DÖNEM : 22 CİLT : 5 YASAMA
YILI : 1
T. B. M. M.
TUTANAK
DERGİSİ
36 ncı
Birleşim
25 . 2 . 2003 Salı
İ Ç İ N D E K İ L E R
I. – GEÇEN TUTANAK ÖZETİ
II. – GELEN KÂĞITLAR
III. – YOKLAMA
IV. – BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A) GÜNDEMDIŞI KONUŞMALAR
1.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt'ün, Ardahan'ın düşman işgalinden
kurtarılışının 82 nci yıldönümüne ve ildeki mevcut ekonomik sorunlara ilişkin
gündemdışı konuşması ve İçişleri Bakanı Abdülkadir Aksu'nun cevabı
2.- Kırıkkale Milletvekili Ramazan Can'ın, Kırıkkale İlinin ve ilde
kurulu fabrikası bulunan Makine ve Kimya Endüstrisi Kurumunun sorunlarına
ilişkin gündemdışı konuşması ve Millî Savunma Bakanı M. Vecdi Gönül'ün cevabı
3.- Ağrı Milletvekili Cemal Kaya'nın, Ağrı İlinin genel sorunlarına ve
çözüm önerilerine ilişkin gündemdışı konuşması ve Kültür Bakanı Hüseyin
Çelik'in cevabı
B) GENSORU, GENEL GÖRÜŞME, MECLİS
SORUŞTURMASI VE MECLİS ARAŞTIRMASI
ÖNERGELERİ
1.- İzmir Milletvekili Canan Arıtman ve 24 milletvekilinin, İzmir'in
Konak İlçesinde ticaret merkezi olarak projelendirilen bir alanla ilgili
iddiaların araştırılması amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin
önergesi (10/46)
C) TEZKERELER VE ÖNERGELER
1.- Türkiye Büyük Millet Meclisi ile ekli listede isimleri belirtilen
ülke parlamentoları arasında parlamentolararası dostluk grubu kurulmasına
ilişkin Başkanlık tezkeresi (3/188)
V. – ÖNERİLER
A) DANIŞMA KURULU ÖNERİLERİ
1.- Genel Kurulun çalışma gün ve saatleriyle gündemdeki sıralamanın
yeniden düzenlenmesine ilişkin Danışma Kurulu önerisi
VI. – KANUN TASARI VE TEKLİFLERİYLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER
1.- 16.1.2003 Tarihli ve 4792 Sayılı Vergi Barışı Kanunu ve Anayasanın
89 uncu Maddesi Gereğince Cumhurbaşkanınca Bir Daha Görüşülmek Üzere Geri
Gönderme Tezkeresi ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (1/520) (S. Sayısı: 53)
VII. – SORULAR VE CEVAPLAR
A) YAZILI SORULAR VE CEVAPLARI
1.- Konya Milletvekili Nezir Büyükcengiz'in, Türkiye'nin Kıbrıs
politikasında bir değişikliğin söz konusu olup olmadığına ilişkin sorusu ve
Dışişleri Bakanı Yaşar Yakış'ın cevabı (7/126)
2.- Tokat Milletvekili Orhan Ziya Diren'in, Tokat İlinin, yatırımların desteklenmesini
amaçlayan Bakanlar Kurulu Kararı kapsamına alınıp alınmayacağına ilişkin sorusu
ve Devlet Bakanı Ali Babacan'ın cevabı (7/128)
3.- Şanlıurfa Milletvekili Turan Tüysüz'ün, Şanlıurfa'da restorasyonu
yarım kalan mevlevihaneye ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı ve Başbakan
Yardımcısı Mehmet Ali Şahin'in cevabı (7/154)
4.- Konya Milletvekili Nezir Büyükcengiz'in, iflas eden bir holding ile
benzer yapıdaki diğer holdinglere ilişkin sorusu ve Maliye Bakanı Kemal
Unakıtan'ın cevabı (7/158)
5.- Konya Milletvekili Nezir Büyükcengiz'in, TÜMOSAN'ın özelleştirilip
özelleştirilmeyeceğine ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı
Aldüllatif Şener'in cevabı (7/160)
6.- Erzincan Milletvekili Erol Tınastepe'nin, Erzincan-Tercan Ayakkabı
Fabrikasının özelleştirme kapsamına alınmasına ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı
ve Başbakan Yardımcısı Aldüllatif Şener'in cevabı (7/170)
7.- Diyarbakır Milletvekili Muhsin Koçyiğit'in, zorunlu tasarruf
birikimlerine ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı Ali Babacan'ın cevabı (7/172)
8.- Tokat Milletvekili Orhan Ziya Diren'in, TEKEL bayilerinin ödeyeceği
harca ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Aldüllatif
Şener'in cevabı (7/176)
9.- İstanbul Milletvekili Kemal Kılıçdaroğlu'nun, Bakanlar Kurulunun AKP
Genel Merkezinde yaptığı toplantıya ilişkin Başbakandan sorusu ve Devlet Bakanı
ve Başbakan Yardımcısı Aldüllatif Şener'in cevabı (7/192)
I. – GEÇEN TUTANAK ÖZETİ
TBMM Genel Kurulu saat 15.00'te açılarak iki oturum yaptı.
Kırklareli Milletvekili Mehmet Siyam Kesimoğlu, Kırklareli İlinin
sorunları ile alınması gereken önlemlere,
Aksaray Milletvekili Ahmet Yaşar, Aksaray'dan başlatılan duble yol
yapımına,
İlişkin gündemdışı birer konuşma yaptılar;
İstanbul Milletvekili Ali Topuz'un, Anayasa çerçevesinde olası Irak
savaşının meşruiyet temellerine ilişkin gündemdışı konuşmasına Dışişleri Bakanı
Yaşar Yakış cevap verdi.
Adana Milletvekili Atilla Başoğlu ve 39 milletvekilinin, ülkemizin
madenleri ve madencilik politikası konusunda,
Tekirdağ Milletvekili Mehmet Nuri Saygun ve 19 milletvekilinin,
Trakya'da tarım ve sanayi sektörlerinin yer seçiminden ve çarpık gelişmeden
kaynaklanan sorunların araştırılarak dengeli ve sağlıklı gelişmesi için
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla,
Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergeleri (10/44, 10/45) Genel
Kurulun bilgisine sunuldu; önergelerin gündemdeki yerlerini alacağı ve
öngörüşmelerinin, sırası geldiğinde yapılacağı açıklandı.
Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabiî Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonu
Başkanlığının, esas komisyon olarak Çevre Komisyonuna, tali komisyonlar olarak
da Adalet Komisyonu ile Plan ve Bütçe Komisyonuna sevk edilen Çevre Kanunu
Tasarısının, görev alanlarına girmesi nedeniyle Komisyonlarında görüşülmesinin
teminine ilişkin tezkeresi okundu; Başkanlıkça, istemin yerine getirildiği
bildirildi.
Devlet Bakanı Kürşad Tüzmen ve Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanı Hilmi
Güler'in, 23-24 Aralık 2002 tarihlerinde Rusya Federasyonuna yaptığı resmî
ziyarete iştirak etmeleri uygun görülen milletvekillerine ilişkin Başbakanlık
tezkereleri kabul edildi.
Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kurulunun 12.8.1990 tarihli 126 ncı
Birleşiminin İkinci Oturumuna ilişkin kapalı oturum tutanakları ile tutanak
özetleri ve 5.9.1990 tarihli 3 üncü Birleşiminin İkinci Oturumuna ilişkin
kapalı oturum tutanakları ile tutanak özetlerinin, İçtüzüğün 71 inci maddesine
göre yayımlanmasına; Genel Kurulun 20.2.2003 Perşembe günkü (bugün)
birleşiminde gündemin "Kanun Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan gelen
Diğer İşler" kısmının 13 üncü sırasında yer alan, 53 sıra sayılı 16.1.2003
tarihli ve 4792 sayılı Vergi Barışı Kanunu ve Anayasanın 89 uncu maddesi
gereğince Cumhurbaşkanınca bir daha görüşülmek üzere geri gönderme tezkeresi
ile Plan ve Bütçe Komisyonu raporunun, bu kısmın 1 inci sırasına alınmasına ve
görüşmelerin tamamlanmasına kadar çalışma süresinin uzatılmasına ilişkin
Danışma Kurulu önerisi kabul edildi.
Gündemin "Kanun Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer
İşler" kısmının ilk sırasına alınan ve Cumhurbaşkanınca bir daha
görüşülmek üzere geri gönderilen, 16.1.2003 tarihli ve 4792 sayılı Vergi Barışı
Kanununun (1/520) (S. Sayısı : 53) görüşmelerine başlanarak 3 üncü maddesine kadar
kabul edildi; 3 üncü maddesi üzerinde bir süre görüşüldükten sonra birleşime
ara verildi.
Verilen aradan sonra komisyon ve hükümet yetkililerinin Genel Kurulda
hazır bulunmaması nedeniyle, 25 Şubat 2003 Salı günü saat 15.00'te toplanmak
üzere, birleşime 19.52'de son verildi.
|
|
Nevzat Pakdil |
|
|
|
Başkanvekili |
|
|
Türkân Miçooğulları |
|
Suat Kılıç |
|
İzmir |
|
Samsun |
|
Kâtip Üye |
|
Kâtip Üye |
No.: 52
II. – GELEN KAĞITLAR
21.2.2003 CUMA
Tasarı
1.- Özelleştirme Uygulamalarının Düzenlenmesine ve Bazı Kanun ve Kanun
Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanunda Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Tasarısı (1/528) (Plan ve Bütçe Komisyonuna)
(Başkanlığa geliş tarihi : 19.2.2003)
Süresi İçinde Cevaplandırılmayan Yazılı
Soru Önergesi
1.- Van Milletvekili Hacı Biner'in, Projeler Koordinasyon Merkezine
kiralanan konutlar ile Din Öğretimi Genel Müdürünün idari görevlerine ilişkin
Millî Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/104)
No.: 53
24.2.2003 PAZARTESİ
Tasarı
1.- Türkiye Cumhuriyeti ile İspanya Krallığı Arasında Gelir Üzerinden
Alınan Vergilerde Çifte Vergilendirmeyi Önleme ve Vergi Kaçakçılığına Engel
Olma Anlaşması ve Eki Protokolün Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun
Tasarısı (1/529) (Plan ve Bütçe ve Dışişleri Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş
tarihi : 7.2.2003)
Teklifler
1.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt ile Muğla Milletvekili Fahrettin
Üstün'ün; Çiftçilerimizin T.C. Ziraat Bankası ve Tarım Kredi Kooperatiflerine
Olan Borç Faizlerinin İndirilmesi, Gecikme Cezalarının Affedilmesi ve
Borçlarını Vadesinde Ödeyen Çiftçilerimizin Kullanacakları Kredi Faizinde
İndirime Gidilmesine Dair Kanun Teklifi (2/80) (Tarım, Orman ve Köyişleri ve
Plan ve Bütçe Komisyonlarına) Başkanlığa geliş tarihi : 7.2.2003)
2.- Tokat Milletvekili Resul Tosun ve 47 Milletvekilinin; 4734 sayılı
Kamu İhale Kanununda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Teklifi (2/81)
(Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi :
17.2.2003)
3.- Giresun Milletvekili Mehmet Işık ve 28 Milletvekilinin;
Yükseköğretim Kurumları Teşkilâtı Hakkında 41 Sayılı Kanun Hükmünde
Kararnamenin Değiştirilerek Kabulüne Dair 28.3.1983 Tarihli ve 2809 Sayılı
Kanuna Ek Maddeler Eklenmesi ile 78 ve 190 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamelerin
Eki Cetvellerde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi (2/82) (Millî
Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor ve Plan ve Bütçe Komisyonlarına) (Başkanlığa
geliş tarihi : 18.2.2003)
4.- Bitlis Milletvekilleri Abdurrahim Aksoy, Zeki Ergezen, Vahit Kiler
ile 39 Milletvekilinin; Yükseköğretim Kurumları Teşkilâtı Kanunu ile 78 ve 190
Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun
Teklifi (2/83) (Millî Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor ve Plan ve Bütçe
Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi : 19.2.2003)
Tezkereler
1.- Afyon Milletvekili Ahmet Koca'nın Yasama Dokunulmazlığının
Kaldırılması Hakkında Başbakanlık Tezkeresi (3/186) (Anayasa ve Adalet
Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyona) (Başkanlığa geliş tarihi :
7.2.2003)
2.- Kocaeli Milletvekili Mehmet Sefa Sirmen'in Yasama Dokunulmazlığının Kaldırılması Hakkında Başbakanlık Tezkeresi (3/187) (Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyona) (Başkanlığa geliş tarihi : 7.2.2003)
Rapor
1.- Çekle Ödemelerin Düzenlenmesi ve Çek Hamillerinin Korunması Hakkında
Kanunda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Tasarısı ve Adalet Komisyonu
Raporu (1/433) (S. Sayısı : 58) (Dağıtma tarihi : 24.2.2003) (GÜNDEME)
Sözlü Soru Önergeleri
1.- Hatay Milletvekili Abdülaziz Yazar'ın, İskenderun Körfezinde demirli
bulunan tehlikeli madde yüklü bir yabancı gemiye ilişkin Çevre Bakanından sözlü
soru önergesi (6/215) (Başkanlığa geliş tarihi : 20.2.2003)
2.- Batman Milletvekili M. Nezir Nasıroğlu'nun, Batman'daki bazı
karayolu yapım çalışmalarına ilişkin Bayındırlık ve ıskân Bakanından sözlü soru
önergesi (6/216) (Başkanlığa geliş tarihi : 20.2.2003)
3.- Diyarbakır Milletvekili Muhsin Koçyiğit'in, özelleştirilen
kuruluşlardaki işçilerin kamuda işe yerleştirilmelerine ilişkin Devlet Bakanı
ve Başbakan Yardımcısından (Abdüllatif Şener) sözlü soru önergesi (6/217)
(Başkanlığa geliş tarihi : 20.2.2003)
4.- İzmir Milletvekili Ahmet Ersin'in, Adnan Menderes Havalimanı İç
Hatlar Terminalinin genişletilmesine ilişkin Ulaştırma Bakanından sözlü soru
önergesi (6/218) (Başkanlığa geliş tarihi : 20.2.2003)
5.- Mersin Milletvekili Hüseyin Güler'in, SSK ve BAĞ-KUR prim gecikme
faizinin günlük olarak hesaplanıp hesaplanmayacağına ilişkin Çalışma ve Sosyal
Güvenlik Bakanından sözlü soru önergesi (6/219) (Başkanlığa geliş tarihi :
20.2.2003)
6.- Mersin Milletvekili Hüseyin Güler'in, karayolu taşımacılığı
yapanların sosyal güvenlik denetimlerine ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik
Bakanından sözlü soru önergesi (6/220) (Başkanlığa geliş tarihi : 20.2.2003)
7.- Mersin Milletvekili Hüseyin Güler'in, BAĞ-KUR'un Silifke Devlet
Hastanesine olan borcuna ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından sözlü
soru önergesi (6/221) (Başkanlığa geliş tarihi : 20.2.2003)
8.- Tekirdağ Milletvekili Erdoğan Kaplan'ın, Ergene Nehrindeki kirlilik
ve taşkından kaynaklanan sorunlara ilişkin Çevre Bakanından sözlü soru önergesi
(6/222) (Başkanlığa geliş tarihi : 21.2.2003)
9.- Muğla Milletvekili Ali Arslan'ın, Dalaman Akköprü Barajı ve sulama
kanalları yapımının birlikte yürütülmesine ilişkin Enerji ve Tabii kaynaklar
Bakanından sözlü soru önergesi (6/223) (Başkanlığa geliş tarihi : 21.2.2003)
10.- Malatya Milletvekili Ferit Mevlüt Aslanoğlu'nun, Malatya Çat Barajı
ve Tüneli Projesindeki sulama kanallarına ilişkin Enerji ve Tabii Kaynaklar
Bakanından sözlü soru önergesi (6/224) (Başkanlığa geliş tarihi : 21.2.2003)
11.- Malatya Milletvekili Ferit Mevlüt Aslanoğlu'nun, Malatya-Arguvan
Yoncalı Barajı Projesine ilişkin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanından sözlü
soru önergesi (6/225) (Başkanlığa geliş tarihi : 21.2.2003)
12.- İstanbul Milletvekili Bihlun Tamaylıgil'in, çocuk bakıcısı sağlayan
danışman firmaların hukuki dayanağına ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik
Bakanından sözlü soru önergesi (6/226) (Başkanlığa geliş tarihi : 21.2.2003)
13.- Kocaeli Milletvekili İzzet Çetin'in, Başbakanlık Yüksek Denetleme
Kurulu üyelerinden çocuklarını TRT'de işe yerleştiren olup olmadığına ilişkin
Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısından (Mehmet Ali Şahin) sözlü soru önergesi
(6/227) (Başkanlığa geliş tarihi : 21.2.2003)
14.- Tekirdağ Milletvekili Mehmet Nuri Saygun'un, bir gazetede yer alan
AKP Genel Başkanının Saddam Hüseyin ile ilgili bir ifadesine ilişkin
Başbakandan sözlü soru önergesi (6/228) (Başkanlığa geliş tarihi : 21.2.2003)
15.- Yalova Milletvekili Muharrem İnce'nin, MGK ve TBMM Genel Kurul
kapalı oturumundaki görüşmeler hakkında AKP Genel Başkanına bilgi verilip
verilmediğine ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/229) (Başkanlığa geliş
tarihi : 21.2.2003)
Yazılı Soru Önergeleri
1.- Tekirdağ Milletvekili Erdoğan Kaplan'ın, içkili yerlere verilen
TEKEL ruhsatlarındaki fiyat artışlarına ilişkin Devlet Bakanı ve Başbakan
Yardımcısından (Abdüllatif Şener) yazılı soru önergesi (7/245) (Başkanlığa
geliş tarihi : 21.2.2003)
2.- Mersin Milletvekili Ersoy Bulut'un, Anamur-Sarıdana Sağlık Ocağının
sağlık elemanı ihtiyacına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi
(7/246) (Başkanlığa geliş tarihi : 21.2.2003)
3.- Adana Milletvekili Tacidar Seyhan'ın, İncirlik Hava Üssünde son üç
aydaki ranza, yorgan ve yatak ihalelerine ilişkin Başbakandan yazılı soru
önergesi (7/247) (Başkanlığa geliş tarihi : 21.2.2003)
4.- Adana Milletvekili Tacidar Seyhan'ın, TBMM kapalı oturumundaki
görüşmeler hakkında AKP Genel Başkanına bilgi verilip verilmediğine ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/248) (Başkanlığa geliş tarihi : 21.2.2003)
5.- Adana Milletvekili Tacidar Seyhan'ın, sulama birliklerinin
borçlarına ilişkin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi
(7/249) (Başkanlığa geliş tarihi : 21.2.2003)
No.: 54
25.2.2003 SALI
Meclis Araştırması Önergesi
1.- İzmir Milletvekili Canan Arıtman ve 24 milletvekilinin, İzmir'in
Konak İlçesinde ticaret merkezi olarak projelendirilen bir alanla ilgili
iddiaların araştırılması amacıyla Anayasanın 98 inci, İçtüzüğün 104 ve 105 inci
maddeleri uyarınca bir Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/46)
(Başkanlığa Geliş Tarihi : 19.2.2003)
BİRİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 15.00
25 Şubat 2003 Salı
BAŞKAN: Başkanvekili Sadık YAKUT
KÂTİP ÜYELER: Ahmet KÜÇÜK (Çanakkale),
Mevlüt AKGÜN (Karaman)
BAŞKAN- Türkiye Büyük Millet Meclisinin 36 ncı Birleşimini açıyorum.
III. – Y O K L A M A
BAŞKAN- Elektronik cihazla yoklama yapacağız.
Yoklama için 5 dakika süre vereceğim. Sayın milletvekillerinin, oy
düğmelerine basarak salonda bulunduklarını bildirmelerini; bu süre içerisinde
elektronik sisteme giremeyen milletvekillerinin, salonda hazır bulunan teknik
personelden yardım istemelerini, buna rağmen sisteme giremeyen üyelerin ise,
yoklama pusulalarını, teknik personel aracılığıyla 5 dakikalık süre içerisinde
Başkanlığa ulaştırmalarını rica ediyorum.
Yoklama işlemini başlatıyorum.
(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN - Toplantı yetersayısı vardır; görüşmelere başlıyoruz.
Gündeme geçmeden önce, üç arkadaşıma gündemdışı söz vereceğim.
Konuşma süreleri 5'er dakikadır.
Hükümet bu konuşmalara cevap verebilir; hükümetin cevap süresi 20
dakikadır.
Gündemdışı ilk söz, Ardahan'ın düşman işgalinden kurtarılışı konusunda
söz isteyen, Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt'e aittir.
Buyurun Sayın Öğüt. (CHP sıralarından alkışlar)
IV. – BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A) GÜNDEMDIŞI KONUŞMALAR
1.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt'ün,
Ardahan'ın düşman işgalinden kurtarılışının 82 nci yıldönümüne ve ildeki mevcut
ekonomik sorunlara ilişkin gündemdışı konuşması ve İçişleri Bakanı Abdülkadir
Aksu'nun cevabı
ENSAR ÖĞÜT (Ardahan) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; belki,
AKP'li arkadaşlar... (AK Parti sıralarından "AK Partili" sesleri)
AKP'li arkadaşlar, beyaz kurdeleyi... (AK Parti sıralarından "AK Partili"
sesleri) Müsaade edin efendim... (AK Parti sıralarından "AK Partili"
sesleri) Peki; Adalet ve Kalkınma Partili arkadaşlar (AK Parti sıralarından
alkışlar) yakamdaki kurdeleyi merak edebilirler. (AK Parti sıralarından
"Merak etmiyoruz" sesleri) Yakamızdaki kurdele, dünyada barışın
simgesi olarak takılmıştır. Ülkemize ve bütün dünya insanlarına barış
diliyoruz. (Alkışlar)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Ardahan'ın düşman işgalinden
kurtarılışının 82 nci yıldönümü nedeniyle, Edirne'den Ardahan'a kadar bu
toprakları vatan yapan bütün şehitleri rahmetle anarken, sizlere ve bizleri
izleyen ekran başındaki bütün halkımıza sevgi ve saygılarımı sunuyorum.
Ardahan'ın tarihi kahramanlıklarla dolu; ama, ben, kısa başlıklarla
anlatmaya çalışacağım.
Ardahan, M.Ö. 680 yılında Kafkaslardan gelen Saka (İskit) Türkleri
tarafından yerleşim haline getirilmiş; 1578'den, 93 Harbi dediğimiz 1878'e
kadar Osmanlı yönetiminde, 1878'den 1918'e kadar Rus işgalinde kalmıştır.
Ardahan, iki defa, savaş tazminatı olarak, Osmanlı'nın borcundan ötürü,
Rusya'ya verilmiş. Daha sonra, Halit Paşa başkanlığında, 3 Ocak 1919'da
-Atatürk daha Samsun'a çıkmadan önce- Ardahan'da millî şûra hükümeti kurulmuş,
yani, Ardahan, devlet olmuştur.
Bu tarihî konuyla ilgili çok ciddî bir şey açıklayacağım: Atatürk,
cumhuriyeti kurmak için Erzurum'a geldiğinde, padişah tarafından rütbeleri
sökülmüştür; herkes merak ediyor, Atatürk'ü asacaklar, cumhuriyet
kurulamayacak, Anadolu kurtulamayacak düşüncesindeyken, Ardahan halkı, Kâzım
Karabekir Paşayla birlikte Erzurum'a geliyor "Paşam, cumhuriyeti kur,
yanındayız; ya istiklal ya ölüm; ülkeyi kurtaracağız" diyor. Böyle bir
Ardahan halkı... Ne yazık ki, Atatürk'ten sonra, sınır kapıları kapatılıyor,
insanlar yoksullaştırılıyor, fakirleştiriliyor, göçe zorlanıyor, gecekondularda
yaşamaya mahkûm ediliyor. Böyle bir yerin milletvekili olmak da zor, insanı
olmak da zor.
Değerli arkadaşlarım, şu anda, Ardahan'da yüzde 70'in üzerinde işsizlik
var. Bir zamanlar sarsılmaz kale olan Ardahan için, ne yazık ki, şu gazetelerde
de gördüğünüz gibi "Ardahan düştü" manşeti atılıyor; evet, Ardahan
ekonomide düştü. Ben, bu manşete bakıyorum, utanıyorum. Cumhuriyeti kurmuş,
cumhuriyetin temellerini atmış, Atatürk'e her türlüğü desteği vermiş,
Anadolu'nun toprakları için iki defa savaş tazminatı olarak 43 yıl Rus
işgalinde kalmış bir Ardahan'ın ve Ardahanlının ekonomisinin bu duruma
düşürülmesi, hepimizin ayıbıdır. Ardahan'ın ve Ardahanlının, Türkiye
Cumhuriyetinden ve Türkiye Cumhuriyeti Büyük Millet Meclisinden alacağı vardır;
bu borcu bu hükümetin ödemesi lazım. (CHP sıralarından alkışlar, AK Parti
sıralarından "Öderiz" sesleri) Tabiî ödeyeceksiniz.
