BIM 2 1 2003-03-13T09:52:00Z 2003-03-13T09:52:00Z 41 21852 124562 TBMM 1038 249 152970 9.3821 0 6 nk 6 nk 0

DÖNEM : 22          CİLT : 5       YASAMA YILI : 1

 

 

 

T. B. M. M.

TUTANAK DERGİSİ

 

 

36 ncı Birleşim

25 . 2 . 2003 Salı

 

 

İ Ç İ N D E K İ L E R

  I. – GEÇEN TUTANAK ÖZETİ

 II. – GELEN KÂĞITLAR

III. – YOKLAMA

IV. – BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI

A) GÜNDEMDIŞI KONUŞMALAR

1.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt'ün, Ardahan'ın düşman işgalinden kurtarılışının 82 nci yıldönümüne ve ildeki mevcut ekonomik sorunlara ilişkin gündemdışı konuşması ve İçişleri Bakanı Abdülkadir Aksu'nun cevabı

2.- Kırıkkale Milletvekili Ramazan Can'ın, Kırıkkale İlinin ve ilde kurulu fabrikası bulunan Makine ve Kimya Endüstrisi Kurumunun sorunlarına ilişkin gündemdışı konuşması ve Millî Savunma Bakanı M. Vecdi Gönül'ün cevabı

3.- Ağrı Milletvekili Cemal Kaya'nın, Ağrı İlinin genel sorunlarına ve çözüm önerilerine ilişkin gündemdışı konuşması ve Kültür Bakanı Hüseyin Çelik'in cevabı

B) GENSORU, GENEL GÖRÜŞME, MECLİS SORUŞTURMASI  VE MECLİS ARAŞTIRMASI ÖNERGELERİ

1.- İzmir Milletvekili Canan Arıtman ve 24 milletvekilinin, İzmir'in Konak İlçesinde ticaret merkezi olarak projelendirilen bir alanla ilgili iddiaların araştırılması amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/46)

C) TEZKERELER VE ÖNERGELER

1.- Türkiye Büyük Millet Meclisi ile ekli listede isimleri belirtilen ülke parlamentoları arasında parlamentolararası dostluk grubu kurulmasına ilişkin Başkanlık tezkeresi (3/188)

V. – ÖNERİLER

A) DANIŞMA KURULU ÖNERİLERİ

1.- Genel Kurulun çalışma gün ve saatleriyle gündemdeki sıralamanın yeniden düzenlenmesine ilişkin Danışma Kurulu önerisi

VI. – KANUN TASARI VE TEKLİFLERİYLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER

1.- 16.1.2003 Tarihli ve 4792 Sayılı Vergi Barışı Kanunu ve Anayasanın 89 uncu Maddesi Gereğince Cumhurbaşkanınca Bir Daha Görüşülmek Üzere Geri Gönderme Tezkeresi ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (1/520) (S. Sayısı: 53)

VII. – SORULAR VE CEVAPLAR

A) YAZILI SORULAR VE CEVAPLARI

1.- Konya Milletvekili Nezir Büyükcengiz'in, Türkiye'nin Kıbrıs politikasında bir değişikliğin söz konusu olup olmadığına ilişkin sorusu ve Dışişleri Bakanı Yaşar Yakış'ın cevabı (7/126)

2.- Tokat Milletvekili Orhan Ziya Diren'in, Tokat İlinin, yatırımların desteklenmesini amaçlayan Bakanlar Kurulu Kararı kapsamına alınıp alınmayacağına ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı Ali Babacan'ın cevabı (7/128)

3.- Şanlıurfa Milletvekili Turan Tüysüz'ün, Şanlıurfa'da restorasyonu yarım kalan mevlevihaneye ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Mehmet Ali Şahin'in cevabı (7/154)

4.- Konya Milletvekili Nezir Büyükcengiz'in, iflas eden bir holding ile benzer yapıdaki diğer holdinglere ilişkin sorusu ve Maliye Bakanı Kemal Unakıtan'ın cevabı (7/158)

5.- Konya Milletvekili Nezir Büyükcengiz'in, TÜMOSAN'ın özelleştirilip özelleştirilmeyeceğine ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Aldüllatif Şener'in cevabı (7/160)

6.- Erzincan Milletvekili Erol Tınastepe'nin, Erzincan-Tercan Ayakkabı Fabrikasının özelleştirme kapsamına alınmasına ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Aldüllatif Şener'in cevabı (7/170)

7.- Diyarbakır Milletvekili Muhsin Koçyiğit'in, zorunlu tasarruf birikimlerine ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı Ali Babacan'ın cevabı (7/172)

8.- Tokat Milletvekili Orhan Ziya Diren'in, TEKEL bayilerinin ödeyeceği harca ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Aldüllatif Şener'in cevabı (7/176)

9.- İstanbul Milletvekili Kemal Kılıçdaroğlu'nun, Bakanlar Kurulunun AKP Genel Merkezinde yaptığı toplantıya ilişkin Başbakandan sorusu ve Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Aldüllatif Şener'in cevabı (7/192)


I. – GEÇEN TUTANAK ÖZETİ

TBMM Genel Kurulu saat 15.00'te açılarak iki oturum yaptı.

Kırklareli Milletvekili Mehmet Siyam Kesimoğlu, Kırklareli İlinin sorunları ile alınması gereken önlemlere,

Aksaray Milletvekili Ahmet Yaşar, Aksaray'dan başlatılan duble yol yapımına,

İlişkin gündemdışı birer konuşma yaptılar;

İstanbul Milletvekili Ali Topuz'un, Anayasa çerçevesinde olası Irak savaşının meşruiyet temellerine ilişkin gündemdışı konuşmasına Dışişleri Bakanı Yaşar Yakış cevap verdi.

Adana Milletvekili Atilla Başoğlu ve 39 milletvekilinin, ülkemizin madenleri ve madencilik politikası konusunda,

Tekirdağ Milletvekili Mehmet Nuri Saygun ve 19 milletvekilinin, Trakya'da tarım ve sanayi sektörlerinin yer seçiminden ve çarpık gelişmeden kaynaklanan sorunların araştırılarak dengeli ve sağlıklı gelişmesi için alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla,

Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergeleri (10/44, 10/45) Genel Kurulun bilgisine sunuldu; önergelerin gündemdeki yerlerini alacağı ve öngörüşmelerinin, sırası geldiğinde yapılacağı açıklandı.

Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabiî Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonu Başkanlığının, esas komisyon olarak Çevre Komisyonuna, tali komisyonlar olarak da Adalet Komisyonu ile Plan ve Bütçe Komisyonuna sevk edilen Çevre Kanunu Tasarısının, görev alanlarına girmesi nedeniyle Komisyonlarında görüşülmesinin teminine ilişkin tezkeresi okundu; Başkanlıkça, istemin yerine getirildiği bildirildi.

Devlet Bakanı Kürşad Tüzmen ve Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanı Hilmi Güler'in, 23-24 Aralık 2002 tarihlerinde Rusya Federasyonuna yaptığı resmî ziyarete iştirak etmeleri uygun görülen milletvekillerine ilişkin Başbakanlık tezkereleri kabul edildi.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kurulunun 12.8.1990 tarihli 126 ncı Birleşiminin İkinci Oturumuna ilişkin kapalı oturum tutanakları ile tutanak özetleri ve 5.9.1990 tarihli 3 üncü Birleşiminin İkinci Oturumuna ilişkin kapalı oturum tutanakları ile tutanak özetlerinin, İçtüzüğün 71 inci maddesine göre yayımlanmasına; Genel Kurulun 20.2.2003 Perşembe günkü (bugün) birleşiminde gündemin "Kanun Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan gelen Diğer İşler" kısmının 13 üncü sırasında yer alan, 53 sıra sayılı 16.1.2003 tarihli ve 4792 sayılı Vergi Barışı Kanunu ve Anayasanın 89 uncu maddesi gereğince Cumhurbaşkanınca bir daha görüşülmek üzere geri gönderme tezkeresi ile Plan ve Bütçe Komisyonu raporunun, bu kısmın 1 inci sırasına alınmasına ve görüşmelerin tamamlanmasına kadar çalışma süresinin uzatılmasına ilişkin Danışma Kurulu önerisi kabul edildi.

Gündemin "Kanun Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler" kısmının ilk sırasına alınan ve Cumhurbaşkanınca bir daha görüşülmek üzere geri gönderilen, 16.1.2003 tarihli ve 4792 sayılı Vergi Barışı Kanununun (1/520) (S. Sayısı : 53) görüşmelerine başlanarak 3 üncü maddesine kadar kabul edildi; 3 üncü maddesi üzerinde bir süre görüşüldükten sonra birleşime ara verildi.

Verilen aradan sonra komisyon ve hükümet yetkililerinin Genel Kurulda hazır bulunmaması nedeniyle, 25 Şubat 2003 Salı günü saat 15.00'te toplanmak üzere, birleşime 19.52'de son verildi.

 

 

Nevzat Pakdil

 

 

 

Başkanvekili

 

 

Türkân Miçooğulları

 

Suat Kılıç

 

İzmir

 

Samsun

 

Kâtip Üye

 

Kâtip Üye

 

     No.:  52

II. – GELEN KAĞITLAR

21.2.2003 CUMA

Tasarı

1.- Özelleştirme Uygulamalarının Düzenlenmesine ve Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanunda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısı (1/528) (Plan ve Bütçe Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi : 19.2.2003)

Süresi İçinde Cevaplandırılmayan Yazılı Soru Önergesi

1.- Van Milletvekili Hacı Biner'in, Projeler Koordinasyon Merkezine kiralanan konutlar ile Din Öğretimi Genel Müdürünün idari görevlerine ilişkin Millî Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/104)

     No.: 53

24.2.2003 PAZARTESİ

Tasarı

1.- Türkiye Cumhuriyeti ile İspanya Krallığı Arasında Gelir Üzerinden Alınan Vergilerde Çifte Vergilendirmeyi Önleme ve Vergi Kaçakçılığına Engel Olma Anlaşması ve Eki Protokolün Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı (1/529) (Plan ve Bütçe ve Dışişleri Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi : 7.2.2003)

Teklifler

1.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt ile Muğla Milletvekili Fahrettin Üstün'ün; Çiftçilerimizin T.C. Ziraat Bankası ve Tarım Kredi Kooperatiflerine Olan Borç Faizlerinin İndirilmesi, Gecikme Cezalarının Affedilmesi ve Borçlarını Vadesinde Ödeyen Çiftçilerimizin Kullanacakları Kredi Faizinde İndirime Gidilmesine Dair Kanun Teklifi (2/80) (Tarım, Orman ve Köyişleri ve Plan ve Bütçe Komisyonlarına) Başkanlığa geliş tarihi : 7.2.2003)

2.- Tokat Milletvekili Resul Tosun ve 47 Milletvekilinin; 4734 sayılı Kamu İhale Kanununda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Teklifi (2/81) (Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi : 17.2.2003)

3.- Giresun Milletvekili Mehmet Işık ve 28 Milletvekilinin; Yükseköğretim Kurumları Teşkilâtı Hakkında 41 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin Değiştirilerek Kabulüne Dair 28.3.1983 Tarihli ve 2809 Sayılı Kanuna Ek Maddeler Eklenmesi ile 78 ve 190 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamelerin Eki Cetvellerde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi (2/82) (Millî Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor ve Plan ve Bütçe Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi : 18.2.2003)

4.- Bitlis Milletvekilleri Abdurrahim Aksoy, Zeki Ergezen, Vahit Kiler ile 39 Milletvekilinin; Yükseköğretim Kurumları Teşkilâtı Kanunu ile 78 ve 190 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi (2/83) (Millî Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor ve Plan ve Bütçe Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi : 19.2.2003)

Tezkereler

1.- Afyon Milletvekili Ahmet Koca'nın Yasama Dokunulmazlığının Kaldırılması Hakkında Başbakanlık Tezkeresi (3/186) (Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyona) (Başkanlığa geliş tarihi : 7.2.2003)

2.- Kocaeli Milletvekili Mehmet Sefa Sirmen'in Yasama Dokunulmazlığının Kaldırılması Hakkında Başbakanlık Tezkeresi (3/187) (Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyona) (Başkanlığa geliş tarihi : 7.2.2003)

Rapor

1.- Çekle Ödemelerin Düzenlenmesi ve Çek Hamillerinin Korunması Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Tasarısı ve Adalet Komisyonu Raporu (1/433) (S. Sayısı : 58) (Dağıtma tarihi : 24.2.2003) (GÜNDEME)

Sözlü Soru Önergeleri

1.- Hatay Milletvekili Abdülaziz Yazar'ın, İskenderun Körfezinde demirli bulunan tehlikeli madde yüklü bir yabancı gemiye ilişkin Çevre Bakanından sözlü soru önergesi (6/215) (Başkanlığa geliş tarihi : 20.2.2003)

2.- Batman Milletvekili M. Nezir Nasıroğlu'nun, Batman'daki bazı karayolu yapım çalışmalarına ilişkin Bayındırlık ve ıskân Bakanından sözlü soru önergesi (6/216) (Başkanlığa geliş tarihi : 20.2.2003)

3.- Diyarbakır Milletvekili Muhsin Koçyiğit'in, özelleştirilen kuruluşlardaki işçilerin kamuda işe yerleştirilmelerine ilişkin Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısından (Abdüllatif Şener) sözlü soru önergesi (6/217) (Başkanlığa geliş tarihi : 20.2.2003)

4.- İzmir Milletvekili Ahmet Ersin'in, Adnan Menderes Havalimanı İç Hatlar Terminalinin genişletilmesine ilişkin Ulaştırma Bakanından sözlü soru önergesi (6/218) (Başkanlığa geliş tarihi : 20.2.2003)

5.- Mersin Milletvekili Hüseyin Güler'in, SSK ve BAĞ-KUR prim gecikme faizinin günlük olarak hesaplanıp hesaplanmayacağına ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından sözlü soru önergesi (6/219) (Başkanlığa geliş tarihi : 20.2.2003)

6.- Mersin Milletvekili Hüseyin Güler'in, karayolu taşımacılığı yapanların sosyal güvenlik denetimlerine ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından sözlü soru önergesi (6/220) (Başkanlığa geliş tarihi : 20.2.2003)

7.- Mersin Milletvekili Hüseyin Güler'in, BAĞ-KUR'un Silifke Devlet Hastanesine olan borcuna ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından sözlü soru önergesi (6/221) (Başkanlığa geliş tarihi : 20.2.2003)

8.- Tekirdağ Milletvekili Erdoğan Kaplan'ın, Ergene Nehrindeki kirlilik ve taşkından kaynaklanan sorunlara ilişkin Çevre Bakanından sözlü soru önergesi (6/222) (Başkanlığa geliş tarihi : 21.2.2003)

9.- Muğla Milletvekili Ali Arslan'ın, Dalaman Akköprü Barajı ve sulama kanalları yapımının birlikte yürütülmesine ilişkin Enerji ve Tabii kaynaklar Bakanından sözlü soru önergesi (6/223) (Başkanlığa geliş tarihi : 21.2.2003)

10.- Malatya Milletvekili Ferit Mevlüt Aslanoğlu'nun, Malatya Çat Barajı ve Tüneli Projesindeki sulama kanallarına ilişkin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanından sözlü soru önergesi (6/224) (Başkanlığa geliş tarihi : 21.2.2003)

11.- Malatya Milletvekili Ferit Mevlüt Aslanoğlu'nun, Malatya-Arguvan Yoncalı Barajı Projesine ilişkin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanından sözlü soru önergesi (6/225) (Başkanlığa geliş tarihi : 21.2.2003)

12.- İstanbul Milletvekili Bihlun Tamaylıgil'in, çocuk bakıcısı sağlayan danışman firmaların hukuki dayanağına ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından sözlü soru önergesi (6/226) (Başkanlığa geliş tarihi : 21.2.2003)

13.- Kocaeli Milletvekili İzzet Çetin'in, Başbakanlık Yüksek Denetleme Kurulu üyelerinden çocuklarını TRT'de işe yerleştiren olup olmadığına ilişkin Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısından (Mehmet Ali Şahin) sözlü soru önergesi (6/227) (Başkanlığa geliş tarihi : 21.2.2003)

14.- Tekirdağ Milletvekili Mehmet Nuri Saygun'un, bir gazetede yer alan AKP Genel Başkanının Saddam Hüseyin ile ilgili bir ifadesine ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/228) (Başkanlığa geliş tarihi : 21.2.2003)

15.- Yalova Milletvekili Muharrem İnce'nin, MGK ve TBMM Genel Kurul kapalı oturumundaki görüşmeler hakkında AKP Genel Başkanına bilgi verilip verilmediğine ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/229) (Başkanlığa geliş tarihi : 21.2.2003)

Yazılı Soru Önergeleri

1.- Tekirdağ Milletvekili Erdoğan Kaplan'ın, içkili yerlere verilen TEKEL ruhsatlarındaki fiyat artışlarına ilişkin Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısından (Abdüllatif Şener) yazılı soru önergesi (7/245) (Başkanlığa geliş tarihi : 21.2.2003)

2.- Mersin Milletvekili Ersoy Bulut'un, Anamur-Sarıdana Sağlık Ocağının sağlık elemanı ihtiyacına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/246) (Başkanlığa geliş tarihi : 21.2.2003)

3.- Adana Milletvekili Tacidar Seyhan'ın, İncirlik Hava Üssünde son üç aydaki ranza, yorgan ve yatak ihalelerine ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/247) (Başkanlığa geliş tarihi : 21.2.2003)

4.- Adana Milletvekili Tacidar Seyhan'ın, TBMM kapalı oturumundaki görüşmeler hakkında AKP Genel Başkanına bilgi verilip verilmediğine ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/248) (Başkanlığa geliş tarihi : 21.2.2003)

5.- Adana Milletvekili Tacidar Seyhan'ın, sulama birliklerinin borçlarına ilişkin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi (7/249) (Başkanlığa geliş tarihi : 21.2.2003)

    

     No.: 54

25.2.2003 SALI

Meclis Araştırması Önergesi

1.- İzmir Milletvekili Canan Arıtman ve 24 milletvekilinin, İzmir'in Konak İlçesinde ticaret merkezi olarak projelendirilen bir alanla ilgili iddiaların araştırılması amacıyla Anayasanın 98 inci, İçtüzüğün 104 ve 105 inci maddeleri uyarınca bir Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/46) (Başkanlığa Geliş Tarihi : 19.2.2003)

 

 


BİRİNCİ OTURUM

Açılma Saati: 15.00

25 Şubat 2003 Salı

BAŞKAN: Başkanvekili Sadık YAKUT

KÂTİP ÜYELER: Ahmet KÜÇÜK (Çanakkale), Mevlüt AKGÜN (Karaman)

BAŞKAN- Türkiye Büyük Millet Meclisinin 36 ncı Birleşimini açıyorum.

III. – Y O K L A M A

BAŞKAN- Elektronik cihazla yoklama yapacağız.

Yoklama için 5 dakika süre vereceğim. Sayın milletvekillerinin, oy düğmelerine basarak salonda bulunduklarını bildirmelerini; bu süre içerisinde elektronik sisteme giremeyen milletvekillerinin, salonda hazır bulunan teknik personelden yardım istemelerini, buna rağmen sisteme giremeyen üyelerin ise, yoklama pusulalarını, teknik personel aracılığıyla 5 dakikalık süre içerisinde Başkanlığa ulaştırmalarını rica ediyorum.

Yoklama işlemini başlatıyorum.

(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)

BAŞKAN - Toplantı yetersayısı vardır; görüşmelere başlıyoruz.

Gündeme geçmeden önce, üç arkadaşıma gündemdışı söz vereceğim.

Konuşma süreleri 5'er dakikadır.

Hükümet bu konuşmalara cevap verebilir; hükümetin cevap süresi 20 dakikadır.

Gündemdışı ilk söz, Ardahan'ın düşman işgalinden kurtarılışı konusunda söz isteyen, Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt'e aittir.

Buyurun Sayın Öğüt. (CHP sıralarından alkışlar)

IV. – BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI

A) GÜNDEMDIŞI KONUŞMALAR

1.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt'ün, Ardahan'ın düşman işgalinden kurtarılışının 82 nci yıldönümüne ve ildeki mevcut ekonomik sorunlara ilişkin gündemdışı konuşması ve İçişleri Bakanı Abdülkadir Aksu'nun cevabı

ENSAR ÖĞÜT (Ardahan) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; belki, AKP'li arkadaşlar... (AK Parti sıralarından "AK Partili" sesleri) AKP'li arkadaşlar, beyaz kurdeleyi... (AK Parti sıralarından "AK Partili" sesleri) Müsaade edin efendim... (AK Parti sıralarından "AK Partili" sesleri) Peki; Adalet ve Kalkınma Partili arkadaşlar (AK Parti sıralarından alkışlar) yakamdaki kurdeleyi merak edebilirler. (AK Parti sıralarından "Merak etmiyoruz" sesleri) Yakamızdaki kurdele, dünyada barışın simgesi olarak takılmıştır. Ülkemize ve bütün dünya insanlarına barış diliyoruz. (Alkışlar)

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Ardahan'ın düşman işgalinden kurtarılışının 82 nci yıldönümü nedeniyle, Edirne'den Ardahan'a kadar bu toprakları vatan yapan bütün şehitleri rahmetle anarken, sizlere ve bizleri izleyen ekran başındaki bütün halkımıza sevgi ve saygılarımı sunuyorum.

Ardahan'ın tarihi kahramanlıklarla dolu; ama, ben, kısa başlıklarla anlatmaya çalışacağım.

Ardahan, M.Ö. 680 yılında Kafkaslardan gelen Saka (İskit) Türkleri tarafından yerleşim haline getirilmiş; 1578'den, 93 Harbi dediğimiz 1878'e kadar Osmanlı yönetiminde, 1878'den 1918'e kadar Rus işgalinde kalmıştır. Ardahan, iki defa, savaş tazminatı olarak, Osmanlı'nın borcundan ötürü, Rusya'ya verilmiş. Daha sonra, Halit Paşa başkanlığında, 3 Ocak 1919'da -Atatürk daha Samsun'a çıkmadan önce- Ardahan'da millî şûra hükümeti kurulmuş, yani, Ardahan, devlet olmuştur.

Bu tarihî konuyla ilgili çok ciddî bir şey açıklayacağım: Atatürk, cumhuriyeti kurmak için Erzurum'a geldiğinde, padişah tarafından rütbeleri sökülmüştür; herkes merak ediyor, Atatürk'ü asacaklar, cumhuriyet kurulamayacak, Anadolu kurtulamayacak düşüncesindeyken, Ardahan halkı, Kâzım Karabekir Paşayla birlikte Erzurum'a geliyor "Paşam, cumhuriyeti kur, yanındayız; ya istiklal ya ölüm; ülkeyi kurtaracağız" diyor. Böyle bir Ardahan halkı... Ne yazık ki, Atatürk'ten sonra, sınır kapıları kapatılıyor, insanlar yoksullaştırılıyor, fakirleştiriliyor, göçe zorlanıyor, gecekondularda yaşamaya mahkûm ediliyor. Böyle bir yerin milletvekili olmak da zor, insanı olmak da zor.

Değerli arkadaşlarım, şu anda, Ardahan'da yüzde 70'in üzerinde işsizlik var. Bir zamanlar sarsılmaz kale olan Ardahan için, ne yazık ki, şu gazetelerde de gördüğünüz gibi "Ardahan düştü" manşeti atılıyor; evet, Ardahan ekonomide düştü. Ben, bu manşete bakıyorum, utanıyorum. Cumhuriyeti kurmuş, cumhuriyetin temellerini atmış, Atatürk'e her türlüğü desteği vermiş, Anadolu'nun toprakları için iki defa savaş tazminatı olarak 43 yıl Rus işgalinde kalmış bir Ardahan'ın ve Ardahanlının ekonomisinin bu duruma düşürülmesi, hepimizin ayıbıdır. Ardahan'ın ve Ardahanlının, Türkiye Cumhuriyetinden ve Türkiye Cumhuriyeti Büyük Millet Meclisinden alacağı vardır; bu borcu bu hükümetin ödemesi lazım. (CHP sıralarından alkışlar, AK Parti sıralarından "Öderiz" sesleri) Tabiî ödeyeceksiniz.

Şimdi, hükümete soruyorum: Hortumculara yaptığınız kolaylıklar...

