bir savaş çıktı. Bu ülke, 3 Mart 1992
tarihinde bağımsızlığını ilan ettikten sonra, oradaki Boşnaklar, oradaki
Sırpların büyük saldırılarına maruz kaldılar ve toplam 200 000 insan hayatını
kaybetti. O sırada, Türkiye, derhal bir askerî müdahalede bulunmasını önerdi
NATO'nun ve Türkiye'nin önerisi, bir yıldan daha uzun süre cevapsız kaldı,
karşılık görmedi, destek bulmadı ve uluslararası diplomatik girişimler hiçbir
sonuç vermedi ve orada, çoğunluğu Boşnak olmak üzere, 200 000 insan hayatını
kaybetti. Ondan sonra, yapılan Dayton Anlaşmaları, devlete yeni bir şekil
verdi, yeni bir düzen verdi. Bildiğiniz gibi, orada, bir taraftan Boşnaklar ve
Hırvatlar, bir taraftan Sırplar kendi yönetimlerini kurdular ve hepsinin
üzerinde bir devlet yapısı oluşturuldu, 3 cumhurbaşkanı konseyi üyesi
tarafından.
İşin başından beri, savaş yılları dahil
olmak üzere, Türkiye'nin Bosna'ya çok büyük katkısı olmuştur. Barışın
sağlanmasında Türkiye'nin çok büyük katkısı olmuştur; o zaman, en üst düzeyde
Hırvatistan'la yaptığımız girişimlerin, diğer ülkelerle yaptığımız
girişimlerin, İslam Konferansı çerçevesindeki çabalarımızın çok büyük katkısı
olmuştur ve savaş biter bitmez, Türkiye, Bosna-Hersek'in iktisadî alanda
kalkındırılması için çok büyük çaba sarf etmiştir. Savaştan sonra
Bosna-Hersek'e inen ilk uçak, Türk devlet adamlarını taşıyan uçaktı ve biz,
kısıtlı imkânlarımıza rağmen, Bosna'ya çok büyük destek vaadinde bulunduk, 80
000 000 dolarlık kredi vaadinde bulunduk, 20 000 000 dolarlık hibe vaadinde
bulunduk.
Bütün bu çabaların sonucunda, orada ilk
büyükelçilik açan ülkelerden biri biziz. Türkiye İşbirliği Kalkınma Ajansının
(TİKA) şubesini açan biziz ve Türkiye, bütün bu çabaları sarf etti ve ondan
sonra vardığımız nokta nedir; bunu görmek lazım. Ekonomik ilişkilerle, ticarî
ilişkiler ile siyasî ilişkiler el ele gider.
Başka vesilelerle ifade ettiğimiz gibi,
eğer, bir ülkeyle çok yakın siyasî ilişkiniz varsa, mutlaka bunun ekonomik
sonucunu da görmek lazım. Biz, siyasî alanda elimizden geleni yaptık, askerî
alanda barıştan sonra bir tabur asker görevlendirdik, oradaki uluslararası
güce, NATO öncülüğündeki güce. Askerlerimiz, yalnız güvenlik sağlamakla
kalmadılar, aynı zamanda, oradaki sivil halka -hiç ayırım gözetmeden- büyük
katkılarda bulundular, hizmetlerde bulundular; fakat, değerli arkadaşlar, bütün
bu çabalarından sonra Türkiye'nin, bugün, ulaştığı duruma bakınız! Bugün,
Bosna-Hersek'in ithalatı içinde Türkiye'nin payı sadece yüzde 1'den ibarettir
ve Türkiye, Bosna-Hersek'in ithalat yaptığı ülkeler arasında 14 üncü sırada
geliyor; komşumuz Yunanistan 5 inci sıradadır. Ne olmuştur da, biz, bu büyük
ekonomik imkândan yararlanamamışızdır; ne olmuştur da, siyasî ilişkilerimizi
ekonomik alanda bir başarıya dönüştürememişizdir; işte, bizim, bunun üzerinde
çok iyi düşünmemiz gerekiyor.