Şimdi, hükümete soruyorum: Hortumculara yaptığınız kolaylıklar...
NURETTİN AKTAŞ (Gaziantep) - Öbür tarafa dön, öbür tarafa!
ENSAR ÖĞÜT (Devamla) - Bu tarafa da döneceğim; onlar bizimkiler, onun
için size dönüyorum.
Hortumculara siz kolaylık yaptınız, hortumcuların borcunu 15 yıla
yaydınız. Sahte faturacıları affettiniz. (AK Parti sıralarından gürültüler)
ÜNAL KACIR (İstanbul) - Derviş'e soracaksın, Derviş'e!..
ENSAR ÖĞÜT (Devamla) - Müsaade edin.
Sahte faturacıları siz affettiniz; orası oy vermedi, siz oy verdiniz.
(CHP sıralarından alkışlar, AK Parti sıralarından gürültüler)
Amerikan askerine ucuz petrol veriyorsunuz da Türk çiftçisine niye ucuz
petrol vermiyorsunuz?! Türk çiftçisinin borcunu niye silmiyorsunuz?! (CHP
sıralarından alkışlar) Bunları, lütfen...
Bakın, bugün Ardahan'ın kurtuluşu... O konulara girdiğimiz zaman, sabaha
kadar konuşuruz; zamanımız yok.
Beni izleyen değerli hemşerilerim, değerli milletvekilleri...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Öğüt, konuşmanızı tamamlayabilmeniz için 1 dakikalık
eksüre veriyorum.
ENSAR ÖĞÜT (Devamla) - "Boğazlar boğazımız, Kars, Ardahan
belkemiğimizdir" diyen Kâzım Karabekir Paşayla Erzurum'a gelip
cumhuriyetin temellerini atan Ardahanlıya ve Ardahan'a bu hükümetin hizmet
yapmasını istirham ediyorum, rica ediyorum. Sınır kapılarımızı açın,
Kars-Tiflis demiryolunu yapın, tarım ve hayvancılığı geliştirin, köylümüzün
faiz borucunu silin ve Ardahan'a yatırım yapın; Türkiye'nin Ardahan'a olan
borucunu ödeyin. (AK Parti sıralarından "Emredersiniz!.." sesi) Tabiî
emredeceğiz!..
Herkes bilsin ki, Ardahan olmasaydı, belki bugün bu Meclis olmazdı.
AYHAN ZEYNEP TEKİN (Adana) - Ardahan, sizin olduğu kadar bizimdir de!..
ENSAR ÖĞÜT (Devamla) - Ardahan'ın tarihini bilseniz böyle
konuşmazsınız!..
Herkes bilsin ki, Ardahan halkı olarak, sekiz ay kar altında kalsak da,
yollarımız kapansa da, doktorumuz ilaçsız kalsa da, öğretmenlerimiz sürgün
gitse de, cumhuriyete ve cumhuriyet devrimlerine sahip çıkacağız. Yollarımız
kapanıp, hastalarımız kızaklarda ölse de, başka Ardahanlılar gelir, yine
Ardahan'ı savunuruz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
ENSAR ÖĞÜT (Devamla) - 1 dakikanızı rica ediyorum.
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Öğüt.
ENSAR ÖĞÜT (Devamla) - 30 saniye...
BAŞKAN - Sayın Ögüt, benim uygulamamda, 1 dakika eksüreden fazla
vermiyorum.
Konuşmanızdan dolayı teşekkür ediyorum.
ENSAR ÖĞÜT (Devamla) - Evet, sesim dışarı gitmese de, Ardahan
tabyalarında yatan şehitlere selam olsun, Mustafa Kemal Atatürklere selam
olsun, Edirne'den Ardahan'a kadar bu topraklara kanını döken bütün şehitlere
selam olsun.
Savaşsız ve barış içerisinde bir Türkiye istiyorum.
Saygılar sunuyorum. (Alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Öğüt.
Konuşmaya, hükümet adına, İçişleri Bakanı Sayın Abdülkadir Aksu cevap
verecektir.
Buyurun Sayın Bakan. (AK Parti sıralarından alkışlar)
Konuşma süreniz 20 dakikadır.
İÇİŞLERİ BAKANI ABDÜLKADİR AKSU (İstanbul) - Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Ardahan Milletvekilimiz Sayın Ensar Öğüt'ün "Ardahan'ın
düşman işgalinden kurtarılışı" konulu gündemdışı konuşması üzerine söz
almış bulunuyorum; konuşmama başlamadan önce, Yüce Heyetinizi en derin
saygılarımla selamlıyorum. Ardahan'ın düşman işgalinden kurtarılış günü
nedeniyle, başta Ardahanlı vatandaşlarımız olmak üzere, bütün milletimizi de
kutluyorum.
Tarihte, Huriler, Urartular, Kimmerler, İskitler gibi pek çok
medeniyetin yaşadığı Ardahan, 1069 yılından itibaren bir Türk yurdu olmuştur.
Bu serhat şehrimiz, 1828 yılında Ruslar tarafından işgal edilinceye kadar,
kesintisiz 800 yıl, bizim bayrağımız altında, huzurla yaşamıştır. 1828 yılından
itibaren 23 Şubat 1921 tarihine kadar geçen yıllar Ardahan için gerçekten zor
yıllar olmuş, esaret yılları olmuştur. Bu dönemde, zaman zaman Türk hâkimiyeti
olsa da, Ardahan'da savaş hiç eksik olmadı, tabiri caizse, halk, hiç gün yüzü
görmedi; ama, Ardahanlılar, hiçbir zaman da mücadeleyi elden bırakmadılar,
yapılan kongrelerle mücadelenin ana prensiplerini ortaya koydular.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hürriyetin yeniden
kazanılmasında, Doğu Cephesi Komutanı ve büyük devlet adamı Kâzım Karabekir
Paşanın siyasî dehasının çok önemli bir rolü olduğunu huzurlarınızda da
belirtmek isterim. Kâzım Karabekir Paşanın tarihe mal olan şu sözünü de
sizlerle paylaşmak istiyorum: "Boğazlar boğazımız; Kars, Ardahan
belkemiğimizdir. Orası elde bulundurulmadıkça, Anadolu'nun müdafaası zayıf
olur."
Gerçekten de, askerî strateji açısından, Ardahan, özel bir coğrafî
konuma sahiptir. Bu özelliğini, günümüzde de aynı şekilde muhafaza etmektedir.
Bu stratejik konumu nedeniyle Osmanlı döneminde il olan Ardahan'ın yeniden il
statüsüne kavuşması 1992 yılında gerçekleşmiştir.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bu kurtuluş günü vesilesiyle,
Ardahan İlinde yürütülen bazı temel ekonomik faaliyetlere de temas etmek
istiyorum.
Ardahan, ağır coğrafik şartlar ve iklim koşulları nedeniyle, ekonomik
anlamda kalkınmış bir ilimiz değildir; ancak, özellikle il statüsünün
kazanılmasıyla birlikte, tarıma dayalı sanayiin geliştirilmesi konusunda
devletimizin gayretleri olmuştur. Ardahan Valiliği öncülüğünde kurulup faaliyet
gösteren Ardahan İlini Kalkındırma ve Geliştirme Vakfı tarafından, halıcılık ve
arıcılık konularında faaliyet gösteren iki şirket kurulmuştur. Bu arada, özel
sektör tarafından kurulup faaliyete devam eden 11 adet küçük ve orta ölçekli
işletmede de 160'tan fazla vatandaşımız çalışmaktadır.
İlde ekonomik faaliyetin eksenini oluşturan tarım ve hayvancılığın
sanayiyle entegrasyonu, kuruluş çalışması neredeyse ikmal edilmiş olan organize
sanayi bölgesinin faaliyete geçmesiyle, en üst seviyede gerçekleştirilmiş
olacaktır.
Ardahan, sınır ticareti konusunda da özel bir ehemmiyeti haizdir.
Komşumuz Gürcistan ile aramızdaki Posof-Türkgözü Gümrük Kapısı ve Çıldır-Aktaş
Sınır Kapısı, bu ilimize, sınır ticareti anlamında önemli bir imkân
sağlamaktadır. Özellikle Türkgözü Gümrük Kapısı, sınır ticaretinin merkezi
halindedir.
Vatandaşlarımız, sınır ticareti konusundaki mevcut imkânları en iyi
biçimde kullanarak ildeki yatırımlar için kaynak oluşturma imkânı da
bulmuşlardır; ama, bu gelişmeleri yeterli saymak elbette mümkün değildir. 58
inci cumhuriyet hükümetimiz, aldığı ekonomik kararlarla, âdeta unutulmaya yüz
tutan üretimi yeniden ülke gündemine taşımıştır. Oluşturduğumuz sinerjiyle
topluma güven vermiş ve yatırımcıya umut olmuşuz. Gelecek günler, Ardahanlı
hemşerilerimiz olmak üzere, bütün vatandaşlarımız için daha müreffeh bir
Türkiye'ye gebedir. Hükümetimiz bu amaçla hummalı bir çalışma içerisindedir.
Bütün problemler birer birer aşılacaktır.
Bu düşüncelerle, Ardahanlı vatandaşlarımızın, Ardahan'ın düşman
işgalinden kurtarılışının 82 nci yıldönümlerini kutluyor; bu vesileyle,
şehitlerimizi bir kere daha rahmetle anıyor, bu uğurda mücadele veren herkese
şükranlarımı sunuyor, Yüce Heyetinizi en derin saygılarımla selamlıyorum.
(Alkışlar)
BAŞKAN- Teşekkür ediyorum Sayın Bakan.
Gündemdışı ikinci söz, Kırıkkale İli ve Makine ve Kimya Endüstrisi
Kurumunun sorunları hakkında söz isteyen, Kırıkkale Milletvekili Ramazan Can'a
aittir.
Buyurun Sayın Can. (AK Parti sıralarından alkışlar)
Konuşma süreniz 5 dakikadır.
2.- Kırıkkale Milletvekili Ramazan
Can'ın, Kırıkkale İlinin ve ilde kurulu fabrikası bulunan Makine ve Kimya
Endüstrisi Kurumunun sorunlarına ilişkin gündemdışı konuşması ve Millî Savunma
Bakanı M. Vecdi Gönül'ün cevabı
RAMAZAN CAN (Kırıkkale)- Sayın Başkan, değerli vekiller; Makine ve
Kimya'nın dünü ve bugünü ve Kırıkkale üzerine gündemdışı söz almış bulunuyorum;
bu vesileyle, hepinizi saygılarımla selamlarım.
Bu arada, Kırıkkale Milletvekilimiz Sayın Murat Yılmazer kalp krizi
geçirmiştir; zatıâlilerine geçmiş olsun dileklerimi iletiyorum.
Sayın Başkan, değerli arkadaşlar; Makine ve Kimya, evvelemirde, Gazi
Mustafa Kemal Atatürk'ün talimatlarıyla, Kırıkkale'nin değerli büyüğü Hüseyin
Kâhya'nın arazisini devlete bağışlamasıyla, 1920'li yıllarda, henüz bir köyken,
bu fabrikaların kurulmasıyla birlikte, tabiri caizse, hormonlu büyümüştür.
1920'lerde küçük bir köy olan Kırık Köyü, 1935'lerde 5 500 nüfuslu bir bucak,
1939'da belediye, 1941'de ilçe ve 1989'da il olmuştur.
Askerî fabrikaların, 1950 yılında, 5591 sayılı özel bir yasayla
"Makine ve Kimya Genel Kurumu" tüzelkişiliği altında birleşmesiyle,
askerî fabrikalar yeni bir hüviyete bürünmüştür. Makine ve Kimya Endüstrisi
Kurumunun genel amacı, Türk Silahlı Kuvvetlerinin silah, mühimmat, araç ve gereç
ihtiyaçlarını karşılamak ve bu amaçla, tesis, personel ve malzemeyi hazır
bulundurmaktır.
17.6.2000 tarihine kadar Sanayi ve Ticaret Bakanlığına bağlı olan Makine
ve Kimya Endüstrisi Kurumu, bu tarihten sonra Millî Savunma Bakanlığına
bağlanmıştır. Kırıkkale Şehrinin, fabrikalar kurulmazdan evvel 25 haneli bir
köy olan Kırık Köy'ünden ibaret olduğundan bahsetmiştik.
1980'li yılların ortasına kadar Makine ve Kimya Endüstrisi Kurumunda
yaklaşık 20 000 personel istihdam edilmesi ve siparişlerin Makine ve Kimya'ya
verilmesinden dolayı Kırıkkale Şehri de büyümüştür. Bu tarihten sonra, siyasî
kaygılar nedeniyle kadrolaşmaların politize olması ve ihalelerin, Makine ve
Kimya'nın yapabileceği, çözebileceği, savunma sanayiine müteallik ihale ve
projelerin, Türkiye'de millî savunmaya müteallik Makine ve Kimya'ya
verilmemesi, maalesef, yurtdışına, özellikle, İsrail'e verilmesi
düşündürücüdür.
Makine ve Kimya Endüstrisi Kurumu, takım tezgâhı, dişli kutusu, elektrik
sayacı, ağır mühimmat ve emniyet güçlerimizin silah ve belirli ihtiyaçlarını
karşılamasının yanında, Türk sanayiine nitelikli insan yetiştiren bir okul olma
özelliğini dün de korumuştur, bugün de korumaktadır. Makine ve Kimya
aleyhindeki her hareketi, Kırıkkale aleyhindeki bir hareket olarak, millî
savunma aleyhindeki bir hareket olarak değerlendirmek gereklidir.
Makine ve Kimya Endüstrisi Kurumu siyasîlerin arpalığı olmamalı; ancak,
hükümetten ziyade, devlet politikasıyla ayakta duran bir kurum olmalıdır.
Mevcut sorunlar ve çözümler üzerinde kısaca durmak istiyorum. Makine ve
Kimya Endüstrisi Kurumu, eski teknolojiye dayalı tezgâh ve tesislerde üretim
yapmaktadır. Gerekli modernizasyon sağlanmalıdır. 1997'de imla tesisi infilak
etmiş, tesis tamamen yok olmuş; yaklaşık 80 trilyonluk bir servet kaybolmuştur.
Kırıkkale Bedesten Mevkiine acilen bu tesisin kurulması gerekmektedir.
1990'dan itibaren, yanlış politikalar nedeniyle, Makine ve Kimya'da
çalışan 38-40 yaşındaki kalifiye elemanlar, maalesef, resen emekliye sevk
edilmişlerdir. Kalifiye elemanların millî ekonomimize kazandırılması
gerekmektedir; bunlar da kazandırılacağı günü beklemektedirler.
Savunma sanayiinde talepler hızla ilerlemektedir. Bu itibarla, ar-ge
faaliyetleri önem kazanmaktadır. Maalesef, ar-ge faaliyetleri formaliteden
öteye gidememektedir.
Çeliksan ve Mühimmatsan'a bağlı 105 ve 155 mm'lik top mermileri
mühimmatları hattı atıl vaziyette bekletilmektedir; işletmeye açılmalıdır.
1991 yılından sonra politik atamalarla kadrolaşmaya gidilmesi, kurumu
iyice zarar eder hale getirmiştir.
Gelişen teknolojiye ayak uydurabilmek ve gerekli modernizasyonu
sağlayabilmek için, Millî Savunma Bakanlığı ve Savunma Sanayii Müsteşarlığının,
Makine ve Kimya'ya gerekli ilgiyi göstereceğine inanıyoruz.
Savunma Sanayii Müsteşarlığının, siparişlerini Makine ve Kimya'ya
vermesi dışında, personeldeki fiilî durumun da yüzde 100'e çıkarılması
gerekmektedir.
Makine ve Kimya Endüstrisi Kurumunun yan ürünleri sanayiinin kurulması,
hükümet ve devlet tarafından desteklenmelidir.
Makine ve Kimya'nın önemli bir bölümü Kırıkkale'de olduğundan,
müdürlükler arasındaki iletişimin daha iyi kurulabilmesi için, Makine ve Kimya
bölge müdürlüğünün Kırıkkale'de kurulması şarttır.
Yüksek Planlama Kurulunun yeniden düzenlemesinden dolayı, Makine ve
Kimya fabrika müdürlükleri, her ne kadar şirket statüsünde tüzelkişiliklerini
ihtiva etmişse de bu tüzelkişilikler lağvedilmiştir; şu an fabrika
müdürlüklerine geçme durumu vardır. Sayın Bakanımız da burada; biz, fabrika
müdürlükleri olarak eski düzenin gitmesinden yanayız, işletme olmasından yana
değiliz.
Top fabrikası müdürlüğü ile çelik fabrikası müdürlüğü, önceden, Asçelsan
tüzelkişiliğinde faaliyete devam etmekteydi. Top fabrikası Müdürlüğünün Çelik
Fabrikası Müdürlüğünden ayrılarak eski haline getirilmesini talep ediyoruz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Can, konuşmanızı tamamlayabilmeniz için 1 dakikalık
eksüre veriyorum.
RAMAZAN CAN (Devamla) - Tamamlıyorum Sayın Başkan.
Bu hükümetin, Makine ve Kimya Endüstrisi Kurumunu modernize edeceğine ve
Savunma Sanayii Müsteşarlığının savunmaya müteallik ihaleleri Makine ve Kimya
Endüstrisi Kurumuna vereceğine inanıyor, savaşsız günler diliyoruz.
Bu arada, CHP'li hatibin sözüne de... AK Partinin, en az CHP kadar barış
yanlısı olduğuna inanıyor, hepinize saygılar sunuyorum. (Alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Can.
Konuşmaya, Hükümet adına, Millî Savunma Bakanı Vecdi Gönül Cevap
vereceklerdir.
Buyurun Sayın Bakan. (AK Parti sıralarından alkışlar)
Konuşma süreniz 20 dakikadır.
MİLLÎ SAVUNMA BAKANI M. VECDİ GÖNÜL (Kocaeli) - Sayın Başkan, sayın
milletvekilleri; Kırıkkale Milletvekili Sayın Ramazan Can'ın gündemdışı
konuşmasına cevap vermek üzere huzurunuza gelmiş bulunuyorum; hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Makine ve Kimya Endüstrisi Kurumunun çekirdeğini İstanbul'un fethinden
sonra 15 inci Yüzyılda Tophane'de Fatih Sultan Mehmet Tarafından kurulan top dökümhanesi oluşturmaktadır. Tophanenin
faaliyetinin Osmanlı İmparatorluğunun son yıllarına kadar devam ettirildiği
bilinmektedir.
Kurtuluş Savaşı sonrası dönemde İstanbul'daki askerî fabrikalardan
kaçırılan makine ve ustalarla, Eskişehir, Erzurum ve Ankara'da, silah, top ve
tüfek tamirhaneleri kurulmuştur. 1923 yılında da askerî amaçlı imalat yapan
fabrikaların tek bir elden yönetilmesi amacıyla Askerî Fabrikalar Umum
Müdürlüğü oluşturulmuş olup, askerî amaçlı imalat yapan fabrikalar bu umum
müdürlüğe bağlanmıştır. Söz konusu askerî fabrikalar 8 Mart 1950 tarih 5531
sayılı Kanunla iktisadî devlet teşekkülü olarak Makine ve Kimya Endüstrisi
Kurumu adı altında toplanmıştır. Makine ve Kimya Endüstrisi Kurumu 1950'den
1990 tarihine kadar 40 yıllık bir sürede faaliyetlerini genel müdürlüğe bağlı
fabrikalarla devam ettirmiştir.
Makine ve Kimya Endüstrisi Kurumunun kendisine kanunla verilen görevi,
Türk Silahlı Kuvvetlerinin, silah, mühimmat, roket, diğer harp araç ve
gereçleri ihtiyaçlarının kârlılık ve verimlilik ilkesi çerçevesinde
karşılanmasıdır; ancak, 1984 yılında daha önceki KİT Yasasını iptal eden 233
sayılı Kamu İktisadî Devlet Teşekkülleri Hakkındaki Kanun Hükmünde Kararname
yürürlüğe girmiştir. Bu kanun hükmünde kararnamede, önceki yasada bulunmayan,
bağlı ortaklık statüsünde anonim şirket modeli getirilmiştir.
Kurumumuz, yeni düzenleme çerçevesinde 1989-1993 yılları arasında her
bir fabrikasını bağlı ortaklık statüsünde anonim şirkete dönüştürmüştür.
Böylece, kurum, bir ana teşekkül genel müdürlüğü ile 19 bağlı ortaklık
statüsündeki anonim şirketi olarak yeniden yapılandırılmıştır.
Bu dönüşümün gerekçeleri, o tarihte, şu şekilde özetlenmiş idi:
-Özelleştirmeye hazırlık yapılması,
-Şirket senetlerinin kısmen piyasaya sunularak ek sermaye sağlanması,
-Fabrikaların şirket yapısında birer kâr merkezi haline dönüştürülmesi,
-Piyasaya üretim yapan şirketlerin daha hızlı hareketle satış
cirolarının yükseltilmesi,
-Şirketlerin karar organları vasıtasıyla, karar sürecinin kısaltılması.
Yani, 1 yapıya sahipken, 19 ayrı yapı ve 1 de genel müdürlük olarak 20
kuruluş ortaya çıkmıştır.
Bunlardan yalnızca özelleştirme amacının gerçekleştirildiği
gözlenmektedir. Piyasaya yönelik 7 şirket özelleştirilerek tasfiye edilmiş ve
kurumun bünyesinden çıkarılmıştır. Bunlar, TÜMOSAN, TAKSAN; Asil Çelik, ETAĞ,
ÇELBOR, ANPİL ve ELSA Anonim Şirketlerinden ibarettir. Böylece, 19 olan şirket
sayısı 12'ye indirilmiş bulunmaktadır. Şimdi, artık, özelleştirilecek herhangi
bir şirket kalmamıştır.
Şirket yapısının hiçbir getirisinin olmamasına karşılık, yarattığı menfî
şartlar ve maddî kayıplar kurum açısından hayatî önem taşımaktadır. Bu sebeple,
şirketlerin birer işletme olarak yeniden teşkilatlanması gündeme gelmiştir ve Yüksek
Planlama Kurulunun kararıyla, bunlar, ayrı ayrı birer işletme haline, şirket
yapısından işletme haline dönüştürülmüştür.
Şöyle ki: Şirketlerin her biri ayrı tüzelkişilik olduğundan, biri
diğerine mal teslim ettiğinde (sattığında) belirli bir kâr ekleyerek bu
teslimatı yapmak zorundaydılar. Şirketler ayrı tüzelkişilik olduklarından,
birbirlerine teslimatlarında KDV ödemek zorundaydılar. Şirketler ayrı
tüzelkişilik olduklarından, her biri ayrı ayrı vergi mükellefiydi; yani, bir
tanesi kâr eder, diğeri zarar ederken, kâr eden vergi veriyor, zarar eden
zararını aynı bünyedeki diğer şirketten karşılayamıyordu.
Ana teşekküllün bağlı ortaklıklarla ve bağlı ortaklıkların birbirleriyle
olan cari hesaplarına faiz uygulaması zorunluluğu, maliyetlere finans giderleri
yükü getirmekteydi.
Ana teşekkül ile bağlı ortaklıklar ve bağlı ortaklıkların birbiriyle
olan cari hesaplarına yıllık yüzde 5 faiz uygulanmıştır. Halen uygulanmakta
olan yüzde 5 faiz oranın düşüklüğü Başbakanlık Yüksek Denetleme Kurulu
tarafından da tenkit edilerek yüzde 10'a çıkarılması istenmiştir.
Şirket modelinin yapısından kaynaklanan bu uygulamalar, kurum
ürünlerinin maliyet ve satış fiyatlarını yükselttiğinden, kurum, ihracat ve
Silahlı Kuvvetlere satışlarda zor anlar
yaşamıştır...
Diğer ülkelerde benzer kurumların yapılarının, incelendiğinde, fabrika
sisteminde oluştuğu görülmektedir. Örneğin, Fransız GIAT; Çin, Norinco ve
İsrail IMI firmalarının yapıları incelendiğinde, bu firmaların hiçbirinde üretim
birimlerinin tüzelkişiliği olmadığı tespit edilmiştir.
Tüm bu açıklamalar doğrultusunda, daha etkin, verimli ve kârlı
çalışabilmek, bürokratik süreci kısaltabilecek hedeflere ulaşmak amacıyla AŞ'
lerin, feshiyle, fabrika sisteminde yeniden yapılandırılması en uygun bir çözüm
olarak görülmüştür. Ramazan Beye, belki biz bunları daha etraflıca anlatmak
durumundayız.