NURETTİN AKTAŞ (Gaziantep) - Öbür tarafa dön, öbür tarafa!

ENSAR ÖĞÜT (Devamla) - Bu tarafa da döneceğim; onlar bizimkiler, onun için size dönüyorum.

Hortumculara siz kolaylık yaptınız, hortumcuların borcunu 15 yıla yaydınız. Sahte faturacıları affettiniz. (AK Parti sıralarından gürültüler)

ÜNAL KACIR (İstanbul) - Derviş'e soracaksın, Derviş'e!..

ENSAR ÖĞÜT (Devamla) - Müsaade edin.

Sahte faturacıları siz affettiniz; orası oy vermedi, siz oy verdiniz. (CHP sıralarından alkışlar, AK Parti sıralarından gürültüler)

Amerikan askerine ucuz petrol veriyorsunuz da Türk çiftçisine niye ucuz petrol vermiyorsunuz?! Türk çiftçisinin borcunu niye silmiyorsunuz?! (CHP sıralarından alkışlar) Bunları, lütfen...

Bakın, bugün Ardahan'ın kurtuluşu... O konulara girdiğimiz zaman, sabaha kadar konuşuruz; zamanımız yok.

Beni izleyen değerli hemşerilerim, değerli milletvekilleri...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Öğüt, konuşmanızı tamamlayabilmeniz için 1 dakikalık eksüre veriyorum.

ENSAR ÖĞÜT (Devamla) - "Boğazlar boğazımız, Kars, Ardahan belkemiğimizdir" diyen Kâzım Karabekir Paşayla Erzurum'a gelip cumhuriyetin temellerini atan Ardahanlıya ve Ardahan'a bu hükümetin hizmet yapmasını istirham ediyorum, rica ediyorum. Sınır kapılarımızı açın, Kars-Tiflis demiryolunu yapın, tarım ve hayvancılığı geliştirin, köylümüzün faiz borucunu silin ve Ardahan'a yatırım yapın; Türkiye'nin Ardahan'a olan borucunu ödeyin. (AK Parti sıralarından "Emredersiniz!.." sesi) Tabiî emredeceğiz!..

Herkes bilsin ki, Ardahan olmasaydı, belki bugün bu Meclis olmazdı.

AYHAN ZEYNEP TEKİN (Adana) - Ardahan, sizin olduğu kadar bizimdir de!..

ENSAR ÖĞÜT (Devamla) - Ardahan'ın tarihini bilseniz böyle konuşmazsınız!..

Herkes bilsin ki, Ardahan halkı olarak, sekiz ay kar altında kalsak da, yollarımız kapansa da, doktorumuz ilaçsız kalsa da, öğretmenlerimiz sürgün gitse de, cumhuriyete ve cumhuriyet devrimlerine sahip çıkacağız. Yollarımız kapanıp, hastalarımız kızaklarda ölse de, başka Ardahanlılar gelir, yine Ardahan'ı savunuruz.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

ENSAR ÖĞÜT (Devamla) - 1 dakikanızı rica ediyorum.

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Öğüt.

ENSAR ÖĞÜT (Devamla) - 30 saniye...

BAŞKAN - Sayın Ögüt, benim uygulamamda, 1 dakika eksüreden fazla vermiyorum.

Konuşmanızdan dolayı teşekkür ediyorum.

ENSAR ÖĞÜT (Devamla) - Evet, sesim dışarı gitmese de, Ardahan tabyalarında yatan şehitlere selam olsun, Mustafa Kemal Atatürklere selam olsun, Edirne'den Ardahan'a kadar bu topraklara kanını döken bütün şehitlere selam olsun.

Savaşsız ve barış içerisinde bir Türkiye istiyorum.

Saygılar sunuyorum. (Alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Öğüt.

Konuşmaya, hükümet adına, İçişleri Bakanı Sayın Abdülkadir Aksu cevap verecektir.

Buyurun Sayın Bakan. (AK Parti sıralarından alkışlar)

Konuşma süreniz 20 dakikadır.

İÇİŞLERİ BAKANI ABDÜLKADİR AKSU (İstanbul) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Ardahan Milletvekilimiz Sayın Ensar Öğüt'ün "Ardahan'ın düşman işgalinden kurtarılışı" konulu gündemdışı konuşması üzerine söz almış bulunuyorum; konuşmama başlamadan önce, Yüce Heyetinizi en derin saygılarımla selamlıyorum. Ardahan'ın düşman işgalinden kurtarılış günü nedeniyle, başta Ardahanlı vatandaşlarımız olmak üzere, bütün milletimizi de kutluyorum.

Tarihte, Huriler, Urartular, Kimmerler, İskitler gibi pek çok medeniyetin yaşadığı Ardahan, 1069 yılından itibaren bir Türk yurdu olmuştur. Bu serhat şehrimiz, 1828 yılında Ruslar tarafından işgal edilinceye kadar, kesintisiz 800 yıl, bizim bayrağımız altında, huzurla yaşamıştır. 1828 yılından itibaren 23 Şubat 1921 tarihine kadar geçen yıllar Ardahan için gerçekten zor yıllar olmuş, esaret yılları olmuştur. Bu dönemde, zaman zaman Türk hâkimiyeti olsa da, Ardahan'da savaş hiç eksik olmadı, tabiri caizse, halk, hiç gün yüzü görmedi; ama, Ardahanlılar, hiçbir zaman da mücadeleyi elden bırakmadılar, yapılan kongrelerle mücadelenin ana prensiplerini ortaya koydular.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hürriyetin yeniden kazanılmasında, Doğu Cephesi Komutanı ve büyük devlet adamı Kâzım Karabekir Paşanın siyasî dehasının çok önemli bir rolü olduğunu huzurlarınızda da belirtmek isterim. Kâzım Karabekir Paşanın tarihe mal olan şu sözünü de sizlerle paylaşmak istiyorum: "Boğazlar boğazımız; Kars, Ardahan belkemiğimizdir. Orası elde bulundurulmadıkça, Anadolu'nun müdafaası zayıf olur."

Gerçekten de, askerî strateji açısından, Ardahan, özel bir coğrafî konuma sahiptir. Bu özelliğini, günümüzde de aynı şekilde muhafaza etmektedir. Bu stratejik konumu nedeniyle Osmanlı döneminde il olan Ardahan'ın yeniden il statüsüne kavuşması 1992 yılında gerçekleşmiştir.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bu kurtuluş günü vesilesiyle, Ardahan İlinde yürütülen bazı temel ekonomik faaliyetlere de temas etmek istiyorum.

Ardahan, ağır coğrafik şartlar ve iklim koşulları nedeniyle, ekonomik anlamda kalkınmış bir ilimiz değildir; ancak, özellikle il statüsünün kazanılmasıyla birlikte, tarıma dayalı sanayiin geliştirilmesi konusunda devletimizin gayretleri olmuştur. Ardahan Valiliği öncülüğünde kurulup faaliyet gösteren Ardahan İlini Kalkındırma ve Geliştirme Vakfı tarafından, halıcılık ve arıcılık konularında faaliyet gösteren iki şirket kurulmuştur. Bu arada, özel sektör tarafından kurulup faaliyete devam eden 11 adet küçük ve orta ölçekli işletmede de 160'tan fazla vatandaşımız çalışmaktadır.

İlde ekonomik faaliyetin eksenini oluşturan tarım ve hayvancılığın sanayiyle entegrasyonu, kuruluş çalışması neredeyse ikmal edilmiş olan organize sanayi bölgesinin faaliyete geçmesiyle, en üst seviyede gerçekleştirilmiş olacaktır.

Ardahan, sınır ticareti konusunda da özel bir ehemmiyeti haizdir. Komşumuz Gürcistan ile aramızdaki Posof-Türkgözü Gümrük Kapısı ve Çıldır-Aktaş Sınır Kapısı, bu ilimize, sınır ticareti anlamında önemli bir imkân sağlamaktadır. Özellikle Türkgözü Gümrük Kapısı, sınır ticaretinin merkezi halindedir.

Vatandaşlarımız, sınır ticareti konusundaki mevcut imkânları en iyi biçimde kullanarak ildeki yatırımlar için kaynak oluşturma imkânı da bulmuşlardır; ama, bu gelişmeleri yeterli saymak elbette mümkün değildir. 58 inci cumhuriyet hükümetimiz, aldığı ekonomik kararlarla, âdeta unutulmaya yüz tutan üretimi yeniden ülke gündemine taşımıştır. Oluşturduğumuz sinerjiyle topluma güven vermiş ve yatırımcıya umut olmuşuz. Gelecek günler, Ardahanlı hemşerilerimiz olmak üzere, bütün vatandaşlarımız için daha müreffeh bir Türkiye'ye gebedir. Hükümetimiz bu amaçla hummalı bir çalışma içerisindedir. Bütün problemler birer birer aşılacaktır.

Bu düşüncelerle, Ardahanlı vatandaşlarımızın, Ardahan'ın düşman işgalinden kurtarılışının 82 nci yıldönümlerini kutluyor; bu vesileyle, şehitlerimizi bir kere daha rahmetle anıyor, bu uğurda mücadele veren herkese şükranlarımı sunuyor, Yüce Heyetinizi en derin saygılarımla selamlıyorum. (Alkışlar)

BAŞKAN- Teşekkür ediyorum Sayın Bakan.

Gündemdışı ikinci söz, Kırıkkale İli ve Makine ve Kimya Endüstrisi Kurumunun sorunları hakkında söz isteyen, Kırıkkale Milletvekili Ramazan Can'a aittir.

Buyurun Sayın Can. (AK Parti sıralarından alkışlar)

Konuşma süreniz 5 dakikadır.

2.- Kırıkkale Milletvekili Ramazan Can'ın, Kırıkkale İlinin ve ilde kurulu fabrikası bulunan Makine ve Kimya Endüstrisi Kurumunun sorunlarına ilişkin gündemdışı konuşması ve Millî Savunma Bakanı M. Vecdi Gönül'ün cevabı

RAMAZAN CAN (Kırıkkale)- Sayın Başkan, değerli vekiller; Makine ve Kimya'nın dünü ve bugünü ve Kırıkkale üzerine gündemdışı söz almış bulunuyorum; bu vesileyle, hepinizi saygılarımla selamlarım.

Bu arada, Kırıkkale Milletvekilimiz Sayın Murat Yılmazer kalp krizi geçirmiştir; zatıâlilerine geçmiş olsun dileklerimi iletiyorum.

Sayın Başkan, değerli arkadaşlar; Makine ve Kimya, evvelemirde, Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün talimatlarıyla, Kırıkkale'nin değerli büyüğü Hüseyin Kâhya'nın arazisini devlete bağışlamasıyla, 1920'li yıllarda, henüz bir köyken, bu fabrikaların kurulmasıyla birlikte, tabiri caizse, hormonlu büyümüştür. 1920'lerde küçük bir köy olan Kırık Köyü, 1935'lerde 5 500 nüfuslu bir bucak, 1939'da belediye, 1941'de ilçe ve 1989'da il olmuştur.

Askerî fabrikaların, 1950 yılında, 5591 sayılı özel bir yasayla "Makine ve Kimya Genel Kurumu" tüzelkişiliği altında birleşmesiyle, askerî fabrikalar yeni bir hüviyete bürünmüştür. Makine ve Kimya Endüstrisi Kurumunun genel amacı, Türk Silahlı Kuvvetlerinin silah, mühimmat, araç ve gereç ihtiyaçlarını karşılamak ve bu amaçla, tesis, personel ve malzemeyi hazır bulundurmaktır.

17.6.2000 tarihine kadar Sanayi ve Ticaret Bakanlığına bağlı olan Makine ve Kimya Endüstrisi Kurumu, bu tarihten sonra Millî Savunma Bakanlığına bağlanmıştır. Kırıkkale Şehrinin, fabrikalar kurulmazdan evvel 25 haneli bir köy olan Kırık Köy'ünden ibaret olduğundan bahsetmiştik.

1980'li yılların ortasına kadar Makine ve Kimya Endüstrisi Kurumunda yaklaşık 20 000 personel istihdam edilmesi ve siparişlerin Makine ve Kimya'ya verilmesinden dolayı Kırıkkale Şehri de büyümüştür. Bu tarihten sonra, siyasî kaygılar nedeniyle kadrolaşmaların politize olması ve ihalelerin, Makine ve Kimya'nın yapabileceği, çözebileceği, savunma sanayiine müteallik ihale ve projelerin, Türkiye'de millî savunmaya müteallik Makine ve Kimya'ya verilmemesi, maalesef, yurtdışına, özellikle, İsrail'e verilmesi düşündürücüdür.

Makine ve Kimya Endüstrisi Kurumu, takım tezgâhı, dişli kutusu, elektrik sayacı, ağır mühimmat ve emniyet güçlerimizin silah ve belirli ihtiyaçlarını karşılamasının yanında, Türk sanayiine nitelikli insan yetiştiren bir okul olma özelliğini dün de korumuştur, bugün de korumaktadır. Makine ve Kimya aleyhindeki her hareketi, Kırıkkale aleyhindeki bir hareket olarak, millî savunma aleyhindeki bir hareket olarak değerlendirmek gereklidir.

Makine ve Kimya Endüstrisi Kurumu siyasîlerin arpalığı olmamalı; ancak, hükümetten ziyade, devlet politikasıyla ayakta duran bir kurum olmalıdır.

Mevcut sorunlar ve çözümler üzerinde kısaca durmak istiyorum. Makine ve Kimya Endüstrisi Kurumu, eski teknolojiye dayalı tezgâh ve tesislerde üretim yapmaktadır. Gerekli modernizasyon sağlanmalıdır. 1997'de imla tesisi infilak etmiş, tesis tamamen yok olmuş; yaklaşık 80 trilyonluk bir servet kaybolmuştur. Kırıkkale Bedesten Mevkiine acilen bu tesisin kurulması gerekmektedir.

1990'dan itibaren, yanlış politikalar nedeniyle, Makine ve Kimya'da çalışan 38-40 yaşındaki kalifiye elemanlar, maalesef, resen emekliye sevk edilmişlerdir. Kalifiye elemanların millî ekonomimize kazandırılması gerekmektedir; bunlar da kazandırılacağı günü beklemektedirler.

Savunma sanayiinde talepler hızla ilerlemektedir. Bu itibarla, ar-ge faaliyetleri önem kazanmaktadır. Maalesef, ar-ge faaliyetleri formaliteden öteye gidememektedir.

Çeliksan ve Mühimmatsan'a bağlı 105 ve 155 mm'lik top mermileri mühimmatları hattı atıl vaziyette bekletilmektedir; işletmeye açılmalıdır.

1991 yılından sonra politik atamalarla kadrolaşmaya gidilmesi, kurumu iyice zarar eder hale getirmiştir.

Gelişen teknolojiye ayak uydurabilmek ve gerekli modernizasyonu sağlayabilmek için, Millî Savunma Bakanlığı ve Savunma Sanayii Müsteşarlığının, Makine ve Kimya'ya gerekli ilgiyi göstereceğine inanıyoruz.

Savunma Sanayii Müsteşarlığının, siparişlerini Makine ve Kimya'ya vermesi dışında, personeldeki fiilî durumun da yüzde 100'e çıkarılması gerekmektedir.

Makine ve Kimya Endüstrisi Kurumunun yan ürünleri sanayiinin kurulması, hükümet ve devlet tarafından desteklenmelidir.

Makine ve Kimya'nın önemli bir bölümü Kırıkkale'de olduğundan, müdürlükler arasındaki iletişimin daha iyi kurulabilmesi için, Makine ve Kimya bölge müdürlüğünün Kırıkkale'de kurulması şarttır.

Yüksek Planlama Kurulunun yeniden düzenlemesinden dolayı, Makine ve Kimya fabrika müdürlükleri, her ne kadar şirket statüsünde tüzelkişiliklerini ihtiva etmişse de bu tüzelkişilikler lağvedilmiştir; şu an fabrika müdürlüklerine geçme durumu vardır. Sayın Bakanımız da burada; biz, fabrika müdürlükleri olarak eski düzenin gitmesinden yanayız, işletme olmasından yana değiliz.

Top fabrikası müdürlüğü ile çelik fabrikası müdürlüğü, önceden, Asçelsan tüzelkişiliğinde faaliyete devam etmekteydi. Top fabrikası Müdürlüğünün Çelik Fabrikası Müdürlüğünden ayrılarak eski haline getirilmesini talep ediyoruz.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Can, konuşmanızı tamamlayabilmeniz için 1 dakikalık eksüre veriyorum.

RAMAZAN CAN (Devamla) - Tamamlıyorum Sayın Başkan.

Bu hükümetin, Makine ve Kimya Endüstrisi Kurumunu modernize edeceğine ve Savunma Sanayii Müsteşarlığının savunmaya müteallik ihaleleri Makine ve Kimya Endüstrisi Kurumuna vereceğine inanıyor, savaşsız günler diliyoruz.

Bu arada, CHP'li hatibin sözüne de... AK Partinin, en az CHP kadar barış yanlısı olduğuna inanıyor, hepinize saygılar sunuyorum. (Alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Can.

Konuşmaya, Hükümet adına, Millî Savunma Bakanı Vecdi Gönül Cevap vereceklerdir.

Buyurun Sayın Bakan. (AK Parti sıralarından alkışlar)

Konuşma  süreniz 20 dakikadır.

MİLLÎ SAVUNMA BAKANI M. VECDİ GÖNÜL (Kocaeli) - Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; Kırıkkale Milletvekili Sayın Ramazan Can'ın gündemdışı konuşmasına cevap vermek üzere huzurunuza gelmiş bulunuyorum; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Makine ve Kimya Endüstrisi Kurumunun çekirdeğini İstanbul'un fethinden sonra 15 inci Yüzyılda Tophane'de Fatih Sultan Mehmet Tarafından kurulan  top dökümhanesi oluşturmaktadır. Tophanenin faaliyetinin Osmanlı İmparatorluğunun son yıllarına kadar devam ettirildiği bilinmektedir.

Kurtuluş Savaşı sonrası dönemde İstanbul'daki askerî fabrikalardan kaçırılan makine ve ustalarla, Eskişehir, Erzurum ve Ankara'da, silah, top ve tüfek tamirhaneleri kurulmuştur. 1923 yılında da askerî amaçlı imalat yapan fabrikaların tek bir elden yönetilmesi amacıyla Askerî Fabrikalar Umum Müdürlüğü oluşturulmuş olup, askerî amaçlı imalat yapan fabrikalar bu umum müdürlüğe bağlanmıştır. Söz konusu askerî fabrikalar 8 Mart 1950 tarih 5531 sayılı Kanunla iktisadî devlet teşekkülü olarak Makine ve Kimya Endüstrisi Kurumu adı altında toplanmıştır. Makine ve Kimya Endüstrisi Kurumu 1950'den 1990 tarihine kadar 40 yıllık bir sürede faaliyetlerini genel müdürlüğe bağlı fabrikalarla devam ettirmiştir.

Makine ve Kimya Endüstrisi Kurumunun kendisine kanunla verilen görevi, Türk Silahlı Kuvvetlerinin, silah, mühimmat, roket, diğer harp araç ve gereçleri ihtiyaçlarının kârlılık ve verimlilik ilkesi çerçevesinde karşılanmasıdır; ancak, 1984 yılında daha önceki KİT Yasasını iptal eden 233 sayılı Kamu İktisadî Devlet Teşekkülleri Hakkındaki Kanun Hükmünde Kararname yürürlüğe girmiştir. Bu kanun hükmünde kararnamede, önceki yasada bulunmayan, bağlı ortaklık statüsünde anonim şirket modeli getirilmiştir.

Kurumumuz, yeni düzenleme çerçevesinde 1989-1993 yılları arasında her bir fabrikasını bağlı ortaklık statüsünde anonim şirkete dönüştürmüştür. Böylece, kurum, bir ana teşekkül genel müdürlüğü ile 19 bağlı ortaklık statüsündeki anonim şirketi olarak yeniden yapılandırılmıştır.

Bu dönüşümün gerekçeleri, o tarihte, şu şekilde özetlenmiş idi:

-Özelleştirmeye hazırlık yapılması,

-Şirket senetlerinin kısmen piyasaya sunularak ek sermaye sağlanması,

-Fabrikaların şirket yapısında birer kâr merkezi haline dönüştürülmesi,

-Piyasaya üretim yapan şirketlerin daha hızlı hareketle satış cirolarının yükseltilmesi,

-Şirketlerin karar organları vasıtasıyla, karar sürecinin kısaltılması.

Yani, 1 yapıya sahipken, 19 ayrı yapı ve 1 de genel müdürlük olarak 20 kuruluş ortaya çıkmıştır.

Bunlardan yalnızca özelleştirme amacının gerçekleştirildiği gözlenmektedir. Piyasaya yönelik 7 şirket özelleştirilerek tasfiye edilmiş ve kurumun bünyesinden çıkarılmıştır. Bunlar, TÜMOSAN, TAKSAN; Asil Çelik, ETAĞ, ÇELBOR, ANPİL ve ELSA Anonim Şirketlerinden ibarettir. Böylece, 19 olan şirket sayısı 12'ye indirilmiş bulunmaktadır. Şimdi, artık, özelleştirilecek herhangi bir şirket kalmamıştır.

Şirket yapısının hiçbir getirisinin olmamasına karşılık, yarattığı menfî şartlar ve maddî kayıplar kurum açısından hayatî önem taşımaktadır. Bu sebeple, şirketlerin birer işletme olarak yeniden teşkilatlanması gündeme gelmiştir ve Yüksek Planlama Kurulunun kararıyla, bunlar, ayrı ayrı birer işletme haline, şirket yapısından işletme haline dönüştürülmüştür.

Şöyle ki: Şirketlerin her biri ayrı tüzelkişilik olduğundan, biri diğerine mal teslim ettiğinde (sattığında) belirli bir kâr ekleyerek bu teslimatı yapmak zorundaydılar. Şirketler ayrı tüzelkişilik olduklarından, birbirlerine teslimatlarında KDV ödemek zorundaydılar. Şirketler ayrı tüzelkişilik olduklarından, her biri ayrı ayrı vergi mükellefiydi; yani, bir tanesi kâr eder, diğeri zarar ederken, kâr eden vergi veriyor, zarar eden zararını aynı bünyedeki diğer şirketten karşılayamıyordu.

Ana teşekküllün bağlı ortaklıklarla ve bağlı ortaklıkların birbirleriyle olan cari hesaplarına faiz uygulaması zorunluluğu, maliyetlere finans giderleri yükü getirmekteydi.

Ana teşekkül ile bağlı ortaklıklar ve bağlı ortaklıkların birbiriyle olan cari hesaplarına yıllık yüzde 5 faiz uygulanmıştır. Halen uygulanmakta olan yüzde 5 faiz oranın düşüklüğü Başbakanlık Yüksek Denetleme Kurulu tarafından da tenkit edilerek yüzde 10'a çıkarılması istenmiştir.

Şirket modelinin yapısından kaynaklanan bu uygulamalar, kurum ürünlerinin maliyet ve satış fiyatlarını yükselttiğinden, kurum, ihracat ve Silahlı Kuvvetlere satışlarda  zor anlar yaşamıştır...

Diğer ülkelerde benzer kurumların yapılarının, incelendiğinde, fabrika sisteminde oluştuğu görülmektedir. Örneğin, Fransız GIAT; Çin, Norinco ve İsrail IMI firmalarının yapıları incelendiğinde, bu firmaların hiçbirinde üretim birimlerinin tüzelkişiliği olmadığı tespit edilmiştir.

Tüm bu açıklamalar doğrultusunda, daha etkin, verimli ve kârlı çalışabilmek, bürokratik süreci kısaltabilecek hedeflere ulaşmak amacıyla AŞ' lerin, feshiyle, fabrika sisteminde yeniden yapılandırılması en uygun bir çözüm olarak görülmüştür. Ramazan Beye, belki biz bunları daha etraflıca anlatmak durumundayız.

Diğer taraftan, kurumumuzda 428 memur, 2 424 sözleşmeli ve 4 238 işçi olmak üzere toplam, 7 183 personel çalışmaktadır. Hiçbir personelin işine, yeniden yapılanma nedeniyle, son verilmeyecektir.

Bu yeniden yapılanma modeli içerisinde, fabrikalar, sadece üretim birimleri olarak faaliyetlerini sürdürecekler, ana teşekkül tarafından yeterli düzeyde yetki devriyle donatılacak ve herhangi bir aksaklık ortaya çıkmayacaktır.