Bu tablo, maalesef, Bosna-Hersek'te olduğu
gibi, diğer Balkan ülkelerinde de karşımıza çıkıyor. Yunanistan ile
Makedonya'nın siyasî ilişkileri, bildiğiniz gibi, çok soğuk. Makedonya'nın
adını tanımıyor hâlâ Yunanistan, resmî adını tanımıyor; ama, bakıyorsunuz,
özelleştirme çabalarında, diğer ekonomik faaliyetlerde Yunanistan bizden
ileridedir. Diğer Balkan ülkelerinde de benzer bir tablo var. Demek ki, burada,
işlemeyen bir şey var, mekanizmada işlemeyen bir nokta var. Şimdi, bunun
üzerinde durmamız gerekiyor ve hükümetin, ümit ediyoruz ki, önümüzdeki dönemde
ilk çabalarından biri, bu Balkan ülkeleriyle ekonomik ve ticarî ilişkilerimizi,
siyasî ilişkilerimizin düzeyine yükseltmek olmalıdır.
İşte, önümüzdeki bu serbest ticaret
anlaşması, böyle bir açılıma imkân tanıyacak özellikler taşıyor. Sayın Adalet
ve Kalkınma Partisi sözcüsü değerli arkadaşımız, burada, bu anlaşmanın içeriği
hakkında bilgi verdiği için bunları tekrarlamayacağım; ama, önemli olan, bu
anlaşmada nelerin yazıldığı değil; önemli olan, bu anlaşmaların nasıl
uygulanacağıdır.
Şimdi, hükümetin çeşitli alanlarda acil
eylem planları var; ama, dışticaret, dış ekonomik ilişkiler, özellikle
Türkiye'nin tarihî ve kültürel bağları olan ülkelerle ticaretimiz de, özel bir
acil eylem planı gerektiriyor. Bu alanda hükümetin sarf edeceği çabaları biz de
destekleyeceğiz; ama, bu çabalarda başarıya ulaşamadığımız takdirde hepimiz
bilmeliyiz ki, Türkiye, siyasî açıdan da çok şey kaybedecektir.
Bu ümitlerle, bu niyetlerle, bu
dileklerle, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına bu anlaşmayı destekleyeceğimizi
yüce huzurunuzda ifade etmek istiyorum.
Saygılar sunuyorum. (Alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Öymen.
Tasarının tümü üzerinde başka söz
talebi?.. Yok.
Tasarının tümü üzerindeki görüşmeler
tamamlanmıştır.
Maddelerine geçilmesini oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
1 inci maddeyi okutuyorum:
TÜRKİYE CUMHURİYETİ İLE
BOSNA VE HERSEK ARASINDAKİ SERBEST
TİCARET ANLAŞMASININ ONAYLANMASININ UYGUN
BULUNDUĞUNA
DAİR KANUN TASARISI
MADDE 1. - 3 Temmuz 2002 tarihinde
Ankara'da imzalanan "Türkiye Cumhuriyeti ile Bosna ve Hersek Arasındaki
Serbest Ticaret Anlaşması"nın onaylanması uygun bulunmuştur.
BAŞKAN - 1 inci madde üzerinde söz
isteyen?.. Yok.
1 inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Kabul etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.
2 nci maddeyi okutuyorum:
MADDE 2. - Sözkonusu Anlaşmaya ekli
cetvellerde değişiklik yapmaya Bakanlar Kurulu yetkilidir.
BAŞKAN - 2 nci madde üzerinde söz
isteyen?.. Yok.
2 nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Kabul etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.
3 üncü maddeyi okutuyorum:
MADDE 3. - Bu Kanun yayımı tarihinde
yürürlüğe girer.
BAŞKAN - Madde üzerinde söz isteyen?..
Yok.
3 üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Kabul etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.
4 üncü maddeyi okutuyorum:
MADDE 4. - Bu Kanun hükümlerini Bakanlar
Kurulu yürütür.
BAŞKAN - Madde üzerinde söz isteyen?..
Yok.
4 üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Kabul etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.
Tasarının tümü açıkoylamaya tabidir.
Açıkoylamanın şekli hakkında Genel Kurulun
kararını alacağım.
Açıkoylamanın elektronik oylama cihazıyla
yapılmasını oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler.. Kabul etmeyenler... Kabul
edilmiştir.
Oylama için 5 dakika süre vereceğim. Bu
süre içerisinde sisteme giremeyen üyelerin teknik personelden yardım
istemelerini, bu yardıma rağmen de sisteme giremeyen üyelerin, oy pusulalarını,
oylama için öngörülen 5 dakikalık süre içerisinde Başkanlığa ulaştırmalarını
rica ediyorum.