Diğer taraftan, kurumumuzda 428 memur, 2 424 sözleşmeli ve 4 238 işçi
olmak üzere toplam, 7 183 personel çalışmaktadır. Hiçbir personelin işine,
yeniden yapılanma nedeniyle, son verilmeyecektir.
Bu yeniden yapılanma modeli içerisinde, fabrikalar, sadece üretim
birimleri olarak faaliyetlerini sürdürecekler, ana teşekkül tarafından yeterli
düzeyde yetki devriyle donatılacak ve herhangi bir aksaklık ortaya
çıkmayacaktır.
Kurumumuzun sermayesi, 2002 yılı içerisinde 50 trilyon Türk Lirasından
150 trilyon Türk Lirasına çıkarılmış olup, Hazineden 60 trilyon Türk Lirası
sermaye alacağımız bulunmaktadır.
Ayrıca, yine 2002 yılı içerisinde Savunma Sanayii Müsteşarlığından 140
milyon dolar kredi alınarak tüm banka borçlarımız kapatılmış, böylece, faiz
yükünden kurum kurtarılmıştır.
Bunların yanı sıra kurumumuzca yürütülmekte olan; 5,56 mm fişek üretimi,
küresel barut üretimi, 25 mm mühimmat üretimi, ERYX tanksavar roket üretimi,
122 mm topçu roket üretimi, 155 mm 52 kalibre silah sistemi ve çekili obüs
üretimi projeleri devam etmektedir.
5,56 mm piyade tüfeği projesi ise tamamlanmış olup, seri üretime
alınmıştır.
Söz konusu projelerin 2003 yılı ile 2004 yılının ilk döneminde
tamamlanarak fiilî üretime alınmalarıyla, kurumun, 2005 yılından itibaren kâra
geçmesi beklenmektedir.
Sayın milletvekilimizin bazı soruları oldu, onlara cevap verecek
olursak: "Gerekli modernizasyon çalışmaları yapılmakta mıdır" diye
soruluyor; evet, yapılmaktadır; ancak, MÜHİMMATSAN Anonim Şirketinde 155 mm.lik
mühimmat haddının modernize edilme çalışmaları devam etmektedir. Listede
görülenler, 2003 yılı sonu ve 2004 yılında bitecektir.
1997 yılında meydana gelen patlamadan sonra, mühimmat fabrikasına,
modern bir imla tesisi kurulmuştur. Toplam maliyet 50 000 000 dolardır. Yeni
bir imla tesisine bugün için ihtiyaç yoktur. Siparişlerin çok olması ve
ihtiyacın karşılanmaması durumunda, ikinci bir imla tesisi ancak
düşünülebilecektir. Yer istimlak çalışmaları başlatılmıştır.
Temas edilen diğer bir konu, siparişlerin azlığından dolayı atıl duran
personel miktarında, gerekli mevzuat çerçevesi dahilinde, 50 yaş üzerindeki
personel emekli edilmiştir, tabiî, kıdem tazminatları verilmek suretiyle.
Ar-Ge, kurumun kendi bütçesi çerçevesi içerisinde gerekli önem verilerek
desteklenmektedir.
Türk Silahlı Kuvvetleri siparişlerinde çok büyük azalmalar olmuştur, bu
nedenle atıl işçilik oluşmuştur.
Savunma Sanayii, kendi imkânları çerçevesinde, Makine ve Kimya
Endüstrisi Kurumuna, projelerini ve banka kredi borçlarının kapatılmasında
gerekli desteği vermiştir.
Makine ve Kimya Endüstrisi Kurumu bölge müdürlüğü, Kırıkkale'de
faaliyetlerine halen devam etmektedir.
Sayın milletvekilleri, Makine ve Kimya Endüstrisi Kurumu, ecdadımızın
bize hatıra bıraktığı ve çok zor şartlar altında pek çok sarfiyatından
vazgeçerek yaptığı bir muazzez emanettir. Bu emanete en iyi şekilde bakmak, onu
geliştirmek, yalnız onlara duyduğumuz saygıdan dolayı değil, Türk Silahlı
Kuvvetlerinin ideallerine ve vatan savunmasına duyduğumuz en büyük hürmetten
dolayıdır. Bu bakımdan, bu emanet emin ellerdedir; bu konuda sizi temin etmek
istiyor, hepinizi saygılarımla selamlıyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Bakanım.
Gündemdışı üçüncü söz, Ağrı İlinin genel sorunları ve çözüm önerileriyle
ilgili olarak söz isteyen, Ağrı Milletvekili Cemal Kaya'ya aittir.
Buyurun Sayın Kaya. (CHP sıralarından alkışlar)
Konuşma süreniz 5 dakikadır.
3.- Ağrı Milletvekili Cemal Kaya'nın,
Ağrı İlinin genel sorunlarına ve çözüm önerilerine ilişkin gündemdışı konuşması
ve Kültür Bakanı Hüseyin Çelik'in cevabı
CEMAL KAYA (Ağrı) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Türkiye
cumhuriyetinin en fakir ili olan Ağrı İlinin milletvekili olarak Yüce Meclisi
saygıyla selamlıyorum.
Türkiye cumhuriyetinin en fakir ili diyorum; çünkü, Ağrı, gayri safî
millî hâsıladan 360 dolar, yani günde 1 dolar... Araştırdım, Afrika'da ortalama
günde 2 dolarmış; demek ki, biz, Afrika'dan daha fakir bir durumdayız. Peki,
bunun suçlusu kim; bunun suçlusu, bundan önce, daha da önce bu sistem
içerisinde bu ülkeyi yönetenler, buna yön verenlerdir. Şimdi, peki, Ağrı, bu
hale nasıl gelmiştir; gerçekten tabiî zenginlikleri mi yok, gerçekten Doğu
Anadolu Bölgesinin ve Türkiye'nin hayvan borsasına sahip olan tek ili mi
değildir; hayır, öyle değildir. Ağrı, Ağrı Dağıyla, kış sezonuyla, turistik
alanlarıyla, İshak Paşa Sarayıyla ve hayvancılıkta Türkiye'nin önde gelen
illerinden bir ildir; ama, maalesef, yanlış politikalar sonucunda, 1994
yılında, Et ve Balık Kurumunun kapatıldığı yıl, o yıl 16 000 büyükbaş hayvan,
13 000 de küçükbaş hayvan kesimi yapılmıştır. Böyle bir kesimin yapıldığı
fabrikayı kapatıyorsunuz, onun yanında, o yıl, 3 000 baş hayvanın kesildiği
fabrikayı açık bırakıyorsunuz. İnsanları açlığa mahkûm ediyorsunuz; sonra,
diyorsunuz ki, kardeş kardeşi vurdu!.. Siz, bir insanı, bir toplumu açlığa
mahkûm edeceksiniz, sonra, onun başka yerlere gitmesine engel olacaksınız;
engel olamazsınız. Bunun yolu, açlıktan kurtulmaktır; bunun yolu, eşit,
adaletçi, Anayasa gereği sosyal devlet anlayışını yerine getirmektir (CHP
sıralarından "Bravo" sesleri, alkışlar) Bunu yerine getiremediğiniz
süre içerisinde bunu düzeltemezsiniz.
Şimdi, değerli arkadaşlar, sevgili milletvekilleri,
üstüne üstlük, Türkiye'nin en aç, yüzde 90'ının aç olduğu ilini "doğrudan
gelir desteği" adı altında verilen paradan mahrum ediyorsunuz. Türkiye'de
doğrudan gelir desteği ödenmeyen iki il var; bunlardan bir tanesi Ağrı'dır.
Gerekçe: dedikodu!.. Hukukta dedikodu yoktur. Bir müfettiş arkadaş... 11 000
000 çiftçinin doğrudan gelir desteğinden yararlanması gerektiği bir yerde,
700-800 tane şikâyet vardır. Takdir edersiniz ki, feodal toplum kültürlerinde,
insanlar birbirlerini çekemedikleri zaman şikâyet ederler; bu bir gerekçe
değildir. Gerekçe olursa, şikâyet edenlere ödemeyeceksiniz, geri kalanlara
ödeyeceksiniz. Peki, ödememekle ne yaptınız?.. Hükümet programında
"ödeyeceğiz" dediniz. Ne oldu biliyor musunuz: Bütün Ağrılılar
"doğrudan gelir desteği" adı altında verilecek paranın adı altında,
kızını evlendiren oldu, oğlunun düğününü yapan oldu, bilmem nereden para alan
oldu. Şimdi, herkes, sayenizde tefecinin eline düştü; yani, olmayan bir parayı
vereceğiz dediniz, vermedikten sonra da onları tefecinin eline düşürdünüz;
yazıktır, günahtır.
Ben evime gittiğim zaman çocuklarıma bakamıyorum; günde
500 tane telefon alıyorum. Onların bu sorunlarını yeteri kadar dile
getiremediğim için, çözemediğim için çok büyük sıkıntılarla karşı karşıyayız.
Değerli arkadaşlar, çözüm yolları var mı; var. Biz,
sizden fabrika falan istemiyoruz. İzmit'e, İstanbul'a, Marmara'ya, İzmir'e
nasıl bakıyorsanız, Ağrı'ya da öyle bakın, başka çaresi yok bunun. (CHP
sıralarından alkışlar)
Yoksa, bu devlet, 18 yaşına, 19 yaşına gelmiş olan
gencecik çocukları askere götürmekle, o insanlara var olan borcunu ödeyemez.
Gelin, 363 milletvekilinin hâkim olduğu bir hükümetle, 178 milletvekilinin, 177
milletvekilinin -dilim varıyor inşallah 178 olacak- muhalefette olduğu bir
parlamentoda bölgelerarası farkları kaldırarak, insanlara bu devleti sevdirmeyi
öğretelim. (CHP sıralarından alkışlar) Yoksulluğu kaldırarak öğretebiliriz...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Kaya, konuşmanızı tamamlayabilmeniz için
1 dakikalık eksüre veriyorum.
CEMAL KAYA (Devamla) - Sayın Başkan, teşekkür ediyorum.
Şimdi, bu, Ağrı'nın sorunları.
Son olarak, Ağrı halkının isteği olarak söylemek
istiyorum. Bu, Türkiye Cumhuriyetinin de isteğidir, ülkesinin yüzde 99'u
Müslüman olan bir toplumun da isteğidir. Ben ve benim gibi düşünen bir sürü
insanın, Amerikan petrol ağalarının, Teksas'taki petrol ağalarının uluslararası
borsadaki hisse senetlerinin yükselmesi için, gariban, aç, sefil, yıllardır
ambargo altındaki Irak halkına karşı başlatacak olası bir savaşı şimdiden
kınıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
Dünyadaki bütün insanlar, Katolikler, Ortodokslar,
Budistler, ateistler ve onları yönetenler bu savaşa karşı çıkıyor. Benim umudum
ve temennim odur ki...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
CEMAL KAYA (Devamla) - .. yüzde 99'u Müslüman olan bir
ülkeyi yöneten hükümet de bu savaşa karşı hayır diyecektir. (CHP sıralarından
alkışlar)
Lütfen, bu savaşa hepimiz hayır diyelim; savaşsız,
barış ve kardeşliğin dolu olduğu günler olması dileğiyle saygılar sunuyorum.
(CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Kaya.
Konuşmaya, Hükümet adına, Kültür Bakanı Sayın Hüseyin
Çelik cevap vereceklerdir.
Buyurun Sayın Bakan. (AK Parti sıralarından alkışlar)
Konuşma süreniz 20 dakikadır.
KÜLTÜR BAKANI HÜSEYİN ÇELİK (Van) - Sayın Başkan,
değerli milletvekili arkadaşlarım; Ağrı Milletvekilimiz Sayın Cemal Kaya Beyin,
Ağrı İlinin sorunları üzerine yapmış olduğu konuşmaya, hükümet adına cevap
vermek üzere huzurlarınızdayım; Yüce Heyetinizi en derin saygılarımla
selamlıyorum.
Sayın Cemal Kaya'nın barış ve kardeşlik temennilerine
katılarak konuşmama başlamak istiyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
Sayın Kaya'nın, "biz, Ağrı için ayırımcılık istemiyoruz, hükümet,
İzmir'e, İzmit'e, diğer vilayetlere nasıl bakıyorsa, bize de öyle baksın"
şeklindeki ifadesini biraz daha öteye götürmek istiyorum. Buna katılmıyorum;
biz, Ağrı'ya, Hakkâri'ye, Van'a, Bayburt'a ve diğer geri kalmış vilayetlere,
eğer, İzmir'e baktığımız gibi, Kocaeli'ne baktığımız gibi, Bursa'ya baktığımız
gibi bakarsak, bu, adaletsizlik olur. (AK Parti sıralarından alkışlar) Çünkü,
pozitif ayırımcılık diye bir şey var değerli arkadaşlar.
Geçen dönem -bilmiyorum şu anda aramızda mı- Köy Hizmetlerinden sorumlu
Devlet eski Bakanımız Sayın Mustafa Yılmaz Beye dedim ki: "Sayın Bakan, 5
200 kilometre köy yolu ağı bulunan Van Vilayeti için, toplam 20 kilometre
asfaltlanacak yol koymuşsunuz programa. Peki, bu, doğru mudur, adil
midir?". Mustafa Bey, o malum babacan tavrıyla, dedi ki: "Hüseyin
Bey, sen ne diyorsun, biz, bunu yüzde 100 artırdık." Doğru söylüyordu;
çünkü, bir önceki yıl 10 kilometreydi, yüzde 100 artırınca, 20 kilometre oldu.
Ben de dedim ki: "Sayın Bakan, sizin bunu yüzde 100 artırmanız, Sayın Mail
Büyükerman'ın, Cumhurbaşkanlığı seçiminde, ikinci turda, oylarını yüzde 250
artırmasına benziyor." (AK Parti sıralarından alkışlar) Daha önce 3 oy
almıştı, ikinci turda 7 oy alınca, böylelikle, oyları yüzde 250 artmış oldu.
Değerli arkadaşlar, bölgeler arasındaki kalkınmışlık farkı, ülkemizin en
büyük problemlerinden birisidir. Bu, kanayan bir yaradır; bu, âdeta kangren
hale gelmiştir. Ben, Sayın Cemal Kaya'nın Ağrı İliyle ilgili olarak
söylediklerini, doğu ve güneydoğunun toplam 23 olan vilayetinin, aşağı yukarı
16-17'si için söyleyebilirim. Kendisi doğru söylüyor, Ağrı, gerçekten,
Türkiye'de en geri kalmış, sefaletin en dizboyu olduğu, hizmetlerin en az
gittiği 5 vilayetten birisidir. Dolayısıyla -tekrar söylüyorum- biz, eğer,
Ağrı'ya, Bursa'ya baktığımız gibi, Kocaeli'ne baktığımız gibi, İzmir'e
baktığımız gibi bakarsak, bu doğru olmaz, bu konuda pozitif bir ayrımcılığın
olması gerektiğine inanıyorum.
Nitekim, devletimiz, hükümetlerimiz, Parlamentomuz, bunun farkına
vararak, zaman zaman "kalkınmada öncelikli yöreler" diye bir kavram
geliştirmiş; fakat, üzülerek ifade ediyorum ki, geçen süre içerisinde, bu
kalkınmada öncelikli yöre kavramını, maalesef, her meseleyi sulandırdığımız
gibi sulandırmışız. Önce, doğu ve güneydoğuda terörün kurbanı olan, gerçekten
geri kalmış olan vilayetlerle başlayan bu süreç, zamanla, gele gele 50 küsur
vilayete çıkmış. Biliyorsunuz, özellikle bu kalkınmada öncelikli yörelerde
vergi muafiyetine dayalı olan 4325 sayılı Yasanın da zaten hükümleri artık yok,
bu yasanın süresi dolmuş vaziyettedir. Dolayısıyla, değerli milletvekilleri,
biz, özellikle geri kalmış yörelerimizle ilgili olarak çok mastır düzeyde
programlar, planlar geliştirip, bu yörelerimize pozitif bir ayrımcılık yapmak
zorundayız.
Bakınız değerli milletvekilleri, Sayın Kaya da söyledi "aç olan
insan her türlü kötülüğü yapabilir" dedi; buna da katılıyorum. En
tehlikeli insan, kaybedecek şeyi olmayan insandır. Sayın Kaya'nın bu söylediği
tablo, herhalde, son üç ay içerisinde oluşmadı. Bunun bir öncesi var, bir
birikimi var; âdeta, yuvarlanan bir kartopu gibi büyüye büyüye bizim hükümetimiz döneminde çok ciddî bir
problem olarak önümüze gelmiş bulunuyor. Bunu çözmek durumundayız.
Bakınız, iktidara gelir gelmez... Bu yörelerimizin en büyük
problemlerinden birisi sağlık problemidir. Bugüne kadar, hükümetimiz işbaşı
yaptığı günden beri, Ağrı İline 33 sağlık personeli tayin edilmiştir; bunların
11'i tıp doktorudur ve bunların 6'sı uzman tıp doktorudur.
Millî Eğitim açısından, bu yörelerimizde çok ciddî problemler var.
Biliyorsunuz, doğunu birçok vilayetinde, maalesef, hâlâ, taşıma usulüyle eğitim
yapılıyor. Taşıma suyla değirmen dönmediği gibi, taşıma suyla eğitim de olmaz.
Bunu bitirmek zorundayız. Ağrı İlimizde, şu anda inşaatı devam eden YİBO'lar,
Millî Eğitim Bakanlığımız tarafından öncelikli olarak bitirilecektir.
Önümüzdeki süreçte bunlar bitirilecektir.
Sayın Kaya'nın en çok üzerinde durduğu, doğrudan gelir desteğiyle ilgili
problem de bizden önceki hükümetten bize miras kalmış bir problemdir.
Değerli milletvekilleri, aslında -Sayın Tarım Bakanımız da bugün
Grubumuzda açıkladı- bunun işleyişi sağlıklı bir işleyiş değil. Doğrudan gelir
desteği kavramını, bizim, modern Batı ülkelerinde, dünyanın gelişmiş
ülkelerinde nasıl yapılıyorsa o şekilde ele alıp, yeniden bir şekle sokmamız
gerekiyor.
Bakınız, Ağrı İlinde -Sayın Kaya doğru söylüyor, ödenmeyen iki
vilayetten birisi Ağrı'dır- problem şudur: 1016 vatandaşımızın yanlış beyanı
vardır. Bu 1016 yanlış beyan, önemli bir rakam tutuyor. Dolayısıyla, burada
müfettişler yeniden araştırma yapıyorlar. Bu araştırmanın sonucunda, yeniden
bir düzenleme yapılacak ve Ağrı İlimizdeki vatandaşlarımıza da onların hak ettiği doğrudan gelir destekleri
verilecektir; ama, bu sürecin hızlandırılması için, Sayın Tarım Bakanımız ve
Bakanlığımız, üzerine düşeni yapıyor, gerekli adımlar atılıyor.
Ağrı devlet hastanesi yıllardan beri bitirilemiyor, Patnos devlet
hastanesi yıllardan beri bitirilemiyor; ama, bizim hükümetimiz döneminde, gerek
Ağrı devlet hastanesinin gerekse Patnos devlet hastanesinin 2003 yılı
içerisinde bitirilmesi için gerekli ödenek ayrılmıştır; Ağrımız da, Patnosumuz
da, hak ettiği hastaneye kavuşacaktır.
Yine, Sayın Cemal Kaya'ya, sayın milletvekilimize hak vereceğim bir
başka konu, bizden önceki dönemlerde, Türkiye çapında kamu yatırım harcaması
kişi başına 44 000 000 lira iken, Ağrı Vilayeti için, bu, kişi başına 11 700
000 liradır. Bu da, oradaki geri kalmışlığı, oradaki sefaleti, yine bu şekilde,
bu zihniyette devam ettiren bir çarpıklıktır; bunların giderilmesi gerektiğini
düşünüyorum.
Bakın, hükümetimiz döneminde, bu 4 vilayeti; Ağrı, Kars, Iğdır ve
Ardahan'ı içerisine alan, Avrupa Birliğine katılım öncesi malî yardım fonundan
yararlandırılmak üzere, Devlet Planlama Teşkilatı tarafından çok önemli bir çalışma
başlatılmıştır; bu çalışmanın sona ermesiyle bu vilayetlerimize ciddî kaynaklar
aktarılacaktır.
Değerli milletvekilleri, Doğu ve Güneydoğu'nun geri kalmış
vilayetlerinde, bugünkü kaynaklarla, bugünkü imkanlarla, bir anda sanayileşmeyi
gerçekleştirmek, bir anda istihdamı artırmak mümkün görülmemektedir; bir de
bunun fizikî problemleri var. Ancak, özellikle bu sınır vilayetlerinde -ki,
Ağrı bunun içerisindedir- derde deva olacak çözüm, sınır ticaretinin
geliştirilmesidir.
Biliyorsunuz, sınır ticareti, diğer yatırımlar ve projeler gibi
değildir. Sanayie yatırım yapmaya kalkışsanız, bunun sonuçlarını beş on yıl
sonra alırsınız; hayvancılığa, tarıma yatırım yaparsanız, bunun sonuçlarını
birkaç yılda ancak alabilirsiniz; ama, sınır ticaretinde eğer bir iyileştirme
yapılırsa, bunun sonuçlarını ertesi gün piyasalarda görmeniz mümkündür.
Biz, hükümet olarak, sınır ticaretini yeniden ayağa kaldırmak, yeniden
canlandırmak için çok yoğun bir şekilde çalışıyoruz. Dışticaretten sorumlu
Devlet Bakanımız Sayın Kürşat Tüzmen, değişik vesilelerle, siz değerli
milletvekillerimizin huzurunda çalışmalarını anlattı, Parlamentoya bu konuda
bilgi verdi. Bu işin en hararetli takipçilerinden birisi de benim; çünkü, ben,
Van milletvekiliyim ve sınır ticaretinin olmamasından dolayı mustarip olan,
sıkıntı çeken vilayetlerin başında Van Vilayeti gelmektedir, Ağrı da bunlardan
birisidir. Sınır ticaretiyle ilgili gelişmeler, en kısa zamanda
sonuçlandırılacaktır. Aslında, bu Irak problemi gündemde olmasaydı, sınır
ticaretiyle ilgili mesele çoktan çözülmüş olacaktı.
Değerli milletvekilleri, sanayi yatırımlarının teşvik edilmesiyle ilgili
hükümetimizin çok ciddî çalışmaları vardır; ancak, biz, sanayi yatırımlarını
teşvik ederken, orada yatırım yapmak isteyenlere malî kaynağı doğrudan vermek
şeklinde bir teşvik sistemini düşünmüyoruz. Bizim, öncelikle;
1.- Hazine arazilerinin yatırımcılara bedava tahsis edilmesi,
2.- Bu yörelerimizde, bölgelerimizde çok ciddî vergi muafiyetleri
getirilmesi,
3.- Yapacakları yatırımlar esnasında, ihtiyaç hissettikleri makine,
teçhizat, ekipman konusunda çok ciddî gümrük kolaylıklarının sağlanması;
pazarlamada bunlara öncelik tanınması ve kolaylaştırıcı tedbirler alınması,
Yönünde çalışmalarımız, gayretlerimiz var. Dediğim gibi, inşallah, şu
anda karşı karşıya bulunduğumuz acil problemler en kısa zamanda ortadan kalkar
ve bunlar, teker teker Parlamentomuzun önüne gelir.
Biliyorsunuz, Gürbulak sınır kapısı, doğu ve güneydoğudaki en önemli
sınır kapılarımızdan birisidir; son derece işlek olan, transit taşımacılığa
açık olan bir sınır kapımızdır. Buradaki bina yeniden inşa edilmiştir; mevsim
şartları müsait olmadığı için açılışı yapılmamıştır, yapılamamıştır. Sayın
Başbakanımızla birlikte, Ağrı milletvekillerimizin de olduğu bir heyetle,
inşallah gidilecek ve Gürbulak sınır kapısı binası yeniden açılacaktır.
Değerli arkadaşlar, tekrar, şunu ifade etmek istiyorum: Bu ülkenin
birliği, dirliği için, bu ülkede barış ve huzurun olması için, gelir
dağılımındaki adaletsizlik mutlaka ve mutlaka giderilmelidir. Gelir
dağılımındaki adaletsizlik açısından, Türkiye, dünyanın ilk 5 ülkesi arasına
girmektedir; yolsuzluk, rüşvet gibi konularda, biz, dünya liginin başlarında
bulunuyoruz. Türkiye'deki sefaletin sebebi, Türkiye'deki yoklukların,
kıtlıkların, geri kalmışlığın temel sebeplerinden birisi, hepinizi bildiği
gibi, yolsuzluklardır ve genel anlamıyla korropsiyondur. Bu korropsiyon niye
önlenemiyor?.. Bir Pakistanlı arkadaşıma sordum; dedim ki: Pakistan'da en
önemli özellik nedir? Durdu, durdu; bana, İngilizce dedi ki: "Zannedersem
korropsiyondur."