Kurumumuzun sermayesi, 2002 yılı içerisinde 50 trilyon Türk Lirasından 150 trilyon Türk Lirasına çıkarılmış olup, Hazineden 60 trilyon Türk Lirası sermaye alacağımız bulunmaktadır.

Ayrıca, yine 2002 yılı içerisinde Savunma Sanayii Müsteşarlığından 140 milyon dolar kredi alınarak tüm banka borçlarımız kapatılmış, böylece, faiz yükünden kurum kurtarılmıştır. 

Bunların yanı sıra kurumumuzca yürütülmekte olan; 5,56 mm fişek üretimi, küresel barut üretimi, 25 mm mühimmat üretimi, ERYX tanksavar roket üretimi, 122 mm topçu roket üretimi, 155 mm 52 kalibre silah sistemi ve çekili obüs üretimi projeleri devam etmektedir.

5,56 mm piyade tüfeği projesi ise tamamlanmış olup, seri üretime alınmıştır.

Söz konusu projelerin 2003 yılı ile 2004 yılının ilk döneminde tamamlanarak fiilî üretime alınmalarıyla, kurumun, 2005 yılından itibaren kâra geçmesi beklenmektedir.

Sayın milletvekilimizin bazı soruları oldu, onlara cevap verecek olursak: "Gerekli modernizasyon çalışmaları yapılmakta mıdır" diye soruluyor; evet, yapılmaktadır; ancak, MÜHİMMATSAN Anonim Şirketinde 155 mm.lik mühimmat haddının modernize edilme çalışmaları devam etmektedir. Listede görülenler, 2003 yılı sonu ve 2004 yılında bitecektir.

1997 yılında meydana gelen patlamadan sonra, mühimmat fabrikasına, modern bir imla tesisi kurulmuştur. Toplam maliyet 50 000 000 dolardır. Yeni bir imla tesisine bugün için ihtiyaç yoktur. Siparişlerin çok olması ve ihtiyacın karşılanmaması durumunda, ikinci bir imla tesisi ancak düşünülebilecektir. Yer istimlak çalışmaları başlatılmıştır.

Temas edilen diğer bir konu, siparişlerin azlığından dolayı atıl duran personel miktarında, gerekli mevzuat çerçevesi dahilinde, 50 yaş üzerindeki personel emekli edilmiştir, tabiî, kıdem tazminatları verilmek suretiyle.

Ar-Ge, kurumun kendi bütçesi çerçevesi içerisinde gerekli önem verilerek desteklenmektedir.

Türk Silahlı Kuvvetleri siparişlerinde çok büyük azalmalar olmuştur, bu nedenle atıl işçilik oluşmuştur.

Savunma Sanayii, kendi imkânları çerçevesinde, Makine ve Kimya Endüstrisi Kurumuna, projelerini ve banka kredi borçlarının kapatılmasında gerekli desteği vermiştir.

Makine ve Kimya Endüstrisi Kurumu bölge müdürlüğü, Kırıkkale'de faaliyetlerine halen devam etmektedir.

Sayın milletvekilleri, Makine ve Kimya Endüstrisi Kurumu, ecdadımızın bize hatıra bıraktığı ve çok zor şartlar altında pek çok sarfiyatından vazgeçerek yaptığı bir muazzez emanettir. Bu emanete en iyi şekilde bakmak, onu geliştirmek, yalnız onlara duyduğumuz saygıdan dolayı değil, Türk Silahlı Kuvvetlerinin ideallerine ve vatan savunmasına duyduğumuz en büyük hürmetten dolayıdır. Bu bakımdan, bu emanet emin ellerdedir; bu konuda sizi temin etmek istiyor, hepinizi saygılarımla selamlıyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Bakanım.

Gündemdışı üçüncü söz, Ağrı İlinin genel sorunları ve çözüm önerileriyle ilgili olarak söz isteyen, Ağrı Milletvekili Cemal Kaya'ya aittir.

Buyurun Sayın Kaya. (CHP sıralarından alkışlar)

Konuşma süreniz 5 dakikadır.

3.- Ağrı Milletvekili Cemal Kaya'nın, Ağrı İlinin genel sorunlarına ve çözüm önerilerine ilişkin gündemdışı konuşması ve Kültür Bakanı Hüseyin Çelik'in cevabı

CEMAL KAYA (Ağrı) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Türkiye cumhuriyetinin en fakir ili olan Ağrı İlinin milletvekili olarak Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.

Türkiye cumhuriyetinin en fakir ili diyorum; çünkü, Ağrı, gayri safî millî hâsıladan 360 dolar, yani günde 1 dolar... Araştırdım, Afrika'da ortalama günde 2 dolarmış; demek ki, biz, Afrika'dan daha fakir bir durumdayız. Peki, bunun suçlusu kim; bunun suçlusu, bundan önce, daha da önce bu sistem içerisinde bu ülkeyi yönetenler, buna yön verenlerdir. Şimdi, peki, Ağrı, bu hale nasıl gelmiştir; gerçekten tabiî zenginlikleri mi yok, gerçekten Doğu Anadolu Bölgesinin ve Türkiye'nin hayvan borsasına sahip olan tek ili mi değildir; hayır, öyle değildir. Ağrı, Ağrı Dağıyla, kış sezonuyla, turistik alanlarıyla, İshak Paşa Sarayıyla ve hayvancılıkta Türkiye'nin önde gelen illerinden bir ildir; ama, maalesef, yanlış politikalar sonucunda, 1994 yılında, Et ve Balık Kurumunun kapatıldığı yıl, o yıl 16 000 büyükbaş hayvan, 13 000 de küçükbaş hayvan kesimi yapılmıştır. Böyle bir kesimin yapıldığı fabrikayı kapatıyorsunuz, onun yanında, o yıl, 3 000 baş hayvanın kesildiği fabrikayı açık bırakıyorsunuz. İnsanları açlığa mahkûm ediyorsunuz; sonra, diyorsunuz ki, kardeş kardeşi vurdu!.. Siz, bir insanı, bir toplumu açlığa mahkûm edeceksiniz, sonra, onun başka yerlere gitmesine engel olacaksınız; engel olamazsınız. Bunun yolu, açlıktan kurtulmaktır; bunun yolu, eşit, adaletçi, Anayasa gereği sosyal devlet anlayışını yerine getirmektir (CHP sıralarından "Bravo" sesleri, alkışlar) Bunu yerine getiremediğiniz süre içerisinde bunu düzeltemezsiniz.

Şimdi, değerli arkadaşlar, sevgili milletvekilleri, üstüne üstlük, Türkiye'nin en aç, yüzde 90'ının aç olduğu ilini "doğrudan gelir desteği" adı altında verilen paradan mahrum ediyorsunuz. Türkiye'de doğrudan gelir desteği ödenmeyen iki il var; bunlardan bir tanesi Ağrı'dır. Gerekçe: dedikodu!.. Hukukta dedikodu yoktur. Bir müfettiş arkadaş... 11 000 000 çiftçinin doğrudan gelir desteğinden yararlanması gerektiği bir yerde, 700-800 tane şikâyet vardır. Takdir edersiniz ki, feodal toplum kültürlerinde, insanlar birbirlerini çekemedikleri zaman şikâyet ederler; bu bir gerekçe değildir. Gerekçe olursa, şikâyet edenlere ödemeyeceksiniz, geri kalanlara ödeyeceksiniz. Peki, ödememekle ne yaptınız?.. Hükümet programında "ödeyeceğiz" dediniz. Ne oldu biliyor musunuz: Bütün Ağrılılar "doğrudan gelir desteği" adı altında verilecek paranın adı altında, kızını evlendiren oldu, oğlunun düğününü yapan oldu, bilmem nereden para alan oldu. Şimdi, herkes, sayenizde tefecinin eline düştü; yani, olmayan bir parayı vereceğiz dediniz, vermedikten sonra da onları tefecinin eline düşürdünüz; yazıktır, günahtır.

Ben evime gittiğim zaman çocuklarıma bakamıyorum; günde 500 tane telefon alıyorum. Onların bu sorunlarını yeteri kadar dile getiremediğim için, çözemediğim için çok büyük sıkıntılarla karşı karşıyayız.

Değerli arkadaşlar, çözüm yolları var mı; var. Biz, sizden fabrika falan istemiyoruz. İzmit'e, İstanbul'a, Marmara'ya, İzmir'e nasıl bakıyorsanız, Ağrı'ya da öyle bakın, başka çaresi yok bunun. (CHP sıralarından alkışlar)

Yoksa, bu devlet, 18 yaşına, 19 yaşına gelmiş olan gencecik çocukları askere götürmekle, o insanlara var olan borcunu ödeyemez. Gelin, 363 milletvekilinin hâkim olduğu bir hükümetle, 178 milletvekilinin, 177 milletvekilinin -dilim varıyor inşallah 178 olacak- muhalefette olduğu bir parlamentoda bölgelerarası farkları kaldırarak, insanlara bu devleti sevdirmeyi öğretelim. (CHP sıralarından alkışlar) Yoksulluğu kaldırarak öğretebiliriz...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Kaya, konuşmanızı tamamlayabilmeniz için 1 dakikalık eksüre veriyorum.

CEMAL KAYA (Devamla) - Sayın Başkan, teşekkür ediyorum.

Şimdi, bu, Ağrı'nın sorunları.

Son olarak, Ağrı halkının isteği olarak söylemek istiyorum. Bu, Türkiye Cumhuriyetinin de isteğidir, ülkesinin yüzde 99'u Müslüman olan bir toplumun da isteğidir. Ben ve benim gibi düşünen bir sürü insanın, Amerikan petrol ağalarının, Teksas'taki petrol ağalarının uluslararası borsadaki hisse senetlerinin yükselmesi için, gariban, aç, sefil, yıllardır ambargo altındaki Irak halkına karşı başlatacak olası bir savaşı şimdiden kınıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

Dünyadaki bütün insanlar, Katolikler, Ortodokslar, Budistler, ateistler ve onları yönetenler bu savaşa karşı çıkıyor. Benim umudum ve temennim odur ki...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

CEMAL KAYA (Devamla) - .. yüzde 99'u Müslüman olan bir ülkeyi yöneten hükümet de bu savaşa karşı hayır diyecektir. (CHP sıralarından alkışlar)

Lütfen, bu savaşa hepimiz hayır diyelim; savaşsız, barış ve kardeşliğin dolu olduğu günler olması dileğiyle saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Kaya.

Konuşmaya, Hükümet adına, Kültür Bakanı Sayın Hüseyin Çelik cevap vereceklerdir.

Buyurun Sayın Bakan. (AK Parti sıralarından alkışlar)

Konuşma süreniz 20 dakikadır.

KÜLTÜR BAKANI HÜSEYİN ÇELİK (Van) - Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; Ağrı Milletvekilimiz Sayın Cemal Kaya Beyin, Ağrı İlinin sorunları üzerine yapmış olduğu konuşmaya, hükümet adına cevap vermek üzere huzurlarınızdayım; Yüce Heyetinizi en derin saygılarımla selamlıyorum.

Sayın Cemal Kaya'nın barış ve kardeşlik temennilerine katılarak konuşmama başlamak istiyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

Sayın Kaya'nın, "biz, Ağrı için ayırımcılık istemiyoruz, hükümet, İzmir'e, İzmit'e, diğer vilayetlere nasıl bakıyorsa, bize de öyle baksın" şeklindeki ifadesini biraz daha öteye götürmek istiyorum. Buna katılmıyorum; biz, Ağrı'ya, Hakkâri'ye, Van'a, Bayburt'a ve diğer geri kalmış vilayetlere, eğer, İzmir'e baktığımız gibi, Kocaeli'ne baktığımız gibi, Bursa'ya baktığımız gibi bakarsak, bu, adaletsizlik olur. (AK Parti sıralarından alkışlar) Çünkü, pozitif ayırımcılık diye bir şey var değerli arkadaşlar.

Geçen dönem -bilmiyorum şu anda aramızda mı- Köy Hizmetlerinden sorumlu Devlet eski Bakanımız Sayın Mustafa Yılmaz Beye dedim ki: "Sayın Bakan, 5 200 kilometre köy yolu ağı bulunan Van Vilayeti için, toplam 20 kilometre asfaltlanacak yol koymuşsunuz programa. Peki, bu, doğru mudur, adil midir?". Mustafa Bey, o malum babacan tavrıyla, dedi ki: "Hüseyin Bey, sen ne diyorsun, biz, bunu yüzde 100 artırdık." Doğru söylüyordu; çünkü, bir önceki yıl 10 kilometreydi, yüzde 100 artırınca, 20 kilometre oldu. Ben de dedim ki: "Sayın Bakan, sizin bunu yüzde 100 artırmanız, Sayın Mail Büyükerman'ın, Cumhurbaşkanlığı seçiminde, ikinci turda, oylarını yüzde 250 artırmasına benziyor." (AK Parti sıralarından alkışlar) Daha önce 3 oy almıştı, ikinci turda 7 oy alınca, böylelikle, oyları yüzde 250 artmış oldu.

Değerli arkadaşlar, bölgeler arasındaki kalkınmışlık farkı, ülkemizin en büyük problemlerinden birisidir. Bu, kanayan bir yaradır; bu, âdeta kangren hale gelmiştir. Ben, Sayın Cemal Kaya'nın Ağrı İliyle ilgili olarak söylediklerini, doğu ve güneydoğunun toplam 23 olan vilayetinin, aşağı yukarı 16-17'si için söyleyebilirim. Kendisi doğru söylüyor, Ağrı, gerçekten, Türkiye'de en geri kalmış, sefaletin en dizboyu olduğu, hizmetlerin en az gittiği 5 vilayetten birisidir. Dolayısıyla -tekrar söylüyorum- biz, eğer, Ağrı'ya, Bursa'ya baktığımız gibi, Kocaeli'ne baktığımız gibi, İzmir'e baktığımız gibi bakarsak, bu doğru olmaz, bu konuda pozitif bir ayrımcılığın olması gerektiğine inanıyorum.

Nitekim, devletimiz, hükümetlerimiz, Parlamentomuz, bunun farkına vararak, zaman zaman "kalkınmada öncelikli yöreler" diye bir kavram geliştirmiş; fakat, üzülerek ifade ediyorum ki, geçen süre içerisinde, bu kalkınmada öncelikli yöre kavramını, maalesef, her meseleyi sulandırdığımız gibi sulandırmışız. Önce, doğu ve güneydoğuda terörün kurbanı olan, gerçekten geri kalmış olan vilayetlerle başlayan bu süreç, zamanla, gele gele 50 küsur vilayete çıkmış. Biliyorsunuz, özellikle bu kalkınmada öncelikli yörelerde vergi muafiyetine dayalı olan 4325 sayılı Yasanın da zaten hükümleri artık yok, bu yasanın süresi dolmuş vaziyettedir. Dolayısıyla, değerli milletvekilleri, biz, özellikle geri kalmış yörelerimizle ilgili olarak çok mastır düzeyde programlar, planlar geliştirip, bu yörelerimize pozitif bir ayrımcılık yapmak zorundayız.

Bakınız değerli milletvekilleri, Sayın Kaya da söyledi "aç olan insan her türlü kötülüğü yapabilir" dedi; buna da katılıyorum. En tehlikeli insan, kaybedecek şeyi olmayan insandır. Sayın Kaya'nın bu söylediği tablo, herhalde, son üç ay içerisinde oluşmadı. Bunun bir öncesi var, bir birikimi var; âdeta, yuvarlanan bir kartopu gibi büyüye büyüye  bizim hükümetimiz döneminde çok ciddî bir problem olarak önümüze gelmiş bulunuyor. Bunu çözmek durumundayız.

Bakınız, iktidara gelir gelmez... Bu yörelerimizin en büyük problemlerinden birisi sağlık problemidir. Bugüne kadar, hükümetimiz işbaşı yaptığı günden beri, Ağrı İline 33 sağlık personeli tayin edilmiştir; bunların 11'i tıp doktorudur ve bunların 6'sı uzman tıp doktorudur.

Millî Eğitim açısından, bu yörelerimizde çok ciddî problemler var. Biliyorsunuz, doğunu birçok vilayetinde, maalesef, hâlâ, taşıma usulüyle eğitim yapılıyor. Taşıma suyla değirmen dönmediği gibi, taşıma suyla eğitim de olmaz. Bunu bitirmek zorundayız. Ağrı İlimizde, şu anda inşaatı devam eden YİBO'lar, Millî Eğitim Bakanlığımız tarafından öncelikli olarak bitirilecektir. Önümüzdeki süreçte bunlar bitirilecektir.

Sayın Kaya'nın en çok üzerinde durduğu, doğrudan gelir desteğiyle ilgili problem de bizden önceki hükümetten bize miras kalmış bir problemdir.

Değerli milletvekilleri, aslında -Sayın Tarım Bakanımız da bugün Grubumuzda açıkladı- bunun işleyişi sağlıklı bir işleyiş değil. Doğrudan gelir desteği kavramını, bizim, modern Batı ülkelerinde, dünyanın gelişmiş ülkelerinde nasıl yapılıyorsa o şekilde ele alıp, yeniden bir şekle sokmamız gerekiyor.

Bakınız, Ağrı İlinde -Sayın Kaya doğru söylüyor, ödenmeyen iki vilayetten birisi Ağrı'dır- problem şudur: 1016 vatandaşımızın yanlış beyanı vardır. Bu 1016 yanlış beyan, önemli bir rakam tutuyor. Dolayısıyla, burada müfettişler yeniden araştırma yapıyorlar. Bu araştırmanın sonucunda, yeniden bir düzenleme yapılacak ve Ağrı İlimizdeki vatandaşlarımıza da onların  hak ettiği doğrudan gelir destekleri verilecektir; ama, bu sürecin hızlandırılması için, Sayın Tarım Bakanımız ve Bakanlığımız, üzerine düşeni yapıyor, gerekli adımlar atılıyor.

Ağrı devlet hastanesi yıllardan beri bitirilemiyor, Patnos devlet hastanesi yıllardan beri bitirilemiyor; ama, bizim hükümetimiz döneminde, gerek Ağrı devlet hastanesinin gerekse Patnos devlet hastanesinin 2003 yılı içerisinde bitirilmesi için gerekli ödenek ayrılmıştır; Ağrımız da, Patnosumuz da, hak ettiği hastaneye kavuşacaktır.

Yine, Sayın Cemal Kaya'ya, sayın milletvekilimize hak vereceğim bir başka konu, bizden önceki dönemlerde, Türkiye çapında kamu yatırım harcaması kişi başına 44 000 000 lira iken, Ağrı Vilayeti için, bu, kişi başına 11 700 000 liradır. Bu da, oradaki geri kalmışlığı, oradaki sefaleti, yine bu şekilde, bu zihniyette devam ettiren bir çarpıklıktır; bunların giderilmesi gerektiğini düşünüyorum.

Bakın, hükümetimiz döneminde, bu 4 vilayeti; Ağrı, Kars, Iğdır ve Ardahan'ı içerisine alan, Avrupa Birliğine katılım öncesi malî yardım fonundan yararlandırılmak üzere, Devlet Planlama Teşkilatı tarafından çok önemli bir çalışma başlatılmıştır; bu çalışmanın sona ermesiyle bu vilayetlerimize ciddî kaynaklar aktarılacaktır.

Değerli milletvekilleri, Doğu ve Güneydoğu'nun geri kalmış vilayetlerinde, bugünkü kaynaklarla, bugünkü imkanlarla, bir anda sanayileşmeyi gerçekleştirmek, bir anda istihdamı artırmak mümkün görülmemektedir; bir de bunun fizikî problemleri var. Ancak, özellikle bu sınır vilayetlerinde -ki, Ağrı bunun içerisindedir- derde deva olacak çözüm, sınır ticaretinin geliştirilmesidir.

Biliyorsunuz, sınır ticareti, diğer yatırımlar ve projeler gibi değildir. Sanayie yatırım yapmaya kalkışsanız, bunun sonuçlarını beş on yıl sonra alırsınız; hayvancılığa, tarıma yatırım yaparsanız, bunun sonuçlarını birkaç yılda ancak alabilirsiniz; ama, sınır ticaretinde eğer bir iyileştirme yapılırsa, bunun sonuçlarını ertesi gün piyasalarda görmeniz mümkündür.

Biz, hükümet olarak, sınır ticaretini yeniden ayağa kaldırmak, yeniden canlandırmak için çok yoğun bir şekilde çalışıyoruz. Dışticaretten sorumlu Devlet Bakanımız Sayın Kürşat Tüzmen, değişik vesilelerle, siz değerli milletvekillerimizin huzurunda çalışmalarını anlattı, Parlamentoya bu konuda bilgi verdi. Bu işin en hararetli takipçilerinden birisi de benim; çünkü, ben, Van milletvekiliyim ve sınır ticaretinin olmamasından dolayı mustarip olan, sıkıntı çeken vilayetlerin başında Van Vilayeti gelmektedir, Ağrı da bunlardan birisidir. Sınır ticaretiyle ilgili gelişmeler, en kısa zamanda sonuçlandırılacaktır. Aslında, bu Irak problemi gündemde olmasaydı, sınır ticaretiyle ilgili mesele çoktan çözülmüş olacaktı.

Değerli milletvekilleri, sanayi yatırımlarının teşvik edilmesiyle ilgili hükümetimizin çok ciddî çalışmaları vardır; ancak, biz, sanayi yatırımlarını teşvik ederken, orada yatırım yapmak isteyenlere malî kaynağı doğrudan vermek şeklinde bir teşvik sistemini düşünmüyoruz. Bizim, öncelikle;

1.- Hazine arazilerinin yatırımcılara bedava tahsis edilmesi,

2.- Bu yörelerimizde, bölgelerimizde çok ciddî vergi muafiyetleri getirilmesi,

3.- Yapacakları yatırımlar esnasında, ihtiyaç hissettikleri makine, teçhizat, ekipman konusunda çok ciddî gümrük kolaylıklarının sağlanması; pazarlamada bunlara öncelik tanınması ve kolaylaştırıcı tedbirler alınması,

Yönünde çalışmalarımız, gayretlerimiz var. Dediğim gibi, inşallah, şu anda karşı karşıya bulunduğumuz acil problemler en kısa zamanda ortadan kalkar ve bunlar, teker teker Parlamentomuzun önüne gelir.

Biliyorsunuz, Gürbulak sınır kapısı, doğu ve güneydoğudaki en önemli sınır kapılarımızdan birisidir; son derece işlek olan, transit taşımacılığa açık olan bir sınır kapımızdır. Buradaki bina yeniden inşa edilmiştir; mevsim şartları müsait olmadığı için açılışı yapılmamıştır, yapılamamıştır. Sayın Başbakanımızla birlikte, Ağrı milletvekillerimizin de olduğu bir heyetle, inşallah gidilecek ve Gürbulak sınır kapısı binası yeniden açılacaktır.

Değerli arkadaşlar, tekrar, şunu ifade etmek istiyorum: Bu ülkenin birliği, dirliği için, bu ülkede barış ve huzurun olması için, gelir dağılımındaki adaletsizlik mutlaka ve mutlaka giderilmelidir. Gelir dağılımındaki adaletsizlik açısından, Türkiye, dünyanın ilk 5 ülkesi arasına girmektedir; yolsuzluk, rüşvet gibi konularda, biz, dünya liginin başlarında bulunuyoruz. Türkiye'deki sefaletin sebebi, Türkiye'deki yoklukların, kıtlıkların, geri kalmışlığın temel sebeplerinden birisi, hepinizi bildiği gibi, yolsuzluklardır ve genel anlamıyla korropsiyondur. Bu korropsiyon niye önlenemiyor?.. Bir Pakistanlı arkadaşıma sordum; dedim ki: Pakistan'da en önemli özellik nedir? Durdu, durdu; bana, İngilizce dedi ki: "Zannedersem korropsiyondur."

Korropsiyon, genel manada çürümedir, yozlaşmadır, yolsuzlukların her çeşididir. Bunun önüne niçin geçilemiyor, niçin engelleyemiyoruz; rüşvetin önüne, zimmete geçirmenin önüne, haksızlıkların önüne, ihalelere fesat karıştırmaların önüne niçin geçemiyoruz? Bu, aslında, yasal bir problem de değil. Ülke olarak, bu konuda bir seferberlik başlatmak zorundayız. Bir aklanma, bir temizlenme, bir şeffaflaşma programı çerçevesinde, hepimiz; ama, AK Parti, Cumhuriyet Halk Partisi, şu parti, bu parti demeden, bu ülke için yüreği çarpan, bu ülkenin endişesini içinde hisseden ve yarınlarımızda çocuklarımıza daha güzel bir ülke bırakmak isteyen bütün insanlar bu sürece katkıda bulunmalıdır.