Ayrıca, vekâleten oy kullanacak sayın
bakanlar var ise, hangi bakana vekâleten oy kullandığını, oyunun rengini ve
kendisinin ad ve soyadı ile imzasını da taşıyan oy pusulasını, yine, oylama
için öngörülen 5 dakikalık süre içerisinde Başkanlığa ulaştırmalarını rica
ediyorum.
Oylama işlemini başlatıyorum.
(Elektronik cihazla oylama yapıldı)
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, Türkiye
Cumhuriyeti ile Bosna ve Hersek Arasındaki Serbest Ticaret Anlaşmasının
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısının açıkoylama sonucunu
açıklıyorum:
Kullanılan oy sayısı : 304
Kabul : 304
Bu durumda, tasarı kabul
edilmiş ve kanunlaşmıştır. (1)
Türkiye Cumhuriyeti, Azerbaycan
Cumhuriyeti ve Gürcistan Arasında Petrolün Azerbaycan Cumhuriyeti Gürcistan ve
Türkiye Cumhuriyeti Ülkeleri Üzerinden, Bakü-Tiflis-Ceyhan Ana İhraç Boru Hattı
Yoluyla Taşınmasına İlişkin Anlaşmanın Eklerini Teşkil Eden Ev Sahibi Hükümet
Anlaşması, Anahtar Teslimi Müteahhitlik Anlaşması ve Hükümet Garantisine
İlişkin Tecdit ve Değişiklik Anlaşmalarının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna
Dair Kanun Tasarısı ve Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabiî Kaynaklar, Bilgi ve
Teknoloji ve Dışişleri Komisyonları Raporlarının müzakeresine başlıyoruz.
5.- Türkiye
Cumhuriyeti, Azerbaycan Cumhuriyeti ve Gürcistan Arasında Petrolün Azerbaycan
Cumhuriyeti, Gürcistan ve Türkiye Cumhuriyeti Ülkeleri Üzerinden
Bakü-Tiflis-Ceyhan Ana İhraç Boru Hattı Yoluyla Taşınmasına İlişkin Anlaşmanın
Eklerini Teşkil Eden Ev Sahibi Hükümet Anlaşması, Anahtar Teslimi Müteahhitlik
Anlaşması ve Hükümet Garantisine İlişkin Tecdit ve Değişiklik Anlaşmalarının
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Sanayi, Ticaret,
Enerji, Tabiî Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji ve Dışişleri Komisyonları Raporları
(1/339) (S.Sayısı:35)(1)
BAŞKAN - Komisyon?.. Burada.
Hükümet?.. Burada.
Komisyon raporu 35 sıra sayısıyla
bastırılıp dağıtılmıştır.
Tasarının tümü üzerinde, Cumhuriyet Halk
Partisi Grubu adına Denizli Milletvekili Haşim Oral söz istemiştir.
Buyurun Sayın Oral.
CHP GRUBU ADINA V. HAŞİM ORAL (Denizli) -
Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; Bakü-Tiflis-Ceyhan Boru Hattı Projesiyle
ilgili teknik bilgileri sunmak ve Cumhuriyet Halk Partisinin olumlu
düşüncelerini size aktarmak üzere huzurlarınıza gelmiş bulunuyorum.
Bakü-Tiflis-Ceyhan Boru Hattı Projesinin
teknik özellikleri konusunda size öncelikle sıralayabileceğim konular
şunlardır:
Bu projenin maksimum kapasitesi yıllık 50
000 000 tondur. Hattın toplam uzunluğu 1 760, Türkiye içindeki kesimi ise 1 070
kilometredir. Bu arada, 8 adet pompa istasyonu bu proje içinde görev yapacaktır,
değerlendirilecektir.
Bu proje, Bakü-Tiflis-Ceyhan hampetrol
boru hattı, Hazar Denizinin Azerbaycan'a ait Azerî, Çırak, Güneşli sahalarında
üretilecek olan hampetrolün, Azerbaycan, Gürcistan ve Türkiye üzerinden
Akdenize ulaştırılarak, Ceyhan'da inşa edilecek yeni bir terminal aracılığıyla
uluslararası piyasaya sunulmasını yaşama geçirecektir. Finansmanı, projeye
iştirak eden şirketlerce karşılanacaktır. Bu projenin içinde -ki, kısa adı BTC
Co. olan- muhtelif firmaların hissedarlıkları mevcuttur; ama, bizim için en
önemli olanı, çok doğaldır ki, ulusal kuruluşumuz olan Türkiye Petrolleri
Anonim Ortaklığının bu projenin içindeki varlığıdır. Türkiye Petrolleri Anonim
Ortaklığının bu projenin içindeki varlığı, hissesi yüzde 6,53 oranındadır. Bu projenin
içinde en büyük hisse sahibi olan kuruluş ise BP'dir; bunun da katılım oranı
yüzde 30,10'dur.