Korropsiyon, genel manada çürümedir, yozlaşmadır, yolsuzlukların her
çeşididir. Bunun önüne niçin geçilemiyor, niçin engelleyemiyoruz; rüşvetin
önüne, zimmete geçirmenin önüne, haksızlıkların önüne, ihalelere fesat
karıştırmaların önüne niçin geçemiyoruz? Bu, aslında, yasal bir problem de
değil. Ülke olarak, bu konuda bir seferberlik başlatmak zorundayız. Bir
aklanma, bir temizlenme, bir şeffaflaşma programı çerçevesinde, hepimiz; ama,
AK Parti, Cumhuriyet Halk Partisi, şu parti, bu parti demeden, bu ülke için
yüreği çarpan, bu ülkenin endişesini içinde hisseden ve yarınlarımızda
çocuklarımıza daha güzel bir ülke bırakmak isteyen bütün insanlar bu sürece
katkıda bulunmalıdır.
Değerli milletvekilleri, önlenememesinin temel sebeplerinden birisi, çok
geniş bir çerçevede, çok geniş katmanlar tarafından paylaşılıyor olmasıdır.
Onun için, Türkiye Cumhuriyeti Devletinin saygıdeğer milletvekilleri olarak,
milletin temsilcileri olarak hepinize, ben, hükümetimiz adına şu çağrıda bulunmak
istiyorum: Türkiye, 1970'li yılların, o, âdeta soğuk savaş şartlarının
getirdiği, restleşmeye, küfürleşmeye dayalı siyaset anlayışını, 3 Kasım
seçimleriyle birlikte bir tarafa bırakmıştır. İktidarıyla muhalefetiyle,
elbette, muhalefet hakkınızı saklı tutarak -elbette, söylemeniz gerekenleri
yine söyleyerek, tenkitlerinizi yine yaparak- biz, hep birlikte bu sürece
katkıda bulunmak zorundayız. Türkiye için, kendimiz için, geleceğimiz için ve
çocuklarımız için bunu yapmalıyız.
Doğu ve güneydoğuda olağanüstü hal kaldırıldı. Olağanüstü halin
kalkmasından sonra, aslında, seçimler öncesinde bizim düşündüğümüz, orada bir
ekonomik olağanüstü halin ilan edilmesiydi; adı konulmasa bile, ekonomik bir
olağanüstü halin ilan edilmesiydi. Eğer, bunu yapabilirsek, gelir dağılımındaki
adaletsizliği asgarîye indirebilirsek, bölgeler arasındaki kalkınmışlık
düzeyini asgarîye indirebilirsek, bu ülkenin birliği, dirliği,huzuru daha bir
istediğimiz, arzuladığımız şekilde olacaktır.
Ben, bu vesileyle, bu açıklamaları yapma şansı verdiği
için Ağrı Milletvekilimiz Sayın Cemal Kaya'ya da huzurlarınızda teşekkür
ediyorum ve Yüce Heyetinizi en derin saygılarımla selamlıyorum efendim.
(Alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Bakan.
Bir Meclis araştırması önergesi vardır; okutuyorum:
B) GENSORU, GENEL GÖRÜŞME, MECLİS
SORUŞTURMASI VE MECLİS ARAŞTIRMASI ÖNERGELERİ
1.- İzmir Milletvekili Canan Arıtman ve
24 milletvekilinin, İzmir'in Konak İlçesinde ticaret merkezi olarak
projelendirilen bir alanla ilgili iddiaların araştırılması amacıyla Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/46)
17.2.2003
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
İzmir İli Konak İlçesi 140 pafta 1030 ada 8 parselde
kayıtlı yaklaşık 25 000 metrekare alanlı arsa (Basmane Eshot eski garaj yeri)
İzmir Büyükşehir Belediyesine aittir. Kentin tam merkezinde eşi olmayan bir
konumdadır.
Bu yer, 1/5000 ölçekli nazım planda "toptan,
perakende ticaret, çok katlı mağaza, otopark alanı" olarak planlanmıştır.
1986 yılında bu parseli kapsayan plan değişikliğinde Emak=5.00, hmaks=serbest
olarak belirlenmiş "özel projesine göre uygulama yapılacaktır" koşulu
getirilmiştir.
1989 yılında onaylanan 1/25000 ölçekli nazım imar planı
revizyonunda bu alan "M.İ.A-Merkezî iş alanı" olarak planlanmıştır.
1990 yılında
Fuar-Kültürpark alanıyla birlikte bu parseli de içine alan bölge için
ulusal yarışma açılmış, aynı yıl fuar alanı 2 nci derecede doğal SİT alanı ilan
edilmiştir.
1991 yılında İzmir Büyükşehir Meclisince onanan 1/5000
ölçekli plan değişikliğiyle, Fuar-Kültürpark alanı kendi içinde A ve B bölgesi
olarak, bu parsel ise C bölgesi olarak adlandırılmış ve bu bölgede "Otel
ve Kongre Merkezi" yer almış, bir önceki planda olduğu gibi yapılanma
koşulu Emak=5.00, olarak korunmuştur. Ayrıca "Fuar-Kültürpark Yarışma
Projesine göre uygulama yapılacaktır" koşulu getirilmiştir.
1995 yılında yeni büyükşehir yönetimi zamanında
Büyükşehir Meclis kararıyla, bu yer "Otel ve Kongre Merkezi"
alanından "M koşullu ticaret alanına" dönüştürülmüştür. Ancak, ulusal
yarışma ve sonuçlarıyla ilgili plandan belediye meclisi üyelerinin haberleri
olmadığı ve bilgilendirilmedikleri sonradan ortaya çıkmıştır.
Bu arsayla ilgili olarak İzmir Büyükşehir Belediyesi
ile Güçyapı AŞ arasında 3.7.1997 tarihinde, konferans salonu, tiyatro salonu,
sinema salonları, sergi salonu, katlı otopark, ticaret merkezi, otel ve turizm
merkezi, alışveriş merkezi, mağaza, trafo ve jeneratör destek ünitelerinin inşa
edilmesi amacıyla "Kat Karşılığı İnşaat Yapımı Sözleşmesi"
kurulmuştur. Buna göre, sinemalar ve müştemilatı, 750 kişilik konferans salonu ve müştemilatı, 500 kişilik tiyatro
salonu ve müştemilatı, sergi salonu ve müştemilatı, katlı otopark ve
müştemilatı, trafo ve jeneratör merkezini içeren toplam 15 131 metrekarelik
alanın bedelsiz olarak yapılarak belediyeye teslimi öngörülmüştür.
Ancak, bu arada, İzmir 3. İdare Mahkemesinin 1998/548
E, 1999/784 K sayılı kararıyla bu plan iptal edilmiştir. Bunun üzerine, İzmir
Büyükşehir Meclisince, 1999 yılında "kültür, sanat, otel ve ticaret
merkezî" olarak plan değişikliği yapılmış; bu değişikliğe yönelik, 3.
İdare Mahkemesince açılan iptal davası üzerine verilen iptal kararı, Danıştayca
bozularak mahkemesine iade edilmiştir.
Büyükşehir Belediye Meclisinin 1999 tarihli plan değişikliği kararı da,
İzmir 3. İdare Mahkemesinin 2000/403 E, 2001/732 K sayılı kararıyla, plan
değişikliğinin imar mevzuatına, planlama ve şehircilik ilkelerine ve de kamu
yararına uyarlılık görülmediğinden iptaline karar verilmiştir.
Güç Birliğine ihale edilen projede, lehine önemli farklılıklar bulunduğu
görülmüştür. Çekme mesafelerinin azaltılması ve yüksek gabari ile aşırı
yoğunluk artışı getirilmiş; Fuar ile Basmane alanı arasındaki bağlantı
koparılmıştır. Ayrıca, Başkana, kat karşılığı sözleme yetkisi verildiği, satış
yetkisi verilmediği halde, belediye payının azaltılarak, karşılığında 1 701 000
000 000 lira alınması suretiyle örtülü bir satışın gerçekleştirildiği
anlaşılmaktadır.
Yukarıda özetlenen gelişimden de anlaşılacağı gibi, yasalara uygun
biçimde yapılmayan ve yargı kararlarını bir şekilde aşmayı amaçlayan planlar
sonucu, bu arsa üzerinde yapılması projelendirilen Dünya Ticaret Merkezi
inşaatı gerçekleştirilememiş ve İzmir'in ortasında bir krater çukuru halini
almıştır. Büyükşehir Belediyesinin çok değerli ve çok yüksek prestijli arsası
âdeta elden çıkmış ve yıllardır atıl halde kalarak büyük kamu zararını
oluşturmuştur. Oysa, yargı kararına uymak, hukuka saygılı bir idarenin başlıca
ödevidir. Bu görev, İzmir Büyükşehir Belediyesinin 1994 ve 1999 tarihlerinde
işbaşına gelen yönetimlerince yerine getirilememiştir. Hukuka bağlı devlet ve
idare kurallarına bağlılık yönünden önem taşıyan ve yıllarca ve de halen de
kamuoyunu meşgul eden ve edecek bu konunun, bütün yönleriyle araştırılarak,
uğranılan zarar ve sorumluları hakkında ne gibi işlem yapıldığının incelenerek
aydınlatılması için, Anayasanın 98, İçtüzüğün 104 ve 105 inci maddeleri
uyarınca Meclis araştırması açılmasını arz ve talep ederiz.
Saygılarımızla.
1.- Canan Arıtman (İzmir)
2.- Türkân Miçooğulları (İzmir)
3.- Sedat Uzunbay (İzmir)
4.- Erdal Karademir (İzmir)
5.- Yılmaz Kaya (İzmir)
6.- Enver Öktem (İzmir)
7.- Abdürrezzak Erten (İzmir)
8.- Muzaffer R. Kurtulmuşoğlu (Ankara)
9.- Bülent Baratalı (İzmir)
10.- Ali Rıza Bodur (İzmir)
11.- Feridun Ayvazoğlu (Çorum)
12.- Atilla Kart (Konya)
13.- Feridun Fikret Baloğlu (Antalya)
14.- Ahmet Yılmazkaya (Gaziantep)
15.- Algan Hacaloğlu (İstanbul)
16.- Muharrem Toprak (İzmir)
17.- Hasan Fehmi Güneş (İstanbul)
18.- Mehmet Siyam Kesimoğlu (Kırklareli)
19.- Tuncay Ercenk (Antalya)
20.- Hüseyin Ekmekçioğlu (Antalya)
21.- Osman Kaptan (Antalya)
22.- Atilla Emek (Antalya)
23.- Osman Özcan (Antalya)
24.- Abdulkadir Ateş (Gaziantep)
25. - Hakkı Ülkü (İzmir)
BAŞKAN - Bilgilerinize sunulmuştur.
Önerge, gündemde yerini alacak ve Meclis araştırması açılıp açılmaması
konusundaki öngörüşme, sırası geldiğinde yapılacaktır.
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığının bir tezkeresi vardır; okutup,
oylarınıza sunacağım.
Tezkereyi okutuyorum:
C) TEZKERELER VE ÖNERGELER
1.- Türkiye Büyük Millet Meclisi ile ekli
listede isimleri belirtilen ülke parlamentoları arasında parlamentolararası
dostluk grubu kurulmasına ilişkin Başkanlık tezkeresi (3/188)
20.2.2003
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Genel Kuruluna
Türkiye Büyük Millet Meclisinin Dış İlişkilerinin Düzenlenmesi
Hakkındaki 3620 sayılı Kanunun 4 üncü maddesi uyarınca, ekli listede isimleri
belirtilen ülke parlamentoları ile Türkiye Büyük Millet Meclisi arasında
parlamentolararası dostluk grubu kurulması Genel Kurulun tasvibine sunulur.
Bülent
Arınç
Türkiye Büyük
Millet Meclisi
Başkanı
Liste:
- Amerika Birleşik Devletleri
- Kanada
- Brezilya
- Küba
- Venezüella
- Yeni Zelanda
- Hindistan
- Pakistan
- Bangladeş
- İran
- Lübnan
- Japonya
- Tayland
- Belçika
- Polonya
- Rusya Federasyonu
- Belarus
- Moldova
- Ukrayna
- Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti
- Yunanistan
- Macaristan
- Çek Cumhuriyeti
- Slovakya
- Estonya
- Litvanya
BAŞKAN - Tezkereyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul
etmeyenler... Tezkere kabul edilmiştir.
Danışma Kurulunun bir önerisi vardır; okutup, oylarınıza sunacağım.
V. – ÖNERİLER
A) DANIŞMA KURULU ÖNERİLERİ
1.- Genel Kurul gündemindeki sıralamanın
yeniden düzenlenmesine ilişkin Danışma Kurulu önerisi
Danışma
Kurulu Önerisi
No.: 18 Tarihi : 25.2.2003
Genel Kurulun 25 Şubat 2003 Salı günkü (bugün) Birleşiminde, sözlü
sorular ile diğer denetim konularının görüşülmemesi, gündemin "Kanun
Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler" kısmının 7 nci
sırasında yer alan 45 sıra sayılı, Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Kuzey
Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Denizcilik Anlaşmasının
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısının bu kısmın 2 nci
sırasına alınması, 8 inci sırasında yer alan 46 sıra sayılı, Türkiye
Cumhuriyeti ile Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Arasında Sivil Havacılık
İşbirliği Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısının
ise 3 üncü sırasına alınmasının Genel Kurulun onayına sunulması Danışma Kurulunca
uygun görülmüştür.
Bülent Arınç
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanı
Eyüp Fatsa Mustafa Özyürek
AK Parti Grubu
Başkanvekili CHP Grubu Başkanvekili
BAŞKAN - Öneriyi kabul edenler... Kabul etmeyenler... Öneri kabul
edilmiştir.
Alınan karar gereğince, sözlü sorular ile diğer denetim konularını
görüşmüyor ve gündemin "Kanun Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan
Gelen Diğer İşler" kısmına geçiyoruz.
16.1.2003 tarihli ve 4792 sayılı Vergi Barışı Kanunu ve Anayasanın 89
uncu maddesi gereğince Cumhurbaşkanınca bir daha görüşülmek üzere geri gönderme
tezkeresi ile Plan ve Bütçe Komisyonu raporunun görüşmelerine kaldığımız yerden
devam ediyoruz.
VI. – KANUN TASARI VE TEKLİFLERİYLE
KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER
1.- 16.1.2003 Tarihli ve 4792 Sayılı
Vergi Barışı Kanunu ve Anayasanın 89 uncu Maddesi Gereğince Cumhurbaşkanınca
Bir Daha Görüşülmek Üzere Geri Gönderme Tezkeresi ile Plan ve Bütçe Komisyonu
Raporu (1/520) (S. Sayısı : 53) (1) (2)
BAŞKAN - Komisyon?.. Burada.
Hükümet?.. Burada.
Kanunun 3 üncü maddesinin oylamasında kalmıştık.
Şimdi, maddeyi oylayacağız.
Maddenin oylamasının açık oylama şeklinde yapılmasına ilişkin önerge
vardı; bu nedenle, oylamayı açık oylama şeklinde yapacağız.
Önce, açık oylama talebinde bulunan milletvekillerinin adını okuyup,
salonda bulunup bulunmadıklarını arayacağım.
Faruk Çelik?..
EYÜP FATSA (Ordu) - Takabbül ediyorum.
BAŞKAN - Ayhan Zeynep Tekin?.. Burada.
Selami Uzun?.. Burada.
Ahmet Yeni?.. Burada.
Cavit Torun?.. Burada.
Fatma Şahin?.. Burada.
Sinan Özkan?.. Burada.
Hasan Angı?.. Burada.
Abdullah Erdem Cantimur?..
ŞÜKRÜ ÜNAL (Osmaniye) - Takabbül ediyorum.
BAŞKAN - Mehmet Sarı?.. Burada.
Ahmet Uzer?.. Burada.
Mahmut Durdu?.. Burada.
Ayhan Sefer Üstün?.. Burada.
Mustafa Demir?.. Burada.
Mustafa Cumur?.. Burada.
Zekeriya Akçam?.. Yok.
Vahit Erdem?.. Burada.
Ali Rıza Alaboyun?.. Burada.
Atilla Koç?.. Burada.
Gülseren Topuz?.. Burada.
Semiha Öyüş?.. Burada.
Serpil Yıldız?.. Burada.
Sabri Varan?.. Burada.
İbrahim Köşdere?.. Burada.
Açık oylamanın şekli hakkında Genel Kurulun kararını alacağım.
Açık oylamanın elektronik oylama cihazıyla yapılmasını oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Açık oylamanın elektronik
oylama cihazıyla yapılması kabul edilmiştir.
Oylama için 5 dakika süre vereceğim. Bu süre içerisinde sisteme
giremeyen üyelerin teknik personelden yardım istemelerini; bu yardıma rağmen de
sisteme giremeyen üyelerin oy pusulalarını, oylama için öngörülen 5 dakikalık
süre içerisinde Başkanlığa ulaştırmalarını rica ediyorum.
Ayrıca, vekâleten oy kullanacak sayın bakanlar var ise, hangi bakana
vekâleten oy kullandığını, oyunun rengini ve kendisinin ad ve soyadı ile
imzasını da taşıyan oy pusulasını, yine oylama için öngörülen 5 dakikalık süre
içerisinde Başkanlığa ulaştırmalarını rica ediyorum.
Oylama işlemini başlatıyorum.
(Elektronik cihazla oylama yapıldı)
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, oylama işlemi sona ermiştir.
16.1.2003 tarihli ve 4792 sayılı Vergi Barışı Kanununun 3 üncü
maddesinin açık oylama sonucunu açıklıyorum:
Oylamaya katılan milletvekili sayısı : 479
Kabul :
338
Ret :
141
Buna göre, 3 üncü madde kabul edilmiştir. (1)
5 inci maddeyi okutuyorum:
İKİNCİ
BÖLÜM
İnceleme
ve Tarhiyat Safhasında
Bulunan
İşlemler
İnceleme ve tarhiyat safhasında bulunan vergiler
MADDE 5. - 1. Bu Kanunun kapsadığı dönemlere ilişkin olarak Kanunun
yürürlüğe girdiği tarihten önce başlanıldığı halde, bu tarihe kadar
tamamlanamamış olan vergi incelemeleri ile takdir, tarh ve tahakkuk işlemlerine
bu Kanunun matrah artırımına ilişkin hükümleri saklı kalmak kaydıyla devam
edilir.
2. Bu işlemlerin tamamlanmasından sonra tarh edilen vergilerin % 50'si
ile bu tutara gecikme faizi yerine bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihe kadar
Devlet İstatistik Enstitüsünün her ay için belirlediği toptan eşya fiyat
endeksinin aylık oranı esas alınarak hesaplanacak tutarın, ihbarnamenin tebliğ
tarihinden itibaren otuz gün içerisinde yazılı başvuruda bulunularak,
ihbarnamenin tebliğini izleyen aydan başlamak üzere oniki ayda ve altı eşit
taksitte ödenmesi şartıyla, vergi aslının % 50'sinin, bu vergilere uygulanan gecikme faizinin ve
vergi cezalarının tamamının tahsilinden, vergi aslına bağlı olmayan cezaların
kesilmesinden vazgeçilir.
3. İştirak, teşvik ve yardım fiilleri nedeniyle kesilecek vergi ziyaı
cezalarında, cezaya muhatap olanların, cezanın % 20'sini (2) numaralı fıkrada
öngörülen süre ve şekilde ödemeleri halinde cezanın kalan % 80'inin tahsilinden
vazgeçilir.
4. Mükelleflerin bu madde hükümlerinden yararlanabilmeleri için (2)
numaralı fıkrada belirtilen süre ve şekilde ödeme yapmaları ve dava açmamaları
şarttır.
5. Bu Kanunun kapsadığı dönemlere ilişkin olarak, Kanunun yürürlüğe
girdiği tarihten önce tamamlandığı halde, bu tarihte ya da bu tarihten sonra
vergi dairesi kayıtlarına intikal eden takdir komisyonu kararları ve vergi
inceleme raporları üzerine gerekli tarh ve tebliğ işlemleri yapılır. Yapılan
tarhiyat üzerine dava açılmaması, (2) ile (3) numaralı fıkralarda öngörülen
şekilde belirlenen tutarın, (2) numaralı fıkrada belirtilen süre içerisinde
ödenmesi şartıyla bu Kanun hükümlerinden yararlanılır.
6. Kanunun yürürlüğe girdiği tarih itibarıyla Vergi Usul Kanununun
tarhiyat öncesi uzlaşma hükümlerine göre uzlaşma talebinde bulunulmuş, ancak
uzlaşma günü gelmemiş ya da uzlaşma sağlanamamış olmakla birlikte vergi ve ceza
ihbarnameleri mükellefe tebliğ edilmemiş alacaklar için de bu madde hükmü
uygulanır.
7. Bu Kanunun 3 üncü maddesi ile bu madde hükmünden yararlananlar,
ayrıca Vergi Usul Kanununun uzlaşma, tarhiyat öncesi uzlaşma ve vergi
cezalarında indirim hükümlerinden yararlanamazlar.
8. Bu madde hükmüne göre incelemeye başlama; bu Kanunun yürürlüğe
girdiği tarihten önce mükellef nezdinde işe başlama tutanağının düzenlenmesi,
mükellefe davet veya defter ve belgelerin istenmesi yazısının tebliğ edilmiş
olması, matrah tesisine yönelik tutanak düzenlenmesi ya da defter ve belgelerin
incelenmek üzere vergi incelemesine yetkili olanlara ibraz edilmiş olması
hallerini kapsar.
BAŞKAN - Madde üzerinde, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına, Trabzon
Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebi.
Buyurun Sayın Hamzaçebi. (CHP sıralarından alkışlar)
Konuşma süreniz 10 dakikadır.
CHP GRUBU ADINA MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (Trabzon) - Sayın Başkan, sayın
milletvekilleri; Vergi Barışı Kanununun 5 inci maddesine ilişkin olarak
Cumhuriyet Halk Partisi Grubunun görüşlerini ifade etmek üzere söz almış
bulunuyorum; sözlerime başlamadan önce, hepinizi saygıyla selamlıyorum.
5 inci madde, ilk bakışta, bu kanunun en sorunsuz maddelerinden biri
olarak gözüküyor. Kanunun yürürlüğe girdiği tarihte başlandığı halde
bitirilememiş olan vergi incelemeleri ile tarh ve tahakkuk işlemlerine, takdir
işlemlerine devam edilecek. Bu işlemler sonucunda tarh edilen vergilerin yüzde
50'sinin vade tarihinden itibaren enflasyon oranında yapılacak bir artırımla
ödenmesi halinde, kalan yüzde 50 ile gecikme zamlarının veya faizlerinin
tahsilinden vazgeçiliyor; ödeme 12 ayda, 6 eşit taksitte olacak.
Madde, gerçekten, bu şekliyle kanunun en masum maddelerinden, en
sorunsuz maddelerinden biri; ancak, diğer maddelerle olan bağlantısını dikkate
aldığımızda hiç de öyle gözükmüyor. Bir kere, incelemeler sınırsız olarak devam
ediyor mu; hayır. Kanunun 10 uncu maddesine baktığımızda, başlanmış olan vergi
incelemeleri, eğer mükellef matrah artırımında bulunursa en çok bir ay
içerisinde bitirilmek zorunda; yani, sınırsız bir şekilde devam yok ve pek
muhtemeldir ki, devam etmekte olan vergi incelemeleriyle ilgili olarak,
mükellefler, büyük ölçüde matrah artırımında bulunacaklardır.
İkincisi; yine bununla kalmıyor; devam etmekte olan vergi
incelemelerinde önemli ölçüde sahte fatura kullanımı tespit edilmiş olabilir.
Sahte fatura kullanıldığının tespit edilmiş olması halinde dahi, bu
incelemeler, en çok bir ay içerisinde sonuçlandırılacak, bir ay içerisinde
sonuçlandırılamaması halinde incelemelere devam edilmeyecektir; bu, çok önemli
bir konudur. Bu konuda, özellikle, sahte fatura kullanımının affı konusunda
kamuoyu ve Yüce Meclis, kanaatimce, doğru bilgilendirilmemektedir. Sahte fatura
kullanımı konusunda, bu kanunla, sahte faturayı bilerek kullananlar
affedilmektedir. Ne 1998 yılında yürürlüğe giren 4369 sayılı Kanun öncesinde ne
de onun sonrasında Vergi Usul Kanununda, bilmeyerek sahte fatura kullanımını
müeyyidelendiren, onu hürriyeti bağlayıcı bir cezayla cezalandıran bir hüküm
bulunmamaktadır. Eğer, kanunda yer alan "bilerek" kelimesinin 1998
yılında kanundan çıkarılması sorun yaratıyor idiyse, bu hüküm ilave edilerek
sorun düzeltilebilir veya 2002 yılında Maliye Bakanlığının çıkarmış olduğu
tebliğle bu sorunun giderildiği, eğer o tebliğ yeterince incelenmiş olsaydı
görülebilirdi.