Değerli milletvekilleri, önlenememesinin temel sebeplerinden birisi, çok geniş bir çerçevede, çok geniş katmanlar tarafından paylaşılıyor olmasıdır. Onun için, Türkiye Cumhuriyeti Devletinin saygıdeğer milletvekilleri olarak, milletin temsilcileri olarak hepinize, ben, hükümetimiz adına şu çağrıda bulunmak istiyorum: Türkiye, 1970'li yılların, o, âdeta soğuk savaş şartlarının getirdiği, restleşmeye, küfürleşmeye dayalı siyaset anlayışını, 3 Kasım seçimleriyle birlikte bir tarafa bırakmıştır. İktidarıyla muhalefetiyle, elbette, muhalefet hakkınızı saklı tutarak -elbette, söylemeniz gerekenleri yine söyleyerek, tenkitlerinizi yine yaparak- biz, hep birlikte bu sürece katkıda bulunmak zorundayız. Türkiye için, kendimiz için, geleceğimiz için ve çocuklarımız için bunu yapmalıyız.

Doğu ve güneydoğuda olağanüstü hal kaldırıldı. Olağanüstü halin kalkmasından sonra, aslında, seçimler öncesinde bizim düşündüğümüz, orada bir ekonomik olağanüstü halin ilan edilmesiydi; adı konulmasa bile, ekonomik bir olağanüstü halin ilan edilmesiydi. Eğer, bunu yapabilirsek, gelir dağılımındaki adaletsizliği asgarîye indirebilirsek, bölgeler arasındaki kalkınmışlık düzeyini asgarîye indirebilirsek, bu ülkenin birliği, dirliği,huzuru daha bir istediğimiz, arzuladığımız şekilde olacaktır.

Ben, bu vesileyle, bu açıklamaları yapma şansı verdiği için Ağrı Milletvekilimiz Sayın Cemal Kaya'ya da huzurlarınızda teşekkür ediyorum ve Yüce Heyetinizi en derin saygılarımla selamlıyorum efendim. (Alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Bakan.

Bir Meclis araştırması önergesi vardır; okutuyorum:

B) GENSORU, GENEL GÖRÜŞME, MECLİS SORUŞTURMASI VE MECLİS ARAŞTIRMASI ÖNERGELERİ

1.- İzmir Milletvekili Canan Arıtman ve 24 milletvekilinin, İzmir'in Konak İlçesinde ticaret merkezi olarak projelendirilen bir alanla ilgili iddiaların araştırılması amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/46)

     17.2.2003

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

İzmir İli Konak İlçesi 140 pafta 1030 ada 8 parselde kayıtlı yaklaşık 25 000 metrekare alanlı arsa (Basmane Eshot eski garaj yeri) İzmir Büyükşehir Belediyesine aittir. Kentin tam merkezinde eşi olmayan bir konumdadır.

Bu yer, 1/5000 ölçekli nazım planda "toptan, perakende ticaret, çok katlı mağaza, otopark alanı" olarak planlanmıştır. 1986 yılında bu parseli kapsayan plan değişikliğinde Emak=5.00, hmaks=serbest olarak belirlenmiş "özel projesine göre uygulama yapılacaktır" koşulu getirilmiştir.

1989 yılında onaylanan 1/25000 ölçekli nazım imar planı revizyonunda bu alan "M.İ.A-Merkezî iş alanı" olarak planlanmıştır.

1990 yılında  Fuar-Kültürpark alanıyla birlikte bu parseli de içine alan bölge için ulusal yarışma açılmış, aynı yıl fuar alanı 2 nci derecede doğal SİT alanı ilan edilmiştir.

1991 yılında İzmir Büyükşehir Meclisince onanan 1/5000 ölçekli plan değişikliğiyle, Fuar-Kültürpark alanı kendi içinde A ve B bölgesi olarak, bu parsel ise C bölgesi olarak adlandırılmış ve bu bölgede "Otel ve Kongre Merkezi" yer almış, bir önceki planda olduğu gibi yapılanma koşulu Emak=5.00, olarak korunmuştur. Ayrıca "Fuar-Kültürpark Yarışma Projesine göre uygulama yapılacaktır" koşulu getirilmiştir.

1995 yılında yeni büyükşehir yönetimi zamanında Büyükşehir Meclis kararıyla, bu yer "Otel ve Kongre Merkezi" alanından "M koşullu ticaret alanına" dönüştürülmüştür. Ancak, ulusal yarışma ve sonuçlarıyla ilgili plandan belediye meclisi üyelerinin haberleri olmadığı ve bilgilendirilmedikleri sonradan ortaya çıkmıştır.

Bu arsayla ilgili olarak İzmir Büyükşehir Belediyesi ile Güçyapı AŞ arasında 3.7.1997 tarihinde, konferans salonu, tiyatro salonu, sinema salonları, sergi salonu, katlı otopark, ticaret merkezi, otel ve turizm merkezi, alışveriş merkezi, mağaza, trafo ve jeneratör destek ünitelerinin inşa edilmesi amacıyla "Kat Karşılığı İnşaat Yapımı Sözleşmesi" kurulmuştur. Buna göre, sinemalar ve müştemilatı,  750 kişilik konferans salonu ve müştemilatı, 500 kişilik tiyatro salonu ve müştemilatı, sergi salonu ve müştemilatı, katlı otopark ve müştemilatı, trafo ve jeneratör merkezini içeren toplam 15 131 metrekarelik alanın bedelsiz olarak yapılarak belediyeye teslimi öngörülmüştür.

Ancak, bu arada, İzmir 3. İdare Mahkemesinin 1998/548 E, 1999/784 K sayılı kararıyla bu plan iptal edilmiştir. Bunun üzerine, İzmir Büyükşehir Meclisince, 1999 yılında "kültür, sanat, otel ve ticaret merkezî" olarak plan değişikliği yapılmış; bu değişikliğe yönelik, 3. İdare Mahkemesince açılan iptal davası üzerine verilen iptal kararı, Danıştayca bozularak mahkemesine iade edilmiştir.

Büyükşehir Belediye Meclisinin 1999 tarihli plan değişikliği kararı da, İzmir 3. İdare Mahkemesinin 2000/403 E, 2001/732 K sayılı kararıyla, plan değişikliğinin imar mevzuatına, planlama ve şehircilik ilkelerine ve de kamu yararına uyarlılık görülmediğinden iptaline karar verilmiştir.

Güç Birliğine ihale edilen projede, lehine önemli farklılıklar bulunduğu görülmüştür. Çekme mesafelerinin azaltılması ve yüksek gabari ile aşırı yoğunluk artışı getirilmiş; Fuar ile Basmane alanı arasındaki bağlantı koparılmıştır. Ayrıca, Başkana, kat karşılığı sözleme yetkisi verildiği, satış yetkisi verilmediği halde, belediye payının azaltılarak, karşılığında 1 701 000 000 000 lira alınması suretiyle örtülü bir satışın gerçekleştirildiği anlaşılmaktadır.

Yukarıda özetlenen gelişimden de anlaşılacağı gibi, yasalara uygun biçimde yapılmayan ve yargı kararlarını bir şekilde aşmayı amaçlayan planlar sonucu, bu arsa üzerinde yapılması projelendirilen Dünya Ticaret Merkezi inşaatı gerçekleştirilememiş ve İzmir'in ortasında bir krater çukuru halini almıştır. Büyükşehir Belediyesinin çok değerli ve çok yüksek prestijli arsası âdeta elden çıkmış ve yıllardır atıl halde kalarak büyük kamu zararını oluşturmuştur. Oysa, yargı kararına uymak, hukuka saygılı bir idarenin başlıca ödevidir. Bu görev, İzmir Büyükşehir Belediyesinin 1994 ve 1999 tarihlerinde işbaşına gelen yönetimlerince yerine getirilememiştir. Hukuka bağlı devlet ve idare kurallarına bağlılık yönünden önem taşıyan ve yıllarca ve de halen de kamuoyunu meşgul eden ve edecek bu konunun, bütün yönleriyle araştırılarak, uğranılan zarar ve sorumluları hakkında ne gibi işlem yapıldığının incelenerek aydınlatılması için, Anayasanın 98, İçtüzüğün 104 ve 105 inci maddeleri uyarınca Meclis araştırması açılmasını arz ve talep ederiz.

Saygılarımızla.

1.- Canan Arıtman                                 (İzmir)

2.- Türkân Miçooğulları                                 (İzmir)

3.- Sedat Uzunbay                                 (İzmir)

4.- Erdal Karademir                                 (İzmir)

5.- Yılmaz Kaya                                 (İzmir)

6.- Enver Öktem                                 (İzmir)

7.- Abdürrezzak Erten                                 (İzmir)

8.- Muzaffer R. Kurtulmuşoğlu                                 (Ankara)

9.- Bülent Baratalı                                 (İzmir)

10.- Ali Rıza Bodur                                 (İzmir)

11.- Feridun Ayvazoğlu                                 (Çorum)

12.- Atilla Kart                                 (Konya)

13.- Feridun Fikret Baloğlu                                 (Antalya)

14.- Ahmet Yılmazkaya                                 (Gaziantep)

15.- Algan Hacaloğlu                                 (İstanbul)

16.- Muharrem Toprak                                 (İzmir)

17.- Hasan Fehmi Güneş                                 (İstanbul)

18.- Mehmet Siyam Kesimoğlu                                 (Kırklareli)

19.- Tuncay Ercenk                                 (Antalya)

20.- Hüseyin Ekmekçioğlu                                 (Antalya)

21.- Osman Kaptan                                 (Antalya)

22.- Atilla Emek                                 (Antalya)

23.- Osman Özcan                                 (Antalya)

24.- Abdulkadir Ateş                                 (Gaziantep)

25. - Hakkı Ülkü                                 (İzmir)

BAŞKAN - Bilgilerinize sunulmuştur.

Önerge, gündemde yerini alacak ve Meclis araştırması açılıp açılmaması konusundaki öngörüşme, sırası geldiğinde yapılacaktır.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığının bir tezkeresi vardır; okutup, oylarınıza sunacağım.

Tezkereyi okutuyorum:

C) TEZKERELER VE ÖNERGELER

1.- Türkiye Büyük Millet Meclisi ile ekli listede isimleri belirtilen ülke parlamentoları arasında parlamentolararası dostluk grubu kurulmasına ilişkin Başkanlık tezkeresi (3/188)

     20.2.2003

Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kuruluna

Türkiye Büyük Millet Meclisinin Dış İlişkilerinin Düzenlenmesi Hakkındaki 3620 sayılı Kanunun 4 üncü maddesi uyarınca, ekli listede isimleri belirtilen ülke parlamentoları ile Türkiye Büyük Millet Meclisi arasında parlamentolararası dostluk grubu kurulması Genel Kurulun tasvibine sunulur.

           Bülent Arınç

Türkiye Büyük Millet Meclisi

                   Başkanı

Liste:

- Amerika Birleşik Devletleri

- Kanada

- Brezilya

- Küba

- Venezüella

- Yeni Zelanda

- Hindistan

- Pakistan

- Bangladeş

- İran

- Lübnan

- Japonya

- Tayland

- Belçika

- Polonya

- Rusya Federasyonu

- Belarus

- Moldova

- Ukrayna

- Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti

- Yunanistan

- Macaristan

- Çek Cumhuriyeti

- Slovakya

- Estonya

- Litvanya

BAŞKAN - Tezkereyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Tezkere kabul edilmiştir.

Danışma Kurulunun bir önerisi vardır; okutup, oylarınıza sunacağım.

V. – ÖNERİLER

A) DANIŞMA KURULU ÖNERİLERİ

1.- Genel Kurul gündemindeki sıralamanın yeniden düzenlenmesine ilişkin Danışma Kurulu önerisi

Danışma Kurulu Önerisi

No.: 18    Tarihi : 25.2.2003

Genel Kurulun 25 Şubat 2003 Salı günkü (bugün) Birleşiminde, sözlü sorular ile diğer denetim konularının görüşülmemesi, gündemin "Kanun Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler" kısmının 7 nci sırasında yer alan 45 sıra sayılı, Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Denizcilik Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısının bu kısmın 2 nci sırasına alınması, 8 inci sırasında yer alan 46 sıra sayılı, Türkiye Cumhuriyeti ile Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Arasında Sivil Havacılık İşbirliği Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısının ise 3 üncü sırasına alınmasının Genel Kurulun onayına sunulması Danışma Kurulunca uygun görülmüştür.

                                           Bülent Arınç

                                Türkiye Büyük Millet Meclisi

                                                   Başkanı

Eyüp Fatsa   Mustafa Özyürek

AK Parti Grubu Başkanvekili    CHP Grubu Başkanvekili

BAŞKAN - Öneriyi kabul edenler... Kabul etmeyenler... Öneri kabul edilmiştir.

Alınan karar gereğince, sözlü sorular ile diğer denetim konularını görüşmüyor ve gündemin "Kanun Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler" kısmına geçiyoruz.

16.1.2003 tarihli ve 4792 sayılı Vergi Barışı Kanunu ve Anayasanın 89 uncu maddesi gereğince Cumhurbaşkanınca bir daha görüşülmek üzere geri gönderme tezkeresi ile Plan ve Bütçe Komisyonu raporunun görüşmelerine kaldığımız yerden devam ediyoruz.

 

VI. – KANUN TASARI VE TEKLİFLERİYLE KOMİSYONLARDAN

GELEN DİĞER İŞLER

1.- 16.1.2003 Tarihli ve 4792 Sayılı Vergi Barışı Kanunu ve Anayasanın 89 uncu Maddesi Gereğince Cumhurbaşkanınca Bir Daha Görüşülmek Üzere Geri Gönderme Tezkeresi ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (1/520) (S. Sayısı : 53) (1) (2)

BAŞKAN - Komisyon?.. Burada.

Hükümet?.. Burada.

Kanunun 3 üncü maddesinin oylamasında kalmıştık.

Şimdi, maddeyi oylayacağız.

Maddenin oylamasının açık oylama şeklinde yapılmasına ilişkin önerge vardı; bu nedenle, oylamayı açık oylama şeklinde yapacağız.

Önce, açık oylama talebinde bulunan milletvekillerinin adını okuyup, salonda bulunup bulunmadıklarını arayacağım.

Faruk Çelik?..

EYÜP FATSA (Ordu) - Takabbül ediyorum.

BAŞKAN - Ayhan Zeynep Tekin?.. Burada.

Selami Uzun?.. Burada.

Ahmet Yeni?.. Burada.

Cavit Torun?.. Burada.

Fatma Şahin?.. Burada.

Sinan Özkan?.. Burada.

Hasan Angı?.. Burada.

Abdullah Erdem Cantimur?..

ŞÜKRÜ ÜNAL (Osmaniye) - Takabbül ediyorum.

BAŞKAN - Mehmet Sarı?.. Burada.

Ahmet Uzer?.. Burada.

Mahmut Durdu?.. Burada.

Ayhan Sefer Üstün?.. Burada.

Mustafa Demir?.. Burada.

Mustafa Cumur?.. Burada.

Zekeriya Akçam?.. Yok.

Vahit Erdem?.. Burada.

Ali Rıza Alaboyun?.. Burada.

Atilla Koç?.. Burada.

Gülseren Topuz?.. Burada.

Semiha Öyüş?.. Burada.

Serpil Yıldız?.. Burada.

Sabri Varan?.. Burada.

İbrahim Köşdere?.. Burada.

Açık oylamanın şekli hakkında Genel Kurulun kararını alacağım.

Açık oylamanın elektronik oylama cihazıyla yapılmasını oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Açık oylamanın elektronik oylama cihazıyla yapılması kabul edilmiştir.

Oylama için 5 dakika süre vereceğim. Bu süre içerisinde sisteme giremeyen üyelerin teknik personelden yardım istemelerini; bu yardıma rağmen de sisteme giremeyen üyelerin oy pusulalarını, oylama için öngörülen 5 dakikalık süre içerisinde Başkanlığa ulaştırmalarını rica ediyorum.

Ayrıca, vekâleten oy kullanacak sayın bakanlar var ise, hangi bakana vekâleten oy kullandığını, oyunun rengini ve kendisinin ad ve soyadı ile imzasını da taşıyan oy pusulasını, yine oylama için öngörülen 5 dakikalık süre içerisinde Başkanlığa ulaştırmalarını rica ediyorum.

Oylama işlemini başlatıyorum.

(Elektronik cihazla oylama yapıldı)

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, oylama işlemi sona ermiştir.

16.1.2003 tarihli ve 4792 sayılı Vergi Barışı Kanununun 3 üncü maddesinin açık oylama sonucunu açıklıyorum:

Oylamaya katılan milletvekili sayısı                                :                                 479

Kabul                                :                                 338

Ret                                :                                 141

Buna göre, 3 üncü madde kabul edilmiştir. (1)

5 inci maddeyi okutuyorum:

İKİNCİ BÖLÜM

İnceleme ve Tarhiyat Safhasında

Bulunan İşlemler

İnceleme ve tarhiyat safhasında bulunan vergiler

MADDE 5. - 1. Bu Kanunun kapsadığı dönemlere ilişkin olarak Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten önce başlanıldığı halde, bu tarihe kadar tamamlanamamış olan vergi incelemeleri ile takdir, tarh ve tahakkuk işlemlerine bu Kanunun matrah artırımına ilişkin hükümleri saklı kalmak kaydıyla devam edilir.     

2. Bu işlemlerin tamamlanmasından sonra tarh edilen vergilerin % 50'si ile bu tutara gecikme faizi yerine bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihe kadar Devlet İstatistik Enstitüsünün her ay için belirlediği toptan eşya fiyat endeksinin aylık oranı esas alınarak hesaplanacak tutarın, ihbarnamenin tebliğ tarihinden itibaren otuz gün içerisinde yazılı başvuruda bulunularak, ihbarnamenin tebliğini izleyen aydan başlamak üzere oniki ayda ve altı eşit taksitte ödenmesi şartıyla, vergi aslının             % 50'sinin, bu vergilere uygulanan gecikme faizinin ve vergi cezalarının tamamının tahsilinden, vergi aslına bağlı olmayan cezaların kesilmesinden vazgeçilir.

3. İştirak, teşvik ve yardım fiilleri nedeniyle kesilecek vergi ziyaı cezalarında, cezaya muhatap olanların, cezanın % 20'sini (2) numaralı fıkrada öngörülen süre ve şekilde ödemeleri halinde cezanın kalan % 80'inin tahsilinden vazgeçilir.

4. Mükelleflerin bu madde hükümlerinden yararlanabilmeleri için (2) numaralı fıkrada belirtilen süre ve şekilde ödeme yapmaları ve dava açmamaları şarttır.

5. Bu Kanunun kapsadığı dönemlere ilişkin olarak, Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten önce tamamlandığı halde, bu tarihte ya da bu tarihten sonra vergi dairesi kayıtlarına intikal eden takdir komisyonu kararları ve vergi inceleme raporları üzerine gerekli tarh ve tebliğ işlemleri yapılır. Yapılan tarhiyat üzerine dava açılmaması, (2) ile (3) numaralı fıkralarda öngörülen şekilde belirlenen tutarın, (2) numaralı fıkrada belirtilen süre içerisinde ödenmesi şartıyla bu Kanun hükümlerinden yararlanılır.

6. Kanunun yürürlüğe girdiği tarih itibarıyla Vergi Usul Kanununun tarhiyat öncesi uzlaşma hükümlerine göre uzlaşma talebinde bulunulmuş, ancak uzlaşma günü gelmemiş ya da uzlaşma sağlanamamış olmakla birlikte vergi ve ceza ihbarnameleri mükellefe tebliğ edilmemiş alacaklar için de bu madde hükmü uygulanır.

7. Bu Kanunun 3 üncü maddesi ile bu madde hükmünden yararlananlar, ayrıca Vergi Usul Kanununun uzlaşma, tarhiyat öncesi uzlaşma ve vergi cezalarında indirim hükümlerinden yararlanamazlar.       

8. Bu madde hükmüne göre incelemeye başlama; bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten önce mükellef nezdinde işe başlama tutanağının düzenlenmesi, mükellefe davet veya defter ve belgelerin istenmesi yazısının tebliğ edilmiş olması, matrah tesisine yönelik tutanak düzenlenmesi ya da defter ve belgelerin incelenmek üzere vergi incelemesine yetkili olanlara ibraz edilmiş olması hallerini kapsar.

BAŞKAN - Madde üzerinde, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına, Trabzon Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebi.

Buyurun Sayın Hamzaçebi. (CHP sıralarından alkışlar)

Konuşma süreniz 10 dakikadır.

CHP GRUBU ADINA MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (Trabzon) - Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; Vergi Barışı Kanununun 5 inci maddesine ilişkin olarak Cumhuriyet Halk Partisi Grubunun görüşlerini ifade etmek üzere söz almış bulunuyorum; sözlerime başlamadan önce, hepinizi saygıyla selamlıyorum.

5 inci madde, ilk bakışta, bu kanunun en sorunsuz maddelerinden biri olarak gözüküyor. Kanunun yürürlüğe girdiği tarihte başlandığı halde bitirilememiş olan vergi incelemeleri ile tarh ve tahakkuk işlemlerine, takdir işlemlerine devam edilecek. Bu işlemler sonucunda tarh edilen vergilerin yüzde 50'sinin vade tarihinden itibaren enflasyon oranında yapılacak bir artırımla ödenmesi halinde, kalan yüzde 50 ile gecikme zamlarının veya faizlerinin tahsilinden vazgeçiliyor; ödeme 12 ayda, 6 eşit taksitte olacak.

Madde, gerçekten, bu şekliyle kanunun en masum maddelerinden, en sorunsuz maddelerinden biri; ancak, diğer maddelerle olan bağlantısını dikkate aldığımızda hiç de öyle gözükmüyor. Bir kere, incelemeler sınırsız olarak devam ediyor mu; hayır. Kanunun 10 uncu maddesine baktığımızda, başlanmış olan vergi incelemeleri, eğer mükellef matrah artırımında bulunursa en çok bir ay içerisinde bitirilmek zorunda; yani, sınırsız bir şekilde devam yok ve pek muhtemeldir ki, devam etmekte olan vergi incelemeleriyle ilgili olarak, mükellefler, büyük ölçüde matrah artırımında bulunacaklardır.

İkincisi; yine bununla kalmıyor; devam etmekte olan vergi incelemelerinde önemli ölçüde sahte fatura kullanımı tespit edilmiş olabilir. Sahte fatura kullanıldığının tespit edilmiş olması halinde dahi, bu incelemeler, en çok bir ay içerisinde sonuçlandırılacak, bir ay içerisinde sonuçlandırılamaması halinde incelemelere devam edilmeyecektir; bu, çok önemli bir konudur. Bu konuda, özellikle, sahte fatura kullanımının affı konusunda kamuoyu ve Yüce Meclis, kanaatimce, doğru bilgilendirilmemektedir. Sahte fatura kullanımı konusunda, bu kanunla, sahte faturayı bilerek kullananlar affedilmektedir. Ne 1998 yılında yürürlüğe giren 4369 sayılı Kanun öncesinde ne de onun sonrasında Vergi Usul Kanununda, bilmeyerek sahte fatura kullanımını müeyyidelendiren, onu hürriyeti bağlayıcı bir cezayla cezalandıran bir hüküm bulunmamaktadır. Eğer, kanunda yer alan "bilerek" kelimesinin 1998 yılında kanundan çıkarılması sorun yaratıyor idiyse, bu hüküm ilave edilerek sorun düzeltilebilir veya 2002 yılında Maliye Bakanlığının çıkarmış olduğu tebliğle bu sorunun giderildiği, eğer o tebliğ yeterince incelenmiş olsaydı görülebilirdi.