Bakü-Tiflis-Ceyhan Boru Hattı Projesinin
Türkiye'ye sağlayacağı avantajlar arasında, Bakü-Tiflis-Ceyhan boru hattının
doğu-batı enerji koordinatörünün önemli bir ayağını oluşturması sebebiyle
Türkiye'ye sağlayacağı jeopolitik önem ilk sırada yer almaktadır.
İnşaat süresi boyunca yaklaşık 5 bin
vatandaşımıza iş sağlanması, Türk müteahhit ve üreticilerine sağlayacağı
milyonlarca dolarlık katkı da yine artıların içinde yer alacaktır.
2005 yılından itibaren 50 000 000 ton
petrolün Ceyhan'a akması neticesinde, Ceyhan'ın önemli bir uluslararası petrol
piyasası merkezi haline gelmesi kaçınılmazdır.
Türkiye'ye 1 400 000 000 dolarlık bir
yabancı sermaye girdisi ve işletme döneminde ülkemize her yıl 200-300 000 000
dolarlık bir girdi sağlaması kesindir.
Tanker trafiğindeki artışın önlenmesiyle
boğazların ve İstanbul'un çevresel emniyetine de olumlu katkısı olacaktır bu
projenin.
Bu projenin hükümetlerarası anlaşması;
evsahibi ülkelerin birbirlerine karşı sorumluluklarını ve projeye
sağlayacakları destek konusundaki prensipleri tanımlar; petrolün serbest
geçişine ilişkin prensipleri belirler; ayırım gözetmeme prensibini uygular;
hukuk altyapılarının harmanizasyonu ve birbirleriyle uyumlu devletlerüstü
düzenleyici kuralların uygulanmasını öngörür; geçiş ülkelerinin projeye olan
taahhütlerini belirler; müdahalesiz serbest geçiş ve projenin kolaylaştırılması
prensiplerini tespit eder; avantajlı vergi uygulamasını taahhüt eder;
devletlerin güvenliğinin sağlanmasıyla arazi temini ve izinler konusunda
gerekli desteği vermelerini öngörür; anlaşma kapsamında sorumlulukların yerine
getirilmemesi durumundaki yükümlülükleri ve tazminatları belirler.
Bu projenin, Cumhuriyet Halk Partisinin
dünya görüşüne uygun olduğunu, daha doğrusu, bu projenin var olduğunu, sadece
isminin değiştiğini, özellikle sizlerin tensiplerine sunmak istiyorum; ancak,
bize göre bu projenin içerisindeki en önemli nokta, bu proje içerisindeki
Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığının payıdır, katkısıdır.
Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığı, şu
ana kadar Türkiye'de zarar etmeyen kurumlarımızdan biridir. 2001 yılında
-altını çizerek söylüyorum, 2001 yılında- Türkiye Petrolleri 613 trilyon lira
kâr etmiştir; ancak, Türkiye Petrolleri şu anda öyle bir durumdadır ki, bu BTC
Co. Anlaşmasının mükellefiyetlerinden biri olan katılım payını veremeyecek
durumdadır. Dolayısıyla, kâr eden bir kurumun, böyle, özelleştirmelerle içten
içe çökertilmesi, özellikle Amerikalıların, ta Amerika'dan gelip, Irak'ta
-Körfez'de- petrol aradığı süreçler, bizim, elimizdeki kaynakların doğru
nitelendirilmesi konusundaki zafiyetimizi de ortaya koyar.
Bakın, Türkiye Petrollerinde 1960'tan beri
neler olmuş: İPRAŞ Türkiye Petrollerinden türemiş, Petkim Türkiye
Petrollerinden türemiş, İpragaz Türkiye Petrollerinden türemiş, TÜMAŞ Türkiye
Petrollerinden türemiş; açıkça söylemek gerekirse, 15 tane kurum Türkiye
Petrollerinden türemiş ve 15 tane kurum Türkiye Petrollerinden ayrıldıktan
sonra, özelleştirme bünyesi içerisinde, âdeta, kendi hallerine terk edilmiştir.