Sonuçta, bu kanunla, vergi borcunu ödemeyen, toplam mükellef sayısının
yüzde 5'ini bile bulmayan bir mükellef sayısı yanında, önemli ölçüde, hayalî
ihracatçılar affedilmektedir. Vergi borcunu ödemeyen mükellef sayısının toplam
mükellef sayısının yüzde 5'ini bulmaması hoş görülebilir ekonomide yaşanan kriz
nedeniyle. Bu krizin etkileriyle, bu mükellefleri artık sürekli yaşatmamak
gerektiği düşünülebilir sayısı, oranı yüzde 5 dahi olsa; ama, hayalî
ihracatçıların affı, bu kanunun üzerinde bir leke olarak kalacaktır.
Aflar, yeni bir ekonomik ve sosyal düzene geçerken düşünülebilir. Ülkede
yeni bir siyasî dönem var, yeni bir iktidar var, yeni bir hükümet var; ancak,
henüz, yeni bir ekonomik düzen, yeni bir sosyal düzen yok. Bu nedenle, bu affı,
böyle bir ihtiyacın, böyle bir gerekliliğin içine oturtmakta güçlük çekiyorum;
yeni bir döneme girecek olmanın işaretlerini de görmüyorum. Özellikle, sahte
belge kullanımı konusunda getirilen af başta olmak üzere, yapılan
düzenlemelerin barışla hiçbir ilgisi yoktur. Kanunda, vergisini düzenli
ödeyenlerin durumlarında bir iyileştirme öngörülmediği için, bu yönüyle bu
kanun, sadece bir vergi affıdır. Af, bir vergi reformunun parçası olmadığı için
de bugünkü sistemin yarattığı sorunların gelecekte olmaması için de hiçbir
güvenceyi ihtiva etmemektedir. Hükümetin vergi reformu adına zaman zaman
basında yer alan birtakım açıklamalarının, birtakım bilgilerin, gerçekte,
yapılacak olan reformla veya yapılması sistemin ihtiyacı olan reformla hiçbir
ilgisi yoktur. Meclisin gündemine taşınacak olan muhtemel tasarının, ufak tefek
düzeltmeler dışında, vergi reformuyla hiçbir ilgisi olmayacaktır.
Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; Irak nedeniyle, Irak'a Amerika
Birleşik Devletlerinin olası müdahalesi nedeniyle, ekonomi biraz gölgede kaldı.
Maalesef, yeni kriz ihtimallerinin eşiğindeyiz. Bütçe, Meclise henüz
getirilememiştir. Yüksek Planlama Kurulu iki kez toplanmış olmasına rağmen,
henüz bütçe büyüklükleri belli olmamıştır. Bütçe dengeleri, maalesef, Irak
nedeniyle Amerika Birleşik Devletlerinden gelmesi beklenen bir yardıma bağlı
kılınmıştır. Olası Irak savaşı olmasaydı, hükümet, bütçede acaba ne yapacaktı
merak ediyorum.
Acil eylem planıyla bir ay içerisinde makro ekonomik hedeflerin revize
edileceği belirtilmişti. Yapılan, hükümet olunmasından sonra, hükümet
programının ilanından sonra, eski hükümetin ortaya koyduğu makro ekonomik
hedeflerin aynen benimsenmesi olmuştur.
Vergi indirim vaatlerinden vazgeçilmiştir. Hayat standardı esasını
getiremeyen veya getirmekten vazgeçen hükümet, Gelir Vergisinde vergi
tarifesini 5 puan artırma hazırlığı içine girmiştir. Gelir Vergisi
tarifesindeki artırım, kamuoyuna, vergi reformunun bir adımı olarak
sunulmaktadır. Malî milat ve vergi affıyla başlayan süreç, ekonomi
yönetimindeki kararsızlık ve dağınıklıkla birlikte, Türk ekonomisine pahalıya
mal olmaktadır. Vergi barışının, vergi affının, bu bağlamda Türk ekonomisine,
içinde yaşadığımız günlerde, bu kritik günlerde getireceği hiçbir katkı yoktur;
mükellef sayısının sadece yüzde 5'ini ilgilendirmektedir. Bu mükelleflerin
sorunlarını çözelim, bunlar da bizim mükellefimiz; ama, bu sorunları çözelim
derken, milyarlarca dolarlık hayalî ihracat yapan mükelleflerin, şirketlerin,
hayalî ihracattan kaynaklanan, sahte fatura kullanmaktan kaynaklanan suçlarını
affetmeyi, bu kanunun bir ayıbı, bir eksiği olarak görüyor, Yüce Meclisin
takdirlerine sunuyorum.
Teşekkür ediyorum, saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Hamzaçebi.
Madde üzerinde başka söz talebi?.. Yok.
Kanunun 5 inci maddesini oylayacağız.
Maddenin oylanmasının açıkoylama şeklinde yapılmasına ilişkin önerge
vardır; bu nedenle, oylamayı açıkoylama şeklinde yapacağız.
Önce, açıkoylama talebinde bulunan milletvekillerinin adını okuyup,
salonda bulunup bulunmadıklarını arayacağım.
Faruk Çelik?.. Burada.
Ayhan Zeynep Tekin?.. Burada.
Selami Uzun?..
AVNİ DOĞAN (Kahramanmaraş) - Tekabbül ediyorum.
BAŞKAN - Ahmet Yeni?.. Burada.
Cavit Torun?.. Burada.
Fatma Şahin?.. Burada.
Sinan Özkan?.. Burada.
Hasan Angı?..
TEVHİT KARAKAYA (Erzincan) - Tekabbül ediyorum.
BAŞKAN - Abdullah Erdem Cantimur?..Burada.
Mehmet Sarı?.. Burada.
Ahmet Uzer?.. Burada.
Mahmut Durdu?.. Burada.
Ayhan Sefer Üstün?.. Burada.
Mustafa Demir?..
KEMALETTİN GÖKTAŞ (Trabzon) - Tekabbül ediyorum.
BAŞKAN - Kemalettin Göktaş Bey tekabbül ediyor.
HASAN AYDIN (İstanbul) - Yanlış el kaldırıyor Sayın Başkan. Ayıp
oluyor!..
V. HAŞİM ORAL (Denizli) - İki kere el kaldırıyor...
BAŞKAN - Mustafa Cumur?.. Burada.
Zekeriya Akçam?.. Burada.
Vahit Erdem?.. Burada.
Ali Rıza Alaboyun?.. Burada.
Atilla Koç?.. Burada.
Gülseren Topuz?.. Burada.
Semiha Öyüş?.. Burada.
Serpil Yıldız?.. Yok.
Sabri Varan?.. Burada.
İbrahim Köşdere?.. Burada.
Salonda yeteri kadar imza sahibi olduğu anlaşılmıştır.
Açıkoylamanın şekli hakkında Genel Kurulun kararını alacağım.
Açıkoylamanın elektronik oylama cihazıyla yapılmasını oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Oylama için 5 dakika süre vereceğim. Bu süre içerisinde sisteme
giremeyen üyelerin teknik personelden yardım istemelerini, bu yardıma rağmen de
sisteme giremeyen üyelerin, oy pusulalarını, oylama için öngörülen 5 dakikalık
süre içerisinde Başkanlığa ulaştırmalarını rica ediyorum; ayrıca, vekâleten oy
kullanacak sayın bakanlar varsa, hangi bakana vekâleten oy kullandığını, oyunun
rengini ve kendisinin ad ve soyadı ile imzasını da taşıyan oy pusulasını yine
oylama için öngörülen 5 dakikalık süre içerisinde Başkanlığa ulaştırmalarını
rica ediyorum.
Sisteme giremeyip oy pusulası gönderen sayın milletvekillerinin salonda
hazır bulunmalarını istirham ediyorum.
Oylama işlemini başlatıyorum.
(Elektronik cihazla oylama yapıldı)
BAŞKAN - 16.1.2003 Tarihli ve 4792 Sayılı Vergi Barışı Kanununun 5 inci
maddesinin açıkoylama sonucunu açıklıyorum:
Oylamaya katılan milletvekili sayısı : 475
Kabul : 346
Ret : 129
Bu durumda, 5 inci madde kabul edilmiştir. (AK Parti sıralarından
alkışlar) (1)
Birleşime 10 dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati : 16.54
İKİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 17.08
BAŞKAN: Başkanvekili Sadık YAKUT
KÂTİP ÜYELER: Ahmet KÜÇÜK (Çanakkale),
Mevlüt AKGÜN (Karaman)
BAŞKAN- 36 ncı Birleşimin İkinci Oturumunu açıyorum.
53 sıra sayılı kanunun görüşmelerine kaldığımız yerden devam ediyoruz.
VI. – KANUN TASARI VE TEKLİFLERİYLE
KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
1.- 16.1.2003 Tarihli ve 4792 Sayılı
Vergi Barışı Kanunu ve Anayasanın 89 uncu Maddesi Gereğince Cumhurbaşkanınca
Bir Daha Görüşülmek Üzere Geri Gönderme Tezkeresi ile Plan ve Bütçe Komisyonu
Raporu (1/520) (S. Sayısı : 53) (Devam)
BAŞKAN- Komisyon?.. Burada.
Hükümet?.. Burada.
6 ncı maddenin oturarak okunmasını oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
6 ncı maddeyi okutuyorum:
Pişmanlıkla ya da kendiliğinden yapılan beyanlar
MADDE 6. - 1. Bu Kanunun kapsadığı dönemlere ilişkin olarak Şubat 2003
ayı sonuna kadar;
a) Vergi Usul Kanununun 371 inci maddesine göre beyan edilen matrahlar
üzerinden tarh ve tahakkuk ettirilen vergilerin tamamı ile hesaplanacak
pişmanlık zammının ve kesilen usulsüzlük cezasının ayrı ayrı % 10'unun; altı
eşit taksitte Şubat, Nisan, Haziran, Ağustos, Ekim, Aralık 2003 ayları sonuna
kadar tamamen ödenmesi şartıyla pişmanlık zammı ve usulsüzlük cezasının kalan %
90'ının,
b) Vergi Usul Kanununun 30 uncu maddesinin dördüncü fıkrasına göre
kendiliğinden verilen beyannameler üzerinden tarh ve tahakkuk ettirilen
vergilerin tamamı ile hesaplanacak gecikme faizinin ve kesilecek vergi
cezalarının ayrı ayrı % 20'sinin; (a) bendinde belirtilen süre ve şekilde
ödenmesi ve dava açılmaması şartıyla, gecikme faizi ile vergi cezalarının %
80'inin,
Tahsilinden vazgeçilir.
Ancak, bu Kanunun kapsadığı dönemlere ilişkin olarak Kanunun yürürlüğe
girdiği tarihten önce pişmanlık talebi ile verilip, ödeme yönünden şartların
ihlal edildiği beyannameler ile kendiliğinden verilen beyannameler için kesilen
ve bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarih itibarıyla tebliğ edilmemiş ya da dava
açma süresi geçmemiş olan vergi ziyaı cezaları, bu fıkranın (b) bendi
kapsamında sayılır. Bu durumda, vergilerin tamamı ile gecikme zammı, gecikme
faizi ve vergi ziyaı cezalarının % 20' sinin (a) bendinde belirtilen süre ve
şekilde ödenmesi, ceza ihbarnamesinin ilk taksit ödeme süresinden sonra tebliğ
edilmesi halinde, bu cezanın, ihbarnamenin tebliğini izleyen aydan başlamak
üzere altı ayda altı eşit taksitte ödenmesi ve dava açılmaması şartıyla gecikme
zammı, gecikme faizi ve vergi ziyaı cezalarının kalan % 80'inin tahsilinden
vazgeçilir.
2. Gelir Vergisi Kanununun 64 üncü maddesinde sayılan diğer ücret
mükelleflerinin; Şubat 2003 ayı sonuna kadar vergi dairelerine başvurarak 2003
takvim yılına ilişkin gelir vergilerini tarh ettirmeleri ve karnelerine
işletmeleri kaydıyla önceki dönemlere ilişkin olarak herhangi bir vergi ve ceza
aranmaz. Bu mükelleflerden daha önce mükellefiyet kaydını yaptırmamış olanların
işe başlama tarihi olarak bu Kanuna göre yaptıkları müracaat tarihi esas
alınır.
BAŞKAN - Madde üzerinde, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına söz isteyen
İstanbul Milletvekili Kemal Kılıçdaroğlu.
Buyurun Sayın Kılıçdaroğlu. (CHP sıralarından alkışlar)
Konuşma süreniz 10 dakikadır.
CHP GRUBU ADINA KEMAL KILIÇDAROĞLU (İstanbul) - Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Yüce Meclisin oylarıyla bir yolsuzluk komisyonu kurulmuştu.
Geçen gün yolsuzluk komisyonu toplandı; yolsuzlukla mücadele konusunda nasıl
bir strateji izlememiz gerektiğini belirlemeye çalıştı. Yolsuzluk konusunda bu
kadar hassas olan bir Parlamentonun, naylon fatura kullanarak devletten vergi
çalmayı alışkanlık haline getirenleri affetmesini, doğrusunu isterseniz içime
sindiremiyorum. (CHP sıralarından alkışlar) Ya birinde yanlışlık yapıyoruz ya
öbüründe yanlışlık yapıyoruz. Yolsuzluğa karşıyız diyoruz; ama, devleti soyan
insana, tüyü bitmemiş yetime hizmet götürmek için vergi toplamaya çalışan, fakat
vergisini bilinçli olarak ödemeyen insanlara af getiriyoruz. Yüce Parlamentonun
buna onay vermesi, doğrusunu isterseniz, tam bir çelişki.
Bizim temel sorunumuz ne? Değerli arkadaşlarım, bu kanun -genel
gerekçesini söylüyorum- ekonomik kriz nedeniyle vergisini ödeyemeyenlere
kolaylık getirmeyi düşünüyor. Cumhuriyet Halk Partisi olarak biz, ekonomik kriz
nedeniyle vergisini ödeyemeyen, vergisini geciktirebilen, herhangi bir nedenle
vergi ödemede zorlanan insanlara kolaylık getirilmesinden yanayız; bunlara evet
diyoruz; doğrusu da budur; çünkü, bu krizden etkilenenlere kolaylık
getirilmesi lazım; ama, naylon fatura
kullanıp, sahte belge kullanıp devletten vergi iadesi alanlara ve devletin
ödenmesi gereken vergisini ödemeyenlere kolaylık getirmenin, bu vergi
barışıyla, toplumsal barışla ne ilgisi olabilir?!
Ben, size, Vatandaşın Vergisini Koruma Derneğinin yayımladığı bir
bildiriden bir paragraf okumak istiyorum değerli arkadaşlarım: "Yasanın
genel gerekçesinde, vergi affının 200 ve 2001 yılında yaşanan ekonomik kriz nedeniyle
çıkarıldığının belirtilmesine karşın, yasanın 14 üncü maddesiyle -bilerek veya
bilmeyerek- naylon fatura kullanarak vergi kaçıran veya hayalî ihracat yaparak
devleti soyanlar da af kapsamına alındı. Böylece, hayalî ihracat yaparak
geçmişte devleti soyanlar ve vergi kaçıranlar, bir kez daha ödüllendirilmiş
oldu. Şimdi, devlete ve topluma saygılı vergi yükümlüleri adına soruyoruz:
Vergilerini zamanında ödeyen yükümlüleri enayi konumuna düşürmek devletin
saygınlığıyla bağdaşır mı?"
Doğru değil mi değerli arkadaşlarım? Düzenli, saygılı bir şekilde beyan
ettiği vergileri ödeyenlere saygı göstermemiz ve bunları ödüllendirmemiz
gerekmez mi?!
Burada yasanın tümü üzerinde görüşülürken Adalet ve Kalkınma Partisi
adına söz alan milletvekili arkadaşımız, bir vergi yükümlüsünün kendisine
gönderdiği mektuptan söz etti. 30 000 000 dolarlık ihracat yapan bir işadamının
20 000 000 liralık bir sahte benzin faturası nedeniyle hapiste olduğunu
söylüyor ve bu vergi barışı tasarısının kendisini hapisten kurtaracağını öngörüyor.
Değerli milletvekilleri, 30 000 000 dolar değil, isterse 1 000 000
liralık ihracat yapan bir insanın bilmeden herhangi bir nedenle; naylon fatura,
sahte bir fatura veya düşük bedelli bir fatura nedeniyle hapse girmesi elbette
doğru değildir, elbette buna karşı çıkmamız lazım, elbette bu soruna çözüm
bulmamız lazım; ama, söyler misiniz bu kanunun hangi maddesi bu soruna çözüm
getiriyor?! Bu kanunun hiçbir maddesi bu soruna çözüm getirmiyor değerli
arkadaşlarım. Neden getirmiyor onu da söyleyeyim değerli milletvekilleri: Bana
söyler misiniz; ihracatçının veya ihracat yapan birisinin, bilmeden,
belgelerine, dosyalarına girmiş bir naylon fatura nedeniyle bu kişi hakkında
soruşturma açılmaz, Türk Ceza Kanunu dolayısıyla savcılığa sevk edilmez diye
bir madde var mı bunun içinde veya ben mi göremiyorum?! Demek ki yok değerli
arkadaşlarım.
Önemli olan şu: Maden biz bunu getiriyoruz, buna da tamam diyelim; ama,
bari çözümünü getirelim, bir daha olmasın bunlar; ama, bunlar yine olacak, bir
daha olacak, yine af gelecek.
Bakın, size, Sayın Cumhurbaşkanının veto gerekçesinden bir bölüm
okuyayım: "Ülkemizde 1980-2000 yıllarında 11 kez af yasası çıkarılarak
ortalama iki yılda bir vergi affına başvurulması bu kurumu
gelenekselleştirmiştir. Bu durum, bir yandan vergi suçlarının işlenmesini
özendirmekte ve vergi cezalarının caydırıcı etkisini azaltmakta; öte yandan da,
vergisini zamanında ödeyen yurttaşların adalet duygusunu incitmekte ve güvenini
sarsmaktadır."
Sayın Maliye Bakanımız açıklama yapıyor, diyor ki: "Bundan sonra
bir daha vergi affı gelmeyecek." Ben, bilsem ki, Sayın Maliye Bakanımız
ömür boyu Maliye Bakanı olarak kalacak, güveneceğim; ama, Sayın Bakan gittikten
sonra bir başka bakan gelecek, o da bir vergi affı getirecek; çünkü, her aftan
sonra, her sayın maliye bakanımız şunu söylemiştir: "Bu, son af, bir daha
af çıkmayacak." 1980'den bu yana çıkan af yasası 11...
Bundan sonra bir daha af çıkacak, neden af çıkacak; şimdi, bu maddede
diyoruz ki, pişmanlıkla dilekçe verenlere, beyanda bulunanlara kolaylık
getireceğiz. Söyler misiniz, siz, mükellef olsanız, niye götürüp pişmanlıkla
beyan edeceksiniz ki; nasıl olsa, iki sene sonra, bir daha af çıkacak; bunun
uygulamaları var zaten. Her iki yılda bir affın çıktığı ortamda, devlet vergi
toplayabilir mi, devletin saygınlığı kalabilir mi, dürüst mükellef
ödüllendirilebilir mi?! Biz, kaçakçıyı ödüllendiriyoruz, dürüstü
cezalandırıyoruz. Böyle bir sistemin, buna katkıda bulunacağını sanmıyorum
değerli arkadaşlar.
Şimdi, bütün sorun, kamu yönetiminde. Bakın, size, son kez, sözlerime
son vermeden, Sayın Rifat Hisarcıklıoğlu'nun sözlerinden bir bölümü, yine,
izninizle okumak istiyorum: "Türkiye'nin temel sorunu kötü yönetimdir.
Kötü yönetimin kaynağı, kamu idaresinin örgütlenme ve işleyiş biçimidir. Kamu
idaremiz, ülke sorunlarına çözüm, vatandaşlarına kaliteli hizmet
üretememektedir, bütünüyle çağdışı kalmıştır. Bu durum, hepimizin yaşamını
olumsuz yönde etkilemektedir. Bugün içinde bulunduğumuz yüksek kamu borç stoku
ve buna bağlı makro iktisadî istikrarsızlık ortamının temel nedeni, kamu
idaresinin içine düştüğü bu durumdur."
Gelin, bu tür yapay tasarılarla değil, ülkenin sorunlarına temel
çözümler üretebilecek tasarılarla, biz, sorunları aşabilelim.
Sözlerime son vermeden önce, gündemdışı konuşma yaparken, savaşa karşı
olduğunu ifade eden ve barıştan yana olduğunu ifade eden Adalet ve Kalkınma
Partisinin değerli milletvekiline teşekkür etmek istiyorum; çünkü, gerçekten
de, bu onurlu Parlamentodan savaşa "evet" kararının çıkacağına
kişisel olarak inanmıyorum.
Hepinize saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Kılıçdaroğlu.
Başka söz talebi?..Yok.
Kanunun 6 ncı maddesini oylayacağız.
Maddenin oylanmasının, açıkoylama şeklinde yapılmasına ilişkin önerge
vardır.
Önce, açık oylama talebinde bulunan milletvekillerinin adını okuyup,
salonda bulunup, bulunmadıklarını arayacağım:
Faruk Çelik ?..Burada.
Ayhan Zeynep Tekin?..Burada.
Selami Uzun?..Burada.
Ahmet Yeni?..Burada.
Cavit Torun?..Burada.
Fatma Şahin?..Burada.
Sinan Özkan?..Burada.
Hasan Angı?..Burada.
Abdullah Erdem Cantimur?..Burada.
Mehmet Sarı?..Burada.
Ahmet Uzer?..Burada.
Mahmut Durdu?..Burada.
Ayhan Sefer Üstün?..Burada.
Mustafa Demir?..Yok.
Mustafa Cumur?..Burada.
Zekeriya Akçam?..Burada.
Vahit Erdem?..Burada.
Ali Rıza Alaboyun?..Burada.
Atilla Koç?..Burada.
Gülseren Topuz?..Burada.
Semiha Öyüş?..Burada.
Serpil Yıldız?..Burada.
Sabri Varan?..Burada.
İbrahim Köşdere?..Burada.
Yeteri kadar imza sahibinin salonda olduğu anlaşılmıştır.
Açıkoylamanın şekli hakkında Genel Kurulun kararını alacağım.
Açıkoylamanın elektronik oylama cihazıyla yapılmasını oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Oylama için 5 dakika süre vereceğim. Bu süre içerisinde sisteme
giremeyen üyelerin teknik personelden yardım istemelerini, bu yardıma rağmen de
sisteme giremeyen üyelerin, oy pusulalarını, oylama için öngörülen 5 dakikalık
süre içerisinde Başkanlığa ulaştırmalarını rica ediyorum; ayrıca, vekâleten oy
kullanacak sayın bakanlar varsa, hangi bakana vekâleten oy kullandığını, oyunun
rengini ve kendisinin ad ve soyadı ile imzasını da taşıyan oy pusulasını yine
oylama için öngörülen 5 dakikalık süre içerisinde Başkanlığa ulaştırmalarını
rica ediyorum.
Oylama işlemini başlatıyorum.
(Elektronik cihazla oylama yapıldı)
BAŞKAN - 16.1.2003 Tarihli ve 4792 Sayılı Vergi Barışı Kanununun 6 ncı
maddesinin açıkoylama sonucunu okuyorum:
Oy sayısı :
468
Kabul :
345 (AK
Parti sıralarından alkışlar)
Ret :
123
Bu durumda, 6 ncı madde kabul edilmiştir. (1)
7 nci maddeyi okutuyorum:
ÜÇÜNCÜ
BÖLÜM
Matrah
Artırımı
Gelir ve kurumlar vergisinde matrah artırımı
MADDE 7. - 1. Gelir ve kurumlar vergisi mükellefleri vermiş oldukları
yıllık beyannamelerinde vergiye esas alınan matrahlarını, bu Kanunun yürürlüğe
girdiği tarihten itibaren Şubat 2003 ayı sonuna kadar, 1998 takvim yılı için %
30, 1999 takvim yılı için % 25, 2000 takvim yılı için % 20, 2001 takvim yılı
için % 15 nispetlerinden az olmamak üzere artırdıkları takdirde, kendileri
hakkında artırımda bulunulan yıllar için yıllık gelir ve kurumlar vergisi
incelemesi ve bu yıllara ilişkin olarak bu vergi türleri için daha sonra başka
bir tarhiyat yapılmaz.