Sonuçta, bu kanunla, vergi borcunu ödemeyen, toplam mükellef sayısının yüzde 5'ini bile bulmayan bir mükellef sayısı yanında, önemli ölçüde, hayalî ihracatçılar affedilmektedir. Vergi borcunu ödemeyen mükellef sayısının toplam mükellef sayısının yüzde 5'ini bulmaması hoş görülebilir ekonomide yaşanan kriz nedeniyle. Bu krizin etkileriyle, bu mükellefleri artık sürekli yaşatmamak gerektiği düşünülebilir sayısı, oranı yüzde 5 dahi olsa; ama, hayalî ihracatçıların affı, bu kanunun üzerinde bir leke olarak kalacaktır.

Aflar, yeni bir ekonomik ve sosyal düzene geçerken düşünülebilir. Ülkede yeni bir siyasî dönem var, yeni bir iktidar var, yeni bir hükümet var; ancak, henüz, yeni bir ekonomik düzen, yeni bir sosyal düzen yok. Bu nedenle, bu affı, böyle bir ihtiyacın, böyle bir gerekliliğin içine oturtmakta güçlük çekiyorum; yeni bir döneme girecek olmanın işaretlerini de görmüyorum. Özellikle, sahte belge kullanımı konusunda getirilen af başta olmak üzere, yapılan düzenlemelerin barışla hiçbir ilgisi yoktur. Kanunda, vergisini düzenli ödeyenlerin durumlarında bir iyileştirme öngörülmediği için, bu yönüyle bu kanun, sadece bir vergi affıdır. Af, bir vergi reformunun parçası olmadığı için de bugünkü sistemin yarattığı sorunların gelecekte olmaması için de hiçbir güvenceyi ihtiva etmemektedir. Hükümetin vergi reformu adına zaman zaman basında yer alan birtakım açıklamalarının, birtakım bilgilerin, gerçekte, yapılacak olan reformla veya yapılması sistemin ihtiyacı olan reformla hiçbir ilgisi yoktur. Meclisin gündemine taşınacak olan muhtemel tasarının, ufak tefek düzeltmeler dışında, vergi reformuyla hiçbir ilgisi olmayacaktır.

Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; Irak nedeniyle, Irak'a Amerika Birleşik Devletlerinin olası müdahalesi nedeniyle, ekonomi biraz gölgede kaldı. Maalesef, yeni kriz ihtimallerinin eşiğindeyiz. Bütçe, Meclise henüz getirilememiştir. Yüksek Planlama Kurulu iki kez toplanmış olmasına rağmen, henüz bütçe büyüklükleri belli olmamıştır. Bütçe dengeleri, maalesef, Irak nedeniyle Amerika Birleşik Devletlerinden gelmesi beklenen bir yardıma bağlı kılınmıştır. Olası Irak savaşı olmasaydı, hükümet, bütçede acaba ne yapacaktı merak ediyorum.

Acil eylem planıyla bir ay içerisinde makro ekonomik hedeflerin revize edileceği belirtilmişti. Yapılan, hükümet olunmasından sonra, hükümet programının ilanından sonra, eski hükümetin ortaya koyduğu makro ekonomik hedeflerin aynen benimsenmesi olmuştur.

Vergi indirim vaatlerinden vazgeçilmiştir. Hayat standardı esasını getiremeyen veya getirmekten vazgeçen hükümet, Gelir Vergisinde vergi tarifesini 5 puan artırma hazırlığı içine girmiştir. Gelir Vergisi tarifesindeki artırım, kamuoyuna, vergi reformunun bir adımı olarak sunulmaktadır. Malî milat ve vergi affıyla başlayan süreç, ekonomi yönetimindeki kararsızlık ve dağınıklıkla birlikte, Türk ekonomisine pahalıya mal olmaktadır. Vergi barışının, vergi affının, bu bağlamda Türk ekonomisine, içinde yaşadığımız günlerde, bu kritik günlerde getireceği hiçbir katkı yoktur; mükellef sayısının sadece yüzde 5'ini ilgilendirmektedir. Bu mükelleflerin sorunlarını çözelim, bunlar da bizim mükellefimiz; ama, bu sorunları çözelim derken, milyarlarca dolarlık hayalî ihracat yapan mükelleflerin, şirketlerin, hayalî ihracattan kaynaklanan, sahte fatura kullanmaktan kaynaklanan suçlarını affetmeyi, bu kanunun bir ayıbı, bir eksiği olarak görüyor, Yüce Meclisin takdirlerine sunuyorum.

Teşekkür ediyorum, saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Hamzaçebi.

Madde üzerinde başka söz talebi?.. Yok.

Kanunun 5 inci maddesini oylayacağız.

Maddenin oylanmasının açıkoylama şeklinde yapılmasına ilişkin önerge vardır; bu nedenle, oylamayı açıkoylama şeklinde yapacağız.

Önce, açıkoylama talebinde bulunan milletvekillerinin adını okuyup, salonda bulunup bulunmadıklarını arayacağım.

Faruk Çelik?.. Burada.

Ayhan Zeynep Tekin?.. Burada.

Selami Uzun?..

AVNİ DOĞAN (Kahramanmaraş) - Tekabbül ediyorum.

BAŞKAN - Ahmet Yeni?.. Burada.

Cavit Torun?.. Burada.

Fatma Şahin?.. Burada.

Sinan Özkan?.. Burada.

Hasan Angı?..

TEVHİT KARAKAYA (Erzincan) - Tekabbül ediyorum.

BAŞKAN - Abdullah Erdem Cantimur?..Burada.

Mehmet Sarı?.. Burada.

Ahmet Uzer?.. Burada.

Mahmut Durdu?.. Burada.

Ayhan Sefer Üstün?.. Burada.

Mustafa Demir?..

KEMALETTİN GÖKTAŞ (Trabzon) - Tekabbül ediyorum.

BAŞKAN - Kemalettin Göktaş Bey tekabbül ediyor.

HASAN AYDIN (İstanbul) - Yanlış el kaldırıyor Sayın Başkan. Ayıp oluyor!..

V. HAŞİM ORAL (Denizli) - İki kere el kaldırıyor...

BAŞKAN - Mustafa Cumur?.. Burada.

Zekeriya Akçam?.. Burada.

Vahit Erdem?.. Burada.

Ali Rıza Alaboyun?.. Burada.

Atilla Koç?.. Burada.

Gülseren Topuz?.. Burada.

Semiha Öyüş?.. Burada.

Serpil Yıldız?.. Yok.

Sabri Varan?.. Burada.

İbrahim Köşdere?.. Burada.

Salonda yeteri kadar imza sahibi olduğu anlaşılmıştır.

Açıkoylamanın şekli hakkında Genel Kurulun kararını alacağım.

Açıkoylamanın elektronik oylama cihazıyla yapılmasını oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Oylama için 5 dakika süre vereceğim. Bu süre içerisinde sisteme giremeyen üyelerin teknik personelden yardım istemelerini, bu yardıma rağmen de sisteme giremeyen üyelerin, oy pusulalarını, oylama için öngörülen 5 dakikalık süre içerisinde Başkanlığa ulaştırmalarını rica ediyorum; ayrıca, vekâleten oy kullanacak sayın bakanlar varsa, hangi bakana vekâleten oy kullandığını, oyunun rengini ve kendisinin ad ve soyadı ile imzasını da taşıyan oy pusulasını yine oylama için öngörülen 5 dakikalık süre içerisinde Başkanlığa ulaştırmalarını rica ediyorum.

Sisteme giremeyip oy pusulası gönderen sayın milletvekillerinin salonda hazır bulunmalarını istirham ediyorum.

Oylama işlemini başlatıyorum.

(Elektronik cihazla oylama yapıldı)

BAŞKAN - 16.1.2003 Tarihli ve 4792 Sayılı Vergi Barışı Kanununun 5 inci maddesinin açıkoylama sonucunu açıklıyorum:

Oylamaya katılan milletvekili sayısı                                :                                 475

Kabul                                :                                346

Ret                                :                                129

Bu durumda, 5 inci madde kabul edilmiştir. (AK Parti sıralarından alkışlar) (1)

Birleşime 10 dakika ara veriyorum.

Kapanma Saati : 16.54

İKİNCİ OTURUM

Açılma Saati: 17.08

BAŞKAN: Başkanvekili Sadık YAKUT

KÂTİP ÜYELER: Ahmet KÜÇÜK (Çanakkale), Mevlüt AKGÜN (Karaman)

BAŞKAN- 36 ncı Birleşimin İkinci Oturumunu açıyorum.

53 sıra sayılı kanunun görüşmelerine kaldığımız yerden devam ediyoruz.

VI. – KANUN TASARI VE TEKLİFLERİYLE KOMİSYONLARDAN

GELEN DİĞER İŞLER (Devam)

1.- 16.1.2003 Tarihli ve 4792 Sayılı Vergi Barışı Kanunu ve Anayasanın 89 uncu Maddesi Gereğince Cumhurbaşkanınca Bir Daha Görüşülmek Üzere Geri Gönderme Tezkeresi ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (1/520) (S. Sayısı : 53) (Devam)

BAŞKAN- Komisyon?.. Burada.

Hükümet?.. Burada.

6 ncı maddenin oturarak okunmasını oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

6 ncı maddeyi okutuyorum:

Pişmanlıkla ya da kendiliğinden yapılan beyanlar

MADDE 6. - 1. Bu Kanunun kapsadığı dönemlere ilişkin olarak Şubat 2003 ayı sonuna kadar;

a) Vergi Usul Kanununun 371 inci maddesine göre beyan edilen matrahlar üzerinden tarh ve tahakkuk ettirilen vergilerin tamamı ile hesaplanacak pişmanlık zammının ve kesilen usulsüzlük cezasının ayrı ayrı % 10'unun; altı eşit taksitte Şubat, Nisan, Haziran, Ağustos, Ekim, Aralık 2003 ayları sonuna kadar tamamen ödenmesi şartıyla pişmanlık zammı ve usulsüzlük cezasının kalan % 90'ının,

b) Vergi Usul Kanununun 30 uncu maddesinin dördüncü fıkrasına göre kendiliğinden verilen beyannameler üzerinden tarh ve tahakkuk ettirilen vergilerin tamamı ile hesaplanacak gecikme faizinin ve kesilecek vergi cezalarının ayrı ayrı % 20'sinin; (a) bendinde belirtilen süre ve şekilde ödenmesi ve dava açılmaması şartıyla, gecikme faizi ile vergi cezalarının % 80'inin,

Tahsilinden vazgeçilir.

Ancak, bu Kanunun kapsadığı dönemlere ilişkin olarak Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten önce pişmanlık talebi ile verilip, ödeme yönünden şartların ihlal edildiği beyannameler ile kendiliğinden verilen beyannameler için kesilen ve bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarih itibarıyla tebliğ edilmemiş ya da dava açma süresi geçmemiş olan vergi ziyaı cezaları, bu fıkranın (b) bendi kapsamında sayılır. Bu durumda, vergilerin tamamı ile gecikme zammı, gecikme faizi ve vergi ziyaı cezalarının % 20' sinin (a) bendinde belirtilen süre ve şekilde ödenmesi, ceza ihbarnamesinin ilk taksit ödeme süresinden sonra tebliğ edilmesi halinde, bu cezanın, ihbarnamenin tebliğini izleyen aydan başlamak üzere altı ayda altı eşit taksitte ödenmesi ve dava açılmaması şartıyla gecikme zammı, gecikme faizi ve vergi ziyaı cezalarının kalan % 80'inin tahsilinden vazgeçilir.

2. Gelir Vergisi Kanununun 64 üncü maddesinde sayılan diğer ücret mükelleflerinin; Şubat 2003 ayı sonuna kadar vergi dairelerine başvurarak 2003 takvim yılına ilişkin gelir vergilerini tarh ettirmeleri ve karnelerine işletmeleri kaydıyla önceki dönemlere ilişkin olarak herhangi bir vergi ve ceza aranmaz. Bu mükelleflerden daha önce mükellefiyet kaydını yaptırmamış olanların işe başlama tarihi olarak bu Kanuna göre yaptıkları müracaat tarihi esas alınır.      

BAŞKAN - Madde üzerinde, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına söz isteyen İstanbul Milletvekili Kemal Kılıçdaroğlu.

Buyurun Sayın Kılıçdaroğlu. (CHP sıralarından alkışlar)

Konuşma süreniz 10 dakikadır.

CHP GRUBU ADINA KEMAL KILIÇDAROĞLU (İstanbul) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Yüce Meclisin oylarıyla bir yolsuzluk komisyonu kurulmuştu. Geçen gün yolsuzluk komisyonu toplandı; yolsuzlukla mücadele konusunda nasıl bir strateji izlememiz gerektiğini belirlemeye çalıştı. Yolsuzluk konusunda bu kadar hassas olan bir Parlamentonun, naylon fatura kullanarak devletten vergi çalmayı alışkanlık haline getirenleri affetmesini, doğrusunu isterseniz içime sindiremiyorum. (CHP sıralarından alkışlar) Ya birinde yanlışlık yapıyoruz ya öbüründe yanlışlık yapıyoruz. Yolsuzluğa karşıyız diyoruz; ama, devleti soyan insana, tüyü bitmemiş yetime hizmet götürmek için vergi toplamaya çalışan, fakat vergisini bilinçli olarak ödemeyen insanlara af getiriyoruz. Yüce Parlamentonun buna onay vermesi, doğrusunu isterseniz, tam bir çelişki.

Bizim temel sorunumuz ne? Değerli arkadaşlarım, bu kanun -genel gerekçesini söylüyorum- ekonomik kriz nedeniyle vergisini ödeyemeyenlere kolaylık getirmeyi düşünüyor. Cumhuriyet Halk Partisi olarak biz, ekonomik kriz nedeniyle vergisini ödeyemeyen, vergisini geciktirebilen, herhangi bir nedenle vergi ödemede zorlanan insanlara kolaylık getirilmesinden yanayız; bunlara evet diyoruz; doğrusu da budur; çünkü, bu krizden etkilenenlere kolaylık getirilmesi  lazım; ama, naylon fatura kullanıp, sahte belge kullanıp devletten vergi iadesi alanlara ve devletin ödenmesi gereken vergisini ödemeyenlere kolaylık getirmenin, bu vergi barışıyla, toplumsal barışla ne ilgisi olabilir?!

Ben, size, Vatandaşın Vergisini Koruma Derneğinin yayımladığı bir bildiriden bir paragraf okumak istiyorum değerli arkadaşlarım: "Yasanın genel gerekçesinde, vergi affının 200 ve 2001 yılında yaşanan ekonomik kriz nedeniyle çıkarıldığının belirtilmesine karşın, yasanın 14 üncü maddesiyle -bilerek veya bilmeyerek- naylon fatura kullanarak vergi kaçıran veya hayalî ihracat yaparak devleti soyanlar da af kapsamına alındı. Böylece, hayalî ihracat yaparak geçmişte devleti soyanlar ve vergi kaçıranlar, bir kez daha ödüllendirilmiş oldu. Şimdi, devlete ve topluma saygılı vergi yükümlüleri adına soruyoruz: Vergilerini zamanında ödeyen yükümlüleri enayi konumuna düşürmek devletin saygınlığıyla bağdaşır mı?"

Doğru değil mi değerli arkadaşlarım? Düzenli, saygılı bir şekilde beyan ettiği vergileri ödeyenlere saygı göstermemiz ve bunları ödüllendirmemiz gerekmez mi?!

Burada yasanın tümü üzerinde görüşülürken Adalet ve Kalkınma Partisi adına söz alan milletvekili arkadaşımız, bir vergi yükümlüsünün kendisine gönderdiği mektuptan söz etti. 30 000 000 dolarlık ihracat yapan bir işadamının 20 000 000 liralık bir sahte benzin faturası nedeniyle hapiste olduğunu söylüyor ve bu vergi barışı tasarısının kendisini hapisten kurtaracağını öngörüyor.

Değerli milletvekilleri, 30 000 000 dolar değil, isterse 1 000 000 liralık ihracat yapan bir insanın bilmeden herhangi bir nedenle; naylon fatura, sahte bir fatura veya düşük bedelli bir fatura nedeniyle hapse girmesi elbette doğru değildir, elbette buna karşı çıkmamız lazım, elbette bu soruna çözüm bulmamız lazım; ama, söyler misiniz bu kanunun hangi maddesi bu soruna çözüm getiriyor?! Bu kanunun hiçbir maddesi bu soruna çözüm getirmiyor değerli arkadaşlarım. Neden getirmiyor onu da söyleyeyim değerli milletvekilleri: Bana söyler misiniz; ihracatçının veya ihracat yapan birisinin, bilmeden, belgelerine, dosyalarına girmiş bir naylon fatura nedeniyle bu kişi hakkında soruşturma açılmaz, Türk Ceza Kanunu dolayısıyla savcılığa sevk edilmez diye bir madde var mı bunun içinde veya ben mi göremiyorum?! Demek ki yok değerli arkadaşlarım.

Önemli olan şu: Maden biz bunu getiriyoruz, buna da tamam diyelim; ama, bari çözümünü getirelim, bir daha olmasın bunlar; ama, bunlar yine olacak, bir daha olacak, yine af gelecek.

Bakın, size, Sayın Cumhurbaşkanının veto gerekçesinden bir bölüm okuyayım: "Ülkemizde 1980-2000 yıllarında 11 kez af yasası çıkarılarak ortalama iki yılda bir vergi affına başvurulması bu kurumu gelenekselleştirmiştir. Bu durum, bir yandan vergi suçlarının işlenmesini özendirmekte ve vergi cezalarının caydırıcı etkisini azaltmakta; öte yandan da, vergisini zamanında ödeyen yurttaşların adalet duygusunu incitmekte ve güvenini sarsmaktadır."

Sayın Maliye Bakanımız açıklama yapıyor, diyor ki: "Bundan sonra bir daha vergi affı gelmeyecek." Ben, bilsem ki, Sayın Maliye Bakanımız ömür boyu Maliye Bakanı olarak kalacak, güveneceğim; ama, Sayın Bakan gittikten sonra bir başka bakan gelecek, o da bir vergi affı getirecek; çünkü, her aftan sonra, her sayın maliye bakanımız şunu söylemiştir: "Bu, son af, bir daha af çıkmayacak." 1980'den bu yana çıkan af yasası 11...

Bundan sonra bir daha af çıkacak, neden af çıkacak; şimdi, bu maddede diyoruz ki, pişmanlıkla dilekçe verenlere, beyanda bulunanlara kolaylık getireceğiz. Söyler misiniz, siz, mükellef olsanız, niye götürüp pişmanlıkla beyan edeceksiniz ki; nasıl olsa, iki sene sonra, bir daha af çıkacak; bunun uygulamaları var zaten. Her iki yılda bir affın çıktığı ortamda, devlet vergi toplayabilir mi, devletin saygınlığı kalabilir mi, dürüst mükellef ödüllendirilebilir mi?! Biz, kaçakçıyı ödüllendiriyoruz, dürüstü cezalandırıyoruz. Böyle bir sistemin, buna katkıda bulunacağını sanmıyorum değerli arkadaşlar.

Şimdi, bütün sorun, kamu yönetiminde. Bakın, size, son kez, sözlerime son vermeden, Sayın Rifat Hisarcıklıoğlu'nun sözlerinden bir bölümü, yine, izninizle okumak istiyorum: "Türkiye'nin temel sorunu kötü yönetimdir. Kötü yönetimin kaynağı, kamu idaresinin örgütlenme ve işleyiş biçimidir. Kamu idaremiz, ülke sorunlarına çözüm, vatandaşlarına kaliteli hizmet üretememektedir, bütünüyle çağdışı kalmıştır. Bu durum, hepimizin yaşamını olumsuz yönde etkilemektedir. Bugün içinde bulunduğumuz yüksek kamu borç stoku ve buna bağlı makro iktisadî istikrarsızlık ortamının temel nedeni, kamu idaresinin içine düştüğü bu durumdur."

Gelin, bu tür yapay tasarılarla değil, ülkenin sorunlarına temel çözümler üretebilecek tasarılarla, biz, sorunları aşabilelim.

Sözlerime son vermeden önce, gündemdışı konuşma yaparken, savaşa karşı olduğunu ifade eden ve barıştan yana olduğunu ifade eden Adalet ve Kalkınma Partisinin değerli milletvekiline teşekkür etmek istiyorum; çünkü, gerçekten de, bu onurlu Parlamentodan savaşa "evet" kararının çıkacağına kişisel olarak inanmıyorum.

Hepinize saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Kılıçdaroğlu.

Başka söz talebi?..Yok.

Kanunun 6 ncı maddesini oylayacağız.

Maddenin oylanmasının, açıkoylama şeklinde yapılmasına ilişkin önerge vardır.

Önce, açık oylama talebinde bulunan milletvekillerinin adını okuyup, salonda bulunup, bulunmadıklarını arayacağım:

Faruk Çelik ?..Burada.

Ayhan Zeynep Tekin?..Burada.

Selami Uzun?..Burada.

Ahmet Yeni?..Burada.

Cavit Torun?..Burada.

Fatma Şahin?..Burada.

Sinan Özkan?..Burada.

Hasan Angı?..Burada.

Abdullah Erdem Cantimur?..Burada.

Mehmet Sarı?..Burada.

Ahmet Uzer?..Burada.

Mahmut  Durdu?..Burada.

Ayhan Sefer Üstün?..Burada.

Mustafa Demir?..Yok.

Mustafa Cumur?..Burada.

Zekeriya Akçam?..Burada.

Vahit Erdem?..Burada.

Ali Rıza Alaboyun?..Burada.

Atilla Koç?..Burada.

Gülseren Topuz?..Burada.

Semiha Öyüş?..Burada.

Serpil Yıldız?..Burada.

Sabri Varan?..Burada.

İbrahim Köşdere?..Burada.

Yeteri kadar imza sahibinin salonda olduğu anlaşılmıştır.

Açıkoylamanın şekli hakkında Genel Kurulun kararını alacağım.

Açıkoylamanın elektronik oylama cihazıyla yapılmasını oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Oylama için 5 dakika süre vereceğim. Bu süre içerisinde sisteme giremeyen üyelerin teknik personelden yardım istemelerini, bu yardıma rağmen de sisteme giremeyen üyelerin, oy pusulalarını, oylama için öngörülen 5 dakikalık süre içerisinde Başkanlığa ulaştırmalarını rica ediyorum; ayrıca, vekâleten oy kullanacak sayın bakanlar varsa, hangi bakana vekâleten oy kullandığını, oyunun rengini ve kendisinin ad ve soyadı ile imzasını da taşıyan oy pusulasını yine oylama için öngörülen 5 dakikalık süre içerisinde Başkanlığa ulaştırmalarını rica ediyorum.

Oylama işlemini başlatıyorum.

(Elektronik cihazla oylama yapıldı)

BAŞKAN - 16.1.2003 Tarihli ve 4792 Sayılı Vergi Barışı Kanununun 6 ncı maddesinin açıkoylama sonucunu okuyorum:

Oy sayısı                                :                                 468

Kabul                                :                                 345 (AK Parti sıralarından alkışlar)

Ret                                :                                 123

Bu durumda, 6 ncı madde kabul edilmiştir. (1)

7 nci maddeyi okutuyorum:

ÜÇÜNCÜ BÖLÜM

Matrah Artırımı

Gelir ve kurumlar vergisinde matrah artırımı

MADDE 7. - 1. Gelir ve kurumlar vergisi mükellefleri vermiş oldukları yıllık beyannamelerinde vergiye esas alınan matrahlarını, bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten itibaren Şubat 2003 ayı sonuna kadar, 1998 takvim yılı için % 30, 1999 takvim yılı için % 25, 2000 takvim yılı için % 20, 2001 takvim yılı için % 15 nispetlerinden az olmamak üzere artırdıkları takdirde, kendileri hakkında artırımda bulunulan yıllar için yıllık gelir ve kurumlar vergisi incelemesi ve bu yıllara ilişkin olarak bu vergi türleri için daha sonra başka bir tarhiyat yapılmaz.

2. Gelir vergisi mükelleflerinin; artırımda bulunmak istedikleri yıl ile ilgili olarak vermiş oldukları gelir vergisi beyannamelerinde zarar beyan edilmiş ya da hiç beyanname verilmemiş olması halinde, vergilendirmeye esas alınacak matrah ile (1) numaralı fıkraya göre artırdıkları matrahlar; 1998 takvim yılı için 2.500.000.000 liradan, 1999 takvim yılı için 3.000.000.000 liradan, 2000 takvim yılı için 3.750.000.000 liradan, 2001 takvim yılı için 5.000.000.000 liradan az olamaz. Ancak beyana tabi geliri sadece gayrimenkul sermaye iradından oluşan gelir vergisi mükellefleri için vergilendirmeye esas alınacak matrah, ilgili yıllar için belirlenmiş tutarın 1/5'i olarak dikkate alınır. Bu fıkranın uygulamasında ilgili yıllar itibarıyla gayrimenkul sermaye iratları için belirlenen istisna tutarları dikkate alınmaz.