Dolayısıyla, Türkiye Petrollerindeki o iç boşaltma işlemiyle, aynı zamanda,
Türkiye içindeki petrol araştırmalarının yürürlükte olmaması, bunun gündemden
kaldırılması nedeniyle, bu uluslararası kuruluşumuz, tek ulusal kuruluşumuz, ne
yazık ki, bugün, Türkiye içerisinde petrol aramayan, ancak yurt dışında petrol
arayan, daha önce bulunan yataklarda üretim istasyonları kuran, lalettayin bir
kurum haline getirilmiştir.
Bu, Türkiye için, içler acısı bir
gerçektir. Bunun, özellikle 58 inci hükümetimiz tarafından gözönünde tutularak,
Türkiye Petrollerinin... Ki, çok açıkça söylüyorum; bugün hangi uluslararası
firmaya bakarsanız, bunların üst kademelerinde, hep, T.C. kimliği taşıyan, ya
petrol mühendisini bulursunuz ya da bu konuda yetişmiş insangücünü, beyingücünü
bulursunuz. Bizim elimizde bu değerler varken, bugün, Libya'nın, Kaddafi'ye
direkt bağlı olan petrol kuruluşunun, en üst kademesindeki bir numaralı kişisi,
Türkiye Petrollerinden Libya'ya gitmiş bir petrol yüksek mühendisidir. Bizim bu
değerlerimiz varken, bu değerleri hem Türkiye içinde kullanmayışımız hem
sınırlarımızın hemen çevresindeki petrol yataklarımızı bir anda unutuşumuz,
buralarda petrol aramayışımız gerçekten bizim için düşündürücüdür; daha
doğrusu, Türkiye'nin bağımsızlığı açısından özellikle düşünülmesi gereken bir
konudur.
Sözlerimi tamamlamadan önce şunu belirtmek
istiyorum: Petrolün dünyada bu kadar önemli ve güncel olduğu bir dönemde, oniki
senedir Birleşmiş Milletlerin uyguladığı ambargoyla, Irak'ta biriken petrol
yataklarına gözünü dikmiş Amerika'nın yarın bizim topraklarımıza ulaşabilecek
elini engellemek, gözünün önüne perde kurmak için bu değerlerimize sahip
çıkmalıyız. Komşuluğumuzun devam edeceği, ilişkilerimizin devam edeceği, sınır
ticaretimizin devam etmesi gerektiğine inandığımız, komşumuz Irak'la olabilecek
bir savaşa hayır denilmesinde herhangi bir siyasî kimliğimizin sorumluluğunun,
dahlinin olmadığını, Türkiye'nin yüzde 99'unun bu savaşa hayır dediğini, olayın
Cumhuriyet Halk Partisinin, Adalet ve Kalkınma Partisinin veya başka bir siyasî
partinin sorunu olmadığını, Türkiye'nin sorunu olduğunu belirtiyor, bu
sorumluluk bilinciyle hareket edeceğimiz inancıyla bütün parlamenter
arkadaşlarımı sağduyulu olmaya davet ediyorum. Bu konuda sizlerin göstereceği
sağduyuyu, ben hissediyorum ve hepinize bir parlamenter olarak, sizlere güvenen
bir insan olarak, Türkiye'nin de güvendiği bir insan olarak saygılar sunuyorum.
Allah hepimizin yardımcısı olsun. Hükümetimize başarılar diliyorum; ama, tekrar
söylüyorum, ülkeyi yönetmek İstanbul'u yönetmekle eşdeğer değildir. Bu konuda
herkes üzerine düşen sorumluluğu yerine getirsin.
Hepinize saygılar sunuyorum, teşekkür
ediyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Oral.
Tasarının tümü üzerinde başka söz
talebi?.. Yok.
Tasarının tümü üzerindeki görüşmeler
tamamlanmıştır.