2. Gelir vergisi mükelleflerinin; artırımda bulunmak istedikleri yıl ile
ilgili olarak vermiş oldukları gelir vergisi beyannamelerinde zarar beyan
edilmiş ya da hiç beyanname verilmemiş olması halinde, vergilendirmeye esas
alınacak matrah ile (1) numaralı fıkraya göre artırdıkları matrahlar; 1998
takvim yılı için 2.500.000.000 liradan, 1999 takvim yılı için 3.000.000.000
liradan, 2000 takvim yılı için 3.750.000.000 liradan, 2001 takvim yılı için
5.000.000.000 liradan az olamaz. Ancak beyana tabi geliri sadece gayrimenkul
sermaye iradından oluşan gelir vergisi mükellefleri için vergilendirmeye esas
alınacak matrah, ilgili yıllar için belirlenmiş tutarın 1/5'i olarak dikkate
alınır. Bu fıkranın uygulamasında ilgili yıllar itibarıyla gayrimenkul sermaye
iratları için belirlenen istisna tutarları dikkate alınmaz.
3. Basit usulde vergilendirilen gelir vergisi mükelleflerinden 1999,
2000 ve 2001 takvim yıllarına ilişkin yıllık gelir vergisi beyannamesini bu
Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten önce vermiş olanlar hakkında bu yıllara
ilişkin olarak yıllık gelir vergisi incelemesi ve tarhiyat yapılmaz. Bu
mükelleflerin belirtilen yıllarla ilgili olarak hiç beyanname vermemiş olmaları
halinde, bu hükümden yararlanabilmeleri için vergilendirmeye esas olmak üzere
asgarî; 1999 takvim yılı için 600.000.000 lira, 2000 takvim yılı için
900.000.000 lira, 2001 takvim yılı için 1.200.000.000 lira matrah beyan
etmeleri zorunludur.
4. Kurumlar vergisi mükelleflerinin; artırımda bulundukları yıla ilişkin
olarak daha önce vermiş oldukları beyannamelerinde zarar beyan etmiş olmaları
veya beyanname vermemiş olmaları halinde, vergilendirmeye esas alınacak matrahlar
ile (1) numaralı fıkraya göre artırdıkları matrahlar 1998 takvim yılı için
7.500.000.000 liradan, 1999 takvim yılı için 9.000.000.000 liradan, 2000 takvim
yılı için 11.250.000.000 liradan, 2001 takvim yılı için 15.000.000.000 liradan
az olamaz.
5. Bu madde hükmüne göre artırılan matrahlar, % 30 oranında
vergilendirilir. Bu matrahlar üzerinden ayrıca herhangi bir vergi, fon payı ve
eğitime katkı payı alınmaz. Ancak, gelir ve kurumlar vergisi mükelleflerinin,
artırımda bulunmak istedikleri yıla ait yıllık beyannamelerini kanunî sürelerinde vermiş, bu beyannameler
üzerinden tahakkuk eden vergilerini süresinde ödemiş ve bu vergi türleri için
bu Kanunun 2 ve 3 üncü maddesi hükümlerinden yararlanmamış olmaları şartıyla,
bu madde hükmüne göre artırılan matrahları % 25 oranında vergilendirilir.
İstisna, indirim ve mahsuplar nedeniyle bu beyannameler üzerinden ödenmesi
gereken verginin bulunmaması halinde de bu hüküm uygulanır.
6. Kurumlar vergisi mükelleflerinin verdikleri yıllık beyannamede kurum
kazancından indirilen ve Gelir Vergisi Kanununun 94 üncü maddesinin birinci
fıkrasının (6) numaralı bendine göre gelir vergisi tevkifatına tabi tutulmuş
olan kazanç ve iratlarının da bulunması halinde, (1) numaralı fıkrada
belirtilen vergi incelemesine ve tarhiyata muhatap olmamaları için bu kazanç ve
iratlar üzerinden tevkif edilen vergilerin, ait olduğu yıla ilişkin olarak (1)
numaralı fıkrada belirtilen nispetlerde artırılarak ödenmesi şarttır.
7. Gelir Vergisi Kanununun 94 üncü maddesinin birinci fıkrasının (6)
numaralı bendinde yer alan vergi tevkifatına tabi kazanç ve iratların muhtasar
beyanname ile beyan edilmemiş olması halinde, kurumlar vergisi mükelleflerinin
bu yıllara ilişkin olarak vergi incelemesine ve tarhiyata muhatap olmamaları
için; bu kazanç ve iratlara ait tevkifat matrahlarını, bu Kanunun yürürlüğe
girdiği tarih ile Şubat 2003 ayı sonuna kadar, (4) numaralı fıkrada belirtilen
asgari matrahın % 50'sinden az olmamak şartıyla beyan etmeleri ve beyan edilen
bu matrahlar için 1998 yılı ile ilgili olarak % 19, 1999 yılı ile ilgili olarak
% 18, 2000 yılı ile ilgili olarak % 17 ve 2001 yılı ile ilgili olarak % 16 nispetinde vergilendirilmeleri
şarttır.
8. (6) ve (7) numaralı fıkralarda yer alan hükümlerden yararlanarak
artırımda veya beyanda bulunan mükelleflerin, bu yıllara ilişkin olarak vergi
incelemesi ve tarhiyata muhatap olmamaları için, ilgili yıllarda vergiye esas
alınan kurumlar vergisi matrahlarını da (4) numaralı fıkrada belirtilen
tutarlardan az olmamak üzere (1) numaralı fıkrada belirtilen nispetlerde
artırmaları şarttır.
9. (7) numaralı fıkra hükmünden yararlanarak beyanname veren mükellefler
hakkında bu fiilleri için Vergi Usul Kanununun usulsüzlük cezalarına ilişkin
hükümleri uygulanmaz.
10. Gelir ve kurumlar vergisi mükelleflerinin bu madde hükmünden
yararlanarak beyan ettikleri matrahları artırmaları halinde, daha önce tevkif
yoluyla ödemiş oldukları vergiler, artırılan matrahlar üzerinden hesaplanan
vergilerden mahsup edilmez.
11. Gelir ve kurumlar vergisi mükelleflerinin matrah artırımında
bulundukları yıllara ait zararların % 50'si, 2002 ve izleyen yıllar kârlarından
mahsup edilmez.
12. İstisna ve indirimler nedeniyle gelecek yıllarda matrahtan indirim
konusu yapılabilecek tutarlar ile geçmiş yıl zararları bu madde hükmüne göre
artırılan matrahlardan indirilemez.
13. Matrah artırımında bulunan mükelleflerin yıllık gelir ve kurumlar
vergisine mahsuben daha önce tevkif yoluyla ödemiş oldukları vergilerin, mahsup
ya da nakden iadesi ile ilgili taleplerine ilişkin inceleme ve tarhiyat hakkı
saklıdır.
BAŞKAN - 7 nci madde üzerinde, Cumhuriyet Halk Partisi adına, Balıkesir
Milletvekili Ali Kemal Deveciler; buyurun efendim. (CHP sıralarından alkışlar)
Konuşma süreniz 10 dakikadır.
CHP GRUBU ADINA ALİ KEMAL DEVECİLER (Balıkesir) - Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; 29 Ocak 2003 tarihinde, Cumhurbaşkanınca, bir daha görüşülmek
üzere Meclisimize gönderilen ve şu anda da tekrar görüşmekte olduğumuz Vergi
Barışı Kanununun 7 nci maddesi hakkında Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına söz
almış bulunmaktayım; hepinizi sevgi ve saygıyla selamlıyorum.
Kanunun 7 nci maddesiyle, Gelir ve Kurumlar Vergisi mükellefleri, daha
önceki yıllara ilişkin vermiş oldukları beyannamelerde bildirdikleri
matrahlarını, yıllar itibariyle, belli oranlarda artırdıklarında bunlar
hakkında vergi incelemesi yapılmayacaktır ve artırım miktarları dışında da bu
mükellefler hakkında herhangi bir tarhiyatta bulunulmayacaktır.
Aslında, bu madde, önceki yıllarda vergi kaçırmış bulunan, noksan
beyanda bulunmuş ve kendisini vergi inceleme tehdidi altında gören
mükelleflerin, eksik beyanlarının belli bir kısmını tamamlamak suretiyle ve bu
tamamlamadan sonra, yine, gerçek matrahlarının bildirilmeyen kısmını da affeden
bir madde görünümündedir; yani, eski dönemlerle ilgili olarak, kendi üzerinde
vergi inceleme tehdidi bulunan mükellefleri rahatlatıcı bir maddedir.
Bunun, hem de öyle bir rahatlatıcı özelliği var ki; örneğin, 1998 yılı
için, o dönemde vermiş olduğunuz beyannamedeki matrahınızı yüzde 30
artırırsanız, siz, artık incelenmeyeceksiniz, artık affedildiniz deniliyor.
Şayet, mükellef, 1998 yılında beyan etmiş olduğu matrah üzerinden yüzde 200-300
düşük matrah beyan ettiyse, sadece yüzde 30 dolayında bir artırım ilavesiyle,
diğer yüzde 270'lik kısmından ve tabiî ki, inceleme tehditlerinden de kurtulmuş
olacaktır.
Burada, şunu belirtmek istiyorum: Bu madde, kendisini inceleme tehdidi
altında gören kişileri ve şirketleri rahatlatmaya yöneliktir; çünkü, küçük
esnafımızın kazancı bellidir. Tüm gelirlerini kuruşu kuruşuna beyan eden, tüm
gelirlerini kayıt içine alan, kazancının tamamını beyannamesinde gösteren ve
vergisini zamanında ödeyen bir mükellef düşünelim; ama, bu yasa kabul
edildiğinde, bu dürüst mükellef, acaba, matrah artırımı yapayım mı yapmayayım
mı diye tereddütte kalacak ve belki de kazancı olmadığı halde, kazancının
tamamını bildirdiği halde, korkarak, matrah artırımında bulunup, ekvergi ödemek
durumunda bırakılacaktır; çünkü, acaba, matrah artırımı yapmazsam, vergi
incelemesi olur da daha büyük ceza mı yerim düşüncesiyle, olmayan bir kazancın
vergisini kat be kat ödemek durumunda bırakılacaktır.
Diğer taraftan ise, matrah artırımıyla kendisini incelemeden kurtaran,
yapmış olduğu yüzde 30'luk matrah artışının, belki 10 misli, 20 misli, 30 misli
gelirini, kazancını kayıtdışı bırakan mükellefler ve şirketler, vergi denetiminden
kurtarılmış olacaktır.
Aslında, burada, sistemin kendi kendini inkârı vardır; yani, açıkça,
mükelleflere deniliyor ki: Biz sizi inceleyemiyoruz; sizden, kazancınıza göre,
gerçek matrahınıza göre vergi alamıyoruz; şu kadar artırın da, sizin yakanızdan
düşelim. Aslında, bu da, sistemin kendi kendisini inkârıdır ve sistemin, nasıl
karmaşık bir hale geldiğinin açık seçik göstergesidir.
Vergi sistemi, kendisini yürütemez duruma düşmüştür. Verilen rakamlara
göre vergi inceleme oranlarına bakıyoruz; yüzde 1 - 2 deniliyor. Yüzde 1 - 2
olduğu da şüpheli! Mükelleflerin ancak yüzde 1'ini, yüzde 2'sini inceliyorsunuz
ve yapılan incelemeler de şunu gösteriyor: İncelemeye tabi tutulup da, vergi
farkı bulunmayan mükellef yok. Böyle bir ortamda, sistemin, işlemediği, olduğu
gibi mükelleflerin vicdanına bırakıldığı görülmektedir.
Bunun yanında, memurlar, işçiler -yani ücretliler- gibi emekçi kesimlerin
vicdanına bırakılmıyor; onların vergileri, kaynağından, bordrolarından,
kendilerine sorulmaksızın, peşin olarak kesiliyor. Bu sistem, zaman zaman da,
kendi iç tutarsızlığı yüzünden işlemez hale geliyor. Sistem işlemez hale
gelince de "biriken bazı dosyaları tasfiye edeceğiz" gerekçesiyle,
ikide bir, iktidarlar tarafından af çıkarılıyor.
O halde, yapılacak şey, adaletli, adil ve ödeme gücü olanlara yönelik
bir vergi sisteminin temel yapısını kurabilmektir ve Meclisimizin de yegâne
görevi budur. Anayasanın 73 üncü maddesinde "vergilerin, ödeme gücüne göre
tahsil edileceği" ısrarla ifade edildiği halde, özellikle son yıllarda,
harcamalar üzerinden alınan vergilerin toplam vergi geliri içerisindeki payı
gittikçe artmaktadır. Halbuki, gelişmiş ülkelerdeki gibi, doğrudan tahsil
edilen dolaysız vergilerin toplam vergi gelirleri içerisindeki payının daha
yüksek olması gerekmektedir. Bizde ise, tam tersine bir gelişme vardır; dolaylı
vergilerin vergi gelirleri içerisindeki payı sürekli olarak artmaktadır. Bu,
harcama temayülü yüksek olan düşük gelir grupları üzerindeki vergi yükünün
artışı anlamına gelmektedir.
Diğer taraftan, dolaysız vergilere bakıyorsunuz; dolaysız vergiler
içerisinde de ücretlilerin vergi yükü ağır basmaktadır. Sistem, hem kendi vergi
kanunlarının işlerliği açısından, hem de temel ilkeleri belirlenmiş olan
Anayasa maddesiyle uyumu açısından tam bir tutarsızlık içerisindedir ve bu af
tasarısı da, bu tutarsızlığın ve bu karmaşanın bir ciddî sonucu olarak buraya
gelmiştir kanaatindeyim. Ciddî bir vergi reformuyla, vergi kanunlarının ve
uygulamalarının tekrar gözden geçirilmesi gerektiğine olan inancımı belirtmek
istiyorum.
Gerçekten, bir vergi barışı varsa; gerçekten, ekonomide, toplumda yeni
bir dönem, yeni bir sayfa açılıyorsa, bir köklü değişime gitmişsek, sistemi
değiştirmişsek, yapılması gereken bir düzenlemedir matrah artırımı; ama, ortada
böyle bir şey yok. 1992 yılındaki düzenlemeyi, vergi affını incelersek, o vergi
affının ne getirdiği irdelenirse, matrah artırımından, fazlaca bir gelir elde
edilmediği açıkça görülecektir. Yani, sadece ve sadece, sorunları olan mükelleflerin
sorunları çözülmüştür.
Matrah artırımı nasıl bir felsefenin eseri olmalıydı; aslında olması
gereken, hakikaten, vergi sisteminde bir köklü reform yapılır; ekonomide,
enflasyonda tek haneli rakamlara düşülür; Avrupa Birliği sürecinde hakikaten
bir yol alırız; ekonomi istikrara kavuşur; bütün bunlar içerisinde, gerçekten,
o yeni döneme geçerken, artık, eskiyle bağı koparmak açısından böyle bir
düzenleme doğru olabilir.
Bu, matrah artırımı, vergi denetimini de son derece zayıflatan, vergi
idaresini son derece yıpratan bir maddedir. Bunun sonuçlarını hep birlikte
göreceğiz. Esas itibariyle, matrah artırımları, vergi idaresini, vergi
denetimini güçsüzleştiren, gelecekte çok daha zor durumda kalınmasına yol açan
bir düzenleme olmaktadır. Bir yandan otokontrol mekanizması olarak, bizim öyle
nitelendirdiğimiz; ama, hükümetin katılmadığı, nereden buldun müessesesi
kaldırılırken, bir yandan da, bu şekilde yapılacak olan matrah artırımıyla
geçmişi sıfırlayacak şekilde bir anlayış, hakikaten, vergi idaresini
zorlayacaktır.
Bu denli sık aralıklarla vergi affının çıkması, zaten vergi ödemek
istemeyen birkısım mükellefleri cesaretlendirmektedir. Yasal yükümlülüklerini
zamanında yerine getirmeyen mükellefler, kısa bir süre içinde vergi affının
olacağından emin olarak, rahat hareket edebilmektedir. Bu tür mükelleflerin,
vergi kaçırmaları ya da beyan ettikleri gelirin vergisini ödememeleri
dolayısıyla karşı karşıya oldukları tek risk, bir iki yıl içinde vergi
incelemesine tabi tutulma ihtimalidir. Vergi inceleme oranının ve inceledikten
sonra karşı karşıya kalınacak nihaî yükümlülüklerin pek de yüksek olmadığı bir
ortamda vergi kaçırmanın ya da vergi ödememenin ciddî bir yaptırımı
kalmamaktadır.
Nereden bakılırsa bakılsın, hem ek vergiler konulması hem de vergi
aflarının çıkarılması, sadece vergisel yükümlülükleri yerine getirmeyen
kişilerin işine yaramakta; bu kişiler, gelirlerini kayıtdışı tutmanın, başka
bir deyişle, kendilerini devletten gizlemenin ödülünü yine devletten
almaktadır. Böyle bir durum karşısında, vergisini zamanında ve tam olarak
ödeyen mükelleflerin, özelde vergi sistemine, vergi idaresine,
vergilendirmedeki adalete, genelde devlete güvenleri sarsılmaktadır. Onun
içindir ki, Meclisimizce yapılacak bir düzenlemeyle, yapacağımız bir jestle,
beyannamelerini zamanında veren, vergilerini zamanında ödeyen bu dürüst ve
duyarlı mükellefleri unutmamamız lazım. Burada yapacağımız bir düzenlemeyle
bunların mağduriyetlerinin de biraz olsun giderilmesi lazım. 2002 yılına ait
ödeyecekleri Gelir ve Kurumlar Vergilerinde indirim yapılarak kendilerinin bu
şekilde ödüllendirilmesinin gerekmekte olduğu kanaatindeyim.
Sayın milletvekilleri, şu anda görüşmekte olduğumuz bu yasanın 14 üncü
maddesi Meclisimizce tekrar kabul edildiğinde, başta, Maliye Bakanımızı ve
naylon fatura kullanarak vergi kaçıranları, naylon fatura kullanarak hayali
ihracat yapanları Meclisimiz olarak aklamış olacağız; ama, şunu da bilelim ki,
halkımız da bunları çok iyi biliyor. Bunları, yani, naylon faturacıları, hayali
ihracatçıları, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu olarak değil, Adalet ve Kalkınma
Partisi Grubu olarak sizler aklamış olacaksınız; bunu da unutmayınız.
16 Ocakta yapmış olduğumuz Genel Kurulda, naylon faturacıları, hayali
ihracatçıları sizler akladınız. Cumhurbaşkanımızın vetosuyla tekrar
görüştüğümüz bu yasanın bu maddesini sizlere söylemek istiyorum. Aklıselim
olarak tekrar düşününüz. Düşünüp, karar vermek için elinize bir fırsat daha
gelmiş bulunuyor. Bugün, gelen bu fırsatı çok iyi değerlendiriniz.
Sayın milletvekilleri, bu fırsatı çok iyi değerlendirip, kararınızı bir
daha düşünüp en iyisini vereceğinizi ve doğruyu bulacağınızı ve nayloncuları,
hayali ihracatçıları aklamayacağınızı ve bunlara geçit vermeyeceğinizi tahmin
ediyorum.
Yüce Meclise saygılarımı sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Deveciler.
Madde üzerinde başka söz talebi?.. Yok.
Kanunun 7 nci maddesini oylayacağız.
Maddenin oylamasının açıkoylama şeklinde yapılmasına ilişkin önerge
vardır; bu nedenle, oylamayı açıkoylama şeklinde yapacağız.
Önce, açıkoylama talebinde bulunan milletvekillerinin adını okuyup,
salonda bulunup bulunmadıklarını arayacağım.
Faruk Çelik?.. Burada.
Ayhan Zeynep Tekin?.. Burada.
Selami Uzun?.. Burada.
Ahmet Yeni?.. Burada.
Cavit Torun?.. Burada.
Fatma Şahin?.. Burada.
Sinan Özkan?.. Yok.
Hasan Angı?.. Burada.
Abdullah Erdem Cantimur?.. Burada.
Mehmet Sarı?.. Burada.
Ahmet Uzer?.. Burada.
Mahmut Durdu?.. Burada.
Ayhan Sefer Üstün?.. Burada.
Mustafa Demir?.. Burada.
Mustafa Cumur?.. Burada.
Zekeriya Akçam?.. Burada.
Vahit Erdem?.. Burada.
Ali Rıza Alaboyun?.. Burada.
Atilla Koç?.. Burada.
Gülseren Topuz?.. Burada.
Semiha Öyüş?.. Burada.
Serpil Yıldız?.. Burada.
Sabri Varan?.. Burada.
İbrahim Köşdere?.. Burada.
Yeteri kadar imza sahibinin salonda olduğu anlaşıldığından, açıkoylama
şekli hakkında Genel Kurulun kararını alacağım.
Açıkoylamanın elektronik oylama cihazıyla yapılmasını oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Oylama için 3 dakika süre vereceğim. Bu süre içerisinde sisteme
giremeyen üyelerin, teknik personelden yardım istemelerini; bu yardıma rağmen
sisteme giremeyen üyelerin, oy pusulalarını, oylama için öngörülen 3 dakikalık
süre içinde Başkanlığa ulaştırmalarını rica ediyorum.
Ayrıca, vekâleten oy kullanacak sayın bakanlar varsa, hangi bakana
vekâleten oy kullandığını, oyunun rengini ve kendisinin ad ve soyadı ile
imzasını da taşıyan oy pusulasını, yine, oylama için öngörülen 3 dakikalık süre
içinde Başkanlığa ulaştırmalarını rica ediyorum.
Oylama işlemini başlatıyorum.
(Elektronik cihazla oylama yapıldı)
BAŞKAN - 16.1.2003 Tarihli ve 4792 Sayılı Vergi Barışı Kanununun 7 nci
maddesinin açıkoylamasının sonuçlarını açıklıyorum:
Oy sayısı :
462
Kabul :
344
Ret :
118
Bu durumda, 7 nci madde kabul edilmiştir. (1)
12 nci maddeyi okutuyorum:
Kayıtlarda yer aldığı halde işletmede mevcut olmayan mallar
MADDE 12. - Gelir ve kurumlar vergisi mükellefleri (adi, kollektif ve
adi komandit şirketler dahil), kayıtlarında yer aldığı halde işletmelerinde
mevcut olmayan mallarını, bu Kanunun yürürlüğe girdiği ayı izleyen üçüncü ayın
son iş gününe kadar, aynı nev'iden mallara ilişkin cari yıl kayıtlarına göre
tespit edilen gayrisafi kâr oranını dikkate alarak fatura düzenlemek ve her
türlü vergisel yükümlülüklerini yerine getirmek suretiyle kayıt ve beyanlarına
intikal ettirebilirler. Gayrisafi kâr oranının cari yıl kayıtlarına göre tespit
edilemediği hallerde mükellefin bağlı olduğu meslek odalarının belirleyeceği
oranlar esas alınır. Bu madde hükmünün uygulanmasına ilişkin olarak geçmişe
yönelik vergi cezası ve gecikme faizi uygulanmaz. Yılı içerisinde ödenmesi
gereken vergilerin, ödeme sürelerinde değişiklik yapmaya Maliye Bakanlığı
yetkilidir.
BAŞKAN - BAŞKAN - 12 nci madde üzerinde söz talebi?.. Yok.
Kanunun 12 nci maddesini oylayacağız.
Maddenin oylamasının açıkoylama şeklinde yapılmasına ilişkin önerge
vardır; bu nedenle, oylamayı açıkoylama şeklinde yapacağız.
Önce, açıkoylama talebinde bulunan milletvekillerinin adını okuyup,
salonda bulunup bulunmadıklarını arayacağım.
Faruk Çelik?.. Burada.
Ayhan Zeynep Tekin?.. Burada.
Selami Uzun?.. Burada.
Ahmet Yeni?.. Burada.
Cavit Torun?.. Burada.
Fatma Şahin?.. Burada.
Sinan Özkan?.. Burada.
Hasan Angı?.. Burada.
Abdullah Erdem Cantimur?.. Burada.
Mehmet Sarı?.. Burada.
Ahmet Uzer?.. Burada.
Mahmut Durdu?.. Burada.
Ayhan Sefer Üstün?.. Burada.
Mustafa Demir?.. Burada.
Mustafa Cumur?.. Burada.
Zekeriya Akçam?.. Burada.
Vahit Erdem?.. Burada.
Ali Rıza Alaboyun?.. Burada.
Atilla Koç?.. Burada.
Gülseren Topuz?.. Burada.
Semiha Öyüş?.. Burada.
Serpil Yıldız?.. Burada.
Sabri Varan?.. Burada.
İbrahim Köşdere?.. Burada.
Salonda yeteri kadar imza sahibi olduğundan, açıkoylamanın şekli
hakkında Genel Kurulun kararını alacağım.
Açıkoylamanın elektronik oylama cihazıyla yapılmasını oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Oylama için 3 dakika süre vereceğim. Bu süre içerisinde sisteme
giremeyen üyelerin, teknik personelden yardım istemelerini; bu yardıma rağmen
de sisteme giremeyen üyelerin, oy pusulalarını, oylama için öngörülen 3
dakikalık süre içerisinde Başkanlığa ulaştırmalarını rica ediyorum.
Ayrıca, vekâleten oy kullanacak sayın bakanlar var ise, hangi bakana
vekâleten oy kullandığını, oyunun rengini ve kendisinin ad ve soyadıyla
imzasını da taşıyan oy pusulasını, yine oylama için öngörülen 3 dakikalık süre
içerisinde Başkanlığa ulaştırmalarını rica ediyorum.