3. Basit usulde vergilendirilen gelir vergisi mükelleflerinden 1999, 2000 ve 2001 takvim yıllarına ilişkin yıllık gelir vergisi beyannamesini bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten önce vermiş olanlar hakkında bu yıllara ilişkin olarak yıllık gelir vergisi incelemesi ve tarhiyat yapılmaz. Bu mükelleflerin belirtilen yıllarla ilgili olarak hiç beyanname vermemiş olmaları halinde, bu hükümden yararlanabilmeleri için vergilendirmeye esas olmak üzere asgarî; 1999 takvim yılı için 600.000.000 lira, 2000 takvim yılı için 900.000.000 lira, 2001 takvim yılı için 1.200.000.000 lira matrah beyan etmeleri zorunludur.

4. Kurumlar vergisi mükelleflerinin; artırımda bulundukları yıla ilişkin olarak daha önce vermiş oldukları beyannamelerinde zarar beyan etmiş olmaları veya beyanname vermemiş olmaları halinde, vergilendirmeye esas alınacak matrahlar ile (1) numaralı fıkraya göre artırdıkları matrahlar 1998 takvim yılı için 7.500.000.000 liradan, 1999 takvim yılı için 9.000.000.000 liradan, 2000 takvim yılı için 11.250.000.000 liradan, 2001 takvim yılı için 15.000.000.000 liradan az olamaz.

5. Bu madde hükmüne göre artırılan matrahlar, % 30 oranında vergilendirilir. Bu matrahlar üzerinden ayrıca herhangi bir vergi, fon payı ve eğitime katkı payı alınmaz. Ancak, gelir ve kurumlar vergisi mükelleflerinin, artırımda bulunmak istedikleri yıla ait yıllık beyannamelerini kanunî  sürelerinde vermiş, bu beyannameler üzerinden tahakkuk eden vergilerini süresinde ödemiş ve bu vergi türleri için bu Kanunun 2 ve 3 üncü maddesi hükümlerinden yararlanmamış olmaları şartıyla, bu madde hükmüne göre artırılan matrahları % 25 oranında vergilendirilir. İstisna, indirim ve mahsuplar nedeniyle bu beyannameler üzerinden ödenmesi gereken verginin bulunmaması halinde de bu hüküm uygulanır.

6. Kurumlar vergisi mükelleflerinin verdikleri yıllık beyannamede kurum kazancından indirilen ve Gelir Vergisi Kanununun 94 üncü maddesinin birinci fıkrasının (6) numaralı bendine göre gelir vergisi tevkifatına tabi tutulmuş olan kazanç ve iratlarının da bulunması halinde, (1) numaralı fıkrada belirtilen vergi incelemesine ve tarhiyata muhatap olmamaları için bu kazanç ve iratlar üzerinden tevkif edilen vergilerin, ait olduğu yıla ilişkin olarak (1) numaralı fıkrada belirtilen nispetlerde artırılarak ödenmesi şarttır.

7. Gelir Vergisi Kanununun 94 üncü maddesinin birinci fıkrasının (6) numaralı bendinde yer alan vergi tevkifatına tabi kazanç ve iratların muhtasar beyanname ile beyan edilmemiş olması halinde, kurumlar vergisi mükelleflerinin bu yıllara ilişkin olarak vergi incelemesine ve tarhiyata muhatap olmamaları için; bu kazanç ve iratlara ait tevkifat matrahlarını, bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarih ile Şubat 2003 ayı sonuna kadar, (4) numaralı fıkrada belirtilen asgari matrahın % 50'sinden az olmamak şartıyla beyan etmeleri ve beyan edilen bu matrahlar için 1998 yılı ile ilgili olarak % 19, 1999 yılı ile ilgili olarak % 18, 2000 yılı ile ilgili olarak % 17 ve 2001 yılı ile ilgili olarak    % 16 nispetinde vergilendirilmeleri şarttır.

8. (6) ve (7) numaralı fıkralarda yer alan hükümlerden yararlanarak artırımda veya beyanda bulunan mükelleflerin, bu yıllara ilişkin olarak vergi incelemesi ve tarhiyata muhatap olmamaları için, ilgili yıllarda vergiye esas alınan kurumlar vergisi matrahlarını da (4) numaralı fıkrada belirtilen tutarlardan az olmamak üzere (1) numaralı fıkrada belirtilen nispetlerde artırmaları şarttır.

9. (7) numaralı fıkra hükmünden yararlanarak beyanname veren mükellefler hakkında bu fiilleri için Vergi Usul Kanununun usulsüzlük cezalarına ilişkin hükümleri uygulanmaz.

10. Gelir ve kurumlar vergisi mükelleflerinin bu madde hükmünden yararlanarak beyan ettikleri matrahları artırmaları halinde, daha önce tevkif yoluyla ödemiş oldukları vergiler, artırılan matrahlar üzerinden hesaplanan vergilerden mahsup edilmez.

11. Gelir ve kurumlar vergisi mükelleflerinin matrah artırımında bulundukları yıllara ait zararların % 50'si, 2002 ve izleyen yıllar kârlarından mahsup edilmez.

12. İstisna ve indirimler nedeniyle gelecek yıllarda matrahtan indirim konusu yapılabilecek tutarlar ile geçmiş yıl zararları bu madde hükmüne göre artırılan matrahlardan indirilemez.

13. Matrah artırımında bulunan mükelleflerin yıllık gelir ve kurumlar vergisine mahsuben daha önce tevkif yoluyla ödemiş oldukları vergilerin, mahsup ya da nakden iadesi ile ilgili taleplerine ilişkin inceleme ve tarhiyat hakkı saklıdır.     

BAŞKAN - 7 nci madde üzerinde, Cumhuriyet Halk Partisi adına, Balıkesir Milletvekili Ali Kemal Deveciler; buyurun efendim. (CHP sıralarından alkışlar)

Konuşma süreniz 10 dakikadır.

CHP GRUBU ADINA ALİ KEMAL DEVECİLER (Balıkesir) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 29 Ocak 2003 tarihinde, Cumhurbaşkanınca, bir daha görüşülmek üzere Meclisimize gönderilen ve şu anda da tekrar görüşmekte olduğumuz Vergi Barışı Kanununun 7 nci maddesi hakkında Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına söz almış bulunmaktayım; hepinizi sevgi ve saygıyla selamlıyorum.

Kanunun 7 nci maddesiyle, Gelir ve Kurumlar Vergisi mükellefleri, daha önceki yıllara ilişkin vermiş oldukları beyannamelerde bildirdikleri matrahlarını, yıllar itibariyle, belli oranlarda artırdıklarında bunlar hakkında vergi incelemesi yapılmayacaktır ve artırım miktarları dışında da bu mükellefler hakkında herhangi bir tarhiyatta bulunulmayacaktır.

Aslında, bu madde, önceki yıllarda vergi kaçırmış bulunan, noksan beyanda bulunmuş ve kendisini vergi inceleme tehdidi altında gören mükelleflerin, eksik beyanlarının belli bir kısmını tamamlamak suretiyle ve bu tamamlamadan sonra, yine, gerçek matrahlarının bildirilmeyen kısmını da affeden bir madde görünümündedir; yani, eski dönemlerle ilgili olarak, kendi üzerinde vergi inceleme tehdidi bulunan mükellefleri rahatlatıcı bir maddedir.

Bunun, hem de öyle bir rahatlatıcı özelliği var ki; örneğin, 1998 yılı için, o dönemde vermiş olduğunuz beyannamedeki matrahınızı yüzde 30 artırırsanız, siz, artık incelenmeyeceksiniz, artık affedildiniz deniliyor. Şayet, mükellef, 1998 yılında beyan etmiş olduğu matrah üzerinden yüzde 200-300 düşük matrah beyan ettiyse, sadece yüzde 30 dolayında bir artırım ilavesiyle, diğer yüzde 270'lik kısmından ve tabiî ki, inceleme tehditlerinden de kurtulmuş olacaktır.

Burada, şunu belirtmek istiyorum: Bu madde, kendisini inceleme tehdidi altında gören kişileri ve şirketleri rahatlatmaya yöneliktir; çünkü, küçük esnafımızın kazancı bellidir. Tüm gelirlerini kuruşu kuruşuna beyan eden, tüm gelirlerini kayıt içine alan, kazancının tamamını beyannamesinde gösteren ve vergisini zamanında ödeyen bir mükellef düşünelim; ama, bu yasa kabul edildiğinde, bu dürüst mükellef, acaba, matrah artırımı yapayım mı yapmayayım mı diye tereddütte kalacak ve belki de kazancı olmadığı halde, kazancının tamamını bildirdiği halde, korkarak, matrah artırımında bulunup, ekvergi ödemek durumunda bırakılacaktır; çünkü, acaba, matrah artırımı yapmazsam, vergi incelemesi olur da daha büyük ceza mı yerim düşüncesiyle, olmayan bir kazancın vergisini kat be kat ödemek durumunda bırakılacaktır.

Diğer taraftan ise, matrah artırımıyla kendisini incelemeden kurtaran, yapmış olduğu yüzde 30'luk matrah artışının, belki 10 misli, 20 misli, 30 misli gelirini, kazancını kayıtdışı bırakan mükellefler ve şirketler, vergi denetiminden kurtarılmış olacaktır.

Aslında, burada, sistemin kendi kendini inkârı vardır; yani, açıkça, mükelleflere deniliyor ki: Biz sizi inceleyemiyoruz; sizden, kazancınıza göre, gerçek matrahınıza göre vergi alamıyoruz; şu kadar artırın da, sizin yakanızdan düşelim. Aslında, bu da, sistemin kendi kendisini inkârıdır ve sistemin, nasıl karmaşık bir hale geldiğinin açık seçik göstergesidir.

Vergi sistemi, kendisini yürütemez duruma düşmüştür. Verilen rakamlara göre vergi inceleme oranlarına bakıyoruz; yüzde 1 - 2 deniliyor. Yüzde 1 - 2 olduğu da şüpheli! Mükelleflerin ancak yüzde 1'ini, yüzde 2'sini inceliyorsunuz ve yapılan incelemeler de şunu gösteriyor: İncelemeye tabi tutulup da, vergi farkı bulunmayan mükellef yok. Böyle bir ortamda, sistemin, işlemediği, olduğu gibi mükelleflerin vicdanına bırakıldığı görülmektedir.

Bunun yanında, memurlar, işçiler -yani ücretliler- gibi emekçi kesimlerin vicdanına bırakılmıyor; onların vergileri, kaynağından, bordrolarından, kendilerine sorulmaksızın, peşin olarak kesiliyor. Bu sistem, zaman zaman da, kendi iç tutarsızlığı yüzünden işlemez hale geliyor. Sistem işlemez hale gelince de "biriken bazı dosyaları tasfiye edeceğiz" gerekçesiyle, ikide bir, iktidarlar tarafından af çıkarılıyor.

O halde, yapılacak şey, adaletli, adil ve ödeme gücü olanlara yönelik bir vergi sisteminin temel yapısını kurabilmektir ve Meclisimizin de yegâne görevi budur. Anayasanın 73 üncü maddesinde "vergilerin, ödeme gücüne göre tahsil edileceği" ısrarla ifade edildiği halde, özellikle son yıllarda, harcamalar üzerinden alınan vergilerin toplam vergi geliri içerisindeki payı gittikçe artmaktadır. Halbuki, gelişmiş ülkelerdeki gibi, doğrudan tahsil edilen dolaysız vergilerin toplam vergi gelirleri içerisindeki payının daha yüksek olması gerekmektedir. Bizde ise, tam tersine bir gelişme vardır; dolaylı vergilerin vergi gelirleri içerisindeki payı sürekli olarak artmaktadır. Bu, harcama temayülü yüksek olan düşük gelir grupları üzerindeki vergi yükünün artışı anlamına gelmektedir.

Diğer taraftan, dolaysız vergilere bakıyorsunuz; dolaysız vergiler içerisinde de ücretlilerin vergi yükü ağır basmaktadır. Sistem, hem kendi vergi kanunlarının işlerliği açısından, hem de temel ilkeleri belirlenmiş olan Anayasa maddesiyle uyumu açısından tam bir tutarsızlık içerisindedir ve bu af tasarısı da, bu tutarsızlığın ve bu karmaşanın bir ciddî sonucu olarak buraya gelmiştir kanaatindeyim. Ciddî bir vergi reformuyla, vergi kanunlarının ve uygulamalarının tekrar gözden geçirilmesi gerektiğine olan inancımı belirtmek istiyorum.

Gerçekten, bir vergi barışı varsa; gerçekten, ekonomide, toplumda yeni bir dönem, yeni bir sayfa açılıyorsa, bir köklü değişime gitmişsek, sistemi değiştirmişsek, yapılması gereken bir düzenlemedir matrah artırımı; ama, ortada böyle bir şey yok. 1992 yılındaki düzenlemeyi, vergi affını incelersek, o vergi affının ne getirdiği irdelenirse, matrah artırımından, fazlaca bir gelir elde edilmediği açıkça görülecektir. Yani, sadece ve sadece, sorunları olan mükelleflerin sorunları çözülmüştür.

Matrah artırımı nasıl bir felsefenin eseri olmalıydı; aslında olması gereken, hakikaten, vergi sisteminde bir köklü reform yapılır; ekonomide, enflasyonda tek haneli rakamlara düşülür; Avrupa Birliği sürecinde hakikaten bir yol alırız; ekonomi istikrara kavuşur; bütün bunlar içerisinde, gerçekten, o yeni döneme geçerken, artık, eskiyle bağı koparmak açısından böyle bir düzenleme doğru olabilir.

Bu, matrah artırımı, vergi denetimini de son derece zayıflatan, vergi idaresini son derece yıpratan bir maddedir. Bunun sonuçlarını hep birlikte göreceğiz. Esas itibariyle, matrah artırımları, vergi idaresini, vergi denetimini güçsüzleştiren, gelecekte çok daha zor durumda kalınmasına yol açan bir düzenleme olmaktadır. Bir yandan otokontrol mekanizması olarak, bizim öyle nitelendirdiğimiz; ama, hükümetin katılmadığı, nereden buldun müessesesi kaldırılırken, bir yandan da, bu şekilde yapılacak olan matrah artırımıyla geçmişi sıfırlayacak şekilde bir anlayış, hakikaten, vergi idaresini zorlayacaktır.

Bu denli sık aralıklarla vergi affının çıkması, zaten vergi ödemek istemeyen birkısım mükellefleri cesaretlendirmektedir. Yasal yükümlülüklerini zamanında yerine getirmeyen mükellefler, kısa bir süre içinde vergi affının olacağından emin olarak, rahat hareket edebilmektedir. Bu tür mükelleflerin, vergi kaçırmaları ya da beyan ettikleri gelirin vergisini ödememeleri dolayısıyla karşı karşıya oldukları tek risk, bir iki yıl içinde vergi incelemesine tabi tutulma ihtimalidir. Vergi inceleme oranının ve inceledikten sonra karşı karşıya kalınacak nihaî yükümlülüklerin pek de yüksek olmadığı bir ortamda vergi kaçırmanın ya da vergi ödememenin ciddî bir yaptırımı kalmamaktadır.

Nereden bakılırsa bakılsın, hem ek vergiler konulması hem de vergi aflarının çıkarılması, sadece vergisel yükümlülükleri yerine getirmeyen kişilerin işine yaramakta; bu kişiler, gelirlerini kayıtdışı tutmanın, başka bir deyişle, kendilerini devletten gizlemenin ödülünü yine devletten almaktadır. Böyle bir durum karşısında, vergisini zamanında ve tam olarak ödeyen mükelleflerin, özelde vergi sistemine, vergi idaresine, vergilendirmedeki adalete, genelde devlete güvenleri sarsılmaktadır. Onun içindir ki, Meclisimizce yapılacak bir düzenlemeyle, yapacağımız bir jestle, beyannamelerini zamanında veren, vergilerini zamanında ödeyen bu dürüst ve duyarlı mükellefleri unutmamamız lazım. Burada yapacağımız bir düzenlemeyle bunların mağduriyetlerinin de biraz olsun giderilmesi lazım. 2002 yılına ait ödeyecekleri Gelir ve Kurumlar Vergilerinde indirim yapılarak kendilerinin bu şekilde ödüllendirilmesinin gerekmekte olduğu kanaatindeyim.

Sayın milletvekilleri, şu anda görüşmekte olduğumuz bu yasanın 14 üncü maddesi Meclisimizce tekrar kabul edildiğinde, başta, Maliye Bakanımızı ve naylon fatura kullanarak vergi kaçıranları, naylon fatura kullanarak hayali ihracat yapanları Meclisimiz olarak aklamış olacağız; ama, şunu da bilelim ki, halkımız da bunları çok iyi biliyor. Bunları, yani, naylon faturacıları, hayali ihracatçıları, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu olarak değil, Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu olarak sizler aklamış olacaksınız; bunu da unutmayınız.

16 Ocakta yapmış olduğumuz Genel Kurulda, naylon faturacıları, hayali ihracatçıları sizler akladınız. Cumhurbaşkanımızın vetosuyla tekrar görüştüğümüz bu yasanın bu maddesini sizlere söylemek istiyorum. Aklıselim olarak tekrar düşününüz. Düşünüp, karar vermek için elinize bir fırsat daha gelmiş bulunuyor. Bugün, gelen bu fırsatı çok iyi değerlendiriniz.

Sayın milletvekilleri, bu fırsatı çok iyi değerlendirip, kararınızı bir daha düşünüp en iyisini vereceğinizi ve doğruyu bulacağınızı ve nayloncuları, hayali ihracatçıları aklamayacağınızı ve bunlara geçit vermeyeceğinizi tahmin ediyorum.

Yüce Meclise saygılarımı sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Deveciler.

Madde üzerinde başka söz talebi?.. Yok.

Kanunun 7 nci maddesini oylayacağız.

Maddenin oylamasının açıkoylama şeklinde yapılmasına ilişkin önerge vardır; bu nedenle, oylamayı açıkoylama şeklinde yapacağız.

Önce, açıkoylama talebinde bulunan milletvekillerinin adını okuyup, salonda bulunup bulunmadıklarını arayacağım.

Faruk Çelik?.. Burada.

Ayhan Zeynep Tekin?.. Burada.

Selami Uzun?.. Burada.

Ahmet Yeni?.. Burada.

Cavit Torun?.. Burada.

Fatma Şahin?.. Burada.

Sinan Özkan?.. Yok.

Hasan Angı?.. Burada.

Abdullah Erdem Cantimur?.. Burada.

Mehmet Sarı?.. Burada.

Ahmet Uzer?.. Burada.

Mahmut Durdu?.. Burada.

Ayhan Sefer Üstün?.. Burada.

Mustafa Demir?.. Burada.

Mustafa Cumur?.. Burada.

Zekeriya Akçam?.. Burada.

Vahit Erdem?.. Burada.

Ali Rıza Alaboyun?.. Burada.

Atilla Koç?.. Burada.

Gülseren Topuz?.. Burada.

Semiha Öyüş?.. Burada.

Serpil Yıldız?.. Burada.

Sabri Varan?.. Burada.

İbrahim Köşdere?.. Burada.

Yeteri kadar imza sahibinin salonda olduğu anlaşıldığından, açıkoylama şekli hakkında Genel Kurulun kararını alacağım.

Açıkoylamanın elektronik oylama cihazıyla yapılmasını oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Oylama için 3 dakika süre vereceğim. Bu süre içerisinde sisteme giremeyen üyelerin, teknik personelden yardım istemelerini; bu yardıma rağmen sisteme giremeyen üyelerin, oy pusulalarını, oylama için öngörülen 3 dakikalık süre içinde Başkanlığa ulaştırmalarını rica ediyorum.

Ayrıca, vekâleten oy kullanacak sayın bakanlar varsa, hangi bakana vekâleten oy kullandığını, oyunun rengini ve kendisinin ad ve soyadı ile imzasını da taşıyan oy pusulasını, yine, oylama için öngörülen 3 dakikalık süre içinde Başkanlığa ulaştırmalarını rica ediyorum.

Oylama işlemini başlatıyorum.

(Elektronik cihazla oylama yapıldı)

BAŞKAN - 16.1.2003 Tarihli ve 4792 Sayılı Vergi Barışı Kanununun 7 nci maddesinin açıkoylamasının sonuçlarını açıklıyorum:

Oy sayısı                                :                                 462

Kabul                                :                                 344

Ret                                :                                 118

Bu durumda, 7 nci madde kabul edilmiştir. (1)

12 nci maddeyi okutuyorum:

Kayıtlarda yer aldığı halde işletmede mevcut olmayan mallar

MADDE 12. - Gelir ve kurumlar vergisi mükellefleri (adi, kollektif ve adi komandit şirketler dahil), kayıtlarında yer aldığı halde işletmelerinde mevcut olmayan mallarını, bu Kanunun yürürlüğe girdiği ayı izleyen üçüncü ayın son iş gününe kadar, aynı nev'iden mallara ilişkin cari yıl kayıtlarına göre tespit edilen gayrisafi kâr oranını dikkate alarak fatura düzenlemek ve her türlü vergisel yükümlülüklerini yerine getirmek suretiyle kayıt ve beyanlarına intikal ettirebilirler. Gayrisafi kâr oranının cari yıl kayıtlarına göre tespit edilemediği hallerde mükellefin bağlı olduğu meslek odalarının belirleyeceği oranlar esas alınır. Bu madde hükmünün uygulanmasına ilişkin olarak geçmişe yönelik vergi cezası ve gecikme faizi uygulanmaz. Yılı içerisinde ödenmesi gereken vergilerin, ödeme sürelerinde değişiklik yapmaya Maliye Bakanlığı yetkilidir.

BAŞKAN - BAŞKAN - 12 nci madde üzerinde söz talebi?.. Yok.

Kanunun 12 nci maddesini oylayacağız.

Maddenin oylamasının açıkoylama şeklinde yapılmasına ilişkin önerge vardır; bu nedenle, oylamayı açıkoylama şeklinde yapacağız.

Önce, açıkoylama talebinde bulunan milletvekillerinin adını okuyup, salonda bulunup bulunmadıklarını arayacağım.

Faruk Çelik?.. Burada.

Ayhan Zeynep Tekin?.. Burada.

Selami Uzun?.. Burada.

Ahmet Yeni?.. Burada.

Cavit Torun?.. Burada.

Fatma Şahin?.. Burada.

Sinan Özkan?.. Burada.

Hasan Angı?.. Burada.

Abdullah Erdem Cantimur?.. Burada.

Mehmet Sarı?.. Burada.

Ahmet Uzer?.. Burada.

Mahmut Durdu?.. Burada.

Ayhan Sefer Üstün?.. Burada.

Mustafa Demir?.. Burada.

Mustafa Cumur?.. Burada.

Zekeriya Akçam?.. Burada.

Vahit Erdem?.. Burada.

Ali Rıza Alaboyun?.. Burada.

Atilla Koç?.. Burada.

Gülseren Topuz?.. Burada.

Semiha Öyüş?.. Burada.

Serpil Yıldız?.. Burada.

Sabri Varan?.. Burada.

İbrahim Köşdere?.. Burada.

Salonda yeteri kadar imza sahibi olduğundan, açıkoylamanın şekli hakkında Genel Kurulun kararını alacağım.

Açıkoylamanın elektronik oylama cihazıyla yapılmasını oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Oylama için 3 dakika süre vereceğim. Bu süre içerisinde sisteme giremeyen üyelerin, teknik personelden yardım istemelerini; bu yardıma rağmen de sisteme giremeyen üyelerin, oy pusulalarını, oylama için öngörülen 3 dakikalık süre içerisinde Başkanlığa ulaştırmalarını rica ediyorum.

Ayrıca, vekâleten oy kullanacak sayın bakanlar var ise, hangi bakana vekâleten oy kullandığını, oyunun rengini ve kendisinin ad ve soyadıyla imzasını da taşıyan oy pusulasını, yine oylama için öngörülen 3 dakikalık süre içerisinde Başkanlığa ulaştırmalarını rica ediyorum.