Maddelerine geçilmesini oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
1 inci maddeyi okutuyorum:
TÜRKİYE CUMHURİYETİ, AZERBAYCAN CUMHURİYETİ VE
GÜRCİSTAN ARASINDA PETROLÜN AZERBAYCAN CUMHURİYETİ, GÜRCİSTAN VE TÜRKİYE
CUMHURİYETİ ÜLKELERİ ÜZERİNDEN, BAKÜ-TİFLİS-CEYHAN ANA İHRAÇ BORU HATTI YOLUYLA
TAŞINMASINA İLİŞKİN ANLAŞMANIN EKLERİNİ TEŞKİL EDEN EV SAHİBİ HÜKÜMET
ANLAŞMASI, ANAHTAR TESLİMİ MÜTEAHHİTLİK ANLAŞMASI VE HÜKÜMET GARANTİSİNE
İLİŞKİN TECDİT VE DEĞİŞİKLİK ANLAŞMALARININ ONAYLANMASININ UYGUN BULUNDUĞUNA
DAİR KANUN TASARISI
MADDE 1. - "Türkiye Cumhuriyeti,
Azerbaycan Cumhuriyeti ve Gürcistan Arasında Petrolün Azerbaycan Cumhuriyeti,
Gürcistan ve Türkiye Cumhuriyeti Ülkeleri Üzerinden, Bakü-Tiflis-Ceyhan Ana
İhraç Boru Hattı Yoluyla Taşınmasına İlişkin Anlaşma"nın eklerini teşkil
eden "Ev Sahibi Hükümet Anlaşması", "Anahtar Teslimi Müteahhitlik
Anlaşması" ile hükümet garantisine ilişkin tecdit ve değişiklik
anlaşmalarının onaylanması uygun bulunmuştur.
BAŞKAN-
1 inci madde üzerinde söz isteyen?.. Yok.
1 inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Kabul etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.
2 nci maddeyi okutuyorum:
MADDE 2. - Bu Kanun yayımı tarihinde
yürürlüğe girer.
BAŞKAN- Madde üzerinde söz isteyen?.. Yok.
2 nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Kabul etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.
3 üncü maddeyi okutuyorum:
MADDE 3. - Bu Kanun hükümlerini Bakanlar
Kurulu yürütür.
BAŞKAN-
Madde üzerinde söz isteyen?.. Yok.
3 üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Kabul etmeyenler... 3 üncü madde kabul edilmiştir.
Tasarının tümü açıkoylamaya tabidir.
Açıkoylamanın şekli hakkında Genel Kurulun
kararını alacağım.
Açıkoylamanın elektronik oylama cihazıyla
yapılmasını oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul
edilmiştir.
Oylama için 5 dakika süre vereceğim. Bu
süre içerisinde sisteme giremeyen üyelerin teknik personelden yardım
istemelerini, bu yardıma rağmen de sisteme giremeyen üyelerin, oy pusulalarını,
oylama için öngörülen 5 dakikalık süre içerisinde Başkanlığa ulaştırmalarını
rica ediyorum.
Ayrıca, vekâleten oy kullanacak sayın
bakanlar var ise, hangi bakana vekâleten oy kullandığını, oyunun rengini ve
kendisinin ad ve soyadı ile imzasını da taşıyan oy pusulasını, yine, oylama
için öngörülen 5 dakikalık süre içerisinde Başkanlığa ulaştırmalarını rica
ediyorum.
Oylama işlemini başlatıyorum.
(Elektronik cihazla oylama yapıldı)
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, Türkiye
Cumhuriyeti, Azerbaycan Cumhuriyeti ve Gürcistan Arasında Petrolün Azerbaycan
Cumhuriyeti, Gürcistan ve Türkiye Cumhuriyeti Ülkeleri Üzerinden,
Bakü-Tiflis-Ceyhan Ana İhraç Boru Hattı Yoluyla Taşınmasına İlişkin Anlaşmanın
Eklerini Teşkil Eden Ev Sahibi Hükümet Anlaşması, Anahtar Teslimi Müteahhitlik
Anlaşması ve Hükümet Garantisine İlişkin Tecdit ve Değişiklik Anlaşmalarının
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısının açıkoylama sonucunu
açıklıyorum:
Kullanılan oy sayısı : 270
Kabul : 269
Ret : 1
Böylece, kanun tasarısı kabul edilmiş ve
kanunlaşmıştır. (1)
Sayın milletvekilleri, çalışma süremizin
dolmasına az bir zaman kaldığından dolayı, Türk Silahlı Kuvvetlerinin yabancı
ülkelere gönderilmesine, yabancı silahlı kuvvetler unsurlarının altı ay süreyle
Türkiye'de bulunmasına ve muharip unsurların Türkiye dışına intikalleri için
gerekli düzenlemelerin yapılmasına, Anayasanın 92 nci maddesi uyarınca izin
verilmesine dair Başbakanlık tezkeresi ile kanun tasarı ve tekliflerini
sırasıyla görüşmek için, 27 Şubat 2003 Perşembe günü saat 15.00'te toplanmak
üzere, birleşimi kapatıyorum.
Kapanma Saati: 18.45