Oylama işlemini başlatıyorum.
(Elektronik cihazla oylama yapıldı)
BAŞKAN - Oy pusulası gönderen arkadaşlarımızın isimlerini okuyorum:
Nurettin Canikli?.. Burada.
İsmail Alptekin?.. Burada.
Mehmet Altan Karapaşaoğlu?.. Burada.
Nihat Ergün?.. Burada.
Yahya Baş?.. Burada.
İlyas Çakır?.. Burada.
Mehmet Tekelioğlu?.. Burada.
Mehmet Kurt?.. Burada.
İlyas Arslan?.. Burada.
Hasan Aydın?.. Yok.
Şükrü Ayalan?.. Burada.
Nevzat Yalçıntaş?.. Burada.
Sayın milletvekilleri, 16.1.2003 Tarihli ve 4792 Sayılı Vergi Barışı
Kanununun 12 nci maddesinin açıkoylama sonucunu açıklıyorum:
Oylamaya katılan milletvekili sayısı : 447
Kabul : 332
Ret :
115
Buna göre, 12 nci madde kabul edilmiştir. (1)
14 üncü maddeyi okutuyorum:
BEŞİNCİ
BÖLÜM
Çeşitli
Hükümler
Uygulanmayacak hükümler
MADDE 14. - 1. Vergi Usul Kanununun 359 uncu maddesinde sayılan fiilleri
31.8.2002 tarihinden önce işleyenler hakkında Cumhuriyet savcılıklarına suç
duyurusunda bulunulmaz, soruşturma aşamasında olanlar için takibat yapılmaz,
açılmış bulunan kamu davaları ortadan kaldırılır ve kesinleşmiş mahkûmiyet
kararları infaz edilmez.
2. Anılan Kanunun 359 uncu maddesinin (b) fıkrasının (1) numaralı
bendindeki "Defter, kayıt ve belgeleri yok edenler veya defter
sahifelerini yok ederek yerine başka yapraklar koyanlar veya hiç yaprak
koymayanlar veya belgelerin asıl veya suretlerini tamamen veya kısmen sahte
olarak düzenleyenler", (2) numaralı bendindeki "belgeleri sahte
olarak basanlar" hakkında (1) numaralı fıkra hükümleri uygulanmaz ve bahsi
geçenler bu Kanunun 7, 8 ve 9 uncu madde hükümlerinden yararlanamaz.
3. İşlenen kaçakçılık suçlarından dolayı vergi ziyaına sebebiyet
verildiği hallerde, (1) numaralı fıkra hükümlerinden yararlanılabilmesi için;
salınan vergi ve kesilen cezalar ile gecikme faizi ve zamlarının, bu Kanunun
yürürlüğünden önce ya da bu Kanun hükümlerinden yararlanılmak suretiyle
öngörülen süre ve tutarda tamamen ödenmiş olması ve bunlara karşı idari yargı
yerlerinde dava açılmaması veya açılan davalardan vazgeçilmesi şarttır.
BAŞKAN - 14 üncü madde üzerinde,
Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına, İstanbul Milletvekili Ali Topuz; buyurun.
(CHP sıralarından alkışlar)
Konuşma süreniz 10 dakikadır.
CHP GRUBU ADINA ALİ TOPUZ (İstanbul) - Sayın Başkan, sayın
milletvekilleri; Cumhurbaşkanınca bir defa daha görüşülmek üzere Türkiye Büyük
Millet Meclisine geri gönderilen 4792 Sayılı Vergi Barışı Kanununun 14 üncü
maddesi üzerinde, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına düşüncelerimizi size
sunmak üzere söz almış bulunuyorum; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli arkadaşlarım, Sayın Cumhurbaşkanının geri gönderme tezkeresinin
çok büyük bir bölümü, 14 üncü maddenin Anayasaya göre aykırılıklar taşıyan
taraflarını irdelemekle ilgilidir. Sayın Cumhurbaşkanı, bu Yasanın, en geniş
şekilde, Anayasaya aykırılık iddiasını bu maddeyle ilgili olarak öne sürmüştür.
Daha önce, birinci görüşme sırasında, Cumhuriyet Halk Partisi sözcüleri olarak,
bu kürsüden Yasanın Anayasaya aykırılıklarıyla ilgili ifade ettiğimiz konuların
Sayın Cumhurbaşkanı tarafından da dikkate alınarak geri gönderme gerekçesi
haline getirilmiş olması, Cumhuriyet Halk Partisinin bu konuda ne kadar
dikkatli, titiz bir çalışma yaparak Meclise yardımcı olmaya çalıştığının
kanıtıdır.
Değerli milletvekilleri, Meclisimizin yasa yapma görevini bu Meclisten
beklenen ciddiyet içinde yürütemediğimiz anlaşılmaktadır. Bugüne kadar, üç ay
içerisinde, bu Meclisten çıkan önemli yasaların yarıdan fazlası bir defa daha
görüşülmek üzere Türkiye Büyük Millet Meclisine iade edilmiştir. Bu, bu
konulara yeteri kadar önem vermemiş olmanın bir kanıtıdır ve de zaman israfının
bir göstergesidir. Bizim, bu kadar zaman israfına tahammül etmemiz, bunu kabul
edebilmemiz doğru değildir. O nedenle, çalışmamızın ciddiyeti üzerinde
hepimizin sorumluluğunu bir defa daha altını çizerek hatırlamamız, Meclisi daha
nitelikli bir çalışma ortamına sokmamız ve birbirimizi daha iyi anlayarak,
yasaların daha düzgün bir şekilde bu Meclisten çıkması için birbirimize
yardımcı olmamız gerektiğine inanıyorum.
Değerli arkadaşlarım, Sayın Cumhurbaşkanı hem usul hem esas açısından 14
üncü maddeyi Anayasaya aykırı bulmuştur, daha pek çok maddenin usul açısından
Anayasaya aykırılığından söz edilmiştir. Usul açısından Anayasaya aykırılığı
düzeltmek mümkündür, kolaydır; zaten, şu ana kadar yapılan oylamalarda da, usul
bakımından yapılmış olan Anayasaya aykırı işlemi, Meclis, bu kere yaptığı
müzakereler sırasında bir daha yapmamıştır ve beşte 3 çoğunluğu sağlayarak yasa
maddelerini geçirmiştir.
Şimdi, esasla ilgili iddiayı ciddiye almamız gerekmektedir. Değerli
arkadaşlarım, bildiğiniz gibi, 14 üncü madde, Vergi Usul Kanununun 359 uncu
maddesiyle ilgili bir düzenleme getirmektedir. Maddenin özünü bir defa daha
hatırlatmak istiyorum: Madde, sahte belge düzenlemek, sahte belge basmak ve
sahte belge kullanmak suretiyle işlenen suçları tarif ediyor. Hemen şu noktada
söyleyeyim: Bu düzenleme, şimdi görüşmekte olduğumuz düzenleme, bir tarih
kesiti arasında kalan dönem içindeki suçların bağışlanmasına dönük,
affedilmesine dönük bir düzenlemedir; oysa, bu yasa şu anda yürürlüktedir. Şu
anda 359 uncu madde tümüyle yürürlüktedir ve de şimdi bertaraf etmeye
çalıştığımız olumsuzluklar eğer bu dönemde yapılıyorsa, onlar hakkında bu
hükümler uygulanacaktır, bu kanunun içinde yazılan hükümler uygulanacaktır.
Yani, bir hatayı düzeltmiyoruz, bir dönem içinde hata yapanların hatasını
düzeltiyoruz. Yasayı değiştirmiyoruz, yasanın uygulamasıyla ilgili bir aralığı
suç unsuru olmaktan çıkarıyoruz.
Bu nedenle, bu madde, bu yasanın, aslında, vergi barışı olarak topluma
sunulan ve pek çok konuda haklılık gösteren maddelerinin arasına sıkışmış,
bence lekeli ve çürük bir maddedir. Gerçekten, lekeli ve çürük bir maddedir.
Çünkü, bu Meclisin temel görevi daha göreve başladığı günlerde yaptığı bir
tercihle ortaya çıktı; ülkede sürdürülmekte olan yolsuzlukları önleme konusunda
bir irade ortaya koydu. Yolsuzlukları önlemek için çalışırken, yoksuzlukların
kanıtları ortadayken, bağışlanması gibi bir yola teşebbüs etmek, bu Meclis
açısından bir çelişkidir. Kaldı ki, neyi affediyorsunuz, neyi önlüyorsunuz;
sahte işlem yapmış olanları. Bu Meclis, sahtecilik yapanları affetmek
suretiyle, sanıyorum, şanlı tarihine çok önemli bir gölge düşürmüş olur. (CHP
sıralarından alkışlar) Bu Meclisin, sahteciliğe göz yuman bir Meclis olarak
cumhuriyet tarihinde yer almasını ben içime sindiremiyorum. Onun da ötesinde,
sahteciliğin de ötesinde, bu yasayla, bu maddeyle cumhuriyet hükümetinde görev
almış bir arkadaşımızın, Sayın Maliye Bakanının yargıya intikal etmiş bulunan
iki suç iddiasının birinden affedilmesini öngörülüyor. Sayın Maliye Bakanının,
önceki görüşmeler sırasında, bu yasanın kendisiyle hiçbir ilgisi olmadığını,
bundan yararlanmadığını ifade ederek bu Meclise gerçekdışı bilgi verdiğini
hepimiz biliyoruz. Sayın Bakan gerçekdışı bilgi verdi; çünkü, Sayın Bakan,
yargılanmakta olduğu davada -haklıdır, haksızdır- sanık olarak adı geçen davada
hem sahte evrak düzenlemekten hem de sahte evrak kullanmaktan suçlanmıştır.
(CHP sıralarından alkışlar)
Bu madde, sahte evrak düzenleyenleri kapsam içine almıyor, kullananları
kapsam içine alıyor; yani, sahte evrak kullananlar affediliyor, ki, Sayın Bakan
sahte evrak kullanma suçundan da yargılanıyor. Dolayısıyla, bu da, Meclisimiz için,
hükümetimiz için ve Sayın Bakan için, gerçekten, çok talihsiz bir durumdur.
Değerli arkadaşlarım, talihsizliğin boyutuyla ilgili bir şey daha
söylemek istiyorum. İlk görüşme bittikten sonra, Sayın Bakan, Türkiye
İhracatçılar Meclisini ziyaret etti, televizyona yansıyan görüntülerde,
muzaffer bir kumandan edasıyla, bu yasayı geçirmiş olmanın mutluluğu içerisinde
sohbet ederken, mikrofonun açık olduğunu unuttular ve orada kimlerin
kurtarıldığı tartışmasını herkesin duyabileceği bir şekilde yaptılar. Demek ki,
bu Yasayla, bu Yasanın bu maddesiyle yandaş birtakım sahte evrak kullananların
kurtarılması öngörülmüştür; o nedenle, bu madde lekeli bir maddedir, çürük bir
maddedir, bu Kanuna da yakışmayan bir maddedir, bu Meclisin de kabul
edemeyeceği bir maddedir.
Bu bakımdan, hepinizi göreve davet ediyorum. Bunu, bir arkadaşınızı
koruma içgüdüsüyle kapatmaya lütfen çalışmayın, Adalet ve Kalkınma Partisinin
sayın milletvekillerinin böyle bir kamuflaj yapma mecburiyeti yoktur; çünkü,
Adalet ve Kalkınma Partisi, ne seçim bildirgesinde ne topluma vaat ettikleri
arasında, sahte belge kullananları affedeceğine dair bir taahhütte bulunmadı.
Bu, vatandaşın gözünden kaçırılarak buraya getirilmiş bir maddedir, kurnazca
getirilmiş bir maddedir; böyle bir oyuna, hükümeti oluşturan, 363 kişiden
oluşan gruba sahip bir büyük partinin tevessül etmemesi gerektiğine inanıyorum.
Hepinizi, vicdanlarınızla ve bu Meclise olan saygınızla başbaşa bırakmak
istiyorum. Bu maddenin metinden çıkarılmasına ilişkin verdiğimiz önergeye
destek olmanızı diliyorum, hepinize teşekkür ediyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Topuz.
ALİ TOPUZ (İstanbul) - Bu maddeyi çekin. Biz, diğer maddelere Komisyonda
olumlu oy verdik...
BAŞKAN - Madde üzerinde, şahsı adına, İstanbul Milletvekili Ali Kemal
Kumkumoğlu; buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)
Konuşma süreniz 5 dakikadır.
ALİ KEMAL KUMKUMOĞLU (İstanbul) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Bir barışı konuşuyoruz; ama, görüyorum ki, Parlamentomuzun üzerine
savaşın bütün ağırlığı çökmüş.
BİNALİ YILDIRIM (İstanbul) - Yok öyle bir şey.
ALİ KEMAL KUMKUMOĞLU (Devamla) - Meclis Başkanlığımıza savaşla ilgili
tezkerenin geldiğini, dışarıda, basın mensubu arkadaşlar, bu konuyla ilgili
olan arkadaşlarımız seslendiriyor. Aslında, bugün, burada, geçmişte bu konunun
tartışıldığı günler ile bugünkü tartışma mukayese edildiğinde, kabul etmeliyiz
ki, hepimiz, şimdi, savaşın eşiğine geldiğimiz bir anda, artık, bu tür konuları
konuşmanın ne anlamı var noktasında bir yerlerde duruyoruz.
Değerli arkadaşlarım, eğer, bugün, çoğumuzun haksız olduğuna inandığı bu
14 üncü maddenin buradan geçmesine müsaade edersek, bu, yarın, haksızlığına
inandığımız bir savaş kararının buradan geçmesinin de bir vesilesi olur diye
düşünüyorum.
MAHMUT UĞUR ÇETİN (Niğde) - Ne alakası var!
ALİ KEMAL KUMKUMOĞLU (Devamla) - Seçileli üç aydan fazla bir zaman oldu.
Bu Mecliste görev yapan arkadaşlarımızın önemli bir çoğunluğu ilk defa
Parlamentoya girdiler. Şöyle geriye bir dönüp bakalım; Parlamentoya girdiğimiz
dönemden önceki süreçlerde, ister özel yaşamımızda ister siyasal yaşamımızda,
biz dışarıdayken, Parlamentoda görev yapanlardan neler bekliyorduk? Biz,
Parlamentoya giren bir parlamenter olarak görev yapma sorumluluğunu
üstlenirsek, neler yapabiliriz diye düşünüyorduk. Lütfen, hepiniz, üç ayda
nereden nereye geldik diye bir kez daha birlikte düşünün.
Değerli arkadaşlarım, evet, bu savaşta da, bu barışta da, iktidar
partisinin, aslında, çok farklı gibi görünen bu iki konuda ortak bir yanı var.
Üç aydır, bu Parlamentodan, yoksul için, fakir için, çaresiz insanlar için, bu
Parlamentodan bir umut bekleyen insanlar için, sizi tatmin eden, vicdanınızı
rahatlatan hangi kanunu çıkardık. (AK Parti sıralarından "Çok çok"
sesleri) Ama, şimdi, burada "güçlü olan haklıdır" anlayışından yola
çıkarak, hiçbirimizin, parlamenter olmadan önce aklının köşesinden
geçirmeyeceği, hayal bile edemeyeceği, hayalî fatura düzenleyenleri; yani,
hepimizin günlük yaşamda kullandığı ifadesiyle, naylon fatura düzenleyenleri
affetmeyi de içimize sindirebiliyoruz.
YAHYA BAŞ (İstanbul) - Düzenleyenler affedilmiyor.
ALİ KEMAL KUMKUMOĞLU (Devamla) - Belki, güçlü olduğunu düşündüğümüz için
"ne yapalım, ne çaremiz var" anlayışından yola çıkarak, Amerika
Birleşik Devletlerinin istemleri doğrultusunda alınması istenilen bir kararı
da, buradan almak durumuyla karşı karşıya kalacaksınız.
RESUL TOSUN (Tokat) - Nereden biliyorsun?
ALİ KEMAL KUMKUMOĞLU (Devamla) - Lütfen...
Değerli arkadaşlarım, bizi yurttaşlarımız dinliyor. Bu 14 üncü maddeyi,
hiçbir yurttaşımıza, hiçbir yakınınıza, çocuklarınıza, ailelerinize anlatmanız
mümkün değildir. Bu anlayış, bu yaklaşım, bu tavır, bu Parlamentodan kim ne
almak istiyorsa; ama, eğer, güçlüyse, istediği her şeyi alabileceği bir çizgiye
doğru bizi hızla götürmektedir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
ALİ KEMAL KUMKUMOĞLU (Devamla) - Toparlıyorum Sayın Başkan.
BAŞKAN - Sayın Kumkumoğlu, konuşmanızı tamamlayabilmeniz için 1
dakikalık eksüre veriyorum.
ALİ KEMAL KUMKUMOĞLU (Devamla) - Eğer, bunu görmezsek, en yakınlarımızın
yüzüne bakma şansımız giderek azalır diye düşünüyorum.
Burada bir şeyi söylemeden geçemeyeceğim. Onun için, Sayın Başkandan,
mümkünse, 1 dakika daha rica ediyorum: Değerli arkadaşlarım, burada, sigorta
borcu olanları affedelim diyoruz, "hayır" diyorsunuz; Bağ-Kur prim
borcu olanları affedelim diyoruz, "hayır" diyorsunuz... (AK Parti
sıralarından "Yok öyle bir şey" sesleri, gürültüler) Müsaade eder
misiniz... Müsaade eder misiniz efendim... Hayalî ihracatçıları affetmeyelim
diyoruz, "hayır, affedeceğiz" diyorsunuz, bu naylon faturacıları
affetmeyelim diyoruz, "hayır, affedeceğiz" diyorsunuz. Şimdi, bu,
güçlüden yana olmak değil de nedir?!
SABRİ VARAN (Gümüşhane) - Yalan... Yalan...
ALİ KEMAL KUMKUMOĞLU (Devamla) - Bakın, Dışişleri Komisyonu Başkanımız,
bir hafta önce bir televizyon konuşmasında -kendisi buradaysa, lütfen, çıksın,
yanlış bir şey söylüyorsam "yanlış söylüyorsun, iftiracısın" diye
ifade etsin- aynen şunları söyledi: "Bu oyunun kurallarını biz yazmadık,
bu oyunda rolleri biz dağıtmıyoruz, bize prenses rolünü de verebilirler,
prensesin hizmetkârı rolünü de verebilirler. Umarım, Türkiye'ye, Türkiye'ye
uygun düşen bir rol verirler."
Değerli arkadaşlarım, Amerika güçlüdür, onun verdiği rolü kabul etmekle
bu Parlamentoyu mecbur kılarsanız; hayalî ihracatçı, naylon faturacı güçlüdür,
onu kurtarmak için elimizden geleni yapmak durumundayız diye düşünürseniz,
korkarım, yurttaşla konuşacak hiçbir şeyiniz kalmaz. Yurttaşla konuşabilmek,
yurttaşa verdiğimiz sözleri yerine getirebilmek için, aslında hepimizin doğru
olduğunu bildiğimiz bir şeye; yani, bir yanlışı yapmamak üzere, bu 14 üncü
maddeyi metinden çıkarmaya çağırıyorum.
Teşekkür ederim. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Kumkumoğlu.
Madde üzerinde başka söz talebi?.. Yok.
14 üncü madde üzerinde 2 adet önerge vardır; önergeleri, önce geliş
sıralarına göre okutacağım, sonra, aykırılıklarına göre işleme alacağım.
İlk önergeyi okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 4792 sayılı Vergi Barışı Kanununun 14 üncü maddesinin
kanun metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz. 20.2.2003
|
Ali
Topuz |
Osman
Kaptan |
Mehmet
Akif Hamzaçebi |
|
İstanbul |
Antalya |
Trabzon |
|
Mehmet
Mesut Özakcan |
Ali
Kemal Deveciler |
Birgen
Keleş |
|
Aydın |
Balıkesir |
İstanbul |
|
Ali
Kemal Kumkumoğlu |
K.
Kemal Anadol |
Hakkı
Akalın |
|
İstanbul |
İzmir |
İzmir |
|
Gürol
Ergin |
Kâzım
Türkmen |
Enis
Tütüncü |
|
Muğla |
Ordu |
Tekirdağ |
|
|
Osman
Coşkunoğlu |
|
|
|
Uşak |
|
BAŞKAN - İkinci önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan yasanın 14 üncü maddesine aşağıdaki
hükmün dördüncü fıkra olarak eklenmesini arz ve teklif ederiz. 25.2.2003
|
Osman
Kaptan |
K.
Kemal Anadol |
Engin
Altay |
|
Antalya |
İzmir |
Sinop |
|
Kemal
Kılıçdaroğlu |
|
Mehmet
Uğur Neşşar |
|
İstanbul |
|
Denizli |
"22 nci Dönem milletvekilleri ve bu dönemde görev yapan bakanlar bu
yasa hükümlerinden yararlanamaz." (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Şimdi, maddeye en aykırı önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 4792 sayılı Vergi Barışı Kanununun 14 üncü maddesinin
kanun metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz. 20.2.2003
Ali
Topuz
(İstanbul)
ve
arkadaşları
BAŞKAN - Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANVEKİLİ MEHMET ALTAN KARAPAŞAOĞLU (Bursa) -
Katılamıyoruz efendim.
BAŞKAN - Hükümet önergeye katılıyor mu?
MALİYE BAKANI KEMAL UNAKITAN (İstanbul) - Katılmıyoruz. (CHP
sıralarından alkışlar[!])
BAŞKAN - Sayın Topuz, önergenin gerekçesini mi okutayım, yoksa,
konuşacak mısınız?
ALİ TOPUZ (İstanbul) - Efendim, izin verirseniz, İzmir Milletvekili
Sayın Kemal Anadol önerge sahipleri adına konuşacak.
BAŞKAN - İzmir Milletvekili Sayın Kemal Anadol; buyurun. (CHP
sıralarından alkışlar)
Konuşma süreniz 5 dakikadır.
K. KEMAL ANADOL (İzmir) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
önergemi izah etmeden önce, hem dikkatlerinizi çekmek için hem de zabıtlara
geçmesi için, çok önemli, geçmiş bir siyasal olayı sunmak istiyorum.
Sene 1946-1950 arası; Türkiye Cumhuriyeti, çokpartili siyasal yaşama
geçmenin sancılarını yaşamakta. Şükrü Saraçoğlu Hükümetinin Gümrük ve Tekel
Bakanı Suat Hayri Ürgüplü, bakanlığında kahve yolsuzluğu olduğu yolunda
dedikodular çıkınca bir davranışta bulunur; der ki: "Adımın da karıştığı
kahve yolsuzluğuyla ilgili, bakanlığımda bir komisyon kurulmuştur. Bu teftiş
heyetinin selametle çalışabilmesi için, benim, bu bakanlık koltuğundan ayrılmam
gerekir; aksi halde, komisyonu etkilerim, sağlıklı bir karar oluşmaz. O
nedenle, siyasî ahlak gereği, bakanlıktan istifa ediyorum."
Daha sonra, Suat Hayri Ürgüplü Yüce Divanda yargılanır, aklanır ve
politik yaşamına, çok daha sonra, 1963'te kurulan hükümetin başbakanı olarak
devam eder.
Bu olay, bize, 1960'lı yıllarda, Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesinde,
idare hukuku dersinde okutulmuştu.
Arkadaşlar, çokpartili yaşama geçtik; 1950'ler, 1960'lar, 1970'ler,
2000'ler derken, 2003'e geldik; demokrasimizin, devlet anlayışımızın, yönetim
anlayışımızın tekâmül etmesi lazım, ilerlemesi lazım, şimdiki olayların geçmiş
olaylardan daha parlak olması lazım, daha özendirici olması lazım, yurttaşa
daha çok örnek olması lazım, öyle değil mi? Niye rey aldınız siz?.. Niye rey
aldınız siz?.. AKP'liler ve CHP'liler şunu söyledik hep beraber: Bu ülkede,
açlık sınırında insanlar vardır, yoksulluk sınırında insanlar vardır,
yoksulluğun tek sebebi, yolsuzluktur dedik; onun için millet size oy yağdırdı,
bize oy yağdırdı, sadece iki parti geldi. Niye öbürleri gelemedi; çünkü, parti
başkanları, iki ayrı komisyonda, cep telefonlarından haberleşerek birbirlerini
aklıyorlardı. (CHP sıralarından "Bravo" sesleri, alkışlar) Ne
partilerin saygınlığı kaldı ne Parlamentonun saygınlığı kaldı ne politikacının
saygınlığı kaldı arkadaşlar. Üzülüyorum bir eski parlamenter olarak geçen
dönemki Parlamentonun görünümünden.