Oylama işlemini başlatıyorum.

(Elektronik cihazla oylama yapıldı)

BAŞKAN - Oy pusulası gönderen arkadaşlarımızın isimlerini okuyorum:

Nurettin Canikli?.. Burada.

İsmail Alptekin?.. Burada.

Mehmet Altan Karapaşaoğlu?.. Burada.

Nihat Ergün?.. Burada.

Yahya Baş?.. Burada.

İlyas Çakır?.. Burada.

Mehmet Tekelioğlu?.. Burada.

Mehmet Kurt?.. Burada.

İlyas Arslan?.. Burada.

Hasan Aydın?.. Yok.

Şükrü Ayalan?.. Burada.

Nevzat Yalçıntaş?.. Burada.

Sayın milletvekilleri, 16.1.2003 Tarihli ve 4792 Sayılı Vergi Barışı Kanununun 12 nci maddesinin açıkoylama sonucunu açıklıyorum:

Oylamaya katılan milletvekili sayısı                                :                                 447

Kabul                                :                               332

Ret                                :                                 115

Buna göre, 12 nci madde kabul edilmiştir. (1)

14 üncü maddeyi okutuyorum:

BEŞİNCİ BÖLÜM

Çeşitli Hükümler

Uygulanmayacak hükümler

MADDE 14. - 1. Vergi Usul Kanununun 359 uncu maddesinde sayılan fiilleri 31.8.2002 tarihinden önce işleyenler hakkında Cumhuriyet savcılıklarına suç duyurusunda bulunulmaz, soruşturma aşamasında olanlar için takibat yapılmaz, açılmış bulunan kamu davaları ortadan kaldırılır ve kesinleşmiş mahkûmiyet kararları infaz edilmez.

2. Anılan Kanunun 359 uncu maddesinin (b) fıkrasının (1) numaralı bendindeki "Defter, kayıt ve belgeleri yok edenler veya defter sahifelerini yok ederek yerine başka yapraklar koyanlar veya hiç yaprak koymayanlar veya belgelerin asıl veya suretlerini tamamen veya kısmen sahte olarak düzenleyenler", (2) numaralı bendindeki "belgeleri sahte olarak basanlar" hakkında (1) numaralı fıkra hükümleri uygulanmaz ve bahsi geçenler bu Kanunun 7, 8 ve 9 uncu madde hükümlerinden yararlanamaz.

3. İşlenen kaçakçılık suçlarından dolayı vergi ziyaına sebebiyet verildiği hallerde, (1) numaralı fıkra hükümlerinden yararlanılabilmesi için; salınan vergi ve kesilen cezalar ile gecikme faizi ve zamlarının, bu Kanunun yürürlüğünden önce ya da bu Kanun hükümlerinden yararlanılmak suretiyle öngörülen süre ve tutarda tamamen ödenmiş olması ve bunlara karşı idari yargı yerlerinde dava açılmaması veya açılan davalardan vazgeçilmesi şarttır.

BAŞKAN - 14 üncü  madde üzerinde, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına, İstanbul Milletvekili Ali Topuz; buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)

Konuşma süreniz 10 dakikadır.

CHP GRUBU ADINA ALİ TOPUZ (İstanbul) - Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; Cumhurbaşkanınca bir defa daha görüşülmek üzere Türkiye Büyük Millet Meclisine geri gönderilen 4792 Sayılı Vergi Barışı Kanununun 14 üncü maddesi üzerinde, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına düşüncelerimizi size sunmak üzere söz almış bulunuyorum; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Değerli arkadaşlarım, Sayın Cumhurbaşkanının geri gönderme tezkeresinin çok büyük bir bölümü, 14 üncü maddenin Anayasaya göre aykırılıklar taşıyan taraflarını irdelemekle ilgilidir. Sayın Cumhurbaşkanı, bu Yasanın, en geniş şekilde, Anayasaya aykırılık iddiasını bu maddeyle ilgili olarak öne sürmüştür. Daha önce, birinci görüşme sırasında, Cumhuriyet Halk Partisi sözcüleri olarak, bu kürsüden Yasanın Anayasaya aykırılıklarıyla ilgili ifade ettiğimiz konuların Sayın Cumhurbaşkanı tarafından da dikkate alınarak geri gönderme gerekçesi haline getirilmiş olması, Cumhuriyet Halk Partisinin bu konuda ne kadar dikkatli, titiz bir çalışma yaparak Meclise yardımcı olmaya çalıştığının kanıtıdır.

Değerli milletvekilleri, Meclisimizin yasa yapma görevini bu Meclisten beklenen ciddiyet içinde yürütemediğimiz anlaşılmaktadır. Bugüne kadar, üç ay içerisinde, bu Meclisten çıkan önemli yasaların yarıdan fazlası bir defa daha görüşülmek üzere Türkiye Büyük Millet Meclisine iade edilmiştir. Bu, bu konulara yeteri kadar önem vermemiş olmanın bir kanıtıdır ve de zaman israfının bir göstergesidir. Bizim, bu kadar zaman israfına tahammül etmemiz, bunu kabul edebilmemiz doğru değildir. O nedenle, çalışmamızın ciddiyeti üzerinde hepimizin sorumluluğunu bir defa daha altını çizerek hatırlamamız, Meclisi daha nitelikli bir çalışma ortamına sokmamız ve birbirimizi daha iyi anlayarak, yasaların daha düzgün bir şekilde bu Meclisten çıkması için birbirimize yardımcı olmamız gerektiğine inanıyorum.

Değerli arkadaşlarım, Sayın Cumhurbaşkanı hem usul hem esas açısından 14 üncü maddeyi Anayasaya aykırı bulmuştur, daha pek çok maddenin usul açısından Anayasaya aykırılığından söz edilmiştir. Usul açısından Anayasaya aykırılığı düzeltmek mümkündür, kolaydır; zaten, şu ana kadar yapılan oylamalarda da, usul bakımından yapılmış olan Anayasaya aykırı işlemi, Meclis, bu kere yaptığı müzakereler sırasında bir daha yapmamıştır ve beşte 3 çoğunluğu sağlayarak yasa maddelerini geçirmiştir.

Şimdi, esasla ilgili iddiayı ciddiye almamız gerekmektedir. Değerli arkadaşlarım, bildiğiniz gibi, 14 üncü madde, Vergi Usul Kanununun 359 uncu maddesiyle ilgili bir düzenleme getirmektedir. Maddenin özünü bir defa daha hatırlatmak istiyorum: Madde, sahte belge düzenlemek, sahte belge basmak ve sahte belge kullanmak suretiyle işlenen suçları tarif ediyor. Hemen şu noktada söyleyeyim: Bu düzenleme, şimdi görüşmekte olduğumuz düzenleme, bir tarih kesiti arasında kalan dönem içindeki suçların bağışlanmasına dönük, affedilmesine dönük bir düzenlemedir; oysa, bu yasa şu anda yürürlüktedir. Şu anda 359 uncu madde tümüyle yürürlüktedir ve de şimdi bertaraf etmeye çalıştığımız olumsuzluklar eğer bu dönemde yapılıyorsa, onlar hakkında bu hükümler uygulanacaktır, bu kanunun içinde yazılan hükümler uygulanacaktır. Yani, bir hatayı düzeltmiyoruz, bir dönem içinde hata yapanların hatasını düzeltiyoruz. Yasayı değiştirmiyoruz, yasanın uygulamasıyla ilgili bir aralığı suç unsuru olmaktan çıkarıyoruz.

Bu nedenle, bu madde, bu yasanın, aslında, vergi barışı olarak topluma sunulan ve pek çok konuda haklılık gösteren maddelerinin arasına sıkışmış, bence lekeli ve çürük bir maddedir. Gerçekten, lekeli ve çürük bir maddedir. Çünkü, bu Meclisin temel görevi daha göreve başladığı günlerde yaptığı bir tercihle ortaya çıktı; ülkede sürdürülmekte olan yolsuzlukları önleme konusunda bir irade ortaya koydu. Yolsuzlukları önlemek için çalışırken, yoksuzlukların kanıtları ortadayken, bağışlanması gibi bir yola teşebbüs etmek, bu Meclis açısından bir çelişkidir. Kaldı ki, neyi affediyorsunuz, neyi önlüyorsunuz; sahte işlem yapmış olanları. Bu Meclis, sahtecilik yapanları affetmek suretiyle, sanıyorum, şanlı tarihine çok önemli bir gölge düşürmüş olur. (CHP sıralarından alkışlar) Bu Meclisin, sahteciliğe göz yuman bir Meclis olarak cumhuriyet tarihinde yer almasını ben içime sindiremiyorum. Onun da ötesinde, sahteciliğin de ötesinde, bu yasayla, bu maddeyle cumhuriyet hükümetinde görev almış bir arkadaşımızın, Sayın Maliye Bakanının yargıya intikal etmiş bulunan iki suç iddiasının birinden affedilmesini öngörülüyor. Sayın Maliye Bakanının, önceki görüşmeler sırasında, bu yasanın kendisiyle hiçbir ilgisi olmadığını, bundan yararlanmadığını ifade ederek bu Meclise gerçekdışı bilgi verdiğini hepimiz biliyoruz. Sayın Bakan gerçekdışı bilgi verdi; çünkü, Sayın Bakan, yargılanmakta olduğu davada -haklıdır, haksızdır- sanık olarak adı geçen davada hem sahte evrak düzenlemekten hem de sahte evrak kullanmaktan suçlanmıştır. (CHP sıralarından alkışlar)

Bu madde, sahte evrak düzenleyenleri kapsam içine almıyor, kullananları kapsam içine alıyor; yani, sahte evrak kullananlar affediliyor, ki, Sayın Bakan sahte evrak kullanma suçundan da yargılanıyor. Dolayısıyla, bu da, Meclisimiz için, hükümetimiz için ve Sayın Bakan için, gerçekten, çok talihsiz bir durumdur.

Değerli arkadaşlarım, talihsizliğin boyutuyla ilgili bir şey daha söylemek istiyorum. İlk görüşme bittikten sonra, Sayın Bakan, Türkiye İhracatçılar Meclisini ziyaret etti, televizyona yansıyan görüntülerde, muzaffer bir kumandan edasıyla, bu yasayı geçirmiş olmanın mutluluğu içerisinde sohbet ederken, mikrofonun açık olduğunu unuttular ve orada kimlerin kurtarıldığı tartışmasını herkesin duyabileceği bir şekilde yaptılar. Demek ki, bu Yasayla, bu Yasanın bu maddesiyle yandaş birtakım sahte evrak kullananların kurtarılması öngörülmüştür; o nedenle, bu madde lekeli bir maddedir, çürük bir maddedir, bu Kanuna da yakışmayan bir maddedir, bu Meclisin de kabul edemeyeceği bir maddedir.

Bu bakımdan, hepinizi göreve davet ediyorum. Bunu, bir arkadaşınızı koruma içgüdüsüyle kapatmaya lütfen çalışmayın, Adalet ve Kalkınma Partisinin sayın milletvekillerinin böyle bir kamuflaj yapma mecburiyeti yoktur; çünkü, Adalet ve Kalkınma Partisi, ne seçim bildirgesinde ne topluma vaat ettikleri arasında, sahte belge kullananları affedeceğine dair bir taahhütte bulunmadı. Bu, vatandaşın gözünden kaçırılarak buraya getirilmiş bir maddedir, kurnazca getirilmiş bir maddedir; böyle bir oyuna, hükümeti oluşturan, 363 kişiden oluşan gruba sahip bir büyük partinin tevessül etmemesi gerektiğine inanıyorum.

Hepinizi, vicdanlarınızla ve bu Meclise olan saygınızla başbaşa bırakmak istiyorum. Bu maddenin metinden çıkarılmasına ilişkin verdiğimiz önergeye destek olmanızı diliyorum, hepinize teşekkür ediyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Topuz.

ALİ TOPUZ (İstanbul) - Bu maddeyi çekin. Biz, diğer maddelere Komisyonda olumlu oy verdik...

BAŞKAN - Madde üzerinde, şahsı adına, İstanbul Milletvekili Ali Kemal Kumkumoğlu; buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)

Konuşma süreniz 5 dakikadır.

ALİ KEMAL KUMKUMOĞLU (İstanbul) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Bir barışı konuşuyoruz; ama, görüyorum ki, Parlamentomuzun üzerine savaşın bütün ağırlığı çökmüş.

BİNALİ YILDIRIM (İstanbul) - Yok öyle bir şey.

ALİ KEMAL KUMKUMOĞLU (Devamla) - Meclis Başkanlığımıza savaşla ilgili tezkerenin geldiğini, dışarıda, basın mensubu arkadaşlar, bu konuyla ilgili olan arkadaşlarımız seslendiriyor. Aslında, bugün, burada, geçmişte bu konunun tartışıldığı günler ile bugünkü tartışma mukayese edildiğinde, kabul etmeliyiz ki, hepimiz, şimdi, savaşın eşiğine geldiğimiz bir anda, artık, bu tür konuları konuşmanın ne anlamı var noktasında bir yerlerde duruyoruz.

Değerli arkadaşlarım, eğer, bugün, çoğumuzun haksız olduğuna inandığı bu 14 üncü maddenin buradan geçmesine müsaade edersek, bu, yarın, haksızlığına inandığımız bir savaş kararının buradan geçmesinin de bir vesilesi olur diye düşünüyorum.

MAHMUT UĞUR ÇETİN (Niğde) - Ne alakası var!

ALİ KEMAL KUMKUMOĞLU (Devamla) - Seçileli üç aydan fazla bir zaman oldu. Bu Mecliste görev yapan arkadaşlarımızın önemli bir çoğunluğu ilk defa Parlamentoya girdiler. Şöyle geriye bir dönüp bakalım; Parlamentoya girdiğimiz dönemden önceki süreçlerde, ister özel yaşamımızda ister siyasal yaşamımızda, biz dışarıdayken, Parlamentoda görev yapanlardan neler bekliyorduk? Biz, Parlamentoya giren bir parlamenter olarak görev yapma sorumluluğunu üstlenirsek, neler yapabiliriz diye düşünüyorduk. Lütfen, hepiniz, üç ayda nereden nereye geldik diye bir kez daha birlikte düşünün.

Değerli arkadaşlarım, evet, bu savaşta da, bu barışta da, iktidar partisinin, aslında, çok farklı gibi görünen bu iki konuda ortak bir yanı var. Üç aydır, bu Parlamentodan, yoksul için, fakir için, çaresiz insanlar için, bu Parlamentodan bir umut bekleyen insanlar için, sizi tatmin eden, vicdanınızı rahatlatan hangi kanunu çıkardık. (AK Parti sıralarından "Çok çok" sesleri) Ama, şimdi, burada "güçlü olan haklıdır" anlayışından yola çıkarak, hiçbirimizin, parlamenter olmadan önce aklının köşesinden geçirmeyeceği, hayal bile edemeyeceği, hayalî fatura düzenleyenleri; yani, hepimizin günlük yaşamda kullandığı ifadesiyle, naylon fatura düzenleyenleri affetmeyi de içimize sindirebiliyoruz.

YAHYA BAŞ (İstanbul) - Düzenleyenler affedilmiyor.

ALİ KEMAL KUMKUMOĞLU (Devamla) - Belki, güçlü olduğunu düşündüğümüz için "ne yapalım, ne çaremiz var" anlayışından yola çıkarak, Amerika Birleşik Devletlerinin istemleri doğrultusunda alınması istenilen bir kararı da, buradan almak durumuyla karşı karşıya kalacaksınız.

RESUL TOSUN (Tokat) - Nereden biliyorsun?

ALİ KEMAL KUMKUMOĞLU (Devamla) - Lütfen...

Değerli arkadaşlarım, bizi yurttaşlarımız dinliyor. Bu 14 üncü maddeyi, hiçbir yurttaşımıza, hiçbir yakınınıza, çocuklarınıza, ailelerinize anlatmanız mümkün değildir. Bu anlayış, bu yaklaşım, bu tavır, bu Parlamentodan kim ne almak istiyorsa; ama, eğer, güçlüyse, istediği her şeyi alabileceği bir çizgiye doğru bizi hızla götürmektedir.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

ALİ KEMAL KUMKUMOĞLU (Devamla) - Toparlıyorum Sayın Başkan.

BAŞKAN - Sayın Kumkumoğlu, konuşmanızı tamamlayabilmeniz için 1 dakikalık eksüre veriyorum.

ALİ KEMAL KUMKUMOĞLU (Devamla) - Eğer, bunu görmezsek, en yakınlarımızın yüzüne bakma şansımız giderek azalır diye düşünüyorum.

Burada bir şeyi söylemeden geçemeyeceğim. Onun için, Sayın Başkandan, mümkünse, 1 dakika daha rica ediyorum: Değerli arkadaşlarım, burada, sigorta borcu olanları affedelim diyoruz, "hayır" diyorsunuz; Bağ-Kur prim borcu olanları affedelim diyoruz, "hayır" diyorsunuz... (AK Parti sıralarından "Yok öyle bir şey" sesleri, gürültüler) Müsaade eder misiniz... Müsaade eder misiniz efendim... Hayalî ihracatçıları affetmeyelim diyoruz, "hayır, affedeceğiz" diyorsunuz, bu naylon faturacıları affetmeyelim diyoruz, "hayır, affedeceğiz" diyorsunuz. Şimdi, bu, güçlüden yana olmak değil de nedir?!

SABRİ VARAN (Gümüşhane) - Yalan... Yalan...

ALİ KEMAL KUMKUMOĞLU (Devamla) - Bakın, Dışişleri Komisyonu Başkanımız, bir hafta önce bir televizyon konuşmasında -kendisi buradaysa, lütfen, çıksın, yanlış bir şey söylüyorsam "yanlış söylüyorsun, iftiracısın" diye ifade etsin- aynen şunları söyledi: "Bu oyunun kurallarını biz yazmadık, bu oyunda rolleri biz dağıtmıyoruz, bize prenses rolünü de verebilirler, prensesin hizmetkârı rolünü de verebilirler. Umarım, Türkiye'ye, Türkiye'ye uygun düşen bir rol verirler."

Değerli arkadaşlarım, Amerika güçlüdür, onun verdiği rolü kabul etmekle bu Parlamentoyu mecbur kılarsanız; hayalî ihracatçı, naylon faturacı güçlüdür, onu kurtarmak için elimizden geleni yapmak durumundayız diye düşünürseniz, korkarım, yurttaşla konuşacak hiçbir şeyiniz kalmaz. Yurttaşla konuşabilmek, yurttaşa verdiğimiz sözleri yerine getirebilmek için, aslında hepimizin doğru olduğunu bildiğimiz bir şeye; yani, bir yanlışı yapmamak üzere, bu 14 üncü maddeyi metinden çıkarmaya çağırıyorum.

Teşekkür ederim. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Kumkumoğlu.

Madde üzerinde başka söz talebi?.. Yok.

14 üncü madde üzerinde 2 adet önerge vardır; önergeleri, önce geliş sıralarına göre okutacağım, sonra, aykırılıklarına göre işleme alacağım.

İlk önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 4792 sayılı Vergi Barışı Kanununun 14 üncü maddesinin kanun metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz. 20.2.2003

 

Ali Topuz

Osman Kaptan

Mehmet Akif Hamzaçebi

 

İstanbul

Antalya

Trabzon

 

Mehmet Mesut Özakcan

Ali Kemal Deveciler

Birgen Keleş

 

Aydın

Balıkesir

İstanbul

 

Ali Kemal Kumkumoğlu

K. Kemal Anadol

Hakkı Akalın

 

İstanbul

İzmir

İzmir

 

Gürol Ergin

Kâzım Türkmen

Enis Tütüncü

 

Muğla

Ordu

Tekirdağ

 

 

Osman Coşkunoğlu

 

 

 

Uşak

 

 

BAŞKAN - İkinci önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan yasanın 14 üncü maddesine aşağıdaki hükmün dördüncü fıkra olarak eklenmesini arz ve teklif ederiz.                                                 25.2.2003

 

Osman Kaptan

K. Kemal Anadol

Engin Altay

 

Antalya

İzmir

Sinop

 

Kemal Kılıçdaroğlu

 

Mehmet Uğur Neşşar

 

İstanbul

 

Denizli

 

"22 nci Dönem milletvekilleri ve bu dönemde görev yapan bakanlar bu yasa hükümlerinden yararlanamaz." (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Şimdi, maddeye en aykırı önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 4792 sayılı Vergi Barışı Kanununun 14 üncü maddesinin kanun metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.         20.2.2003

               Ali Topuz

                (İstanbul)

          ve arkadaşları

BAŞKAN - Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANVEKİLİ MEHMET ALTAN KARAPAŞAOĞLU (Bursa) - Katılamıyoruz efendim.

BAŞKAN - Hükümet önergeye katılıyor mu?

MALİYE BAKANI KEMAL UNAKITAN (İstanbul) - Katılmıyoruz. (CHP sıralarından alkışlar[!])

BAŞKAN - Sayın Topuz, önergenin gerekçesini mi okutayım, yoksa, konuşacak mısınız?

ALİ TOPUZ (İstanbul) - Efendim, izin verirseniz, İzmir Milletvekili Sayın Kemal Anadol önerge sahipleri adına konuşacak.

BAŞKAN - İzmir Milletvekili Sayın Kemal Anadol; buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)

Konuşma süreniz 5 dakikadır.

K. KEMAL ANADOL (İzmir) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; önergemi izah etmeden önce, hem dikkatlerinizi çekmek için hem de zabıtlara geçmesi için, çok önemli, geçmiş bir siyasal olayı sunmak istiyorum.

Sene 1946-1950 arası; Türkiye Cumhuriyeti, çokpartili siyasal yaşama geçmenin sancılarını yaşamakta. Şükrü Saraçoğlu Hükümetinin Gümrük ve Tekel Bakanı Suat Hayri Ürgüplü, bakanlığında kahve yolsuzluğu olduğu yolunda dedikodular çıkınca bir davranışta bulunur; der ki: "Adımın da karıştığı kahve yolsuzluğuyla ilgili, bakanlığımda bir komisyon kurulmuştur. Bu teftiş heyetinin selametle çalışabilmesi için, benim, bu bakanlık koltuğundan ayrılmam gerekir; aksi halde, komisyonu etkilerim, sağlıklı bir karar oluşmaz. O nedenle, siyasî ahlak gereği, bakanlıktan istifa ediyorum."

Daha sonra, Suat Hayri Ürgüplü Yüce Divanda yargılanır, aklanır ve politik yaşamına, çok daha sonra, 1963'te kurulan hükümetin başbakanı olarak devam eder.

Bu olay, bize, 1960'lı yıllarda, Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesinde, idare hukuku dersinde okutulmuştu.

Arkadaşlar, çokpartili yaşama geçtik; 1950'ler, 1960'lar, 1970'ler, 2000'ler derken, 2003'e geldik; demokrasimizin, devlet anlayışımızın, yönetim anlayışımızın tekâmül etmesi lazım, ilerlemesi lazım, şimdiki olayların geçmiş olaylardan daha parlak olması lazım, daha özendirici olması lazım, yurttaşa daha çok örnek olması lazım, öyle değil mi? Niye rey aldınız siz?.. Niye rey aldınız siz?.. AKP'liler ve CHP'liler şunu söyledik hep beraber: Bu ülkede, açlık sınırında insanlar vardır, yoksulluk sınırında insanlar vardır, yoksulluğun tek sebebi, yolsuzluktur dedik; onun için millet size oy yağdırdı, bize oy yağdırdı, sadece iki parti geldi. Niye öbürleri gelemedi; çünkü, parti başkanları, iki ayrı komisyonda, cep telefonlarından haberleşerek birbirlerini aklıyorlardı. (CHP sıralarından "Bravo" sesleri, alkışlar) Ne partilerin saygınlığı kaldı ne Parlamentonun saygınlığı kaldı ne politikacının saygınlığı kaldı arkadaşlar. Üzülüyorum bir eski parlamenter olarak geçen dönemki Parlamentonun görünümünden.

Bize bir görev düşüyor; o, saygınlığı kalmayan Parlamentoyu yüceltmek, saygınlığı azalan partileri yüceltmek, saygınlığı kalmayan, rozet takmaktan utanan milletvekillerini yüceltmek, örnek milletvekili olmak... (CHP sıralarından alkışlar) Bu Parlamentoya düşen görev bu değil mi?! Bize bunun için oy verdiler arkadaşlar, size bunun için oy verdiler.

Şimdi şu maddeye bakınız... Cumhuriyet tarihinde ilk defa bir Sayın Bakan, sanık olduğu davayı bu madde kapsamına sokuyor. Ben inanıyorum, yargılanır, aklanır kendisini kutlarım, saygı duyarım, o ayrı bir şey. Ben suçlamıyorum çünkü, savcı suçluyor; müddei umumî, kamu adına suçluyor. Eğer Sayın Bakan, gerçekten söylediği gibi -inşallah, temenni ediyorum- bu olayla alakası yoksa yargıdan niye kaçıyor, kendisi için bir madde çıkarıyor; olmaz arkadaşlar.

YAHYA BAŞ (İstanbul)- Ne ilgisi var!..

K. KEMAL ANADOL (Devamla)- Ne ilgisi var olur mu!.. Davada sanık Sayın Bakan ve bu maddenin kapsamına giriyor, dava düşüyor; yapmayın... Yapmayın...

Bakın, sayın AKP'li arkadaşlarım, sonra kızıyorsunuz, AK Parti demedik diye kızıyorsunuz. Bu maddeyi çekin geriye, düşsün, söz veriyorum AK Parti diyeceğim bundan sonra; yapmayın... (CHP sıralarından "Bravo" sesleri, alkışlar)

O nedenle, dar particilik anlayışından, kısır rekabetten kendinizi kurtarmanızı diliyorum. Bir an için yakanızdaki rozete, Atatürk'ün kurduğu Parlamentoya layık olma bilinci içinde bu maddeyi geri çekmenizi rica ediyorum sizden.

Hepinize saygılar sunarım. (CHP sıralarından "Bravo" sesleri, alkışlar)

BAŞKAN- Teşekkür ediyorum Sayın Anadol.

Komisyonun ve Hükümetin katılmadığı önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge, kabul edilmemiştir. (CHP sıralarından "Bravo[!]" sesleri, alkışlar[!])

K. KEMAL ANADOL (İzmir) - AKP bu, AK Parti değil!.. AKP!..

BAŞKAN - Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan yasanın 14 üncü maddesine aşağıdaki hükmün, dördüncü fıkra olarak eklenmesini arz ve teklif ederiz.

Osman Kaptan (Antalya) ve arkadaşları

"22 nci Dönem milletvekilleri ve bu dönemde görev yapan bakanlar, bu yasa hükümlerinden yararlanamaz."

BAŞKAN - Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANVEKİLİ MEHMET ALTAN KARAPAŞAOĞLU (Bursa) - Önergeye katılamıyoruz. Ayrıca, önergenin Anayasaya aykırılık hususu da var; onun için katılamıyoruz. (CHP sıralarından "Oo" sesleri)

BAŞKAN - Hükümet katılıyor mu?..

MALİYE BAKANI KEMAL UNAKITAN (İstanbul) - Önerge Anayasaya aykırı olduğundan, katılamıyoruz. (CHP sıralarından "Bravo[!]" sesleri, alkışlar[!])

BAŞKAN - Önerge sahibi konuşacak mı, yoksa gerekçesini mi okutayım?

OSMAN KAPTAN (Antalya) - Konuşmak istiyorum.

BAŞKAN - Buyurun Sayın Kaptan.

Konuşma süreniz 5 dakikadır.

OSMAN KAPTAN (Antalya) - Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; görüşülmekte olan Vergi Barışı Yasasının 14 üncü maddesine yeni bir fıkra eklenmesi konusunda, önerge sahipleri adına, söz almış bulunuyorum; hepinizi saygıyla selamlarım.

Sayın milletvekilleri, ülkemizde temiz siyaset ve temiz toplum özleminin ısrarla dile getirildiği bu dönemde, naylon fatura kullanarak vergi kaçıranları affeden bu yasanın, Parlamentoda yasama görevi yapanları kapsamaması gerektiği kanısındayız; çünkü, bu Parlamentodaki hiçbir milletvekilinin sahte belge kullanarak vergi kaçırması söz konusu olamaz, olmamalıdır. (CHP sıralarından alkışlar)

Sahte belge kullanarak vergi kaçıranlar, topluma karşı görevlerini yapmadıkları gibi, bir anlamda, tüyü bitmemiş yetimlerin haklarını da yemektedirler. Bu Parlamentonun saygınlığının korunması için, bu yasanın 22 nci Dönemde görev yapan milletvekillerini ve bakanları kapsamaması gerekir. Toplumumuzda Parlamentoya olan güvenin pekişmesi açısından, bu değişikliğin yapılması uygun olacaktır. Dolayısıyla, görüşülmekte olan Vergi Barışı Kanununun 14 üncü maddesine, dördüncü fıkra olarak "22 nci Dönem milletvekilleri ve bu dönemde görev yapan bakanlar bu yasa hükmünden yararlanamaz" ifadesinin eklenmesi uygun olacaktır.

MUZAFFER BAŞTOPÇU (Kocaeli) - Anayasaya aykırı olacak.

OSMAN KAPTAN (Devamla) - Sayın milletvekilleri, gerçekten barışçı isek, gerçekten Parlamentonun saygınlığını korumak istiyorsak "Anayasaya aykırı" tezi ileri sürülemez. Anayasada vergi kaçırmak, naylon faturacılara taviz vermek var mı?! (CHP sıralarından alkışlar)

Sevgili milletvekilleri, eğer, gerçekten barışçı isek, gerçekten Parlamentonun onurunu korumak istiyorsak, şaibeli milletvekili ve bakan durumuna düşmek istemiyorsak, gerçekten savaşçı değil de barışçı isek, gelecek savaş tezkeresine hayır dememiz ve bu yasadaki değişiklik önergesine de evet dememiz gerekir.

Hepinize saygılar sunarım. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Kaptan.

Komisyonun ve Hükümetin katılmadığı önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge reddedilmiştir.

Şimdi, kanunun 14 üncü maddesini oylayacağız; maddenin oylamasının açıkoylama şeklinde yapılmasına ilişkin önerge vardır; bu nedenle oylamayı açıkoylama şeklinde yapacağız.

Önce, açıkoylama talebinde bulunan milletvekillerinin adını okuyup, salonda bulunup bulunmadıklarını arayacağım.

Faruk Çelik?.. Burada.

Ayhan Zeynep Tekin?.. Burada.

Selami Uzun?.. Burada.

Ahmet Yeni?.. Burada.

Cavit Torun?.. Burada.

Fatma Şahin?.. Burada.

Sinan Özkan?.. Burada.

Hasan Angı?.. Burada.

Abdullah Erdem Cantimur?.. Burada.

Mehmet Sarı?.. Burada.

Ahmet Uzer?.. Burada.

Mahmut Durdu?.. Burada.

Ayhan Sefer Üstün?.. Burada.

Mustafa Demir?.. Burada.

Mustafa Cumur?.. Burada.

Zekeriya Akçam?.. Burada.

Vahit Erdem?.. Burada.

Ali Rıza Alaboyun?.. Burada.

Atilla Koç?.. Burada.

Gülseren Topuz?.. Burada.

Semiha Öyüş?.. Burada.

Serpil Yıldız?.. Burada.

Sabri Varan?.. Burada.

İbrahim Köşdere?.. Burada.

Salonda yeteri kadar imza sahibi olduğundan açıkoylamanın şekli hakkında Genel Kurulun kararını alacağım.

Açıkoylamanın elektronik oylama cihazıyla yapılmasını oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler.. Açıkoylamanın elektronik oylama cihazıyla yapılması kabul edilmiştir.

Oylama için 5 dakika süre vereceğim. Bu süre içerisinde sisteme giremeyen üyelerin teknik personelden yardım istemelerini; bu yardıma rağmen de sisteme giremeyen üyelerin oy pusulalarını, oylama için öngörülen 5 dakikalık süre içerisinde Başkanlığa ulaştırmalarını rica ediyorum.

Ayrıca, vekâleten oy kullanacak sayın bakanlar var ise hangi bakana vekaleten oy kullandığını, oyunun rengini ve kendisinin ad ve soyadı ile imzasını da taşıyan oy pusulasını, yine, oylama için öngörülen 5 dakikalık süre içerisinde Başkanlığa ulaştırmalarını rica ediyorum.

Oylama işlemini başlatıyorum.

(Elektronik cihazla oylama yapıldı)

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, 16.1.2003 Tarihli ve 4792 Sayılı Vergi Barışı Kanununun 14 üncü maddesinin açıkoylama sonucunu açıklıyorum:

Oylamaya katılan milletvekili sayısı                                :                                 473

Kabul                                :                                 348

Ret                                :                                 125

Bu durumda, 14 üncü madde kabul edilmiştir. (AK Parti sıralarından alkışlar) (1)

Sayın milletvekilleri, bu kanunun müzakerelerinin bitimine kadar Genel Kurulun çalışma süresinin uzatılmasını oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

15 inci maddeyi okutuyorum:

Ecrimisil ve bazı alacaklara ilişkin hükümler

MADDE 15. - 1. 2886 sayılı Devlet İhale Kanununun 75 inci maddesi ile 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanuna göre tahsili öngörülen ecrimisillerden, vadesi 31.8.2002 tarihinden önce olduğu halde bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarih itibarıyla ödenmemiş bulunanların tamamı ile bu tutara gecikme zammı yerine bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihe kadar Devlet İstatistik Enstitüsünün her ay için belirlediği toptan eşya fiyat endeksinin aylık oranı esas alınarak hesaplanacak tutarın, altı eşit taksitte Şubat, Nisan, Haziran, Ağustos, Ekim, Aralık 2003 ayları sonuna kadar ödenmesi, dava açılmaması veya açılmış davalardan vazgeçilmesi şartıyla ecrimisillere uygulanan gecikme zamlarının tahsilinden vazgeçilir.

2. Bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarih itibarıyla ödenmesi gerektiği halde ödenmemiş bulunan ve 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun kapsamına giren, Maliye Bakanlığına bağlı vergi dairelerince tahsil edilen ve tutarı 200.000.000 lirayı aşmayan trafik para cezaları ile tutarı 100.000.000 lirayı aşmayan diğer para cezalarının tahsilinden vazgeçilir.

3. Bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarih itibarıyla tahsil edilebilir hale geldiği halde ödenmemiş bulunan 30.6.1934 tarihli ve 2548 sayılı Ceza Evleriyle Mahkeme Binaları İnşası Karşılığı Olarak Alınacak Harçlar ve Mahkûmlara Ödettirilecek Yiyecek Bedelleri Hakkında Kanuna göre doğan yiyecek bedellerinin ve bunlara ilişkin gecikme zamlarının tahsilinden vazgeçilir.

4. Bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarih itibarıyla 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanunun 41 inci maddesine istinaden vergi tahsilatı yetkisi verilen bankalar ile postaneler adına  uygulanan gecikme  zamları ile  ilgili kuruluşların sorumluları adına hesaplanan % 10 nispetindeki cezaların tahsilinden vazgeçilir.

BAŞKAN - Madde üzerinde söz isteyen?.. Yok.

Kanunun 15 inci maddesini oylayacağız.

Maddenin oylamasının açıkoylama şeklinde yapılmasına ilişkin önerge vardır; bu nedenle, oylamayı açıkoylama şeklinde yapacağız.

Önce, açıkoylama talebinde bulunan milletvekillerinin adını okuyup, salonda bulunup bulunmadıklarını arayacağım.

Faruk Çelik?.. Burada.

Ayhan Zeynep Tekin?.. Burada.

Selami Uzun?.. Burada.

Ahmet Yeni?.. Burada.

Cavit Torun?.. Burada.

Fatma Şahin?.. Burada.

Sinan Özkan?.. Burada.

Hasan Angı?.. Burada.

Abdullah Erdem Cantimur?.. Burada.

Mehmet Sarı?.. Burada.

Ahmet Uzer?.. Burada.

Mahmut Durdu?.. Burada.

Ayhan Sefer Üstün?.. Burada.

Mustafa Demir?.. Burada.

Mustafa Cumur?.. Burada.

Zekeriya Akçam?.. Burada.

Vahit Erdem?.. Burada.

Ali Rıza Alaboyun?.. Burada.

Atilla Koç?.. Burada.

Gülseren Topuz?.. Burada.

Semiha Öyüş?.. Burada.

Serpil Yıldız?.. Burada.

Sabri Varan?.. Burada.

İbrahim Köşdere?.. Burada.

Salonda yeteri kadar imza sahibi olduğundan, açıkoylamanın şekli hakkında Genel Kurulun kararını alacağım.

Açıkoylamanın elektronik oylama cihazıyla yapılmasını oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Oylama için 5 dakika süre vereceğim. Bu süre içerisinde sisteme giremeyen üyelerin teknik personelden yardım istemelerini; bu yardıma rağmen de sisteme giremeyen üyelerin, oy pusulalarını, oylama için öngörülen 5 dakikalık süre içerisinde Başkanlığa ulaştırmalarını rica ediyorum.

Ayrıca, vekâleten oy kullanacak sayın bakanlar var ise, hangi bakana vekâleten oy kullandığını, oyunun rengini ve kendisinin ad ve soyadı ile imzasını da taşıyan oy pusulasını, yine, oylama için öngörülen 5 dakikalık süre içerisinde Başkanlığa ulaştırmalarını rica ediyorum.

Oylama işlemini başlatıyorum.

(Elektronik cihazla oylama yapıldı)

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, 16.1.2003 tarihli ve 4782 sayılı Vergi Barışı Kanununun 15 inci maddesinin açıkoylama sonucunu sunuyorum:

Oy sayısı                                :                                 457

Kabul                                :                                 347

Ret                                :                                 110

Buna göre, 15 inci madde kabul edilmiştir.  (AK Parti sıralarından alkışlar) (1)

19 uncu maddeyi okutuyorum:

ALTINCI BÖLÜM

Gümrük Vergi ve Cezaları

Gümrük vergisi ve cezalara ilişkin hükümler

MADDE 19. - 1. Bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihe kadar gerek mülga 19.7.1972 tarihli ve 1615 sayılı Gümrük Kanunu, gerekse 27.10.1999 tarihli ve 4458 sayılı Gümrük Kanununa göre tahakkuku kesinleştiği halde tamamen ya da kısmen ödenmemiş gümrük vergilerinin aslının tamamının ve bu asla bağlı olarak 1615 sayılı Gümrük Kanununun 146 ve 149 uncu, 4458 sayılı Gümrük Kanununun 234 ve 238 inci maddeleri uyarınca kesilen veya kesilecek para cezalarının kanunî miktarları ile uygulanacak gecikme zammı veya faizlerin % 20'sinin bu Kanunun yürürlük tarihinden itibaren iki ay içinde ödenmesi halinde kalan % 80'inin tahsilinden vazgeçilir. Bu hüküm, bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihte vergi yükümlülüğü doğmuş bulunan; itiraz süresi geçmemiş olan veya bu tarihten sonra tebliğ edilip de ihtilaf yaratılmayan ve tebliğ tarihinden itibaren iki ay içinde ödenecek olan vergilere ilişkin para cezaları için de uygulanır.

Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten önce bir gümrük rejimi beyanında bulunulmuş olsa dahi bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten sonra bir gümrük yükümlülüğünün doğması halinde bu madde hükümleri uygulanmaz.

2. Bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihe kadar gerek mülga 1615 sayılı Gümrük Kanunu, gerekse 4458 sayılı Gümrük Kanununa göre idarî itiraz mercileri veya yargı organları nezdinde ihtilaflı hale gelmiş gümrük vergilerinin aslının tamamının ve bu asla bağlı olarak 1615 sayılı Gümrük Kanununun 146 ve 149 uncu, 4458 sayılı Gümrük Kanununun 234 ve 238 inci maddeleri uyarınca kesilen veya kesilecek para cezalarının kanunî miktarları ile uygulanacak gecikme zammı veya faizlerin % 30'unun bu Kanunun yürürlük tarihinden itibaren iki ay içinde ihtilaftan vazgeçilmek kaydıyla ödenmesi halinde kalan % 70'inin tahsilinden vazgeçilir.     

3. Bu Kanunun yürürlük tarihine kadar 4458 sayılı Gümrük Kanunu hükümlerine aykırı olarak işlenmiş fiiller nedeniyle aynı Kanunun 235, 236, 237 ve 241 inci maddeleri uyarınca alınması gereken para cezalarının % 30'unun bu Kanunun yürürlük tarihinden itibaren iki ay içerisinde ödenmesi halinde kalan % 70'inin tahsilinden vazgeçilir.

4. 1972 Konteynerlerle İlgili Gümrük Sözleşmesi çerçevesinde 29.7.1998 tarihinden önce yurda geçici olarak ithal edilen konteynerlerden 2.7.1964 tarihli ve 492 sayılı Harçlar Kanununa bağlı (8) sayılı tarife kapsamında yer alan ve bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarih itibarıyla ödenmemiş bulunan ithal talep harcı tahsilatından vazgeçilir.

BAŞKAN - 19 uncu madde üzerinde söz isteyen?.. Yok.

Kanunun 19 uncu maddesini oylayacağız.

Maddenin oylamasının açıkoylama şeklinde yapılmasına ilişkin önerge vardır; bu nedenle, açıkoylama talebinde bulunan milletvekillerinin adlarını okuyup, salonda bulunup bulunmadıklarını arayacağım.

Faruk Çelik?.. Burada.

Ayhan Zeynep Tekin?.. Burada.

Selami Uzun?.. Burada.

Ahmet Yeni?.. Burada.

Cavit Torun?.. Burada.

Fatma Şahin?.. Burada.

Sinan Özkan?.. Burada.

Hasan Angı?.. Burada.

Abdullah Erdem Cantimur?.. Burada.

Mehmet Sarı?.. Burada.

Ahmet Uzer?.. Burada.

Mahmut Durdu?.. Burada.

Ayhan Sefer Üstün?.. Burada.

Mustafa Demir?.. Burada.

Mustafa Cumur?.. Burada.

Zekeriya Akçam?.. Burada.

Vahit Erdem?.. Burada.

Ali Rıza Alaboyun?.. Burada.

Atilla Koç?.. Burada.

Gülseren Topuz?.. Burada.

Semiha Öyüş?.. Burada.

Serpil Yıldız?.. Burada.

Sabri Varan?.. Burada.

İbrahim Köşdere?.. Burada.

Salonda yeteri kadar imza sahibi olduğundan, açıkoylamanın şekli hakkında Genel Kurulun kararını alacağım.

Açıkoylamanın elektronik oylama cihazıyla yapılmasını oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Oylama için 5 dakika süre vereceğim. Bu süre içerisinde sisteme giremeyen üyelerin teknik personelden yardım istemelerini; bu yardıma rağmen de sisteme giremeyen üyelerin, oy pusulalarını, oylama için öngörülen 5 dakikalık süre içinde Başkanlığa ulaştırmalarını rica ediyorum.

Ayrıca, vekâleten oy kullanacak sayın bakanlar varsa, hangi bakana vekâleten oy kullandığını, oyunun rengini ve kendisinin ad ve soyadı ile imzasını da taşıyan oy pusulasını, yine, oylama için öngörülen 5 dakikalık süre içinde Başkanlığa ulaştırmalarını rica ediyorum.

Oylama işlemini başlatıyorum.

(Elektronik cihazla oylama yapıldı)

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, 16.1.2003 tarihli ve 4782 sayılı Vergi Barışı Kanununun 19 uncu maddesinin açıkoylama sonucunu açıklıyorum:

Oy sayısı                                :                                 457

Kabul                                :                                 344

Ret                                :                                 113

Buna göre, 19 uncu madde kabul edilmiştir. (AK Parti sıralarından alkışlar) (1)

Kanunun tümü açıkoylamaya tabidir.

Açık oylamanın şekli hakkında Genel Kurulun kararını alacağım.

Açıkoylamanın elektronik oylama cihazıyla yapılmasını oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Oylama için 5 dakika süre vereceğim. Bu süre içerisinde sisteme giremeyen üyelerin teknik personelden yardım istemelerini; bu yardıma rağmen de sisteme giremeyen üyelerin, oy pusulalarını, oylama için öngörülen 5 dakikalık süre içinde Başkanlığa ulaştırmalarını rica ediyorum.

Ayrıca, vekâleten oy kullanacak sayın bakanlar varsa, hangi bakana vekâleten oy kullandığını, oyunun rengini ve kendisinin ad ve soyadı ile imzasını da taşıyan oy pusulasını, yine, oylama için öngörülen 5 dakikalık süre içerisinde Başkanlığa ulaştırmalarını rica ediyorum.

Oylama işlemini başlatıyorum.

(Elektronik cihazla oylama yapıldı)

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, 16.1.2003 Tarihli ve 4792 Sayılı Vergi Barışı Kanunu ve Anayasanın 89 uncu maddesi gereğince Cumhurbaşkanınca bir daha görüşülmek üzere geri gönderme tezkeresinin açıkoylama sonucunu açıklıyorum:

Oy sayısı                                 :                               457

Kabul                                 :                               348 (AK Parti sıralarından alkışlar)

Ret                                 :                                 109

Buna göre, kanun kabul edilmiştir; hayırlı ve uğurlu olsun.  (2)

Sayın Maliye Bakanı teşekkür konuşması yapacaktır.

Buyurun Sayın Bakan. (AK Parti sıralarından alkışlar)

MALİYE BAKANI KEMAL UNAKITAN (İstanbul) - Sayın Başkan, kıymetli üyeler; önce, hepinize çok teşekkür ediyorum; çünkü, milletimizin hasretle beklediği Kanunu ikinci defa kabul ettiniz. (AK Parti sıralarından alkışlar)

Birkaç gün önce, Ankara'da oto sanayiinde bazı dükkânları gezdim, bazı esnafla görüştüm, hatırlarını sordum. İnanın, buna basın da şahittir ve bazı basın organlarımızda da çıktı, millet hasretle bu kanunu bekliyor, "Sayın Bakanım, Vergi Barışı Kanunu ne zaman çıkacak" diyorlardı. (AK Parti sıralarından alkışlar)

Şimdi, milletin dertlerini çözen bir grup, millete destek olan bir grup, bir de millete köstek olan bir grup... Maliye Bakanı konuşacak, teşekkür edeceğiz, bir şey yapmayacağız; yok, kimse yok!.. (AK Parti sıralarından alkışlar)

Burada vergi barışını konuşacağız, başka meselelerden bahsediyorlar. Maliye Bakanının bu kanuna dahil olmadığını, Maliye Bakanının suçsuz olduğunu defalarca söyledik, yazılı beyan ettik, burada beyan ettik, sözlü beyan ettik, yine aynı şeyler, aynı şeyler... Şimdi burada yoklar; ama, belki dinlerler, belki dinleyenler onlara söylerler. O arkadaşlarımıza, yine de teşekkür ediyorum; ama, bir şey söylüyorum: Bakın, her şey değişiyor, Türkiye değişiyor, dünya değişiyor, bu arkadaşlar değişmiyor!.. (AK Parti sıralarından alkışlar) Beni tenkit edecekler, aynı şeyleri aynı cümlelerle söylüyorlar... Değiştirin kendinizi, değiştirin artık!.. Türkiye değişti!.. Bu gerçekleri görmeden, diyor ki: "Efendim, alın bunu, ben AK Partiye geçeceğim..." Geçemez, devamlı orada kalmaya mecbur. Neden; kendisini değiştiremediği müddetçe orada...

ZÜLFÜ DEMİRBAĞ (Elazığ) - Sayın Bakanım, CHP'liler o yüzden devamlı muhalefette kalıyor.

MALİYE BAKANI KEMAL UNAKITAN (Devamla) - Evet.

Sözlerimi fazla uzatmak istemiyorum. Size çok çok teşekkür ediyorum. Yalnız, bu milletin yüzünü güldürecek yepyeni vergi kanunlarımız yine geliyor; haberiniz olsun, size müjde veriyorum.

Sağ olun, var olun.

Saygılar sunuyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Bakan.

Sayın milletvekilleri, sözlü sorular ile kanun tasarı ve tekliflerini sırasıyla görüşmek için, 26 Şubat 2003 Çarşamba günü saat 15.00'te toplanmak üzere, birleşimi kapatıyorum.

 

Kapanma Saati : 19.33