Bize bir görev düşüyor; o, saygınlığı kalmayan Parlamentoyu yüceltmek,
saygınlığı azalan partileri yüceltmek, saygınlığı kalmayan, rozet takmaktan
utanan milletvekillerini yüceltmek, örnek milletvekili olmak... (CHP
sıralarından alkışlar) Bu Parlamentoya düşen görev bu değil mi?! Bize bunun
için oy verdiler arkadaşlar, size bunun için oy verdiler.
Şimdi şu maddeye bakınız... Cumhuriyet tarihinde ilk defa bir Sayın
Bakan, sanık olduğu davayı bu madde kapsamına sokuyor. Ben inanıyorum,
yargılanır, aklanır kendisini kutlarım, saygı duyarım, o ayrı bir şey. Ben
suçlamıyorum çünkü, savcı suçluyor; müddei umumî, kamu adına suçluyor. Eğer
Sayın Bakan, gerçekten söylediği gibi -inşallah, temenni ediyorum- bu olayla
alakası yoksa yargıdan niye kaçıyor, kendisi için bir madde çıkarıyor; olmaz
arkadaşlar.
YAHYA BAŞ (İstanbul)- Ne ilgisi var!..
K. KEMAL ANADOL (Devamla)- Ne ilgisi var olur mu!.. Davada sanık Sayın
Bakan ve bu maddenin kapsamına giriyor, dava düşüyor; yapmayın... Yapmayın...
Bakın, sayın AKP'li arkadaşlarım, sonra kızıyorsunuz, AK Parti demedik
diye kızıyorsunuz. Bu maddeyi çekin geriye, düşsün, söz veriyorum AK Parti
diyeceğim bundan sonra; yapmayın... (CHP sıralarından "Bravo"
sesleri, alkışlar)
O nedenle, dar particilik anlayışından, kısır rekabetten kendinizi
kurtarmanızı diliyorum. Bir an için yakanızdaki rozete, Atatürk'ün kurduğu
Parlamentoya layık olma bilinci içinde bu maddeyi geri çekmenizi rica ediyorum
sizden.
Hepinize saygılar sunarım. (CHP sıralarından "Bravo" sesleri,
alkışlar)
BAŞKAN- Teşekkür ediyorum Sayın Anadol.
Komisyonun ve Hükümetin katılmadığı önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Kabul etmeyenler... Önerge, kabul edilmemiştir. (CHP sıralarından
"Bravo[!]" sesleri, alkışlar[!])
K. KEMAL ANADOL (İzmir) - AKP bu, AK Parti değil!.. AKP!..
BAŞKAN - Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan yasanın 14 üncü maddesine aşağıdaki hükmün, dördüncü
fıkra olarak eklenmesini arz ve teklif ederiz.
Osman Kaptan (Antalya) ve arkadaşları
"22 nci Dönem milletvekilleri ve bu dönemde görev yapan bakanlar,
bu yasa hükümlerinden yararlanamaz."
BAŞKAN - Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANVEKİLİ MEHMET ALTAN KARAPAŞAOĞLU (Bursa) -
Önergeye katılamıyoruz. Ayrıca, önergenin Anayasaya aykırılık hususu da var;
onun için katılamıyoruz. (CHP sıralarından "Oo" sesleri)
BAŞKAN - Hükümet katılıyor mu?..
MALİYE BAKANI KEMAL UNAKITAN (İstanbul) - Önerge Anayasaya aykırı
olduğundan, katılamıyoruz. (CHP sıralarından "Bravo[!]" sesleri,
alkışlar[!])
BAŞKAN - Önerge sahibi konuşacak mı, yoksa gerekçesini mi okutayım?
OSMAN KAPTAN (Antalya) - Konuşmak istiyorum.
BAŞKAN - Buyurun Sayın Kaptan.
Konuşma süreniz 5 dakikadır.
OSMAN KAPTAN (Antalya) - Sayın Başkan, sayın milletvekilleri;
görüşülmekte olan Vergi Barışı Yasasının 14 üncü maddesine yeni bir fıkra
eklenmesi konusunda, önerge sahipleri adına, söz almış bulunuyorum; hepinizi
saygıyla selamlarım.
Sayın milletvekilleri, ülkemizde temiz siyaset ve temiz toplum özleminin
ısrarla dile getirildiği bu dönemde, naylon fatura kullanarak vergi kaçıranları
affeden bu yasanın, Parlamentoda yasama görevi yapanları kapsamaması gerektiği
kanısındayız; çünkü, bu Parlamentodaki hiçbir milletvekilinin sahte belge
kullanarak vergi kaçırması söz konusu olamaz, olmamalıdır. (CHP sıralarından
alkışlar)
Sahte belge kullanarak vergi kaçıranlar, topluma karşı görevlerini
yapmadıkları gibi, bir anlamda, tüyü bitmemiş yetimlerin haklarını da
yemektedirler. Bu Parlamentonun saygınlığının korunması için, bu yasanın 22 nci
Dönemde görev yapan milletvekillerini ve bakanları kapsamaması gerekir.
Toplumumuzda Parlamentoya olan güvenin pekişmesi açısından, bu değişikliğin
yapılması uygun olacaktır. Dolayısıyla, görüşülmekte olan Vergi Barışı
Kanununun 14 üncü maddesine, dördüncü fıkra olarak "22 nci Dönem
milletvekilleri ve bu dönemde görev yapan bakanlar bu yasa hükmünden
yararlanamaz" ifadesinin eklenmesi uygun olacaktır.
MUZAFFER BAŞTOPÇU (Kocaeli) - Anayasaya aykırı olacak.
OSMAN KAPTAN (Devamla) - Sayın milletvekilleri, gerçekten barışçı isek,
gerçekten Parlamentonun saygınlığını korumak istiyorsak "Anayasaya
aykırı" tezi ileri sürülemez. Anayasada vergi kaçırmak, naylon
faturacılara taviz vermek var mı?! (CHP sıralarından alkışlar)
Sevgili milletvekilleri, eğer, gerçekten barışçı isek, gerçekten
Parlamentonun onurunu korumak istiyorsak, şaibeli milletvekili ve bakan
durumuna düşmek istemiyorsak, gerçekten savaşçı değil de barışçı isek, gelecek
savaş tezkeresine hayır dememiz ve bu yasadaki değişiklik önergesine de evet
dememiz gerekir.
Hepinize saygılar sunarım. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Kaptan.
Komisyonun ve Hükümetin katılmadığı önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Kabul etmeyenler... Önerge reddedilmiştir.
Şimdi, kanunun 14 üncü maddesini oylayacağız; maddenin oylamasının
açıkoylama şeklinde yapılmasına ilişkin önerge vardır; bu nedenle oylamayı
açıkoylama şeklinde yapacağız.
Önce, açıkoylama talebinde bulunan milletvekillerinin adını okuyup,
salonda bulunup bulunmadıklarını arayacağım.
Faruk Çelik?.. Burada.
Ayhan Zeynep Tekin?.. Burada.
Selami Uzun?.. Burada.
Ahmet Yeni?.. Burada.
Cavit Torun?.. Burada.
Fatma Şahin?.. Burada.
Sinan Özkan?.. Burada.
Hasan Angı?.. Burada.
Abdullah Erdem Cantimur?.. Burada.
Mehmet Sarı?.. Burada.
Ahmet Uzer?.. Burada.
Mahmut Durdu?.. Burada.
Ayhan Sefer Üstün?.. Burada.
Mustafa Demir?.. Burada.
Mustafa Cumur?.. Burada.
Zekeriya Akçam?.. Burada.
Vahit Erdem?.. Burada.
Ali Rıza Alaboyun?.. Burada.
Atilla Koç?.. Burada.
Gülseren Topuz?.. Burada.
Semiha Öyüş?.. Burada.
Serpil Yıldız?.. Burada.
Sabri Varan?.. Burada.
İbrahim Köşdere?.. Burada.
Salonda yeteri kadar imza sahibi olduğundan açıkoylamanın şekli hakkında
Genel Kurulun kararını alacağım.
Açıkoylamanın elektronik oylama cihazıyla yapılmasını oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler.. Açıkoylamanın elektronik oylama
cihazıyla yapılması kabul edilmiştir.
Oylama için 5 dakika süre vereceğim. Bu süre içerisinde sisteme
giremeyen üyelerin teknik personelden yardım istemelerini; bu yardıma rağmen de
sisteme giremeyen üyelerin oy pusulalarını, oylama için öngörülen 5 dakikalık
süre içerisinde Başkanlığa ulaştırmalarını rica ediyorum.
Ayrıca, vekâleten oy kullanacak sayın bakanlar var ise hangi bakana vekaleten oy kullandığını, oyunun rengini ve kendisinin ad ve soyadı ile imzasını da taşıyan oy pusulasını, yine, oylama için öngörülen 5 dakikalık süre içerisinde Başkanlığa ulaştırmalarını rica ediyorum.
Oylama işlemini başlatıyorum.
(Elektronik cihazla oylama yapıldı)
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, 16.1.2003 Tarihli ve 4792 Sayılı Vergi
Barışı Kanununun 14 üncü maddesinin açıkoylama sonucunu açıklıyorum:
Oylamaya katılan milletvekili sayısı : 473
Kabul :
348
Ret :
125
Bu durumda, 14 üncü madde kabul edilmiştir. (AK Parti sıralarından
alkışlar) (1)
Sayın milletvekilleri, bu kanunun müzakerelerinin bitimine kadar Genel
Kurulun çalışma süresinin uzatılmasını oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler...
Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
15 inci maddeyi okutuyorum:
Ecrimisil ve bazı alacaklara ilişkin hükümler
MADDE 15. - 1. 2886 sayılı Devlet İhale Kanununun 75 inci maddesi ile
6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanuna göre tahsili
öngörülen ecrimisillerden, vadesi 31.8.2002 tarihinden önce olduğu halde bu
Kanunun yürürlüğe girdiği tarih itibarıyla ödenmemiş bulunanların tamamı ile bu
tutara gecikme zammı yerine bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihe kadar Devlet
İstatistik Enstitüsünün her ay için belirlediği toptan eşya fiyat endeksinin
aylık oranı esas alınarak hesaplanacak tutarın, altı eşit taksitte Şubat,
Nisan, Haziran, Ağustos, Ekim, Aralık 2003 ayları sonuna kadar ödenmesi, dava
açılmaması veya açılmış davalardan vazgeçilmesi şartıyla ecrimisillere
uygulanan gecikme zamlarının tahsilinden vazgeçilir.
2. Bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarih itibarıyla ödenmesi gerektiği
halde ödenmemiş bulunan ve 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında
Kanun kapsamına giren, Maliye Bakanlığına bağlı vergi dairelerince tahsil
edilen ve tutarı 200.000.000 lirayı aşmayan trafik para cezaları ile tutarı
100.000.000 lirayı aşmayan diğer para cezalarının tahsilinden vazgeçilir.
3. Bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarih itibarıyla tahsil edilebilir hale
geldiği halde ödenmemiş bulunan 30.6.1934 tarihli ve 2548 sayılı Ceza Evleriyle
Mahkeme Binaları İnşası Karşılığı Olarak Alınacak Harçlar ve Mahkûmlara
Ödettirilecek Yiyecek Bedelleri Hakkında Kanuna göre doğan yiyecek bedellerinin
ve bunlara ilişkin gecikme zamlarının tahsilinden vazgeçilir.
4. Bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarih itibarıyla 6183 sayılı Amme
Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanunun 41 inci maddesine istinaden vergi
tahsilatı yetkisi verilen bankalar ile postaneler adına uygulanan gecikme zamları ile ilgili
kuruluşların sorumluları adına hesaplanan % 10 nispetindeki cezaların
tahsilinden vazgeçilir.
BAŞKAN - Madde üzerinde söz isteyen?.. Yok.
Kanunun 15 inci maddesini oylayacağız.
Maddenin oylamasının açıkoylama şeklinde yapılmasına ilişkin önerge
vardır; bu nedenle, oylamayı açıkoylama şeklinde yapacağız.
Önce, açıkoylama talebinde bulunan milletvekillerinin adını okuyup,
salonda bulunup bulunmadıklarını arayacağım.
Faruk Çelik?.. Burada.
Ayhan Zeynep Tekin?.. Burada.
Selami Uzun?.. Burada.
Ahmet Yeni?.. Burada.
Cavit Torun?.. Burada.
Fatma Şahin?.. Burada.
Sinan Özkan?.. Burada.
Hasan Angı?.. Burada.
Abdullah Erdem Cantimur?.. Burada.
Mehmet Sarı?.. Burada.
Ahmet Uzer?.. Burada.
Mahmut Durdu?.. Burada.
Ayhan Sefer Üstün?.. Burada.
Mustafa Demir?.. Burada.
Mustafa Cumur?.. Burada.
Zekeriya Akçam?.. Burada.
Vahit Erdem?.. Burada.
Ali Rıza Alaboyun?.. Burada.
Atilla Koç?.. Burada.
Gülseren Topuz?.. Burada.
Semiha Öyüş?.. Burada.
Serpil Yıldız?.. Burada.
Sabri Varan?.. Burada.
İbrahim Köşdere?.. Burada.
Salonda yeteri kadar imza sahibi olduğundan, açıkoylamanın şekli
hakkında Genel Kurulun kararını alacağım.
Açıkoylamanın elektronik oylama cihazıyla yapılmasını oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Oylama için 5 dakika süre vereceğim. Bu süre içerisinde sisteme
giremeyen üyelerin teknik personelden yardım istemelerini; bu yardıma rağmen de
sisteme giremeyen üyelerin, oy pusulalarını, oylama için öngörülen 5 dakikalık
süre içerisinde Başkanlığa ulaştırmalarını rica ediyorum.
Ayrıca, vekâleten oy kullanacak sayın bakanlar var ise, hangi bakana
vekâleten oy kullandığını, oyunun rengini ve kendisinin ad ve soyadı ile
imzasını da taşıyan oy pusulasını, yine, oylama için öngörülen 5 dakikalık süre
içerisinde Başkanlığa ulaştırmalarını rica ediyorum.
Oylama işlemini başlatıyorum.
(Elektronik cihazla oylama yapıldı)
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, 16.1.2003 tarihli ve 4782 sayılı Vergi
Barışı Kanununun 15 inci maddesinin açıkoylama sonucunu sunuyorum:
Oy sayısı :
457
Kabul :
347
Ret :
110
Buna göre, 15 inci madde kabul edilmiştir. (AK Parti sıralarından alkışlar) (1)
19 uncu maddeyi okutuyorum:
ALTINCI
BÖLÜM
Gümrük
Vergi ve Cezaları
Gümrük vergisi ve cezalara ilişkin hükümler
MADDE 19. - 1. Bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihe kadar gerek mülga
19.7.1972 tarihli ve 1615 sayılı Gümrük Kanunu, gerekse 27.10.1999 tarihli ve
4458 sayılı Gümrük Kanununa göre tahakkuku kesinleştiği halde tamamen ya da
kısmen ödenmemiş gümrük vergilerinin aslının tamamının ve bu asla bağlı olarak
1615 sayılı Gümrük Kanununun 146 ve 149 uncu, 4458 sayılı Gümrük Kanununun 234
ve 238 inci maddeleri uyarınca kesilen veya kesilecek para cezalarının kanunî
miktarları ile uygulanacak gecikme zammı veya faizlerin % 20'sinin bu Kanunun
yürürlük tarihinden itibaren iki ay içinde ödenmesi halinde kalan % 80'inin
tahsilinden vazgeçilir. Bu hüküm, bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihte vergi
yükümlülüğü doğmuş bulunan; itiraz süresi geçmemiş olan veya bu tarihten sonra
tebliğ edilip de ihtilaf yaratılmayan ve tebliğ tarihinden itibaren iki ay
içinde ödenecek olan vergilere ilişkin para cezaları için de uygulanır.
Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten önce bir gümrük rejimi beyanında
bulunulmuş olsa dahi bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten sonra bir gümrük
yükümlülüğünün doğması halinde bu madde hükümleri uygulanmaz.
2. Bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihe kadar gerek mülga 1615 sayılı
Gümrük Kanunu, gerekse 4458 sayılı Gümrük Kanununa göre idarî itiraz mercileri
veya yargı organları nezdinde ihtilaflı hale gelmiş gümrük vergilerinin aslının
tamamının ve bu asla bağlı olarak 1615 sayılı Gümrük Kanununun 146 ve 149 uncu,
4458 sayılı Gümrük Kanununun 234 ve 238 inci maddeleri uyarınca kesilen veya
kesilecek para cezalarının kanunî miktarları ile uygulanacak gecikme zammı veya
faizlerin % 30'unun bu Kanunun yürürlük tarihinden itibaren iki ay içinde
ihtilaftan vazgeçilmek kaydıyla ödenmesi halinde kalan % 70'inin tahsilinden
vazgeçilir.
3. Bu Kanunun yürürlük tarihine kadar 4458 sayılı Gümrük Kanunu
hükümlerine aykırı olarak işlenmiş fiiller nedeniyle aynı Kanunun 235, 236, 237
ve 241 inci maddeleri uyarınca alınması gereken para cezalarının % 30'unun bu
Kanunun yürürlük tarihinden itibaren iki ay içerisinde ödenmesi halinde kalan %
70'inin tahsilinden vazgeçilir.
4. 1972 Konteynerlerle İlgili Gümrük Sözleşmesi çerçevesinde 29.7.1998
tarihinden önce yurda geçici olarak ithal edilen konteynerlerden 2.7.1964
tarihli ve 492 sayılı Harçlar Kanununa bağlı (8) sayılı tarife kapsamında yer
alan ve bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarih itibarıyla ödenmemiş bulunan ithal
talep harcı tahsilatından vazgeçilir.
BAŞKAN - 19 uncu madde üzerinde söz isteyen?.. Yok.
Kanunun 19 uncu maddesini oylayacağız.
Maddenin oylamasının açıkoylama şeklinde yapılmasına ilişkin önerge
vardır; bu nedenle, açıkoylama talebinde bulunan milletvekillerinin adlarını
okuyup, salonda bulunup bulunmadıklarını arayacağım.
Faruk Çelik?.. Burada.
Ayhan Zeynep Tekin?.. Burada.
Selami Uzun?.. Burada.
Ahmet Yeni?.. Burada.
Cavit Torun?.. Burada.
Fatma Şahin?.. Burada.
Sinan Özkan?.. Burada.
Hasan Angı?.. Burada.
Abdullah Erdem Cantimur?.. Burada.
Mehmet Sarı?.. Burada.
Ahmet Uzer?.. Burada.
Mahmut Durdu?.. Burada.
Ayhan Sefer Üstün?.. Burada.
Mustafa Demir?.. Burada.
Mustafa Cumur?.. Burada.
Zekeriya Akçam?.. Burada.
Vahit Erdem?.. Burada.
Ali Rıza Alaboyun?.. Burada.
Atilla Koç?.. Burada.
Gülseren Topuz?.. Burada.
Semiha Öyüş?.. Burada.
Serpil Yıldız?.. Burada.
Sabri Varan?.. Burada.
İbrahim Köşdere?.. Burada.
Salonda yeteri kadar imza sahibi olduğundan, açıkoylamanın şekli
hakkında Genel Kurulun kararını alacağım.
Açıkoylamanın elektronik oylama cihazıyla yapılmasını oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Oylama için 5 dakika süre vereceğim. Bu süre içerisinde sisteme
giremeyen üyelerin teknik personelden yardım istemelerini; bu yardıma rağmen de
sisteme giremeyen üyelerin, oy pusulalarını, oylama için öngörülen 5 dakikalık
süre içinde Başkanlığa ulaştırmalarını rica ediyorum.
Ayrıca, vekâleten oy kullanacak sayın bakanlar varsa, hangi bakana
vekâleten oy kullandığını, oyunun rengini ve kendisinin ad ve soyadı ile
imzasını da taşıyan oy pusulasını, yine, oylama için öngörülen 5 dakikalık süre
içinde Başkanlığa ulaştırmalarını rica ediyorum.
Oylama işlemini başlatıyorum.
(Elektronik cihazla oylama yapıldı)
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, 16.1.2003 tarihli ve 4782 sayılı Vergi
Barışı Kanununun 19 uncu maddesinin açıkoylama sonucunu açıklıyorum:
Oy sayısı :
457
Kabul :
344
Ret :
113
Buna göre, 19 uncu madde kabul edilmiştir. (AK Parti sıralarından
alkışlar) (1)
Kanunun tümü açıkoylamaya tabidir.
Açık oylamanın şekli hakkında Genel Kurulun kararını alacağım.
Açıkoylamanın elektronik oylama cihazıyla yapılmasını oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Oylama için 5 dakika süre vereceğim. Bu süre içerisinde sisteme
giremeyen üyelerin teknik personelden yardım istemelerini; bu yardıma rağmen de
sisteme giremeyen üyelerin, oy pusulalarını, oylama için öngörülen 5 dakikalık
süre içinde Başkanlığa ulaştırmalarını rica ediyorum.
Ayrıca, vekâleten oy kullanacak sayın bakanlar varsa, hangi bakana
vekâleten oy kullandığını, oyunun rengini ve kendisinin ad ve soyadı ile
imzasını da taşıyan oy pusulasını, yine, oylama için öngörülen 5 dakikalık süre
içerisinde Başkanlığa ulaştırmalarını rica ediyorum.
Oylama işlemini başlatıyorum.
(Elektronik cihazla oylama yapıldı)
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, 16.1.2003 Tarihli ve 4792 Sayılı Vergi
Barışı Kanunu ve Anayasanın 89 uncu maddesi gereğince Cumhurbaşkanınca bir daha
görüşülmek üzere geri gönderme tezkeresinin açıkoylama sonucunu açıklıyorum:
Oy sayısı : 457
Kabul : 348 (AK Parti
sıralarından alkışlar)
Ret :
109
Buna göre, kanun kabul edilmiştir; hayırlı ve uğurlu olsun. (2)
Sayın Maliye Bakanı teşekkür konuşması yapacaktır.
Buyurun Sayın Bakan. (AK Parti sıralarından alkışlar)
MALİYE BAKANI KEMAL UNAKITAN (İstanbul) - Sayın Başkan, kıymetli üyeler;
önce, hepinize çok teşekkür ediyorum; çünkü, milletimizin hasretle beklediği
Kanunu ikinci defa kabul ettiniz. (AK Parti sıralarından alkışlar)
Birkaç gün önce, Ankara'da oto sanayiinde bazı dükkânları gezdim, bazı
esnafla görüştüm, hatırlarını sordum. İnanın, buna basın da şahittir ve bazı
basın organlarımızda da çıktı, millet hasretle bu kanunu bekliyor, "Sayın
Bakanım, Vergi Barışı Kanunu ne zaman çıkacak" diyorlardı. (AK Parti
sıralarından alkışlar)
Şimdi, milletin dertlerini çözen bir grup, millete destek olan bir grup,
bir de millete köstek olan bir grup... Maliye Bakanı konuşacak, teşekkür
edeceğiz, bir şey yapmayacağız; yok, kimse yok!.. (AK Parti sıralarından
alkışlar)
Burada vergi barışını konuşacağız, başka meselelerden bahsediyorlar.
Maliye Bakanının bu kanuna dahil olmadığını, Maliye Bakanının suçsuz olduğunu
defalarca söyledik, yazılı beyan ettik, burada beyan ettik, sözlü beyan ettik,
yine aynı şeyler, aynı şeyler... Şimdi burada yoklar; ama, belki dinlerler,
belki dinleyenler onlara söylerler. O arkadaşlarımıza, yine de teşekkür
ediyorum; ama, bir şey söylüyorum: Bakın, her şey değişiyor, Türkiye değişiyor,
dünya değişiyor, bu arkadaşlar değişmiyor!.. (AK Parti sıralarından alkışlar)
Beni tenkit edecekler, aynı şeyleri aynı cümlelerle söylüyorlar... Değiştirin
kendinizi, değiştirin artık!.. Türkiye değişti!.. Bu gerçekleri görmeden, diyor
ki: "Efendim, alın bunu, ben AK Partiye geçeceğim..." Geçemez,
devamlı orada kalmaya mecbur. Neden; kendisini değiştiremediği müddetçe
orada...
ZÜLFÜ DEMİRBAĞ (Elazığ) - Sayın Bakanım, CHP'liler o yüzden devamlı
muhalefette kalıyor.
MALİYE BAKANI KEMAL UNAKITAN (Devamla) - Evet.
Sözlerimi fazla uzatmak istemiyorum. Size çok çok teşekkür ediyorum.
Yalnız, bu milletin yüzünü güldürecek yepyeni vergi kanunlarımız yine geliyor;
haberiniz olsun, size müjde veriyorum.
Sağ olun, var olun.
Saygılar sunuyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Bakan.
Sayın milletvekilleri, sözlü sorular ile kanun tasarı ve tekliflerini
sırasıyla görüşmek için, 26 Şubat 2003 Çarşamba günü saat 15.00'te toplanmak
üzere, birleşimi kapatıyorum.
Kapanma Saati : 19.33